Bigaste Россия 6

Page 1

Hayata dair ne varsa...

15 günlük

igaste

e d n ü g 15 bir ır n a l n ı yay 1.75

eğitim, kültür, iş dünyası

(KDV dahil) / sayı - 6

Bayramda Eğlence Yine

Jasmine Court

...

Hotel & Casino’da En güzel günlerinizde size unutamayacağınız anlar yaşatan Jasmine Court Hotel & Casino Kurban Bayramı’nda misafirlerine dopdolu bir program sunuyor.

Alkol Bağımlılığı sayfa 8

Estetisyen

Hüseyin KANDULU sayfa 4

Hüseyin Süey BARDAK

26 Ekim 2012 Cuma günü (Bayramın ikinci günü) Hakan Altun, en güzel

“Finansal İtibar”

sayfa 17

Özel Röportaj Talihsiz Mobilya

Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma ve Bilişim Sektör Programı hakkında bilgi verdi

sayfa 10-11

DUYAL TÜZÜN

Herkes biraz ben... Herkes biraz sen...

AB tarafından finanse edilen, Kıbrıs’ın kuzeyinde yürütülen SECOND Projesi ekibi “Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma ve Bilişim Sektör Programı” kapsamı ve dönem aktiviteleri hakkında paydaşlara yönelik “Proje Bilgilendirme Toplantısı” yapıldı. Saray Hotel Lefkoşa Venüe Salon’da hafta içinde gerçekleştirilen etkinlikte projede görevli uzmanlar yeni dönem aktiviteleri ile ilgili detaylı bilgiler aktardılar.

KİLİT

sayfa 14

Okul Öncesi Eğitim Neden Önemli sayfa 18

sayfa 22

Kurban Kesmek Çocuklara Nasıl Anlatılmalı? sayfa 19

Medyumunuz Dilek KAYADELENLER İbadetler İnsanın Yaradan ile İlişkisini Güçlendirir... sayfa 20

Çocuklu ailelerini de düşünen Jasmine Court Hotel & Casino eğitimli bakıcılar gözetiminde çocuklara özel hazırlanan animasyonlar düzenliyor. Böylece aileler rahatça konser izleyebiliyorlar.

Sıcak iklimi ile Akdeniz’in eşsiz adasında konuklarının tüm konforunu düşünen Jasmine Court Hotel & Casino’da 24 saat sınırsız eğlence, sürpriz çekilişler, özel show’lar ve sanatçıları ile muhteşem bir bayram programı ile konuklarını bekliyor.

AB Second Projesi Ekibi

COŞKUN TALİHSİZ

Terazi Burcu

şarkılarını Jasmine Court Hotel & Casino misafirleri için söyleyecek.

Tül Fonluk Stor Zebra Perde

TEPKİSİZLİK ARTIK HAREKETE DÖNÜŞMELİ Proje Ekip Lideri Faik Özgermi, etkinlikteki açılış konuşmasında, Avrupa Birligi tarafindan finanse edilen SECOND Projesi kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Toplumu için çalıştıklarını, özel sektörün büyümesine ve yerel ekonominin çeşitlendirilmesine katkıda bulunmak istediklerini anlattı. devamı sayfa 2’de

PERDECIM elik Perd şta a Kum yat fi Şok esi r Met

l t 7

perde bizim işimiz

0 542 0 533

Psikolog ESRA DAĞLAR

Rinoplasti

Bayram n a b ın r Ku Mübarek olsun ız

853 62 37

Şht. Osman Tahir Sok. No:1 Hastane Çemberi Ortaköy - LŞA


Bağlıköy ve Lefke Bölgesi Eğitimleri Tamamlandı Eğitim ve danışmanlık hizmetlerini adanın her yerine götürerek girişimcileri desteklemeye devam eden SECOND Projesi, Bağlıköy ve Lefke Bölgesi’nde yürüttüğü mobil eğitim programlarını tamamladı. Bağlıköy ve Lefke civarında yerleşik katılımcılara yaklaşık 1.5 ay süreyle verilen eğitimlerin sonrasında katılım belgeleri dağıtıldı. Eko – Turizm kapsamına alınan ve bu konudaki alt yapı çalışmaları devam eden Bağlıköy’de eğitimlere katılanların yüzünde heyecan ve mutluluk vardı. Özellikle Vicdan Karagözlü ve Şerife Çimen tarafından verilen sele-sepet yapımı kurslarına ilgi büyüktü. Second Proje uzmanları Derya Tangül ve Oya Koçak Barçın tarafından yürütülen ve 10 Eylül 2012’de başlayan mobil eğitimler sürecinde konusunda uzman eğitmenler katılımcılara Tarihi ve Kültürel Doku, Flora Fauna, Kuş Çeşitleri, Girişimcilik ve Sele Sepet yapımı ile ilgili eğitimler verdiler. Bağlıköy Eko-Turizm Gönüllüleri Derneği’nin Second Proje yetkilileriyle işbirliği yaparak hayata geçirilen; zamanı verimli, el emeğini göz nurunu değerli kılan böylesi kurslara katılan kişiler, Second Projesi ve Bağlıköy Eko – Turizm Gönüllüleri Derneği yetkililerine teşekkür ederken ilgili bakanlıkların bölgeye turizm yatırımlarını hızlandırmasını istediler. Kursta edindikleri bilgilerle geleneksel el sanatlarını ticari bir aktiviteye dönüştüreceklerini ifade eden katılımcılar, 4 haftalık kurs dönemi boyunca buğday saplarından harika sele – sepet – ekmeklik – buğday altlıkları ürettiler. Bağlıköy Eko-Turizm Gönüllüleri Derneği Başkanı, basın mesleğine yıllarını veren Bağlıköy’lü Perihan Aziz, Bağlıköy’ün böylesi çalışmalarla bölge turizmine hayat verme yolunda ilerlediğini, yöre insanının el ve gönül birliğine, heyecanına devleti yönetenlerin de ayak uydurmasıyla uzak gibi görünen sonuçların yakına taşınacağına inandığını vurguladı.

-2-

İmtiyaz Sahibi Esra Dağlar

Yazı İşleri Sorumlusu Esra Dağlar

Editör- Grafik Tasarım Ayşegül Tunçer K.

Fotoğraflar Eray DİZMAN

bigas’te - sayı 6

AB Second Projesi ekibi, Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma ve Bilişim Sektör Programı hakkında bilgi verdi AB tarafından finanse edilen, Kıbrıs’ın kuzeyinde yürütülen SECOND Projesi ekibi “Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma ve Bilişim Sektör Programı” kapsamı ve dönem aktiviteleri hakkında paydaşlara yönelik “Proje Bilgilendirme Toplantısı” yapıldı. Saray Hotel Lefkoşa Venüe Salon’da hafta içinde gerçekleştirilen etkinlikte projede görevli uzmanlar yeni dönem aktiviteleri ile ilgili detaylı bilgiler aktardılar. TEPKİSİZLİK ARTIK HAREKETE DÖNÜŞMELİ Proje Ekip Lideri Faik Özgermi, etkinlikteki açılış konuşmasında, Avrupa Birligi tarafindan finanse edilen SECOND Projesi kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Toplumu için çalıştıklarını, özel sektörün büyümesine ve yerel ekonominin çeşitlendirilmesine katkıda bulunmak istediklerini anlattı. İşletmeleri ve girişimcileri AB muktesebatına uyum yönünde yüreklendirmeye, ekonomik gelişmelerine,ticaret ve ihracat potansiyelini artırmada bilgilendirmeye ve ücretsiz danışmanlık hizmetlerine özel önem verdiklerini belirten Özgermi, ancak öncelikle yasal meslek kuruluşlarından ve sivil toplumdan bu çabalarına yeterli ilgi bulamadıklarından söz etti.Proje kapsamında 46 değişik eğitim başlığı altında 507 kişiye eğitim verildiği ve 150 kişiye 100 ün üzerinde danışmanlık hizmetleri verildiğinden söz eden Özgermi sadece yakınmakta olan etkisiz,yetkisiz,bilgisiz, tepkisiz ve ilgisiz çoğunluğun artık hareketlenmeye başlamalarının önemini vurguladı ve toplantıya katılan ilgili,bilgili, tepkili ve yetkili azlığa teşekkür etti. Özgermi’den sonra söz alan KOBİ uzmanı Ryzard Kaminski 3.’ncü yılına giren program hedef ve çalışmalarına değinirken, Bilişim Teknolojileri Uzmanı Gürhan Hatipoğlu, kırsala da yaygınlaştırılan program çalışmaları ve bilişim teknolojilerine hükümet tarafından standart kazandırılması yönünde yeni oluşturulan Bilişim Teknolojileri ve Telekomikasyon Üst Kurulu ile sürdürülen işbirliğinin detaylarını anlattı. Projede görevli uzmanlar, projenin geleceğe dönük çalışmalarına ilişkin bilgiler aktardı. Yaklaşık 2 saat süren toplantı,

katılımcıların soruları, bunlara proje ekibinin yanıtları ve kokteyl parti ile sonlandı. Second Projesi ekibi, sürdürülebilir ekonomik kalkınma ve bilişim sektör programı hakkında bilgi verdi AB tarafından finanse edilen, Kıbrıs’ın kuzeyinde yürütülen SECOND Projesi ekibi “Sürdürülebilir Ekonomik Kalkınma ve Bilişim Sektör Programı” kapsamı ve dönem aktiviteleri hakkında paydaşlara yönelik “Proje Bilgilendirme Toplantısı” yapıldı. Saray Hotel Lefkoşa Venüe Salon’da hafta içinde gerçekleştirilen etkinlikte projede görevli uzmanlar yeni dönem aktiviteleri ile ilgili detaylı bilgiler aktardılar.

TEPKİSİZLİK ARTIK HAREKETE DÖNÜŞMELİ Proje Ekip Lideri Faik Özgermi, etkinlikteki açılış konuşmasında, Avrupa Birligi tarafindan finanse edilen SECOND Projesi kapsamında Kuzey Kıbrıs Türk Toplumu için çalıştıklarını, özel sektörün büyümesine ve yerel ekonominin çeşitlendirilmesine katkıda bulunmak istediklerini anlattı. İşletmeleri ve girişimcileri AB muktesebatına uyum yönünde yüreklendirmeye, ekonomik gelişmelerine,ticaret ve ihracat potansiyelini artırmada

Rezervasyonlarınız için 0 533 832 30 21

bilgilendirmeye ve ücretsiz danışmanlık hizmetlerine özel önem verdiklerini belirten Özgermi, ancak öncelikle yasal meslek kuruluşlarından ve sivil toplumdan bu çabalarına yeterli ilgi bulamadıklarından söz etti.Proje kapsamında 46 değişik eğitim başlığı altında 507 kişiye eğitim verildiği ve 150 kişiye 100 ün üzerinde danışmanlık hizmetleri verildiğinden söz eden Özgermi sadece yakınmakta olan etkisiz,yetkisiz,bilgisiz, tepkisiz ve ilgisiz çoğunluğun artık hareketlenmeye başlamalarının önemini vurguladı ve toplantıya katılan ilgili,bilgili, tepkili ve yetkili azlığa teşekkür etti. Özgermi’den sonra söz alan KOBİ uzmanı Ryzard Kaminski 3.’ncü yılına giren program hedef ve çalışmalarına değinirken, Bilişim Teknolojileri Uzmanı Gürhan Hatipoğlu, kırsala da yaygınlaştırılan program çalışmaları ve bilişim teknolojilerine hükümet tarafından standart kazandırılması yönünde yeni oluşturulan Bilişim Teknolojileri ve Telekomikasyon Üst Kurulu ile sürdürülen işbirliğinin detaylarını anlattı. Projede görevli uzmanlar, projenin geleceğe dönük çalışmalarına ilişkin bilgiler aktardı. Yaklaşık 2 saat süren toplantı, katılımcıların soruları, bunlara proje ekibinin yanıtları ve kokteyl parti ile sonlandı.

