Sayfa
18
Ezberini bozan demirbaş sektörde gelece bakış! Bilişim Zirvesi ’18 kapsamında gerçekleştirilen “Dijital Finans ve Ticaret Platformu” finans sektörünün dönüşüm süreçlerine ışık tuttu.
25. yıl HAFTALIK BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ VE EKONOMİSİ GAZETESİ www.bthaber.com.tr
SAYI
1205 21 - 27 Ocak 2019
Sayfa
8
Yazılım lisans anlaşmalarında öncelik evlilik değil, boşanma Yazılım temini ve bunu konumlandırmada sağlıklı ilerleyip, beklenmedik sürprizlerden uzak durabilmek hedefleniyorsa, sektörün deneyimli isimlerine başvurmakta fayda var.
Sayfa
16
QNB Finansbank ve eFinans’tan işbirliği QNB Finansbank, firmaların iş yapış süreçlerini kolaylaştıracak bankacılık ürünlerine bir yenisini ekledi.
Sayfa
4
Sayfa
20
Yetkin fikirler, güçlü desteklerle büyür! SaaS otobanında trafik coşkusu! Sürücü hizmetleri, KOBİ işyeri hizmetleri ve kurumsal veri hizmetleri ile hızlı büyüme sergileyen Garaj Sepeti, yeni satın almalara da sıcak bakıyor.
BTHABER Şirketler Grubu, yetkin bir jürinin titiz seçimi ile KOBİ Destek Projesi’ni 2019 için yeniden hayata geçiriyor. 2019 yılı itibariyle üçüncü kez düzenlenmekte olan proje için başvurular başladı. Bu yıl da başvurular arasından seçkin jüri üyelerinin seçeceği 3 genç firmaya 33 hafta süresince BTHABER Şirketler Grubu’nun tüm imkanları ve sahip olunan platformları ile ücretsiz destekleri sunulacak. Sayfa
Sayfa
22
11
BULUTU
BULUT
%100 YERLİ 2FA ÜRÜNÜMÜZ "SECTRAIL" GLOBAL TEKNOLOJİ ORTAKLIKLARI KURMAYA DEVAM EDİYOR.
YAPAN VERi MERKEZi
BNTPR0 "Sectrail" yetkili satış ortağıdır. WWW.BNTPRO.COM
Makine emniyeti şirketi PILZ’in küreselde başlattığı “Sistem Partnerliği” uygulamasının Türkiye’deki ilk üyesi Halıcı Elektronik oldu.
Kurumsal ve Bireysel IoT ve M2M Teknolojileri Yeni nesil teknolojilerden ürkmeden benimsemenin ipuçları dosya sayfalarımızda.
TL A İ L G LU AKLINDAKI SORULARI
İ İL
Approved Technology Partner;
Halıcı Elektronik, PILZ’in Global Sistem Partneri oldu
BU
RADORE
BThaber
SAVUNMA
21 - 27 OCAK 2019
3
Kamuda siber direncin artması kritik öneme sahip Siber tehdit dünyasının ve dijitalleşme sürecinin etkisi altında çalışma şekillerini değiştirmeye çalışan kamu kurumlarının devlete ait pek çok hassas bilgiyi koruyabilmesi için siber dirence sahip olması şart. Bu kapsamda Komtera Teknoloji güvenlik uzmanları, devlet dairelerinin siber direnç kazanabilmeleri için uygulaması gereken 6 adımı paylaştı. hesap ve erişim yönetimi gibi otomatik ya da elle yönetilen tüm konularda veri güvenliğinin sürekli ve tüm operasyonlarda gözetildiğinden emin olun.
saldırganlar, bulamadıkları bir şeye saldıramazlar. Ağ olarak yazılım tabanlı bir sistem kullanmayı seçerek, ağ güvenliğini artırın ve siber saldırganları uzak tutun.
2. Güvenliği artırmak için bulut hizmetlerini destekleyin: Bulut teknolojilerinden faydalanarak esnek iş yükü ve çoklu işlem kapasitesi avantajlarını kullanarak, siber saldırganların verilerinize ulaşıp kurumunuza zarar verme ihtimalini düşürün.
4. Uygulama güvenliğini atlatmayın: Otomatik taramalar ve testler uygulayarak, uygulamalardaki potansiyel zafiyetleri devamlı ve düzenli kontrol edin. Böylece saldırganların saldırı yüzeyi yaratmak için vermeleri gereken eforu artırarak, onları vazgeçirin.
6. Proaktif bir savunma yaratın: Yapay zeka ve güvenlik otomasyonu araçlarını kullanarak sorunları kısa zamanda fark edip hızlıca savunma yolları üretin.
3. Veri merkezli güvenliği adapte edin: Şifreleme, güçlü
5. Yazılım temelli ağ kullanımını artırın: Siber
1. Sürekli yapılması gereken temel görevlerde eksiğiniz olmasın: Yamalar, güncellemeler ve erişim izinleri denetimleri gibi rutin görevlerde yetkin olun.
BT çevrenize sürekli uygulayacağınız testlerle zayıflıklarınızı, saldırganlardan önce fark edin. Siber tehditleri takip edin ve tehdit önceliklerinizi belirleyin.
HAVELSAN, eğitim kapsamını yaygınlaştırıyor
Kamu ve özel sektör için teknoloji yoğun, özgün sistemler geliştiren, günümüzün en son teknolojileri ile akıllı çözümler sunan HAVELSAN, istihdam edeceği kaliteli personeli sağlamak için önemli adımlar atıyor. Komuta Kontrol Savunma Teknolojileri, Eğitim ve Simülasyon Teknolojileri, Ülke ve Siber Güvenlik Çözümleri ve Yönetim Bilgi Sistemleri ana başlıklarında faaliyet gösteren HAVELSAN, özgün ürün ve sistemlerden
oluşan çözümlerini hem Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) hem uluslararası müşterilerinin hizmetine sunuyor. HAVELSAN, son olarak Ataşehir Adıgüzel Meslek Yüksekokulu ile Eğitim İş Birliği Protokolü imzaladı. Bu protokol kapsamında HAVELSAN, ilk kez bir meslek yüksekokulu ile ortak projeler hazırlayacak ve öğrencilere de istihdam desteği sağlayacak. Sektörün ihtiyaç duyduğu nitelikli insan gücünü yetiştirmenin, insan kaynakları maliyetlerini düşürmenin
ve ülke ekonomisine katkı sağlamanın amaçlandığı protokol kapsamında, HAVELSAN ile Meslek Yüksekokul Akademisyenleri, 2018-2019 akademik yılı Bilgisayar Programcılığı Programı ders müfredatının ihtiyaç duyulan iş gücüne göre planlanması, ders içeriklerinin zenginleştirilmesi, ihtiyaç ve beklentiler ışığında müfredatlar oluşturulması konusunda görüş birliği sağladı. Tarafların hazırlayacağı eğitim-öğretim programında başarılı olan öğrencilere sunulacak staj imkanı sonunda başarılı olan öğrencilere tam zamanlı istihdam imkanı sunacak olan HAVELSAN, nitelikli insan gücünü sektörün ihtiyaçlarına göre hazırlarken, Bilgisayar Programcılığı Programı öğrencileri de HAVELSAN’da belli alanlarda uzmanlaşma imkanına sahip olacak.
4
BThaber
GÜNDEM
21 - 27 OCAK 2019
Yetkin fikirler, güçlü desteklerle büyür!
BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe BTHABER Şirketler Grubu, yetkin bir jürinin titiz seçimi ile KOBİ Destek Projesi’ni 2019 için yeniden hayata geçiriyor. 2019 yılı itibariyle üçüncü kez düzenlenmekte olan proje için başvurular başladı. Bu yıl da başvurular arasından seçkin jüri üyelerinin seçeceği 3 genç firmaya BTHABER Şirketler Grubu’nun tüm imkanları ve sahip olunan platformları ile ücretsiz destekleri sunulacak. 33 hafta boyunca söz konusu 3 firmaya BTHABER Şirketler Grubu’nun üç firması olan BThaber, Bilişim Zirvesi ve M2S’in rehberliği sağlanacak. Böylece yeni bir firmanın ihtiyacı olan tüm basılı reklam ve haber çalışmaları, mailing uygulamaları, düzenlenen etkinliklere ücretsiz katılım gibi fırsatlar söz konusu genç şirketlerle buluşacak. Bilişim Zirvesi'nin Anadolu etkinliklerine katılarak, kendilerini Anadolu’nun farklı şehirlerinde tanıtma imkanı da bulabilecek genç şirketler, böylece BTHABER Şirketler Grubu’nun desteğiyle ihtiyaçları olan tüm pazarlama hizmetlerini, hem basılı yayın içeriği ve reklam hem de online platformlarla bu avantajları elde edebilecek. Yeni kuruluşların finansal desteğe ihtiyaçları olduğu gerçeğine karşılık, Türkiye’de de bu destekleri almanın,
kamunun ilgili birimlerine destek amaçlı ulaşabilmenin zorluğu da aşikar. Bir taraftan da, BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe’nin dikkat çektiği gibi, Türkiye hedeflerini bir ‘bilişim ülkesi’ olmak üzere kurguladı. Dolayısıyla bilişim firmalarının da bu tarz kapsamlı bir desteğe ihtiyacı var. “Yeni firma olmaları ve bilişim odaklı çalışmalar yürütmeleri ile desteklenmeyi hak ediyorlar. Bu desteklere erişimin zorluğu dolayısıyla, kendi ölçeğimizde bir desteği onlara sunmaya çalışıyoruz ki, onların büyümesine, hatta dünyaya açılabilmesine bir nebze de olsa destek sunabilelim” vurgusunu yapan Murat Göçe, sorularımızı yanıtladı: Üç yıl önce KOBİ Destek Paketi’nin fikir aşması, ardından ilk adımların atılışı ile bugüne baktığınızda nasıl bir gelişim görüyorsunuz? Belirtmem gerekir ki, bu genç firmalardan birisiyle biz bizzat çalışıyoruz. Kendilerini, sunduğumuz destek ve araçlarla o kadar iyi tanıttılar ki, bize de fayda sağladılar. Bu yönüyle yaptığımız işe, bu yarışmaya ve katılan şirketlere önce biz inandık ve bunu da bir tanesi ile yürüttüğümüz çalışmalarla bizzat gösteriyoruz.
Üç yılda başka tespitlerimiz de oldu. Birincisi; çok iyi projeler üretip geliştiren firmalarımız var, ama kendilerini tanıtmakta eksik kalabiliyorlar. Oysa Türkiye’nin mühendislik yetkinlikleri dünyanın kabul ettiği bir gerçek. Fikir sahibi olup, beraberinde satış ve pazarlama konusunda yetkinliği geliştirmeyi bu nedenle bir görev addediyoruz. İşimiz dolayısıyla teknokentlere gidiyoruz ve görüyoruz ki oradaki girişimlerin de pazarlama ve vizyon konusunda desteğe ihtiyaçları var.
başlıklarda bizden danışmanlık hizmeti alabilecekler. Bu tarz mentorluk hizmetini de bu yıl kapsamımıza alacağız ve seçilecek 3 genç şirketin her birine her ay 3 saat mentorluk desteği sunacağız. BTHABER Şirketler Grubu’nda şu anda mentor olarak ben varım. Bu konuda eğitim de aldım. Ama bu seçilen genç şirketleri farklı mentor ve danışmanlarla bir araya getirebilme yetkinliğine ve bağlantı gücüne de sahibiz. Bu yönüyle sektörün deneyimli isimleri ile bizzat kendimiz bir mentorluk mimarisi inşa edebiliriz.
KOBİ Destek Projesi ile orta vadede hedefleriniz neler? Konseptte nasıl bir geliştirme planlıyorsunuz? Yurtdışına gitme, oradaki bilişim ve girişimcilik ortamını gözlemleme imkanımız, ayrıca kamu ile bağlarımız var. Önceliğimiz de kamunun ilgisini bu yarışmaya çekebilmek. Bir hedefimiz de bu genç firmalarımızı yatırımcılarla buluşturacak platformlar, etkinlikler, toplantılar düzenlemek. Önce bu çalışmamızın gelişmesi için kamuoyu oluşması lazım. Bundan sonra onları kamu ve yatırımcılarla buluşturma hedefi, yatırım alabilmeleri adına danışmanlık ve mentorluk hizmetleri gibi başlıkları kapsayan planlarımızı hayata geçirebiliriz. Bu perspektifle, melek yatırımcılar, kamu ve risk sermayesi şirketleri ile yetkin jürimizin seçtiği girişimlere buluşturma ve iki taraf arasında verimli bir köprü olma vazifemizi yerine getirme imkanımız olacak. Mentorluk hizmetleri için de ayrı bir platform oluşturma hedefimiz var. Yani yatırımcıya ulaşmak, kendilerini onlara doğru biçimde tanıtmak, kurumsal gelecekleri gibi
KOBİ Destek Projesi’ne BT sektörünün, sektör STK’larının, kamunun ve girişimcilik destek dünyasının geri dönüşleri nasıl? Maalesef bu konuda bize kimse ne destek veriyor ne takdir ediyor. Bu bizim mütevaziliğimizden kaynaklanıyor, çünkü bunun fazla reklamını yapmıyoruz. Sektörün ve STK’ların desteği önemli. Böylece bu çalışmamız daha çok duyulur, daha çok başvuru ile kartopu misali farkındalık ve ilgi gelişir. Biz de bu ilgiyi ve desteği görür, seçilen başarılı şirket sayısı olan
“Taraflar İçİn verİmlİ bİr köprüyüz” BTHABER Şirketler Grubu Başkanı Murat Göçe: “KOBİ Destek Projesi’nden bugüne kadar altı firma yararlandı ve 2019 yılı seçimi ile bu sayı dokuz olacak. Bu altı şirketin üçü ciddi faydalar sağladı ve düzenlediğimiz etkinliklerde önemli işbirliklerine imza attılar. Seçimi yapan jürimiz ise alanında yetkin isimlerden oluşuyor. Jüriyi akademik
dünya, özel sektör ve kamu kanadından seçmeye hep önem veriyoruz. Böylece farklı bakış açıları ile yapılan bir değerlendirme ortaya konuluyor. Bu yetkin bakış açılarına sahip isimleri jürimizde bulundurmaya, BTHABER Şirketler Grubu olarak bu gibi yarışmalarımız ve destek çalışmalarımızın hepsini jüri kararı ile yürütmeye önem
veriyoruz. Bizim bu süreçte tek katkımız; başvuruların alınıp jüriye aktarılmasında bir köprü görevi üstlenmemiz. 2019 yılı jürimiz de Gebze Organize Sanayi Bölgesi Teknoloji Müdürü Engin Işık, İstanbul Okan Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Güner Gürsoy, UiPath Türkiye Genel Müdürü Tansu Yeğen.”
üçü, belki beş yaparız. Yani, genç ve potansiyeli yüksek şirketleri ortaya çıkartmak adına tüm tarafların bizim gibi elini taşın altına koyması gerekli. Bilişim 500 araştırmasında Anadolu şirketleri de son iki yıldır farklı bir kategoride konumlanıyor. Bu fırsat, Anadolu’daki şirketlerin KOBİ Destek Projesi’ne ilgisinin artmasına fırsat olur mu? BTHABER Şirketler Grubu olarak ticari faaliyetlerimizin yanında sektöre faydalı olabilecek adımları atmaya önem veriyoruz. Hem Anadolu’daki sektör firmalarının yurt çapında hatta yurtdışına da tanıtımları adına onlara destek olmak hem bu gibi küçük ölçekli genç firmalara pazarlama desteği sağlamak ile bütünün parçalarını uzman bir bakış açısıyla hayata geçiriyoruz. Bilişim 500 araştırmamız ve bunun içinde konumlanan Anadolu şirketleri kategorisi bu hedefimizin bir başlığını oluştururken, diğer başlığı da KOBİ Destek Projesi. Yani birbirine çok bağlı, birbirini destekleyen projelerimiz söz konusu.
“Ar-Ge yatırımlarımızı artırdık, İhracat adımları attık” Ayvos Bilgi Teknolojileri Kurucu Ortağı Eray Hangül: “KOBİ Destek Projesi 2018 ile seçilen şirketlerden biri olduk. İllere gidilerek BTvizyon etkinliklerinde sunum yapma ve stand açarak potansiyel müşterilerle buluşma fırsatı yakaladık. Ürünlerimizle ilgili hedef kitlelere e-mailing ile web sitemize olan trafiği arttırdık ve sonuçları ölçümledik. BThaber’de ilanlarımızı yayınlayarak Ayvos'un, ürün ve hizmetlerimizin tanınırlığına katkıda bulunması yönünde fayda sağladık. Özellikle B2B anlamında birçok kurum ve firma ile tanışma fırsatı yakaladık. BThaber sayesinde tanışıp, teklif verdiğimiz potansiyel müşterilerimiz oldu. Özellikle Anadolu'da kendimizi ifade etme fırsatı yakaladık. Yapay zeka ve makine öğrenme
ile gerçek dünyada ne gibi problemlerin çözülebileceği konusunda farkındalığı artırma fırsatı bulduk. Özellikle GETS ürünümüzü sahadan gelen talepler doğrultusunda Ar-Ge yatırımlarımızı artırarak daha ileri bir noktaya taşıdık. Bulgaristan'da iş ortaklığı üzerinden ihracat hedefi koyduk. Perakende sektörüne yönelik video analitik çözümlerimizi 2018'de olgunlaştırdık ve 2019'da müşteri bazlı projelendirmek için birçok PoC ve demo yaptık. 2019'da birden fazla projenin gerçek ortamda canlıya alımını yapacağımızı öngörüyoruz. Ekibimize, zamanı verimli kullanma açısından sanal eğitim platformları üzerinden kurslar aldırarak yetkinliklerini artırmayı hedefledik.”
WIN EURASIA 2019
360 Derece İmalat Sanayii
14 - 17 Mart 2019
Tüyap Fuar ve Kongre Merkezi İstanbul
win-eurasia.com #wineurasia
Organizatör Hannover Fairs Turkey Fuarcılık A.Ş. Tel. 0212 334 69 00 Faks 0212 334 69 34 info@hf-turkey.com www.hmist.com.tr
Destekleyenler
Online ! in ç İ t ı y Ka urasia.com
win-e
Resmi Havayolu
Resmi Seyahat Acentesi
Destekleyen Dernekler
AKDER
AKIŞKAN GÜCÜ DERNEĞİ
‘’ Türk Endüstrisinin İtici Gücü ’’
BU FUARLAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TOBB (TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.
6
E-TOPLUM
Bilgisayar 130 yaşında Fransız Joseph-Marie Jacquard (17521834), dokuma işini hızlandırmak, otomatikleştirmek amacıyla 1801’de delikli kartonlar kullanmayı akıl etti. Zaten makineleşmeye başlamış olan tekstil üretimi, otomasyon yoluna girdi. Jacquard’ın buluşu o kadar ilgi çekti ki hükümet, kendisini Paris’te Bilim ve Teknik Kurulu’na davet ederek uygulamayı göstermesini istedi. Sonuç: 1806’da bu sistem “ülke malı” ilan edildi. “Jakarlı” sistem yerleşti. Altı yılda Fransa’da 11 bin, 1833’e kadar İngiltere’de 100 bin tezgahta kullanılıyordu. 1835’te İngiliz Charles Babbage, Analitik Makinesi’nde delikli kart kullanmak istedi. Ama makineyi yaptıracak para bulamadı. 1884’te Alman asıllı ABD’li Herman Hollerith, ilk bilgisayarın “büyük dedesinde” delikli kart kullandı. Bunun
BThaber
Edip Emil Öymen edip.oymen@gmail.com
David Bowie, AR oldu
patentini 8 Ocak 1889’da aldı. Bu yıl, bilgisayarın 130’uncu yıldönümü sayılıyor. Hollerith, 1890 ABD genel sayımı sonuçlarını bu sayede hızlandırdı. Bu e-devlet (!) uygulamasıyla ABD hükümetine 5 milyon Dolar tasarruf sağladı. 1896’da kurduğu şirketinin adını 1924’te “International Business Machines”e çevirdi. IBM doğdu. 1930’larda Amerikan IBM, Alman Zuse bilgisayarları kullanılıyordu artık. Ve bu yıl, web’in “icadının” da 30’uncu yıldönümü... Tim Berners-Lee’yi bol bol dinleyeceğiz demektir.
