Bidergi 5.sayı

Page 1



Hayata Bizimle Bakın...

KKTC’de bir ilk NUMARALI gözlükleriniz

15 dakikada HAZIR! Ben.x Marka Çocuk gözlükleriyle

ARTIK ÇOCUK GÖZLÜKLERİNDE KIRILMALARA SON!!! Optik Camlarınıza Dilerseniz, 5 yıl Kırılmama garantisi Geniş AVRUPA CAM STOĞU En gelişmiş laboratuar ortamında, profesyonel ekibimizle hizmetinizdeyiz Merkez: Bedrettin Demirel Cad. No:113 KTHY Karşısı/ \ LŞA Tel: 0 392 22 70 331 Fax: 0 392 22 70 734

Şube: Dr. Burhan Nalbantoğlu Dev. Hastanesi yanı Alpal Binaları altı, Ortaköy Çemberi Karşısı No:7 Tel: 0 392 22 36 718 Fax: 0 392 22 36 429


EDİTÖRDEN NEDRÖTİDE Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı, yoğunluğuna yaşayacaksın bir şeyi Sevgilin bitkin kalmalı öpülmekten Sen bitkin düşmelisin koklamaktan bir çiçeği İnsan saatlerce bakabilir gökyüzüne Denize saatlerce bakabilir, bir kuşa, bir çocuğa Yaşamak yeryüzünde, onunla karışmaktır Kopmaz kökler salmaktır oraya Kucakladın mı sımsıkı kucaklayacaksın arkadaşını Kavgaya tüm kaslarınla, gövdenle, tutkunla gireceksin Ve uzandın mı bir kez sımsıcak kumlara Bir kum tanesi gibi, bir yaprak gibi, bir taş gibi dinleneceksin

BİDERGİ’DEKİLER 8/9 - Kıbrıs Efsaneleri; PYMALIGON 12 -Barbaros ŞANSAL’la yemekteyiz 14/15 - Özgül Tunçer 18 -Cariyeler 20 -Yaşayan Yağlı Boyalar 24 - Mehmet Çoşkundeniz

İnsan bütün güzel müzikleri dinlemeli alabildiğine Hem de tüm benliği seslerle, ezgilerle dolarcasına İnsan balıklama dalmalı içine hayatın Bir kayadan zümrüt bir denize dalarcasına

28 - Oko’nun Penceresinden

Uzak ülkeler çekmeli seni, tanımadığın insanlar Bütün kitapları okumak, bütün hayatları tanımak arzusuyla yanmalısın Değişmemelisin hiçbir şeyle bir bardak su içmenin mutluluğunu Fakat ne kadar sevinç varsa yaşamak özlemiyle dolmalısın Ve kederi de yaşamalısın, namusluca, bütün benliğinle Çünkü acılar da, sevinçler gibi olgunlaştırır insanı Kanın karışmalı hayatın büyük dolaşımına Dolaşmalı damarlarında hayatın sonsuz taze kanı Yaşadıklarımdan öğrendiğim bir şey var: Yaşadın mı büyük yaşayacaksın, ırmaklara, göğe, bütün evrene karışırcasına Çünkü ömür dediğimiz şey, hayata sunulmuş bir armağandır Ve hayat, sunulmuş bir armağandır insana. ATAOL BEHRAMOĞLU

30/34 -Pınar Hacımehmet Röportajı 39/40 - Parlak Krallık 41 /42 - Kitap Kurdu; Esra Dağlar 49 - Bakınız 44 - Çinlilerin taklit edemediği Beyaz Altın 46 - Şişmanlar zayıf Olduklarını Sanıyorlar 48 - Gezelim Görelim: Afyonkarahisar

Genel Yayın Yönetmeni

Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü

Grafik Tasarım

0533 832 30 21 Oya BİNATLI

Ayşegül T. KANLITUNA AYLIK KÜLTÜR, MAGAZİN VE YAŞAM DERGİSİ YIL 1 SAYI 5 2011

Girne 0533 832 30 21 - 0548 874 96 19 e-mail : bidergikibris@hotmail.com

Ayşegül T. KANLITUNA Haber Ve Yazı İşleri

Asya DAĞLAR, Esra DAĞLAR

Melek KAYA

Fotoğraflar

Foto Yücel Dağıtım Nurettin KANLITUNA

Kuzey Kıbrıs’ın en kapsamlı haber, spor ve eğlence merkezi

w w w. k k t c h a b e r. c o m -2-

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5



Kıbrıs Efsaneleri

PYGMALION Pygmalion adında Kıbrıs’ta bir heykeltraş yaşarmış. Kadınlardan nefret edermiş. Evlenmemiş de var gücüyle kendini sanatına vermiş. Günlerden bir gün fildişinden bir kadın gövdesi yontmuş. Öylesine olağanüstü bir güzellik vermiş ki heykeline bir ölümlü bile bu kadar güzel olamazmış. Gören canlı sanıyormuş onu, nerdeyse canlanıp yürüyecekmiş. Ve sonunda kendi yaptığı bu cansız gövdeye aşık olmuş Pygmalion. Onun karşısına geçtikte yüreğinden alevler fışkırıyormuş. Bu yapma bedene hayran hayran bakıyormuş. Onun o kadar canlı olduğuna inanıyordu ki onu öpüyor, kokluyor sanki kendisine karşılık vereceğini hayal ediyormuş. Kimi zaman okşuyor onu, kimi zaman da boynuna binbir renkli kır çiçeklerinden, deniz kabuklarından yapılma gerdanlıklar takıyormuş. Kulağına inci küpeler, parmaklarına değerli taşlardan yapılma yüzükler takıyormuş.. Kimi zaman da giysiler giydiriyormuş eserine. Çıplak da giyimli de yakışıyormuş ona. Aphrodite bayramları kutlanacakmış yine o günlerde. Bütün Kıbrıs akın ediyormuş bu şenliklere, tanrıçanın tapınağına. İnekler kurban ediliyor, buhurlar yakılıyormuş adına. Pygmalion’da tapınağa gelenler arasındaymış ve yalvarmaktaymış titrek bir sesle. “Ey tanrılar ve tanrıçalar! Her şeyi gerçekten bağışlamaya gücünüz yetiyorsa, benim de dileğimi yerine getirin! Şu fildişinden yapılma kıza benzeyen bir eşim olsun benim.” Şu fildişi kız benim eşim olsun

diyecekti ama o kadarına cesaret edememişti. Pygmalion eve döndüğünde fildişinden heykeli sardı ve bir öpücük kondurdu yüzüne. Dudakları fildişinin soğukluğuna değil de ılık bir ete değmiş gibi oldu. Elleriyle göğüsünü yokladı sanki fildişi yuşamıştı. Parmaklarını dokundurunca damarlarının attığını duydu. Bir daha sarılıp öptü kızı. Artık kuşkusu kalmamıştı. Heykel canlanmıştı. Fildişinden cansız bir heykel değil, etiyle canıyla bir genç kızdı o artık. Pygmalion sevgisiyle ruh vermişti cansız heykele. Sevginin gücüydü bu mucizeyi yaratan. Tabi efsanelerde masllar gibi anlatana göre, memlekte göre değişiyor. Bir diğer efsaneye göre ise Bir heykeltıraş olan Kıbrıs prensi Pygmalion, ideal kadını temsil eden fildişinden bir heykel yapar ve Galatea adını verir. Galatea o kadar güzeldir ki, Pygmalion ona aşık olur, tanrıça Venüs’e ona hayat vermesi için yalvarır. Venüs onun isteğini kabul ederek Galatea’yı canlandırır; Pygmalion ile insan olan heykeli mutlu bir aşk yaşarlar. Heykeltraş Pygmalion’un içine girdiği bu duygulanım psikoloji ve sosyolojide belirli bir durumu temsil etmek için kullanılagelmiştir. Buna beklenti etkisi ya Pygmalion etkisi diyenler mevcut. Kişinin, bir süre sonra başkalarının (özellikle herhangi bir yanıyla kendinden üstün gördüğü insanların) ona ilişkin beklentilerine denk düşen davranışlar sergilemesi şeklinde açıklanabilir. Başlangıçta gerçekliği olmayan bir durum hakkındaki beklentilerin

gerçekleşmesine yol açma süreciyle, beklenen davranışın sergilenmesi sonucu, olmayan bu halin gerçeğe dönüşmesi ”self fulfilling prophecy” -kendini gerçekleyen kehanet- olarak tanımlanan bu duruma biz de farklı bir açıdan bakmaya çalışalım:


Pygmalion, aynı zamanda birçok sinema filmine de konu olmuştur. Bunlardan ilki İrlanda’lı oyun yazarı George Bernard Shaw’ın 1913 yılında yazdığı aynı adlı tiyatro eserinden uyarlanmıştır. Bu oyun da yine aynı adı taşıyan Yunan Mitolojisi’ne dayanıyordu. Bernard Shaw aynı zamanda senaryonun yazılmasına da katkıda bulunmuştur. Anthony Asquith’in filmin başrol oyuncusu Leslie Howard ile birlikte yönettiği bu satirik komedi film inin diğer önemli rollerinde, sinemaya yeni adım atmış olan Wendy Hiller ve Scott Sunderland oynamışlardır. Filmin kurgusunu ise o tarihte henüz yönetmenliğe geçmemiş olan David Lean yapmıştır. Filmin siyah beyaz görüntüleri Harry Stradling Sr.’a aittir. Üst tabakadan bir bilim adamı, sesbilimci ve konuşma hocası Henry Higgins (Leslie Howard) bataklıktan çıkaracağı kaba saba konuşan bir sokak kadınını (Wendy Hiller) kısa süre içinde büyüleyici bir sosyete gülüne dönüştüreceğine dair arkadaşı ile iddiaya girer ve sonunda yarattığı bu eserine aşık olur. Filmin/oyunun dayandığı Yunan Mitolojisi’nde ise, Kıbrıs’lı bir heykeltraş olan Pygmalion kendi yonttuğu bir heykele aşık oluyordu. Aralarında Bernard Shaw’un da bulunduğu senaryo ekibine En İyi Uyarlama Senaryo Akademi Ödülü verilmişti. Film, en iyi film, en iyi erkek ve kadın oyuncu dallarında olmak üzere 3 dalda daha Akademi Ödülü’ne aday gösterilmişti. Venedik Film Festivali’nde ise Leslie Howard’a en iyi erkek oyuncu Volpi Kupası verildi.

Mamülcüoğlu Pastaneleri ERKEZ : KIBRIS TÜRK HAVA YOLLARI KARŞISI TEL: 227 11 54

ŞUBE: Dr.Burhan Nalbantoğlu Cad. Teyfik Mut İşhanı D/3 Hastane Çemberi yanı LEFKOŞA TEL: 224 11 14

MERKEZ : Kıbrıs Türk Havayolları Karşısı TEL:227 11 54

Heykeltraş Pygmalion’un kendi yonttuğu fildişinden nesneye aşık olmasındaki ironi, yazdığı bir şiire, öyküye, senaryoya ya da çizdiği bir resme aşık olan sanatçınınkiyle aynıdır. Sanatçı burada süre ırmağından çekip aldığı bir “an”a süreklilik atamaktadır. Bu bir bilinçaltı süreç midir, ya da bilinçaltı gerçekte nedir bilemiyoruz ama bir sanat eserinin üreticisi tarafından kutsanması ardında, sanat eserine bir ardardalık (succession) kazandırma, yani yaratma ihtirasının yattığını söyleyebiliriz. Michelangelo’nun Musa heykelini bitirdikten sonra karşısına geçip “Ey Musa konuşsana, neden konuşmuyorsun!” diye haykırması bunun karakteristik örneğidir. François Mauriac’ın aynı konuyla ilgili olarak romancı hakkında söyledikleri ilginçtir: Romancı insanların arasında Tanrı’ya en çok benzeyendir. Tanrı’nın maymunudur. Canlı yaratıklar doğurur, kaderler icat eder, bu kaderleri hadiseler ve felaketlerle dokur. Sanatçı ile eseri arasındaki bu ironik ve dramatik ilişki, sanat ve sanatçının niyetleriyle de yakından ilgilidir. Bir senaryo yazarı ise asla senaryosuna ve fikirlerine aşık olmamalıdır. Senaryo yazarlığı esnek olmayı gerektirir. Çünkü bir senaryo, perdede yansıyacağı ana kadar çok kişinin emeği ve katkısıyla gelişen bir yapı olmalıdır. Senaryo yazarına düşen görev Tanrı’ya öykünmek olmamalıdır.

kokteyl

en mutlu anlarınızda hep yanınızda

doğum günleri düğün

nişan


ŞAH BAHARATLARI

Hayatınıza, tat katar...

EROL ŞAH TİCARET LTD. Anıttepe Yolu Hamitköy-Lefkoşa tel:0 392 22 52 017 fax: 0 392 22 52 016 erolsahmehmetsah@hotmail.com


T

TASAŞ

TRAIDING CO. LTD.

Otomotivde Kalite ve Güven

D r. F a z ı l K ü ç ü k B u l v a r ı D o k t o r o ğ l u Ya n ı - L e f k o ş a Te l : 0 3 9 2 2 2 5 3 7 2 6 - 0 3 9 2 2 2 5 2 7 6 6 F a x : 0 3 9 2 2 2 5 2 6 0 2 G S M : 0 5 3 3 8 5 1 9 2 5 2 email:tasas@nethouse.net - tasasoto@hotmail.com w e b : w w w. t a s a s o t o . c o m


TOP’LU İĞNE 34 .. BİR FENOMEN HİKAYESİ… BAŞLIYOR REZİLLİĞİN SON PERDESİ… Neler olacak neler, hani nerede maydanozlu köfteler …

Barbaros ŞANSAL

mantarlı tavuk ise pilav üstü kuru çakması ve de muhallebici aşklarından kalan keşkül safsatası! İç içe koca bir hiçe bir mekanda hem de YÜKSEL AYTUĞ da var masada .Konuk sunum Melis SÖKMEN ama o gece stüdyo mutfakta bulaşık yıkayıp temiz çatal aramaktan öldüm ben ..

