Fiyat:10¨ Yıl:3 Sayı:14 Mart-Nisan 2015
Murat Kıran:
Önümüzdeki süreç seçim süreci değil! Çünkü biz zaten bir aile gibiyiz Mustafa Zorlu:
Başarılarımız Türk Loydu Kimliğine güç katacak
Murat Demir:
Denizcilik sektörü bizi önemsemiyor
İÇİNDEKİLER
18 Yönetim 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti. adına İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Kocamış ibrahim@7deniz.net Genel Yayın Koordinatörü Derya Altuntepe derya@7deniz.net
24
18
Önümüzdeki süreç seçim süreci değil! Çünkü biz zaten bir aile gibiyiz
24
Başarılarımız “Türk Loydu” kimliğine güç katacak! Tüm zorlukları aşacak güce sahibiz
28
“Denizcilik sektörü bizi önemsemiyor”
40
Çelikten 8 kat daha dayanıklı, 3 kat daha hafif yolcu gemileri
44
Hayatta “olmaz”, DHL’de de “olmadı” diye bir şey yok!
48
“Fark; iş yapmakla işi doğru yapmak arasında”
50
Proje yüklerinin RORO gemileri ile taşınması
52
Yug Logistics bir dünya şirketi olmayı yolunda ilerliyor
58
Biliyor musunuz, Pamir’i hala sadece Fransızlar destekliyor!
62
Sisar tüm yangınları 10 saniyede söndürüyor
64
Gemi İnşa Sanayi, 2023’e yeni yatırımlar ve hedeflerle demir alıyor
70
Genç mühendisler devasa projelere imza atıyor
Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Çilem Kocamış Editör Cengiz Tepebaş cengiz@7deniz.net Muhabir Gamze Kahraman gamze@7deniz.net Katkıda Bulunanlar Kapt. Kubilay Ulucan, Can Besev, Tarık İlter
28
Görsel Yönetmen Polat Sarıgül polatsarigul@hotmail.com Yayın Danışma Kurulu Altan Köseoğlu, Can Besev, Kapt. Kubilay Ulucan, Prof. Dr. Ahmet Dursun Alkan, Prof. Dr. Güldem Cerit, Kapt. Savaş Ercan, Bahadır Tonguç, Rıza Arslan Semih Ege, Av. Pekcan Türkeş Temsilcilikler ABD Temsilcisi: Kapt. Kubilay Ulucan, İngiltere Temsilcisi: Tahsin Özalan
40
Reklam ve Abone Reklam ve Halkla İlişkiler Md Ebru İşcan reklam@7deniz.net İletişim adresi Osmanağa Mah. Reşit Efendi Sok. No: 66/22 Kadıköy / İstanbul Tel: 0216 550 55 46 e-mail: info@7deniz.net CTP ve Baskı Özkan Basım Tanıtım Hizmetleri San. Tic. Ltd Şti. Yayın Yerel - Süreli Yayın 7deniz Dergisi’nde yayınlanan tüm yazı ve fotoğrafların hakları, logosu ve isim hakkı 7 Deniz Basın Yayın Reklam, Danışmanlık, Turizm ve Org. Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. İzinsiz hiçbiryerde kullanılamaz. Yayımlanan ilanların sorumluluğu sahibini bağlar.
44
Makale MART - NÄ°SAN 3
“…Biz zaten bir aile gibiyiz”
Editör
GİSBİR Başkanı Murat Kıran’a ait bu söz ve bence çok önemli. Önemli çünkü tek kelimeyle krizden çıkışın anahtarı oldu. Ülkemiz 2008’den 2014 sonuna kadar alınan gemi, yat ve askeri gemi siparişinde ilk 10’da. En büyük beşinci üretici konumunda ve faal olan 93 tersanemizde 20 binden fazla kişi çalışıyor. Bu başarının altında elbette azim, taktik ve emek yatıyordur ama “bir” olmadan böylesi bir sonuç elde edilir miydi, açıkçası emin değilim. Emin olduğum tek bir şey var, eğer bu portreden gurur duyuyorsak bunu tüm kişisel hırsları geride bırakıp “bir” olabilen Türk gemi inşa sanayisine borçluyuz.
4 MART - NİSAN
Köklü bir geçmişe sahip GİSBİR’in Yönetimini “gurur duyarak” ifa ediyor Kıran ve ekibi. Peki, GİSBİR bayrağını Ekim 2011’de devralan Kıran’ın yönetim anlayışının temelinde ne yatıyor; “Bugünden itibaren ortak ideallerimiz etrafında kenetlenecek ortak sorunlarımıza birlikte çözümler bulacak, daha demokratik, şeffaf ve katılımcı bir anlayışı öne çıkartacağız”… (Kıran’ın göreve geldiği 3 Ekim 2011’deki ifadesi) Bugün gerek ulusal gerekse sektörel basında gemi inşa sanayi hak ettiği haberlerle yer bulabiliyorsa, işçi sağlığı ve güvenliği konusunda getirilen düzenlemelerden çok daha evvel GİSBİR bu hamleleri gerçekleştiriyorsa, yavaş veya hızlı olmasından öte kamu nezdinde tersaneler lehine kararlar alınmaya başlamışsa… Tüm bunlar, GİSBİR’i GİSBİR yapan 91 üyeye ve yönetim ekibine ait-
tir. Aslında başarıyı onlara çok görmemek gerek ya da onların başarısına şaşırmamak lazım. Çünkü Kıran’ın ifadesiyle “GİSBİR zaten bir aile”. Hepsi “dost” ve “arkadaş”. Bu yüzden de yakın gelecekte gerçekleşecek GİSBİR Olağan Genel Kurulu bir seçim süreci değil. Denizcilik sektörünün gurur kaynağı olan Türk gemi inşa sanayi ve GİSBİR’e önümüzdeki süreçte başarılar diliyoruz. Diyoruz ki denizciliğimizin yarınları için her daim “aile” kalın. Değinmeden geçmek istemediğim iki isim daha var. Bunların ikisi de yurt dışında göğsümüzü kabartan, denizciliğimizin yarınları için hedefler belirlemiş kişiler. Bu isimlerden ilki biraz kırgın olsa da sektörümüze bitmeyen memleket aşkı ve denizci kimliğiyle büyük projeler gerçekleştirmek isteyen Güven Kepçe Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir. Bir diğer isim ise Figaro’da Türk Bayrağı’nı temsil eden Tolga Pamir. Pamir’in bütçesinin yüzde 50’si Fransızlar tarafından karşılanıyor fakat diğer yüzde 50’lik kısım hala açık. Böylesi bir organizasyonda yer alan Pamir’e destek veren firmanın prestij açısından çok büyük bir geri dönüş kazanacağı aşikar ama daha da önemlisi Pamir’in hepimizin desteğine ihtiyacı olması… Bir sonraki sayımızda buluşana kadar sevgiyle kalın… Saygılarımızla
İbrahim Kocamış
Makale MART - NÄ°SAN 5
Aliağa 42 milyon ton elleçleme miktarına ulaştı
Kısa Kısa
Boatshow İzmir Fuarı 8 Nisan’da açılıyor Deniz tutkunlarının heyecanla beklediği Boatshow İzmir-3. Tekne, Yat ve Denizcilik Fuarı, 8–12 Nisan 2015 arasında, Türkiye’nin en büyük ve en modern fuar kompleksi Fuar İzmir’de yelken açacak. İzmir Büyükşehir Belediyesi ev sahipliğindeki fuar, İZFAŞ tarafından düzenleniyor.Boatshow İzmir, profesyonel ve son müşteriye açık. Dört gün sürecek fuar çarşamba ve perşembeleri 10.00–19.00, cuma ve cumartesileri 11.0020.00 saatleri arasında ziyaret edilebilir.
İZMİR’in Aliağa ilçesi, 2014 yılı içerisinde 42 milyon ton elleçleme yaparak bir önceki yılın rakamlarını geçti. Aliağa, bir önceki yıla göre 40 milyon 14 bin 873 ton elleçleme miktarını artırarak toplam 42 milyon 365 bin 293 ton elleçleme miktarına ulaştı. Aliağa İlçesinde bulunan TÜPRAŞ, PETKİM, EGE ÇELİK, İDÇ, POAŞ, EGE GÜBRE, HABAŞ, NEMPORT, BATIÇİM, EGE GAZ, TOTAL, ALPET ve MİLANGAZ liman işletmelerinden yıl içerisinde toplam 4 bin 814 gemi hareketi olurken konteyner hareketleri 536 bin 518 TEU olarak gerçekleşti. Aliağa Liman Başkanlığı’nın verilerine göre, Aliağa’da, 13 iskelede faaliyet gösteren liman işletmelerinde elleçleme rekoru TÜPRAŞ’ın oldu. 2015 Ocak ayı verilerine göre, TÜPRAŞ İzmir Rafinerisi, 5 milyon ton yükleme, 10 milyon ton boşaltma olmak üzere 15 milyon ton ile elleçleme de birinci oldu.
6 MART - NİSAN
2014’te boğazlardan 89 bin 111 gemi geçti ULAŞTIRMA, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’ndan alınan bilgiye göre, transit gemi trafiğinin yanı sıra şehir içi ulaşımda da önemli yer tutan İstanbul Boğazı’ndan geçen yıl 8 bin 745’i tanker olmak
üzere 45 bin 529 gemi geçiş yaptı. Söz konusu dönemde Çanakkale Boğazı ise 9 bin 250’si tanker olmak üzere 43 bin 582 gemi tarafından kullanıldı. 2002-2007 yılları arasında boğazlardan geçiş yapan
gemi sayılarında artışlar gözlenirken, 2006’da BaküTiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı’nın devreye girmesi ve 2008’de yaşanan küresel ekonomik krizin etkisiyle boğazlardan geçen gemi sayısının azaldığı görüldü.
Bureau Veritas your reliable partner for ships classification and certification For further details please contact us: Bureau Veritas Deniz ve Gemi Siniandirma Hizmetleri Ltd.Sti. Centrum Is Merkezi - Aydinevler Sanayi Cd. - No 3/1 34854 Kucukyali Maltepe - İstanbul Tel: +90 216 518 40 50 Fax: +90 216 518 39 05 Visit us at: www.bureauveritas.com.tr
Move Forward with Confidence
Almanya’dan Türkiye’ye denizaltı tazminatı DENİZALTI üreten ThyssenKrupp firması, Türkiye’nin sipariş ettiği denizaltıları zamanında teslim etmediği için tazminat ödeyecek. İlk teslimatı bu yıl içinde yapması gereken Alman firması 2 milyon Euro ödemek zorunda kalacak. Türkiye ile Almanya arasında yaşanan deniz altı krizi farklı bir boyuta taşınıyor. 2011 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı'nın talebi doğrultasında altı deniz altı siparişi veren Türkiye, üretici firma TyhssennKrupp ile ilk teslimatın 2015'te yapılmasını için anlaşmaya vardı. 2,5 milyar Euro değerinde olan alım anlaşmasının üzerinden dört yıl geçmesine rağmen TyhssenKrupp firması teslimat yapmadığı gibi denizaltılarında inşasına başlamadı.
Alsancak limanı’na yeni işletme müdürü
EN yüksek tutarlı sendikasyon işlemlerinden birisine imza atan Arkas Holding, sağlanan kaynağı ağırlıklı olarak deniz ve demiryolu taşımacılığı ve liman yatırımlarında kullanacak.2014 yılında 2 milyar 523 milyon dolar ciro gerçekleştiren Arkas Holding, 235 milyon dolar tutarında, 5 yıl vadeli sendikasyon kredisi sağladı.Arkas Holding Başkanı Önder Türkkanı yaptığı açıklamada, "kredi miktarında hedeflenenin çok üzerinde bir katılım ile karşılaştıklarını ve sendikasyonu öngörülenin altında bir maliyetle sonuçlandırdıklarını" belirtti. Türkkanı, "Bu seviyedeki ilgi ve desteğin, Arkas'ın Türkiye'nin dış ticaretinin gelişimine sağladığı katkıyı ve hizmetlerini daha da artıracağını" vurguladı.
Kısa Kısa 8 MART - NİSAN
Arkas Holding’ten, 235 milyon dolarlık anlaşma
İZMİR Liman İşletme Müdürü Turhan Yalçın emekli olurken yerine geçmişte aynı koltukta oturan İsmet Canbaz geldi.TCDD’ye bağlı İzmir Liman İşletme Müdürlüğü’nde uzun süredir müdür olarak görev yapan Turhan Yalçın yaş haddinden emekli oldu. Yerel seçim öncesinde düzenlenen liman operasyonunda gözaltına alınan ve bir süre cezaevinde kalan Yalçın, serbest kaldıktan sonra görevine geri dönmüştü. Yalçın emekliliği tercih etti. Yalçın’ın yerine bir dönem aynı görevde bulunan TCDD Denizli İşletme Müdürü İsmet Canbaz getirildi. Canbaz’ın göreve vekalet edeceği öğrenildi.
Makale MART - NÄ°SAN 9
Armutlu turizm tahsisinde sona gelindi
Kısa Kısa
YALOVA’nın Armutlu ilçesinde belediyeye ait 800 bin metre karelik alanın 300 bin metrekaresi Turizm Bakanlığı tarafından, Turizm Tahsis Alanı olarak ilan edildi.Orman Bakanlığı alanın Turizm Bakanlığı’na verilmesi için gerekli yazıyı yazdı. Mart ayı içerisinde bu alanın Turizm Bakanlığına aktarılması bekleniyor. 800 bin dönümlük arazinin 300 bin dönümü, turizm tahsis alanı olarak talepte bulunan firmalara verilecek. Turizm Bakanlığı, arazinin Orman Bakanlığı’ndan kendilerine geçmesinin ardından tahsis çalışmalarının startını verecek.
10 MART - NİSAN
Asyaport haziran’da açılıyor TÜRKİYE'nin en büyük konteyner limanı olma özelliğini taşıyan Asyaport Limanı'nda sona gelindi. 2,5 milyon TEU’ya varacak kapasitesi ile dünya ölçeğinde bir liman olan Asyaport’un Haziran ayı sonunda faaliyete geçmesi planlanıyor.Tekirdağ Barbaros’ta 320 bin metrekare alana
kurulan Türkiye'nin ilk transit konteyner limanı (Hubport) olan 20 metre derinliğe kadar yekün 2 bin metre rıhtımı ve yıllık 2,5 milyon TEU’ya varacak kapasitesi ile dünya ölçeğinde bir liman olan Asyaport'ta çalışmalar bütün hızıyla sürüyor. Haziran ayı sonunda faaliyete geçmesi planlanan Asyaport
Limanı’nda 11 tane 24 taraf sıraya kadar hizmet verebilecek kapasitede rıhtım vinci (Shipto-ShoreGantry Crane) ile 33 tane lastik tekerlekli alan vinci (RubberTyreGantry Crane) çevreci bir yaklaşımla, tamamen elektrik enerjisi ile çalışacak şekilde tasarlandı.
BU yıl ikincisi düzenlenen ve “şehir içi engelsiz deniz yolculuğu” temasıyla gerçekleştirilen ulusal Autodesk DesignNext Ulusal Öğrenci Tasarım Yarışması’na, Türkiye genelinde 68 üniversiteden 211 takım katıldı ve toplam 63 proje teslimi gerçekleşti.“Mimari Tasarım” dalında“engelsiz” iskele tasarımları, “Ürün Tasarımı” dalında ise şehir içi deniz ulaşımına yönelik “engelsiz” yolcu motoru tasarımları yarıştı. Mimari tasarım dalının birincisi “Engelsiz Büyükada İskelesi Projesi” ile İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ekibi olurken; ürün tasarımı dalında jüriden en yüksek puanı “Balina Gemi Projesi” ile Gazi Üniversitesi ekibi topladı.
Autodesk “Engelleri” kaldırıyor
Kadıköy'e cami ve yat limanı KADIKÖY'e yapılması önerilen "Ulu Camii" için hazırlanan plan değişikliğine Kadıköy Belediyesi'nden itiraz geldi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'ysa cami ve yat limanı projesinde ısrarcı.Geçtiğimiz günlerde Kadıköy ilçesi için gündeme gelen Ulu Cami ve yat limanı projeleri tartışma yaratmıştı. Kadıköy Meydan ve Çevresi Düzenleme Projesi’nin kamuoyunda bilinen iki etabı dışında Rıhtım’ın sonundan Moda Sahili’ne kadar olan alanı kaplayan bir 3. Etabı olduğu gündeme gelmiş, İBB konu ile ilgili açıklama yapmamıştı. Hemen ardından Diyanet İşleri Başkanlığı’nın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’na cami talebinde bulunduğu gündeme geldi. Bakanlık’ın görüş almak için belediyeye ilettiği plan açıklama raporuna Kadıköy Belediyesi itiraz etti.
Kısa Kısa
İnsan ve balık beyinleri benziyor
12 MART - NİSAN
Çanakkale’ye kruvaziyer ile 14 bin turist geliyor ÇANAKKELE Deniz Savaşları’nın 100. yıldönümü nedeniyle Avustralya ve Yeni Zelanda’dan kruvaziyer gemilerle kente turist yağacak. 14 kruvaziyer gemi ile yaklaşık 14 bin yolcu ve gemilerde görevli yaklaşık 6 bin mürettebat geliyor. Kentteki yatak kapasitesinin sınırlı olması nedeniyle atalarını, savaştıkları topraklarda anmak isteyen Avustralya ve Yeni Zelanda vatandaşları kruvaziyer gemiler kiralayarak sorunu aşmaya yönelik pratik bir çözüm geliştirdi. 24 Nisan’da düzenlenecek olan resmi anma tör enlerine katılacak olan İngiltere Kraliçesi II. Elizabeth’i 7 destroyer koruyacak. Çanakkale Limanı’na aynı anda sadece 2 gemi yanaşabildiği için gelen gemilerin çoğu limanın karşısında açıkta demirleyecek.
TRENTO Üniversitesi'nden bilim insanları, optik illüzyon kullanarak yaptıkları araştırmada, balık ve insanların beyinlerinin benzerlik gösterdiği bulgusuna ulaştı. Uzmanlar, balıkların da tıpkı insanlar gibi göz yanılması yaşadığını açıkladı. Optik illüzyonlar, çeşitli şekilleri, aynı boylarda olmasına rağmen farklı görmeye neden oluyor. Araştırmayı yürüten bilim insanı Prof. Valeria Anna Sovrano, ilk olarak balıkları, biri büyük, biri küçük dairelere tepki vermeye şartlandırdıklarını belirtti. Bilim insanları, bir grup balığı yem vererek küçük daireye, diğer grubu da büyük daireye yüzmeye şartlandırmış.
COMBINATION
OF QUALITY AND
EXPERIENCE
SAR BOAT CARBON CATAMARAN PASSENGER FERRY FACILITY IN ACCORDANCE WITH STANDARDS
Çeksan tersanesi OYTIND’ı denize indirdi ÇEKSAN Tersanesi, Norveçli AASMEK firmasına inşa ettiği OYTIND isimli Canlı Balık Taşıma Gemisi projesinin çelik inşasını tamamlayarak denize indirdi. 17.000 m2 alana ve 130x24 m ve 100x18 m'lik iki adet kızağı ile gemi inşa ve bakımonarım faaliyetleri gösteren
Çeksan Tersanesi, Norveçli AASMEK firması adına inşa ettiği OYTIND isimli Canlı Balık Taşıma Gemisi projesinin çelik inşasını tamamlayarak denize indirdi. AASMEK firması için geçtiğimiz yıl OYSUND'u indiren Çeksan, eş gemisini de suya kavuşturdu.
Kısa Kısa
Balık zekayı artırıyor BİLİM insanları, yaptıkları araştırmalarda balık tüketen çocukların tüketmeyenlere oranla yüzde 27 daha zeki olduğunu saptadı.Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Cengizler, haftada 3 gün balıkla beslenen çocukların, hiç balık yemeyen çocuklara göre yüzde 27 daha zeki olduğunun bilimsel verilerle ortaya koyulduğunu belirtti. Çocuklara balık yedirilmesi gerektiğini söyleyen Prof. Dr. Cengizler, "Sindirimi çok kolay olduğu için yaşlılarımıza da balık yedirmeliyiz. Çok kaliteli bir protein kaynağı, büyüme gelişme çağındaki gençlerimize, çocuklarımıza balık yedirmeliyiz. Dişi çıkmış 7 aylık çocuktan 77 yaşına kadar ve hatta 97 yaşına gelmiş kişilere kadar çok geniş bir spektrumda insan kitlesine balık yedirmek gerek” dedi.
14 MART - NİSAN
Darıca Marinası'nda geri sayım başladı DARICA Belediyesi tarafından Darıca Sahile yapılan Mini Marina Projesi’nin kaba inşa çalışmaları tamamlandı. İlçe halkı tarafından da büyük bir merakla beklenen projede artık geri sayım başladı. Mini Marina Projesi ile ilgili olarak bilgi veren
Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak, ince işçiliğinin 4-5 ay gibi bir sürede bitirilmesiyle birlikte hizmete gireceğini söyledi.Yapılan projeyle balıkçı teknelerinin bakım ve onarımlarına olanak tanıyan alanların yanı sıra, balıkçıların
her türlü ihtiyacını karşılayacak tesislerin de oluşturulacağı öğrenildi. İçerisinde 2 adet deniz feneri, kontrol merkezi ve balık satış yerleri, Darıca’da balık ticaretinde artış sağlamayı ve halkın taze balık yemesini de sağlayacak.
HYDROSTATIC RELEASE UNIT FOR LIFERAFTS
Makale
Ready for competition with h innovation inno ovation ova ovation on
MART - NÄ°SAN 15
EP-1 HYDROSTATIC RELEASE UNIT FOR EPIRB
008
Deniz dalgalarından enerji HÜKÜMETLERARASI İklim Değişikliği Paneli'nin verilerine göre dünyanın enerji ihtiyacının yüzde 30'unu deniz dalgalarından karşılamak mümkün. İspanyollar bu yönde ilk adımı çoktan attı.Deniz dalgaları, yenilenebilir enerji kaynaklarının son keşfedilen türü olarak biliniyor. Masrafsız ve çevre
dostu olan dalga enerjisi, güçlü ve sınırsız, doğal yenilenebilir kaynak olma özelliği taşıyor.Dalganın yüzeyinden ya da yüzey altındaki dalgaların basıncından elde ediliyor. Dalga enerjisi makineleri, rüzgârın su yüzeyinde yaptığı hareketlenme sonucu oluşan basıncı kullanarak elektrik üretiyor.
Kısa Kısa
Denizcilik federasyonu’ndan kılavuzluk eleştirisi
16 MART - NİSAN
Derince limanı safi holding’in oldu TÜRKİYE’nin en büyük limanlarından biri olmasına rağmen yıllardır verimli işletilemeyen, geçen yıl Özelleştirme Yüksek Kurulu’nca ihaleye çıkarılan TCDD Genel Müdürlüğü’ne ait Derince Limanı, 543 milyon ABD dolar olan özelleştirme bedelinin bir yıl gecikmeyle peşin olarak ödenmesiyle, 39 yıllığına Safi Holding’in oldu. Özelleştirme kararı alındıktan sonra birçok protesto gösterileri yapılan Derince Limanı’nın 39 yıl işletme hakkı için 2014 yılı Ocak ayınca açılan ihaleyi Safi Holding kazandı. Bir yıl önce gerçekleştirilen bu ihalenin ardından, 543 milyon dolar olan ihale bedeli, uzun süre ödenmeyince devir gerçekleşmedi.Safi Holding T.C. Başbakanlık Özelleştirme Başkanlığı’na 543 milyon dolar peşin ödeme yaparak limanı teslim aldığı duyurdu.
DENİZCİLİK Federasyonu Nemrut Körfezinde kılavuzluk hizmetlerinin fiilen rekabete açılmasını eleştiren bir bildiri yayınladı. İşte Denizcilik Federasyonu’nun bildirisinde: Aynı bölgede birden fazla kurum tarafından kılavuzluk hizmetinin verilmesi kazalara davetiye çıkarmaktır. Böyle bir uygulama nedeniyle geçmişte ülkemizde ve bunu deneyen 2 diğer ülkede yaşanan kazalar unutulmamalıdır.Kamusal bir alan olduğu Yüksek Yargı ve Rekabet Kurumu kararları ile şüphe götürmeyecek şekilde defaten onaylanmış olan kılavuzluk ve römorkörcülük hizmetleri konusunda geçtiğimiz günlerde yapmış olduğu idari işlem ile tüm Denizcilik Sektörünü olduğu gibi denizcilik meslek örgütlerinin çatı örgütü niteliğindeki Federasyonumuzu da şaşırtmıştır.
Röportaj MART - NİSAN 17
Önümüzdeki süreç seçim süreci değil! Çünkü biz zaten bir aile gibiyiz
GİSBİR Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran’ı taşıdık satırlarımıza. Hem GİSBİR’in Kıran Başkanlığındaki dönemini hem bu dönemde atılan adımları ve gerçekleştirilen projeleri hem de mayısta gerçekleşecek genel kurulu konuştuk. “Mayıs ayı itibariyle yaklaşık dört senedir bu görevi yapmış olacağım. Herhalde bir şeyleri başardık ki paydaşlarımız da bize devam etmemiz konusunda baskı yapıyorlar” diyen Kıran, üstüne basa basa “Biz zaten bir aile gibiyiz” diyor.
