BThaber CXO - Özel Yayın

Page 1


YAZILIMDAN KORKMA! SEN KORKMA DİYE KURU SABİTLEDİK:

1 USD: 1,3 TL

Süreçlerini şirketinin ihtiyaçlarına ÖZEL olarak tasarlayabileceğin Octopod Yazılım Geliştirme Platformu ile artık iş yerinde hayat daha KOLAY!

BI Raporlama

CRM

İş akışları

** Kampanya 2017 yılı sonuna kadar geçerlidir.

palladium tower halk cad kardelen sok. no: 2/1 k:10-33 ataşehir / istanbul +90 216 687 08 71 - octopod.com.tr

@octopodcomtr


ÖNSÖZ Artık eylem zamanı geldi…

AYHAN SEVGİ

18. yüzyılın sonlarında başlayan endüstri devrimi buhar ile birinci, elektrik ve motor ile de ikinci devrim sürecini yaşadı. 1946 yılında ENIAC ile başlayan bilgisayar teknolojilerinin gelişimi, 1970’li yıllara gelindiğinde endüstriyi etkilemeye başlayarak yeni bir sürecin başlangıcını oluşturdu. Bugün gelinen noktada ise sanayide dördüncü devrim sürecini yaşıyoruz ve bu sürecin tetikleyicisi ise yine bilişim oldu. Yaşayacağımız yeni endüstri devrimlerinin bundan sonraki tetikleyicileri de kuşkusuz ki yine bilişim temelli olacak. Bilişim uygulamalarının gelişmesi ve yaygınlaşması ile artan verimliliğe paralel olarak rekabet ortamları da gelişti. Rekabetin artması ile de müşterinin değeri ortaya çıktı. Dolayısıyla müşteri hakkındaki en küçük bir veri bile şirketler açısından önemli hale geldi. İnternet ve mobil teknolojiler ile birlikte yeni iş modellerinin ortaya çıkması ve artan sosyal medya kullanımı ile birlikte artık hem iş hem de sosyal hayatın her anı veri üretilen ve bu verilerin paylaşıldığı ortamlara dönüştü. İşte bu gelişim süreci de Endüstri 4.0’ın kapımıza dayandığının habercisi oldu. Büyük veri, bulut bilişim, sanal gerçeklik, mobilite, M2M, gömülü yazılımlar, sensörler artık yeni nesil teknolojinin temelini oluşturuyorlar. Tabii burada tüm süreçleri etkileyen güvenlik konusunu da hiçbir zaman gözardı edemiyoruz. Dijital dönüşüm konusu son yılların en gözde konusu olarak sayfalarımızı süslüyor ve bir süre daha süslemeye devam edecek. Ama bu konudaki söylemlerin artık eyleme geçmesinin zamanı geldi hatta geçiyor bile. Kısacası artık Endüstri 4.0 ya da “Dijital Dönüşüm” kapımızı çalmakla kalmadı, içimize kadar girdi. Bu dönüşüm sürecinden kaçışımız yok. Ya adapte olup dönüşeceğiz ya da tarihin derinliklerindeki yerimizi alacağız. Bu durum şirketler için de ülkeler için de aynı geçerliliğe sahip. Varolmak ve gelişmek mücadelesinin temel taşı olan dönüşüm sürecini sadece teknoloji liderlerinin sorumluluğuna bırakmak onlar için büyük bir haksızlık olur. Bu süreç, en tepeden en alta kadar tüm yönetim kademelerini ilgilendiriyor. Yani artık her yönetici biraz da CIO olmak zorunda kalacak.

1


www.bthaber.com.tr

bthaber@bthaber.com.tr

BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. adına Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü

Neslihan Aksun BThaber Grubu Yayın Koordinatörü

Ayhan Sevgi

ayhans@bthaber.com.tr

IÇINDEKILER Siz acaba ‘Endüstri kaç.sıfır’sınız?

4-5

Dijital dönüşümde 2.0 dönemi

6-7

Dijital dönüşüm için WINDESK Platformu

8

Dijital dönüşümdeki gizli unsur: Tasarım

10 - 12

Dijital dönüşüm yolculuğuna yalnız çıkmayın!

14 - 17

Editör

Handan Aybars

handana@bthaber.com.tr Görsel Tasarım

Dijital şirkete dönüşmenin tüyoları

18

Yeni uygulamalarla dijital dönüşüm

20 - 22

Hedef; değişimi şekillendirmek

24 - 26

AGT, dijital dönüşüm yolculuğuna başladı

28 - 29

Hiyerarşi sil baştan!

30 - 32

Tuğçe Erarslan

tugcee@bthaber.com.tr REKLAM SATIŞ GRUBU

Kutay Göçe

kutayg@bthaber.com.tr

Abdurrahman Koyuncu

abdurrahmank@bthaber.com.tr

Karolin Özçelik

karolino@bthaber.com.tr

Deneyim mühendisliğinin tüm incelikleri kullanılmalı

34

İş süreçlerini dijitalleştirmede Octopod fırsatı

35

KOBİ’lerde Dijital Dönüşüm Seferberliği Yönetim Yeri: BThaber Yayıncılık ve Etkinlik Hizmetleri A.Ş. Fetih Mah. Tahralı Sokak Kavakyeli Plaza C Blok 7/5 34704 Ataşehir/İSTANBUL Tel 0216- 291 13 90 ISSN 1300-6495 Baskı

Apa Uniprint San ve Tic. A.Ş. Hadımköy İstanbul Asfaltı Ömerli Köyü İstanbul Tel 0212-798 28 40. BThaber kontrollü abonelik sistemiyle dağıtılmaktadır. Fiyatı 1 Yeni Kuruş (KDV dahil) BThaber, 5187 sayılı Basın Kanunu’nun 2/f maddesi hükmü gereği ‘yerel süreli yayın’dır.

36 - 37

Dijital dönüşümdeki en büyük engel yaşlı teknoloji 38 - 39 Dijital dönüşüm ile gelen inovasyon yetenekleri rekabette avantaj oluşturacak

40 - 41

Geleceğin gözde meslekleri

42 - 43

Dijital dönüşümün temel taşı bulut ve büyük veri

44



Siz acaba ‘Endüstri kaç.sıfır’sınız?