Yarışmacı 2: NEŞE ERBERK. Onda vardı herkesten ayrı bir zarafet , okul öncesi eğitime yarıştı az kalsın kazanacaktı.. Sürpriz sunum Tango ama bakın kime patlayacak sonunda bu meselede piyango? Ev mutfağında yemek ayrı bir lezzet ama karşında 3 kamera varsa adım olmasın sakın gudubet ! Portakallı enginar, deniz ürünleri festivali ve kağıda balık da var. Tatlı olarak incir kardık artık olamadı o masa bana yar..

Yarışmacı 4 : CENK EREN Cahil cesaretidir her şeyi zehir eden . Ama bilmemek değil öğrenmemek ayıp derler ezelden .. Kravatsız her gece bu durumdan rütbe girer otobüs şoförlüğünden kamyon şoförlüğüne elbette .. Vişneli sarma ayvalı dolma ıhlamurlu muhallebi ile mide fesadı sonunda . ancak Dövmeli Hıyar Salatası hatırlanacak yıllar sonra da ! Hadi beni geçelim . İzleyin öyle dertleşelim . Vurun beni yerden yere ama eğer kazanırsam yüzlerce engelli ve aç hayvan besleyerek yaşatarak buna sebepleri bekleyeceğim girerlerken sırat köprüsünden cehenneme… KAZAN KAZI, KAZAN KAZAN; TENCERE DİBİN KARA SENİNKİ BENDEN DAHA PARLAK OYNAYAN.. Teşekkürler, Tuğçe, Orsan, Hakan , Caner, şoförler, ulaşım, servis, ışık, kamera , kurgu montaj ve Show TV.. Ekranları özlemiştim bir tek sizle doydum iki yıl sonra ahlak ve erdem dolu profesyonel saygınızla .. Televizyon Yamağı :)

Yarışmacı 3 : NUR YERLİTAŞ Yarışmacı 1: ECE VAHAPOĞLU Bizans Medusası modeli saçları ile imajını korumaya çalışsa da aynen hukuk gibi içi boş bir çuval sanki bu dünya.. Her gece ayrı bir jarse tek omuzlu dekolte ile ortada, nihayet bir kot pantolon bulabildi sonunda. Kırmızı peluşlu yatağına da yattım, ama öteki yüzünü görünce tahminlerimde yanılmadığımı anladım..

Risotto kıvamında yayla çorbası, -8-

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

Masada yok yok , dizi minisküsten hasta. İzzet Çapa ortaya soya sosunu şişesiyle getiren garsonunu sen hala servise sok. .. Genel görünüm pekiyi ama pavyon muhabbeti eden başka birisiydi… Çipura yerine levrek önden çıtır börek gerçekten gevrek, acılı makarnada karides dehşet ,sütlü tatlı yaptı bize tam rehavet. Sürpriz konuk SEDA SAYAN, Bakalım kim çıkacak birinciliğe şahlanan ?


w w w. bu y u k an a d o lu g i r n e. c om

B ÜYÜK ANADOLU GİRNE HOTEL

Hayallerinizi sizinle paylaşmak için ilk adımı biz atıyoruz

Siz hayal edin biz gerçekleştirelim Erken rezervasyon yapın, sizin için özel indirimlerden yararlanın Yukarı Girne Mah. Bülent Ecevit Cad. No: 10 Girne / KKTC

Telefon : +90 (392) 444 6464

info@buyukanadolugirne.com

Fax : +90 (392) 815 5999


YAZAN: ÖZGÜL TUNCER / YAŞAM KOÇU

Herkes Bedeninin Mimarı Olabilir… Son yıllarda fazla kilolarıyla mücadele edenlerin sayısı gözle görülür şekilde artmıştır. Diğer tarafta hem kilolarından şikâyetçi olup hem de hiçbir şey yapmayan insanları gözlemlemekteyim. Bu konuda ne yaptıklarını sorduğum zaman cevap hep aynı…”vaktim yok” , “ param yok spor salonları pahalı” , “işlerim çok” …

Y

ıllardır, yoğun iş temposu ya da sosyal sorumlulukları nedeniyle spora vakit bulamayan kişilerle çalışmaktayım. Tecrübelerim bana; iyi bir duruş ( postür) için yada kas tonajını arttırmak için, haftanın her günü, saatlerce spor yapmaya gerek olmadığını gösterdi. Haftada iki gün, düzenli yapılan egzersizle güçlenen, esneyen, büyüyen kaslarımızla sağlıklı bir yaşam sürebiliriz. Kasın; kuvvetli, dayanlıklı olması kemiğe yük binmesini engeller. Bu durum eklem ve omurga ağrılarını azaltır. Egzersiz yaparken, kemiklere giden kan ile kuvvetlenen kemiklerimiz, ileride rastlayabileceğimiz sorunlara karşı erken önlem almamızı sağlayacaktır.

- 10 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

Hayatta hepimiz kendimize psikolojik engeller koyuyoruz. Vücut aslında her şeyi yapabilir, yeter ki istemek ve bir yerden başlamak lazım. Gerçekten istersek başarırız. Beslenme bu yoldaki en önemli yardımcıdır. Beslenmeye dikkat etmeyen kişiler, zamanla metabolizmanın yavaşlama etkisiyle de hızla kilo almaya başlayacaktır. Aşırı kilo her zaman başka sağlık sorunlarını getirecektir. İşte bu durumda param yok, vaktim yok, işlerim çok diyenler; birikimlerini kilo vermek için ya da sağlığına kavuşmak için harcayacaklardır. Hep söylediğim sözü yine hatırlıyorum ; “ ağaç yaşken eğilir” …eğer spor yapmaya, küçük yaşlarda başlarsak, ileri yaşlarda ne tembellik, ne vakitsizlik ne de pahalı sporlar sağlık için engel teşkil edecektir. En ucuz spor; yürüyüş, yüzmek, ip atlamak ve dans etmektir. Çevremde; çocukları okula gittikten sonra evde yürüyüş bandı ile ya da dışarıda arkadaşlarıyla yürüyüş yapan ev

hanımlarını görüyorum. Elimden geldiği kadar sordukları sorulara cevap vererek daha bilinçli spor yapmalarına yardımcı oluyorum. Özellikle park alanları içinde spor aletlerinden yararlanan insanları gördükçe hem çok mutlu oluyor hem de üzülüyorum. Mutlu olma sebebim malum… Spora vakit ayırıp kendileri için bir şeyler yapıyor olmaları. Diğer taraftan bu aletleri çok yanlış kullananları gördükçe üzülüyorum. Çünkü bedenleri için sağlıklı bir çalışma yaparken diğer taraftan aynı bedeni yanlış çalıştırarak, sakatlanmasına sebep olacak tehlikeli , bilinçsiz hareketler yapıyor olmaları.. Düzenli egzersiz yaptırarak, duruşunu düzelten, birçok vücut ağrısından kurtulan, kilo veren ve bedensel esneklik kazanan kişilerin yüzündeki tebessümü ve kendilerine olan inançlarını gördükçe manevi huzur yaşadım. İnanması zor gibi görülebilir ama değil… Beden esnektir, kaslardan oluşmuştur. Bu kaslar doğru çalıştırılırsa ve çalışan bedende yağ yakımı olursa, sonuça ulaşmamak diye bir şey yoktur. Ben bedenlerinin mimarı olan kişileri gördüm. Siz de eğer inanırsanız bedeninizin mimarı olabilirsiniz.

Hepinize akıl ve beden sağlığı diliyorum…


Özgül Tuncer Kimdir?

Özgül Tuncer; Kişisel Egzersiz Koçu.1970 yılında İstanbul’da doğdu. Ege Üniversitesi Devlet Türk Musikisi Konservatuvarı Halk Dansları Bölümü’nden mezun oldu. Profesyonel iş hayatına Türk Tanıtma Vakfı Halk Dansları Topluluğu’nda başladı. Ardından Sultans of The Dance, Anadolu Ateşi gibi dans gruplarında yer aldı. Acıbadem Hastanesi bünyesinde doğum sonrası egzersiz eğitimleri, Boğaziçi Eğitim adına çeşitli seminerler verdi, Bıyıksız Profesyoneller Zirvesi’nde uzman konuşmacı olarak yer aldı.

Yeditepe Üniversitesi’nde eğitimen ve koreograf; Yüzyıl Işıl ve Darüşşafaka okullarında, St. Benoit Fransız Lisesi’nde dans ve egzersiz eğitmeni olarak görev

yaptı. Down s endrom lu ç o c u k l a r ile davranış bozukluğu olan çocuklarla dans ve egzersiz çalışmaları yaptı, psikologlardan gelen çocuklarla koordinasyon-denge çalışmaları yürüttü.

TV8’de Özlem Yıldız’la haftada bir gün egzersiz eğitimi veriyor.

Yerçekimine karşı kas kuvvetini arttırıp, kişinin doğru duruş elde etmesini sağlamak amacıyla, içinde fizik tedavi teknikleri, yoga, erk, doğru duruş ve stretching yapılan bir egzersiz programı olan “Wellness By Özgül” egzersiz programını geliştirdi.

Çalışan kadınlarla ofis çalışanlarına zayıflama ve güçlendirme egzersizleri veren Tuncer, aynı zamanda çocuklar ve ileri yaştakiler için de egzersiz koçluğu yapmaya, şirketler için personelin verimliliğini arttıran egzersiz ve rahatlama seminerleri vermeye devam ediyor.

Cesars Secret dergisinde uzman yazar olarak bulunan ve ünlülerin egzersiz koçu olarak tanınan Özgül Tuncer, halen

Tuncer, 2004 yılından bu yana kişisel ve grup egzersiz eğitmeni olarak yurtiçi ve yurtdışında dersler veriyor.

GÜRPINAR doğadan gelen sağlık

Gazioğlu & Sons Ltd. Büyük Org. San. Bölgesi Eski Lefkoşa yolu - Gazimağusa Tel: 366 43 90 Fax: 366 64 52


GÖZLÜK NEDEN ÖNEMLİDİR? 3 YIL önce iyi bir ekip çalışması ile size hizmet vermek için Lefkoşa’da açılan göz sağlığına büyük önem veren “önce maddiyat değil önce sağlık” ilkesiyle müşterilerine hizmet veren Crystal Optik her alanda olduğu gibi sağlık alanında da büyük bir atmak için kolları sıvadı. 2011 sezon gözlükleri şimdiden satışa sunarak rakiplerinden 3 adım önde olan Crystal Optik, numaralı gözlük camlarında da ada genelinde en geniş Avrupa cam stoğuna sahip. 15 dakika içinde kırılan gözlük camlarınızı en hızlı ve en kusursuz şekilde müşterilerine teslim etmektedir. Geçtiğimiz günlerde bir sosyal paylaşım sitesinde de Sahte Gözlüklere Son diye bir sayfa açan ve sağlık bakanlığı ile konu ile görüşmelerini sürdüren Crystal Optik her konuda olduğu gibi bu konudada başı çekmeye devam ediyor. Bizlerde sizin için konu ile ilgili olarak Mehmet Karakuş beyden görüşme talep ettik… Öncelikle göz sağlığı nedir bize biraz bahsedebilir misiniz? Bir düşünün ilk tanışma gözledir. Konuşurken karşımızdakinin gözünün içine bakarız. O’nun da bizim gözümüzün içine güvenle ve güven verici biçimde bakmasını bekleriz.. “Gözünden anladım” deriz. “Gözlerinin içi gülüyordu.” deriz. Birini anlatırken bakışlarının güven verdiğinden söz ederiz. Gözlerini bizden kaçırana pek güvenmeyiz. Hatta göz o kadar önemlidir ki, gözlerini görmeyince kişiyi tanımayız. Demek ki tanınmak da, tanışmak da ancak göz’le olabiliyor. Öyleyse organ olarak gözümüz ve eylem olarak görmek çok önemli. Birçoğumuz gözlük alacağımız zaman hem güzel duran hemde bütçemize uygun olsun istiyoruz, kaliteli gözlük illa pahalı mı olmalıdır?– Gözlük almanın ve kullanmanın maddi bir boyutu elbette ki vardır. Nasıl ki kaliteli marka bir ürün alırken kaliteli olduğuna inanıyorsa insanlar gözlüktede marka gözlüğün kaliteli olduğu inanılıyor. Ama aslında gözlükte kalite demek garanti demektir. Kırılma, çizilme gibi durumlarda eğer gözlüğünüzün parçalarını tamir ettirebiliyorsanız. Elinizde garanti belgeniz var ise gözlüğünüz kaliteli demektir. - 12 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

Peki sizce piyasada satılan sahte gözlüklere neden bu kadr çok ilgi var?

göz sağlığını maksimum koruyacak güneş gözlükleri seçilmesi gerekiyor.

Çoğu kullanıcı ilk fiyat araştırmasının sonucunda kaliteli gözlüğün “pahalı” olduğuna hükmeder. Ve daha ucuza taklit gözlükler satan yerlerden gözlüklerini temin ederler.

Özellikle son yıllarda ozon tabakasındaki incelmelere göre ultraviyole ışınlarının gözler üzerindeki olumsuz etkileri giderek artmaktadır. Gözün ışınla direkt temasından kaçınılmalıdır. Hepimiz biliyoruz ki, sahte güneş gözlükleri kullanarak güneşin zararlı etkilerinden korunamayız hatta bu etkileri daha zararlı hale dönüştürebiliriz.