Röportaj
Öncelikle ülkemizin kökenleri hayli eskiye dayanan aynı zamanda da güçlü bir sivil toplum kuruluşu olan GİSBİR’de başkan statüsüyle görev almak Murat Kıran için ne ifade etmekte? İçinde bulunduğumuz coğrafyada 1228 yılında kurulan Alanya Tersanesi; 11 Aralık 1455 tarihinde ise Osmanlı İmparatorluğu Padişahı Fatih Sultan Mehmet’in teşebbüsüyle kurulan Taşkızak Tersanesi ile kökleri oluşan ve faaliyetlerine günümüze kadar aralıksız devam etmiş Türk gemi inşa sanayinin, 1971 yılında kurulan ve çatı örgütü olan Türkiye Gemi İnşa Sanayiciler Birliği’nin (GİSBİR) Yönetim Kurulu Başkanı olmak benim için tabi ki çok gurur verici bir olaydır.
18 MART - NİSAN
GİSBİR Yönetim Kurulu Başkan Murat Kıran
Bir tarafınızda size ve yönetim ekibinize inanan, güvenen büyük bir sektör var, diğer tarafınızda da sorunlar, hedefler, amaçlar gibi aşılması gereken sert bir ortam söz konusu. Bu koşullarda nasıl bir yönetim anlayışı ve süreç planlaması yapıyorsunuz, yaptınız? Yönetim kurulu üyelerimizle birlikte göreve geldiğimiz 3 Ekim 2011’de şunu dile getirmiştim: “Bugünden itibaren ortak ideallerimiz etrafında kenetlenecek ortak sorunlarımıza birlikte çözümler bulacak, daha demokratik, şeffaf ve katılımcı bir anlayışı öne çıkartacağız”. Bizim prensip olarak her şeyden önce gelen ilkemiz şeffaflık olmuştur. Bu doğrultuda öncelikle Yönetim kurulu üyelerimizle, danışma kurulumuzla ve üyelerimizle -kaldı ki sadece üyemiz olması da gerekmiyor, sektörden tanıdığımız ve kendi işinde duayen olmuş profesyonellerle- istişare ederek yönetimimizi idame et-
Hem kamu tarafında hem de medyada denizcilik sektörüne olan algı sizlerin ifade etmeye çalıştığınızdan çok daha farklı -özellikle tersanelerin olumsuz haberler veya kazalarla gündeme gelmesi- bunu sektör açısından nasıl değerlendiriyorsunuz? Göreve geldiğimiz ilk günden beri bu algıyı değiştirmek için ciddi bir mücadele verdik ve bu mücadele sonrasında, özellikle son iki yılda bu algıyı olumlu yönde değiştirdiğimiz kanaatindeyim. Son dönemde sektörümüze ilişkin görsel ve yazılı medyada yer alan haberler de bu kanaatimizi destekler niteliktedir. Çünkü içinde bulunduğumuz sosyal ortamlarda istişareler yapıyoruz. Mevzu bahis, 2008’li yıllardaki kazalar artık yaşanmıyor, dolayısıyla gündeme gelmiyor. İnsanlar Türk gemi inşa sanayinin faaliyetleri ve ürettiği gemilerle ilgileniyor ki bizim de amacımız buydu. GİSBİR, Türk gemi inşa sanayi ve tersanelerimiz için çalışanların can güvenliğinden daha önemli bir konu yoktur ve tersanelerimiz gerekli tüm kriterlere uyum sağlayarak, hatta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın belirttiği kriterlerin de üzerinde kriterleri hayata geçirerek üzerine düşeni yapmış olmanın gönül rahatlığı içerisindedir. Ancak ağır risk gurubu olan gemi inşa sanayinde bu konuda faaliyet gösteren tüm ülkelerde olduğu gibi hiç arzu etmesek de ülkemizde de zaman zaman iş kazaları olabilmektedir. Dünyada gemi inşada söz sahibi ve lider konumunda olan Japonya, Güney Kore, Çin, Singapur gibi ülkeler ile ülkemizdeki kaza istatistikleri kıyaslandığında, Türk gemi inşa sanayi adam/saat kaza sayısı ilişki-
sinde ortalamanın altındadır. Aynı yaklaşımla, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın her yıl yayınladığı Çalışma Hayatı İstatistikleri verilerinde açıklanan ve ülkemizdeki diğer sektörlerde vuku bulan kaza sayısında Türk gemi inşa sanayi diğer birçok sektörün son derece gerisinde yer almaktadır. Şunu da unutmamak gerekli; gemi inşa sanayi faaliyetlerini yüzde 95 oranında ihracata dayalı yürütmektedir ve denizler üzerinde hizmet veren, dünyanın önde gelen şirketleriyle çalışmaktadır. Gururla ifade etmek isterim ki, Türk gemi inşa sanayi, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında belirlenen şartları, kanun çıkmadan yaklaşık 4 dört sene evvel yerine getirmiştir. Aksi takdirde Türk tersanelerinin varlığını sürdürebilmesi ve hala sipariş almaya devam etmesi mümkün olmazdı. Türk tersaneleri, dünyanın önde gelen ve borsaya kayıtlı birçok armatörlük şirketiyle imzalamış oldukları filo anlaşmaları sayesinde tamir-bakım konusunda başarılı projeler yürütmektedir. Bahsi geçen filo anlaşmalarının imzalanabilmesi için, İngiltere merkezli The Oil Companies International Marine Forum (OCIMF) Birliği tarafından da belirlenen ve sadece teknik konularda değil, iş sağlığı ve güvenliği, finans ve idari konulardaki şartları da kapsayan denetimlerin başarıyla tamamlanmış olması gereklidir. Bu denetimler dünyada kabul görmüş normlar çerçevesinde gerçekleştirilmekte ve tersanelerimiz bu denetlemeler sonrasında approved vendor (onaylı firma) listesine girebilmektedir. Bizler, Türk gemi inşa sanayi hakkında yayınlanan olumsuz haberlerin büyük çoğunluğunun birtakım yanlı haberler olduğunu; bir diğer ifadeyle içinde bulunduğumuz sektörde hâkim olan ülkelerarası rekabet koşullarında, rakiplerimize avantaj sağlamak amacıyla yapıldığı kanaatini hem kamuoyuna hem de idaremize anlatabildiği-
miz düşüncesindeyim. GİSBİR’in başkanlığınız dönemindeki üç senesini değerlendirme arzusundayız… Geçtiğimiz 3 yıla, hatta 3,5 yıla baktığımızda çok meşakkatli bir dönem geçirdiğimizi ve birçok sorunla karşılaştığımızı ve bu soruların bazılarının hala mevcut olduğunu ifade etmek istiyorum. Özellikle Türk gemi inşa sanayinin sorunları konusunda bize yardımcı olan, öncelikle Ankara’daki idarecilerimize, burada mesai harcayan yönetim kurulumuza, arkadaşlarımıza ve üyelerimize çok teşekkür ediyoruz. Yönetim Kurulumuzun göreve geldiği 3 Ekim 2011 tarihinden itibaren GİSBİR’i gücüyle orantılı bir sivil toplum kuruluşu haline getirme yolunda önemli adımlar atmış bulunuyoruz. Yönetim felsefemizin, tespitlerimizde ve taleplerimizde gerçekçilik olduğunu farklı platformlarda dile getirmiş; 2011 yılında yola çıkış nedenimizi şu şekilde ifade etmiştim: “Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’ni (GİSBİR) sektörün her kesiminin, her farklı düşüncenin, her farklı anlayışın kendisini temsil etme imkânı bulduğu, her yönüyle Türkiye’nin ülke ekonomisine katkısı ile orantılı önemli ve kurumsal bir çatı örgütü haline getirmeyi hedefliyoruz. GİSBİR’in kendi imkânları ile ayakta durabileceği mali yapıya ve imkânlara kavuşması öncelikli hedeflerimizden biridir. Kısa vadede; GİSBİR’in kurumsallaşması ve kendi imkânları ile faaliyetlerini sürdürebileceği bir yapıya kavuşması hedeflenecektir. Orta ve uzun vadede ise birliğin örgütlenme ve üyelik yapısını çok daha etkin, çok daha verimli çok daha katılımcı bir duruma getirmek ve ülkemizin dört bir yanındaki tersaneler başta olmak üzere, tekne imal ve çekek yerleri, gemi sanayi, malzeme tedarikçileri ile alt işverenler olmak üzere sektörü oluşturan tüm unsurların çatımız altında toplanmasına imkân sağlamak, ana hedefimiz olacaktır. Bugünden itibaren ortak
Röportaj
tiriyoruz ve bu istişarelerden azami fayda sağlıyoruz. En doğru ve optimum yolu belirleyerek hayata geçirmeye çalışıyoruz. Aklın yolu bir olduğundan bu doğrular başarı getiriyor ve aynı doğrultuda yolumuza devam etmeyi planlıyoruz.
MART - NİSAN 19
Röportaj 20 MART - NİSAN
ideallerimiz etrafında kenetlenecek, ortak sorunlarımıza birlikte çözümler bulacak, daha demokratik, şeffaf ve katılımcı bir anlayışı öne çıkartacağız”. Gururla ifade etmek isterim ki 2015 yılı itibariyle GİSBİR, kurumsallaşma, şeffaflık, katılımcılık, çoğulculuk, üye sayısının arttırılması, gerçek kişi üyeliğinin yolunun açılması, 2011 yılında 38 olan üye sayısının 53 yeni üye ile 91’e yükselmiş olması, bağışlarla ayakta duran bir birlikten bağış yapan bir sivil toplum örgütüne dönüşmesi, kendi ayakları üzerinde durabilecek bir birlik haline gelmesi sağlanmıştır. Tersaneler için önemli bir problem sahası oluşturan muvazaa sorununun çözümüne ilişkin önerilerimiz Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na müteaddit defalar sunulmuştur. Konuya ilişkin yasal Bakanlık düzenlemesi devam etmekte olup, süreç içerisinde GİSBİR Hukuk Müşaviri koordinesinde davalara müdahil olunmuş ve bugüne kadar neticelenen davalar kazanılmıştır. Yıllardır tersanelerin en önemli sorunlarından birini teşkil eden Milli Emlak - Kira Artışı, her seviyede yapılan girişimler ve uzun süreli mücadeleler sonucunda, kanunda tersaneler lehine bir yasal düzenleme yapılmasının sağlanması ile sonuçlanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilen yasa ile 4706 sayılı kanunun bazı maddelerinde değişikliğe gidilerek Hazine’nin özel mülkiyetindeki veya devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazların üzerinde tersane, tekne imal ve çekek yeri yatırımı yapılmak için irtifak hakkı tesis edilen veya izin verilen yatırımcıların başvuruda bulunması halinde; yıllık hasılatlarının binde biri payında hasılat payı alınması ve ayrıca irtifak hakkı veya kullanma bedeli alınmaması kararlaştırılmıştır. GİSBİR Yönetim Kurulunun önerisiyle, katılımcılık ve çoğulculuk ilkesi doğrultusunda tüzük
tadilatı gerçekleştirilerek üyelik kolaylaştırılmış ve gerçek kişi üyeliği hayata geçirilmiştir. Bu sayede sektör hakkında bilgi ve tecrübe sahibi olan kişilerin de sektöre katkı yapmaları hedeflenmiştir. 07.07.1971 – 26.09.2011 tarihleri arasında 38 olan asil üye sayısı, 31 asil üye, 22 gerçek kişi üye olmak üzere 53 yeni üye kazandırılmış ve üye sayısı 2015 yılı itibariyle 91’e yükselmiştir. Mevzuat, Sosyal İlişkiler, Araştırma-Geliştirme, Dış İlişkiler ve İş Geliştirme Komisyonları oluşturulmuş ve çalışma komisyonlarımız aktif olarak faaliyet göstermeleri, ayrıca oluşan komisyonlarda bakış açısını genişletmek adına sektör dışından da katılımlar sağlanmıştır. Diğer faaliyetlerimizin yanı sıra büyük önem verdiğimiz bir diğer alan sosyal sorumluluk projeleridir. “Denizci millet, denizci ülke” ve “Denizlere hakim olan, cihana hakim olur” sloganlarından hareketle; öncelikle Türkiye’nin en eski sivil toplum örgütlerinden biri olarak her yıl belirlediğimiz ve artırdığımız sosyal sorumluluk projesi bütçemizle birçok farklı alanda projeleri desteklemeye devam ediyoruz. Başarılı ancak imkânları kısıtlı öğrencilere düzenli burs yardımı, yardıma muhtaç vatandaşlara yılın belli dönemlerinde destek verilmesi, sektörel sivil toplum örgütlerinin ve faaliyetlerinin aktif olarak desteklenmesi, sektöre eleman yetiştiren üniversitelerimizin desteklenmesi, gerektiğinde ülkemizin bir diğer ucunda yer alan ilk ve orta öğrenim öğrencilerine eğitim hayatlarında gereksinim duydukları desteğin sağlanması ve denizciliğe ilişkin faaliyetlerin desteklenmesi GİSBİR olarak büyük önem verdiğimiz faaliyetlerin başında gelmektedir. Üniversitelerle işbirliği sağlanmıştır ve yeni işbirlikleri geliştirmeye devam edilmektedir. Sektörle ilişkili tüm platformlarda tek ses prensibinden hareketle kurumlar arası koordinasyonla ifade birliği sağlanmıştır.
Aktif basın ve medya politikası izlenerek, yeni yönetimin göreve geldiği 2011 yılından itibaren yazılı ve görsel medyada sektörün ülkemize katma değer oluşturan yönleri ön plana çıkarılarak Türk gemi inşa sanayinin katkısı ve katma değerini ifadeye yönelik güçlü bir politika izlenmiş ve çalışmalar meyvesini vermeye başlamıştır. Alt İşverenlik Standardizasyon Çalışması kapsamında – 186 alt işveren firmanın katılımı ile 6 ay boyunca 51 toplantı yapılarak hazırlanan ve sektörümüz için büyük önem arz eden yönetmelik taslağı Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na sunulmuştur. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ve Mesleki Yeterlilik Kurumu ile birlikte Gemi İnşa ve Geri Dönüşüm Tesislerinde Çalışanların Meslek Standartlarının Belirlenmesi çalışmaları yürütülmüş; bu kapsamda sektöre yönelik yedi adet meslek grubuna ait ulusal meslek standartları yazılmıştır. Bu kapsamda, mesleki yeterliliklerin belirlenmesi çalışmaları halen devam etmektedir. Girişimlerimiz neticesinde 1/100.000 ölçekli İstanbul çevre düzeni planının tadil edilmesi ve böylelikle Tuzla Tersaneler Bölgesi’nin mevcut durumunun muhafaza edilmesi sağlanmıştır. Türk gemi inşa sanayi ulusal ve uluslararası platformlarda aktif ve güçlü bir şekilde temsil edilmektedir. GİSBİR Yönetim Kurulu Üyeleri ve Genel Sekreteri, ulusal ve uluslararası birçok konferansa ve foruma konuşmacı ve panelist olarak iştirak ederek katma değer sağlamaktadır. Hem bir başkan hem de bir “denizci” olarak sektörün 2015 yılını nasıl öngörüyorsunuz? Yakın gelecekte sektörü nasıl bir süreç beklemekte? Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) tarafından gerçekleştirilen Tersanelerin Güncel Durumu Çalışması’nda tespit edildiği üzere, 2013 Ağustos – 2014 Ağustos döneminde Türk tersane-
42. Olağan Genel Kurul “rekor” katılımla ve tüm üyelerin size ve yönetiminize olumlu oylarıyla geride kalmıştı. Bu elbette ki güzel bir sonuç fakat çok büyükte bir sorumluluktu. Son üç seneyi bir başkan olarak değil de size oy veren üye olarak değerlendirir misiniz? Bu soruyu yanıtlamak yanlış anlaşılmaya mahal verebilir fakat bir üye olarak bağlı bulunduğum kurumdan ne beklerim diye kendime sorarsam, öncelikle şeffaf, geleceği gören ve temiz bir çalışma ortamı isterim. Bir önceki soruda ele aldığımız, bireyin değil genelin hali hazırda karşı karşıya kaldığı, kangren olmuş bir takım problemlere çözüm arayan ve bulan bir kurum isterdim. Geriye dönüp baktığımızda, üyelerimizin daha fazla gelecek kaygısı olmadan, önlerini görerek iş yapabilmelerine olanak sağlayan problemler üzerine çalıştık ve bunların hepsini de bir zemine oturttuk kanaatindeyim. Dolayısıyla artık UDH Bakanlığı’nın gözünde çalışan bir GİSBİR olması, her sorunun bizim Birliğimize de görüş alınmak üzere bildirilmesi, gelecekle ilgili planlamalarda GİSBİR’in dahil edilmesi bize gu-
rur veriyor. Şunu da unutmamak lazım, en büyük problemlerden biri, önceki soruda da bahsettiğimiz gibi kamuoyuna yanlış aksettirilmemiz, yanlış tanıtılmış olmamız. Bu imajı, insanların gözünde olumlu yönde değiştirmek ve yansıtılan olumsuz ifadelerin objektif olmadığı, gerçeğin farklı olduğu fikrini uyandırabilmek benim için üyesi bulunduğum kurumun başarısıdır diye düşünürdüm. Bir üye olarak da bekleyeceklerim, bağlı olduğum kurumun etkisiz değil etkili bir kurum olması, sürece etki eden, kararlara etki eden, gücüyle orantılı bir sivil toplum örgütü olması ve uluslararası platformlarda kabul görmesidir. Gelelim son olarak GİSBİR’de yaşanacak seçime… Evet, önümüzdeki mayıs ayında GİSBİR Olağan Genel Kurulu’nu gerçekleştireceğiz. Fakat bu genel kurulu bir seçim süreci olarak değerlendirmek yanlış olur. Çünkü biz zaten bir aile gibiyiz. GİSBİR’in üyeleri ve Türk gemi inşa sanayini oluşturan tersaneler her ne kadar Türkiye’yi kaplasa da, adet olarak çok fazla olmamasından mütevellit hepimiz dost ve arkadaşız. Dolayısıyla burada görev almak isteyen herkes gönül rahatlığıyla görev alabilir. GİSBİR üyelerinden ve sektör paydaşlarımızdan bu göreve yeni belirleyeceğimiz bir yönetimle devam etmem yönünde büyük baskı-
lar var. GİSBİR yönetimini bir dönem daha sürdürmemiz yönünde ciddi talepler var. Biz de şimdilik bunları değerlendiriyoruz. Ayrıca takdir edersiniz ki GİSBİR’in yönetimi hem şahsımın hem de yönetim kurulu üyelerimizin fazlasıyla zaman ve mesai ayırması gereken, tüm bunların yanı sıra kendi hayatımızdan özveri gerektiren bir görev. Mayıs ayı itibariyle yaklaşık dört senedir bu görevi yapmış olacağım. Herhalde bir şeyleri başardık ki paydaşlarımız da bize devam etmemiz konusunda baskı yapıyorlar. Bunu, yönetim kurulu üyelerimizle yeri geldiğinde istişare edeceğiz. Şu an bilgi vermek için henüz erken. Yeniden aday olup olmayacağımızı zamanı geldiğinde herkes duyacaktır. Daha önce de ifade ettiğim gibi, burada bir rekabet olacağını, bir rekabet ortamı oluşacağını değerlendirmiyorum. Burada gene arkadaşlık, kardeşlik, birlik içerisinde yolumuza devam ederiz diye düşünüyorum. Hedeflerimize gelince de hedeflerimiz zaten hali hazırda göreve ilk geldiğimizde belirlediğimiz kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerdir. Kısa vadeli hedeflerin hepsini neredeyse gerçekleştirdik. Orta vadeli hedeflerde süreç halinde olan birkaç konumuz var. Uzun vadede ise sektörün yurt dışıyla daha çok iş yapabilmesi hedeflerimizden biridir. 2023 yılı için hedeflenen 10 milyar dolarlık ihracat hedefine ulaş-
Röportaj
lerinde 249 adet gemi inşa edilmiştir. 2014 yılı tamir-bakım, askeri projeler ve römorkör imalatının ön plana çıktığı bir yıl olmakla birlikte, 2009 yılındaki küresel krizden bu yana Türk gemi inşa sanayi, çıkışını sürdürmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2013 yılında 1,139 milyar USD gemi ve yat ihracatı yapılmışken, Türk gemi inşa sanayi 2014 yılı ihracat rakamı 1,27 milyar USD olarak gerçekleşmiştir. 2015 yılında 1,5 milyar USD’ye ulaşılması öngörülmektedir. Özellikle 2023 yılı hedefleri göze alındığında, 2015 yılı ihracat rakamlarının yüzde 10-15 oranında artış göstermesinin, 10 milyar USD hedefine ulaşabilmek için gerekli olduğunu değerlendirmekteyiz.
MART - NİSAN 21
Röportaj 22 MART - NİSAN
mamız ve bu hedefin çok daha üstüne çıkmamızın, daha önce farklı platformlarda defaten dile getirdiğimiz üzere milyar dolarlarla ifade edilen projelerin yer aldığı offshore sektörü sayesinde mümkün olduğunu değerlendirmekteyiz. Dünya genelinde inşası devam eden gemi ve platformların yüzde 7’si cironun yüzde 26’sına tekabül etmektedir, bu demek oluyor ki gemi inşa sanayinde işlem gören her dört liranın bir lirası offshore marketine aittir. Gemi inşa sanayimizin offshore pastasından pay alabilmesi için GİSBİR olarak önerimiz, Enerji Bakanlığımızın öncülüğünde Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’na (TPAO) ait bir offshore filosu oluşturulmasıdır. Burada, Brezilya’daki PETROBRAS ve TRANSPETRO arasındaki ilişki örnek alınarak bir offshore şirketi kurulabilir ve Türk tersaneleri bu filoya platformlar, platform destek gemileri (FPSO, PSV, FSO, Jack-up, Rig, v.b.) inşa edilebilir. Bu projeleri hayata geçirebilmek ve gerekli know-how desteğini sağlayabilmek için bu konuda dünyada söz sahibi firmalarla verimli bir ortaklık geliştirilmesi gerekecektir. Çünkü iş ortaklığı bu işin anahtarı olacaktır. Böylelikle, TPAO’nun Transpetro benzeri bir şirket bünyesinde deyim yerindeyse offshore makine parkı oluştu-
rulacaktır. Oluşturulacak bu filo, Enerji Bakanlığımızın bölgemizdeki offshore faaliyetlerinde kullanılabilecek ve gerektiğinde kiralanabilecektir. Böylelikle, gemi inşa sanayimiz hem boyut değiştirecek, hem de milyon dolarların döndüğü bu dev markette referansa sahip hale gelecektir. Karadeniz’de gerçekleştirilen bütün sismik araştırmalar sonucunda Karadeniz’de ciddi doğalgaz kaynakları olduğu tespit edilmiştir. Burada çalışan platform sayıları artıkça gerekli ekipmanlar Türk gemi inşa sanayinden tedarik edilecektir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın 10 Aralık 2014 tarihinde gerçekleşen Uluslararası Petrol ve Doğalgaz Stratejileri Sempozyumu Galası ve Türkiye Petrolleri 60. Yıl Resepsiyonu’nda dile getirdiği “Ocak ayı içerisinde inşallah Batı Karadeniz’de yeni bir sondaja başlayacağız. Bu noktada yerli bir petrol sondaj platformunun yapılması ihtiyacı da ortaya çıkabilir. Bu platformu da hamdolsun tersanelerimizde yapabilecek güce sahibiz. Bunun da müjdesini vermek istiyorum” ifadesinin, Türk gemi inşa sanayinin offshore sektöründeki mevcudiyetinin artacağının bir göstergesi olduğunu değerlendirmekteyiz.
Tüm bunların yanı sıra, hali hazırda tersanelere tahsis edilmiş ve kullanmadığımız, faaliyete geçiremediğimiz 3,5 milyon metrekare civarında bir alan var. Kullanılmayan bu alanları Türk gemi inşa sanayine ve ülkemize nasıl kazandırabiliriz konularında çalışacağız. Tabii ki değişen konjonktürde şu anda deniz üstü petrol arama, çıkarma işlerine bir yönelme var. Bizim de ülkemizi çevreleyen Ege Denizi olsun, Akdeniz olsun, Karadeniz olsun, edindiğimiz bilgiler doğrultusunda burada da birtakım rezervler olduğu tespit edilmiştir. Bu sanayi koluna hizmet edebilen bir sektör haline gelmek hedeflerimiz arasındadır. Savunma Sanayi alanında hali hazırda üyelerimizden bugün itibariyle 6 tersane aktif bir şekilde faaliyetlerine devam ediyor. Temennimiz, üyelerimizin yakın bir zamanda yabancı ülkelere de savunma sanayi segmentinde gemi ihraç edilebilir hale gelmesidir. Tüm bu faaliyetlerin yanı sıra tabi ki üyelerimizin içinde bulundukları ekonomik şartlarda daha fazla zorlanmadan hayatta kalabilmelerinin ve işlerini idame ettirebilmelerinin yollarını aramaya devam edeceğiz.
Röportaj MART - NİSAN 23
Başarılarımız Türk
Röportaj
Loydu Kimliğine güç katacak
Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zorlu
24 MART - NİSAN
Dergimizin konuklarından bir tanesi de yaklaşık iki senedir Türk Loydu’nun Yönetim Kurulu Başkanlığını üstlenen Mustafa Zorlu oldu. Zorlu ile yaptığımız söyleşi de Türk Loydu’nun yürütmüş olduğu projeleri, gelecekle ilgili hangi hedeflerin belirlendiğini ve bu doğrultuda hangi adımların atıldığını konuştuk… Ve gördük ki bugün ve yarınlarda atılacak her adım gelecekte daha güçlü ve uluslararası alanda faaliyet gösteren Türk Loydu kimliği için!
