Hayata dair ne varsa...
e t s a ig 15 günlük
İZ gazete ÜCRETS
- sayı 3
Psikolog Esra Dağlar
Öfke Kontrolü
Hüseyin Kandulu ile
Yüz Gençleştirme &Kök Hücre: Kök hücre terimi son birkaç yıldır yoğun olarak gündemi meşgul ederken estetik cerrahide de kök hücreden zenginleştirilmiş yağ hücresi aşılamaları yoğun olarak uygulanmaktadır..
sayfa 16
Medyumunuz Dilek Kayadelenler “Şifa Üstüne” sayfa 17
İkizler Burcunu 2012 Yılında Neler Bekliyor? sayfa 23
ÖNGEL Kozmetoloji Koleji Suna ERENSU Krediyi teminat değil Borçlu Öder Hüseyin Süey BARDAK
sayfa 6 - 7
sayfa 4
SECOND PROJECT’ ten
Lefkoşa Surlariçi Çarşısı Logo Yarışması
SECOND Projesi ve KOBIGEM tarafından yürütülen Lefkoşa Surlariçi Çarşısı’nın ekonomik gelişimini sağlamayı amaçlayan projesi, ‘Lefkoşa Surlariçi Çarşı İnsiyatifi’, 25 Mayıs 2012, Cuma günü Büyük Han yanındaki Lefke Hanı Meydanı’nda saat 17.0019.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek bir açılış etkinliği ile uygulamaya geçiyor.
Ağustos 2011’de paydaşların katılımı ile çalışmalara başlanan projede çalışma grubu oluşturulduktan sonra bölgenin ihtiyacının belirlenmesi için bir anket çalışması gerçekleştirildi. Ocak –Mart ayları arasında gerçekleştirilen ‘İşletme Anketi’ sayesinde esnafın durumu, ihtiyaçları, bölgeye dair bakış açısı belirlendi ve turistik açıdan bölgenin pazarlanmasında geliştirilebilecek unsurlara dikkate alınarak bölgeye özgü bir pazarlama stratejisi geliştirildi.
SECOND PROJECT’ ten Lefkoşa Surlariçi Çarşısı Logo Yarışması
SECOND Projesi ve KOBIGEM tarafından yürütülen Lefkoşa Surlariçi Çarşısı’nın ekonomik gelişimini sağlamayı amaçlayan projesi, ‘Lefkoşa Surlariçi Çarşı İnsiyatifi’, 25 Mayıs 2012, Cuma günü Büyük Han yanındaki Lefke Hanı Meydanı’nda saat 17.00-19.00 saatleri arasında gerçekleştirilecek bir açılış etkinliği ile uygulamaya geçiyor. Ağustos 2011’de paydaşların katılımı ile çalışmalara başlanan projede çalışma grubu oluşturulduktan sonra bölgenin ihtiyacının belirlenmesi için bir anket çalışması gerçekleştirildi. Ocak –Mart ayları arasında gerçekleştirilen ‘İşletme Anketi’ sayesinde esnafın durumu, ihtiyaçları, bölgeye dair bakış açısı belirlendi ve turistik açıdan bölgenin pazarlanmasında geliştirilebilecek
unsurlara dikkate alınarak bölgeye özgü bir pazarlama stratejisi geliştirildi. “Lefkoşa Surlariçi Çarşısı’nın kendine has tarihi dokusu ve kültürel mirası ile marka olmuş, yerel ve yabancı turistlerin uğrak noktası olan, sürdürülebilir, turizm odaklı bir alışveriş bölgesi haline gelmesi” vizyonu ile yola çıkan İnsiyatif, birinci hedefi olan markalaşma çalışmaları çerçevesinde, bölgeye özgü görsel kimliğin oluşturulması amacıyla ‘Lefkoşa Surlariçi Çarşısı Logo Yarışması’nı başlattı. 2000TL ödüllü yarışmanın son başvuru tarihi 25 Haziran 2012 olarak belirlendi. Yarışmaya katılım ile ilgili detaylar ve başvuru formunu http://www. secondproject.eu internet adresinden temin edebilirsiniz.
LEFKOŞA SURLARİÇİ ÇARŞISI Tarihi zenginlikleri ve kendine has dokusu ile Lefkoşa Surlariçi Çarşısı, yüzyıllardan bu yana Kıbrıs’ın kalbinin attığı en önemli ticaret merkezlerinden biri olarak faaliyet göstermektedir. Zengin tarihi ile Lefkoşa Surlariçi Çarşısı, Lüzinyan, Venedik, Osmanlı ve İngiliz dönemlerinden günümüze adadaki en önemli uğrak yerlerden biri olmaya devam etmektedir. Eski şehrin etrafını çevreleyen, dünya kültür mirası olarak kabul edilen ve Ortaçağ esintilerini taşıyan Venedik Surları, daha modern yapılara zıtlık oluşturmakta, ilginç ve büyülü bir atmosfer yaratmaktadır. Kıbrıs'taki kralların taç giydiği yer olan Latin Katedrali (Ayasofya/ Selimiye) ve sanki hiç değişmeyen Kapalı Pazar (Bandabulya), Lefkoşa Surlariçi Çarşısı’nın odak noktalarındandır. Surların etrafında yer alan ve turistler tarafından ziyaret edilen yapılar, tarihi eserler, kültürel değerler sanki özellikle yerleştirilmiş gibidir. Bunlardan Osmanlı döneminde önemli bir kervansaray olan "Büyük Han" restore edilerek eski ihtişamına kavuşturulmuş ve bugün turistlerin, hem geleneksel yiyecekleri tatmak, hem de hediyelik ve elişleri almak amacıyla ziyaret ettiği uğrak yerlerden biri haline gelmiştir. Lefkoşa’nın tarihi surlar içine girişi sağlayan 3 kapıdan biri olan, 1567 tarihinde Venedikliler Dönemi’nde yapılan Girne Kapısı (Porta Del Proveditore) ise bu büyülü bölgeye girişte farklı bir anlam katmaktadır. 2000’li yıllara doğru gelindiğinde yerleşimin şehir dışına doğru yayılıp metropollere kaymasıyla canlılığını yitirmeye başlayan tarihi çarşı, yerini şehrin diğer noktalarında gelişen çarşılara bırakmaya başlamıştır. 2008’de Lokmacı Sınır Kapısı’nın açılması ile birlikte bu durum değişim göstererek Lefkoşa Surlariçi Çarşısı’nın yeniden canlanmasına yol açmıştır. Günümüzde, çok sayıda turist ağırlayan çarşı, hedef
-2-
İmtiyaz Sahibi Esra Dağlar
Yazı İşleri Sorumlusu Esra Dağlar
Editör- Grafik Tasarım Ayşegül Tunçer K.
Fotoğraflar Murat Sezer
bigas’te
Rezervasyonlarınız için 0 533 832 30 21
kitlesinin yeniden şekillenmesi ile birlikte adanın en önemli turizm merkezlerinden biri olarak faaliyet göstermektedir. Osmanlı ve Gotik mimarisinin göze çarptığı Lefkoşa Surlariçi Çarşısı’ndaki “Arasta” adı verilen bölge, bugün birçok restoran, kafe, kuyumcu, hazır giyim, elişi ve hediyelik ürün satan işletmelerin faaliyet gösterdiği, hem yerli halk, hem de turistler tarafından ziyaret edilen bir bölge olma özelliğini taşımaktadır. AB Komisyonu yıllık raporlarından* alınan verilere göre geçiş kapılarından Nisan 2009-Nisan 2010 tarihleri arasında Kıbrıslı hariç toplam 1.228.880 AB ve diğer ülke vatandaşları geçiş gerçekleştirdi. Bu geçişlerin %72’si (889.081) 2008 Nisan’da açılan Lokmacı Geçiş Kapısından gerçekleştirildi. MayısAralık 2010 tarihleri arasında Kıbrıslı olmayanların gerçekleştirdiği toplam 449.861 geçişin ise %68’i (303.820) yine Lokmacı Kapısı’ndan gerçekleşti. Yukarıdaki veriler, Lokmacı Kapısı’nın turist geçişlerinde en büyük payı aldığını göstermektedir. Verilerin yansıttığı yüksek yaya trafiğine rağmen, bölgede bulunan işyeri sahiplerinin %55’i son 12 ayda müşteriler, satış ve gelir açısından işletmelerinin faaliyetlerinin azalmakta olduğunu ifade etmişlerdir**. Yaygın olarak basında*** da görülen bu ifadeler, geçiş kapısının açılmasıyla yaya trafiğinin artış göstermesine rağmen, bölgenin ekonomik potansiyeline ulaşması için paydaşların sahiplendiği organize bir ekonomik kalkınma insiyatifine ihtiyaç duyulduğunu göstermektedir. PAYDAŞLAR Lefkoşa Surlariçi Çarşı Pazarlama İnsiyatifi Çalışma Grubu, bölgedeki işletmeleri, bölgedeki işletmelere ürün sağlayan üreticileri, turizm ile ilgili bölgeye hizmet veren işletmeleri ve kamusal paydaşları temsil etmesi amacıyla aşağıdaki paydaşlardan oluşmaktadır: • • • • • • • • • • • •
KOBIGEM Turizm Planlama Dairesi Lefkoşa Türk Belediyesi Kıbrıs Türk Ticaret Odası Kıbrıs Türk Sanayi Odası Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Kıbrıs Türk Otelciler Birliği Kıbrıs Türk Restorancılar Birliği Kıbrıs Türk Seyahat Acenteleri Birliği Kıbrıs Türk Rehberler Birliği İş Kadınları Derneği Surlariçi Kalkınma İnsiyatifi
Matbaa Girne Grafik 0533 827 65 66
Artık Küçük Balıklar da Akıllandı! SECOND Projesi “Girişimcileri” Destekliyor:
- Teknik Danışmanlık
(Bilişim,Ticaret,İletişim, Markalaşma, Pazarlama, Turizm)
- Finansal Danışmanlık
(İş geliştirme, Maaliyet Hesaplama, Üretim & Yönetim, Organizasyon Planlama, finans kaynakları)
- İş Ağı Geliştirme - Eğitim
Şht. Ecvet Yusuf Cad., Hacıbulgur Apartmanı, No. 1, Yenişehir, Nicosia Phone: + 90 392 22 82 470, www.secondproject.eu Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmekte ve DIADIKASIA Business Consultants S.A Konsorsiyumu tarafından uygulanmaktadır.
Hüseyin KANDULU ile Estetik üzerine merak ettiğiniz herşey...
