BThaber Sayı 1090

Page 1

Uluslararası rekabet gücüne sahip siber güvenlik vizyonu ‘2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı’, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından yayımlandı Sayfa 4

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

Sayfa

15 Temmuz, İşNet’in değerini ortaya koydu

8

Hakan Aran

Türkiye İş Bankası, ülkede yaşanan gelişmeler sonucunda iletişim ve güvenliğin değerinin artmasıyla birlikte İşNet’i Turkcell’e satmaktan vazgeçti.

1090 3 - 9 Ekim 2016

Tüketici odaklı düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi zorunluluk

Sayfa Her işin başı plan program

10

Dijital dönüşüme soğuk bakan veya bunu beceremeyen şirketlerin silinip gideceğini tahmin etmek zor değil.

Sayfa

Jean Pierre Brular

Mevzuat odaklı beklentiler ön planda

12

Engin Utkan

Teleperformance Türkiye Genel Müdürü Utkan, Teşvik Yasası ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda gelişmelere yönelik beklentilerine de vurgu yaptı.

Sedef Özkan

Sayfa BTK Stratejik Plan 2016 – 2018 ve ayrıca Sektörel Araştırma ve Strateji Geliştirme Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan Nisan, Mayıs ve Haziran aylarını kapsayan ‘BTK 2016 Yılı 2. Çeyrek Üç Aylık Pazar Verileri Raporu’ yayımlandı.

3

Sayfa

15 DOSYA: 20

Enerjİ Sektörü ve Bİlİşİm Enerji dağıtım şirketlerinin yapmaları gereken BT yatırımları dosya sayfalarımızda.

Hazırlayan: Ayhan Sevgi


Domino’s Pizza, Vodafone İş Ortağım’la yarına hazır Domino’s, Vodafone’un Sipariş Takip Servisi’yle çağrı yakalama oranını %99’a çıkardı. Şirketlerin ihtiyacına uygun çözümler Vodafone’da.

Vodafone

“Vodafone’un çözümüyle artık ne sipariş kaçıyor, ne müşterinin tadı.”

Aslan Saranga Domino’s Pizza Türkiye Genel Müdürü

İşOrtağım Domino’s’a özel geliştirilen Sipariş Takip Servisi; sipariş izleme, çağrı yönlendirme, ses kaydı, sesli yanıt, raporlama, yedekli internet özelliklerini barındırmaktadır. Mobil, sabit ses ve internet tabanlı olarak çalışmaktadır. Servisi kullanabilmek için internet erişiminin olması gerekmektedir. Sipariş Takip Servisi, işletme verimliliğini ve hizmet kalitesini artırmaya yönelik bir uygulamadır. Servis başkasına kullandırılamaz ve servis üzerinde Vodafone’un değişiklik hakkı saklıdır. Vodafone’un çözüm ortağıyla birlikte geliştirilmiştir. Servis kullanımından oluşan ses, internet ücretlendirmesi müşterinin tarifesinden yapılmaktadır. İnternet hızı coğrafi koşullara, baz istasyonuna uzaklığa, kullanılan cihaza, bağlanılan siteye, şebeke yoğunluğuna bağlı olarak değişkenlik gösterebilir. Bilgi için: yarinahazirim.com


BThaber

GÜNDEM

3 - 9 EKİM 2016

3

Tüketici odaklı düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi zorunluluk Sedef Özkan ‘BTK Stratejik Plan 2016 – 2018’ hakkında açıklamada bulunan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Kurul Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan, “Kaynakların verimli kullanılarak etkin şekilde yönetimi; iyi bir planlamadan geçmekte. Bu nedenle kamu kurumlarında stratejik yönetim anlayışı ön plana çıkmaya başladı. Sadece insanların değil, tüm nesnelerin internete bağlanmaya doğru evrildiği çağımızda, güçlü bir elektronik haberleşme altyapısına sahip olmamız, internete bağlanmayı sağlayan haberleşme teknolojileri ve altyapılarından tüm vatandaşlarımızın makul ücretlerle faydalanabilmeleri, acil yardım çağrıları gibi bazı kritik kamu hizmetleri içinse ücretsiz olarak faydalanmaları her geçen gün daha fazla önem kazanıyor. BTK olarak görev alanımızı oluşturan, elektronik haberleşme ve posta sektörlerinin ülkemizdeki ekonomik ve sosyal hayata etkisi dikkate alındığında rekabetçi bir yapıda olmaları ve bu sayede tüm vatandaşların makul fiyatlarla kaliteli hizmetlere erişimi Kurumumuzun temel hedeflerinden. Tüketici odaklı düzenlemelerin hızla hayata geçirilebilmesi ise, sektörün düzenleyici ve denetleyicisi olarak görev yapan Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun kurumsal yapısının belirlenen hedeflere uygun olmasını ve bu yönde geliştirilmesini zorunlu hale getirmekte” dedi. Ar-Ge faaliyetleriyle yerli ve milli üretimin geliştirilmesi hedefleniyor “BTK olarak hazırladığımız, 2016-2018 dönemi Stratejik Planını yayımlıyoruz. Katılımcı bir yaklaşımla kamuoyu görüşüne de başvurarak hazırladığımız Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu 2016-2018 Dönemi Stratejik Planında; Kurumumuzun stratejik amaçları, / Tüketicilerin-kullanıcıların hak ve menfaatlerinin korunması için gerekli tedbirleri alarak hizmetlerden azami fayda elde etmelerinin sağlanması / Etkin ve sürdürülebilir rekabet için gerekli koşulların sağlanması, rekabeti engelleyici, bozucu veya kısıtlayıcı uygulamaların önlenmesigiderilmesi için gerekli tedbirlerin alınması / Yenilikçiliği özendiren, sektörde Ar-Ge faaliyetleriyle, yerli ve milli üretimin geliştirilmesini hedefleyen şeffaf bir düzenleme yapısının kurulması / Türkiye’nin bilgi toplumuna dönüşüm

Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Kurul Başkanı Dr. Ömer Fatih Sayan sürecinde; bilgi ve iletişim teknolojisi hizmetlerinin yaygınlaştırılmasının sağlanmasına ve kullanıcıların bu hizmetlere güvenli, hızlı ve makul fiyatlarla ulaşabilmesine yönelik gerekli tedbirlerin alınması / Alanında uzman, güvenilir, tarafsız, açıkşeffaf, yenilikçi ve dinamik bir kurumsal yapının oluşturulması olarak belirlenmiş ve anılan planda bu stratejik amaçlara ulaşılmasına katkı sağlayacak hedeflere yer verildi” değerlendirmesini yapan Sayan, “Stratejik Planın önümüzdeki dönemde ülkemiz bilgi teknolojileri ve iletişim sektörü ile posta sektörünün gelişimine yol göstereceğine inanıyorum” ifadesini kullandı. Fiber altyapısında yüzde 8’lik artış oldu Dr. Ömer Fatih Sayan, ‘BTK 2016 Yılı 2. Çeyrek Üç Aylık Pazar Verileri Raporu’ ile ilgili olarak da “2016 yılı Nisan-Mayıs-Haziran aylarındaki gelişmeler, önceki dönemlerle karşılaştırmalı olarak incelendiğinde, sektörde önemli gelişmelerin yaşanmaya devam ettiği görülmekte” açıklamasını yaparak sözlerini şöyle sürdürdü: “Sektörde faaliyet gösteren işletmecilerimizin 2015 yılındaki net satış gelirleri 39,6 milyar TL olarak gerçekleşmişken, 2016 yılı birinci çeyreğinde 10,5 milyar TL olan bu rakam 2016 yılı ikinci çeyreğinde 11,14 milyar TL oldu. Abone sayısı itibarıyla bu dönemde 11,25 milyon sabit abonenin yanında, mobil hizmetlerde abone sayısı 73,65 milyon oldu ve penetrasyon oranı yüzde 93,5 düzeyinde gerçekleşti. Makineler arası iletişim (M2M) abone sayısı ve 0-9 yaş aralığındaki nüfusu çıkardığımızda, mobil penetrasyon oranı yüzde 106 olarak gerçekleşti; bu rakam 0-9 yaş haricindeki vatandaşlarımızın ortalama olarak en az bir mobil telefon hattına sahip olduğunu göstermekte. 2016 yılı ikinci çeyrekte, 426 dakika olan

ortalama aylık mobil kullanım süresiyle Türkiye, önceki dönemde olduğu gibi incelenebilen Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer aldı. Bu dönemde 2,9 milyon abone numarasını taşıdı, toplamda bugüne kadar 96 milyonun üzerinde numara taşıma işlemi gerçekleşti. Genişbant verilerine bakıldığında, 9,9 milyonu sabit abone, 45,3 milyonu mobil abone olmak üzere toplam 55,3 milyon genişbant internet abone sayısına ulaşıldı, internet abone sayısı birinci çeyreğe kıyasla 2016 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 24,6 arttı. En yüksek artışın yüzde 30,8’lik bir oranla mobil cepten internette, müteakiben yüzde 20,7’lik bir oranla da Eve Kadar Fiberde (FTTH) gerçekleştiğini görüyoruz. 1 Nisan 2016 tarihinde ülkemizde kullanılmaya başlanan 4.5G hizmeti artık hayatımızda daha fazla yer ediniyor. 4.5G’nin getirdiği yüksek hızlı interneti kullanan sayısı hızla artıyor. Haziran ayı sonu itibarıyla 30 milyon vatandaşımız 4.5G aboneliğine geçiş yaptı, ancak bazı vatandaşlarımızın cihazı veya SIM kartının 4.5G hizmetine uyumlu olmaması nedeniyle aktif olarak bu hizmeti kullanabilenlerin sayısı Haziran 2016 itibarıyla 13,3 milyon olarak gerçekleşti. Mobil genişbant internet abonelerinin aylık ortalama kullanımı 1,9 GB seviyesinde gerçekleşirken, cihazı ve SIM kartı 4.5G hizmetine uygun olan 4.5G abonelerinin veri kullanımı ise 3,4 GB olarak gerçekleşti. Fiber altyapısı açısından ise, bir önceki yılın aynı döneminde 256.829 km olan fiber uzunluğu, 2016 yılı ikinci çeyreğinde 277.758 km’ye ulaşarak yüzde 8’in üzerinde bir artış gerçekleşti. Son olarak, çeşitli vesilelerle, ülkemizin geleceği açısından elektronik haberleşme altyapısında yerli ve milli kaynakların kullanılmasına yönelik önemli düzenlemeler yaptığımızdan ve bu düzenlemelerin ruhuna uygun bir şekilde hedeflerin gerçekleştirilebilmesi için işletmecilerimiz, üreticilerimiz ve ilgili kamu kurumlarımızla yürütülen çalışmalar neticesinde önemli mesafeler kat edildi. Bir örnek olarak, ULAK Projesi kapsamında üretilen 4.5G baz istasyonu için Nisan 2016’da yerli malı belgesinin alındığını hatırlatmak ve bu ürünün işletmecilerimizin şebekelerinde belirli oranlarda yerli malı belgeli ürün kullanma yükümlülüğünün karşılanmasında önemli bir araç olacağını düşündüğümü belirtmek istiyorum.”

Dökümanlarınızı 1 tıklama ile dijitalleştirin Yeni Tarayıcımız: KODAK i1190WN Kablosuz ve Kablolu Ağ Tarayıcısı

Dijital Arşiv Teknolojilerinde Çözüm Ortağınız

Kodak Döküman Tarayıcılar için KAMU’da imtiyazlı Distribütör

www.limeksofis.com info@limeksofis.com 0 312 475 15 16


4

BThaber

E-TOPLUM

3 - 9 EKİM 2016

“Yeteneklerimizi birleştirip Türkiye’nin siber güvenlik gücünü oluşturalım” 2. HAVELSAN İş Ekosistem Buluştayı ‘Siber Güvenlik’ temasıyla 20 Eylül tarihinde Ankara’da düzenlendi. Buluştayda; HAVELSAN, ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi arasında kurumsal ve sürekli birliktelik için ‘İş Ekosistemi Protokolü’ imzalandı. Haber Merkezi HAVELSAN’ın iş ekosistemiyle büyüme stratejisinin bir sonucu olarak geleneksel hale gelen İş Ekosistemi Buluştaylarının ikincisinde, HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay, bu alanda çalışan firmaları bir araya getirerek yetenekleri birleştirmeyi istediklerini ifade etti. Atalay, “Bu şekilde sinerji oluşturarak Türkiye’nin ihtiyacı olan yerli ve milli çözümleri en hızlı şekilde pazara sunmayı hedefliyoruz. HAVELSAN’ın siber güvenlik konusunda üstlendiği misyon dolayısıyla bu alanda faaliyet gösteren ve belli bir yetkinliğe sahip akademisyenlerle ve firmalarla iş birliği yapmaya büyük önem veriyoruz. Hızla artan siber tehditlere karşı yetişmiş insan gücü çok kritik. 15-20 bin siber güvenlik uzmanına ihtiyaç bulunuyor” açıklamasını yaptı. Türkiye’nin siber güvenlik pazarı 1,5 milyar dolar olmalı Atalay, Türkiye’nin siber güvenlik uzmanı açığını gidermeye yönelik bir model geliştirdiklerini aktararak şunları paylaştı: “Kurumlarda siber güvenlik uzmanı bulunmuyorsa kendilerini güvenceye almaları mümkün değil. Siber Güvenlik Mükemmeliyet Merkezi’mizde

kamu kurumları ve bakanlıklara hizmet verebiliyoruz. Şu anda 11 proje yürüyor. Çok yakında kendi milli ürünlerimizi pazara sunmaya başlayacağız. Kamuya da siber güvenlik uzmanı istihdam etmelerine gerek olmadığını, bu merkezin uzmanlarından faydalanabileceklerini, böylece maliyet avantajı sağlayabileceklerini anlatıyoruz. Önceliğimiz kâr etmek değil; biz misyon şirketiyiz. Bu hizmetleri ticari kaygılarla vermiyoruz. Kaynaklar kısıtlı olduğundan mevcut kaynakları en iyi şekilde kullanmak zorundayız. Yeteneklerimizi birleştirelim ve Türkiye’nin siber güvenlik gücünü oluşturalım.” Dakikada 330, saniyede 5 siber tehditle karşı karşıya bulunduğumuza dikkat çeken Atalay, “Bunun için herkese iş düşüyor. İnsan en zayıf halka. Mobil saldırıların en yaygın olduğu ülkelerden biriyiz. Her birimizin cep telefonu bomba haline dönüşmüş durumda! Dünyada 150 milyar

dolarlık siber güvenlik pazar payı mevcut. Türkiye’de ise 300 milyon dolar civarında. Şu an 5 kat gerideyiz; 1,5 milyar dolar olmalı. Diğer yandan Türkiye’deki pazarın yüzde 97’si de yabancı ürünlere ait” değerlendirmesini yaptı. ‘İş Ekosistemi Protokolü’ne imza atıldı Buluştayda; HAVELSAN, ODTÜ ve Bilkent Üniversitesi arasında kurumsal ve sürekli birliktelik için ‘İş Ekosistemi Protokolü’ imzalandı. Protokole; Bilkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Abdullah Atalar, ODTÜ Rektörü Prof. Dr. Mustafa Verşan Kök ve HAVELSAN Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay imza attı. Etkinliğin devamında, sektörde siber güvenlik faaliyetleri gerçekleştirilen davetli firmalarla, HAVELSAN siber güvenlik iş ekosistemi kapsamında iş fırsatları ve iş birliği alanları görüşülerek firma envanteri ile yetenek matriksi oluşturuldu.

Genç istihdamı ve girişimciliği uluslararası yatırımcılarla buluşacak Ankara Kalkınma Ajansı tarafından 5 yıldır gerçekleştirilen TechAnkara Proje Pazarı ile HHB Expo ve Fides tarafından 2 yıldır düzenlenen, ISEF Uluslararası Girişimcilik Zirvesi ve Fuarı; girişimciliği güçlendirmek, yenilikçi ürün ve fikirlerin ticarileşmesi ve girişimciliğin bölgesel, ulusal ve uluslararası harekete dönüşmesini sağlamak amacıyla Ankara’da buluşuyor. TechAnkara Proje Pazarı 2016 ve 2.si düzenlenecek olan Uluslararası Girişimcilik Zirvesi ve Fuarı ISEF 2016 etkinliğine yurt içi ve yurt dışından yoğun bir katılım beklendiğini belirten Fides Yönetim Kurulu Başkanı Nurdan Türeci

Akova, etkinlikle ilgili şu bilgileri verdi: “Kamu kurum ve kuruluşları, teknoloji firmaları, Ar-Ge ve ÜrGe firmaları, bilişim firmaları, girişimciler, KOBİ’ler, pazarlama ve dış ticaret firmaları, medya şirketleri, reklam ajansları gibi 5 binin üzerinde ziyaretçi hedefleniyor. Avrupa, İskandinav ülkeleri, Amerika, Balkan ülkeleri, Orta Doğu ülkeleri, Asya ve Afrika ülkelerinden gelecek yatırımcı firma heyetleri, fuar katılımcılarıyla buluşacak ve yeni iş birlikleri kuracak.” ODTÜ Teknokent’in ‘Çözüm Ortağı’, AIESEC’in ‘Gençlik Partneri’ olduğu ISEF kapsamında her yıl dünyanın farklı ülkelerinde

düzenlenen ‘Youth Speak’in de düzenleneceğini söyleyen Akova; “Her yıl farklı bir ülkede gerçekleşen forum, ISEF Zirvesi şemsiyesi altında gençlerin becerilerinin artırılması ve iş gücüne katılımlarının hızlandırılması politikası çerçevesinde genç istihdamı ve girişimciliği desteklenecek” dedi. TechAnkara Proje Pazarı 2016 ve ISEF 2016 ile, üniversiteler, teknoloji geliştirme bölgeleri ve Ar-Ge merkezleri gibi bilim ve teknoloji alanında faaliyet gösteren tüm paydaşlar arasındaki iş birliğinin ve koordinasyonun arttırılması hedefleniyor.

