Yarın 127

Page 1

Güzel günlerin habercisi...

25 Mart 2014 Salı Sayı: 127 l

l

1 TL www.yarinhaber.net l

İşte “Yerel seçimlerde kime oy vereceğiz?” sorusunun cevabı:

oylar . sosyalist sola Yerel seçimlere gün sayılan şu sıralarda, her gün yeniden kaynayan gündem ile saflar netleşmeye başladı. Önce Gezi direnişi, ardından tahayyül edilemeyecek boyutta soygunları ortaya çıkan AKP, 10 yılı aştığı iktidar süresinin en sallantılı günlerinde. Bu kadar kritik olan seçim döneminde halk kime oy vermeli? Hakan Öztürk’ün yazısı bu soruyu cevaplıyor.

Savaş çığırtkanlığına dış ilişkiler onayı AKP, köşeye sıkıştıkça, iktidarını korumak için her yolu deniyor. Geçtiğimiz gün Türkiye’nin Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağını sınır ihlali yaptığı gerekçesiyle düşürmesi, AKP’nin savaşı bile göze aldığını gösterdi. TSK’dan yapılan açıklamada; “Sınır ihlali yapan Suriye’ye ait savaş uçağı TSK tarafından düşürüldü” denildi. Ardından Erdoğan’ın “Tokatımız ağır olacak” açıklaması geldi. Dış İşleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise eli biraz daha yükselterek “Sınırımızın ihlal eden karadan, denizden, havadan müdahale görür.” dedi. Savaş çığırtkanlarına eklendi.

03

Taksim Dayanışması’ndan Mimar

Mücella Yapıcı ile konuştuk

Sosyalist sola “evet” Hakan Öztürk, “Oylar sosyalist sola” başlıklı yazısında, seçimlerin yaşandığı atmosferi ele alıyor. AKP’nin yarattığı bunca zulümü yine başka burjuva partilerin çözemeyeceği ortadayken, halkın başka seçenekleri de var. Yazısında “Oylarımız, işçi sınıfının iktidarını savunanlara. Ezilen halkların özgürlük mücadelesini verenlere.” diyen Öztürk, sosyalist solu işaret ediyor.

Sola oy verecekler anlattı

Sol adayların gözünden seçimler

Sosyalist solun önemli adaylarından biri de Ankara’nın bağımsız ortak sol adayı Kaya Güvenç. Haftalardır hız kesmeksizin seçim çalışmalarını sürdüren Güvenç, aynı zamanda halkın sağcı ve burjuva adaylara muhtaç olmadığının bir kanıtı. Seçim çalışmaları sürerken Ankara’da sosyalist solu tercih edenler Yarın’a konuştu. Halkın solu tercih etmesi için çok fazla sebebi var.

Peki, oylar neden sosyalist sola? Gezi direnişine şahit olmuş bir Türkiye solu, bu seçimlerde neler yapacak, bu seçime ne anlam yüklüyor ve kendisi de Gezi’den neler kazandı? Sol adaylar bu sorunun cevabını Yarın Gazetesi’ne verdiler. İllerden, ilçelerden ve belediye meclislerinden sol adaylar, kendilerini ve seçim politikalarını Yarın’a anlattılar. güncel 04 - 05

TIR dosyasından bir de AKP’nin kaçakçılığı çıktı MİT’e ait TIR’ları durdurduğu için başta Başbakan Erdoğan’ın hedefi haline gelen Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman’ın, aynı zamanda bölgedeki kaçak akaryakıt dosyasının soruşturmasını da yürüttüğü ortaya çıktı. TIR olayı ile birlikte kaçak akaryakıt dosyası da Savcı Şişman’dan alınırken, soruşturma kapsamında tutuklanan aralarında AKP’li başkanın da bulunduğu sanıklar ise serbest bırakıldı. Savcı Şişman’ın, Hatay merkezli 35 milyar dolarlık bir kaçak akaryakıt rantını soruşturduğu bildirildi. güncel 03

Erdoğan halkı tehdit olarak görüyor Taksim Dayanışması üyelerinin “örgüt kurmak ve yönetmek” ile suçlandığı iddianame geçtiğimiz hafta kabul edildi. Taksim Dayanışması’nın üyeleri Haziran ayında 17 yıl hapisle yargılanmaya başlayacak. Suçlanan üyelerden biri de Mücella Yapıcı. Gündem de bu kadar yoğunken Yapıcı ile hem dava noktasına gelme aşamasını, hem de AKP’nin baskılarını konuştuk.

Onur Toper ile

ESAS MESELE

14

30 Mart’ta tarihsel cevaplar SİBEL UZUN

SDP’li Gezi tutsakları serbest bırakıldı

Gezi eylemleri nedeni ile Özel Harekat Polislerince basılan SDP İstanbul İl Binasında gözaltına alındıktan sonra 12 Haziran 2013 günü tutuklanan, aralarında SDP MYK üyesi Ulaş Bayraktaroğlu’nun da bulunduğı 4 Gezi direnişçisi de serbest bırakıldı. güncel 05

ü

Başbakan’dan talimat bu kez ‘Alo Akif’e

Bir “Alo Fatih” skandalı da Akif Beki’nin ses kaydı ile ortaya çıktı. Akif Beki de Başbakan’ın talimatı ile hareket eden gazeteciler kervanına katılmış oldu. Başbakan Akif Beki’yi arayarak ismini saydığı gazetecilerin TV programların güncel 03

Yolsuzluk dosyası mahkemeye aynen iade

17 Aralık soruşturması kapsamında Savcı Ekrem Aydıner tarafından hazırlanan iddianame, usül yönünden eksikler olduğu gerekçesiyle savcılığa aynen iade edildi. güncel 03

Tapeden sanane! ERK ACARER

06 Uyanış 07 Bağzı şeyler

Hepimiz @Mevlana ve ... AGAH AYDIN Dünyanın aynası GÜLSÜM KAV

09 Ecrits 10 Ana fikir

güncel 03

güncel 03

güncel 04

Belediyede skandal rüşvet iddiası

Başbakan’ı protestonun cezası: 97 bin TL

Vakıfbank kendine yakışanı yaptı

İBB’de memurların rüşvet görüntüleri yayınladı.

Eskişehir’de AKP’yi protesto eden 208 kişiye 97 bin TL ceza kesildi.

Vakıfbank, ‘kırmızılı kadın’ sebebiyle sponsorluktan çekildi.


TOPLUM

02

25 Mart 2014

Üçüncü havalimanına mahkemeden olur çıktı Şile’de 10 hektar orman yandı

Van Erciş’te girdikleri bir evden 21 güvercin çaldıkları için yargılanan 4 kişi toplam 38 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Güvercinler sahibine iade edildi. Sanık avukatı M. Emin Macit, ağır ceza davalarında bile bu kadar cezaya rastlanmadığını belirterek, kararı skandal olarak değerlendirdi. Erciş Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıklardan Nedim Akan, olay günü kendi güvercinlerinin çalındığını fark etmesi üzerine diğer sanıklarla birlikte güvercinleri aramaya başladıklarını anlatarak suçlamaları reddetti. Ancak mahkeme 4 sanık hakkında toplam 38 yıl ceza verdi. toplum

Üçün havalimanı inşaatında belirsizlikler bitmezken, bu kez de inşaata izin çıktı. Bir durdurma kararı alınıp, bir kaldırılan inşaatta daha önce de “yanlış yerden ağaç kesilmesi” skandalı yaşanmıştı. Recep Tayyip Erdoğan’ın Sakaryalılara bile seçim vaadi olarak götürdüğü İstanbul’a yapılacak üçüncü havalimanının çevreyi tahrip edeceği biliniyor. toplum sanem deniz kural

30 öğrenci yemekten zehirlendi

Öğrenciler yurtlarda sağlıksız koşullarda barınmayı sürdürüyor. Son olarak Konya’da kız öğrenci yurdunda kalan 30 öğrenci akşam yemeğinden zehirlendi. Olay, merkez Selçuklu ilçesi Bosna Hersek Mahallesi’nde bulunan Konya Kız Öğrenci Yurdu’nda yaşandı. Akşam yemeğinde çorba, pilav ve tavuk yiyen üniversite öğrencilerde bir süre sonra baş dönmesi ve kusma şikayetleri başladı. Üniversiteliler hastanelere kaldırılarak tedavi edildi. Yemekten alınan numune incelemeye gönderilirken, olayla ilgili soruşturma başlatıldı. toplum

Güvercin çalanlara 38 yıl hapis

Yıldırım Yılmaz tarafından açılan davada, 3. Havalimanı’nın ÇED İstanbul’a yapılacak üçüncü olumlu kararının yürütmesini durhavalimanı inşaatı ile ilgili durmuştu. 21 Ocak 2014’te verilen mahkeme kararları süreci sürüyor. karara göre, bilirkişi inceleme ya“İnşaatı durdurma” kararına rağmen pana kadar 3. Havalimanı ile ilgili hukuksuzca sürdürülen havalimanı herhangi bir işlem yapılmayacaktı. inşaatı için bu kez de mahkemeden İstanbul Bölge İdare Mahkemesi ise, inşaatı durdurma kararının kaldırıl- İstanbul 4. İdare Mahkemesi taraması kararı çıktı. fında verilen kararı kaldırdı. istanbul Bölge İdare Mahkemesi, İstanbul 4. İdare Mahkemesi HUKUKSUZ KARARLAR SÜRÜYOR tarafından verilen 3. Havalimanı 3. Havalimanı’nın faaliyetlerinin inşaatını durdurma kararını kal- durdurulmasının ardından Çevre dırdı. İstanbul Bölge İdare Mahke- ve Şehircilik Bakanlığı, bir üst mahmesi, daha önce 3. Havalimanı için keme olan Bölge İdare Mahkememahkemenin verdiği durdurma ka- si’ne itiraz etti. Bölge İdare Mahrarını kaldırdı. Daha önce İstanbul kemesi de itirazı 11 Mart 2014’te 4. İdare Mahkemesi Özgür Ceylan karara bağladı. Daha önce 4. İdare Aytaç, Alican Ocak, Cevat Ocak ve Mahkemesi’nin verdiği “yürütme-

Diyarbakır’da Hevsel Bahçeleri’nde ağaç kıyımına karşı başlatılan nöbet eylemi 20. gününde sonuç verdi. Diyarbakır Valiliği ağaç kesiminin durdurulduğunu açıkladı. Hevsel Bahçeleri’nde Dicle Üniversitesi ve Orman İl Müdürlüğü tarafından yapılan ağaç kıyımını protesto etmek için nöbet eylemi başlatılmış, direnişçi gençler bir süre önce heyet oluşturarak Diyarbakır Valisi ile görüşmüştü. Diyarbakır Valiliği tarafından Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Dicle Üniversitesi Rektörlüğü, Çevre ve

Şehircilik İl Müdürlüğü ile Orman İşletme Müdürlüğü’ne gönderilen yazıda şunlar yer alıyor: “Dicle Vadisi’nde Dicle Üniversitesi ağaç kesimi yapılan alanlarda bundan sonra ağaç kesimi yapılmayacak. Belirtilen alanda Valiliğimizce, Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Dicle Üniversitesi Rektörlüğü, Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü ve Orman İşletme Müdürlüğü’nün katılım ve koordinesinde sivil toplum örgütleri ve halkın katılımına da açık bir şekilde ağaç dikimi kampanyası yapılacaktır.” TOPLUM

Türkiye nüfusu yaşlanıyor

sayı: 127

Haftalık siyasi gazete yerel süreli yayın Genel koordinatör editörler

tasarım

özge doğan Can Çoksöyler Ceday Avcı Elif Karan Hülya say sanem deniz kural Oğuzhan Özkan koray karadere Burak Kiper RIfat çapar onur toper Sara küçükgil Emre başer kara Fatma çakır cem davut oğlu Alper akın pınar bayer

dağıtım

Rıfat çapar

imtiyaz sahibi

fadik temizyürek

sorumlu yazı işleri müdürü

ışıl kurt

Yönetim adresi

basıldığı yer

rumeli c. matbaacı osmanbey s. no 67/4 şişli / istanbul aspaş asya paz yay. dağ. tur. rek. aş. evren mah. günay sk no: 4 bağcılar / istanbul 05327552792

EZGİ CEREN AĞTAŞ Rasim araz onur şeker Berke Cengiz oğuzhan türk

6 aylık abonelik: 40 tl

1 yıllık abonelik: 80 tl

FİDAN ataselim adına ziraat bankası hesap no: 0866 49384853 5003 ıban: TR920001000866493848535003 ptt hesap no: 08848286 0000 0088 7351 11 işbankası hesap no: 6200 2465988 ıban: tr34 0006 4000 0016 2002 4659 88

garanti bankası hesap no: 31/6896034 ıban: tr90 0006 2000 03100006 8960 34 akbank hesap no: 0177542 ıban: tr57 0004 6001 6488 8000 1775 42 yapı kredi hesap no: 229/8873511 ıban:tr38 0006 7010

nı şöyle değerlendirdi: “Müdahale edildiğinde zaten geri dönüşü mümkün olmayan zararlar verecek bir proje . Uygulandığında tükenecek bir idari işlem. Çok ciddi sonuçları olacak. Hukuka aykırılığının denetlenmesi gerekiyordu. 1 santim toprak 10 bin yılda oluşurken, bir yıl beklemenin bir sakıncası yoktu. 3. Havalimanı’nı yapılacağı alan İstanbul için çok önemli bir ekosistem. Bu ekosistemin kaldırması şehirleşmenin önünü de açacak bir ÇEVREYE ZARAR VERECEK proje. Mahkeme ortadaki kaygıları Davanın avukatı Alp Tekin Ocak, kaldıracak bir karar verdi. Projeyi 3. Havalimanı ile ilgili faaliyetlerin tedbiren bilirkişi inceleme yapana durdurulmasına yönelik verilen kadar durdurdu. Ancak başka bir kararın çok önemli olduğunu an- mahkemenin bu kararı kaldırması latarak, bu kararın durdurulması- idari yargıyı işlevsizleştiriyor.”

Hevsel Bahçeleri’nde direniş kazandı

Van Erciş’te girdikleri bir evden 21 güvercin çaldıkları için yargılanan 4 kişi toplam 38 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Güvercinler sahibine iade edildi. Sanık avukatı M. Emin Macit, ağır ceza davalarında bile bu kadar cezaya rastlanmadığını belirterek, kararı skandal olarak değerlendirdi. Erciş Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen davada sanıklardan Nedim Akan, olay günü kendi güvercinlerinin çalındığını fark etmesi üzerine diğer sanıklarla birlikte güvercinleri aramaya başladıklarını anlatarak suçlamaları reddetti. Ancak mahkeme 4 sanık hakkında toplam 38 yıl ceza verdi. toplum

25 Mart perşembe 2014

nin durdurulması” kararı kaldırdı. Yeni kararda şu ifadeler kullanıldı: “...bilirkişi raporları alanına kadar uygulanması ile etkisi tükenecek niteliği bulunmadığı gibi bu aşamada yürütmenin durdurulması isteminin geçici mahiyette durdurulmasına karşın uzun süre sürüncemede kalmasına yol açılacak olması da dikkate alındığında henüz açıkça hukuka aykırılığı bulunmayan işlemin yürütmesinin durdurulmasında hukuka uyarlılık görülmemiştir.”

Ölümlü trafik kazaları artıyor Son günlerde ölümlü trafik kazalarında artış yaşanıyor. Son olarak Mersin’de yaşanan kazada 10 işçinin yaşamını yitirmesi, trafik terörünü bir kez daha gündeme getirdi. Adana-Mersin seferini yapan yolcu treni Mersin’in Merkez Akdeniz İlçesi Adanalıoğlu Mahallesi’nde tarım işçilerini taşıyan servis aracına çarptı. 10 kişi öldü, çok sayıda kişi yaralandı. Kaza sırasında kontrollü hemzemin geçitte bariyerlerin inmediğini, minibüs sürücüsünün de dikkat etmeden hemzemin geçide girdiği belirlendi. Kazadan sonra Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu yaptığı açıklamada “10 kişi hayatını kaybetti, 5 kişi yaralandı. Üçünün durumu ağır, ikisi hafif yaralı. Elde edilecek teknik bilgilerle kaza detaylı bir şekilde soruşturulacak” dedi. Çeşitli illerde yaşanan ölümlü trafik kazalarındaki artış, yollarda alınmayan önlemler ve denetimi yapılmayan trafik hatalarına dikkati çekiyor. TOPLUM

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2013 yıl “İstatistiklerle Yaşlılar” araştırmasında, yaşlı nüfusun toplam nüfus içindeki oranı 2013 yılında yüzde 7,7’ye yükseldi. Türkiye’nin 2023 yılında çok yaşlı nüfuslu ülkeler arasına gireceğine dikkat çekildi. Yaşlı (65 ve daha yukarı yaş) nüfus oranı 2013 yılında yüzde 7,7 iken; 2023 yılında yüzde 10,2, 2050 yılında yüzde 20,8, 2075 yılında ise yüzde 27,7’ye yükseleceği tahmin edil-

di. En yüksek yaşlı nüfus oranına 2012 yılında sahip olan ilk 3 ülke sırasıyla yüzde 24,4 ile Japonya, yüzde 21,1 ile Almanya ve yüzde 20,8 ile İtalya. Türkiye 2012 yılındaki bu sıralamada 91. sırada yer aldı. Türkiye’de yaşlı nüfus, diğer yaş gruplarındaki nüfusa göre daha yüksek bir hız ile artış gösteriyor. Türkiye’de toplam nüfusun artış hızı 2013 yılında binde 13,7 iken yaşlı nüfusun artış hızı bunun yaklaşık 3 katı fazla olup binde 36,2. TOPLUM


GUNCEL

03

25 Mart 2014

Tayyip Erdoğan kendini kurtarmak için

Savaşı bile göze aldı Gezi davasında 83 kişi beraat etti

Hatay’da Kesep kasabası yakınında Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından vuruldu. Başbakan Suriye savaş uçağının vurulmasının ardından açıklamalarında adeta savaş çığırtkanlığı yapıyor. Uçağı vuran pilotlara övgüler yağdıran Başbakan ‘’Bir dahakine tokadımız ağır olur’’ dedi.

Kırklareli 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 105 sanıklı davanın 2’nci duruşması bugün görüldü. Davaya önceki duruşmada ifadeleri alınan 83 sanık katıldı. Mahkeme, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nun 32’nci Maddesi’nde yer alan ‘ihtara ve zor kullanmaya rağmen dağılmamakta ısrar ederlerse, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’ maddesindeki şartların oluşmadığını, kolluk kuvvetlerinin herhangi bir ihtarda yada yönlendirmede bulunmadığına hükmederek 83 sanığın davadan beraatine karar verdi. GÜNCEL

Yolsuzluk belediyeye sıçradı Başbakan her ne kadar Twitter’ı kapatmaya çalışsa da halk Twitter’a giriyor. Twitter’da Haramzadeler333 hesabı yeni görüntüler paylaştı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’nda bazı memurların rüşvete karıştığını iddia eden hesap bazı rüşvet görüntülerini de yayınladı. Üçüncü yolsuzluk operasyonuna ait olduğu iddia edilen görüntülerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı’nda bazı memurların rüşvete karıştığı, memurların rüşvet alırken ve sadece itfaiye memuru olan kişilere ait olduğu iddia edilen lüks araçların fotoğrafları paylaşıldı. GÜNCEL

güncel burak kiper

Hatay’ın Yayladağı ilçesinin hemen karşısındaki Kesep kasabası yakınında Suriye Hava Kuvvetleri’ne ait bir savaş uçağı Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından vuruldu. Uçağın Diyarbakır’daki 181’inci Filo’ya (Pars Filosu) bağlı F-16’lar tarafından düşürüldüğü öğrenildi. Türkiye böylece son yedi ay içinde ikinci kez bir Suriye hava unsurunu düşürmüş oldu. AKP hükümeti, Suriye uluslar arası ilişkileri iyice açarak açıklamaları ile birlikte adeta savaş çığırtkanlığı yapıyor. Suriye uçağının düşürülmesinin ardından açıklamalar yapan Başbakan

Erdoğan ‘’ Bakın bugün haşhaşi, Suriye uçağı bizim hava sahamızı ihlal etti. F-16’larımız kalktı ve bu uçağı vurdu. Niye? Sen benim hava sahamızı ilan edecek olursan bundan sonra bizim tokadımız ağır olacak. Ben Genelkurmay Başkanım başta olmak üzere, silahlı kuvvetlerimizi huzurlarınızda tebrik ediyorum. Biz siyaseti yerinde yapacağız’’ açıklamasını yaptı. Erdoğan Pilotlara övgüler yağdırdı Suriye uçağı havadayken TSK tarafından vurularak düşmesine övgüler yağdıran Erdoğan Türk Silahlı Kuvvetleri’ne destan yazdı tarzında

konuşuyor. TSK yaptığı açıklamada, “Suriye’ye ait iki uçağın, Suriye hava sahasında kuzeye doğru uçuşu, 23 Mart 2014 saat 13.01’den itibaren Diyarbakır’daki Birleştirilmiş Kontrol İhbar Merkezi tarafından Türk hava sahasına yaklaştığına ilişkin dört kez ikaz edilmiştir. Saat 13.13 sularında Hatay/Yayladağı’na bağlı Çamlı Tepe Hudut Karakolu bölgesinde o esnada bölgede hava devriye görevinde bulunan iki adet F-16 uçağımızdan birisi, angajman kuralları gereğince saat 13.14’te Suriye uçağına füze atmış ve isabet alan Suriye uçağı hududun 1200 metre güneyinde ve Suriye topraklarında yer alan Kesep bölgesine

düşmüştür“ şeklindeki açıklamaları savaş çığırtkanlığını gözler önüne seriyor. davutoğlu müdaheleye dünden hazır Suriye’nin savaş uçağının düşürülmesi konusunda açıklamalar yapan Davutoğlu, “Suriye uçağı sınırımızı bir kilometre derinliğinde ihlal etmiştir. Bu konuda elimizde çok güçlü deliller var. Zaten Genelkurmay Başkanlığınca bütün çalışmalar yapıldı. Türkiye Cumhuriyeti devleti sınırları koruyacak kudrette bir devlettir, sınırlarını ihlal edecek olan ister karadan, ister denizden, ister havadan gerekli müdahaleyi görür” dedi.

TIR dosyası kaçakcılığı da ortaya çıkardı MİT’e ait TIR’ları durdurduğu için başta Başbakan Erdoğan olmak üzere, hükümet üyelerinin adeta hedefi haline gelen Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman’ın, aynı zamanda bölgedeki kaçak akaryakıt dosyasının soruşturmasını da yürüttüğü ortaya çıktı. TIR olayı ile birlikte kaçak akaryakıt dosyası da Savcı Şişman’dan alınırken, soruşturma kapsamında tutuklanan aralarında AKP’li başkanın da bulunduğu sanıklar ise serbest bırakıldı. Savcı Şişman’ın, Hatay merkezli 35 milyar dolarlık bir kaçak akaryakıt rantını soruşturduğu bildirildi. Soruşturma kapsamında hazırlanan Gümrük Müsteşarlığı raporunda ise milyarlarca dolarlık kaçak akaryakıt ile ilgili olarak, asker, bürokrat ve AKP’li yöneticiler hak-

Erdoğan’ı protestonun cezası: 97 bin TL 7 Mart Cuma günü Eskişehir’e gelen Tayyip Erdoğan’ın miting yapacağı Odunpazarı Meydanına yürüyerek protesto gösterisinde bulunmak isteyen ancak izin verilmeyen 208 eylemci polis tarafından gözaltına alınmıştı. Eylemciler ifadelerinin ardından serbest bırakıldı ancak olayla ilgili geniş çaplı soruşturma sürdürülüyor. MOBESE kameralarını inceleyen polisler, kimliğini tespit ettikleri eylemcilere ceza yağdırdı. “Karayolu Trafiğini Kapatmak” suçundan 343’er liradan toplam 97.000 Tl ceza kesildi. Ayrıca eylemcilere değişik suçlardan savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. GÜNCEL

Twitter sansürlü ama tweet serbest

Gökçek Twitter’da takipçileriyle 21 Mart’ta paylaştığı bir tweette “Benim dns ayarı açık olduğu için tweet atabiliyorum. Muhtemelen yarın bu da kapatılır. Umarım sövenler ve sahte hesap kullananlar ders almıştır” ifadelerini kullanmıştı. Twitter’a erişimin yasaklanmasına rağmen Ankara Esenboğa Bulvarı’ndaki elektronik tabelalardan kaldırılmayan Twitter ilanları dikkat çekti. Yol üstünde Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin bilgilendirme ilanlarının yer aldığı elektronik yol tabelalarında, “Kentimiz ile ilgili istek, öneri ve şikayetleriniz için bir tweet yeter, Mavi Masa 153” ifadeleri yer alıyor. GÜNCEL

kında dava açılması istendi. Dosya 2001 yılında Adana Cumhuriyet Savcısı Özcan Şişman’a verildi. Şişman ise, yürüttüğü soruşturmada, olayın basit bir cinayet olmadığını ve olayın arkasında çıkar amaçlı bir suç örgütünün olduğunu kanıtlarıyla ortaya koydu. Bu dönemde, AKP’li Dörtyol Belediye Başkanı Fatma Görgen Selimoğlu’nun da yer aldığı bazı kişiler, tutuklandı. Savcı dosya ile ilgili soruşturmayı yürütürken TIR olayının ardından, kaçak akaryakıt soruşturma dosyası da savcıdan alındı. Savcı Şişman’ın döneminde tutuklanan AKP’li Başkan Selimoğlu da, serbest bırakıldı. Yani bir anlamda TIR olayı ile birlikte 35 milyar dolarlık kaçak akaryakıt soruşturma dosyasının da seyri değişmiş oldu. GÜNCEL

‘’Alo Akif’’ senden bir şey olmaz 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarından sonra AKP hükümetinin ses kayıtları ile hırsızlıkları, katillikleri bir bir ortaya d ö k ü l ü y o r. Ta p e l e r i n önünü alamayan ve her ses kaydında daha çok pisliği dökülen AKP, çareyi paylaşıldığı yerleri halka yasaklamakta buluyor. Ancak Twitter’ı yasaklasa da halk gerçeği bilmek ve görmek için çeşitli yollar deniyor. Yeni çıkan ses kaydı ile Başbakan’ın medyaya müdahalesi tekrar gözler önüne

serildi. Kendisine karşı eleştiriyi kabul etmeyen ve Alo Fatih’ten de az çok tanıdığımız Başbakan Erdoğan’ın benzer görüntüleri sosyal medyada yayınlandı. Kanal 24’teki bir tartışma programında katılımcıların konuşmalarından rahatsız olan Başbakan, Akif Beki’yi arayarak müdahale etmesini istedi. Başbakan, AKP’ye verdikleri destekle bilinen liberal isimler hakkında “Bunlardan bir şey olmaz” diyerek programlara çıkarılmamalarını istedi. GÜNCEL

17 Aralık dosyasının iadesine itiraz edildi

17 Aralık soruşturması kapsamında hazırlanan ilk iddianameyi mahkeme usul yönünden eksiklikler nedeniyle savcılığa iade etti. İade kararına savcı Ekrem Aydıner itiraz etti. İtirazı üst mahkeme değerlendirecek. İstanbul merkezli 17 Aralık’taki soruşturma kapsamında, Fatih Belediyesi’ne yönelik dosya ile ilgili hazırlanan ve İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilen iddianame, usul eksiklikleri olduğu gerekçesiyle soruşturma savcılığına iade edildi. İddianame geçtiğimiz hafta İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmişti. İddianame, usul yönünden eksikler olduğuna karar verdi ve iddianameyi savcılığa iade etti. Bunun üzerine savcı Ekrem Aydıner iddianamede herhangi bir eksiklik olmadığı gerekçesiyle iade kararına itiraz etti. Savcı Aydıner’in itirazını bir üst mahkeme olan İstanbul 21. Ağır Ceza Mahkemesi değerlendirecek. GÜNCEL


GUNCEL

04

25 Mart 2014

Oylar sosyalist sola Oylarımız, işçi sınıfının iktidarını savunanlara. Ezilen halkların özgürlük mücadelesini verenlere. Kadınlara yönelmiş cinayetlere dur diyenlere. Özerk-demokratik üniversite isteyen gençlere. Berkin Elvan için sokaklara dökülen liselilere. Hrant Dink’i bağrına basanlara. Gezi’ye alış-veriş merkezi yapılmasın diye köprülerden geçenlere. Ağaçlar kesilmesin diye tatlı canından vazgeçenlere. Kalplerimiz kalplerinin yanındadır. Türkiye solu Gezi Direnişi’ni yaşadı. AKP’nin yolsuzluk ve ahlaksızlık icraatları gözler önüne serildi. Herkes bunu gördü. Hükümet sallanıyor. Yerel seçimlerin yapılmasına çok az gün kaldı. Politik saflaşmalar en üst düzeye yükseldi. Herkesin gerçek ya da kaçınılmaz yeri belli. Bütün yanılmalar, göz boyamalar, sureti haktan gözükmeler geçerliliğini kaybetti. Herkes ya olduğu gibi görünüyor ya da göründüğü gibi oluyor artık. Dürüstlüğünden değil, başka imkan kalmadığından. Herkes aslına rücu ediyor. Kötü mü bu? Hayır, bence mükemmel. Kimin ne olduğunu bilelim. Elementlerimizi bilelim, kaç tane elementimiz olduğunu bilelim, önümüzdeki önemli yılların büyük kimyasal-toplumsal deneyini ona göre yapalım. Doğrulandık mı, yanlışlandık mı, onu da bilelim. Temiz bir deney olsun bu seferki. Kimin atı hızlıysa onun atına binenler aramıza karışmasın sonra. Evet ne diyorduk? Saflar netleşti. Evli evine köylü köyüne çekildi. Neyi seziyoruz? Bir dönem kapanıyor, yeni bir dönem başlıyor. Yağmurdan önceki zamanları dişlerimizi sıkarak geçirdik. Şimdi artık yağmurlu havalar geliyor. Yazları sıcak ve kuraktı, bitti. Ilık ve yağışlı olacağız. Ben Erdoğan’ın evini yüz milyonlarca dolarla doldurmasına da bir şey demiyorum, demek istemiyorum. Onu bile AKP’li yöneticiler için normal görmeye başladım. Beni bu kadar parası olmasına rağmen bir iş adamını arayıp kızı için 20-25 bin lira isteyebilmesi rahatsız ediyor. Bir milyar doları evine yığmışsın, villaların var, gemilerin var, her şeyin taşarcasına var ama sen yine de iş adamını arayıp kızına harçlık isteyebiliyorsun.