Matbaa Girne Grafik 0533 827 65 66


Artık Küçük Balıklar da Akıllandı! SECOND Projesi “Girişimcileri” Destekliyor:

- Teknik Danışmanlık

(Bilişim,Ticaret,İletişim, Markalaşma, Pazarlama, Turizm)

- Finansal Danışmanlık

(İş geliştirme, Maaliyet Hesaplama, Üretim & Yönetim, Organizasyon Planlama, finans kaynakları)

- İş Ağı Geliştirme - Eğitim

Şht. Ecvet Yusuf Cad., Hacıbulgur Apartmanı, No. 1, Yenişehir, Nicosia Phone: + 90 392 22 82 470, www.secondproject.eu Bu proje Avrupa Birliği tarafından finanse edilmekte ve DIADIKASIA Business Consultants S.A Konsorsiyumu tarafından uygulanmaktadır.


Hüseyin KANDULU ile Estetik üzerine merak ettiğiniz herşey

Rinoplasti Çok şık bir burun mu? Çok iyi nefes alan bir burun mu? Yoksa her ikiside mi? Çok güzel ancak sağlıklı nefes alamadığımız bir burnumuz olsaydı acaba mutlu olabilir miydik? Yüzümüzün estetik olarak en değerli ve belirleyici yapılarından olan burnumuz solunum sistemine sağladığı destek ile fonksiyonel olarak da çok önemli bir yer tutmaktadır. Sağlıklı nefes alınamayan bir burun nedeni ile kronik baş ağrıları, göz altı morlukları, ağız kuruluğu, horlama, kronik üst solunum yolu problemleri ve kronik yorgunluk sendromları ile karşılaşılabilir. Bu nedenle estetik anlamda şık yapılmış ancak solunum problemleri giderilmemiş veya estetik rinoplasti ameliyatı sonrası ortaya çıkmış solunum yolu problemleri ne yazık ki başarılı kabul edilemez. Burnun estetik güzelliği kişiler arasında farklılıklar gösterebilir. Herkesin beğendiği ancak kendinizin belli noktalarından

-4-

bigas’te - sayı 6

rahatsız olduğunuz bir burnunuz olabilir ve bunu düzelttirebilirsiniz veya yapısal olarak estetik olmayan ancak tamamen size özel karakteristik bir burnunuz olabilir ve burnunuzu kesinlikle elletmeye bilirsiniz.

Bu bahsetmiş olduğumuz anatomik yapıların herhangi birinde doğumsal veya edinsel(travma,cerrahi müdahale,ilaç kullanımı) olarak meydana gelen bozulmalar ciddi solunum problemlerine yol açacaktır.

Ancak burnun güzelliği ve çirkinliği dışında herkes sağlıklı nefes alabileceği bir burun ister. Bu nedenle sadece görsel olarak burna yaklaşmak hatalı sonuçlar doğurabilir.

En sık olarak septum deviasyonuna bağlı olarak gördüğümüz solunum problemleri buruna estetik müdahale yapılmadan septoplasti ameliyatları ile veya burnun estetik girişimleri ile birleştirilip septorinoplasti ameliyatları ile düzeltilebilmektedir.

Burnu anatomik olarak inceleyecek olursak kemik çatıyı ; nazal kemikler, etmoid, vomer kıkırdak çatıyı ise üst lateral kıkırdaklar, alt lateral kıkırdaklar ve septum oluşturur. Bu kıkırdak ve kemik yapılar solunum desteğinin sağlanması için internal ve eksternal valv yapılarını oluştururlar. Ayrıca konkaların oluşturduğu türbinler havanın sağlıklı olarak akciğerlere ulaşmasında önemli role sahiptir.

Septumun orta hattan eğrilikleri burnun tüm fizyolojik solunum işlemini sekteye uğratarak zaman içerisinde diğer yapılarda da problemler ortaya çıkaracaktır. Eğer konkalarda hipertrofi gelişmişse muhakkak bunlara da müdahale edilmelidir. Septoplasti ameliyatlarında septumun her iki yanındaki mukozası sıyrılarak septumun eğri kısmına ulaşılır. Eğri kısım

kıkırdak çatıya hasar verilmeden uzaklaştırılabilir veya değişik yöntemler ile septum yeniden şekillendirilerek bu eğrilik düzeltilebilir. Buruna estetik olarakta bir müdahale planlanmış ise septoplasti ameliyatına rinoplasti ameliyatıda eklenir ve burun ölçüleri, burun kemeri, burun ucu, burun delikleri ve kanatları ile burun ucu ile üst dudak açısının düzeltilmesi gibi birtakım değişiklikler yapılarak önceden hasta ile birlikte planlanan estetik değişiklikler uygulanabilir. Septorinoplasti ameliyatı 1.5-2 saat süren çoğunlukla genel anastezi altında planlanan bir ameliyattır. Bahsettiğimiz solunum problemleri var ise nefes almanıza izin veren özel silikon tamponlar ameliyat sonunda uygulanacaktır. Ancak solunum problemi yok ise tampon uygulanmaz. Morluklar ameliyat esnasında alınan önlemler ile azaltılır ancak gelişen morluklar ameliyattan

5 gün sonra iyice gerilemiş olacaktır. Ameliyattan 1 hafta sonra burun üzerine konan atel alınır. Bu dönemden sonraki 1.5 aylık dönemde burnun travmalardan uzak tutulması gerekmektedir. Ödemlerin gerilemesi ile yeni ve güzel burnunuza bu dönem içerisinde kavuşmuş olacaksınız ancak tam olarak burun şeklinizin oturması bir yılı bulacaktır.

www.huseyinkandulu.com Plastik Cerrah Hüseyin KANDULU

0533 652 54 13


n a d ’ o a c a ş ı C l ı e ç Th eşem A t h u M

sayı 6 - bigas’te

-5-


Felix Baumgartner Acaba Türk mü?

39 Bin Metreden Tarihi Atlayış

39 bin metreden tarihi atlayışı gerçekleştiren Felix Baumgartner’ın atlayışından çok su sıralarda internette merak edilen bilgilerinin arasında nereli olduğu da var. Farklı sitelerde konu üzerine yapılan araştırmalar sonucunda bizler de sizler için Baumgartner’ın Türk olduğundan bahseden yabancı bir sitenin resmini yazımızda yayınlıyoruz. İnanıp inanmamak size kalmış.

Avusturyalı sporcu Felix Baumgartner, dünyanın merakla beklediği atlayışı gerçekleştirdi. Serbest düşüşte ses duvarını aşan ilk insan olarak tarihe geçmeyi hedefleyen Avusturyalı ekstrem sporcu Felix Baumgartner, helyum balonla çıktığı stratosfer tabakasından kendini boşluğa bıraktı ve yere inmeyi başardı. ABD'nin New Mexico eyaletindeki Roswell kenti yakınlarında, 850 bin metreküplük helyum balonunun taşıdığı 1360 kilogram ağırlığındaki kapsülle gökyüzüne çıkan "Korkusuz Felix", yaklaşık 39 kilometre yükseklikten kendini boşluğa

Facebook’tan sevdiklerinize sarılın ABD’de bir öğrenci, sosyal medyadan ilham alarak bir kıyafet tasarladı. Üniversite öğrencisi Melissa Chow’un tasarladığı ‘LikeA-Hug’ adlı yelek, Facebook profilinizde paylaştığınız fotoğraf, video ve durum güncellemeleri beğeni aldığında size sarılacak. ABD’li üniversite öğrencisi Melissa Chow, ‘giyilebilir’ sosyal medya projesi tasarladı. ‘Like-A-Hug’ adlı yelek, Facebook’ta fiziksel uzaklığı ortadan kaldırarak beğeni aldığınız paylaşımlardan sonra size sarılıyor.

Daily Mail’in haberine göre, yeleği giyen kullanıcının profilindeki paylaşımlar beğeni topladıkça yelek havayla şişip sarılma hissi uyandırıyor. Projenin yaratıcısı Chow, uzun mesafeli ilişkilerden yola çıktığını ve Skype üzerinden yapılan konuşmaların sınırlı olmasının tasarımının şekillenmesinde rol oynadığını söyledi. -6-

bigas’te - sayı 6

Chow, “Daha sonra fikir üzerinde oynadık ve kablosuz ağ teknolojisiyle sarılmak neden mümkün olmasın diye düşündük. Yelek; gerçek bir sarılma anındaki sıcaklığı, desteği ve sevgiyi hissetmemizi sağlıyor” sözleriyle projenin gelişimini açıkladı.

Kullanıcının Facebook sayfasına gelen bir beğeni, cep telefonu aracılığıyla yeleğe sinyal gönderiyor. Yelek, bu sayede havayla şişip vücudu sarıyor. Yelek belli bir süre sonra tekrar eski haline geri dönüyor.

bıraktı. Baumgartner'in dakikalar sonra paraşütüyle New Meksiko çölüne inişi, ekip arkadaşlarınca coşkuyla karşılandı. 43 yaşındaki ordudan emekli paraşütçü Baumgartner, 1960'da saatte 988 kilometre hızla 31 bin metreden atlayan Joe Kittinger'in rekorunu kırmayı amaçlıyordu. Baumgartner, mart ayında yaptığı denemede 21 bin 800 metre irtifadan kendisini boşluğa bırakmış, saatte 587 kilometre hıza ulaşarak 3 dakika 33 saniye sonra New Mexico çölüne inmişti.


ÇOCUK NASIL BİR BABA İSTER? Günümüzde en kıymetli değerlerimizden biri zaman. "Kıymetliniz" olan çocuklarınız ve ailenizle iyi ilişkiler kurmanın yolu da onlara zaman ayırmaktan geçiyor. “Bebeklik döneminden itibaren anne ile paylaşım içerisinde çocuğun temel bakım ve gereksinimlerine katılan, sınır ve kuralları ihmal etmeden çocuk ile eğlenen, oynayan, anlayan bir baba modeli baba-çocuk ilişkisi için ideal bir model oluşturmakta, ergenlikteki sorunlarla daha iyi baş edebilmeye zemin hazırlamaktadır. ÇOCUKLAR NASIL BİR “BABA” İSTER? Erken dönemde baba ve çocuk arasında kurulan ilişki oldukça önemlidir. Çocukluk döneminde baba ve çocuğun oyun oynaması, zaman geçirerek birbirleri ile iletişim içinde olmaları ergenlik sürecini de etkilemektedir. Ergenler

otorite sahibi, güvenilir bir baba figürüne sahip olmak isterler. Üç-beş yaşları cinsel

kimliğin oluşmaya başladığı yaşlardır ve bu yaşlarda erkek çocuğun özdeşim figürü “baba” olmaktadır.

ONA “GÜVEN VEREN” OLUN Ergenlik büyümektir, değişimdir. Ergenin fiziksel ve ruhsal açıdan değiştiği bu dönemleri bilmek, tanımak gerekir. Ergen, toplum içinde yeni bir kimlik edinmeye çalışmaktadır, yeni düşünce ve inanç sistemleri ortaya çıkar. İşte bu dönemde baba destekleyen, yönlendiren olmalıdır. Sorunları tehdit ve azar olmadan paylaşmalısınız. Birlikte zaman

hoşlanabileceği göz önünde tutun Yaş farkına odaklanmak çocuk ile geçirilecek kaliteli zamanı engeller.

Geçirdiğiniz zamanın süresine takılmayın. Önemli olan kaliteli zaman geçirmek; yani çocuğunuz ile geçirdiğiniz sürede neler paylaştığınız, iyi bir iletişim içinde olunduğu zamandır.

SEVGİ VE SAYGI BİR BÜTÜNDÜR Sevgi ve saygı iletişimde bir bütündür. İkisi olmadan iyi bir iletişim söz konusu değildir.

Aşırı sevgi göstermeye çalışan babalar zaman zaman baba otoritesini çocuğa bırakmakta; yani çocuğun yönettiği, kuralları koyduğu bir durum ortaya çıkmaktadır.

en aza indirgenmesini sağlar.