Yüz Gençleştirme &Kök Hücre Kök Hücre hakkında bilinmesi gerekenler : Kök hücre terimi son birkaç yıldır yoğun olarak gündemi meşgul ederken estetik cerrahide de kök hücreden zenginleştirilmiş yağ hücresi aşılamaları yoğun olarak uygulanmaktadır.. Kök hücre, işlevsel olarak farklılaşmamış, yani vücudun herhangi bir organ ya da dokusunda özel bir görev yapabilmek için tam olarak olgunlaşmamış karmaşık bir yapısı olan öncül bir hücredir. Bununla birlikte bu öncül hücre bedenin başka hücrelerine dönüşebilme yeteneğine sahiptir. Kök hücreleri, kabaca embriyolojik (ceninin erken evresi) kaynaklı veya erişkin insan bedeninden elde edilen türler olarak iki temel kısımda incelenir. Erişkin kökenli kök hücreleri insan vücudunda bulunan birçok dokudan elde edilebilmektedir ve embriyolojik kaynaklı olanlarla birlikte ortak özellikleri şunlardır: 1. Kendiliklerinden uygun bir büyüme ortamına yerleşebilirler 2. Çoğalma yetenekleri vardır 3. Başka tür hücrelere farklılaşıp bu türün devamı niteliğinde türler üretebilirler 4. Kendilerini yenileyebilir veya kendi hücre topluluklarının devamlılığını sağlayabilirler 5. Vücudun bir yerindeki zedelenmeyi takiben bu dokuyu onarabilme ve onu işlevsel hale getirebilme potansiyeline sahiptirler. Siz değerli okurların kafasını kök hücrenin detayları ile karıştırmadan Estetik ve Plastik cerrahide kök hücre tedavisinin kullanımından bahsetmek ve yanlış uygulamalar hakkında sizleri bilgilendirmek isterim.. Belirttiğim üzere kök hücreler çoğalma yeteneklerine sahip, farklılaşabilen , kendilerini yenileyen ve doku onarabilme yeteneğine sahip hücrelerdir. Şuan ki teknoloji ile labaratuar ortamında hazırlanan ve raflarda bulunan bazı maddelerin kök hücre adı altında kişilere -4-
bigas’te
uygulanması mümkündür ancak sakıncalıdır. Sakıncalı olmasının temel sebebi kök hücrelerin çoğalma ve farklılaşma özelliğinden ileri gelir. Büyüyüp farklılaşmaya programlı kök hücrelerin sağlıklı hücreler gibi sağlıksız kanser hücrelerine dönüşmesi muhtemeldir ve bu yönde yoğun olarak çalışmalar devam etmektedir. Bu nedenle otolog yağ hücre aşılaması (kişinin kendinden alınan) şuan kök hücre tedavisi içerisinde en güvenilir ve kabul görmüş yöntemdir.. Çalışmalar erişkin insanda kök hücrelerin , yağ dokusunda yoğun olarak yerleştiğini göstermektedir. Bu nedenle şuan en güncel doku onarımı ve yüz gençleştirme yöntemi kök hücreden zenginleştirilmiş yağ hücrelerinin kişiye yeniden aşılanmasıdır. Kök hücre ile zenginleştirilmiş yağ hücre aşılaması nasıl bir işlemdir? Bu işlem ameliyathane ortamında gerçekleştirilen minimal invaziv bir işlem olup hafif bir anestezi uygulanarak gerçekleştirilir. Kişinin kendinden (sıklıkla göbek, bel, bacak iç yanları) alınan yağ hücreleri özel olarak ayrıştırılır ve yine kişinin kanından elde edilen büyüme hormonları ile birleştirilerek kök hücreden zengin yağ dokusu elde edilir. Elde edilen bu yağ dokusu yüz gençleştireme amacı ile zaman içerisinde hacmini kaybetmiş olan bölgelere özel iğneler ile enjekte edilir. Enjekte edilen bölgelerde hacmin sağlanmasının ve deformitelerin giderilmesinin yanı sıra iyileştirici etkisi ile cilt kalitesinde ciddi bir güzellik ortaya çıkar. Uygulama sonrası
morluk yok denecek kadar azdır şişlikler ise birkaç gün içerisinde azalarak yok olur ve istenen etki ortaya çıkar. Yanık ve yara skarları tedavisinde en güncel tedavi yöntemlerinden olan otolog yağ hücre aşılaması ile birkaç seans ile yanık alanlarda gözle görülür iyileşmeler elde edilmektedir. Yüz gençleştirme amaçlı kaş asma , yanak asma , mini yüz germe , total yüz germe işlemleri ile birlikte veya tek başına hacim kaybına bağlı çökük gözüken göz altlarına , belirginleşmiş derin çizgilere uygulan yağ hücre enjeksiyonları en güncel ve başarılı tedavi yöntemidir. Bilindiği üzre yüzünü , vücudunu gençleştiren hanımların şikayetçi oldukları diğer bir nokta ise el sırtlarında ki yaşlanma belirtileridir. Yağ hücre enjeksiyonları ile el gençleştirme işlemi de son derece başarılı olmaktadır. Bu bilgiler ışığında yüzünüze ne olduğunu bilmediğiniz FDA onayı olmayan dolgu maddeleri veya kök hücre diye pazarlanan maddeleri asla uygulatmayın.
www.huseyinkandulu.com 0533 652 54 13
BEYTİ restaurant 7 / 24 PAKET SERVİS
0 533 851 78 95 - 0 533 820 11 12 Cengizhan Sok. Colony Hotel Arkası GİRNE
Tel: 0 392 815 25 73 - 0 392 815 27 64
ÖNGEL KOZMETOLOJİ KOLEJİ City & Guilds kalitesiyle eğitim vermeye devam ediyor. Güzellik uzmanlığı alanında eğitim veren Kıbrıs’ın lider firması Öngel Kozmetoloji Koleji Müdüresi Suna Erensu ile sizler için muhteşem bir röportaj yaptık.Güzellik asla şakaya gelmez. A’dan Z’ye güzellik uzmanlığı ve kuaförlük alanında Öngel Kozmetoloji Koleji’nden alacağınız eğitimle uluslararası düzeyde eğitim almak ve uluslararası düzeyde eğitim veren City & Guilds ailesinin bir üyesi olmaya hak kazanmayı sizde istemez misiniz? Alanında uzman eğitmenlerden alacağınız eğitim ile iki yılda mezun olacağınız okul sonrası kendi işinizi kurun ve Kıbrıs’ın aranılan isimlerinden olma şansını sizde yakalayın.
Öngel Kozmetoloji Koleji Müdüresi
Suna ERENSU
Öngel Kozmetoloji Koleji’nde eğitmenlerden alacağınız eğitimler ile dünya çapında geçerli bir diploma sahibi olun. -6-
bigas’te
B.G. – Suna Hanım bize kurumunuzdan bahsedebilir
Kuaförlük misiniz? Öngel Trading Ltd. olarak profesyonel kozmetik, tüketici ürünleri ve medikal sektörde 1977 yılından beri faaliyet göstermekteyiz. Türkiye, Uzakdoğu, Amerika ve Avrupa kökenli birçok markanın temsilciliğini ve distribütörlüğünü yürütüyoruz.
yeni nesil 6902 ve 6903 mesleki alanları ile standartlarına uygun eğitim ve sınav vermeye yetkili kılınmıştır. Bu konuda seviye 2 “IVQ ( International Vocational Qualification) Diploma” ve seviye 3 “IVQ Advanced Diploma” eğitim ve sınavı vermeye yetkilendirildik. Dolayısı ile bu sistemden mezun öğrencilerimiz tüm Avrupa ve dünyada kabul gören bir diploma almaya hak kazanacaklardır. Şu anda bu mesleki eğitim standardını gerek Türkiye gerekse de KKTC’de ilk uygulayan merkez Öngel Kozmetoloji Koleji’idir. 2009 yılı içerisinde tamamlanmış olan bir diğer önemli projemizde ise Avrupa Komisyonu destekli iş gücüne katılımı destekleme amaçlı mesleki eğitim programı oluşmuştur.
B.G. – Eğitim süreci sonunda öğrencilerinize ne tür belgeler verebilmektesiniz? Tüm programlarımız sonunda sertifika verilmektedir. Sertifika alan öğrencilerimiz KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’nın yapmakta olduğu ustalık sınavlarına katılabilmektedirler. Ayrıca isteyen öğrencilerimiz okulumuzun akredite olduğu City & Guilds mesleki
B.G. – Öngel Kozmetoloji Koleji’ni hayata geçirmeye nasıl karar verdiniz? Çevremizden gelen telkin ve destekler sayesinde eğitim alanında da faaliyet göstermeye karar verdik. Yaklaşık bir yıl süren hazırlıklardan sonra Öngel Kozmetoloji Koleji olarak okulumuz 2006 yılı Haziran ayında Gönyeli – Lefkoşa’da kuruldu.
B.G. –Okulunuzda verdiğiniz eğitimlerden bahsedebilir misiniz? Okulumuzda güzellik uzmanlığı, bayan kuaförlüğü ve erkek berberliği üzerine teorik ve uygulamalı eğitimler verilmektedir. Bu eğitimler KKTC Milli Eğitim Bakanlığı’nın kuralları uyarınca her türlü desteği vermekteyiz. Güzellik uzmanlığında yıllık 1070 saat, erkek berberliği alanında ve bayan kuaförlüğünde ise 1200 saat eğitim verilmektedir. Okutulan derslerin içerisinde esas olarak mesleki, anatomi, fizyoloji, vücut bakımı, makyaj, cilt bakımı, mesleki İngilizce, epilasyon, cihazlarla cilt - vücut bakımı, saç kesimi, saç şekillendirme ve renklendirme, erkek saç kesimi ve şekillendirme, beslenme ve protez tırnak dersleri mevcuttur. Tüm bu dersler gerek KKTC gerekse de dünyadaki mesleki gereksinimleri de göz önünde bulundurarak belirlenmektedir. Okulumuzun 2010 yılında İngiliz Meslek Örgütü ve Mesleki Akreditasyon sistemi City & Guilds of London Institute tarafından Sistem ve Güzellik Uzmanlığı ve Kuaförlük Eğitim Programları akredite edilmiştir. Yaklaşık bir yıl süren detaylı temas ve hazırlıklardan sonra okulumuz City & Guilds eğitim ve sınav merkezi olmaya hak kazanmıştır. Bu sistemde müfredatlarımız, eğitim ve idari personellerimiz, yönetim sistemimiz, fiziki ve eğitim alt yapımız hatta öğrencilerin o anki bilgi ve beceri durumu incelenmiş ve
Aletli Cilt Bakımı standart kurumunun yılda iki kez yaptığı sınavlara girip dünya çapında geçerli diploma da alabilir.