*Halil Aksu Bugünlerde herkesin dilinde Endüstri 4.0 var. Ne demek bu? 4.0 ne demek? Sanayi devriminden bu yana demek ki dördüncü kuşağa evriliyoruz. Buhar makinası ve dokuma tezgahların mekanizasyonu birinci sanayi devrimi idi. Ekonomik, toplumsal ve siyasi sonuçlarını hepimiz biliyoruz, 19. Yüzyıl epeyce kanlı geçti. 2. Sanayi devrimi ise elektriğin icadı, petrolün keşfi, otomobilin yaygınlaşması, sokakların aydınlanması ile geçti. Bunun da toplumsal, siyasi ve ekonomik etkileri aşikar. 20. Yüzyıl iki dünya savaşı gördü, sonra da küresel kapitalist model ve soğuk savaş ile dengesini buldu. Teknoloji sürekli gelişmeye devam etti. Yarı iletkenlerin icadı ile bilişim ve iletişim çağı başladı ve bilgisayarların, kurumsal kaynak planlaması

4

(ERP) yazılımların fabrikalarda kullanılması, barkod, tedarik zinciri, RFID ve benzeri modernizasyon ve optimizasyon teknolojileri ile, 90’lı yıllarla beraber mobil ve internetin yaygınlaşması ile üçüncü sanayi devrimi yaşanmış oldu. O dönemde, yani aslında bugünlerde, bu dönemin adına Endüstri 3.0 hiç dememiştik. Ama şu an içinde bulunduğumuz zamana Endüstri 3.0 diyebiliriz. Her şey kayıt altında, temel sistemler kurulmuş durumda, her yerde internet, herkeste mobil cihaz, tüm tedarik zincirleri yönetilmektedir, üretimden tüketime tüm süreç kontrol altında. Peki. Bundan sonra daha ne gelecek ki? Robotlar, yapay zeka, öğrenen sistemler, daha hassas kontroller, gerçek

zamanlı yönetim panoları, daha ileri seviye optimizasyonlar, daha profesyonel yönetim sistemleri, dijital iş modelleri, insan odaklı deneyim tasarımı, tam entegre süreçler, tedarik zincirleri, ve daha neler neler… Bunları önümüzdeki 10 – 20 – 30 yıl içinde herkes kuracak, kurmak zorunda kalacak, standartlar bunlar olacak. Yapay zeka konusunda ne kadar hazırsınız? Robotlar konusunda ne kadar hazırsınız? Dijital iş modelleri konusunda ne kadar hazırsınız? İnsan odaklı deneyimler konusunda ne kadar hazırsınız? Gerekli yetkinlikler bünyenizde veya ağınızda var mı? Bunların sonuçlarına katlanacak mısınız? Bu değişime ayak uydurabilecek misiniz? Deneme kültürü, yeni ve radikal genç yeteneklerle çalışma


kültürü, bazı alışkanlıklarınızı terk etme, risk almaya var mısınız, hazır mısınız? Hemen evet demeyin, önce düşünün, ve değişimin büyüklüğünün farkına varın. Mesela önümüzdeki 10 yıl içinde mavi yakalı personelin yarısı gereksiz hale gelecek, diğerleri ise neredeyse beyaz yakalı seviyesinde yönetimsel ve teknolojik becerilere sahip olması gerekecek. Bunu yapabilecek misiniz? Yapmak istiyor musunuz? Tasarımcılar ürününüzü komple değiştirmeniz gerektiğini söyleyecek. Malzeme mühendisi hammadde kompozisyonunuzun büyük oranda değişmesi gerektiğini söyleyecek. Yapay zeka programcısı bir departmanın tümünü yapan işleri optimize ettiğini ve artık o departmana gerek kalmadığını söyleyecek.

Bu kararları alabilecek misiniz? Mevzuat izin verecek mi? Patron izin verecek mi? Dönüşümü becerebilecek misiniz? Eğer siz yapmazsanız, köşe başındaki genç bir girişimci sizin sektörünüzden pazar payı tırtıklamaya başlayacak. Önce farkına varmayacaksınız, sonra umursamayacaksınız, sonra da iş işten geçmiş olacak. Girişimcilerin dışında pek yakında küresel teknoloji ve internet devleri elde ettikleri veri miktarı ve yapay zeka kabiliyetleri ile her sektörü ve her türlü iş modelini tehdit etmeye ve zaman içinde ilhak etmeye başladıklarını göreceğiz. Buna hazır mısınız? Askerleriniz var mı? Cephaneniz var mı? Dijitalleşme savaşı henüz başlamadı. Daha hiç bir şey görmediniz. Bunlar geleceğin öncü sinyalleridir.

Daha 2000 yılında dünyanın en değerli şirketleri arasında petrol devleri, üretim şirketleri ve küresel bankalar varken, 2017 yılında dünyanın en büyük, en değerli, en etkili şirketlerin başını internet devleri, teknoloji şirketleri ve yepyeni iş modelleri olan ve özünde bir mobil uygulamadan ibaret olan yapılar çekiyor. Siz buna hazır mısınız? Nasıl adapte olmayı düşünüyorsunuz? Şirketinizi yada içinde bulunmak istediğiniz sektörü bugün sıfırdan ele alsanız, elinizdeki kurumsal yapı gibi mi olurdu, yoksa bambaşka bir ekip, bambaşka akışlar, bambaşka bir ofis, bambaşka yetkinlikler mi olurdu? Bunu yapmanıza mani olan nedir? Gelecek sizin elinizde. *Gelecekhane Kurucusu

5


Dijital dönüşümde

2.0 dönemi

Samsung Türkiye Başkan Yardımcısı Tansu Yeğen

Dijital dönüşüm tüm şirketlerin derdi. Markalar, kurumlar, hatta hükümetler dijital değişim rüzgarını arkasına alarak rekabette avantajı elde etmek peşinde. Tahmin edeceğiniz üzere ortalık pek de güllük gülistanlık değil. Bundan birkaç sene önce gözlerini hayata açmış girişimler, her endüstrinin büyük oyuncularını dahi varoluş mücadelesine itiyor. Teknoloji ve dijital dönüşüm kurumlarda gerçek bir çarpan etkisi yaratıyor. Kurumun kültürü ve nitelikleri

