Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekânları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması, Mustafa Enes Çetin

Page 1

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Architecture of Sharing:

Common Life Reading Through Housing Places Mustafa Enes Çetin Stüdyo Yürütücüleri / Studio Instructors: Cem İlhan - Devrim Çimen

AURA-İSTANBUL | BAHAR 2020


2


İçindekiler Özet Giriş

Contents Summary Brief

3 4

I. Bölüm Meskende Müşterek Mekan ve Paylaşım

I. Chapter Common Space and Sharing in Housing

4

II. Bölüm Erken Dönem Ütopyaları 20.yy Seçilen Konut Projeleri ve Ortak Mekan Kurguları 21.yy Seçilen Konut Projeleri ve Ortak Mekan Kurguları

Sonuç Kaynakça

4

II. Chapter Early Utopias 20th Century Selected Housing Projects and Common Space Editions 21th Century Selected Housing Projects and Common Space Editions

5-8 9-16 17-20

5-8 9-16 17-20

III. Chapter

III. Bölüm Ortak Mekan Kurguları ve Sirkülasyon Alanları Ortak Mekanların Organizasyon Şeması Ortak Mekan Matrisi Potansiyel Atıllıkların Kullanılması ve Öneriler

3 4

Common Space fictions and Circulation Areas Organization Chart of Common Spaces Common Places Matrix Use of Potential Idle Areas and Suggestions

21 22-23 24-25 26

Conclusion References

27 28

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

3

21 22-23 24-25 26

27 28

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


4


Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekânları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places

Mustafa Enes Çetin

Mustafa Enes Çetin

Anahtar Kelimeler; müşterek mekan ,paylaşım, mekânsal kurgu, ortaklaşalık, sosyal ilişkiler,

Keywords: joint space, sharing, spatial fiction, partnership, social relations,

Özet

Summary

Müşterek mekânlar ve bu pratikler, insanlar arasında yeni ilişkiler üretir, ortak yaşamın vücuda gelmesini mümkün kılar, karşılaşmalara ve müzakerelere teşvik eder. Araştırma sürecinde geçmişten günümüze özellikle son asırda yapılmış olan projelerden seçilmiş örnekler mercek altına alınmıştır. Bu örnekler üzerinden ortak mekânların sosyal ilişkiler üzerindeki etkisi, tarihsel süreçteki değişimleri, plan ve kesit düzlemindeki tipolojileri incelenmiştir ve ortak mekan kavramı tartışılmıştır. Yaşanan değişimlerin, dönemin şartlarının ve ideolojisinin, mimarların tasarımlarının müşterek mekânlar üzerinde doğrudan veya dolaylı biçimde etkili olduğu gözlemlenmiştir.

Common spaces and these practices create new relationships between people, make it possible for common life to come into the body, encourage encounters and negotiations. In the research process, selected samples from the projects that have been done in the last century, from the past to the present, have been examined. Through these examples, the effect of common spaces on social relations, changes in the historical process, typologies in the plan and cross-section plane are examined and the concept of common space is discussed.It has been observed that the changes, the conditions and ideology of the period, the designs of the architects were directly or indirectly influential on the common spaces.

Bu kapsamda bunun tarihsel süreç içerisindeki okuması da çalışmanın ana omurgasını oluşturmaktadır. Paylaşım mekânlarının konut yapılarındaki varlığının öneminin vurgulanması ve mekânsal organizasyonlarının görünür kılınması amaçlanmıştır.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

In this context, the reading of this in the historical process forms the main backbone of the study. It is aimed to emphasize the importance of the presence of sharing spaces in residential buildings and to make their spatial organizations visible.

5

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Giriş

Brief

Ortak mekânların toplumsal yaşam üzerindeki etkisi son derece önemlidir. Bu alanlar gündelik hayatı anlamlı kılmada birer araçtır. Hayatımızın büyük bir kısmını kapalı mekânlarda geçirmekteyiz. Bu bağlamda konut yapıları ve barındırdıkları ortak mekânlar büyük önem taşımaktadır. Ortak mekânlar komşuluk ilişkilerini kuvvetlendirir ve etkileşimi artırır. Sosyal ve kültürel yönden toplumsal yaşamda ve kültürde önemli birer araçtırlar. Bu mekânlara verilen önemin artması gerekmektedir ve planlama ilkelerinde bu konu göz ardı edilmemelidir.

The impact of common spaces on social life is extremely important. These areas are tools to make everyday life meaningful. We spend most of our life indoors. In this context, residential buildings and the common spaces they host are of great importance. Common spaces strengthen neighborly relations and increase interaction. They are an important tool in social life and culture from a social and cultural perspective. The importance given to these venues needs to be increased and this issue should not be ignored in planning principles. In this study, questions such as which means the projects that encourage communal living do this, whether these spaces have moved away from their purpose over time, what space typologies and program contents are examined through historical examples. In this way, understanding and reading how common space fictions are interpreted in projects will be a helpful tool to create a backdrop for new approaches to the future.

Bu çalışmada, ortak yaşama teşvik eden projelerin bunu hangi araçlar üzerinden yaptığı, bu mekânların zaman içerisinde amacından uzaklaşıp uzaklaşmadığı, mekân tipolojilerinin ve program içeriklerinin neler olduğu gibi sorular tarihsel süreçteki örnekler üzerinden incelenmiştir. Bu sayede ortak mekân kurgularının projeler özelinde ne şekilde yorumlandığını anlamak ve okumak, geleceğe yönelik yeni yaklaşımlara zemin oluşturmak için yardımcı bir araç olacaktır.

I. Chapter

I. Bölüm

Common Space and Sharing in Housing

Meskende Müşterek Mekan ve Paylaşım

The concept of space is in the middle of everyday life and culture. Places play a big role in our lives, not only in functional terms, but also with the symbolic and imaginative codes they carry. These spaces, where everyday life is spoken, where socialization and individuation processes are experienced, form people, while people form those spaces. The common spaces in the houses are the address of many people meeting, meeting, spending time and have a considerable place in the socialization process. These spaces can become a tool to help meet the social and cultural needs of the society over time and improve the living conditions of the inhabitants.

Mekân kavramı, gündelik yaşam ve kültürün tam ortasında yer almaktadır. Mekânlar, yalnızca işlevsel bakımdan değil, taşıdıkları simgesel ve imgesel kodlar ile de yaşamımızda büyük rol oynamaktadırlar. Gündelik yaşamın konuşulduğu, sosyalleşme ve bireyleşme süreçlerinin deneyimlendiği bu mekânlar insanları biçimlendirirken insanlar da bu mekânları biçimlendirmektedir. Konutlardaki ortak mekanlar ise birçok insanın buluşma, karşılaşma, vakit geçirme adresi konumundadır ve sosyalleşme sürecinde hatırı sayılır bir yere sahiptir. Bu mekanlar zamanla toplumun sosyal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılamaya yardımcı bir araç haline gelebilir ve içerisinde yaşayanların yaşam koşullarını iyileştirebilir.

6


Şekil 1. Ütopya, Thomas More

Şekil 2. Phalanstère, Charles Fourier

II. Bölüm

II. Chapter

1) Erken Dönem Ütopyaları

1) Early Utopias

Ütopya, Thomas More (1506)

Utopia, Thomas More (1506)

Thomas More, 1506’da yayımladığı “Utopia” adlı kitabında mevcut toplumsal yapıya karşı kurguladığı ideal toplumu aktarır. More’un ütopyasında insanlar, komşu gruplar halinde, ortak yemek salonları ve çeşitli boş zaman aktivitelerine imkân tanıyan ortak mekânların yer aldığı yerleşkelerde yaşarlar.

Thomas More, in his book “Utopia” published in 1506, conveys the ideal society he has built against the existing social structure. In more’s utopia, people live in neighboring groups, with communal dining halls and communal spaces that allow for various leisure activities.

Phalanstère, Charles Fourier (1825)

Phalanstère, Charles Fourier (1825)

19. yüzyılın ilk yarısında, sosyalist ütopyacı Charles Fourier, Falanstere olarak adlandırdığı ideal toplum üzerine fikirlerini kaleme alır.Topluluğun yaşadığı binalara ve çalıştıkları yerlere falanj denir. Her falanj 5000 dönümlük bir arsa üzerine kurulu ve ortalama 1600 kişiden oluşmaktaydı. Falanjların kendiliğinden işleyeceği, devlet gibi üst yapı organlarına gerek duyulmayacağı düşünülmüştür. Yaşadığı dönem yapılarının en bilinen örneklerinden olan Versailles Sarayı’nı andıran fikir projesine göre işçiler, tarımsal üretim gerçekleştirebilecekleri hacimleri ve birlikte çalışacakları atölyeleri de içinde barındıran bu tip bir “sosyal saray” içinde yaşamalı ve her şey işçilerin mülkiyetinde olmalıdır. Falanstere, bunların yanı sıra, kolektif mutfak ve yemek salonu, okul, çocuk bahçeleri, tiyatro, korunaklı kapalı alanlar, bahçeler ve diğer kolektif donatılar içerir.