Bu yanlıştır, çocuğa her zaman baba olduğunuzu ve sınır-kuralları koyduğunuzu göstermelisiniz. Aynı zamanda onunla eğlenceli vakit geçirebilmeli, sorunları ile ilgili olarak paylaşmalı, yanında olduğunuzu hissettirmelisiniz. Bu şekilde karşılıklı sevgi-saygı zemini oluştuğunda iyi bir baba – çocuk ilişkisinin temelleri atılmış olmaktadır.

YAŞ FARKI KAÇ OLURSA OLSUN PAYLAŞIM ÖNEMLİ

BABALAR HER ŞEYİ EN SON MU DUYMALI?

geçirmek ve güven veren konumda olmak ergenbaba ilişkisinde temel noktalardır. Bu, anlaşmazlıkların

Çocuğunuz ile aranızdaki yaş farkı kaç olursa olsun aranızdaki paylaşım çok önemlidir. Oyun oynayarak zaman geçirmek, beraber etkinlik yapmak baba-çocuk etkileşimini arttırır. Sürekli olarak emirler yağdıran, tehdit eden bir baba çocuk ile iyi iletişim kuramaz. Anlamak, dinlemek ve düşünceleri paylaşmak gerekmektedir. Bir baba olarak çocuğunuz ile beraber katılacağınız çeşitli aktivitelere bulun. Kısacası zaman geçirmek için ortam yaratın. Tabi burada çocuğun nelerden

Bu durumda annenin rolü çok önemlidir. Anne ve baba ortak bir noktada buluşabiliyor ise babanın ne tepki göstereceği endişesi en az seviyede olur. Çocuk, baba ve annenin bir olaya nasıl tepki göstereceğini tahmin edebilir. Buna göre davranışlarını düzenleyebilir. İstenilmeyen davranışta sorun baba ile paylaşılır ve baba çocuk ile karşılıklı konuşarak, çocuğun sebeplerini anlar ve kendi düşüncelerini paylaşarak ona nasıl

davranması gerektiğini anlatmaya çalışır. Bu noktada korkutmamak, tehdit etmemek önemlidir.

Korkulan bir baba figürü çocuğun daha fazla hata yapmasına neden olur.

Çocuk birçok konuyu paylaşmaz, yalan söyleyebilir. Bu nedenle net, anlaşılır şekilde sorunları doğrudan konuşarak paylaşmak, karşılıklı duygu paylaşımı sorunları daha iyi çözümlemeye yardımcı olacaktır."

Bayram Tatili İçin Öneriler; “ÇOCUĞUNUZLA VAKİT GEÇİRİN!!!” Bu yıl Kurban Bayramı ile 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın birleşmesi ve arife gününün de yarım gün yerine tam gün tatil yapılmasıyla ortaya 6 günlük bir bayram tatili çıkıyor. İş hayatı, çocukların okulu, yoğun stres derken böyle tatiller hepimiz için biraz "yoğunluktan kaçış" anlamına geliyor. Özellikle çalışan anne ve babaların gün içerisinde çocuklarıyla yeterince zaman geçiremeyişi için bu 6 günlük tatil altın değerinde sayılıyor. Tatil elbette şehir dışına çıkmak, deniz, kum, güneş anlamına gelmiyor. Tamam öyle bir tatili hepimiz yapmak isteriz ama şehir içinde de tatilimizi değerlendirebiliriz. Peki bayram tatilini çocuğunuzla daha keyifli, daha dolu ve eğlenceli geçirmek için neler yapabilirsiniz? İşte önerilerimiz: Çocuğunuzu bulunduğunuz şehirde ya da şehrin yakınlarında bulunan hayvanat bahçesine götürebilirsiniz. Hem böyle bir aktivite, onun hayvanlar hakkındaki bilgileri görerek daha iyi bir şekilde öğrenmesini sağlar. Hazır henüz havalar tam anlamıyla serinlememişken

eşiniz ve çocuğunuzla sahil kenarında yürüyüş yapabilirsiniz. Piknik alanına gidip, temiz havada ailenizle birlikte yemek

yiyip, keyifli zaman geçirerek eğlenebilirsiniz. Eğer bir oğlunuz varsa onunla baba-oğul balık tutmaya gidebilirsiniz. Böylelikle siz keyifli bir zaman paylaşımında bulunurken, eşinizde evde kendine zaman ayırabilir. :) Tiyatroların oyun programından çocuğunuzun seveceği bir oyun seçerek birlikte tiyatroya

gidebilirsiniz. Her hafta vizyona birçok yeni film giriyor. Sinemaya gidip eşiniz ve çocuğunuzla mısır-film keyfinin tadını çıkarabilirsiniz. Kızınızla birlikte mutfağa girerek annekız internetten ya da yemek kitaplarından bulacağınız yeni tarifleri deneyebilirsiniz. Böylece akşam için "Bugün ne yemek yapsam?" düşüncesinden de kendinizi kurtarmış olursunuz. :) Bir müze kartı çıkartıp, tatilde çocuğunuzla birlikte gitmeyi istediğiniz müzeleri gezebilirsiniz. Ailecek günün belli bir zamanında hep birlikte kitap okuyabilirsiniz. Çocuklar bazen kitap okumayı sıkıcı bulabilirler. Bu şekilde hem ona örnek olursunuz hem de onu kitap okuma konusunda

teşvik edebilirsiniz.

sayı 6 - bigas’te

-7-


Psi ko lo kum

Psk. Esra DAĞLAR daglaresra@yahoo.com

Alışkanlıkların zincirleri, önce duyulmayacak kadar hafif, sonra kırılmayacak kadar güçlü olurlar. Benjamin Dizrealli

Alkol bağımlısı olan kişi hem ailesinde, hem iş hem de sosyal çevresinde birçok problem yaşar. Aile içerisinde bir ya da birden fazla bireyin alkol bağımlısı olması diğerleri için de büyük problemlere neden olur. Bir önceki sayımızda bahsettiğim gibi alkol kişinin karar verme, düşünme gibi becerilerini ortadan kaldırır. Bu da aile içinde pek çok soruna yol açar. Böyle bir ortamda şiddet ilk akla gelen sorunlardan biridir. Devamında güvensizlik, sürekli gergin aile ortamı, iletişimsizlik gibi faktörler gelir.

olur.

fiziksel bağımlılık başşlamıştır. Bir de yoksunluk döneminde Gün geçtikçe artan alkol miktarına ortaya çıkan “deliryum tremens” sabahtan akşama kadar alkol tablosu vardır. Uzun süre aşırı alımı eşlik etmeye başlar. Kişi alkol tüketiminden kaynaklanan alkolün etkisinden kurtulduğunda ve genellikle aşırı alkol alımının bırakmak adına birçok karar alır kesilmesinden sonraki 1 ila 4 fakat tekrar içmeye başlar üstelik gün içinde kendini gösteren ve aldığı miktar geçmiş yıllara bazen ölümcül olabilen psikotik oranla çok daha fazladır. İşte tam bir tepkidir. Zihin bulanıklığı, da bu noktada iki farklı kavram heyecan, canlı ve ürkütücü karşımıza çıkar; TOLERANS ve görsel-işitsel halusinasyonlar, YOKSUNLUK. nöbetler, kaygı, kol ve bacaklarda olduğu kadar dilde de titreme, Tolerans gelişimi teknik bir kas spazmları, ateş, terleme, karın terimdir. En basit yoluyla ağrısı ve göğüs ağrısı sayılabilir. açıklamam gerekirse; alkol Alkol yoksunluğunun en ciddi bağımlısı olan kişinin aldığı alkol boyutudur. miktarını geçen zaman içerisinde fazlalaştırmasıdır. Şöyle bir örnek Alkol bağımlılığı çok verelim; ilk alkol aldığınızda muhtemelen bir kadehle çakırkeyif ciddi bir süreçtir ve ya da sarhoş oldunuz. profesyonel bir şeklide

Alkol bağımlılığı günümüzde ve toplumumuzda utanç duyulan bir davranış olduğundan aile Eğer sosyal içiciyseniz tedavi edilmelidir. bireyleri bunun aile Yoksunluğu bile ölümle bu oran yıllar içinde kalmasına özen sonuçlanabilecek bu tehlikeli içerisinde fazla süreçte psikolojik ve psikiyatrik gösterir. farklılık göstermez. yardım alınması çok önemlidir. Tüm bunlar gitgide bir Yalnız şunu da belirtmek isterim Bünyenize bağlı kısırdöngüye dönüşebilir ve işler ki her alkol alan alkolik değildir. içinden çıkılmaz bir hal alabilir. olarak iki ya da üç Aile içerisinde olduğu kadar iş Alkolizmin tanısının kadeh sizin limitiniz ortamında da sorunlara hazırlıklı koyulabilmesi için olur. olunmalıdır. Şöyle bir düşünün; bir önceki gece sarhoş olacak belli kriterler vardır. derecede alkol almışsınız ve ertesi Bir alkol bağımlısı ise aynı etkiyi kendinde yaratabilmek için bir Bağımlılık bir gün işe gitmeniz gerekiyor. Zor kadehten çok daha fazlasına da olsa erkenden kalkıp işinize hastalıktır. ihtiyaç duyacaktır. Yıllar içerisinde gittiniz diyelim peki baş ağrısı

Alışkanlıklarımızın neler olduğunun farkında mıyız? Peki alkol alma alışkanlığımızın aslında bağımlılığa giden ilk yol olduğunun farkında mıyız? Alkol çok sinsi bir yapıya sahiptir. Eğlenirken, üzülürken, sohbet ederken alkol almaya alışırız ve sonra bir bakmışız hayatımızın her yerine girivermiş. Her gece bir kadeh de olsa içerim ama sarhoş olmam diyen insanlara muhakkak rastlamışsınızdır. İşte alkol alışkanlığının alkol bağımlılığına dönüşmesi böylesine kolaydır.

-8-

bigas’te - sayı 6

ya da dikkat problemleri gibi sorunlarla nasıl başa çıkacaksınız? Gerekirse o gün için hastalık bahanesi yaratıp işe gitmezsiniz. Bu sadece bir gecelik eğlencenin size geri dönüşü. Peki alkolik olan bir birey sizce ne yapabilir? Hergün izin alamaz işe gitmek zorundadır. İş ortamındaki başarısı gittikçe düşer ya da bazı günler ayılamayıp işe gitmeyebilir. Bu faktörler kişinin işinden kovulması için fazlasıyla yeterlidir aslında. İşsizlik ekonomik sorunları beraberinde getirir. Alkolizm bütün hatlarıyla kişinin hayatında kendisini göstermeye başlar.

Tüm bunları okuduktan sonra oluşan iç sesinizi duyar gibiyim. O zaman bıraksınlar ve içmesinler; madem hem ailelerinde hem işlerinde sorunları var üstelik sağlık sorunları yaşıyorlar öyleyse Alkol bağımlılığı; bireyin bedenve içmesinler diyor iç sesiniz. Ama iş ruh sağlığını, aile içi ilişkilerini, işten geçtikten sonra bunun olması sosyal durumunu ve iş uyumunu çok zor. bozacak derecede sık ve fazla alkol alması, aynı etkiyi elde Alkol bağımlılığı edebilmek için gittikçe artan çok zor bir süreçtir. miktarlarda alkol alması ve buisteğini durduramaması, son Kişinin hem olarak da alkolü almadığında psikolojik hem fiziksel fiziksel ve psikolojik olarak bir takım negatif belirtiler bağımlılığı alkolden yaşamasıdır.

uzak durmasına engel

sıkça alkol kullanımından doğan sonuçtur bu. Vücut alkole karşı bağışıklık kazandıkça daha fazla miktar tüketmek gerekir. Tolerans gelişimi budur. Tabi bir de yoksunluk faktörümüz var.