21 - 27 OCAK 2019
Üç yıl önce 10 Ocak 2016’da ölen David Bowie için 2013’te hazırlanmış sergi, artırılmış gerçeklik (AR) olarak herkesin izlemesine açıldı. Londra Victoria & Albert (V&A) Müzesi’nde başlayan sergi 12 ülkede kuruldu, 2 milyonu aşkın ziyaretçi çekti. En son, geçen yaz
Brooklyn Müzesi’nde kapandı. Müziği, fotoğrafları, albüm kapakları, 60’dan fazla sahne giysisi, çizimleri, şarkı sözleri, anı defterlerinden sayfalar, ve bir çok başka efemera, sergiyi David Bowie kadar renkli ve ilginç yapmıştı. Onun, sadece müziğe ve söz yazarlığına değil, aynı zamanda moda, ses mimarisi, grafik tasarım, tiyatro, sanat ve filme getirdiği sürekli yenilikçi bakış açısı ve uygulamalar da bu sergide yer aldı. Ayrıca, ikonik şarkılarından video klipleri de... Dört dörtlük bu pop kültür hazinesini, sergiyi gören-görmeyen herkes
erişebilecek. AR uygulaması, David Bowie Arşivi ve Sony Music Entertainment ortaklığında, New York’lu Planeta stüdyosu tarafından yapıldı. Kullanıcı, 360 derecelik bir bakış açısıyla üç boyutlu olarak 500’ü aşkın yüksek çözünürlü objeyi “görebilecek.” Bir sergide, ancak bir camın arkasından izlenebilen objeler, şimdi kullanıcının gözünün önüne gelecek. Ve her bir obje için aktör (Bowie’nin yakın arkadaşı) Gary Oldman’ın sesi eşlik edecek. Sergiyi gezenlere verilen kulaklıklarda da Oldman konuşuyordu. Sistem öyle ayarlanmıştı ki, odadan odaya geçerken, kulaklıktaki anlatım da yeni mekandaki objelere göre hemen değişiyordu (audio spotlight). Serginin AR’dan sonra VR versiyonu da yapılacak. Fiyat, şimdilik AR için 8 Sterlin (56 TL).
Sosyal medya yıldızı Louvre Geçen yıl dünyada en çok ziyaret edilen müze, Louvre (Paris) oldu: 10 milyon 200 bin. Bu rakam, bir yıl önceye göre yüzde 25 artmış. Gelenlerin 1.5 milyonu Amerikalı. Bir milyonu Çinli. 2.5 milyonu Fransız. Müzeye giriş parasız. Ama sergilere giriş paralı. Louvre, sergilerden 15 milyon Euro gelir sağlamış. Müze, Çarşamba ve Cuma geceleri 18 – 21.45 arasında da açık olacak. Ayrıca, her ayın ilk Cumartesi gecesi de açık ve bedava olacak. 5 Ocak Cumartesi gecesi 11 bin kişi müzeyi ziyaret etti. En çok ziyaret edilen müze dahi olsa, neden böyle bir konu BTHaber’de? Çünkü, Louvre’un zaten pek ünlü olmasına rağmen “gençler” tarafından da merak edilerek gezilmesini sağlayan tanıtım stratejisinde YouTube influencer’ları rol oynuyor.
Bunların en eğlencelisi, Charlie Danger adlı (gerçek adı bu!) bir genç hanım. Evet, olmadık bir Fransız ismi. Ama hanım gerçek. Arkeolog bir aileden geliyor. Kendisi de sanat tarihi ve arkeoloji okumuş. YouTube’da “Bu ayın haberleri” (Les Revues Du Monde) adlı bir arkeoloji, tarih, antropoloji programı var. Öğrence/eğitlence (infotainment) şeklinde, sempatik programlarını takip edenler şimdilik 400 bin. Louvre, YouTube “gençliğini” odağına alacak komik bir projeyi bu hanımla gerçekleştirdi: “Nasıl mumya yapılır?” (On a recréé une momie au Louvre). https://bit. ly/1HHaGXJ Sosyal medyaya yaslanan tanıtım stratejisiyle Louvre’un, bugün Facebook’ta 2 milyon 700 bin, Instagram’da 2 milyon 400 bin, Twitter’da 1
milyon 400 bin takipçisi var. Louvre’un toplam 15 sosyal medya hesabını 6.1 milyon kişi izliyor. YouTube’da Louvre’un yayınladığı video sayısı ise 337. Bu hesaba 32 bin kişi abone. Tanıtım için YouTube’da “etkili” (influencer) olan, bol takipçili 12 gençle uyguladığı proje ile Louvre, “hakkında” 24 video yayınladı. Şimdiye kadar bunları 3 milyon kişi tıkladı. Videolar, bürokratik laf ebelikleri değil, içerik ve sunum olarak özgün, infotainment özelliği zengin, müzeye/sergiye gelme merakı yaratan, sanat tarihine heves uyandıran videolardı. Louvre, eski eserlerin, arkeoloji ve tarihin “pekala” (!) eğlenceli olabileceğini, geçmişin bugüne ışık tuttuğunu Milenyum Gençliği’ne anlatmayı hedefledi. Müzeye gelenlerin yarıdan çoğu 30 yaş altı, beşte biri ise 18 yaş altıydı!
Louvre için en mega tanıtımı ise Beyoncé ve eşi Jay-Z ('Apes**t' The Carters adlı video ile) yaptı geçen yaz. Müzede 6 dakikalık bir rap eşliğinde çektikleri videoyu dünya gördü. YouTube’da 150 milyon kez izlendi. Dip not: Anadolu kaynaklı bir kaç eski eser de Louvre’da: Antik Yunan tanrıçaları Hera, Atena ve Afrodit’in, İda (Kaz) Dağı’ndaki güzellik yarışmasını gösteren Üç Güzeller Mozaiği, ayrıca (Antakya) Mevsimler Mozaiği. Ama en etkili eser, 1863’te Fransa’nın Edirne Konsolosluk
görevlisi tarafından Kuzey Ege Semadirek (Samothrace) Adası’nda bulunup Fransa’ya gönderilen Antik Yunan zafer tanrıçası Nike heykeli. Ada halkı 1999’da Louvre’un heykeli geri vermesini istedi. Yunanistan, 2013’te resmen talep etti.
Temelden çatıya tüm süreçlerde PaperWork gücü Belli süreçlerde kullanıma geçen ve kapsadığı alanları giderek artıran PaperWork çözümü, İş GYO’da sağladığı faydalar ve kolaylıklarla benimsenme hızını da artırıyor. üzerinden alırken, ilerleyen süreçte işin mutfağında çalışmaya başlayınca bilfiil kendimiz yürütebileceğimizi gördük. Tüm bu süreçlerde PaperWork’ün desteğini de her zaman yanımızda hissettik. Güncellemelerle ilgili olarak önce kendi test ortamlarımızda testler yapıyoruz, başarılı olması durumunda ise yayın ortamına geçiyoruz. Bu mimaride sürekli yeniliklerin ve güncellemelerin yapılıyor olması da bizi memnun eden bir diğer unsurdur.”
Uçtan uca tüm süreçlerde PaperWork imzası
PaperWork Müşteri Hizmetleri Yöneticisi Canan Ünverdi ve İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş (İş GYO) Bilgi Teknolojileri Yönetmeni Tolga Yılmaz
Kurum kültürü paralelinde alanında yetkin şirketlerle uzun soluklu projelere imza atan İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı A.Ş (İş GYO), iş akışlarında ve iş süreçleri çözümlemelerinde bir çalışmayı PaperWork uygulaması ile hayata geçirdi. İş GYO’nun PaperWork’ü temel tercih sebebi ise yerli ve milli bir uygulama olması oldu. Böylece iş akışı ve entegrasyon tarafında yetkinliğin teyit edildiğini vurgulayan İş GYO Bilgi Teknolojileri Yönetmeni Tolga Yılmaz, eklemeden geçmedi: “Açık kaynak kodlu bir uygulama bizim işin mutfağında olmamızı sağlayacağı için PaperWork, tercihimiz oldu. Yapılan ön görüşmelerde alınan referanslar ve onların geri bildirimleri de İş GYO’nun yatırım kararında öne çıkan unsurlar oldu.” İş GYO’da PaperWork çözümleri; gelen-giden evrak akışları, fatura onay mekanizmaları ve çalışanların masrafları odaklı ilerliyor. Bu başlıklardaki eski yapının çok dağınık ve yönetimi zor mimariler olduğuna dikkat çeken Tolga Yılmaz, ölçeklendirilemeyen bu yapıya karşılık, PaperWork ile dijitale alınan süreçlerin ölçeklendirme, yönetim avantajı ve raporlama kolaylığı sağladığını vurguladı. Kurumsal süreç düzenlemesi ihtiyacından yola çıkarak, İş GYO içinde aslında bir Elektronik Belge Yönetim Sistemi (EBYS) yapısını hayata geçirdiklerine dikkat çeken Tolga Yılmaz, şöyle devam etti: “PaperWork yatırımı ile e-Dönüşüm süreçlerini başarıyla entegre etmiş olduk. PaperWork, yapısı ve mimarisi gereği tüm sistemlerle entegre olabiliyor. Bu açıdan, örneğin İş GYO olarak kullandığımız muhasebe paketimizle tam entegre çalışıyor. PaperWork eğitimlerini biz kendi personelimize sunarken, PaperWork de eğitimlerle ilgili olarak bize her zaman bilgilendirmeler yapıyor. Açık kaynak kodlu bir uygulama olduğu için biz de işin içinde yer alabiliyoruz. İlk aşamada tüm desteği PaperWork
Çözüm odaklı bir firma olan GGsoft ve tecrübeli ekiplerinin kendilerini hem süreç hem yazılım tarafında güçlü biçimde desteklediğini vurgulayan Tolga Yılmaz, PaperWork yatırımının sağladığı faydaları da anlattı. PaperWork’ün yapısı paralelinde tüm sistemlerle entegrasyonun sağlanmasıyla bütünleşik bir mimari oluşturuldu. Bunun verimlilik adına kendileri için çok önemli olduğunu ifade eden Tolga Yılmaz, bazı kullanıcı arayüzlerini de kendilerinin tasarlayabildiği bilgisini paylaştı ve ekledi: “Kullanıcılar, bu yapıdan son derece memnun. Çünkü kendi iş akışları sırasında onların ekranlarını da bizzat biz tasarladık. PaperWork ekranlarının kişiselleştirilebilir olması yatırımın şirket içinde benimsenme hızını ve programa olan bağlılığı da artırdı.” PaperWork projesinde önemli faydalar elde eden İş GYO, destek tarafında GGsoft ile verimli işbirliğini devam ettirmekte kararlı. “Tüm süreçler içinde kesintisiz bir gelişim ve ilerleme sağlanmalı, yönetim tüm süreçlerde esas olmalı” vurgusunu yapan Tolga Yılmaz, PaperWork odaklı hedef ve stratejilerini şöyle anlattı: “Biz bir gayrimenkul firmasıyız ve idealim; yeni bir gayrimenkul projesinin sıfırdan başlayarak tüm süreçleri ile PaperWork yapısı içinde tasarlanması. Fizibilite aşamasından avans projelerine kadar yeni proje geliştirmenin tüm aşamalarını PaperWork’te konumlandırmak istiyorum. Yaptığımız taslak çalışma da uçtan uca tüm adımların yaklaşık 800 adet olduğunu gösteriyor ve tüm bunları PaperWork içinde konumlandırmayı hedefliyorum. Ama kısa vadeye baktığımızda önceliğimiz; halihazırda faturalar bu yapıda onaylandığından ilintili olarak teklif ve satın alma süreçleri, kira sözleşmeleri ve yüklenici sözleşmeleri, hizmet satın alma sözleşmeleri gibi başlıklarla mütevellit bütçeleme yapısını da bu yapının içine dahil edebilmek. Böylelikle PaperWork mimarisini ilk etapta dokümantasyon ve onu destekleyen EBYS çözümü olarak kullanırken, kapsamını da genişleterek, bir taraftan da güçlü bir analitik süreç yürüterek her şeyi entegre ettiğimiz bir mimari yapı oluşturmak söz konusu olacak.”
“PaperWork uygulamasının gelişmiş entegrasyon kabiliyeti, kurumların Dijital Dönüşümü yönetmede Lider Ekibe kolaylıklar sağlamaktadır. Bilgi Teknolojileri Yönetmeni Tolga beyin, PaperWork’un her sürümde yenilenen, gelişen yeteneklerini sürekli takip edip, PaperWork ekibiyle iletişimde kalarak, uygulamayı kurumda doğru konumlandırması kurumun E-Dönüşüm süreçlerini uyarlamadaki başarısının temelini oluşturmuştur. Kurumun süreçlerini yakından tanıyan Tolga bey, bu süreçleri iş birimleriyle önceliklendirerek ve bizlerle projelendirerek PaperWork ortamına aktarılmasını sağlamaktadır. Bugüne dek kurumun web sitesiyle, muhasebe paketiyle
entegre olan çeşitli çözümler ürettiğimiz İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı, süreçlerini PaperWork ile çok daha kolay yönetebilir duruma gelince, daha fazla sürecini bu ortama taşımaya karar vermiştir. Bu kararla kurum, bir adım daha ileri giderek, önümüzdeki dönem PaperWork üzerinde kendi personeliyle tasarladığı iş akışlarını hayata geçirmeyi planlamaktadır. Müşterilerimizin PaperWork ortamını kullanarak kendi iş akışlarını tasarlamalarını her zaman desteklemekteyiz; İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın da bu konuda aksiyon alması bizi sevindiren bir gelişme olmuştur. PaperWork’un kullanım kolaylığı, doğru çözümlerin uyarlanması, uygulamanın
kurumda iş birimlerinden üst yönetime kadar herkes tarafından sahiplenilmesi, İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı süreçlerinin Dijital Dönüşümünü hızlandıran ve kolaylaştıran unsurlar olmuştur. Süreçlerin uyarlanmasında her zaman Tolga Beyle yakın çalışmaktayız; ilgili iş birimlerinin ihtiyacını doğru anlayarak, çalışanların hayatını kolaylaştıracak, müşteri memnuniyetini en üst düzeye taşıyacak kalitede uyarlama ve çözümlerimizle İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’ndaki varlığımızı bir ‘başarı hikayesine’ çevirdik. İş Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı’nın Dijital Dönüşüm süreçlerinin bir parçası olmaktan mutluyuz. Yakaladığımız bu ivmeyle işbirliğimizin artarak devam etmesini diliyorum.”
advertorial
PaperWork Müşteri Hizmetleri Yöneticisi Canan Ünverdi: “Önemli bir ivme yakaladık”
8
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
21 - 27 OCAK 2019
Yazılım lisans anlaşmalarında öncelik evlilik değil, boşanma Zaman kazanmak, yazılım temini ve bunu konumlandırmada sağlıklı ilerleyip, beklenmedik sürprizlerden uzak durabilmek hedefleniyorsa, sektörün deneyimli ismi Nuray Akmeriç’in bilişim hukuku konusunda bilgilendirmesine başvurmakta fayda var. Birçok uluslararası şirkette tepe yönetici olarak görev yapan Akmeriç Koçluk Danışmanlık Handan Aybars Eğitim Hizmetleri Kurucusu Nuray Akmeriç’e göre, hukuk herkese lazım. Bu nedenle hangi bölüm olursa olsun, üniversitelerin son sınıflarında temel hukuk bilgisi öğrencilere verilmeli, fikri mülkiyet hukuku da bu eğitimde yerini almalı. Konu yazılım lisans anlaşmaları olduğunda, Nuray Akmeriç’e göre üç önemli başlık var: Garanti, tazminler ve sorumlulukları sınırlandırmak. Lisans alan müşteri istiyor ki, hayat boyu garantisi olsun. Öbür taraf ise ‘1 yıl olsun, ben bakım anlaşması yapayım ki ayakta kalayım’ diyor. İki tarafın garanti başlığında anlaşması lazım. “Tazminat konusu gündeme geldiğinde, lisans alan diyor ki ‘yazılım çöker, ben de bu yüzden iş kaybına uğrarsam tüm kaybımı ödemek zorundasın’. Bunu da kimse kabul etmiyor. Anlaşma süresi kadar uzun sürer bu konuda görüşmeler. Tüm zarar ve ziyanı da kimseye kabul ettiremezsiniz” tespitini yapan Nuray Akmeriç’e göre, bu konular kritik ve avukatların da fikir birliğine varamadıkları yerler. Bu nedenle bir bütün olarak bakabilmek ve detayları görebilmek, ayrıca müzakereye doğru hazırlanmak lazım. “Aksi halde, yani hazır değilseniz müzakereye da başlamayacaksınız” önerisini paylaşan, kariyerindeki bu gelişimi “Kariyerimde İkinci Bahar” kitabında da paylaşan Nuray Akmeriç ile yazılım dünyasında hukuk bilgisinin kritik önemini konuştuk: Nasıl bir eğitim kurguladınız? Benim yaşam amacım; bildiğim her şeyi paylaşmak ve faydalı olmak. Bu amaçla bir eğitim tasarladım, boşluğu da gördüm. Bu eğitim 3 gün. Bir lisans anlaşmasının üzerinden İngilizce ve Türkçe maddelerini, yani tam bir anlaşma metninin üzerinden geçerek ilerliyoruz. Sonuçta İngilizce bilmek de yetmiyor lisans anlaşmasını okumak ve anlamak için. Bu eğitimi ilk tasarladığımda Türkiye Bankalar Birliği’ne (TBB) bir eğitim
verdim ve banka avukatları da bu eğitimle ilgili çok olumlu geri dönüşler yaptılar. Çünkü bu, çok spesifik bir konu. Ben koçluk ve mentorluk yapıyorum. Mentorluk yaptığım bir yönetici ile şöyle bir durumumuz oldu. Bir yazılım satın almışlar, ama şirket kapanmış, kapanan şirket de ilk yapılan anlaşmayı başka bir şirkete devretmiş. Bu, sıkıntı demek. Dolayısıyla, yazılım başlığında bunları da düşünerek anlaşmaları yapabilmek lazım. Distribütörlere de bu konuda eğitim vermek gerekiyor ve ben bu konuda hazırım. Bu eğitimin faydalarını nasıl değerlendiriyorsunuz? Diyelim yazılım aldığım şirket iflas etti. Yazılım kodlarını başka bir yerde emanette tutuyor. Tüm yazılım firmalarının bu ‘escrow’ anlaşmaları vardır. Eğer firma iflas eder ve kapanırsa, bu anlaşma gereği sizin yazılım kaynak kodunu alabiliyor olmanız lazım ki siz kendi hayatınıza devam edebilesiniz. Lokal firmaları düşünün, bir yazılım geliştiriyor, üç yıl sonra şirketi kapatıp gidiyor. Türkiye’de bu konunun yerel geliştiriciler için de devreye girmesi önemli. Bu konuda mesela sektör STK’ları hamle yapabilir. Çünkü sonuçta lisans alanın, ‘escrow’ anlaşmasının gereklerini talep etme hakkı var. Ama bu yönde anlaşma var mı, işte asıl sorun da bu. Yazılımda lisans anlaşması neleri kapsıyor? Biz fazla yazılım üretmiyor, bir yerlerden alıyor, sadece ülkeye uygun kişiselleştirme ve düzenleme yapıyor, ülkeye ve ihtiyaçlara göre uyarlıyoruz. Bu durum da hukuk master’ına başlamamın sebebi oldu. Ben 14 yıl yabancı şirketlerde çalıştım. Hem müşteri hem satıcı tarafında çalıştığım için masanın iki tarafına hakimim. Gördüm ki müşteri ile bir yazılım satışı ile ilgili anlaşma yapılıyor, bu anlaşma ile birlikte kontrat dönemi başlıyor. Kural şu: Yazılım yabancı menşeili olduğu için satıcı firma kendi lisans anlaşmasını dayatmak istiyor. Dolayısıyla, buradaki yabancı şirketin temsilcileri de bir süzgeçten geçirmeden, bunu alıp müşteriye, müşteri de
hukuk birimine bunu gönderiyor. Anlaşmaların şartları o kadar ağır ki, bazı şartlar düzenlenip yeniden size geliyor, siz de yurtdışına gönderiyorsunuz. Yurtdışı ‘bunları kabul etmem’ diyor, süreç uzuyor. Siz de yatırım yapmak isterken, birkaç ay beklemek zorunda kalıyorsunuz. Daha fazla vakit kaybetmeden bu teknolojiyi alıp kullanmak isteyen müşteriye hukuk birimi diyor ki ‘bu bir ticari adım, sen karar ver’. Peki o zaman neden bu kadar zaman bekledik? Sonra ticari karar üstüne tartışmalar başlıyor ve anca belli bir noktaya geliniyor. Hukuk master’ına tam da bu nedenle başladım ve hukukçuları daha iyi anlayabilmek için bunu iki yıl okumam gerekiyormuş. Master’da iki mühendistik ve Hukukun Ekonomik Analizi isimli bir ders aldık, çok memnun olduk. Çünkü ekonomik analiz yapıp orta noktada buluşmaya avukatlardan çok daha hazırdık ve bu konuda yetkindik. Oysa temel hukuk bölümlerinde iki taraf da birbirinden üstün gelme çabasında oluyor. Yazılım lisans anlaşmaları konusunu ortaya atmam da lisans alan tarafı bilgilendirmek ve kavga etmeden bazı maddelerle kendilerini koruyabileceklerini anlatabilmekti. Arabuluculuk mekanizması bu yolda zaten önemli bir adım oldu. Ama orada da arabulucu olabilmek için avukat olmak gerekiyor. Oysa hukuk master’ı yaptım ve arabulucu olmak isterim. Çünkü mühendislik geçmişim ve analitik düşünme yetkinliğim, iş tecrübem ve hukuk bilgim var. Belli koşullarla bu konuda düzenleme yapılabilir oysa. Yatırım hedefi ve anlaşma başarısı nasıl işliyor? Burada kritik olan anlaşma türleri var. Mesela uluslararası bir yazılım firmasının çözümünü alıp paketi açtığınızda, içindeki anlaşmayı da kabul etmiş oluyorsunuz. Ama eğer spesifik bir lisans alıyorsanız, bunu değiştirebilme hakkınız var. Burada alıcı tarafın ‘bu teknolojiye ihtiyaç duyuyor, bunu almak ve kullanmak istiyorum, bunun için elimdeki şartları esnetebilmeliyim’ demesi, karşı tarafın da ‘müşteri odaklılığı ilke edinmiş bir firmayım, dolayısıyla
müşterimin ihtiyaçlarına uygun davranmalıyım’ şeklinde ortak noktayı belirlemesi önemli. Çünkü bu anlaşmalar evlilik için değil, boşanma için yapılıyor. Yani anlaşma ve şartları bir sorun halinde hayata geçiyor. Teknoloji yatırımı önemli ve burada birçok başarısız örnek var. Bunun temelinde, anlaşma koşullarında tam netleşememek de yatıyor. Mesela bir etkinlikte bir ürünü gördünüz, uygulamanıza bunu katmak istiyorsunuz, BT şirketi ile anlaştınız, ama uygulamayı konumlandırma sırasında baktınız ki o fonksiyon yok. Siz distribütöre diyorsunuz ki ‘Fuarda bize bunu göstermiştiniz, asıl istediğimiz de oydu’. Firma da ‘Bu fonksiyonu yazılımın içinden çıkarmışlar, yapabileceğim bir şey yok, anlaşmada bu yazıyor’ diyor. Eğer böyle bir söz varsa, güncel dokümantasyonu her zaman her şekilde değiştirebilir. Bu durumda ne yapmak lazım? ‘Spesifikasyonlar’ diye bir ek yapmak lazım. Bu ekte, sizin için hayati fonksiyonları yazıp, anlaşmanın ayrılmaz bir parçası olarak bunu ana anlaşmaya ilave etmeniz gerek. Peki şirketler, yazılım lisans anlaşmalarında bu belirttiğiniz eklemeleri yapmaları gerektiğinin ne derece farkında? Yazılım lisans anlaşması birçok başlığı kapsıyor. Lisans anlaşmasının kendisi var, bakım anlaşması var, hizmet anlaşması var. Bunların hepsinin bir arada olması lazım. En büyük sorunumuz bu hizmet sınırını doğru belirleyememek zaten. Çoklu anlaşma ve tekli anlaşma kavramları vardır. ‘Çoklu’ dediğimiz zaman, tüm bunların entegre biçimde ortaya konulması söz konusu. Ama satıcı firmalar, genelde bunu kabul etme eğiliminde olmuyor. Distribütörün genelde en tipik gerekçesi de 'yurtdışı izin vermiyor' oluyor. Bu arada, distribütörlük anlaşması kapsamında, distribütörün bu konuda yetkisi olmayabilir. Bir dolu anlaşma olduğu için anlaşma metinlerinin birbiri ile uyumlu olması lazım. Eğer iyi niyet yoksa, bir yerdekini diğer anlaşma ile değiştirebilirler.
