YAŞAM ŞAŞMAZER | METANOIA
JANUARY 2014
SCIAMACHIA ︱ 2013 ︱ Wood ︱100x64x39cm
IN FRONT OF︱ 2013 ︱ Wood ︱ 176x40x49cm
FEAR OF REASON ︱ 2013 ︱ Wood ︱76x62x41cm
ESCAPE ︱ 2013 ︱ Wood ︱175x56x53cm
TAMING THE DARKNESS ︱ 2013 ︱ Wood ︱167x43x47cm
PREYER︱ 2013 ︱ Wood ︱170x56x40cm
SLEEP ︱ 2013 ︱ Wood ︱37x58x128cm
¹Marcus Graf Ezici Karanlığa Karşın Aydınlık
¹Marcus Graf Light in the Face of Overwhelming Darkness
Yaşam Şaşmazer’in çalışmalarını uzunca bir süredir takip ederim ve bu işlerdeki gelişmeyi şaşkınlık ve hayranlıkla izliyorum. Başlangıçtan beri sanatçının form ve içerik arasında bir denge kurma yeteneği beni çarpmıştır. Gerçekten de Şaşmazer anlam yüklü kavramlar ve çetrefilli kuramsal meseleleri göz alıcı bir estetik ve el becerisiyle harmanlamayı başarıyor. Neredeyse on senedir, bugünün psişesinin karanlık ve aydınlık taraflarını masaya yatıran Şaşmazer Unleashed adlı kitabında amacını şöyle açıklıyor: “…insanoğlunun bir bütün olarak içinde barındırdığı iyi ve kötü yönleri yeniden inşa ederken bu fikirlerin etrafını saran toplumsal klişeleri, kimlikleri ve kültürel yapıyı sorgulamak.” Çocuk ve genç erişkin figürlerinden oluşan, gayet gerçekçi ahşap heykeller aracılığıyla çeşitli psikolojik durumları ortaya koyan sanatçı öznel öykülerle toplumsal koşullar arasındaki karşılıklı ilişkilere ışık tutuyor. Aynı zamanda da kolektif davranışlar ve ortak geleneklerin eziciliği altında bireysel bir karakter inşa etme açmazına vurgu yapıyor.
I follow the work of Yaşam Şaşmazer for quite a while, and have observed its development with astonishment and admiration. From the beginning, I was fascinated by her talent to balance formal and contentual matters, where she manages to merge great craft and attractive aesthetic with challenging theory and meaningful concepts. For nearly ten years now, she investigates the bright and dark sides of today’s psyche in order to “reconstruct the good and evil traits inherent to human beings as a whole while questioning social clichés, identities, and cultural structure surrounding these ideas” (Y. Ş., Unleashed). By revealing various mental states through realistic wooden sculptures of children and young adults, she reviews the interrelationship between personal stories and social conditions, and the dilemma of constructing an individual character in the overwhelming force of common conventions and collective behaviours.
Metanoia
Metanoia
İstanbul’da Tophane-i Amire KSM’de sergilediği son serisinde Şaşmazer bir başka psikoloji terimi olan Metanoia’yı ele alıyor. Jung bu terimi bir varoluş krizi veya sinir buhranının akabinde psişenin kendi kendini iyileştirmesi, kendini onarması süreci olarak tanımlıyor. Jung’a göre Metanoia dönüşüm ve değişimin gerçekleştiği potansiyel olarak üretken bir durumdur.
In her current series that she exhibits at Tophane-i Amire CAC in Istanbul, Yaşam Şaşmazer deals with Metanoia, another psychological term. According to Jung, it refers to the process of reforming the psyche as a form of self healing during a psychological breakdown or existential crisis. Metanoia describes for him a potentially productive act, in which transformation and change happens.