B.G. – Öğrencilerinize ne tür olanaklar sağlıyorsunuz? Tüm öğrencilerimizin kendilerini ciddi bir okul ortamında hissetmesi için gerekli tüm yatırımlar sürekli olarak yapılmaktadır. Mezun olan öğrencilerimize iş bulmaları veya kendi işlerini kurmaları konusunda her türlü
desteği vermekteyiz.Okul içinde düzenli olarak eğitimci personelimizle toplantılarımız sonucunda düzenleme ve yatırımlarımızı yapmaktayız. Her öğrencinin okulumuzda kendisine ait kilitli bir şahsi eşya dolabı vardır. Dersleri teorik ve uygulamalı olarak işleyebileceğimiz zengin
Protez Tırnak müfredat ve ders araçlarımız, Lefkoşa dışındaki bölgelerden Lefkoşa’ya günlük olarak gelmekte olan veya Lefkoşa’da yerleşik öğrencilerimiz için ücretsiz Lefkoşa içi ulaşım hizmetimiz gibi öğrencilerimizin kendilerini ayrıcalıklı hissetmesini sağlayacak imkanlar sunuyoruz. Okulumuzda okutulan dersler, tamamlanmış olan ders materyali ve müfredat çalışmaları sayesinde gerek Türkçe gerekse de İngilizce olarak eğitimlerimiz eğitim kadromuz tarafından verilmektedir. Kütüphanemizde Türkçe ve yabancı dilde birçok kitap, CD ve DVD’den oluşan bir koleksiyonumuz sürekli olarak yeni alımlarla genişletilmekte ayrıca alanında uzmanların çok iyi bildiği Smartscreen elektronik veritabanına üyeliğimiz iki yıldır devam etmektedir. Ayrıca mezunlarımız zaman zaman kendileri için özel düzenlenmekte olan etkinliklere ve yurtiçi – yurtdışı mesleki destek uygulamalarına katılma hakkına sahip olmaktadırlar. Konu ile ilgili tüm teorik ve pratik uygulamalar ve bunların yanında ülke dışından davet ettiğimiz konuşmacı misafirlerimiz, doğrudan katıldığımız yurtdışı sektörel fuarlara katılım faaliyetlerimiz de olmaktadır. Öğretim kadromuz Türkçe ve yabancı dil kaynaklarından elde ettikleri güncel verileri ders içeriklerine eklenmesi için derleyerek ülke şartlarına uygun şekilde elektronik ortama aktarmaktadır. Bu durum eğitimimizde verimliliği ve mezuniyet sonrası mezunlarımızın etkinliğini gözle görülür oranda arttırmaktadır.
B.G. – Son olarak Öngel Kozmetoloji Koleji olarak hedefleriniz nelerdir? Okul olarak uluslararası düzeyde bir eğitim verek, öğrenci ve mezunlarımızın mesleki sınavlarda en yüksek başarıyı elde etmeleri ve meslek sahibi olmalarını sağlamak en büyük hedeflerimizdir. Bu konuda KKTC’deki eğitim veren diğer okullar içerisinde lider ve standart belirleyici durumda olduğumuzu belirtmek isterim. Amacımız; tüm taraflarında fayda görebileceği bir biçimde sektörümüzün en güncel bilgi , beceri, uygulamaların habercisi olmak ve bunların ülkemiz şartlarına uygun biçimde kullanılabilmesini sağlamak. Nihai olarak bilgi üretimine geçmiş bir kurum olarak çalışmalarımız belli bir düzeye gelmiştir.
44. Gümüş Sokak / Gönyeli - Lefkoşa | Tel: +90 (392) 223 77 73 Gsm: 0 542 851 10 25 bigas’te
-7-
MAHMUTPAŞA
Katlı Otoparkı ve İş Merkezi
İzmirli Yatırımcı
Ali BOROVALI B.D. - Ali Borovalı kimdir? Ben İzmir’de 100 yıldır tütün ticaretiyle uğraşan bir ailenin üyesiyim. Son senelerde değişik iş kollarında atılım yapmaya başladım. Şu anda İzmir’de Toyota Markası Bayiiliği (Toyota Plaza Borovalı), Türkiye’nin tek lisanslı olarak faaliyet gösteren Bio-Diesel Tesisi ve çeşitli gayrimenkul yatırımlarımız var.
B.D. - Kıbrıs’a yatırım yapmaya nasıl karar verdiniz? Geçen sene temmuz ayında yakın bir dostum olan Orhan Yılmaz Bey adeta beni -8-
bigas’te
sürükleyerek Kıbrıs’a getirdi ve adadaki yatırım imkanlarından bahsetti. Gerekli incelemelerden sonra Mahmutpaşa Katlı Ototpark ve İş Merkezi’ne ortak olmaya karar verdim.
B.D. - Katlı Otoparkınızın proje aşamasında en çok neye dikkat ettiniz? Yatırımımızın %100 Türk sermayeli olması bizim için çok önemlidir. Bu nedenle inşaatta kullanılan malzemelerin tümü Kıbrıs’lı firmalardan yerel olarak temin edilmiştir. Ekibimle birlikte titizlikle yürüttüğümüz çalışmaların yanı sıra müteahhitimiz olan
“Surlariçi’nde yeni ve güvenli bir dünya yarattık” Asin İnşaat sahibi Taşkın Ürel Bey’in yakın ilgi, destek ve profesyonelce çalışmasıyla yatırımımızı tamamladık.
Otopark müşterilerimizin hali hazırda çoğu bayan avukatlardan oluşmaktadır. Yaratmak istediğimiz ortamda otopark müşterilerimizin günlük sıkışık mesaileri arasında her türlü ihtiyaçlarını hızlı, rahat ve emin bir şekilde temin edebilmelerini hedeflemekteyiz. Otoparkımızın teras katında büyük bir açık hava düğün salonu ve cep sineması kurmak da düşüncelerimizin arasındadır.
B.D. - Mahmutpaşa Katlı Otopark’ın Girne Kapısı gibi çok işlek bir yerde olması gerçekten halkımız içinde büyük bir eksikliği tamamlayacak. Otoparkınızdan bahsedebilir misiniz? 13.600 metrekarelik alanda 4 kat olarak inşa edilen otoparkımız 600 araç ve 20’yi aşkın işyeri kapasitelidir. Tam faaliyete geçtiğinde 50 ila 70 kişiye istihdam sağlayabilecek iş alanlarını kapsamaktadır.
B.D. - Neden Lefkoşa Surlariçi Bölgesini seçtiniz? Lefkoşa’nın Surlariçi Bölgesi’nin sıkışık trafiğine bir de gelişigüzel park edilen araçlar eklenince iş iyice içinden çıkılmaz bir hal alıyor. Bir yatırımcı olarak insanların günlük yaşamlarına rahatlık getirmenin önemine inanıyoruz ve Lefkoşalı’ların da bu konuda böyle düşündüklerine ve bizi kırmayacaklarına eminiz. Özellikle önümüzdeki yaz aylarında hava
B.D. - Son olarak okuyucularımıza söylemek stedikleriniz nelerdir?
sıcaklığı 50-55 dereceyi bulduğu zaman kapalı otoparkımızın kıymetinin daha da iyi anlaşılacağına inanıyoruz.
halledene kadar araçlarınıda temizletmiş olacaklar.
B.D. - Diğer katlı otoparklardan farkınız nedir?
B.D. - Otopark bünyesinde bulunan işyerlerini ve büroları nasıl değerlendirmeyi düşünüyorsunuz?
Çok yakında resmi açılışı yapılacak olan tesisimiz diğer otoparklardan farklı olarak; 24 saat açık olup abonelerimiz OGS cihazları vasıtasıyla günün her saatinde diledikleri zaman otomatik olarak giriş çıkış yapabilmektedirler. Ayrıca tesisimizde 1 adet oto yıkama ve oto servisi de yer alacaktır. Müşterilerimiz dilerlerse işlerini
İşyerlerinizi ve bürolarımızı kiralarken seçici olup yatırımcıların kazançlarını korumak ve iş hacmini arttırabilmek adına her iş kolundan sadece bir yatırımcıyı dükkanlarımıza alıcaz.
B.D. - Böyle bir karar almanızdaki hedefiniz nedir?
Büyük bir özveri ile çalışmalarımızı tamamladık. Geçtiğimiz kasım ayından itibaren yaklaşık otuz kez adaya gidip geldim. Biz yatırımımızı Lefkoşa Surlar İçi Kentsel Dönüşüm Projesi’nin önemli bir ayağı olarak görüyoruz. Bunun yanı sıra projemiz Avrupa Birliği Second Project kapsamında da destek görmektedir. Ali Borovalı röportajını sonlandırırken adadaki yatırımlarının artan tempoda devam edeceğini belirtti ve gerek Kıbrıs’lı yetkililerden gerekse T.C. makamlarından çok sıcak ve yapıcı olarak ilgi gördüğünü söyleyerek bütün iş adamlarını daha çok yatırım için K.K.T.C.’ye davet ettiğini vurguladı.
Dip Not:
Otopark ve işyeri merkezinin işletmecisi ve sahibi olan Akçevre Enerji Şirketi Ltd’nin Mali ve İdari İşler Müdürü olan Sn. Tayfun Aydoğan; “Yatırımın maliyetiyle alakalı olarak; sadece K.K.T.C. Devleti’nden alacaklı olunan KDV miktarının göz önüne alındığında bu tür yatırımların ülke ekonomisine yüksek oranda fayda sağlayacak.” dedi.
İrtibat Numaraları TAYFUN AYDOĞAN 05338730600 MEHMET KARAKAŞ 05338433393
Mahmutpaşa Katlı Otopark Ve İş Merkezi Surlariçi/LEFKOŞA bigas’te
-9-
Bir Yangın Hikayesi
Yaşamın içine sığan bir sürü hikaye var. Belki de her gün önünden geçtiğimiz ve dikkat bile etmediğimiz o gülen gözler , size selam veren insanlar birşeyler anlatmaya çalışıyorlar bakışlarıyla. Ancak hayatın hızına yetişemediğimizden, beş dakikamızı ayırıp konuşacak zamanımız bile yok.