İnsanların büyük bir bölümü uyuşturucu sonrası yoksunluktan haberdardır fakat alkol için de aynı durumun söz konusu olduğunu bilen fazla insan yoktur. Alkol yoksunluğu; alkol kandan kaybolunca başlar. Birkaç saatten bir kaç güne kadar uzayabilen, terleme, nabız hızının 100’ün üzerine çıkması, ellerde aşırı titreme, uykusuzluk, bulantı ya da kusma, bunaltı, ruhsal bedensel huzursuzluk, sanrılar, kısa süreli dokunsal ya da işitsel varsanılar ve yanılsamalar, sara nöbetleri görülür. Doğaldır ki bu tablo içindeki kişi, günlük yaşamını sürdüremez; toplumsal işlevleri bozulur. Kişi bu belirtilerden kurtulabilmek adına tekrar alkol alır yani bir çeşit kendi kendini tedavi etme yöntemine başlar; yani

Eğer alkolle alakalı bireyin beden ve ruh sağlığı bozulmuşsa, aile içi ilişkileri, sosyal durumu ve iş uyumunda problem yaratacak derecede sık ve fazla alkol alınıyorsa, aynı etkiyi elde edebilmek için gittikçe artan miktarlarda alkol kullanma ve alkol alma isteğinin durdurulamaması söz konusuysa, son olarak tolerans ve yoksunluk belirtileri varsa alkolizmden söz edebiliriz. Bu aşamada bize zorluk çektirecek nokta ise kişinin bağımlı olduğunu kabul etmemesidir. Tedavi için kişi istekli olmalı ve bunun bir hastalık olduğunu kabul etmelidir. Zorlama veya tehdit gibi yöntemlerle tedaviye getirilen bireylerde fazla başarı sağlanamadığı yapılan araştırmalarla kanıtlanmıştır. Eğer siz de hem çevrenizi bilgilendirir hem de bu konuda bilgi toplayarak kendinizi geliştirirseniz alkol bağımlılığı alanında başka insanlara yardım edebilmek için büyük bir adım atmış olursunuz. Unutmayın; bazen size küçük ve önemsiz görünenler çok geniş kitleleri etkileyebilir. Alkol bağımlılığı hem bireyi hem de çevresindekileri olumsuz yönde etkiler.

Ayık günler dilerim :)


BEYTİ restaurant 7 / 24 PAKET SERVİS

0 533 851 78 95 - 0 533 820 11 12 Cengizhan Sok. Colony Hotel Arkası GİRNE

Tel: 0 392 815 25 73 - 0 392 815 27 64


COŞKUN TALİHSİZ

Talihsiz Elektrik olarak 1998 yılından bugünlere kadar halkına hizmet vermiş olan Coşkun Bey’e ait, geçen sene nisan ayında hizmete açmış olduğu Talihsiz Mobilya firmasını sizlere tanıtmak için Güzelyurt’tayız. Farklı modeller ve uygun fiyatlar ile piyasadaki rakiplerine kısa sürede fark atan ve geçtiğimiz günlerde Gönyeli’de ikinci şubesini açan Talihsiz Mobilya’nın doğum hikayesini ve Coşkun Talihsiz’i kendi ağzından dinleyelim. Coşkun Bey öncelikle hayırlı olsun diyelim. Kısa süre önce açılış yapmış olmanıza rağmen geçtiğimiz günlerde ikinci şubenizi de halkımızın hizmetine açtınız. Bize öncelikle kısaca kendinizden bahsedebilir misiniz? Ben maddi durumu iyi olmayan bir aileden geldim. Tüm çocukluğum boyunca sürekli çalıştım aileme destek verdim. Okul hayatım bu sebeple çok ileriye kadar gidemedi. Yaz tatillerinde bile bisiklet tamirciliği, demir bakır teller ve şişe toplamak gibi farklı işler yaparak para kazanmaya çalıştım. (Bu sebep ile içimde ukdedir okumak ve yaz tatillerinde bir yerlere gidebilmek. Oğluma da bu eksikliği yaşatmamak için çok çalışıyorum.) Bisiklet aldığımda köy bakkalıyla anlaşmalı olarak yüzdelik karşılığında çalışarak ticarete adım attım ve 3 sene bu şekilde çalışarak daha fazla para kazandım. Paralarımın bir kısmını aileme verdim, kendime - 10 -

bigas’te - sayı 6

ayırdığım kısmını da biriktirip kendime bir ev aldım. 1996-2006 yılları arasında Elektrik Kurumu’nda elektrik teknisyeni olarak çalıştım ancak 2006 yılında iş kazası geçirdim ve bunun üzerine işten soğuduğumdan Elektirik Kurumu’ndaki işimden ayrıldım. 1998 yılında evimi satarak sermaye yaptığım ve Güzelyurt’ta daha önce açmış olduğum Talihsiz Elektrik firmasını güçlendirmeye karar verdim. İşten ayrıldıktan sonra ailem ve çalışanlarımızla beraber tüm gücümüzle çalışarak kaliteden ve hizmetten ödün vermeden bu günlere geldik. Ve 13 Nisan 2012 günü ailem ile beraber vermiş olduğumuz karar doğrultusunda Talihsiz Mobilya’yı halkımızın hizmetine açtık. Halkımızın desteği ve güveniyle geçtiğimiz günlerde ikinci şubemizi de Gönyeli’de halkımızın hizmetine açtık.

Güzelyurt’ta rakipleri bol olan bir sektörde beş ay önce bir yatırım yaptınız ve kısa sürede şube açtınız bu başarının sırrı nedir? Aslında sır değil bu. 15 yıldır Talihsiz Elektrik olarak

halkımızı ve müşterilerimizi her zaman memnun etmeye odaklı hizmet verdik. Bizimle çalışmayı tercih eden hiç kimseyi kırmadık. Bizden kaynaklanmasa dahi ortaya çıkan her hatayı telafi ettik. Talihsiz Mobilya’nın müşteri profilinde Talihsiz Elektrik Şirketi’nin yıllardır hizmet verdiği müşterileri bulunmaktadır. Bize güvenen, kalitemizden emin olan, her alanda bizleri destekleyen müşterilerimiz dürüst işletmeciliğimizin bizlere hediyesidir.

Talihsiz Mobilya’nın farklılıklarını ve fırsatlarını bize anlatabilir misiniz? Şirket olarak müşterilerimizin memnuniyeti her zaman ki gibi ilk sırada geliyor. Bünyemizde çalışan mimarlarımız var. Dilediğiniz zaman evinize gelerek ölçü alıp üç boyutlu çalışmalar yapıyoruz ve beğendiğiniz modeli sipariş ederek 20 gün içerisinde teslim ediyoruz. Bu kadar kısa sürede teslimat yapan ve kaliteli çalışan nadir firmalardan biriyiz diyebilirim. Her türlü mobilyaya rahatça ve uygun fiyatlar ile ulaşabileceğiniz mağazalarımızda 2 yıl garantili ödemelerde vade farksız


12 ay taksit imkanı bulabilirsiniz.Teslimat sonrasında yaşayacağınız herhangi bir sorunda kalitemizin arkasındayız. Bizden kaynaklanan her türlü sorunu fiyat farkı ödeyecek olsak dahi Talihsiz Mobilya olarak biz üstleniyoruz. Yani evlenen ve evini yenilemek isteyen müşterilerimizi Yakındoğu Bankası ve Credit West Bankası ile yapmış olduğumuz anlaşmalar ile 30.000 TL’ye varan destek kredilerimizden yararlandırıyoruz. Müşterilerimiz özel olarak hazırladığımız kataloglarımızdan ve web sitemizden ürünlerimizi rahatlıkla inceleyebilirler. Ayrıca müşterilerimiz bahçe mobilyaları alanında da en farklı ve en zengin modelleri Talihsiz Mobilya’da bulabilirler.

Mobilyalarınızı nereden ithal ediyorsunuz? Birlikte çalıştığımız farklı bir çok firma var ancak özel tasarım ürünlerimizi Türkiye’nin mobilya alanında kalitesi ile isim yapmış bölgesi Bursa İnegöl’de yaptırtıyoruz. Yatak odası, oturma grubu, genç odası, yemek odası, tv üniteleri, bahçe mobilyaları gibi ürünlerimizi sektörde kalitesi ve güvenirliğiyle isim yapmış firmalardan alıyoruz.

Değinmeden geçemeyeceğimiz bir nokta var ki o da fiyatlarınız. Hem kaliteli hem uygun ürün bulmak Kıbrıs’ta neredeyse imkansız. Fiyatlarınız neden bu kadar uygun?

İkinci şubemizi Gönyeli’de açarak Lefkoşa halkının hizmetine sunduk üçüncü şubemizi de Magosa’da açmayı hedefliyoruz. Gerçekleştireceğimiz yenilikler ve uygun fiyatlarımız ile Magosa’da da kısa zamanda halkın güvenini kazanacağımızdan eminim.

“Açıldığımız günden beri kalite ve güvenilirliğimiz ile halkımızın beğenisini kazandık. Ada genelinde mobilya sektöründe ilk sıralara kadar ismimizi taşımanın gururunu yaşıyoruz. Halkımıza bize göstermiş olduğu ilgiden dolayı Talihsiz Mobilya olarak çok teşekkür ediyorum. Tüm halkımızın Kurban Bayramını kutlu olsun.” COŞKUN TALİHSİZ

Fiyatlarımızın uygun olması kalitemizden ödün verdiğimiz anlamına gelmiyor. Benim için ulaşılabilirlik çok önemli. Mobilya her zaman alınan her sene değiştirilen bir eşya değildir. Ancak biz Talihsiz Mobilya olarak iki yıl garantili ve kalitesinden ödün vermeyen markaları bünyemizde topladık ve uygun fiyatlar ile herkesin yararlanmasını sağladık. Bunun yanı sıra az önce söylediğimiz gibi bankalar ile ve uygun ödeme koşullarımız ile halkımızı destekledik. Ve desteklemeye de devam edeceğiz.

Bundan sonraki şubenizi nerede açmayı düşünüyorsunuz?

sayı 6 - bigas’te - 11 -


Merhabalar; Uzun süredir Bigaste ve Extend Broadband işbirliği ile sizlere özenle sunulan teknoloji sayfasını, takıma yeni katılmanın heyecanı ile bundan böyle talep ettiğiniz konular doğrultusunda ben Serra Yılmaztürk, sizler için araştırıp yazmaya, derlemeye çalışacağım. Takım çalışmasını esas ilke edinmiş bir şirket olarak sayfamızın yeni yayın döneminde en çok sorulan sorulardan biri olan, Hangi internet erişimi bana uygun? ADSL mi? WDSL (Wireless) mi? Sorusunu yanıtlamaya karar verdik. Bu konuda uzman arkadaşlarımızdan Bülent Sertuğ ve Deniz Karanja’ya danıştık ve yazımızı beğenilerinize sunduk. Mis gibi tüten kahve eşliğinde keyifle okumanız dileğiyle…

ADSL mi? Wireless (WDSL) mi? ADSL Kablolu İnternet nedir? Ülkemizde 3G kullanıcısı hariç 22.000 ADSL, 23.000 WDSL olmak üzere, toplam 45.000 internet kullanıcısı var. Üstelik toplumun her kesiminden ve her yaş grubundan. Londra’daki torununu görmek için Skype kullanan nenelerimizden tutun da online yazılımlardan, internet üzerinde oynanan oyunlara kadar birçok uygulama, sıradan kullanıcı için bile hızlı interneti ihtiyaç haline getirdi. Dolayısıyla kendinize uygun hızlı interneti nasıl seçeceksiniz sorusunu ADSL ve WDSL’i açıklayarak bulmanıza yardımcı olmak istedik. ADSL (Asimetrik Sayısal Abone Hattı) günümüzde internet bağlantısı için en çok kullanılan bağlantı tekniğidir. Bir dağıtıcı (İngilizce: Splitter), tek bir telefon bağlantısı ile hem ADSL hattına hem de gelen çağrılara izin verir. İlgilenenler için buradaki Asimetrik kelimesi, veri transfer hızının, gönderim ve alım için eşit olmadığını belirtir. Kullanıcının veri alım hızı, gönderim hızından yüksek olur.

