ygun u n i ten Kali atlarla fiy u ştuğ . u l u b kta.. o n tek
dünyanın en kaliteli camlarıyla %100 müşteri memnuniyeti
En kaliteli gözlükleri en uygun fiyata alabileceğiniz KKTC’de bir ilk numaralı güneş tek nokta...
Çocuk gözlüklerinde
kırılmalara
gözlüklerinizi artık çok kısa sürede teslim alabileceğiniz tek nokta...
Müjde rt Güzelyu z Şubemi r!!! o y ı l ı ç A
son veriyoruz
Dünyanın en kaliteli camlarıyla hayata bizimle bakın...
Şok Şok Şok!!! KKTC’de bir ilk NUMARALI gözlükleriniz
15 dakikada HAZIR!
erin l l e n o y Profes iği d r e v t hizme ... a t k o n tek
Size Gözümüz Gibi Bakıyoruz...
Merkez: Bedrettin Demirel Cad. No:113 KTHY Karşısı/ \ LŞA Tel: 0 392 22 70 331 Fax: 0 392 22 70 734
Şube: Dr. Burhan Nalbantoğlu Dev. Hastanesi yanı Alpal Binaları altı, Ortaköy Çemberi Karşısı No:7 Tel: 0 392 22 36 718 Fax: 0 392 22 36 429
B LGE ta
yı z ç ok...
tlı salonu
ı l t a t Çok
Merkez: İskenderun Cad. No:58/A Karakum Girne Tel: 815 88 43 Gsm: 0533 846 66 55
Şube: Atatürk Cad. No:177-A Gönyeli Gsm: 0533 820 66 55
EDİTÖRDEN ayşegül kanlıtuna O benim Sığınağım, Gökyüzüm... Ne verebilirim diye düşündüm anneme. Nasıl bir hediye vermeliyim, ne kadarlık bir hediye annemi mutlu eder, vereceğim hediyeyi ne kadar saklar. Veremem... gözyaşlarımı veremem mesela annem için onsuz günlerde akıttığım, ayak sesinden tanıdığımdaki sevincimi veremem, kokusunu duyduğundaki heyecanımı
veremem. Bir anneye evladı ne verebilir ki... Bir anne evladından ne almak isterki. En mutlu anlarınızı düşünün, en güzel günleriniz en sevdiniz koku en sevdiğiniz yemek .. İlk akla gelen hep anneler olur. Onun sıcak dokunuşu, tatlı sesi, mis gibi nefesi... Ne verebilir ki insan annesine ben anne olsam annemi almak isterdim yanıma yamacıma koynuma. Sımsıkı sarılıp koklamak isterim. Özlediğim her günün acısına yılın her günü yanında olsamda annemle olmak isterdim bu günde de... Dizinde ağlamak isterdim mesela, elleri yüzümde beni okşarken gülmek isterdim. Ben annemi almak isterim... Çünkü o benim sığınağım, o benm gökyüzüm o benim suyum... Ben onun bana öğrettiği kadar görgülü, onun konuşabildiği kadar sesli, ellerimi tutabildiği kadar ayakta, nefes alabildiği kadar canlı, annesini gördüğünde mutlu olduğu kadar mutluyum annemi gördüğümde... Annem bugün sana hiç kimsenin veremeyeceği kucak dolusu Zeyno Sultan kucağı veriyorum. Mis gibi kokusu üzerinde dalgalı saçlarıyla tüm yüreğimle sana anneannemin sevgisini veriyorum. Tüm bir yıl yatağının içinde seninle uyuması için seninle uyanması için sende benim kadar mutlu ol diye, huzurlu ol diye sana anneannemin sımsıcacık ellerini veriyorum. Nasıl ki sen olmadan yaşayamazsam, sen olmadan nefes alamazsam ellerin saçlarıma değmeden yapamadıysam kalbimdeki tüm sevgiyi sana yükleyip onu hisset daha çok hisset istiyorum. Canından bir parça olduğum annem ne altın ne zümrüt dünyanın üzerindeki en değerli ve en kaybedilmemesi gereken tek sevgi Allah’tan sonra anne sevgisi bunu biliyorum. Seni üzmek için yazmadım bunları ama anne demek benim için ağlamak demek sevinçten yada üzüntüden farketmez, anne demek akan gözyaşlarım demek. Sana gözyaşlarımı değil amaonlar akarken içimdeki huzuru sana veriyorum, sırf sen sıcacık ellerinle onları sil yine diye ağlıyorum. Onun gibi saramam onun kadar mutlu yapamam ama en az onun kadar seni sevdiğimi asla unutma anacığım...
BİDERGİ’DEKİLER 4
Nereye Gitmeli
6-7
Aphrodite Kypris
10-11 Barbaros Şansal - High One 13
Ne kadar Uyumalıyız?
14-15 Düğün Öncesi Çiftlere Öneriler 18-21 Ayın Röportajı ECE EMİN 22
Osmanlı Gelinlikleri
24
Kim Bu Sünger Adam?
28-29 Düğün Belgeseli - Ferhat Elik 36-37 Melek Kaya - Bir Meleğin Kaleminden 40-41 Ali Dervişoğlu - Nadide’s 43
Piron’dan Muhteşem Tarif: Dilihdi
44-45 Salih Bender Röportajı 46
Esra Dağlar - Kitap Kurdu
49
Pozitif Günlük: Aids ‘li Hayatlar
50
Pınar Haımehmet - Kalıcı Makyaj
53
Burak Özcivit
54
İbrahim Keleş - Satranç ve Liderlik
56-57 Bir Yangın Hikayesi 58 Bakınız 60
Güzel Atlar Ülkesi: Kaptadukya
63
Boyut Değiştiriyoruz
Kara Kızın Ayşegül Kanlıtuna
Genel Yayın Yönetmeni
Fotoğraf Sanatçısı
Grafik Tasarım
Baskı
Haber Ve Yazı İşleri
Dağıtım Nurettin KANLITUNA
Ayşegül T. KANLITUNA AYLIK KÜLTÜR, MAGAZİN VE YAŞAM DERGİSİ YIL 2 SAYI 6 2011
Girne 0533 832 30 21 - 0533 874 96 19 aysegulkanlituna@hotmail.com bidergikibris@hotmail.com
Ayşegül T. KANLITUNA Asya DAĞLAR, Esra DAĞLAR
Ferhat ELİK
Dünya Matbaacılık - 225 83 27
Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürü
Melek KAYA - 0533 832 30 21 2011 - SAYI 6 - BİDERGİ
-3-
Nereye Gitmeli? Doğa her zaman mucizelere dolu. Tatile geldiniz derin bir nefes almak istediniz. Yemyeşil ağaçların arasında gözlerden uzak lezzetli yemekler yiyip şöyle ayaklarınızı uzatıp belkide bir hamakta uyumak istediniz. Kulağınızda kuş sesleri aynı yerde bir de havuz olsa değmeyin keyfinize. O zaman öncelikle Kıbrıs’a hoşgeldiniz. Eğer zaten burada yaşıyorsanız bu yazımda bahsettiğim yere bir kere bile olsa gitmediyseniz çok şey kaybettiniz demektir. Mis gibi çiçekleri eşsiz peyzajı ve botanik ağaçlarıyla bu muhteşem bahçe tüm gizemini sizin için saklıyor olabilir. Baharın göz kırptığı bu günlerde sizlerde envayi çeşit belkide hiç görmediğiniz çiçekleri ve ağaçları kuşları, kuzuları bir arada görmek istemez misiniz? Ayrıca yeni açılan zengin mutfağıyla da Kıbrıs’a özgü yemeklerin tadına da bakabilirsiniz. Restaurant bölümüne girdiğinizde kendinizi detaylardan alıkoyamayacağınızıda söyleyelim. Yerde gördüğünüz her bir yer karosu bile özel olarak bir araya getirilmiş parçalardır. Bu kadar orjinal ve eşi benzeri olmayan bu botanik bahçesinin Mustafa Eminağa tarafından yapıldığınıda sözlerimize ekleyelim. Sadece ağaçları bu gördüğünüz alana dikmesi o ağaçları tek tek buraya getirtmesi 12 senesini almış. Benim bahçede en sevdiğim ağaçlardan biri Maymun Tırmanmaz ağacı ve Mor Salkım... Bu aylarda giderseniz mutlaka Mor Salkımların o muhteşem büyüsüne sizde benim gibi kapılırsınız. Bu arada adada bir hayvanat bahçesinin olmadığını düşünüyorsanızda yanılıyorsunuz. Green Heights Park’ta ayrıca altınsülün, çeşit çeşit papağanlar, tavuskuşları, tavşanlar, ördekler en son gördüğümde de kuzular vardı. Bahçeye girdiğiniz andan itibaren duyacağınız o muhteşem klasik müzik eşliğinde gezinirken kendinizi kaptırıp ben burada sabaha kadar kalırım derseniz onunda çözümü var.Hemen bu güzelim botanik bahçesinin bitişiğinde yeni hizmete girmiş olan Green Heights Park’a ait konaklama yerinde kalabilir, bu muhteşem yerin tadını çıkarabilirsiniz. Benden size tavsiye...
-4-
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
SUNPEX
i e Sanay Organiz si, Bรถlge 0 ak No:1 20. Sok KKTC Lefkoล a .com ding
npextra
info@su
46 225 46 46 4 7 225
Kıbrıs Efsaneleri
Aphrodite Kypris
Kythera Adası yakınında deniz dalgalarının köpüğünden doğduktan sonra ilkin Kıbrıs adasına çıktığı için, ona Kipris (Kıbrıslı) ve Anadyomene (su yüzüne çıkan) adları da verilmiştir. Tatlı gülüşlü olduğundan Khrysee, güzel çelenkli olduğundan Eystephanos, sevgi dolu yüreğinden doğan güçsüzlüğünden ötürü Analkis Theos v.b. gibi daha birçok adlarla da anılır. Kendisinin iki özelliği vardır: Aphrodite ,Urania, temiz sevgilerin tanrıçasıdır. Aphrodite Pandemos ile fuhuşun tanrıçasıdır. Ares ile aldattığı Hephaistos, ikisini de suçüstü yakaladığında bir altın ağa sararak, Olympos tanrılarına gösterir. Tanrıların gülüşü sonsuzluklara kadar gürler. Afrodit efsaneye göre dalgaların sevinç aşk acısına da dönüşebiliyordu. köpüğünden doğdu. Güzel tanrıça gücünü sadece insanlar ve tanrılar üzerinde göstermezdi. O Bir ilk bahar sabahı, Kıbrıs adası tüm tabiata söz geçirebilirdi. Tek bir tatlı kıyılarında kıpırtısız olan deniz birden bire bakışıyla kudurmuş dalgaları sakinleştirir, köpüklü beyaz bir dalga ile hareketlendi. nefesi ile deli gibi esen rüzgarları Bu dalga ile birlikte bir sedef kabuğu dindirirdi. Yeryüzünde her şeyi o diriltir, kıyıya vurdu. Sedefin kapağı açıldığında o canlandırırdı. Kurumuş çiçekleri tekrar içinden güzeller güzeli Aphrodite çıkmıştı. canlandırır, dünyayı süsler, güzelleştirirdi. Beraberinde aşk tanrısı olan oğlu Eros’da vardı. Kumsalda yürüdükçe bastığı Sevgiyi, sevişmeyi simgeleyen bu yerlerde renk renk güzel kokulu çiçekler tanrıça bu büyüyü kendi kendine değil, açıyordu. çevresini saran başka tanrısal varlıkların aracılığıyla gerçekleştirir. Eros bazı O zamanlarda tanrıçaları olan Horalar efsanelere göre onun oğludur, ama onları karşıladılar ve önce Aphrodite’i Theogonia’da Eros, Aphrodite’den çok güzelce yıkayıp vücudundaki tuzlu deniz önce doğmuş evrensel bir güçtür, sonradan suyunu temizlediler. Uzun saçlarını örüp katılır Aphrodite’nin alayına. başını altın bir taçla süslediler, üzerine tülden süslü elbiseler giydirip, boynuna Güzelliği, zarafeti ve bereketi kıvılcımlar saçan kolyeler taktılar. Daha simgeleyen Kharitler, Horalar ve düğün sonra onu ve oğlunu alıp Olympos’a alaylarının başında giden Hymenaios da çıkardılar. Olympos’taki tanrılar bu güzeli Aphrodite’nin çevresindeki tanrılardır. görünce hayranlıklarını gizleyemediler. Ne var ki aşk tanrıçasının kişiliği çelişkili ve belirsiz olarak canlandırılmaktadır O günden sonra Aphrodite güzellik ve efsanede. Savaş tanrısı Ares’le aşk tanrıçası olarak Olympos’ta diğer tanrı birleşmesinden (ki bu birleşme de ve tanrıçalarla birlikte yaşamaya başladı. anlamlıdır) Phobos (bozgun) ve Deimos Aprodite güzelliği ile sadece tanrıların (korku), bir de Herodotos, Babillilerin değil insanlarında gönlünü fethetmişti. “yüz kızartıcı” adetleri olarak Aphrodite İnsanların kalplerine sevgi ve aşk tohumları Tapınağı’ndaki uygulamalarından söz serpiyor onlara neşe ve sevinç veriyordu. eder: Diğer yandan kimi zaman bu neşe ve -6-
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
“Babillilerin en yüz kızartıcı adetleri de şudur. Her kadın ömründe bir kez, Aphrodite tapınağında oturmalı ve kendini yabancı birisine vermelidir. Parasına güvenen ve kalabalığa karışmak istemeyen kadınlar, tapınağın yanına kadar araba ile giderler ve peşlerinde bir sürü hizmetçi bulunduğu halde beklerler. Ama çoğunluk için şöyle olur: Aphrodite duvarları içerisinde, başları kurdele ile çatılmış birçok kadın oturur; kimileri gider, yenileri gelir; yerler gerili iplerle bölünmüştür; yabancılar önlerinde dolaşır, istediklerini seçerler. Bu duvarlar içerisine girip oturan kadın, bir yabancı gelip de, tapınağın dışında onunla birleşmek için dizleri üzerine bir para atmadıkça evine dönemez; parayı atarken aynen şunları söylemek zorundadır: “Senin şahsında tanrıça Mylitta’yı çağırıyorum”. Mylitta, Aphrodite’nin Asurca’sıdır. Kaç para verdiği önemli değildir; kadının kabul etmemesi korkusu yoktur; din bunu yasak etmiştir, çünkü bu para kutsal olur. Kadın, kendisine ilk para atanın peşinden gider ve kim olursa olsun geri çevirmez. Birleşmeden sonra, kadın, tanrıçanın gönlünü yapmış olarak, evine döner ve bundan sonra ona ne verseniz, artık bir
daha baştan çıkaramazsınız. Yaradılışın güzel bir yüz ve güzel bir endam vermiş olduğu kızlar çabuk dönerler evlerine; ama öyle olmayanlar, yasanın gereğini yerine getiremedikleri için, tapınakta uzun süre beklerler, üç dört yıl bekleyenleri olur. (Herodotos, Herodotos Tarihi, I. Kitap / Bölüm 199)
Hermes’in öteki Aphrodite’nin birer tapınağı varmış. Tanrılar orada sevişip birleşmiş ve orada doğup büyüyen çocukları Hermaphroditos’un başına, Salmakis adlı su perisi ile olan serüveni gelmiş.
Aphrodite’nin öfkeleri, öç almaları korkunçtur: Şafak tanrıça Eos’a, Phaidra ve Pasiphae’ye belalı aşklar esinler, kendilerine yeterince tapınmayan Lemnos kadınlarına ceza olarak kocalarının bile dayanamadığı bir koku verir. Kinyras’ın kızlarını kendilerini yabancılara satmaya zorlar. Üç Güzeller yarışmasında oynadığı rol ve Paris’le Helene’nin başına getirdiği bela dillere destan olmuştur. İlyada Destanı’nda Tarihi, I. Kitap / Bölüm 105.) oğlu Aineias’ın koruyucusudur. Roma’da Venus Genecrix olarak Aeneas destanında Aphrodite topal tanrı Hephaistos’la rol almıştır. Eros ile Psykhe masalında evlendirilir, nasıl ve nedeni belli değil ama da adı geçer. Kişiliği Hellenistik çağdan şairler onun çirkin kocasını aldatmasını sonra Rönesans sanatına da tükenmez bir ballandıra ballandıra anlatırlar. Bu konu olmuş, resim ve heykelde işlendikçe öykülerin başında Homeros’un işlenmiştir. Odysseia’sındaki serüven gelir. Bu serüveni kör ozan Demodokos anlatır Alkinoos’un Kuşlardan güvercin ve serçe, sarayında toplanmış konuklara. Ares’le çiçeklerden gül ve mersin tanrıçaya Aphrodite’nin seviştiklerini güneş tanrısı adanmış sayılır. Onun kadar şairleri görür ve Hephaistos’a haber verir, ünlü esinleyen bir tanrıça daha yoktur, ama hiç demirci tanrı da kırılmaz, çözülmez bir şair de Aphrodite’yi Lesboslu (Midilli) zincirlerden büyülü bir ağ örer, onu kadın şair Sappho kadar güzel dile getirmemiştir. Herodotos, Askalon (Suriye) kentindeki Göksel Aphrodite Tapınağı’nın, bu tanrıçaya adanmış tapınakların en eskisi olduğunu söyler. Kıbrıs’taki tapınağın bu tapınaktan örnek alınarak yapıldığını, bunu Kıbrıslıların söylediğini ve Kythere’deki tapınağın da gene Suriye’nin bu bölgesinden gelmiş Fenikelilerin elinden çıktığını ekler. (Herodotos, Herodotos
Aphrodisia Aphrodite onuruna düzenlenen şenlikler. Özellikle, Aphrodite’nin en önemli tapınma merkezi olan Paphos’ta (Kıbrıs) yapılırmış. İnsanoğlunun, insan imgesinin düşünebildiği en güzel Afrodit, Praksiteles’in başeseri Knidos Afrodit’i idi. Luvr’daki Milo Afrodit’i, etten-kemikten, güzel, dolgun ve tombul bir kadındır.
Ey değerli dostlarım! Dilsizlerin diliyim ben Görmezlerin gözüyüm ben Okumazlara denizin kitabıyım ben Hapishane kaşalotlarına Gözyaşlarıyla kazınan Yazılarım ben Bu çağ gibiyim ben de, sevgilim! Çılgınlıklarla karşılarım çılgınlıkları Kırarım nesneleri çocukluktaki gibi Kanımda devrim ve esenlik kokusu Hep bildiğiniz gibiyim ben Hoşuma gider yasa çiğnemek Hep bildiğiniz gibiyim ben Şiirleyim... O yoksa var olmak istemem... Şair Sappho
yatağının altına yerleştirir, sonra da yalancıktan Lemnos Adası’na gider. İki tanrı sevişirlerken demir ağın içinde tutuklu kalırlar, onları suçüstü yakalayan Hephaistos da acı acı bağırır, bu sahneye seyirci olan tanrılar arasında da dinmez bir kahkaha kopar. (Odysseia, VIII. Bölüm 266 v. d.) Aphrodite’nin başka sevgileri de olur, bunlardan biri Adonis, öbürü Troia kral soyundan Aineias’ın babası Ankhises’tir. Tanrı Hermes ile sevişen Aphrodite’nin Hermaphroditos diye bir oğlu olur. Söylence yazarlarının kimine göre iki tanrı İda, yani Kazdağı’nın tepesinde sevişmişler. Orada doğup ikisinin de adını alan çocuğu, dağ nymphaları büyütmüş. Başka bir anlatıma göre Halikarnassos kentinin batısındaki bir koyakta, biri
Aphrodite’nin mitolojideki diğer isimleri Aphrodite Anadyomene Su yüzüne çıkan... Aphrodite Analkis Sevgi dolu yürekten doğan güçsüzlük... Aphrodite Anteia Çiçekli Aphrodite Eystephanos Güzel çelenkli... Aphrodite Khrysee Tatlı gülüşlü... Aphrodite Pandemos Orta malı, fuhuşun tanrıçası... Aphrodite Paphos Paphos’ta bir tapınağı bulunduğundan... Aphrodite Philommeides Gülmeyi seven... Aphrodite Urania Göksel, temiz sevgilerin tanrıçası...
Paphos Tapınağı
Aphrodite Kypris Kıbrıs Adası denizinde doğduğundan ötürü, Kıbrıslı...
2011 - SAYI 6 - BİDERGİ
-7-
HANÇER METAL Hançer Granit Mermer Tic. Ltd. kuruluşudur.