Siber güvenlikte uluslararası rekabet gücüne sahip bir ekosistem vizyonu çiziliyor Bilgi ve iletişim teknolojileri ve özellikle de internet kullanımı siber uzaydaki tüm bileşenlerin birbiriyle bağlantılı olmasını ve bununla birlikte de siber güvenlik risklerini ve belirsizlikleri beraberinde getiriyor. 20162019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi’nin ‘Giriş’ bölümünde; “Siber uzayın bilişim sistemlerine ve bilgi/veriye yapılan saldırılar için anonimlik ve inkâr edilebilirlik gibi fırsatları sunduğu bir gerçektir. Bilişim sistem ve verilerini hedef alan ısrarcı ve gelişmiş siber saldırıların kimler tarafından finanse ve organize edildiğinin tespiti ise zordur. Bu durum ve özellikler siber uzaydaki risk ve tehditlerin asimetrik karakterini ortaya koymakta, tehditlerle mücadeleyi güçleştirmektedir. Böyle bir ortamda artık siber güvenliğin mutlak olarak sağlanmasından bahsedilmemekte, bunun yerine siber güvenlik risklerinin yönetilebilir ve kabul edilebilir düzeylerde tutulması hedeflenmektedir. İnternet gibi açık ve bağlantılı bir ortamda bulunmanın artan erişilebilirlikle birlikte bazı riskleri de getireceği kabul edilmektedir. Bu risklerin tüm paydaşları içeren bütüncül bir yaklaşımla yönetilerek siber olaylara karşı hazırlıklı olunması ve bu olaylardan en az zararla çıkılarak sürekliliğin temini esas alınmalıdır” değerlendirmesi yer almakta. Bu kapsamda hazırlanan, 2013-2014 döneminde gerçekleştirilmesi planlanan işlere ilave olarak bu yılları aşan periyodik faaliyetlerle, eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları gibi sürekli yürütülmesi gereken faaliyetlere de yer veren Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve 20132014 Eylem Planı 20/06/2013 tarih, 28683 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Gelişen bilgi ve iletişim teknolojileri, artan güvenlik gereksinimi ve edinilen tecrübeler doğrultusunda, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından ulusal siber güvenlik stratejisinin güncellenmesi ve 2016-2019 dönemini kapsayan eylemlerin belirlenmesi ihtiyacı doğdu. Çalışmaların ardından, üretilen bilginin toplanması, incelenmesi ve değerlendirilmesi sonucunda ‘2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi’ ve ‘20162019 Ulusal Siber Güvenlik Eylem Planı’ hazırlandı. 2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi’nde misyon; “Ulusal siber güvenliğin sağlanması amacıyla, etkin ve sürdürülebilir politikaları belirlemek, koordinasyonu sağlamak ve

uygulanmasını gerçekleştirmektir” şeklinde kaydedilmekte. Vizyon ise şöyle açıklanmakta: “Toplumun refahı ve güvenliğiyle ülke ekonomisinin büyümesine ve verimliliğine katkı sağlamak üzere bilgi ve iletişim teknolojilerinden en etkin şekilde faydalanılabilmesi için, siber güvenlikle ilgili tüm paydaşların iş birliği içinde siber uzaydaki riskleri yetkin bir biçimde yönettikleri, siber güvenlik alanında uluslararası rekabet gücüne sahip bir ekosistemin oluşmasıdır” Stratejinin amacı ise şu şekilde belirtiliyor: “20162019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planının ana amacı; siber güvenliğin ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası olduğu anlayışının tüm kesimlerde yerleşmesi, ulusal siber uzayda bulunan sistem ve paydaşların tamamının güvenliğini sağlamak üzere idari ve teknolojik önlemlerin alınmasını karşılayacak yetkinliğin eksiksiz bir şekilde kazanılmasıdır. Bu ana amacı gerçekleştirmek üzere, hedeflerin ve alt eylem maddelerinin belirlenmesi, bunların gerçekleştirilmesinin sağlanması ve denetlenmesi de bu dokümanın amaçlarındandır.” Bu amaçlar doğrultusunda; Ulusal siber uzayın tamamını kapsamak şartıyla, bilgi teknolojileri üzerinden sağlanan her türlü hizmet, işlem ve bilgi/ veriyle bunların sunumunda kullanılan sistemlerin güvenliğinin, gizliliğinin ve mahremiyetinin sağlanmasına / Siber güvenlik olaylarının etkilerinin en düşük düzeyde kalmasına, olayların ardından sistemlerin en kısa sürede normal çalışmalarına dönmesine yönelik stratejik siber güvenlik eylemlerinin belirlenmesine ve oluşan suçun adli makam ve kolluk kuvvetlerince daha etkin araştırılmasının ve soruşturulmasının sağlanmasına / Siber güvenliğin, gizliliğin ve mahremiyetin sağlanmasında kritik teknolojilerin ve ürünlerin ülkemizde üretilmesine, üretilemiyorsa, dışarıdan alınan teknoloji ve ürünlerin salt bu maksatla ve güvenle kullanılabilmesini sağlayacak önlemlerin alınmasına yönelik bileşenler bu planda yer almakta. 2016-2019 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı; kamu bilişim sistemlerine ve kamu ya da özel sektör tarafından işletilen kritik altyapılara ait bilişim sistemlerine ilave olarak küçük ve orta ölçekli sanayi, tüm özel ve tüzel kişiler de dâhil olmak üzere ulusal siber uzayın ülkemiz ölçeğindeki bütün bileşenlerini kapsar.



6

BThaber

E-TOPLUM

3 - 9 EKİM 2016

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

Volkandan internet yayını

Eğitim ---> Titanik Yine OECD, yine bir eğitim raporunda Türkiye’nin durumu... Veriler o kadar tanıdık ki, yeni olsalar bile bunu anlatacak dil “eski” kaldı artık. Hep aynı şeyi dönüp dolaşıp anlatmanın anlamı yok. Arzu eden, oecd.org’dan Education at a Glance (Bir Bakışta Eğitim) diye bulup yüzlerce tablo ve grafiğe bakabilir. Basınımızdan bir kaç başlık, durumumuzu anlatıyor: Kaynak arttı, başarı yok (Cumhuriyet,16.09) Eğitimin dibi (Birgün,16.09) Eğitimde bu tablo değişmeden her iddia yalan olur (Dünya,20.09) Eğitimde hala geriden geliyoruz (Posta,21.09) Eğitimi dert etmiyorsanız, söylenmeyeceksiniz (Selçuk Şirin,19.09) Geçen aylarda yayınlanan OECD Yetişkin Becerileri Raporu’nu ise Türk Eğitim Derneği’nin düşünce kuruluşu TEDMEM, 38 sayfalık bir raporda özetlemiş. Oradan da bazı paragraflar, durumumuzu özetliyor: *Yetişkinlerin büyük bir

kısmı, çağın gerektirdiği becerilerden yoksun. *Türkiye’de eğitim kademeleri, beceri kazandırmada etkil olamıyor. *Kadın ve erkek arasındaki en büyük beceri farkı Türkiye’de. *Yetişkinler zorunlu eğitimden sonra beceri kazanamıyor. *Yetişkinler iş yerlerinde ve günlük hayatlarında becerilerini kullanamıyor. *Daha yüksek eğitim ve beceri düzeyi, istihdam durumuna etki etmiyor. *16-24 yaş arası genç yetişkinlerin yaklaşık üçte biri lise seviyesinin altında, ve eğitime devam etmiyor. Ve, eski ME Bakanlarından Ömer Dinçer’in yorumu (HaberTurk,19.09): “Öğrenimin niteliğini ve niceliğini öğremcinin değil, müfredatın belirlediği bir sistem, özgür, yenilikçi, ama aynı zamanda hüner ve hikmet sahibi insan yetiştiremez. Çocuğa özgü yöntemlerle değil, müfredat programını yetiştirmeye odaklı bir öğretmen, eğitim seviyesini yükseltemez.”

F Klavye=Bilinçli taksir Basit bir teknik ayrıntı sanılan F klavye konusu, hiç de basit olmayan bir konu. Teknolojiyi sadece cihaz, donanım, alet, araç, gereç, kablo, fiş, ekran olarak gören kişi, bu teknolojinin, zihnin işlemesine ne etki yaptığıyla ilgilenmez. Çünkü teknolojiyi, sadece görünen şekli ve işleviyle anlar. Oysa teknoloji, zihnin işlemesini etkiler. Marshall McLuhan = Mecra, mesajdır. Eskiden, çook eskiden, yazılar parşömen üzerine, “konuşma biçiminde” elle yazılırdı. Yani: Konuşurken,

sözcüklerin arasına nasıl boşluk koymuyorsak, yazarken de sözcüklerin arasında boşluk yoktu. Bu, tabii ki dönemin yazı dili Latince için söz konusuydu. (Arapça, o zaman nasıl yazılıyorsa şimdi de öyle yazılıyor.) El yazısı sözcükler, gözle tek tek seçilemediği için yazı yavaş okunurdu. Ve ancak sesli okunursa, ne yazdığı anlaşılırdı. Orta Çağa gelindiğinde, yazarken sözcüklerin arasını açmayı akıl eden arkadaş çok iyi bir iş yaptı. Çünkü araya boşluk sokulunca, sözcükler

General Electric, Nikaragua’da aktif Masaya yanardağının içinden internet yayınına başlayacak. Amaç, oradaki faaliyeti online izlemek. Patlayacaksa, belirtilerini önceden saptamak. Yanardağ, başkent Managua’ya sadece 30 km uzakta. Napoli’nin kabusu Vezüv kadar. GE bu proje için, “gerçek” Indiana Jones olarak bilinen araştırmacı gezgin (unuttuğumuz Türkçeyle: Kâşif) Sam Cossman ve ekibini yanardağın kraterinden içeriye indirdi. Ekip, volkana 80 sensör yerleştirdi. Bunu başarmak için, özel giysilerle, sıcaklığı 540 dereceye varan cehennemde 370 metre aşağıya sarktılar. 6 hafta süren çalışmalara dair görüntüler sosyal medyada ve tabii ki YouTube’da var (https://youtu.be/JJbjdeU3TVw). Cossman geçen yıl da Güney Pasifik’te Vanuatu’daki Marum yanardağının kraterinden aşağıya inmişti. Sensörler, GE’nin geliştirdiği bulut tabanlı yazılım Predix’e veri gönderecek. GE daha önce de yanardağın içine doğru yolladığı dronlarla havanın kimyasal yapısını ölçmüştü. Bütün bu girişimler, dünyanın çeşitli yörelerindeki yanardağların yöresinde yaşayan milyonlarca insanın hayatını korumaya yönelik. Yanardağ faaliyetini izlemek, deprem tahmininden daha kolay. Dağdan çıkan zehirli gazlar ölçülebiliyor. Patlama öncesindeki depremler izlenebiliyor 25 milyon nüfuslu Mexico City yakınında Popocatepeti var. Ekvator’da Tungurahua,

başkent Quito’nun yakınında. Japonya’da Sakurajima, tıpkı Vezüv gibi, körfezin karşısındaki Kagaşima’ya tehdit. Karaibler’de Martinique Adası’nda Pelée, adanın en büyük şehri Saint Pierre’in tepesinde. 1902 patlamasında şehir Pompey gibi kül altında kaldı. 30 bin kişi öldü. Napoli’nin komşusu Vezüv, 1944’den beri sessiz. Ama hareketsiz değil. Bilim adamları dağ yamacındaki çok sayıdaki sensörü 24/7 izleyerek sismik hareketliliği tahmine çalışıyor. Aynı tahmin, deprem için yapılabilir mi? Şimdilik, buna olumlu yanıt yok. Yine de çareler aranıyor: Büyük deprem beklenen California’da deprem başlarken, şehirlerdeki “gömülü elektronik sistemlere” otomatik uyarı yapacak bir sistem geliştiriliyor. Kuzey California Sismik Ağı’nda

halen 412 ölçüm merkezi, 924 kanaldan veriyi 24/7 boyunca University of California/ Berkeley’deki merkeze iletiyor. Bu konuda başarı öyküleri var: Meksika’da Nisan 2014’te ülkenin batısında okyanus içinde 7.2 şiddetinde bir deprem oldu. Meksika İçin Sismik Uyarı Sistemi (SASMEX) sayesinde, deprem merkezine 100 km ile en yakın kent Acapulco sakinleri, depremi 25 saniye önce öğrendi. Merkeze uzaklığına göre diğer şehirlerde bu süre daha arttı. Başkentte uyarı süresi 74 saniyeye çıkmıştı... Japonya’da ise üç büyük telekom şirketi, uyarıyı aynı anda ileten bir sisteme bağlı. Mart 2011’de 9 şiddetindeki deprem uyarısını ülkede 52 milyon kişi cep telefonundan, önceden öğrenmişti. Ama, “orası” Japonya tabii!

tek tek görülmeye başlandı. Sesli okumaya gerek kalmadı. Sessiz okuma başladı. Okuma hızlandı. Eğitim hızlandı. (Bu, tabii ki Avrupa için geçerli). Bu çok basit değişiklik, zihnin işlemesini hızlandırdı. F klavye de Türkçe yazmayı hızlandırıyor ve kolaylaştırıyordu. Çünkü dilimizin yapısına fonetiğine uygundu. Hızlı zihin akışını yazıya hızla dökebiliyorduk. Bugün basında hala kullanılmasının nedeni bu. Ama F klavyemiz, Sanayi ve Ticaret Bakanlarımız, çok daha önemli konularla meşgul oldukları için küresel markalara kurban

edildi. İş işten geçtikten sonra zoraki hatırlandı. Şimdi yoğun bakımda yaşatılmaya çalışılıyor. Yoğurt kadar, baklava, kahve

kadar “bize ait” bu teknik buluşumuzu bilinçli taksirle yok ettik. Mucidi İhsan Sıtkı Yener’i de geçen ay kaybettik.



8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

3 - 9 EKİM 2016

15 Temmuz, İşNet’in değerini ortaya koydu Türkiye İş Bankası, geçtiğimiz yıl Avea’daki hisselerini Türk Telekom’a Ayhan Sevgi satarak mobil iletişim alanından çekilmişti. Banka bu sürecin ardından, diğer iletişim şirketi İşNet’in de satışı konusunda Turkcell ile görüşmelere başlamıştı. Geçtiğimiz Kurban Bayramı arifesinde Türkiye İş Bankası, KAP’a gönderdiği bir açıklama ile satış sürecini durdurduğunu açıklamıştı. Peki ne oldu da banka, bu kararından vazgeçti. İşte bu soruların yanıtlarını almak üzere Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran’ın kapısını çaldık. m Türkiye İş Bankası, teknoloji şirketlerine neden yatırım yaptı? İşNet’in kurulduğu 1998 yılı; internet bankacılığının geliştiği ve internet erişiminin pahalı olduğu bir dönemdi. O zaman Türkiye İş Bankası, müşterilerine kolay ve ucuz internet erişimi sağlamak istedi ve İşNet’i kurdu. Bu konuda kendi müşterilerimizin yanı

Türkiye İş Bankası, ülkede yaşanan gelişmeler sonucunda iletişim ve güvenliğin değerinin artmasıyla birlikte İşNet’i Turkcell’e satmaktan vazgeçti. sıra tüm Türkiye’ye bu imkan sunuldu. İşNet, kurulduğu günden bu yana da sürekli bir büyüme gösterdi. Grubun en istikrarlı büyüyen, kendi yağında kavrulmayı başaran ve her yıl da bankaya temettü ödeyen bir girişim oldu. İletişim konusu bankanın oldukça önem verdiği bir alan olduğu için de İşNet’in yanı sıra mobilite konusunda Aria (Avea) ile de bir ortaklığa gitti. Aradan 15 yıl geçmesiyle birlikte grup, ana faaliyeti olan bankacılık alanına odaklanma doğrultusunda Avea hisselerini satarak mobil iletişim alanından çekildi. Avea hisselerinin satılmasıyla birlikte İşNet de banka için stratejik önemini yitirdi. Tabii İşNet’in istikrarlı büyümesi, sürekli kâra geçmesi, altyapısını sürekli yenilemesi ve de bankaya temettü vermesinin etkisiyle şirket, alıcılar için oldukça cazip hale de gelmişti.

