EDİTÖR
Üçüncü kez merhaba, Günseli Özen Ocakoğlu Genel Yayın Yönetmeni
Purchasing Türkiye için yola çıkarken önümüzdeki sürece ilişkin elbette bir fikrimiz vardı. Ancak her sayı hazırladığında işletmeler için bu çok kritik alanın öneminin giderek arttığını ve mesleğin profesyonelleri için düşündüğümüzden çok daha fazla fırsatı barındırdığını gördük. Ancak yetkin bir satınalma yöneticisinin şirket kaynaklarını efektif yönetmekten ülke ekonomisine katma değer yaratmaya kadar geniş bir yelpazede sorumluluğu var. Bu sorumluluğun azalan dünya kaynakları ve artan fiyat rekabetiyle giderek zorlaştığını biliyoruz. Satınalma disiplinini profesyonelce yöneten kuruluşların rekabette öne geçtiğini de memnuniyetle görmekteyiz. Satınalma departmanının bir başka sorumluluğu da şirket itibarını üçüncü partiler nezrinde temsil ediyor olması. Satınalma çalışanları en az pazarlamacılar kadar kurumsal markayı temsil etmek durumunda. Bu temsilin müzakere sürecinde gerçekleştirildiğini düşünürsek işin söylendiği kadar kolay olmadığını da çok iyi anlarız. Mayıs 2016 üçüncü sayımızda yüzümüzü daha çok dünyaya döndük. Pek çok araştırmanın yanı sıra ortak satınalma alanı olarak belirlenen sektörlerde sıkça sorulanları yanıtlamaya çalıştık. Lojistik, depolama, yazılım ve jeneratör üreticileri bu sayıda konularımız oldu. İki ayda bir dergimizle size ulaşırken sürekli iletişimde bulunacağımız www. purchasingturkiye.com’da yayın hayatına başladı. Güncel haberlerin yanı sıra sektörel araştırmaların da yer alacağı sitede Türkiye’nin her köşesinde görev yapan satınalma profesyonellerine ulaşmamızı sağlayacak bir iletişim bilgileri kayıt alanı da bulunuyor. Size gelişmelerden haberdar edebilmemiz için kayıt olmayı lütfen atlamayın. Purchasing Türkiye ilk Danışma Kurulu toplantısını da gerçekleştirdi. TEDAR Başkanı Tuğrul Günal, TÜSAYDER Başkanı Gürken Hüryılmaz, Multinet UP CEO’su Yusuf Ziya Gündüz, Okan Üniversitesi Akademisyenlerinden “Satınalma Yönetimi” kitabının da yazarı olan Yrd. Doç. Dr. Halim Yurdakul ve ZER A.Ş. Genel Müdürü Aykut Özüner Danışma Kurulu üyelerimiz olarak bundan böyle dergimize yol gösterici olacaklar. Birikimleriyle dergimize değer katan Danışma Kurulu üyelerimize destekleri için teşekkür ediyoruz. Bir meslek dergisi olarak öğretici ve esinlendirici olmasını umduğumuz konularla Purchasing Türkiye’nin üçüncü sayısını dikkatinize sunarım.
4
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
İÇİNDEKİLER
İmtiyaz Sahibi Rota Yayın Yapım Tanıtım Tic .Ltd. Şti. adına Günseli Özen Ocakoğlu Ortaklar Caddesi Murat Apt. No: 29/A Bahçe Mecidiyeköy, Şişli / İSTANBUL • Genel Yayın Yönetmeni Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Günseli Özen Ocakoğlu • Haber Müdürü Ferruh Altun • Purchasing Türkiye Editörü Nihan Kaşoğlu • Marketing Magazine ve Marketing Anadolu Editörü Tuğçe Köse •
Bu sayı
Web Editörü Duygu Omay •
Doğru depo yönetiminin püf noktaları
Yazı İşleri Merve Şahin, Ali Cemal Karabudak, Selin Sayar Tekkuş • Görsel Yönetmen Murat Genç • Fotoğraf Savaş Batmaz •
Tedarik zincirinde önemli bir yere sahip olan depodaki süreçlerin en iyi şekilde yönetilmesini içeren depo yönetim sistemleri günümüzde artık bir ihtiyaçtan daha fazlası... Satınalma ve satış için önemli bir kaynak verisi oluşturan depo yönetim sistemleri sayesinde işletme kaynaklarını daha verimli kullanmak tasarrufu da beraberinde getiriyor.
Reklam Müdürü Gülşah Marhan • Reklam Departmanı Duygu Tanışan • Abone İlişkileri Yasemin Eriç • Yayın Türü Yaygın Süreli Yayın • Baskı Tarihi Nisan 2016 Yönetim Yeri ROTA Yayınları Ortaklar Caddesi Murat Apt. No: 29/A Bahçe Mecidiyeköy, Şişli / İSTANBUL • Tel: +90 (212) 211 11 12 • Faks: +90 (212) 211 17 84 • E-Posta: rota@rotayayin.com.tr • http://www.rotaline.com Baskı ve Cilt TOR OFSET SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. Osmangazi Mahallesi 3112. Sokak No.2 Esenyurt / İstanbul • Tel : +90 212 886 34 74 (Pbx) • Fax: +90 212 886 34 80 • E-Posta: tor@torofset.com.tr • Dağıtım Yaysat Purchasing Türkiye (ISSN 2149-9810) ©2016 , Rota Yayın Yapım Tanıtım Ticaret Ltd. Şti. tarafından iki ayda bir yayınlanan meslek dergisidir. Bu yayının tamamı ya da bir bölümü yayıncısının yazılı izni olmaksızın çoğaltılamaz ve yayınlanamaz. * Bu dergide yayımlanan köşe yazıları, yazarlarının sorumluluğundadır. 6
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
34
Asya’da iş yapacaklar için 12 adımda satınalma
Nisan Ayı Emtia Fiyat Analizleri
ProcureCon Asya tarafından dünyanın birçok yerinden satınalma profesyonelleriyle görüşmeler gerçekleştirilmesi sonucu hazırlanan bu araştırma...
2016 yılının ilk bütçe gerçekleşme dönemine gelmiş olduk. Şimdilerde beklenti analizleri ve yılsonu fiyat tahminlerine göre bir bütçe revizyonu...
24
68
Fatih Şener
Asuman Büyükyıldırım
Yrd. Doç. Dr. Halim Yurdakul
“Satınalmacı bir iletişim “Dünyayla rekabet edebilen “Satınalma hakkında sihirbazı olmalı” lojistik şirketlerimiz var” konuşulacak çok şey var” Bosch ailesine 1992 yılında katılan Asuman Büyükyıldırım’ın satınalma macerası yine Bosch bünyesinde uluslararası görevlendirme kapsamında...
Yüklerin güvenli, hızlı ve ekonomik bir şekilde ulaşımını sağlayan taşımacılığın önemi gün geçtikçe artıyor. Bu bağlamda karayolu taşımacılığını etkin ve...
Uzun yıllar satınalma ve tedarik faaliyetlerinin içinde bulunduktan sonra bu konuları saha gerçekleri ve bilimle birleştirmeye karar vererek akademik hayata atılan...
42
48
62
CIPS Risk Endeksi
Kesintisiz bir üretim için jeneratör
Dünyadaki tüm sosyo ekonomik, fiziksel ticaret ve ticaretin sürdürülebilirliğini etkileyen tedarik zinciri risklerini inceleyen dönemsel risk endeksleri satınalma profesyonellerinin kendi konularında stratejik kararlar alabilmeleri ve etkili bir tedarikçi ilişki...
Günümüzde tasarrufun önemi giderek artıyor. Kesintisiz enerjiye duyulan ihtiyaç ise jeneratör kullanımını her geçen gün artırıyor. Endüstriyel alandaki hızlı...
20
56
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
7
ATAMALAR Saray Bisküvi Yurt İçi Satış Direktörlüğü’ne Atama Hızlı tüketim ürünleri sektöründe, 27 yılı aşkın bir süredir üst düzey pozisyonlarda görev alan Ali Osman Atan, Saray Bisküvi Yurt İçi Satış Direktörü olarak göreve başladı. Atan, iş hayatına 1988 yılında Eczacıbaşı Girişim Pazarlama Tüketim ve Kağıt Ürünleri biriminde başladı. Sonrasında Nestle Türkiye’de süt biriminde Satış Şefliği görevini üstlenen Atan aynı kurumda sırasıyla Ankara ve Bursa Bölge Satış Müdürlüğü, Adana ve Marmara Bölge Satış Müdürlüğü, Avrupa Bölge Satış Müdürlüğü Hazır İçecekler ile Çikolata Bölümü Satış ve Operasyon Müdürlüğü görevlerini birlikte yürüttü .
Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri’nde atama 2007’de Eczacıbaşı Girişim bünyesinde Marka Yöneticisi olarak çalışmaya başlayan Mert Kokulu, 2012 senesinde Pazarlama Yöneticiliğine terfi etti. 2013 yılında Eczacıbaşı Hijyen Ürünleri’nde Pazarlama Müdür Yardımcısı olan Kokulu, görevine Pazarlama Müdürü olarak devam edecek. 2007 yılında Eczacıbaşı ailesine katılan Kokulu, lisans eğitimini 2002 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nde tamamladı. İş hayatına 2002 yılında Alcatel Elektronik’te Ürün Yöneticisi olarak başlayan Kokulu, GıdaSA’da Finansal Planlama ve İş Geliştirme Uzmanı ve Ürün Müdürü olarak da çalıştı.
Berfu Yazıyurt, Pfizer Doğu Avrupa Bölge Lideri oldu Pfizer Türkiye’ye 19 yıl önce katılan Berfu Yazıyurt, Global Yerleşik Portföy (Global Established Products) Doğu Avrupa Bölge Lideri olarak atandı. TED Ankara Koleji mezunu olan Berfu Yazıyurt, Bilkent Üniversitesi’nde lisans eğitimini tamamladıktan sonra eğitimine George Washington Üniversitesi’nde devam etti. Pfizer’e 1997’de katılan Yazıyurt en son üstlendiği GEP Türkiye Liderliği pozisyonunun öncesinde satış pazarlama direktörlüğü, kurumsal strateji ve iş geliştirme direktörlüğü, pazarlama müdürlüğü, ürün müdürlüğü gibi çeşitli pozisyonlardaki sorumluluklarını yürüttü.
Doğuş Holding’e yeni kurumsal iletişim bölüm başkanı Bahar Erbengi, Bilkent Üniversitesi Siyasal Bilgiler bölümünden mezun olduktan Turkcell Kurumsal İletişim ekibine katıldı. Erbengi, Doğuş Holding'teki görevi kapsamında kurumsal iletişim stratejilerinin belirlenmesi, medya ilişkileri, kurumsal sosyal sorumluluk gibi faaliyetlerden sorumlu olacak. Yıldız Holding'te Kurumsal İletişim Genel Müdürlüğü görevini yürüten Erbengi'nin yerine ise Hande Gün Ertan getirildi. Hande Gün Ertan tüm iletişim stratejilerinin oluşurulması, uygulanması, kurumsal sosyal sorumluluk ve sponsorluk projelerinin yönetiminden sorumlu olacak.
Nestlé Türkiye İçecekler Genel Müdürlüğü’ne Pınar Öney Bilsel atandı 2011’den bu yana Nestlé Çocuk İçecekleri Genel Müdürü olarak görev yapan Pınar Öney Bilsel, Nestlé Türkiye İçecekler İş Birimi Genel Müdürlüğü’ne atandı. Öney, Nescafe’nin Türkiye’deki operasyonlarından sorumlu olacak.Pınar Öney Bilsel, Boğaziçi Üniversitesi işletme bölümünden 1996 yılında mezun oldu ve Sabancı Üniversitesi’nde yönetim alanında MBA yaptı. Uluslararası gıda firmalarında pazarlama alanında yöneticilik pozisyonlarında görev yapan Öney, Nestlé ailesine Temmuz 2007’de katıldı. 8
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
Henkel’e yeni atama Caner Kılınçer, Türk Henkel’in Çamaşır ve Ev Bakım Fabrikasının Direktörü o ldu. Türk Henkel ailesine Çamaşır ve Ev Bakım Fabrika Direktörü olarak katılan Caner Kılınçer 1993 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nden mezun oldu. Kariyerine 1995 yılında Tekfen Holding bünyesinde faaliyet gösteren Mis Süt Gönen tesislerinde başlayan Kılınçer 1998 yılında Unilever/Algida tedarik zincirinde sırasıyla Kalite Güvence, Ar-Ge ve Üretim fonksiyonlarında yöneticilik görevi yaptı. Bu süreçte Orta ve Doğu Avrupa İnovasyon Merkezi bünyesinde 2 yıl Ar-Ge Müdürü olarak projelerde yer aldı.
ATAMALAR Fleetcorp’un yeni CEO’su Barbaros Çıtmacı oldu Fleetcorp’ta CEO görevine Dr. Barbaros Çıtmacı getirildi. Kariyerine 1997 yılında Deutsche Bank Türkiye Hazine Bölümü’nde portföy yöneticisi ve araştırma uzmanı olarak başlayan Dr. Barbaros Çıtmacı 2000-2011 yılları arasında Doğuş Grubu’nun banka ve banka dışı finansal kuruluşlardaki ortaklıklarında hazine, finans, strateji ve iş geliştirme alanlarında üst düzey yönetici olarak görev aldı. Temmuz 2012’de katıldığı Fleetcorp’ta yaklaşık 3,5 sene Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Pladis'e yeni Kurumsal İletişim Genel Müdürü pladis Türkiye Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya Kurumsal İletişim Genel Müdürlüğü görevine Hande Gün Ertan atandı. Ertan, çalışma hayatına 1995 yılında I.M.A.G.E Halkla İlişkiler Ajansı’nda başladı. Ardından ToyotaSA Pazarlama İletişimi ve Turkcell Kurumsal İletişim departmanlarında görev alan Ertan, 2006 yılında Yıldız Holding Ailesi’ne katıldı. Ertan; 2014 yılından bu yana Godiva Türkiye Ülke Müdürlüğü görevini yürütüyordu.
Saray Bisküvi’ye yeni tedarik zinciri direktörü Türkiye’nin sevilen bisküvi markası Saray’ın Tedarik Zinciri Direktörlüğü’ne, sektörde başarılı işlere imza atmış bir isim getirildi. Hızlı tüketim ürünleri ve lojistik sektörlerinde 30 yılı aşkın bir süredir üst düzey pozisyonlarda görev alan Ünal Türkay, Saray Bisküvi Tedarik Zinciri Direktörü olarak göreve başladı. Hacettepe Üniversitesi mezunu olan Ünal Türkay iş hayatına 1984 yılında Fako İlaç fabrikasında Kalite Kontrol Mühendisi olarak başladı. 1986 yılında Tekfen Holding bünyesindeki Toros Gübre, Mis Süt ve Nestle fabrikalarında Üretim Müdürlüğü, Fabrika Müdürlükleri ve Satış Müdürlüğü yaptı. Akabinde kariyerine Gıda İşletme Müdürlüğü görevi ile devam eden Türkay, 2005 yılında Koç Holding’te Sek Süt İşletme Grup Yöneticisi olarak çalıştı.
10
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
PepsiCo’nun yeni İK Direktörü Boğaziçi Üniversitesi İktisat Bölümü’nden mezun olduğu 1996 yılından bu yana önde gelen global şirketlerde İnsan Kaynakları’nın farklı birimlerinde deneyim sahibi olan Birsen Çevik Akgünlü gıda ve içecek sektörünün liderlerinden PepsiCo’ya “İnsan Kaynakları Direktörü” olarak atandı. İnsan Kaynakları kariyerine 1996 yılında PwC’de başlayan Akgünlü 1999-2001 yılları arasında HewlettPackard’da çalıştı. 2001’de girdiği British American Tobacco Türkiye’de farklı pozisyonlarda ve ülkelerde görev aldıktan sonra son olarak İK Direktörlüğü görevini sürdüren Akgünlü, Mart 2016 itibarıyla İnsan Kaynakları Direktörü olarak atandığı PepsiCo'da görevine başladı. Toyota’da iki atama Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş’de iki önemli görev değişikliği yaşandı. Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş.’de Satış Direktörlüğü görevine Ziya Burnaz getirildi. Avusturya Lisesi’nin ardından İTÜ İşletme Mühendisliği’nden mezun olan ve Manchester University’de “MSc in Marketing” derecesi aldıktan sonra iş hayatına 1993 yılında Toyota’da Pazarlama Uzmanı olarak başlayan Burnaz son olarak Pazarlama Grup Müdürü olarak görev yapıyordu. Evli ve bir çocuk babası Ziya Burnaz, İngilizce ve Almanca biliyor. Ziya Burnaz’dan boşalan Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş. Pazarlama Grup Müdürlüğü görevine ise Barış Erdim atandı. ODTÜ ElektrikElektronik Mühendisliği Bölümü’nü bitirdikten sonra 1998-2000 yılları arasında aynı okulda MBA derecesini alan Erdim, aynı tarihlerde ODTÜ Ekonomi bölümünde Araştırma Görevlisi olarak da çalıştı. Profesyonel iş yaşamına 2001 yılında Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş'de başlayan ve Toyota Türkiye'de birçok görevde bulunan Barış Erdim, 2011 yılından bu yana Bilgi Sistemleri ve Kurumsal Planlama Grup Müdürü olarak görev yapıyordu.
KISA KISA
Beko’dan perakende devrimi
13.Üniversiteler Arası Lojistik Vaka Yarışması 2016 başvuruları tamamlandı Mars Logistics liderliğinde artık bir gelenek haline gelen ve bu yıl 13'cüsü düzenlenen “Üniversiteler Arası Lojistik Vaka Yarışması 2016”nın başvuruları tamamlandı. Yarışma öğrencilere eğitim hayatlarında kazandıkları bilgi birikimlerini uygulama olanağı yaratmanın yanında lojistiğin ve tedarik zincirinin farklı yönlerinde araştırma ve analiz yaparak kendilerini geliştirmelerine de destek oluyor. Yarışmaya başta İstanbul Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi olmak üzere 78 farklı üniversiteden toplam 192 takım başvurdu. Lojistik Vaka Yarışması finalinde öğrenciler kendilerine verilen konu dâhilinde 3 kişiden oluşan ekipler halinde 3 ayrı kategoride yaratıcı lojistik çözümleriyle yarışacaklar. Tüm katılımcı öğrencilere sektörü yakından tanıma olanağı sunan yarışmada jüri değerlendirmesi neticesinde dereceye giren öğrencilere çeşitli para ödülleri verilecek. Sonuçlar Haziran 2016 tarihinde açıklanacak ve İstanbul’da düzenlenecek olan törenle ödüller teslim edilecektir. Yarışmayla ilgili duyuruları www. marslogistics.com adresinden takip edebilecek. 12
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
Avrupa’lı beyaz eşya markası Beko Türkiye’deki konumunu yeni mağaza yatırımlarıyla daha da güçlendiriyor. 100’den fazla ülkede tüketicileriyle buluşan marka modern perakendecilik trendleri ve geniş ürün yelpazesiyle mağazacılık anlayışına yeni bir soluk getiriyor. İstanbul’un önemli noktalarında iki günde 7 mağaza açarak iddiasını artıran Beko'nun özel konseptli mağazaları Türkiye çapına yayılacak. Almanya İtalya İspanya ve Rusya gibi önemli ülkelerde pazar payını artırmaya devam eden Beko Beşiktaş ve FC Barcelona’nın da resmi sponsoru.
Petlas’tan Türk futboluna büyük destek
Türkiye’nin lastiği sloganıyla yola çıkan ve tamamen yerli sermayeli Türkiye’nin en büyük lastik üreticisi olan Petlas Milli Takımlar Resmi Lastik Tedarikçisi oldu. Milli takımlar resmi lastik tedarikçisi Petlas adına Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Abdulkadir Özcan imza töreni öncesinde gerçekleştirdiği konuşmada, “Ülkemizin en doğusundan en batısına en kaliteli
ürünleri sağlayarak en zorlu koşullarda bile kimseyi yarı yolda bırakmamak en büyük amacımız. Tüm bu çerçevede Petlas olarak millilerimizin de bundan sonra her koşul ve her şartta yanındayız. Millilerimizin attığı her adımda kat ettiği her kilometrede ilerlediği her hedefte bizim de katkımızın olacak olması gururların en büyüğü” dedi.
TOFAŞ TEDARİKÇİLERİYLE BİRLİKTE BÜYÜMEYE DEVAM EDİYOR Türkiye’de hem otomobil hem hafif ticari araç üreten tek fabrika olan ve aynı anda 6 markaya üretim yapabilen Tofaş tedarikçileriyle yıllık toplantısını gerçekleştirdi. Bursa Hilton Convention Center’da düzenlenen Tedarikçi Bilgi Paylaşım Toplantısı ve Ödül Töreni’ne Tofaş, Fiat Chrysler Automobiles (FCA) üst düzey yöneticileri ve tedarikçileriyle birlikte
500 kişinin üzerinde katılımcı yer aldı. Fiat Chrysler Automobiles (FCA) Satın Alma Başkanı Scott Garberding ise toplantıda FCA dünyasındaki gelişmeleri ve Türkiye’de tedarikçilerden beklentilerini aktaran bir konuşma gerçekleştirdi. Garberding, Türkiye’deki tedarikçilerinin global tedarikçi prensibiyle hareket edip maliyet ve rekabetçilik avantajlarını da
koruyarak rekabette daha güçlü olmaları gerektiği mesajını verdi. Toplantı ertesinde düzenlenen ödül töreninde Tofaş’ın Altın Seviye’de üretim yapmasında ve ürün geliştirme süreçlerinde katkıları bulunan tedarikçiler ödüllendirildi. Sekiz ayrı kategoride 15 tedarikçi üstün performanslarıyla ödüllerin sahibi oldu.
Perakendede dijital dönüşüm Yeni nesil ödeme kaydedici cihazların uygulanmasına kademeli olarak geçiş başlıyor. 2014 yılı satışları veya gayrisafi iş hasılatı 1 milyon TL’yi aşan mükelleflerin, yeni nesil ÖKC (Ödeme Kaydedici Cihaz) kullanma zorunluluğu başlıyor. KPMG Türkiye Finansal Hizmetler Lideri Sinem Cantürk diğer mükellefler için yeni nesil ÖKC geçiş tarihleri ve süreç hakkında verdiği bilgiye göre, mükellefler ilgili mevzuat hükümlerine tabi mevcut ödeme kaydedici cihazlarını belirtilen tarihleri geçmemek üzere mali hafızaları doluncaya kadar kullanabilecek. 2015 yılı içinde işe başlayan ya da başlayacak mükelleflerin yeni nesil ÖKC kullanımı 1 Ocak 2017'den itibaren zorunlu olacak ve 1 Ocak 2016 tarihinden sonra işe başlayacak mükelleflerin söz konusu cihazları kullanma mecburiyeti işe başlangıç tarihinden itibaren 30 gün (kalkınmada öncelikli bölgelerde 60 gün) içinde geçerli olacak. Cantürk, yeni uygulamanın birçok fırsatı içinde barındırdığına dikkat çekerek “Uygulama güçlü bir vizyon ortaya koyuyor. Tüm yeni nesil ÖKC’ler büyük bir ağ olarak Maliye Bakanlığı’na (GİB Bilgi Sistemleri) bağlı şekilde yüksek güvenlik standartlarında hizmet verecek. Gelir İdaresi Başkanlığı bu ağı etkin şekilde kullanarak kontrol ve denetim fonksiyonlarını gerçekleştirirken, satış bilgilerinin değiştirilemez ve silinemez biçimde saklanması sağlanacak” şeklinde konuştu.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
13
KISA KISA METRO GROUP’tan dev atak METRO GROUP Toptan ve Perakende Gıda Grubu ile Tüketici Elektronik Grubu olarak ayrılma kararıyla her iki şirketin daha fazla odağa, daha hızlı karar verme süreçlerine daha fazla esnekliğe ve arttırılmış operasyonel verimliliğe sahip olmasını hedefliyor. Kendi sektörlerinde pazar lideri olarak borsaya kayıtlı iki bağımsız şirketin kuruluşunun 2017 yılı ortalarında tamamlanması planlanıyor. METRO AG Yönetim Kurulu, grubun Toptan ve Perakende Gıda Grubu ile Tüketici Elektronik Grubu olarak ayrılmasıyla bağımsız ve sektör odaklı iki şirket kurmaya hazırlanıyor. Her iki şirket de kendi borsa kaydına, bağımsız şirket profiline ve birbirinden ayrı yönetim ve denetim kurullarına sahip olacak.