Diyarbakır Bej Emparador Granit çeşitleri
BİMER MERMER
Cremara Travertine Mut Travertine Konya Emparador
FEDERAL MERMER
AKO MERMER
Her türlü mermer ve ferforje Rosalya Lotos Krem
Alayköy Organize Sanayi Bölgesi B Blok. Ciddi Mutfak Yanı 0 542 863 02 16 - 0533 863 02 16
Dünyası
Neden Kıbrıs’ta Kaliteli Optik ve Güneş Gözlüğü Önemlidir? Bu soruyu CRSTAL OPTİK laboratuar sorumlusu Fatih Ayhan’a sorduk... Güneş gözlüğü mevsimi geldi! Yazın cildimizi güneşten koruduğumuz gibi gözlerimizi de güneşin zararlı ışınlarından korumamız gerekir. Güneş gözlüklerini sadece bir aksesuar olarak değil, göz hastalıklarından koruyucu olarak görmek gerekir. Kıbrıs diğer ülkelere göre güneşi daha fazla gören mükemmel bir ada. Ancak bu güzelliğin yanı sıra sağlığımızı tehtit eden zararlı ışınlarada maruz kaldığımızı unutmamak gerekir. Alışveriş yaparken, sokakta yürürken, araba kullanırken, gün içinde hepimiz cildimiz ve gözlerimiz için çok zararlı olan UV ışınlarına maruz kalıyoruz. Ultraviyole ışınları güneş ışınlarının gözle görülmeyen dalga boyunda yer alırlar. Bu ışınlar göze verebilecekleri zararlar açısından önemlidir. Özellikle son yıllarda ozon tabakasındaki incelmeyle birlikte ultraviyole ışınlarının gözler üzerinde oluşturduğu olumsuz etkiler giderek artan oranda görülmektedir. Çeşmeden sürekli damlayan su damlasının mermeri delmesini düşünün. Uv ışınlarıda zaman içerisinde gözbebeklerimizinde aynen böyle bir etki göstermektedir.Bu etkileri engellemek ve göz sağlığımızı korumak için kendimize yapabileceğimiz en büyük iyilik kaliteli sertifikalı güneş gözlükleri kullanmak olacaktır. Çünkü kaliteli gözlükler hem göz çevresini hem gözümüzü korur.
gayret ediyoruz. Neden mi? Kaliteli camı kullanarak gözlerinizin her türlü probleme karşı korumak için... Kalitesiz camların size yapacaklarını hiç düşündünüz mü? Kalitesiz camlar gözümüzdeki sıvının ışımasına, göz kuruluğuna hatta katarakta kadar giden ciddi sağlık sorunlarına sebep olur. Dünyanın en kaliteli cam üreticileri siz bu yazıyı okurken daha kaliteli cam üretmek için uğraşıyor. Bizlerde CRYTAL OPTİK olarak laboratuar ortamında yapılan bu çalışmaları yakından takip ederek sizlere sunmanın onurunu yaşıyoruz.Lütfen sizlerde kendinizin , çocuklarınızın göz sağlığı için optik ve güneş gözlüklerinizi güvenilir satış noktalarından alın.
Gelin sağlığınız için sizde bizimle bir adım atın!!!
Fatih Ayhan CRYSTAL OPTİK Laboratuar Sorumlusu
Sahte güneş gözlükleri renginden dolayı gözbebeğinin fazla büyümesine neden olur. Kalitesiz cam ultraviyole ışınları engelleyemediği için gözün tam odak noktasına daha fazla zararlı ışın girer. Bu gözde körlüğe kadar gidebilecek kalıcı hasarlar bırakır. Çoğu Uzakdoğu menşeili ucuz satılan güneş gözlüklerinin hangi şartlarda üretildiği bilinmemektedir.Bu sebeple mutlaka UV ışınlarına karşı koruyucu olduğunu bildiğiniz sertifikalı gözlükler alınız. Unutmayın ki güneş gözlüğü alırken bu sertifikayı sormak sadece satıcının güvenilirliği için değil göz sağlığınızı korumanız içinde gereklidir.
Bizler Crystal Optik olarak Kıbrıs’tayız... Çünkü sizlerde buradasınız.
Unutmayın ki kaybettiğimizde geri alamayacağınız tek organımız gözlerimiz . Sadece 15 dakika gözlerini kapatarak hayatınızı o karanlıkta devam ettirdiğinizi bir hayal edin. Nekadar zor bir durum değil mi? Kendinizi, çevrenizi ve geleceğiniz olan çocuklarınızı bu tehlikeden gelin beraber koruyalım. Kadim dostum Mehmet Karakuş, çalışma arkadaşlarımız Çiğdem Arık, Fitnat Bolcan ve Faik Bey ile gece gündüz sağlığınızı korumak, sizlere en iyi hizmeti ulaştırmak için 2011 - SAYI 6 - BİDERGİ
-9-
TOP’LU İĞNE 34 ...
The HiGhOnE !
av ruhsatı ve silahı satarım sanki tabiat ana bana o hakkı vermişçesine. Oysa yer yüzünde yaşayanlara merhamet etmeyenler bilmezler ki , eğer kitab-ı mukkadesi tanıyorlar ise, gökten mahşerde rahmet yerine şer ile ezilecekler zamanı geldiğinde.. O yüzden , insanım ben. Öyle ki , doğadaki epidemik bitkileri söker yerine her tür yabancı mantar ve küfü barındıran olmayacak süs bitkileri ile sahte cennetler yaratırım , cehennem olduğunu fark etmeden. Sultan olurum Arab yarımadasında Hindistan’dan bülbülü tavuskuşunu satın alır çöl bahçelerime salarım, bir sezon seyredeyim diye. Sonra bırakıp giderim nasılsa kavrulup ölecek ve onu yiyecek sindirecek canlı olmadığını bile bile .. Malımı mülkümü korumak için jiletli dikenli teller gererim hem evimin, hem de çocuk parklarının etrafına güvercinler ,kediler takılsın da parçalansın diye. Hatta daha da ileri giderim ve akıtırım zehirimi nehirlere, tüm yaşam zehirlensin de ölsün diye . Öylesine insanım ki, maymunun beynini açar, taze taze limon sıkar yerim de , köpek balığının yüzgeci, kaplanın hayası da var en güzel menülerimde .. Ben insanım Bazen canlı canlı kaynara atarım isya , doğanın patikalarına baş kaldırıp göç yoarı üzerine otobanlar inşa eden hemde takozları , icadım, siyaset sayesinde. Bazen de kaplanı yakalar, derisini yüzerim manto yapmak için. Ben insanım, Hatta o da yetmez bana, ana karnıdan doğmadan çıkarırım yavruyu daha parlak, ince ve yumuşak olsun postu diye .. Dedim ya insanım işte. Arsız ve doymak bilmeyen, Kiminin dişi, kiminin makadı lazımdır bana büyü için . Eğer çevremde tüketiyorsam yaşamı durmam da asla, Hemen laboratuvarlara girer kemiklerini azaltırım tavukların , aydınlıkda yaşatırım gece gündüz, 6 haftada semirBen, memeliler sınıfından homosapiens denen bir hayvanım sadece. Oysa , kendine insan diyen yaratıklar sadece the High One ! Evet, kendime hakaret etme hakkımdan dolayı umarım amme davası ie karşılaşmam. Ben, aşağılık , cani, sapık bir yaratığım eğer insansam.. Hemen hemen, her 20 dakikada bir hayvanlara tecavüz edildiği, barınaklarda yalan dolan, işkence ve katliamın kol gezdiği, itlaf ve ticaretinin bir paket sigara parasına peşkeş çekildiği bir dünyanın insanıyım işte.. Nasılsa kanunlar hayvanları mal diye tanımlamış, eğer ak akçe karagün içinse !
Barbaros ŞANSAL
sinde keseyim diye . Beyaz keçilere aşı da vururum boynuzu kısırlaşsın daha çok süt versin diye ... Sonra chiplerim hepsini ne kadar canlı varsa acıktığımda daha kolay ulaşayım diye .. İnsanım ben en tepede , Beni yarattı ise Allah şimdi yaratma sırası bende . Dinleri yorumlar, savaşır ve canlıları yokederim canım istediğinde. Hatta dağları delerim akıl denen ahmaklığımın gücü ile ve gün gelir gömerim kendimi kendi hatalarımın sonucunda polyester kefen bezi ile Hemde en mertebeli en yüksek kitabyele . O yüzden The high one ‘ ım ben her seferde .. *high one : kafası iyi, sarhoş, en tepede olan ( ingilizce ) (ANKARA BAROSU HAYVAN HAKLARI DERGİSİ ‘’ YAŞAT’’ SAYI 01)
Kedi Katili Üniversiteli Genç!!!
2011 - SAYI 6 - BİDERGİ - 11 -
TECRÜBE, HİJYEN,KALİTE, GÜVEN...
İş çıkışı Nekmar ’da
buluşuyoruz... Keyifli Alışveriş
NEKMAR 2 Süpermarket
50tl ve üzeri Alışverişlerinizde!!! Hediye Ürününü Kendin Şeç...
ürürnleri
Enver Paşa Cad. 20 Temmuz Sok. No: 29 Yenikent - Lefkoşa
+
kaliteli, ik
, hi taze jyen
Pilav a Salat rt Yoğu
N
1 1 2 2 4 44 80 20 10 8 2 4 05 , hij taze yen
(08:00 22:00 arası Gönyeli ve Civarı)
R A M K E
ali ik k teli,
Kızarmış tavuk dahil tüm market ürünlerimizin evlere ve iş yerlerine ücretsiz servisi vardır.
ERMARKET P Ü S 2
Menemenci Gıda Ltd. Kuruluşudur.
r a d a k e N . . . z z Z z Z ı y ı l a m u y u
Amerikalı bilim adamlarının araştırmaları sonucunda tatil günlerinin 3 olmasının insan sağlığı açısından daha doğru olduğu görüldü.
Tekstil Dünyası
Sıklık, zarafet ve estetik hepsi bu adreste...
Araştırmaya katılan 159 kişi hafta içi 4 ve hafta sonunda 10 saat uyudular. Bir hafta sonucunda araştırmacılar katılımcıların durumunu inceledi ve 2 günlük tatilin kesinlikle yetmediğine karar verdi.
% 50 indirimli 325 tl
Science isimli dergide yayınlanan raporda bunun sebebi uykusuzluk olarak gösteriliyor. Ancak bilindiği üzere kronik uykusuzluk sağlığı ciddi şekilde etkiliyor ve insan ömrünü kısaltıyor. Bu durumu düzeltmek için bilim adamları ya hafta tatilinin 3 gün olması gerektiğini ya da hafta sonları 14 saat uyunmasını savunuyor. Uzmanlar yetişkin bir bireyin günde en az 5 saat uyuması gerektiğini belirtiyor. Bunun yanı sıra şekerlemenin de sağlığa zararlı olduğu savunuluyor. İncelemelere göre şekerleme yapanlarda diyabet görülme riski 1/3 oranında artıyor. 21. yüzyılda profesyonellerin uyku süresini kısalttığını görmek ise şaşırtıcı bir durum. Çünkü 90’lı yıllarda ortalama uyku süresinin 7-8 saat olması gerektiği savunuluyordu. UYUMAKTA GÜÇLÜK ÇEKİYORSANIZ... 1) Yanında karbonhidrat almadığınız yüksek proteinli yemeklerden sonra, uyumakta güçlük çekebilirsiniz. Yüksek proteinli yiyeceklerde bol miktarda tirozin bulunur ve bu beyni “uyanık” tutmaya yarayan bir amino asittir. Etlerin yanında tam tahıllı makarna ya da kepekli pirinç yemeyi deneyin.
164,90 tl
% 40 indirimli 250ıtl
150 tl
2) İkinci Dünya Savaşı sırasında askerlerin uyku ilacı olarak kullandığı acı marulun, sakinleştirici etkisi olduğu bilinmektedir. 3) Gece uykusunun en kaliteli olacağı saatler akşam 22.00 ile sabah 06.00 arasıdır. Vücut kendini gece 23.00 ile 01.00 arası yeniler. Bu saatlerde uyanık olmamakta fayda var. 4) Yatağa girerken çorap giymeyi ihmal etmeyin, çünkü ayaklar, vücudunuzda ilk ısı kaybeden bölgedir, ve bu uykuya dalmayı güçleştirebilir. Ayaklarınızı sıcak tutmak, uyku ilacından daha etkili olabilir. 5) Gün içinde aldığınız kafein miktarını azaltmaya çalışın. Öğlen içtiğiniz bir bardak kahve bile gece sizi uyutmayabilir.
yeni
6) Düzenli olarak spor yapanlar, yapmayanlara göre çok daha kaliteli ve düzenli bir uyku çekerler. 7) Bazı besinler uyumanıza yardımcı olur; süt bunların başında gelir. Ton balığı, kalkan balığı, enginar, badem, yumurta, şeftali, ceviz, kayısı, kuşkonmaz, yulaf, patates ve muz, uyku getiren diğer besinler. Mümkünse saat 20.00’den sonra hiçbir şey içmeyin. 8) Odanız karanlık, rahat ve sessiz olsun. Işık ve ses, çoğu insanın uykusunu kaçırır. Bu nedenle odanızda bilgisayar ve televizyon bulundurmamaya çalışın. 10) Evcil hayvanınız varsa, odanıza almayın. Kedi ve köpeğiniz sizinle mi uyuyor? Demek ki uykusuzluğa davetiye çıkarıyorsunuz, gece yarısı ayağa dikilmeye heveslisiniz. Evcil hayvanların yeri yatak değildir.
1,250 tl
değil
sadece
Muhtesem 875 Bahar Kampanyası
tl
Şehit M. Ruso Cad. No: 75 - 1 Küçükkaymaklı(Reis Market yanı) LEFKOŞA Tel - Fax: 0 392 227 02 70 ozgulgoksu@kktc.net
Düğün Öncesi Çiftlere Öneriler Evlilik, birçok insanın hayallerini süsleyen, tek olmaktan,bir olmaya geçisin büyük şaşalı
kapısıdır. Bu kapıdan geçerken, ruhsal ve bedensel rahatlama tekniklerini bilirsek, stressiz, eğlenceli bir o kadar da “mutlu ilk adımı” atmaya tamamen hazırız demektir.
Genellikle düğün öncesi çiftlerde gerginlikler olmakta, kararsızlıklar,yeni kararlar almak ya da alınan kararları bozmak gibi durum ve duygu karmaşası yaşanabilmektedir. Tüm olumsuzlukları ortadan kaldırıp, uzanamayacağımız yere koyalım ve evlilik öncesi neler yapabiliriz birlikte göz atalım..
Düğüne hazırlanırken; Bedensel aktiviteler yapılmalı, vücut ; esneklik, dayanıklılık ve kondisyon kazanmalıdır. Böylelikle yoğun geçen hazırlıklar süresi ve sonrasında, hem düğün gecesine sağlam ve dayanıklı bir bedenle hem de moral ve tebessümle girilmelidir. Yoga, Pilates, günlük ev ofis egzersizleri, açık havada yapılan yürüyüşler, dans dersleri gelin ve damat için ideal bedensel ve ruhsal hazırlanmalardır.
Gelin damat dansı çiftler için geceye hazırlık açısından Düğün öncesi gelin – damat adaylarında en çok rastlanan durumlardan biri ; yoğun geçen günler sonrasında strese atılacak ilk adımlardan biridir. bağlı ya da düzensiz beslenmeler sonucu verilen ya da alınan Strese bağlı yeme bozukluğu moral bozukluğuna sebep kilolardır. olur. Giyilen gelinliklerdeki hoşnutsuzluklardan tutun, Gelinlik provalarında sürekli daralmaya giden bedenler, düğün fotoğraflarında fazlalıkları kapatmaya gayret çabaları kas gücü ve eklem kuvveti olarak da kayıplara uğramaktadır. da işin tuzu biberi olacaktır.
- 14 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
Bedene göre seçilecek modeller, “hayalleri süsleyen mi ?” yoksa “hayal kırıklığı bedenleri “ saklayan gelinlikler mi olmalı buna karar verecek olan sizsiniz. O nedenle bedene saygı göstermeli ve gerektiği gibi bakılmalıdır.
Beslenme ve düzenli uykunun önemi Çiftler hayatlarını birleştirmeden önce, mutfaklarını ve uyku düzenlerini de birleştirmelidirler. Düğün hazırlığı öncesi yemek yeme alışkanlıkları değişim gösterirken, uykusuz kaygılı geceler de gerginliklere sebep olabilir. Bu ihtimalleri de göz önünde bulundurarak öncelikle öğün atlamamaları ve ara öğünlere de özen göstermelidirler. Sağlıksız beslenme , dikkat dağınıklığına, mide rahatsızlıklarına, baş ağrılarına sebep olmaktadır. Gece geç saatlerde yenen yemekler mide ile ilgili birçok rahatsızlığın sebebi de olabilmektedir. Bu nedenle uyku saatlerinde metabolizmayı düzensiz hale getirmeyen zamanlar seçilmeli, iyi bir dinlenme ile düğüne hazırlanmak gerekmektedir.
Abur cubur denilen yağlı, gazlı ve bol kalorili yiyecekler, sindirimi zorlaştıracağından kişi kendini ağırlaşmış hantal hisseder. Mümkün olduğunca bu tür beslenme çeşidinden uzak durarak, daha zinde daha formda daha mutlu bir bedenle düğün gününe hazırlanılmalıdır.
“Tek” olmaktan “bir” olmaya giden yolda “beraber” yapılacaklar listesi Gelin ve damat adayları düğün öncesi birlikte yürüyüş, yüzme, dans, golf, tenis, at binmek, bisiklete binmek, spor salonu ya da evde birlikte egzersiz ve yoga yapabilirler. Beden güçlendikçe ruhsal güçlenme artar. Beraber yapılan her şey düğün günü ve sonrasında da devam eder. O mutlu günde tüm sevdikleri için en güzel hazırlıklar yapılırken, kendileri içinde hazırlık yapmayı bilmelidirler. Kimse böyle bir günde stresli, gergin, anlayışsız ve somurtkan olmak istemez. Haftanın belirli günleri adaylar birlikte en az 40 dakikadan oluşan yürüyüşler veya bisiklete binerek kardiyovasküler çalışmalar yapalabilirler. Ruhsal bakımdan rahatlarken bedensel kuvvet kazanılan yoga, pilates ve eşli dans dersleriyle zinde, kaliteli ve dinamik bedenlere sahip olabilirler. Evlilik öncesi başlayan bu paylaşımlar, evlilik sonrasında da devam ederek ortak müşterek bir yaşamı daha da sağlamlaştırmanın temeli olacaktır. Düğün gecesi bol bol dans edip , yüksek ökçeli pabuçlar üzerinde saatlerce kalınacağı düşünülürse, bedensel kuvvet ve esnekliğe ne kadar çok gereksinim duyulacağı daha iyi anlaşılacaktır. Yüksek ökçeli ayakkabılar belde , dizde , bileklerde büyük sıkıntılara sebep olmaktadır. O nedenle sağlıklı kuvvetli esnek bedenle yeni bir hayata merhaba
demek gerekir. Birlikte yapılan düzenli beslenme, spor, egzersiz, dans etkinlikleri mutlu beraberliğin temelleridir. Tek olmaktan bir olmaya geçişin en güzel şahitleridir.
Mutlu , sağlıklı, zinde akıl ve bedenlerde buluşmanızı ve ömür boyu bir yastıkta kocamanızı dilerim.
Özgül TUNCER Kişisel ve grup egzersiz koçu
2011 - SAYI 6 - BİDERGİ - 15 -
Nekas Gıda Ltd.
NkS Nekas Gıda Ltd.
Gün sokak kİrlİ sanayİ bölgesİ HASPOLAT lEfkoşa tel : 0392 233 54 34 Fax : 0392 233 57 61
ECE EMİN
Röportaj AYŞEGÜL KANLITUNA
Büyük başarılara imza atmış ışıl ışıl gülümsemesiyle güller saçan bir iş kadını. Kıbrıs’ın tanınmış ailelerinde Enver Emin’in biricik 3 çocuğundan biri Ece Emin. Sımsıkı kenetlenmiş bir aile ve tabiki başarı. Kuzey Kıbrıs’a Spa kültürünü 1992 senesinde tanıştıran ve yaptığı her projeyle başı çeken Ece Emin bu ayki konuğumuz. Küçük yaşlarda babasının eczacı olması dolayısıyla adaya ithal ettiği kozmetik ürünlerine olan merakıyla başlayan serüvenini tam 19 senedir emin adımlarla devam ettiriyor. - 18 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
A.K. - Küçük yaşlardaki merakınızı nasıl iş hayatına dönüştürdünüz? O dönemde de tıpkı bugün olduğu gibi bu mesleğe ayrı bir ilgim vardı. Eğitimim yoktu ancak ürünlerin satışıyla ilgileniyordum. Bir gün yerel bir gazetede İzmir Milli Eğitim Bakanlığının Bioderm Kozmetik Okulu’nun ilanını gördüm. O gün bu okula yazılmaya karar verdim. Okulu bitirdikten sonra aldığım belgeyle Kıbrıs’taki estetisyenlere ve bu konuda meraklı olan herkese Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Hastanesi’nin karşısındaki Enver Emin Ecza Deposu’nun “sende” katında kıyafetten, kozmetiğe her türlü ihtiyaçlarının perakende ve toptan satış yapmaya başladım. Almış olduğum eğitimle bu cihazların ve ürünlerin hem satışını hemde eğitimini veriyordum. Böylece küçük yaştaki merakım benim işim haline gelmiş oldu.