Aslına bakılırsa, bu seride de Şaşmazer’in daha önceki sanatsal arayışının kavramsal ve formal konsantrasyon ve radikalizasyonunun yol açtığı değişimi gözlemek mümkün. Artık gölgeler daha da büyük bir rol üstlenmiştir. Büyüyen ebatları gölgelerin nedeniyle izleyici üzerinde yarattığı psiko-görsel etki daha da güçlüdür. Dahası, figür gölgesiyle daha bir ilgilidir ve onunla yüzleşmektedir. Gölgesinin üzerinde yatan, gölgesiyle savaşan veya yan yana yürüyen genç kadınlar görürüz. Artık gölge o masalsı veya kâbuslara has karanlık niteliğini yitirmiştir. Artık kendi öyküsünü anlatmakta olan güçlü bir elementtir. Tam da bu nedenle Metanoia’da gölge sahnenin protagonistiyle neredeyse eşit bir formal ve kavramsal öneme sahiptir. Gölgenin duvar ve yerle olan bağlantıları nedeniyle, heykeller mekânla daha derinden ilişkili, daha iç içedir. Bulundukları yere formal ve kavramsal açıdan daha bağımlı olmaları nedeniyle, mevcut eserler klasik heykel nosyonunun ötesine geçerek, enstalasyonvari bir müdahaleye özgü, mekana-has (site-specific) bir anlatım ortaya koyar. Figürler de değişmiştir. Artık yaşça biraz daha büyük ve eskisinden daha güçlüdürler. Hepsi siyahlar giymiştir. Bu da gölgeleriyle yekvücut olmalarını sağlar. Gölge ile figürün karşılıklı olarak birbirine bağımlı olma hali, çoğu heykele daha huzurlu bir hava katar. Sanki her iki taraf da ilişkilerini varlıklarının bir parçası olarak kabul etmiştir. Tüm bunlara karşın figürlerin hiçbiri çaresiz, pasif, melodramatik veya aşırı trajik değildir. Bu nedenle Şaşmazer’in son çalışmalarında Metanoia’nın üretken ve yıkıcı karakteristiklerinin yanı sıra karanlık ve aydınlık taraflarının da gayet etraflıca tartışıldığını düşünüyorum. Çoğu heykel gölge ile figür arasındaki güç savaşının olumlu sonuçlarını yansıtıyor. Bazı figürler gölgeye direniyor, bazısı gölgesiyle barışmış. Ama kimileri de var ki hala gölgesinden korkuyor. Hangi karanlıkla karşılaşmış olurlarsa olsunlar, çoğu figür yenilmemiş. Var olma mücadelesini sürdürüyor ve güçlü olduklarını gösteriyorlar. Özetle, Yaşam Şaşmazer’in eserleri dile getirdikleri derin sanatsal düşünce ve güçlü duygularla yüreğimize, ruhumuza, zihnimize dokunuyor. Entelektüel anlamda izleyiciyi zorlayan ve estetik açıdan son kertede çekici olan bu heykeller aynı zamanda duyguları harekete geçiriyor. Bu açıdan eserlerin el işçiliği ve kavram, psikolojik ve sosyo-politik meseleler ve hatta kişisel öyküler ve ortak tarih arasında dengeli bir ilişki kurmanın başarılı örnekleri olduğu söylenebilir. Sanatçının figürleri psişemizde saklanmış bilindışının etkilerini ortaya seriyor. Hatta bazen yaşamımızda var olan kimi gölgelerle nasıl başa çıkacağımıza dair ipuçları da veriyor. Özellikle mevcut seri, Yaşam Şaşmazer’in insan zihnine doğru daldığı sanatsal yolculuğunun ve yanı sıra sosyo-politik meseleler ve sosyo-kültürel uzlaşmalara yönelttiği eleştirel bakışın süregelen, tutarlı, giderek güç kazanan ve ödün vermez bir süreç olduğunu da kanıtlıyor. Bu nedenle yakın gelecekte Şaşmazer’in daha pek çok çarpıcı eser üretmesini bekleyebiliriz.
¹ Doç. Dr., Yeditepe Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sanat Yönetimi Bölümü Daimi Küratör, Plato Sanat ¹Assoc. Prof. Dr., Yeditepe University, Fine Arts Faculty, Art Management Dept. Resident Curator, Plato Sanat
Indeed, also this series shows an altered state, which is caused by a formal and conceptual concentration and radicalization of her previous artistic quest. Now, the shadow plays a bigger part. Due to its increased size, the psychovisual impact on the spectator is stronger. Also, the figure is more engaged in it, and confronts its shadow. Young women lie upon it, struggle with it, or walk with it. The shadow has lost its dark fairy tale or nightmare character. Now, it is a strong element that tells şts own story. That is why in Metanoia, the shadow has nearly the same formal and conceptual importance as the protagonist of the scene. Due to the shadow’s connections to walls or floors, the sculptures are deeper involved in and intermingled with space. As they formally and conceptually depend on their location, the current pieces go beyond the classic notion of sculpture and formulate a site-specific statement of an installative intervention. Also the figures changed, as they appear a bit older and stronger. Their dresses are black, which lets them become one with the shadow. The shadow-figure-interdependence seems in most sculptures rather peaceful, as if both have accepted their relationship as part of their being. Nevertheless, the figures neither seem helpless or passive nor melodramatic or overly tragic. That is why I believe that the dark and bright sides, as well as the productive and destructive characteristics of Metanoia are very well discussed in her current work. Most of the sculptures show a positive outcome of the power struggle between figure and shadow. Some figures fight against it, others have made peace with it, yet some still seem to be scared by it. Whatever darkness they face, most of them are not defeated, stand up for their survival, and expose so their strength. In the end, Yaşam Şaşmazer’s oeuvre touches our heart, soul and mind, as it expresses deep artistic thought and strong feeling. Her sculptures are intellectually challenging and aesthetically attractive as well as emotionally moving and sometimes even arousing. So, the work is a great example of a balanced relationship between craft and concept, psychological and socio-political matters, as well as private stories and common history. Her figures reveal the impact of the unconscious and hidden in our psyche on our life. They also sometimes even present ways of how to deal with the various shadows of our life. Especially the current series proves that Yaşam Şaşmazer’s artistic journey into the depth of the human mind, as well as her critical review of socio-political issues, and socio-cultural conformations is a stringent, consistent and increasingly powerful ongoing process. That is why we can hope to see more great works from her in the near future.