In the first half of the 19th century, the socialist utopianist Charles Fourier penned his ideas on the ideal society, which he called the Falanstere. The buildings where the community lives and the places where they work are called phalanxes. Each phalanx was based on a plot of 5,000 acres and consisted of an average of 1600 people.It was thought that phalanges would function spontaneously and that there would be no need for superstructure organs such as the state. According to the idea project, which resembles the Palace of Versailles, one of the best known examples of the structures of his time, workers must live in this type of “social palace” that includes the volumes they can produce and the workshops they will work with. The Falanstere, as well as these, contains the collective kitchen and dining hall, school, children’s Gardens, Theatre, sheltered indoor areas, gardens and other collective furnishing.

Figure 1. Utopia, Thomas More

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Figure 2. Phalanstère, Charles Fourier

7

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 3. Paralellogram, Robert Owen

Şekil 4. Familistere, Andre Godin

Paralellogram, Robert Owen (1840)

Paralellogram, Robert Owen (1840)

Avrupa’da, endüstrileşmenin getirdiği keskin değişimler, toplumda kolektif çalışma ve işbirlikçi yaşamı beraberinde getiren eşitlikçi toplum tasavvurunu tetiklemiştir.1840’ların İngilteresi’nde, Robert Owen, Paralellogram olarak adlandırdığı, endüstri toplumu ile tarım kültürünü buluşturan ideal toplumun ana hatlarını çizer. Owen’ın ütopyasında her bir toplulukta 2000 yerleşimci yaşamaktadır ve kolektif üretim gerçekleştirmektedir. Parallelogram, mütevazı tekil konut birimlerinin yanı sıra ortak yemek salonlarına, çocuk bahçelerine, kütüphanelere ve spor alanlarına sahiptir.

In Europe, the sharp changes brought about by industrialization triggered the idea of an egalitarian society, which brought about collective work and collaborative life in society. In England in the 1840s, Robert Owen outlines the ideal society, which he calls Paralellogram, which combines the industrial society with the agricultural culture. In Owen’s utopia, 2000 settlers live in each community and produce collective production. Parallelogram has communal dining halls, children’s gardens, libraries and sports areas, as well as modest single residential units.

Familistere, Andre Godin (1858)

Familistere, Andre Godin (1858)

Avrupa’da, sosyalist ütopyalardan esinlenen Familistère projesi, Fransız senato üyesi sanayici André Godin tarafından hayata geçirilmiştir. Kullanıcıların çok büyük bir aile halinde bir arada yaşayacağı, büyük bir yapı kompleksi inşa etmesi için izin verilmişti. Familistère kompleksi, içerisinde fabrika yapısı ve devasa cam çatı altında birbiriyle bağlantılı çok büyük aile konutlarını içeriyordu ve 500 daireli yapıda 2 bin kişi yaşayabiliyordu.İşçiler, hem fabrikanın sahibi hem de kolektif alanların sorumlusu olarak düşünülmüştü. Sonradan tekil aile mutfakları inşa edilmiş ve Familistère yerleşkesi kolektif karakterini kaybetmiştir.

In Europe, the Familistère project, inspired by socialist utopias, was implemented by the industrialist André Godin, a member of the French Senate. Users were allowed to build a large complex of buildings, where they would live together in a very large family. The Familistère complex included a factory structure and very large family dwellings connected to each other under a huge glass roof, and 2 thousand people could live in the structure with 500 apartments. Workers were thought to be both the owner of the factory and responsible for the collective spaces. subsequently, singular family kitchens were built, and the Familistère campus lost its collective character.

Figure 3. Paralellogram, Robert Owen

Figure 4. Familistere, Andre Godin

8


Şekil 5. Hemgarden Projesini Yansıtan Eskiz

Şekil 6. Prastgardshagen Birimlerinin Ortak Yemek Odası

Figure 5. Sketch reflecting the Hemgarden project

Figure 6. Common dining room of Prastgardshagen units

Fick’s Collective, Otto Fick (1903) Fick’s Collective, Otto Fick (1903) Avrupa’da endüstrileşmenin getirdiği teknolojik yeniliklerin etkisiyle, mutfak kullanımının modasının geçtiği düşüncesi yaygınlaşmaya başlamıştır. Her ne kadar 19. yüzyıl orta sınıf aile ideali, hane halkı, hizmetçi ve çocuk bakıcısı ile birlikte düşünülmüş olsa da bu aileler için hizmetçi tutmak çok masraflı olmuştur. Böylelikle, bir grup ailenin, yemek hazırlama görevini devrederek, tekil konutlarına sipariş etmek üzere organize edeceği merkezi mutfak fikri doğmuştur. 20. yüzyılın erken dönemlerinde, Avrupa merkezlerinde merkezi mutfak binaları (central kitchen buildings) inşa edilir. Bunlardan ilki 1903’te Otto Fick’in girişimleriyle Kopenhag’da inşa edilen “Fick’s Collective” projesidir.

With the effect of the technological innovations brought by industrialization in Europe, the idea that the use of the kitchen is outdated has begun to become widespread. Although the 19th century middle-class family ideal was thought together with the household, maid and babysitter, it was very costly to hire a servant for these families. Thus, the idea of a central kitchen that a group of families would organize to order their individual residences by transferring the task of preparing food was born. In the early 20th century, central kitchen buildings were built in European centers. The first of these is the “Fick’s Collective” project, which was built in 1903 with the initiatives of Otto Fick in Copenhagen.

‘‘En Einküchenhaus’’ Projesi

‘‘En Einküchenhaus’’ Project

Einküchenhaus ‘un arkasındaki temel fikir, çok aileli bir konutta veya bir konut kompleksi içinde merkezi bir mutfağın konumu ile dairelerde özel mutfakların ortadan kaldırılmasıdır. Daireler genellikle bodrum katında ya da zemin katta yer alan bir mutfak ve telefon hattı vasıtasıyla merkezi mutfağa bağlanacaktı. Ortak mutfak ücretli personel tarafından çalıştırılarak, sakinlerin menü seçmesi ve yemek siparişi vermesi sağlanacaktı. Bu tür binaların çoğunda ortak yemek salonları da bulunuyordu. Merkezi mutfaklı konut örneklerinin neredeyse hepsinde, çatı bahçeleri ve çamaşırhaneler gibi diğer ortak hizmetler ve kolaylıklar sağlandı. Binalarda mağazalar, kütüphane ve kreşler bulunmaktaydı.

The main idea behind the Einküchenhaus is the elimination of private kitchens in a multi-family residence or in a residential complex with the location of a central kitchen and apartments. The apartments would usually be connected to the central kitchen via a kitchen and telephone line located in the basement or ground floor. The shared kitchen would be run by paid staff, allowing residents to choose menus and order food. Most of these buildings also had common dining rooms. Other common services and facilities such as roof gardens and laundries were provided in almost all examples of central kitchens. There were shops, libraries and kindergartens in the buildings.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

9

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


‘Einküchenhäuser’ daha iyi durumda olan orta sınıfa hem özel hem de kooperatif bazında şehrin ortasında alternatif bir yaşam tarzı sundu. Bununla birlikte merkezi ekonominin bu projeleri çoğu zaman kısa sürede başarısız oldu. Daireler daha sonra ayrı mutfaklarla donatıldı ve merkezi çamaşırhaneler gibi bazı özellikler kooperatif konut biçiminde korunup yeniden ortaya çıkmasına rağmen, kısmen diğer kullanımlara uyarlanmış ortak alanlarla donatıldı.

‘Einküchenhäuser’ offered an alternative lifestyle to the better middle class, both private and cooperative, in the middle of the city. However, these projects of the central economy often failed in a short time. The apartments were later outfitted with separate kitchens and shared spaces partially adapted to other uses, although some features, such as central laundries, were retained and resurfaced in the form of cooperative housing. In Sweden the national public housing organization manager also Tullstugan Kollektivhus NU co-housing community who live in Dick Urban Vestbro, saving time and human resources in the community where he lived of a collective work and communal spaces that is a serious housing area, a total of 5% of the transfers at that level. Through their joint dinner activities, vestbro states that as a result of their division of Labor, each individual has a chance to sit at the ready-made dining table on 18 of every 20 evenings and is only responsible for cooking, washing and shopping for 2 evenings.