Sen herkesin başbakanısın, sen bütün bir medeniyetin temsil edeni oluyorsun ve gidip para rica ediyorsun. Kırıla döküle konuşuyorsun. Yakışıyor mu? Sana senin mantığınla sesleneyim bir kere, ey Tayyip Erdoğan ne istedin de vermedik de, bizi bu hallere düşürüyorsun? Sana dedik ki, insanları mezheplerinden ötürü horlama. Bırak kim hangi mezhepten olursa olsun. Tanrı’ya hangi mezheple yakınlaştığını düşünüyorsa o mezheple

din. İnsanların dört duvar arasındaki hayatlarına bile müdahale etmekten çekinmedin. Kadınların kaç çocuk yapacağına, nasıl bir yöntemle doğum yapacağına, hamile kalınca nerede dolaşıp nerede dolaşmayacağına karıştın, karıştınız. Sunucunun kıyafetinin ne olup ne olmaması gerektiğine karıştınız. İnsanların hangi saatte içki içip içmeyeceğine karıştınız. Bunların hepsi ne geneli özeldi özel…

lendirmeyen tercihlerinden. Sen kimsin? Sen sadece ve sadece sıradan bir başbakansın. Ülkenin idari işlerine bakan bir başbakan, insanların hayatının başbakanı değil. Senin gibi niceleri nice ülkenin idari işleri için başbakan seçildi ve sonra çekilip gittiler. Sen de öyle olacaksın. Sen bir ilahi güç tarafından değil bu toplum tarafından seçilmiş kişilerden birisin. Yarın öbür gün de seçildiğin toplum tarafından se-

da kulaklarından eksik olmasın. Normal, olağan, rutin seçimlere razı ol. İnsanlar hayatlarını sana kolay kolay teslim etmezler, çok hafife alma. Şunu da unutma, kılıçla gezen kılıçla ölür. Özel hayat işlerine karışmaya çok meraklıydın ya hani. Bütün özelleri “ne özeli genel genel” diyerek genele dönüştürmüştün ya. O sebeple söylüyorum. Elinde kılıçla değil koca bir tas

yakınlaşsın. Kurcalama, deşeleme, fişleme. Bırak o konu insanlarla Tanrı arasında kalsın. Sen onların o özel dünyalarına girme. Bırak onların özel dünyaları özel kalsın dedik ama dinlemedin. Hangi evde hangi üniversiteli yaşıyor karışma, “Oralarda karmakarışık şeyler oluyor” deme dedik dinlemedin. Kendi başbakan yardımcın “Olmaz öyle şey” dedi onu da aforoz ettin. Haneye tecavüzü gündemine aldın. Valilerini, evleri kontrol etmek için harekete geçir-

Sen insanları hep özel ve özel kalması gereken yanlarından sıkıştırdın. Özel hayatlarındaki tercihlerinden ötürü değersiz ilan ettin. İnsanlara “ayyaş” diyebildin. İnsanlara “kadın mı kız mı bilemiyorum” diyebildin. Kadıköy vapurundan inen insanların kıyafetlerini beğenmediğini ima ettin. Sana ne kardeşim insanların içtiğinden, hayatından ve kıyafetlerinden. Sana ne insanların seni hiç ilgi-

çilmeyivereceksin. Bu kadar basit. Sen bizim hayatlarımızın, özel hayatlarımızın başbakanı olarak seçilemezsin. Çünkü o seçilme konusu değil savaş konusudur. Dersen ki ben bu ülkenin değil hepinizin hayatlarının ve özel hayatlarının başbakanı olacağım, o seçimle olmaz. Onu yapman için Ortaçağ’da verilen savaşı yeniden yapman ve kazanman gerekir. İşte at işte meydan. Buyur. Ama “şerefine Tayyip” naraları

kirli suyla dolaştın hep. Ama yine de biz seninle böyle uğraşılsın istemezdik laf aramızda. En iyisi senle seçimlerde karşı karşıya gelmek olurdu. Onu kabul etmezsen sen ve senin gibilerle birbirimizin gözlerinin içine bakarak dövüşürdük. Tığ-ı teber şah-ı merdan. Biz skandallardan medet ummayız, mertçe olsun isteriz dostluk da düşmanlık da. Gezi de başladı ama tamamına ermedi. Tam demokrasi, tam bağım-

sızlık ve tam eşitlik için yeniden olacak. * O ayrı. Şimdi seçimler meselesine dönelim. Seçimler ciddiye alınması gereken süreçlerdir. Saflar netleşmiştir netleşmesine ancak aklıyla iyiliğin, güzelliğin ve doğrunun yolunu seçenlerin durumu yeterince güçlü değildir. Seçimler için her zeminde muhalif kuvvetlerle birlikte olma çabası gütmemize rağmen bunu yalnızca Ankara’da başarabildik. Diğer büyük illerde her muhalif kesim kendi doğrultusunda bir yürüyüş içerisine girmiş halde. Bizler EHP olarak seçimlere katılan muhalif kesimlerle herhangi bir ortak aday çalışması geliştiremediğimiz durumlar yaşasak dahi, dayanışma içerinde olmayı önemli buluyoruz. Bununla birlikte seçim sürecinde muhalifler dağınık ve çok parçalı olduğu için bizim dayanışmamız da ister istemez o niteliği üzerinde taşıyor. Emekçi Hareket Partisi olarak yerel seçimler sürecinde, tüm belediye meclislerinde ÖDP’li aday arkadaşlarımızı; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminde TKP’li arkadaşımız Aydemir Güler’i ve tüm ilçe belediye başkanlıklarında HDP’li aday arkadaşlarımızı tercih edeceğiz. Oylarımız, işçi sınıfının iktidarını savunanlara. Ezilen halkların özgürlük mücadelesini verenlere. Kadınlara yönelmiş cinayetlere dur diyenlere. Özerk-demokratik üniversite isteyen gençlere. Berkin Elvan için sokaklara dökülen liselilere. Hrant Dink’i bağrına basanlara. Gezi’ye alış-veriş merkezi yapılmasın diye köprülerden geçenlere. Ağaçlar kesilmesin diye tatlı canından vazgeçenlere. Kalplerimiz kalplerinin yanındadır.

Sosyalist sol aday çünkü...

Ankara’da CHP’nin Mansur Yavaş ismini Büyükşehir Belediye Başkan Adayı göstermesi ilginç bir duruma yol açtı. Ankara halkı 3 MHP kökenli, birbirinin neredeyse aynısı beyanlarda bulunan adaylar arasında seçim yapmak zorunda bırakıldı. Bu durumda sol örgütler halkın kurtarıcıya ihtiyacı olmadığını, halkın karşısına çıkarılan adayların zaten kurtarıcı olamayacağını söyleyerek “Çare biz kendimiz” sloganıyla yola çıktı.Emekçi Hareket Partisi, Halkevleri, Özgürlük ve Vedat Ağataş Gökçek artık gitmeli Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in artık Ankara’dan gitmesi gerekiyor. Hem Ankara’da yaşayan hem de Ankara’nın halini gören herkes böyle söylüyor zaten. Ankara’da Sosyal demokrat geçinen bir partinin faşist birini Belediye Başkan Adayı göstermesi de kabul edilebilir bir şey değil. Bu olamaz. Yarın 6 Mayıs’ta Denizlerin mezarına gittiğimizde vicdanımız sızlar. Bu yüzden Kaya Güvenç’e oy vereceğim.

Dayanışma Partisi ve Türkiye Komünist Partisi’nin çağrısıyla toplanan Ortak Sol Aday Meclisi, Özcan Kaya Güvenç’i Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak göstermişti. Yarın olarak çalışmalarını yakından takip ettğimiz Özcan Kaya Güvenç, neden ortak bir sol aday gösterilmesinihtiyaç duyulduğunu ve Ortak Sol Aday çalışmasının amacının ne olduğunu çok kez anlattı. Bu kez, oy vereceklere sorduk: Neden Ortak Sol Aday?

Nida Ateş Güvenç, emeğin yanında Ankara’da ötekileştirilmeden, ayrıştırılmadan, haklarım koruyan bir Belediye tarafından yönetilmek istediğim için ortak sol aday Özcan Kaya Güvenç’e oy vereceğim. Tek kurtuluş yolunun kendimize güvenmek olduğunu biliyorum. Gücümüze, başaracaklarımıza güvenmeliyiz çünkü haklı olan doğru olan biziz. Ortak sol aday Özcan Kaya Güvenç; emeğin, hakkın, adaletin yanında yer aldığını gönül rahatlığıyla söyleyebildiğim tek isim.

Şahin Topçu Sosyalizm Ankara’dan yayılacak Ankara’da oyumu Özcan Kaya Güvenç’e veriyorum çünkü emperyalist güçlerin en önemli merkezi Ankara’dır ve AKP tarafından kontrol ediliyor. Kaya Güvenç’in bu emperyalist güçlerin karşısında duracağına inanıyorum. Sosyalizm Ankara’da doğup tüm Türkiye’ye yayılacaktır. Çünkü halkın yönetimde söz sahibi olabilmesi için en iyi yönetim sosyalizmdir. Ve Kaya Güvenç’in bu yönetimiz kuracağına inanıyorum.


GUNCEL

05

25 Mart 2014

Sosyalist sol adayların gözünden yerel seçim süreci:

Halkın söz hakkı için sol adaylara “Evet”

Türkiye’de sosyalist sol adaylar, seçim sürecini, bu seçim sürecinin öncekilerden farkını, AKP’nin bu süreçteki tutumunu ve ülkede kaynayan siyasi gündemi Yarın Gazetesi’ne değerlendirdi. Kendi belediyecilik anlayışlarını ifade sol adayların, birleştikleri bir konu var; o da halkın yönetimde daha çok söz sahibi olması. Aydemir Güler - TKP İstanbul B. Belediye Başkan adayı

Haziran’ı yok sayamayız

Savaş Sarı - TKP İzmir B. Belediye Başkan adayı

Her oy umudu güçlendirecek

Aynur Yılmaz - HDP Bursa Gürsu Belediye Meclisi adayı

Tavır koymamız çok önemli

Tü r k i y e’ n i n bu seçimlerde AKP diktatörlüğünden kurtulması gerekiyor. Bu Türkiye’nin çoğunluğu tarafından savunulan, Haziran ayında sokaklarda dile getirilen kitlesel bir talep. Türkiye’de AKP döneminde büyük bir kir birikmiştir, Türkiye toplumunun hesaplaşması gerekiyor. Belediye meclislerine girecek olan arkadaşlarımızla da bu hesaplaşmanın öncüsü ve savunucusu olacak. Burada iki kritik noktamız var, birincisi Haziran Direnişi yokmuş gibi davranan siyaset var, TKP Haziran’da halkın ortaya çıkardığı mücadele değerlerini savunuyor. İkincisi de direnişle ortaya çıkan büyük gençlik dinamizmi.

Türkiye çok özel bir dönemden geçiyor. Bu dönemi özel kılan nedenlerden biri AKP iktidarının sonunun hızla gelmekte olması. İkincisi ise AKP’yi bitirenin bizzat halk olması. Halk tarihimizde benzeri az olan büyük bir cesaret ile AKP’ye dur dedi. Bu seçimlerde solun ve sosyalistlerin alacağı her oy halkın umudunu ve mücadele azmini güçlendirecektir. Çünkü bu seçimlerde sadece sosyalistler AKP karşısında asıl gücün halk ve onun örgütlü gücü olduğunu savunuyor. Ben de TKP’nin adayı olarak, umuda ve halkın örgütlü gücüne olan inanca oy vermesinin değerli olduğunu düşünüyorum.

Kadınlarla olan diyaloğumuz, kadınların isteklerini daha bir ön plana çıkarmak için aday olduk. Biz de varız diyebilmek için eş başkanlık sistemi oluşturduk. Birçok yerde barışa yönelik saldırı gördük. Bizim bölgemizde de tepkiler aldık. Bir kadın olarak çıktığımızda çok tepki almadık ama erkek adaylarımıza saldırılar oldu. Ancak biz aynı şekilde karşılık veremeyiz, ideolojimize ters bu. Birkaç kişi daha sordu, bir kadın olarak Gürsu gibi AKP ve MHP’nin ağırlıkta olduğu tutucu bir yerde neden aday oldunuz diye. Ancak tavır koymamızın önemli olduğunu düşünüyoruz ve bu durumu değiştirmek istiyoruz.

Ekrem Ateş - ÖDP Üsküdar Belediye Meclis üyesi adayı

Nazmi Alkan - ÖDP Beşiktaş Belediye Meclis üyesi adayı

Zehra Şahin - HDP İstanbul Avcılar İlçe Eş Başkan adayı

Halka dayalı karar alınacak

Bizim Özgürlük ve Dayanışma Partisi’nin halka dayalı, halkın kararlarına dayalı bir anlayışı var. Biz bu anlayış doğrultusunda belediyelerde çalışmak istiyoruz. Bir örnek vereceğim size; bizim mahallede kullanılabilen taşları söktüler, yerine yeni yeni pakir mesela; eğer buradaki malzemeler kullanılabilir malzemeyse niye yerinden kaldırılıp yenisi müteahhitlere, yandaşlarına imkanlar sağlıyorlar. Biz bunları gözetleyeceğiz, bunlara karşı çıkacağız. İşte ben eğer seçilebilirsem oradaki olup bitenleri partime taşıyacağım ve bu beğenmediğimiz halka dayanmayan kararlara karşı çıkacağız.

Bizim bir Fikri’miz var

Belediye meclisleri sanıldığından daha geniş yetkileri olan önemli organlar. Burada, halkın karar süreçlerine katılmasını sağlamak ilk hedefimiz. Bu belediye meclisi oturumlarının halka açık olması çok önemli. Yani halkı ilgilendiren konularda ne karar alınıyor bilinmesi lazım. Biz şunu söylüyoruz, halkın çıkarlarını korumak için, belediye meclislerinde özelleştirmeye karşı, sermayenin belediye meclisine müdahalesine karşı aday olduk. Seçim kampanyamızın ana sözü de “Bizim bir fikrimiz var” Fikri Sönmez’den gelen… Yerel yönetimlerle halkın çıkarları için halk için denetlemeye hazırız.

Halk meclislerini işleteceğiz

Biz HDP çalışması içerisinde yer alıyoruz, Sosyalist Demokrasi Partisi üyesiyim. Klasik projeci belediyeciliği anlayışının ötesinde yerelde halk meclisleriyle sokakta aile meclisleriyle oluşan bir yerinde yönetim anlayışını savunuyoruz. Avcılar’da kadın adaylara çok güveniyorlar. Çok olumlu tepkiler aldık. Ben ayrıca Avcılar’daki bu kentsel dönüşüm meselesiyle de ilgileniyorum. Avcılar bildiğiniz gibi deprem bölgesi ve depremde çok ciddi hasarlar almış, can kayıpları yaşanmış bir ilçe. Buna yönelik çalışmalarımız oldu, kentsel dönüşümle ilgili. Kısaca ve özet olarak, çalışmalarımız böyle ilerliyor.

Seçimler öncesinde düşürülen Suriye uçağı ile savaşı bile göze alan AKP’ye sizce sandık ne diyecek? MUSTAFA ELİTAŞ AKP GRUP BAŞKANVEKİLİ

Etkilemez

Seçimlere etkisi olmaması gerekir. Seçime 5 gün kaldı. Bu süre içerisinde inşallah onlar angajman kurallarını ihlal etmediği sürece, Türkiye’yi tehdit etmediği sürece sağlıklı bir seçim ortamı geçiririz diye ümit ediyoruz. HALUK KOÇ CHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI

Uyarıyoruz

İçeride bunalan diktatör, en son çare olarak bu tip ön hazırlığı yapılmış maceralara ülkeyi sürükleyebilir. Yakın tarihte böylesine acemi ve acı örnekler çoktur. Bu gözü dönmüş iktidarı ve başındaki zatı uyarıyoruz. SİBEL UZUN EHP GENEL BAŞKANI

Halk gösterecek Hırsızlığı, içeride ve dışarıda savaş kışkırtıcılığı ayyuka çıkan AKP’ye sandıkta da halkımızın bir tavır aldığını göreceğiz. Bir milim bile düşecek oy oranından çok korkan AKP’nin hezimetinin oranını göreceğiz. ALPER TAŞ ÖDP GENEL BAŞKANI

Savaşa hayır

Sandık “savaşa hayır” diyecektir. Yani bir kahramanlık gösterisi yapmaya çalışıyor Erdoğan, ama hevesi kursağında kalacak.

SELAHATTİN DEMİRTAŞ BDP EŞ GENEL BAŞKANI

Kardeşiz

Biz savaşa değil, seçime giriyoruz. Hangi partiye oy veriyorsa bizim için fark etmez. Biz insanız diyeceğiz, kardeşimizdir diyeceğiz. Onlar gibi kışkırtarak, düşmanlaştırarak savaş nidalarıyla seçime girmeyeceğiz. DEVLET BAHÇELİ MHP GENEL BAŞKANI

İktidardan inmesi şart

İlkadım Mahallesi’nde söz, yetki, karar mücadelesi

Devrilmek istenen milli mevcudiyetimizdir. Bunun sorumlusu en başta AKP iktidarıdır. Demokrasinin var olması, Türk milletinin belini doğrultması için Başbakan ve partisinin iktidardan demokratik yollarla inmesi şart olmuştur. ŞAHİN ALPAY ZAMAN GAZETESİ

Dikkatler uzaklaşmasın Suriye’de uçağın düşürülmesi ve IŞİD’in tehditleriyle olayların tırmanmasının; giderek otoriterleşen ve yolsuzluğa gırtlağına kadar bulaşmış bir hükümetten dikkatleri uzaklaştırması, demokrasi açısından fevkalade kötü olur.

Muhtar Adayı Sedat Ağtaş

HÜSNÜ MAHALLİ SURİYELİ GAZETECİ

Tahmin etmek güç

Mahmut Çalışkan

Ankara, Dikmen’de, İlkadım Mahallesi Muhtar Adayı Sedat Ağtaş’ı ziyaret ettik. Kendisiyle ve beraber çalışma yürüttüğü arkadaşı Mahmut Çalışkan’la yerel seçimler üzerine sohbet ettik. “Söz, yetki, karar, iktidar İlkadım’a” sloganıyla yola çıkan aday, mahalle komitesi oluşturarak halkın yönetimde söz sahibi olmasını sağlamaya çalıştıklarını anlattı. diyoruz. Çünkü halkın yönetime katılması demek, muhtarı deSedat Ağtaş’la görüşmeye git- netleme hakkının olması demek. tiğimizde ilk olarak projelerini Saklasınlar ki biz orada yazanların sorduk. Bize broşürlerini gösterdiler. herhangi birini yapmadığımızda Orada “Muhtarlık hizmetleri için üc- bizden hesap sorsunlar” cevabını ret talep edilmeyecektir” ve “Devletin alıyoruz. muhtarlara verdiği maaş, mahalemizdeki ihtiyacı olan öğrencilerimize burs Hedefimiz büyük olarak dağıtılacaktır” yazıyor. İlkadım Mahallesi Muhtar Adayı Ancak broşürün göze çarpan Sedat Ağtaş, gerçekleştirmek istekısmı “Bu broşür teminatımızdır” dikleri en önemli projenin mahalnotu. Bu konuyu sorduğumuzda le komiteleri olduğunu söylüyor: “Konuştuğumuz insanlara broşürü- “Hedefimiz çok büyük. Bizim için müzü veriyoruz ve ‘Bunu saklayın’ mahallede en önemli şeylerden biri SÖYLEŞİ ULAŞ CİHAN

mahalle meclisleri oluşturmak ve insanları bu meclislere katmak. Sadece senin, benim değil, herkesin katlımına açık meclisler oluşturup insanların mahalle hakkında kararlar almasını ve muhtar olduktan sonra bizleri denetlemesini sağlamak gerekiyor. Ki bu mahalle meclisleri daha sonra kimin muhtar adayı olacağını belirleyecek, daha sonra beldiye başkanını, daha sonra da milletvekillerini belirlemek. Vekilliğe seçilen kişi bizim seçtiğimiz kişi olacak, atanmış bir kişi değil. Bu durumda bize hizmet etmek

zorunda kalacak.” Aday Sedat Ağtaş’ın çalışma arkadaşı Mahmut Çalışkan ise Devrimci Yol geleneğinden geldiklerini belirterek ekliyor: “Biz para istemiyoruz, maaş da istemiyoruz. Bizim gelirimiz var. Devrimci Yol zamanında direniş komiteleri vardı, mahalle komiteleri vardı. Bizim Fatsa’da yaptığımız başarılı belediye başkanlığı deneyimini buraya aktarmaya çalışıyoruz. Peki mahallede yaptıklarımız yeterli mi? Değil. Ancak bunun bir başlangıç olabileceğini düşünüyoruz.”

Sandığın ne diyeceğini tahmin etmek güç. Sayın başbakan milli duyguları kabartmak, intikam aldık, “bak nasıl süperiz” demek istiyor olabilir. Ama bunun kamuoyunu ne kadar etkilediğini kestirmek pek kolay değil. FEHİM TAŞTEKİN RADİKAL DIŞ HABERLER MÜDÜRÜ

Milleti aldatamaz

Savaşı göze almıyor, sadece savaş riski üzerinden milliyetçi, sağcı tabanı yeniden toparlamaya çalışıyor. Bunu siyasi ranta çevirmeye çalışıyor. Ülkeyi savaşa sürükleyebileceğini, bu milleti aldatabileceğini sanmıyorum. YÜKSEL TAŞKIN MARMARA ÜNİv. ULUSLARARASI İLİŞKİLER

Olumsuz etkiler

İnsanlar Türkiye’nin iç savaşı bitirme yönünde tavır almasını istiyor. Orada bir şahinlik gösterisi yapıldı, seçmeni etkiler deniyor. Eğer öyle bir şey yapıldıysa, bu seçmeni olumlu değil olumsuz etkiler diye düşünüyorum.


GUNCEL

06

25 Mart 2014

AKP’nin fezleke kurnazlığı

Sibel Uzun

UYANIŞ

TBMM’de, dört eski bakanla ilgili fezlekeler konusunda Genel Görüşme açılması kabul edilmedi. AKP’nin, suç örgütüne üye olmak, kara para aklamak, kaçakçılığa yardım etmek gibi ağır suçlamaların yer aldığı ve Adalet Bakanlığı’nda bekleyen dosyaları, milletvekillerinin dokunulmazlık fezlekeleriyle aynı kefeye koyarak hafifletmeye çalıştığı iddia edildi.

30 mart’ta tarihsel cevaplar

Türkiye’nin geleceği için 30 Mart’ta sandığa gideceğiz. Elbette Gezi’den gelen dalgayla bir cevap vereceğiz. Hırsızlığını ört bas etmek, itirazları yok etmek için savaşı bile göze alan bir hükümet. Yıkıldığının resmini görmek için çok insan sırada bekliyor. Şunu bilelim, hükümet yıkılsa seçenekleri yaratmak, yıkılmazsa onay aldığını iddia edeceği büyüyen gaddarlığının üstüne gitmek daha fazla gerekecek. Bu nedenle daha fazla mücadeleye daha fazla gücümüzü büyütmeye mecburuz. Su gibi ekmek gibi bir mecburiyet. Bulunduğumuz her metrekarenin, geçmekte olan her saniyenin nasıl bir mücadele nasıl bir güçle kuşatacağız? Cevapları bizim ellerimizde. Böylece arkamızda ne kadar önemli değişiklikler olduğunu görerek ilerleyeceğiz. *** 30 Mart’ta tarihsel bir çakışma olacak. Bir cevap da Kızıldere’nin hesabını sorarak vereceğiz. 30 Mart 1972’de Kızıldere’de gençliğin önderlerinin katil devlete verdikleri cevap hazırdı, kesinlikle ertelemediler. Katliamcı devlet aklı ON’ları yok ederek devrim mücadelesini bitirebileceğini sandı. İngilizler’in ölmesini bile göze almışlardı. Denizler’i kurtarmak için THKP/C ve THKO’lu önderlerin çıktıkları yol devrimci dayanışmanın nasıl yazabileceğine dair bugüne ışık tutuyor. İdamları engellemek için CHP’nin TBMM kararına Anayasa Mahkemesi’nde yaptığı itirazın sonucunu beklemeye, hiç bir yasal yol kalmadığında İngilizler’i rehin alarak kararı durduracaklardı. Hırsız ve katil damgası yiyen Tayyip Erdoğan’ın nasıl korktuğunu görebiliyoruz. Dönemin 12 Mart darbecileri ile el sıkışan Nihat Erim hükümeti de mücadeleci gençlikten çok korkuyordu. Sosyalizmi büyütmeye kararlı gençlik önderlerinden korkuyordu. Bu nedenle Kızıldere Katliamı’nın hemen ardından Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin İnan’ı idam ettiler. Darbeci, katliamcı devlet ile hesaplaşmayı güncel tutmak tarihimize sahip çıkmanın en doğru yollarından biridir. Mahir toplar mermiler her yanını sardıklarında ne diyordu? “Dönmeye değil ölmeye geldik!” Bu sözler ölümsüz bir mücadeleyi yaratmanın membağı olabiliyor. Nitekim 70’lerin kitleselleşen halk mücadelesi, Devrimci Yol bu tarih üzerine dikilebilmiştir. Oğuzhan Müftüoğlu bir yazısında şunları dile getirmiş: “Zengin bir mücadele ve deneyler birikimi sunan Devrimci Yol pratiği bize göre THKP/C hareketinin en iyi değerlendirmesi sayılmalıdır. Onun en iyi savunmasını da, devrimci bir eleştirisini de orada bulmak olanaklıdır. Bu nedenle “Fatsa”, “Kızıldere”nin bir devamı olduğu kadar bir eleştirisidir de. Birinin diğerinin karşıtı ve inkârı olduğunu söylemek saçmadır.” Bugün Gezi ile birlikte kitlesel mücadelenin önüne konan Çin Setleri yıkıldı. Kitleselleşebilen mücadele örneklerini yaratabildiğimiz bugünlerde tarihimizi kana kana içmeliyiz. Teorik yazılarında kitle çizgisini “marksist hareketin bel kemiği” “küçük burjuva hareketinden ayıran bir set” olarak tarifleyen Mahir toplumu kazanarak devrimi anlatmanın en kıymetli pratiğini Kızıldere ile ortaya koymuştur. Türkiye’nin her köşesine, Fatsa, Tariş, Yeni Çeltek ile yayılan mücadele Kars’a uzanarak Cemil Kırbayır gibi gençleri yetiştirecek kadar önemli bir zafer kazanmıştı. Gelenek ayağa dikilmişti. Toplumsal meseleleri durmaksızın örgütleyen, sürekliliği sağlayan örgütçülerini yaratacak dinamizmi kurabilmişti. Onlar yerden göğe kadar haklıydılar, kazandılar. Bizlere kazandırdılar. Bugün de haklıyız, biz kazanacağız.

güncel hülya say

AKP hükümeti Meclis’te, rüşvet ve yolsuzlukla suçlanan dört bakanın hakkındaki fezlekelerin okunmasını ve halkın gerçek bilgiye ulaşma hakkını engellemek amacı ile yeni hesaplar arayışına girdi.AKP, bakanlara rüşvet ve yolsuzluk suçlamasını önergeye koymadı. Bu durum, AKP’nin eski bakanları 65 ayrı rüşvet suçlamasını Meclis’te aklamayı, göstermelik olarak Yüce Divan’a göndererek hafif cezalarla kurtarmayı planladığı şüphesini yarattı. Genel Kurul’da, Genel Görüşme önergesinin ön görüşmeleri üzerinde konuşmaların tamamlanmasının ardından yapılan oylamada, TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, katip üyeler arasında anlaşmazlık olduğunu belirterek, elektronik oylama yaptı. Oylama sürerken, CHP’li milletvekilleri “ahlak, vicdan, cesaret” ve “her yer rüşvet her yer yolsuzluk” diye bağırdılar.Sonuçları açıklayan TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, Genel Görüşme önergesinin 158 kabul oyuna karşı 259 red oyuyla kabul edilmediğini bildirdi.

