BThaber Sayı 1121

Page 1

15-18 MAYIS’17 HAL Ç KONGRE MERKEZ İSTANBUL

SAYI SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

1121 1092 14 Ekim Mayıs2016 2017 178 -- 23


PABLOS HOLMAN

Dünyaca Ünlü Teknoloji Fütüristi ve Mucit

DAVID GILFORD

INTERSECTION Kıdemli Genel Müdürü, NYCEDC Başkan Yardımcısı

ROBERT NEUWIRTH

JENN BEARD

GREGERS TANG THOMSEN

HUBERT YOSHIDA

Mozilla Learning Gigabit Fonu Direktörü

APPLE KURUCU ORTAĞI

STEVE WOZNIAK DÜNYACA ÜNLÜ TEKNOLOJİ FÜTÜRİSTİ ve MUCİT

PABLOS HOLMAN HUBERT YOSHIDA, HITACHI DATA SYSTEMS Başkan Yardımcısı ve Global CTO SCOTT TURNBULL, US Ignite Ulusal Teknoloji Başkanı CENK KIVILCIM, CISCO Türkiye Genel Müdürü İBRAHİM ÖZKOL, ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı GILLES BETTIS, OrbiCité Kurucusu BARBAROS ÖZBUGUTU, İyzico Kurucusu NAZİM SALUR, GETİR Kurucusu MUDASSIR SHEIKHA, CAREEM Kurucu Ortağı ve Genel Müdürü BİLAL MACİT, Teknopark İstanbul Genel Müdürü JENN TIPTON BEARD, Mozilla Learning Gigabit Fonu Direktörü CARLO RATTI, MIT Senseable City Lab Direktörü ROBERT NEUWIRTH, Gazeteci - Yazar CARLOS MORENO, Paris Belediye Başkanı Akıllı Şehirler Özel Elçisi JASON POTTS, RMIT Universitesi, Profesör ZEINA NAZER, ITS Arab Genel Sekreteri ROBERT CERVERO, UC Berkeley Üni., Şehir ve Bölge Planlama Departmanı Profesörü ARZU TEKİR, Direktör, WRI Sürdürülebilir Şehirler Türkiye HAYDAR YENİGÜN, Ford Otosan Genel Müdürü YUNUS EMRE AYÖZEN, İBB Ulaşım Daire Başkanı PROF. DR. MUSTAFA ILICALI, Profesör ve Siyasetçi

Superpool Kurucu Ortağı

Gazeteci - Yazar

HITACHI DATA SYSTEMS Başkan Yardımcısı ve Global CTO

ANTONI VIVES, City Transformation Agency CEO’su KARUNA GOPAL, Foundation of Futuristic Cities CEO’su DAVID GILFORD, INTERSECTION Kıdemli Genel Müdürü, NYCEDC Başkan Yardımcısı SELİM KARABULUT, İBB Bilgi İşlem Daire Başkanı ROHAN MALIK, Ernst&Young Stratejik Geliştirme Başkanı MUHAMMED ALYÜRÜK, İSBAK Genel Müdürü SOLOMON DARWIN, University of California Berkeley, Haas, Kurumsal İnovasyon Merkezi Direktörü RIFAT ÜNAL SAYMAN, REC Türkiye Direktörü DR. ŞUAYİP BİRİNCİ, Sağlık Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı DR. AHMET RASİM KÜÇÜKUSTA, Cerrahpaşa Tıp Fak. Göğüs Hastalıkları Uzmanı FATİH TURAN, İSKİ Genel Müdürü AHU BÜYÜKKUŞOĞLU SERTER, F PLUS Ventures Kurucusu DİNÇER ÇELİK, TEMSA GLOBAL Genel Müdürü ARİF EMECEN, İETT Genel Müdürü BERKAN BAYRAM, TEHAD Kurucusu ve Electric Hybrid Cars Dergisi Yayın Yönetmeni DR. MURAT ONUK, EuroSolar Türkiye Genel Sekreteri TİMUR TOPALGOEKCELİ, Enerji Ekonomisti ve Grişimci, Hello Tomorrow Türkiye Kurucu Başkanı, Energy Track Jüri Üyesi DR. ERDOĞAN TOZAN, BOTAŞ Int. Genel Müdürü MURAT PINAR, Enerjisa Dağıtım Genel Müdürü PROF. SERMİN ONAYGİL, İstanbul Teknik Üniversitesi - Enerji Enstitüsü Enerji Planlaması ve Yönetimi KAREN SCOTT, Beyaz Saray Ulusal Ekonomi Konseyi Siyasi Danışmanı KÜRŞAT CEYLAN, Young Guru Academy Proje Lideri DR. ÖMER AKGÜL, Duygu Haritası Derneği Başkanı GREGERS TANG THOMSEN, Superpool Kurucu Ortağı LILLIAN PIERSON, DATA-MANIA Kurucusu MAREK BANCZYK, Cityglobe Kurucu ve CEO’su DAVUT YILMAZ, STM Genel Müdürü DEFNE TOZAN, IBM Türk Genel Müdürü LUIGI REBUFFI, European Organisation for Security (EOS) CEO’su BURAK AYDIN, Silver Spring Networks EMEA Genel Müdürü BARIŞ UZER, Esri Türkiye Ceo’su CEMIL MÜJDAT ALTAY, Netaş Ceo’su GÜNTAY ŞİMŞEK, Gazeteci SERDAR KUZULOĞLU, Gazeteci


YEN

İ

Kritik Yükleriniz için

Huawei Modüler UPS 5000-E 0,5m2 ‘ de 300 kW Güç Tek Gövdede 800 kW 50 kW’tan 6,4 MW’a kadar Mikro Veri Merkezi Huawei Fusion Module 800

www.artronic.com.tr

SAYI

HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr

1121 8 - 14 Mayıs 2017

Sayfa

8

Bireyselde büyümek BTburada’nın önceliği Bilişim sektöründe deneyimli bir isim olan Nedim Kızılırmak, BTburada’da yurtdışı operasyonları üstlenen isim oldu.

Sayfa

Sayfa

3

10

Wirecard Türkiye’de yeni servislerle büyüyecek Ödeme sistemleri alanında agresif bir büyüme hedefini önüne koyan Wirecard Türkiye, yurtdışına satış yapan müşterilerine yönelik servisleri de hayata geçiriyor.

Sayfa

12

Visa’nın büyük yarışı başlıyor Visa Inc., Türkiye’nin de aralarında olduğu 19 Avrupa ülkesinden start-up’ları ve fintech şirketlerini Visa Everywhere yarışmasına katılmaya çağırıyor.

Handan Aybars

Çevik testin yükselişi sürüyor Yazılım Test ve Kalite Derneği tarafından düzenlenen yazılım testi konferansı TestIstanbul’un sekizincisi gerçekleştirildi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Yazılım Test ve Kalite Derneği Başkanı Koray Yitmen, sektöre yönelik görüşlerini paylaştı. Yazılım test sektörünün son 2 yılda yüzde 10-12 oranlarında büyüme kaydederek, dünya çapında 60 milyar dolarlık ekonomi hâline geldiğini belirten Yitmen, gelecek dört yıl boyunca sektörün test otomasyonu, çevik test gibi katalizörler sayesinde yıllık yüzde 14,4’lük ortalama ile büyüme trendini sürdüreceğini vurguladı.

tümleşik siber güvenlik sistemi

www.epa�.com.tr



BThaber

GÜNDEM

8 - 14 Mayıs 2017

3

Çevik testin yükselişi sürüyor Yazılım Test ve Kalite Derneği tarafından düzenlenen yazılım testi konferansı Handan Aybars TestIstanbul’un sekizincisi BKM, Keytorc, TEB ve Testinium’un sponsorluğunda gerçekleştirildi. Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Yazılım Test ve Kalite Derneği Başkanı Koray Yitmen, sektöre yönelik görüşlerini paylaştı. Yazılım test sektörünün son 2 yılda yüzde 10-12 oranlarında büyüme kaydederek, dünya çapında 60 milyar dolarlık ekonomi hâline geldiğini belirten Yitmen, gelecek dört yıl boyunca sektörün test otomasyonu, çevik test gibi katalizörler sayesinde yıllık yüzde 14,4’lük ortalama ile büyüme trendini sürdüreceğini vurguladı. Yitmen, çok sayıda test uzmanını bir araya getiren etkinlikte çevik (agile) projelerde test konusundan kimin sorumlu olduğuna ilişkin bilgiler verdi ve “Tıpkı yarış sırasında bir teknenin güvenliğinden tüm ekip üyelerinin sorumlu olduğu gibi, geliştiriciden UX sorumlusuna kadar çevik proje ekibinin de her biri test konusunda sorumlu. Çevik metodolojilerin diğer metodolojilerden farklı olarak, proje ekiplerinden beklediği yetkinlikler göz önüne alındığında, test uzmanlarının görevleri de bir değişim ve dönüşüm içinde” dedi. Havelsan, Innova, iyzico, Keytorc, Kariyer.net, KKB, Turkcell ve Yapı Kredi'de görev yapan yazılım testi uzmanlarının katılımları ile çevik testin kişiler, kurumlar, teknoloji, araçlar, metodolojiler ve süreçler gibi farklı çerçevelerde değerlendirildiği panellerin de düzenlendiği TestIstanbul’da Türkiye Yazılım Kalite Raporu’nun 2017-18 edisyonunun lansmanı da yapıldı. Raporda öne çıkanlar… Turkey Software Quality Report 2017-18'de temel konu 'Agile Testing' (çevik test) oldu. Git gide dijitalleşen tüketiciler, sürekli bağlantıda olmayı ve taleplerine hızla ulaşabilmeyi istiyor. Bu

tablo karşısında şirketler de bu dijital yenilenme çağına uyum ağlamak, üst seviyede ürünler ve gelişmiş müşteri hizmetlerini sunmak zorunalar. Bu yılki araştırma 300'den fazla BT ve yazılım test profesyonelinin katılımı ile gerçekleştirildi. Geçen yıla kıyasla yazılım testlerindeki temel hedeflerde önemli bir değişim bu yılki araştırmada kendini gösteriyor. Temel test hedeflerine bağlılığın arttığı görülen bu yılın sonuçlarına göre, müşteri değeri ve kurumsal verimlilikte daha büyük hedeflere ulaşma isteği söz konusu. Geliştirme ekipleri çevik uygulamaları ile daha güçlü yazılımları daha hızlı inşa etmeye odaklanıyor. Ancak bu yılki raporda ortaya çıkan ilginç bir sonuç, ekiplerin çevik test süreçlerinden ziyade 'Agile Waterfall tekniklerini kullanması. Bu da söz konusu ekiplere kendi süreçlerini sürekli geliştirme, otomasyondan giderek daha fazla yararlanma ve geliştirme hızını sürekli yükseltme gibi konularda önemli fırsatlara sahip olduklarını gösteriyor. 'Agile waterfall' başlığındaki bu gelişimin yanında, çevik tekniklerin kullanımında artış da göze çarpıyor. Rapora göre çevik, pazara daha hızlı ve daha sık aralıklarla daha çok yeni ürün sunmayı hedefleyen rekabetçi şirketlerde tercih ediliyor. Ancak çevik yöntemler ve DevOps odaklı adımlar büyük ölçekli şirketler kadar KOBİ’lerde de kendini gösterebiliyor. Bu yılki raporda öne çıkan başlıklar şöyle sıralanıyor: 1) BT stratejisine diital dönüşüm yön vermeye devam ediyor ve bu yönüyle söz konusu dönüşüm de yazılım test fonksiyonlarında ağırlığını daha da artırıyor. 2) Agile ve DevOps arasında uyumlu bir gelişim ve büyüme gücünü koruyor, hatta yazılım testi de bu iki başlık arasında güç kazanıyor. 3) IoT, büyük veri, bulut bilişim ve mobilite gibi kavramların etkisinin artması, bu yeniliklerin kural bozucu nitelikleri ışığında, olası başarısızlıkların olumsuz etkilerini de artırıyor. 4) Test ortamlarının maliyetini yönetmek, bu maiyeti azaltmak, test verilerinin

yönetimini yapmak gibi başlıklarda atılacak adımlar daha önce hiç olmadığı kadar önem taşıyor. 5) Yazılım testinin her aşamasında maksimum etkinlik önemini koruyor. 10 soruya 10 yanıt ve beklentiler 1) Şirketinizde hangi yazılım geliştirme hayat döngüleri metodolojileri kullanılıyor? Sonuçlar net biçimde gösteriyor ki, yüzde 63'lük oranla Scrum, en popüler yazılım geliştirme metodu. Bir tarafta da Waterfall ve V-Model gibi geleneksel modeller de özellikle finans, sigorta ve savunma sektörlerinde öne çıkıyor. Büyük ölçekli şirketlerin önemli bir bölümü Agile uygulamaları konumlandırma çabasında bir geçiş sürecinde oldukları için projelerinde geleneksel yazılım geliştirme modellerinden vazgeçemiyorlar. 2) Agile projelerinde yazılım test çalışmalarından kim sorumlu? Araştırma sonuçlarına göre, yazılım test uzmanları bu süreçlerinde hala öncelikli sorumlu uzmanlar. Yazılım testlerinde ayrı bir 'Agile' ekibi olmasa bile, yazılım test ekipleri şirket bünyelerinde önemli bir yere sahip. Yazılım test ekipleri, iş analiz ekipleri, UX ekipleri gibi birçok farklı ekip tek bir disiplin konusunda uzmanlar ve bunlar 'Agile' ekiplerinde konumlandırılsalar bile, eski test görevleri ile kendilerini adlandırmayı tercih ediyor. 3) Hangi Agile test uygulamaları şirketinizde ağırlıklı olarak kullanılıyor? Agile teknikleri kullanan birçok şirket, aynı zamanda yazılım test uygulamalarına da önem veriyor. Araştırmaya katılan birçok kişi şirketlerinde test süreçlerini daha da güçlendirmek için en az bir veya daha fazla test uygulamaları kullanıyor, şirketler de proje sahipleri arasında iletişimi artırmak için geri dönüşlere önem veriyor. Araştırmada öne çıkan bir diğer sonuç olarak pazara sık yapılan

sunumların sonucunda test otomasyonunda Agile metotların önemi artıyor. 4) Agile projelerinizde ne tarz test yapılarına sahipsiniz? Yüzde 53'lük oranla en çok tercih edilen modeli 'Agile projelerinde dedike test uzmanlarından oluşan test yapısına sahip olmak' oluşturuyor. Araştırmanın da gösterdiği üzere, şirketlerin çoğunluğu Agile ekiplerinde dedike test uzmanlarının oynadığı belirleyici rolün farkında. Araştırma katılımcılarının yarıdan fazlasına göre Agile ekiplerde görev alan bu test uzmanları önemli avantajlar sağlıyor. 5) Agile projelerinizde en temel test sıkıntılarınız neler? Agile ekiplerinin sıkıntılarının başında dokümantasyon ihtiyaçları geliyor. Bunun sebebi ise proje yönetiminin eski alışkanlıklarının şirketlerde hala varlığını koruması. Ayrıca düzenleyici yapıların dokümantasyon kuralları da Agile ekiplerin üzerindeki doküman odaklı iş yükünü artırabiliyor. Dokümantasyon odaklı sıkıntıları takip eden başlık ise test otomasyonu. Zira yazılımın sonu hiç gelmeyen gelişimi ve bunun paralelinde Agile projelerde artan gereklilikler nedeniyle test otomasyonunu konumlandırmak zorlaşıyor. 6) Agile test projelerinizde sizin için en önemli faydalar neler? Araştırma katılımcılarına göre, toplam kalite yönetimi ve işbirliği bu soruya verilen yanıtlarda öne çıkıyor. Toplam kalite yönetiminden kasıt: şirketin içindeki her birim ve bireyin söz konusu kaliteden sorumlu olması. Bu yönüyle toplam kalite yönetimi, şirket içindeki sürelerde sürekliliği olan bir gelişimi beraberinde getiriyor. Araştırmanın gösterdiği bir önemli sonuç da Agile projelerin en değerli unsurunun paylaşılan sorumluluklar ve etkili bir birimler arası işbirliği. 7) Şirketinizde bir Agile test uzmanından beklediğiniz yetkinlikler neler?

Geri bildirimlerde süreklilik, yüz yüze iletişim yetkinliği ve cesaret bir Agile test uzmanının sahip olası gereken kritik özellikler. Bunlara iletişim becerilerindeki yetkinliği ve iş analitiği becerilerini de eklemek gerek. Bu yetkinlik birleşimi; erken test süreçleri, risk ve etki analizlerinde risklerin farkındalığında artışı beraberinde getiriyor. 8) Agile test süreçlerinizde ne tarz bir dokümantasyon söz konusu? Birçok katılımcıya göre test süreçlerinin dokümante edilmesi çok önemli ve test süreçlerine değer katan bir unsur. Testlerin dokümantasyonunun yanında, katılımcıların önemli bir bölümü ayrıca düzenlemelere bağlı finans ve telekom gibi sektörler başta olmak üzere test planlarına yönelik ihtiyaca vurgu yapıyor. 9) Agile test projelerinizde ne tarz araçlar kullanıyorsunuz? Test yönetim araçlarının kullanımı giderek artan biçimde Agile ortamlar için önem kazanıyor. Test dokümantasyonunun önemli bir bölümünü oluşturan 'Waterfall' projeleri de gündemde daha sık kullanılan araçlarla yer değiştiriyor. Araştırma sonuçlarına göre, test otomasyonu giderek artıyor, bu da tüm süreçlerin giderek daha ‘Agile’ geldiğini gösteriyor. Tüm bu sonuçlar ışığında, test otomasyonunun diğer tüm otomasyon süreçleri içinde öncelikli yer alacağını tahmin etmek zor değil. 10) Şirketinizin gelecek yıl daha çok yatırım yapmayı planladığı alanlar neler? Araştırmaya göre, şirketlerin büyük bir çoğunluğu test araçlarından ziyade test süreçlerine ve organizasyonlarına yatırım yapmaya sıcak bakıyor. Çünkü yöneticiler, araçların da bu konuda bir sınırı olduğunu kabul ediyor. Buna karşılık, eğer süreçler ve kurumsal olgunluk yeterli bir seviyedeyse, o zaman otomasyon da çok daha iyi sonuçları ortaya koymayı sağlıyor.


4

BThaber

E-TOPLUM

8 - 14 Mayıs 2017

Geleceğin şehirleri tüm detayları ile ele alınacak İstanbul Büyükşehir Belediyesi; akıllı şehirler konusunda 15-18 Mayıs 2017 tarihleri arasında Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenecek olan World Cities Expo İstanbul etkinliğine ev sahipliği yapacak. Fuarda geleceğin kent modeline yön verecek “Akıllı Şehirler” tüm boyutlarıyla ele alınacak. Küresel teknolojiye yön veren isimler de geleceğin akıllı şehir konsepti ile uluslararası katılımla düzenlenen World Cities Expo

İstanbul’da bir araya gelecek. Etkinlikte Steve Wozniak ile teknoloji fütüristi ve mucit Pablos Holman da konuşmacı olarak yer alacak. World Cities Expo İstanbul’da girişimcilik ve ekonomik gelişim, yenilikçilik ve teknoloji, büyük veri ve kent yönetimi, enerji, ulaşım ve akıllı toplum konuları akıllı kentler çerçevesinde ele alınacak, akıllı dönüşümün paydaş şirketleri bir araya getirecek. Fuar kapsamında fikir liderleri vizyon

konferansları düzenleyecek, etkin iş ve network toplantıları gerçekleştirilecek. Organizasyonda 100’ü aşkın küresel ve ulusal şirket yer alacak, 10’a yakın pavilion kurulacak. 3 bini aşkın iş adamı, 300’den fazla küresel ve yerel basın mensubunun takip edeceği World Cities Expo İstanbul’u 10 bini aşkın profesyonelin ziyaret etmesi bekleniyor. World Cities Expo’nun katılımcı profilini ise uluslararası ve yerel kamu

Afet yönetiminde önemli işbirliği İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD) arasında olası afetlerde ihtiyaç duyulan mühendislik alanlarının desteklenmesi amacıyla bir işbirliği protokolü imzalandı. İmza törenine İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karaca, Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Alper Ünal, Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanı Mehmet Halis Bilden, Başkan Yardımcısı Fatih Özer ile Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Daire Başkanı İrfan Keskin katıldı. İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü

Prof. Dr. Mehmet Karaca, konuşmasında şunları söyledi: “Hem lisansüstü hem doktora düzeyinde 1999 yılında başladığımız afet yönetimi programımız, bu alanda başarılan ilklerden biri. Günümüzde, yaşanan afetlerle ilgili çok sayıda veri elde edebiliyoruz. Bu verileri anlamlı hâle getirip, geleceğe dair bir perspektif çizebilmek adına katkıda bulunuyoruz. Bu amaçla yapılan çalışmalar arasında sayısallaştırma önemli bir yer tutuyor. Bu protokol sayesinde İTÜ olarak, sayısal hesaplamalardan

dijitalleşmeye birçok başlıkta AFAD’a yardımcı olacağız.” Proje kapsamında afet öncesi, esnası ve sonrasındaki süreçlerin her türlü operasyonel, idari ve lojistik faaliyetlerini destekleyici, erken uyarı ve ikaz mekanizması oluşturulacak. Bu kapsamda algılayıcılar, iletişim altyapısı, veri toplama ve işleme altyapısı, her bir afet türü için referans veri ve modeller, risk değerlendirmesi, muhtemel zamanı ve etki analizini yapan, yapay zeka ile desteklenen yazılımlardan oluşan entegre sistemin kurulması hedefleniyor.

Kadın girişimcilere tam destek TOBB (Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği), Turkcell ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu işbirliğinde, ‘Geleceği Yazan Kadınlar’ projesi hayata geçiyor. Projede lise ve üniversite mezunu ya da üniversitede okuyan 18 yaş üzeri kadınlar hedefleniyor. Hedef ise kadınların yazılım çağında geri kalmaması ve mobil teknolojileri tanıyıp, girişimcilikte öne geçebilmelerini sağlamak. Geleceği Yazan Kadınlar projesi için başvurular internet üzerinden alınıyor. Ardından İstanbul, Ankara, İzmir, Şanlıurfa, Gaziantep, Trabzon, Kayseri, Antalya, Denizli, Van, Adana, Eskişehir,

Sivas, Aydın ve Samsun olmak üzere 15 ilde hafta sonu yüz yüze, hafta içi ise online olarak eğitimler verilecek. Kadınlar daha sonra, Turkcell’in teknik danışmanlığında projeler üretecek. Katılımcılar önce eğitim aldıkları illerde projelerini sunacak ve her ilin birinci ekibi belirlenerek, İstanbul’da düzenlenecek finale katılacak. Finalistler; İstanbul’da TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Turkcell CEO’su Kaan Terzioğlu ve TOBB Kadın Girişimciler Kurul Başkanı Evrim Aras’ın da olduğu jüriye sunum yapacak. Tüm eğitimler 3 Haziran’da başlayıp, 16 Temmuz’da tamamlanacak. Kazanan proje, ticarileşme

aşamasında destekleneceği gibi, büyük finalde kazananlar Silikon Vadisi’ne ziyaret, kendi illerinde teknoparklarda, eğer katılımcı öğrenciyse staj hakkı, değilse istihdam ya da kuluçka merkezinden faydalanma hakkı kazanacak. Yarışmada beğeni toplayan iyi fikirler de Turkcell Arıkovanı’nda fonlamaya açılacak ve kadınlar girişimcilikle ilgili fikirlerini gerçekleştirme imkanına kavuşacak. Son başvuru tarihi 15 Mayıs olan programla ilgili detaylar ise gelecegiyazanlar. turkcell.com.tr/ gelecegiyazankadinlar adresinde yer alıyor.

kurum ve kuruluşları, lider kent teknolojileri şirketleri, milli pavilyonlar, sektörel sivil toplum kuruluşları, akıllı ev platform sağlayıcıları, eğitim kuruluşları, sağlık hizmetleri sağlayıcıları, sigorta şirketleri, sektörel yayınlar ve medya kuruluşları, belediyeler, belediye başkanları ve yöneticiler, teknoparklar, kent yöneticileri, telekom operatörleri, şehir teknolojileri bakanları, Şehircilik Bakanlığı ve teknoloji sağlayıcıları oluşturuyor.

