yesil dergi ‘
21 Temmuz 2015 Salı Sayı: 06 l
l
Demografik ve siyasi değişim YEŞİL SİYASET 12
Yeşil Dergi Yarın Gazetesi’nin eki olarak çıkmaktadır.
Türkiye’nin bir çok ilinde suyu ısıtmak için güneş kollektörleri kullanılıyor
Gunes bize ‘ yetıyor
Hem doğa dostu, hem verimli Türkiye’de yıllardır suyu ısıtmak için köklü bir sistem olan güneş kollektörleri bir çok ilimizde kullanılıyor. Hem doğa dostu, hem de verimli olan bu sistemi detaylandırmak istedik. Dergimizde iyi bir alternatif olan güneş kollektörlerini bilimsel verileriyle birlikte inceledik. GÜNCEL 03
Havva ananın direnişi ‘Yeşil Yol’u kesti
Karadeniz’de yaylalar “Yeşil Yol” adıyla turizmi geliştirme kapsamında birbirine bağlanması planlanıyor. Projenin gündeme gelmesiyle “Yeşil Yol”a karşı çıkanların protestosu başladı. Samistal Yaylası’na gelen iş makinalarını bölge halkı durdurdu.. GÜNCEL 05
AKP’yi düşüren seçimin ekolojik analizi Mustafa Cevdet Arslan seçimlerin ekolojik analizini tüm verileri ve istatistikleriyle yazısında kaleme alıyor. yeşİl platform 8-9
Bergama’dan Artvin’e maden mücadelesi
Melek Önder, Bergama Hareketi ve Cerattepe’de süren mücadeleyi yanyana getiriyor ve benzerliklerini anlatıyor. yAPAY AFET 13
3
Yeşil çizgiye doğru
Sevgili okurlar, Bazen bir şey küçümsenmek istendiğinde bir elin parmaklarını geçmez gibi laflar edilir. Neyse ki biz Yeşil Dergi olarak bir elin parmaklarını geçtik ve 6.sayıya ulaştık. Bu sayımızda ekoloji mücadelelerinin hareketli günlerinden bahsederken diğer yandan olumluluğu işaret eden bir haber ve konu derlemek istedik. Çevre sorunlarına ilk defa bulaşanlar ya da bir şekilde doğa gruplarıyla tanışanlar tartışmalarla konuların derinliğine girdikçe, yavaş yavaş her şeye karşı oldukları ithamlarıyla karşılaşırlar. Sizler nükleer,termik,rüzgar santrallerini istemiyorsunuz
ama cep telefonu kullanıyorsunuz,tabletleri elinizden düşürmüyorsunuz gibi söylemlere muhatap olurlar. Bu sayımızda Türkiye’de artık yaygın olan bir teknikten bahsederek bu karşıtlık muhabbetini pozitif olarak değerlendirmek istedik. Isı toplayıcılar ya da namı diğer güneş kolektörlerini anlatarak siz okurlarımız iklim değişikliğine karşı dolaylı olarak yapılan katkıyı gözler önüne sürmek istedik. Türkiye’nin flora ve faunasıyla dünya çapında önemli bölgesi olan Artvin yöresi gene büyük bir maden ocağı tehdidi altında. Ama yerel mücadele öyle bir ayağa kalktı ki bizleri umutlandırdı. Bu konuya
Güneş enerjili su ısıtma sistemleri, Yeşil Yol’a karşı direniş, Cerattepe’de madene karşı nöbet
7
Yeşil ve Sol’dan Ender Eren, anti-nükleer mücadelenin tarihini fotoğraflarla gözler önüne seriyor
8
Mustafa Cevdet Arslan, seçimlerin ekolojik analizini yaparak, tüm çevre direnişlerinin sandığa nasıl yansıdığını gösteriyor
Yesil ufuk
3
10 11
İklim değişikliği her geçen yıl etkisini artırıyor, Fuat Onan(Palyaço Pul) gezegene BM’nin lağvedilmesi için mektup gönderiyor Plajda izmarit sergisi, Gaia dergisi, “Çarşıyı yıkmak, AVM’yi diriltmek” şiiri, ekolojik perde
12
Kadir Dadan, geçtiğimiz seçim sonuçlarında yaşanan değişimin sebeplerini demografik açıdan gözler önüne seriyor.
13
Artvin Cerattepe’de madene karşı mücadeleyle, Bergama Hareketi’ni Melek Önder yanyana getiriyor ve benzer yanlarına vurgu yapıyor
14
Vietnam, 20 yıllık bir savaştan sonra kendini yeniliyor. Nihat Çavdar’a göre Vietnam, geleceğini kurmuş bir ülke.
Ender Eren
geniş yer veriyoruz. 2015 yazı sıcak geçiyor ve gene orman yangınlarıyla karşılaşacağız.Ümit ederiz ki bu yangınlar kısa zamanda sonlandırılsın. Karadeniz yaylalarında düşünülen “Yeşil Yol”dan vazgeçilsin. Dünya’daki turumuza devam ediyoruz. Bu seferki Uzakdoğu ülkemiz Vietnam. Bağımsızlık savaşının ardından toparlanan ve birçok alanda örnek ülke haline gelen Vietnam sizlere de ilginç geleceğini düşünüyoruz. Gene sizlere iyi okumalar dilerken, etrafınızda olup bitenlere duyarsız kalmadığınızı bilerek, ekimize ve Yeşil sayfamıza her zamanki gibi katkılarınızı bekliyoruz.
3
5
10
13
14
guncel
03
21 Temmuz 2015
Yesill dergi ‘
Suyu ısıtmak için güneş kollektörlerinin çalışma şekli. Daha gelişmiş hali kaloriferlere de entegre olabiliyor.
Güneş bize yetiyor
Enerji kaynağı deyince nükleer, termik ve HES gibi doğa düşmanı sistemler aklımıza gelebilir. Ancak Türkiye’de köklü bir sistem olan güneş kollektörleri bir çok ilde kullanılıyor. Hem doğa dostu, hem de verimli olan bu sistemi detaylandırmak istedik. Dergimizde önerilerimize de yer vererek, iyi bir alternatif olan güneş kollektörlerini bilimsel verileriyle birlikte inceledik. güncel onur toper Türkiye’de enerji sistemleri deyince akla ilk gelen sistemler Nükleer santraller, termik santraller, hidroelektrik santraller oluyor. Bu kadar çok isimlerinin zikredilmesinde en önemli sebeplerden bir tanesi tabii ki bu santrallere karşı yapılmış olan büyük direnişler. Ancak ülkemizde bu santrallerden daha köklü ve yerleşik sistemler de mevcut. Su ısıtma temini için kullanılan güneş enerjisi sistemleri buna çok iyi bir örnek. Bugün hem Akdeniz’de hem de İç Anadolu’da bu sistem kullanılmaya devam ediyor ve enerjinin önemli bir kısmından tasarruf edilmesini sağlıyor. Bu sistemin en önemli yanı ise toplu ölümler ya da kalıcı bir hastalığa sebebiyet vermemesi. Doğa ile uyumlu ve sağlıklı bir sistemden bahsediyoruz. Diğer santrallerden bahsetmeden madde madde güneş kollektörlerinin faydalarından bahsedelim; Her şeyden önce güneş, bol ve tükenmeyen enerji kaynağı (en azından milyonlarca yıl) Temiz bir enerji türüdür; çevreyi kirletici, duman, gaz, karbon monoksit, kükürt ve radyasyon gibi külfetleri
yoktur. Yerel uygulamalar için elverişlidir. Enerjiye ihtiyaç duyulan, hemen hemen her yerde güneş enerjisinden yararlanmak mümkündür. Dışa bağlı olmadığından ekonomik bunalımdan bağımsızdır. Birçok uygulaması için karmaşık teknolojiye gerek duyulmamaktadır. Ulaşım problemi yoktur, güneşin her yerde olduğu düşünülünce enerji gereksinimi olan bölgeye kurulabilir. Kurulan sistemlerin bakım maliyetleri yoktur veya çok azdır. Boş alan olarak duran çatıların işlev kazanarak enerji üretmesi sağlanabilir. Bu noktada akıllara şu sorular geliyor. Madem bu kadar faydalı bir sistem ve kullanışlı devlet neden bu sistemi kullanmaktan imtina ediyor. Burada değineceğimiz en önemli madde şu olsa gerek: ‘Dışa bağımlı olmadığından ekonomik bunalımdan bağımsızdır’. Diğer bahsettiğimiz tüm santraller dışa bağımlı ve çok ciddi rantların sağlandığı araçlar. Devlet yetkilileri çok ciddi paraların döndüğü bu santralleri büyütüp, kendi işlerini de büyütmeye çalışıyorlar. Bu noktada kurulum masraflarını ön plana çıkarıp, uzun vadede elde edilecek olan kârı
hasır altı ediyorlar. Günlük 13.2 kilowatt tasarruf Türkiye’den bir örnekle güneş kollektörlerini daha iyi açıklayabiliriz. Mersin bu sistemin en fazla kullanıldığı illerimizden bir tanesi. Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2013 Eylül ayında yaptığı verilere göre 566 bin 139 konutun bulunduğu kentte, 900 TL ile 1700 TL arasında fiyatlara taktırılan sistemleri kullanan konutlar, günde yaklaşık 13.2 kilowatt tasarruf sağlıyor. Türkiye’nin güneş haritasına göre
Akdeniz’den başlayan ve İç Anadolu’ya kadar uzanan bir bölgede güneşin verimliliği yüksek. Örneğin Akdeniz’de yılın 300 günü güneş ile geçiriliyor. Su ısıtma temini için kullanılan güneş enerjisi sistemlerinin enerji tasarrufuna ciddi katkı sağlıyor. Mersin’e baktığımızda her binanın üzerinde, çok miktarda su ısıtma sistemini görebiliyoruz. Bunların çalışma sistemi sadece güneşe dayalı sıcak su elde etmekte kullanılıyor. Su ısıtan güneş enerjisi sistemleri yaklaşık 150 litre sıcak su haznesine sahip.
guncel
04
21 Temmuz 2015
İspanya’nın Sevilla ile Cordoba arasında Andalusi’nin ovalarında kurulu Gemasolar güneş enerjisi santrali 2 saatlik bir zaman içerisinde suyun sıcaklığının yaklaşık olarak 80 santigrat dereceye ulaştığını düşünürsek, bu geçen zamanda 4 bin 400 watt kazanımımız oluyor. Yani biz güneş ile yapılan aynı işi elektrik enerjisi ile yapacak olsak 4 bin 400 watt enerji harcayacaktık. Günde 3 depo kullanıldığında bu rakam 13.2 kilowatt yapar. Bunu satın alınan enerjinin kilowatt saati ile çarptığımızda 5 TL gibi ücrete denk gelmekte. Bunu lokal bazlı ve kent bazlı düşündüğünüzde rakam yüksek. Mersin’de ne kadar çok konut olduğunu düşünün ve konutlarda hemen hemen güneş enerjisi sistemi kullanmayan kalmadı. Bunların hepsini değerlendirdiğimizde güçlü bir enerji tasarrufu yapmış oluyoruz. Bu hem Mersin için hem de Türkiye için çok önemli bir kazanç.
elektrik enerjisi üretmekte kullanılan sistemlerdir. Nükleer santraller aslında uranyum zenginleştirmede kullanılan sistemlerdir. Uranyum zenginleştirme işlemi sırasında açığa çıkan soğutma suyunu ısıtılması ile tribüne göndererek yan ürün olarak enerji elde edilir. Kaldı ki; Akkuyu’daki 4 bin 800 megawatlık enerjinin sadece 2 bin 400 megawatını kullanmak durumunda kalacağız. Diğer kısmı kendi içerisinde kullanılacak. Halen ülkemizde kurulu olan güneş kollektörü miktarı yaklaşık 12 milyon m² olup, yıllık üretim hacmi 750 bin m²dir ve bu üretimin bir miktarı da ihraç edilmektedir. Güneş enerjisinden ısı enerjisi yıllık üretimi 420 bin TEP
Akkuyu’dan üretilecek enerjiye gerek yok Akkuyu’da nükleer santralin tamamlandığı durumda 4 bin 800 megawatlık bir santral olacak. Her ne kadar bu nükleer santral, enerji santrali gibi tanımlansa da aslında nükleer santraller, enerji santralleri değil yan ürün olarak
Ülkemizde kurulu olan güneş kollektörü miktarı yaklaşık 12 milyon m² olup, yıllık üretim hacmi 750 bin m²dir.