A.K. - Estetik ve kozmetik sektörü çok geniş bir yelpaze içeriyor. Sizin esas uzmanlık konunuz hangisi? Dediğiniz gibi mesleğim teknolojinin gelişmesiyle sürekli yeni gelişimler gösteriyor. Bu sebepten dolayı sürekli eğitim şart. Ancak benim esas uzmanlık alanım Visajistik,jel sistem tırnak ve cilt bakımı. Visajistik; matematiksel olarak farklı yüz şekillerine en doğru makyajın uygulanması. Kalıcı makyajlada
günleri gelinler gelmeye başladı bende daha önce seminer vermek için kullandığım salonu Ece Emin Wellness & Beauty Clup olarak hazırlamaya karar verdim ve 1992 yılında kendi güzellik salonumu açtım. Açıldığımız yıldan beri sektördeki her türlü yeniliğin yakından takipçisiyiz. Her sene farklı bir yenilikle müşterilerimize hizmet vermeye devam ediyoruz.
bu eğitimimi destekledim. İlk olarak Leyla İnanır Güzellik Akademi’yle başladı. Hemen arkasından İngiltere’ye doğru bir güzellik yolculuğum devam etti. Seçkin firmaların farklı güzellik cihazlarıyla anlaşmalar yaptım ve cihazların eğitimlerini verebileceğime dair yetkilendirildim. Ancak dediğim gibi sürekli yenilenen bir sektör olduğundan her gün farklı farklı uzmanlara danışarak ve teknolojiden yararlanarak kendimi geliştirdim. Hatta sadece kendimi değil birlikte çalıştığım uzmanları adamıza davet ederek konuya ilgisi olan herkesinde bunlardan yararlanmasını sağladım.
A.K. - O dönem için çok sıradışı bir proje aslında. Seminerlerden hangi konulardan bahsediliyordu, nerede yapılıyordu? Bu seminerler şuanda Ece Emin Wellness & Beauty Clup’ın bulunduğu yerde yapılıyordu.
Akademi’ye bitirdiğimde Leyla İnanır’dan seminer vermesini rica ettim, sağolsun seve seve kabul etti. Konusunda uzman bir çok eğitimciyle beraber estetik alanındaki son gelişmeler, cilt bakımı, yüz şekline göre makyaj uygulaması, cihaz tanıtımları ve eğitimleri verdik.
A.K. - Enver Emin Ecza Deposu’nun sende katındaki satış bölümünden güzellik salonuna geçmeye nasıl karar verdiniz? Aslında bu eğitimler sırasında bir gün Leyla Hanım bana bu kadar azimli ve istekliyken neden kendi işimi kendin yapmıyorsun? İnanılmaz bir başarın var dedi. Bende satış yaptığım yerin bir bölümünü üçe ayrırdım ve Jel tırnak, profesyönel makyaj ve cilt bakımı olarak hizmet vermeye başladım. Ancak zamanla müşteri istekleri arttı. Eczanenin kapanma saatiyle benim çalışma saatlerim uymuyordu. Pazar
A.K. Geçtiğimiz günlerde adamıza yeni bir cihaz daha geitrdiniz ve bunu bir basın toplantısıyla halkımıza tanıttınız. RF Multiplus sistemini birde Bidergi Kıbrıs okuyucuları için açıklayabilir misiniz? Bir senedir bu cihazla ilgili olarak geniş kapsamlı bir araştırma yaptım. Sağlığa herhangi bir zararı olmadığından ve netice alacağımdan emin olduktan sonra ürünü getirmeye karar verdim. Arkasında duramayacağım hiçbir ürünü hizmete sokmam. Radyofrekans sistemi yayarak kan dolaşımını ve metabolizmayı hızlandırmaya yönelik çalışan bu cihazla inanılmaz sonuçlar alınıyor. Amerika’da gıdık dahil bir çok estetik ameliyatı olmak isteyen hastalara uzmanlar ilk olarak radyofrekansı denemelerini eğer sonuç alamazlar ise bu yola başvurmalarını tavsiye ediyor.
A.K. Hangi alanlarda etkili? Yüz bakımında, ince çizgilerin ve kırışıklıkların giderilmesine, cildin elastikiyetinin kazanmasına, Kolojen sentezinin artmasına, akne ve siyah
nokta bakımına, cildin bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi, vücut bakımı, selülit ve bölgesel yağların parçalanması ve sıkıştırılması, kabızlığın giderilmesi, kas eklem ve strese bağlı ağrıların giderilmesi, bay bayan saç dökülmesinin engellenmesi, kepek tedavisi ve daha bir çok alanda kesin çözüm olduğunu söyleyebilirim.
A.K. Herkeste aynı sonucu verebilir diyebilir miyiz? Kişinin yaşına kilosuna hormonal durumuna göre değişiyor diyebilirz. Herkeste sonuç alınıyor ancak etki eden faktöre göre daha hızlı yada daha yavaş ancak gözle görülür derecede fark edebileceğiniz sonuçlar alınıyor. Piyasada bulunan diğer cihazlara göre en büyük farkı ürün özellikle zayıflatırken sıkılaştırıyor. diğer ürünlerde olduğu gibi yağ kaybına uğrayan bölgelerde herhangi bir boşluk ve sarkma asla söz konusu değil.
A.K. İçten Başlayan ve Dışa Yanısyan Güzellik konseptinde müşterilerinizi nasıl yenilikler bekliyor? Bu cümle yeni yolculuğumuzun parolası aslında. Çünki bu konsept ile hem ruhunuzu hem bedeninizi bütünleştirerek sizlere güzelliğe açılan bir kapının anahtarını veriyoruz. Daha önce verdiğimiz hizmetlerin yanısıra artık Kıbrıs’ın en köklü güzellik firması olarak Psikolojik Danışman, Diyetisyen, Yoga, Plates, Yaşam Koçumuz ve Nefes Terapisi ile hem ekibimizi büyüttük. Böylece bizimle birlikte olan herkezi evlerinden uzaklaştırıp kendilerini dinleyebilecekleri, günün stresini kolayca atabilecekleri, kilolarını kontrol altında tutabilecekleri, sıkıntılarını paylaşabilecekleri bir dinlenme mekanı olmayı hedefliyoruz. Burası sizin ikinci eviniz
A.K. Tam düğün sezonunda tüm gelinlerin acil forma girmesi, stresten uzaklaşması için mutlaka size uğramalı bence.Gelin demişken helelim bu seneki gelin makyajı trendine. Eskiden gelin değince masumiyeti simgeleyen temiz makyaj yapıyorduk her zaman aynı moda devam etmiyor tabi, şimdi modacılarla beraber çalışıyoruz. gelinliğin tasarımından gelinin kişiliğine kadar birçok konu bizi makyaj konusunda yönlendiriyor. Gelinlerimizi düğün öncesi bir haftalık kampa alıyoruz. Vücut bakımı, Masaj, Cilt Bakımı, Manikür Pedikür isteğe göre Yoga, Plates, Yaşam Koçu ve Nefes Terapisi’yle de - 20 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
destek veriyoruz. Tabi bu dönemde gelini tanımış ve neyi sevip neyi sevmediğini öğrenmiş oluyoruz. Ve gelinle bütünleşecek kendini hem düğün konseptine hem ruhuna hemde gelinliğiyle rahat ve güzel hissedeceği bir makyaj yapıyoruz.
A.K. Modacılarla da birlikte çalışıyorsunuz. Bu senenin makyaj modası nedir? Bu sene daha uzun , hatta protez kirpiklerle süslenmiş göz makyajı ön plana çıkıyor. Kirpikler, eyeliner, tenle uyumlu fondoten, mermer görünümlü bir cilt, pembe ve tonlarında allıklar ve belirgin renkte rujlar.
A.K. Hobileriniz nelerdir? Mesleğim benim hobim ama işten çıkıp eve gitmek oğullarıma yemek hazırlamak birlikte o yemeği yemek onlarla sohbet etmekte hobim diyebilirim. Bir yerde de sürekli çalıştım...Boş kaldığım her an çocuklarımın yanına koştum. Anne olmak bambaşka birşey ama hobilerim arasında benim hayatımın en değerli varlıklarından olan en yakın arkadaşım annemi de söylemeden geçmemem lazım. Annemle seyehat etmek, farklı ülkeler, farklı kültürler tanımak bana inanılmaz keyif veriyor. Bunların dışında spor yapmak, yüzmek, arkadaşlarımla kaliteli müzik çalan yerlerde stress atmakta severek yaptıklarımın arasında.
A.K. Hayatınızadaki en vazgeçilmezleriniz nelerdir?
büyük
zenginliğiniz
23 ve 17 yaşında iki erkek evladım var. Hayatımdaki en büyük zenginliğim diyebilirim.. Oğullarım sadece evlatlıklarıyla değil aynı zamanda dostlukları ve bana güvenleriyle de yanımda. Ancak belirtmeliyim ki evlatlarımı yetiştirmem, aramızdaki bağın bu kadar sıkı olması tabiki sadece bana bağlı değil. Ben Enver ve Evşen Emin’in kızı olmaktan gurur duyuyorum. Annem, babam ve kardeşlerim Eda Emin Zaim ve Kemal Emin her zaman her koşulda kayıtsız şartsız benim yanımdalar. Evlatlarımı büyütürken onlara aile sıcaklığını ve bir olmayı öğrettiler. Bu bizim hayat felsefemiz birbirimize sımsıkı kenetlenen bir aileyiz. Babamın gücünü her zaman yanımda hissetmem benim bugünlere gelebilmemin en büyük sebebidir. Hissettiğim bu gücü bende evlatlarıma hissettirmek için elimden geleni yapıyorum.Aile yapıma ve işime saygım sonsuz.
A.K. Peki özel hayatınız? Aşkı soruyorsanız benim için aşk demek ailem,oğullarım,işim ve yaşamın ta kendisidir. Eşimden ayrıldıktan sonra tek amacım işimi en güzel şekilde yapmak oldu. İki erkek çocuk sahibi olarak herkesin sandığının aksine ben çok rahat dönem geçirdim. Hiç zorlanmadım evlatlarımı büyütürken. Sürekli çalıştım, başarılı olamak için hala da kendimi işim konusunda geliştirmeye çalışıyorum... Benim özel hayatım evlatlarım büyük oğlum Enver İngiltere’den İşletme bölümünden mezun oldu. Vatani görevini yerine getirmek üzere askere hazırlanıyor. Küçük oğlum Eral ise Levent Kolejinde lise 2 öğrencisi. Aşka zaten diğer anlamda ihtiyacım yok evlatlarıma duyduğum ve onların bana hissettirdiği zaten aşkın ta kendisi. Allahımın bana bağışladığı iki büyük vazgeçilmez nimetimdirler.
2011 - SAYI 6 - BİDERGİ - 21 -
Osmanlı Gelinlikleri Renkler değişse de düşler aynı...Gelin olma her çağda aynı heycanları yaşatır insana. Osmanlı geleneği gereği simli, pullu, işli giysiler ayıp sayıldığından genç kızlar, genellikle sade elbiseler giyerdi.
Giyim, insanların tabiat şartlarından korunmak amacıyla örtünme ihtiyacından doğmuştur. Başlangıçta basit bir şekil sergileyen örtünme, insanların gelenekleri ve ferdî zevklerinin sonucu gelişmiştir. Osmanlı geleneği gereği, simli, pullu, işli giysiler, ayıp sayıldığından genç kızlar, genellikle sade elbiseler giyerdi. Kadınların süslü giyinebilmelerinin yolu; evlilikle başladığından, ilk gösterişli elbise olan gelinlik, her zaman önemli bir giysi oldu ve gelinin diğer kadınlardan farklılığını belirtmesi açısından da önemsendi. Gelini diğer kadınlardan farklı kılan, gelinliğin yanı sıra gelinliği tamamlayıcı gelin başı, duvağı ve aksesuarlarıydı. Dönem modasını yansıtan pahalı kumaşlardan yapılan gelinlikler, gösterişli ve süslüydü. Saray, hanedanlık rengi olarak kırmızı rengi benimserken, halk kırmızının yanı sıra mor, mavi, pembe gibi canlı renkleri tercih ediyordu. Gelinin yüzünü örten duvak, kırmızı idi. 1870’lerden sonra Batı etkisiyle daha açık renkte gelinlikler giyilmeye başlandı. Beyaz kumaştan gelinliği, ilk kez 1898’de Kemalettin Paşa ile evlenen II. Abdülhamit’in kızı Naime Sultan giydi. Sarayda başlayan ve zamanla yaygınlaşan beyaz gelinlik, 20. yüzyılda vazgeçilmez oldu. Osmanlı devrine ait kadın giyimi ve gelinliği, yaşanılan hayat tarzına paralel saray, şehir ve kırsal kesim gibi grupların kendilerine özgü kuralları, gelenek ve göreneklerine göre kullanılan değişik boya, dokuma, işleme ve modellerle zenginleşti. Osmanlılarda düğünün kaç gün süreceği, evlenenlerin sosyal statülerine göre değişim göstermekteydi. Düğünün her gününde farklı bir kıyafet giyilirdi. Kına gecesinde ve gerdek günü için farklı kıyafetler, gerdek ertesinde ise, ‘paçalık’ tabir edilen bir kıyafet giyilirdi. 9. yüzyılın başlarında üç etek ve dört etek denilen modeller, gözde oldu. Üç etekler; yanları yırtmaçlı, önü açık, belden birkaç adet düğmeli, boyu yere kadar olan entarilerdir. Üç etek, 1875’lere kadar etkiliydi - 22 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
ve kırsal kesimlerde 20. yüzyıla kadar kullanıldı. 1867’de Sultan Abdülaziz’in Avrupa seyahati dönüşünden sonra üç etek ve şalvarlara gençlerin rağbeti azaldı, iki etek entari modası görülmeye ve Batı modasının etkisi hissedilmeye başlandı. Bu entarilerden sadeleri günlük, ağır işlemelileri düğün, tören kıyafetleri ve gelinlik olarak kullanılırdı. Bu entariler; umumiyetle kadifeden yapılmış, baştan geçmeli, beden kısmı vücuda göre olan uzun giysilerdir. Yakası yuvarlak ve önü bele kadar açıktır. Yakanın açığından, içe giyilen helâli gömlek görünür. Bu entari ile başa krep veya yemeni örtülür, bele gümüş kemer takılır. 19. yüzyılın başlarında çoğunlukla mor ve bordo kadifeden yapılan, üzerine dival işi tekniğinde sırma ile çeşitli bitki motifleri işlenen ve “bindallı” adı verilen elbiseler, gelinlik ve tören kıyafeti olarak tercih edildi. Kırsal kesimde, aynı tarz işleme ve kumaşlar kullanılarak şalvar, ceket olarak giyilirdi. II. Abdülhamit döneminden itibaren büyük şehirlerde bindallı elbiseler yerini, Batı etkisindeki uzun etek ve ceketten oluşan takımlara bıraktı. Etek-ceketler; atlas, tafta ve münakkaş gibi ipekli kumaşlardan yapılırdı. Atlas kumaşa bindallı tarzında yapılan ve oldukça uzun kuyruklu olan etek ve korsajlı ceketler, ilk örnekleri oluşturmuşlardır. Bu gelinlikler, daha sonraları yerlerini, tafta ve sim dokumalı ipekli kumaşlardan yapılan uzun, kloş etekli, korsajlı, balenli, vücudu saran, üstlü, pelerinli kıyafetlere bıraktı. Bu giysilerle krep oyalı baş örtüleri, renk ve işlemeye uygun olarak, diz hizasında ve bele oturan içi kürklü kadife mantolar olarak kışın giyilirdi. Giysinin aynı rengi ve işlemesine uygun olarak kumaş ya da deri ayakkabı ve çantalar kullanılırdı. Giysilerdeki batılılaşma, ayakkabı modellerine de yansırdı. Osmanlı dönemindeki genç kızların hayallerini süsleyen gelinlikler, bugünün genç kızlarının da düşlerini zengin kılacak nitelikte.
Kim bu Sünger Adam? “Sünger Bob” Nickelodeon kablolu TV senedir içinde bulunduğu sektörün en önde şirketi için Stephen Hillenburg tarafından gelen fotoğrafçılarından.ELLE dergisinin dünya çapında yapılan fotoğraf yarışmasında yaratılmış bir çizgi dizidir. birinci gelmiş, Durex, Best fm, Aryıldız, Esas delikanlı Sünger Bob, Yengeç Krusty Radio 1, Pepsi, Lipton, Fashion Tv, Istanbul restaurantında çalışan bir ızgaracıdır. Saf bir Venue, East’nbull, Lighthouse, Hindistan karakter olmakla beraber çok da iyi kalplidir. baş konsolosluğu , Gusto, Gecem İç Giyim, Genellikle kare pantolon giyer, üzerinde Simel Coat, MGD Magazin, Gazeteciler ise kravat ve gömlek. Çorapları dize kadar Derneği, Dockers, Classic Shoes, Yeni Melek çekilidir. Sarı ve deliklidir. Onu ilk defa Gösteri Merkezi Taksim, Efes Pilsen,Arnika görenler genellikle “Aaa, peynire bak.” derler. beyaz eşya, Motorola, Sony Ericson, Özdilek Çok şirin bir görüntüsü vardır. havlu,Deniz Feneri, Esma Sultan Yalısı, Şimdi bunları size neden anlattığımı Uluslar Arası Salsa Festivali, Home Beautiful merak ediyorsunuz. Piyasaya girdiği ilk Dergisi, Decostyle Dergisi, Elle Dergisi , günden beri tüm bilboardlarda tüm çocuk Malpas Hotel, Colony Hotel, Oscar Hotel, oyuncaklarında, defterlerin tişörtlerin Denizkızı Hotel, Vuni Palace Hotel, Karaca üzerinden gördüğünüz bu çizgi karakter Eşarpları, Lets go jeans, Tango To Buddha, hepimizin hayatında yer almaya devam Diesel, Lipsus Spa gibi birçok ünlü markanın ediyor. O saf tipinin arkasında saklı olan reklam çekimlerini gerçekleştiren sanatçı, yaramaz yanı sanki hepimizin içinde varolan en çok reklam , moda ve belgesel düğün sünger adamı tetikliyor. Peki hiç düşündünüz çekimleri yapmaktan mutluluk duyduğunu mü, tüketicileri maniple etmek için uğraşan söylüyor. reklam sektöründe tüm bu ürünleri Düğün Fotoğrafçılığından, bebek fotoğraflayan ve onları hayal dünyasından resimlerine, mekan çekimlerinden , doğa gerçek dünyaya tanıtanlar kimler... fotoğrafçılığına kadar bir çok alanda başarılı Fotoğraf çekmek kabul etmek gerekir ki herkesin üstesinden gelebileceği bir durum değildir. Bakmalı, görmeli, gördüğünü çekmeli ve en cazip haliyle sunmayı bilmelidir. Gerçekler acıdır ki eline her makineyi alan son model bir makine dahi olsa çok kaliteli resim çekecek diye bir durum söz konusu değildir. Sanatın yanından teknikte gerektirir. İtiraf etmeliyim ki bende güzel fotoğraf çeken insanları kıskanmıyor değilim hani. Sünger Bob’un Türkiye fotoğrafçısı olan Ferhat Elik şu sıralar Türkiye’ye gitmek için hazırlanıyor. Kıbrıs’ta yaşıyor olmasına rağmen halen Türkiye’deki firmanın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiş olmalı ki yeri de doldurulamıyor. Eğlenceli bir iş, diye düşünmeden edemiyor insan çünkü çizgilerden meydana gelen bir karaktere fotoğraf kareleriyle ruh katıyor... Genç fotoğraf sanatçısı Ferhat Elik, 14
- 24 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
kareler yakalayan Ferhat Elik ayrıca lisanslı sualtı fotoğrafçılığı da yapmaktadır. Sanatçı hobi olarak sualtı sporları, hava sporları ile ilgilenmekte. Ayrıca bir sanatçı olarak fotoğraf sanatına ilgi duyan amatörler için profesyonel fotoğraf çekme teknikleri üzerine ders vermektedir.
