AT SEVGİSİ VE BİNİCİLİK DERGİSİ
®
AT SEVGİSİ VE BİNİCİLİK DERGİSİ
28
Fiyat 15 10 TL Fiyatı
HAZİRAN 20142015 - 2 /- 4Say: 34+ + YIL: 14 / TEMMUZ - AĞUSTOS / Sayı: 34+
r Can
uğum arşlarn k geçti”
Moda Editörü Aydan Sıvacı Audrey’den Binicilik Dersi
Öncü iliği Cemal Hünal
Nuri Oğlakç Kupas European
FEI Champioanship İstanbul 89. Gazi Koşusu Kupas
İstanbul Engel rettik“Atlar Çok Zeki ve Duygusal Atlama Bölge rdan Şampiyonas ruz” Hayvanlar; Biz Yaklaşımımızdan
Dolayı Onları Anlamıyoruz”
Editör
begumcelik@kaplanmedya.com
Sayı: 8 / 2015-4 İki ayda bir yayınlanır.
Kurucu HÜSEYİN KAPLAN İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni F. BEGÜM ÇELİK begumcelik@kaplanmedya.com Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) CANSU AKKOCA cansuakkoca@kaplanmedya.com Turizm Yazarı: NİLGÜN OFLAZ Özel Projeler Danışmanı M. U. BURÇAY ÖRÜN burcay@duslersokagi.com.tr İş Geliştirme Danışmanı ASU BOZYAYLA asu@duslersokagi.com.tr Kurumsal İletişim Danışmanı DEMET ZÜBEYİROĞLU demet@duslersokagi.com.tr Mali Danışman SMMM ÇETİN KARSAVURAN Görsel Yönetmen ÇİĞDEM ERYANIK Fotoğraflar: BURAK ÖZÇETİN Color Correction: ERCAN TARHAN Abonelik: abone@kaplanmedya.com Hazırlayan:
Kaplanmedya Yayıncılık İletişim ve Yapım Hizmetleri Turizm Tic. Ltd. Şti. İnönü Mah. Paparoncalli Sokak 39/10 Deniz Ap. Elmadağ - İstanbul Tel: 0212 296 02 88 Fax: 0212 232 56 49 Yayın Türü Ulusal Süreli Yayın Baskı Tarihi Eylül 2015 Baskı ve Cilt:ŞAN Ofset Matbaacılık San. Tic. Ltd. Şti.Hamidiye Mah. Anadolu Caddesi No: 50 034406 Kağıthane - İstanbul Tel: (0212) 289 24 24
4
atdunyasi.com
Çok zeki ve duygusallar! ‘‘Atlar çok zeki ve duygusal hayvanlar. Biz yaklaşımımızdan dolayı onları anlamıyoruz!’’ Hepimizin sevdiği ve ilgiyle takip ettiği profesyonel oyunculuk hayatının yanı sıra at antrenörü olan Cemal Hünal’ın sözleri bunlar. Gelin hep beraber Cemal Hünal’ın binicilik macerasını, anılarını ve çalışmalarını dinleyelim. Bu sayımızda da tutkunuzu yansıtmaya çalıştık sayfalarımızda. Kadir Çivici ile sevgiyi, fotoğraflarla keşfediyoruz. Yarış ve yarışmaları da sizler için sayfalarımıza taşıdık. Ve tabi ki Aachen! Heyecanla beklenen FEI Avrupa Şampiyonası geçtiğimiz günlerde gerçekleşti. Turkish Airlines ile katıldığımız şampiyonanın bu yıl bizim için ayrı bir önemi vardı. Çünkü çok uzun yıllar sonra binicilerimizi TIVOLI Standı’nda tekrar görebildik, onurlandık. Emeği geçen herkese bir kez daha teşekkürler. Sencer Can şefliğindeki Çağrı Basel, Derin Demirsoy ve Ömer Karaevli ekibini ise bir kez daha tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyoruz. Bizlere, web sitemizden (atdunyasi.com), Apple Store’dan, Issuu, Magzter, Dmags uygulamalarından ve/veya Turkcell Dergilik’ten ulaşabileceğiniz gibi dilerseniz abone olarak derginizin kapınıza kadar gelmesini de sağlayabilirsiniz. Dilerim her daim düz bassın ayaklarınız hayata. Sevgi ve Saygılarımla,
Begüm ÇELİK At Dünyası Dergisi’nde yayınlanan yazı, fotoğraflar ve ilanlar sahiplerinin sorumluluğundadır. İzin alınmadan tam ve özet alıntı yapılıp kullanılamaz.
İçindekiler
TEMMUZ - AĞUSTOS 2015 12 Audrey’den Binicilik Dersi Moda Editörümüz Aydan Sıvacı ile at üzerinde de stilinizi yakalayın! 14 “Atlar Çok Zeki ve Duygusal Hayvanlar; Biz Yaklaşımımızdan Dolayı Onları Anlamıyoruz” Gümüşdere Köyü’ne İstanbul Atlı Okçuluk ve Tarihi Atlı Savaş Sanatları Kulübü’nü açan Cemal Hünal’ı çiftliğinde ziyaret ettik ve atçılık macerasını konuştuk.
18 Fei European Championships 2015 31 farklı ülkenin altın madalya için yarıştığı ve toplamda 420 binici, yaklaşık 720 atın katıldığı 2015 Fei European Championships Almanya’nın Aachen kentinde gerçekleşti. 25 “Atlar, Dünyanın En Asil Hayvanı”
Atları gerçek bir tutku olarak gören FEI Başkanı Ingmar De Vos Türkiye’nin binicilikte lider ülkelerden biri olduğunu düşüyor.
14
Atlarla 8 yaşında tanışan Özlen, atlarla tanışma hikayesini ve atlarla arasındaki o özel bağı bizlere anlatıyor.
26 Milli Takımımız Aachen’daydı! 2015 Fei European Championships’de Sencer Can ekip şefliğinde Ömer Karaevli, Derin Demirsoy ve Çağrı Basel ülkemizi başarıyla temsil etti.
43 Şifa Atları
28 Sevgiyi Fotoğraflamak TJK Foto Muhabiri Kadir Çivici fotoğraflarının hikayesini anlatıyor.
44 At Yarışmaları
32 89. Gazi Koşusu Ulu Önder Atatürk’ün adına düzenlenen Türk Yarışçılığının derbisi olan Gazi Koşusu bu yıl 89. kez İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda koşuldu.
Şifa Atları Binicilik Terapisti Sertifika Programı’nın 2. Seviyesi Tulya Kurtulan Atlıspor Kulübü’nde gerçekleşti. Binicilik kulüplerinde gerçekleşen yarışmalara ait haberlere bu sayfalardan ulaşabilirsiniz.
46 Sevgi Saybaşılı Sevgi Saybaşılı’nın “Ben, Sen, Biz...” başlıklı yazısına bu sayfadan ulaşabilirsiniz.
35 Celal Bayar Koşusu
Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar anısına gerçekleştirilen koşuya bu yıl İstanbul Veliefendi Hipodromu ev sahipliği yaptı.
36 TJK At Yarışları
Türkiye Jokey Kulübü’nde gerçekleşen yarışmalar bu sayfalarda...
40 “Bizim Ailede At Binmeyen Yoktur” 6
atdunyasi.com
48 Uğurhan Acar
18
Yazarımız Uğurhan Acar’ın “Atlı Kamp” başlıklı yazısını bu sayfadan okuyabilirsiniz.
26
50 Galicnik Köy Düğünü Festivali Hüseyin Şahin Galicnik’de katıldığı köy düğününü bizlere anlatıyor. 52 “Atın Üzerine Çıktığımda Tüm
Dünyayı Unutuyorum“ Biniciliğin kendine birçok özellik kattığını belirten Aşık, en önemli kazancının “özgüven“ olduğunu belirtiyor.
53 Dr. Berjan Demirtaş Yazarımızın “Atlarda Egzersizde Isı Düzenlenme Mekanizması ve Sıcak Çarpması” başlıklı yazısı bu sayfada… 54 Nano Malzemeden Yapılmış Nalların At Performansı Üzerine Etkisi Yazarımız Derviş Öztürk’ün yazısı bu sayfalarda. 56 Prof. Dr. Hayri Ekici
Damızlık Kısrakların Üreme Sezonuna Hazırlanması
58 Gastronomi Epikür & Gastronomi Yazarı Burçe Ürkmezgil’in önerilerine göz atmayı unutmayın! 59 Pony Club Tulya Kurtulan Atlıspor Kulübü’nde Pony Yaz Kampı tüm hızıyla devam ediyor. 62 Akademi Binicilik ile Birlikte Çatalca’ya Birçok Yenilik Getirdik” Akademi Binicilik’in sahibi ve aynı zamanda profesyonel binici olan Volkan Çapur bizlere kulübü ve verilen hizmetleri anlatıyor. 64 Nilgün Oflaz
Gezi yazarımız Nilgün Oflaz’ın “Sonbaharda Romantik Bir Kaçamak” başlıklı yazısını bu sayfada okuyabilirsiniz.
66 At Altın Değerinde. Ya Gübresi? Levent Resul’un kaleme aldığı yazısına bu sayfadan ulaşabilirsiniz. atdunyasi.com
7
AT TREND
NASA’nın 45’inci yıldönümü anısına… Grande Seconde Deadbeat Aydınlanma Çağı Jaquet Droz, yeni kalibresinin hayat verdiği yeni modelinde bu ikonik komplikasyona saygı duruşunda bulunuyor. Mekanik saatçiliğin şaheseri olarak bilinen Bağımsız Saniyeler, Pierre Jaquet-Droz’un Avrupa’nın dört bir yanındaki sarayların vazgeçilmezi olduğu Aydınlanma Çağı’nda ortaya çıkmış oldukça nadir bir fonksiyon. rotapsaat.com.tr
Omega Speedmaster Apollo 13 Silver Snoopy Ödülü modelinin gazetelerde basılan siyah beyaz karikatürlerden esinlenilerek tasarlanan kadranı, efsanevi selefinin ters çevrilmiş versiyonu olarak hemen göze çarpıyor. Saatin beyaz kadranı, Super-LumiNova takimetreye sahip parlak siyah seramik bezeli ve siyah cilalı Moonwatch stili akrep ve yelkovanıyla adet bir tezat oluşturuyor. Ayrıca akrep, yelkovan ve kronograf saniye göstergeleri de SuperLumiNova özellikli. omegawatches.com
Seiko Astron GPS Solar Dual–Time Koleksiyonu Zamanı Durduran Tasarım Farklı tarzlar ile bütünlenebilecek şekilde tasarlanan asırlık el yapımı saat kadranı kolye siyah ve beyaz pırlantalar ile bezenerek hazırlandı. Pırlantalar ile ışıltı kazanan uzun zincirli kolye kıyafetini hareketlendirmek isteyenler için ideal bir seçim. reiskuyumculuk.com
8
atdunyasi.com
Seiko’nun kendi tasarlayıp geliştirdiği GPS modülü çok enerji tasarruflu olduğundan, birçok farklı renkte kadran üretimi mevcut. Bilezikler, her biri ayrı ayrı tasarlanmış baklalardan oluşuyor. Böylece baklaların saate bağlandıkları noktadan tokaya doğru git gide incelmesi kusursuz biçimde sağlanıyor. Bu da size, nasıl ve nereye yolculuk ederseniz edin, bileğinize uyan, son derece rahat kullanabileceğiniz bir ürün sunuyor. aydinsaat.com
Skagen Saatlerinde Ayın Evreleri Dünya saat sektöründe saatlerde prestij göstergesi olarak kabul edilen Ay Grafiği, ayın o anki evresini gösterir. Yeni ay, dolunay, ilk dördün, son dördün gibi evrelerin yer aldığı bu grafik, eski bir gelenekten esinlenen Skagen’in yeni sezon saat tasarımına yön veriyor. saatvesaat.com.tr
Calvin Klein ile Gözler Üzerinizde Calvin Klein’ın tasarım dünyasını tam olarak yansıtan, geometrik ögelere zarafetle biçim veren bir model. Bir yandan bileği şık bir şekilde sararken diğer yandan şeffafmış gibi tüm bileği gözler önüne seren Calvin Klein round, parlaklığı ile de dikkatleri üzerine çekiyor. Bu benzersiz saat rahat kullanımı ile de tüm bayanların vazgeçilmezi olacak. swatchgroup.com
AT TREND Okul Alışverişi için Decathlon’a Uğrayın! Okula başlayan çocuklar için rengarenk ve çeşit çeşit sırt çantaları, her yaşa uygun ceketler, yağmurluklar, çoraplar, ayakkabılar, spor dersleri için eşofman takımları, spor ayakkabıları, mataralar, jimnastik, bale, basket, yüzme, tenis, futbol ve pek çok spora dair tekstil ve aksesuarlar ve çok daha fazlası Decathlon mağazalarında çok uygun fiyatlarla.
“KIPLING” ile Okula Dönüş Daha da Eğlenceli Dünya çanta modasına yön veren, eğlenceli ve kullanışlı tasarımları ile okul alışverişlerinin vazgeçilmez adresi Kipling, “Back To School” koleksiyonuyla, okula dönüş sezonunu neşe içinde karşılıyor.
New Balance Sokaktan New Balance, 2015 Sonbahar İlham Aldı Kış koleksiyonunda; sokak ruhunun ilhamıyla, ikonik model 574 ve performans serisinin en beğenilen modellerinden Fresh Foam Zante için günlük hayatın vazgeçilmezlerinden olan sweatshirt’den esinlenilen modeller hazırladı.
Zipcar Şimdi Daha Yakın Otokoç Otomotiv işbirliği ile Türkiye’de hizmete başlayan dünyanın lider araç paylaşım markası Zipcar, yeni yatırımlarla İstanbul’da hızla yaygınlaşıyor. İstanbul Atatürk Havalimanı, Özdilek AVM, Taksim ve Suadiye
Trafik Vakfı, Tepe Nautilus AVM gibi İstanbul’un merkezi ve stratejik lokasyonlarında araç bulundurmaya başlayan Zipcar, yıl sonuna kadar hizmet noktasını 50’ye çıkarmayı planlıyor.
Şampanyalı Kahvaltı ve At Binme Bir Arada… Doğa tatili tutkunları için hazırlanan turlar misafirlerin daha eğlenceli ve unutulmaz bir tatil yaşamaları için hazırlanıyor. 1995 yılından günümüze Ekolojik tatil konseptiyle konaklama ve binicilik hizmeti veren; Viverde Hotel Berke Ranch, binicilik tutkunları için yepyeni bir tur hazırladı. Sunrise tur olarak adlandırılan aktivite programı yerli ve yabancı turistler tarafından oldukça ilgi 10 atdunyasi.com
görüyor. Sabah saat 04.00 sularında başlayan program eski Likya yolu üzerinden başlayarak Kemer Çamyuva sahiline kadar uzanıyor. Sahilde atla denize giren misafirler, gün doğumunu izleyerek şampanyalı kahvaltı yapıyorlar. Kahvaltı yaparken gün doğumunu izleyen misafirler program boyunca hem denizin hem de at binmenin keyfini doyasıya çıkarıyor.
MODA
Audrey’den Binicilik Dersi Modanın ikonik ismi Audrey Hepburn, maskülen stiliyle bu ayki stil kılavuzunuz. Sofistike ve cool görünmeyi sevenlerin ondan öğrenecek çok şeyi var. Audrey’nin at üstünde ve günlük hayattaki zarif görüntüsüne sahip olmanız için sezondan sizler için iki ayrı kombin hazırladım.
EDİTÖR: AYDAN SIVACI
1
2
Arkadan toplanmış saçlar ile boğazlı triko üstler giyin..
3
1. Theory 2. Tiffany&co 3. Lanvin 4. Ralph Lauren 12
atdunyasi.com
1 Audrey Hepburn ile bütünleşmiş markanın minimal bileklikleri sade ama gösterişli.
4
3 5
Audrey’nin kruvaze gömlek görüntüsünü, iliklemediğiniz gömleğinizi çapraz şekilde kullanarak da verebilirsiniz. Longines’in klasikleşmiş saatleri bu stilin en baskın aksesuarı. Tekdüzeliğe soluk getirmek için asimetrik kesimleri tercih edin.
Makosenlerinizle maskülenliği bir adım öteye taşıyın.
2 4
1. Carven 2. Marzi-Beymen 3. Balenciega 4. Longines 5. Zara
AT RÖPORTAJ
“Atlar Çok Zeki ve Duygusal Hayvanlar; Biz Yaklaşımımızdan Dolayı Onları Anlamıyoruz” Gümüşdere Köyü’ne İstanbul Atlı Okçuluk ve Tarihi Atlı Savaş Sanatları Kulübü’nü açan Cemal Hünal’ı çiftliğinde ziyaret ettik ve atçılık macerasını konuştuk. Sizi biraz dinleyebilir miyiz? Atlara olan merakınız nasıl başladı? Çok iyi hatırlıyorum, henüz iki yaşındayken dedemin çiftliğinde Petek isimli bir İngiliz atına oturtmuşlardı beni; ilk tanışmam o gün oldu. Sonra sekiz yaşlarında Sipahi Ocağı’nda binicilik dersleri almaya başladım. 5-6 dersin sonunda istediğimin bu olmadığını anladım. Benim hayalimle hiç bağdaşmadı ve bıraktım.