KVKK için geç kalmayın! Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (KVKK) uyum, her sektörden her şirket için öncelikli bir başlık. Kanuna uygun hareket edilmemesi halinde yüklü para cezalarından hapis cezasına kadar uzanan yaptırımlar söz konusu. Bu kapsamda SAS Türkiye ve Sade Yazılım, kişisel verilerin korunması konusundaki küresel deneyimlerini aktardıkları ve KVKK’ya hazırlık sürecinin tüm açılardan ele alındığı bir etkinlik düzenledi. Konuyu hukuki açıdan ele alan Baysal Sezgin Hukuk Bürosu Kurucu Ortağı Özlem Sezgin, bu konuda ivedilikle aksiyon alınması ve bunun bir proje olarak yönetilmesi gerektiğinin altını çizdi. Sade Yazılım ve Danışmanlık Kurucu Ortağı Deniz Çelik ile birlikte “Kişisel Verilerin Korunması’nda Uygulama Örnekleri” başlığı

altında konuşan SAS Türkiye Veri Yönetimi Lideri Görkem Şevik, şu bilgileri paylaştı: “Şirketlerin KVKK’ya hazırlık kapsamında en doğru veri yönetişimi stratejilerini net biçimde belirlemesi büyük önem taşıyor. İş ortağımız Sade Yazılım ile birlikte bu süreçte iş ortaklarımızın yanındayız. Erişim, belirleme, yönetişim, koruma ve denetim başta olmak üzere, iş dünyasına veri koruma yaşam döngüsünün tüm aşamaları için yazılım ve hizmetler sunuyoruz.” Etkinlikte bir sunum yapan SAS Global Veri Yönetimi Düşünce Lideri Casper Pedersen de KVKK uyumluluğu konusunda nereden ve nasıl başlanabileceği konusunda katılımcılarla detaylı bilgiler paylaştı ve Avrupa’dan örnekler verdi.

Marka ve patent başvuruları 30 bini aştı Türkiye’de 2017 yılının ilk çeyreğinde marka, patent ve faydalı model başvurularına ilişkin rakamlar açıklandı. Medya takip ajansı Interpress’in Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın açıkladığı verilerden yola çıkarak yaptığı araştırmaya göre; marka başvuru sayısı 29 bin 615, patent başvurusu 3 bin 958, faydalı model başvuru sayısı ise 901 oldu. Buna göre, yılın ilk üç ayında Türk Patent ve Marka Kurumu’na yapılan marka başvuru sayısı 26 bin 8'i yerli olmak üzere toplam 29 bin 615'e ulaştı. Yerli marka başvuru oranının yüzde 87,7 olduğu saptanırken, yerli marka başvurularının geçen yıla kıyasla yüzde 2 arttığı

görüldü. Patent başvuru sayısı ise bin 221 yerli, 2 bin 737 yabancı olmak üzere toplam 3 bin 958'e ulaştı. Patent başvuruları da geçen yıla kıyasla yüzde 23,1 oranında arttı. Dünya çapında yeni olan ve sanayiye uygulanabilen buluşların sahiplerine koruma sağlayan faydalı model başvuru sayısı ise 890'ı yerli olmak üzere toplam 901 oldu. Yerli faydalı model başvuru oranı yüzde 98,8 arttı. 2017 yılı Mart ayı itibariyle tescil sayıları da markada 15 bin 659'u yerli toplam 18 bin 803'e, patentte 482'si yerli toplam 3 bin 312'e, faydalı modelde 704'ü yerli toplam 723'e ulaştı.


BThaber

E-TOPLUM

8 - 14 Mayıs 2017

5

Girişimciliğin de başkenti olma yolunda çalışmalar sürüyor Avrupa Birliği (AB) ve Türkiye Cumhuriyeti tarafından finanse edilen, sözleşme makamı Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Avrupa Birliği ve Mali Yardımlar Dairesi Başkanlığı olan ve Ankara Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen Ankara Girişim Projesi, 27 Haziran 2016 tarihinde sözleşmelerin imzalanmasının ardından resmi olarak başlamıştı. Proje kapsamında yürütülen çalışmalar arasında önemli bir yere sahip olan “Teknoloji Ticarileştirme Programı (TTP)” da bu kapsamda faaliyetlerine başladı. Ankara Kalkınma Ajansı’nda 25 Nisan’da düzenlenen başlangıç toplantısı ile Ankara Girişim Projesi Teknoloji Ticarileştirme Programı (TTP) hayata geçirildi.

Bu kapsamda girişimcilik alanında yetkin dört kişiden oluşan Danışmanlar Grubu görev üstleniyor. “TechAnkara Proje Pazarı 2016” katılımcılarından belirlenen 8 girişimci ekibi ile birlikte dört danışman üç ay süresince teknolojileri ticarileştirmek için çalışacak. Teknoloji Ticarileştirme Programı’na katılmaya hak kazanan tüm girişimciler, kendileriyle eşleştirilen pazarlama ve satış odaklı teknoloji ticarileştirme danışmanlarıyla bire bir çalışma fırsatı bulacak. Bu süreçte girişimciler, ticarileşmede ve satış sürecindeki aşamada; satış stratejileri belirlemek, doğru kişilere ulaşmak, ürün veya hizmetin faydalarını anlatmak, güvenilirlik kazanmak, fırsatları

TBD, 46 yaşında

Türkiye'nin en köklü sivil toplum kuruluşu olan ve bilişim politikalarına yön veren Türkiye Bilişim Derneği (TBD), 46’ncı yaşını kutluyor. TBD Genel Başkanı Rahmi Aktepe, “Türkiye’nin bilişim politikalarına yön veren sivil toplum kuruluşu olarak, küresel gelişmelere paralel bilişim vizyonumuz oluşması için mücadele ediyoruz. Türkiye'nin 2023 hedeflerine uygun bir dünya gücü olarak var olabilmesi için kendi bilişim teknolojilerini üreterek, uluslararası rekabet edebilen bilişim sektörüne sahip olması gerek. Bunun için Türkiye, bilişimde yerlileşme ve millileşme hamlesine hız vermeli” dedi. Kurulduğu 22 Nisan 1971 tarihinden bu yana gerçekleştirdiği etkinlikler ve karar alıcılara sunduğu öneriler ile Türkiye'nin kültürel, toplumsal ve ekonomik kalkınmasına katkı veren TBD’nin Bakanlar Kurulu Kararı ile “kamu yararına çalışan dernek” statüsü verilen az sayıda dernekten biri olduğuna dikkat çeken Aktepe "TBD, bilişim sektörünün dünyadaki ilk sivil toplum kuruluşu, ülkemizde sektörünün adını kendisi üreten bir dernek. Bugün 12 bin üyesi ile faaliyetlerini sürdüren derneğimiz, 2023 vizyonuna yönelik bilişim politikalarına yön veriyor. Bilişim sektörünün

öncülüğünü üstlenerek, bilişimin gerektirdiği hıza ulaşan çalışanlarımıza, sektörün temel problemlerine çözüm üretiyor, bilişim teknolojilerine ilişkin bilgilendirme, değerlendirme ve tespitler yapıyoruz. En büyük övünç kaynağımız aktif çalışan üye sayımız. Bu dinamik ve çalışkan yapımızla bilişime olan katkımızı daha da artıracak ve yeni yapımızla, yeni yılımızda çok daha başarılı çalışmalara imza atacağız” dedi. Aktepe, sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin uluslararası alanda rekabet edebilmesi için devletimizin bilişim sektörünü stratejik sektör olarak tanımlaması ve yerli bilişim ürünlerinin, markalarının geliştirilmesine ön ayak olması gerek. Yerli bilişim çözümlerinin üretilmesinde görev alan yetenekli ve nitelikli uzmanlarımız, şirketlerimiz var. Ülkemizin iletişim altyapısı ile nitelikli uzmanları ve şirketleri ile bilişim alanında güçlü potansiyeli var. Bu potansiyel iyi değerlendirilmeli. Ne zaman kendi yazılımlarımızı hazırlar ve yerli üretime geçersek, o zaman daha da güçlü olacağız. Bilişimin gelişimini destekleyecek niteliklerle donatılmış insan gücü yaratılmalı, bilim ve teknolojiyi katma değer oluşturacak şekilde üretime dönüştürmeliyiz.”

yakalamak, müşteriyle anlaşma imzalamak, ortaklık geliştirmek veya tedarikçi olmak gibi konulardaki temel başlıkları öğrenme imkanı bulacak. Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık, “Bu program, yüksek potansiyel vaat eden genç girişimcilere ve start-up’lara, başarılı ticarileştirme ve satış süreci gerçekleştirebilmek için gereken nitelik ve yetenekleri sağlamayı, ticarileşebilir ürünü olup yüksek potansiyel vaat eden girişimcilere teknolojik ürün ve hizmetleri ticarileştirmek için kullanılan başarılı uygulamalardan bazılarını deneyimleyebilmeleri yolunda kapı açmayı hedefliyor” bilgisini verdi. Arif Şayık, Ankara’da genç istihdamının artırılmasını hedefleyen ve Ankara

Kalkınma Ajansı tarafından yürütülen proje ile Ankara’nın yetkin insan kaynağının katma değer yaratacak teknoloji

odaklı girişimcilik alanlarına yönlendirilerek, genç istihdamının artırılmasının hedeflendiğini de vurguladı.

Girişimciler MBA ile değerini katlıyor Türkiye 100 yarışması ödül törenine katılan ve yaptığı konuşmasına ekonomik büyüme ve girişimcilik ile ilgili veriler sunarak başlayan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, şunları belirtti; “Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketinin bu dönemdeki ortalama büyümesi yüzde 438. Bu müthiş bir rakam. Çünkü Türkiye’deki milli gelir artışının 12 kat üzerinde performans gösterdiler. Aynı sürede çalışan başı üretimlerini, yani verimliliklerini ise ortalama yüzde 176 artırdılar. 2015 yılında ortalama 68 milyon TL’lik satış yaptılar, her biri ortalama 111 kişiye istihdam sağladı.” Hisarcıklıoğu, ülke olarak zenginleşmek adına bugünün tam iki katı girişimciye ihtiyaç

olduğunu belirtirken, MBA programlarının bu verilere katkısını şöyle özetledi: “MBA eğitimleri; farklı öğrenim ve altyapıya sahip olan katılımcılarına üretim ekonomisinden hizmet ekonomisine hızlı dönüşüm yapan yeni iş dünyasını, etkili biçimde değerlendirebilmeleri ve yönetebilmeleri için yardımcı oluyor.” Bu kapsamda, halen iş hayatında olan ya da kariyer fırsatlarını kovalayan her birey için önem taşıyan MBA programını ilk etapta TOBB 100 şirketleri için erişilebilir kılan MiniMBA online sertifikalı eğitim programı, e-kampus.com üzerinden, TOBB ETÜ’nün içerikleri ve imzası ile sunuluyor. Şu ana kadar 200’den fazla şirket temsilcisinin katıldığı

program ile ilgili olarak Rifat Hisarcıklıoğlu, şu bilgileri paylaştı: “Türkiye 100 listesine giren şirketlerimiz, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi olarak kendileri için özel olarak hazırladığımız MiniMBA programına katılmaya hak kazanıyor. Onlardan tek isteğimiz; yurtdışında yeni pazarlarda iş yapmaları. Türkiye’nin En Hızlı Büyüyen 100 Şirketi’ne hediye edilen MiniMBA programı ile Girişimcilik, Pazarlama, Satış Eğitimi, Yönetim ve Organizasyon Eğitimi, Muhasebe Eğitimi, İş Hukuku Eğitimi gibi pek çok konuda ders alacak olan temsilciler, sınav sonunda elde ettikleri başarı ile sertifikalarını TOBB ETÜ’den alacak.”

PTT mobil araçları her yerde hizmete hazır Türkiye genelinde yaklaşık 4 bin 500 işyeri bulunan Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi (PTT A.Ş.), bu hizmet ağını mobil araçlarla genişletiyor. PTT işyerlerindeki donanıma sahip olan bu mobil araçlar; posta, kargo, bankacılık gibi alanlardaki hizmeti Türkiye’nin her noktasına ulaştırıyor. Mobil araçlar “PTT her yerde” sloganı ile faaliyete geçiriliyor. İlk olarak Kasım 2016’da Ankara, Antalya, Denizli ve İstanbul’da hizmet vermeye başlayan mobil araçların sayısı da sürekli artıyor. Bugün 47 PTT Başmüdürlüğü’ne toplam 52 adet büyük mobil araç tahsis edilmiş durumda. Ankara’da iki büyük, İstanbul Anadolu Yakası’nda iki büyük, İstanbul Avrupa Yakası’nda dört büyük mobil araç hizmet

verirken, Adana, Afyonkarahisar, Amasya, Antalya, Aydın, Balıkesir, Bartın, Bilecik, Bitlis, Bolu, Burdur, Bursa, Çanakkale, Çankırı, Çorum, Denizli, Edirne, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Giresun, Hatay, Isparta, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Kilis, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Mardin, Mersin, Muğla, Rize, Sakarya, Samsun, Sinop, Sivas, Tekirdağ, Trabzon ve Yozgat’ta da birer büyük mobil araç yer alıyor. PTT; bunlara ek olarak 48 adet küçük mobil aracın hizmete sunulması yönünde de çalışmalarını sürdürüyor. Büyük mobil araçlarda bir Pttbank ve bir posta-kargo gişesi, küçük mobil araçlarda ise her iki hizmeti de yürütmek

üzere bir gişe yer alıyor. Araçlar, vatandaşların PTT hizmetlerinden rahatlıkla yararlanabileceği ergonomiye sahip. PTT yetkilileri, konuyla ilgili olarak, “Mobil araçlar, işyerlerimizin olmadığı, acil ihtiyaç duyulan mahallerde, deprem, sel gibi doğal afet durumları ile fuar, açılış, ulusal veya uluslararası gösteri ve toplantılarda, şehir merkezinden uzak sanayi bölgelerinde, mültecilerin sosyal haklarını yerinde karşılamak adına sınır bölgelerinde ve Evrensel Posta Hizmet Yükümlüsü olan şirketimizin Evrensel Posta Hizmetleri kapsamında tanımlanan yerleşim birimlerinde hizmetlerimizin daha hızlı ve etkin sunulmasını sağlıyor” bilgisini verdi.


6

BThaber

E-TOPLUM

İleri teknoloji ihracatında 102’inciyiz

İş ve ekonomi gazetesi Dünya’da Özcan Kadıoğlu imzasıyla yayınlanan makalenin (27.04) başlığı, yukarda. *2016 için yüksek teknoloji ihracatımız yüzde 3.28. Tutar bazında 39’uncu sıradayız. *Yüksek teknoloji ürünleri payı son 5 yıldır yüzde 3-5 dolayında seyrediyor. Bu nedenle ihracatımız yerinde sayıyor. Ve kilogram fiyatı artmıyor. Katma değer hakkında yeni açıklamalar: >BST Bakanı Faruk Özlü: “2015 yılında ihraç ettiğimiz elektrikli teçhizatların ortalama kilogram değeri 4.6 dolardır. Buna karşılık aynı sektörde ithal ettiğimiz ürünlerin ortalama kg değeri 11.7 dolardır. Biz yüksek katma değerli ürünleri ithal ediyoruz, düşük katma değerli ürünleri

8 - 14 Mayıs 2017

Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com

satıyoruz.(..) Öyleyse yapmamız gereken, aradaki bu farkı teknoloji ve tasarımla kapatmaktır. Türkiye’nin açığı, teknoloji açığıdır. Türkiye’nin dış ticaret açığı, cari açığından ziyade teknoloji açığı olduğunu söylemek istiyoruz.” (Milliyet Ek2, 30.04.17) Katma Değer Hareketi Derneği Başkanı Begüm Özdoğularlı: “Ülkemize katma değer yaratmayan üretim cari açığı artırıyor. Türkiye’nin 1960’lardan beri seçtiği sanayi kalkınma modeli emeğe dayalı hafif sanayi ve montaj ağırlıklı. Bu yaklaşım ülkemizde üretilen katma değerin sınırlı kalmasına neden oldu. Son yıllarda yapılan ihracat hamlesi, ancak yüksek ithal girdi ile mümkün olduğundan, ülkemizin cari açığının yükselmesine neden oldu. Ayrıca; düşük karlarla yapılan işler ve haksız rekabet, yüksek maliyet ve yenilikçilikten uzak bir çalışma ortamı yarattı... Türkiye’de bu alanda yapılan ilk ayrıntılı raporun sonuçlarını 11 Mayıs 2017’de düzenleyeceğimiz Uluslararası Katma Değer Konferansı’nda açıklayacağız.” (Ticaret Gazetesi, 14.04.17)

Trump’ın tweet’leri sönüyor Trump’ın her tweet’ini coşkuyla beğenen, paylaşan kalabalıklar azalıyor. Başkanlığa geçişinin 100’üncü günü dolayısıyla Trump’ın çeşitli konulardaki performansı kadar sosyal medyadaki durumu da incelendi. Huge DC adlı dijital medya ajansının verilerine göre durum şu: Trump’ın tek bir tweet’i “bir zamanlar” ortalama 206 bin yanıt bulurken şimdi bu ortalama 71 bine düştü. İlk 100 günde % 66 düşüş. Aslında düşüş, ilk üç haftadan itibaren başlamış. Ancak, tuhaf olan bir şey daha var: Trump’ı twitter’da izleyenlerin oranı % 40 artmış. 20 milyon kişiden 28 milyona çıkmış. Demek ki daha çok taraftarı oldu, ama onlar sessizliği tercih ediyor. Bir başka bulgu: Trump’ın bizzat yazdığı, öfke ve eleştiri yüklü, yazım hataları olan, büyük harfler ve ünlemlerle dolu tweet’lerde azalma var. Beyaz Saray Medya Bürosu tarafından Trump adına atılan “daha derli toplu” daha kibar, emojili, hashtag’li tweet’lerin oranında ise % 15’ten %27’ye doğru bir artış var. Bu arada, Trump da zaten daha az tweet atar olmuş. Başlangıçta haftada 40 tane atarken zamanla azalmış. Belki de bunun etkisiyle başlangıçta % 77 düzeyindeki “beğeni” zamanla % 64’e inmiş. İşin tuhafı, Trump’ın ifade

tarzı da “yumuşamış.” Bu tür öfkeli tweet’lerin Şubat’ta % 44’ten Nisan’da % 26’ya indiği görülüyor. Huge DC araştırmacıları diyor ki: “Trump’ın başlarda bizzat attığı, onun kimliğini ve psikolojisini yansıtan tweet’ler yerine, özenle hazırlanmış tweet’leri okuyan taraftarları, aradaki farkı da görüyor. Trump’a özgü ifadeler yerine, onun sulandırılmış biçimini hakiki bulmuyor.” İlginç bir başka ayrıntı: Tweet’in nereden, ne zaman atıldığı... Trump, kendine özgü heyecanlı tweetlerini en çok hafta sonlarında ve hele Florida’daki evinden (Ev! Mar-o-Lago malikanesi) atıyor. Ya da hafta içi günlerde sabah erken saatlerde. Daha derli toplu ve “manikürlü” tweetler ise Pazartesi-Cuma

arasında atılıyor (Trump’ın elemanları tarafından?). Kıssadan hisse: Demek ki her konuda olduğu gibi siyasi propaganda da sürdürülebilirlik, bir numaralı hedef olmalı. Demek ki Trump’ın seçmeni, ne kadar “az eğitimli” de olsa, tweet’lerdeki samimiyeti önemsiyor. Trump’ın “sahte haber üretiyorlar” dediği New York Times ve Washington Post, web sitelerine, Trump’la dalga geçen bir komedi şovunun videosunu koydular. Hem de haberlerin ortasına. Şovu yapan komedyen, parmağıyla sayfayı göstererek “Yalan haber! diyor. 27 Nisan’da Comedy Central sitesinde başlayan şovda komedyen Anthony Atamanuik, sesi, mimikleri, vücut diliyle Trump’ın ta kendisi...

Papa’dan teknoloji şirketlerine sitem Papa Françesko, TED Konferansı’na katılan ilk papa oldu. Sahneye çıkmadı ama önceden kaydedilmiş konuşması Vancouver/ Kanada’da yapılan TED2017 Konferansı’nda yayınlandı. 17 dakikalık konuşmasında Papa, lafı dolandırmadan, teknoloji şirketlerinin de dünya kamuoyuna sorumlulukları olduğunu hatırlattı: “Keşke bilimsel ve teknolojik inovasyon, daha çok eşitlik ve sosyal katılımcılıkla birlikte büyüse ne kadar mükemmel olurdu. Keşke uzak gezegenleri keşfederken, yörüngemizde dönmekte olan insanlığı da keşfetseydik ne kadar mükemmel olurdu. Keşke, dayanışma denilen şey, sadece işe ve

çalışmaya indirgenmese; siyasal, ekonomik ve bilimsel seçenekleri, halkları, ülkeleri ve insanlararası ilişkileri de kapsayan doğal bir tavır olsaydı. Kültürün çöpe dönüşmesinin önüne, insanlara ancak gerçek dayanışmayı öğreterek geçebiliriz. Çöp derken sadece atıkları kastetmiyorum, teknoekonomik sistemin dışladığı, kenarda bıraktığı insanları kastediyorum. Bu sistem, farkında bile olmadan, insanları değil, ürünlerini yaptığı işin merkezine yerleştiriyor.” Şimdiye kadarki en medyatik papa olan Françesko, Twitter ve Instagram kullanıyor. @ Pontifex adresinde 10.6

milyon izleyicisi var. Papa’yı 2013’te bir grup gençle gösteren selfie’yi bir İtalyan gazeteci sosyal medyada yayınlanmıştı. Papa, TED Konferansı’nı bilmiyormuş. Bunun “ne” olduğunu anlatmak için TED’ciler Papa’nın Vatikan’daki ikametgahına gitmişler. Papa ikna olunca, konuşması orada videoya alınmış. Konuşmayı Türkçe dahil 20 dile çevirmek için 40 tercüman çalışmış. İnternet Devrimi’ne “yetişen” ilk papa ise Jean Paul II olmuştu. Onun direktifiyle, 2002’de hazırlanan “Kilise ve İnternet” başlıklı raporda, bu yeni iletişim biçiminin yararları ve tehditleri üzerinde durulmuştu.



8

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

8 - 14 Mayıs 2017

Bireyselde büyümek BTburada’nın önceliği Türkiye’de bilişim sektöründe yıllarca görev yaptıktan sonra Çin’e yerleştiğini, Handan Aybars böylece Çin’den ithalat yapan Türk firmalarının sorumluluğunu üstlendiğini belirten Nedim Kızılırmak, 25 yıllık sektör deneyimini 17 yıldır da Çin pazarı uzmanlığı ile zenginleştiriyor. Aradan geçen süreçte bir bağlantı noktası ve danışman rolü üstlendiğini vurgulayan Nedim Kızılırmak, BTburada’da yurtdışı bağlantılarını üstleneceğini, sadece Çin değil, ABD ve Avrupa pazarlarında da bu görevi yürütmeyi hedeflediğini belirterek ekledi: “Geçmişte yaptığım işler ve üstlendiğim sorumluluklarla bu önemli çevreyi edindim. Dolayısıyla BTburada yurtdışı bağlantı noktası olarak konumlanacak, görüşmeleri ben yürüteceğim.” Temsil edilen markalar ve potansiyellerinden, kısa ve orta vadeli hedeflere, Nedim Kızılırmak sorularımızı yanıtladı: BTburada çatısı altında temsil edilen markalar neler? Bunları hangi kriterlere göre seçiyorsunuz? İki yıl önce bu şirketi kurduğumuzda, ilk adımlarımızı kurumsal ürünlerle attık. Yani öncelikli hedefimiz son tüketici olmadı. Kurumsal çözümler adına önemli yeni markalarla işbirlikleri yaptık. Tanıtımlar ışığında önemli satışlar yaptık, ama kurumsal satış konsepti uzun soluklu bir çalışma demek. 2016 yılının da ülke ekonomisi için sıkıntılı geçmesi ile birlikte, BTburada operasyonumuzu yenileme kararı aldık ve odağımızı bireysel ürün ve çözümlere çevirdik. Bu kararı almamızdaki en önemli nedenlerden biri de Norton by Symantec’in bize ulaşması oldu. Kanal yapısını kullanarak Norton güvenlik çözümlerinin pazarda geliştirilmesi talebini bize ileten Symantec ile yola çıktık. Hemen ardından TotoLink bizimle bağlantı kurdu ve Türkiye pazarında distribütör aradıkları bilgisini bize iletti. Şirketin bir önceki Türkiye distribütöründen TotoLink’in yetkin bir ürün olduğu bilgisini aldık. Symantec’te ise fazla bir ön araştırma yapmamıza gerek yoktu. Sonuçta Norton

Bilişim sektöründe deneyimli bir isim olan Nedim Kızılırmak, BTburada’da yurtdışı operasyonları üstlenen isim oldu. Hedef; Türkiye pazarında Norton’un pazardaki gücünü geliştirip, TotoLink’i tanıtırken, farklı coğrafyalardaki yenilikleri ve fırsatları da kovalamak.

