TÜRKİYE ve AVRUPA BİRLİĞİ
SİVİL TOPLUM DİYALOĞU PROJESİ II
ARALIK 2011 - BÜLTENİ
DİYALOG [Document Subtitle] YesimErsoy
''Ülkemizdeki tüm sivil toplum kuruluşlarını, Türkiye'nin AB sürecinin en doğal parçası, müzakere heyetinin en doğal üyeleri ve her birini ayrı bir AB elçisi olarak görüyorum''
Egemen Bağış Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci
Türkiye’nin Avrupa Birliği sürecine genciyle yaşlısıyla, kadınıyla erkeğiyle, askeri ve siviliyle, doğulusu ve batılısıyla, işçisi ve işvereniyle hep beraber sahip çıkılan bir proje olarak bakıldığına inanıyorum. Sivil toplum kuruluşlarını ise, bu sürecin en doğal parçası, müzakere heyetinin en doğal üyeleri ve her birini ayrı bir AB elçisi olarak görüyorum. Bu nedenle Avrupa Birliği Bakanlığı olarak, sivil toplum kuruluşlarını, AB üye ülkelerindeki muadilleriyle bir araya gelerek, farklı alanlarda proje üretmeye ve bu projeler aracılığıyla kalıcı işbirlikleri kurmaya teşvik ediyoruz. Bakanlığımız bünyesinde yürütülen ve AB’yi Türkiye’ye, Türkiye’yi de AB’ye anlatmak hedefiyle yola çıkan Sivil Toplum Diyaloğu Programı ilk olarak 2008 yılında başladı ve Kasım 2009’a kadar program bünyesinde sivil toplum kuruluşları tarafından gerçekleştirilen 119 proje ile 2 milyondan fazla kişiye ulaşıldı. 18 Ekim 2010 tarihinde faaliyetlerine başlayan ve Tarım, Balıkçılık ve Kültür, Sanat ana başlıkları altında 41 projeye hibe desteği sağlayan programın ikinci ayağında aynı zamanda 56 küçük ölçekli projeye de mali katkı sağlandı. Mikro hibe projeleri geçtiğimiz günlerde sona eren Sivil Toplum Diyaloğu II, Sinop’tan Elazığ’a, Antalya’dan Sakarya’ya bir çok sivil toplum çalışanını, İtalya, Fransa, İspanya, Hollanda, Polonya, Çek Cumhuriyeti gibi bir çok üye ülke sivil toplum kuruluşuyla bir araya getirdi. Sivil Toplum Diyaloğu II Tarım Balıkçılık Hibe programı kapsamında gerçekleşen projeler, AB standartları konusunda farkındalık yaratma, iyi tarım uygulamaları, sürdürülebilir ticaret ağları kurma gibi konulara odaklanan bir çok eğitim, seminer, bilgi paylaşımı, çalışma ziyareti gibi etkinliklere sahne oluyor. Programın Kültür Sanat bileşenindeyse, AB üye ülkelerinden sivil toplum kuruluşları temsilcileri, Türk geleneksel sanatlarından, mimarlık projelerine, ortak karikatür çalıştaylarından, Nemrut Dağı’nın büyülü atmosferinde gerçekleştirilen konserlere bir çok yaratıcı etkinlikle, diyaloğu kalıcı kılmaya destek oluyor. Sayıları 300’ü geçen bu etkinliklerle, hem Türkiye hem Avrupa’da 500 binden fazla kişiye ulaşılması hedefleniyor. Toplumları ortak projelerde bir araya getirip, ortak hedefler için birlikte çalışma imkanı verilmesi ve bu yolla halklara birbirini daha yakından tanıma şansı tanınmasıyla Türkiye ve AB ilişkilerinin daha da güçleneceğine inanıyorum.
2
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
DİYALOG BÜLTENİ Aralık 2011 İçindekiler TARIM BALIKÇILIK PROJELERİ
5
AB Bakanlığı Desteğiyle Gıdalar Artık Daha Güvenli
7
Fındık üreticilerinin kazancını artırmak
7
Kerevitin Kıymeti
8
Sokaklar AB’yle Çiçekleniyor
9
Isparta Ticaret ve Sanayi Odası Çek Cumhuriyeti'nde
10
Kerevitin Kıymeti
11
Kerevit İşleme Sektörü İçin Uzmanlar Yetiştirildi!
12
Dünya Gıda Günü Etkinliğinde
Real Price of Livestock Projesi Tanıtıldı
13
Sakarya Ticaret Borsası, Agro-Polis
Tarım ve Hayvancılık ağına katılan ilk Türk kurum oldu
14
Eskişehir Ticaret Odası Gıda Güvenliği Eğitimleri KÜLTÜR SANAT PROJELERİ
16
Dünyada Nemrut, Nemrut’ta Dünya, Gastronomi Etkinliği
18
EDİTÖRDEN
Uluslararası Folklör ve Dans Çalıştayı
19
Kültürel Miras Sektöründe Değişim için bir Deneyim Projesi
Sivil Toplum Diyaloğu Programının ikinci ayağında, tarım balıkçılık ve kültür sanat ana başlıkları altında yürütülen, 41 hibe projesi kapsamında, geçtiğimiz aylarda eğitim, çalışma ziyareti, atölye çalışmaları, konser, sergi ve panel toplantıları gibi bir çok etkinlik düzenlendi. Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış sivil toplum temsilcileri ve Avrupalı ortakları tarafından düzenlenen bu etkinliklere yüzlerce izleyici katıldı. Geçtiğimiz aylarda yapılan ve önümüzdeki günlerde daha da hızlanacak olan bu etkinlikler sayesinde, Avrupa ve Türkiye’den muadil kurumlar arasında güçlü ticari, kültürel ve akademik bağlantılar kuruldu, bir çok deneyim ve bilgi alışverişi gerçekleşti. Bültenimizin bu sayısında, gıda güvenliği konusunda gerçekleştirilen projeler başta olmak üzere, tarım ve balıkçılık alanındaki çalışmaları sizlerle paylaştık. Ancak, projenin diğer önemli ayağı olan kültür ve sanat alanında da bir çok paylaşım gerçekleşti. Bunlara ait hikayeleri bültenimizin bu sayısında okuyabilirsiniz, bazı hikayeleriyse proje sahiplerinin kaleminden sizlere aktarmak istedik. Gerçekleşen tüm etkinlikleri, gönderilen tüm hikayeleri, yerimizin sınırlı olması nedeniyle sizinle paylaşamamış olmaktan dolayı üzgünüz... Geçtiğimiz yıl sonlarına doğru, fotoğraf sanatçısı Çağrı Öner, bazı proje kentlerine giderek, proje ortaklarını ve çalışmalarını fotoğraflama şansı yakaladı. Bu çalışmalardan oluşan Türkiye-AB Fotoğraflarla Diyalog Sergisi, 2012 yılı boyunca farklı ülke, şehir ve mekanlarda sergilenecek.
20
Geleneksel Türk Gösteri Sanatları, Kapadokya Hikayeleri
Sivil toplum diyaloğunun heyecanı ve zenginliğini yansıtan sergi programı ve projelerin etkinlik haberlerini, yenilenen yüzüyle web sitemizden takip edebilirsiniz.
22
2012 yılının hepinize güzellikler getirmesini dileriz.