İsveç’te ulusal ortak-konut kuruluşu Kollektivhus NU yöneticisi ve aynı zamanda kendisi de Tullstugan ortak-konut topluluğunda yaşayan Dick Urban Vestbro, yaşadığı toplulukta kolektif çalışmanın ciddi boyutta zaman ve insan kaynağı tasarrufu sağladığını ve ortak kullanım mekanlarının, toplam barınma alanlarına oranının %5 düzeyinde olduğunu aktarır. Vestbro, ortak akşam yemeği aktiviteleri sayesinde, yaptıkları işbölümü sonucu her bir bireyin her 20 akşamın 18’inde hazır yemek masasına oturma şansı olduğunu, yalnızca 2 akşam yemek pişirme, yıkama ve alışverişten sorumlu olduğunu belirtmektedir.

Hemgarden (1907)

Hemgarden (1907)

In 1905-1907, the Hemgarden project was built in Stockholm, consisting of 60 apartments without kitchens, with the Central Kitchen on the ground floor providing catering services to the apartments by fright elevator. The basic idea in such projects is that the servants maintain a collective working environment. Housing users are not involved in collective activities. In the structure, which is operated through a limited liability partnership channel, after the company’s bankruptcy in 1918, independent kitchens were added to each flat afterwards and the central kitchen, which was out of use, was re-functionalized to be used for common activities. After Hemgârden’s bankruptcy, a similar project was not built in Sweden, but discussions on housing continued in the context of facilitating everyday life.

Stockholm’de 1905-1907 yıllarında, mutfaksız 60 daireden oluşan, giriş katında bulunan merkezi mutfaktan dairelere monşarjla yemek servisi sağlanan Hemgârden projesi inşa edilir. Bu tip projelerde temel düşünce, hizmetlilerin kolektif bir çalışma ortamı sürdürmesi üzerinedir. Konut kullanıcılarının kolektif aktivitelere katılımı söz konusu değildir. Sınırlı sorumlu ortaklık kanalıyla işletilen yapıda, şirketin 1918’de iflasıyla birlikte her bir daireye sonradan bağımsız mutfak eklenmiş ve kullanım dışı kalan merkezi mutfak, ortak aktiviteler için kullanılmak üzere yeniden işlevlendirilmiştir. Hemgârden’in iflasından sonra İsveç’te bir daha benzer bir proje inşa edilmemiş, fakat gündelik yaşamı kolaylaştırmak bağlamında konut üzerine tartışmalar devam etmiştir.

10


Şekil 7. Justus van Effen Kompleksi, Rotterdam

Şekil 8. Justus van Effen, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

20.yy Seçilen Konut Projeleri ve Ortak Mekan Kurguları

20th Century Selected Housing Projects and Common Space Editions

Justus van Effen Complex,Spangen Rotterdam Michiel Brinkman (1922)

Justus van Effen Complex,Spangen Rotterdam Michiel Brinkman (1922)

Proje, 1. Dünya Savaşı sonrası Hollanda’da ortaya çıkan konut sorununa radikal bir çözüm getirmiştir. Proje hem yapıldığı coğrafyanın kültürü hem de kullanıcılara yaşatacağı deneyim anlamında radikal bir noktada yer almaktadır, aynı zamanda iki geleneksel sosyal konut zemini arasında bir orta zemin sunması bakımından nadirdir. Brinkman projede dikey sirkülasyonu azaltmıştır ve üstteki cesur sokak fikriyle beraber kompleksi birbirine bağlamıştır. Üst sokak, konutlardaki sosyal uyum sorunlarına doğrudan ve oldukça etkili bir çözüm olarak düşünülmüştür. Brinkman, bu sayede teraslı konut tipolojisi ile iç ortak avlu tipolojisi olan kapalı blok arasında ve bireysel ile kolektif mekanlar arasında bir simbiyoza ulaşmıştır. Bu sayede kolektif ve özel alanlar arasında bir denge sağlamıştır.

The project has brought a radical solution to the housing problem that emerged in the Netherlands after the First World War. The project is at a radical point in terms of both the culture of the geography in which it is made and the experience it will provide to the users. It is rare in terms of providing a middle ground between the two traditional social residential floors. Brinkman reduced the vertical circulation in the project and connected the complex with the bold street idea at the top. The upper street is considered to be a direct and highly effective solution to social cohesion problems in residential buildings. In this way, Brinkman has reached a symbiosis between the terraced residential typology and the indoor common courtyard typology, and between individual and collective spaces. In this way, it provided a balance between collective and private spaces.

Figure 7. Justus van Effen Complex, Rotterdam

Figure 8. Justus van Effen, Common Places: Çetin, E., 2020

Yaya ve araçlar için erişim noktaları yaratarak kompleksi belirli noktalarda delen Brinkman, böylece iç mekanı yarı kamusal bir alana dönüştürmüştür. Projeyi özel ve kolektif bahçelerin yanı sıra merkezde bulunan ortak bir hizmet binası ile donatmıştır. Brinkmanın orijinal tasarımında site sakinleri için tasarlanmış bir hamam bulunmaktaydı. 1970’lerde fonksiyonunu kaybeden bu hamam günümüzde galerili bir resepsiyon olarak kullanılmaktadır.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Brinkman drilled the complex at certain points by creating access points for pedestrians and vehicles, thus transforming the interior into a semi-public space. Besides the private and collective gardens, the project has been equipped with a common service building in the center. In the original design of the brink, there was a bath designed for the residents. This bath, which lost its function in the 1970s, is used as a gallery reception today.

11

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 9. Narkomfin, Moskova

Şekil 10. Narkomfin, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

Narkomfin, Moscow, Moisei Ginzburg & Ignaty Milinis

Narkomfin, Moscow, Moisei Ginzburg & Ignaty Milinis

Moisei Ginzburg ve Ignaty Milinis tarafından 1928’de tasarlanan Narkomfin binası günlük hayatı değiştirmeye dair sosyalist söylemin laboratuvarı olarak anılır. Yapı, Moskova’da Finans Komiserliği’nin çalışanlarını barındırmak için tasarlanmıştır. 1932 yılında tamamlanan Narkomfin, Konstrüktivist gündelik yaşamı yeniden icat etme amacına cevap veren gerçekleştirilmiş mimari eserlerden biridir. Tipolojik olarak Yeni Sosyalist idealleri somutlaştıran deneysel yapıdır. Bina anlayışının ardındaki temel ilke, kolektif fonksiyonlara karşılık gelen tüm alanların ortak alanlarda tasarlanmış olmasıdır. Okumak, yemek yapmak, çocuk yetiştirmek, spor yapmak, hepsi geleneksel apartman dairesinden çıkartılarak , içinde mutfak, kreş, kütüphane ve spor salonu barındıran ortak alanlara taşınmıştır. Bina temelde Yaşama Bloğu ve Komünal Blok olarak ikiye ayrılmıştır. Komünal blok’un ilk katında spor salonu, duş, tuvalet, soyunma odası, depo, 2. katında ise yemek bölümü, dinlenme bölümü, okuma odası ve mutfak yer almaktadır. Ginsburg’un “yarı kolektif” Narkomfin binasında kişiye özel mutfakları kaldırılmış, konut kompleksinin bir parçası olarak çocuk yuvaları ve bir kütüphane eklenmiş ve evlilik ilişkilerinin özelleştirilmesini caydırma girişiminde bulunmuştur.1 Stalin’ in iktidara gelmesinden sonra, Narkomfin’in ortak kullanım alanları düştü ve sakinler tarafından mutfaklar tekil dairelere eklendi.2

The Narkomfin building, designed by Moisei Ginzburg and Ignaty Milinis in 1928, is known as the laboratory of socialist discourse about changing daily life. The building is designed to accommodate the employees of the Finance Commissioner in Moscow. Narkomfin, completed in 1932, is one of the realized architectural works that responds to the Constructivist aim of reinventing everyday life. Typologically it is the experimental structure that embodies new socialist ideals. The basic principle behind the understanding of the building is that all areas corresponding to collective functions are designed in common areas. Reading, cooking, raising children, doing sports, all were removed from the traditional apartment, and moved to common areas with a kitchen, kindergarten, library and gym. The building is basically divided into two as living block and communal block. On the first floor of the communal block, there is a gym, shower, toilet, dressing room, warehouse, and on the second floor there is a dining section, a rest room, a reading room and a kitchen. In Ginsburg’s “semi-collective” Narcofin building, private kitchens have been removed, nurseries and a library have been added as part of the residential complex and attempted to deter the privatization of marriage relationships.1 After Stalin came to power, the common areas of Narcofin were dropped and the kitchens were added to the individual apartments by the residents.2