Girne Kapısı’nın içinde bulunan Büyük Han’a giderken sürekli arabamı park ettiğim yerin hemen yanında bir bina gözüme çarpıyordu. Üzerinde Fal Kahvesi yazılı olan bu binanın boş olduğunu o gün farkettim. Dışarıdan bakılınca cafe gibi gözüken yerin yaşanılmış bir felaketin geriye kalan kalıntıları olduğunu daha sonra öğrendim. Bu güzel bina Şekerci Mehmet Efendi’nin torunu Mehmet Ali Falhan’ın aile yadigarı kahve imalathanesiymiş. Kıbrıs’ta 1960’lı yıllarda kahve imalatına başlayan bu yer 25 Ekim 2005 tarihine kadar halka hizmet devam etimiş. Neler olduğunu öğrenmek için Mehmet bey ile birlikte babasının heykelinin bulunduğu küçük dükkana geçiyoruz. Babasına bağlılığının göstergesi olan bu heykel, Musa Nami bey hayatta iken dükkanda oturduğu iskemlede bizi karşılar gibi gülümsüyor. Gerisini Mehmet beyden dinleyelim. “Şekerleme ve kahve işi dededen miras.Dedem Şekerci Mehmet Ali Efendi, uzun yıllar boyunca şekerleme imalatı yapmış. Babam iş başına geçtiğinde adada üç tane kahve üreticisi varmış. Bu açığı gören babam kahve üretimine başlamış. Kahvemiz hem kaliteli hemde hafif içimli olmasından dolayı çok tutulmuştu. Küçük yaştan beri bende bu iş yerinin içinde büyüdüm. 1975 yılında liseyi bitirince, babamın yanında çalışmaya başladım. O dönemde el değirmeninde üretim yapıyorduk, yıllar içinde değişti. Önce elektirikli değirmende sonra da - 10 -
bigas’te
otomatik makinede üretim yapmaya başladık. Kahve paketlerimiz hartuçtan önce naylon sonradafoil paketlere döndü. Gözünüzün önünde büyüyen bir bebek gibi büyüdü. Babam vefat edince de işi tamamen devraldım. Resimlerde de görüldüğü gibi sürekli çalışan bir imalathaneydik. Tüm üretim makinelerimiz elimizdeydi. Otuz yıl boyunca ekmek teknemiz, herşeyimiz burasıydı. Taki o geceye kadar. İş yerimin bulunduğu sokakta kaçak elektrik tüketimi vardı. Tüm uyarılara rağmen bu
tüm motorlarına kadar erimişti. O gün hayatımın dönüm noktasıydı. Bir sabah kalkıyorsunuz ve artık hiç birşeyiniz yok. Patlamalar o kadar güçlüydü ki kahve dağıtımı yaptığımız bisikletimiz metrelerce öteye fırlamıştı.
Çok zor günler başlamıştı artık. O dönemde hem ailemi geçindirmek hem de bir an önce işyerimi yeniden açmak için ne gerekirse yaptım. Kuzey’de iş bulmak çok zordu, o yüzden yıllarca Güney’de inşaatlarda çalıştım. Bu arada iş çıkışı, yanan dükkanın tamirini
elektiriği kullananların önüne geçemediler. Ve sonunda olan oldu. 24 Ekim 2005 yılında imalathanemin bulunduğu sokaktaki bir evde yangın çıktı. Yangının ertesi günü evlerin boşaltılması emri geldiğinde, kaçak elektiriği kullananlar evlerinden çıkmak istemediler ve akşam evlerini ateşe verdiler. Kendi evleriyle beraber benim imalathanem ve 4 dükkan yandı.
kendi ellerimle yapmaya başladım. Şu anda içinde bulunduğumuz herşeyi kendi ellerimle yaptım ve bu hale getirdim.7 kamyon enkazı tek başıma buradan attım, imalathanenin arka kısmına 4 bin bloğu yeniden döşedim, 3 bin 500 metrekare sıvayı kendim yaptım. Çok yoruldum ama neredeyse hazır. Sadece çatı kaldı ve tabii ki elektriğimin bağlanması gerekli.
O geceyle beraber bir anda her şeyimi kaybettim. Bana haber geldiğinde hemen koşa koşa buraya geldim ancak herşey yanmıştı. Birşeyleri kurtarabilirim düşüncesiyle içeriye girmek istedim ama izin vermediler. Makineler
O tarihten bu yana burayı yeniden açmak için uğraş veriyorum. Geçmişime çok bağlıyım. O gece yanan bisikletimi bile orjinal parçalarını bulup tamir ettim. Çok eski olduğundan artık kullanılmıyor, ancak
yinede vazgeçemiyorum. Tüm makineleri boyadım çalışır durumda değiller ama yinede atmaya kıyamadım. Gördüğünüz bu enkazı ellerimle yeniden hayata döndürmeye çalışıyorum. Devletten tek istediğim eskiden sahip olduğum sanayi tipi elektriğe yeniden kavuşturmak. Yaşadığım büyük zorluklara rağmen, yangından geriye kalanları yeniden tamir etmekten hiç vazgeçmedim. Ve vazgeçmeyi de düşünmüyorum. Burada ailemin alın teri var. Sonradan kazanılmış hazır bulduğum değil üç nesildir ailemin emek verdiği bir işyerim var. Burayı düzenleyip halkımın hizmetine sunmak istiyorum. Artık kahve imalatını eskisi gibi yapamayacağımızdan dolayı burayı tüm hatırlarıyla beraber bir restauranta dönüştürmeyi planlıyorum. Lahmacun ve pide için fırınımı bile hazırladım. Sadece elektiriğimin bağlanması gerekiyor sonrada çatıyı ve geri kalan tüm düzenlemeleri bitirip tekrardan eski günlerdeki gibi huzura kavuşacağım. Şu anda bana huzur yok. “ En başta da dediğimiz gibi yaşamın içinde bir sürü hikaye var. Belkide sadece dinlemek bile dertlere ortak olmak demek. Dedesinin ve babasının yadigarı olan bu hatıraları ayakta tutmaya çalışan Ahmet beyi tebrik ederken hayallerini gerçeğe dönüştürmesi dilerim.
Fal Kahvesi’nin geri kalan son resimleri
Musa Nami
bile hazırladım. Sadece elektiriğimin bağlanması gerekiyor sonrada çatıyı ve geri kalan tüm düzenlemeleri bitirip tekrardan eski günlerdeki gibi huzura kavuşacağım. Şu anda bana huzur yok. “ En başta da dediğimiz gibi yaşamın içinde bir sürü hikaye var. Belkide sadece dinlemek bile dertlere ortak olmak demek. Dedesinin ve babasının yadigarı olan bu hatıraları ayakta tutmaya çalışan Ahmet beyi tebrik ederken hayallerini gerçeğe dönüştürmesi dilerim.
Yangında yanan ve artık kullanılmayan boyanmış kahve makineleri
Hüseyin Süey BARDAK
Şekerbank Lefkoşa Şube Müdürü huseyinsuey.bardak@sekerbank.com.tr Kredi almayı düşünenler ya da almış olanlar tarafından sıklıkla konuşulur tartışılır teminat konusu.. Kredi ve teminat ilişkisi.. Teminatın kredi sürecindeki rolü ya da kredi kararındaki belirleyici etkisi hakkında çeşitli yorumlar yapılır.. Fakat bu konuda eksik ya da yanlış bilinen bazı gerçekler vardır.. Karıştırılmaması gereken en önemli hususlardan biri de Teminat denen şeyin para olmadığıdır.. Teminat,bir banka için alacaklarını tahsil edememesi durumunda başvurabileceği alternatif bir tahsilat güvencesi ya da paraya dönüştürebileceği bir çeşit tedbirdir aslında... Bir Kredi, teminatı tarafından değil, borçlusu tarafından ödenir.. Bu özellikle bilinmesi gereken son derece önemli bir husustur. Bir finans kültürüdür. İyi bir teminat iyi bir güvenceden başka bir şey değildir.. Beraberinde güçlü bir kredibiliteyi getirmediği gibi sahibini de muteber bir kredi müşterisi yapmaz..Evet, gereklidir, önemlidir fakat belirleyici değil tamamlayıcıdır.. Kısaca her şey değildir . Birçok kişi ya da kuruluş, güçlü teminatlarının verdiği cesaretle bankaların kapısını çaldığı zaman
Krediyi teminat değil Borçlu Öder
öğrenir işin gerçek yüzünü. Sadece teminatın kredi almak için yeterli olmadığını, teminatların değerlendirilmesinin sadece tamamlayıcı bir bölümü oluşturduğunu. Ya da bankaların iyi bir teminata sahip müşterilere kredi verme gibi bir görev ya da zorunluluğunun olmadığını.. Bankacılık geneline bakıldığında, bazı durumlarda teminatsız kredi alan birçok kişinin kredi geri ödeme performansının, kredileri çok güçlü teminatlarla yapılandırılan müşterilere oranla daha yüksek olduğuna rastlamak mümkün. İşte bu da tezimizi doğrular nitelikte olup, kişilerin mal varlığından ziyade borç ödeme ahlak ve niyetinin kredi değerlendirmede çok daha önemli olduğunun en önemli göstergelerinden biridir. Evet bankalar teminatı sever.. Kredi karşılığında borçludan olabildiğince teminat almak ister..Hatta bundan haz alır.. Fakat gerek banka, gerekse krediyi alanın unutmaması gereken önemli bir konu vardır. Krediyi Teminatı Değil, Borçlusu Öder. Bankalar tarafından geri çevrilen teminat yapısı güçlü kredi
taleplerini bu çerçevede değerlendirmeli, kredi karar mekanizmalarının nasıl çalıştığı hakkında bilgi sahibi olmadan eleştirmemeliyiz. Bir bankanın kredi kararında temel olan bazı önemli prensipler vardır ki bunların en temel amacı en doğru müşteri için en doğru kararı vermektir. Bu süreçte krediden sağlanacak kâr ve alınan risk göz önünde bulundurulur. Bireysel ve/ veya Ticari krediler için uygulanacak prensipler değişiklik gösterse de her ikisi için de geçerli olacak bazı olmazsa olmaz prensipler vardır. Birkaç başlık altında sıralayabileceğimiz prensiplerden yukarıda da bahsettiğim üzere sadece birine dayanarak karar üretmek sağlıklı sonuçlar vermeyecek ve gerek bankayı gerekse müşterilerini kötü sonuçlara sürükleyebilecektir. Bunlardan en dikkat çekenler; Ödeme gücü, kapasitesi, sermaye yapısı, yeterliliği, moralitesi, ödeme niyeti, karakteri koşullar, faaliyet
gösterdiği sektör riski, geçmiş kredi performans notları, teminat olarak sayılabilir. “Kredi tutarından kat kat fazla ipotek değeri olan bir teminatım var. Teminatım çok sağlam fakat bankalardan bir türlü kredi alamıyorum Bu nasıl olur? ” sorusu ile kaç kez karşılaştığımı unuttum doğrusu. Aslında, aşağıdaki soruları kendine sormuş olan bir kişi için bu sorunun cevabı gayet basittir. Bu kredinin anapara ve faizini bankaya geri
ödeyebilecek gücüm var mı? Alacağım kredi ile yapacağım işten nakit akışı yaratılabilecek miyim? Bu nakit akışı faiz ve anaparayı ödeyecek seviyede mi? Sonuç olarak iyi bilinmelidir ki, Bir banka; Teminatı var diye kredi vermez. Öncelikle teminatı olan değil, geri ödeme gücü veya geri ödeme niyeti olan kişi ve kuruluşlara kredi verir. Teminata değil, borçluya güvenir.
Krediyi teminata değil borçluya verir. Teminatı olsa da borçluya güvenmiyorsa kredi vermez. Kısaca, teminat sözcüğüne kredilendirme sürecinde hak ettiğinden fazla değer yüklememek gerekir.. Teminat en yalın haliyle, kredi alırken güven yaratıcı, belirleyici değil tamamlayıcı birkaç unsurdan sadece biri ve zor günlerde zararımızı azaltmak için kullanılan bir tesellidir.
