yenicag gazetesi

Page 1

LEKET BU MEM

! BÝZÝM

TARÝH: 17 EKÝM 2008 CUMA

YKP askeri tatbikatlarýn iptalini deðerlendirdi

yeniçað haftalýk siyasi gazete

YENÝ BÝR KIBRIS MÜMKÜN! Rejim ve temsilcileri ne kadar da istemeseler de, askeri tatbikatlarý kaldýrmak zorunda kalmalarý sonucu kamuoyuna verdikleri mesaj: YIL: 18

SAYI: 914

FÝYATI: 2 YTL

SAHÝBÝ: YENÝ KIBRIS PARTÝSÝ

SiLAHLA ÇÖZÜM OLMAZ! Uzun lafýn kýsasý...

n Atýp tutmaya devam

edenlere raðmen bilinmelidir ki taraflar silahla çözümü terk etmek zorunda kalmýþtýr

n Bazýlarý hala silah

göstermeye devam etseler de tatbikat yapmayan bir ordunun savaþ yapmaya hazýr olmayacaðýný her halde bilirler. Onun için tarih kitaplarýndan kýþkýrtýcý safsatalarý kaldýrdýktan sonra eðitim müfredatý yerine asker kökenli istihbarat örgütleriyle oynadýklarý oyun gibi oyun oynamaya kalkýþtýklarý gibi askeri tatbikatlar yerine adý konmamýþ tatbikatlar yapabilirler buna dikkat edilmelidir l 2. sayfada

Yeni Kýbrýs Partisi

Kitle Toplantýsýna DAVET YKP; dün, bugün, yarýn

Kýbrýs'ýn ve Kýbrýslýlarýn birleþmesi için verilen mücadele 23 Ekim 2008, saat 19.00, KTÖS Lokali S E R H A N

G A Z Ý O Ð L U


2

17 EKÝM 2008 CUMA

HABER

SÝLAHLA ÇÖZÜM OLMAZ YKP Dýþiliþkiler Sekreteri Alpay Durduran Kýbrýs sorunundaki son geliþmeler ve özellikle askeri tatbikatlarý deðerlendirdi. Konu ile ilgili açýklama þöyle: Bir türlü görüþmelerde ilerleme olmasýna izin verilmedi ama askeri tatbikatlara son verildi. Demek ki çözüme izin vermiyorlar ama görüþmeleri de kesemiyorlar. Çünkü birilerinden korkup çözüm ister gibi görünmeye mecbur oluyorlar. Askeri tatbikatlarýn kýþkýrtýcý olduðu ve taraflarýn bunlarý bol bol kullandýklarý biliniyor. Onun için son verilmesi yararlý olacaktýr. Tatbikatlar yasaklansýn diyenlere askerin yasaklanabilir demesinin de unutulmamasý ve bundan sonra böyle kýþkýrtýcý durum ve eylemlerin sona erdirilmesini isteyenlere

saldýranlara prim verilmemesini dileriz. Bu karardan sonra askeri çözüm aramamaya karar verenlerin iki liderlik ve tabii arkalarýndaki anavatanlarý olduðunu hatýrlamak ve çözüm çabalarýna destek olmak isteyen muhaliflere askeri ve milliyetçi saldýrýlarý yapanlarýn hamaset yaptýklarý bilinmelidir. Siyaset ile fazla ilgilenmeyenlerin milliyetçilerin savaþtan baþka bir yolla gerçekleþtirilmesi olanaksýz iddialarýný dikkate almamalarý gereklidir. Kýbrýs'ta geçmiþte yaþananlar geride kalmýþtýr ve atýp tutmaya devam edenlere raðmen taraflar silahla çözümü terk etmiþlerdir. Bu bilinmelidir. Bazýlarý hala silah göstermeye devam etseler de tatbikat yapmayan bir ordunun

savaþ yapmaya hazýr olmayacaðýný her halde bilirler. Onun için tarih kitaplarýndan kýþkýrtýcý safsatalarý kaldýrdýktan sonra eðitim müfredatý yerine asker kökenli istihbarat örgütleriyle oynadýklarý oyun gibi oyun oynamaya kalkýþtýklarý gibi askeri tatbikatlar yerine adý konmamýþ tatbikatlar yapabilirler buna dikkat edilmelidir. Eðitimde henüz etkiler belli deðildir ama tarih kitaplarýnýn deðiþmesine karþýn ayni eðitimi veren eylemler yapýlmaktadýr. Ýstihbarat örgütü olduðuna þüphe olmayan sivil savunma gibi baþka birimler de okullarla direkt iliþki içindedirler ve kendi istedikleri bir gençlik yetiþtirme çabasýndadýrlar. Buna engel olmak tarih kitaplarýný deðiþtirenlerin görevidir. Bunu da hatýrlatmak gereklidir.

Rum tarafý da kitaplarý deðiþtirme çabasýndadýr. Tatbikatlarý durdurma kararý verirken en büyük gücün siyasi etkinlik olduðuna inandýðýný da belirtmiþtir. Onun için seferberlik yükümlülerinin döküm saçým etrafta görülen silahlarý geri vermesini de saðlamalýdýr. Yunan kültürü verilen Kýbrýslýlar iyi bilirler ki Ýskender Persleri sadece iyi eðitim, dolayýsýyla sýk tatbikatla yenebilmiþti. Tatbikata son verildiðine ve savaþla çözüm aranamayacaðýna göre silahlar da geri alýnmalýdýr. Türk tarafý da Lefkoþa'nýn askersizleþtirilmesi dâhil açýlmasý istenen kapýlar ve Maraþ'ýn halkýna devri konularýnda askeri mülahazalarý ve stratejik görüþlerini deðiþtirmelidir.

VASÝLÝOU UYARDI: ZAMAN GEÇTÝKÇE ÇÖZÜM ZORLAÞIR Yeniçað: Ýngiltere ve dünyanýn en ünlü ekonomi fakültesi olan London School Of economics de düzenlenen Kýbrýslýlarýn Çözüm Arayýþlarý konulu seminerde konuþan Kýbrýs'ýn eski cumhurbaþkaný Yorgos Vasiliou zaman geçtikçe sorunun çözümü zorlaþýr dedi. Bilindiði gibi Atatürk de çok büyük bir iddia ile uluslar arasý ilgisi de olan önemli sorunlarýn zamana terk edilmemesini ve hemen çözmek için elden gelenin esirgenmemesini vasiyet etmiþti. O zamanki konu da Hatay sorunu idi ve Fransýzlarý da ilgilendirdiði içim dünya emperyalistleri ile takýþma olasýlýðý taþýyan önemli bir konu idi. Vasiliou uyarýsýnda konunun uluslar arasý boyuna dikkat çekti. "Bu sadece Kýbrýslý Türkler ve Rumlar için deðil pek çok nedenle uluslararasý toplum için de büyük önem taþýr" dedi. Çözüm için geçen zamanýn sorunlarý daha da arttýrýp çözümü iyice zorlaþtýrabileceðini ifade ederek bunun için çözümün en kýsa sürede saðlanmasý gerektiðini belirtti. Herhalde kafasýnda Kosova ve Abhazya ile Osetya vardý. Bilindiði gibi Türkiye ve tabii arkasýndan Kýbrýs Türk liderliði(!) de hemen dýþ geliþmelerin soruna etkili olduðunu ve dikkate alýnmasý gerektiðine iþaret etmiþler ve ayrý devletler doðduðunu ve ayrýlýklarýnýn tanýn-

maya doðru gittiðini belirtmiþlerdi. Tabii ki mesajlarý açýktý ve Kýbrýs sorununun çözümüne olumsuz etkisi olmuþtu bile. Vasiliou bu arada Kýbrýslýlarýn Kýbrýs için çözüm çabalarýna baþlamalarýný övdü. Kýbrýs için çözüm gayretlerin 400 000 civarýnda Londra'da da baþlamasýný takdire þayan olarak zikretti. Ýki Lider'e de çözümü baþarmaya kararlý olarak gördüðü için "inþallah baþarýrlar bu kez" dedi. Bu kez de baþaramazlarda uluslar arasý

TEVAZU

Alpay Durduran

NE GÖRÜÞÜYORLAR KÝ

Dünyada hakkýnda bu kadar çok anlaþmalar yapýlmýþ olan bir uzlaþmazlýk ve karýþýp görüþmekte olan bir halka sahip yer yoktur. Zürih Londra antlaþmalarý Kýbrýs Cumhuriyetini kurup bugünlere kadar sömürge idaresini uzaklaþtýrmýþ ve yürürlükte olan bir anayasayý ortaya çýkarmýþtý. Bu örnek de önümüzde durduðu halde hala bizimkiler konuþmaya devam ediyor. Bir taraftan bizimkiler siyasi iradelerinin olduðunu ve uzlaþmak istediklerini söylerler diðer taraftan dünya siyasi iradelerinin olduðunu söyledikleri liderleri iþaret ederek kendileri için bunun bir talih olduðunu belirtirler ama bizimkiler hala görüþürler. Arada görüþüp de uzlaþtýklarýna baþka anlamlar vermeseler ne olup bittiðini anlayamayýp sýrf görüþme yapmayý sevdikleri için iþi uzattýklarýný düþüneceðiz. Yeter artýk yahu! BM'nin "durumu güçleþtirecek adýmlarý atmaktan kaçýnýn" kararýný uygulasalar amenna! Onu da yapmazlar ve bitmeyecek bir görüþme sürecini uzatýrlar. BM ve diðer uluslar arasý kuruluþlar bizi aranýzdaki uçurumu daraltmadan aramayýn dediði için bir süre geçmiþti. Süre sonunda sözde engel kalmamýþtý. Ýkisi de BM'ye biz hazýrýz diye yemin üstüne yemin ettikleri için o da kalktý geldi ve yardýmcý olmaya kalktý. Ama þimdi BM de

toplumun asla baþaramayacaklar kanýsýna varabileceðini belirten Vasiliou ilgilerinin azalacaðýnýn söyledi. Bir çok bekleyen sorun olduðunu ancak bunlardan en önemli sorunun iki kesimdeki bireylerin kuruntularý olduðunu vurguladý. Halbuki ilerleme olduðunu onun için umutlu olduðunu belirtti. Çözümün kuvvet zoruyla saðlanamayacaðýný görmelerinin bunda rol oynadýðýný görerek hareket ettiklerin onun için iki tarafýn da kabul edebileceði bir çözümü beklediðini belirtti. Çözümün avantajlarýnýn çok olduðunu hatýrlattý ve bunlarýn baþýnda emlak sorunlarýnýn tazminatla çözülebilir olmasýnýn geldiðini söyledi. Bu uðurda da fedakarlýk yapýlmalýdýr dedi. Ab üyeliðinin vehimleri gidermede iþe yarayacaðýný onun Kýbrýslý Türklerin þimdiden yararlanmalarýnýn saðlamasýna önem verdi. Vasiliou ile birlikte konuþmacý olan Alev Adil ve Ali Erel de insanlar arasý kuruntularýn azaltýlmasýna önem veren ve bu kez liderlerin daha azimli odlularýný öne süren konuþma yaptýlar. Ali Erel Türkiye'nin AB üyeliði isteðinin azalmasýna iþaret etti ve iki konunun bir birinden ayrýlmasýný ve Kýbrýslýlarýn çözümü aramasýný destekledi. Vasiliou da desek verdi.

zamanýn geçmesine çoktan razý gibi "bu kadar uzun siren bir sorunu kýsa zamanda çözmek beklenmemeli demeye baþladý. Belli ki uluslararasý toplum çözüm yoksa da görüþmeler sürsün demektedir. Niyet çözümü bulmak olayýnca da görüþmeler devam ettikçe çok olumsuz bir geliþme olmaz görüþü ve günü kurtarmak için onlar için önemli bazý iþlere bakacaklar. Örneðin Türkiye AB yolunda ilerlemeye devam edecek. Gerçi onun artýk üyelik hevesi azaldý ama olsun. Gene de ilerlemeler olacak. Umduklarý bu olsa gerek. Kýbrýs dünyadaki tek sorun olmadýðý gibi Türkiye'nin bile Kürt sorunu Kýbrýs'tan daha önemli mi acaba? Bu arada Kýbrýslý Türklerin ne olacaðý belirsiz. Bunu dikkate alarak Talat'ýn acele etmesi beklenmeli ama acele görünmüyor. Daha tek egemenliðin anlamýný çözemediler ki Hristofias'la uzlaþtýðý konulardan en önemlisi o. Zürih ve Londra antlaþmalarý üç dört sayfalýk metinler. Bu arada tutanak tutulduðu için onlar da var. Ancak bunlarýn önündeki anlaþmalar ve dünyaya deklere ettikleri belgeler dolaplar doldurdu. Annan planýnda anlaþmaya varamadýlardý ama üstünde uzlaþtýklarý konular da tutanaklarda bellidir. Yan miktarda konuyu görüþmelerine gerek yoktur. Örneðin merkezin yetkileri ve kanatlarýn yetkileri sýralanmýþ ve bu nedenle hangi yasalarýn nasýl uygulanacaðý ayrýntýlý olarak belirtilmiþtir. Bir yetki kanattan alýnýp merkeze verilirse sadece bir listeden alýnýp ötekine verilecek ve hangi yaslarýn nasýl uygulanacaðý formülü yer deðiþecektir. Haritalar bellidir, yeni yerleþim yerleri bellidir. Sadece bazý farklýlýklar olacaktýr. Hiç bir makul idarenin liderinin bu teferruatla uðraþtýðý görülmemiþtir. Konu uzlaþýlmamýþ çok önemli konularsa çözüm isteyen bu kadar uzatmaz. Siyasi eþitlik olduktan sonra merkezle kanatlarýn yetkilerini bu kadar uzatmanýn iyi niyetle baðdaþtýrýlmasý olanaksýzdýr. Garantilerin Kýbrýs'ýn deðil garantörlerin haklarýna hizmet

Yunanistan: Tatbikatlarýn iptali olumlu Yunanistan Dýþiþleri Bakanlýðý Sözcüsü Yorgo Kumuçakos, Kýbrýs'ta yapýlmasý planlanan askeri tatbikatlarýn iptal edilmesini olumlu bir geliþme olarak niteledi. Kumuçakos, yaptýðý basýn toplantýsýnda, Kýbrýs Rum Yönetimi lideri Dimitris Hristofyas'ýn "Nikiforos" (Muzaffer) tatbikatýný iptal etme kararý almasýnýn olumlu bir giriþim olduðunu kaydetti. Türkiye'nin de ayný zaman diliminde yaptýðý askeri tatbikatýný iptal ettiðini belirten Kumuçakos, tatbikatlarýn karþýlýklý iptalinin Kýbrýs sorununun çözümüne yönelik müzakerelere katký ve ivme saðladýðýný vurguladý. Bu arada Yunanistan Genelkurmay Baþkanlýðý, 16-18 Ekimde icra edilecek yýllýk planlý "Toksotis" (Okçu) askeri tatbikatýnýn iptal edildiðini duyurdu. Yunanistan ve Kýbrýs Rum kesimi, Nikiforos ile Toksotis tatbikatlarýný, aralarýndaki ortak savunma doktrini çerçevesinde birlikte icra ediyorlardý.

ettiði bu kadar ayan beyan görüldükten sonra güvenim yoktur bir baþka ülke gelsin garanti etsin demek ve asker talep etmek mazeret beyanýdýr ve uzlaþmamak istemek demektir. Sen bir ülkeyi siyasi eþitlikle bir baþka toplumla beraber idare etmeye hazýrým diyeceksin sonra da ben ona güvenmem aða babamý da beraber isterim diyeceksin! Olacak iþ mi? Kuzeyi mahvettin yetmedi güneyi de mi mahvedeceksin. Türk tarafýnýn tutumuna bakarak iyi niyetle federasyon istediðini anlamak olanaksýzdýr. Güya geçmiþi hatýrlatarak daha fazla taviz koparacakmýþ! Maksat buysa adama sorarlar: a guzum öyleyse niçin federasyonla birleþmekten bahsediyorsun? Baþka iþin mi yok? Apaçýk ortadadýr ki bizimkiler federasyon falan istemezler onun için uluslar arasý topluma yuttuklarý ganimeti ve fütuhatý geçmiþte çektikleri ile acýlarla mazur göstermek için çalýþýrlar. Bir unutsalar Türkiye'ye baðlayýp dertten kurtulacaklar. Gel gör ki uluslararasý topluma yutturamýyorlar. Mademki federasyonu yutturdular federasyon adý arkasýna gizleyerek ayrý uluslar arasý antlaþmalar yapma hakký olan, bol yabancý askerli ve çok güçlü kanatlý, hatta uzlaþmazlýk halinde tam yetkili kanatlý ve deniz ve hava sahasýný da kontrol eden bir konfederasyona benzer daha doðrusu iki devlet arasýnda özel iliþkiler kurulmuþ bir yapý öneriyorlar. Oyun ortadadýr. Nasýl oldu da Annan planýna evet dedirttiler Kýbrýslýlara derseniz yanýtý her halde Rumlarýn hayýr diyeceði belli olduktan sonra kim evet demezdir. Tam Talat'a layýk bir ortam. Ýyi görünen laflarý partisi Dillirga türküsünün eþliðinde tekrarlayýp durur partililerine ganimetten uzak tutulduklarý zamanýn intikamýný alacak þekilde daðýtýr, allame i cihan yorumlar yapar olur biter. yenicag@yenicag.com.cy


HABER

3

17 EKÝM 2008 CUMA

Flint “Nikiforos” ve “Toros” askeri tatbikatlarýn iptal edilmesini memnuniyetle karþýladý...

KALKINMA BANKASI MEÐER YASAL DEÐÝLMÝÞ

Britanya'nýn Avrupa Ýþlerinden Sorumlu Dýþiþleri Bakan yarýmcýsý Caroline Flint, Britanya hükümetinin, "Nikiforos" askeri tatbikatý ile iþgal rejiminin kod adý "Toros" olan askeri tatbikatýnýn iptal edilmesini memnuniyetle karþýladýðýný söyledi. Flint, Londra'nýn, Kýbrýs'taki iki liderin Kýbrýs sorunuyla ilgili yapýlan doðrudan müzakerelerde "yapýcý" bir tutuma devam etmelerine tavsiyede bulunduðunu da kaydetti. "Nikiforos" ve "Toros" askeri tatbikatlarýnýn iptal edilmesine deðinen Caroline Flint, bunun iki toplum arasýnda güven ortamýnýn güçlenmesi için olumlu bir geliþme olduðunu belirtti.

(Yeniçað) Sayýþtay nihayet kalkýnma bankasýný da denetledi. Örnekleme usulü yani kurumlarý seçerek denetlemek zorunda olan Sayýþtay 12 Ekim 1988 ile 31 Aralýk 2004 tarihleri arasýnda yaþayan Kalkýnma bankasýnýn hesaplarýný denetledi. Denetleme sonunda çoðu kurumda yaptýðý gibi usulsüzlükleri uyarý konusu yaparak sunulan hesaplarý gelirleriyle giderlerinin dökümüne bakarak uygun buldu. Ancak usulsüzlüklerin suiistimal kapýsý açtýðýný ve çoðu zaman da usulsüzlüklerin suiistimal yapýlmasý için yapýldýðýný arca d hareket etmedi ve kendiliðinden verilen belgelerin ötesine geçmeye çalýþmadý. Ýleri bir inceleme için de elindeki olanaklarý kullanmadý. Ýyi bir muhasebecinin zaten sunduðu hesaplarda uygunsuz bir þey olamazdý. On un için uygunsuz bir þey görmedi. Ancak bulduklarý gelen giden yönetimlerin ve maliye bakanlarýnýn uzatmalý eski maliye bakaný ki kurulmasýnýn aðababasý idi, Salih Coþar'ýn da yasasýný okuyup gereklerini yapmadýklarý oldu. Ondan sonra gelen müdürler de zahmet edip yasaya bakmadýlar ki kuruluþunun tamam olmadýðýný göremediler. Milyonlarca Dolar kredileri halký borçlandýrarak ona buna daðýttýlar ama kurumlarýnýn yasa dýþý olduðunu görmediler. Meðer yasasýnýn 3. maddesinde "Bu yasada belirtilen yetkileri kullanmak ve belirtilen görevleri yerine getirmek üzere KKTC Kalkýnma Bankasý unvaný altýnda Limited Þirket statüsünde kamu tüzel kiþiliðini haiz bir banka kurulur" denilmektedir. Demek ki önce þirketler yasasýný gerekleri yapýlmalý ve kaydolmalý idi. Tabii ona öre de þirketler mukayyitliðine yýllýk raporlar vermeli ve halkýn talep etmesi halinde verilecek rapor özetleri ile þeffaflaþmalý idi. Bunlarýn hiç birisi

Avrupalý Yeþillerden Kýbrýs'taki müzakerelere destek... Avrupa Yeþiller Partisi Paris'te yaptýðý kongresinde Kýbrýs sorunuyla ilgili, adadaki iki toplum lideri arasýnda baþlatýlan doðrudan görüþmeler yoluyla yeni süreç baþlatýlmasýný destekleyen bir kararý kabul etti ve Avrupalý liderlerle Avrupa Birliði'ne, liderlerin yeniden birleþme çabalarýný desteklemeleri çaðrýsýnda bulundu. Kýbrýs (Rum Kesimi) Yeþiller Partisi tarafýnda sunulan karar, kongreye katýlan delegelerin çoðunluðu tarafýndan destek gördü. Avrupa Yeþiller Partisi, birleþik bir federal Kýbrýs'ta, tek vatandaþlýk ve tek egemenlikle, yabancý birlikler ve garantiler olmadan, tüm Kýbrýslýlarýn insan haklarýný garanti edecek bir çözümü desteklediðini belirtti. Kýbrýs Yeþiller Partisi yayýmladýðý basýn açýklamasýnda, "gelecek Avrupa Parlamentosu seçimleri, mali kriz gibi önemli konularýn yaný sýra Kýbrýs sorununun da bir Avrupa kongresinde görüþülmesinin çok önemli olduðu" vurgulandý. Açýklamada, "Avrupa Yeþiller Partisi'nin 9'uncu kongresinde, Avrupa'daki varlýðýný güçlendiren Kýbrýs Yeþiller Partisi'nin tutumu ve önerilerinin Alman Yeþiller Partisi'nin güçlü itirazlarýna raðmen esas olarak benimsendiði" kaydedildi. Paris'te geçen hafta sonu yer alan kongre sýrasýnda delegeler, Avrupa seçimleri ve Avrupa Yeþiller Partisi'nin 2009 hareket planý için ortak yeþiller partisi kampanyasýnýn manifestosunu oyladýlar. Kýbrýs Yeþiller Partisi, gelecek ayki Avrupa Akdeniz Yeþiller Partisi toplantýsýnýn Kýbrýs'ta düzenlenmesini üstlendi.

yapýlmadý. Sonuçta da yasadýþý bir kurum olarak dokuz yýldýr faaliyettedir ve devlet ipe sapa gelmez kararlarla sermayeye sermaye katmakta ama sürekli destekledikleri sermayedarlar batma tehlikesi ile kaþý karþýya durmaktadýrlar. Yepyeni bir bina ile Lefkoþa'ya yeni bir görünüp kazandýracak olan kalkýnma bankasýnýn yeni yönetiminden de hayýr gelmeyeceði Sayýþtay raporundan anlaþýlmaktadýr. Sayýþtay raporunda iki kurumun biri diðerinin aracýsý olduðunda da çeliþkili kararlar verdiklerini ve esas olanýn devletin paralarýný ilk fýrsatta birilerine aktarmak ve zora düþtüler deyip ertelemelerle yeniden yapýlandýrmaya giderek geri para almamak olduðu görülmektedir. Yasal takibe alýnanlarýn da peþinden gidilmediði ayan beyandýr. Sýkýysa birileri onlara dokunsun! Banka kaynaklý canlý kredilerin toplamý 13,6 milyon YTL iken mahkum kredilerin toplamý 1988 yýlýnda bile 36,6 milyon YTL'dir. Yasal takipte olanlarý ise 6,2 milyon YTL olup takip devam etmektedir. Banka ben aracýyým hazinenin kredilerini (hazine kredi daðýtacaksa neden kalkýnma bankasý kurduydu ki!) aracý olarak daðýttý ama kendi alacaklarýný tahsil etmeyen hazineninkini mi kovalayacaktý? Onlardan da haber hacý yoktur ve Sayýþtay da onlarý sormamaktadýr. Hazine 14,5 milyonu dayatmýþ ama canlýsý 8,5 milyon kalmýþ. Gerisi mort olmuþ. Havaya giden halkýn paralarýnýn geri gelmemesinin suçlusu aramak yerine bonifikasyon, konsolidasyon ve rehabilitasyon terimleri yasaya eklenerek azaltýlmýþ þekliyle borçlarýn yeni bir þekle sokulmasý ve borçlularý yeniden kredilerle beslemeye devam edilmesi saðlanmýþtýr.

Kýbrýs'ýn solcu seslerinden Hacýdimitriou'nun kitabý Ýngilizce olarak da yayýmlandý ve kitapta Annan Planý Referandumunun hemen sonrasý deðerlendirildi

Hacýdimitriou kitabý çýktý... Yeniçað: Kýbrýs sorununun çözümü için siyasi hayatýnda büyük fedakârlýklar yapan Kýbrýslý Rum Takis Hacýdemetriou Rumca olarak yayýmladýðý kitabýný Ýngilizce'ye çevirerek Türkçe konuþanlara da sundu. Rumca kitabýnýn önsözünde kitabýný Türkçe'ye de çevirip Türklerin de okumalarýna olanak vermekle ortak sorunlarý göðüslemek ve ortak amaçlara varmak için yapýcý bir diyalogu amaçladýðýný belirtmiþti. Takis Hacýdemetriou hayatýný Kýbrýs sorununun çözümüne hasretmiþ bulunmakta ve referandumda onay verilmesini savunmakta

idi. Kitabýn Ýngilizce adý "The 24 April 2004 Referandum And The Solution Of The Cyprus Problem"'dir. Hemen referandumun ardýndan 2006 yýlý baþlarýnda Rumca olarak yayýmlandý. Kitap Galeri Kültür Kitapevi'nde ve Iþýk Kitapevi'nde satýþa sunulmuþtur ve fiyatý 12 EURO'dur. Kitap ayrýca YKP Genel Merkezinden de temin edilebilir.