National Geographic Lisanslı Sualtı Fotoğraf Sanatçısı
Ferhat ELİK
www.ferhatelik.com www.gelinfotograflari.com
Ajan : 007 4 Şubat 2004 tarihinde Harvard Üniversitesi 2006 sınıfı öğrencisi Mark Zuckerberg tarafından kurulan Facebook, öncelikle Harvard öğrencileri için kurulmuştu. Facebook ismini “paper facebooks”’dan alır. Bu form A.B.D. üniversitelerinde okulların öğrencilerine, öğretmenlere ve çalışanlara doldurtduğu onları tanıtan bir formdur. Daha sonra Boston civarındaki okulları da içine alan facebook, iki ay içerisindeki Ivy Ligi okullarının tamamını kapsadı. İlk sene içerisinde de; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki tüm okullar facebook’da mevcuttu. Üyeler önceleri sadece söz konusu okulun e-posta adresiyle (.edu, .ac.uk, vb.) üye olabiliyordu. Daha sonrasında da ağ içine liseler ve bazı büyük şirketler de katıldı. 11 Eylül 2006 tarihinde ise facebook tüm e-mail adreslerine, bazı yaş sınırlandırmalarıyla açıldı. Kullanıcılar diledikleri ağlara; liseleri, çalışma yerleri ya da yaşadığı yerler itibarıyla katılım gösterebilmektedirler. Temmuz 2007 itibarıyla, 34 milyon kullanıcısıyla dünyanın en büyük
üniversite tabanlı kullanıcılarına sahip oldu. Şu anda dünya üzerinde aktif olarak 500.milyon insan Facebook kullanıyor. Öyleki Facebook artık ajanların bile kullandığı bir erişim aracı olmuş durumda. Julian Assange, Facebook’un Amerikan istihbaratına bilgi toplayan bir ajan olduğunu iddia ediyor. Assange, “Herkes anlamalıdır ki Facebook’ta birilerini arkadaş olarak eklediğinizde, veritabanına bilgiler girerek Amerikan istihbarat teşkilatının işini yapmış oluyorsunuz.” diyor. Facebook’un doğrudan Amerikan istihbarat teşkilatlarınca yönetilmediğini, ancak istedikleri anda istedikleri bilgiyi alabildiklerini öne süren Assange, istihbarat teşkilatlarının bu izinleri de Facebook üzerinde baskı kurarak alabildiklerini iddia ediyor. İsveç’e sınırdışı edilmeyi bekleyen Assange en kor kunç aja Rusya’da yayın yapan Russia Today n; Faceb ook televizyonuna verdiği röportajda Facebook için oldukça ilginç ifadeler kullandı.
GÖZDENUR L e n s
D ü n y a s Bırakın gözleriniz konuşsun! ı Yzb. Tekin Yurdabak Cad. No:31 Ortaköy-Lefkoşa Tel: 227 90 38 Gsm: 0 533 889 72 12
TECRÜBE, HİJYEN,KALİTE, GÜVEN...
İş çıkışı Nekmar ’da
buluşuyoruz...
TECRÜBE, HİJYEN, KALİTE, GÜVEN...
Keyifli Alışveriş
NEKMAR 3 Süpermarket
50tl ve üzeri Alışverişlerinizde!!! Hediye Ürününü Kendin Şeç...
Kızarmış tavuk dahil tüm market ERMARKET P Ü S R3 ürünlerimizin A M K + evlere ve iş yerlerine E 4 1 ücretsiz servisi vardır. 4 4 kaliteli, ik
N
Dr. Naim Adiloğlu Cd. Baykal Apt. no:136 KERMİYA/LŞA (Metehan Bölgesi, Sosyal Konutlar Çıkışı)
, hij taze yen
(08:00 22:00 arası Lefkoşa ve Civarı)
ali ik k teli,
, hi taze jyen
Pilav a Salat rt Yoğu
444 8 00 8 3 2 2
Menemenci Gıda Ltd. Kuruluşudur.
Düğün ferhat Elik
Düğün sezonu açılıyor. Malum, en önemli konulardan biri düğünün fotoğraflarının nasıl olacağı. Artık gelinin sandalyede oturduğu, damadın elini müstakbel eşinin omzuna dayadığı, stüdyoya hapsedilmiş düğün fotoğrafları devri kapandı. Trend, düğün belgeseli çekimi… Son on yıldır yaygınlaşan bir çekim türü düğün belgesel fotoğrafçılığı. Peki, ne demek belgesel düğün dotoğrafçılığı? Belgesel düğün fotoğrafçılığı konsepti Amerika ve Avrupa’da doğup gelişen ve ülkemizde yeni sayılabilecek bir tarz. Düne kadar sadece stüdyolarda 1-2 saatlik çekimlerle sınırlı olan evlillik fotoğrafları bu akımla beraber tüm güne yayılmaya başladı. Belgesel düğün fotoğrafçılığı düğün gününün tamamının fotoğraflarla hikayeleştirilmesi işidir. Burada fotoğrafçının asıl yapması gereken günün kronolojik akışının ötesine geçerek bulunduğu ortamın içine kaynaması, hareket ve davranışların arkasında yatan duyguları yakalamasıdır. İşte bu noktada düğün belgeseli, fotoğrafçıyı ve sunduğu eseri, günün akışını klişe bir şekilde görüntüleme monotonluğundan çıkartır. Yani size özel tamamiyle doğal ve orginal fotoğraflar. Bu çekime en doğru hazırlık doğru fotoğrafçı seçimi ile başlıyor. Bunun yanında gelinin özellikle çekilmesini istediği gelinlik detaylarının, çiçeğinin ve diğer aksesuarlarının fotoğrafçısına mutlaka önceden
ferhat Elik
k i l E t a h r fe - 28 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
ferhat E
lik
Belgeseli bildirmesi gerekir. Diğer önemli bir hazırlık günün programının saat bazında hazırlanmasıdır. Bir belgesel evlilik fotoğrafçısının sunabileceği en önemli referans daha önceki çalışmalarıdır elbette. Çiftler çalışacakları fotoğrafçı ile görüşmeden önce o fotoğraçının eserlerini inceleyip değerlendirmelidir. Unutulmamalıdır ki yapılan iş benzer olsa da her fotoğrafçının kendine özgü bir tarzı ve çekim tekniği vardır. Bu teknik ve tarzların çiftin beklentileri ile ne kadar örtüşeceğine dikkat edilmelidir.
ferhat
Elik
Uzun yıllar Türkiye’de çalışmış olan Ferhat Elik fotoğrafa farklı bir bakış açısı getiriyor. En son teknolojilerden yararlanarak her türlü mekanda sizlerin en mutlu anlarınıza imzasını atıyor. Sizde evlilik, söz, nişan, mezuniyet, doğum günleriniz ve yeni doğan belgeselleri için profesyonel bir sanatçıyla çalışmak
www.gelinfotograflari.com, www.ferhatelik.com adreslerinden sanatçıya
isterseniz
ulaşabilirsiniz...
ferhat Elik
i ferhat El
k
lik ferhat E İstanbul Ofis: 0 212 542 04 92 TÜRKİYE GSM: 0 532 779 75 42 KKTC GSM: 0 542 877 17 11
ne varsa sende
1 kaşık yağ ile bir kilo patates kızarır...
Türkiye fiyatlarıyla daima
en ucuzu bizde!
Bayilerimiz Lefkoşa
var
Evimiz Alışveriş Mağazası 0 392 229 12 73 Technovision 0 392 228 75 91 Sancar 0 392 228 81 28 0 392 228 40 06 0 542 851 27 75 Atakanlı Ticaret 0 533 884 66 99 Nekmar 2 Süpermarket 0392 223 73 73
İskele Tatlı Market 0 392 371 23 63 0 392 371 21 15 İnanç Ticaret 0 392 374 51 88 0 392 374 51 87
Tefal Clipso Modula İle yemekler daha sağlıklı...
Onunla Ütü Yapmak Artık Daha Zevkli...
Mağusa Mar-pa Market
Girne
Barbaroslar Tefal 0 392 815 15 91-92 0 542 851 15 91 Yıldızlar Market 0 392 815 85 24 0 533 846 48 76 Erginsoy Ticaret 0 392 815 11 95 Mir İletişim 0 533 872 10 17 0 533 833 83 10 Aydan Ticaret 0 392 815 17 55 Starling 1 Girne Merkez 0 392 815 33 63 0 548 870 52 54 Starling 2Alsancak 0 548 870 52 57 Starling 3 Lapta 0 542 833 56 01 Starling 4 Lokal 0 542 870 52 55 Starling 5 Çatalköy 0 542 877 59 81 Starling 6 Beylerbeyi 0 542 882 72 74 Starling 7 Zeytinlik 0 542 882 59 19 Bayilerimizden aldığınız tüm ürünlerimizde herhangi bir arıza meydana gelirse tamir için sizi bekletmiyoruz anında yenisiyle değiştiriyoruz.
bir hayaliniz olsun
YAZAN: MEHMET COŞKUNDENİZ
Kıskançlığı Azaltmanın 10 Yolu 1- Kıskançlığın en büyük nedenlerinden biri öz güven eksikliğidir. Unutmayın ki siz sevdiğiniz kişi tarafından seçilmiş insansınız. Yani diğer seçenekler arasında bir farkınız vardı ki; sevgiliniz sizi seçti. Öyleyse artık onun sizi sevip sevmediğini sorgulamaktan vazgeçin.
6- İlişkinizin başladığı tarihten önce tarafların yaşadığı her şey kendisine aittir. Geçmişte yaşanan bir ilişkiyi kıskanmak sizi, yeldeğirmenleriyle savaşan Don Kişot’tan farksız kılar. Geçmiş geçmişte kalmıştır ve sizi sadece şimdiki durumunuz ilgilendirmelidir.
2- Kıskançlığın bir başka nedeni de içinde bulunulan toplumun dayatmalarıdır. Arkadaş grubunuz, aileniz ya da çevreniz kendilerinin sevgililerine davrandığı gibi davranmanızı isteyebilir. Siz de o toplum tarafından dışlanmamak için aynı şekilde davranmaya başlarsınız. Yani onlar sevgililerine, eşlerine sürekli hesap soruyorsa siz de hesap sorarsınız. Kişiliğinizi topluma ezdirmeyin. Doğru olan onlarınki değil, sizinki.
7- Unutmayın ki; sizin, sevgili olmadan önce kendinize ait hayatlarınız vardı. Kıskançlığınız nedeniyle sevgilinizi sizin hayatınızı yaşamaya, sizin kurallarınızla yaşamaya mahkum etmeyin. Başta bunu kabul etse bile bir süre sonra dayanamayacaktır.
3- Tehdit ve baskı sevgiliyi size bağlamaz aksine uzaklaştırır. “Bana haber vermeden dışarı çıkarsan şunu yaparım”, “Şu arkadaşınla görüşürsen bunu yaparım” demek sevgilinize eziyet anlamına gelir. Eziyete uğrayan kişi de günün birinde mutlaka zincirlerini kırar. 4- Kıskançlık sevginin ölçütü değildir. Yani birini ne kadar sevdiğiniz, ne kadar kıskandığınızla paralel değildir. Aksine kıskançlık çoğunlukla hastalıklı bir durum olduğundan bir süre sonra sevgi falan kalmaz ortada. Kıskançlık gösterileriyle sevginizi ifade edemezsiniz. 5- Sevgilinin her hareketini takip etmek, cep telefonlarını karıştırmak, internet adreslerinin şifrelerini ele geçirmek gibi, kendinizi de küçük düşürecek hareketlere girişmeyin. Bu hem kişisel özgürlüğe saldırıdır hem de kendinize olan saygınızı azaltır. Sevgi, güven demektir. Güvenmediğiniz kişiyle de sevgili olmayın.
- 32 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
8- Aldatmak isteyen mutlaka aldatır. Siz ne yaparsanız yapın bir yolunu bulur. Sadakati, bir insanın üzerinde baskı kurarak elde edemezsiniz. Sadakati sadece sevgi sağlayabilir. 9- İnsan sosyal varlıktır. Sevgilinizin mutlaka bir arkadaş çevresi vardır. Onlarla görüşmesini engellemek sevgilinize yapacağınız en büyük haksızlıktır. Görüşmesini engellemek yerine onun arkadaş çevresine siz de girin. “Beni sokmuyor” diyorsanız, o zaman sizin sorununuz zaten kıskançlık değil. Siz hiç sevgili olamamışsınız demektir. 10- En iyi kıskançlık ‘ilkel kıskançlık’tır. Yani insan olmamızdan kaynaklanan ve içimizden gelen kıskançlık. “Herkes sevdiğini kıskanır” sözüyle belirtilen kıskançlık. Ama bu kıskançlık dozundadır, insanın hayatını etkilemez. Böyle bir kıskançlıkta baskı yoktur, tehdit yoktur. Sevgilinize kıskandığınızı sevgi sözcükleriyle söylerseniz bunun hoşuna gittiğini göreceksiniz. Örneğin o dekolte bluzu giymesini “Seni o bluzla sadece ben görmek istiyorum” diyerek engellemek onun da kendisini iyi hissetmesini sağlayacaktır.
Işıltınızı HERKES farkedecek... * Selülit ve yağ parçalanması, * Gergin kaslar, * Vücut sıkılaştırılması, * Vücut şekillenmesi, * Saç dökülmeleri ve kepeğe
cilt bakımı
spa
vücut bakımı manikür & pedikür
Güzellik İçten Başlar...
TEK ÇÖZÜM RF Multiplus’la ilk seanstan itibaren gözle görülür fark...
* psikolog * diyetisyen * pilates * yoga
jel tırnak sistemleri
Radyo Frekans bakımı
aket Prog P n ra eli
rı için ace mla l
din!!! ee
G
aromatik & bio enerji masaj
RF Multiplus’ı hala denemediniz mi?
profesyonel makyaj iğneli epilasyon
Bizi arayınız... 223 80 90 - 223 36 34
photography;
Açıldığı günden bu yana Kıbrıs’ın eğlence anlayışına İstanbul gecelerini taşıyan Tango To Buddha her hafta farklı bir konseptle eğlencemize eğlence katmaya devam ediyor. Kıbrıs’ta eğlenilecek yer yok diyenlere duyurulur. Geceleri dışarı çıkmak isteyipte kaliteli yer bulamıyorum diyenler siz hiç Tango to Buddha’ya geldiniz mi? Geçtiğimiz haftalarda Yeşilçam Gecesi ile bir ilke daha imza atan Tango To Buddha’da dilediğiniz kadar eğlence var. Animasyon gösteriler var. Her ayın ilk haftasında yapılan bayanlara özel Laydies Night’ı kaçırmış olabilirsiniz ama mayıs ayı içerisinde The Western Stories, Russian Roulette Party” Friday the 13th Scary Party gibi farklı isimler altında konseptleri değiştirerek farklı gecelerde farklı yerlerdeymişsiniz gibi eğlenebilirsiniz.. Bu arada Mayıs ayı içerisinde birde Chef ’s Chocolate Party de var. Çikolatanın tadına doyamayacağınız bu gecenin bir hafta sonrasında ise sizleri muhteşem bir reggae gecesi bekliyor benden söylemesi. Eğlenmek için siz neden içeriye bir göz atmıyorsunuz?
ferhat Elik
bir meleğin kaleminden yazan: Melek KAYA
Bir fincan kahvenin acı tadına karışıyor acı yokluğun... Herşey bir hayalden mi ibaret diye düşünür oldum. Var olan yok, yok olan var oluyor. “Bugün var yarın yokuz” derdi annem Zeyno. Gerçektende o gün var yarın yok, yarınsa şuanda yok... Bir var bir yok... Hem var hem yok... Takıldım yine.... Magosa’ya tüm acılarımı yaşadığım yere ağır ağır gidiyorum ; Antalyalılar Mahallesine. Annemin nefesini duyuyorum; o güzel narin halleri geliyor aklıma... Kimbilir kaç kez yürümüşdür bu yollarda, neler neler konuşmuşuzdur. Mutlaka ve sık sık öpmüşümdür seni bıktırırcasına... Cemile ablaya gidiyorum gizli gizli... Seni karşılarmış gibi karşılıyor beni. Sıkı sıkı sarılıyoruz, gözlerimiz dolu dolu oluyor. Hemen yiyecek birşeyler hazırlıyor. Hep seni konup hep seni anıyoruz. Bir fincan kahvenin acı tadına karışıyor acı yokluğun... Kokun geliyor; buram buram gece tütütenleri kıskandıran o mis kokun. Evimize bakıyorum uzaktan... Sanki hiç yaşamamış, yaşanmışlıklarda yok olup gidiyor... Çocukluğum ve sen... İçi dışı çöp olmuş viranye daha fazla bakamıyorum. Yarın anneler günü Ve ben artık sana hediyeler alamıyorum Ne güzeldi gözlerinin ışığı En sevdiğin şeyleri almak yakalamak ne güzeldi. Ne güzeldi sevinçlerin, kollarında uyumak, ellerinin saçlarını okşaması ne eşsizdin sen... Sen annelerin en güzeliydin... Hiç gitmeyeceksin sanmıştım hiç Yarın yanında olurum Allah’ın izniyle. torunların Ayşegül, Esra ve Asya’yla mezarının başında... O yabancı soğuk mermer taşlarının altında sen, babannem ve Yavuz’um...
- 36 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
11\11\90 PAZAR ANNEM Gurbetli türkülerde sen, O tatlı ninnilerde sen, Ilık ılık esen yelde, Öpülen her elde sen, Annem. Vefakar annem Sıcacık kollarını özledim. Uykusuz gözlerini, Kederli yüzünü özledim. Bazen çok uzaksın bana, Bazen yanıbaşımda. Kimi gün aklımda, Kimi gün gözyaşımda. Çektiğim acı da sen, Sardığım kızım da sen. Dilimde,sözümde, Yediğim her lokmada sen Annem. Vefakar annem Attığın tokadı özledim, Çatık kaşlarını. Saçlarımdaki ellerini özledim. Tuttuğum şarkılarda sen, Gece rüyalarımda sen, Hasret dolu yüreğimde Dağların ardında sen, Annem. Vefakar annem Güldüğümüz günleri özledim, Yastık oyunumuzu,dokuz taşımızı. Öpüp sıktığım yüzünü, O mis kokunu özledim. Annem seni çok özledim.
MELEK
2011 - SAYI 6 - BİDERGİ - 37 -
MODA DÜNYASI Alex Akimoğlu
Paris’in Kalbinde moda Moda’nın başkenti Paris, geleneksel Haute Couture günleri ile 2011 yaz sezonunun trendlerini tanıttı. 1910 yılından itibaren senede iki kez düzenlenen defilelerle günümüze kadar gelen moda dünyasının bu prestijli etkinliği ilgi çekmeye devam ediyor. Bir zamanlar onlarca büyük modacının katıldığı moda haftası, günümüzde Dior, Chanel ve Jean Paul Gaultier ile sınırlanmış olarak devam ediyor. Bu dev isimler dışında genç tasarımcılar ve Giorgio Armani, Valentino, Ellie Saab gibi yabancı misafir tasarımcılar da Paris’te defile yapıyor. John Galliano imzalı Dior defilesiyle açılan Haute Couture moda haftası, tasarımcının yaratıcılığının sınırsızlığını bir kez daha kanıtlamış oldu. Ancak saten, tafta gibi kumaşlara fazla ağırlık verilmiş olması, koleksiyonun yaz sezonu temalarından uzaklaşmış hissini uyandırıyor. John Galliano, lüks dünyasının ve Haute Couture geleneğinin bu dev markasının sanat yönetmenliğine erişmiş olmanın tadını fazlası ile çıkarıyor. Ekonomik kriz veya satış kaygısı gözetmeksizin yaratıcılığına hiçbir sınırlama koymadan Dior koleksiyonunu imzalamaya devam ediyor. Çılgınlık, sınır tanımazlık gibi kolayca söylenebilecek kelimeler ise ancak böyle bir moda dehasının kale-
- 38 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
minden çıktığı zaman anlam kazanıyor. Christian Dior’un tasarımlarını ilk defilesinden itibaren çizimleriyle ölümsüzleştiren ünlü ilüstratör René Gruau’ya ithaf edilen 2011 yaz sezonu koleksiyonu ‘büyük atölye’ kriterlerine uygun mükemmel dikiş tekniği içeren balo elbiseleri ile alkışlandı. Gruau’nun kendine has suluboya fırça tekniği ve kadın siluetleri, Galliano tarafından podyumlara yansıtılmış oldu. ‘Kâğıttan podyuma’ bilinciyle tasarlanan modellerin işlemelerinde kullanılan fırça darbeleri görüntüsü ve gölge oyunlarını gerçekleştirmek ancak Dior gibi bir atölyede gerçekleştirilebilir. Christian Dior’un moda tarihinin akışını değiştirecek nitelikteki ‘New Look’ koleksiyonunun lanse edilmesinde büyük rol oynayan Gruau, 50’li yıllarda yayımlanan moda dergilerinin de vazgeçilmez ilüsratörü olarak ünlenmişti. Lido, Casino de Paris, Moulin Rouge gibi Paris’le özdeşleşen dönemin ünlü kabarelerinin tanıtım afişlerinde de aynı imzayı bulmak mümkün.