Avrupa Birliği Second Project danışmanlığında emin adımlarla ilerleyen;
BİDERGİ tasarım,
BİDERGİ
ile yayın hayatına devam ediyor... İki ayda bir yayınlanan dergimiz okuyucularına ücretsiz olarak dağıtılmaktadır. Kapak röportajlar, ünlü yazarlar, aktüel ve kültürel yazıları bulabileceğiniz BİDERGİ ailesinde sizde yer almak isterseniz;
Reklam Bilgi Hattı 0 533 832 30 21
bigas’te - 11 -
FARMASİ
Güneş Bakımı
FARMASİ GÜNEŞ KREMLERİ İLE SAĞLIKLI VE GÜZEL BİR YAZ KİMYASAL İÇERİKLİ GÜNEŞ KREMLERİNDEKİ TEHLİKE Güneş ışınlarının neden olduğu cilt kanseri ve cilt yaşlanması gibi sorunlara güneş kremleri de neden olmakta. Ntvmsnbc’den Esra Sert’in haberine göre güneş kremlerinde bulunan kimyasallar güneş kadar riskli sonuçlar doğuruyor. Habere göre güneş ışınlarının neden olduğu cilt kanseri ve cilt yaşlanması gibi sorunlara güneş kremleri de neden olmakta. Haberden başlıklar şu şekilde: Markası ne olursa olsun, ne kadar para vermiş olursanız olun, piyasada
satılan herhangi bir güneş kremini aldıysanız, o krem muhtemelen kimyasal koruma sağlayan bir kremdir. Deri bu kimyasalları emiyor. Emilen kimyasallar, güneşe karşı bir kalkan oluşturuyor. Ama aynı zamanda da vücudunuza girmiş oluyorlar. Üstelik bu kimyasallar güneş ışığına maruz kalınca, kendi içinde de değişime uğruyor. Tartışmaya konu olan güneş koruyucular, kimyasal olanlar. En yaygın endişe konusu ise, cinsel gelişim üzerindeki etkileri. Ekolojik Kimya Profesörü Hulusi Barlas’a göre son araştırmalar güneş koruyucuların içindeki kimyasalların ostrojen hormonu gibi etki edebildiklerine dair, güçlü kanıtlar ortaya koymakta.Bu, şu
w w w. f a r m a s i k i b r i s . c o m
- 12 -
bigas’te
anlama geliyor, kimyasallar, deri tarafından emilerek çocuğunuzun sistemine giriyor ve sanki östrojen hormonuymuş gibi vücudunu etkilemeye başlıyor.Hormonal dengeyi bozuyor. Barlas’a göre, bu nedenle hamileler, emziren kadınlar ve çocuklar kimyasal güneş koruyucu kullanmaktan kaçınmalı. Barlas, en büyük riski ise kız çocuklarının taşıdığını söylüyor. Çünkü östrojen hormonun vücuttaki seviyesi, ergenliğe girme zamanını belirliyor. Dışarıdan alınan bu hormon etkili kimyasallar, vücuda zamanından önce ‘ergenliği başlat’ mesajı verebiliyor. Aldığınız herhangi bir kozmetiğin arkasını çevirip bakın, en az bir tane paraben ile biten tuhaf
kelime göreceksiniz. Paraben adı verilen kimyasallar, ürünlerin raf ömrünü uzatıyor. Dolayısıyla güneş koruyucuların içinde de bolca varlar. Parabenlerin uzun süreli etkileri bilinmiyor. Kanser riskini arttırdıkları yönünde tartışmalar var.
parabenlerin sağlık üzerindeki etkilerini duymak bile istemiyor. Ama en azından bebek ürünlerinde ‘’paraben free’’ -’’parabensiz’’ ifadesini daha sık görmeye başladık.
‘’Madem böyle bir risk var, neden kullanılıyor?’’ diye hiç sormayın. Raflarındaki ürünlerin, çabucak bozulmaya başladığını bir düşünün. Ticari açıdan bunun doğuracağı sonuçlar, global ekonomiyi sarsacak cinsten olur. Raf ömrü o kadar önemli ki firmalar
Üstünde mineralli yazıp cildinizde beyaz bir tabaka bırakmıyorsa, o kremlerden de uzak durmak gerekir. Muhtemelen o beyaz tabaka etkisi, nanoteknoloji sayesinde ortadan kaldırılmıştır. Çocuğunuzu 12-17 saatleri arasında güneşe çıkarmayın. Çıkmak zorunda kalırsanız gölgede tutmaya çalışın.
Güneşe çıkarken, ensesini kapatacak, suratını tamamen gölgeleyecek bir şapka takın. Kısa şort yerine, mümkün olduğu durumlarda, ince, uzun, açık renk bir pantolonu ya da uzun kollu ince bir tişörtü tercih edin. Plaj gibi güneş koruyucunun kaçınılmaz olduğu durumlarda, mineralli koruyucular kullanın.Çocuklar için üretilen UV filtreli mayolardan faydalanmayı deneyin.Parabenden uzak durmak için ekolojik/organik sertifikalı ürünleri tercih edin.
Kimyasal koruyucu kullanmak zorunda kaldığınız durumlarda çocuğunuzun vücudunun mümkün olduğu kadar küçük bir kısmına sürün. Mesela iyi bir şapka takıyorsa, suratına sürmeyin.Kumda oynarken kısa kollu tişört giydirin, sadece kollarına sürün. Kimyasal koruyucu kullanmak zorunda kalırsanız, düşük faktörlü kullanın. 20 faktörle 50 faktör arasında sadece yüzde 3’lük bir koruma farkı var. Ama 50 faktör kullandığınızda, çok daha fazla kimyasala maruz kalıyorsunuz.
niz cildi lojinin ato sı m r e d ma u r o k da altın
saç bakım ürünleri
makyaj ürünleri
117 ülkede 2000 ürün seçeneği 350 milyon kullanıcının vazgeçilmezi Türkiye fiyatlarıyla satış sistemi Yüksek prim sistemi, serbest çalışma saati işinizde ilerleme imkanı
FARMASİ kozmetik fırsatlarına hoşgeldiniz. Ayrıntılar için bizi arayınız! (0 392)
444 37 67
parfüm &
oje &
tırnak bakım
deodorantlar
vücut & cilt bakım ürünleri
bebek serisi ÖNGEL T R A D I N G LT D . Kıbrıs Yetkili Distribütörü
bigas’te - 13 -
Sezona Hızlı Bir Giriş Yaptı... Sezona hızlı bir giriş yapan City Life gerçekleştirdiği organizasyonlarla da bu yaz adından sıkça bahsettireceğe benziyor.Geçtiğimiz günlerde Genç Bankacılar Derneği’nin düzenlediği geceye ev sahipliği yapan Lefkoşa’nın gözde mekanı City Life, Maliye Bakanı Ersin Tatar, Merkez Bankası Başkanı Dr. Bilal San, Bankalar Birliği Başkanı Yunus Rahmioğlu, Genç Bankacılar Derneği Başkanı Şükrü Umarbeyli, GEBAD Mali Sekreteri Hüseyin S. Bardak ve bankacilik camiasindan seckin bir kitle ile birlikte birçok iş adamını da ağırladı. Organizasyona katılım sağlayan ve katkı koyanlara da ödüller verilirken, gecede konuşma yapan GEBAD Başkanı “ GEBAD genç bankacıların sesidir ve sesimiz yankı olacaktır. Ayrım yapmadan tüm bankacıları aramıza bekliyoruz”dedi. Birçok ünlü markanın tanıtım kokteyllerinin gerçekleşeceği ve seçkin organizasyonlar ile fark yaratan City Life’da ayrıca 2012 Avrupa Kupası maçlarını hem iç hemde dış mekanda farklı farklı ekranlardan izleme keyfine de davetlisiniz...
- 14 -
bigas’te
n Äą r a l n o y s a z i Organ yeni adresi
bigas’te - 15 -
ÖFKE YÖNETİMİ Hayatınızdaki birşeyler ters gidiyorsa, haksızlığa uğruyorsanız ya da trafik fazlasıysa yorduysa sizi, öfkelenmeye başlıyor olabilirsiniz. Öfke genellikle bu tip durumlarda ortaya çıkan çok doğal bir duygudur ve doğru olarak ifade edildiğinde ya da kontrol altına alındığında yıkıcı olmaktan uzaklaşır.
Eminim ki sizin de çevrenizde öfkelendiğinde gözünün hiçbir şeyi görmediğini söyleyen insanlar vardır. Bunu söyleyen siz de olabilirsiniz.
kadar indirin, sanki bir çekmece açılıyor ve bir balon şişiyor gibi düşünebilirsiniz. Aldığınız ve diyaframa kadar yolladığınız nefesi içinizde tutun sonra ağzınızdan yavaş yavaş nefesi verin. Balon sönüyor, çekmece kapanıyor ve nefes dışarı çıkıyor. Bu şekilde nefes almak sizi sakinleştirecek ve soğukkanlılık sağlayacaktır. Bundan
yönlerini görürsünüz. Sonrasında da sizi çaresizliğe itecek düşünceler üşüşür beyninize. Zaten hep beni bulur
diye başlayan cümleler çoğaldıkça hayal kırıklığı da eklenir öfkeye. Unutmayın, mantık her zaman öfkeyi yener. Problematik durumlarda mantığınıza sığının. Sorunun
başladığımızda fiziksel olarak farklılaşmaya başlarız. Öfkenin fiziksel gidişatı bu duyguya yol açabilecek bir olayın ortaya çıkmasıyla başlar sonrasında stres ve gerginlik baş gösterir. Adrenalin de salgılanmaya başlanınca kalp atışı hızlanır, kan basıncı artar. Bunun sonucunda da vücut savaş ya da kaç mantığıyla hareket eder. Bunlar öfke anında oluşan değişimlerdir.
dediğimiz olgu her zaman için engellerle, acılarla ya da diğer insanların anlardan beklemediğiniz davranışlarıyla dolu olacaktır.