BTburada İş Geliştirme Müdürü Nedim Kızılırmak yıllardır küresel bazda bilinen bir marka. TotoLink için gittim fabrikayı gezdim, şirketin önemli ve yetkin bir üretim tesisi olduğunu bilfiil gördüm. BTburada olarak son tüketiciye yönelik sunduğumuz iki ürünümüz şimdilik bunlar. Norton ile güvenlik, TotoLink ile modem ve ağ bağlantısını kurguladık. Bu iki çözümle kanal yapısını geliştirip, yeni bireysel ürün ve çözümleri portföyümüze katacağız. Ne gibi ürün ve çözümler BTburada’nın önceliği olacak? Yeni ekonomi ve yeni iş modellerinin gerektirdiklerini yakından takip ediyoruz. Eskiden bir ürünü getirip, pazara sunup, satıp satmadığına bakarak tamam veya devam kararı alınıyordu. Şimdi ise tam tersini yapıyor, neye ihtiyaç olduğunu bulmaya odaklanıyoruz. Bir ürün seçtiğimiz zaman muhakkak demo ürünleri getirip, bunu kullanabilecek yetkinlikte insanlara ulaştıracağız ve onların geri dönüşlerini alacağız. Mesela yenilik araştırmalarımızda bir keşfimiz; çok yetkin ve SSD disk takmaya uygun bir klavye. Tabletlere özel bu farklı klavye çözümü gündemimizde ve ABD menşeili bu klavye için üretici nezdinde görüşmelerimiz başladı. Hatta ABD’de bir şirkete bu yönüyle ortaklık planımız da var. Bu

planımızın hayata geçmesi halinde, oradaki ürün ve çözümleri de ABD’deki bir ekip arkadaşımız yürütecek. Böylece BTburada olarak Çin ve ABD gibi iki büyük pazarda daha da güçlü biçimde konumlanacak, bu iki pazarda farklı ürün ve çözüm yapılarına yerinden ulaşacağız. Gündemimizdeki bir diğer ürün de takibi sağlayan etiketler. Bu tarz bir ürün geliştiren şirketle görüşmelerimiz var. Yine tüketici odaklıyız ve bireylerin günlük hayattaki ihtiyaçları neyse, bu başlıkta en yenileri BTburada ile Türkiye pazarına getirmeye devam edeceğiz. İlerleyen süreçte nihai hedefimiz bir cihaz geliştirmek, hatta bunu yurtdışına satmak. Nasıl bir ürün var aklınızda? Bu tarz bir Ar-Ge için uygun ortamı hazırlamaya çalışıyoruz. Hatta kurulduğumuz ilk dönemde kurumsal ürün ve çözümlere yönelme sebebimiz de buydu. Yani Ar-Ge’ye odaklanmak, yazılım odaklı ama donanımı da olan bütünsel çözümleri yurtdışına satmak kuruluştan itibaren hedefimiz. Böylece ilerleyen süreçte küresel pazarlara kendi geliştirdiğimiz bu tarz bütünleşik çözümlerle ulaşabilmek istiyoruz. Ama bunu uzun vadeli bir hedef olarak tanımlamak da daha doğru olacak. Nasıl bir kanal yapısıyla Anadolu’ya yayılıyorsunuz? Ekip olarak kanal tarafında deneyimimiz çok fazla. İlk etapta, geçmişte güvenlik çözümleri için verimli işbirlikleri yaptığımız kanal yapımızı yine değerlendireceğiz. İstanbul ve çevresinde gücümüzü artırırken, diğer bölgelerde de yetkin isimlerle çalışacağız. Bu yolda mesela Ankara, Adana, Hatay gibi noktalarda iş ortaklarımızı bulduk bile. Bunu Karadeniz ve Ege Bölgesi’ndeki iş ortaklarımız izleyecek. Söz konusu bölgelerde yaşayan, o bölgeleri, reel sektör ve ihtiyaçlarını

tanıyan yetkin isimler bizim için önemli. Daha önce birlikte çalıştığımız bu iş ortaklarımız da ürün ve çözümlerimizi doğrudan bayilere ve bilgisayar firmalarına satacak. Yani temel bağlantı noktası bayi olacak. Evet, bizim direkt satma hedefimiz yok. Ama bayi teşkilatımız tam anlamıyla oturana kadar süreç takibimiz ve tüm taraflarla doğrudan temasımız da sürecek. Norton’un sadece telekom şirketlerine yönelik bir çözümü var. Oysa diğer markalarda bu kapsamda bir çözüm yok. Norton, bu çözümü ile doğrudan Deutsche Telekom ile işbirliğine başladı ve bu bizim için önemli bir referans noktası. Avrupa’daki firmaların aldığı bu çözümde kişiler, kendilerine ulaşan link tıklandığında, güvenlik programı bilgisayara veya mobil cihaza kuruluyor, ay sonunda faturası ödenirse etkinliğini sürdürüyor. Aksi halde hizmet, otomatik olarak sona eriyor. Tüm bu süreç yönetimi için de bunu satan operatörün herhangi ek çalışma yapmasına gerek

yok. Belirttiğim gibi, tüm süreç otomatik işliyor, misal ödeme yapılmadığı zaman Norton bağlantısı otomatik olarak kesiliyor ve servis sağlayıcı üstünde bir yük kalmıyor. Telekom şirketinin burada yapması gereken tek şey bu yapıya bağlı faturalandırma. Bu önemli bir fayda noktası ve yurtdışındaki firmalar bu faydanın bilfiil farkında. Halen Türkiye pazarında bir operatör de bu çözümün peşinde. Deutsche Telekom gibi Avrupa’nın önde gelen operatörleri bu yapıda yerini alıyor, ABD ve İsrail pazarında da örnekler gelişiyor. Norton tarafında büyük projemiz bu ve belirttiğim gibi, bu bir satış değil, işbirliği. Buna benzer adımları Türkiye’de bir TV kanalı ve bir telekom şirketi ile hem ağ hem antivirüs tarafında geliştireceğiz. Yeni ne gibi markalar BTburada yapısında yerini alacak? Marka olarak belirtmekten ziyade, hangi tür çözümler sunacağımıza baktığımızda, insanların gündelik hayatlarında neye ihtiyaçları varsa, bunları getirip onlara sunacağız. Yani kapsam çok geniş. Bu bir iletişim ürünü, güvenlik veya sağlık ürünü olabilir. Kişinin gündelik hayatını kolaylaştıracak ürünler diyebiliriz. Bu nedenle kendimizi hiç sınırlamıyoruz. İnsan hayatını kolaylaştırmak temel hedefimiz.

Orta vadelİ hedeflerİmİz mütevazİ ve gerçekçİ “Norton, son kullanıcı tarafında çok kabul gören bir ürün olduğu için son kullanıcıya dokunan tüm noktalarda ve online mağazalarda güçlü performans sergiliyor. Ama söz konusu bayilerle Norton odaklı kanalı oturmak zaman alacak, bunu da görüyoruz. Zaten bu nedenle MediaMarkt, Teknosa, Bimeks gibi teknomarketlere ulaştık. Norton’da öne çıkan özelliğimiz, 30 yaş ve üstü olan kullanıcıların marka farkındalığı. Online sistemde de satışımız var ve bu kanat çok verimli ilerliyor. Bayi tarafı da zamanla oturacak.

TotoLink tarafında ise bayileri ve kullanıcıları bilgilendirmeye öncelik veriyor, her şeyi sıfırdan oluşturuyoruz. Bu açıdan baktığımızda, 2017 yılı stratejimiz; bayilerin Norton konusunda yetkinliğini ve kanalın verimini geliştirmek, TotoLink’in de marka bilinirliğini artırmak. Orta vadeye, misal 2018 yılına baktığımızda ise TotoLink ve Norton için pazar payı hedeflerimiz yüzde 10. Her iki güçlü marka için bu hedeflerimizi mütevazi olarak tanımlamak, bu yönüyle gerçekçi hedefler saptadığımızı söylemek mümkün.”



10

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

8 - 14 Mayıs 2017

Wirecard Türkiye’de yeni servislerle büyüyecek Mikro Ödeme şirketini satın alarak Türkiye pazarına giriş yapan Wirecard, bu gelişimin Ayhan Sevgi ardından yeni servisleri de Türkiye pazarına sunmaya başladı. Wirecard, özellikle Türki cumhuriyetlere giriş kapısı olarak da Türkiye’yi görüyor. Wirecard Türkiye CEO’su Alper Akcan, sundukları servisler ve hedefleri konusunda sorularımızı yanıtladı. Wirecard Türkiye’nin gelişim süreci nasıl oldu? Küçük tutarlı ödemelere aracılık etmek amacıyla Mikro Ödeme Anonim Şirketi’ni, 2008 yılında kurduğumuzda Türkiye’de henüz mobil ödeme servisleri yoktu hatta bu konu dünyada da yeni yeni gelişiyordu. İlk yılımız konuyu operatör ve servis sağlayıcılara anlatmakla geçti ve 2009 yılının Mart ayında ilk işlemimizi gerçekleştirdik. Daha sonra yeni yatırımlar ile yeni servisleri hayata geçirdik. Pazar çok hızlı gelişmeye başladı ve 2014 yılında da bu konudaki düzenlemeler hayata geçmeye başladı. Daha sonra da lisansımızı aldık. Türkiye’de e-para lisansı almış yedi firmadan bir tanesiyiz. 2014 yılında da şirketimizi Almanya kökenli Wirecard şirketi satın aldı. Bundan sonra da faaliyetlerimizi Wirecard Ödeme Sistemleri adı altında sürdürmeye başladık. 1999 yılında kurulan ve son 10 yılda çok hızlı bir büyüme gösteren Wirecard, ödeme sistemleri alanında faaliyet gösteren ama bankacılık lisansı

IoT yapısı, iş yaşamını ve teknoloji altyapısını değiştiriyor. 2015’te yapılan bir çalışmaya göre, dünya çapındaki IP trafiği zetabaytın üzerine çıkarak 2018 yılında 1,6 zetabayta ulaşacak. Bu trafiğin yarıdan fazlasını ise ‘bilgisayar olarak tanımlanmayan’ cihazlar oluşturacak. IoT ile ortaya çıkan tüm bu verilerin, veri merkezlerindeki yükü artıracağını vurgulayan Radore Veri Merkezi Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Kubilay Akyol, “İşletmelerin, günümüz rekabet koşullarında ayakta kalabilmeleri için güvenlik kameraları, üretim tesislerindeki ekipmanlar, sensörler ve diğer tüm cihazlardan gelecek veri

Ödeme sistemleri alanında agresif bir büyüme hedefini önüne koyan Wirecard Türkiye, yurtdışına satış yapmak isteyen müşterilerine yönelik servisleri de hayata geçiriyor. servisler sunuyoruz. Orta ve uzun vadedeki stratejimiz, Türkiye’ye alternatif ödeme yöntemlerini adapte etmek olacak. Artık yeni servislerle birlikte agresif bir şekilde büyümemizi sürdüreceğiz.

Wirecard Türkiye CEO’su Alper Akcan da olan bir firma. Bildiğimiz anlamda perakende bankacılık işlemleri yapmıyor ama uluslararası para transferi için bu lisans çok büyük bir fayda sağlıyor. Yüzde 96’sı halka açık bir şirket olduğu için de çok çok büyük bir güven sağlıyor. Dünyanın pek çok bölgesinde faaliyet gösteriyor. Almanya merkezli oluşundan dolayı ise Avrupa’da çok güçlü. Wirecard, bu operasyonu sadece Türkiye pazarına girmek için mi yaptı. Sizden bir teknoloji transferi oluyor mu? Wirecard, tüm dünyada satınalmalarla büyüyor. Pazardaki kredibilitesi yüksek, ekibi güçlü ve dinamik şirketleri

seçip satın alıyorlar ve ardından da kendi know-how’larını o ülkeye aktarıyorlar. Türkiye’nin potansiyeli, bölgedeki konumu ve gücü, genç ve dinamik nüfusu, teknoloji adaptasyonundaki yeteneği ve batı ile entegrasyon süreçleri bu satın almada etkili oldu. Mobil ödeme konusunda ise bizden daha geride idiler ve bu konuda bizden knowhow aldılar. Tabii hala mobil ödeme konusu, ana gelir içinde küçük bir payı oluşturuyor. Wirecard, Türkiye’de bu lisansa ve potansiyele inanıyor ve Türkiye’nin koyduğu bütün kuralları kabul ederek, bu yatırımları yaptı. Wirecard olarak mobil ödeme konusunda, katma değerli

Ne tür servisler ve hedefleriniz var? Bizim üç temel servisimiz var. Birincisi, operatör faturaları kullanılarak mobil ödeme yapmak. Bu alanda 10 milyonun üzerinde tekil kullanıcıya ulaştık ve yüzde 60 pazar payına sahibiz. Bir diğer servisimiz kredi kartı servisi. Bu konuda sanal POS hizmeti sağlıyoruz. Üçüncü servisimiz ise ön ödemeli kartlar. Bu yeni bir alan ve bu konuda yeni uygulamalar geliştirdik. Yakın zamanda kendi ön ödemeli kartlarımızı da dağıtıyor olacağız. Biz bu üç alanı da birbirinin tamamlayıcısı olarak görüyoruz. Uluslararası bir şirketin Türkiye ayağı olarak edindiğimiz bazı yetenekleri Türkiye pazarına sunmak istiyoruz. Türkiye’de ürün ve hizmet satan birçok iş ortağımız var. Bu firmalar Türkiye dışına da satış yapmak istiyorlar. Bunun için de satış yaptıkları ülkelerdeki insanların ödeme alışkanlıklarına uygun ve yoğun olarak kullanılan ödeme araçlarını kullanmak zorundalar. Düşünsenize yurtdışı müşterilerinizi ürününüzü almaya ikna ettiniz ama onlar ödeme yapamıyorlar. Wirecard

olarak biz yüzlerce alternatif ödeme aracını sunabiliyoruz. Müşterilerimiz ya da iş ortaklarımız hangi ülkede satış yapmak istiyorsa bizim o ülkeye yönelik ödeme araçlarımızı kullanabilecek. Bu bizi oldukça heyecanlandıran bir gelişme. Biz bunun ihracatımızı da pozitif yönde etkileyeceğini düşünüyoruz. Ülkemizin ‘2023 Nakitsiz Türkiye’ hedeflerine ulaşılmasında da destek olmak istiyoruz. Bu hedef sizce ne kadar gerçekçi? Bu oldukça gerçekçi bir hedef. Çünkü Türk toplumunun teknoloji adaptasyonu çok yüksek. Sanırım iki yıl içinde akıllı telefon kullanmayan kalmayacak. Ülkedeki ATM’lerin teknolojik özellikleri dünya ortalamasının çok üstünde. 2023 yılına kadar bu durum daha da gelişecek. Dolayısıyla insanlara maliyeti daha düşük ve kullanışlı ödeme hizmetleri sunarsanız mutlaka kullanacaklardır. Tabii bu durum ekonominin kayıt altına alınması açısından da önemli bir gelişme olacak. Türkiye, bölgenin merkezi olabilir mi? Wirecard için Türkiye önemli ülkelerden bir tanesi ve özellikle Türki cumhuriyetlere açılma konusunda önemli bir hub rolü oynuyor. Genel olarak baktığımızda Türkiye fintech alanında önemli bir gelişim gösterebilir ve bölgenin fintech merkezi olabilir. Ortadoğu, Türki cumhuriyetler ve Afrika kıtasına hizmet ihraç edebileceğimizi düşünüyoruz.

Bulutun önemi IoT ile daha da artacak

yığınlarını depolayıp, anlık olarak işleyerek, işe yarayacak anlamlı bilgiye dönüştürmesi gerek” yorumunu yaptı. Akyol’a göre, yüksek ilk yatırım maliyetleri ve sürekli genişleme ihtiyacı duyulan veri merkezi inşası yerine, bulut bilişimin fırsatlarını değerlendirmek gerek. İşletmeler, toplam satın alma maliyetini üstenmeden, günlük olarak veri merkezi izleme ve bakımıyla ilgilenmek yerine, işlerin daha iyi nasıl yapılabileceğine ve inovasyona odaklanabilir. Akyol, sürekli artan veri paralelinde, operasyonu sürdürülebilir

kılmak için dikkat edilmesi gereken üç başlığı şöyle sıraladı: Güvenlik: BYOD ve kendi ağına bağlı olmadığında cihazların güvenliği gibi konuların yanı sıra IoT ile birlikte uç noktalarda kullanılan cihazlar ve çeşitliliğin artması, güvenliği de zorlaştırıyor. Kapasite planlama: Geleneksel veri merkezinde gelecek taleplere göre kapasite planlaması yapılabilirken, IoT ile yaşanacak ani artışta yapılacak yatırım ve veri merkezinin büyütülebilmesi gibi konuların da planlanması gerek.

Yeterli bant genişliği: Hızlı ve güvenli veri akışını sağlayacak

bant genişliğine sahip olunması gittikçe önem kazanıyor.


SİZİN İŞİNİZ KRİTİK. BİZ SADECE BUNU DÜŞÜNÜYORUZ. Sizin göreviniz veri işleme ve depolama gücünüzün kesintisiz bir şekilde devamına dayanmaktadır. Daha önce Emerson Network Power olan Vertiv™, yüksek teknoloji ortamlarına yaşamsal, yenilikçi ve akıllı uygulamalar ile keskin bir yaklaşım getirmektedir. Sizin kritik görevlerinizi kendi görevimiz kabul ederek müşterilerimize değer yaratıyoruz. ASCO®

Chloride®

Liebert®

NetSure™

Daha fazla bilgi için VertivCo.com ziyaret ediniz.

Trellis™

YOUR VISION, OUR PASSION


12

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

8 - 14 Mayıs 2017

Visa’nın büyük yarışı başlıyor Visa Inc., Türkiye’nin de aralarında olduğu 19 Avrupa ülkesinden start-up’ları ve fintech şirketlerini, “Visa Everywhere” yarışmasına katılmaya çağırıyor. Yarışma; yerel toplum, şehirlerarası seyahat ve uluslararası seyahat olmak üzere 3 ana başlıkta düzenleniyor. Yarışmaya başvuran adaylar, Visa ile birlikte veya Visa’nın işbirliği yaptığı finansal kuruluşlar aracılığıyla geliştirecekleri projeyi desteklemeye yönelik 50 bin avro ödül kazanma şansına sahip olacak. Başarılı yarışmacılar, Visa Developer Platform üzerinden Visa’nın API’lerine,

Visa Europe Türkiye Genel Müdürü Merve Tezel

teknoloji uzmanlarına ve mentorlarına erişebilecek. Visa, ABD’de başarı kazanan programı bu yıl Avrupa’ya taşıyor. Yarışma ayrıca Kuzey Amerika, Latin Amerika ve Asya’da da düzenlenecek. Visa Europe Türkiye Genel Müdürü Merve Tezel, “Ödemeler ekosistemindeki tüm oyuncularla birlikte ürün tasarlayacağımız ve üreteceğimiz bir döneme giriyoruz. “Visa Everywhere” bu anlayışla geliştirilen ve temelinde inovasyonu hayata katmayı hedefleyen bir yarışma. Türkiye’nin bu yarışmanın bir parçası olması bizim için büyük önem

taşıyor” dedi. Adaylar üç kategorinin herhangi birine ya da tümüne yönelik hazırladıkları projeleriyle Everywhere Initiative web sitesi üzerinden yarışmaya başvurabilecek (https://usa.visa.com/visaeverywhere/everywhereinitiative/initiative-europe. html). Başvurular 17 Mayıs’a kadar devam edecek. Finale kalan adaylar, Kopenhag’da 26-28 Haziran 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek “Money 20/20” organizasyonunda düzenlenecek panelde büyük ödül için yarışacak.

Kategoriler ise şöyle sıralanıyor: Yerel Topluluklar: Dijital ödeme teknolojileri, mahalle gibi yerel topluluklarda, kişileri veya işletmeleri birbirine bağlayacak ya da topluma değer katacak hizmetlerin gelişmesine nasıl yardımcı olabilir? Bölgesel Şehirlerarası Seyahat: Mobil teknolojiler ve internet bağlantılı cihazlar, şehirlerarası seyahat deneyimini nasıl dönüştürebilir? Uluslararası Seyahat: Visa’nın API’lerini temel alan yeni ürün ve hizmetler, nasıl daha kusursuz bir uluslararası seyahat deneyimi sunabilir?

Küresel rekabetin temelinde dijitalleşme var Huawei’nin bulut bilişim, büyük veri, veri merkezleri, genişbant ve nesnelerin interneti alanlarındaki teknolojiyi destekleyen ve ülkelerin dijital dönüşümde nasıl bir başarı elde ettiklerini ortaya koyan Küresel Bağlantı Endeksi’ne (GCI) göre Türkiye, yer aldığı 50 ülke arasında GCI skorunu 3 puan artırdı ve yine 35’inci sırada yer aldı. Bu beş farklı teknolojiyi destekleyen 40 göstergeyi temel alan endeks sonuçları, ülkelerin dijital dönüşümlerinde nasıl bir başarı elde ettiklerini ortaya koyuyor. Söz konusu beş temel

teknolojiye yatırım yapmak, ülkelerin ekonomilerini dijitalleştirmesine imkan veriyor. GCI 2017 endeksine göre; dijital ekonomiye yönelik küresel ilerleme hız kazanıyor. Dünyanın GCI puanı 2015'ten bu yana dört puanlık artış gösterirken, rapor da BT'nin, ekonomik büyümenin itici gücü haline geldiğini ortaya koyuyor. Eşitsizlik git gide büyüyor GCI 2017 raporunda değerlendirilen 50 ülke, küresel GSYİH’nın yüzde 90’ını ve dünya nüfusunun da yüzde 78’ini oluşturuyor. Değerlendirilen 50 ülkeden 16 tanesi öncü, 21 tanesi

benimseyen, geri kalan 13 tanesi ise yeni başlayanlar olarak kabul ediliyor. Bu kümeler ülkelerin dijital dönüşümdeki ilerlemelerini yansıtıyor. Listenin ilk sırasında, 2015’e göre 7 puan artış elde eden ve toplam GCI puanı 77 olan ABD var. Sıralamada 2015 yılına kıyasla Türkiye ise 2016 yılında 3 puanlık artış gösterdi. Türkiye’nin GCI sıralamasındaki yeri ise değişmedi ve 35’inci sıradaki pozisyonunu korudu. Dijital bölünmenin dijital uçurum haline gelebileceği uyarısı yapılan raporda şu değerlendirmeler yer aldı: “GCI’nin 3 yıllık verileri

değerlendirildiğinde, eşitsizliğin büyüdüğünü gözlemlemekteyiz. Bu ‘Matthew Etkisinin’, yani zengin daha zenginleşir, fakir daha fakirleşir düşüncesini savunan sosyolojik teorinin BT versiyonu. Siyasi karar vericiler, gittikçe genişleyen sayısal bölünmenin ekonominin ve toplumun tüm katmanlarını etkileyeceğini anlamak zorunda. Öncüler; bulut, büyük veri ve nesnelerin interneti olanaklarını artırarak 2015-2017 yılları arasında 4.7’lik GCI puan artışı sağladı. Benimseyenler aynı dönemde ortalama 4.5 puanlık artış elde

etti. Yeni başlayanlar ise sayısal ekonomide rekabet becerisinde sadece 2.4 puanlık ilerleme ile toplam GCI sıralamasında çok gerilerde kaldılar. Mobil genişbant aboneliği, kişi başına düşen BT işgücü, GSYİH başına yapılan BT yatırımı, kişi başına uygulama yükleme ve kişi başına IoT yüklenen birimler, kümeler arası eşitsizliğin olduğu temel alanlar arasında. Bilinmesi gerekir ki, GCI skorundaki her 1 puanlık artış rekabette de yüzde 2.1, ulusal inovasyonda yüzde 2.2, verimlilikte de yüzde 2.3 oranında bir artışa denk düşüyor.”