“Türk Loydu açısından 2014 yoğun bir yıldı” Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zorlu, geride bıraktığımız seneyi iki ayrı başlıkta değerlendirdi. Bu başlıklardan ilki içerisinde hem Türk Loydu’nun mevcut iş potansiyeli olan endüstri sektöründeki faaliyetleri hem de deniz endüstrisi hizmetleri, özellikle askeri gemilerin klaslanması konusu yer almaktaydı. Türk Loydu’nun bu alanlardaki çalışma-
“Yeni hizmet alanlarında çalışma fırsatı yakaladık” “Ayrıca son yıllarda ülkemizdeki ulaştırma alt yapısının güçlendirme çalışmalarının bir sonucu olan köprü inşaatları gibi yeni bir hizmet alanında da çalışma fırsatı bulduk. Yeni bir hizmet alanı olan İzmit Geçiş Köprüsü inşaatı özellik ve zorluk arz eden faaliyetlerde, sürecin başından sonuna kadar kontrollü olması gerektiği için bu amaç doğrultusunda kurumumuz ‘Deniz Garanti Sörvey Hizmetleri’ olarak adlandıracağımız faaliyetlere başlamış ve başarıyla yürütmüştür” diyerek sözlerine devam eden Zorlu, Türk Loydu Vakfı’nda müşteri ilişkilerine önem gösterdiklerini, müşterileri dinlemenin hizmet kalitesini arttıracağına inanarak hareket ettiklerini, bu bağlamda da sektör paydaşlarıyla sık sık bir araya geldiklerini belirtiyor. “Artık hızlı pozisyon alabilen bir kuruluşuz” Türk Loydu’nun 2014 yılı faaliyetlerinin ikinci ana başlığında
kuruluşun yasal statüsü ile ilgili atılan adımlar ve kurulmakta olan şirketler yer alıyor. Zorlu, söz konusu iki konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı, “2014 içinde uzun yıllardır konuşulan ama bir türlü hayat geçirilemeyen Türk Loydu’nun anonim şirket (A.Ş.) statüsünü alması konusu çözüme kavuşturuldu. Bu şekilde Türk Loydu, iktisadi işletme olması nedeniyle yaşadığı dezavantajlardan kurtuldu. Kuruluşumuz böylece rekabet edebilen, hızlı pozisyon alabilen bir kuruluş olacaktır. Diğer taraftan iktisadi işletme olmanın yaratacağı olumsuz yasal düzenlemelerden ve gerek IACS gerekse EMSA denetimlerinde tespit edilen olumsuzluklardan kurtulmuş oldu”. “Hedeflerimizden biri; uluslararası alanda faaliyet göstermek” Türk Loydu Teknopark Şirketi konusuna da değinen Zorlu, “Bu husus 2014’deki önemli projelerimizden bir diğeridir. Bu adımla kuruluşumuzun ihtiyaç duyduğu Ar-Ge ve sektöre katkı sağlayacak yazılımların hazırlanması daha uygun maliyetlerle ve daha nitelikli insan gücüyle sağlanabilecektir. Teknoparkta kurulan şirket Türk Loydu’nun giderlerinin önemli oranda azaltılmasına yardımcı olacaktır. İhtiyacımız olan yazılım altyapısını daha uygun maliyetlerle yürüteceğiz ve önümüzdeki birkaç sene içerisinde benzerimiz olan IACS kuruluşlarının sahip olduğu yazılımlara sahip olabileceğiz. Ayrıca Santez, Tübitak ve Avrupa Birliği projelerinden yararlanarak bu konuda tecrübe sahibi olabileceğiz. Uzun vadede sadece teknopark bünyesinde değil teknopark
dışında bir Ar-Ge kuruluşu olmak hedeflenmelidir. Bu çalışmaların yanı sıra uluslararası alanda faaliyet göstermeyi hedefleyen Türk Loydu, Azerbaycan’da bir şirket kurmaya yönelik faaliyetlerini başlatmış olup 2015 yılının ilk çeyreğinde bu şirketin kurulması çalışmalarını tamamlayacaktır. “Uygun bir model ve teşvikle ülkemizin kazanacağı açık” “Sektörümüzün 2015’te toparlanmaya başladığını söyleyebilirim. 2014’de karşılanamayan beklentilerin 2015 yılında karşılanmasının çok önemli olduğunu özellikle belirtmek isterim. Askeri gemi alanındaki canlılığın 2015 yılı içinde ticari gemi inşaatı alanında yaşanmasını bekliyorum. Bu kapsamda koster filomuzun yenilenmesi ile ilgili çalışmaların tamamlanmasının daha iyi rekabet eden bir deniz taşımacılığı yaratacağına inanıyorum. Sonuç olarak koster filosunun yenilenmesinin hem tersanelerimize hem de gemi yan sanayimiz için iş olanağı yaratacağını düşünüyorum. Kuşkusuz belirtilen yönde bir çalışma gemi inşa ve yan sanayinin suskun dinamiklerini harekete geçirecektir, yerli üretime katkı sağlayacaktır” diyen Zorlu, sektörün tüm taraflarının kazanacağı uygun bir model oluşturulduğunda ve verilecek teşviklerle ülkemizin bir bütün olarak kazanacağının açık olduğunu ifade etti. Zorlu, Türk Loydu’nun Rina ile yaptığı işbirliği hakkındaki düşüncelerini “Rina ile ortak klaslanacak bu römorkörler, her iki kuruluşun gelecekteki ortak çalışmalarına vesile olacaktır. Bundan sonra Türk
1Türk Loydu, 24.10.2013 tarihinde yürürlüğe giren Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Yönetmeliği uyarınca muayene ve belgelendirme hizmetlerini gerçekleştirmek üzere 26.12.2013 tarihinde Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı ile yapmış olduğu protokol gereğince, 1 Ocak 2014 tarihinden itibaren tehlikeli maddelerin taşınmasında kullanılan tank konteynerler ile -araca sabitlenen her türlü tank, basınçlı kap ve ekipman, tank vagonlar, metal olmayan tanklar, tüplü gaz tankerleri hariç olmak üzere- taşınabilir basınçlı kaplar ve CSC Konvansiyonu kapsamına giren dökme yük konteynerlerin onay, sertifikalandırma ve muayene hizmetlerini gerçekleştirmektedir. Ayrıca kuruluşumuz, yetkilendirilmiş eğitim kuruluşu” vasfı ile 2011 yılından bu yana “Denizyoluyla Taşınan Tehlikeli Yüklere İlişkin Uluslararası Kod (IMDG Kod)” kapsamında limancılık, lojistik, taşımacılık, kimya, depolama, LNG, Petrokimya, vb. sektörlerinde çalışanlara yönelik eğitim faaliyetlerini (Genel Farkındalık, Göreve Yönelik ve Yenileme eğitimleri) sürdürmektedir. Ayrıca tehlikeli maddelerin taşınması ile ilgili; “ADR Genel Farkındalık”, “Emniyetli Konteynerler Hakkında Uluslararası Sözleşme (CSC) Bilgilendirme”, “Karayollarında Yükleme Güvenliği”, “Sınıf 1 (ADR/IMDG Kod/RID) Patlayıcı Maddelerin Taşınması Hakkında Bilgilendirme”, “Sınıf 7 (ADR/IMDG Kod/RID) Radyoaktif Maddelerin Taşınması Hakkında Bilgilendirme”, vb. eğitimleri de talep eden kurum ve kuruluşlar için düzenlemektedir. 2Ülkemizin ilk millileştirme projelerinden biri olan MİLGEM konusundaki başarısı ve paydaşlarıyla yürüttüğü olumlu işbirliği diğer, askeri projelerde milli klas kuruluşu olarak yer almasını sağlamıştır. Oluşturduğu bilgi birikimi ve uzmanlığın bir sonucu olarak bu tarihten sonra Yeni Tip Karakol Botu projeleri, Tank Çıkarma Gemisi (LST), LCT (Tank Çıkarma Aracı), Denizaltı Kurtarma Ana Gemisi (MOSHIP), Denizde İkmal Muhabere Destek Gemisi (DİMDG), Denizaltı Kurtarma Yedekleme Gemisi (KURYED) ve projesi Savunma Sanayi Müsteşarlığımız tarafından yönetilen Sismik Araştırma Gemisi (MTA TURKUAZ) projelerinde klas kuruluşu olarak yer bulmayı başarmıştır. Bu projeler sayesinde yerli ve yabancı pek çok firmanın bu gemiler için ürettiği (Ana makineden, ırgata, boru devresi elemanlarından, dümen makinesine) ürünlerin sertifikasyonunu yapmıştır.
Röportaj
larının krize rağmen başarıyla sürdürüldüğüne vurgu yapan Zorlu, “Endüstri sektörü faaliyetleri kapsamında kuruluşumuz, tehlikeli maddelerin taşınması konusunda; ambalajlama, dolum, nakliye, boşaltma hizmetleri gerçekleştiren firmalar ile tanker, konteyner, taşınabilir basınçlı kap üretimi ve işletmesini yapan kuruluşlara bir dizi yaptırım, eğitim, belgelendirme ile periyodik muayene faaliyetlerini gerçekleştirmektedir.1 Deniz endüstrisi faaliyetleri kapsamında ise askeri gemi klaslama konusunda önemli başarılara imza attık2” dedi.
MART - NİSAN 25
Röportaj
Loydu ve Rina daha başka hangi ortak çalışmaların yürütülebileceği konulara odaklanmalıdırlar. Ayrıca Türk Loydu, IACS’a girdiğinde bu ortaklığı, birlikte hareket ederek uluslararası alana yaymalıdır. Bu proje sadece bilgi ve deneyimlerimizi paylaşacağımız bir proje olmayacaktır. Bu proje ile başlayan işbirliği gelecekte her iki kuruluşun sektörde daha etkili ve daha fazla söz sahibi olmasına katkıda bulunacaktır” şeklide açıkladı.
26 MART - NİSAN
“Yeni projelerde yer almak bizleri gururlandırmaktadır” Türk Loydu’nun özellikle 2010 yılından bu yana IACS üyeliğine yönelik hedef ve çalışmalarını ön plana çıkardığının altını çizen Zorlu, “Kuruluşumuzun bu tarihten itibaren altyapısını IACS kriterlerine uygun hale getirmek için yoğun bir çaba harcamıştır. Gururla belirtmek isterim ki 2011’den itibaren yaptığımız çalışmalar sonrasında altyapımız ve çalışma sistemimiz IACS üyesi klas kuruluşları ile eşdeğer haldedir. Önümüzdeki sürece yönelik en önemli hedeflerimizden bir tanesi oluşturulan bu altyapı ve çalışma sistematiğinin daha fazla kurum kültürü haline gelmesi ve kusursuz işlemesidir. Askeri gemi inşası alanında ulaştığımız tecrübenin sonucu oluşan olumlu geri dönüşler bizleri mutlu etmekte, yeni projelerde klas kuruluşu olarak yer almak bizleri gururlandırmaktadır” dedi. “Unutmayalım ki deniz yollarımız taşımacılık faaliyetleri için doğal yollardır, fazladan para harcamaya gerek duyulmaz ve daha güvenilirdir” diyen Zorlu, bu noktada Türk denizciliğinin önemli aktörlerinden bir tanesi olan Türk Loydu’nun ülkemiz denizciliğini her alanda en iyi şekilde temsil ettiğini ve sektörün paydaşlarının desteği ile tüm zorlukları aşarak hedeflerine ulaşacağına olan inancının da tam olduğunu ifade etti.
Klâs kuruluşları, inşaatı yapılan gemilerin ve deniz yapılarının belirlenmiş standartlara uygun olarak yapılmasını ve bu standartlara uygunluğunun devamının sağlandığını takip edip onaylayan bağımsız, tarafsız ve uzman kuruluşlardır. Gemilerin klaslanması, en basit bir anlatımla, tanınmış bir klas kuruluşu tarafından geliştirilmiş ve yayımlanmış kurallara uygun olarak inşa edilmiş gemilerin, bu kurallara uygunluğunun belgelenmesidir. Diğer bir deyişle klaslama, klas kuruluşu tarafından üretilmiş kurallara uygunluğunun üçüncü taraf tarafından doğrulanmasıdır. Klas kuruluşları kurallar oluşturup, inşaatı yapılacak gemi ya da deniz yapısının bu kurallara uygun olduğunu teyit eder. Bu süreç, 1- İmalat öncesi dizayn safhasında proje onaylarını, 2- Gemi ve açık deniz yapısında kullanılacak malzeme ve teçhizatın sertifikalandırılmasını, 3- Gemi ya da deniz yapısının inşa edilmesi sürecinde tüm safhalarında onaylı projelere uygunluğunun kontrol edilmesini ve bu safhaları başarıyla geçmesinden sonra yapılan nihai test ve tecrübeler sonrasında klas sertifikası almaya hak kazanması ile 4- Klas aldıktan sonra gemi ya da açık deniz yapısının tüm işletme hayatı boyunca, klas kuruluşu tarafından yapılan periyodik sörveyler sayesinde, inşa edildikleri koşulların yani can, mal ve çevre emniyetinin devam ettiğinin doğrulanması şeklinde tanımlanabilir. Klaslama, geminin teknesini, stabilitesini ve elektrik tesisatının tümünü içermek üzere, makine donanımınım kurallara göre dizayn edilmesi ve inşa edilmesi faaliyetlerini kapsar. Türk Loydu denizcilik alanında klaslama faaliyetine ek olarak, statutory faaliyetlerini yetkilendirilmiş olduğu bayrak devleti adına yürütmektedir. Türk Loydu başta Türk Bayraklı gemiler olmak üzere 15 ülke bayrağını taşıyan gemilere bayrak devleti adına sertifika düzenleme yetkisine sahip (Türkiye, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Moğolistan, Suriye, Lübnan, Kamboçya, Libya, Kribati, Azerbeycan, Komoros, St.Kitts&Nevis, Moldova, Cook Island, St.Vincent and Grenadines, Palau). Yurt içinde Ankara, İzmir, Marmaris ve Adana’da ofislerimiz faaliyetlerini sürdürüyorlar. Yurt içine tüm ofislerimizde toplam çalışan sayımız 138’dir. Yunanistan, İtalya, Suriye, Libya’da ticari temsilciliklerimiz mevcut olmakla beraber, bunların dışında, dost ve kardeş Azerbaycan’ın Başkenti Bakü’de kendi ofisini açmıştır. Endüstri faaliyetlerinin başlıcaları olan; uygunluk değerlendirme, yönetim sistemi belgelendirme, personel-kaynakçı belgelendirme ve ürün belgelendirme faaliyetlerini de yürütmekte olup bunun yanı sıra ulaştırma alanında önemli ve güncel bir gündem konusu olan; tehlikeli madde “taşımacılığı” konusu sürdürülmektedir. Ulusal ve uluslararası alanlarda geçerli belgeler düzenleyebilmek amacıyla “Yönetim sistemleri belgelendirmesi için TS EN ISO IEC 17021, uygunluk değerlendirme faaliyetleri için TS EN ISO 17020, kaynakçı belgelendirme faaliyetleri için TS EN SO IEC 17024 ve ürün belgelendirme faaliyetleri için TS EN 45011 akreditasyonlarına sahiptir. Belirtilen akreditasyon ve yetkilere ek olarak kuruluşumuz, 2009/105/ EC (ex-87/404/EEC) Simple pressure vessels, 2009/142/EC (ex90/396/EEC) Appliances burning gaseous fuels, 92/42/EEC Hotwater boilers, 94/25/EC Recreational craft ve 97/23/EC Pressure equipment konularında onaylı kuruluş (Notified Body) olarak hizmet vermektedir.
Dosya OCAK - ŞUBAT 27
Röportaj
“Denizcilik sektörü bizi önemsemiyor”
28 MART - NİSAN
Güven Kepçe Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir
O, babasının “Ağabeyinizin yardıma ihtiyacı var” sözüyle küçücük yaşında giydi tulumu, geçti tezgahın başına ve başladı ağabeyiyle birlikte çalışmaya. Bir süre sonra küçük biraderleri de eşlik etti onlara. 40 metrekarelik atölyede iki de işçiyle başladı serüvenleri. Ama öyle böyle bir serüven değil! O üç kardeşin hikayesi bugün ülkemiz adına bir gurur kaynağı. Peki, nasıl oldu, neydi onların başarısındaki sır? “Kolay olmadı, hem de hiç kolay değildi!” diyen Güven Kepçe Yönetim Kurulu Üyesi Murat Demir ile başarının ardındaki tüm gerçeği konuştuk ve bitmeyen enerjisi ile muazzam memleket aşkına tanık olduk. Sohbetimize hem denizciliği hem de siyaseti ekledikten sonra gördük ki, belki biraz kırgın sektöre ama denizcilik kanına işlemiş bir kere bu yüzden olsa gerek denizci kimliği Kastamonu için hedeflediği her şeyin temelinde yatıyor…
Başarılı bir şirketin başarılı bir yöneticisi Murat Demir. Peki, bu şirketin temelleri nasıl atıldı? Güven Kepçe’nin temelinin ağabeyimin amcamızla yaptığı ortaklıkla atıldığını söyleyebilirim. Tabi bu, birden bire alınan bir karar değil. Amcamın geçmişi gemi inşa sektörüne dayanmaktaydı. Gururla söyleyeceğim, Türkiye’de kum kepçesini ilk yapan amcamdır. Biz üç erkek kardeş, ablam, annem, babam Kastamonu’da yaşıyorduk. Babam kalafataçıydı. Ağabeyimde Kastamonu’da kaynak sektöründeydi, gemilerin tamirat, tadilat işleriyle ilgileniyordu, 1983’te Kastamonu’dan İstanbul’a gelerek amcamla ortak oldu. O zamanlar Maltepe’de 40 metrekarelik küçük bir atölyede amcamla birlikte iki seneye yakın çalıştılar. Amcam 1985’te kendi işine geri döndü. Bende o yıllarda ilkokulu bitirmek üzereyim, okumak istiyorum ama ağabeyimiz dükkan açmış, babamız da “Ağabeyinizin yardıma ihtiyacı var” deyince ilkokulu bitirdikten altı ay sonra ağabeyimin yanına geldim. Ağabeyim evlenmişti, yengem, ağabeyim, ben başladık yaşamaya. Velhasıl çırak olarak ağabeyimle birlikte girdim sanayinin içine. Daha sonra küçük kardeşimizi de aldık yanımıza ve başladık üçümüz birlikte çalışmaya. Zamanla iki de işçi aldık, olduk beş kişi. O dönemlerde sadece kum kepçesi imalatı var, biz hem bunları yapıyoruz hem de bakım, onarım işleriyle ilgileniyoruz. Hepimiz alaylıyız, makine mühendisimiz falan yok, kafamızdaki mühendislikle yapıyoruz her şeyi. Hayatın çok zorluklarını yaşayarak geldik bu noktaya. Kolay olmadı, hem de hiç kolay değildi!
bitirmek süreçleri? İlk ihracat üzereyim, okumak Güven Kepnereye geristiyorum ama ağabeyimiz çe, 2009 kriziçekleşmişti? ni yaşamadı. dükkan açmış, babamız Aracı firBunda alaylı da “Ağabeyinizin yardıma mayla vasıolmamızın ihtiyacı var” deyince ilkokulu etkisi bence tasıyla yaptığımız ilk bitirdikten altı ay sonra çok büyük. ihracat, henüz ağabeyimin yanına Buna geçmeden Maltepe’deyken önce söylemek geldim 1997 senesinde isterim ki, okumak
bizim içimizde bir uhdeydi. İlkokulu bitirip göÇok zümüzü sanayide açtık ama çok sıkıntılı sonrada olsa zamanlardı elbet tahsilimizi lakin o sıkıntıları t amam layayaşamasaymışız bildik. Şimdi geleyim tekbugünleri de rar sorunuza; göremezmişiz diye piyasada ticaret düşünüyorum yaparken ya da tezgah başında iş yaparken alaylı olmamızın çok faydasını yaşadık. İşin ta dibinden gelmek farklı düşünmeyi de beraberinde getiriyor. Müşteri gibi de düşünebiliyorsun, tezgahta çalışan işçi gibi de düşünebiliyorsun. 2009’da malum kriz kapıya MART - NİSAN dayandı. Öncesinde imzaladığımız bir sürü projemiz vardı ama piyasa krizde, ürünü nasıl satacağız. Dedik ki, fiyatımızı indirelim, gerekirse kar da etmeyelim, zararımız olmasın yeter dedik. Böylece kimse siparişini iptal ettirmedi. Almanya, Hollanda, İtalya gibi ülkelerden kimse kepçe almadı. Hatta Rus bir firma üç yıl boyunca bizimle çalıştı. Aldığımız bu karar 2014-2015 senesinde dünyada en çok kepçe
Röportaj
İlk kırılma noktası neydi? Bir yasak. 1999 depreminden sonra deniz kumuna yasaklama getirildi. İşlerimiz sıkıntıya girdi. Ne yapacağımızı, nasıl ayakta kalacağımızı başladık düşünmeye. Bir gün broker firmasından bir arkadaşımız geldi, o arkadaşımızla hala görüşüyoruz, onula konuştuk ve sonrasında birlikte çalışmaya başladık. O, bize yurt dışından müşteri buldu, biz ürettik. Böylece ihracat yapmaya başladık. Sonra işler açılmaya başladı, üretimimiz devam etti, hatta büyüme çizgisine girdi. Güven Kepçe’nin bugünlere gelmesinde bir arkadaşımızın, dostumuzun da emeği çoktur. O arkadaşımız sayesinde Gebze’deki yer aldık. 40 metrekarelik atölyeden 300 metrekarelik bir yere taşındık. Orası bizim gözümüzde bir fabrikaydı. Orayı nasıl dolduracağımızı dahi bilmiyorduk. Yurt dışı işlerimiz arttıkça, üretimimiz daha kaliteli olmaya başladı. Mekanik Pakistan’a oldu. İhracat yapıyoruz olarak kepçelerde değişiklikler ama çok iyi para kazanamıyoruz yaptık, kendi bulduğumuz mekaki! Bir aracı firma vasıtasıyla yapınik bir kepçe vardı, onu geliştirdik. yoruz. 2005’te şirketimize endüstri Osman Türeyyen ağabeyimin bir mühendisi olarak tahsilini tamamsözü vardır, hiç unutmam: Bize layan Yeğenimiz Engin Demir dedi ki “Yurt dışında çok iyi iş var. geldi. Bizim ufkumuzda böylece Değil burası, bunun gibi 3-4 tane açılmaya başladı. Yurt dışıyla olan daha yer size yetmeyecek, ona bağlantılarımızı kendimiz yapmagöre çalışın”. Gerçekten de öyle ya başladık. 2005’te aracısız olarak oldu. Bizim için önemli bir diğer ilk ihracatımızı Kuveyt’e yaptık. kırılma noktası da Er Madencilik İşte bu tarihten sonra bambaşka oldu. Onlar bize yurt dışından gebir Güven Kepçe sayfası açıldı. tirdikleri bir kepçe fotoğrafından Kendi fikrimiz olan mekanik kepüretim yapmamıza vesile oldular. çemiz dünyada adını duyurmaya Fotoğrafa baktık ve yap-boz yapar başladı. Hem fiyatı, Alman, Holgibi onu imal ettik. Çok sıkıntılı landa markalarına göre çok ucuzzamanlardı elbet lakin o sıkıntıları du, hem de kalitede onlarla yarışayaşamasaymışız bugünleri cak noktadaydı. de göremezmişiz diye İlkokulu düşünüyorum. Peki ya kriz
29
Röportaj
satan firma konu-
muna yükseltti. Her Dünya birinşeyden önce cisi olduk. ülkemizin geleceği B u n u n için ülkemiz şartlarını altında yazorlamalıyız. Bu ülkede tan sadece fiyatı inkazanmalı ve ülkemize dirmek mi, kazandırmalıyız
30 MART - NİSAN
hayır tabi ki! Bir anımı anlatayım size; yaptığımız bir kepçe Rus gemisinde arıza yapmış. Adamlar bir ay boyunca kepçeyi tamir edebilmek için proje çizmişler ama olmamış. Ben gittim, dedim ki “İki saat verin ve çalışmaya başlayın”. Tabi şaşırdılar, giydim tulumumu bir buçuk saatte arızayı buldum, tamir ettim. Hiçbir mühendis arkadaşım alınmasın gücenmesin, elbet okumuşlar emek vermişler lakin pratik bambaşka bir şey ve bu okulda öğrenilmiyor. Gerçekten çok büyük anlaşmalara imza atıyorsunuz… Emeğimizin karşılığını çok şükür alıyoruz. Kötü niyetli insanlar yok mu, var muhakkak. Ürünlerimizi kopyalamak isteyenlerle de
karşılaşıyoruz. Kepçemizi görsel olarak kopyalayabilirler belki ama teknik olarak yapabilmeleri mümkün değil. Diğer taraftan bugün herkesin gözünü korkutan Çin’in devlet firması COSCO, bizimle 2017 senesine kadar anlaşma yapmışsa bu sadece bizim değil, ülkemizin başarısıdır. Sadece COSCO’da değil, Amerikan firması bizimle 50, Singapur firması 30 gemilik anlaşma yaptı. Fakat üzülerek ifade edeceğim Türk denizcilik sektörü bizi önemsemiyor. Ne Deniz Ticaret Odası ne de Gemi İnşa Sanayicileri Birliği. Gemi yük taşıyor, o yükü getiriyor, götürüyor ama gemiye ihracatı yaptıran Güven Kepçe’dir. Herkesi bir kefeye koymak olmaz, Cengiz Kaptanoğlu, Bedri İnce, Bayram Aslan gibi denizciliğin duayen isimlerin bizim reklamımızı yapmaları büyümemizdeki katkılarını ifade etmezsem yanlış yapmış olurum. Bir aile şirketi olarak büyük başarılara imza attınız. Aile şirketi olmanın avantaj ve dezavantajları neler? Aile üyeleri arasında saygı varsa
hiçbir sorun olmaz. Sıkıntı saygıyı kaybederseniz başlar. Üç erkek kardeş çalışırken iki işçi alıp beş kişi olduk, oradan 20 kişiye çıktık, bugün ise 95 kişinin çalıştığı bir şirketiz. Üç kardeş hep bir aradaydık, şuanda da Tuzla’da bir arsa içerisinde üç ayrı evde yaşıyoruz. İşteki sorunları eve taşımıyoruz ama illaki evde iş konuşuyoruz. Büyüğümüz bir karar verdiyse, bu kararı kendi aramızda tartışıp, uyguluyoruz. Biliyoruz ki sonuç ne olursa olsun birimizden birinin aldığı karar şirketin iyiliği için. Tüm bunlar bizim için büyük avantaj. Hepimizin işin hamurundan gelmesi de ayrı bir güç. İşçinin halini, davranışlarını, ne istediğini, ne beklediğini biliyoruz. O tezgahın başında bir zamanlar biz vardık. Bugün işe başladığımız günlerden bugüne kadar bizle birlikte olan personelimiz varsa sadece üreterek kazanmamışız, insan da kazanmışız demek ki. Bir iş adamı olarak Türkiye’de iş yapmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Her şeyden önce ülkemizin geleceği için ülkemiz şartlarını zor-
Memleketiniz Kastamonu’dan adaylığınızı koydunuz. Kastamonu için hedefleriniz neler? Kastamonu ile ilgili hedeflerimde denizci kimliğim ağır basıyor. Kastamonu’da stratejik bir limanımız var; İnebolu. Burası biliyorsunuz İstiklal Savaşı’nda Anadolu’nun dışarı açılabileceği tek limandı. Ben bu limanı konteyner hatlarıyla dünyaya bağlamak istiyorum. Bu proje hayata geçtiğinde Kastamonu halkı çok şey kazanacak. Bir sanayici olarak memleketime her zaman yatırım yaptım, yapmaya da devam edeceğim, o ayrı. Fakat milletvekili olursam Güven Kepçe yöneticisi vasfımdan çok daha fazla şeyler yapacağım aşikar. Ben İstanbul’dan aday olmayı hiç düşünmedim bile. İyi şeyler yapmak istiyorum ve inanıyorum ki milletin vekili olursam Kastamonu çok şey kazanacak. Ülkemde dürüst bir iş adamı olarak güzel işler başardım, siyasetin her zaman temiz tarafında yer aldım. Hemşerilerim yanımda olursa her zaman temiz kalarak güzel işler yapacağım.