Cemal Hünal Oyuncu & At Antrenörü Hazırlayan: Begüm Çelik Fotoğraflar: Burak Özçetin 14 atdunyasi.com
Sipahi Ocağı’nda engel atlama eğitimleri mi aldınız? Evet, netice itibariyle manej; parlak çizmeler, kırmızı ceketler, toklar, 20-30 metre arası bir alan… Eğitimin beşinci gününde “dışarı çıkamıyor muyuz?” diye sordum. Bana bir alan gösterdiler ama orası da çitlerle çevriliydi. Dolayısıyla burası ilgimi çekmedi. Ben aslında ilk binicilik maceramı İskoçya’da bulunduğum öğrencilik döneminde yaşadım. Okulda alternatif spor olarak biniciliği sunuyorlardı ama çok erken yazılmak gerekiyordu. Ben de çok heveslendim; “Açık havada, çitlerin olmadığı bir yerde acaba at binebilir miyim?” diye düşündüm ve yazıldım. Çok farklı bir duyguydu... Bütün öğrenciler lastik botlarını
giydiler, toklarını taktılar. Herkes ne yaptığını çok iyi biliyordu. Ben ise eyerlerin kayışının bile hangisinin nereye bağlanacağını bilmiyordum. Bana kocaman, 15-16 yaşlarında İrlandalı bir kısrak verdiler. İlk denemeniz, bu büyük ata binebildiniz mi? Atın üstüne çıktıktan sonra hep beraber dışarı çıktık ve bir manejin önüne geldik. Açık hava maneji ama düzgün bir zemini yoktu, oldukça çamurluydu. Herkes nizami bir şekilde içeri girdi. Arkalarından; “ben de mi buraya gireceğim” diye bakıyorum. Sonra hoca bana baktı ve “istiyorsan dışarıda binebilirsin. Atın yolları biliyor zaten.” dedi. Ne istediğimi o kadar çabuk anlamıştı ki; “Gidebilir miyim?” dedim. “Tabi git” dedi. Ben ne yaptığımı hiç bilmeden karşıya baktım, “yah” dedim ve at uçtu gitti. İki saat devasa sedir ormanları içerisinde inanılmaz bir tur yaptırdı bana…
Peki, okçuluğa nasıl başladınız? Aslında okçuluğa her zaman merakım vardı. Sadece kullanılan teçhizat bana çirkin geliyordu. Bir müddet atlara ara verdim yani 1525 yaş aralığımda hiç at görmedim. Bir gün gerçekten uğraşabileceğim bir meşgale ararken bir video seyrettim. Amerika’da Lucas Novakni diye biri ok atışı yapıyor ve aynı zamanda Türk yayları yapıyor. Sonrasında arabamı sattım ve Yalova’da orman köyünden bir at satın aldım. O at ile birlikte iki yılımı dağda, sağ - sola ok fırlatarak geçirdim. Peki, zorluklarından bahsedebilir misiniz? Dünyada doğal binicilik akımı var. Atların lisanını ve çok akıllı olduklarını anladıktan sonra onlara hâkimiyetten ziyade ata kendi ile ilgili sorumluluk veren bir çalışma sistemini benimsedim. Bizim atlara yaklaşım şeklimiz yüzünden, onların
çok zeki ve duygusal olduklarını anlayamıyoruz. Ben çok farklı bir disiplinin peşindeyim. Yüzde yüz hâkimiyetten ziyade atın önündeki zemini ve fırsatları kendine göre öğrenmesi, benim zorlamam olmadan benimle iletişime geçmesi, baktığım yere bakması bana çok daha enteresan geliyor. At seçimini nasıl yapıyorsunuz? Ben Arap aygırlarıyla çalışıyorum. Çok zekiler, meraklılar, çevikler ve daha sıcakkanlılar. Tanıdığınız Arap atından her türlü şakayı bekleyebilirsiniz. Yarıştan gelen atların ayaklarında tendom sorunu ve psikolojik problemleri oluyor. At buraya gelmeden önce gidip tanışıyoruz. Atlar gözleriyle zaten bir şey söylüyor, bu işi yapamayacak atları zorlamaya gerek yok. Benim ortağım Abdullah Bal, 45 senelik bir atçı. Kendisi atın açık yarasını, kuyruğundan aldığı bir tel saç ile iğnesiz dikebilen bir adam. atdunyasi.com
15
AT RÖPORTAJ
Mümkün olduğu kadar eczane ilacı kullanmayan, atların derdini ve çözümlerini çok iyi bilen biri ve tüm bunları içinde yaşayarak öğrenmiş biri. O olmasa asla bu kulübü bir araya getiremezdik. Bu kulüp Türkiye’deki ilk furusiyya okulu. Buradan biraz bahsedebilir misiniz? Biz modern at terapistlerinden öğrendiklerimiz ile atların mutlu olabilecekleri bir sistem oturtmaya çalıştık. At, dışarıda olmalı, farklı atlarla iletişim kurabilmeli ve normal bir at gibi dönüp size cevap vermeli. 22 saat ağırda kapalı halde kalıp, ağırda otlanıp, sonra dışarı çıkarıp, “hadi tımarını yap” dediğinizde çok pozitif sonuçlar üretmiyor bence. Onun için sağlıklı atçılık için atların dışarıda olması lazım. Kulüpte, temel olarak atla iletişim dersleri ile atları biraz anlamalarını çalışıyorum. Temel binicilik eğitimleri, yerde silah 16
atdunyasi.com
eğitimi ve sonrasında at üzerinde siyah eğitimi veriyoruz. Bu kulüpten çok başarılı sporcular çıktı. Bu başarılar nedir? Türkiye’de düzenlediğimiz şampiyonalarda ikinciliği ve birinciliği olan birçok bayan ve erkek sporcularımız var. Her sene yurtdışından iyi bir at terapisti, atlı okçuluğu, at psikoloğunu getiriyoruz. Mesela bu yıl Polonyalı at terapistinin biri yedi ay bizimle beraber kaldı. Türkiye’de özellikle insanlar bir şeyleri kendinden daha iyi bilen insanları istemiyorlar. Ama bu hiçbir zaman beni tatmin etmiyor. İki sene önce öğrencime öğrettiğim şeylerle, bu sene öğrettiğim şeyler arasında dağlar kadar fark var. Buraya isteyen herkes gelip eğitim alabilir mi? Tabi ki. Üye olma zorunluluğu yok;
ister bir kere gelir at binersiniz, isterseniz paket derslerden alabilirsiniz. Atlı okçuluğu da öğrenmek zorunda değilsiniz. İsterseniz sadece temel atçılık eğitimleri alabilirsiniz. 3-18 yaşları arasında 28 atımız var. Özellikle film setleri için dublör, figüran ve oyuncular için özel çalışmalar yapıyoruz. Araziye çıkmak isteyen öğrenciler burayı tercih ediyor. Bizimle paylaşmak istediğiniz özel bir anınız var mı? Geçtiğimiz 13 senede atlarla o kadar çok km yaptım ki… Onlarca atlarla çalışma fırsatım oldu. O yüzden çok fazla anım var… Endurans koşuyordum ve gayet başarılı atlar çalıştırdım. Ondan sonra bir baktım atı çalıştırıp, çalıştırıp bir gün içinde 80 km koşturup sakatlanmasını göze almak saçma gelmeye başladı ve aslında atlarında daha keyif aldığı eksersizleri yapmaya başladım. Mesela, geçen gün Biga’da yapılan Dünya Şampiyonası’nda atımla parkura girerken takla attık; ikimize de bir şey olmadı. Yarış sonunda da ikinci olduk. Birinci olan hocam, üçüncü olanda çok sevdiğim arkadaşım Alperen Alkan’dı. Benim için çok mutluluk vericiydi.
Dünya Federasyonu’ndan lisanslı sporcu olacağız; bu çok güzel bir şey. Gezi genel anlamda çok büyülüydü. Atlı okçuluk çok değişken bir spordur. Gösterilerde çok başarılı atışlar yaparken, müsabakada çok fazla düşünmekten o başarıyı elde edemediğim durumlar oluyor. Tarihi bir köy kurmuşlar çok imrendim. Orada atlı okçuluk gösterisi vardı. Atları çok güzel, sakin, zeki, soğukkanlılar, girişken ve iyi eğitilmiş atlar. Kore başlı başına çok büyülü bir maceraydı. Türkiye’deki ilgiden memnun musunuz? Bir gösteri seyrettikleri zaman insanların gözündeki ışıltıyı görmek beni mutlu ediyor. Onları gerçekten heyecanlandırıyor. Ama genel olarak bir sporun gelişmesi için devletin mutlaka katkısı olması gerekiyor. Bu sporların federasyonları, sporların gelişmesi için imkânlarını yeteri kadar kullanmıyorlar. Aynı şey Türkiye Binicilik Federasyonu için de geçerli. Binicilik Federasyonu’nun bence ihtiyacı olan şey, binici yetiştirmek değil at satacak öğrenci yetiştirmek. Ben de zamanında endurans için Milli Takım’a alınmıştım. Bana “atını alıp Sırbistan’a geleceksin” dediler. “Nasıl geleceğim? Yürüyerek mi” diye sordum. Sonra lisansımı bırakıp,
çıktım zaten; hiçte umurumda da değil açıkçası. Atımı enduransa götüreceğim, tüm masrafları cebimden karşılayacağım. Birinci olsam oradan kazandığım para, benim yol paramı bile karşılamaz. Bir endurans yarışında atım sakatlık geçirdi. “Atın iyileşene kadar seni burada misafir edeceğiz” dediler. Bunun için çıkarttıkları fatura benim o atımın fiyatı artı üç senelik bakımına bedeldi. Onun için dedim ki canı cehenneme! Türkiye ile yurtdışını kıyaslamanızı istesek neler söylersiniz? Özellikle Avrupa’da çiftliklerin çoğunu kadınlar işletiyor. Daha iyi biniciler ve atlarla ilişkileri daha iyi. Atlar bir sürü hayvanı ve bir liderlerinin olması onları rahatlatıyor. Atlar için bayan liderler, erkeklerin yanında daha kalıcı gözüküyor. Avrupa’da bizim verdiğimiz gibi yem vermezler mesela. Çok az yem verirler ve çok daha bakımlıdırlar. Çünkü bütün atlar açık alanda bakılır. Atlı okçuluğun geleceğini nasıl görüyorsunuz? Türkiye’de atlı okçuluğu seven insanların ruhunda “gerçek sipahi” olan insanların yapıp devam edecekleri bir spor…
Farklı sporlarla ilgilendiniz mi? Atlı okçuluk yapmaya başladığımdan beri farklı bir sporla hiç ilgilenmedim. ile biniciliğin ata sporu olduğu ülkelerden biri olan Güney Kore’ye gittiniz. Sizin için nasıl bir deneyimdi? Herhangi bir seyahatte yediğim en iyi yemekleri yedim. Kore mutfağı benim için inanılmaz bir tat. Kore okçuluğu ise Türk okçuluğuna çok benziyor. Atlı Okçuluk Federasyonu’nun merkezi de Kore’de. Ben de onları ziyaret etmek istedim. Onlarla atlı okçuluk yapma fırsatım oldu. Bu vesile ile atdunyasi.com
17
FEI European Championships 2015 11-23 Ağustos tarihleri arasında, 31 farklı ülkenin altın madalya için yarıştığı ve toplamda 420 binici, yaklaşık 720 atın katıldığı 2015 FEI European Championships Almanya’nın Aachen kentinde gerçekleşti. Türk Hava Yolları, Mercedes-Benz, DHL ve Rolex’in sponsorluğunda gerçekleşen yarışlar, engel atlama, dresaj,
four-in-hand-driving, voltij ve reining olarak anılan beş farklı atlı spor disiplinini barındırdı. Dünyanın en büyük spor etkinlikleri arasında sayılabilecek olan festival genelinde ise toplam 1,79 milyon avro sahibini buldu. Sencer Can ekip şefliğinde Ömer Karaevli, Derin Demirsoy ve Çağrı Basel ülkemiz Ustalar Milli Takım adına
DHL-Preis Individual Classification 1. 2. 3. 4. 5.
Rider Ingrid KLIMKE Ingrid KLIMKE Sandra AUFFARTH Tim PRICE Michael JUNG
Horse FRH Escada JS Horseware Hale Bob Opgun Louvo Wesko fischerTakinou
1. 2. 3. 4. 5.
Team GERMANY NEW ZEALAND UNITED STATES OF AMERICA IRELAND AUSTRALIA
Total 32,10 37,20 37,20 40,20 40,80
şampiyonaya katıldı. Ömer Karaevli ve atı Dadjak Ter Puttenen 1.50 cm Soers Price yarışmasında ise ikinci oldular. İlginin büyük olduğu FEI European Championships engel atlama yarışları sonunda ise Hollanda takımı birinci olurken Almanya takımı ikinci ve İsviçre takımı üçüncü oldu.
Prize of AachenMünchener 1. 2. 3. 4. 5.
Rider Christian Ahlmann Michael Whitaker Charlotte Mordasini Roger Yves Bost Romain Duguet
Horse Total Epleaser van’t Heike 0 Valentin R 0 Romane du Theil 0 Qoud ‘Coeur de la Loge 4 Otello du Soleil 8
DHL-Preis Team Classification Total 120,50 126,80 192,90 193,40 199,30
Christian Ahlmann
18
atdunyasi.com
Turkish Airlines Prize First Qualifying Competition 1. 2. 3. 4. 5.
Penelope Leprevost
Ludger Beerbaum Fotoğraf: Thomas Rubel
Ömer Karaevli
Rider Penelope Leprevost Ludger Beerbaum Cassio Rivetti Gregory Wathelet Bertram Allen
Horse Total Flora de Mariposa 0 Chiara 222 0 Utamaro d ‘Ecaussines 0 Conrad de Hus 0 Molly Malone V 0
Çağrı Basel
Derin Demirsoy atdunyasi.com
19
Mercedes-Benz Prize Team Final and Second Individual 1. 2. 3. 4. 5.
Rider Romain Duguet Paul Estermann Cassio Rivetti Jeroen Dubbeldam Sergio Alvarez Moya
1. 2. 3. 4. 5.
Rider Jeroen Dubbeldam Gregory Wathelet Simon Delestre Penelope Leprevost Jur Vrieling
1. 2. 3. 4. 5.
Team Netherlands Germany Switzerland Great Britain France
Horse Quorida de Treho Castlefield Eclipse Vivant SFN Zenith N.O.P. Carlo 273
Total 0 0 0 0 0
European Championship Jumping Individual Horse SFN Zenith N.O.P. Conrad de Hus Ryan des Hayettes Flora de Mariposa VDL Zirocco Blue N.O.P.
Total 3.68 5.04 7.67 8.00 9.29
European Championship Jumping Team Total 8.820 12.400 18.230 18.990 21.700
Romain Duguet
Paul Estermann
Cassio Rivetti FotoÄ&#x;raf: Kit Houghton
FotoÄ&#x;raf: Kit Houghton
20 atdunyasi.com
Rolex European Championship Jumping Individual 1. 2. 3. 4. 5.
Rider Jeroen Dubbeldam Gregory Wathelet Simon Delestre Penelope Leprevost Jur Vrieling
Horse Total SFN Zenith N.O.P. 3.68 Conrad de Hus 5.04 Ryan des Hayettes 7.67 Flora de Mariposa 8.00 VDL Zirocco Blue N.O.P. 9.29
Jeroen Dubbeldam, Gregory Wathelet, Simon Delestre Fotoğraf: Satu Pirinen
Gregory Wathelet Fotoğraf:Julia Rau
Simon Delestre Fotoğraf: Kit Houghton
atdunyasi.com
21
Preis der H&T Automotive Components 1. 2. 3. 4. 5.
Horse Felix Marie Brasseur József Dobrovitz IJsbrand Chardon Michael Brauchle Koos de Ronde
1. 2. 3. 4. 5.
Horse Michael Brauchle Christoph Sandmann Koos de Ronde Glenn Geerts IJsbrand Chardon
Total 0.00 0.00 0.42 3.00 3.07
Deutsche Post Marathon Total 109.61 114.45 122.73 122.83 124.14
Deutsche Bank Preis 1. 2. 3. 4. 5.
Rider Charlotte DUJARDIN Kristina BRÖRING-SPREHE Beatriz FERRER-SALAT Isabell WERTH Hans Peter MINDERHOUD
22 atdunyasi.com
Horse VALEGRO DESPERADOS FRH DELGADO DON JOHNSON FRH GLOCK’S JOHNSON TN
Total 89.054 88.804 82.714 82.482 82.411
HAVENS Horsefeed Prize Final Individual Competition 1. 2. 3. 4. 5.
Rider Giovanni MASI DE VARGAS Grischa LUDWIG Elias ERNST Klaus LECHNER Pierluigi FABBRI
Horse DANCE LITTLE SPOOK SHINE MY GUN USS N DUN IT CODY ROOSTER DELMASO BROADWAY JABA
Total 221.5 221.5 219.0 218.5 217.5
Team Rangliste / Team classification Takım 1. ITALY 2. GERMANY 3. NETHERLANDS 4. GREAT BRITAIN 5. FRANCE
Total 658,0 656,0 644,0 635,0 634,5
Preis der VUV-Vereinigte Unternehmerverbände Aachen Damen / Female Vaulters 1. 2. 3. 4. 5.
VAULTER Simone JÄISER Corinna KNAUF Lisa WILD Christine KUHIRT Daniela FRITZ
Horse Luk Fabiola Robin 482 Fuzzy 17 Liberty 21
Lunger Rita Blieske Alexandra Knauf Nina Rossin Stefan Lotzmann Viktoria Mandl
Total 8.321 8.280 8.207 8.109 7.885
atdunyasi.com
23
Pas de Deux VAULTER 1. Jasmin LINDNER / Lukas WACHA 2. Pia ENGELBERTY / Torben JACOBS 3. Evelyn FREUND / Stefanie MILLINGER 4. Gera-Marie GRÜN / Justin VAN GERVEN 5. Erika DI FORTI / Lorenzo LUPACCHINI
Horse Bram Danny Boy 25 Robin 482 Danny Boy 25 Wim
Lunger Klaus Haidacher Patric Looser Nina Rossin Patric Looser Meta Jans
Total 8.853 8.725 8.557 8.297 7.559
Fotoğraf: Tony Parkes
Herren / Male Vaulters VAULTER 1. Jannis DREWELL 2. Thomas BRÜSEWITZ 3. Viktor BRÜSEWITZ 4. Ramin Simon RAHIMI 5. Vincent HAENNEL
Horse Diabolus 3 Airbus 1 Rockard H Royal Salut Quartz d’Olbiche
Lunger Simone Drewel Irina Lenkeit Winnie Schlüter Manuela Barosch Fabrice Holzberger
Total 8.369 8.343 8.157 7.896 7.833
Pas de Deux SQUAD 1. TEAM RSV NEUSS-GRIMLINGHAUSEN 2. TEAM LÜTISBURG SUI 3. TEAM ECURIE DE LA CIGOGNE 4. TEAM WILDEGG 5. TEAM SVEA VAULTING
24 atdunyasi.com
Horse Delia FRH Will Be Good Watriano R Alessio l’Amabile Achim
Lunger Jessica Lichtenberg Monika Winkler-Bischofsberger Fabrice Holzberger Maria Lehrmann Ronja Persson
Total 8.597 8.104 8.062 7.847 7.736
AT RÖPORTAJ
“Atlar, Dünyanın En Asil Hayvanı” Atları gerçek bir tutku olarak gören FEI Başkanı Ingmar De Vos Türkiye’nin binicilikte lider ülkelerden biri olduğunu düşünüyor. önemlidir. B u program ç o k başarılı olup, tüm toplumun çabaları sayesinde binicilik sporu hızlı Hazırlayan: Cansu Akkoca ve dinamik bir şekilde Sizi tanıyabilir miyiz? büyümektedir. Elbette bu çok Aralık 2014 tarihinden beri FEI cesaret verici, ancak aynı zamanda Başkanı olarak görev alıyorum. FEI ele alınması gereken yeni sorunlarla Başkanlığı öncesi üç yıl boyunca karşı karşıya olduğumuz anlamına FEI Genel Sekreteri olarak gelir. görev yaptım. FEI’e katılmadan Binicilik ile ilgili vizyonum, yeni önce uzun süre Belçika Binicilik hedefleri ve fanları cezbeden ve Federasyonu’nda çalıştım ve birçok büyük televizyon yayın alanından diğer aktiviteler arasında FEI keyif çıkarılan gerçekten küresel bir Dünya Binicilik Oyunlar™ ve Olimpik spor dalıdır. Oyunlar yarışmalarında Belçika Binicilik Takımın Başkanı misyonunu Türkiye’deki binicilik hakkında ne üstlendim. Dedemin at yarışlarında düşünüyorsunuz? Türkiye’deki ve çok aktif olmasından dolayı, daha Avrupa’daki biniciliği kıyaslayacak çok kişisel düzeyde atlarla zaman olursanız, konu ile ilgili ne geçirme şansım oldu. Benim için söyleyebilirsiniz? at; dünyanın en asaletli hayvanı ve 1931 yılından beri FEI üyesi biniciliği sadece spor olarak değil, olan Türk Binicilik Federasyonu, gerçek bir tutku olarak görüyorum. farklı konularda Balkan Bölgesi’nde çok aktiftir. Balkan ülkelerin Milli FEI’deki amacınız hakkında bize Federasyonları arasında çok iyi bilgi verir misiniz? işbirliği mevcut ve Türkiye, aynı FEI Başkanı olarak benim esas zamanda FEI Bürosu üyesi olan amacım; 2006 - 2014 yılları Armağan Özgörkey’in katılımı arasında HRH Haya Prensesi sayesinde bölgede merkezi bir rol tarafından bize bırakılan mirasa oynamaktadır. dayalı olarak çalışmak. Tüm FEI kalkınma girişimlerin yönetildiği FEI 2014 yılında Türk biniciler Dayanışma programı bizim için çok
Ingmar De Vos, Armağan Özgörkey
FEI Balkan Engel Atlama Şampiyonası’nda çok etkileyici olup beş madalya kazanmışlar. Ayrıca FEI Balkan Dayanıklılık Şampiyonası’nda takım bronz madalya kazanmış. FEI Avrupa Çocuk ve Genç Biniciler için Engel atlama Şampiyonası’nda Türkiye başarı ile temsil edilmiştir. Haziran 2014 tarihinde Sopot, Polonya şehrinde düzenlenen Furusiyya FEI Ulusal Kupa™ Yarışması’nda Türk Takımı’nın zaferi beni çok heyecanlandıran büyük başarı olmuştur. Türkiye FEI Dünya Engel Atlama ve At Terbiyesi yarışmalarını düzenlemekte ve FEI koçluk sistemin bir parçasını teşkil etmektedir. Tüm belirtilenler, binicilik sporun bölgede geliştiğini ve Türkiye’nin bu alanda lider ülke olduğunu göstermektedir. Eklemek istedikleriniz... Önümüzdeki dönem İstanbul’da FEI Balkan Çocuk, Genç ve Yetişkin Biniciler için At Terbiyesi Şampiyonası düzenlenecektir. Bu yarışma, Olimpik biniciliği için diğer önemli bir etkinlik olup, tüm sporculara ve atlara bol şanslar dilemek istiyorum. Ayrıca, bu vesile ile tüm Türk binicilere kendi ülkelerinde ve yurtdışında başarı dilemek istiyorum. Türkiye, büyük potansiyele sahip olan bir ülkedir, dolayısıyla ben, geçen sene düzenlenen Furusiyya FEI Ulusal Kupa™ elemelerindeki zafer gibi, bu sezon içerisinde daha çok heyecan verici sonuçları bekliyorum.
atdunyasi.com
25
AT RÖPORTAJ
Milli Takımımız Aachen’daydı!