Clear5G projesinde Türkiye’nin de adı var Türk Telekom ve iştiraki Argela’nın içinde yer aldığı Clear5G projesi, Avrupa Komisyonu’nun uluslararası arenadaki en yüksek bütçeli sivil araştırma ve inovasyon programı HORIZON 2020 kapsamında hibe desteği aldı. Türk Telekom da 5G ve ötesi araştırmaları alanında uluslararası konsorsiyumda yer almayı başaran ilk Türk telekomünikasyon operatörü oldu. Türk Telekom ve Argela’nın birlikte çalışacağı uluslararası Clear5G (Güvenilir 5G MTC- Kablosuz Erişim) projesi, 5G ile fabrikalarda daha düşük gecikmeli

veri iletimi, ultra yüksek güvenilirlik ve erişilebilirliğin sağlanması için çalışacak. Böylece Endüstri 4.0 vizyonunun daha hızlı ve etkili biçimde hayata geçirilmesi sağlanacak. İngiltere’den Surrey Üniversitesi’nin yanı sıra Toshiba ve Foxconn gibi şirketlerin de yer aldığı projede Türkiye dışında Fransa, Yunanistan ve Tayvan’dan toplam 12 firma yer alıyor. Çalışmalarına Haziran ayında başlanacak projenin yaklaşık 30 ay sürmesi planlanıyor. Türk Telekom Teknoloji Genel Müdür Yardımcısı

Cengiz Doğan konuyla ilgili olarak, “Proje kapsamında Endüstri 4.0’a yönelik makineler arası iletişim tabanlı geleceğin fabrikaları teknolojilerinin geliştirilmesi üzerinde çalışacağız. 5G ile birlikte yaşanacak küresel teknoloji dönüşümünün içinde yer alarak, ona yön verecek olmaktan dolayı mutluyuz” yorumunu yaptı. Argela Telekom Grubu Genel Müdürü Selim Sarper ise Argela’nın son 5 yıldır 5G konusunda uluslararası düzeyde yeni teknolojiler geliştiren şirket olma yolunda başarılara imza attığını

belirterek, şunları söyledi: “5G dahil olmak üzere tüm yeni nesil mobil teknolojilerinin üzerinde yükselebileceği ağ altyapısını geliştirip dünya ile paylaşıyoruz. Ülkemizin teknoloji üreten ve ihraç eden ülke olması yolunda adımlar atıyor, uluslararası konsorsiyumlarda Türk teknolojisini temsil ediyoruz. Geçtiğimiz ay duyurduğumuz yeni ürünümüz ProgNET’i, 5G çalışmaları kapsamında elde ettiğimiz birikimi, kurumsal ağ altyapılarına uygulayarak geliştirdik. 5G teknolojileri alanında

ABD Patent ve Marka Ofisine bugüne kadar 28 adet patent başvurusu yaptık. Milli 5G iletişim teknolojilerinin kalbi olacak projelerin geliştirilmesinde etkin rol oynayacak Türkiye’nin ilk ‘5G Mükemmeliyet Merkezi’ni Ankara’da açtık. HORIZON 2020 kapsamında yürütülen Clear5G projesinde ise senaryolara uygun 5G mimarisinin tasarlanması adına çalışmalarda bulunacağız. Clear5G ile geleceğin fabrika uygulamalarını geliştiren ekipte Türk Telekom ile birlikte ülkemizi temsil etmekten gurur duyuyoruz.”


BThaber 8 - 14 Mayıs 2017

Sağlıkta Dijital Dönüşüm

DOSYA:

www.bthaber.com.tr

Sağlık sektörü, yeni nesil teknolojilerle yeniden şekilleniyor Dijital dönüşüm süreçleri tüm sektörleri etkiliyor. En fazla etkilenen sektörlerden bir tanesi de sağlık. Hem hastaların tanı ve tedavi süreçleri hem daha hızlı ve kaliteli Ayhan Sevgi hizmet alabilmeleri hem de sağlık kuruluşlarının daha verimli çalışabilmelerinin yolu

dijital dönüşümden geçiyor. Tabii günümüzde hızla artan yaşlı nüfus da doğal olarak sağlık alanında daha verimli süreçlerin oluşturulmasını şart koşuyor. Kesintisiz hizmet beklentilerinin her geçen arttığı sağlık sektöründe bilgi alışverişinin sağlıklı yapılabilmesi konusunda her geçen gün yeni teknolojiler hayatımıza giriyor. Sağlık

teknolojilerinin bilişim teknolojileri ile entegrasyonun yanı sıra son dönemlerde üzerinde sıkça konuşulan ve yeni yeni ürünlerin ortaya çıktığı giyilebilir teknolojiler ve nesnelerin internetinin yansımaları sağlık sektörünü de etkiliyor. Güvenlik konusu da sağlık alanında es geçilemeyecek kadar önemli bir konu haline geldi.


14

DOSYA

BThaber

Sağlıkta dijital dönüşüm

8 - 14 Mayıs 2017

Siber güvenlik boyutu asla göz ardı edilmemeli Dijital dönüşüm alanındaki süreçler hem hizmet veren kuruluş hem de hizmet alan kullanıcılar boyutunda orta ve uzun vadede hizmet kalitesini artırıyor. Kurumların hizmet anlayışı ve alt yapı boyutlarıyla dönüşüm süreçlerini ne kadar etkin yönetebildiği sağlık sektörünün dijital dönüşümden kısa vadede ne kadar etkilendiğinin temel belirleyicisi konumda bulunuyor. “Sağlık personelinin eğitimini almadığı, etkin kullanamadığı ya da sağlık kuruluşunun altyapısının yeterli olmadığı sistemlerin kurumlara tak çalıştır yaklaşımı ile dahil edilmesi sunulan hizmetin aksamasına yol açabilmektedir” diyen ePati Bilişim Teknolojileri Genel Müdürü Umut Oğur, şu bilgileri verdi: “Sağlık cihazları ile bilişim teknolojilerinin yakınsaması tanı ve tedavi süreçlerini olumlu yönde etkilemekte, yanı sıra merkezi yönetim ve denetim imkanları da sağlayarak hizmet kalitesinin takibi de garanti altına alınmaktadır. Ancak hizmetlerin internet üzerinden dışarıya açılmasını da beraberinde getiren bu

gelişmeler siber güvenlik açıklarına yol açmaktadır. Bu durum zaman zaman haberlerde de karşılaştığımız sağlık verilerinin çalınması gibi sonuçlara da yol açmaktadır. Söz konusu yakınsamanın siber güvenlik boyutu göz ardı edilmemelidir. Dolayısı ile bu yakınsama bir yandan toplumsal olarak oldukça kıymetli bir dönüşüm ve hizmet anlamına gelirken diğer yandan dikkat edilmesi gereken ulusal bir siber güvenlik meselesine de dönüşmektedir.” Nesnelerin internetinin (IOT) sağlık alanına yansımalarının tedavi süreçleri ve hasta yaşam kalitesine muazzam katkı sağlayacağı, tedavi takip- hasta takip süreçlerinin sürekliliğinin sağlayacağı öngörülüyor ve bu konu bütün dünyada büyük heyecan uyandırıyor. Gelişen her teknolojinin açıkları ile birlikte geldiğinin altını çizen Umut Oğur, “İnsanlığa bu kadar büyük fayda sağlayacak teknolojilerin kullanımı ile birlikte bundan 5-10 yıl sonra giyilebilir sağlık teknolojileri üzerinden insanların 'hack'lendiğini de

duyacağız muhtemelen” dedi. Avrupa Komisyonu'nun sağlık teknolojilerin geliştirilmesine yönelik ayırdığı, Türkiye'nin de kullanabildiği oldukça büyük bir bütçenin olduğunu belirten Umut Oğur, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Sağlık Bakanlığı ve TÜBİTAK işbirliğinde sağlık teknolojilerine yönelik ulusal Ar-Ge fonlarının artırılmasının rekabetçi ürünler ortaya koymak için oldukça iyi bir strateji olduğunu düşünüyorum. Ülkemiz sağlık uygulama ve modelleri hali hazırda yurt dışından büyük ilgi görmekte, bu ilgiyi sağlık teknolojileri alanına kaydırarak ülkemizin sağlık modelleri konusundaki gücünü teknoloji boyutunda rekabetçiliği artırmak için kullanabilir durumdayız. Sağlık Bakanlığı'nın ve özelinde Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü'nün buna yönelik ciddi çalışmaları olduğunu biliyorum. Bizler ePati Bilişim Teknolojileri olarak dünyada rekabetçi olabilmenin sunulan çözümün tüm boyutlarının göz önünde bulundurarak sunulmasından

ePati Bilişim Teknolojileri Genel Müdürü Umut Oğur geçtiğine inanıyoruz. Siber güvenlik boyutu asla göz ardı edilmemesi gereken başlıklardan bir tanesi elbette. Bu nedenle Antikor Tümleşik Siber Güvenlik Sistemi'ni mevcut ve yeni geliştirilecek sistemlere ortak Ar-Ge ve uygulama projeleri ile entegre edilebilir bir yapıda geliştirdik.”

Daha güvenli ve daha konforlu hastaneler

Schneider Electric Sağlık Sektör Sorumlusu Dinç Demirel Dijital dönüşüm süreci, diğer endüstrilere kıyasla sağlık sektöründe daha yavaş ilerliyor. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre verimsizliklerden dolayı sağlık yatırımlarının yüzde 20 - 40’ı boşa gidiyor. Ancak, teknolojik gelişmelerle bu boşa harcanan rakamları engelleyebilmek mümkün. Dijitalleşme ile birlikte bir hastanede bulunan ısıtma, soğutma, enerji yönetimi, güvenlik, yangın, aydınlatma, personel, envanter takibi, medikal ekipmanların takibi gibi farklı sistemlerin aynı omurgada entegre edilebilmesi oldukça kolaylaştı. Bu kolaylık ise bir hastanenin “akıllı” olacağı anlamına geliyor. Bu teknolojinin hastanelerin daha verimli, güvenli ve konforlu olmasını sağladığını belirten Schneider Electric Sağlık Sektör Sorumlusu Dinç Demirel, şu bilgileri verdi:

“Hasta tedavisindeki verimlilikte artış ve operasyonel ve enerji maliyetlerindeki azalma imkanları ortaya çıkarıyor. Sağlık organizasyonları için en önemli zorluklardan biri de yaşlanan nüfus. Birleşmiş Milletler’e göre 2100 yılına kadar dünya üzerindeki 60 ve üzeri yaşlardaki insan popülasyonu 3’e katlanacak. Bu yaşlı nüfustaki artışlar ya yeni hastanelerin açılmasına ya da daha verimli işleyen hastanelerin oluşmasına neden olacak. Sağlık sektörü maliyetleri ise yaşlı nüfusun tedavisi için gerekli olan kaynaklardan dolayı artacak, verimlilik çok daha ön plana çıkacak. Diğer bir zorluk ise hastanede kullanılan ekipmanların daha da teknolojik bir hale gelmesiyle enerji maliyetlerinin artması. Bu enerji maliyetlerinin artıyor olması enerji verimliliğini zorunlu hale getiriyor. Hem operasyonel maliyetlerini

düşürmek hem de enerji verimliliğini artırmak için ise farklı sistemlerin bir arada çalışarak, bilgi teknolojilerinin ve operasyonel teknolojilerin birleşmesiyle daha verimli işlemesine; doğru zamanda, doğru bilgiyi nerede olursa olsun doğru kişiye ulaştırmak için daha çok dijitalleşmek gerekiyor. Birçok hastane, sağlık cihazlarını yönetmek için nesnelerin internetine yatırım yapıyorlar. Bu yatırımlardan biri de gerçek zamanlı lokasyon takip sistemlerinin (RTLS) kullanılması. Lokasyon bilgisi veren sensörler ile cihazlar, hastalar ve çalışanlar hastane içerisinde takip ediliyor. Bu amaçla gerçekleştirilen IoT yatırımları kolayca yapılıyor çünkü yatırım geri dönüşü (ROI) kolayca ölçülebiliyor ve diğer faydaları hesaplanabiliyor. Sağlık cihazlarının takip teknolojisi, hastalar için ihtiyaç olduğunda daha hızlı ve iyi bir tedaviyi sunmak anlamına geliyor. Yerleştirilen bu sensörler ile cihazlar her zaman bulunabilir olduğundan sağlık çalışanlarının bu ekipmanları arama süreleri kısalıyor. Bunun haricinde cihazların kullanılıp kullanılmadığı, hangi bölgelerde kullanıldığı ve kullanılan yol haritaları çıkarılıyor. Bu bilgilerle ne zaman yeni cihazların alınması gerektiği, ayrılan stok miktarını, kullanılmayan bölgelerde terk edilen cihazlar varsa ortaya çıkmasını ya da servis ihtiyaç durumlarını belirliyor. Takip sistemlerinin yanında görüntüleme ve teşhis cihazları gibi üst düzey teknolojilerin kullanıldığı cihazların (PACS, RIS, HIS) her zaman

kullanılabilir ve güvenilir olması için binadaki fiziksel elektrik ve bilgi teknolojileri altyapısına özellikle dikkat edilmesi gerekiyor. Kullanılan ağ kablolarının uygun seçilmesi sistemin yönetilmesi için çok önemli. Güç konusunda ise bu cihazlar için kesintisiz güç kaynakları kullanmak ve bu cihazlardaki elektrik altyapısını, güç kalitesini izlemek, doğru alarmlar almak bu cihazların yazılımlarının ve donanımlarının hasar görmesini engellemeye ve kullanılabilirliğinin artmasına neden oluyor. Bu izleme ise yine tüm elektrik ve ağ sistemlerinin bilgi teknolojilerini kullanarak izlenip, analiz edilmesi ile mümkün.” IoT cihazlarının, kullanıcıların performansını artırmak ve kayıpları engellemek için cihazlara bağlanarak kritik bilgileri toplamak, analiz etmek ve bu gerçek zamanlı bilgiler üzerinden aksiyon almayı mümkün kıldığını kaydeden Dinç Demirel, “Sağlık endüstrisinde kullanılan birçok IoT cihazlar var. Tüketiciler tarafından kişisel IoT cihazlar (Apple Watch, Fitbit, vs.) oldukça ilgi görüyor. Bu cihazlar ile yapılan egzersiz, uyku düzeni ve diğer sağlıkla ilgili konan hedefler takip ediliyor. Bazı sağlık sigorta firmaları ise Fitbit kullanan ve sigorta firmasının takip etmesine izin veren müşterilerine indirim yapıyorlar. Son zamanlarda ise sağlık sektörünün ticari insanları IoT’nin hastanelerdeki operasyonların iyileştirilmesi ve daha iyi tedavi için neler yapılabileceğini keşfetmeye başladı” dedi.


BThaber

Sağlıkta dijital dönüşüm

8 - 14 Mayıs 2017

DOSYA

15

Dijitalleşmeye en yakın sektörlerden biri sağlık

İnnova Sağlık Kampüsleri Direktörü Özcan Güler Sağlık sektörü, belki de bankacılık ve sigorta ile birlikte dijitalleşmeye en yakın alanlardan biri. Milyonlarca kişiye hitap etmesi, kişisel verilerin en yoğun kullanıldığı alanlardan biri olması, hastane ve kliniklerde her geçen gün daha da dijitalleşen çok sayıdaki cihazla, arka planda muazzam büyüklükte süreçlerin işletildiği bir alan olma özelliği taşıyor. İnnova Sağlık Kampüsleri Direktörü Özcan Güler’in verdiği bilgilere göre, özellikle görüntüleme ve laboratuvar hizmetleri

gibi teknolojinin yoğun olarak kullanıldığı alanlarda baş döndürücü hızda ilerlemeler oluyor. Bu anlamda süreçleri dijital hale getirmek hem insana bağlı hataları en aza indiriyor hem de işlem sonuçlarının çok daha hızlı çıkmasını sağlıyor. Böylece hastaya verilen hizmet kalitesi artarken, doktorların değerli zamanlarını hastalarıyla geçirmeleri sağlanıyor. Yatırımcı firmalar ise planlarını buna göre oluşturarak, profesyonel sağlık çalışanları ve hastalara verdikleri hizmet kalitesini arttıracak uygulamalar geliştirmeye yöneliyor. Öte yandan IoT ve giyilebilir ürünler teknoloji endüstrisi, geçtiğimiz birkaç yılda büyük ve karlı bir pazar payına sahip oldu. Söz konusu sağlık olduğunda, gelecekte akıllı teknolojilerle toplum için sunulacak çözümler büyük ilgi göreceğe benziyor. Ameliyat, tıbbi görüntüleme, yara bakımı, zihinsel sağlık, rehabilitasyon, ilaç uygunluğu, klinik teşhis, sağlık bilişimi ve kamu sağlık yönetimi gibi sağlık hizmetlerinin her yönünün giyilebilir cihazlardan yararlanmasının mümkün olduğunu düşünürsek, ilerleyen dönemlerde bu teknolojinin hayatımızın bir parçası olacağını söyleyebiliriz. Özellikle yaşlılar ve kronik hastaların takibi konusunda da

günden güne büyüyen bir gereksinim söz konusu. Ayrıca müdahalesiz teşhis ve tedavi için acil bir pazar ihtiyacı bulunuyor ki, bu da giyilebilir biosensörlerin gelişiminde önemli rol oynuyor. Tüm bu ihtiyaçlar, hastaların sağlık parametrelerini gözlemleyebilen ve bu sayede hastanın iyileşmesini takip edebilen, acil durumlarda hasta bakıcının uyarılmasını sağlayan müdahalesiz giyilebilir cihazların önemini ortaya koyuyor. Sağlık sektörü halen IoT’nin en yoğun şekilde kullanıldığı sektörlerden biri. Kolumuza taktığımız adımsayarlarla günlük kalp atışımız, uykumuzun kalitesi gibi konular takip edilebiliyor. Çok yakın gelecekte, derimizin üzerinden kan değerlerimiz ölçülebilecek. Ayrıca, kan vermemize çoğunlukla gerek kalmayacak bir geleceğe doğru hızla yol alıyoruz. Nano teknolojinin gelişimi sayesinde, kullandığımız ilaçların sürelerini hatırlamak zorunda kalmayacağımız, doz ayarını vücut içinde otomatik yapacak çözümlerin oluşması için de çalışmalar devam ediyor. “Sağlık sektörü, değişik teknolojik alanlarda yetkinlik kazanılmasını gerektiriyor. Bu alanlar arasında kimya, robotik ve mikro biyoloji sayılabilir” diyen Özcan Güler, açıklamalarını şöyle

sürdürdü: “Bu alanlarda bilimsel çalışmaların desteklenmesi, firmaların çözümler geliştirmesi için teşvik edilmeleri ve ülke olarak bunu öncelikli hedeflerimiz arasına almamız, bu tür teknolojileri ihraç edebileceğimiz noktaya gelebilmemiz için önemli adımlar olacaktır. İnnova olarak, sağlıkta dijital dönüşüm ve entegre sağlık kampüsleri kurulmasında teknoloji çözümleri sağlayıcısı olarak sektörümüze öncülük ediyoruz. Bu bağlamda, yükleniciliğini Türk Telekom’un üstlendiği Mersin Şehir Hastanesi’nin teknoloji altyapısı ile tüm BT ekipman ve iş süreçlerini en modern teknolojilerle anahtar teslimi olarak hazırladık ve bu yapının sürekliliği adına planlanan işletme hizmetini sağlıyoruz. İnnova olarak sağlık çalışanlarının iş konforunu arttıracak, iş süreçlerini büyük ölçüde kolaylaştıracak, hastalara ve işlerine daha çok odaklanmalarını sağlayacak nitelikteki üstün teknoloji altyapısını kuruyoruz. Yatırımcı firmalara sağlanacak Ar-Ge destekleri ile pazardaki ticari bakış açısının yerini entegre, uçtan uca çözüm ve son olarak sorumluluk bilincinin almasının da dünyaya açılma yönünde bizlere katkısının olacağına inanıyoruz.”

Öncelik toplumsal dönüşüm ve farkındalık yaratmak olmalı Artık hiç kimse geleneksel süreçlere takılmak, kağıt işleriyle uğraşmak, tekrar tekrar aynı testleri yaptırmak, laboratuvar sonuçlarını öğrenmek için zaman kaybetmek istemiyor. Bu da sağlıktaki dijital dönüşümün, kendini tıbbi ve sağlık kayıtlarının elektronikleşmesiyle göstermesine sebebiyet veriyor. Özellikle bulut teknolojilerinin artmasıyla bu dönüşüm her geçen gün daha da yaygınlaşıyor. Bu şekilde tıbbi kayıtlar anlık olarak hastaların hizmetine online olarak sunulabiliyor. Sadece hayatlarında bir kolaylık sağlanmış olunmuyor, aynı zamanda da kendi sağlık bakımlarını potansiyel olarak yönetebilmelerine yardımcı olunuyor. Bu süreç sadece hastalara değil aynı zamanda hastanelere de fayda sağlıyor. Bir diğer kavram da Telemedicine olarak adlandırılan “Tele Sağlık”. “Bu sayede hastaların, doktorları ile görüşmek için herhangi bir yol kat etmeleri gerekmemekte” bilgisini veren Turcom Teknoloji Ar-Ge Yöneticisi Huzeyfe Esen, şöyle devam etti: “Mikro cerrahideki ve robot teknolojilerindeki gelişmeler, video aktarımlarının gecikmesiz olarak

sağlanmasının getirmiş olduğu olanaklar, bir hastanın uzak mesafelerden rutin kontrollerinin gerçekleştirilmesinin yanında, ameliyat edilmesine dahi fırsat verebilmekte. Bu sayede tele sağlık, hem hastalara hem de doktorlara erişebilirlik çerçevesinde özgürlük tanımakta. Dijital dönüşüm çerçevesinde değerlendirebileceğimiz bir diğer başlık da IoT ve giyilebilir teknolojiler. Bu şekilde teşhis konulmak üzere hastanelere gitmeniz gerekmiyor, bulunduğunuz yerden gerekli testlerin yapılmasını sağlayıp, doktorunuzla paylaşabiliyor ve zamanında önlem alabiliyorsunuz. İçinde bulunduğumuz dönemde, bu verilerin analiz edilerek anlamlaştırılması mümkün hale geldi. İlgili dönüşümün bütün dünyada yaygınlaşması halinde muazzam sonuçlar elde edilmeye başlanacak. Bütün geçmiş kayıtların da içinde bulunduğu veriler üzerinde, çeşitli algoritmalarla değerlendirmeler yapılarak benzer vakaların tespit edilmesi sağlanabilecek. Böylelikle otomatik olarak, normal şartlarda tespit edilemeyecek risk teşkil eden faktörler belirlenip, henüz bir hastalığın semptomları gözlemlenmemiş olsa dahi tedbirler alınabilecek. Dijital dönüşüm

Turcom Teknoloji Ar-Ge Yöneticisi Huzeyfe Esen gerçekleştirilirken en çok önem verilmesi gereken nokta da güvenlik. Sağlıkta dijital dönüşüm altında başka alt kırılımlar yer almakta. Bunların başında, hastanelerdeki hastaların güvenliğinin arttırılması gelmekte. Özellikle yeni doğan ünitelerinde meydana gelen bebeklerin karıştırılması ya da kaçırılması gibi durumların önüne geçebilmek adına çözümler geliştirilmiştir. Alzheimer hastaları ve ruhsal sağlığı yerinde olmayan hastalar başta olmak üzere diğer hasta

gruplarında da hastane içerisinde takip gerçekleştirilebilmekte. Kendileri ile eşleştirilmiş tag’ler sayesinde, hastane içerisinde adım adım izlenebilmekte ve gerektiğinde acil müdahaleler sağlanabilmekte, ilgili sağlık görevlisi, gerekli hallerde bulunduğu bölgeye acil yardım talep edebilmekte. Ekipman takipleri için gerçekleştirilmiş olan çözümleri de dijital dönüşüm kapsamında düşünebiliriz. Envanter takibinin önemli olduğu bir diğer konu da ambulanslar. Bahsi geçen uygulamalar ve teknolojiler, insan sağlığı ve memnuniyeti noktasında birçok fayda getirmekte. Ancak getirilen faydanın bir anlam ifade edebilmesi için, toplum içerisinde konu ile ilgili olarak farkındalık yaratılması gerek. Bütün dünyada olduğu gibi bizim ülkemizde de dijital dönüşümün en büyük engeli yaşlanmış teknolojiler. Bu teknolojilerin yerini yenilerine bırakması, sektörlerin daha önce yapmış olduğu yatırımların değiştirilmesi anlamına gelmekte. Herhangi bir sektörde, dönüşüm kapsamında uygulama ya da geliştirme boyutlarında bir strateji belirlenecek ise “dijital dönüşüm”den çok, öncelikle “toplum dönüşüm”üne odaklanılmalı.”