Bu kanı genellikle yanlıştır. Gözlüğün fiyatı; üretildiği ülke, üretildiği yıl (Yani modasını geçip geçmediği), imalatında kullanılan malzeme, kullanılan cam türü ve markası, imitasyon olup olmadığı, kullanan resmi reçeteyle gelmişse reçete bedeli gibi unsurlara göre değişir. Gerçek fiyatı araştırma yapan tüketiciler ve uzmanlar bilirler ki en ucuz gözlük bile doğru muayene, doğru çerçeve ve cam seçimini içermelidir. Göz sağlığı neden bu kadar önemlidir, Gözlüğün sağlığımıza etkileri nelerdir? Aslında gözlük kullananlar göz sağlığının öneminin daha fazla bilincinde. Gözlük, görmemiz söz konusu olduğunda vücudumuzun bir parçasıdır. Eğer gözlük kullanıyorsak; bütün gün gözlüğümüz de bizimledir. Gözümüz hep devrede, gözlüğümüz hep göz önündedir. Bu noktada dikkat edilmesi gereken konu sadece numaralı gözlükler için değilidir. Güneş gözlükleri içinde aynı hassasiyeti göstermemiz gerekmektedir. Sahte ile ilgili olarak neler söylemek istersiniz? Sahte güneş gözlüklerinin renginden dolayı gözbebeklerini fazla büyüterek gözün güneşin zararlı ışınlarına maruz kalarak kalıcı zararlara hatta körlüğe yol açtığı içi; güneş gözlüğü satın alırken, uzun dönemde

Ultraviyole ışınlarının göz üzerindeki olumsuz etkileri, kısa dönemde ve uzun dönemde oluşmalarına göre iki gruba ayrılabilir. Güneşli bir günde, uzun süre ultraviyole ışınlarının etkisinde kalınınca, gözlerde zedelenme oluşabilir. Bu zedelenmeler, genellikle birkaç gün içerisinde iyileşebilmekte ancak bazı enfeksiyonların oluşmasına ortam hazırlayabilmektedir. Ultraviyole ışınına uzun süre maruz kalanlar; maküla (sarı nokta) dejenerasyonu ve katarakt gibi göz problemleriyle karşı karşıya kalabilir. Bu rahatsızlıkların ardından görme kaybı yaşayabilir. Koruma oranı yüzde 99 olmalıdır. Güneş gözlüğü alınırken, dikkat edilmesi gereken en önemli özellik camların ultraviyole ışınlarını blokaj derecesidir. Normalde her gözlük camı, ultraviyoleyi değişik oranlarda bloke edebilmekle birlikte, etkili ultraviyole blokajı için özel kaplamalar kullanılmalıdır. Güneş gözlüğünün UVA ve UVB blokaj derecelerine bakılmalı, yüzde 99’un üzerinde UV blokajı yapabilen camlar seçilmelidir. Hatta yüzde 100 blokaj oranı tercih edilmelidir..



Padişahlar, Cariyelerini Nasıl Seçerlerdi? N

ational Geographic Türkiye, son sayısında yanlışları ve doğruları yazdı: Padişah beğendiği cariyenin önüne mendil atmaz, harem ağasına çağırttırırdı. Cariye yatağa sürünerek getirilmez, padişah cariyeye önce hediye gönderir, sonra da dairesine giderdi. Günümüze değin, Harem denildiğinde akla cinsellik gelse de Osmanlı Harem’i aslında padişahın evi olmasının yanı sıra cariyelere okuma, yazma, musiki, raks, dikiş nakış, protokol adabı, hat, tezhip, süsleme sanatlarının öğretildiği bir eğitim ve devlet kurumuydu. Harem-i hümayun: duvarlarla çevrili, dünyanın en güzel kadınlarının padişahın gönlünü almak için birbiri ile yarıştığı, en büyük dedikodu ve entrikaların döndüğü, en acımasız cinayetlerin işlendiği bir “Altın Kafes”... Bu ve benzeri tanımlamaların çoğu, Harem’i bir kez dahi görmemiş Avrupalılara aitti. Avrupalılar için Harem, esrarengiz, her zaman ilgi uyandıran ve hayalleri süsleyen bir yerdi. Üst düzey Osmanlı devlet görevlilerinin bile giremediği Harem’i, Avrupalı Hıristiyanların görmesiyse hayal dahi edilemezdi. Buna rağmen, Harem’in işleyişi ile ilgili hayaller kuran Avrupalılar, Harem’le ilgili pek çok -yanlış!- bilgiyi içeren yazıları da kaleme aldılar. Örneğin, IV. Mehmed (1648-1687) döneminde İngiliz Elçiliği Kâtibi Rycaut, padişahın geceyi birlikte geçireceği cariyeyi seçmek için iki sıra hâlinde dizilmiş cariyeler arasından geçerken beğendiği güzelin önüne mendil bıraktığını söylemişti, ki bu bilgi bir fanteziden öteye gidemezdi.

UYDURMA MENDİL HİKAYESİ III. Ahmed döneminde (1703-1730) İngiltere’nin İstanbul elçisi olan Wortley Montagu’nun eşi Lady Montagu, üst düzey devlet görevlilerinin eşleriyle kurduğu ilişki nedeniyle Harem hakkında bilgi edinebilen nadir Avrupalılardandı. Lady Montagu, - 14 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

10 Mart 1718 tarihli mektubunda Osmanlı padişahı II. Mustafa’nın (1695-1703) eşlerinden Hafsa Sultan’ın ağzından mendil hikâyesinin doğrusunu şöyle aktarmıştı: “Öteden beri söylenildiği üzere, padişahın hangi kızı isterse ona bir mendil attığının kesinlikle doğru olmadığını ifade etti. Padişah, kızlardan hangisini isterse onu harem ağası vasıtasıyla çağırtırmış. Harem halkı, padişahın çağırttığı kızı, hamama götürürler, vücuduna kokular sürerler, gayet zarif giydirirlermiş. Padişah kendisinden evvel kıza bir hediye gönderir, sonra da bulunduğu daireye gidermiş. Yatağın eteğine kadar kızın sürünerek geldiği de yalanmış...” Adalet Kulesi, kubbeli binalar, avlu ve kasırlar ile birlikte Harem’de yaklaşık 400 oda yer alıyor. Akkadça’dan Arapça’ya geçmiş bir kelime olan harem, “korunan, mukaddes şey ve yer” anlamına geliyor. Evlerde kadınların erkeklerle karşılaşmadan günlük hayatlarını sürdüreceği bölüme“harem” deniyor.

yöneticilerinin yetiştiği üst düzey bir okulken, Harem de kadın yöneticilerin yetiştiği bir mektepti.

Osmanlı Harem teşkilatının ilk yılları hakkında pek bilgi yok. Osmanlı Devleti’nin ikinci hükümdarı olan Orhan Gazi (13261362) döneminde devletin teşkilatlanmasına paralel olarak Harem kurumunun ilk çekirdeği atıldı. Orhan Gazi, Bizanslı iki prensesle evlenmişti. Fatih Sultan Mehmed (1451-1481) zamanında devlet ve saray teşkilatının gelişmesine paralel olarak Harem-i Hümâyûn da teşkilatlandırıldı. III. Murad’la (1574-1595) birlikte Harem halkının sayısı arttı ve Harem-i Hümâyûn büyüdü. Harem denildiğinde akla cinsellik gelse de Harem-i Hümâyûn padişahın evi ve bir eğitim kurumuydu.

Harem’de padişah ve ailesiyle birlikte, onlara hizmet eden kadın köleler, yani cariyeler ve harem ağaları yaşıyordu. Osmanlı padişahları, II. Bayezid zamanına (1481-1512) kadar Bizans’tan, Balkan prensliklerinden Anadolu’daki Türk beyliklerinden prenseslerle evlenmişlerdi. Sultan II. Bayezid’den sonra ise Anadolu’daki Türk beyliklerinin sona ermesi ve Harem-i Hümâyûn’un iyice kurumlaşması ile birlikte -II. Osman (1618-1622) ve Sultan Abdülmecid (1839-1861) istisna olmak üzere- padişah ve şehzadelerin eşini sadece cariyelerden seçmesi âdet haline geldi.

HAREM BİR EĞİTİM KURUMUYDU Osmanlı sarayı Birun, Enderun ve Harem olmak üzere üç bölümden meydana geliyordu. Ve Harem-i Hümâyûn, Harem’le birlikte Enderun’u da içine alıyordu. Osmanlı tarihçisi Halil İnalcık’ın söylediği gibi Enderun, Osmanlı devletinin erkek

Saray mimarı Melling, cariyeler koğuşunu görmemiş olsa da, 1819 tarihli gravüründe yaşam tarzı ve mimari özellikleri doğru yansıtmış.

Osmanlı sarayının cariye ihtiyacı, savaşta ele geçen esireler veya esir pazarlarından satın alınan kadın kölelerden sağlanıyordu. 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında Hanedan’la yakın ilişkisi olan şair Leyla Saz, hatıratında, “bazı Çerkez kadınlarının kızlarını padişah haremi olup ihtişam ve elmaslar içinde hayat süreceğine dair ninnilerle büyüttüklerini” ifade etmişti.


Bu ayki mağazamız Lefkoşa Dereboyu’nda bulunan ve butik tarzında hizmet veren GARDEROBE butik.Her bir ürünü ayrı güzelliğe sahip bu butikte bir ürünün diğerini başkasının üzerinde göremezsiniz. Eğer ikinci bir ürün var ise müşterini kıyafeti nerede kullanılacağı ve hangi tarihte giyileceği not alınarak aynı yerde ayını kıyafetin giyilmesi engelleniyor. Eğer sizde gittiğiniz davette pişti olmak istemiyorsanız, her üründen tek bir tane bulunan bu özel ve güzel butiği ziyaret etmelisiniz.

1837’den günümüze... Avusturya Birası

Gazioğlu & Sons Ltd. Büyük Org. San. Bölgesi Eski Lefkoşa yolu - Gazimağusa Tel: 366 43 90 Fax: 366 64 52


YAŞAYAN YAĞLIBOYA TABLOLAR

Washington DC’de yaşayan 23 yaşındaki sanatçı Alexa Meade yeni keşfettiği bir teknik sayesinde üç boyutlu cisimleri düz bir tabloymuş gibi gösterebiliyor. İlk canlı tablo tekniğini 2009’da resimdeki Bernie üzerinde kullandı. Alexa tuvalleri boyamak yerine cisimleri boyayarak tablolar yaratmayı tercih ettiğini söylüyor. Alexa’ya göre ressamın kelime anlamı bir nesnenin bir yüzeye aktarılmasıdır O da bu yüzden tuvaller yerine farklı tekniği ile cisimleri boyayıp tuvalleştirmeyi tercih ediyor. Alexa’nın boyanmış modelleri de galerisinde sergilendi. Ziyaretçilerin bir çoğu Alexa’nın sanat eserleriyle doğrudan göz kontağı kurmaktan rahatsızlık duyduğunu söylüyor

--16 16-- BİDERGİ BİDERGİ--2011 2011--SAYI SAYI55



YAZAN: MEHMET COŞKUNDENİZ

Sevgilinin yalanı nasıl anlaşılır? Öncelikle iyi bir gözlemci olmalısınız. Sevgilinizi en iyi siz tanırsınız. Bir konuşma sırasında vücudunda ya da davranışlarındaki değişiklikleri en iyi siz sezersiniz. Yalancıyı, vücut dili mutlaka ele verir. Ele vermiyorsa, profesyonel bir aktörle berabersiniz demektir. El saklama Kişi yalan söylediğinde ellerini arkasına, ceplerine ya da masanın altına saklama eğilimi gösterir. Yürürken de sevgilinizin sizden bir adım geride kalması konuştuğunuz konudan rahatsız olduğunu gösteren bir davranıştır. Burun kaşıma Burun kaşıma, beyaz yalanların klasik işaretidir. Ayrıca sevgiliniz sizden gerçekleri saklarken, büyük bir olasılıkla gözlerine, kulaklarına, dudaklarına dokunuyordur. Çünkü insanlar gerçeği söylemediği zamanlarda elleriyle yüzlerine dokunuyor. Yutkunma Sevgiliniz yalan söylüyorsa konuşurken, sık sık yutkunur veya dudaklarını yalar. Göz hareketleri Sevgilinize cevabını bildiğiniz soruları sorun. Örneğin, “Ne yemiştin?” ya da “Arabayı nereye park etmiştik?” gibi. Cevabı düşünürken, gözlerinin nereye gittiğini izleyin. Gözlerinin doğru söylerkenki hareketini beyninize kazıyın. Çünkü sevgilinizin gözleri her doğru cevapta aynı hareketi yapacaktır. Ama yalan söylüyorsa, mutlaka bu hareket farklılaşacaktır Aşağı bakma İnsanlar yalan söylerken kendini suçlu hissediyor, bu nedenle farkındaolmadan, karşısındakinin düşündüklerini kontrol etmek için gözlerini aşağıya indiriyor. Yani sevgiliniz bir şey anlatırken aynen böyle yapıyorsa, yalan söylüyor olabilir. Öksürme Eğer sevgilinize nerede olduğunu sorduğunuzda şiddetli bir öksürük nöbetine yakalanıyorsa, bu iyi bir işaret değildir. Yalandan öksürme, klasik yalanı kapama tekniğidir. Beden yalana karşı koymaya çalışır, öksürmek veya boğazını temizlemek hikaye uydurmak için zaman kazanma şansını artırır. Hızlı konuşma Sevgiliniz ne kadar hızlı konuşursa, yalan söylediğinden o kadar fazla kuşkulanabilirsiniz. Genel kanıya göre, insanlar hızlı konuştuklarında yalanlarının - 18 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

ortaya çıkmayacağını düşünüyorlar. Nefes alıp verme Yalan söyleyen birinin rahat nefes alamadığını sakın unutmayın. Baskı altında olduğu zaman, karnından nefes almayı bırakıp, göğsünden nefes alır. Gülme Pek çok insan yalan söylediğinde ilk başta rahatlar. Bunun etkisi sesine de yansır. Yüksek sesle konuşur ve daha neşeli olur. Ve abartılı bir gülme içine girer.