Tedarik zinciri devi Silikon Vadisi’nde
Dünyaca ünlü kuruluş Brambles Grubu Kuzey Kaliforniya'daki Silikon Vadisi'nde yeni bir ofis kuruyor. Ürünlerin daha sürdürülebilir ve güvenli tedarik zincirleri üzerinden taşınmasını sağlayarak müşterilerinin performansını artıran Brambles Grubu farklı sektörlerden dünyaca ünlü şirketlere IOT ve Big Data alanlarındaki çalışmalarla daha kaliteli hizmet sunmayı amaçlıyor. Brambles Digital ofisi aynı zamanda veri analizi alanındaki kapasitesini genişleterek tedarik zinciri süreçlerine de dijital ve yenilikçi çözümler sunacak. 14
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
Koray Tuncer Nükleer Sanayi Derneği Genel Sekreteri
248 firma nükleer enerji için İstanbul’da buluştu Enerjide dışa bağımlılığı azaltmak için Türkiye’nin Sinop ve Akkuyu ile başlattığı nükleer atılımı, 3. Nükleer Santraller Zirvesi’ne olan ilgiyi artırdı. Türk firmalarına Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’daki nükleer projelerinde yeni fırsat kapıları aralayan Zirve, 24 farklı ülkeden 248 firmayı ve yaklaşık bin katılımcıyı ağırladı. Başta Fransa,
Amerika, Rusya, İngiltere, Çek Cumhuriyeti gibi farklı ülkelerden gelen 113 firma temsilcisi, Türkiye, Ortadoğu ve Afrika’da yapılacak yatırımlar için 135 yerli firmanın temsilcileriyle görüştü. Toplamda 248 firmanın katıldığı zirvede 250’ye yakın ticari eşleştirme görüşmesi yapıldı. İlk ünitesinin 2023’te devreye girmesi planlanıyor.
İTÜ Arı Teknokent çıtayı yükseltiyor
Teknolojinin liderleri İTÜ ARI Teknokent Teknoloji ve Girişimcilik Zirvesi’nde buluştu. Türkiye'nin önde gelen teknoparklarından İTÜ ARI Teknokent’in bu yıl ilkini düzenlediği Teknoloji ve Girişimcilik Zirvesi, 5 Nisan Salı günü Çırağan Sarayı’nda yapıldı. ‘Çıtayı Yükseltenler' temasıyla gerçekleştirilen etkinliğe teknopark firmalarının üst düzey temsilcileri, yatırımcılar ve yöneticilerden oluşan 400’e yakın davetli katıldı. Etkinlikte ayrıca Türkiye'nin girişimcilik alanında verilen en prestijli ödülü olma hedefiyle yine ilk kez düzenlenen BEETECH 2015 ödül töreni de gerçekleştirildi. Törende, İTÜ ARI Teknokent Performans Kriterleri'ne göre değerlendirilen İTÜ ARI Teknokent firmaları 34 ayrı kategoride ödül sahibi oldu. Ayrıca 8 firma da özel ödüle layık görüldü.
Bosch Grubu’ndan Endüstri 4.0 atağı Bosch Grubu Endüstri 4.0 teknolojisiyle yepyeni bir dönüşüm sürecini başlatıyor. Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young grubun tecrübe ve uzmanlığını Türkiye’ye aktarmaya hazır olduğunu söylüyor.
B
osch Grubu Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık ile Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkan Yardımcısı Ender Yorgancılar’ı Almanya Stuttgart'taki fabrika ve Ar-Ge Merkezinde ağırladı. Heyete Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young da eşlik etti. Bakan Işık ve Yorgancılar beraberindeki heyetle birlikte Bosch Grubu’nun Stuttgart’taki fabrika ve Ar-Ge Merkezinde Endüstri 4.0 ile ilgili çalışmaları bizzat inceleyerek bilgi aldı. Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “4. Sanayi Devrimi aslında yeni başlamadı. 3. Sanayi Devrimi'nden çok da bağımsız değil. Türkiye olarak biz de 'Bu noktada neredeyiz bundan sonrası için ne yapmalıyız özellikle Türkiye'de üretimi olan global şirketlerimizle daha yakın nasıl çalışırız ve global şirketlerimizin Türkiye'yi de bu oyunun içerisine sokması noktasında ne yapabiliriz?' diye çalışıyoruz. Bosch bu konuda lider şirketlerden biri. Dolayısıyla biz Sanayi 4.0 ile ilgili global oyunda Türkiye'nin rolünün en iyi noktada olması için hem Türkiye'de faaliyet gösteren global şirketlerin bu noktada hangi rolü alacağını hem de bu konuda hükümetimizin ve özel sektörümüzün ne yapması gerektiğine yönelik çok önemli bir çalışmayı yürütüyoruz” şeklinde konuştu.
Young: “Türkiye Endüstri 4.0’a geçişte hızlı davranmalı…” Almanya’nın Endüstri 4.0'a olan bağlılığını dev şirketlerinden hızla büyüyen start-up girişimlerine kadar her alanda kanıtladığının altını çizen Bosch Türkiye ve Ortadoğu Başkanı Steven Young grubun tecrübe ve uzmanlığını Türkiye’ye aktarmaya hazır olduğunu söyledi. Young, “Dünyanın önde gelen hizmet ve ürün tedarikçilerinden biri
olarak köklü geçmişimizden ve bugün sahip olduğumuz Ar-Ge donanımından güç alarak Almanya’da ve tüm dünyada Endüstri 4.0 konusunda öncü bir role soyunduk. Endüstri 4.0' teknolojisi üretim sürecindeki birçok önemli detayı etkiliyor ve değiştirebiliyor. Türkiye’nin dünya sanayisinde standartlarını yükseltmesi ve uluslararası üretim ağının bir parçası olmaya devam etmesi için ‘Endüstri 4.0’ teknolojisine geçişi hızla tamamlaması gerekiyor. Bosch olarak bu geçiş sürecinde Türkiye için itici güç olmaya bu alandaki deneyim ve uzmanlığımızı paylaşmaya hazırız” dedi.
Bosch’tan Endüstri 4.0 için iki yönlü strateji Web tabanlı hizmetleri için kendi bulutu Bosch IoT Cloud’u devreye alan Bosch şu anda beş milyondan fazla cihaz ve makineyi ağa bağlamış bulunuyor. Endüstri 4.0 uygulamalarıyla envanterde yüzde 30'a varan bir azalma üretkenlikte
de yüzde 10'a varan bir artış elde etmeyi başaran Bosch 2020 yılı itibarıyla global üretiminde yıllık tasarrufu yüzlerce milyon dolara çıkartmayı hedefliyor.
Ağa bağlı dünyada hayatı kolaylaştıran teknolojiler Stuttgart’taki pilot projeyle artık park yeri aramaya son verecek olan Bosch bu yıl oto parklara sensörlerini yerleştirmeye başlayacak. Sensörlerden alından bilgiler Bosch IoT buluta gönderiliyor ve boş park yerlerine yönelik her dakika güncellenen bir haritaya işleniyor. Bu bilgiler bir uygulama aracılığıyla ve Stuttgart'ın ulaşım kurumu olan VVS'nin web sitesi aracılığıyla sürücülere sunuluyor. Bosch teknolojisi CUU (merkezi kontrol ünitesi) sayesinde sürücünün aracını kullanma şekli, hızı ve kurallara uyma gibi bilgileri Alman sigorta şirketine gidecek ve sürücüler prim indiriminden yararlanabilecek. Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
15
KÖŞE YAZARI
Gürkan Hüryılmaz TÜSAYDER Yönetim Kurulu Başkanı gurkan.huryilmaz@tusayder.org
Endüstri 4.0 ve satınalma
Geleceğimiz için şimdiden Endüstri 4.0 stratejilerimizi oluşturup yukarıda verilen yol haritasına göre pilot tedarikçilerimizle çalışmalara başlanması önem arz ediyor.
16
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
Şirketlerin varlıklarını sürdürebilmek ve gelecekte var olabilmek için ortaya konan vizyonlarına ulaşabilmesi adına satınalma olarak bize düşen sorumluluklarımızı yerine getirmeye çalışıyoruz. Son zamanlarda, şirketlerin vizyonlarına “Endüstri 4.0” kavramını eklediklerini veya eklemeyi düşündüklerini görünüyoruz. Bu sebeple bizlerin de satınalma ve tedarik stratejilerimizi “Endüstri 4.0” kapsamında revize etmesi gerekiyor. Endüstri 4.0 aynı zamanda yeni iş modelleri de getirdiği için satınalma ve tedarik yönetiminin bazı kurallarını bu iş modeline göre değişmek zorunda kalıyoruz. Yeni iş modeli bize neler getiriyor? Siberfiziksel sistemlerle müşteri tercihlerine daha fazla bağlı esnek seri üretim, robotik sistemler ve otokontrollerle iyileştirilmiş imalat kalitesi, gerçek zamanlı sanallaştırılmış imalat süreçleri, big data iletim hızının artması ve üç boyutlu 3D yazıcılarla müşteriye yakın merkezlerde daha hızlı tasarım ve inovasyon süreçleri, daha az kaynak kullanımıyla kişiselleştirilmiş ürünler üretmenin maliyetinin düşürülmesi hedefleniyor. Tedarikçilerimizi bizlerle sürekli iletişimde tutacak siber-fiziksel sistemler sayesinde dinamik, gerçek-zamanlı olarak maliyet, ulaşılabilirlik ve kaynak kullanımı gibi kriterlere göre optimize edilmiş, kendi kendine organize olabilen, tüm organizasyon geneline yayılmış, organizasyonlar arası katma-değer zinciri ağlarının, akıllı sistemler tarafından yönetilmesi amaçlanıyor. Peki, satınalmacılar olarak şirketlerimizi bu süreçte nasıl destekleyeceğiz? Aslında, geçmişe göre çok farklı değil. Rekabet gücümüzü gelecekte kaybetmemek için daha ucuza, daha hızlı, daha kaliteli ve daha esnek bir şekilde, satınalma ve tedarik yönetimi stratejilerimizi oluşturmalı ve hayata geçirmeliyiz. Yıllardan beri, satın alınan ürün ve hizmetlerin maliyetlerinin düşürülmesine odaklanan satınalma yöneticilerinin “Endüstri 4.0” adaptasyonu için yol haritaları ve stratejileri ise şu şekilde olacak: ● Endüstri 4.0’a Geçiş Maliyeti ve
Yatırım&Teşvik Bütçe Yönetimi Endüstri 4.0 Kategori&Katalog Yönetimi ve En İyi 4.0 Uygulamaları ● Tedarikçilerin Entegrasyonu ve Yalın Tedarikçi Yönetimi ● Dış İşbirliği Modellerinin Oluşturulması (Toplam Dış Kaynak Yönetimi) ● Hybrid Satınalma Organizasyonlarının Oluşturulması ● Global Yeni Jenerasyon İnsan Kaynakları Yönetimi ● Satınalma Süreçleri Otomasyonu & e-Satınalma ve ERP Yönetimi ● Gerçek Zamanlı Sosyal Teknolojilerle Şeffaflık ve Esneklik ● Büyük Veri (Big Data) Yönetimiyle Satınalma Karar Verme Sistemleri ● Globalleşme ve Sanal Yerelleşme ● Inovasyon & 3D ve Yedek Parça Yönetimi ● Tedarik Risk Yönetimi ve Sürdürülebilirlik ● Raporlama, Analiz, İzleme ve Sürekli Gelişme Sistemleri ●
Endüstri 4.0’a geçiş doğal olarak yanında bazı zorluklar getirecektir. Özellikle, firmaların ve sürece dahil edilecek tedarikçilerin büyük yatırımlar yapması, köklü değişim programlarını hayata geçirmesi ve teknolojik gelişim göstermesi gerekiyor. Tedarikçilerimizin bizlerin beklentilerini karşılamak için ileri seviye otomasyon ve akıllı fabrikalar kurmasının, gerekli yatırımları yapmasının ve zorluklara katlanmasının çok önemli bir nedeni var: Büyüme vaadiyle birlikte karlılık artışı. Geleceğimiz için şimdiden Endüstri 4.0 stratejilerimizi oluşturup yukarıda verilen yol haritasına göre pilot tedarikçilerimizle çalışmalara başlanması önem arz ediyor. Siz bu yazıyı okurken, bazı sektörlerde Endüstri 4.0 uygulamaları başladı bile. Değişim sürecinin henüz başındayız, vaktimiz var, ancak bu sefer geç kalmayalım. Sonraki sayılarımızda da Endüstri 4.0 konularına ve uygulamalarına yer vereceğimizi belirtirken spor müsabakalarında görev alacak siberfiziksel hakemleri de heyecanla bekliyoruz.
KONUK YAZAR
Prof. Dr. Melih Bulut Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı drmelihbulut@gmail.com
Sağlıkta gelecek
Sağlık hizmetinin bütünselliği bütün politika tartışmalarının belkemiğini oluşturuyor. Özel hastaneler de hastalıktan değil sağlıktan para kazanmanın yollarını bulmak zorunda
18
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
ünyamızla ilgili hiç değişmeyen çıplak gerçek geleceğin belirsizliğidir. Bunu da herkes bilir ama gelecekle ilgili öngörülerde bulunmaktan, benim kahve falı baktırmayı çok sevmem gibi tahminleri duymaktan da hoşlanır. Bu yazımda bugünkü yönelimlerle gelecekte sağlığın çeşitli yönlerinin nasıl şekilleneceği konusunu ele alacak ve kendimizi geleceğe nasıl hazırlamak gerektiğini kısaca tartışacağım. İyi sağlık hizmetinin, hekimliğin temel prensipleri aslında Hipokrat’tan beri aynı, pek değişmiyor. Prensipler aynı olsa da çoğu kez dış faktörlerin etkisiyle unutulabiliyor, göz ardı edilebiliyor. Örneğin biz klinikçiler, sağlığın korunması ve geliştirilmesi kavramını bir miktar unutmuştuk, neyse ki yeniden moda oldu. Artık sağlığı geliştiren hastane kavramı hızla yayılıyor ve bu çok anlamlı. Sağlık hizmetinin bütünselliği bütün politika tartışmalarının belkemiğini oluşturuyor. Özel hastaneler de hastalıktan değil sağlıktan para kazanmanın yollarını bulmak zorunda.
Kapıda bekleyen tehditler Önümüzdeki dönemde bizi ve tüm ülkeleri bekleyen en önemli sağlık sorunu yaşlılık olacak. Hızla yaşlanıyoruz ve maalesef ne devlet ne aileler ve ne de bireyler olarak buna hiç hazır değiliz. Tek bir örnekle yetineceğim; kaldırımlarımızda sağlam bir insanın bile yürümesi zor. Sağlıksız ve hele de fakir yaşlı bir nüfusumuz olmaması için şimdiden tüm sağlıkçılar olarak çaba içine girmeliyiz. Sağlığın hizmet boyutunda belirsizliğin bir önemli nedeni terör, savaş, doğal afet, çok büyük kaza, patlama gibi durumlar. Biz bunları neredeyse her gün yaşıyoruz. Tüm sağlık kurumları ve sağlıkçıların afet planları, tatbikatlarını eksiksiz ve tavizsiz uygulaması çok önemli. Malzeme, stok, insan kaynağı ve tüm olanakların böyle bir olayda çevreyle etkileşim ve yardımlaşma içinde nasıl kullanılacağı ön hazırlıklarla belirlenmeli. Türk milleti olarak kervanı yolda düzmeyi severiz
ama bu tür büyük, yıkıcı olaylar hata affetmez; kurumun itibarını, kaynaklarını yok eder. DNA’nın sırlarının hızla çözülmesi tıpta yepyeni araştırmaların, tedavilerin önünü açıyor. İnsanların gen haritaları giderek daha ucuz, çabuk şekilde analiz edilip koruyucu önlemler alınabiliyor. Genetik testler ve kişiselleştirilmiş tedavi gelecekteki tıp uygulamalarında özgün yerini şimdiden aldı. Teknoloji öyle hızlı gelişiyor ki kemik iliği naklini, kök hücre tedavilerini neredeyse rutinleştirdik şimdi yapay hücre, doku, organ yenilemeyi konuşuyoruz. Ancak sağlıkta teknolojinin diğer sektörlerden farklı birçok tarafı var. En önemlisi teknoloji, diğer sektörlerin tamamının aksine sağlıkta maliyetleri azaltmıyor bilakis çok arttırıyor. Dolayısıyla tüm ülkelerin sağlık harcamaları milli gelir artışından çok daha hızlı yükseliyor. Üstelik uzmanlar bu durumun sürdürülebilir olmadığını ısrarla söylüyorlar. Yani gelecekte bizi çok etkin bir satın alma fonksiyonu ve alabildiğine tasarruf bekliyor. Tıpta teknolojinin bir diğer kötü tarafı eskiyi çok kolay yok etmesi. Son teknoloji diye aldığınız bir cihaz 4-5 yıl içinde müzelik oluyor. Diyabet, kanser, kalp akciğer hastalıkları, obezite gibi kronik sorunlar şu anda nüfusumuzun neredeyse dörtte birini etkiliyor ve oran hızla yükseliyor. İşte sağlığın geliştirilmesi, sağlık okuryazarlığı programları burada da önem kazanıyor. Bilhassa akıllı telefonların kronik hastaların takibinde daha çok ve etkin kullanımı için pek çok çalışma yapılıyor. Akıllı telefonlar belli ki ileride sağlık için çok yönlü yararlar sağlayacak; belki onlara dokunarak kan testlerini yaptırmamız veya eski "Uzay Yolu" dizisinde olduğu gibi vücudumuzda gezdirerek ultrasonografi çektirmemiz mümkün olabilecek. Tıpta teknolojinin baş döndürücü gelişimi bunları kullanan ve verdiği sonuçları değerlendirebilen çok iyi eğitimli doktorlara, sağlıkçılara ihtiyaç gösteriyor. Bunları yetiştirmek ve elde tutmak önümüzdeki dönemin önemli gündem maddelerinden olacağa benziyor. Gelecekte bilgi teknolojileri sayesinde kolayca toplanan
çok tehlikeli bir hastalıktan kurtulabiliyoruz. Kanseri akut, hemen öldüren bir hastalık olarak neredeyse yendik, kronik bir sağlık sorunu haline getirdik. Bütün bu kompleks tedavileri hekim ve sağlıkçılar ekibin çok önemli bir parçası olan satınalmacılar, depocular sayesinde zahmetsizce yapabiliyor. ABD’de yapılan ciddi araştırmalar sağlık harcamalarının neredeyse yarıya yakınının israf olduğunu gösteriyor. Bizim de çok farklı bir durumda olduğumuz söylenemez. Gereksiz tetkikler, ameliyatlar, hastane yatışları hekimlik ve hemşirelik hizmetinin kalitesiyle doğrudan alakalıdır. Satınalma, depo gibi bölümlerin özensiz davranmasının da israfa ne kadar olumsuz katkı yapacağı açıktır. Sağlıkta insan kaynağı israfı kötü yönetimin doğal sonucudur. Aslında dünya artık yönetimi değil, yönetişimi konuşuyor. Çünkü bugünlerdeki gibi aşırı belirsizlik ortamlarında kurumun iyi yönetimi için şeffaflık, katılımcılık ve hesap verilebilirlik gibi yönetişimin temel kavramları çok önem kazanıyor. Gelecekte iyi yönetişim yapamayan kurumların, yöneticilerin, bölüm liderlerinin pek şansı olamayacağı görülüyor. Sağlıkta sorunlar karmaşık ve öngörülemez olduğu için etkileşimlerde her zaman çatışmacı kültür yerine paydaşların birbiriyle kolay işbirliği yapabileceği uzlaşmacı bir anlayışa hızla geçilmesi gerekiyor.
verilerin karar alma süreçlerinde çok fazla kullanılacağı belli oluyor.
Bir ilke olarak bütünsellik kavramı Şu anda İngiltere hastanelerinde yatakların yüzde 80’ni 80 yaş üzerinde ve diyabet, kalp akciğer hastalığı, inme gibi karmaşık sorunları olan hastalarla dolu. Bu kompleks hasta grubu tüm personelde kolayca tükenmişlik sendromuna yol açabiliyor. Gerek bu durumla, gerekse de hastaların hastalıklarıyla mücadele edebilmek için çok etkin bir takım çalışması yapabilmek gerekiyor. Yönetimler ekip çalışmasını geliştirici önlemleri almalı, gerekli eğitimleri fazlasıyla sağlamalı ve iş görenleri motive etmek için bütün yolları denemelidir. Sadece tıbbi departmanlar değil satınalma dahil tüm hastane departmanları daima sürekli eğitimle güncel bilgilerle donatılmalıdır. Eskiden bir hastaneye on bin kalem değişik mal ve malzeme girerken şimdi bu birkaç on binlerle ifade ediliyor. Burada çeşitliliğin yanı sıra çok ciddi bir karmaşıklaşma da söz konusu. Tıbbi malzemeler neredeyse ilaç kadar hacimli bir gider kalemi oldular. Biyoteknolojik ürünler her geçen gün farklı hastalıkların tedavisinde artan biçimde gündeme geliyor. Nanotıp kavramını sık konuşuyoruz. Protezler zaten aldı başını gitti. İmplantlar, örneğin diş hekimliğini olumlu yönde öyle etkiledi ki… Üç boyutlu yazıcılar bakalım tıbbı nerelere götürecek? Diğer taraftan robotik cerrahi hızla rutinleşiyor; yakında cerrahla hastanın aynı ameliyathane ortamında bulunması bile gerekmeyebilecek. Tıbbi görüntüleme CT, MR, PET ile sıçrama yapmıştı şimdi PET-MR ile çok daha küçük lezyonları bile teşhis eder hale geldik. Girişimsel radyoloji sayesinde büyük bir ameliyat geçirmeden beyin anevrizması gibi
Gereksiz tetkikler, ameliyatlar, hastane yatışları hekimlik ve hemşirelik hizmetinin kalitesiyle doğrudan alakalıdır. Satınalma, depo gibi bölümlerin özensiz davranmasının da israfa ne kadar olumsuz katkı yapacağı açıktır.
Hastanelerde önemli, önemsiz bölüm diye bir ayrım yapılamaz çünkü sağlık hizmeti bir bütündür ve örneğin bir temizlik görevlisinin yapacağı hata son derece ciddi hastane enfeksiyonlarına yol açabilir. Yine de satınalma ve depo bölümü hastanenin kalbi gibidir. Tüm malzemeler, su, ekmek, stent oradan kuruma girer, çıkar. Bu tedarik ve dağıtım zincirindeki hatalar hizmete doğrudan yansır, sadece kaliteyi düşürmekle kalmaz hastanın kaybına kadar gidecek felakete yol açar. O nedenle satınalma ve depo sorumluları daima değişen tıp teknolojisi ve anlayışlarını izlemeli, kendini geliştirmeli, tüm olanakları kullanarak kurum, hastalar ve hizmet sunanlar için en iyisini yapmaya çalışmalıdır.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
19
ENDEKS
Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da
Risk Algısı Büyüyor
20
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA’DA RİSK ALGISI BÜYÜYOR
Dünyadaki tüm sosyo ekonomik, fiziksel ticaret ve ticaretin sürdürülebilirliğini etkileyen tedarik zinciri risklerini inceleyen dönemsel risk endeksleri satınalma profesyonellerinin kendi konularında stratejik kararlar alabilmeleri ve etkili bir tedarikçi ilişki yönetimi uygulayabilmelerine yardımcı oluyor. Tedarik zinciri ve satınalma konuları hakkında dünyadaki en yetkin enstitülerden biri olan CIPS, Dun & Bradstreet katkılarıyla hazırladığı CIPS Risk Endeksi’nde oldukça çarpıcı sonuçlar ortaya koyuyor.
CIPS Risk endeksine göre Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi’nde tedarik zinciri riski 2015 yılı 4. çeyreğinde yüksek seviyelerde kalmaya devam etti. Son olarak İran’ın yeniden global tedarik zincirine katılmış olması ve ülkenin ümit vadeden lojistik sektörüne rağmen, beklenilenin aksine endeksi düşürmedi. CIPS Risk endeksi global tedarik zinciri üzerindeki ekonomik ve politik gelişmeleri takip ediyor. Global Tedarik Zinciri risk endeksi son 2 çeyrekte artışı işaret ediyor. Global Tedarik Zinciri Risk Endeksi, 2002 yılı sonunda 40.7 seviyesindeyken (2008 yılı finansal kriz öncesindeki en yüksek seviye) 12 yıl sonra 2 kat artarak 79.3 seviyesine ulaştı. Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesi 2015 yılı 4. çeyreğinde global endekse yüzde 9.1 oranında katkıda bulundu. Bu katkı, 2014 yılı başından beri aynı seviyeyi koruyor. İran’ın global tedarik zincirine katılması olumlu beklentilere yol açmakla birlikte bazı belirsizlikleri de beraberinde getirdi.