İbrahim Etem Menarini’nin taşınma sürecinde teknoloji damgası ! Türkiye’nin ilaç devi İbrahim Etem Menarini, İstanbul Topkapı’da bulunan fabrikası ile aynı alanda bulunan yönetim ve pazarlama birimlerini Maslak’taki yeni ofisine taşıdı. İki ayrı lokasyondaki çalışanların tek bir merkezdeymiş gibi çalışabildiği BT altyapı çözümü ise Treo Bilgi Teknolojileri ile birlikte oluşturuldu.

Soldan sağa: Treo Kurumsal Sistem Çözümleri Ekip Müdürü Gökhan Dikmen, Treo Müşteri Yöneticisi Derya Dalkara, İbrahim Etem Menarini İletişim ve Bilgi Teknolojileri Müdürü Tolga Tırpan, İbrahim Etem Menarini İletişim ve Bilgi Teknolojileri Sistem ve Altyapı Şefi Kahraman Savaş, İbrahim Etem Menarini İletişim ve Bilgi Teknolojileri Uzmanı Raşit Yıldız.

Türkiye’nin en köklü ilaç şirketlerinden İbrahim Etem Menarini, 1903 yılından bu yana faaliyetlerini sürdürüyor. 131 yıllık bir geçmişe sahip olan İtalyan Menarini şirketi ile birleşen İbrahim Etem Menarini, büyüme stratejileri çerçevesinde İstanbul Topkapı’da bulunan şirket merkezi ve fabrika alanını tamamen üretim alanına çevirdi. Fabrika binasında bulunan idari, pazarlama ve satış bölümleri ise Maslak’ta bulunan yeni ofise taşındı. Bu taşınma sürecinde, BT altyapısının kesintisiz olarak çalışması hem yeni bina hem de fabrika alanlarındaki çalışanların şirket verilerine ulaşabilmesi ve iş süreçlerinin kesintisiz olarak

devam edebilmesi İbrahim Etem Menarini açısından büyük önem taşıyordu. Performans kaybı olmadan iki ayrı lokasyonda çalışma ortamının sağlanabilmesi konusunda arayışlara giren İbrahim Etem Menarini, bu konuda Treo Bilgi Teknolojileri’nin önerdiği ve birlikte geliştirilen çözümü hataya geçirdi.

Tek lokasyondaymış gibi çalışıyor Sistemlerin taşınma süreci kesintisiz yapıldı. Kurulan sistemle tüm personel, tek bir lokasyondaymış

gibi çalışabiliyor. İbrahim Etem Menarini İletişim ve Bilgi Teknolojileri Müdürü Tolga Tırpan, bazı teklifleri performans, bazılarını ise yüksek maliyeti nedeniyle uygun görmediklerini, Treo’nun önerisini tercih ettiklerini söyledi. Tırpan, projenin süreçleri konusunda şu bilgileri verdi: “Treo bize özel bir çözüm modeli oluşturdu. Proje içindeki en zor kısım, dosya sunucusu için oluşturulacak çözümdü. Bunun için Microsoft temelli bir çözüm geliştirildi ve projelendirildi. Çok yoğun kullanılan ve ortak kullanım alanları çok olan dosya

sunucusu, her iki lokasyonda bire bir aynı olacak şekilde Active Directory ile birlikte cluster sunucu yapısı üzerine kuruldu. Her iki lokasyondaki dosya sunucusunun anlık replikasyonu sağlandı. Böylece tüm iş birimlerimiz kendi dosyalarına yerel ağ üzerinden kendi lokasyonlarından bağımsız bir şekilde bağlanabiliyor. Eş zamanlı olarak diğer lokasyonda da dosyalar güncelleniyor ve diğer iş birimlerindeki çalışanlar da bu dosyalara yine kendi lokasyonlarından erişebiliyorlar. Fabrika lokasyonunda var olan yedekleme sistemi ile tüm yedekleme işlemleri gerçekleştiğinden Maslak’taki


yeni ofiste yeniden bir yedekleme sistemi yatırımı ihtiyacı ortadan kalktı. Ayrıca İzmir’de bulunan Olağanüstü Durum Merkezi ile Maslak Ofis arasındaki replikasyon işlemleri için de ek bir yatırım yapmamış olduk.”

Sistemlerde kesinti olmadan taşınma sağlandı Taşınma sürecini açık kalp ameliyatına benzeten Tırpan, “Sistemlerde hiçbir kesinti olmadan bu süreci tamamlamamız gerekiyordu. Fakat yeni inşaa edilmiş bir binaya taşınıyorduk ve telekom, elektrik, iklimlendirme gibi altyapılarda sorunlar yaşıyorduk. Aynı dönemde İstanbul yoğun bir kar yağışı altındaydı ve gündelik yaşam bile felç olmuştu. İşte böyle zorlu bir dönemde Treo ile birlikte çalışanlarımızın alışık oldukları çalışma şeklinde bir farklılık olmaksızın kaldıkları yerden devam edecekleri şekilde projeyi hayata geçirdik” dedi. Bu süreçte Türk mühendislerinin, farklı bileşenleri kullanarak kendilerine özel bir çözüm oluşturduğunu kaydeden Tolga Tırpan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Oluşturulan çözüm, Türkiye ilaç sektöründe ilk uygulanan bir çözüm. Menarini’nin faaliyet gösterdiği 134 ülkedeki operasyonlarında da bu çözüm mevcut değil. Hayata geçirirken

yaşadığımız en önemli zorluklardan birisi bu teknoloji konusunda ekibimiz içinde yeterli tecrübe olmamasıydı. Fakat Treo’nun bu konudaki uzmanlığına inandık. Treo da hem projelendirme süreçlerinde hem de tüm saha çalışmalarında sürekli bizlerle birlikte oldular ve ortak bir başarıya imza attık.” Treo olarak daha önce de benzer taşınma projelerini hayata geçirdiklerini ve bu konuda tecrübeli olduklarının altını çizen Treo Kurumsal Sistem Çözümleri Ekip Müdürü Gökhan Dikmen de, bu projede İbrahim Etem Menarini ekipleriyle uyumlu çalıştıklarını

ve iyi bir sinerji yakaladıklarını kaydetti. Dikmen sözlerine şöyle devam etti; “Tüm yetkinliklerimizin yanında, özellikle sistem odası taşıması, planlaması ve projelendirmesi konularındaki deneyimlerimizden de yararlanarak iş sürekliliğini sağladık. Kesintisiz sistem taşımaları konusundaki uzmanlığımız yanında İbrahim Etem Menarini BT ekibinin yüksek performansı, bu projenin başarılı olmasına katkı sağladı. “

ELDE EDİLEN FAYDALAR • İbrahim Etem Menarini’nin tüm çalışanları her iki lokasyonda da tek merkezdeymiş gibi çalışabilme imkanına kavuştu • Data hattı maliyetleri düştü • Yeni yedekleme yatırımlarına ihtiyaç kalmadı • Üç yıllık sürece bakıldığında, uygulanan çözüm; iki lokasyon arasında doğrudan bağlantı ile sunulan çözümlere göre yüzde 56, bulut çözümlerine göre yüzde 85, veri merkezlerinde collocation yöntemine göre yüzde 82, yeni sistem odası kurularak tüm sistemlerin taşınması yöntemine göre ise yüzde 87 daha düşük maliyetle gerçekleşti.

Treo Hakkında Bilişim sektöründe güven ve hizmet kalitesi denildiğinde ilk akla gelen kurumlardan biri olan Treo Bilgi Teknolojileri, uzun vadeli, karşılıklı güvene dayalı ilişkiler ile tüm paydaşlarına değer katarak büyümede sürekliliği hedefliyor. Treo’nun şimdiye kadar gerçekleştirdiği başarılı projeleri, kazandığı ödülleri, bünyesinde bulundurduğu dikey uzmanlıkları, güçlü iş ortaklıkları göz önüne alındığında hedeflerine ulaştığı görülüyor. Yüzde 100 müşteri memnuniyeti sağlama misyonuyla; yüksek katma değerli hizmet üreterek müşterilerine rekabet avantajı sağlayan Treo, sağladığı fayda ve yarattığı fark ile üstlendiği her projeyi başarı hikayesine dönüştürüyor. Yetkin ve deneyimli ekibi ile verimliliği artıran çözümlerini aşağıdaki ana başlıklarda 40’tan fazla dikey uzmanlık ile sunan Treo, uçtan uca hizmet ve teknoloji danışmanlığı veriyor. • Profesyonel Hizmetler (Kurulum, Danışmanlık, Yönetilen Hizmetler, Dış Kaynak Kullanımı) • Veri Merkezi Modernizasyonu • Konsolidasyon (Network, Sunucu, Depolama, Sanallaştırma) • Bulut Hizmetleri (Özel, Karma, Genel) • Kurumsal Yedekleme Çözümleri • Felaket Kurtarma ve İş Sürekliliği • Birleşik İletişim Çözümleri • Network ve Güvenlik Çözümleri • İş Zekası Çözümleri • Microsoft Kurumsal Çözümler • İstemci Çözümleri • Bakım ve Destek Hizmetleri (HP Yetkili Servis Hizmetleri) treo.com.tr

advertorial

Tolga Tırpan: “Sistemlerde hiçbir kesinti olmadan bu süreci tamamlamamız gerekiyordu. Fakat yeni inşaa edilmiş bir binaya taşınıyorduk ve elektrikten iklimlendirme altyapısına kadar birçok konuda sorunlar yaşıyorduk. Aynı dönemde İstanbul yoğun bir kar yağışı altındaydı ve gündelik yaşam bile felç olmuştu. İşte böyle zorlu bir dönemde Treo ile birlikte projeyi hayata geçirdik ve çalışanlarımız eski düzenlerindeymiş gibi hiçbir şey hissetmeden çalışmalarına kaldıkları yerden yeni ofislerimizde devam ettiler.”


18

DOSYA

BThaber

Sağlıkta dijital dönüşüm

8 - 14 Mayıs 2017

Sağlık sektörü, verimlilik baskısı altında

Siemens Healthineers Görüntüleme Sistemleri Pazarlama Müdürü Ömer Demir Birçok sektör gibi sağlık sektörü de tüm dünyada ödeme sistemlerinden gelen baskı ile çok ciddi bir verimlilik baskısı altında. Zincirleşmenin getirdiği

etki de giderek endüstrileşen sağlık sektörünü, bu beklentileri karşılayacak BT yatırımlarını yapmaya itiyor. Önceki yıllarda basit bir hastane bilgi yönetimi sistemi ve medikal imaj kayıt çözümleri ile hayatına devam edebilen sektör, bugün 7/24 hizmet beklentisi içerisinde olan hastalara, hasta yakınlarına ve çalışanlara elektronik olarak bilgi akışı sağlayacak çözümleri uygulamaya alma yönünde ilerliyor. Siemens Healthineers Görüntüleme Sistemleri Pazarlama Müdürü Ömer Demir’in verdiği bilgilere göre, bu değişimin kısmi olarak yapıldığı ülkelerde bile hem hastane işletim maliyetlerinin hem de toplum sağlığı uygulamaları kapsamında sağlık harcamalarının düştüğü gözleniyor. Bu bağlamda, sağlık sektörünün hızla dijital dönüşüm sürecine girmesi gerekiyor. Günümüzde herkesin sözünü ettiği Sağlık 4.0 ve Büyük

Data çağında kendine yer bulmak isteyen ülkeler ve sağlık kuruluşları, bu sistemleri kurmak ve veriyi bilgiye dönüştürecek altyapı ve kültür değişimini sağlamak zorunda. Sağlık teknolojilerinde sistemlerin gerçek performansı; sahip oldukları bilişim çözümlerinin içeriği, hızı ve diğer sistemler ile etkileşimi sayesinde en üst seviye ulaşabiliyor. Geçmişte sadece kendi başına çalışıp veri üreten sistemlerin, günümüzde kurum içerisindeki tüm bilişim altyapısı ile entegre olması gerekiyor. Üstelik, bu sistemler içerisinde önceden ağırlıklı olarak donanım alanında olan yenilikler, şu an yazılım alanına kaymış durumda. Çok kısa bir süre içerisinde, önce ülke düzeyinde, sonra da global seviyede medikal cihazların birbirleri ile etkileşimini göreceğiz. Bütün bu gelişmeler, sağlık

kurumlarının en büyük yatırımı olan sağlık teknolojilerinin verimliliğini ve etkinliğini en üst düzeye çıkartacaktır. “Kişiler ve kurumlar, hayatın akışındaki her veriyi yönetme konusunda söz ve yetki sahibi. Fakat günümüzde yönetemediğimiz tek veri, sağlıkla ilgili verilerimiz” diyen Ömer Demir, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Bu veriler, bize ait olmalarına rağmen kurumlarda kalıyor. Fakat sağlık teknolojilerindeki gelişmelerle birlikte, kişilere ait olan sağlık verilerinin her ortamda ulaşılabilir olması beklentisi doğacak ve sonraki süreçte ise kişiler kendi sağlıklarını yönetmek isteyecekler. Bu durumda verilerin güvenli aktarımı, saklanması ve işlenmesi konusunda gerek sağlık kurumu düzeyinde gerekse ulusal seviyede düzenlemelere ihtiyaç duyulacak.”

Sağlıkta önleyici aksiyonlar artıyor Türkiye son yıllarda sağlık sektörüne ciddi yatırımlar yapmaya devam ediyor. Bunu ülkemiz için çok yararlı ve önemli buluyoruz. Yapılan yatırımlar sonucunda veri miktarı artıyor ve depolanıyor. Burada veri madenciliği ve büyük verinin analizinin doğru şekilde işlenmesi ile birlikte koruyucu ve önleyici sağlık hizmetleri doğru yönlendirilmesi önem kazanıyor. Fujitsu Türkiye Satış Müdürü Şevket Hasdemir, hasta kayıtlarının doğru ve erişilebilir hale getirilmesinin, gereksiz hizmet alımlarını azaltarak sigorta şirketleri üzerindeki mali yükü azaltacağını belirterek şunları kaydetti: “Ayrıca büyük veri sayesinde kayıp kaçakların önlemesinde çok büyük bir yol alınabilir. Bu konuda özellikle Kuzey ülkelerinde Fujitsu tarafından yapılmış başarılı örnekler bulunuyor. ‘Ülkemin geleceği için avucumu basarım’ sloganıyla SGK ile yürüttüğümüz Biyometrik Kimlik Doğrulama çalışmamız vatandaşımıza dokunan ülkemiz için değer taşıyan çok önemli bir dönüşüm projesidir. Bu bize ülkemizin dönüşümü ve gelişmesinde almış olduğumuz görev

açısından büyük bir gurur ve keyif verdi. Çünkü bu sistem özel hastanelerde yaşanan kayıp ve kaçağın önlenmesinde çok etkili oldu. Bugün bu sistem geniş bir yayılımla birçok Sağlık Hizmet Sunucusu tarafından aktif bir şekilde kullanılıyor. Fujitsu Avuç İçi Damar İzi Kimlik Doğrulama Sistemi’ni tercih eden hastanelerin sayısı her geçen gün de artmakta. Proje kapsamında 26 milyonun üzerinde vatandaşın avuç içi damar izi kaydı başarıyla sisteme kaydedildi ve bugüne kadar 292 milyonun üzerinde doğrulama yapıldı. Bu proje ile sağlık harcamalarının ülke ekonomisindeki payında azalma oldu. Ayrıca sağlık sektöründe kaçak işlemleri önlendi. Güvenilir, istikrarlı ve hızlı sistem yapısının yanı sıra ürünün kolay kullanımı da bizim için çok değerli. En önemlisi bu proje yüksek teknolojinin kamu kurumları tarafından uygulanmasında da örnek teşkil ediyor.” Mobil cihazların kullanımının artması ile mobil uygulamaların günlük yaşantımızın önemli bir parçası haline geldiğini kaydeden Şevket Hasdemir,

açıklamalarını şöyle sürdürdü: “İnsanlar birçok farklı sağlık uygulamaları ile uyku kalitelerini, günlük aldıkları kaloriyi ve attığı adımı takip eder hale geldiler. Toplumda sağlıklı olmak ve sağlıklı kalmak için önleyici aksiyonlara yönelik bir bilinç oluştu. Günümüzde 7 milyar insan yaşıyor, 2050 yılında dünya nüfusunun 9.6 milyar olması bekleniyor ve toplumların yüzde 22’si 60 yaşın üzerinde olacağı hesaplanıyor. Nüfusun yaşlanması ile birlikte sağlık harcamalarında dramatik bir yükseliş kaçınılmaz olacaktır. Sağlık giderleri tüm dünyada katlanarak artıyor. Sağlık hizmetleri; obezite, şeker hastalığı, kanser ve kalp hastalıkları gibi modern çağın hastalıkları da dahil olmak üzere, kronik hastalıkların veya yaşam boyu ortaya çıkan koşulların gelgitleriyle karşı karşıya. Günümüz yaşam şartları vücutta birçok sisteme zarar veriyor. İşte bu nedenle entegre bir sağlık hizmeti için farklı alanlardaki uzmanların birlikte çalışmaları gerekiyor. Sonuç olarak, hastalar bir dizi tedarikçi grubunun ortasında kalabiliyor. Fujitsu

Fujitsu Türkiye Satış Müdürü Şevket Hasdemir. olarak teknolojiyi sağlık sektöründe etkin bir biçimde kullanmanın bir amacının olduğuna inanıyoruz. BT etkinliğini artırarak mümkün olan en iyi hasta deneyimini sağlamak. Yaklaşımımız, sağlık süreçlerini iyileştirerek hastalıklarla mücadeleyi daha etkin hale getirmek. Bu, klinik çalışanlarının rutin işlerine ayırdıkları zamanı azaltarak hastalarla geçirdikleri zamanlarını en üst düzeye çıkarmayı içeriyor.”

Bireysel hataları azaltacak ekipmanlar sektörü değiştirecek Sağlık sektörü ve özellikle kamu tarafında çok yoğun bir hasta kabulü yapılıyor. Bu sirkülasyonun yönetiminin daha sistematik ve verimli bir yapıda yürütülmesi, dijital altyapının kurulmasıyla mümkün. Epson Türkiye Müşteri Hizmetleri Müdürü Ahmet Gürle’nin verdiği bilgilere göre, teknolojik gelişmelerle yeni cihazların tasarımı ve ölçüm kabiliyeti çok daha iyi konumlara geldi. Ölçülemeyen ya da geçmişte ihtiyaç duyulan pek çok veri yeni

cihazlarla daha hızlı ve uygun doğrulukta tanımlanabiliyor. Örneğin eskiden sadece siyah renkle basılan hasta bilekliği, ilaç kutusu, laboratuar tüpü etiketleri artık renkli etiket yazıcılarla daha anlaşılır, daha ayırt edilebilir ve hata yapma riskini azaltıcı bir konuma geldi. Bugün yeni teknoloji maliyetlerinin yüksek olsa da yakın zamanda daha yaygın hale geleceğini kaydeden Ahmet Gürle, şunları kaydetti: “Sağlık alanında bireysel hataları

minimum seviyeye indirecek ve hatta oluşturmayacak şekilde yardımcı olacak ekipmanlar sağlık sektörünü değiştirecek. Örneğin Epson’un tamamlayıcı ekipmanlarla oluşturduğu akıllı gözlüğü, damar bölgelerini kolaylıkla tespit ederek, hemşirenin iğneyi en doğru konuma yapmasını sağlar. Ya da bir ameliyat sırasında doktorun yaptığı tüm işlemlerin bir sınıfta toplanmış öğrenciler tarafından doktorun gözünden izlemesine imkan verdiği gibi doktorun da ameliyat

sırasında hasta ile ilgili verileri canlı olarak gözlük ekranında görmesini sağlar.” Dünyada pek çok donanım üreticisinin var olduğunu belirten Ahmet Gürle, “Ancak bu donanımları yazılım entegrasyonlarıyla daha verimli ve kullanılır hale getirmek ülke olarak bizlere dünyanın kapılarını açacaktır. Bu nedenle yazılım konusunda ülke bilincini arttırmak ve bu konuda faaliyet gösteren firmaları teşvik etmek doğru strateji olacaktır” dedi.


8 Mayıs'ta BoÄ&#x;aziçi Ãœniversitesi Albert Long Hall'da

Türkiye’de SOME’ler ve Siber Güvenlikte Yerli Milli Çözümler Kayıt için : www.siber.boun.edu.tr/milli

o ,BZ‘U WF ,BSǵ‘MBNB

½Ç˜MF :FNFǘJ WF ÆžMFUJǵJN "SBT‘

o )PǵHFMEJOJ[ 1SPG %S .FINFE ½[LBO o #PǘB[JÃŽJ ÃOJWFSTJUFTJ 3FLUÚS 1SPG %S .FMUFN ½[UVSBO #PǘB[JÃŽJ ÃOJWFSTJUFTJ #JMHJ 4JTUFNMFSJ "SBǵU‘S NB .FSLF[J .à Eà Sà %PÃŽ %S #JMHJO .FUJO #PǘB[JÃŽJ ÃOJWFSTJUFTJ #Ã4Æž#&3 :ÚOFUJDJTJ .VSBU (ÚÎF #5)"#&3 ƵJSLFUMFS (SVCV #BǵLBO

.JMMJ 4JCFS (à WFOMJL WF 4UBOEBSUMBS‘O ½OFNJ .VTUBGB :‘MNB[ #JMJǵJN 5FLOPMPKJMFSJ 5FTU WF #FMHFMFOEJSNF %BJSF #BǵLBO‘

"ΑM‘ǵ ,POVǵNBMBS‘ -à Uö &MWBO 5 $ ,BML‘ONB #BLBO‘ "INFU "STMBO 5 $ 6MBǵU‘SNB %FOJ[DJMJL WF )BCFSMFǵNF #BLBO‘ %S ½NFS 'BUJI 4BZBO #JMHJ 5FLOPMPKJMFSJ WF ÆžMFUJǵJN ,VSVNV #BǵLBO 5à SLJZFhEF̓ 4JCFS (à WFOMJLUF 1FSTPOFM ÆžIUJZBD‘ WF #VOB ÆžMJǵLJO &ǘJUJN 1SPHSBNMBS‘ ,POVTVOEB ½OFSJMFS 5BZGVO "DBSFS *OUFSOFU (FMJǵUJSNF ,VSVMV #BǵLBO‘ .JMMJ 4JCFS (à WFOMJL WF &MFLUSPOJL )BSQ 4JTUFNMFSJ .VIBNNFU 4BNJ 6MVLBWBL 4BWVONB 4BOBZJJ .à TUFǵBSM‘ǘ‘ 4JCFS (à WFOMJL WF &MFLUSPOJL )BSQ 4JTUFNMFSJ %BJSF #BǵLBO‘

.JMMJ 4JCFS ÆžTUJICBSBU‘O ½OFNJ WF 6MVTBM 4JCFS 5FIEJU "ǘ‘ 6 4 5 " ,PSZBL 6[BO o 1SPEBGU :ÚOFUJDJ 0SUBǘ‘ 5à NMFǵJL 4JCFS (à WFOMJL %VWBSMBS‘OEB .JMMJ ±Ãš[à NMFS .VSBU "QPIBO -PHP 4JCFS (à WFOMJL WF "ǘ 5FLOPMPKJMFSJ (FOFM .à Eà S .JMMJ 5à NMFǵJL 4JCFS (à WFOMJL %VWBSMBS‘ 7F %%04 4BWVONB ±Ãš[à NMFSJ 0ǘV[ :‘MNB[ -BCSJT /FUXPSLT $50 ,VSVDV 0SUBL ÆžMFUJǵJN "SBT‘ "ΑL ,BZOBL ,PE ½[Hà S :B[‘M‘N WF .JMMJ ÎÚ[à NMFS )BLBO 6ZHVO -JOVY ,VMMBO‘D‘MBS‘ %FSOFǘJ ÃZFTJ ½[Hà S :B[‘M‘N " Ƶ :ÚOFUJDJ 0SUBL .JMMJ Bǘ WF VZHVMBNB ;BöZFU 5BSBNB ±Ãš[à NMFSJ ;JZBIBO "MCFOJ[ o /FUTQBSLFS 4JCFS (à WFOMJL "SBǵU‘SNBD‘T‘ 4JCFS (à WFOMJL :B[‘M‘NMBS‘O‘O .JMMJMFǵUJSJMNFTJ %PÃŽ %S &DJS ,à ÃŽà LTJMMF 4à MFZNBO %FNJSFM ÃOJWFSTJUFTJ #JMHJTBZBS .à I ½Ç˜SFUJN ÃZFTJ