SİZİN HİKAYELERİNİZ
Avrupa Gençlik Müzesi – Selanik Oropos Seyahati
Türkiye ve AB Sivil Toplum Diyaloğu Proje Ekibi
3 www.csdproject.net
TARIM BALIKÇILIK PROJELERİ
4
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
Avrupa Birliği Bakanlığı Desteğiyle Gıdalar Artık Daha Güvenli AB gıda güvenliği standartlarının uygulanmasını kolaylaştırmak için harekete geçen Avrupa Birliği Bakanlığı sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle doğrudan üreticilerle birlikte çalışıyor.
yeni
açıklama yapan Avrupa Birliği Bakanı
düzenlemelerin hayata geçirilmesinde
kalmaması
toplumunun
ve Başmüzakereci Egemen Bağış,
üreticilere öncülük eden ve destek
güvenli gıda sisteminden en yüksek
Türkiye’deki gıda güvenliğiyle ilgili
veren sivil toplum kuruluşlarının (STK)
faydayı
sağlayabilmesi
yeni uygulamaların hem üretici hem
gösterdikleri
önemli
öncelikleri
de
söyleyen Bakan Bağış, “Avrupa Birliği
ülkemizin
arasında
yer
tüketici
çerçevesinde
uygun
yasal düzenlemelerin kağıt üstünde Türk
Günü
standartlarına
Dünya
ve
Gıda
AB
Gıda güvenliği konusunda yapılan
açısından
getireceği
çabayı
faydalara dikkat çekti. Bakan Bağış:
Bakanlığı
Bakanlığı, Ekim 2010‘da ikinci ayağı
“Avrupa Birliği uyum sürecinde gıda
kuruluşlarının
başlayan “Türkiye-AB Sivil Toplum
güvenliği
farkındalık
sürecinde oynadıkları önemli rolün
Diyaloğu”
yaratmak ve gıda sektöründeki tüm
farkındayız ve gelecekte de STK’ların
aktörlerin Avrupa Birliği standartları
bu
konusunda
desteklemeye devam şeklinde konuştu.
programı
tarım-balıkçılık gösteren
kapsamında
alanında
projelere
faaliyet
toplamda
2
bilgi
deneyimlerini
milyon 830 bin Avro ile destek
artırmak
veriyor. Avrupa Birliği tarafından
Bakanlığımız çok sayıda sivil toplum
finanse edilen programda, tarım ve
kuruluşuna
destek
balıkçılıkla ilgili birçok öncelik yer
Üreticilerimizin
bu
alıyor. Bu önceliklerden bazıları da
mümkün olduğunca hazırlıklı girmesi,
gıda
kendilerine AB içinde ve dışında
zincirinin
takip
ve
için
ve
değerlendirmesiyle ilgili sistemlerinin
ticaret
kurulması
inanıyoruz.
sağlanması ülkelerinde
ile
gıda
güvenliğinin
konusunda kullanılan
AB en
iyi
yürütülen
kolaylığı
projelerle
Kısacası,
ile
yöndeki
toplum
entegrasyon
çalışmalarını edeceğiz”
oluyor.
yeni
da
AB
sivil
ettiğini
alıyor. Bu amaçla, Avrupa Birliği
konusunda
olarak
takdir
döneme
getireceğine yeni
gıda
güvenliği uygulamaları sofralarımızı da koruyacak, çiftçimizi de...” dedi.
AB uyum sürecinde gıda güvenliği konusunda farkındalık yaratılmasını destekliyoruz
uygulamaların hayata geçirilmesini
5 www.csdproject.net
23 Pilot Projeyle Binlerce Üreticiye AB standartları Öğretiliyor Programın Tarım-Balıkçılık alt başlığı kapsamında finanse edilen 23 hibe projesinden çoğunda, et ve süt ürünlerinden şeker ve una, birçok farklı gıda grubunun üretiminde AB standartlarının yakalanması ve uluslararası ISO 22000 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi sertifikasının alınması için çeşitli faaliyetler yer alıyor. Türk gıda üreticileri, üretim sistemlerini en kolay şekilde AB standartlarıyla nasıl uyumlu hale getireceklerini ve sağlayacakları somut kazanımları AB’deki meslektaşlarıyla birlikte çalışarak öğreniyor. AB Bakanlığı tarafından yürütülen program bir yandan da AB katılım sürecinin sadece Türkiye ve AB üye devletleri düzeyinde sürdürülen bir süreç olmadığını, sivil toplumun da AB yolunda önemli bir rolü olduğunu gösteriyor. Örneğin, Eskişehir Sanayi Odası nın İspanya’dan Eğitim ve Sosyal Araştırma Enstitüsü ile birlikte yürüttüğü 113 bin Avro bütçeli hibe projesi, il genelindeki gıda üreticilerinin kapasitelerini güçlendirerek 600’ü aşkın gıda üreticisine yeni pazarlama kapıları açıyor. Alanya Muz Üreticileri Birliği, Kanarya Adaları ndaki meslektaşlarıyla birlikte Alanya ve Anamur bölgelerindeki çiftçilere ürün kalitelerini artırmaları, iç ve dış pazarlarda daha fazla yer almaları için eğitimler ve danışmanlık hizmetleri sağlıyor. Yaklaşık 114 bin Avroluk bütçeye sahip olan proje sayesinde muz talebinin yarısından fazlasını ithal muzlardan karşılayan Türkiye’de yerel üreticilerin iç piyasada daha etkin olmasının da yolu açılacak. Bakanlığın yürüttüğü program kapsamında öne çıkan hibe projelerinden bir diğeri de Simav Ticaret ve Sanayi Odası ile İtalyan ortakları tarafından uygulanan “Meyve Yetiştiriciliğinde ve Seralarda Sertifikalı Tarım” projesi. Uygulanacak pilot proje sayesinde Simav’daki 2000’i aşkın çiftçi, sertifikalı tarımın önemi ve prosedürleri hakkında eğitilecek ve böylelikle ürünlerini daha güçlü pazarlama fırsatı yakalayacak.
Sivil Toplum Kuruluşları Özel Sektör Kamu İşbirliğine Destek Veriyor Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından yürütülen Program kapsamında hibe verilen projelerin tamamı sivil toplum kuruluşları tarafından yürütülüyor. Avrupa Birliği Bakanlığı bu programla, bir yandan AB standartlarını takip etmedikleri için AB pazarlarında çok az yer bulan Türk gıda üreticilerinin rekabet edebilirliğini artırmasına destek olurken, diğer yandan da sivil toplum kuruluşlarının AB ile entegrasyon sürecinde oynadığı önemli rolü desteklemeye devam ediyor. Bu durum kamu - özel sektör - sivil toplum ayrımı yapmaksızın, program çalışmalarına dahil olan tüm taraflar için kazanç sağlarken, tüketicilerin de daha yüksek standartlarda üretilmiş gıdalara erişimini kolaylaştırıyor.