Piyasalarda İran etkisi İran 2015 yılı sonunda nükleer yaptırımların kaldırılması yönünde son hazırlıklarını yaptı ve bunun sonucunda yaptırımlar 2016 Ocak ayı sonunda kaldırıldı. Kısa vadede İran
lojistik sektörü, ürün ve hizmetlerin ülke içine giriş ve çıkış yapabilecek olması nedeniyle olumlu etkilenecek. Önümüzdeki 10 yılda sadece İran ve Çin arasındaki ticaretin 600 milyar dolar seviyesine ulaşması bekleniyor. Bölge merkezi olarak bu ticaretten en çok faydayı Birleşik Arap Emirlikleri’nin görmesi bekleniyor. Tedarik zincirinde yeni sorunlar Sivil havacılık ve otomotiv sektörüne ürün ve hizmet sağlayan tedarikçiler, İran pazarının açılmasından faydalanacak ilk firmalar olacak. Öte yandan İran ülke olarak tedarik zinciri ve satınalma yöneticilerine belirli sorunlar getirecek. İran yerel pazarı ruhban sınıfının etkisi altında. Devrim muhafızları ve devlet organları ticari sözleşmelerde kişisel olarak etkinlik sahibi ve bu durum İran üzerinden yapılan uluslararası ticarette farklı sonuçlar doğurabilir. Dünya toplam petrol rezervinin yüzde 9,3’ünün ve doğal gaz rezervinin yüzde 18,2’sinin İran’da bulunuyor olması nedeniyle emtia fiyatlarının etkilenmemesi düşünülemez. Arzdaki yüksek seviyeler, enerji fiyatlarını yakın bir gelecekte aşağıya doğru itecek ve bunun sonucunda pahalı teknolojilerle çıkartılması gereken (ABD’deki kaya Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
21
ENDEKS ORTA DOĞU VE KUZEY AFRİKA’DA RİSK ALGISI BÜYÜYOR
CIPS ÜLKE RİSK HARİTASI DÖRDÜNCÜ ÇEYREK RAPORU 2015
Ülkeler bazında risk ölçüsü Düşük Risk
Yüksek Risk
Kayıt Yok
Tarih: Ocak 2016
gazı gibi) enerji üretimi yavaşlamak zorunda kalacak.
Uzmanlar uyarıyor CIPS Ekonomisti Cranfield Üniversitesi’nden John Glen konuyla ilgili şu açıklamayı yapıyor: “Çok uzun bir süre dünyadan uzak kalan bir iş yapma kültürüyle karşı karşıya kalmak satınalma profesyonellerini zorlayacaktır. Satınalmacıların bu durumla mücadele etmek için yetkin olmaları gerekmektedir ve genelde bu yetkinlik satınalmacılarda eksiktir. Tedarik zinciri müdürleri ve satınalma profesyonelleri İran ile iş yapma kültürünü anlamalı ve bu ülkede uzun süreli güvene dayalı tedarikçi ilişkisi kurmalıdır. İran satınalma profesyonelleri için yeni bir pazara girmek adına bulunamayacak fırsatlar getirmekte. Sonuç olarak, doğru yerde ve doğru zamanda konuşlandırılmış yetkin satınalma profesyonelleri tedarik zinciri risklerinin yönetilmesinde etkin rol oynayacaktır.” Dun & Bradstreet’den Risk Uzmanı 22
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
Dr. Warwick Knowles ise yaptığı açıklamada, “Herkesin düşüncesinin aksine İran’a yapılan yaptırımların kaldırılma kararı beklenenden önce oldu. Gerçi batılı şirketler Temmuz ayından beri bu konuda pozisyon almaya çalışıyorlardı. Ticarete ve
yatırıma yönelik İran çok büyük fırsatlar sunmakla birlikte yüksek riskleri de beraberinde getirmektedir. Aralık ayındaki A.B.D başkanlık seçim sonuçları ve 2017 yılındaki İran nükleer müzakereleri bir sonuca kavuşturabilir” görüşünü ortaya koydu.
ARAŞTIRMA
Asya’DA İş YAPACAKLAR İÇİN
12 Adımda SATINALMA Satınalmada karşılaşılan fırsat ve zorluklara Asya ülkeleri perspektifinden bir bakış Asya’nın gelişen ekonomileri küresel iş dünyasında giderek artan bir şekilde daha büyük ve daha dinamik bir rol oynarken, ölçeği farketmeksizin bütün şirketler satınalmalarını daha etkin ve az maliyetli bir şekilde gerçekleştirmek için pek çok fırsat yakalıyor. Ancak, şirketlerin her geçen gün daha büyük tedarikçi ağları geliştirmek ve daha etkileşimsel verileri işlemek zorunda kalmasıyla her zamankinden daha sıkı yaptırımlara tabi tutuluyor ve fırsatlar yerini giderek artan karmaşıklıktaki zorluklara bırakıyor. ProcureCon Asya tarafından dünyanın birçok yerinden satınalma profesyonelleriyle görüşmeler gerçekleştirilmesi sonucu hazırlanan bu araştırma Asya’nın mevcut iş dünyasında satınalma profesyonellerinin karşılaştığı fırsatlar ve zorluklara ilişkin bir öngörü elde etmek isteyenlere yol gösterecek.
E-Satınalma Paydaş Yönetimi
7 8,3 9,2
Stratejik Satınalma Stratejileri Çin ve gelişmekte olan pazarlar Büyük Veri
8,6 8,2 10
Yönetmeliklere Uyum
9.1
Yetenek Yönetimi Tedarikçi İlişkisi Yönetimi emtia satınalma
8,1 8 9,3 9,2
Tedarik Zinciri Risk Yönetimi Sürdürülebilir Satınalma Lokal vs. Global Satınalma Kaynak: ProcureCon Asya
24
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
8
ASYA’DA İŞ YAPACAKLAR İÇİN 12 Adımda SATINALMA
ProcureCon Asya hakkında: ProcureCon Asya yerel ve küresel CPO’lar ve Asyalı satınalma yöneticilerinin stratejik satınalmaya doğru evrilen bir sürece aktif bir şekilde dahil etmeye çalışan oluşumlardan biridir. Asya ülkelerinde satınalma ve tedarik zinciri yönetimi konularında çeşitli etkinlikler düzenlemektedir.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
25
ARAŞTIRMA
1. E-Satınalma Temel öğeler ve fırsatlar: Asya’daki şirketlerin satınalma departmanlarından maliyetleri azaltmaları yönündeki beklentileri etkin satınalmanın önemini arttırıyor. E-satınalma işletmelere anlaşılması güç, çağ dışı, etkisiz Ortalama satınalma süreçlerini geride Önem bırakma imkanı sunuyor. Derecesi Güvenilir geniş bantlı, WiFi ve mobil hizmetlerin giderek yaygınlaşmasının yanı sıra bulut bilişimde dikkat çeken inovasyon, Asya şirketlerinin çevrimiçi kaynaklarını arttırmak için satınalma süreçlerini etkin bir modele dönüştürmenin en iyi yollarını aradığına işaret.
7
Zorluklar: Her büyük değişimde olduğu gibi, Asya’nın büyük ve çok uluslu şirketleri mevcut sistemlerinin tamamen yapılandırıldığına emin olmadan e-satınalma stratejilerini uygulama konusunda temkinli. Çevrimiçi kaynağa geçmek, işletmenin bilişim ve iletişim teknolojileri altyapısıyla uyum sorunu yaratmayan, kararlı ve doğru araç, donanım ve hizmetleri seçmek için kapsamlı, ileriye dönük planlar gerektiriyor.
2. Paydaş Yönetimi Temel öğeler ve fırsatlar: Görüştüğümüz uzmanların hepsi oybirliğiyle bir işletmenin satınalma süreçlerinin geliştirilmesi ve modernize edilmesi için gösterilecek eforun üst yönetimden tam ve sarsılmaz bir Ortalama destek gerektirdiği konusunda Önem hemfikir. Derecesi Satınalma departmanları CEO ve CFO’lar tarafından giderek artan bir şekilde operasyonel tasarruf yaratmada birincil araç olarak görülüyor. Uzmanlarımızın deneyimlerine göre üst yönetimden taahhüt edilmiş destek, süreç sahibini işletmenin satınalma stratejisini geliştirmeye, bu gelişimi daha az engel ve daha az dirençle hızlandırmaya yönlendiriyor.
8,3
Zorluklar: Satınalma süreç sahiplerinin üstesinden geleceği zorluk satınalma stratejisi için üst yönetime vizyon sunmanın ne kadar önemli olduğunu bilmek ve ölçümlendirilmiş bir ilerlemeyle onların memnuniyetini sağlamak.
26
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
ASYA’DA İŞ YAPACAKLAR İÇİN 12 Adımda SATINALMA
3. Stratejik Satınalma Stratejileri Temel öğeler ve fırsatlar: Zorluklar: Asya iş dünyası global olarak genişlemeye ve modernize Stratejik olarak güçlendirilmiş bir satınalma departmanı olmaya çalışırken satınalma departmanlarının rolü kurmak orta ve büyük ölçekli bütün Asya şirketlerinin tamamen fonksiyonel olmaktan daha stratejik olmaya uzun vadeli hedefleri arasında. Kısa vadede birçok evriliyor. Bu bağlamda, satınalma departmanı süregiden satınalma uzmanı kolay yoldan kazanmanın, büyük ve günlük operasyonları destekleyebiliyor, aynı zamanda kapsamlı sektörlerin modası geçmiş süreçlerini devre dışı stratejik işbirlikleri oluşturarak işlevsiz ve modası geçmiş bırakmanın ve kolay entegre edilmiş stratejilerin yolunu uygulamaları belirleyerek ve şirkette inovasyonu arıyor. Ne var ki, bu maliyet tasarruf stratejileri destekleyen bir rol oynararak işletmeye değer inovasyon, esneklik ve desteği teşvik etmek için katıyor. daha büyük bir satınalma dönüşüm stratejisinin Ortalama Satınalma dönüşümüne ilişkin en iyi parçası olarak gerçekleştirilebiliyor. Asya Önem uygulamalar ve bilgi birikimi endüstrilere ve şirketlerinin üstesinden gelmesi gereken bir Derecesi bölgelere öncekinden çok daha hızlı transfer diğer zorluk bölgede hali hazırda devam eden ediliyor böylelikle deneyimli Asya şirketlerinin ekonomik ve hızlı politik değişimleri dikkate tedarikçilerinin ve Ar-Ge birimlerinin de alan esnek ve dirençli bir Acil Durum Planı satınalma stratejisinin geliştirilmesi sağlanıyor. (Business Contingency Plan) oluşturmaktır. Satınalma departmanının daha stratejik olmaya Ayrıca uzmanlar yapılan görüşmelerde süregelen evrilmesindeki kritik taraf ise tasarrufun birçok yetenek yönetimi problemlerine bağlı olarak önemli KPI’dan sadece biri olduğunu anlamak. Asya’da genel bir temel satınalma stratejisi Tedarikçilerle kalıcı ilişkiler kurarak avantaj elde etmek, bilincinin eksikliğine vurgu yapıyor. Birçok durumda işletmenin tümden dönüşümünü desteklemek ve işletmeye diğer departmanlardaki personeller gerekli donanıma kalıcı değer yaratan herhangi bir uzun vadeli strateji sahip olup olmadığına bakılmaksızın satınalma bölümüne KPI’larla doğru bir şekilde ölçütü belirlenmesi gereken transfer ediliyor, az bilgi ve deneyimle canlı bir strateji etkenlerden. üretmesi bekleniyor. İşletme gerekli yetenekten yoksun olduğunda ise paylaşımlı hizmet modelleri daha uygun maliyetli alternatifler olarak görülüyor.
9,2
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
27
ARAŞTIRMA
4.
Çin ve gelişmekte olan pazarlar
Temel öğeler ve fırsatlar: Çin yıllarca Asya iş dünyasına ve küçük büyük demeden birçok işletmeye ucuz satınalma seçeneği sağladı. Yine de uzmanlar yapılan görüşmelerde diğer gelişmekte olan ve Çin ile fiyat konusunda yarışabilecek kapasitedeki Ortalama diğer Asya ekonomilerine Önem (Vietnam ve Endonezya gibi) Derecesi işaret ediyor. Bazı uzmanlar ise Çin’de yükselen fiyatların ardından Batılı tedarikçilerin rekabet avantajı sunmalarıyla birlikte satınalmanın gelişen trendinin Batı’ya kaydığı görüşünde. Lojistikte yaşanan zorluklar (topografyanın çeşitliliği, hükümetin ithalat/ ihracat yaptırımları, vs…) Çin’den satınalmayı zorlaştırdığı gibi yükselen fiyatlar da Batı da olduğu kadar Asya’daki alternatif tedarikçiler tarafından sağlanan fırsatlara yönlendiriyor.
8,6
Zorluklar: Satınalma uzmanları Vietnam ve Endonezya gibi ülkelerden satınalmanın potansiyel faydalarının farkındayken birçoğu ise Çin’deki daha yerleşik tedarikçilere oranla güvenilirlik ve hizmet söz konusunda şüphe duyuyor. Bu ülkelerde etik uygunluğa ilişkin endişeler söz konusu ve bu zorluklar tedarikçiler kadar satınalmacılar için de geçerli.
5. Büyük Veri Temel öğeler ve fırsatlar: Veri analizinin ilk uygulayıcıları da dahil olmak üzere birçok Asya şirketi ellerindeki büyük miktardaki etkileşimsel verinin değerini anlamaya başlıyor. Satınalma fonksiyonunun her adımındaki Ortalama birikmiş bilgiyi taşımanın Önem sistemdeki eksiklikleri ve Derecesi aksaklıkları tespit etmeye yarıyor olmasının yanı sıra stratejik bir öngörü sağlıyor.
8,2
Zorluklar: Veri analiz çözümlerini tüm şirkete uygulamak oldukça masraflı bir yatırım olabilir. Bu nedenle seçici ve nitelikli bir yaklaşım benimsemek, verilen DA çözümünün uygun ve şirketin iş önceliklerine göre sofistike olduğundan emin olmak gerekiyor. Uzmanlarımız şirketin ham etkileşimsel datasının düzgün bir şekilde entegre edildiğini garantileyen teknoloji ve eğitim mekanizmalarına yüksek bir önem veriyor. Bu hayati önemi taşıyan ilk adım olmadan bütün DA çözümleri ve sonrasında gelen öngörüler hatalı veya yanlış veriye dayalı olduğundan geçersiz sonuç vermekte. 28
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
ASYA’DA İŞ YAPACAKLAR İÇİN 12 Adımda SATINALMA
6. Yönetmeliklere Uyum Temel öğeler ve fırsatlar: Hem ulusal hem de uluslararası düzenlemeler satınalınan ve tedarik edilen ürünlerin güvenilirliğine ilişkin yükümlülükleri artırması Asya iş dünyası üzerindeki baskıyı da arttırıyor. Satınalma departmanları gümrük Ortalama yolsuzlukları, dolandırıcılıklar Önem ve terör gibi küresel ekonomiyi Derecesi baltalayan tehditlerin farkında olmalı, çıkarlarını korumak ve yasa düzenleyici kurumlardan ceza almamak için yasalarla uyum içinde çalışmalıdır.
10
Zorluklar: Satınalma çözümlerinde üçüncü partilerle çalışan işletmeler dış kaynak ajanslarının yasal düzenlemelere sıkı sıkıya bağlı olduğundan emin olmalı zira yasal olmayan uygulamalara verilen cezalar bu dış kaynak hizmeti sağlayan firmalara değil kuruluşun kendisine kesiliyor. Dış kaynak kullanmayan şirketler bile asıl şirket ihtiyaçları yerine yasal gereksinimleri karşılamayan süreçleri bünyesinde barındırabiliyor. Böylesine zaman kaybı yaratan süreçler uyumu bozmadan elimine edilmelidir.
7. Yetenek Yönetimi Temel öğeler ve fırsatlar: Uzmanlarımız rutin olarak Asya iş dünyasının başlıca sorunlarından biri olan gelecekte hatalı yönetime kadar varan sonuçlara yol açabilecek bir satınalma yeteneği eksikliğine işaret ediyor. Yine Ortalama de doğru yeteneği bulmak ve Önem korumak modern ve stratejik Derecesi olarak güçlendirilmiş bir satınalma departmanı için esas. Uzmanlarımız satınalma profesyonellerinin tedarikçilerle, ortaklarla nasıl dirayetli bir şekilde müzakere yapması gerektiğine, satınalma süreçlerini yeniden tasarlamaları ve yönetimi doğru eğitim ve işletme desteğiyle ilgili olarak ikna etmesinin gerekliliğine işaret ediyor. Satınalma şefinin vizyonu ve motive edilmesinin önemini kavrayan şirketler etkili satınalma dönüşümünü işletmenin tamamında görmek için sabırsızlanıyor.
9,1
Zorluklar: Birçok uzmanımız Asya satınalma yetenek havuzunun genişlediğinin işaretlerini görürken, işletmeler esas yeteneği yakalama ve korumada hala temel zorluklar yaşıyor. Uzmanların çoğu profesyonellerin satınalma alanına tesadüfen girdiklerine işaret ederken işletmelere satınalma personellerini nasıl destekleyecekleri ve motive edeceklerini dikkatli bir şekilde göz önünde bulundurmaları gerektiğini tavsiye ediyor.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
29
ARAŞTIRMA
8. Tedarikçi İlişkisi Yönetimi Temel öğeler ve fırsatlar: Birçok Asya şirketi son zamanlarda tedarikçi anlaşmalarında performansının ölçülebildiği sürece tedarikçi ilişkisi yönetiminin çok da önemli olmadığı yanılgısıyla çalışıyor. Sorumlu tedarik zinciri yönetimi tedarikçilerinizle onları satınalma ihtiyaçlarınıza hizmet eden stratejik ortaklar haline getirmek Ortalama için geliştirdiğiniz ilişkiye dayanıyor. Önem Uzmanlarımız tedarikçilerinizle onların Derecesi şirketinizin kısa ve uzun vadede hedeflerinden, beklenmedik planlardan ve vizyonunuzdan haberdar olduğu, açık ve sistemli bir iletişim vasıtasıyla marka güvenilirliği artırmanızı tavsiye ediyor.
8,1
Zorluklar: Asya’da faaliyet gösteren büyük şirketler için tedarikçilerinin her biri üzerinde görünürlüğü sürdürmek inanılmaz derecede zor. Çözüm ise gelecekteki tedarikçi iflası veya yasal uyumsuzluk gibi problemleri önceden görüp ona göre davranmak. Bu da tedarikçi network’ünüzü denetlemenin pratik ve operasyonel olarak uygulanabilir yollarını bulmaktan geçiyor. Buna ek olarak, birçok Asya şirketinin tedarikçilerle açıklık ve güvene dayalı bir kültür oluşturmaya başlama konusunda tereddütleri var çünkü endişeleri tedarikçilerin şirkete ait hassas bilgileri rakipleriyle paylaşabilecekleri yönünde. Bununla birlikte, ortaklığa yatırım yapmak ve bu gibi endişelerin üstesinden gelmek için etkin tedarikçi ilişki yönetimi geliştirmek için esas.
9. Emtia Satınalma Temel öğeler ve fırsatlar: Hem Asya ve hem de küresel pazarlar şimdilerde giderek artan volatile kriziyle boğuşuyor ve bu da satınalma profesyonellerinde tedarikçilerle en iyi anlaşmayı yapmak için piyasaya bilgileriyle müzakere becerilerini artırmaları için baskı oluşturuyor. Ortalama Önem Zorluklar: Derecesi Stratejik olarak deneyimli satınalma
8
departmanları mevcut pazar verisinin bolluğundan gelen yararlı öngörüleri elde etmek için doğru araçlara ulaşması gereklidir. Veri analiz çözümleri bu öngörüyü sağlayabilir fakat satınalma süreç sahipleri üst yönetimi gerekli yatırımı yapmaları hususunda ikna etmeden önce ham datadan kesinti için hangisinin daha uygun olduğunu dikkatli bir şekilde göz önünde bulundurmalılardır. 30
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
ASYA’DA İŞ YAPACAKLAR İÇİN 12 Adımda SATINALMA
11. Sürdürülebilir Satınalma Temel öğeler ve fırsatlar: Risk yönetimi stratejisi uzun vadede etkisini kesin olarak değerlendirebilmek için tedarikçi sürdürülebilirliğini bünyesinde bulundurmalıdır. Bu değerlendirme sadece tedarikçinin fiyat teklifini değil Ortalama aynı zamanda yasal, etik ve Önem çevresel düzenlemelere bağlı Derecesi uzun vadede finansal kapasitesini de içerir.
9,2
Zorluklar: Sorumlu tedarik - Satınalma uzmanlarından rutin olarak sağlık, çevre gibi konularda yüksek standartlarını korumak isteyenlerle daha düşük bir maliyet çıkaran tedarikçiler arasında bir seçim yapmaları beklenmekte. Satınalma profesyonelleri tıpkı düşük maliyetli tedarik hizmetleri gibi kısa vadeli ihtiyaçların yanında işletmenin uzun vadeli hedeflerinin etkili ve sürdürülebilir bir tedarikçi ortaklığını karşıladığından da emin olmalılar.
10.
Tedarik Zinciri Risk Yönetimi
Temel öğeler ve fırsatlar: İş sürekliliği planlamalarını (BCP) devam ettirerek ve rutin yasal uyumluluk için tedarikçi ilişkileri izleyerek şirketler risk yönetiminin de yardımıyla büyük satınalma problemlerini engelleyebilir ya da en azından daha önceden fark edebilir. Ortalama Önem Zorluklar: Derecesi Belirtildiği gibi Güneydoğu Asya’daki gelişen ekonomiler daha az maliyetli satınalma çözümleri için giderek artan bir fırsat sunuyor. Ancak, yolsuzluk gibi konularda şüpheli bir etik duruşu olan tedarikçilerle iletişime geçmek, çocuk işçi ve kötü çalışma koşulları şirketinizin itibarında olumsuz etkilere yol açabilir. Esas sıkıntı ise büyük bir kısmını dış kaynak kullanımıyla gerçekleştirdiğiniz anlaşmalarda tedarik zincirinizi kontrol etmek ve görünürlüğü sürdürmekte yatıyor.
9,3
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
31
ARAŞTIRMA ASYA’DA İŞ YAPACAKLAR İÇİN 12 Adımda SATINALMA
12. Lokal vs. Global Satınalma çalışıyorlar. Bir yandan da lokal tedarikçilerini global hale Temel öğeler ve fırsatlar: getirerek maksimum fayda sağlamaya çalışıyorlar. “Global ve Lokal Satınalma” uluslararası odaklı bir satınalma stratejisi olup ülke sınırları içinde ve dışında yer alan tedarikçilerin kalite, zaman, fiyat gibi kriterlerini Zorluklar: değerlendirerek en uygun tedarikçilerin araştırılmasını, Satınalmalar global hareket ederken; Aden Körfezi’ndeki değerlendirilmesini, seçilmesini ve yönetilmesini amaçlar. korsan saldırıları, İzlanda’daki yanardağ patlaması, Aynı zamanda yurtiçi ve yurtdışı tedarikçilerinden Japonya depremi gibi dış kaynaklı tedarik risklerini de yapılacak alımlarda şu 6 kategorinin iyi derecede düşünmek zorundalar. Diğer yandan, ucuz ülkelerden anlaşılması ve dengelenmesi önemlidir : yapılan tedarik faaliyetlerindeki eğitim, ● Hammadde ve Malzeme Maliyetleri yetiştirme, yolsuzluk, patent hakları ihlalleri, ● Taşımacılık Maliyetleri sağlığa zararlı ürünlerin sunulmasından dolayı Ortalama ● Stok Maliyetleri oluşabilecek zararlar ve imaj kaybı gibi gizli Önem ● Gümrük Vergileri ve Masrafları maliyetleri de hesaba katmaları gerekiyor. Derecesi ● Tedarik ve Operasyon Performansı Riskler bunlarla bitmiyor. Bölgesel hükümetlerin ● Tedarik ve Operasyon Riski engellerinin, siyasi çalkantıların, ekonomik krizlerin, kur etkilerinin, gümrük vergilerinin Global düşünen satınalmalar; tedarik riskini ve prosedürlerinin, kültürel farkların hatta azaltmak, tedarikçi profillerini yükseltmek, saat farklarının bile risk kategorisi altında yer alım güçlerini arttırarak ve rekabetçi alternatif alarak yönetilmesi gerekiyor. Lokalizasyon fiyatlar bularak maliyet tasarrufu yaratmak, çalışmalarında ise en büyük zorlukların başında teknolojiden daha fazla yararlanmak, bölgesel son müşteri beklentilerinin doğru şekilde aktarılması, avantajlardan yararlanmak ve uluslararası ilişkilerini anlaşılması ve hayata geçirilmesi geliyor. güçlendirmek için global tedarikçiler oluşturmaya
8
32
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
KAPAK
DOĞRU DEPO YÖNETİMİNİN
PÜF NOKTALARI 34
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
DOĞRU DEPO YÖNETİMİNİN PÜF NOKTALARI
Tedarik zincirinde önemli bir yere sahip olan depodaki süreçlerin en iyi şekilde yönetilmesini içeren depo yönetim sistemleri günümüzde artık bir ihtiyaçtan daha fazlası... Satınalma ve satış için önemli bir kaynak verisi oluşturan depo yönetim sistemleri sayesinde işletme kaynaklarını daha verimli kullanmak tasarrufu da beraberinde getiriyor.