6

uygunsa dijital dönüşüm büyük getiriler sağlıyor. Ancak yetenekler ve kurum doğası elverişli değilse, dijital dönüşüm çabası tam bir felaketle sonuçlanabiliyor. Çoğu kurum dijitalleşme projelerinin riskli olduğunu düşünüyor. Ancak, hiçbir şey yapmamaktansa hata yapmak daha kabullenebilir. Zaman hızla akıyor, teknoloji dünyaya şekil veriyor. Eğer bu değişime karşı sert durmak niyetindeyseniz er ya da geç kırılırsınız. Bu yüzden ivedilikle çalışmalara başlanmalı. Kurumlar,

dijital dönüşüm yarışında geri kalmamak adına ilk etapta cihazlara hücum ederek, problemlerini donanım seviyesinde çözmeye çalıştı. Ancak dijital dönüşüm meselesinin sadece donanımla çözmeye çalışmak doğru bir bakış açısı değil. Donanım üzerinde koşan yazılımlar, bunların birbiriyle uyumlu çalışmasını sağlayan servisler de oldukça önemli. Ancak bu da yeterli değil… Dijital dönüşüm, kurumlarda sadece CEO’nun ya da CTO’nun görevi değil. Değişimi yukarıdan aşağıya doğru ittirmek doğru bir strateji değil. Değişimin kurum kültürünün en küçük yapı taşına kadar nüfuz edilmesi gerekiyor. Dijital dönüşüm çalışmaları kurumun DNA’sına nüfuz etmediği sürece sürdürülebilir bir başarı elde etmenin imkânı yok. Yetkin iş gücü eksikliği dönüşümün önünde engel Çalışan yetkinliğini artırmak dijital dönüşümün en önemli stratejilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle BT departmanlarında çalışan ekiplerin nitelikleri çoğu zaman projelerin kaderini belirlediğinden, bu alandaki yetkinlik son derece önemli. BT tarafına baktığımızda veri güvenliği, veri analitiği, veri madenciliği tarafında yetkin iş gücü eksikliği olduğunu görüyoruz. Bu tür ihtiyaçlar belli seviyelerde SAAS


Dijital dönüşüm, kurumlarda sadece CEO’nun ya da CTO’nun görevi değil. Değişimi de yukarıdan aşağıya doğru ittirmek doğru bir strateji değil. Değişimin kurum kültürünün en küçük yapı taşına kadar nüfuz etmesi gerekiyor. olarak dışarıdan desteklenebiliyor olsa da, bu sistemlerin birbiriyle uyumlu çalışmasını sağlayacak yetkin, katalizör iş gücüne ihtiyaç daha da artacak gibi görünüyor. Bu ihtiyaç sadece Türkiye için değil, İngiltere ve AB ülkeleri gibi gelişmiş ülkelerin de büyük derdi. Bunun da ötesinde insan ve makine arasındaki iletişimi sağlayan platformlar da sıkça konuşulmaya başlandı. Makine öğrenmesiyle yeteneklerine güç katan yapay zeka artık her yerde. İş dünyasında dahi yapay zeka teknolojilerine vakıf ve robotlarla çalışabilen insanlar tercih sebebi olmaya başladı. Önümüzdeki 5 yılda plazalardaki giriş seviyesi işlerin de otomasyon sistemlerine emanet edileceği ön görülüyor. Hayatta kalabilmek için herkes yetkinliklerini artırmak zorunda… Dijital dönüşümün amacı nedir? Dijital dönüşümün iki temel amacı var. Bunlardan ilki teknolojiyi kullanarak anlamlı bağlantılar kuracak platformlar inşa etmek. İnsanları bir araya getiren sosyal medya platformlarına artık alıştık. Şimdi internete bağlanabilen nesneleri birbiriyle konuşturan platformların devri başladı. Samsung geçtiğimiz Ekim ayında IoT cihazların birbiriyle konuşmasını sağlayan bir platform inşa etti. Nesnelerin interneti alanında çalışmalar yapan

kurumları da bir araya getiren bu platformun adı Samsung ARTIK. Bu platform, cihazların birbiriyle aynı dili konuşmasını sağlıyor. IoT cihazlarından süzülen verilerin anlamlı bilgilere dönüştürülmesine imkan tanıyor. Tahmin edeceğiniz üzere dijital dönüşümün ikinci amacı; teknolojiyi kullanarak verilerden anlamlı bilgiler elde edebilmek. Bugünlerde herkes büyük veriden bahsediyor. Ancak, kurumların çoğu ellerindeki küçük verilerden dahi anlamlı bir iç görü oluşturmakta sıkıntı yaşıyor. Gerçek ve dijital dünyadan süzülen verileri anlamlı iç görülere dönüştürmek ve aksiyon alabilmek, yıkıcı dijital dünyada ayakta kalabilmek için son derece önemli. Kısaca özetlemek gerekirse, teknolojiyi kullanarak anlamlı bağlantılar oluşturmak ve anlamlı bilgi elde etmek dijital dönüşümün temel amaçları. İstanbul’da Samsung inovasyon merkezi kurduk Samsung olarak kurumların bu ihtiyacını çözmek için İstanbul’un merkezinde bir inovasyon merkezi açtık. Bu proje ile kurumların müşterilerine yeni deneyimler sunarak işlerini büyütmelerini hedefliyoruz. Yerel ve küresel iş ortaklarımız tarafından geliştirilen servisler, Samsung’un güçlü cihazları üzerinde koşuyor. Perakende, finans,

bankacılık, ulaştırma eğitim, sağlık ve kamu gibi dikey endüstrilere yönelik terzi işi çözümlerimizle müşterilerimizi yeni müşteri deneyimleriyle tanıştırıyoruz. Kurumlar samsunginovasyonmerkezi@yks. com.tr ‘ye e-mail atarak inovasyon merkezimizi ziyaret etmek için randevu alabilir.