6
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
Fındık üreticilerinin kazancını artırmak Ordu Ticaret ve Sanayi Odası - Eurogems, Sivil Toplum Güçlendirme Kurumu: Ordu da Aflatoksinsiz Fındık Projesi Türkiye, dünya fındık üretiminin yüzde 75'ini, ihracatının ise yüzde 70'ini elinde bulunduruyor. Dünya genelinde böylesine büyük bir tekel oluşturmanın karşılığı ise milli ekonomiye yılda yaklaşık 2 milyar dolarlık bir döviz girdisi anlamına geliyor. Dünya fındık tüketiminin neredeyse tamamına yakını, yüzde 91’lik oranla Avrupa ülkeleri tarafından gerçekleştiriliyor. Avrupalıların fındığa bu kadar düşkün olma sebepleri aslında ithal ettikleri fındıkların yüzde 80’ini çikolata ve şekerleme sanayiinde kullanıyor olması. Elbette AB pazarlarına girmek için yüksek üretim, paketleme ve pazarlama standartlarının takip edilmesi gerekiyor. Her ne kadar 2010–2011 ihraç sezonunda tüm zamanların en fazla iç fındığı ihraç edilerek rekora ulaşılmış olsa da, sektörde söz sahibi sivil toplum kuruluşları tedbiri elden bırakmayarak fındığın en büyük sorunu olan aflatoksine karşı ciddi çalışmalar başlattı. Fındık üretiminde başı çeken illerden Ordu’daki Ticaret ve Sanayi Odası yetkilileri, toplanan fındıklarda oluşan küfün yarattığı aflatoksin
maddesinin verdiği zararları ortadan kaldırmak amacıyla, fındık sektöründe bulunan yüzlerce aktöre yönelik bir dizi eğitim faaliyeti ve bilgilendirme çalışmaları yürütmeye başladı. Avrupa Birliği’nin finanse ettiği yaklaşık 95 bin Avroluk bütçeye sahip olan “Ordu’da Aflatoksinsiz Fındık” isimli proje, çeşitli nedenlere bağlı olarak Türkiye’de yılda 40 bin tona ulaşan fındık kaybını en aza indirmeyi hedefliyor. Proje ayrıca fındığın ayıklanmasına ilişkin TSE’ye göndermek üzere bir teknik standart da geliştiriyor. Sektördeki AB standartlarına nasıl erişilebileceği hakkındaki bilgiyi ise proje ortaklarından olan ve dünya fındık üretiminde ikinci ve üçüncü sıralarda bulunan Almanya ve İtalya’dan gelen uzmanlar veriyor. Türkiye, Eylül 2010- Ağustos 2011 arasındaki fındık ihracat sezonunda 281,330 ton iç fındık ihraç ederek, karşılığında 2 milyar dolara yakın gelir sağlamıştı. Proje sayesinde bu oranın en az yüzde bir artırılması hedefleniyor.
7 www.csdproject.net
Sokaklar AB’yle Çiçekleniyor Mersin Sanayi ve Ticaret Odası – Mantova Ticaret Odası, İtalya Dış Mekan Süs Bitkisi Sektörü için Kalkınma ve Yatırım Stratejisi Geliştirme Projesi Üreticilerin ihtiyacını ve eksikliklerini yakından takip eden STKlar, hizmet ettikleri sektörün potansiyelini de çok daha iyi gözlemliyor. Örneğin, süs bitkileri sektörü dünya genelinde büyük ilgi görüyor. Süs bitkiciliğinin yan kolunu oluşturan dış mekan süs bitkiciliği ise Türkiye’de hala çok yaygın olmayan ve sınırlı deneyime sahip bir sektör. Dünya genelinde yıllık geliri 35 milyar Avro’yu aşan süs bitkileri sektörüne ilgi her geçen gün daha da artıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi verilerine göre 2011 Eylül ayındaki ihracat, 2010 yılının aynı ayına göre yüzde 16,21 artarken, en yüksek ikinci ihracat artışı yüzde 86,76 ile süs bitkileri sektöründe yaşandı. İhracattaki büyük artışa rağmen, Türkiye’nin bu pastadan payı dünya genelinde yalnızca binde 7 oranında. Türkiye otuz beşe yakın Avrupa ülkesine dış mekan süs bitkisi ihraç ediyor. AB standartlarını yakalayan üretim yapmak ise teknik kapasite yetersizliği yaşayan yerli üreticiler için büyük sorun teşkil ediyor. Türkiye’nin süs bitkileri işlem hacminin 600 milyon dolar civarında olduğu, yine bu hacmin 100-150 milyon dolarını da ithalatın oluşturduğu tahmin ediliyor. İhracat ise kesme çiçek dışarıda tutulursa 45 milyon dolar civarında. Üretimin artmasının, maliyetleri de azaltacağına dikkat çeken uzmanlar, ülkemizde bu sektördeki üretimde herhangi bir standardizasyonun olmaması nedeniyle üreticilerin rekabet edebilirliğinin çok az olduğunu vurguluyor. Sektör, yüksek ihracat potansiyelinin yanı sıra istihdam fırsatları da içerirken, işverenler bu alanda çalışacak nitelikli eleman ihtiyacının karşılanamamasından yakınıyor.
8
Dünyadaki artan talebe daha fazla yerli üretimle yanıt vermeyi hedefleyen Mersin Ticaret ve Sanayi Odası, sektörün Türkiye’de geliştirilmesi için Sivil Toplum Diyaloğu II, Tarım Balıkçılık Hibe Programı kapsamında Türkiye’nin dış mekan süs bitkisi ithalatının yüzde70’ini yapıldığı İtalya’dan, Mantova Ticaret Odası ile ortaklaşa bir proje yürütüyor. 151 bin Avro bütçeli projeleri ile hızla büyüyen bu sektörden Türkiye’nin en yüksek faydayı sağlamasını hedefleyen Mersin Ticaret Odası temsilcileri, dış mekan süs bitkileri sektörünün uluslararası piyasadaki rekabet edebilirliğini kalıcı şekilde artırmak için çalışıyor. Proje yetkilileri, üreticiler, akademisyenler ve yatırımcılarla birlikte Türkiye açısından karlı ve avantajlı bir kalkınma stratejisi geliştiriyor. Sektördeki nitelikli insan gücü ihtiyacının karşılanabilmesi için üreticilerin yanı sıra ilgili öğrenci gruplarının da eğitim programlarına dahil edilmesine dikkat ediliyor. Proje kapsamında, ayrıca, sektöre yönelmek isteyen firmalara yönelik bir “yatırım rehberi” hazırlanıyor.
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
Isparta Ticaret ve Sanayi Odası Çek Cumhuriyeti Çalışma Ziyareti
Isparta Sanayi ve Ticaret Odası Güney Bohemya Üniversitesi, Çek Cumhuriyeti Türkiye’de Kerevit Üretimi ve Pazarlamasının Geliştirilmesi Projesi
Sivil Toplum Diyaloğu II, Tarım Balıkçılık Hibe Programı kapsamında Isparta Ticaret ve Sanayi Odası’nın hibe almaya hak kazanan ve yerel ortaklığını Süleyman Demirel Üniversitesi’nin yürüttüğü "Türkiye`de Kerevit Üretim ve Pazarlamasının Geliştirilmesi" projesi kapsamında 12-17 Ekim 2011 tarihleri arasında Çek Cumhuriyeti`ne çalışma ziyareti düzenlendi. Çek Cumhuriyeti’nde su ürünleri üretimi yapan ve su ürünlerine farklı işleme teknikleri uygulayan işletmelere bir dizi ziyaret gerçekleştiren proje ekibi, Avrupalı meslektaşlarıyla bilgi ve deneyimlerini paylaşma imkanı buldu. Ziyaret sırasında, tatlı su balıklarından sazan üretiminin yaygın olduğu işleme tesislerinde deniz ve tatlı su balıklarına farklı teknikler uygulanarak taze, dondurulmuş ve ısı işlemiyle ürünlerin farklı formatlarda tüketicinin seçimine sunulduğu gözlendi. Ziyaretlerin ilk durağı, ülkenin Almanya sınırında yer alan ve geçmişi 1200lü yıllara uzanan Klayovy şehrindeki Klatovské Rybárství, Su Ürünleri İşleme Tesisi idi. Tesis Müdürü Tomas Navokav eşliğinde yapılan incelemelerin ardından, tesiste işlenen farklı türdeki balıklar ziyaretçilere ikram edildi.