Nekas Gıda Ltd.
Gün sokak kİrlİ sanayİ bölgesİ HASPOLAT-lEfkoşa tel : 0392 233 54 34 Fax : 0392 233 57 61
Röportaj; Ali Dervişoğlu
nadide’S Yaz’ın yavaş yavaş kendini belli etmeye başladığı şu günlerde, istedimki sıcak ve samimi biriyle sohbet edelim. İki yıl öncesine kadar kendisini farklı tanıdığımız Nadide Sultan pardon o artık Nadide ‘S, hem müzikal anlamda hem de fiziken bambaşka biri olarak karşımızda. Dedik ki bu köklü değişimi kendisine soralım ve onu birde kendi ağzından tanıyın istedik. Biz çok neşeli bir sohbet gerçekleştirdik sohbetimiz esnasında Nadide’nin çocuksu heyecanı ve mutluluğunu anlatmak mümkün değil. A.D. - Müzik sektöründe baştan aşağıya değişim daima riskli görülür, çünkü bilindik alışıldık bir Nadide Sultan var, bu riski nasıl göze aldın? Ben aslında bir tane şarkı almak için Sude Bilge Demir’e gittim ama sağolsun o her şeye el attı. Sadeleşmeyi hep istiyor fakat cesaret edemiyordum Sude’de benimle aynı fikirde olunca cesarette bulunduk ve köklü değişiklikler yaptık. Bana çok güzel bir ekip kurdu ve bu başarılı ekibin sonucunda Nadide 2010 albümü oluştu. A.D - Tk kişilik isimli maxi singlen da ki şarkılarında neler ver? İnanılmaz başarılı ve genç bir ekiple hazırlandı albümümüz. Hepsinin ayrı bir hikayesi var ama tabi ki Sezen Aksu şarkısı en başta özel. ‘Kara Kara’ilk bestelendiğinde içerisinde ‘Nadide’ geçiyordu ve ben çok beğendim sonrasında benim için yeniden bestelendi. Hatırlanmıyor şarkısı arkadaş arasında yapılan bir parça, ‘İki Kanlı’ ise nakaratı Sude tarafından bestelenen çok güzel bir slow. Birde ‘Sorumlusun’ isimli şarkımız bulunmakta. Düzenlemelerde ise Emirhan Cengiz, Erdem Kınay, Sinan Ceceli, ve Metehan Köseoğlu imzaları bulunuyor.
A.D - İdolün ya da örnek aldığın biri varmı? Sezen Aksu en başta tabi birde Ajda Pekkan. Tam bir Ajda fanatiğiyim nerde ne giymiş tek tek resimlerini kesiyorum albüm yapıyorum. Geçen ay konserini sahneden izleme fırsatı buldum, Betül Demirle birlikte kol kola izledik. Ve heyecandan öldüm gözlerim doldu yanağımdan yaşlar süzüldü sanki sahneye ben çıkıyor gibiydim. Benim için çok önemli bir idol her daim giyimiyle müziğiyle arkasından insanları sürüklemiş iki isim Sezen Aksu veAjda Pekkan. A.D - Peki Nadide Sultan’a ne oldu? Neden Nadide ‘S? Sultan’ı gitti Nadide kaldı : )) Bu albümde kilolarımla birlikte hem görüntü olarak hem de müzikal anlamda fazlalıklarımdan arınıyorum. Nadie ‘S ye gelince ise Dünyada da pek çok örnekleri var J.LO gibi. Tabi ki ondan feyz alarak değil ama yıllardır kafamda olan bir şeydi çünkü çok uzun bir ismim var ve kullanımı da zor. Ayrıca Nadide ‘S in pek çok anlamı var hem sultan kısmının kısaltması hem Nadide nin şarkıları anlamında o yüzden doğru bir karar olarak görüyoruz. A.D - Yeni bir şarkı ile çıkış yapmaktansa neden cover bir parçayı çıkış olarak seçtin? Olmadı Gitti ve Kara Kara arasında çok gidip geldik, aslında cover bir parça ile çıkmak avantaj olduğu kadarda bir dezavantaj ama şarkının güzelliği galip geldi. Radyoculardan ve dinleyenlerden de çok güzel tepkiler gelmekte. A.D - Nadide 2010’a gelen tepkiler ve yorumlar nasıl? Beni dinlemeyenlerde artık beni dinlemeye başladı. Bir şeye emek vermek ve bunun olumlu dönüşleri en güzel mutluluk. Hani Edirne den Karsa kadar derler ya aynen öyle, konser teklifleri gelmekte ve bunlar beni çok mutlu ediyor. Özellikle şuanda üniversitede okuduğum için beni dinleyen yaş grubunun 15 lere kadar inmiş olması beni çok mutlu ediyor. Eskiden üniversite konserlerine gittiğimde ben hep burada şarkı söylemek istiyorum diyordum. Bunlar beni çok heyecanlandırıyor. A.D - Konserler için ne gibi bir çalışman var sevenlerini
- 40 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
konserinde neler bekliyor ? Yeniden yabancı şarkıları repeartuarıma aldım, dans çalışıyorum sahnede sadece dansçılarım değil bende dans edeceğim. Başkaları gibi arkadaki dansçılara ayak uydurmaya çalışan bir solist yerine sahnede dansçılarla dans eden biri olarak karşılarında olacağım. Görsellik işimizin çok büyük bir parçası bunun bilinciyle hazırlanıyoruz.
kuyruğu makas alıp kestim.
A.D. - Eski albümlerinde çok sık Kıbrıs’a gitmekteydin özel gecelerde galalarda sahneye çıkıyordun. Son zamanlarda gittin mi Kıbrıs’a ? Kıbrıs ta da deli bir ayakkabıcımız ve kumaşçımız var sonra yapma çiçek hellim ceviz macunu incir tatlısı ve porselen. Yemeklerden şeftali kebaaaapppp. Bu diyete rağmen yinede yerim. Mezelerini limandaki balıkçılarına bayılıyorum. Kıbrıs ta denize girmeyi çok severim. Girne sahilde müzik yapılan yerleri çok seviyorum. Benim gidemediğim zamanlarda yakın arkadaşlarım gitti mi bir şeyler getiriyor bana Kıbrıs tan. Bende özlemimi öyle gideriyorum.
A.D- Seni sevenlere ne söylemek istersin? Hiçbir zaman onları beni sevdiğine pişman etmeyeceğim. Hepimiz insanız ve hepimizin hataları olur muhakkak benimde hatalarım olmuştur müzikal ve başka şekilde ama sevenlerim hiçbir zaman benden vazgeçmediler ve vazgeçmesinler hep güzel şeyler yapmak, onların sevgisine layık olmak istiyorum. İyi müziği sevsinler yeter.
A.D - Hayatında olmazsa olmazların nedir? Mesela disiplinsiz insanlarla çalışmam, çok dini inançları olan biriyim. Dua etmeden uyumama sahneye çıkmam adım atmam. A.D - Nadide son zamanlarda ne dinliyor? Chillout dinlerim, Kenan Doğulu çok severim bir yandan da Lara Fabian vazgeçilmezimdir. A.D. - Herkesin en çok dikkatini çeken değişim kiloların. 90-60-90 olma başarı sürecin zor oldumu ? Hiç bir şey kolay değildir. Ama ben çok iyi bir asker olurdum. Kendimi çok kolay disipline edebilen biriyim. Kurallar koyarım ve onlara uyulacaktır. Bir şey ortadan kaldırılması gerekiyorsa ortadan kaldırılacaktır kilo da bunlardan biriydi. Doktoruma başvurarak çeşitli kan testleri yaptık sonrasında liste hazırladık listeyle birlikte karboksiterapi uygulandı, lahana kapsülü birde dans dersleri ile bu yoğunlukta forma girmemek mümkün değildi. A.D. - Peki zayıflamak isteyen bayanlara tavsiyen ne? Tek söyleyeceğim şey asla kendinizi kaybetmeyin ne yediğinizi bilin ve kendinizi kandırmayın. Önünüze her geleni yiyerek yada aç kalarak kilo veremezsiniz. Birde bir iki saatte bir her şeyden az ama sık yemek yiyim. 3 ana öğün 2 tane ara öğün geri kalanları meyve ve birer porsi yon yenmeli. Ben sakızı bile şekersiz çiğniyorum. Şuanda frape içiyoruz bunu içerken içindeki şekeri hesaplıyor ve sonraki öğünümü ona göre yiyorum. Yemediklerimiz daha zararlı. Yemediğim zaman vicut hemen sinyal veriyor ve yağ tutuyor. Bu yüzden belirli aralıklarla sık sık besleniyorum. A.D - Geçmişte müziğinle birlikte fiziksel farklılıklarında konuşulmaktaydı, şimdi katıldığın programlarda o konulardan hiç konuşulmuyor bile. Bu sana ne hissettiriyor? Bu durum benim yaptığım işte ki başarımın her şeyin önüne geçtiğini ve saygı duyulduğumu düşündürüyor. Birde artık medyada bir jenerasyon değişikliği var ve çok daha doğru kişilerin bu işi yaptığını görüyorum. Kimseyi yermek istemiyorum ama önceden her kalemi eline alan gazeteciydi. Benim ağzımdan öyle şeyler yazılıyordu ki, değil o kelimeleri söylemek harfini bile söylemediğim şeyleri yazıyorlardı. Ama geçmiş geçmişte kaldı, önümde yeni albüm ve yeni başarılar var basit şeylerle oyalanacak vaktim yok artık. A.D. - Giyiminde nelere dikkat ediyorsun ? Mini elbiseleri, arkası uzun önü mini olan kıyafetleri çok seviyorum. İlk zamanlarda bana çok yanlış kıyafetler giydirdiklerinde ağlıyordum. O kadar spor giyinen biriyim ki o kıyafetleri giyerken resmen ağladım. İçinde kendimi küçülmüş minik bir çocuğa allık sürülmüş abuk subuk gibi hissediyordum. Sahnede bir kere kocaman Fıransız dantelli
A.D. - En çok ne alıyorsun? Kişilik analizim yapıldı ve ayakkabı seven insanlar değişken, renkli, her an her şeyi yapabilecek, öz güvenli, değişikliğe açık, dışa dönük ve samimi insanlar olurmuş. İşte aynı ben : )) Buradanda ne çıkıyor tabi ki ayakkabı : )) ve marka çanta.
Erülkü Süpermarket girişi Demirhan Lefkoşa 0542 886 26 33
Piron’dan yeni bir lezzet daha;
dilihdi Kıbrıs’a özgü leziz hamur işlerini yiyebileceğiniz Piron’dan muhteşem bir lezzet daha. Ispanaklı böreği birde bu tarifle deneyin derim. Mis gibi yemek kokularının açlığınızı dahada arttırdığı bu küçük ama şirin restaurantta Jalan Tosun karşılıyor bizi. Beklerken nefis birer bulgur köfteside bize eşlik ediyor. Tabi midemizde... İsmi ilk duyduğumuzda pekte tanıdık gelmiyor aslında ama Dilihdi “En Lezzetli Geleneksel Yemek” yarışmasında birincilik ödülü almış bir tad. Tarifimizi Jalan hanım hünerli elleriyle Dilihdi hazırlarken
alıyoruz.. DİLİHDİ 4 kişilik İç Harcı İçin 3 bağ Ispanak 1 avuç ince Bulgur 1/2 paket Hellim Göz kararı Karabiber Göz kararı Kuru üzüm Zeytin yağı Kişi sayısına göre ince yufka üzeri için yoğurt yumurta. 1. Ispanakları yıkayıp, ince ince kıyın. 1 avuç ince bulguru rendelenmiş hellimi iyice karıştırın.
2. İçerisine göz kararkı karabiberinizi ve kuru üzümlerinizi katın. 3. Bütün yufkanın içerisine bolca zeytin yağı yedirdikten sonra kalın bir sıra harcınıız yerleştirin. 4. Yufkayı yuvarladıktan sonra gül böreği yapar gibi içe doğru sarın. 5. Kişi sayısına göre böreklerinizi sarın. 6. 2 kaşık yoğurt ve bir yumurta sarısını iyice çırpın ve böreklerinizin üzerine sürün. 7. 180 derecede hazırlanmış fırında yarım saat pişiriniz... Afiyet olsun...
başarılı iş adamı
Salih Bender Kıbrıs’ın en kapsamlı ve en yaygın olarak kullanılan internet ağı Arınet Extend Sahibi Salih Bender basının bile bilmediği herşeyi tüm gerçekliğiyle bizlere açıklıyor... Yerel bir gazetede çalıştığım günlerde sayfama sponsor olmasını teklif ettiğiden beri Arınet Extend ile çalışıyorum. Tecrübesine, kalitesine ve hizmetine güvendiğimden diğer hiçbir firma ile çalışmayı da düşünmedim. Sonuçta Universal Bank Ltd, Akfinans Bank Ltd., As Bank Ltd., Kaya Artemis, Yakın Doğu Bank, Girne Belediyesi, Hititbet, Cyprus Sporting Club, Genç TV, Adem Kaner Grup, Sosyal Sigortalar Dairesi, İhtiyat Sandığı, Kıbrıs Türk Petrolleri, Pegasus Havayolları, Girne Amerikan Üniversitesi, Demokrat Parti, Girne Amerikan Üniversitesi Koleji, Nicosia Bet & Motors, Kaya Artemis, Malpas Otel, Malpas Casino, Acapulco Casino, Deniz Plaza Ltd. Büyükkonuk Belediyesi, Yeni Bogaziçi Belediyesi, Passport, Gloria Jeans Cafe, Creative Ajans, İstanbul Hava Yolları Handling, Atlas Havayolları, Burger City (Tab Gıda), M. Hacı Ali Ltd., Rocks Hotel & Casino, Tatlısu Belediyesi, Lefke Avrupa Üniversitesi, Ajans Press ve birçok belediyenin ve bakanlıkların tüm internet ağını sağlayan bir firmanın diğer internet servis sağlayıcılarından kat kat daha üstün ve güvenilir olduğu inancındayım. 2009 yılı içerisinde Amet Arınet Extend olarak birleşen şirket şanssız bir dönem geçirsede zorlukların da üstesinden Amet grubun ayrılmasıyla tekrar atağa geçti. Geri kalanları biraz da Salih beyden dinleyelim.
A.K. -Kariyerinize nasıl başladınız?
Ben Odtü Elektrik Elektronik mezunuyum. Okuldan mezun olduktan sonra Türkiye genelinde çalıştım. Ülkeme geri döndükten sonra sektörde hizmet veren bir bir firmada 5 sene bifiil görev aldım . Kuzey Kıbrıs’ta bu sektörde kaliteli hizmet veren bir firma olmadığı için 2006 yılında Cem Kocağolu ile birlikte Mazingo’yu kurduk. 2007 yılında aramıza İsmail Dümenci katıldı ve firmamızın adını Arınet olarak değiştirerek faaliyetlerimize devam ettik. Bir yıl boyunca 3 kişilik ekiple ve tek araba ile hizmet verdik. A.K.-Çok başarılı bir firmanın başındasınız, eminim herkesin gözü de sizin üzerinizde, reklamlarınız referanslarınız rakiplerinizi kıskandıracak kadar göz önünde. Bu başarının sırrı nedir acaba?
Başarının sırrı azimle yılmadan kendimizi işimize vermemiz diyebilirim.Firmamız kurulduğu zaman 18 saat , tek araba, o çatı senin bu çatı benim üşenmeden erinmeden çalıştık. Her koşulda yılmadan , tek yürek olarak gerek firma içi gerekse firma dışı tam gaz hizmet veren bir aileyiz. Sorunlar tabiki yaşandı ancak bundan sonra hiçbir sorun yaşanmaması için çalışıyoruz. Ancak ülkemizin içinde bulunduğu teknolojik imkanlar el verdiğince biz her yere herkese internet sağlamayı hedefleyen ve hedefinden şaşmayan bir firmayız. - 44 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
A.K. -Firmanız 2009 yılında Amet firmasıyla ortaklığa oturmuştu daha doğrusu herkes böyle biliyordu. Ancak şu anda Arınet Extend olarak karşımızdasınız. Bildiğim kadarıyla da basının bile bilmediği bazı gerçekleri bize açıklayacaksınız. Sizi dinliyoruz.
Hiçbirşey bilindiği gibi değil. Kasım 2009 ayında Azerbaycan’ın Amet firması önce Extend’i ve Ayzanet firmasını almıştı ancak bu iki firma battığından ve hizmet vermediğinden dolayı hem satın aldığı firmaların müşterilerine hizmet vermek hemde faaliyet gösteren ve Kıbrıs’ın en geniş müşteri portföyüne sahip olan Arınet’e de talip olmuşlardı. Bunun üzerine devri gerçekleşmeden 24 ay içinde ödenmesi koşuluyla Amet firmasıyla sözleşme imzaladık. Ancak geçen süre içinde Amet firmasının herhangi bir ödeme yapmamasından dolayı Kasım 2010 tarihinde anlaşmalar feshedildi. Feshi gerçekleştiğinde anlaşmanın birinci maddesine göre fesheden tarafın zarar ziyanını karşılamak adına Amet’e ait olan tüm demirbaşlar ve sistemdeki tüm herşey Arınet’e kaldı. A.K. -Peki Amet firması şu anda başka bir alanda faaliyet gösteriyor mu?
Amet firması aslında tam anlamıyla adadan kaçtı desek yeridir. Firma yetkilileri 1 gecede valizlerini alıp geri döndüler ve 5 ocak 2011 tarihinde bize geri dönmeyeceklerine dair bir mail attılar. Çok büyük zaman ve yatırım kaybına uğradık diyebilirim. 13 ay boyunca 700.000tl lik zararımızı karşılamak adına çok kötü günler geçirdik. Ayrıca Amet firmasına ait olan geriye dönük tüm sosyal sigorta, ihtiyat sandığı yatırımlarının ödemelerinide yaptık. Bu süre zarfında bireysel ve kurumsal olarak % 25 e yakın kayba uğradık. Bu geçirdiğimiz dönemde destekleriniz bizden esirgemeyen tüm müşterilerimize ve çalışan personelimize sonsuz teşekkürlerimizi sunuyorum. Yaşanan aksilikler firmamızın sahip olduğu Extend markasından değildir. Zaten Extend en baştan beri bir markadır. İnterneti sağlayan ve o problemli dönemde tüm hizmeti veren firma daha önce Arınet Extend’i satın alan Amet firmasıydı. Şu anda 700.000 tl’lik borcun karşılığında daha önce Amet firmasına ait olan Extend markasının tüm müşterileri ve tüm sistemi artık Arınet güvencesinde. Arınet Kıbrıs’ın en geniş kapsama ağına sahip olan en güvenilir internet bağlantısıdır. A.K.- İnternet ada genelinde aslında bir sorun. Teknolojik yetersizliklerden dolayı olsa bile bir çok internet kullanıcısı bu sorunun ne zaman çözümleneceğinin cevabını merak ediyor.
Başarılarmızı bir adım daha yukarıya taşımak ve sektörde 1 numaralı internet sağlayıcısı olmak adına geçtiğimiz şubat ayı başı itibariyle Aydoğan Grup ile ortaklık imzamızı attık. Aydoğan Grup King’s Bowling, Kıbrıs İnşaat, Hitit Bet, Aydoğan Turizm gibi büyük firmalara sahip olan bir holdingtir. Güvenilirliği ve kalitesiyle de halkın beğenisini kazanmıştır. Bu ortaklık ile beraber 3 ay içinde servis kalitemizde ve müşteri memnuniyetimizde gözle görülür bir yükselme gözlenmiştir. Gün gelecek birgün herkes Arınet’ten hizmet alacak düşüncesiyle çıktığımız yolda Aydoğan Grup ile hazırladığımız projelerimizde var tabi. Bunlardan ilki ve en önemlisi Karpaz’dan Yeşilırmak’a kadar uzanan ve tüm Kuzey Kıbrıs’ta, telefon dairesinin alt yapısının yetersizliğinden ulaşamadığımız tüm kırsal bölgelere kendi alt yapımızı oluşturuyoruz. A.K. -Tüm adaya Arınet Extend’in alt yapısını kurmak çok masraflı ve zaman gerektiren bir yöntem bunun başka bir yolu yok mu?