Röportaj
Tam bu noktalamalıyız. Bu ülkede Kastamonu da sormak istekazanmalı ve ülkemize kazandırriz Adalet ve ile ilgili malıyız. UnutKalkınma hedeflerimde denizci mamalıyız Partisi’nden kimliğim ağır basıyor. Türkiye’de işKastamonu Kastamonu’da stratejik bir ler iyi giderse milletvekili limanımız var; İnebolu. Ben bu aday adayhepimizin işleri iyi gider, limanı konteyner hatlarıyla lığınız söz kötü giderse konusu… Bir dünyaya bağlamak hepimiz kaysüredir siyaseistiyorum betmeye başlarız. tin içerisindesiBu sebeple iş adaniz, size bu kararı mı olarak ülkemize ve verdiren faktörler nebu topraklarda bizlerle birlikte ler? yaşayan herkese karşı sorumluBenim oldum olalı sosyal yöluğumuz var. Bürokratik engeller nüm ağar basıyordu. Uzun yıllardır yok mu, var ama diğer tarafta su- sivil toplum kuruluşlarında yöneiistimal de var. Tek taraflı değil ki tici olarak çalıştım. 2009’dan itibahiçbir şey. Mesela organize sanayi ren siyasetle yakinen ilgilenmeye bölgeleri. Buralar rağbet görmeye başladım. İstanbul Tuzla AK Parti başlayınca fiyatlarda tavan yapıyor. İlçe Yönetim Kurulu Üyesi oldum. Arsa bedeli çıkıyor iki katına. Bu Şimdi ise yeri ve zamanı geldiğini durumdan zarar gören yatırımdüşündüğüm için Kastamonu’dan cı, bunu denetlemesi gereken de AK Parti milletvekili aday adayı hükümetimiz. Bunu ben sanayici oldum. Ben her zaman sanayicileolduğum için görüyorum, sadece bürokrat olsam göremeyebilirim. rimizin siyasetin içerisinde yer alSanayicilerimizin bürokrasinin ması gerektiğine inanmışımdır. İş içerisinde daha fazla olmaları ge- adamlarımızın siyasete, bürokrasiye çok şey katacağı kanaatindeyim. rektiği kanaatindeyim.
MART - NİSAN 31
PORT FINANCE INTERNATIONAL 29 & 30 NİSAN 2015
ISTANBUL
#pfiistanbul
Bölgedeki projeleri, planları ve yatırımları değerlendirmek üzere sektördeki liman uzmanlarını ve yatırımcıları bir araya getiriyoruz Bu yıl altıncısını düzenlediğimiz Port Finance International Istanbul konferansımız 2015`te de sizlerle. Konferans her yıl olduğu gibi unlu sektör uzmanları ve finansçılardan oluşan konuşmacıları bir araya getirerek; 2018`e kadar dünyanın ikinci en hızlı büyüyen ekonomisi olduğu tahmin edilen Türkiye ekonomisinin güncel halini tartışma imkânı sağlayacaktır. Türkiye’deki diş ticaretin %80`inini deniz ticareti ihtiva etmektedir. Türkiye’de 8000 km’lik kıyı şeridinde 20 Türk Limanı hizmet vermektedir ve yatırım ve gelişim fırsatlarına açık atıl durumda olan limanlar bulunmaktadır. Konferansımız, proje aşamasında olan Galataport gibi yeni projelere yer verecek olup; Goldman Sachs`in $250 milyon dolar yatırım yaptığı Petkim Konteyner limanı gibi yakın zamanda yatırım yapılmış limanlarla ilgili konuları da ele alacaktır. Uzmanlar bölgedeki finansal sermaye araçlarına bağlı olarak gelişen Mersin Limanının bono finansmanı gibi önemli konulara değineceklerdir. Ayrıca konferansımızda; hükümetin hazırladığı ikinci plandaki özelleştirme altyapı çalışmaları hakkında sektördeki yatırımcıların bakış açıları değerlendirilecektir. Türkiye’nin lojistik ve enerji dağıtım merkezi olması açısından dengeli stratejik konumu ele alınacaktır. Petrol ihracatçıları açısından uzun zamandan beri önemli bir liman olan Ceyhan limanı detayları ile tartışılacaktır. Konferans hakkında daha detaylı bilgi için web sayfamızı ziyaret edebilirsiniz. www.portfinanceinternational.com
Port Finance International Istanbul konferansı ana sponsorluğunu yapacak olan The Port of Antwerp International tüm katılımcılara bire bir iş değerlendirme toplantısı fırsatı sunacaktır. Bu toplantılara katılmak için event web sayfası üzerindeki formu doldurabilir yada joanne@portfinanceinternational.com mail adresine basvurabilirsiniz
ÖNCEKİ YILLARDAKİ KATILIMCILAR Akcansa Cimento Akport Alpha Terminals APM Terminals Arkas Holdings Arup Belde Liman Borusan Lojistik Bulgarian Ports Company Celebi Holding Inc. Ceynak Lojistik ve Ticaret Constantza Port DEGERE International Trading DP World EBRD Efesan Port
Port Finance International büyük çaplı altyapı çalışmalarını ve dünyadaki en iyi örnekleri mükemmel bir konferans ortamında sunmaya devam ediyor. PFI etkinlikleri potansiyel iş ortakları ile buluşma ve sektör çalışanlarına yönelik uzman görüşlerini dinleme fırsatı yaratır. Biz PFI etkinliklerine katılarak zamanı kazanıma çevirmeye devam edeceğiz! Sean Pierce, CEO, Yilport
Eversheds LLP Evyap Liman Isletmesi Garanti Bank GEMPORT Grup Maritim TCB, S.L. Gulftainer Co. Ltd. Halcrow Group Limited HANSU AVUKATLIK BÜROSU HAPAG –LLOYD Holman Fenwick Willan HPC Ukraina IFC KARABÜK PORTS KfW IPEX-BANK Koruma Klor Alkali KPMG
GLOBAL PARTNER SPONSOR
Liebherr-Werk Nenzing LIMAS PORT LLC “PORTINVETS” Maersk Denizcilik Mersin International Port Nemport Odessa Sea Port Penang Port Commission Port of Burgas Port Varna Poti Sea Port RODA LIMAN Rosmorport STFA Taman Ferry Terminal Unicredit Bank
GLOBAL SILVER SPONSOR
KONFERANS BOYUNCA ELE ALINACAK KONU BAŞLIKLARI: • Türkiye’deki ekonomik gelişmeler ve dış ticaret hedefleri • Türkiye’deki örnek projeler: Galataport Projesi • Mevcut limanlardaki güncel yatırımlar: Goldman Sachs`in Petkim Konteyner Limanındaki $250 milyon dolarlık yatırımı • Bölgeye uygun finansal enstrümanlar • Mersin Port özel finansman bonosu • Yatırımcılar açısından Liman yönetmeliği • Türkiye’de özelleştirilmesi beklenen ikinci dalga altyapı yatırımları • Bir kurumsal yatırımcı bakış açısıyla bölgedeki limanların değerlendirilmesi ve nasıl sermaye sağlanacağı • Karadeniz ve Doğu Akdeniz’deki Cin yatırımcıları • Türkiye enerji dağıtım merkezi olarak Türkiye’nin limanları nasıl tam kapasite çalıştıracağı • Ceyhan Limanı uzerine degerlendirme • Ve daha fazlası
KATILIM Şirketinizin sektördeki yerini belirginleştirmek ve sponsor olmak için bizimle irtibata geçebilirsiniz. Timur Chairutdinov • timur@portfinanceinternational.com Konuşmacı yada panelist olmak için: cathy@portfinanceinternational.com Katılımcı kaydı için: Arzu Guler • +44 207 017 3415 • arzu@portfinanceinternational.com
Erken Kayıt Fırsatını Kaçırma! Standart Kayıt Ücreti: Erken Kayıt Ücreti:
1095 Euro 995 Euro Son indirimli kayıt tarihi 20 Mart 2015
Daha fazla bilgi için: +44 207 017 3415 timur@portfinanceinternational.com www.portfinanceinternational.com
TECHNICAL PARTNER
MEDIA PARTNERS
www.portfinanceinternational.com
FUARCILIK T‹C. LTD. fiT‹.
Dosya
GATE TO LOGISTICS
18-20 Kas›m 2015 ‹stanbul www.logitrans.com.tr
OCAK - ŞUBAT 33
Uluslararas› Transport Lojistik Fuar› Organizasyon EKO MMI Fuarc›l›k Ltd. fiti.
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GERE⁄‹NCE TOBB (TÜRK‹YE ODALAR VE BORSALAR B‹RL‹⁄‹) DENET‹M‹NDE DÜZENLENMEKTED‹R.
İşi uzmanına bırakmak lazım Can BESEV Yönetici-Analist
Makale
İ
34 MART - NİSAN
ki ünlü düşünürün sözleriyle başlamak istiyorum bu yazımıza, ilki Darwin’den; “cehalet, genellikle bilgi sahibi olmaktan daha çok özgüvene sebep olur”, ikincisi ise Bertrand Russell’dan; “dünyanın sorunu, akıllılar hep kuşku içindeyken aptalların küstahça kendilerinden emin olmalarıdır.” Çevremize baktığımızda bunların birçok örneğini görüyoruz çünkü diyebiliriz ki, yetkin olmayan insanlar becerilerine aşırı değer biçme eğilimindedirler. Yetkin olmayan insanlar diğer insanlardaki gerçek beceriyi fark edememektedirler. Yetkin olmayan insanlar kendilerindeki yetersizliğin boyutunu görememektedirler ve genellikle eğer bu yetkin olmayan insanlar becerilerini geliştirmek üzere eğitilirlerse, geçmişteki eksikliklerini fark edip kabul etmektedirler. Buna idare biliminde DunningKruger etkisi deniyor veya Türkçe kifayetsiz muhterisler diye de özetlenebilir. Denizciliğe baktığımızda da, bugün içinde olunan birçok sorunun esasında bu kendini alim sanan cahillerden kaynaklandığını da söylemek mümkün. Bu kişiler, genellikle her şeyi en iyi kendilerinin bildiklerini iddia ederler. Zira 2008 krizi öncesi uzun vadeli çok olumlu tahminleri olanları hatırlarsınız, veya daha yakın
zamanda iflas eden büyük firmaların üst yöneticilerinin halen daha etrafta konunun en uzman kişileri olarak kendilerini satmalarını görmüşsünüzdür. Hatta bu kadarla da kalmayıp, çevrelerindeki alim kişileri de aşağılamaya çalışırlar, “biz biliriz” kelimelerini çok sıkça duyarsınız bu sendromdan mustarip olanlarda. Her konuda fikir sahibidirler ve her şeye de hazırlıklı olduklarını sanır bu insanlar ve çevrelerine de öyle söylerler, büyük özgüvenle konuşurlar. Aslında yaptıkları önce kendilerini sonra da çevrelerinde bir bildiği var herhalde diye ona inanıp güvenenleri kandırmaktır. İkna kabiliyetleri yüksektir ve bu kişileri üst düzeylerde görmek de sürpriz olmaz, çünkü işinde çok iyi olduğuna yürekten inanan “yetersiz” kişiler, kendini ve yaptıklarını övmekten, her işte öne çıkmaktan ve haddi olmayan görevlere talip olmaktan en küçük bir rahatsızlık duymayacaktır. Aksine bunu bir “hak” olarak görecektir. Bu “hak” verilmediği takdirde agresif olabilirler. Bu en “tabii hakkın” kaynağı, bilgisi ve deneyimi hiç bulunmayan kişilerin kendine güven seviyeleri neredeyse tamdır, bilmedikleri alan yoktur ve her şeye “yaparız abi” derler. Ama gerçek hayatta, hiç bir uz-
man ben her şeyi biliyorum diye dolaşmaz. Genellikle temkinli cevaplar verirler. Araştıralım, bakalım derler ve dediklerini de yaparlar, ince eler sık dokurlar. Büyük yatırımlar yaparlar bilgiye erişmek için, uzmanları toplarlar, danışırlar, araştırırlar, raporlar ister ve analizler yaparlar, yaptırırlar. Ama bütün bunlar cahile göre beyhude işlerdir. Tabii alim araştırmasını yapıp, cahile göre “aptalca” olan sorulara cevap ararken, kifayetsiz muhterisimiz hatta bir takım yatırımcıları da peşine takıp çoktan yatırımlara başlamıştır. Dergilerde gazetelerde tersanelerde çekilmiş boy boy fotoğrafları çıkar, bir anda “büyük armatör X Bey” olur ve her önüne gelene de vaaz vermeye, ne kadar başarılı olduğunu ballandıra ballandıra anlatır. Şiştikçe şişer, büyüdükçe buyur ve çevresinde de alkışlayanları hiç eksik olmaz. Yahu, dünyada çok büyük arztalep dengesizliği var bu böyle gidemez diyenlere güler geçer ve onları korkaklıkla, iş bilmezlikle ve hatta aptallıkla itham eder, muhafazakar der. Sanki muhafazakârlık kötü bir şeymiş gibi, “koruyuculuk” kelime anlamı, yıllar yılı alın teriyle akılla, canla, başla kazanılanı elde muhafaza etme cabası. Gün gelir de, gerçekler boy gösterdiğinde ve bu büyük armatör
ama acımasının sebebi iflası veya kayıpları değildir, kendini bilmezliğine ve bu kendini bilmez, işten anlamazlara kendilerini kaptıranlara acır. Mevlana’nın dediği gibi: Edep, edepsizlerin edepsizliğine sabretmektir, ve diğer bir ustada Balzac’la da devam edersek, her güç, sabır ile zamanı birleştirerek sağlanır. İşte simdi gün, gemi almak isteyen alimlerin günü denizcilikte. Zamanında cahil edepsizlerin ba-
lonuyla yükselen gemileri, ederinden çok aşağıya toplama zamanı. Ama sadece o gemileri işletebilecek teknik bilgi ve beceriye sahip olanlar için güzel fırsatlar günü: kendini bilenler için. Zaten Platon’dan Mevlana’nın Mesnevi’sine oradan da DunningKruger’e kadar hep aynıdır: lezzet dışardan gelmez içten gelir. İnsanın kendi benlik bilgisine sahip olması, en büyük baht, bilmeyişi ise en büyük bahtsızlıktır.
Makale
çok Sayın X Bey iflas ettiğinde, normalde beklenir ki “ah, vah ben cahilmişim, aptalmışım meğer” desin. Ama bir bakarsınız ki, kendisinden başka herkes ve her şey suçludur, lakin kendisi zinhar değildir. Kurbandır, mağdurdur ama halen en iyisini kendisi bilir. Hatta devletler yetimin hakkıyla onu kurtarmalıdır, paketler hazırlanmalıdır, faizsiz krediler verilmelidir onları da batırsın diye. Alim ise, Bay X’e acıyarak bakar,
MART - NİSAN 35
Dev gemiler "promosyonla" yanaşsın KRUVAZİYER turizmde geçen yıla kadar rakamlarını hızla artıran Türkiye'nin Yunanistan, Mısır ve İsrail'e karşı rekabet edebilmesi için promosyon desteklerini gündeme alması gerektiği ifade edildi Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Başkan Yardımcısı ve MSC Cruises Operasyonlar Sorumlusu Savaş Ercan: "Gemilerin yanaşma maliyeti en yakın rakibimiz Yunanistan'ın çok üzerinde. Kruvaziyer şirketlerinin Türk limanlarına daha fazla gemi getirmesinin teşvik edilmesini istiyoruz."Tatillerini dev gemilerde geçirmeyi tercih eden insan sayısındaki hızlı artış kruvaziyer sektöründe rekabeti kızıştırdı. Geçen yıla kadar limanlarına çektiği gemi sayısını sürekli artıran Türkiye 'nin Yunanistan, Mısır ve İsrail ile rekabet için "promosyon" destekleri sağlaması gerektiği ifade edildi.
Dünyanın en pahalı ve uzun yatı lük yat, 222 metrelik uzunluğuyla da bu alandaki rekoru eline geçirecek.Bir cruise gemisinde daha uzun olacak olan yatın yıllık masrafı ise yılda 30 milyon dolara ulaşacak. Saatte 35 deniz mili hıza ulaşabilen "Triple Deuce", 100 bin beygirgücüne sahip motorlarla desteklenmiş.
Kısa Kısa
YAPIMI devam eden "Triple Deuce" isimli ultra lüks yat, 2018 yılında tamamlandığında "Dünyanın en pahalı ve en uzun yatı" ünvanını alacak.7 güverte, 2 havuz ve 275 metrekarelik bir suite sahip olan yat, 787 milyon sterline (yaklaşık 3 milyar) liraya mal olacak. Fiyatıyla yeni rekor kıracak olan
Gazze limanı bu yıl hizmete girecek 36 MART - NİSAN
İSRAİL'İN son Gazze katliamının ardından imzalanan “Barış” planında Hamas’ın şart koştuğu “Uluslararası Gazze limanı” için Türkiye, Katar ve Yunanistan’ın desteğiyle hazırlıklara başlandı. Liman bir yıl içinde tamamlanacak.Gazze’deki Hamas yönetimi “Uluslararası Gazze Limanı” için düğmeye bastı. İsrail’in son Gazze saldırısının ardından imzalanan “barış” planında Hamas, bölgenin yeniden inşasının yanı sıra ablukanın kırılması ve ekonominin düzeltilebilmesi için uluslararası bir liman yapılmasını şart koşmuştu.
KOSDER eğitim startını verdi KOSDER, eğitim programlarına başladı. İlk eğitim ABS Academy tarafından iki gün ücretsiz olarak verildi. KOSDER Yönetim Kurulu Başkanı Salih Zeki Çakır, “KOSDER, çok yeni olmasına rağmen denizcilik ve ülkemiz kamuoyunda ses getiren bir dernek haline geldi. Bundan dolayı hem mutlu hem de gururluyuz. Dernek olarak amaçlarımızdan birisi de karada ve denizde görev alan denizcilerimizin eğitim düzeyini geliştirmekti. Bu amaç doğrultusunda eğitim faaliyetlerimize başlamış olduk” dedi. “KOSDER, denizciliğimizin mesleki örgütlerinden bir tanesi. Biliyoruz ki mesleğimizde, gemilerimizin özelliği, çalışma sahaları, teknolojik gelişmeler, işletme faaliyetleri ile personel kalitesi çok önemli. Son yıllarda işleyişle ilgili yeni kurallar hayata geçirildi. Bu anlamda hem denizde hem karada çalışan arkadaşlarımızın bu kuralları layıkıyla
öğrenmesinin onların öncelikle can ve mal emniyeti ve sonrasında yarınları için gerekli olduğun düşünmekteyiz” diyen Çakır, eğitimlerin dikkate alınıp, değerlendirildiği takdirde olumlu sonuçlar elde edileceğini ifade etti. KOSDER’in eğitim konusunda üzerine düşen vazifeyi her daim üstleneceğini ve bu vazife doğrultusunda ilk adımı atmaktan dolayı mutlu olduklarını dile getiren Çakır, “Biz bir dayanışma platformuyuz. Birlikte hareket ettikçe çok basamaklar kat edeceğiz” şeklinde konuştu. “Evet ama yetmez” Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından Türk koster filosunun yenilenmesi için hurda teşviki verilecek olmasını da değerlendiren Çakır, “Koster filosunun yenilenme ihtiyacının ortaya konulması açısından güzel bir gelişme lakin teşviki sadece hurdaya
bağlamış olmak armatörün filosunu yenilemesinin önünde de bir engel. En büyük sebebi Türk Bayrağı altında yeterli sayıda hurdaya verilecek gemi bulunmamakta. Diğer tarafta da armatörlerin finansal anlamda zaten sıkıntıları var. Gemisini hurdaya verdiğinde elinde yeterli bir kaynak kalmıyor” diyen Çakır, kanun çıktıktan sonra yürürlüğe girecek tebliğ için dernek öncülüğünde bir çalışma grubu oluşturulduğunu, o çalışma grubunun hazırladığı raporun yakında Ankara ile paylaşacağını açıkladı.
VODA DENİZCİLİK www.vodashipping.com
MV LIRA MV VEGA MV FB GLORY MV MIMOZA MV REGGAE MV TEMPO MV TAHSIN
3.078 3.346 2.806 3.041 2.350 2.766 2.300
DWT DWT DWT DWT DWT DWT DWT
GİSBİR’in desteklediği Procat Marine Yarış Takımı 4. oldu TÜRKİYE Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin (GİSBİR) desteklediği Procat Marine Yarış Takımı, 7 Şubat 2015 tarihinde Katar’ın başkenti Doha’da uluslararası katılımcılarla gerçekleşen 2015 Katar Kupası U.I.M. World Offshore 225 Şampiyonası’nda dördüncü oldu.Procat Marine Yarış Takımı’na Katar Su Sporları Federasyonu Başkanı SN. Sheikh Hassan bin Jabor Al-Thani tarafından bir anı objesi takdim edildi.
Kısa Kısa
HAVELSAN Almanya'ya sistem ihraç etti
38 MART - NİSAN
İhracat yılın ilk çeyreğine kötü başladı TÜRKİYE İhracatçılar Meclisi (TİM), 2015 yılı Ocak ayı ihracat verilerine yönelik bir basın açıklaması yaptı. Buna göre Ocak ayında Türkiye'nin ihracatı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9,8 düşüşle 10 milyar 804 milyon dolar oldu. Son 12 aylık ihracat ise yüzde 2,5 artışla 156 milyar 118 milyon dolar oldu.2015 yılında Türkiye ekonomisindeki en büyük artının "petrol fiyatlarındaki düşüş” olduğunu belirten TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, "Petrol fiyatlarının kısa sürede yükselmesi öngörülmüyor. Düşen enerji fiyatları büyüme, cari açık ve enflasyon üzerinde olumlu etki yapacak. Nitekim 2014'ün tamamında dış ticaret açığı yüzde 15,4 daraldı” dedi.
DENİZ Kuvvetleri'ne yönelik büyük projeleri yaşama geçiren HAVELSAN, CERBE sınıfı denizaltı projesi için ürettiği, bütün hakları kendisine ait olan Denizaltı Bilgi Dağıtım Sistemi'ni (DBDS) Almanya'ya ihraç etti.Yeni Tip Denizaltı Programı'nın HAVELSAN tarafından üstlenilen 3 proje paketinden biri olan DBDS'nin ilk ürünü, ATLAS Elektronik firmasına teslim edilmek üzere Bremen-Almanya'ya sevk edildi. Gelecek dönemde, DBDS ile başka denizaltı sistemleri arasında ATLAS Elektronik şirketinin Bremen'deki tesislerinde sistem testleri gerçekleştirilecek.
www.coli.com.tr COLI PROJECT CARGO (CPC) SHIPPING LTD. - ISTANBUL represents Singapore based ABB Asia Break Bulk Pte Ltd and Hamburg based CPC Coli Project Cargo GmbH. Both are providing
COLI Project Cargo Ltd.
regular project parcel services between Europe and Asia and vice versa including SE Asia, India, Persian Gulf, Black Sea, Turkey, Med Sea and Baltic. CPC Istanbul is priorly responsible for Turkish and Black Sea markets for imports, exports, transit cargoes and cross trades.
Solutions beyond the ordinary Coli Project Cargo Denizcilik Ltd. Şti.