İşte tam da bu noktada öfke kontrolünden bahsetmeliyiz. Biraz önce de söylediğim gibi kontrol altına alınabilen öfke yıkıcı olmaktan uzaklaşır. Öfkeyi doğru olarak ifade edebilme becerisine öfke kontrolü denir. Son yıllarda
Öfkelenmeye başladığınızı farkettiğinizde öncelikle gevşemeye çalışın. Diyafram nefesi nasıl alın. Ağzınız kapalı olarak, burnunuzdan yavaş yavaş nefes alın ve aldığınız nefesi yavaş yavaş aşağıya diyaframa - 16 -
bigas’te
Gün içerisinde sizde stres yaratabilecek zamanlarda kendinize vakit ayırmaya çalışın. Örneğin bir anne gün içerisinde kendine ait 15 dakika bile ayırabilirse çocuklarına karşı daha sakin davranacaktır. Öfke yönetiminde diğer pratik yöntemler ise zamanlama, kaçınma ve alternatifler bulmadır. Unutmayın,
Unutmayın, öfke duygusunu tamamen yok edemezsiniz. Tüm uğraşlarınıza rağmen mutlaka sizi öfkelendirecek olaylar olacaktır. Yaşam
Sürekli öfkeli olan insanlarda ise bunların yanında sağlık problemleri de yaşanabilir.
olayı bulmak ve durumun çözümüne yönelik bir strateji geliştirmek çok daha sağlıklı bir yoldur.
söylemek yerine asıl söylemek istediklerinizi düşünün ve karşınızdakinin sözlerini de iyi dinleyin, hemen cevap vermeyin.
kendinizi olabildiğince sakin tutmalısınız bu yüzden de kişilerle iletişimde tartışmamak için doğru zamanı kollayın, eğer karşınızdaki insan da öfkeliyse alttan alın ve konuyu sonradan açın. Bunlar kısa ve pratik çözümlerdir.
Öfke, çok küçük bir tepkiden büyük bir hiddete kadar farklı yoğunluklarda ortaya çıkabilir. Üstelik öfkelenmeye
yapılan araştırmalara göre öfkeyi boşaltmak tehlikeli ve yanlış bir yoldur çünkü öfkeye göre hareket etmek kızgınlık duygusunu arttırır ve saldırganlık davranışına yol açar. Bunun yerine öfkeyi tetikleyen
Psk. Esra Dağlar daglaresra@yahoo.com
Bunu değiştiremezsiniz fakat bunların sizi etkileme biçimlerini tamamen değiştirebilirsiniz. Olaylara karşı verdiğiniz kızgınlık tepkilerinizi ve öfkenizi kontrol ederek uzun vadede daha sağlıklı bir psikolojiye sahip olabilirsiniz. sonra da kendinizi en rahat ve mutlu hissettiğiniz anları gözünüzde canlandırmaya çalışın. Bu egzersizi sık sık yaparsanız herhangi bir öfke ya da stres durumunda kolaylıkla uygulayabilirsiniz. Şimdi gelelim bizi öfkelendiren olaylar karşısında nasıl davranmamız gerektiğine. Öncelikle problematik olaya karşı bakış açınızı ya da düşüncenizi değiştirmeniz gerekiyor. Kızgın olduğunuz
zaman olayların en negatif
çözümünü aramaya ancak bu şekilde başlayabilirsiniz.Eğer ortada
değiştirilebilecek bir şey varsa bunu başarabilirsiniz. Değiştirilemeyecek bir durumsa, çözüm aramayı bırakıp sorunla yüzleşmeniz gerekmektedir. Yapılabilecek bir
diğer şey ise iletişime dikkat etmektir. Sinirliyken yanlış şeyler söyleyebilir durumu daha da kötüleştirebilirsiniz. Bu yüzden aklınıza ilk gelen şeyi
Eğer öfkeniz kontrol edemeyeceğiniz bir boyuttaysa, evdeki ya da iş yerindeki çevreniz ve sosyal ortamınız bu durumdan etkileniyorsa size hemen bir psikoloğa başvurmanızı öneririm. Sakin bir yaşam dileklerimle…
MEDYUMUNUZ
Dilek Kayadelenler ile
Şifa Üstüne
Önce şu önemli noktayı sizlerle paylaşmak istiyorum. Başımıza gelen bir olay, mutlaka kendimize gelmemiz içindir. Yaşanan her olayın, bize vermek istediği bir mesaj vardır. Bu her ne olursa olsun, içinde kesinlikle bir bilgi taşır. Demek ki; yaşadığımız olayları analiz etmeyi öncelikle öğreneceğiz. Yaşam toplumsaldır, zıt uçların deneyini yaşamak zorundayız. Gün ışığının değerini biliyoruz, çünkü karanlığı yaşadık. Sonbahar olmadan kış, kış yaşanmadan da ilkbahar ve yaz olmazdı. Nefret olmasaydı, sevgi de olmazdı.
K O
Z U
Bunun bize getirdiği sonuç; “şifa vermek; karşı taraftaki varlığın negatif enerjisini almaktır” sözünün kanıtı oluyor. Şifa çalışmaları yapan kişilerin bu özelliği dikkate almaları, olumsuz düşünce ve programlardan uzak durmaları kendi yararlarına olacaktır.Özetle; şifanın amacı sadece sağlık kazanmak değildir! İnsanın kendinden haberdar olmasını sağlamak ve şuurlu yaşamaktır.
SOYUTLARIMIZ HUZUR, SOMUTLARINIZ MUTLULUK OLSUN...
Dilek Kayadelenler 0 542 726 56 33 beyhude_1962hotmail.com
http://www.facebook.com/dkayadelenler
i L A E L Ç Ü A L YB Y E
AH Ç ES
D
Daha da ileri giderek, Peygamberimiz Hazreti Muhammed’in bir sözünü anımsayalım “İki günü bir olan, kayıptadır” Şu halde günlerin bile aynı olmaması, farklı değerlerle, bilgilerlerle süslenmesi gerekiyor. Çeşitlilik yaşamak zorundayız. Her günümüz aynı düzeyde olsaydı tekamül yani gelişme olmazdı. Bedenimiz öyle oluşturulmuş ki şiddetli soğuğa, şiddetli sıcağa, ıstıraba, acıya dayanmak için kendindeki gizli güçlere baş vurulduğu zaman, en iyi şekilde fonksiyonlarını kullanabilir. Ruhsal Şifa’nın ardında insanların kendilerini düzeltmek, yaşamlarını
yeniden kontrol etmek ve bugüne dek öncelik verdikleri şeylerin, sıralarını değiştirmek gerçeği yatar. Dünyada yasalar düzenleyerek haksızlıkları giderebilirsiniz, fakat insanları değiştiremezsiniz. Onlar kendi kendilerini değiştirmek zorundalar.Şifa bir dikkat meselesidir. Dikkat etmek, zihnin ve kalbin işbirliğidir, dengede olmasıdır. Şifa; hastanın içindeki doktora çalışma fırsatı vermektir.Bazı varlıklara, sonradan yaşayacakları olayları önceden yaşatırlar. O varlığın farklı bilgilerle yüzleşmesi gerekiyorsa, süreyi hızlandırırlar ve obsesyon veya başka bir ruhsal rahatsızlık oluşturarak, değişik bir ortama girmesini sağlarlar. Böylece insan hızlı bir gelişme göstererek “Metafizik” konularla tanışmış olur. Şifa vermek basit bir çalışma değildir. Şifa, karşıdaki kişinin negatif enerjilerini kendi üzerine almaktır. Bazı arkadaşların, karşıdaki kişinin baş ağrısı, bel ağrısı gibi rahatsızlıklarını alıp atamamaları yüzünden yardım istediklerine birçok kez tanık olmuşuzdur.
i
Canl Müz ı ikte MUR AT
Düğün, Nişan ve her türlü organizasyonlarınız için 0 533 854 54 77 0 542 854 54 77 Şht. Ecevit Yusuf Cad. Kızılbaş Kilisesi Karşısı Mücahitler Derneği Arkası
ran i z a 15 H günü a Cum ımıza ş açılı siniz... tli dave bigas’te - 17 -
- 18 -
bigas’te
bigas’te - 19 -
SOS Çocukköyü KKTC, dünya çapında Uluslararası SOS Çocukköyü Derneği şemsiyesi altında yer almaktadır. SOS Çocukköyleri bağımsız, kar amacı gütmayen bir sosyal gelişim organizasyonu olarak 133 ülkede çocuklara aile odaklı bakım veren, çocuk hakları savunuculuğunu yürüten ve özellikle aile bakımını kaybetmiş çocuklara aile kuran bir sivil toplum gelişim organizasyonudur. Dünyada 73.000’den fazla çocuk ve genç toplam 491 SOS Çocuk Köyünde yaşamaktadır. 174.000’den fazla çocuk ve genç , kurucu başkan Hermann Gmeiner okullarında, kreşlerinde ve eğitim amaçlı kurulan merkezlerden yararlanmaktadır. Bunun yanında SOS Çocukköyleri korunmaya muhtaç ailelere sosyal destek, malzeme ve psikolojik destek sağlamaktadır. 450.000 aile SOS destek programlarından ve 480.000 insan SOS tıbbi merkezlerden yararlanmaktadır. Kriz ve felaketler anında SOS Çocukköyleri acil kurtarma programlarıyla yardım ulaştırmaktadır. Daha detaylı bilgi için irtibat: Fon Geliştirme ve Halkla İlişkiler Tel: (0392) 225 7017, Fax: (0392) 225 3345, Email: info@soscocukkoyu.org
Her çocuk için sevgi dolu yuva...
10. Yılını Dolduran SOS Anneleri, Yurtdışında Yüzük İle Onore Edildi... SOS Annelerine Koşulsuz Sevgi, Koruma ve Bağlılık anlamına gelen SOS Yüzüğü takdim edildi. ‘Bireyler için yüzük ne anlama gelir ?’ sorusunun herkese göre farklı yanıtları olduğundan eminiz, ama SOS Çocukköyü Derneği’nde annelerimizin 10 yılı aşkın çalışma sürelerinden dolayı almaya hak kazandığı yüzük bizim için koşulsuz sevgi, koruma ve bağlılık anlamını taşımaktadır. 10 yılını dolduran SOS Anneleri için Bosna Hersek’te düzenlenen yüzük seromonisine SOS Çocukköyü Derneği’nden iki SOS annemiz katılmıştır. SOS Annelerinin çocuklarına ve kurumlarına olan bağlılıklarını temsil eden yüzük seramonisinde Havva Yılmaz ve Müzeyyen - 20 -
bigas’te
Kurşun’a Uluslararası SOS Çocukköylerinin başkanı Helmut Kutin tarafından SOS yüzüğü takılmıştır. Seromoniye KKTC’nin yanı sıra 6 farklı ülkeden 27 anne katılmıştır. Bu etkinlikte SOS anneleri Bosna Hersek’teki Çocukköyü ve fasilitelerini görme şansına sahip olduğu gibi diğer ülkelerden katılan annelerle de tecrübe paylaşımında bulunma fırsatını bulmuşlardır. Tecrübe paylaşımı esnasında SOS Annelik mesleğinin ülkeler arasında farklılık göstermediği, temelde çocuklara duyulan sevgi ve profesyonellik ile birleştirilmesinin önemi tekrar gündeme gelmiştir. Yüzük
seramonisi SOS Annelerinin motivasyonunu ve işe karşı olan bağlılıklarını artırmanın yanı sıra SOS Annesi olarak çalışmanın verdiği gururu annnelerimizin tekrar yaşamasına fırsat vermiştir. Uzun süreli aile tipi bakım verdiğimiz kurumumuzda çalışan annelerin uzun yıllar görevde kalması, çocuklara bakım veren kişilerin değişmemesi ve çocuklarımızın aldığı bakım kalitesinin devamlılığının sağlanması anlamını taşımaktadır.Bizler çocuklarımıza temel değrlerimiz, misyonumuz ve vizyonumuz ışığında bakım vermeye sizlerin de desteği ile devam edeceğiz.