ADSL Avantajları;

ADSL Dezavantajları

1. Yüksek hızlı veri sağlayabilen modem teknolojisi sayesinde sınırsız kullanım avantajı ile birlikte benzer hızı sağlayan teknolojilere göre daha ucuzdur.

1. Hizmetin sağlandığı santralden uzaklaştıkça bağlantı hızı düşer.

2. Son kullanıcı için ADSL, modem ücreti dışında ekstra yatırım gerektirmez, telefon hattını meşgul etmez.

- 12 -

bigas’te - sayı 6

2. Kapsama alanı dardır ve telefon hattı gereklidir. Eğer evinizde telefon hattınız yoksa ADSL aboneliği mümkün değil 3. Ayrıca ADSL abonesi olabilmek için ne yazık ki büyük şehirlerimizden birinde yaşamak gerekiyor. Benim gibi köyde yaşamayı tercih ediyorsanız wireless yani kablosuz interneti tercih etmek durumundasınız.

Wireles (WDSL) Kablosuz İnternet nedir? WDSL Kablosuz dijital abone hattı diye de tanımlayabiliriz. Kablosuz İnternetin bulunduğunuz yerde çalışabilmesi için Dağıtım Noktası görüş alanı içerisinde olması gerekiyor. Yani binanızın çatısındaki cihazın doğrudan ISP‘nin dağıtım noktasındaki cihazla iletişim

kurabilmesi gerekiyor. Bunu sağlayınca kurulum süreci başlayacaktır. CPE denilen Müşteri Cihazı’nın evinizin dağıtım noktasına bakan en uygun yerine takılması gerekiyor. Birçok kişi WDSL yani Wireless internet aldığında ev içerisinde kablosuz internet kullanacağını düşünür. Belki de Kuzey Kıbrıs’ta sunulan ‘kablosuz’ kelimesinin kullanımındaki en büyük yanlış anlaşılma budur. İster ADSL

ister WDSL olsun evinizin içerisinde kablosuz internet bağlantısı için ekstra kablosuz dağıtıcı almanız gerekir. Evin içerisinde kablosuz olarak ne kadar iyi bağlantı kuracağınız; duvarlarınız ve tavanlarınızın birleşimine, bilgisayarınızın yerine, kablosuz internet dağıtım cihazına ve evinizde aynı frekansta çalışan diğer cihazlarla alakalıdır. Son olarak ISP’lerin sunduğu gerçek anlamda ‘kablosuz’yöntem mevcut olmakla birlikte halen problemli bir alandır. Evinizde bilgisayarınıza ekstra bir cihaza ihtiyaç olmadan Dağıtım Noktasına yada erişim noktasına doğrudan bağlanılır. Ama sonradan yapılan reklam

panosu, evinizin içindeki eşya değişikliği ani sinyal kaybına sebep olabilir. Dolayısıyla bu yöntemle erişim daha mobil olan diz üstü bilgisayarlar için tercih edilmelidir. Extend Broadband’in Hot-spot diye adlandırdığı bu tip wireless bağlantı yer odaklı garanti vermez ama belirli bir yerde çalışmıyorsa başka bir yerde çalışacağından emin olabilirsiniz.



lezzete doyacaksınız

BEYTİ restaurant

BEYTİ restaurant

7/24 açık paket servisimiz vardır.

815 2573 0533 820 1112 0533 851 7895 444 0 298

Cengizhanlı Sok. No:51 GİRNE



Tanlı Ticaret Toptan ve Perakende satışlarımız vardır.

Adada İlk veTek Yatakta Televizyon Keyfi... Hareketli yatak... Ayarlanabilir Mekanizma...Visco teknolojisi... Hepsi Bir Arada! Laressa Tv’li Yataklarda...

tün atak; Sü Milky Y yağların i i içindek zasyon tekniğ u c ri polime ırılması sonu k şt ile ayrı en elyafın ipli il elde ed etirilmesiyle g haline mıştır. e n hazırla ızın içeriğind ı Yatağım 18 çok yararl ce e n a bulun t sayesinde g si n aminoa vücudunuzu a boyunc gesini korur, k n re nem de ferahlık vere e cildiniz n sağlığıyla tü sizi sü rur. buluştu

Pedli mik Ergono astik l Viscoe tak a Y ı l Yay

coil

milky

en d ’ l t 0 12 atlarla

fiy n a y a l ş ba nfora o k u b e sizleri d ediyoruz. davet

Jumbo Lüks Ortopedik

Extra Yaylı

Ultra Pedili Ortopedik

Şehitler Caddesi No: 20 Alayköy - Lefkoşa Tel: 0 392 235 77 55 - 235 71 55 GSM: 0 542 873 11 11 tanliticaret@superonline.com


“finansal itibar”

zengin olmaktan değerlidir. Hüseyin Süey BARDAK

Lefkoşa Universal Bank İplikpazarı Şube Müdürü

Kredi bir kültürdür, bir itibardır diyerek başlamalıyım öncelikle. Finansal kültür ve itibara sahip olmak zengin olmak ya da olmamak değildir.Satılmaz.Fiyatı yoktur. Mucize değildir, elma hiç değildir, gökten düşmez. Bir diğer adıyla “Kredi itibar”ınız sizin avuçlarınızın arasındadır. Haddiniz ile hakkınızın arasında bir yerlerdedir.

Ama, muteber, kredibil bir müşteri olmak, finansal bir itibara sahip olmak çok zordur demek de değildir bu.. Tam aksine sanıldığından çok daha kolaydır.. İsteklerinizi öncelikli ihtiyaçlarınızdan ayırmayı başarabilmişseniz, gerçek imkanlarınızın haddini biliyorsanız, parayı seviyor ama aynı zamanda da sayıyorsanız konunun önemli bir bölümünü zaten idrak etmişsiniz demektir.. Para ile sağlıklı bir ilişki kurabilmiş ve bankaları hibe mekanizması ya da para dağıtmakla yükümlü birer hayır kurumu görmüyor, aksine paranın ticaretini yapan, birer finans kurumu olarak görebiliyorsanız, paranın maliyeti, fiyatı ve dolayısıyla faizleri hakkında bilgi sahibi olmuşsanız doğru yoldasınız.. Kredi kartını geçim kaynağı olarak görmüyor, ödemelerinize aracılık eden bir kart olarak görebiliyorsanız, bilin ki bankalar nezdinde yükselen bir itibara sahip olma yolunda ilerliyorsunuz. Krediyi, bir kalkınma aracı olarak görmek yerine, tam aksine gerçek kalkınmanın daha çok çalışmak ve daha çok gelir yaratmaktan geçtiğinin farkındaysanız ve tasarruf etmeyi alışkanlık haline getirebilmiş, şuursuzca israftan uzak durmayı başarıyorsanız, borç yükümlülüklerinize karşı kendinizi sorumlu hissediyorsanız, yani harcama ve ödeme kültürüne sahip olmuşsanız, gelirleriyle orantılı borçlanan ve gereksiz tüketim için borçlanmayı bir hüner olarak görmüyor ve bireysel finansman yönetimini önemsiyorsanız, gelirinizden fazlasını harcamamayı başarabiliyorsanız, bir başka deyişle hesabınızı biliyorsanız öyle ya da böyle bir gün mutlaka kredi itibarına sahip muteber biri olursunuz.

Kredi itibarı kara kaşa kara göze bakılarak ölçülen bir şey değildir..Öncelikle kişinin gerçek geliri tespit edilir, bu tespit paralelinde gerçek borç ödeme gücü, nakit yaratma kabiliyeti de değerlendirilerek geçmiş kredi performansları ışığında kredi notu belirlenir. Her kredi kendi içerisinde özeldir ve her bir kredi skoru, kredi notu kişiye ya da kuruma değişiklik gösterir... Bu kredi skorunun belirlenmesinde etkili sayısız faktörler, kredi sürecinin en sağlıklı biçimde değerlendirilmesini ve sonuçlandırılmasını sağlar. Tahsis kararlarının nadiren de olsa bankadan bankaya bazı farklılıklar göstebiliyor olması ise, işin özünde birbirine çok yakın kriterler söz konusu olsa da, bazı dönemlerde bankaların aktif-pasif yönetimleri içerisinde yürütülen dönemsel para politikalarının kredi tahsis kararlarında etkili olabildiğini söylemek mümkün. Bu durum ise, az da olsa kredi kararlarının bankadan bankaya farklılıklar göstermesine neden olabilmektedir. Yani, zaman zaman bir banka tarafından kabul gören bir kredi talebinin bir başka banka tarafından reddedilebilmesi durumudur. Bu tür özel durumlar haricinde genel olarak bir banka, kredilendirmeyi düşündüğü kişilerin gerçek risk profillerini ayrıntılı olarak ortaya koymaya çalışır. Değerlendirmek üzere kişiler hakkında gerekli tüm bilgileri edinmek ister. Bu da en doğal hakkıdır. Kredi tahsis sürecinin temelinde yatan bazı unsurlar; • Kredinin amacı ve geri ödeme için yeterli fon kaynağı yaratılıp yaratılamayacağı • Borçlu adayının güvenirliliği ve itibarı,

• Mevcut risk profili, piyasa risklerine ve ekonomik gelişmelere karşı etkilenebilirliği, • Geçmiş ödeme performansının, geçmiş finansal eğilimlerin değerlendirilmesi, • Olası muhtemel senaryolara göre geri ödeme kapasitesinin analiz edilmesi, • Borçlu adayının kredilendirilmesine engel yasal durumunun araştırılması • Ticari krediler için, firmanın faaliyet gösterdiği sektörün durumu, işletmenin mali yapısı ve sektördeki pazar payı • Kredinin teminatlarının uygun ve yeterliliğinin çeşitli senaryolar oluşturularak değerlendirilmesi. Bunlar işin kitap kısmı.. Olmazsa olmazı kredinin geri ödeneceğine dair kişiye duyulan güven ve bankalar nezdinde sahip olduğunuz “itibar”dır. Para pul işin tuzu biberidir. Para-kredi, kredi-para değildir, Kredi, para değil itibar ister. Yani, zengin olmak kredi itibarına sahip olmak değildir. Kredi alabilmek zengin olduğunuzu değil de kredi alabilecek yeterli finansal itibara sahip olduğunuzu gösterdiği gibi zengin olmanız da kredi alabileceğinizi göstermez. Kısa vadeli düşünmek yerine siz gelin finansal bir itibarın size katacaklarının farkına varın.. Bu hiç de ulaşılmaz değil, siz de kredi itibarına sahip olabilirsiniz; yeter ki finansal eğilimlerinize dikkat edin, bankaların kredi vermek için aradıkları kriterleri önemseyin, finansal hayatınızı düzenleyin, sağlıklı finansal kararlar vermeye çalışın ve hesabınızı bilin…

sayı 6 - bigas’te - 17 -


Öğrenme ve Akademik Başarı için İlk adım;