MELDA ONUR MECLİS TV’NİN SANSÜRÜNÜ KIRDI 4 bakanla ilgili fezlekelerin görüşüldüğü TBMM Genel Kurulu’nda TBMM TV televizyon yayınını kesti. Bunun üzerine eski bir gazeteci olan CHP İstanbul Milletvekili Melda Onur, tablet bilgisayarını açarak 2 saati aşkın bir süre canlı yayın yaptı ve Genel Kurul görüşmelerinin yanı sıra milletvekilleriyle yaptığı röportajları da yayınladı. Bu canlı yayına muhalefet milletvekilleri de destek vererek yayın linkini sosyal medya üzerinden paylaştı. “FEZLEKELERİN OKUNMASINA GEREK YOK” Muhalefetin 4 eski bakanla ilgili fezlekelerin tümünün TBMM Genel Kurulu’nda okunmasında ısrarına karşılık TBMM Başkanvekili Sadık Yakut “Bugün okunan ve okunacak olan TBMM Başkanlığı tezkereleri ile hangi bakanlar hakkında hangi suçlamalardan dolayı Anayasa’nın 100. maddesi kapsamında dosyaların TBMM’ye gönderildiği bilgiye sunulmuştur. Bu nedenle, teamül haline gelmiş uygulamalar doğrultusunda işlem yapılmıştır, üst yazıların

THY silah taşıdığını kabul etti

twitter: @sibeluzun_yarin

CHP’li adaya facebook gözaltısı Sosyal paylaşım sitesi Facebook’taki paylaşımından dolayı Menderes Türel’in ‘iftira’ ve ‘devlet büyüklerine hakaret’ iddiasıyla hakkında şikayette bulunduğu Eren Kurt’un evinde arama yapılarak bilgisayarına ve cep telefonuna el konuldu. Dün gece saat 22.30 sıralarında gözaltına alınıp Emniyet Müdürlüğıü Siber Suçlarla Mücadele Şubesi’nde sorgulanan Kurt, sağlık kontrolünün ardından sabah saatlerinde adliyeye sevk edildi. CHP İl Gençlik Kolları eski Başkanı olan 28 yaşındaki Eren Kurt, saat 10.30 sıralarında savcılıktaki sorgusunun ardından serbest bırakıldı. Adliye çıkışında partililerin alkışlarla karşıladığı Eren Kurt, AKP Büyükşehir Belediye Başkan adayı Menderes Türel hakkında Facebook’ta paylaşılan birkaç fotoğrafı kendisinin de paylaştığını söyledi. Kurt, şunları söyledi: “Bununla ilgili bir arama gerçekleştirildi evimde. İfademin ardından gözaltına tutuldum. Paylaşımın içeriği hepinizin bildiği gibi, Menderes Türel’in Büyükşehir Belediye Başkanlığı dönemindeki yolsuzluk iddialarıyla ilgili olan belgelerdir. Cep telefonla paylaşım yaptığımı söylememe rağmen kız kardeşimin ödev yaptığı bilgisayarı dahi aldılar. Bu kadar korku içerisine düşmüşler” dedi. GÜNCEL

ayrıca okunmasına da gerek bulun- karar verebilmek ve bu yönde Meclis mamaktadır” dedi. Araştırma önergesi verebilmesi için milletvekilleri dosyaları incelemek HAKAN ŞÜKÜR:BASKIDAN KURTULDUK zorundadır”açıklamasını yaparak AKP’den istifa eden İstanbul Millet- Cemil Çiçek’in anayasayı çarpıttığı vekili Hakan Şükür,17 Aralık’tan son- iddasında bulundu. ra baskıdan kurtulduğunu kaydederek Twitter hesabından”Fezlekelerin “RÜŞVETÇİ BAKANLAR üst yazısının bile okunamadığı bir ŞİMDİDEN AKLANDI” TBMM Genel Kurulu söz konusu.. Çağlayan’ın 28 defada 52, Güler’in TBMM Genel Kurulu yani millet 10 defada 10, Bağış’ın 3 defada 1.5 iradesinden fezlekeleri kaçırmak milyon dolar rüşvet almak, suç örmümkün;ya En Yüce Divan ve Hu- gütüne üye olmak, kara para aklamak, kaçakçılığa yardım etmek ağır zuru Adalet’ten nasıl kaçırılacak. suçlamalarla suçlanmasına karşın AKP’nin önergesinde sadece “görevi ÇİÇEK ANAYASAYI ÇARPITIYOR TBMM Başkanı Cemil Çiçek, dört kötüye kullanma” ve “nüfuz ticareti” bakan ile ilgili Meclis’e gelen fezle- suçlamalarına yer verildi.CHP Başkeler ile ilgili açıklamalarda bulun- kanvekili Akif Hamzaçebi, “Bakandu. Çiçek “Meclis Soruşturması lar şimdiden aklanmış durumdadır” bir denetim faaliyeti değil sadece dedi. adli bir faaliyettir’ açıklaması ile AKP’li vekilller, fazelekelerin Bakanları aklama çabasına giriş- meclis gündemine gelme ihtimali ti. CHP grup Başkan Vekili Akif ardından bile yargının önünü açan, Hamzaçelebi konuya ilişkin “Ana- fezlekeleri şeffaf br şekilde halkla yasanın 98. maddesinde olduğu gibi paylaşan bir tutum yerine, CHP’li Meclis Soruşturması aynı zamanda vekilleri eleştirmişlerdi. Fezlekelerin yürütmeyi denetleme yoludur. So- uzun süre Adalet Bakanı’nın masaruşturmalar elbette ki gizlidir. Ama sında bekletildiği iddiasına cevap soruşturmanın açılıp açılmamasını bile verilmedi.

TBMM Başkanı

Abdurrahman Sevgili TBMM Başkanı Cemil Çiçek, dört bakan ile ilgili Meclis’e gelen fezleke süreci ile ilgili açıklamalarda bulundu. Bir saat süren toplantıda fezlekelerin okutulmama gerekçelerini savundu. İsmini vermediği hukukçular ve bir kuruma sorduğunu, anayasa, içtüzük ve Ceza Muhakemeleri Kanunu ile Meclis uygulamalarının da böyle olduğunu ileri sürdü. Bürokratların fezlekeleri okumadığını, sadece nereden geldiği ve klasör sayısı gibi usuli konulara baktıklarını savundu. Meclis soruşturma komisyonunun siyasi denetim değil adli denetim yaptığını, bu nedenle soruşturma evraklarının gizli olduğunu anlattı. Cumhuriyet savcılıklarından ilk kez böyle bir evrakın Meclis’e geldiğini kaydetti. Çiçek, “Hazırlık soruşturması devam ederken gizlilik esastır. Ve bu gizlilik benden değil kanundan kaynaklıdır dedi.Çiçek bu çelişkili ifadeleri ile gerçeğe ve hukuka aykırı tavırlar sergilemiş, fezleke dosyalarını anayasayı çarpıtarak gizlemeye, suçu örtbas etmeye çalışmıştır.Rüşvetçi ve hırsız Bakanları AK- lama gayretinden ötürü TBMM Başkanı Cemil Çiçek’e OĞLUM BAK GİT diyoruz.

THY ile Türkiye’den Nijerya’ya silah taşındığı iddiasını içeren ses kayıtlarıyla, TIR’larla taşınan silahların ardından, AKP’nin pek çok ülkeye silah göndererek savaş suçu işlemeye devam ettiği bir kez daha ortaya çıktı. THY tarafından yapılan açıklamada “Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yasakladığı ülkeler ile otorite boşluğu ve çatışma olan ülkelere kargoda silah taşıması yapmamaktadır” denildi. THY, silah taşıdığını ama Nijerya’ya taşımadığını söyledi. THY Basın Müşavirliği’nden yapılan açıklamada, silah taşımasına ilişkin sosyal medyada ve basında çıkan haberlerin kamuoyunda

yanlış değerlendirmelere neden olduğuna dikkat çekilerek, “THY tarafından kargoda gerçekleştirilen silah ve askeri malzeme taşımaları uluslararası hukuk ve IATA taşımacılık kuralları çerçevesinde resmi prosedürlere uygun olarak yapılmaktadır. Silah taşımalarında gönderici ve alıcılar ülke otoritelerinden gerekli izinlerini tamamladıktan sonra belirledikleri acente vasıtasıyla kargolarını THY Kargo ile gönderebilirler, ifadelerine yer verildi.THY’nin şirket politikası gereği Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin yasakladığı ülkeler ile otorite boşluğu ve çatışma olan ülkelere silah taşımıyormuş. GÜNCEL

Twitter yasak dinlemiyor Başbakan’ın Bursa konuşması ardından kapatılan Twitter yasak dinlemiyor, her geçen gün de Twitter yasaklarına dair hukuksuzluklar ortaya çıkıyor. Başbakanlıktan gelen resmi açıklamaya göre “Twitter, çeteler vasıtasıyla illegal yollardan elde edilen kayıtlar ve montajlı dinlemelerle sistematik karakter suikastlarının gerçekleştirildiği bir araç olarak kullanılmaktadır” gerekçesi ile kapatılan Twitterın kurucularından da açıklama gecikmedi. Site yönetimi kullanıcıların haklarını savunmaya devam edeceklerini belirterek “güveniniz sarsmayacağız” dedi. GÜNCEL


07 Suriye Keseb’i vurmaya başladı

GUNCEL ÇHD’li avukatlar tahliye oldu 25 Mart 2014

Çağdaş Hukukçular Derneği üyesi tutuklu bulanan beş avukat serbest bırakıldı. 18. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilen kararda gerekçe olarak, tutuklamanın delillerin karartılmasını engellemeye dönük bir tedbir olduğu aksine böyle bir tedbirin yersiz olduğu belirtildi.

Türkiye’nin önceki gün sınır ihlali yapan Suriye savaş uçağını düşürdüğü Keseb bölgesinde yine sıcak saatler yaşanıyor. Türkiye’nin Suriye sınırındaki Yayladağı ilçesinin iki kilometre uzağında bulunan ve muhaliflerin kontrolünde bulunan Keseb kasabasının üzerine yapılan top atışlarının ardından yoğun bir hava bombardımanı gerçekleşti. Suriye savaş uçakları saat 12.00 sıralarında kasaba üzerinde dört sorti yaparak bomba bıraktı. Ardından ilçeden dumanlar yükseldi ve karadan havaya da ateş sesleri duyuldu. GÜNCEL

Yayın yasağını internetten deldi

İTÜ öğrencileri aldığı kararla bir süredir Taşkışla 126 no’lu amfinin ismini Berkin Elvan Amfisi olarak değiştirme amacıyla imza kampanyası yapıyordu. Yönetim kurulu toplantısına sunulacak olan imzalar, toplantının “gündemin yoğun” olması sebebiyle toplanamamasından kurula ulaştırılamadı. Öğrenciler, 126 no’lu amfiye yürüyüşe geçerek amfinin ismini Berkin Elvan Amfisi olarak değiştirdi. Öğrenciler amfide yapılan ilk yoklamada Gezi’de ölen arkadaşlarının isimlerini “Burada” diyerek andılar. GÜNCEL

Karara rağmen inşaat durmadı, 1 işçi öldü

Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Tezcan Karakuş Candan, Atatürk Orman Çitliği’nde yürütmeyi durdurma kararına rağmen yapımına devam edilen Başbakanlık Hizmet Binası inşaatında çalışan bir işçinin 3 Mart günü öldüğünü iddia etti. Belediyeden, işçinin yaşamını yitirip yitirmediği konusunda bir açıklama yapılmadı. Şehir Plancıları Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Mimarlar Odası ve Ziraat Mühendisleri Odası temsilcileri önceki gün bir basın toplantısı düzenleyerek mahkemenin AOÇ ana planına ilişkin verdiği yürütmeyi durdurma kararını değerlendirdi. GÜNCEL

Açığa alınan polislerin avukatından itiraz

güncel fatma çakır

dürlüğü tarafından yapılan yazılı açıklamayla duyurulmuş ve avuÇHD’li avukatların yargı- katlarla ilgili “ajan ve örgüt üyesi” landığı dava kapsamında tu- suçlamaları yapılmıştı. tuklu bulunan avukatlar, dosyanın nakledildiği İstanbul 18. Ağır Ceza Toplum tutuklamalara Mahkemesine 19 Mart’ta tahliye sessiz kalmamıştı talepli dilekçe sundu. Bu talepleri Basında da geniş yer bulan bu iddeğerlendiren mahkeme, tensip tu- dialar, baroların protestolarına yol açmıştı. Tutuklanan avukatlardan tanağı düzenledi. Şükriye Erden, Nazan Betül Vangölü Kozağaçlı, Naciye Demir ve “Ajan ve örgüt üyesi” suçlamalarıyla tutuklanmışlardı Avni Güçlü Sevimli davanın üçünÇağdaş Hukukçular Derneği cü duruşmasında tahliye edilmişti. (ÇHD) yöneticisi ve üyelerinden Avukatlar gözaltında tutuldukları ve 9 avukat, geçen yıl DHKP-C adı tutuklu kaldıkları süreler boyunca altında yürütülen bir soruşturma polisin hukuksuz eylemleri ve işkenkapsamında tutuklanmıştı. Arala- celerine maruz kalmıştı. rında ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, İstanbul Şubesi Başkanı tahliyelerin gerekçesi: Taylan Tanay’ın da bulunduğu avu- Delil karartma şüphesi yoktur katlara yönelik operasyon yapılmıştı. Mahkeme, tutuklu yargılanan Operasyon, İstanbul Emniyet Mü- avukatlar ÇHD Genel Başkanı

Selçuk Kozağaçlı, ÇHD İstanbul Şube Başkanı Taylan Tanay, Ebru Timtik, Barkın Timtik ve Günay Dağ’ın, “üzerlerine atılı suçun niteliği, delil durumu, delillerin toplanmış, savunmalarının alınmış ve sabit ikametgâh sahibi olması, delilleri karartma ihtimalinin bulunmaması, tutuklu kaldıkları süre ve benzer konumdaki sanıkların tutuksuz yargılanması, tutuklanmanın tedbir olması ve tutuklamadan beklenen gayeye bu aşamada ulaşılmış olmasını” dikkate alarak, tahliyelerine karar verdi. Savunma tutuklanamaz Mahkeme heyeti, sanıklar Oya Aslan ve Özgür Yılmaz’ın haklarındaki yakalama kararlarının kaldırılmasına karar verdi. Mahkeme heyeti söz konusu 7 sanık hakkında yurt dışına çıkış yasağı da koydu. Heyet, 11

“İçerdeki son devrimci salıverilene kadar özgürleşmiş değiliz” Tahliyeler sonrası yapılan basın açıklamasında konuşan Çağdaş Hukukçular Derneği Başkanı Selçuk Kozağaçlı, “Bizi tutan şey bir mahkeme değildi, biz tutsak edildik. İçerdeki son devrimci salıverilene kadar özgürleşmiş değiliz. Hepsinin salıverileceği günler gelecektir... Bürolarımız açık kalacak” dedi. Münip Ermiş ise, “ Politik tutsaklığın nasıl yaşanması gerektiğini bize öğrettiler. 18 Ocak 2013’te avukatlar tutsak alındığından beri şu pankartta yazan sloganı atıyoruz, ÇHD susmadı susmayacak” dedi.

Biber gazı yasaklansın Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi, başta biber gazı olmak üzere, polisin toplumsal müdahalelerde kullandığı zararlı kimyasalların ve gaz bombalarının kullanımının yasaklanması için imza kampanyası başlattı. Başlatılan kampanya Kadıköy İskelesi’nde yapılan basın açıklaması ile duyuruldu. Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi üyeleri, başta biber gazı olmak üzere, polisin toplumsal müdahalelerde kullandığı zararı kimyasalların, gaz bombalarının, kimyasallı suların, elektro şok aletlerinin ve plastik mermiler gibi araçların kullanımının yasaklanması için kampanya başlattı. Yapılan açıklamada ise: “Biber gazı yasaklanmalıdır. Kolluk güçlerinin kitlelere mü-

dahalesine terör diyebiliriz. Berkin Elvan’ın ölümüne sebep olan erk, öyle saldırgan bir noktaya gelmiştir ki hastanede bekleyen kitleye, ölümü protesto edenlere bile saldırmış, bu saldırılarda da yine birçok kişi gazdan etkilenmenin yanı sıra yaralanmıştır. Biber gazı, insan ve çevre sağlığına açıkça zararlı olan kimyasallardandır” dendi. Hazırlanan rapora göre en az 2 kişi gözünü kaybetti. Biber gazının doğaya zarar verdiğini ifade ederek polisi ve tüm yetkili kişileri biber gazı kullanımı konusunda dikkatli davranmaya davet eden İstanbul Veteriner Hekimler Odası Yönetim Kurulu üyesi Nejat Bozkurt da kullanılan gaz nedeniyle hayvanların da en az insanlar kadar etkilendiğini anlattı. GÜNCEL

SDP üyesi Gezi tutsakları artık özgür

l Düşünebiliyor musunuz, ülkeyi yönetenlerin haremine giriyorlar. İninize gireceğiz ininize. l Sandığı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Bölücü terör örgütü gibi... Milletin kutsal değerleriyle sorunları var. Sandığa saldırmaya çalışmaları bu yüzden.

Gezi direnişinde Özel Harekat Polisleri tarafından basılan SDP İstanbul İl Binasında gözaltına alındıktan sonra 12 Haziran 2013 günü tutuklanan ve 9 aydan bu yana hiç mahkemeye çıkarılmadan Edirne F Tipinde tutsak edilen 4 Gezi direnişçisi tahliye edildi.

Daha önce yapılan itiraz sonucu bugün ara karar veren Ağır Ceza Mahkemesi SDP MYK üyesi Ulaş Bayraktaroğlu, PM Üyesi Doğukan Öci, Furkan Tombul ve Ceyhun Dönmez için tahliye kararı verdi. SDP İstanbul İl Örgütü’nün tutsaklarını karşılamak üzere Edirne’ ye hareket ettiği öğrenildi. GÜNCEL

Ergenekon’da Aslan’a yeniden tutuklama kararı Türkiye çapında il emniyet müdürlerinin de aralarında bulunduğu 40’a yakın emniyetçi geçtiğimiz hafta silah ve kimliklerine el konularak açığa alınmıştı. 2 emniyet müdürünün avukatı ise müvekkilerinin savunmasız bırakıldığını söyledi. İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün ve eski müdür Ömer Köse’nin avukatı Cemalettin Mutlu yazılı bir açıklama yaparak, müvekkillerinin yasadışı dinleme ve sızdırma değil, denetleme görevini yeterince yerne getirememe iddiasıyla açığa alındıklarını iddia etti. GÜNCEL

ve 12 Kasım 2014’te yapılacak duruşmanın adliye binasındaki büyük salonda yapılmasını kararlaştırdı. Bu tahliyelerle dava kapsamında tutuklu avukat kalmadı.

Ergenekon davasında iyice kafası karışan AKP ne yapacağını şaşırdı. Tutukluluk süresini 5 yılla sınırlayan yasanın yürürlüğe girmesi ile Alparslan Aslan’ı tahliye eden İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi, savcının itirazı üzerine Aslan’ın yeniden tutuklanmasına karar verdi. Mahkeme, savcının, “7 yıl 9 aydır tutuklu yargılanan Alpaslan Aslan’ın başka suçlardan infazı bulunduğu, bu nedenle Ergenekon davasında tutuklu geçirdiği sürenin 5 yılı doldurmadığı” gerekçesiyle yaptığı itirazı haklı buldu. GÜNCEL

l “Twitter anlaştığı ülkelerde buna neden özgürlük demiyor? Biz Türkiye Cumhuriyeti üzerine asla ameliyat yaptırmayız.


GUNCEL

08

25 Mart 2014

Başbakan’ın talimatı ile Twitter yasaklandı

Erk Acarer

BAĞZI ŞEYLER

Tapeden sana ne!

Alacakaranlık kuşağında, “Hisseli Harikalar Kumpanyası”na dönmüş bir manzara… Al sana memleket resmi işte! Kasetti, kumpastı, şantajdı, montajdı derken tviter miviter gidip gidip gelirken ve ahali her ihtimale karşı uygun fiyatlı, çıkma bir jeneratör peşine düşmüşken sabahlar olmuyor. “Korkmalı”, “titremeli” uykular bölünüyor. Dedikodu, gıybet, şehvet, kudret, kin, intikam, yalan, riya, kan, talan, katliam… Türkiye uzun saatlerin, bitmek tükenmek bilmez haftaların sancılı kucağında demleniyor. *** Yolsuzluk, arsızlık, rüşvet ve dahi bir değil bin hükümeti devirecek belge yetmedi… Çıta yükseliverdi. Yayımlandı, yayımlanacak derken… Siyasete bulaşan kumpas, magazine dönüştükçe insanın aklına bin bir türlü şey geliyor. Vahim iddiaların hezeyanında insanın içine cibilliyetsiz kurtlar da düşüyor. Hal böyle olunca, gönül yekten sorup konudan ince ince uzaklaşmak istiyor… Daha ne tür bir ahlaksızlık olabilir? Bu saatten sonra hangi kaset, hangi tape, hangi suç duyduklarımızdan, gördüklerimizden ve yaşadıklarımızdan daha ağır kaçabilir? *** Soruyorlar, gülüyorum… Birkaç kelimeden ibaret cevabım. Bu iş çoktan bitti! Farkında değil misin? *** Tapeye, kayda, belgeye dahi ihtiyacın yoktu zaten! Gücünü ne çabuk unuttun… İlla devrilmiş bir iktidar mı arıyorsun? Berkin’in misketlerine, Ethem’in yeleğine, Medeni’nin ince, zarif kravatına, Hasan’ın umuda taranmış saçlarına, Ali’nin tişörtlerine, Ahmet’in “Ne oldu lan büyük adam olmadıysak, hayallerimizi satmadık ya!” yazan duvarın önünde verdiği heybetli poza, Hataylı Abdocan’ın elinde tuttuğu “Her yer Taksim Her yer Direniş” pankartına, Mehmet’in fotoğraftan çıkacak gibi görünen asil duruşuna ve onun anneciğinin temiz yemenisine bak yeter! *** Sermayeden, cemaatten, hesaptan, kitaptan, ince işten sana ne! Tapeyi bırak, çocukların ve kadınların iktidarını izle. Bu iş çoktan bitti, merak etme!

Sen önce kadın düşmanlığını yasakla Başbakan’ın buyruğu ile milyonlarca kullanıcının haberleşme ve iletişim aracı Twitter, Bursa konuşmasından beş saat sonra TİB kararı ile kapatıldı. Kadın cinayetleri söz konusu olunca kılını kıpırdatmayan hükümet, söz konusu kendi yolsuzluklarının ifşasını engellemek olunca Twitter’ı kökten kapattı. güncel Elif karan

Başbakan Twitter’ı yasaklayacağını ilan etti. Üzerinden beş saat geçmeden Twitter’a erişim engellendi. AKP’nin yasakları ve şiddeti karşısında halkın her zamanki B planı devreye girdi. Yasak Twitter üzerinden protesto edildi. Bahane aynı: Kişilik haklarının lav edilmesi AKP’nin Başbakanlık üzerinden yaptığı resmi açıklamaya göre, Twitter şikâyette bulunan kişilerin özlük haklarını çiğnemiş.

İddiaya göre Samsun’dan bir kadının, adına açılan sahte hesaplar için şikâyet etmesi üzerine açılan dava nedeniyle milyonlarca kullanıcının haberleşme özgürlüğü sınırlandırılmış. Hükümet, şikâyetleri dikkate almayan Twitter yönetimi nedeniyle yine bir “kadını korumak” için “çaresiz” kalmış.

nayetlerini Durduracağız Platformu Twitter’ın kapatılmasından dakikalar sonra yaptığı açıklamada hükümete ve yargıya, halkın haberleşme özgürlüğü ile uğraşacaklarına kadına yönelik şiddetle uğraşmaları çağrısında bulundu.

olunan sayfaları yasaklamak için tüm Twitter’ı kapatmayı göze alan mahkemelerin, tüm tehdit ve saldırılarına rağmen aynı acarlıkla kadınlara şiddet uygulayan erkekleri yakalamak için hareket etmediğini vurguladı.

Söz konusu kadınlar olunca şiddetin kökü kazınmıyor Platform, süregelen davaları emsal göstererek, AKP’nin sözde çaresizliTwitter’ın değil, kadın ğini eleştirdi. Başbakan’ın buyruğu cinayetlerinin kökünü kazı Tw i t t e r’ ı n ile anında harekete geçerek, sözde kapatılması- şikâyetçi na toplumun tüm kesimlerinden tepki gecikmedi. Kadınlar, yayınladıkları açıklama ile de AKP’nin yasakçı, kadın düşmanı zihniyetini gözler önüne serdi. Kadın Ci-

Kadın cinayetleri önlenebilir AKP’nin kendi yolsuzlukları örtmek için Twitter’ı kapatacak kadar ileri gittiğini belirten Platform,kadın cinayetlerinin “kökünü kazımanın” mümkün olduğunu belirterek, hükümetin bunun yerine kendi pisliklerini kapatmak için Kabataş olayında olduğu gibi kadınları kullanmaktan geri kalmadığını belirterek, “ne Twitter’ın kapatılmasına ne de kadınların öldürülmesine izin vermeyeceklerini” açıkladı.

Özge’nin hesabını soracaklar

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu üyesi genç kadınlar bu hafta İstanbul ve Eskişehir’de açtıkları stantlarla, toplantılarla üniversiteli kadınlarla buluştu. Eskişehir’de 21 Mart Cuma günü Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde toplanan kadınlar neler yapabileceklerini konuştu. İstanbul Üniversite’sinde de 26 Mart Çarşamba günü, öldürülen arkadaşları Özge Gündoğan için eylem yapacaklar. İstanbul Üniversitesi öğrencisi Özge Gündoğan eski erkek arkadaşı tarafından

tehdit edildiği için iki kere karakola giderek polis koruması talep etmişti. Ancak “bu sana ders olsun” diyen polis, Özge’nin koruma talebini reddetmiş ve Özge iki hafta önce eski erkek arkadaşı tarafından öldürülmüştü. Son aylarda genç kadın ölümlerindeki ve çocuk yaşta evliliklerdeki artışa, bir araya gelerek cevap veren üniversiteli ve liseli genç kadınlar kadın cinayetlerini durdurmak için, korumayan polisten, kadın düşmanlığı yapan AKP’den hesap sormakta kararlı. GÜNCEL

Anneler, kadın cinayetlerini durdurmak için buluştu İndirime bahane arayan karar itirazla bozuldu

Diyarbakır’da ‘imam nikâhıyla’ birlikte yaşadığı 17 yaşındaki Songül Malkoç’u öldürdüğü iddiasıyla 19 yaşındaki Mehmet Emin Çapat’ın yargılandığı davada mahkeme öldürülen kadının başka bir kişiyle ilişkisi olup olmadığının polis tarafından araştırılmasına karar verdi. Malkoç’un avukatlarının tepki gösterince karar iptal edildi. Resmi nikâh akdi olmadığı için en yüksek ceza ile yargılanmayan sanığa bir de hâkim eliyle indirim bahanesi verilecekti. Diyarbakır’da geçen Kasım ayında Mehmet Emin Çapat, 1,5 yıldır evli olduğu Songül Malkoç’u evde poşu ile boğarak öldürdü. Songül Malkoç’un babası Mehmet Malkoç mahkemede, sanığın yalan söylediğini belirterek, “Bu iş sanığın annesi tarafından planlanmıştır” diye konuştu, kızının planlayarak öldürüldüğüne dikkat çekti. GÜNCEL

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu bugün Fethiye’ye giderek, 9 Mart günü 7 aylık kızı Elif Beyza ile birlikte öldürülen Birgül Ergen’in ailesi ile buluştu. Muğla’da kocası tarafından öldürülen Sedef Berberoğlu’nun annesi Gülender Kan da ziyarete katıldı. Platform’la mücadelesini birleştiren Birgül Ergen’in ailesi,

katilin en ağır cezayı almasını istediklerini dile getirdi. Birgül Ergen’in annesi Melahat Kartal, babası Sadık Kartal ve kardeşi Halil Kartal ile görüşen Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu temsilcileri, Birgül Ergen’in ve kızı Elif Beyza Ergen’in katili en ağır cezayı alana dek davayı takip edeceklerini belirtti. GÜNCEL

Zehra Tezcan

Züleyha Kurt

Bir günde iki kadın cinayeti

24 Martta Konya ve Antalya’da iki kadın cinayeti meydana geldi. Konya’nın Ereğli ilçesinde 3 çocuk annesi 45 yaşındaki Zehra Tezcan, evinde sırtından ve karnından bıçaklanıp, boğazı kesilmiş halde bulundu. Polis, Zehra Tezcan’ı öldüren katillerin bulunması için çalışmalarını sürdürüyor. Yalnız olmasını fırsat bilen hırsızlar tarafında öl-

dürülebileceği ihtimali üzerinde duruluyor.