KTÖS: Talat, taksimi deðil, Kýbrýslý Türklerin menfaatlerini savunmalý KTÖS Genel Sekreteri Þener Elcil, görüþme sürecini deðerlendirdiði yazýlý açýklamada, Türkiye'nin "ayrýlýkçý" ve "konfederal" önerileri bulunduðunu iddia ederek, bunlarla bir yere varýlamayacaðýný vurgulandý. Elcil, "federal devletçilikte ayrý merkez bankasý, eski eserler üzerinde ayrý egemenlik gibi yaklaþýmlar, oluþturucu devlet, kurucu devlet gibi kavramlara saplanýp kalmak süreci týkamaktan öte anlam içermemektedir" dedi. Kýbrýs sorunun çözümüyle ilgili önemli bir aþamaya gelindiðine iþaret eden Elcil, BM tarafýndan taraflarýn samimiyetine güvenerek baþlatýlan süreci berhava etmenin; Kýbrýslý Rum ve Türkleri hayal kýrýklýðýna uðratarak, adanýn bölünmüþlüðünü kalýcý kýlmak anlamý taþýdýðýný söyledi. Tüm "Kýbrýslýlarýn" süreçten, adanýn federal temelde tekrardan birleþtirilmesini beklediðini ifade eden Elcil, "Talat görüþme sürecinde samimi ise, Türkiye'nin dayattýðý ayrýlýkçý önerileri masaya koymazdý. Anlaþýlan odur ki, görüþmelerin týkanýp ayrýlýðýn pekiþmesine yönelik, Türkiye'nin 1950'lerden beri izlediði taksim tezinin hayata geçirilmesi için hazýrlýk yapýlmaktadýr" görüþünü belirtti. Hristofyas'ýn da, Kýbrýs Cumhuriyeti'nin Kýbrýslý Türklerin de cumhuriyeti olduðunu söylediðine dikkat çeken Þener Elcil, açýklamasýnda þu ifadelere yer verdi: "Hristofyas eðer samimiyse, Kýbrýslý Türklerin 1963'te Kýbrýs Cumhuriyeti'nden atýlmasý ve uðradýklarý insanlýk dýþý muamele konusunda Kýbrýs Rum toplumu adýna Kýbrýslý Türklerden özür diler ve bizlerin seçme seçilme ve eðitim hakkýmýz baþta olmak üzere Kýbrýs Cumhuriyeti Anayasasý'ndan kaynaklanan haklarýmýzýn kullanýlmasý konusunda somut adým atardý. Öyle sözde eþitlik söylemleri ile bir yere varýlamaz." Kimsenin uzun uzadýya görüþme süreçlerine tahammülü kalmadýðýna da dikkat çeken Þener Elcil, Kýbrýslý Türklerin, Türkiye'den sürekli nüfus aktarýmý nedeniyle toplumsal yok oluþla karþý karþýya kaldýðýný vurguladý.

Hem aldatýldýlar, hem hapse gittiler Karpaz Burnu'ndaki Batýk Gemi Sahili'nin Gümrük Evleri mevkiinden Kýbrýs'ýn kuzeyine kaçak giriþ yapan 4'ü çocuk, 2'si kadýn 12 kiþilik Filistin asýllý Iraklýdan 8'i dün Maðusa'da mahkeme huzuruna çýkarýlarak yargýlandýlar. Onaylanmýþ liman olmayan bir yerden Kýbrýs'ýn kuzeyine giriþ yapmaktan yargýlanan sanýklardan 7'si 8'er gün hapis cezasýna çarptýrýlýrken yaþý 15 olan bir sanýk 3 gün hapse mahkum oldu. Bu insan kaçakçýlýðýnýn arkasýndan da yine Suriyeli insan taciri Ebu Ahmet çýktý. Öldürüleceði ve çocuklarýna iþkence edileceði korkusuyla Irak'taki evini ve tatlýcý dükkanýný kapatýp yaya olarak yola çýkan sanýklardan biri, eþini ve çocuklarýný alarak Baðdat'tan bir araçla Kuzey Irak'a geçtiðini, buradan Ýstanbul'a gittiðini, Ebu Ahmet isimli þahsa, kiþi baþýna 3 bin dolar verdiðini ve Mersin'den sürat teknesi ile Kýbrýs'a getirildiklerini anlattý. Bir baþka sanýk ise bir ay önce Irak'tan çýktýðýný yaya olarak yaklaþýk bir ayda Suriye'ye geldiðini ve yine 3 bin dolar karþýlýðýnda Ebu Ahmet'le anlaþtýðýný söyledi.

Deniz sahiline býraktýlar Maðusa Kaza Mahkemesi'nde Yargýç Pýnar Beyoðlu'nun huzurunda görüþülen davada, mahkemeye olgularý aktaran Savcý Meryem Beþoðlu, sanýklarýn 12 Ekim 2008 tarihinde Zafer Burnu, Gümrük Evleri mevkiinde, üzerleri ýslak

ayrýldýðýný, Suriye'de Ebu Ahmet isimli kiþiye 3 bin dolar verdiðini, bir tekne ile yola çýktýklarýný, teknedeki 2 kiþinin aralarýnda Türkçe konuþtuklarýný söyledi. Bir diðer sanýk ise Saddam öldürüldükten sonra Irak'ta kendileri gibi olan Filistinlileri istemediklerini, sahibi olduðu tatlýcý dükkanýnda kendisini dövüp yaraladýklarýný, eþini ve çocuklarýný öldüreceklerini söyleyip tehdit ettiklerini, en son evinin kapýsýnýn altýnda ölüm tehdidi içeren bir mektup bulduðunu, bunun üzerine eþini ve çocuklarýný alýp kaçtýðýný, özellikle Kýbrýs Türk tarafýna gelmek istediðini anlattý.

Karar

vaziyette yaya olarak yürürken polis tarafýndan tespit edilip tutuklandýklarýný söyledi. Sanýklarý býrakan 11 metre uzunluðundaki sürat teknesinin hýzla uzaklaþtýðýný anlatan Savcý Beþoðlu, tutuklanan sanýklarýn sýðýnma talebinde bulunduklarýný söyledi. Beþoðlu, sanýklarýn ifadelerinin Arapçadan Türkçeye tercümanlýk yapan Halil Bedwan tarafýndan alýndýðýný da belirterek ifadelerden bazý bölümleri okudu. Bir sanýk, Filistinli olduðu için Irak'ta kendilerine kimlik kartý verilmediðini, savaþtan kaçmak için bir ay önce Irak'tan

Dava ile ilgili kararý açýklayan Yargýç Pýnar Beyoðlu, bu tür suçlarda son zamanlarda çok ciddi artýþlar olduðunu kaydederek kaçak göçmen olarak veya iltica talebiyle Kýbrýs'ýn basamak olarak kullanýldýðýný söyledi. Daha iyi bir yaþam için yola çýkan insanlarýn, insan tacirlerinin eline düþerek bir insanlýk dramýnýn yaþanmasýna neden olunduðuna dikkat çeken Yargýç Beyoðlu, devletin tüm yetkililerinin bu konuda acil tedbir almasý gerektiðini kaydetti. Mahkeme genç suçlu kategorisinde olan 15 yaþýndaki bir sanýða 3, diðer 7 sanýða da 8'er gün hapislik cezasý verdi. (Sevgi YALMAN - Kýbrýs Gazetesi - 14 Ekim 2008)


4

17 EKÝM 2008 CUMA

ASF 2008 MALMÖ’DEN ÝZLENÝMLER BÝRKAN SARIFAKIOÐLU 5. Avrupa Sosyal Formu Avrupa'nýn dört bir yanýndan gelen binlerce kiþinin katýlýmýyla 17-21 Eylül tarihleri arasýnda Ýsveç'in Malmö þehrinde yapýldý. Organizasyon 17 Eylül'de Folkets Park'ta yapýlan açýlýþ konuþmalarý ile baþlayýp 21 Eylülde yaklaþýk 20 Bin kiþinin katýlýmý ile gerçekleþen yürüyüþ ve kapanýþ konuþmalarý ile sona erdi. Katýlýmcýlarýn birçoðu Malmö'ye Danimarka'nýn Kopenhag þehri üzerinden ulaþtý. Kopenhag ve Malmö arasýnda yaklaþýk 8 km uzunluðunda üzerinde karayolu ve demiryolu barýndýran bir köprü bulunmakta. Karþýlýklý olarak her 20 dakikada bir yaklaþýk 30 dakika süren tren seferleri düzenleniyor. Ýþin ilginç tarafý bir ülkenden bir ülkeye geçiþ yaparken çevrede asker, polis, sýnýr, kontrol noktalarý gibi denetim aygýtlarýnýn görememeniz. O anda emperyalizm' in çizdiði sýnýrlar sonucu iki ayrý ülkede yaþamak zorunda kalan ve akraba olan insanlarýn Türkiye-Suriye sýnýrýnda birbirlerine tel örgüler üzerinden bayram hediyeleri atmasý ve bayramlaþmalarý gözünüzün önünden gitmiyor. Malmö istasyonundan dýþarý çýktýðýnýzda ilk hissettiðiniz þey insaný, özellikle de bizim coðrafyamýzdaki insaný tedirgin edebilecek nitelikteki garip bir dinginlik hali. Cadde ve sokaklarda yürüyen insan sayýsý kýsýtlý, çoðu kiþi ulaþýmýný bisiklet ile yapýyor. Bundan dolayý caddede yürürken sadece toplu taþýmacýlýk yapan otobüslerin sesini duyuyorsunuz. Cadde ve sokaklar alýþýk olmadýðýmýz bir düzene sahip. Hemen hemen hepsinde yaya, bisiklet ve taþýt için ayrý yollar ve trafik ýþýklarý mevcut. Sokaklarda iktidar ve devlet aygýtlarýnýn alýþýlagelen izlerini arýyorsunuz ama ilk bakýþta bulamýyorsunuz. Ne bir asker, ne bir polis, ne bir kilise, ne de kasvetli bir bürokrasi maðbedi. Birkaç gün sonra iktidarýn bu türlü zor aygýtlarýnýn yerine milyonlarca

Ulus Irkad

süren ve birbirinden güzel anlara tanýk olduðumuz yürüyüþ gerçekleþti. Türkiye Sosyal Forumu bileþenlerinin oluþturduðu kortej olarak sevgili Alper Taþ'ýn kývrak zekasý, karadenizli edasý ve devrimci samimiyeti sayesinde Malmö halkýna bir sonraki Forum'un Ýstanbulda yapýlacak olmasýndan da hareketle coðrafyamýzýn deðerlerini türkülerle, sloganlarla göstermeye çalýþtýk.

Tek Yol Devrim!

parçaya bölünmüþ iktidar bileþenlerinin rýza aygýtlarý ile insanýn kýlcal damarlarýna kadar girmiþ olduðunu görebiliyorsunuz. Ýnsanlarýn yaþam tarzýndan ve yüzlerinden yabancýlaþmanýn da katmerlisini yaþadýklarý belli oluyor. Forumda neoliberalizm, özelleþtirme, kadýn, cinsiyetcilik, ýrkçýlýk, kamu haklarý ana baþlýklarýnda yüzlerce oturum yapýldý. Bir önceki forum olan Atina 2006'ya göre organizasyonun konaklama, salon ve tercüme konusundaki eksiklikleri bir çok katýlýmcý tarafýndan hissedildi. Forum salonlarýnýn ve oturumlarýn Malmö'nün üç ayrý bölgesinde tasarlanmasý en önemli etkenlerden biriydi.

Malmö Halký Yalnýz Deðildir! Yaklaþýk 8 km'lik yürüyüþ yolu sonucu bitkin ve yorgun düþmemize raðmen Forum'un en güzel tarafý 21 Eylüldeki mitingdi. Tabiri caiz ise suz-i dilara makamýnda, durgun ve huzurlu yaþayan Malmö halkýnýn þaþkýn ve gülen bakýþlarý arasýnda yaklaþýk 3 saat

TARÝHÝ TARTIÞIRKEN GÜVEN VERMEK

Ýki haftadýr bir tanesi AB tarafýndan, bir tanesi de Güney Doðu Avrupa Demokasi Merkezi tarafýndan düzenlenen iki atölye çalýþmasýna katýldým. Her ikisi de tarih eðitimi üzerindeydi. AB tarafýndan düzenlenen etkinlikte, iki toplumdan öðretmenler için düzenlenen ilk tarih atölye çalýþmasýnda (ilk olan) daha fazla öðretmen vardý. Bunda da tarih kitaplarý konusunda motivasyonun Güney Kýbrýs'ta oldukça fazla olmasý etkileyiciydi. Daha sonra Güney Doðu Avrupa Demokrasi Merkezi tarafýndan düzenlenen atölye çalýþmasý zaten sýnýrlý tutulmuþtu ki ancak onikiye yakýn her iki toplumdan öðretmen katýlmýþtý. Geçen hafta 9 Ekimde Inner Hill Otel'de yapýlan panelde ise Güney'de tartýþýlan konular arasýnda yeni bir tarih kitabý olduðunu öðrenmemiz, ama maalesef bu yeni tarih kitabýna karþý Kýbrýsrum toplumunun çoðunluðunda baþlayan bir tepkinin olmasý ise bir baþka umutsuzluk örneðiydi. Bu arada panel sýrasýnda panele kýsa bir konuþma yapmak için gelen Tahir Gökçebel'in Downer'e atfen, kendisine Downer'in söylediði þu sözler de oldukça olumsuzluk örneðiydi. "Kýbrýsrum bölgesinde deðiþime karþý en büyük tepki gençlerden geliyor. Gençler daha fazla milliyetçi…" Peki bu durumlar statükonun devamýný

Yürüyüþ esnasýnda hepimizi þaþkýna çeviren ve duygulandýran bir olay meydana geldi. Þehrin en iþlek caddelerinden birinden Malmö sakinlerinin meraklý ve samimi bakýþlarý altýnda geçiþimizi yaparken kortejimizin içinden deðiþik bir lehçe ve heyecanlý bir tavýr ile "Tek Yol Devrim" sloganýný duymaya baþladýk. Sloganý seslendiren yirmili yaþlarýn baþýnda, sarý saçlý, çöp gibi zayýf bir çocuk. Hiç kimsenin tanýmadýðý bu arkadaþýmýz gözlerimizin içine bakarak "Tek Yol Devrim" diye haykýrýrken sanki bizleri de onunla birlikte slogan atmaya davet ediyordu. Merak ettik tabiki kimdir bu arkadaþ diye. Yoldaþýmýz Ýsveçli bir öðrenci, dünyadaki tüm devrimci hareketleri ve onlarýn tarihsel süreçlerini araþtýrýyor. Ama Türkiye'ye ve Devrimci Yol'a ayrý bir ilgisi bulunuyor. Mahir'in tezleri, Kýzýldere, Fatsa Direniþi, 80 öncesi faþizme karþý verilen onurlu mücadele aðzýndan bir bir dökülüyor. Þaþkýnlýktan konuþamýyoruz bile! Duygulanarak, gözlerimiz dolarak ama yüzümüzde gururlu bir tebessüm ile sadece dinliyoruz bu yoldaþýmýzý. Evet dinliyoruz ve de ekliyoruz, ülkemizdeki devrimci deðerleri canlarý pahasýna yaratanlar, sizler rahat uyuyun! Bu bereketli topraklara serpiþtirdiðiniz ve kanlarýnýzla suladýðýnýz tohumlar Ýsveç'lerde filizlenip boyverdi. Ýþte þimdi tam da zamanýdýr, her yerde hep birlikte YENÝDEN "Tek Yol Devrim" diye haykýrmanýn. (www.yenidendevrim.org)

mý yoksa bitmesini mi saðlýyor? Elbette ki devamýný saðlamaktadýr. Peki bu güvensizliklerin bitmesi için taraflar ne yapmaktadýr? Bana göre hiçbirþey…Barikatlarýn açýlmasýndan þimdiye kadar yaklaþýk beþ sene geçti. Ne gibi geliþmeler var? Çözüme katký ne oranda? Hemen hemen hiç. Aksine iki toplumlu beraber yaþam konusunda da büyük gerilemeler var. Ama ikide bir her iki taraf da daha hiç yol alýnmadýðýný da söylemekte beis görmüyor. Yani sonuçta bir ilerleme yok. Kuzey Kýbrýs'taki yapý aynen korunmuþ olarak duruyor. Militer Rejim biraz taktik icabý sinmiþ. Belki de saðýn CTP tarafýndan yeniden diriltilmesini bekliyor (Bu tehlike oldukça büyük de CTP'nin yarattýðý travmayý nasýl geçiþtireceðiz onu merak ediyorum). Hiç demokratikleþme yok ama aksine þimdiki durumun devamý için her türlü olumsuzluk da devam ediyor. Güney'de ise Helen Milliyetçiliði gün geçtikçe daha da yer kazanýyor. Kýbrýslýlýk kimliðinin çok zayýf olduðu, olaya sadece güvenlik açýsýndan bakan bir güvenlik ruhu ve paranoyasý var orada da. Hristofyas sadece þikayet ediyor. Mehmetali Talat'sa ona þikayet etmesi için her türlü olanaðý saðlamakta. Bana göre ne bir taraf özgür ne de diðer taraf. Sankide iþi uzatmaya çalýþýyorlar. Uzatsalar ne olacak? Statükolar biraz daha yaþamaya devam edecek. Bir nevi paslaþma var aralarýnda. Eski ideolojik kardeþlik hiç olmazsa bu yönde iþe yarýyor. Peki nereye doðru gidiyoruz? Anlamadýnýz mý? Seçimlere… Peki saðolsunlar CTP aðýrlýklý hükümet bir zamanlar sokaklara çýkan halkýmýza neyi alternatif gösteriyor? UBP'yi.... Evet UBP'yi alternatif gösteriyor. UBP gelecek, sonra tekrar tahtaravalliye CTP çýkacak, sonra paslaþmalar falan… Ve ömürden gidecek. Statüko da hayatýna devam edecek. CTP de mutasyona uðradý, bu yönde UBP'nin bir eþi oldu. Görsenize halka

HABER

Stuttgard'ta kabul edilen NATO Karþýtý uluslararasý kampanyanýn sonuç bildirgesi...

NATO'ya Hayýr! Savaþa Hayýr! NATO askeri örgütünün kuruluþunun 60. yýldönümü vesilesiyle bizler, NATO'nun saldýrgan askeri ve nükleer politikalarýný protesto etmek ve savaþsýz, adil bir dünya hayalimizi savunmak üzere herkesi Nisan 2009'da Strasbourg'a davet ediyoruz. NATO, dünya barýþýna ulaþmanýn önünde giderek büyüyen bir engel teþkil ediyor. Soðuk Savaþ'ýn bitiminden bu yana NATO, kendini "uluslararasý toplum"un askeri harekat aygýtý olarak yeniden yapýlandýrma çabasý içerisinde ve bu çabalar çerçevesinde "teröre karþý savaþ"ý da teþvik ediyor. Gerçekte ise bu örgüt, Birleþmiþ Milletler'i ve uluslararasý hukuk sistemini devre dýþý býrakarak tüm kýtalardaki askeri üsleri aracýlýðýyla ABD güdümünde zor kullanmanýn, askeri güç tesis edilmesini hýzlandýrmanýn ve silahlanma harcamalarýný týrmandýrmanýn bir aracýdýr; dünya çapýndaki askeri harcamalarýn % 80'i NATO üyesi ülkeler tarafýndan gerçekleþtirilmektedir. 1991'den beri bu yayýlmacý anlayýþý izleyen NATO, "insanî savaþ" kisvesi altýnda Balkanlar'da savaþa giriþmiþ ve Afganistan'da yedi yýldýr süren vahþi bir savaþ baþlatmýþtýr; halihazýrda Afganistan'daki trajik durum giderek kötüleþmektedir ve savaþ Pakistan'a yayýlmýþ durumdadýr. NATO, Avrupa'da gerilimleri týmandýrmakta, "füze savunma sistemi"yle, devasa bir nükleer silah deposu ve nükleer "ilk darbe" politikasýyla silahlanma yarýþýný beslemektedir. AB siyaseti giderek daha da NATO'ya baðýmlý hale gelmektedir. NATO'nun Doðu Avrupa ve ötesinde halen devam eden ve gelecekte de potansiyel olarak devam edecek geniþlemesi ve "hükümranlýk sahasý dýþý" harekatlarý, dünyayý daha tehlikeli bir yer haline getiriyor. Kafkaslar'daki çatýþma, tehlikenin açýk bir emaresi. NATO sýnýrýn geniþlemesi yönündeki her adým, nükleer silah kullanýmýný da kapsayacak þekilde, savaþ olasýlýðýný artýrmaktadýr. Barýþçýl bir dünya hayalimize ulaþmak için bizler, küresel ve bölgesel krizlere askeri karþýlýklar verilmesini kabul etmiyoruz; bunlar çözümün deðil sorunun bir parçasýdýr. Nükleer silahlarýn terörü altýnda yaþamayý reddediyor ve yeni bir silahlanma yarýþýnýn týrmandýrýlmasýna karþý çýkýyoruz. Askeri harcamalarý azaltmak, mevcut kaynaklarý insani ihtiyaçlarýn karþýlanmasýna yönlendirmek zorundayýz. Bütün yabancý askeri üsleri ve saldýrý amaçlý askeri yapýlarý kapatmalý; halklar arasýndaki iliþkileri demokratikleþtirmeli ve askeri zihniyetten arýndýrmalý; daha güvenli ve daha adil bir dünya inþa etmek için yeni barýþçýl iþbirliði formülleri bulmalýyýz. Hepinizi bu mesajý içinde bulunduðunuz toplum ve örgütlenmeler arasýnda yaygýnlaþtýrmaya, Strasbourg'a gelmeye ve bu hayali gerçeðe dönüþtürmeye davet ediyoruz. Bizler, barýþçýl bir dünyanýn mümkün olduðuna inanýyoruz. NATO'ya Hayýr Savaþa Hayýr

yaþattýklarý sadece bir cehennem. Hem Güney'deki statükocular hem de Kuzeydekiler bu þekilde krizlerle, durgunluklarla, sorunlarla, karaparalarla hayatlarýna devam edecek. Bir önceki hafta bazý Kýbrýslýrum sendikacýlarla çözüme nasýl gideceðimizi tartýþýyorduk. Bu Fulbright'ýn önündeki bahçedeydi. Onlara "Devrimci Deðiþim Dinamiðinden" sözediyordum. Bir an somurtarak yanýmdan uzaklaþtýlar. Onlar sorunun hemen çözülmesi ve evleriyle topraklarýna hemen dönmelerini hayal ediyorlardý. Onlara bu iþin zor olacaðýný, devrimci bir dinamiði her iki tarafa da getirmezsek çözümü hýzlandýramayacaðýmýzý söyledim. Ýþin öyle kolay olmadýðýný milliyetçiliklerle deðil ama devrimciliklerle halký bilinçlendirmemiz gerektiðini ve örgütlenmenin önemli olduðunu vurguladým. Belli ki memnun olmadýlar. Kýbrýslýlar olarak, Rönesans ve Aydýnlanma devrimi, 1789 Fransýz Ýhtilali ve 1917 Sovyet Devrimi öncesinde olduðu gibi çalýþan kitlelerde oluþan devrimci deðiþim dinamiðini yakalamamýz gerektiðinde ýsrarlýyým. Pek tabi ki bunda Marksist bir öncünün gerekliliðinden uzaklaþmýyorum. Ama bu dinamizmin böyle bir öncüyü de oluþturabilecek devrimci bir cephe olabileceðini de biliyorum. Þimdi Birleþik Cephe'den yol açanlar eðer bana seçimlere girmek gerekir derlerse galiba bu yolda gene YKP yalnýz kalacak. Ve kim isterse olsun, ne zaman ve nerede isterse olsun, mücadeleye gerçekten baþlayacak olanlar günün birinde YKP'nin bu geldiði noktadan iþe baþlayacaklar. YKP içerisindeki devrimci beyinler daha yirmi sene öncesinde buna parmak basmýþlardý. Aradan yirmi sene geçmesine raðmen bu tezin doðruluðu hala daha devam ediyor. Bir tahta parçasýnýn tekrar yanmaya baþladýðýnda ayný yerde yanmaya baþlamasý misali… yenicag@yenicag.com.cy


HAFTALIK

5

17 EKÝM 2008 CUMA

R YANIT HANGÝSÝ? 100 KÝÞÝYE SORDUK EN POPÜLE 1- MATalat AKPM'de yaptýðý konuþmada, Türkiye olmasaydý þimdi ben burada olmazdým dedi. Ne demek istedi? a) Beni Türkiye yarattý, b) Ben Türkiye sayesinde varým, c) Ben Türkiyenin menfaatleri için burdayým, d) Ben Türkiyeye yað çekmek için burdayým, e) Türkiye büyüktür, aklýnýzý baþýnýza toplayýn. 2- Sonay Adem Bulutoðullarýna, Dava etmeyen namerttir dedi. Ne demek istedi? a) Bulutoðullarý namerttir, b) Ben mert birisiyim, c) Þikayeti olam mahkemeye gitsin, d) Þikayeti olan gitsin dikilitaþa þikayetini yapsýn, e) Bulutoðullarýný hazmettiðimizi kimse sanmasýn. 3- Petev, AKPM kararý, hüsran ve hükümetin baþarýsýzlýðýnýn tescili dedi. Ne demek istedi? a) Hükümet istese bu karar çýkmazdý, b) Bunlar hükümet etmeyi bilmezler, c) Ben görüþmeciyken böyle kararlar çýkmadý, d) Ben hükümetçilik oyununu daha iyi oynarým, e) Hüsran yaþamamak için bu kez beni seçin. 4- MATalat, AKMP kararý hakkýnda, Tadý bozuk, yenecek pilav deðil dedi. Ne demek istedi? a) Ben pilavý çok severim, b) Kýbrýs sorunu pilav gibidir, c) Pilavý yemem için mücendra pilavý olmasý lazým, d) Bulgur pilavý mideme dokunur, e) Pilav dediðin Tayyipbeyin yediðinden olmalý, okunmuþ! 5- Tahsin, AKPM kararý hakkýnda, Kabul edilemez unsurlarla dolu dedi. Ne demek istedi? a) Zaten ne isterse olsun biz kabul etmeyecektik, b) Bizim için hiçbir zaman olumlu hiçbir unsur olmayacak, c) Bizimkilerin oralara gitmesi yanlýþ, benim gibi ortadan kaybolmalarý lazým, d) Tayyip beye de ayýp olacak ama Derviþ ile yarýþtayým þimdi, böyle konuþmam lazým, e) Yeniden baþkan seçilirsem bu kararýn içinde olumlu unsur olup olmadýðýna bakacaðým.

