BTvizyon, Doğu’ya açıldı… “BTvizyon Anadolu Toplantıları” etkinliklerinin yeni ayağı 1 Eylül tarihinde Erzurum’da gerçekleştirildi. Sayfa 3
SAYI
HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
Sayfa
Güvenlik odağında kendinizi bilerek dönüşün!
6
Elan Yanovsky
Her ölçekten her sektörden şirket dijital gelişim paralelinde değişmek zorunda.
1088 19 - 25 Eylül 2016
Türkiye’nin seçim yapması lazım
Sayfa Huawei, buluta yatırım yapıyor
10
Huawei, “Bulutu Şekillendirin” temasıyla düzenlediği Huawei Connect 2016’da bulut stratejilerini duyurdu.
Ken Hu
Sayfa KOBİ’lerde teknoloji kullanımı
12
M2S tarafından hazırlanan araştırma ve infografik, KOBİ’lerin BT bütçeleri ve yatırım öncelikleri gibi başlıklarda önemli sonuçları ortaya koyuyor.
Handan Aybars
IoE ve M2M konularında Türkiye, Ar-Ge desteklerinden başlayarak önceliklendirmelerini netleştirmeli.
Sayfa
15 DOSYA: 18
Bİrİlerİnİn değİl, kurumun bütününün öncelİğİ yaratıcılık olmalı İnovasyon ve Ar-Ge odaklı adımların temelinde, kurumsal bütünlük içinde atılan adımlar var. Daha fazlası ise dosyamızda…
Hazırlayan: Handan Aybars
Özel Haber
Sayfa
5
BThaber
GÜNDEM
19 - 25 EYLÜL 2016
3
Dökümanlarınızı 1 tıklama ile dijitalleştirin Yeni Tarayıcımız: KODAK i1190WN Kablosuz ve Kablolu Ağ Tarayıcısı
BTvizyon, Doğu’ya açıldı… Haber Merkezi Bilişim teknolojilerine ilişkin güncel ve gelecek vizyonların, deneyimlerin, bilgilerin, ürün ve çözümlerin paylaşıldığı toplantı platformu BTvizyon’un en son etkinliği 1 Eylül tarihinde Erzurum Dedeman Palandöken Hotel’de gerçekleştirildi. Bulutta ticari yazılım teknolojileri, ağ güvenliği, yedekleme ve iş sürekliliği, iş verimlilik çözümleri, uç nokta güvenlik çözümleri, e-ticaret ve giyilebilir teknolojiler gibi başlıkların işlendiği etkinlik büyük bir ilgi gördü. 100 kişinin üzerinde katılımın gerçekleştiği etkinliğin bugüne kadar Erzurum’da ilk defa düzenlenmiş olması da ilgiyi artırdı. Etkinlikte ilk sözü alan Bilişim Zirvesi Genel Müdürü Neslihan Aksun, Erzurum’un bilişim ekosistemiyle ilgili değerlendirmeleri de içeren bir açılış konuşması gerçekleştirdi. Aksun şunları söyledi: “Ağır kış şartları, terör faktörü, yatırım eksikliği derken bölgeye hammadde gelememesi, kargo gibi lojistik hizmetlerin bile çok geç ulaşması yine de Erzurum’u teknolojiden uzak tutamadı. Çok uzun yıllar sektörün çeşitli dallarında, bizzat kanalından, dağıtıcısına, bayisinden üreticisine kadar pek çok kolda görev almış biri olarak biliyorum ki Erzurum, bölgedeki pek çok il gibi teknolojiyi hızlı takip eden, ayak uyduran çok önemli şehirlerimizdendir. Bu bizim BTvizyon olarak ilk Erzurum ziyaretimiz. Çok gecikmiş olan
“BTvizyon Anadolu Toplantıları” etkinliklerinin yeni ayağı 1 Eylül tarihinde Erzurum’da gerçekleştirildi. bu ziyareti gerçekleştirebilmenin heyecanı içerisindeyiz.” Arena Saha Satış Yöneticisi Erkan Temel ise Erzurum’da Bilişim Dünyası başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Bilişim sektöründe Arena’nın yerine de değinen Erkan Temel, aynı zamanda Erzurum’da sektöre etki eden olumsuz etkenler, bayi kanalının sektördeki varlığı ve döviz kurlarındaki dalgalanmanın etkilerine de değindi. Bulutta ticari yazılım konulu bir sunum gerçekleştiren DİA Genel Koordinatörü Süha Onay, özellikle bulut bilişimin küçük ve orta ölçekli işletmelere sağladığı faydalara dikkat çekti. Zararlı yazılımların tespit edilme sürelerinin gün geçtikçe arttığına değinen WatchGuard Satış Mühendisi Alper Onarangil, 2013 yılında bu sürenin 80 gün civarındayken, 2015 yılında ortalama 3,5 ay olduğunu ve önümüzdeki dönemde bir yıla kadar uzayabileceğini tahmin ettiklerini söyledi. Tesan Network Sistemleri Teknik Destek Sorumlusu Hakan Alparslan Doğan ise güvenlik ve otomasyon sistemleriyle ilgili gerçekleştirdiği sunumda Türkiye’deki güvenlik ürünleri pazarının 2009 yılına kadar yüzde 9 arttığını ama kendi tahminlerine göre 2020 yılına kadar yüzde 12’lik bir artış yaşanacağını söyledi. Mikro Yazılım olarak e-fatura ve e-defter konularında özel
entegratör olarak çalıştıklarını bunun yanında KEP ve ERP çözümleri de sunduklarını ifade eden Mikro Yazılım İş Geliştirme Uzmanı Serkan Turpçu, Türkiye’de 5 milyon TL’nin altında yıllık geliri olan şirketlerin genele oranla yüzde 97’lik bir kısmı oluşturduğunu ve bu durumun küçük yazılım paketlerine olan ilgiyi artırdığına dikkat çekti. Vector Sistem Mühendisi Ahmet Ali Arslan ise yeni nesil yedekleme ve iş sürekliliği konusunda yaptığı sunumda veri merkezinde yer alan uygulamalar, dosyalar, veri tabanları gibi değerlerin çok kritik olduğunu ve bir felaket durumunda bu verilerin nasıl korunduğunu anlattı. Katılımcılara tüm kurtarma ihtiyaçlarını karşılayacak katmanlar hakkında bilgiler aktaran Ahmet Ali Arslan, CDP, Replikasyon, yedekleme ve arşivleme gibi uygulamalar hakkında bilgi verdi. Kendi sundukları çözümlerden de bahseden Arslan, EMC Data Domain ve Recoverpoint for Virtual Machines çözümlerini anlattı. Arena Azure Satış Müdürü Hakan Yılmaz ise Arena Value ile değişen dinamikler başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Bulut çözümlerinin önemine değinen Hakan Yılmaz, Arena olarak en önemli çözümlerinin başında Microsoft tarafındakilerin geldiğini söyledi.
Dijital Arşiv Teknolojilerinde Çözüm Ortağınız
Kodak Döküman Tarayıcılar için KAMU’da imtiyazlı Distribütör
www.limeksofis.com info@limeksofis.com 0 312 475 15 16
WatchGuard Satış Mühendisi Alper Onarangil
Arena Saha Satış Yöneticisi Erkan Temel
Mikro Yazılım İş Geliştirme Uzmanı Serkan Turpçu
DİA Genel Koordinatörü Süha Onay
4
BThaber
E-TOPLUM
19 - 25 EYLÜL 2016
BTK’nın 16. kuruluş yıl dönümü kutlandı Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, 16. yılını kutladı. Kuruluş yıl dönümünde düzenlenen törenin açılış konuşmasını BTK Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan gerçekleştirdi. BTK’nın Beytepe’da bulunan yerleşkesinde düzenlenen törene bürokratlar ve sektör temsilcileri katılırken BTK’da çalışan 15 Temmuz Darbe Girişimi Gazilerine de teşekkür plaketi verildi. Başbakan Binali Yıldırım, gönderdiği telgrafta şunları ifade etti: “Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun 16. kuruluş yıl dönümünü içtenlikle kutluyor, bu vesileyle düzenlenen törene davetiniz için teşekkür ediyorum. Elektronik Haberleşme sektöründe rekabetçi bir ortamın oluşturulması, sektörde güven ortamının teşhis edilmesi, yatırımların teşvik edilerek sektörün gelişmesinin sağlanması ve bilgi teknolojilerinin geliştirilmesi gibi önemli görevleri başarıyla yerine getiren kurumunuzun tüm çalışanlarına sevgi ve selamlarımı sunuyor; başarılarının daim olmasını diliyorum.” Açılışta konuşan Sayan da, “Kuruluşundan bu güne kadar kurumumuzda hizmet veren arkadaşlarımızın çalışmalarında ülke menfaatlerini düşünmedeki yaklaşımları yanında, son günlerde ülkemizin birlik ve beraberliği için gösterdikleri dayanışmadan da Kurum Başkanı olarak gurur duyduğumu özellikle belirtmek istiyorum. Bilgi teknolojileri ve iletişim sektöründeki operatörlerimizin de bu hain darbe girişimi sırasında ve sonrasındaki, vatanını, milletini, devletini önceleyen tutumları
BTK Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan da tüm dünyaya örnek olacak niteliktedir. BTK olarak tüm çalışmalarımızda, tek devlet, tek millet, tek bayrak ve tek vatan şiarını rehber almaya devam edeceğiz” dedi. Sayan, sözlerine şu şekilde devam etti: “Dünyadaki en büyük bilgi ve iletişim teknolojileri sektörlerinden biri olan Türkiye’nin telekomünikasyon ve bilişim alanındaki düzenleyici ve denetleyici otoritelerden biri olarak, sektörümüzle ilgili önemli gelişmeler kurumumuz ya da kurumumuz koordinasyonuyla gerçekleştirildi. Bunların bir kısmı, yalnızca bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe değil, ekonomik ve sosyal yaşamımızda da dönüm noktalarını oluşturdu. Günlük yaşamımızı yeniden biçimlendirip yeniden anlamlandırdı. Geçirdiğimiz bu 16 yıl içinde büyük bir uyum içinde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı politika belirleyerek yol açarken, kurumumuz yetkilendirerek yön gösterdi ve operatörlerimiz son kullanıcıya hizmetleri sundu.” 5G hususunda ülkemizin
dünyadaki çalışmaları sadece takip eden bir ülke olmaktan çok daha öteye geçebilecek bir insan kaynağına sahip olduğunu belirten Dr. Sayan: “Bu ekosistemin her parçasının aktif katılımıyla, potansiyel birikimimizin harekete geçirilmesi ve desteklenmesiyle öncü ülkelerden biri konumuna gelebileceğimizi düşünüyorum. GSMA, sadece LTE için mobil işletmeciler tarafından 20152020 arasında 1.7 trilyon ABD Doları altyapı yatırımı yapılacağını tahmin ediyor. Ve sonrasında 5G yatırımları gelecek. Şimdi vizyonumuz; yerli üretimin, yerli Ar-Ge çalışmalarının, yerli fikri mülkiyet haklarının, yerli içerik geliştirilmesinin bir seferberlik anlayışıyla üzerinde durulması ve artırılması, bu sayede teknolojisi büyük oranda dışa bağımlı olan ülkemizi yeni Türkiye yolunda tüketici konumdan üretici konuma getirip bu pazarda söz sahibi yapmaktır” şeklinde konuştu. “TİB kurumsal olarak kapatılarak BTK’ya doğrudan bağlanarak yeniden yapılandırılıyor” ifadesini kullanan Dr. Ömer Fatih Sayan, “Biliyorsunuz artık savaşlar, siber saldırı metotlarıyla yapılıyor ya da destekleniyor. Siber güvenlikte farkındalık yaratmak, bilinçlendirmek çok önemli ancak siber güvenliğin sağlanması keyfiliğe bırakılamayacak kadar da önemli. Bir taraftan bilgi ve iletişim teknolojileri sektöründe küresel rekabetin kaybedeni olmamak için çalışmalar yaparken, diğer taraftan kurumumuzda yerleşmiş bulunan FETÖ/ PDY yapılanmasıyla mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdürdük” dedi.
Sağlık, Ankara’da irdelenecek ‘Global Sağlık Turizmi Zirvesi ve Fuarı’ (Health Sumex) sağlık alanında dünya devlerini, 19 – 21 Ekim tarihinde Ankara’da bir araya getiriyor. Fuara biyolojik terör karşıtı çalışmalarıyla tanınan Fuad El-Hibri, biyolojik savunma alanında kullanılan anditot ve aşıları üreten Allen Shofe ve şirketin CEO’su Daniel J. Abdun Nabi, erken kanser teşhislerinde kullanılan sıvı biyopsi ( kandan kanser teşhisi) sisteminin geliştiricisi Behrad Vahidi ve şirketin CEO’su Andre de Fusco, insan kaynaklı
kan ürünlerinin ve immunolojik kanser ilaçları üretim teknolojileri başkanı Marvin White katılacak. Dünya Yaşlılık Derneği Başkanı Umut Çınar ve HHB Expo ev sahipliğinde düzenlenecek olan fuara birçok yabancı konuğun katılacağını kaydeden Dünya Markalar Derneği Başkan Yardımcısı Alp Sarı, “ Katılacak isimler alanında çok önemli noktalarda ve lider isimler var. Health Sumex kapsamında 2050 yılında Avrupa’da kullanılması hedeflenen teknolojik gelişmeleri ilk Türkiye’deki
Dünya Yaşlılık Derneği Başkanı Umut Çınar hastaların tedavisinde kullanılması için çalışmalar yapacağız” açıklamalarında bulundu.
Profesyonel Gözüyle
Fintech’ler yeni bir cephe açıyor Bankalarla işi olmayan, yolu düşmeyen kimse kalmadı gibi gelebilir size. Dünyada halen iki buçuk milyar insan henüz bir hesapla veya herhangi bir finansal hizmetle tanışmamış durumdalar. Ancak finansal hizmetleri bankalar aracılığı ile yapmaktan başka şansı olmayan ve bu hizmetleri online olarak kolay bir şekilde alabilenler çoğunlukta. Hatta bir banka yerine birden fazla banka ile çalışanların oranı ise çok yüksek ülkemizde. Bankalar rekabette avantaj sağlayabilmek, mevcut müşterilerini memnuniyet sağlayarak elde tutabilmek ve yeni müşteri kazanmak için sürekli yeni teknolojileri takip ediyor ve kullanıyorlar, ülkemizde ve dünyada bu alanda birçok ilke imza atıyorlar. İnternetin yaygınlaşması, mobil teknolojilerin gelişmesi ile birlikte bankalar da dijital kanallarına öncelik verdiler ve müşterilerinin önemli bir kısmına sadece dijital müşteri olarak hizmet verir oldular. Hal böyle olunca dijital deneyimi daha iyi sunan bankalar yeni müşteriler tarafından tercih edilir hale geldiler. Bu bilgiler ışığında, bankacılık sektörü finansal hayatımızın çok önemli bir parçası oldu ve yerini alabilecek başka bir alternatifi ise henüz yok. Ama bankalar gerçekten öyle mi? Bill Gates’in 1994 yılında gelecek teknolojiler ile ilgili öngürüyle söylediği “Bankacılık gereklidir ama bankalar değildir” sözü artık biraz daha üzerine düşünülmesi gereken duruma geldi. Neden mi? Bu yazıda biraz bu konuya değinelim. İlk dile getirmek istediğim konu finansal teknolojiler konusunda çözüm geliştiren yenilikçi firmalar. Bunlara kısaltma yapılarak Fintech’de deniliyor. Fintech’ler mevduat toplama lisansına sahip olmadığı için bir banka değiller. Ancak yenilikçi çözümlerle bankalara alternatif çözümler geliştiriyor ve giderek büyük hacimli tutarlara yön verir hale gelebiliyorlar. Rekabet ortamında daha önce olmayan yeni bir cephe açmış oluyorlar. Teknolojinin sağladığı fırsatlarla rekabet zaten öyle bir hale geldi ki, artık farklı oyuncular farklı alanlarda kolayca rakip olabiliyorlar. Örneğin bir telekom firması müşterilerine daha iyi bir deneyim için mobil cüzdan uygulaması geliştirebiliyor ya da büyük bir telefon üreticisi telefona gömülü olarak mobil ödeme platformu sunabiliyor. Dünyaca ünlü arama motoru mobil işletim sistemiyle kartsız alternatif ödeme sistemini duyuruyor, sosyal medya lideri Facebook bankacılık lisansı alıyor ve elektronik para ile kendi büyük dünyasında bir ekonomi yaratabiliyor. Fintech’lerin bu örneklerdeki büyük oyuncular olması da gerekmiyor, dünyada çok hızlı bir şekilde büyüyen ve finansal çözüm sağlayan bu firmalar büyük oyunculardan çok daha fazla sayıdalar. Bankalar ise ağır denetim ve düzenleme kuralları bir yandan, büyük ve görece çevik olmayan yapıları bir yandan bu dünyada olup bitenleri anlamakta bir miktar vakit kaybettiler. Çünkü bankacılık sadece bankalar tarafından yapılabilirdi. Ancak Avrupa Birliği başta olmak üzere, gelişmiş birçok ülkede bankacılık işlemlerinin bizzat bankalar tarafından bu firmaların kullanımına sunulmasının bir zorunluluk olduğu duyurulunca aktörler aynı iken senaryolar bir anda değişmiş oldu. Hükümetler rekabeti artırmak, ekonomiyi canlandırmak, daha yenilikçi bir piyasa oluşturmak için öyle bir karar aldı ki, Fintech’ler bu karar ile bir bankanın hizmetini o bankadan daha iyi verebilir duruma gelme fırsatına sahip oldu. Dünyamıza “Open Banking” olarak giren bu kavram 2018 den sonra bankacılığı değiştirecek en önemli konu olacak görünüyor. Bir sonraki yazıda open banking ve bu alanda hangi ülkenin hangi seviyede olduğunu ve örneklerini aktarmaya çalışacağım…
Ünal Sezer unal .se ze r@ i b te ch.co m .tr
BThaber
E-TOPLUM
19 - 25 EYLÜL 2016
5
Türkiye’nin seçim yapması lazım Handan Aybars 2016 yılının beşinci Teknoloji Platformları toplantısı ‘Internet of Everything’ (IoE) başlığında 25 Ağustos’ta gerçekleştirildi. The Peppers & Rogers Türkiye Genel Müdürü Selim Uçer de, etkinlikteki sunumunda herkesin IoT, büyük veri gibi başlıkları konuşur hale geldiğine dikkat çekti. Hatta eskiden markalar konuşurken, artık tüketicinin konuştuğunu, önümüzdeki dönemde nesnelerin de konuşmaya başlayacağını hatırlatan Selim Uçer, bunun sonunda büyük verinin etkin kullanımının önem kazanacağını vurguladı. “Sayısı giderek artan tüketiciler; hız ve kişisel sunum istiyor. Bu tabloda IoE; deneyimle farklılaşmayı sağlıyor, müşteriyi tanımayı kolaylaştırıyor, tüm ürün sürecinin şeffaflığı artıyor” yorumunu yapan Selim Uçer, sunumu sonrası sorularımızı yanıtladı: m Türkiye’de IoE ve M2M farkındalığı ne seviyede? Altyapımız bu tarz bir gelişime ne kadar yeterli? Farkındalığı hem iş dünyası hem de kamu olarak değerlendirmek lazım. İş dünyasında birçok şirket yorumlarında bunu dile getiriyor, ama günlük işleyişte gereken önemi verdiklerini düşünmüyorum. Ar-Ge bütçeleri veya inovasyona ne kadar para harcıyorlar? Çünkü hem servis geliştirme hem büyük veri tarafında ciddi bir inovasyon ihtiyacı duyuluyor. Türkiye’nin özellikle üretimde ve hizmet sunumunda farklılık yaratması küresel bazda çok önemli. Türkiye beyaz eşya veya tekstil gibi başlıklarda üretim tarafında önemli oyunculardan biri. Bu rolünü devam ettirmesi için nesnelerin internetine yatırım yapmak ve bunu devam ettirmek gerek. Altyapısal olarak baktığımızda, tabi ki veri ve internet hızı gibi konular, verinin üzerinden vergilendirmeler önemli. Sonuçta hızın artması gerek. Bununla birlikte, mevcut
olduğu zaman bir etki yaratıyor. Bir de kariyerimde şunu gördüm: Teknoloji veya sistemden yola çıkan herkes sonuç alamıyor.