Eğitim Mah. Ahsen Sk. Sadıkoğlu İş Merkezi 1 No:10 D:66 Kadıköy 34722 İstanbul | Turkey Phone: +90 (216) 325 7970 • E-mail: istanbul@coli.com.tr
Gemi İnşa
Çelikten 8 kat daha dayanıklı, 3 kat daha hafif yolcu gemileri
40 MART OCAK - ŞUBAT NİSAN
Y
Özata Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Özdemir Ataseven
alova’da kurulu Özata Tersanesi, İzmir ve İstanbul için vakum infüzyon teknolojisiyle çelikten 8 kat daha dayanıklı, 3 kat daha hafif olduğu belirtilen karbon kompozit malzemeden yolcu gemileri üretiyor. Karbon kompozit malzemeden gemi üreten ilk ve bir hususi tersane olma unvanını elinde bulunduran Özata Tersanesi, İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne 15 gemilik projenin dördünü teslim etti. Son olarak İzmir’in sembol isimlerinden şarkıcı ve sinema oyuncusu Dario Moreno’nun adını taşıyan nihai yolcu gemisi de denize indirildi. İç donanım çalışmaları da tamamlandıktan sonra “Dario Moreno” yolcu gemisi de İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edilecek. Özata Tersanesi Yönetim Kurulu
Başkanı Özdemir Ataseven, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nden de 4 gemi siparişi aldıklarını belirtti. Ataseven, ”Bu siparişlerin ilkini mart ayının sonunda, diğer gemileri de 1’er ay arayla İstanbul’da Şehir Hatları’nda kullanılmak üzere teslim edeceğiz. Vakum infüzyon teknolojisiyle karbon kompozit malzemeden üretilen gemiler, çelik, alüminyum gibi malzemelerden daha pahalı olmasına rağmen yakıt ve bakım avantajı sunuyor. Bu gemiler işletme başarısına göre, 4 senede kendisini amorti edebiliyor. Malzeme çelikten 8 kat daha dayanıklı, 3 kat daha hafif. Bu sıfatı sayesinde daha düşük güçte makine ve daha az yakıtla 30 knot hıza ulaşabiliyor. Her sene yapılması gereken beden bakım işleri konusunda da büyük avantaj sağlıyor” şeklinde konuştu.
Karbon kompozit teknolojisi Türkiye’ye nasıl geldi? Özata Tersanesi ile Türkiye, Norveç, İsveç ve Danimarka’nın ardından vakum infüzyon teknolojisiyle karbon kompozit malzemeden gemi üreten hususi tersaneye sahip dördüncü memleket oldu. Özdemir Ataseven, gemi inşa işinde 40 yıllık mazileri olduğunu belirtti. Tuzla’da 1985’te kurduğu şirketin ardından Altınova’da da bir tesisin daha faaliyete geçirildiğini aktaran Ataseven, buradaki başka tersanelerin gelişmesine de ön ayak olduğunu ifade etti. Gemi inşa teknolojileri konusunda yurtdışında daimi araştırmalar yaptığını belirten Ataseven, sözlerini şöyle sürdürdü: “Tersanelerin hususi gemiler üreterek, ihtisaslaşarak bir yere geleceğini düşünüyordum. Konteyner, kuru yük gemileri yaptım fakat başka tersanelere de bakıyorum, hepimiz aynı şeyleri yapıyoruz. Küçük yolcu gemileri almaya başladım. Daha çok çelikten yaptık. Sonra Kıyı Emniyeti’nin ihtiyacı ‘Hacıyatmaz’ diye bilinen kurtarma gemileri işlerine başladık. O arada da daimi araştırıyoruz. Avrupa’yı dolaşıyoruz, ‘Ne yapabiliriz?’ diye. Sonra İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ihalesi çıktı. İki defa girmedik. Sonra söyledik ki ‘Bu ihaleye girelim.’ Yatırım masrafı çok ağırdı. 1 yıl içinde 20 milyon avro yatırım yapmamız lazımdı ki, krizde çok zordu. Bu bir riskti fakat sanayici riskle yaşıyor. İhaleye nihai 20 günde karar verdik. Biz ve Norveçli bir firma girdi. Kompozit vakum infüzyon sistemi Türkiye’de denenmemişti. ‘Bu olamaz, yapamazsınız’ diyen çok oldu fakat ‘Biz bunu yaparız’ dedik. Yatırım olursa, olanak verirse bizim milletimiz her şeyi yapar. Çünkü mühendisli-
“Hedef Avrupa” İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ihalesi-
ne girme nedenlerinin Türkiye’ye bu teknolojiyi getirmek olduğunu aktaran Ataseven, şu bilgileri verdi: “Eğer biz bu teknolojiyi getirmeseydik tıpkı Devrim otomobilleri gibi bu teknoloji bize 30 yıl daha gelmezdi. İhaleye 117 milyon avroya aldık. Norveçli firma, rakip olduğumuz için 150 milyon avroya düştü, yoksa 200 milyon avroya alacaklardı. Biz artık bu gemileri Türkiye’ye satmakla bir şey elde edemeyiz. Hedefimiz Avrupa’ya bu gemileri satmak. Rakiplerimiz belli, Avrupa’da bir-iki tersane. İkinci hedefimiz mega yatlar en önemlisi de askeri projeler.”
Gemi İnşa
ğimiz çok iyi derecede. İhaleye girdik ve kazandık. Karbon kompozit için iyi bir ekip oluşturduk. Avrupa’da dolaştığımda teknoloji ve kapasite olarak bu büyüklükte karbon kompozit malzemeden gemi üreten bizim ayarımızda tersane yok.” Özdemir Ataseven, tersanelerine dünyanın pek çok yerinden araştırmacıların da alaka gösterdiğini belirterek, “Son olarak Belçika’dan bir üniversite grubu geldi. Knowhow bölümümüz de herkese tersanemizi açıyoruz” ifadelerini kullandı.
MART - NİSAN 41
Araç kiralama şirketi Intercity, şimdi de denize açılıyor INTERCİTY’nin patronu Vural Ak, deniz taşımacılığına girmeye hazırlandıklarını açıklayarak dünyanın en ilginç gemilerinden `Susitna` adlı gemiyi almak için görüşmelere başladıklarını söyledi.78 milyon dolara alınacağı tahmin edilen Susitna için firma özel bir ekip yollamış. Alaska'ya giden ekip, 20 bin dolar vererek, geminin test sürüşüne katılmış. Aldığı ödüllerle dünyanın en ilginç deniz taşıtlarından biri olarak gösterilen Susitna, tasarımıyla dikkat çekiyor.Susitna, 59 metre uzunluğuyla öne çıkıyor. 2010'da denize indirilen gemi, 129 yolcu, 20 araç ve bir traktör römorku taşıma kapasitesine sahip.
Kısa Kısa
Başarıları Türk kaptanlara ilgiyi artırdı
42 MART - NİSAN
İSTANBUL Teknik Üniversitesi Denizcilik Fakültesi mezunları, deniz taşımacılığı yapan uluslararası şirketlerin yakın takibine girdi. Denizcilik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nil Güler, "Uluslararası denizcilik camiasında görev alan öğrencilerimiz sayesinde ülkemizin gururu haline geldik. Yabancı firmalar buraya gelerek, öğrencilerimizi yakın takibe alıyor ve mezun olduktan sonra onları kendi bünyelerine katmanın çabasını veriyor" dedi. Mezun verdikleri öğrencilerin uluslararası denizcilik camiasında önemli görevler üstlenmesinin mutluluğunu yaşadıklarını belirten Güler, "Uluslararası denizcilik camiasında görev alan öğrencilerimiz sayesinde ülkemizin gururu haline geldik. Bizim asıl işimiz gemi adamı yetiştirmek. Kaliteyi üst seviyede tuttuğumuz için bugün uluslararası arenada söz sahibi olduk. Buradan mezun olan öğrenciler, dünyanın tanınmış en iyi filolarında görev alıyor. Özelikle bazı firmalar buraya gelerek öğrencilerimizi yakın takibe alıyor" şeklinde konuştu.
Kırım -Türkiye arası gemi seferleri nisanda başlıyor
KIRIM Turizm Bakan Yardımcısı Olga Burova, Karadeniz kıyısında yer alan sahil şehri Yalta ile İstanbul arasındaki yolcu gemisi seferlerinin Nisan ayından itibaren tekrar başlayacağını açıkladı.Kırım Tatil ve Turizm Bakanlığı, Nisan ayında Kırım ile Türkiye arasında düzenli gemi seferleri yapılacağını duyurdu. Kırım Turizm Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, “Adriana” adlı geminin yapacağı Yalta-İstanbul-Yalta seferleri tarifesinin hazırlandığı belirtildi.Açıklamada, “Gemi, Kırım limanından Cumartesi günleri saat 21.00’da hareket edecek. İstanbul’a ise Pazartesi günleri saat 8.00’da ulaşacak. 3 gün İstanbul limanında durduktan sonra Perşembe günleri saat 12.00’da geri dönecek. Yalta’ya Cuma günleri saat 18.00’da ulaşması planlanıyor. Tarifede değişiklikler olabilir” denildi.
Van Gölü Tatvan sahiline marina yapılacak
Dosya
VAN Gölü kıyısındaki Tatvan ilçe sahiline marina yapılması planlanıyor. Tatvan Kaymakamlığından yapılan açıklamada, Van Gölü sahil şeridinde marina yapmayı planladıklarını söyledi. Marina için ön inceleme ve etüt çalışmalarının yürütüldüğü ifade edilen açıklamada: "Marina için bu yıl proje tamamlandıktan sonra, ihaleye çıkılmasını bekliyoruz. Bu deniz ve su turizmi anlamında bize katkı sağlayacak. Tekne, yelken ve farklı deniz aracı almak isteyenler, bu araçlarını rahatlıkla marinada muhafaza edebilecek. Adilcevaz ilçemizde Su-Kay Projesi tamamlanarak faaliyete girdi. Bunun da turizme canlılık katacağına inanıyoruz" denildi.
OCAK - ŞUBAT 43
Hayatta “olmaz”,
DHL’de ise “olmadı” diye bir şey yok!
Proje Kargo
Yeri geldiğinde 1 gram vidanın bin tonluk parçadan daha elzem bir şekilde taşındığı sektörde işi önce en ince ayrıntısına kadar tasarlıyor DHL. Sonra cebine hayatta olmaz diye bir şey yoktur diyerek B ve C planlarını koyuyor. Öyle ya yeri geliyor çoğumuzun haritada nerede olduğunu bulmakta zorlanacağı bir noktaya yük taşıyor. Sonra işin operasyon kısmına geçiyor. Burada ise uzman ekibiyle pro-aktif çalışma yöntemini devreye sokuyor. Ve sonuçta DHL Türkiye Endüstriyel Projeler Müdürü Güney Gök’ün tabiriyle “terzi hassasiyeti” ile yaptıkları iş, müşterilerin beğenisini ve gereksinimlerini karşılıyor, onları mutlu ediyor…
44 MART - NİSAN
DHL Türkiye Endüstriyel Projeler Müdürü Güney Gök
DHL’nin proje taşımacılığındaki hizmet anlayışı nasıl? DHL Global Forwarding bünyesinde yer alan “Endüstriyel Projeler Departmanı” müşterilerimizin proje taşımacılığı alanındaki ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuştur. Tüm taşımalar “Freight Forwarder” mantalitesi ile yapılmaktadır. Butik hizmet anlayışı ile çalışan departmanımız başta enerji yatırımları olmak üzere, petrol&doğalgaz, inşaat, maden, otomotiv, savunma sanayi gibi sektörlerde anahtar teslim proje lojistiği hizmeti sunmaktadır. Yaygın network ağı ve güçlü DHL ofisleri ile birlikte dünya üzerinde bölge ayırt etmeksizin taşıma yapabilmekteyiz. Türkiye içerisindeki projelerde taşıma hizmeti sunabildiğimiz gibi komşu ülkelerdeki yatırımlar doğrultusunda da taşımalar yapabiliyoruz. Yaptığımız proje taşımalarında birden fazla taşıma metodunu entegre olarak kullanabilme yeteneğine sahibiz. Pro-aktif operasyon anlayışımız ile birlikte taşıma modlarının birbirine temas ettiği noktalarda, uzman ekiplerimiz işin başında süpervizör-
Planlama sürecini nasıl yürütüyorsunuz? Proje taşımacılığına konu bir yükün talebi müşterimizden bize ulaştıktan sonra öncelikle kendi içimizde taşımanın en uygun yöntem ve en uygun maliyet ile transit süreyi de göz önünde alarak nasıl yapılacağını planlıyoruz ve birbirinden farklı taşıma alternatifleri oluşturuyoruz. Yani işin önce kağıt üstünde projesini çiziyoruz. Yapmış olduğumuz bu plan doğrultusunda belirlediğimiz taşıma modları için uygun ekipman tedarikçileri belirliyoruz. Bu belirleme sırasında maliyet, ekipman durumu ve kalitesi, servis şartları, iş güvenliği ve çevresel faktörler bir arada değerlendiriliyor. Seçeceğimiz yöntemin sürdürülebilir olması da çok önemli çünkü müşterilerimiz bizim onlara sunacağımız bu çözümler doğrultusunda yatırımla-
rını şekillendirebiliyorlar. Taşıma yöntemleri belirlendikten sonra modlar arasındaki boşlukların nasıl doldurulacağı planlanıyor. Bazen ağır ve gabari dışı bir yükü tren yolu ile bir limana getirip bu limandan gemiye yükledikten sonra başka bir limandan tahliye edip özel karayolu araçları ile birlikte farklı bir noktaya taşımamız hatta bu noktada yükün indirilmesi için tahliye hizmeti sunmamızda gerekebiliyor. Her taşıma modunun kendine has operasyonel özellikleri var, zamanlama çok önemli, doğru ekipmanla işi sürdürmek işin olmazsa olmazı, işi yaparken mutlaka cebimizde B ve C planları olmalı, her an kontrolümüzde olmayan bir sebepten ötürü planımızı değiştirmemiz gerekebilir. Tüm bu saydıklarımı kendi içimizde “terzi hassasiyeti” olarak adlandırıyoruz. İşin sonunda ortaya çıkaracağımız elbise tüm yönleri ile müşterilerimizin beğenisini ve gereksinimlerini karşılamalı, onları mutlu etmeli. Tüm bu saydıklarım planlama aşamasında yaşananlar, müşterimizin teyidine istinaden işin operasyonuna geçtiğimiz zaman pro-aktif çalışma yöntemimiz dev-
reye giriyor ve uzman ekibimizin gözetmenliğinde yükler istenilen noktaya arzu edilen sürede kusursuz bir şekilde taşınıyor.
Potansiyel müşteriler DHL’den ayrıca nasıl faydalanabilirler? Özellikle komşu ülkelerdeki yatırımlardaki gümrük mevzuatındaki değişiklikleri yakından takip ediyoruz ve müşterilerimize bu bilgileri fizibilite aşamasında sunabiliyoruz. Bir yatırım için projeleme ve bütçeleme döneminde bizden faydalı bilgiler alınabilir ve fizibilite çalışmalarına bizi erken dahil etmeleri faydalı olabilir. Bu noktada sormak isteriz proje taşımacılığını diğer taşımacılık türlerinden ayıran ayrıntılar nelerdir? Proje taşımacılığını ihtiyaçlar belirliyor. Bazen yeri geliyor 1 gram vidanın 1.000 tonluk bir parçadan daha elzem bir şekilde taşınması gerekebiliyor. Bu taşıma şekli standartların dışında çünkü
Proje Kargo
lük hizmeti sunarak, oluşabilecek problemlere önceden müdahale edebilmektedir, böylelikle kapıdan kapıya taşımalardaki sorunları bertaraf ederek zaman kaybını da müşterilerimizin lehine olacak şekilde önlemiş oluyoruz.
Yaygın network ağı ve güçlü DHL ofisleri ile birlikte dünya üzerinde bölge ayırt etmeksizin taşıma yapabilmekteyiz
MART - NİSAN 45
Proje Kargo 46 MART - NİSAN
Bazen yeri geliyor 1 gram vidanın 1.000 tonluk bir parçadan daha elzem bir şekilde taşınması gerekebiliyor
taşınan yükler hem ölçüleri hem değerleri hem de stratejik önemleri itibari ile diğer yüklerden farklılar. Tarifeli taşımacılık alternatiflerinde çok fazla değiştirebileceğiniz bir şey yok, geminin ya da uçağın ne zaman hareket edeceği, ne zaman varacağı, ne kadar sürede gideceği kısmen biliniyor. Taşıma güzergahı da herhangi bir sürprize açık değil ama proje taşımacılığında taşınan malın gittiği yere belki de ilk defa siz götürüyorsunuz. Geçtiğimiz yıllarda yaptığımız rüzgar türbini taşımalarında türbinlerin kurulduğu sahalar genelde yerleşim merkezinden yüksekte, şehir yaşamının olmadığı noktalarda idi. Bu taşımaları yapmadan önce taşıyacağımız güzergahı etüt ederek güzergah üzerindeki olumsuzlukları önceden tespit ettik ve güzergah üzerindeki engelleri bertaraf edebilmek için bazı mühendislik çalışmalarına ihtiyaç duyduk.
Türkiye’deki proje taşımacılı- timli hem tecrübeli personel açığı ğını nasıl değerlendiriyorsunuz? azalıyor. Yavaş ilerlese de altyapı Benim değerlendirebileceğim yatırımları yapılıyor; tren yolları sürede tabi ki bazı değişmeler ve ve limanların modernizasyonu söz gelişmeler oldu. Öncelikle eski konusu. yıllara göre proje taşımacılığının bilinirliği şuanda daha fazla. Bizim Son olarak sizce sektörün geligibi çok uluslu şirketler artık daha şimi için atılması gereken adımfazla işin içerisinde, çünkü bu işte lar nelerdir? en çok desteği network ofisleriBence öncelikle altyapı sorunu nizden görmeniz gerekiyor. Bu halledilmeli. Tren yolu sebeple de müşterilerin daha aktif olarak Her tercihi oluyorlar. kullanılabilmeli. Yeri geliyor hataşıma Devlet limanlaritada yerini modunun kendine has rındaki ekipbulmakta operasyonel özellikleri var, manlar ve zorlandızamanlama çok önemli, doğru depo sahalağınız bir ekipmanla işi sürdürmek işin rı moderninoktaya çok değerli ze edilmeli. olmazsa olmazı, işi yaparken ve taşıması Karayollar ı mutlaka cebimizde B ve zahmetli bir ile ilgili yapılC planları yükü teslim ması gerekenler olmalı etmeniz gerekevar. Kabotaj kuralbiliyor. Ekipmanlar ları doğrultusunda yurt eskiye göre daha güçlü ve içi deniz taşıması daha aktif oladaha yeni. Denizcilik ve lojistik farak kullanılmalı. Genç ve eğitimli kültelerinden mezun olan insanlar çalışan sayısında ihtiyacı karşılayabu alanı tercih ediyor ve hem eğicak düzeyde artış olmalı.
Rรถportaj OCAK - ล UBAT 47
“Fark; iş yapmakla işi
Proje Kargo
doğru yapmak arasında”
48 MART - NİSAN
Supramar Genel Müdürü Bahadır Tonguç
Endüstriyel proje taşımacılığında Coli Grubu ile ortak olarak Coli Project Cargo (CPC) İstanbul’u kuran Supramar Genel Müdürü Bahadır Tonguç ile sektörün dünü, bugünü ve yarınlarını masaya yatırdık. Gördük ki Tonguç’un deyimiyle belki “binlerce fırın ekmek yiyecek ama bize de ekmek yedirtecek” bir sektör endüstriyel proje taşımacılığı. Geleceği “parlak” ama kuralların “layıkıyla” oynanması gereken bir piyasa aynı zamanda… Supramar’ın endüstriyel proje taşımacılığına adım atması nasıl oldu? Supramar’ı kurmadan evvel de yoğun olarak endüstriyel proje taşımacılığı ile uğraşıyordum. Dolayısıyla yoğun kuru yük faaliyetlerimizin yanında, tanker, off-shore ve proje taşımacılığı daima mevcut olmuştur. Supramar olarak yatay ve dikey genişleme üzerine bazı stratejiler geliştirdik dolayısıyla proje taşımacılığına daha da fazla önem vermeye başladık. Bu alanda zaman içerisinde bazı yatırımlarımız ve iştiraklerimiz oldu. Hem kendimizi çok geliştirdik hem iş
hacmimizi yükselttik. Biz sektörde gördüğümüz boşluğu değerlendirerek, tecrübesiyle 40 yılı deviren Alman Coli Grubuyla bir ortaklık yaparak Coli Project Cargo (CPC) İstanbul’u kurduk. İstanbul ofisi sadece Türkiye değil, komşu ülkeleri de kapsayan geniş bir alanı temsil ediyor. Coli Group Avrupa ve Uzakdoğu’da çok güçlü bir firma, ağır donanımlı (2x180 ton swl) MPP gemiler ile hat taşımacılığı yapmakta. Biz dedik ki, Marmara’dan Hazar Denizine, BDT ülkelerine zaten taşıyoruz, yükleri çıkış limanlarından alıp
aktarmasını da biz yapalım ve kapıdan kapıya hizmet verelim. Müşterinin tek muhatabı olsun. Bu konuya özellikle değinmek istiyorum çünkü bu alanda projesi çizilmiş, belirlenmiş işlerimiz 2015, 2016, 2017 diye devam edecek. Bizim yaptığımız işin farklı bir yanı da, iş yapmaya başladığımızda işimizin büyük bir bölümü bitmiş oluyor; hesabının, kitabının, kontratının çok daha öncesinden yapılmış, imzalanmış olması gerekiyor. Tekliflerimizi aylar öncesinden vermiş, şartları aylar öncesinden konuşmuş oluyoruz. Bu yüzden doğru zamanlama, pozisyon alma çok önemli. Büyük çaplı projeler başladıktan sonraki safhalarda işin içerisine dahil olabilmek oldukça zor. Bu alanda göz bebeği olan bölgeleriniz neler? Endüstriyel proje taşımacılığında odaklandığımız bölgeler; öncelikli olarak Uzakdoğu, Ortadoğu ve BDT Ülkeleri. Coğrafyamıza yakın olması, dil kolaylığı, oradaki tüccarlarla kolay ticaret yapabiliyor olmamız öncelikli sebeplerimiz. Bunların yanında kömür, gübre, demir-çelik gibi kuru yükler de dahil olmak üzere, şirketlerimiz tüm denizlerde hizmet veriyor. Endüstriyel proje taşımacılığında ülkemiz durumunu nasıl değerlendirirsiniz? Ana endüstriler ile beslenen rotalarda daimi bir trafik mevcut. Özellikle Ortadoğu’ya hem Atlantik hem de Pasifik hatlarında taşıma yapılıyor. Onlarca proje var ki bunların bazıları devam ediyor, bir kısmı da 2016, 2017 ve takip eden senelerde başlayacak. Meksika Körfezi bizim için çok önemli bir bölge bu nedenle Houston ofisimizi biraz güçlendirmeye çalışıyo-
Geçmişe kıyasla değerlendirdiğimizde nasıl bir tablo ortaya çıkıyor? Endüstriyel proje taşımacılığında rekabetin gün geçtikçe arttığını söyleyebilirim. Piyasa daraldığında büyük oyuncular iş kaçırmak istemiyorlar. Şimdi piyasada şöyle bir durum da var; sektörde pek çok firma “endüstriyel proje taşımacılığı” departmanı kurmuş olsa dahi iş yapmakla işi doğru yapmak arasındaki farkı gözden kaçırmamak gerekli. Bu iş öyle sanıldığı kadar basit bir iş değil. Konu hakkında bilgi birikimin, nitelikli personelin, finansman gücünün olması şart. Bunların hepsi sabit maliyet oluşturuyor ki bunu satışınıza yansıtamazsınız. Kendi ülkemiz için konuşuyorum, endüstriyel proje taşımacılığı için binlerce fırın ekmek yememiz gereken ama bize de ekmek yedirtecek bir sektör. Avrupa’da, Amerika’da, Uzakdoğu’da bu işin kitabı yazılmış artık. Toplum olarak “her şeyin en iyisini biz yaparız” psikolojisinden ve egolardan kurtulmamız şart. Bu işin, okuyarak, öğrenerek, bilerek yapılması gerekiyor. Bunun nedeni Türkiye’de bu işi kotarabilecek firmaların olmaması mı? Esasen öyle değil. Ülkemizde çok kaliteli lojistik firmaları var. Senelerdir bu işi layıkıyla yapan, tekniğini çok iyi bilen firmalar var. Ama bizim firmalarımız uluslararası ve çok uluslu firmaların yanında genellikle orta ölçekte kalıyorlar ve oyunun dışına itilmeye çalışılıyorlar. 20. yüzyılın en önemli ekonomi kitaplarından biri olan E.F. Schumacher’in “Small is beautiful” eserine atıfla kriz dönemlerinde ya küçük kalmayı başarabilecek ya da büyük olacaksınız. “Bilinçli ve sürdürülebilir büyüme” kavramları tam bu noktada ciddi önem kazanıyor. Hepimiz zalim bir rekabetin içerisinde is yapmaya çalışıyoruz ve fark yaratmayan gözden düşüyor. Maliyeti düşürürken kaliteyi düşürmemek kolay iş değildir. Kafa yoracaksınız, hesap yapacaksınız, denenmemişi deneyeceksiniz. Kimseye oturduğu yerden
para kazandırmazlar. Biz modern çağ muSektörde citleriyiz. Başka türlü ne Türk gördüğümüz boşluğu denizciliği ne değerlendirerek, tecrübesiyle 40 de ülkemiz yılı deviren Alman Coli Grubuyla bir adım bir ortaklık yaparak Coli İstanbul’u öteye gidekurduk ve bölge temsilciliği aldık” mez. To p l u “İş yapmakla işi doğru yapmak mumuzun arasındaki farkı gözden bir eksikliği kaçırmamak gerekli. Bu iş öyle olarak nitesanıldığı kadar basit bir iş lendirdiğim konu “birlikte çadeğil lışamamak”. Halbuki gelişmiş toplumlara baktığımızda görüyoruz ki birlikten güç doğuyor. Gemi işletmeciliği havuzları, co-loading yapan armatörler. Bunların hepsi risk yönetimi ve ölçek ekonomisinden faydalanma lüksü sağlıyor. Ama bunu başarmak için “etik” kelimesinin anlamını iyice hazmetmek gerekiyor. Biz ekip olarak bu doktrinleri senelerdir savunan insanlarız. Akreditasyonlarımız ve çalışma disiplinimiz de bunun en iyi göstergesidir. Bu konuda kesinlikle tevazu gösteremem. Coli Group ile ortaklığınıza değinelim mi? Coli, senelerdir çok uyumlu bir iş birlikteliğim olan bir firma. Birlikte oldukça değerli projelere imza attık ve geçtiğimiz sene bu birlikteliğimizi ilerletmeye karar verdik. 40’ıncı senesini kutlayan bir firmayı ülkemizde temsil etmek elbette gurur verici. CPC İstanbul olarak amacımız kendi coğrafyamızda hacmimizi genişletmek ve servislerimizi çeşitlendirmek. Yeri geldiğinde, farklı iş alanlarında hizmet veren Supramar, Coli ve Mirali firmaları bazı projelerde birlikte çalışıyorlar ve mükemmel bir sinerji yakalıyoruz. Yabancı ve çokuluslu firmaların Türkiye piyasasına giriyor olması ümit verici. Rakiplerimize kıyasla bizim önemli avantajımız, dünya çapında 17 ofisimiz olması ve tüm ofislerin birbirini destekliyor olması.