Rasýh Keskiner

6- MATalat, Kýbrýs Türk tarafýna tuhaf çaðrýlar yapýlýyor dedi. Ne demek istedi? a) Kýbrýs Türk tarafýna Yüce rabbimden çaðrýlar geliyor, b) Tayyip bey uzaktan mesaj gönderiyor, c) Bize teslim olun diyorlar, d) Bizi satýn almak istiyorlar, e) Bize rüþvet teklif ediyorlar. 7- Avcý AKPM kararý hakkýnda, Rumlarý memnun eden karar dedi. Ne demek istedi? a) Karar dediðin Türkiyeyi memnun etmeli, b) Karar TC'li yurttaþlarý memnun etmeli, c) Avrupa bizi sevmez, d) Rumlarý memnun eden karar bizi memnun etmez, e) Kararlar hiçbir zaman iki tarafý da memnun etmez. Karar alýnmamalýdýr. 8- Mehmet Çaðlar, Talat'ýn AKPM'deki konuþmasý hakkýnda, Baþlý baþýna kazaným dedi. Ne demek istedi? a) Talat dünyaya Türkün gücünü kanýtladý, b) Kararý boþver, Avrupa Talat sayesinde dünyada Türkçe de konuþulduðunu anladý, c) Talat konuþmasýyle Rumlarý periþan etti, d) Rumlar kaybetti, e) Sayemde bu iþi baþardýk. 9- Özgürgün Talat'ýn AKPM'deki konuþmasý hakkýnda, Talat'tan farklý birþey beklemezdim. Ben konuþsam ben de ayný þeyleri söyleyecektim dedi. Ne demek istedi? a) Talat'a ne konuþulacaðý zaten söylendi, b) Talat talimatýn dýþýnda konuþamazdý ki, c) Konuþma metni hazýr olduðuna göre kim konuþsa ayný konuþmayý yapacaktý, d) Talat önümüzdeki seçimde bizim de adayýmýz olabilir, e) Talat'ýn Denktaþ'tan fasrký kalmadý. 10- Stefanu, Hava Rum tarafý lehine deðiþti dedi. Ne demek isyedi? a) Havanýn mutlaka bir tarafýn lehine deðiþmesi gerekir, b) Bizim bütün gayretimiz havanýn bizim tarafýmýza deðiþmesiydi, c) Havanýn bizden yana deðiþmesi için Talat da bize yardýmcý oluyor, d) Elbirliði ile eski yoldaþ Talat ile havanýn bizden yana deðiþmesi saðlandý, e) Sonuçta bu iþten tüm Kýbrýslýlar hava alacak ama dur bakalým ne olacak.

NEREDEN NEREYE....

Yýllar yýllarý kovaladý.. Ne çabuk geçti yýllar.. Ve böylesine çabuk geçen yýllar içinde kimler nereden nereye geldiler.. Þöyle gecenin karanlýðýnda, ve hele kapkaranlýðýnda, gökyüzünün yýldýzlarla dolu olduðunun görüldüðü bir ortamda geçmiþi hatýrlamak acý olsa da güzel.. 68 yýlýnýn bir sabahýnda, yurttan çýkýp okula giderken stadyum tribününü boydan boya kaplayan " Devrim" yazýsýný görmek. Aradan tam 40 yýl geçti. O yazýyý tarihe kazýyanlarýn çoðu faþist saldýrýlar sonrasý yaþamlarýný yitirdiler. Geride kalanlar geçtiðimiz günlerde, aradan bunca yýla raðmen silik de olsa okunan " Devrim" yazýsýný yeniden parlattýlar ve o günleri tekrar hatýrlattýlar. Devrimci gençliðin o günlerde verdiði mücadele. Bu mücadele uðruna gözünü kýrpmadan ölüme giden gençler. Ve o günlerde o mücadelede yer alanlar.. Birlikte " Ho ho ho þi min, daha fazla Vietnam, Ernesto'ya bin selam" sloganlarý ile caddelerde

muallimin izlenimleriyle

BĐZĐMGAVEHANE GAVEHANE BĐZĐM Bugün Pazar. Pazar günleri sabah saat 10-12 aeasý çok cümbüþlü olurmuþ bizim gavehane. Öyle demiþti bana kahveci Þevket. Özellikle mahallenin gülleri hep orada toplanýr sohbet ederlermiþ. Ben de sabah kahvesini bugün de orada içeyim diyerek uðradým bizim kahvehaneye. Dedikleri kadar kalabalýk olmasa da kahvehanenin müdavimleri yerli yerinde oturuyordu. Emir dayý, Hulus amca tanýdýðým simalar. Bir de uzun bir süredenberi Rum tarafýnda hem kalýpcý, hem demirci olarak çalýþan Süleyman usta. Tanýmadýðým üç dört kiþi daha vardý bir masanýn etrafýnda bet oynamakla meþgüldü. - Selam herkese günaydýn diyerek doðru Emir dayýnýn yanýna oturdum. Emir dayý selamýmý alarak baþladý sohbete, - Günaydýn muallim, hoþ geldin - Hoþ bulduk dayý, nasýlsýn? - Nasýl olalým oðlum, aha seyrederik alemi. Hulusi amca söze karýþtý: - Sen öyle san Emir ki seyreden alemi, alem seni seyreder seni, - Neyim varmýþ da seyredecek alem beni, - Ee, sen esgi tüfek, devir sizin devriniz.Asdýðýnýz asdýk, kesdiðiniz kesdik. - Bak Hulus, o dediðin tüfek hikayesi doðru, ama devir bizim devrimiz hikayesi yanýþ, - Neresi yanýþ? - Bir kere be tüfekçiyim ama bunarýn tüfekçilerle yani esgi tüfekcilerle alakasý galmadý. - Yani diyon bunnar yeni tüfekci, - Hah tam da öyle. Görmen ettiler bizi da çýkamayýk diþarý da arttýk, - Nasý çýkaman, aha ne zaman gelsem bulurum seni buraþda. - Buraþda.. baþga yerde gördün beni. Yüz brakmadýlar bize çýkalým. Herkese laf annatmakdan usandým. - Ee sen ne oðraþýn anadasýn herkese bunarý, brak da Emer annatsýn, hemMemet. - Ya Hulus görmen ama vaziyeti. O Memet pilav beyenmez oldu. Tam bu sýrada Kahveci Þevket dahil oluyor sohbete: - Ha be Emir dayý nedir bu pilav hikayesi, çözdün sen bu iþi? - E sen duymadýn, dünya alem duydu da sen duymadýn. Adama pilav beyendiremiyollar. - Bilmezler ki bizim Memet musucaridir. Her pilavý yemez. - Yani sen den ki Memet musucaridir, inanmam, þindi öyle olduysa bilmem ama esgiden öyle deyildi. - Her türlü naneyi, bardon pilavý yerdi demek

haykýranlar. Þöyle bir bir gözünüzün önünden geçirmek.. Ve fark etmek: Nerede bunlar? Veya nerden nereye, sorularýný sormak.. Dönüp baktýðýmýz zaman 40 yýl öncesine, o günlerde devrim için yollarda boy gösterenler nerede? Ara da bulasýn.. Bir bir kayboldular. Her rüzgar estiðinde biraz daha savruldular saða, saða, saða.... O günlerde komonisttiler, sosyalisttiler, Derken baktýk sosyal demokrat oldular.. Biraz daha sert esince rüzgar liberal demokrat oldular, Ha gayret, dereye düþüp ýslandýktan sonra da ne fark eder dediler ve sermayeye teslim oldular. Hepsi mi? Hayýr önemli bir kýsmý.. Geriye kalan bir kýsmý ise hala devrimden bahseder. Ben þu yýllardaki kuþaktaným der, Bakarsýnýz "che" nin tiþörtünü geçirir sýrtýna dolaþýr ortalarda. Ben barýþ yanlýsýyým der. Ama Rum'a "gavur der". Ben barýþ yanlýsýyým der ama Rum'un malýnýn iadesine karþý çýkar, Ben barýþ isterim der ama " Bize garantiler lazým, bundan vazgeçemeyiz" der. Che'nin tiþörtlerini giymek, Deniz Gezmiþ ve arkadaþlarýnýn döneminden olmakla övünmek bir anlam ifade etmez. Önemli olan Che'nin, Denizlerin mücadelesinin bir yaþam biçimi olduðunu kavramak ve o þekilde hareket etmektir. Ýþte mücadelenin önünde duran en büyük engel bu. Bu tip davranýþlar içinde olanlar ayýklanmadan saðlýklý mücadele verilemez.

idsen. - Yerdi ya.. motorculan her dayma bendeydi. Ne gorsak önüne yok demezdi. - En çok da hangi pilavý severdi? - Mücandra pilavýna bayýlýrdý. Galýn bulgur pilavýný da severdi. - Be Emir aða duyduðuma göre þindi sarayda pilavý özel soslarla yer. - Nelerle yer.ha sos. Marmelat gibi biþey. Annat bakalým nasýlmýþ bu marmelatlý pilav. - Marmelatlý deðil Emir soslu. Kari soslu. - Garý soslu da nasýl olur yahu Þefget - Grý deyil yahu,her þeyi yanýþ annan bugün. Kari, kari.. baharatli acýlý bir bulamaç.. - Deme .. biz cahil galdýk. Devam et da ben da evde yapabilirsam yapayým. - Barbasen pirinçden olur bu pilav. Tane tane olur. Ýsdersan tek tek da yeyebilin, daha kibar olun öyle yersan. - Ama pilavý tane tane.. yahu ciddi söylen, inanmam. - E inanmazsan yarýn Emer geldiðinde buraya sor gendine . - Emer da pilav beyenmez. - Ya beyenillar da o Evroppalýlar da pilav yerine þorolop gibi biþey goydular önüne. Bu sýrada bizim galýpçý Süleyman lafa karýþtý: - Bakýn size biþey deyim. Bu Memed eyi çocuktur. Ben küçüklüðündentanýrým gendini. Ama gandýrdýlar guya cumhurbaþganýdýr ve o da inandý, bu hallere girdi. Ne yemek beyenir ne içmek. Emir dayý bu kez Süleymana, - Ma kim gandýrdý geni, çocukdur biþey? - Tayyip. Tayyip gandýrdý geni. Hatta bazý huylarýný da kapdý Tayyýbýn. - Nasýl yani gaptý bazý huylarýný, dinci oldu demek idsen? - Vallahi öyle söyleller, Tayyip da olur olmaz pilavý yemezmiþ! O da gaymak yaðlý pilav severmiþ. - Git yahu Seleyman inanmayýn bu þeylere, hiç gaymaklý pilav olur, gatmerdir biþey. - Tayyýp dedi gene olur olmz pilav yemesin. Büyü yapabililler gendine. En eyi büyü da pilava gonurmuþ. - Hade bre sen da, hergün biþey yumurtlarsýnýz. Hade ben gaçýyorum. Kahveci Þevket arkasýndan: - Hade hade gidiyon yapan kremalý pilavý deyil. Yapamazsan ara sarayý da atarif etsinner sana. Ve tabii kahvehanenin has gülü Emir dayý gidince, ben de oradakilere eyvallah deyip ayrýldým.

Makam ve para pek çok kiþiyi deðiþtirdi. Meþhur bir söz vardýr: Bir kiþinin nerede olduðunu anlamak için ona ya makam vereceksin, ya kesenin aðzýný açacaksn veya içireceksin.. Kiþinin ne olduðu hemen ortaya çýkar. Ýçkiden baþlayýn isterseniz. Daha bir duble bitmeden atýp tutmaya baþlar, kendisinin allameyi cihan olduðunu söylemeye baþlarsa, o bitti. Onu düþün defterden. Ondan birþey olmaz. Ýsterseniz makam verin. Eðer size karþý daha önceki tavýrlarýnda bir deðiþiklik olmuþsa, yani yanýna girmek için randevu isterseniz, kravatý boynuna takmýþ çýkartmýyorsa, mikrofon gördüðü zaman yerinde duramýyorsa ve sizinle görülmemeye özen göstermeye baþlýyorsa onu da düþün defterden. Ondan da birþey olmaz. Ýsterseniz kesenin aðzýný açýn.. Tabii siz açamazsýnýz. O kiþisel becerisiyle kesenin aðzýný açar. Açsýn.. Ama þuna bakýn.. Para kendini deðiþtirdi mi? Çok az kiþiyi para deðiþtirememektedir. Paranýn deðiþtirdiði kiþiler de yavaþ yavaþ sizden uzaklaþýr. Kendine denk insanlar arar. Onlarla düþer kalkar.Onu da düþün defterden. Bu gibilerle de hiç bir yere gidilmez. Paranýn dahi deðiþtiremediði kiþiler yok mu? Var.. Az da olsa var. Makamýn deðiþtiremediði kiþiler de var. Evet, mücadelede kararlý olan bizlerin, 40 yýllýk mücadele yýllarýný þöyle bir hatýrlayarak, nereden nereye geldiðimizi sorarak, defterde mücadele için kaç kiþinin kaydýnýn kaldýðýný bilmemizde yarar var. Çünkü saðlýklý her mücadele alaný için bu gereklidir. yenicag@yenicag.com.cy


6

17 EKÝM 2008 CUMA

HABER

Sol Parti Deniz Feneri'ni soruyor...

Sol Parti Federal Milletvekilleri ve Sol Parti Federal Meclis Grubu, Hükümetin yanýtlamasý talebiyle, Deniz Feneri e.V. skandalý hakkýnda soru önergesi sundu. Verilen soru önergesinde Federal Hükümete baðlý Federal Kriminal Dairesi ve Anayasayý Koruma Örgütü gibi kuruluþlarýn da kovuþturmaya dahil olup olmadýðý sorusu yöneltiliyor. Önergede yer alan diðer bir soruda ise, hükümetten Deniz Feneri e.V. derneði ile islami holding yöneticileri arasýndaki personel/finansal baðlar hakkýnda bilgi vermesi istenilerek, "Ýslami holdingler tarafýndan geçmiþte gerþekleþtirilmiþ soygunlar ile Deniz Feneri e.V. skandalý arasýnda benzerlik olduðu kanaatinde misiniz?, Ýslami holdingler konusunda olduðu gibi, Deniz Feneri olayýnda da

denetleme görevinizi yerine getirdiðinize inanýyor musunuz?" sorularýna yanýt verilmesi isteniyor. Verilen soru önergesinin bu ayýn ortalarýnda yanýtlanmasý bekleniliyor. Frankfurt Eyalet Mahkemesi'nde Deniz Feneri e.V.'nin toplanan baðýþ paralarýnýn amacýna aykýrý þekilde kullanýldýðý gerekçesiyle sanýklar 17 Eylül 2008 tarihinde hapis cezalarýna çarptýrýldý. Dava süresince sanýk ifadelerine göre Türkiye'deki hükümet partisi AKP'nin de skandala karýþmýþ olduðu ve toplanan baðýþlarýn 18 milyon Euro'yu aþan bölümünün AKP çevrelerine verildiði ifade edildi. Eyalet Mahkemesi gerçek sorumlularýn Türkiye'de bulunduðuna dair görüþ belirtti. Mahkeme Baþkaný, Türk hükümetinin söz konusu davadaki geliþmeler hakkýnda diplomatik yollardan bilgi aldýðýný açýkladý. Yaþanan bu baðýþ skandalý, 300 bin kiþinin islami holdingler adý verilen kuruluþlar tarafýndan maðdur edildiði soygunu hatýrlatýyor.

Yanýt bekleyen sorular Dr. Gregor Gysi, Oskar Lafontaine ve Meclis Grubu imzalý verilen soru öner-

gesinde yer alan bazý sorular þöyle: - Federal hükümet Deniz Feneri e.V. derneði ve faaliyetleri hakkýnda hangi bilgilere sahiptir? - Federal Hükümete baðlý Federal Kriminal Dairesi ve Anayasayý Koruma Örgütü gibi kuruluþlar da kovuþturmaya dahil olmuþ mudur? - Geçmiþte görev almýþ veya bugün de hala ayný görevde bulunan Deniz Feneri yetkililerinin ayný zamanda Türkiye'de üst derece bürokrat olarak çalýþýp çalýþmadýklarý konusunda bilginiz var mý? - Söz konusu þahýslar arasýnda, Almanya'ya giriþ yapmasýnda sakýnca görülen þahýslar var mý? - Türkiye Baþbakaný Recep Tayyip Erdoðan ile Alman Büyükelçisi Eckart Kuntz'un 22.11.2007 tarihinde, Ankara'da görüþtüklerine ve Sayýn Erdoðan'ýn bu görüþmede Deniz Feneri e.V. yöneticilerine karþý süren dava hakkýnda bilgi aldýðýna dair basýnda çýkan haberler doðru mudur? - Yanýt evet ise, Almanya'da sürmekte olan bir dava hakkýnda bir yabancý hükümet baþkanýnýn görüþ belirtmesini hükümetiniz

nasýl deðerlendirmektedir? - Hükümete göre, bu þekilde görüþ belirtmek sürmekte olan bir davaya müdahale anlamýna gelir mi? - Türkiye Adalet Bakaný Mehmet Ali Þahin ile Alman Büyükelçisi Eckart Kuntz'un 05.12.2007 tarihinde, Ankara'da görüþtüklerine ve Sayýn Þahin'in bu görüþmede Deniz Feneri e.V. yöneticilerine karþý süren dava hakkýnda bilgi aldýðýna dair basýnda çýkan haberler doðru mudur? - Deniz Feneri e.V. eksenli somut olaydan hareketle Eyalet Ýçiþleri Bakanlarý Konferansý düzeyinde, baðýþ toplayan benzeri derneklerin denetlenmesini / gözetlenmesini amaçlayan koordinasyon kararlarý alýnmýþ mýdýr? - Federal Hükümet Deniz Feneri e.V. eksenli baðýþ skandalýnýn kapsamýnýn geniþliðini gözeterek zarar görmüþ kiþilere yardým etme gereði görmekte midir? - Gelecekte bu tür olaylarýn engellenmesi ve insanlarýn bu soygunculardan korunmasý adýna hangi önlemleri almayý düþünüyorsunuz? (Yeni Özgür Politika, 09/10/08)

‘Kakalanan’ tarihin sonu... METE ÇUBUKÇU - Radikal2 Hafýza-i beþer nisyan ile maluldür. Hatýrlatmak gerekir. Francis Fukuyama isimli zat-ý muhterem "tarihin sonu"nu ilan etmiþ, dünya ve Türkiye'de bildik çevreler uzun süre zafer naralarý arasýnda bu tezi allayýp pullayýp sakýz gibi çiðnemiþlerdi. Ne diyordu Fukuyama? 1989 tarihli tez, Sovyetler Birliði'nin yýkýlmasýyla birlikte kapitalizmin küresel zaferini ilan ediyordu. Fukuyama her ne kadar 10 yýl sonra bu tezinden çark etmeye baþlasa da uzun süre akademi çevrelerinde ve gazete yorumcularý arasýnda ciddi ciddi tartýþýldý. Oysa Fukuyama'nýn "tarihin sonu" tezi Samuel Huntington'un "Medeniyetler Çatýþmasý" ile birlikte Amerikan neoconlarýnýn "Yeni Dünya Düzeni"ne kuramsal çerçeve oluþturma çabasýndan, neoliberalizmin çarkýna su taþýmaktan baþka bir þey deðildi. Soðuk Savaþ sonrasý yeni düþman arayan bu ideolojik perspektif, kapitalizmi en vahþi, en kuralsýz, neo þekli ile dünyaya hakim kýlmayý, bu hakimiyeti de güç, þiddet, savaþ ve iþgallerle hayata geçirmeyi hedefliyordu. Bu sadece ekonomik anlamda, yeni bir sömürü düzeni deðil, ideolojik olarak da insanlarý boyun eðmeye zorlayan, tek ve mutlak doðru olduðunu kabul ettirmeye çalýþan gizli zorbalýktý. Daha sonra açýktan, tehditkâr bir biçime dönüþtü. Hatýrlarsak: 11 Eylül sonrasýnýn, Irak, Afganistan iþgalin sýrasýndaki "ya bizdensiniz ya onlarlardan" þiarý klasik bir emperyal sömürü ve savaþ düzeninden öte "diðerlerine" ikna olmadýklarý ya da yoldan çýktýklarý zaman baþlarýna neler gelebileceðini gösteren ideolojik yapýlanmanýn ilk adýmýný oluþturdu. Ýnsani ve siyasi olarak küstah, ekonomik olarak kural tanýmaz kapitalist yaklaþým 30 yýldýr zihnimizi, dünyamýzý ve insanlýðýmýzý iðfal etmeye çalýþýyor.

‘Her yol neoliberalizme çýkar’ Fukuyama'nýn tezi, neoliberalizmin kural tanýmaz, saldýrgan ve vicdansýz yöntemlerine meþruiyet kazandýrma iþlevinin öncü gücü olarak tarihe geçti. Fukuyama 'bizim gibi düþünmeli, kapitalizme boyun eðmelisiniz. Çünkü bundan sonrasý, ötesi yok' demek istiyordu. Fukuyamagiller de neoliberalizmin elçileri olarak kullandý bu tezi. Çünkü reel sosyalizm çökmüþ, dünyada kapitalizmden baþka alternatif kalmamýþtý. Üstelik tüm sosyalizm tarihi Sovyetler Birliði'nin "reel sosyalizm" deneyimine indirgenerek mahkûm edilmiþti. Hoþ, sosyalistler de bunalýmý kolay aþacak gibi görünmüyor ya, neyse... Fukuyama daha sonra bu tezden dönmeye kalktý. Devletin Ýnþasý adlý kitabýnda yoksul, antidemokratik, yolsuzluklarla boðuþan devletlerin "zayýf devletler" olduðunu ilan ederek, bu kez ulus-devletin önemine deðindi. Yani ulus-devlet olamayanlar kapitalist sisteme uymuyorlardý. Ama, derdi devletlerin siyasi olarak zayýflýðýnýn demokratik mekanizmalarla güçlendirilmesi, insan haklarý, þeffaflýk, kadýn haklarý, adil seçimler gibi unsurlar deðil, neoliberal sistemin iþleyebilmesiydi. Dolayýsýyla ideolojik olarak her türlü antidemokratik yöntemi savunanlarla iþ tutanlar, neoliberal sistem iþlediði sürece pek þikâyetçi görünmüyordu. Fukuyama'nýn derdi de zaten zayýf devletler dediði kesimin neoliberal sistemi iþletemediði kaygýsýydý. Yoksa demokrasi öncelikli deðildi onnun için. Zayýf yani diktatörlük ve monarþi benzeri yönetimler neoliberalizm iþledikçe zaten önemli deðildi. Tarihin sonu tezi, duvarýn çökmesiyle simgelenen sosyalist sistemlerin çöktüðü bir ortamda yazýlmýþtý; milliyetçilik, faþizm ve komünizmi sona erdirmiþ, hepsini ölü ideolojiler olarak ilan etmiþti.

Ýnsanoðlu için en iyi sistemin liberalizm olduðuna karar verilmiþti. Ancak ardýndan yaþanan mikro milliyetçi savaþlar, komþularýný katleden eski dostlar bu tezin ilk ayaðýný kýrdý. Bosna'dan Kafkaslar'a kadar benzer durumlar yaþandý.

Tarihin sonu ‘sistemin duvarý’na çarptý Ama iki hafta önce, týpký 1989'daki Berlin Duvarý gibi bu kez de baþka bir duvar yýkýldý: Wall Street. Sanal ekonominin, olmayan paralarýn, üretime dayanmayan ve paylaþýlmayan zenginliklerin, deðeri olmayan birtakým kaðýtlarýn, þýmarýk bir finans sektörünün son 30 yýlda yaþadýðý sahte, þiþirilmiþ, görgüsüz zenginliklerin sanal dünyasý çöktü. Üstelik yükünü dünyanýn yoksullarýna yýkarak. Kapitalizmin hovardalarý, beyaz yakalý þýmarýklar, kuralsýz ve karþýlýksýz paradan baþka ekonomik deðer bilmeyen, insan hayatýný birtakým rakamlarla özdeþleþtiren, Irak savaþýný muhasebe defteri mantýðý ile kazanç kayýp hesabýna dökenler, baþkalarýnýn paralarýyla yoksullarýn hayatýný karartanlar, iþgalleri destekleyenlerin dünyasý bir anda çöktü. Geride yaklaþýk 700 milyar dolarlýk bir enkaz býrakarak. Kapitalizm çökmese bile bir kez daha deþifre oldu. Wall Street; yani dünya kapitalizminin amiral gemisinin karaya oturduðu mekân, bu kez kendi sisteminin duvarýna çarptý. Geçtiðimiz günlerde, batan para beþ yýldýr Irak'ýn iþgali için harcanan paraya eþdeðer bir rakam. Yüz binlerce insanýn hayatýna malolan ve geleceði belirsiz, insanlýk dýþý bir ülke haline getirilen Irak'ta harcanan paralara sesini çýkarmayan Amerikan vergi mükellefleri ve baþkan adaylarý þimdi, bu 700 milyarý tartýþýyor; cebinden çýkacak verginin hesabýný yapýyor. "Yabancýlaþmanýn böylesi" demek geliyor insanýn içinden.

Yeni dünya düzeninin yarattýðý insan tipolojisine uygun davranan Amerikan vergi mükellefleri, dünyanýn herhangi bir bölgesinde olan bitenle nasýl bir iliþki kurduðunu da ortaya koydu bu krizle.