CEO’ların beklentisi ciroları artırmak Dijital dönüşüm kurum çalışanlarının tümünün sorumluluğundadır. Ancak en büyük baskı CEO’lar ve yönetim kurulu üyelerinin omuzlarında birikmiş durumda. Harvey Nash/KPMG’nin 2016 CIO anketinden gelen verelere göre; CEO’lar dijitalleşmenin sadece tasarruf ve üretkenlik artışı değil, ciro da kazandırmasını bekliyor. Tasarruf ve üretkenliği artıran projelere olan beklenti yüzde 37 dolaylarında seyir ederken, CEO’ların yüzde 63’ü dijitalleşme projelerinin ciro artırmasını bekliyor. Yine aynı araştırmaya göre kurumlarda dijitalleşmeyi tetikleyen unsurların başında yeni müşteri deneyimlerine olan talepler olduğunu görüyoruz. Geçen yıl TÜSİAD ile gerçekleştirdiğimiz dijital değişime CEO bakışı araştırmasında da Türkiye’deki kurumların dijitalleşme ile müşteri deneyimini iyileştirmesini hedeflediğini gördük. Dijitalleşmenin gücüyle yeni müşteri deneyimleri sunmak isteyen kurumlar, bu şekilde pazarda farkındalık yaratıp ciroları artırmak niyetinde.

7


Dijital dönüşüm için WINDESK Platformu…

Signum Teknoloji Genel Müdürü Can Kaynar

Hacettepe Üniversitesi Teknokent yerleşkesinde bağımsız ve yüzde 100 milli bir yazılım üreticisi olan Signum Teknoloji, 2009 yılından bu yana “WINDESK” uygulamalarına altyapı sağlayan bulut temelli WINDESK Platformu’nu geliştiriyor. WINDESK Platform Uygulamalarının kamu, sağlık, sigorta, belediye, e-ticaret, bilişim, banka, dayanıklı tüketim malları, hizmet ve diğer sektörlerde başarıyla sektörel çözümler olarak kaydeden Signum Teknoloji Genel Müdürü Can Kaynar, şu bilgileri verdi: “Yardım Masası Yönetimi, Hizmet Yönetimi, Kurumsal Varlık Yönetimi, Tesis Yönetimi, Müşteri Hizmetleri İletişim Yönetimi, ITIL Temelli BT Servis Yönetimi, Harita Temelli Personel Servis Araçları Yönetimi çözümlerini içeren WINDESK, kurumlarda müşteri iletişimi, müşteri hizmetleri, iş sürekliliği, iş ve operasyonel süreçlerin yönetimi konularında geliştirilmiş ve uzmanlaşmış, 250 bin üzerinde son, yetkili ve sınırlı lisanlarının kullanıldığı bir çözüm platformunu oluşturuyor. WINDESK, ülkemiz sağlık sektöründe büyük bir dönüşüm başlatan PPP Şehir Hastaneleri Projeleri’nde tercih edilen ve yerel pazar üreticisi olarak uygulama alanında tek olma özelliği

8

ile kullanılıyor. Signum Teknoloji, Ankara merkez olmak üzere, İstanbul, Manisa ve Mersin lokasyonlarında çalışanları ile müşterilerine hizmet sağlıyor.” Dijital dönüşüm kavramının - iş süreçleri ve organizasyon - altındaki sıçrama veya kaldıraç anahtarlarının etkisini, bilişim teknolojilerinin oluşturduğu büyük bir Dijital Platform olarak ifade edebiliriz” diyen Can Kaynar, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Ancak dijital dönüşüm sürecinde üç önemli bacağın bütünsel olarak hareketi öne çıkmaktadır. Bunlar teknoloji (dijital platform), organizasyon ve iş süreç servisleridir. Yani dijital dönüşüm, bir iş stratejisidir, tek başına teknolojik bakış değildir. Stratejik bakış altında, müşteri memnuniyeti, karlılık, yeni servislerin müşteriye sunulması, operasyonel maliyetlerin düşürülmesi, esnek ve kontrol edilebilen servislerin müşteriye sunulması, yeni ve yaratıcı servisler için teknolojik programların hazırlanması, bu strateji ile vizyonun yeniden tanımlanması gibi hususların amaca uygun ortak çalışma ve tasarımı öne çıkmakta. Stratejinin organizasyon içinde amaca uygun

hareket ettirilmesi, takım hevesi, girişimi ve plan içinde tamamlanması için dijital dönüşüm lideri anahtar başarı faktörüdür. Dijital dönüşüm referans modeli, ağırlıklı olarak sadece teknoloji değil, organizasyon ve iş servislerinin bütünsel uyumu üzerine inşa edilmektedir, dönüşüm bu model üzerinden tasarlanıp yürütülüyor. Dijital dönüşüm stratejisinde yeni iş modelinin ve hedeflerin, organizasyon lideri ve yönetimlerince alt organizasyon seviyesine taşınması diğer başarı anahtarıdır. Özellikle C – seviyede bulunan yönetim takımının vizyonel yaklaşımı ve bu süreçte üstlendiği sorumluluklar, dijital dönüşüm projelerinin başarısını doğrudan etkilemekte.” Dijital dönüşümün etkileyicileri ve kaldıraçları konusunda bilgi veren Can Kaynar, “BPaaS - Business Process as a Service tanımının güncel hayatımıza dokunuşu öne çıkmaktadır. Bu süreçte iş servisleri ile bütünleştirilen veya onları iş hedeflerine sürecek bazı yeni eğilimler ise şöyle sıralanıyor: Bulut mimari, bütünleştirilmiş kanal yönetimi, müşteri deneyim yönetimi, rekabet ortamında kullanılacak proaktif inovasyonel hazır kütüphaneler, gerçek hayat ve sanal hayat benzeştirmesi, büyük veri ve analizleri, sosyal medya ve müşteri iletişim yönetimi, bütünsel iş süreçleri yönetimi, siloların iş süreçlerinde ortadan kaldırılması, nesnelerin interneti (IoT) uygulamaları, dinamik vaka yönetimi. WINDESK Platformu’nda dijital dönüşüm sürecinde kullanılabilecek bazı anahtar kelimeler ise bulut, birleştirilmiş kanal yönetimi, müşteri deneyim yönetimi, büyük veri ve analiz, bütünleştirilmiş müşteri iletişim yönetimi, IoT proaktif servisler, BPM - vaka yönetimi, ITIL iş sürekliliği ve benzerleridir.”