Aynı gün, Mlyny şehrindeki Pstruharství, Alabalık Üretim Çiftliği’ni inceleyen proje ekibine, tesiste yetiştirilen balıklar ve kullanılan sistem hakkında detaylı bilgi verilirken Avrupa Birliği tarafından tesise aktarılan fon hakkında da bilgilendirilme yapıldı. Ziyaretin ikinci günündeyse, proje ortaklarından Güney Bohemya Üniversitesi Balıkçılık ve Su Koruma Fakültesi ziyaret edildi. Ziyarette iki üniversitenin uzmanları birlikte yürütülen kerevit projesi ile ilgili çalışmalarla ilgili görüşmeler yaparak ikili işbirliklerinin geliştirilmesi ve arttırılması yönünde görüş alışverişinde bulundu. Üniversitenin su ürünleri tesisini gezen ekip, daha sonra Ceské Budejovice şehrindeki Güney Bohemya Ticaret Odası’nı da ziyaret etti. Isparta Ticaret ve Sanayi Odası Genel Sekreteri Doç. Dr. Adem Korkmaz, ev sahiplerine Isparta ekonomisi ve projeler hakkında geniş bilgi verdikten sonra yatırım yapmak isteyen iş adamlarını Isparta’ya davet etti.
9 www.csdproject.net
Kerevitin Kıymeti
Isparta Sanayi ve Ticaret Odası – Güney Bohemya Üniversitesi, Çek Cumhuriyeti Türkiye de Kerevit Üretimi ve Pazarlamasının Geliştirilmesi Projesi
Tatlı su ıstakozu olarak da bilinen kerevit, Türkiye’nin zengin üretim potansiyeline sahip olduğu ancak ihracat gücünü artıramadığı ürünler arasında yer alıyor. Kerevit, özellikle Avrupa ve Amerika’da büyük ilgi görüyor. Kereviti üretimden pazarlamaya kadar destekleyen Çin, dünya pazarında hakimiyet kurarken, Türkiye pazardaki yerini yavaş yavaş kaybediyor. Geçtiğimiz yıllarda kerevit tüketimini en çok yapan Avrupa ülkelerinin talebinin yüzde 75’ini Türkiye karşılarken, şu an için ihraç rakamları 10.000 tondan 300 tona düşmüş durumda. Bunun nedenleri arasındaysa, aşırı ve yanlış avlanma ile çevre kirliliği sonucu kerevit nüfusunun ciddi ölçüde azalmış olması ve bu nedenle oluşturulan avlanma yasağı yer alıyor. Bir dönem kerevit alanında Türkiye'nin en önemli üretim sahaları arasında yer alan Isparta’daki sivil toplum kuruluşları, kerevit üretimini yeniden canlandırmak için harekete geçti. AB tarafından desteklenen Sivil Toplum Diyaloğu II, Tarım Balıkçılık Hibe Programı kapsamında proje geliştiren Isparta Ticaret ve Sanayi Odası, üreticilere sürdürülebilir avlanma, doğru pazarlama teknikleri, gıda güvenliği, ilgili AB mevzuatı gibi teorik eğitimlerin yanı sıra Eğirdir Gölü’nde uygulamalı olarak kerevit avlama işleme gibi işbaşında eğitimler veriyor. 135 bin Avro bütçeli hibe ile yürütülen projede kerevit üretiminin yeniden canlandırılması için il genelinde bilinçlendirme kampanyaları da yürütüyor.
10
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
Kerevit İşleme Sektörü İçin Uzmanlar Yetiştirildi!
Isparta Sanayi ve Ticaret Odası (ITSO) liderliğinde, Süleyman Demirel Üniversitesi ortaklığında yürütülen Türkiye'de Kerevit Üretim ve Pazarlamasının Geliştirilmesi projesi kapsamında, uygulamalı eğitim programları gerçekleştirildi. Aralarında üniversite öğrencileri ve ev hanımlarının da yer aldığı 50 katılımcı kerevit işleme, depolama, paketleme ve gıda kontrolünün yanı sıra, Avrupa Birliği standartları hakkında da eğitim aldı. Törende konuşan ITSO Genel Sekreteri Doç. Dr. Adem Korkmaz; “Kerevit işleme süreçlerine ilişkin eğitim, proje ortağımız Süleyman Demirel Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi’nden uzman öğretim üyeleri tarafından verildi. Böylelikle projemizin bu ayağı tamamlanmış oldu. Bundan sonraki aşamalar için aynı titizlikle çalışmalarımızı sürdüreceğiz” şeklinde ifadelerde bulundu.
İş Arayanların CV’leri Boş Proje iştirakçisi Şahlanlar Gıda Sahibi Osman Şahlan yaptığı konuşmada, “böyle bir projenin yürütülmesine destek olmaktan çok mutlu olduklarını ve projedeki öncelikli amaçlarının, alınan bu sertifikalarla çalışanlarının ileride gıda sektöründe rahatlıkla iş bulabilme imkanı sunmak da olduğunu dile getirdi.
Proje Uzmanı ve Süleyman Demirel Üniversitesi, Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Abdullah Diler; “İşletme eğitimlerine 9 Eylül’de başladık ve 13 Ekim’de eğitimleri tamamladık. Yapılan sınav sonucunda da sertifika almaya hak kazanan adaylara sertifikalarını vereceğiz. Dolayısıyla bundan sonraki aşamalar da bitirilerek projenin amacına ulaşması sağlanacak. Bu anlamda elimizden gelen her türlü gayreti göstereceğiz. Umarım herkes için hayırlı uğurlu olur” şeklinde görüşlerini dile getirdi. Proje Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. İrfan Ateşoğlu ise yaptığı konuşmada; bu proje sayesinde önümüzdeki yıllarda Eğirdir’de kerevit üretimini artırmayı ve kursiyerlere daha fazla iş imkanı sunabilmeyi umut ettiklerini dile getirdi. Bir diğer konuşmacı olan SDÜ Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İbrahim Diler ise; projenin üniversite-sanayi işbirliği alanında en güzel örneklerden birini oluşturduğunu dile getirdi.
Konuşmasında Şahlan, bir diğer hedeflerinin de, Eğirdir’deki Süleyman Demirel Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesindeki öğrencilerin okulu bitirdiği zaman iş başvurusunda bulunurken, kazandıkları bu sertifikayla, özgeçmişlerini daha nitelikli hale getirmek olduğunu söyledi.