Akmeriç Koçluk Danışmanlık Eğitim Hizmetleri Kurucusu Nuray Akmeriç Dolayısıyla çok dikkatli incelenmesi gerek. Bilişim hukuku ve yazılım süreçlerine hakim bir hukukçunun bu süreci takip etmesi bu yönüyle önemli. Peki ya buluttan yazılım kullandığımızda? Orada ‘hizmet’ söz konusu. Yani yazılımın lisansını değil, belli bir süre için kullanım hakkını ‘hizmet’ olarak alıyorsunuz. Orada da lisansın türleri gündeme geliyor. Süreli lisans ve süresiz lisansın yanında, bir de ‘abonelik’ yani ‘as a service’ var. Bu başlangıçta daha ucuz gibi gelse de, maliyet analizi yapıldığında öyle olmadığı durumlar da var. Kendi kullanım miktarınız ve buna karşılık size maliyet olarak yansıtılan ne kadar, bu miktar ne kadar sürede ne kadar artacak? Bir lisansı satın aldığınızda bunun bedelini ödemiş oluyorsunuz ve sadece bakım için ek ödemeler gündeme gelebiliyor. Ama abonelikte karşı taraf ücretlerini artırabilir. Sonuçta yazılımı hizmet olarak kullanmak avantaj, ama hukuki açıdan daha detaylı görebilmemiz lazım. Hizmet olarak yazılım kullanımını doğru ve kurumsal işleyiş ve hedeflere göre ölçeklendirerek edinebilmek önemli. Yani kurumsal stratejinizi, ihtiyaçlarınızı iyi bilmelisiniz SaaS yapısına girerken. Oysa Türkiye’de kurumsal bazda 3-5 yıllık strateji sahibi olabilmek kendi başına zor. Bu yönüyle sorun sadece lisans veren firmalarda değil. Lisans alanın da bu tarz bir stratejisi yoksa, kötü adam da ‘lisans veren firma’ oluyor. Bu yönüyle sadece büyük ölçekli şirketler değil, e-Dönüşüm ışığında KOBİ’lerin bu öngörü ile hareket edebilmesi şart. Yani temelde kurumsal strateji var.
GELECEĞE TAŞIYAN DİJİTAL ÇÖZÜMLER 14 yıl önce gelecek hedeflerimizi bu slogan ile belirledik. Bugün 20 ülkede 40.000’den fazla ekranı müşterilerimiz adına yönetiyoruz. Türkiye’nin ‘’digital signage’’ markasıyız!
Perakende Mağazacılık
0212 691 64 00 /sistem9
Gıda
Büyük İşletmeler
Oteller
Banka Şubeleri
Üretim Tesisleri
www.sistem9.com
/sistemDokuzMedya
/sistem-9-medya
/Sistem9Medya
/Sistem9
“Geleceğe Taşıyan Dijital Çözümler”
Kurumsal ve Bireysel IoT ve M2M Teknolojileri
BThaber 21 - 27 OCAK 2019
DOSYA:
www.bthaber.com.tr
Handan Aybars
Ürkmeden benimsemenin ipuçları IoT ve/veya M2M odaklı her bir içeriğe tepkim ‘bilimkurgu film’ veya ‘soru işaretleri eşliğinde ürkmek’ oluyor belki, ama bu tutumum, teknolojiye sırt çevirmek anlamına kesinlikle gelmiyor. Bunun yerine, dosyamızda da göreceğiniz gibi bilenin danışmanlığını almak işin temeli. Bu danışmanlık kurumsal IoT ve M2M adımlarında önceliklerin belirlenmesi adına kritik.
Zira herkesin yaptığını yapmak değil, kurumsal duruş, yapı, öncelikler ve hedeflere bağlı bir rota belirlenmesi yatırım geri dönüşünü sağlar tamam, ama asıl önemlisi bu önemli yatırım başlıkları ile kurumsal bir hezimet yaşanmasını önler. Sözün özü; IoT ve M2M teknolojilerine uyum bir gereklilik, ama bu yolda herkesin rotası kendine özel.
12 DOSYA
Kurumsal ve Bireysel IoT ve M2M Teknolojileri
BThaber 21 - 27 OCAK 2019
MÜŞTERİ ODAKLILIK VE KURUMSAL FAYDALAR ÖN PLANDA 2025 yılına kadar, dünya üzerinde yaklaşık 100 milyar IoT cihazının bağlantılı olması, farklı kaynaklardan yapılan araştırmalar ile IoT pazarının 2,7 – 6,2 trilyon dolar büyüklüğüne erişmesi öngörülüyor. Bireysel bazda ise bu pazarın 100 milyar dolardan fazla olması bekleniyor. İnternet kullanıcı sayısının artması ile birlikte akıllı cihazların benimsenmesi ve gelişen ekonomilerde bireylerin harcanabilir gelirlerindeki ve spor farkındalıklarının artış ile daha iyi yaşam koşullarını elde etmek istemesi tüketicilerin teknolojik anlamda özellikle güvenlik, enerji yönetimi gibi ev otomasyonu ve giyilebilir cihazlar alanlarında yenilikleri benimseme eğiliminde olduğunu gösteriyor. Bu yorumunu “Bireylerin akıllı cihazlar ile gerçek zamanlı, anında bağlantı kurması sayesinde insan ve makine arasındaki etkileşimin artması, önümüzdeki zamanlarda dijital asistanlar, akıllı gözlükler ve artırılmış gerçeklik teknolojilerinin daha çok hayatımızda yer edineceğini gösteriyor” beklentisi ile pekiştiren Huawei IoT Strateji ve İş Geliştirme Yöneticisi Gülden Yılmaz, şöyle devam etti: “Bireysel pazarda olduğu gibi
kurumsal pazarda da IoT ve M2M teknolojilerinin merkezinde ‘müşteriodaklılık’ yer almakta. Bununla birlikte, kurumsal bazda, şirketlerin verimliliklerini artırarak maliyetleri düşürmesi ve çalışanlarına daha güvenli bir çalışma ortamı sunması IoT teknolojilerinin ana faydalarından sayılabilir. Akıllı şehirler ile yerel ve genel yönetimler yaya, çocuk, yaşlı güvenliğinden trafik yönetimine kadar kentsel yaşam kalitesini iyileştirerek, vatandaşlarına daha iyi hizmet sunabilirler ve acil durumlara proaktif ve anlık şekilde yanıt verebilirler.” Küresel platformlarla entegrasyon desteği Gülden Yılmaz, IoT ve M2M teknolojilerinin şirketler için faydalarını da sıraladı. Buna göre, bölümsel ve/ veya coğrafi sınırlar içindeki verileri entegre ederek, büyük hacimli verilerin analizi ile operasyonel işbirliği ve verimliliği artırmak, maliyetleri düşürmek önem taşıyor. Ayrıca, daha iyi ve kapsamlı varlık yönetimi sağlamak, işgücü yönetimi, lojistik ve güvenliğin iyileştirilmesi, insan kaynakları kullanımını optimize etmek ve tedarik zinciri yönetimini kolaylaştırmak da öne çıkan faydalar
arasında. Paydaşların ve tedarikçilerin değişen ihtiyaçlarını daha iyi ve anlık olarak anlayarak, uçtan uca satış ve stok fonksiyonlarını otomatize etmek ve tedarikçiler ve ortaklar ile işbirliğinin artmasını sağlamak kadar, ticari müşterilere daha iyi ve üretken pazarlama sunmak da Gülden Yılmaz’ın dikkat çektiği faydalar arasında. Türkiye’de ve tüm dünyada paralel olarak IoT ilk yatırım maliyetleri ve yatırım geri dönüşü (ROI), ilgili departmanlar ve üst düzey yönetim tarafından yakından takip edilmekte. Firmaların mevcut durumlarını analiz ederek maliyetlerini düşürmek, verimliliği artırmak, yenilikçi servisler sunarak mevcut müşterilerine daha iyi hizmet sunmak ve yeni müşteriler kazanarak rakiplerinin önüne geçmek gibi önceliklerine göre IoT yatırımlarına yön vermeleri ise kritik önemde. Bu alanda beklentilerini paylaşan Gülden Yılmaz, 2019 yılı ve sonrasını şöyle resmetti: “IoT teknolojisinin 2019 ve sonrasında kullanımın hem bireysel hem kurumsal bazda hızlanan bir ivmeyle artması beklenmekte. Bağlantılı cihaz sayısındaki artış, milyarlarca içeriğe
duyarlı cihazı desteklemek gerektiği için ölçeklenebilen, akıllı, yönetilebilir, güvenli bir altyapı sağlaması gerekir. Bu nedenle öncelikle fiber, 5G gibi altyapı yatırımlarını ön plana çıkarmakta. Akıllı evler, akıllı şehirler, Endüstri 4.0 ile birlikte bağlı cihazlar büyük miktarda veri üretimine öncülük edecek ve bu verilerin de güvenli şekilde saklanması IoT platformu, bulut bilişim ve altyapısına ışık tutmakta. İşletmeler, bulut altyapısı sayesinde BT ve insan gücü yatırımlarını ve karmaşık kurulum süreçlerini azaltacak. Veri analitiği ve IoT platformlarına yatırım yapmak, verimliliği artıracak ve işletme maliyetlerini düşürecek. Haberleşme altyapısının yönetilmesinde telekom operatörlerine destek olmakla birlikte, uçtan uca tüm müşterilerimize IoT kavramının yaygınlaşması hem danışmanlık hem ürün ve servisler olarak geniş bir portföy sunmaktayız. IoT teknolojisinin ülkemizde adaptasyonunu hızlandırmak adına yerel oyunculara Ar-Ge alanı sağlıyor, küresel platformlarla entegre olmalarına destek oluyor, İstanbul ofisinde hayata geçirdiğimiz OPENLAB ile Türk firmalarının global oyuncu olmalarının kapılarını açıyoruz.”
KURUMSAL FAYDANIN TEMELİNDE DOĞRU SEÇİM VAR Günümüzde akıllı telefonların ve kablosuz teknolojilerin bu kadar yaygın kullanılması, IoT’nin, bilinçsizce de olsa, son kullanıcıların hayatının önemli bir parçası olmasını sağladı. Çünkü Skysens Kurucu Ortağı Burak Polat’ın belirttiği gibi, son kullanıcılar için en önemli konu “kolaylık”. “Evindeki ışıkları telefonuyla uzaktan kontrol eden ya da giyilebilir teknolojilerle vücudundaki değişimleri takip edebilen kullanıcılar hayatlarını kolaylaştıran yaratıcı fikirleri kolayca benimsemeye devam edecek gibi görünüyor” beklentisini dile getiren Burak Polat, bireysel kullanıcıdan kurumsala geçildiğinde “kolaylık” başlığının yine önemli bir faktör olarak ilk sıralarda yer aldığına işaret etti. Kaynakların doğru kullanılması, giderlerin azaltılması, verimliliğin artırılması gibi faktörler de bu başlıkta devreye giriyor. IoT teknolojileri şirketlere tüm bunları sağlarken, Polat’ın belirttiği gibi,
aslında operasyonu optimize etme fırsatı sağlıyor. Bu sayede kurumların maliyetleri düşerken, kazançları artıyor ve kurum içerisindeki ekiplerin kurumun fiziksel operasyonu ile olan etkileşimi de artıyor. Doğru danışmanlığa erişim önemli Şirketler için IoT’ye yatırım yapmadan hayatta kalmak neredeyse imkansız hale geldi. Ancak Burak Polat’a göre, hangi noktaya doğru yatırımın yapılacağı ise analiz edilmesi gereken en önemli konu. Burada önceliği belirlerken, verimliliğin düşük olduğu ya da artırılması gereken noktalar belirlenmeli, kaybı minimuma indirmek adına optimize edilmesi gereken konular listelenmeli. “Günümüzde Endüstri 4.0’dan bahsedilirken, endüstri sahalarındaki en kritik konu makinaların uzaktan takip edilemiyor olması. Bir fabrikanın omurgasını oluşturan makinaların çalışma durumlarının, varsa arızalarının uzaktan
izlenemiyor oluşu operasyonu aksatan, hem zamansal hem de maddi kayıplara yol açan öncelikli konu olabiliyor” örneğini veren Burak Polat, şöyle devam etti: “IoT hayatımıza yeni giren bir kavram olduğu için, firmalar bu takibi eski nesil otomasyon sistemleri ile kısmen yapıyor olsa bile, bu sistemleri internete güvenli ve verimli bir şekilde dahil etmek ve internet sistemleri üzerinden verimlilik artışı sağlamak çoğu zaman imkansız. Dolayısıyla güncel teknolojilerden haberi olan ve yeni yaklaşımlar getirebilen danışmanlık tipleri öncelikli olmalı.” İlk adımı doğru atmak kritik Bu başlıkta geleceğe baktığımızda, Burak Polat’a göre, bireysel IoT kullanımı gerek uygun fiyatla kolayca ulaşılabilinen sistemlerin fazlalığı gerekse mobil telefonların hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmasıyla tüm hızıyla devam edecek. “Bunun yanında,
çoğu kurum çoktan IoT sistemlerine yatırım yapmak için bir arayışa girdi, fakat nereden başlayacakları konusu çok kritik” yorumunu yapan Burak Polat, tercihlerde önceliklerin nasıl belirlenmesi gerektiğini şöyle anlattı: “IoT denen kavramla büyük bir şirketin tüm operasyonunu dijitalleştirmesi ciddi anlamda yüksek maliyet ve proje riski ortaya çıkartıyor. Öncelik sıralaması yapıldıktan sonra yatırım yapılacak alan için en uygun çözümün seçilmesi kısmı ise önem kazanıyor. Olası çözümler arasında çözümü en kolay ve pratik şekilde sunan ve en hızlı şekilde sonuç veren sistemlerin öne çıktığını görüyoruz. Seçilen sistemin diğer tüm sistemlerle entegrasyon kabiliyetinin olması ise süreklilik için bir diğer olmazsa olmaz şart. Kısacası, IoT’nin ‘işleyişi kolaylaştırması’ prensibinden uzaklaşmadan, en basit ve etkili çözümü sunan sistemler, şirketlerin de güvenini kazanacak.”