Yaþasýn 'devlet'! Ama daha da önemlisi, neoliberal sistemin kuralsýzlýðý içinde devletten söz etmek bir yana, 'ekonomi' ve 'devlet' kelimelerini yana yana kullanmaktan imtina edenler, bu tür tartýþmalara girenleri ayýplayanlar, þimdi ABD'nin bankalara devlet aracýlýðýyla el koymasýna ne diyecekler? Merak ediliyor. Bazý yorumcular Wall Street'in çöküþünü 1989'daki Berlin duvarýnýn çöküþü ile eþdeðer buluyor. Ancak, nasýl Berlin duvarý sosyalizm ütopyasýnýn çöküþü deðilse, Wall Street krizi de kapitalizmin sonu anlamýna gelmiyor. Ama sistemde hiçbir þeyin eskisi gibi olmayacaðý da biliniyor. Tarihin sonu tezine göre, bundan sonra bildiðimiz anlamda 'tarih' bitecek, tüm dünya, süreç içinde, kapitalist ekonominin engelsiz alaný haline gelecekti. Buna, 'insanlýðýn

bittiði yer' demek daha doðru olurdu. Umarýz ABD ve tüm dünyanýn kapitalistleri, kapitalizmsevenler ya da her þeyin kapitalizmin mantýðý ile iþleyeceðine inanan "postmodern inançsýzlar" bu krizle kendilerine gelerek, üretimde ve zenginliklerin paylaþýmýnda daha adil bir refah düzeni konusunda kafa yorarlar. Ama iþ arsýz kapitalistlerden çok sosyalistlere düþecek gibi görünüyor. Çünkü sistemin daha adil hale gelmesinin anahtarý soldan, sosyal ve kamu politikalarýndan geçiyor. Bu baþlýklarýn daha çok devreye girmesi de daha çok konuþulmasýnda ve bu konudaki mücadelede yatýyor. Her þerden bir hayýr doðar derler. Neokapitalistler, bu kriz için "ne der, ne sonuç çýkarýr" bilinmez ama bizler, bizlere "kakalanmaya" çalýþýlan ideolojik bombardýmaný, Fukuyama, Huntington gibi zihin iðfal þebekelerini ve savunucularýný deþifre etmeye devam etmeliyiz; yýllar sonra "haklýymýþsýnýz" deniyor olsa bile. Çünkü, dünya ve insanlýk neokapitalistler ve ideologlarýna teslim edilecek kadar sahipsiz olmamalý.

Yazarýmýz Arif Hasan Tahsin rahatsýzlýðý nedeni ile bu haftaki yazýsýný yazamamýþtýr. Hocamýza acil þifalar dileriz...


HABER

7

17 EKÝM 2008 CUMA

Yine Ahmet Kaþif klasiði: hep muhalif, tam muhalif! Ahmet Kaþif siyaset hayatýnda kalmayý sürdüren hemen hemen en hýzlý milletvekili… 1990'dan beri hemen her dönem vekillik yaptý, kim zaman da bakanlýk… Serdar Denktaþ'a baþ kaldýrýp (!) çözümcü oldu ve Angolemli ve Ýzcan ile koalisyon oluþturup Denktaþsýz hükümet için elini taþýn altýna bile koydu!!!... ama 4 ay sonra gidip UBP katýlmaktan da kendini alamadý… UBP'de fýrtýnalar kopuyor ve Ahmet Kaþif bir kez daha parti içi muhalif(!), Ertuðruloðlu'nun karþýsýnda Eroðlu'nun yanýnda… 10 Ekim 2008 tarihindeki Kýbrýs Gazetesindeki haber þöyleydi: "Eroðlu'nun, Cumhuriyet Meclisi Mavi Salon'da yer alan basýn toplantýsýnda, kendisine destek veren milletvekilleri, Meclis Baþkan Yardýmcýsý Ahmet Kaþif, Þerife Ünverdi, Hasan Taçoy, Ýrsen Küçük, Kemal Dürüst, Ergün Serdaroðlu ve Hüseyin Özgürgün de hazýr bulundu." Hatýrlanacaðý gibi Ahmet Kaþif ile ilgili, gazetemiz yazarlarýndan Murat Kanatlý, 25 Eylül 2006 tarihli makalesinde þu hatýrlatmalarda bulunmuþtu: "TKP ve BKP'nin ittifaka girdiði Kaþif ve Üstel'e yakýndan bakmakta yarar var; [TKP ve BKP ile TKP-BÖÝ ittifakýna giren o dönemdeki ismi ile Özgür Düþünce Hareketi Milletvekillerinin siyasi haritalarý (kaynak meclis kayýtlarý) Ahmet Kaþif DMP - YDP - DP (26 Nisan 2004 istifa) - (25 Aðustos 2004) ÖDP - (22 Eylül 2004) UBP "1990 Genel seçimlerinde Yeni Doðuþ Partisi'nden, 1993 Erken Genel Seçimlerinde Demokrat Parti'den Gazi Maðusa milletvekili olarak seçildi ve 1.1.1994-18.1.1995 tarihleri arasýnda Bayýndýrlýk ve Ulaþtýrma Bakanlýðý görevinde bulundu. 6 Aralýk 1998 Genel Seçimlerinde DP'den milletvekili seçildi. 2001 yýlýnda oluþan UBP-DP Koalisyonu'nda Çalýþma, Sosyal Güvenlik-Gençlik ve Spor Bakaný olarak görev yaptý. 14 Aralýk 2003 Genel seçimlerinde Demokrat Parti'den Gazi Maðusa milletvekili olarak seçildi. 26 Nisan 2004 tarihinde DP'den istifa edip Özgür Düþünce Hareketi'nde yer aldý. 22 Eylül 2004'de Özgür Düþünce Partisi'nden ayrýlýp, Ulusal Birlik Partisi'ne katýldý." "Ünal Üstel UBP - UDP - DP (26 Nisan 2004 istifa) - (25 Aðustos 2004) ÖDP - UBP 1991 Ara Seçimlerinde ve 1993 Erken Genel Seçimlerinde Ulusal Birlik Partisi'nden Girne Milletvekili seçildi. 1994 yýlýnda Ulusal Birlik Partisi'nden istifa ederek, yeni kurulan

Yýlmaz Parlan

oluþturulan Özgürlük ve Reform Partisi ile Özgür Düþünce Partisi mentalite olarak acaba ne kadar farklýydý?" http://www.stwing.upenn.edu/~durduran/ha mambocu/authors/mk2/mk28_25_2006.html

Ulusal Doðuþ Partisine katýldý ve Ulusal Doðuþ Partisi'nin tek milletvekili olarak görevini sürdürdü. Ulusal Doðuþ Partisi ile Demokrat Parti'nin birleþmesi sonucunda Demokrat Parti'ye iltihak etti. 6 Aralýk 1998 Genel Seçimlerinde DP Girne Milletvekili seçildi. DP- UBP Koalisyonunda Meclis Baþkan Yardýmcýlýðý yaptý. 14 Aralýk 2003 Genel Seçimlerinde Demokrat Parti'den Girne milletvekili seçildi. 26 Nisan 2004 tarihinde Demokrat Parti'den istifa etti 3 Mayýs 2004'de oluþan Özgür Düþünce Hareketi'nin kurucularýndandýr. 24 Mayýs 2004 tarihinde kurulan Toplumcu Kurtuluþ partisi - Birleþik Özgürlük Ýttifaký (TKP-BÖÝ) 'na katýldý." "(ÖDP) Parti baþkaný Salih Coþar yazýlý açýklamasýnda, erken seçimin kaçýnýlmazlýðýna dikkat çekti ve bu þartlarda yeni bir parti olarak daha büyük bir partiyle iþbirliði ya da birleþmenin en doðal seçenek olduðunu belirtti. Coþar, UBP'nin 5 Ekim tarihli birleþme davetinden memnuniyet duyduðunu da ifade ettikten sonra, þu ifadeleri kullandý: "Milletvekillerimizin seçim endiþesiyle parti deðiþtirmiþ olmasýna raðmen partimiz Merkez Yönetim Kurulu'nda yapýlan deðerlendirmeler neticesinde bu aþamada diðer bir partiye katýlýmýn gerçekleþmemesi yönünde karar alýnmýþtýr..." http://www.kibrisgazetesi.com/index.php/cat /2/news/15892/PageName/Ic_Haberler] Bu kadar hýzlý iki vekil ve Ergün Vehbi (ki DMP sürecinde CTP'den koparak diðerleri boykot yaparken milletvekili koltuðuna oturan sonra DP'ye katýlan), Kemal Havalý (TKP yöneticisi iken Peyak süreci ile partisinden istifa edip direk DP Genel Sekreterliðine getirilen) gibi isimlerle 2004 yýlýndaki TKP ve BKP'nin ittifaký da unutulmamalý, bugün yeni

BIR KREDI MASKARALIGI VE BIR BELEDIYE BASKANI !!!

Evet, 26000 üyesi olduðunu her fýrsatta iftiharla söyleyen Esnaf ve Zanaatkarlar Odasý Baþkaný Hürrem Tulga sadece 126 esnafý kapsayan kredilendirme projesini kanal kanal gezip müjdeliyor halkýmýza. Bunlarýn 20 kusuru krediyi almaya hak kazanmýþ, 40'a yakýný da incelenmekte imiþ. Kendisinin de bir Yönetim Kurulu üyesi olduðu Kamu Bankalarý aracýlýðýyla sermayeye milyonlarca $ geri dönmeyen krediyi bir çýrpýda golifa gibi daðitanlar 20,000 ytl'lik kredi dilimlerini küçük esnafa nasýl veriyorlar, isterseniz bir bakalým. Efendim, öncelikle sizden üç kefil istiyorlar , ipotek istiyorlar, Vergi Dairesinden devlete hiçbir borcunuz olmadýðýna dair temiz kaðýdý istiyorlar. A caným kardeþlerim devlete bugünkü þartlarda borcu olmayan Esnaf mý kaldý? Dahasý kredinin geçerlilik kazanabilmesi için Oda'nýn nihai onayý þart. Yani bunun Tükçesi; Hürrem Sultan'ýn yandaþý deðilseniz bu krediyi almanýz ham hayal! Üstelik Sn Baþbakanýn da itiraf ettiði

Tabii, Mayýs 2004 tarihinde Ahmet Kaþif ve Ünal Üstel'in istifalarý ile azýnlýða düþen hükümetin büyük ortaðý CTP-BG'ye TKPBOÝ koalisyon hükümeti önermiþti. Bunun içinde protokol imzalanmýþtý: "Angolemli, TKP-BÖÝ adý altýndaki birliktelik çalýþmalarýnda faaliyetlerini þu ana amaç ve ilkelere uygun sürdüreceklerini dile getirdi: "Kýbrýs sorunu kalýcý ve adil bir çözüme kavuþturulmalýdýr. Bulunacak çözüm 24 Nisan referandumunda Kýbrýs Türk halkýnýn evet oylarýyla alýnan kararlarýn hayata geçirilmesiyle saðlanmalýdýr. Bütünlüklü çözüme ulaþýlýp Kýbrýs bütünleþmiþ olarak AB'ye katýlýncaya kadar geçecek sürede Kýbrýs Türk halkýna uygulanan izolasyon ve ambargolarýn kaldýrýlmasý, halkýn siyasal, ekonomik, sosyal ve sportif alanlarda rahatlatýlmasý, altyapý ve üretim amaçlý yatýrýmlarýn yapýlabilmesi amacýna dönük olarak, Türkiye hükümetiyle iþbirliði içinde BM ve AB gibi uluslararasý kuruluþlar yanýnda tüm ülkelerle dinamik iliþkilerin kurulup geliþtirilmesinin gereðine inanýr." http://www.kibrisgazetesi.com/index.php/cat /2/news/9644/PageName/Ic_Haberler Ayni açýklamada aslýnda koltuðun da ne kadar tatlý olduðunu da tumturaklý sözlerle açýklamýþlardý: (…) Angolemli, kendisi ve BKP Milletvekili Ýzzet Ýzcan'ýn partileri arasýndaki güç birliði anlaþmasýndan hareketle, Özgür Düþünce Hareketi üyesi baðýmsýz milletvekilleri Ahmet Kaþif ve Ünal Üstel'in de katýlýmýyla Cumhuriyet Meclisi'nde sürdürdükleri çalýþmalarda bundan böyle birlikte hareket etmeye karar verdiklerini açýkladý. (…) (..) Erken seçimden önce bu seçeneðin denenmesi gerektiðini belirten Hüseyin Angolemli, barýþ yanlýlarýnýn iradesinin þu anda mecliste en az 26 rakamýna ulaþtýðýný ve çoðunluk olduðunu söyledi. Bu seçenek

gibi milyonlarca $ geri dönmeyen kredileri sorgulamayan zat-ý muhteremlerin esnafa ihanet edip kazýk atmalarýný elbette tarih bir not düþecektir. Düþünün ki Vergi Dairesinden aldýðýnýz temiz kaðýdýyle tüm borçlarýnýzý otomatik olarak ödemeyi tahahüt ediyorsunuz. Bunun anlamý daha siz krediyi almadan Vergi Dairesinin paraya el koymasý demek. Deðerli AFRÝKA okurlarý kýsaca Sn. Hürrem Tulga sadece Oda komiserliði yapmýyor bir anlamda Vergi Dairesinin de komiserliðini yürütüyor. Turizm sektöründe milyonlarca $'lýk kredileri tahsil etmeyip otellerin elektrik ve yýllýk kira borçlarýný sürekli erteleyip 12 aya bölerek taksitlendirenlerden, Esnafýn haklarýný her platforumda savunmasý gereken bir Oda Baþkaný hesap sormayýp kendi arkadaþlarýna bir kazýk da böyle atýyor. Bir yanda esnafa atýlan kazýklar, diðer yanda büyük sermayeye Hürrem Tulga'nýn da onayý ile golifa gibi daðýtýlan geri dönmeyen milyonlaca $ deðerinde krediler . Yetmez babam suyundan da koy, ohhh! Hürrem Tulga basýnda yansýtýldýðý üzere kendisinin de yönetim kurulu üyesi olduðu kamu bankasýndan bir esnaf sitesi masalý yaratarak milyonlarca sterlinlik krediyi sorumsuzca kullanýrken, Esnaf kardeþlerine sadece 20,000 ytl krediyi layýk görüyor ve onu da temiz kaðýdý þartýna baðlýyor. En temiz Hürrem Temiz ! Kýsacasý yýllarca UBP'nin partizan davranýþlarýndan þikayet edenler neler de yapýyor neler. Yandaþ esnafa kredi kýyaklarý, yandaþ basýna elektrik faturalarýndan muafiyet ve reklam kýyaklarý, yandaþ turizmciye sýnýrsýz kredi imkanlarý ile borç aflarý ya da ertelemeleri, yandaþ Belediyelere sýnýrsýz olanaklar ve sivil toplum

hayata geçmezse o zaman erken seçimi deðerlendireceklerini kaydeden Angolemli (..) 5 Haziran 2004'de ise açýklamanýn devamý geldi: "TKP-BÖÝ sözcüsü Maðusa Milletvekili Hüseyin Angolemli ise, halkýn beklentisinin barýþ ve çözüm yanlýsý CTP-BDH ile TKPBÖÝ'den oluþacak bir koalisyon olduðunu belirterek, "Bu formülde çoðunluk var, halkýn beklentisi de bu ama CTP yanaþmýyor, mazeret arýyor" dedi. Referandumla onaylanan federe devlet anayasasýnýn demokratik ve sivil yapýsýyla uygulanmasý yönünde toplumda beklentiler olduðunu da söyleyen Angolemli, "Halkýn beklentisi doðrultusunda barýþ yanlýlarýndan oluþacak bir hükümete her türlü desteði vermeye hazýrýz. Birkaç gün içinde barýþ yanlýlarý olarak halkýn beklentisi olan hükümeti kurmayý umut ederiz" ifadelerini kullandý." http://www.kibrisgazetesi.com/index.php/cat /2/news/10088/PageName/Ic_Haberler 23 Eylül 2004'te yani ittifaktan 4 ay sonra UBP katýldý ve basýn toplantýsýnda "Kaþif, "Birbirini seven insanlar bir yere toplanmalý. Bu kadar bölünerek, parçalanarak KKTC'yi yaþatmak imkansýz olur" demiþti. http://www.kibrisgazetesi.com/index.php/cat /2/news/14708/PageName/Ic_Haberler Tabii BKP ve TKP'nin o dönemdeki "saflýðý" ya da adýna baþka ne derseniz durumu, illa da gerçek olmasý gerekmiyordu. Koltuk uðruna kararan gözlerin açýlmasý, koltuk kokusu geçince neye yarar ama Kaþif kendini hatýrlatmayý sürdü, mecliste yaptýðý açýklamalarla bugünkü çizgisini koruduðunu ortaya koydu. Mesela 27 Nisan 2007, Kýbrýs Gazetesi: "Meclis boykotunu sürdüren UBP'nin her perþembe günü düzenlediði rutin basýn toplantýsýnda konuþan Kaþif, bir gazetede yer alan "Kýbrýslý Rumlar Kuzey'deki Mallarýný Satabilecek" baþlýklý habere tepki göstererek, Rumlarýn kuzeyde býraktýðý mallarýnýn Anayasa ile kamulaþtýrýldýðýný, bu nedenle KKTC'de Rum malý olmadýðýný ileri sürdü." http://www.kibrisgazetesi.com/index.php/cat /2/news/40473/PageName/Ic_Haberler Bunlar unutulmasýn diye yeniden yazalým dedik, seçim kapýda, yine yeni büyük ABciler, demokratlar, çözümcüler peydahlanacak ortalýða ve bunlarla birileri seçim ittifaklarýndan bahsedecekler, o zaman yaþananlarýn hatýrlanmasý önemli olacak… (Yeniçað)

örgütlerinde bulundurduklarý tetikçileri ile yandaþ olmayan Belediye Baþkanlarýna kamuouyu önünde saldýrýlar ve bunun gibi pek çok örnek uygulama. Hürrem Tulga sanki kendi yapmasý gereken ödevlerini hakkýyla yapmýþ gibi habire Lefkoþa Belediye Baþkaný Cemal Bulutoðlularý'na da aldýðý talimatlar doðrultusýnda her TV pogramýnda vuruyor da vuruyor. Borozancýnýn borozancýlýðýný yaparak ileri geri konuþuyor. Eleþtirilerine bir bakýyorsunuz, sanki de bu ülkeyi ÖRP - CTP-BG deðil de Lefkoþa Belediye Baþkaný Cemal Bulutoðlularý yönetiyor ve tek suçlu da o. Yalakalýðýn ve de tetikçiliðin bu kadarýna pes doðrusu . Efendiler, hiç boþuna uðraþmayýn kimse gonnara yemiyor. Esnaf günün sonunda siftah edip etmediðine baktýðý gibi halk da herkesin ne yaptýðýný çok iyi biliyor ve görüyor. Cemal Baþkan umutlarýn bittiði yerde bir kez daha sahneye çýkýyor ve adeta bir insanlýk dersi vererek Kýbrýslý bir ailenin sokaða atýlmasýna seyirci kalanlara unutamayacaklarý bir ders veriyor. Unutulmasin ki vicdanýný kaybeden toplumlarýn var olma hakký da yoktur. Bu vesile ile ülkede yapýlan her olumlu iþe kamuoyu önünde hiçbir siyasi parti gözetmeksizin teþekkür eden bir insan olarak Sn Cemal Bulutoðlularý'ný bir kez daha kutluyorum. Hürremlerin ve onun gibilerin hizmet ettiði insani deðerlerini yitirmiþ yetki sahibi kiþilerin hiç mi vicdaný sýzlamadý, yoksa acaba vicdan denen þey bu Efendilerde hepten mi tükendi ? yenicag@yenicag.com.cy


8

17 EKÝM 2008 CUMA

HABER

BÝRÝNCÝ KUÞAK KIBRIS TÜRK SOLU (21)

Birinci Kuþak Kýbrýs Türk Solu sýnýf sendikacýlýðý için PEO, sýnýfsla örgütlenme için "AKEL Türk Kolu" çatýsý altýnda örgütlenirken, Ahmet Sadi bu kuþaðýn önde gelen isimlerindendi. Ýkinci Dünya Savaþýnda EOKA þiddetini bitirmek ve Birleþik Krallýðýn adada kalýþýný bir süre daha uzatmak için adaya yeni Vali tayin edilmiþ Harding ise, bir yandan EOKA þiddetini engellemek için, bunun için de Kýbrýslýtürk ve Kýbrýslýrumlarýn arasýnýn açýlmasýný ve bu þekilde adadaki Türklerden yararlanmayý amaçlamýþtý. Ve bu amaçla da hem "böl ve yönet" diplomasisini yürürlüðe koymak, hem de Kýbrýs solunun büyümesine engel olacak politikalar gütmek için çalýþtý. Birinci Kuþak Kýbrýs Türk Solu, bu yýllarda, hem Ýngiliz sömürge yönetiminin, hem de Kýbrýslý Elen ve Türk fanatik milliyetçilerin saldýrýlarýna hedef olmuþtu.

Geçen haftadan devam Ýkinci Dünya Savaþýnda Kýbrýs Sol'u: 1941 yýlýnda Sömürge Yönetiminin siyasal ve sosyal örgütlenmelerin üzerine koymuþ olduðu tüm yasaklarý kaldýrýlmasý üzerine kýsa adý PSE (Pangibriya Sindehniya Ergaton-Kýbrýs Ýþçi Sendikalarý Federasyonu) olan büyük bir sendika federasyonu, kendine baðlý 60 sendikayý bir çatý altýnda birleþtirerek resmen kurulur. Adadaki Kýbrýslý Komünistler de, sömürge yönetiminin bu nisbi özgürlük ortamýndan yararlanarak, daha önce illegal olarak kurulan ve 1931 isyanýnda Ýngiliz sömürge yönetiminin olaðanüstü hal ilan etmesine kadar faaliyet gösteren KKK'yý yasal olarak canlandýrma yönüne giderler. Böylece AKEL'i kurarak (Anortodigon Komman Ergazemenu Lau - Emekçi Halkýn Ýlerici Partisi) býu isimle ilk kez yasadýþýlýktan yasallýða geçerler. Ýþ koþullarýnýn düzeltilmesi için mücadele veren ve yönetimi AKEL ile çok yakýn siyasal ve sosyal baðlara sahip PSE iþçi sendikasý, adeta AKEL'in bir kardeþ ve yardýmcý örgüt gibi çalýþýr. Bu arada çoðu üyeleri ve kurucularýyla yöneticileri Kýbrýslýrum olan PSE içerisinde, Kýbrýslýtürk iþçilerin de yer aldýðý görülür. 1941 yýlý Ýkinci Dünya Savaþý'nýn alevlendiði bir yýl olmuþtu. Ýngilizler, Avrupa'da hýzla ilerleyen ve önü alýnamayan Alman nazi iktidarýnýn saldýrý ve iþgallerine karþý mümkün olan en büyük askeri ittifak cephesini kurmak zorunda kalmýþlardý. Bu nedenle de, sömürgelerinde göreli özgürlükçü bir tutum takýnacaklarýný açýklamýþlardý. Ýþte AKEL, az önce belirtildiði gibi yasa dýþý KKK'nýn isim deðiþikliðine uðramasýyla Ýkinci Dünya Savaþý þartlarý sýrasýnda sýkýþan ve sömürgelerinde Alman Nazi ordularýna karþý destek arayan Ýngiliz sömürge yönetimi

aracýlýðýyla adaya tanýnmýþ olan bu göreli özgürlükçü ortamdan yararlanarak kurulurken, yine varolan iþçi sendikalarýnýn tek bir çatý altýnda sol görüþlü PSE'de toplanmasý da, yine benzer þekilde Ýkinci Dünya Savaþý'nda ortaya çýkan bu koþullarýn da yardýmýyla gerçekleþir. Tabii bu arada Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda "AKEL Komünist Partisi aldýðý bir kararla Ýngiliz Ordusu'na 800 gönüllü"yü, (1) Hitler Faþizmine karþý savaþmak üzere gönderir. Bunda savaþ nedeniyle adada daha bir belirginleþen iþsizlik ve yoksulluðun hiç mi önemi yoktu? Olmaz olur muydu? Elbette Kýbrýstaki iþsizlik, çaresizlik ve görece fakir yaþam koþullarý, Kýbrýslýlarýn askerliðe akýn etmelerinde etkili olmuþtu. Öte yandan bu süreci hýzlandýrmak için Ýngilizlerin de özel çabalarý olmuþtur. Örneðin Birinci Kuþak Kýbrýslýtürk Solu'ndan Kamil Tuncel devrin sömürge yönetiminin maden ocaklarýnda ve özellikle amiyanto madeninde üretimi kýsma yönüne giderek, böylece açýkta kalan iþsizlerin askere gitmelerini saðladýðýný yazar. Dahasý ilk baþta iþçilerin madenlerin sömürge yönetimi tarafýndan kapatýlmasýný iþçilerin gösteri ve mitingler düzenleyerek protesto ettiklerini ancak ayný sömürge yönetiminin polisleri tarafýndan coplandýðýný anlatýr. Kamil Tuncel devamla, "Bu durum karþýsýnda çaresiz kalan iþsiz iþçiler askere katýrcý olarak katýlmaya mecbur kalýrlar, hatta o tarihlerde anne, baba veya karýsý ile arasý açýlan iþçiler Polemitya askeri kamplarýna akýn ederek asker yazýlmaya baþlar." (2) Ancak AKEL, Kýbrýslýlarýn Ýngiliz orusuna katýlýmýný, daha çok maddi bir zorunluluðun ifadesi olarak deðil de, dünyaya faþizmi hakim kýlmak isteyen Hitler'e karþý, bir komünist görevin yerine getirilmesi olarak