hız birçok uygulama için yeterli. Burada 5 yıl sonrası için problem olur. Çünkü bu kadar çok nesne iletişimde olduğu zaman kapasite sorunları da öne çıkar. Şu an uygulamada bir problem olmaz, ama ileriye yönelik olarak kapasitenin ve hızın artırılması önemli. Bütün bunlardan önemlisi ise ArGe. m Ar-Ge burada nasıl bir role sahip ve ne gibi destekler gündeme gelmeli? Bu konuda Ar-Ge yapan şirketlerin daha fazla desteklenmesi gerek. ArGe’nin sınırlarının yeniden çizilmesi bu yönüyle önemli. Geleneksel Ar-Ge mantığını genişletmemiz gerek. Çünkü artık IoT ve M2M diyoruz. Türkiye’nin seçim yapması lazım. Strateji de budur ve belli konularda önceliklendirme yaparsınız. Biz ülke olarak hangi konularda öne çıkacak, hangi konularda Ar-Ge’lere daha fazla destek vereceğiz? Tayvan’ın oyun konusunda yaptığı gibi önceliklendirmeler yapmalıyız. Çünkü bu bir ekosistem. m Nasıl bir ekosistem söz konusu? ‘Her konuya eşit Ar-Ge olsun’ dediğiniz zaman, hepsinde gelişme az miktarda olacaktır. Ama birinde yüksek gelişme olduğunda, oradaki diğer
m Peki ya problemler? Yakın zamana kadar problem mesela komik bir konuydu. Teknoparklarda Ar-Ge destekleri var, ama Ar-Ge’yi yapacak kişinin o ofisin içinde oturması lazım. Oysa günümüzde IoT diyoruz ve bu, bir odanın içine girip eleştirilebilecek bir konu değil. Tarım sektörüne yönelik bir inovasyonu kişinin tarlada denemesi lazım. Ama ofiste veya üniversitede olmadığı zaman siz onu teşvik etmiyorsunuz. Oysa günümüzde herkes uzaktan çalışma noktasına geldi. İletişim yapıları da bunu destekliyor. Bu nedenle Ar-Ge kurallarının, bu konulara destek verecek şekilde düzenlenmesi ve bütünsel bakmak gerek.
The Peppers & Rogers Türkiye Genel Müdürü Selim Uçer oyuncular da birbirini etkileyeceği için ülke açısından daha anlamlı ve güçlü bir noktaya gelecektir. Bu nedenle doğru bir önceliklendirme şart. ArGe desteklerinin de doğru kişilere ve firmalara, yani gerçek Ar-Ge’ye verilmesi önemli. Büyük firmalar bazı Ar-Ge destekleri alıyor, ama çok da Ar-Ge yapmıyor, aslında mevcut işlerini sürdürüyor. Bu nedenle gerçek Ar-Ge yapanları ortaya çıkartmak ülke için önemli. Çünkü mevzu teşvik almak değil, o Ar-Ge’nin yapılması.
m Büyük veri ışığında proaktif olmak da ön plana çıkıyor. Şirketlerin bu konudaki farkındalığı ne seviyede? Büyük ölçekli şirketlerde bu konuya yatırım yapma isteği var. Ama biraz ‘ne yapacağını bilmeme’ durumunun söz konusu olduğunu düşünüyorum. Çünkü ‘büyük veriye yatırım yapayım’ şeklinde baktığımız zaman, sistemler alınıyor, duruyor ve ne yapacağını bilmeyen yapı var. Sistem önemli ama sistemden çok, yetkinliği geliştirmeniz, hatta kültürü de değiştirmeniz lazım. Bunların hepsi birlikte
m Bu noktada nasıl bir çözüm yolu izlenmeli? İlk önce iş probleminden yola çıkmalı ve bunun için de teknoloji gerek. Doğru soruları sorarak doğru öncelikleri belirleme önemli. “Şu veriyi kullanarak müşterim için böyle bir farklılaşma yaratacağım” ya da “Üretim bandını buna göre farklılaştıracağım, ama bunu nasıl yaparım?” Bunun analizi ile “Benim için gerekli 5 veri var, bu veriyi sonra şöyle bir analizden geçireceğim ve en sonunda böyle bir sistemde tutacağım” kararına varabilir, yani son amaçtan en altta neler yapmak gerektiğine karar verebilirsiniz. Yemek yapacaksınız, ama ne yemek yapacağınızı belirleyip, tarifi çıkartıp, ondan sonra kolları sıvamanız lazım. Biz ise ‘yemek yapacağız, önce et ve sebze almam lazım’ diyerek ‘hepsini al’ diyerek, sonra hangisinden ne yapacağını bilememe noktasına geliyoruz. Bu nedenle bir şirket, tüm yatırım adımlarından önce stratejisini ve önceliklerini belirlemeli. Bu sadece başarılı olmasını değil, tasarruf etmesini ve doğru karar vermesini de sağlar. m Peki ya bu konuda geç kalan şirketlerin akıbeti ne olacak? Temelde farklılaşma açısından önemi büyük olacak. Bu rekabette farklılaşma demek ve siz bu yatırımları yapmaz, kendinizi bu konuda farklı bir noktaya götüremezseniz, rakipleriniz bunu yapacak: Ya yok olacaksınız ya da daha büyük ihtimalle, siz rakiplerinizi kopya etmeye çalışacaksınız. Bunu yapınca da her zaman bir adım geride kalacaksınız. Bu geri kalış yüzünden her zaman fiyat rekabetine girecek, daha düşük marjlarda çalışmayı da göze alacaksınız. Buna karşılık, rakiplerinizin marjı ise yükselecek.
6
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
19 - 25 EYLÜL 2016
Korkmayın, güvenlik odağında kendinizi bilerek dönüşün!
Telekom operatörleri, pazarda yeni gelir modelleri oluşturmak Handan Aybars zorunda. Çünkü SMS ile çıkılan yolda metin mesajlar artık gündemde değil. Dijital bozulmanın neler yapabileceğinin en güzel örneği de bu. “SMS, birebir iletişim kanalıydı, ama WhatApp bir topluluk iletişim aracı. Hatta Facebook, WhatsApp’ta şifreli mesajlaşma hizmeti ile kurumsal iletişime ilgisi olduğunu gösterdi” diyen VMware İş Çözümleri Stratejisti Elan Yanovsky’nin dikkat çektiği gibi, bir şirket resmi iletişimi için WhatsApp’ı kullanacaksa, bunun şifreli olması şart. “Benim gibi gri saçlı bir adam için bu uygun olmaz ve bankacılıkta yüz yüze iletişimi tercih ederim. Ama kızım da şubede bankacı ile sohbet etmek istemez, WhatsApp’ta bankacı ile konuşmaya ise bayılır” ayrımına dikkat çeken Elan Yanovsky’e göre, bu bir dijital türbülans ve birçok sektörde işlerin tepeden tırnağa değişmesi demek. Bankacılık artık sosyal kanallar üzerinde konumlanıyor. “Türkiye’de kredi başvurusunu, kişinin Facebook hesabı üzerinden alan bankalar olduğunu biliyorum. Tüm sektörler gibi bankalar bu yeni fikirlere yapıcı biçimde bakmak zorunda” örneğini paylaşan Elan Yanovsky, sorularımızı yanıtladı, beklentilerini ve pürüz noktalarını paylaştı:
arasında finansal işlem var, ama hizmet ABD’de, işlemin yapıldığı hizmetin sahibi olan şirketin merkezi de Dubai’de. Peki tüm bu küresel işlem trafiğini nasıl düzenleyebilirsiniz? Hangi ülkenin kanunları belirleyici? Düzenleyici birimlerin yapmaya çalıştıkları zor bir iş ve yüzde 100 başarılı olacaklarını söylemek maalesef zor. Bence başarılı olabilecekleri tek bir başlık var.
m Düzenleyici kurumlar bu değişimde nasıl bir konuma sahip? Genelde düzenlemeler teknolojinin hep gerisinde kalır. Asıl değişim ‘değişimin hızı’. Düzenleyiciler ise misal iki yıl önce olanları anlayıp düzenlemeye çalışıyor. Facebook’taki sosyal aktivitesi ile bir kişinin kredi derecesini hesaplamak, aslında 1-2 yıl önce pazarda yerini alan düşünce tarzının örneği. Ama pazara nelerin girdiği veya gireceği ile alakası yok. Yani düzenlemeler geçmişi takip ediyor. İkincisi; üzerinde hiçbir otoritenizin olmadığı bir yapıyı nasıl regüle edebilirsiniz? Türkiye’de bir kişi ile İngiltere’deki bir kişi
m Nedir bu başlık? Gizliliği düzenlemek. Bu konuda büyük boşluklar var ve artık herkesin derdi ve önceliği bu. Burada başarı sağlama potansiyelleri yüksek. Çünkü düzenleyici kurumlarla aralarında ortak bir alan var. Her sektörde herkes aynı sorunlarla karşı karşıya ve herkes güçlü deneyimi sağlamalı. Kavramsal olarak bankacılıkta deneyim ilk bakışta çok kuru görünebilir, ama değil. Çünkü eğer kredi verebilmek istiyorsam, sizin mobil cihazınızı kullanarak, kendi kredi sunum sistemimi yeniden oluşturmam ve uyumlu hale getirmem gerek. Bugün kredi vermek için size 20 soru sormam gerekiyorsa, artık çok daha farklı ve az sayıda soru
Her ölçekten her sektörden şirket dijital gelişim paralelinde değişmek zorunda. Çünkü pazarda yeni oyuncular yerini alıyor, tüketici tercihleri değişiyor ve gelişiyor, tüm bunlar da sektörel kuralları yeniden oluşturuyor.
Değİşİm rüzgarı gelİyor “Türkiye’de kurumsal görüşmelerde gördüğüm kadarıyla, farkındalık güçlü. Ama bazı tereddütler de var. Herkes fırsat rüzgarının yaklaştığının farkında. Bankacılık, sigorta, perakende gibi tüm sektörler kendilerini değiştirmeye çalışacak ve tüm alanlarda olduğu gibi rekabeti göreceğiz. Değişim yetkinliği ise belirleyici.
Türkiye, bu konuda bazı pazarların gerisinde kalıyor. Ama küresel bir pazar söz konusu ve küresel bir oyuncu bir yenilik tanıttığı zaman hepimiz onu öğrenebiliriz Rekabet; öğrenmek ve hızlı hareket etmeniz gerektiğini anlamak için en iyi yol. Bunu en önce başaranlar da, diğerlerinin önünde yerlerini alır.”
sormam lazım. Yani formlar ve standart soruların dışına çıkmanız gerek. Ama mobil telefona güvenebilir misiniz? Mobilde insanlar 5’ten fazla soru istemez ve bu durumda ben risk değerlendirmemi nasıl değiştirmeliyim?
sistemlerimizi oluşturmak 30 yıla yakın sürdü. Peki yeni ve yine köklü bir değişimi bu sefer 6 ayda yapabilir miyiz? Bu arada, 6 ay sonra, 3 veya 1 soru ile bu işi halledebiliyor olmanız gerekebilir, hatta belki soru bile sormamalısınız.
m Bu değişim nasıl olmalı? 20 soruyu 5 soruya indireceksiniz, ama bu 5 soru bile başlı başına zorlu süreç demek. İşte bu nedenle kendi içinizde süreçlerinizi yeni baştan ele almalı, bunu yaparken, kendi yüklendiğiniz işin dışına da girmemelisiniz. Yani tüm süreçleri yenilemek gereklilik.
m Bu hızlı değişime nasıl ayak uyduracaksınız? Burada birleştirici unsur da güvenlik. Eğer formunuzu şubede doldurursanız ve BT sistemine bunu girebilecek tek kişi banka memuru ise, güvenlik uygulamalarını takip edip sisteme girmek kolay. Ama bunu mobilde yapacaksanız, o zaman mobil operatörünüzün, sizin ve şubenizin sorumluluğu gibi kavramlar karşımıza çıkıyor. İşte bu yüzden yepyeni bir güvenlik ve farklı düşünme modeline ihtiyacımız var. Airbnb gibi yeni iş modelleri var ve bunlar, yeni sisteme uygun ilerliyor. Ama köklü bir banka veya zincir otel ağı da bunu yapmak zorunda. Muhtemelen birçok hata da yapacaksınız bu adımları atar, kendinizi yenilerken...