14 DOSYA
Kurumsal ve Bireysel IoT ve M2M Teknolojileri
BThaber 21 - 27 OCAK 2019
KURUMSAL FAYDALAR DAHA DA ARTACAK Günlük yaşantımız ve iş yapış şekillerimiz büyük bir değişim geçiriyor. Bu değişimde mobil cihazlar ve bu cihazlar üzerinde geliştirilen yeni uygulamaların katkısı büyük. 5G teknolojisinin gelmesi ve yaygınlaşmasıyla bu çıtayı çok daha ileri taşımak mümkün olacak. “5G ile birlikte gecikmenin sıfıra yakın bir hızda olduğu bir ortam yaratılarak, günlük hayatımızın her alanında çevremizle ve dünya ile olan iletişimimizi en üst düzeye çıkaracağımız yeni bir seviyeye ulaştıracağız” vurgusunu yapan Turkcell Akıllı Yerler ve İş Uygulamaları Direktörü Esat Sönmezer, ekledi: “Böylece otonom araçlar, dijital mikro cerrahi, akıllı şehirler ve akıllı fabrikalar gibi alanlarda yeni servisler hayatımıza girecek.” Günümüz iş dünyası her alanda verimliliğe odaklanmış durumda. Türkiye pazarında yaklaşık 2,5 milyon kurumsal M2M hat ile hizmet verdiklerini söyleyen Esat Sönmezer, “Bugün bu hatlar enerjiden üretime, araç takipten ödeme sistemlerine kadar birçok farklı alanda kullanılıyor. Endüstri 4.0’ın hayatımıza girmesi ve birçok firmanın bu konuda farkındalığının artmasıyla IoT ve
Turkcell Akıllı Yerler ve İş Uygulamaları Direktörü Esat Sönmezer M2M kullanımına olan ilgi de artıyor. Mevcut teknolojik yetkinliklere büyük veri ve yapay zekâ yeteneklerinin eklenmesiyle, firmalara sağlanacak faydalar artmaya devam edecek” bilgisini verdi. Yatırım planlarını doğru oluşturmak önemli Teknolojinin baş döndürücü bir hızla ilerlemesi ve Endüstri 4.0 ile birlikte gelen yeni beklentiler, şirketlerde
karar alıcıların kafalarının karışmasına neden oluyor. Burada en önemli konu ise ihtiyaçların doğru analiz edilip, beklentilerin karşılanacağı çözümü uzmanlarla birlikte inşa etmek. Esat Sönmezer’in dikkat çektiği gibi, beklentinin ya da sorunun tanımı ne kadar iyi yapılırsa, inşa edilecek çözümün karşılığını almak da o kadar kolaylaşıyor. Bu nedenle şirketler, mevcut iş modellerini ve operasyonlarını analiz etmeli, öncelikli iyileştirme ihtiyacı olan alanları tespit etmeli, ulaşmak istedikleri ticari hedeflere ve faaliyet gösterdikleri sektördeki beklentilere göre yatırım planlarını oluşturmalılar. “Yatırımlarını yaparken teknolojinin ve dijitalleşmenin getirdiği yeniliklerin işlerine nasıl entegre edeceklerinin çok iyi analiz edilmesi gerekir” hatırlatmasını da yapan Esat Sönmezer, şöyle devam etti: “Şirketlerin teknoloji ihtiyaçları konusunda danışmanlık verirken, kendi yeteneklerimizin yanında sektöründe lider iş ortaklarımızla birlikte hareket ederek çözümleri oluşturuyoruz. İş ortaklarımızla geliştirdiğimiz Turkcell Enerji İzleme ve Yönetimi Servisi ile şirketler anlık enerji tüketimini izleyebiliyor, bunu
merkez ve şubeleriyle karşılaştırmalı olarak takip edebiliyor, anormal tüketimleri ve verimlilik alanlarını tespit ederek bunlarla ilgili aksiyon alıp enerji konusunda yüzde 30’a yakın verimlilik sağlayabiliyor. Başka bir iş ortağıyla geliştirdiğimiz ve üretimde verimliliği hedefleyen servisimiz sayesinde de sanayi tipi elektrik motorlarındaki arızaları izleyip ortaya çıkmadan önce tespit ederek, maliyetleri düşürmek ve tasarruf etmek mümkün hale geliyor. Önümüzdeki üç yıllık dönemde dünyada IoT bağlı cihaz sayısının 15 milyar adede ulaşması bekleniyor. Bu rakam için Türkiye beklentisi yaklaşık 19 milyon bağlı cihaz. Birçok farklı sektörde bu alanda yapılmış, yapılmaya devam edilen ArGe faaliyetleri bulunuyor. Tüm bu teknolojilerin hayatımıza daha hızlı girmesi ve daha fazla fayda sağlaması için en önemli etken kolay ve ulaşılabilir çözümlerin sunulmasından geçiyor. Bu teknolojileri daha ulaşılabilir hale getirmek ve startup seviyesinde firmaların bile çok hızlı büyümelerine olanak sağlayacak Türkiye’nin IoT Platformunu inşa ediyoruz. Bu platform sayesinde çok daha fazla çözümün son kullanıcıyla buluşmasına aracılık edeceğiz.”
DETAYLARA HAKİM OLMANIZ GEREKTİĞİNİ BİLİN!
Advantech Türkiye Genel Müdürü Cem Çelik IoT ve M2M; tüketici, hizmet veya donanım üreticisi, ürün, üretim ekipmanı, bayi, yan sanayi, devlet, altyapı bileşenleri arasında hiyerarşiye gerek bırakmadan veri akışına ve iş zekası paylaşımına olanak sağlama potansiyeline sahip.
Bu çerçevede kurgulanacak iş modelleri ve siber-fizik yapılar yardımıyla verimlilik ve kalite artışıyla başlayıp, pazara erken çıkabilmek, esnek organizasyonlar kurabilmek, ürünlere kestirimci bakım ve öz onarım becerileri kazandırmaya kadar uzanan faydalar sağlanabilecek. Ancak, tüm bu faydalara karşılık, “Ülkemizde bireysel bazda IoT ve M2M farkındalığı seviyesini düşük buluyorum” eleştirisini yapan Advantech Türkiye Genel Müdürü Cem Çelik, bu yorumunu “Meşhur navigasyon uygulanmaları yaygın olarak hiç ürkmeden kullanılırken, kimin nesne, neyin bulut, kimlerin hizmet sağlayıcı olduğunu, getirileriyle birlikte ortaya çıkan bireysel veri aktarımının ticari ederi ve güvenlik sakıncalarını hemen kimsenin göz önüne aldığına tanık olmuyorum” örneği ile destekledi.
Cem Çelik, şöyle devam etti: “Belki benzer gözü karalıkla gündelik kullanımda; satış otomatları, akıllı kombi, buzdolabı, ev otomasyonu ve otomobil gibi platformlarda gömülü IoT ve M2M teknolojilerinin kolayca benimsendiğini gözlemliyorum. Mobil cihazlar, işlevlerinden ziyade Android gibi bilinip, ortak bir arayüz oluşturarak bu benimsemeyi hızlandırmakta. Üretim, enerji, altyapı hizmetlerine yönelik endüstriyel IoT uygulamalarında ise benimseme ve kullanımda hem bireysel hem kurumsal olarak çok daha tutucu ve geride olduğumuzu gözlemlemekteyim. Dolayısıyla, bu uygulamalarda gelişme potansiyelinin yüksek olduğunu düşünüyorum.” Örnek uygulamalar incelenmeli Şirketlerin IoT ve M2M teknolojilerinin teknik olanakları, kısıtları, sakıncaları, ilk yatırım ve işletme maliyetleri konusunda BT şirketlerinden danışmanlık hizmeti almaları önem taşıyor. “Varsa, bu şirketlerin örnek uygulama ortamlarını ziyaret etmeliler. Ayrıca, bu teknolojileri kullanan tercihen kendilerininkiyle aynı veya yakın
sektördeki yerel ve küresel şirketleri ziyaret etmeye çalışmalı” önerilerini paylaşan Cem Çelik, ekledi: “BT teknolojisi konusundaki danışmanlık hizmetinden daha öncelikli ama paralel olarak kendi ürünleri, iş modelleri ve/veya süreçleri konusunda danışmanlık almalılar. Mutlaka belirli kilometre taşları olan, aşamalı iş hedefleri oluşturduktan sonra yatırım kararı alınmalı. Kısa sürede tamamlanabilir, düşük yatırımlı aşamalarla başlanması önemli.” Cem Çelik’e göre, IoT ve M2M farkındalığı ve kullanımı 2019’da; bireysel kullanımda halen kullanılan ulaşım, kamu ve altyapı hizmetleri üzerinden ve gelişkin tüketici elektronik ürünleriyle yaygınlaşmaya devam edecek. Bu hizmetleri veren kurumların yaygınlaşma ve yenilikçi teknoloji üretme hızları da ülkemizin ekonomik koşullar tarafından belirlenmeye devam edecek. Bu noktada Cem Çelik, “İhracat odaklı üretim yapan fabrika ve makine üreticilerindeki kullanım artışının daha hızlı ve kapsamlı olacağını umuyorum” beklentisini dile getirdi.
VakıfBank, Allot ile kesintisizliği daim kılıyor! VakıfBank bünyesinde InfoNet ve Netcore işbirliği ile Allot çözümleri, SSG800 ürün ailesi ile yenilendi. Merkezi yönetim, ölçülebilirlik ve hızlı erişilen analitikle karar verme hızı da böylece güç kazandı.
Tüm yapıda doğru haritalandırma yapılabiliyor InfoNet Genel Müdürü Taner Özdeş, hızlı kurulumu, düşük maliyeti ve kolay yönetilebilirliği açısından sadece merkezde konumlandırılabilen Allot çözümünün bu yönüyle saha yaygınlaşmasına ihtiyaç bırakmayan bir çözüm olduğuna dikkat çekti. Yani, merkezi yönetimle hem gidiş hem dönüş yönünde yönetim kolaylığı söz konusu. Yeni nesil cihazların ve yeni yönetim platformlarının bu yapıya dahil olması da InfoNet ile oldu. VakıfBank’ta tercih edilen Allot çözümlerinde, yenilemeler ve güncellemelerle sürekli kendini geliştiren bir mimari söz konusu. “Bu yapı ile denge bilfiil sağlanıyor” vurgusunu yapan NetCore Genel Müdürü Şadi Dinçel, taraflar arasındaki işbirliğini şu sözlerle değerlendirdi: “Allot ürünü bizim için bir güven unsuru. 2010 yılından bugüne taraflarda zaten bir tecrübe gelişti. Bu versiyona özel destek verdiğimiz başlıklar ise daha çok ClearSee Network Analytics ve ServiceProtector gibi yönetim yazılımı üzerinde gelen yeni özellikler oldu. Kendileri ile öncelikleri, gereklilikler ve ilerleyen süreçte yapılabilecekleri değerlendirme şansımız oluyor.” Bu noktada, InfoNet İş Geliştirme ve Danışmanlık Birimi Yöneticisi Nehir Özenç Güzelordu’nun dikkat çektiği gibi, network ve bant genişliği entegrasyonu ile akıllı bir mimari de hayata geçirildi. Ölçeklenebilir ve ihtiyaca göre modellenebilir bir yapı sunulurken, farklı ihtiyaçlara yönelik çözüm beklentilerine, uygun konfigürasyonlarla yanıt vermek de mümkün oluyor. Bunu merkezde tek bir kutu içinde yapabilmenin kendileri için avantajına dikkat çeken Haydar Bilgin ise bu başlığı şu sözlerle detaylandırdı: “Son versiyona geçiş sürecinde farklı bir üreticiye ait bir veri tabanı kullanımı gerçekleşti. Bu noktada Allot ekipleri ile aynı zamanda bir veri tabanı migrasyonu çalışması yapıldı. Yani Allot’un içinde olan bir değişikliği InfoNet ekipleri ile gerçekleştirmiş olduk. Bu versiyona özel bir durumdu bu çalışma. Mayıs 2018’de sözleşmesini yaptığımız çalışmayı 2018 Eylül’ünde devreye aldık. Şubeler ve merkezler arasındaki işlem süreçlerinde network ve bantgenişliği ihtiyacı birbirinden farklı oluyor. Biz ise artık bunu merkezde yönetebiliyor, ihtiyaçlara proaktif biçimde yanıt verebiliyoruz. Bu cihazlar yedekli
Vakıfbank Omurga Ağları Yönetimi Teknik Müdürü Ali Ümit Zeren, Vakıfbank Network Mühendisi Serkan Aksoy, Vakıfbank Veri İletişim Müdürlüğü Müdürü Haydar Bilgin, Infonet Genel Müdürü Taner Özdeş, Infonet Teknik Müdürü Nehir Özenç Güzelordu, Netcore Genel Müdürü Şadi Dinçel
çalışıyor ve geçiş süreçlerinde herhangi bir sıkıntı söz konusu olmuyor. Allot mimarisi ile böylece bir felaket kurtarma yapısını da hayata geçirmiş oluyoruz ve tüm şube, ATM ve merkez arasındaki işlemlerde kesintisizlik ve kayıt imkanı sağlanıyor. Hangi uygulamanın ne kadar bant genişliği kullandığını net ve detaylı olarak görüp raporlayabiliyoruz. Hangi şube hangi dönemde nasıl bir ihtiyaçla öne çıkıyor, bunu Allot mimarisi ile çok net görebiliyoruz. Şube veri hat hızlarına veya şubenin veya birimin öncelik durumuna göre trafik ihtiyacına bağlı olarak farklı politikaları kolayca tamamlamamızı, yani bir şablon mantığı kullanarak onları gruplandırmamızı sağlıyor. Allot çözümleri uzun zamandır VakıfBant BT mimarisinde yer aldığı için biz de şubeler, ATM’ler ve merkez arasında doğru bir haritalandırma yapıyoruz.”
Tek platformda buluşan yetkinlikler! InfoNet ve NetCore işbirliği ile VakıfBank bünyesinde istikrarlı bir geliştirme sürecinde olan Allot çözümleri, önemli faydaları beraberinde getiriyor. İş süreçlerinde kesintisizliği sağlamasının yanında yüksek veri maliyetlerinin önüne geçilmesi ise tarafların vurguladığı öncelikli başlıklar. Allot’un Deep Packet Inspection (DPI) teknolojisi ile VakıfBank’ta trafiğin daha detaylı analizi ve önceliklendirilmesi mümkün oldu. Bankanın çağrı merkezlerinde kayıp çağrı oranlarının azalmasını, banka içi ses ve görüntü trafiğinde kalitenin geliştirilmesini sağlıyor. Bu da VakıfBank’ın müşteriye ulaştığı tüm noktalarda bir standardizasyon ve ölçülebilirlik anlamına geliyor. Bu alanda yeni yatırım adımları konusunda VakıfBank BT Müdürü Haydar Bilgin, şu detayları paylaştı: “Banka ağ yönetim sistemleri ve güvenlik çözümlerinin birlikte çalışabilirliği konusunda geliştirmeler yapmak istiyoruz. Kontrol notasında ürünün fonksiyonları aynen devam ederken, görünürlüğü artırma noktasında ClearSee Network Analytics odaklı bir çalışmada Allot mühendisleri ile birlikte çalışıp, istenilen formatta kişiselleştirilmiş raporlar oluşturduk. Sonuçta bu yapının güçlü bir raporlama arayüzü var. Gerçek zamanlı ve geriye dönük olarak DPI teknolojisi ile elde ettiğimiz bilgileri görebileceğimiz etkili bir ekran sunuyor. Politikalar ve cihazların konumlandırılması, aktif-aktif konfigürasyon anlamında yıllar içinde çok önemli bir noktaya gelindi. Tüm yapının yönetimi tek bir platformda sunuluyor. En önemli eklentilerden biri görünürlüğü artırmak.”
advertorial
Allot çözümleri, VakıfBank’ın tüm şube, ATM ve merkez ofislerinde merkezi trafikler üzerinde konumlanmış durumda. Kritik iş süreçlerine gerekli bant genişliği ayrılması sağlanırken, servis kritikliği de güven altına alındı. Veri hatlarında yaşanabilecek darboğazların önüne geçebilmek, olası servis kesintilerini ortadan kaldırmak da hedeflendi. VakıfBank; veri hatlarının etkin kullanılarak operatör maliyetlerinin azaltılması, yoğun iş saatlerinde kritik bankacılık faaliyetlerinin kesintisizliğinin sağlanması adına yürüttüğü ürün arayışında farklı görüşmeler sonrası tercihini 2010 yılından bu yana Allot’tan yana kullanıyor. Bu süreci ve gelinen noktayı VakıfBank BT Müdürü Haydar Bilgin, şöyle anlattı: “Kullanılmakta olan Allot SSG800 ürünleri, aslında bankamızda kullanılan 4. nesil cihazlar. Allot’a ait başka ürünlerin güncelleme ve yenilemeleri yıllar içinde düzenli olarak yapıldı. Allot çözümleri beklentilerimizi karşıladığı için ürünlerin servis süresinin bitmesi, yeni bir versiyonla bu çözümle yola devam etmemizi sağladı. Allot SSG800 versiyonuyla yönetim sunucusunun ve yönetim sistemine dahil olan yönetim ürünlerinin merkezi bir sunucuda gelmesi, ClearSee Network Analytics ve ServiceProtector gibi diğer ürünlerin de merkezileştirilmesi bu kararı almamızda etkin rol oynadı. İstanbul ve Ankara merkezleri, ATM’ler, birimler ve şubeler ile çağrı merkezi aktif-aktif çalışan Ankara ve İstanbul veri merkezleri, MPLS, ADSL, LTE yani 4G trafiğini yönetecek şekilde konumlandırılmış durumda.”
16
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
21 - 27 OCAK 2019
QNB Finansbank ve eFinans’tan işbirliği
QNB Finansbank Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ömür Tan
QNB Finansbank, firmaların iş yapış süreçlerini kolaylaştıracak bankacılık ürünlerine bir yenisini ekledi. Kredi kullanan e-Defter kullanıcıları için tasarlanan e-Defter ile Mali Analiz hizmeti ile QNB Finansbank, firmaların bankayla mali veri paylaşım yükünü ortadan kaldırarak, zaman tasarrufu sağlıyor. eFinans portalından görüntüleme izni veren firmaların defter verileri elektronik ortamda banka sistemine aktarılıyor. Bu şekilde oluşan mali veriler ise sadece
yetkili kişiler tarafından görüntülenebiliyor. Veri aktarımı dönemsel olarak otomatik gerçekleştiğinden, ayrıca evrak takibine de gerek kalmıyor ve böylece kredi talebinde bulunan müşterilerin kredi süreçleri kısalıyor. QNB Finansbank Kurumsal ve Ticari Bankacılık Genel Müdür Yardımcısı Ömür Tan, “e-Defter’le mali analiz döneminin başlamasıyla, kredili müşterilerimize ait bankamızın ihtiyaç duyduğu dönemsel mali verilerin
paylaşım süreci dijitalleşiyor. Hedefimiz; KOBİ’lere ve ticari firmalara zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan online çözümlerimizle hayatlarını kolaylaştırmak” dedi. 2015 yılında tüzel müşterilerin nakit ihtiyacına cevap vermek için e-Fatura teminatlı kredi ürününü hayata geçiren QNB Finansbank, bu ürün ile eFinans’tan e-Fatura hizmeti alan tüzel firmalara alacaklı oldukları e-Faturalarını teminat göstererek kredi kullanım imkanı sunuyor. e-Fatura teminatlı kredi ile firmalar finansman
ihtiyacını karşılamak üzere alternatif bir teminat fırsatını kullanabiliyor ve alacağın vadesini beklemeden nakit ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. QNB Finansbank uygulamaya aldığı yeni hizmeti “e-defter ile mali analiz” ile kredi süreçlerinin dijitalleşmesi yönünde önemli bir adım atmakla birlikte, tüzel firmaların bankacılık işlemlerinde de daha düşük maliyetli ve daha hızlı servis alması yönünde hizmeti bankacılık sektörüne kazandırdı.
TEB’in robot yazılımı şubede işbaşında Türk Ekonomi Bankası (TEB) robotik süreç otomasyonunu başlattı. TEB Bilgi Teknolojilerine bağlı Süreç Yönetimi Direktörü Fatih Çelikel, çalışanların daha nitelikli işlere yoğunlaşabilmesi ve daha verimli çalışabilmesi için devreye alınan robot yazılımının özellikle tekrarlı ve karar gerektirmeyen işlerin otomasyonunda çalışacağını vurguladı. Çelikel, “Personelin özellikle mesai saatleri içinde daha nitelikli işlere odaklanmasına ve robot yazılımın 7/24 çalışabilmesi sayesinde müşterilerimizin taleplerinin günün her saati karşılanmasına önem veriyoruz. Robot yazılım sayesinde mevcut personelimizin daha verimli çalışmaları sağlanacak” yorumunu yaptı. Çelikel, robotik süreç otomasyonu ile ilgili şu bilgileri verdi: “Robotlar, yazılım sistemleri üzerinde aynı bir insan gibi fare ve klavye hareketlerini ekranlar aracılığıyla yapar. Her robotun bir kullanıcı adı, şifresi, e-posta adresi vardır. Robot kendisine belirtilen sürede bilgisayarını açar, sisteme bağlanır, sistemdeki bir bilgiyi alıp başka bir sisteme girişini yapar. İnsan kaynağının daha doğru ve verimli kullanılmasının yanı sıra yüksek kalifiye işlere yönlendirilmesi için de robot yazılımları çok önemli. Robot yazılımların geliştirilmesi için BT içinde özel bir ekip de oluşturuldu.”