benimser. AKEL'in bu düþünce ile hareket etmesinin en büyük nedeni olarak, bu partinin Yunanlý Komünistlerin ve Sovyetler Birliði'nin de, Hitler'e karþý, Ýngilizlerle ittifak halinde savaþa girmesinden kaynaklanmýþ olduðunu yazarsak, sanýrým yanlýþ yapmýþ olmayýz. Sonuçta bir yazýlý belge veya antlaþma olmaksýzýn, Ýkinci Dünya Savaþý sýrasýnda, adada Ýngiliz sömürge yönetimi ile Kýbrýs sol'u arasýnda, hayatýn birçok alanlarýnda, kendiliðinden ve doðal bir ittifak kurulmuþ olur. ENOSÝS VE TAKSÝM ÜLKÜSÜ BÝRÝNCÝ KUÞAK KIBRIS TÜRK SOLU ÝÇÝN, SONUN BAÞLANGICI OLDU: Birinci Kuþak Kýbrýslýtürk Solu'nun, "adanýn, Ýngiliz sömürgeciliðinin tahakkümünden kurtuluþu, tüm adalýlarýn ekonomik eþitlik, sosyal adalet ilkeleri, fýrsat eþitlikleri ile bezeli sosyalist bir düzen" tahayyülleri vardý. Bunun için daha çok hümanist duygularla yola çýkmýþlardý. Ancak yaþadýklarý dönemin siyasal, sosyal ve psikolojik koþullarý, adada hümanizmin, deðil milliyetçiliðin yükseliþe geçtiði bir ana denk geliyordu. Bu durum ise özellikle 2. Dünya Savaþý'nýn sona ermesiyle biten Sovyet ABD yakýnlaþmasýna pararlel olarak, Dünya'da çýkýþa geçen absürd ve fanatik bir milliyetçiliðe karþý, adada tetiklenecek milliyetçiliðin de alevlenmesiyle, onlarýn, hem Kýbhrýslýrum, hem de Kýbrýslýtürk solcularýn görevlerini daha bir aðýrlaþtýrýyordu. Adalýlarýn kaderini tayin edecek en çok nüfusa sahip iki toplum olan Kýbrýslýrumlar ve Kýbrýslýtürklerin o anki liderlikleri, 2. Dünya Savaþý sonrasýnda anavatanlarý olarak kabullendikleri Türkiye ile Yunanistan ile birebir temaslarýný daha çok güçlendirip, daha bir milliyetçi temele oturttu. Öte yandan Anavatanlardaki ekonomik ve

sosyal sorunlar her kötüye gidip bunu siyasal bir kriz takip ettiðinde Halil veyahut seçim zamaný PAÞA gelip çattýðýnda, dönemin siyasal partileri, hükümet ve muhalefet parileriyle birlikte geleneksel milli bir Kýbrýs politikasý icat ederler. Buna göre Türkiye ve Yunanistan hükümet'leri siyasal, sosyal ve ekonomik alanlardaki baþarýsýzlýklarýný örtmek oylarýný muhafaza etmek için, icat ettikleri milli Kýbrýs politikalarýný "anakronik milliyetçi" istemlere ve ideallere büründürmekte bir sakýnca görmediler. Kýbrýs'ta her bir olay olduðunda, Türkiye ile Yunanistan hükümeti, muhalefeti, basýn ve yayýn organlarýyla, milliyetçi bir koro, Enosis ve Taksim uðrunda kalabalýklarý sokaklara dökmekten, Türkiye ve Yunanistan halklarýný birbirine düþman etmekten zerre kadar tereddüt göstermiyorlardý. Çünkü seçimlerde veya kamuoyu elde etmekte en kolay ve en etkili getiriyi Kýbrýs sorununda bulmakta idiler. Böylece bir yanda Enosis diðer yanda Taksim söylemleri gazete ve radyolarda baþ haber olmakta, mitinglerle ülkenin dört bir yanýndan kalabalýklar toplanarak milliyetçilik ilacý ile ekonomik ve sosyal krizlerin perdelemesinde kolay "baþarý"lar elde edilmekteydi. Kýbrýs'ýn anavatanlarýn milliyetçilik gýdasýnda önemli bir yer iþgal ediþi ise, Kýbrýs'taki dönemin Kýbrýstürk ve Kýbrýsrum liderliklerinin, kendi anavatan iktidarlarýnýn gözünde, deðerli bir "milliyetçilik aracý" haline getiriyordu. Denebilir ki Kýbrýslýrum ve Kýbrýslýtürk, her iki liderlik de, bir yandan anavatanlardaki bu anakronik milliyetçi istemlerle politikalarýný beslerlerken, anavatanlardaki Elen ve Türk milliyetçiliklerini körükleyecek örgütlenmelere giriyorlarlardý. Sonuçta Elen ve Türk Milliyetçiliði, anavatan ve yavruvatan sarmalýnda, karþýlýklý olarak birbirini besleyerek iþçselleþtiriliyordu. Nasýl ki Kýbrýslýtürkler arasýnda, Kýbrýslýtürk liderliðinin Türk Milliyetçisi söylemleri doðal bir þeymiþ gibi, pek sorgulanmadan kabul ediliyorsaydý, Enosis de, Kýbrýslýrumlar arasýnda iþte öylesine bir yaþam biçimi olarak hýzla içselleþtiriliyordu. Kýbrýsrum liderliðinin, Yunanistan ile birleþme arzusunu öne çýkaran Enosis istemi, ilk baþta Kýbrýstürkliderliðinin Türk Milliyetçisi ajitasyon ve propagandasýnýn çýkýþýný kolaylaþtýrmýþ, onlarý Türkiye'den yardým alma çabasýna yöneltmiþti. Öte yandan Ýngiliz sömürge yönetimin adadaki varlýðý, EOKA'nýn þiddet hareketine baþvurmasýyla sarsýlýnca, Türkiye, baþlangýçta sadece Kýbrýs Türk Liderliðinin deðil, daha çok Ýngilizlerin teþvikiyle, Kýbrýs sorununa dahil edilmiþti. Sonrasýnda ise Türkiye ile Yunanistan'ýn milliyetçilik gýdasýný saðlayan kaynak durumuna gelen ada, Ýngilizlerin sömürgeciliðinin önemsizleþip, yeni ve asýl önemli kavganýn Taksim ve Enosis kavgasýna dönüþmesine neden oluyordu. ........................................................... (1) Düþmana Ýnat sf 25 (2) Düþmana Ýnat sf 24

NATO’da ‘þartlý’ uzlaþma... Macaristan'ýn baþkenti Budapeþte'de bir araya gelen NATO üyesi 26 müttefikin savunma bakanlarý ve temsilcileri, Afganistan'da uyuþturucuya karþý mücadeleye katký konusunda "gönüllülük esasýna dayalý" bir uzlaþma saðladýlar. Budapeþte toplantýlarýna davet edilen Afganistan Savunma Bakaný Abdurrahim Vardak, NATO'nun, Afganistan'daki uyuþturucu ticaretine karþý mücadeleye

de katýlmasý çaðrýsýný tekrarlarken, bu talep NATO Avrupa Kuvvetleri Komutaný (SACEUR) Amerikalý General John Craddock'tan destek buldu. Craddock, Taliban'ýn uyuþturucu ticaretinden her yýl 100 milyon dolar elde ettiðini, ISAF'ýn bu ülkedeki uyuþturucu laboratuvarlarýný imha etmesi gerektiðini iddia etti. Amerikalý general, küresel uyuþturucu üretiminin yüzde 92'sinin kaynak bulduðu

Afganistan'da, bu mücadeleye askeri katkýnýn kaçýnýlmaz hale geldiðini ileri sürdü.

'Sivil can kaybý artabilir' NATO'nun uyuþturucuya karþý mücadeleye katýlmasýna karþý çýkan Almanya, Portekiz, Romanya, Yunanistan, Belçika ve Ýtalya gibi müttefikler ise bu çerçevede sivil can kaybýnýn artabileceði endiþesini taþýyor. Ayrýca halkýn büyük bir kesiminin uyuþtu-

rucu üretimi çerçevesinde gelir saðladýðý, bunun engellenmesinin kýrsal alanda tepkiler getireceði düþünülüyor. NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer, toplantýlarýn ilk günkü bölümünde uzlaþma saðlanamadýðýný, konunun "karmaþýk" olduðunu söylerken, Fransa Savunma Bakaný Herve Morin, ISAF'ýn BM tarafýndan verilen görevi aþmamasý gerektiðini, uyuþturucu üretimine ve ticaretine

karþý mücadeleye katýlma halinde Afgan halkýnýn tepkilerinin çekilebileceðini, zor duruma düþüleceðini ifade etti. ISAF'a, uyuþturucu kaçakçýlýðýna karþý mücadeleye katýlýmýnda yeþil ýþýk yakýlabilmesi için 26 müttefikin oybirliði gerekiyor. Bu nedenle, bir "çýkmaz" oluþturan bu durumun aþýlmasý için "sadece istekli müttefiklerin katýlabileceði" bir çerçeve üzerinde durulduðu ifade ediliyor.


ÖZEL

9

17 EKÝM 2008 CUMA

HAFTANIN GETÝRDÝKLERÝ...

Serhan Gazioðlu


10

17 EKÝM 2008 CUMA

HABER

Halklar iþgale karþý sokaða çýktý... ABD'nin Afganistan'ý iþgal etmesinin 7. yýlýnda birçok ülkede iþgale karþý yürüyüþler düzenlendi. ABD'nin Afganistan'ý iþgal etmesinin 7. yýlýnda birçok ülkede iþgale karþý yürüyüþler düzenlendi. Ýsveç-Afganistan Komitesi'nin, Ýsveç Barýþ Konseyi ve Savaþa Karþý Örgütler Aðý'nýn çaðrýsý ile Stockholm'de yapýlan gösteriye katýlanlar tüm yabancý güçlerin Afganistan'ý terk etmesini talep ettiler. Akþam saatlerinde Södermalm meydanýnda toplanan 500 kiþi ellerinde meþalelerle þehrin merkezine doðru yürüdü. Afganistan ve Irak'ýn iþgalinin son bulmasýný isteyen sloganlar atan göstericiler Ýsveç askerinin Afganistan'dan çekilmesini talep eden pankartlar taþýdýlar. Sergel Meydaný'nda konuþma yapan Sol Parti lideri Lars Ohly,

Çevre Partisi Yeþiller sözcüsü Maria Wetterstrand, eski bakanlardan Tage G Petersson ve Maj Britt Teorin Ýsveç askerlerinin Afganistan'dan çekilmesini ve iþgalci ülkelere yapýlan silah satýþlarýnýn durdurulmasýný talep ettiler. Ýsveç'in Afganistan'ýn kuzeyinde 370 askeri bulunuyor. Ýsveç hükümetinin askerlerin "barýþý saðlamak için görev yaptýðýný" iddia etmesine karþýn bazý subaylarýn Taliban ve direniþçilere yönelik operasyonlara katýldýklarý açýða çýktý. Günlük yayýnlanan Svenska Dagsbladet gazetesi, Afganistan'da görev yapan Ýsveçli subaylarýn Afganistan hükümetine danýþmanlýk yaptýklarý ve çatýþmalarda izlenecek taktikleri belirlediklerini yazdý. "Ýsveç'in Unutulan Savaþý" baþlýðý ile yayýnlanan makalede, Generalmajor Afzal Aman'ýn

söylediði þu sözler Ýsveç'in emperyalistlerin saflarýnda iþgalci bir güç olarak Afganistan'daki savaþa katýldýðýný ortaya koyuyor: "Amacýmýz düþmaný imha etmek ve ayaklanmalarýný engellemektir. Koalisyon güçleri ile çok iyi iþbirliði yapýyoruz. Ýsveç subaylarý operasyonlarýn planlanmasý ve gerçekleþtirilmesine katýldýlar. Bunlar çok iyi ve baþarlý operasyonlardý".

Almanya'da 22 bin imza Almanya hükümeti Afganistan'daki Alman askerlerinin sayýsýný artýrýrken ve görev süresini uzatýrken, halk askerlerin geri çekilmesini talep ediyor. Alman Barýþ Konseyi, Almanya'da halkýn önemli bir bölümünün çekilmeden yana olduðunu ifade etti. Konsey Sözcüsü Dr. Peter Strutynsky, Afganistan'da

asker bulundurmanýn Alman halkýnýn çýkarýna olmadýðýný söyleyerek, hükümetten aldýðý kararý gözden geçirmesini istedi. Strutynsky ayrýca milletvekillerini asker göndermeye karþý oy kullanmaya çaðýrdý. Öte yandan barýþ örgütleri tarafýndan askerlerin çekilmesi talebiyle toplanan 22 bin imza önceki gün Federal Parlamento Dilekçe Komisyonu'na teslim edildi. Alman hükümeti önceki gün Afganistan'daki asker sayýsýný 3 bin 500'den 4 bin 500'e çýkarma kararý almýþtý. Konuyla ilgili olarak 13 Ekim Pazartesi günü mecliste oylama yapýlacak. Federal hükümetin, Afganistan'da "terörizmle mücadele kapsamýnda" hazýr tutulan özel tim KSK'ye baðlý 100 askeri ise geri çekmeyi planladýðý belirtildi. Söz konusu kararýn 29 Ekimde alýnmasý bekleniyor. (Evrensel)

CEM ÖZDEMÝR'ÝN ÖNLENEBÝLÝR YÜKSELÝÞÝNE PARTÝ ÝÇÝ DARBE Almanya Yeþiller Partisi eþbaþkanlýðýna getirilmesi beklenen Cem Özdemir, partinin sol kanadýnýn önemli ismi Winfried Hermann'ý parlamento dýþý býrakacak bir yerden milletvekili adayý olmak isteyince, kendisi milletvekilliði hayalinden oldu... Birlik 90 / Yeþiller Partisinin BadenWürttemberg eyaletinden Almanya Parlamentosu"na girmek için liste yarýþýna giren Avrupa Parlamentosu üyesi Cem

Özdemir önce altýncý sýradan aday oldu ve sol kanat temsilcisi Winfried Hermann"la yarýþtý. Hermann"a karþý yarýþý kaybeden Özdemir, ardýndan 8"inci sýraya aday oldu ancak rakibi Alexander Bonde'nin de önüne geçemedi. Özdemir Yeþiller'in milletvekili seçtirmesinin zor göründüðü 10'uncu sýraya ise aday olmadý, yerine bir baþka Türk kökenli Mehmet Kýlýç seçildi. Bu durum Özdemir'in milletvekili seçilmesinin önünü kapadý. Son genel seçim-

Bové: Ticari Ceza Mahkemesi kurulsun! Küreselleþme karþýtý Fransýz köylü lideri José Bové mali krize iliþkin spekülatörlerin davranýþlarýný sert bir þekilde eleþtirerek "mali kriminallerin" yargýlanmasý için "Ticari Ceza Mahkemesi" kurulmasýný istedi. Bir televizyon programýna katýlan küreselleþme karþýtý José Bové, "Birleþmiþ Milletler düzeyinde bu ekonomik krizlerin sorumlularý, tüm bu spekülatörlerin gerçek anlamda ortaya çýkarýlmasý cesaretinin gösterilmesini istiyorum" dedi. Bové, "ekonomik kriminaller, mali krimanallerin tamamen yapay bir þekilde zenginleþmek için spekülasyon yaptýklarýný, iþ alanlarýn ve arkasýndaki yaþamlarý

tehlikeye koyduðunu kaydetti. "Þimdi eski Yugoslavya ve Rwanda'da savaþ suçlarý için kurulan Uluslar arasý Ceza Mahkemeleri gibi Ticari Ceza Mahkemeleri'nin de olmasý gerekiyor" diyen köylü lideri Bové, mevcut mali krizi gerçek bir utanç olarak deðerlendirdi. Yapay ekonomik bir sistemin kurtarýlmasý için dünya hükümetlerinin bankalara 2 trilyon euro yatýrým yapmalarýný sert bir dille eleþtiren José Bové, oysa dünyadaki açlýk sorununu çözmek için 10 milyar euroya ihtiyaç olduðuna dikkat çekti. Bové, "bu spekülasyon sisteminin tümünün gözden geçirilmesi gerekiyor" diye vurguladý.

lerde Yeþiller bu eyaletten 8 vekili Meclis'e sokmuþtu. Listenin 2. ve 4. sýralarýnda ise, Cem Özdemir'in "yerinden oynatmak istemediði" partinin realist kanadýnda yer alan milletvekilleri bulunuyor. Yeþiller'de tek sayýlý yerler kadýn adaylara býrakýlýyor. Eyalet kongresinde delegelerden gerekli desteði alamayan Özdemir böylece federal milletvekilliði hayalini ertelemek zorunda kaldý. SOL DELEGELER YEÞÝL IÞIK YAKMADI Bünyesinde barýndýrdýðý farklý siyasal gruplar nedeniyle bir koalisyon partisi görünümü çizen Yeþiller Partisi'nde Özdemir parti içerisindeki "realist" ya da "realo" diyen kanadý temsil ediyor. Sol kanada göre daha liberal olan realist kanat, bir süredir parti yönetimine hakim ve parti içinde "ütopistler" olarak bilinen sol kanadý neredeyse tasfiye etmiþ durumda. Özdemir"in aldýðý bu seçim darbesi Almanya'da realistlerin aldýðý en büyük darbe. Sol kanadýn önemli ismi pasifist Winfried Hermann her seçim öncesi realist kanatýn ön seçim manevralarýyla boðuþmak zorunda kalýyor. Seçimlerde garanti olana 6. sýraya ve 8. sýraya yerleþen sol kanat milletvekilleri gelecek seçim için yerlerini garantiledi. Özdemir'in seçilememesinde hem parti baþkanlýðýna hem de milletvekilliðine aday olmasýnýn da büyük etkisi vardý Yeþiller partisi içende uzun süredir yapýlan tartýþmada her iki koltuðun ayrý kiþiler tarafýndan kullanýlmasý isteniyordu. Hafta sonundaki kongreye parti baþkanýnýn milletvekili olmamasý gerektiði tartýþmasý altýnda giren Yeþiller, Özdemir'in ya

parti baþkanlýðýný ya da milletvekilliðini seçmesini dayattýlar. Özdemir'in her iki koltuða da aday olmasýný etik bulmuyorlardý. Parti içerisinde yapýlan açýklamalarda da bu noktaya vurgu vardý. Yeþiller Partisi"nin Baden-Württemberg Eyaleti Baþkaný Daniel Mouratidis yaptýðý açýklamada Eyalet listesi sonuçlarýnýn Özdemir"in kiþiliðine karþý olan bir þey olmadýðýný bunun bir etik karar olduðunu açýkladý. Yeþiller Partisi Meclis Grubu Eþbaþkaný Fritz Kuhn da delegelerin tutumunu savundu. Kuhn, "Delegeler, milletvekilliði ile parti liderliðinin birbirinden ayrýlmasýný istiyor. Yani delegeler tek makam, tek koltuktan yana" dedi.Kuhn da Cem Özdemir"e yakýn bir isim. Özdemir'in parti içinde aðýr bir yenilgiye uðratýlmasýnýn bir diðer nedeni ise yaþamýþ olduðu bir kredi olayýydý. Bir danýþma þirketinden almýþ olduðu ucuz kredi ve milletvekilleri ile bakanlara iþ için verilen bedava uçuþ hakkýndan yararlanmasý kariyerini olumsuz etkiledi. Bu iliþkiler Özdemir'in 2002'de milletvekilliðini býrakmasýna neden oldu. ALMAN BASINI: SOL DARBE YAPILDI Alman basýný yaþanan geliþmeler geniþ yer ayýrdý. Üzerinde anlaþýlan nokta Özdemir'in partideki sol kanat tarafýndan durdurulduðu ve aðýr politik yenilgiye uðratýldýðý þeklinde. Stern dergisi sol cephenin açýk zaferi olarak duyurdu geliþmeyi. Die Zeit ise sol kanat Özdemir"i engelledi derken, Süddeutsche Zeitung'a göre Özdemir aðýr bir politik maðlubiyet aldý. Der Spiegel ise Özdemir aday seçilmeyerek açýkça aþaðýlandý, þeklinde baþlýk kullandý.

BUGÜN KAYDA DEÐER BÝR ÞEY YOK MELÝH PEKDEMÝR Cemal Süreya'nýn þiirinin yalancýsýyým: On altýncý Louis, 14 Temmuz 1789 günü kellesi giyotine yerleþtirilmeden birkaç saat önce günlüðünde demiþ ki, "Bugün kayda deðer bir þey yok." Cemal Süreya'ya göre iþte bu söz bile bir "kehanet", ya da kehanet adlý kýsacýk bir "þiir". Günlerden 14 Temmuz 1789 deðil ki, günlerden günsüz günü, gönülsüz günü. Saat kaç? Bilmiyorum. Sanýrým yoklama yapýyorlar. Elimi kaldýrdým, buradayým dedim. Sanýrým yine ayný þeyi soruyorlar: Hayallerimi. Hayallerim elbette var ama, sýr kalsýn gördüðüm rüyalar ve kâbuslar. Ýnanýrým her yalana gerçek olana kadar... Cevap veriyorum: Yýldýzdan yaktým sigaramý Bulut yaptým dumanýndan. Sonra üfledim hafifçe, okyanuslarda patlattým bir kasýrga... Bu yalan mecazi yalan, cezasý edebi olan… Ýnfazý yok lakin sürgünü müebbet aman! Düþtüm hayat mahpusuna vay. Gardiyanlarýmsýnýz: Görüyorum, geçmiþ karþýma sýrýtýyorsunuz. Piþkin ve piþmiþ birer kellesiniz hepiniz. Kiminiz müstear adlarýn ardýna gizlenmiþsiniz. Giyotinlere gelesiniz. Zaten gördüðüm kadar varsýnýz. Gözümü kapattým mý yoksunuz. Göz kapaklarým en

müthiþ kitle imha silahlarýdýr, bilmiyorsunuz. Bir kapatýyorum, yok oluyorsunuz. Hayýr yok olmuyorsunuz. Sesten ibaret bir karanlýða dönüþüyorsunuz. Ýþte orada artýk siz, sadece televizyonun sesisiniz: Ölmüþler öldürmüþler yorumlamýþlar ve yorulmamýþlarsýnýz… Bugün kayda deðer bir þey yok… Kayda geçenler hep olup bitenler ve hep olup bitecekler.. "Yeter artýk bakýn sizleri görüyoruz, gözümüzü açtýk" denilene kadar, bugünün adý yok. Kahrolsun bugün. Ama Yarýnýn adý olacak. Yarýnýn adýný biz koyacaðýz ve çünkü Yarýn kayda deðer bir þey olacak. Yaþasýn Yarýn. Lafý uzatmayayým. En iyisi burada birkaç yýl önce Refleks dergisinde gençler için yazdýklarýmý tekrarlayayým: Yaþasýn kahrolsun dememek Kahrolsun yaþasýn dememek Kahrolsun ve Yaþasýn en sevdikleri iki kelimedir devrimci genç insanlarýn. Bu iki kelimeyi aðýz dolusu sadece onlar söyleyebilir. Bu iki kelimeyle sadece onlar Ýyileri ve Kötüleri tasnif edebilir. Kahrolsunlarý ve Yaþasýnlarý genç insanlarýn, bir slogandan öte hayat diyalektiðidir; hiçbir yaþý geçkinin kabul edemediði... Kahrolsunlarý ve Yaþasýnlarý genç insanlarýn, gün gelir rengârenk bir ikilem olur. Bu

ikilem ikliminde grilere vallahi yer yoktur. Bu ikilemde sarýlar ve yeþiller, maviler ve allar, turuncular ve morlar ve illa ki kýpkýzýl aþklar boy atar. Aþký kýskandýrýp devrimi yaþatýr gencecik insan, devrimi kýskandýrýp aþký yaratýr. Aþktan ve devrimden yana olanlar hep iyidir, yaþasýndýr. Aþka ve devrime karþý olanlar hep kötüdür, kahrolsundur. Sadece bunu, baþlangýçta sadece bunu bilmesi yeter gencecik devrimci insanlarýn. Nasolsa daha vakitleri vardýr, öðreneceklerdir. Nasolsa daha fýrsatlarý olacaktýr, bilgileneceklerdir. Yanlýþlarý ve yanýlgýlarý biriktirmektir aþk. Yanlýþlardan ve yanýlgýlardan, doðrularý doðurtmaktýr devrim... Aþk yeni bir çeliþkidir, devrim yeni bir bilgidir. Diyalektik bir devrimdir, aþk; devrimci bir diyalektiktir, aþk. Diyalektik bir aþktýr, devrim; aþýk bir diyalektiktir, devrim. Her aþýk her devrimin diyalektiðidir. Yürek dolusu aþktýr diyalektik, aþk dolusu diyalektiktir devrim. Devrim yeni bir bilgidir, aþk yeni bir çeliþkidir. Daha birçok þey bilmediðini bilmektir yaþý geçkin bilgelik, çeliþkiye düþmeksizin. Oysa neyi bilmediðini bilemez ki gencecik insan; çünkü baþtan aþaðý çeliþkidir; ve pek az þeyi bildiði için, sadece pek çok þeyi henüz bilemediðini bilebilir. Her þeyi bilirmiþ gibi bilirse gencecik insan, çabucak

yaþlanacaktýr çünkü; belki en çok bunu bilir. Öyleyse: Diyalektik bir bilgedir gencecik devrimci insan; çünkü ayný anda kahrolsun ve yaþasýn diyebilendir. Bu ikilemi hiçbir yaþý geçkin insan kavrayamaz. "Kahrolmasýnlar caným"larý, "yaþasýnlar caným"larý yetmez... Zira her þeyi bilgece görmeye yatkýn olan yaþý geçkin insanlarýn, her þeye tahammülleri vardýr aþka tahammülleri yoktur. Ve bütün bilgelikleriyle yaþý geçkin insanlarýn, sadece yenilenmiþ eski bilgilere ihtiyaçlarý vardýr ve yeni aþklara ihtiyaçlarý yoktur. Oysa pek az bilgileri vardýr gencecik insanlarýn; kýpkýzýl devrimleri ve sýmsýcak aþklarý. Ýþte bu yüzden, ancak denenmemiþ doðrularý olabilir ve denenmiþ yanlýþlarý.Ve bir de, elbette, yaþamakta olduklarý aþklarý. Doðrularýný doðursun diye yanýlgýlarý: Baþlangýçta bir avuç bile olsalar devrimci genç insanlar, her daim gençlik aþýsý yapmayý mutlaka göze alýrlar. Çünkü aþk ve devrim diyalektiðinde diðer gençler de bir güzel aþýlanýrlar. Bütün gençler diyalektik aþý olunca ne olur? Toplum genç olur, genç toplum devrime aþýk olur. Pek de iyi olur. Yumruklu ve Yýldýzlý pekiyi olur.. (Ve böylece artýk her gün kayda deðer bir þeyler de olur.) (www.yenidendevrim.org)


HABER

11

17 EKÝM 2008 CUMA

Solu yeniden kurmak... HAKAN TAHMAZ - Radikal2 Bugün esas sorun, var olan sol parti ve hareketlerin iþbirliði sorunuyla sýnýrlý deðildir Ýnsanlýk dünyanýn her yerinde, farklý düzey ve biçimlerde de olsa yoksulluk, ekonomik kriz, savaþ, sosyal adaletsizlik, ekolojik yýkým gibi kapitalizmin doðasýndan kaynaklanan sorunlarla boðuþuyor. Son yýllarda solun Latin Amerika'da yaptýðý çýkýþlar Türkiye solu, ezilenleri, aþaðýdakileri için umudun kapýsýný araladý. Ancak sol, çeyrek yüzyýldan fazla bir zamandýr siyasetteki etkisiz konumunu aþmayý, özgürlükçü, eþitlikçi solun merkezinin yeniden kurulmasýný baþaramadý. AKP'nin, 22 Temmuz seçimlerinden baþarýyla çýkmasý solun krizinin derinleþmesine, etkisinin sýfýr nokta gerilemesine neden olan geliþmelere vesile oldu. Son birkaç aydýr yaþanan toplumsal ve siyasal olaylar, siyasette yeni yarýlmalarý çeþitli biçimler altýnda ortaya çýkarýrken, emek egemen siyaseti temel almýþ solun ise ciddi bir varlýðý hissedilmiyor. Bu süreçte yerel seçimlerin yaklaþýyor olmasýnýn da etkisiyle solda yeni arayýþlar hýz kazandý ve tartýþmalar daha somutlaþarak sürmeye baþladý. Yürütülen tartýþmalarý iki genel baþlýk altýnda toparlamak mümkün olsa gerek. Bunlardan biri uzun süredir gündemde olan Çatý Partisi önerisi gibi sosyal demokratlardan sosyalistlere kadar geniþ kesimleri kapsayan bir tür sol parti, çevre ve bireyleri içeren ittifak arayýþýdýr. Diðeri ise, solda yeni bir politik odak yaratma arayýþýdýr. Her iki baþlýk altýnda süren tartýþma ve arayýþlar kendi içinde birkaç altbaþlýða ayrýlabilir. Örneðin çatý partisi fikrini öneren ve sýcak yaklaþan siyasi parti ve çevrelerin her birinin çatý partisine iliþkin farklý önerisi var. Diðer baþlýk altýnda ise iki ana eðilim söz konusu. Biri "sosyal demokrat" parti ve çevrelerin birliðini temel alan arayýþtýr. Ýkincisi ise sosyalistlerden, sosyal demokratlara kadar geniþ kesimleri kapsayan birlik arayýþý. AKP'nin, hýzlý yükseliþinin yarattýðý anlaþýlabilir kaygýyla da gündeme gelen seçim ittifaký ya da iþbirlikleri esas olarak taktiksel bir konudur. Asgari program etrafýnda, geçici süreli olabilecek bu tür arayýþlarý belirleyen siyasi konjonktür olsa gerek. Bunu sol, bugüne kadar deðiþik biçim ve bileþimlerle birçok kez yaptý.