m Kurumlarda bu yenileme isteği ne seviyede? Değişimin farkındalar, kendilerinin de buna uygun değişim yapmaları gerektiğini biliyorlar. Ama asıl soru şu: Bunu gerçekten yapabilir miyiz? Soruları 20’den 5’e indirmek söz konusu olunca, her şeyin temelinde ilk dert; risk değerleme başlığında yeni bir iş modeli ile ortaya çıkabilmek. İkinci soru; BT ekibimiz bu değişimi yapabilir mi? Var olan bankacılık
Tüketİcİler bu kurumsal değİşİmİn farkındalar mı? “Bence tüketiciler bu gibi sorularla hiç kafalarını yormuyor. Zaten sadakat yok ve sadece en iyi ürün ve hizmete, en iyi fiyat ve erişim kolaylığını istiyorlar. Bunu sunabilirseniz, sizden de alışveriş yaparlar. Bir sigorta şirketi değişimi başarır ve misal, Amazon gibi olursa,
‘Amazon acaba ne zaman sigorta satmaya başlayacak’ sorusu gündeme gelir. Eğer sigorta şirketi yeterince hızlı hareket edemezse kendilerini Amazon’a karşı çalışırken bulabilirler. Tüketici davranışlarına baktığımız zaman, onların da Amazon’dan
VMware İş Çözümleri Stratejisti Elan Yanovsky
satın alma eğilimi olacağını görürsünüz. Burada markanın gücü önem kazanıyor. Amazon’un böyle bir adım atması risk oluşturabilir, ama sigorta sektörü için taşıdığı fırsatları da görebilmek gerek. Hem de Amazon gibi hareket etmeden…”
m Süreçte nasıl bir test yapısı var? Airbnb, 4 yıldır pazardaysa, hata yapıp öğrenmek için önünde 4 yılı vardı, birçok hata ile bu işe başladı. Bu gibi girişimler ilk hatalarını pazarda deneyimlemeye ve düzeltemeye önem veriyor. Ama yüzde 100 test edilmemiş ve kanıtlanmamış bir şeyi bankacıların test etmeye ne kadar sıcak bakabileceğini bilmiyorum. Yine de değişmek ve dijital oyuncu olmak için
bilmelisiniz ki gerçek test süreci pazarda yürütülür ve geriye gidip ‘Bu bir hataydı’ diyebilmeli, bunu kabul edebilmelisiniz. Bankalar, sigorta şirketleri önce zihniyet değişimini yapmalı, ‘İşleri farklı biçimde ele almalıyız, denemek ve test etmek istiyoruz’ diyebilmeli. Gelecek yıl satacakları ürünlerin bugün piyasada olmadığını bilerek hareket etmeliler. m Yani? Bunun arkasındaki güzel mesaj Uber veya Airbnb’ye takılıp kalmamak. Onlar dijital oyuncular olarak işe başladılar, eski dünya düzeninde bunların yeri yoktu. Ama Netfilix’in yeri vardı ve Blockbuster’ın ardından ikinci sıradaydı. Ama bugün dönüp bakınca kim Blockbuster’ı hatırlıyor? Netflix ise değişimi başardı, küresel bazda dijital ürün yarattı. Bence nasıl bir dijital oyuncu olabileceğinize dair gösterebileceğimiz en iyi örnek bu. m Bu durumda işin temeli yazılım diyebilir miyiz? Evet, eğer bir BT operasyonu yürütüyorsanız, bir yazılım odağınız olması şart. Çünkü misal Netflix de bir yazılım şirketi haline geldi, günlük bazda yüzlerce yeniliği ve değişikliği kullanıcılara sunuyor. Gelişim bu yönde madem, benim hayalim de bankalar, perakendeciler, sigorta ve telekom şirketleri için, kendi pazarlarının Netflix’i olmaları. m Bunun önündeki engeller neler? Müşterilerimizle iletişimde, BT ve diğer birimlerle konuşmanın farkını da görüyoruz. Bunun temel sebebi; BT’nin önceliğinin bugünkü varlıkları korumak olması. Bu nedenle iş birimleri kadar değişimlere açık değiller, oysa değişim onlar olmadan da hayata geçebilir. Bu nedenle tüm birimler arasında işbirliği önemli. İkincisi; iş fırsatlarına yanıt vermekte yavaşız. Odaklandığımız konu anlamak, ama neler olup bittiğini anlayana kadar iş fırsatı da fırsatlığını yitiriyor. Üçüncüsü de güvenlikte yapılan hatalar. BT birimi ile mobilite ve değişimleri ele alınca, yapmaya çalıştığınız her şeyin sizi siber saldırılara karşı korumasız bıraktığını söylerler. Oysa aktif ve güvenli bir mimari de var. İşte bence bu üç unsur; iş ve BT birimini yanıt verme konusunda durduruyor.
8
BThaber
E-TOPLUM
Dijital uçurumlar biter mi? ABD’deki dijital uçurum hakkında Brookings Institute Başkan Yardımcısı Prof. Darrell West uyarıda bulundu. Enstitü’nün blog’undaki yazısında ana fikir olarak şunu dedi: “Kırsal ve kentsel Amerika, genişbanta erişimde bölünmüş durumda. Kırsal kesimde eğitim, e-devlet hizmetlerine ulaşım başta olmak üzere yetersiz bant yüzünden hizmet alımı geridedir. Kırsal kesimin erişim hızı arttırılamadığı sürece ABD, dijital bakımdan bölünmüş kalacaktır.” (18.07.16) Prof. West’in bu “herkesin bildiği” duruma dair görüşü, ABD Federal İletişim Komisyonu’nun son raporuna dayanıyor. FCC, ABD’de “genişbant” tanımını 2015’te değiştirdi, bant genişliğine zam yaptı. Buna göre, indirme hızında 4 Mb, artık genişbant değil: Yeni hız saniyede 25 Mb. Yükleme hızında sınır 1 Mb’den 3 Mb’e çıktı. Bu yeni tanımlarla ABD ve dünyada kaç yüz milyonlarca internet kullanıcısı, aniden, “dar bant” kullanıcısı oluverdi. Bant fakiri oldu. FCC’nin 109 sayfalık Genişbant Raporu, bu yeni duruma göre “sabit fiber” erişimine göre bir ABD tablosu çiziyor: *Kentsel nüfusun % 10’u sabit fiberle 25 Mb/3 Mb sınırının altında
internet kullanıyor = 34 milyon. Raporda bu veri için “Kanada nüfusu kadar” denilmiş. *Kırsal kesimde yaşayanların % 39’u 25 Mb/3 Mb sınırının altında = 23 milyon. Kentsel ve kırsal toplam etti % 49 = 57 milyon. *Nüfusun % 6’sı 10 Mb/1 Mb sınırının altında = 20 milyon. *Nüfusun % 5’i 4 Mb/1 Mb sınırı altında erişim sağlıyor = 16 milyon. Sabit fiberin yanı sıra uydu üzerinden internet erişim rakamları daha yüksek. Ayrıca, ABD Ulusal Telekomünikasyon ve Bilgi Kurumu (NTIA) 2014 verilerini açıkladı. Buna göre, siyahların internet kullanım oranı kentlerde % 69, kırsalda % 59. Beyazlar ise kentte % 80, kırsalda % 70. ABD’de kırkent ve siyah-beyaz dijital uçurumu sürüyor.
Depremzedeye mimar eli İtalya’nın tarihi dağ kasabalarını yıkan depremde hayatta kalanlara geçici barınak sorunu: Kış yaklaşıyor ve o dağlara kış erken gelir. İtalya’nın dünya çapında ünlü yıldız mimarı Renzo Piano, çabucak inşa edilecek küçük ahşap evciklerin deprem bölgesinde hemen yapılmaya başlanması için önayak oldu. Metrekaresi 1,400 Euro’ya mal edilecek bu evcikler. Piano, 2009’da yine aynı fay hattı üzerinde yıkılan L’Aquila kenti için de çarçabuk bir konsertoplantı salonu yapmıştı. Yine ahşaptan. Prefabrik ahşap
19 - 25 EYLÜL 2016
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
plakalar kullanarak, tam bir Renzo Piano yenilikçiliği ile 2,500 metrekareye oturan 238 koltuklu bir salon. Bütün ahşap aksam birbirine 800 bin çivi, 100 bin vida ile tutturuldu. Her biri 25 santim kalınlıkta plakalar farklı renklere boyandı. Ortaya, depremin acısına karşı iyimserlik yaratan sevimli rengarenk bir yapı çıktı. Piano şimdi benzer bir projeyi yeni depremzedeler için yapacak. Selülöz kaynaklı, ağırlık kaldırmaya uygun özel yapım mukavva kullanarak “bina” yapan Japon mimar Shiregu Ban da 1995 Kobe Depremi’nden
Belediyeye açık öğretim Harvard Üniversitesi ve Bloomberg Vakfı ortak bir girişimle, ABD’deki 300 belediye başkanı ve 400 başkan danışmanına 4 yıl boyunca “çağdaşlık” eğitimi verecek. Michael Bloomberg, New York’un bir önceki belediye başkanı trilyoner iş adamı, hayırsever, yardımsever. Bloomberg bu iş için Harvard’a 32 milyon Dolar hibe ediyor. Girişimin adı, Bloomberg Harvard Şehir Liderliği Girişimi olarak seçildi. Belediye başkanı, o diyarda şehrin lideri ya? Eğitime katılacak başkanlar, önce 3 günlüğüne New York’ta toplanacak, Harvard hocalarının derslerini izleyecek. Programda bol bol inovasyon, yönetişim, katılımcılık, iş yönetimi incelikleri olacak. Sonra, şehirlerine dönüp programın geri kalanına online katılacaklar. Bir tür açık öğretim yani! Harvard öğrencileri de yaz aylarında belediyelerde staj yapacak. Neden böyle bir “girişim”? Bloomberg diyor ki, şehir yöneticileri artık klasik sorunlarla değil, öngörülmedik çağdaş sorunlarla uğraşmak zorunda. Başkanların, birbirlerinden ve uzmanlardan öğrenecekleri bilgiler için bir ortam hazırlıyoruz. Örneğin iklim değişikliği, yoksullukla mücadele, daha çetrefilli suç biçimleri... Bu girişim, şimdiye kadar örneği olmayan bir “yaşam boyu öğrenme ve inovasyon”
sonra, yıkılan Nagata-Ku Kilisesi yerine bu malzemeden bir kilise inşa etmişti. Her biri 5 metre uzunlukta 33 cm çapında borularla. 2011’de Yeni Zelanda’da Christchurch’ü 6.3’le sarsan depremin hasarını gidermek için yenilikçiliğini oraya taşıdı. Yıkılan, 25 metre yükseklikteki katedralin yerine çapı 60 cm 96 mukavva borudan bir yeni yapı inşa etti. Boruların arasını 5 cm aralık bıraktı ki içeriye gün ışığı girsin. Bu ve benzeri çevreci projeleri, ona mimarlığın büyük ödülü Pritzker’i kazandırdı 2014’te. Mimar, hünerini 1999 Marmara Depremi’nden sonra
Michael Bloomberg İstanbul’da (23.08.13 New York Times) projesi aslında. Dünyanın her yerinde kırsaldan şehirlere göçün arttığı, şehirlerin her türlü kapasiteyi aşarak megayerleşim yerlerine dönüşmeye başladığı bir süreçteyiz. İleri bilgi toplumlarında buna hazırlık var, geri bilgi toplumlarında ise sadece lafı var. Bloomberg’in girişimi, “kamu, inovasyon yapabilir mi?” sorusuna da yanıt olacak. Zaten bu girişim için Harvard’da yürütecek akademik kurum, yukardaki sorunun yanıtını şimdiden veriyor: Ash Demokratik Yönetişim ve İnovasyon Merkezi (ACDIC). Burası bir tür “Amme İdaresi Sevk ve İdare” okulu. Yani kamu yönetimi iş yönetimi gibi. Ama bilgi aktarmakla değil, fiilen sorun çözmekle meşgul. Hollandalı yöneticisi
sosyal siyaset hocası Prof. Jorrit de Jong, ACDIC’de İnovasyon Saha Laboratuvarı Başkanı. Bu, bize ışık yılı kadar uzak birim, Harvard ve Boston’un bulunduğu Massachusetts eyaleti genelinde kamu yönetiminde inovasyon gerektiren sorunlara çözüm ortaklarıyla birlikte çareler arıyor. Bilgi ve becerinin böyle biriktiği bir kurumun, belediye başkanlarına “ders” verecek olması doğal. Prof. Jong, bürokrasinin Kafka romanlarında tanımlandığı şekliyle “işlemeyen, içinden çıkılmaz mevzuat, katı kurallara ve kalıplara saplanmış, kırtasiyeci” niteliklerine karşı yenilikçi çözümler öneren Kafkabrigade (Kafka Tugayı!) adlı düşünce kuruluşunun da üyesi.
Renzo Piano’dan konser salonu Türkiye’de de göstermek istemişti. Tasarladığı deprem barınaklarını 10.6 cm çapında, 4 mm kalınlığında mukavva
tüplerden yapacaktı. Evin tabanı 3x6 metreye oturacaktı. Ama “sponsor bulunamadığı” için barınaklar yapılamadı.
10
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
19 - 25 EYLÜL 2016
Huawei, buluta yatırım yapıyor Huawei, bu yıl ilk defa düzenlediği etkinlikle yaklaşık 120 ülkeden Bülent Nevres 20 binin üzerinde katılımcının yer aldığı ekosistemini 31 Ağustos – 2 Eylül tarihleri arasında Şangay’da bulut etrafında topladı. Huawei yöneticilerinin ve çeşitli sektör liderleri konuşmalarında bulut teknolojileri ile ilgili en son trendler, farklı sektörlerde hizmet veren şirketlerin bulut platformları ile nasıl dijital dönüşüm gerçekleştirebilecekleri ve bulut platformlarına yapılabilecek katkılar ve buluta dayalı yeni iş modellerinden bahsettiler. Etkinliğin konuşmacıları arasında Huawei’nin dönüşümlü olarak görev yapan üç CEO’su Ken Hu, Eric Xu ve Guo Ping ile birlikte Intel CEO’su Brian Krzanich, Infosys CEO’su Vishal Sikka, SAP Kıdemli Başkan Yardımcısı Thomas Saueressig ve MIT Araştırmacı Bilim Adamı Andrew McAfee yer aldı. Üç gün süren Huawei Connect 2016’nın ilk günkü açılış konuşmasını Huawei Dönüşümlü CEO’su Ken Hu gerçekleştirdi. Bulutun desteklediği dijital dönüşümde en önemli ve tercih edilen iş ortağı olmayı hedeflediklerini ve daha akıllı bir dünyaya doğru ilerlerken bunu sağlayacak en önemli teknoloji sağlayıcılarından birisi olduklarını ifade eden Ken Hu sözlerine şöyle devam etti: “Bulut platformunun etkisi teknolojinin sınırlarını dahi aştı, artık etrafımızdaki her şeyi etkiliyor. Yeni kurulan şirketler bulut platformlarıyla hayata başlıyorlar. Önümüzdeki yıllarda tüm şirketler işlerini buluta entegre edecekler ve kendilerine en uygun çözümü arayacaklar. Bulut her şeyi değiştiriyor. Bu değişimi biz bir yeniden doğuş olarak tanımlıyoruz. Bulut 2.0 dünyasında bu değişim beraberinde umut da getirecek. Geleceği hep beraber oluşturacağız”. Huawei’ye göre 2025 yılında kurumsal
Huawei, “Bulutu Şekillendirin” temasıyla düzenlediği dünyanın dört bir yanından gelen 20 binin üzerinde katılımcıya ev sahipliği yaptığı Huawei Connect 2016’da bulut stratejilerini duyurdu.
Huawei Dönüşümlü CEO’su Ken Hu
Huawei Enterprise Genel Müdürü Serdar Yokuş uygulamaların yüzde 85’i bulut tabanlı olacak ve tüm şirketler asıl işlerini bulutla entegre edecekler. Dünya üzerindeki birbirine bağlı bilgisayarlar çok büyük miktarda veriyi bir araya getirerek bulut üzerinde dijital bir beyin oluşturacak. Bu beyin sürekli gelişecek, yaşlanmayacak ve yüksek hızlı ağlar ve cihazlar kullanılarak insanların kullanımında olacak. wvHuawei Dönüşümlü CEO’su Eric Xu ise şirketin bulut yaklaşımını “Bulutlaştırma” (Cloudification) olarak tanımladı. Yaklaşık 18 bin metrekarelik bir alanda gerçekleştirilen etkinliğe Intel, HGST, SAP, Accenture, Infosys, OpenStack ve GSMA
Huawei Enterprise Kanal Direktörü Neriman Öğüt gibi önemli oyuncuların da yer aldığı 80’in üzerinde şirket destek verdi. Huawei Connect 2016’nın odağında bulut teknolojilerinin yanında Büyük Veri, Yazılım Tarımlı Ağlar, Her şeyin İnterneti gibi konular da yer aldı. Huawei ayrıca etkinlikte bulut depolama, bulut hizmetleri ve SDN denetleyicileri ile ilgili 8 önemli çözüm duyurusu da gerçekleştirdi. Bu çözümler özellikle kamu, finans, telekom, enerji ve medya gibi çeşitli sektörlerde hizmet veren şirketlerin dönüşümlerini kolaylaştırmayı hedefliyor. Dijital dünyada hayatımızı şekillendiren en önemli temel taşlarından biri bilişim sektörü olacak. Sahip olduğumuz cihazlar, herşeyin algılandığı dünyamızda,
“duyu organları” rolünü oynayacak. Ağlar her şeyi bağlayacak ve bulut her şeyin arkasında istihbarat ve zeka kaynağı olacak. Cihazlarımız, bilgi otoyolları ve buluttan oluşan üç unsur sinerjetik bir mimari oluşturacak. Gelecek 10 yıl içinde, çok çeşitli kullanım senaryolarına adapte olabilen çeşitli akıllı cihazları göreceğiz. Huawei; cihazları, bilgi otoyolları ve bulut unsurlarını bir arada toplayarak uyumlu hale getirecek teknolojik altyapıyı inşa etmekte oldukça kararlı. Bu nedenle cihazlar, bilgi otoyolları ve bulut platformu, gelecekte Huawei’nin stratejik yatırımlarının odak noktası olmaya devam edecek. Huawei Enterprise Genel Müdürü Serdar Yokuş,
Huawei Connect etkinliğinin bu yıl Türkiye’den katılan katılımcıların beğenisini kazandığını ve Türkiye’nin bulut alanında dünyadaki gelişmeleri yakından takip ettiğini belirtti ve sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye, bu teknolojileri sonradan kullanmaya başlayan bir ülke olarak daha yeni teknolojileri kullanma imkanına kavuşacak. Bu bizim için bir avantaj olarak tanımlanabilir” dedi. Huawei Connect 2016’da Huawei Enterprise Kanal Direktörü Neriman Öğüt’le de konuşma fırsatı bulduk. Şangay’da düzenlenen bu etkinliğin Huawei ekosistemi açısından büyük bir önem taşıdığını belirten Öğüt, sözlerine şöyle devam etti: “Bu etkinlik Huawei ekosistemi açısından büyük önem taşıyor. Bu etkinlikte bilişim alanındaki uzmanlığını tüm dünyaya gösterdi. Sizin de görebileceğiniz gibi burada bilişim alanında dünyanın en önemli şirketleri yer alıyor. Huawei yıllar önce bugünleri görerek stratejilerini geliştirmiş”. Türkiye’deki kanal yapısını her geçen gün daha da güçlendirdiklerini ifade eden Öğüt, “Huawei Enterprise Kanal Grubu olarak son yıllardaki büyümenin sürdürülebilirliğini sağlamak için kanal yapımızda yetkin ve güçlü iş ortaklarımızın sayısını ve ülke çapındaki yaygınlığı artırmaya devam ediyoruz. Bu bağlamda İzmir, Gaziantep ve Kayseri bölgelerinde “Bölgesel Satış Müdürleri” görevlendirdik. Belirli sektörlerde sağlanan başarının tüm dikey pazarlara yaygınlığını sağlamak ve pazara sunduğumuz ürün çeşitliliğini artırmak bizim en önemli önceliğimiz. Bu amaçla da farklı alanlarda çalışma ve uzmanlıkları olan yeni iş ortaklarımız ile daha geniş bir yelpazede çözümlerimizi sunmaya devam edeceğiz” dedi. Etkinligin son gününde basın mensupları; Huawei’nin Şangay’daki Ar-Ge merkezini ziyaret edip ürün ve teknolojilerini merkezde deneyimlerken, Huawei Medya iletişimden sorumlu yöneticisi Joe Kelly den de firma hakkında gelişmeleri dinlediler.