Proje Kargo
ruz. Ülkemiz transit yükler için de vazgeçilmez bir coğrafya. Bunların yanında komşu ülkelerde yeni yapılanma merkezli bir hareketlilik olacak. İnşaatlar yapılacak. Bazı bölgelerin yeniden inşa edilmesi demek, ciddi bir lojistik ihtiyacı demektir. Demirinden çimentosuna tonlarca yük taşınacak. Etrafınızda olup bitenden haberdar olup, doğru pozisyonlar almanız gerekiyor. Bilgiye ulaşmak artık kolay. Piyasada son birkaç aydır pek elle tutulur işlerin olduğunu söylemek zor. Bizim “kırıntı” dediğimiz işler var ama hızlanacağını öngörüyorum. Bizim sektörümüzde işler genellikle mühendislik, satın alma ve inşa şeklinde. Firmalar lojistik hizmet satın almayı tek bir firmaya da verebiliyorlar, birden fazla firma arasında da paylaştırabiliyorlar. Büyük lojistikçi demek, bazen hantal demek, klişe demek. Yerel veya daha küçük lojistik firmaları ise genellikle çevik fakat finansman veya ekip gücü açısından nispeten zayıf demek. Neye ihtiyacınız olduğunu iyi hesaplamanız lazım. Çok büyük firmalar standart hizmeti elbette sunarlar lakin mucizeler beklememek lazım. Zaman içinde bu tip işler orta ölçekli firmalara da verilmeye başlandı. Bunun da avantajı vardı; maliyet, yerli firma, patronla direkt muhatap olabilme gibi. Bu noktadan sonra sektördeki oyunun kuralları değişti. Orta ve küçük ölçeğin finansman gücünü, personel sayısını çok fazla sorgulayamazsınız, bazı şeyleri göze alarak işe girersiniz. Orta ölçeklilerin yaptıkları hataların cezası yine orta ölçekli firmalara kesildi. Kurunun yanında yaş da yandı. Müşteriler tövbe edip kısmen en büyüklere döndüler. Özetle, orta ölçeğin iyi kazandığı dönem geride kaldı. Bizim ana stratejimiz daha da fazla şeffaflık. Kazancımız üç aşağı beş yukarı ortada. Faaliyetlerimizin büyük bir bölümü uzun zamandır çalıştığımız arkadaşlarımız ve dostlarımız. Zaman geliyor onlar da dostlarına referans gösteriyorlar bizi. Prensiplerimize saygı göstermeyen şirketlerle hiçbir zaman çalışmadık ve milyon dolar kazandıracak olsalar da çalışmayız.
MART - NİSAN 49
Tarık İlter Lyonel A.Makzume Şirketler Grubu
Makale
T
50 MART - NİSAN
ürkiye’yi ithalat - ihracat hacmi ve transit aktarma limanı olması açılarından ele aldığımızda, otomobilden iş makinesine kadar, geniş bir tekerlekli araç yelpazesi için önemli bir hareket alanıdır. Paletli iş makinelerini ve çekilerek sevk edilen dorseleri de göz önünde bulundurduğumuzda, kendi kendine veya çekilerek yürür kargo ifadesini kullanmamız daha doğru olacaktır. Büyük üretim hacmine sahip üreticilerin, Türkiye’de, ağırlık olarak ihracata yönelik üretim yapmaları, Türkiye’nin önemli bir tüketici olması ve konumu gereği, kendi kendine ve ya çekilerek yürür kargoların komşu ülkelere aktarma noktası olması; haliyle, Türkiye’yi önemli ve büyük bir RORO gemisi uğrak limanına dönüştürmüştür. Bu ve benzeri yüklerin neredeyse tamamı, RORO gemileri ile taşınmaktadırlar. Sadece global RORO hatlarını göz önünde bulundurduğumuzda, yaklaşık 12 büyük RORO hattı Türkiye limanlarına düzenli uğrak yapmaktadır. Bu hatların ayda ortalama iki sefer yaptığını göz önünde bulundurabiliriz. Dünyanın pek çok limanı ile ticari bağlantı kurma şansı elde edilebilecek, böylesine büyük bir ticari gemi filosunu, ana konusu olan, kendi kendine ve ya çekilerek yürür kargoların sevki-
Proje yüklerinin RORO gemileri ile taşınması
yatlarında kullanmanın yanı sıra, proje yükleri için de kullanmak, proje taşıması ile ilgili firmalar için büyük bir potansiyeldir. Öteden beri, RORO gemileri, statik proje yüklerinin taşınmasında kullanılan alternatif bir taşıma seçeneğidir. Fakat proje lojistiği firmalarının, bu alternatife dikkatlerinin daha fazla çekilmesi, 2008 dünya ekonomik krizi sonrası daha etkin bir şekilde olmuştur diyebiliriz. 2008 ekonomik krizi, RORO gemilerinin, sabit proje yüklerinin sevkiyatında da çok önemli bir taşıma aracı olabileceği düşüncesinin, proje yükü taşıyan firmalar tarafından etkin bir şekilde kabul görmesinde önemli bir etken olmuştur. Aslında, bu aşamada talep biraz da armatör kanadından geldi dersek yanlış söylemiş olmayız. Krize kadar kurulmuş olan sistem, dünya genelinde araç taşıması arzını karşılayabilecek sayıda RORO gemisinin, ticari rotalar üzerinde seyir etmesi üzerineydi. Fakat kriz ile birlikte yaşanan hızlı düşüş, dolu gelip dolu giden RORO gemilerinin çok daha az yük ile seyretmelerine sebep olmuştur. Böylelikle ticari kaybı azaltabilmek için RORO armatörleri, tekerlekli kargolara göre daha detaylı operasyon gerektiren proje yüklerinin taşınmasına da sıcak bakmaya başlamışlar ve bizzat servislerini,
proje lojistiği firmalarına ve direk yük sahiplerine pazarlama yolunu seçmişlerdir. O zamana kadar, break bulk gemilerle part kargo bazında yükleme seçeneğini öncelikli olarak değerlendiren yük sahipleri ve proje lojistik firmaları, çok daha avantajlı navlunlarla sunulan bu servisi, hızla benimseyip önemli bir alternatif haline getirmişlerdir. RORO gemileri ile proje yükü taşınması icin en önemli ekipman RORO gemilerine ait alçak dorselerdir (roll treyler). Bu roll treylerler, konteynerlerde olduğu gibi standart ölçülere sahiptirler. Proje yükleri, roll treyler üzerine yüklenip sabitlenir ve gemiye çekilerek yüklenir. Ayrıca, bazı proje yükleri, belli tonaja kadar forkliftler ile elleçlenip roll treyler yardımı olmadan da gemiye yüklenebilmektedirler. Elbette ki RORO gemisinin iç güverte yapısı, rampa kapasitesi ve kapı giriş yüksekliği ayrıca roll treylerlerin taşıma kapasitesi gibi etkenleri göz önünde bulundurduğumuzda, RORO gemileri her türlü proje yükünün taşınması için elverişli değildir. Kafamızda daha net bir resim oluşturabilmek adına, yaklaşık rakamlarla bildirecek olursak, RORO gemilerinde, 120 tona, 25m uzunluğa, 4,60m yüksekliğe ve 4,5m genişliğe kadar tek
şartları doğrultusunda sabitleme işlemleri tamamlanmış olmalıdır. Ayni şekilde ithalat gelen roll treyler üstü yüklerin gemiden tahliye edildikten sonra hızlı bir şekilde roll treylerden boşaltılıp, roll treylerin boşa çıkarılması armatörler için oldukça önemlidir. Proje lojistiği firması bu asgari şartları yerine getirdiğinde, bu taşıma şeklini etkin bir şekilde kullanma şansı yakalayacaktır. Bununla birlikte proje yükü, armatör için de oldukça kazançlı bir yük olacaktır. RORO armatörleri, proje yüklerini, tekerlekli yüklere göre daha karlı navlunlarla elleçlemektedirler. Belli tonaj ve ölçülere kadar proje yükleri için rekabetçi navlun yakalama şansı sağlayan RORO gemileri ile proje yükü taşınması seçeneği, proje yükü taşıyan lojistik firmaları ve gerçek alıcı/yükleyici-
ler için önemli bir alternatif taşıma seçeneği ve armatörler için de karlı bir taşıma şeklidir. Ayrıca değeri yüksek kargoların, hasar riskinin düşük olması ve break-bulk taşımalarına nazaran transit sürenin güvenilirliği, bu taşıma şekli için avantaj yaratan diğer unsurlardır. Proje yüklerinin RORO gemileri ile taşınması seçeneği, her gecen gün bilinirliği ve elleçlenen yük miktarı artan bir taşıma şekli olmuştur. Yakın gelecekte, bu artışın devam edeceğini ve RORO armatörlerin proje yükü konusunda da gelişim yaşayacaklarını düşünmek, uzak bir ihtimali akla getirmek değildir. Bu artış, gelecekte, RORO gemilerinin dizaynlarında dahi yeni yaklaşımları beraberinde getirebilir.
Makale
parça sabit proje yükleri, roll treyler üstü taşınabilir. Proje lojistiği hizmeti veren bir firma için, detaylı gemi programlarına rahatlıkla ulaşabilecekleri, dünyanın pek çok limanı için hizmet verebilecek böyle bir taşıyıcı potansiyeli, büyük bir avantajdır. RORO gemileri liman operasyonları kısa süren gemilerdir. RORO armatörleri, gemiye yüklenmeye hazır halde roll treyler üstüne sabitlenmiş yükün, gemiye çekilerek yüklenmesi ve gemiden boşaltılmasından sorumludurlar. Bu yüzden armatörün en büyük beklentisi, gemi limana vardığında, yükleyeceği tüm yüklerin, yüklemeye hazır olmasıdır. RORO gemisine yüklenmeyi planlanan proje yükleri gemi gelmeden önce liman girişleri tamamlanmış, roll treyler üzerine yüklenmiş ve armatörün
MART - NİSAN 51
Yug Logistics bir dünya şirketi olma yolunda ilerliyor Türkiye’de yerleşik bir firma olmasına rağmen dünyanın pek çok noktasındaki güçlü partner ve acente ağlarıyla bir dünya şirketi olma yolunda ilerleyen Yug Logistics, proje taşımacılığında iddialı iddialı bir firma.
T Proje Kargo
Yug Logistics Ve Uluslararası Taşımacılık A.Ş Pazarlama Müdürü Tolga İlki
52 MART - NİSAN
ürkiye merkezli, hava, deniz, kara ve proje gemi taşımacılığı işlemlerinde uzmanlaşmış intermodal taşıma yapan bir lojistik firması olan Yug Logistics ve Uluslararası Taşımacılık A.Ş., farklı ülkelerde yer alan Nizh Yug Chemical (Türkiye), Tatex (Rusya Federasyonu, Türkiye), Nizh Yug Co. (İsviçre, İtalya), Tataristan Ticaret Merkezi (Türkiye, Rusya Federasyonu), Nizh Yug Dış Ticaret (Bulgaristan) benzeri şirketleri aracılığı ile küresel anlamda ticari faaliyet gösteren kurumsal bir ailenin üyesi olan uluslararası lojistik, sevkiyat ve taşımacılık hizmetleri sunan bir şirket. Yug Logistics Ve Uluslararası Taşımacılık A.Ş Pazarlama Müdürü Tolga İlki, Novorossiysk, St.Petersburg, Batevo, Türkiye bölgelerinde depo anlaşmalarımız bulduğunu ve uluslararası karayolu taşımacılığında C2 Belgesine sahip olduklarını belirterek, öz mal araç filoları ve güçlü tedarikçi bağlantılarıyla özellikle Rusya ve Kazakistan Bölgelerinde kara yolu taşımacılığında iddialı bir noktada olduklarını ifade etti. 2014 senesi itibariyle de Yug Logistics olarak gemi proje taşımaları üzerinde ciddi bir yoğunlaşma yaşadıklarını belirten Tolga İlki, “Yug Logistics olarak işimizi sadece kara, deniz, hava taşımacılığı olarak görmüyoruz. Biz yürüttüğümüz tüm projelerde multimodal taşımacılığın tüm olanaklarını sonuna kadar kullanarak müşterilerimizin ihtiyaçlarını karşılayacak hizmet vermeyi hedef alarak çalışmalarımızı gerçekleştiriyoruz. Güvenilir tedarikçi ağlarımızla beraber vagon taşımaları, depo ve antrepo, yurt içi ve yurt dışı full ve parsiyel kara yolu taşımaları, full ve parsiyel proje gemisi taşımaları, lashing hizmetleri, her türlü likit proje taşımaları, flexy tank ve ISO tank organizasyonları, hava yolu taşımaları gibi pek çok değişik alternatifleri doğru ve zamanında kullanma konusunda ekibimizin ciddi bilgi ve becerileri mevcut. Lojistik Sektöründe, en önemli noktalardan biri, tecrübeli ve profesyonel iş gücüdür” şeklinde konuştu. Türkiye lojistik ve proje taşımacılığı konusunda
Türkiye Asya ile Avrupa arasında bir köprü olmasına rağmen halen pek çok noktada eksiklikleri olduğunu vurgulayan Tolga İlki, “Limanlarımızın proje taşımalarına uygunluğu her geçen gün olumlu olarak gelişse de, halen Asya ve Avrupa arasında bir köprü olma yönünde alınacak daha çok yol var. Limanlarımıza daha fazla yatırım yapılmalıdır. Ülkemizin büyük projeler ile ilgili olarak en büyük eksikliği demir yollarımızın yük taşıma konusunda nerdeyse hiç kullanılamıyor olmasıdır. Özellikle Avrupa ve Rusya/CIS Ülkeleri bu yönde çok ciddi ileri bir noktadadırlar. Bu ülkelerde, limanların demiryolu bağlantılarının olmasından daha da önemli olarak, ülkelerinde bulunan büyük fabrika kompleksleri içinde kendi yük indirme/bindirme istasyonlarının olduğudur. Böylece on binlerce tonluk mallar, blok tren ve katarlar ile çok kısa bir süre zarfında kara yoluna ihtiyaç duymadan çok hızlı ve ucuz şekilde limanlara yada limanlardan aktarılmaktadır. Böyle-
ce yollardaki kamyon trafikleri de azalmakta, kaza oranları da düşmektedir” dedi. Tolga ilki, “Demir yollarımızın uluslararası bağlantılarının da uygunluğu sağlanarak, uluslararası ticarette de demiryolunu daha fazla kullanabilme olanağı yaratılması ülkemizin proje taşımacılığı konusunda önünü açacaktır. Özellikle İran, Rusya ve Türk Cumhuriyetleri hatta Hindistan’a kadar uzanan yolu çok iyi değerlendirmek gerekir. Bugün pek çok limanımızın demir yolu bağlantısının hiç olmaması bile bu konuda çok büyük bir eksikliktir. Bunun düzeltilmesi yönünde de ciddi adımlar maalesef atılmamaktadır. Özellikle son dönemde transit mallar ile ilgili getirilen gümrük mevzuat değişiklikleri de, antrepoları sıkıntıya sokmakta ve bu da transit taşımacılık / proje taşımacılığı konusunda ülkemizin elini zayıflatan sorunlardan biri olarak karşımıza çıkmıştır” şeklinde konuştu.
Proje Kargo
son yıllarda çok gelişmiş bir noktaya geldiğini anlatan İlki, “Özellikle limanlarımızın bu konuda kendilerini geliştirdiklerini görmek mutluluk verici. Artık çok ciddi hacimli projeler bile Türkiye’de aktarılarak üçüncü ülkelere taşımaları organize edilebilmektedir. Fakat halen pek çok Avrupa limanını düşünecek olursak bu konuda alınacak daha çok yol olduğunu söyleyebiliriz. Proje taşımacılığı alanında pek çok yerli ve yabancı ortaklı global firma ülkemizde hizmet vermekte. Fakat iyi servis veren firmaların yanında mutlaka çürükler de olduğundan, müşterilerin çalıştıkları firma seçimlerinde çok dikkatli olmaları gerekmektedir. Yug Logistics olarak Türkiye’de yerleşik bir firma olmamıza rağmen dünyanın pek çok noktasındaki güçlü partner ve acente ağlarımızla bir dünya şirketi olma yolunda ilerliyoruz. Proje taşımacılığında iddialı olmayı hedefleyen bir firma, mutlaka kendini aşarak hedefine tüm dünyayı oturtmalıdır” ifadesinde bulundu.
MART - NİSAN 53
Kızıldeniz ile Ölü Deniz arasına boru hattı inşa ediliyor ÜRDÜN ve İsrail, Kızıldeniz'den Ölü Deniz'e su taşınmasını amaçlayan 900 milyon dolar bütçeli boru hattı anlaşması imzaladı. Ürdün Su ve Sulama Bakanlığı Sözcüsü Ömer Selame, yaptığı açıklamada, yaklaşık 900 milyon dolara mal olacak deniz suyunu arıtma projesi ve Kızıldeniz-Ölü Deniz boru hattı projesinin finansmanının, ABD ile Dünya Bankası'nın da aralarında bulunduğu bağışçı kurumlar ve ülkeler tarafından karşılanacağını ifade etti.
Kısa Kısa
Serin Treyler konteyner işine giriyor TREYLER üreticileri içinde önemli bir yere sahip olan Serin Treyler, 2014 yılını da sektörün ikincisi olarak tamamlama başarısını gösterdi. Pazar payını artırma konusunda seri üretim bantlarına lowbed ve konteyner taşıyıcıların üretimini ilave etti. Proje olarak müşterilerinden gelen konteyner taleplerini karşılayan Serin üretim tesisleri seri olarak üretim hattını yenileyerek, konteyner taşıyıcı grubunda Serin ve MRM markası ile 7 farklı modelde üretime başladı.
54 MART - NİSAN
Koylarımızın yüzde 25'ini kaybettik MUĞLA'nın Marmaris ve Fethiye arasındaki deniz turizm güzergahlarının, koylarda yaşanan kontrolsüz yapılaşma nedeniyle kaybolmaya başladığı iddia edildi. Deniz Ticaret odası 38 No’lu Yatçılık Komite Başkanı Tunç
Kutluoğlu son 20 yılda koyların yüzde 25'inin kaybedildiğini açıkladı. Muğla bölgesinde çoğunlukla korunaklı koylar bulunduğunu hatırlatan Kutluoğlu, buna rağmen koylarda ciddi kaybedilme korkusu bulunduğunu
açıkladı. Önceden turizmcilerin Kuşadası-Bodrum diye bir rotası olduğunu ve burada mavi tur yapıldığını belirten Kutluoğlu, "Koyların hepsi yapılaştı. Tesisler yapıldı ve böyle bir rotamız kalmadı” şeklinde konuştu.
Yıldırım Holding Fildişi Sahili’ni gözüne kestirdi
Yıldırım Holding Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Yıldırım
DENİZCİLİK sektöründeki yatırımları ile adından söz ettiren Yıldırım Holding yeni yatırımları için Afrika`nın bakir ülkesi Fildişi Sahili’ni gözüne kestirdi.Afrika pazarında önemli fırsat gören Yıldırım Holding, ülkede ulaşım yatırımı yapmaya karar verdi. Yıldırım Holding, Fildişi Sahilinin ünlü şirketlerinden SnedaiGroup ile işbirliği yaparak, 7 milyona yakın kişinin yaşadığı en büyük kenti Abidjan’da deniz otobüsü işletmeciliğine göz dikti.Bu planlama için iki şirketin yöneticisi, Yıldırım Holding’in Yönetim Kurulu Başkanı Yüksel Yıldırım ile SnedaiGroup’un sahibi Bictogo Adama, RainbowFerryLines alı firmayı kurdular. Ülkedeki ilk özel sektör deniz taşımacılığı firması olan RainbowFerryLines, ilk olarak 2015’te 45 deniz otobüsü almayı hedefliyor.
Altınova Tersaneler Bölgesi B11-12 Parsel Hersek Köyü Altınova / Yalova , Turkey T: +90 226 461 30 05 F: +90 226 461 43 41 E: marketing@cemreshipyard.com
www.cemreshipyard.com
Körfez Köprüsü'nde yeni aşamaya geçildi İSTANBUL - İzmir arasında yolculuğu 3.5 saate indirecek GebzeOrhangazi- İzmir Otoyol Projesi'nin en önemli geçiş noktası İzmit Körfez Köprüsü'nde yeni bir aşamaya geçildi.
Tabliyeleri taşıyacak ana kabloların çekimi öncesi, bu işi yapacak mühendis ve işçilerin yürüyeceği yolun kablolarının çekimi nedeniyle 6 Şubat'tan bu yana Körfez'de saat 08.00 ile 16.00 arasında gemi
trafiğine kapatılıyor. Yıl sonunda tamamlandığında dünyanın 4'üncü büyük asma köprüsü olacak Körfez Köprüsü'nde, 254 metre yüksekliğindeki kulelerin montajı yıl sonunda tamamlanmıştı.
Kısa Kısa
Lucien Arkas'a onursal doktora
56 MART - NİSAN
DOKUZ Eylül Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Füzün, Denizcilik Fakültesi'nin önerisi doğrultusunda üniversite senatosunda Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas'a 'Onursal Doktora Beratı' verilmesi kararı aldıklarını belirterek, “Dokuz Eylül Üniversitesi'nin en önemli özelliklerinden biri denizci olmasıdır. Lucien Arkas, konteyner taşımacılığında Türkiye'nin en büyük filosuna sahip. Bunun yanı sıra 7 bin 400 kişiye istihdam sağlaması, kültür, sanat ve spora yaptığı katkılar nedeniyle Dokuz Eylül Üniversitesi Senatosu tarafından Onursal Doktora unvanı verilmesi kararlaştırıldı" dedi.
Marmaray'ın batık gemileri sergilenmeye hazırlanıyor İSTANBUL Marmaray ve metro projeleri kapsamında yürütülen arkeolojik kazılar sırasında Yenikapı'da bulunan, 8 yılda araziden taşınan 37 batık geminin konservasyon işlemleri devam ediyor. İstanbul Üniversitesi (İÜ) Edebiyat Fakültesi Sualtı Kültür Kalıntılarını Koruma Anabilim Dalı Başkanı ve İÜ Yenikapı Batıkları Projesi Başkanı Doç. Dr. Ufuk Kocabaş, batık gemi kalıntıları üzerindeki bilimsel çalışmaların sürdüğünü, en eskisi yaklaşık bin 500 yaşındaki ahşap kalıntıların restorasyonunun yıllar alabileceğini anlattı. Tüm batıkların konservasyonunun yapılacağını ancak 37 geminin hepsinin sergilenmeyeceğini vurgulayarak, bazı kriterlere göre seçki yapılarak belli başlı batıkların sergileneceğini belirtti.
Endüstriyel Kontrol Ürünleri Akış kontrol, basınç ve sıcaklık izleme ve kontrol
Makale
“Uyguladığımız eğitimlerin yanı sıra, özellikle mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda faaliyet gösteren cilerinin katılımı ile gerçekleştirdiğimiz “Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik farkındalığını üst seviyede tutuyoruz. ”
MART - NİSAN • |57 MAYIS-HAZİRAN 29 |
DEVİNİM MAKİNA
Müh. ve Müm. San. ve Tic. Ltd. Şti.
Atatürk Oto Sanayi Sitesi, Ahi Evran Cad. Nazmi Akbacı İş Merkezi No: 278 34398 Maslak/İstanbul
Tel : 0 212 346 25 79 Faks : 0 212 346 25 78 info@devinimmakina.com
7 DENİZ
www.devinimmakina.com
Hem ülkemiz hem de kendi için büyük hedefleri olan Tolga Pamir’le ilgili çok şey yazılabilir; azimli, gözü kara, bıkmıyor, usanmıyor, yılmıyor… Lakin asıl yazılması gereken; bizim sporcumuz Pamir ve ilk defa Avrupa’nın en önemli yelken organizasyonları arasında olan Figaro’ya katılan ilk Türk’te… Dahası da var, uluslararası finansman alan ilk sporcumuz. Hatta bütçesinin yüzde 50’si Fransız Cap FI Groupe tarafından karşılanıyor ama diğer yüzde 50’lik kısımda yer alan bir tane bile Türk firması bulunmuyor…
Yelken
Fotoğraflar: Christophe Breschi
Biliyor musunuz, Pamir’i hala sadece Fransızlar destekliyor!