Operational Process Management API Integration Layer

BPM BPM

Cloud Big Data / Analytics

Social Media Business Process as a Service Customer Experience

IoT Omni Channel

dijital dönüşüm sürecinde Windesk Platform Yetenekleri SIGNUM windesk.com.tr


Dijital dönüşümdeki gizli unsur:

Tasarım Tasarım, şirketinizin dijital dönüşümüne, müşteriler, paydaşlar ve çalışanlar ile ilişki kurma şeklini yeniden oluşturmanıza nasıl yardımcı olabilir?

IBM Dijital Dönüşüm Lideri

Juan Jose de la Torre

Teknoloji ilerlemeye devam ettikçe sektörlerin çoğu için engeller yıkılmaya devam ediyor. Geleneksel şirketler, ekosistemde yeni devrim

10

yaratanların benzersiz rekabetiyle karşı karşıya kalıyor. Bu rekabet, özellikle belirli kesimlere yönelik sunulan basit ancak cazip değer önerileriyle birlikte görülüyor. Bu yeni rakipler, aynı zamanda müşterileriyle benzersiz bir ilişki kuruyor. Bu ilişki, cazip değer önerileriyle başlıyor, teknolojiyle etkinleştiriliyor ve son olarak tasarım yoluyla kullanılıyor. Bu nedenle tasarım, ürün ve teknoloji kullanımı açısından temel unsur, herhangi bir öneri için ise kalıcılık etkeni haline geliyor. Kendinize birkaç basit soru sorun: Uygulaması büyük boyutlu ve karmaşık olsaydı, Uber ürününü kullanır mıydınız? Site ve uygulama demode ve özellik odaklı olsaydı, Airbnb ürününü kullanır mıydınız? Karmaşık ürün listesi tabanlı bir web sitesi

tasarımında çevrimiçi alışveriş yapar mıydınız? Bir marka, estetiğini ve özelliklerini uygun bir tasarımla taçlandırmadan varlığını sürdüremiyor. Tasarım, markanın benimsenmesi ve kalıcı olması açısından büyük önem taşıyor. Tasarım, yalnızca ürünler ve hizmetlerle olan etkileşimimize ve bunları kullanmamıza değil, aynı zamanda işlevsel amaçlarının dışında bunlarla olan tüm ilişkimize yön veriyor. Bir markayı, birden fazla kanal genelinde harekete geçirilme şekline göre algılıyoruz. Bu algı, ancak entegre bir dijital ve fiziksel süreklilik içinde kullanıldığında duygu olarak içselleştiriliyor ve akılda kalıcı bir deneyim olarak ortaya


çıkıyor. Dijital süreklilik, deneyimi her an her yerde kalıcı hale getirme işlevi görüyor. Dijital hizmetler söz konusu olduğunda, markanın tasarımla olan ilişkisi, fiziksel etkileşimlerden bile daha baskın oluyor. Günümüzde, dijital hizmetleri, arkadaşlarımıza ileti göndermekten, son dizileri izlemeye ve hareket halindeyken market alışverişi yapmaya kadar günlük yaşamımızda yaygın biçimde kullanıyoruz. Dijital hizmetler, hem ilişkilerimizi hem de kişiler, mekânlar, şirketler ve markalarla olan etkileşimimizi değiştirdi. Günümüzde, dijital deneyimle ilgili beklentilerimizin sonu yok ve bu beklentiler, beğendiğimiz uygulamalar veya dijital hizmetler, iki haftada

bir güncellendiğinde sürekli olarak artıyor. Bu ilişki, elbette deneyimin tasarlanmasıyla yönetilir ve müşteri yolculuğunun ve kullandığımız ürün veya hizmetin tasarımı olarak ortaya çıkıyor. Dolayısıyla, şirketlerin tasarıma titiz biçimde odaklanmasının gerektiği açık. Dijital sağlayıcılarımızdan daha fazlasını talep ediyor ve bekliyoruz. Bununla birlikte, geleneksel hizmet sağlayıcılarımızla olan ilişkilerimizi incelediğimizde, bu ilişkinin neredeyse aynı kaldığını görüyoruz. Yaşadığınız yerde köşe başındaki yerel taksi hizmetinizle veya seyahat acentenizle kurduğunuz son etkileşimi düşünün. Son 5 yılda ivme kazanan teknolojideki

gelişmelerin ve kullanıcılar olarak davranışlarımızdaki değişikliklerin yanında, geleneksel hizmet sağlayıcılarımızla çalışmak için neredeyse aynı kanalları kullanmaya devam ediyoruz. Ayrıca, bu geleneksel hizmet sağlayıcılarıyla olan dijital etkileşimimizle ilgili olarak belirlediğimiz beklentiler, yeni hizmet sağlayıcılarımız için belirlediğimiz beklentilerin çok altında. Bu geleneksel oyuncular için iyi haber anlamına mı geliyor? Elbette hayır! Beklentiyi düşük tutmamızın nedeni, bu hizmet sağlayıcılarını “eski” olarak nitelendirmemizden kaynaklanıyor. Geleneksel hizmet sağlayıcılarının, artık yenilikçi veya trend belirleyici olmadığı görülüyor ve en önemlisi, bunlar günlük yaşamımızda konuyla

11


daha az ilgili hale geliyorlar. Bunları, rafa kaldırıyor ve ilişkimizi deneyime dayalı ilişkiden tamamen işleme dayalı bir ilişkiye taşıyoruz. Ancak bunun nedeni nedir? Hizmet kuruluşlarımız, telekomünikasyon sağlayıcılarımız, finans kuruluşları, havayolu veya devlet kurumlarıyla olan dijital etkileşimlerimizde, neden Uber, Facebook veya Expedia gibi devrim yaratanlarla kurduğumuz etkileşimlerle aynı deneyimi elde edemiyoruz? Neden bu dijital etkileşimler, yeni hizmet sağlayıcıları gibi basit, açık ve orijinal olamıyor? Teknoloji, temel unsurlar ve oluşturma araçları, hem yeni hizmet sağlayıcıları hem de geleneksel hizmet sağlayıcıları için aynıdır. Peki, bu sonuçlar neden büyük ölçüde farklıdır? Farklılık yaklaşımdan kaynaklanıyor! Dijital girişim adacıkları oluşuyor Dijital alanda devrim yaratanlar, yalnızca müşterilerinin deneyimlerinin sürekli dijital yeniden keşfine kesintisiz şekilde odaklanarak işe sıfırdan başlarken, geleneksel hizmet sağlayıcıları, fiziksel deneyimlerini yalnızca süreç otomasyonu