11 www.csdproject.net
Dünya Gıda Gününde Hayvan Pazarında Gerçek Fiyat Projesi Tanıtıldı Sakarya Ticaret Borsası Imathiaa Ticaret ve Sanayi Odası Hayvan Pazarında Gerçek Fiyat Projesi Dünyada beslenmeye ilişkin sorunların başında gıda güvenliği geliyor ve gıda güvenliğinin önemi her geçen gün daha da artıyor. Bilindiği üzere bu konuya dikkat çekmek için Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) kuruluş günü olan 16 Ekim, her yıl belirlenen farklı bir tema üzerinden “Dünya Gıda Günü” olarak kutlanılıyor. Bu amaçla Sakarya Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü 17 Ekim 2011’de “Dünya Gıda Günü Etkinliği” düzenledi. Geniş katılımlı bir etkinlik olan bu program kapsamında Sakarya Ticaret Borsası Genel Sekreteri Yiğit Ateş katılımcılara gıda güvenliği faaliyetlerinin temel alındığı ve Sivil Toplum Diyaloğu II, Tarım ve Balıkçılık Hibe programı kapsamında yürütülen “Hayvan Pazarında Gerçek Fiyat” projesini tanıttı ve Hayvan Pazarlarındaki gıda güvenliği uygulamaları ile ilgili bilgiler verdi. Yiğit Ateş yaptığı konuşmada, bu yıl FAO tarafından belirlenen Dünya Gıda Günü'nün ana teması olan "Küresel Gıda Fiyatları - Krizden İstikrara" başlığına dikkat çekerek, uygulamakta oldukları “Hayvancılığın Gerçek Değeri” projesinin de aynı amaca hizmet ettiğini vurguladı.
12
Yine, Sakarya Ticaret Borsası Hayvan Pazar Park Yeri ve bu proje kapsamında 2012 yılında faaliyete geçecek olan “Hayvan Satış Salonu” ile ilgili geniş bilgi veren Ateş, mevcut Hayvan Pazar Park Yeri’nin AB standartlarında, sağlık ve hijyen şartlarına uygun ve gıda güvenliğinin en yüksek seviyede tutulduğu bir kompleks olacağını dile getirdi. Sakarya Ticaret Borsası Genel Sekreteri ve proje sorumlusu Ateş aynı zamanda ihale usulü satış sistemiyle hayvanların kayıt altına alınmasının ülkede fiyat istikrarının oluşmasına da katkı sağlayacağını dile getirdi. Yiğit Ateş konuşmasında Türkiye’nin Avrupa Birliği katılım sürecinde “Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı” faslının (12. Fasıl) müzakerelere açılmasıyla “Gıda güvenliği, hayvan sağlığı, hayvan refahı ve hayvan ticaretinin kontrol altına alınması” başlıklarının daha da büyük bir önem kazandığını vurguladı.
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
Sakarya Ticaret Borsası, Agro-Polis Tarım ve Hayvancılık ağına katıldı Sakarya Ticaret Borsası Imathiaa Ticaret ve Sanayi Odası Hayvan Pazarında Gerçek Fiyat Projesi
Sivil Toplum Diyalogu II, Tarım Balıkçılık Hibe Programı kapsamında Sakarya Ticaret Borsası tarafından uygulanmakta olan “Hayvan Pazarında Gerçek Fiyat” projesi kapsamında, 3–7 Ekim 2011 tarihleri arasında proje ortağı olan Yunanistan Imathia Odası’na eğitim ziyaret düzenlendi. Bu ziyaret kapsamında iki ortak kurum arasında AGRO-POLIS Tarım ve Hayvancılık Ağına katılım protokolü imzalandı.
5 gün süren Yunanistan ziyaretine, Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Zeki Toçoğlu, Sakarya Ticaret Borsası (STB) Yönetim Kurulu Başkanı Fikri Koç, Yönetim Kurulu Üyeleri ile birlikte toplam 10 Sakarya Ticaret Borsası temsilcisi katıldı. Bu ziyaret kapsamında STB heyetine uygulanmakta olan proje faaliyetleri içerinde yer alan, Avrupa Birliği Politika ve Uygulamaları, Gıda Güvenliği, Veterinerlik Hizmetleri ve Hayvan Sağlığı konularında Imathia Ticaret ve Sanayi Odasında eğitimler verildi. Ayrıca bu kapsamda, AGRO-POLIS çalıştayı gerçekleştirilerek Imathia Odası, Bölgesi ve AGRO-POLIS Tarım ve Hayvancılık Ağı tanıtım sunumları yapılıp, AGRO-POLIS İş Planı üzerine karşılıklı fikir alışverişinde bulunuldu.
Bu ziyaret kapsamında, Türkiye’de bir ilk gerçekleştirilerek Imathia Ticaret Odası Başkanı Ousoultzoglou Nikalaos ve Sakarya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Fikri Koç tarafından imzalanan protokol ile Sakarya Ticaret Borsası, AGRO-POLIS Tarım ve Hayvancılık Ağına katılan ilk Türk kurum oldu. İmzalanan bu protokolle, Sakarya Ticaret Borsası’nda bir Destek Ofisi kurularak, tarım ve hayvancılık alanında AB’de en iyi örneklerin paylaşıldığı, karşılıklı tecrübe ve bilgi alışverişinin yapıldığı AGRO-POLIS ağı ile iletişim sağlanacak ve STB’ye kayıtlı firmaların dış ticaret hacminin genişlemesine katkı sağlayacak. Ayrıca, kurulacak olan bu destek ofisi ile uygulanmakta olan projenin sürdürülebilirliği de sağlanmış olacak. Yine bu ziyaret sırasında, proje ortağı Imathia Ticaret ve Sanayi Odası’nın önderliğinde Imathia, Veria Valisi ve Veria Belediye Başkanı STB heyeti tarafından ziyaret edilmiş ve bölgeler arasında ticaret hacminin geliştirilmesi için görüşmelerde bulunulmuştur.
13 www.csdproject.net
Eskişehir Ticaret Odası Gıda Güvenliği Eğitimleri Hızla gelişen dünyamızda insan sağlığı her geçen gün önemli bir hale geliyor. Bu nedenle gıda güvenliği olgusu kamuoyunun gündeminde oldukça fazla yer alıyor. Gıda güvenliğinin sağlanmasına yönelik en önemli çalışmaların biri de gıda sektöründe izlenebilirlik. İzlenebilirlik genel anlamıyla bir ürünün geriye doğru takip edilmesi olarak tanımlanıyor. İzlenebilirlik sayesinde yiyeceklerin içindeki insan sağlığına zararlı bir madde belirlenip, hangi ihracatçı firma kanalıyla hangi ülkeden ve üreticiden geldiği kolayca tespit edilebiliyor. Gıda Güvenliği, Veterinerlik ve Bitki Sağlığı faslının açılmasıyla; Avrupa Birliği’nde tarladan veya ham maddeden çatala kadar olan süreçte gerekli izleme koşullarının yerine getirilmesi ile gıda güvenliğinin garanti edilmesi daha da büyük bir önem kazandı. Bu bağlamda Eskişehir Ticaret Odası; Avrupa Birliği Bakanlığı tarafından yürütülen Sivil Toplum Diyaloğu II Tarım Balıkçılık Hibe Programı kapsamında “Gıda Sektöründe İzlenebilirliğe Uyum ve KOBİ’lerin Farkındalığının Artırılması” başlıklı proje ile bölgede çok önemli katma değerler sağlanması amaçlanıyor.