1. Hatherley, 2010

1. Hatherley, 2010

Figure 9. Narkomfin, Moscow

Figure 10. Narkomfin, Common Places: Çetin, E., 2020

2. Lucarelli, 2016

2. Lucarelli, 2016

12


Şekil 11. Unite d’Habitation, Marsilya

Şekil 12. Unite d’Habitation, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

Unite d’Habitation, Marseille, Le Corbusier (1952)

Unite d’Habitation, Marseille, Le Corbusier (1952)

1952 yılında savaşın hemen sonrasında yapımına başlanan ve tamamlanan bina 1600 kişiyi barındırmak amacıyla 19 katlı prizmatik blok olarak yapılıyor.23 farklı plan alternatifinden oluşan, 4x25 metrelik dar-uzun kalıpların içine sığdırılmış 337 apartman ünitesi tasarlanmıştır.Binanın 7. ve 8. katlarındaki 24 üniteye, restoran, bar, market, eczane gibi dükkânlar tasarlanmış ve bunlara da binanın dışından ayrı bir merdivenle direkt ulaşım sağlanmıştır. Binanın çatısı ise heykel görünümlü havalandırma bacaları, çocuk oyun alanları, spor salonu ve yürüyüş yolu ile bina kullanıcıları için sosyal mekân halinde tasarlanmıştır.

The building, which was started and completed right after the war in 1952, was built as a 19-storey prismatic block to accommodate 1600 people. The building, which was started and completed right after the war in 1952, was built as a 19-storey prismatic block to accommodate 1600 people. 337 apartment units were designed, which were packed into 4 x 25 meter narrow-long form works, consisting of 23 different plan alternatives. 24 units on the 7th and 8th floors of the building, shops such as restaurants, bars, markets, pharmacies are designed and direct access is provided to them by a separate staircase from the outside of the building. The roof of the building is designed as a social space for the users of the building with it’s sculpted ventilation chimneys, children’s playgrounds, gym and walking path.

Figure 11. Unite d’Habitation, Marseille

Figure 12. Unite d’Habitation, Common Places: Çetin, E., 2020

Hayat Apartmanı, Ankara, Emin Onat (1956) Çankaya İlçesi Barbaros Mahallesi’nde yer alan Hayat Apartmanı dönemin üzüm bağlarının olduğu bölgede bir kaç parselin parça parça alınarak tevhid edilmesinden oluşturulmuş 5000 m² alan üzerinde Hayat Yapı Kooperatifi tarafından inşa ettirilmiştir.Yapı, dört dükkân, pastane, bir büro, bir kuaför, bir pavyon ve her katta dört daireden oluşmaktadır.A ve B olarak iki blok halinde tasarlanmış olan yapı kolonlar üzerinde zeminden yükseltilmiştir.Yapının özgün projesinde bodrum katta bir sinema salonu, teras katta kulüp, okul ve çocuk bahçesi yer almaktadır. Ancak yine mali yetersizlikler nedeniyle bu birimler yapılamamıştır.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Hayat Apartmanı, Emin Onat (1956) Hayat Apartment, located in Çankaya District, was built by Hayat Yapı Cooperative on an area of 5000 square meters, which was formed by removing and parceling a few parcels. The structure consists of four shops, a patisserie, an office, a hairdresser, a pavilion and four apartments on each floor. The building, which was designed in two blocks as A and B, was raised from the ground on the columns. In the original project of the building, there is a cinema hall on the basement floor, a club on the terrace floor, a school and a playground. However, these units could not be established due to financial deficiencies.

13

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 13. Cinnah 19, Ankara

Şekil 14. Cinnah 19, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

Cinnah 19, Ankara, Nejat Ersin (1957)

Cinnah 19, Ankara, Nejat Ersin (1957)

Cinnah 19, Ankara’da Cinnah Caddesi üzerinde bulunmaktadır.Unite d’Habitation (Le Corbusier) izlerini taşımaktadır. Oscar Niemeyer, Lucio Costa ve Durrel Stone gibi önemli modernizm mimarlarının izlerini de taşımaktadır. Devlet Hava Meydanları İşletmesi’nin çalışanları tarafından kurulan Türkiye Emlak Kredi Bankası’nın konut kredileriyle yaptırılmıştır. 5 katlı olan bina, 15 dubleks ve 2 normal apartman dairesinden oluşmaktadır.Bunun yanında ortaklaşa kullanılan bir bahçe alanı, dinlenme alanları, teras ve depo alanları mevcut. Bu bağlamda Cinnah 19, çatıda yer alan yüzme havuzu , güneşlenme terası gibi dönemine göre ütopik ortak kullanım alanlarına sahip modern bir yapı. Cinnah 19 topoğrafyayı olduğu gibi bırakan, her kullanıcı için dubleks apartman tasarlayan, burayı kullanacak toplumun günlük hayatını hesaba katan ve bunun için toplanma/sosyalleşme alanları yaratan bir proje olmayı hedeflemiştir. Yapıldığı yıllarda Cinnah 19, bulunduğu caddeden şehrin görüntüsüne hakim bir yapıymış. Bu nedenle ortak alanlar bu manzaraya yönelen kuzey kısımlarda toplanmıştır. Yapıya terastaki havuz, 1958 yılında eklenmiş ve 1967 yılına kadar kullanılmış. Zamanına göre ütopik ortak alan kurgulayan terasta bir amerikan bar, şömine, duşlar, kabinler ve tuvaletler bulunmaktadır.. Terasın büyük bir kısmı da kamusal bir alan olarak düşünülmesinden dolayı geniş bir kanopi ile kapatılmıştır.Bugün maalesef teras toplumsal kimliğini kaybetmiş, kullanılmayan bir hal almıştır.

Cinnah 19 is located on Cinnah Street in Ankara. It carries the marks of Unit d’Habitation (Le Corbusier). It also carries traces of important modernism architects such as Oscar Niemeyer, Lucio Costa and Durrel Stone. It was built with the housing loans of The Real Estate Credit Bank of Turkey, which was established by employees of the State Airports Authority. The building, which has 5 floors, consists of 15 penthouses and 2 regular apartments. In addition, there is a common garden area, resting areas, terrace and storage areas. In this context, Cinnah 19 is a modern building with utopian common areas according to the period such as swimming pool on the roof, sunbathing terrace. Cinnah aims to be a project that leaves the topography as it is, designing a duplex apartment for every user, taking into account the daily life of the community who will use it and creating gathering / socializing areas for it. Common areas in the building are gathered in the northern parts towards the landscape. The pool on the terrace was added to the building in 1958 and used until 1967. There is an American bar, fireplace, showers, cabinets and toilets on the terrace, which constructs a utopian common area according to its time. Most of the terrace was closed with a wide canopy because it is considered as a public area. Unfortunately, the terrace has lost its social identity and has become unused.

Figure 13. Cinnah 19, Ankara

Figure 14. Cinnah 19, Common Places: Çetin, E., 2020

14


Şekil 15. 96’lar Apartmanı, Ankara, Neslihan Yüce

Şekil 16. 96’lar Apartmanı, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

96’lar Apartmanı, Ankara, Arman Güran (1962)

96’s Apartment, Ankara, Arman Güran (1962)

Savaş sonrasında artan endüstrileşmeye bağlı olarak kentlerde oluşan konut açığını gidermeye yönelik anlayışın uzantısı olarak yoğunluk yüksek tutularak, prizmatik kütle biçiminde tasarlanan konutlar içinde özgün bir konuma sahip olan 96’lar Apartmanı Türkiye’nin büyük ölçekli tek yapıdan oluşan ilk konut örneklerinden birisidir.

It was built as an extension of the understanding to address the meet the need for housing in cities due to increased industrialization after the war. The 96’s apartment building is one of the first large-scale residential buildings in Turkey, having a unique position within the dwellings designed in the form of prismatic mass with high density.