18 BİLİŞİM ZİRVESİ
BThaber 21 - 27 OCAK 2019
EZBERİNİ BOZAN DEMİRBAŞ SEKTÖRDE GELECEĞE BAKIŞ! Bilişim Zirvesi ‘19’un ikinci günü olan 22 Kasım, Dijital Finans ve Ticaret Platformu ile başladı. ‘Finans Sektöründe Yapay Zekâ Trendleri’ başlıklı sunumuyla açılışı Accenture Türkiye Yapay Zekâ ve Robotik Süreç Otomasyonu Ülke Lideri Özgür Çetin Elmas yaptı ve dünyanın farklı ülkelerinde finans sektöründe gerçekleştirilen bir araştırmaya değinerek sözlerine başladı. Binden fazla yanıt üzerinde yapılan değerlendirmesi ile yapay zekânın gerçek potansiyelini ortaya çıkarmanın önemine dikkat çeken Özgür Çetin Elmas, sözlerine şöyle devam etti: “Bilim insanları ve doktorlar öncelikle yapay zekâyla yüzde 92 başarı oranına ulaştılar. İnsan doktorlar bu teşhisi herhangi bir destek almadan yaptıklarında yüzde 96’ya ulaşmışlardı. Biz burada insan-makina karşılaştırması yerine, ‘bunları bir araya getirirsek nasıl bir sonuç elde edebiliriz?’ sorusuna odaklandık. Bu da teşhis çalışmalarını yapan doktorların yapay zekânın geçmişten bilgilerinin yardımıyla başarı oranını yüzde 99,5’a çıkardıklarını gösterdi. Yapay zekâ; insanların birbirlerinin karşısında yer almadığını, bu ikisini bir araya getirdiğimizde başarı oranı çok daha yüksek seviyelere çıkarabileceğimizi gösteriyor. Araştırmanın ikinci çarpıcı sonucu ise yapay zekâ konusu üzerinde gelecek 4 yıl içerisinde yatırım yapmak isteyen şirketlerin, diğer şirketlere nazaran yüzde 30 büyüyeceklerini gözlemledik. Yapay zekâ hayatımıza girdiğinde yalnızca otomasyon yaparak veya gerçek işleri insanların üzerinden alarak bize yardımcı olmayacak. Günlük işlere de yardımcı olacak, bizlerin, tüm çalışanlarımızın özel hayat ve iş hayat dengesini de konumlandırmamıza yardımcı olacak. Araştırmaya katılanların yarısı bu akıllı teknolojilerin kullanılmasıyla beraber kendi çalışanlarının üzerinden iş yükünü aldıklarını, daha dengeli bir noktaya getirebildiklerini belirtiyorlar. Akıllı teknolojilerin hayatımıza girmesiyle operasyonel işlerden ziyade veriyi anlamaya, değerlendirmeye, sonuçları anlamlandırmaya yönelik roller ortaya çıkacak. Ama burada yetkinlik boşluğu olduğunu görüyoruz. Bu çalışmaya katılan liderler, maalesef önümüzdeki 3 yıl içinde bu yetkinlik açığını kapatmak üzere dramatik yatırım yapmaktan kaçınıyorlar. İnsan yaratıcıdır ve karşısındakini anlar, ki bu, yapay zekâ teknolojilerinin zorlandığı alanlar. Bunlar insanların makinelerden farklı olarak yaptıkları ve bu durum, uzun bir süre devam edecek. Akıllı teknolojilerin kullanılabilmesi için hala insanlara ihtiyaç var. İnsanlar tarafından konfigüre edilmesi, verilerle beslenmesi gerek ve buna ‘insanın makineyi eğitmesi’ diyoruz. İkinci alan insanların makinelere açıklaması kısmı. Her zaman doğruyu yapamayabilirler.
Bu noktada akıllı teknolojilere, yine insanların müdahale edip yönlendirmesi gerekiyor. Üçüncüsü sürdürülebilirlik. Bütün bu akıllı teknolojilerin ayakta tutulması için hala insana ihtiyaç olacak. İkinci bir boşluk kısmı da artık çalışılan işlemlerin sonuçlandırılması ve insan hayatının dokunmasıyla alakalı olacak. Akıllı teknolojiler bizim adımıza sonuçlar gerçekleştirecekler. Bu üretilen sonuçların nihayetinde etkisinin insan hayatına taşınıyor olması gerek. İşgücünü bu konulara yönlendirmemiz, akıllı teknolojilerle çalışmaları için eğitmemiz ve yetkinliklerini geliştirmek üzere yönlendirmemiz önemli. Bunları stratejik olarak ajandamıza almamız gerek. İnsanlar insanlara yardımcı olmak için yapay zekâya yardım edecekler.”
Multinet Up CEO'su Demirhan Şener Startup’larla sürekli birlikte öğreniyoruz Multinet Up CEO'su Demirhan Şener, ‘Siz Şirketinizi Yönetirken Giderleri Kim Yönetir?’ başlıklı sunumuyla hızlı bir dünyada önceliklendirme, hep bir düşünme halinde olduğumuza, ayrıca bireysel ve kurumsal bazda birçok yardımcı kullanılmaya başlandığını ifade etti. “Bizim bu son dönemlerde odaklandığımız alan şirketlerin bu giderlerini yönetmeleri için onlara yardım etmek” diyen Demirhan Şener, detayları şöyle anlattı: “Bu hangi boyutta olursa olsun tüm şirketler için geçerli. Biz fikrimizi gerçekleştirmeye mi odaklanalım, yoksa ofise alacağımız elektrik, kargo yemek gibi konuları mı? Bu yemek kartından çok daha fazla bir işlem. Bizim için ikinci büyük kalem akaryakıt. Biz taşıt tanıma konusunda hizmet veriyoruz ve Türkiye'nin en büyük distribütörüyüz. 30 bin aracın sistemleri bizim üzerimizden dönüyoruz. Üçüncü başlık araç kiralama, araç yıkama. Başka bir hizmet ise ödül, prim, esnek yan haklar konuları. Bir konu da seyahat ve konaklama. Bugün Ankara'ya gideceğiniz zaman üç konu var. Birincisi avans. İkincisi uçak biletini nereden daha ucuza alırım. Üçüncüsü Ankara'da konaklamak için uygun otel. Bunların hepsi bizim paketin içinde var ve Multinet de aslında bir ekosistem
yönetiyor. Bu ekosistem içinde 21 bin kurumsal müşteri, 40 bin üye iş yeri var. Sistem içinde dolaşan 2 milyon kart var. Bu ekosistem içinde gider yönetimini işlemek çok kolay. Türkiye Eczacılar Birliği, giderleri azaltacak, yönetecek, basitleştirecek bir çözüm arayışındaydı. Onlara dijital portali hazırladık ve bugün 2 bine yakın eczane bu dijital portale giriyor. Buradaki servislerin bir kısmı Multinet’in ana ürünleri olan yemek kartı, akaryakıt, seyahat, bazılarıysa kargo, su, elektrik, elektrik gibi iş ortaklarımızla yürüttüğümüz işler. Burası bizim teknolojiyle günlük hayatı birleştirdiğimiz ve basitleştirdiğimiz alan. BKM fintek ekosisteminin haritasını çıkartıyor her yıl. Multinet Up kendisi ve bünyesinde barındırdığı grup şirketleriyle ekosistem içinde güçlü pozisyona sahip. Gider yönetimlerini kurumlara dijital platformlardan sunarken, bunların altyapısındaki ödemeyi de güçlendirdiğimizi görüyoruz. Bunu yaparken ciddi bir BT gücüne sahip olmamız gerekiyor. BT departmanımızı şirket haline getirdik. Gebze OSB’de teknokentte çalışan 50 kişilik ekip bu altyapıyı yönetmek üzere çalışıyor. Multinet’in herkes tek bir şirket olarak algılayabilir. Uzun yıldır startup’lara yatırım yapıyor, işlerimizi çeşitli alanlara odaklıyoruz. Startup’lara benzemeye ve her startup alışımızda onlardan yeni bir şey öğrenmeye çalışıyoruz. İkincisi tutku ve bu, başarıyı tetikleyen şey. Bu iki alanı içimizde barındırıp başarımızı devam ettirmeye çalışıyoruz.” Finans dünyasının yapay zeka ile gelişimi Özellikle son 10 yıldır mobil konusunda yaklaşımın bankacılıkta öne çıktığını vurgulayarak ‘Finans, Bankacılık ve Ticaretin Yeni Dijital Ekosistemi’ sunumuna başlayan Ata Finans Grubu CDO’su Sarp Demiray, şimdi hızlı bir şekilde yapay zekâya ilerlendiğine dikkat çekti. Süreç içinde dönüşümü iyi yönetmenin önemini artırdığını belirten Sarp Demiray, dört farklı insan hikayesini katılımcılarla paylaştı ve şöyle devam etti: “Bankaların hızlı bir şekilde organizasyonlarını değiştirmeleri söz konusu. Bundan üç sene sonra finans dünyası olmayacak. Bankaların gücü erozyona uğrayacak ve veri kalitesini kullananlar öne çıkacak. Şu ana kadar pazarlara giriş ve buradaki ilişkilerin kuvveti çok önemliydi. Dijitalleşmeyle birlikte buradaki ilişkilerin optimize yönetilmesi kurumlar açısından önemli hale gelecek. İnsan zekâsı yeteneklerine bağımlılık yanında, ölçeklemek için insan kaynağını desteklemek ve verimli bir eğitim yapısı kurmak önemliyken, bundan sonra ise ağırlıklı yapay zekânın kullanılması olacak. Dolayısıyla, hem ön tarafta hem arka tarafta dünyadaki tüm finansal servis sağlayıcıların yapıları değişmiş olacak. Öncelikle strateji
geliştirilmesi ve bunun sahiplenilmesi şart. İkincisi insan kaynakları, yeni nosyon, üçüncüsü CFO düzeyinde yeni indikatörünün getirilmesi, veriden ne kadar gelir elde edildiğine dair gösterge getirilmesi, son olarak da veri takipçisinin bir kişinin atanması. Burada gerçekten ciddi bir potansiyel var.”
Türkiye İş Bankası Elektronik Ticaret Birim Müdürü Mehmet Bülent Kutacun Tüm yapılar tek platformda buluşuyor ‘Ödeme Sistemlerinde Dijital Platform Ekonomisi’ sunumuyla Türkiye İş Bankası Elektronik Ticaret Birim Müdürü Mehmet Bülent Kutacun katılımcılarla buluştu. Ekosistem, platform gibi hayatımızdan çıkmayan iki kelimenin ve bu yapıların bugün alanında devleri yaratan dijital platformlara dönüştüğüne işaret eden Bülent Kutacun, dijital platform yapısını şöyle tanımladı: “Dijital platformun kurulabilmesi için ciddi teknolojiye ihtiyaç var. İki temel konsept karşımıza çıkıyor. Birincisi bizim kendi işlettiğimiz platformlar. Bunun dışında, ticari işletmelere teknoloji altyapısı sağlıyoruz. Temelde bunlardan bir tanesi Sanal Pos. Diğeri ise Sanal Pos altında yer alan, yurtiçi için konumlandırılmış İş Bankası Ödeme Platformu. Üçüncüsü ise API marketimiz. Altyapı olarak sağladığımız platformlara bakıldığında öne çıkan temel özelliğimiz yerel ödeme sistemleriyle entegrasyon. Dünyada birçok ödeme yöntemi var. Yaptığımız işin değerine bakıldığında, 46 ülkede geçen geri ödeme sistemini İş Bankası’nda buluşturduk. Bu da hizmet ihracatının üçte ikisine denk geliyor. Bu API’nin özelliklerinden bir tanesi yurtiçine aktardığı yatırımlar. Artık müşteriler krediyle ödeme alabiliyorlar. Bu ödeme yöntemlerinin önemli değeri var. ‘Hizmetlerin demokratikleşmesi’ olarak adlandırdığımız kullanıcının kendi ödeme yöntemini kullanıyor olması önemli. İkinci olarak, bankamızın işlettiği dijital platformlara bakalım. Bir tanesi son kullanıcıya hitap eden Maximum mobil uygulaması ve 3
BThaber
BİLİŞİM ZİRVESİ
21 - 27 OCAK 2019
milyona yakın kullanıcıya ulaştık. Müşteri buradan kart hareketlerini yönetirken ekosistem mantığı söz konusu. Kart kullanıcıları Maximum’u yükleyip uygulamayı kullanabilir. Müşterinin hayatına dokunan her yeri tek bir platformda sunmak istiyoruz. İş Bankası altyapılarla bir yandan da müşteriyle sadece uygulamalar üzerinde görüşürken, kendisi arka tarafta görünmez bir şekilde hizmetlerini sunuyor olacak.”
dijitalleşmenin çok hızlı devam ettiğini belirterek, B2B ve sonrası B2CB2C’ye gelinmesini örnek veren Bakay Korkmaz, ulaşılan bu nokta ile ilgili şunları söyledi: “Müşteri gerçekten dijitale yapay zekâya beraber dokunmak istiyor. B2B2C’de dijital dağıtım ağı yönetimi ile KOBİ’ler mallarını üretiyorlar, arada platform var bunları toparlıyor, sonra da müşteriye sunuyor. Bu da şeffaflık, hız ve kalite yaratıyor. Biz omnichannel bir yapıyız ve biz de sanaldan gerçek dünyaya geçtik. Bütün köprüyü yukarıdan aşağıya kuruyoruz. Bu müşteri ve dağıtıcı için avantajlı.”
özellikle önemli. Ufak ve orta segment için elzem. Finansal erişime bunun yarattığı verimlilik gelişen ekonomiler için çok önemli. Bizler bunu çözmek için varız. Bu denklemde biz müşteriyle oturuyoruz, bütün işini tek sözleşmeyle bizimle imzalıyor, tek komisyon, hepsini bize ödüyor. Arkadaki hepsini biz sağlıyoruz. Tek ücret tek komisyonla bizimle çalışıyor. Dolayısıyla en büyük fayda bu.” Finansal tabana yayılmanın önemine dikkat çeken İlker Sözdinler de, “Sevdiğim ürünlerimizden bir tanesi sosyal destek kartlarımız. Herkes dijital olmak zorunda değil. Şu anda sosyal destek kartlarla birlikte daha önce hiçbir banka kesimiyle desteklerini almak ve finansal kullanmalarını sağlıyoruz. Aynı şekilde, burada fatura ödemeyle başladılar. Bunun haricinde bu tarafta hizmet vermeye çalışıyoruz. Kurumsal anlaşmalarımız da oluyor. 2-3 tane projemiz var. 3. havalimanının ihalesini aldık. Burada hızlı geçişler, şehrin içinde ve dışında son kullanıcılara getirdiğimiz fırsatlar oluyor. Esnaf kartta da yine POS tarafına verdiği hizmetlerin daha çok sadakat tarafını doldurmaya çalışıyoruz” bilgisini verdi. Global şirketlere dokunma süreçlerini ise Barbaros
Siyasi otorite de sürece dahil olmalı 'Fintek: Karar Anı' başlıklı panel ise platformun son oturumu oldu. Ödeme ve Elektronik Para Derneği (ÖDED) Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Eliaçık’ın yönettiği panelin konuşmacıları ise iyzico CEO’su Barbaros Özbuğutu, Ödeal Genel Müdürü Fevzi Güngör ve Birleşik Ödeme Hizmetleri CEO’su İlker Sözdinler oldu. Pazar olmasının, işletmelerin beklentilerinin anlaşılması ve karşılanmasının, ayrıca kamunun ve siyasi otoritenin desteğinin belirlenmiş olmasının, düzenleyicinin de buna benzer hazırlıklarını yapıyor olmasının önemine dikkat çeken Burhan Eliaçık, “Adil rekabet ortamının kendi içinde rekabet edebilmesi için ortam gerek. Türkiye olarak biz bunun neresindeyiz?” sorusunu panelistlere yöneltti. İş modeli olarak KOBİ’lere ödeme çözümleri sunduklarını belirten Fevzi Güngör, şöyle devam etti: “Üç tane platformumuz var. Bir tanesi mobil uygulama, cep telefonu, POS’larda hizmet veriyoruz. Bir de taksiler için uygulamamız var. Finansal sistem herkes için gerekli. Erişim
Özbuğutu şöyle anlattı: “130 kişilik bir ekibiz. Amazon gibi bir şirketle çalışmak, sizi değişim ve dönüşüm sürecine döküyor. Bize söyledikleri bir şey şuydu: Siz dünya çapında borsaya kota olmayan ilk ödeme kuruluşusunuz. Bu bence bizim Türkiye içerisinde de Amazon gibi bir şirkete ödeme altyapısı kuracak seviyeye gelmek çok sevindirici. Bence ikincisi ölçek. Şu an 30 bin kurumsal şirkete sunmak bunun arkasındaki işlem adedini de proses edebilmek çok önemli. Biz ödeme kuruluşu olarak yaptığımız aslında çok deli bir iş. Amazon’un bizimle çalışmasının nedenlerinden bir tanesi de ürünümüz.” Konuşmaların sonunda Burhan Eliaçık da şu değerlendirmeyi yaptı: “Kendimize baktığımıza baktığımızda parlayan yıldızlarımız var. İngiltere’nin BDDK’sı 58 bin tane finansal şirketle uğraşıyor. Pazarı da büyütebiliriz. Farklı pazarlara da açılabiliriz. Bu noktada siyasi otoritenin de sürecin içine dahil olması için sektörle işbirliğini genişletmesi gerekiyor. Dernek olarak da çalışıyoruz.”
faydası var. Mobil alışverişe geçirmeyi birlikte yapabiliriz. Müşteriyi kapsayıcı en basit ve hızlı yöntem hala kare kod. Önümüzdeki 3-5 sene bunun değişmesi zor görünüyor. Teknolojisiyle ileri ve güçlü olup, ilk fintek fikrini çıkaran, bu topraklarda bunun devamını hep birlikte sağlayan olabileceğimizi düşünüyoruz.”