Güçlü toplumsal hareketlere ihtiyaç var Ancak bugün esas sorun, var olan sol parti

Özkan Yýkýcý

ve hareketlerin iþbirliði sorunuyla sýnýrlý deðildir. Bugün ihtiyaç duyulan, özlenen toplumsal deðiþim ve dönüþümde etkili ve ön açýcý rol oynayabilecek sol bir odak, merkezdir. Gerek uluslararasý birçok deney gerekse de ÖDP deneyimi, bunun solun eski yapýlarýnýn biraraya gelmesiyle gerçekleþmesinin imkânsýzlýðýný gösterdi. Çünkü kendi doðal zemininden kopmuþ, siyasetin dýþýna düþmüþ ve etkisiz bir konumdaki sol, kendi krizini aþmanýn olanaklarýný yakalayýp deðerlendiremediði için, eski örgütsel alýþkanlýklarýn, politik yaklaþýmlarýn kýsýrdöngüsünde boðuþmayý siyaset sanma yanýlgýsý aþmýyor. Yani solun yeniden kurulmasý, solun kendisini politik ve örgütsel olarak yenilemesiyle mümkün olabilecek bir þeydir. Bu mevcut sol parti, çevreler ve emek örgütlerinin politik ve örgütsel olarak aritmetik toplamýný aþan, onun ötesinde bir sinerjinin açýða çýkarýlmasýyla baþarýlabilir. Kýsa geçmiþte yaþanan deney ve denemeler bir kez daha gösterdi ki, sýnýfsal damarý zayýflamýþ, sosyal, toplumsal hareketlere dayanmayan solun, geliþebilmesinin þansý yoktur. Türkiye tarihine dönüp bakýldýðýnda görülecektir ki, 31 Aralýk 1961 Saraçhane mitingi ve 28 Ocak 1963 Kavel direniþi gibi eylemler 1. TÝP, 1989 bahar eylemleri, 90 yýllarýn kamu çalýþanlarý eylemleri ve Cumartesi anneleri, arkadaþýma dokunma kampanyasý gibi þeyler olmasaydý ÖDP olamazdý. Bu nedenle bugün solun yeniden kurulmasý demek, dibe vurmuþ toplumsal hareketlerin ve emek hareketinin yeniden yaratýlmasýna etkin biçimde katkýda bulunmayý zorunlu kýlýyor. Var olanlarýn doðrusal geliþimini saðlamak için harcanan çabanýn beyhude olduðu görülmek durumundadýr. Tabii ki, siyasal iktidar iddiasý ve hedefiyle, toplumsal muhalefeti yeniden inþa etmeye çalýþmak, ancak bugünün toplumsal, sosyal deðiþimini kavrayýp kapsanabildiðinde gerçekleþebilir. Sol odak bu toplumsal ve sosyal hareketlerin içerisinde yeniden kurulabilir. Mevcut solu aþan politik ve örgütsel odak böylesine bir mücadelenin içinde, küreselleþmeci, muhafazakâr AKP gibi siyasal güçlerin karþýsýnda toplumsal deðiþim ve dönüþümü saðlamada etkin güç olabilir. Bu nedenle bugün en önemli sorun, sol bir partiyi anlamlandýracak ciddi bir toplumsal muhalefet zemininin ve hareketinin olmamasýdýr. Önceliði bunun inþasý olmayan hiçbir arayýþ veya biraraya geliþin kalýcý olabilmesinin ve sonuç ermesinin imkâný yoktur. Sol çevre ve partiler bu noktada ön açýcý ve iteleyici bir rol üstlenerek, solun yeniden kuru-

KAPÝTALÝS EKONOMÝK KRÝZÝN YENÝDEN GÖSTERDÝKLERÝ

Okuyucumun en azýndan çoðunun sol eylimli olduðuna inanarak bu yazýyý kaleme alýyorum: Bir zamanlardan günümüze dek uzanan yelpaze içinde en azýndan yaþanan sisteme karþý olmanýn yaklaþýmýyla yeni dünyanýn özlemi, daha iyinin, güzelin yaþartýlmasýný savunan insanlarýn oluþuyla biraz da hatýrlatarak konuya girmek istedim. Çünkü bu gün eyer kapitalis sistemde ekonomik kriz konuþuluyorsa, en basitiyle var olanýn kendi kuralarýyla yaþatýlmadýðýnýn sonucunda bubnalým oluþtu. Bir yerde kriz varsa, demeki o yöredeki veya geneldeki kulanýlan yöntemlerin yetersiz oluþunu, artýk ayni kurallarýn iþleyemeyeceyini gösteriyor: helede bu daha somut ekonomide genel sistemde oluyorsa, bu da en merkezi güç noktasýnda oluyorsa en basitiyle olmaz denilen müdahaleler yapýlýyorsa, resmen yaþanan kurallarýn týkandýðýný ortaya koyuyor. Bu daha da somut olarak, neoliberal küresel sermaye dolaþýmlý piyasada artýk krizden söz ediliyorsa, bunun kýsa öz ifadesi burda yapýlanýn týkandýðýný yanlýþlar içerdiyini gösteriyor. Bu o denli netdir.

luþ sürecini hýzlandýrmak suretiyle, solun evrensel deðerlerinden daha fazla uzaklaþmasýnýn önüne geçebilirler. Mevcut solun omuzlarýna daha fazlasýný yüklemek, doðabilecek yeninin boðulmasýna yol açma tehlikesini taþýyor.

Sözün ve eylemin gücü birleþtirilmeli Bundan dolayý bugün birçok sol çevre ve partinin kolaylýkla anlaþabileceði çok genel bir yaklaþým veya manifesto ortaya koyarak çaðrý yapmak, tren sallamaya devam etmektir. Solu yeniden kurmanýn politik, örgütsel açýlýmýný, bugüne iliþkin öncelikli görevler manzumesini ve eylem planýný içermeyen çýkýþlarýn akýbetinin hüsran olduðu ulusal ve uluslararasý örneklerden biliniyor. Türkiye solu krizini artýk kronikleþmiþ sorunlarýmýza 21. yüzyýlýn realitesini kavrayabilen bir yaklaþýmla yanýt üretip bunun gerçekliðe dönüþtürecek zeminleri yaratarak aþabilir. Bu bakýmdan politik önceliði belirgin ve ayýrt edici olmayan siyasal öznenin, geniþ kitleler nezdinde güven verici ve görünür olabilmesi oldukça zordur. Tabii ki güven verici olabilmek, ayný zamanda aktüel ve tekil sorunlarýn peþinden sürüklenmemeyi gerektirir. Bu bakýmdan solun yeniden inþasý, ana politik eksenden kaymadan aktüel ve tekil sorunlar karþýsýnda ayrýt edici ve etkili politik tutum alabilmeyi gerektiriyor. Solun esas olarak güçsüzlükten deðil, politik ve örgütsel nedenlerle yeniden kurulmasýnýn ihtiyacýnda bileþenlerin, toplumsal deðiþimin karþýsýnda açýkça tutum alan milliyetçi "solla" ve hâlâ solu etkisi altýnda tutan cumhuriyetin kurucu ideolojisiyle yolunu ayýrarak ve ayný zamanda sol liberallere karþý net politik tutum alarak, çabalarýný ortaklaþtýrmalarý anlamlý olacaktýr. Yine Türkiye solu, küreselleþme sürecinin maðdur ettiði, emekçi kimliði ile AKP'ye yabancýlaþan ama dini duygularý manevi dünyasýnda yer tutan geniþ kitlelerle kucaklaþmanýn yollarýný bulabildiði ölçüde solu yeniden kurmayý baþarabilecektir. Solun yeniden kurulmasý mücadelesi, 19. ve 20. yüzyýlýn yöntemleri aþýlarak, iletiþim çaðý da denilen bugün dünyasýna uygun mücadele biçimlerini yaratýlarak baþarýya ulaþtýrýlabilir. Çünkü eski senaryo ve eski aktörlerle yeni oyun yaratýlamýyor. Bu perspektif doðrultusunda yapýlan seçim ittifaklarý veya sol çevre ve partilerin birliði anlamlý olacaktýr. Artýk, sözün ve eylemin gücünü buluþturacak bir yolu ve geniþ kitlelere inandýrýcý gelecek gücü yaratmak zorundayýz.

Hep bize unuturulmak istenir; SOlculuk, devrimcilik, sosyalis sistem ve insanca toplumsal paylaþým kavramlarý: Yeni liberallerin emperyalis sistemleþen olgularýyla, bireyci olmak,, fýrsatlarý deyerlendirip adeta kurallarla en iyisi olmak, yabancý sermayenin kurtarýcý olduðunu, piyasa kuramýnýn en iyi olduðunu, her þeyi piyasalarýn ayarlacaðýný, burjuvazi kazandýkça bütyüdükçe refahýn artacaðý söylenir. Daha doðrusu eytimden kültüre, baskýdan medyasal seyire dek her alanda bu kafalara kazýlýr. Unuturulur diyer ortak payldalar palaþýmlar ve insani norumlar. Sora bakarsýnýz her þeyi çözen piyasa çatýrdar yoksuluk oluþur: Bu normaldýr: Hatta haber dahi yapýlmaz: Haber yapýlýrsa da size sermaye büyümesiyle her olgunun büyüdüyü söylenir. Ansýzýn gelir bu kez sermayenin kendisi de vurulur. O zaman bakarsýnýz devletin müdahalesini, yardýmlarýný hizmetlerini çok görenler, bu kez kendi kendilerini kurtarmak için trilyonlarý hemen ayýrýr. Bakmaz bütçe açýðý veya devletin küçümesine. Çünkü kurtarýlacak insanlýk deyil, sermaye sýnýfý ve kapitalizim olmaktadýr. O zaman karþýmýza bizi kötüleyen, unuturulmak istenen bilimler doðrulanýr. Marksizim akla gelir: Sosyalis alternatifsizlik sonucu nasýl sermayenin bizi kemirdiyi görülür. Yenilmez denilen, her þeyi ayarlayan piyasanýn bizat kendisinin týkanýþýný farketdersiniz. Marksis iktisat doðrulanýr: Ama çözümlerde sermaye görüþ bulmasa da devlet gücüyle kaynaklarý hemen aktarýr. Peki bunun faturasý nereye mi çýkar? Yoksul vergilere veya diyer sosyal yatýrýmlardaki kýsýntýlara gidilir. Saðlýkta eytimde, açlýkta yoktur denilen para bir anda yüz katýna varan miktarýyla bankalara hemen verilir. Bu yeniden pek söylenmiyen

Nobel Barýþ Ödülü Ahtisaari'ye verildi... 2008 Yýlý Nobel Barýþ Ödülü eski Finlandiya Cumhurbaþkaný Martti Ahtisaari'ye verildi. Norveç Nobel Komitesi Baþkaný Ole Danbolt Mjoes, "Ahtisaari'nin 30 yýlý aþkýn süredir, çeþitli kýtalarda uluslararasý anlaþmazlýklarý çözme konusunda önemli çabalar harcadýðýný" bildirdi. 71 yaþýnda olan ve uzun zamandýr Barýþ Ödülü'nü alacaðý tahmin edilen Martti Ahtisaari, Kosova'nýn statüsüne açýlýk getirilmesi için yapýlan görüþmelere de, Birleþmiþ Milletler özel temsilcisi sýfatýyla öncülük etmiþti. Ahtisaari'nin en büyük baþarýlarýndan biri de, 2005 yýlýnda, Endonezya'da 30 yýldýr süren ve 15 bin insanýn ölümüne yolaçan çarpýþmalarý sonlandýrýp, hükümetle, "Açe'ye Özgürlük Hareketi" savaþçýlarý arasýnda uzlaþma saðlamasýydý. Bu yýlki Nobel Barýþ Ödülü'ne 197 kiþi veya kuruluþ aday gösterilmiþti. Çin Dýþiþleri Bakanlýðý'ndan Salý günü yaptýðý açýklamada, Nobel Barýþ Ödülü'nün "doðru kiþiye" verilmesinin umulduðunu belirtmiþti. Çinli muhalif, Hu Jia bu yýlki ödülün favorileri arasýnda. Hu Jia, "devleti yýkmaya çalýþma" suçundan yargýlandýðý davada mahkum edilmiþ ve 3 buçuk yýl hapis cezasýna çarptýrýlmýþtý. Norveç Ödül Komitesi, kimlikleri gizli tutulan beþ kiþiden oluþuyor. Nobel ödülünü kazanan kiþiler, altýn madalya, diploma ve 10 milyon Ýsveç Kronu (1, 42 Milyon dolar) ile ödüllendiriliyor. Geçen yýlki Nobel Barýþ Ödülü, iklim deðiþimi ile mücadeleye yönelik çalýþmalar yapan eski ABD Baþkan Yardýmcýsý Al Gore ve Uluslararasý Ýklim Deðiþimi Kurulu arasýnda paylaþtýrýlmýþtý. Ödül töreni, ödüle adýný veren Ýsveçli bilim adamý Alfred Nobel'in ölüm yýldönümü olan 10 Aralýk tarihinde düzenlenecek. 1896'da ölen Alfred Nobel, servetini bilimin geliþmesini saðlayanlarý ödüllendirecek bir vakýf kurulmasý için býrakýrken, sadece dinamiti keþfeden kiþi olarak hatýrlanmamayý umuyordu. Alfred Nobel, barýþ ödülünün insanlar arasýnda dostluk duygularýnýn barýþýn ve anlayýþýn geliþmesine katkýda bulunanlara verilmesini öngörmüþtü.

kapitalizmin burjuva yapýsýnýn sýnýfsal gerçeyi olarak karþýmýzda duruyor. Hemen yanýlgýya da düþmeyelim: Elbet kapitalis sistem krizde: Hemde öyle krizde ki bir alanda deyil çok yönlü bunalým yaþýyor. Yapýlan müdahaleler ise ileriye yönelik siyasetlerden çok, günü kurtarýp krizi hafifletme çabalarýdýr. Önü görünmeyen batmakta olan gemiyi kurtarma çabasýdýr. Onun için sistemin yok olmasý deyildir: Ancak uygulanan neoliberalizmin artýk týkanýþýnýn mesajýdýr. Kapitalis üretim biçimi içindeki krizde, çözüm veya yok edilme olayý, ancak yerine baþka üretim biçimi kurmakla mümkündür. Günümüzde yaþanan kriz sonucu ise bu görünmüyor. Bundan ki sadece krizin sistemsel olmasý doðru, ama yok etme sürecine ulaþýlamadý. Çünkü alternatif yapýsal oluþum yoktur. Bunu hep akýlda tutmak gerekir. SOl iktisat ekonomiler yeniden doðrularla ýsbatlanýrken, alternatif oluþmamasý sonucu da þimdilik burda kalýnýyor. Emek eksenli oluþumlarýn olmadýðý durumda deyiþim sistemsel bakýmdan mümkün deyildir. Olan serbes piyasadaki kurumsalaþmanýn çökmesidir. Bu üretim tüketim dengesinden, köpüksel birikimin patlamasýna dek uzanan oluþumlarýn sonucu olmaktadýr. Kýsaca yeniden sol haklý çýktý. Sisttemi yorumlamada, gelecek kriz konusunda tüm ön görüler doðru çýktý. Ama sermaye yine tek eksen olarak bu bunalýmý atlatmak için müdahaleler yapýyor. Alternatifsizlik sonucu sistemin özü kendisini devam etirme þansýný yeniden kulanýyor. Bu konuþulsada, bilinmesede deyiþmeyen en yalýn doðrudur. yenicag@yenicag.com.cy


12

17 EKÝM 2008 CUMA

HABER

Baðýmsýz Devletler Rusya’ya yaklaþýyor Kýrgýzistan'ýn baþkenti Biþkek'te Gürcistan'sýz bir araya gelen Baðýmsýz Devletler Topluluðu (BDT) liderleri 26 ayrý konuda anlaþma imzalayarak birliðin derinleþmesi yönünde karar aldýlar. Rusya Dýþiþleri Bakaný Sergey Lavrov'un ifadesi ile "birliðin çalýþmalarýný erozyona uðratan" Gürcistan'ýn yokluðu, BDT liderlerini iþbirliðini sýklaþtýrmaya yöneltti. Liderler enerji, ekonomi, güvenlik, göçmen sorunu, uyuþturucu ile mücadele gibi konularýn yaný sýra Ýkinci Dünya Savaþý'nda Hitler Almanyasýnýn Sovyetler Birliði tarafýndan yenilgiye uðratýlmasýnýn 65. yýlýnýn görkemli bir törenle kutlanmasý için hazýrlýklara baþlanmasýný da kararlaþtýracak. Yorumculara göre, BDT ülkeleri Sovyetler Birliði'nin daðýlmasýndan bu yana ilk kez bu seviyede Moskova çevresinde toparlanma ihtiyacý duyuyor. ABD'nin Irak ve Afganistan operasyonlarýndaki baþarýsýzlýðýnýn yaný sýra, ABD kaynaklý mali krizin de bu yakýnlaþmada etkisinin büyük olduðu ifade ediliyor. 8 Aralýk 1991'de bir araya gelen Rusya, Ukrayna ve Belarus devlet baþkanlarý Baðýmsýz Devletler Topluluðu'nu kurdu. 21 Aralýk'ta Almatý'da toplanan eski Sovyet ülkelerinden sekiz ülke daha BDT'ye dahil olma kararý aldý. Birliðin ilk kuruluþunda Gürcistan ve üç Baltýk ülkesi dahil olmadý. Estonya, Litvanya ve Letonya daha ilk günden yönlerini Avrupa Birliði ve NATO'ya doðru çevirirken, Gürcistan'da 1993 yýlýnda aþýrý milliyetçi lider Zviad Gamsahurdiya'yý askeri bir darbe ile yýkan Eduard Þaverdnadze Gürcistan'ý BDT'ye taþýdý.

ABD yöneticilerine soðuk karþýlama Rusya ile Gürcistan arasýndaki

Yýlper Ýþçioðlu

çatýþmanýn ardýndan bölgeye giden ABD'li yöneticiler ise istedikleri ilgiyi göremediler. ABD Baþkan Yardýmcýsý Dick Cheney, Azerbaycan'da soðuk karþýlandý. Ardýndan Kazakistan, ABD Dýþiþleri Bakaný Condeelezza Rice'in ABD þirketleri için istediði yeni enerji havzasý teklifini reddetti. Kazakistan, Gürcistan'la ortak yatýrým anlaþmalarýný iptal etti. Türkmenistan, Avrupa fiyatlarý desteðini de alarak Rusya üzerinden daha fazla doðal gaz sevk etmeyi kararlaþtýrdý. Batý yanlýsý cephede yer almaya çalýþan Moldova ise Transdinyester sorunu baþta olmak üzere tüm problemlerin Moskova ile barýþçýl yollarla çözümünden yana olduðunu ilan etti. Binlerce Rus askerinin bulunduðu Tacikistan sýnýr güvenliði için daha fazla Rus askeri talep ederken, önceki gün Rusya Devlet Baþkaný Dmitri Medvedev'le yeni bir anlaþma imzalayan Kýrgýzistan Cumhurbaþkaný Kurmanbek Bakiyev bölgede bulunan Rus Kant hava üssünün modernizasyonu ve daha fazla Rus birliðinin yerleþimine onay verdi.

Renkli 'devrimler' çaðý kapandý 2000 yýlýna kadar iki kez Kremlin'e oturmayý baþaran Boris Yeltsin döneminde Rusya birliðin ekonomik ve güvenlik alanýnda yeterli baþarý saðlayamadý. Çeçenistan'da yaþanan savaþ, 1998 yýlýnda yaþanan ekonomik krizler diðer BDT ülkelerini de batý ile iliþkileri Rusya'dan baðýmsýz olarak geliþtirmeye yöneltti. Bu süreçte baþta Ukrayna, Gürcistan ve Azerbaycan olmak üzere Rusya'nýn yakýn çevresi olan ülkelerde batýlý ülkeler etkin olmaya baþladý. 2003 yýlýnda Gürcistan'da gerçekleþen Kadife devrim Tiflis'i Rusya'nýn yörüngesinden

Hadi bakalým...