İlişkinin 5 düşmanı Sıradanlık ve boş vermişlik Zaman her acının ilacı ama aynı zamanda da her aşkın birinci dereceden katil zanlısı... Yeni bir ilişkiye başladığınız anda şunu bilin ki saatli bomba da geri sayıma başladı. Cicim aylarının bitmesinden sonra gelen boş vermişlik, o tuhaf “Nasıl olsa benimle” duygusu, ilişkiye ve birbirine alışmanın getirdiği umursamazlık ve özensizlik her ilişkiyi sıradanlığa sürüklüyor ve bu sıradanlık, taraflardan biri “Beraberliğimizin bir anlamı kalmadı” diyene kadar sürüyor. İlişkiyi bir bebek gibi düşünün. Bebeğinize birkaç yıl bakıp sonra “Nasıl olsa kendi kendine büyüyor” deyip bir kenara mı atacaksınız? Aşkınıza sahip çıkın ve her aşamasında ona emek vermeye hazır olun. Birbirinizle ilgilenin, birbirinizi özleyin, konuşun, fikirlerinizi paylaşın ve sorunları, büyüyüp çözümsüz hale gelmeden oturup tartışın. Kısacası, ikiniz de gayret gösterin, yorulun, terleyin. Rutin bir cinsellik Seksin seyrekleşmesi uzun ilişkiler için oldukça normal ama bu seyrekliğin rutine dönüşmesi değil. Hele cinsel ilişkiden zevk almamanın, yalnızlık ve katlanma duygusunun cinsel tatmin ve birlikte bir bütün olma hissinin yerini alması arzu ateşini söndüren ve mutlu aşkı mutsuz sona sürükleyen en önemli etkenlerden biri. Birbirinize yakınlık gösterin ama iş icabı sadece yatakta değil yatak dışında da... Hissettiklerinizi, sıkıntılarınızı, özlemlerinizi paylaşın. Yatakta tek başınıza fantezi kurmak yerine birlikte fanteziler geliştirin. Ama sakın seksi “Kim daha iyi sevişiyor?” gibi bir güç mücadelesi ve baskı aracı haline getirmeyin. Sorumsuzluk Anne babalarımız ve toplum aracılığıyla bilinçsizce aldığımız doğru kadın ve doğru

erkek rolleri, bir anlamda beynimize işler ve duygusal ilişkilerimizde ortaya çıkar. Siz içgüdüsel bir biçimde üzerinize düşen her işi yaparsınız ama onlar aslında ikinizin de üzerine düşen işlerdir. Bu yüzden sorumlulukları mutlaka paylaşmalısınız. Eski sevgilinin gölgesi Bazen geçmişteki bir ilişkinin gölgesi bugünün mutlu aşkının üzerine düşebilir. “Yeni sevgilim doğru insan mı? Yoksa benim için hala mücadele eden eskisine mi dönmeliyim?” gibi kuşkular güzel giden bir ilişkiyi bir süre sonra zehirlemeye başlar. Büyük bir ihtimalle yeni büyük aşkın diğer kahramanı bu kararsızlıktan, bu gidip gelmeden sıkılır, hevesi kaçar ve ilişkiyi bitirir. Eğer eski sevgilisiyle ilgili tereddütleri olan sizseniz tavsiyem; onu unutun! Çünkü aynı suda iki kere yıkanılmaz. Kendinize ve yeni aşkınıza gerçek bir şans tanıyın. Eskisiyle kıyaslamak gibi bir hataya düşmeyin, onun yerine yeni sevgilinizin olumlu özelliklerini 2011 - SAYI 5 keşfedin, bu dahaBİDERGİ heyecan- verici. Değiştirmeye çalışmak Farklı ilgi alanları, geleceğe dair bambaşka beklentiler, hayaller ve birbirine ters bakış açılan çoğunlukla ayrılığa sebep oluyor. Yani “Zıtlar birbirini çeker” sözü pek de gerçekçi değil. Tabii ki, karakterleriniz aynı olmak zorunda değil. Mesela siz daha neşeli ve dışa dönüksünüzdür, o ise daha sakin ve çekingen, bu durum bir problem yaratmaz. Fakat hayata ve dünyaya bakışınız, beklentileriniz, zevkleriniz ve planlarınız uyuşmuyorsa işiniz bayağı zor. Beraberliğinizi sürdürmeyi gerçekten istiyorsanız ve bu şekilde de aşkta mutlu sona ulaşabileceğinize inanıyorsanız, o zaman önce sevgilinizi değiştirme fikrini unutun. Onu şu anki haliyle, hiçbir şekilde başka bir insan yapmaya çalışmadan ve size ters gelen davranışlarından şikayet etmeden kabul etmelisiniz, tabii o da sizi... Eğer ikiniz de bunu başarırsanız ilişkinizi uyum içinde sürdürebilirsiniz.



Fatih Ayhan

ayhan _fatih1905@hotmail.com

Acele Karar Verme Köyün birinde bir yaşlı adam varmış. Çok fakirmiş ama Kral bile onu kıskanırmış...Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki, Kral bu at için ihtiyara nerdeyse hazinesinin tamamını teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış.. “Bu at, bir at değil benim için; bir dost, insan dostunu satar mı” dermiş hep. Bir sabah kalkmışlar ki,at yok. Köylü ihtiyarın başına toplanmış: “Seni ihtiyar bunak, bu atı sana bırakmayacakları, çalacakları belliydi.Krala satsaydın, ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var, ne de atın” demişler...İhtiyar: “Karar vermek için acele etmeyin” demiş.”Sadece at kayıp” deyin, “Çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar. Atımın kaybolması, . bir talihsizlik mi, yoksa bir şans mı? Bunu henüz bilmiyoruz. Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.” Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at, bir gece ansızın dönmüş...Meğer çalınmamış, dağlara gitmiş kendi kendine.Dönerken de, vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.Bunu gören köylüler toplanıp ithiyardan özür dilemişler.”Babalık” demişler, “Sen haklı çıktın. Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için, şimdi bir at sürün var..” “Karar vermek için gene acele ediyorsunuz” demiş ihtiyar. “Sadece atın geri döndüğünü söyleyin.Bilinen gerçek sadece bu. Ondan ötesinin ne getireceğini henüz bilmiyoruz. Bu daha başlangıç.Birinci cümlenin birinci . kelimesini okur okumaz kitap hakkında nasıl fikir yürütebilirsiniz?” Köylüler bu defa açıkça ihtiyarla dalga geçmemişler ama içlerinden “Bu herif sahiden gerzek” diye geçirmişler... Bir hafta geçmeden, vahşi atları terbiye etmeyeçalışan ihtiyarın tek oğlu attan düşmüş ve ayağını kırmış. Evin geçimini temin eden oğul şimdi uzun zaman yatakta kalacakmış. Köylüler gene gelmişler ihtiyara.”Bir kez

daha haklı çıktın” demişler. “Bu atlar yüzünden tek oğlun, bacağını uzun süre kullanamayacak. Oysa sana bakacak başkası da yok.Şimdi eskisinden daha fakir, daha zavallı olacaksın” demişler. İhtiyar “Siz erken karar verme hastalığına tutulmuşsunuz” diye cevap vermiş.”O kadar acele etmeyin. Oğlum bacağını kırdı.Gerçek bu. Ötesi sizin verdiğiniz karar. Ama acaba ne kadar doğru. Hayat böyle küçük parçalar halinde gelir ve ondan sonra neler olacağı size asla bildirilmez.” Birkaç hafta sonra, düşmanlar kat kat büyük bir ordu ile saldırmış. Kral son bir ümitle eli silah tutan bütün gençleri askere çağırmış. Köye gelen görevliler, ihtiyarın kırık bacaklı oğlu dışında bütün gençleri askere almışlar. Köyü matem sarmış. Çünkü savaşın kazanılmasına imkân yokmuş, giden gençlerin ya öleceğini ya da esir düşeceğini herkes biliyormuş. Köylüler, gene ihtiyara gelmişler... “Gene haklı olduğun kanıtlandı” demişler. “Oğlunun bacağı kırık ama hiç değilse yanında. Oysa bizimkiler, belki asla köye dönemeyecekler. Oğlunun bacağının kırılması, talihsizlik değil, şansmış meğer...” “Siz erken karar vermeye devam edin” demiş, ihtiyar. “Oysa ne olacağını kimseler bilemez. Bilinen bir tek gerçek var. Benim oğlum yanımda, sizinkiler askerde... Ama bunların hangisinin talih, hangisinin şnssızlık olduğunu sadece Allah biliyor.” Lao Tzu, öyküsünü şu nasihatla tamamlamış: “Acele karar vermeyin.Hayatın küçük bir dilimine bakıp tamamı hakkında karar vermekten kaçının. Karar; aklın durması halidir.Karar verdiniz mi, akıl düşünmeyi, dolayısı ile gelişmeyi durdurur.Buna rağmen akıl,insanı daima karara zorlar. Çünkü gelişme halinde olmak tehlikelidir ve insanı huzursuz yapar. Oysa gezi asla sona ermez. Bir yol biterken yenisi başlar. Bir kapı kapanırken, başkası açılır.Bir hedefe ulaşırsınız ve daha yüksek bir hedefin hemen oracıkta olduğunu görürsünüz.”


Turkish coffee Alp Enterprises Ltd. Tüm Halkımızın Yeni Yılını Kutlar.

Alp Enterprises Ltd. 32. Sanayi Cad. Organize Sanayi Bölgesi Lefkoşa Tel: 225 45 14 Fax: 225 41 85

açık kahve

yanık kahve

koyu kahve

orta kahve


Gay olmadığını anlamak YAZAN: OKO

OKO’nun penceresinden http://www.biseksuelhayat.com

kelimeler kullanmak zorunda olmayacağız. Antik Yunan’da eşcinsellik kelimesini anlatmak için bir kelime bulunmuyordu: Çünkü bu uygarlıkta eşcinsellik o kadar normaldi ki, böyle bir ilişkiyi diğer ilişkilerden farklı kılan bir etiket yoktu. Biz ne zaman özgür olacağız? “Ahmet’in sevgilisi Adem” dediğimiz ve bu tanımlamanın yeterli olduğu bir topluma ulaştığımızda özgür olacağız. Bu yüzden kendim için bile Biseksüel kelimesini kullanırken aslında tiksiniyorum. Nedir bu? Heteroseksüel dünyanın bizim yatakta ki konumumuzu anlatmak için bizlere verdiği bir sıfat. Peki, heteroseksüeller de kendi adlarının önüne bu kelimeyi koyma ihtiyacı hissediyorlar mı?

A

rada bir geçmişe bakmak gerçekten çok faydalı oluyor. Geçmişi hatırlamak, nereden nereye geldiğimizi öğrenmek olgunlaşma yolunda bizler için büyük bir fırsat. Bu ayki yazımda geçmişe dönmek istiyorum. Yer: İngiltere, çocukluğumun geçtiği büyüdüğüm yer. Yaşadığım şeyler ilginçti. Bir o kadar da güzel ve unutulmaz. Ancak bu ilişkinin bana verdiği birkaç güzel ders var, bunlardan en önemlisi ise: “Herkes heteroseksüel değildir”. David ile başladığım ilişkide bir noel günü bana yatakta “Biz gayler” diye başlayan bir cümle kullandı. Bu kelimeye verdiğim ilk tepki benim gay olmadığım yönünde idi… Temel olarak kimliklendirme konusu ile ilgili olarak bir problemim var. Eşcinsellerin tam özgür olduğu bir dünyada hiç kimsenin bir etiket taşıma zorunluluğu olmayacak. Bizler “gay, lezbiyen, biseksüel” gibi, kendimizi ötekileştiren, ve farklı kılan - 22 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

Hayır, çünkü onlar “normaller”. Ve bu yüzden Biseksüel Oko gibi veya oko biseksüelmiş gibi bir ifade onlar için “Tek yön Ayşe” veya “Hetero Ayşe” geçerli olmuyor… David bize gay sıfatını verdikten sonra düşünmeye başladım. Evet ben bir erkekle eşcinsel bir ilişki yaşıyorum ve bu da gay olduğumu gösterir dedim. Ta ki, Londra’da küçük bir gay bardaki partiye katılana kadar kendimi gay sanıyordum. Londra’da trenle geldik. Ve yaz tatili olduğu için hemen bir öğrenci yurduna yerleştik. (Avrupa’da öğrenci yurtları yazın boş oldukları için çok uygun fiyatlarla, turistlere hizmet verir.) Londra’yı çok iyi bilmeme rağmen partinin yapılacağı bu küçük barın yerini bilmiyordum. Neden bu küçük ve kimsenin bilmediği bara gitme kararı almıştık? Çünkü, diğer barlar yaşımız küçük olduğu için bizi kabul etmeyebilirlerdi. Bu yüzden bu küçük yer bize oldukça cazip gelmişti.

Parti başlamadan üç saat önce yola çıktık. Ve çok zorlanarak ta olsa bu barı bulduk. İçeri girdiğimizde daha önce görmediğim bir ortamla karşılaştım. Deri giymiş adamlar, travestiler, polis kılığında dans eden bir dansçı, kadın kıyafetleri giymiş gayler, kaslarını göstermek için üstlerini soymuş ve kaslarının parlaması için vücutlarına yağ sürmüş delikanlılar, kadınsı konuşmalar ve biraz ilerde o meşhur “dark room – karanlık oda” Karanlık oda da küçük bir tv, porno bir film oynuyor. Bunun dışında her yer kapkaranlık. Ve insanlar burada sevişiyor ama kimse kimseyi görmüyor. Yerlerde kullanmış prezervatifler var. Kokan, havalandırması olmayan bir yer burası. İçerideki herkes birbirine bakıyor. Tuvalet kabinleri her zaman dolu çünkü sevişen biriler var. Travestiler şov için dans ediyor ve etrafta hep seks muhabbeti dönüyor… İçeride eğlendik, David ile öpüştük, dans ettik… Kısa süreli olarak özgürlüğü tattık. Eve döndüğümüzde kendimi sorgulamaya başladım. “Ben gay miyim?” Kendi duygularım ile yüzleşmeye başladım: Ben kadınları da en az erkekler kadar çekici buluyordum. Ve birini sevmem için kadın veya erkek olması hiçbir fark yaratmıyordu. Bir gay kadınlara benim duyduğum duyguları duyabilir miydi? Ve ya duyar mıydı? Gay erkeklerle konuşmaya başladım, söyledikleri şey aynıydı: “Sen kısa süre içerisinde ilgini yitireceksin, çünkü eşcinsellik basamaklarında bir adım atacaksın ve kadınlar hayatından yavaşça çıkacak…” Bu hiçbir zaman olmadı ve ben o bahsedilen adımı hiçbir zaman atmadım. David ile ilişkimiz bittikten hemen sonra, ben bir kadın aşık oldum. Tıpkı David’e olduğum gibi. Ve birgün o kadınla yemek yerken hissettiğim duyguların bir “kafa karışıklığı” olmadığını ve gay olmadığımı da anladım, “evet bir yol daha olmalıydı” dedim kendime. Bir yol ki herkesin herkesi cinsiyetine bakmadan sevebildiği bir yol. Ve karşıma biseksüellik kavramı çıktı.