SIQURA VE SUNELL VİDEO İZLEME SİSTEMLERİ İLE
Standımıza bekliyoruz SALON
10
STAND
B-420
Gelişmiş video izleme çözümlerinin global tedarikçileri olan SIQURA ve SUNELL markalarını EFB Elektronik güvencesi ile hizmetinize sunuyoruz. Güçlü stoklarımız ve satış sonrası desteğimiz ile her zaman yanınızdayız.
SIQURA FULL HD BOX CAMERA • SFP Fiberoptik Kablo Bağlantısı (Singlemod/Multimod) • Akıllı Video Analiz Desteği (Sabotaj, Hat Belirleme, Hareket Algılama, Alan İhlali) • Yüksek Riskli Çevre Güvenliği • Ethernet Over Coax Opsiyonu SN: BC840-PID-SFP
SUNELL 3MP 12X SMALLEST IR PTZ • Entegre Video Analiz Desteği (Sabotaj, Hat Belirleme, Hareket Algılama, Alan İhlali) • Yeni Nesil Akıllı Gece Görüş (100 m) • PoE+ Bağlıyken Bile -40 Derecede Çalışma • IP66 Su Geçirmezlik • Dar Alan Isı Dağılımı (Turbofan, Dairesel Hava Kanalı, Kolay Kurulum) SN: IPS56/30CDR/ZSD12
FULL MEMBER
FULL MEMBER EFB Elektronik İthalat İhracat Üretim Tic. Ltd. Şti. Halide Edip Adıvar Mah. Sultan Sok. Mavi Plaza No:22 D:11/22A 34381 Şişli - İstanbul T. +90. 212. 222 92 50 pbx F. +90. 212. 222 92 89 E. info@efb-elektronik.com.tr
Alt yapımızda Alman kalitesi var!
www.efb-elektronik.com.tr
12
INFO GRAFİK
BThaber
19 - 25 EYLÜL 2016
Sahte çek kontrolu ve Çek Otomasyon Sistemi
E
raysoft Bilişim Teknolojileri 10 yıldır İtalyan Panini Çek otomasyon sistemlerinin Türkiye Distribütörlüğünü yapmaktadır. Fabrikası ve merkezi İtalyada bulunan Panini Spa. tüm dünyada sektörünün lideri firmadır.
Dakikada 50 ve 100 çek tarama kapasitesine sahip modelleri ile çek bilgilerini muhasebe sistemlerine aktarmak çok daha hızlı ve hatasız gerçekleştirilmektedir.
Türkiye’de bir çok Banka, faktöring, kurumsal ve küçük-orta ölçekli firmada Panini çek otomasyon sistemleri kullanılmaktadır.
Tek geçişte çeklerin ön ve arka görüntüsünü aynı anda kaydederek MICR (Çek no, Banka kodu, şube kodu, hesap no) kodunu otomatik olarak okuyarak ayrıştırır. Sahte MICR basılan çeklerden sinyal algılayamadığı için bu çeklerde kullanıcıya uyarı verir.
Sistemin genel amacı firmaların müşterilerinden aldıkları çekleri hızlı ve hatasız bir şekilde muhasebe sistemlerine kaydetmek, MICR sahtecilik yapılmış çekleri tespit etmek ve dijital bir çek arşivi sağlamaktır.
Türkiyede kullanılan yerli yabancı tüm ERP sistemleri ile entegre çalışır.
Eraysoft Bilişim donanım ve yazılım kadrosu ile hem tarayıcıların teknik hizmetini hemde otomasyon ve entegrasyon yazılımlarını sağlar. Türkiye için özel üretilen cihazlar sadece Türkiye’de olan alonjlu çekleri problemsiz olarak tarayıp okuyabilir. Son bir sene içerisinde PANINI çek otomasyon sistemi kullanan müşterilerimiz 100’ün üzerinde sahte çek tespit ederek firmalarını büyük zararlardan korumuşlardır.
GENEL ÖZELLİKLER Dakikada 50 çek tarama özelliği MICR sahteciliği olan çekleri yakalama özelliği Karekod okuma özelliği 50 çek kapasiteli feeder Tüm Muhasebe sistemleri ile entegre çalışabilir. Ergonomik ve şık dizayn. Tek geçişte ön-arka görüntü kaydı, duplex tarama Mükemmel MICR okuma başarısı / görüntü kalitesi Sadece Panini tarayıcılara özel upgrade edebilme özelliği 45 cm.’e kadar alonjlu çek tarama özelliği 300 DPI tarama
14
BİLİŞİM DÜNYASI
BThaber
19 - 25 EYLÜL 2016
Haberleşmede yeni dönem için Ar-Ge merkezi Özyeğin Üniversitesi önderliğinde, İstanbul Kalkınma Ajansı’nın (İSTKA) desteğiyle kurulan, Türkiye’de optik kablosuz haberleşme alanında faaliyet gösteren ilk Ar-Ge merkezi olan Optik Kablosuz Haberleşme Teknolojileri Mükemmeliyet Merkezi (OKATEM), Özyeğin Üniversitesi Çekmeköy Kampüsü’nde açıldı. Merkezin amacı; üniversite ve özel sektör işbirliği ile telekomünikasyon sektöründe optik kablosuz haberleşme alanında bilgi ve teknoloji üretimini ve transferini sağlayacak ortak kullanım alanı oluşturmak, ortak ArGe faaliyetleri ile yenilikçi optik kablosuz haberleşme çözümlerinin yerel imkanlar ile üretilmesine imkan sağlamak. Optik kablosuz haberleşme (optical wireless communication - OWC); kızılötesi, görünür veya morötesi frekanslarını kullanarak, kablosuz iletim imkanı sağlayan bir teknoloji. Kullanım lisansı gerektirmeyen optik bantlarda çalışması, yüksek bant genişliği ve düşük maliyeti ile OWC, mevcut kablosuz haberleşme teknolojilerine kıyasla bazı uygulamalarda tamamlayıcı,
bazılarında ise güçlü bir alternatif olarak ortaya çıkıyor. Özyeğin Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Esra Gençtürk; “Telekomünikasyon sektöründe çığır açma potansiyeline sahip optik kablosuz haberleşme alanında Türkiye’ye ilk ArGe merkezi OKATEM’i kazandırmaktan gurur duyuyoruz” derken, Özyeğin Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi ve OKATEM Direktörü Prof. Dr. Murat Uysal, şu bilgileri verdi: “Merkezin altyapısı, gelişmekte olan optik kablosuz haberleşme teknolojileri alanında büyük fırsat sunuyor. Küresel gelişmelere paralel
olarak, ülkemizin bu yeni gelişen teknoloji alanında söz sahibi olabilmesi ve yüksek katma değerli optik kablosuz haberleşme tabanlı ürünler, hizmetler ve uygulamalar geliştirebilmesi için uygun ArGe altyapısına ihtiyaç vardı. OKATEM, Türkiye’deki bu boşluğu dolduracak ve dünyadaki benzerleri ile yarışacak kapasitede Ar-Ge altyapısı sağlayacak. Proje ortağı 5 üniversite ve 7 şirket bir araya geldi. OKATEM’de üniversite-özel sektör işbirliği ile ticarileşmeye zemin hazırlayacak Ar-Ge faaliyetleri yapılacak, farklı uygulamalara yönelik optik kablosuz haberleşme teknolojileri geliştirilecek.”
Son sürümde sosyal medya da yerini aldı TAV Bilişim Hizmetleri tarafından geliştirilen TAV Mobile uygulaması; seyahat planlamasını kolaylaştırırken, havalimanındaki hizmetler ve fırsatları gerçek zamanlı olarak yolculara iletiyor. Bugüne kadar 500 binden fazla kez indirilen uygulama iOS, Android ve Blackberry platformunda çalışırken, eklenen sosyal medya desteğiyle uçuş bilgileri Facebook ve Twitter üzerinden de anlık olarak yolculara sunuluyor. TAV Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü Binnur Güleryüz Onaran, “Havalimanlarındaki hizmet ve fırsatlarla ilgili tüm bilgileri akıllı cihazlara taşıyan TAV Mobile uygulamamızın son sürümüne sosyal medya desteğini ekledik. Yolculara anlık bildirimler ve gerçek zamanlı bilgilerle hızlı, konforlu ve stressiz seyahat deneyimi sunuyoruz” dedi. Kullanıcılar herhangi bir uygulamayı indirmeye gerek kalmadan, Facebook veya Twitter
üzerinden uçuş numarası ve şehir bilgisini paylaşarak uçuşlarının hangi aşamada olduğunu görebiliyor. Facebook’ta “TAV Mobile Flights” sayfasında mesajlaşma alanına tıklandığında, kişi uçuş sorgusunu nasıl gönderebileceği ile ilgili kısa bir yönlendirme görüyor. Twitter uygulamasında ise #tavmobile etiketi kullanılarak atılan tweet’ler birkaç dakika içinde ilgili uçuş hakkında bilgileri kullanıcı ile
paylaşıyor. TAV Mobile uygulaması Türkiye’de İstanbul Atatürk, Ankara Esenboğa, İzmir Adnan Menderes, MilasBodrum, Gazipaşa-Alanya havalimanlarında, yurtdışında ise Tunus’ta Enfidha-Hammamet ve Monastır, Gürcistan’da Tiflis ve Batum, Makedonya’da Üsküp ve Ohrid havalimanları ile Suudi Arabistan Medine havalimanı hakkında bilgi veriyor.
15 BThaber
DOSYA
Ar-Ge ve İnovasyon
19 - 25 EYLÜL 2016 www.bthaber.com
Birilerinin değil, kurumun bütününün önceliği yaratıcılık olmalı
Handan Aybars Herkesin ağzında inovasyon ve Ar-Ge, bunların önemi, sürekliliği ve istikrarının gerekliliği, kamuda bu konularda birbiri ardına destekler, IoT ve M2M gibi yeni teknolojilerle evrilen Endüstri 4.0 karşısında kurumsal bir kültür inşa etmek gerektiği sözleri var. Var, ama bu teoriyi pratiğe dönüştürme, bu pratiğin sürdürülebilirliğini sağlamada belli sektörlerde bazı büyük ölçekli şirketler ve bazı girişimler haricinde bütünsellik olduğunu söylemek de maalesef zor. Birçok ülke, bu amaçla
yatırım desteklerini sunuyor, yeri geliyor bu desteklerin kapsamını genişletiyor. Ama kamunun ve akademik dünyanın bu adımlarını, kurumsal bilincin izlemesi şart. Yaratıcı düşünme ve işbirliği, bu adımların ödüllendirilmesi, sonuçta kurumsal inovasyon ve Ar-Ge kültürünün de gelişimi demek. Burada esas görev ise söz konusu kültürün belirlenmesi ve işlerliğinin sağlanması adına liderde. Bu kişi CEO da olabilir, Genel Müdür veya kurumsal yaratıcılığa bakışı ile fark yaratan, böylece kurumun
bütününün yaratıcılığından sorumlu kılınan bir departman yetkilisi de... Kim olduğu önemli değil, inovasyonun kurumda dallanıp budaklanması için içerde çalışanları ve dışarda iş ortaklarını dinlemek, her türlü fikre her zaman açık olmak, işbirliğine yakın durmak, dikey
değil yatay bir yönetim modeli ile iletişimi kurum bütününe yayabilmek ve başarılar kadar, başarısızlıkları da sırf deneme cesareti yüzünden takdir etmek gerektiğini bilmek şart. Kurumsal inovasyon kültürünün temelinde dünyanın gerçekten, birçok açıdan değiştiğini kabul etmek yatıyor. Bu zihin değişimini bireylerden kurumdaki tüm çalışanlara, oradan da kurum politikalarına yansıtabilmek ise esas maharet.
16
DOSYA
BThaber
Ar-Ge ve İnovasyon
19 - 25 EYLÜL 2016
Schneider Electric Orta Asya Bölgesi ve Türkiye Ülke Başkanı Bora Tuncer:
KOBİ’LER İÇİN KAMU KAYNAKLI AR-GE DESTEKLERİ ÖNEM KAZANIYOR “Şirketlerin, müşterilerine daima daha fazla katma değer ve hizmet sağlamak için hem daha fazla hem de farklılaşmayı sağlayıcı inovasyon önermeye ihtiyaçları var. Aksi takdirde, müşterilerin daha inovatif, daha ucuz ve daha etkili rakiplere yönelme riski olduğunu görüyorlar. Schneider Electric, 170 yıl önce kuruluşundan bugüne, 20 bin aktif patent topladı ve her yıl, dünya çapında yaklaşık 500 yeni patent başvurusu gerçekleştiriyoruz. Schneider Electric’te inovasyonu üç temel üzerine kuruyoruz: Esnek bir iş modeli, kullanılabilir tasarım ve teknoloji. Sonrasında şirketimiz müşterilere birbiriyle bağlantılı teklifler, yazılım, enerji etkin çözümler ve hizmetler gibi katma değer sağlayacak alanlara odaklanıyor. İnovasyonu kendi iç yapımızın haricinde, uzun yıllardan beri ekosistemimizdeki tüm paydaşlarımız uyguluyor ve bu çalışmaları Cisco, Microsoft ve IBM gibi şirketlerle stratejik ortaklıklar ile destekliyoruz. Schneider Electric, globalde her yıl gelirinin yüzde 4-5’ini Ar- Ge çalışmaları için ayırıyor, dünya çapında toplam 20 binin üzerinde patent başvurusuyla 11 bin Ar-Ge çalışanını istihdam etmeye devam
ediyor. Türkiye’de de Manisa fabrikamızı teknoloji ve ihracat üssü olarak konumlandırdık. Yüzde 70’i yerel olarak Türk mühendislerinin geliştirdiği ve ürettiği ürünlerle, yurt dışındaki diğer fabrikalar için de yan sanayi üretimi gerçekleştiriyoruz. Türkiye’ye teknoloji transferi yaparak ve burada yeni teknoloji geliştirerek ülke ekonomisine ve istihdama katkıda bulunuyoruz. 12 milyon avro yatırımla hayata geçirdiğimiz bu tesis, 3 bine yakın kişiye istihdam sağlıyor. Manisa fabrikamız, aynı çatı altında 14 farklı ürün ve kendi içindeki tipleri üreten Schneider Electric bünyesinde dünyadaki tek fabrika. Türkiye’de Ar-Ge politikaları ile ilgili olarak yapılması gereken geliştirmeler ve güncelleştirmeler önemli. Türkiye’de Ar-Ge harcamalarında son yıllarda önemli artış var. Bu artışın önemli nedenlerinden biri sanayinin Ar-Ge’ye ayırdığı bütçe. Ancak toplam Ar-Ge’ye ayrılan bütçenin GSYH’ya oranı düşük (% 0.84) kalıyor. Gelişmekte olan ülkeler ile kıyasladığımızda, Türkiye’nin toplam Ar-Ge’ye yatırım payı içerisinde özel sektör katkısı da sınırlı. Kamuda ve özel sektörde
bu konudaki farkındalık arttı. GSMH’dan Ar-Ge’ye ayrılan payın artması için Ar-Ge firma sayısının artırılması, Ar-Ge’nin tabana yayılması açısından önemli. Bu nedenle özellikle KOBİ’ler için kamu kaynaklı Ar-Ge ve inovasyon destekleri önem taşıyor. Bununla birlikte, Türkiye’nin rekabet ettiği ülkelere oranla hem ulusal hem de uluslararası patent başvuru sayıları düşük kalıyor. Bu noktada en önemli iş devlete düşmekte. Hükümetin açıkladığı reform paketinin hayata geçmesi ile bu alanda gelişmelerin yaşanacağını düşünüyorum. Türkiye olarak atılması gereken temel adımlar var. Bunların başında üniversitesanayi işbirlikleri geliyor. Bunlarla beraber Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, TeknokentlerTeknoparklar’ın artırılması ve işlevsel kılınması, buralardaki girişimcilerin desteklenmesi önemli. Bu noktada melek yatırımcı kavramı öne çıkıyor. Türkiye’de, özellikle ABD ile kıyaslandığında henüz çok küçük olan bu alanın da giderek geliştiğini görebiliyoruz. KOBİ’lerin de teknoloji kullanımının artırılması Ar-Ge ve inovasyon alanında gelişimi sağlayacaktır.”