Bizim bir başka bakış açımız da şu idi. İletişim sektöründe bir konsolidasyon var, kara ve mobil iletişim birleşiyor. Dolayısıyla elinizde mobil iletişim yoksa, karadan iletişimin de çok fazla etkisi olmuyor. Türk Telekom bu konuda bir tedarikçi olmasına rağmen bizim gibi kendi altyapısını kullanan iş ortakları ile rekabet edecek şekilde perakende müşterilerine gitmeye başladı. Bu durum İşNet gibi şirketler için de rekabet edilemez bir noktaya ulaştı. Biz de Türk Telekom’a, “Madem bu alanda bir haksız rekabet söz konusu ve sen bize bir oyun alanı bırakmıyorsun, demek ki bizler senin için bir anlam ifade etmiyoruz. O zaman biz de bu alandan çekiliriz. O zaman da İşNet, yeni yapısıyla Türk Telekom iş ortağı olmaz, Turkcell

Fintech’lere yatırım Türkiye İş Bankası, özellikle bankacılık alanındaki dijitalleşmeyi oldukça önemsiyor, bunu hayati bir değişim ve dönüşüm gerekliliği olarak görüyor. Bu bakış açısının da bankanın teknolojiye bakış açısını doğrudan etkilediğini belirten Hakan Aran, şu bilgileri verdi:

“Teknoloji şirketlerini değerli ve stratejik yapan unsur da bu bakış açısı. Bizim Silikon Vadisi’nde şirket kurmamız, Softech içinde fintech denemeleri yapmamızın arkasında bu bakış açısı yatıyor. Ayrıca Türkiye’deki tüm fintech’ler ile benzer işbirlikleri yaparak,

onlarla ürün ve hizmet alıcısı olarak çalışıyoruz. Bu fintech’lere sermaye olarak da nasıl yardımcı olabileceğimiz konusunda da çalışmalarımız sürüyor. Özellikle yazılım konusunda büyük şirketler ortaya çıkarabilirsek, Türkiye’ye de büyük bir değer sağlamış oluruz.”

Türkiye İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran Superonline’ın iş ortağı olur” dedik. Tabii İşNet’i alan şirket de hem şirketin mevcut müşterilerine hem de Türkiye İş Bankası grubuna doğrudan hizmet verme olanağına sahip olacaktı. m Peki ne oldu da satıştan vazgeçtiniz? 15 Temmuz süreci sonrasında iletişim sektöründe yaşanan gelişmeler neticesinde iletişimin ve güvenliğin ne kadar önemli olduğunu ve dolayısıyla da İşNet’in banka için ne kadar değerli olduğunu gördük. Zaten İşNet başarılı ve kârlı bir şirket olduğu için de satmamızın hiçbir anlamı olmayacaktı. Bu konuda Turkcell ile güzel görüşmeler yapmıştık, ama ülkedeki son gelişmeler sonucunda bu ilişkiyi sonlandırdık.

m İşNet müşterilerinin bu duruma tepkisi ne oldu? İşNet müşterileri, İşNet’ten butik ve kaliteli bir hizmet aldıkları için çok büyük bir şirketin binlerce müşterisinden biri olmak onların pek hoşuna gitmedi. İşNet ekibi de bu süreçte amatör ruhla, ama profesyonelce bir tavır sergiledi. Onlarla yaptığım görüşmede, bu konunun kapandığını ve en azından Türkiye İş Bankası’nın 100’üncü kuruluş yıldönümü olan 2024 yılına kadar bu defteri bir daha açmayacağımızı, tekrar kaldıkları yerden başarılarına devam etmelerini söyledim. Yaşanan olaylar İşNet’in bizim için ne kadar stratejik ve değerli olduğu gösterdi. Şirket olarak sürdürülebilir büyüme ve kârlılık da bu değerin oluşmasında önemli bir etken oldu. Bu sağlandığı sürece de bu konu 2024’e kadar gündeme gelmeyecek. m Yine sadece Türk Telekom’un iş ortağı mı olacaksınız? Bundan sonra sadece Türk Telekom’un değil, Turkcell Superonline’ın da iş ortağı olacağız. m İşNet’te bir strateji değişikliği olacak mı? 2011 yılında İşNet, kendini yenileme kararı almıştı. Sadece ses ve veri iletişimi değil, özellikle bulut tabanlı hizmetler sunma adımlarını da atmıştı. Dolayısıyla yeni nesil operatör stratejisi doğrultusunda, kendisini sürekli yenileyerek çalışmalarına devam edecek.

Samsung, Değişim Programı’nı Türkiye’de başlatıyor Samsung Electronics, Galaxy Note7 kullanıcılarının mevcut cihazlarını yeni seri ile değiştirebilecekleri Değişim Programı’nı başlatma kararı aldı. İlk seri Galaxy Note7’lerin pilinde çıkan bir sorun nedeniyle, 2 Eylül’den itibaren Galaxy Note 7’lerin satış ve dağıtımı durdurulmuş, Değişim Programı başlatılacağının bilgisi kullanıcılarla paylaşılmıştı. Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, konuyla ilgili şu bilgileri verdi:

“Yeni seri cihazlar ile kullanıcılarımız en yüksek kalitede akıllı telefon deneyiminden faydalanacaklar. Ekim ortasından itibaren, yeni seri Galaxy Note7’lerin raflardaki yerini almasıyla, daha çok tüketici bu deneyimi yaşayabilecek.” Samsung; yeni seri cihazların üretim ve kalite kontrolü süreçlerini en yüksek standartlarda gerçekleştirdi. Bu nedenle, yeni seri Galaxy Note 7’lerde aynı sorunun yaşanmayacağı konusunda

güvence veriliyor. Tüm Galaxy Note7 kullanıcılarının 444 77 11 nolu Samsung Çağrı Merkezi’ni arayarak Değişim Programı’na katılmaları da gerekiyor. Yeni seri Galaxy Note7’lerin kutusunda yer alan ve IMEI numarası bulunan etiketin üzerinde, cihazın yeni seriye ait olduğunu işaret eden siyah kare yer alacak. Yeni seri Galaxy Note 7’nin pil sorunundan etkilenmediğini göstermek için eski seriye kıyasla yapılan bir diğer

değişiklik de cihaz bildirim çubuğundaki pil simgesinin ‘yeşil’ renk ile renklendirilmiş olması. Öte yandan, Samsung, bu programa ek olarak yeni önlemler de duyurdu: • Pil şarj sınırlandırmasıyla ilgili yazılımın güncellemesi: Samsung, 25 Eylül itibariyle Türkiye’deki eski seri cihazlara bir yazılım güncellemesi iletecek. Bu yazılım, pil dolum limitini yüzde 60’la sınırlandıracak. Samsung, cihazın tam kapasite şarj olmasını aktif olarak

sınırlandırarak, riski azaltmayı amaçlıyor. Bu yazılım ile, kullanıcılar cihazı her kapatıp açtığında kendilerini Değişim Programı’na katılmaya davet eden bir uyarı mesajı ile karşılaşacak. • Galaxy Note7 IMEI ve/veya seri numarası kontrolü: Galaxy Note7 kullanıcıları, cihazlarının güvenli olup olmadığını önümüzdeki günlerde hazır olacak http://www.samsung. com/tr/note7duyuru/ adresine IMEI numarasını girerek kontrol edebilirler.



10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

Artık belirleyici unsur kurumsal ölçek değil. Büyük Handan Aybars ölçekli şirketler de KOBİ’ler de kendilerine en uygun dijital dönüşüm yol haritasını çizebilirler. En azından bu konudaki araçları nasıl etkili kullanabileceklerine bakabilir, fayda/maliyet analizi yapabilirler. Bu vurguyu yapan VMware EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Jean Pierre Brulard, VMware’in “Tek Bulut, Tüm Uygulamalar, Tüm Cihazlar” yaklaşımının gelinen noktada önemine dikkat çekerken, “BT çözümleri temelde masraf azaltmaya yönelik yapılıyor. Oysa daha geniş bir bakış açısıyla ele alınmalı” eleştirisini yaptı. Brulard’a göre, BT yatırımı hiçbir şirket için karmaşık, değişim de zor değil. EMEA bölgesinde öne çıkacak üç başlığı ağ ve güvenlik, tümleşik melez bulut ve mobil iş olarak gösteren Brulard, dönüşüm yolculuğunun adımlarını paylaştı:

3 - 9 EKİM 2016

Her işin başı plan program

m Dijital dönüşüm, iş stratejilerinde nasıl bir paya sahip? Eğer bu konuda ciddi araştırmalar yaparak adımlar atarsanız, kurumun bütünü için önemli faydaları da elde edersiniz. Ama günümüzde en abartılı gündem başlığı (hype) da bu. Bizim içinse bunun iki anlamı var: Cesaret eğrisi ve teknoloji. IDC araştırmalarına göre, küresel bazda şirketlerin

Dijital dönüşüme soğuk bakan veya bunu beceremeyen şirketlerin silinip gideceğini tahmin etmek zor değil. Çünkü BT artık herkes tarafından erişilebilir bir araç. Önemli olansa kurumsal strateji ile doğru araçları kullanmayı bilmek. yüzde 20’si dijital dönüşümde önemli ve başarılı adım attılar. Bunlar da zaten ya dijital dönüşümcü ya da dijital oyun bozucu. Kalan yüzde 80’lik kısım ise ‘dijital bazda geride kalanlar’. Bu şirketler teknolojik gelişimde hala muhafazakar bakış açısı sergiliyor. Dijital direnç oranı da yüzde 14. Bu yüzde 14’lük kesim, dijital ekonominin kendileri için olmadığına inanıyor, buna karşı direniyor. m Onları buna inandırmak için bir stratejiniz var mı? Nesnelerin interneti, makineler arası iletişim gibi kavramların öne çıktığı bir dünyada, bu direnci sergileyen şirketler bence yok olacaklar. Bu konuda bir adım atmak akıllarına geldiğinde ise çok geç olacak. Onları kazanmak yönünde net bir stratejimiz yok. Çünkü her şey şirketin CEO’suna ve onun dönüşüme inanmasına bağlı. m Bu belirttiğiniz dönüşüm için izlenmesi gereken adımlar neler? Aslında her şeyin

temelinde cesaret eğrisi var. Dijital dönüşümde hedefler, ayrıca bu dönüşümde başarısız olanları analiz edebilmek de önemli. Dijital dönüşümün liderleri örneğin bulut bilişim yapısına kolayca geçiş yapabilir, bu platformda yararlanacağı uygulamalarla fayda sağlar. Çünkü geldikleri noktada her şeyi kolayca ve sorunsuz biçimde entegre etme gücüne sahipler. Diğerleri ise bunları yapmayıp, geleneksel BT kullanıcısı olarak gidebildikleri yere kadar giderler. m Bulut bilişim ilgisi kurumsal önceliklerde nasıl bir yere sahip? Bulut bilişime büyük şirketlerden KOBİ’lere her ölçekte şirketin ilgisi var, ama bazıları da belirttiğim gibi buluta bütünüyle mesafeli kalmayı tercih ediyor. Bu tutumu sergileyenlerin büyük bölümü Google veya Facebook kullanıyor, ama kurumsalda konumlandırmak söz konusu olduğunda asıl önemli olan unsur belirttiğim gibi ‘cesaret eğrisi’. Bir şirketin en alttan en tepeye her

Danışmanlığın önemİ gİderek daha net anlaşılıyor VMware Türkiye Genel Müdürü Murat Mediçeler: “2017 yılında da büyümeye devam edeceğiz ve yeni arkadaşları bünyemize katmaya devam ediyoruz. Son çeyrekte herkeste ciddi bir hareket beklentisi var. EMEA’da da durum çok farklı değil. Türkiye ise bunlar içinde en hızlı büyüyen ülkelerden. Kamuda operasyonel hareketlenme başladı ve özellikle son çeyrek daha hareketli olacak. Yönetim otomasyon, depolama

sanallaştırma, network sanallaştırma gibi yeni çözümler devreye girdikçe, her şey yazılım tanımlı hale geldikçe büyüme trendi devam edecek. Ama şirketlerin de kendi işleyişleri ve verileri için doğru ayrıştırma yapmaları şart. Rekabet şartları ve günümüzün koşulları bizi konfor alanının dışına çıkmaya zorluyor. Bu nedenle firmalar olgunlaştıkça, kendi içlerinde bu seçimleri yapmaları gerektiğini görüyor.

Maliyet avantajını, operasyonel faydaları gördükçe, bu bir alışkanlık haline gelmeye başlıyor ve şirketler, danışmanlık desteği almaya olumlu bakıyor. Biz de bu desteği sunuyoruz ve şirketler bunun fayda/ maliyet analizini yapabiliyor, danışmanlığa belli ölçüde bütçe ayırıp diğer maliyetlerde tasarruf etme yoluna gidiyorlar. Böylece kurumsallık öncelikleriniz paralelinde sanallaştırma önceliklerinizi belirliyorsunuz.”

VMware EMEA Bölgesi Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Jean Pierre Brular şeyi değiştirmesi gerek. Bir CEO veya üst düzey yöneticilerin iş yapış şeklini ve kurumsal yapıları değiştirmeyi, kurumsal öncelikleri ile bunu nasıl yapmaları gerektiğini oturup düşünmesi lazım. Bunlar, kurumsal değeri beraberinde getirir, ama unutmayın, burada teknoloji bir öncelik değil. Yani bir BT yatırımı yapmış olmak için buluta geçenler, gerçek faydayı elde edemez. Zaten bu nedenle kurumsal kültürden başlayarak her süreci modernize etmeleri, kurumsal kurallarını ve iş süreçlerini sıfırdan yaratmaları şart. Her şey farkındalık ve cesaret işi. m EMEA bölgesini bu istek bazında nasıl değerlendiriyorsunuz? Sadece BT’de değil, çok daha kapsamlı bir değişimden bahsediyoruz. Atacağınız adımlar ise sizin ne kadar korumacı olduğunuz, sektörün ve

regülasyonların yapısına bağlı. EMEA’daki bazı ülkelerde koruma yapıları son derece yüksek seviyede ve zaten EMEA bu yönüyle çok farklı ülkeleri buluşturuyor özellikle açıklık ve serbest ekonomi gibi başlıklarda. İkinci unsur ise girişimcinin ülke kültürü. Bazı ülkelerde genç bir istihdam var ve bu da size inovasyon yapma imkanı veriyor. Bundan 20-30 yıl öncesiyle, kendi neslimle kıyasladığım zaman bugünkü genç istihdam bizden çok daha cesur ve istekli. Benim oğlum misal, kendi şirketini kurmayı hedefliyor. Çünkü elinde kullanabileceği, nasıl yararlanabileceğini bildiği araçlar var. Yani önemli olan ‘harika fikirler’ değil, elinizin altındaki teknolojiyi nasıl kullandığınız, bu konudaki beceriniz. Bu da girişimcilere bir kültür yaratma imkanı veriyor. Açık bir piyasa için elinizde tüm araçlar var. Bunlarla kendi çerçevenizi oluşturma, köklü değişim (disruption) yaratma imkanına sahipsiniz. Bu yönüyle, ekonomileri daha güçlü hale getiren ‘yaratıcı disruption’ kavramını da seviyorum. m Türkiye pazarında hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Son 2-3 yılda ilerleme ile Türkiye, Avrupa bölgesinde büyüme oranı bazında 1 numaralı ülkem. Büyüme oranı bazında birçok büyük ölçekli şirketler de, farklı sektörlerden KOBİ ve girişimleri de gördük. Ankara ofisini açarak kamuya da seslenebilmeyi hedefledik. Halen yürüttüğümüz birçok proje var. Sonuçta bireyler ve kurumlar, gerek özel sektör gerek kamu çözümlerimizi benimsemeye açık. Sanallaştırma ile pazarda konumlandık ve sürekli kendimizi geliştirmeye önem veriyoruz. Depolama odağında çalışmalarımız yoğun ve yazılım tanımlı depolama ile yazılım tanımlı ağlar yatırımlarımızda öne çıkıyor. Bu yönüyle her şeyin temelinde yazılım var. Bulut bilişim ve yazılım tabanlı yapılar, size gerçek anlamda tüketici gözüyle bakma imkanını sunuyor. Sonuçta bugün her sektörde kullanıcı kral.


SIQURA VE SUNELL VİDEO İZLEME SİSTEMLERİ İLE

Standımıza bekliyoruz SALON

10 B-420 STAND

Gelişmiş video izleme çözümlerinin global tedarikçileri olan SIQURA ve SUNELL markalarını EFB Elektronik güvencesi ile hizmetinize sunuyoruz. Güçlü stoklarımız ve satış sonrası desteğimiz ile her zaman yanınızdayız.