Hizmet Yapı Kooperatifi tarafından gerçekleştirilen yapının 1957 yılına tarihlenen projesi Yüksek Mühendis Mimar Arman Güran’a aittir.Yapı 11 kat ve 96 daireden oluşmaktadır. Günümüzde terasa 4 daire ve zemin kata 24 dükkan eklenmiştir. 1962 yılında yapılan tadilat ile yapının orijinal projesinde çocuk oyun alanı olarak tasarlanan teras katı konut kullanımına, 1963 yılında yapılan tadilat ile de yapının orijinal projesinde boşaltılmış olan zemin katı ticari kullanımına ayrılmıştır.Pilotilerin üzerinde yükseltilmiş kütlenin zemin katında arka cepheye geçiş vardır ancak bugün dükkânlarla bu geçiş kapatılmıştır.

The project of the structure realized by Hizmet Yapı Cooperative dated to 1957 belongs to Arman Güran, a high Engineer Architect.The structure consists of 11 floors and 96 apartments. Nowadays, 4 apartments have been added to the terrace and 24 shops have been added to the ground floor. With the renovation made in 1962, the penthouse designed as a children’s playground in the original project of the building was reserved for residential use, and with the renovation made in 1963, the ground floor emptied in the original project of the building was reserved for commercial use. On the ground floor of the raised mass above the pilotes there is a pass to the rear facade but today this pass has been closed with shops.

Figure 15. 96’s Apartment, Ankara, Neslihan Yüce

Figure 16. 96’s Apartment, Common Places: Çetin, E., 2020

Orijinal projede ayrıca bir bağlantı elemanıyla batı cephesine eklenmiş ve içinde sosyal mekânlar ve çeşitli dükkânlar olan bir yapı projesi olduğu görülmektedir. Bu yapı, içinde ortak toplanma mekânları olacağı düşüncesiyle yapılmıştır fakat inşa edilmemiştir.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

In the original project, it is also seen that there is a building project that has been added to the western facade with a fastener and has social spaces and various shops. This building was built with the idea that there would be common meeting places, but it was not built.

15

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 17. Robin Hood Gardens, London

Şekil 18. Robin Hood Gardens, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

Robin Hood Gardens, London, Alison & Peter Smithson (1972)

Robin Hood Gardens, London, Alison & Peter Smithson (1972)

Robin Hood Gardens, Doğu Londra’nın Poplar bölgesinde Alison ve Peter Smithson’ın tasarımıyla 1972 yılında inşa edilmiş, 214 birimli bir geç savaş sonrası sosyal konut yerleşkesidir. Robin Hood Gardens Projesi (1966-1972), Smithsonlar’ın ‘‘Yeni Brütalizm’’ üzerinden kuramsal düşüncelerinin mimaride somutlaşmış az sayıdaki örneklerinden biridir.3 Robin Hood Gardens sosyal değerlere verilen önemi gösterme açısından güzel bir örnektir.Yapının mimarları ‘gökyüzünde sokaklar’ adını verdikleri her 3 katta bir yaratılan büyük gezinti balkonları ile insanların sosyalleşerek ev yaşantısının hem içeride hem dışarıda oluşmasını hedefler ancak bu girişim çok başarılı olmaz. Dar sokakların insanları cezbeden bir yönü oluşamayınca yıllar içinde insanların ev kavramına uymayan bir düzen baş gösterir.Robin Hood Gardens evlerinde oturanların çoğu ait olma ve güven duyma kavramlarının eksikliğini hisseder.

Robin Hood Gardens is a 214-unit late post-war social housing campus built in 1972 by Alison and Peter Smithson, in the Poplar district of East London. The Robin Hood Gardens Project (19661972) is one of the few examples of Smithson’s theoretical thoughts embodied in architecture through ‘New Brutalism’.3 Robin Hood Gardens is a good example of showing importance to social values. The architects of the building aim to create a home life both inside and outside by socializing with the large walk-in balconies created every 3 floors they call ‘streets in the sky’, but this attempt is not very successful. When the narrow streets do not attract people, a pattern that does not fit the concept of people’s homes begins over the years Many people living in Robin Hood Gardens have a lack of belonging and trust.

Figure 17. Robin Hood Gardens, London

Figure 18. Robin Hood Gardens, Common Places: Çetin, Enes., 2020

In the words of Rattenbury, these houses are designed so deeply with the modernist principles of urban planning that it is not possible for the ‘things’ that people live in to work or look like home.4

Rattenbury’nin anlatımıyla, bu evler şehir planlamanın modernist ilkelerine öyle derinden bağlı tasarlanmıştır ki, insanların içinde yaşadıkları ‘şeylerin’ ev gibi çalışmasına ya da görünmesine olanak yoktur.4

3. Gökçeçicek Savaşır, Arredamento Mimarlık Dergisi, 2018/03, s.84.

3. Gökçeçicek Savaşır, Arredamento Mimarlık Dergisi, 2018/03, s.84.

4. Rattenbury, 2011

4. Rattenbury, 2011

16


Şekil 19. Yeşilköy Toplu Konut Sitesi, İdil Akkuzu

Şekil 20. Yeşilköy Konutları, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

Yeşilköy Toplu Konut Sitesi, Haluk Baysal / Melih Birsel (1973)

Yeşilköy Housing Estate, Haluk Baysal / Melih Birsel (1960)

1973 yılında Haluk Baysal ve Melih Birsel tarafından tasarlanan Yeşilköy Toplu Konut Sitesi, Türkiye’de daha önce benzeri olmayan bir tipoloji; farklı ölçeklerde kamusal alanlarla birbirine bağlanmış konut dizilerinden oluşan bir yerleşme olarak ilgi çekici bir örnektir. Site, birbirine açık koridorlarla bağlı dubleks daire bloklarından oluşmaktadır. İki katlı bir iç sokağın iki yanında yer alan bu dubleks üniteler ikinci kat seviyesinde yer yer köprülerle bağlanmış, bazı tip ünitelerde ise yarı dubleks konutun kendisi bir köprü olarak iç sokağın iki yanına uzanmıştır. Hasır dokunun kullanıldığı bu dolulu boşluklu üst kot koridorları, kullanıcının sirkülasyonu esnasında zemindeki yaşantıyı gözlemleyebilmesini sağlıyor. Her bloğun kendi içerisinde metrik bir düzeni vardır. Site, son derece girift planlamasıyla, ölçeğiyle, yarattığı komşuluk ilişkileriyle, özellikle de ünite sahiplerine kendi “ön bahçelerini” düzenlemekte tanıdığı serbestlikle, modernizmin içinde farklılığa ve çeşitliliğe olanak tanıyan kaliteli bir yaşam çevresi sunmaktadır. Site sakinlerinin ortak kullandıkları açık alanlar arazinin ortasında ve doğusunda yer almaktadır. Burada çocuk park alanı ve tenis kortları olmak üzere birçok faaliyet için ayrılmış geniş bir rekreasyon alanı mevcuttur. Siteyi çevreleyen caddeden ise her bloğa ayrı bir sokak vasıtasıyla giriş sağlanmaktadır.

Designed in 1973 by Haluk Baysal and Melih Birsel, the Yeşilköy housing estate is an interesting example of a typology unlike before in Turkey; a settlement consisting of a series of houses connected by different scales of public spaces. The Site consists of duplex apartment blocks connected by open corridors to each other. Located on either side of a two-storey inner street, these duplex units were connected by bridges at the second floor level, while in some types of units the semi-duplex residence itself extended to either side of the inner street as a bridge. These filled high-rise corridors using the metric plan allow the user to observe the life on the ground during the circulation. Each block has a metric order in it. The site offers a quality living environment that allows for diversity and diversity within modernism, with its highly intricate planning, scale, neighborhood relations, especially the freedom it offers to the owners of their units to organize their “front gardens”. The open spaces used by the residents are located in the middle and east of the land. There is a large recreation area reserved for many activities, including a children’s playground and tennis courts. From the street surrounding the site, each block is accessed via a separate street.