12

aracılığıyla dijitalleştirmeye odaklanıyor. Bu yaklaşım (Dijitalleştirme) kapsamında, şirketler, yeni teknoloji gerçeklerine yapılması gereken müşteri deneyimi yolculuğunu yeniden yapılandıramamaları nedeniyle, gelişim veya dönüşüm sağlayamıyor. Bunun yerine, dağınık, yeni dijital girişim adacıkları ortaya çıkıyor. Bu girişimler, müşterilerle yeni etkileşim kanalları oluşturuyor ancak bunları genellikle geleneksel süreçlere dayandırıyor. Bu durumda, dağınık girişimler, geleneksel emsalleriyle aynı odaklanma ve temel performans göstergeleriyle ölçülüyor. Bu girişimlerin çoğu, söz konusu ilgiyi ortaya koyamadığında, bir kenara bırakılıyor veya kuruluşun ayrı bir bileşeni olarak kalıyor. Bu durum, fiziksel veya geleneksel bileşenlerin, yeni girişimin daha iyi müşteri deneyimi kazandırma becerisi üzerinde baskı oluşturduğu, çok kademeli bir kuruluş meydana getiriyor. Şirketler kendilerini yeniden keşfetmeli Yeniden oluşturulan müşteri deneyimine giden ve müşteriniz açısından uygunluğun ve çekiciliğin artırılmasını sağlayabilecek yol, şirketin

kendini yeniden keşfetmesini gerektiriyor. Bu noktada, gelişmeyi destekleyecek temel bileşen olan tasarımla birlikte “Dijital Yeniden Keşif” devreye giriyor. Bir şirket; tasarımı, şirketin yeniden keşfinin merkezine yerleştirerek, yeni müşteri deneyimini öngörmek ve tasarlamakla işe başlıyor ve ardından bu vizyonu dile getirme ve gerçekleştirme aşamasına taşıyor. Burada söz konusu olan, fiziksel etkileşimleri dijital bir kanala taşımak değil, şirketinizin müşteriyle kurabileceği ilişkiyi yeniden tasarlamasıdır. Bu ilişki, dijital teknolojilerle güçlendirilip destekleniyor ve ardından kişilerin ve süreçlerin yeniden keşfedilmesi yoluyla dile getiriliyor. Müşterilerine “hitap edebilir” olmaya devam etmeyi hedefleyen şirketler, müşterileriyle olan ilişkilerini yeniden keşfetmeli. Bu ilişki, şirketin temel unsurlarını ve temel hizmetlerini benimsemeli; bununla birlikte dijital teknolojiler kullanılarak genişletilebilir ve güçlendirilebilir olmalı. Bu yeniden keşfin merkezinde itici güç olan tasarım yer alıyor. Tasarım, şirketin bu yeni ilişkiyi öngörmesini ve ardından bunu kullanılabilir ve eyleme dönüştürülebilir bir yapay olgu haline getirmesini sağlayabiliyor.


13


Dijital dönüşüm yolculuğuna yalnız çıkmayın! Danışmanlık desteği ile kurumların ihtiyaç ve yol haritalarını belirleyecek, teknoloji desteği ile bu değişimi gerçekleştirecek çözümleri uygulayacak ve son aşamada operasyon desteği ile dijital dönüşümün devamlılığını sağlayacak; tüm bunları tek elden sunacak bir iş ortağının varlığı kurumların dijitalleşme sürecini çok daha pürüzsüz bir hale getirecek. Günümüzün artan rekabet koşulları ve teknolojinin hızlı gelişimi ile birlikte gündeme hızla giren “dijital dönüşüm” artık şirketlerin sadece hedeflerinde değil eylem haritalarında yer alıyor. Büyük ve çokuluslu şirketler bu konuda yol almaya başladılar ama bu konuda hazırlık yapmayan ya da yapamayan şirketlerin oranı oldukça fazla. Dijital dönüşüm süreçlerinin her aşamasında yanında güçlü bir iş ortağının varlığına ihtiyaç olduğunu belirten İnnova Genel Müdürü Aydın Ersöz, sorularımızı yanıtladı: Dünyada dijital dönüşüm gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Dijital dönüşümle birlikte hayatın her alanında kendisini gösteren büyük değişim, tüm hızıyla devam ediyor. Geleneksel kısıtlamaları

14

ortadan kaldıran dijital teknolojiler, klasik iş modellerini tamamen dönüştürdüğü gibi yepyeni iş alanları da oluşturuyor. Bilgi ve iletişim teknolojileri tüm kritik iş süreçlerinin vazgeçilmez bir parçası haline geliyor. Birbiri ile iç içe, gelişmiş bilgi teknolojileri sistemleri dört bir yanımızı sarıyor ve “uçtan uca bilişim” gerçek oluyor. Geldiğimiz noktada, kurumların yaşanan bu dijital dönüşüme kayıtsız kalmasının imkânsız olduğunu söyleyebiliriz. Bugün, bilgi ve iletişim teknolojilerini iş süreçlerine gerektiği şekilde entegre edemeyen bir kurumun rekabet etme ve hayatta kalma şansı yok diyebiliriz. Bu nedenle her kurum bilgi teknolojilerini en temel öncelikleri arasında görmeli. Bu durum kurumlar gibi ülkeler açısından da geçerli bir durum. Endüstri 4.0 çağının başlangıcında