SIQURA FULL HD BOX CAMERA • SFP Fiberoptik Kablo Bağlantısı (Singlemod/Multimod) • Akıllı Video Analiz Desteği (Sabotaj, Hat Belirleme, Hareket Algılama, Alan İhlali) • Yüksek Riskli Çevre Güvenliği • Ethernet Over Coax Opsiyonu SN: BC840-PID-SFP

SUNELL 3MP 12X SMALLEST IR PTZ • Entegre Video Analiz Desteği (Sabotaj, Hat Belirleme, Hareket Algılama, Alan İhlali) • Yeni Nesil Akıllı Gece Görüş (100 m) • PoE+ Bağlıyken Bile -40 Derecede Çalışma • IP66 Su Geçirmezlik • Dar Alan Isı Dağılımı (Turbofan, Dairesel Hava Kanalı, Kolay Kurulum) SN: IPS56/30CDR/ZSD12

FULL MEMBER

FULL MEMBER EFB Elektronik İthalat İhracat Üretim Tic. Ltd. Şti. Halide Edip Adıvar Mah. Sultan Sok. Mavi Plaza No:22 D:11/22A 34381 Şişli - İstanbul T. +90. 212. 222 92 50 pbx F. +90. 212. 222 92 89 E. info@efb-elektronik.com.tr

Alt yapımızda Alman kalitesi var!

www.efb-elektronik.com.tr


12

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

3 - 9 EKİM 2016

Mevzuat odaklı beklentiler ön planda Handan Aybars Teleperformance Grup; 1978’den bugüne 65 ülke, 311 çağrı merkezinde 190 bin çalışanıyla bilişim, telekomünikasyon, finans, sigorta, sağlık ve perakende alanlarında hizmet veren küresel firmalara müşteri deneyimi sağlıyor. Yüksek Tüketici Memnuniyeti (CSAT), Müşteri Memnuniyeti (KSAT), Çalışan Memnuniyeti (ESAT) ve kalite programlarıyla hizmet veren Teleperfomance’ın Türkiye’deki operasyonu ise 1995’den beri var. “İstanbul ve Uşak’ta iki binin üzerinde çalışan, iş modeli, teknolojik altyapı ve CRM uzmanlığıyla küresel standartlarda yerel mükemmellik sağlıyoruz” diyen Teleperformance Türkiye Genel Müdürü Engin Utkan, sektörün gelişim potansiyeline karşılık atılması gereken adımlara yönelik sorularımızı yanıtladı: m Büyük veri stratejiniz nasıl işliyor? Teleperformance Analytics ile büyük veriyi kullanarak tahminleme modelleri kuruyor ve müşterilerimiz için yeni iş süreçleri öneriyoruz. Müşterilerimiz için orta ve uzun vadede işlenebilir verinin ne denli önemli olduğunun farkındayız. Buradan yola çıkarak çağrı merkezi hizmetlerinin büyük veri, sosyal medya gibi gelişen teknolojiler doğrultusunda nasıl bir dönüşüme girdiğini Analytics ile daha net ortaya koyabiliyoruz. Bir hizmetimiz de BPO çözümlerimiz. İyi yapılanmış müşteri hizmetleri farklı iletişim kanallarıyla çeşitli ürün ve hizmetleri destekler, ön ofiste çözülemeyen bütün talepler, arka ofis tarafından ele alınır. Tamamlayıcı hizmetler ön ofis hizmetleriyle entegre sunulduğunda, müşteri deneyimi döngüsünün önemli bir parçası. Dolandırıcılığı Önleme, Sipariş Yönetimi, Fatura İşlemleri, Tahsilat ve Geri Ödeme Süreçleri olmak üzere, beş ana başlıkta topladığımız hizmetlerimizle bu tür talepleri karşılayacak geniş bir yelpazeye sahibiz. m BPO Back Office hizmeti nasıl bir konuma sahip? BPO Back Office çözümleri, müşteri ilişkilerini güçlendirme konusunda önemli. Back Office operasyonları, ön ofis ile tamamen entegre hale getirildiğinde müşteri deneyimi yaratıyor. Dünyada 200’den fazla şirketle Back Office çözümleri ile özelleştirilmiş çalışmalar

sektöründe veri güvenliğinin önemi devreye giriyor.

yürütüyoruz. Önümüzdeki dönemlerde Türkiye’deki şirketlerin ön ve arka ofis operasyonları arasında en iyi şekilde entegrasyon sağlayarak, verimliliklerini artıracaklarına inanıyorum. m Sektörünüzde temel sorunlar neler? Sektörün en büyük sorunları; nitelikli eleman gücünün eksikliği ve çağrı merkezi görevlerinin uzun vadede kariyer fırsatı olarak görülmemesi. Bu algıyı değiştirmek istiyoruz. Sektörde sürdürülebilir başarı, istihdam ve kariyer olanakları için şirketlerin en önemli değer kaynakları olan doğru insanları bulmak, çalışma hayatlarındaki hedeflere ulaşabilmeleri için onlara gerekli eğitimleri vermek, uygun çalışma ortamları yaratmak, onları mutlu etmek, elde tutmak ve sundukları hizmeti her kanalda müşteri deneyimine dönüştürmek hepimizin görevi olmalı. Bu amaçla eğitim ve kariyer imkânları sunuyor, işinde uzmanlaşmak ve yükselmek isteyenlere sesleniyoruz. Bu anlayışımızla çalışanlarımıza stres ve zaman yönetimi, proje yönetimi, ileri Office programları, iletişim becerileri, koçluk gibi kendilerini geliştirebilecekleri alanlarda eğitimler sunuyoruz. Sektörün kendi liderlerini yetiştirmesi gerektiğine de inanıyoruz. Bu sebeple, Teleperformance Grup’un operasyon ve destek ekipleri için geliştirdiği kariyer eğitim ve gelişim programı JUMP’ı uyguluyoruz. Bu program ile Teleperformance çalışanlarının potansiyel yetkinlikleri ortaya çıkarılarak doğru bir kariyer yönlendirmesi yapılıyor ve buna bağlı olarak kaliteli iş sonuçları elde ediliyor. Sektörde kalitenin düşmesine sebep olan fiyat odaklı rekabet de bir sorun. İşe maliyet odaklı yaklaşan çağrı merkezleri, yüksek müşteri memnuniyeti hedeflemedikleri,

Teleperformance Türkiye Genel Müdürü Engin Utkan

Teleperformance Türkiye Genel Müdürü Utkan, yeni bir ile daha yatırım planları olduğunu belirtirken, Teşvik Yasası ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda gelişmelere yönelik beklentilerine de vurgu yaptı. iletişimin öncesini ve sonrasını doğru yönlendirmedikleri için, maliyetleri düşürmek adına gerekli insan kaynağına, teknoloji ve süreç yönetimine yatırım yapmaktan kaçınıp, sürdürülebilir başarı ve kaliteden uzak yöntemi tercih ediyor. Kısa vadede kâr sağlasa da, uzun vadede maliyet odaklı ilerleyen çağrı merkezlerinin, hizmet ve insan odaklı çağrı merkezleriyle rekabet edemediklerini görüyoruz. Bir önemli problem de dolandırıcılık. Kendilerini ‘çağrı merkezi çalışanı’ olarak tanıtan kişiler tarafından birçok kişi dolandırıcılığa maruz kaldı. Bu noktada çağrı merkezi

Teşvİk yasası İle İş Sağlığı ve Güvenlİğİ Kanunu’nda gelİşmeler çağrı merkezİ sektörünü nasıl etkİlİyor? Bu dönemde teşviklerin oldukça kısıtlı olduğunu söyleyebiliriz. Dileğimiz, 2016 sonu itibarıyla biten teşviklerin süresinin uzatılması ve bütün bölgeleri kapsaması yönünde. Çağrı merkezleri, İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na göre ‘tehlikeli sektör’ statüsünde. Bu sınıflandırmanın çağrı merkezlerinde yürütülen operasyonlarla uyumsuz olması sebebiyle, bu tehlike seviyesinin aşağıya çekilmesi yönünde gerekli adımların da atılacağını umuyoruz.

m Nasıl? Dış kaynak kullanımında iş ortağı seçerken, bilgi güvenliği en önemli kriterlerden. Çünkü dış kaynak kullanımı demek, çok sayıda ve farklı sektörlerden müşterilere hizmet sunan kurumların bina ve sistemlerinize girip çıkması, birçok ortama erişim sağlaması demek. Bu noktada ortaya çıkabilecek bilgi güvenliği problemi, söz konusu kurumların itibarında yaralar açabiliyor. Hizmet kalitesi kadar, müşterilerimizin ve firmamızın bilgilerini en iyi şekilde korumaya önem veriyoruz. Kurumların uluslararası bilgi güvenliği standartlarına sahip olmaları önemli. Bilgi varlıklarına yönelik güvenlik uygulamaları ve standartlarını ciddiye alıyor ve sistemlerimizi güncel tutmak için güvenlik konusunda tüm gelişmeleri sürekli takip ediyoruz. m Bilgi güvenliğinde hangi önlemleri alıyorsunuz? Tüm iş süreçlerimizi, Teleperformance’ın Global Temel Güvenlik Süreçlerine (GESP / Global Essential Security Policies) göre düzenliyoruz. Ayrıca, Bilgi Güvenliği Yönetimi Sistemi (ISMS) gereksinimlerini tanımlayan tek uluslararası denetlenebilir standart olan ISO/IEC 27001 sertifikasına ve kredi kartıyla işlem yapan firmalar için PCI DSS sertifikasına sahibiz. Bilgi varlıklarına yönelik güvenlik uygulamaları ve standartlarını işimizin merkezine koyuyoruz. “Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi” alanında denetim ve danışmanlık hizmetleri veren uluslararası bir kuruluş tarafından denetleniyoruz. 7 Ekim 2016 tarihine kadar kurulması öngörülen Kişisel Verileri Koruma Kurumu’ndan da bahsetmek gerek. Yerinde inceleme yetkisine de sahip olacak bu kurum, şirketlerin Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na uyumunun önemini artıracak. İlk adımımızı da Data Protection Officer pozisyonu

açarak attık. m Çağrı merkezleri sektöründe nasıl bir tablo var? Türkiye çağrı merkezi sektörünün gelişmeye açık olduğunu görüyoruz. 2015 yılında bu tabloyu doğrular nitelikte, küresel ölçekli birçok şirket, ortaklık veya satın alma yoluyla Türkiye çağrı merkezi pazarına dahil oldu. Türkiye’de 50’den fazla şehirde faaliyet gösteren çağrı merkezleri, bölgede ekonomik değer ve istihdama, İstanbul’a göç dalgasının azalmasına katkıda bulunuyor. Ayrıca pek çok farklı sektörün bölgeye taşınmasına aracılık ediyor, bölgedeki sosyal dönüşümü olumlu etkiliyor. Döviz getiren ve yüksek katma değer yaratan hizmet ihracatı iş alanı nearshore/offshore uygulamaları da sektöre avantajlar sunuyor. Çok dilli müşteri hizmetleri, iş gücü potansiyeli, iş gücü ve teknoloji maliyetlerinin birçok ülkeye kıyasla düşük oluşu, ileri düzey teknoloji kullanımı ve çağrı merkezi lokasyonlarındaki uluslararası standartlar bu avantajlardan bazıları. Bu uygulamaların, 6. bölge teşvikinde sağlanan desteğe benzer şekilde, istihdam teşvikleriyle desteklenmesinde, bölgeden bağımsız SGK işveren payı indirimleriyle önünün açılması faydalı olacaktır. m Nearshore/Offshore uygulamalarında en çok hangi ülke ile çalışıyorsunuz? Teleperformance Türkiye olarak, ağırlıklı Almanya pazarına yönelik olmak üzere, telekom ve e-ticaret sektörlerinde dünya lideri firmalar için çok kanallı müşteri hizmetleri sunuyoruz. İstanbul ve Uşak’taki iki lokasyonumuzda Türkçe, Almanca ve İngilizce olmak üzere üç dilde CRM ve çağrı merkezi hizmetleri sunuyoruz. Talebe bağlı olarak Felemenkçe, Rusça, Yunanca ve Fransızca gibi dillerde de hizmet vermemiz mümkün.

2016 hedeflerİnİz neler? Çok kanallı ve birbiriyle entegre çalışabilen çağrı merkezi hizmetleri, rekabette öne geçiyor. Bu doğrultuda farklı departman ve pozisyonlarda işe alım yapacağız. İstanbul’da 200, Uşak’ta 400 kişilik istihdam planımız var. Ayrıca bir ilimize daha yatırım planlıyoruz. Bu yatırımla 400 kişilik ilave istihdam yaratmayı öngörüyoruz. Önümüzdeki dönemde finans, telekom ve teknoloji sektörlerinde ilerleyerek yüzde 20 büyüme öngörüyoruz. Ayrıca, yakın kıyı yatırımlarımızı artırarak uluslararası markalara müşteri deneyimi sunmaya devam edeceğiz.



Seçkin Zirve Konuşmacılarımızdan Bazıları

Burçak Güven Forbes Türkiye Genel Yayın Yönetmeni

Yelda İpekli Stratejik Pazarlama ve Marka Danışmanı

Emek Akbal AvivaSA, CDO

Ersin İnankul IGA İstanbul Grand Airport , CIO

Henry Peyret Forrester Research İşletme Mimarisi Baş Analist

Sanem Oktar KAGİDER Başkanı

Neslihan Olcay Maxus Türkiye, CEO

Murat Yeşildere Egon Zehnder İstanbul, Yönetici Ortak

Adam Simon Context Global Managing Director, Retail Business Development

Mustafa Ayhan Bosch Türkiye, IoT & Sanayi 4.0 Koordinatörü

Dijitalleşmede C Level Dijital Kazançlar Türkiye'nin Yeni Çıkış Yolu: Endüstri 4.0 ile gelen Yeni Ar-Ge ve İnovasyon Anlayışı Yeni Nesil Kentler ve Akıllı Kentsel Dönüşüm

Büyük Veri ve Bulut Çözümlerinde Cognitive ile Yapay Zeka Algoritmaları Dijital Çağın Kadını Entegre Dijital Pazarlamanın Dinamik Yapısı Yeni Nesil Telekomünikasyon


15 BThaber

DOSYA

Enerji Sektörü ve Bilişim

3-9 EKİM 2016 www.bthaber.com

Elektrik dağıtım altyapısı bilişimle güçleniyor

Ayhan Sevgi TEDAŞ tarafından 21 farklı bölgeye ayrılarak özelleştirilen Türkiye elektrik dağıtım altyapısı, böylece bütünüyle özel sektör tarafından işletilir hale geldi. Mevzuatı ile önemli bir adım olarak tanımlanan bu özelleştirme, elektrik dağıtımı başlığında rekabetin de başlangıcını oluşturdu. Bu rekabetin ilk adımlarını gerek sektördeki şirketler gerekse kullanıcılar deneyimleme şansına sahipler. Kullanıcılara tedarikçi değiştirme gibi imkanları sunan mevzuata karşılık, sektör şirketlerinin de gerçek anlamda bir rekabet ortamında ilerlemesi söz konusu. Bu noktada enerji dağıtım şirketleri kendi iç verimliliklerini artırmak, rekabet avantajı elde etmek, müşteriye farklı kampanyalar veya paketler sunabilmek gibi önceliklerle daha önce belki gündemlerinde bile olmayan kapsamlı bilişim yatırımlarına imza atıyor. Kayıp ve kaçakların önlenmesi, farklı seçeneklerle tahminlemeler ve böylece büyük veri analizi ile iş zekası çözümlerinin BT yapısında yerini alması yatırımlarda öne çıkarken, M2M odaklı yenililer ve doğal olarak sonu hiç gelmeyen güvenlik yatırımları da enerji dağıtım şirketlerinin her daim önceliği niteliğinde.