Tabi ki var “Wimax” sistemiyle çok daha kolay şekilde
dağda bile internete bağlanılması mümkün. Hatta 2007 yılında konu ile ilgili olarak dönemin hükümetiyle de görüşmüştük. İhaleler açıldı herşey tamamlanacaktı ancak gsm firmalarının işine gelmediğinden dolayı ihale iptal edildi. Bizde Arınet Extend olarak internet ağımızı genişletmek için böyle bir proje geliştirdik. A.K. Son olarak okuyucularımıza neler söylemek istersiniz.
İddia ediyoruz 2011 yılı sonuna kadar rakiplerimize büyük fark atacağız. Kuzey Kıbrıs’ın 1 numaralı firması olarak söylemeliyim ki Extend kullanıcıları de tıpkı Arınet müşterilerinin olduğu gibi emin ellerde. 10 araç 20 personelimizle yollardayız. Bize ulaşmak isteyen herkes 444 29 92 nolu telefondan sabah 08:30 akşam 23:30 arası müşteri temsilcilerimizle görüşebilirler. 100 e yakın bayimizle ve 35 kişilik profesyonel ekibimizle sizlerleyiz. Siziniz...
HAZIRLAYAN: Esra DAĞLAR
KiTAP KURDU KiTAP KURDU P
İRUZE; ŞAM’DA BİR TÜRK GELİN sinan akyüz BİR TÜRK, BİR GELİN, BİR ANNE...PİRUZE... Şam’da kadın olmak zor, Şam’da Türk olmak zor ama hepsinden öte Şam’da anne olmak zor... Piruze dominant bir babanın kızı, en büyük hayali babasının daha önce görev yaptığı ülke olan İngiltere’de üniversiteye gitmek. Piruze bu hayalleri kurarken babasının tayini bu sefer Şam’a çıkar. Babası tarafından İngiltere hayalleri yok edilen Piruze gittiği bir partide yıldırım aşkını tadar ve herşey çorap söküğü gibi gelir ardından... Çocukları olur Piruze’nin ama hayat yine de gülmez yüzüne. Öyle ki gün gelir yaşadığı acı gerçeklerden kaçmak için Şam’dan Türkiye’ye gider. Çocuklarını ardında bırakır,yıllarca onların yüzlerine hasret, kokularına hasret yaşar... Ataerkil toplumlarda kadın olmak zor. Sinan Akyüz, Piruze adlı bu kitabında okuyucularını gerçeklerle yüzyüze getiriyor. Çocuklarınavemutluluğahasretbir kadının gerçek hikayesini okurken diğer yandan da düşüneceksiniz, aşk dediğimiz rüya tüm bunların yaşanılmasına değer miydi? Cevabı merak ediyorsanız gerçek hayattan alınmış bu hikayeye tüm DENİZ PLAZAlardan ulaşabilirsiniz.
C
ARİYENİN KIZI MİHRİMAH demet altınyeleklioğlu
H
AYAT – HÜZÜN
ayşe kulin
S
ARAYDAN SÜRGÜNE kenize mourad
MAVİ GÖZLÜSÜ GİDİNCE VE RÜYA BİTTİ... HAYAT GÜNEŞLE AY, Bir anda herşeyinizi kaybetseydiniz MİHRİMAH SULTAN... ne yapardınız? Peki bu soruyu şöyle BİTTİ HÜZÜN BAŞLADI... sorsam, Osmanlı İmparatorluğu’nda Üç kıtaya yayılan bir Muhteşem üçleme. Veda ve yaşayan bir sultanken babanızı ve
GECEYLE GÜNDÜZ
imparatorlukta
ölüm korkusuyla yaşayan iki güçlü kadın; Hürrem Sultan ve Mihrimah Sultan... İkisi de iktidar kavgalarının içinde canlarını koruyabilmek için acımasız olmak zorunda kaldılar.
Mihrimah’ın güzelliği dillere destan oldu. Dalga dalga sarı saçları vardı başaklar gibi ve gözleri alabildiğine maviydi gökyüzünü kıskandırırcasına. Tam annesinin kızıydı, istediklerini gerçekleştirebilmek için yapamayacağı şey yoktu. Mimar Sinan’a ilham oldu yapıtlarında, bir bakışıyla Muhteşem Süleyman’a istediklerini gerçekleştirtti. İki defa aşkı tattı ama yaşayamadı, sevgisiz bir evlilik kaderi oldu. Cariyenin kızı olmanın ne demek olduğunu anladığında mecburiyetler hayatını şekillendirdi. Annesi Hürrem Sultan’ın gölgesinden sıyrılıp Osmanlı’nın kaderi oldu. Abisi Mehmet’in öldürülmesinden sonra öldürmeyi öğrendi. Arzuları, rüyaları, tutkuları, hayalleri, hırsıyla Osmanlı Tarihi’ndeki unutulmayan kadınların arasında yer aldı. Önce Hürrem Sultan, sonra Mihrimah Sultan kendi canları için can almanın bedelini ödediler. Demet Altınyeleklioğlu, ihtişamın, zenginliğin ve gücün çerçevelediği esareti tarihten koparıp sizlere sunuyor. “Cariyenin Kızı Mihrimah”ı bitirmeden uyuyamayacaksınız. Bu muhteşem ve bir o kadar da sürükleyici tarihi romanı tüm DENİZ PLAZA’larda bulabilirsiniz...
Umut‘ta ailesinin yaşadıklarından yola çıkarak Osmanlı’nın son günlerinden cumhuriyetin ortalarına kadar Türkiye’nin öyküsünü anlatan Ayşe Kulin, bu kez ‘Hayat’ ve ‘Hüzün’de kendi anılarını ve o anıların geri planını oluşturan dünyayı anlatıyor. Hayat onun için 23 yaşına kadardı. Asi bir gençti ve hayata karşı bir duruşu vardı. Sırf kendi hayatını yaşayabilmek uğruna evlendi ve sonrasın 23 yaşında 2 çocuklu dul bir bayan oldu. Hayatta en çok babasını sevdi ve tam hayatını mutlu yaşamaya çalışırken babasını kaybetti. İşte tam bu noktada çok uzun sürecek olan Hüzün dönemi başladı.Hüzün bir anda 60ların Londrası’na götürüyor sonra tekrar 70lerin Türkiyesi’ne geri döndürüyor. Ayşe Kulin’in hüzünlerle dolu hayatı tüm çıplaklığıyla gözlerinizin önüne seriliyor aniden.Düşünün ki bri çocuk arkadaşının fotoğrafını öpüyor ve hamile kaldığı korkusunu yaşıyor, ve yine düşünün ki aynı insan büyüyor ve tarifi imkansız bir hüznün içinde buluveriyor kendini. Bu muhteşem seriyi okuduğunuzda etkisinden uzun sürede çıkamayacaksınız. Bence şimdi size en yakın DENİZ PLAZA’ya gidin ve bu etkileyici seriyi okumaya başlayın, pişman olmayacaksınız...
ülkenizi yitirip başka bir ülkeye sürgün edildikten sonra “yamalı çoraplı prenses”e dönüşseydiniz ne yapardınız?
Güç, ihtişam, zenginlik, statü... Hepsi bir anda elinden gitti. Hem vatan topraklarına hasret kaldı hem babasını yitirdi. Sürüklendi durdu oradan oraya Selma Sultan. İmparatorluk ailesi sürgüne gönderildi, masal bitiverdi Selma Sultan için. Sürgün edildiği Lübnan’da “yamalı çoraplı prenses” diye anıldı. Sonra aşık oldu, ömrü boyunca yüzünü bile görmediği bir Hint Racasıyla evlendi. Tekrar değişti hayatı, mihraceliğin nimetlerini şatafatını gördü. Büyük Britanya İmparatorluğu gözlerinin önünde çöktü, Gandhi bağımsızlık savaşını yanıbaşında verdi. Yani Selma Sultan kısacık hayatında tarihi değiştiren üç büyük önemli olayın ortasındaydı, kendi imparatorluğunun çöküşünü gördü önce, ardından Büyük Britanya’nın sonunu, yetmedi Gandhi’ye de tanık oldu. Ardından kendi çöküşünü yaşadı. Kendini birtürlü benimsemeyen halkından kaçıp Paris’e sığınmak zorunda kaldı. Gerçek aşkı o zaman yaşadı ama o da kısa sürdü, savaş ayırdı onu sevdiğinden. Kısacık hayatında bir kez anne oldu. Ancak ne talihsizliktir ki Çırağan Sarayı’nda başlayan masalsı hayatına henüz yirmidokuz yaşındayken, yoksulluk yüzünden veda etti Selma Sultan...Bu muhteşem tarihi biyografiyi Selma Sultan’ın kızı Kenize Mourad kaleme aldı. Kendi kızının kaleminden muhteşem bir kitap. Kenize Mourad Osmanlı sarayını ilk kez sarayın içinden seriyor gözlerinizin önüne. Bir anda kendinizi Fransız mandası Lübnan’da sonra feodal Hindistan’da buluyorsunuz. Ve tabiki aşk. Bir insanın ilgi, sevgi, aşk için yapabileceklerini çok akıcı bir üslupla yazmış. Bu harika tarihi biyografiyi DENİZ PLAZA’larda bulabilirsiniz...
Karaoke Best Of Türkçe Pop’un 7. Cdsi çıktı. Deniz Plaza’lardan ulaşabileceğiniz Cd’de Pop müziğinin en sevilen şarkılarını seslendirebilirsiniz. - 46 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
Burcunuza Göre Koç
Terazi
Öncü, iddialı, girişimci, bağımsızlığına düşkün Abartılı olmayan, küçük ve sade mücevherler tam size göre... Burcunuzun Zen’i Akuamarin, Elmas ve Yakutla süslenmiş bir mücevher...
Paylaşımcı, uyumlu, sosyal, içten, düşünceli, adil, nazik, zarif, sanatkar, zevkli ve özel olan herşeyi kendinde toplayan terazinin Zen’i ise elmas, pırlanta, safir, zümrüt ve yakuttur.
İkizler Zeki, değişken, espirili, meraklı, mantıklı, sosyal, sempatik, yeniliklere açık
Boğa Güvenilir, pratik, üretken, kararlı, sanatçı ruhlu, sadık, sahiplenici Renkli kişiliğiyle tüm dikkatleri üzerine çeken Boğa burcundan iseniz, size Zümrüt, Topaz, Yeşim, Mercan, İnci ve Gökkuşağı renginde taşları olan Zen önerebiliriz.
Her zaman kendine güvenen ve şıklıktan vazgeçmeyen İkizler burcu kadını için Zümrüt ve Topaz ile süslenmiş elmas bir Zen vazgeçilmezdir..
Akrep Kendini yenileme gücü yüksek, neşeli, iyimser, cömert, hoşgörülü, macarecı, açıksözlü, özgürlüğüne düşkün Sıcak ve samimi olan akrep burcu kadınını yansıtan değerli taş Akuamarin, Lal taşı ve tabiki Yakut ve hikayesi olan Pırlantalı bir Zen.
Yengeç
Oğlak
Duygusal, hassas, nazik, sevgi dolu, önsezileri güçlü, anlayışlı, koruyucu...
Sorumluluk sahibi, pratik, disiplinli, olgun, güveniliri üretken, gerçekçi, yönetici, sabırlı, düzenli, mücadeleci...
Anılara değer veren su gurubu burcundan olan yengeç kadını 4 milyar 250 milyon yıllık tarihi geçmişi olan en değerli taş Elmas ve Zümrüt, Safir ve Yakut ile süslü bir Zen güzelliğine güzellik katacaktır.
Modern çizgilerle tasarlanmış bir Yakut ve İncili bir Zen oğlak burcu kadınının vazgeçilmezi olacaktır..
Aslan
Kova
Kendinden emin, dinamik, asil, gururlu, mert, cesur, lider, yaratıcı, sıcakkanlı...
Yenilikçi, kendini geliştiren, toleranslı, açık görüşlü, sosyal bağımsız, bohem, sıradışı, akılcı
Ateş burcu olan aslan kadını her zaman sıradışılığıyla ön planda olmayı başarırı.. Aslan kadınının değerli taşı elmas yada tutkunun rengi olan yakutla bezenmiş pırlanta Zen .
Detaycı ve sıradışı olan kova kadını için en uygun Zen Yakut, Zümrüt, Safir gibi renkli taşlarla süslenmiş olan elmas bir settir.
Başak
Balık
Seçici, pratik, dakik, titiz, düzenli, disiplinli, becerikli, çalışkan
Duygusal, romantik, anlayışlı, fedakar, hayal gücü kuvvetli, idealist, gizemli, mütevazı
Mükemmeliyetçi başak burcu kadını için çiçek formlu pırlantalı,Yeşim, Topaz taşları olan Zenler.
Sizin ’iniz Hangisi?
Renkli bir kişiliğe sahip balık burcu kadınının değerli taşları ise Opal, Mercan ve pırlantalı Zenler...
2011 - SAYI 6 - BİDERGİ - 47 -
ÖzElif Moda evi Değişim ve Modanın Tek Adresi
Mağaza Mağaza gezmenize gerek kalmadı... Seçtiğiniz herhangi bir modeli ölçünüze göre dikiyoruz...
Bir telefonla Her türlü Tadilat Ütü ve yeni işleriniz adresinizden alınıp özenle yaparak adresinize teslim ediyoruz... Adres: Evren Paşa Cad. No: 75 / B Yenikent - Gönyeli 0 533 836 17 36 224 10 27
Yoksa Shrek Gerçek mi!!! 53 yıl önce ölen Fransız güreşçi Maurice Tillet’in, ünlü animasyon karakter Şrek’e benzerliği ile çok şaşkınlık uyandırıyor. Hatta bazı web siteleri Maurice Tillet’den “gerçek hayattaki Shrek” diye bahsediyor. Maurice Tillet 1903 yılında Fransa’da doğdu. Son derece normal bir çocuktu ve küçüklüğünde aktör olmak istiyordu. Çevresinde zeki biri olarak bilinirdi, şiirleri vardı, hakkında söylenenlerden biri de 14 dil konuşabildiğiydi. 20’lerinde Tillet’ye akromegali musallat oldu. Büyüme hormonunun aşırı salgılanmasıyla ortaya çıkan bu hastalık, kemiklerin ve iç organların aşırı genişlemesine, dolayısıyla vücutta deformasyona yol açıyordu. Tillet’nin de tüm bedeninde şekil bozuklukları ortaya çıktı. Ama derdi bununla sınırlı kalmadı. İnsanların alayları ve aşağılamalarına dayanamayarak Fransa’dan ayrıldı. ABD’ye gitti. Orada onu, deforme vücudunu bir avantaj olarak kullanabileceği yeni bir meslek bekliyordu: Güreş. Tabii bu olimpik spor olarak yapılan güreş değil. Amerikan güreşi olarak tabir edilen, yarı spor-yarı eğlence içeren bir performans.Görünümü nedeniyle rencide edilen Tillet Amerika ya yerleşmiş ve Fransız Meleği (The Rench Angel) ünvanı ile profesyonel güreşçi olmuş. Kendisine takılan isim ise Rinklerin Korkunç Devi (Freak Ogre of the Ring). Kariyerindeki en büyük olay 1944 te AWAW(American Wrestling Association World) şampiyonu Steve Caset(Crusher) i yenmesi olmuş.Karşılaşmaları kendine has, adına “ayı sarılışı” denen bir figürle bitirir oldu. Kariyerinin en parlak anını 1 Ağustos 1944’te yaşadı. “Crusher” (ezici) lakaplı Steve Casey’yi yenerek dünya şampiyonu unvanını elde etti. Tillet tek başına yaşayan, neredeyse münzevi hayatı süren biriydi. 1954’te henüz 51 yaşındayken bir kalp rahatsızlığı sonucu hayatını kaybetti. Ölüm döşeğindeyken yüzünün üç tane heykelinin yapılmasına izin verdi. Bu “ölüm maskeleri”nden biri de ABD’li haltercilerin şeref listesinde yer alıyor. Maskelerden biri Milo Steinborn ‘a verilmiş, bu maske sonradan York Barbell Museum ‘a bağışlanmış. İkincisi Patrick Kelly ‘ye verilmiş ve yıllarca ofis masasında kalmış. Üçüncü maske Lowa ‘daki Uluslar Arası Güreş Müzesi ‘ne (International Wrestling Museum) bağışlanmış.Shrek in yapımcıları acaba Tillet ‘ten mi ilham aldılar? Açıkcası bu konuda bir bilgi görmedim. Fakat benzerlik gerçek.
f i t r i z e l o k P nlü Gü YAZAN: OKAN AKSU www.pozitifgunluk.com
Bugünden itibaren dergimizde yer alması için editörlüğünü yaptığım pozitif yaşam web sayfasında HIV/ AIDS ile yaşayan insanların aslında geleceğe inandıkları, ümitlerinin olduğu, herkes kadar mutlu bir hayat sürebildiklerinin bir göstergesi olan yazılarını sizlerle de paylaşacağım. Her ay site içinden seçilmiş en etkileyici yazıları yayınlayacağımızıda buradan size bildirmek isterim. Yazılarımızı http://www.pozitifgunluk. com/ adresinden de takip edebilirsiniz. Bu site bizim bahçemiz. Sizlerde yazmak istediklerinizi bu bahçenin sayfalarına ekebilirsiniz. Bahçeminin güzel olması ve bizden sonra gelenler için de bir anlam ifade etmesi için sizde katkıda bulunabilirsiniz. Bu satırları okuyan bütün okuyucuların aklından aynı sorunun geçtiğinden eminim: Neden bir bahçe? Psikolojik olarak yapılan analizlerde, kişinin bir bahçe ile uğraşması onun geleceğe inandığını ve umutlarını kaybetmediğini gösterir. Birçok psikolog için kişinin geleceğe yönelik böylesine kalıcı ve uzun vadeli bir işi severek yapıyor olması, onun aslında kendine güvendiğini, geleceğine inandığı ve ümidini yitirmediğini gösterir. Bunun en sağlam örneği de sanırım bir bahçe yapmaktır. Bu yüzdendirki hem bir umut hem bir sırdaş hem bir ses olamak adına bahçemizde size de yer olduğunu söyledikten sonra bu ayki yazımıza geçebiliriz...
Bir adım daha Sevdiğim yazar böyle söylemiş işte: “Ölüler dışında kimsenin doğruyu söylemesine izin verilmez.” Doğruyu söylemek isteriz. Aslında bize de her zaman doğrunun söylenmesini isteriz. Ancak korkularımızdan, iç hesaplaşmalarımızdan, acılarımızdan, utanma duygumuzdan doğruları söyleyemeyiz ve başkalarının da söylemesini istemeyiz.Belki de ne kadar güçsüz olduğumuz gerçeği ile yüzleşmek istemeyiz.Bu yüzden birçok gerçeğin ölülerle birlikte mezara gitmesini tercih ederiz. Korktuğumuz gerçeklerin söylenmesindense, hiç bilmemek bizim için hep daha iyidir.