6MVTBM 4JCFS (à WFOMJL "SBǵU‘SNBT‘ Ã[FSJOF 7FSJMFS .VTUBGB %BZ‘PǘMV 5Ã#Æž5", #Æž-(&. 4JCFS (à WFOMJL &OTUJUà TÃ

1BOFM 5à SLJZF EF 40.& 1PMJUJLBMBS‘ 0UVSVN #BǵLBO‘ %PÃŽ %S #JMHJO .FUJO #PǘB[JÃŽJ ÃOJWFSTJUFTJ #Ã4Æž#&3 :ÚOFUJDJTJ

hEF 4JCFS (à WFOMJL .JMMJ ±Ãš[à NMFS WF 5à SLJZF /FhMFS WF /BT‘MhMBS .VTUBGB "GZPOMVPǘMV 4JCFS (à WFOMJL F %FWMFU WF F :ÚOFUJǵJN ,‘EFNMJ 6[NBO‘

1BOFM ,POVLMBS‘ ÆžCSBIJN )BMJM 4BSVIBO %JHJTFDVSF #JMJǵJN %BO‘ǵNBOM‘L ƵJSLFU 0SUBǘ‘ "EMJ #JMJǵJN 6[NBO‘ ½[Hà S &SBMQ o &SBMQ %BO‘ǵNBOM‘L #JMJǵJN )VLVLÃŽVTV $FN &SHà M *4"$" ÆžTUBOCVM $IBQUFS (FOFM 4FLSFUFSJ 4JCFS (à WFOMJL 4BME‘S 5FTQJU WF J[MFNF 1SPKFTJ *5&" .à LFNNFMMJL ½Eà MMà :BSE %PÃŽ %S (ÚLIBO (à S #PǘB[JÃŽJ ÃOJWFSTJUFTJ #JMHJTBZBS .à I ½Ç˜SFUJN ÃZFTJ

.JMMJ 4JCFS (à WFOMJL WF )BCFSMFǵNF 5FLOPMPKJMFSJ .FINFU "MJ 0SUBZBU‘SUNBD‘ 5Ã3,4"5 ,VSVNTBM #JMHJ WF 4JCFS (à WFOMJL :ÚOFUJNJ %JSFLUÚSà .JMMJ 4JCFS (à WFOMJL 4USBUFKJMFSJ WF ƵJGSFMFNF 1SPG %S "MCFSU -FWJ 4BCBOD‘ ÃOJWFSTJUFTJ

.JMMJ 4JCFS (à WFOMJL WF #JZPNFUSJL 4JTUFNMFS 1SPG %S 5à MBZ :‘ME‘S‘N :‘ME‘[ ÃOJWFSTJUFTJ 4JCFS (à WFOMJL 7F #JZPNFUSJL "SBǵU‘SNBMBS .FSLF[J :ÚOFUJDJTJ

ÆžMFUJǵJN "SBT‘

6MVTBM ,SJUJL "MUZBQ‘ 4JCFS (à WFOMJǘJOF #BL‘ǵ "EOBO ,BSBEBǵ %FOFUJL 6MVTMBSBSBT‘ #FMHFMFOEJSNF WF (Ú[FUJN )J[NFUMFSJ (FOFM .à Eà S

.JMMJ "ǘ JMFUJǵJN "MUZBQ‘MBS‘ .JMBU 1SPKFTJ

%S .FUJO #BMD‘ "3 (& ,BNV WF 4BWVONB ±Ãš[à NMFSJOEFO 4PSVNMV (FOFM .à Eà S :BSE‘ND‘T‘

.JMMJ 4JCFS (à WFOMJL 0QFSBTZPO .FSLF[J ±Ãš[à NMFSJ &SUVǘSVM "LCBǵ "/&5 4PGUXBSF

.JMMJ 4JCFS (à WFOMJLUF ÆžMFUJǵJN "ǘMBS‘O‘O .PEFSOJ[BTZPOV "MJ :‘MNB[ ,VNDV /FUBǵ 4JCFS (à WFOMJL ,‘EFNMJ %JSFLUÚSÃ

3JTL %FǘFSMFOEJSNF #B[M‘ ;BöZFU 5BSBNBO‘O ½OFNJ &SIBO (ÚSNFO 4FDVSJTU #JMJǵJN 5FLOPMPKJMFSJ

"ΑL 0UVSVN 6MVTMBSBSBT‘ 4JCFS (à WFOMJL 0QFSBTZPO .FSLF[MFSJ WF ÆžǵCJSMJǘJ .JMMJ 0MNBL WF 4USBUFKJL 4JCFS (à WFOMJL "NBÃŽMBS‘ WF &ZMFNMFSJ 0UVSVN #BǵLBO‘ %PÃŽ %S #JMHJO .FUJO #PǘB[JÃŽJ ÃOJWFSTJUFTJ #Ã4Æž#&3 :ÚOFUJDJTJ

,BQBO‘ǵ ,POVǵNBT‘ %PÃŽ %S #JMHJO .FUJO

)FEJZF ±FLJMJǵJ

1BOFM ,POVLMBS‘ 0TNBO %PǘBO 535 803-% $*0 "MJ :B[‘D‘ o "4&-4"/ .à Eà S &SEFN &SJǵ $PNPEP &.&" #ÚMHFTJ 4BU‘ǵUBO 4PSVNMV #BǵLBO :BSE‘ND‘T‘

5FNB 4QPOTPSV

*Resmi onay bekleniyor.

,à STà 4QPOTPSMBS‘


20

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

8 - 14 Mayıs 2017

Oracle, iş ortakları ile Dalaman’da buluştu Ferit Çelik

Oracle’ın her yıl düzenlemiş olduğu Oracle Partner Days 2017 etkinliği Dalaman’da gerçekleşti. Her yıl yüzlerce katılımcıyı ağırlayan ektinlik yeni eğilimlerin nabzını tutmaya devam etti. 20-21 Nisan tarihlerinde gerçekleştirilen Oracle Partner Days’de Oracle, EMEA bölgesi iş ortakları ile bir araya geldi. Toplamda 200 katılımcıya kapılarını açan etkinlikte Türkiye’nin yanında Azerbaycan merkezli iş ortakları da yer aldı. Oracle Türkiye ve EMEA bölgesi üst düzey yöneticilerin sunumları ile gerçekleşen etkinlik “Rise” teması çevresinde bulut teknoloji

odaklı gerçekleştirildi. Oracle’ın bulut teknolojilerindeki yükselişi, SaaS platformunda katedilen yol ve PaaS ve IaaS paltformlarındaki gelecek stratejilerinin paylaşıldığı etkinlik, Oracle’ın gelecek projeksiyonu hakkında önemli detaylar sundu. Türkiye’deki tüm iş birimlerinden üst düzey yöneticiler Oracle’ın gelecek stratejilerinin pazara getireceği yenilikler ve bu yeniliklerin iş ortaklarına sunacağı fırsatların altını çizdi. İş Ortakları açısından, “Cloud 1st, “Customer Advocacy “ ve “Implementation Excellence”

ile yeni dönemin iş yapış şekillerine getirdiği yenilikler, yeni eğilimler ve stratejiler, örnek çalışmalar ve başarı hikayeleri paylaşıldı. Oracle’ın donanım ürünlerine ve iş ortaklarına yatırımının hızla devam ettiği vurgulanırken, geçtiğimiz yıl pazara sunulan ürünlerin gelişmiş modelleri ile birlikte yeni nesil satış yöntemlerine hakim iş ortaklarının istedikleri değişimi bulut bilişim sayesinde sağlayabilecekleri örnekler de paylaşıldı. Oracle Türkiye Genel Müdürü ve Başkan Yardımcısı Filiz Doğan

Oracle Partner Days ile her sene iş ortakları ile birlikte keyifli bir etkinlik gerçekleştirmekten duydukları memnuniyeti dile getirdi. Toplantının devamına sözü alan Oracle ECEMEA Bölgesi Kanal Satış Direktörü İlker Koçer, değişen arayışlar ile birlikte bulut adaptasyonun çok daha önemli hale geldiğini kaydetti. Paylaşılan mesajlarda, Oracle’ın donanım ürünlerine ve iş ortaklarına yatırımının hızla devam ettiği vurgulandı. Geçtiğimiz yıl pazara sunulan mevcut ürünlerin gelişmiş modelleri ve yeni ürün aileleri ile özellikle

teknik kapasiteleri yüksek ve yeni nesil satış yöntemlerine hakim iş ortaklarının istedikleri farklılaşmaları bulut bilişim sayesinde sağlayabilecekleri kaydedildi.

Türkiye’nin ilk grafen katkılı müzik aleti Sabancı Üniversitesi bünyesinde kurulan Nanografen şirketi, Türkiye’nin grafen katkılı ilk müzik aletini üretti. Grafenin müzik sektöründe kullanılmasının birçok yeniliği beraberinde getirmesi bekleniyor. Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi araştırmacısı Yard. Doç. Dr. Burcu Saner Okan, Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yusuf Menceloğlu ile Inovent ortaklığında kurulan Nanografen’de grafen katkılı müzik aletinin üretim aşamasında, Sabancı Üniversitesi-Kordsa Global Kompozit Mükemmeliyet Merkezi’nden Dr. Jamal Seyyed Monfared Zanjani de destek verdi. Ahşap klarnet üretiminde önde gelen isimlerden olan Aydan Akıneri’nin kurduğu Akıneri Müzik Aletleri Şirketi (www. akineri.com) ile Nanografen’in birlikte yürüttüğü çalışmada grafen, klarnetin kaplama işleminde kullanılan epoksi içerisine çok düşük oranda dağıtılarak klarneti hafifletip daha sağlam bir ürün haline getirdi. Grafen kullanımı klarnete ayrıca, parlaklık ve çizilmezlik gibi özellikler de kazandırdı. Grafenin yüksek yüzey alanı sayesinde seslerin iletiminin kolaylaşması sonucunda, epoksi sistemlerle üretilen müzik aletlerine göre daha iyi sesler çıkarması sağlandı, grafen sayesinde müzik aletlerinin kullanım ömürleri de uzatıldı. Grafen katkısıyla üretilen klarnet, yerli ürün olarak hem Türkiye hem yurtdışında büyük önem taşıyor. Sınırlı sayıda bulunan grafen ürünlerinin müzik sektöründe kullanılması, grafen uygulamaları alanında önemli bir yeniliği beraberinde getirecek. Detaylar www. nanografen.com.tr adresinde yerini alıyor.



22

BThaber

BİLİŞİM DÜNYASI

8 - 14 Mayıs 2017

Ar-Ge’de buluşma noktası Hepsiburada’dan

Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner

Hepsiburada, yeni kurduğu Ar-Ge merkeziyle e-ticaret için yenilikçi ve yerli çözümlerin üretimine hız vermeyi hedefliyor. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan lisansını alan Hepsiburada Ar-Ge Merkezi, İstanbul’da Mecidiyeköy’de bulunan yönetim binasında çalışmalarına başladı. ArGe merkezinde hedef; 2017 yılı sonunda 150 kişiye istihdam imkanı sunmak. Söz konusu yatırımın Türkiye’de perakende sektörü için de önemli fırsatlar yaratması bekleniyor. Bu yeni

teknoloji merkezi, e-ticaret sektörü odaklı çalışmalar yürüten üniversitelerin ve yazılımcıların buluşma ve proje geliştirme noktası olacak. Hepsiburada’nın Nisan ayında faaliyete geçirdiği Ar-Ge merkezi, böylece Türkiye’de hızla büyüyen e-ticaret sektörüne teknoloji desteği sunmayı hedeflerken, online alışveriş ekosistemini geliştirecek yenilikçi projeler ortaya çıkartmayı planlıyor. İnternetten alışveriş yapan tüketicilerin beklentilerine yönelik çözümlerin ortaya çıkacağı merkezde, Hepsiburada kataloğunun yönetimi, online pazarlama platformları, data-analiz sistemleri, kişiselleştirme motorları, perakende çözümleri, depo platformları, ödeme sistemleri ve uçtan uca teslimat alanlarında projelere öncelik verilecek. Tüm bu çözümleri geliştiren Ar-Ge merkezinde yapay zeka, büyük veri, mikro servisler ve sınırsız ölçekli bulut tabanlı altyapılar gibi dijital teknolojilerden yararlanılacak. Dijital dönüşüme tam destek verilecek Bu yönüyle yerli yazılım sektörüne de değer katacak olan Hepsiburada Ar-Ge Merkezi, e-ticarete yönelik fikirleri, ürünü veya çözümleri olan, başta kamu kurumları ve üniversiteler olmak üzere tüm yerli yazılımcılara ve fikir önderlerine kapılarını açıyor. Tüm bu tarafları Ar-Ge odaklı işbirliğine davet eden Hepsiburada Teknoloji Başkanı Mittu Sridhara, “Ar-Ge merkezi açma lisansını aldığımız için gururluyuz. Türkiye’de perakende sektöründeki tüm oyuncuların işlerini dijital alanda büyüteceği projeler üzerinde çalışıyoruz. Bu alanda çalışan üniversitelerle yerli yazılımcılara, bilgisayar ve endüstri mühendisleriyle işbirliği fırsatlarını geliştirmeyi amaçlıyoruz” dedi. Hepsiburada Yönetim Kurulu Başkanı Hanzade Doğan Boyner de, “Yeni Ar-Ge merkezimizle ülkemizin dijital dönüşümünde önemli bir etki yaratacağımıza inanıyorum. Büyük markalardan KOBİ’lere, müşterilerine internetten ulaşmak isteyen her işletmenin dijital dönüşümüne bu merkez sayesinde destek olacağız” dedi.


BThaber

BTnet.com.tr 23

8 - 14 Mayıs 2017

Albaraka Mobil Cüzdan kullanımda

Müşterilerine yenilikçi deneyimler sunmayı hedefleyen Albaraka Türk, temassız ödeme uygulaması Albaraka Mobil Cüzdan’ı Visa ve Mastercard ile aynı anda hayata geçiren küresel bazda ilk katılım bankası oldu. Albaraka Mobil Cüzdan, NFC teknolojisi uyumlu Android işletim sistemli akıllı telefonlar ve temassız özellikli POS cihazları ile birlikte kullanılabiliyor. Albaraka Türk müşterileri, Mobil Cüzdan uygulaması ile alışverişlerini kolayca gerçekleştirebilirken, kredi kartlarına ait limit, güncel borç gibi bilgilerini de izleme imkanına sahip oluyor. Albaraka Türk müşterileri Mobil Cüzdan uygulamasını Google Play Store mağazasından ücretsiz indirebilirken, detaylar www.albaraka.com.tr sitesinde yer alıyor.

Hassas verileri her daim koruma fırsatı Basistek, HPE SecureData ile gerekli alanların şifrelenmesini sağlıyor. HPE SecureData’nın şifreleme teknolojisi, bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde hassas verilerin işe yarar durumda kurum dışına sızmasını engelliyor. Böylece şifreleme teknolojilerini kullanan şirketler de hassas verilerin koruma altına alınmasını sağlıyor. Şifreleme işlemini gerçekleştirirken gerekli veya gereksiz bütün alanların şifrelenmesi, performans, maliyet ve development/test ortamlarına uyum konularında sorunlara yol açtığı için sadece hassas verinin şifrelenmesi yöntemine başvurulması gerekiyor. Hatta hassas verinin sadece gerekli kısımları şifrelenerek, iş birimlerinin dahi görmesi gerektiğinden fazla veriyi görmemesi sağlanabiliyor. Gerekli alanların şifrelenmesi konusunda çözüm sunan HPE SecureData ile gerçek veritabanından (prod) test veritabanına, verinin formatını ve bağımlılıkları bozmadan test verileri aktarılabiliyor. Büyük veri ortamına veri aktarımında hassas veri şifrelenebiliyor veya maskeleme yapılabiliyor.

Samsung’dan yeni tabletler

Samsung Electronics; Galaxy Tab S3 ve Galaxy Book tabletlerinin Türkiye tanıtımını yaptı. Samsung, Galaxy Tab S3’ü oyun ve eğlence tutkunları için optimize ederek tablet deneyimini zenginleştirirken, Galaxy Book ile iş süreçlerine pratik çözümler sağlayan güçlü bir cihaz pazarda yerini aldı. Galaxy Tab S3; 9,7 inçlik Super AMOLED ekran özelliği ile, Galaxy Book ise 10,6 inç TFT LCD ve 12 inç Super AMOLED versiyonlarıyla satışa çıkıyor. 9 mm kalınlığa sahip geliştirilmiş S Pen, gerçek bir kalem gibi kullanılıyor ve basınca duyarlı 0,7 mm'lik ucu ile doğal bir yazı deneyimi sunuyor. S Pen’de hızlı not almak için Screen Off Memo, kolay düzenleme için PDF Annotation ve profesyonel düzeyde çizim için Gelişmiş

Enerjiyi takip edin!

KOBİ’ler için üç paketle tam destek Bulut bilişim ve siber güvenlik alanlarında çözümler sunan Forcepoint, KOBİ’ler için avantajlı iş paketlerini tanıttı. İstanbul’da bulunan veri merkezi altyapısı üzerinden işletmelere uçtan uca bulut çözümleri sunan Forcepoint, böylece siber saldırılara karşı kurumlara etkili bir koruma kalkanı da kazandırıyor. Forcepoint’in hazırladığı üç ayrı KOBİ Bulut Paketi, güvenli ve kesintisiz e-posta altyapısına sahip olmanın yanında, işletme yöneticilerine, siber güvenlik politikalarına uygun içimde izleme ve yönetme imkanı veriyor. Forcepoint ayrıca gelişmiş savunma teknikleri ile şirketleri tehditlerden koruyor, zaman ve kaynak tasarrufu sağlıyor. Forcepoint’in Gelişmiş Sınıflandırma Motoru (ACE) üzerine kurulu Forcepoint Cloud Web ve Cloud E-posta Güvenliği ürünleri, şirket kullanıcılarını gelişmiş ataklara (APT) ve sıfırıncı gün ataklarına karşı koruyor. Gelişmiş Sınıflandırma Motoru, kullanıcıların web ve e-posta trafiğini gerçek zamanlı biçimde tanımlayıp sınıflandırıyor, sekiz farklı sınıfta tehditler değerlendiriliyor ve bir puanlama süreci işletiliyor. Tüm bu süreç sonunda şirketlerin tüm bilgi akışları gerçek zamanlı biçimde siber tehditlere karşı korunuyor. Şirketlere kurumsal e-posta ve web erişim koruması sağlayan çözümlerini kullanıcı sayılarına göre üç farklı pakette toplayan Forcepoint’in 50, 100 ve 250 kullanıcılık paketlerini alan işletmeler, teknik destek mühendislerinden 7/24 yardım da alabilecek.

Çizim Araçları gibi özellikler var. Galaxy Tab S3 ve 12 inç Galaxy Book, gerçeğe yakın renkler ve canlı dijital içerikle 10 bit renge sahip HDR video içeriği destekliyor. İleti bildirimlerini senkronize eden Samsung Flow güvenli bir giriş için oturum açarken, Galaxy Tab S3’de parmak izi ile kimlik doğruluyor. Bu özellik, kesintisiz çalışma sağlıyor ve dokümanları mobil cihazdan tablete aktarmak için uyumlu cihazlar arasında kablosuz bağlantı kurabiliyor. Galaxy Tab S3 ve 12 inç Galaxy Book, Samsung'un otomatik odaklama özellikli 13 mega piksel ana kamera ve yüksek kaliteli fotoğraflar için 5 mega piksel ön kamera içeren Galaxy teknolojisini devam ettiriyor. Tabletlerin genişletilebilir depolama ve hızlı şarj özellikleri de gücün daha verimli kullanılmasını

sağlıyor. Samsung Electronics Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen, yeni ürünlerle ilgili şu bilgileri verdi: “Oyun ve eğlence tutkunlarına özel optimize edilen Samsung Tab S3, ekran ve ses kalitesiyle sinema benzeri seyir zevki ve kesintisiz oyun deneyimi sunuyor. Galaxy Tab S3; zengin arayüzü, daha hızlı şarj özelliği ve uzun pil ömrü ile öne çıkıyor. Galaxy Book’un ise 10,6 inç ve 12 inç modelleri var. Güçlü bilgi işlem kapasitesi arayan ve mobil çalışan profesyonellere seslenen cihaz, tasarımı ile bir tabletten dizüstü bilgisayara dönüşebiliyor. Hafif olduğu için kolaylıkla taşınabilen cihaz, Windows 10 işletim sistemi sayesinde kişisel bilgisayar işlevi görebiliyor.” Galaxy Book, bireysel müşterilere özel kampanyasıyla HDMI, USB A ve USB C tipi çıkış içeren 199 TL değerinde Targus 3’ü1 arada USB C Tipi çevirici adaptör hediyeli olarak satışa sunulacak. Galaxy Tab S3’ün tavsiye edilen perakende satış fiyatı Galaxy Tab S3 LTE için 2 bin 999 TL, Galaxy Tab S3 Wi-Fi için 2 bin 499 TL. Galaxy Book’un tavsiye edilen perakende satış fiyatları ise Galaxy Book 12’’ için 4 bin 499 TL, Galaxy Book 10.6 LTE için 2 bin 999 TL ve Galaxy Book 10.6 Wifi de 2 bin 499 TL.

Schneider Electric, son dağıtım noktasında bulunan elektrik yüklerinin enerji ölçümü ve izlenmesi için PowerTag’i sektöre sundu. Dünyanın en küçük kablosuz enerji izleme sensörü olan PowerTag, ticari veya endüstriyel binalardaki enerji kayıplarını tespit etmek, kritik yüklerin enerji sürekliliğini sağlamak ve elektriksel

hatalara karşı önlem almak amacıyla geliştirildi. PowerTag ile elektrik panosunda değişiklik yapmadan ve ilave yere ihtiyaç duymadan son dağıtım yükleri “Class 1” hassasiyette ölçülebiliyor ve olası elektriksel hatadan önce alarmlar sayesinde gerekli önlemlerin alınması sağlanıyor, PowerTag de kritik yüklerin devamlı çalışmasını sağlayarak iş sürekliliğinde kesintisizlik sağlıyor. PowerTag’in montajı ve kullanımı oldukça pratik. Kullanım için izlenmesi istenen son dağıtım yüklerinin bağlı olduğu otomatik sigortaların alt veya üst kısmına PowerTag’leri yerleştirmek yeterli. PowerTag enerji sensörleri Acti9 Smartlink

gateway’ler ile kablosuz olarak haberleşerek, otomatik sigortanın üzerinden anlık enerji, voltaj, akım, güç, ve güç faktörü değerlerini Class 1 hassasiyetinde ölçüyor. Bu ölçüm değerlerinin yanında, çeşitli voltaj eşik değerleri için ön alarmlar belirleyebiliyor, aşırı yüklerde ve otomatik sigortanın devreyi elektriksel hatalardan dolayı açtırdığı durumlarda da alarm ile bildirimde bulunup, devredeki kritik yüklerin izlenmesini sağlıyor. Kompakt yapısı sayesinde PowerTag, mevcut elektrik panosunda yer olmasa bile kullanılabiliyor, yeni tasarlanan elektrik panolarında da yer avantajı sağlıyor. Böylece PowerTag montaj zamanını düşürüyor, ek bir kablolamaya ihtiyaç duymadan uygulanabiliyor.