Figure 19. Yeşilköy Housing Estate, İdil Akkuzu

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Figure 20. Yeşilköy Housing Estate, Common Places: Çetin, E., 2020

17

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 21. Odham’s Walk, London, Jorge Nagore

Şekil 22. Odham’s Walk, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

Odham’s Walk, London, Greater London Council Architects Department (1979)

Odham’s Walk, London, Greater London Council Architects Department (1979)

1979 yılında inşa edilen Coham Garden’daki Odham’s Walk zamanının ilerisinde bir örnektir. Karmaşık geometrisi, ortak avluları, yükseltilmiş galeriler ve teraslar etrafında düzenlenmiş farklı kotlardaki daireler, büyüleyici ve çeşitli bir inşa ortamı yaratır. Konut birimleri tamamen ticari kullanımı içeren bir bazanın üzerine yerleşmiş. Yapı adasını diyagonal olarak kesen bir iç sokak, iki caddeyi birleştiren kestirme bir güzergah yaratarak kamusallığın önünü açar. Tüm konut birimlerine bu iç sokak ve açık avlulardan ulaşılır. Ada çeperine yerleşen dükkanlar yoğun kent yaşamının koşuşturmasına yüz verirken adayı ortadan kateden iç sokak arka planda sakin bir iç yaşantıyı kurar. Bu iç sokaktan adeta labirentvari bir kurgu ile teraslanmış üst kotlara ve konutlara ulaşılır. Ancak steril ve keskin bir ticaret / konut ayrışmasının önüne geçmek için bir miktar dükkan bu avluya yerleştirilir. Bu noktada kamusal alanın nasıl başarılı bir şekilde oluşturulabileceğini görmekteyiz. Katıksız bir kamusallık ada çeperindeki ticari birimlerle kurulurken yapı adasının içine ilerledikçe mahremiyet kademeli bir şekilde artırılır, yarı kamusal bir ortama geçilir.Üst kotlarda konumlandırılan ünitelere doğru ilerledikçe giderek daha da mahremleşen, korunumlu mekanlara geçilir. Kamusaldan özele doğru giden şema ustaca hayata geçirilir.

Odham’s Walk in Coham garden, built in 1979, is an example ahead of its time. Its intricate geometry, communal courtyards, apartments in different elevations arranged around elevated galleries and terraces create a charming and diverse built environment. Residential units are located on a base that includes all commercial use. An inner street that diagonally cuts the island of the building opens the way for publicity by creating a shortcut route connecting the two streets. All residential units can be reached through these inner streets and open courtyards. The shops that settle on the island wall face the hustle and bustle of the busy city life, while the inner street that crosses the island creates a quiet inner life in the background. From this inner street, the upper elevations and residences that are terraced with a mazelike setup are reached. However, in order to prevent a sterile and sharp trade / housing separation, some shops are placed in this courtyard. At this point, we see how the public space can be created successfully. While pure publicism is established with commercial units on the island’s periphery, privacy is gradually increased as the structure moves into the island and it is moved into a semi-public environment.As you move towards the units positioned in the upper elevations, you move to more and more private, protected areas. The scheme that goes from public to private is masterfully implemented.

Figure 21. Odham’s Walk, London, Jorge Nagore

Figure 22. Odham’s Walk, Common Places: Çetin, E., 2020

18


Şekil 23. Spreefeld, Berlin

Şekil 24. Spreefeld, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

21.yy Seçilen Konut Projeleri ve Ortak Mekan Kurguları

20th Century Selected Housing Projects and Common Space Editions

Spreefeld, Berlin, Carpaneto & Fatkoehl &BARarchitects (2013)

Spreefeld, Berlin, Carpaneto & Fatkoehl &BARarchitects (2013)

Proje Berlin, Spree Nehri kıyısında uygulanan öncü projelerden biridir. 2013 yılında hayat geçirilmiştir. Bu alan ilk olarak bir tarım alanı iken endüstri devrimi ile birlikte bir endüstri bölgesi haline gelmiştir. Daha sonra Doğu ve Batı Berlin ayrıldığında sahipsiz bir alan haline gelir. Bu nedenle alan, gecekondu ve müzik kulüpleri tarafından kullanılır. Daha sonra sivil inisiyatifler burada bir vakıf çerçevesinde halka açık çeşitli biçimlerde yaşam, çalışma, bahçecilik faaliyetleri başlatırlar ve çok fazla katılım sağlarlar. Burası özel bir nokta haline gelir ve kente katılımı ve gelişimini sağlamak adına federal hükümet yeri alır ve vakfa bağışlar. Spreefeld CoHousing projesinde zemin kullanımları çeşitlendirilerek mahalle ile etkileşim yolları kurulmuştur. Zeminde yer alan kiralık atölye alanları, kiralık işyerleri (kreş ve 2 mimarlık ofisi) zemin kullanımını arttırmış, öz yönetimin alt projeleri olan bahçecilik ve kutlama alanları ya da çeşitli grup paylaşımları için kullanıma açılmıştır. Daha büyük kullanım seçenekleri, kooperatife dışardan gelecek insanlar için ortak çalışma alanları ve daha fazla kentle temas kuran gruplar tarafından kullanılmaktadır. Spreefeld Projesinde nehir kenarının kamusal mekan olarak korunmasına önemli katkı sağlamaktadır. Nehir kenarının doğal ortamına hiçbir müdahale yapılmamaktadır.

The project Berlin is one of the leading projects implemented on the banks of the River Spree. It came to life in 2013. While this area was first an agricultural area, it became an industrial area with the industrial revolution. Later, when East and West Berlin left, it became a derelict area. For this reason, the area is used by slums and music clubs. Civil initiatives then initiate life, work, and gardening activities in various forms open to the public within the framework of a foundation and engage in a lot of participation. It becomes a special point and the federal government takes place and donates to the foundation to ensure its participation and development in the city. In Spreefeld CoHousing project, ground uses have been diversified and ways of interaction with the neighborhood have been established. Rental workshops located on the ground, rental offices (nursery and 2 architecture offices) have increased the use of the ground, and are opened for gardening and celebration areas, which are sub-projects of self-management, or for various group shares. Larger use options are used by co-operative co-working spaces for people from outside and groups that have contact with more cities. In the Spreefeld Project, it contributes significantly to the protection of the riverside as a public space. No intervention has been made to the natural environment of the Riverside.

Figure 23. Spreefeld, Berlin

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Figure 24. Spreefeld, Common Places: Çetin, E., 2020

19

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 25. Mehr als Wohnen, Zürich

Şekil 26. Mehr als Wohnen, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

Mehr als Wohnen, Zürich, Duplex Architects (2015)

Mehr als Wohnen, Zürich, Duplex Architects (2015)

Mehr als Wohnen, Zürih’in hemen kuzeyinde yer alan bir konut kooperatifidir. “Yaşamaktan Daha Fazlası” anlamına gelen proje, kooperatif konut gelişmeleri için iddialı yeni bir model olarak ortaya çıkmıştır. Projeyi desteklemek için bir araya gelen elli küçük kooperatif tarafından finanse edilmektedir. Proje alanı, monolitik, tekrarlayan kulelerin ve blokların tipik bir benzerinin aksine, 13 farklı blokla donatıldı.Yaklaşık olarak 370 konut ve 35 ticari birim içermektedir. Bloklar kişisel birimlerin yanı sıra ortak vakit geçirilebilecek birimleri de barındırmaktadır. Zemin katlarda ise paylaşım mekanları, çalışma alanları ve kiralanabilir ticari birimler bulunmaktadır.

Mehr als Wohnen is a housing cooperative located just north of Zurich. The project, which means “More than Living”, has emerged as an ambitious new model for cooperative housing developments. It is funded by fifty small cooperatives that come together to support the project.The project area was equipped with 13 different blocks, as opposed to a typical similar of monolithic, repetitive towers and blocks. It contains approximately 370 residences and 35 commercial units. In addition to personal units, the blocks also include units that can be shared. On the ground floors, there are sharing spaces, working areas and commercial units that can be rented.

Şekil 27. Mehr als Wohnen, Zürich

Şekil 28. Mehr als Wohnen, İç Mekan

Figure 25. Mehr als Wohnen, Zürich

Figure 26. Mehr als Wohnen, Common Places: Çetin, E., 2020

Figure 27. Mehr als Wohnen, Zürich

Figure 28. Mehr als Wohnen, Interior

20


Şekil 29. La Borda, Barcelona

Şekil 30. La Borda, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

La Borda, Barcelona, Lacol Architects (2018)

La Borda, Barcelona, Lacol Architects (2018)

La Borda isimli CoHousing projesi 2018 yılında tamamlanmıştır. Projede küçük dairelerin ortak kullanımı için ortak çamaşırhane, büyük mutfak, barbekü terası, büyük bir yemek salonu bulunmaktadır. Büyük kapalı otopark yerine inşaat maliyetini kısmak amaçlı bisiklet parkı tasarlanmıştır. Yapı hem üretim süreci içinde hem de kullanım süreçlerinde, çevresel etki değerlerine ve sürdürülebilir enerji kullanımına duyarlı olarak tasarlanmıştır. Karbon ayak izini azaltmak amacı ile yapı genelinde ahşap malzeme tercih edilmiştir. Kullanıcı profili genç çocuksuzlar, çocuklu aileler ve 60 yaş üstü üyelerden oluşmaktadır.