AB, gıda güvenliği mevzuatına uyum kapsamında mevcut gıda işletmelerinin büyük bir maliyet ile karşı karşıya kalması öngörülüyor. KOBİ’lere, bu sorunlara karşı farkındalığı arttırmak ve mevcut kapasitelerini AB standartlarına uyumlaştırmak konusunda teknik destek verilmesi gereksinimi ortaya çıkıyor. Eskişehir Ticaret Odası tarafından yürütülen ve 16 ay sürecek olan proje ile 50 KOBİ’ye İzlenebilirlik Sistemleri ve HACCP hakkında eğitim verilecek. Aynı kapsamda çiftçilere de GLOBALGAP (EUREPGAP) eğitimi sağlanacak. Bu çalışmalar ile bölgedeki mevcut seviyenin iyileştirilmesi ve gıda sektörünün her aşamasında farkındalığın arttırılması sağlanmış olacak. Eskişehir Ticaret Odası eğitimlerin ücretsiz olduğunu ve ilgilenen tüm KOBİ ve çiftçilerin katılabileceğini bildirdi. Projenin daha sonraki faaliyetleri arasındaysa, projenin yabancı ortağı olan İspanyol Reus Ticaret Odası ile karşılıklı çalışma ziyaretleri gerçekleştirilecek ve ortak ve iştirakçilerin katılımıyla “AB Gıda Güvenliği, İzlenebilirlik ve Kalite Standartları” alanında uluslararası bir konferans düzenlenecek. Üreticiden, KOBİlere, arcılardan tüketicilere, gıda zincirini oluşturan tüm kesimler proje kapsamına dahil edilerek gıda güvenliği konusunda bilgilendirilecek.
Eskişehir Ticaret Odası Reus Ticaret, Sanayi ve Navigasyon Odası, İspanya Gıda Sektöründe İzlenebilirliğe Uyum ve KOBİ’lerin Farkındalığının Artırılması Projesi
14
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
KÜLTÜR SANAT PROJELERİ
15 www.csdproject.net
Dünyada Nemrut, Nemrut’ta Dünya Dünyaca ünlü İtalyan aşçı Giuliano Tassinari Adıyaman Üniversitesi öğrencileriyle atölye çalışması gerçekleştirdi
'Dünya'da Nemrut Nemrut'ta Dünya' projesi kapsamında Adıyaman'a gelen ünlü İtalyan Aşçı Giuliano Tassinari, Adıyaman Üniversitesi öğrencilerine İtalyan mutfağının meşhur yemeklerini püf noktaları ile anlattı. Adıyaman Nemrut Rotary Kulübünün liderliğinde İtalyan ve Macar ortaklar ile yürütülen 'Dünya'da Nemrut Nemrut'ta Dünya' projesinin Gastronomi Etkinlikleri kapsamında Adıyaman Üniversitesi Aşçılık ve Turizm Bölümü öğrencileri Avrupa’dan gelen bir şef ile bilgilerini artırmanın yanı sıra farklı bakış açıları geliştirebilme fırsatı buldu. İtalyan yemekleri çalıştayı sırasında gruplar halinde mutfakta uygulama yapan öğrenciler, en güzel tabağı hazırlayabilmek için yaptıkları yemeklerle bütün hünerlerini sergilerken uluslararası yarışmalarda gerekli takım ruhunu da benimsemiş oldu. Adıyaman Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Otel Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü 2. Sınıf öğrencilerinden Ezgi Arpacı, aşçılığı yemeklere olan ilgisinden dolayı çok sevdiğini belirterek, aktiviteyi şöyle değerlendirdi:
16
“Adıyaman Üniversitesi’ne öğrenci olarak gelirken tereddütlerim vardı fakat buradaki eğitim kalitesini ve öğretmenlerimizin bizleri iyi birer aşçı adayı olarak hazırlarken ilgili, sabırlı ve özverili olmalarını görmek beni başarıya iten en büyük güç oldu. Üniversitemizle yürütülen projelerden birisi olan “Dünya’da Nemrut Nemrut’ta Dünya” Projesi kapsamında İtalyan Şef Giuliano Tassinari’nin bizlere İtalyan mutfağı hakkında verdiği eğitimlerin gelecekte çok işe yarayacağından eminim. Hatta İtalyan usulü yemek yapabildiğim için çalışacağım yerlerde tercih edilen biri olmak beni şimdiden heyecanlandırıyor. Avrupa Birliği Projelerinde Gastronominin yer aldığını hiç duymamıştım ama şimdi AB projelerinin ne kadar kapsamlı ve yararlı olduğunu yaşayarak öğrendim. Umarım bu şansı benim gibi başka öğrenciler de yakalayabilir”
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
Öğrencilerden Remzi Akdağ ise projeye katılan şanslı öğrencilerden olduğu için yaşadığı mutluluğu bir tecrübe ve fırsat olarak değerlendirenlerden. Avrupa Birliği Projeleri hakkında bilgi sahibi olduğunu ancak gastronomi konusunda ilk kez bir projeye dahil olduğunu belirten Akdağ: ”Kendime öğrenci değişim programlarıyla yurt dışında aşçılık, mutfak ve gastronomi konularında eğitim alabilme hatta çalışabilme fırsatları yaratmaya çalışıyorum. Bu açıdan
Adıyaman
Nemrut
Rotary
Kulübü
nün
hazırladığı kültür sanat aktivitelerinin içinde gastronomi olması benim için çok büyük önem taşıyor. Adıyaman Üniversitesi Meslek Yüksekokulu Otel Lokanta ve İkram Hizmetleri Bölümü 2. Sınıf öğrencilerinden Azat Atmaca
....“mezun olmadan önce İtalyan usulü yemekleri bu işin uzmanı bir şeften öğrenme fırsatı yakalayabileceğim hiç aklıma gelmezdi” diyen Atmaca izlenimlerini şöyle anlattı:. ”Bölümümü çok seviyorum. Adıyaman Üniversitesi nde özellikle biz aşçılık bölümü öğrencileri gerçekten çok şanslıyız. Bize, İtalya’dan dünyanın en ünlü aşçılarından Giuliano Tassinari’nin eğitim vermek üzere üniversitemize geleceğini hocamız söylediğinde hem çok sevindim hem de çok şaşırdım. Nasıl olacak diye sorduğumda bir Avrupa Birliği projesi kapsamında üniversitemize geleceğini ancak sınırlı sayıda öğrencinin bu etkinliğe katılacağını duyduğumda seçilecek öğrenciler arasında olmayı çok istedim. Adıyaman Nemrut Rotary Kulübü nün daha sonra 2. Sınıftaki tüm öğrencileri bu proje kapsamında eğitimlere alması herkesi gerçekten çok mutlu etti.
Bu etkinlik sırasında İtalyan şef Giuliano Tassinari’den eğitim alırken kendisinde Türk Mutfağı hakkında bilgilere sahip olduğunu gördüm. Bu bence çok başarılı bir proje olduğunu gösterir. Başarılı bir projeye katıldığım için kendimi şanslı hissediyorum. Umarım Türk kültürünün Avrupa’ya tanıtılması konusunda daha fazla projeler üretilir ve Türk mutfağını tüm Avrupa’ya tanıtma fırsatı sağlanır” şeklinde konuştu.
Dünyada Nemrut, Nemrut’ta Dünya Adıyaman Nemrut Rotary Kulübü ve Torok Iranytu Europaba Egyesulet, Macaristan ile RC Santa Severina, İtalya ortaklığında yürütülüyor.