Metric Genel Müdürü Gökhan Arıksoy:
TÜRK TEKNOLOJİ ŞİRKETLERİNE ŞANS VERİLMELİ “Ar-Ge bölümümüz 300 metrekare alanda, 2014 yılında hizmete girmiş olup Eylül 2015 tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından verilen resmi belge ile Ar-Ge merkezi statüsüne kavuştu. Tüm personelimizin yaklaşık yüzde 20’si şu anda yalnızca Ar-Ge projeleriyle ilgileniyor. Ar-Ge çalışmalarımızla ürünlerimizin kompleks kullanıma sahip rakiplerine kıyasla kullanımının ve entegrasyonunun daha kolay, danışmanlık uygulama süresinin ise daha kısa olacağını öngörmekteyiz. Ayrıca bu ürünler, birçok ithal ürünün satışının da önüne geçecek. Metric Ar-Ge merkezinde geliştirilen ürünler, G8 ülkelerinin dillerinde çalışacak şekilde tasarlanmakta. Bu çalışmaları yurtdışı satış
hedeflerimizi gerçekleştirmek amacıyla yapıyoruz. Ar-Ge sonucu geliştirdiğimiz özgün ürünlerimizin satışı ile ilk 3 yıl için ortalama yüzde 50 finansman elde etmeyi planladık. Türkiye’nin yeni teknolojilerle tanışma konusunda ABD ve Avrupa ülkeleriyle aralarındaki farkı kapatması büyük önem teşkil ediyor. Burada önemli olan nokta ise devletin bu yılbaşından itibaren hızla hayata geçirdiği düzenleme ve teşviklere ek olarak, Türkiye’deki yerel firmaların da Türk teknoloji şirketlerini desteklemesi gerekliliği. Bazı konularda küresel firmaların avantajları olsa da bizlere de şans tanımaları gerek. Bu yıl TBMM’den geçen ArGe Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun’un Türkiye
ekonomisine büyük kazançlar sağlayacağına inanıyoruz. Yine Ağustos ayında Resmi Gazete’de yayınlanan ve Ar-Ge yapanlara vergi indirimi getiren Bakanlar Kurulu’nun Ar-Ge, Yenilik ve Tasarım Harcamalarının Kazancın Tespitinde İndirim Konusu Yapılması Hakkında Kararı da büyük önem arz ediyor. Bu gelişmeleri dikkate alarak geçmişe baktığımız zaman, durumun bundan 3-5 yıl öncesine göre farklı olduğunu görüyoruz. Türkiye’de devlet kurumları dâhil tüm kurumlar, sunduğu hizmetleri teknolojik yeniliklere uygun olarak etkinleştiriyor. Bu kanunun etkisi ile Türk toplumunun ve kurumlarının yeni BT teknolojilerindeki değişime daha hızlı bir şekilde adapte olacağını düşünüyoruz.”
BThaber
Ar-Ge ve İnovasyon
19 - 25 EYLÜL 2016
DOSYA
17
Etkin Proje Yönetici Ortağı Kemal Sidar:
Mercedes-Benz Türk Kamyon Geliştirme Ürün Yönetimi ve Deneme Bölüm Müdürü Mustafa Üstertuna:
YAZILIMDA AR-GE’NİN GELİŞMESİ BELLİ KOŞULLARA BAĞLI
HEDEF, İKİNCİ AR-GE MERKEZİNİ DE HAYATA GEÇİRMEK
“Şu anda Ar-Ge yapan şirketler için ana destek programı TÜBİTAK/TEYDEB tarafından yürütülen ve genel olarak 1501, 1507, 1509, 1511 gibi kodlar altında gruplayabileceğimiz teşvik programları. Bu programlar sayesinden yüzde 40-85 aralığında hibe destek ve çeşitli vergi avantajları elde etmek mümkün. Bunun yanı sıra, 15 ve üzeri teknik Ar-Ge personeli olan şirketler için Ar-Ge Merkezi kurmak veya kişi sayısından bağımsız teknokentlerde faaliyet göstermek önemli vergi avantajı sağlayacak. Ayrıca Horizon 2020 kapsamında yeni bir program olan SME destek programı da tek başına proje başvurusunda bulunmak isteyen yenilikçi şirketler için önemli bir fırsat. Elektronik, yazılım, gıda, kimya, malzeme, otomotiv, makine gibi birbirinden farklı birçok sektörden KOBİ veya büyük şirket için Ar-Ge Projesi hazırlıyoruz. Genel olarak, ArGe’nin önemi ihracat yoğun sektörlerde daha net kavranmış durumda. Yazılım sanayi ise kağıt üstünde var olan avantajını realize edebilmiş değil. Yazılımda Ar-Ge’nin tanımı üzerinde hala hemfikir olunmamış durumda. Fikir, iş veya iş modeli inovasyonu sıklıkla Ar-Ge projeleri ile karıştırılıyor. Yazılım sanayinin ArGe atılımı yapmasının önündeki bir diğer engel ise ölçek sıkıntısı. Şirketlerin birçoğu 1-10 kişi aralığında olduğu için büyük ve sürdürebilir Ar-Ge projeleri için yeterli kaynak bulunmasında sıkıntı yaşanıyor. Bu nedenle birçok projenin etkisi ancak firma çağında kalıyor, uluslararası etki yaratabilecek projeler geliştirilmesi mümkün olmuyor. Firmaların
küçük olması ciddi bir esneklik ve Ar-Ge fikirlerinin hayata geçmesinde büyük kolaylık sağlıyor. Fikir kaynağı ile fikir uygulayıcıları arasında mesafe olmaması, güzel ve butik ArGe projelerinin geliştirilmesinde avantaj. Bu avantajı firmalar uluslararası arenada kullanmaya başlayabilirlerse, şu anda bulunduğumuz GYSMH içerisinde yüzde 1 olan Ar-Ge payının katlanarak büyümesi hızlı olacak. Yazılım sanayi Ar-Ge atılımının yapılması için kaynak (nitelikli insan kaynağı, sermaye, dış pazarlama açılma gücü) problemlerinin giderilmesi lazım. Bunun için önerilerim; konsolide Ar-Ge Merkezleri’nin kurulmasının sağlanması, teşviklerin sabit değil, şirketlerin önceki proje başarıları, proje konusu, etkisi gibi farklı parametrelere kadar yüzde 100’e varan oranlarda ve ön ödemeli olarak verilmesi, Ar-Ge destekleri için proje analiz ve değerlendirme süreçlerinin özelleştirilerek, hem alan hem veren tarafın efektif çalışmasının sağlanması olarak sıralanabilir. Yazılım sanayi öncelikli bir sektör olmasına rağmen, eksikler var. Örneğin ihracat teşviklerinden faydalanma konusunda yazılımcı firmaların birçok handikapı var. Kamuda uzmanların yazılım projelerinin teknik altyapısı ve yazılım dinamiklerinden uzak olması nedeniyle birçok zorluk yaşanmakta. Ya tüm kamu birimleri içerisinde bu tür profesyoneller görevlendirilmeli ya da yazılım sanayine yönelik teşvikler ve destekler bu konuda uzman ayrı bir bölüm, müdürlük veya özelleştirilmiş şekilde yönetilmeli.”
“Mercedes-Benz Türk ArGe merkezimizde stratejimiz; küresel geliştirme ağı içerisinde belirli kapsamlar için tüm dünyaya mühendislik hizmeti veren “Yetkinlik Merkezi” (Center of Competence), teknoloji üreten ve ihraç eden, Türkiye ve dünya pazarının ihtiyaçlarını karşılayan, Türkiye’de üretilen ve yerlilik oranı yüksek ürünler sunan, yenilikçi teknolojiler ve üniversite-sanayi işbirlikleri ile Ar-Ge ekosisteminin etkin halkası olan Ar-Ge merkezi olmak. Geliştirme ekibimiz, gelecek yıl global geliştirme ağı kapsamında mekatronik donanım, yazılım, şasi, yakıt tankları, tahriksiz akslar, yol testleri ile ilgili sorumluluklar alarak, küresel mühendislik hizmeti veren merkez olmayı planlamakta. Hoşdere otobüs fabrikamızın tesis sınırları içindeki Ar-Ge merkezi, Daimler’in dünya çapındaki ArGe ağında önemli konumda. Bu çalışmalarla Daimler’in Mercedes-Benz markası taşıyan bazı ürünleri, dünyada
sadece ülkemizde üretilmekte. Sertifikasını 2009’da alan ArGe merkezimizde gelecek nesil kamyon ve otobüs projelerimiz, Türkiye ve dünya pazarının ihtiyaçlarını karşılayacak ticari araç segmentinde teknolojiyi daha üst seviyeye taşıyacak, taşımacılık standartlarını yükseltecek projeler. Çeşitli projeler kapsamında yan sanayi işbirliği ile ilk yerli elektronik beyin tasarlanmış ve gerekli olan gömülü yazılım Mercedes-Benz Türk Ar-Ge merkezi tarafından geliştirildi. Kompozit malzeme çalışmaları ve testleri Ar-Ge projelerimiz kapsamında. Kamyon Geliştirme Bölümü, ana kuruluşumuz Daimler AG’den global yetkinlik merkezleri oluşturma stratejisine bağlı olarak, çelik makas ve aks süspansiyon sistemleri tasarım, konstrüksiyon, hesaplama ve simülasyon sorumluluklarını devraldı. Daimler Otobüs Geliştirme Bölümü’nün geliştirme çalışmalarını yürüttüğü, Mannheim, Ulm ve Hoşdere’de üretilen Mercedes-
Benz ve Setra marka tüm seyahat otobüslerinin karoseri sorumluluğu, tüm seyahat ve belediye otobüslerinin dış donanım kapsamları, dizayn elementleri sorumluluğu Mercedes-Benz Türk Otobüs Geliştirme birimlerine aktarıldı. Mercedes-Benz Türk Otobüs Geliştirme İç Donanım Geliştirme Birimi organizasyonel değişiklik kapsamında, tüm EvoBus üretim merkezlerinde üretilen otobüslerin iç donanım geliştirme sorumlusu ve Yetkinlik Merkezi olarak atandı. Ar-Ge merkezimiz ana şirketimiz Daimler AG’den mekatronik, şasi kapsamları, simülasyon, homologasyon, uzun yol testleri ve benzeri sorumluluklar çerçevesinde büyümeye devam edecek, yeni projelerin devreye girmesiyle ek mühendis ve teknisyen istihdamı gerçekleştirilecek. Aksaray fabrikamızdaki Kamyon Test Merkezi’ne ilave 50 kişilik istihdam sağlanarak bu lokasyonda Mercedes-Benz Türk’ün ikinci Ar-Ge merkezi kurulmasını hedeflemekteyiz.”
Re/Design Business CEO’su ve Kurucu Ortak Yiğit Kulabaş:
KISA VADELİ DÜŞÜNMEYİ BIRAKMALIYIZ “Hayalim Türkiye’nin inovasyon liginde çok yukarılara taşınması. Bu hayalin tek bir şirketle, tek bir kişiyle ya da ekiple gerçekleşmesi imkansız. Ülke olarak potansiyelimiz çok yüksek aslında. Ancak içinde bulunduğumuz tempo bizleri hep kısa vadeli düşünmeye itiyor. Çoğu şirketin ana ajandası günü kurtarmak, aylık hedefleri tutturmak. Organizasyonlar da bu bağlamda oluşturulmuş
durumda. Gerçek potansiyelimizi keşfedebilmemiz için harekete geçmek, dönüşebilmek gerek. Re/Design Business, müşterilerinin ezberleri bozmasını, kalıpları kırmasını sağlayacak servisler sunuyor ve hizmetlerimizi bu ihtiyaçları göz önünde bulundurarak oluşturduk. Re/Design Business bir strateji, tasarım ve inovasyon şirketi. Bugün dünyayı değiştiren, yepyeni iş
modellerinin ortaya çıkmasını tetikleyen pek çok akım var. Aklıma ilk gelenler paylaşım ekonomisi, yalın düşünme, design thinking, makers hareketi, servis tasarımı ve yıkıcı inovasyon. Bu akımlar kadar önemli bir diğer alan da gelişen teknolojiler, yani nesnelerin interneti, büyük veri, artırılmış gerçeklik, bulut, 3D yazıcılar, giyilebilir teknolojiler, drone’lar ve diğerleri…”
Deren Kimya Yönetim Kurulu Üyesi ve COSMED Satış ve Pazarlama Müdürü Deren Öztürk:
FARKLILAŞMAMIZ GEREKTİĞİNİ ANLAMAMIZ LAZIM “Cosmed, Ar-Ge ve inovasyon temelli bir marka ve buradan besleniyor. Kendi markalarımızda her yıl en az 5 yeni ürün lansmanı gerçekleştiriyoruz. Bu lansmanların her birinin 2-4 yıllık bir Ar-Ge geçmişi bulunuyor. Bunun yanında private label projeleri için
de sürekli yeni içerikler ve formüller geliştirmeye çalışıyoruz. Ar-Ge ekibimizle geçen yıldan beri çeşitli yarışmalara ve projelere katılıyoruz. Amacımız inovatif ürünlerle farklılaşmak ve yeni değerler yaratmak. Şu anda Ar-Ge ekibimiz hedef pazarlarımıza yönelik
ürünler üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Ülke olarak ArGe’ye yatırımda diğer ülkelere göre geride kalıyor, mevcutta yapılmış olanın peşinden gitmeyi tercih ediyoruz. Bu, her ne kadar risksiz bir ilerlemeyi mümkün kılsa da farklılaşamadığımız sürece büyüyemeyeceğimizin farkına
henüz varamadık. Ar-Ge konusunda biz yatırımcıların desteklenmesi önemli. Fakat bu noktada bugüne kadar sunulan desteklerden bizlerin ne kadar yararlandığını da ortaya çıkartmak gerek. Bu bağlamda, özellikle şirketlerin de sürekli destekleri takip etmesi, yeni projeler geliştirme heyecanının
sürekli olması gerek. Beklentimiz özellikle Ar-Ge ve inovasyon odaklı desteklerin küçük ve orta ölçekli işletmeler düşünülerek tasarlanması ve geliştirilmesi. Bu noktada STK’lara da bu desteklerin herkes tarafından bilinirliğinin oluşturulması konusunda büyük pay düşüyor.”
18
DOSYA
BThaber
Ar-Ge ve İnovasyon
19 - 25 EYLÜL 2016
DEVLET DESTEKLİ ENTEGRE STRATEJİLER OLUŞTURULMALI “Ar-Ge merkezimizdeki mühendislerimizin geliştirdiği kent güvenlik yönetim sistemlerinde kullanılan akıllı yazılımlar, coğrafi bilgi sistemleri, e-kimlik ve biyometri çözümlerinden oluşan geniş bir ürün ailesine sahibiz. Stratejik Ar-Ge yapılanmamızı “Akıllı Devlet”, “Akıllı Şehir”, “Güvenli Şehir” ve “Güvenli Alan” konseptleri ile paralel yürütüyoruz. Entegrasyon başlığı altında; sistem çözümleri, ağ çözümleri, veri merkezi ve altyapı çözümleri ile bakımdestek hizmetlerinden oluşan geleneksel sistem entegrasyon faaliyetlerimiz yer alırken, diğer yandan parmak damar izi, 3D yüz tanıma, avuç damar izi ve diğer çeşitli kimlik doğrulama araçlarına yönelik geniş ürün ailemiz ile biyometrik çözümler sunuyoruz.