16

DOSYA

BThaber

Enerji Sektörü ve Bilişim

3 - 9 EKİM 2016

Özelleştirmeler ile birlikte BT yatırımları da gündeme geldi Türkiye’de enerji sektöründe büyük bir dönüşüm yaşanırken bir taraftan özelleştirmeler sonucunda yaşanan dinamizm, pazara yerli ve yabancı oyuncuların iştahını artırırken, öte yanda enerjiyle ilgili tüm dünyayı kasıp kavuran akıllı sayaçlar, yeşil enerji ve enerji tasarrufu gibi başlıklar da Türkiye’nin gündemini etkilemeyi başarıyor. Bu konuda uzmanların verdiği bilgilere göre, elektrik tüketimi talep artışında dünyada Çin’den sonra ikinci sırada bulunan ve enerjide yüzde 76 oranında dışa bağımlı olan Türkiye, geleceğin enerji altyapısına hazırlanıyor. Bu konuda politika ve stratejiler üreterek çözüm arayışına giren ülkemiz, 2023 vizyonu çerçevesinde, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve akıllı şebekelere geçiş sürecini hızlandırırken, ortaya çıkan ekonomik pasta da göz kamaştırıyor. Durum böyle olunca, enerji firmalarının yanı sıra sektörün akıllanmasında doğrudan rol oynayacak bilişim şirketlerinin odağında da Türkiye çoktan üst sıralara taşınmış durumda. Yazılım üreticisinden donanım sağlayıcısına, bilişim teknolojileri hizmetleri şirketlerinden telekomünikasyon ve GSM firmalarına kadar herkes bu büyük pazardan pay almaya çalışıyor. Kurumlar gelişen teknolojiler ile birlikte dönüşüm geçirirken, geçtiğimiz on yılda, akıllı telefon ve tabletler gibi internet özellikli teknolojilerin ve sosyal medya iletişim kanalları da dahil web tabanlı yaşam yaygınlaşmakta. Kurumlar her alanda aldığı gerçek zamanlı hizmeti enerji hizmet sağlayıcılarından da talep ederek enerji verimliğini yönetiyorlar. Bilişim alanında hizmet sunan uzmanların verdiği bilgilere göre enerji hizmet sağlayıcılarının verdiği müşteri hizmetleri servisleri ile kurumların yaptıkları sorgulara anında erişebilir ve sonuçlandırabileceği sistemler ile müşteri hizmet düzeyi yükseltilmeli. Örneğin, müşteri hizmetleri yetkilileri söz konusu platformları kullanarak enerjinin kullanımındaki en yoğun zamanları belirleyebilir ve böylece kurumların faturalarındaki rakamları düşürmeleri için çeşitli önerilerde bulunabilir. Enerji piyasasının özelleştirilmesi ile birlikte hızlı bir dönüşüm sürecine giren enerji şirketleri bilişim teknolojilerine ciddi yatırımlar yapmaya başladılar. Özellikle elektrik dağıtımında başlayan yoğun rekabet ve serbest kullanıcı limitlerinin hane kullanımı seviyesine düşmesi ile birlikte bilişim teknolojilerinin önemi daha fazla hissedilmeye başladı. Bugüne kadar geciken yatırımlar EPDK’nın da yönlendirmeleri ile birlikte hızla hayata geçirilmeye başladı. Şirketler dağıtım şebekesindeki altyapı yatırımları ile bilgi

teknolojilerindeki yatırımlarına da hız verdiler. Şu anda hemen hemen tüm dağıtım şirketlerinde BT projeleri büyük bir hızla devam ediyor, yeni projelerinde hazırlık çalışmaları sürüyor. Kurum içinde etkin teknoloji kullanımının, şirketlerin enerji verimliliğini arttırmadaki en önemli etken olduğu artık kurumlar tarafından fark edilmiş durumda. Bu bağlamda kurumlar, verimlilik odaklı hizmetler alarak hem rekabet gücünü artırıyor, hem enerji tasarrufu sağlıyor hem de daha çevreci çözümlere kavuşmuş oluyor. Günümüzde enerji dağıtım şirketleri, her geçen gün teknoloji yatırımlarını artırıyor. Bu doğrultuda, gerek iç süreçlerini daha verimli kılmak, gerekse müşterilerine uçtan uca daha iyi hizmet verebilmek amacıyla, özellikle mobil teknolojilere ve katma değerli servislere öncelik veriyor. Bu şirketlerde çok yakın geçmişe kadar tamamen manuel bir şekilde yönetilen ölçümleme ve verimlilik çalışmaları, artık merkezi bir noktadan tamamen otomatik olarak yürütülebiliyor. Enerji dağıtım şirketlerinin, operasyonel verimliliği ve hizmette mükemmelliği sağlamak için telekomünikasyon operatörlerinden, servis sağlayıcılardan ve altyapı geliştiricilerden uçtan uca destek alarak müşterilerine anlık hizmeti en doğru şekilde sunmayı planlıyorlar. Enerji şebekeleri, M2M çözümlerinin

kullanıldığı alanların başında geliyor. Başta sayaç ve trafo merkezleri olmak üzere, enerji dağıtımı, iletim ve üretim bileşenlerinin tümünde anlık veri iletimi M2M hatları üzerinden sağlanıyor. Akıllı enerji ürünleri ile tüketim (sayaç) ve iletim noktalarının uzaktan izlenmesini ve yönetilmesini sağlayarak şebekeler akıllı hale getiriliyor. Bu sayede; enerjide kayıp kaçak önleniyor, tasarruf oranları çok ciddi ölçüde artıyor. Üstelik çevre koruma anlamında da önemli bir katkı söz konusu. Şebeke elemanlarının fiziki güvenliği ve saha kontrolü ile verimlik artışı da elde edilen yan faydalardan bazıları. Teknolojiye yatırım yapan enerji dağıtım şirketleri, hizmet maliyetlerini minimum seviyeye düşürme ve maliyet alanında sağlanan bu büyük tasarrufu son kullanıcıya fayda artışı olarak yansıtma fırsatı bulabilecek. Hizmet ücretlerindeki bu düşüş sayesinde hizmet kalitesinde iyileştirme yapmak mümkün olabilecek. Diğer yandan, son kullanıcıya ulaştırılan faturalar, manuel süreçler nedeniyle aksamayacak veya yanlış sonuçlanmayacak; müşteriler, ödemeleri gereken miktarı en doğru şekilde öğrenebilecekler. Ayrıca, hizmetlerini mobil, sosyal ve bulut çözümlerle birleştirecek olan enerji dağıtım şirketleri, en güncel ve konum tabanları bilgileri müşterileriyle paylaşabilecek ve acil durum aksiyonlarını hızlandırabilecek.

Dağıtım şirketlerinin şu anda en önemli yatırımları akıllı şebeke yönetimi konusunda yapılmaktadır. EPDK’nın da bu konudaki düzenleme çalışmaları ile birlikte akıllı sayaç kullanımında ciddi bir artış beklemekteyiz. Bu konuda hızlı davranan ve akıllı şebeke yönetimi konusunda öncü olan dağıtım şirketleri piyasada ciddi bir rekabet avantajı elde edeceklerdir. Sektördeki özelleştirmeler sonrasında enerji dağıtım şirketleri hızla bilişim altyapılarını güçlendirme çalışmalarına başladılar. Dağıtım şirketleri hem kurumsal verimliliklerini artırma hem mevzuata uygun hareket etme hem de abonelerine sundukları hizmetleri daha hızlı gerçekleştirme yönünde adımlar atmaya başladılar. Bu projelerin hayata geçmesiyle birlikte dağıtım şirketlerinin hizmet kaliteleri yükselmeye başlasa bile sektöre yakın uzmanların verdiği bilgilere göre bu alanda hala atılacak çok adım var. Kayıp ve kaçak seviyelerinin asgari düzeye indirilmesi, sayaçlardan internet üzerinden veri toplama, abone takibi, enerji tüketim verilerinin değerlendirilmesi, ödeme sistemleri, faturalandırma, mobil hizmetler, güvenlik, sosyal medya kullanımı, kısacası bilişimin hemen hemen her alanında projeleri hayata geçirmeye hazırlanan dağıtım şirketleri, önemli boyutta bir yatırım potansiyeli oluşturuyor.



18

DOSYA

Enerji Sektörü ve Bilişim

BThaber

3 - 9 EKİM 2016

Tahminleme, müşteri deneyimi ve güvenlik uygulamaları revaçta

kurumsal mimari ve süreç modelleme ne kazandırır? bütünsel mimarinin görselleştirilmesi etki analizi ve risklerin tespiti kurumsal stratejiler ve süreçlerin uyumu

Kasım 3 eğitim seminerimiz ücretsizdir Perşembe 13:30 - 17:30 Point Hotel Barbaros LCV: (212) 232 47 20

mind2biz.com.tr

mind2biz

mind2biz

Türkiye’de enerji sektöründeki bilişim yatırımları EPDK’nın yönetmelikleri ile belirli seviyeye çıkarılmaya çalışılsa da maalesef yeterli düzeyde bulunmamaktadır. Özellikle siber tehditlere karşı önlemler yeterli düzeyde alınamamaktadır. Bunun en önemli nedeni kritik altyapı sağlayıcı sistemlerin internetin gelişimine ayak uydurma çabalarının artmasına karşın güvenlik önlemlerinin yeterli düzeyde alınmaması gelmekte. Siber tehditlerin finans sistemlerinden ulusal tehdit boyutuna geçerken enerji tesisleri gibi kritik altyapıları hedef alması saldırı çeşitliliğini artırmakta buna karşın sektörde gerekli önlemleri alacak ürün ve teknolojik birikimin eksik olması bu tehditlerin istenilen seviyeye çıkmasına mani olmakta. Enerji sektöründe yaşanacak bir siber tehdidin ulusal etkisinin yüksek olması saldırganlar açısından bu sektörün ilgi odağı haline gelmesini sağlamakta. Türkiye enerji sektöründe otomasyon sistemlerini kullanırken bu sistemlerin internet uyumluluğuna geçiş aşamasında olmasından kaynaklı bu tehditleri daha az düzeyde hissetmekte. Dağıtım şirketleri öncelikle ‘Müşteri Deneyimi Yönetimi’ne yönelik yatırımlar yapmalı ve müşteri ile olan etkileşimlerini üst düzeylere çıkarmalıdırlar. Yapılacak yatırımlar sadece kurumsal düzeyde çalışmamalı bu yazılımlar hem web hem de mobil platformlar üzerinden müşteriye bilgi aktarabilen etkileşimli bir yapıda olurken özellikle sosyal medyayı aktif kullanabilen ve müşteri deneyimi ve verimliliği ölçebilecek teknolojiler olmak durumunda. Ayrıca dağıtım şirketleri sistemlerden toplayacağı bütün verileri büyük veri analiz tekniklerini kullanarak veriler üzerinde özellikler kurum veya kişi özelinde kullanım alışkanlıkları, kullanım performansı gibi raporlar üreterek analizler yapabileceği ve bunlardan çıkan sonuçlarla hem kurumun kendisinin daha verimli olması için gerekli aksiyonlar çıkarabilmeli hem de müşterilerine verdikleri hizmette daha kullanışlı ve verimli olacak çözümleri üretebilecekleri yatırımları gerçekleştirmeleri gerekmekte. Özelleştirmelerle ile birlikte enerji satışı ve satış sonrası hizmetler önem kazandı. Enerji dağıtım şirketleri, müşteri ilişkilerini ve sistemlerini mevzuata uygun olarak yürütebilmek ve verimliliklerini artırmak için, gerekli network alt yapısını ve entegre çalışan bilgi sistemlerini kurmaları ayrıca yasal zorunlulukları da sağlamaları gerektiğinin farkındalar ve bu konudaki yatırımlarını gözden geçirip, gereken yeni yatırımları planlıyorlar. 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren elektrik dağıtım şirketlerinin abone tüketim bilgilerini belirlenen standartlarda Maliye Bakanlığına gönderme zorunluluğu getirilmesiyle birlikte bu çalışmalar hızlandı. ERP Komitesi ve Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü Göker Sarp’ın verdiği bilgilere göre, işletme sistemi ihtiyaçları ile süreçlerin değerlendirilmesi ve yeniden tasarlanması gerekebilir. Doğru teknolojiyi seçmek ve seçilen teknolojinin tasarlanan süreçlere en iyi şekilde uyum sağlayacağından

emin olunması için kalite kontrol yatırımı yapılması gerekebilir. Birimler arası mükerrer bilgi girişini engellemek, kurum içi verimliliği artırabilecek basit ama güçlü bir çözümdür. Bunu sağlamak için kullanılacak tüm sistemlerin entegre çalışması yeterli. Enerji dağıtım şirketleri bazı yatırımları da mevzuat gereği yaparken, kurum içi verimliliklerin de artmasını sağlayabilirler. Bunlardan bazıları: Kurumsal kaynak planlama, abone ve çağrı yönetim sistemleri, coğrafi bilgi sistemi, doküman yönetim sistemi, talep tahminleme sistemi ve uzaktan sayaç okuma gibi yönetim sistemleridir ve bunların hayata geçirilmesi beklenmektedir. Bu teknolojik yatırımlar ile aynı zamanda hızlı ve kolay planlama sağlayarak işletme maliyetlerini verimli hale getirebilir ve işletme maliyetlerini kontrol altına alabilirler. Özellikle enerji kalitesi izleme projeleriyle kaybolan enerjinin azaltılması ve atıl kapasitenin kullanılabilir hale getirilmesi de sağlanabilir. Enerji dağıtım şirketlerinin abone ilişkilerini geliştirme ve devamlığı sağlamaları ancak müşteri odaklı stratejik çözümler ile gerçekleşebilir. ERP ile tüm kaynaklar verimli bir şekilde kullanılabilir, birimler arasındaki süreçler doğru koordine edilebilir, doğru bilgi akışı sağlanır ve bu sayede müşteri ye daha iyi hizmet sunulabilir. ERP, rekabetin daha da artacağı piyasada var olmak, abonelerine kaliteli ve hızlı geri dönüş ve hizmet sunmak için kullanılması zaruri hale gelen abone yönetim sistemi uygulamalarını da kolaylaştıracaktır.



20

DOSYA

BThaber

Enerji Sektörü ve Bilişim

3 - 9 EKİM 2016

Enerji yönetimi ile gelen verimlilik Günümüzde enerji yönetimi konusu sadece Türkiye’nin değil, yerkürenin en önemli gündem maddelerinden biri. Enerjinin yönetimi ise üretim, dağıtım ve tüketim süreçlerinin ölçebilmesi ile doğrudan bağlantılı. Bugün baktığımız zaman hem Türkiye’de hem de dünyada teknolojiyi en yakından takip eden ve kullanan şirketlerin enerji şirketleri olması da tesadüf değil. Enerji şirketleri üretim aşamasından dağıtım kanallarını takip etmeye, drone ile şebeke kontrollerinden saha ekiplerini mobil olarak takip etmeye kadar

onlarca farklı çözümle verimliliği ve tasarrufu artırmaya çalışıyorlar. Enerji yönetimi, kavramı kurumların üretimi azaltmadan enerjinin verimli olarak kullanılmasını ifade ediyor. Bu kavram sadece kurumlar açısından değil enerji sektörü oyuncuları ve enerji politikalarını yön veren kurumlar açısından da önemli bir konudur. Enerjinin verimliliği ile ilgili bilinirliliği arttırmak, bilgiler sağlamak, gelecek talep ve tahminlerin doğru yapılabilmesine imkan sağlayacak altyapıların oluşturulması bu hedefe ulaşmak için kullanabileceği yollardan bazılarıdır. Yeni nesil enerji şebekelerinin yaygınlaştırılması enerji stratejilerine yeni bir boyut kazandırmıştır. Akıllı sayaçlar ve ölçüm girişimleri, elde edilen verilerin işlenmesi ile kurumlara maksimum faydanın sağlanması konusunda benzersiz fırsatlar sağlamaktadır. Kurumlar için enerji ve su tedariği vazgeçilmezdir ve bugün herhangi bir tür enerji kullanmadan bir günü geçirmek neredeyse düşünülemez. Çoğu müşterinin, sağlayıcılarının taleplerine uymak ve ücretleri ödemeye çalışmaktan başka pek seçeneği yoktur. Bundan dolayı, tüketiciler anlaşılır biçimde faturalarını sorgulamaya başlamaktadırlar ve bu da, enerji hizmeti veren şirketlerin, ilgili masraflar konusunda harekete geçmesi ve masrafları azaltmaya yardımcı olacak çeşitli eylemler önermesi gerektiği anlamına gelmektedir. Kurumlar kendilerine sunulacak şeffaf bir faturalama, verimlilik programlarının teşvik edilmesi ve esnek fiyatlama metodları ile enerji verimliğini sağlayabilir. Enerjinin verimli bir şekilde yönetilmesi sadece kurumların yapacakları teknolojik yatırımlarla sınırlı değildir. Kurum içi yapılacak teknolojik yatırımların sonuçları oldukça sınırlı olacaktır. Etkinin daha yaygın ve büyük olabilmesi için yapılacak teknolojik yatırımların enerji hizmet sağlayıcıları altyapılarından başlaması gerekmektedir. Yeni nesil akıllı şebekelerin kullanılması, akıllı sayaçların kurumlar tarafında kullanılması ile doğru talep ve tahmin yapabilen enerji hizmet sağlayıcıları, fiyatları düşürürken geliri arttırma sorununa çözüm bulabilecektir. Verilen hizmet karşısında hem müşteri memnuniyetini ve sadakatini artırırken, kurumlarda maliyetlerini azaltabileceklerdir.