Paynet Genel Müdürü Bakay Korkmaz
Cbot Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Eylem Özen Baştürk
Moneymo CEO’su Barış Yüceses Mobil altyapıda paydaşlar bir arada Halk arasındaki ismi ‘Menye’ olan eşinin Ege’deki köyü ile söze başlayıp, paranın da Menye’de başladığını belirten Moneymo CEO’su Barış Yüceses, “İlk parayı bulma nedenleriyle bugünkü problemler aynı. Hızlı ticaret yaygınlaşınca sonuç olarak parayı buluyorlar” bilgisini verdi. Kullanıcının teknoloji ile birlikte öne çıktığına dikkat çeken Yüceses, e-Ticaret ve m-Ticaretin gelişimini örnek göstererek, sunumuna şöyle devam etti: “Bütün taraflar tüketicinin çevresinde olup kullanıcının hareketlerine uyum sağlamaya çalışıyor. 4G ile beraber tüketici artık her yerden ulaşabilir hale geldi. Bir bariyer ise yaş dağılımıyla ilgiliydi, ama akıllı telefon yaygınlaşıp, her yaştaki müşteriler bunu kullanmaya başladıkça iç içe geçti. Ürünler, protokoller değişti. Devlete daha yakın olabilmemiz gerekiyor. Bunun iki tarafı var: Bankacılık tarafında yapılanlar da ticarete giriyor mu girmiyor mu? Fraud her zaman gündemimiz ve dağıtık pazar da önemli. Bizim pazarımız mesafeli yaklaşıyor ve bu da ekosistemin oluşmasını engelliyor. Yenilikçi düşünceye karşı işletmelerin daha stabil davranma refleksleri var. Tüketicinin tek isteği güvenlik, alışverişi yapmaya hazır aslında. Tek hareket etmesi gereken bunun paydaşı olan markaların ‘inisiyatif kullanan’ hale gelmesi. Pazarda 26 tane banka, 10 tane e-cüzdan, bunların karşısında binlerce marka olduğunu düşünürsek, Moneymo olarak bütün paydaşlara bu mobil altyapısını sunuyoruz. 15 milyon tekil banka kullanıcısı mobil uygulama kullanır durumda. Bu sistemi ne kadar içeriye alabilirsek, pazar o şekilde hızlı oluşacak. Bunu sağlamaya çalışıyoruz ve bunun bütün taraflara
Bankacılık ve rekabetin yapısı değişti ‘Yapay Zeka ve Dijital Bankacılık Deneyiminin Dönüşümü’ sunumu ile Cbot Strateji ve İş Geliştirme Müdürü Eylem Özen Baştürk, eski bir bankacı olarak sektörün dönüşümünü anlattı ve yapay zekadan mobiliteye ve uygulamalara doğru değişimi, “Bankacılıkla bağlayacak olursak, internet öncesi dönem, ardından internet dönemi başladı, sonra da mobil bankacılık hayatımıza girdi. Şimdi yepyeni bir şeyle karşı karşıyayız” dedi. Eylem Özen Baştürk, bu değişimi şöyle tanımladı: “Cbot, 2015 yılından beri yapay zekâya yatırım yapan, çeşitli patentlerin sahibi olan bir şirket. İstanbul ve San Francisco’da hizmet veriyor. Kendi sektörünün öncüleri Cbot’la çalışmayı tercih etti. Cbot sadece son kullanıcıya hizmet vermek istemiyor. Danışmanlık, yazılım geliştirme ve sonrasındaki kalite kontrolü alanlarında da rol üstleniyor. Cbot’un ön plana çıkardığı ürünlerden biri bankacılık oldu. İnsanların bugüne kadar yapay zekâ gibi yepyeni bir kavramla birlikte çalıştırılabilmesi ciddi bir iş. Yapay bazlı dijital dönüşümü yapabilmek için yüzde 30 altyapısal sistem, yüzde 70 oranında da kültürel değişim yapmak gerek. Teknoloji ilerliyor. Tek taraflı değil, hibrit arayüzler göreceğiz. Müşterinin çok yüksek beklentileri var. Bu dijital dünyaya doğan, yani geleneksel olmayan sektörler de müşteri beklentilerini yükseltti. Bu da bankaları iyi bir deneyim sunmak için zorluyor. Böylece gerçekten bankacılığın ve rekabetin yapısı değişmiş durumda.” Bağlantılar B2B2C algoritmasıyla gelişiyor ‘Dağıtım Kanallarının Dijitalleşmesi ve B2B-B2B2C’de Dijital Para Akışı’ sunumuyla Paynet Genel Müdürü Bakay Korkmaz, Türkiye’de finans sektörünün dijitalleşme yolculuğuna odaklanarak konuşmasına başladı. Aynı bankacılık gibi, perakendecilik dünyasında da
19
20
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
21 - 27 OCAK 2019
SaaS otobanında trafik coşkusu! Sürücü hizmetleri, KOBİ işyeri hizmetleri ve kurumsal veri hizmetleri ile hızlı büyüme sergileyen Garaj Sepeti, yeni satın almalara da sıcak bakıyor. Sonuçta Türkiye'de geleneksel araç alım-satım-bakım gibi işlemler devam edecek. Ama bu işlemlerde müşterideki Handan Aybars
uzmanlık ve kolaylık beklentisi de artacak. ulaşabiliyorlar. Tüm platformları entegre ettiğimiz bir dönem yaşıyoruz, kısa süre sonra tüm platformlardan dikişsiz (seamless) bir hizmet alabilecekler. Yani bir platformdan başlattıkları işleme diğerinden devam edebilecekler ve tekil bir deneyim yaşayacaklar. KOBİ’lerin Garaj Sepeti üye işyeri olması gerekiyor. Esnaflarımızı düşünerek ücretsiz üyelik paketleri de oluşturduk. Özetle; otomotiv KOBİ’si olmak Garaj Sepeti dünyasının parçası olmak için yeterli.
Otomotiv sektöründe sürücü ve iş yerlerine özel tasarlanmış teknoloji ve iletişim çözümleri sağlayan Garaj Sepeti, çözümlerini de Garajsepeti.com sitesinde sunuyor. Kurulduğu 2017 yılından bugüne gerek yaptığı satın almalar gerekse farklı melek yatırımcılardan gelen destekler ile büyüme hızının kesilmediğini vurgulayan Garaj Sepeti CEO’su Mehmet Çelikol, 2019 yılını kendileri için ‘koşma yılı’ olarak tanımladı ve sorularımızı yanıtladı: Tasıt.com, Araba.com gibi satın almaların hedefi neler oldu? Bunlara yeni satın almaların eklenmesi gündemde mi? Otomotiv işyerlerine bulut tabanlı SaaS çözümler sunup, daha sonra da bu işyerlerinin ürün ve hizmetlerini sürücülerle buluşturmak kuruluş hedefimizdi. Tasit.com ve Araba.com satın almalarına bu gözle bakabiliriz. Tasit.com satın alımı bize 1 milyondan fazla üye ve aylık 1 milyon ziyaretçi kazandırdı. Ayrıca, hizmet gamımızda bulunmayan kiralama çözümlerini de sunmamızı sağladı. Araba.com satın alımı 2 milyon üye, 4 milyondan fazla ilan geçmişi gibi getirilerinin yanı sıra şirketin otomotiv KOBİ’leri arasındaki algısını çok güçlendirdi. Bu şirketi satın almadan önce yaptırdığımız pazar araştırması, bize Araba.com’un özellikle Anadolu'da müthiş bir bilinirliğinin ve gücünün olduğunu gösterdi. Çeşitli hizmetlerimizle araç almak - satmak ve sürücülerin ihtiyacı olan tüm hizmetleri sunmak istiyoruz. Türkiye’de ehliyeti olan herkes en az bir Garaj Sepeti platformunu ve hizmetini kullanmış olmalı. Bu çerçevede bizi hızlandırabilecek, yeni hizmet sunmamızı sağlayacak veya yeni müşteri segmentine ulaşmamızı sağlayacak şirket satın alımları ile ilgilenmeye devam ediyoruz.
Garaj Sepeti CEO’su Mehmet Çelikol
'Dijital otomotiv şirketi' olarak Türkiye pazarını ve potansiyelini nasıl değerlendiriyorsunuz? Küresel pazarla nasıl bir kıyaslama yapabiliriz? Türkiye tam anlamıyla dev bir otomotiv ülkesi. Son yıllarda satılan ikinci el araç sayısına göre Avrupa pazarının lideri. Dönemsel yaşanan durgunluklar olacaktır, araç halen bir yatırım aracı olarak da görüldüğü için ekonominin atmosferinden kolay etkileniyor, makroekonomik tedirginlikler pazara kolay yansıyor. Kişi başına düşen araç sahipliğine bakmak lazım. Bu değerlerde halen gelişmiş ülkelerin çok altındayız, yani çok büyük bir potansiyelimiz var. Otomotiv sektörünün ilgisi de giderek bu pazarlara doğru kayıyor. Türkiye; Çin, Hindistan, Endonezya, Brezilya gibi ülkelerle birlikte dünya otomotiv pazarının büyümesinin dinamolarından biri olacak. Gelişmiş pazarlarda ve özellikle Londra, Paris, New York gibi metropollerde yeni
nesil mobilite çözümlerini göreceğiz. Şu an bunlarla ilgili startup’lar büyük ilgi görüyor. Elektrikli araçlar, paylaşımlı scooter’lar, araç sahibi olmadan ihtiyacın kadar kullandığın yeni modeller gibi örneklerle, gelişmiş dünya ulaşımda alternatif yöntemler arıyor. Bu da geleneksel otomotiv pazarında Türkiye gibi ülkeleri bir süre daha ilgi odağında tutacaktır. Çünkü bu uygulamaların Türkiye gibi gelişmekte olan pazarlarda henüz yeri olduğunu düşünmüyorum. Türkiye'de geleneksel araç almak - satmak - bakımını yaptırmak gibi işlemler devam edecek, ancak bu işlemlerde müşterideki uzmanlık ve kolaylık beklentisi artacak. Araç sahipleri, otomotiv odaklı çalışmalar yürüten KOBİ'ler ve büyük ölçekli şirketler, Garaj Sepeti'nin sunumlarından nasıl yararlanabiliyor? Gereklilikler neler? Araç sahipleri Garaj Sepeti'nin sunduklarına Tasit.com, Araba.com ve Hürriyet Oto üzerinden
SaaS mimarisi burada nasıl bir öneme sahip? SaaS mimarisi bulut tabanlı olması ve yazılım lisansı gerektirmemesi sebebiyle işyerlerine çok uygun maliyetlere yazılım kullanma imkanı sunuyor. SaaS’ların kullanımına anında başlayabiliyor; kurulum gerekmiyor ve anında da üyeliğini iptal edebiliyor. SaaS internet üzerinden sunulan hizmet olduğu için de her cihazdan her noktadan yazılımlarına erişebiliyorlar. Ayrıca, SaaS hizmet kullanan işyerlerine veri depolama için de maliyet yansıtılmasına neredeyse gerek kalmıyor, bulutun optimizasyonlarından yararlanılıyor. Son olarak da bilginin güvenliği çok önemli. Bu şekilde hiç veri kaybı riski de yaşanmıyor. 2018 yılını nasıl değerlendiriyorsunuz? 2019 yılına yönelik planlarınız ve hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz? 2017 yılı başında kurulduk ve 2017'yi emekleme yılı olarak görüyorum. Pazar anladığımız ihtiyaçları tespit ettiğimiz bir yıldı. 2017 Aralık ayında Tasit.com u satın almamız ile artık ayağa kalktık, bebeklik dönemini atlattık. 2018 yılında hedefimiz doğrultusunda çok iyi ilerledik. Milyonlarca üyeli ve ayda milyonlarca ziyaretçiye ulaşan bir şirket haline geldik. Ayda yarım
milyon TL psikolojik sınırımız olan ciro hedefine ulaşıp, bunu geçtik. 2019 yılı da bizim için koşma yılı olacak. 2018 sonuna kadar tüm hazırlıklarımızı bu yönde tamamlayacağız. Artık müşterinin ihtiyaçlarını biliyoruz. Sürücü hizmetlerimiz, KOBİ işyeri hizmetlerimiz ve kurumsal veri hizmetlerimizin hepsinin agresif büyüdüğü ve tam anlamıyla koşmaya başladığımız bir yıl olmasını planlıyoruz. ‘Şu anda Türkiye'nin en büyük dijital otomotiv şirketiyiz’ diyoruz. Bu koşuyu 2019’un sonuna kadar sürdürürsek, bunu perçinleyeceğiz ve artık oyunun kurallarını bazı noktalarda belirler hale geleceğiz. Melek yatırım ağlarının ilgisini nasıl değerlendiriyorsunuz? Şirketimizde ortak melek yatırım ağları, kurumsal risk sermayesi fonları mevcut. Ülkenin en prestijli yatırımcılarından olan Galata Business Angels, Fiba Banka’nın fonu, MAP Yatırım, Fplus Ventures şu an yatırımcı ortaklarımızdan ve giderek artan bu ilgiden çok memnunuz. Bugüne kadar dört yatırım turunu başarıyla kapattık. Önümüzdeki dönem artık daha büyük oynayacağımızı öngörüyorum. Umarım hem taahhüt ettiklerimizi yerine getirmeye devam ederiz hem de yatırımcı ilgisi buna paralel devam eder.
Konu: KVKK Uyumluluğu
Entegrasyon
Keşfetme
Envanter Yönetimi
Süreç Yönetimi
Dijital Dönüşüm
Yapılandırılmış (ERP, CRM, v.b.) ve Yapılandırılmamış (Fileserver, Sharepoint, vb) tüm verileriniz M-Files ile entegre edilebilir. Bu sayede tüm veri tek bir yerden kolayca yönetilebilir.
Entegre edilen tüm yapılandırılmış ve yapılandırılmamış veriler otomatik şekilde indekslenir ve kişisel veri içerenler belirlenen kriterlere göre otomatik olarak etiketlenir.
Barındırma Alanları, Tedarikçi Bilgileri, Personel Bilgileri, Departman Bilgileri, Kişisel Veri Envanteri, İmha Süreleri ve Uygulama Envanteri hazır gelen yapı üzerinden kolayca yönetilir.
KVKK Uyumluluğu sadece bir seferlik bir iş değildir. KVKK Uyumluluğu aynı zamanda bir süreç yönetimidir. Denetimler, Değerlendirmeler, Sorunlar, Bulgular, DÖFler, Prosedürler, Periyodik İşler ve dahası...
Kağıt ortamında tutulan tüm veriler M-Files içerisinde dijital olarak çok daha kolay şekilde yönetilebilir. Bu sayede KVKK uyumluluğu da kolaylaşır.
22
BThaber
BİLİŞİM DÜNYASI
21 - 27 OCAK 2019
Halıcı Elektronik, PILZ’in Global Sistem Partneri oldu
Makine emniyeti şirketi PILZ’in küreselde başlattığı “Sistem
Partnerliği” uygulamasının Türkiye’deki ilk üyesi HALICI
Elektronik oldu. PILZ’in 2018 başında başlattığı “Global Sistem Partnerliği” uygulaması kapsamında, faaliyette olduğu 32 ülkedeki partner adayları ile görüşmeler ve değerlendirmeler başlatıldı. Firma ve kaynak büyüklüğü, sektörel tecrübe ve referans, mühendislik kabiliyetleri ve organizasyonel uygunluk gibi birçok kriteri yerine getiren HALICI Elektronik, PILZ’in başta Türkiye olmak üzere, Ortadoğu bölgesinde Sistem Partnerliği kademesine layık
görüldü. Konuyla ilgili imza töreni HALICI Elektronik üst yönetimi ve PILZ’in satıştan sorumlu Başkan Yardımcısı Christian Erles ile Bölge Satış Yöneticisi Oliver Recklebe’nin katılımları ile PILZ’in İstanbul’daki merkez ofisinde yapıldı. HALICI Elektronik Genel Müdürü Hüseyin Halıcı ile PILZ Genel Müdürü Yavuz Çopur’un imza koydukları sözleşme ile HALICI Elektronik PILZ’in küresel sistem partnerleri arasındaki yerini aldı.
Hüseyin Halıcı, bu anlaşma ile HALICI Elektronik’in gerek makine emniyeti uygulamaları ve revizyonları gerekse Sanayi 4.0 yazılım ve çözümleri konusunda şirketlerinin sektörde önemli bir portföy değeri ve tecrübe kazanacağını bildirdi. PILZ Genel Müdürü Yavuz Çopur ise bu işbirliğinin sadece Türkiye’de değil, PILZ Türkiye’ye bağlanan coğrafyada da kendilerine önemli bir güç katacağını vurguladı.
Rusya’da bilişim buluşması için geri sayım CEBIT, 25 – 27 Haziran 2019 tarihlerinde Rusya’da gerçekleştirilecek. CEBIT katılımcı ve ziyaretçilerinin aşina olduğu mevcut d!expo ve d!talk bölümlerinin yanı sıra 2019 Haziran’ında CEBIT Rusya'da oluşturulan d!campus alanı da ziyaretçi ve katılımcılara yönelik yenilikler arasında. CEBIT Rusya bünyesinde yer alacak olan d!campus’ün faaliyetlerinin büyük bir bölümünün açık havada
barındırıyor. Skolkovo ile ortaklık sayesinde, CEBIT markası Rusya’da büyük fırsatlara sahip” dedi. Deutsche Messe Rusya ve Technopark Skolkovo arasında işbirliği anlaşması Haziran 2018’de imzalandı.
yapılacak olması ise Rusya’daki CEBIT’i daha hareketli kılacak. Deutsche Messe AG Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Andreas Gruchow,
“Skolkovo Technopark ile ortak projemiz CEBIT Rusya, Doğu Avrupa’da öne çıkan BT etkinliklerinden biri olma konusunda iyi bir potansiyel
Taraflar bu anlaşma kapsamında CEBIT Rusya projesinde birlikte çalışacak. Fuar, Avrupa'nın en büyüğü olan Technopark Skolkovo’da 25 - 27 Haziran 2019 arasında düzenlenecek.
Skolkovo Technopark Genel Direktörü Renat Batyrov, "CEBIT markasının itibarı sayesinde Rusya'daki etkinliğin yabancı ortaklarla çalışmak için başka bir köprü olacağına inanıyoruz. Haziran sonunda, sayısallaştırma alanında faaliyet gösteren Rus şirketlerini ve yabancı şirketleri, teknoloji geliştiricilerini ve uzmanlarını Skolkovo Innovation Center’a bekliyoruz” dedi.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
Huawei P smart serisinin en yenisi Türkiye’de! Huawei P smart serisinin yeni yüzü P smart 2019, tasarımı ve teknik özellikleriyle öne çıkıyor. Yapay zekalı kamera sistemi ve geniş ekranıyla P smart 2019, ayrıca güçlü piliyle uzun soluklu performansı sağlıyor. Huawei P smart 2019, AI fotoğrafçılık desteğine sahip. Çift arka kamerayı yöneten yapay zeka, 500'den fazla sahne türünü tanımlamak, 22 kategori etiketi oluşturmak, gerçek zamanlı optimizasyon sağlamak ve çekilen fotoğrafların en iyi şekilde görünmesini sağlamak üzere eğitildi.
Huawei P smart 2019, ana kamerasına 5p lens takılmış 13MP + 2MP çift arka kamera sunuyor. Birincil 13MP lens f/1.8 geniş diyafram açıklığına sahipken, 2MP lens otantik bokeh efektlerini uygulamak için f/0.95-16 sanal diyafram aralığı desteği ile ek derinlik bilgilerini yakalıyor. Derinlik bilgisinden faydalanan Huawei P smart 2019, nesnelerin kenarlarını daha iyi belirleyerek canlı ayrıntılarla daha iyi portreler üretmesini sağlıyor. f/2.2 ile karşılaştırıldığında, f/1.8 geniş diyafram açıklıklı arka kamera,
düşük ışıkta harika sonuçlar için yüzde 50 daha fazla ışık alıyor. Huawei P smart 2019 ayrıca fotoğrafları aydınlatmak ve her ayrıntıyı en az bozulma ile çekmeye yardımcı olan altı saniyeye kadar uzun pozlama sağlamak için Huawei AI Görüntü Sabitleme ve Gece Modu özelliklerine de sahip. Huawei P smart 2019, yeni Kirin 710 yonga seti ile donatıldı. 12 nm işlem teknolojisi ile üretilen yeni sekiz çekirdekli yonga seti, 2,2 GHz CPU saat hızına sahip. 12 nm Kirin 710 yonga seti hızlı, doğal bir sistem
tepkisi, etkileyici bir oyun performansı ve mükemmel güç verimliliği sağlıyor. Bağımsız ISP (görüntü sinyal işlemcisi) ve DSP (dijital sinyal işlemcisi), yetkin görüntüleme ve optimizasyon sonuçları için fotoğrafçılık deneyimini geliştiriyor. Huawei P smart 2019, 3400 mAh'lik büyük bir pil kapasitesine sahip. Kirin 710 işlemci ve akıllı güç yönetimi ile birleştirilen pil ömrü, en zorlu görevlerde bile son derece uzun bir kullanım süresi elde edilmesini sağlıyor. Huawei P smart 2019, Parmak İzi Tanıma 4.0'ı destekliyor.