Yesill dergi ‘
Akkuyu’daki nükleer santrallerin, güneş kollektörlerine kıyasla enerji verimliliği çok daha az civarındadır. Bu haliyle ülkemiz dünyada kayda değer bir güneş kollektörü üreticisi ve kullanıcısı durumundadır. Bu aynı zamanda ülke çapında çok önemli bir istihdam oranını da ortaya koymuş oluyor. EİE’nin ölçüm yaptığı 8 istasyondan alınan yeni ölçümler ve DMİ verileri yardımı ile 57 ile ait güneş enerjisi ve güneşlenme süreleri değerleri aşağıdaki gibi hesaplanmıştır Şimdi nükleer santrallerin zararlarını ve oluşturduğu riski de dikkate alırsak, 2 bin 400 megawatlık enerji için bu kadar riski göze almaya gerek var mı? Yaşadığımız yerleri başkalarının deney alanı olarak kullanmamıza gerek
var mı? Kayıp kaçak oranlarını düşündüğünüzde, maalesef ülkemizde yüzde 15-16 civarlarında, Avrupa’da yüzde 6 civarlarında. Sadece kayıp kaçaklarımızı yüzde 15’ten yüzde 6’ya düşürmek için mevcut şebekeleri ıslah çalışmaları yapılsa, nükleer santral serüvenine girmemize gerek kalmayacak. Biz mevcut enerjimizi verimli kullansak ülke olarak enerji konusunda bir sorunumuz olmayacak. Dışa bağımlılığımızı azaltmak için yenilenebilir enerji kaynakları ön plana çıkarılmalı güneşi, suyu, rüzgarı ekolojik dengeyi bozmadan kullanmalı ve Akkuyu Nükleer Santrali yapımından vazgeçilmelidir.
guncel
05
21 Temmuz 2015
Yesil dergi ‘
Havva anaların direnişi “Yeşil Yolu” kesti Karadeniz’de sekiz ilin yaylaları “Yeşil Yol” adıyla turizmi geliştirme kapsamında 2 bin 600 kilometrelik yolla birbirine bağlanması planlanıyor. Projenin gündeme gelmesiyle Kavrun Yaylası’nda “Yeşil Yol”a karşı çıkanların protestosu başladı. Samistal Yaylası’na yol açmak için gelen iş makinaları bölge halkının direnişi ile durduruldu. güncel melek önder
Rize’nin Çamlıhemşin İlçesi Yukarı Kavrun Yaylası’na sokulmayan iş makineleri, Samistal Yaylası’na komando birlikleri eşliğinde getirildi. 10 Temmuz’da iş makinelerinin çıktığı haberini alan bölge halkı Elevit-Pilevit arası yolun kapatılması üzerine taşlarla kendilerine yol inşa ettiler. Bu seferde iş makineleri Samistal Yaylası’nda halkın karşısına çıktı. Köylüler sabaha kadar yaylada bekleyerek, çalışmalara izin vermedi. Çalışmayı durdurmak için mücadele veren Rizeliler, jandarmanın saldırısı ile karşılaştılar. Jandarma kadınları yerlerde sürükleyerek yol çalışmasının devamını sağlamaya çalıştı. Makinelerin hukuksuz çalıştığını söyleyen bir vatandaş ters kelepçe takılarak gözaltına alındı.
dedelerimiz buradan aşağıya yaya gitmişler ve şehit olmuşlar. Ne demek? Bu vali gelecek buraya. Yaylaların yolu birleşmeyecek. Her yaylanın yolu var. Yaylalar birbiriyle birleşmeyecek. Kesinlikle istemiyoruz. Vali bize iki tane çapulcu “Ben Halkım!” diyor. Biz çapulcuysak sen nesin? Sen Dozerin geçeceği güzergahın önüne sandalyede oturmuşsun. Biz buraların elinde sopasıyla oturan Havva Bekar, hamurunda yoğrulmuşuz. Biz çocukvalinin sözlerine tepki göstererek; “Ne luğumuzdan beri burada yaşıyoruz. İş mahkemesi. Kafayı mı yediniz? Mahke- makinelerini alıp gidin buradan” sözleri me nedir? Mahkeme biziz. Devlet ne- ile tepkisini dile getirdi. dir? Devlet yok halk var. Kimdir devlet? Devlet bizim sayemizde devlettir. Bizim “Havva Ana’nın çocuklarıyız”
Yöre halkının direnişi hala bitmiş değil. İnsanlar orada nöbet tutmaya devam ediyorlar.
Rize Çamlıhemşin’de halkın dozerlerin önüne geçmesinin ardından 12 Temmuz’da Samistal ve Kavrun yaylaları arasında “Yeşil Yol”a karşı ilk direniş çadırı kuruldu. Fırtına İnisiyatifi’nin çağrısıyla yine aynı gün İstanbul Taksim’de toplanan yüzlerce vatandaş, “Yeşil Yol” adı altında gerçekleştirilmek istenen rant projesine karşı bir eylem gerçekleştirdi. Bölgedeki halka jandarma saldırısına tepki gösteren vatandaşlar, Havva Ana’yı da unutmayarak, “Havva Ana’nın çocuklarıyız” , mücadeleye devam, zafer direnen yaylaların olacak şeklinde sloganlar attı. “Yeşil Vadi Bizumdur,” “Yeşil cepte değil doğada güzel” yazan çeşitli pankartlar açıldı. Tepkiler ve Rize’de süren direniş sonucunda iş makineleri valilik kararı ile durdu. Samistal ve Kavrun yaylalarındaki çalışmalara ara verildi. Samistal Yaylası’ndaki jandarma komando birliklerinin geri çekildiği; iş makinesi operatörlerinin de çalışma yapmadığı öğrenildi. Yüzlerce ağaç şimdiden kesilmiş Yeşil Yol Projesi gündeme geldikçe tüm gerçekler de bir bir ortaya çıkmaya başladı. Rize Valisi Ersin Yazıcı’nın aksi yöndeki beyanatlarına rağmen yüzlerce ağacın kesildiği ortaya çıktı. Vali yol ile ilgili “Yolu yaparken bir tane ağaç
kesmedik” demişti. Ancak Yeşil Yol’un geçeceği Ausor-Haczane ve Husor yaylaları güzergahında yüzlerce ladin ve çam ağacı kesildi, çok sayıda ağaç da iş makinelerince dereye yuvarlandı. Bazı ağaçların da yayla yolu boyunca yol kenarlarında istiflenmiş halde bırakılması dikkat çekti. Karadeniz Bölgesi’nde projeye karşı yöre halkının direnişi hala bitmiş değil. İnsanlar orada çadırlarında kalmaya ve nöbet tutmaya devam ediyorlar. Yeşil Yol’un yapımına karşı yargı kararına bağlı olarak bu direniş devam edecek. Ancak Yeşil Yol projesine bölge halkı bir daha geçit vermeyecek gibi duruyor.
yesil dergi ‘
Yarın yeşil Yarın Gazetesi’nin Aylık eki olarak çıkmaktadır 21 Temmuz salı 2015
sayı: 6
Yönetim Ergenekon Mh. Tay Sok. adresi No:6 ŞİŞLİ/İSTANBUL basıldığı Arslan Güneydoğu yer Gaz. Mat. ve Kağıtçılık A.Ş. Akçaburgaz
Mah. Hadımköy Yolu San1 Bulvarı 169. Sokak No: 6 Kıraç / Esenyurt / İstanbul 02128861795
imtiyaz sahibi fadik temizyürek Tel: 0536 698 9397 sorumlu yazı işleri müdürü ışıl kurt Genel koordinatör elif karan dağıtım Osman Erdem
6 aylık abonelik: 40 tl SANEM DENİZ KURAL adına ziraat bankası hesap no: 0615 57722685 5001 ıban: TR28 0001 0006 1557 7226 8550 01 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: TR34 0006 4000 0016 2002 4659 88
1 yıllık abonelik: 80 tl garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: TR90 0006 2000 0310 0006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: TR57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/88735111 ıban:TR38 0006 7010 0000 0088 7351 11
06
guncel 21 Temmuz 2015
Yesil dergi ‘
Artvinlilerden madene yine geçit yok Artvin Cerattepe’de madencilik faaliyetlerine karşı halkın mücadelesi devam ediyor. Mahkemenin net bir şekilde projenin Artvin’de yapılamayacağını belirterek iptal ettiği bakır madeni projesine, yeniden ÇED olumlu kararı alındı. Alana jandarma eşliğinde giriş yapmaya çalışan iş makinalarına halk geçit vermedi. yeşil tencere Rıfat Çapar
Artvin’in Kafkasör Yaylası Cerattepe bölgesindeki Bakır Madeni hakkında alınan ÇED Olumlu kararı Rize İdare Mahkemesi yürütmesini durdurmuş ve ardından iptal etmişti. Projenin yer seçiminin hatalı olduğu ve projenin gerçekleştirilmesi halinde Artvin’de yaşanmasının mümkün olmayacağı belirtilmişti. Kararın gerekçesi açıklanmadan hemen ertesinde Cengiz Holding’in ortağı Özaltın şirketi 2009/7 Sayılı ÇED Yönetmeliği Uygulamaları Genelgesinden faydalanmak için Çevre ve Şehircilik Bakanlığına başvurdu. Yeniden ÇED Raporu hazırlaması genelge kapsamında uygun bulundu. Yürütmeyi durdurma veya iptal gerekçesini dahi görülmeden, yer değişikliğine gidilmeyerek ufak deği-
şikliklerle revize edilen rapor Bakanlık tarafından kabul edilerek, onaylandı. Artvin’de yaylada barikat, kentte direniş Bunun üzerine vatandaşlar ve çevreciler tekrar harekete geçti. Geçtiğimiz hafta Cerattepe’de şirketin maden alanını Orman Genel müdürlüğünden teslim alması ile ilgili çalışması halkın barikatına çarpmıştı. Artvin Valiliği’nin “Bu iş bugün bitecek” talimatı ile harekete geçen jandarma kuvvetleri Kafkasör girişinde yolu keserek Cerattepe’ye halkın gidişine engel olmak istedi. Cerattepe’de Artvinlilerin kurduğu nöbet noktası ile kentteki direnişin irtibatını kesmek isteyen bu hamleye karşı yüzlerce Artvinli Kafkasör’e ve Cerattepe’ye yöneldi. Şirket yetkilileri ve Orman Genel Müdürlüğü elemanlarının Cerattepe’ye
İTÜ’de ağaç katliamı Bayram tatilini fırsat bilen İTÜ Rektörlüğü Maslak’ta kalan tek ormanlık alandaki yüzlerce ağacı kesti Yaz dönemine girilmesiyle beraber üniversitenin boşalmasını fırsat bilen İTÜ Rektörlük, Maslak Kampüsü’nü şantiye alanına çevirmişti. Son olarak kampüsün kalan tek ormanlık alanını, bir gecede yüzlerce ağacı keserek
talan etti. Rektörlük ağaç katliamının ortaya çıkmaması için iki metrelik demir çitlerle çevirdi, güvenlik kameraları taktı ve başına özel güvenlik birimlerini nöbetçi dikti. Üniversite öğrencileri, rektörlüğün kendince ağaç katliamının fazla dikkat çekmesini önlemek için yol kenarındaki ağaçlara dokunmadığını belirtiyor.