58 MART - NİSAN
Tolga Pamir
Tolga Pamir’in Figaro serüveni başladı, peki bu serüveni doğuran sebepler nelerdir? Fransa’ya yerleşme sebebimin arkasında bu açık deniz yarışları arasında denizlerin Everest’i olarak adlandırılan Vendee Globe yarışına katılma hedefi vardı. Bu hedefe giden yolda da denizcilerin geçmişlerine baktığınızda önemli solo sınıflarından bir akış söz konusu. Minitransat katılımımın ardından sıradaki kademe Figaro olarak karşımıza çıkıyor. Bu sıralama dışında da, teknik, strateji, dayanıklılık, disiplin gibi başarıyı etkileyen konularında hassaslık kazandığı bir sınıf olması
benim için önemli kriterlerinden biriydi. Çok sıkı bir çalışma programı yürüttüğünüzü biliyoruz. Bu program çerçevesinde özellikle Kaya Ropes’in size olan desteğini de biliyoruz. Bu bağlamda Türk markalarının deniz sporları ve sporcularına olan bakış açısının son yıllarda değişikliğe uğradığını söyleyebilir miyiz? Bu konudaki düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız? Doğruyu söylemek gerekirse markalardan daha çok toplumumuzun yelken sporuna ve denize karşı artan ilgilisini kolayca gözlemleyebiliyoruz. Deniz ve yelken birçok değişkeni içinde barındıran bir spor dalı. Bu sebeple kurgusunda da birçok değişken önemli bir şekilde yer alıyor; kulübünden organizasyonuna, ürettiricisinden markasına tüm birimlerin etkileri bu sporun gelişmesinde büyük önem taşıyor. Kaya Ropes ile yaptığımız çalışma direkt tüketici odaklı bir çalışmaydı. Projemiz talihsiz bir kazayla son bulmasına rağmen hala destek vermeye devam ediyorlar. Ancak dışarıdan takip edebildiğim kadarıyla markalarımız da artık bu sporun iletişimsel önemini algılamaya başladı. Ancak projemde de olduğu gibi uzun süreli kurgularda iletişimcilerin bu sporu nasıl kullanabileceklerini bilmemesi yatırım ve desteklerinin önünün açılmasını engelliyor diye düşünüyorum. Aslında motivasyonunuzu bozmamak için hiç değinmek istemesek de anlayışınıza sığınarak
sormak istiyoruz; yakın geçmişte talihsiz iki olay atlattınız. Bunun sizin üzerinizde yarattığı etki nasıldı ve süreci nasıl atlattınız? Evet iki kaza atlattım, bu kazalardan biri tankerle çarpışmamdı. Bunlar solo açık denizciliğin taşıdığı risklerden sadece bazıları. Ne kadar birçok güvenlik eğitimini tamamlamak zorunda olsak da sonuçta tekne üzerinde yalnızsınız. Tüm problemlere tek başınıza çözüm üretmek durumundasınız. Tabi burada şans büyük faktör. Ben, geçirdiğim kazalardan ufak sıyırıklarla çıkabildiğime şükrediyorum. Ancak başıma gelenler ilk değil, son da olmayacak. Diğer taraftan elbette bir sindirme süreci olduğu kesin. Kazadan hemen sonra yarışlara dönmeye çalıştım. Ancak araya biraz zaman girdi, bu süreçte sindirmeme yardımcı oldu. Şimdi bu tecrübeleri tekrar yaşamamak üzere çok daha olgun davranacağım kesin. Tekrar Figaro’ya dönersek, Figaro’da olmak nasıl bir duygu? Yarış listelerinde açıklanan isimlere baktığınızda insan ürküyor biraz. Pontonlarda imza toplamak içşin sırada olduğunuz isimlerle aynı start çizgisinde yer alacağınızı bilmek biraz rüyadaymışım izlenimi yaratıyor. Seviye gerçekten çok yüksek ve birbirine yakın. Eşit teknelerle sadece hatayı azaltarak metreler kazanıyorsunuz denebilir. Bu, tecrübe ve tekneyi iyi tanımaktan geçiyor. Çok gizli bir formülü de yok aslında; sürekli denize çıkıp, farklı koşullarda seyir yaparak aynı manevraları tekrarlamak gerekli.
Fransızların yaptığı gibi sporu Üç aydan halka indirmeliyiz. fazla olan bu Gençlerimizin hayallerini süreç nasıldı? Tü r k i kısıtlamamalı, onların ye-Fransa hedeflerine giden yolda transferini gersonsuz inançla çekleştirdikten destek olmalı sonra Akdeniz kıyısındaki CEM Antrenman Merkezi’ne başvurumu yaptım. Bu merkezde benim gibi diğer beş sporcuyla antrenmanlara başladık. Antrenmanlarımız mart sonuna kadar devam edecek. Programımız şöyle; 15 gün antrenman bir hafta izin şeklinde. Bu dalda deneyimli kaptanların da kimi zaman bize eşlik ettiği antrenmanlarda; donanımdan elektroniğe, fiziksel hazırlıktan uykuya kadar birçok konu üzerinde çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Mart sonu tekneyi La Rochelle’ye götürerek Atlantik kıyısındaki yarışlar öncesi son hazırlıkları tamamlayacağım. Ardından aynı Formula1 gibi yarış sezonu başlayacak. Ülkemiz bir deniz ülkesi olmasına rağmen sadece yelken sporu
Yelken
Şimdi bu tecrübeleri tekrar yaşamamak üzere çok daha olgun davranacağım kesin
MART - NİSAN 59
tanımalıyız. Kısaca Fransızların yaptığı gibi sporu halka indirmeliyiz. Gençlerimizin hayallerini kısıtlamamalı, onların hedeflerine giden yolda sonsuz inançla destek olmalıyız. Elbette ki sonuçtan çok daha önemli olan bir organizasyon içerisinde yer almak, ülkemizin bayrağını dalgalandırmak ve örnek olmaktır ama bu organizasyonla ilgili Pamir’in hedefi nedir? Tolga Pamir’in hedefi, bayrağımızı ve denizciliğimizi, denizlerin Everest’i Vendee Globe’a kadar taşımak. Figaro bu hedefe hazırlıktaki etaplardan biri. Öncelik tabi ki bu yarış serilerinde yer alabilmek, yarışları tamamlayabilmek ve bu tecrübeli yarışçılar arasından kopmaya çalışmak.
Şans sizden yana olsun diyorum ve son olarak eklemek istedikleriniz varsa lütfen paylaşır mısınız? Teşekkürler. Bildiğiniz gibi bir Fransız şirket vakfı projenin yüzde 50’lik bölümüne destek vermekte. 1jour1Homme1Arbre/ 1Gun 1Insan1Agc by CAPFI Groupe. Hedef küresel ısınma, erozyon, doğal afetler gibi dünyamızı etkileyen ekosisteme katkıda bulunmak üzere bireyleri bilinçlendirmek. Böyle bir konuda uluslararası proje gerçekleştiren ilk Türküm. Hatta uluslararası finansman alan ilk Türküm. Hala yarış bütçemi tamamlamış değilim. Bu tarz iletişim projelerine destek veren markalarımızı projeye katılmaya davet ediyorum.
Yelken
değil diğer deniz sporlarında da ne yazık ki arzu edilen performansı sergilemiş değiliz. Bu portrenin içerisinde yer alan denizcimiz olarak bu konudaki düşünceleriniz nedir? Fransa gibi denizcilikte ileri noktaya gelmiş bir ülkenin bulunduğu yerdeki bir kriterinden bahsetmek istiyorum; bu sporun incelenen yeni favorisi Çin, her daldan 600’e yakın çocukla yelken sporunun başlangıcını atıyorlar. Boy, kilo, yaş kriterlerinin ardından fiziksel testler, su üzerinde denemeler derken bunu 30’lara kadar indirip gerçek çalışmalara başlıyorlar. Biz, tüm sınıflarda 30 kişiyi bir araya getirebilsek süper bir gelişme. Bence farklı yelken sınıflarının oluşmasına izin vermeliyiz. Bu sporun okullarımızda öğrencilere sunulmasına fırsat
60 MART - NİSAN
Hala yarış bütçemi tamamlamış değilim. Bu tarz iletişim projelerine destek veren markalarımızı projeye katılmaya davet ediyorum
Makale MART - NİSAN • |61 EYLÜL-EKİM 63 |
7 DENİZ
Sisar tüm yangınları 10 saniyede söndürüyor
Yan Sanayi
Sisar Mühendislik firmasının sahibi Gemi Makine Mühendisi ve Yangın Uzmanı Sabih Coşkuncu
62 MART - NİSAN
Yangın söndürme sistemlerinde Aerasol gazı kullanan Siser Mühendislik, yangın çıkan alanın ve yangının büyüklüğüne bakmaksızın, çıkan yangını 10 saniye içerisinde söndürme özelliğine sahip ürünler sunuyor.
U
zun yıllar Türk Deniz Kuvvetlerin’de görev aldıktan sonra özel sektöre geçen Gemi Makine Mühendisi ve Yangın Uzmanı Sabih Coşkuncu, Deniz Kuvvetleri’nde çalışırken yangın konusunda süre çalışmalar yapmış ve Amerika’da yangın uzmanlığı sertifikası aldıktan sonra Türkiye’ye dönerek donanmadaki görevine devam etmiş eski bir subay. Amerika’dan Türkiye’ye döndükten sonra gemi yangınları üzerine deniz kuvvetlerinde uzun süre hizmet
verdiğini söyleyen Bursa’da faaliyet gösteren Sabih Coşkuncu, “Donanmada bir çok personel yetiştirdim. Yangın üzerine bir takım çalışmalar yaptım. Sivil hayata geçtikten sonra bu çalışmalar devam etti. 2000 yılında firmamı kurmadan önce Amerikalı bir şirketin buradaki yangın sistemlerini kurdum. Kendi firmamı kurduktan sonra yangın sektörüne firma olarak resmen girmiş oldum. Türkiye bu işte gelişmekte geç kaldı. Sadece tüplü, tozlu ve sulu sitemlerle yangına müdahale ederseniz, yangından dolayı hasar oluşmamış cihazların bozulmasına sebebiyet vermiş olursunuz. O dönemde Türkiye’de yangın sistemleri çok yaygın değildi. Otomasyon sistemler yoktu. İlk otomasyon sistemlerini getiren firma olduk. Yangın algılama ve otomatik söndürme alanında ilk firmalardan biriyiz. Daha sonra yangın konusunda eğitimin çok yetersiz olduğunu gördük ve Türkiye genelinde hizmet verdik. Ürün ve hizmet işlerimizin yanında yangın eğitimi konusunda çalışmalara başladım. Bir yangın eğitim merkezi kurduk. Burada hala, hem gemi personellerine hem de kara tesislerinde görev yapan personellere yangın eğitimleri veriyoruz. Eğitim merkezimiz Bursa’da ama hem yurtiçinde hem yurtdışında birçok kurum ve kuruluşa yangın eğitim hizmeti veriyoruz. Bursa’da Türkmenistan Deniz Kuvvetleri personelinin tamamına yangın ve yara savunma eğitimlerini biz verdik. Bunun yanında çok büyük kuruluşlarının gerek kendi yerlerinde gerekse merkezimize getirerek yangın eğitimlerini veriyoruz” şeklinde konuştu. Aerosol gazının maliyet açısından karbondioksit gazlı sitemle aynı seviyede olduğu vurgulayan Coşkuncu, “Ancak o sistemle kıyaslanamayacak kadar avantajı var. Depolama yok.
Bakım süresi 15 yıl. Tüm deniz sertifikaları olan bir sistem. Bir mahallin önce hacmini alıyoruz. Hacme göre bir hesaplama yapıyoruz. Bir metreküplük yerde 100 gramlık aerosol tüpü yeterli oluyor. İki türlü çalışması var. Birincisi tam otomatik sistemlerdir. İçeride yangın algılama, ısı ve duman detektörleri var. Yangın çıktığı anda ilk önce koku ve duman çıkar. Sensör dumanı algıladıktan sonra sistem bu bilgiyi yangın söndürme paneline gönderiyor. O paneldeki birinci alarm başlıyor. Eğer müdahale etmezseniz dumandan sonra ısı artışı oluyor. Isı detektörümüz bunu doğruluyor. Müdahale için biz bir süre koyuyoruz. Bu süreyi 1 saniye olarak da koyabilirsiniz. Veya daha uzun süre de ayarlayabilirsiniz. Yani sistem otomatik müdahale etmeden kendiniz söndürebilirsiniz. Ayarlanan sürede kimse müdahale etmezse sistem devreye giriyor ve gazı ortama vermeye başlıyor. Hacim ne olursa olsun yangın söndürme süresi 10 saniyedir. Bu sistemlerin diğer bir özelliği de eski sistemlere göre tam kapalı bir ortamın olmasına gerek duymuyor. Yani havalandırma kanalları olabilir, pencere açık olabilir vs. Bunun yanında karayolu araç yangınlarında çok etkili bir ürün bu. Yurtdışında çok kullanılıyor. Yeni çıkacak yönetmeliklerde de araç yangınlarında bu sitemin tercih edilmesi gerektiğini tavsiye ediyoruz” şeklinde konuştu. İlk kurulduklarında kara tesislerine hizmet vererek işe başladıklarını belirten Coşkuncu, “Öncelikle bir firmanın yangın konusunda danışmanlık hizmetini veririz. Daha sonra projelendirme aşamalarına geçip kurulumunu yaparız. Hem mekanik sistemler hem de elektronik sistemlerin tamamını yapıyoruz. Yangın sistemlerinin kurulumundan sonra en önemli kısım bakımdır. Bu konuda
rın yüzde 80’inin elektrikten kaynaklandığı görülüyor. Burada su ve köpükle söndürme yöntemi yetersiz kalıyor. Burada kullanılan sitemler gazlı sistemler oldu. Karbondioksitle söndürmek gerekiyor. Ancak bu yöntemin birçok dezavantajı ve zararları var. Hem çevreye zarar veriyor hem de yangına müdahale sırasında solunduğunda kişiye zarar veriyor. Özellikle denizcilik sektörün çok kullanılıyor. Bir gemini içinde yüksek barlı bir tüpün bulunması tehlikeli zaten. Bu yöntemden vazgeçilmeye başlandı ancak ucuz olduğu için hala kullanılmaya devam ediyor. 2010 yılından sonra Amerika’da ve Avrupa’da aeresol gazı kullanılmaya başladı. Lokal olarak sistemlere ve otomasyon sitemine entegre olabiliyor. Burada diğer sitemlerde olduğu gibi oksijenin yok edilmesi gibi bir durum yok. Bir sistemi kurmak kolay ama periyodik bakımını yaptırmıyorsa-
nız o sistem hiçbir işe yaramaz. Aerosolun dışındaki sistemlerin yıllık, haftalık hatta günlük bakımlarının yapılması gerekiyor. Bunun içinde yetkili firmaların olması gerekiyor. Seyyar tozlu söndürücüler var. Bunlar küçük yangılar için uygun ama büyük yangınlarda iş yapamazlar” ifadelerini kullandı. Bayilik çalışmalarının başladığını söyleyen Sabih Coşkuncu, “Bir organizasyon oluşturuyoruz. Önce Bursa’da başladık. 12 firma bu işe katıldı. Bu firmalar geldi ve eğitimlerini aldılar. Türkiye’nin bir çok ilinde bayilerimizi belirledik ve belirlemeye de devam ediyoruz. Bu işte bayi olacak kişilerin kesinlikle yangın sektöründe çalışıyor olması ve deneyimli olması gerekiyor. Bunun yanında, ülkemizde isteyen herkes yangın söndürme firması kurabiliyor. Bunun için bir yeterlilik belgesi gerekmiyor. Bu sektör henüz oturmamış durumda. Böyle son derece hassas bir işin belli kurallarının olması gerekiyor. Canı isteyen yangın firması kurabiliyor. Zaten bu konuda çalışmalarımızı yürütmek için Bursa’da insanları bilinçlendirmek için Yangından Korunma ve Eğitim Derneği’ni kurdum. Bu sektöre sırf ticari gözle bakıp girilmesini istemiyoruz. Çünkü yangının ne olduğunun bilinmesi lazım” dedi.
Yan Sanayi
da firmalarla çalışmalarımız devam ediyor. Yangın söndürme sistemlerini iki aşamada değerlendirmek lazım. Birincisi mekanik sistem, ikincisi elektronik otomasyonla algılama sistemi. Yangında önemli olan zamandır. Bu zamanı ne kadar kısa süreye düşürebilirseniz yangına o kadar çok kolay müdahale edebilirsiniz. Yangın algılama sistemleri 2004-2005 yıllarından itibaren yaygın olarak kullanılmaya başladı. Yönetmelikler de buna göre düzenlenmeye başladı. Sağlıklı bir yangın algılamasının olabilmesi için kaliteli malzeme kullanılması gerekiyor. İlk önce konvansiyonel sistemler olan bölgesel algılamalarla başladı. Daha sonra adresli sistemlere geçildi. Çünkü büyük mekanlarda adresli sistem daha elverişli, algılama açısından da daha kolay oluyor. Bu sistemlerin göstermelik olmaktan çıkması gerekiyor. Sadece bir ruhsat almak için yangın algılama sitemi yapılmaması lazım. Bu sistemin sağlıklı olduğunu söyleyebilmemiz için en kısa sürede doğru algılamanın yapılması ve müdahalenin noktasal olarak yapılması gerekiyor. Algılamadan sonra söndürme işi var. Söndürme sisteminde çeşitli yöntemler var. Sulu söndürme sistemleri zamanla gelişmeye başladı. Daha sonra yukarıdan püskürtmeli sitemler yaygınlaşmaya başladı. Bu sistemleri ilk kuran firmalardan biriyiz. Bu suyla söndürülebilecek yangınlar için etkili” dedi. O dönemlerde köpüklü söndürme sitemlerinin geliştiğini anlatan Coşkuncu, “Ağırlıklı olarak tersanelerde kullanılan bir yöntem. Yapılan istatistik çalışmalarında yangınla-
MART - NİSAN 63
Gemi İnşa Sanayi, 2023’e yeni yatırımlar ve hedeflerle demir alıyor
Gemi İnşa
T
64 MART - NİSAN
ürkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği’nin (GİSBİR) desteği ile, 11-14 Mart 2015 tarihleri arasında İMEAK Deniz Ticaret Odası adına, UBM NTSR Fuarcılık ve AHOY Rotterdam işbirliği ile İstanbul Fuar Merkezi’nde gerçekleşecek olan 13.Uluslararası Denizcilik Fuarı Exposhipping Europort İstanbul 2015 Fuarı kapsamında, Türkiye’nin önde gelen medya kuruluşlarının temsilcileri Tersane Bilgilendirme Organizasyonu kapsamında Tuzla Tersaneler Bölgesi’nde yer alan TK Tuzla Tersanesi’ni, Yalova’da yer alan Cemre ve Özata tersanelerini ziyaret etti. Tersane Bilgilendirme Organizasyonunun ilk durağı Türkiye Gemi İnşa Sanayicileri Birliği (GİSBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran’ın Yönetim Kurulu Başkanı olduğu TK Tuzla Shipyard 2007 yılından bu yana Kıran Holding bünyesinde faaliyet gösteriyor. Kıran Holding’in öyküsü Onursal Başkanı Turgut Kıran’ın 1959 yılında kurduğu bakım-onarım atölyesi ile başladı, daha sonra satılığa çıkarılan eski bir yük gemisi vesilesiyle denizcilik sektörüne yöneldi. Onarılarak kapasitesi yükseltilen ve adı değiştirilen gemi M/V Tahir Kıran adı ile tescil edildi ve bugün ülkemizin önde ge-
len denizcilik şirketlerinden Kıran Holding’in 50 yılı aşan denizcilik serüvenine ilk adım oldu. Tersane Tanıtım Gezisinin ikinci durağı Yalova’da konumlanan Cemre Tersanesi oldu. 1996 yılında kurulan Cemre Mühendislik, 2005 yılında başlayan gemi inşa sürecinin ilk 3 senesinde Norveçli Havyard Group AS firmasına 10 adet offshore destek gemisi teslim etti. 2007 yılında Yalova’da Altınova Tersane Girişimcileri A.Ş bünyesinde tersane alanında yatırım yaptı. Cemre, 2010 yılında Türkiye İhracatçılar Meclisi tarafından açıklanan en çok ihracat yapan firmalar listesinde 230. sıraya kadar yükselmiş daha çok ihracat yapmak için büyük gayret gösteren başarılı yatırımlardan biri olarak öne çıkmaktadır. Tersane Tanıtım Gezisinin son durağı olan Özata Tersanesi ise; 1985 yılında Tuzla’da kuruldu. 2002 yılında Yalova ili Altınova bölgesine yeni yatırımlar yapan Özata Tersanesi; 70.000 metrekare alan üzerine kurulu ve tam donanımlı imkanları ile yatlar, mega yatlar, yolcu taşıma gemileri, tankerler, kuru yük gemileri ve arama kurtarma botları (Sar Boat) ile teknolojik olarak gemi inşanın son noktası sayılan Karbon fiber gövdeli katamaran feribotlar inşa etmektedir. Yıllık 20.000 ton çelik işleme kapasiteli Özata Tersanesi deneyimli iş gücü ve personeli ile dünya standartlarında 30.000 DWT’ye kadar gemi inşa yeteneğine sahip. Daralan talep ve artan maliyetlerin dünyada güçlü sanayilerde
konsolidasyon sürecini başlattığını söyleyen GİSBİR Başkanı Murat Kıran; “Japonya bunun en güzel örneğini oluşturmaktadır. Sektörümüzün, sermaye yapısının doğru oluşabilmesi için gereken yerli veya yabancı ortaklıklara yönelmediği ve bu konuda yeterince aktif ve hevesli olmadığı, bugün görülen durumdur. Ancak, geçmişten bugüne tersanelerimiz arasında bu gibi birleşme ve işbirliği örnekleri mevcuttur. Komşu iki tersaneden birinin diğerini satın alması, birkaç tersanenin birleşerek yeni bir oluşum altında ortak faaliyet yürütmesi, birinin diğerinin havuzunu/rıhtımını kullanması, diğer tersanede imalat yapması/yaptırması gibi örnekler sektörümüzde gerçekleşmiş olup, sonuçları tarafları açısından olumlu değerlendirilmektedir” şeklinde konuştu. Anadolu Ajansı, Doğan Haber Ajansı, İhlas Haber Ajansı gibi önde gelen haber ajanslarının, Milliyet, Hürriyet, Sabah gibi ulusal gazetelerin, TRT Haber, CNN Türk, NTV, Bloomberg HT, Habertürk gibi ulusal TV kanallarının yanı sıra 7 Deniz, UniBusiness gibi sektörel medyanın da yoğun katılımıyla gerçekleşen Basın Toplantısı’nda GİSBİR ve TK Tuzla Tersanesi Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kıran, Türk gemi inşa sanayi, tersanelerin başarıyla yürüttüğü projeler, savunma ve offshore gemi inşa sanayi ve iş sağlığı ve güvenliği konularında basın mensuplarına bilgilendirme yaptı ve gazetecilerin sorularını yanıtladı. GİSBİR Genel Sekreteri Süheyl Demirtaş ise GİSBİR’in tarihi, üyeleri ve faaliyetleri hakkında bir briefing verdi.
Makale MART - NİSAN • 65 EYLÜL-EKİM |5|
7 DENİZ
Doğu Karadeniz'de Mavi Rota oluşturulacak DOĞU Karadeniz Kalkınma Ajansı DOKA, bölgede farklı turizm alternatifleri için kruvaziyer turlarıyla su sporlarına yönelik Mavi Rota" oluşturacak. Doğal güzellikleri ve sunduğu tarihi, kültürel ve sportif aktiviteleriyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olan Doğu Karadeniz, her yıl milyonlarca yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Her mevsim yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeken Doğu Karadeniz'de, bölgede farklı alternatiflerin oluşturulması çalışmaları kapsamında, 200 milyon liralık harcama öngörülerek hayata geçirilecek " Mavi Rota" projesiyle, bölgenin kruvaziyer turizmi ve su sporlarında da cazibe merkezi haline getirilmesi amaçlanıyor.
Kısa Kısa
Okyanuslarda İstanbul'un yarısını kaplayacak kadar plastik var
66 MART - NİSAN
HER yıl dünyadaki okyanuslara ulaşan plastik atık miktarının yaklaşık 8 milyon tonu bulduğu hesaplandı. Bu da İstanbul'un yaklaşık yarısı kadar bir alanı tamamen kaplayabilecek bir miktar. Dip akıntılarına takılarak, suyun içinde sürekli hareket halinde olduğu bildirilen plastik çöp miktarı daha önce sanılandan en az 20 kat fazla. Balık yerine plastik Araştırmacılar nüfus, üretilen çöp miktarı, atıkların yönetimi gibi konulardaki uluslararası verilerden yola çıkarak, okyanus ortamına girme olasılığı yüksek olan plastik miktarını hesapladı.
Üniversite-Sanayi işbirliği projesi “MentorSHIP” PİRİ REİS Üniversitesi tarafından “Gemi İnşa Sanayi Ar-Ge ve İnovasyon Kapasitesi Geliştirme Merkezi ve Sertifikasyon Programı” kapsamında “Innovative Solutions in Maritime and Naval Sector" semineri dün gerçekleştirildi. Üniversite-sanayi işbirliğinin ön plana çıktığı seminerde İstanbul Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen MentorSHIP (Gemi İnşa Sanayi Ar-Ge ve İnovasyon Kapasitesi Geliştirme Mentorluk ve Sertifika Programı’nın tanıtımı yapıldı. 10 ders, 1 çalıştay ve 4 seminerden oluşan projeyle Ar-Ge ve inovasyon konusunda farkındalık yaratılması, sektör oyuncusu tersane ve tasarım ofislerinin Ar-Ge, Yaratıcılık ve İnovasyon kapasitelerinin arttırılması amaçlanıyor.