D
epolar, ürünlerin dağıtımı sırasında kullanılan geçici stok noktalarıdır. Kaynakların etkin ve verimli kullanılabilmesi, depo içerisinde ürünlerin olması gereken adresler, son kullanım tarih bilgileri, raf ömürleri ve daha birçok süreci yönetmek için bu sistemlere başvuruluyor. Depolar, üretim tesislerinin içinde ve yanında bulunabileceği gibi ayrı ve özel olarak inşa edilmiş yapılar halinde de kurulabiliyor. Malzeme/ürünler, bu tipik depoda raflarda depolanmakta, malzeme giriş çıkışları depo rampaları üzerinden gerçekleşmekte, yükleme/boşaltma işlemleri forklift olarak adlandırılan araçlar kullanılarak gerçekleştiriliyor. Depolamanın tedarik zincirinde hangi bağlamda yer aldığını anlamak için öncelikle temel malzeme/ürün dağıtım stratejileri anlaşılmalı. Malzeme/ürün dağıtımında kullanılan üç temel strateji şu şekilde: • Geleneksel dağıtım (traditional distribution): Depolar üzerinden gerçekleşen bu dağıtımda malzemeler geçici bir süre depolarda saklanıyor. Bu stratejide depolarda mal kabul, raflama, depolama, ikmal (malzeme yenileme), sipariş toplama, sevkiyata hazırlama ve paketleme fonksiyonları gerçekleşiyor. • Doğrudan nakliyat (direct shipment): Malzemelerin tedarikçiden müşteriye doğrudan ulaştırılması • Çapraz sevkiyat (cross-docking): Tedarikçiden gelen malzemelerin çapraz
sevkiyat tesisi olarak adlandırılan depolarda saklanmadan sadece geçici bir süre (24 saatin altında) tutularak müşteriye gönderilmesi
Depo yönetiminin tedarik zincirindeki yeri Depolar tedarik zincirlerinin hedeflenen amaçlar doğrultusunda çalışmasına ve lojistik faaliyetlerinin etkin yürütülmesine önemli katkıda bulunuyor. Tedarik zincirini ve stoklarını izleyebilen işletme en az depolama ve en kısa sürede
mallarını daha az maliyetle müşterisine sunarak rakiplerinden farklılaşıyor. Bu sayede müşteri memnuniyeti, düzgün nakit akışı ve büyümeyi en üst seviyede sürdürüyor. Bu unsurların tümü işletmenin daha kontrollü ve daha az riskli yol almasını sağlıyor. Tedarik zincirleri sürekli birbirleriyle iletişim halinde olması gereken organizasyonlardan oluştuğu için depolar tedarik zincirinin merkezinde yer alıyor. Bu yüzden her zincirden gelecek bilginin doğruluğu çok önemli. Stok miktarı, raf ömrü, ürün yaşı gibi bilgilerin herhangi birinde sorun
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
35
KAPAK yaşanması durumunda zincirin tüm bileşenleri bundan etkileniyor, sağlıksız ve yanlış kararlara sebebiyet veriyor. Depo yönetim sisteminin önemiyse mal kabulde, sevkiyatta ve takipte yaşanan karmaşayla ortaya çıkıyor. Artvin Çoruh Üniversitesi Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi Emre İpekçi’ye göre doğru yönetilen bir depo kusursuz işleyen bir tedarik zincirinin en önemli aşamalarından biri. İpekçi, “Depolar tedarik zinciri yönetimine ihtiyaç duyulan verilerin sağlandığı, değerlendirildiği ve yorumlandığı noktalardan biri olması nedeniyle kullanılan bilgi sistemlerinin veri kaynağı görevi de görürler. Ürünlerin müşterinin karşısına çıkmadan önce satışa hazır hale geldiği son kontrollerinin yapıldığı noktalar olması sebebiyle depolar müşteriye açılan kapılarımızdan önceki son duraklar. Tedarik zinciri yönetimindeki bir diğer önemli husus da stoklarımızın durumu. Stokların tutulduğu, kontrol edildiği, planlandığı, yer olan depolardan elde edilen veriler şirketlerin satınalma stratejilerini belirlediğinden ötürü ayrı bir öneme sahiptir. Aynı zamanda piyasada gerçekleşen talep dalgalanmalarına karşı hazırlıklı olabilmek ve doğru reaksiyonlar gösterebilmek için depolarda tutulan stok miktarlarının doğru düzeyde
Üretim planlarının doğru bir şekilde yapılabilecek olması da doğru yönetilen bir depo sisteminden geçer
olabilmesi de iyi yönetilen bir depo sistemiyle mümkün olabilir. Sadece piyasa taleplerini karşılamak değil aynı zamanda üretim planlarının doğru bir şekilde yapılabilecek olması da doğru yönetilen bir depo sisteminden geçer” olarak ifade ediyor.
Lojistiğinin yapı taşı depolar Gıda 360 Genel Müdürü Deniz Cebeci depo yönetim süreçlerini söyle özetliyor: “Düzgün bir dağıtım merkezi gıda lojistiği için önemli bir altyapıdır, bununla birlikte bu merkezi işletecek
Depolar Niye Vardır? Üretim veya satın alımlarda küçük değil büyük ölçeklere ulaşılabilmesi sayesinde maliyet avantajları sağlayabilmek. ● Tedarik ve talebi koordine edebilmek: Müşteri talebindeki mevsimsellik ve üretim, satın alma ve/veya taşımacılıktaki değişkenlikten doğan envanterler depolarda tutulur. ● Ürüne değer katmak: Depolarda ürüne değer katan faaliyetlerden bazıları şunlardır: - Etiketlendirme ve ●
36
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
fiyatlandırma - Ürün kombinasyonları oluşturma -Nihai montaj -İrsaliye hazırlanması
Müşteri talebini karşılama süresinin kısaltılması. ● Üretimin parçası olarak ürünün tutulması: Örneğin, belli bazı peynir çeşitlerinin ●
üretiminde ve birçok alkollü içeceğin üretiminde ürünün paketlenmeden önce bir depoda tutulması üretimin bir parçasıdır.
DOĞRU DEPO YÖNETİMİNİN PÜF NOKTALARI
Depolama konusunda yakın zamandaki temel değişimler şunlardır: Daha çok sayıda işlemin gerçekleşmesi, bu işlemlerin daha az ürün çeşidi içermesi. ● Daha çok sayıda ürünün depolanması ve elleçlenmesi. ● Ürün ve hizmetlerde müşterilere dönük özelleştirmelerin artması. ● Katma değerli hizmetlerin depolarda daha çok sunulması. ● Daha büyük hacimlerde ürün iadesinin yönetimi. ● Daha çok miktarda uluslararası sipariş. ● Bütün bu artışlara rağmen öte yandan, herhangi bir siparişi tamamlamak için daha az zaman ve hata için daha az bir tolerans bulunması ●
olan çalışanların eğitimi ve yeterliliği altyapıdan da önemlidir. Biz Gıda 360 olarak teknolojiyle doğru çalışanı buluşturuyoruz. Bu yolla 5000 farklı ürün, 3000 ayrı noktada son tüketiciye ulaşmak üzere depomuzdan çıkıyor. Yazılımlarımız sayesinde yükleme ve teslimat süreçlerimiz de takip ediliyor. Araç ve sıcaklık takibi, dağıtım planı ve takibi kolayca yapılıyor. Bu takip yöntemiyle biz araçlarımızın yola çıkarken en doğru yükle çıkmasını, gidecekleri lokasyonlara varış, orada kalma ve işleri bitirme süreleriyle birlikte en hızlı hangi güzergahı kullanmaları gerektiğini tayin ediyoruz. Gıda 360’ın tedarik zincirinin en önemli özelliği markaların stoklarını gerçek zamanlı takip etmesi ve doğru zamanda, onların ihtiyaçları doğrultusunda tedarik etmeyi sağlayan depo yönetimi sisteminin bulunması. Depolardaki kamera ve sıcaklık takip sistemleri sayesinde, tüm faaliyetler gerçek zamanlı izlenebiliyor ve talep doğrultusunda hazırlanan ürünler 7 gün 24 saat teslim edilerek istenildiği takdirde de raflara dizilimi sağlanıyor.”
Depo yönetim sistemi yazılımları Depolama faaliyetleri tedarik zincirindeki maliyetlere baktığımızda, taşımacılık ve envantere bağlanan paranın zaman değerinin dışında
üçüncü en büyük maliyet unsurunun tipik olarak depolama faaliyetlerinden kaynaklandığı görülüyor. Bir depoda temel olarak iki faaliyet gerçekleşmektedir: Bunlardan ilki malzemelerin depolanması (storage) diğeri ise malzemelerin elleçlenmesi (material handling), bir diğer ifadeyle farklı noktalar arasında hareket ettirilmesidir. Elleçleme faaliyetleri arasında, gelen malzemelerin boşaltılması, depo içinde tutuldukları
Almanya, Singapur gibi önemli lojistik merkezlerinin bulunduğu ülkelerde, 1970’li yıllardan itibaren bilgisayar kontrollü malzeme elleçleme ekipmanlarının depolarda yaygınlaştığı görülmektedir. Günümüzde depolarda bütün faaliyetler Depo Yönetim Sistemi (Warehouse Management System - WMS) olarak adlandırılan yazılımlarla entegre bir biçimde ve çoğu kez mekanizasyon ve otomasyon yardımıyla gerçekleşmektedir.
Depolardaki kamera ve sıcaklık takip sistemleri sayesinde, tüm faaliyetler gerçek zamanlı izlenebiliyor ve talep doğrultusunda hazırlanan ürünler 7 gün 24 saat teslim edilerek istenildiği takdirde de raflara dizilimi sağlanıyor.
yerlere götürülmesi (raflanması/ yerleştirilmesi), sipariş geldikten sonra siparişin toplanması, malzemelerin siparişi 6 karşılayacak şekilde birleştirilerek paketlenmesi ve son olarak bu malzemelerin tamamlanmış siparişler halinde kamyonlara ve diğer ulaşım araçlarına yüklenmesi sayılabilir. Malzeme elleçleme 1950’li yıllara kadar neredeyse tamamen insan gücüne dayanmakla beraber 1960-1970’li yıllarda mekanizasyon (elleçlemenin mekanik araçlarla gerçekleştirilmesi) artmaya başlamıştır. Gelişmiş ülkelerde, özellikle de A.B.D. Hollanda,
Depo Yönetim Sistemi ya da kısaca DYS olarak adlandırılan yazılımlar, firmaların Kurumsal Kaynak Planlaması (Enterprise Resource Planning) ya da kısaca ERP olarak adlandırılan yazılımlarıyla entegre olarak çalışmaktadır. Kurumsal kaynak yönetimi konusunda çözümler sunan Logo Yazılım Yazılım Geliştirme Müdür Murat Şahin işletmelerin depolarında bulunan malların sağlıklı izlenmesinin oldukça önemli bir konu olduğuna değiniyor ve ekliyor: “İşletme üretim yapıyorsa hammadde, yarı mamul ve mamul Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
37
KAPAK
Depo sistemlerindeki temel amacımız siparişleri hatasız ve hızla sevk etmek, geliştirdiğimiz çözümler sayesinde insan hatalarını minimuma indirmek ve insana bağlı bariyerleri aşmak. ürün stoklarının sağlıklı bir şekilde gözlenip, tedarikçilerden gerekli mal ve hizmetlerin satın alınmasının yapılması gerekiyor. Mal üretildikten veya satın alındıktan sonra malın doğru zamanda en az maliyetle sevk edilmesi ve müşteriye doğru şekilde ulaştırılması gerekiyor. Bu nedenle, depo sistemlerindeki temel amacımız
siparişleri hatasız ve hızla sevk etmek, geliştirdiğimiz çözümler sayesinde insan hatalarını minimuma indirmek ve insana bağlı bariyerleri aşmak. Bunun yanı sıra yüksek ürün sayısı ve/veya benzerliklerine sahip şirketlere tüm datalara hakim olma, depo içinde arama/ bulma becerisini geliştirme ve yeni ürünleri hızlı ve kolayca öğrenme fırsatı
sunuyoruz.Tüm bu işlemler bir ERP paketi çatısı altında gerçekleştiriliyor. Ancak toplanacak bilgiler ve bu bilgilerin ERP paketine işlenmesi en sıkıntılı aşamalardan bir tanesi. Logo Yazılım aslında bu bilgilerin satış aşamasından sevkiyat aşamasına kadar olan süreçte toplanmasını ve ERP paketine aktarılmasını sağlıyor. OT/VT (Otomatik Tanıma/Veri Toplama) uygulamaları bu konuda sağlıklı bilgilerin toplanmasını ve izlenebilirliği sağlıyor. Bunun sonucunda ERP çözümüne hatasız ve hızlı bilgi
İleri teknolojili çözümler “Depo otomasyon çözümlerimiz Ocean ve Neon tedarik zincirindeki tüm mal hareketlerinin optimize edilmesini ve depolardaki süreçlerin tamamının en iyi şekilde yönetilmesini sağlayarak kârlılığı ve verimliliği artırmaya yardımcı oluyor. Ocean çözümü satınalma, üretim, satış, dağıtım yönetimi, etiketleme ve benzer iş süreçlerinin tümünü içeriyor. Süreç otomasyon beceresine sahip tek depo yönetim
38
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
sistemi olan Ocean, mal kabul, yerleştirme, ikmal/ besleme, sevkiyat, mal toplama, stok yönetimi ve üretim seçenekleri sunuyor. Depo içinde üç boyutlu gezinme şansı veren Ocean kendi içinde barındırdığı "Raporlama ve Uyarlama" araçlarıyla sektörlere uygun süreçlere bire bir çözümler üreterek rekabet avantajı getiriyor. Neon ise işlemleri el terminalleri üzerinden, barkod ve RFID teknolojileriyle gerçekleştiriyor. Zengin
Logo Yazılım Yazılım Geliştirme Müdür Murat Şahin fonksiyonları ve kolay kullanımıyla ön plana çıkan Neon, mal kabul, sevkiyat, seri/lot işlemleri, üretim, dış ticaret, palet/paket ve setleme süreçlerini pratikleştiriyor. Mobil uyumlu
uygulamalarımız işletmenin müşterisiyle ilgili aşamaların tümünü izleyebiliyor. Mal sevk edildiği anda sevkiyat bilgisinin e-postayla otomatik olarak gönderilmesi sağlanıyor.”
DOĞRU DEPO YÖNETİMİNİN PÜF NOKTALARI
girişi sağlanarak, karar destek sisteminin sağlıklı çalışması mümkün oluyor.”
Depo tasarımı Depoların tasarımı da bir diğer önemli unsur olarak ön plana çıkıyor. Bir depo kurulurken öncelikle orada nasıl bir ürünün ne kadar süreyle ve hangi ısıda depolanacağına bakılıyor ve bu veriler
ışığında bir fizibilite yapılıyor. Depo yeri seçiminin de oldukça doğru planlanması gerekiyor. Lokasyon seçiminde özellikle deponun kurulacağı noktanın ana güzergahlara erişimi, mevcut ve gelecekteki müşterilere uzaklığı, şehrin planlarında bu yerin gelecekte bundan nasıl etkileneceği gibi parametrelerin göz önünde tutulması gerekiyor. Ayrıca bu depodaki fiziki şartları dikkatlice
gözden geçirmek yani aynı anda kaç araç yükleme/boşaltma rampasının olduğu, metrekare büyüklüğü ve tavan yüksekliği, kaç farklı ısı rejiminde ürün stoklayabileceğiniz ve güvenlik sistemlerine sahip olup olmadığına dikkat edilmesi gereken etkenlerden. Artvin Çoruh Üniversitesi Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi Emre İpekçi depo yeri seçimi yapmak için günümüzde uygulanan teknikleri şu şekilde açıklıyor: “Maalesef lojistik sektöründe kullandığımız depoların birçoğunda kapasite kullanımıyla alakalı problemler yaşıyoruz. Bu konuyla alakalı geçmiş yıllarda ülkemizde yapılan bir araştırmaya göre bazı depolarda doluluk oranları çok düşük düzeylerde. Bunun en büyük nedenlerinden biri ilk kurulum aşamasında yer seçiminin yanlış yapılmasından kaynaklanıyor. Bir depo yeri seçimi yapmadan önce hesaplanması gereken birçok değişken ve göz önünde bulundurulması gereken
Standartlara uygun bir depo tasarımı “Depolanmada kullanılacak raf tipleri, forklift, transpalet, meanlift özellikleri, yakıt tipleri, depolanan malzemenin yapıya verdiği ağırlık, paketleme boyutları, üst üste kaç adet konulabildiği iyi değerlendirilmelidir. Zira yapının kolon aksları, temiz yükseklikleri gibi temel kurgu kararları bu değerlendirmeler sonucunda elde edilir. Depolanan malzemenin yanıcı, parlayıcı özellikleri de yangın önem sınıfını belirler. Operasyonda kullanılacak olan tır, kamyon tipleri, lowbed veya romörklü tır kullanılması gibi bilgiler de araziye yapının yerleştirilmesinde çok önemlidir. Bu araçların manevra ve kapılara yanaşma şekillerinin doğru çözümlenmesi operasyonun işlerliği açısından hayatidir.
Depolanacak malzeme belli ise bu bilgi tasarımı kolaylaştırıyor. Eğer kiralama amaçlı yapılacak ve esnek çözümler gerekiyorsa hedef sektörler belirlenip tasarım kriterlerini daraltmak gerekiyor. Bu belirlemede yapının çok katlı veya düz ayak oluşu, zemin taşıma kapasitesi, kolon açıklıkları, otoyol, liman, havaalanı, tren ağlarına olan mesafeler kullanılabilir. Tasarım verileri oluşturulduktan sonra sorunsuz işleyen bir bina ve verimli bir depo kullanımı için araç manevralarının çok iyi tasarlanması gereklidir. Bu konu depo yapısında m2 kayıplarına ya da operasyonun sıkışmasına kadar gidebilecek yatırımı zorlayıcı sonuçlar doğurabilir. Tasarımlar oluşturulurken;
sürdürülebilirlik, enerji verimliliği ve kaynakların geri kazanım esasları da önemsenen kriterler arasında olmalıdır. Türkiye’de deprem; belli açıklıkların geçilmesi, malzeme ve inşa tekniklerinin belirlenmesinde önemli bir faktör. İnşaat tipinin betonarme, çelik, prefabrik veya karma sistemlerden seçilmesinde maliyet unsuru kadar etkili. Binanın oturacağı zeminin taşıma kapasitesi ve arazi kotları da inşaat kararlarını etkiliyor. Açıklıkların belirlenmesinde depolama raflarının tipi ve ihtiyaç duyulan servis aralıkları etkili oluyor. Seçilen açıklıklar ve yüklere göre belirlenen kolon boyutları da inşaat tekniğinin belirleyicilerindendir.
İglo Mimarlık Mimar Zafer Karoğlu Cephelerde yangın standartlarını sağlaması açısından öncelikli taş yünü paneller, poliüretan paneller, prefabrik beton paneller, kaset cepheler kullanılmaktadır. Geniş açıklıklar ve yükseklikleri dolayısıyla bu tür binalarda tuğla, briket ve sıvalı uygulamalarla pek karşılaşılmamaktadır. Aynı zamanda ısı yalıtım konusu da önemsenmelidir.”
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
39
KAPAK
Depoda verimliliği artırmak mümkün
Gıda 360 Genel Müdürü Deniz Cebeci “Depoda çalışan personelin verimliliğini arttırmak için elektromekanik ekipmanları her adımda yoğun olarak kullanıyoruz. Arkadaşlarımızın daha dikkatli ve verimli çalışması için kullandığımız depo yönetim sistemlerine sesle tanıma sistemlerini entegre ettik. Sektörün de bu konuda yeni gelişmeye başladığını, personel maliyet baskısıyla birlikte verimlilik artışı için yoğun dönüşümler geçirdiğini görüyoruz. İçinde bulunduğumuz yüzyıl, şirketlerin tüm çabalarına rağmen tamamını çözemeyecekleri birçok sorun barındırıyor. Şirketimiz özelinde karbon ayak izimizi düşürebilmek için özellikle elektrik tüketimlerine odaklandık. Depomuzdaki şeffaf çatı sistemimiz sayesinde gün ışığından çokça faydalanabiliyoruz. Soğuk depomuzdaki dolapları kullanırken, kapılarını mümkün olduğunca az açıp kapıyoruz. Çünkü her kapı açışınızda içerideki ısıyı eski sıcaklığına getirmek için klima sisteminiz çalışıyor. Ayrıca arkadaşlarımız iş planlarını elektrik tüketiminin düşük olduğu gece saatlerinde yapmaya çalışıyor. Müşterilerimizden de bu konuda anlayışlı olmalarını istiyoruz. Depoda ürettiğimiz atıkların uygun koşullarda ayrıştırıp yeniden dönüşüm tesislerine gitmesini sağlıyoruz.”
40
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
“Doğru bir fizibilite yapılması için makrodan mikroya bir önem sıralaması oluşturulmalıdır. Depo tasarımı yapmadan önce seçilen arazinin iyi değerlendirilmesi gerekir.”
birçok faktör var. Bunların başında; hitap edilen pazarlara, tedarikçilerimize, ve ulaşım sistemlerine olan yakınlık; lojistik merkezlere, gümrüklere aktarma terminallerine yakınlık gelirken aynı zamanda deponun konumu gereği trafiğin etkisini ya da ilerleyen yıllarda oluşabilecek etkisini de tahmin etmek gerekir. Tüm bu değişkenler hesaba katılarak inşa edilen bir depo; tedarik zinciri iskeletinin omurgasını oluşturur. Omurga ne kadar doğru inşa edilirse şirketlerin hareket kabiliyeti de o denli fazla olacaktır.” İglo Mimarlık’tan Mimar Zafer Karoğlu ideal bir depo tasarımının şu şekilde tanımlıyor: “Doğru bir fizibilite yapılması için makrodan mikroya bir önem sıralaması oluşturulmalıdır. Depo tasarımı yapmadan önce seçilen arazinin iyi değerlendirilmesi gerekir. Deponun konumu değerlendirilirken öncelikle kullanılacak tırların ulaşım güzergahında yaşayabileceği zorluklar irdelenmelidir. Ulaşımı zorlaştıran veya engelleyen manevra noktaları,
tırmanılacak yüksek eğimler, yol bağlantılarına olan mesafeler ve şehir içi trafikten, yasaklı saat ve bölgelerden etkilenme dereceleri iyi etüt edilmelidir. Sonrasında depolanacak malzemenin özelliklerini araştırmak gerekiyor. Hangi şartlarda bozulabildiği, ağırlığı, istiflenme şekli, taşınma ve paketlenme biçimleri gibi konularla başlanabilir.”
Daha “Akıllı” depolar Son yıllarda gelişen teknoloji de depoları birer “akıllı depo”lara dönüştürüyor. Çok yakın bir gelecekte depo sistemleri RFID (Radio Frequency Identification) ve ses tanıma gibi yeni teknolojilerle entegre bir şekilde çalışacak. Altınay Robot Teknolojileri AŞ Teknik Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Emre Çetin gelecekte depo sistemlerinin geleceği noktayı şu şekilde açıklıyor: “Sistemler şimdiden akıllanmış durumda. Arkada istatistiksel bir süreç işleyerek optimizasyon yapıyor. Bu optimizasyonlar da yakın gelecekte şu an
DOĞRU DEPO YÖNETİMİNİN PÜF NOKTALARI
Etkin bir fizibilite süreci şart “Öncelikle cevap vermesi gereken soru hangi sektörde faaliyet gösteren müşterilere hizmet vermek istiyor? Ölçeğinizi ne kadar geniş tutarsanız başta söylediğim fizibilite süreci o denli uzun olmalı. Pay değişse de payda için; depo içinde kullanılacak donanım araç ve gereçlerin son teknoloji ürünler içerisinden seçilmesini, depo içinde kullanılacak olan raf sistemlerinin hareket ve esneklik kabiliyeti yüksek olması, depo içi iklimlendirme sistemlerinin tüm mevsimsel durumlara göre planlanması, tasarım, yapı, konum ve cephe itibariyle gün ışığından en fazla verim elde
üzerinde akademik çalışmalar yapılan yapay sinir ağları, bulanık mantık gibi algoritmalar. Depo yazılımları yakın gelecekte çok daha akıllanacak. Bu sistemleri mutlaka optimize etmek zorundasınız. Endüstri 4.0 teknolojiyle birlikte o noktada artık geliştirdiğimiz bu sistemlerle birlikte bütün parametreler kayıt altına alınmaya başlayacak. Bu parametrelerin çok ciddi avantajları var. Mesela çatal dediğimiz “ürün elleçleme sistemi” robotunu düşünün. Robot koridorda çok hızlı bir şekilde yatayda ve düşeyde hareket ediyor fakat raftaki ürünü alacak bir sisteme ihtiyacı var. Biz buna yükü elleçleyecek olan sistem “load handling device” diyoruz. Bu sistemin motorunun açılma süresi 5 saniye diyelim. 5 saniyede gidiyor ve geri geliyor. Siz bu 5 saniyeyi her seferinde kaydettiğinizde ve bu süre 5 buçuk saniyeye çıktığında motorda bir problem var demektir. IOT dediğimiz teknolojilerle bütün bu bilgilerin kayıt altına alınması ve o bilgileri işleyebilecek bir akıllı yazılımın bizi götürebileceği yerler sınırsız. Böylece bakım planlaması da yapabiliyorsunuz. Plansız duruş diye bir şey olmayacak artık.” Kaynak: Ertek, G., (2012) “Depolama Sistemleri (Warehousing Systems)”, Uluslararası Lojistik, Anadolu Üniversitesi Yayınları, Açıköğretim Fakültesi Yayını No: 1593. Editörler: Bülent Çatay, Gürkan Öztürk.