Almanya’nın Aachen kentinde gerçekleşen 2015 Fei European Championships’de Sencer Can ekip şefliğinde Ömer Karaevli, Derin Demirsoy ve Çağrı Basel ülkemizi başarıyla temsil etti. Heyecanın dorukta olduğu yarışların sonunda bir araya geldiğimiz Milli Takım binicilerimizin duygularını kendilerinden dinliyoruz. Hazırlayan: Cansu Akkoca Çağrı Basel Sizi tanıyabilir miyiz? Binicilik ile babamın teşviki ile dokuz yaşında başladım. 11 yaşımdan beri yarışlara katılıyorum. 18 yaşımdan beri de uluslararası yarışlara katılıyorum. Sizin için kazandığınız ödüllerin hangisi daha önemli? Ulusal anlamda Türkiye’deki büyük kupaların hepsini kazandım. Uluslararası yarışlar tabii ki Türkiye’yi temsil ettiğimiz için bizim için daha önemli oluyor. Bugüne kadar Avrupa Şampiyonası’nda 22.’liğim, Kentucky 2010 Dünya Binicilik Oyunları’nda ise 67.’liğim var. Aachen Avrupa Şampiyonası’nı ise 64. olarak bitirebildim. Aachen’daki atmosferi nasıl değerlendirirsiniz? 26 atdunyasi.com
Dünya klasmanında ilk 30 sırada yer alabilen biniciler burada koşabiliyor. Zor bir yarış ve biz de ilk defa takım olarak burada koştuk. İnsanın üstünde tabii ki bir baskı oluşuyor ama üzerimizdeki baskıyı burada atabildik. Hepimiz için güzel bir tecrübe oldu. At severlere at binmek isteyenlere mesajınız var mı? Ata binmek güzel, çocukları at binmeye teşvik edelim. Tabi hobi olarak at binmek isteyenler var, anlayışla karşılıyoruz ama profesyonelliğe de mantık ve eylem olarak da geçmemiz gereken bir dönemdeyiz. Önlerinde iyi bir örnek oluşturmaya çalışıyoruz. İlkleri yapan bir jenerasyonuz, burada Avrupa Şampiyonası koşmak gibi... Bizi takip ve desteklerini bekliyoruz.
Ömer Karaevli Sizi biraz tanıyabilir miyiz? Henüz 9 yaşındayken Ankara Atlıspor Kulübü’nde at binmeye başladım. Yarışma izlemeye gittiğimiz bir gün at bindim ve hala devam ediyorum. 11 yaşındayken yarışmalara katılmaya başladım. 1993 yılından beri Hollanda’da yaşıyorum. Türkiye’ye sadece yarışmalara katılmak için geliyorum. Bu zamana kadar katıldığınız yarışmalardan sizin için en özel olan hangisidir? Aachen Avrupa Şampiyonası’na katılabilmek için benim çok özel. Burada ikinci ve altıncı olabilmem çok önemli. Dünyanın en iyi binici ve atlarının yarıştığı çok önemli bir yarışma. Aachen ve iki yıl önce Abu Dabi’de kazandığım World Cup benim için en özeli diyebilirim. Şampiyonada atmosfer nasıldı? Müthiş! 44bin kişilik statta yarışmak şahane bir duygu.
Sencer Can Milli Takımımızın şefi olarak şampiyona da bulunuyorsunuz. Şampiyonada atmosfer nasıldı? İlk defa bir Avrupa Şampiyonası’na takım olarak katılıyoruz. Gerçekten muhteşem bir organizasyon, Aachen’da olması da ayrı bir güzellik. İnşallah bundan sonra da Avrupa Şampiyonaları’na takım olarak katılabiliriz. Ekibinizin başarısını nasıl değerlendiriyoruz? Üç binicimizi de canı gönülden tebrik ederim. Harika yarışlar çıkartılar. Evet, biraz şanssızlardı ama ellerinden gelenin en iyisini yaptıklarını söyleyebilirim.
Peki, binicilere bir öneriniz var mı? Öncelikle çok çalışmalı ve sabırlı olmalılar. Binicilik gerçekten harika bir spor. Sabırlı olup çalıştığınız sürece daima başarılı olursunuz.
Derin Demirsoy Sizi tanıyabilir miyiz? 21 yaşındayım. Ailemin desteği ve hayvan sevgisi atlarla tanışmama vesile oldu. Dört yıldır Hollanda’da yaşıyorum fakat atlarımla Belçika’da çalışıyorum. Henüz 12 yaşındayken uluslararası yarışmalara katılmaya başladım. Her yıl junior ve genç yetişkinler kategorisinde Avrupa Şampiyonalarına katılıyorum. 2011 yılın da katıldığım Avrupa Şampiyonası’nda junior ferdi kategorisinden kazandığım gümüş madalya benim için çok özeldir. Aachen Avrupa Şampiyonası’ndaki atmosferi nasıl değerlendiriyorsunuz? İlk defa Aachen’da yarışıyorum. 44 bin kişilik bir statta yarışıyor olmak hem atlar hem de binicililer için çok özel ve güzel bir tecrübe. Burada çok keyifli bir hafta sonu geçiyorum. Bu sene üç kişi ile gelebildiğimiz şampiyonaya umarım daha fazla ve güçlü bir ekip olarak yeniden katılabilir, binicilikte Batı Avrupa ülkelerine yetişebiliriz. atdunyasi.com
27
AT SANAT
Sevgiyi Fotoğraflamak
Kadir Çivici TJK Foto Muhabiri
28 atdunyasi.com
Bilindiği gibi fotoğraf, görüneni yansıtmak ve gerçekleşen anı dondurmaktır. Bu akla gelen ilk tanım… Ancak ben fotoğrafı bir belge olmasından ziyade, izleyeni içine çeken ve kitleleri etkileyen bir zenginlik olarak görüyorum. Karşımızda
duran
bir
atı
fotoğraflamak kolaydır. Ancak onun hissiyatını yansıtmak başlıbaşına bir gözlem ve sabır gerektirir. Atların, insanlarla ve birbiriyle iletişimini estetik bir şekilde fotoğrafladığım zaman kendimi mutlu hissediyorum. Bu sayfadaki fotoğraflarda sevgi içerikli örnekleri görebilirsiniz.
atdunyasi.com
29
ADVERTORIAL ve Longines DolceVita: Çekicilik Zarafetin Yeni Açılımı Longines DolceVita koleksiyonu, ilk tasarlandığından bu yana Longines markasının çağdaş şıklığını temsil ediyor ve “Dolce Vita” kavramından esinlenerek, güzel bir yaşamın övgüsünü simgeliyor. Bugün bu koleksiyonda, benzersiz yumuşak çizgilerle yorumlanan yeni bir sayfa açılıyor. Bu yeni değişiklikler, yaşama sanatını yükselten kadınları baştan çıkaracak.
Şıklığın başrolde olduğu bir geleneğin mirasçısı olmaya layık Longines DolceVita koleksiyonu, tasarlandığı günden bu yana dünya çapında büyük bir başarı yakalamıştı. İtalyan tarzı yaşamın yumuşaklığını simgeleyen “Dolce Vita” kavramından esinlenen bu koleksiyon, hayatın basit zevklerini yüceltmeyi bilen kadınların bileklerini süslüyor. Longines bugün, geometrik çizgileri ve 30 atdunyasi.com
yumuşak eğrileri kusursuz bir şekilde bir araya getirerek bu koleksiyonun yeni bir yorumunu sunmaya karar verdi. Dikdörtgen kasanın çizgileri uzatılmış, bu yeni parçaların çağdaş şıklığını ve kadınsılığını kusursuzlaştırmak için bazı modeller elmaslarla bezenmiş. Çelik üzerine oymalı ve bazen elmaslarla süslenmiş Longines
DolceVita koleksiyonu, dört boyda sunuluyor. Roma rakamlı “flinqué” gümüş bir kadran ve elmaslarla bezenmiş siyah lake veya beyaz sedef bir kadran bu koleksiyonun modellerini süslüyor. Akrep ve yelkovan rodyum kaplama veya mavi çelikten. Pille çalışan bu saatler, isteğe göre siyah, beyaz, gri veya kırmızı deriden ve paslanmaz çelikten kayışlarla tamamlanıyor.
AT HABER At Binmeye Veliefendi’ye!
Türkiye Jokey Kulübü toplumda at sevgisini geliştirmeye yönelik projelerine bir yenisini daha ekliyor. İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda pilot uygulama olarak başlayacak proje kapsamında hem yetişkinler hem de çocuklar Apranti Eğitim Merkezi bünyesinde at binebilecekler. Her hafta Çarşamba ve Cuma günleri 14.00 – 16.00 saatleri arasında uzmanlar eşliğinde gerçekleştirilecek eğitimlerden dileyen herkes ücretsiz olarak yararlanabilecek. Proje ilerleyen dönemde Türkiye Jokey Kulübü’nün diğer illerdeki hipodromlarına da taşınacak. Türkiye Jokey Kulübü hali hazırda Veliefendi Hipodromu’nda Atla Terapi programı kapsamında Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri de engelli çocukların gelişimine yönelik hizmet vermeye devam ediyor.
89. Gazi Şampiyonu RENK Pistlere Veda Etti 89. Gazi Koşusu’nu kazanma başarısı gösteren Gülçin Kundakçı’nın sahibi olduğu, RENK (Divine Light – Busi / Mujtahid) isimli safkan emekliye ayrıldı. Twitter üzerinden bir açıklama gönderen sahibesi Gülçin Kundakçı, safkanın tendon yırtılması sonucu yarış hayatının sona erdiğini ve kariyerine aygır olarak devam edeceğini söyledi.
Türkiye’de Atçılık İçin Büyük Adım
Kocaeli Hipodromuyla birlikte, 10 ildeki At Hastaneleri ve Kocaeli Üniversitesi Kartepe Atçılık Meslek Yüksekokulu’nun toplu açılış törenleri, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehmet Mehdi Eker, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye Jokey Kulübü Başkanı Yasin Kadri Ekinci, Kocaeli Valisi Hasan Basri Güzeloğlu ve Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı İbrahim Karaosmanoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi. Adana, Ankara, Bursa, Diyarbakır, Elazığ, Eskişehir, İzmir, İzmit, Şanlıurfa ve İstanbul’da bulunan 11 at hastanesinin açılışının canlı yayınla aynı anda gerçekleştiği tören, toplu kurdele kesimiyle sona erdi. atdunyasi.com
31
AT YARIŞLARI
89. Gazi Koşusu
32 atdunyasi.com
u ‘‘Renk’’ lendi!
atdunyasi.com
33
AT YARIŞLARI
Ulu Önder Atatürk’ün adına düzenlenen Türk Yarışçılığının derbisi olan Gazi Koşusu bu yıl 89. Kez İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda koşuldu. 3 yaşlı safkan İngiliz taylarının hayatlarında yalnız bir kez katılabildikleri koşuyu Gülçin Kundakçı’nın sahibi olduğu RENK isimli safkan, jokey Ahmet Çelik ile 2.30.82 müddet ve 2,5 boy farkla kazandı. Koşuyu kazanan atın sahibi Gülçin Kundakçı’ya kupasını, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga verdi. 2400 metre mesafe üzerinden çim pistte gerçekleştirilen bu yıl ki 34 atdunyasi.com
Gazi Koşusu’nda Captain Pitt’in Komiserler Kurulu Kararı ile koşudan çıkarılmasıyla birlikte 17’si erkek, 4’ü dişi olmak üzere toplam 21, üç yaşlı İngiliz tayı birincilik mücadelesi verdiği yarışın sonunda; ikinciliği Hikmet Kızılca’nın sahibi olduğu jokey Selim Kaya ile koşuya katılan Tatvan İncisi isimli dişi tay elde ederken, A. Ayhan Ekmekçibaşı’nın sahibi olduğu, jokey Gökhan Kocakaya ile start alan Güngör Baba üçüncü, Bülent Doğan’ın sahibi olduğu jokey Halis Karataş ile koşuya katılan Oğlum Berat isimli tay da dördüncü oldu.
Renk Hakkında Yarış hayatına geçtiğimiz yıl İzmir Şirinyer Hipodromu’nda başlayan ve Artemis (Açık – A3), Alaçatı (KV-6), Ilıca (KV-7) ve Kuşadası (KV8) gibi koşuları kazanan RENK, akabinde İstanbul Veliefendi Hipodromu’na gelerek Sakarya Koşusu’nda (Açık – G2) start aldı ve koşudan ikinci olarak ayrıldı. Bu sezona İzmir’de Fehmi Simsaroğlu Koşusu’nu (Açık – G3) kazanarak startı veren RENK, ardından İstanbul’daki Preveze (A3) ve Erkek Tay Deneme Koşuları’nda (G1) üçüncü oldu. Son olarak; 75. Yıl Ankara Hipodromu’nda katıldığı Mehmet Akif Ersoy Koşusu’nu (Açık – G2) kazanma başarısı gösteren RENK, 89. Gazi Koşusu’ndaki zaferiyle birlikte kariyerinin 16. startında üst üste 2. toplamda ise 10. galibiyetini elde etti.
Nefesleri Kesen Celal Bayar Koşusu’ndan ENYALIOS Galip Ayrıldı Çağdaş yarış ve yetiştiriciliğimizin oluşumu ve Türkiye Jokey Kulübü’nün kuruluşunda etkin rol oynayan Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar anısına gerçekleştirilen koşuya (Açık - G2) bu yıl İstanbul Veliefendi Hipodromu ev sahipliği yaptı. Son metreleri nefes kesen bir birincilik mücadelesine sahne olan bu önemli koşuda kazanan isim Hayrettin Karamazı’nın sahibi olduğu, jokey Selim Kaya ile start alan ENYALIOS (Win River Win - Gagkoş / Bijou D’inde) isimli safkan oldu. 2400 metre çim pistte düzenlenen ve birincilik ikramiyesi 170.000 TL olan koşunun ikinciliğini son ana kadar
mücadelenin içinde olan SANZATU (Bin Ajwaad-Red Fact/Asakir) elde ederken, TOLİKOPA (Grand Ekinoks-Lili Marlen/Eastern Star) ve GALİPHAN (Halling-Valleria/ Sadler’s Wells) tabelanın son iki sırasını paylaşan isimler oldular. Kazanan ENYALIOS için koşunun bitiriş derecesi 2.27.11 olurken, farklar Boyun-Uzak-Boyun şeklinde kayıtlara geçti. Koşu öncesinde gerçekleştirilen törende, Nilüfer Bayar Gürsoy, Türkiye Jokey Kulübü Müzesi’ne hediye edilmek üzere, merhum Celal Bayar’ın kullandığı kamçıyı, Türkiye Jokey Kulübü Genel Sekreteri Necati Demirkol’a verdi.
Celal Bayar’ın Atçılığı Türkiye Cumhuriyeti’nin 3. Cumhurbaşkanı Celal Bayar, çağdaş yarış ve yetiştiriciliğimizin oluşumu ve Türkiye Jokey Kulübü’nün kuruluşunda etkin rol oynamıştır. Uzun yıllar at sahipliği de yapan Celal Bayar, safkanlarıyla büyük başarılara imza atan yarış tarihimizin unutulmaz isimleri arasındadır. Ülkemizde İngiliz atçılığının kuruluşu için, yurt dışından getirilen safkanlardan 1927 yılında Villeur de Nuit’yi, 1928’de Cap Gris Nez’i satın aldı. Bu safkanlardan Cap Gris Nez ile 1929 Yılı Gazi Koşusu’nu kazandı. Daha sonra yavrularından Yılmazkaya 1939 Yılı Gazi Koşusu’nu kazandı. Sonraki yıllarda da atçılığı sürdüren Bayar’ın, Fransa’dan getirttiği dişi safkanlardan Noce d’Or parlak yarış yaşamı sonrası haraya alındı. Yavrularından Varad, 1943 Yılı Gazi Koşusu’nu kazandı. 1930 yılı ilkbaharında, Sedat Evliyazade, Celal Bayar’a Paris’ten üç at daha getirdi. Bunlardan Vrais Gascon; 1931 Yılı Atina Grand Prix’sini ikinci tamamlayarak ülkemizi yurt dışında temsil eden ilk İngiliz atımız, Celal Bayar da ilk at sahibimiz oldu. 1950’de Türkiye Jokey Kulübü’nün kuruluşuna ve 1953 yılında TJK’nın yarış müessesesi olmasına siyasal destek veren Celal Bayar, sonraki yıllarda da İstanbul Veliefendi Hipodromu’na sık sık gelerek at yarışlarına duyduğu ilgi ve verdiği desteği sürdürdü.
atdunyasi.com
35
AT YARIŞLARI Fatih Sultan Mehmet Koşusu Osmanlı İmparatorluğn bu önemli koşuyu Deniz Kurtel’in sahibi olduğu, Kemal Demir’in antrenesindeki PERFECT WARRIOR (Perfect Storm – Star Flicker / Woodman) isimli safkan, jokey Uğur Polat idaresinde kazanmayı başardı. Birincilik ikramiyesi 350.000 TL olan yarışın sonunda Hulusi Taşkıran’ın 3 yaşındaki MY BAŞKAN (Luxor – Gloria / Mujtahid) isimli tayı jokey Ahmet Çelik idaresinde ikinci olurken, Hülya Yıldırım’ın YILDIRIMBEY (Sabırlı-Dicoş/ Sun Music) isimli atı jokey Halis Karataş ile üçüncü, A. Celalettin Alkan’ın GOLDEN TOWER (KanekoDünya Güzeli/So Factual) isimli atı da Gökhan Kocakaya ile katıldığı koşudan dördüncü olarak ayrıldı.