Okul Öncesi Eğitim İnsanoğlu için yaşamın tümü geniş anlamda bir eğitim sürecidir. Bu süreç içinde çevresindeki diğer bireylerle sürekli bir iletişim ve etkileşim içinde bulunur. Birey, doğuştan gelen niteliklerini en üst düzeye çıkarabilmek için değişik dönemlerde birbirinden farklı yaşa uygun bir yaşam ortamına ihtiyaç duyar. Araştırmacılar, günümüzde yaşamın ilk altı yılının önemine değinmektedirler ve ilk yılların kişinin gelecekte nasıl bir birey olacağının belirleyicisi oldukları konusunda giderek daha fazla görüş birliği içerisindedirler. Zeka gelişiminin % 60′ının 0-6 yaş arasında tamamlandığı araştırma bulgularındandır. Bu nedenle de okul öncesi dönem ve bu dönemde uygulanacak eğitimin önemi, her geçen gün daha fazla vurgulanmaktadır. Okul öncesi eğitim; zorunlu eğitim çağına kadar çocukların zihinsel, bedensel, duygusal ve sosyal gelişimlerini sistemli bir ortam içerisinde daha iyi sağlayan, becerilerinin gelişmesine yardım eden, onlara olumlu alışkanlıklar ve davranışlar kazandırmayı hedefleyen ve ilkokula hazırlayan bir eğitim devresi olarak tanımlanabilir. Çocukların ilköğretime başlamalarından önceki dönemde zihinsel, duygusal, kültürel, bedensel ve sosyal gelişimini göz önünde bulundurup yaş ve yetenek özelliklerini de dikkate alarak yapılan planlı ve programlı bir eğitim alanıdır. Çocukların temel bilgi ve beceriler kazanması, kendilerini ifade etme yeteneklerinin gelişmesi, özgüvene sahip olmayı öğrenmeleri ve geleceklerini belirleyecek olan toplumsal ve ahlaki değerlerin aktarılması yaşamın ilk yıllarından başlar. Bu yıllarda temeli atılan beden sağlığının ve kişilik yapısının ileri yaşlarda aynı yönde gelişme şansı çok yüksektir. Ayrıca çocuğun okul öncesi yıllarda aldığı eğitim ve kazandığı deneyimlerin, ileriki yaşlarındaki öğrenme yeteneği ve akademik başarısıyla ilişkisi olduğu gözlenmiştir. Araştırmalar, okul öncesi kurumda eğitim görerek ilkokula başlayan çocukların, bu - 18 -

bigas’te - sayı 6

eğitimi göremeyenlere oranla daha katılımcı, girişken ve uyumlu olduğunu göstermektedir. Böylelikle okulöncesi eğitimin önemli katkısı, özellikle çocuk ilköğretime başladığı zaman kendini göstermektedir. Bu nedenlerle okul öncesi eğitim büyük önem taşımaktadır. 3-6 yaş çocuklarının eğitimini gerçekleştiren okul öncesi eğitim kurumunu, annenin yokluğunu giderecek veya yerini alacak bir kurum olarak değil, annenin tek başına çocuğun ilk yıllardaki rolüne katkıda bulunan, bu rolü yaygınlaştıran ve üzerine eklemeler yapan bir kurum olarak değerlendirmek gerekir. Çocuğun dış dünya ile ve okul öncesi eğitim kurumlarıyla tanışma yaşının 2-3 yaş civarındayken olması, ilkokula ve yaşama hazırlık için oldukça önemlidir. Anaokulu, çocukların ailenin dışına attıkları ilk adım olarak düşünülmelidir. İlk üç yıl içinde çocuk, model olarak gördüğü anne ve babasından pek çok şey alır, gelişir ve kendisine tanınan fırsatlar ölçüsünde belirli bir psiko-sosyal olgunluğa varır. Ancak bu gelişim ev ortamında ve yaşıtları olmadan sınırlı kalmaktadır. Aileler çocuklarını bir kuruma başlatmakla ilgili çoğunlukla yaşlarının küçük olduğu ve henüz hazır olmadığı yönünde bir kaygı yaşamaktadırlar. 3 yaşla beraber çocuğun gösterdiği bedensel, bilişsel, motor, dil, duygusal ve sosyal alanlardaki gelişimler, evde yapılan

uygulamaların yetmemeye başlamasına ve çocuğun grup ilişkisine ihtiyaç duymalarına yol açar. Çocuğun anneyle olan bağımlı ilişkisinin de sağlıklı bir biçimde kesilmesi ve ileriki yıllara hazır hale gelmesi önem taşımaktadır, aksi halde bu bağımlılık ilişkisi çocuğa zarar verecek şekilde uzun yıllar devam edebilmektedir. Her yaş döneminin kendine özgü özellikleri, sorunları vardır. Bu özelliklerin geliştirilip desteklenmesi ve yaşa bağlı sorunların başarıyla üstesinden gelinebilmesi için de okul öncesi kurumlar önem taşımaktadır. Ailelerin çocuklarını bir kuruma göndermekle ilgili yaşadıkları bir başka tereddüt de, başka çocuklarla bir arada olduğunda hastalanma ihtimalinin yüksek olacağı endişesidir. Ev ortamında

fazla uyaran ve aktivite olmadan kalan çocuklar belki daha az hastalanma riski taşımaktadırlar ama diğer gelişim alanları düşünüldüğünde çok şey kaybetmektedirler ve kurumlara devam eden çocuklara oranla gelişimlerinde eksiklikler gösterebilmektedirler.

Sağlık alanındaki uzmanların da belirttiği gibi, çocukların bağışıklık sistemlerinin gelişebilmesi için de ailelerin aşırı koruyucu davranmaması ve çocuklarının hastalanma ihtimalini de göze alabilmeleri gerekmektedir.


kurban kesimine şahit olan çocuklar, yaşamları boyunca et yemeyi reddedebiliyor.

Kurban Kesimi Çocuklara Nasıl Anlatılmalı?

9 yaşından küçük çocuklarda ibadet, paylaşmak ve ölüm gibi soyut kavramlar henüz gelişmediği için kurban kesimini izlemek travma etkisi yaratabiliyor. Bu nedenle bayramda et yemek istemeyen çocuklar üzerinde kesinlikle baskı kurulmaması gerekiyor. Aksi halde çocuklar hayatları boyunca et yemeyebiliyor! Bayramlar, tüm ailenin bir arada olduğu, güzel birlikteliklerin yaşandığı ve lezzetli sofraların kurulduğu özel günlerdir. Yetişkinler için çok önemli olan bayramlar, çocuklar için çok daha değerli oluyor. Yapılan bayram ziyaretleri, alınan yeni kıyafetlerin yanı sıra şeker ve çikolatanın bolca tüketiliyor olması, onların gözünde bu günleri çok daha güzel kılıyor. Ancak Kurban Bayramı’nda çocukların psikolojisine de özellikle dikkat etmek gerekiyor. Çünkü bilmeden yapılan bazı hatalar onların hayatında ömür boyu giderilemeyen etkilere neden olabiliyor. Örneğin kurban kesimine şahit olan çocuklar, yaşamları boyunca et yemeyi reddedebiliyor. Aynı zamanda psikolojilerinin de etkilenmemesi için Kurban Bayramı’nın sosyal faydalarının da çocuklara mutlaka anlatılması gerektiğine dikkat çeken Acıbadem Fulya Hastanesi’nden Psikiyatri Uzmanı Dr. Aylin Aksoy Çoban, bayrama özel önerilerde bulundu.

Eti sadece markette gören çocuğunuza kurbanın önemini aktarın Kırsal kesimde yaşayan çocuklar için hayvanları beslemek, onların sütünden, yününden ve yeri geldiğinde etinden faydalanmak, günlük hayatın bir parçası. Bu nedenle Kurban Bayramı’nda hayvanların kesilmesi bu çocukları çoğunlukla etkilemiyor. Ancak şehir hayatında yaşayan çocuklar için durum biraz daha farklı.

Kurban kesimi çocuklarda merak uyandırmanın yanı sıra, şaşırtan ve korkutan bir durum olarak yaşanıyor. Günümüzde mahalle kasabı kavramı bile kalmadığı için çocuklar eti markette paketlenmiş ve yemeye hazır biçimde görüyor. Bir hayvanın kesilmesi, etlerinin ayrılması gibi kavramlar bu çocuklar için yabancı ve oldukça ürkütücü oluyor. Bu nedenle çocuğunuza kurban kesiminin sosyal önemini mutlaka anlatmanız gerekiyor.

Amacın paylaşmak olduğunu anlatın Öncelikle kurban kesmenin bir ibadet olduğunu çocuğunuzla paylaşın. Ayrıca pahalı bir gıda olan etin besin değerinin çok yüksek olduğunu ve maddi durumu iyi olmayan insanların ete kolaylıkla ulaşamadığını anlatın. Kurban kesen insanların bu etleri fakir insanlarla paylaşarak ibadetlerini yerine getirdiklerini belirtin. Bayramların amacının tanımadığınız insanlarla bile bir şeyler paylaşmak ve bayramlaşmak olduğunu aktarın. Çocuk, bayramı küslüklerin sona erdiği, zenginin fakire destek olduğu ve büyük küçük herkesin bir arada olduğu özel günler olarak düşünmeli.

9 yaşından küçükse kurban kesimini izlemesine izin vermeyin

algılamaya başlıyor. Bu nedenle kurban kesiminin önemini de ancak bu yaşlardan sonra anlayabiliyorlar. Kurban kesimini izleyen küçük bir çocuk bu olayın önemini bilmediği için korku filmi izlemiş gibi oluyor. Kendi zihninde anlamlandıramadığı bu olayla ilgili bir süre sonra sorular sormaya başlıyor. Bu da çocuğun yaşadığı bu deneyimden ne kadar etkilendiğini gözler önüne seriyor. Çocuğunuz 9 yaşından küçükse kurban kesimini izlemesine izin vermeyin. 9 yaşından büyük ise detaylı açıklama yapın. Her türlü açıklamaya rağmen etkileniyorsa asla üzerine gitmeyin. Bu gibi durumlarda çocukların psikolojik destek alması gerekebiliyor.

Kurban bayramında dikkat edilmesi gerekenler Mutlaka üç öğün yemek yiyin. Güne mutlaka kahvaltı ederek başlayın. Size ikram edilenlerden küçük miktarlarda tüketin. İkram edilen hamur tatlıları ve çikolata yerine sütlü tatlıları ve meyveleri tercih edin. Ziyaretlerde açık çay için ve günde bir fincandan fazla kahve tüketmeyin. Çay ve kahvenin aşırı tüketilmesi uykusuzluk, mide rahatsızlıkları ve ritm bozukluklarına sebep olabilir. •

Şekerlemeler ve tatlılardan mümkün olduğunca uzak durun.

Kebap, kuzu şiş, pirzola gibi etleri yavaş ve düşük ısıda pişirin. Mutlaka yanında çoban salata ya da taze nane-maydanoz tüketin.

Kavurma, kızartma gibi yağlı etlerden uzak durun.

Bol taze sebze ve kabuklu meyve yiyin.

Günde 6–7 Su bardağı ılık su için.

Tatili değerlendirip bol bol fiziksel aktivite yapın.

Etlerin yanında asitli, gazlı içeceklerin yerine ayran-yoğurt-cacık tüketin.

Etleri mutlaka az miktarda tahıllarla (kuskus, bulgur, esmer pirinç) ve bol taze sebze ile yemeğe özen gösterin.

Kalp sağlığınız ve kanserden korunmak için haftada iki defadan fazla kırmızı et tüketmemeye özen gösteriniz.

Kurbanlık hayvanların sakatat etleri, kolesterol ve yağ içeriği fazla olduğunda tüketilmesi önerilmemektedir.

Bayramda et yemeye zorlamayın Kurban kesimine tanık olan çocukların genel olarak verdikleri ilk tepki et yememek oluyor. Ailelerin de bu konuda hassas ve dikkatli olmaları gerekiyor. Çocuklarınıza bu dönemde et yemeleri için kesinlikle baskı yapmayın. Kesim sırasındaki görüntülerden etkilenen bazı çocuklar, aileleri tarafından et yemeye zorlandıklarında kendilerine özel bir tepki geliştirebiliyor. Bu tepkinin bir sonucu olarak da hayatı boyunca et yemeyi reddedebiliyor. Oysa ki bu konunun üzerine gidilmediğinde bir süre sonra et yemeği kendiliğinden isteyebiliyor.