Artvin Çoruh Üniversitesi Lojistik Bölümü Öğretim Görevlisi Emre İpekçi edilebilecek şekilde tasarlanması gerektiğini sayabiliriz. Ayrıca şirketlerin bir depo yatırımına gitmeden önce doğa dostu yeşil depolar inşa etme bilincinde olması gerekiyor.”
Çevrim süresinin önemi “Depo sistemlerinin ana belirleyicisi ürün Müşteriye ilk soracağınız soru bu ürünlerin ne üzerinde saklanacağı. Ürüne göre rafların peşi sıra ürün saklanabilir hale getirebiliyoruz. Rafın çift derinlikli olması sağlanıp hacmi daha verimli kullanabiliyorsunuz. Bu da tamamen çevrimi etkiliyor. Çevrim süresi çok önemli olup projeyi belirleyen ana faktörlerden. Müşterinin giriş ve çıkış beklentisini karşılayacak sürelere dikkat ediyoruz. Bu bizim tasarımımızı, konstrüksiyonumuzu, o hızlara ulaşabilmek için gerekli bütün aktarma sistemlerini yani teknik anlamdaki bütün faktörleri etkileyen ana unsurlardan bir tanesi. Bu sistemlere ilgili yazılımlarımız da var. Depo yönetim yazılımı (warehouse management software) olarak geçiyor. Bu yazılım büyük firmalarda ERP dediğimiz sistemlere bağlanarak çalışıyor. Firmanın deposundan ürün giriş ve çıkışını belirleyen sistem bu yazılımdan gelen siparişler alım veya yerleştirme olarak depoya gidiyor. Oradaki pikap noktası değimiz bölgelerde operatörler bu işlemi şu şekilde gerçekleştiriyor:
Altınay Robot Teknolojileri A.Ş. Teknik Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Emre Çetin Robot gidip ilgili raftan ürünü girilen satır, sütun ve koridor olarak alıyor ve gerekenleri yaptıktan sonra sisteme gönderiyor. Ayrıca rejeneratif sistemler sayesinde enerji tasarrufu elde edebiliyoruz. Bu sistemler frenlemeler esnasında oluşan enerjiyi elektriğin yayıldığı sisteme geri besliyor. Aşağı doğru inişte yatay hareketi sağlayan motor aşağı doğru inen motorun ürettiği enerjiyi kullanıyor. Böylelikle enerji tüketimi azalıyor. Kullandığımız ürünlerin hepsi düşük enerji tüketimli Avrupa normlarına uygun sınıflandırılmış ürünler.”
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
41
SÖYLEŞİ
“Satınalmacı
bir iletişim sihirbazı olmalı”
Bosch ailesine 1992 yılında katılan Asuman Büyükyıldırım’ın satınalma macerası yine Bosch bünyesinde uluslararası görevlendirme kapsamında satınalma departmanına transfer edilmesiyle başlamış. 2014 yılından itibaren Bosch Türkiye Endirekt Satınalma Ülke Direktörü olarak görevine devam eden Büyükyıldırım ile satınalma mesleği ve Bosch’un bu alandaki stratejilerini konuştuk.
Satın almacılar bir şirket içerisinde nasıl konumlanıyor? Bosch olarak personel eğitimi konusunda neler yapıyorsunuz? Ben satınalmacıların halen hak ettiği yerde konumlanmadığını görüyorum. Büyük kurumsal şirketlerde bu durum son yıllarda iyileşme trendi gösteriyor. Örneğin satınalmacıların yetkinliklerini arttırmak için sistematik bir gayret içindeler. Ayrıca satın almanın şirket çıktılarına sağladığı önemli ve direkt katkı dolayısıyla destek fonksiyonundan stratejik bir birime dönüşmesi için organizasyonel değişiklikler yapılıyor. Yetişmiş personel bulmak oldukça zor. Bu yüzden Bosch bünyesinde SCA (Supply Chain Academy) diye adlandırdığımız merkezi bir organizasyonumuz var. Burada farklı satınalma profilleri için tasarlanmış eğitim programlarımız var. Tüm satınalma 42
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
çalışanlarının etik kurallar, pazarlık lisansı, iletişim, ileri müzakere teknikleri gibi eğitimleri alması ve yıllık bazda bu eğitimleri ihtiyaca ve trendlere göre yenilemesi gerekmektedir. Maalesef ülkemizdeki tüm şirketler bu konuda gerekli vizyon, kaynak ve bilgiye sahip olamıyor. Bosch’un satınalma stratejileri nasıl? Nelere dikkat ediyorsunuz? Öncelikle Bosch tedarikçilerini önemli bir paydaş olarak görüyor ve şirket çıktılarına ciddi etkisi olan bir unsur olarak değerlendiriyor. Bu yüzden de hem şirket stratejilerinde hem de hedef ve uygulamalarda satın alma önemli bir sorumluluk üstleniyor. Bu etkiyi maksimize etmek için endirekt satınalma alanında 2012 sonunda önemli bir dönüşüm gerçekleşmiş ve tüm faaliyetler merkezi satınalma çatısı altında
“SATINALMACI BİR İLETİŞİM SİHİRBAZI OLMALI”
Asuman Büyükyıldırım Bosch Türkiye Endirekt Satınalma Ülke Direktörü
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
43
SÖYLEŞİ toplandı. Böylece harcamalar konsolide edilerek satın alma gücü arttırıldı, daha rekabetçi ve daha güçlü tedarikçilerle çalışma şansı arttı. Tedarikçilerimizi sadece maliyetlerimizi etkileyen unsur olarak değil inovasyon, kalite ve rekabetçiliğimize direkt etki edecek işbirlikçilerimiz olarak görüyoruz. Bu yüzden de projelerde satın almanın dolayısıyla tedarikçilerimizin erken dahil olmasını çok önemsiyoruz. Olabildiğince yerli tedarikçiyle çalışmak hem maliyet hem de esneklik ve hız açısından ilk tercihimiz. Pazarda gerçekten fark yaratan başarılı yerli tedarikçilerimizi dünya üzerindeki diğer Bosch lokasyonları için de tercih edilen kaynaklar haline getirmekten de ayrıca gurur duyuyoruz. Satınalma sürecinizden kısaca bahsedebilir misiniz? Tüm Bosch dünyasında geçerli standart süreç tanımlarımız var. Bunlar organizasyonumuzun etkin ve verimli çalışmasını sağlıyor. Aynı zamanda şeffaflığı ve etik kurallar açısından uyumu temin ediyor. Bölüme yeni katılan arkadaşlar için de gerçek bir rehber niteliğinde oluyor. Satınalma süreçleri işin tanımına, mal grubuna, toplam değerine, proje ya da tekrarlayan talep olmasına ve kritikliğine göre değişkenlik gösteriyor. Ancak neticede ulaşmak istediğimiz nokta optimum fiyatlarla, istenen kalitede ve tarihte, iç müşterimizin taleplerini maksimum düzeyde karşılayacak mal ya da hizmeti temin etmek. Satınalma süreçlerimiz de bu hedefi en iyi şekilde yerine getirebilecek şekilde tasarlandı.
Pazarda gerçekten fark yaratan başarılı yerli tedarikçilerimizi dünya üzerindeki diğer Bosch lokasyonları için de tercih edilen kaynaklar haline getirmekten de ayrıca gurur duyuyoruz.
Departman yapılanmanızdan söz eder misiniz? Bölümümde toplam 35 kişi çalışıyor. Bu ekip Bursa, İstanbul ve Manisa ofislerine dağılmış durumda. Stratejik ve operatif satın alma sorumluları dışında IT sistemleri ve süreç gelişiminden sorumlu arkadaşlarımız da bu ekibin içerisinde yer alıyor. Şirketimizin önemli inisiyatiflerinden biri olan çeşitlilik kendi 44
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
ekibimde de başarı sağlayan unsurlardan biri. Hem cinsiyet hem de farklı nesiller bakımından oldukça dengeli bir dağılım var, bu da farklı fikirlerin ve yaklaşımların olmasını, yaratıcılığı ve birbirimizden öğrenme imkânını sunuyor. Satınalma profesyonellerinin ilgi alanları sizce neler olmalı? Hangi vasıflara sahip olmalılar? Bence satın almacılar analitik düşünme kabiliyetine sahip, araştırmacı, gündemi ve pazarı takip eden, iletişim becerileri güçlü, imkansız sözcüğünü tanımayan, çözüm üretebilen kişiler olmalıdır. Pazarı çok iyi tanımalı ve iç müşterilerine proaktif olarak onların işlerini kolaylaştıracak, yeni teknolojileri tanıtacak ve maliyetlerini düşürecek önerilerde bulunabilmelidir. Bu alanda yaşanılan zorluklar nelerdir? Belirsizlikler ve politik dengelerin sürekli değişimi pazarı ve piyasaları, dolayısıyla satınalmacıları çok zorluyor. Ülkemizdeki döviz kurlarındaki değişkenlik ve bazı süreçlerdeki bürokrasi karşılaştığımız diğer zorluklar. Rekabetçi fiyatlara ve daha iyi bir hizmete ulaşmak için uzun yıllardır işbirliği içinde olduğumuz mevcut tedarikçinin yanı sıra
“SATINALMACI BİR İLETİŞİM SİHİRBAZI OLMALI”
de sektörde ve bulunduğum pozisyonda sadece kadın olduğum için herhangi bir olumsuz durumla karşılaşmadım. Özel hayatıma istediğim kadar vakit ayırdığımı söyleyemem, ancak bu durumdan çok da şikâyetçi değilim. İşimi seviyorum, şirketin başarısına direkt katkıda bulunabildiğimi görüyor ve ekibimle çalışmaktan büyük keyif alıyorum. İş dışında zamanımı dolu dolu ailemle beraber geçirmeye ayırıyorum. Teknolojideki gelişmelerin gelecekte satınalma alanını nereye taşıyacağını düşünüyorsunuz? Klasik satınalma yöntemleri hızla dijital devrimin etkisiyle değişiyor ve yerini e-katalog, e-teklif ve e-ihalelere bırakıyor. Ayrıca Sanayi 4.0 sektörümüzü ne şekilde etkileyecek şu anda değerlendirme ve öğrenme aşamasındayız. Ancak bugünkü yetkinliklerimiz geleceğin talep ve trendleri için yeterli olmayacak. Bu bilinçle kendimizi ve tedarikçilerimizi geleceğe en iyi şekilde hazırlamamız gerekiyor. Teknoloji/dijitalleşme hâlihazırda satın alma süreçlerini zaten etkilemiş durumda. Bosch bünyesinde tüm bilgi akışı ve süreç adımları dijital ortamda gerçekleşiyor. Tedarikçilerimizi de olabildiğince bu platforma dâhil etmeye çalışıyoruz. Bosch bu amacı Supply On platformuyla direkt satın alma alanında hâlihazırda gerçekleştirmiştir ve endirekt satın almaya yaymak için de projelere başlanmıştır.
alternatif tedarikçilerin de proje ve ihalelere dâhil edilmesi çok önemli. Ancak çoğu zaman satınalmacılar bu konuda iç müşterilerini ikna etmek de çok zorlanabiliyor. İdeal tedarikçi ilişkisi nasıl olmalı? Doğru tedarikçiyle çalışmanın avantajları nelerdir? Doğru tedarikçiyle çalışmak baştan pek çok konuyu çözmüş olduğunuz anlamına geliyor. Optimum maliyet, kalite, terminlere uyum, innovasyon, çözüm odaklılık gibi konularda doğru tedarikçi size istenilen sonuçları sağlayacaktır. Bosch satın alma politikaları tedarikçilerimizi önemli paydaşlarımız olarak tanımlamaktadır. Bu yüzden tedarikçilerimizi uzun dönem işbirlikçilerimiz olarak görüyor, pazar lideri olan, vizyon sahibi, gelişmeye açık ve fark yaratan bunun yanı sıra kendi şirket değerlerimizle uyumlu firmalarla çalışmaya özen gösteriyoruz. Erkek egemen bir sektörde bir kadın profesyonel olarak zorluk yaşıyor musunuz? Evet, erkek egemen bir sektör ama ben kadın olarak hiç zorlanmıyorum. Bence durum ne olursa olsun cinsiyetten ziyade kişilik ve yetkinlikleriniz belirleyici oluyor. Bu yüzden
Sektöre yeni adım atan gençlere tavsiyeleriniz nelerdir? Ben satınalma bölümünün çok fazla öğrenme imkânı sunan bir fonksiyon olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirip meraklı olmalarını, araştırmalarını, aldıkları ürünü/ hizmeti tanımalarını ve çağın gerekliliklerine adapte olmak için yeniliklere açık olmalarını tavsiye ederim. Ayrıca farklı paydaşlarla çalışmakta olan satınalmacıların birer iletişim sihirbazı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda bilinçli olarak çalışmak ve kendilerini geliştirmek hedefleri arasında yer almalı. Olumlu sonuçlarını yaptıkları pazarlıklarda, ikna etmeleri gereken zor bir iç müşteride ya da herhangi bir çatışmada fazlasıyla görecekler. Ayrıca pazara yakın olmak, fırsat ve problemleri yerinde görmek için arkadaşların masa başından kalkıp aktif satınalmacılık yapmalarını önemle tavsiye ederim. Dinamik, zorlayıcı, yaratıcı ve heyecanlı bir organizasyonun parçası olmak isteyen genç arkadaşlar için satınalma çok doğru bir adres.
“Nasıl tükettiğimiz ve verim sağladığımız önemli olmaya başladı. Risk yönetimi en çok gündemimizde olan konu. Satınalmacılar, şirket paydaşlarıyla verimliliği artırmak, riskleri daha iyi yönetmek için daha fazla dirsek temasında olmalıdır.”
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
45
KONUK YAZAR
Tolga Yanaşık Dijitalis Yazılım & Danışmanlık Genel Müdür tolga@dijitalis.com
Ama bu daha ucuz!
U
Şirketi oluşturan satınalma, üretim, satış ve tedarik zinciri fonksiyonlarının her biri işini en iyi şekilde yapmak istiyor. Ama departmanların biribirinden kopuk ve etkileşime girmeden kendi bakış açısıyla en iyiyi yapmaya kalkmak şirketlere fayda değil, çoğunlukla zarar üretiyor
46
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
cuz ve pahalı birbirinin zıddı iki sıfat. Bir ürünün fiyatını tanımlarken kullanıyoruz. Satınalma uzmanları fiyatı pahalı ürünleri ikame edecek fiyatı ucuz eşdeğerlerini bulmak ister. Tam da bu noktada ilginç bir çelişki ortaya çıkıyor. Bu öyle bir çelişki ki işini iyi yapan satınalma müdürüyle işini iyi yapan tedarik zinciri müdürünü birbirine düşürebilir. Çelişkiyi daha iyi anlamak için fiyat ve maliyeti birbirinden ayırmak gerekiyor. Fiyatı düşük ürün aynı zamanda düşük maliyetli midir? Diyelim ki bir ürünü 10 TL’ye satın alıyorsunuz. Ürünün tedarikçisi size ürünü istediğiniz zaman, istediğiniz adette sıfır kalite problemiyle sağlayabilir. Bu ürünün fiyatı da maliyeti de 10 TL’dir. Ama aynı ürünü 9 TL’ye veren bir tedarikçi buldunuz ve anlaştınız. Ancak tedarikçi eskiye nazaran daha yüksek bir minimum sipariş büyüklüğü şart koşuyor. Buna rağmen sipariş tesliminde gecikiyor. Üstelik bu ürünlerdeki kalite problemleri sebebiyle üretiminizde durmalar yaşıyor. Kendi müşterilerinize geç kalmamak için uçak sevkiyatı yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu ürünün fiyatı 9 TL’dir, ama maliyeti de 9 TL midir? Ürüne fiyat gözlüğü ve maliyet gözlüğüyle bakmak arasındaki fark toplantı odalarındaki hararetli tartışmaların sebebini açıklıyor olabilir. A: “Tedariği uzak doğuya kaydırdığımız için tedarik süremiz en az iki ay uzadı. İlave süreyi telafi etmek için daha fazla stok tutuyoruz ama koyacak yerimiz kalmadı.” B: “Ne yapalım? Çin’den daha ucuzu yok.” Bu tartışma size tanıdık geldi mi? Veya; A: “Eskiden tedarikçilerimiz aynı şehirdeydi. Lojistikçimiz siparişlerimizi tek kamyonda toplayıp geliyordu. Farklı şehirlere dağıldığımız için lojistik maliyetlerimiz yükseldi.” B: “Ama yeni tedarikçiler daha ucuz fiyat veriyor.”
Ya da; A: “Yeni parça çok problemi. Üretimde sürekli duruşlar yaşıyoruz, sevkiyatları geciktirmemek için fazla mesai yapıyoruz.” B: “Ama bu parça daha ucuz.” Gerçekten de bir ürünün fiyatıyla maliyetinin farklı olabileceğini görmek gerekiyor.
Fiyatla maliyetin farkını görmek neden zor? Tedarik zinciri yönetiminde görünen ve görünmeyen etkenleri toplayarak hesaplanan bir toplam ürün maliyeti var; toplam indi maliyeti (total landed cost). Bu maliyet bir ürünün üretilmesi ve gelir ürettiği noktaya götürülmesine kadar oluşan tüm maliyetlerin toplamıdır. Ürünün birim fiyatına ilaveten nakliye, gümrük ve vergiler, depolama ve elleçleme, envanter taşıma, risk yönetimi maliyetleri gibi birçok etkenin şirket içinde konuşulmasını gerektirir. Toplam indi maliyetini bilmek şirketlerin doğru karar verme yeteneğini arttırır. Satınalma maliyeti açısından avantajlı görünen bir ürün belki de gizli kalan diğer maliyetler
sebebiyle şirkete para kaybettiriyor olabilir. Ancak bunu farkedebilmek için şirket içinde departmanların açık bir şekilde iletişim kurması ve ortak akılla hareket etmesi gerekir. Geleneksel şirket kültürü maalesef bunu sağlamaz, tam tersine zorlaştırır. Şirketi oluşturan satınalma, üretim, satış ve tedarik zinciri fonksiyonlarının her biri işini en iyi şekilde yapmak istiyor. Ama departmanların biribirinden kopuk ve etkileşime girmeden kendi bakış açısıyla en iyiyi yapmaya kalkmak şirketlere fayda değil, çoğunlukla zarar üretiyor. İş yönetiminde organizasyonun bu davranışına “silo düşüncesi” deniyor. Silo; dış etkenlere kapalı tahıl ambarına verilen isim. Bir departmanın diğer departmanların etkileşimine kapalı olarak kendi dört duvarı içinde çalışması ve sadece kendi hedeflerine uygun hareket etmesine silo düşüncesi denmesi bu yüzden. Basit bir örnek üzerinden tarif etmek gerekirse silo düşüncesini bir otomobilin her biri kendi istikametine gitmek isteyen dört tekerleğine benzetebiliriz. Tekerlekler asfaltı ne kadar ağlatırsa ağlatsın, bağlı oldukları arabayı eskisinden daha iyi bir yere götüremeyecekleri aşikar. Fonksiyonları kendi dört duvarlarından çıkarıp sistemsel bakış açısıyla davranmaya yöneltmek silo düşüncesinin üstesinden gelmek için en kalıcı ve sürdürülebilir yöntem.
Tedarik zinciri yönetiminin amacı silo düşüncesinin önüne geçmektir Hayali bir şirket üzerinden iş simülasyonu yapmanıza izin verecek bir grup eğitimi bu bakımdan çok yararlı olacaktır. Böyle bir iş simülasyonu oyunu oynamak için bir araya geldiğimiz şirketlerden satınalma, satış, üretim ve tedarik zinciri bölümlerinden en az birer temsilciyle katılmalarını istiyoruz. Sonra bu grubu hayali şirketin dümenine geçiriyoruz. Grubun amacı zararda olan bu şirketi
verecekleri kararlarla karlı bir hale getirmek. Satış temsilcisinin elinde daha rekabetçi olmak üzere müşterilerine verebileceği çeşitli sözler ve promosyon imkanları var. Satınalma temsilcisi farklı tedarikçiler arasından tercih yapabilir, hammadde deposunu yönetebilir ve tedarikçi performansını geliştirecek çeşitli projelere onay verebilir. Üretim temsilcisi üretim vardiyalarıyla oynayabilir, çeşitli yatırım kararlar verebilir ve yalın üretim girişimlerini devreye alabilir. Tedarik zinciri planlamasından sorumlu temsilci ise planlama parametrelerini değiştirebilir, emniyet stok seviyelerini belirleyebilir ve bitmiş mamül deposunu büyütmek, küçültmek veya outsource etmek gibi kararlar verebilir.
Fonksiyonları kendi dört duvarlarından çıkarıp sistemsel bakış açısıyla davranmaya yöneltmek silo düşüncesinin üstesinden gelmek için en kalıcı ve sürdürülebilir yöntem. Temsilciler kendi başlarına veya grup olarak çalışarak bu hayali şirketin hayatında 6 aya denk gelen bir tur boyunca geçerli olacak kararlarını verirler. Her bir turun sonunda sonuçların analizi oyuncuları verdikleri kararların kendi bölümleri dışında etkilerini ilk kez gerçek anlamda fark etmelerini sağlıyor. Bakış açılarındaki farklar ve uyumsuzluklar ilk kez bu kadar berrak şekilde ortaya dökülüyor. Bu farkındalık sayesinde oyuncular artık gerçek çalışma ortamlarındaki problemlere yeni ve daha geniş bir perspektiften bakabilmeye başlıyor. Bu farkındalığa ulaşan grup artık kendi şirketlerinin tedarik zinciri başarı öyküsünü yazmak üzere ilk adımları atmaya hazırdır.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
47
SÖYLEŞİ
Fatih Şener UND İcra Kurulu Başkanı
48
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
“DÜNYAYLA REKABET EDEBİLEN LOJİSTİK ŞİRKETLERİMİZ VAR”
“Dünyayla rekabet edebilen lojistik şirketlerimiz var” 15 milyar dolarının da lojistik faaliyetlerden geldiği biliniyor. Türkiye bir yandan ihracatın rekabetini destekleme amaçlı lojistiğe destek verirken bir yandan da lojistik bizatihi bir gelir alanı. Türkiye’nin coğrafi konumu aslında bu konuda da önemli bir cazibe sunuyor.
Yüklerin güvenli, hızlı ve ekonomik bir şekilde ulaşımını sağlayan taşımacılığın önemi gün geçtikçe artıyor. Bu bağlamda karayolu taşımacılığını etkin ve sürdürülebilir hizmet verebilir hale getirme hedefiyle yola çıkan Uluslararası Nakliyeciler Derneği’nin İcra Kurulu Başkanı Fatih Şener ile taşımacılığın ülkemizde geldiği noktayı ve gündemi konuştuk.
Lojistiğin dünden bugüne gelişim süreciyle ilgili bilgi verir misiniz? Lojistik Türkiye için çok eski bir kavram değil. Birçok kuruluş unvanını lojistiğe dönüştürdü. Ama bir tedarik zinciri yaklaşımı ve bütünsel bir bakış açısı maalesef birçoğunda yok. Türkiye’de bugün itibariyle dünyayla rekabet edebilen lojistik şirketlerimiz varken, hakikaten kat edilecek önemli mesafelere sahip olan kalite terminolojisiyle iyileşmeye açık birçok alanı olan lojistik kuruluşlar da var. Ama bugün itibariyle bakıldığında lojistik, gerçekten bir taşımacı meselesinden öte bir üretim meselesi olarak algılanmaya başladı. Birçok kuruluş depolamayı da içine alacak lojistik süreçlerini outsource etmeye başladılar. Uzmanlık gerektirmeyen birtakım işlerini bile öz kaynak yoluyla lojistik süreçleri içerisinde çözmeye çalışan kuruluşlar mevcut. Lojistik kamyon taşımacılığından ibaret değil ve bu yönüyle de geleceğe ilişkin önemli cazibeler sunuyor.