Çekirge Koşusu Bursa Osmangazi Hipodromu’nda 2 yaşlı 6 safkan İngiliz tayının birincilik mücadelesi verdiği Çekirge Koşusu’nu (Açık – A3),Oğuz Dağlaroğlu’nun KINOWA (Mountain Cat - October Baby / Eagle Eyed) isimli safkanı, jokey Akın Sözen ile kazandı. Birincilik ikramiyesinin 106.000 TL olduğu, kum pistteki 1300 metre mesafeli koşuda ikinciliği HARPUTLU (Harputlu Gaggoş-Berva/West By West) elde ederken, BLACK SAILOR (Falco-Promenade Again/Wild Again) üçüncü, WAR LEGEND (Victory Gallop-Thecelo/ Muhtarram) da dördüncü oldu. 36 atdunyasi.com
Yarış Atı Antrenörleri ve Menajerleri Derneği Koşusu İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda gerçekleştirilen Yarış Atı Antrenörleri ve Menajerleri Derneği Koşusu’nu (KV-7 / DHÖW) Tarkan H. Onar’ın MERİH (Bilgin – Nemce.38 / Rüzgar.30) isimli atı, jokeyi Halis Karataş ile kazanmayı başardı. Birincilik ikramiyesi 62.500 TL olan
koşuda 4 yaşlı 5 Arap atı start aldı. 2000 metre kum (sentetik) pistte gerçekleştirilen koşunun ikinciliğini ATASOY (Karayağız Semir / Volga.2) elde ederken, TİBET (Halid-Kemiyetülırak.62 / Bodrum) üçüncü, ŞAHİN TEPESİ (Antepli - Necibehanım / Berkoş) da dördüncü oldu.
Bakırköy Belediye Başkanlığı Koşusu 4+ Yaşlı 8 Arap atının start aldığı Bakırköy Belediye Başkanlığı Koşusu (KV - 7 / DHÖ) İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda gerçekleştirildi. Son metrelere kadar mücadelenin sürdüğü koşuyu kazanan isim Remazan Kaya’nın sahibi olduğu, jokey Mehmet Kaya ile start alan BUZKAYA (Devzade - Karainci 25 / Aknasip) oldu. Birincilik ikramiyesi 62.500 TL olan ve 1600 metre mesafe üzerinden ağır çim pistte gerçekleştirilen koşunun ikincisi KIBRISLI (Bilgin-Almimruhiye.21 / Rüzgar.30) olurken, MERCANLI (Odinhan-Işkın/Foçalı) üçüncü, BAŞSEKLAVİ (Bilgin-Ekin/ Alkuruş.13) de dördüncü oldu.
Mimar Sinan Koşusu Harem Koşusu Birbirinden başarılı İngiliz kısraklarını bir araya getiren, 2100 metre çim pistteki Harem Koşusu (Açık - G1 / Dişi) bu yıl İstanbul Veliefendi Hipodromu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Son metrelere kadar mücadelenin sürdüğü bu yıl ki koşuda zafer Engin Bekiroğulları’nın sahibi ve antrenörü olduğu, jokey Selim Kaya ile start alan HARD BABY (Unaccounted For - Uni Baby / Flying Spur) isimli kısrağın oldu. Birincilik ikramiyesi 350.000 TL olan ve 3+ yaşlı 12 İngiliz
kısrağının start aldığı Harem Koşusu’nda ikinciliği Deniz Kurtel’in sahibi olduğu, jokey Akın Sözen idaresindeki LUCKY MOMENT (Youmzain-Seacleef/A.P.Indy) isimli 3 yaşındaki dişi tay elde ederken, Hülya Eltemur’un sahibi olduğu, jokey Halis Karataş ile koşuya katılan SWEET BREW (MontjeuSword Tigress/Tiger Hill) üçüncü, İsmet Çakmakoğlu’nun tayı İBRA (Mountain Cat-Ortagena/Strike The Gold) ise jokey Müslüm Çelik idaresinde dördüncü oldu.
İstanbul Veliefendi Hipodromu’nda gecenin önemli mücadelelerinden olan Mimar Sinan Koşusu’nu (Açık - G3), Bülent Doğan’ın sahibi olduğu OĞLUM BERAT (Victory Gallop - Halling Charge / Halling) isimli safkanı, jokeyi Halis Karataş ile kazanmayı başardı. 3 yaşlı 6 İngiliz tayının katılımıyla çim pistte 2200 metre mesafe üzerinden gerçekleştirilen ve birincilik ikramiyesi 126.000 TL olan koşuda GÜNGÖR BABA (Strike The Gold-Tekyıldız/Mountain Cat) ikinci olurken, HOSLİ (BekmezbeyBelginim/Strike The Gold) üçüncü, FLYING BLACK (Avangard -Cherry Red/Running Stag) ise dördüncü oldu. atdunyasi.com
37
AT YARIŞLARI Ankara Atlıspor Kulübü Koşusu 75. Yıl Ankara Hipodromu’nda düzenlenen Ankara Atlıspor Kulübü Koşusu’nu (KV - 6) Hamdi Özşahin’in WEMBLEY (Kaneko - Almina / Prince Sabo) isimli safkanı, jokeyi Gökhan Kocakaya ile kazandı. 3+ yaşlı 11 safkan İngiliz atının katılımıyla, çim pistte 2200 metre mesafede gerçekleştirilen ve birincilik ikramiyesi 52.500 TL olan koşuda PAYİTAHT (Red Bishop-Marica /Marlin) ikinci olurken, SABIR OĞLUM (Velociraptor-Green Side/ Green Dancer) ve MITELO (Out Of Control Truce / Nashwan) ise üçüncülüğü paylaşan isimler oldular.
64. Başbakanlık Koşusu Bu yıl 64.’sü düzenlenen Başbakanlık Kupası Koşusu’nu, Deniz Kurtel’in sahibi olduğu PERFECT WARRIOR (Perfect Storm – Star Ficker / Woodman) baş farkıyla kazandı. Jokey Uğur Polat ile start alan safkan koşudan 2.02.78’lik derece yaparak ayrıldı. Veliefendi Hipodromu’nda düzenlenen ve birincilik ikramiyesinin 500.000 TL olduğu (Açık – G1) koşuda Levent N. Gelgin’in BLAZE TO WIN (Win River WinLovely Blaze/Sri Pekan) isimli safkanı jokeyi Halis Karataş ile ikinci olurken, jokey Müslüm Çelik ile koşuya katılan, Ayhan Giray’ın sahibi olduğu SANZATU (Bin Ajwaad-Red Fact/Asakir) üçüncü, Hülya Yıldırım’ın jokey Selim Kaya ile start alan safkanı YILDIRIMBEY (SabırlıDicoş/Sun Music) de dördüncü oldu.
Halide Edip Adıvar Koşusu İstanbul Veliefendi Hipodromu’nun ev sahipliğinde, ünlü Türk roman yazarı Halide Edip Adıvar anısına gerçekleştirilen koşuyu (Açık – G3 / DHÖ / Dişi) Hulusi Çil’in RAZYANA (Dayıbey - Hanımefendi / Emiroğlu) isimli kısrağı, jokey Selim Kaya idaresinde startla birlikte aldığı liderliği fotoya kadar koruyarak kazanmayı başardı. Kazanan Razyana’yı koşu boyunca yakından takip eden VELİ CAN KIZI (GobakbeyFedlacan/Kanatlı.3) ikinci olarak koşudan ayrılırken, 4 yaşlı kısraklardan KATRE (Ağakaraca-Kırsultan/ Demirkır) üçüncü, ZENGİN KIZ (Zenginoğlu-Özgüngül/ Özgün) ise dördüncü oldu. 38 atdunyasi.com
I. İnönü Koşusu 2 yaşlı dişi taylar için sezonun önemli koşularından olan I. İnönü Koşusu (Açık – G3 / Dişi) bu yıl İstanbul Veliefendi Hipodromu’nun ev sahipliğinde gerçekleştirildi. Sonucu merakla beklenen koşuda kazanan isim Hasan Turan’ın sahibi olduğu, jokey Uğur Polat
ile start alan WARRIOR GIRL (Fernando – Gimme Hope Joanna / Sri Pekan) isimli dişi tay oldu. Birincilik ikramiyesi 126.000 TL olan koşuda 2 yaşlı 8 dişi İngiliz tayı start aldı. 1200 metre çim pistte düzenlenen I. İnönü Koşusu’nda ikinciliği PRINCESS
WESTPORT (Bosporus-Leones/ Second Set) elde ederken, LADY ALEN (Dehere-Sarı Arı/Royal Abjar) üçüncü, FLY TIME (KanekoExeter/Mujtahid) da dördüncü oldu.
Sultansuyu Tarım İşletmesi Koşusu 75. Yıl Ankara Hipodromu’nda gerçekleştirilen Sultansuyu Tarım İşletmesi Koşusu’nu (Açık – G2 / DH) Mücahit Yıldızhan’ın YILMABAŞAR (Tamerinoğlu Seyyare 55 / Taşkent) isimli
safkanı, jokey Halis Karataş ile kazandı. 4 yaşlı 8 safkan Arap atının katılımıyla, kum pistte 1500 metre mesafede düzenlenen ve birincilik ikramiyesi 170.000 TL olan koşuda, FİRİKYA (Ağakaraca
- K.Irak 55 / Bodrum) ikinciliği elde ederken, ATASOY (Karayağız -Semir/Volga.2) üçüncü, TOROS ASLANI (ÖzgünhanKemiyetülırak.56/ Kayhanbey) da dördüncü oldu. atdunyasi.com
39
AT RÖPORTAJ
“Bizim Ailede At Binmeyen Yoktur”
Ekin Özlen 40atdunyasi.com
Hazırlayan: Cansu Akkoca Fotoğraflar: Laurent Levy Kıyafetler: LASaddlery.com
“Onlar benim hayat ışığım ve kesinlikle bana verilmiş bir lütuf. Atlarımla olan ilişkimin yerini hiçbir şey tutamaz. Hayatımda oldukları için kendimi çok şanslı görüyorum.” Bu sözler; model, şarkıcı, söz yazarı ve lisanslı binici olan Ekin Özlen’e ait. Atlarla 8 yaşında tanışan Özlen, atlarla tanışma hikayesini ve atlarla arasındaki o özel bağı bizlere anlatıyor. Öncelikle sizi tanıyabiliriz? Ankara’da doğdum. Annem Amerikalı, babam Türk. Ben iki yaşındayken ABD’ye taşındık. Şimdi Los Angeles’ta yaşıyorum. Şarkıcılık, söz yazarlığı ve modellik yapıyorum. Tabi tüm bunların yanında lisanslı biniciyim. İki atım var; biri Hollandalı ılık kanlı bir gelding, ismi Zoltaire, “Voltaire” soyundan geliyor. Diğeriyse Danimarkalı Holsteiner bir mare, o da bir ılık kanlı, adı Prestige, “Cor de la Bryere” soyundan geliyor. Atlarla ne zaman, nasıl tanıştınız? İlk defa at bindiğimde 8 yaşındaydım. Binicilik benim kanımda var. Annem Coleen ve babam Fakih, atlarla dedem Naci Özlen’in o sırada başkanı olduğu Ankara Atlıspor Kulübü’nde at binerken tanışmış. Yeğenim Ata Özkaşıkçı, onlarca madalyası olan çok başarılı bir binici. Ablam Aynaz Özkaşıkçı da hobi olarak at biniyor. Kuzenim Hulki Karagülle, Türkiye’nin yetiştirdiği en başarılı binicilerden biri. Ailemde birçok milli binici var. Herhalde bizim ailede at binmeyen biri yoktur! Unutamadığınız bir atınız var mı? Anneannemlerin Teksas’ta bir çiftliği vardı, bana bir quarter-horse
hediye ettiler. İlk görüşte aşktı diyebilirim! Onu gördüğüm andan itibaren tek yapmak istediğim şey; onunla vakit geçirmekti. Adı ‘She’s a Skippin’ Jody’ydi. Yani ‘Atlayan Jody’. O kadar yakın bir bağımız vardı ki… O yemek yerken onun üzerinde ayakta durur, ormanda eyersiz binerdim. Tüm hayatım o’ydu ve kelimenin tam anlamıyla bir aşktı. Cinsinin hakkını verir, çok hızlı koşardı ama bir kere bile üzerinden düşmedim. O zamanlar çok küçük olduğum için eyeri bana o kadar ağır gelirdi ki kaldıramaz, eyersiz binerdim.
Naci Özlen
Onun sayesinde eyersiz at binmeyi, dolayısıyla atın üzerinde nasıl oturmam gerektiğini ve bir ata nasıl bakılması gerektiğini öğrendim. Ve tüm bunları kendi kendime, onunla kurduğum bu naif bağ ve çocuksu
içgüdülerimle öğrendim. Birkaç yıl sonra Florida’ya taşındık ve maalesef yollarımız ayrıldı. Sonrasında atlarla yolunuz nasıl kesişti? Florida’ya taşınınca, bir antrenör ile birlikte İngiliz stilinde çalışmaya başladım. Tek hayalim yarışlara katılmak ve kazanmaktı. Okuldan arta kalan tüm zamanlarımda at binerdim. Daha sonra New York’a taşındım ve modellik kariyerim başladı. Dünyanın en önemli modellik ajanslarından Ford Modellik Ajansı’nın modellerinden biri olarak, çok yoğun bir çalışma temposuna girdim. New York gibi bir şehirde, Ford gibi bir ajansın modellerinden biri olabilmek başlı başına çok büyük bir başarıydı. Çekimler, davetler, teklifler… Bir hayali gerçekleştiriyordum! Mutluydum, fakat hayatımda bir şeyler eksikti; atları özlüyordum. Central Park’ta tekrar at binmeye başlayınca, kendi atlarıma sahip olmanın zamanı geldiğini fark ettim. Manhattan’ın biraz dışında, Long Island’da, Avrupalı bir antrenörle çalışmaya başladım. Gündüzleri Manhattan’da çekimlerimi yapıyor, sonra arabaya binip at binmek için Long Island’a ikiüç saat yol gidiyordum. Atlarımın atdunyasi.com
41
AT RÖPORTAJ olduğu yer sahile çok yakındı, sahilde at biniyordum ve bu benim için bir rüyayı gerçekleştirmekti! Ama New York’ta kışlar uzun ve çok soğuk olduğu için, havanın binicilik sporu için daha elverişli olduğu, aynı zamanda şarkıcılık ve modellik mesleğimi de devam ettirebileceğim ve atlarıma daha yakın olabileceğim için Los Angeles’da yaşamayı seçerek, atlarımla birlikte buraya taşındım. Atlar sizin için neyi ifade eder? Hayatınızdaki yeri nedir? Onlar benim hayat ışığım ve kesinlikle bana verilmiş bir lütuf. Atlarımla olan ilişkimin yerini hiçbir şey tutamaz. Hayatımda oldukları için kendimi çok şanslı görüyorum. Şarkıcılık ve modellik dünyası zor bir dünya ve bu dünyada ayakta kalmamda atlarımın rolü çok büyük. Onlar benim merkezim, pusulam oldular. Ayrıca atların sadece insanlarla değil, diğer hayvanlarla da; özellikle köpeklerle özel bir bağı
42 atdunyasi.com
olduğunu düşünüyorum. Benim iki köpeğim de var; birinin cinsi Miniature Yorkie, ismi Leo; diğerinin cinsiyse Samoyed Husky, adı Ghost. Atlarımla o kadar iyi anlaşıyorlar ki… Özellikle Yorkie gibi küçük ve narin bir köpek cinsiyle bir atın oyunlar oynayabildiğini görmek beni büyülüyor. Atlarım köpeklerime öpücük veriyor! Atlar kesinlikle çok özel hayvanlar. Nerelerde at binersiniz? Los Angeles’ın kuzey doğusunda Lake View Terrace’ta biniyorum. Antrenörüm Lisa Stroway, çok sabırlı ve harika biri. Onunla çalıştığım için çok şanslıyım. Birlikte çalışarak birçok ödülün sahibi olduk. Yarışmalara katılıyor musunuz? “Hunters” disiplininde ve engel atlamada (equitation) yarışıyorum. Engel atlarken atın ve binicinin pozisyonu değerlendiriliyor. Zor ve rekabet çok büyük.
ŞİFA ATLARI Şifa Atları Binicilik Terapisti Sertifika Programı 2. Seviye Geçtiğimiz Nisan ayında birinci seviyesi gerçekleşen Şifa Atları Binicilik Terapisti Sertifika Programı’nın ikinci seviyesi ise geçtiğimiz günlerde Tulya Kurtulan Atlı Spor Kulübü’nde gerçekleşti. Beş gün süren bu programda Sarıyer Belediyesi
aracılığıyla engelli çocuklar kulübe geldi ve sertifika programı katılımcılarına eşlik etti. Eğitimde bir araya geldiğimiz velilere çocuklarındaki gelişimi sorduğumuzda cevap aynıydı: “Çocuğum atları çok sevdi. At binmeye başladıktan sonra
daha sakin, daha uyumlu ve en önemlisi daha mutlu.” Aynı zamanda katılımcılarla da bir araya gelerek eğitimler hakkında görüşlerini kendilerinden dinledik.
Nagihan Tokmak Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 27 yaşımdayım ve yaklaşık 13 yıldır atlarla iç içeyim. Kapadokya Meslek Yüksek Okulu Atçılık ve Antrenörlüğü bölümü mezunuyum. 4 dört yıldır Endurance sporcusuyum ve Mustafapaşa / ÜRGÜP Sinasos Ranch Cappadocia’ da işletmeciyim.
Eğitimlerden memnun musunuz? Eğitim, ortamı ve uygulamalar sayesinde iyi bir boyut kazandı. İhtiyacımız olan tüm araç gereç vardı fakat zamanımız yetersizdi. Tekrarlanması ve tecrübe edilmesi gereken nadide bilgiler aldık. Kesinlikle çok verimli olduğuna inanıyorum. Özel binicilerimle gelişme kaydettiğimde bundan çok daha emin olacağım.
nasıl uygulayacağımızı farklı bakış açısıyla öğrendim. Yönetici olmayı, esnek olmayı, dominant olmayı, tiyatrocu olmayı, veteriner olmayı, nalbant olmayı, pedagog olmayı ve ilk yardımcı olmayı öğrendim. Bana fazlaca kimlik kazandırdığına inanıyorum.
Program hakkında ne düşünüyorsunuz? Hippoterapi kesinlikle çok etkili bir tedavi yöntemi. Özel biniciler için doğru uygulamalar, onların tekrar hayata tutunması ve keyif alması için olmazsa olmaz olduğuna inanıyorum.
Hazırlayan: Cansu Akkoca
Bu eğitimlerin size ne gibi artılar kattığını düşünüyorsunuz? Atlarla ilgili bir çok şey biliyorum fakat terapi ve terapi atıyla ilgili bilmediğimiz küçük nüansları Aslı Yağcı At binmeye küçük yaşlarda Almanya’da başladım. 15 yıldır Türkiye’de at biniyorum ve 4 yıldır da antrenörlük yapıyorum. Çocuklarla ve atlarla olmayı, onları eğitip, yardım etmeyi seviyorum. Ancak böyle bir ortamda huzur ve mutluluğu yakalayabiliyorum. Eğitimlerden memnun musunuz? Böyle bir programın yapılması kesinlikle gerekiyordu. Uzun zamandır bu konuyu araştırıyordum ve bunun eğitimini almak için Almanya’ya bile gitmeyi düşündüm. Bu eğitimle gerek atların iç dünyasını gerekse onların anatomik yapısıyla vücut hareketlerinin insan üzerindeki etkilerini, bilişsel ve fiziksel özürlü
çocukların genel dünyasını, sıkıntıları ve bunların sebeplerini, semptomları ve tedavi ediliş yöntemleri hakkında birçok faydalı konular hakkında bilgi sahibi olduk. Dolayısıyla evet eğitimden çok memnun kaldım. Bu eğitimlerin size ne gibi artılar kattığını düşünüyorsunuz? Bu eğitimin ile birlikte atlarla olan diyaloğum çok daha bilinçli bir düzeye ulaşmakla birlikte at eğitmeni olma arzusunu da yanında getirdi. Çocuklara yardım edebildiğimi fark etmek, bana sonsuz mutluluk verdi. Genel anlamda bu konuda neler yapmak istediğimi neler yapabileceğimi artık daha net görüyor ve biliyorum. atdunyasi.com
43
AT YARIŞMALARI Elit Biniciler ve Yaz Kupası Şampi yonası Atlı Dayanıklılık Yarışmaları Türkiye Binicilik Federasyonu organizasyonu ile Eskişehir Atlı Spor Kulübü’nde gerçekleştirilen Elit Biniciler ve Yaz Kupası Şampiyonası Atlı Dayanıklılık Yarışmaları sonlandı. Yarışmanın sonunda İzem Dikencik, Selin Dikencik ve Sıtkı Doğuşlu’dan oluşan Bursa Takımı birinci; Nur Özdemir, Bilge Dalgıç ve Hakkı Fevzioğlu’ndan oluşan Atevi Takımı ikinci oldu.