Antalya’da kadın cinayeti Antalya’nın Alanya İlçesi’nde ayrılmak istediği erkek arkadaşı 29 yaşındaki Muhammet Arıkan tarafından av tüfeğiyle vurulan 33 yaşındaki Züleyha Kurt, 35 gün sonra yaşamını yitirdi. Muhammet Arıkan’ın tutuklu yargılaması devam ediyor. GÜNCEL


EMEK

09

25 Mart 2014

Agâh Aydın

Ecrits

Hepimiz @Mevlana ve hepimiz @NasreddinHoca’yız; ikisini de yedirtmeyiz

XII. yüzyılda Moğol istilasıyla Anadolu’nun sosyal, ekonomik ve “zihinsel” olarak paramparça olduğu, maddi ve manevi zorlukların “bireyi” allak bullak ettiği bir dönemde, Mevlana, halkı içine düştükleri kaotik atmosferde “maddi sorunlara manevi çözümler öneren bir bilgelik”, “insan sevgisi” ve “aşkınlık”la rahatlatmış, halkı ahlaki yozlaşmadan, devleti de yıkılmaktan kurtarmıştır. Ancak mevzu bu kadar basit değildir elbette! İktidarlar halkı kurdukları sömürü düzeni karşısında susturmak için tasavvufu ve onun dolayımı ile ‘aşk eğretilemesi’ni kendi çıkarları için kullanırken, hem tasavvufun dokusunu bozmuşlar hem de onun üstünden ‘rant’ elde etmişlerdir. Yoksul halk ise Nasreddin Hoca geleneği ve anlatısı ile nefeslene nefeslene katlanabilmiştir bu zulümlere! Hem XII. Yüzyılda hem de XV. Yüzyılda Nasreddin Hoca’nın yaşadığına ilişkin bilgiler bulunması, 400 yıl yaşamış olamayacağına göre Hoca’nın tümüyle anonim bir figür olabileceğini, gerçek bir tarihi kişilik olup olmadığına bakılmaksızın, kendisine mal edilen fıkraların önemli bir bölümünün halkın hayal gücünün ürünü sayılabileceğini söyleyen edebiyat tarihçisi/ eleştirmen O. Cebeci Nasreddin Hoca’nın temsili bir figür olduğunu net bir şekilde ortaya koymuştur. XII. yüzyıldan itibaren Anadolu’da “dil”, yani “metaforik” ve “metonimik” yapılar; “Tasavvuf” (bilgelik/aşk, örneğin Mevlana) ve mizah (nihilizme varan eleştirel mizah, örneğin Nasreddin Hoca) mürekkep iki ana tema paralelinde yapılaşmıştır. Birinci tür şiirler, romanlar, diziler, filmler “aşk anlatısı-tasavvuf-teslimiyet” şeklinde formüle edilebilir. Biçim özellikleri, “aşk eğretilemesi”yle belirlenmiş, kendi bilincinde olmayan eserlerdir. Bu yönüyle her türden iktidarın hizmetindedir. Bu türe örnek olarak Divan edebiyatı, Aşk-ı Memnu, Ateşten Gömlek gibi şiir, film ve romanları örnek olarak gösterebilirim. İkinci tür eserleri ise “parodik / satirik / ironik anlatı -nihilizm” şeklinde formüle edebilir ve özgün, bireyci, nihilistik ve kendi bilincinde olan anlatılar olduğunu söyleyebilirim. Ayrıca, anlamı aşındırma ve yıkıcılık özellikleri ile “yüksek” ve “aşağı” arasındaki açıklığın kapanmasına hizmet ederek, görece olumlu bir nitelik taşıdıklarını da… Bu ikinci türe Nasreddin Hoca fıkraları, Çamlıcadaki Eniştemiz, Şıpsevdi, Saatleri Ayarlama Enstitüsü, Tutunamayanlar gibi romanları ve Kibar Feyzo, Vizontele, Beynelmilel gibi filmleri örnek olarak verebilirim. Kurulu düzeni eleştiren, dayatılan ahlakı reddedip iktidar ideolojisini tersyüz eden bu anlatılar; toplumsal, ideolojik bir dönüşüme neden olamasa da bu topraklardaki köklü ve özgün bir “direniş modelinin” simgesidirler aslında. Bireyci, nihilistik ve eylemsiz olsa da toplumsal huzursuzluğun bir işareti olan bu türden edebi eserler hep engellenmiştir. Sanatta ve sanatçıda ki sisteme yönelik bu ironi, iktidarlar açısından tahammül edilemez olandır. Şipsevdi, Tutunamayanlar gibi romanlar bireyin ruhsal bir rahatlama yaşamasına hizmet etse de, toplumsal bir dönüşüme neden olacak bir başlangıca neden olamamışlardır, tıpkı Nasreddin Hoca fıkraları gibi. Beri yandan her otoriter rejimde olduğu gibi hem Osmanlı hem de Cumhuriyet rejiminde devlet sevgili rolünü bilinçli olarak oynamıştır. Bunu halkla girdiği flörtöz ilişki ve onu kavramsallaştıran -seçip dayattığı- “edebiyat canon”unda ki aşk anlatısıyla süreklilik kazandırıp, kanıksatmıştır. Adam Phillips, “flört”ün; inandırıcı olmayanın büyüsüne kapılmamıza izin verdiğini, belirsizlik, kuşku, belirsizlik oyunu ve ikna edilme ihtiyacı yaratarak durmadan süpriz düşüncesiyle oynadığını, kuşkuculuğun erotik olduğunu ve her ilişkinin flörtöz bir yanı olduğunu belirtir. Anadolu’da iktidar halkla olan ilişkisinde hep tepeden bakan ve kurumlarındaki gizliliği ile kuşkuyu beslemiş ve bu flörtöz ilişki tehlikeye girdiği dönemlerde de sadomazohistik bir dönüşümle “vuslatı” geciktirerek gizemli havasını sürdürmüştür. O hep karanlıktır. O hep belirli bir zümrenin elindedir. O hiç ele geçmez. Hep bir belirsizlik ve bu belirsizliğin yarattığı kuşku ile beslenen erotizm ile mayalanır bu aşk. Sanatsal değerini bilemem ama hem parodik / satirik / ironik / nihilistik özellikleri hem de işlevi açısından Twitter ve onun üzerinde üretilen ‘söz’ Nasreddin Hoca’dır. Diğer taraftan meydanlarda dile getirilen “vatan – millet – Sakarya – sevdamız sizsiniz” konuşmaları ve diğer propaganda araçları da ‘aşk eğretilemesi’ kullanılarak oluşturulan ‘deforme edilmiş Tasavvuf Edebiyatı’dır. Unutulmamalıdır ki insan sözdür, anlatıdır… Hepimiz @Mevlana, hepimiz @NasreddinHoca’yız; ikisini de iktidara yedirtmemeli(yiz)! Marx’ın rehberliğinde, her devrimin yeni bir dil öğrenmeyi zorunlu kıldığı bilişiyle hareket edersek, Anadolu’da Mevlana’dan beri hiçbir dilin öğrenilemediğini ve “tamamıyla yepyeni bir şey yaratmakla uğraşır” göründüğümüzde bile “ tarihin yeni sahnesinde o saygıdeğer eğreti kılıkla ve başkasından alınma ağızla” ortaya çıktığımızı ve oluşturmaya çalıştığımız ya da karşımıza çıkan her şeyi kendi anadilimize (tasavvuf) tercüme ettiğimizi; anadilimizi unutamadığımızdan ya da yeni bir dil öğrenemediğimizden yüz yıllardır süren bu evrim sürecinde hep en başa döndüğümüzü söyleyebiliriz. Statükocu iktidarlar bilinçli olarak bu dili kullanırken, başka bir deyişle, yumuşak karnımız “aşk”ı kullanırken, az sayıda devrim ve devrimci girişimde hep taze tutulan bu dil sayesinde bizzat o devrimcilerin “bilinç dışı” ile kesintiye uğramıştır, tam da “genç Türkler” ya da “Cumhuriyetçi Türkler”’in başına gelenler gibi… Travma hastaları daha çok küçük yaşlarda omuzlarında, alnında dolaşan bir “amcanın elleri”nin –o günlerde bunun ne anlama geldiğini bilmeseler bile- bir gün gelip bedenin de dolaşan bu ellerin dilinin; şehvetitein mi yoksa şefkatin mi dili olduğunu anlayabilirler. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de her türden iktidarın o çok sevdiği “eğretilemeli aşk anlatısı”nı kullanarak bir gücün şehvetini ruhunda –hem de bu ülke daha çok küçük yaşlardayken- dolaştırdığını düşünüp ürperecek ülkemdeki her çocuk!

Kaza değil cinayet Mersin’in Akdeniz İlçesi’nde Adana-Mersin seferini yapan yolcu treni, merkez Akdeniz İlçesi’nde Mersin-Tarsus arasında yer alan Taşkent durağı yakınlarında, Tarsus-Mersin Organize Sanayi bölgesindeki bir fabrikanın işçilerini taşıyan servis aracına çarptı. Yolcu treninin servis aracına çarpması sonucu 10 işçi yaşamını yitirirken, çok sayıda kişi yaralandı. istanbul koray karadere

Adana-Mersin seferini yapan yolcu treni işçileri taşıyan servis minibüsüne çarptı. Kazada minibüste bulunan 10 işçi hayatını kaybetti. Minibüste bulunan işçilerden Harun Kaya, Sinan Özpolat, Oğuzhan Beyazıt, Ayhan Akkoç, Kenan Erdinç, Mehmet Akşam, Cavit Yılmaz, Mine Serten ve Onur Atlı kaza yerinde, Mustafa Doygun ise götürüldüğü Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yaşamını yitirdi. Geçitte Sürekli Kazalar Oluyor Mersin- Tarsus Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Sabri Tekin, kazanın meydana geldiği hemzemin geçidin yıllardır sorun yarattığını söyledi. Her gün buradan yaklaşık 10 bin kişinin geçtiğini belirten Tekin, “Her sabah kaza olacak diye yüreğimiz ağzımıza geliyor. Bu geçidin modernize edilmesi yönünde girişimlerimizden sonuç alamadık” dedi. Kaza Değil Cinayettir! Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) Mersin’de trenin işçi servisini ezmesiyle ilgili yaşanan ve 10 işçinin yaşamını yitirdiği olayla ilgili açıklama yaptı. BTS tarafından yayınlanan açıklamada , özelleştirmelerin ölümlü kazalara davetiye çıkardığı vurgulandı. Adana-Mersin hattındaki demiryolunda sürekli

bu tip kazalar yaşandığı hatırlatılırken , BTS’nin uyarılarına rağmen TCDD’nin bu uyarıları dikkate almadığı, yaşanan olayın kaza değil cinayet olduğu ifade edildi. BTS açıklamasında, çalıştırılan bekçilerin demiryolu personeli olmadığı, taşeron işçi olduğu, bu nedenle işçilerin işin tehlike boyutunun farkında olmadığını belirtti.

10 işçinin ölümüyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan hemzemin geçit görevlisi Erhan Kılıç ile makinistler Hüseyin Erdem ve Mehmet Erkan gece adliyeye sevk edildi. Makinistler savcı tarafından ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılırken, hemzemin geçit görevlisi Erhan Kılıç, tutuklanma talebiyle sevk edildiği mahkemece tutuklandı.

iş ortamları ve ihmaller yüzünden binlerce işçi kardeşimiz hayatını kaybetti. Mersin’de yaşanan 10 işçi kardeşimizin hayatına mal olan kaza büyük ihmaller zincirinin bir sonucudur. Sendika ve meslek örgütlerinin uyarılarına rağmen günde binlerce kişinin geçtiği Mersin hemzemin geçidi modernize edilmeyerek kazalara davetiye çıkarmaktadır. KazaGeçit Görevlisi Tutuklandı nın yaşandığı gün tren geçeceği sıMersin’den Adana yönüne giden işçi ölümlerine son platformu: rada hemzemin geçitte bariyerlerin inmemiş olması ve kontrolün, bir 62028 sefer sayılı yolcu treninin 10 İşçinin Ölümü Kaza Değildir Merkez Akdeniz İlçesi Adanalıoğ- Mersin’deki kaza ile ilgili İşçi Ölüm- bekçinin dikkatine ve sorumlululu Mahallesi’ndeki hemzemin ge- lerine Son Platformu bir açıklama ğuna bırakılması bu vahim olayın çitten geçmeye çalışan 33 M 1104 yayınladı. İşçi Ölümlerine Son bir kaza değil cinayet olduğunun plakalı minibüse çarpması sonucu Platformu, “Türkiye’de güvensiz kanıtıdır”.

Saray Muhallebicisi işçileri yalnız değildir Saray Muhallebicisi işçileri, günde 15 saat çalıştırılmaya karşı çıktıkları için işten atılmışlar ve direnişe başlamışlardı. 16 Martta İstiklal Caddesi’ndeki Saray Muhallebicisi önünde eylem yapan işçiler, 23 Martta ise Osmanbey Saray Muhallebicisi önünde eylem gerçekleştirdiler. İşten atılan Mustafa Bal ve Hüseyin Güney ile konuştuk.

Haklarımız Yenmesin Mustafa Bal, “Birçok Saray Muhallebicisi Şubesi’nde çalıştım. Süreç içinde fazla çalışma saatleri, mesailer bizi zorlamaya başladı. Bayram tatillerimizi ve resmi tatillerimizi vermedikleri için bu haklarımızı talep ettik. Haklarımızı talep ettiğimiz için bizi kapı dışarı koydular. İsyan çıkartıyor diyerek haksız yere

suçladılar, bizi işten çıkardılar. Biz de bu yetim hakkı yiyenlerle, haklarımız yenmesin diye mücadele ediyoruz”.

da adaletsizlik, maaşlarda adaletsizlikten dolayı ben işten çıktım. İşten çıkarılan arkadaşları iş yavaşlatma, örgütlenme, huzursuzluk çıkarma gibi suçlarla suçluyorlar. Ama öyle şartsız İşten Çıkardılar bir şey hiç olmadı. Şartsız, kıdemsiz Hüseyin Güney, “Saray Muhallebi- tazminatsız işten çıkardılar. Beraber cisi’nde 6.5 sene çalıştım. 6.5 sene mahkemeye verdik biz, şu an mahsonunda da haklarımız tam öden- keme süreci devam ediyor. Hakkımedi. Tiplerde adaletsizlik, sigorta- mızı arıyoruz”. EMEK

Urfa’da 16 yaşındaki çocuk işçi hayatını kaybetti

Greif işçileri işten çıkarıldı Greif yönetimi, 39 gündür işgal eylemini sürdüren Greif işçilerini işten çıkarttı; üretime Dudullu, Samandıra ve Sultanbeyli tesislerinde devam edeceğini duyurdu. Greif Esnek Ambalaj Ürünleri ve Hizmetleri, bir açıklama yaparak Hadımköy fabrikasında direnişte olan işçileri işten çıkardığını açıkladı. Daha önce fabrikayı kapatmakla tehdit eden patronlara karşı mücadeleden vaz geçmeyen Greif işçileri, direnişin 40. gününde işçilerin hesabına aylıkları yatırılarak, iş akitlerinin tek taraflı olarak feshedildiği haberinin ardından çıkarmalarla ilgili olarak ilk günkü gibi, aynı kararlılıkta olduklarını, mücadeleye devam edip pes etmeyeceklerini, taleplerinin kabul edilene kadar hiçbir baskı ve tehdide boyun eğmeyeceklerini söylediler. EMEK

Urfa’da, 16 yaşındaki Ali Fırat Belder, çalıştığı inşaatın 9’uncu katından düşerek hayatını kaybetti. Urfa Selahaddin Eyubi Mahallesi 229’uncu Sokak’ta bulunan 14 katlı inşaat halindeki bir binada bir çocuk işçi yaşamını yitirdi. İnşaatın cephe yapım işinde çalışan çocuk işçi Ali Fırat Belder, 9’uncu katın iskelesinde çalıştığı sırada dengesini kaybederek yere düştü. Belder’in düştüğünü gö-

ren işçiler, durumu polis ve sağlık ekiplerine bildirdi. İhbar üzerine olay yerine gelen ekipler, kanlar içerisinde kalan Ali Fırat Belder’in cansız bedeniyle karşılaştı. Olay yerine gelen ekipler, Belder’in yaşamını yitirdiğini belirledi. Ali Fırat Belder’in cesedi, olay yerindeki incelemenin ardından otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna gönderildi. EMEK


EKONOMI

10

25 Mart 2014

Yoksulluk teğet geçmedi Gülsüm Kav

ANA FiKiR

Dünya aynasi

Başbakan şimdi “dünya umurumda değil” diyor ya. Akla ister istemez partisinin son kongresinde, dünya haritasının önünde konuşan hali geliyor. Dünya lideri olacaktı hani. Ne oldu da şimdi o hükmetmek istediği dünya bu kadar önemsiz hale geldi? Gerçi ona göre dünyada gelmiş geçmiş en önemli karakter kendisi, o ayrı. Peki, lideri olunmak istenen dünya ile böyle mi ilişki kurulur?’ Kurulmayacağını başbakan da biliyor aslında, o miting alanlarında bu tip roller keserken, danışmanları twitter yasağını dünyaya gerekçelendirebilmek için ter döküyor. Dünyanın gerçeği bu; dünya ticareti çağında, mecbur dünyayı dikkate almaya. * Isin asli, başbakanin bu kafa tutma rollerine inandırabilecegi tek kesim, ona oy veren bazı teyzeler. O teyzelerin tek suçları belki gençliğinden itibaren tanıdıkları başbakanı, onda hiç olmayan bir şefkatle sevmeleri olabilir. Samimiyetle inanmış da olabilirler. Ama artık bu şartlarda, o da bir yere kadar. AKP; halkın yaşadığı, gördüğü ile duydukları arasındaki farkı anlamayacağına inanmak istiyor. O korkunç reklam filmindeki gibi, insanlar hiç düşünmeden sulara atlayarak AKP’nin dev kulesine koşacak diye inanmak. Gezi direnişinde köprüleri geçen büyük insanlığa çok imrenip, esinlenmişler. Ama AKP reklamindaki hayal; halkımız hiçbir şey düşünmeden koşsun ve olay korkunç bir tiranlık görüntüsüyle son bulsun. Bir şeyi atliyorlar; Gezi’de o büyük insanlık düşünerek hareket ediyordu. Ve halkımız zamani gelince, yine düşünerek gereğini yapacak, cevabını verecek. * Yani halkın bir suçu yok, en azından ne yaparsa samimiyetle yapıyor. Asıl başbakana hiç inanmadığı halde, onunla birlikte yalan söyleyenler; yani halen AKP’de kalabilen yöneticiler var ya, işte onların suçu çok büyük. Başbakanın “one minute” dediği zamanlardan itibaren rahatsız olan; dünya ile böyle ilişki kurulmaz diyen ama susanlar. Onlar yıllarca kendi partilerinin oy oranının çok artmasından da korkuyorlardı. Erdoğan’ı iyi tanıyorlardı; biraz daha fazla güven elde ederse neler yapabileceğini biliyorlardı. Bunları bilerek bu günlere gelen AKP yöneticileri çok suçludur. Koltuklarını ve muhtemel ayakkabı kutularını; çıkarlarını kaybetmemek için susanlar, başbakan kadar suçludur. Bu zevat şimdi de yalancılıkta birbiriyle yarışıyor. Ama içlerinde bir tanesi var ki, yüz metreden seçiliyor; Ayşenur İslam. İnsan onun dediklerini duydukça, aslında Yiğit Bulut gibi bir göreve layık, bakanlıkta harcanıyor diye düşünüyor. Hani pamuk prenses hikayesinde, kötü kalpli kraliçenin “ayna ayna, şöyle benden güzel var mı dünyada? “ sahnesi vardır, işte oradaki aynaya benziyorlar. Basbakan en güzel ve bütün dünya onun güzelliğini kıskanıyor da o yüzden. Her faşist liderde görüldüğü gibi Erdoğan da, Aile Bakanlığı’nın kadın bakanları ile hep stratejik ilişki kurdu. Fatma Şahin de iyi ortaokul öğrencileri gibi, başbakan ne dese tekrarlardı. Ama hiç değilse onun kendi göreviyle de bir alakası vardı. Ayşenur İslam ise o kadar kendini kaybetmiş ki, tarihin en olmayacak tarzda kadın cinayetleri yaşanır, kadınlar korunmak için çırpınırken ağzını açmıyor, görevini zerre kadar yerine getirmiyor. Ama bütün AKP’lileri “okçular savaşa” naraları ile seçim sandıklarında görev yapmaya çağırmayi biliyor. Uhud savaşındaki okçular gibi olmalılarmış çünkü seçimde “hile” olabilirmiş. Diyor ki: “Karşımızda duran bu cephenin kazanabilmesinin iki yolu vardı; ya darbe, ya da hile yolu… Üçüncü bir alternatifleri yok çünkü vatandaşlarımız, bir daha mührü bunların eline vermeyecektir”. Bu ne güzel demokrasi, bu ne güzel sandığı savunmak böyle? Hani önemli olan sandıktı? * Demek ki artik sandıktan da çok korkuyor AKP. Bunu yine bunu acemi bakan açık ediyor. Madem hileli olacak, seçime ne gerek var canım. Ya seçim yasaklansın ya da AKP’ye oy vermemek yasaklansın, buna ne dersiniz Ayşenur Hanım? gulsumkav@gmail.com

Krizin teğet geçtiği söylencesi daha kulaklarımızdan silinmezken, gerçek verilerde gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Türkiye yoksulluk alanında İtalya ve Yunanistan gibi kriz ülkeleri ile at başı ilerliyor. Krizin yalanları da tıpkı yolsuzluklar gibi bir bir ayyuka çıkıyor. Türkiye genç işsizlikte de yüzde 20 ile Yunanistan ve İtalya ile yarışıyor. istanbul taygun kon

11 senelik iktidarı boyunca AKP hükümeti onlarca sosyal yıkım saldırısına imza attı. Ekonomide sağladığı istikrar ise, temel dayanağı olan rüşvet ve yolsuzlukların açığa çıkması ile çökmüş bulunuyor. Öte yandan işsizliği azaltıyoruz söyleminin ardından görüyoruz ki işsizlik oranlarında ciddi değişimler yaşanmamakla beraber yoksulluk oranlarında ise %1’lik bir artış yaşanmış durumda. Krizin ‘’teğet’’ geçtiği Türkiye, kişi başına gelirde 34 OECD ülkesi arasında sondan ikinci sırada bulunuyor. Genç işsizlikte de yüzde 20 ile Yunanistan ve İtalya gibi kriz ülkeleriyle yarışıyor. OCED Raporu Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD) “Bir Bakış-

ta Toplum 2014 - Kriz ve Sonrası” raporuna göre, 2007-2010 arasında Türkiye’de yoksulluk yüzde 1 arttı. Krizde işsizlik oranlarını başarıyla indiren ülkeler arasında Şili, Almanya, İsrail, Kore ve Türkiye’yi sayan OECD, buna karşın yoksulluktaki artışa dikkat çekti. Rapora göre insanların gelecekteki mutsuzluğunu da etkileyen “genç işsizliği” ve “hem eğitim görmeyen hem işsiz” kişi sayısı OECD’de kriz başlangıcından bu yana önemli ölçüde yükseldi. 2012 sonu itibarıyla Yunanistan, İtalya, Meksika, İspanya ve Türkiye’de yüzde 20 ve yukarısında oldu.

sulluğu Türkiye’de yüzde 2 puanı aşan artışlarla önemli ölçüde yükseldi. 2007-2010 yaşlılar arasında yoksulluk 32 ülkenin 20’sinde düştü ve sadece Kanada, Kore, Polonya ve Türkiye’de yüzde 2 puan ya da daha fazla arttı. Hane halklarının düşük gelire sahip olduğu ülkeler içinde Şili ve Meksika’nın yanı sıra Güney Avrupa, Türkiye ve Doğu Avrupa yer aldı. OECD’de kişi başına gelir 2010’da en yüksek Lüksemburg’da 36 bin 400 dolar oldu. Türkiye 7 bin 100 dolarla sondan ikinci sırada yer aldı. Türkiye’de 2007-2013 arasında istihdam yüzde 5 artsa da Şili, Kore ve Meksika ile birlikte isYoksulluk ve gelir eşitsizliği tihdamda kadın-erkek eşitsizliği en 2007-2010 arası yoksulluk sadece yüksek olduğu ülke Türkiye oldu. İtalya, Slovak Cumhuriyeti, İspan- Gelir eşitsizliğinin en yüksek olduya ve Türkiye’de 1 puandan fazla ğu ülkelerde de Türkiye başı çekti. arttı. 2007’den itibaren çocuk yok-

Sağlık ve yaşam OECD’de doğurganlık da azaldı. 1960’ta bir kadına 3,3 çocuk düşerken 2011’de 1,7’ye indi. Doğurganlık düşüşü özellikle Kore, Meksika ve Türkiye’de belirgin oldu. İsrail üç çocukla kadın başına düşen çocuk sayısında ilk sırada yer aldı. Türkiye 2,2 çocukla OECD beşincisi oldu. Tarihte ilk kez 2011’de hayat beklentisi OECD’de 80 yılı aşarken yaşam beklentisi en az Meksika ve Türkiye’de oldu. Türkiye’de kişi başına sağlık harcaması da OECD ortalamasının üçte birinden az. OECD genelinde evlilik ülkeler arasında büyük farklılıklar gösteriyor. OECD ortalamasında ilişkilerin yüzde 5,4’ü evlilik şeklinde iken Türkiye’de bu oran yüzde 66,3 oldu. 2012’de evlilik en çok Türkiye’de görülürken ikinci Japonya’da oran yüzde 65,4 oldu.

100 liraya erik Yaz aylarının vazgeçilmez meyvesi olan erik havaların ısınmasya başlaması ile birlikte manav raflarında yerini aldı. Manav raflarında ise kilosu 100 lira olan Erik neredeyse artık taneyle satılıyor. Kilosu 100 TL olan eriği bu şekilde satamadıklarını dile getiren manav Mustafa Dangaç, “Onun için küçük paketlere böldük. Onar liralık paketler halin-

de satıyoruz” dedi. İçinde 10 ile 11 eriğin yer aldığı paketler 10 TL’den satılıyor, yani eriğin tanesi 1 TL’ye geliyor. Sokakta alışveriş yapan vatandaş ise eriğin şimdilik sadece seyirlik olduğunu dile getirerek, “Bu fiyattan erik almak mümkün değil. Şimdilik sadece bakıyoruz. İlerleyen günlerde eriğin fiyatı düşer, biz de yemeye başlarız” diye konuştu. EKONOMİ

Bir varmış bir yokmuş

Motorine tavan indirimi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun (EPDK), katkılı akaryakıt ürünlerinde indirim yapılması talebinin ardından dağıtım şirketleri fiyatlarını yeniden gözden geçirdi. Dağıtım şirketleri motorinde 6-7 kuruş indirime gitti. Akaryakıt ürünlerinin perakende satış fiyatları, dağıtım şirketlerinin maliyetine ve rekabet şartlarına, illere ve söz konusu şirketlere göre litrede birkaç kuruş farklılık gösterebiliyor. EPDK’nın dağıtım şirketlerine gönderdiği yazının ardından katkılı motorinde 3 günde 2 indirim yapıldı. Katkılı motorindeki toplam indirim 11-12 kuruşu buldu. Tavan fiyatına bağlı yapılacakla indirimle birlikte motorin fiyatındaki toplam düşüş 30 kuruşu aşmış olacak. Yeni çıkan İlgili kanun gereği, tavan fiyat uygulaması ilk etapta iki ay ile sınırlı olacak, ancak süre sonunda EPDK’nın süreyi uzatması da mümkün. EKONOMİ

Batman’daki hesaplarda görülen 828 milyon liralık mevduat sessiz sedasız ortadan kayboldu. 2013’ün son ayında Batman’a girerek şehrin döviz mevduatını yüzde 1700 artıran 836 milyon liralık esrarengiz döviz mevduatı, geldiği gibi esrarengiz bir şekilde kayboldu. Ancak 10 Şubat’ta BDDK’nin sadece 2 şehirde yaptığı değişiklik ile Batman’daki şirketlerin döviz mevduatı 876 milyon liradan 40 milyon liraya indi. Aynı anda Ankara’nın mevduatı ise 30 milyar 595 milyon liradan 31 mil-

yar 428 milyon liraya ulaştı. Yani Ankara’nın mevduatı bir anda 836 milyon lira artmış oldu. Paranın aynı şekilde Batman’a gittiği gibi Ankara’ya transfer edilmesi devletle ilişkisi olabileceği yolundaki görüşleri güçlendiriyor. Dikkat çeken bir gelişme de konunun Meclis’e taşınmasının ardından kayıtların düzeltilmesi oldu. Yaşanan söz konusu olay ise yolsuzluk gündeminin bu kadar sıcak olduğu günlerde paranın AKP hükümetinin kirli işleri ile ilişkisi olabileceği tahminlerini arttırıyor. EKONOMİ


Performansa göre öğretmenlere ücret

EGITIM Tayyip Erdoğan’dan rektörlere bizzat müdahale (

11

25 Mart 2014

YÖK’ün atamaları bilindiği üzerine Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılıyordu. Yeni çıkan ses kasetleri gösterdi ki; iktidara gelmeden önce ‘YÖK’ü kapatacağız’ diyen Başbakan, cuntacı yönetimlerden bir farkı olmadığını gösterircesine YÖK’ün atamalarına kendi karar veriyor, kimin ne kadar görevde kalması gerektiğine ilişkin talimat verebiliyor.

Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde konuşan Başbakan yardımcısı Ali Babacan, cari açığı kısa sürede yüzde 4-5’e düşürmek gerektiğini söyledi. Yetişmiş insan gücünün cari açıkla mücadelede önemli bir yere sahip olduğunu vurgulayan Babacan, bu amaçla eğitim sisteminde yeni düzenlemelere gidileceğini açıkladı. Babacan’ın öngördüğü yeni sistemde öğretmenlere “iş performansı” getirilmesi öngörülüyor. Rant olarak bakılan eğitime getirilecek bu sistemle eğitimci “performansı”na göre maaş alacak. EĞİTİM

Berkin Elvan İTÜ’de yaşıyor

eğitim pınar bayer

İTÜ öğrencileri aldığı kararla bir süredir Taşkışla 126 no’lu amfinin ismini Berkin Elvan Amfisi olarak değiştirme amacıyla imza kampanyası yapıyordu. Yönetim kurulu toplantısına sunulacak olan imzalar, toplantının “gündemin yoğun” olması sebebiyle toplanamamasından kurula ulaştırılamadı. Öğrenciler, 126 no’lu amfiye yürüyüşe geçerek amfinin ismini Berkin Elvan Amfisi olarak değiştirdi. Öğrenciler amfide yapılan ilk yoklamada Gezi’de ölen arkadaşlarının isimlerini “Burada” diyerek andılar. EĞİTİM

Yeditepe’de yemekhane boykotu

Yeditepe Üniversitesi’nde yüksek yemek fiyatları nedeniyle öğrencilerin yemekhanede başlattığı boykot bir haftadır devam ediyor. Yemeklerin kalitesi değişmezken fiyatlarının önemli ölçüde yükselmesi öğrencilerin yoğun tepkisine neden oldu. Dört çeşitten oluşan bir yemeğin fiyatı yemekhanede 10 ile 12 lira arasında değişiyor. Su, yoğurt, ketçap, mayonez gibi ürünlerden de ayrı para alınıyor. Boykottaki öğrencilerin talepleri, fiyatlarda indirim, suyun ücretsiz olması, her gün meyve gibi temel isteklerden oluşuyor. EĞİTİM

Yurttan atılmalara karşı yürüdüler

Konya’da Eğitim-Sen binası önünde toplanan üniversiteliler Berkin Elvan eylemlerine katıldığı için yurttan atılan arkadaşlarına destek için İdeal Öğrenci Yurtları Yönetim Bürosu önüne yürümek istedi ancak polis engeliyle karşılaştı. Öğrencilerin direnişi sonucu polis engeli geçildi. Yürüyüş sırasında polisin himayesindeki faşistler öğrencilere saldırmak istedi ancak saldırı öğrenciler tarafından püskürtüldü. Basın açıklamasında, polisler ve yurt yönetimleri aracılığıyla öğrencilerin sindirilmeye çalışıldığı söylendi. EĞİTİM

Ses kayıtlarında iddia edildiğine göre YÖK’ün atamalarını YÖK Başkanı değil Tayyip Erdoğan’ın izni ile Yekta Saraç yapıyor. Ses kayıtlarında en dikkat çekici cümle ise Yekta Saraç’ın: “Sizden İstanbul Üniversitesi için talimat almak istiyorum” cümlesi ile Başbakan’ın emrine hazır olduğunu götermesi oldu. Ses kayıtlarında dikkat çeken diğer nokta ise: Erdoğan’ın Bezmialem Üniversitesi Rektörünün ataması için Çankaya’yı kastederek: “Yukarıya gidiyor mu?” sorusuna YÖK üyesi Yekta Saraç’ın: “Hayır, bizde bitiyor.” cevabı oldu.