(K)Kýbrýs'ta, Kýbrýs'tan ayrý seçimler niçin yapýlýr? Seçmen kimdir? Seçilenler ne iþ yaparlar? Bu sorularýn yanýtlarý, incelenecek her hangi bir seçim dönemi süresinde kullanýlan sloganlarýn içinde verilmektedir. Bir siyasi parti seçime girdiði halde rakibine ''hadi bakalým kolay gelsin'' niçin der? Sol görünüp sað olanlar, bunu ne için ve kimin için yaparlar? Yandaþ seçmene daha çok; arsa, iþ, para, kredi kimden alýnarak verilir?Bunun siyasi manasý nedir? Ürettiði herhangi bir þey ve dolayýsý ile kazancý da olmayan bir idare kendine bu olanaðý saðlayanýn talimatý dýþýnda hiç bir þey yapamaz. Bunlarýn hepsi bütün berraklýðý ile ortadadýr. Dünya, (K)Kýbrýs'taki idareyi haklý olarak ve bu nedenle bir alt idare olarak görmektedir. Bu þartlarda yapýlan barýþ görüþmelerinde bir çözüme ulaþýlmasýný pozitif düþünerek desteklemek kolay olmasa da; biz, bu görevi severek yapmaya hazýrýz. Baþaranlarý tarih de, biz de baþýmýzýn tacý yapacaðýz. Kýbrýs'ta akýl karýþtýran iki soruyu da bu yazýda cevaplayalým. 1- Kýbrýs'ta çözüm, yasa karþýsýnda ve oy kullanmada eþitlikten geçer. Avrupalýlarýn Birliði bu sistemin yani ; demokrasinin, hukuki ve siyasi eþitliðin garantörüdür. Dünya uzun bir süredir bu eksende dönüyor. Bu ilkeleri

çýkarýrken, 2004'de Ukrayna Turuncu devrimle yeni akýma dahil oldu. Kýrgýzistan'da 2005 yýlýnda gerçekleþen Gül devrimi kýrýlma noktasýný oluþtururken Biþkek Rusya'nýn nüfuz alanýndan ayrýlma-

da baþarýlý olamadý. 2006'da Belarus muhalefetinin 'mavi devrim' hayali ise daha baþlamadan bitti. Eski nüfuz alanýna NATO ve batý ülkelerinin yoðun müdahalesinin farkýnda olan Rusya lideri Vladimir

Putin enerji kaynaklarýndan elde ettiði ekonomik gelirle kýsa sürede Rusya'nýn toparlanmasýný saðladý. Ordunun modernleþtirilmesi, Rusya Federasyonu içerisinde birliðin yeniden saðlanmasý ve enerjinin dýþ politika aracý olarak kullanmaya baþlamasý ile birlikte arka bahçesindeki etkinliðini artýrdý. Putin, Þubat 2007'de gerçekleþen Münih Güvenlik Zirvesi'nde yaptýðý konuþmada NATO'nun Rusya aleyhine geniþlemesi ve tek kutuplu dünya politikalarýný artýk kabul etmeyeceklerini ilan etti. Daha önce yakýn çevresine doðru ilerleyen NATO'ya sessiz kalan Moskova, Ukrayna ve Gürcistan'ýn ittifaka dahil edilme projelerine þiddetle karþý çýktý. (Evrensel)

Sadr: ABD vekillerimizi öldürüyor... Mukteda Sadr Grubu, ABDIrak anlaþmasýna karþý çýkan vekillerinin Amerikalýlarca tek tek öldürüldüðünü duyurdu. Iraklý Þii lider Mukteda el Sadr'a baðlý milletvekillerinden Fevzi Ekrem, El Alem Televizyonu'na yaptýðý açýklamada, Amerikan güçlerini iþgale karþý çýkan muhalif siyasetçilere suikast düzenlemekle suçladý. Fevzi Ekrem, bir suikasta kurban giden Salih Ukayli'nin öldürülmesi olayýnda ABD'nin parmaðý bulunduðunu ve suikastlarýn belli bir plan çerçevesinde uygulamaya koyulduðunu iddia etti. Ekrem, suikastlarýn asýl nedeninin ABD ve Irak arasýnda geçtiðimiz aylarda imzalanmasý planlanan, ancak Þii liderlerin sert tepkisiyle karþýlaþan güvenlik anlaþmasý olduðunu belirterek, iddiasýna kanýt olarak suikastýn iþgalci birliklerin denetimindeki mahallede gerçekleþmesini gösterdi. Þii milletvekili, Irak'ýn birçok bölgesindeki

kabul etmeme ve edenlere kullandýrmama hakký kimsede yoktur. Kimdir, Kýbrýs'ta evrensel yasalarýn uygulanmasý ve vatandaþýn eþitliði karþýnda duran? Kimdir (K) Kýbrýs'ý ve Kýbrýslýlarý isole eden? Seçim propagandasýnda çöpü halýnýn altýna süpürerek gizleyenler bu gerçeði gizleyemeyecektir. Bu nokta da yeterince açýktýr. Vatandaþýn eþitliðine karþý çýkarak saðlanmak istenen, kendi vatanýna yabancý bir azýnlýk yaratmaktýr. Bununla da Kýbrýslýlýk bitirilecektir. Hani o; ''azýnlýk yapacaklar'' diye karþý çýkýþlarý var ya? Ýstedikleri odur. Halkýn aldatýlmasýndan vazgeçilmelidir. Hiçbir kimse kendi vatanýnda azýnlýk durumuna düþürülemez. Bu kiþinin kendi isteði ile olur. 2-Çözüm için global mülk deðiþimini þart koþan kimdir? Asla kabul edilmeyecek bu þartý öne süren de gerçekleþmeyecek duruma sokan da ayný kiþi deðil midir? Nedir global mülk deðiþimi? Güney Kýbrýs'ta mülk býrakan Kýbrýslýlarýn mülkünün, Kuzeyde mülk býrakanlarla deðiþtirmesidir. Bu deðiþtirme, satma ve ilh... tamamen kiþisel ve tamamen gönüllü bir tasarruftur. Mal sahiplerinin dýþýnda hiç kimse bu konuda taraf olamaz. Aksi bir talep mülkiyet hakkýnýn inkardýr. Kýbrýs'ta savaþ sonucu göçmen düþenlerin durumu, tamamen geçici bir nüfus mübadelesi ile rahatlatýlmýþtýr. Bu mübadele yaþam hakkýnýn güvenceye alýnmasýdýr ve mülkiyet hakký ile baðlantýlý deðildir. Baþka bir þekilde de yorumlanamaz. Güneyden göçenlerin; Kuzeydeki mülkü, kendilerinkine karþýlýk olarak talep ettiklerini biz iþitmedik. Bizim iþitmediðimizi duyan kimdir? Bu iddiada bulunan kiþi, Kuzeyi yandaþlarý ile bölüþen olmasýn sakýn? O sav ile Kuzeyde GAPýlan mülke yandaþlar taraf edilmiþtir. Bu gün, Kuzeyde gapýlan mülk yetmemiþ olacak ki Güneydeki mülk de esas mülk sahiplerinin mülkiyetinden çýkarýlarak bu yandaþlarýn keyfine devredilerek Kýbrýs'ýn, Kýbrýslýya vatan olmasýnýn önüne geçilecektir. ''Kýbrýslý diye

insan haklarý ihlallerine, ölümlere ve iþkencelere dikkat çekerek, benzer olaylarýn Sadr Mahallesi'nde de tekrarlanmamasý için hükümete ve içiþleri bakanlýðýna bölgedeki kuþatmanýn kaldýrýlmasý çaðrýsýnda bulundu. Ekrem, Ukayli cinayetinin aydýnlatýlmasý için yargý görevlilerini de göreve davet etti. Diðer yandan yine Sadr Hareketi'ne baðlý milletvekillerinden Talal Sadi de Ukayli'nin, ABD'nin imzalanmasý için direttiði güvenlik anlaþmasýna korkusuzca karþý çýktýðý için öldürüldüðünü söyledi. Sadi, bu cinayetlerin Irak halkýnýn iþgalcilerin ülkeden kovulmasý yönündeki azmini azaltmayacaðýný ifade etti. ABD karþýtý açýklamalarý ve tavýrlarýyla bilinen Þii Milletvekili Ukayli, geçtiðimiz günlerde Sadr Mahallesi'nde düzenlenen bombalý saldýrýda korumasýyla birlikte hayatýný kaybetmiþti. (Evrensel)

bir þey yoktur.'' diyenler menfaati GAPan yandaþlardýr. Bu konuda taraf olanlarýn yani Kýbrýslýnýn mülkünü kapanlarýn; vatandaþlýk, hak, adalet ve eþitlik uðruna menfaatlerinden vazgeçecekleri beklenemez. Dolayýsý ile çözüm konusunda söz haklarý yoktur. Söz, vatandaþlýk haklarýný; hak, adalet ve eþitlik içinde almak ve görevlerini yerine getirmek isteyenlerindir. ''Arayý açarsak, araya þeytanlar girer ve iþ soður, iþ bozulur, tatsýzlaþýr. Kýbrýs sorununu biz artýk çözmek zorundayýz'' Bu, derhal yerine getirilmesi gereken bir taahhüttür. Hemen çözmek zorundayýz, Kendi çözeceðimiz problemleri de bir daha kendimiz yaratmayalým. Yattara söylediði gibi geri Trabzonspor'a döndü. Þimdi Üçüncü olacak mý? Olmayacak mý? Olamayacak mý? ona bakacaðýz. Bir baþka secimde sloganlaþtýrýlan avukat ve oðlunun iþi de aklýmýzdadýr. Hatýrlayýnýz! Baba avukat davayý hayatý boyunca uzatmýþ bununla kendi hayatýný da çocuklarýnýn hayatýný da kazanmýþtý. Oðul avukat, babasýndan devraldýktan sonra o çözül(e)meyen davayý bir celsede çözer. Bu dava kazanma olayýna ve oðluna ilk karþý çýkan baba avukat oluyordu o sloganda. Kýbrýs sorunu, baba avukatýn savunmasýna ile ''çözümsüzlük çözümdür'' diye mi çözül(e)meyecek? Yoksa, oðul avukat ile mi çözülecek göreceðiz. Slogandakinin aksi olur da oðul avukat babasýnýn yolundan giderse, uluslararasý yasalarýn öngördüðü þekilde sorun yine de çözülecektir. Avukatýn, adaletin oluþmasýný geciktirmesine veya önünü týkamasýna fýrsat verilmeyecektir. Avrupalýlarýn Birliði kurulunca, Kýbrýs konusunun çözümüne gidiþ yönündeki makasý idare edenin talimatý ile tren ray deðiþtirmiþtir. Deðiþen sadece ray mý? Yoksa, bununla ilgili her þey mi? Göreceðiz. yenicag@yenicag.com.cy


REKLAM

13

17 EKÝM 2008 CUMA

www.bilban.org

ÞÝVKAN MÜHENDÝSLÝK

Ayrýca Çalýþma Dairesi Yetkili Mühendisi olarak

Her türlü mekanik proje iþlerinizde hizmetinizde

u Mekanik Bilirkiþilik Hizmetleri u Kompresör, Buhar kazaný, Forklift, Vinç, vs. Testleri yapýlýr

u Sýhhi Tesisat u Isýtma u Soðutma

u Havalandýrma u Yüzme Havuzu u Altyapý Projeleri

Adres: Bedreddin Demirel Cad. No:13 Kat 1 Daire 3, GÝRNE, DERYA BUTÝK üzeri Ofis Tel: 816 1087 Fax: 815 7144 Ev: 815 4418 Cep: 0533 861 2004

RAL-KAN AUTO SOLUTION ENGÝNEERÝNG LTD Makina mühendisligi alanýnda sundugu çözümlerle hizmetinizdedir. Þht. M. Ruso Cad. Çelik Apt. Kat 1 Daire 4 K.Kaymaklý, Lefkoþa TEL: 0392 229 10 21 FAX: 0392 22912 65 TEL: 0533 863 76 11


14

17 EKÝM 2008 CUMA

HABER

Kapitalist kriz ve Marx’ýn hayaleti... Rick Wolff Kapitalizm meydana geliyor. Ne zaman ve nerede meydana gelirse, kendi özel gölgesini yaratýyor: kapitalizmin 'modern toplum çok farklý, post-kapitalist ekonomik sistemler kurarak daha iyisini yapabilir' diyen temel hatasýnýn özeleþtirisidir bu. Bu eleþtirel gölge -þimdiki gibi kriz dönemlerinde- kayaya çarptýðýnda kapitalizmin ödünü patlatmak için ayaða kalkar. Karl Marx bu gölgeyi manzum bir biçimde kapitalizme dadanan bir hayalet olarak niteliyordu. Bugün finansal kriz diye bilinen þey bir semptomdur. Temelde yatan hastalýk kapitalizmdir: mal ve hizmet üretim ve daðýtýmý içerisine amansýz ve yýkýcý savaþýmýný kuran ekonomik bir sistemdir. Ýþçiler ve iþverenler ekonomiyi çalýþtýrmak için iþbirliði yapmalýlar fakat bunlar, mücadeleleri periyodik olarak patlak veren ezeli rakiplerdir. Bugün olduðu gibi! Kapitalizm ayný zamanda iþverenleri, birbirlerine karþý sonu olmayan rekabet denen savaþým içinde, birbirine kenetler. Ýþçi-patron savaþýmý bugünkü küresel kapitalist çöküntüye þu þekilde dahil oluyor. 1970'lerde, iþverenler, iþçilerinin reel ücretlerinin uzun vadeli yavaþ yükseliþini durdurmak için bir yol buldular. Patronlar daha düþük ücret avantajýndan yararlanmak için denizaþýrý taþeron iþlerle, Birleþik Devletler'de kadýnlarý iþgücü içine çekerek, bilgisayarlar ve diðer makineleri iþçilerin yerine ikame ederek ve düþük ücretli göçmenleri getirerek, iþçilerinin ücretlerini aþaðý çektiler. Ayný zamanda satmak için daha fazla mal ürettiler. Sonuçlar tahmin edilebilir… Bir taraftan, þirket karlarý hýzla yükseldi (bütün bunlardan sonra iþçilere daha fazla ücret ödenmeden, iþçiler daha fazla üretmeye baþladýlar). Diðer taraftan, birkaç yýl sonra, iþçilerin durgun ücretleri, emeklerinin artan çýktýlarýný

satýn almalarýný saðlamada yetersiz kaldýklarýný ispatladý. Kapitalizmin nasýl çalýþtýðý verilidir; iþverenler, iþsiz býrakýlan bütün iþçilerinin ürettiklerinin hepsini satamazlar. Ve tabii ki bu, sorunu sadece þiddetlendirir. Böylece 1970'lerde, kötü bir durgunluk darbesi olarak, baþka bir kapitalist kriz belirdi. Fakat bu kriz kýsa tutuldu çünkü BD kapitalizmi bunu ertelemek için bir yol buldu: büyük borç. Ýþverenler ücretlerin yükselmesini durdurmada baþarýlý olduklarýndan beri, tek yol daha fazla satýn almalarý için iþçilere borç para vermek üzere hiç geniþlemeyen çýktýyý satmak oldu. Þirketler hýzla yükselen karlarýný iþçilerin mortgagelarýndan, otomatik borçlanmalarýndan ve kredi kartý borçlarýndan dönen yeni menkul kýymetler satýn almaya yatýrdýlar. Aslýnda, ekstra karlar iþçilerin ücretlerini aþaðýda tutarak yapýldý. Bu karlarý iþçilere geri kiralayarak oldukça aðýr faiz ücreti kazanan iþverenlere çifte görev yarattý. Ne sistem ama! 1970'lerdeki krizin çözümünü ertelemek, þimdi yalnýzca daha büyüðüne yol açtý. 1980'lerde, 1990'larda ve 2000'den beri, özellikle Reagan ve Bush Amerika'sýnýn kuralsýz finansal dünyasýndan beri þiþen tüketici borçlarý, çýlgýn kar vurgunculuðu aþýrýlýklarýný ve rüþveti kýþkýrttý (menkul kýymet piyasasý "balonu" ve sonrasýnda gayrimenkul "balonu"). Bu ayrýca milyonlarca Amerikalýya, çökerten borçlar yükledi. 2006 öncesinde, en çok baský altýndaki borçlular aldýklarý yüksek riskli (subprime) borçlarý daha uzun süre ödeyemezlerdi. Bu derme çatma borçluluk daha sonra sarmal biçimde çökmeye baþladý. Giriþimciler arasýndaki rekabet de krize katkýda bulundu. Kimi bankalar iþçilere borç vermek için aceleyle büyük karlar yaparken, diðerleri bu karlarýn kendilerini rekabet dýþý býrakmasýndan korkuyordu. Bu yüzden onlar da "tüketici

borçlarýna" saldýrdýlar. Ýþçilere bu tip karlý kiralamalar yapacak parayý artýrmak için; borç verenler, geniþ kullanýmlý, yeni tip finansal araçlara giriþtiler: iþçilerin borç senetleriyle geri dönen baþlýca menkul kýymetler (sahiplerinin, iþçilerin borç ödemelerinin bir kýsmýný aldýðý menkul kýymetler). ABD tefecileri bu menkul kýymetleri, bütün dünya nakdine akýtmak için küresel olarak sattýlar. Bütün dünya böylece bir girdaba çekildi: ABD kapitalizmi iþçilerinin satýn alma gücünü, pahalý borçlanmayla ayakta tutuyor çünkü iþçilerin ücretlerini artýk yükseltemezdi. Kredi derecelendirme kurumlarý (Fitch, Moody's, Standart and Poor vs.) bu menkul kýymetlerin riskini hatalý hesapladýlar. Bu kurumlar, borcu geri döndüren menkul kýymetleri satmak için yüksek notlara ihtiyacý olan tefecilerin iþi için derecelendirme yapýyorlardý. Dünya

etrafýndaki özel ve devlet tefecileri ABD'nin borç geri döndüren menkul kýymetlerini satýn almak için birbiriyle yarýþtýlar çünkü bunlar neredeyse risksiz olarak derecelendirilmiþti ve hatta yüksek faiz oranlarý ödenmiþti. Giriþim rekabeti ve iþçi-patron mücadeleleri -bunlar kapitalizmin öz bileþenleridir- bugünkü "finansal kriz"in baþlýca nedenleri oldular. Maliye Bakanlýðý Sekreteri Paulson ve FED Baþkaný Bernanke tarafýndan devletin çok büyük kurtarmasýna niyet edilse de, durgun ücretlere ya da bunun sebebi olan rekabete hitap etmeyecekler. Bunun yerine, niyet edilen kurtarma, borç vermeye geri dönmeyi ve böylece ekonomiyi krizden çýkarmayý umut eden tefecilerdeki çok büyük meblaðlarý atarak, finansal krizi "tamir etmeyi" planlýyor. Çünkü bu "çözüm" kapitalist ekonomimizin altýnda yatan prob-

lemlerine aldýrmaz, baþarýlý olma olasýlýðý zayýftýr. Kapitalizmin rolünü sorgulamak, ona yönelik meydan okumaya izin vermek ABD liderleri için tasavvur edilemez. Tam tersi, onlarýn "politikalarý"nýn baþlýca amacý kapitalizmi sürdürmek; daha çok mevcut krizin sorumluluðunu kamuoyu tartýþmasý dýþýnda tutmak ve þimdiye kadarki politik hareketin dýþýnda tutmaktýr. Yine de þimdiki kriz, diðer birçoklarý gibi, bir kez daha Marx'ýn hayaletini, kapitalizmin gölgesini yükseltiyor. Hayaletin iki temel mesajý açýktýr: (1) bugünkü küresel finansal kriz, kapitalizmin öz bileþenlerinden kaynaklanýyor ve (2) mevcut krizi gerçekten çözmek için, toplumu kapitalizmin ötesine götürmek için bu bileþenleri deðiþtirmek gerekiyor. Mesela, her giriþimdeki iþçiler kendi kendilerinin kolektif yönetim kurulu olduklarýnda, iþverenlerle iþçiler arasýndaki geçmiþ kapitalist mücadelenin üstesinden gelinecektir. Eðer kamu kurumlarý giriþimlerin, birbirine baðlý üretim kararlarýný koordine ederlerse, artakalan giriþim rekabeti, artan performansý ödüllendirmeye odaklanarak sýnýrlanacaktýr. ABD hükümeti sadece büyük finansal kuruluþlarý kurtarmayabilir, bunun yanýnda; onlarý iþçi ve iþverenlerin ayný insanlar olduðu, koordinasyon ve rekabetin giriþim etkileþiminin baþlýca ve ikincil görünümleri olduðu, giriþimlere dönüþtürmek isteyebilir. ABD hükümeti Fennie Mae, Freddie Mac ve AIG'nin yönetimlerini üstlendi. Bu, ne bu giriþimlerin örgütlenmesini ne de aralarýndaki yýkýcý rekabeti deðiþtirdi. Bu acý bir kayýp fýrsattýr. Eðer politik rüzgarlar yeterince uzaða doðru ve yeterince hýzlý deðiþtirmeye devam ederse, kapitalizmin ötesine geçerek mevcut krize yanýt verecek çözümler hala denenebilir. [MrZine'deki Ýngilizce orijinalinden Murat Öztürkmen tarafýndan Sendika.Org için çevrilmiþtir]

Hasta La Victoria Siempre! bahsedilebilir mi? Che'nin mirasýný yok edemedikleri gibi, yozlaþtýrmayý da beceremediler. Dünya halklarý Küba'da, Bolivya'da, Arjantin'de, Kolombiya'da, Venezüella'da, Brezilya'da, Meksika'da... Che'nin izinden yürüyor, yürüyecek; zafere kadar, daima. Hasta la Victoria Siempre!

Veda Þarkýsý

Ernesto Che Guevara katlediliþinin 41. yýldönümünde dünya halklarýnýn emperyalizme karþý mücadelesinde yaþamaya, yaþatýlmaya devam ediyor. Che, 8 Ekim 1967'de, Bolivya'da gerilla mücadelesi baþlatmaya kalkýþýrken CIA destekli Bolivya askerlerinin ellerinde öldürülmüþtü. Bedeninin 30 yýl sonra açýða çýktýðý küçük kasabada, Haziran 2005 isyaný sýrasýnda þöyle bir grafiti yazýlýydý:

"Che: ONLARIN HÝÇBÝR ZAMAN ÝSTEMEDÝÐÝ KADAR HAYATTA" Bolivya daðlarýna gidiþi "belki kazanmak için deðildi" ve Che'nin gerilla birliði o gün orada yenildi ama Che'nin kaybettiðinden

1. Kayalýkta çakýlý yelkenli / sana býrakýyorum veda þarkýmý. 2. Benim uzaklardaki ölümümün kanýnda tohumlanýþý da / kayalar devranýnýn altýnda deðiþken köklerle. Yalnýzlýk! geçmiþe özlem çiçeði canlý duvarlarýn. Yalnýzlýk, yeryüzünde adanmýþ faniliðim. 3. Taþýmak istemiþtim heybemde / yüreðinin gelip geçici tadýný, / ama kaldý havaya çizilmiþ kesin eðrilerle, / yadsýma oldu umudumun yiðitliðine. Giderim hatýradan daha uzun yýllar boyu / kapalý yalnýzlýðýyla gezginin, / fakat havaya çizilmiþ kesin eðri sanki bana döndü / ve bir iþaret koydu pusula kaderime. Sonu geldiðinde bütün gündelik iþlerin / yol yapacaðým bir geleceðim olmasa, / gelmiþ olacaðým bakýþýnda canlanmaya / kaderimin sýrýtan parçasý olarak. Gideceðim hatýradan daha uzun yollar boyunca / zincir halkalarý gibi eklenen

elvedalarla zamanýn akýþýnda. 4. Dimdik hatýra sonunda düþmüþ yola, / usanmýþ beni bir geçmiþi olmadan izlemekten, / unutulmuþ yol kýyýsýndaki bir aðaçta. Uzaklara gideceðim, hatýra / parçalanarak ölünceye yolun taþlarýnda, / ve devam edeceðim, içimde / hep o gezginin acýsý, yüzümde gülümseyiþ. Bu dönenen bakýþ ve güç / büyülü bir matador mendilinde. Alýkoydu kaygý duymaktan tüm çýkarlara, / hep yitiren bir çizgi oldu benim eðrim. Ve bakmak istemedim seni görürüm diye / beni isteksizce davet etmeni / mutluluðumun pembe boyalý torerosu Deniz seslenir bana sevecen elleriyle. Çayýrým -bir kýtaDümdüz yayýlýr, tatlý ve silinmezdir / alacakaranlýkta bir çan gibi. 5. Bir sicil memuresi karþýsýnda kurumlu bir doktor gibidir / kara bir mikroskopu gösteren bilim. Sanat... sanat diye arzýendam eden þey / bir Leica'nýn kýsýr mekaniðidir. Acýlar ve kaygýlarla dolu bir yerli (ve tabii özlemleriyle / olup da þimdi yiten için / ve onun dönüþünde arzu gönlünde), / coca, alkol ve açlýðýn aptalca gülümsemesiyle. Üç kuruþa satýlan cinsellik / -Amerika'da pek ucuzBoþ çarþaflarýn umursanmaz hatýrasý.