Türkiye Kupası Engel Atlama Binicilik Yarışmaları Türkiye Binicilik Federasyonu (TBF) tarafından Başkent Binicilik Kulübü’nün ev sahipliğinde düzenlenen Türkiye Kupası Engel Atlama Binicilik Yarışmaları sona erdi. 3 gün süren yarışmalarda, yaklaşık 20 kulüpten 150 binici ve 198 at yarıştı. TBF ve Türkiye
Kupaları’nın sahiplerini bulduğu organizasyonda, TBF Kupası’ndaki yarışmalarda birinci gelen biniciler, kategorilerinde Balkan Şampiyonası için yapılacak milli takım seçmelerine katılmaya hak kazandı.
TBF Kupası •Yıldız biniciler 115 cm: Tyni Paradise isimli atıyla Merve Naz Hazinedaroğlu •Yıldız biniciler 120 cm: Cocelda isimli atıyla İpek Demirci •Genç yetişkin biniciler 130 cm: Siec Castlekelly Finn isimli atıyla Can İnce •Genç biniciler 130 cm: Christallo isimli atıyla Ozan Demirkıran •Genç biniciler 135 cm: Campari 1 isimli atıyla Necdet Kaan Karagülle •Genç biniciler 110 cm: Rock Time 13 isimli atıyla Yeliz Başeğmez •Yetişkin biniciler 140 cm: Siec Nectar Des Roches isimli atıyla Oktay Sezek •Yetişkin biniciler 145 cm: Siec Zappa WH isimli atıyla Oktay Sezek Türkiye Kupası •Yeni biniciler 90 cm: Gaben isimli atıyla Betül Avcı •Yeni biniciler 100 cm: Volkan isimli atıyla Üstteğmen Rahmi Yıldırım •110 cm: Eylül isimli atıyla Başçavuş Ali Ekber Ün •Veteran biniciler 100 cm: Kasiada isimli atıyla Necdet Karagülle •Veteran biniciler 120 cm: Axioma Ter Goes 2 isimli atıyla Uğur Yılmaz •Veteran biniciler 130 cm: Lambado 22 isimli atıyla Kaan Kızılkaplan
44atdunyasi.com
2015 At Terbiyesi Yarışması
Kemer Country Club & Siec Engel Atlama Yarışmaları
Siec ana sponsorluğunda Kemer Atlıspor Kulübü’nde gerçekleşen yarışmaların sonunda; 110 cm Milliyet Kupası Camaruso H isimli atıyla Begüm Parlak, 120 cm Milangaz Kupası Desteny isimli atıyla Barkın Aydın ve 130 cm KCC Kupası’nda Comtess isimli atıyla Necdet Kaan Karagülle birinci oldu. 85 cm Vatan Kupası’nda Biniciler kategorisinde Ocior Baby isimli atıyla Süleyman Aşçı, Yeni Biniciler kategorisinde Velvet Brown isimli atıyla Nedim Çağatay, PII, P III Biniciler kategorisinde Hugo Du Moulin isimli atıyla Aygül Melis Köprülü; Siec Kupası’nda ise Siec Castlekelly Finn isimli atıyla Can İnce birinciliği elde etti.
2015 At Terbiyesi Yarışması Kemer Atlıspor Kulübü’nün ev sahipliğinde gerçekleşti. Birinci gün gerçekleştirilen yarışmanın sonunda çocuklar kategorisinde Zayson isimli atıyla İrem Kaplan birinci, Theo Diabolo isimli atıyla Yağmur Öztürk ikinci ve Wannadoo isimli atıyla Şiraz Bayburtluoğlu üçüncü oldu. Ustalar Kategorisinde Santos isimli atıyla Murat Sarıçoban birinci ve Pluto 79 isimli atıyla Ebru Adaş ikinci oldu. İkinci gün gerçekleşen çocuklar kategorisi yarışmasında Theo Diabolo isimli atıyla Yağmur Öztürk birinci, Zayson isimli atıyla İrem Kaplan ikinci ve Dutchess isimli atıyla Yağmur Öztürk üçüncü olurken Ustalar kategorisinde Santos isimli atıyla Murat Sarıçoban birinci ve Pluto 79 isimli atıyla Ebru Adaş ikinci oldu.
2015 At Terbiyesi Balkan Şampiyonası Türkiye Binicilik Federasyonu organizasyonuyla Kemer Atlı Spor Kulübü ev sahipliğinde gerçekleştirilen 2015 At Terbiyesi Balkan Şampiyonası sona erdi. Bulgaristan, Moldova, Romanya ve Türkiye’nin katıldığı At Terbiyesi Balkan Şampiyonası’nın ikinci gününde Debi Haviyo, İrem Kaplan, Yağmur Öztürk ve Şiraz Bayburtluoğlu’ndan oluşan Türkiye, Yıldızlar Takım Yarışmasında Balkan Şampiyonu oldu. Bulgaristan ikinci olurken, Romanya üçüncü oldu. Şampiyonanın son gününde ise Yıldızlar ferdi kategorisinde Türkiye’den Yağmur Öztürk
Theo Diabolo isimli atıyla Balkan Şampiyonu oldu. Türkiye’den İrem Kaplan Zayfon F isimli atıyla ikinci, Debora Debi Haviyo Sim Salabim II isimli atıyla üçüncü oldu. Gençler ferdi kategorisinde Balkan Şampiyonu Bulgaristan’dan, Preslav ile Katerina Tsvetanova oldu. Ustalar ferdi kategorisinde ise Bulgaristan’dan, Ambrozia ile Raiko Ganukov Balkan Şampiyonu oldu. Türkiye’den Semih Ersoy Clockwork isimli atıyla ikinci olurken, Moldova’dan Tatiana Antonenco Polygraf isimli atıyla üçüncü oldu.
atdunyasi.com
45
ATLI LİDERLİK EĞİTİMİ
Ben, Sen, Biz...
Sevgi Saybaşılı sevgi@starseed.com.tr Bazılarıyla ilişkimizde ne verirsek onu alırız. Bazılarıyla da ne versek de yine hep belli bir şeyi. Atımızla ilişkimizde ise ne verirsek, çok çok daha fazlasını! Bazı insanlar ilişkilerinde “ben” derler, bazıları “sen”, nadiren de “biz”. Oysa ilişkinin kendisi de katılmalıdır bu denkleme; ben, sen ve ilişkimiz. İlişki dediğimiz şey duygularımızın kayıt defteridir aslında. “Beni böyle hissettirdi”leri alt alta yazarız bu deftere, genel toplama baktığımızda olumlu hisler çoğunluktaysa tamam, o ilişkiye devam. Değilse... Bir nedenle kendimize zarar verme dürtümüzün öne geçtiği durumlar hariç, değilse bitirilir o ilişki. Oysa ilişki sadece hissettiklerimizin değil, davranışların da kaydolduğu bir defter olmalıdır, ancak o zaman doğru anlamlandırılır; “Ben şunu yaptım, o böyle yaptı, ben o zaman şöyle hissettim.” Neyi niye yaptığımızı tam olarak bilebilseydik, hiçbir sorunumuz, derdimiz kalmazdı şu hayatta. Oysa bilinçaltımız böylesine derin, bilincimiz böylesine yüzeyselken, bunu asla bilemeyeceğiz. O zaman ne yapacağız? Atlara döneceğiz. Atların öğrenmesi ve olayları zihnine kaydetmesi genel olarak 46 atdunyasi.com
bağlamsal olsa da – yani gördüğü bir objeyi veya maruz kaldığı bir davranışı o anki çevre ve koşullar içinde zihnine kaydetse de – davranışları nereye kadar genelleştirdikleri tam olarak bilinmiyor. Yine de bir at, size her zaman ikinci bir şans verir. Biz insanlar gibi tutmaz o kayıt defterini, “Daha önce bana şunu yaptı” ların altına yazmaya devam etmez, her karşılaşmamızda tertemiz yeni bir sayfa açar. Hayatımızdaki insanlarla da yaşayabilseydik bunu, dünya gerçekten çok başka bir yer olurdu. İnsanların çoğu atlarla ilişkisinde “ben” der. Benim istediklerim, benim yapacaklarım, benim hissettiklerim. Ben nasıl da biniyorum, koşuyorum, atlıyorum. Ben nasıl da hükmediyorum koca hayvana, bak nasıl da dinliyor beni. At sanki sadece onun deneyiminin bir aksesuarıdır, onu hedeflerine ulaştıracak bir araç. Böyle düşünenler, istedikleri olmadığında atı suçlayanlardır; ata gitmiyor diye tembel veya aptal diyen acemi biniciden, atlamadı diye şımarık diyen tecrübeli müsabakacıya kadar. Bu bakış açısı alışkanlık olur zamanla, yolunda gitmeyen her ilişkide, kendi istediğinin olmadığı her durumda suçlu; eşi, sevgilisi, çocuğu, babası, müdürü, patronu, kısacası hep karşı taraf olur. Bazıları ise “sen” der; at ne istiyor, nasıl davranıyor, huyu nasıl... Kendi korkularını, çekingenliğini ata yüklemektir aslında yapılan. İstemeyi bilmemek, belki de hak ettiğini düşünmemektir. “At yoruldu”, “At istemiyor” en tuhafı da “Bu at beni sevmedi” hatta “At bana kızıyor”. Aynı kişiler ilişkilerinde de sözde
karşı tarafı düşündüklerinden, hiçe sayarlar kendi isteklerini, sevilmek, kabullenilmek ihtiyacıyla vazgeçerler prensiplerinden ve genellikle “Hayır” demeyi bilmezler. Ondan sonra da merak ederler neden kendilerine saygı duyulmadığını. Oysa sınırlarımızı çiğneyenler bunu hep sevgi maskesinin ardına gizlenerek yaparlar. Hep “sen” diyenler de bu davranışlara kendilerince kılıf bulur; tıpkı kız arkadaşının ne giydiğine karışan aslında kendine güvensiz erkeğin yaptığını, sevgisinden kıskançlığa yormak gibi. Veya okumaya başka şehre göndermeyen babanın yaptığını “benden ayrı kalmaya dayanamıyor o kadar seviyor” diye yorumlamak gibi. Atlar ise öncelikle “biz” der, ilişki bireylerden önce gelir onun için. Sadece “ben” diyenler asla gerçek bir ilişki yaşayamaz atıyla, o birliktelikte neler olmakta olduğunu asla tam olarak kavrayamaz, nasıl düzelteceğini veya daha iyiye götüreceğini çözemez. “Her şeyden önce sen” diyenlerle ise zaten at ilişki kurmaz, ilişki olmayınca karşılıksız çabadan başka ortada bir şey kalmaz. “Biz” diyebilenlerin önüne ise yepyeni bir dünya açılır. Duyguların doğru anlamlandırıldığı, sezgilerin kullanıldığı, ilişkideki iki tarafın da sınırlarına saygı gösterildiği, beraber ve birbirini güçlendirmeye hizmet eden bir ilişkiyi öğretir bu yaklaşım. İnsan kendini en iyi atında tanır çünkü at “Biz” demekten hiç vazgeçmez. Üşenmez, bıkmaz, hiç bir iletişim fırsatını reddetmez,
yanına vardığınız andan itibaren hiç bir anda sadece kendisini düşünmez. Ne düşünseniz bilir, ne hissetseniz duyar ve bunları size de gösterir. Atımızla mutlu, karşılıklı tatmin edici bir ilişki kurmayı öğrenirsek, hayatımızdaki diğer insanlarla da daha güzel, anlamlı, değerli ilişkiler kurabiliriz. Atımız bize nerelerde kendimiz
kullandırdığımızı, nerelerde karşımızdakini kullanmaya çalıştığımızı gösterir. İnsanları aşağıya çeken bir yığın gereksiz ve kısıtlayıcı yargıya, -meli, -malılara, öç ve intikam duygularına sahip değildir çünkü. Atınızla ilişkinize yakından ve objektif bir gözle bakarsanız eğer nasıl kendine değer vermeye ve saygı duymaya devam ederken bir yandan da
karşımızdakini düşünebiliriz, öğrenirsiniz. Hayatımızda bizi üzen, çözemediğimiz, bir türlü olduramadığımız ilişkilerin tümü bu dengeyi becerememekten kaynaklanır çünkü. Her zaman dediğim gibi, atlar insanları, olabileceklerinin en iyisi olmaları konusunda eğitirler.
atdunyasi.com
47
ATLI GEZİ
ATLI KAMP…
Uğurhan Acar ugurhanacar@gmail.com
gelmesinin öncelikli olduğunu görüyoruz. Bu durum, ATLI KAMP için de geçerli ve kimilerinin amacı kültürel, tarihi olabilir kimilerinin ki sosyalleşme veya doğayla bütünleşme veya sadece gün boyu at binmek, kendiyle baş başa kalmak da olabilir. Her biri değerli, her biri anlamlı…
konusu, herkesin eşit olarak tabi olduğu şartlar, olanaklardır diye düşünüyorum. Keyif tam da buradadır; aynı şartlara tabi olmak dayanışmayı, gülmeyi, üzülmeyi, acıyı bir arada yaşamayı getirecek ortak duygu, bilinç ortamını yaratacaktır. Kamp olgusunu belirleyen bu temel esaslar bağlamında bakıldığında, değerlendirilecek etkenlerin çok daha fazla olduğunu açıkça anlayabiliriz.
Kampdaş Profili Atlı Kamp etkinliğini birlikte gerçekleştirecek, bir arada yaşayacak insanlardan bahsediyoruz. Azami düzeyde ortak amaç etrafında buluşmuş ve birbirlerine yakın niteliklere sahip, uyumlu kişilerin oluşturacağı bir grup keyifli, başarılı bir kampın temel koşuludur.
Örneğin; hangi mevsimde, hangi bölgede atlı kamp yapılacağı da önemlidir. Bu tercih, yol boyunca yeme / içme olanaklarına, barınmaya, at sağlığını korumaktan, beslemeye kadar her şeyi etkiler.
Süre Kampın süresi önemli… Kamp süresi, hemen her zaman baştan bilinen bir konudur. Ancak, özellikle yeni rota belirleme veya macera amaçlı kamplarda – çok beğenilen etkinliklerin uzatılması talepleri de öngörülmeli - sonradan sorun yaşanmaması için asgari / azami sürelerin belirlenmesi etkinliğin “bekası” için önemlidir.
Güvenlik ve sağlık çok yönlü önemli ve at için de insan için de kimi zaman yaşamsaldır. Yerleşim yerlerinden, destek unsurlardan uzak olunan yerlerde yapılacak kamplarda doğada hayatta kalma, acil müdahaleler için eğitimli olmak bence çok kritik ve gereklidir. Bu anlamda, at binmeye devam ama mümkün olan en iyi önlemi almaya da devam!
Etkinlik & Amaç Tabi ki etkinlik alanımız Atlı Kamp ve bu etkinlik; otel, motel, pansiyon ev konaklamalı da yapılabilir ancak özellikle çadırlı yapılanı kamp tanımına daha bir uyuyor.
Alan - Rota Nerede konaklanacak? Nerelerden geçilecek? Atlı kampın konargöçer bir düzen içinde yapılacak olması konaklama yapılacak her noktanın farklı nitelikleri olacağını işaret etmektedir. Beklenmeyen, istenmeyen koşullarla karşılaşmamak için rota belirlemek önemlidir.
Ayrıca, doğada yapılacak her etkinlik gibi, Atlı Kampın da güvenlik birimlerine, otoritelere bildirilmesi, yasal düzenlemelere uyumun irdelenmesi kurtarma, kayıp gibi olaylar açısından çok yönlü önemlidir. (Olası zararlarımızı, sağlımızı garantiye almamız adına, etkin bir çözüm olan sigorta da unutulmamalı!)
Kampı belirleyen niteliklere baktığımızda, insanların ortak bir amaç çerçevesinde bir araya
Aynı Olanaklar, Şartlar Her kampın, gerçekte en keyifli ve bir o kadar da kritik
Campus:Lt Campamento:İsp Camp:Eng Kamp…Tr Hemen hemen bütün dillerde kamp; askeri veya tatil amaçlı veya göçle, seyahatle, esaretle (!) veya farklı bir faaliyet, etkinlik konusuyla ilgili olsun, - tek başına yapılan kampları hariç tutarsak - ortak bir gerekçe, zorunluluk, amaç çerçevesinde, aynı koşulları paylaşan insanların geçici bir süreyle ve geçici olarak belirlenmiş bir alan / rota içinde bir arada yaşamalarını anlatıyor. Uzun Yol Biniciliği ile de doğrudan ilgili olan, “Atlı Kamp” konusunu yazıya taşıma düşüncesini değerlendirirken, öncelikle kampın ne olduğu konusuna eğilmenin doğru olacağını zannediyorum. Değindiğimiz nitelikleri Atlı Kamp bağlamında biraz açmakta fayda var.
48 atdunyasi.com
Atlı Kampın en önemli unsurlarından birisi tabi ki attır! Atlar;
amaç,
binici
profili,
rota, mevsim, arazi tecrübesi, beslenme, bakım gibi en kritik konularla ilişkili bir seçim süreci sonunda belirlenecektir. Atların öncelikli bir sorumluluk alanı olduğu unutulmamalıdır. Katılımcıların, amaç ortaklığı dışında kamp, ortak yaşam ve seyahat koşullarına bedensel ve bilişsel düzeydeki dayanıklılığı, istekliliği ve bu anlamda; yaş, kronik rahatsızlıklar, doğa ortamına uyum kabiliyeti, at binme tecrübesi, dayanıklılık, ortak yaşam/işbirliği kültürü gibi hususlar kritiktir. Yeme, içme; kampların, gezilerin en güzel anı… Uzun süreli saklama olanaklarından uzak olunacağı dikkate alınarak dayanıklı, harcanacak enerjiye, performansa ve mümkün olduğunca damak tadına uygun yiyecek/içecek tercih edilmeli her olasılığa karşı yeterince yedekleme yapılmalıdır. Giyim, kuşam, biniş ve kamp ekipmanları yolculuğun bütünü bağlamında önemlidir. Hem de çok… Bunlar arasında haberleşme amaçlı kullanılacak araçların enerjisini sağlayacak ekipmanları da saymak gerek…
“Saygı duymak” yine önemli bir prensip. Aynı ülkede de olsa, toplum, farklı bölgelerde farklı yaşam koşullarına, kültürlere sahip insanlardan oluşuyor. Bu farklılıklara saygı duymak sorumluluğumuzdur. Atlı Kampın maliyeti nedir? Bunu gerçekçi ve en doğru anlamda belirleyecek olan sizsiniz… Eğer bir fikir edinmek istiyorsanız internette araştırma yapmanız yeterli olacaktır. Bir hususa daha değinmeden geçemeyeceğim; çağdaş insanın sorumluluğu, yaşamı anlamlandırması, hayata etkin olarak katılmaktır. Atlı Kamp gibi bir konuda da, bu katılımı gerçekleştirmek mümkün; her yolculuğun sonunda olduğu gibi uzun yol biniciliği, atlı kamp etkinliği sonunda da kendinize olduğu kadar yanınızdaki, çevrenizdeki insanlara bırakacağınız bir iki satır hikâyeniz olmalı… Bulgular, bilgiler, tecrübeler paylaşılmalı…
Alternatif bir tatil potansiyeli taşıyan Atlı Kamp konusunu çok yönlü ele almak önemli… Olumsuz olaylar yaşanmaması adına bu disiplinin ne olduğu, ne gibi riskler ve harika anlar, keyifler içerdiği yönünde bilgi paylaşmak, soruları cevaplamak, önleyici bir anlayışla yaklaşmak özellikle biniciler, hizmet alanlar yönünden çok önemli. Bu yazımız başlangıç olur diye umuyorum. Şimdilik kaydıyla koyduğumuz virgülün arkasına, birçok katkının ekleneceğine, değerli görüşler, öneriler sıralanacağına eminim. (*) Bu yazıyı hazırlarken, Uzun Yol Atlıları Facebook sayfasındaki arkadaşlara, ortak bir yazı olması adına katkıda bulunmaları için çağrıda bulunmuştum. Görüşleri, ilgileri, “like”ları ile destek veren; Sinasos Ranch Cappadocia, Hakkı Yazıcı, Nagihan Tokmak, Mehmet Turna, Muhammer Mutlu, Nazarköy Rahvan Kulüp, Madeleine Giraud, Mehmet Şarlak, Ali Elma, Neşe Geyikler, Ride In Turkey, Ishak Eğri’ye teşekkür ederim.