The CoHousing project named La Borda was completed in 2018. The project includes a shared laundry, large kitchen, barbecue terrace, and a large dining hall for the common use of small apartments. Bicycle parking is designed to reduce construction costs instead of a large parking garage. The structure is designed to be sensitive to environmental impact values and sustainable energy use, both in the production process and in the use processes. In order to reduce the carbon footprint, wood material was preferred throughout the building. The user profile consists of young children, families with children and members over the age of 60.

Figure 27. La Borda, Barcelona

Figure 28. La Borda, Common Places: Çetin, E., 2020

Günlük yaşam, ortak kullanım alanları kullanıcılar tarafından planlanmıştır. Yapı içerisinde avlu etrafında şekillenen, ortak kullanıma açık mutfak, yemek yeme mekanı, sağlık hizmetleri alanı, ofisler, topluluğun ihtiyaçlarına göre değişken fonksiyonlu toplanma mekanı, kooperatif içerisinde paylaşılan görevler ile komünal bir yaşam biçimini destekler. Topluluğun ilgi alanlarına göre ortak yaşama katkı sunabilecek iç görevlerin paylaşımı günlük hayatta birbirleriyle olan ilişkilerini artırmayı destekler ve özel ile kamusal alan arasında denge kurar. Mekanın ortaklaşması yoluyla enerji kullanımı optimize edilir.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Daily life and common areas are planned by the users. It supports a communal way of life with its shared kitchen, dining area, health service area, offices, meeting place with variable function according to the needs of the community, and shared tasks within the cooperative. Sharing the internal tasks that can contribute to the common life according to the interests of the community supports increasing the relations with each other in daily life and establishes a balance between the private and public space. Energy usage is optimized through the cooperation of the space.

21

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 31. Nef 22 Ataköy, İstanbul

Şekil 32. Nef 22, Ortak Mekanlar: Çetin, E., 2020

Nef 22 Ataköy, HOK Architects (2018)

Nef 22 Ataköy, HOK Architects (2018)

İstanbul Ataköy’de yer alan karma kullanıma sahip kompleks 6 bloktan oluşmaktadır. Projede konutların yanı sıra, alışveriş merkezi, ofis bloğu ve otel bloğuda yer almaktadır.Ortak mekanların foldhome konseptiyle sunulduğu projede, kullan-öde sistemi ile kullanılmayan bir alan için ücret alınmıyor ve aidata yansıtılmıyor. Foldhome üniteleri eğlence odaları, fitness salonları, sinema odası, playstation odası, gusto odası, mini spor sahaları gibi birimlerden oluşmaktadır. Ortak mekan kurgusunda genelde Foldhome ünitelerinin bodrum katlarında yer aldığı görülmektedir. Randevu usulü ücreti karşılığında kiralanan birimler bulunmaktadır.Günümüzde bu ve benzeri projelerde ortak mekan fonksiyonlarının çeşitlendiğini fakat bir meta haline dönüştüğünü söyleyebiliriz. Ortak mekanlar bu kalıplar içerisinde birleştirici, kaynaştırıcı özelliğini yani ruhunu kaybetmektedir.

The mixed-use complex in Ataköy, consists of 6 blocks. In the project, besides the residences, it is located in the shopping center, office block and hotel block. In the project where the common spaces are presented with the concept of foldhome, there is no fee and no fee is reflected for the unused space. Foldhome units consist of units such as entertainment rooms, fitness rooms, cinema room, playstation room, gusto room, mini sports fields. In common space setup, it is seen that Foldhome units are located in basements. There are units that are rented for an appointment fee. Today, we can say that common space functions are diversified in these and similar projects, but they have turned into a commodity. Common spaces lose their unifying and fusing feature, in other words, their soul.

Şekil 33. Nef Foldhome Üniteleri

Şekil 34. Nef Foldhome Üniteleri

Figure 31. Nef 22 Ataköy, Istanbul

Figure 32. Nef 22, Common Places: Çetin, E., 2020

Figure 33. Nef Foldhome Units

Figure 34. Nef Foldhome Units

22


Şekil 35. Gökyüzündeki Sokaklar, Yaya Sirkülasyonları, Yapıların Diyaloğu, Çetin, E., 2020 Figure 35. Streets in the Sky, Pedestrian Circulation, Dialogue of Structures, Çetin, E., 2020

III. Bölüm

III. Chapter

Ortak Mekan Kurguları ve Sirkülasyon Alanları

Common Space Fictions and Circulation Areas

Ortak mekanların konutlardaki varlığının ve bu mekanlara verilen önemin artması barınma kültürümüzü zenginleştirmekle beraber biz duygusunu pekiştirmemizi sağlayacaktır.Yalnızlaşmanın önüne geçen ve sosyalleşmemize katkı sağlayan bu mekanların zamanımızın büyük bir çoğunluğunu geçirdiğimiz konut yapılarında yer alması ayrıca önem taşımaktadır. Yine bu mekanların üzerinden ticari amaçların güdülmesi ve birer pazarlama ürünü haline getirilmesi, amaçladığımız ideallerden bizi hayli uzağa savurmaktadır. Bu mekanların planlanış ve kurgu biçimleri de mekanın yaşamasına katkı sağlayabilir ve kullanıcısı tarafından benimsenmesini kolaylaştırabilir.

The presence of common spaces in the houses and the increasing importance given to these places will enrich our sheltering culture and reinforce our sense of us. It is also important that these spaces, which prevent loneliness and contribute to our socialization, are located in the residential buildings where we spend most of our time. Again, the pursuit of commercial purposes and turning them into marketing products over these places makes us far from the ideal we aim. Planning and editing forms of these spaces can also contribute to the living of the space and facilitate its adoption by the user.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

23

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 36. Ortak Mekanların Organizasyon Şeması, Çetin E., 2020 Figure 36. Organization Chart of Common Spaces, Çetin E., 2020

Şekil 36’da seçilen örnekler üzerinden ortak mekanların plan ve kesit düzlemindeki organizasyon şemaları görselleştirilmiştir.Yine şekil 1’de görüldüğü gibi her projenin ortak mekan kurgularının farklı şekillerde ele alınmış olması beraberinde yeni fikirlerin oluşabileceği sonucunu doğurmaktadır.Zemin kat kullanımları,zemin katın geçirgen bırakılma durumu ve buranın ortak mekan olarak kullanılması, çatı katı(teras) kullanımları, sirkülasyon alanlarının ortak mekan olarak kullanılması,kolektif bölümün tamamen koparılması gibi durumlar göze çarpmaktadır.Sirkülasyon alanlarının aynı zamanda sosyalleşmeye katkı sağlayan

In Figure 36, the organization charts of the common spaces in the plan and cross-sectional plane are visualized through the selected examples. Again, as shown in Figure 1, the fact that the common space structures of each project are handled in different ways results in the possibility of new ideas. The use of the ground floor,the permeable condition of the ground floor and the use of this place as a common space, the use of the attic(terrace), the use of the circulation areas as a common space,the total severing of the collective section are all outstanding.It is observed that circulation areas are also designed as a common space that

24


contributes to socialization. For example, in the Narkomfin and Robin Hood Gardens projects there is a sheltered Street on 3 sides built to the facade, and in the Justus van Effen project there is an Upper Street that surrounds the structure. In these projects, we see that the circulation areas have become a part of the common space setup and even the setup is created through these areas. At this point, we can say that the circulation areas go beyond the function of transporting us directly from one point to another, and that they offer the opportunity to encounter and socialize with those who live in them.

birer ortak mekan gibi tasarlandığı görülmektedir. Örneğin Narkomfin ve Robin Hood Gardens projelerinde cepheye inşa edilmiş 3 tarafı korunaklı bir sokak, Justus van Effen projesinde yapıyı sarmalayan bir üst sokak bulunmaktadır. Bu projelerde, sirkülasyon alanlarının ortak mekan kurgusunun bir parçası haline geldiğini hatta kurgunun bu alanlar üzerinden oluşturulduğunu görmekteyiz. Bu noktada sirkülasyon alanlarının doğrudan bizleri bir noktadan diğer bir noktaya ulaştırma fonksiyonunun ötesine geçtiğini ve içerisinde yaşayanlara karşılaşma ve sosyalleşme olanağı sunduğunu söyleyebiliriz.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

25

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 37. Ortak Mekan Matrisi, Çetin E., 2020 Figure 37.Common Places Matrix, Çetin E., 2020

26


Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

27

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Şekil 38. Potansiyel Atıllıkların Kullanılması ve Öneriler, Çetin E., 2020 Figure 38. Use of Potential Idle Areas and Suggestions, Çetin E., 2020

28


Sonuç

Conclusion

Apartman ölçeğinde ve geniş ölçekli yaşam alanlarında ortak mekanların, gerek metrekare gerek mimari ele alınış bakımından en az daire iç mekanları kadar önemli olduğunu söyleyebiliriz. Biz duygusunu yücelten bu yaklaşımın aynı zamanda bizi izolasyonun değil paylaşımın mimarisine götüreceği de bir gerçektir. Bu yaklaşım bizi biz yapan değerleri, apartman kültürümüzü, komşuluk ilişkilerimizi de pekiştirme potansiyeli içermektedir.1950-1970 yıllarında Türkiye’de özellikle Ankara’da çokça rastladığımız küçük topluluk ölçekli konut kooperatifçiliğinin örneklerine benzer projelerin günümüzde devamlılığını yitirdiğini görmekteyiz. Karşı komşumuzu bile tanımadan geçen hayatlarımızda bu meseleyi dert edinmiş projeler,yani sakinlerinin bir araya gelip vakit geçirdikleri alanları onlara sunan apartmanların bize tuhaf gelmeye başladı.