U
ND’nin kuruluş amacı nedir? Nasıl bir misyon üstleniyor? 1974 yılında kurulmuş ve bu yıl 42’nci yılı olan UND, Türkiye’nin en eski sivil toplum kuruluşlarından bir tanesi. Esas itibariyle uluslararası karayolu taşımacılarının rekabet gücünü artırmaya çalışıyor. Türkiye bilindiği üzere dış ticaretle kalkınan bir ülke. Dış ticaretinin de ağırlıklı bir kısmını karayoluyla yapıyor. Bu süreçte ise sıralama genel olarak, hızlı teslimat, kalite ve maliyet unsurlarından oluşuyor. Karayolunda da hızlı teslimat günümüzün en önemli rekabet avantajı halinde. Türk uluslararası karayolu taşımacıları olarak, Türk ihracat sektörünün rekabet gücünün artırması konusunda çaba sarf ediyoruz ama aynı zamanda karayolu taşımacıları hizmet ihracatçıları konumunda. Türkiye’nin 2015 rakamlarıyla 50 milyar dolar hizmet ihracatına bağlı döviz geliri var. Bunun 25 milyar dolarının turizmden ve yaklaşık
Ülkemiz lojistik sektörünün başarılı ve zayıf yönlerinden bahseder misiniz? Türk lojistik sektörünün özellikle alt yapı sorunları var. Gerçekten dünyada olduğu kadar bizde denizyolu, demiryolu, karayolu ve havayolu entegrasyonu maalesef yok. Ağırlıklı olarak karayolu taşımaları var. Zayıf yönleri diye bakıldığında, gerçekten özellikle
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
49
SÖYLEŞİ “DÜNYAYLA REKABET EDEBİLEN LOJİSTİK ŞİRKETLERİMİZ VAR”
ekonominin önemli şehirlerde yığılmış olması bir zayıflık. Köprü geçişlerinin de kısıtlandığını düşünürsek gerçekten hareket kabiliyeti de kısıtlı. Özellikle şehirlerimizin lojistik planlaması çok iyi olmadığı için, şehirlerimize giriş-çıkışlarda çok ciddi sıkıntılar var. Alt yapı sorunları var. Türkiye’de mevzuatla ilgili sıkıntılar da var. Türkiye’de lojistik sektörüne yönelik yaptırımların birçoğu Avrupalı rakiplerimizde olmayan yaptırımlar. Türkiye’ye has yaptırımlar ve bunların biraz yavaşlatıcı etkisi oluyor. Lojistik sektörünün aslında mevzuat odaklı ve kamu-özel sektör ilişkisi açısından bakılınca rakiplerine göre ciddi zayıflıkları mevcut.
Teknolojiye çok hızlı adapte oluyoruz ve belki de Avrupa’da en çok araç takip ve uydu sistemlerini kullanan filonun sahibiyiz.
Başarılı yanlarına bakarsak çok hareketli bir sektör. Karayolu taşımacılığında Avrupa’nın en genç filosuna sahibiz. Çok hızlı ve esnek yapımız var ve sanıyorum millet olarak da lojistik becerilerimiz iyi. Gerçekten Avrupa’da tercih edilen bir taşıma filomuz var. Teknolojiye çok hızlı adapte oluyoruz ve belki de Avrupa’da en çok araç takip ve uydu sistemlerini kullanan filonun sahibiyiz. İyi bir sektör konumundayız. Türkiye açısından en uygun taşıma şekli sizce hangisidir? Nedenleriyle açıklar mısınız? Aslında yük nasıl taşınacağına kendisi karar veriyor. Uluslararası taşımada, yükün temrin süresi ve yükün maliyeti bu yükün 50
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
nasıl bir yolla taşınacağını belirliyor. Böyle bakınca, Türkiye Avrupa’ya tekstil ürünleri ihraç ediyorsa, gıda veya tarım ürünleri ihraç ediyorsa bu yükler karayoluyla daha hızlı gidecekler. Türkiye olarak bakıldığında dahili taşımalarda karayolu gerçekten olması gerektiğinden daha fazla kullanılıyor. Çünkü Türkiye’de demiryolu ağlarının Cumhuriyetin ilk yıllarından sonra yatırım yapılmadığı için ciddi eksiklikleri var. Özelleştirmeyle ilgili süreçler başladı ancak henüz tam olarak hayata geçirilemedi. Avrupa’da demiryolları ve denizyolunun yanı sıra iç su yolları da çok kullanılıyor ama Türkiye’de nehirlerin debisi çok yüksek ve çok hızlı akıntı var. Nehirler rehabilite edilmeden nehir taşımacılığı şu anda çok zor. Ancak deniz yolu taşımacılığı da aslında kullanılabilecek bir taşıma modu. İşte bunların tümünün makul ve dengeli kullanılması gerekiyor. Şu anda, özellikle son dönemdeki üretim şirketlerinin stoksuz çalışma eğilimleri sebebiyle yollarda biriken yük miktarında bir artış var. Depolarda stok yapılmıyor ama stoklar otobanlara yığılmış durumda. Bu stokların da yükünü ağırlıklı olarak karayolu üstlenmiş durumda. Uluslararası güzergahta bu durum yükün de muhtevası ama dahili taşımada pekala demiryoluyla taşınabilecek vasıfta olan birçok yük karayoluyla taşınıyor. Bunun tabi ki sosyal, ekonomik ve çevresel etkilerinin yanı sıra karayollarının ömürlerine de olumsuz etkileri var ve bu durumda olması gerekenin uzağında bir noktadayız. Türkiye’nin bir şansı da, "Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı"nda ilk defa taşımacılıkla ilgili hedefler kondu ve Türkiye’nin lojistik alt yapısı hem mevzuat hem içerik olarak iyileştirilmeye çalışılıyor. Türkiye altyapıya çok yatırım yaptı ama mevzuat konusunda iyileşmeye ihtiyacı var. Şöyle bir örnek vermek gerekirse, Türkiye şu anda 3.köprüyü yapıyor, liderlikler bu önemli kararları verip yatırımları yapabiliyor ama onun altyapı çalışmaları konusunda diğer yöneticilerin inisiyatif alıp çözüm sağlaması lazım. Taşımacılık sektöründe yaşanan sorunlar nelerdir? Taşımacılık diye bakıldığında aslında, dahili ve uluslararası taşımalar için ilk defa 2004 yılında “Karayolu Taşıma Yönetmeliği” yayımlandı. Bu aslında gecikmiş de olsa önemli bir boşluğu doldurdu ancak güncel ihtiyaçları karşılamakta zaman zaman uzak olduğunu görüyoruz. Bunların bir takım iyileştirmelere ihtiyaçları var. Uluslararası taşıma özelinde bakıldığında gerçekten Türk dış ticaretinin hızlı ve ekonomik
SÖYLEŞİ şekilde hedef pazarlara ulaşması lazım. Bununla ilgili bakınca da etrafta çok farklı durumlar gelişti. Zaten Türkiye olarak 360 derece çepeçevre baktığımızda bunun 15-20 derecesinden ancak çıkışları yapabiliyoruz. Diğer ülkelerde ciddi ve bölgesel güvenlik sorunları ve ikili ülke sorunlarımız var. Suriye’ye gidemez olduk. Suriye üzerinden Ortadoğu yolumuz kapalı. Mısır üzerinden denedik ancak Mısır’la aramız iyi değil. Şu anda tek yolumuz Süveyş Kanalı üzerinden gitmek ancak bu durum da maliyetlerimizi çok artırdı. Habur sınır kapısı oradaki operasyonlar sebebiyle kapandı. Yaklaşık iki ay boyunca kapıdan çıkışlar yapılamadı ve Irak’a yönelik tüm ticaretimiz durdu. Güzergah üzerindeki araçların tutulması, yakılması vb. durumlar ise başka bir mağduriyet oldu. Rusya ile taşıma sorunumuz var. İran’la zaman zaman gerilimli, ayak frende bir ilişkiyle taşımalar sürdürülebiliyor. Hazar güzergahını açmaya çalışıyoruz ki Orta Asya taşımaları için önemli bir güzergah.
Yeşil lojistik tam olarak nedir? Bu taşıma şekline neden öncelik verilmeli? Dünya aslında bizden öncekilerin mirası değil, bizden sonrakilere teslim edeceğimiz bir emanet aslında. Uluslararası taşıma yapan araçların tümü bir enerji kullanıyorlar, bir salınım ve emisyonları var. Elbette yeşil teknolojiler kullanılarak çevreye minimum olumsuz etkiyle bu işi yapmak çok önemli. Bizim filolarımızın tamamı Euro5 ve Euro6 özelliğine sahip çok çevreci araçlar. Tırlar belki de bir otomobil kadar bile çevreye zarar vermiyorlar. Avrupa Birliği mevzuatları da çevreci teknoloji kullanan araçlara biraz daha iyi haklar tanıyor. Bu yolla biz de yeşil teknolojileri kullanmaya sektörümüzü teşvik ediyoruz. Aynı zamanda üyelerimizin birçoğu yaptıkları lojistik yatırımlarda, yeşil depo, yeşil bina gibi yaklaşımları benimsediler, bunları da teşvik ediyoruz. Bu konuyu önemsiyor ve çevreye verilen zararların daha da azaltılması amacıyla bu süreci sıkı takip ediyoruz.
Bakıldığında, sadece İstanbul’da 17 milyon insan besleniyor, günlük ortalama 1000 kamyon meyve ve sebze geliyor ve dolayısıyla bu şehrin lojistiğinin doğru planlanması gerekiyor.
Diğer yandan, en büyük ticaret partnerimiz Avrupa’ya ulaşımda da taşıma kotaları, ekstra ücretler gibi bir takım engellerle karşı karşıyayız. Son dönemlerde bu sorunları aşmak için bir takım çalışmalar başlattık. Bu engellerin aslında Avrupa’ya da zarar verdiği konusunda Avrupa’yı inandırmaya çalışıyoruz. Türkiye’den Avrupa’ya giden ihracatın yaklaşık %50’sini Türkiye’de yerleşik Avrupalılar yapıyor. Aynı zamanda Avrupa’dan Türkiye’ye yapılan taşımalarda da ciddi sorunlarımız var. Sırf Türk plakalı olduğu için araçlarımız ayrımcı uygulamalara tabi oluyor. Bu sorunları aşmaya çalışıyoruz, hukuk süreçlerimiz devam ediyor. Ayrıca, Avrupa Birliği bir etki analizi çalışması yaptı ve bu analizde de bahse konu engellerin kalkması halinde AB ile Türkiye arasında 3.5 Milyar euro ilave bir ihracat olması gerektiği hesaplandı. Avrupa’ya “bu araştırmayı siz yaptınız o zaman bu sorunları çözün” diyerek onlarla ilişkilerimizi sürdürdüğümüzü ve aynı zamanda çözüm için büyük bir mücadeleyi yürüttüğümüzü belirtmeliyim. 52
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
Lojistik hizmetlerde sahada yaşanan en önemli sorunlar nelerdir? Lojistik sektörün gelişimi açısından özel sektör ve kamu tarafından atılması gereken adımlar nelerdir? Lojistik sektöründe öncelikle bütünsel bir lojistik master plandan, bölgesel lojistik master planlara ve şehirsel master planlara dönüşüme ihtiyaç var. Bakıldığında, sadece İstanbul’da 17 milyon insan besleniyor, günlük ortalama 1000 kamyon meyve ve sebze geliyor ve dolayısıyla bu şehrin lojistiğinin doğru planlanması gerekiyor. Uluslararası ve ulusal çerçeveden bakıldığında bir altyapı şehir planlaması konusu var ve ikinci olarak bunun mevzuat konusu var. Kamu özellikle bu gözle bakmalı ve belediyelerle ve organize sanayi bölgeleriyle işbirliği yaparak şehri minimum seviyede etkileyecek bir eşya lojistiği planlaması yapmalıdır. Çünkü şehrin üzerinde zaten bir insan lojistiği yükü var ve bunun üzerine eşya lojistiğini de yüklememek lazım. Türkiye’de endüstrinin ve gelişmişliğin belli
“DÜNYAYLA REKABET EDEBİLEN LOJİSTİK ŞİRKETLERİMİZ VAR”
Tırların geçişlerini durdurmak bir silah haline gelmiş durumda uluslararası ilişkilerde. Temelde sorunlar bunlardan ibaret. Taşımanın bir engel olarak kullanılmaya çalışması. İnsan kaçakçılığı konusu çok önemli. İnsan kaçakçılığı denilince, gerçekten şoförlerin haberi olmadan tır araçlarına binen ve sınırları geçmeye çalışan çokça sığınmacı var. Özellikle Avrupa Birliği’ne gitmeye çalışan Suriyeli ve diğer sığınmacılar sebebiyle araçlarımız ciddi mağduriyet yaşıyorlar. Bu durumun çok ciddi mağduru olduk. Bu mağduriyetler Sırbistan sınırında ve Makedonya’da oldu, bazen Fransa ve Belçika’dan İngiltere’ye geçen tırlarda da sığınmacılar yakalanıyor. Sosyal imkanlar nedeniyle İngiltere çok daha cazip ana karaya göre ve oraya geçmeye çalışanlar var. Sektör bu durumun ciddi mağduru ancak son dönemde “Geri Kabul Anlaşması” vesilesiyle biraz umutlandığımızı ifade etmek isterim. Bu anlaşma sebebiyle, yoğun hareketin duracağını umuyoruz ve bu yolla insan kaçakçılığı meselesinin de duracağını düşünüyoruz.
Fatih Şener kimdir?
bölgelerde yığılmış olması bu işi zorlaştırıyor. Sanayi mahallesi zihniyetinden kurtulmamız lazım. Uluslararası taşımacılıkta yaşanan sorunlar nelerdir? Son zamanlarda sığınmacı endişesi nedeniyle alınan yoğun güvenlik önlemlerinden etkileniyor muyuz? Özellikle dünyada ticaret liberalleştikçe ülkeler ticareti engellemek için yeni yollar bulmakta daha yaratıcı olmaya başladılar. Ticareti engellemenin yolu da tek tutunulacak dal olan taşıyan ve taşınan araçları engellemek oldu. Bu araç, uçak ise bunu engellemek çok mümkün değil ama karayolu araçlarını tuttu mu bırakmıyorlar. Bizim Avrupa’da, taşıma kotalarımız, ekstra geçiş ücretlerimiz, sürücülerin vize sorunları var. Aynı şekilde bu engeller Orta Asya ve Rusya’da da mevcut. Görüyorsunuz en ufak krizde Mısır Cumhurbaşkanı Sisi, Türkiye’ye kızdı ve Türk araçlarının geçişlerini engelledi. Rusya Cumhurbaşkanı Putin, Rusya uçağı düştü ve ertesi gün tırlarınızı geçirmiyorum dedi.
Gelecekte taşımacılık nasıl bir aşama kaydedecek? Yeni teknolojiler taşımacılığı hangi boyuta getirecek sizce? Türkiye coğrafi olarak çok önemli bir konuma sahip ve bu devlet politikası halinde getirildi. Türkiye için lojistik bir gelir kaynağı olabilir. Biz aslında, lojistik transit ülke vasfımızı güçlendirirsek, Türkiye ham madde noktalarına ve pazarlara yakın bir ülke, kalifiye iş gücü var. Biz lojistikte daha kolaylaşırsak yatırım cazibemiz daha da artacaktır. Önümüzdeki süreçte lojistiğin önemi daha da artacak, çünkü artık büyük, kütle siparişlerden neredeyse bireysel siparişlere doğru yöneliyor dünya. Artık kendi vücudunuza özel bir kot pantolonun siparişini verebilirsiniz ve paketler küçüldükçe sevkiyat sayıları büyümeye başlıyor ve sanal ticaret var. Sanal ticaret hızlandıkça lojistiğin üzerindeki teslim süresi baskısı artmaya başlıyor. İnsanlar parayı ödeyip “klik” yaptığında malın kendisinin olduğunu düşünüyor ama fiili olarak malın kendisine ulaşması gerekiyor, kendisinin olabilmesi için. Bu durum ise sürekli olarak teslim süresi üzerinde baskı yaratıyor. Biz, ileride bu konu da hız beklentisinin daha da artacağını düşünüyoruz. Sanal ticaret var ancak sanal taşımacılık olmayacağı için taşıma hep gündemde olacak.
1966 İstanbul doğumlu Fatih Şener işletme eğitiminin ardından bir otomotiv yan sanayi şirketinde çalıştı. Sonrasında Türkiye Kalite Derneği’nde (KalDer) profesyonel olarak çalıştıktan sonra bu eğitimlerin bir kısmını vererek KalDer Eğitmeni oldu. Eş zamanlı olarak kalite ve yönetim konularında danışmanlık faaliyetlerini yürüttü. 1998 yılında KalDer’den ayrılarak Pozitif Danışmanlık Ltd. Şirketini kurup kamu ve özel sektörde ISO9000, kalite ve benzeri konularda danışmanlık projelerinde görev aldı. Şu an UND İcra Kurulu Başkan Yardımcısı olarak görevine devam ediyor.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
53
DOSYA
KESİNTİSİZ BİR
ÜRETİM İÇİN
JENERATÖR
56
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
KESİNTİSİZ BİR ÜRETİM İÇİN JENERATÖR
ünümüzde tasarrufun önemi giderek artıyor. Kesintisiz enerjiye duyulan ihtiyaç ise jeneratör kullanımını her geçen gün artırıyor. Endüstriyel alandaki hızlı büyüme ise jeneratör üreticilerini ürün yelpazelerini yeni ihtiyaçlara göre şekillendirmeye itiyor.
zarara mal oluyor. Elektrik kesintisi sırasında anında devreye giren jeneratörlerle bu kaybın önüne geçmek mümkün. Türkiye gibi üretim yoğunluğunun olduğu bölgelerde jeneratör kullanımının yüksek olması gerekiyor. Jeneratör tedbir demektir. Hastaneler, akıllı bina sistemleri ve son teknolojiyle donatılmış üretim tesislerinde bir dakikalık kaybın bile şahıslara, kurumlara ve ülke ekonomisine zararını üzülerek gözlemliyoruz. Aksa Jeneratör olarak kesintilerden kaynaklanan kayıpların önüne geçmek için kullanıcılarımıza gerekli tüm hizmeti ulaştırmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Büyük sanayi kuruluşlarından hastanelere, fabrikalardan alışveriş merkezlerine, okullardan konutlara, inşaat ve alt yapı projelerine kadar birçok yerde kullanılan jeneratör hayatın normal ritminde devam etmesinde büyük önem taşıyor. Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaşanan elektrik kesintileri evlerden hastanelere, küçük işletmelerden büyük işletmelere kadar birçok alanı olumsuz etkiliyor. Elektrik kesintisi üretimi sekteye uğratıp enerji verimliliğini düşürürken milyonlarca dolarlık makinelere de zarar veriyor. Elektrik kesintisi nedeniyle üretim tesislerinde yaşanan aksaklıklar sadece üreticiye maddi hasar vermekle kalmıyor hatalı enerji yönetimine de neden oluyor. Kesinti nedeniyle üretim miktarının azalmasını telafi etmek için sarf edilen enerji üreticinin maliyetlerini arttırıyor. Buna karşılık jeneratör kullanılan üretim tesislerinde bu maliyetlerde düşüş gözleniyor.
Doğa dostu jeneratörler revaçta Ayrıca günümüzde kullanıcıdan gelen çevreci talepler jeneratör sektöründeki firmaları da doğa dost ürünler üretmeye teşvik etmiş durumda. Özellikle emisyon değerlerini azaltan ve sessizlik unsurunu gözeten ürünler ön plana çıkıyor. Bu tür ürünlerin imalatına ağırlık veren firmalar, iç pazarın yanı sıra çevre ülkelere yönelik satışlarını da her yıl arttırıyorlar. Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker yeni ürün trendlerini şöyle açıklıyor: “Aksa Jeneratör olarak; benzin, dizel ve doğalgazı yakıt olarak kullanan jeneratörler üretiyoruz. Benzinli jeneratörlerin gücü, genelde 10 kVA ve altındadır. Portatif olan ürünler, taşınabilir enerjiye gerek duyulan alanlarda kullanılır. 100-150 kVA’ya kadar güç ihtiyacı
Kesintilerden olumsuz etkilenmek mümkün Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre bir saatlik elektrik kesintisinin Türkiye’ye maliyeti 100 milyon dolar civarında. Elektrik kesintilerinin enerji verimliliğine etkisiyle ilgili değerlendirmede bulunan Aksa Jeneratör Ceo’su Alper Peker, “Türkiye genelinde bir yıl içersinde birçok kez planlı ya da plansız elektrik kesintileri yaşanıyor. Elektrik kesintisi nedeniyle bir saatlik duran üretim Türkiye’ye yaklaşık 100 milyon dolar
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
57
DOSYA gönderiyoruz. Atık su arıtma tesisinde oluşan atık çamurlarını ise lisanlı tehlikeli atık bertaraf tesislerine gönderiyoruz.” Teksan Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler ise sürdürülebilir enerji çözümlerine atıfta bulunan teknolojiler kullandıklarının altını çiziyor.
IMDER’in verileri, Türkiye jeneratör pazarı yaklaşık 400 milyon dolarlık büyüklüğünde olduğunu ortaya koyuyor.
Üretim tesislerimizde boya öncesi yüzey yıkama işlemleri sonucunda oluşan atık sular, arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra çevreye herhangi bir zarar vermeyecek hale getirilerek İSKİ’ ye deşarj ediliyor.
58
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
olan küçük işletmeler, benzin istasyonları, telekom vericilerinde tercih, dizel ürünler olmalıdır. Doğalgazlı jeneratörler ise sürekli enerji gereken yerlerde kullanılır. Dizele göre yakıt maliyetleri daha düşüktür. Buhara ve sıcak suya ihtiyaç duyan fabrikalar, oteller doğalgazlı jeneratörlerin kullanım alanına örnektir. Doğalgazlı jeneratörler, elektriğin yanı sıra buhar ve sıcak su üretebilmektedir. Aksa Jeneratör olarak çevreye dost ürünler üretiyoruz. Ürettiğimiz kabin ve şaseleri boyamak için doğa dostu TGIC-FREE Triglycidyl Isocyanurate ve kurşun içermeyen polyester toz boya kullanıyoruz. Bu tür boya kullanarak hem üretiminde çalışan insanların sağlığını koruyoruz hem de çevrenin kirlenmesini önlüyoruz. Üretim tesislerimizde boya öncesi yüzey yıkama işlemleri sonucunda oluşan atık sular, arıtma tesisinde arıtıldıktan sonra çevreye herhangi bir zarar vermeyecek hale getirilerek İSKİ’ ye deşarj ediliyor. Bu kapsamda Aksa Jeneratör olarak İSKİ Deşarj Kalite Kontrol Ruhsatı’na sahibiz. Aksa Jeneratör olarak, satışını gerçekleştirdiğimiz ürünlerin ambalaj, naylon ve koli atıklarını Çevko Vakfı (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıkları Değerlendirme Vakfı) ile sözleşme yaparak toplatıyoruz. Üretimimizde çıkan ambalaj atıklarını ise ayrı toplatıyoruz ve lisanslı geri dönüşüm tesislerine teslim ederek yeniden kullanıma kazandırıyoruz. Motor testleri sonucu ortaya çıkan atık yağlarını geri kazanım için lisanslı geri kazanım firmalarına
Başeğmezler, “Bugün Teksan olarak, doğalgazlı ve biyogazlı jeneratör setlerimiz, yenilenebilir enerjide önemli bir araç olan kojenerasyon ve trijenerasyon çözümleri ve hibrit güç sistemleri gibi birçok doğa dostu çözüm üretiyor, dahası bu konularda hatırı sayılır AR-GE yatırımları yapıyoruz. TÜBİTAK işbirliğiyle gerçekleştirdiğimiz hibrit güç sistemi Türkiye’de bir ilk. Hibrit güç sistemi, güneş ve rüzgar enerjisiyle entegre kullanımı sayesinde şebeke enerjisinin olmadığı yerlerde kullanım avantajı sağlıyor. Bu yönüyle yurtdışında daha çok telekomünikasyon firmalarının kullandığı ürünün Türkiye’de de telekomünikasyon firmalarından yoğun ilgi göreceğini tahmin ediyoruz. Bunun haricinde, Teksan olarak sorumluluklarımızın bilincinde, TSE, CE, ISO sertifikalarına sahip tüm ürünlerimizi Avrupa standartlarına uygun olarak üretiyoruz” şeklinde ifade ediyor.
Türkiye: Yükselen jeneratör pazarı IMDER’in verileri, Türkiye jeneratör pazarı yaklaşık 400 milyon dolarlık büyüklüğünde olduğunu ortaya koyuyor. Sektörde belli başlı 14-15 firma bulunmakta ve bu firmalar hali hazırda sektörün yüzde 95’ine hakim konumda. Dünyada sektörün ise 2015-2018 yılları arasında iki kat büyüyeceği, Türkiye pazarında da buna bağlı olarak büyümenin beklenenin ötesinde olacağı tahmin ediliyor. Türkiye’nin yabancı firmalar tarafından tercih edilmesinin arkasında çeşitli faktörler var. Bunların başında ise Türkiye’nin Doğru Avrupa, Orta Doğu ve Asya pazarlarına coğrafi yakınlığı yer alıyor. Yabancı firmalar ticaretlerini çoğu zaman Türkiye üzerinden
KESİNTİSİZ BİR ÜRETİM İÇİN JENERATÖR
“Merdiven altı üretime dikkat”
Alper Peker Aksa Jeneratör CEO’su
“Jeneratör alırken, konusunda uzman, servis hizmetleri iyi ve satış sonrası hizmet verebilen markalar tercih edilmelidir. Çünkü jeneratörlerde kesintisiz enerji sağlayabilmek için jeneratörlerin düzenli olarak bakımının sağlanması gerekiyor. Jeneratörlerde oluşabilecek arızaların önüne geçebilmek için periyodik olarak aylık ve yıllık olmak üzere bakımını yapmak gerekir. Bakım yapılmayan jeneratörler elektrik kesintilerinde hemen devreye giremediği gibi ömrü de azalıyor. Biz bu noktada Aksa Jeneratör olarak Türkiye’nin dört bir yanında satıştan, satış sonrası hizmete kadar jeneratör kullanıcılarının her türlü ihtiyacına cevap veriyoruz.