Son söz…
Gelelim en önemli konuya, en geniş anlamıyla “çevreye”. Avustralya’da, 2000’li yıllarda yapılan bir araştırmada, atlı kamp ve uzun yol biniciliğinin özellikle aynı rotaların kullanılması durumunda doğaya olumsuz etkisinin – yıkıcı olmasa da - olduğunun tespit edildiğini belirtmek isterim. “Bulduğun gibi bırak” çağrısı, çok önemlidir diye düşünüyorum. Bu esasın içinde; doğaya atık bırakmamak kadar, doğadan bir şey almamak da var. Atıklarımızı yanımızda taşımak veya doğaya zarar vermeyecek şekilde imha etmeyi öğrenmek gerek. atdunyasi.com
49
ATLI GEZİ
Galicnik Köy Düğünü Festivali
Hüseyin Şahin sahinweb@gmail.com Geçtiğimiz Temmuz ayında, ilk duyduğum günden beri gitmeyi planladığım Galicnik düğününe gittim. Genelde düğünlerden pek hoşlanmam, ancak bir dağ köyünde, merkezinde atın olduğu ve bir festival haline gelen bu düğün bana çok ilginç geldi. 1400m yükseklikte sarp yamaçlar üzerine kurulu Galicnik köyünde, eskiden beri erkekler yurt dışında çalışmak zorunda oldukları ve sadece Temmuz ayında evlenmek, düğün yapmak için fırsat bulabildikleri için; her yıl köyün evlenecek olan çiftleri için Temmuz ayında toplu bir düğün yapılması gelenek haline gelmiş. Köyde sürekli yaşayanların sayısı azalınca bu geleneği sürdürmek için bu düğün bir festival haline getirilmiş ve her yıl başvuran çiftler arasından bir çift seçilerek Temmuz ayının 12’sine en yakın hafta sonu iki gün süren bir düğün organize edilmiş. Ben ise bu 50 atdunyasi.com
düğüne giderken bu sene seçilmiş gelinin arkadaşım Vasko’nun kuzeni Biljana olduğundan habersizdim. Cuma günü öğlen Galicnik köyüne vardıktan sonra eski dostlarla bir müddet sohbet edip, daha sonra Mavrovo’da kalacağım otele gidip dinlendim. Festival nedeniyle Galicnik’te ki hiçbir otelde yer yoktu! Cumartesi günü Amerikalı ve Makedon binicilerle yaklaşık dört saatlik -daha çok adeta ilerlediğimiz- bir biniş yaptım. Bu binişlerin detay ve fotoğraflarını bir başka yazıda paylaşmayı umuyorum. Binişten sonra Vasko’nun ailesinin köydeki evlerinde bir şeyler atıştırırken, gelin Biljana Gegovska ve damat Filip Belcev ile beraber “raki” dedikleri ama daha çok konyağa benzeyen, üzümden yapılan ev imalatı %45 alkol olan içkiden bende ister
istemez istitakımı aldım. Bir süre sonra köy meydanından yükselen davul zurna sesleriyle festivalin ilk kutlamalarının başladığını öğrenip, köy meydanına doğru indim. Meydanda geleneksel kıyafetleriyle kızlı erkekli, yaşlı genç birçok Makedon vardı. Normalde pek kalabalık olmayan köy neredeyse dolup taşmıştı. Hava kararıncaya kadar devam eden kutlamalar hava kararınca fener alayıyla sona erdi. Aslında sona ermemiş yeni başlamış... Vasko’nun ailesi evlerinin bahçesinde after party şeklinde yemekli bir ziyafetle sabah saat 5.00’e kadar kutlamalara devam ettiler. Bende sabah kendimi bahçedeki masanın üzerine başımı koymuş sızmış bir halde buldum. Pazar sabahı tekrar başlayan ve birçok geleneksel ritüel içeren kutlamalar, öğleden sonraya
kadar devam etti. Burada bu kutlamaları anlatmak yerine fotoğrafları paylaşmayı tercih ediyorum. Düğün ve festival ile daha detaylı bilgi almak isterseniz internette “Galicnik Wedding” için yapacağınız arama sonrası tüm detaylara ulaşabilirsiniz. Hemen her ritüelinin merkezinde Atlı heyet gelin damata eşlik etmek üzere evin önüne ulaşıyor
Damat atı Çilli’nin sırtında gelin evi önünde.
atın olduğu bu düğünde beni daha önceki Makedonya gezilerim gibi hayal kırıklığına uğratmadı. Gelinin evinden at sırtında alındığı, çeyiz sandığının yine at sırtında taşındığı bu düğünün aynısı olmasa da köydeki Hotel Neda, festival dışında köy düğünü yapmak isteyen çiftlere benzer bir imkân
sunuyor. Bence düşünmeye değer bir imkân… Bir sonraki yazıda içinde at olan başka bir seyahati paylaşmak üzere, atlarınızın ayakları düz bassın.
Bayrak gelin evine teslim ediliyor.
Gelin at sırtında köy meydanına varır.
Gelinin babası çeyiz sandıkları önünde.
atdunyasi.com
51
AT RÖPORTAJ
“Atın Üzerine Çıktığımda Tüm Dünyayı Unutuyorum“
Renk Aşık Hazırlayan: Cansu Akkoca Öncelikle kendinizden bahsedebilir misiniz? 14 yaşındayım. Özel Alev Ortaokulu‘nda sekizinci sınıf öğrenciyim. Okulunum voleybol takımında oynuyorum. Dört yıldır At Köyü Binicilik Spor Kulübü‘nde ata biniyorum. Escenta adında 9 yaşında Alman kökenli bir atım var; büyük, güçlü, fakat çok iyi huylu bir at. Onu çok seviyorum. Çiftlikte benimle çok yakından ilgilenen hocalarım ve birlikte çok eğlendiğim bir arkadaş çevrem var. O nedenle çiftlikte zaman geçirmekten çok hoşlanıyorum. Biniciliğe nasıl başladınız? Ata binmeye başladığım ilk günü daha dünmüş gibi hatırlıyorum. Küçüklüğümden beri hep ata binmenin hayalini kurardım. Ancak bunun gerçekleşeceğine ihtimal vermemiştim. Bir gün kuzenimin yoğun ısrarı üzerine, evimize çok yakın olan At Köyü Binicilik Spor Kulübü’ne atları görmek için gitmiştik ve o andan itibaren binicilik maceram başlamış oldu. Hatta öğretmenlerin sıcak ilgisine rağmen, başta biraz çekindim. Çekingenliğimi üzerimden atabilmem için ata önce annem bindi ve bu şekilde benim yüzümden annem de ata başlamış 52 atdunyasi.com
oldu. Bugün hala annemle birlikte ata binmekten büyük keyif alıyoruz. Biniciliğin size kazandırdığı özellikler nelerdir? Binicilik sayesinde en önemli kazancımın özgüven olduğunu düşünüyorum. Belirli bir konuda gayret göstermeniz ve başarıya ulaşmanız, kendinize olan güveninizi arttırıyor. Öğrendiğiniz diğer bir önemli şey ise başka bir canlıyla ortak bir amaç için birlikte hareket ederek uyumu yakalamak. Aslında tek bir cümle ile toparlamak gerekirse atın üzerine çıktığımda tüm dünyayı unutuyorum. Biniciliğin hangi branşı daha çok ilginizi çekiyor? Engel atlama benim en çok ilgimi çeken branş. Zaten ata binmeye de engel atlayacağım diyerek başlamıştım. Bu düşünce ile engel atlamaya başladım ve her geçen gün daha iyi olmak istedim; hala da istiyorum. Ata binmek nasıl bir duygu? Neler hissediyorsunuz? Gerçekçi olmam gerekirse duygularımı kelimelerle ifade etmem zor. Atla öyle bir bağ kuruyorsunuz ki, bir süre sonra duygularınız
Dört yıldır ata binen Renk Aşık, atlarla At Köyü Binicilik Spor Kulübü’nde tanışmış. Biniciliğin kendine birçok özellik kattığını belirten Aşık, en önemli kazancının “özgüven“ olduğunu belirtiyor. Biniciliğe nasıl başladığını, başarılarını ve hedeflerini kendisinden dinliyoruz. karşılıklı olarak birbirini etkilemeye başlıyor. Kendimi sıkıntılı hissettiğim zamanlarda atım bütün negatif duygularımı yok edip rahatlamamı ve kendimi mutlu hissetmemi sağlıyor. Özellikle TEOG’a hazırlandığım bu senede, hem streslerimden uzaklaşmak hem de kafamı boşaltmak için ata binmemin çok faydasını gördüm. Başarılarınız nelerdir? İki yıldır yarışmalara katılıyorum ve bu süre içerisinde Kaya Baban Kış Ligi Bronz Lig şampiyonluğum, Nuri Oğlakçı, Türkiye Şampiyonası, Atatürk Kupası gibi şampiyonaların içindeki yarışmalarda birinciliklerim ve derecelerim var. Geleceğe dönük hedefleriniz nelerdir? Binicilik ile ilgili olarak Avrupa’da, Avrupa şampiyonalarını koşmak ve tabi ki Türkiye Milli Takımı’na girmek istiyorum. Yoğun bir okul tempom var. Okulun voleybol takımında da oynuyorum. Öncelikle sınavlarda başarılı olup, istediğim bir liseye girmeyi hedefliyorum. Ama sanırım en önemlisi, ne olursa olsun ata binmeye devam etmek istiyorum.
AT SAĞLIK
Dr. Berjan Demirtaş İ.Ü. Veteriner Fakültesi MYO email:berjan@istanbul.edu.tr
Egzersiz sırasında iskelet kaslarının aktivitesinin artmasıyla beraber vücutta ısı üretimi de artar. Egzersizde ısı üretimi ise egzersiz yoğunluğuna bağlı olarak artar. Atın vücut sıcaklığı, ısı yapımı ve ısı kaybı arasındaki dengeyle belirlenir. Vücut dengesi için vücut iç sıcaklığının belli sınırlar içinde tutulması, belli mekanizmalar sayesinde gerçekleşir. Normalde 37-38,5 °C olan vücut ısısı, egzersiz ile birlikte 3-5°C daha yükselebilir. Vücut sıcaklığı 43°C üstüne çıkarsa atlarda hayati tehlike oluşur. Egzersiz sırasında metabolik ısı artışının yanında çevresel ısı da vücut iç sıcaklığını etkiler. Atlar vücut ısılarını radyasyon, iletim, taşınım ve buharlaşma mekanizmaları ile düzenleyerek vücut sıcaklıklarını belli sınırlar içinde tutarlar. Atlar, tıpkı insanlarda olduğu gibi vücutlarında oluşan ısıyı, en çok solunum ve terleme ile buharlaşma yoluyla çevreye dağıtırlar. Egzersiz sırasında artan vücut sıcaklığı soluk sayısının artmasıyla ve terleme yoluyla düşürülmeye çalışılır. Egzersiz sırasında özellikle, terleme yoluyla ısı kaybı daha etkin bir yoldur. Egzersizde vücudun ısı üretim yeri kaslardır. Dolaşım sistemi yardımıyla kaslarda oluşan ısı, derideki kılcal damarlara kadar taşınır. Adrenalin hormonu ve ısının etkisiyle deride bulunan ter bezleri ter üretir ve yine ısının etkisiyle ter buharlaşarak oluşan ısı vücuttan uzaklaştırılır. Atlar vücut dengesi için gerekli olan vücut sıcaklığını bu yolla dengede tutarlar.
Atlarda Egzersizde Isı Düzenlenme Mekanizması Ve Sıcak Çarpması Atlarda egzersiz sırasında vücut iç sıcaklığı çok yükselirse (>43°C) hayati tehlike oluşturan sıcak çarpması oluşur. Sıcak çarpması daha çok dayanıklılık yarışlarında görülür. Atlar sıcak ortamda bir saat orta şiddetli egzersizde 10-15 litre ter üreterek vücut sıcaklıklarını düşürmeye çalışırlar. Terin vücutta serinleme etkisi yaratabilmesi için buharlaşması gerekir. Ancak buharlaşma hızı ter üretim hızından yavaş olursa ter buharlaşamadığı için ısı kaybı oluşamaz ve sonuç olarak vücut soğuyamaz. Deri yüzeyindeki ter silinirse buharlaşma yoluyla ısı kaybedemeyeceğinden aynı şekilde vücut soğuyamaz. Havanın sıcaklığı yanında nispi nem oranı da terin buharlaşma hızında önemlidir. Havada sıcaklık ve nem oranı artıkça buharlaşma azalacağından terleme yoluyla ısı kaybı zorlaşır. Atlarda ter miktarı vücut ağırlığının %5 üstünde olduğu zaman, performansında önemli düşme olur. Ter ile kaybedilen sıvı yerine konmalıdır. Bir litre ter yaklaşık bir kilograma denk geldiğinden atın vücut ağırlığı ölçülerek ne kadar sıvı kaybettiği hesaplanabilir. Kaybedilen sıvının sadece su ile yerine konulması yeterli olmaz. Terle beraber sodyum klor, potasyum gibi elektrolitlerin kaybedildiği unutulmamalıdır. Kaybedilen sıvı vücutta bulunan formuyla izotonik olarak yerine konmalıdır. Yani muhakkak sodyum, klor, potasyum mineralleri de yemle veya suya karıştırılarak verilmelidir.
iç sıcaklığının düşmesine yardım edilir. Aynı şekilde hava akımı yaratan vantilatörlerin kullanılması ısının taşınma yoluyla deriden uzaklaşmasına yardım eder. Durak yerlerinde atın gölgeye çekilerek radyasyon yoluyla ısı alması engellenir. Özellikle hava sıcak ve nem oranı yüksekse antrenmanların süresi ve şiddeti düşürülmelidir. Egzersiz öncesi oral yolla sıvı yüklemesi yapılması uygun olabilir. Tüm yarışlarda unutmamamız gereken atımızı alıştığı yerin aksine daha sıcak ve nemli yerlerde yarışa sokacaksak vücudun bu sıcaklık ve neme adapte olması gerekir. Bu nedenle yarışılan yere en az 10-14 gün önce gidilerek atın o iklime uyum sağlaması ve vücut ısı düzenlemesini adapte etmesi gerekmektedir. Bu durumda egzersiz yoğunluğu da yavaş yavaş arttırılarak vücudun sıcak ortama uyum sağlaması ve yarışta istenilen performansı yakalamak açısından önemlidir.
Özellikle dayanıklılık yarışlarında ara duraklarda soğuk su ile atın yıkanması artan vücut ısısının iletim yolu ile deriden uzaklaşmasına yardım eder. Vücut ısısı soğuk suya geçerek vücudun atdunyasi.com
53
AT SAĞLIK Nano Malzemeden Yapılmış Nalların At Performansı Üzerine Etkisi
Derviş Öztürk At Nalı Tarihi Atın evcilleştirme erken tarihinden bu yana, çalışmanın hayvanların tırnaklarında kırılma veya aşırı aşınma yarattığı birçok şartlara maruz kaldıklarını tespit edilmiştir. Eski insanlar yerli atların nal ihtiyacını belirlemişlerdir.
Yapılan araştırmalar sonucunda ilk at nalı açık arkeolojik kanıtlar dahilinde bulmak zor olmuştur. Demirin değerli olması kullanılan diğer öğelerinde yıpranmış ya da erimiş olduğundan bu tip bulgular çok nadir olarak bulunmuştur. Büyük Britanya arkeolojik buluntularına bakıldığında, Romalılar, atların ayaklarını korumak için kullandıkları materyaller ile çağdaş materyaller arasında ufak da olsa benzerlik olduğunu görmüştür. Bulgular ışığında çivilenmiş nalların nispeten geç icat olduğu bilinmektedir. İlk olarak Celtic Galyalılar Metal
Nallar kullandıklarına dair spekülasyonlar olsa da M.S 500 veya 600’lü yıllarda çivilenmiş nal kullanıldığına dair çok az kanıt vardır. Demir nallar hakkında ilk açık yazılı kayıt, Haçlı Seferleri (1096-1270) öncesinde M.S 910 yılında “Hilal ütü ve tırnaklarını düşündüm.” ifadesidir. 7. yüzyıldan itibaren at toynak korunması açısından inanılmaz derecede değişmiştir. Atlar insan hayatında olduğu sürece bu gelişimde devam edecektir. Gelişimin günümüzdeki son durumu ise nano nallardır.
KATEGORİ
Nano malzemeden nal
Bugün kullanılan metal nallar
Tırnak ve diz arasında kan dolaşımı
80%
20%
Ayak topallığı
Aşırı önler 80%
Aşırı sakatlanma 80%
Diğer at topallıkları
Aşırı önler 40%
Aşırı sakatlanma 40%
Gevşetir
Çok az
Çok fazla
Esneklik
100%
0%
1 yaşındaki taylarda
Kesinlikle şart
Tamamen suç
Tırnak duvarındaki Zayıflık
Çok az
Çok fazla
Yarış
Geliştirir
Engeller
Atlama yüksekliği
Atlama yüksekliği
Yaklaşık 2” azaltır
Nalbantlık zamanı
Yaklaşık 25 dakika
Yaklaşık 45 dakika
Ağırlık
56 gr.
112 gr - 448 gr.