THY Başkanının Kızına Özel Kontenjan Bir başka ses kaydında ise THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu ile YÖK üyesi Naci Ağbal arasında geçen ve İTÜ’nün dolu olan kontenjanını kızı için attırması ve bu durumun YÖK Başkanı yerine yine Yekta Saraç’a bildirilmesi oldu. Ses kayıtlarına göre Hamdi Topçu: Ben İTÜ’yü ayarladım, Yekta’nın haberi var sen de YÖK Başkanı’na söyle de kızım için kontenjanı arttırsın” diyor. Bu durum da bize; yıllarca eğitim görüp yerleştiğimiz ünivesitelerizde devlet yakınlarının yerleşmesinin bir telefon konuşması uzaklığında olduğunu da gösteriyor.

Erdoğan’ın Kampüskart Zorlaması Ses kayıtları aynı zamanda İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet’in Erdoğan’a dediklerini yapma talimatı verdiğini ortaya çıkardı. Yekta Saraç, Başbakan’a İstanbul Üniversitesi Rektörü Söylet’in durumunun ne olacağını sormakta, Başbakan ise İstanbul Üniversitesi Rektörü Yunus Söylet’le görüştüğünü, Söylet’in “Takdiriniz neyse ben ona uyarım’’ dediğini söylüyor. Bu durum İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin protesto ettiği Kampüskart’ların birebir Erdoğan’ın talimatıyla uygulanmaya başladığını da gösterdi. Öğrencilere zorla verilmek istenen Kampüskart sebebiyle üniversitede soruşturmalar artmıştı.

Bu ülkede yerleri kalmadı Genç-der: “Hırsız, Katil Erdoğan’dan halktan çalıp sıfırlayamadığı milyonların ve katili olduğu 14 yaşındaki Berkin Elvan’ın hesabını soracağız. Başbakan’la birlikte üniversitelerde yolsuzlukların, hırsızlıkların ortağı olan rektörlerini de göndereceğiz. Erdoğan’ın, onun talimatıyla çalışan rektörlerinin, yolsuzların, hırsızların, katillerin bu ülkede yeri kalmadı” diyerek bu olayın peşini bırakmayacağını söyledi.

Ali İsmail’in adı üniversitelerde yaşayacak

Eskişehir Anadolu Üniversitesi İngilizce Öğretmenliği bölümünde okuyan Ali İsmail, Gezi Parkı eylemleri sırasında polisler tarafından dövülerek hastaneye yatmış, komadan çıkamayarak hayata gözlerini kapamıştı.Anadolu Üniversitesi’nde Ali İsmail Korkmaz’ın doğum günü için toplanan Genç-Der üyesi üniversite öğrencileri Ali’nin ismini okulun kütüphanesine verdiler. Ali’yi üniversitelerde de unutturmayacaklarını, her zaman Ali’ye sahip olacaklarını gösterdiler.

Daha önce Ali İsmail’in adının kütüphaneye verilmesi için 1.400 imza toplayan öğrencilerin talebi, Rektörlüğe götürülmüştü ancak Rektörlük, konunun senatoda görüşüleceğini söyleyerek öğrencileri oyalama ve bu şekilde Ali’yi unutturmaya çalışma yoluna gitmişti. Ancak Ali’ye sahip çıkan öğrenciler, üzerinde “Ali İsmail Korkmaz Kütüphanesi” yazan tabelayı getirip, “Ali İsmail Korkmaz onurumuzdur” sloganlarıyla kütüphane girişine astılar. EĞİTİM

Soruşturmalara karşı yürüyüşe soruşturma Uludağ Üniversitesi’nde öğrencilerin her faaliyetine, eylemine soruşturmalar açılıyor. En son 6 Kasım YÖK yürüyüşüne de soruşturma açılması üzerine, öğrenciler tepkilerini dile getirerek “soruşturmalara, baskılara, faşizme #uludağdireniyor” pankartıyla yürüyüş gerçekleştirdiler. Rektörlük önünde gerçekleştirilen forumda bu soruşturmaların geçersiz olduğu ve öğrencileri yıldıramayacağı vurgulandı. Ancak eylemin ardından öğrencilere faşistler saldırı düzenledi. Rektörlük, eylemin ardından ‘saldırıya uğrayan

öğrencileri’ çatışma çıkardığı gerekçesiyle suçlamaya çalıştı. Saldırıda ÖGB’lerin ülküüleri koruması, saldırı ardından soruşturmaların solcu öğrenciler ağırlıklı açılması da dikatlerden kaçmadı. Faşist saldırıya uğrayan solcu öğrencilerin sayısı sınıfa sığmazken, saldırıyı yapan 100 kadar faşistten sadece 24’üne soruşturma açılması ise akıllara “Üniversitelere, öğrencisi dahi olmayan insanların, hem de ellerinde sopalarla, girişlerinin niye bu kolay olduğu” sorusunu getirtti. EĞİTİM

İTÜ’de Newroz kutlamasına saldırı 20 Mart’ta İTÜ Maslak Kampüsü içinde HDP İstanbul Büyükşehir Belediyesi Eş Başkan Adayı sanatçı Pınar Aydınlar’ın davetli olduğu etkinlikte, faşistler baskın girişiminde bulunmuşlardı. Bu saldırının ardından faşistler etkinlik düzenleyip “bölücülere karşı” Rektörlük Binası önüne eylem çağrısı yaptı. Devrimci, yurtsever öğrenciler de bu faşist provokasyonu engellemek için Rektörlük önüne gittiler. Kısa süreli çatışmada faşistlerden yaralananlar olunca güvenlik ve polis araya girdi. Üniversite dışından faşistlerin de gelmesiyle yaklaşık 200 kişilik faşist grup ile Devrimci-yurtsever öğrencilere destek için gelen gruplar arasında taşlı çatışma çıktı. Bunun üzerine kampüse TOMA sokan polis, solcu öğrencilere saldırarak öğrencileri kovaladı. TOMA’nın ardından 50 kadar çevik kuvvet de plastik mermi tüfekleriyle fakülteye girdi. Polisin kullandığı tazyikli su ve gaz etkili plastik mermiler dersliklerde ders işlenmesini engelledi. Öğretim üyeleri, üniversite yönetimine tepki gösterdi. EĞİTİM


12

LISENIN GUNDEMI 25 Mart 2014

AKP soruları çalmak için mi saklıyor?

YGS bugün saat 10:00 da yapıldı. Sınav sorularının sadece %10’nun yayınlanacağı açıklandı. Daha önceki senelerde yapılan hatalarla birlikte bu sene de sınav sorularının yayınlanmaması liselilerin ÖSYM’ye olan güvenini sarstı. Sınav stresi yüzünden önceki yıllarda hayatını kaybeden liseliler olmuştu bu yıl ise neler olacağı merakla bekleniyor.

YGS’de biyoloji sorusu hatalı Bilfen Liseleri bölüm başkanları ÖSYM tarafından açıklanan soruları inceleyerek yanıtlarını oluşturdu. Fen-34. sorunun hatalı olduğunu tespit eden Bilfen Liseleri öğretmenleri yaptıkları açıklamada, “Hazırlanan bu biyoloji sorusunda, kertenkele türünde eşeyin belirlenmesi çevre sıcaklığına bağlı bir modifikasyon sonucu oluşmaktadır. Aslında genetik ve çevresel faktörlerin etkisi altında ortaya çıkan bu özelliğin tamamen kromozomlardaki genetik bilgiden bağımsız gerçekleştiğini söylemek doğru olmaz.’’ dedi. EĞİTİM

İSTANBUL Alper akın

ÖSYM skandalları öğrencilerin güvenini sarsıyor. ÖSYM’nin şimdiye kadar bir çok skandalı ortaya çıkmışken bu senede soruları yayınlamaması öğrencilerin güvenini sarstı.Liseliler her fırsatta ÖSYM’ye güvenmediklerini, sınav sonuçlarının doğruluklarına inanmadığını belirtiyorlar. ÖSYM’nin sınav sonuçlarını yayınlamaması da öğrencilerin neden güvenmediğini açıklar oldu. Soruların yayınlanmaması çalınan soruları, şifreli sınavları hatırlatarak ÖSYM’nin güvenilir

bir kurum olmadığını kanıtlar nitelikte oldu. Elemeci sınav sistemi ”geleceksizlik” getiriyor 2 milyona yakın liseli bu sınava girdi. 4 yıllık eğitimin 160 soru içerisinde 160 dakikada ölçülmesi, sistemin ne derece bozuk olduğunu gösteriyor. Sınav odaklı ve rekabetçi sistem liselileri üniversiteyi kazanabilmek için dershaneler mecbur bırakıyor. Liseliler , dershaneleri kapatan AKP hükümetinden, bir sonraki adımı da atmasını; okul-

larda nitelikli eğitim vermesini istiyor. Elemeci sınav sistemi, eşitsiz ve niteliksiz eğitim geleceksizliğe mahkum ediyor.

eden öğrenciler olmuştu. Liselilerin hayatına mal olan bu sınavın bu sene neler getireceği merak konusu olmuş durumda.

Sınav bu sene neler getirecek 40 Türkçe, 40 Sosyal, 40 Matematik ve 40 Fen sorusundan oluşan toplam 160 soruluk sınavın 1 hafta içerisinde en erken zamanda açıklanacağı söylenildi. Sınava girecek olan öğrenciler sınavın cevaplanmasını merakla bekliyor. Daha önceki senelerde sınav stresi yüzünden kalp krizi geçirip hayatını kaybeden öğrenciler, intihar

LiseliLerin tercihi : Sınavsız Üniversite Bugün sınav çıkışı liseliler daha önceki eylemlerinde adını değiştirerek “Berkin Elvan” meydanı yaptığı alanda buluşarak, ayakkabı kutularına test kitaplarını koyarak sınavı protesto ettiler. “ÖSYM yıkılsın Tayyip altında kalsın“ gibi sloganlar atan liseliler sınavsız üniversite için eylem yaptılar.

Berkin’i anan liselilere soruşturma Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Nabi Avcı, Berkin Elvan’ın cenazesine liselerini boykot ederek gelen liseliler hakkında, ‘’Bazı okullarda öğrencilerin, siyasi faaliyetlere yönlendirildiği yönünde bilgiler alıyoruz. Kendi siyasi eylemlerinize alet etmeyin. Mitinglere öğrencilerin taşındığı iddiaları var. Gezi’de ve son günlerde bazı olaylara yöneltildikleri, sürüldüklerine dair söylemler var.’’ dedi. Avcı Berkin’in öldürülmesi hakkında tek bir kelime etmezken cenazesine katılan liselileri engelleyeceğini söylüyor. EĞİTİM

YGS’ye sedyeyle girdi Gaziantep’in Nizip İlçesinde, 20 gün önce kaldığı yurtta hava almak isterken 2’nci kattan düşen, beli ve ayağında kırıklar oluşan lise son sınıf öğrencisi 17 yaşındaki Hatice Kübra Eroğlu, Yükseköğretime Geçiş Sınavı’na ( YGS ) hastaneden sedyeyle götürüldü. Nizip Maruf Marufoğlu Anadolu Lisesi son sınıf öğrencisi Hatice Kübra Eroğlu, 20 gün önce kaldığı öğrenci yurdunun 2’nci katında cam kenarında hava aldığı sırada dengesini yitirmesi sonucu aşağı düştü. Belinde ve ayağında kırıklar oluşan Eroğlu, Nizip Dev-

let Hastanesi’nde tedaviye alındı. Eroğlu, bugün sabah saatlerinde YGS’ye girmek için sağlık ekipleri ve polisler eşliğinde ambulansla sınava gireceği Anadolu Öğretmen Lisesi’ne getirildi. Burada ekipler tarafından sedyeyle okula çıkarılan Hatice Kübra Eroğlu, kendisi için özel olarak ayrılan sınıfa getirildi. Elemeci sınav sistemini öğrencilerin hayatını hiçbir şekilde umursamıyor. Rekabetçi sistem sınava girecek olan öğrencilerin sağlık, psikolojik rahatsızlıklarını önemsemeden, eşitsiz ve niteliksiz eğitim ile geleceksizliğe mahkum ediyor. EĞİTİM

Yine YGS yine skandal F) şıkkı Sidar Can Kardoğan Bir YGS’yi daha geride bıraktık. 1 milyondan fazla öğrenci bütün bir geleceğini bir kez daha 160 dakikaya sığdırmaya çalıştı. İlkokuldan itibaren aldığımız eğitim; ezberci, niteliksiz ve sınav odaklıdır. AKP hükümeti seçim mitinglerinde yaptığı konuşmalarda; eğitim sistemine dair, derslikler açtığından, bu derslikleri akıllı tahtalar ve tablet bilgisayarlarla donattığından bahsediyor. Fakat bu dersliklerde dağıttığı bozuk tabletlerden önce nitelikli ve bilimsel bir eğitim vermelidir. Elemeci sınav sistemi öğrencilerin geleceklerini ellerinden almakla kalmayıp canlarını da ellerinden almaktadır. AKP sınavların isimlerini

ve sayısını değiştirmekle uğraşırken sınav stresi yüzünden intihar eden ve kalp krizi geçiren liselileri gündemine almamaktadır. 19 yaşındaki Soner Sipahi, üniversite sınavını kazanmak için gittiği dershanenin parasını ödeyememiş, annesinin dershane borcundan kaynaklı cezaevine girmesi sonucunda intihar etmiştir. Soner Sipahi’nin katili öğrencilerin bütün bir geleceklerini 3 saatlik sınavlara sıkıştıran eğitim sistemidir. Adana’da sınav stresi yüzünden kalp krizi geçiren Tuğba Kuyucu’nun, Nevşehir’de YGS’yi kaybetmekten korktuğu için evde kendisini kabloyla tavana asarak intihar eden İsmail Paslanmaz’ın sorumlusu AKP’nin elemeci sınav sistemidir. 2011 yılında yapılan YGS sınavında şifre skandallarına imza atan ÖSYM bu sene de yine boş durmadı. ÖSYM Başkanı Ali Demir, yapılan YGS sorularının sadece 32 tanesini açıkladı. ÖSYM’nin başına geçtiğin-

den beri yapılan her üniversiteye giriş sınavında skandallara imza atmayı başaran, puan hesaplamalarında ve yerleştirmelerde hata yapan, her sene mutlaka soruları yanlış hazırlayıp iptal eden Ali Demir’ e soruyoruz: Soruları çalmak için mi saklıyorsunuz? Sınav odaklı ve rekabetçi sistem bizi üniversiteyi kazanabilmek için dershanelere mecbur bırakıyor. Dershaneleri kapatan AKP hükümeti bir sonraki adımı da atmalı; okullarda nitelikli eğitim vermelidir. Özel okullara gidemeyecek emekçi halkın çocuklarına, okullarda verilen niteliksiz eğitimle üniversite kapıları kapatılmaktadır. 17 Aralık’tan itibaren AKP hükümetinin yaptığı yolsuzluklar ve hırsızlıklar bir bir açıklanan ses kayıtlarıyla gün yüzüne çıkmıştır. Ayakkabı kutularında sakladıkları milyon dolarlar, aldıkları rüşvetler, sıfırlayamadıkları paralar AKP’nin hırsızlığını gözler önüne sermiştir.

En son açıklanan tapelerde THY Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu’nun, YÖK üyesi Naci Ağbal’ı arayarak Dubai’de okuyan kızının geçiş yapabilmesi için İTÜ İç Mimarlık bölümünde kontenjan açtırdığı açığa çıktı. Elemeci sınav sisteminin eşitsizliği ve adaletsizliği bir kez daha gözler önüne serilmiştir. Yüzbinlerce lise öğrencisi üniversiteye yerleşemezken, hakları için greve çıkan THY işçilerini işten atan AKP’ye yakınlığıyla bilinen Hamdi Topçu’nun kızı özel istek üzerine hukuksuz bir şekilde ek kontenjan açılarak üniversiteye yerleştirilmiştir. Elemeci sınav sistemi yüzünden hayatını kaybeden liselilerin de, yaşanan tüm skandalların da sorumlusu AKP hükümetidir. Bizler lise öğrencileri olarak elemeci sınav sistemini kaldırıp yeteneklerimize göre üniversiteye yerleşene kadar sınavsız üniversite mücadelemizi bulunduğumuz bütün alanlarda büyüteceğiz.

Öğrenciler YGS öncesi didik didik arandı Kocaeli’de, sınava giren öğrencilerin dikkatinin dağılmaması için polis ekipleri önlemler aldı. Siyasi partiler de araçlardan yaptıkları müzik yayınına sınav sonuna kadar ara verdi. Bir bölümü aileleriyle birlikte sınava girecekleri okula gelen öğrenciler okul girişinde polis ekiplerince üst aramasından geçirildi. YGS, Türkiye’de tüm il ve bazı ilçe merkezleri ile KKTC’nin başkenti Lefkoşa’da 6 bin 745 binada, yaklaşık 106 bin salonda gerçekleştirildi. Öğrenciler sınav girişinde didik didik arandı. EĞİTİM

Kadın öğrencilere erkek polis araması İstanbul Teknik Üniversitesi Ayazağa kampüsünde kadın öğrenciler YGS öncesinde erkek polisler tarafından didik didik arandı . YGS öncesinde kadın öğrenciler polislerin cinsiyetçi tavrı karşısında kadın polisler tarafından aranmak istediğini söyledi. İstanbul İl Emniyet Müdürlüğünün YGS öncesinde kadın öğrencilere karşı cinsiyet ayrımcılığı yaparak kadına ne kadar önem verdiğini ortaya koydu. YGS öncesinde erkek polisler tarafından aranan kadın öğrenciler İstanbul Emniyet müdürlüğününü ve erkek polisleri protesto etti. EĞİTİM


FORUMLAR

13

25 Mart 2014

Yasağa rağmen twitter susmadı

Başbakan Erdoğan’ın gerekirse Twitter’ı, mivittır’ı kapatırız demesinin ardından Başbakanlık tarafından yapılan açıklama sonrası Twitter kapatıldı. Ancak kendi partilileri de dahil olmak üzere Cumhurbaşkanı, yasak olmasına rağmen tweetler atmaya başladı. Gezi direnişinden bu yana devam eden forum katılımcılarından Twitter yasağı hakkında düşüncelerini aldık. HALİL ÇATAL İZMİR BUCA ETHEM SARISÜLÜK FORUMU Twitter’ın kapatılması aslında çok şaşırtıcı bir şey değil Türkiye koşullarında. Zaten hükümetin istediği, birilerinin sesini kısmak için uyguladığı bir yöntem. Twitter’ın kapatılmasından sonra DNS’ler de kapatıldı. Bundan sonra da insanların tweet atması azalmadı, daha da arttı. Şuana kadar atılan tweet sayısı iki katına çıktı. Bunu çok anormal görmüyorum. Biz bu yasağı engellemek için elimizden geleni yapacağız. Şu an yargıdan böyle bir karar çıkması da zaten beklenemez. Kullanabileceği sansürü maksimum düzeyde kullanmaya çalışıyor. Daha sonra Facebook’u da kapatmaya çalışacak. Bunu ben çok anormal bulmuyorum Tabi ki bu doğru bulduğum anlamına da gelmez. Bakalım önümüzdeki günler neler getirecek. Ben son çırpınışları olduğunu düşünüyorum. Elindeki son kozları kullanıyor.

nun ve paranoyaklaştığının bir göstergesidir. Bütün bunlar köşeye sıkışıp canını kurtarmaya çalışan bir hayvanın son çırpınışları gibidir. AKP gidecektir bu süre içerisinde de bütün yolları deneyecektir. Onlar şiddeti, baskıyı, yasakları arttırdıkça kitle de direnişin boyutunu arttıracaktır. Şengül Çavuşoğlu

Günay Pank

Melis Çelebi

Halil Çatal

diktatörün yapacağı her türlü davranışı sergiledi. Bunu da yapması sürpriz olmadı. Arkasından daha da başka şeyler de gelecek diye bekliyoruz. Ama ben biraz terdŞENGÜL ÇAVUŞOĞLU dütlüyüm. Son çırpınışları İZMİR HATAY FORUMU mı gerçekten yoksa bunun Zaten Başbakan bana göre arkasından ummadığımız bunların sinyalini çok önce- başka bir dalga mı gelecek? den vermişti. Uygulayıp uy- Son birkaç gündür buna kafa gulayamayacağı konusunda yoruyoruz. Yeni tapeler çıkainsanlarda tereddütler vardı cak diye bir sürü söylentiler belki. Ama zaten son dö- var ya son günlerde, belki fos nemde yaptığı her şeyde bir çıkacak, belki çok farklı bir

şey yapacak, belki doğrudan savaşa sürükleyecek. Her şeyi yapabilirim diyor ve yapıyor. Diktatörlüğünün sınırlarını ve gücünü genişletmeye çalışıyor bence. Böyle ayakta kalabileceğini sanıyor.

milyon kullanıcısı bulunan Twitter’ın kapatılmasıyla bunlara bir yenisini daha eklemiş oldu. Ortada hiçbir yargı kararı yokken RTE’nin “Twitter’ın kökünü kazıyacağız” sözünün ardından Twitter’ın alelaMelis Çelebi cele kapatılması AKP’nin Abbasağa Liseli Forumu hükümet olmaktan çıkıp 2002’den bu yana AKP Hü- devletleştiğinin, otoriteleşkümeti yaptığı hukuksuz- me eğilimini arttırdığının lukları gizlemek için türlü ve RTE diktatorlüğünün hukuksuzluklarla karşımıza bariz ispatıdır. Hükümetin çıktı. En son Türkiye’de 32 ne kadar korkak olduğu-

Günay Pank Nilüfer Halk Forumu AKP’nin Tayyip Erdogan’ın Twitter’a yasak koyma ihtiyacı gezi süreciyle başlayan halkın isyanı ve sonrasındaki Tayyip’in iktidarının sarsılmasıyla ilgili bir şey. Gezi isyanı gezideki halkın isyanı müktedirlerin tutundukları dalları kırmış ve iktidarlarını sarsmıştır. Akabinde ortaya çıkan geziyle birlikte Fettullah Gülen ve AKP Tayyip Erdogan koalisyonunu çatlatan bu sürecin 17 Aralık’ta çatlamasıyla birlikte AKP iktidarı iyice zora düşmüş böyle artık yolsuzlukları hukuksuzlukları toplum nezdinde yaygınlaşmaya başladıkça sosyal medya aracılığıyla yaygınlaştıkça bunun üzerine yasakçı mantıkla gitmesi anlamına geliyor. Ellerindeki bütün gayrimeşru olanakları kullanarak hukuku da istedikleri gibi yorumlayarak sosyal medyaya baskı kurmaya devam edecekler. Gezi isyanı devam ediyor.

Ali İsmail Korkmaz Parkı açıldı Gezi Direnişi’nde yitirdiğimiz Ali İsmail Korkmaz anısına hazırlanan park, Ali İsmail’in ailesi ve Mehmet Ayvalıtaş’ın ağabeyi Muharrem Ayvalıtaş’ın katılımıyla İstanbul Kadıköy’de açıldı. Açılıştan önce mini bir konser verildi. Açılışta tüm Gezi’de yitirdiklerimiz anısına saygı duruşu yapıldı. Açılışta konuşan Ali İsmail’in annesi Emel Korkmaz “Ali İsmail’lerim hoş geldiniz. Ali şu an çok mutlu, hepinize çok teşekkür ederim. Ali’nin hayali çocukları eğitmekti, katiller izin vermedi. Bu parkta çocuklar oynayacak, kitap okuyacaklar” dedi. GÜNCEL

Kırklareli’ndeki Gezi davasında beraat

Kırklareli’de devam eden Gezi davasında 105 sanıktan, savunması alınan 83’ü, bugünkü duruşmada beraat etti. Kırklareli 1’inci Asliye Ceza Mahkemesi’nde görülen 105 sanıklı davanın 2’nci duruşması görüldü. Kırklareli’de geçen Haziran ayında Gezi Parkı eylemlerine destek vermek amacıyla düzenlenen protesto yürüyüşlerine katıldıkları iddiasıyla, haklarında 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılan 105 sanıktan, savunması alınan 83’ü, duruşmada beraat etti. Mahkeme, beraat kararını ‘kolluk kuvvetleri gerekli ihtar ve yönlendirmeleri yapmadı’ diyerek verdi. GÜNCEL

Kuşdili, kaçak inşaata izin vermiyor

Acıbadem, parkına sahip çıktı Acıbadem Mahallesi halkı, AKP’li adayın, projelerinde “yüzme havuzu ve otopark” olarak gösterdiği parka sahip çıktı. Parkı temizleyen halk, yaz boyunca tüm etkinliklerini parkta yapacağını duyurdu. Acıbadem Dayanışması, belediyenin yıllardır düzenlemediği parkı, “Parkımızı kendimiz yapıyoruz” diyerek, temizledi. Dayanışma, yaz boyunca tüm etkinliklerini bu parkta gerçekleştirecek. Üsküdar’ın Acıbadem Mahallesi içerisinde kalan ve Acıbadem Caddesi’ndeki Telekom binası ile TİBAŞ sitesi arasında kalan yaklaşık 4 dönümlük yeşil alan, Üsküdar Belediyesi’nin reklam panolarıyla doldurularak mahalle halkının kullanımına kapatıldı.