17 www.csdproject.net
Farklı Renkler Birarada Projesi Uluslararası Folklör ve Dans Çalıştayı
Karadeniz Çevre Derneği (KAÇED) Fundacio Societat I Cultura, FUSIC İspanya
Türkiye ve Avrupa Birliği arasındaki ilişkinin gelişmesi için ekonomik ve politik uyum kadar, kültürel bilincin artırılması ve karşılıklı kültür ve sanat beğenisinin geliştirilmesi de kilit öneme sahip. KAÇED ve merkezi İspanya’da bulunan ‘’FUSIC-Foundation for Culture and Society’’ ortak olarak yürütülen Farklı Renkler Bir Arada Projesi, Türkiye’nin AB'nin daha az tesirinde kalmış bölgesi olan Karadeniz Bölgesi’ndeki kültür ve folklorunu temsil eden sanatçılar/operatörler ile İspanyanın Katalonya bölgesindeki yerel sanatçı ve operatörleri bir araya getirmek ve böylece uzun vadeli ortaklıklar kurmayı amaçlıyor. Proje kapsamında, 29-30 Ekim 2011 tarihlerinde Ayder Yaylası’nda ‘’Uluslararası Folklör, Muzik Ve Dans Çalıştayı’’ düzenlendi. Çalıştaya hem Karadeniz Bölgesi hem de İspanya’dan 70’e yakın kültür aktivisti katıldı.
18
Çalıştayda, Karadeniz ve Katalonya yerel müziğinin yanı sıra, sokak sanatı konusuna yer verildi. Ayrıca katılımcılara, İspanya’daki sokak sanatı festivallerinin video gösterimi yapıldı. Yoğun bilgi ve deneyim paylaşımının yaşandığı çalıştay sonrasında Ayder ve Kavrun Yaylası ile Palovit Şelalesi, Zil kalesi, Rize Çay Müzesi ve Botanik bahçesine geziler düzenlendi.
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
Kültürel Miras Sektöründe Değişim için bir Deneyim Projesi” Kafkaslara açılıyor Sizin KÜMİD, Kültürel Mirasın Dostları Derneği tarafından, İtalya Roma’da bulunan “Çatışmalarda Taşınabilir ve Taşınamaz Kültürel Mirasın Korunması için Dünya Birliği” (WATCH) ortaklığıyla uygulanmakta olan “Kültürel Miras Sektöründe Değişim için Bir Deneyim-exCHange” başlıklı projenin 14 Ekim 2011’de düzenlenen Türkiye’deki çalışma toplantısının son gün faaliyetine, Uluslararası Müzeler Konseyi (ICOM) Gürcistan Ulusal Komitesi Başkanı Inga KARAIA da katıldı. Karaia Projenin İştirakçi kuruluşları olan Roma Üniversitesi, Sapienza, Kocaeli Üniversitesi, KUMID ve WATCH temsilcilerinin yanı sıra İtalya’dan farklı sivil toplum kuruluşu ve üniversite temsilcilerinin yer aldığı Proje hedef grubu ile birlikte Topkapı Sarayı Tekstil Laboratuarı ve TC Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın İstanbul Restorasyon ve Konservasyon Merkez Laboratuarını gezerek bilgi alışverişinde bulundu. KUMID’in faaliyetlerini yakından takip eden ve bir başka uluslararası etkinlik için İstanbul’da bulunan Karaia proje hakkında ayrıntılı bilgi almak ve proje hedef grubu ile bilgi alışverişinde bulunmak için etkinliğe katıldığını belirtti. Karaia Gürcistan’da Güzel Sanatlar Akademisinde sanat eserleri koruma ve onarım bölümü bulunduğunu, STK’ların da benzer alanlarda kurslar düzenlenmesini desteklediğini belirterek, proje süreci içinde ve proje tamamlandıktan sonra bilgi alışverişinin sürmesini arzuladığını dile getirerek Gürcistan’ın bu alandaki deneyimlerini Proje yönetimi ile paylaşabileceğini ifade etti. Son olarak Karaia Projenin çıktılarının diğer Kafkas ülkelerindeki kültürel miras sektörü ile paylaşılabilmesi için Proje yönetimine destek vereceğini de belirtti.
19 www.csdproject.net
Sizin Hikayeleriniz Fransız hibe faydalanıcısı Saint Blaise Teatral Araştırma merkezi Kapodakya izlenimlerini anlatıyor... Neslihan Demirci, Proje Türkiye Yöneticisi
Cahide Teyze...
Sivil Toplum Diyaloğu II Kültür Sanat Hibe Programı çerçevesinde yürüttüğümüz “Türk Geleneksel Sahne Sanatları Kültür Merkezi” projemiz kapsamında, yerel halkın sesinden geleneksel türküleri içerecek bir DVD üretip, Fransa’da geniş kitlelere ulaştırmayı planlıyoruz. İlk kayıtları yapmak üzere geçtiğimiz Eylül ayında Ortahisar kasabasındaydık. Hibe faydalanıcısı olan Fransa’daki St Blaise Teatral Araştırma Merkezi yöneticilerinden Erica Letailleur’ün de eşlik ettiği çalışmada, kasaba halkından bir çok kişiyle görüşüp, bu çalışmamızda bize destek olabilecek, yerel halktan önerebilecekleri kimse var mı diye sorduk. Esnaftan, belediye çalışanlarına herkesin aklına ilk gelen kişi aynıydı: “Cahide Teyze”… Tüm kasabanın ağız birliği yapmışçasına bizi bir tek isme yönlendirmişti. Neden Cahide Teyze diye sorduğumuzdaysa, aldığımız yanıt hep aynıydı: “Cahide bir söylesin, vallahi ölü uykusundan uyanır, başlar haline ağlamaya…” Biz de merak ve heyecan içinde, Cahide Hanım’ın hüzünlü türkülerini bir kez daha dinlemek üzere bize eşlik eden kasaba sakinleriyle birlikte, Cahide hanımın evinin yolunu tuttuk.
20
Evine vardığımızda, Cahide teyze bizi kahkahalarıyla karşıladı, sofrasına buyur etti. Hüzünlü bir türkü, bir ninni veya bir ağıt dinlemeyi beklediğimiz ve bizim için de söyler mi diye sormaya çekindiğimiz Cahide Teyze, daha biz sormadan, sedirin arkasında hazır tuttuğu darbukasını çıkardı. Herkes bir anda sustu. Cahide teyze başladı söylemeye.. Gerçekten çok güzel bir sesi vardı. Arka arkaya türküler söyledi, darbuka çaldı. Hatta kalkıp hem söyleyip hem oynadı. Ama bu sefer herkesi şaşırttı. Herkes ondan ağlatacak türküler beklerken, o, neşeli neşeli söylüyordu. Türküler bittiğinde öğrendik ki, Cahide teyze yıllardır hayalini kurduğu bir ev almış ve o gün eski evinde geçirdiği son günüymüş. Yeni ev sevincini, darbukasına ve türkülerine taşıyan Cahide Teyze’nin sesi kayıtlarımızda, bir dahaki sefere bizi yeni evinde ağırlama sözü kulaklarımızda oradan ayrıldık. Proje kapsamında, gelecek yıl Nisan ayında uluslararası bir jürinin katılımıyla gerçekleştireceğimiz şarkı yarışmasına da ilk başvuruyu Cahide Teyze’den almış olduk.