Anne sütü artık bankada saklanıyor
Undaki Büyük Tehlike
Nasıl oluyor da un bu kadar tehlikeli bir şekilde patlayabiliyor? Sebebi basit. Çünkü o bir karbonhidrat. Havada toz olarak asılı duran karbonhidratın miktarı, bir metreküpte 50 gramı aşıp herhangi bir şekilde tutuşturulduğunda patlar.
Temel gıda maddelerinin başında gelen unun patlayarak ciddi zararlar verebileceği hatta ölümlere neden olabileciğini birisine söyleseniz size gülerler. Çünkü un çok masum görünen bir maddedir. Tarihte kayda geçen ilk un patlaması 1785 yılında İtalya’da Turiri’de bir ekmek fırınında, bir lambanın un tozunu tutuşturması sonucu oldu. Ölüme ve fazla zarara yol açmayan bu patlamadan sonra konu unutuldu gitti. Bu masumiyet 1981 yılına kadar sürmüştür. ABD’nin büyük hububat filolarından birinin un patlaması sonu infilak etmesi 9 kişinin ölümü 30 kişininde yaralanmasıyla sonuçlanmıştır. ABD’de 1988 yılında hububat bulunan yerlere güvenlik önlemleri getirilmesine rağmen 90”lı yıllarda yılda ortalama 13 kez un patlaması
olayı yaşanmıştır.
Hiç düşündünüz mü nasıl oluyorda çok masum görün bir madde olan unun tehlikeli bir biçimde patlayarak ciddi hasarlar verebiliyor?
Unun patlama nedeni havada toz olarak asılı duran karbonhidratın miktarı, bir metreküpte 50 gramı aşınca herhangi bir şekilde tutuşturulduğunda patlar. Un tozları o kadar küçüktür ki, anında yanar ve bu yangın diğerlerine zincirleme yayılır. Bu da toz bulutunda, ortama da bağlı olarak, patlayıcı bir güç oluşturur. Benzer durum şeker, puding ve hatta çok ince testere talaşlarında bile oluşabilir. Yangın çıkması için 3 şey gerekir: Hava (İçindeki oksijen yakıcı özelliği sahiptir) Yanıcı Madde (Burada un oluyor)
Tutuşturucu Burada bilinmesi gereken aslında patlamaya sebeb vereck olan maddenin havada asıl duran toz miktarıdır. Yoksa unun hiç bir tehlikesi yoktur. Oluşabilecek patlamada büyük bir basınç boşalır bu basıncın etkisiyle ortalık dağılır hatta binalar bile yıkılabilir. Olayın açık havada gerçekleşmesi durumunda ise patlama meydan gelmeyebilir fakat oluşan alevlenme oldukça tehlikelidir. Eğer bu yazıyı unu çok sık kullananlar varsa özellikle bayanlar sakın endişelenmeyin. Mutfakta kullandığınız unlar kesinlikle havaya uçmaz bunun için tonlarca un olması gerekir. Hamur yoğurmak için balkona çıkmanıza hiç gerek yok!
Kurdukları “Süt Bankası” ile günde yaklaşık 70 bebeğe hizmet veren Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı ve Eğitim Hastanesi, böylece normal yoldan ememeyen bebeklerin anne sütü ile beslenmesini sağlıyor. Prematüre (erken) doğan ya da süt ememeyen bebekler artık annelerinin sütüyle beslenebiliyor. Ankara'da bulunan Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı ve Eğitim Hastanesi, bünyesinde kurduğu 'Süt Bankası'yla bir ilke imza attı. Kuvözde kalması uygun görülen bebekler, süt sağma makineleri yardımıyla annelerinden alınan sütlerle büyüyor. Beslenme uzmanları, anne sütünü "inanılmaz bir biyolojik madde ve bebeği beslemek için en gerekli besin" olarak niteliyorlar ve bebeğin mutlaka, her koşulda anne sütüyle beslenmesini öneriyorlar. Bu nedenle, özellikle prematüre doğan ve çeşitli sebeplerle annesini ememeyen bebeklerin de bu besinden yararlanmaları için "Anne Sütü Bankası" hizmet veriyor.
BİRBİRİNE KARIŞTIRILMIYOR Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı ve Eğitim Hastanesi Yenidoğan Klinik Şefi Prof. Dr. Uğur Dilmen, bebeğin annesinin sütüyle beslenmesinin önemini vurgularken, anne ile bebek arasında özel bir bağ bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Dilmen, her annenin sütünün kendi bebeğine özel olduğunu kaydetti ve bu nedenle, özellikle prematüre ve annelerini ememeyen bebekleri de anne sütünden yararlandırmak için hastanede "anne sütü bankası" oluşturduklarını, bunun her hastanede bulunması gerektiğini anlattı.
BUZDOLABINDA SAKLANIYOR Prof. Dr. Dilmen, annelerin, bankadaki "süt sağma makineleri"nde topladıkları sütlerini şişeler içinde hemşirelere teslim ettiğini belirterek, üstünde annenin ve bebeğinin ismi yazan sütlerin buzdolabında saklandığını bildirdi. Bu sütün gün içinde bebeğin ihtiyacına göre, düzenli aralıklarla verildiğini söyledi. Her bebeğe kendi annesinin sütünü vermeye özen gösterdiklerini söyleyen Prof. Dr. Dilmen, sözlerine şöyle devam etti: "Eğer anne hastanemizde ise, günde iki defa gelip sütünü makineler yardımı ile veriyor. Evindeyse, günde bir defa bebeği için sağıp, gönderiyor. Süt vermese bile annenin bebeği ile yakın olmasını tercih ediyoruz. Çünkü her annenin sütü kendi bebeği için özel oluyor. Örneğin bebek ishalse, annenin sütünde ishali kesen maddeler çoğalmaya başlıyor. Buna benzer örnekleri çoğaltmak mümkün. Bu nedenle sütü anneden alıyor, bu iş için özel olarak oluşturduğumuz anne sütü bankasında saklıyoruz. Daha sonra gün içinde bebeği ağırlık ve ihtiyacına göre kendi annesinin sütü ile besliyoruz."
HER GÜN 70 BEBEĞE HİZMET Prematüre doğan bebeklerin pek çoğunun anne memesini emecek durumda olmadığını ifade eden Prof. Dr. Dilmen, "Anneden aldığımız sütü sonda ile bebeğe burnundan veriyoruz" diye konuştu. Başkent Ankara'da bulunan Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı ve Eğitim Hastanesi'nde her gün yüzlerce çocuğun dünyaya geldiğini belirten "Süt Bankası"ndan sorumlu, Yenidoğan Klinik Şefi Prof. Dr. Uğur Dilmen, süt bankasının her gün 60-70 bebeğe hizmet verdiğini söyledi. Prof. Dr. Dilmen, anne sütünün buzdolabında bir gün, derin dondurucuda ise bir yıl boyunca saklanabildiğini sözlerine ekledi.
bigas’te - 21 -
İKİZLER BURCUNU 2012’de NELER BEKLİYOR? 22 Nisan - 21 Haziran 2012 Yılında İkizler Burcu için iş konularında zor bir dönem yaklaşıyor. Neyse ki zor zamanlarda ani çözümler bulabilecek yapıda olmanız ve eğlenceli bir insan olduğunuz için sorunlu iş ortamında doğruları bulacak ve ortamı sakinleştirecek bir kişiliğe sahipsiniz. Siz yine de dikkatli olun. Sevgili İkizler, 2012 de yaratıcılığınızı dış dünyaya sunabilir, gizli güçlerinizi uyandırabilirsiniz. Bütün bunlar için şimdi önünüzde yepyeni bir yıl var. Hiç kuşkusuz bu yıl son derece şanslısınız ve birden ortaya çıkan imkânları değerlendirmeye bakmalı, tembellik etmemelisiniz.Yılın ilk yarısında, her türlü eğitim, yurt dışı bağlantılı yolculuklar ve hukuksal konularla ilgili girişimlerinizde başarılı sonuçlar alacak ve kendinizi geliştirerek geleceğinize yatırım yapacaksınız.Bu yıl enerjiniz ışık saçacak. Kısa yollar ve uzun yollar bu yıl sizi etkileyecek. Beklenmedik olaylara hazır olun.Karşınıza çıkabilecek fırsatları lütfen geleceğinizi düşünerek iyi değerlendirin.Dostlarınızı iyi seçin.Çıkarlarınızı iyi koruyun.Kimseye kendinizden daha fazla güvenmeyin.Özellikle ortaklaşa konularda alacak-verecek hesabınızı iyi yapın.Çıkacağınız yolculuklarda bütçenizi iyi ayarlayın.Mart sonu gibi evinizle ilgili sorunlar ve harcamalar artabilir. Mayıs sonunda ise iş ve kariyer konularında - 22 -
bigas’te
yurtdışı bağlantılarınızla ilgili beklenmedik sorunlar çıkabilir, beklediğiniz ödemelerin gecikmesinden dolayı sıkıntı yaşayabilirsiniz. Temmuz ayında işle ilgili beklediğiniz bir ödeme varsa hazır olun, tahsil etme şansınız var. Eylül sonrası maddi konularda daha sakin düşünerek temkinli hareket etmeniz gerek özellikle yeni bir yatırım yapmak olsun ev arsa almak olsun iyi düşünerek hareket edin.
2012 İKİZLER BURCU AŞK HAYATI İkizler burcu insanı için bir kişiye bağlı kalmaz aşk ve aile yaşamını sürdüremez derler ama gezmeyi ve yeteneklerini sergileyebilecekleri ortamı ve rahatlığı sağlayan bir partnerle uzun süreli ilişki yaşamaları kaçınılmazdır. Size sıkıntı veren, ne olacağı konusunda içinden çıkamadığınız, karşınızdaki kişiden emin olamadığınız türde bir ilişki yaşıyorsanız bu ilişkiye son noktayı zor olsa da koyacak, geçmişin bağlarından kurtulacak
ve yeni aşklara yelken açabileceksiniz.Şunu hemen belirtelim ki İkizlerin aşkı, gerçek aşkı bulacağı bir yıl olacak. Evet, sayın İkizler eğer kalbiniz boş ise bu yıl beklediğiniz aşkla karşılaşacaksınız. İki aşk arasında kalan İkizler ise aşka olan adımlarını ciddi attıkları takdirde doğru kararı verecekler. Çıkacağınız bir yolculuk sonucu ani sürpriz bir gelişme yaşanabilir.Duygusal hayatınızda sizi memnun edecek gelişmeler yaşayabilirsiniz. Aşkta büyük bir tutku ve heyecan getirici deneyimler söz konusu olabilir. Yılın son döneminde aşk hayatınızda ve beraberliklerinizde uyumlu enerjilerin etkisi altındasınız. Evli İkizlerin aileleri ile olan paylaşımları artacak. Evli olan ikizlerin bu yıl anne baba olması da mümkün. Evlilikleriyle ilgili süre giden sorunlar da çözüme kavuşacak ancak eşinizle aranıza üçüncü kişileri karıştırmamanız gerekiyor.