Anastasia ile Cratos Premium Port Kral dairesi ... Anastacia’nın bu kadar sıcak olduğunu düşünmemiştim. Kardeşi ve ekibiyle birlikte otelde kalan sanatçı her an güler yüzlü ve esprili bir mizaca sahipti. Pnar Hacımehmet sayesinde Anastasia’yı tanıdığım için çok memnunum. Çünkü bir çoğumuz sanatçıların sadece medyaya göstermek istediği yüzü ile tanışıyoruz. Ama ben onun en samimi ve en sıcak anlarını yaşadığım için kendimi şanslı hissediyorum. Otele daha önce gelecek olan Jeniffer Lopez’in söylentilerdeki gibi siyasi sebeplerden değil özel sebeplerden dolayı gelemediğini de söyleyen Anastacia Kıbrıs’ı çok beğendiğini işinin sadece şarkı söylemek olduğunu ve müziğin barış demek olduğunuda sözlerine ekledi. Asistanının tavsiyesi ile tavuk şiş yiyen sanatçı türk mutfağını da beğendi. Pınar hanım Anastacia’nın tırnaklarından akrilik tırnağı çıkartıp, jel tırnağı uygularken tüm dikkatler acaba nasıl olacak diye Pınar hanımın üzerindeydi. Arada balkona çıkmayıda unutmadık hani... çok eğlendik. Ama makyajsız resim vermek istemediğinden resimlerde uygulama sırasında net bir resim alamadık. Bu sebepten dolayı Anastacia konser öncesi odasına çıkmamız için talimat verdi. Hepimiz gece konser için hazırlandık ve tekrar otele döndük . Özel olduğumuzu hissettik, çünkü en özel resimler ve anlar Bidergi ekibi yanlarındayken yaşandı... Cratos Premium Hotel’in Anastacia için özel hazırlanmış kral dairesinden çektiğim fotoğrafları sizinle paylaşmak istiyorum ki sizinde anılarınızda yer edebilelim ...

2011 - SAYI 5 - BİDERGİ - 23 -


PINAR HACIMEHMET ROPÖRTAJ AYŞEGÜL KANLITUNA

Bu ayki konuğumuz herkesin yakından tanıdığı ve eminim tanır tanımaz içinin Pnar hanım; 11 yaşımda babasına ait ısındığı biri... olan Saint Tropez Restaurant’ında iş hayatına Alımlı, tatlı dilli, sevecen, çok güzel bir atılmış. İşini severek yapmış olacak ki yıllar anne; başarılı, tuttuğunu koparan bir iş sonra üniversitede de kendine bölüm olarak kadını, becerikli, titiz bir ev hanımı. turizm otelciliği seçmiş… Hepimiz onu Kıbrıs’ın yüzü olarak Üniversite yıllarında bile gündüzleri televizyonlarda günlerce izledik. Her gece okulda geceleri restaurantta çalışarak hem Var mısın , Yok musun? da sıra ona ne zaman çevresinde sevilen bir olmayı başarmış hemde gelcek diye bekledik. başarılı iş kadını olma yolunda emin adımlar Adı gibi gözleri de, yüreğide, sözleride atmış. Pınar, yakışıklı Raif ’in annesi Pınar, Saint Okul sırasında stajını Athenium Green Tropez Pınar, Magic Style Hair Saloon Pınar, Park’ta yaparken bir şarap sever olarak ta Bee Goddess Pınar, o Pınar Hacımehmet. Şarap Gurmeliği eğitimi alımış. - 24 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5


sergiye katıldım. Kendime ait bir sergim oldu. 57 adet tabloyla açtığım sergim çok ilgi gördü. Ben bile bu kadar ilgi beklemiyordum. Sergide en çok giden nü resimlerim ve hayvan portrelerim oldu. Hatta bir müşterim tatile gelmiş ve yatak odası için büyük bir resim almıştı. Buradan da ülkesine götürdü. Resim benim yaşlılık hobim, ileride yaşlanınca resim yapacağım. Ama şimdi resimi tırnaklara yapıyorum. Bir güzellik Salonu açmaya ne zaman karar verdiniz?

Herkes sizi Var mısın Yok musun yarışmasından dolayı hatırlıyor, oradaki duruşunuz herkesin zihninde, nasıl katıldınız o yarışmaya…

Aslında başvuruyu kendim yaptım pekte kabul edilmeyeceğimi beklemiyordum… Telefon açıp beni çağırdıklarında şok oldum. 500 bin kişinin içinden mülakata çağırılmıştım. Mülakata çağırılmam tamamen benim kendi şansımdı ama, eski eşim ; eski cumhur başkanımızın torunu olduğu için o zamanki soyadımdan dolayı mülakatı daha kolay geçtim. Yarışmada 22 bölüm yarıştım, 52 bin tl ile ayrıldım. Kazandığım para değil dostluklar çok önemliydi benim için. Geçen ay Kıbrıs’a Yetenek Sizsiniz Türkiye yarışmasının ön elemeleri için geldiklerinde de beni özellikle çağırdılar. Dostluklar baki kaldı. Aslında bu yarışma senin hayatınında dönüm noktasıydı… Şu andaki işine olan ilgin o günlerde başladı… Nasıl oldu bize biraz bahseder misin…

protez tırnak eğitimlerimi aldım. Kıbrıs’a geldikten sonra 3 kurda burada bitirdim. Jel tırnakta rus bir arkadaşımdan en bomba teknikleri öğrendim. Daha sonra Rum tarafında, dünyanın en profesyönel jel markası olan IBB’den eğitimlerimi aldım. Halende eğitimimi sürdürüyorum.

Aslında çok ani oldu; uzun zaman görmediğim eski kuaförüm saçlarımı yaparken sohbet sırasında ortak bir yer açtığını ama çok kısa sürdüğünü, yaşadığı şansızlığı anlattı. Bende gündüzleri ne yapabilirim diye bir arayış içerisindeydim zaten, oğlum 16 aylıktı, yağlıboya resmide tiner kokusundan dolayı yapmıyordum, artık, sıkılıyordum... Çok ani bir kararla 1 ay içerisinde açtık, 1 yıl önce ortağımla bazı anlaşmazlıklardan dolayı ortaklığımızı bitirdik , Profesyonel makyaj eğitimi alarak başladığım güzellik uzmanlığı yolumda halen mesleğim ile ilgili eğitim almaya devam ediyorum. Bu işte öğrenmenin, kendini ve mesleğini geliştirmenin sonu yok.

İş yerinizi açmadan önce sizin yağlı resimle ile ilgilendiğinizi biliyorum, bu ilginiz nasıl başladı?

Kıbrıs küçük bir ada, bir çok güzellik salonu var. Adada rakiplerinizde çok . Bir işletmeci olarak diğerlerinden farkınız nelerdir?

GAU’de hocalık yapan Feridun Işıman’ dan 6 sene eğitim aldım. 2006’da 3 karma

Benim kalitemde adamızda hizmet veren güzellik salonları parmakla gösterilecek kadar az. Açıldığımızdan beri aynı takım arkadaşlarımızla çalışıyoruz ve gün geçtikçe daha da büyüyoruz. İngiliz bir kuaförüm var. İngiltere’den Rachael City & Gild mezunu. Geniş bir yabancı müşteri kitlesi var... Cilt bakımlarımızda da Yeşim Vatanseven benim şansım. Takım

Okuldan mezun olduktan sonra çalışmaya başladım. Evlendikten sonra da geceleri restauranttaydım. Gündüzleri çok sıkılıyordum. Bu arada aile dostlarımızdan Sevim abla (Sevim Erdal) bana resim yapmamı önerdi. Ve resime olan aşkım profesyonel anlamda ortaya çıkmış oldu.

Haftada iki üç günüm boş geçtiğinden dolayı show tv makyözlerinin de yönlendirmesiyle profesyönel makyaj eğitimi aldım. Ortaokul ve lisedeyken okuldaki sergilerde her zaman bana ait bir pano olurdu resime olan ilgim o zamanlara kadar dayanıyor. Bir pano tamamen bana aitken diğer pano okulun içindeki diğer öğrencilere ait oluyordu.Renkler, resim yapmak hep benim içimdeydi zaten. Eğitimlerini nerelerde tamamladın?

Salonumu açtıktan sonrada Kalıcı makyaj, Jel tırnak eğitimi almak için İstanbula gittim…Kalıcı makyaj eğitimim daha kısa sürdü. Elim çizime yatkın olduğundan ve renk bilgim olduğundan sorun yaşamadım. MC akademi de kalıcı makyaj ve 2011 - SAYI 5 - BİDERGİ - 25 -


arkadaşlarımız; Aydın, Yusuf, Serkan, Özlem, Seçil ve yardımcılarımız sayesinde Magicstyle her geçen gün daha başarılı... İşinizin, sağlık yönünden de dikkatli olunması gereken bir iş dalı. Sizin bu konu ile ilgili ne gibi önlemleriniz var? Yaptığım işin sağlık açısından ciddiyetinin farkında olduğumdan ürünlerimi özenle ve kaliteli ürünler arasında seçerim. Müşterilerimin tırnak sağlığının, kullanacağım ucuz ürünlerden dolayı zarar görmesini istemediğimden en kaliteli ürünleri kullanıyorum. Piyasada diğer akrilik ve protez tırnak yapan çoğu yer 50 tl ye bir kutu ürün alıp 100 tırnak yaparken ben 160£ değerinde bir ürünle Jel Tırnağı sadece 20 - 30 kişiye uyguluyorum. Böylece diğer Protez yada akrilik uygulamalarında olduğu gibi müşterilerim tırnakları akrilik liquid içerisinde bulunan MMAin zararlı etkilerine maruz kalmıyor.Böylece yaptığım tırnakların mantar olma riski ile karşılaşmıyorum. Jel tırnağa ilgi büyük. Hatta müşterilerimin çoğu tırnakları akrilik tırnaktan mantar kapmış olarak bana geliyor ve memnun kaldıkları için, gelmeye devam ediyor. Büyük bir ekibiniz var. Ekibinizle aranız nasıl? İyi bir ekip olduğunuzda işler her zaman yolunda gidiyor. Kimse kimseyi ezmeden işimizi severek yapıyoruz, böylece müşterilerimiz her zaman mükemmel bir hizmetle ağırlanıyor. Arada tabiki bazı küçük sorunlar oluyor. Tatlı dille herşeyi çözüyoruz. Burada biz bir aileyiz, kimse kimsenin altı yada üstü değil. Zaten her biri ayrı ayrı alanının en iyisi diyebiliriz. Bu senenin renkleri nelerdir, müşterileniz en çok neyi tercih ediyor? Jel tırnakta herkes french ten yana ama bana göre bu senenin rengi kırmızı gümüş ve siyah. İngiliz müşterilerde kullanım açısından renkler önemli olmadığından her rengi ve her modeli özgürce yapabiliyorum. Tabi aralarında renk takıntısı olanlarda var. Bir ingiliz müşterim o ay giyeceği rengi daha önceden belirliyor. Mesela bu ay kahverenginin tonları ve altın kullanacak tırnaklarını da ona göre kahvenin bir tonundan altın rengine doğru açılarak tasarladım. Mesleğinizde en heyecanlandığınız olay neydi?

Mesleğimde en heyecanlandığım an Şarkıcı Anastasia’nın konser için Cratos’a geldiğinde beni yanına çağırmasıydı. Bir müşterim Cratos Premium hotel’de çalışıyor. Anastasia geldiğinde yaptığım tırnağı görüyor ve bende istiyorum diyor. Sonuçta herşey bir şans. Ama özel olarak çağırılmak paha biçilemez. Çok güzel bir kadın. Akşama kadar hem - 26 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5


tırnaklarını yaptık hemde sohbet ettik. Sende oradaydın ….. Akşamda konser için hazırlanırken diğer basınla karışmamamız için bizi odasına çağırması çok nazik bir bayan olduğunu gösterdi zaten bize. Reklamlarınızda da renkleri kullanarak dikkat çektiniz, farklı bir çizgi, kiminle çalışıyorsunuz? Ünlü konsept tasarımcısı Göktuğ Güngör, iletişim modelini ve araçlarını tasarladığı Magic Style salonun tabelasından duvarına kadar kurumsal duruşunu yeniledi,

gidiyorum kendimi sonra üzülen ben oluyorum yine, Dolayısıyla aşık olamamak benim için en iyisi … şimdi işime kaptırmış gidiyorum ;) Her gün önünden geçtiğim Magic Style Hair Salon’da artık su gibi berrak bir dostum var. Birçok insanla karşılaşıyoruz. Önemli olan içlerinden özel olanları hayatınıza katabilmek. Çıkarsız dostluklar kurabilmek. Ben bunu bir kere daha başardım, umarım sizinde bir gün yolunuz girnede Magic Style Beauty Salon’a düşer ve bu özel insanla tanışma şansınız olur. Ama herkes benim kadar şanslı olur mu orasını bilemem.

make-up! tune-up! feel-up! Sloganı ile 2011’de sayesinde fark yaratmaya devam edeceğiz. Evinin her köşesi ayrı bir huzurlu, herşey soft orginal parçalar var. Dekorasyon için bir danışmanınız var mı? Dekorasyonu seviyorum. Evde gördüğünüz herşeyi tektek topladım ben kombin ettim. Mesela Raif ’in odasını ben boyadım, İkea’dan aldığım konsept ürünlerle birleştirdim. Hayatınızdaki en güzel olay neydi?

2007 yılında hayatımın anlamı Raif ’in dünyaya gelmesi. Hayatınızdaki en çok istediğin şey nedir?

Hayatımda en çok istediğim şey sadece oğlumun ve benim olacağım bir evdi. Ve gerçekleşti. Son olarak, aşk desem?

Aşk yok benim için. Diyor ve gülüyor… Neden? Çok

duygusalım

galiba,

kaptırıp 2011 - SAYI 5 - BİDERGİ - 27 -


TABUR GARAJ 15 Yıllık tecrübemiz ile iddia ediyoruz; Memnun edemeyeceğimiz müşteri yoktur.