22

BThaber

GÖRÜŞ

3 - 9 EKİM 2016

Sosyal Medya ve Zararlı Yazılımlar Riskler Nedir ve Nasıl Ele Alınmalıdır? *Yusuf Evmez Kolay erişim, yaygına hitap etmesi ve ileri seviye güvenliğin dışında tutulan sosyal medya platformları NopSec 2016’ın en güncel Zafiyet Risk Yönetimi Raporu’nda en üst basamakta yerini aldı. Siber güvenlik gözlükleriyle duruma baktığımızda ise sosyal medya ile siber güvenliğin bir çok insanın düşündüğünden daha karmaşık bir yapıya sahip olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Son zamanlarda artan zararlı yazılım uygulamalarına karşı bir çok kurum ve kuruluşun siber güvenlik hassasiyeti göstermemesi hem kısa hem de uzun vadede dünya genelinde olduğu gibi ülkemizde de hem maddi hem de manevi bir çok kayba neden oldu, olmaya da devam ediyor. Şimdiye kadar risk yönetimi planları içerisine almadığımız sosyal medya platformları ise 2016 ikinci yarısı itibariyle bu tarz zararlı yazılımların hem barınması hem de dağıtılması için en riskli bölge olarak kabul ediliyor. Kurum ve kuruluşların kendi içlerinde yaptıkları veya dışarıdan destek alarak yaptırdıkları iş siber güvenlik tatbikatlarında bir çok firma, sosyal medyayı güvenlik risk seviyesi olarak değerlendirmiyor ve bu da, sosyal medya platformlarının zararlı yazılımlar için altın madeni haline gelmesinin ana nedeni olarak görülüyor. Bu platformların verebileceği zararlar risk olarak değerlendirilmediği için bunlara karşı bir güvenlik politikası da oluşturulmuyor. Bundan dolayı firmalar, “Kör Nokta” olarak tabir ettiğimiz ve kapatmadıkları güvenlik açıklarıyla hayatlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Peki Riskler Neler? Sosyal medya platformları zararlı yazılımları birkaç yolla kullanıcısına sunmakta. İlk olarak siber saldırganlar, Sosyal

medya platformu üzerinde paylaşılan linkler üzerinden kullanıcıların, zararlı yazılım uygulamalarını indirmelerini sağlayarak çok kısa sürede oldukça büyük bir kitleye ulaşmaktadırlar. Diğer taraftan hedefi belli saldırılarda ise hedefteki kişinin gerekli bilgileri sosyal medya hesapları üzerinden toplanarak (sahte hesaplarla sosyal mühendislik yapılarak ) onların, şifrelerini ele geçirmeleri için özel oluşturulan web sitelerine yönlendirerek hesap bilgileri toplanmaktadır. Son olarak da siber saldırganlar, buldukları açıkları ve bilgileri Twitter gibi platformlarda hızlıca herkesle paylaşabilmekte ve bulunan açıktan bir çok kişinin içeri sızması sağlanmaktadır. NopSec’in raporunda bu konuyla ilgili oldukça ilginç bir bilgi de yer alıyor. “Zararlı yazılımın aktif

olduğu sistem açıkları, firmalar tarafından duyurulmuş ve bilinen açıklara oranla 9 kat daha fazla retweet ediliyor.” Platformların yaydığı riskleri tamamen ortadan kaldırmanın çözümü olsaydı sanıyorum herkes rahatlayacaktı fakat bu riski tamamen ortadan kaldırmanın şimdilik tam çözümü yok. Firmanız için bu tehditi en düşük seviyeye getirebilmek için ilk yapmanız gereken tehditleri analiz ederek anlamak. Çok fazla paralar harcayarak bir çok çözüme sahip olabilirsiniz fakat çevrenizdeki tehlikeyi analiz edemiyorsanız maalesef bu yatırımlarınız çöp olmaktan öteye gitmeyecektir. Tehlikeleri anlamak ve önem sırasında üst sıraya koymak, hem firmanızın hem de firma çalışanlarınızın bundan sonraki süreçte bu tehlikelere

karşı davranışlarının daha bilinçli hale gelmesini sağlayacaktır. Bilinçlenmeden sonra sahip olduğunuz güvenlik sistemlerini iyi derecede kavramalı ve bu tehlikelere karşı nasıl konumlandırılabileceklerini öğrenmelisiniz. Her iki konuyu da doğru şekilde yönettiğinizde sosyal medya platformlarındaki riski şirket bünyenizde en düşük seviyeye indirmiş olacaksınız. Her ne kadar firmaların bir çoğu halen sosyal medyayı bir güvenlik riski olarak görmeseler de bizler, birey olarak bazı noktalara dikkat ederek bu durumdan oldukça uzakta kalmaya çalışmalıyız. Bunun için de yapılması gereken en basit anlamda birkaç nokta var. • Eğer ki bir kurumun ağ güvenliğinden sorumluysanız en kısa sürede sosyal medya

platformlarını güvenlik politikamız içerisine alın ve çalışanların, iş saatleri içerisinde sosyal medya hesaplarına erişimlerinin kısıtlayın. Sosyal medya üzerinde özellikle kişisel ve iş ile alakalı paylaşımlarınızı sınırlayın. Daha güçlü ve her bir hesap için farklı şifreler üretin. Gerçek hayatta tanışmadığınız veya hatırlamadığınız kişilerden gelen mesajlara daha şüpheci yaklaşın. Markaların ve önemli kişilerin hesapları sosyal medya platformlarında onaylanmış hesap olarak görünürler. Bu hesaplar dışında gelecek özel mesaj veya paylaşımlara itibar etmeyin.

* WatchGuard Türkiye Müdürü Yusuf.evmez@watchguard.com



Vaka Çalışması | Beymen

Beymen, yeni perakende çözümü ile mağazalarına şıklık kattı Viva BT ve HP’nin danışmanlığında, HP MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümü ile Beymen; bakım maliyetlerini düşürdü Sektör / Perakende Amaç Satış temsilcilerinin kullandığı cihazları maliyet olarak daha verimli ve günümüz estetik anlayışına daha uygun cihazlar ile değiştirmek

Yaklaşım Çevre birimlerine daha pratik şekilde bağlanabilen, hızla değişen teknoloji dünyasının estetik anlayışını yansıtan cihazlar ile yoluna devam etmek

BT konuları •Bakım ve işletim maliyetleri düşürüldü •Eski cihazlardan kaynaklanan şikâyetler yeni çözüm ile ortadan kalktı •Çevre birimleri ile kolay bağlanabilirlik sağlandı

İş konuları • Mağazalarda şıklık ve estetik artırıldı •Çalışan verimliliği yükseltildi •İş sürekliliği güvence altına alındı •Uzun vadede stratejik kazanımlar elde edildi

Ercan Reisoğlu

Süleyman Çataltepe

Arif Kula

Berkan Şenoğlu

Serkan Timurlenk Mehmet Emre Er

Beymen Operasyon ve Yazılım Destek Yöneticisi

Viva BT POS Satış & Destek Sorumlusu

Beymen Bilgi Sistemleri Direktörü

Beymen IT Altyapı ve Operasyon Destek Müdürü

HP Teknoloji Danışmanı

HP Kurumsal ve Perakende Çözümler Satış Müdürü

“Yeni HP MX10 Perakende Çözümüne geçerek hem hedeflediğimiz estetik güzelliğe ulaştık, hem de endüstriyel standartlara uygun, çevre birimi sorunu olmayan HP ürünleri ile bakım konusundaki sıkıntıları giderdik.” Ercan Reisoğlu: Beymen Operasyon ve Yazılım Destek Yöneticisi

Hem bütünleşik hem de görsel açıdan daha şık bir cihaz

4

00’den fazla dünya markasını bünyesinde barındıran perakende dünyasının lider ismi Beymen, satış temsilcilerinin ön satış ve mağaza içerisindeki entegrasyonunu sağlamak amacıyla hızla değişen teknolojinin getirmiş olduğu estetik anlayışına uygun cihazlar kullanmak istiyordu. Bu sebeple Beymen, HP MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümünde karar kıldı. Böylece mağazalarının şıklığıyla uyumlu ürünler ile maliyet avantajı da elde etti.

Zorluk Daha estetik cihazlara duyulan ihtiyaç Beymen, 1971 yılından bu yana Türk moda sektörünün yanı sıra, dünya lüks perakende sektörünün de önde gelen oyuncuları arasında yer alıyor. Bugün Beymen Mağazacılık A.Ş bünyesinde, farklı mağazacılık anlayışlarını temsil eden ve hizmet veren Türkiye’nin 25 iline yayılmış toplam 70 mağaza bulunuyor. Başta Beymen Multibrand Stores, Beymen Club, Beymen Blender olmak üzere; Tod’s, Dior, Dolce &

Gabbana, Bottega Veneta, Celine, Christian Louboutin, Jimmy Choo ve Etro gibi monobrand butikler de Beymen operasyonu içinde yer alıyor. 400’den fazla dünya markasını bünyesinde bulunduran Beymen’in

kendi koleksiyonları, dünyada sınıfının en iyisi olarak kabul ediliyor. Müşteri ilişkileri anlayışı ve müşteri memnuniyeti uygulamalarıyla, yalnız sektöründe değil, farklı sektörlerde de örnek gösterilen Beymen, satış temsilcilerinin ön satış


Vaka Çalışması | Beymen bağlanılabiliyor. Evrensel PED eklentisi ile MSR, EMV ve NFC gibi üçüncü parti ödeme cihazlarının da entegre edilebildiği cihaza dört çekirdekli Intel® işlemci ve 4GB bellek güç veriyor.

Bu sorunu çözmek için harekete geçen Beymen, alternatif ürünleri de inceledikten sonra Viva Bilgi Teknolojileri ile yaptığı çalışma sonucunda HP’nin mobil perakende çözümleri için geliştirilen MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümünde karar kıldı. Beymen Bilgi Sistemleri Direktörü Arif Kula proje ile ilgili, “Beymen olarak günümüzün estetik anlayışına uygun cihazlar ile şıklığımıza şıklık katmak amacıyla yola çıktık. Emek ve zaman kaybının yanı sıra hizmet kesintisi gibi olumsuz sonuçlar doğurabilen bakım ihtiyacının önüne geçecek bir çözüm arayışına girdik. Alternatifleri ile kıyaslandığında HP MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümü şık tasarımı ile dikkatlerimizi üzerine çekti. Bir diğer önemli özelliği ise bu ürünün hem kiosk olarak hem de kasa amaçlı olarak kullanılabiliyor olması.” diyor.

Kula, “Bu yıl sonuna kadar tüm cihazlarımızın değişimini bitirmeyi hedefliyoruz. Yeni açılan mağazalarımızda da zaten bu ürünleri kullanıyoruz.” diyor ve ekliyor: “Cihaz değişimlerini tamamlanmasının ardından Beymen olarak, şu an ön satış ve mağaza içerisindeki entegrasyonu sağlamak amacıyla kullandığımız HP MX10 ve HP ElitePad Perakende Çözümünü kasa olarak da kullanmayı planlıyoruz. Cihazlar ayrıca ilk önce Beymen Club mağazalarında ve ardından uzun süredir üzerinde çalıştığımız ve bu yıl hayata geçireceğimiz Phoenix projesi kapsamında yeni bir konsept ile açılacak mağazalarda da kasa olarak kullanılacak. HP’nin bu şık çözümlerini de kasa olarak kullanmayı planladığımız Phoenix projemiz; farklı bir mimari, farklı bir servis anlayışı ve teknolojik yenilikler içeriyor. Çok farklı segmentlerden dünyanın önde gelen markaları ve Türk markaları, ‘ulaşılabilir moda anlayışıyla’ aynı ortamda sunulacak.”

Çözüm

Faydaları

Farklı ihtiyaçlar tek bir cihaz ile karşılandı. Estetik cihazlarla yoluna devam etmek isteyen Beymen, yeni cihazların çevre birimler ile kolay şekilde bağlanabilmesine önem veriyordu.

Görsel estetik, endüstriyel standartlara uygun fonksiyonlar

Viva Bilgi Teknolojileri’nin önerdiği HP MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümü estetik görüntüsü yanı sıra bütünleşik QR kod ve MSR okuyucu da içeriyordu. Ayrıca Docking Station ile birlikte geliştirilebilir çevre birimlerinin de bağlanabiliyor olması Beymen’i bu cihaza yönlendirdi. HP’nin uzman iş ortağı Viva Bilgi Teknolojileri danışmanlığında HP MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümünü hayata geçiren Beymen, 5 kişilik bir ekip kurdu. Beymen, projede ilk etapta tüm cihazları tek seferde değiştirmek yerine, öncelikle yeni açılan mağazalarda ve en az 10 yıldan eski mağazalarda cihazları kullanmaya başladı. Kullanıcılardan da ürünler ile ilgili oldukça iyi geri bildirimler alan şirket, 2015 yılında 160, 2016 yılında ise Şubat ayına kadar 60 cihazını HP MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümü ile değiştirdi. Perakende ortamları farklılık gösterdiğinden ihtiyaçlar da çeşitlenebiliyor. HP MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümü bu nedenle çok yönlü olarak geliştirildi. Bu ürün hareket halinde iken kullanılabileceği gibi geleneksel sabit POS cihazı olarak da kullanılabiliyor. Ayrıca HP ElitePad için geliştirilen HP Perakende Genişleme Dock’una da

Beymen Operasyon ve Yazılım Destek Yöneticisi Ercan Reisoğlu, “HP MX10 ve HP ElitePad Mobil Perakende Çözümünün tümleşik bir cihaz olması gerçekten işimizi çok kolaylaştırdı. Ayrı çevre birimi bağlamadan cihaz üzerinde kart okuyucu olması bizim için çok olumlu oldu. Böylece daha önce bağlanabilirlik konusunda yaşadığımız sorunlar minimuma indi. Cihazın daha estetik ve görsel açıdan daha şık olması da gelecek açısından bizi heyecanlandırıyor. Cihaz gerek donanımsal gerekse yazılımsal olarak bize artılar sağladı.” diyor. “Hem bakıma harcanan emek hem de cihazların bir tanesinin arızalı olması durumunda, arıza giderilene kadar geçen süreç hizmetlerimizin aksamasına neden olabiliyor. Bu yeni çözüm ile hedeflediğimiz şık cihazlara ulaşırken karşılaşabileceğimiz sürekli bakım ve destek ihtiyacının da önüne geçtik. Dolayısıyla yeni cihazlara geçerek hem hedeflediğimiz estetiğe, hem de endüstriyel standartlara uygun, çevre birimi sorunu olmayan cihazlara kavuşuldu. Ayrıca cihazların üzerinde ceket olması bu ürünleri düşmeye karşı da dayanıklı hale getiriyor.” diye ekliyor Reisoğlu. Uzun vadede bu cihazların kendilerine stratejik artılar da kazandıracağını ifade eden Reisoğlu şunları söylüyor: “Hızla dijitalleşen dünyamızda mağazacılık da bu değişim ile paralel bir gelişim sergiliyor. Uygun, taşınabilir, kolay

kullanılabilir, yetenekli ama aynı zamanda endüstriyel standartlara da uygun cihazlar öne çıktı. Dayanıklılık, uzun ömürlülük, düştüğünde kırılmayan cihazlar çok daha önem kazandı. HP ElitePad Mobil Perakende çözümü ile satış danışmanlarımız mağazaya girer girmez tüm iletişimini sistemsel olarak bu cihaz üzerinden sağlıyor.

Müşteriye sağlanan çözümler Donanım •HP MX10 Perakende Çözümünde •HP ElitePad Mobil Perakende Çözümünde

Bu ürünleri şu an müşteri bilgilerinin kaydedilmesi, müşteri onaylarının

alınması, siparişlerin ön hazırlığının yapılması gibi alanlarda kullanıyoruz. Bunun dışında satış temsilcilerimiz bu ürün ile kendi cirosunu takip edebiliyor, ürün stok sorgusu yapabiliyor, ürün detaylarını öğrenebiliyor. Tadilat girişi, müşterinin ürün inceleme talepleri buradan açılıyor. Satış danışmanlarımız arka ofiste bilgisayar aramıyor, her reyonda işleri yapabiliyor. Hız açısından da olumlu sonuçlar elde ediyoruz. Ayrıca cihazı kullanan kişi, tek parça üzerinde bütün işini halledebiliyor. İşletim sistemi bazında baktığımızda ise cihazın özel uygulamamızla nasıl çalıştığı bizim için oldukça önemliydi. HP’nin iş ortağı Viva Bilgi Teknolojileri’nin danışmanlık ve servis hizmeti ile MSR ve QR kod okuyucuların ayarlanması sorunsuz bir şekilde tamamlandı. Projenin hayata geçirilmesi sırasında karşılaştığımız sorunlar, Viva Bilgi Teknolojileri’nin de desteği ile hızlıca çözüldü.”

Daha fazla bilgi için hp.com/go/

Güncellemeleri için kayıt hp.com/go/getupdated © Telif Hakkı 2016 HP Development Company, LP. Burada yer alan bilgiler herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın değiştirilebilir. HP ürünleri ve hizmetleri için geçerli olan garantiler sadece bu ürün ve hizmetlerle birlikte verilen açık garanti bildirimlerinde düzenlenmiştir. Buradaki hiçbir ifade ek bir garanti olarak anlaşılmamalıdır. HP, bu belgedeki teknik veya yazım hatalarından ya da eksikliklerden sorumlu tutulamaz. Intel® is a trademark of Intel Corporation in the U.S. and other countries. 4AA6-6406TRE, Ağustos 2016

ADVERTORIAL

ve mağaza içerisindeki entegrasyonunu sağlamak amacıyla hızla değişen teknolojinin getirmiş olduğu estetiğe anlayışa daha uygun cihazlar kullanmayı talep ediyordu. Şirket ayrıca kiosk olarak da kullanılabilen cihazlarla yeni teknolojileri bütünleştirme noktasında uyumsuzlukların önüne geçmeyi amaçlıyordu.