2012 İKİZLER BURCU İŞ
HAYATI Finansal konular, anlaşmalar, miras ya da yatırım benzeri konular sizi bu yıl daha fazla bağlayabilir. Bu belki bir kredi kullanımından ya da bir birikimi değerlendirme sorumluluğundan kaynaklanabilir.Eşinizin, ortağınızın parasal işleri ile daha fazla ilgilenme ve kontrol etme zorunluluğu hissedebilirsiniz. Bu konuları es geçmemelisiniz.Destek gördüğünüz veya destek verdiğiniz insanların kayıp ve kazançlarında yanlarında olmak durumunda kalabilirsiniz. Eğer kadınsanız iş yerinizde sizi kıskanan kimseler olabilir bunlara karşı kıvrak zekânızla zarar görmeden baş edebilirsiniz. İş yerinizde zaman zaman ufak gerginlikler yaşayabilirsiniz ancak bunu eşinize yâda evinize yansıtmamaya özen göstermenizde fayda var. Burada hemen şunu da ekleyelim zaman zaman ufak tatsızlıklar dedik bu yıl iş hayatınızla ilgili canınızı sıkacak öyle büyük bir sıkıntı yok endişelenmeyin. Yılın ikinci yarısı maddi konularda kendinizi daha rahat hissettiğiniz bir
döneme gireceksiniz. Ev arsa gibi bir yatırım düşünen İkizler için Temmuzdan sonra bu istekleri gerçekleşebilir. Ancak hali hazırda borç ödeyen İkizlerin ikinci bir borcun altına girecekleri işlere kalkışmamalarında fayda var. Eylül sonrası geleceğe yönelik hedeflerinizde netleşme olacak, daha hırslı ve planlı hareket edeceksiniz.Bu yönde güçlü kişilerin desteğini alabilirsiniz.Kendinizden oldukça emin olduğunuz yaşama arzunuzun yüksek olduğu bir yıl olacak.
2012 İKİZLER BURCU SAĞLIK 2012’de tansiyon problemi olanların özellikle dikkatli olmaları gerek. Kış aylarında açılan iştahınıza karşı önlem almalısınız. Bunun dışında sağlıklı bir yıl siz İkizleri bekliyor olacak. Ancak bir yakınınızın yâda sevdiğiniz birinin sağlık sorunu sizi üzebilir. Kimileriniz ise çocuklarının yâda eşinin bir sorunu ile ilgilenmek durumunda kalabilir. Cildinize özen göstermeyi de unutmayın.
R E L Z İKİ RCU BU KLARI U ÇOC Çift karakterli İkizler insanları bu özelliklerini daha bebekken belli ederler. İkizler bebeklerini ve çocuklarını anlamak güçtür, çünkü bir an neşeliyken bir an sonra ağlamaya başlayabilirler. Aynı biçimde dersleriyle ilgili de çok sorun yaşayacaklardır. En sevdikleri ders birkaç gün sonra en sevmedikleri ders halini alabilir. Ayrıca yerinde duramama gibi bir özellikleri vardır. İkizler çocuklarının minicik bir bebekken bile karyolalarının parmaklıklarını aşmayı deneyebilirler ve böylelikle de anneleriyle babalarını korkutmayı başarırlar. Onlarla yaşamak mayın tarlasında dolaşmak gibidir: her an her şey olabilir. Ancak çocuğunuz İkizler burcundansa şanslı da sayılırsınız. Güzel sanatlar ve spor gibi konularda öylesine beklenmedik başarılar gösterebilirler ki onlarla gurur duyarsınız. Çalışmayı sevmemelerine rağmen zekâları sayesinde okulda başarılı olan öğrenciler de çoğunlukla İkizler burcundandır.
YEMEK ZAMANI gül böreği Yapılışı:
Malzemeler
İçi için; 3 adet yufka 3 adet orta boy patates 2 adet orta boy soğan 1 çay bardağı su tuz, kırmızı pul biber, karabiber minik bir tutam muskat rendesi
Sosu için; 1 çay bardağı sıvıyağ Yarım su bardağı süt 1 adet yumurta (beyazı sosa sarısı dışına) Üzerine serpmek için çörekotu 1yemek kaşığı tereyağı (böreklerin üzerine paylaştırılacak)
1- Soğanları soyup ince ince yemeklik doğrayın. Patatesleri soyun ve rendeleyin. 2- 2-3 yemek kaşığı sıvıyağı tencereye alın ve üzerine soğanları ekleyin. Soğanları orta ateşte pembeleşinceye kadar kavurun. 3- Kavrulan soğanlara patatesleri ve baharatları ekleyerek patatesleri suyunu salıp çekinceye kadar karıştırarak pişirin. 1 çay bardağı suyu ekleyip karıştırın ve tencerenin kapağını kapatarak suyunu çekene kadar pişirin. 4- Pişen iç harcı soğumaya bırakın. 5- Sıvıyağ, süt ve yumurta akını kasede tamamen karışana çırpın. 6- Yufkaları tezgâhın üzerine üst üste serin ve 2 parçaya bölün. 7- Yufkaya fırça ya da kaşık yardımıyla hazırladığınız sütlü harçtan sürün. 8- Yufkanın geniş kısmına boydan boya patatesli içten koyun (eşit dağıtın ki boşluk kalmasın) ve rulo şeklinde sarın. 9- Tüm ruloları sağdan sola doğru sararak bir birine bitişik şekilde yağlanmış tepsiye dizin. Kalan sütlü harç ile üzerlerini de ıslatın. 10- Tepsiye dizdiğiniz böreklerin üzerine kenara ayırdığınız yumurta sarısını fırça yardımıyla sürün. 1 yemek kaşığı tereyağını ufak ufak paylaştırın. 11- Son olarak üzerlerine çörekotu serperek 180 derece önceden ısıtılmış fırında kızarıncaya kadar pişirin. 12- Sıcak ya da ılık servis yapın.
Çiçek Bakımı
Ekoloji Uzmanı
Melek Serap GÜRAN
Bahçelerimizde yasadığımız en büyük ana sorun bitkilerimize ev sahipliği yapacak olan topraktır. Toprağın yapısı içerdiği organik madde miktarı bölgesel değişimler gösterir. Genellikle ve özellikle yeni yapılaşmaların oluştuğu bölgelerde oldukça fakirdir. Birde buna tuzlu, kireçli sular eklenince bu ortamlar bitkiler için can çekişme alanlarına dönüşür. Bitkilerimizin biraz olsun rahat nefes alması ağır killi toprakların havalanması ve bitkiler için gerekli olan organik maddenin sağlanması için çok basit bir şekilde evde kompost yapalım. Evde yapacağınız kompostu 4-6 ay sonunda rahatlıkla bitkilerinize ikram edebilirsiniz.
EVDE KOMPOST YAPIMI: Organik maddelerin kontrollü bir biçimde biyolojik bir süreçten geçtikten sonra koyu, kolayca ufalanan, toprak gibi kokan bir forma dönüşmeleri ile elde edilen materyale kompost denir. Kesilmiş çimler, kopan dallar, yapraklar ve en önemlisi mutfak atıkları rahatlıkla komposta çevrilebilir. NEDEN KOMPOST YAPMAK GEREKİR? • Öncelikle organik materyallerin kompostu sonucunda kaliteli bir gübre elde edilir. Bu gübre kaliteli olmasının yanında, tamamen doğal bir süreçle elde
edildiği ve petrol ve türevleri ile üretilmediği için hem doğa dostudur hem de organiktir. Kompost ile toprağı kirletmez toprağı beslersiniz. • Kompost yaparak toprağı da korursunuz. Kom post edilmemiş organik materyallerin toprağa bırakılması ile toprakta bitkiler ve bakteriler arasında bir rekabet ortaya çıkar ve toprakta nitrojen tüketen bakteri sayısında artış olur. Sonuç olarak, nitrojen azlığı ve bitkilerde yetersiz büyüme ortaya çıkar. Özellikle nitrojen fakiri olan ülkemizde, organik materyallerin kompost edilmeden toprağa bırakılması toprağa önemli zararlar vermektedir. • Evsel yiyecek atıkları en
önemli problemlerden biri. Evsel atıkların toplanması, ayrıştırılması belediyelere ve kamu kuruluşlarına önemli yükler bindirmektedir. Bu yöntemle, evsel atıkların yerinde komposta tabii tutulması evsel atıkları azaltacaktır. Daha az evsel atık belediyeler üzerinde daha az çöp yükü ve daha az çöplük alanları demektir. Kaliteli bir gübre çeşidi olmasının yanı sıra, organik materyallerin su tutma gücü inorganik materyallere göre daha yüksek olduğundan, kompostlu topraklar suyu daha çok tutar. NELERDEN KOMPOST YAPILABİLİR: Meyve, sebze artıkları, yumurta kabukları, patates soğan
kabukları; çay yaprakları, balkabağı kabukları, kahve artıkları ve filtreleri domates kabukları gibi pişmemiş organik materyaller, kesilmiş çimenler, kurumuş yapraklar, dal parçaları, kurumuş bitkiler vb. bahçe ve teras artıkları rahatlıkla kompost edilebilir. Süt ve et ürünleri, tereyağı, kemikler (et, tavuk ve balık üçü de dahil), mayonez, yoğurt gibi ürünler kompost edilemez. Yağlı, margarinli yiyecekleri kompost edemezsiniz. Kompost edilebilecek materyaller tuttukları nem oranına göre ikiye ayrılır: Yeşil ve Kahverengi organik malzemeler, Yeşil Kahverengi, Budama artıkları, Mısır sapı, Kahve atıkları,
Kıyılmış kağıt, Meyve kabukları, Kıyılmış karton, Yumurta kabukları, Kuru yapraklar, Çay poşetleri, Odun parçaları, Hayvan dışkısı, Talaş, Taze ot Kuru ot. En sık kullanılan en basit kompost yapım yöntemidir. Bahçenizdeki veya terasınızdaki bitki atıklarını, yaprakları ve çimenleri bahcenizin bir köşesinde biriktirme ve yığma vasıtası ile kompost elde edebilirsiniz. Geri kalanını doğa halleder. Yukarıda bahsettiğimiz tabloyu kullanarak bire bir oranında yeşil ve kahverengi materyallerden kullanırsanız en iyi verimi elde edebilirsiniz.
bigas’te - 23 -