Orginal Mercedes Aksesuarları Fırın Boya, Comport Polish

0 542 852 88 04 - 0 533 869 88 04 Dr. Fazıl Küçük Bulvarı no: 11 Taşkınköy (Ektam Yanı) LEFKOŞA Tel: 0 392 22 74 115



MODA DÜNYASI

2011 Yaz Sezonu Kadını

‘‘Gizli Seksilik Taşıyan Burjuva”

Alex Akimoğlu

Moda dünyası baş döndürücü ‘koşusuna’ tüm hızı ile devam ediyor. 2011 yaz sezonu defileler zincirinin son halkası olan Paris, New York, Londra ve Milano’dan sonra gelecek yaz sezonunun trendlerine de son noktayı koymuş oldu; ‘Modanın çok moda olduğu’ 1980–90’lı yıllarına dönüş. Biraz rock, biraz punk, biraz romantizm ve o yılların kralı Yves Saint Laurent’in kodlarından alıntılar. Ben 2011 yaz sezonu kadınını ‘‘gizli seksilik taşıyan burjuva’ olarak ilan ediyorum!

Mini şort revaçta Koleksiyonlar, podyumdan vitrine geçene dek sokağın nabzına göre birtakım darbelere uğrasa da 2011 yaz sezonunda eteklerin dizde veya jupon şeklinde olacağı kesinleşmiş gözüküyor. Mini şortun mini eteğin yerini alacağı, ayakkabılarda hüküm süren platformların yerini küçük topuklu pabuçlara bırakacağını görür gibiyim! Beyaz, fildişi, pembe ve turuncu ise sezonun ‘in’ renk paleti olacak. Aradan yüzyıllar geçse de ‘sanatın ve modanın merkezi’ olma unvanını kimselere kaptırmamak için mücadelesine devam edecek olan Paris, 2011 defileler haftasında yüze yakın Fransız ve yabancı markaya şehrin değişik yerlerindeki ihtişamlı mekânlarında ev sahipliği yaptı. Bu yöntemle basın mensupları ve davetliler, Opera Garnier’den Carnot Lisesi’ne eşsiz mimari yapıtları da keşfetme olanağını elde etmiş oldu.

Manken açılımı

Sivri dili ile tanınan Lagerfeld’in “15 yaşındaki - 30 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

Karl Rus

mankenlerden bıktım, hem lüks sektörünün müşteri profiline de uyum sağlamıyor” açıklaması ile sarsılan moda dünyası, Paris moda haftasında ‘manken açılımı’nı gerçekleştirdi. Amerikalı top model Karlie Kloss, Dior, Sonia Rykiel ve Jean Paul Gaultier başta olmak üzere birçok tasarımcı tarafından kapışılırken, Gaultier açılımın bombasını Beth Ditto’yu podyuma çıkararak patlattı. 100 kiloluk şarkıcı Ditto, Fransızların şakacı çocuğunun elinden çıkmış muhteşem gece elbisesi ile şişmanların da şık ve çekici olabileceğini kanıtlamış oldu. Paris moda haftasındaki manken açılımını destekleyen bir diğer tasarımcı ise Nicolas Ghernscquiere oldu. Ghenscquiere, Balenciaga markası için tasarladığı defile öncesi sokak sokak dolaşarak değişik morfolojilerdeki kadınları keşfederek podyuma çıkardı. Ekonomik krizden sarsılan lüks dünyası bu yeni ‘açılım’la moda kavramını yapaylıktan gerçekliğe taşıyarak tüm kadınlara ulaşmak istiyor. Paris’ten çıkan mesajı Mevlana’ca bir üslupla dile getirelim: “İster zayıf ol ister şişman, ne olursan ol gel.”


Magic Beauty

KİŞİSEL BAKIM VE GÜZELLİK Pınar HACIMEHMET

Bu sayıdan itibaren artık bende Bidergi Kıbrıs’ta sizlerle sağlıklı güzellik konusunda bilgilendireceğim ve tavsiyelerde bulunacağım. Bu ayki konumuz Jel Tırnak. Mesleğimle ilgili en heyecanlı anları kendisiyle beraber yaşadığım dünya starı Anastasia’ya ve Jel tırnak .... Anastacia’nın tırnakları acryliti, hepsini yeniledik, simli jellerle... Jelle çalıştıktan sonra acrylic systemle tırnak yapmak benim tarzım deil. Jel Tınak Nedir? Bazı insanlar çok yanlış biliyorlar protez tırnak dediğimizde takma tırnak sanıyorlar, aslında ojenın daha kıvamlısı ve ultra viole işigında sertleşip donuyor. Jel tırnak sadece tırnağınızı uzatma amaçlı değil. Jel tırnak 3-4 hafta boyunca oje derdinizi ortadan kaldırıyor, elleriniz sürekli bakımlı ve temiz görünüyor, asetonla bile çozünürlüğü yok, iyi bir markayla çalışıldığı sürece bir sorunla karşılaşmanız mümkün değil. Tırnağın nemini almamız için yaptığımız törpü işlemi bir çok kişi tarafından çok antipatik karşılanıyor, aslında çok hafif bir yüzeyi tırnağı inceltmeden temizliyoruz daha sonra tırnağın nem dengesini en aza indirmek için bonder adında kurutucusunu kullanıp işlemimize başlıyoruz. Tırnak uzatma işleminde ise kağıt kalıplarla gel kullanıyoruz ki en sağlıklısı bu kesinlikle!!! Acrylic sistemle tırnaklarnızı takma tırnak yapıştırarak uzatıyorlarsa eğer çok iyi bir yapıştırıcı kullanılması gerekiyor aksi taktirde 1 ay kullanılacak olan tırnağın yapıştırıcısı suda çözünürlüğü olduğundan arasına sızan su kurumaz, nemli kalır ve tırnağınızın mantar olmasına sebep olabilir.İlk resimde acrylic tırnak yaptıran ve daha sonra bana gelen bir müşterim ikinci resim ise jel uygulama sonrası... Çok dikkat edilmesi gereken bir nokta daha var ki o da acrylic tozunu açmak için kullanılan kötü kokulu sıvısı ( acrylic liquid). Amerikada yasaklanan ve yüzlerce kişinin sağlığından olduğu acrylic liquidin içerisinde bulunan MMA ciddi sağlık sorunları yaşamaınza sebep olabiliyor.İçerisinde MMA olmayan benimde uygulamada kullandığım bir liquid var, kokusu ağır değil ve zararsız. Tabii MMA içerikli liquidlerden daha pahalı,ben dünyanın en profesyonel markası olan İBD ile çalışıyorum. Yaptığımız işin gerçekten profesyonel olduğu bu işi bilen kişiler tarafindan da tartışılamaz.

IBD jel sistemle tırnak çalışmalarımızda sadece french takılmıyor, harıkalar yaratıyoruz;) simlerle yarattığımız desenleri jelin altına hapsedip 1 ay boyunca işıltısından gözlerinizi alamıycağınız nail art keyfini yaşamak için magicstyle hair / beauty salon a uğramanız yeterli;)))

en-Nur Kolleksiyonu Kıbrıs’ta sizleri bekliyor... ’Karanlıktan aydınlığa açılan kapı’’ Ece Şirin’in abartıdan uzak en yeni tasarımı en -Nur daha aydınlık kalpler diye fısıldıyor. 2.5 yıl önce Bee Goddess markası ile mitolojik tılsım sembolleri mücevher olarak yorumlayan Ece Şirin Paris’te... 21. yüzyıla imza atacak 1. marka seçilmesinin ve ulusarası basında ‘aydınlık lüks’ olarak tanınmasının ardından şimdi en yeni tasarımı en- Nur ile göz kamaştırıyor. Evrende ve içimizde varolan aydınlığı ortaya çıkartan en -Nur koleksiyonu ile Ece Şirin bizi kalbimizin içindeki ışığı yakmaya davet ediyor. İlhamını Kuran’daki en- Nur suresinden alan

en-Nur koleksiyonu kolye, bileklik, yüzük olarak 9 farklı tasarımdan oluşuyor. Gümüş, altın ve ışığın en fazla yayan, en saf ve en güçlü taş olan pırlanta ile kalplerimizin ve arzularımızın saflığından gelen gücü en-Nur yazısı ile vurguluyor. Bolluk bilincinin oluştuğu en -Nur’u taşıyan kişinin kalbine nur dolar yokluktan varlığa, karanlıktan aydınlığa kavuşur. Nur; sonsuz aydınlık, ışık. İlahi bir güç tarafından gönderilen kişinin kalbini aydınlatan parlaklık. Sezgiler sayesinde gözle görünmeyenin de algılanmasını sağlar. Bizi sevgiye ve bolluk bilincine bağlar. Yüksek potansiyelimizi hayata geçirebilecek güç ancak sevgi ve bolluk bilincinden gelen bir kaynakla harekete geçer 2011 - SAYI 5 - BİDERGİ - 31 -


Parlak Krallık

Kıbrıs; uçsuz bucaksın güzelliklerin adası...

Bu ayki konumuz; Lapithos şimdiki adıyla Lapta...Dillere destan Efsanlerin şehri Lapta... Zaten normalde de Kıbrıs’ın her güzelliği dillere destan değil midir? Bölgede bulunan Lambusa Krallığı’nın Mö.1200’lü yıllarda Akalar’a dayanan bir geçmişi var. Bu gezimizde bize yol gösterecek olan Lapta Muhtarı Nidai Keleş adım adım tarih kokan adamızda bize klavuzluk yapacak... İlk durağımız, hayal meyal hatırlanan anılardaki İngiliz döneminden kalma kazı çalışmalarında bulunan kuyu mezarları. Bir inşaat alanının yanında etrafı tellerle bile çevrilmemiş tarihi kalıntılar, bugün unutulmaya yüz tutmuş, içleri çöp dolu, üstlerindeki otlardan görülmez durumda. Belki de ileride içlerine beton atılarak araba parkı olarak kullanılacak olan bu alanda Kıbrıs’ın tarihi sürecinin parçası olarak en bilindik eserlerden Snt Hillarion Kalesi yada Girne Kalesi’nden daha eski bir tarihi süreci göstermekte. Aynı kuyu mezarları güney tarafında 10 milyondan fazla turiste hizmet verirken, Kuzey Kıbrıs’ta yer alan mezarların ziyaretçi sayısı yıllık olarak belkide 10 kişiyi geçmez geçse bile muhtemel bir durum oradan geçen biri - 32 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

tesadüfen bunlar ne acaba diye bakma için girmiş olabilir... Tahminlere göre Kalkolitik dönem yerleşimine ve Demir Çağı’na ait oda mezarları, bize adamız bilinen tarihi geçmişi dışında ipuçlarını vermektedir. Bazı araştırmalara göre ise Lapta’da bulunan ve Lambusa Krallığı’nın bir kaç km ötesinde bulunan bu mezarlar M.Ö 1200 yıllarında Akalar tarafından yapılmıştır. Bu arada Akalar; Mitolojide ve tarihte yer alan Miken’ler olarakta bilinir... Anadolu’dan MÖ. II. binde Yunanistan’a gelen AKALAR tarafından kurulmuş olan Mikenler şehir devletleri halinde yaşadılar. En önemli şehirleri MİKEN’dir. (Bu yüzden Miken Medeniyeti diye anılır.) Akaların siyasi tarihinin en önemli olayı TRUVA SAVAŞLARI’dır. (Boğazların egemenliği için Mikenlilerle Truvalılar arasında yapılmıştır. Truva Savaşları tarihte ilk defa “Boğazlar Sorunu”nu ortaya çıkarmıştır. Homeros’un İLYADA adlı eserinde bu savaşlar anlatılır.) Önemli Mimari eserleri Miken ve Tirins Şatoları’dır. Miken Uygarlığı DORLAR tarafından yıkılmıştır. Öyle ne bileyim ben Akaları

dediğinizi duyar gibiyim ama İlyada destanı gibi çok ünlü bir destanın anayurdu ve felsefe , matematik, astronomi bilimlerinin temellerini atan Diyojen, Tales, Anaksimenes, ve Anaksimandros , Matematikte Pisagor, Coğrafya’da Ksenefon, Tıpta Hipokrat, Felsefe’de Heraklit ve Diojen, Şiirde Homeros ve Tarihte Heredot İonyalıların en tanınmış bilginlere sahip olan çok önemli bir medeniyettir AKALAR medeniyeti... MÖ. öncelere dayanan yolculuğumuzu kısa kısa atlamak durumundayım daha geniş bilgi için internet üzerinden de araştırma yapabilirsiniz. Sıra geldi yazımızın başında bahsetiğimiz tarihi araştırmalarda da Lambusa Krallığı’na ait olduğu kesinleşmiş olan Lapta Balık Havuzlarına ..Burası Nidai beyin anlattığına göre Cleopatra’ın güzelliği için gelip girdiği havuzlarmış. Lambousa’daki kalıntılardan günümüze balık havuzları, kaya mezarları ve çok azı korunmuş surlar ulaşmıştır. Kelime olarak “Parlak” anlamına gelen Lambousa, 10000 kişilik nüfusu ile bir ticaret kenti olmuş, Roma ve Bizans dönemlerinde ışıltılı bir yaşam sürülmüştür. Bu dönemde gimnazium ve tiyatro gibi mimari binalar yapılmıştır.