Atın konforu
Evet
Hayır
Kasılmış topuklar
Önler
Sebebi
Aşınma
Çok iyi
Mükemmel
Ayak çekiş gücü
Mükemmel
İyi
Yürüyüş
Artırır
Engeller
Veteriner faturası
Çok az
Çok yüksek
54 atdunyasi.com
Amaç Herkes atların güzel hayvan olduğunu kabul eder. 1000 yılı aşkın bir süredir, sadece metal nal kullanılmıştır. Bu nallar, o günün şartlarında yeterli iken, şimdi antika ve süs eşyası olarak bulunmaktadır. Günümüzde kullanılan çelik veya alüminyum nallar demirden yapılan nallara nazaran çok daha fazla tercih edilmektedir. Nano nallar konfor ve topallık önlenmesi için tasarlanmıştır. Tüm yarış atlarının % 80’i diz ve tırnaktan topallık sorunu yaşar. Bu % 80‘lik atların çoğu bugün metal nal kullanmaya devam eder. Bulgular Olimpiyat sporcuların atlarının performansları sürekli yüksek olmak zorundadır. Ayrıca yüksek
atlama ve hızlı koşmak gibi faktörler aranır. Bu oranın diğer atlarda görülenden daha az olmasının sebebi araştırıldığında ise; atlar için kullanılan nalların farklılığından kaynaklandığı görülmektedir. Olimpiyat için kullanılan atlarda son dönemlerde nano nal kullanılmıştır. Bu nallar kullanılmaya başlandıktan sonra diğer metal nalların oluşturduğu sıkıntılar bariz bir şekilde görülmeye başlanmıştır ve dünya nihayetinde bu sorunların çözümlerini aramaya yönelmiştir. Sonuç Nano nallar tırnağın yönüne göre ve ona uyum sağlayacak şekilde genişletmek için tasarlanmıştır. Üretilen nano nallar atlarda yürüme koşma veya engel atlama durumunda sanki vücudunun bir
parçasıymış gibi hareket edip atta meydana gelebilecek ani ağrılar veya fazla titreşimleri engellediği görülmüştür. Metal nallarda ise at çok fazla şok ve titreşim hissettiği için özellikle toynaktan gelen titreşim hayvanı daha çabuk yormakta hatta topallamasına sebep olmaktadır. Özellikle atlar da küçük yaşta kullanılan bu metal nallar özellikle 18 aylığa kadar kullanılmışsa toynaklarda ve topuklarda sıkıntı oluşturmaktadır. Bununla ilgili yapılmış çalışmalarda bulunmaktadır. Nano nal kullanan atlar ile metal nal kullanan atlar karşılaştırıldığında, metal nal kullanan atların %80 diğer atlara göre daha fazla efor sarf ettiği görülmüştür. Kaynakça Koç B, Alkan Z, (1994), At Ortopedisi, Medisan Yayınevi. nanoflexinc.com
atdunyasi.com
55
AT SAĞLIK
Damızlık Kısrakların Üreme Sezonuna Hazırlanması Prof. Dr. Hayri Ekici ekici@istanbul.edu.tr At yetiştiriciliğinde damızlık kısrakların gebe kalmamaları, yetiştiriciler açısından önemli maddi kayıp demektir. Kısrağın boş kalmasının pek çok sebebi olabilir. Bunlara örnek olarak geç doğum, başarısız tohumlama, düşük yapma (abort), yetersiz beslenme veya kondisyon yetersizliklerine bağlı fertilite düşüklükleri sayılabilir. Bundan dolayı başarıyı arttırmak ve maddi kayıpları azaltmak için üreme sezonu öncesinde dikkatli bir planlama ve kısrağın sezona hazırlanması önemlidir. Elbette hiç aşım yaptırılmamış (maiden) kısrağın hazırlığı ile bir önceki sezonda gebe bırakılamamış (open) veya infertilite problemi olan (barren) kısrakların sezona hazırlıklarında bazı farklılıklar olacaktır. Kısraklar, bu saydığımız gruplardan hangisine girerse girsin, aşım yaptırılacak dönemde optimal sağlık ve vücut kondisyonuna sahip değil ise bu durum düşük fertilite oranına sebep olacaktır. Diğer bir fertilite düşüklüğüne sebep olacak konuda kısrağın yaşıdır. 12 yaşından sonra fertilite de azalma başlar. 16 yaşından sonra ise bu ciddi seviyelerdedir; bunu da hatırda tutmak gereklidir. Temel olarak kısrağın üreme sezonuna hazırlanmasından kasıt, kısrağın genel sağlığı ve üreme kanalı reprodüktif açısından optimal düzeye getirilmesi veya varsa problemlerin üreme sezonuna kadar 56 atdunyasi.com
giderilmesi çabalarıdır. Bunun için kontrol edilmesi gerekli kritik noktalar; kısrağın düzenli siklus gösterip göstermediği, herhangi bir genital kanal enfeksiyonunun olup olmadığı, genel sağlık durumu ve iyi bir vücut kondisyonuna sahip olup olmadığıdır. Bu koşulların sağlanabilmesi için öncelikle kısrakların tüm aşı ve paraziter ilaçlamaları düzenli olarak yapılmalıdır. Vücut kondisyonları değerlendirilerek zayıf ve aşırı şişman olanların yemleri ona göre düzenlenmeli ve sezona iyi kondisyonda girmeleri sağlanmalıdır. Elbette hepsinden önemlisi kısrakların üreme organlarının muayenesi yapılarak burada bir problem olup olmadığının tespiti varsa bunların tedavisi ve ortadan kaldırılması gereklidir. Özellikle damızlık çiftliklerinde olmak üzere bir önceki sezonu boş geçirmiş kısraklara, sezon başında uterus (rahim) kültürü yapılmasında fayda vardır. Böylece tespit edilememiş enfeksiyonların tespiti yapılmış ve boşuna zaman kaybedilmemiş olur. İlk defa aşım yapılacak vulva defektli veya hava emme (pneumo-vagiana) problemli kısraklarda da bu kontroller yapılmalı ve tam bir veteriner hekim kontrolünden geçirilmelidir. Özellikle üreme problemi olan kısraklarda bu problemler bir önceki sezonun sonunda yapılmış olsa bile tekrarlanmalı ve detaylı bir şekilde gözden geçirilmelidir. Gebe kısrakların üreme sezonuna hazırlıklarında dikkat edilmesi gereken ekstra birkaç konu daha vardır. Öncelikle gerekli tedbirleri alabilmek ve hazırlıklara
başlayabilmek için olası doğum tarihini hesaplamak gerekir. Kısrakların ortalama gebelik süresi 335-340 gün dersek son tohumlama tarihinden 2530 gün öncesine gittiğimizde kabaca olası doğum tarihini bilmiş oluruz. Elbette bireysel farklılıklar ve yavrunun erkek ya da kız oluşu da bu tarihte sapmalara sebep olacaktır. Bu dönemde kısrağın vücut kondisyonu çok önemlidir. Çünkü doğum ve laktasyonla birlikte kısrak kilo kaybedecektir. Bu kiloları geri alması bu dönemdeki negatif enerji dengesinden dolayı pek mümkün olmaz. Bunun için öncesinde tedbir almak gerekir. Yine bu dönemde vulva dikili ise (Caslick’s) bunun açılması gereklidir. Aksi takdirde bu durumda gerçekleşecek doğum, çok ciddi problemlere hatta anne ve yavrunun ölümüne kadar gidebilecek durumlara sebep olacaktır. Diğer bir önemli konuda doğumdan 4-6 hafta önce kısrakların aşılamalarının yapılmış olması, doğumla birlikte tayın alacağı kolostrumun immun maddeler açısından daha zengin olmasını sağlar ve tayın 4-5 aylık döneme kadar korunmasına yardımcı olur. Ayrıca gebe kısrakların gebeliklerinin 5-7-9. aylarında Rhino (EHV) aşısının yapılması abort riskinin azaltılması açısından önemlidir. Diğer bir önemli konu da kısrağın siklus düzeni ve ovulasyon problemi yaşayıp yaşamadığının tespitidir. Varsa bu problemlerin ortadan kaldırılması ve sikluslarının düzene sokulması önemlidir. Çünkü uygun koşullarda bile kısrakların gebe kalma oranı %60’lar civarındadır;
yani çok fertil değillerdir. Bunun için koşulların optimal seviyede olması reprodüktif verimlilik için gereklidir.
uyarılır ve belli bir süre sonra kısraklar aynen yaz aylarındaki gibi düzenli siklus göstermeye başlarlar.
Yetiştirici için en önemli şeylerden biri üreme sezonunun başında kısrağın düzenli siklus göstermeye başlamasıdır. Doğal ortamda kısrakların %80-90’ı kış aylarında siklus göstermezler. İlkbaharda gün ışığının artışı ile geçiş dönemi (trasition) denilen ve düzensiz siklus ve ovulasyonların görüldüğü döneme girerler ki bu dönemde kısrakların gebe kalması oldukça zordur. Ancak ilkbaharın sonlarında ve yaz başlarında düzenli siklus gösterirler ve sağlıklı ovulasyonlar oluşur. Fakat ne yazık ki atlarda doğal üreme sezonu Mart sonu, Nisan başı gibi başlamakla beraber; özellikle yarış atlarında yetiştiriciler Şubat ayından itibaren kısraklarının gebe kalmalarını arzu ederler. Bu durum, ancak kısraklarının hormonal düzenlerinin manipüle edilmesi ile mümkün olabilir. Bunun en kolay ve ekonomik yolu suni aydınlatmadır. Çünkü, kısrakların hormonal aktiviteleri ve dolayısı ile siklik aktiviteleri uzun gün ışığına bağlı olarak çalışır. Bunun için gün ışığının yetersiz olduğu bu dönem ve öncesinde suni aydınlatma ile kısraklarda uzun gün algısı oluşturulur, hormonal aktivite
Kısrağın düzenli siklus gösterdiğinden ve sağlıklı ovulasyonların gerçekleşmesini garanti altına almak için istenilen aşım tarihinden en az 8-10 hafta önce suni aydınlatmaya başlanmalıdır. Örneğin, Şubat ayında aşıma başlanacak ise 15 Kasım’dan itibaren suni aydınlatmaya başlamak gerekir. Bunun için günlük 16 saatlik düzenli aydınlatma oldukça etkilidir. Yani saat 07:00 - 23:00 arası aydınlatma yeterli olacaktır. Fakat bu düzendeki birkaç saatlik aksamalar bile istenilen sonucun alınamamasına sebep olur. Elbette gün ortasında arzu edilen şekilde ahır gün ışığı ile aydınlanıyor ise suni aydınlatma o saatlerde kapatılabilir. Suni aydınlatma için basit ama en etkili yöntem; floresan lamba ile aydınlatmadır. Temel kural, kısrağın boksu içerisinde karanlık bir alanda kalmayacak şekilde lambaların yerleştirilmesi ve boksun herhangi bir köşesinde rahatlıkla gazete okuyabilecek şekilde aydınlığın sağlanmış olmasıdır. Suni aydınlatma boş kısraklarda olduğu gibi sezonda erken doğuracak kısraklara da uygulanmalıdır. Aksi takdirde
bu kısraklarda tay kızgınlığını takiben sikluslar aksayabilir bir süre duraksayabilir. Onun için bu kısraklarda boş kısraklara uygulanan suni aydınlatmaya tabi tutulmalıdır. Yıl boyu aydınlatma uygulanan ve korunaklı ahırlarda barındırılan yarış veya konkur atlarında suni aydınlatmadan istenilen sonucu alabilmek için bu uygulamadan önce kısrakların kış koşullarını algılaya bilemesi için o mevsime uygun karanlık ve soğuk ortama bir ay süre ile tabi tutulmalı ondan sonra suni aydınlatmaya geçilmelidir. Böylece suni aydınlatmadan arzu edilen cevap daha iyi alınacaktır. Yaklaşık 70 gün suni aydınlatma uygulanan kısrakların %50’sinde yumurtlama (ovulasyon) şekillenir. 85 günden sonra ise bu oran %95’e ulaşır. Eğer, suni aydınlatma uygulamasında geç kalınmış ise aydınlatma ile birlikte sulpiride veya domperidone gibi farmakolojik maddelerin kullanılması ile süre iki hafta kısaltılabilir. Örneğin, 1 Ocak’ta suni aydınlatma başlanılan kısrağa beraberinde sulpiride de verilirse 40 gün sonra ovulasyon görülürken verilmeyenlerde bu süre iki hafta daha uzundur. “ Siz elinizden geleni yapın, doğa zaten sizin için çalışacaktır.”
atdunyasi.com
57
GASTRONOMİ Sonbaharda Gastronomi Tatili Bir Başka Güzel
Sonbaharda, bayramı da fırsat bilip lezzet ve keyif odaklı tatil yapmak isteyenleriniz için favori destinasyonlarda 2015’in en iyi restoranları ve şefleri arasından keyifli seçimler sunalım istedik. Gastronomi seyahati planlarken referans alabileceğiniz S. Pellegrino sponsorluğunda her yıl açıklanan, dünyanın En İyi 50, En İyi 100 listelerinde çok rahat ve yenilikçi mekanlardan, Michelin Yıldızlı mekanlara kadar uzanan bir yelpaze mevcut. Diğer yandan git gide yükselen Bistronomie trendini yani haute cuisine disiplininden gelen şeflerin daha samimi ortam ve rahat yemek konsepti ile açtıkları yeni nesil bistroları göz ardı etmeyip, en iyi bistroları da planlarınıza eklemenizi öneririm. Havanın da daha ılık olacağı İspanya ve İtalya bu dönemde keyifli destinasyonlar. İspanya’da ilk önerim özellikle Barselona tatili planlayanlar için, araba kiralayıp Girona’ya giderek, S. Pellegrino’da En İyi 50 listesinde, dünyanın en iyi restoranı unvanına ulaşmış, geleneksel ve avant-garde anlayışı bir arada bulabileceğiniz Modern İspanyol Mutfağı sunan El Celler de Can Rocca’da degüstasyon yapmanız. İspanya’da San Sebastian rotasında Bilboa’ya doğru bir saat araba kullanıp, kesinlikle dünya 13.cüsü Asador Extebari’ye gidin, hayatınızda yediğiniz en güzel yemeklerden birini şef Victor Arguinzoniz’in elinden, odun ateşinde yemeye 58 atdunyasi.com
hazır olun. İtalya’ya geldiğimizde İstanbul’da Ristorante Italia ile tanıdığımız Massimo Bottura’nın dünyanın en iyi ikinci restoranı unvanını taşıyan Osteria Francescana’sı için Modena’ya gitmeye değer. Modena’ya uğramışken Ferrari Müzesi’ni gezmeyi ve 100 yıllık balzamiklerden satın almayı atlamayın. Eylül ayı ortasından itibaren başlayan Beyaz Trüf sezonunu deneyimlemek için en iyi destinasyonlar Alba ve Toskana. Alba’da şef Enrico Crippa’nın 3 Michelin yıldızlı restoranı Piazza Dumo’da trüflü spesiyalleri tadabilirsiniz. 10 Ekim - 15 Kasım tarihleri arasında, Alba Uluslararası Beyaz Trüf Panayırı’nı kaçırmayın. Bölgede
tüm kasabalarda, lokantalarda taze ve lezzetli trüf bulabilirsiniz. Her Sonbahar Paris nostaljisi yaşamak isteyenlere, tatile elit bir başlangıç için önerim 3 Michelin yıldızlı Alleno Paris. Aileden Paris’e ilk defa gelenler var ise efsane şef Alain Ducasse’ın Eiffel kulesindeki restoranı Jules Verne unutulmaz bir deneyim olacaktır. Paris müdavimleri içinse Bistronomi ve klasik Parisien restoran da önermek isterim. Muhteşem şef Guy Savoy’un Les Bouquinistes’i Notre Dame’a gelmeden önce köşede ufak ve mükemmel bir restoran. Bistronomi akımının ikonu haline gelen, dünyanın en iyi 21. restoranı unvanına sahip Le Chateaubriand, şefi Inaki Aizpitarte’nin önderliğinde modern
Fransız, Asya ve İspanyol mutfağını rahat ve keyifli bir ortamda sunuyor. Alain Passard çıkışlı şef Bertrand Grebaut’un 1 Michelin yıldızlı modern bistrosu Septime kesinlikle gidilmesi gerekenlerden. Biraz daha uzaklaştığımızda, Peru’ya gidebilir, başarılı şefler Virgilio Martinez ve Pia León’un Peru coğrafyasında her yükseklikten malzeme ile hazırladığı Avantgarde Peru mutfağı ile dünyanın en iyi 4. restoranı seçilen Central; Şef Diego Muñoz’un modern Peru Mutfağı sunan Astrid y Gaston’u ve 44. sırada gördüğümüz PeruJapon mutfağini melezleyen şef Mitsuharu Tsumura’nin Maido’sunu deneyimleyebilirsiniz. Brezilyada özellikle Sao Paulo’da Şef Alex Atala’nın D.O.M.’unun Amazon eksenli çağdaş mutfağı için seyahat ve tabi lokal lezzetlerle, modern sanat müzeleri ve gece hayatı ile güzel bir seçenek.
Belki artık New York’un Balthazar demek olmadığını kabul ederiz. Dünyanın en iyi beşincisi Daniel Humm ve Eric Flint’in restoranı Eleven Madison Park ve gönüllerin birincisi, ilk 50’de 18. sıradaki Eric Ribert’in deniz mahsulleri restoranı Le Bernardin’inde finedining keyfini yaşayın. İstanbul’da olacaklarımız içinse de en iyi 100 içerisine, 96.cı sıradan bu sene giren Türk şef Mehmet Gürs’ün Mikla’sı her zaman iyi bir tercih. Epikür & Gastronomi Yazarı Burçe Ürkmezgil İnstagram.com/burceurkmezgil
PONY CLUB
Tulya Kurtulan Atlıspor Kulübü Pony Yaz Kampı
Hangi yaşta olurlarsa olsunlar çocuklarımızda geliştirmeye çalıştığımız; denge, iletişim, uyum, mücadele kavramları binicilik sporunun temelini oluşturmaktadır. İleride binici olsun veya olmasın her çocuğun kişisel gelişim sürecinde atlarla bir araya gelmesi ve binicilik eğitimi almasının faydaları bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Hayvan sevgisi, karşılıklı anlayış ve doğal yönlendirme becerisi…
Her çocuğun içindeki bu potansiyeli ortaya çıkaracak bir pony vardır. Belgrad Ormanı’nın kıyısında, Karadeniz’in esintisi eşliğinde çocukların doğa ile buluşacağı Tulya Kurtulan Atlıspor Kulübü’nde, üç yaşından itibaren çocuklarınızı uzman eğitmenler eşliğinde ponylerle tanıştırıyor ve muhteşem geri dönüşler alıyoruz. Binicilik ve at bilgisi saatlerinin yanında, fazla rekabetçi olmayan atlı oyunlar, çocuk yogası, ponylere
kurabiyeler yaptığımız aşçılık saati, at üzerinde jimnastik, yedekte doğada pony otlatma gibi birçok eğlenceli faaliyetle, çocukların ponylerle doğal ve samimi bir ilişki kurmasına olanak sağlıyoruz. Tüm yaz tatili boyunca Pazartesi’den Cuma’ya gerçekleştirdiğimiz TASK Pony Yaz Kampı’nda, atlı rüyalar gören çocukların hayallerini gerçekleştiriyoruz… Hazırlayan: Tulya Kurtulan
atdunyasi.com
59
Siz de #atdunyasi hashtag’i ile fotoğraflarınızı bizimle paylaşın, dergimizde yayınlayalım! 60atdunyasi.com
at_dunyasi
atdunyasi.com
61
ADVERTORIAL
“Akademi Binicilik ile Birlikte Çatalca’ya Birçok Yenilik Getirdik”
Güzel bir kahvaltı sonrası at üzerinde gezinti yapmayı kim istemez ki? Çatalca’nın Oklalı Köyü’nde altı dönüm arazi içerisinde bulunan Akademi Binicilik de sizleri İstanbul’un yoğun ve stresli hayatından uzaklaştırmayı ve keyifli bir hafta sonu yaşatmayı vaat ediyor. Akademi Binicilik’in sahibi ve aynı zamanda profesyonel binici olan Volkan Çapur bizlere kulübü ve verilen hizmetleri anlatıyor. Öncelikle sizi tanıyabilir miyiz? 1966 Ankara doğumluyum. Üniversite yıllarımda binicilik sporu ile pek bir ilgim yoktu, her Türk insanı gibi bir at sevgim vardı. 1989 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra iş hayatına atıldım. Sigortacılık, anaokulu işletmeciliği derken 2005 senesinde kendimi binicilik camiasında buldum. Hobi olarak başlayan binicilik sevdam, üçüncü atımı da satın aldıktan sonra profesyonelliğe döndü ve yarışmalara katılmaya başladım. 2012 yılında ise hem yarışma hayatı hem de iş hayatının ortak noktası olan binicilik kulübümüzü kurduk. Binicilik Akademi’nin konumu hakkında bilgi alabilir miyiz? Marmara Bölgesi ile Karadeniz Bölgesi’nin tam ortasında bulunuyoruz. Çatalca, tarihi çok eski olan bir yerleşim yeri olmakla beraber İstanbul’a en yakın doğal kalmış bir alan. Akademi Binicilik ile birlikte Çatalca’ya birçok yenilik getirdik. Çatalca bölgesinde kahvaltı hizmetini ilk biz başlattık; bunu Çatalca esnafından da duyabilirsiniz.