Sektörün en önemli problemlerinin başında merdiven altı üretim geliyor. Merdiven altı jeneratörler, elektrik kesintisi yaşandığında zamanında devreye giremediği için birçok teknik soruna neden olduğu gibi bakım ve onarımı da yapılamıyor. Bir jeneratörden beklenilen, elektrik kesintilerinde kısa sürede sorunsuz bir şekilde devreye girmesidir. Belirli periyodlarla bakım yapılmazsa elektrik kesintileri anında devreye girmeyen jeneratörler yüzünden ciddi teknik sorunlar yaşanabilir. Jeneratörde merdiven altı üretim yapanların genel olarak servis hizmeti bulunmuyor. Arızayla karşı karşıya kalındığında çözüm üretecek bir ekipleri mevcut değil.”
ülkemize girdiği yıllarda üretim kapasitesi bugünün gerisinde olması sebebiyle ithal gruplarda talep görüyordu. Bugün ise üretim çalışmalarının yanı sıra ihracatta da büyük rakamlara ulaştık. Jeneratör pazarı ülkemizde gelişen diğer pazarlarla doğru orantılı bir şekilde büyüyor. Türkiye’de gelişen inşaat, turizm gibi sektörler de jeneratör pazarının gelişmesine katkı sağlıyor. Türkiye’nin Ortadoğu ve Türki Cumhuriyetlere coğrafi konumu açısından yakın oluşu, jeneratör pazarı açısından büyük önem taşıyor.”
gerçekleştiriyorlar. Bu nedenle Türk jeneratör üreticileri son yıllarda Doğu Avrupa ve Orta Doğu'daki en büyük pazarlardan bir tanesi haline gelmiş durumda. Diğer sebeplerden biri ise serbest bölgelerden Türkiye’den jeneratör alan firmalar herhangi bir vergi ödemediklerinden dolayı Türkiye’nin daha cazip hale gelmiş olması. Türkiye’nin yabancı firmalar tarafından tercih edilmesini sağlayan bir diğer ayrıntı ise jeneratörlerdeki yüksek gümrük masrafları ve geç açılan gelişmemiş ülkelerde, piyasayla mücadele etmesi. Aksa Jeneratör CEO’su Alper Peker jeneratör piyasasını şöyle değerlendiriyor: “Türkiye’deki jeneratör piyasası günümüzde gelişmesini devam ettiren bir pazar. Jeneratörün
Talep giderek artıyor Jeneratör piyasasından umutlu olduğunu ifade eden Teksan Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler, “Kesintisiz enerji sağlanmasında kilit rol oynayan jeneratör sektörü gelecekte de önemini koruyacak. Türkiye jeneratör sektörünün yerel üretimde ivme kazanması ve ihracatta bir üs konumuna gelmesi de beklentiler arasında yer alıyor. Hem coğrafi konumu hem de sektördeki talep ve ihtiyaçları karşılama gücü bu olasılığı artırıyor. Kentsel dönüşümü de kapsayan hızlı kentleşme, dijitalleşmenin artması, teknolojik gelişmeler ve komşu ülkelerdeki yeniden yapılanmanın doğurduğu ihtiyaç gibi faktörler sektörümüzün gelecek yapılanmasında önemli rol oynuyor” diyor. Türkiye jeneratör pazarının yaklaşık
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
59
DOSYA KESİNTİSİZ BİR ÜRETİM İÇİN JENERATÖR
“Kalite, referans ve satış sonrası hizmetlere göre değerlendirme yapılmalı” “Günlük yaşamda kısa süreli elektrik kesintileri bile büyük sorunlara yol açabiliyor. İhtiyaç duyulan kesintisiz elektriği ise jeneratörler sağlıyor. Jeneratör alırken sektöründe uzmanlaşmış, referansları güçlü ve satış sonrası hizmetleri gelişmiş firmaları tercih etmek gerekiyor. Seçilecek jeneratör mutlaka TSE, CE, ISO sertifikalarını taşımalı, sertifikasız bir ürün asla satın alınmamalı. Jeneratörün ana parçaları olan motor ve alternatörün yetkinliğini ispatlamış bir firmaya ait olması da bir diğer önemli nokta. Yedek parçaların kolay bulunabilmesi ve birden fazla noktadan tedarik edilmesi de dikkat edilmesi gereken konular arasında. Satın alınan jeneratörlerin fabrikadan çıkmadan önce tüm yük fonksiyon testlerinin yapılmış ve raporlanmış olması gerekir. Ürünün kalitesi kadar satış sonrası hizmetler de jeneratörden sağlanan faydayı artırır. Ürün satın alınan firmanın satış sonrası hizmetler ağı çok güçlü olmalıdır. Firmada konusunda uzman,
Burak Başeğmezler Teksan Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi gerekli sağlık taramalarından geçirilmiş, iş güvenliği ve ilk yardım eğitimlerine sahip, 7/24 hizmet verebilecek teknik elemanlar hizmet vermelidir. Bir jeneratörde istenen en önemli özelliklerinden biri de sessiz çalışması, gürültü kirliliği yaratmamasıdır. Ses düzeyi uluslararası bir kurumca akredite edilip belgelenmiş ses izolasyonlu
kabinler tercih edilmelidir. Jeneratör gürültü seviyesinin düşürülmesi ya da harici ortamda çalışırken tercih edilen ses izolasyon kabinlerinde ses yalıtımı, kullanılan boyanın çevreye zarar vermemesi, kabinde izolasyon amaçlı kullanılan süngerin alev almazlık özelliğini taşıması da kaliteyi artıran unsurlardandır.”
300-350 milyon dolarlık bir büyüklüğe ulaştığını ifade eden Teksan Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Yönetim Kurulu Üyesi Burak Başeğmezler’e göre sektör hızla büyüyen ve gelişen bir yapıya sahip. Başeğmezler sözlerini şöyle sürdürüyor: “Kaliteli ve kesintisiz enerjiye duyulan ihtiyaç arttıkça sektörün büyüme hızı da buna paralel bir artış gösteriyor. Alanında bölgenin en büyük pazarı olan Türkiye’nin özellikle son yıllarda ihracat potansiyelini de arttırdığını söylemek mümkün. Türkiye jeneratör grupları pazarında dizel jeneratörlerin hakimiyeti görülüyor. 75kVA altı en düşük güç aralığını oluştururken standart ürünler rekabetçi fiyatlarla ön plana çıkmaktadır. 375 KVA üzerinde ise müşteri taleplerine istinaden özel üretim yapılan ürünler ve üreticilerin toplam çözümleri pazarda talep görmektedir. Özellikle büyük inşaatlar ve sanayi tesislerinin 750 KVA ve üstü ürünlere olan talebi giderek artış gösteriyor. Alışveriş merkezleri, iş merkezleri ve plazalar gibi ticari son kullanıcılar en büyük ikinci müşteri grubunu oluştururken endüstriyel son kullanıcılar pazarın yüzde 40’ına denk geliyor.” 60
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
SÖYLEŞİ
Yrd. Doç. Dr. Halim Yurdakul OKAN Üniversitesi İİBF Uluslararası Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi
“Satınalma hakkında konuşulacak çok şey var” Uzun yıllar satınalma ve tedarik faaliyetlerinin içinde bulunduktan sonra bu konuları saha gerçekleri ve bilimle birleştirmeye karar vererek akademik hayata atılan bir isim Halim Yurdakul. Daha sonra bu alandaki kaynak azlığını görerek bir kitap yazmaya karar veriyor ve "Satınalma Yönetimi" kitabı ortaya çıkıyor. Şu an Okan Üniversitesi’nde satınalma üzerine eğitimler veren Yurdakul ile kitabı “Satınalma Yönetimi”ni konuşmak üzere biraraya geldik. “Satınalma Yönetimi” kitabını yazmaya nasıl karar verdiniz? Çok uzun süreler satınalma ve tedarik konularında hem çalıştım hem de eğitim aldım. Yüksek lisans ve doktora tezlerimi de bu nedenle gönül verdiğim satınalma konusunda yazdım. Bu çalışmalar esnasında fark ettim ki ülkemize özgü yazılmış bir Türkçe satınalma kitabı yok denecek seviyede. Verdiğim ders için biriktirdiğim tüm notlar, yaşanmış tecrübeler ve araştırma bulgularımı geliştirmek suretiyle 62
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
aklımdaki kitabın temel versiyonunu yazmaya karar verdim. Yani bu kitap daha çok gelişecek. Nasıl tepkiler alıyorsunuz kitapla ilgili olarak? Akademik çevrelerden çok olumlu tepkiler alıyorum. Öğrencilerim de gayet memnun bu durumdan. Çünkü anlattığım tüm konuları örnek uygulamayla beraber kitapta ellerinin altında bulabiliyorlar. Satınalma profesyonelleri ve ilgili çalışan grubu ise
henüz çok haberdar olmadıklarından duyduklarında önce şaşırıyorlar sonra merak ediyorlar. Zamanla ilginin katlanarak artacağını düşünüyorum. Satınalma alanında yeterli kaynak bulunabiliyor mu? Dünya literatürü bu konuda zengin mi? Ülkemizde Türkçe olarak bu konuda çok fazla kaynak bulunduğunu söylemek maalesef zor. Buna neden olarak satınalma fonksiyonunun öneminin yeni yeni anlaşılıyor olmasını gösterebiliriz.
“SATINALMA HAKKINDA KONUŞULACAK ÇOK ŞEY VAR”
Dünyada ise kitap sayısı yeterli olmakla beraber yazılan makale ve yapılan araştırmaların tatmin edici seviyede ve çeşitlilikte olduğunu söylemek güç. Ancak son zamanlardaki bilinçlenme ve uyanış beni çok umutlandırıyor. Derginiz de bu anlamda çok önemli bir misyon üstlendi bana göre.
Satınalmacılar gelecekte şirketlerin üst yönetimine entegre olacaklar ve stratejik kararlarında söz alacaklar.
Kitabı özellikle kimlere tavsiye ediyorsunuz? Satınalma profesyonellerinin kitabın hakkını zamanla vereceklerinden şüphem yok. Benim, kitabı okumalarını salık vereceğim asıl kesim şirket patronları, yöneticileri, yönetim kurulları ve şirketin diğer departmanlarının yöneticileridir. Bunun nedenini şöyle açıklayabilirim; Satınalma artık şirketlerin merkezinde ve onların bekasını direk ilgilendiren önemli bir fonksiyon. Ancak bu öneminin geniş çevrelerce ve yeterince anlaşılabilmesi için bu saydığım kişiler tarafından anlaşılması hayati bir konudur.
Halim Yurdakul kimdir? Türk Silahlı Kuvvetleri’nde subay olarak görev yaptıktan sonra Amerikan Tedarik Üniversitesinde (US Army Acquisition University) eğitim alarak çeşitli NATO görevlerinde bulundu. Özel sektörde çok uluslu bir firmanın satınalma müdürlüğünü yaparken OKAN Üniversitesinin Meslek Yüksek Okulundan satınalma dersini vermek üzere davet aldı. Eylül 2014 tarihinden itibaren OKAN Üniversitesi Uluslararası Lojistik Bölümünde Öğretim Üyesi olarak akademik hayatına devam ediyor.
Satınalmanın geleceğiyle ilgili neler söylersiniz? Günümüzün şartları geleceği belirlemede ipuçları verir. Eğer piyasadaki tüm ürün ve hizmetler gerçek değerinde satılsaydı profesyonel anlamda satınalmacılara ihtiyaç olmazdı. Firmada çalışan herhangi biri gider tüm ihtiyaçları zahmetsizce karşılar gelirdi. Fakat ticari hayatta yerini alan tüm şirketler maksimum kazanç amacıyla kurulur ve ürünlerini en yüksek getiriyi sağlayacak şekilde fiyatlandırırlar. Karlarını sürdürülebilir kılmak için de satış ve pazarlama elemanlarını sürekli eğitir ve donatırlar. Bu böyle devam ettiği sürece satınalma da karşı tedbirler almaya ve kendini geliştirmeye devam edecektir. Unutmamak gerekir ki satınalma yapmadan satış yapamazsınız. Satışlarına önem veren firmalar satınalmalarına da benzer önemi vermeye devam edeceklerdir. Son zamanlarda katıldığım satınalma seminer veya zirvelerinde sıklıkla, özellikle de 4.0 gibi üretim teknolojisiyle satınalmacıların 8-10 yıla kadar işlerinden olacağı konuşuluyor. Ben aynı fikirde değilim. Satınalmacılar gelecekte şirketlerin üst yönetimine entegre olacaklar ve stratejik kararlarında söz alacaklar. İkinci bir kitap gelecek mi? İkinci, üçüncü belki dördüncü… Satınalma, günümüzün ve geleceğin yükselen değeri. Hakkında yazılacak, konuşulacak çok konu var.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
63
DÜNYA TURU
J.P. Morgan Wall Street’te başı çeken şirket oldu Veri analiz şirketi Coalition'nın 2015 yılı için hazırladığı gelir raporuna göre, Wall Street bankaları arasındaki gelir yarışında birincilik J.P. Morgan’ın oldu. J.P. Morgan, geçtiğimiz yıl 22 milyar 700 milyon dolar gelir elde ederek yatırım bankacılığı ve öz sermaye piyasaları kategorilerinde listenin zirvesine oturdu. J.P Morgan ayrıca sabit gelir, hisse senetleri, döviz, emtia, G10 faizleri, G10 döviz ve seküritizasyonda da galibiyeti elden bırakmadı.
Airbus Çin’de ikinci uçak fabrikasını kuruyor Avrupalı uçak üreticisi Airbus, Çin’de ikinci uçak fabrikasını kuruyor. Airbus, Çin’de kuracağı ikinci uçak fabrikasıyla bu ülkede geniş gövdeli A330 uçaklarını üretecek. Pekin yakınlarındaki Tianjin Serbest Bölgesi’nde temeli atılan fabrikada üretim Eylül 2017’de başlayacak. Airbus, ana üssü Fransa’da Toulouse ve Almanya’da Hamburg kentlerindeki üretim hattına 2008’de Çin’deki fabrikayı eklemişti. Şirketin en çok satan modeli olan tek koridorlu A320’nin üretimi için açılan fabrika, ilk uçağını gökyüzüyle Mayıs 2009’da buluşturdu. Airbus’ın ABD’de de A320 üreten fabrikası bulunuyor.
Japonlar gözünü Dell’e dikti
66
Japon NTT Data, Dell’in danışmanlık birimine talip oldu. ABD’li bilgisayar üreticisi Dell’in bilgi teknolojileri danışmanlık birimini Japon devi NTT Data’ya satışına sıcak baktığı konuşuluyor. Japon şirketin bu satış için Dell Inc.’e 3,5 milyar dolar teklif ettiği
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
öne sürüldü. Dell’in mevcut BT hizmetleri birimi 3.9 milyar dolar karşılığında Perot Systems’in satın alındığı 2009 yılında oluşturuldu. Fiyatın biraz daha düşük olması bazı operasyonların satışa dahil olmamasından kaynaklanıyor.
Dell, veri depolama şirketi EMC Corp. anlaşması kapsamında kalan 43 milyar dolarlık borcunu ödeyebilmek için sahip olduğu varlıkları bir süre daha elden çıkarmaya devam edeceğe benziyor.
Tata Çelik tesislerinin yeni sahibi Greybull Capital oldu Dünyanın en büyük çelik üreticilerinden Hint Tata Çelik İngiltere’den çıkma kararı alarak buradaki üretim tesislerini Greybull Capital’ın şirketine sattığını duyurdu. Hint Tata Çelik’in bu kararı İngiltere’de istihdam kaybı endişesine yol açtı. Başbakan David Cameron, bu kaybı önlemek için Tata Çelik’in diğer tesislerine yeni alıcılar bulmaya çalışıyor. İngiltere merkezli Greybull Capital şirketi ise ülkenin kuzey doğusundaki Scunthorpe fabrikasının da aralarında bulunduğu tesisler için 500 milyon euro ödeyecek. İngiltere’nin çelik sektöründeki kriz Avrupa Birliği üyeliğinin devam edip etmeyeceği tartışmalarında da öne çıkıyor.
Ham petrol fiyatı arttı Küresel arzın azalacağı beklentisi ham petrol fiyatlarında artışa sebep oldu. Küresel petrol piyasasının büyük üreticilerinin üretim miktarlarını donduracakları konusundaki iyimser beklentilerin etkisiyle brent tipi ham petrolün varil fiyatı yüzde 5’e yakın arttı. Amerika Birleşik Devletleri Merkez Bankası başkanı Janet Yellen’in yaptığı açıklamada son aldıkları faiz kararını olumlaması ve Amerikan ekonomisine ilişkin pozitif beklentileri de petrol fiyatlarındaki yükselişi etkiledi. Brent tipi ham petrolün varil fiyatı yüzde 1.95 dolarlık artışla 41 dolar 38 senti gördü. OPEC ve OPEC dışı petrol üreticileri 17 Nisan’da Katarın başkenti Doha’da toplanarak üretimi miktarını dondurma konusunda karar aldılar. Öte yandan, Rusya, Venezuela, Katar ve Suudi Arabistan’ın petrol bakanları geçen Şubat ayında Doha’da toplanarak diğer büyük üreticilerin de katılması durumunda ham petrol üretim miktarlarını Ocak ayı seviyesinde sabit tutma konusunda mutabakata varmışlardı.
Volkswagen 800 bin aracını geri çağırıyor Alman otomobil üreticisi Volkswagen ve bünyesinde bulunan Porsche’nin, pedal sistemindeki bir parçanın gevşeme ihtimali nedeniyle dünya genelinde yaklaşık 800 bin 477 otomobili geri çağıracağı bildirildi. 2011-2016 arasında üretilen 391 bin Touareg model aracın pedallarının rulman bölümündeki kilitleme halkasının gevşemiş olabilme ihtimali nedeniyle servis istasyonlarına geri çağırılacağı kaydedildi. Volkswagen’den yapılan açıklamada, bu araçların yaklaşık 58 binin Almanya’da bulunduğu ve söz konusu parçanın doğru montaj edilip edilmediğinin servislerde kontrol edileceği ifade edildi. Sorunun iç çalışmalar sonucunda tespit edildiği ve devam eden üretimde düzeltildiği belirtilen açıklamada ücretsiz servis hizmeti programının mümkün olduğunca çabuk planlanacağı ve düzeltme işleminin yarım saatten az süreceği aktarıldı. Porsche ise 2011-2016 yılları arasında üretilen dünya genelinde 409 bin 477 Cayenne model aracın, aynı arıza ihtimali nedeniyle ihtiyatlı denetim için
incelenmek üzere geri çağıracağını açıkladı. Bu araçların 88 bin 300’ünün ABD’de ve 10 bin 370’inin de Kanada’da bulunduğu belirtilen açıklamada, bunun tamamen önlem amaçlı bir uygulama olduğu, arıza nedeniyle hiçbir kaza veya yaralanmanın rapor edilmediği kaydedildi.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
67
FİYAT ENDEKSİ
Nisan ayı emtia fiyat analizleri 2016 yılının ilk bütçe gerçekleşme dönemine gelmiş olduk. Şimdilerde beklenti analizleri ve yılsonu fiyat tahminlerine göre bir bütçe revizyonu yapma zamanı. Stratejilerinizi ve aksiyon planlarınızı global piyasa ve emtialarla ilgili bilgiler doğrultusunda tekrar gözden geçirmeli ve revize etmelisiniz. Gürkan Hüryılmaz gurkan.huryilmaz@tusayder.org
M
art ayı sonuçlarının şirketlerimizde açıklanmasıyla birlikte bütçelenen (ABP), gerçekleşen (YTD) ve yılsonu tahmin edilen (YEE) rakamlarını ortaya koyarak bütçe gerçekleşme raporlarımızı sunacağız. Raporlarımızda özellikle, A grubundaki yüksek harcama kalemlerimiz için plan dışı sapmaların nedenlerini araştırmalıyız. Emtia fiyatlarını yakından ilgilendiren Çin ekonomisi, 2016’nın ilk çeyreğinde beklentiler paralelinde 6.7 ile 2009’dan bu yana en düşük büyüme rakamını kaydetti. Bu gelişmeye karşın son dönemde sanayi üretimi, sabit sermaye yatırımları ve perakende satışların nispeten olumlu bir tablo çizmesi Çin ekonomisinin istikrar kazanmakta olduğu yorumlarını güçlendiriyor. Çin Merkez Bankasının ekonomiyi destekleyici yönde attığı adımların bu toparlanmada etkili olduğu düşünülüyor. Diğer yandan Çin Merkez Bankası’nın yuanı dolar karşısında yeniden devalüe ederken; Goldman Sachs, yuandaki zayıflamanın ABD`nin finansal şartlarında büyük hareketlere neden olduğunu savundu. Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye için 2016 büyüme tahminini yüzde 3.2'den yüzde 3.8'e yükseltti. IMF, yüzde 3.8’lik büyüme beklentisine 68
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
dayanak olarak; jeopolitik belirsizlik, zayıf iç talep ve yavaşlayan kredi büyümesine rağmen asgari ücrette büyük artışın iç talebi desteklemesini gösterdi. IMF, Türkiye için 2017 yılı büyüme beklentisini ise yüzde 3.6'dan yüzde 3.4'e çekti. IMF'nin küresel ekonomi için tahminleri ise Türkiye tahminlerine kıyasla daha karamsar. Dünya ekonomisinde toparlanmanın devam etmesine karşın toparlanma hızının giderek yavaşladığını söyleyen IMF, aynı zamanda ekonomik dengenin giderek daha kırılgan hale geldiği uyarısını yapıyor. Dünya ekonomisinin bu yıl yüzde 3.2, gelecek yılsa yüzde 3.5 büyümesini öngören IMF, 2017 ve sonrasında toparlanma için büyümeyi artıracak ve kırılganlıkları yönetecek geniş tabanlı bir politika yanıtının acil ihtiyaç olduğunu bildiriyor. Ekonomilerin hız kesmesinin yanı sıra, ekonomik temellerin dışında kalan faktörlerin de küresel büyümeyi sekteye uğratabileceğini söyleyen IMF, gelecek 2 yıl için öngördüğü riskleri şöyle sıralıyor: Tüketici güveninin kaybolması ve bunun üretime yanısması, Gelişen ülke para birimlerinin daha da değer kaybetmesi, Çin'deki yavaşlamanın diğer gelişen ülkelere yayılması, Yatırımların hız kesmesi, Terör saldırısı tehditleri ve İngiltere'nin AB'den ayrılma olasılığı. Bu gelişmeler ve beklentiler altında fiyat analizleri emtialar bazında devam eden kısımlarda paylaşılmıştır.
NİSAN AYI EMTİA FİYAT ANALİZLERİ
BAKIR ME Bakır stokları Nisan ayının ilk yarısında yüzde 2.23’lük artış gösterirken; bakır fiyatları yüzde 0.87 oranında azalış gösterdi. LME’de 3 ay vadeli bakırın; W11 sonunda ABD Merkez Bankası’nın (FED) hassas küresel ekonomiden dolayı bu yıl faiz artışı öngörüsünü 4 kezden 2’ye indirmesini açıklamasından sonra tekrar 5.000 dolar/tonun üzerine çıktığı görüldü. Çin’in en büyük bakır üreticisi Jiangxi Copper Co fiyatları desteklemek için bu sene üretimi yüzde 6.7 oranında azaltmayı planladığını açıkladı.
Alüminyum LME Alüminyum stokları Nisan ayının ilk yarısında yüzde 1.34 oranında azalırken, alüminyum fiyatları yüzde 2.82 oranında artış gösterdi. Mevsimsel talepteki toparlanma, Çin’de üretim kısmalarını takip eden sıkı arz desteği ve Çin’den Nisan ayında gelen pozitif sinyallerin etkisiyle alüminyum fiyatlarında yükselişler görüldü. Bazı analistler, şu ana kadar alüminyum tesislerinde büyük bir hareket görmedikleri için ikinci çeyrekte üretimde keskin bir artış beklemediklerini söylediler.
Nikel LME Nikel stokları Nisan ayının ilk yarısında yüzde 1.72’lik azalış gösterirken, nikel fiyatları da yüzde 7.31 oranında artış gösterdi. Filipinler’in ikinci büyük nikel madencisi Global Ferronickel Holdings, fiyatlarda toparlanmanın sürdürülebilir olduğuna dair işaretler gelmesi halinde üretimini artırmayı planladığını bildirdi. Filipinler, Çin’in en büyük nikel tedarikçisi konusunda bulunuyor. Filipinli üreticiler fiyatlarda düşüş nedeniyle üretimi ve Çin’e ihracatı bu yıl yüzde 20’ye varan oranda azaltma kararı almışlardı.