M.S. 7 Yüzyıla kadar süren bu refah dönem Arap akınlarına kadar sürmüş ve huzurun bozulması ile Lambousa halkı yavaş yavaş yerleşim alanlarını dağın yamacına doğru taşıyarak Lapta’yı kurmuşlardır. Arapların yenildiği 965 yılında kent tamamen boşaltılmış, yeni yerleşim alanı olan Lapta, Lüzinyan döneminde oldukça gelişmiştir.herkesin en azından gezip görmek isteyeceği bir tarihi bölge burası... acaba kimler vardı, nasıl giyiniyorlardı, nası geçiniyorlardı çok merak ediyorum araştırmalarıma devam ediyorum. Burası arabayla girebileceğiniz bir alan değil, yürüyerek Lapta balık havuzlarına geldiğinizde hemen arkanızdaki tepede kalıyor. Biz resimlerimizi çekerken sohbetim sırasında ingiliz olan iki arkeoloğun tatil için gelidklerini ve taşları, mezarları incelediklerini öğreniyorum. Bu ayki gezi yerimizde; Tarihi derinliklere uzanan bir geçmiş olan Lapta bölgesindeki Kıbrıs’ın en eski

yerleşim merkezlerinden biriydi. Özetle “ Lapithos veya Laphetos” diye bilinen bu kent Kıbrıs’ın bölündüğü 9 (dokuz) Krallıktan birinin merkeziydi. Lapta ilçesinden biri olan “Lapithos Lambousa” ismini alarak piskoposluk (antikayapım) mesleği oldu. Daha sonraları Arap akınlarına uğrayarak 653-654 yıllarında tahrip olup Arapların kesin olarak Kıbrıs’tan uzaklaştırıldığı 10. yüzyılda tekrar canlanarak Latin döneminde büyük bir kent haline dönüştü. Türk döneminde de kent olarak varlığını sürdürüp bilinmeyen nedenlerden dolayı 18. yüzylda bir kez daha terk edildi. Roma döneminde deniz kıyısında oyulmuş balık havuzlarında temiz suyun girip, kirli suyun çıktığı kanallar bulunmaktadır. Kente ait kalıntılar 1900’lü yıllarda yapılan kazılar sonucu ortaya çıkartılmıştır. Tabak, kaşık gibi değerli eşyalar günümüzde ne yazık ki New York ve Londra’daki müzelerde sergilenmektedir. Birçok eserde İmparatorluk damgası bulunmakta ve 627-630 yıllarında yapıldıkları ortaya

çıkmaktadır. Kazılarda ayrıca Demir Çağı’na ait oda mezarlarının ipuçlarına rastlanmıştır. Gerçek olarak Kıbrıslı arkeologlar tarfından tam bir arkeoloji araştırması yapılmış olmamakla birlikte resmi kayıtlar 1908 yılında İngiliz araştırmacıların elinde bulunmaktadır. Ne acıdır ki ülkemizdeki üniversitelerde arkeoloji bölümü varken bile biz hala diğer medeniyetlerin tarihine hayranlık duyuyoruz, gözümüzün önündekilerden haberimiz bile yok. Halbuki Arkeoloji ve Sanat Tarihi bölümü mezunları ancak öğretmenlik için sıra bekliyor ve yabancı ülkelerden gelen arkeologlar adamızın tarihini inceliyor hatta yok ediyor tıpkı daha önceki dönemlerde yurtdışına kaçırılan tarihi eserlerimiz gibi daha sonraki yıllarda adamıza ait hazinelerin heykellerin yurtdışındaki müzelerde sergileneceğinden eminim ancak bunu engellemek için önlemler alınabileceğininde farkındayım...

2011 - SAYI 5 - BİDERGİ - 33 -


KiTAP KURDU KiTAP KURDU KiTAP KURDU HAZIRLAYAN: Esra DAĞLAR

TAKMA KAFANA ERDİL YAŞAROĞLU DOĞAN KİTAP

Birçoğumuzun hayran olduğu “komikaze.net” sitesi ve “Penguen” dergisinin kurucusu Erdil Yaşaroğlu boş durmuyor. İşte Komikaze serisinin yepyeni kitabı. Hayata mola verip var gücüyle gülmek isteyenlere kahkahalar sunan Erdil Yaşaroğlu’nun bu son karikatür kitabını elinizden bırakmak istemeyeceksiniz...

AŞKIN HALLERİ DR.ALPER HASANOĞLU REMZİ KİTABEVİ

Aşkın aşık olunan tüm halleri en çarpıcı yanlarıyla gözler önüne seriliyor...

Sağımız aşk solumuz aşk. Aşkın tanımı, aşkın doğası, aşkın nedeni çokça kafa kurcalayan sorular. Dr.Alper Hasanoğlu bu kitapta çocukluktaki ilk deneyimlerden yola çıkarak “Aşkın Halleri”ne uzman gözüyle farklı bakış açıları getiriyor...

meleklerin soyundan olan Nefiller ile Melekbilimciler arasında yüzlerce yıldır süren kanlı bir savaşa katılmak zorunda kalacaklar. Bulgaristan’da bin yıl önce bir melek cesedinin bulunduğu gizemli Rodop Dağları’ndan Paris’teki Montparnasse mezarlığına kadar pek çok cephede sürmektedir bu savaş… Kutsal bir gerilim kitabı ve meleklerin mistik dünyası ve amansız savaşı sizleri bekliyor... Kısa bir süre sonra seri haline dönüşecek, son yılların en sürükleyici romanlarından...

ASİ MELEKLER DANIELLE TRUSSONI DOĞAN KİTAP

Elfler, büyücüler, vampirler, fantastik yaratıklar derken perde bu kez de melekler için açılıyor... Kitapta Verlaine ve Evangeline, Tanrı’nın lanetine uğramış asi

Aşkın sınırları ölümden öteye uzanıyor... Birbiriyle içiçe geçmiş farklı hikayelerin gotik sentezi... Julia ve Valentina Poole, üniversitede okumak, iş bulmak ya da sıcak evlerinden dışarı çıkmak istemeyen, ‘ayna’ ikizleri olmaları dışında sıradan Amerikan gençleridir. Fakat her şey, var olduğundan bile haberdar olmadıkları teyzelerinin öldüğü ve onlara Londra’da Highgate Mezarlığı’na bakan bir apartman dairesi bıraktığı haberlerini veren bir mektup almalarıyla değişir. En sonunda kendi yaşamlarına başlayacaklarına inanırlar. Ama üst katlarında yaşayan aşırı takıntılı Martin yetmezmiş gibi, alt katında sevdiği kadına tutkuyla bağlı Robert ve kız kardeşiyle arasının bozulmasını bir türlü atlatamayan bir

şekilde ne bu dünyayı ne de evini terk etmemiş gibi görünen teyzelerinin karmaşık yaşamlarının tam ortasına düşerler.

İMKANSIZ AŞKLAR EVİ AUDREY NIFFENEGGER EPSİLON YAYINEVİ

Çıkarttığı her albümle farklı hayatlara ezgileriyle ruh veren Yavuz Bingöl’ün 8. albümü Deniz Plaza’larda yerini aldı. Hayranlarına süpriz yaparak eski bir şarkıyıda albümünde seslendiren Bingöl’ünorginal kayıt kalitesinde dinlemek için sizde Deniz Plaza’dan bandrollü ürün satın alın...

Yavuz Bingöl;

Kül


KiTAP KURDU KiTAP KURDU KiTAP KURDU KiTAP KURDU

Mutlaka Okuyun Mutlaka Deneyinn ! sesinizi nasıl dinleyeceğinizi, ve mucizelerin nasıl gerçekleştiğini gösterecek.

Kendiniz için eğlenceli birşeyler yapmaya ne dersiniz? Gerçekleşmesini istediğiniz küçük bir dileğiniz ya da büyük bir hayaliniz mi var? Peki size bunları gerçekleştirmek için hazırda bekleyen bir elemanınız olduğunu söylesem... Merak ettiğinizi hissediyorum. Tamam söylüyorum, o elemanın adı, “Evren”... Nasıl kullanılacağını anlatan bir de kitabımız var üstelik,onun da adı “Kozmik Sipariş Servisi” Mohr, yüz binlerce Avrupalı okura öğrettiği gibi, size de iç

Eğer bu kitabı elinizde tutuyorsanız, hayatınızı çoktan değiştirmişsiniz demektir. Hâlâ geminizin gelmesini mi bekliyorsunuz? Bulamayacağınızı düşündüğünüz bir ilişki mi arıyorsunuz? O mükemmel iş gelene kadar kazandığınız bütün para faturalara mı gidiyor? Hayal ettiğiniz yaşam için birsipariş vermeyi istemez misiniz? Bunu yapabilirsiniz! Mantralar söylemenize, meditasyon yapmanıza, dua etmenize ya da ekstra çaba sarf etmenize gerek yok; sadece rahatlayın, yeter. Üstelik ödemeniz gereken bir fatura da yok. İmkansız mı görünüyor? Bakın yazar ne diyor: ‘Eğer bu kitabı okuduktan sonra, kozmik sipariş servisinin tamamen saçmalık olduğuna karar verip sırf benim yanıldığımı kanıtlamak için evrenesipariş vermeye karar veriyorsanız, siz de benim ilk başlarda yaptığım

gibi sipariş vermiş olacaksınız. Böylelikle en basitinden başlayıp, bütün yaşamınızı dolduracak kadar mükemmel bir hal alacak bir yolculuğa başlayacaksınız.’ Kozmik Sipariş Servisi hayallerinizi gerçekleştirmek için bir rehberdir. En çok satan yazarlardan Barbel Mohr bütün dileklerinizi nasıl gerçekleştirebileceğinizi öğretiyor; sadece evrene vereceğiniz bir siparişle. Hayalindeki işi, ideal erkeği, parayı ve sağlığı Kozmik Sipariş Servisi sayesinde nasıl elde ettiğini göreceksiniz. Zor olan, gerçekte neyi istediğinize karar vermek. Bunu öğrendiğinizde, bu büyüleyici ve etkileyici kitap onu nasıl elde edeceğinizi size gösterecek. Bu arada sakın unutmayın, Evren şımarık müşterilerini daha çok sever... Sadece Deniz Plazalarda bulabileceğiniz bu kitapla keyifli saatler daha da fazlası keyifli alışverişler dilerim... Kitabı sadece Deniz Plaza’lardan temin edebilirsiniz...


EYVAH EYVAH 2 YAPIM YÖNETMEN SENARYO

: BKM FİLM : HAKAN ALGÜL : ATA DEMİRER

OYUNCULAR: Ata Demirer, Demet Akbağ, Özge Borak Şakrak, Salih Kalyon, Tanju Tuncel, Bican Günalan, Tarık Ünlüoğlu, Ayşenil Şamlıoğlu, Meray Ülgen, Şener Kökkaya , Şehsuvar Aktaş, Caner Alkaya, Hande Dane , Alican Yücesoy, Okan Çabalar, Murat Serezli, Teoman Kumbaracıbaşı , Tevfik Yapıcı

Eyyvah Eyvah ikincisi geliyor Ata Demirer ve Demet Akbağ’ın başrol oynadığı, geçtiğimiz sezona damgasını vuran “Eyyvah Eyvah”ın devam filmi, 7 Ocak 2011’de vizyona girecek. ATA Demirer’in senaryosunu yazdığı ve başrolü Demet Akbağ’la birlikte üstlendiği “Eyyvah Eyvah”, 26 Şubat’ta vizyona girmiş ve sinemaseverlerin en beğendiği filmlerden biri olmuştu. “Eyyvah Eyvah”ın merakla beklenen devam filmi de kısa süre önce tamamlandı. Senaryosunu yine Demirer’in yazdığı, yönetmenliğini Hakan Algül’ün üstlendiği “Eyyvah Eyvah 2”, 7 Ocak 2011’de seyirciyle buluşacak. Demirer ve Akbağ’ın yanı sıra Özge Borak, Salih Kalyon, Tanju Tuncel, Meray Ülgen ve Bican Günalan’ın rol aldığı yapımda hikâye ilk filmin kaldığı yerden devam edecek. Hüseyin, uzun uğraşlardan sonra bulduğu babası Ali Rıza Şeker, şarkıcı ablası Firuzan ve terzi Ramiz’le beraber Geyikli’ye doğru yola çıkacak. Ancak sevdalısı hemşire Müjgan’a kavuşması, sandığı kadar kolay olmayacak.

- 36 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5


HANÇER METAL Hançer Granit Mermer Tic. Ltd. kuruluşudur.

Diyarbakır Bej Emparador Granit çeşitleri

BİMER MERMER

Cremara Travertine Mut Travertine Konya Emparador

FEDERAL MERMER

AKO MERMER

Her türlü mermer ve ferforje Rosalya Lotos Krem

Alayköy Organize Sanayi Bölgesi B Blok. Ciddi Mutfak Yanı 0 542 863 02 16 - 0533 863 02 16


Çinlilerin taklit edemediği tek ürün “Beyaz Altın” Evet inanmayacaksınız ama Çinli’lerin bile taklit edemediği birşeyler olabiliyormuş. Beyaz altın olarak anılan ve sadece Türkiye’deki madenlerden çıkarıtlan; Lületaşı ... Lületaşı, yurtdışında özellike pipo yapımı konusunda rağbet gören bir ürün, Çinde hammaddesi olmadığı için taklit edilemeyen Bu değerli maden sadece Eskişehir’de çıkarılıyor. “Beyaz altın” diye tabir edilen lületaşı diğer değerli taşlar gibi birçok bölgede değil sadece Eskişehir’de bulunuyor. Lüle taşının hammadde olarak yurtdışına çıkarılmasıda yasak solayısıyla lületaşından yapılmış nadide hediyelik ve özellikle pipoları satın almak için ya Türkiye’ye gelinmesi gerekiyor yada eğer bulabilirseniz kendi ülkenizden temin edeceksiniz ki lületaşının yurtdışına ihracatıda bu dönemde yasalardan dolayı engellenmiş durumda.üzücü bir nokta daha var ki oda ülkemizde de lületaşını çıkaracak madenci olmadığı için ekonomiye kazandırılamıyor.

bir çok lületaşı madencisi zamanla köylerden kentlere göç ettikleri için yada yaşlandıkları için lüle taşını çıkartacak madenci sayısıda oldukça az sayıda.

HAVAYI TEMİZLİYOR Lüle taşının daha çok pipo yapımında kullanılmasınında doğa üstü bir özelliğinden kaynaklandığınıda belirtmeden geçmeyelim.Lületaşından pipo yapılmasının amacı nikotin emme özelliğinden kaynaklanıyor.

Dokusu süngerimsi olan lületaşının, filtre gibi bulunduğu ortamı temizleme özelliği bulunduğunuyor. Bu yüzden de astıma iyi geliyor. Havayı temizliyor, çocukların çalışma odası, salon, sigara içilen ortamlara lületaşı konulduğu zaman havanın temizlenmesini Bu değerli taşı elde etmek için sağlıyor. Sigara ağızlının bile 2 sene günümüzde ilkel şartlarda kuyulara nikotini temizleme özelliği var. inilmesi gerekiyor. İşinin ehli olan

BEYAZ ALTIN: Lüle taşı; Lületaşının, beyaz, sarımtrak, gri ya da kırmızımsı ve mat renklileri vardır. Sertlik derecesi 2 - 2.5 olup, hafif yapışkan ve gözeneklidir. Toprağın 20- 60130 metre derinliklerinde, irili ufaklı yumrular halinde bulunur. Küçük yumrular, derinlere açılan kuyular ve kuyulara bağlı tüneller kazılarak toplanır. Bu kuyuların bir kısmı kuru, bir kısmı suludur. Sulu olan kuyuların taşları daha makbuldür. Pensilvanya, Güney Karolina, Utah, Meksika, Madrid, Nayirobi gibi değişik yerlerde de lületaşı üretilmektedir; ancak bunlar önemsiz ve düşük kalitededir. En kaliteli lületaşı Eskişehir’de bulunmaktadır. Kururken nem ve gazın içindeki artıkları bünyesinde tutma özelliği ile, çok uygun bir pipo malzemesi olduğu gibi, pek çok sanayi dalında kullanılan iyi bir absorban, filtre, yalıtım ve dolgu malzemesidir. Yıllardır sanayide, vazgeçilmez bir madde haline gelmiştir. Ağızlık, pipo, süs eşyası ve otomobil boya sanayiinde kullanılır. Porselen hamuruna, böcek ilaçlarına, pudra ve leke çıkartma ilaçlarına katılır.