Guatemala býraktýn beni / baðrýmda derin bir yarayla / ve de acýlarýný bana emzirme / ya da emme fýrsatýyla, / kahreden bir hýçkýrýðýn belirsiz duygusunda bulan kadýný. Kederleri teker teker birleþtiren bir bað var yine de: / uyanan insanýn haykýrýþýdýr o da. 6. Ýþte bugün böyle titrek ellerle / belirsiz bir kayýta koyuyorum prizmamý. Aðacýn olgunluðunu tüketmeden / kasalanmýþ meyvanýn garip tadýyla. Çaðýrýþýný fark edemiyorum bazen / yaþlý, garip kanatlanmýþ kulemden, / fakat bazý günler var ki cinselliðin uyanýþýný hissediyor / ve bir öpücük dilenmeye diþiye gidiyorum / ve böylece beni arkadaþ diye çaðýrmayanýn / ruhunu hiçbir zaman öpemeyeceðimi anlýyorum... Biliyorum ki tertemiz deðerlerin kokusu / bereketli kanatlarla dolduracak beynimi, Biliyorum ki hayata geçmesi mümkün olmayan / fikirleri barýndýrmak gibi zevkleri býrakacaðým. Biliyorum ki ölümüne çarpýþma günü / halk çocuklarý benimle omuz omuza verecek, / halkýn savaþtýðý amacýn kesin zaferini / göremezsem eðer / fikri en yüksek geleceðe götürmek için / mücadele verdiðimdendir, / eski kabuðun tüylerini yolarken / doðan umudun kesinliðiyle biliyorum bunlarý. Che Guevara


HABER

15

17 EKÝM 2008 CUMA

“5-6-2 tamam reis”... Sonuç: Yedi genç ölü! Esra Açýkgöz CUMHURÝYET DERGÝ Ankara, Bahçelievler, 15. Sokak, 56/2... Bu adres, yakýn tarihi bilmeyenler için bir þey ifade etmeyebilir, ancak bilenlerin gözlerinin önünden yedi gencin yüzü geçiyor. Efraim, Hürcan, Osman Nuri, Salih, Serdar, Latif ve Faruk, Türkiye Ýþçi Partili olduklarý için öldürüldüler. Yakýnlarý, bilenlere unutturmamak, bilmeyenlere duyurmak için Bahçelievler katliamýnýn 30. yýlýnda mezarlarý baþýnda olacak. Ankara, Bahçelievler, 15. Sokak, 56 No'lu apartman, daire 2... Tarih, 8 Ekim 1978. Yaþlarý 20 ve 26 arasýnda deðiþen yedi gencin akýllarýnda o gün katýldýklarý Türkiye Ýþçi Partisi (TÝP) il toplantýsýndaki konuþmalar vardý. Latif Can, Efraim Ezgin, Osman Nuri Uzunlar, Hürcan Gürses ve Serdar Alten evdeydi, ev sahipleri Faruk Ersan ve Salih Gevenci ise iþten çýkmýþ eve geliyorlardý. Aralarýnda Abdullah Çatlý, Ýbrahim Çiftçi, Haluk Kýrcý'nýn da olduðu Milliyetçi Hareket Partisi yanlýsý faþist grup onlarý eve giderken yoldan alýp Eskiþehir yolunda kurþunlayarak öldürdü, diðerlerini ise evde. Bu olayýn üzerinden 30 yýl geçti. Aileleri ve arkadaþlarý yedi gencin unutulmamasý için, mezarlarý baþýnda anma yapacaklar. Hürcan Gürses ve Serdar Alten 8 Ekim'de, Ankara Karþýyaka Mezarlýðý'nda saat 12.30'da, Latif Can, Efraim Ezgin ve Osman Nuri Uzunlar Bursa Yeniþehir'de saat 14.00'te, Salih Gevenci 18.00'de Çorum'da anýlacak. Faruk Ersan içinse, 11 Ekim'de saat 14.00'te Kýrklareli'nde anma yapýlacak. Biz de katledilenlerin avukatý Erþen Sansal, katledilenlerin arkadaþý ve TÝP üyesi Mehmet Atalay ve TÝP'in o dönemdeki genel sekreteri Nihat Sargýn'la konuþtuk. Sansal sorularýmýzý þöyle yanýtladý: Avukat Erþen Sansal: - Ankara, Bahçelievler, 15. Sokak, 56 No'lu apartman, daire 2... Bu adres sizin için ne ifade ediyor, ilk aklýnýza gelenler neler? Ankara'nýn Bahçelievler semtindeki ev çok ünlendi. Bu ev, iki öðrencinin (Salih ve Faruk) kaldýklarý, öðrenci bütçesine uygun, zaman zaman -týpký 8 Ekim 1978'teki gibi- arkadaþlarýnýn da gelip kaldýðý bir ev. Kapýsýndaki kocaman anahtar deliðinden, içerisi gözetlenebiliyor. Bu ev, Bahçelievler katliamýnda yitirdiðimiz gençlere mezar oldu. Katliamýn çözülmesine giden önemli bir adým bu evle ilgili bir bilgiden kaynaklanarak atýldý. Katliamdan bir iki gün önce, pazardan dönen bir kadýn, filelerini duvarýn üstüne koyup dinlenirken, iki gencin konuþmalarýna tanýk olmuþtu. Bu gençlerden birisi, diðerine "Tamam reis, 5-6-2" diyormuþ. Reis denen, "Bir yanlýþlýk olmasýn, git bir daha bak!" deyince, tekrar bakýp gelen genç, ötekine, "Tamam reis, 5-6-2" diye

tekrarlamýþ. Bu þifreli konuþma, yaþlý kadýnýn dikkatini çekmiþ. Bahçelievler semtindeki katliamýn bir bomba gibi patlamasýnýn ardýndan, o civardaki bir evde kabul günü yapan kadýnlara tanýk olduðu bu þifreli konuþmayý anlatmýþ, kadýnlar da "5, 6, 2" þifresinin; evin numarasý olan 56/2 ile ilgisi olduðunu düþünmüþler. Buradan hareketle bir fotoðraf teþhisinden yola çýkýlýp Bahçelievler Katliamý'nýn katilleri yakalandý. O gün keþif yapan gençlerden, reis denilen Ercüment Gedikli, aðýrlaþtýrýlmýþ ömür boyu hapse çarptýrýldý. Diðer genç Duran Demirkýran ise olayda gözcülük yapmaktan cezalandýrýldý. Ben bu evi hiç görmedim. Daha sonra bu evin bir müze gibi korunup saklanmasý düþüncesi konuþuldu, ama gerçekleþmedi. - Bahçelievler Katliamý'nda öldürülen gençleri tanýyor muydunuz? Onlar da, ben de TÝP üyesi olduðumuzdan kimileriyle daha çok, kimileriyle daha az tanýþýyorduk; ama özellikle Ankaralý gençleri; Serdar'ý, Salih'i, Hürcan'ý ve Faruk'u iyi tanýrdým. Serdar'ýn babasý da arkadaþýmdý. Kardeþlerimiz gibiydiler. - Olayý nasýl duydunuz? 9 Ekim Pazartesi sabahý yazýhanemdeydim, 09.30 sýralarýnda telefonum çaldý. TÝP Ankara Ýl Baþkaný Osman Sakalsýz, acele partiye gelmemi istiyordu. Ne olduðunu sordum, beþ arkadaþýmýzýn katledildiðini söyledi. Ýl baþkanlýðýna gittim. Olay radyolar ve televizyonlar aracýlýðý ile duyurulmuþtu. Sokaktaki insanlar bir ürperti içindeydi, yüzlerini bir dehþet duygusu sarmýþtý. Zaten, zorunlu olarak sokaða çýkmýþ olanlar dýþýnda pek kimseler de yoktu. Aslýnda bu olayla amaçlanan da buydu. Parti binasýna geldiðimde iki arkadaþýmýzýn daha (Salih ve Faruk) cesetlerinin, Eskiþehir yolunda bulunduðu haberi geldi. Bahçelievler'deki evde öldürülen gençler, (Hürcan, Efraim, Lâtif) yataðýn üstüne oturtulup kurþuna dizilmiþlerdi, gene onlarla birlikte kurþuna dizilen Serdar ise, 8 gün daha yaþadý. Komada olmadýðý ender saatlerde olayýn çözülmesinde çok yararlý olacak bilgiler verdi. Osman Nuri ütü kordonu ile boðularak öldürülmüþtü. Eskiþehir yolunda bulunan cesetlerin elleri arkalarýndan baðlanmýþtý, aðýzlarýnda týkaçlar, beyinlerine sýkýlmýþ kurþunlarla, görünüm tam bir vahþetti. - Bu katliamýn davasýna bakmaya nasýl baþladýnýz? Bahçelievler Katliamý'ný yalnýzca ben deðil, TÝP'in üyesi, dostu birçok avukat izledi. Gerek sýkýyönetim mahkemesindeki aþamalarda, gerekse aðýr ceza mahkemesindeki aþamada davaya kalabalýk bir meslektaþ katýlýmý oldu. Bu davayý takip etmek, düþünsel inançlarýmýzýn bir gereði olduðu kadar, meslekî bakýmdan da ertelenemeyecek bir

görevdi. Topluma düþen görev ise, bu olayý unutmamaktýr. - Serdar'la hastanede görüþme þansýnýz oldu mu? Ben Serdar'ý hastanede yattýðý sýrada göremedim. Zaten yaþadýðý 8 günün büyük bir kýsmýnda komada kalmýþtý. Ýki kez ifadesi alýnabilmiþ, katilleri tarif etmiþti. Daha sonra katiller yakalandýðýnda, bu tanýmlarýn onlara aynen uyduðu görüldü. Kendisini yaralýyken, kollarýna girerek kapýda bir arabanýn içinde katliamý idare etmekte olan Abdullah Çatlý'ya götürüp getirdiklerinde, Çatlý'nýn arabasýný görmüþ, bu arabanýn rengini, markasýný, modelini ve plakasýný ifadesinde söylemiþti. - Dava, 86'da sonuçlandý; Haluk Kýrcý, ölüm cezasý aldýðý halde serbest býrakýldý, yakalandý yine serbest býrakýldý. Bu süre boyunca sizce nasýl bir yargýlanma yapýldý? Bahçelievler Katliamý'nýn üzerinden 30 yýl geçti. Bu süre zarfýnda uzun yýllar dava, yargýnýn gündeminde kaldý. Bu süreçte, olayýn failleri, yani katiller ve yardýmcýlarý, olayýn nasýl tertip edildiði ve nasýl gerçekleþtirildiði açýklýða kavuþtu. Bu, yargý açýsýndan net bir olaydýr. Davada sanýklarýn cezalandýrýlmalarý ile ilgili bir oturum yapýlýp karar verildiði gün, haber televizyonlarda duyurulduðunda, akþam evdeki telefonumu birçok kiþi aradý. Tanýmadýðým birçok insan, hakkýn yerini bulmasýndan dolayý memnunluklarýný belirtiyorlardý. Aralarýnda bir kadýn, kendisinin oðlunun da bir olayda öldürülmüþ olduðunu, fakat olayýn "faili meçhul" kaldýðýný söyledi. "Oðlumun katilini mahkeme önünde görmeyi çok isterdim, olmadý. Ama þimdi Bahçelievler'in katilleri mahkûm edildi ya, benim oðlumun katilleri cezalandýrýlmýþ gibi hissettim" diyordu. Ancak Bahçelievler Katliamý'nýn yargý dýþýndaki yanlarý, oldukça düþündürücü ve bir o kadar da üzücüdür. Katliam, olaydan sonra onlarca yýl, yargýnýn ve siyasetin gündeminde kaldý. TBMM'de ve Baþbakanlýk Teftiþ Kurulu'nda bu konuyu araþtýrmak için iki ayrý komisyon oluþturuldu, ama hazýrladýklarý raporlarýn en önemli kýsýmlarý, ilgililerce mahkemeye gönderilmedi. Mahkeme, bu ilgililer

hakkýnda gerekli yasal iþlemlerin yapýlmasý için suç duyurusunda bulundu. Olay, iki bakanýn bakanlýktan düþmesine neden oldu. Çatlý, hayatta kaldýðý sürede, etkili çevrelerce yargýnýn önüne çýkarýlmaktan uzak tutuldu, gözaltýna alýndý, kaçýrýldý... Halen cezasýný çekmekte olan Kýrcý, iki kez "yanlýþlýk"la tahliye edildi! Hatta yurtdýþýna çýkmayý bile baþardý. Susurluk kazasý sonrasýnda dönemin baþbakaný Tansu Çiller, Abdullah Çatlý'nýn cenaze töreni yapýlýrken, "devlet için kurþunu yiyen kadar, kurþunu sýkan ellerin de kutsal" olduðunu söylüyordu. Gerek Çatlý'nýn, gerekse Haluk Kýrcý'nýn önemli devlet görevleri yapan kiþilerle iliþkileri, beraber çekilmiþ resimleri, yakýnlýklarý anlatýldý. Ancak bu çabalar, güneþi balçýkla sývamaya yetmedi. l MEHMET ATALAY anlatýyor: Faruk'la Salih çok misafirperver, sevecen, samimi insanlardý. TÝP Genel Merkezi'nde mali büroda görevli olduðumdan çok sýk Ankara'ya giderdim. Gittiðimde de çoðunlukla onlarda kalýrdým. Olaydan en son bir ay önce yine oradaydým. Aslýnda, olay gecesi de orada kalacaktým, ancak akþam bir yemeðe davet edilmiþtim, çok geç bittiði için arkadaþlar býrakmamýþtý. Bir oda, bir mutfak ve uzun bir holden oluþuyordu, evleri. Misafir geldiðinde, koridora açýlýr kapanýr somyalarýný açar, orada kendileri yatar, odalarýný misafire verirlerdi. Mutfakta televizyonlarý bulunurdu. Salih yazlarý Çorum'da çalýþýr, kýþýn orada biriktirdikleriyle geçinirdi. Fakir bir ailenin çocuðuydu, Faruk da öyleydi. Bizde toplantý olduðunda, otele filan arkadaþ býrakýlmaz, tanýdýklarýn evlerinde kalýnýrdý. O gün de TÝP'in il temsilcileri toplantýsýna Latif ve Efraim Bursa'dan gelmiþlerdi. Latif Yeniþehir, Efraim Bursa Merkez temsilcisiydi. Latif'le Osman Nuri, Faruk ve Salih'in Hacettepe'den de okul arkadaþýydý. Serdar, Faruk ve Salih'in karþýsýndaki apartmanda annebabasý ve kardeþiyle oturuyordu. Ayný zamanda Genç Öncü kurucusu ve Ankara þube yöneticisiydi. Hürcan'ýn ailesi Ankara'da otururdu, ancak Faruk ve Salih'le samimi olduklarý için onlarýn evine çok

sýk gelirdi. Ben olayý öðlene doðru il binasýna gidince öðrendim. Kapýyý il baþkaný arkadaþýmýz açýnca rengi deðiþti. Hücran biraz saç yapýsý olarak bana benzer, bir de baþýndan vurulduðu için teþhis edilmesi zor olmuþ, onu ben zannetmiþler. O dönem MHP Genel Merkezi Bahçelievler'de bina yaptýrmýþ, kendilerinden olmayanlarý semtten püskürtmek istiyorlardý. Salih ve Faruk hem Hacettepe'de çok önde olan arkadaþlarýmýzdandý, hem de faþistlerin aðýrlýklý olduðu Devlet Ýstatistik Enstitüsü'nde çalýþýyorlar ve Bahçelievler'de oturuyorlardý. Bu yüzden gözlerine battý herhalde. Evi bastýklarýnda Faruk ve Salih iþtelermiþ. Daha geç saatte çýkmalarýna raðmen, o gün enstitüde çalýþtýklarý bilgisayar arýzalanýnca iþten erken ayrýlmýþlar. Bu bile hâlâ þüpheli, çünkü o dönemde enstitü faþistlerin yýðýnak yapýldýðý bir yer, arýzayý biri bilinçli mi yaptý, bilinmiyor... Faruk ve Salih'i eve giderken almýþlar. Abdullah Çatlý'nýn talimatýyla arabaya bindirip, Eskiþehir yolu kenarýnda öldürmüþler. Osman Nuri'yi boðmuþ, diðer arkadaþlarýmýzý da tabancayla vurmuþlar. l NÝHAT SARGIN: O gün Ankara'da il temsilcileri toplantýsý yapmýþtýk. Her zamanki gibi katýlýmcýlarýn kalacaðý yerler önceden belirlenmiþti. Genç arkadaþlardan beþi, Ankara'da Bahçelievler'de kalan iki arkadaþýn evine misafir olmuþlar. Ben il baþkanýmýzýn evinde misafirdim. Sabaha karþý beþ gibi uyandýrdýlar, olayý anlattýlar. Hemen Ýstanbul'a, merkeze döndüm, Behice Boran Ankara'da kaldý. Ýstanbul'da herkes alt üst olmuþtu, onlarý teselli etmeye çalýþtým. Ardýndan öðrendik ki, Serdar öldü diye býrakýlmýþ, ama vücuduna beþ kurþun yemesine raðmen hayatta kalmayý baþarmýþ. Hastanede Boran nasýl yapmýþ bilmiyorum, ama onunla görüþmeyi baþarmýþ. "Yaþayacaðým" demiþ Boran'a, "Yaþayacaðým ve hepsini tek tek göstereceðim"... Bu anlatýlmasý kolay bir olay deðil. Çok ölümle karþýlaþtýk, ancak bu baþka türlüydü. Kavga, gürültü olur, ölüm yaþanýr, ama bu öyle deðil, herhangi bir þeye sýðan bir olay deðil... Serdar öldüðünde Ankara'da toplandýk. Ýktidarda Ecevit vardý, Ýçiþleri Bakaný da Eyüboðlu'ydu. Maltepe Camii'nde tören yapmak istedik, ancak "yeni bir mesele çýkabilir size müsaade edemeyiz" diye engellemeye çalýþtýlar, sonunda izin vermek zorunda kaldýlar. Mezar baþýnda, teskin edici bir konuþma yaptýk, çünkü bu olay herkesi çok sinirlendirmiþti. Zaten bu tür olaylarla bizi silahlý gösterip, çatýþmaya sokmaya çalýþýyorlardý, ancak biz onlarýn oyununa asla gelmedik. Sonra o günü, partimizin onur günü ilan ettik. Ýkinci kongremizde, bu arkadaþlar için özel bir sütun diktik. (Cumhuriyet)


ATLA TALÝM MEYE ÝL YÖNET

R! I Y A H

yeniçað haftalýk siyasi gazete

ACENTALARA KARÞI SOSYALÝST SEÇENEK!

Kriz yine yoksul ülkeleri vurdu ‘Fidye parasý deniz temizliði için’ Uluslararasý sivil toplum kuruluþlarý, küresel mali kriz nedeniyle yoksul ülkelere yardýmýn gözardý edildiðini bildirdi. IMF ve Dünya Bankasý'nýn bu haftaki toplantýlarýnda yoksul ülkeler için çok az çözüm bulunduðunu belirten kuruluþlar, geliþmiþ ülkelerin, bankalarýnýn iflas etmesini önlemek amacýyla birkaç haftada 1 trilyon dolardan fazla para bulduðunu, bu paranýn yüzde 1'inin bile yoksul ülkelere yardým için bulunamadýðýna dikkat çektiler. Bazý sivil toplum kuruluþlarý, geliþmiþ ülkelerdeki mali kriz nedeniyle yoksul ülkelere yardýmýn geri plana atýldýðýný bildirdi. Uluslararasý yardým kuruluþu Oxfam, yayýmladýðý bildiride, IMF ve Dünya Bankasý'nýn bu haftaki toplantýlarýnda yoksul ülkeler için "utanýlacak kadar az çözüm sunulduðunu" belirtti. Oxfam, "Geliþmiþ ülkelerin, bankalarýnýn iflas etmesini önlemek amacýyla birkaç haftada 1 trilyon dolardan fazla yardýmda bulunduðunu, ancak yoksul ülkelerin gýda krizinin üstesinden gelmesine yardým için

Tank ve silah yüklü Ukrayna gemisine el koyarak dünya kamuoyunun gündemine gelen korsanlar, Avrupalý firmalarýn Somali sahilleri açýðýna zehirli atýk boþalttýklarýný öne sürerek, gemi karþýlýðýnda alacaklarý 8 milyon dolarlýk fidyenin sahillerin temizliðine gideceðini iddia ettiler. El Cezire'nin internet sitesinde yer alan habere göre, Tank ve silah yüklü Ukrayna gemisine el koyan korsanlarýn sözcüsü Januna Ali Cama, fidye talebinin "yaklaþýk 20 yýldan beri mütemadiyen Somali sahillerine zehirli atýk boþaltýlmasýna tepki" anlamýný taþýdýðýný söyledi. Ali Cama, "Somali sahilleri tahrip edildi" diyerek, istedikleri fidye miktarýnýn denizdeki tahribatla kýyaslandýðýnda önemli olmadýðýný ifade etti. Korsanlar, geçen ay ele geçirdikleri 33 tank ile çeþitli mühimmat yüklü MV Faina gemisini halen ellerinde tutuyor.

bu miktarýn yüzde 1'ini bile bulmaya yanaþmadýðýný" bildirdi. Dünya Bankasý'nda yoksul ülkelerin, geliþmiþ ülkelerle ayný aðýrlýða sahip olmaya ihtiyacý olduðunu belirten örgüt, 24 üyeli yönetim kurulunda Afrika'nýn sadece 2 üyesi bulunduðunu ve bunun da kurumun ihtiyacý olan atýlým reformunu göstermesi için yeterli olmadýðýný kaydetti. "One" adlý sivil toplum örgütü de "Dünya bankalarý sermayeyle beslenirken dünyada aç olanlarý beslemenin de unutulmamasý gerektiðini" vurguladý.

Yeni Kýbrýs Partisi Örgütlenme Sekreterliði DUYURUSU Ýlgi duyan tüm parti üyesi, sempatizaný ve parti dostlarýnýn katýlýmýna açýk aþaðýdaki toplantýlar düzenlenmektedir. Tüm parti üyesi, sempatizaný ve parti dostlarýnýn bilgisine sunarýz; 1-Yürütme Kurulu Üyelerinin katýlacaðý, parti çalýþmalarý, ülkedeki ve dünyadaki geliþmelerin deðerlendirileceði bilgilendirme toplantýlarý, her Pazartesi, saat 19.00'da, Lefkoþa'daki Parti Genel Merkezinde düzenlenmektedir;

Somali ve zehirli atýk gerçeði Birleþmiþ Milletler (BM) Somali Temsilcisi Ahmedu Uld Abdullah, Avrupalý ve Asyalý þirketlerin Somali sahilleri açýklarýna nükleer dahil çeþitli zehirli atýklar boþalttýklarýný doðrulayarak, bu konuda güvenilir bilgiler bulunduðunu belirtti. Hiçbir hükümetin zehirli atýk boþaltýlmasý faaliyetini onaylamadýðýný, bundan özel þirketlerin ve bireylerin sorumlu olduðunu kaydeden Abdullah, zehirli atýklarýn

halen bu bölgeye boþaltýldýðýný, þirketlerin Somalili bazý yetkililere ödeme yaptýðýný öne sürdü. Abdullah, ayrýca korsanlýðýn zehirli atýklarýn boþaltýlmasýný engellemeyeceðine dikkat çekerek, "korsanlarýn çevre korumayla bir ilgileri olmadýðýný" söyledi. BM Çevre Programý (UNEP) Sözcüsü Nick Nuttall da 1990'larýn baþýndan beri Somali'nin zehirli atýk boþaltma alaný olarak kullanýldýðýna ve bunun halen sürdüðüne dikkati çekerek,Avrupalý þirketlerin bu atýklarý ucuz yoldan elden çýkardýklarýný belirtti. Nuttall, bu zehirli atýklarýn farklý çeþitleri olduðunu, aralarýnda radyoaktif uranyum atýðýnýn yaný sýra kurþun, kadmiyum, cýva gibi aðýr metal atýklarýn, endüstriyel atýklarýn, hastane atýklarýnýn, kimyasal atýklarýn bulunduðunu söyledi. Zehirli atýk içeren konteynýrlarýn karaya vurmasýndan sonra bölgede yaþayan yüzlerce kiþinin hastalandýðýný da dikkati çeken Nick Nuttall, Somali sahilleri ve denizlerin güvenli olmamasý nedeniyle sorunun kapsamýný tam olarak saptayamadýklarýný kaydetti. Somali açýklarýnda zehirli atýk boþaltýldýðý iddialarý 1990'larýn baþýna uzansa da bunun kanýtlarý 2004 yýlýndaki tsunami ile ortaya çýkmýþtý. BM Çevre Programý (UNEP), tsunaminin Somali'nin Puntland sahili açýklarýna zehirli atýk yüklü konteynýrlar sürüklediðini açýklamýþtý.

Seks trafiðine karþý avro'lu kampanya AB'nin eski Doðu Bloku ülkelerinden Avrupa'ya gelerek fahiþelik yapan kadýnlarý caydýrmak için üzerinde yarý çýplak kadýn resmi olan sahte avro banknotlar bastýðý ortaya çýktý. Daily Telegraph gazetesinin haberine göre, merkezi Almanya'nýn Frankfurt þehrinde bulunan Avrupa Merkez Bankalar Sistemi'nin (AMBS) bastýðý bu paralar, özellikle Ukraynalý kadýnlara 'AB sýnýrlarý içinde korsan çalýþmayýn' mesajý vermeyi amaçlýyor. Bu sahte banknotlarý orijinalinden ayýran tek fark Avrupai tarzda inþa edildiði belli olan binaya yaslanmýþ halde müþteri bekleyen dekolteli ve jartiyerli kadýn imajý. Seks trafiðine karþý giriþilen entelektüel yatýrým için özellikle kalpazanlarýn en çok sahtesini bastýðý 50 avro banknotu seçilmiþ.

2-YKP Yürütme Kurulu üyeleri ve Lefkoþa Ýlçe Yönetim Kurulu üyelerinin katýlýmýyla, her ayýn ilk Perþembesi Parti Genel Merkezinde deðerlendirme toplantýlarý düzenlenmektedir;

En büyük sorun Ukrayna'da... Seks trafiði Ukrayna'nýn en ciddi sorunlarýndan birisini teþkil ederken, Uluslararasý Göç Örgütü 1991'den beri 117 bin Ukraynalýnýn fahiþeliðe ya da çýraklýk sözleþmesine zorlandýðýný hesaplýyor. Bu sayý diðer tüm Avrupa ülkelerinden daha fazla. Ýnsan kaçakçýlarý kadýnlarý yasadýþý yollardan yurtdýþýna götürüp, pasaportlarýna el koyarak köle gibi çalýþtýrýyor. Hayat kadýnlýðýnýn hayli yaygýn olduðu Ukrayna'da 12 bin seks iþçisi var. Avrupa ve Amerika'dan sýrf para karþýlýðý cinsellik için gelenlerle artýþa geçen seks turizmi, Ukraynalýlarý isyan ettirmiþ, baþkent Kiev'de öðrenciler öfkelerini gösteriler yaparak ortaya koymuþtu. (Telegraph)

Yeni Kýbrýs Partisi

3-Maðusa Ýlçe Sekreterliði koordinesinde her Perþembe saat 7'de Maðusa Ýlçe Sekreterliðinde toplantýlar devam etmektedir. YKP Yürütme Kurulu üyeleri de, her ayýn ikinci Perþembesi Maðusa Ýlçesindeki toplantýlarýna katýlarak parti çalýþmalarý, ülkedeki ve dünyadaki geliþmelerin deðerlendirileceði sohbet toplantýsý düzenlenmektedir; 4-YKP Yürütme Kurulu üyelerinin de katýlýmý ile her ayýn üçüncü Perþembesi Girne Ýlçesinde sohbet toplantýsý düzenlenmektedir; 5-YKP Gençlik koordinesinde GENÇLÝK TOPLANTILARI her Pazartesi, saat 18.00'de, Lefkoþa'daki Parti Genel Merkezinde gerçekleþmektedir; 6-YKP Parti Meclisi her ayýn ilk Salýsý, saat 19.30'da, Lefkoþa'daki Parti Genel Merkezinde toplanmaktadýr… Konu ile ilgili daha fazla bilgi için YKP Yürütme Kurulu, Örgütlenme Sekreteri Salih Uyguroðlu . . . . . . .salih.uyguroglu@ykp.org.cy YKP Yürütme Sekreteri Murat Kanatlý . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .murat.kanatli@ykp.org.cy YKP Lefkoþa Ýlçe Sekreteri Gülay Kaþer . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .gulay.kaser@ykp.org.cy YKP Maðusa Ýlçe Sekreteri Mustafa Noyan . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .mustafa.noyan@ykp.org.cy YKP Gençlik Nevzat Hami . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . .nevzat.hami@ykp.org.cy www.ykp.org.cy

Yeni Kýbrýs Partisi Örgütlenme Sekreterliði

Parti Çalýþmalarý YKP; dün, bugün, yarýn

Kýbrýs'ýn ve Kýbrýslýlarýn birleþmesi için verilen mücadele 23 Ekim 2008, saat 19.00, KTÖS Lokali

BAÞKA BÝR KIBRIS ÝÇÝN, SOSYALÝST SEÇENEK: YKP Sýnýrsýz, silahsýz, garantörsüz bir gelecek mümkün! Kitlesel Basýn Toplantýsý 30 Ekim 2008, saat 11:00, KTOEÖS Lokali

A D R E S : A t a t ü r k C a d. 2 6 / 1 C a n d e m i r 7 A p t. Le f ko þ a w w w. y e n i c a g. c o m. c y

Yeni Kýbrýs Partisi TEL: 227 4917 FA X : 2 2 8 8 9 3 1

e-mail: y e n i c a g @ y e n i c a g. c o m. c y


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.