Nakliyeciler Mısır’la anlaşma yapılmasını istiyor
Kısa Kısa
TÜRKİYE’den Mısır üzerinden Suudi Arabistan’a, Körfez ülkelerine ve Orta Afrika’ya yapılan taşımalarda alternatif bir güzergahın olmadığını ifade eden Uluslararası Nakliyeciler Derneği (UND) Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, “Tek alternatifimiz mevcut Ro-Ro hattının devam etmesidir” dedi. Nuhoğlu, 2012’de Mısır ile imzalanan taşımacılık anlaşmasının süresinin 22 Nisan’da sona ereceğini anımsatarak, anlaşmanın yenilenmemesi halinde yıllık 10 bin taşımanın, bir başka ifadeyle yıllık ortalama 500 milyon dolarlık ihracatın gerçekleşmeyeceğini belirtti.
68 MART - NİSAN
CMES, 8 gemisini hurdaya gönderiyor ÇİN’ini devlet destekli denizcilik devi CMES (China Merchants Energy Shipping), filoyu gençleştirme programından dolayı, yaşlı gemilerinden 8 tanesini hurdaya göndermek üzere anlaştığını açıkladı. CMES’in
alt firması olan Youhua Nakliyat işletmesinde olan 2 adet aframax petrol tankeri ve 8 adet dökmeci gemi hurdaya gidecek. Gemilerin isimleri ve yaşları belirtilmedi. Bundan başka 6 adet gemi de Shanghai Waigaoqiao
Tersanesi tarafından inşa edilecek. Bu tersanenin yıllık gemi inşa kapasitesi 8 milyon dwt’un üzerinde. Tersane Şubat ayında Cma-Cgm için 18,000 TEU klasmanında büyük bir konteyner gemisi denize indirmişti.
Japon heyeti Gemisander’i ziyaret etti EKONOMİK ömrünü tamamlayan gemilerin geri dönüşüme kazandırılması için harekete geçen Japonya Devleti’nin görevlendirdiği MitsuhikoIda’ın başkanlığında 5 kişiden oluşan Japon heyeti, İzmir’in Aliağa ilçesinde faaliyet gösteren Gemi Geri Dönüşüm Sanayicileri Derneği’ni (GEMİSANDER) ziyaret etti MitsuhikoIda’ın başkanlığında 5 kişiden oluşan Japon heyeti. Gemi İnşaatı Politikası Direktörü
Akihiro Tamura, ziyaret sonrası yaptığı açıklamada; Türkiye’nin gemi geri dönüşüm endüstrisi hakkında bilgi edinmek, gözlemde bulunmak, Hong Kong Sözleşmesi ve Avrupa Birliği Gemi Geri Dönüşüm Yönetmeliği hakkında görüş alış verişi yapmak ve OECD Gemi İnşa Çalışma Grubu ile birlikte MEPC nezdinde tartışılan güncel meseleleri görüşmek adına Aliağa Gemi Geri Dönüşüm tesislerini ziyaret ettiklerini söyledi.
Makale
“Halat değil, Hayat”
MART - NİSAN 69
w w w. k u r t o g l u c e l i k . c o m Merkez: Sultanorhan Mah. 1118-1 SK. No:13 Gebze - KOCAELİ Tel : (262) 642 63 62 Fax : (262) 642 63 70 Email : info@kurtoglucelik.com
Şube: Çavuşoğlu Mah. Yakacık Cad. No:36/A Kartal - İSTANBUL Tel : (216) 488 61 76 Fax : (216) 488 74 63 Web : www.kurtoglucelik.com
Genç mühendisler devasa projelere imza atıyor da kazanımlar sağlanılması hedeflenmektedir. Ayrıca bu yazılımları geliştiren yurt dışındaki firmalar, üniversitelerimizle çok fazla işbirliği yapmadıkları için üniversitelerimizin bilgisayar laboratuvarlarında bu yazılımlar bulunmamaktadır. Öğrenciler bu yazılımlar ile ilk defa iş hayatında yüz yüze gelmektedir. Ayden Marine olarak geliştirdiğimiz yazılımları üniversitelerimizin laboratuvarlarına ücretsiz kurarak ve öğrencilerin öğrendikleri teorik bilgiyi daha iyi kullanmalarına katkıda bulunarak, iş hayatına veya akademik hayata daha iyi hazırlanmalarını sağlamayı hedefliyoruz.
Röportaj
Ayden Marine’nin CEO’su Ayçın Özsakabaşı
70 MART - NİSAN
Ayden Marine, Türkiye’nin ilk yerli 3D gemi mühendisliği yazılımını geliştirdi. Türkiye’de bir ilke imza atan genç mühendislerin kurduğu Ayden Marine’nin CEO’su Ayçın Özsakabaşı ile yaptığımız röportajı siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz. Genç mühendisler devasa projelere imza atıyor Ayden Marine, Türkiye’nin ilk yerli 3d gemi mühendisliği yazılımını geliştirdi. Türkiye’de bir ilke imza atan genç mühendislerin kurduğu Ayden Marine’nin CEO’su Ayçın Özsakabaşı ile yaptığımız röportajı siz değerli okuyucularımızla paylaşıyoruz. Türkiye’de bugüne kadar yapılmamış olan bir yazılımı geliştirdiniz. Ayden Marine’i tanıya-
bilirmiyiz? 2010 yılında kurduğumuz şirketimizin, ana faaliyet konusu, başta denizcilik sektörü olmak üzere diğer alanlarda da ihtiyaç duyulan mühendislik yazılımlarını geliştirmektir. Şirketimiz genç, dinamik, geniş bir vizyona sahip ve daha önce çalıştıkları kurumlarda çalışmalarıyla ön plana çıkan bir ekipten oluşmaktadır. Merkezi İstanbul Teknopark’tadır. Böyle bir programı geliştirme fikri nerden ortaya çıktı? Gemi inşa sanayiinde kullanılan profesyonel yazılımlar yurt dışından temin edilmekte olup, bu yazılımların maliyeti çok yüksektir. Ülkemizde 2008 ‘den beri devam eden krizin etkisiyle , mühendislerimiz bu yazılımları temim etmekte zorlanmaktadırlar. Ayden Marine, bu tarz yazılımları ülkemizde geliştirerek yurt dışına para akışını engellemeyi, yerli yazılımlarının dünya denizcilik sektöründe söz sahibi ve etkin olmasında rol oynamayı amaç edinmiştir. Böylece ülkemize döviz girdisi açısından
Böyle bir amaca uygun olarak, Uluslararası Tonaj 69 Konvansiyonu’na göre gemilerin gross ve net tonajlarının hesaplayan “Ayden Marine-Tonnage Calculation Program”’ı geliştirmiştir. Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Tersane Kıyı Yapıları Genel Müdürlüğü bu yazılımı Gemi Sürvey Kurulu’nda kullanılmak üzere onaylamıştır. Bu yazılım Gemi Sürvey Kurulu’na ücretsiz verilmiştir. Ayden Marine yazılımları nelerdir? Ayden Surface Gemilerin denge ve mukavemet açısından güvenli olarak taşıyabilecekleri azami yük miktarı ve maksimum yolcu sayısı, Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) tarafından tespit edilen kurallara göre hesaplanmaktadır. Bilindiği üzere gemilerin taşıma kapasitelerinin doğru olarak belirlenmesi denizde can ve mal güvenliği açısından hayati önem taşımaktadır. Ayrıca, geminin taşıma kapasitesi işletme maliyeleri ve küresel rekabet açısından da çok önemlidir. Bu kapsamda, mühendislerin ön dizayn aşamalarında gerekli
stabilite hesaplamalarını yapmaları gerekmektedir. Ayden Surface modülü, gemi formunun ve gemi içerisindeki tankların 3D modellenmesi için geliştirilen yapay zekaya sahip olan bir yazılımdır. 3D teknolojilsi kullanılarak yapılan modellemeler görsel açıdan da kontrol sağlanabildiği için daha sağlıklı olmaktadır. Ayden Surface modülü, CAD programlarında bulunan çizim için gerekli olan özellikleri içermektedir. Ayrıca çeşitli CAD programları import edilebildiği için en kısa sürede en doğru modelleme yapılabilmektedir. Ayden Stability Ayden Stability modülü, Ayden Surface modülünde oluşturulan gemi ve tankların 3D geometrik yüzey özelliklerini kullanarak çeşitli stabilte hesapları yapan bir yazılımdır. Geliştirilen yazılımda çeşitli “Design Pattern” ler kullanıldığı için yazılım istenilen hesaplama türlerine göre sürekli geliştirilebilmektedir. Yazılım içersindeki stabilite kuralları, kullanıcı tarafından güncellenebilmekte ve yeni kurallar eklenebilmektedir. Ayden Stability Modülü ile yapılabilen hesaplamalar: • Hasarsız Stabilite Hesaplamaları, • Hidrostatik Hesaplamalar, • Boyuna Mukavement Hesapla maları, • Grain Stabilite Hesaplamaları, • Yaralı Stabilite Hesaplamaları , • Kritik KG/GM Tabloları, • Tank Kalibrasyonu, • Meyil Deneyi, • Freeboard Hesabı,
Stabilite Programı
• Tonaj Hesabı, Ayden Load Gemilerin, Limanlar da güvenli bir şekilde yük almalarını ve aldıkları yük ile sorunsuz bir seyir yapabilmeri için gemi üzerinde geminin stabilite ve mukavemet değerlerini hesaplayabilen yükleme programları vardır. Ayden Load , 3D teknolojisiyle geliştirilen ve “Direct Calculations” yöntemiyle hesap yapan bir yazılımdır. ”Direct Calculations”, hesaplamaların interpolasyon yöntemi yerine, geminin 3D geometrik yüzeylerini kullanarak yapılmasını sağlayan yöntemdir. Ayden Hull Gemilerin dizayn aşamasında, gemiyi oluşturan yapısal elemanların üretime yönelik resimlerinin hazırlanması gerekmektedir. Ayden Hull, Gemi yapısal elemanlarının 3D modellenmesini ve üretim için gereken resimlerin hazırlanmasını sağlayan bir yazılımdır. Ayden Hull modülünün testleri devam etmekte olup, 2015 yılı içerisinde piyasaya çıkması hedeflenmektedir. Ayden Marine ‘in hedefleri nelerdir? Ayden Marine olarak, gemilerdeki egzoz emisyonlarının azaltılması ve enerji verimliliğinin arttırılmasına yönelik, gemilerdeki hız, trim, deadweight optimizasyonu konularına yardımcı olacak yazılımlar geliştirmeye devam etmekteyiz. Ayden Marine, denizcilik sektöründe bu kapsamda geliştirilmiş ilk profosyonel 3D yazılımdır. Bu açıdan ülkemiz adına öncü bir
yükleme programı
yazılım olacağından, yurt dışında da denizcilik sektörümüzün tanıtımıyla ilgili katkıda bulunacaktır. En büyük hedefimiz yerli yazılımlarımızla yurt dışı pazarının güçlü oyuncusu haline gelmektir. 2015 yılı içerisinde bir çok yurtdışı fuarında tanıtımlarımız ve katılımlarımız olacaktır. Ayçın Özsakabaşı kimdir? 1981 İzmir doğumlu olup ,liseyi İzmir Atatürk Lisesi’nde okudu. İstanbul Teknik Üniversitesi Gemi İnşaatı ve Gemi Makineleri Mühendisliği bölümünden mezun oldu. Mezun olduktan sonra Prof. Dr. Yücel ODABAŞI tarafından, bilgisayar ve yazılım konularında ki tecrübeleri nedeniyle Türk Loydu Plan Kontrol ve Araştırma Bölümüne alındı. Türk Loydu’ndaki görevi gemilerin stabilite hesaplamalarının kontrolü konusunda oldu. 2008 yılında “Gemilerin Tank Kalibrasonu” projesiyle Türk Loydu’ndan üstün başarı ödülü aldı. Bu proje, daha önce yabancı firmalar tarafından yapılan, gemilerin kargo tanklarının kalibrasyonunun, lazer ölçüm yöntemiyle milli klas kuruluşumuz olan Türk Loydu tarafından yapılmasıydı. Bu proje kısa zamanda başarılı olmuş ve Türk Loydu tarafından bu hizmet günümüzde de verilmektedir. 2009 yılında Türk Loydu’ndan ayrılarak dizayn ofis olarak hizmet veren Ayden İstanbul Gemi Müh. San. Ve Tic. Ltd. Şti. firmasını kurdu. 2010 yılında Ayden Marine Yazılım Gemi Müh. San. Ve Tic. Ltd. Şti. firmasını kurarak denizcilik sektöründe yazılım alanında çalışmalarına hızla devam etmektedir.
Röportaj
Gross Tonaj Programı
MART - NİSAN 71
Ordu Limanı Büyükşehir Belediyesi'ne devredildi ORDU Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, mahalli seçimlerde söz verdiği 7 mega projeden birini daha hayata geçiriyor. Özellikle kentleşmenin yoğun olduğu bölgelerde, kentsel dönüşüm, kıyı kenar ihlali yapan yapıların yıkılması gibi projelere hız veren Ordu Büyükşehir Belediyesi, şimdi de Altınordu’da şehrin içerisinde kalan ve kullanılmayan Ordu Limanı’nı halkın kullanımına açıyor. Ordu Büyükşehir Belediyesi, mevcut iskeleyi yıkarak ve etrafında çevre düzenlemesi yaparak halkın rahatlıkla kullanımını sağlayacağı yeni bir projeyi hayata geçirecek.
Kısa Kısa
Özel iskeleler marinaya döndü: Ceza kapıda
72 MART - NİSAN
YABANCI bayraklı yatların, 'sadece Kültür ve Turizm Bakanlığı belgeli yat limanları ile yat çekek yerlerine kışlama, bakım ve onarım amacıyla bırakılabilmesi' koşuluna rağmen, pek çoğunun marinaların yakınındaki özel kişilere ait iskelelerde kışladıkları belirtildi. Orhaniyeli Kaptan Mustafa Şen'in durumu dilekçeyle bildirdiği Marmaris Gümrük Müdürlüğü'nden gelen yanıtta, 'ihlal yapan teknelere nasıl bir idari yaptırım uygulanacağına dair mevzuatta açıklık bulunmadığı' ortaya çıktı.
Savunma sanayiinde firmalar yeterince verimli değil SAVUNMA Sanayii Müsteşarlığı yaptığı sektör analizini yayınladı. Müsteşarlık, çalışmasında, önceki yıllarda da görülen temel sorun alanlarının devam ettiğini gösteren tespitlerde bulundu. Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) tarafından yayınlanan sektör analizinde, sektörün temel sorunları olan verimlilik, yeterince derinleşememe ve tedarik zincirinde etkinleşememe olgularının devam ettiği belirtildi. Şubat 2015 tarihinde yayınlanan SSM analizi 2013 verilerini kapsıyor. Çalışmada, savunma sanayiini temsil eden 25 büyük firmanın 13’ünün Ankara’da bulunması ve sektöre Türk Silahlı Kuvvetleri Güçlendirme Vakfı’nın (TSKGV) sahip olduğu şirketlerin hakim olması dikkat çekti.
SES VE TİTREŞİM YALITIMI BH 3000
Steel Tiles
Primer 54
PU-D20 Visco Elastic Damping Layer Steel deck
Steel deck
Titreşim sönümleyici Viskoelastik ürünler çabuk kuruyan şaplar artık Türkiye de.. Danimarka nın ünlü Denizcilik ve Kimya firması Danish Marine System DMS - EFES YALITIM işbirliği ile artık Türkiye de..
Joint PU-D20 Visco Elastic Damping Layer
PU - D20 VİSKOELASTİK MACUN: FLOATING FLOOR VE TÜM TİTREŞİM UYGULAMALARINDA DNV SERTİFİKALI ÜRÜNÜMÜZ.
Steel
Steel Paroc Steel deck
DMS BH - 3000 ZEMİN ŞAPI: YÜZEY DÜZLEMESİ GEREKTİRMEYEN 3 SAATTE KURUYAN ZEMİN ŞAPI Uygulama sonrası ekstra bir yüzey düzeltme şapı uygulamasına gerek yoktur, tek uygulamada hem şap hem yüzey düzgünlüğü sağlar, 24 saat sonra üzerine pvc uygulanabilir. DNV sertifikalıdır. DMS BS - 3010 ZEMİN ŞAPI: EKSTRA SU DAYANIMLI, 4 SAATTE KURUYAN, DÜZGÜN YÜZEYLİ ZEMİN ŞAPI Floating Floor un taşyününü suya karşı koruyan, çabuk kuruyan, düzgün yüzey veren zemin şapıdır, DNV sertifikalıdır.
w w w. e f e s y a l i t i m . c o m
Ankara Caddesi No:80/B İçmeler - Tuzla / İstanbul Tel : (216) 493 45 67 : (216) 494 56 78
Selah Tersanesi Türk Loydu ile sözleşme imzaladı SELAH Tersanesi, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı için inşa edeceği 2 adet Lojistik Destek Gemisi Projesi ile ilgili ile klas anlaşmasını Türk Loydu ile yaptı. Selah Tersanesinde gerçekleşen törene, Türk Loydu Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Zorlu ile Selah Makine ve Gemicilik Endüstri Ticaret A.Ş adına Erkan
Selah imza koydu.Bu proje, bugüne kadar inşa edilen projeler içinde, en kısa sürede inşa edilecek proje unvanını da taşıyor.Lojistik Destek Gemisinin ilki 16 ay gibi kısa bir süre içinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığına teslim edilecek. İki geminin teslim süresi 26 ay olacak.
Kısa Kısa
Solonport’a Filipinler’de büyük ilgi
74 MART - NİSAN
GEÇTİĞİMİZ günlerde Filipinler’de yapılan Ports And Shipping 2015 fuarına katılan Türkiye’nin ilk liman otomasyon yazılımı firması Solonport büyük ilgi gördü. Türkiye’nin liman yazılımı konusunda dünyaya açılması konusunda liderlik eden, Genel Müdürü Oktay Okşak önderliğinde çalışmalarını yürüten Solonport, liman otomasyonu yazlımı konusunda uzmanlaşmış durumda.Solonport adına fuara katılan Yelda Okşak ve John S. Dunlop, Türkiye’nin ilk liman otomasyon yazılım firması olmalarının kendileri için önemli bir sorumluk olduğunu ve orada ülkemizi en iyi şekilde temsil ettiklerini söyledi. Fuarda SolonPort International Development Uzmanı John S. Dunlop, APEC ülkelerindeki liman ve denizcilik sektörüne yönelik bir sunum gerçekleştirdi.
STAR Rafineri’ye ‘Yılın Petrol ve Gaz Projesi Ödülü’
İZMİR Aliağa’da bulunan STAR Rafineri, Avrupa’da “Avrupa’da Yılın Petrol ve Gaz Projesi”ödülünü aldı. SOCAR’ın yatırımı olan rafinerinin toplam maliyetinin 5,7 milyar doları bulacağı ifade ediliyor.Enerji yatırımı projelerinde 2014’ün en iyileri belli oldu. IJ Global’in belirlediği Avrupa ve Afrika ödülleri önceki gün Londra’da düzenlenen törende, sahiplerini buldu. Türkiye’de ‘özel sektör eliyle yapılan ilk rafineri projesi’ özelliği taşıyan Star Rafineri’nin 3.29 milyar dolar değerindeki proje finansmanı, Uluslararası Finans Proje Ödülleri kapsamında, ‘En İyi Rafineri Finansman Anlaşması’ ödülünü aldı. IJ Global yetkilileri, STAR Rafineri proje finansmanın, kredi miktarı ve süresi bazında kendi türünde bir ilk olduğunu vurguladı.
Makale
“Uyguladığımız eğitimlerin yanı sıra, özellikle mevcut iş ortaklarımız ve bu alanda faaliyet gösteren firmaların yöneticilerinin katılımı ile gerçekleştirdiğimiz “Masabaşı Tatbikatları” ile personelimizin güvenlik farkındalığını üst seviyede tutuyoruz. ”
MART - NİSAN• | 75 EYLÜL-EKİM 31 |
7 DENİZ
Şehir Hatları’nın Marmaray zararı 28 milyon TL İSTANBUL’da yıllarca toplu taşımacılığın en önemli ayaklarından biri olan ve 2005 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) devredilen Şehir Hatları İşletmesi, Marmaray’ın açılışından sonra yolcu kaybına uğrayıp 2014’te 28 milyon lira zarar etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin sermayesine yüzde 90 oranında iştirak ettiği İstanbul Şehir Hatları, zarar ettiği gerekçesiyle 30 milyon lira sermaye artırımına gitti. İBB Meclisi Plan Bütçe Komisyonu’nun gündeme getirdiği raporda, şirketin tüm gelirleri toplamı 2015 yılında aylık 8 milyon 165 bin 750 lira iken, aylık gideri 10 bin 195 bin lira olarak açıklandı.
Kısa Kısa
Tarihi Kerpe Limanı turizme kazandırılacak
76 MART - NİSAN
KOCAELİ Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Dairesi Başkanlığı Tarihi Mekanlar ve Kent Estetiği Şube Müdürlüğü tarafından Antik Kerpe Limanı Mendireği Rekonstrüksiyon Yapım İhalesi yapıldı. İhaleye tek katılımcı Nomak İnşaat 329 bin 998 TL teklif verdi. Tarihi Kerpe Limanı'nın gün yüzüne çıkarılacağı rekonstrüksiyon çalışmalarıyla yüzyıllar önce Cenevizliler ve Osmanlı Devleti’nin Karadeniz’de yoğun olarak kullandığı Kerpe Limanı turizm amaçlı kullanılmak üzere şekillendirilecek. Limanın restorasyon çalışması tamamlandıktan sonra Ceneviz dönemini yansıtan iki küçük Ceneviz Gemisi yapılacak. Bu gemilerden biri denize batırılarak dalış turizmine hizmet verirken diğer gemi su üstünde turistik gezi amaçlı kullanılacak.
Su Ürünleri Avcılığı Kooperatifleri’nden güç birliği TÜRKİYE ekonomisine her yıl 2.5 milyar dolar katkı sağlayan su ürünleri sektöründe önemli yeri olan balıkçılık kooperatifleri, sorunlarının çözümü için yol haritası oluşturdu. Kooperatif temsilcileri, sorunlarını ve çözüm önerilerini ele aldı. Kaçak avcılık, balığın KDV’sinin yüzde 8’den yüzde 1’e inmesi, balıkçı barınaklarının yetersizliği sorunu, çekek sorunu, tekne atıklarını verme sorunu, lojistik alanında yaşanan sıkıntılar, soğuk hava depolarının yetersizliği, kooperatiflerin kiralama sorunu, kontrol altında olmayan avcılık ve arztalep dengesinde yaşanan sıkıntıları ele alan avcılık kooperatiflerinin temsilcileri, sorunların çözümü için destek istedi.
Makale MART - NİSAN• | 77 EYLÜL-EKİM 17 |
7 DENİZ
TURMEPA’ya 350 bin liralık bağış
Kısa Kısa
Ticari yük gemilerinde ‘Yakıt Teknolojisi Devrimi’
78 MART - NİSAN
KOPENHANG’daki bir araştırma merkezinde çok özel bir gemi motoru geliştiriliyor. Dizel ve sıvı doğal gazla çalışabilen bu motor, açığa çıkan karbon dioksit ve nitrojen oksit gibi doğaya zararlı gazları azaltıyor.Avrupa araştırma projesinde çalışan bir bilim adamı, normal dizel gemi motorlarında bazı değişiklikler yapmanın motorun gazla çalışabilmesi için yeterli olduğunu söylüyor. Makine Mühendisi Michael Johnsen Kryger: Gemi çalışanları işlem mekanizmasını ayrı bir monitörden izliyor.İlgilenmeleri gereken tek özellik ise gerektiği zaman motora gaz pompalamak. Araştırmacılara göre en büyük zorluk, yeni malzemeler kullanılarak yapılan yeni cihazların motorun bilgilerini güvenli bir şekilde kayıt altına alması.
Türk yelkenciler Singapur'da göğsümüzü kabarttı DÜNYANIN en iyi yelkencilerinin yarıştığı Extreme SailingSeries’ine ilk defa katılan Türk yelken takımı Beko Team Turx, Singapur’da ilk iki ayakta birincilik elde ederek tarih yazdı.Geçtiğimiz Eylül ayında Türkiye’yi Extreme Sailing Series’in İstanbul ayağında başarıyla temsil eden ve bu seviyede bir yelken yarışına katılan ilk Türk takımı olan Beko Team Turx, yelkenin Formula 1’i olarak tabir edilen Extreme Sailing 2015 Series’inin Singapur ayağında Türkiye’yi başarıyla temsil ediyor.
ÜNLÜ işadamı Ali Ağaoğlu, Rahmi Koç’un kurucusu ve onursal başkanı olduğu, Tezcan Yaramancı’nın yönetim kurulu başkanlığını yürüttüğü TURMEPA’ya, 350 bin lira değerinde bir atık alım teknesi satın alacak. Ali Ağaoğlu’nun alacağı teknenin, İstanbul Boğazı’nın temizliği için kullanılacağı belirtildi. Son üç yılda 14 milyon litre atık su ve yaklaşık 140 bin torba katı atığın denize karışmasını önleyen TURMEPA, Ağaoğlu’nun bağışlayacağı tekneyi Boğaz’daki çalışmalarına yoğunlaştıracak.
Makale MART - NÄ°SAN 79
OCAK-ŞUBAT • | 79 |
7 DENİZ