Çocuklar, soyut kavramların geliştiği 9-11 yaşından sonra din, onur, günah ve ölüm gibi kavramları

sayı 6 - bigas’te - 19 -


MEDYUMUNUZ GENÇ BAKIŞ Dilek Kayadelenler İbadetler İnsanın Yaratanı DERSHANESİ İle İlişkisini Güçlendirir İnsan, belirli vakitlerde ibadetlerle Yaratıcısına karşı sevgisini ve şükrünü ifade eder. Sadece Allah’ın rızasını kazanmak için, gösterişten uzak yapılan ibadetlerin ödüllendirileceği haber verilmektedir. Allah’a gönülden yönelme olan ibadet, Onun eşsiz büyüklüğü karşısında insanın güçsüzlüğünü anlama halidir. İbadetlerin özünde, insanının Yaratanı hatırlaması, kulluk bilincini gönlüne yerleştirmesi, verilen sonsuz nimetlere karşı teşekkür etme duygusu vardır. İbadet, birey ile Yaratıcı arasında manevi yakınlaşma sağlar. Belirli vakitlerde Allah’a yönelmek, insanın yaratan ile ilişkisini güçlendirir. İbadetler, Allah’ın rızasını kazanmak için yapılır. Kur’an-ı Kerim’in birçok yerinde bu gerçek dile getirilmiştir: “Beni anın (hatırlayın) ki ben de sizi anayım.” (Bakara Suresi 152. ayet.), “…De ki, Benim namazım, ibadetim… hep Alemlerin Rabbi olan Allah’adır.” (Enam Suresi 162. ayet.), “Şüphe yok ki ben Allah’ım! Benden başka hiçbir ilah yoktur. O halde bana ibadet et ve beni anmak için namaz kıl.” (Taha Suresi 14. ayet.). İbadetler insanın vicdan muhasebesi yapmasına olanak tanır. Kişi yaptığı kötü davranışlardan kurtulup, güzel ahlak sahibi olmasına fırsat tanır. İbadetlerde süreklilik esastır. Allah Kur’an-ı Kerim’de, “... ölüm gelip çatıncaya kadar Rabb’ine ibadet et.” (Hicr Suresi 99. ayet.) buyurmaktadır.İbadetler, bireylerin ruhlarını, iç dünyalarını çeşitli sıkıntı ve streslerin olumsuz etkilerinden korur. İbadet eden kimse, görevini yerine getirmenin bilinci ile mutlu ve huzurlu olur. İç huzurunu sağlayan kişi, gelecekle ilgili yersiz korku ve endişelerden uzak olup çevresine yardımcı olur. Böylece, ibadetler hem insanın beden ve ruh sağlığını koruyucu hem de kişiliğini geliştirmesi bakımından önemli rol oynar. Kişi ibadet etmekle, dış dünyanın karmaşıklığından, modern yaşamın temposundan uzaklaşır, kendiyle baş başa kalır. İbadet, insanın iç dünyası aydınlatır. İbadet etmek bireyin iç dünyasında olumlu davranışların oluşmasına katkı sağlar. İbadetler sayesinde kişi, nefsin bitip tükenmeyen istek ve arzularından uzaklaşıp, iç huzuru yakalar. Nitekim Kur’an bu gerçeği şu şekilde dile getirmektedir: “ Kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.”. (Rad Suresi 28. ayet.). Duanın; kendini ifade etme, yardım ve gözetilme isteği, namazın; yaratıcıyla iletişim kurma, orucun; yeme, içme, zekat ve sadakanın; aşırı mülk edinme ve paylaşma konularında bireylerin istek ve arzularını düzenleme gibi birçok olumlu etkileri olduğu gözlenmektedir. İbadetler, bireyin beden ve zihin faaliyetlerinde bir - 20 -

bigas’te - sayı 6

bütünlük oluşturur. Bu uyum, insandaki tatminsizlik, huzursuzluk gibi kötü duyguların azalmasına neden olur, mutlu ve huzurlu bir yaşamın penceresini aralamasına yardımcı olur. Nitekim, Alak Suresi 14 ve 15. ayetlerde bu durum şu şekilde dile getirilmiştir: “ Bu dünyada arınmayı başaran mutluluğa ulaşır, (mutluluğa ulaşan bu kimse de) rabbinin adını hatırlayan ve ona ibadet edendir.” İbadetlerin ayrıca, güçlüklere katlanma, kişiliği geliştirme, zorluklara tahammül etme, olgunlaşıp yararlı bir birey olma ve zaman planlaması gibi birçok yararlı sonuçları vardır.Sürekli olarak yapılan ibadet, bireylerde iradenin güçlenmesine, iç disiplinin oluşmasına imkan tanır. Bu durum kişideki güven duygusunun gelişmesini sağlar. Bireyin karşılaştığı olumsuzluklar karşısında, yılgınlık göstermeden mücadele azmi ve kararlılığı oluşur. Nitekim Kur’an bu durumu şöyle açıklamaktadır: “ …Tarafımdan size bir yol gösterici gelir de kim ona uyarsa, onlar için herhangi bir korku yoktur. Ve onlar üzülmeyeceklerdir…” (Bakara Suresi 38. ayet.).İbadet, günlük meşgale ve faaliyetler arasında Allah’a yöneliş gibi önemli bir vazifenin bulunduğunu insanlara hatırlatır. İnsanı dünyanın küçük ihtiraslarından sık sık kurtarıp Allah huzuruna davet eder, vicdan muhasebesine çağırır. Ruhlara huzur ve inşirah verir. İbadetler, dini hisler ve heyecanların maddi tezahürleridir. Bunlar suni değildir. Dini hayat yaşayan bir ferdin, inandığı kutsi varlık karşısında duyduğu heyecanın hareket şeklinde ifadesidir. Hem ibadet, kulun Rabbine ihtiyaçlarını arz etmesi, O’na dua ile sığınmasıdır. Bu sığınmayla insanın kalbi ve ruhu her türlü elem ve kederden kurtulup sürur ve rahata kavuşur. Buna ise kul muhtaçtır.Var eden tek olduğuna göre !var ettiği tüm dil ve dinlerden dua'larımız kabul ve makbul olması dileğimle ....

Dilek Kayadelenler 0 542 726 56 33 beyhude_1962hotmail.com

http://www.facebook.com/dkayadelenler

“Tek amacımız fikri ve vicdanı hür nesiller yetiştirmektir, çünkü çocuklar bizim geleceğimiz ve ışığımızdır.”

Genç Bakış Dershanesi, 2011 yılından beri Dershane olarak başta Girne ve çevresindeki ilkokul,ortaokul ve lise öğrencilerine yönelik olarak, 4. ve 5. sınıf Kolejlere hazırlık, 8. sınıf öğrencilerini BEAL & 20 Temmuz Fen Liselerine giriş sınavına hazırlık ve okula destek programlarıyla 6 kişilik modern sınıflarda Akıllı Tahta ile eğitim vermektedir. Genç ve alanlarında uzman akademik kadrosu ile Girne’de hizmet veren, adaya butik dershanecilik anlayışını getiren Genç Bakış Dershanesi her geçen gün yeni başarılara ve yeniliklere imza atmaya devam ediyor.İngilizce eğitimine de önem veren dershanemiz sertifikalı olarak her yaşa ve seviyeye ingilizce konuşma ve yurt dışındaki okullara Eğitim Danışmanlığı yapmaktadır. Türkçe okuma- yazma bilmeyen yetişkinlere de okuma yazma öğretilmektedir. Çocuklarımızın sosyal, zihinsel ve fiziksel gelişimlerine destek amaçlı Şan &Gitar dersleri, tiyatro, santranç, vs..hizmetlerle öğrencilerin bireysel gelişimlerine ve sosyo-kültürel becerilerini etkin ve yetkin bir biçimde geliştirmeye yönelik eğitimler sağlamaktadır. Bunlarla beraber özel ders imkanı da sunmaktadır. Velilerin kayıt başvurularını Genç Bakış Dershanesi Kayıt Kabul’e yapmaları gerekmektedir. Başvurular için öğrencilerden son aldıkları karnelerinin aslı, kimlik kartı fotokopisi ve 2 adet vesikalık resim isteniyor. Kayıt başvurusu yapmak isteyen adaylar Genç Bakış Dershanesi’nin 0533 854 33 96 numaralı telefonundan gerekli bilgileri alabilir ayrıca dershanemizin programları ve olanakları hakkında geniş bilgi için facebook/Genç Bakış Dershanesi’nden bilgi alabilirsiniz. Saygılarımla... Fezile G. TEKER Eğitim Direktörü

Namık Kemal Cad. No:93 Girne Tel: 0533 854 33 96


ATİKOĞLU E T P A Z A R I

Kuzu 12 TL Oğlak 11 TL Dana 8,5TL

Tüm rın a l n a v y ha i r e l l o r t on k k ı l ğ a s r. ı t ş ı m l ı yap E Y NAKLİ İR. İZD S T E R ÜC

KALİTE VE SAĞLIĞIN BULUŞMA NOKTASI Toptan ve Perakende Satış Suat ATİKOĞLU 0 533 834 00 10 Hasan ATİKOĞLU 0 533 839 60 05 Oray II Sitesi Boğazköy Eski Gönyeli Girne Yolu Üzeri

sayı 6 - bigas’te - 21 -


m i k E 3 2 l ü l y E 22

u c r u B i z a Ter

Sonsuz denge arayışı, terazi burcunun özellikleri arasında en temel olanıdır. Zaten bu burcun simgesinin terazi olmasının nedeni de budur. Terazi burçları, hayatın her noktasında dengeyi gözetirler. Adalet duyguları son derece gelişmiştir. Kimseye haksızlık yapmazlar. Kimsenin hakkını yemezler. Tanımadıkları ortamlarda, tanımadıkları kişilerin bile haklarını savunurlar. Diplomatik yöntemleri çok iyi bilirler. Güzel, etkileyici ve ikna edici konuşurlar. Takım çalışmalarına uyumluluk da terazi burcunun özellikleri arasındadır. İnsanları bir araya getirmekten büyük keyif alırlar. Bu konuda son derece marifetlidirler. Aşırı titiz bir yapı da, terazi burcunun özellikleri arasındadır. Zor beğenirler. Kaliteli olanı tercih ederler. Sıradan olanla yetinmez bu burçlar ve mükemmeli ararlar. İkizler burcunda olana benzer bir çift karakterlilik de terazi burcunun özellikleri arasındadır. İyi ile iyi, kötü ile kötü özellikleri ortaya çıkar. Güzelliklere olan tutku da, terazi burcunun özellikleri arasındadır. Bu özellikleri, yönetici gezegenleri olan, Venüs ten gelir. Sanatın her alanına ilgi gösterirler. Keyiflerine de düşkün olurlar. Nezaket, zarafet, kibarlık, terazi burcunun özellikleri arasındadır. İnsanların ve olayların iç yüzlerini kavrama konusunda yeteneksizdirler. Algılama sistemleri, dışsaldır. fazla derine inemezler. Olayları ya siyah, ya da beyaz olarak değerlendirirler. Aradaki tonların varlığını görmezden gelirler. Olumlu Özellikleri: Güzellik, güzel sanatlara yetenekli. Sevimlilik. Uyumluluk. Zarafet. Romantik. Diplomatik. İncelik. Çekicilik. İdealist. Tarafsız. İyi niyetli. İyi ortak. İyi siyasetçi. Kreatif ve alımlı. Akıllı. Olumsuz Özellikleri: Kararsız. Alıngan. Hafiflik. Değişkenlik. Flörtçü. Dengesizlik. Aldatabilir oluşu. Tembellik. Çabuk fikir değiştirme. Tesir altında kalmak. Terazi takımyıldızında Zuben al Ganubi ve Zuben al Schemali isimli iki ana yıldız bulunur. Hydra yani Yılan da bu burcun enleminde yer alır. Bu burcun güneyinde birinci dekanatta, Crusis-Haç, kuzeyinde üçüncü dekanatta, Corona Borealis-Taç bulunur. Bu ikisinin arasında Terazi'ye yakın bir yerde LupusKurt yer alır. - 22 -