çıkışına engel olmak için 4-5 farklı yere tekrar barikatlar kurulurken, Artvin kent merkezi de hareketlendi. Yaylaya çıkmaları jandarma tarafından engellenen halk Artvin Valiliği önünde toplanırken, kentteki esnaflar da işyerlerine “Cerattepe’deki müdahaleye tepki” içerikli dövizler asıp kepenk kapatarak eyleme destek verdi.Yargı kararı beklenmeksizin Cerattepe’de hiçbir faaliyete izin vermeyeceklerini belirten ve Cerrattepe’deki tüm canlılar için mücadele eden Artvinliler direnişleriyle şirkete geçit vermemekte kararlı.
ilişkin yaşanan süreçle ilgili açıklamasında şu görüşlere yer verildi: “Maden Mühendisleri Odası, madencilik faaliyetleri de dahil olmak üzere herhangi bir ekonomik faaliyet için, yöre halkının ihtiyaçlarını, mağduriyetlerini dikkate almadan yapılmaya çalışılmasına karşı çıkmaktadır. Ülke ekonomisine belirgin bir yarar sağlamayacak, elde edilen gelirlerin halkın refahının artırılmasına hizmet etmeyecek, toplumsal ihtiyaçlarımızın karşılanması için üretim sürecinde girdi olarak kullanmak yerine dış satımla, reel olarak, ekonomik kayba uğranılacak, eko sitemi tahrip edip yöre halkını TMMOB: Rant sevdasıyla yürütülen mağdur edebilecek olan, rant sevdasıyla projelerin karşısındayız yandaş şirketler eliyle yürütülen dereTMMOB Maden Mühendisleri lere HES, yaylalara yol projeleri dahil Odası’nın Artvin Cerattepe`de, olay- olmak üzere tüm faaliyetlere son verillara sebep olan maden işletmeciliğine mesi gerekmektedir.”
07
Yesil-Tarih 21 Temmuz 2015
Yesill dergi ‘
Tüketime karşı mücadele tarihi
Yeşil Dergi’nin bu sayısında Yeşil Tarih için tüketim kültürüne karşı verilen ilk mücadeleleri almaya karar verdik. Türkiye tarihinde Coca Cola’ya karşı yürütülmüş olan; hem emperyalizme hem de kapitalizme karşı bir ayaklanmayı hatırlatmak istedik. Bunun yanında cinsiyetçi reklam üzerinden tüketimi artırmayı, hayvanların kullanılarak şampuan yapılmasını, bu konuyu atlamayan ekolojik dergileri sizler için Yeşil ve Sol’dan Ender Eren aracılığıyla sunuyoruz. Kaplumbağa yağından şampuana karşı eylem
Kadınlar ‘otomobillendirilmek’ istemedi
Aliağa Termik Santral ve Kola kampanyaları
Kimyasala temizlik malzemelerine karşı kapak
1991 Kasım ayında Yeşiller Partisi, kaplumbağa yağından yapılan ithal şampuanları satan mağazanın önünde, protesto gösterisi yaptı. Üzerinde “Canlılara saygı, dünyaya saygı”, “Güzelleşmek uğruna canlılara işkence yapmayın”, “Biz kaplumbağaları çok seviyoruz, onlara işkence yapmayın”, “Ben senin keline merhem olmak istemiyorum” yazılı pankartlarla kaplumbağa yağından yapılan ürünlerin satıldığı mağaza önünde toplanan Yeşiller, kendileri ile konuşmaya gelen firma sahibi ile görüştü. Söz konusu şampuanların yurtdışında üretilmiş olmasının hiç önemli olmadığını, kendilerinin “Meksika’daki kaplumbağalardan bize ne” diye düşünmediklerini belirten Yeşiller Partisi İl Başkanı Cahide Özay, “Doğal yaşam tahrip edilecek ve canlılar, canlıların yaşamı üzerinden para kazanacaklar. Olmaz böyle şey” dedi.
İmar Bankası Aralık 1991’de çok tepki gören bir reklam ortaya çıkardı. Reklamda yüzünü görmediğimiz bornozlu bir kadın “Macit, beni otomobillendir” diyerek eşinin araba almasını sağlıyordu. Reklamda en çok dikkat çeken şey kadının bir cinsel obje olarak konumlandırılması ve erkeğin iktidarının paraya, cinselliğin de iktidara endeksli olmasıydı. İzmirli kadınlar o dönem Star 1 kanalında “Macit, beni otomobillendir” sloganıyla yayınlanan banka reklamını kınayarak protesto etti. Bankanın İzmir Şubesi’ne giden kadınlar, bu reklamın kadınları aşağıladığını söyleyip protesto etti. Bornoz giyip, havlulara sarınarak, bankanın İzmir Şubesi’ne gelen kadınlar pankartlarla eylemi gerçekleştirdi ve o dönem bu eylem yine önemli derecede bir yankı uyandırdı.
1990 yılının Mayıs ayında İzmir’in Aliağa yöresinde kurulması planlanan termik santrallere karşı çok büyük bir tepki oluşmuştu. O dönemde yüzlerce insan el ele tutuşarak termik santral yapımının durdurulması için zincirler oluşturuyordu. Yine aynı dönemde Coca Cola ve Pepsi Cola’nın artan fiyatları aynı şekilde ülkenin bir çok yerinde tepkiler doğurdu. Kola boykotu hem kapitalizme, hem de emperyalizme karşı bir hareketi sağlamıştı. Bu tepkiler o dönemde inisiyatifin halkta olduğunu gösteren eylemlilikler oldu ve bu direnişler birbiriyle benzer özellikler taşımaya başladı. Bir yanda esnaf pahalı kola satmak istemiyordu, insanlar kola yerine şerbet ve limonatanın dağıtıldığı kampanyalar yapmaya başladı. Diğer yandan Aliağa’da termik santralin yapılmaması için bölge halkı mitingler ve eylemler düzenliyor; bu projenin iptali için her yola başvuruyordu.
Geçtiğimiz sene aramızdan ayrılan, ayakları yere basan, anti emperyalist, devrimci bir çevre emekçisinin, Yusuf Savaş Emek’in üzerinde çok emeği geçmiş olan Ağaçkakan dergisi de tüketim kültürünü sonuna kadar eleştiren bir karikatürü kapağına taşımıştı. Türkiye’de kimyasal temizlik malzemeleri gittikçe artmaya başlamıştı ve insanlar üzerinde çeşitli hastalıklara sebep oluyordu. O dönem Ağaçkakan Dergisi bunu kapağına taşıyarak “ayın dosyası” şeklinde özel haber yaptı. Kapakta bu konu kimyasal bir savaşa benzetildi. Meydanlarda yasak olan kimyasalların evlerine içine bu şekilde girdiğini anlatıyordu. Bir market tasviri olan karikatürde deterjan almak isteyen ve yanında saat verilip verilmediğini soran bir aileye, bakkal sahibi şöyle cevap veriyordu: “Hayır, yanında saat vermiyoruz. Bunlar zaten saatli bomba!”
yesil dergi
YESIL pLat
08-09
Demografik ve siyasi 21 Temmuz 2015 değişim
‘ AKP hükümetini düşüren s 21 Temmuz 2015 Salı Sayı: 06 l
YEŞİL SİYASET 12
Yeşil Dergi Yarın Gazetesi’nin eki olarak çıkmaktadır.
l
Türkiye’nin bir çok ilinde suyu ısıtmak için güneş kollektörleri kullanılıyor
Gunes bize ‘ yetıyor
7 Haziran seçimlerinin önemli sonuçlarından biri Gezi’de parkına sahip çıkanların, seçimlerde de sandı sandıklarda hile yapılmasına izin vermediler. Haliyle seçimlerin ekolojik mücadele ile olan bağının bir analizin dele eden insanlar bu değişimin neresinde? Mustafa Cevdet Arslan, bu boşluğu dolduruyor ve seçimlerin e
yeşil platform MustAfA CevDet ArslAn
AKP diktatörlüğü koşullarında meclise giren HDP’ye oy veren güçler arasında ekoloji mücadeleleri de olduğu biliniyor. Derelerini, ormanlarını, plakasız araçlara patlatılan tekerlekler maktadır. mışlar vardı. Öncelikle bu diktatörlüğün erkten ovalarını, göllerini, köylerini, parklarını, şeklinde, yaygın ağ tipi organize olma -En temel haliyle ekonomik ve yaşamDe uzaklaştırılması gerekliliğini düşünerek mahallelerini, ağaçları, hayvanları savu- haliyle göz açtırılmamış olması da ya- sal yıkıma uğramış kesimlerin AKP’ye kan k barajın aşılması ile AKP’nin hak etme- nan savunmak zorunda bırakılan mil- şam savunuculuğunun sandığa yansıma olan desteği yeterince çekmemiş çeke- dığınd ‘ diği hükümet olma sayısında milletvekili yonları düşündüğümüzde aslında san- halidir. memiş olmasının arkasında yatan olgular lerden Sandıkta bu hareketliliğin nasıl yan- nelerdir? çıkartmasını istemedikleri için bu yöne- dıkta AKP’nin %10 lara kadar erimiş politik lim önem kazanmıştı. olması gerektiği düşüncesi akla gelmi- sıdığı ise önemli bir sosyolojik araştırma Yaşam alanlarını katil projelere kaptı- ilişkile Lakin elde edilen oy oranlarına ba- yor değildir. Ama sandıktan bu sonuçlar konusudur. 7 Haziran 2015 seçim so- ran ekoloji mücadelelerinde canla başla kayna 7 Haziran seçimlerinin önemli sonuçlarından biri Gezi’de parkına sahip çıkanların, seçimlerde de sandıklara sahip çıkması oldu. Parkın yıkılmasına izin vermeyenler, yeşil platform MustAfA CevDet ArslAn kıldığında meclis aritmetiğine çıkmamıştır. nuçlarına bu Dereleri, açıdan bakıldığında yer alanların bir çoğu neden hala AKP’ye bir ara sandıklarda hileyansıması yapılmasına izin vermediler. Haliyle seçimlerin ekolojik mücadele ile olan bağının bir analizinin yapılması gerekiyor. parkları, ormanları için müca-muAKP diktatörlüğü koşullarında dele eden insanlar bu değişimin neresinde? Mustafa Cevdet Arslan, bu boşluğu dolduruyor ve seçimlerin ekolojik analizini tüm verileriyle yazısında kaleme alıyor. açısından mücadelelerinin muhaBirincisi her görüşten hareketli güçler halefet partilerinin aldıkları oyun önemli oy vermektedir? şam ko meclise girenekoloji HDP’ye oy veren güçler arasında ekoloji mücadeleleri de olduğu biliniyor. Derelerini, ormanlarını, plakasız araçlara patlatılan tekerlekler maktadır. mışlardır. tekmelenen insanın görüntülerini sürekli vardı. Öncelikle bu diktatörlüğünyeterince erkten ovalarını,yansıyıp göllerini, köylerini,yansıparklarını, şeklinde, yaygın ağ genelinde tipi organize olma 20 -Enmilyon temel haliyle ekonomik ve yaşamDerelerinin yok edilmesine karşı yayınlanmasını seçmen açısından düşünlefet partilerine Türkiye civarındabir kesimini buçı- hareketli halk güçlerinSoma’da katliamı yaşayanlar hala ne- yerine uzaklaştırılması gerekliliğini düşünerek mahallelerini, ağaçları, hayvanları savu- haliyle göz açtırılmamış olması da ya- sal yıkıma uğramış kesimlerin AKP’ye kan köylülerin siyasi yelpazesine bakıl- düğümüzde korkunç bir gerçek ortaya barajın aşılması ileda AKP’nin etme- nangerekir. savunmak zorunda bırakılan mil- şamdır. savunuculuğunun olan desteği yeterince çekmemiş çeke- dığındaden AKP dahil tüm parti ve görüşçıkmaktadır: O yerde tekmeleyene hadmadığını elehakalmak Gezi sandığa baz yansıma alınacak olursa, Türkiye aldıkları görülür. den AKP’ye önemli ölçüde oy vermeyi odakl diği hükümet olma sayısında milletvekili yonları düşündüğümüzde aslında san- halidir. memiş olmasının arkasında yatan olgular lerden insanları içerdiği görülür. Genel dini bildiren bir tek çıkış yapılmamış olçıkartmasını istemedikleri için bu yöne- dıktagibi AKP’ninmuhalif %10 lara kadarseçerimiş nelerdir? öncelikle adaya ve yerel hükümetin ması aslında solun güçsüzlüğüne Sandıkta bu hareketliliğin yan- – So nüfusuna görenasıl12 15 milyon civarın-politikaya daBuna karşın yarı yorumyarıya sürdürmektedirler? Tabloda görüldüğü olması gerektiği düşüncesi akla gelmi- sıdığı ise önemli bir sosyolojik araştırma Yaşam alanlarını katil projelere kaptı- ilişkilere göre bakan ve güncel geçim lanmış, o kravatlı şiddetçinin suratına lim önem kazanmıştı. Lakin elde edilen oy18 oranlarına ba- yor değildir. Ama sandıktan bu sonuçlar konusudur. 