BThaber

24 BTnet.com.tr Mobil iş istasyonları ailesi büyüyor

HP Inc., HP Z masaüstünün gücünün hafif mobil tasarım içerisinde sunulduğu HP ZBook Mobil İş İstasyonu çözümlerini duyurdu. HP, dördüncü nesil ZBook iş istasyonlarını birkaç yeni güvenlik özelliği ile daha da güçlendirdi. Bu özellikler içerisinde HP Sure Start Gen3, endüstrinin kendi kendini iyileştiren ve kapsamlı şifreleme kullanan ilk PC BIOS, güçlü kimlik doğrulama, malware koruma, veri koruma, kimlik koruma, tehdit tespiti ve tehditlere yanıt gibi özellikler var. Söz konusu dört model şu özelliklere sahip: HP ZBook Studio: HP’nin premium mobil iş istasyonu ve film yapımcıları, mimarlar ve mühendisler gibi kreatörler için tasarlanan bu yapı, 16,5 saate kadar pil ömrü sunuyor. HP ZBook Studio, bir masaüstü iş istasyonundan alınabilecek üstün performansı şık, modern ve çarpıcı mobil tasarımda sunuyor. İş istasyonu; HP DreamColor 4K UHD ekran ile %100 Adobe RGB desteği de sağlıyor. 18mm kalınlığı ve 2,08 kg ağırlığı ile dünyanın ilk dört çekirdekli Ultrabook iş istasyonu deneyimini sunuyor. İş istasyonunda sunucu seviyesinde güçlü Intel Xeon veya 7. nesil Core işlemciler, NVIDIA Quadro profesyonel ekran kartları ve 2TB’ye kadar depolama, çift HP Z Turbo Drives ile 40 Gb/s bant genişliğini destekleyen çift Thunderbolt 3 port var. HP ZBook Studio, EMEA bölgesinde bin 450 avrodan başlayan fiyatlarla şu an satışta. HP ZBook 17: En son Intel Xeon veya 7. nesil Core işlemci seçenekleri ile donatılan iş istasyonunda NVIDIA Quadro veya AMD RadeonPro ekran kartları, 4 TB’ye kadar depolama, çift Thunderbolt 3 port gibi özellikler var. HP ZBook 17, sanal gerçeklik içeriklerini iki ekran kart seçeneği üzerinde 90 FPS VR olarak sunabilecek şekilde, optimum güç ve ekran kartlarıyla da konfigüre edilebiliyor. HP ZBook 17, EMEA bölgesinde bin 500 avrodan başlayan fiyatlarla şu an satışta.

8 - 14 Mayıs 2017

Ekranda yemek hedefi belirlemek de kolaylaşıyor

Sistem 9; dijital menü board’ların işletmelere sağladığı yararları araştırdı. Buna göre araştırma, dijital menü boardların sektöre; İştah açma, Maliyet düşürme, Güncellenebilme ve Esneklik (İMGE) konularında destek olduğunu gösteriyor. Sistem 9 Pazarlama Müdürü Harun Akol, yaptıkları araştırma ile ilgili şu bilgileri paylaştı: “İştah açma, maliyet düşürme, güncellenebilme ve esneklik (İMGE) konuları gıda sektöründe giderek önem kazanıyor. Dijital menü boardlar bu dört temel konunun yanı sıra, kolay program bütünleştirme özellikleriyle işletme sahibine

Gökkuşağı elinizde bir telefon olursa…

HP ZBook 15: Halen NASA tarafından Uluslararası Uzay İstasyonu üzerinde kullanılan HP ZBook Mobil İş İstasyonları, yoğun iş yüklerini karşılayabilmesi için Intel Xeon veya 7. nesil Core işlemciler, 3 TB’ye kadar depolama ve NVIDIA Quadro veya AMD RadeonPro ekran kartları ile donatıldı. HP, Adobe ve Autodesk gibi yazılım ortaklarının en önemli uygulamalarında optimum deneyim sunabilmek için gelişmiş test ve performans ölçümleri de yapıyor. HP ZBook 15, EMEA bölgesinde bin 350 avrodan başlayan fiyatlarla satışta. HP ZBook 14u: HP’nin en küçük ve hafif mobil iş istasyonu olan bu Ultrabook iş istasyonu 22mm kalınlığa ve 1,6kg ağırlığa sahip ince tasarımda güç ve ekran özellikleri de sunuyor. İş istasyonunda, opsiyonel dokunmatik özelliğine sahip 14’’ diyagonal FHD ekran, 2GB video belleğine sahip AMD FirePro 3D ekran kartları, en son 7. nesil Intel Core işlemciler, 32GB’ye kadar hafıza ve 2TB’ye kadar depolama var. Önde gelen yazılım uygulamaları için de sertifikalandırılan iş istasyonlarında, böylece kullanıcılar birçok uygulamada daha hızlı bir şekilde çalışabiliyor. HP ZBook 14u iş istasyonun fiyat ve satış bilgileri yaz döneminde belli olacak.

sosyal medya hesaplarıyla müşterileri ve marka arasında etkileşimli iletişim kurma fırsatı sağlıyor.” Harun Akol, araştırmada öne çıkan başlıkları şöyle sıraladı: Baskı giderlerinden kurtarıyor: İşletme sahibi kâğıt baskı maliyetlerinden kurtuluyor. Ekrana yansıtılan görüntüler uzaktan kontrol edilip, hatalar anında düzeltilip zaman kaybının önüne geçiliyor. Promosyon imkânı sunuyor: Dijital menü boardlar, fotoğrafları ve videoları gösterme imkânı sağlıyor. Özel günler için fiyat teklifleri ve promosyonlar ekrana kolayca yansıtılabiliyor.

İştah açıyor: Dijital ekranlara yansıtılan yiyecek fotoğrafları daha lezzetli görünerek iştah açıyor, görüntüler ürün siparişlerini artırıyor. Gelirleri artırıyor: Restoran sahibi isterse dijital menü boardlara ürünüyle bağlantılı markaların reklamlarını yansıtabiliyor ve tüketici etkileme ve çapraz satışla gelirler artıyor. Dikkat çekiyor: Dijital menü boardlar menü, fiyat ve görsellerin uzaktan kolayca görülmesini mümkün kılıyor, tüketicinin dikkati çekilerek restorana girmesi kolaylaşıyor. Esneklik sağlıyor: Dijital menü boardlar işletme sahibine, gün içinde sabah, öğlen ya da akşam menülerini özel duyuruları anında yapma esnekliğini sağlıyor. Ürün kontrolünü kolaylaştırıyor: İşletme sahipleri, dijital menü boardlar sayesinde bitmek üzere olan ürünlerin kontrolünü yapabiliyor. Sosyal medyayla bütünleşiyor: Dijital menü boardlar sipariş verme sürecini otomatikleştirip, hızlandırırken, sosyal medya hesaplarıyla bütünleşip ihtiyaçlara uyarlanabiliyor.

Alcatel, dünyanın ilk interaktif LED kapaklı akıllı telefonu Alcatel A5 LED’i tanıttı. Kullanıcılar, arka paneli kaplayan LED ışıkları sayesinde ışıklı bildirimler alabiliyor, kendi renk desenlerini oluşturabiliyor, kişisel tarzlarını yansıtabiliyor.

Alcatel A5 LED kullanıcıları; gelen aramalardan mesajlara, alarmlardan sosyal medya bildirimlerine kadar her türlü telefon bildirimlerini farklı renkteki ışık şovlarıyla çeşitlendirebiliyor. Örneğin Facebook mesajları mavi, WhatsApp mesajları yeşil, Snapchat bildirimleri de sarı ışıklandırmayla gelirken, aramaları pembe, alarmları turuncu, SMS’leri sarı ışıklı bildirimler gönderecek şekilde programlamak da mümkün. Colour Catcher teknolojisi ile A5 LED, kamerasıyla tüm renkleri tanıyarak, tek tuşla o renge bürünüyor. Kullanıcılar da kamera tarafından yakalanan renklerle uyumlu LED kapak desenleri ve arka plan temaları oluşturabiliyor.

Alcatel A5 LED, müzik deneyimini canlı renklerle bezeli ışık şovlarıyla desteklerken, ışık şovu da çalan müziğin ritmini takip ediyor. Kullanıcı ise basit bir sallama hareketiyle renkler arasında geçiş yapabiliyor. 5 MP (8MP’ye interpolasyonlu) flaşlı ön kamera ve 8 MP (13 MP’ye interpolasyonlu) arka kamerası ile Alcatel A5 LED ile canlı selfie’ler çekilebiliyor. Face Beauty yazılımıyla fotoğraflar kusursuz hale getirilirken, Face Show uygulamasıyla da bu selfie’ler kişisel video kliplere dönüştürülebiliyor. A5 LED, 4.5G LTE bağlantı özelliği ve sekiz çekirdekli işlemcisinin yanında, 5.2 inç HD ekranı da kullanıcısına sunuyor.


BThaber

KARİYER

8 - 14 Mayıs 2017

Avrupa’da geçerli diploma dönemi başlıyor

Türkiye eğitim ve öğretim sisteminde düzenlenen diploma, sertifika ve mesleki yeterlilik belgelerinin Avrupa Birliği (AB) ülkelerince daha anlaşılır, güvenilir ve geçerli olması yönünde önemli bir adım atıldı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca açıklanan Türkiye Referanslama Raporu’na göre; Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) sorumluluğunda geliştirilen Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi (TYÇ), Avrupa düzeyinde eğitim ve yeterlilik sistemlerinin karşılaştırılmasında kullanılan Avrupa Yeterlilikler Çerçevesi’ne (AYÇ) referanslandı. Eğitim, öğretim ve yeterlilik sisteminin Avrupa normlarına ulaştığını göstermesi adına öneme sahip olan bu gelişme ile, Türk vatandaşlarının Avrupa düzeyindeki eğitim ve istihdam fırsatlarına erişiminin kolaylaşması ve artmasının önü açılıyor. Beykoz Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Durman, ulusal yeterlilikler çerçevelerinin 2000’li yılların başından itibaren dünyadaki gelişmiş ülkelerin gündeminde olduğunu belirterek, “Yeterlilik çerçeveleri, ülkelerin eğitim sistemlerine göre verilen diploma ve yeterlilik belgelerinin ulusal Beykoz Üniversitesi Rektörü düzeyde tanımlanmasına, Prof. Dr. Mehmet Durman sınıflandırılmasına, uluslararası düzeyde diploma ve yeterliliklerin şeffaf biçimde anlaşılması ve tanınmasına imkan vermesi adına önemli” dedi. Prof. Dr. Mehmet Durman, 2015’ten itibaren Türkiye’deki diploma, sertifika ve mesleki yeterlilikler için geliştirilen Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi’nin Avrupa Yeterlilikler Çerçeveleri ile ilişkilendirilme çalışmalarının başlatıldığını, 29 Mart’ta Brüksel’de gerçekleştirilen Avrupa Komisyonu’nun ilgili Danışma Grubu tarafından görüşülerek, Avrupa Üst çerçeveleri ile ilişkisinin kabul gördüğü bilgisini de verdi. Prof. Dr. Durman, Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi’nin Türkiye’de Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) ve Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) işbirliğinde gerçekleştirilen örnek bir çalışma olduğunu ifade ederek, “Bu çerçeve ilköğretimden, yükseköğretimin doktora seviyesine kadar her seviyede Milli Eğitim ve yükseköğretim diplomalarını, MYK yeterlilik sertifikalarını, formal ve informal yollar ile kazanılan bilgi, beceri ve yetkinliklerin tanınmasına olanak sağlayacak. Türkiye Yeterlilikler Çerçevesi’nin ilgili kurumlar tarafından sahiplenilmesi, uygulanması ve sürekli geliştirilmesi ülkemizin iş gücü ve istihdam ihtiyacını destekleyecek. Bu çerçeve ayrıca eğitim, öğretim ve yeterlilikler sisteminin gelişmesine, reformuna, uluslararası tanınmasına katkı sağlayacak en önemli gelişmelerden biri” yorumunu yaptı.

25

THY’de istihdam fırsatları büyüyor

Türk Hava Yolları’nın (THY) Kabin Eğitim Müdürü Yonca Ceylan, Ataşehir Adıgüzel Meslek Yüksekokulu öğrencileri ile bir araya geldi. Yonca Ceylan, THY’nin hizmet anlayışı ve sektördeki konumundan bahsettiği seminerde, sunulan sosyal olanaklar, istihdam süreçleri ve istihdam sonrası kurum içi

eğitimler hakkında da bilgi verdi. THY’deki mevcut kabin memuru sayısının 10 bin olduğunu, hedeflerinde ise 2023 yılına kadar bu sayıyı 18 bine çıkarmak olduğunu belirten Ceylan, kabin memuru işe alım süreçleri ve kurumun kabin ekiplerinden beklentileri hakkında bilgiler verdi. Ceylan, THY’nin hizmete

yönelik kabin ekibi eğitimlerine özellikle önem verdiğinin, kabin memuru adaylarının uçakta olabilecek tüm olumsuz ya da zorlayıcı koşullara karşı en ince ayrıntısına kadar eğitim aldığının altını çizdi. Yonca Ceylan, THY Kabin Ekibi tarafından başarı ile gerçekleştirilen “uçakta doğum” işlemi ile ilgili bir soruya karşılık olarak, eğitim içeriklerinde doğum operasyonuna da yer verildiğini, bütün kabin memurlarının bu eğitimden geçirildiğini dile getirdi. Ceylan, seminer sonrası Ataşehir Adıgüzel Meslek Yüksekokulu Sivil Havacılık Kabin Hizmetleri Programı öğrencilerinin eğitimi için THY’nin katkılarıyla oluşturulan Mock-Up’ı gezdi.

Öncelik maaş değil, yönetici desteği 53 ülkede 25 yılı aşkın süredir faaliyet gösteren Great Place to Work Enstitüsü, “İK Yönetimi ve Yönetici Anketi” raporunu yayımladı. Dublin City ve Maynooth Üniversitesi’nin katkılarıyla hazırlanan rapor önemli sonuçlar ortaya koyuyor. Çok uluslu ve ulusal şirketlerde, 36 farklı sektör çalışanının katıldığı ankette yöneticilerin çalışanlardan beklentileri ve yöneticilerin çalışanlara karşı sorumlulukları ele alınıyor. Yöneticilerin çalışanlardan beklentileri arasında ilk iki sırayı yüzde 95 oranıyla şirket imajını koruyup şirketi desteklemeleri ve şirketin yanında olmaları alıyor. Üçüncü ve dördüncü sıradaki talep, yüzde 94 ile çalışanların kendilerini değerli hale getirecek gelişim fırsatlarını takip etmeleri, şirketteki değerlerini yükseltmek için becerilerini geliştirmeleri. Beşinci sıradaki yönetici beklentisi ise yüzde 93 ile çalışanların şirket genelinde gerçekleşen değişime katkıda bulunmaları. Raporda, yöneticilerin

çalışanlara karşı sorumlulukları da ele alınıyor. Yöneticilerin ilk sorumluluğu yüzde 93 ile en yüksek performans için destek sunmak. Çalışanlara şirket içinde gelişim fırsatı sağlamak yüzde 91 ile ikinci sırada. Bunu yüzde 89 ile yeni, zorlu performans gerekliliklerine uyum sağlamaları için imkân tanımak ve şirket içerisinde çalışanların yükselmelerine yardımcı olmak izliyor. Sektörün sürekli yükselen standartlarına karşılık vermelerine yardımcı olmak ise yüzde 86 ile dördüncü sırada. İK birimleri köprü niteliğinde Ankete katılan yöneticilere göre, çalışan bağlılığını “motivasyon, adanmışlık, kararlılık, pozitif ve tatmin edici bir ruh hali” ifade ediyor. Çalışan bağlılığındaki en kritik faktörün ise “bağlı bulunan yöneticinin desteğini almak” olduğu belirtiliyor. Maaş ve güven, bu faktörü takip eden diğer iki önemli öğe. Şirketlerin en çok önem verdiği gündem başlıkları arasında liderlik gelişimi

ilk sırada. Çalışan bağlılığı ikinci, şirketin değişime karşı uyumluluğu ise üçüncü sırada. Great Place to Work Türkiye Genel Müdürü Eyüp Toprak, sonuçları şöyle değerlendirdi: “Raporun insan kaynakları yönetimi alanındaki yöneticiler kadar, diğer yöneticiler için de yararlı olacağına inanıyoruz. Ankette İK fonksiyonunun güvenilirliğin ve etkisinin son üç yılda liderlerin gözünde yüzde 81, şirket genelinde yüzde 80 oranında arttığını gözlemliyoruz. Belli bir bilgiye ulaşmak veya gelişmeleri öğrenmek için bölüm yöneticileri ve direktörlerden önce İK yetkililerine başvurulması dikkat çeken bir sonuç. İK, bölümler ve yöneticiler arasındaki koordinasyonu sağlayan bir mekanizma. İK’nın fonksiyonu artsa da tüm yükü İK’nın omuzlarına yüklemenin doğru olmadığını düşünüyoruz. Yöneticilerdeki davranış değişikliği ve kurum kültürü gelişimindeki vizyoner bakış açısı, stratejik ve hayati bir önem arz ediyor.”


26

BThaber

KARİYER

Yeni çalışma arkadaşları ile uyum, verim sağlar

Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi, küresel bazda 80 ülkede hizmet veren Sodexo’nun yaptığı “2017 Workplace Trends Report”un sonuçlarını açıkladı. Rapora göre, iş dünyasının “co-bot”, yani robot çalışma arkadaşı kavramına kendini hazırlaması şart. “İşyeri Trendleri Raporu’na göre, robot teknolojisinin gelişimi ışığında iş dünyasını da yeni çalışma arkadaşları bekliyor. Çalışanların yeni ‘co-bot’, yani robot iş arkadaşlarıyla tanışması ve işlerini nasıl paylaşacaklarını öğrenmesi gerekeceğine dikkat çekilen raporda, 4. Sanayi Devrimi’nin, robotların yakın gelecekte yaşama ve çalışma biçimini de öne çıkardığına dikkat çekildi. Sodexo CEO'su ve İcra Kurulu Direktörü ve Başkanı Michel Landel, “İlerlemenin hedefi; insan olabilmenin özünü korumak ve insanlığa daha fazla fayda sağlamak, yeni teknolojiler de birbirimizi korumak için yeni fırsatlar olmalı " dedi. Teknoloji ile insan faktörünü yitirmek istemediklerini vurgulayan Sodexo Araştırma ve Geliştirme Küresel Kıdemli Başkan Yardımcısı Laurent Cousin ise “Robotlar hizmetin istikrarlı biçimde sürdürülmesine yardımcı olabilir. Ama müşteriler için fark yaratan ‘insan dokunuşuna’ sahip olamaz" farkına dikkat çekerek, Cobot'lara giden yolda şirketlerin, robotların insanlarla nasıl işbirliği yapabileceğiyle ilgili deneyler yaptığına işaret etti.

Risk almaktan çekinmeyin! BT sektörünün ender kadın ülke müdürlerinden birisi olan, Uluslararası Koçluk Federasyonu’nun (ICF) “Professional Certified Coach-PCC” akreditasyonuna sahip kariyer ve ilişki sistemi koçlarından Nuray Akmeriç’in “Kariyerimde İkinci Bahar” kitabı çıktı. Çeyrek asırlık iş hayatı ve yöneticilik tecrübesini, kariyer ve ilişki sistemleri koçluğuna aktaran ve 2010 yılında kurduğu Akmeriç Koçluk Danışmanlık Eğitim Hizmetleri’nin yanı sıra; önde gelen STK’ların sosyal sorumluluk projelerindeki çalışmaları da olan Akmeriç; kitabında yöneticilik yaptığı dönemin ekonomik durumu hakkında bilgiler de veriyor, kariyer yolculuğunu, özellikle çokuluslu şirketlerde çalışmanın zor ve keyifli yanlarını paylaşıyor. İş hayatında yükselmenin bazı bedelleri olduğuna dikkat çeken Nuray Akmeriç, bu bedellerin, iyi ve kötü tecrübelerin insanları, “Ne yapmak istiyorum?” sorusunun da yanıtına ulaştırdığını vurguluyor. Akmeriç’in önerisi insanların, kendi güvenli bölgelerinden çıkarak, risk almaları. Detaylara www.akmeric.com.tr/default.aspx ve https://heryerdekitap.com/vendor/nuray-akmeric/ sitelerinden ulaşmak mümkün.

8 - 14 Mayıs 2017

Tink, BT uzmanlarını yetiştirecek

Türkiye’nin bilgi ve iletişim teknolojilerinde uzman ilk ve tek özel meslek lisesi zinciri Teknoloji ve İnsan Kolejleri (Tink), ilk kampüsünü Sancaktepe’de açtı. TEOG sınavlarının açıklanmasının ardından bu yıl ilk öğrencilerini kabul edecek olan okul, geleceğin gözde meslekleri için gereken uzmanları yetiştirmeyi hedefliyor. Teknoloji ve İnsan Kolejleri, 2017 – 2018 eğitim yılına öğrenci kabul edecek ilk kampüsünü hizmete açtı. Geleceğin gözde meslekleri için insan kaynağı yetiştirecek, 9. sınıftan 11.

sınıfa kadar öğrenci alacak olan Tink için erken kayıt süreci de başladı. Detaylı bilgi ve ders programı hakkında bilgiler ise www. teknolojiveinsankoleji.com adresinde yer alıyor. Sancaktepe’de 8 bin 800 metrekare kapalı alan üzerine inşa edilen okul, Tink’in uygulamalı ve bilişim ağırlıklı eğitim modeline uygun biçimde tasarlandı. Müfredatını kodlamadan robotiğe, oyun tasarımından 3D modellemeye kadar geniş bir yelpazede hazırlayan Tink’in binasında, teknolojiyle üretimi deneyimleme imkânı

sunan tam donanımlı 44 derslik ve 10 laboratuvar var. Bin 56 öğrenci kapasitesine sahip kampüste, öğrencilerin sosyal ve fiziksel gelişimine yönelik spor tesisleri ve sosyal alanlar da yer alıyor. Tink, Türkiye’nin ilk “fab-lab”li (fabrikasyon laboratuvarı) meslek okulu olacak, İngilizce eğitim sistemi iSTEAM’i yöntem olarak kullanacak. “Maker” sistemini benimseyen Tink, öğrencilerine Borusan ArGe, Turkcell, Kibar Holding, Arkas Holding gibi kurumlarda staj imkanı da sunacak.

Eğitmenler kendine güveniyor ama… Microsoft ve pazar araştırması şirketi YouGov işbirliği ile 2016 sonbahar döneminde gerçekleştirilen Microsoft Dijital Dönüşüm Anketi, eğitimcilerin tutumlarını, sınıflarda teknolojinin kullanımı ile ilgili görüşlerini, sınıflardaki dijital dönüşümün öğrencilerin sınıftaki başarısını nasıl belirlediğini değerlendirdi. Anket, 25-26 Nisan arasında Abu Dabi'de gerçekleşen ve bölge genelinde bin 600’ü aşkın eğitimcinin bir araya geldiği, her yıl düzenlenen BETT Orta Doğu 2017 (British Education and Training Technology - İngiliz Eğitim ve Öğretim Teknolojisi) etkinliğinde paylaşıldı. Türkiye'den yaklaşık 100 eğitimcinin katıldığı ankete göre eğitimciler, kendilerini teknolojik olarak çok yetkin görüyor, ama bunu belirli

dersler için kullanıyor. Eğitimciler, kamu-özel şirket ortaklıklarının dönüşüme liderlik etmesi gerektiğine inanıyor. Eğitimcilerin büyük çoğunluğu, öğrencilerin gelişmelerini takip etmeye yardımcı olan uygulamalara ilgi duyuyor. Ankete katılan Türkiye'deki eğitimciler, teknik açıdan kendilerini son derece yetenekli görüyor. Kamuözel şirket ortaklıklarının eğitimdeki dönüşüme liderlik etmesi gerektiğine inanıyor ve yine büyük çoğunluğu, öğrencilerin gelişmelerini takip etmeye yardımcı olan uygulamalara ilgi duyuyor. Buna göre, eğitimcilerin yüzde 88’i, okul liderlerinin sınıf deneyiminin geliştirilmesi için teknolojiyi nasıl kullanacakları konusunda net bir vizyona sahip olduklarına inanıyor. Eğitimcilerin yüzde

54'ü ise kendi kurumunda teknolojinin kullanıldığını bildirirken, yüzde 79'luk bölüm de veri analitiği ve görselleştirme işleminin öğrenciler tarafında zorunlu bir yetenek olduğunu, bunun ardından hesaplamalı düşüncenin geldiğini belirtti. Eğitimcilerin yüzde 47’si dijital okur yazarlık eksikliği olan öğrencilerin kariyer seçeneklerinin de sınırlı olacağına inanıyor. Tüm bunlara karşılık, ankete katılan eğitimcilerin yüzde 62’si teknolojinin öğretme biçimine entegrasyonunu anlamak ve uygulamak için uygun bir eğitimden yoksun. Araştırma bu yönüyle, öğretme ve öğrenme deneyimlerini başarılı biçimde dönüştürmek için gereken en önemli unsurun ‘eğitimci becerileri’ olduğunu da gösteriyor.