Ölüler dışında kimsenin doğruyu söylemesine izin verilmez Hayatımın dönüm noktasındaymışım gibi yaşıyorum kaç gündür… Kızgınım kendime, hayatıma, hayatıma aldıklarıma, hayatımdan çıkardıklarıma… Her şeye herkese kızgınım… Yaşadığım kente, yaşadığım semtin bakkalına, yürüdüğüm sokakların kaldırımına ve hiçbir zaman nereye uçuşup durduklarını bilmesem de kanat çırpışları ile gökyüzünün mavisine derinlik katan martılara bile kızgınım. Görüştüğüm doktor soğuk ve mekanik bir sesle hayatımın geri kalanı hakkında bana bilgi vermeye çalışırken kelimelerin değil ses tonunun benim için daha önemli olduğunu bilebilseydi acaba daha içten mi dinler ya da daha çok mu inanırdım söylediklerine… “ Evet dediğim gibi bu süreçte yapabileceğimiz pek bir şey yok. Sonucu bekleyeceğiz. Ender de olsa bazen yalancı pozitiflik olabiliyor onun için bu test sonucunu görmeden net bir şey diyemem ama sanırım pozitifsiniz. Ama artık ilaç tedavisiyle hayatınızın süresi belli bir miktar uzatılabiliyor çok üzülmeyin onun için ” Buna benzer kaç cümle daha çıktı doktorun dudaklarının arasından fark etmedim. Bir süre sonra sadece dudakları kımıldayan bir adama dönüştü beyaz önlüğü ile karşımda… Bense o beyaz önlüğün yansımasında kızgın olduğum her şeyle, herkesle yeniden ve yeniden tartışmaya devam ediyorum… “15 gün sonra sizi tekrar bekliyorum” dedi aynı soğuk sesle… 15 gün…Doktor beni beklerken ben hayatı ne kadar bekletebilecektim bu 15 günde… Cevap vermeden çıktım odasından… Onun odasından çıkarken attığım her adımda eski ben’den biraz daha uzaklaşıyordum. Gerçeği bilmek istemiyordum… Ne güzel söylemiş yazar aslında, değil mi? “30 Güne bölünmüş bir aylık zaman diliminin bir ömre hükmedebileceği anlar yaşatacağını bilmezdim… Düşünemezdim… Beklemezdim…”
En kötüsü budur herhalde diye düşünüyorum, her geldiğinde bir önceki gelişinde bıraktığım parçalar tüm ağırlığı ile kendilerini bana hatırlatacaklar. Ve bir adım daha… Nihayet doktorun kapısındayım. On beş gündür duymaya kendimi hazırladığım konuşmayı dinlemek kapıyı aralamak, ya da her şeyi bir kenara bırakarak, ayaklarımın sürünerek geldiği bu koridordan hayatımda ki en hızlı koşuşumla kaçmak düşüncesiyle mücadele ederken parmaklarımın cesur davranışlarıyla kapıyı çaldığını 2 - 3 saniyelik bir gecikmeyle duydum ve arkasından doktorun “Buyurun” davetini algılayıp odaya girdim… Geniş venge mobilyadan yapılan masanın üzerine kestirilerek konulduğu çok aşikar olan cam yüzeyde kendi yansımama baka kaldım… Doktor bu tedirgin duraksamayı uzatmamak için “Oturun Kıvanç Bey, rahat olun lütfen” dedi ve küçük bir orta sehpanın sağ ve soluna yanaştırılmış koltuklardan birisine oturdum. Duymaya hazırlandığımı düşündüğüm cümleler bir bir dökülmeye başladı doktorun ağzından, Hala kurduğu cümlelerin sonlarında “ama sizin testiniz negatif” demesi beklentisi ile uzunca bir konuşmayı, dinlemeye, anlamaya, anlamlandırmaya çabaladım… “Şimdilik bunlarla başlayacağız” sözleriyle kendime geldim ve elime tutuşturduğu bir takım test kağıtlarını alıp “sağolun” diyebildim sadece. Artık kesindi ve bunu kabul etmem gerekiyordu. Hayatımın ortasındaydım ve kalan diğer yarısını görememek hissi ile… Annemi, dostlarımı, kariyerimi düşünmeye başladım. Dışarıya ve yeni bir hayata doğru bir adım daha attım… Ve bir adım daha… Bir adım daha…
Bir adım daha atıyorum… Soğuk koridorlarından geçerek doktorun odasına ulaşmaya çalıştığım hastanenin yıllanmış yapısından geçerken, sanki hayatımın önemli parçalarını bir bir bırakıyorum hissinden kurtulabilecek miyim acaba? Bir adım daha… 2011 - SAYI 6 - BİDERGİ - 49 -
GÜZELLİK
KALICI MAKYAJ İMDADA YETİŞİYOR!
Yapılan bir araştırmaya göre kadınların makyaj yapmak için ayırdıkları süre, bir astronotun 22 kez Ay’a gidip gelebileceği zamana eşit olduğu ortaya çıktı. Bir kadının hayatı boyunca elbisesini giyip makyajını yapması 3 bin 276 saati buluyor. Bu da yaklaşık 4 buçuk aya eşit. Bunca vakti ayna karşısında harcamak istemeyen ve kolaylık arayan kadınların imdadına kalıcı makyaj yetişiyor. Biz kadınların hayatında makyajın büyük bir önemi var. Her sabah makyaja vakit ayırmak da kolay iş değil. Çoğu zaman uykunuzdan feragat etmeniz ve makyajınız için en az 15-20 dakika daha az uyumanız gerekiyor. Birde sıcak havalarda terlemeyi düşünecek olursak eğer waterproff makyaj ürünleri kullanmıyorsak gün içerisinde aynaya tekrar bakmamız ve makyajımızı tazelememiz gerekiyor, tabi bu arada akşam eve geldiğimizde de göz makyajımızı silemek için de bebek yağı bulundurmamız gerektiğini de unutmayalım ki ertesi gün makyajımızı yaparken zorlanmayalım. Diyerek bu cümleyi çok kolay örneklerle uzatabiliriz. Aslında sizce de zaman hızla akıp gitmiyor mu? O zaman bu yazınıza 10 dakikanızı ayırın bakalım hayatınızda neleri değiştireceğizzz…
Kalıcı Makyaj;
Ciltte beğenilmeyen bölgelerde kaş, dudak ve kirpik diplerine devamlı makyajlı görüntüsü vermek isteyen bayanlara uygulanır. Uygulama yapılacak bölgede iltihap olmamalıdır. Ve kişinin uygulama öncesi kanı sulandırıcı alkol, ilaç ve bunun gibi şeyleri almaması gerekmektedir. Kalıcı makyaj yapılacak bölgeye lokal anestezi (duruma göre krem veya iğne) yapıldıktan sonra uygulama yapılacak yerin dezenfekte edilmesi gerekir. Bundan sonra kişinin ten rengine göre boya karışımı yapılır daha sonra kalıcı makyaj için özel olarak üretilmiş olan kalıcı makyaj makinesi ve ucunda çalışan özel kalıcı makyaj iğnesi ile derinin bir milimetre altına boya işlenerek enjeksiyon sağlanır.
Kalıcı makyaj profesyonel kalıcı makyaj uzmanları tarafından bilinçli bir şekilde yapılırsa hiçbir zararı yoktur, boyalar tamamen doğal bitki köklerinden pigmentten üretilmektedir, kimyasal madde içermez bütün boyalarımızın laboratuar raporları mevcuttur. Kalıcı makyaj yapacak kişinin:
a) Boyaların pigmentlerini ve renk karışımlarını çok iyi bilmesi gerekir. b) Kişinin hatlarını çok iyi bilmesi gerekir.
c) Sterilizasyon ve hijyen konusunda eğitim almış olması gerekir.
d) Kalıcı makyaj makinesinin vuruş tekniklerini iyi bilmesi gerekmektedir.
e) Kalıcı makyaj sırasında oluşabilecek ağrıyı en aza indirmek için gerekli lokal anestezi tekniklerini iyi bilmesi gerekmektedir. Her insanın ağrı - 50 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
eşiği aynı değildir. Kiminde acı az hissedilirken, kimi insan acıyı daha fazla hissede bilir. Unutulmamalıdır ki, her güzelliğin bir maddi bir de manevi bedeli vardır, acı bu anlamda manevi bir bedeldir diyebiliriz.
Alerjik bir cilde sahip olanlara ve kemoterapi tedavisi görenlere kalıcı makyaj uygulanmıyor. Uygulamadan sonraki komplikasyonları en aza indirmek için solaryum ve güneş ışığından bir müddet uzak durmak, uygulama sırasında yapılan bölgeyi su ile temas ettirmemek büyük önem taşıyor. “Peki ama pahalı mı?” diyorsanız hemen aydınlatalım; ödeyeceğiniz ücret, beş yıl boyunca makyaj malzemelerine vereceğiniz paradan daha az. Kalıcı makyajın tıbbi adı mikropigmantasyondur. İşlem dövmede yapılan işlemin benzeridir. Bu yöntemle göz kenarları, kaş, dudak çizgisi ve dudak boyanabilir.
Kalıcı makyaj özellikle makyaj yapmak için zamanı olmayan, fakat güzel görünmek isteyen kadınlar için ideal bir yöntemdir. Bu kişiler gün sonunda bile makyajı yeni tazelenmiş gibi görünürler.
Kalıcı makyajın riskleri nelerdir?
En büyük risk bu işlemin eğitim almamış kişiler tarafından uygulanmasıdır. Eğitimsiz bir kişi tarafından başka bir kişiye uygulanan iğne ile yapılan işlem, enfeksiyon bulaşmasına neden olabilir. Boya maddeleri tıbbi olarak uygun maddeler değildir ve de deriyi tahriş edebilirler. Ayrıca yalnış yapılan bir uygulamanın geri dönüşü de zordur. Örneğin göze uygulama yapmak zordur ve gözlerde ve kaşta bir hata yapıldığında bu hatanınlaser ile düzeltilmesi durumunda bu bölgedeki kıllar da ortadan kalkabilir ve bu da istenmeyen bir durumdur. Yanaklara yapılan kalıcı makyaj genellikle profesyonel olmayan kişilerce yapılmakta ve doğal bir görünüm oluşmamaktadır. Doğal yanak rengi mevsimden mevsime, günden güne değişebilmektedir. Yanaklara yapılan kalıcı makyaj ise değişim göstermeyeceğinden doğal bir görüntü oluşturmaz ve de bu makyajlaser ile tedavi edilmeye çalışında siyahlaşabilir
Pınar HACIMEHMET ile
Magic Beauty
eXtendWDSL t e ern
t n i iyi 392)
en
(0
2 9 m o c . 9 2 nd
dba 4 a o 44 ndbr e
xt e . ww
w
KAÇIRILMAZ FIRSAT! PARA YOK ÖDEME YOK !!! ADKABLOS 1 AY BEDA VA
ADSL bağlantı ücretlerimiz 1 ay
N
Ü G 0
3
6
GB
TA
KO
25
TL
Tüm fi süre yatlara hizm s et - e- m ince; a i l - Sta ti - Dia k IP l Up h HED İYE esap
12ay
12 aylık yeni kayıt
109
199
249
3 ay 6ay
19
59
1024kbps 39
116
219
399
449
2048kbps 69
199
349
599
649
4096kbps 99
279
449
899
949
512kbps HOTSPOT
U SL mod Z DAH e İL... m
Tüm ücretlere kullanım süresi boyunca; statik IP, yedek dial - upbağlantı, e-mail hesabı, Kurulum ve Aktivasyon dahildir.
Fiyatlarımız TL cinsindendir. Kurulum ücreti 149 tl dir.
WIRELESS internet daha hızlı erişim 1 ay 3 ay 6ay 12ay
512kbps 59 169 319
599
1024kbps 79 229 449
849
2048kbps 129 379 699 1.249 Fiyatlarımız TL cinsindendir. Kurulum ücreti 149 tl dir.
k a r t i u v i ö zç
b
Televizyonun yeni yıldızı Burak Özçivit iş ve özel hayatıyla ilgili soruları cevapladı
Aşık olduğunuzu nasıl anlarsınız?
gösterilen Burak Özçivit’i sizde tanımak istemez misiniz?
Aşkı nasıl yaşarsınız?
Saçmaladığım zaman anlıyorum. Birileri bana bir şeyler anlatır ama ben duymam. “Küçük Sırlar” dizisinde Çetin’i Hayaller kuruyorumdur o anda. Şu anki canlandırmaya başladığından beri Türk ilişkimde de hâlâ süren bir ruh hali bu, çünkü sinemasının yeni jön adayları arasında ona aşığım. Çok tutkulu yaşarım, çünkü nadir bulunan bir şey aşk. Etrafımdakilere rahatlıkla “Kusura Sizin bir klasik araba tutkunu bakmayın, bir süreliğine servis dışıyım” olduğunuzu söyleyebilir miyiz? diyebilirim. Aşk güzel ama tabii o insanla Evet, çünkü onların bir ruhu olduğuna anlaşabilmek en önemlisi. Kıskançlık en inanıyorum. Benim 72 Camaro’ya karşı bir tahammül edemediğim şeydir. Benim işim tutkum vardı, onu da topladım zaten. Bir gereği var olan ilgi belki bir kadın için kolay garajım var, bana kalan vakitlerimde orada olmayabilir ama bu süreç yaşanırken onun anlayışlı olması çok önemli. Sevgilim bu stres atıyorum. anlamda çok anlayışlı. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğrafçılık bölümü 2005 Best Model Of The Turkey birincisi Best Model Of The World’a katıldı ve dünyanın en iyi ikinci mankeni seçildi. Oynadığı diziler: - 18 - Zoraki Koca - Baba Ocağı - Küçük Sırlar - Dört Kardeşler - İhanet Oynadığı sinema filmi: Kasım 2007‘de sinemalarda gösterime giren ‘Musallat’
Çevrenizde, bu tutkunuzu paylaşabileceğiniz birileri var mı?
Kız arkadaşım (Survivor’dan Başak Özer) arabaları seviyor, bu benim için büyük bir artı. Çünkü bilirsiniz, genelde kızlar böyle şeylerle ilgilenmez pek.
SAÇMALAMAYA BAŞLAYINCA AŞIK OLDUĞUMU ANLARIM
“Küçük Sırlar”da diğer setlerden farklı olan şey nedir?
Birçok şey yaptıktan sonra bir araya gelmiş insanlarla olmaya kalkınca, herkesin ayrı ayrı egoları çıkabiliyor ortaya. “Küçük Sırlar” başlamadan önce tüm oyuncu arkadaşlarla oyunculuk eğitimi aldık. Oyuncu koçumuz Yıldırım Urağ, bana “Gel bakalım önce senin şu egonu bir yenelim” dedi. “Egom yok” dediğimde “Bak bunu söylerken bile egon var” dedi. Birkaç egzersiz yaptık, her şey değişti. Üç ay sonra herkes birbiriyle ilgili her şeyi biliyordu. Kimseden saklayacağın bir şeyin olmayınca, egon da yok oluyor. 2011 - SAYI 6 - BİDERGİ - 53 -
Kendimce bir hayat... İbrahim Keleş
satranç ve liderlik MS.600 de oynanmaya başlayan Çaturanga isimli oyun , satrancın atası olarak bilinmektedir. 625 yılı civarında İran’a ulaşan, 25 yıl sonra Araplarla buluşan bu oyun satranç ismini almıştır. Emeviler aracılığıyla burdan sonraki durağı İspanya olmuş ve Bizanslılar satrancın yayılmasında aktif bir rol oynamıştır. Ardından diğer dünya ülkelerinin de tanışmasıyla satranç, tarihsel gelişimini tamamlamıştır. İki oyuncu arasında oynanan ve kendi şahını koruyup karşı tarafın şahını mat etmeyi hedefleyen bu zeka oyunu başında beyaz ve siyahların 16 taşı bulunur. İki sıra şeklinde dizilirler. Arka sıradakiler: bir şah, bir vezir, iki fil, iki at, iki de kale. Ön sıradakiler ise sekiz tanedir ve piyon denir. Hayatı satranca uygulamak
Objektif bir gözle satrancı oyun olmaktan çıkartıp hayat gibi görürsen bu zeka gerektiren oyun bize, yaşamda da kısa ve uzun vadeli hedefler olması gerektiğini, amacı olmayan oyunun da, yaşamın da bir şey ifade etmeyeceğini anlatır. Hedefe ulaşmak için bir plan yapılması, bu plan doğrultusunda eldeki olanakların en akılcı, en ekonomik biçimde kullanılmasını öğretir. Şah’ını belirlemek…
Oyunu kaybetmemek için bütün taşlar sadece şahı korumak için kullanmalısın çünki, şah giderse oyun biter. Hayatının düzgün bir şekilde işlemesini istiyorsan, piyonlarla diğerleri arasındaki farkı bilmeli ve hayatında bir şeyi “şah” olarak seçmelisin. Ve hayat için pratiğinden bir vezir, sonra bir kale, sonra bir at ve sonra bir fil seçmelisin. Kale, vezir, at gibi taşlar her zaman seni doğru yola giderken tehtitlerden koruyacak yoldaşların olacaktır. Karşı tarafı mat etmeye giden bu yolda yoldaşlarını doğru yerlerde kullanmalı ve piyonlarınla kendine sağlam bir zemin kurmalısın.. - 54 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
var, şimdi şah daha güçlü oldu. Bilgi ve Makam, para, şöhret, kadın, aile, ço- para gibi iki yardımcın (vezir) var artık. cuk, arkadaş… ne? Evet ilginç bir soru, Bunları iyi kullanan bir “şah” yenilmez. Oyunu iyi oyna, gerçekten ne olabilir? Belki kişiye göre lider sen ol!!! değişir ancak bence en doğru cevap ilk akla gelendir… Liderlik, piyonlar ve şah ilişkisinde Şah’ınızı belirleyin
saklıdır. Yeryüzündeki hayat sınavı da piyonları kullanarak şahı kurtarmaktır. Bilgi = Vezir Yoksa şahı ortaya salıp piyonları umurKarakter, at: meslek, fil: çevre… Ge- samasızca yok etmek değildir. İyi bir riye kalan arka sıradaki herşey de piyon lider, her zaman rakipleri olduğunu bilolsun. meli ve onların olası hamlelerine karşı Arka sıradakilere sahip olduğun öngörülü olmalıdır. Stratejik düşünme ve uygulama, hem satranç oyununun, müddetçe bu hayatta yenilir misin ? hem de liderliğin temel kurallarındanYenilmezsin demek biraz riskli olur dır. İyi bir satranç oyuncusu, rakibinin işler tersine gidip yeniledebilirsin de an- kısa vadedeki hamlelerini tahmin edip cak hedefe ulaşmak için feda edecekle- bunlara karşı adımlar atarken, uzun varini de doğru oynaman zafere atılan bir deli düşünerek te rakibine karşı hazıradım dahadır. Her şeyi elde edemezsin lıklı olur. belki ama piyonları yerinde ve akıllıca Stratejisini gerektiğinde, rakibinin değerlendirmen elde edeceklerin için elinde feda edebileceklerinin kalmasını hamlesine göre değiştirir ve farklı bir sağlamış olur ki oyunu zamansız geride hamle ile karşısındakini şaşırtır. Lideri lider yapan da zaten bu stratejik dübırakmak zorunda kalmazsın. şünme yeteneğidir. Lider, her zaman Piyonu doğru oynamak… belirsizlik ve tahmin edilemezlik ile yüz Hayatta “piyon” olarak kullanacağın yüzedir. Lider de satranç oyuncusu da şeyler kolayca feda edebileceklerindir. belirsizliklere karşı öngörülü olup straYinede feda edebileceklerinide kolay tejik davranarak başarı sağlar. kolay gözden çıkarmamalı değerlenHayatının lideri sensin dirmeli insan. Çoğu zaman piyonlara Bilgi, meslek, para, karakter ve çevdaha çok değermi veriyorsunuz? O zaresinin tüm imkanlarını inancı, nihai man hayattaki en değerli şey olan para hedefi için yöneten bir insan, usta bir piyonlarınızdan biri olsun. Olur mu? Bence olur. Unutmamak lazım ki doğru satranç oyuncusu gibi, hayatındaki tüm strateji ile oynandığında para şah kadar taşların yerini doğru belirlemeli ve bu etkili olabiliyor. Bir piyon eğer karşıda- taşların neyi ifade ettiğini ve en son ki son kareye ulaşırsa, istediğin bir taşı noktaya kadar koruması gereken şeyin oyuna alırsın. Bu durumda kaleyi karşı ne olduğunu iyi bilmelidir. tarafın şah ve vezirini telikeye atmayı Hedefe ulaşan yolda, başa gelebileçok iyi bilmeli ve kullanmalısın.İşte püf cek tüm olumsuzluklara karşı tedbirli nokta: “Piyonu = Para” yı karşı kaleye olmayı ve tüm tedbirlerin şahı korumak geçir. Riskini al, piyonu önemseme ve için olması gerektiğini, ayrıntılar hearkadan kuvvetlerle destekle piyonu ve- saplanabilse bile yapılan tüm hamlelezir yap. rin asıl amaca hizmet etmesi gerektiğini Kulağa ne kadar kolay geliyor değil ortaya koyar. mi oysaki: “aman piyona bir şey olmaİşte bunları, hayat pratiğinde başasın” mantığında hareket etseydin pi- ran insan ise gerçek anlamda bir lideryon senin hareket alanını kısıtlayacak dir. Yinede unutmamalıdır ki hayatta ve sadece bir piyon sevdası yüzünden satranç için çok kısadır, akıllı karar vemat olacaktın. O zaman piyonu oyu- rin hızlı oynayın. nun içinde vezir haline getirmek karşı tarafı şah mat etmek için mükemmel bir taktik diyebiliriz. Artık iki vezirin İnanç = Şah
TABUR GARAJ 15 Yıllık tecrübemiz ile iddia ediyoruz; Memnun edemeyeceğimiz müşteri yoktur.