Halk, mahallenin tek yeşil alanı olan yerin “Acıbadem Parkı” olarak açılması için AKP’li belediyeden talepte bulundu. Ancak bu talep karşılanmazken, AKP Üsküdar Belediye Başkan Adayı Av. Hilmi Türkmen’in internet sitesinde park alanı “Acıbadem Yüzme Havuzu ve Otomatik Otopark” projesi olarak gösterildi. Bu gelişme üzerine Acıbadem Dayanışması, parka yürüdü, ardından parkı temizledi, sembolik dilek ağacına parkla ilgili dilekler asıldı. Getirilen bir çam fidanı dikildi, “Berkin Elvan” adı verildi. Acıbadem Dayanışması adına yapılan açıklamada, parkın bir an önce tamamıyla yeşil alan olarak düzenlenerek halka açılması istendi, “Hukuk tanımayan mevcut AKP Üsküdar Belediyesi’ni, AKP’li

Sansürle hırsızlığını kapatamazsın

Başbakan’ın Bursa’daki konuşması üzerine Twitter’ı kapatması, ülkenin her yerinde oldugu gibi Bursa’da da büyük bir tepkiyle karşılandı. DirenBursa’nın çağrısıyla Setbaşı’ndan Heykele yürüyüş gerçekleştirildi.DirenBursa çağrısıyla “Twitter’ı kapatarak Hırsızlığını kapatamazsın” yazılı pankartın arkasında toplanan halk Setbaşı’ndan yürüyüşe başladı. Yürüyüş boyunca “Hükümet İstifa”, “Her yer taksim her yer direniş” , “Tweet sokakta” sloganları atıl-

dı. Yoldan geçenlerin büyük desteğini alan eylem Heykel’de sonlandırıldı. Heykel’de basın açıklamasına Başbakan’ın Twitter’ı kapatmasının kortuğunun bir göstergesi olduğunu vurgulayarak başlayan Mehmet Küçük; “Siz işinize geldiğinde haktan hukuktan bahsetmesini, düşünce özgürlüğünün arkasına sığınmasını iyi biliyorsunuz. O zaman soruyoruz; Twitter’da ki bazı linklerin engellenmesi düşünce özgürlüğünü engellemek değil midir” dedi. GÜNCEL

yeni belediye başkan adayını, hukuk kararlarını acilen tanımaya, mahalle halkının taleplerine de kulak vermeye davet ediyoruz” denildi. Tüm belediye başkanı adaylarını kararlarını tanımaya ve bu konuda hakla planlarını açıklamaya davet eden dayanışma, “Mahalle halkı yerine ranta hizmet eden bir belediye istemiyoruz. Parklarımızın ve yeşil alanlarımızın işgaline, betonlaştırılmasına ve ticari alanlar haline getirilmesine izin vermeyeceğiz. Tüm Acıbadem sakinlerini Acıbadem Caddesi üzerinde tek kalan yeşil alanını savunmaya davet ediyoruz” diye belirtti. Birlikte yemek yiyen Dayanışma bileşenleri, parkı düzenlemeye önümüzdeki günlerde devam edecek ve yaz boyunca tüm etkinliklerini bu parkta yapacak. GÜNCEL

Kuşdili Platformu, Kadıköy’de Kurbağalı Dere ve Kuşdili Çayırı üzerine yapılan inşaatı protesto için yürüyüş gerçekleştirdi. Kuşdili Çayırı’nda toplanan Kuşdili Platformu, burada inşaat için açılan büyük çukurun girişini taş ve toprakla tıkadı. Eylemde sık sık “İBB elini Kuşdili’nden çek” sloganları atıldı. Kuşdili Çayırı’nda Kurbağalıdere’nin doğal yatağının İBB tarafından onaylı imar planına aykırı olarak değiştirildiği ortaya çıkmıştı. Üçüncü derece doğal SİT alanı olan Kuşdili Çayırı’nda yapılan dere ıslah çalışması Kuşdili Platformu’ndan tepki aldı. GÜNCEL

Biber gazı yasaklansın kampanyası başladı Biber Gazı Yasaklansın İnisiyatifi, başta biber gazı olmak üzere, polisin toplumsal müdahalelerde kullandığı zararlı kimyasalların ve gaz bombalarının kullanımının yasaklanması için imza kampanyası başlattı. İnisiyatif üyeleri, başta biber gazı olmak üzere, polisin toplumsal müdahalelerde kullandığı zararlı kimyasalların, gaz bombalarının, kimyasalı suların, elektro şok aletlerinin ve plastik mermiler gibi araçların kullanımının yasaklanması için kampanya başlattı. Başlatılan kampanya Kadıköy İskele’sinde yapılan basın açıklaması ile duyuruldu. GÜNCEL


ESAS MESELE

14

fotoğraf: osman erdem

25 Mart 2014

Halkı tehdit görüyorlar

31 Mayıs’tan beri tamamıyle şeffaf ve katılıma açık olan Taksim Dayanışması’nın üyeleri Haziran ayında 17 yıl hapisle yargılanmaya başlayacak. Tayyip Erdoğan’ın son dönemde getirdiği yasaklar, hedef gösteren konuşmaları ile birlikte bu dava uygulanan baskının tuzu biberi oldu. Suçlanan üyelerden biri de Mücella Yapıcı. Yapıcı ile hem dava noktasına gelme aşamasını, hem de AKP’nin baskılarını konuştuk. Taksim Dayanışması üyelerine “örgüt kurmak ve yönetmek” suçlamasıyla RöPORTAJ savcılığa ONUR TOPER gönderilen iddianame dava dosyasına alındı. Sizce nasıl bu noktaya gelindi? Özellikle davanın başlangıcı bir garipti. Biliyorsunuz Taksim Dayanışması son derece şeffaf, açık, talepleri net olan, yaklaşık 200’e varan partilerin, sendikaların, siyasi hareketlerin, mahalle derneklerinin, toplumsal bütün renklerin dahil olduğu bir dayanışma. Bu dayanışma, özellikle hukuksuz Taksim Projesi nedeniyle 15 Şubat 2012’den beri ciddi bir şekilde her türlü, demokratik, hukuki taleplerini iletmeye devam ediyor.

Bunu şimdi size ilk kez söylüyorum. Yani o zaman suç örgütüysek, biz 6 Haziran’da bütün belgeleri, düşünün Cumhurbaşkanı ve Başbakanın bile denetleme hakkı bulunan kuruma verdik zaten. Trajikomik olan da bu. Benim ifademde mahkemeye sorduğumda oydu. Fakat ne yazık ki, özellikle 27 Mayıs’ta aslında o projede de olmayan, son derece kaçak, hukuksuz bir yapılanmaya engel olmaya çalışırken çok büyük bir şiddetle karşılaşıldı. Orada bir yaşam alanı savunması vardı Dayanışma’nın başından beri. Yani söylendiği gibi sadece 3-5 ağaç meselesi değildi. Dayanışma’nın başından beri talepleri yaşanılır bir kent, kamusal alanlara sahip çıkma, dolayısıyla hayata sahip çıkma, hukuk ve demokrasi talebiydi. Tüm bu taleplerin üzerine çok büyük bir polis şiddetiyle gidilince, o dönemde halkın çok büyük bir isyanı ve tepkisiyle karşılaştık. Şiddetin çok bilinçli bir şekilde, bir de özellikle idareciler tarafından kışkırtılarak arttırılması, bu konuda hakikaten

büyük bir hukuk tanımazlıkla Başbakanın verdiği demeçler, bütün Türkiye’nin bu konuda tavır göstermesine neden oldu. Belkide Dünya’da görülmemiş, son derece barışçıl, kitlesel bir hak arama ve direniş hareketine döndü. O dönemden sonra çok garip şeyler yaşadık. Park kapatıldı. Bunun üzerine bütün o parktaki usülsüz müdaheleyi maalesef tamamladı iktidar. Burada ciddi bir şekilde Büyükşehir Belediye Başkanı da bu konuda son derece büyük bir sorumluluk altındadır. Biliyorsunuz parkı açtılar ondan sonra. Özellikle Dayanışma’nın meslek örgütleri olarak sözcülüğünü üstlenmiş kurumlar o gün Park’ın açıldığı Vali tarafından ilan edilince doğal olarak parka gidip, parkta bir basın açıklaması ve bir forum düzenlemeyi düşündük. Bu da son derece demokratik. Biz çıktıktan sonra çok büyük bir polis kitlesiyle, kendi açımdan 3 polis çemberiyle, nefes alacak bir yer bırakılmadan, son derece vahşi bir şekilde gözaltına alındık. Şimdi bizim davanın buradaki trajikomik hikayesi gözaltına alınmayla başlıyor. O dönemde bu gözaltılar ile ilgili korkunç iddialar da vardı tabii. Tabii... Örneğin erkekler tuvaletine götürüldü genç kızlarımız ve kamera vardı. Bu insan haklarına aykırı bir şey. Bütün bunlardan sonra suçumuz neydi? Niye bizi buraya aldınız? Suçumuz ne dendiğinde bana söylenen komik gelmişti bana: Polise mukavemet ve izinsiz bir gösteriye katılmak. Şimdi bu aslında benim için komikti. Çünkü polise bir mukavemet yok. Ayrıca polisin bize karşı çok şiddetli bir davranışı var. Kendinizi savunma imkanınız bile yok. Ayrıca gerek fizik olarak, gerek donanım olarak, alet edevat olarak da böyle bir imkan yok yani. İzinsiz gösteri hiç değil. Çünkü Vali buyurun gelin demiş. Ayrıca anayasaya göre barışçı ya da şiddet içermedikçe, silah yoksa her istediğiniz yerde önceden izin almadan her türlü gösteri ve yürüyüşü yapmak hakkına sahibiz biz. Bunun için izin almamıza da gerek yok. Şimdi bu hakları biliyoruz. Bütün bunları söylediğinizde komik ama orada tutulduk. Savcıya çıkarıldık sonra. Ama bizden böyle 5 kişi sanki seçilmişiz gibi farklı bir savcıya gittik. Orada ifadelerimize başvuruldu, orada savcıya da sorduk: Suçumuz nedir? En temel insanlık hakkı değil mi? 4 gün bir yerde gözaltına

Başbakan Taksim Dayanışması’nı değil ama halkı tehdit olarak görüyor. İşin en acıklı yanı bu. Yani Başbakan’ın dostu yok bence kendisinden başka. Ama halk bu konuda dünyaya örnek olacak öyle bir hak arama talebi gerçekleştirdi ki. alınmışsınız, ilaçlarınız verilmemiş ve hürriyetiniz bir şekilde kısıtlanmış. Tabii ki ölümlerin yanında bunların lafı olmaz. Ama bu da hak arama mücadelesinin bir parçası. Savcının da söylediği bana şudur: Polise mukavemet. Savcıya şaka da yaptım bunun üzerine ben. Dedim ki “Ben 63 yaşında bir kadınım, ciddi kalp rahatsızlıklarım var, bu benim için karizmadır.” Benim yaşımda bir kadının gencecik o çevik kuvvete mukavemet ediyor olması iyi birşeydir yani. Tamam buraya kadar da herhangi birşey yok. Fakat orada farklı şeyler sormaya başladı. Yani polise mukavemet ve izinsiz gösterinin dışında bazı sorular sormaya başladı. İşte “Halkı şuna mı çağırdınız?” gibi garip garip sorular... Yani ne alakası var! Şimdi bize sorduğunuz bu sorularla, bizi gözaltına aldığınız gerekçelerin ne alakası var! Ha burada bakın ilk defa size konuşurken söylüyorum. Biz biliyorsunuz dayanışmanın sekreterliğini yapıyoruz. Gezi olaylarından sonra sanırım 6 Haziran’dı. İstanbul Valisi Kadir Topbaş, onların sorgusu sırasında dayanışmayı yani bizi çağırdı. İnanır mısınız başından sonuna kadar ne kadar belge varsa, ne kadar bildiri yayınlanmışsa, ne var ne yoksa, yaklaşık yerden yüksekliği 30 santimlik bir dosyayı, davalar, imzalar, hepsini biz bu kuruma verdik. Yaklaşık 3 buçuk 4 saat anlattık, sohbet ettik, görüşümüze başvurdular. İlginç olan şu ki, ombudsmanlıkta bize sorulan bazı sorularla savcının sorduğu sorular neredeyse aynı sorulardı. Bunu şimdi size ilk kez söylüyorum. Yani o zaman suç örgütüysek, biz 6 Haziran’da bütün belgeleri, düşünün Cumhurbaşkanı ve

Başbakanın bile denetleme hakkı bulunan kuruma verdik zaten. Trajikomik olan da bu. Benim ifademde mahkemeye sorduğumda oydu. 6 Haziran’dan bu zamana kadar biz bütün yaptıklarımızı, bütün belgeleri devletin en üst denetleme kurumuna vermişken bizi dışarıda tuttunuz. Şimdi mahkemeye çıktık. Çıkana kadar suçumuz polise mukavemet etmek ve bildiğimiz suç. Mahkemeye çıktığımızda karşımızda 5 kişi suç işlemek için örgüt kurmak suçluydu. Siz diyorsunuz ki aslında 6 Haziran’dan beri Taksim Dayanışması’nın ne olduğu belli. Yani mesele bu kadar komik. Hani biz tesadüfen oradaydık. Bir başkası da olabilirdi. Alındık iddianame yok. Fakat yine bir suç örgütü kurucusuyuz. İlkinde tutuklanmamızı da istedi savcı. Mahkeme kabul etmedi. Hangi suç hangi örgüt belli değil. Bu arada bir diğer büyük rezalet; AKP’li ilçeden iki kişi bizim iddianameyi alıyorlar mahkemeden, polise mukavemet diyorlar ama şikayetçi polis yok. Para verip bir çocuğa ‘’git çocuğum polise taş at’’ demişiz. Bu reddedildi. O arada 17 Aralık operasyonu oldu. Bütün bu otoriter rejimler, aslında kapitalizm sıkıştığında mutlaka özgürlükleri kısıtlar. Şu anda bundan medet umuyor. Doğal bu, beklediğimiz birşey.

bir şey sistemine ihtiyaçları var. Bütün o şeffaf yerel yönetim, çok katılımcılık, şunlar bunlar, hepsi palavra aslında. O kendi sistemini sürdürebilmek için zaten bunu ya mekân üzerinden ya emek üzerinden. Emek üzerinden yağmaya alışkınız, hep beraber. Yüzyıllardır kapitalizmin yaptığı bu zaten; ama yeni bir döneme giriyor ve mekân üzerinden de bizi tekrar yağmalıyor. Yaşam alanlarımız üzerinden de yağmalıyor. Bunun için de gerek hukuku; yani hukuku kendine uydurmak durumunda gerekse sesi kesmek durumunda. Nitekim Topçu Kışlası’nı yapamadı işte. Bu sistemdeki en korkunç kelepçe, en kötü zindan insanın kendi kendine taktığı kelepçe ve kendi beynini koyduğu o korku zindanıdır. Onun dışında hiçbir

Kimlik politikaları onu birbirine bağdaştırmadan böyle garip ayrılıklar ciddi bir şekilde bu sistem tarafından körükleniyor. İnsanlar bunu fark etti, Haziran’da. Çok ciddi bir empati kurdular. Bunlar Başbakan sizce Taksim sistemi korkutur, sadece Dayanışması’nı bir tehdit olarak Tayyip Erdoğan’ı değil. gördüğü için mi bu zamanda davayı açıyor? Başbakan Taksim Dayanışması’nı değil ama halkı tehdit olarak görüyor. İşin en acıklı yanı bu. Yani Başbakan’ın dostu yok bence kendisinden başka. Ama halk bu konuda dünyaya örnek olacak öyle bir hak arama talebi gerçekleştirdi ki. Karşılarında koskoca bir halk kitlesi, olağanüstü bir polis şiddetine karşı gerçekten şiddete başvurmadı. Bence ne yapacağını şaşırmıştır burada Başbakan ve bu şiddete başvuran insanlar. Bu yarılmadan, ötekileştirmeden, mağduru oynamaktan, kışkırtmadan besleniyor. Kendi hükümdarlığını devam ettirebilmek için bu sistemin çok ciddi bir şekilde kapalı rejime ihtiyacı var. Bu çok nettir dünyada da örnekleri böyledir. Kapitalizm böyledir. Sıkıştığı zaman bütün demokrasiyi kısıtlar. Özellikle bu dönüşüm projelerinde Taksim’de olduğu gibi, onun için de ciddi şekilde

zindan, hiçbir tutsaklık, hiçbir kelepçe insanın kendini kontrol etmesinden kötü değildir. Bunu yıktı işte Haziran. Başbakan’ın ne yaptığını uzun uzun konuştuk son dönemlerde. Peki, halkı ne kadar durdurabilir? Twitter’lar engelleniyor, bir gün DNS’ler ertesi gün IP’ler. Böyle bir engelleme süreci ilerliyor; ama ne derece durdurulabilir? Halk da bunlara çözüm buluyor bir yandan, aynı eylemlerde olduğu gibi. Şimdi ben bu konuda biraz farklı da düşünüyorum doğrusu. Evet, çok önemli sosyal medya. Fakat bu sosyal medya, tabi gençliğin bir haberleşme organı ama halklar zor zamanda kendi haberleşmelerini yaratırlar. Hep ben şey derim biz motoru bilmeyen direksiyon kullanır gibi bilgisayar kullanan bir nesiliz. Ama şimdi biz bile

Mücella Yapıcı Kimdir?

1951 İstanbul doğumlu. İstanbul Teknik Üniversitesi Mimarlık Fakültesi mezunu. Yüksek mühendis mimar. TMMOB Mimarlar Odası Afet Komisyonu ve TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Kentleşme, Afet Komitesi ve Çevre Etki Değerlendirme Kurulu üyesi. Taksim Gezi Parkı eylemlerinde Taksim Dayanışması adına pek çok kez söz alarak konuşma yaptı. öğrendik. Ama tabi karşı propagandaya da çok açık bir yer bu Twitter vs. Meşgul de ediyor sizi. Ondan daha kötüsü insanların gazete, görsel medya ve yazılı medya üzerindeki tahakkümü korkunç. Çünkü düşünebiliyor musunuz, duymuyor insanlar. Bilgi sahibi olmadığı sürece bilmiyor. Şimdi Haziran’ın en önemli şeyi sosyal medya değildi aslında. İnsanların meydanlarda ve sokaklarda birbirinden bizatihi dokunarak, görerek, dinleyerek, birlikte dans ederek, halay çekerek ya da gaz yiyerek yarattıkları o kamusal alanda bir araya gelme hâliydi. Tabi ki Twitter çok önemli. Şimdi bunlar yanlış yapıyorlar. Yine taktik hata yapıyorlar. Aslında bunu sen niye yasaklıyorsun? Ne yapar insanlar? Duvarları kullanır. Ne yaparsanız yapın, insanların bir araya gelme ihtiyacını, kendini yalnız hissettiğinde ve eğer kendini güvende hissetmiyorsa diğerini bulma dürtüsü yok edilemez. Çünkü insan toplumsal bir yaratıktır, kamusal bir yaratıktır aslında. Ben çok cahilce ve aptalca buluyorum bu tür şeyleri. Zaten maalesef bilim ve tekniği dışlayan bir anlayışla idare ediliyoruz. Sadece algı yönetimi konusunda toplumun dini hissini kullanarak, toplumun vicdani değerlerini kullanarak, şimdi kızacak bana arkadaşlar ama ben yine doğru bildiğimi söyleyeyim, ‘böl ve yönet’ çok eski bir taktiğidir emperyalizmin. Kimlik politikalarını çok öne çıkararak, insanların aslında emekte, yaşam anlarında, emek derken ben emeği daha da genişletiyorum, sadece beyaz yakalılar değil, emek de çok çeşitlendi. Kimlik politikaları onu birbirine bağdaştırmadan böyle garip ayrılıklar ciddi bir şekilde bu sistem tarafından körükleniyor. İnsanlar bunu fark etti, Haziran’da. Çok ciddi bir empati kurdular. Bunlar sistemi korkutur, sadece Tayyip Erdoğan’ı değil. Bu çok ürkütücü bir şey sistem için. Bir de bunun enternasyonal bağlarını düşünün. Ben sistemin çok zorlandığını düşünüyorum. Onun için zorlandığı anda da saldırgan olacaktır. Öyledir bu iş. Bunun için hepimize kolay gelsin.


DUNYA

15

25 Mart 2014

Twitter’ın kapatılmasına eleştiriler sert oldu

Dünya Turu

Güney Afrika

Yolsuzluk iddiası

Türkiye’de Twitter’ın yasaklanması Dünya’da geniş yankı buldu. Türkiye’ye yönelik yapılan eleştiriler çok sert oldu, hükümetin bir an önce yanlışından dönmesi istendi. İletişim hakkının hiçbir şekilde sansürle, baskıyla durdurulmaya çalışılmasının kabul edilemeyeceği belirtildi. Twitter ise Türkiye kullanıcısının yanında olduklarını açıkladı.

ABd dışişleri bakanlığı sözcüsü jen psaki

Dünya oğuzhan özkan

Türkiye’de Başbakan’ın sözlerinden sonra Twitter’ın yasaklanması, Türkiye’nin yanı sıra Dünya’dan çok sert tepki çekti. Dünya basını, Avrupa Birliği, ABD ve Almanya’dan sert eleştiriler geldi. Ülkelerin yanı sıra Twitter’ın kurucusu da Türkiye’de kullanıcıların yanında olduğunu, hükümetin yaptığının kabul edilemez olduğunu söyledi. AMERİKA TWİTTER YASAĞINA KARŞI Amerikan Dışişleri Bakanlığı, Türkiye’deki Twitter yasağına açıkça karşı çıkarak, Türkiye hükümetinden de vatandaşlarına her tür-

lü sosyal paylaşım sitesine erişim hakkını sağlamasını istedi. Dışişleri Bakanlığı’ndan açıklama yapıldı. Açıklamada, “ABD, Türkiye’deki ifade özgürlüğünü desteklemekte ve özgür ifade hakkını çiğnemeye yönelik her türlü eyleme karşı çıkmaktadır. Türk hükümetine vatandaşlarının Twitter’a erişimini engellememesi ve tüm sosyal medya platformlarına özgürce erişimi sağlama çağrısı yapıyoruz. Bağımsız ve kısıtlanmamış bir medya, demokratik, açık toplumların bir esasıdır ve resmi şeffaflığı, hesap verebilirliği sağlamada hayatidir” denilerek Twitter’ın yasaklanmasının hem demokrasi hem de ekonomik algıya ters olduğu vurgulandı.

İNCELEME BAŞLATILDI Avrupa Konseyi Genel Sekreteri’nin sözcüsü Daniel Holtgen, “Türkiye’de Twitter üzerindeki örtülü yasak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ifade özgürlüğü [içtihatlarına] aykırıdır. Avrupa Konseyi [yasağın] yasal temelini incelemektedir” dedi. AB dijital stratejisti ise yasağı “yersiz, anlamsız ve ödlekçe” bulduğunu söyledi. HÜKÜMETLE GÖRÜŞECEĞİZ Almanya hükümeti Sözcü Yardımcısı Christiane Wirtz yaptığı açıklamada, “Herhangi bir biçimde iletişim yollarının yasaklanması ya da engellenmesi bizim ifade öz-

gürlüğü anlayışımızla bağdaşmaz” diyerek Türkiye hükümeti ile görüşmelerde belirtileceğini söyledi. Wirtz, “Bu engelleme Almanya’da serbest iletişimden anladığımızla uyum içinde değil” dedi. TWİTTER, TÜRKİYE HALKININ YANINDA Twitter yaptığı açıklamada, “Türkiye’deki servisine girişin yeniden sağlanacağını umut ediyoruz” dendi. Twitter’ın mesajı ise “Twitter’ın vazgeçilmez bir iletişim platformu olduğuna inanan Türkiye’deki kullanıcılarımızın yanında duruyoruz. Yakında platforma erişimin tamamen açılmasını umut ediyoruz” şeklinde oldu.

Kırım Rusya’ya Ukrayna AB’ye Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Kırım ve Sivastopol’un Rusya Federasyonu’na bağlanması ile ilgili anlaşmayı iki parlamentonun onayının ardından imzaladı. Böylece yasal süreç tamamlanarak Kırım resmen Rusya toprağı oldu. Putin imzaladığı bir başka kararla da Kırım Federal Bölgesi’nin oluşumunu sağladı ve Kremlin Kırım Federal Bölgesi Temsilciliğine Oleg Bulavintsev’i atadı. Rus lider Kırım’ın; Rusya yasal, ekonomik ve sosyal sistemine adaptasyonu için yapılması gereken çok iş olduğunu belirtti. Rusya’nın bölge sayısı 83’ten 85’e çıktı.

Ukrayna AB ile anlaştı Ukrayna’nın geçici Başbakan’ı Arseni Yatsenyuk, devrik Cumhurbaşkanı Viktor Yanukoviç’in kasım ayında imzalamayı reddettiği AB anlaşmasını imzaladı. Anlaşmayı AB’ye üye 28 ülkenin liderleri ve AB kurumlarının başkanları imzaladı. Ukrayna’yı AB’ye aday ülke olmaya yaklaştıran imzalar, Putin’in, Kırım’ı Rusya’ya bağlanmasını onaylamasının ardından atıldı. Anlaşma ile AB’ye siyasi ve ekonomik bakımdan yaklaşan Ukrayna, serbest ticaret anlaşmasını ise 25 Mayıs’taki başkanlık seçimlerinin ardından imzalamayı planlıyor. DÜNYA

Uçak hâlâ bulunamadı

Kimyasalların yarısı imha edildi Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) Suriye’deki kimyasal silah stokunun yaklaşık yarısının ülke dışına çıkarıldığını açıkladı. OPCW’nin açıklamasına göre geçen hafta Lazkiye limanından yapılan son iki sevkiyatla Suriye’deki en tehlikeli kimyasallar ülke dışına çıkarıldı. Şu ana kadar yapılan 10 sevkiyatla Suriye’deki tüm hardal gazı tasfiye edilmiş oldu. ABD ve Rusya arasında varılan anlaşma kapsamında Suriye’deki tüm kimyasal silah ve malzeme-

lerin 2014 yılının ilk yarısı sona ermeden ülkeden çıkarılması gerekiyor. Suriye’deki 12 farklı bölgedeki kimyasal malzeme Amerikan uyduları ve Çin gözetleme kameraları eşliğinde Rus kamyonları ile Lazkiye limanına taşınıyor. Danimarka ve Norveç bandıralı gemiler de kimyasal malzemenin İtalya’daki bir limana aktarılmasını sağlıyor. Daha sonra kimyasal silah ve malzemeler uluslararası sularda özel olarak hazırlanmış titanyum tanklarda yok edilecek. DÜNYA

Malezya Havayolları’na ait kayıp uçağa ait olduğu düşünülen iki parçayı arama çalışmaları devam ediyor. Uydu görüntülerinden tespit edilen ve uçak enkazına ait olabileceği düşünülen 24 ve 5 metrelik iki parça henüz Hint Okyanusu’nda bulunamadı. Kötü hava koşulları, fırtına ve büyük dalgalara karşın arama ekiplerinin çalışmaları devam ediyor. Avustralya deniz güvenlik birimi AMSA, 23 bin kilometre karelik bir alanda arama faaliyetlerini devam ettirdiklerini açıkladı.

AMSA sadece radar verileriyle yetinmediklerini, deneyimli uzmanların deniz yüzeyinde birebir arama yaptığını kaydetti. Mesafenin uzunluğu nedeniyle uçaklar sadece iki saat arama yapabiliyor. Kötü hava koşulları da uçuşları olumsuz etkiliyor. Aralarında Avustralya ve ABD’nin de bulunduğu birçok ülkenin katılımıyla yürütülen çalışmalarında, ticaret gemileri de yer alıyor. Çin’in bölgeye ek olarak toplam yedi donanma ve kurtarma gemisi daha göndereceği açıklandı. DÜNYA

Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma milyonlarca euroluk yolsuzluk suçlamasıyla karşı karşıya. Zuma hakkında suç duyurusunda bulunan ana muhalefetteki Demokratik İttifak, Zuma’nın evinin 16,5 milyon euro tutan yenileme masrafını hazineden karşıladığını iddia ediyor. İttifakın Gauteng Bölgesi Lideri, “Eğer herkes hukuk karşısında eşitse o zaman herkese aynı şekilde davranılır. Ben Cumhurbaşkanı Zuma’nın kişisel çıkar sağladığına ve bunun sonucunda Mimar Makhanya’nın bundan yararlandığını düşünüyorum. Bu yüzden bir ceza süreci başlamalıdır.” şeklinde konuştu. İddiaları 2 yıl süren soruşturmanın ardından Güney Afrika Yolsuzluk Müfettişi Thuli Madonsela, hazırladığı “Konfor Güvenliği” isimli raporda yer aldı. DÜNYA

İtalya

Ayrılık sesleri

İtalya’da Venedik kentinin de içinde bulunduğu Veneto bölgesi, Roma’dan bağımsızlık talebiyle referandum düzenleniyor. 21 Mart tarihine kadar süren oylama internet üzerinden yapıldı. Oylamanın bir resmiyeti bulunmuyor. Ancak çoğunluğun “evet” demesi durumunda, yerel yönetim, ayrılık sürecini resmen başlatmaya hazır olduğunu söylüyor.Yapılan son anketler, bölge halkının 3’te 2’sinin bağımsızlıktan yana olduğunu gösteriyor. Bağımısızlık talebinin temeli ise ekonomik. Ülkenin geri kalanına göre daha zengin olan kuzey, Roma’ya ödediği yüksek vergilerden şikayet ediyor. Bin yıldan uzun süre bağımsız bir devlet olarak varlığını sürdüren Venedik, 1866’da İtalya’ya bağlandı. İtalya’nın en zengin bölgelerinden biri olan Veneto’nun 5 milyon nüfusu bulunuyor. DÜNYA

Afganistan

Seçim saldırısı

Afganistan’ın Meymene kentindeki bir pazar yerinde düzenlenen intihar saldırısında 15 kişinin öldüğü, 27 kişinin yaralandığı açıklandı. Ölen ve yaralananların arasında kadın ve çocukların da bulunduğu belirtiliyor. Saldırıyı üstlenen olmadı. Bölge Valisi, intihar saldırısının motosikletle gerçekleştirildiğini, saldırıda ölen veya yaralanan herkesin sivil olduğunu aktardı. Başkanlık seçimleri yaklaşırken saldırının yapılması dikkat çekiyor. Bölgede Taliban militanlarının ve El Kaide ile bağlantılı olan Özbekistan İslami Hareketi’nin etkili olduğu biliniyor. Taliban daha önce medyaya yaptığı açıklamada, seçimi engelleyeceğini belirtmiş ve Afgan halkına “sandığı tamamen boykot edin ve oy vermeye giderek kendisinizi tehlikeye atmayın” çağrısında bulunmuştu. DÜNYA


YAKLASIMLAR

16

25 Mart 2014

İslamcılık çöker mi? - 2 OSMAN TİFTİKÇİ

Konu Ortadoğu olduğunda İslamcılık kavramı ön plana çıkıyor. Farklı saflarda tanımlanan İslami eğilimlerin davranışlarını kavramak için hali hazırda tanımlanan ifadeler bizi yanlışa götürüyor. Araştırmacı tarihçi Osman Tiftikçi İslamcılık’ı doğru algılayabilmek için farklı bir tanımlama getirerek konuya açıklık getirdiği yazısının ikinci bölümünü yayımlıyoruz.