İşletmelerin masraf süreçleri dijitalleşiyor Türkiye İş Bankası, işletmelerin masraf süreçlerini daha dijital hale getirmek için Masraff ile bir kampanya başlattı. Masraff uygulaması; personel harcamalarına ilişkin fatura ve fişlerin fiziki olarak saklanması, teslim edilmesi, manuel olarak girilmesi gibi süreçleri içeren yapay zeka yetenekleri ile faturanın yalnızca fotoğrafının
çekilmesi ve gönderilmesi pratikliğini sunuyor. Kampanya kapsamında, İş Bankası müşterisi olan firmalar İnternet Şube ve İşCep’ten alacakları referans kodu ile gerçekleştirecekleri satın alımlarda Masraff’ın bir yıllık üyeliğini ilk üç ay ücretsiz kullanabilecek. İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı Şahismail Şimşek,
“Her alanda müşterilerimize çözümler sunabilmek için önemli yatırımlar yapıyoruz. Masraff gibi uygulamalar, işletmelere hem zaman hem maliyet açısından kazanımlar sunuyor. Bu işbirlikleri ile ticari müşterilerimizin işlerini daha kolay yapabilecekleri uygulamalara avantajlı koşullarla ulaşmalarını sağlıyoruz” dedi.
Masraff’ın Arya Kadın Yatırım Platformu’nun yatırımcılar ile girişimcileri buluşturduğu ve İş Bankası’nın ana sponsor olarak yer aldığı Arya Retreat etkinliğinde birinci olduğunu hatırlatan Şimşek, “Özellikle kadın girişimcilerin büyümelerinde katkı sağlayacak işbirliklerine önem veriyoruz” diye ekledi. Masraff’ın kurucu
ortağı ve CEO’su Begül Eray Sezgin ise, “Şirketlerin masraf yönetimini, fişin sadece fotoğrafının çekildiği, veri girişi sürecini yapay zeka algoritmalarımızın tamamladığı, hazır entegrasyonlarımız sayesinde masrafların muhasebe sistemlerine aktarımının yapıldığı komple bir çözüm sunuyoruz” şeklinde konuştu.
1996'nın BT yıldızları ödüllerini aldı
Bu sayıda... •
Acer dağıtıcılarının
İstanbul zirvesi (Sayfa
8)
• Microsoft Internet stratejisinin ilk sonuçlarını sergiledi (Sayfa
8)
• Protel hangi sektörde: BT mi, otelcilik mi? (Sayfa
Yeni bir yılın yoğun çalışma temposuna girerken bir önceki yılın aktif ve başarılı şirketleri ve kişileri unutulmadı. Bilgi teknolojisi sektörüne katkıları olan, yaptıklarıyla bir adım öne geçen, sektörde sesini duyuran kuruluş ve şirketler değerlendirilerek hak ettikleri ödüllerin sahibi oldular. Bu yıl beşincisi düzenlenen geleneksel İnterpro BT Sektörü Ödülleri töreni, 9 Ocak 1997 tarihinde İstanbul Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda yapıldı. 1996 yılındaki aktif çalışmalarından dolayı 11 şirket değişik kategorilerde ödül alırken, sektöre değerli hizmetlerde bulunan kişiler de unutulmadı. Gecede aynı zamanda İnterpro'nun 5. kuruluş yıldönümü ve BT/haber'in 100. sayısı da kutlandı. Ödüllerin sahipleri açıklanırken, konuklar oldukça heyecanlı anlar
10)
• Empa sabit disk işine giriyor (Sayfa
14)
• Teksoy görevde ve arkasındaki BT yatırımı (Sayfa
19)
• Meteksan İstanbul'da ofis açmayı planlıyor (Arka
sayfa)
Bütünleşik ofis ürünleri BT pazarının neresinde? 1995 yılının s o n u n a doğru Tür kiye BT p a z a n n a girmeye başla y a n bütünleşik ofis ürünleri, faks,
yaşadı. 1996'da çalışmalarıyla sektöre yön veren, artı değer kazandıran şirket ve kişilere 10 dalda, toplam 14 ödül dağıtıldı. İnterpro BT Sektörü Ödülleri, her yıl bilgi teknolojisi sektöründe çeşitli alanlarda başarılı
çalışmalarda bulunmuş şirket, dernek ve örgütlerine veriliyor. İlk kez 1995 yılında, sektörde başarılı çalışmalara imza atmış kişilere 'Hizmet Ödülü' verilmeye başlandı. BT'nin kullanım alanı genişledikçe, doğal olarak ödülün
Üniversitelerde
EVRENSEL
Sizin tanıdıklarınız arasında da olduğuna eminim. Kötümserlerden söz ediyorum. Bilmiş bilmiş kafa sallayanlardan başlayıp gelecekte
haber
sayfa
16-17'de)
(Ayrıntılı
haber
sayfa
3'te)
SAP Türkiye, hedef pazara uygun olarak yapılanıyor SAP
Türkiye'de
yapyeni
yorumlar yapanlardan. Zaman zaman onlara
dar d a h a ç o k uluslararası ku
şirket, yapılanmasını da bu
şu soruyu sormadığıma hayıflanmaktayım.
ruluşlarla çalışan SAP, b u n
na göre değiştiriyor. Bu ara
"Madem bu sektörün geleceği bu kadar kötü,
dan
da yeni Yetkili Destek Mer
neden bir an ö n c e kaçıp canınızı kurtarmıyor
Türk kuruluşlanna da ağırlık
sunuz?"
veriyor.
büyük
Yaşar
ka
Koç G r u b u ' n u n yanı sıra ye
gelişmeler var.
böyle
Bugüne
ölçekli
Holding
ve
ni
fotokopi, tarayıcı ve yazıcı özel liklerinin hepsini b i r d e n tek bir ü r ü n ü z e r i n d e taşıyor. H e m e n h e r BT
şirketinin
ürünlerin
bir
ilgi
gösterdiği
yıllık
bu
macerasını
araştırdık. (Aynntıh
haber
sayfa
4'te)
E T A H İ T R F A A T UH B
e ğ i t i m i
"ben söylemiştim" diyebilmek için kötümser
(Devamı 2. sayfada)
(Ayrıntılı
Yabancı öğretim üyeleri çözüm değil
A K I N EVREN
Y arınla hesaplaşmak...
B T
kategorileri de çeşitlendi. İnterpro BT Sektörü Ödülleri töreninde bu yıl ilk kez BT/haber Özel Ödülü de verildi.
kullanıcılara
gitmek
için
kezi anlaşmalan da yapıyor.
(Ayrıntılı haber sayfa 12'de)
Bu sayının tüm sayfalarına www.bthaber.com.tr'den ulaşabilirsiniz.
26 KARİYER BThaber’in Ankara Temsilcisi Sedef Özkan BThaber gazetesinde bir dönem Ankara Temsilciliği görevini üstlenen Sedef Özkan, farklı projelerde yürüttüğü koordinatörlük çalışmalarının ardından BThaber Ankara Temsilciliği görevine geri döndü. Ankara Deneme Lisesi mezunu olan Sedef Özkan, Bilkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Bölümü İngilizce hazırlık sınıfını okuduktan sonra Ankara Üniversitesi DTCF Rus Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi ve Moskova Puşkin Enstitüsü’nde Rusça öğrenimini tamamladı. Bilişim sektöründe çalışmalarına 1998 yılında İstanbul’da başlayan Özkan, Lucent Technologies, Avaya, Software AG’de pazarlama iletişimi ve kurumsal iletişim alanlarında yöneticilik yaptı. Capitol ve GCI halkla ilişkiler firmalarında Microsoft, Nortel Netaş, Probil, Logo Yazılım’a müşteri direktörü olarak danışmanlık görevi üstlenen Sedef Özkan, Ankara’ya döndükten sonra Luna Teknoloji’nin pazarlama iletişimi faaliyetlerini yürüttü. Özkan, bu çalışmalarının yanında edebiyat ve resim çalışmalarına da devam ediyor.
BThaber 21 - 27 OCAK 2019
İşbitiren, Schneider Electric Türkiye Strateji ve Dijital Dönüşüm Direktörü oldu Enerji yönetimi ve otomasyonda küresel bazda faaliyet gösteren Schneider Electric; Türkiye Strateji ve Dijital Dönüşüm Direktörlüğü görevine Gökhan İşbitiren’in atandığını duyurdu. 2006 yılında Orta Doğu Teknik Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği bölümünden mezun olan İşbitiren, 2009 yılında aynı bölümde yüksek lisans programını tamamladı. 2017'de ise Boğaziçi Üniversitesi'nde Ekonomi ve Finans alanında yüksek lisans derecesi almaya hak kazandı. İşbitiren 2006-2008 yılları arasında Aselsan'da yazılım mühendisi olarak çalıştı. 2008 yılında Schneider Electric Fransa'da yazılım mühendisi olarak görev almaya başladı ve daha sonra proje müdürü olarak 2013 yılına kadar çalışmalarını sürdürdü. 2013'te Schneider Electric Türkiye'de göreve başladı ve sırasıyla iş geliştirme, satış müdürlüğü ve
pazarlama müdürlüğü gibi rollerde yer aldı. İşbitiren, Aralık 2018 itibari ile Strateji ve Dijital Dönüşüm Direktörü olarak Schneider Electric Türkiye'de çalışmaya devam ediyor.
Form Endüstri’de Genel Müdür Timirci oldu IBM Türkiye’nin yeni Genel Müdürü Volkan Sözmen oldu 2016 yılından beri IBM Türkiye Genel Müdürlüğü görevini yürüten Defne Tozan, IBM Küresel Teknoloji Hizmetleri İş Birimi’nin Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nden Sorumlu Genel Müdürü olarak atandı. IBM Türkiye Genel Müdürü olarak ise Volkan Sözmen atandı. Sözmen, Türkiye’de kurumların dijital dönüşüm süreçlerini desteklemek için IBM’in yapay zeka, bulut, blockchain, büyük veri ve analitik alanlarındaki gelişmiş teknoloji çözümlerini konumlandırmaktan sorumlu olacak. ODTÜ Kimya Mühendisliği mezunu olan Sözmen, yine aynı üniversiteden Executive MBA derecesine sahip. Kariyerine 1999 yılında bilişim sektöründe başlayan ve 2003 yılında IBM Türkiye’ye katılan Sözmen, başta bankacılık ve finans, sigorta, telekomünikasyon ve kamu olmak üzere değişik sektörlerden IBM müşterileri ile çalıştı. Sözmen, son olarak IBM’de Kurumsal Satıştan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı olarak görev yürütüyordu.
Netaş’ta Dijital Dönüşüm Direktörü Dolanbay oldu Netaş, kamu sektörüne sunduğu dijital dönüşüm hizmetlerini güçlendirmek üzere kadrosunu genişletti. Yeşim Dolanbay, Kurumsal Pazarlar İş Birimi Genel Müdürü Selda Parın’a bağlı olarak çalışmak üzere Dijital Dönüşüm Direktörü olarak atandı. Dolanbay, Ankara merkezli olarak Netaş’ın yeni nesil teknoloji çözümlerinin ve profesyonel hizmetlerinin kamunun dijital dönüşümüne desteğinin artırılmasından sorumlu olacak. ODTÜ Çevre Mühendisliği lisans ve İşletme yüksek lisans derecelerine sahip olan Dolanbay, 20 yılı aşan kariyerinde sırasıyla Meteksan, Sentim, Software AG ve Vodafone’un satış ekiplerinde yönetici seviyesinde farklı görevler üstlendi. Dolanbay, Netaş’a katılmadan önce 2011 yılından itibaren Samsung Elektronik Türkiye’de Kamu Satış Lideri olarak görev yaptı.
İklimlendirme şirketi Form Şirketler Grubu’nun Merkezi Klima Sistemleri satış ve uygulamalarından sorumlu iştiraki Form
Endüstri Ürünleri’nde üst düzey bir atama gerçekleştirildi. Toni Timirci, Form Endüstri Ürünleri’nde Genel Müdür görevine getirildi. Makine mühendisi Toni Timirci, lisans eğitimini 1991 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde tamamladı. İş hayatına 1994 yılında İma Mühendislik’te Satış Mühendisi olarak başlayan Timirci, 1997-2008 arasında Trane firmasında farklı görev ve sorumluluklar üstlendi. 2008 yılından itibaren Aldağ firmasında Airedale Satış Direktörlüğü yapan Toni Timirci, son olarak 2013-2018 yılları arasında Danfoss’ta görev aldı. Timirci Danfoss’ta Ülke Müdürü olarak başladığı görevine 2016 ile 2018 yılları arasında Bölge Satış Direktörü olarak devam etti ve Türkiye dışında İran, Azerbaycan, Afganistan, Pakistan bölgelerinin görev ve sorumluluklarını üstlendi. Timirci, 2019 yılı itibariyle 28 yıllık profesyonel iş hayatına Form Endüstri Ürünleri’nde Genel Müdür olarak devam edecek.
Geberit’te üst düzey atama İsviçreli sıhhi tesisat şirketi Geberit’te bir görev değişikliği yaşandı. Geberit Türkiye Genel Müdürü Cengiz Kazazoğlu’nun emekliye ayrılmasının ardından aynı göreve Ufuk Algıer atandı. Ortadoğu Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü’nden 1988 yılında mezun olduktan sonra yine aynı üniversitede iktisat eğitimi alan Algıer, Teka Küchentechnik’te profesyonel iş hayatına başladı. 2002 yılına kadar Teka Küchentechnik’te Satış ve Pazarlama Direktörü olarak görev yapan, 2002 yılından sonra kariyerine Duravit Türkiye’de devam etme kararı alan Algıer, İran, Azerbaycan, Özbekistan, Kazakistan, Türkmenistan, KKTC ve Irak pazarında da projeler yönetti. Algıer, Ocak 2019 itibariyle Geberit Türkiye Genel Müdürü olarak göreve başladı.
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
@BTburadaTech
@BTburadacomtr
man@btburada.com.tr
28 KARİYER
BThaber 21 - 27 OCAK 2019
Günsan’da Finans Direktörü Aksoy oldu
Nielsen’de yeni görevlendirme Küresel araştırma şirketi Nielsen’de, Perakendeci Hizmetleri Birimi Grup Müdürü görevini yürüten İlker Unutkan, Perakendeci Hizmetleri Direktörü olarak atandı. İstanbul Teknik Üniversitesi Matematik Mühendisliği Bölümü’nden 2008 yılında mezun olan İlker Unutkan, kariyerine bir finans kurumunun strateji bölümünde CRM Yönetici Yardımcısı olarak başladı. 2011’de bir perakende firmasının pazarlama ve sadakat programı yöneticisi olarak atanan Unutkan, FMCG sektöründe kariyerine devam etti. Analitik CRM yapısının kurulması, hedef müşterilerin belirlenmesi, özel kampanyaların tasarlanması ve marka ortaklıklarının kurulması gibi stratejik alanlara liderlik ettikten sonra, saha satış tarafında ulusal satış koordinasyon ve bölge müdürlüğü görevlerini üstlendi. İlker Unutkan, Nielsen kariyerine 2014’te perakendeci hizmetleri ekibinde müşteri
İnşaat sektörü için anahtar, priz gibi elektrik tesisat ekipmanları ürünleri üreten, Türkiye’nin yanı sıra dünyanın birçok ülkesine ürünlerini ulaştıran Günsan Elektrik’te üst düzey görev değişikliği gerçekleşti. 2014 yılından bu yana şirketin Finans Direktörlüğü görevini yürüten Cemal Tosun’un yerine Ziya Aksoy getirildi. Günsan Elektrik’in yeni CFO’su Ziya Aksoy’un finans alanında 15 yıllık tecrübesi var. Penta Teknoloji, PwC Türkiye ve Borusan Holding’in çeşitli kademlerinde çalışan Aksoy, 2014 yılından bu yana Schneider Electric Finansal Planlama ve Analiz Müdürü olarak görev yapıyordu. Aksoy, bundan böyle Günsan Elektrik’te CFO görevini yürütecek.
müdürü olarak başladı. Uluslararası ve yerel, lider perakendecilerden oluşan bir müşteri portföyünü yönetirken, aynı zamanda perakendeci analitiği konusunda da ülke liderliğini sürdüren Unutkan, Nielsen’deki kariyerine Perakendeci Hizmetleri Direktörü olarak devam edecek.
Etkinlikleriniz ile ilgili bilgileri bthabersirketleri.com/EtkinlikDuyuru adresine girebilirsiniz.