Diyalog Bülteni
Sizin Hikayeleriniz Fransız hibe faydalanıcısı Saint Blaise Teatral Araştırma merkezinin Kapodakya izlenimlerini anlatıyor... Neslihan Demirci, Proje Türkiye Yöneticisi
Aralık 2011
Kapadokya’da Gece Sivil Toplum Diyaloğu II Kültür Sanat Hibe Programı çerçevesinde yürüttüğümüz “Türk Geleneksel Sahne Sanatları Kültür Merkezi” projemiz kapsamında, geçtiğimiz
Eylül
ayında
Nevşehir’in
Ürgüp’e
bağlı
Mustafa Paşa köyünde, geleneksel dans üzerine genç öğrencilerle çalışmalar yaptık. Proje
kapsamında
oluşturacağımız,
Türkiye’den
geleneksel dans çalışmaları DVD’si ve önümüzdeki sene
gerçekleştireceğimiz
çalışmalarımızı çalışmalarını
gece açık
festival
gündüz alanda
hazırlıkları
sürdürüyoruz.
yaptığımızdan,
için, Dans
akşam
saatlerinde güneşin batmasıyla birlikte, hava oldukça soğumaya
başlıyor
ama
öğrencilerimiz
bölmeden,
soğuk
havaya
rağmen
çalışmaları
devam
etmek
istiyordu. Açık hava çalışmalarını bir nebze de olsa kolaylaştırmak üzere, Ortahisar köyünden gönüllümüz Veli Öksüz ile ısıtıcı almak için Ürgüp’e gittik. Açık alanlar için kullanılan elektrikli ısıtıcıları hayatında ilk defa gören Veli amca, bu ısıtıcıların, bölge koşullarında pek de faydalı olmayacağını ileri sürdü. Onun, almamamız için ısrarına rağmen ısıtıcıları aldık. Mustafa Paşa’ya geri dönüp çalışmaya başladık. Güneş batmaya
başlayınca,
üşüyorduk. minibüsüyle Minibüsün
Hava
çalışma içi
gerçekten
iyice
alanımıza
odunlar,
ısıtıcılara
karardığında çalılar,
rağmen
Veli
amcanın
geldiğini
gördük.
teneke
kutularla
doldurulmuştu. Bir yandan malzemeleri minibüsten indirirken,
bir
yandan
hikayelerini
dinlemeye
Veli
amcanın
başladık.
Yörenin
çocukluk sert
kış
gecelerinde, sokakta oynamaktan geri kalmak istemeyen çocukları ağaç feneri dedikleri, tenekelerin içinde yaktıkları korlarla ısınırlarmış. Öğrencilerin de katılımıyla, ağaç fenerlerini hazırladığımız gören ve çalışmaları yaptığımız saklı vadinin sahibi, gönüllümüz Mehmet Balta da, uzun meşaleler getirerek alana yerleştirdi. Bu geleneksel fener ve meşaleler alanı bir anda ısıtmakla kalmayıp, seyretmeye doyulmaz bir gece manzarası da yarattı
21 www.csdproject.net
Avrupa Gençlik Müzesi Projesi hibe faydalanıcısı GENÇEV üyeleri Selanik Oropos seyahatini anlatıyor Oropos, Yunanistan 18-26 Eylül 2011
Sizin Hikayeleriniz 18 Eylül Pazar günü akşam saatlerinde 17 Kişilik ekibimiz ve koca bir bagaj dolusu malzeme ile Ankara’dan Oropos’a doğru yola çıktık İstanbul’da bize katılacak iki arkadaşımızı da aldıktan sonra, kuklaların, enstrümanların eşliğinde geçen zamanın farkında olmadan İpsala’ya vardık ve sınır rutinlerinden sonra ilk mola yerimiz olan Selanik istikametinde yola devam ettik. Selanik’te verdiğimiz mola sonrasında artık Oropos’a yaklaşıyorduk ve aylarca adını anıp hiç görmediğimiz bu kıyı kasabasını daha da merakla bekliyorduk. 25 saat sonra vardığımız Oropos’ta bizi karşılayan tanıdık yüzleri görmek bütün yorgunluğumuzu almış olacak ki bunca yoldan hemen sonra kimse enerjisinden hiç bir şey kaybetmiş değildi. Oropos’taki ortağımız “Citizens in Action” gönüllüleri ve Gençlik Müzesi ekibi olarak sahil boyunda topluca yediğimiz akşam yemeği boyunca yol yorgunluğunu attık ve sonrasında kalacağımız otele geçtik. Ertesi sabah, proje ekibi olarak yaptığımız toplantıda genel bir durum değerlendirmesi, görev paylaşımı, gündelik program hakkında uzunca bir sohbetten sonra aktivitelerin, konser ve atölye çalışmalarının nerelerde gerçekleşeceğini görmeye gittik. Bir sonraki gün atölye çalışmaları ve ilk konserler için otelden ayrıldıktan hemen sonra, hızla
22
biz daha oraya gitmeden bizleri afişlerden ve ilanlardan tanıyan yerel halk ile bizzat kaynaşmaya başladık. Pandomim, kukla, beden müziği, fotoğraf atölyeleri ve gecesinde iki konserle geçen ilk günün ardından aldığımız geri bildirimler tamamıyla olumluydu ve ikinci güne hazırdık. Devam eden atölye çalışmalarına heykel atölyesi, hikaye anlatımları ve forum tiyatrosunun yanı sıra kişisel pandomim ve kukla gösterilerinin de eklenmesiyle Oropos’taki hareketlilik artık göze çarpar düzeydeydi. Tam gün aktivitelerle geçen Avrupa Gençlik Müzesi’nin son günü olan 25 Eylül Pazar, eski Oropos Hapishanesi’nde Mikis Teodorakis ile anılan hücrenin de bulunduğu binanın avlusunda yapılan açılış kokteylinin o güne kadar gerçekleştirilen atölyelerin çıktıları sergilendi.
Diyalog Bülteni
Aralık 2011
Avrupa Gençlik Müzesi Projesi hibe faydalanıcısı GENÇEV üyeleri Selanik Oropos seyahatini anlatıyor Oropos, Yunanistan 18-26 Eylül 2011
Sizin Hikayeleriniz Gençlik Kültür Evi Derneği adına Öyküm Bağcı Sütlü, “Citizens in Action” adına ise Xenia Koutentaki açılış konuşmaları yaptı. Açılış töreninde Öyküm Bağcı Sütlü’ye armağan edilen küçük bir zeytin ağacı projemizin amaçlarının çok daha ötesine geçtiğini bizlere gösterdi. Canlı müzik eşliğinde kukla gösterisi ve konserlerin verildiği gecenin sonunda bir çok müzisyen aynı anda sahne alıp beraberce Müze’ye yakışır doğaçlama şovları ile geceyi sonlandırdılar. Ankara’ya dönüş yolu Oropos’a gelişimiz kadar enerjik değildi belki ama Kavala’da verilen bir mola canlı müzik eşliğinde 25 saatlik yolculuğumuz ardından yeniden Ankara’daydık. Proje boyunca çekilmiş binlerce kare fotoğraf arasından seçtiğimiz bir kaç tanesiyle, sizlere de bu heyecanlı deneyimi yaşatabilmeyi umut ediyoruz.
23 www.csdproject.net
Türkiye ve AB Sivil Toplum Diyaloğu II Projesi Avrupa Birliği Bakanlığı Proje Uygulama Başkanlığı Eskişehir Yolu 9. Km TOBB Binası D Blok 25. Kat Bilkent, Ankara T 0 312 219 7444
www.csdproject.net
Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmekte olup, Avrup Birliği Bakanlığınca European Consultants Organization (ECO3) liderliğindeki Konsorsiyumun teknik desteğiyle uygulanmaktadır. Bu bülten Avrupa Birliğinin yardımıyla hazırlanmıştır. Sayfanın içeriğinden yalnızca Konsorsiyum sorumlu olup, herhangi bir şekilde Avrupa Birliğinin görüşlerini yansıttığı şeklinde yorumlanamaz.