bigas’te - sayı 6

Terazi burcu kadını cazibeli, güzel, estetik, yaşam dolu ve uyumlu yapısıyla dikkat çeker. Hoş sohbettir ve insanlarla fikir alışverişinde bulunmaktan keyif alır. İyi huyludur ve güzellikten çok keyif alır. Güzellik anlayışı çok gelişkin olan terazi burcu kadınının kendine has bir tarzı vardır. Modayı takip etmekten ziyade kendine yakışanı kullanmayı tercih eder. Maddi değerlere fazlasıyla önem verir, çünkü ona göre bir çok güzelliğe ulaşmak için maddi güç bir araçtır. Rahatlıktan ve keyif yapmaktan hoşlanan terazi kadını, zora gelmeyi sevmez. her şeyin hazır bir şekilde ona sunulmasından çok büyük haz duyar. Ağır işlerle uğraşmak yerine işlerin estetik boyutuyla ilgilenmek onu daha çok mutlu eder. Terazi burcu kadını neşeli, hassas ve duygusaldır. Olayları kendi duygularına göre yorumlar. Önemli olan kendisinin ne hissettiğidir. Bu nedenle doğru bildiğini uygulamaktan çekinmez. Özgürlüğüne düşkün olan terazi kadını kısıtlanmaktan hoşlanmaz. Terazi burcu kadını erkekler tarafından kolayca fark edilir, çünkü karşı konulmaz bir cazibesi vardır. Eğer terazi kadını karşı tarafın kendini sevdiğine inanırsa, fazlasıyla sadık ve şehvetli bir partner olacaktır.Onun için evlilikte aşk gereklidir ve sevip sevilmediği bir ilişkiyi asla devam ettirmez. Sorumsuzluktan hoşlanmayan terazi kadını sürekli ilgi bekler. Terazi burcu kadını evlilikte kusursuz bir eştir ve çocuklarına düşkün olacaktır. Mutluluğu paylaşmayı seven terazi kadını aile bireylerine bu sevgisini en

uygun şekilde yaymayı ve onları bu sevgi çemberinin içinde mutlu etmeyi bilecektir. Terazi burcu erkeği kararsız, duygusal, romantik, iyimser ve yumuşak huylu yapısıyla dikkat çeker. Toplum içinde sevilen ve aranan bir dosttur. Karşılıklı güvene önem verir. Dürüsttür ve herkesin öyle olmasını ister. Terazi burcu erkeği meraklı ve öğrenmeye açık bir kişilik sergiler. İyi bir konuşmacıdır ve çevresindeki insanları bu yolla kolaylıkla etkiler. Sakinlik ve huzur onun için çok önemlidir ve ani duygusal çıkışlar onu yorar. Bakımlı olmayı sever ve temizliğe fazlasıyla önem verir. Çevresindeki kişilerin de öyle olmasını ister.

u c r u B i z a r e T Çocuğu Terazi burcu olanların çocukluk dönemleri çok sevimlidir. Terazi burcu çocukları genellikle gülerler ve az ağlarlar. Kararsızlık, terazi burcunun özellikleri arasındadır ve bu özellikleri daha küçüklüklerinden itibaren kendisini göstermeye başlar. Mesela yemek yerken bile hangi yemekten başlayıp, hangisi ile devam edecekleri konusunda kararsızlık yaşayıp, yemeklerini soğutabilirler. Acele etmeleri için onları zorlamamak gerekir. Çünkü bu, onların ruhsal gelişimlerini olumsuz yönde etkiler. Belki de acele davranmaya zorlandıkları için bazı şeyleri yapmamakta inat edeceklerdir.

Dostlarıyla karşılıklı fikir alışverişinde bulunmaktan hoşlanır. Uzun ve derin sohbetler yapmaktan keyif alır. Hassastır ve duygusal yönü daima ağır basar.

Terazi burcu olanların çalışma konusunda garip bir tarzları vardır. Çalıştıkları zaman deli gibi çalışırlar ama dinlendikleri zaman da elleri hiç bir işe varmaz. Bu halleri ile çok tembel bir profil çizseler de, gerçekte tembel insanlar değildirler.

Terazi burcu erkeği ikili ilişkilerde karşı cinste özellikle zerafet, akıl, mantık ve güzellik arar. Sert mizaçlı kadınlar ona hitap etmez. Terazi burcu erkeği aşık olduğu zaman ateşli ve sadık bir partner olacaktır. Sadakat onun için çok önemlidir.

Zeki bir beyin yapısı, terazi burcunun özellikleri arasındadır. Okul hayatları başarı ile doludur. Öğretmenleri onları çok sever. Çünkü hem düzenli ve hem de çok zekidirler. Derinlemesine olmasa da, yüzeysel olarak her şeyi öğrenmeye heveslidirler. Genellikle tartışarak öğrenir ve öğretirler.

Terazi burcu erkeğinin ilişkileri uzun ömürlü olur. Evlendiği zaman saygılı, sadık ,ince ruhlu ve düşünceli bir eş olacaktır. Çocukları sever ve iyi bir baba olmak için tüm çabasını sarf edecektir.

Terazi burcu çocukları, sanatın pek çok alanına meyillidirler. Resim, müzik gibi konularda başarılı olabilirler. Yeter ki rahat ve huzur dolu bir aile içerisinde büyüsünler. Terazi burcu çocukları aileleri tarafından da çok sevilirler. Çünkü hiç bir zorlamaya gerek kalmaksızın derli toplu, anlayışlı ve düzenli bir evlat olurlar.


SOS Çocuk Köyülüleri l ü n gö r o y i l k e b

KKTC’de 20 yıldır “Her çocuk için sevgi dolu bir yuva” sloganıyla faaliyet gösteren SOS Çocuk köyü, yeni gönüllüler arıyor. KKTC’de 20 yıldır “Her çocuk için sevgi dolu bir yuva” sloganıyla faaliyet gösteren SOS Çocuk köyü, yeni gönüllüler arıyor. SOS Çocuk köyü Derneği üyeleri ve dostları, geçtiğimiz günlerde “çocuklar için gönüllülük” ilkesiyle yaratılacak yeni değerlerin görüşülmesi amacıyla buluştu. Toplantıda, var olan çalışmaların yeni gönüllülerin de katılımıyla artırılması ve SOS Çocukköyü’nde yaşayan çocukların ihtiyaçlarının daha iyi karşılanmasına katkıda bulunulması kararı alındı. Toplantıya, Lefkoşa Merit Hotel ücretsiz ev sahipliği yaptı. SOS Çocukköyü Derneği Ulusal Direktörü Ahmet Ataner’in açılış konuşmasından sonra Yönetim Kurulu Başkanı Erdil Nami konuştu. Toplantıya katılan dernek üyeleri ve gönüllüler, çeşitli komiteler oluşturularak çalışmalar yapılması kararı aldı. SOS Çocukköyü Derneği, aile güçlendirme programları ile çocukların ailelerinden kopmasını önleyen ve bunun mümkün olmadığı durumlarda bakıma muhtaç çocuklara uzun süreli aile temelli bakım veren sosyal gelişim organizasyonu olarak hizmet veriyor.

“GÖNÜLLÜLERE HER ZAMANKİNDEN DAHA ÇOK İHTİYAÇ VAR”

Derneğin, her çocuğun bir ailede sevgi, saygı ve güvenlik içinde büyümesi hedefine ulaşması için gönüllülere her zamankinden daha çok ihtiyaç duyduğu vurgulanan toplantıda, ülkede çeşitli nedenlerle bakıma muhtaç çocukların arttığı belirtildi.

ATANER: “69 ÇOCUK... GELECEK YIL 80 ÇOCUK” Gönüllüler toplantısında konuşan SOS Çocuk köyü Derneği Ulusal Direktörü Ahmet Ataner, Çocukköyü hakkında genel bilgiler aktardı ve köyde şu anda 69 çocuğun yaşadığını; sayının gelecek ay 75’e, gelecek yıl 80’e çıkacağını söyledi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’yla koordinasyon için aile güçlendirme ve çocuk terkini önleme programında 135 çocuk ve 50 aileye maddi ve manevi destek verdiklerini kaydeden Ataner, 20 yılda 200 çocuğu topluma kazandırdıklarını; 160 aile ve 400 çocuğa hizmet ulaştırdıklarını açıkladı.

Ahmet Ataner, ortak amacın devletin ve toplumun desteğiyle SOS Çocuk köyü’nün sürdürülebilir bir mali yapıya kavuşması olduğunu vurgulayarak, “Böylelikle korunmaya muhtaç tüm çocuklarımıza kendi kaynaklarımızla bakım ve hizmet vermemiz mümkün olacaktır” dedi. Üye ve gönüllülerin daha aktif olmalarını isteyen Ataner, bu amaçla komiteler kurularak toplumdan gelecek maddi desteği artırmaya çalışacaklarını anlattı. Ataner, dünyadaki ekonomik krize bağlı olarak Uluslararası SOS’ten gelen bağışın her geçen yıl azaldığını; bu yıl yüzde 10 oranında yapılan kesintinin, gelecek yıl da yüzde 15’e çıkacağını kaydetti.

NAMİ: “GÖNÜLLÜLERE

ÇOK İHTİYACIMIZ VAR” SOS Çocuk köyü Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Erdil Nami ise SOS Çocuk köyü’nün binasına dıştan bakanların buranın hiçbir ihtiyacı yokmuş zannedebileceğini ancak çocukları topluma kazandırmak için gönüllülere çok ihtiyaç duyduklarını vurguladı. Nami, SOS Çocuk köyü’nün bugünkü yapısıyla kendi kendine yeterliliğinin yüzde 55 olduğunu; yüzde 45’in ise Avusturya’daki merkezden geldiğini belirterek, 130 ülkede 500 çocukköyü bulunduğunu; örneğin Pakistan’daki 12 köyün merkezden hiç para almadan kendi kendine yettiğini anlattı. “Bizim hedefimiz de yüzde yüz kendimize yetmektir” diyen Erdil Nami, yılda 120 bin lira elektrik parası ödediklerini ifade ederek

devletin elini biraz daha fazla taşın altına koymasını istediklerini belirtti. Nami, gönüllülere ve gönüllü olacak yeni üyelere seslenerek onların desteklerine ne kadar ihtiyaç olduğunun altını çizdi ve bir gönüllünün yazdığı bir mektubu paylaştı.

HAFIZ SOS Çocuk köyü Fon Geliştirme Sorumlusu Cemil Hafız ise, sunum yaparak fon geliştirme ve halkla ilişkiler çalışmaları hakkında gönüllülere bilgi verdi; katılımcıların gönüllülük konusundaki fikirlerini aldı. Değişik ülkelerde gönüllülerin yaptıkları çalışmalarla ilgili bilgiler aktaran ve kısa bir film de izleten Hafız, Kanada’da 125 milyon gönüllü bulunduğunu söyledi.

Etkinlikte SOS Çocuk köyü Derneği üyesi, iş insanı Günay Çerkez, SOS Çocuk köyü’’nün çalışmalarına destek vermek için 16 bin TL bağışladı. SOS Çocuk köyü’nün bakıma muhtaç çocuklar adına yapacağı çalışmalara destek olmak, gönüllü komitesinde yer almak isteyenlerin 225 7017 numaralı telefondan veya info@soscocukkoyu. org e-mail adresinden SOS Çocuk köyü’ne ulaşabileceği belirtildi.

Kaynak: http://www. gundemkibris.com/soscocuk-koyu-gonulluleribekliyor-40376h. htm#ixzz2901idmwm Follow us: @ GundemKibris on Twitter | GundemKibris on Facebook

ÇERKEZ’DEN 16 BİN TL

Ataner, çocuk hakları bilincini artırmak için de 2009-2011 yılları arasında bir çalışma yürüttüklerini; çocuk hakları ve sorumlukları dersinin de bu yıl ilk kez ilkokul 4. sınıf müfredatına alındığını belirtti.

AMAÇ SÜRDÜRÜLEBİLİR BİR MALİ YAPIYA SAHİP ÇOCUKKÖYÜ

sayı 6 - bigas’te - 23 -


GIDA ŞTİ LTD.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.