BThaber
ETKİNLİK TAKV!M! E T K İ N L İ K L E R 17 Ocak 2019 BTvizyon Bursa Toplantısı Divan Otel - Bursa AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
20 Haziran 2019 BTvizyon Konya Toplantısı Konya AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 05 Eylül 2019 BTvizyon İzmir Toplantısı İzmir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
7 Şubat 2019 BTvizyon İstanbul Toplantısı Dedeman Bostancı Hotel - İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
4 Temmuz 2019 Bilişim 500 Ödül Töreni İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 24 Eylül 2019 BTvizyon Ankara Toplantısı Ankara AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
E T K İ N L İ K L E R 10 Şubat 2019 IBM Think ABD, San Francisco AYRINTILI BİLGİ: www.ibm.com/events/think
Y U R T İ Ç İ 12 Mart 2019 BTvizyon Gaziantep Toplantısı Gaziantep AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
11 Temmuz 2019 BTvizyon Samsun Toplantısı Samsun AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 26 Eylül 2019 BTvizyon Eskişehir Toplantısı Eskişehir AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
Y U R T D I Ş I
11 Şubat 2019 HIMSS19 ABD, Florida AYRINTILI BİLGİ: www.himssconference.org
25 Şubat 2019 MWC '19 Barselona, İspanya AYRINTILI BİLGİ: www.mwcbarcelona.com
14 Mart 2019 BTvizyon Adana Toplantısı Adana AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
25 Temmuz 2019 BTvizyon Erzurum Toplantısı Erzurum AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
17 Nisan 2019 Yapay Zeka Çağında Büyük Veri ve IoT Teknoloji Platformu İstanbul AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr 03 Eylül 2019 BTvizyon Denizli Toplantısı Denizli AYRINTILI BİLGİ: www.bilisimzirvesi.com.tr
BThaber
30 MEKTUP
21 - 27 OCAK 2019
Çevreyi koruyanlar her zaman önceliğimiz
Yeni haftadan merhaba, Bu mektubuma hem çevresel bir bilgi hem de bu yolda herkesi teşvik edeceğine inandığım bir haberle başlıyorum. Bugüne kadar tüm Türkiye’de 15 bin tondan fazla atık elektrikli ve elektronik eşyayı (AEEE) geri dönüşümle ülke ekonomisine kazandıran ELDAY ve İstanbul’da Kartal Belediyesi, e-atık toplama kampanyası başlatmış. Elektronik atıklar konusunda farkındalığı artırmak, hem çevreye zarar veren hem ülke ekonomisi için kayıp olan e-atıkların geri dönüşüm zincirine kazandırılmasını teşvik için gerçekleştirilen kampanya, “Getirin birlikte değerlendirelim, otizmli çocuklara destek olalım” ismini taşıyor. Kampanya ile 15 Mart’a kadar elektronik atık toplayan herkese İST Marina Alışveriş Merkezi’nde geçerli olmak üzere 1 adet sinema bileti de hediye edilecek. ELDAY ve Kartal Belediyesi’nin işbirliği ile başlatılan kampanyadan elde edilen gelir de Kartal’da otizmli çocuklara destek için harcanacak. Çocuklara destek, üstüne bir sinema bileti, bu vesileyle evdeki elektronik yığıntıdan kurtulmak adına bulunmaz fırsat. Çevresel gündemim bununla sınırlı değil. Uluslararası piyasalardan sağladığı orta ve uzun vadeli fonlarla Türkiye’de enerji verimliliğine destekler veren TSKB’nın kredi portföyünün yüzde 68’sini sürdürülebilir temalı yatırımlar oluşturuyor. Banka bugüne kadar 80’in üzerinde enerji verimliliği projesine de yaklaşık 655 milyon dolar finansman sağlamış. TSKB Genel Müdürü Suat İnce, “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından, enerji verimliliğine dikkat çekmek için düzenlenen Enerji
YIL 25 SAYI 1205
Verimliliği Haftası özellikle sanayi şirketleri nezdinde farkındalığı artırmak için önem taşıyor. Reel sektörün kaliteden ödün vermeksizin enerjiyi verimli kullanmasının sağlanması hem ekonomik hem çevresel açıdan büyük bir potansiyele karşılık geliyor” demiş, ki altına imzamı atarım. TSKB bu konuda üstüne düşeni yıllardır zaten yapıyor, finanse ettiği enerji verimliliği yatırımları ile her yıl 4.7 milyon Gigacal düzeyinde enerjiyi ülkemize kazandırıyor. Bildiğin gibi, enerji kültürü ve verimlilik bilincinin artırılması hedefiyle 1981’den bu yana her yıl Ocak ayının ikinci haftası Enerji Tasarrufu Haftası olarak kutlanıyor. Bu konudaki duyarlı markalardan Panasonic Eco Solutions Türkiye, 2012’den beri sürdürdüğü ‘Aydınlık Bir Gelecek İçin Okullarda Enerji Verimliliği’ projesi kapsamında oluşturulan VİKO by Panasonic Çocuk Tiyatrosu ekibi ile ilkokul çağındaki öğrencilere enerji verimliliği, doğal kaynakların korunması, geri dönüşüm ve elektrikli ev kazalarına karşı korunma konularında bilinç kazandırmak üzere ücretsiz oyunlar sergiliyor. Projede yaklaşık 7 yılda 620 bin ilkokul öğrencisine ulaşılmış. Hedef ise 1 milyon öğrenciye ulaşmak. Sözün özü, doğal kaynakların bilinçli tüketimi konularında daha sorumlu yaklaşımlar sergilemeliyiz ve bunun yolu da küçük yaşta eğitim ve bilinçlendirmeden geçiyor. Türkiye’de depreme dayanıklı bina bilincini artırmak için Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK) tarafından inşaat mühendisliği öğrencilerine
BThaber Grubu Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi ayhans@bthaber.com.tr
www.bthaber.com twitter.com/bthaber www.facebook.com/BThaber
Okur Temsilcisi Behçet Envarlı benvarli@tbv.org.tr
Hayatın gerçeklerinden başarı hikayelerine geçelim. Sinemia, ABD açılımı sonrası, son bir yılda küresel gelirlerini tam 38 kat büyütmüş. Geçtiğimiz yıl ABD ile birlikte Kanada ve Avustralya açılımını da başlatan, halen Türkiye, ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya’da faaliyet gösteren Sinemia, toplam gelirinin yüzde 93’nü yurtdışından elde ediyormuş. 2018’de üyelik sistemi ABD’de hızla yaygınlaşan Sinemia, ayda 5 milyon üstünde tekil sinemasevere ulaşırken, toplam 6 bin 500 sinema salonu ve 56 bin ekranda hizmet sunuyormuş. Türkiye ekonomisine katkı da cabası… Yerli ve milli yazılım söz konusu olunca, Univera da son 2 yılda yazılım ihracatını yüzde 50 artırarak Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından yayınlanan Türkiye’nin en büyük 500 hizmet ihracatçısı
Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Yazıişleri Müdürü Neslihan Aksun neslihana@bthaber.com.tr
21 - 27 OCAK 2019
www.linkedin.com/groups/BThaber
depreme dayanıklı yüksek bina tasarımı, analizi ve model yapımı aşamalarında çalışma fırsatı sunmak ve depreme dayanıklı bina bilincini artırmak için düzenlenen Depreme Dayanıklı Bina Tasarımı Yarışması’nın beşincisine 28 ilden başvuru gelmiş. Yarışmaya 47 üniversiteden 75 takım kayıt yaptırmış. Bu takımlar arasından 24’ü de ön elemeyi geçerek finale kalmış. Bu finalistler 7-89 Nisan 2019 tarihlerinde düzenlenecek büyük finalde yarışacakmış. Deprem doğa gerçeği, ama yıkılmayan binalar da mühendislik yetkinliği (ve sermaye ile yerel yönetimlerin farkındalığı, bir zahmet insafı) demek…
Görsel Yönetmen
Online Editör
Handan Aybars handana@bthaber.com.tr
Tuğçe Diyar tugcee@bthaber.com.tr
Ferit Çelik feritc@bthaber.com.tr
bulten@bthaber.com.tr adresine gönderebilirsiniz
Cilt, Baskı, Poşetleme: Uniprint San. ve Tic. A.Ş. - Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul - Tel 0212-798 28 40. l
Abone ve Dağıtım btabone@bthaber.com.tr
Böylece haftaya buluşmak dileğiyle.
İtirazım var… Sektörün kalifiye eleman sıkıntısı herkes tarafından dillendirilirken, birçok üniversite öğrencisinin staj yapabilmek için kapı kapı dolaşmak zorunda bırakılmasına itirazım var. bthabersirketleri.com/itiraz
BThaber Genel Müdürü Özlem Unan İş Geliştirme ve Satış Müdürü Abdurrahman Koyuncu Reklam Satış Yönetmenleri Kutay Göçe Çiğdem Şakar Rana Özgen
Editör
Bültenlerinizi
arasında yer almaya hak kazanmış. Üstüne bir de Univera İdari İşler ve Finans Müdürü Tülay Karabacakoğlu, son yıllarda hızla gelişen sektörün 2019’da yurtdışına odaklanarak büyümeye devam edeceğini söylemiş madem, bize de yine yeni başarı hikayelerini paylaşmak düşer umarım. Türkiye’nin ilk katılım bankası olan ve faaliyetlerine dünyanın en iyi katılım bankası olma vizyonu doğrultusunda devam eden Albaraka Türk, ulusal ve uluslararası en saygın kurum ve kuruluşların ödül organizasyonlardan 11 ödül alarak 2018 yılına damga vurdu malumun. Geçen yıl Türkiye’de gerçekleştirdiği ilk Tier 1 Sukuk İşlemi, Albaraka Garaj, Almanya’da hayata geçirdiği Insha, Biyometrik İmza, Robotik Süreç Otomasyonu gibi uygulama ve dijital projeleri ile ödüller kazanan Albaraka Türk, Türkiye katılım bankacılığında dijital dönüşümün öncüsü olmaya devam ediyor. Dünyanın en saygın kurumlarından tam 11 ödül, dahası da yoldadır umarım. Albaraka Türk Genel Müdürü Melikşah Utku’nun “Ödüller bizi çok daha iyisini yapmak için motive ediyor” sözü böylece hayat buluyor. Marketing Türkiye ve
Akademetre işbirliğiyle düzenlenen The ONE Awards Bütünleşik Pazarlama Ödülleri’nde yıl içinde itibarını en çok artıran marka ve paydaşları belirlenmiş, İş GYO da Gayrimenkul ve İnşaat Sektörü kategorisinde “Yılın İtibarlısı” ödülüne layık bulunmuş. Küresel bazda operasyonel büyümesi hız kesmeyen, çalışan sayısını 700’ün üzerine çıkaran Etiya, kâr amacı gütmeyen uluslararası organizasyon The Talent Board tarafından Avrupa, Ortadoğu ve Afrika (EMEA) bölgesinde düzenlenen CandE Awards’a katılmış, iş başvurusu yapanların yaşadıkları olumlu deneyim, tekrar aynı şirkete başvurma olasılığı, başkalarına tavsiye etme ve işverenle iş ilişkilerini artırma isteği gibi kriterlerde değerlendirilerek ödüle layık görülmüş. Haftaya müzikal bir nokta koyuyorum bu sefer. Çünkü Türkiye’nin ödeme yöntemi TROY ve Evrencan Gündüz’ün, bu toprakların ortak değerlerini müzikseverlerle buluşturmak üzere gerçekleştirdiği “Bu Toprakların Sesleri” projesi kapsamında seslendirilen tüm türküler, projeyle aynı ismi taşıyan bir albümde toplanmış. Beş türkü Evrencan Gündüz yorumuyla Bu Toprakların Sesleri’nde, ki arasında her daim favorim ‘Burçak Tarlası’ da var.
Reklam Rezervasyon Sorumlusu Suzan Bilken Yönetim Yeri: Bilişim Zirvesi Etkinlik Organizasyon Limited Şirketi Örnek Mah. Şehit Cahar Dudayev Cad. Örnek İş Merkezi No:14 Kat:5 34704 Ataşehir İSTANBUL Telefon: (0216) 888 0 596 ISSN 1300-6495
Türkiye’nin en köklü bilişim teknolojileri yayını olan BThaber, 1995 yılından bu yana bilişim ve teknoloji dünyasındaki en son haberleri, yenilikleri ve bilgileri okuyucularına kesintisiz bir şekilde sunmaya devam ediyor. Her hafta yüzde 35’i BT, yüzde 65’i ise finans, otomotiv ve sağlık gibi farklı sektörlerde yer alan şirketlerin ve kamu kurumlarının yöneticilerinden oluşan 7500’ün üzerinde kişiye ulaşmakta ve online platformlar üzerinden her hafta on binlerce kişiye erişim sağlamaktadır.
BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. - Fiyatı 1 Kuruş (KDV dahil) - BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.
WEEKLY INFORMATION TECHNOLOGY AND ECONOMY NEWSPAPER
Competent ideas grow with strong support! Three young companies will meet with the support of the BTHABER Corporate Group in 2019. However for more, it is critical that the ecosystem grows and awareness increases, that depends on the public, private sector and NGOs adopting this support package. BTHABER Corporate Group reorganizes the SME Support Project for 2019 with the careful selection of a competent jury. As of 2019, applications for the project, which is being carried out for the third time, have started. This year, among the applications, 3 young companies will be selected by the jury members and offered free support of BTHABER Corporate Group with all the facilities and owned platforms. The 3 companies will be provided with the guidance of BTHABER Corporate Group, BThaber, ICT Summit and M2S for 33 weeks. In this way, the selected companies will be able to meet all the needs of a new company such as print advertising and news, mailing applications and free participation in the events. By participating in the events of ICT Summit in Anatolia, young companies will find the opportunity to introduce themselves in different cities of Anatolia. As opposed to the fact that the new organizations need financial support, getting those supports and being able to reach the relevant support units of the public in Turkey are rather difficult. On the one hand, as BTHaber Corporate Group President Murat Göçe drew the attention to Turkey’s aim to become an ‘informatics country’. Therefore, IT companies need such comprehensive support. “They deserve to be supported as new companies, conducting informatics. Due to the difficulty of access to these supports, we are trying to offer them support on our own scale, so we can offer some support to their growth and even to expand their work to the world.” said Göçe and
answered our questions: What kind of development do you see when you compare the idea process and the first steps taken for the SME Support Package three years ago and the point it reached today? I must mention that we are personally working with one of these young companies. They have introduced themselves with the support and tools we have provided so well that they have benefited us. In this respect, we believe in the work we do, the competition and the participating companies and we show this with the works we carry out with one of them. We had other observations in three years. Firstly; we have companies that produce and develop very good projects, but they may be lacking in introducing themselves. However, Turkey’s engineering competencies are accepted worldwide. It is therefore our duty to have an idea and to develop competence in sales and marketing. We visit technocities and we see that the initiatives there need support in marketing and vision. What are your goals in the medium term with the SME Support Project? What kind of a development do you plan in the concept? We have the opportunity to go abroad, to observe the environment of informatics and entrepreneurship, and also connections to the public. Our priority is to attract public interest in this competition. One of our goals is to organize platforms, events and meetings to meet these young companies with investors. First, public opinion should be developed for the development of this project. After that, we can implement our plans covering the topics such as consultancy and mentoring services in order to make them meet the public and investors and to get investment. From this perspective, we will have the opportunity to meet the initiatives chosen by our competent jury with
angel investors, public and venture capital companies and to be an efficient bridge between the two parties. We also have a goal of creating a separate platform for mentoring services. In other words, they will be able to obtain consultancy services such as accessing the investor, introducing themselves to them in the right way and their corporate future. We will cover these kinds of mentoring services this year and we will provide 3 hours of mentoring support to each of the 3 young companies to be selected each month. I am currently a mentor in the BTHABER Corporate Group. I also received training on this subject. However, we also have the power to bring these selected young companies together with different mentors and consultants. In this respect, we can build a mentoring architecture by our experienced names. How are the feedback of the IT sector, NGOs, the public and the entrepreneurial support world to the SME Support Project? Unfortunately, no one appreciates or supports us in this matter. This is because of our modesty, because we don’t advertise this much. The support of the sector and NGOs is important. Thus, when this project is heard more, more applications will follow such as a snowball and awareness and interest develops. When we see this interest and support, the number of selected successful companies could go up to five, perhaps. That is to say, all parties have to take responsibility, just like us, to bring out young and high potential companies. Is there a method you follow regarding this issue? We are a business organization, not a charity or association. Therefore, it is not possible for us to take these steps. We want that the step we take get about, take place on the agenda of those who can benefit from. In an important
publication such as BThaber, in our BTvizyon events, we give importance to introducing these initiatives and our project in ICT Summit and we want everyone to support this Project and the participation to increase. However we don’t have plans to discuss it in different platforms, this only is a reflection of our corporate stance. Instead, we place emphasis on promoting this project in our events that we organize regularly and reach more each year and try to create awareness. In the ICT 500 research, Anatolian companies have been in a different category for the last two years. Would this opportunity increase the interest of the companies in Anatolia to the SME Support Project? As BTHABER Corporate Group, we give importance to taking steps that may be beneficial to the sector besides our commercial activities. We support both the sector companies in Anatolia and even abroad in order to support them and provide marketing support to such small scale young companies and we implement the parts of the whole with an expert perspective. ICT 500 research and the Anatolian companies located within it constitute a part of our goal, while the other part is SME Support Project. In other words, we have connected, supporting projects. “We are an efficient bridge for the parties” Murat Göçe, President of BTHABER Corporate Group: “Six companies benefited from the SME Support Project so far and this number will be nine with the 2019 selection. Three of these six companies have provided serious benefits and have made significant collaborations in the events we organize. Our jury consists of competent names in the field. We always attach importance to selecting the jury from the academic world, the private sector and the public sector. Thus, an evaluation with different perspectives is put
forward. As BTHABER Corporate Group, we care about conducting all such competitions and support activities with jury decision. Our only contribution in this process is to be a bridge and to transfer the applications to the jury.” “We increased our R&D investments and took export steps” Ayvos Information Technologies Co-Founder Eray Hangül, who previously participated in the Support Project and benefited from the support program, said: “We became one of the selected companies with the SME Support Project 2018. We had the opportunity to visit the cities and make presentations at theBTvizyon events and to meet with potential customers. We increased the traffic to our website by e-mailing the target audiences about our products and measured the results. By publishing our ads in BThaber, we contributed to the recognition of our brand Ayvos, products and services. We had the opportunity to meet with many companies through B2B. Thanks to BThaber, we met our potential customers and gave offers. Especially in Anatolia we had the opportunity to express ourselves. With artificial intelligence and machine learning, we have had the opportunity to raise awareness about what kind of problems can be solved in the real world. In particular, we have increased our R&D investments and developed considering the demands coming from the sector. In Bulgaria, we have established an export target through a joint venture. We have matured our video analytical solutions for the retail sector in 2018 and in 2019 we have done many PoC and demo for customer based projects. In 2019, we anticipate that more than one project will be live in the real environment. We aimed to increase the competencies of our team by taking courses on virtual training platforms in terms of using time efficiently.”
Countdown for informatics gathering in Russia CEBIT will be held in Russia on 25 - 27 June 2019. In addition to the existing d!expo and d!talk sections that CEBIT exhibitors and visitors are familiar with, the d!campus area created in CEBIT Russia is among the innovations for visitors and participants. The fact that most of the activities
of the d!campus, which will take place in CEBIT Russia, will be carried out outdoors, will make CEBIT in Russia more mobile. Deutsche Messe AG Board Member Dr. Andreas Gruchow: “Our joint project with Skolkovo Technopark, CEBIT Russia, has a good
potential to be one of the outstanding IT events in Eastern Europe. Through the partnership with Skolkovo, the CEBIT brand has great opportunities in Russia.” The cooperation agreement between Deutsche Messe Russia and Technopark Skolkovo was signed in June
2018. The parties will work together in the CEBIT Russia project under this agreement. The exhibition will be held in Technopark Skolkovo, the largest in Europe, on 25 - 27 June 2019. Skolkovo Technopark Managing Director Renat Batyrov said that: “We believe that the
CEBIT brand’s reputation will be another bridge for working with foreign partners. At the end of June, we welcome Russian companies and foreign companies, technology developers and experts operating in the field of digitalization to the Skolkovo Innovation Center.”
Cooperation of QNB Finansbank and eFinans QNB Finansbank has added a new one to its banking products to facilitate the business processes of the companies. With e-Book Financial Analysis service designed for e-Book users, QNB Finansbank provides time savings by eliminating the companies’ financial data sharing burden with the bank. The data of the companies that permit viewing from the eFinans portal are transferred
to the banking system in electronic environment. The financial data generated in this way can only be viewed by authorized persons. Since data transfer takes place automatically on a periodic basis, there is no need to follow up documents, so the loan processes of customers who request loans are shortening. QNB Finansbank Deputy
General Manager of Corporate and Commercial Banking Ömür Tan expressed that: “With the start of the financial analysis period with e-Book, the process of sharing the periodical financial data that our bank’s customers need is digitalized. Our target is to make life easier for SMEs and commercial companies with our online solutions that save time and Money” In 2015, QNB Finansbank
launched the e-invoiceguaranteed loan product to respond to the cash needs of corporate customers, and with this product, eFinans offers companies which use e-invoices to put their reveivable account as collateral and take loans. With e-invoice secured loans, companies can use an alternative collateral opportunity to meet their financing needs and meet
their cash needs without waiting for the maturity of the receivable. While QNB Finansbank has taken an important step towards the digitalization of credit processes with its new service “e-book and financial analysis”, it has also brought the service to the banking sector in order to obtain a lower cost and faster service in corporate transactions.
TEB’s robot software is at work in the branch Türk Ekonomi Bank (TEB) launched the robotics process automation. Fatih Çelikel, Process Management Director of TEB Information Technologies, emphasized that the robot software, which was put into use in order to enable employees to concentrate on more
qualified jobs and to work more efficiently, will work especially in the automation of repetitive and decision free transactions. Çelikel said: “We pay attention to the necessity of the personnel focusing on more qualified jobs especially during working hours and the robot software
can work 24/7 so that the demands of our customers are met at any time of the day. With the help of robot software, more efficient work of our existing staff will be ensured.” Çelikel gave the following information about robotic process automation: “Robots perform mouse
and keyboard movements through screens, just like a human on software systems. Each robot has a user name, password, e-mail address. The robot opens its computer for the specified time, connects to the system, takes the information from
the system and enters it into another system. Robot software is very important in order to use human resources more accurately and efficiently and to direct them to highly qualified jobs. A special team was also created in IT for the development the robot software.”
Business expenditure processes are digitalizing Turkey İşbank has launched a campaign with Masraff to make business expenditure processes more digital. Masraff application provides the practicality of taking a photograph of the invoice and sending it over with the artificial intelligence capabilities including physical storage, delivery and manual entry of invoices and slips related to personnel
expenditures. Within the scope of the campaign, İşbank customers will be able to use Masraff’s one year membership free of charge for the first three months in the purchases they will make with the reference code obtained from the Internet Branch and İşCep. İşbank Deputy General Manager Şahismail Şimşek said that: “We are making
significant investments in order to offer solutions to our customers in every field. Applications such as cost savings offer businesses both time and cost. With these collaborations, we enable our commercial customers to reach the applications they can easily do their jobs with advantageous conditions.” Reminding that Masraff
ranked first in the Arya Retreat event, where Arya Women’s Investment Platform brough investors and entrepreneurs together under İşbank’s main sponsorship, Şimşek added: “We attach importance to the cooperation that will contribute to the growth of women entrepreneurs in particular.” Begül Eray Sezgin, founding partner
and CEO of Masraff, said that: “We offer a complete solution in which the cost management of the companies is carried out by only taking a phtograph of the invoice and the data entry process is completed by our artificial intelligence algorithms and the costs are transferred to the accounting systems by our ready integration.”