Çinko LME Çinko stokları Nisan ayının ilk yarısında yüzde 4.70 oranında azalış gösterirken, çinko fiyatları yüzde 3.84’lük artış kaydetti. Uluslararası Kurşun ve Çinko Çalışma Grubunun son açıkladığı verilere göre küresel çinko pazarı 2015 yılında 361.000 ton talep fazlası verdi. Ocak 2016 döneminde ise talep fazlası bir önceki yıl aynı dönemdeki 25.000 tondan 86.000 tona çıkmış durumda. Kapanan madenler pazardaki açığı arttırıyor. Çin’in bu yıl, 500.000 ton/yıl olan yüksek maliyetli çinko izabe üretim kapasitesinden vazgeçmesi bekleniyor.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
69
FİYAT ENDEKSİ
Kurşun ve Kalay
LME Kurşun stokları Nisan ayının ilk yarısında yüzde 4.23 oranında artarken, kurşun fiyatları da yüzde 0.23’lük artış gösterdi. LME Kalay stokları Nisan ayının ilk yarısında yüzde 2.92 oranında azalış gösterirken, kalay fiyatları yüzde 2.19’luk artış kaydetti. Kalay fiyatlarındaki artışın nedeni olarak, Endonezya’nın 2014 yılı başlarında uyguladığı ihracat yasağıyla oluşan arz tarafındaki sıkışıklıktan dolayı artan talep gösteriliyor. Endonezya’nın kalay ihracatı üzerinde uyguladığı yasaklardan dolayı dış satımlarının son birkaç yılda yüzde 63 oranında azaldığı görülürken; ülkenin en büyük kalay üreticisi PT Timah 2016 yılı için aylık satış rakamını 500 tonun altına indirdi. Uluslararası Kalay Araştırma Enstitüsü’nün bu yıl için küresel kalay pazarında 10.000 tonluk talep fazlası öngörürken; açıklanan verilere göre de Çin’in Mynmar’dan gerçekleştirdiği kalay ithalatı Ocak ayında yüzde 240 arttı. Çin’de bazı üreticilerin kapanmasına rağmen Mynmar’dan artan alımların söz konusu arz sıkışmasını bertaraf ettiğini şeklinde yorumlanıyor. Ayrıca, Çin kalay üreticilerinin hükümete metal stoklaması için alım yapması çağrısında bulunması da ülkedeki fazla kapasiteye yönelik bir belirti olabilir. Bununla birlikte, Kuala Lumpur ve Çin kalay spot fiyatları da orta vadede yükselişi beklentisi oluşturuyor. Global tahminlere baktığımızda; Standard Chartered, bu yıl kurşun fiyatlarını ortalama 1.750 dolar/ton, gelecek yıl 1.925 dolar/ton olarak öngörürken, aynı dönemler için kalay fiyat tahminini 17.100 dolar/ton ve 20.000 dolar/ton olarak açıkladı. 70
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
Demir-Çelik Demir cevheri fiyatları Nisan ayının ilk yarısında yüzde 4.8’lik azalışla 60 dolar seviyelerine geldi. Shanghai Vadeli İşlemler Borsası’nda da inşaat demiri talep beklentileri ve düşük stoklarla kazancını arttırdı. Çin’in çelik talebinin mevsimsel olarak artması beklenirken, çelik fabrikalarının üretimlerini beklenenden daha yavaş bir şekilde yenilemesi fiyatları destekledi. BHP Billiton, hala karlılık olmasına rağmen demir cevheri fiyatlarında “ayı piyasası” gördüğünü açıkladı. BHP ayrıca, arz fazlasıyla demir cevheri fiyatlarında düşüşün daha uzun süre olacağını söyleyerek; 2016 yılında yüzde 30 artan demir cevheri fiyatlarının, bu yıl içinde fiyatların düşük maliyetli arz yanında Çin’deki güçsüz talebin de etkisiyle düşüş eğilimli olacağını belirtti. Bunun yanında, mevsimsel talep desteğinin de fiyatları keskin bir şekilde arttırmak için yeterli güçlü seviyede olması beklenmiyor.
Plastik Yurtiçi ve global plastik piyasalarında petrol fiyatlarındaki değişimin de etkisiyle Nisan ayının ilk yarısında fiyatlar ortalama yüzde 3.05 oranında yukarı yönlü hareket etti. Artışlar; PE için yüzde 2.39, PP için yüzde 3.00, PVC için yüzde 4.59, PS için yüzde 2.85 ve ABS için yüzde 4.05 olurken; yurtdışı piyasalarında PA6’da ortalama yüzde 2.2’lik artış ve PA66’da ortalama yüzde 3.3’lük düşüşler görüldü. Petkim de Nisan ayında PP için 45USD’lik, PE için 40USD’lik ve PVC için 30USD’lik artışlar yaptı. Nisan ayı için avrupalı üreticilerden fiyat artış açıklamaları geldi. Arkema, EVA (yüksek içerikli kopolimer etilen vinil esetat) ürününü 100€/ton artışla açıklarken; Elix Polymers ABS ürünlerinde 100€/ton’luk artışlar açıkladı.
Trinseo firması, Styron ve HIPS ürünlerde 105€/ton ve ABS ürünlerde 120€/ton artışla listesini yayınladı. Ineos Styrolution ise ABS ürününü Nisan ayı için 110€/ ton arttırdığını duyurdu. DSM firması da PA6 fiyatlarında Nisan ayı için 120€/ton artışa gitti. Nisan ayının ilk yarısı itibariyle global piyasalara baktığımızda; PP fiyatları Türkiye’de üst sınırlarda olduğu algısıyla fiyat baskısı altında görünürken, Avrupa’da yükselen hammadde maliyetleriyle artış eğilimli görünüyor. PVC piyasasında, Avrupa kaynaklı arz sıkışıklığı yurtiçinde fiyatlarda artış baskısı yaratıyor. Avrupa’da 60€/ton seviyelerinde artışlar görülürken, Çin ve Güneydoğu Asya’da Tayvanlı üreticilerden Mayıs ayı için fiyat artışları yapıldı. Yurtiçi PE piyasalarında Mayıs ayı için artış beklentileri görülürken, Avrupa ve Güneydoğu Asya’da da yükseliş eğilimi sürüyor.
NİSAN AYI EMTİA FİYAT ANALİZLERİ
Kağıt ve Kereste Nisan ayının ilk yarısına kadar yurtiçi kağıt piyasasının yatay hareket ettiği görüldü. Avrupa’da geri dönüşümlü kağıt fiyatları da nispeten yatay hareket ederken, kahverengi geri dönüşümlü Ambalaj fiyatlarında gerileme görüldü. Uzmanlar Mayıs ayında fiyatları sabit tutabilmenin zor olduğunu belirtiyorlar. Nisan ayının ilk yarısına kadar Almanya’daki kağıt fiyatlarına baktığımızda azalış görülen kağıtlar; C-kalite A4 grafik kağıtları, oluklu paketleme kağıtları, kahverengi kağıtlar olurken; 45gr Gazete kağıtları artış gösterdi. Mukavva fiyatları ise sabit kaldı.
Enerji ve Petrol Nisan ayının ilk yarısında; global ham petrol fiyatları yüzde 5.3 artış ve doğalgaz fiyatları yüzde 2.91 oranında azalış gösterirken; bu tablonun yurtiçi pompa fiyatlarına yansıması ortalama yüzde 2.6 artış olarak görüldü. Yurtiçinde elektrik ve doğalgaz tarifelerinde değişikliğe gidilmezken; Gazprom ile Türkiye’deki özel sektör doğalgaz ithalatçıları, doğalgaz fiyatında anlaştı. Kulislerde yüzde 10.25’lik indirimin kaldırıldığı, yeni tarifenin 1 Nisan’dan geçerli olacağı konuşuluyor. Böylece, Gazprom, doğalgaz tüketiminin en yoğun olduğu ocakŞubat-Mart döneminde yüzde 10.25’lik indirimi devam ettirmiş oldu. Gazprom, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, özel doğalgaz ithalatçısı şirketlerle anlaşmayı doğruladı. Katılımcı ülkeler tarafından, üretimin durdurulması yönünde ortak bir karar alınamadığı için fiyatlarda uzun vadeli bir iyileşmenin olamayacağını kaydedildi.
Tarım-Gıda-Et İTO geçinme endeksine göre Mart ayında 242 ürünün 57’sinin perakende fiyatı artarken, 42 ürünün fiyatı düştü, 143 ürünün fiyatı ise değişmedi. Fiyatı en fazla artan gıda ürünü; mevsimsel şartlara bağlı olarak yüzde 22.52 ile Sivri Biber olurken, bunu yüzde 12.46 ile Muz, yüzde 8.97 ile Limon, Zeytin yüzde 4.50, Bal yüzde 4.15, Mercimek yüzde 2.23 takip etti. Fiyatı en fazla azalış gösteren gıda ürünü yüzde 31.88 ile Kabak, yüzde 28.06 ile Karnabahar, yüzde 25.34 ile Pırasa, yüzde 24.09 ile Domates, yüzde 21.53 ile Salatalık, yüzde 20.87 ile Patlıcan, yüzde 17.82 ile Kıvırcık Salata, yüzde 16.51 ile Bakla ve Ispanak, yüzde 12.78 ile Lahana, yüzde 6.19 ile Patates, yüzde 6.07 ile Turp ve yüzde 4.99 ile Havuç takip etti. FAO, küresel olarak tahıl stoklarının 610.7 milyon ton olacağını tahmin ederken, buğday stokunun 193.7 milyon ton olacağını tahmin ediyor. Aynı dönemde pirinç üretimin yüzde 1 artışla 495 milyon tona çıkması beklentiler arasında yer alıyor.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
71
FİYAT ENDEKSİ NİSAN AYI EMTİA FİYAT ANALİZLERİ
Döviz Kurları
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Nisan 2016 Beklenti Anketine göre 2016 yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/ TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 3.11TL iken, bu anket döneminde 3.08TL olmuştur. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 3.20TL ve 3.18TL olarak gerçekleşmiştir. Global tahminlere baktığımızda; Commerzbank Nisan ayı tahminine göre EUR/USD paritesi; Euro bölgesindeki devamlı düşük enflasyonun yarattığı baskı ve FED faiz beklentileri etkisiyle, 2016-Q2/Q3/Q4 ve 2017-Q1 için sırasıyla 1.12, 1.11, 1.08 ve 1.06 olarak öngörüldü.
Diğer Emtialar ve Haberler SunSirs tarafından izlenen verilere göre Mart ayında yükselen bazı emtialar; Aseton yüzde 36.10, Vidalı Çelik yüzde 22.55, Galvanizli Sac yüzde 22.26, PP yüzde 17.17, Soğuk Haddelenmiş Levha yüzde 15.12, Sıcak Haddelenmiş Rulo yüzde 13.82, Bütadien Kauçuk yüzde 12.05, Demir Cevheri yüzde 11.74, PA6 yüzde 11.30, PET yüzde 7.11, PVC yüzde 6.63, Doğal Kauçuk yüzde 6.28, Alüminyum yüzde 5.58, Bakır yüzde 3.29, Gümüş yüzde 2.08, Paslanmaz Çelik Levha yüzde 2.00, Cam yüzde 0.96 olurken; fiyatı düşen bazı emtialar; Kükürt yüzde 7.16, Fenol yüzde 2.35, Kurşun yüzde 2.01, Brom yüzde 1.45, Kağıt Hamuru yüzde 0.66 şeklinde oldu. İSKİ tarafından Nisan ayında da işyerleri tüm kullanımlar için su fiyatlarında değişiklik yapılmayarak, Şubat ayı fiyatları korundu.
Yurtiçi Fiyat ve Maliyet Endeksleri Tedarikçilerimizin maliyetlerinin artışı hakkında bize fikir veren göstergelerden biri olan Yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE), 2016 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 0,40 artış, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 0,75 artış, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,80 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 5,64 artış gösterdi. Bir önceki aya göre endekslerin en fazla artış gösterdiği alt sektörler; kok ve rafine petrol ürünleri (yüzde 9,31), temel eczacılık ürünleri ve müstahzarları (yüzde 2,95), ana metaller (yüzde 2,17) alt sektörleridir. Buna karşılık ham petrol ve doğal gaz (yüzde -2,28), elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme (yüzde -1,80) ve diğer mamul eşyalar (yüzde -1,02) bir ay önceye göre endekslerin en fazla düştüğü alt sektörler oldu. Tarım ÜFE, 2016 yılı 2016 yılı mart ayında bir önceki aya göre yüzde 3,98, bir önceki yılın Aralık ayına göre yüzde 3,83, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 1,12 azalırken, on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8,66 artış gösterdi.
72
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
GÜNDEM
Purchasing Türkiye Danışma Kurulu toplandı
P
urchasing Türkiye danışma kurulu toplantısının ilki Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu’nun ev sahipliğinde No1 Business Lounge’ta gerçekleşti. Üyelerini Okan Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halim Yurdakul, TÜSAYDER Başkanı Gürkan Hüryılmaz, Multinet Up CEO’su Yusuf Ziya Gündüz, Multinet Stratejik Pazarlama Direktörü
İzzet Özveren, TEDAR Başkanı ve Siemens Tedarik Zinciri Yönetim Direktörü Tuğrul Günal’ın oluşturduğu danışma kurulu toplantısında Purchasing Türkiye yayın içeriği ve gelecek dönem etkinlikleri tüm detaylarıyla değerlendirildi. TEDAR, TÜSAYDER gibi derneklerin yanı sıra Okan Üniversitesi’nin katkılarıyla Ekim ayında yapılması planlanan Purchasing Türkiye zirvesine ilişkin yapılacak hazırlıklar masaya yatırıldı. Toplantıda alınan kararlar çerçevesince Purchasing Türkiye ve Okan Üniversitesi işbirliğiyle düzenlenecek “Satınalma Kulübü” satınalma sertifaka programları ve buluşma etkinliklerinin ilki bir pilot çalışma olarak İstanbul’da gerçekleştirilecek. Satınalma Kulübü ve diğer tüm etkinliklere ilişkin tüm detaylar geçtiğimiz günlerde yayın hayatına başlamış olan www. purchasingturkiye.com adresinden takip edilebilir. Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
73
ETKİNLİK
18. Tedarik Zinciri ve Lojistik Yönetimi Zirvesi’nin ardından HR dergi tarafından düzenlenen “Tedarik Zinciri ve Lojistik Yönetimi Zirvesi”nin 18’incisi Nisan ayında yapıldı.
18.
Tedarik Zinciri ve Lojistik Yönetimi Zirvesi’nde BSH, Vodafone Türkiye, Evyap, Karsan, Novartis, Real Hipermarketler Zinciri, Siemens, Oracle, Procter & Gamble, Altınay Robot Teknolojileri ve PwC gibi şirketlerden yöneticiler deneyimlerini Türkiye’nin dört bir yanından gelen lojistik ve tedarik zinciri yönetimi profesyonelleriyle paylaştı. Zirvede bu yıl ana oturum BSH Group Kurumsal Tedarik Zinciri’nden Sorumlu Başkan Yardımcısı Marcus Krafft’ın “Uçtan Uca Tedarik Zinciri Yönetimi” konulu sunumuyla başladı. Krafft, uçtan uca tedarik zincirleri oluşturarak iş 74
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
ortaklarıyla stratejik ve derinlikli ilişkiler kurmanın püf noktalarını anlattı. Ardından söz alan Vodafone Tedarik Zinciri Direktörü Afşar Alp “Şirket içinde yeni iş kolu: Tedarik Zinciri Yönetim” sunumuyla yer aldı. Hızla değişen ve rekabet koşullarının arttığı ilaç sektöründe etkili tedarik zincirinin şirket stratejilerinde belirleyici bir unsur olduğunun altını çizen Novartis Tedarik Zinciri Müdürü Nurettin Ekizoğlu, tedarik zinciri yönetiminde mükemmelliğe ulaşmak için odaklanılması gereken anahtar noktaları, karşılaşılabilecek olası engelleri ve çözüm yollarını ve şirketler için farklılık yaratma fırsatlarını gerçek ve örnek
role sahiptir. Bu kapsamda, şirketlerin en üst seviyelerinde temsil edilen, gerekli yetki ve sorumluluklarla donatılmış, alanlarında en yetkin çalışanlarıyla, çağdaş yönetim felsefeleri doğrultusunda yönetilen tedarik zinciri bölümleri şirket kurumsal stratejilerinin en önemli ayrılmaz bir parçasıdır” ifadesinde bulundu.
Siemens Tedarik Zinciri Yönetimi Bölüm Direktörü Tuğrul Günal: Çağdaş yönetim felsefeleri doğrultusunda yönetilen tedarik zinciri bölümleri şirket kurumsal stratejilerinin en önemli ayrılmaz bir parçasıdır.”
uygulamalarla katılımcılara aktardı. Real Hipermarketler Zinciri Tedarik Zinciri Bölüm Müdürü Yılmaz Soğucak asgari ücret artışının tedarik zinciri ve lojistik maliyetlerine etkisini, artan işgücü maliyetleri perspektifinden Türkiye’deki otomasyon süreçlerinin durumu ve potansiyeli, Türkiye’den ve dünyadan otomasyon uygulamaları ve gelişen teknolojinin tedarik zincirlerini nasıl şekillendireceğine ilişkin önemli bilgiler verdi.
Altınay Robot Teknolojileri A.Ş. Genel Müdür Yardımcısı Dr. Ahmet Emre Çetin Türk Hava Yolları için yaptıkları “Otomatik Depo Uygulaması”nı tanıttı. PwC Danışmanlık Operasyonel Mükemmellik Hizmetleri Lideri Tolga Baloğlu “Endüstri 4.0 ve Dijital Tedarik Zinciri” adlı sunumunda global devrimin getirdiği çeşitli fırsatlar ve ileri uygulamaları katılımcılara aktardı. Endüstri 4.0’ın gelecekteki ürün ve hizmetleri değiştireceğini ve değer zincirini dijitalleştirmesiyle uygulanan operasyon modellerinin değişeceğini ifade eden Baloğlu, şirketlerin bu dönüşüme entegre olması gerektiği vurguladı. Zirvede ayrıca Karsan Üretim Planlama ve Lojistik Müdürü Ahmet Fuat Erdoğan, Procter & Gamble Türkiye ve Kafkaslar Tedarik Zinciri Direktörü Burak Akkiriş, Türkiye, Kuzey Afrika, Orta Asya Oracle Tedarik Zinciri Uygulamaları Çözüm Lideri Dr. Burak Kandemir şirketlerindeki tedarik zinciri yönetim modelini ve yeni dönem hazırlıklarını paylaştı. Kapanış oturumunda lojistik uygulamalarındaki güncel sorunlara değinen Avukat Egemen Gürsel Ankaralı’nın sunumunun ardından etkinlik sona erdi.
Tedarik Zinciri Yönetiminin artan önemi Öğle oturumu Siemens Tedarik Zinciri Yönetimi Bölüm Direktörü Tuğrul Günal şirket başarısı ve stratejisinde tedarik zincirinin önemini anlattığı konuşmasıyla başladı. Günal konuşmasında, “Her geçen gün zorluğu artan küresel rekabet ortamında, şirket cirolarının takribi yüzde ellisinin tedarik zinciri bölümlerinin süreçlerinden geçtiğini düşünürsek, şirketlerin sürdürülebilir olarak pazar paylarını korumalarında veya arttırmalarında uluslararası ölçekteki karlılık ve müşteri memnuniyetlerinin sağlanmasında, süreçlerinin dış-iç müşteri ve tedarikçilere katma değer yaratacak yalın, harmonize ve dijital şekilde uygulanmasında tedarik zinciri çok kritik bir
Marcus Krafft Bosch Siemens Ev Aletleri Türkiye Tedarik Zinciri Yönetimi Başkan Yardımcısı
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
75
ETKİNLİK
Sağlık sektörü satınalma yöneticileri bir araya geldi
S
atınalma Profesyonelleri ve Yöneticileri Derneği TÜSAYDER sektörel ve bölgesel etkinliklerine devam ediyor. Sektörel buluşmalar kapsamında Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Suat Geriş öncülüğünde sağlık sektörünün önde gelen hastanelerinin satınalma profesyonelleri ve yöneticilerinin katılımıyla geçtiğimiz günlerde bir araya geldi. Programın özel konukların arasında yer alan SASDER (Sağlık ve Sigorta Yöneticileri Derneği) Prof. Dr. Melih Bulut, Spero İnsan Kaynakları Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Acar Dönmez ve Marketing Türkiye Genel Yayın Yönetmeni Günseli Özen Ocakoğlu satınalma mesleğinin hastaneler için önemi hakkında kısa birer konuşma yaptılar. Türkiye’de satınalma ve profesyonelleri ve yöneticilerini tek çatı altında toplamak üzere 2014 yılında kurulan TÜSAYDER yaptığı çalışmalarla sağlık 76
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
sektörünün de birleşme noktası olmayı başardı. Buluşmaya katılan sağlık sektörü satınalma profesyonelleri ve yöneticileri TÜSAYDER çatısı altında olmaktan duydukları memnuniyeti dile getirirken sektörün böyle buluşmalara ihtiyacı olduğunu belirttiler. Ayrıca, sektör buluşmalarının kendilerine çok fazla değer kattıklarını ilave eden katılımcılar sektörel sorunları ve çözümleri bu platforma taşıyan TÜSAYDER’e teşekkür ederek tam destek olacaklarını da ifade ettiler. TÜSAYDER, satınalma ve tedarik konusunda sektörel işbirliğinin getireceği kazanımları da kullanarak; sağlık sektörü satınalma mesleğinin geliştirilmesi, sektörün ihtiyaç duyduğu profesyonellerin yetiştirilmesi konularında çalışmalar yapmaya devam edecek. TÜSAYDER önümüzdeki günlerde uluslararası gelişmeleri de içerek olan bir zirveyle sağlık sektörünü yeniden bir araya getirecek.
TÜSAYDER Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Hüryılmaz
Reaktif Sağlık Ürünleri Genel Müdürü Murat Karaca ve Gürkan Hüryılmaz
Prof. Dr. Melih Bulut TÜSAYDER Yönetim Kurulu Başkanı Gürkan Hüryılmaz'ın elinden ödülünü alırken.
OKAN Üniversitesi İİBF Uluslararası Lojistik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Halim Yurdakul
Spero İnsan Kaynakları Yönetim Kurulu Başkanı Gönül Acar Dönmez ve TÜSAYDER Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Suat Geriş
Sağlık Satınalma Yöneticileri "TÜSAYDER Sektör Buluşmaları" ile network oluşturma olanağını da buluyorlar.
Mayıs 2016 Purchasing Türkiye
77
AJANDA
MAYIS 2016
9 MAYIS
12 MAYIS
TEDAR Sohbet Toplantısı/Finansbank Genel Müdürlüğü Kristal Kule
OSO Line A.Ş/Dedeman Hotel
TEDAR sohbet toplantıları tüm hızıyla devam ediyor. Tedarik Zinciri Yönetimi Derneği’nin Mayıs ayında gerçekleştireceği sohbet toplantısının konusu “Endüstri 4.0” olacak.
OSO Line Ortak Satınalma Organizasyonu A.Ş.’nin ortak, üye ve tedarikçilerinden oluşan yaklaşık 200 firma ve 250-300 firma sahibi ve üst düzey yöneticinin katılımıyla gerçekleşecek. Organizasyon 12 Mayıs tarihinde Dedeman Hotel’de yapılacak. Fuaye alanında tedarikçi firmaların standları olacak, organizasyonun başlangıcında yapılan sunumlarının ardından tüm katılımcıların tedarikçi firmalarla irtibata geçmesi sağlanacak.
12 MAYIS
21 - 24 MAYIS
Ekonomi ve Lojistik Zirvesi Bomonti Hilton Otel İstanbul
Logist Eurasia 2016 Tüyap İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi
UTA Lojistik Dergisi tarafından düzenlenen Ekonomi ve Lojistik Zirvesi 2016, Bomonti Hilton Otel İstanbul’da 12 Mayıs tarihinde İstanbul’da gerçekleştirilecektir. Zirveye Tedarik Zinciri Yöneticileri ücretsiz, lojistik sektöründen katılımcılar ise ücretli olarak zirveye katılabilecekler.
7. Lojistik Endüstrisi, Taşımacılık, Yükleme, Boşaltma, İstifleme, Depolama, Araç Donanım, Sistem ve Teknolojileri Fuarı Logist bu yıl 21-24 Mayıs tarihleri arasında TÜYAP İstanbul Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecektir.
HAZİRAN 2016
2 HAZİRAN CIPS Konferansı/Point Hotel Barbaros Türkiye’de satınalma mesleğinin geliştirilmesi için sertifika programları ve konferanslar düzenleyen CIPS Satınalma ve Tedarik Enstitüsü 2 Haziran tarihinde bir konferans düzenliyor. Tedarik zinciri yöneticileri ve satınalma profesyonellerini bir araya getirecek olan etkinlikle ilgili detaylara www.cips.org adresinden ulaşılabilir.
78
Purchasing Türkiye Mayıs 2016
Osmangazi Mahallesi 3112. Sokak No: 2 Esenyurt/Ä°stanbul Tel : 0 212 886 34 74 (Pbx) Fax : 0 212 886 34 80 E-Posta : tor@torofset.com.tr