yazdı

Bazı laik aydınlar cemaatlerin çağdışı kurumlar, tarihi geçmiş ortaçağ kurumları olduklarını yazıyorlar. Bu doğru değildir. Cemaatler İslam ülkelerindeki bağımlı kapitalist sistemin ürünüdürler. Müslüman Kardeşler 1928’de, Pakistan Cemaat-i İslamiyesi 1930’ların sonlarında kuruldu. Türkiye’deki dört büyük cemaat esas gelişimlerini 1960’lardan sonra sağladılar. Bu anlamda cemaatler “çağdaş” oluşumlardır. Feodal değil, kapitalist, emperyalist gericiliğin bir biçimidirler. Türkiyeli cemaatler emperyalizmin ve egemen sınıfların bütün kirli işlerine ortak olarak geliştiler ve geliştikçe yozlaştılar. Ekonomik güçlerini, sermayelerini Özal dönemlerinde ve sonrasında ama özellikle de AKP iktidarlarında gayrı meşru yolları da kullanarak geliştirdiler. Cemaatlerin çürümüşlüğü şimdilerde ortalığa saçılıyor. Ortaya saçılan sadece yapılan hırsızlıklar, yolsuzluklar değil. Cemaat çevrelerinin İslamcı aydınları, yazarları, milletvekilleri, bu çürümüşlüğü haklı ve İslama uygun gösterebilmek için, “olur ama bu kadar da olmaz” dedirten dini teoriler üretiyorlar. Örneğin bir zamanlar tirajı yüksek İslami kadın dergisi yayınlayarak ünlenen, hatta dinci bazı çevrelerin hışmına uğrayan Emine Şenlikoğlu, evlere istiflenmiş, rüşvet olarak alınmış milyarlarca paranın zekat olduğunu iddia ediyor. 1970’lerin sonlarında İslamcı görüşleri nedeniyle cemaatlerin hedef tahtası olan, olmadık hakaretlere uğrayan, şimdi ise dini konularda görüşü alınan bir fıkıhçı (İslam hukukçusu) mertebesine erişmiş olan Hayrettin Karaman, Bilal Erdoğan’ın vakfına tehditle,

ihale yolsuzluklarıyla toplanan haraçların, İslamiyete göre neden helal para olduğunu, büyük bir ciddiyetle tartışıyor. Karaman, evlere, ayakkabı kutularına saklanan bu paraların İslami dava için, hayırsever iş adamlarının, aldıkları ihaleler karşılığında yaptıkları “bağışlar” olduğunu savunuyor. Yani rüşvet veren sevap işlemiş, tehditle haraç alan da, İslami vakıf sahibi olduğu için, dine hizmet etmiş oluyor! Bu kadarına gerçekten pes doğrusu. Bir zamanlar insan hakları savunucularıyla, solcularla yanyana gördüğümüz Abdurrahman Dilipak, “selam ve dua” ile yolsuzlukların arkasında duruyor. Hırsızları, “şimdi falanca konuda kasetler gelecek, sıkı durun, tedbir alın” diye uyarıyor. Cemaatlerin dışında bir hareket olan, varlığını cemaatlerin İslami anlayışına karşı durmasına borçlu olan, Irak savaşları sırasında devrimci, antiemperyalist güçlere yakın duran Haksöz dergisi çevresi, Özgür-Der, cemaatlerin ve hırsızların içinde kayboldu. Şimdi AKP iktidarının gitmemesi için çırpınıyor. Verdiğimiz örnekler cemaat çevrelerinin önde gelen, belli bir saygınlığı olan isimleri. “Ötesini siz hesap edin” demek için sadece bunları örnek verdik. Herhangi bir yandaş gazeteye bakıldığında, cemaatlerin sözcülerinin çürümüşlüğe, yolsuzluğa sahip çıkmak, minareye en uygun kılıfı bulmak için nasıl didindikleri görülebilir. Fakat Türkiye’deki cemaatlerin ve İslami çevrelerin siyasi iktidardaki başarısızlıklarına, emperyalizmin dayattıkları dışında hiç bir ekonomik, toplumsal proje üretememelerine, ortalığa saçılan pisliklere bakarak, cemaatlerin sonunun geldiğine hükmetmek

yanlıştır. Çünkü cemaatleri yaratan emperyalizme bağımlı kapitalist düzendir. Bu sistem İslam ülkelerinde bu tür yapıları sürekli yeniden üretmektedir. Bundan sonra emperyalizm ve egemen sınıflar cemaatlere yeniden bir çeki düzen vermeye çalışacaklar, onların tekrar işlevsel hale gelebilmesi için uğraşacak, bu arada muhtemelen ekonomik güçlerini, ideolojik etkilerini biraz tırpanlayacaklar. Özellikle de Batı karşıtı söylem ve eğilimler yok edilmek istenecektir. Ama başka ihtimaller de var. Yeni İslami oluşumlar ortaya çıkabilir. Cemaatler mevcut halleriyle başsız ve dağınık görünüyorlar. Örneğin İskenderpaşa ve Süleymancılar, güçlü yeni lider çıkaramıyorlar. Nurcu “ağabeyler” ciddi bir varlık gösteremeyip Gülen’in gölgesinde kalıyorlar. İslami camianın eskilerden kalma en önemli ismi Mahmut Ustaosmanoğlu yaşlandı ve İsmailağa cemaatinin bütünlüğünü bile muhafaza edemedi. Bunların dindar kitle nezdinde de prestij kaybettikleri açık. Cemaatlerin ve İslami hareketin taşıdığı olumsuzluklar, yaşadığı tıkanıklıklar, Türkiye’de yeni dini oluşum ve anlayışları ortaya çıkarabilir. Yani mevcut çöküş görüntüsü, bir yanıyla da yeni başlangıçların habercisi olabilir. Bunun İslam ülkelerinde ve Türkiye’de örnekleri bol. Örneğin Mısır’da Müslüman Kardeşlerin Nasır karşısındaki başarısızlıkları Suudi kökenli Selefi hareket için varlık sebebi oldu. Bu arada Müslüman Kardeşlerden bir çok yeni İslami örgüt doğdu. Türkiye’de 1960’ların başında neredeyse sadece Nurcular ve Süleymancılar vardı. Ama M. Zahit Kotku’nun İskenderpaşa cemaati özellikle MNP-MSP deneyimiyle

hepsini geride bıraktı. 1960’ların sonlarında cemaat dinciliğine karşı o zamana kadar Türkiye’de olmayan Tevhidi hareket ortaya çıktı. Gülen örgütlenmesi esas olarak 1990’lı yıllardan itibaren gelişti. Bu örnekler dini hareketleri, cemaatleri, mevcut emperyalizme bağımlı sistemlerin tekrar tekrar ürettiğini gösterir. Dolayısıyla cemaatlerin, dini gericiliğin ortadan kalkması bir sistem sorunudur. Emperyalizme bağımlı kapitalist sistem içinde çözülebilecek bir sorun değildir. İslamcılık İslamcılık kavramı Türkiye’de özellikle sol, laik çevreler tarafından bilimsel içeğine uygun bir anlamda kullanılmamaktadır. Fakat yazıyı uzatmamak için bunun tartışmasına girmeyeceğiz. Genel olarak söylemek gerekirse AKP İslamcı değildir, Camaatler İslamcı değildir, resmi dini

İslam olan devlet yönetimleri, El Kaide ve benzeri yapılanmalar İslamcı değildir. Türkiye’de Antikapitalist Müslümanlar, Devrimci Müslümanlar gibi çevreler İslamcılık kategorisi içinde sayılabilir. Bunlar İslamı ezilen kesimler açısından yorumlayan bir anlayışa sahiptirler. Bu anlayış, sola devrimcilere yakın durmakta, hatta birlikte davranmaktadır. Bu anlayışın mevcut sistem ve Türkiye’deki sınıflar mücadelesi içinde gelişip güçlenmesi çok zor görünüyor. Çünkü söylemlerinin, tahlillerinin özü, orijinali bilimsel haliyle Türkiye sol hareketinde var. Yoksulların, ezilenlerin mücadelesi uzun yıllardan beri sosyalist mücadele biçimini almış ve kök salmış durumda. Eğer 20. yüzyılın başlarında, sosyalizmin bilinmediği, mevcut tarihi birikime, mücadele deneyimine, ödenen bedellere sahip olunmadığı koşullarda yaşıyor olsaydık durum farklı olabilirdi. Özetle Türkiye’de ezilen sömürülen, horlanan, dini, etnik, cinsel nedenlerle aşağılanan kitleler harekete geçtiklerinde İslami bir siyasete değil, sola giderler. Bu anlayışın Türkiye’deki demokratik hareket içinde gelişebilmesinin zorluğunun yanısıra, cemaatlerin ve resmi İslamın et-

kisi altında bulunan dindar kitle içinde gelişebilmesi de çok zor görünmektedir. Çünkü ikisi arasında kan uyuşmazlığı vardır. Kan uyuşmazlığından kastımız sınıfsal farklılıktır. Cemaatlerin tepesi holding sahibi haline gelmiş dini önderlerden, gövdesi ise küçük ve orta mülk sahipleriyle, bunların etkileyebildiği emekçi kitlelerden oluşmaktadır. Bu nedenle bu hareket sola, sol söylemlere karşı öldüresiye tepkilidir. İslamcı hareket ise şu anki haliyle yoksullara, işçilere, sola yakın, bazan da sola ait söylemlerle sesini duyurmaya çalışmaktadır. Bu anlayışın önemli bir özelliği de sol harekete, demokratik harekete belli ölçülerde bağımlı olmasıdır. En azından şimdilik durum böyledir. Bu anlayış demokratik, laik hareket içinde ve çoğu zaman onun aracılığıyla sesini duyurabilmektedir. Bu İslamcı anlayış da var olmaya devam edecektir. Hatta, alternatif iftar sofraları, Gezi direnişi gibi olaylarda, dini gericiliğe karşı kendi gücünün çok üzerinde ideolojik, siyasi işleri de tekrarlamaya adaydır. Osman Tiftikçi tiftikciosman@gmail.com

Twitter’ın değil diktatörün kökünü kazıyacak bir güç var: HALK

EDA DERYA TOPER

Erdoğan’ın “Twitter’ı mivitırı kapatacağız” sözleri kendi iktidarının kökünü kazıyacak gibi görünüyor. Twitter kullanıcılarında Başbakan’ın arzu ettiği etkiyi yaratmayan yasak, tam aksine halkın öfkesini daha da perçinledi. Genç-Der temsilcisi Eda Derya Toper, halkın Başbakan’ın yasağına tam da Başbakan’ın yasakladığı yerden nasıl karşılık verdiğini anlatıyor.

yazdı

Gezi Direnişiyle ana akım medyanın engellenmesi üzerine halk kendi haberleşme kanalını oluşturdu, Twitter’da 140 karaktere derdini sığdırdı. Bu süreçte Twitter “hadi takipleşelim ağı” olmaktan çıktı, meydanlarda politikleşen halk sosyal medyayı da politikleştirdi, Twitter’da yazılan her söz bir sloganı oluşturdu. Başbakan’ın dediğinin aksine halk Twitter’dan örgütlenmedi meydanlarda haberleşme ağı oluşturdu, dünyanın öbür ucuna sesini duyurdu. AKP Gezi Direnişi’nde de sosyal medyayı yasaklamaktan bahsediyordu ama harekete geçmemişti. Ta ki AKP Hükümeti’nin hırsızlıkları, Başbakan’ın sıfırlayamadığı paraları ortaya çıkıncaya kadar... Diktatör ancak twitter’ı kapatır, halk diktatörü Başbakan diktatörlüğü gövdesini siper etmek olarak ele almaya

çalıştı. Ancak, halkın düşünce özgürlüğüne bile el koymaya çalışmak diktatörlük değil midir? Bilgisayar başında gençlik istiyoruz demiyor muydu? Şimdi Twitter’ı kapatmak ne oluyor? Başbakan seçimler yaklaşırken sırf kendi hırsızlığının üstünü örtmek adına halkın düşüncesine kadar yasaklar dizisi oluşturmaya hazır. Çünkü Başbakan’ın korktuğu başına geldi. Sadece evde tuttuğu 30 milyon euroları ortaya çıktı. Hırsız olduğu gerçeği yayıldı bir kere. Sosyal ağdan yaygınlaştırıldı. Sosyal ağ yandaş medya gibi işlemedi. Yolsuzlukların üstünü örtmedi, gün yüzüne çıkardı. Çünkü halkın alternatif medyasıydı, halk duyurdu. Kapitalizm yararına işleyen teknoloji Gezi’den bu yana halkın yararına işlemeye başladı. Twitter’ın kökünü kazımak bu pisliği örtmez Başbakan Başbakanın Bursa’da “twitterın

mwitterın kökünü kazıyacağız” demesinin ardından akşam twitter kapatıldı, ancak bir süreliğine. DNS ayarları değiştirilerek halk Twitter’a yine girebildi. Hatta kendi partilileri bu yasağı deldi. Cumhurbaşkanı Twitter’dan topyekün engelin teknik olarak zaten mümkün olmadığını ve tamamen kapatılmasının tasvip edilemeceğinden bahsetti. Bülent Arınç yasağı delen ilk isimlerden oldu. Melih Gökçek Twitter’dan facebook sayfasını duyurdu, İstanbul mitingine çağrı yaptı. Cumhurbaşkanı Gül’ün dediği gibi böyle bir engel mümkün değildir. Açıktan halkın düşüncesine engel koymaya çalışırken AKP’li vekillerin bile hala Twitter’dan cevap üretmeye çalıştığını görüyoruz. Biber gazınıza, jopunuza, TOMA’nıza karşı dimdik durmuş bir halktan, uyanan bir halktan söz ediyoruz. Şimdi “gaz yedik, jop yedik haram yemedik” diye haykıran bir halk

Twitter’dan bile susuturulamaz. Mahkemelerin twitter yasağını onaylaması hukuksuzluktur Twitter’ın bir süreliğine kapatılması üzerine Başbakanlık Basın Müşavirliği’nden açıklama geldi. Açıklamaya göre vatandaşların bazı linklerin kaldırılmasına ilişkin mahkeme kararı alınmış, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı gerekli girişimlerde bulunmuş ancak Twitter yetkilileri bu taleplere duyarsız kalmış. Bu yüzden vatandaşlarımızın mağduriyetini gidermek için başka çare kalmadığından Twitter’a erişimin engellenmiş. Açıkça hukuksuz yollara başvurarak, “başka çare kalmadı” diyerek Başbakan’a ters düşen her fikri engellemek adına topyekün Twitter’ı kapatmaktan söz ediliyor. AKP, Gözde Kansu dekolte giydiği için işten çıkartıldığında savunma olarak ‘düşünce özgürlüğü’ dememiş miydi? Bu argüman-

larla kendi savunmanızı yaparken halkın düşünce özgürlüğünü “hukuksuzca” engelleyemezsiniz. ‘BAĞZI’ linklerin engellenmesi için mahkemeye başvurmak düşünce özgürlüğünü kısıtlamaktır. Mahkemenin bunu onaylaması hukusuzluktur! AKP’yi photoshoplu miting fotoğrafları kurtaramayacak Gel gelelim AKP’den Twitter’ın kapatılması üzerine açıklamalar çok gecikmedi. AKP Ankara Milletvekili Yalçın Akdoğan yasaklama değil engelleme olduğundan, Orman ve Su Işleri Bakanı Veysel Eroğlu seçimlerin huzurlu geçmesi için kapatıldığından, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tedbir amaçlı erişimin engellendiğinden yasakçı zihniyetten kaynaklanmadığından bahsetti. AKP açıktan hırsızlıklarının gün yüzüne çıkmasıyla beraber bunun seçimleri etkilemesinden korkuyor. Çünkü AKP’yi seçim öncesi gerçekleştirdiği photoshoplu fotoğrafları kurtarmayacak. Twitter’dan halka karşı cevap üretse de ürettiği cevaplar TT’ye girse de hırsızlıklarının üstü örtülemeyecek. Başbakan diktatör olmadığını sandıkla da ilişkilendirse de bu yolsuzluğunun

seçim dönemini etkilemesinden korktuğu bariz ortada. Burası Anayasa Cumhuriyetidir Başbakan twitter üzerine yaptığı son açıklamada ise buranın Muz Cumhuriyeti olmadığından bahsediyor. Evet burası muz cumhuriyeti değildir. Anayasa Cumhuriyeti’dir. Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Thorbjorn Jagland’ın sözcüsü Daniel Holtgen’in de dediği gibi “Türkiye’de Twitter üzerindeki örtülü yasak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ifade özgürlüğüne aykırıdır”. Anayasa’ya aykırıdır. Başbakan ‘başörtülü bacıma saldırdılar’ yalanının tutmadığının farkına varmalı ve Twitter’ın kapatılması üzerine türlü türlü yalan uydurma işine girişmemelidir. Herşey ortada, hırsızlıklar ortada. Halkın gücü karşısında hiçbir diktatör duramaz. Burası muz cumhuriyeti olmadığı için kafaya göre ifade özgürlüğü engellenemez. Halk nasıl ki Gezi Parkı’nı aldı, Twitter yasağını da deldi. Başbakan Twitter’ın kökünü kazısın, halk diktatörün kökünü kazıyacak. Eda Derya Toper Genç-Der Temsilcisi


YAKLASIMLAR

17

25 Mart 2014

Solun ortak adayından şeffaflık dersi Başkentte, Türkiye Komünist Partisi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi, Emekçi Hareket Partisi ve Halkevleri yıllar sonra ilk kez ortak bir sol aday ile seçime giriyor. Adayları, eski TMMOB başkanlarından, Emek Platformu Sözcüsü Kaya Güvenç. Dün yaptığımız sohbette Güvenç, ortak aday platformu tarafından önerilen teklifi kabul etme gerekçesini,“Uzun zamandan beri sermaye çevrelerinin Türkiye için arzu ettiği şey sağa kaymış bir siyaset. Üç büyük partinin adayının da kökeni aynı: MHP. Biz de bu sefer aykırı bir aday çıkaralım dedik. Şu anda ortaya çıkmış olan siyasi belirsizlik nedeniyle, emekçi sınıfların ortak politika ve ortak aday çıkarabilmesi daha da önemli hale geldi” şeklinde aktarıyor. Projemiz ‘insan’ Adaylara yöneltilen en popüler soru: Projeniz ne? Anka-

ra’ya ne vaat ediyorsunuz?.. Kaya Güvenç, tereddütsüz “İnsan!” deyip ekliyor: “Ankara’nın emekçi halkının sorunlarını dile getirmek ve yine halkla beraber bunları çözmek için aday olduk. Halkın daha güzel bir ortamda yaşamaya hakkı var. Yayalar trafikte korkmayacak, insanlar sularını içerken rahat olacak, otobüslere binerken ıstırap çekmeyecekler. Bunları yapmak için de halkın en küçük birimlerden başlayarak örgütlenmesine ve belediyenin uygulamaları için söz ve karar sahibi olmasına yönelik bir anlayış içindeyiz.” CHP’nin aday tercihine kişisel eleştirileri olsa da, seçim kampanyasında hedefine sadece iktidar partisini koymuş durumda: “Temel hedefimiz AKP’yi bu seçimde geriletmek. CHP ile değil AKP ile mücadele ediyoruz.” Peki ya sloganları?.. “Çare Biz, Kendimiz!”

‘Rantçılara’ karşı ‘Geziciler’ Güvenç, 21 Ocak’ta adaylığını açıklamasından bu yana geçen iki aylık süreçte sendika, meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütlerinden 30’unu ziyaret etti. Beş üniversite kampusunda öğrencilerle buluştu. Üniversiteler salonlarını solun ortak adayına açmayınca, kimi gün bahçede çimler üzerinde, kimi gün yağmur altında gerçekleştirdi buluşmalarını. Kampanyasında, “Haziran Hareketi” dediği Gezi Parkı Direnişi’nin etkisi hissediliyor. “Ankara’yı Gezicilere teslim etmeyeceğiz” diyen AKP’li başkan Melih Gökçek’e karşı sloganları da belli: “Ankara’yı rantçılara teslim etmeyeceğiz!” Parayla değil emekle Adaylık teklifini tek şartla kabul etmiş. Herkes taşın altına elini koyacak! Koşul kabul edilmiş. Her

gittiği yerde yanında platform bileşenleri TKP, ÖDP, EHP ve Halkevleri yöneticileri ve gönüllüleri var. Yüzlerce gönüllü de okul ya da iş çıkışlarında bildiri dağıtıp, afiş asıyor. ‘Parayla değil insan emeğiyle yapılıyor her şey’ Güvenç’in kampanyasının siyasetçilere örnek olması gereken çok önemli bir yönü daha var: Şeffaflık. Seçimden bir gün sonra “21 Ocak’tan bugüne kadar biz toplam şu kadar para harcadık” diyerek kampanya bütçesini kamuoyu ile paylaşacak. Seçimlere bir hafta kala, toplam iki ayda harcadıkları bütçe belli: “30 bin lira!” Matbaa, afişler ve kullanılan arabanın benzin parası… *** Yetmişine merdiven dayayan Güvenç, Çubuk’ta katıldığı bir halk toplantısını,“Benim dışımdaki katılımcıların yaş orta-

UTKU ÇAKIRÖZER yazdı

Yerel seçimlerin tamamlanmasına 1 haftandan az bir süre kaldı. Burjuva siyasetçileri arkalarına sermayeyi, önlerine rantı katmış içi boş laflarla insanlardan oy talep ediyorlar. Ankara’da ise projesi insan olan bir aday var. Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer Ankara’nın ortak sol adayı Kaya Güvenç’i yazdı.

Adaylık teklifini tek şartla kabul etmiş. Herkes taşın altına elini koyacak! Koşul kabul edilmiş. Her gittiği yerde yanında platform bileşenleri TKP, ÖDP, EHP ve Halkevleri yöneticileri ve gönüllüleri var. Yüzlerce gönüllü de okul ya da iş çıkışlarında bildiri dağıtıp, afiş asıyor.

laması 20’ydi” diye keyifle aktardıktan sonra şöyle bitiriyor: “Solun ortak bir aday çıkarabilmesi bundan sonrası için de önemli bir fırsat yaratmış durumda. Bu kampanyada görev alan bu gençler Türkiye’de sol hareketin geleceğini oluşturacak kadrolardır…” . Utku Çakırözer Cumhuriyet Gazetesi yazarı

İyi Kötü Çirkin ELİF KARAN

İyi

Cengiz Çandar Radikal

Çandar Başbakan’ın neden Twitter’ı yasakladığını yâda yasaklamak zorunda kaldığını yalın bir dille, bir çırpıda anlatıveriyor. “Empatiye” çağırıyor ama altını çiziyor: “Sempatiye gerek yok”. Çandar: “Böyle bir ülkede, tapelere gerek kalmaz. Böyle olmayan bir ülkede ise tapeler dolaşıma girer ve yolsuzluk soruşturmasını örtbas etmek ve bu sayede iktidarda kalabilmek için, Twitter da dâhil olmak üzere, kamusal özgürlük alanlarını ‘kapatmak’tan başka çare kalmaz… Koyduğu yasaklar anında çiğnenen ve kendisiyle alay edilmeye başlanan, kendisini içte ve dışta ‘gülünç’ hale getirmiş birisinden ‘diktatör’ de olmaz, ‘güçlü’ lider de…

Kötü

Engin Ardıç Sabah

Ardıç, White boy adlı yazısında, AKP’li olmayan herkesi aynı kefeye koyuyor, klasik CHP’li, ulusalcı muamelesi yapıyor. Yetmiyor, elit olmakla, halkı küçümsemekle, yani Başbakan kürsülerden neyin nağralarını atıyorsa benzer bir üslupla saldırarak suçluyor. Halkın 8 evladını AKP polisinin şiddetine kurban verdiği konusu bile değil: “Sosyalist geçinenleri vardır, herhalde Türkiye’de sosyalizmi Fransız halkıylakuracaklardır. “Halkın yarısının oyunu almış iktidar gitsin, halk iktidarı kurulsun”diyen şaşkınlar da bunların arasından çıkar...Bunların liberal maskesi takanları elbette birtakım liberal reformlar isterler.Lakin istedikleri bunun “alafranga bir kadro” tarafından yapılmasıdır.Yani, hükümet on iki senede birtakım işler yapmıştır ama keşke Müslüman olmasaydı!

Çirkin

Vehbi Dinçcan Güneş

Twitter yasaklanır, AKP halkın üzerindeki baskısını arttırır, Dinçcan ise ölen asker ve polisler için niye tweet atılmadığı eleştirir. Dinçcan: “Biriniz de mübarek bu koyduğunuz tepkinin yarısını şehitler için koysaydınız ya dedik diye ağızlara alınmayacak laflarla hakarete vardırdılar işi…Terbiye sınırlarını aşarak… İşte Twitter’da da aynısını yaptılar, bu son derece yüzyılımızın güzel bir haberleşme alanını hakaret topuna çevirdiler. Bide yumurta kafa ile kendilerini gizlediler ortaya çıktıkları durumlarda da; “Ben değildim o. Benim hesabıma girmişler” kıvırmaları ile ağızlarına geleni söylediler… Yani bu hoş mu?

günlüğü İlker Eraslan

Berkin Hewsel’de yaşıyor! EVRENSEL Öztürk Polat Rivayete göre; Milattan önce 6000’li yıllarda Nusaybin’den İranî güçlerin önünden kaçıp Diyarbakır’a sığınan kırk bin insan şehre alınmayıp, Diyarbakır’ın dışında, Dicle Nehri kıyısında bir coğrafyada iskâna zorunlu tutulur. Zulümden kaçarak Diyarbakır’a sığınan insanlar bölge halkı tarafından dışlanmış ve kendilerine Arapça’da hor görülen, aşağılanan anlamı taşıyan “Efsel” adı verilmiş. Hayatta kalabilmek için tarımla uğraşmaya başlayan Efsellerin, işlediği topraklar Diyarbakır’ın tarımsal zenginliğine hayat veren Esfel Bahçelerini inşa eder. Zamanla Efseller Mezopotam-

ya’nın renklerinden birisi olup yöreye entegre olunca Efsel Bahçeleri ismi de yörede isim değiştirerek“Hewsel Bahçeleri”olarak anılmaya başlar. Yaklaşık sekiz bin yıllık geçmişi olan ve içinde 100’den fazla kuş türünün yaşadığı doğa harikası Hewsel Bahçeleri, kimi Musevî ve İsevî yazarlarca kutsal mekân olarak kabul görür. *** Dicle’nin asırlardır çağıldayan sesine şahit olmuş, savaşlara tanıklık etmiş, onlarca uygarlığa kucak açmış yorgun coğrafya, AKP Hükümeti’nin ranta dönük Neoliberal ekonomi politikalarına kurban edilmek istendi. Dicle Vadisi’ne yapılmak istenen Hidroelektrik Santrali (HES) Projesi inşaatı için Hewsel Bahçeleri’ndenbaşlayan çevre katliamı, 7 bin ağacın katledilmesi ile başladı. Hewsel Bahçeleri üzerinden hayata geçirilen ekoloji katliamıyla ulaşılmak istenen asıl hedef: Adına

onlarca türkü yazılan Dicle Vadisi’ni talan etmekti. Mezopotamya Ekoloji Hareketi adı altında örgütlenen Kürdistan Halklarının, başlattığı haklı direnişi, Diyarbakır’daki çevre katliamını durdurduğu gibi AKP Hükümeti’nin baştan ölü doğmuş rantsal politikalarının Kürdistan coğrafyası için yok hükmünde olduğunu bir kere daha Ankara’nın yüzüne çarptı. *** Gezi Direnişi’nde elde ettiği deneyimle Dicle Vadisi’ni yok olmaktan kurtaran Kürdistan Halklarının mücadelesi sadece çevre katliamına bir karşı duruş değil, mevcut siyasal iktidarın savaş uçaklarıyla, tanklarıyla, panzerleriyle uygulamaya koyduğu ama bir türlü başarılı olamadığı bölgeyi insansızlaştırma harekâtını durdurmaya yönelik bir eylem, dolayısıyla yaşamı savunma refleksidir. Asırlar boyunca onlarca uygarlığa ev sahipliği yapan Mezopotamya’da, bugünlerde hükümet eliyle

yok edilmek istenen kültür mirasını sahiplenen yöre halkları, tarihin üzerine beton dökmek isteyen AKP iktidarının yozlaşmış çevre katliamı politikalarının yanı sıra ret ve inkâr zihniyetinin üzerine beton döktüler. Hükümetin; Gezi Parkı ve ODTÜ’ de yarattığı tahribat bize gösteriyor ki AKP, doğayı oluşturan bileşenlere karşı açıkça bir düşmanlık besleyerek ekosistemi nemalanmak istediği meta olarak algılıyor. AKP’ye karşı Hewsel Bahçelerinde halkların kazandığı zafer; Gezi Direnişi’nde yaşamını yitiren Berkin ve ağabeylerinin kazanımı olarak direniş tarihindeki yerini aldı. *** Bir kere daha gördük ki; Dicle özgür aktığı sürece, Hewsel yaşadığı sürece Berkin de yaşayacak…

Bu hafta twitter’a vurulan “büyük darbe” ters etki yaratıp ona can verdi. Seksenli yaşlardaki teyzelerden, daha önce kullanmayan ünlülere herkes bariyerleri aşıp hesaplar açtı. Milyonlarca tweet atıldı, Dünya TT’sine nerdeyse komple dolduracak şekilde girildi, Hollywood sanatçıları dahil bir sürü ülkeden insanlar destek verdi. IP engelinin devreye girdiği ikinci aşamada bile VPN vb. komplike şeyleri bilgisayarı normalde sırf Google üzerinden kullanabilen insanlar hızla çözdü. Sonra yine anlık gündem takibi başladı. @NejlaKoker Twitter da olmaktan mutluluk duyuyorum...Yasakları delmek için 83 yaşında Twitter çı oldum. @aethewulf 22 Mar Bir twittera girmek için hükümeti değiştirmekten başka yol kalmazsa o zaman hükümet değişir. @brudermartin Hotspot Shield il olsun @istiklalAkarsu Kahvede akşama kadar okey oynayan amcalar bile tape bekliyor, altın gününde 2 kilo kısır yiyen teyzeler bile tape bekliyor, ülke kenetlendi. @kutup_zencisi lan biz sabırsızlıkla ‘game of thrones’un, ‘breaking bad’in yeni bölümünü bekleyen insanlardık, ne ara tape manyağı olduk, yol gözlüyoruz... @halukbilginer_ Yasaklanmasaydı hiç gelesim yoktu...


KULTUR-SANAT

18

25 Mart 2014

İFF için geri sayım başladı

Bu sene 5-20 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek olan İstanbul Film Festivali için geri sayım başladı. 20’den fazla bölümde toplamda 200’den fazla filmin gösterileceği festival, geçtiğimiz senelerden farklı olarak toplamda 8 salonda seyirci ile buluşacak. Festivalden 11 filmi sizin için derledik.