Havaalanları, stadyumlar, metro istasyonları, finans merkezleri, limanlar, askeri bölgeler gibi alanların güvenliğinin sağlanabilmesi için yeni nesil teknolojik ürün ve çözümler kullanıyoruz. Son 20 yılda ülkemizde teknoloji ve bilişim sektörünün yaşadığı gelişim kayda değer. Ar-Ge ve inovasyona yönelik destekler her geçen gün artmakta. Başta eğitim, sanayi ve teknoloji olmak üzere diğer tüm sektörler için devlet destekli entegre strateji ve uygulamaların oluşturulması önemli. Bu noktada üniversite-sanayi işbirliğini benimsemek ve uygulamak da önemli. Üniversitelerimiz ve üniversitelerimizdeki teknoloji transfer ofisleri ile önemli işbirlikleri geliştiriyor, bu doğrultuda genç girişimcilere destek adına düzenlenen etkinlikleri ve
yarışmaları destekliyoruz. Katma değerin sağlanmasında Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarının payı büyük ve bir süre önce kabul edilmiş olan Ar-Ge Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkındaki Kanun’un ArGe yapan şirketler ve girişimciler için olumlu olacağını düşünüyoruz. Organizasyonda çalışan her birey inovasyonu tetikleyecek fikirlere, önerilere sahip olabilir. Önemli olan kurumunuzda oluşan bu sesler arasından farklı olanları seçebilmenin yanı sıra, insanları fikirlerini açıklayabilme konusunda teşvik etmek ve gerekli mekanizmaları oluşturmak. Sektör içerisinde tüm kurumlar bu yaklaşımla hareket etmeye başladığı noktada Türkiye’nin Ar-Ge açısından önemli mesafeler kat edeceği açık.”
Turkcell Bilgi ve İletişim Teknolojileri Grup Başkanı Serkan Öztürk:
PATENT; ARTIK TEMEL REKABET STRATEJİSİ “Öncelikli hedefimiz iletişim ve etki alanında yenilikçi teknolojiler geliştirerek Ar-Ge alanında yerli iş gücünü en iyi şekilde değerlendirmek, bu yenilikçi iletişim teknolojileriyle uluslararası alanda kendinden söz ettiren Ar-Ge merkezi haline gelmek. Son dönemde özellikle mobil ödeme, SIM kart güvenliği ve mobil hücresel ağlarda güvenlik gibi konularda yeni iş potansiyeli yaratacak projeler geliştirmeye başladık. Ürün ve hizmet geliştirme süreçlerinin tek yapı altında uçtan uca yürütüldüğü, tek alanda bulunan Ar-Ge merkezimizde 700’den fazla tam zamanlı çalışan araştırmacı mühendisimiz bulunuyor. Turkcell Teknoloji Ar-Ge merkezimiz çalışmalarına ilk olarak TÜBİTAK MAM Teknoloji Serbest Bölgesi’nde başladı. Ardından Kartal’da hizmet veren merkez, bugün Küçükyalı’daki 10 bin metrekarelik kapalı alana sahip yeni binasında çalışmalarını sürdürüyor. Son yıllarda rekabetin Ar-Ge ve inovasyon odaklı olmasından
dolayı fikri haklar, rekabette kazandıran faktörlerin başında. Ar-Ge ve inovasyon stratejileri ile hızlı büyümek isteyen ve rakiplerini geride bırakan şirketlerin patenti temel rekabet stratejisi haline getirdiğini görüyoruz. Patent kültürünü yaygınlaştırmak, şirket içerisinde bilinirliliğiyle marka değerini arttırmak amacıyla Turkcell Teknoloji’nin giriş alanına bir patent duvarı inşa ettirdik. Bugünün ağır rekabet koşullarında ayakta kalabilmek ve büyüyebilmek için, firmaların ürünlerini, hizmetlerini, iş yapış yöntemlerini, yapılanmalarını ve sosyal sorumluluk anlayışlarını sürekli olarak değiştirmeleri, farklılaştırmaları ve yenilemeleri gerek. Ar-Ge ve inovasyon, ülkelerin ekonomi ve sanayi politikalarında son 10 yıldır en üst sıralarda. Telekomünikasyon sektörü; ekonominin büyümesinde, üretim ve verimlilik artışında kritik rol oynuyor. Ülkemizde sektörün gelişmesi; tüm
sektörleri olumlu etkilemekte, ülkenin kalkınmasında önemli rol oynamakta. Son yıllarda sektörde rekabet öncesi işbirliğinin gelişimi, yurt içinde daha fazla Ar-Ge ve inovasyona dayalı tasarım ve üretim yapılması, üniversite ve sanayi işbirliklerinin desteklenmesi ve uluslararası teşviklerden yararlanmak üzere sağlanan destekler, sektörün rekabet koşullarında daha güçlü büyümesini sağlıyor. Son iki yılda artan ArGe merkezleri ile ArGe ve inovasyon kültürü yaygınlaşmaya başladı. Yeni reform paketiyle daha da artacağına inandığımız ArGe ve inovasyon kültürüyle bugün Ar-Ge merkezlerinin iş yapış şekillerini geliştirdiklerini, birçok yeni ürün, süreç, uygulama, prensip politikaları kendi bünyelerine entegre ettiğini, yurtdışındaki en iyi uygulamalarla yarışabilecek, uluslararası platformlarda başarı elde edebilecek araştırmaları, buluş ve yenilikleri ortaya çıkardığını gözlemliyoruz.”
20
BTnet.com.tr
BThaber
19 - 25 EYLÜL 2016
Akıllı sürüş teknikleri hayata geçiyor Audi, Audi Fit Driver ile otomobilleri bir sağlık merkezine çevirerek, sürücü ve yolcuları otomobilden ilk bindiklerinden daha sağlıklı inmelerini hedefliyor. Berlin’de sağlık sektöründe dijital inovasyon odaklı araştırmalar yapan Flying Health Incubator şirketine ortak olarak, “otomotiv sağlığı” odaklı adım atan Audi’nin mühendislerinin hedefi, şimdilik sadece konsept araçlarda kullanılan sürücünün ve yolcunun fiziksel durumunu ve sağlığını sürekli tarayan sistemleri geleceğin otomobillerinde konumlandırmak. Bu kapsamda geliştirilen Audi Fit Driver sistemi, sürücünün ve yolcuların otomobile bindiklerinden daha sağlıklı ve daha rahatlamış inmelerini amaçlıyor, sürücülerin daha konforlu ve stressiz araç kullanımı, böylece trafik ve yol
güvenliğinin artırılmasına katkı sağlanması hedefleniyor. Audi Fit Driver sistemi; sürücü veya yolcuların hayati belirtilerini, otomobil içindeki sensörler ve kol saati gibi taşınabilen bir cihaz yardımıyla sürekli kontrol ediyor, alınan verilerle gerek görüldüğünde koltuklardaki masaj özelliğini çalıştırıyor, yolcu veya
sürücüler için uygun müzikleri çalıyor, iç aydınlatmayı duruma göre artırıyor veya azaltıyor, araç içi sıcaklığı düzenliyor. Geliştirme aşamasındaki sistem ile sürücünün aracı kontrol edemeyeceğine karar vermek ve aracı otomatikman kontrollü bir şekilde sağa çekmek de söz konusu.
ZTE yeni stratejisini açıkladı ZTE önümüzdeki beş yıllık dönemde uygulayacağı yeni stratejisinin detaylarını açıkladı. Şirket, M-ICT 2.0 adını verdiği yeni stratejisi ile bilişim endüstrisinde hızlı ve sürdürülebilir bir büyüme yakalamayı hedefliyor. M-ICT 2.0 stratejisi paylaşım ekonomisi, P2P ağlar ve bulut bilişim hizmetleri ile şekillenen ekonomide şirketlerin fırsatları değerlendirmesi için tasarlandı. M-ICT 2.0 stratejisi, ZTE’nin dünya ekonomisinin daha açık, paylaşımcı ve dijital hale dönüşmesinde kritik önem taşıdığına inandığı beş ana madde üzerinde şekilleniyor. Sanallık, açıklık, zeka, bulut ve her şeyin birbirine bağlantılı olması olarak sıralanan bu maddeler birçok alanda yenilikçi iş birliklerine ve gelişmelere hız kazandıracak. ZTE önümüzdeki beş yıllık dönemde bu alanların hem ayrı ayrı, hem de birlikte etkilerine odaklanarak ürün ve hizmetler geliştirecek. ZTE CEO’su Dr. Zhao Xianming,“M-ICT 2.0 olarak tanımladığımız yeni strateji ve çözümlerimizle küresel bilişim endüstrisinde hızlı ve sürdürülebilir bir büyüme yakalayacağız. Belirlediğimiz beş ana alanda odaklanarak yeni iş modelleri deneyip, mevcut modelleri de yeniden şekillendirerek hem ZTE, hem de iş ortakları ve müşterileri için yeni fırsatlar yakalayacağız” şeklinde konuştu.
Birleşmede mutlu son ve önemli başlangıç Dell Inc. ve EMC Corporation, şirketlerin birleşmesi için gereken işlemler, 7 Eylül itibariyle tamamlandı. Şirket, birleşme işlemleri sonrası yeni adı ‘Dell Technologies’ olarak faaliyete başladı. Dell ve EMC’nin birleşmesine izin veren Çin Halk Cumhuriyeti Ticaret Bakanlığı’nın birleşme işlemlerine ilişkin mevzuat onayı, aynı zamanda işlemlerin tamamlanması için son resmi yükümlülük olma özelliğini taşıdı. EMC ortakları da, 19 Temmuz’da EMC’nin hisse senetlerinin yaklaşık yüzde 74’ünü yansıtan ve ortakların neredeyse yüzde 98’ini oluşturan paydaşların birleşme lehinde oy vermesi suretiyle alım satım işlemlerini onaylamıştı. “Birlikte; dijital dönüşüm, yazılım tanımlı veri merkezi, bütünleşik altyapı, hibrit bulut, mobil ve güvenlik gibi yeni nesil BT’nin en stratejik alanlarında
büyümek için konumlanacağız” diyen Dell Technologies Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Michael Dell’e ek olarak, EMC Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Joe Tucci, birleşmenin sektörde yeni bir güç merkezi oluşturacağını vurguladı. İşlemlerin tamamlanması sonucunda EMC ortakları, şirketin VMware ile ilgili ekonomik durumunun bir kısmına yönelik menkul değer takibinin yanı sıra hisse başına nakit olarak 24.05 dolar alacak. Ticari işlemlerin kapanışında öngörülen tahsil edilmemiş EMC hisselerinin sayısı temel alındığında, EMC ortaklarının yeni menkul değer takibinde şirketin her hissesi için yaklaşık 0.111 hisseye sahip olması bekleniyor. İşlemlerin sonuçlanması üzerine, “EMC” sembolü altındaki hisselerin New York Borsası’nda göreceği işlemler askıya alınmış olacak.
22
BThaber
BTnet.com.tr
19 - 25 EYLÜL 2016
Doğada teknolojik dörtlü İtalya’nın önde gelen mobil aksesuar markası SBS’nin distribütörü Aksoy Bilişim, doğa tutkunlarını hedefleyen teknolojik aksesuarları meraklıları ile buluşturuyor. Turkcell Flagship mağazaları, turkcell.com.tr ve Şengüller Turkcell İletişim Merkezleri’nin yanı sıra seçkin aksesuar
mağazalarından temin edilebilen aksesuarlardan ilki telefonlar için özel cepli sırt çantası. Çantada, 5,5 inç ve altındaki ekran büyüklüğüne sahip akıllı telefonlar için yer alan özel cep, cihazın
dokunmatik özelliklerinin de kullanılmasını sağlayarak, örneğin yürüyüş sırasında GPS ve diğer uygulamalardan yararlanmaya yardımcı oluyor. SBS Bluetooth hoparlör ise IPX4 standardındaki suya dayanıklı yapısı ile 10 metreye kadar kablosuz müzik keyfi sunan 5W çıkış gücüne sahip. Gelen telefon çağrılarını yanıtlamak ve sonlandırmak için butonların yanı sıra 3,5 mm’lik jak girişi de var. Askı kayışı ise ürünün bileğe takılarak taşınmasını kolaylaştırıyor. 4W gücünde LED lambası bulunan lamba ise akıllı telefonlar için şarj kaynağı olarak da kullanılabiliyor. Üç farklı güçteki aydınlatma moduna ek olarak, SOS modu da olan ürün, lamba olarak kullanıldığında 5 bin saate kadar çalışabiliyor, 8800 mAh kapasitesi ile akıllı telefonların şarjı için enerji kaynağı olarak kullanılabiliyor. Ultra hafif yapısı ile SBS LED kafa lambasının ise SOS dahil dört farklı aydınlatma seviyesi var. 3 adet AAA pille çalışan ürün, suya dayanıklı ve 3W gücünde.
7. nesilde yetkinlik daha da artıyor Intel, 7. Nesil Intel® Core™ işlemciler, güçlü Skylake mikromimarisiyle geliştirildi. Intel’in en yeni 14nm işlemcileri, daha hızlı yanıt performansı, güçlü oyun deneyimi ve güvenliğin yanında bilgisayarla daha sezgisel etkileşim de sağlıyor. Mobil ve masaüstü bilgisayarlarda 7. Nesil Intel® Core™ işlemci ailesinin temel avantajları; hızlı yanıt performansı, kullanım kolaylığı, daha uzun pil ömrü, güç desteği gibi özelliklerle sıralanıyor. Mobil platforma yönelik 7. Nesil Intel Core işlemciler, 4K UHD video, 360 derece video, birden çok video akışı ve üst düzey içerik
oynatma gibi özelliklerle, net ve etkileyici içerik görüntüleme deneyimini sunuyor. İçerik oluştururken bin 400 fotoğrafı bir dakikada düzenlemek, alışveriş yaparken veya film izlerken birden çok 4K UHD videoyu 4 dakikada bir filme dönüştürmek, oyunları seyahat halindeyken HD kalitesinde oynayabilmek mümkün. 7. Nesil Intel Core işlemciler, daha hızlı 4K UHD oluşturmayı, 4K UHD içerikleri daha uzun süre izlemeyi ve veri akışını sağlayan mobil tasarımları kullanıcıya sunuyor. Yeni HEVC 10 bit kod çözme özelliği, 4K UHD’ye kadar üst düzey içerik oynatımını
sağlarken, yeni VP9 kod çözme özelliği, çoklu görev çalıştırırken güç verimli 4K UHD, 4K 360 derece içerik oynatımını mümkün kılıyor. Intel, 7. Nesil Intel Core işlemcileri geniş bir fiyat yelpazesiyle çeşitli bilgisayar tasarımlarında, Thunderbolt 3 USB C tek kabloyla bağlantı ve Windows Hello gibi düşük güç tüketen üst düzey ses ve yüz tanıma teknolojisine sahip cihazlarda sunuyor. Kullanıcılar, ayrıca dokunma, ses ve dijital kalem gibi çeşitli sezgisel giriş seçenekleri sunan 7. Nesil Intel Core işlemcili bilgisayar tasarımlarıyla da karşılaşacaklar.
Preo ailesi VR ile genişliyor TeknoSA, sanal gerçeklik gözlüğünü kendi özel markası olan Preo’nun ürün gamına ekleyerek, geçtiğimiz yıl
Temmuz ayında piyasaya sunduğu Preo ailesini genişletiyor. Preo P1 ve P2 model akıllı telefon ve akıllı saat, sonrasında da kulaklıktan mouse’a, taşınabilir hoparlörden klavyeye, harici
bataryadan selfie stick’lere kadar birçok aksesuarı içeren Preo ailesinin en yeni üyesi ise Preo My VR Box sanal gerçeklik gözlüğü. 360° panoramik özelliği ile gerçeğe çok yakın görüntüler sunan cam lense sahip Preo MY VR Box, tüm akıllı telefonlarla uyumlu çalışıyor.
3D yazıcıda farklı dönem Fareniz yolunu rahat bulabilsin
Razer, oyunseverlerin tercihi Firefly mouse mat’inin görünüm ve özelliklerini değiştirmeden yeni bir versiyonunu ön siparişe açtıktan sonra, 74.99 avro fiyatla mağazalarda satışına da başladı. Razer Firefly Cloth Edition isimli bu yeni
versiyon, özelleştirilmiş kumaş yüzey ve 16.8 milyon ayarlanabilir renk seçeneğiyle aydınlatma efekti içeren Razer Chroma özelliğini buluşturan kumaş yüzeyli bir sert mouse mat’i. Mat’ın fare yüzeyi Razer Chroma’lı tüm cihazlarla uyumlu çalışıyor.
Stratasys, yeni modeli J750 ile üretimde yeni bir dönemi başlatıyor. Stratasys imzalı Polyjet teknolojisine sahip J750, 3D yazıcılarla ilgili farklı bir yapıyı ortaya koyuyor. Örneğin, tasarlanan ürünlerin nihai ihtiyaca göre esnek, şeffaf, ısı veya suya dayanıklı, yanmaz olması gerekebiliyor. Stratasys J750 ile ise aynı anda 6 farklı malzemeyi istenen özellikleri sağlayacak farklı oranlarda kombine ederek, tek bir parçayı ve montaja ihtiyaç duymadan üretmeyi mümkün kılıyor. Stratasys J750’nin ton, doku ve renk geçişleri ile 360 binin üzerine çıkan renk
seçeneği sayesinde tasarımlar birebir hayata geçiyor. Bir deri hücresinin yaklaşık yarı genişliğindeki (0.014mm) katman kalınlığı sayesinde mükemmel yüzey kalitesi ve en ince ayrıntılara sahip parçaları üreten J750 ile üretilen bir parça, fonksiyonelliğin yanında estetik ve gerçekçilik açısından da beklentileri karşılıyor. Öte yandan, Stratasys’in Türkiye distribütörü infoTRON, 3D baskı teknolojisinin
geldiği noktayı ücretsiz online bir seminer ile paylaşacak. Kayıt için https://attendee. gotowebinar.com/register/ 7918596258315326977 adresi ziyaret edilebilir.