olduğumuz bu dönem, herkes için büyük fırsatlar sunuyor. Teknolojinin sunduğu verimlilik ve hız avantajlarını değerlendiren kurumlar ve ülkeler, büyüme, pazarlarını genişletme ve rekabette öne geçme avantajına sahip oluyorlar. Bu gelişmelerin Türkiye’ye yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye için stratejik öneme sahip çözümler geliştiren, kurumların, sektörlerin ve tüm ülke ekonomisinin dijitalleşmesini sağlayan bilişim sektörü, ekonomimizin dünya ile rekabet etmesine ve verimliliğin artmasına her zamankinden daha fazla destek oluyor, ihracata ve nitelikli istihdama katkı yapıyor. Dijitalleşmede başarı hikâyesi niteliğindeki uygulamalar, tüm


sektörler için bu yönde katalizör işlevi görüyor. Kurumlar için yaşamsal bir öneme sahip olan dijitalleşme konusunda ülkemizde bazı sektörler bu alanda öncülüğü üstleniyor. Örneğin, ülkemizde finansal hizmetler alanında dijitalleşmenin dünyayla kıyaslandığında çok ileri bir seviyede olduğunu söyleyebiliriz. KOBİ’ler açısından baktığımızda ise maalesef ki dijitalleşmenin genel anlamda henüz istenilen seviyelerde olmadığını görüyoruz. Son dönemde ülkemizde e-fatura, e-defter ve ödeme sistemleri gibi alanlarda yapılan düzenlemeler kurumların dijitalleşme sürecini hızlandırmada önemli bir rol oynuyor. Bu gibi düzenlemeler ile giderek daha fazla sayıda ve daha ufak ölçekli işletmeler de dijitalleşme ile tanışıyor. Bir ucundan dijitalleşmeyi deneyimleyip sunduğu faydaları fark eden işletmeler, dijitalleşmenin diğer alanlarında yatırım yapma konusunda daha bilinçli ve istekli hale geliyorlar.

taşıyan danışmanlık hizmeti için de kurumların doğru iş ortağını seçmesi oldukça önemli. Sorumlulukları doğru bir şekilde belirlemek ve dağıtmak, takımların koordinasyonunu sağlamak, hızlı karar almak ve bu kararları etkin bir şekilde uygulayarak değişime adapte olabilmek kurumların dijitalleşme yolculuğunda önemli rol oynuyor. Sadece altyapı, yazılım ve donanım teknolojilerine sahip olmanın ötesinde, tüm bunların yardımıyla kurumda etkin bir dijital inovasyon kültürü oluşturmak da hedeflenmelidir. Son olarak kurumlar dijitalleşmeyi bütünsel bir yolculuk olarak ele almalı ve tüm boyutlarında destek sağlayacak uçtan uca

bir dijital dönüşüm partneri ile çalışmayı kendilerine hedef olarak belirlemeli. Danışmanlık desteği ile kurumların ihtiyaç ve yol haritalarını belirleyecek, teknoloji desteği ile bu değişimi gerçekleştirecek çözümleri uygulayacak ve son aşamada operasyon desteği ile dijital dönüşümün devamlılığını sağlayacak; tüm bunları tek elden sunacak bir partnerin varlığı kurumların dijitalleşme sürecini çok daha pürüzsüz bir hale getirecektir. Tüm bu süreçlere İnnova, nasıl bir yaklaşım sergiliyor? Türk Telekom’un bilgi teknolojileri

Dijital dönüşüme hazırlık stratejileri nasıl olmalı? Her sektörün ve her kurumun kendine özel gereksinimleri söz konusu olmakla birlikte, temel olarak kurumların öncelikle dijitalleşmede rotalarını, hedef ve stratejilerini doğru belirlemiş olmaları gerektiğini söyleyebiliriz. Dijitalleşmede kurumların satış, pazarlama, finans, lojistik, İK gibi farklı süreç ve dinamiklere sahip birimlerinin birbirleriyle yakın işbirliği içinde olmaları büyük önem taşıyor. Kusursuz ve hızlı bir dönüşüm için bu birimler uyumlu bir şekilde çalışmalı ve en iyi dijitalleşme süreci için bir arada hareket etmelidir. Bu anlamda, ihtiyaç duyulan dijital çözümlerin belirlenmesinde kritik önem 15


çözümleri sağlayıcı iştiraki olarak kurumların ihtiyaç duyduğu her noktada, yarına yönelik güven veren çözümler üretmeyi, kurumların bilişim yatırımlarının gerçek bir değere dönüşmesini sağlamayı amaçlıyoruz. Uçtan uca sistem entegrasyonu sağlayan yapımız, bu noktada bizi avantajlı bir konuma getiriyor. Ancak gerçek anlamda dijital dönüşüm partneri olmak için bunun ötesinde bir anlayışla çalışıyoruz. Yüzde 100 Türk mühendisliği ve “Ürün ve marka bağımsız” bir yaklaşımla müşterilerimizin ihtiyaçlarını belirleyerek ihtiyaca yönelik çözümler geliştiriyoruz. Müşterilerimizin yeni nesil servisleri geliştirmelerine, yenilikçi 16

hizmetlerle karlılık, performans ve müşteri memnuniyeti seviyelerini yükseltmelerine destek veriyoruz. Farklı sektörlere özgü metodolojilerimiz ve sunduğumuz entegre çözümlerle kuruluşlara; verim artışı, maliyet tasarrufu ve rekabet avantajı sağlayan, değer yaratan, yenilikçi yüksek teknoloji çözümleri sunuyoruz. Ödün vermeden sürdürdüğümüz bu yaklaşımımız sayesinde benzersiz bir başarı çizgisi yakaladık ve İnnova olarak kurulduğumuz günden bu yana layık görüldüğümüz ödüllerle sektördeki başarımızı defalarca tescil ettirdik. Ürün ve çözümlerimizle sadece Türkiye’de değil, dünyanın dört bir yanında

güçlü uluslararası referanslar kazanmış durumdayız. Bunun sonucunda da teknoloji sektöründe en yüksek performans gösteren şirketlerin katıldığı Deloitte Teknoloji Fast 50 Türkiye programında 11 yıl boyunca aralıksız yer almayı başaran tek şirket olduk. Deloitte Teknoloji Fast 50 programı kapsamında ayrıca “Büyükler Ligi” olarak adlandırılan “Big Star” kategorisinde de “En İyi Performans Gösteren” Şirket ödülünün sahibi olduk. Böylece 11 yıldır sürdürülen ödül programında erişilmesi zor bir başarıya imza attık. Dijital dönüşüm deyince ilk akla gelen bulut ve IoT teknolojilerinde