7 Haziran 2015 seçimses so- veren, bir fotoğrafın yayılmamış olran ekoloji mücadelelerinde canla başla kaynaklarına erişim açısından seçimi tükürülen men sayısı milyondan 25 milyona da karşı çıkışa sokağa çıkan oy kaybına uğraması gerektiği kanısında Bu soruların yanıtı olarak AKP’nin göster kıldığında meclis aritmetiğine yansıması çıkmamıştır. nuçlarına bu açıdan bakıldığında mu- yer alanların bir çoğu neden hala AKP’ye bir araç olarak gören seçmenin fizik ya- ması, bu ülkede her yaşanılanın yapanın “Gezi ve seçimler açısından ekoloji mücadelelerininoy muhaBirincisi her görüşten hareketli güçler halefet partilerinin aldıkları önemlikesimi oy vermektedir? içerisinde stratejik hesaplar yıkıma yanına kar kalması sonucunu doğurmuş, çıkmış, AKP’ye verenlerin sayısı 21.5 muhalif bir oyun halk vardır. Bu halk şam koşulları olanların bunca rağmen gerçek- korku imparatorluğundan sözaçısından etmek ko- katled lefet partilerine yeterince yansıyıp yansı- Türkiye genelinde 20 milyon civarında- bir kesimini bu hareketli halk güçlerinSoma’da katliamı yaşayanlar hala ne- yerine sofrasına hemen girecek yiyeceğe seçmenlere yılgınlık katmıştır. ele alınması gereken şey 50 madığını da ele almak gerekir. Yaşam alanlarını ve yaşamı savunanladır. Gezi baz alınacak olursa, Türkiye den aldıkları görülür. den AKP’ye önemli ölçüde oy vermeyi odaklanması kadar doğal bir şey olamaz. bin insanınekonomik sandığa sahip milyondan, 19 milyona düşmüştür. güçlerinin meclis dışı hareketliliği deleşmemiş olması da önemli bir sorun laycılık olur. Köylerinde ge- da yaş Buna karşın hükümetin yarı yarıya sürdürmektedirler? Tabloda görüldüğü gibi muhalif seç- nüfusuna göre 12 – 15 milyon civarınSolun yıllardır terör sıkıntı marjinal rın kendi yanlarında doğrudan bir partiyi çıkmasıdır.” men sayısı 18 milyondan 25 milyona da karşı çıkışa ses veren, sokağa çıkan oy kaybına uğraması gerektiği kanısında Bu soruların yanıtı olarak AKP’nin gösterildiği, devletten sürekli ötelendiği göremiyor olmalarının da çaresizlik ektiğiEkoloji mücadelelerinin bileşenleri mokrasi için önemli bir potansiyeldir. olarak karşımızda durçimlerini zor sağlamakta olan insanlara vatan çıkmış, AKP’ye oy verenlerin sayısı 21.5 muhalif bir halk kesimi vardır. Bu halk olanların bunca yıkıma rağmen gerçek- korku imparatorluğundan söz etmek ko- katledilmesinin olağan sayıldığı koşullar- ni unutmamak gerekir. Bütün bu olumsuzgüçlerinin meclis dışı hareketliliği de- leşmemiş olması da önemli bir sorun laycılık olur. Köylerinde ekonomik ge- da yaşamı yaşam alanlarını savunanların luklara rağmen seçmenin muhalif partileri milyondan, 19 milyona düşmüştür. arasında Gezi bileşenleri ile demokrasi açığa çıktığı gibi olarak Bunun varançimlerini devlet sokaklardan HES, Termik vb yaşamı yok eden proje- menle için önemli bir potansiyeldir. karşımızdafarkına durEkoloji mücadelelerinin zor sağlamakta olan insanlara vatan haini ilan edildiği dönemde seç- öne çıkaran bir birikim oluşturması asıl “Derelerinin yok edilmesine karşı arasında Gezi ile de açığa çıktığı gibi Bunun farkına varan devlet sokaklardan HES, Termik vb yaşamı yok eden proje- menlerin sola ve ekoloji mücadeleleri- doğru okunması gereken bir durumdur. çıkan köylüler AKP dahil tüm tüm ve insanların görüşlerden insanların var meydanlardan Tomaları zırhlı polis lerle iş gelir sağlayacağını vaad edenlerin ne gör tüm partiparti ve görüşlerden var meydanlardan Tomaları zırhlı polis lerle iş gelir sağlayacağını vaad edenlerin ne göre oyunu yönlendirmesi yeterince Ekoloji mücadeleleri Gezi’nin bileparti ve görüşlerden insanları birliklerini eksik etmez oldu. karşısında alternatif olarak mümkün olamamaktadır. şimine sahiptir ve bu bileşimdeki tüm birliklerini eksik etmez oldu. karşısında alternatif olarak mümk içeriyor.” yeni geçim kaynakları ve ve seçimler açısından Ekonomi kim ne derse desin geçim yaşam savunucuları gerekirse oy verdik2011 Genel Seçimler çokGezi özel bir durum olarak ele refah politikaları üre- şartlarının çetin olduğu ülkelerde önde leri muhalif partileri de AKP yanında yeni geçim kaynakları ve Gezi ve seçimler açısından Ek alınması gereken şey de, bir temeyen muhalif gelir ve makarnaya kömüre oy kaymaları konumlanmaya çalışmalarından dolayı Parti Yüzdelik aldığı parti ve hareketler yaşanması da her şeye rağmen hala ge- da cezalandıracaktır. Bu açıdan bakılönceki seçimlerde 10 bin inAdı dilim toPlam oY çok özel bir durum olarak eleaslında bu anlam- nel geçerdir. Ekonomi ardından güvenlik dığında hareketli güçlerin parlemento refah politikaları üre- şartlar sanın oy ve ötesi aracılığıyla AKP 49,95% 21.466.356 sandıklara sahip çıkması ve bu da halkı çözüm- gelmektedir ki, bunu iyi bilen iktidar içi muhalefeti de sürekli uyarıcı olumlu alınması gereken şey de, birsüz bırakarak hala bu alanlara yönelik her türlü çabadan adımlarını destekleyici olumsuzluklarını temeyen muhalif gelir v CHP 25,94% 11.147.736 seçimlerde ise 50 bin eleştirici ve hesap sorucu bir tarz insanın bu oluşumla tek “çözüm” önerir kaçınmamaktadır. Parti Yüzdelik aldığı MHP 12,98% 5.575.993 aktive olmasıdır. Sandık gözüken AKP’ye Örneğin Sotutturması gerekliliği ortaya çıkönceki seçimlerde 10 bin inparti ve hareketler yaşanm Bağımsız maktadır. mecbur bırakıl- ma’da yerde Adı 6,58% 2.826.031 dilim güvenliği açısından toPlam oY sanın oy ve ötesi aracılığıyla aslında bu anlam- nel ge AKPYerel Seçimler 49,95% 21.466.356 sandıklara sahip çıkması ve bu 2014 da halkı çözüm- gelme Parti aldığı süz bırakarak hala bu ala CHPYüzdelik 25,94% 11.147.736 seçimlerde ise 50 bin Adı dilim toPlam oY AKP 45,60% 20.519.829 insanın bu oluşumla tek “çözüm” önerir kaçınm MHP27,80% 12.533.398 12,98% 5.575.993 aktive olmasıdır. Sandık CHP gözüken AKP’ye Ör MHP 15,20% 6.860.493 HDP 4,20% 1.885.992 Bağımsız 6,58% 2.826.031 güvenliği açısından mecbur bırakıl- ma’da
Yesil dergi
YESIL pLatform
08-09
21 Temmuz 2015
AKP hükümetini düşüren seçimin ekolojik analizi
2011 Genel Seçimler
Hem doğa dostu, hem verimli 2015 Genel Seçimler
2014 Yerel Seçimler
Parti Yüzdelik yıllardır aldığı Türkiye’de suyu ısıtmak için köklü bir Adı dilim toPlam oY AKP 40,87% sistem olan 18.864.864 güneş kollektörleri bir çok ilimizde CHP 24,95% 11.518.070 kullanılıyor. MHP 16,29% Hem 11.518.070doğa dostu, hem de verimli Parti Yüzdelik aldığı HDP 13,12% 6.057.506 olan bu sistemi detaylandırmak istedik. DergiAdı dilim toPlam oY mizde iyi bir alternatif olan güneş kollektörlerini AKP 45,60% 20.519.829 bilimsel verileriyle birlikte inceledik. GÜNCEL 03
CHP MHP HDP
27,80% 15,20% 4,20%
“O yerde tekmeleyene haddini bildiren bir tek çıkış yapılmamış olması seçmenlere yılgınlık katmıştır”
12.533.398 6.860.493 1.885.992
Havva ananın direnişi ‘Yeşil Yol’u kesti
2015 Genel Seçimler Parti Adı
Yüzdelik dilim
aldığı toPlam oY
AKP CHP MHP HDP
40,87% 24,95% 16,29% 13,12%
18.864.864 11.518.070 11.518.070 6.057.506
Karadeniz’de yaylalar “Yeşil Yol” adıyla turizmi geliştirme kapsamında birbirine bağlanması planlanıyor. Projenin gündeme gelmesiyle “Yeşil Yol”a karşı çıkanların protestosu başladı. Samistal Yaylası’na gelen iş makinalarını bölge halkı durdurdu.. GÜNCEL 05
AKP’yi düşüren seçimin ekolojik analizi Mustafa Cevdet Arslan seçimlerin ekolojik analizini tüm verileri ve istatistikleriyle yazısında kaleme alıyor. yeşİl platform 8-9
Bergama’dan Artvin’e maden mücadelesi
Melek Önder, Bergama Hareketi ve Cerattepe’de süren mücadeleyi yanyana getiriyor ve benzerliklerini anlatıyor. yAPAY AFET 13
yesil dergi
pLatform
Yesil dergi
Demografik ve siyasi değişim
‘
‘ en seçimin ekolojik analizi 21 Temmuz 2015
21 Temmuz 2015 Salı Sayı: 06 l
l
Yeşil Dergi Yarın Gazetesi’nin eki olarak çıkmaktadır.