We can say that common spaces in apartment scale and large-scale living spaces are at least as important as the interiors of apartments in terms of square meter and architectural handling. It is a fact that this approach, which glorifies our sense of us, will also lead us to the architecture of sharing, not isolation. This approach includes the potential to reinforce the values that make us who we are, our apartment culture, and our neighbourly relations. In 1950-1970, we see that projects similar to the examples of small community scale housing cooperatives that we have seen a lot in Turkey, especially in Ankara, have lost continuity today.In our lives without even knowing our neighbors, the projects that have been concerned about this issue, that is, the apartments that offer the areas where the residents come together and spend time, have started to seem strange to us.

Mimarlar, tasarımlarıyla komşuluk ilişkileri üzerinde doğrudan veya dolaylı biçimde etkili olmaktadırlar. Hayata geçirilen ve paylaşım mekanlarına önem veren yapıların bazıları, zaman içerisinde bazı ticari müdahaleler ile tasarımcıları tarafından amaçlanan ideallerden uzaklaştırılmışlardır. Bu bağlamda ortak mekan kurgularında mekanın kullanım amacına yönelik olumlu katkı sağlayacak düzenlemeler dikkate alınmalı, kullanıcı ihtiyaçların ve harici isteklerin öğrenilmesi gerekmektedir. İnsan-mekan etkileşimi konusu önemsenmeli ve kullanıcı istekleri doğrultusunda nitelikli ortak mekan düzenlemeleri üzerinde yeni alternatifler türemelidir. Yine paylaşım mekanlarının kullanıcıların istekleri doğrultusunda adaptasyonu yüksek esnek mekanlar olarak tasarlanması ve program içeriklerinin daha serbest bırakılması, kullanıcının mekanı tarifleyebilmesinin önünü açmakla kalmayıp bu mekanların uzun süre dinamik bir şekilde yaşayabilmesini sağlayacaktır.

Architects have a direct or indirect influence on neighborhood relations with their designs. Architects have a direct or indirect influence on neighborhood relations with their designs. Some of the structures that have been put into practice and that give importance to sharing spaces have been removed from the ideals intended by their designers with some commercial interventions over time. In this context, arrangements that will contribute positively to the use of the space in common space constructions should be taken into consideration, user needs and external requests must be learned. The issue of human-space interaction should be considered and new alternatives should be derived on qualified common space arrangements in line with user requests. Again, designing the sharing places as flexible places with high adaptation in line with the requests of the users and more freeing the program contents will enable the user to describe the space and enable these spaces to live dynamically for a long time.

Paylaşımın Mimarisi: Konut Mekanları Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

29

Architecture of Sharing: Common Life Reading Through Housing Places


Kaynakça | References Akkuzu, İdil (2019-03-13), Yeşilköy Toplu Konut Sitesi: Çevresi ile Yaşayan Bir Mimari, Betonart, 60, 32-37

Vestbro, D. U. (1992). From central kitchen to community co-operation - Development of Collective Housing in Sweden. Open House International, 17(2), 30-38.

Aras, Lerzan, (2019), İnsan Yaşamına Mimarca Dokunmak: Sosyal Sorumluluk ve 'Ev', GRID Mimarlık Planlama ve Tasarım Dergisi, Cilt 2, Sayı II

[URL] https://www.arkitektuel.com/cinnah-19/ , erişim tarihi: 05.06.2020

Aslan, Jeyan. İ., (2018), Yarım Asırlık ''Modern'': Cinnah 19, https://lavarla.com/yarim-asirlik-modern-cinnah-19/ , erişim tarihi: 20.05.2020

[URL] htpp://www.laborda.coop/en/project/architectural-project/ , erişim tarihi: 03.07.2020 [URL] https://www.nef.com.tr/projeler/nef-atakoy , erişim tarihi: 03.06.2020

Güney, D., İlhan, C., Saka, C.,(2020) 21.yy İçin Yeni Bir Konut Üretim Modeli: CoHousing , 21.yy Konut Tartışmaları Kongresi, İstanbul Ayvansaray Üniversitesi

[URL] https://dac.dk/en/knowledgebase/architecture/mehr-als-wohnen/ , erişim tarihi: 03.07.2020

İlhan, Cem, (2015), Ortak Alanların Üretimi: Başarılı Bir Örnek Olarak Odham's Walk Erişim Tarihi: 5 Temmuz 2020, https://xxi.com. tr/i/ortak-alanlarin-uretimi-basarili-bir-ornek-odhams-walk, erişim tarihi: 03.06.2020

[URL] http://www.sivilmimaribellekankara.com/ YapiDetayi.aspx?anah=233 [URL] https://www.arkitera.com/haber/rotterdamin-modern-mimarlik-mirasina-koruma-odulu/ , erişim tarihi: 10.07.2020

La Borda / Lacol,https://www.archdaily. com/922184/la-borda-lacol, erişim tarihi: 10.06.2020

[URL] https://images.app.goo.gl/1ZMe8TR6rAX5nZtJ8 , erişim tarihi: 02.06.2020

Oskay, Berkay (2018), Kolektif Konutun Dünü ve Bugünü, I. İstanbul Konut Kurultayı Bildiri Özetleri Kitapçığı

[URL] https://images.app.goo.gl/6Mve4G3iDkPuzSb38 , erişim tarihi: 13.06.2020 https://images.app.goo.gl/ziA9t2aBgjrcWEFp6 , erişim tarihi: 03.07.2020

Şumnu, Umut(2015), Ortaklaşalığın Mimarisi: Halit Ziya Sokak 6 ve Cinnah 22 Örneği, Sivil Mimari Bellek Yazıları-1, SOLFASOL Dergisi Şubat 2015 Sayısı, sf. 8-9

[URL] https://images.app.goo.gl/Ca71GqLDEQRMBZro9 , erişim tarihi: 05.07.2020 [URL] https://images.app.goo.gl/EheKBp3ykTizggFd9 , erişim tarihi: 13.07.2020

Ünal, Fatih, (2016) , Sosyalleşen Mekanlar, Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2020, https://www.mahirfatih. com/sosyallesen-mekanlar/

[URL] https://images.app.goo.gl/PWKd68cmHsXSRcPg9 , erişim tarihi: 06.07.2020

30


[URL] https://images.app.goo.gl/r92FiKs9EB63st9g7 , erişim tarihi: 03.07.2020

[URL] https://images.app.goo.gl/LMRgbgw5fkKJ84JD8 , erişim tarihi: 03.07.2020

[URL] https://images.app.goo.gl/fAY6SzkBipExZGiH7

[URL] https://ajuntament.barcelona.cat/bombers/ en/noticia/la-borda-puts-cohousing-at-the-centre-on-the-first-day-of-visits-of-the-48-hoursopen-house-in-barcelona_874643 , erişim tarihi: 23.06.2020

[URL] https://londonist.com/2012/03/robin-hood-gardens-set-for-demolition , erişim tarihi: 03.07.2020 [URL] https://images.app.goo.gl/rGi3g4MFtaMrVRiW8 , erişim tarihi: 03.07.2020 [URL] https://images.app.goo.gl/K67KM3AGy557F4rGA , erişim tarihi: 03.07.2020

[URL] https://images.app.goo.gl/5kzbsZaHE3L53Qrq5 , erişim tarihi: 13.06.2020


Paylaşımın Mimarisi: Mekanlar Üzerinden Ortak Yaşam Okuması

Architecture of Sharing:

Common Life ReadingThrough Places Mustafa Enes Çetin


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.