26

BTnet.com.tr

BThaber

3 - 9 EKİM 2016

Renault, 100 bininci elektrikli otomobilini sattı İlk elektrikli otomobilinin lansmanından bu yana geçen beş yılın ardından elektrikli otomobillerin öncüsü ve Avrupa pazar lideri markası Renault, 100 bininci elektrikli otomobilin anahtarlarını sahibine teslim etti. Renault, 2016’nın ilk yarısında 15 bin adetten fazla elektrikli otomobil satarak (Twizy hariç) bir önceki yıla kıyasla yüzde 32 artış kaydetti. Böylece Avrupa yollarındaki her 4 elektrikli otomobilden biri Renault markasına ait. Diğer yandan, Fransa’daki tüm elektrikli otomobillerin yarısı Renault marka. Renault’nun elektrikli otomobil alanında en büyük pazarları Fransa, Norveç, İngiltere ve Almanya. Renault, müşterilerinin taleplerini karşılayacak biçimde piyasadaki en kapsamlı yüzde 100 elektrikli otomobil yelpazesine sahip. ZOE şehir otomobili, Kangoo ZE hafif ticari araç, iki koltuklu kompakt şehir aracı Twizy, onun ticari versiyonu Twizy Cargo ve Kore’nin en

çok satan elektrikli otomobili olan D sedan RSM SM3 ZE ile bu alanda öne çıkıyor. Performansı Formula E’de kanıtlanan ileri düzeydeki elektrikli otomobil teknolojisiyle Renault her geçen gün artan sayıda kullanıcıya da kendisine bağlıyor. Renault, elektrikli otomobil macerasına başladığından bu yana elektrikli ulaşım ve altyapı gelişiminde küresel bir strateji uyguluyor. Renault, kamu kuruluşlarıyla ve enerji teknisyenleri gibi elektrikli mobilite alanındaki diğer

oyuncularla birlikte çalışmalar yürüterek, kamuya açık yeniden şarj noktaları oluşturmak üzere bir dizi proje üzerinde çalışıyor. Şu anda dünya çapında 100 bin’den fazla kamuya açık şarj noktası bulunuyor. Bunların 80 bini Avrupa’da ve sayıları da artıyor. Renault, 15’den fazla ülkede otoyollara ve ana yollara 2 bin 300’ü aşkın hızlı şarj terminali yerleştiren TEN-T fonu (Trans European Transport Network – Avrupa Geneli Taşımacılık Ağı) için Avrupa Komisyonu’nu da destekliyor.

Google’dan yapay zeka hamlesi Google, teknoloji geliştiricilerine hitaben yapay zeka botları tasarlayan API.AI’yi satın aldığını duyurdu. Google’dan yapılan yeni duyuruya göre şirket geliştiriciler için yapay zeka botları geliştiren API.AI’yi satın aldı.API.AI, ürettiği yazılım araçlarıyla, geliştiricilerin ürettikleri sohbet botlarının bilgi dağarcığını ve kavrama

yeteneklerini aralıksız olarak geliştirmelerine imkan tanıyor. Şirketin geliştirdiği uygulama programlama arayüzü ses tanıma sistemi, niyet algılama ve kavram yönetimi gibi yeteneklerin yanında konu özelinde bilgi birikiminin sağlanmasına yönelik geliştirme seçenekleri sağlıyor. Mevcut durumda 15 farklı dilde çalışabilen uygulama

İngilizce, Çince, Fransızca, Almanca ve İspanyolca gibi dilleri kapsıyor. Google’dan yapılan açıklamaya göre bugüne kadar yaklaşık 60 bin uygulama geliştirici API. AI’nin uygulama geliştirme arayüzünü kullanarak çeşitli araçlar geliştirdiler. Aynı zamanda API.AI’nin bugüne kadar 8.6 milyon dolar yatırım aldığı da açıklandı.

Temelde herkesin ‘doğru’ payı olsun Yapı sektörünün geleceğini şekillendiren, proje süreçlerine dahil olarak tüm ekipler arasında bilgi paylaşım ortamı yaratan BIM (Yapı Bilgi Modellemesi) inşaat sektöründeki kayıpların minimuma indirilmesi adına önem taşıyor. Elektromekanik taahhüt sektörü şirketi Anel Grup da inşaat sektöründeki kayıpların minimuma indirilmesi üzerine araştırmaları ile yurtiçinde ve yurtdışında BIM yöneticileri ile birlikle BIM ortamında çalışmalarını yürütüyor. Bu amaçla BIM araçlarından Revit yazılımını

kullandıklarını söyleyen BIM Yöneticisi Ümit Balaban, Anel’in hayata geçirdiği tüm projelerde 2D olanlar dahil, Revit ile modellemeye başlandığını belirtti ve şu detayları paylaştı: “BIM modelleriyle, ekipmanlar kolayca keşiflendirilebiliyor. BIM’in üç kolu var: Yazılım, donanım ve insan. BIM sürecinde bilginin paylaşılabilmesi için en önemli unsur insan. Şu anda Türkiye’de BIM sürecinde sadece 3D modelleme yapılmakta. Bunun geliştirilmesi için, planlama ve simülasyon olarak tanımlanan 4D dediğimiz kavramı

ve maliyet analizleri için 5D dediğimiz kavramı dahil etmemiz lazım. Çünkü yaptığımız, özellikle sahada üretilen işlerin tamamının birebir üretilmesi gerek ve sadece tasarımla kalmak mümkün değil. BIM sürecinde bütün paydaşlar ile aynı dili konuşabiliyorsunuz. Mesela projenin bir kısmını Türkiye’de çizerken, Katar’daki ekibimiz de farklı bir kısmını çiziyor. Böylece sanal ortamda aynı dili konuşuyorsunuz. BIM sürecine her projede dahil olabilirsiniz. Yani en küçük projeden en büyük projeye kadar.”


Şirketiniz sizin kaleniz, onu en güvenli şekilde korumak isterseniz;

KoçSistem Güvenlik Çözümleri!

Dijital dönüşümün beraberinde getirdiği siber güvenlik tehditlerine karşı sunduğumuz çözümlerimiz ve Türkiye’nin ilk Güvenlik Operasyon Merkezi ile BT güvenliğinizi sağlıyor, şirketinizi kale gibi koruyoruz.

444 0 262 www.kocsistem.com.tr


28

BThaber

KARİYER

3 - 9 EKİM 2016

Yaratıcılığın yolu bu adımlardan geçiyor

Mastercard, Türkiye’den de girişimcileri bekliyor Mastercard, start up programı Start Path Global ile start up’larla ortak çalışmalar yürütüyor ve 2016 kış programı için başvurular da başladı. 2014 başlarında uygulanmaya başlanan Start Path; Mastercard’ın potansiyeli yüksek start up’ların müşterilerine, iş ortaklarına ve finans sektörüne değer katabilmeleri için oluşturduğu destek programının bir parçası ve Mastercard’ın yenilikçi çözümler sunan girişimlerle doğrudan çalışmasını da sağlıyor. Son iki yıl içinde Start Path ile 24 pazarda yer alan 90 şirket ile çalışıldı ve Mastercard da bu şirketlerin yaklaşık yüzde 20’sine yatırım yapmış durumda. Hedef; Türkiye’deki yeniliklere de yakın olmak ve gelecek nesil ticaret teknolojileri üzerinde çalışan şirketlerin başlangıçta başarılarına destek olmak. 6 aylık program, Türkiye’deki

start up şirketlerin karşılaştıkları sorunların üstesinden gelmelerine yardımcı olmayı ve onlara küresel fırsatlar sunmayı amaçlıyor. Yılın her çeyreğinde Mastarcard Start Path programına başvuru kabul ediliyor. Yeni dönem için de başvurular 11 Ekim’e kadar https://www.f6s.com/ mastercard startpathwinter2016/ linkinden alınacak. Bunun ardından Start Path ekibinin başvuru onay e-postası girişimciye ulaşacak. Başvurular tamamlandığında, Start Path ekibi 12 şirketi 30 Kasım-1 Aralık 2016 tarihleri arasında Miami’de programdaki diğer şirketler ve programın büyük iş ortakları ile tanışma fırsatı sunulan Pitch Day’e davet edecek. Söz konusu 12 şirketten 5-7 tanesine programa katılma daveti yapılacak ve program da Ocak 2017’de başlayacak.

Samsung Electronics Türkiye’nin kurumsal pazarlaması Gökpınar’da Samsung Electronics Türkiye Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevine Ömer Barış Gökpınar getirildi. 1997 yılında Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden mezun olan, University of West Georgia’da MBA programını tamamlayan Gökpınar, uzun yıllar Procter & Gamble, Vodafone ve Turkcell gibi şirketlerde marka yönetimi, pazarlama ve pazarlama iletişimi alanlarında yöneticilikler Ömer Barış yaptı. İş hayatına 1998’de Worldspan’de Pazarlama Gökpınar Uzmanı olarak başlayan Gökpınar, 2000-2004 arasında Procter & Gamble’da Marka Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. Alametifarika’da Marka Direktörlüğü ve TBWA/Istanbul’da Marka Grup Direktörlüğü görevlerini üstlenen Gökpınar, 2009 yılında Vodafone’da Marka Stratejisi ve İletişimi Kıdemli Müdürü oldu. 2012’de Pazarlama İletişimi Kıdemli Müdürü olarak girdiği Turkcell’den 2015’de Pazarlama İletişimi Direktörü olarak ayrılan Gökpınar, 1 Ağustos 2016 tarihi itibariyle Samsung Electronics Türkiye’de Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak yeni görevine başladı.

Türk Telekom’da beklenen görevlendirme Türk Telekom Yönetim Kurulu, 26 Eylül 2016 tarihi itibariyle geçerli olmak üzere Paul Doany’i CEO – Genel Müdür olarak atadı. Dr. Paul Doany son 5 yılda bilişim ve iletişim teknolojileri girişim sermayesi alanında yoğunlaşarak, BT/internet şirketleri ve yenilenebilir enerji alanında başlangıç aşamasındaki yatırımları yönetti. Doany önceki 12 yıl boyunca Saudi Oger Grubu’nda Oger Telekom kurucu CEO’su ve Türk Telekom CEO’su olarak 5 yıl hizmet verdi. Saudi Oger Grubu’ndaki görev süresi boyunca, Türk Telekom’un yüzde 55’lik payının özelleştirme yoluyla satın alınmasını, Borsa İstanbul’a halka arzını aynı zamanda BT şirketleri ve uluslararası toptan satış operasyonlarının (Pantel, yeni adıyla Türk Telekom International) satın alınması süreçlerini, Güney Afrika’da Cell C’nin lansmanına kadar satın alma ve başlangıç operasyonlarını yönetti. Doany, bundan önce 14 yıl boyunca telekomünikasyon danışmanlığı sektöründe hizmet verdi. Dar Consultants’da (Londra) Genel Müdürlük görevini yürüten Doany, Dar Al Handasah Consultants’da (Shair & Partners) Genel Müdür/Ortak olarak ‘telekom’ bölümünü kurup, ulaşım ve ekonomi alanlarında büyümeyi destekledi. Öncesinde, 4 yıl boyunca Beyrut Amerikan Üniversitesi, Elektronik/İletişim Bölümü’nde kıdemli öğretim üyeliği yapan Dr. Doany, 1977 yılında Beyrut Amerikan Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği’nden mezun oldu. 1978 yılında İngiltere Bradford Üniversitesi’nden Dijital Elektronik ve İletişim Mühendisliği dalında yüksek lisans derecesi ve 1981 yılında İngiltere Manchester Üniversitesi Bilim ve Teknoloji Enstitüsü’nden İletişim Mühendisliği dalında doktora derecesi aldı.

İnovasyon ve endüstriyel tasarım çözümleri şirketi Alfanorm’un Başkanı ve tasarım mimarı Ateş Öztan, geleceği şekillendiren kişiler arasında gösterilen Elon Musk’a benzer profillerin Türkiye’den de çıkması ihtimalinin iki faktöre bağlı olduğunu söyledi: Kişisel yetenekler ve ülkenin şartları. Bu noktada Öztan, Türkiye’nin kişisel yetenekler açısından güçlü ve üretken olmasına rağmen, üretim ortamı açısından zayıf yapısına dikkat çekti. Amerikalı mucit ve girişimci Elon Musk’ın yetiştiği yer olan Güney Afrika’nın Türkiye ile benzer özelliklere sahip olduğu bilgisini veren Öztan’a göre, burada önemli olan, Amerika’da yaratılan ortamın Türkiye’de nasıl yaratılacağı. “Bir soru da, aynı ortamı sunup Musk’ın bir kopyasını mı yaratmak istediğimiz. İşte bu çaba yanlış” yorumunu yapan Ateş Öztan’a göre, bunun yerine, gelecekte kimin hangi alanda öncü olacağını aramak ve

bulmak gerek. Uygun zeminin kurgulanmasının önemine dikkat çeken Öztan, bu süreçte sorulması gereken soruları ve atılması gereken adımları da şöyle sıraladı: 1. Üstünlüklerimiz neler? Türkiye’nin diğer ülkelere göre üstünlüklerini tanımlaması, bunlardan hangilerinin gelecekte

Türkiye’nin ve dünyanın bir ihtiyacını karşılayabileceğini belirlemesi öncelik. 2. Üstün yeteneklilerin ne kadar farkındayız? Belirlenecek konu ve alanlara yönlendirilecek doğal ve üstün yeteneklilerin hangi özelliklere sahip olması gerektiği, nasıl seçileceği ve eğitileceği saptanmalı.

E T K İ N L İ K L E R 5-6 Ekim 2016

OKI lansmanı /Milano, İtalya AYRINTILI BİLGİ: www.oki.com/en/

3. Ne kadar özgünüz? Silikon Vadisi’ni kopyalamak yerine, özgün çalışma ortamının ne olması gerektiğini bulup yaratmak gerek. Bunun yolu da buralarda çalışması düşünülen insan kaynağının ihtiyaçlarını ve isteklerini belirlemekten geçiyor. 4. Destek yeterli mi? Devlet, potansiyel gördüğü kişi veya kurumlara tamamen ticari şartlar içinde siparişe dayalı işler vererek, bu kişi ve kurumların satılabilir iş yapma alışkanlığı kazanmalarını sağlamalı. Bu destek de karşılıksız hibe olarak değil, uygun ortamı sağlama, eksik yönleri tamamlama, uluslararası tanıtım ve pazarlamaya ortak olma veya tamamını yüklenme şeklinde olmalı. 5. Tanıtımımız yeterli mi? Dünyada başarılı olmuş Türkleri, hikayelerini ve ürünlerini toplumun tüm katmanlarına tanıtacak halkla ilişkiler faaliyetini sürekli yapmak, toplumun bu kişileri rol model olarak almalarını sağlamak şart.

Y U R T D I Ş I

17-20 Ekim 2016

VMworld 2016 Europe Fira Gran Via, Barselona AYRINTILI BİLGİ: vmworld.com/en/europe/index.html

14-15 Kasım 2016

NetApp Insight Berlin 2016 Berlin, Almanya AYRINTILI BİLGİ: www.netapp-insight.com/

7-10 Kasım 2016

WebSummit / Lizbon, Portekiz AYRINTILI BİLGİ: https://websummit.net/

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.

E T K İ N L İ K L E R 6 Ekim 2016 BTvizyon Toplantıları / Ankara AYRINTILI BİLGİ: http://www.btvizyon.com.tr 7-9 Ekim 2016 Maker Faire Istanbul/İTÜ Taşkışla AYRINTILI BİLGİ: www.makerfaireistanbul.com/ 12 Ekim 2016 Bimser İş Mükemmelliği 2016 Medya Planlaması Haliç Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.ismukemmelligi.com/ 14-15 Ekim 2016 PM Summit Istanbul 2016 İTÜ Süleyman Demirel Kültür Merkezi AYRINTILI BİLGİ: www.pmi.org.tr/

Y U R T İ Ç İ

3 Kasım 2016 Kurumsal Mimari ve Süreç Modelleme Ne Kazandırır? Ücretsiz Eğitim Semineri Point Hotel Barbaros AYRINTILI BİLGİ: www.mind2biz.com.tr 9-12 Kasım 2016 16.MÜSİAD EXPO CNR EXPO Yeşilköy-İstanbul AYRINTILI BİLGİ: musiadexpo.com/tr 9-12 Kasım 2016 3.High Tech Port by MÜSİAD CNR EXPO Yeşilköy-İstanbul AYRINTILI BİLGİ: http://hightechport.com/

22-23 Kasım 2016 Bilişim Zirvesi’16 Haliç Kongre Merkezi AYRINTILI BİLGİ: http://www.bilisimzirvesi.com.tr 29-30 Kasım 2016 2. Global SatShow Haliç Kongre Merkezi, İstanbul AYRINTILI BİLGİ: globalsatshow.com/ 15 Aralık 2016 BTvizyon Toplantıları Girne AYRINTILI BİLGİ: http://www.btvizyon.com.tr

Bu köşede yayınlanmasını istediğiniz etkinliklerinizle ilgili bilgileri handana@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz.