YEŞİL SİYASET 12
Türkiye’nin bir çok ilinde suyu ısıtmak için güneş kollektörleri kullanılıyor
Gunes bize ‘ yetıyor
lerde de sandıklara sahip çıkması oldu. Parkın yıkılmasına izin vermeyenler, nın bir analizinin yapılması gerekiyor. Dereleri, parkları, ormanları için mücae seçimlerin ekolojik analizini tüm verileriyle yazısında kaleme alıyor.
mışlardır. tekmelenen insanın görüntülerini sürekli Derelerinin yok edilmesine karşı çı- yayınlanmasını seçmen açısından düşünkan köylülerin siyasi yelpazesine bakıl- düğümüzde korkunç bir gerçek ortaya dığında AKP dahil tüm parti ve görüş- çıkmaktadır: O yerde tekmeleyene hadlerden insanları içerdiği görülür. Genel dini bildiren bir tek çıkış yapılmamış olpolitikaya da öncelikle adaya ve yerel ması aslında solun güçsüzlüğüne yorumre kaptı- ilişkilere göre bakan ve güncel geçim lanmış, o kravatlı şiddetçinin suratına nla başla kaynaklarına erişim açısından seçimi tükürülen bir fotoğrafın yayılmamış ol7 Haziran seçimlerinin önemli sonuçlarından biri Gezi’de parkına sahip çıkanların, seçimlerde de sandıklara sahip çıkması oldu. Parkın yıkılmasına izin vermeyenler, yeşil platform ArslAnolarak gören AKP’ye MustAfA birCevDetaraç seçmenin fizikizinyaması, ülkede her yaşanılanın yapanın sandıklarda hile yapılmasına vermediler. Haliylebu seçimlerin ekolojik mücadele ile olan bağının bir analizinin yapılması gerekiyor. Dereleri, parkları, ormanları için mücaAKP diktatörlüğü koşullarında dele eden insanlar bu değişimin neresinde? Mustafa Cevdet Arslan, bu boşluğu dolduruyor ve seçimlerin ekolojik analizini tüm verileriyle yazısında kaleme alıyor. şam stratejik hesaplar yanına kar kalması sonucunu doğurmuş, meclisekoşulları giren HDP’ye oyiçerisinde veren güçler arasında ekoloji mücadeleleri de olduğu biliniyor. Derelerini, ormanlarını, plakasız araçlara patlatılan tekerlekler maktadır. mışlardır. tekmelenen insanın görüntülerini sürekli Öncelikle busofrasına diktatörlüğün erkten ovalarını, göllerini, köylerini, parklarını, şeklinde,seçmenlere yaygın ağ tipi organizeyılgınlık olma -En temel haliyle ekonomik ve yaşamDerelerinin yok edilmesine karşı çı- yayınlanmasını seçmen açısından düşünhala ne- vardı.yerine hemen girecek yiyeceğe katmıştır. uzaklaştırılması gerekliliğini düşünerek mahallelerini, ağaçları, hayvanları savu- haliyle göz açtırılmamış olması da ya- sal yıkıma uğramış kesimlerin AKP’ye kan köylülerin siyasi yelpazesine bakıl- düğümüzde korkunç bir gerçek ortaya aşılması ile AKP’nin hak etme- nan savunmakbir zorunda mil- şam savunuculuğunun sandığaalanlarını yansıma olan desteği yeterince çekmemiş çeke- dığında AKP dahil tüm parti ve görüş- çıkmaktadır: O yerde tekmeleyene hadvermeyi barajınodaklanması kadar doğal şeybırakılan olamaz. Yaşam ve yaşamı savunanladiği hükümet olma sayısında milletvekili yonları düşündüğümüzde aslında san- halidir. memiş olmasının arkasında yatan olgular lerden insanları içerdiği görülür. Genel dini bildiren bir tek çıkış yapılmamış olçıkartmasınıSolun istemedikleriyıllardır için bu yöne- dıkta AKP’nin %10 lara kadar erimiş politikaya da öncelikle adaya ve yerel ması aslında solun güçsüzlüğüne yorumSandıkta bukendi hareketliliğin nasıl yan- nelerdir?doğrudan bir partiyi terör sıkıntı marjinal rın yanlarında olması gerektiği düşüncesi akla gelmi- sıdığı ise önemli bir sosyolojik araştırma Yaşam alanlarını katil projelere kaptı- ilişkilere göre bakan ve güncel geçim lanmış, o kravatlı şiddetçinin suratına lim önem kazanmıştı. Lakin elde edilen oy oranlarına ba- yor değildir. Ama sandıktan bu sonuçlar konusudur. 7 Haziran 2015 olmalarının seçim so- ran ekoloji mücadelelerinde canla başla kaynaklarına erişim açısından seçimi tükürülen bir fotoğrafın yayılmamış olAKP’nin kıldığında gösterildiği, devletten sürekli ötelendiği göremiyor da çaresizlik ektiğimeclis aritmetiğine yansıması çıkmamıştır. nuçlarına bu açıdan bakıldığında mu- yer alanların bir çoğu neden hala AKP’ye bir araç olarak gören seçmenin fizik ya- ması, bu ülkede her yaşanılanın yapanın açısından ekoloji mücadelelerinin muhaBirincisi her görüşten hareketli güçler halefet partilerinin aldıkları oyun önemligerekir. oy vermektedir? şam koşulları içerisinde stratejik hesaplar yanına kar kalması sonucunu doğurmuş, tmek ko- lefet katledilmesinin olağan sayıldığı koşullarni unutmamak Bütün bu olumsuzpartilerine yeterince yansıyıp yansı- Türkiye genelinde 20 milyon civarında- bir kesimini bu hareketli halk güçlerinSoma’da katliamı yaşayanlar hala ne- yerine sofrasına hemen girecek yiyeceğe seçmenlere yılgınlık katmıştır. madığını da ele almak gerekir. alanlarını ve yaşamı savunanladır. Gezi baz alınacak olursa, Türkiye den aldıkları görülür. den AKP’ye önemli ölçüde oy vermeyi odaklanması kadar doğal bir şey olamaz. omik ge- Tabloda da yaşamı yaşam alanlarını savunanların Bunaluklara rağmen seçmenin muhalif partileriSolun yıllardır terör sıkıntı marjinal rın Yaşam karşın hükümetin yarı yarıya sürdürmektedirler? görüldüğü gibi muhalif seç- nüfusuna göre 12 – 15 milyon civarınkendi yanlarında doğrudan bir partiyi sayısı 18 milyondan 25 milyona da karşı çıkışa ses veren, sokağa çıkan oy kaybına uğraması gerektiği kanısında Bu soruların yanıtı olarak AKP’nin gösterildiği, devletten sürekli ötelendiği göremiyor olmalarının da çaresizlik ektiğinsanlara men vatan haini ilan edildiği dönemde seç- öne çıkaran bir birikim oluşturması asıl çıkmış, AKP’ye oy verenlerin sayısı 21.5 muhalif bir halk kesimi vardır. Bu halk olanların bunca yıkıma rağmen gerçek- korku imparatorluğundan söz etmek ko- katledilmesinin olağan sayıldığı koşullar- ni unutmamak gerekir. Bütün bu olumsuzgüçlerinin meclis dışı hareketliliği de- leşmemiş olması da önemli bir sorun laycılık olur. Köylerinde ekonomik ge- da yaşamı yaşam alanlarını savunanların luklara rağmen seçmenin muhalif partileri milyondan, 19 milyona düşmüştür. menlerin sola ve ekoloji mücadeleleridoğrudurokunması gereken bir durumdur. en proje- Ekoloji mokrasi için önemli bir potansiyeldir. olarak karşımızda mücadelelerinin bileşenleri çimlerini zor sağlamakta olan insanlara vatan haini ilan edildiği dönemde seç- öne çıkaran bir birikim oluşturması asıl arasında Gezi ile de açığa çıktığı gibi Bunun farkına varan devlet sokaklardan HES, Termik vb yaşamı yok eden proje- menlerin sola ve ekoloji mücadeleleri- doğru okunması gereken bir durumdur. denlerin tüm ne göre oyunu yönlendirmesi yeterince Ekoloji mücadeleleri Gezi’nin parti ve görüşlerden insanların var meydanlardan Tomaları zırhlı polis lerle iş gelir sağlayacağını vaad edenlerin bilene göre oyunu yönlendirmesi yeterince Ekoloji mücadeleleri Gezi’nin bilebirliklerini eksik etmez oldu. karşısında alternatif olarak mümkün olamamaktadır. şimine sahiptir ve bu bileşimdeki tüm f olarak mümkün olamamaktadır. şimine sahiptir ve bu bileşimdeki tüm yeni geçim kaynakları ve ve seçimler açısından Ekonomi kim ne derse desin geçim yaşam savunucuları gerekirse oy verdik2011 Genel Seçimler çokGezi özel bir durum olarak ele refah politikaları üre- şartlarının çetin olduğu ülkelerde önde leri muhalif partileri de AKP yanında akları ve Parti Ekonomi kim ne derse yaşam savunucuları gerekirse oy verdikalınması gereken desin şey de, bir geçim temeyen muhalif gelir ve makarnaya kömüre oy kaymaları konumlanmaya çalışmalarından dolayı Yüzdelik aldığı parti ve hareketler yaşanması da her şeye rağmen hala ge- da cezalandıracaktır. Bu açıdan bakılönceki seçimlerde 10 bin indilim toPlam oY olduğu aları üre- Adı şartlarının çetin leri muhalif partileri de AKP yanında sanın oy veülkelerde ötesi aracılığıyla önde aslında bu anlam- nel geçerdir. Ekonomi ardından güvenlik dığında hareketli güçlerin parlemento AKP 49,95% 21.466.356 sandıklara sahip çıkması ve bu da halkı çözüm- gelmektedir ki, bunu iyi bilen iktidar içi muhalefeti de sürekli uyarıcı olumlu seçimlerde ise oy 50 bin süz bırakarak dolayı hala bu alanlara yönelik her türlü çabadan adımlarını destekleyici olumsuzluklarını muhalif CHPgelir 25,94% ve makarnaya kaymaları konumlanmaya çalışmalarından 11.147.736 kömüre eleştirici ve hesap sorucu bir tarz insanın bu oluşumla tek “çözüm” önerir kaçınmamaktadır. MHP 12,98% 5.575.993 aktive olmasıdır. Sandık gözüken AKP’ye Örneğin Sotutturması gerekliliği ortaya çıkareketler Bağımsız yaşanması da her şeye rağmen hala geda cezalandıracaktır. Bu açıdan bakıl6,58% 2.826.031 güvenliği açısından maktadır. mecbur bırakıl- ma’da yerde u anlam- nel geçerdir. Ekonomi ardından güvenlik dığında hareketli güçlerin parlemento Yerel Seçimler çözüm- 2014 gelmektedir ki, bunu iyi bilen iktidar içi muhalefeti de sürekli uyarıcı olumlu Yüzdelik aldığı rak hala Parti bu alanlara yönelik her türlü çabadan adımlarını destekleyici olumsuzluklarını Adı dilim toPlam oY AKP 45,60% 20.519.829 eleştirici ve hesap sorucu bir tarz m” önerir kaçınmamaktadır. CHP 27,80% 12.533.398 AKP’ye MHP Örneğin Sotutturması gerekliliği ortaya çık15,20% 6.860.493 1.885.992 maktadır. bırakıl- HDPma’da4,20% yerde
ve yaşamAKP’ye miş çeken olgular
08-09
Yesil dergi
YESIL pLatform
‘
21 Temmuz 2015
AKP hükümetini düşüren seçimin ekolojik analizi “Gezi ve seçimler açısından ele alınması gereken şey 50 bin insanın sandığa sahip çıkmasıdır.” “Gezi ve seçimler açısından ele alınması gereken şey 50 bin insanın sandığa sahip çıkmasıdır.”
“Derelerinin yok edilmesine karşı “Derelerinin yokAKP edilmesine karşı tüm çıkan köylüler dahil çıkan köylüler AKP dahil tüm parti ve görüşlerden insanları parti ve görüşlerden insanları içeriyor.” içeriyor.”