BThaber
BTnet.com.tr
19 - 25 EYLÜL 2016
23
Boşlukları takipte tüm paydaşlar için avantaj Geleneksel ultrasonik park sistemlerinde sensör sadece bir şeyi izleyebilir: Bir park yeri boş mu, yoksa dolu mu? Bu yüzden yıllar boyunca otopark sistemleri, sadece park kılavuzluğu amacıyla boş park yerlerinin izlenmesi için kullanıldı. Park Assist Türkiye Yöneticisi Talih Güney Iyol’un verdiği bilgilere göre M4 akıllı sensör sisteminin bir parçası olan Park Assist kamerası ise doğrudan park alanı seviyesinde veri işleyebiliyor. Her bir sensör, bir video yönetim sistemine görüntü akışı sağlarken, aynı zamanda entegre Plaka Tanıma (LPR) sistemimize de zengin veriler sunup, aşnı zamanda doluluk durumunu izler. Park Assist kurulumunun düzenli yapısı, estetik olduğu kadar fonksiyonel. Çift kameralı M4 akıllı sensörler, iki yönde ikişer park alanını izlemek üzere araç seyir hattının üstüne monte edilir. Bu gözlem noktası, ileri seviye izleme ve genişletilmiş görüş için kameraların otoparkı bir engelle karşılaşmadan izlemesini de sağlar. Aynı zamanda, müşterilerin kolayca yönlendirilebilmesi için açık görüş hatları da temin eder. Her bir sensör, çift çekirdekli işlemciyle donandığı için M4 de üstün algılama kabiliyetiyle yüksek bir performans sunar. Her bir M4’ün kendi işlemci gücüne sahip olması sayesinde sunucunun da tüm sistemin yükünü çekmesine gerek kalmaz. Bu özellik, güçlü bir işlevselliğin yanında, gerekli bulunması halinde sonradan sistemi büyütebilmek için ölçeklenebilir kapasiteyi de kullanıcıya sağlar. Park Assist, yüzde 99 doğruluk ve sürekli doğrulama olanağı tanır. Ultrasonik sistem yapısında sistem doğruluğunun kontrolü hem zor hem de maliyeti yüksek, buna karşılık sık sık tekrarlanması gereken bir süreç. Bunun tek yolu ise yetkili bir personelin park alanında yürüyerek, sonuçları kontrol etmesini sağlamak. Park Assist ’te ise ana sistem sürekli olarak tesisteki her bir park yerinden belli zamanlarda akıllı sensör görüntüleri alır. Her bir resimde ilgili yerin dolu mu, yoksa boş mu olduğu da üçüncü taraf izleme hizmetinin operatörleri tarafından incelenir. Operatörlerin doğruluğundan emin olmak için akışlara rastgele yerlerde test görüntüleri de yerleştirilir. İki kere doğrulanan bu sürecin verilerini kullanan Park Assist sistemi analiz uzmanları, düzenli olarak tesis müdürüne detaylı
raporlar verir. Böylece sistemin doğruluğu da net biçimde ispatlanmış olur. Sistemin çalışır ve güvenilir durumda olduğunun kontrol edilmesi için hata tolerans değerleri baz alınır. M4 akıllı sensörler ve ana sistem arasındaki sürekli diyalog, beraberinde genel güvenilirliği de temin eder. Ana sunucu sürekli olarak sistemde çalışmayan akıllı sensörleri tarar ve gerektiğinde hemen sensörün değişmesi gerektiğine dair alarm verir. Sensör değiştirilene kadar çalışmayan M4’ün ethernet anahtarı üzerinden sinyal yayını
ise devam eder. Değiştirme işlemi birkaç dakika sürer ve sisteme yeniden güç verildiğinde, sistem
yüzde 100 olarak işlevine döner. Bunun yanında, akıllı sensörler geçici bağlantı sorunlarını da
telafi edebilir. Veri bağlantısı geçici olarak kesilse dahi, otonom M4’ler çalışmaya devam eder ve ana sunucu bağlantısı yeniden sağlanana kadar da tüm bilgiyi geçici belleğinde tutar. Ayrıca sensörler, saat sunucularıyla sürekli senkronize olarak, sistem ve ürettiği veriler için büyük önem taşıyan saat etiketlerinin doğru olmasını sağlar. M4 Akıllı Sensör, aynı zamanda IP64 standartlarını desteklemekle birlikte, karanlık ve ışık gerektiren ortamlar için LED panellere monte edilebilen L4 sistemi de mevcut.
24
BThaber
KARİYER
19 - 25 EYLÜL 2016
Girişimciler Bayer’de yarattı Bayer’in dijital sağlık ve ilaç sektöründeki yeni fikirleri desteklemek için 2014 yılından bu yana düzenlediği “Grants4Apps” programını bu yıl kazananlar belli oldu. Bayer’in inovasyon yaklaşımının bir parçası olarak düzenlenen programa dijital sağlık alanında çalışma yapan girişimcilerden başvurular alındı. Türkiye’den de başvuruların yer aldığı toplamda 408 girişimcinin katıldığı programın bu yıl kazanan girişimcileri ise Gana, Güney Kore,
Macaristan ve Almanya’dan. Ganalı Qasis websoft tarafından tasarlanan ve finale kalan Bisa projesi; az gelişmiş ülkelerde sağlık hizmetine erişemeyen hastaların mobil uygulama üzerinden sağlık danışmanlığı almasını sağlıyor. Macaristan kökenli Turbine şirketinin projesinde ise kanserli hücrelerin moleküler tedaviye verebileceği tepkimelerin simülasyonu çıkarılarak, farklı durumlara karşı öngörüler yapılıyor. Vital Smith şirketinin yürüttüğü
NGN’de iki atama NGN’de Satış Direktörlüğü görevine Anıl Gedik getirilirken, Presales Direktörlüğü görevine ise Başar Ertaç atandı. İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Elektrik Mühendisliği eğitimi alan Anıl Gedik, kariyerine 2004’te Setkom’da Satış Öncesi Mühendisi olarak başladı. Borusan, Alcatel-Lucent, Huawei, Turkcell Superonline ve Biznet’te çeşitli yöneticilik görevleri üstlenen Gedik, son olarak 2013-2016 arasında Starlink’te Ülke Müdürü olarak görev yapıyordu. NGN İş Geliştirme ve Presales Direktörlüğü görevine ise Başar Ertaç getirildi. İstanbul Üniversitesi’nde Elektronik Mühendisliği eğitimi alan Başar Ertaç, kariyerine 2000 yılında Borusan Telekom’da Proje Yöneticisi olarak başladı. 2004-2009 arasında Borusan Telekom’da Presales ve Satış Müdürlüğü görevlerini üstenen Ertaç, 2009-2016 yılları arasında sırasıyla Vodafone, Deutsche Telekom ve Turkcell gibi şirketlerde Satış Müdürü olarak çalıştı.
Sektörel sorumluluk Kartal Tıknaz’da Comdata Türkiye’nin Müşteri Hizmetleri Yönetimi ile birlikte Teknoloji, Enerji ve Tüketim Sektörlerinden sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine Kartal Tıknaz getirildi. 22 Ağustos 2016 tarihi itibariyle Comdata Türkiye bünyesinde göreve başlayan Tıknaz, 1999-2014 yılları arasında Turkcell Global Bilgi’de çeşitli pozisyonlarda görev yaptı. Pronet Güvenlik Kartal Tıknaz Hizmetleri’nde Satış Sonrası Operasyonlardan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürüten Tıknaz, Comdata Türkiye’deki görevi öncesinde ise Alonet Bilgi Teknolojileri’nde Genel Müdür Yardımcılığı görevini üstlendi. İş hayatına 1999’da Turkcell Global Bilgi’de başlayan Tıknaz, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Tarım Ekonomisi Bölümü’nden 1998’de mezun oldu ve 2015’te de Bahçeşehir Üniversitesi Executive MBA yüksek lisans programını tamamladı.
HotelsPro’nun yeni Genel Müdürü Nevgül Bilsel Safkan Seyahat ve konaklama ürünü tedarikçilerinden MetGlobal şirketler grubunun seyahat sektörü profesyonellerine teknoloji ve rezervasyon çözümleri sunan markası HotelsPro’da Genel Müdürlük görevine Nevgül Bilsel Safkan getirildi. E-ticaret, işletme stratejisi, perakende, finansal analiz ve raporlama, finansal yönetim, denetim ve iş geliştirme gibi alanlarda uzmanlığı bulunan Nevgül Bilsel Safkan Nevgül Bilsel Safkan, HotelsPro’nun Londra, Shanghai, Orlando, Dubai ve İstanbul ofislerinin işleyişinden sorumlu olacak. 1989’da Avusturya Lisesi’nden mezun olan Safkan, 1993’te İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü’nü, 2003’te Boğaziçi Üniversitesi Executive MBA Programı’nı tamamladı. Aynı yıl Arthur Andersen’de denetim bölümünde kariyerine başlayan Safkan, Türkiye’nin önde gelen şirketlerinde yönetici olarak görevler üstlendi. Son olarak Kliksa’da Genel Müdür olarak görev yapan Safkan, 2016 yılının üçüncü çeyreğinde MetGlobal Şirketler Grubu’na katıldı.
proje yumurtlama dönemlerinin takip edilmesi özelliğini taşırken, Xbird projesinde de akıllı telefon ve giyilebilir teknoloji yardımıyla kullanıcılar tarafından oluşturulan verilerden yararlanılarak hipoglisemi analizleri yapılıyor. Bayer standartları ışığında belirlenen Grants4Apps programının kazananları, Bayer Berlin Genel Merkezi’nde kendilerine ayrılacak ofislerde, konusunda uzman mentorlarla çalışacak ve maddi destekle projelerini sürdürecek.
Kariyer yolunda fırsatların merkezi sosyal medya Gençler, yeni iş kurmak isteyen girişimciler, kariyerine yön vermek isteyen yetişkinlerin araştırmalarında Twitter önemli bir adres. Bireylerin bu ilgisine karşılık, şirketler de Twitter’da özel olarak oluşturdukları kariyer hesaplarından hem iş tavsiyeleri veriyor hem iş fırsatları hakkında takipçilerini bilgilendiriyor. Bunların yanında, birçok kariyer sitesi de Twitter hesapları ile eleman arayan şirketleri iş arayanlarla buluşturuyor. İşte bunun örnekleri: @kariyernet: En güncel ve çok farklı sektörlerden iş ilanlarının bulunabileceği Twitter hesaplarından biri olan Kariyer.net, ilanların dışında çalışma ortamını iyileştirme, iş hayatını yönetme gibi
konularda ipuçları da paylaşıyor. @Yenibiris: İş görüşmeleri, doğru meslek seçimi, girişimci olmanın kuralları gibi birçok başlıkta kariyer odaklı soruların yanıtları bu hesapta yerini alıyor. @secretcvcom: Twitter sayfasında ağırlıklı olarak iş ilanlarına yer veren hesapta, geniş bir skalada kariyer çizilebilir. Ayrıca hesapta ilanlara yönelik yorumlarda bulunan kullanıcılarla doğrudan iletişime de yer veriliyor. @elemannet: 240 bine yakın firmanın yer aldığı ve 20 bin kadar aktif iş ilanının bulunduğu hesapta, ilanların özelleştirilmiş görsellerle verilmesi daha fazla dikkat çekmesini sağlıyor. İş arayanlara yönelik özel bilgilendirmeler de bu
E T K İ N L İ K L E R 5-6 Ekim 2016
OKI lansmanı /Milano, İtalya AYRINTILI BİLGİ: www.oki.com/en/
hesapta. @AdeccoTurkiye: Uluslararası bir İK şirketi olan Adecco’nun Türkiye ofisinin Twitter hesabı, doğru bir kariyer çizilmesi adına tavsiyelerde bulunarak gençlere yol gösterdiği gibi, ünlü yöneticilerin görüş ve deneyimlerini aktarmaları için bir platform oluyor, hesapta önemli araştırmalara da yer veriliyor. @engelsizkariyer: Türkiye’nin engelli işgücü kaynağı olan Engelsiz Kariyer’in Twitter hesabı, engellilerin toplumda daha kolay kariyer edinmeleri için önemli bir sosyal platform görevi görüyor. 10 binden fazla nitelikli engelli adayın yer aldığı hesapta, şirketlerin özel ilanlarına da geniş yer veriliyor.
Y U R T D I Ş I
17-20 Ekim 2016
VMworld 2016 Europe Fira Gran Via, Barselona AYRINTILI BİLGİ: vmworld.com/en/europe/index.html
14-15 Kasım 2016
NetApp Insight Berlin 2016 Berlin, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.netapp-insight.com/
7-10 Kasım 2016
WebSummit / Lizbon, Portekiz AYRINTILI BİLGİ: https://websummit.net/
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
E T K İ N L İ K L E R 29 Eylül 2016 BTvizyon Toplantıları /Adana AYRINTILI BİLGİ: http://www.btvizyon.com.tr 6 Ekim 2016 BTvizyon Toplantıları / Ankara AYRINTILI BİLGİ: http://www.btvizyon.com.tr 7-9 Ekim 2016 Maker Faire Istanbul/İTÜ Taşkışla AYRINTILI BİLGİ: www.makerfaireistanbul.com/
Y U R T İ Ç İ
14-15 Ekim 2016 PM Summit Istanbul 2016 İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.pmi.org.tr/ 22-23 Kasım 2016 Bilişim Zirvesi’16 Haliç Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: http://www.bilisimzirvesi.com.tr
29-30 Kasım 2016 2. Global SatShow Haliç Kongre Merkezi, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: http://globalsatshow.com/ 15 Aralık 2016 BTvizyon Toplantıları Girne AYRINTILI BİLGİ: http://www.btvizyon.com.tr
Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.