30

BThaber

MEKTUP

Yeni bir haftadan merhaba, Bu mektubuma da oyunla başlıyorum. Çünkü yine güzel haberlerim var. Türk geliştiriciler Buronya Games ekibi tarafından hazırlanan Color Shot oyunu, mantığı ve refleksleri eş zamanlı kullanma imkanını sunuyor. Hem bulmaca hem el becerisini buluşturan Color Shot’ta renkli saatlerden birinden diğerine nişan alıp top atıyorsun. El becerisi ve refleksler burada devreye girerken, atış yapacağın saatin rengine doğru karar vermenin gerekmesi de bir bulmaca oyununu ortaya koyuyor. İpuçlarım bu kadar, detaylar için oyunu https://itunes.apple. com/app/id1151733006 veya https://play.google.com/store/ apps/details?id=com.buronya. colorshot adreslerinden indirebilirsin. İlki geçtiğimiz yıl düzenlenen Robot Yatırımları Zirvesi ve Sergisi’nin ikincisi 29 Eylül – 1 Ekim tarihleri arasında WOW İstanbul Otel ve Kongre Merkezi’ndeydi. Kaynak uzmanı Eczacıbaşı-Lincoln Electric Askaynak’ın, Askaynak Automation markasıyla katıldığı etkinlikte, sektörün profesyonelleri ve yatırımcılar bir araya gelmiş. www. askaynakautomation.com. tr adresini ziyaret edelim ve yaratıcılığı görelim. Sıra yaklaşan kış günleri ile birlikte tasarruf odaklı gündemimde… Güvenlik şirketi Pronet, Türkiye’nin ilk akıllı güvenlik sistemi Pronet Plus ile sunduğu çözümlere Akıllı Termostat’ı da eklemiş. Akıllı Termostat ile kullanıcılar, ev ya da işyerlerindeki kombilerini uzaktan açıp kapatabiliyor, ısı seviyesini ayarlayabiliyor, böylece ısınma giderlerinde yüzde 40’lara varan tasarruf sağlayabiliyormuş. Deneyelim

3 - 9 EKİM 2016

Genç girişimciler gurur veriyor

de bari kış harcamaları bizi yok yere ısıtmasın (!). Örnek olmasını dilediğim bir haberi ileteyim sana: Veri merkezi şirketi Radore, sektöre nitelikli insan kaynağı kazandırmak üzere Abdurrahman ve Nermin Bilimli Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’ne 22 adet sunucu hediye etmiş. Bundan sonra desteklere devam etmek de hedefleniyormuş. Türkiye ve genç girişimcileri gurur duyulmayı da hak ediyor. Bunlardan biri olan, yaratıcı kablosuz altyapı projeleri ve stratejik yaklaşımları ile telekomünikasyon sektöründe öne çıkan AirCom Teknoloji, yükselen girişimler ile yatırımcıların buluştuğu Borsa İstanbul (BİST) Özel Pazar’a girmeye hak kazanmış. 2016’nın ilk yarısında Yılın En Hızlı Çıkış Yapan Teknoloji Şirketi Ödülü’ne de layık bulunan AirCom Teknoloji, BİST Özel Pazar’da geleceğin teknoloji firmalarına öncülük edecek. Siber güvenlik alanında çözümleri ile Comodo, iş dünyasında yeni bir başarıya

2016

www.bthaber.com www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Türkiye şampiyonu olmuş. Bu arada yeni nesil akıllı takı Diamodo, geleneksel telkari sanatıyla ileri teknolojiyi bir araya getirmiş, hatta Kickstarter’da görücüye çıkmış. Özyeğin Üniversitesi öğretim üyelerinden Dr. Ahmet Tekin ve ekibi tarafından yürütülen proje, giyilebilir teknolojiye yeni bir soluk getiriyor. Türk mühendisler tarafından su geçirmez yapıda tasarlanan akıllı takı, kablosuz şarj ve üzerindeki ayarlanabilir ışıklı uyarı özelliğine sahip. Planlamadan prototip üretimine kadar dünyanın pek çok farklı noktasında işlem gören ürün, son görüntüsüne ise İstanbul ve Midyat’taki telkari sanatıyla ulaşıyormuş. Video https://www.youtube. com/watch?v=a4xzvDQnYHk linkinde, bilgin olsun. Pera Müzesi’nin Vikipedi işbirliğiyle gerçekleştirdiği dijital proje #VikiPera da hayata geçti. Vikipedi GLAM projesi kapsamında sunulan #VikiPera ile yaklaşık 50 katılımcı, Türkiye’de ilk defa, Pera Müzesi’ndeki ‘Kesişen

REKLAM SATIŞ GRUBU

YIL 22 SAYI 1090

3 - 9 EKİM

imza atmış. Amerika’dan Çin’e toplam 8 ülkede Ar-Ge ofisleri olan Comodo’nun Başkan Yardımcılarından Egemen Taş, Amerika’da ‘iş dünyasının en etkin isimleri’ arasına girmiş. Amerika’da yayınlanan TurkofAmerica iş dergisi, Amerika’nın 40 yaş altı en etkin 40 ismini belirlemiş ve “40 Under 40” başlıklı özel sayısında, ilk sırada aktif büyüklüğü 60 milyar dolar olan First Republic Bank’ın kıdemli üst düzey yöneticisi Hafize Gaye Erkan var. İkinci ve üçüncü sırada NBA oyuncularından Ömer Aşık ile Ersan İlyasova, dördüncü sırada Christmas mağaza zincirlerinin sahibi Neslihan Hıdırlıgil, beşinci sırada yazılımcı Barış Gültekin, altıncı sırada da Egemen Taş yerini alıyor. Bilkom ise bu yıl 10’uncusu düzenlenen ve Avrupa genelinde toplam 33 ülkeden 32 bin firmanın projesinin yarıştığı “Avrupa İş Ödülleri / European Business Awards”da, “Çevre ve Kurumsal Sürdürülebilirlik” kategorisinde “Tarih 3 Boyutlu CanlanıyoriVisit Anatolia” ile 2016 yılı

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr Yazı İşleri Müdürü (Sorumlu) Bülent Nevres bulentn@bthaber.com.tr

Editörler Handan Aybars handana@bthaber.com.tr Sedef Özkan (Ankara) sedefo@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l

Görsel Tasarım Nevzat Karataş nevzatk@bthaber.com.tr Mukadder Keskingözler mukadderk@bthaber.com.tr

İş Geliştirme Müdürü Günay Kaya Satış Grubu Kutay Göçe

Abdurrahman Koyuncu Seda Aslantaş Funda Koyuncu (Ankara)

Reklam Rezervasyon info@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Telefon: (0216) 291 13 90

Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr

Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02 ISSN 1300-6495

Dünyalar: Elçiler ve Ressamlar ile Osman Hamdi Bey’ koleksiyon sergilerindeki eserler hakkında içerik hazırlamış. Eserlere Vikipedi üzerinden en geniş katkıda bulunan 5 yazar da Pera Müzesi tarafından ödüllendirilmiş. Ziyaretçiler, sergide yer alan karekod’lar aracılığıyla Vikipedi içeriklerine erişim sağlayabilecekmiş. Bu vesileyle sanatsal içeriğe adımımı atıyorum. Harvard Kennedy School’un davetlisi olarak Taubman binasında ‘Sarmaşık’ filminin gösterimi yüzü aşkın katılımcıya yapılmış. Bu arada, Harvard Üniversitesi’nde ilk kez bir Türk filmi resmi olarak davet edilip gösterimi yapıldı. Harvard Üniversitesi Ortadoğu İlişkileri Bölüm Başkanı Hillary Rantisi de, ‘Sarmaşık’ın Türkiye’nin siyasi ortamının tam bir resmini çektiği için filmi çok göstermek istediklerini söylemiş. Tolga Karaçelik ise gösterimden sonra, film ve Türkiye’nin siyasi durumu hakkında seyircilerin sorularını yanıtlamış. Haftaya noktayı yine gurur veren bir haberle, bir usta ile koyuyorum: Dünyanın en iyi kadın vokalleri arasında gösterilen Selda Bağcan; 23 Eylül akşamı Kudüs’te Mekudeshet festivalinin kapanış konserinde şarkılarını on binlerce müziksever için söyledi çünkü. Geçtiğimiz aylarda İspanya’da Primavera Sound 2016’da, Polonya’nın Krakow şehrinde, İngiltere’de WOMAD ve Berlin Pop-Kultur festivallerinde konserler veren Selda Bağcan; konserlerine devam ederken, “40 Yılın 40 Şarkısı” albümünün ikincisi için çalışmalarını da sürdürüyormuş. Dinlemekten yorulmadığımız sanatçılarımız, gurur kaynağımız. Bu hafta da bu kadar, haftaya buluşabilmek dileğiyle,

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.



WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

Consumer focused regulations must be implemented quickly Information Technologies and Communications Authority Board Chairman Dr. Ömer Fatih Sayan gave the following information on ‘BTK Strategic Plan 2016 – 2018’: “Effective usage of resources is only possible by efficient management and good planning. Thus, strategic management approach began to emerge in public institutions. In our day and age where not only people, but all of the things are evolved to connect to the Internet; ıssues such as having a strong electronic communications infrastructure, all our citizens benefiting from communications technology and infrastructure that connect us to the internet at reasonable costs and even free of charge for some critical public services being emergency calls gain more and more importance every day. As BTK, our institutions main objective is to have electronic communications and postal sectors to embrace a competitive structure considering those sectors effect to our country’s economic and social life and thus, citizens’ access to quality services at reasonable prices. In order to quickly implement the consumer focused regulations, the industry’s regulatory body BTK should be in line with its objectives and improve itself in this direction.” With R & D activities, development of local and national production is aimed “As BTK, we published the 2016 – 2018 Strategic Plans. Information Technologies and Communications Authority Strategic Plan 2016-2018 is prepared with a participatory approach and public opinion; the institution’s strategic objectives are stated as taking necessary measures to protect the interests and rights of consumers-users and enabling obtaining maximum benefit from the services / providing the necessary conditions for

Prepared by BTK Strategic Plan 2016 - 2018 and also Sectoral Research and Strategy Development Headquarters and covering April - May - June ‘BTK 2016 2nd Quarter Quarterly Market Data Report’ is published.

active sustainable competition, taking the necessary measures to eliminate hindrances preventing, distorting or restricting competitive environment / establishment of a transparent regulatory structure encouraging innovation, R & D activities in the sector, local and national production development / in the process of transformation into an information society in Turkey ensuring the expansion of information and communication technology services and users’ accessing those services rapidly and securely at a reasonable price / setting up an organizational structure that is expert, reliable, objective, open and transparent, innovative and dynamic. I believe that the Strategic Plan will lead to the development of information technologies and communication as well as the postal sector in the next period of time in our country.” Dr. Ömer Fatih Sayan commented on ‘BTK 2016 2nd Quarter Quarterly Market Data Report’: “Examining the

improvements in April-MayJune 2016 in comparison with the previous period, it can be observed that the improvements continue to be experience significantly in the sector. The net sales revenue of operators in the sector was 39.6 billion ₺ in 2015; this figure increased to 10.5 billion ₺ in the first quarter of 2016. In the second quarter of 2016, it became 11.14 billion ₺. As the number of the fixed subscribers rose to 11.25 million, the number of mobile service subscribers became 73.65 million and the penetration rate became 93.5%. When we eliminate the subscriber numbers in communication between machines (M2M) and the population in the 0-9 age range, the mobile penetration rate is measured as 106%; as these figures show that average citizens except for the 0-9 age range have at least one mobile phone line. In the second quarter of 2016, the monthly average of mobile usage was 426 minutes in Turkey and we

took the first place among the European countries that can be tracked as in the previous period. During this period, 2.9 million subscribers moved their line number to another GSM operator and in total; so far, over 96 million numbers were moved. When looking at the broadband data, there are 9.9 million fixed subscribers, 45.3 million mobile subscribers within the total 55.3 million broadband internet subscribers. The number of internet subscribers in the second quarter of 2016 compared to the first quarter rose 24.6%. The highest increase was at mobile internet by 30.8% followed by FTTH (Fiber at home) by 20,7%. Began being used in our country on April 1, 2016; 4.5G service is now widely used. The number of 4.5G highspeed internet user number is increasing rapidly. Our 30 million citizens by the end of June made the transition to 4.5G subscription, but some citizens because of device or SIM card incompatibilities were not able to use 4.5G services,

thus the usage number is stated as 13,3 million by June, 2016. Average monthly usage of mobile broadband internet subscribers was measured as 1.9 GB and 4.5G as 3.4 GB. In terms of fiber infrastructure, the fiber length was 256.829 km in the same period of time last year while in the second quarter of 2016; it reached over 277.758 km, increasing 8%. Finally, significant progress was made thanks to many regulations prepared on several occasions for the development of local and national resources usage in the electronic communications infrastructure and projects carried out with the support of institutions, manufacturers and public bodies in line with our objectives for the good sake of our country. As an example, I would like to remind you the ULAK Project, 4.5G base station produced in April 2016 which has the domestic product documentation and I think this will set an example for the operators to use domestic products in the projects.”



Success comes through planning and programming It is not difficult to predict that the companies indifferent towards or incompetent for digital transformation will be wiped out; since IT is an accessible tool for everyone in our day and age. It is significant to know how to use the right tools with the corporate strategy. Corporate scale is no longer the determining factor. SMEs as well as large-scale companies can draw the most appropriate digital transformation road map for themselves. At least, they can see how effective the tools can be used on this issue and make the cost / benefit analysis. Making this emphasis, VMware EMEA Region Vice President and General Manager Jean Pierre Brulard stated the importance of “One Cloud, All Applications, and All Devices” approach and added: “IT solutions are being made to reduce the costs, substantially. However, they should be taken into consideration with a broader perspective. IT investments are not very complex for any company; neither the change. There are three titles highlighted in the EMEA region and these are networking and security, integrated hybrid cloud and mobile business. If you take steps after doing serious research on this subject, you will get significant benefits for the entire organization. But today, it is the most extravagant agenda topic (hype). For us, it has two

meanings: Courage curve and technology. According to IDC researches, 20% of the companies globally took important and successful steps in the digital transformation. Those are the ones creating digital transformation or interrupting digital games. The remaining 80% is ‘digitally behind’ companies. Those companies still exhibits a conservative point of view in the technological development field. The digital resistance rate is 14%. This 14% believes that the digital economy is not cut for them and resists against it.”

July 15 emphasized the value of İşNet Türkiye İş Bankası withdrew from mobile communications sector by selling its shares in Avea to Türk Telekom last year. After this process, the bank started negotiations with Turkcell on its other communication company İşNet. On the last Eid alAdha Festival’s eve, Türkiye İş Bankası announced that they stopped the selling process via a statement sent to KAP. So, what happened and why did the bank change its decision? Türkiye İş Bankası Deputy General Manager Hakan Aran stated that: “İşNet was established in 1998 and back then the internet banking was recently developing and the internet access was pretty expensive. Türkiye İş Bankası wanted to provide an easy and cheap internet access to their customers and founded İşNet. This opportunity was offered to all its customers, as well as all citizens of Turkey. İşNet showed a steady growth since the day it was founded. It became the group’s steadily growing, managing itself and paying dividends to the bank every year initiative. Because communication is an area of great importance to the bank, it initiated a partnership with Aria (Avea) along with İşNet. Meanwhile, after 15 years, the group decided selling Avea shares and withdrawing from the mobile communications area in line with their decision to mainly focus on banking operations. After the sale of Avea shares, İşNet also lost its

Türkiye İş Bankası (Turkey Business Bank) decided not to sell İşNet to Turkcell after the incidents in the country with the increase of the value of communication and security.

strategic importance for the bank. İşNet’s stable growth, continuous profit making, renewing infrastructure and paying dividends to the bank drew the attention of other buyers. Our point of view was this: there is a consolidation in the communication sector; the land and mobile communications are converging. Therefore, if you do not have mobile communication in your hand, land communication does not have too much of an effect.

Although Türk Telekom is a supplier in this regard, it began visiting the retail customers to compete with business partners using their own infrastructure, just like us. This situation reached a point where competition was impossible for companies like İşNet. Then, we told Türk Telekom that; “If there is such an unfair competition in this field and you do not leave us any room to exist and we do not make any sense to you; we are withdrawing from this field. Then İşNet would not be a Türk Telekom partner with its new structure, would be Turkcell Superonline’s partner.” The buyer of İşNet would of course have the opportunity to provide direct services to Türkiye İş Bankası group as well as İşNet’s existing customers. As a result of the developments in the communications sector following July 15 events, we have seen how important and valuable İşNet is as communication and security is significant. As İşNet being successful and profitable, it would make no sense to sell. We had nice talks with Turkcell about it, but those negotiations ended as a result of recent developments in the country.”

Legislation focused expectations are at the forefront Teleperformance Turkey General Manager Utkan stated that they have investment plans for a new city and emphasized on their expectations upon the new Occupational Health and Safety and Incentive Acts. Teleperformance Group provides customer experience for global companies offering services in IT, telecommunication, finance, insurance, health and retail since 1978 with its 190

thousand employees in 65 countries and in 311 call centers. Providing services with high customer satisfaction (CSAT), customer satisfaction (KSAT), employee satisfaction (ESAT) and quality programs in Turkey, Teleperformance’s Turkey operations are available since 1995. Teleperformance Turkey General Manager Engin Utkan stated that: “We provide local excellence in global standards with over 2 thousand

employees in İstanbul and Uşak, business model, technological infrastructure and CRM expertise. We offer customer services, telemarketing & telesales, technical support, receivables management, BPO, social media and Teleperformance Analytics applications and services to Turkey and neighboring countries’ companies in various sectors. Besides 7/24 customer services, we provide our services such

as customer acquisition, technical support, receivables management, BPO services and social media management through phone, e-mail, online chat, social media channels and web forums. With our projects being carried out in CX LAB, Portugal, we are able to examine customer experience, customer satisfaction and customer interaction evaluations over various communication channels for many sectors.”




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.