BThaber

EĞİTİMLER

ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R

10 Mayıs 2017 Yeni Nesil Bilişim Trendleri Ponıt Otel Barbaros / İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.beyaz.net

18 Mayıs 2017 BTvizyon İzmir Toplantısı İzmir AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

6 Temmuz 2017 BTvizyon Eskişehir Toplantısı Eskişehir AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

Siz de Eğitim ve Etkinliklerinizi Burada Ücretsiz Paylaşabilirsiniz! bthabersirketleri.com/EgitimEtkinlikDuyuru

22 Ağustos 2017 Dijital Ekosistem: IoT ve M2M İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr

5 Ekim 2017 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

Y U R T İ Ç İ

11 Mayıs 2017 e-gameshow Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.e-gameshow.com

24 Mayıs 2017 2.Uluslararası Akıllı Şehirler Konferansı Congresium Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.akillisehirlerkonferansi.com 12 Temmuz 2017 Bilişim 500 Ödül Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisim500.com

14 Eylül 2017

16 Mayıs 2017 BTvizyon Denizli Toplantısı Denizli AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

25 Mayıs 2017 Dijital Evrim Teknoloji Platfomları İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.teknolojiplatformlari.com.tr

3 Ağustos 2017 BTvizyon Çanakkale Toplantısı Çanakkale AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

26 Eylül 2017

BTvizyon Adana Toplantısı Adana AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

20 Ekim 2017

BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

22-23 Kasım 2017

3.e-BEYAS 2017 Kurumsal Dinamikler Çerçevesinde Bilgi Sistemleri ve Bilişim Yönetimi: Beklentiler ve Yeni Yaklaşımlar Sempozyumu Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.ebeyas.org

Bilişim Zirvesi 2017 İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr

12 Aralık 2017 BTvizyon Girne Toplantısı Kıbrıs AYRINTILI BİLGİ: www.btvizyon.com.tr

E T K İ N L İ K L E R 8-11 Mayıs 2017

Dell EMC World 2017 Las Vegas, ABD AYRINTILI BİLGİ: www.emc.com/en-us/microsites/ dellemcworld/index.html

6 - 9 Haziran 2017

IoT Week 2017 Cenevre, İsviçre AYRINTILI BİLGİ: http://iot-week.eu

Y U R T D I Ş I

23-25 Mayıs 2017

CommunicAsia2017 Marina Bay Sands, Singapur AYRINTILI BİLGİ: www.communicasia.com

4 - 6 Haziran 2017

International Conference on Cloud Computing and Applications (CCA'17) Roma, İtalya AYRINTILI BİLGİ: http://ccaconference.net


28

BThaber

MEKTUP

Yeni bir haftadan merhaba, İyiden iyiye yaza geri sayımdayız, bahar tüm canlılığı ile gücünü gösteriyor. Ama geride kalan kış mevsimi, bünyelerimizde maalesef kiloları da bıraktı. Abuk subuk şok diyetlerden kaçınıp, sağlıklı kilo vermek şart ve bu yolda probiyotik besinler imdada yetişiyor. Nasıl mı? Probiyotikler; yeterli miktarda tüketildiğinde sağlık üzerinde birçok fayda sağlayan canlı mikroorganizmalar. Bağırsak florasını düzenleyen probiyotik besinler, vücutta enerji kullanımı ile kalorilerin harcanmasını düzenleyerek, kilo vermeye de katkı sağlıyor. Acıbadem Altunizade Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Şengül Sangu Talak, yoğurt, kefir, tarhana, ekşi mayalı ekmek, peynir, boza ve turşunun probiyotik içerikleriyle öne çıktıklarını belirtmiş ve probiyotik açısından zengin beslenme düzeni oluşturmanın gerekli olduğunu söylemiş. Probiyotiklerin bağışıklık sistemini güçlendirip, üstüne bir de alerjik reaksiyonları hafiflettiğini belirtmezsem olmaz. Kamu spotumun ardından sırada hem çevre gündemim hem ödüllerim var. Netaş, ürün ve çözümlerini tanıttığı Expo Turkey by Qatar Fuarı’nda ödüle layık görülmüş. Fuarın gala gecesinde düzenlenen Türkiye – Katar İş Liderleri Ödül Töreninde Netaş, Yılın Çevresel ve Kurumsal Sürdürülebilirlik Ödülü’nün sahibi olmuş. Zorlu Enerji Grubu ise “Enerjimiz Çocuklar İçin” projesiyle “Düşük Karbon Kahramanı” ödülüne layık bulunmuş. Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından düzenlenen IV. İstanbul Karbon Zirvesi’nde konuşan Zorlu Enerji Grubu Ticaret Direktörü İnanç Salman da şirket olarak karbon salınımını azaltan ve yenilenebilir enerjinin artmasını

8 - 14 Mayıs 2017

Çevreci ve enerji odaklı politikalar gurur veriyor

sağlayan tüm çalışmalarda yer aldıklarını, Türkiye’deki portföylerinde yüzde 73 olan yenilenebilir enerji oranını yukarı taşımak için çalıştıklarını vurgulamış. Bu arada, geçtiğimiz yıllarda karbon yönetimi, sürdürülebilirlik ve temiz enerji sistemlerine geçiş çalışmalarıyla ödül alan Zorlu Enerji Grubu, üç yıldır “Düşük Karbon Kahramanı” seçiliyor. Konica Minolta da Japon Çevre Bakanlığı tarafından verilen Küresel Isınmayı Önleme Raporu Büyük Ödülü’ne layık bulunmuş. Çevre politikalarındaki kararlılığı ve kalitesi nedeniyle ödülü alan Konica Minolta, böylece üst üste iki yıl Büyük Ödülü de kazanmış oldu. Uluslararası ölçekte hizmetler sunan bir grup şirketi olan Arvato ise Uluslararası Dış Kaynak Kullanımı Uzmanları Birliği (IAOP) tarafından 2017 yılı Global Dış Kaynak Kullanımı 100 listesinde “All Star Company” olarak seçilmiş. Şimdi de sıra, eğitimle gelen bir başarıda. Türkiye’de STEM eğitiminin uygulandığı ilk okul olarak, Bahçeşehir Koleji tarafından 2006 yılında kurulan Fen ve Teknoloji Lisesi’nde Robotik ve Kodlama eğitimini uygulamalı olarak alan öğrenciler, ulusal ve uluslararası turnuvalarda önemli başarılar elde ediyor. Bahçeşehir Koleji Fen ve

Teknoloji Lisesi robotik takımı “INTEGRA 3646”, ABD’nin Houston şehrinde düzenlenen FIRST Robotics Competition’da 2 ödül kazanarak önemli bir başarıya imza atmış. Geçtiğimiz günlerde Kaliforniya’da düzenlenen FRC Turnuvası’nda yarışmanın en saygın ödülü olan “Chairman’s Award”u

ikinci kez Türkiye’ye getiren öğrenciler, Houston’daki dünya şampiyonasında da 4 bin takım arasında ilk 3’e girerek, “California Bölgesel Şampiyonluğu” ve “Chairman Dünya Finalistliği” ödüllerinin sahibi olmuş. Türkiye’den bir başka başarı, dünyaya eğitim konusu oluyor ve Yemeksepeti’nin başarı hikayesi Harvard Business School’da öğrencilere okutuluyor. Böylece ilk kez Türkiye’den çıkan bir internet şirketi, okulun vaka çalışmaları arasına girmiş. “Growing and Expanding the Business Model Through Data – Veri

Sayesinde İş Modelini Büyütme ve Geliştirme” isimli çalışma kapsamında, Yemeksepeti’nin iş modeli analiz edilmiş. Şirketin kaynaklarını yenilikçi ve yaratıcı şekilde kullanmasına imkan sunan özgün metotlarına, böylece büyümesini nasıl sürdürülebilir kıldığına yönelik detaylar bu derste yerini alıyormuş. Bu arada Arçelik, teknoloji ve inovasyon alanındaki yetkinlik ve becerisini uluslararası listelerdeki yükselişiyle tescilliyor. Birleşmiş Milletler bünyesindeki Dünya Fikri Haklar Örgütü (WIPO) tarafından yayınlanan ‘En Çok Uluslararası Patent Başvurusu Yapan Şirketler’ listesinde

geçtiğimiz yıl 78’inci sırada yer alan Arçelik, en güncel yıllık listede ise dört basamak daha ilerleyerek 74’üncü sıraya yerleşmiş. Arçelik CEO’su Hakan Bulgurlu, “Yılda 300’den fazla buluşumuz için patent başvurusu yaparak, küresel teknoloji devlerinin yer aldığı bu listede ülkemizi temsil etmekten gurur duyuyoruz” demiş. Finansal teknolojiler şirketi Cardtek ise küresel bir marka olma yolunda emin adımlarla ilerliyor. Türkiye’nin potansiyelini dünyaya taşımak üzere Asya, Amerika, Avrupa ve Orta Doğu ülkelerinde

etkinliğini artırmak için atılıma geçen şirket, Türkiye’de üretilen teknolojik çözümlerini dünyanın dört bir yanına tanıtmaya hazırlanıyor. Mayıs başında Kanada’nın Niagara şehrinde ve Dubai’de olmak üzere eşzamanlı iki etkinliğe birden hazırlanan Cardtek, Mayıs ortasında Montreal’de düzenlenecek UITP Küresel Toplu Taşıma Zirvesi ve San Francisco‘da BayPay Forum’da ülkemizi temsil edecek. Cardtek bu etkinliklerde giyilebilir cihazlar ile ödeme sistemleri, toplu taşımaya yönelik akıllı çözümler, temassız ödeme çözümleri, mobil cüzdan uygulamaları ve sürücüsüz araba teknolojileri üzerine geliştirdiği yenilikçi ürünlerini sergileyecek. Bu haftaki mektubuma noktayı bir festival haberi ile koyuyorum: Dört yaşına giren Bozcaada Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali. Söz konusu festival 11-15 Ekim 2017 tarihleri arasında gerçekleştirilecek. Dünyanın en seçkin belgesel filmleri üzerinden hem sorunları hem de çözümleri paylaşmayı, tartışmayı amaçlayan festivale geçen yıl 58 ülkeden 280 film başvurdu ve bunlar arasından seçilen 60 film festivalde ya yarıştı ya da gösterildi. Bu yıl dediğim gibi 11-15 Ekim arasında Bozcaada’da gerçekleştirilecek olan festivalin Uluslararası Yarışma ve Uluslararası Gaia Öğrenci Ödülü bölümleri için başvurular açılmış. Başvuru için son tarih 15 Mayıs. Bozcaada Belediyesi, Boztid Bozcaada Turizm İşletmecileri Derneği ve tüm Bozcaadalıların desteği ile düzenlenen Uluslararası Ekolojik Belgesel Festivali BIFED, sonbahar gündemimiz için takvimlerimizde yerini alsın, detaylar da www.bifed. org sitesinden takibimizde olsun. Bu hafta bu kadar, en yenilerle haftaya buluşmak dileğiyle,

REKLAM SATIŞ GRUBU YIL 22 SAYI 1121

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr

www.bthaber.com

BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr

8 - 14 Mayıs 2017

www.linkedin.com/groups/BThaber twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber

Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr

Editör

Görsel Yönetmen

Handan Aybars handana@bthaber.com.tr

Tuğçe Erarslan tugcee@bthaber.com.tr

Online Editör

Video Editör

Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr

Efe Çevikoğulları efec@bthaber.com.tr

Bültenlerinizi

bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz

Cilt, Baskı, Poşetleme: Apa Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l

Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr

Satış Grubu Kutay Göçe Karolin Özçelik Abdurrahman Koyuncu Funda Koyuncu (Ankara)

Reklam Rezervasyon info@bthaber.com.tr Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Telefon: (0216) 291 13 90 Ankara Ofisi: Adres : Nergis Sok Via Flat İş Merkezi No:7/2 Söğütözü-Ankara Telefon: (0312) 258 64 24 / Faks: (0312) 258 63 02

Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.

ISSN 1300-6495 BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.


WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER

Agile Testing Goes on Rising The 8th session of the software testing conference “TestIstanbul”, held by Turkish Testing Board, was performed with the sponsorship of BKM, Keytorc, TEB and Testinium. Turkish Testing Board president Koray Yitmen shared his opinions about the sector, in the opening speech of the event. Yitmen stated that software testing sector developed 10-12% in the last two years and also emphasized that it is going to maintain its growth trend with an average of 14.4% annually for the next four years, thanks to the catalysts such as test automation and agile testing. In the event that gathered many testing specialists together, Yitmen gave information about the responsible ones for testing in agile projects and stated that “as in the racing where the whole group is responsible for the safety of the boat; from developer to UX specialist, the whole agile project team is responsible for testing. Unlike other

methodologies, with regards to competence expectations of agile methodologies from the project teams, mission of testing specialists is in a state of flux and change.” In TestIstanbul Conference, four keynote speakers took the stage this year. Squerist executive advisor Jan Jaap Cannegieter evaluated modern testing process and the characteristics of the process from the perspective of a testing specialist. DevelopSense founder Michael Bolton shared details from the principles behind agile development process and explained how Rapid Software Testing can be evaluated in agile context. CEO of XBOSoft Philip Lew gave a speech under the title of “7 effective habits of agile testing” and BNP Paribas Fortis Belgium Test Manager Khalid Allem mentioned about regression testing strategies in agile world. In the conference, panels were also held in which agile testing is evaluated from different perspectives such as persons,

institutions, technology, tools, methodologies and processes with the participation of software testing specialists from Havelsan, Innova, Iyzico, Keytorc, Kariyer.net, KBB, Turkcell and Yapı Kredi. Also, launch of 2017-18 edition of Turkey Software Quality Report was carried out. Prominent Points from the Report… The main subject of Turkey Software Quality Report 2017-18 was agile testing. Being more and more digitalized, users want to be on-line all the time and to access their requests rapidly. Under these circumstances, companies have to adapt themselves to this digital renewal era and offer upper-level products and developed costumer services. The research of this year was carried out with the participation of more than 300 IT and software testing professionals. An important change in the main goals of the software tests is revealed in the research of this year, in contrast with the last

year. According to the result of this year showing the increase in the loyalty to the main testing goals, there is a desire to reach bigger aims in terms of customer value and corporate productivity. Development teams focus on building stronger software faster via agile practices. However, the interesting result of this year's report is usage of “Agile Waterfall” techniques by the teams, instead of agile testing processes. This shows that these teams have important opportunities about the subjects such as developing their own processes constantly, provide more benefits from the automation, increasing the development speed continuously. Besides this development about “Agile Waterfall”, there is also an increase in the use of agile techniques. According to the report, agile is preferred by the competitive companies that aim to offer more new products faster and more frequently in the market. Agile methods and DevOps

focused steps can also be seen in the SMEs, along with large-scaled companies. These are the prominent headlines from this year's report: 1) Digital transformation still dominates IT strategies, so this transformation becomes more influential on the software testing functions. 2) A coherent development and growth between Agile and DevOps keeps its power, also software testing gains strength between these two headlines. 3) Increasing effect of the concepts such as IoT, Big Data, Cloud Computing and mobility enhances negative effects of the possible failures, in the light of overruling qualifications of these novelties. 4) Steps to be taken for managing costs of the testing environments, decreasing these costs, and management of testing data is crucial than ever before. 5) Maximum effectiveness in all the processes of the software testing maintains its importance.

Future Cities will be discussed in detail Istanbul Metropolitan Municipality will be hosting World Cities Expo Istanbul event to be held in Haliç Congress Center in 15-18 May 2017. On this fair, “Smart Cities” which will dominate future city models is going to be discussed in detail. People dominating global technology is going meet in World Cities Expo Istanbul to be held with international participation within the framework of “smart cities of the future”. In the event, Steve Wozniak, Jimmy Wales (one of the founders of Wikipedia), technology futurist and inventor Pablos Holman will take part as speakers. In World Cities Expo Istanbul, entrepreneurship

and economic growth, innovativeness and technology, big data and city management, energy, transportation and smart communities will be discussed within the framework of smart cities; shareholder companies of smart transformation will come together. In the fair, opinion leaders will hold vision conferences and effective business and network meetings will be organized. There will be more than 100 global and national companies and approximately 10 pavilions will be set. World Cities Expo Istanbul will be pursued by more than 3000 business person and over 300 global and national press members;

it is also estimated that more than 10.000 professionals will visit the event. Participant profile of World Cities Expo consists of international and national state institutions and organizations, leading city technologies companies, national pavilions, sectoral non-governmental organizations, smart home platform suppliers, educational institutions, health service suppliers, insurance companies, sectoral publications and media organizations, municipalities, mayors and managers, technoparks, city governors, telecom operators, ministers of urban technologies, Ministry of Urbanization, and technology suppliers.


Trademark and patent applications exceed 30.000 Figures concerning trademark, patent and utility model applications were explained in the first quarter of 2017. According to the research carried out by media monitoring agency, Interpress; on the basis of the data asserted by the Ministry of Science, Industry and Technology; number of trademark applications are 29.615, patent applications are 3.958 and utility model applications are 901. In the first three months of the year, the number of trademark applications to Turkish Patent and Trademark Office is 29.615 in total, 26008 of which are national applications. The rate of the national trademark application is 87.7%, and it was determined that national trademark applications increased 2% compared to the last year.

The number of the patent applications is totally 3958, 1221 of which are national and 2737 of which are foreign applications. Patent applications also increased 23.1% compared to the last year. The number of the utility model applications, supplying protection for the owners of the inventions globally new and applicable for the industry, is 901 in total, 890 of which are national applications. National utility model applications increased 98.8%. By March 2017, the number of registrations in the trademark has reached 18.803 in total, 15.659 of which are national; it has reached 3.312 totally in patent, 482 of which are national; and it has reached 723 totally in the utility model, 704 of which are national.

Entrepreneurs enrich their value with MBA TOBB President Rifat Hisarcıklıoğlu presented data about economic growth and entrepreneurship in his speech in “Turkey 100 competition” award ceremony, and stated that; “The average growth of 100 fastest-growing companies of Turkey is 438%, today. This is a perfect rate, because they performed 12 times better than the national income increase. They enhanced their production per employee, namely their “productivity” 176%. They made sale valuing 68 million TL and each provided employment opportunity for approximately 111 people.” Hisarcıklıoğlu stated that there is a need for twice as much entrepreneurs in order for Turkey’s enrichment, and he summed up the

contributions of MBA programs to this data: “MBA training helps its attendants having different educational background for effectively evaluating and managing business world that underwent a fast transformation from the production economy to the service economy.” Within this scope, online certified training program, MiniMBA, making TOBB 100 companies accessible for MBA program, having crucial importance for any person in business world and pursuing career opportunities, is presented with the contents and signature of TOBB Economy and Technology University, via e-campus. com. About the program, in which more than 200 companies have participated

so far, Rifat Hisarcıklıoğlu stated that: “Our companies in Turkey 100 list gains right to attend MiniMBA program prepared specially for them by TOBB Economy and Technology University. We have one demand from them; doing business in the new markets abroad. Representatives that are going to have courses in various subjects such as Entrepreneurship, Marketing, Sales Training, Management and Organization Training, Accounting Training, and Business Law with MiniMBA program that is presented to 100 Fastest-Growing Companies of Turkey, are going to get their certificates from TOBB Economy and Technology University, after successfully completing the exam.

Growing for individuals is BTBurada’s priority Nedim Kızılırmak, who is an experienced name in the informatics sector, was the name who took over operations abroad for BTBurada. The target is to chase innovations and opportunities in different geographies while developing the Norton’s market power and introducing TotoLink in the Turkish market. Nedim Kızılırmak, who stated that he has settled in China after years of working in the IT sector in Turkey and thus has undertaken the responsibilities of Turkish companies importing from China, has enriched 25 years of sector experience with 17 years of Chinese market expertise. Nedim Kızılırmak emphasized that he has taken on the role of a connection point and consultant in the process. He added that BTBurada aims to carry out this mission not only in China, but also in the US and European

markets and continued: “With the works I have done and the responsibilities I have undertaken in the past, I created an important circle of business partners. Therefore, BTburada will be positioned as an international connection point and negotiations will be carried out by me.” Nedim Kızılırmak mentioned about the represented brands and potentials, as well as short and medium term targets: “When we established this company two years ago, we took our first steps with corporate products. So our primary target was not the end consumer. We have collaborated with important new brands on behalf of corporate solutions. We have made significant sales in the light of introductions, but corporate sales concept means long-term work. With the negative situation of the country’s economy in

2016, we decided to renew our BTburada operation and turn our focus on individual products and solutions. One of the most important reasons we had to make this decision was Norton by Symantec’s reaching us. We started the journey with Symantec and used the channel structure to communicate the development of Norton security solutions to the market. Soon after, TotoLink contacted us and informed us that they were searching for distributors in the Turkish market. We received information from the previous Turkish distributor that TotoLink was a competent product. We did not have to do much preliminary research on Symantec. After all, Norton is a well known brand on a global basis for many years. For TotoLink, I actually saw the factory and experienced that the company had an important and competent production facility. These are

the two products we offer for the end consumer as BTburada, so far. We offer security with Norton; modem and network connectivity with TotoLink. We will develop the channel structure with these two solutions and we will add new individual products and solutions to our portfolio. We closely follow what new economies and new business models require. In the past, it was decided whether to continue selling a product or not by bringing the product and offering it to the market. Now we are doing the opposite, focusing on finding what is needed. When we select a product, we will definitely bring demo products, we will reach people with the ability to use it and we will get their feedback. For example, we have a new product upon our innovation research; a keyboard that is very competent and suitable

for installing SSD discs. This different keyboard solution for tablets is on our agenda and we started negotiations with the manufacturer for this keyboard in the USA. We even have a partnership plan for a company in the USA. If this plan is actualized, the products and solutions there will also be carried out by a teammate in the USA. Thus, BTburada will be positioned more strongly in two major markets such as China and the USA and we will have access to different products and solutions in these two markets. Another product on our agenda is the tags that provide follow ups. We have contacts with the company that develops these kinds of products. Again, we are consumer focused and we will continue to bring the latest daily needs of individuals to the Turkish market with BTburada. In the process, our ultimate target is to develop a device and even sell it abroad.”



tümleşik siber güvenlik sistemi

BTK Onaylı / 5651 Onaylı

VERİ

YAYIN

Ulusal Karaliste

Canlı Gösterge Paneli

IDS / IPS - Saldırı Tespit ve Önleme

Network ve Menü Tabanlı Yetkilendirme

SES

QoS - Etkin Bant Genişliği Yöne�mi

DPI - Derinlemesine SSL Paket Analizi

SPI - Durumsal Paket Analizi

Kullanıcı Dostu Kolay Kullanılabilir Arayüz

Layer 7 Uygulama Kontrolü

VPN - Sanal Özel Ağ

An�Bot Servisi

Dinamik Yönlendirme (RIP, OSPF, BGP)

PBR - Kural Tabanlı Yönlendirme

Kayıt Servisi

Otoma�k Güncelleme Sistemi

Karan�na Servisi

Duyuru Servisi

Dual Layer Çi� Katman Çalışma

Dual Stack Çi� Yığın Çalışma

www.epa�.com.tr 5651 ONAYLI

Çözüm Ortağımız Olmak İster misiniz?

15408

www.kosgeb.gov.tr

being cerfitied


Siz de gelece i in a edenler arasında yerinizi alın Günümüz teknolojilerinin kullanıcıları ve üreticileri, geleceğin metropolleriyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek bu uluslararası fuarda buluşuyor. İçinde yaşadığımız şehirler “Akıllı Şehirler”e dönüşürken bu dönüşüme yön veren tüm unsurları bir araya getiren World Cities Expo İstanbul’da 100’den fazla yerli ve global firma ve 10.000 profesyonel ziyaretçi, işlerini zirveye taşıyıp profesyonel bağlantılar kurarken, fuar ziyaretçileri de deneyim alanlarında yenilikler dünyasına adım atıyor. Siz de dünyaca ünlü konuşmacıları takip ederek, hızlı, kullanıcı dostu, ulaşılabilir ve sürdürülebilir çözümlerle tanışın. World Cities Expo İstanbul’a katılın, dünyaya açılın!

GİRİŞİMCİLİK VE EKONOMİK GELİŞİM

YENİLİKÇİLİK VE TEKNOLOJİ ULAŞIM

ENERJİ AKILLI TOPLUM

BÜYÜK VERİ VE KENT YÖNETİMİ

10.000+

Profesyonel Ziyaretçi

300+

3.000+ İş Adamı

Global ve Yerel Basın Mensubu


APPLE KURUCU ORTAĞI

STEVE WOZNIAK VE DAHA PEK ÇOK DÜNYACA ÜNLÜ TEKNOLOJİ DÂHİSİ DÜNYA AKILLI EH RLER FUARI’17’DE

15-18 MAYIS’17 HAL Ç KONGRE MERKEZ İSTANBUL


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.