Hem doğa dostu, hem verimli 2015 Genel Seçimler
Parti Yüzdelik yıllardır aldığı Türkiye’de suyu ısıtmak için köklü bir Adı dilim toPlam oY AKP 40,87% sistem olan 18.864.864 güneş kollektörleri bir çok ilimizde CHP 24,95% 11.518.070 kullanılıyor. MHP 16,29% Hem 11.518.070doğa dostu, hem de verimli HDP 6.057.506 olan bu13,12% sistemi detaylandırmak istedik. Dergimizde iyi bir alternatif olan güneş kollektörlerini bilimsel verileriyle birlikte inceledik. GÜNCEL 03
“O yerde tekmeleyene haddini bildiren bir tek çıkış yapılmamış olması seçmenlere yılgınlık katmıştır”
Havva ananın direnişi ‘Yeşil Yol’u kesti
AKP’yi düşüren seçimin ekolojik analizi
Karadeniz’de yaylaMustafa Cevdet Arslan seçimlelar “Yeşil Yol” adıyla rin ekolojik analizini tüm veriturizmi geliştirme kapsaleri ve istatistikleriyle yazısında kaleme mında birbirine bağlanalıyor. yeşİl platform 8-9 ması planlanıyor. Projenin gündeme gelmesiyle “Yeşil Yol”a karşı çıkanların protestosu başladı. Samistal “O yerde tekmeleyene haddini Yaylası’na gelen iş makinaMelek Önder, Bergama Habildiren bir tek çıkış yapılmamış larını bölge halkı durdurreketi ve Cerattepe’de süren olması seçmenlere yılgınlık du.. GÜNCEL 05 mücadeleyi yanyana getiriyor ve benkatmıştır”zerliklerini anlatıyor. yAPAY AFET 13
Bergama’dan Artvin’e maden mücadelesi
10
Yesil Tencere 21 Temmuz 2015
Yesil dergi ‘
Palyaço Pul’dan gezegene mektup
Birleşmiş milletler lağvedilsin
İklim değişikliği gezegenimizi sarmaya devam ediyor. En son Hindistan’da sıcaktan ölen binlerce insan bu durumu en çarpıcı şekilde ortaya koydu. Birleşmiş Milletler güya bu konuyu ele alıyor ama en önemli sorunun zaten bu millet olduğu herkesçe biliniyor. Palyaço Pul (A.Fuat Onan) konuyu ele alan bir mektubu gezegene yolluyor. yeşil tencere Fuat Onan
Beyaz adam annesi olan toprağa ve kardeşi olan gökyüzüne alıp satılacak, işlenecek ve yağmalanacak bir şey gözüyle bakıyor. Onun bu ihtirasıdır ki toprakları çölleştirecek ve her şeyi yiyip bitirecektir... ( Kızılderili şefi Seattle-1854 ) Bu gezegen yalnız milletlere ve insan canlısına ait değildir. Birleşmiş Milletler’in lağvedilip yerine gezegendeki bütün canlıların haklarını savunacak; ekoloji ve doğa bilimiyle uğraşan, her türlü canlı hakkını savunacak insanların da yer aldığı, yaptırım gücü olan ‘Birleşmiş Canlılar Cemiyeti’ kurulmalıdır artık… Ülkemizde, gezegenin her bir köşesinde insanlar özgür iradesiyle yaşamak istiyor. Tek bir insan doğası, aynı zamanda insanlığın şimdiye kadar kurduğu bütün sistemlerin, örgütlenmelerin, kurumların da çıkış kaynağı... Ancak insan doğasının özgür dönüşümüyle, cennet bir ülkeye ve gezegene kavuşacağız. Terzi, dansçı, yazar, mimar, balıkçı, sinemacı, işli- işsiz, çiftçi, ressam, sendikacı, tiyatrocu, anne-baba, bilim insanı, teknokrat, antropolog, çevreci, sahaf, esnaf, gezgin, çevirmen, rehber, dağcı… Kızılderili, öğretmen, öğrenci, ev kadını,
şoför, memur, emekçi, işportacı, gazeteci, dindar, homoseksüel, lezbiyen, transseksüel, entelektüel, atlet, erkek, kadın, genç, yaşlı…. Bir bir her kesimden herkes birleşiyor . İrili-ufaklı devlet yönetenlerin iktidar hırslarına muhteşem hayatı emanet etmek istemiyor. Bu ülkede, bu gezegende yaşayan; canlılar-ağaçlar-hayvanlar- toprak ve sular; şirketlerin-devletlerin- hükümetlerin malı-mülkü değildir. Bütün canlara, canlılara yer var bu gezegende. Kim kimin üzerinde niye bir otorite olsun ki ? Nedir bazı fanatiklerin ‘haklıyım! haklıyız !’ takıntısı? İnsanlığın bağışıklığını bozan sistemler, doğanın bağışıklığını da bozmakta… ‘Cahil trenle, soğuk demir kuşlar’ nerelere hangi silahı taşımakta…Denge adına? İlerleme adına? İnsanlık adına(!)… Hayvan kardeşler, hangi kuytuda, hangi ağacın dibinde toplanır ? Hangi kararları alırlar da, haberimiz olmaz. Çember daralıyor. Artık fısıltılarımızı duyacak kadar dibimizde bütün canlılar… Hangi canlı, hangi canlıya sabır diler ki, doğa bizi elinin tersiyle bir kenara itmez ? Beton kardeşliği bir ‘The İstanbul’ mu yaratmak istiyor ?
Oksijensiz, ağaçsız bir gökyüzü altında, susuz bir toprağın üstünde gezinmek neye yarar? Soluk yüzlü kalmış insanlarla; gezegende dünyanın en modern toplumunu kurmak ve de haklı olmak neye yarar ? İlerlemeci-rantçı sistemlerin yok ettiği, insan ve gezegen doğası… Başka bir gezegen varmış gibi davranma rahatlığı… ‘Vatan !’ deyince sadece üstünde yaşayan insanların akla gelmesi… Binlerce yıl önce her şeyin canlı ve bir başka canlıyla ilişkisi olduğuna inanan şamanik hayatı unuttuk mu ? Bitkiler-ağaçlarhayvanlar-insanlar titreşerek birbiriyle ilişki hâlinde değil mi ? ‘-Bolluk getirem makineleşme bizi yoksul kıldı... Edindiğimiz bilgiler bizi alaycı yaptı... Zekamızı ise katı ve acımasız... Çok düşünüyoruz ama az hissediyoruz.’ demişti büyük palyaço Charles Chaplin… Başka dünya tanımayan insan hırsları… Kendi cennetini kuramayınca dünyayı cehenneme çevirmeye çalışanlar... İçe-dışa kapalı klanlaşmış fraksiyonlar… Hırs yüklü iktidar kervanları… ‘Amaç için her şey mübah !’ diyenler… ‘Kendi inancımızı gerçekleştirmeye giderken, yolda üç-beş canı-canlıyı ezmişiz ne olacak ?’ aymazlığında olanlar... Yeter artık ! Yolun sonu için, yolun canını acıtmayın… Fanatik inanç ve düşüncelerin kendine göre insanlığı, kurtarma telaşı… İktidar olma şehveti ... Bütün kurtarıcılar kendine göre bir ahlak anlayışı içinde. Hayatın ahlakı sakince onları izliyor … Doğa sürekli sessiz kalmaz…Evine misafir gelen insan türü eğer canını çok acıtırsa silkelenir…Biz, ‘sen şu-sun-bu-sun…’ derken bir de bakmışız ki gezegen ayağımızın altından kaymış gitmiş… Doğa insanın da doğasıdır. Ey insan canlısı kendini koru ! Bütün canlılar bu kainatın en değerli en
şerefli canlısıdır unutma ! Bir ağacın küçük bir tohumdan çıkması gibi; insandaki ‘hürriyet çiçeğinin tohumu’ da açmakta her yerde… Artık insan, rant tahakkümü altındaki ormanlarla birlikte soluk aldığının farkında… Dansla, şarkıyla, şiirle…En büyük sanat olan ‘yaşama sanatıyla’ büyük bir mücadele başladı. İnsan canlısı hayatla sevişmeye başladı. İşte bu ‘Olmakta Olan Şey’ dir…Bu zamanın ruhudur… Başı-sonu belli fanatik düşünceler dünyanın gidişini değiştiremiyor. Şaşkınız son zamanlarda gezegende olanbitene… Kökü mısır firavunlarındaki despotlar bir-bir yıkılıyor… Piramitlerin yapımında ölen binlerce kölenin ruhu dile geliyor. Milyonlarca kişinin ‘hürriyet !’ çığlıkları her yanı sarıyor... Kazanın altındaki ocak yanmaktaymış meğer yüzlerce yıldır. Bazıları ‘böyle gelmiş böyle gidecek’di sanarken ocak körüklenmekte… Bütün gezegende zincirleme bir reaksiyon… İvme yön değiştirdi. Bağlar çözülüyor. Rantçı sistemlerin fay hatları kırılıyor. Ya gezegenin diğer sakinleri ? Ne çok canlı karşılıksız insanlığın hizmetinde . Arılar size bal verirken sizden bir şey istiyor mu? Ormanların oksijeniyle solurken biz onları neden yok ederiz ? Ana tanrıça Kibele’den doğma cinsiyetsiz-aidiyetsiz ‘Hürriyet’ isminde bir kardeşimiz yoksa biz doğuracağız demektir o kardeşi… İnsan merkezli rantçı sistemlere karşı… İklimdeki değişikliğin gezegeni tahribine karşı… Hür insan için…Hür gezegen için : BİRLEŞMİŞ MİLLETLER LAĞVEDİLSİN BİRLEŞMİŞ CANLILAR CEMİYETİ KURULSUN !
Yesil Kultur
11
21 Temmuz 2015
Yesill dergi ‘
Çarşıyı diriltmek, avm’leri yıkmak Çin malı ucuz tabut çivilerini Sağlam çaksınlar diye tabutlarına Şehadet getirip akepe’ye oy verdi Çekmeköy çarşı esnafı
yeşil kültür Abbas Karakaya
‘Gezi Koyun Çocukların Adını’ adlı şiir kitabının yazarı Dr. Abbas Karakaya’nın yazdığı şiiri yayımlıyoruz.
Mecaz ve aklın tükendiği yerde Kendi ayağına kurşun sıkmanın Enfes bir örneği oldu bu -İlahi adalet bu ya- şimdi Eleman aranıyor ilanlarının Peşindeler avm girişlerinde Bir gün uyanıp avm’lerde yoldaş Marx’a Kurarlar (mı) ilk tezgahtarlar sendikasını Çarşıyı diriltmek yıkmak için avm’leri
Yüzlerce izmarit plaj için sergilendi Zonguldak’ın tek mavi bayraklı plajı Kapuz’da kumsaldan toplanan sigara izmaritleri pet şişelere konulup plajın girişinde, ‘Sizin eseriniz beğendiniz mi?’ yazılı pankartla sergilenmeye başlandı. İzmaritlerin teşhir edilmesinden sonra plaj daha temiz kalmaya başladı.
Gaia Dergi artık kitabevlerinde
Zonguldak Belediyesi’nin işlettiği Kapuz Plajı’nda görevliler, kumsalı temizlerken kumların arasında yüzlerce sigara izmariti ile karşılaştı. Plaja gelenlerin kumların arasına gömdükleri izmaritler görevliler tarafından toplanıp pet şişelere dolduruldu. İzmaritle doldurulan 50’ye yakın pet şişe, ‘Sizin eseriniz beğendiniz mi? Kumsalda toplanan atıkların bir kısmıdır’ yazılı pankartla plajın girişine asıldı.
Kapuz Plaj Tesisi sorumlusu cankurtaran Hayri Topçuoğlu böyle bir uygulama yapmak zorunda kaldıklarını belirterek şöyle konuştu: Plaja gelenler izmaritleri ve pankartı görünce şaşırıyor. Ancak izmaritlerin teşhir edilmesinden sonra plaj daha temiz kalmaya başladı. Daha önce sigara izmaritleri ve diğer çöpler kuma gömülüyordu. Oysa burası kentimizin tek mavi bayraklı plajı.