TABUR
Orginal Mercedes Aksesuarları Fırın Boya, Comport Polish
0 542 852 88 04 - 0 533 869 88 04 Dr. Fazıl Küçük Bulvarı no: 11 Taşkınköy (Ektam Yanı) LEFKOŞA Tel: 0 392 22 74 115
bir yangın hikayesi dolayı çok tutulmuştu. Küçük yaştan beri bende bu iş yerinin içinde büyüdüm. 1975 yılında ben liseyi bitirince, babamın yanında çalışmaya başladım. O dönemde el değirmeninde üretim yapıyorduk, yıllar içinde değişti. Önce elektirikli değirmende sonra da otomatik makinede üretim yapmaya başladık. Kahve paketlerimiz hartuçtan önce naylon sonrada foile paketlere döndü. Gözünüzün önünde büyüyen bir bebek gibi büyüdü. Babam vefat edince de işi tamamen devraldım. Resimlerde de görüldüğü gibi sürekli çalışan bir imalathaneydik. Tüm üretim makinelerimiz elimizdeydi. Otuz yıl boyunca ekmek teknemiz, herşeyimiz burasıydı. Taki o geceye kadar. İş yerimin bulunduğu sokakta kaçak elektrik tüketimi vardı. Tüm uyarılara rağmen bu elektiriği kullananların önüne geçemediler. Ve sonunda olan oldu. 24 Ekim 2005 yılında imalathanemin bulunduğu sokaktaki bir evde yangın çıktı. Yangının ertesi günü evlerin boşaltılması emri geldiğinde, kaçak elektiriği kullananlar evlerinden çıkmak istemediler ve akşam evlerini ateşe verdiler. Kendi evleriyle beraber benim imalathanem ve 4 dükkan yandı. O geceyle beraber bir anda her şeyimi kaybettim. Bana haber geldiğinde hemen koşa koşa buraya geldim ancak herşey yanmıştı. Birşeyleri kurtarabilirim düşüncesiyle içeriye girmek istedim ama izin vermediler. Makineler tüm motorlarına kadar erimişti. O gün hayatımın dönüm noktasıydı. Bir sabah kalkıyorsunuz ve artık hiç birşeyiniz yok. Patlamalar o kadar güçlüydü ki kahve dağıtımı yaptığımız bisikletimiz metrelerce öteye fırlamıştı.
Yaşamın içine sığan bir sürü hikaye var. Belkide her gün önünden geçtiğimiz ve dikkat bile etmediğimiz o gülen gözler , size selam veren insanlar birşeyler anlatmaya çalışıyorlar bakışlarıyla. Ancak hayatın hızına yetişemediğimizden, beş dakikamızı ayırıp konuşacak zamanımız bile yok. Girne Kapı’nın içinde bulunan Büyük Han’a giderken sürekli arabamı park ettiğim yerin hemen yanında bir bina gözüme çarpıyordu. Üzerinde Fal Kahvesi yazılı olan bu binanın boş olduğunu o gün farkettim. Dışarıdan bakılınca cafe gibi gözüken yerin yaşanılmış bir felaketin geriye kalan kalıntıları olduğunu daha sonra öğrendim. Bu güzel bina Şekerci Mehmet Efendi’nin torunu Melmet Ali Falhan’ın aile yadigarı kahve imalathanesiymiş. Kıbrıs’ta 1960’lı yıllarda kahve imalatına başlayan bu yer yıllarca halka hizmet vermeye devam etmiş. Taki 25 Ekim 2005 tarihine kadar. Neler olduğunu öğrenmek için Mehmet bey ile birlikte babasının heykelinin bulunduğu küçük dükkana geçiyoruz. Babasına bağlılığının göstergesi olan bu heykel,Musa Nami bey hayatta iken dükkanda oturduğu iskembede bizi karşılar gibi gülümsüyor. Gerisini Mehmet beyden dinleyelim. “Falhan, şekerleme ve kahve işi dededen miras.Dedem Şekerci Mehmet Ali Efendi, uzun yıllar boyunca şekerleme imalatı yapmış. Babam iş başına geçtiğinde adada üç tane kahve üreticisi varmış. bu açığı gören babam kahve üretimine başlamış. Kahvemiz hem kaliteli hemde hafif içimli olmasından
Çok zor günler başlamıştı artık. O dönemde hem ailemi geçindirmem hem de bir an önce işyerimi yeniden açmak için ne gerekirse yaptım. Kuzey’de iş bulmak çok zordu, o yüzden yıllarca Güney’de inşaatlarda çalıştım. Bu arada iş çıkışı, yanan dükkanın tamirini kendi ellerimle yapmaya başladım. Şu anda içinde bulunduğumuz herşeyi kendi ellerimle yaptım ve bu hale getirdim.7 kamyon enkazı tek başıma buradan attım, imalathanenin arka kısmına 4 bin bloğu yeniden döşedim, 3 bin 500 metrekare sıvayı kendim yaptım. Çok yoruldum ama neredeyse hazır. Sadece çatı kaldı ve tabii ki elektriğimin bağlanması gerekli. O tarihten bu yana burayı yeniden açmak için uğraş veriyorum. Geçmişime çok bağlıyım. O gece yanan bisikletimi bile orginal parçalarını bulup tamir ettim. Çok eski olduğundan artık kullanılmıyor, ancak yinede vazgeçemiyorum. Tüm makineleri boyadım çalışır durumda değiller ama yinede atmaya kıyamadım. Gördüğünüz bu enkazı ellerimle yeniden hayata döndürmeye çalışıyorum. Devletten tek istediğim eskiden sahip olduğum sanayi tipi elektriğe yeniden kavuşturmak. Yaşadığım büyük zorluklara rağmen, yangından geriye kalanları yeniden tamir etmekten hiç vazgeçmedim. Ve vazgeçmeyi de düşünmüyorum. Burada ailemin alın teri var. Sonradan kazanılmış hazır bulduğum değil üç nesildir ailemin emek verdiği bir işyerim var. Burayı düzenleyip halkımın hizmetine sunmak istiyorum. Artık kahve imalatını eskisi gibi yapamayacağımızdan dolayı burayı tüm hatırlarıyla beraber bir restauranta dönüştürmeyi planlıyorum. Lahmacun ve pide için fırınımı bile hazırladım. Sadece elektiriğimin bağlanması gerekiyor sonrada çatıyı ve geri kalan tüm düzenlemeleri bitirip tekrardan eski günlerdeki gibi huzura kavuşacağım. Şu anda bana huzur yok. “ En başta da dediğimiz gibi yaşamın içinde bir sürü hikaye var. Belkide sadece dinlemek bile dertlere ortak olmak demek. Dedesinin ve babasının yadigarı olan bu hatıraları ayakta tutmaya çalışan Ahmet beyi tebrik ederken hayallerini gerçeğe dönüştürmesi dilerim.
in
esi’n
ahv Fal K
li
ki ha
da şu an
Yang ı
nda ya boya nan ve a nmış r kahv tık kullan ıl e ma kinel mayan eri
en pabil a y i tim e üre akine v h a m K
son
Musa Nami
Fal K
ahves
i’nin g
eri ka
lan so
n res
imleri
Gnemon & Juliette YAPIM : 2011 ~ ABD YÖNETMEN : Kelly Asbury SENARYO : Mark Burton, Rob Sprackling, John R. Smith, Andy Riley, Kevin Cecil OYUNCULAR: James McAvoy, Emily Blunt, Maggie Smith, Julie Walters, Richard Wilson, Ozzy Osbourne, Ashley Jensen, Stephen Merchant, Jim Cummings, Matt Lucas Sadece fragmanında bile kahkaha attığınız bir film düşünün… İşte bu bahara damgasını vuracak bir animasyon film daha Gnemo & Juliet .. Filmin ilk fragmanı Touchstone Pictures tarafından yayınlandı. William Shakespeare’in ünlü romanı Romeo ve Juliet’in animasyon dünyasına uyarlanmış versiyonu olan animasyon filminde tek fark, Juliet’in peşinden koşacak olan karakterin bahçe cücesi olması.. Filmin yönetmen koltuğunda Sherk 2 filminden tanıdığımız Kelly Asbury yer alıyor. Seslendirmelerde ise ünlü oyuncular James McAvoy, Emily Blunt, Michael Caine, Jason Statham, Maggie Smith, Patrick Stewart, Ashley Jensen, Stephen Merchant, Matt Lucas, Jim Cummings, Julie Walters, Richard Wilson, ve Ozzy Osbourne gibi isimler yer alıyor. Elton John’un muhteşem müziklerinide dinleyeceğiniz bu eğlenceli komedi romantizm ve macera içeren filmi kaçırmamanızı tavsiye ediyorum…
- 58 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
gezelim görelim
Güzel Atlar Ülkesi; Mutlaka deneyin! Kapadokya’nın simgesi olan balon turları bölgenin eşsiz güzelliğini görmenin en etkili yoludur. Gökte ağır ağır süzülerek bölgenin eşsiz güzelliklerini görme imkanı bulabilirsiniz. 1 saat 15 dakika süren balon turu, sizi Kapadokya uygarlığının yürüyerek ulaşamayacağınız en uzak noktalarına kadar götürür. Sabah 05.00-05.30 arası kaldığınız otelden balon turu yapacağınız şirketin araçları sizleri alır ve kalkış alanına getirilirler.Bu deneyim aklınızı başınızdan almakla kalmaz, sizlere bambaşka bir dünya da sunar. Yükseklerde, özgürlük hissini en yoğun şekliyle hissedersiniz!>İnişlerde genellikle şampanyalı kutlamalar yapılır ve yolculara uçuş sertifikası ile uçuş deneyimlerini hatırlatacak hediyeler verilir. Uçuş 1 saat 15 dakika ile 1 saat 30 dakika arasında sürer fakat hafızanızda ömür boyu unutamayacağınız bir anı olarak yer alır!
Türkiye’nin peribacaları ile ünlü önemli turizm merkezlerinden Kapadokya’da yerli ve yabancı turistler, Güvercinlik Vadisi’ndeki nazar ağacı önünde dilek tutup, ağacın dallarına nazar boncuğu takıyor. Nevşehir’in merkeze bağlı Uçhisar beldesinde, Güvercinlik Vadisi’nin izlenebildiği seyir tepesindeki dilek ağacı, turistlerin ilgisini çekiyor. Ağaca nazar boncuğu asmanın uğur getirdiğine inan turistler, böylece dileklerinin gerçekleşeceğine inanıyor. Turist rehberlerinin nazarı ve dilek ağacının anlamını anlatması üzerine turistler, dilek ağacına nazar boncuğu takabilmek için sıraya giriyor.Nazar boncuğu asarak dileklerde bulunan turistler, ağacın uğur getirdiğini tur rehberlerinden öğrendiklerini, bunu öğrendikten sonra da ağaca nazar boncuğu takarak psikolojik olarak rahatladıklarını söylüyor.
KATPADUKYA
Kapadokya... İki yanardağ arasında kalmış bir düzlükte doğanın akıl almaz güzellikteki taşlarının görsel şöleni... Kaçışlar, mağaraların içine girilen, yerin yedi kat altına saklanan yaşamlar... Katpadukya yani güzel atlar ülkesi yani Urgup, Avanos ve Nevşehir arasında bir rüya... İrili ufaklı, şapkalı şapkasız değişik şekillerdeki peribacalarının etrafımızı sardığı bu masalsı diyar karşısında insanın hayrete düşmemesi mümkün değil. Bölgeye girdiğiizde sizi ilk selamlayan Kapadokya’nın en güzel ve en yüksek peribacası olan Uçhisar Kalesi oluyor. Aklımıza, bu hayret verici doğa harikasının nasıl oluştuğu sorusu geliyor. Erciyes Dağı’nın yaklaşık on milyon yıl önce patlamasıyla çevreye yayılan toz, kül ve diğer volkanik malzemeler tüf denilen kaya tabakasını oluşturur. Sonraki patlamalarla tüflerin üstünü lavlar kaplar ve sıcaklık değişiklikleriyle lavların üstünde çatlaklar meydana gelir. Lavların soğumasından sonra bu çatlaklardan sızan yağmurlar da tüf tabakasını aşındırır. Yıllar sonra rüzgar ve karların etkisiyle peribacaları oluşur. Uçhisar Kalesi’ne çıktığınızda tüm vadi ayaklarınızın altındadır. Erciyes Dağı tüm ihtişamıyla tam karşınızdadır.
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
Kapadokya, bir kere gitmekle doyamayacağınız güzellikler sunmaya devam ediyor.
Doğal Güzelliği sebebiyle dünya sinema sektörününde ilgisini üzerine çeken Kapadokya, Peri bacaları son olarak Oscar ödüllü aktör Nicolas Cage’in Melendiz Çayı’nın ikiye böldüğü başrolünü oynadığı ve final sahneleriIhlara Vadisi’nde çay kenarında yürü- nin Türkiye’de gerçekleştirildiği “Hayamek, buz gibi suya elini sokmak, son- let Sürücü 2” filminin öekimlerine de ev baharın hüznünü vadinin içinde hisset- sahipliği yaptı. mek için yüzlerce basamağı görmüyor gözümüz. Ağaçların altında yürüyerek ilk hristiyanlık dönemine ait kaya kiliselerine bakıyoruz. Ağaçaltı, Sümbüllü, Yılanlı, Kokar Kiliseleri bunlardan bazıları.. Fresklerin çoğu tahrip olmuş, ama vadi yine de çok güzel...
Göreme Açık Hava Müzesi, Unesco Dünya Kültür Miras Listesi’nde yer alan bir varlığımız. Bu alanda 400’ün üstünde kilise olduğu söyleniyor. Elmalı Kilise, St. Barbara Şapeli, Yılanlı Kilise, Tokalı Kilise, Sandal Kilisesi, Karanlık Kilise bunlardan bazıları. Kiliselerde Hz. İsa’nın hayatı ve İncil’den bölümler fresklerle anlatılıyor. Özellikle Karanlık Kilise, ayrıca ücret ödenerek girilen çok güzel ve iyi korunmuş fresklerin olduğu bir kilise. Derinkuyu ve Kaymaklı’da kat kat indikçe şaşırtan, “buralarda nasıl yaşamışlar” sorusunu sorduran, yer yer
- 60 -
daracık yollarından geçilirken eğilip bükülünen yeraltı şehirleri bulunuyor. Avanos, ustaların turistlere şovlar yaptıkları, gruptan birini de denemeye davet ettikleri ve her defasında bir türlü şekle girmeyen, sürekli eğilip bükülen çamurun yine usta tarafından bir kaseye, vazoya dönüştürülerek deneyene hediye edildiği, küçücük kaplarda şarap/ elma çayı ikram edilen, çanak-çömlek atölyeleriyle dolu. Kızılırmak kenarındaki Avanos’ta ayrıca halıcılık da yaygın olarak yapılıyor. Halı atölyelerinde de uçan halılar, ipek halılar vb. bölgenin ürünü olan halıların tanıtıldığı süper halı şovlar yapıyorlar.
Zoru başarırız imkansız zaman alır.
TOKLUCU OTOMOTİV
Organize Sanayi Bölgesi 16. Sok. No: 51 Lefkoşa 0 392 225 35 71 0542 849 83 98 - 0533 849 83 98
Riverside Tatil Köyü GENEL ÖZELLİKLER 80.000 m2 alan üzerine kurulu Riverside Tatil Köyü denize 2 km olup toplamda 120 odadan oluşmaktadır.Ercan Havaalanına 46 km mesafededir.
YİYECEK İÇECEK Riverside Otel yarım pansiyon sistemde hizmet vermektedir.Sabah kahvaltısı ve akşam yemekleri açık büfe şeklindedir.Tesiste 1 açık, 1 kapalı restoran ve 1 Ala Carte restoran bulunmaktadır.
ODALAR Riverside Otelde 87 standart villa oda, 31 bungalow oda, 2 kral dairesi bulunmaktadır.Standart odalarda tv, duş veya küvet, telefon, mini buzdolabı, parke zemin, balkon bulunmaktadır.
HAVUZLAR VE PLAJ Tesisimizde 3 adet açık havuz, 4 su kaydırağı, 1 adet çocuk havuzu bulunmaktadır.Tesis anlaşmalı özel plaja 2 km uzaklıktadır.Plajda şezlong, şemsiye, minder ücretsizdir ve belirli saatlerde plaja servisimiz bulunmaktadır.
SPOR, ANİMASYON, AKTİVİTELER Tesisimizde soft animasyon mevcuttur.
Ücretsiz Aktiviteler Lobide wireless, şehir merkezine belirli saatlerde servis
Ücretli Aktiviteler Çocuk bakıcısı, sauna, masaj, kuaför, bilardo, langırt, emanet kasa, çamaşırhane, doktor, tenis ekipmanları
ÇOCUKLARA ÖZEL Tesisimizde çocuk havuzu mevcuttur.
- 62 -
BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
BOYUT Değiştiriyoruz... İnternetten dünyamıza giren porno malzemesi, kuralları değiştirdi. 1 milyar pornografi aramasını analiz eden iki uzmana göre, arzular internet yüzünden evrim geçiriyor.
TOP 10
İnternetteki seks aramalarında ilk 10’da şu terimler ve varyasyonları yer alıyor; 1-Genç................................................................................% 13.5 2-Gay.....................................................................................% 4.7 3-MILF (Belli bir yaşın üzerindeki kadınlarla ilişki arzusunu Cinsel eğilimleri saptamak için son yıllarda yapılan en işaret eden terim)...............................................................% 4.3 kapsamlı araştırma, sekste kuralların değiştiğini gösteren bir 4-Meme.................................................................................% 4.0 tablo ortaya koydu. 5-Aldatan eşler (kadın).......................................................% 3.4 Google, Yahoo ve Bing’deki bir milyar ‘arama’yı analiz 6-Vajina.................................................................................% 2.4 ederek ‘Bir Milyon Kötü Düşünce’ adıyla kitaplaştıran 7-Penis..................................................................................% 2.4 8-Çocuk Pornogafisi...........................................................% 2.2 Ogi Ogas ve Sai Gaddam şu sonuca vardı: 9-Popo..................................................................................% 0.9 Aslında insanların çoğu cinsel açıdan göründüğü 10-Ponpon kızlar.................................................................% 0.1
gibi değil...
1950’lerde Amerikan toplumunun cinsel eğilimlerini ortaya koyan Kinsey Raporları’ndan bu yana en geniş inceleme şeklinde sunulan araştırmaya göre, internetten önce ABD’de yalnızca 90 porno dergi yayımlanırken, bugün milyonlarca porno site bulunuyor. Gaddam, internet pornosunun her şeyi değiştirdiği görüşünde. Her türden pornografik malzeme artık tek tıkla bazen de istemdışı şekilde karşımızda. İnsanların cinsel arzuları bu yüzden evrim geçiriyor olabilir. “Nette kim ne arıyor?” ve diğer ayrıntılar.. ‘Bir Milyon Kötü Düşünce-A Billion Wicked Thoughts’ isimli kitapta analiz edilen cinsellik araştırmasında sürpriz diye tanımlanan bulgulardan bazıları şunlar: * Heteroseksüel erkeklerin internetteki erotik eğilimi yaşlı kadınlardan, transeksüellere, geniş bir yelpazede yer alıyor. * Erkekler aramalarında, kadınlarda yüksek östrojen, dolayısıyla üretkenliği işaret ettiğini düşündükleri küçük ayaklı kadınları tercih ediyor. * Eşcinsel ve heteroseksüellerin vücutta favori gözdeleri aynı: Tercih sırasıyla göğüs, popo, ayak. * Kadınlar, iki erkek arasında duygusal bir ilişkiyle ilgili materyalleri okumaktan, izlemekten zevk alıyor. * Heteroseksüel erkeklerin diğer erkeklerin penislerine ilişkin takıntısı var. * Erkeklerin eşlerinin başka bir erkekle seks yaparken izlemesine zorlandığı videolara büyük ilgi var. * Erkekler kadınlardan daha çok grup seks fantezisi kuruyor. Ve tercihleri de grupta daha çok erkek olması. * Ve bu bir milyar aramanın yüzde 80’i yalnızca 20 farklı cinsel eğilimden oluşuyor.
2011 - SAYI 6- BİDERGİ - 63 -
OSCAR Rent a car
1958’den beri hep yanınızda olan Oscar Rent a car 200 araçlık filosu ile sizlere hizmet vermekten gurur duyar.
OSCA
R
self driv e car ren
tal
OSCAR self drive car rental
The best car rental firm in North Cyprus
Kuzey Kıbrıs’ın en güvenilir araba kiralama şirketi 0 392 815 22 72 0 392 815 21 58 GSM 0 542 851 07 02 (24 hour) - 64 -
P.K. 195 - GİRNE / MERSİN 10 TURKEY oscar.reservation@gmail.com BİDERGİ - 2011 - SAYI 6
OSCAR self drive car rental