Volkan Çapur Hazırlayan: Cansu Akkoca Fotoğraflar: Burak Özçetin 62 atdunyasi.com
Burada neler yapıyorsunuz? İlk dönemlerde binicilik dersleri ve kahvaltı vermeye başladık. İhtiyaçlar doğrultusunda yaptığımız yenilemelerle tesiste her geçen gün farklı bölümler oluştu. Burada düğün, toplantılar, doğum günü kutlamaları gibi özel anlarınızı yaşayabilirsiniz. Kahvaltımız ise çok popüler. Restoran bölümümüzde dünya mutfağından özel lezzetler
yapabilen bir aşçımız var. Düğün organizasyonları için 150-400 kişilik kapasitelik alanımız var. Ve tüm bu hizmetlerinin yanında tabi ki binicilik dersleri de veriyoruz. Toplam dört eğitmenimiz ile hem ders veriyoruz hem de özel gezintiler yaptırıyoruz. Kahvaltıda özel bir lezzetiniz var mı? Açık büfe kahvaltımız sadece Pazar günleri var. Diğer günler serpme kahvaltı yapıyoruz. Hamur
işlerimiz çok özel. Açık büfe kahvaltı da 45-50 çeşit ürün sunuyoruz. Yöresel lezzetlerimiz var. Mesela, balımız ve eski kaşarımızı Kars’tan, tulum peynirimiz ise Erzincan’dan geliyor. Burada kaç kişilik bir ekipsiniz? Sekiz kişilik bir ekibimiz var. İhtiyaca, organizasyona göre 14-15 kişi oluyoruz. Peki, at binmek isteyen kişilerin
izleyeceği yol nedir? Burada biniciliği basite indirgeyip yaygınlaştırmaya çalışıyoruz. Fiyatları dengeli tutup, üyelik gibi bir set çekmiyoruz. Sadece ders almak isteyen kişilerde sürekliliğe dikkat ediyoruz. Lisans ve yarışma camiasına yönelik kişilere ders vermeye çalışıyoruz. Şuan düzenli olarak ders almaya gelen 40 öğrencimiz var. Haftada 2 gün mutlaka derse gelmeleriniz istiyoruz.
İletişim Oklalı Köyü Şahinler Sk. No:29, Çatalca İSTANBUL 0212 789 45 46 0532 432 46 32 bilgi@akademibinicilik.com
atdunyasi.com
63
GEZİ
Sonbaharda Romantik Bir Kaçamak
Como Gölü – İtalya Ocean’s Eleven filminden sonra ipeğiyle ünlü mütevazi bir yerleşke olarak bilinen Como kasabası son yıllarda George Clooney ile birlikte jet sosyetesinin vazgeçilmez hafta sonu alternatifi haline geldi. Bense İsviçre sınırındaki bu bölgeyi uzun zamandır tanırım ve çok severim. Akdenizlilerin yaşama sevinci ve alışkanlıkları hoşuma gider; İtalya seyahatleri ise beni daima cezbeder. Como’ya en son geçen sene yakınımızın düğünü için Ekim ayında gitmiştik. Düğün telaşıyla gönlümüzce gezemedik. Jetsetin de uğrak yeri olmasına rağmen yine de samimi atmosferini, doğal estetiğini ve duruluğunu korumakta olan bu bölgede, bir hafta sonunu leziz yemekler, şarap tadımları ve doğa gezileriyle değerlendirmek istiyorum. Eylül ayında Como Gölü Eşim ile birlikte fazla da plan yapmadan İstanbul’dan hareketle Milano Malpensa Havaalanı’na iniyoruz. Alandan araba kiralamak mümkünken, biz saat başı Como’ya hareket eden konforlu otobüslerden yana tercihimizi kullanıyoruz. Yolculuk kısa sürüyor; Como Milano’ya sadece 45 km uzaklıkta. Böylece stres yaşamadan çevreyi seyrederek yol alıyoruz. Como’daki adresimiz belli, bildiğimiz ve yer ayırttığımız tarihi Hotel San Giorgio Lenno. Fazla beklemeden hareket ediyoruz. Otobüsümüz Como’nun dar yollarından ilerlerken, kalkıştan yaklaşık bir saat sonra, şoförümüz bizi tam da otelimizin önünde indiriyor. Göl kıyısında yer alan bu muhteşem tarihi binanın göl kıyısındaki bahçesi, antika eşyalarla süslü restoranı ve odaları tam da bize 64 atdunyasi.com
göre. Eşyalarımızı yerleştirmeden, soluğu otelin şahane bahçesinde alıyoruz. Hotel SanGiorgio Lenno/ sangiorgiolenno.com Como Gölü: Yeşilin ve mavinin buluştuğu büyüleyici manzara karşısında soluğumuz kesiliyor… Alp dağlarının eteklerinde yer alan Como Gölü, İtalya’nın üçüncü büyük gölü. Göl ile aynı ismi taşıyan Como kenti de Como’da en büyük yerleşim yeri. Bölgenin nüfusu 87 bin civarında. Mimarlık mesleğinin doğduğu bölge olarak da bilinen bu göl kıyısında villa ve şatoların mimarisine doyum olmuyor. Doğasıyla mimari o kadar uyum içinde ki, fotoğraf çekerken her bir kare tablo niteliğinde görüntü oluşturuyor. Como Gölü’ne her mevsim jet sosyete de akın ediyor. George Clooney, Tom Cruise, David Backham, Madonna gibi pek çok ünlünün bu gölün kıyısında evleri var. Bunun dışında pek çok ünlü sanatçı, sinema oyuncusu ve politikacı, Amerikalılar ve Avrupalılar geliyor. Türkler de bu bölgeyi çok seviyor. Avrupa da en romantik balayı adreslerinden biri olması beni şaşırtmıyor. Göl kıyısında muhteşem açık ve kapalı düğün mekânları mevcut. Dolayısıyla balayı çiftleri tarafından çok sık tercih ediliyor. Bizim yeğenimizin de düğünü göl kıyısında böyle bir seçkin mekânda gerçekleşmişti. lidodilenno.com Gölün ve çevresinin tadını çıkarıyoruz! Como Gölü ve etrafındaki birçok köy ve kasabayı kara yoluyla olduğu gibi vapurla da ulaşarak keşfetmek mümkün. Bizim otelin önünde vapur iskelesi var. Hemen bilet alıp, Lenno dışındaki çevreyi
Hazırlayan: Nilgün Oflaz daha yakın tanıma bahanesiyle şampanya, bardaklarımız ve minik sandviçlerimizden oluşan piknik sepetimizle iki saatlik bir tekne turuna çıkıyoruz. Hava güneşli; mis gibi dağ havasını içime çekiyorum ve çevrenin ve dingin gölün güzelliklerini seyre dalıyorum. Şirin dağ evlerinin yanı sıra şato görüntüsündeki malikâneler muazzam bir uyum içinde. Böyle kalmasını sağlamak adına yapılaşma sıkı kontrol altında tutuluyor. Bakımlı bahçeler, rıhtımlarda özel tekneler, yamaçlarda yöresel dağ evleri, ıssız dar sokaklar, sahilde yürüyüş ve bisiklet parkurları, rengârenk çiçeklerle bezenmiş balkonlar; her şey birbiriyle o kadar uyumlu ve güzel ki, haliyle ben de sakinleşiyor, şampanya eşliğinde bu eşsiz doğanın ve güzelliklerin keyfini çıkarabiliyorum. Sahilden hareketle karşı kıyıya doğru yol alıyoruz. Sırasıyla, Menaggio, Varenna, Lecco, Bellagio, Cadenabbia gibi pek çok iskelede duruyoruz. Biz inmiyoruz. Akşam yemeğimizi Lenno’da yemek üzere keyifli ve bilgilendirici turumuzu yine Lenno’da tamamlayarak otelimize dönüyoruz. Bu tekne gezisi esnasında yarın ki programımız da belli oluyor; Bellagio! Bellagio; Como ‘nun incisi, güzelliklerin doruk noktası… Klasik İtalyan kasabalarından Bellagio konum olarak gölün en güzel noktalarından birinde yer alıyor. Gölün iki kola ayrıldığı yerde bir burunun üzerine kurulmuş ve oya gibi işlenmiş bu köy oldukça turistik. Clooney’in Seven Eleven filminde soyduğu otel Bellagioa da konumu ve manzarasıyla dikkat çekiyor. Ara sokaklardaki çiçeklerle süslü evlerde ince zevklerin yansımalarını
görüyorum. Dar merdivenli sakin ve şirin sokaklarda, güzel ve şık insanları görmek, küçük dükkanların sofistike vitrinlerini incelemek, yeni keşifler yapmak, beni fazlasıyla mutlu ediyor. Bellagio’dan gölün her iki kıyısını da görebiliyorum ve bu manzaraya hayran kalıyorum. Pek çok tarihi bina ve turistik nokta da, şimdi ise otel olarak kullanılan konaklama cenneti Villa d’Este, otel olmadan önce bu önemli yapı çok uzun yıllar İngiliz kraliçelerine hizmet etmiş; yeni klasisizm akımının en sembolik örneklerinden ve muhteşem botanik bahçesiyle ziyaretçileri büyülüyen Villa Melzi de yine bu özel bölgede yer alıyor. Bense turistik geziden ziyade, Como’nun tadını çıkarmak istiyorum; yeni keşifler, gurme lezzetler, biraz alışveriş derken merkezdeki sokaklara dalıyorum. Ne alsak? Nerede ne yesek? Pahalı şık butikler, vintage dükkânlar, şarküteriler, parfümeriler, bakım ürünleri, tasarım ürünleri derken, el yapımı takılar, seramik objeler ilgimi çekiyor. Merkezin biraz snob havasından ayrılıp tekrar göl kenarına dönüyoruz. Burada da pek çok tezgâh var; el işleri, porselen, hediyelik eşyalar, aromalı yağlar, hepsi alıcılarını bekliyor. Bu arada ara sokaklarda her çeşit zevkli ve farklı hasır şapkalar var. Şapkaları çok sevdiğim için ben rengârenk Bellagio şapkalarından almadan duramıyorum... Yemek konusunda ise hiç zorlanmıyoruz. Muhteşem göl manzarası eşliğinde etrafta pek çok restoran ve kafe var. Soluklanmak için önce bir Cappucino içiyoruz ve akşam yemeğimiz için Bellagio merkezinden 15 dakikalık
bir yürüme mesafesinde olan aile işletmesi Albergo Ristorante Silvio otelinin göl manzaralı verandasında karar kılıyoruz. Güneşi nefes kesici bir manzara ve İtalyan şarabı eşliğinde batıracağız. Yöresel başlangıçlardan sonra taze göl balığı ısmarlıyoruz. Harika anılarımızı tiramisu tatlısıyla ve Espresso kahvesiyle taçlandırıyoruz. Tekneler saat 20:00’den sonra hareket etmediğinden, Lenno’ya taksiyle dönüyoruz. Bu güzel günümüzün gecesini ise Lenno koyunda, Lido Di Lenno adlı restoran barda canlı müzik eşliğinde dans ederek sonlandırıyoruz. bellagiosilvio.com Lenno kıyılarında yürüyüş Como’da güne merhaba demenin en güzel yolu… Ertesi gün kahvaltı sonrasında otelimizin önünden başlayarak kıyı boyunca keyifli bir yürüyüşe çıkıyoruz. “Villa Balbienello” oklarını takip ederek yeşillikler içinde bir yoldan gittikçe yükseklere uzanıyoruz. Oldukça yokuşlu bu yolda biraz zorlanıyorum ancak muhteşem manzara imdadıma yetişiyor. Dev ağaçlar arasından göl manzarası ve fotoğraf çekme molaları yola devam edebilmemi kolaylaştırıyor. Villanın bahçesine vardığımızda, güzellikler karşısında adeta büyüleniyorum. Görkemli bahçede, rengârenk çiçekler, pembe ve mor kamelyalar, yeşillikler, heykeller; özenli bahçe peyzajı çok etkileyici ve görülmeye değer. Bu bahçede epey bir vakit geçirdikten sonra villanın girişini de kısaca geziyoruz. Moda çekimleri yapılan ve balayı çiftleri tarafından fotoğraf çektirmek için gelinen bu mekân ve bahçe şahane. Yüzümde
serin bir rüzgâr, etrafı yemyeşil dağlarla çevrili bu eşsiz göle bakarken içim huzur doluyor. Eşimin elinden tutuyorum ve “iyi ki gelmişiz ve buradayız” diyorum. Bisikletin de ulaşım aracı olarak sıklıkla kullanıldığı Como Gölü’nün sahilinden Lenno merkeze doğru yolumuza devam ediyoruz. Tatmadan İstanbul’a dönmek istemediğim yemekler var sırada... Parmesan peyniriyle fırında hazırlanan “polenta”, ıstakozlu spaghetti ya da şampanyalı risotto, tatlı olarak da flambé. Gösterişten uzak ve sempatik bir havaya sahip İtalyanların çoğunlukta olduğu şirin bir sahil restoranında bu isteklerime de kavuşuyorum. Siz de benim gibi, bir bölgeyi çok beğendiğinizde, oraya sadık kalıp sık sık geri dönenlerdenseniz kuşkusuz Como ve çevresini de tekrar ziyaret edeceksiniz. Como İsviçre ye benziyor. Lugano sadece 40 dakika mesafede; daha sakin daha huzurlu ve hesaplı. Lugano’da göl kıyısında harika restoranlar ve oteller var. Bu bölgeye her geldiğimde, kendimi kasaba sakinlerinden biri gibi huzurlu ve yenilenmiş hissediyorum. Como Gölü kıyısında bir hafta sonuna ben ancak bu kadar faaliyet sığdırabildim. Siz arzu ederseniz, Como’da 1300’lerde inşa edilen Duomo katedralini ziyaret ederek, ortaçağ havası soluyabilir, fünikiler ile Bunate’ye çıkarak göl manzarasını yukardan seyredebilir, bu da yetmezse, Aero Club’a uğrayarak Como coğrafyasını bir de deniz uçağı ile keşfedebilirsiniz. Yaz aylarında ise tekne kiralayabilir, açık hava etkinliklerinin merkezi olan bu Akdenizli kasabada dünyaca ünlü gitar festivaline de katılabilirsiniz. atdunyasi.com
65
AT TARİH
At Altın Değerinde. Ya Gübresi?
Levent Resul leventresul@kircakoyuncuoglu.com Türkiye’de 2012 yılının sonunda 141 bin 422 adet olan at sayısı, 2013 yılı sonunda 136 bin 209’a ve bu yıl Mayıs sonu itibarıyla da 132 bin 499’a geriledi. Böylece, at sayısında yaklaşık 1.5 yıllık dönemde, yüzde 6.3’e karşılık gelen 8 bin 923 azalma gerçekleşti. Artık bir “Atlı Kültür”de yaşamıyoruz ve at sayısı hızla azalıyor. Buna karşılık ise yarış atı sayısı artıyor. Halen Türkiye’de kayıtlı 5.800 kayıtlı yarış atı var. Bu yarış atlarının önemli bir kısmı yerli hara ve çiftliklerde üretiliyor. Şu anda 1343 adet özel at çiftliği olduğu söyleniyor. Rakamlar incelendiğinde trendin artış yönünde olduğu gözleniyor; at sahipleri artıyor. Yeni hipodromların yapılması planlanıyor, at hastanelerinin durumu iyileştiriliyor, yenilerinin yapılması düşünülüyor. Bunda, Türkiye’de at yarışları alanında yaşanan büyümenin rolü belirleyici. TJK 25. Başkanı Serdar Adalı “2004 yılında yaklaşık 1 milyar 346 milyon TL satış yapan TJK geçen yıl 3 Milyar 459 milyon TL’lık bir satış gerçekleştirdi” derken sektördeki %17-%20’lik büyümenin temelini de ortaya koyuyor. Bir haber var ki bu manzara 66 atdunyasi.com
ile yan yana geldiğinde çok düşündürücü bir etki yapıyor ve bir eski halk serzenişini hatırlatıyor: boncuk nihayet bulundu galiba! BBC’nin haberine göre, “19 Nisan’daki genel seçimlerden sonra işbaşına gelen koalisyon hükümetinin programında yenilenebilir enerji kaynağı olarak büyük ölçüde at gübresinden yararlanılması öngörülüyor. Yakıt denemelerini yapan Fortnum grubu, üç atın bir yılda çıkardığı atıkla bir evin yıllık enerji ihtiyacını karşılamanın mümkün olduğunu bildirdi. Finlandiya’da yaklaşık 77 bin at olduğu dikkate alınırsa, 20 binden fazla ev tamamen at gübresiyle ısıtılabilecek. Finlandiya hükümeti gelecek on yıl içinde kömür kullanımına son vermeyi ve ithal edilen enerji miktarını yarıya indirmeyi amaçlıyor. At gübresinin enerji üretiminde kullanılması, hayvan sahiplerinin bu dışkılardan kurtulma sorununu da çözecek.
Zira Finlandiya’da suyollarına sızması ihtimali olan tarlalarda at gübresi kullanılması yasak. At gübresinin organik atık olarak gömülmesi de 2016 yılından itibaren yasak olacak.” Bizde hala 130.000 at var. Ama işte gel gör ki biz bize benzeriz. Finliye değil… Gene de şunu önermeden bu konuyu bitirmek istemiyorum. Türkiye’deki 130 bin atın gübresini elektrik enerjisine çevirmek bir hayal olabilir belki; fakat başta Karacabey Harası gibi büyük tesislerde olmak üzere, Türkiye’de var olan 1500’e yakın at yetiştirme çiftliğinde at dışkısının metan gazı üretiminde kullanılması, önemli bir tasarruf kalemi olarak düşünülemez mi? Amerika Birleşik Devletleri’nde bu konuda yapılmış birçok çalışma ve başarılı örnekler mevcut. Lakin atın kendisine bu kadar “kıymet bilmez” davranmış olan insanlığın, gübresine böyle teveccühle yaklaşması da üzerinde düşünülmesi gereken ayrı bir mesele...
Elegance is an attitude Aishwarya Rai
Longines DolceVita
İstanbul – Akasya Avm Konyalı Saat – Akbatı Avm Konyalı Saat – Atatürk Havalimanı – Atabey Saat Sirkeci – Bağdat Caddesi Özgür Saat Carrefour Kozyatağı Avm Konyalı Saat – Cevahir Avm Özgür Saat – Özdilek Avm Konyalı Saat – Tepe Nautilus Avm Özgür Saat – Kanyon Avm Tevfik Aydın Saat Sirkeci Tevfik Aydın Saat – Eminönü Zindan Han – Metrocity Avm Erol Saat – Sabiha Gökçen Havalimanı Capitol Avm Detay Optik – Demirören Avm By Saatçi Tiara Sirkeci – Ankara – Ankamall Avm Bos Saat – Armada Avm Sinan Saat – Kentpark Avm Sinan Saat – Taurus Avm Konyalı Saat – Rotap – Etap Saat İzmir – Pier Avm Külahçıoğlu – Alsancak Günkut Saat – Forum Bornova Avm Karaorman – Adana – Times Optik – Swiss Optik Saat – Antalya – Antalya Havalimanı Argos Jewel Art – Violla Center – Mersin – Forum Avm Konyalı Saat – Fethiye – Telmessos Gold Center – Kemer – Viking Center Gaziantep – Prime Mall Avm Antik Saa – Zeki Saat – Kayseri – Park Avm Yenza Saat – KKTC – Reşat Optik – Diyarbakır – Ninova Park Avm Saat Dünyası Ceylan Park Avm Aykaç 1971 – Marmaris - Marmaris Gold Center