Ekolojik perde
7 aylık uğraş sonucu bir internet yayını olarak yayımlanan Gaia Dergi basılı materyal şeklinde çıkarak yayınlarını süslendiriyor. Kitabevi ve internet sitesinden satın alabileceğiniz Gaia Dergi’nin ilk sayısında manşet ‘Türkiye’de koruma biyolojisi ve nesli tükenmekte olan türler’ oldu. Gaia Dergi’ye yeni basılı hayatında başarılar dileyerek derginin çizdiği hattı paylaşıyoruz: “Ekoloji, sürdürülebilir yaşam, yeşil felsefe, kadın hakları, LGBTİ hakları, insan hakları, hayvan hakları, kültür-sanat, dünya kültürleri ve bilim & teknoloji alanında haberler ve röportajlar yapan görsel ve yazılı haber kaynağıdır. Gaia Dergi; ırkçılığa, cinsiyet ayrımcılığına, türcülüğe ve betonlaşmaya karşı, doğadan ve doğaldan yana yaşamı savunan alternatif bir platformdur.”
Yağmuru Bile(2010) Yönetmen: Iciar Bollain Tür: Drama/Tarih
Food, Inc.(2008) Yönetmen: Robert Kenner Tür: Belgesel
Takıntılı idealist Sebastian, Kristof Kolomb ile ilgili bir film çekmeye kararlıdır. Çekimler sırasında, halk su için savaşmaya başlamıştır.
Hayvan yetiştiriciliğinin çiftçilerden fabrikalara geçişi, hayvanların çektiği acılar ve sağlığımıza verdiği zararları çarpıcı şekilde anlatıyor.
12
YESIL sıyaset 21 Temmuz 2015
Demografik ve siyasi değişim Suriye’deki silah zoruyla yapılan ya da korku nedeniyle oluşan demografik değişimler tartışma konusu olurken, Türyeşil siyaset kiye’deki ekonomik kadir dadan zor ya da daha iyi bir yaşam amaçlı demografik değişimleri de gözden kaçırmamakta yarar var. Çünkü bu değişimler de siyasi sorunlara neden olmakta ve çözüm beklemekte. Bundan yirmi yıl öncesine göre Kürt coğrafyasındaki kamu personelinin çoğunluğu Türklerden oluşurken, bugün artık polis ve asker dışında bölge kökenli olmayan kamu personeli neredeyse kalmamış durumda. Belediye personelinin hemen tamamı bölge halkından. Dolayısıyla devlet adına iş göreceklerin bölge halkı ile uyumu artık eskisi kadar sorun oluşturmuyor. Bunun siyasi sonuçlarını da HDP’nin bölgenin tek siyasi temsilcisi durumuna dönüşmesinde görebiliyoruz. TBMM’nin yasama ve yürütme işlevini birlikte yerine getirdiği hatırlanacak olursa, HDP artık yalnızca belediye hizmetlerinde değil, diğer kamu hizmetlerinde de sorumluluk taşımak durumunda. Öte yandan hem tarım politikalarındaki değişiklikler, hem de acele edilmiş büyükşehir düzenlemeleri, kentleşme ve modernleşme sürecini hızlandırmış durumda. Kırsaldan ilçe merkezlerine, oradan il merkezine hızlı bir akış söz konusu. Toprağını geride bırakıp kapitalizmin acımasız yüzüyle karşılaşan bu göçmenler, henüz yerleşik işçi sınıfına dönüşmediği için şimdilik milliyetçi ve mikro milliyetçi çizgide politik bir duruş sergiliyor ki, artan MHP oylarının nedenlerinden birisidir. İktidar partisi olarak AKP, bu yeni gelenlere istihdamda yeterince yer açamadığı gibi, gevşettiği sınır güvenliğinin faturasını, emek gücündeki çatışmanın sandığa yansımasıyla ödedi. Batıdaki emek gücünün önemli bir parçası olan
Yesill dergi ‘ Seçim sonuçları üzerine bir çok analiz ve değerlendirme yapıldı. AKP’nin gerilemesi, HDP’nin barajı aşması Türkiye’nin yapısı ile ilgili çok önemli verilere ulaşmamızı sağlıyor. Kadir Dadan bu sayıdaki yazısında bu değişimin sebeplerini demografik açıdan gözler önüne seriyor. Özellikle Balıkesir’den aldığı veriler ve HDP’nin siyasetin içinde daha aktif rolünü masya koyarak değerlendiriyor.
Kürtlerin kitle halinde AKP’yi terk sayısı Türkiye ortalaması olan % 8,5’un edip HDP’ye yönelmelerinde, özellikle üzerinde kalarak %14,8 artmasına rağSuriye’li, Asyalı ve Afrikalı göçmenlerin men, Balya, Bigadiç, Dursunbey, İvrindi, neden olduğu emek ücretlerindeki ucuz- Kepsut, Sındırgı, Savaştepe ve Manyas lama ve çatışmanın da rol oynadığını ilçelerinde çeşitli oranlarda düşmüştür. söylemek mümkündür. Türkiye ortalaması düşüldüğünde bu ilCHP’nin ise Anadolu’nun değişen çelere Gönen ve Susurluk da eklenebilir. demografisine yönelik hiçbir yanıtının MHP, bu ilçelerin tamamında seçmen olmadığını seçim sonuçları gösterdi. sayısının %10’u üzerinde bir gerçek oy Oy oranındaki küçük düşüş bir yana, artışı sağlamıştır. AKP, il genelinde büCHP’li seçmenin karadan kıyıya doğru tün ilçelerde oy kaybetmiştir. göçü sürmekte. Buna karşılık seçmen sayısı artan ilçeleBir ile bakarak genelleme yapmak rin hemen tamamı deniz kıyısındaki ilçeler pek doğru değilse de, daha sonra ayrın- olup buna sadece merkez ilçeleri(Altıeylültısıyla paylaşacağım Balıkesir’deki seçim Karesi) ve Havran eklenmiştir. sonuçları yukarıdaki görüşlerin ortaya Bu sekiz yılda, Edremit’te üçte bir çıkmasına katkıda bulunmuştur diyebi- oranında, Ayvalık ve Burhaniye’de lirim. dörtte bir oranında, Bandırma’da beşte Genel olarak bakıldığında, bir oranında seçmen artışı gerçekleşmişBalıkesir’in 2007-2015 arasında seçmen tir. Bu dört ilçeye ek olarak diğer kıyı
ilçeleri olan Erdek, Gömeç ve Marmara CHP’nin ve HDP’nin oy artışında MHP’yi geride bıraktığı ilçelerdir. Merkez ilçelerde ise, büyük ölçüde Büyükşehir Belediye Başkanına bir tepkinin sonucu olarak, oylar eski belediye başkanını aday yapan MHP’ye kaymış ve 20 bin oy AKP’den MHP’ye geçmiştir. Sonuçta Balıkesir’de seçmen artış oranı dikkate alındığında AKP % 7,4 oranında oy kaybetmiş, MHP % 6,2 HDP % 2,6 Saadet Partisi ise % 0,7 oranında oy artırmış, % 2 oranında oy alan küçük partiler ise hemen hemen yok olmuştur. CHP il genelinde değişikliğe uğramazken, karasal alandaki ilçelerde oy kaybetmiş, deniz kıyısında oy artırmıştır. Kısaca, Balıkesir’de demografik değişim, siyasi sonuçlarının ilkini doğurmuştur diyebiliriz.
13
YAPAY AFET 21 Temmuz 2015
Yesill dergi ‘
Bergama’dan Artvin’e siyasi iktidar dile getirilen talepleri göz ardı etme çabasına devam ediyor.
1990’ların hemen başında doğan ve altın madenciliğine ilişkin itirazı dile getiren Bergama Hareketi
Bergama’dan Artvin’e maden mücadelesi sürüyor
Artvin Cerattepe’de bulunan yerel halk o madenleri yaptırmamak da kararlı. Ancak bu sermayeye endeksli maden ocaklarına karşı başlatılmış ilk büyük direniş değil. 1990’ların hemen başında büyüyen Bergama Hareketi, Cerattepe’liler için çok iyi bir model. Melek Önder, Bergama Hareketi ve Cerattepe’de süren mücadeleyi yanyana getiriyor, bu iki hareketin arasındaki benzerliklere vurgu yapıyor. yapay afet Melek Önder Türkiye’deki kurumsal siyasetin toplumsal gruplara ve taleplere kapalı olması protesto hareketlerine ve toplumsal hareketlere neden olmaktadır. Çevreci protesto hareketleri, genellikle yerelde doğmakta ve çevreyle ilgili çeşitli sorunlara dikkat çekmektedirler. Hareketler yatırımların yol açtığı veya açabileceği çevresel tehditlere dikkat çekmekte ve bu yatırımlara yön veren politikalara muhalefet etmektedirler. Katılımcı olmayan politika yapım süreçleri ve tepeden inme kararlar halkın projelere karşı tepkilerini ancak protestolarla taleplerini siyasi aktörlere ve kamuoyuna duyurmaya çalışmaktadırlar. 1990’ların hemen başında doğan ve altın madenciliğine ilişkin itirazı dile getiren Bergama hareketi, Türkiye’deki çevreci protesto hareketlerinin ilk ve en etkili örneklerindendi. Bergama hareketi daha sonraki protesto hareketlerin taleplerinin ve pratiklerinin şekillenmesinde de kritik bir rol oynamıştır. Tıpkı Bergama hareketi gibi Artvin, Uşak, İzmir, Çanakkale, Balıkesir ve Niğde gibi şehirlerde de altın madenciliğine muhalefet eden protesto hareketleri doğmuş ve çeşitli biçimlerde seslerini duyurmaya çalışmışlardır. 1990’lı yılların başında Eurogold şirketi Bergama’da altın arama hazırlıklarına başlamış ve Çevre Bakanlığı’ndan alınan
raporda siyanürlü faaliyetin yasal ve zararsız olduğu belirtilmiştir. Sosyal ve ekonomik olarak yerel halk doğaya, tarım arazilerine ve zeytin ağaçlarına bağlı olarak yaşamlarını sürdürmekte, bu nedenle de topraklarının ve sularının kirlenmesine karşı çıkmışlardır. Halk toplantıları, paneller, basın açıklamaları, televizyon programlarıyla ve imza kampanyalarıyla mücadele süreci başlamıştır. Bir yandan örnek bir toplumsal mücadele verilirken diğer taraftan da kesintisiz bir hukuksal mücadele yürütülmüştür. “Siyanür liçi yöntemiyle altın madeni işletmesinin kamu yararına aykırı olduğuna” ilişkin pek çok mahkeme kararı alınmıştır. Örnek mahkeme kararları verilmesine rağmen, hukukun üstünlüğü yok sayılarak bu kararlar uygulanmamıştır. Altın madenciliğine karşı yerel bir direniş olarak başlayan mücadele yerel, ulusal ve dünyanın ilgisini çeken bir hareket olmuştur. Devlet ve Eurogold üzerindeki uluslararası baskılar artmış ve konuyla ilgili Avrupa Parlamentosu’nda önerge verilmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Türkiye Devleti’ni mahkeme kararını uygulamadığı için suçlu bulmuştur. Tüm bu gelişmelere rağmen, İzmir Valiliği tarafından açılma ruhsatı verilmiş ve Mayıs 2005’te maden çalışmaya başlamıştır. Şirket faaliyetlere devam etse de bir takım tavizler vermek ve teknik düzenlemeler yapmak zorunda kalmıştır. Bergama mücadelesi
2005 yılında yabancı sermayeli kuruluşlara ayrıcalık sağlayan maden yasasının kabul edilmesinde etkili olmuştur. Bu yasayla Marmara, Ege, Orta ve Doğu Anadolu’da maden faaliyetleri başlamış ve bu faaliyetlere karşılık hareketler oluşmuştur. Maden faaliyetlerine karşı direnişin bir diğer simgesi ise Artvin olmuştur. Artvin Cerattepe’de 1990’larda başlayan maden faaliyetlerine karşı mücadele halen devam ediyor. Bergama’da olduğu gibi Artvin’de hem sokakta hem de hukukta mücadele verildi. Ancak madencilik hakkı 2012’de Özaltın’a ardında da Cengiz Holding’e devredildi. Sonrasında da mahkemenin “ÇED olumlu” raporunu iptal etmesine rağmen şirket Artvin’de maden faaliyetlerinde ısrarcı. Maden ocağının faaliyeti geçmesiyle 50 bin 300 ağacın kesilecek, kaynak suları ve yeraltı sularının kirlenecek, Artvin yaşam alanı olmaktan çıkacak ve kent tümden topraklarını terk etmek zorunda kalacak. Bu nedenle de Artvinliler yaşam alanlarını korumak için yıllardır direniyor. Bölgede arama çalışması başlatmak isteyen yetkililere 9 Temmuz günü maden araçlarının alana girişine halk izin vermedi. Artvinliler 4-5 farklı yerde kurdukları barikatlarla devlet görevlileri ve şirket elemanlarını yaylaya sokmuyor. Artvin’de de 756 imzalı katılım dilekçesiyle açılan dava ile Bergama’dan sonra
Türkiye’deki en katılımlı çevre davası açılmış oldu. Bergama’dan Artvin maden mücadelesine siyasi iktidar dile getirilen talepleri göz ardı etme ve protestocuları itibarsızlaştırma çabasına devam ediyor. Çevreci mücadeleler günümüz neoliberal politikalarına muhalefet etmekte ve neoliberal ilkelere bağlı iktidar tarafından bastırılmaya çalışılmaktadır. Ancak göz ardı edilen, karşılanmayan talepler kaybolup gitmez, aksine diğer toplumsal taleplerle birleşerek daha güçlü bir muhalefet etme imkânı sağlarlar. Bergama’dan Artvin’e maden mücadelesinin sürmesi, HES, termik ve nükleer santrallere karşı giderek artan çevre mücadelelerininin devam etmesi ve 2013 yılındaki Gezi direnişi bunların en önemli ve en güçlü örneklerindendir. Devam eden mücadeleler karşısında şirket-devlet işbirliği yer almakta, sermayenin çıkarları her şeyden önde tutulmakta ve sermaye saldırılarına devam etmektedir. Mahkeme kararlarına rağmen, kararlar uygulanmamakta, keyfi düzenlemelerle hukukun üstünlüğü yok sayılmaktadır. Bu nedenle de ülkenin, dünyanın her yerindeki mücadelerle dayanışma ve ülkenin dört bir yanındaki projelere karşı koyabilmek için merkezi güçlü bir mücadelenin örgütlenmesi her geçen dün gerekliliğini göstermektedir.