Düğün Dernek Yönetmen: Selçuk Aydemir Oyuncular: Ahmet Kural, Murat Cemcir, Rasim Öztekin tür: Komedi

Vizyona girdiğinden beri 6.653.980 kişilik izleyici rekoruyla adından söz ettiren Düğün Dernek 30 dakikalık uzatmasıyla tekrar vizyonda.

Ammar Yönetmen: Özgür Bakar Oyuncular: Duygu Paracıkoğlu, Dilşah Demir tür: Gerilim, Korku

İSTANBUL sara kürkçügil

olağanüstü ilginç bir deneme belge- 6)Kefaret sel film. “Avrupadan dört sesli bir ağıt, 8 ve Bu sene 5-20 Nisan tarihleri 16 mm buluntu videoların zekice arasında düzenlenecek olan 3 )Elyazmaları Yanmaz ve melankolik bir tınıyla birleştiği İstanbul Film Festivali için geri sa- 2013 Cannes FIPRESCI Belirli bu filmcikte, 1975’te Portekiz’de yım başladı. 20’den fazla bölümde Bir Bakış Ödülü alan Elyazmaları bir çocuk annesiyle babasına mektoplamda 200’den fazla filmin gös- Yanmaz, İran rejiminin 21 yazar ve tup yazıyor; 2011’de Milano’da yaşterileceği festival, geçtiğimiz seneler- gazeteciye suikast planladığı 1995 lı bir adam, ilk awşkını anımsıyor; den farklı olarak toplamda 8 salonda yılında yaşanan gerçek olaylardan 2012’de Paris’te bir adam minicik seyirci ile buluşacak. Sinefilleri doyu- yola çıkarak çekildi. Filmde, yönet- kızıyla söyleşiyor; 1977’de ise bir racak filmlerin yanı sıra söyleşiler, si- men Muhammed Rasulof, İran’da gelin isyan bayrağını kaldırıyor. nema dersleri ve atölye çalışmaları da uygulanan sansürü, zulmü ve otoriyine festival kapsamında yer alacak. ter rejimi, İran’da bir aydın ve siyasi 7) Ida tutuklu olarak yattığı hapishanede Polonya’da Nazi işgali ile Holoİşte Kaçırılmaması Gereken 11 Film anılarını gizlice kâğıda aktaran yazar kost’un acı izlerini süren bir hikâ1)Gölgedeki Yabancı yedir. Londra, Les Arcs, Gdynia Kasra üzerinden anlatıyor. 2013’ün en iyi 50 filmi listemin zirve Varşova film festivallerinden en vesindeki yıldız. Fransız yönetmen 4) Tom Çiftlikte iyi film, Toronto’da ise FIPRESCI Alain Guiraudie’nin son filmi Gölde- Venedik’te FIPRESCI ödülü alan Ödülü’nü alan Ida, ayrıca Les Arki Yabancı, ölüm, cinsellik, eşcinsel filmde Dolan yine farklı bir film cs Film Festivali’nde her iki başrol kültürü ve dostluk kavramlarına yak- türünü deniyor. Xavier Dolan’ın oyuncusu Agata Kulesza ve Agata laşımıyla hem izleyicilerden hem de “MK2–40.Yıl’’ kapsamında yine Trzebuchowska’ya da en iyi kaeleştirmenlerden büyük övgü topladı. festival programında yer alan bir dın oyuncu ödüllerini kazandırdı. Hitchcockvari bir cinayet gizemi et- önceki filmi Laurence Anyways de 1960’larda Polonya’da geçen, son rafında kurgulanan filmin tamamı Cannes’dan ödülle dönmüştü. derece çarpıcı görüntüleriyle dikbir yaz mevsiminde, bir çıplaklar kat çeken siyah–beyaz film, genç plajında geçiyor. 5) Ben Kendim ve Annem rahibe adayı Anna’nın son yeminini Alışılmadık bir büyüme ve neşeli bir etmeden hemen önce aslında Yahu2 ) Oyunculuk egzersizi özyaşam öyküsü olan Ben, Kendim di olduğunu öğrenmesiyle değişen Adından da anlaşılacağı gibi oyun- ve Annem, Fransız sahne sanatçısı hayatını anlatıyor. culuk öğrencilerine yönelik bir eg- Guillaume Gallienne yıllardır sahzersizin filmi. Oyunculara Rus şair neye koyduğu tek kişilik gösterisini 8)Scola Fellini’yi Anlatıyor ve filozof Vladimir Solovyov’un Üç beyaz perdeye uyarlıyor. Hep kız Bir ustanın diğer bir ustayla dostKonuşma adlı yapıtını uyarlayarak çocuğu istemiş olmasına rağmen üç luğunu anlatması sinemada çok verir ve doğaçlamalarla bu yapıtı oğlu olan annesinin zamanla Guilla- rastlanmıyor. Ettore Scola Fellioynamalarını talep eder. Hem hayat ume’u kendi kendini eşcinsel olarak ni’yi Anlatıyor ise tam da böyle hem de felsefe ve oyunculuk üzerine varsaymaya başlamasını konu alıyor. bir film. Hem çok yakın dost hem

de iki meslektaş olan usta Federico Fellini’yle 8 kez Cannes’da yarışma başarısını gösteren efsane Ettore Scola’nın dostlukları beyazperdeye yansıyor. 9)Körlük Görme duyusunu kaybeden bir kadının aklını da kaybetmemek için gerçekliğe sıkı sıkı sarılma mücadelesini işleyen gerilimli olduğu kadar mizah unsurlarını da kullanan bir dram. Yalnızca görme hakkında değil yazma ve yalnızlık üzerine bir film de olan Körlük, Sundance’de senaryo ödülü kazandı. 10)Nükleer Santral İşçi sınıfının dramını bir yasak aşk üzerinden anlatıyor. Film Viyana Film Festivali’nde FIPRESCI ödülünü almıştı. Gary çabuk öğrenen akıllı bir gençtir ve iş hayatına atılırken kendisini bir nükleer santralde çalışırken bulur. 11)BEN O DEĞİLİM Sekizinci Roma Uluslararası Film Festivali’nde Tayfun Pirselimoğlu’na en iyi senaryo ödülünü kazandıran Ben O Değilim, festivalin Altın Lale ulusal yarışma bölümünde yer alıyor. Başrolde ise geçtiğimiz senenin yıldız oyuncularından Ercan Kesal yer alıyor. Film şimdiden festivalin en dikkat çeken filmlerinden biri olacağa benziyor.

Skati yeniden ışınlanacak Tüm dünyada izlenme rekorları kıran şimdiye kadar 6 filmi çekilmiş olan efsanevi Star Wars filmleri bir kez daha çekiliyor. Çıktığı yıllardan itibaren yaratıcı kurgusu, olay akışı ve efektleriyle 7’den 70’ e herkesin ilgisini çeken film meraklılarına büyük bür müjdeyle yeniden geliyor.Yapımcı firmalar Disney ve Lucasfilm, çekimlere Mayıs ayında İngiltere’de başlanacağını açıkladı. Filmde olaylar 1983 yapımı serinin altıncı filmi olarak bilinen “Return of the Jedi (Je-

di’nin Dönüşü)”ın 30 yıl sonrasında yeniden gerçekleşecek. Yapımcı, yapımda yeni genç isimlerin yanısıra tanıdık yüzlerin de rol alacağı açıklandı. Bu açıklama yıllar önceki üçlemede oynayan Mark Hammil, Harrison Ford ve Carrie Fisher’ın de yedinci bölümde rol alabilecekleri iddialarını gündeme getirdi. Star Wars hayranlarının heyecanlı bekleyişleri şimdiden başladı. Filmin kalitesiyle ilgili tartışmalar ise merak konusu olmuş durumda. KÜLTÜR SANAT

Feride ve arkadaşları haftasonunu bir dağ evinde geçirmeye karar verirler. Fakat plana sonrada dahil olan Canan ile işler tam bir kabusa dönüşür.

Non-Stop Yönetmen: Jaume ColletSerra Oyuncular: Liam Neeson, Julianne Moore Tür: Gerilim

Havada geçen aksiyon dolu bir macera. 146 yolcunun ve 146’sınında şüpheli olduğu bir film. Gerilimin hat safasında ve her an heycan verici.

Garez Yeniden Mi Çekiliyor?

Uzakdoğu yapımı Ju-on filminin yeniden çevrimi olan ‘Garez’, gösterime girdiği yıl, uzakdoğu etkilenimli Hollywood tandanslı yeniden çevrimlerine ön ayak olmuştu. 2006 yılında, seriye bir de devam filmi eklenirken; kısa sürede serinin video arenasındaki projeleri de piyasaya sürüldü. Geçtiğimiz günlerde, Garez’in üzerinden geçen on yılın ardından, projenin yeniden yapımcıların masasına yatırıldığı rivayet edildi! Sarah Michelle Gellar’ın yeniden başrolü üstleneceği yapım için Sam Raimi’nin yapım şirketi olan Ghost House Pictures ile görüşüldüğü belirtildi. Filmin senaryosuna imza atması beklenen isim ise, daha önce Clive Barker’ın öyküsünden beyazperdeye aktarılan Dehşet Treni (The Midnight Meat Train)’nin de senaristliğini yapmış olan Jeff Buhler olacak! KÜLTÜR-SANAT

HAFTANIN AJANDASI Kahkaha Zamanı

Beraberce Ölmek

Garaj

Yetenek Sizsiniz programından birincilikle ayrılan Atalay yeni ve birbirinden eğlenceli hikayeleriyle geliyor.28 Mart Cuma saat 20:30 Büyükçekmece Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi’nde ki bu eğlenceli gösteriyi kaçırmayın.

Dünyanın sonu, sosyal medya, aşk çıkmazı, devrim ve gündelik dertler üstüne kara mizahla eğilen bir saatlik bir performans olan Beraberce Ölmek 31 Mart Pazartesi günü saat 20:30 da SalonİKSV’de sizlerle buluşuyor.

Yılbaşı gecesi belki o kadar da güzel bir gece değildir... Çok mutlu görünen iki kişi, belki o kadar da mutlu değildir... İstanbul’da bir garaj... İki yabancı. 1 Nisan Salı günü saat 20:30 da siz tiyatro severlerle buluşuyor.


SPOR

19

25 Mart 2014

Gol düellosu Barça’nın! Galatasaray’da kötü gidişat devam ediyor Geçtiğimiz hafta Chealsea karşısında 2-0 mağlup olarak Şampiyonlar Ligi’nden elenen Galatasaray, ligde de Kayserispor karşısında 90+5’te yediği golle 1-0 yenilerek puan kayıplarına devam etti. Yönetim olağanüstü toplandı Yönetim, takımın aldığı bu yenilginin ardından Arena’da olağanüstü bir toplantı yaptı. Maç sonrasında teknik direktör Mancini ve yönetim aleyhine yapılan istifa çağrıları yönetimi acil kararlar alma yoluna itti. Kötü gidişatın nedenlerini araştırmak üzere bir ekip kuruldu ve çarşamba günü yapılacak ikinci bir toplantıda tüm sorunlara çözüm bulunacağı öğrenildi. Maç öncesi Lig TV’den Twitter sansürü Hükümetin Twitter’ı engellemesi sonrası Galatasaray, resmi sitesinden karşı tavır koymuştu. Maç öncesinde ısınmaya çıkan Galatasaray futbolcuları da, Twitter logosunun olduğu tişörtle sahaya çıktı. Lig Tv ise bu görüntüleri ekrana getirmeyerek başka bir sansüre imza attı. SPOR

Şampiyonlar Ligi’nde çeyrek finale doğru Şampiyonlar Ligi’nde temsilcimiz Galatasaray’ın elendiği 2. tur rövanş maçlarının ardından son 8’e kalan takımlar belli oldu ve çeyrek final kuraları çekildi. İlginç eşleşmelerin olduğu kuralarda geçen sezonun şampiyonu Bayern Münih, Manchester United ile eşleşti. Galatasaray’ı eleyerek adını çeyrek finale yazdıran Chelsea, 18 yıl aranın ardından çeyrek finale kalan turnuvanın tek Fransız ekibi Paris Saint-Germain ile karşılaşırken, İspanyol takımı Barcelona ise milli futbolcu Arda Turan’ın formasını giydiği Atletico Madrid ile oynayacak. Geçen yılın finalisti Borussia Dortmund ise Real Madrid ile eşleşti. Çeyrek finalde İlk karşılaşmalar 1-2 Nisan ve rövanş karşılaşmaları ise 8-9 Nisan tarihlerinde oynanacak. SPOR

Ergin Ataman milli takımın başına geçti A Milli Erkek Basketbol Takımı’nın başantrenörlüğüne Ergin Ataman getirildi. TBF Başkanı Turgay Demirel yaptığı açıklamayla, A Milli Erkek Basketbol Takımı başantrenörlüğüne , 2014 FIBA Dünya Kupası’ndan başlayarak, 2016 Yaz Olimpiyat Oyunları sonuna kadar üç yıllık süre ile Ergin Ataman’ın görevlendirildiğini açıkladı. Demirel, Ergin Ataman’la beraber Türk basketbolunun başarılı bir yola gireceğini sözlerine ekledi. Ergin Ataman ise görevi onur duyarak kabul ettiğini ve kendisine destek olan takımı Galatasaray’a ve Başkan Ünal Aysal’a teşekkürlerini belirtti. Türk basketbolunun başarısı için tüm gücüyle çalışacağını söyleyen Ergin Ataman, hedeflerinin üç yıl içerisinde katılacakları 2014 Dünya Kupası ,2015 Avrupa Şampiyonası ve 2016 Olimpiyat Oyunları’nı kazanmak olduğunu belirtti. Ergin Ataman’ın yardımcılarınınsa gelecek günlerde açıklanacağı duyuruldu. SPOR

Nefesleri kesen maçta 7 gol, 3 penaltı ve 1 kırmızı kart var. Barça’yı Real Madrid karşısında 4-3’lük zafere ulaştıran kahramansa hat trick yapan Messi oldu. Barcelona bu sonuçla Madrid’le puan farkını 1’e indirmiş oldu. SPOR Emre başar kara

atma rekorunu elinde bulunduran vatandaşı Alfredo Di Stefano’dan bu rekoru almış olBarcelona bu sonuçla 69 puana yükse- du. 2 takım arasında oynanan son 10 maça lerek hem 70 puandaki lider Madrid’le da baktığımızda atılan gollerde Messi’nin olan puan farkını 1’e indirmiş oldu. Hem de Ronaldo’ya karşı 7’ye 4 üstünlüğü bulunu70 puanı olan Atletico Madrid’in ikili averajla yor. liderlik koltuğuna oturmasına olanak sağladı. Messi ise hatrick yaparak El Clasico tarihinde Martino: “Lig yeniden başladı” 21 golle en golcü oyuncu oldu. La Liga’da ezeli rakibi Real Madrid’i depMaç erken gelen golle hızlı başladı. Henüz lasmanda 4-3’lük skorla mağlup etmeyi 6. Dakikada Messi’nin ara pasıyla kaleci Lo- başaran Barcelona’da Teknik Direktör Gepez’le karşı karşıya kalan İniesta, çok sert ve rardo Martino maç sonrasında yaptığı açıkdüzgün bir vuruşla takımını 1-0 öne geçirdi. lamalarda ligin yeniden başladığını söyledi. Daha sonra ataklarını arttıran Madrid, Martino, maçın kahramanları Messi ve NeyBenzema’nın ayağından gelen 2 golle rakibi- mar’dan övgüyle bahsetti ve ligde şampiyonluk umutlarının devam ettiğini söyledi. ne karşı 2-1 öne geçmeyi başardı. İlk yarının sonlarına doğruysa Messi ceza sahası içerisinden eşitliği sağlayan golü attı ve Ronaldo ateş püskürdü! Maçın hakemlerini topa tutan Ronaldo yeilk 45 dakika 2-2’lik beraberlikle sona erdi. Bu sefer 2. yarıya daha hızlı başlayan R. nilginin ardından şok açıklamalarda bulunMadrid oldu. Ronaldo ceza sahasına girerken du. Basın mensuplarına konuşan Portekizyerde kaldı ve penaltıyı kullanan Ronaldo 55. li yıldız, “Hakemle birlikte 12 kişiya karşı dakikada takımını bir kez daha öne geçirdi. oynadık. Her zaman aynı şey oluyor. Bize Savunmanın arkasına atılan topta Neymar izin vermiyorlar. Belki de Barça’yı yeniden topu kontrol etti ve kaleciyle karşı karşıya lige döndürmek istemişlerdir. Bir bahane kalacakken Sergio Ramos’un müdahalesiyle aramıyorum ama bu gece olanları içime de yerde kaldı. Müdahalenin ardından kırmızı atamıyorum. Maçın hakemi bu seviyedeki kart gören Ramos oyundan atıldı ve kazanı- bir maçı yönetebilecek kapasitede değildi.” lan penaltıyı gole çeviren Messi takımını 65. ifadelerini kullandı. dakikada beraberliğe kavuşturdu. 10 kişi kalan Madrid zor anlar yaşarken, Angelotti: “Yenilgiyi haketmedik” Xavi Alonso’nun ceza sahasında düşürülme- Real Madrid Teknik Direktörü maç sonrası siyle 3. kez penaltı düdüğü çaldı. Topun ba- yaptığı açıklamalarda şöyle konuştu: “Daşına geçen Messi, maçı 4-3’e getiren golü 84. ha önce de söylediğim gibi ligin kazananı dakikada attı ve hat trick yaparak zaferde en son maçta belli olacak. Savaşmaya devam önemle paya sahip oldu. etmeliyiz. Hakem kararlarına yorum yapmam zor. Ufak hatalardan maçı kayMessi El Clasico’da tarihe geçti bettik. Lig hala ortada. İyi maçtı Kırılmadık rekor bırakmayan Arama bunu hemen unutmalıyız. jantinli yıldız Leo Messi, İlk devre maçlarında Barcelona fileleri 3 kez havalanve Atletico Madrid karşısında dırarak daha önce kaybetmeyi hak etmiştik; Real Madrid’e ama bu gece değil. Bu yekarşı en çok gol nilgiyi hak etmedik.”

Halkbank Avrupa ikincisi DenizBank Erkekler Voleybol CEV Şampiyonlar Ligi Dörtlü Finali’nin final maçında Halkbank, Rus ekibi Belogorie Belgorod’a 3-1 yenilerek Avrupa 2.si oldu. Mücadelede ilk seti Rus ekibi 25-18’lik skorla kazandı. İkinci set 25-22 ile Halkbank’ın oldu ve setler 1-1’e geldi. Üçüncü sette çok iyi bir performans ortaya koyan Belgorod, 25-16 ile set sayısında tekrar öne geçti ve durumu 2-1 yaptı. 4. sette çekişmeli geçen mücadelede son bölümde çok iyi bir seri yakalayan Belgorod, seti 27-25 maçı da 3-1 kazanarak şampiyon oldu. Avrupa Erkekler Şampiyonlar Ligi’nde final oynayan ilk Türk takımı olan Halkbank, ilk kez katıldığı Dörtlü Final’de gümüş madalya kazanarak büyük bir başarıya imza attı. SPOR

Beşiktaş 2. sıraya yükseldi Galatasaray’ın puan kaybettiği haftada 2. sıraya geçme şansını tepmeyen Beşiktaş, Akhisar karşısında bulduğu 3 golle galibiyete gitti. Geçen hafta Galatasaray’ın berabere kaldığı haftada şansını değerlendiremeyen Beşiktaş bu hafta maça fırtına gibi başladı ve ilk 8 dakikada Mustafa Pektemek ve Veli Kavlak’ın attığı gollerle 2-0 ön geçerek maçı koparmasını bildi. Maçın skorunu ise Atiba Hutchinson tayin etti. Akhisarspor ise aldığı mağlubiyetle 36 puanda kalarak 4. sıraya düştü. Karşılaşmayı, Beşiktaş’ın seyircisiz oynama cezası nedeniyle sadece kadınlar ile 12 yaş ve altı çocuklar izledi. Yeni bir cezanın önüne geçmek için de taraftarlara tezahürat konusunda uyarı yapıldı. Maç sırasında Mustafa Pektemek başına aldığı darbeyle küçük bir sakatlık geçirdi. Beşiktaş adına önemli bir not ise, son 7 haftadır penaltılar dışında kalesini gollere kapaması oldu. Son 7 haftada yenilen gollerin 3’ü de penaltıdan yedi. SPOR

Doping testlerinde çığır açılıyor Amerikalı bilim insanları şuan kullanılan doping testlerinden bin kat daha hassas yeni bir yöntem keşfetti. Artık sporcular doping yaparken bir kez daha düşünecek. Teksas Üniversitesi kimyagerleri tarafından geliştirilen yöntem, Amerikan Kimyagerler Derneği’nin yıllık toplantısında Dünya Anti-Doping Ajansı ve Uluslararası Olimpiyat Komitesi gibi kurumlara resmen tanıtılacak. Doping kontrollerinde bin kat daha hassas bir yöntem keşfeden kimyagerler pekçok atletin yetersiz testler nedeniyle ceza almadığını hatırlattı. Aynı zamanda bu yeni yöntem daha ucuz ve şuanda kullanılan cihazlarla da uyumlu çalışabiliyor. BBC’ye konuşan ekip başkanı Daniel Armstrong; “Daha önceki testlerin tespit edemediği en küçük steroid parçalarını bile gözlemleyebiliyoruz. Üstelik bunu çok basit bir işlemle yapıyoruz. Bu sistem bugüne kadar yapılan testlerden bin kat daha hassas” dedi. SPOR


İstanbul’un abisi böyle olmaz Kadir Topbaş’ın yeni afişleri billboardlarda yerini aldı. Afişlerde “İstanbul’un Kadir Abisi var” yazıyor. Afişi gören herkes İstanbul abi mi seçecek, belediye başkanı mı tereddüte

düştü. Bizim bildiğimiz abiler, şehrin hiçbir köşesini rant alanı olarak görmez. Topbaş kendisi “halk insanı” rolü oynamış, rolünü yapmayı bile becerememiş. toplum

Gökçek’e tavsiye:

Yüksekten uçma sert düşersin

Provokasyon denilince akla gelen Melih Gökçek pankartlarına bir yenisi daha eklendi. Yine Gezi’yi hedef alan Gökçek, helikopterle “Ankara’yı Gezicilere teslim etmeyiz” yazılı, kendi fotoğrafı olan bir pankart sallandırdı. Ankara’yı AKP’nin ve kendi malı sanan Gökçek’in gerçekleri idrak etmesi biraz uzun sürüyor. Ankara halkın, siz düşüşe hazır olun. TOPLUM Ceday avcı

Provokasyon denilince akla gelen Melih Gökçek pankartlarına bir yenisi daha eklendi. Yine Gezi’yi hedef alan Gökçek, helikopterle “Ankara’yı Gezicilere teslim etmeyiz” yazılı, kendi fotoğrafı olan bir pankart sallandırdı. Ankara’yı AKP’nin ve kendi malı sanan Gökçek’in gerçekleri idrak etmesi biraz uzun sürüyor. Ankara halkın, siz düşüşe hazır olun. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, Gökçek’i Gökçek yapan bir alışkanlığından yine vazgeçmedi. Hemen hemen tüm seçim dönemlerinde provoke edici propaganda yöntemlerine başvuran Gökçek, bu sefer “Gezicileri” hedef aldığı bir pankartı helikopterle sallandırdı. Ankara senin mi sandın? Gezi Direnişi’nin verdiği korkunun etkisini enselerinde hisseden hükümetin Ankara’da da her basın açıklamasını helikopterle takip etmesi alışılır olmuştu. Dikkatle bakılınca helikopterin Melih Gökçek’in propaganda aracı olduğu anlaşıldı. Öğle saatlerinde helikopterden uçurulan pankartta “Ankara’yı Gezicilere teslim etmeyiz” yazılıydı. Tayyipgiller, “Meydanı

Tayyip Erdoğan’ın mitingdeki konuşmasının akşamında Twitter kapatıldı ama Melih Gökçek’e yasak işlemedi. Twitter “fenomeni” olan Gökçek, Twitter’ın kapatılmasının ardından DNS ayarlarını değiştirerek AKP’nin Ankara mitingine çağrı yaptı. Gökçek’i “usta”sının sözünden çıkaran Twitter; sen nelere kadirsin…

Geziciler’e bırakmayız” diyedursunlar Gezi halkın hareketiydi. Meydanların da Ankara’nın da halkın olduğunu hatırlatalım. Sonra Melih Gökçek çıkıp sahiplenmeye çalışabiliyor… Yavaş gelesin… Melih Gökçek her hafta ayrı bir olaya imza atıyor. Geçtiğimiz haftalarda ODTÜ’deki bir bulvara 1071 Malazgirt Bulvarı adını veren Gökçek kendini Alparslan ilan etmişti. İmparatorluk sevdalısı Gökçek, daha sonra Osmanlı’ya

özenmişti. Şimdi de pankarta kendi fotoğrafını bastıran Gökçek’e söyleyelim de fazla yüksekten uçmasın, düşecekleri zaten malum… Hırsızlıktan, katilliğe her şey sizde Gökçek daha önce de halka olan düşmanlığını göstermişti. Melih Gökçek pankartı deyince akla hemen Ethem Sarısülük’ün katledildiği yere astırdığı “Değerli Türk polisi, Ankara sizinle gurur duyuyor” pankartı geliyor. Katil olan polisten ne Ankara halkı ne de

18SORU

Türkiye gurur duymuyor. Nasıl olsa hırsızlık, yolsuzluk, katil nasıl olur AKP döneminde fazlasıyla görülüyor. Kuşlardan mı oy istiyor? Melih Gökçek’in “Geziciler”i hedef alarak açtırdığı pankart “Ankara’yı halka bırakmayacağım” demek oluyor. Twitter’a düşkünlüğüyle bilinen Gökçek’in gökyüzünde pankart sallandırması akıllara soru işareti getirdi: Acaba halktan ümidi kesince Gökçek kuşlardan mı oy istiyor?

Burada makarayı biz yaparız

Neslihan Çakar Öğrenci/istanbul

Egemen Bağış’ın geçtiğimiz günlerde ortaya ses kayıtları sonrasında Bağış en çok konuşulan konulardan biri oldu. Ses kayıtlarında Bağış, dindar görünmek için attığı tweet üzerine uyanıklık yaptığını ima ederek dalga geçiyor. Halkı kandırabileceğini sanan Bakara makara Egemen, sözde dindarlığı ifşa olun-

Haddi oradan Tayyip

1. En sevdiğiniz erdem? Saygı 2. Başlıca özelliğiniz? Sakinlik 3. Mutluluk nedir? Kitap 4. Mutsuzluk nedir? Hastalık 5. En kolay hoşgördüğünüz kötü huy? Sinir 6. En nefret ettiğiniz kötü huy? Yalan 7. En sevmediğiniz şey? Çığlık 8. En sevmediğiniz kişiler? Önyargılı insanlar 9. En sevdiğiniz iş? Yazı yazmak 10. En sevdiğiniz şair? Can Yücel 11. En sevdiğiniz yazar? Elif Şafak 12. Kahramanınız? Eminem 13. Kadın kahramanınız? Yok 14. En sevdiğiniz çiçek? Gül 15. En sevdiğiniz renk? Mor 16. En sevdiğiniz yemek? Mantı 17. En sevdiğiniz düstur? Kitaplar oksijendir 18. En sevdiğiniz söz? İlk hayal kırıklığımı, gerçek hayatın kitaptakilerden farklı olduğunu anladığımda yaşadım

Twitter’ın gücü

30 Mart yaklaştıkça AKP’den iktidarının sarsılacağı korkusuyla birbiri ardına garip propagandalar gelmeye devam ediyor. Çanakkale’de billboardlardaki afişlerde meyhanede içki içen üç kişinin fotoğrafına yer verilmiş. Bir de utanmadan fotoğrafın altına “Kimsenin özgürlüğünü kısıtlamadık” diye not düşülmüş. Ama afiş saçmalığı bununla da bitmiyor…

İçkili bir mekanda oynayan kişilerin fotoğrafının bulunduğu diğer bir afişte “Gökçeada’da 14 olan içkili yerler ruhsatını AK Belediye 44’e çıkardı” denmiş. Çok iyi biliniyor olsa gerek Tayyip Erdoğan özgürlüklere elini uzattığı için ülke ayaklandı. Zaten halkın afişlere tepkisi de gecikmeden geldi; “22.00’den sonra alkolü nereden alacağız usta?”toplum

Her yer Twitter

Beş bacaklı boğa

Van’ın Başkale ilçesinde veterinerin, “ameliyat olmazsa bile sorun oluşturmaz” demesi üzerine, besicilik yapan Abdülkerim Alkan, “ayrıcalıklı olsun” diye buzağıyı ameliyat ettirmedi. 3 yıl önce doğan boğa, sırtında taşıdığı beşinci bacağıyla görenleri şaşırtıyor. Boğa’yı görmeye ziyarete gelenler dahi var.

ca bu kez dalga konusu kendi oldu. Bakara makara Egemen Twitter’ın yasaklanmasının ardından Bağış’ın Facebook’a yükleneceğini, halkın makarası olmaya Facebook’ta devam edeceğini düşünüyoruz. Gerçi AKP’li vekillerin yasaklara eyvallahı yok; çoğu DNS ayarlarını değiştirip “tweet sallamaya” devam ediyor. toplum

Dedektif AKP AKP’liler Twitter’da fenomen haline gelen ve asıl kimliği merak edilen @Fuatavni hesabını kimin kullandığının peşinde. Yazdıkları tweetlerle AKP’lileri “titreten” hesabın kim olduğuna dair iddialar konuşuluyor. Hesap kimindir bilinmez, ancak AKP karşılarında duran anonim hesapların bile izini sürmekte…


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.