Romantik, görkemli gelinlerin, saç aksesuarlarında vazgeçilmez markası CLARITAS 2011’e hazır! Claritas, birbirinden görkemli saç aksesuarlarının olduğu 2011 koleksiyonu ile Kasım ayından itibaren Türkiye’nin seçkin gelinlik butiklerinde! Türkiye, Yunanistan ve İtalya’da satışa sunulan Claritas’ın 2011 koleksiyonlarında taçlar, taraklar, saç telleri, firketeler, vualetler mücevher görüntüleri ile zarif gelinlere şıklık ve ışıltı katmaya devam ediyor. Claritas, 2005 yılından beri, modern gelin adaylarına göz kamaştırıcı son dokunuş alternatifleri sunuyor.

- 38 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

Claritas 2011’de, sezonun tüm trendlerinin yakalanacağı muhteşem bir koleksiyon çeşitliliği var. Farklı beğenilere hitap eden modellerle gelin adaylarının en çok tercih ettiği aksesuar markalarının başında gelen Claritas 2011 koleksiyonlarıyla gelin adaylarının rüyalarını süslemeye devam ediyor.

Marka Direktörü Yasemin Kayan http://www.claritastiaras.com/



Şişmanlar zayıf olduklarını sanıyor fazla öğün atladığı, rejim yaptığı ve daha fazla sigara içtiği belirtildi.

Büyük beden moda Algılar yıkılıyor; moda camiası büyük bedenli kadınlara kucak açmaya başlıyor. Kilolu kadınların da güzel olduğunu sonunda fark eden markalar, koleksiyonlarını trendlere uyduruyor. Koyu renkler, bol kesimler bitiyor.

Yapılan bir araştırma, her dört aşırı kilolu kadından birinin zayıf olduklarını düşündüklerini ortaya koydu. Uzmanlara göre, bunun sebebi, sağlıklı kilo görüntüsünün kaybolması ve obezitenin çok yaygın hale gelmesi.

ABD’de yapılan araştırmada 2 binden fazla kadının, bedenleri, beslenme şekilleri, egzersiz alışkanlıkları incelendi ve ölçüleri alındı. Çok sayıda kadının sağlıklı bir kiloya sahip olup olmadığının farkında olmadığı ortaya konuldu. Teksas Üniversitesi’nden Doktor Mahbubur Rahman, “Obezite oranları tırmandıkça, çok sayıda kadın aşırı kilolu olmayı normal olarak kabul eder hale geliyor. Bu sayısal anlamda değil, onların kendilerini nasıl gördükleri anlamında böyle oluyor” diyor. Araştırmada, aşırı kilolu kadınların yüzde 25’inin kilolarını yanlış değerlendirdikleri belirtilirken, normal kilodaki kadınların yüzde 16’sı da bu hatalı izlenime sahip durumda olduğu kaydedildi. Doğum ve Jinekoloji dergisinde yayınlanan araştırmanın sonuçlarının, obeziteyi önleme açısından çok ciddi sonuçları ortaya koyduğu kaydedilirken, kadınların kilolarının fazla olduğunun farkında olmadan ilgili programlara katılmalarının da söz konusu olmayacağına dikkat çekildi. Araştırmaya göre, aşırı kilolu Afrikalı ve Hispanik kadınlar sağlıklı olduklarını düşünüyor. Beyaz kadınların ise yüzde 15’i bu şekilde düşünüyor. Çok şişman olduklarını düşünen sağlıklı kilodaki kadınların, zayıf olduklarını düşünen kadınlara göre, daha - 40 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

Bundan tam iki buçuk yıl önce duyurmuştuk Beth Ditto’nun yükselişini. O zaman Love dergisinin çok konuşulan çıplak kapağı yoktu ortalıkta. Modaevleri de henüz keşfetmemişti Gossip grubunun hayli iri solistini. Ditto için “Yeni top model modeli,” başlığını kullanırken, “Artık Victoria Beckham gibi aşırı zayıflar değil, Scarlett Johansson gibi ‘normal’ kadınlar seksi,” müjdesini vermiş, “dünyada oturtulmaya çalışılan bilinç, bu,” diye de eklemiştik. Öngörülerimizde yanılmadık. Moda dünyasının son zamanlardaki en önemli konu başlıklarından biri, halihazırdaki güzellik kavramı, sağlığa etkileri ve tabii ki sektörün uzun zamandır görmezden geldiği büyük bedenli kadınlar... Amerikan Glamour dergisi, büyük beden manken Lizzie Miller’ın sarkık göbekli fotoğraflarını yayımladı. İngiliz modasının yükselen yıldızı Mark Fast, örme elbiselerinin her bedende iyi durduğunu kanıtlamak için, iki sezondur defilelerine iri kadınlar çıkarıyor. Moda dünyası diğer mankenlere oranla ‘kilolu’ saydıkları Lara Stone’a hayran. Mad Men dizisinin en sevilen karakteri, geniş basenli, büyük göğüslü Joan. Precious filminin kilolu yıldızları Gabourey Sidibe ve M’onique medyanın yeni gözbebekleri. Alman Brigitte dergisi sıska mankenlerden vazgeçtiğini, bundan böyle normal insanları model olarak kullanacağını birkaç ay önce açıkladı. Sektörün vizyoner dergilerinden V son sayısının tamamını ‘büyük beden’ meselesine ayırdı. İtalyan Vogue’u da bu trende kayıtsız kalamadı ve geniş beden kadınlar için, Vogue Curvy adlı bir web sitesi kurdu (www.vogue.it/en/ vogue-curvy) geçtiğimiz haftalarda. Son olarak Prada modaevi de Victoria’s Secret modellerinden Alessandra Ambrosio’yu yürüttü podyumunda. Önemli bir gelişme bu, çünkü 0 beden meraklısı bir endüstri için son derece ‘kıvrımlı’ sayılıyor Ambrosio. Prada’nın geniş beden açılımı şimdilik ancak bu kadar olabiliyor. Tüm bu gelişmelerin ışığında, ‘geniş beden’ trendini göz ardı etmek mümkün değil. Uluslararası manken ajansları, büyük bedenli

modellerin işlerinin açıldığını söylüyor. Türkiye’de ise geniş bedenli model bulmak pek kolay değil. Moda editörü Bahar Kongel, “Türkiye’de modern görünümlü profesyonel manken bulamıyoruz. O yüzden geniş beden çekimleri için yurtdışından model getirtmek durumunda kalıyoruz,” diyor. Modanın ibresinin, tartının sağ tarafına doğru kaymakta olduğunu ünlü modaevleri de fark ediyor. Ama tasarımcıların egolarından, vizyonlarından vazgeçip geniş bedenlere uyacak kıyafetler yapması henüz zor görünüyor. Bu yüzden de büyük beden pazarındaki boşluğu, hızlı moda zincirleri doldurmaya çalışıyor. 25-40 yaş arasındaki kadınların 7.8 milyonu büyük beden. Bu da Türk kadınlarının yüzde 40’ı demek oluyor. Yeni güzellik tanımına göre, zayıf makbul görülüyor. Bunu markalarda da, basında da açıkça görebiliyorsunuz. Diyet pazarı, kadınların ince olması gerektiğini empoze ediyor. Oysa 19. yüzyıl resimlerine, hatta 1950’lere bile bakarsanız geniş kalçalı kadınlar görürsünüz. Aşk tanrıçası Venüs bile hafif göbeklidir. Şimdiyse diyet ürünler pazarı yüzünden 34 veya 36 bedenin güzel olduğu fikri yayılıyor. Oysa gerçek böyle değil. Şu andaki sıfır beden karşıtı akımın nedeni de, aşırı uçlara varılmış olması. Neler duyuyoruz! Dokuzuncu ayda çok kilo alınıyor diye sekiz aylıkken doğum yapmalar, ölüm diyetleri... Oysa insanlar yaşlanmalı; bedenleri de büyümeli. Genç ve güzel ölmektense uzun, sağlıklı ve mutlu yaşamak daha önemli gibi geliyor bana.


geleceğiniz, bizim için değerlidir.

SEREN

KÖY YOĞURTLARI hiçbir katkı maddesi içermez

Boğaz GİRNE 0 392 234 63 93 0 533 863 73 95


gezelim görelim

Afyonkarahisar

Türkiye’de yapısından dolayı birçok kaplıca oluşmuştur.Bunlar sıcaklıkları bakımından , içinden bulunan mineralleri bakımından ve şifa verdiği hastalıklar bakımından farklılıklar göstermektedir. Türkiye’de kaplıca denilince ilk aklımıza gelen illerden biriside Afyon’dur . Çünkü hem kaplıca sayısı fazla hem de sularının derecesi yüksek olduğu için tercih edilmektedir. Ayrıca kaplıcaların şehir merkezine yakın olması ve kaplıcaların etrafında bulunan tesislerin fazla olması diğer tercih sebepleri arasındadır.

Gazlıgöl Kaplıcaları Afyon - İhsaniye karayolu üzerindedir.Afyon iline 20 km mesafede bulunmaktadır.

Kaplıcaların yararlı olduğu hastalıklar ve hamile kadınlarda kaplıca tedavisi son derece dikkatli ve mutlaka hekim gözetiminde yapılmasında fayda vardır. Bunların dışında Aybaşı bozuklukları, kronik rahim hastalıklarında; kükürtlü, çamurlu ve radioaktiviteli sulardan faydalanılır. * Kalb ve kandolaşımı hastalıkları: İleri derecede kalb, kan dolaşımı ve damar sertliğide kaplıca tedavisi uygulanmaz. Diğerleri için tuzlu, iyodlu ve radio-aktiviteli sulardan faydalanılır.

* Böbrek ve idrar yolları hastalıkları: Kronik ve ödemsiz böbrek iltihabları, mesane iltihabı, idrar taşlarıyla ilgili hastalıklarda; karbonatlı, hidrokarbonatlı sulardan faydalanılır. Bu suların prostata iyi geldiği tespit edilmiştir. * Deri Hastalıkları: Bütün deri hastalıklarında; tuzlu, kükürtlü ve çamurlu sulardan faydalanılır. * Hormonel hastalıklar: Bu hastalıklara, radio-aktiviteli sular iyi gelir. * Göz Hastalıkları: Kükürtlü ve iyodlu sulardan faydalanılır. * Kadın hastalıkları: Bu konuda doktor tavsiyesi olmadan kaplıca tedavisi uygulanması doğru olmaz. Ateşli kadın hastalıklarında

- 42 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

* Mide ve bağırsak hastalıkları: Ağır mide nezlesi, mide tümörü, sifilitik gastrit ve pilor daralmalarında kaplıcalardan faydalanılmaz. Kronik gastrit, kronik bağırsak nezlesi, bağırsak gazları, hazımsızlık ve kronik kabızlıklarda ise; hidrokarbonatlı, sülfatlı sulardan faydalanılır. * Romatizmal hastalıklar: Akut ve ateşli romatizmada, kaplıca tedavisi uygulanmaz. Kronik romatizmada ise; tuzlu, karbonatlı, sülfatlı, kükürtlü, radio-aktiviteli ve çamurlu sulardan faydalanılır. * Safra kesesi ve Karaciğer hastalıkları: Safra kesesi, karaciğer, pankreas hastalıklarında; karbonatlı, hidrokarbonatlı ve sülfatlı sulardan faydalanılır. İleri safhadaki Siroz’da kullanılmaz. * Sinir sistemi hastalıkları: Si yatik,

lumbago,

nevralji,

nevrasteni,

psikasteni ve nevroz gibi sinir hastalıklarında; tuzlu, çamurlu ve radio-aktiviteli sulardan faydalanılır. * Solunum yolu hastalıkları: Astım, bronşit gibi solunum yolu hastalıklarında; tuzlu, iyodlu ve kükürtlü sulardan faydalanılır. İleri derecedeki verem, damar sertliği ve kalb hastalıklarında kullanılmaz. * Şeker hastalığı: Sodyum bikarbonatlı sulardan faydalanılır.

Heybeli Kaplıcaları Afyon- Konya karayolu üzerindedir. Afyon’a 30 km. uzaklıktadır. Ömer Kaplıcaları Afyon- Kütahya karayolu üzerinde Afyon il merkezine 15 km. uzaklıktadır. Hüdai Kaplıcaları Afyon Antalya Karayolu 65. km Gecek Kaplıcası Afyon-Kütahya karayolu ile Afyon-Uşakİzmir demiryolu üzerinde , il merkezine 15 km. uzaklıkta bulunmaktadır.



0 542 851 75 57 - 0 533 851 75 57 Atatürk Cad. No:107 Yeşiltepe Alsancak.Girne greenheighspark@hotmail.com - mustafa_eminağa@hotmail.com

Green Heighs Park Hayvanat Bahçesi


2011 - SAYI 5 - BİDERGİ - 45 -


A L İ YA K A R YA P I MARKET

A y

Y A P I

M A R K E T

ALİ YAKAR VE OĞULLARI TİCARET LTD. 28.Tümen Cad. No:41-Gazimağusa 366 4519

ATİKOĞLU ET PAZARI Yerli ette kalite

Tüm hayvanlarımız kendi çiftliğimizdendir Hotellere Kasaplara ve Restaurantlara soğutuculu arabalarımızla hizmet verilir.

0 533 834 00 10 0 533 851 26 66 0 533 839 60 05

- 46 -

BİDERGİ - 2011 - SAYI 5

Oray 10 sitesi girişi Boğaz / GİRNE




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.