14
YESIL REHBER 21 Temmuz 2015
Yesil dergi ‘
Geleceğini kurmuş bir ülke Vietnam
Yüzlerce filme konu olmuş bir ülkeye gidiyoruz bu sayımızda. Vietnam... Yirmi yıl süren savaş sonunda Vietnam kazanarak çıktı ama milyonlarca insan savaş yüzünden öldü. Vietnam bugün savaşın izlerini üzerinden bir nebze olsun atmış gibi görünüyor. Daha önce Kamboçya, Tayland ve Laos’a giderek orları kaleme alan Nihat Çavdar, bize Vietnam’ın geleceğini nasıl kurduğunu anlatıyor. YEŞİL REHBER Nihat Çavdar
Dıştan dışa, içten içe yanan ülkenin (Kamboçya) sınırından Geleceğini Kurmuş Ülkeye (Vietnam’a) girince tüm görüntü bir anda değişivermişti. Sanki Orta Avrupa ülkelerinden birine girmiş gibi oldum. Her şey kendinden emindi. Olması gereken olmuş vakurla an yaşanıyor ve umutla geleceğe bakılıyordu. Her yer pırıl pırıldı, yol kenarlarından tutun geçtiğimiz köyler ve kasabalar kadar tertemizdi . Ev, dükkan, restoran vb. yapıların önleri, yanları pırıl pırıldı toz bile görmek
imkansızdı. Bu görüntü insanın gözünü alıyordu. Bu manzarayı bin bir çeşit yeşil taçlandırıyordu. Yolun, nehirin, gölün toprağa değdiği her yer, dağlar tepeler ovalar yeşildi. Uzun aralıklarla sürülmüş, yeni tohum atılmış, fide dikilmiş olmasa, bu ülkenin toprağının yeşil olduğuna inanırdı insan. Benim çoğunu bilmediğim her bölgeye göre bin bir çeşit ağaçlar, bitkiler, sebzelerle donatılmıştı ülke! Doğal alanlar vb. yerlerde parklar gibi korunuyordu sanki!? İnsanlar mütevazı ve kendilerinden emindiler. Yüzlerinde onurun verdiği bir aydınlık vardı. Yediden, yetmişe her kişinin gözlerinin içi verdikleri uzun
süren mücadelenin kazanılması ve hala devam ediyor olmasının mutluluğuydu bu. Bilinen son bin yılda Çin, Japonya, Fransa, İngiltere, Amerika gibi ülkeler tarafından esir alınmış, talan edilmiş, köleleştirilmiş ve sömürülmüş. Bazı zaman aralıklarında kendilerini toparlayıp sömürenleri geri itebilmişler. Ama arkasından başka bir ülke esareti altına girmişler. Kısacası bütün bunların ardından Amerika’yı attıktan sonra insanlar biraz rahatlamış. Neredeyse bin yıllık esaretten kurtulmuşluğun getirdiği biraz sert, biraz mütevazı ve yumuşakımsı aynı zamanda biraz gülümser bir çehre oluşmuş ve oturmuş
insan yüzlerine. (Bu yüz ifadesini ikinci defa aktarıyor olmamı, o yüzleri gördüğünüz zaman anlarsınız sanırım.!?). Yaşam tarzları da aynı çehreleri gibi olmuş. Mütevazı bir gurur, mutlu, umutlu bir yaşam oluşturmuşlar. Zenginle fakiri ayırt etmek biraz zor. Kazandıkları o ifade herkesi benzerleştirmiş. Hayaller Ülkesi (Tayland), Dıştan dışa, içten içe yanan ülke (Kamboçya), Mutluluklar ve Umut ülkesi (Laos’ta) olduğu gibi razı olmak, yetinebilmeyi kabullenme ötesi bir tarz. Yani (bizim hep hayal ettiğimiz gibi) “Başka Bir Dünya Yaratmış” insanların duruşu bu!!!
Devamı 15’te
YESIL rehber
15
21 Temmuz 2015
Benim gördüğüm şehir, kasaba, köylerden edindiğim izlenimler ekonomik açıdan biraz zor durumda oldukları. Serbest Piyasa Ekonomisine alınmamış (emperyalizm dışı edilmiş) ülkeler arasında olması, para birimlerinin ülkeler arası dolaşımında çok düşük seviyede olmasını getiriyor. Buna rağmen iç piyasalarında komşu ülkelere oranla daha yüksek. Ekonomi sadece tarım ve turizme bağlı değil. Türkiye’deki gibi kobiler gelişmiş. İletişim, bilişimde şimdilik ufak tefek işler yapıyorlar, bu konularda önleri açık gibi gözüküyor. Tabi her geri bıraktırılmış ülkelere benzer bir tekstil durumu da var. Geçmiş yüzyıllarda, emperyalist ülkelerin sömürdükleri sırada en ünlü, en güzellerinden biri olarak kabul edilen şehirlerden bir tanesi olan Hoi Shi Ming (eski adıyla Saygon), zarafetini ve güzelliğini koruyor. Sistemin taleplerinin bazıların yerine
getirme zorunluluğunda dolayı, bizim gibi geri bıraktırılmış ülkelerde uygulanan gelişimine ayak uydurmak adına, değişim ve dönüşüm yapıyorlar. AVMler, kuleler, lüks binalar, yollar vb gibi yatırımlar yapılıyor. Sanırım turizm açısında yapılıyor bu değişimler. Sosyalizm ve dinler sorumsuz bir yaşam içindeler. Budistler çoğunlukta olmak üzere Hıristiyan ve Müslümanlarda var. Devlet yönetimi askerlerin elinde gözükmesine rağmen, belirli bir uzlaşma, hoş görü oluşmuş. Turizmde, komşu ülkelerde olduğu gibi dinler tarihi önemli bir yer kapsıyor. Ayrıca komşu ülkelerde olan turizme dair ne varsa fazlasıyla var. İnanılmaz güzellikte adalar, Mekong nehir gezileri, yüzer evler vs. aklınıza gelebilen her şey “mecut” olmalı. “Geleceğini bu günde kurmuş” ileriye doğru aydınlık bakarak yaşam oluşturmuş ve devam ettirme yolundaki böylesi bir ülkeye gıpta etmemek mümkün mü!?
Yesil dergi ‘
ABD savaşında tek kişilik sığınak
Savaşta ABD askerlerine kurulan tuzaklar
Yüz yüze cephe savaşından kalmış, sonra poligon olmuş ve hala kullanılmakta. Sığınak
Hoi Shi Ming 85.yıl anmasında duyuru afişi ve ben
Mekong nehir kıyısı, petrol vb depolar ve yeni yapılaşmalar.
Tran Hung Dao Vietnam’ın kurucu lideri ve şehir enstantaneleri. Hoi Shi Ming şehri.
Savaşta yeraltı tünelleri
HEGEL’İN MUTLAK İDEALİZMİ Yazarı: Enver Orman
Eser Adı: HEGEL’İN MUTLAK İDEALİZMİ Yazar adı : ENVER ORMAN Yayınevi : BELGE ULUSLARARASI YAY. Orijinal Dili: Türkçe Yayımlandığı Dil: Türkçe Dizi Adı: Düşünce Türü : Felsefe Cilt Bilgisi: Amerikan Bristol
Kağıt Bilgisi: Enzo krem 60 gr. Basım Tarihi: Haziran 2015 Basım Bilgisi: 1. Basım Sayfa Sayısı: 272 Kitap Boyutları: 13.5 cm x 21 cm ISBN No: 978-975-344-670-9 Etiket Fiyatı: 18 TL Çıkış tarihi : Temmuz 2015
PALU-HARPUT 1878 Yazarı: Arsen Yarman
Eser Adı: PALU-HARPUT 1878 / 1. CİLT – ADALET ARAYIŞI 2. CİLT – RAPORLAR Yazar adı : arsen yarman Yayınevi : BELGE ULUSLARARASI YAY. Orijinal Dili: Türçe Dizi Adı: Türkiye İncelemeleri Türü : Tarih
Cilt Bilgisi: Amerikan Bristol Kağıt Bilgisi: Enzo krem 60 gr. Basım Tarihi: Haziran 2015 Basım Bilgisi: 2. Basım Sayfa Sayısı: 1090 Kitap Boyutları: 16 cm x 24 cm ISBN No: 978-975-344-700-3 Etiket Fiyatı: 100 TL
UYDURUK YAZILAR Yazarı: Şürkü Bilgiç
Eser Adı: UYDURUK YAZILAR Yazar adı : şürkü bilgiç Yayınevi : BELGE ULUSLARARASI YAY. Orijinal Dili: Türkçe Dizi Adı: Öykü Roman Anlatı Türü : Deneme Cilt Bilgisi: Amerikan Bristol Kağıt Bilgisi: Enzo krem 60 gr.
Basım Tarihi: Mayıs 2015 Basım Bilgisi: 1. Basım Sayfa Sayısı: 134 Kitap Boyutları: 13.5 cm x 21 cm ISBN No: 978-975-344-662-4 Etiket Fiyatı: 10 TL Çıkış tarihi : Haziran 2015