26
BThaber
MEKTUP
Güz günlerinden merhaba, Yeni haftaya, geçen mektuplarımdan birinde bahsettiğim, senin pek sevdiğin 1010! ve Merged! oyunlarının geliştiricisi Gram Games ile başlıyorum. Çünkü Gram Games’in yeni oyunu Six!, dünya genelinde sadece 4 günde 1 milyon kişi tarafından indirilerek büyük bir başarıya imza attı. Oyunun en çok indirildiği ülkelerin başında ise Amerika, İngiltere, Kanada, Danimarka ve Fransa geliyor. Ayrıca Six!, 13 ülkenin AppStore’unda, tüm kategorilerde ilk 5’e girmiş durumda. Oynuyorsak bir bildiğimiz var sonuçta… Türkiye’nin yaratıcılık ekosisteminden yoluma devam ediyorum. Yine geçen hafta ilk adımlarını seninle paylaştığım Vodafone Akıllı Köy’de sıra… Türkiye’deki 38 bin köy ve kırsal yerleşkeye model oluşturması hedefiyle Vodafone ve TABİT ortaklığında hayata geçirilen Vodafone Akıllı Köy projesi kapsamında ilk mahsuller alınmış. Aydın’ın Kasaplar Köyü’nde toplam 298 dönüm arazide yaklaşık 23 milyon TL’lik yatırımla kurulacak Vodafone Akıllı Köy’de uygulanan doğa dostu iyi tarım teknolojileriyle sadece 2,5 ayda dönüm başına 10 ton kavun alınarak, kavun üretiminde yüzde 150’lik verimlilik artışı sağlanmış. Tek nokta ve tek üründe elde edilen faydayı, bir de bütünsel olarak hayal etsene… Her noktada yaratıcılık gurur veriyor ve işte sana bir güzel örnek daha… Malum, dünyanın en önemli kuş göç yollarından biri Türkiye ve ilkbaharla sonbaharda yaşanan elektrik arızalarının önemli bir bölümü de kuşlardan kaynaklanıyor. Özellikle göç güzergâhı üzerinde bulunan Isparta ve Burdur’da söz konusu mevsimlerde meydana gelen orta gerilim arızalarının yaklaşık yüzde 40’nın kuşlardan kaynaklandığını tespit eden Akdeniz Elektrik
19 - 25 EYLÜL 2016
Her başlıkta yaratıcılık, kazandırır
Dağıtım A.Ş. (AEDAŞ), bu amaçla özel yatırımları devreye almış. Öncelikle Isparta ili Atabey İlçesi Kuleönü ve İslamköy Kasabası’nda orta izolatörler yükseltilerek 2 kilometrelik alanda kuşların tellere çarpması önlenmeye çalışılmış. Isparta merkez ilçe, Eğirdir, Keçiborlu ve Yalvaç ilçe bölge sorumluluk alanında yer alan yüksek gerilimli enerji hatlarında yer alan durdurucu direklerine kuşların çarpılmaması için de yalıtım, yani izolasyon yapıldı. Tüm bu yatırımlar da meyvesini çok kısa sürede vermiş ve çalışmaların yapıldığı bölgede göç mevsiminde yaşanan arızalarda yüzde 90’ları bulan azalmalar yaşanmış. AEDAŞ tarafından göçmen kuşlara yönelik yatırımlar arasında ‘yuva’ da yer almış. Bu amaçla ilk etapta 5 adet yuva yapılmış. Hatta kuşların yeni yuvalarını bir türlü kabullenemediği gözlenince, eski yuvasından kokusunun olduğu ağaç parçacıkları yeni yuvalara nakledilmiş ve kuşlar da yeni alanlarını benimsemeye başlamış. Birçok başlıkta elde edilen faydalar net. Bu arada, Xerox PARC’ın geliştirdiği sıvı alaşımdan çip basan baskı cihazı, Massachusetts
2016
www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
tüm işlemlerini yapabilecek durumda. Dönüşümün ilk adımı müşteri odaklı ve söz konusu yazılım da Türk mühendislerin eseri. Bu başarılar, ödüllere geçiş zamanının geldiğini de gösteriyor, değil mi? Radore Veri Merkezi, dünyanın önde gelen teknoloji portallarından TMT News tarafından yapılan değerlendirmede “En İyi Veri Merkezi” kategorisinde ödüle layık görülmüş. The Banker’ın API kategorisinde “Yılın Teknoloji Projesi Ödülü”nü ise dijital uygulama servisleri geliştirme altyapısını online olarak dünyanın her yerinden programcılara açan Akbank kazanmış ve bu yıl The Banker tarafından teknoloji alanında ödüllendirilen tek Türk bankası olmuş. Portal Nisan ayında devreye alındı ve kısa süre içinde 300’den fazla geliştirici buraya kayıt oldu, birçok olumlu geri dönüş ve yaratıcı öneri bankaya ulaştı, Akbank’ın uzman ekibi de genişletildi. Yani banka, girişimciler ve müşteriler için avantajlar sağlandı. Yine güzel bir ödülde sıra… Koç Grubu’nun bilişim sektöründeki faaliyetlerini Türkiye’nin “Dijital Yaşam Koçu” vizyonuyla yürüten,
REKLAM SATIŞ GRUBU
YIL 22 SAYI 1088
19 - 25 EYLÜL
Teknoloji Enstitüsü’nün MIT Technology Review isimli teknoloji portalında, güneş enerjisi panellerinin daha uygun maliyetlere üretilebilmesini sağlayacak Xerox buluşu olarak tanıtılmış. Sözün özü, süper güneş panelleri geliyor. Ev ortamında da çevreci yenilikler yerini alıyor. Fonksiyonellik, tasarruf ve kullanım kolaylığı sağlayan teknolojik banyoların temsilcisi GROHE’nin ürünleri ile armatürleri tek dokunuşla ve uzaktan kontrol etmek ya da şebeke suyundan soda üretmek bile mümkün. Kablosuz teknolojinin bataryalarla birleşmesi ile hayatımıza giren dijital kumandalar ile hem hayatta kolaylık hem de çevreci etki sağlanabiliyor anlayacağın. Bu kadar verimlilikten bahsederken, kurumsaldaki adımları es geçmek olmaz. Türkiye genelindeki bin 30 mağazasında büyük dönüşümün ilk adımı için 20 milyon liralık yatırım yapan Turkcell, müşterinin mağazada işlem süresini yüzde 30 azaltmış. Tamamı eğitimden geçen ve tabletle donatılan 5 bin mağaza çalışanının her biri müşterilerin
BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr
Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr Alp Yaşar Terlemez Alpt@bthaber.com.tr
Bültenlerinizi
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l
Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr
Satış ve İş Geliştirme Müdürü Günay Kaya Satış Grubu Kutay Göçe Abdurrahman Koyuncu Funda Koyuncu (Ankara)
Reklam Rezervasyon info@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Telefon: (0216) 291 13 90
Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr
Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 Faks: (0312) 258 63 02 ISSN 1300-6495
Apple, Asus gibi markaların Türkiye temsilciliğini katma değerli hizmet anlayışı ile sürdüren Bilkom’un “Tarih 3 Boyutlu Canlanıyor” (iVisit Anatolia – History Comes to Life in 3D) sosyal sorumluluk projesi, Stevie Awards 2016-Uluslararası İş Ödülleri”nde “Silver Stevie” ile ödüllendirilmiş. Bu yıl 13’üncü kez düzenlenen ve 60 ülkeden 3 bin 800 projenin katıldığı ödüllerde Bilkom’un “Tarih 3 Boyutlu Canlanıyor” projesini değerlendiren jüri üyeleri; “Tarihi bu şekilde görselleştirerek ziyaretçilere eşsiz bir deneyim yaşatmak müthiş bir fikir!” yorumunu yapmış ve “Entegre Mobil Deneyimi” kategorisinde dünya ikinciliği ödülünü Bilkom’a vermiş. Proje, Anadolu’nun yanı sıra dünyadaki diğer antik mimari harikaları, yerli ve yabancı kültür-tarih gezginlerinin seyrine açıp genç nesillere de 3D olarak tanıtarak kültürel miraslara sahip çıkma amacını taşıyor. Bilkom tarafından iPhone, iPad ve iPod için tasarlanan “iVisit Anatolia”yı https://itunes.apple.com/tr/app/ ivisit-anatolia/id663331810?mt=8 adresinden indirebilirsin. Gördüğün gibi, bu haftanın anafikri her başlıkta yaratıcılık ve noktayı, yaratıcılığın kazandırma gücüyle koyuyorum. Etkinlik ve organizasyonlarda performans sergileyebilecek sanatçıları bir araya getiren online pazar yeri platformu iyisahne.com, ikinci tur yatırım sürecini tamamlamış. Galata İş Melekleri’nin (Galata Business Angels – GBA) liderliğinde EGİAD Melekleri’nin (Egeli Genç İş Adamları Derneği) de katılımıyla iyisahne.com’a yapılan ikinci tur yatırımının sonucunda girişim 5 milyon TL’lik değere ulaşmış. Yaratıcılık, özgünlüğü ile her zaman kazanır ve kazandırır dersem, abartmış olmam sanırım. Bu hafta da bu kadar olsun, yine keyifli bir gündemle buluşmak dileğiyle,
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER
Turkey should clarify priorities on IoE and M2M, starting from R&D support. The 5th Technology Platforms meeting of 2016 ‘Internet of Everything’ (IoE) was held on August 25. The Peppers & Rogers Turkey General Manager Selim Uçer drew attention to everyone speaking about IoT and big data topics in his presentation at the event. It used to be mentioned by brands but now consumers are talking about these concepts and in the future, , he no longer spoke of the consumer, reminding that the objects begin to talk in the coming period things will start speaking. Selim Uçer stressed the importance of it and he stated that in the end the efficient use of big data will gain importance. “Increasing numbers of consumers was quick and personal presentations. In this picture, IoE provides differentiation through experience, makes it is easier to identify the customer and increases transparency of the entire production process.” What is the IoE and M2M awareness level in Turkey? Is our infrastructure adequate for such a development? Awareness should be evaluated by both business and public sides. Many companies in the business world express this in the comments, but I do not think they give importance to it in their everyday functioning. How much money they spend on R&D or innovation? There is a serious innovation need in both service development and big data. Making a difference in Turkey’s manufacturing and service provision is especially important on a global basis. Turkey is one of the major players in the production of home appliances and textiles. Investing in the internet of objects for this role to continue is essential. When we look at the infrastructure side, issues such as data and internet speed and taxation on the data are quite important. The speed needs to increase. However, the current speed is sufficient for many applications. There would be problems in 5 years; because when there are so many objects in communication, capacity
Turkey needs to make a choice
problems would stand out. Current practice would not have any problems, but for the future the capacity and speed should be increased. The most important of all is R&D. What is the role of R&D and what kind of support should come up? In this regard, R&D companies need more support. Redrawing the boundaries of R&D is important in this respect. Traditional R&D logic should be extended. Now, we say M2M and IoT. Turkey needs to make a choice. Strategy means making priorities. As a country, in which subjects we will be on front and on which subjects we will give more support to R&D? We should do as Taiwan did in the game subject and prioritize; because this is an ecosystem. What kind of an ecosystem we are talking about? When we try to support every subject on R&D, there will be limited development on each. If we reach high development in only one, it would be more meaningful for other players and more beneficial for the country as the developed subject
would positively affect others. Therefore, a correct prioritization is a must. R&D supports should be given to the right individuals and companies. Large companies are taking some R&D support, but mostly do not carry out much R&D activities, only maintain current projects. Therefore, it is significant for a country to reveal who really does R&D; because it is not getting incentives what matters, it is the R&D itself. What about problems? Until recently, the problem was such a funny subject. In techno-parks, they have R&D supports, but the person who would carry out R&D projects was to sit in the office. Yet today, we call it IoT and this is not an issue that can be criticized within a room. A person needs to try an innovation for agricultural sector in an actual field. However, when not in the office or in college, you do not encourage and support that person. But today, everyone is able to work outside the office. Communication structures also support it. Therefore, R&D rules should be arranged to give support to these issues and need to have a holistic approach.
Being proactive is significant in big data. What is the awareness level of companies on the issue? Large-scale companies have the willingness to invest in this issue. But, there is an issue of ‘not knowing what to do’. When we approach the issue as ‘I shall make an investment in big data’, you buy the systems but they sit there and you do not know what to do with them. The system is very important, but the development of competencies and the change of the culture are more important. When all of them are hand in hand, a real effect can be created. Here is what I witnessed during my career: Anyone who takes technology or system as a starting point does not get a result. At this point, what could be the solution? First of all, business problems should be solved and technology is needed for it. Asking the right questions and setting priorities are essential. “By using this data and create a differentiation for my customer.”, “I will differentiate my production line according to this, but how can I manage it?”, “I need 5 data here, I should make an analysis of these data
and I will keep it in such a system.” This kind of thinking will get you to the right track. I mean when you decide to cook a meal, you must have a recipe and get on the job. What we do is go shopping first, buy meat and all the vegetables and not to be able to decide what to do next. Therefore, a company should determine a strategy and set priorities before taking the entire investment steps. This is not only the way to be successful, it also allows you to make the right decisions and save. But what will be the fate of companies that are behind in this regard? Basically, differentiation will be an advantage. This means differentiation from the competition and if you do not make these investments yourself and do not go forward to a different point on this issue, your opponents will do it: Either you will be destroyed, or you will try to copy your competitors. When copying, you will always remain one step behind. It’s going to always make you stay back in the price competition, you will accept working with lower margins. By contrast, it will increase the margin of your competitors.
Don’t worry, transform considering the security focus and knowing yourself! Both the driving force and barrier of transformation is security According to Digital Transformation Security Survey results carried out by Dell on a global basis, the security unit is seen as an obstacle to digital transformation, so the security team is being involved too late to the process to make a significant impact. 97% of respondents stated that they invest in digital technologies such as mobility, cloud applications, cloud infrastructure and IoT. 18% of respondents said that they included the entire security unit to the digital transformation process; 85% expressed that if the security teams are included at an earlier stage of the project, it will contribute more to digital transformation. 89% of survey participants are aware of the fact that digital transformation takes place in the sector, only 50% believe that the transformation takes place in their organization. 27% stated that their companies are in the middle of digital transformation. 72% gave the information that they participate actively on mobile projects, 68% on cloud and 37% on IoT. However, according to the 96% of survey respondents,
there are four main challenges for the protection of digital technology: lack of financing, the risk of a security breach, the inability to find the right balance between security and employee productivity, and lastly, loss of control. On the other hand, results shows that 85% of the participants state that commercial users see the security teams as an obstacle always or at least sometimes, so they leave them outside the digital transformation projects. The same percent of participants stated that they are aware that it would be more beneficial for digital transformation to involve the security teams into projects at an earlier stage. As for the other results of the survey, only 18% of respondents stated that the security is involved in all mobile, IoT, cloud and self-service processes, while 76% think that the security is involved too late to digital transformation processes. 85% expressed that commercial users refrain from including security teams with the concern of process prevention, while 63% think that these concerns are unnecessary.
Companies of all sizes in every industry have to change in line with the digital development. Because the new players are taking place in the market, consumer preferences are changing and developing; all these are rebuilding sectoral rules. Telecom operators have to create new revenue models in the market. The reason why is that the SMS - text messages are no longer on the agenda. This is the best example of what digital deterioration can do. “SMS was one to one communication channel, but WhatsApp is a community communication tool. Even Facebook, with its encrypted messaging service on WhatsApp showed that it is related to corporate communication.” says VMware Business Solutions Strategist Elan Yanovsky. She suggests that if a company uses WhatsApp for official communication, it is essential to keep it encrypted. Elan Yanovsky states that there is a distinction such as “A guy like me who has gray hair prefers
face to face communication in banking however my daughter does not want to chat with a banker at the branch, but would like to speak via WhatsApp.” This is a digital turbulence and means change from head to toe for many sectors of business. Banking now is situated on social channels. “I know banks in Turkey that accepts loan applications via Facebook in Turkey. All sectors including banks have to consider adopting those new ideas.” Says Elan Yanovsky and also answers our questions while sharing expectations and problems: “Generally,
regulations always lag behind technology. The real change is the ‘rate of change’. Regulators are trying to understand what is going on and create regulations two years prior to the situation. To calculate a person’s credit rating with social activities on Facebook, in fact was an idea of the market taking place 1-2 years ago, for example. However, this has nothing to do with what will come into market. That means regulations are following the past. Secondly, how can you regulate a structure that you do not have any authority over? There is a financial transaction between two people in the UK and in Turkey, but the service is located in the United States and the service owner company’s headquarters is in Dubai. So, how can you organize all this global process traffic? Which country’s law is determining? What regulatory bodies are trying to carry out is a difficult job regulatory body and unfortunately, it is difficult to say that they will be 100% successful.”
Huawei Fully Unveils Its Cloud Strategy at HUAWEI CONNECT More than 20,000 ICT industry leaders and experts from over 120 countries and regions gathered today for the very first HUAWEI CONNECT, Huawei’s largestever integrated conference for the global ICT ecosystem. Held in Shanghai, the theme of this three-day event is “Shape the Cloud,” aimed at exploring cloud era trends and how different industries can achieve digital
transformation by developing cloud technology and contributing to the cloud ecosystem. This event marks the first time that Huawei has publicly given a comprehensive look at its cloud strategy. During the first keynote, Ken Hu, Huawei’s Rotating CEO, explained that the company aims to position itself as the enabler and driver of an intelligent world. The
company will hold true to its culture of customercentricity, focus on ICT infrastructure, and provide innovative cloud technology. Throughout this process, Huawei aims to become a preferred partner that enables digital and cloud transformation, while actively contributing to the cloud ecosystem through openness, collaboration, and shared success.
Social media took place in the final version TAV Mobile application developed by TAV IT Services makes travel planning easier and conveys airport services options and opportunities to passengers in real time. So far, downloaded more than 500 thousand times, the application works with iOS, Android and Blackberry platforms; with added social support it offers
the flight information to the passengers instantly via Facebook and Twitter. TAV IT Services General Manager Binnur Güleryüz Onaran states that: “All information about the services and opportunities to the airports are offered to the passengers via the latest version of our TAV mobile application for smart devices.
We also added social media support to it now. We offer a comfortable and stress-free travel experience to passengers via instant notifications and real-time information.” Users, without the need of downloading any application, can write down the flight number and city via Facebook or Twitter and see the flight
information. On Facebook, when clicking the “TAV Mobile Flights” page, users can see a short guideline on how to make a query. On Twitter application, the tweets with #tavmobil hashtag are replied with flight information in a few minutes. TAV Mobile application gives information about Istanbul
Ataturk, Ankara Esenboga, Izmir Adnan Menderes, Bodrum Milas, GazipasaAlanya airports in Turkey, Enfidha-Hammamet and Monastir airports in Tunisia, Tbilisi and Batumi airports in Georgia, Skopje and Ohrid airports in Macedonia and Madinah airport in Saudi Arabia.
GüçKabloları
www.ctsbilisim.net
C13 - C14
C13 - C14
C14 – C15
( 3 X 1 mm – 0,8 mt )
( 3 X 1 mm – 1,8 mt )
( 3 X 1 mm – 1,8 mt )
C14 – C19
C19 – C20
C19 – SCHUKO
( 3 X 1 mm – 1,8 mt )
( 3 X 1,5 mm – 1,8 mt )
( 3 X 1,5 mm – 1,8 mt )
CTS Bilişim İthalat İhracat San.Tic.Ltd.Şti. Atatürk Mah. Ataşehir Bulvarı Ata 3-3 Blok Kat : 6 / D.: 58 Ataşehir / İstanbul T: (+90) 216 629 04 91 F: (+90) 216 629 04 92 M: info@ctsbilisim.net