ve müşteri deneyimi ile kiosk ve digital signage gibi birçok alanda sektörümüze öncülük ediyoruz. Kurumlara yönelik tüm bilişim çözüm ve hizmetlerinde tasarımdan, kuruluma, planlamadan entegrasyona, operasyonel destekten, bakım, onarıma, kiralamadan, dış kaynak kullanımına kadar geniş bir yelpazede uçtan uca hizmet veriyoruz. Hizmetler başlığında müşterilerimize danışmanlık, uygulama geliştirme, yönetilebilir hizmetler ve bulut hizmetleri sunarken, uygulamalar kurumsal çözümler, fonksiyon ve sektör spesifik çözümler ile platform ve teknoloji sağlıyoruz. Altyapı ve operasyon tarafındaki hizmetlerimizi ise, altyapı, sistem yazılımı, BT yönetim çözümleri, uygulama geliştirme yaşam döngüsü yönetimi ve ağ güvenliği olarak sıralıyoruz.

İnnova, bünyesinde yer aldığı Türk Telekom şirketleri ile nasıl bir sinerji oluşturuyor ve bu sinerjiyi müşterilerine nasıl yansıtıyor? Türk Telekom iştiraki İnnova olarak, çözümlerimizi geliştirirken Türk Telekom’un oluşturduğu sinerjiden ve sahip olduğu güçlü birikimden yararlanıyoruz. Türk Telekom’un Türkiye’nin dijital dönüşümünü gerçekleştirme çalışmalarının sektörü yönlendirdiği bu dönemde İnnova olarak büyük ölçekli projelerde kurumların talep ve beklentilerine Türk Telekom’la birlikte çözüm sunuyoruz. Türk Telekom’un gücüyle birleşen çözümlerimiz, müşterilerimizin gereksinimleriyle tam anlamıyla örtüşüyor. Çözümlerimizde Türk Telekom’un güçlü ve yenilikçi çözümlerini etkili ve koordine bir şekilde kullanıyoruz.

Dijital dönüşümün orkestra şefi üst yönetim geliştirdiğimiz SkywaveIoT ve Lega Cloud bulut tabanlı hukuk otomasyon çözümlerimiz ile Avrupa’nın en büyük bulut ödülleri olan EuroCloud Awards 2016’dan birincilikler ile döndük. Dijital dönüşüm süreçlerinde İnnova olarak hangi çözüm ve hizmetleri sunuyorsunuz? Çözüm ortaklarımızla birlikte ülkemizde enerji, üretim, telekomünikasyon, finans ve perakende sektörlerine yönelik çözümler geliştiriyor, ödeme ve sadakat sistemleri, Nesnelerin interneti (IoT), kurumsal kaynaklarının etkin planlama ve yönetimi, dijital pazarlama

Dijitalleşme yolculuğunda üst yönetim, süreçleri tıpkı bir orkestra şefi gibi yönetip teşvik etmeli, kararlılık göstermeli, dönüşümü hızlandırmada birimlere gereken desteği vermeli, süreçleri kolaylaştırmalıdır. Tabii, öncelikle kurumun ihtiyaçlarının neler olduğu doğru ve net bir şekilde tespit edilmeli. Günümüzde marka ve platform bağımsız çözümlerin önemi giderek artmaktadır. Dijitalleşmede seçilen çözümlerde belli bir ürün ve markaya bağımlı hale

gelinmemesine ve uzun soluklu bir yaklaşım benimsenmesine dikkat edilmeli. Bu süreçte teknolojiyi en iyi kullanan ve başarısını ispatlamış uzman çözüm ortaklarıyla çalışan şirketler hedeflerini yakalarken, müşteri memnuniyetini yükseltme ve her alanda giderek artan rekabette öne geçme fırsatına sahip olmaktadır. Bu sebeple bunu yaparken de bilgi güvenliği konusuna da tüm süreçlerdeki en kritik unsurlardan biri olarak gereken en üst düzeyde titizlik gösterilmeli.

17


Dijital şirkete dönüşmenin tüyoları

Serdar Urçar Mentor ve Melek Yatırımcı

Eğer bugünün şirketlerine bakıp bir değerlendirme yaparsak işi yöneten CxO’ların teknoloji konusunda bilgi ve deneyim eksikliğini görmezden gelemeyiz. Bunun yanı sıra işin teknoloji tarafını yöneten CIO ve CTO’ların da işin, iş süreçlerinin ve pazar/müşteri bilgisinin yeterince içine girdiğini iddia edemeyiz. Bu iş ve teknoloji yönetimleri arasında kapanması gereken bir boşluk oluşturuyor ve teknolojinin destek seviyesinden, rekabet aracı seviyesine çıkmasını zorlaştırıyor. İşte tam da bu nedenle Chief

Digital Officer (CDO) kavramı ortaya çıkıyor. Tercihen hem iş yönetmiş hem de teknoloji yönetmiş ya da deneyimi olan kişiler bu noktada bir köprü vazifesi görüp, şirketlerin teknolojiyi iş modelleri ve süreçlerinin entegre bir parçası haline getirmeleri için çalışıyor ve işle, teknoloji arasında bir köprü oluşturuyorlar. Yani kurumları dijital şirketlere dönüştürüyorlar. Daha hızlı, çevik, akıllı, şeffaf ve rekabetçi bu şirketlerde kendi sektörlerinin dijital kazananları olma yolunda büyük bir avantaj elde ediyorlar. Her kurumun makro ve bütüncül bir risk yönetimi felsefesi ve politikası olmalı. Siber güvenlik ise bu bütüncül risk yönetimi anlayışının en önemli bileşenlerinden birini oluşturmalı. Uzun yıllar ulusal ve bölgesel yöneticilik yapmış birisi olarak kurumsal itibar olgusunu dikkate alan her üst düzey yöneticinin bilgi güvenliği politikaları ve projelerini 2017 yılının öncelikleri arasına almasını hararetle öneririm. Göz önündeki her kurum ve marka maalesef hem fiziksel hem de sanal risklerle karşı karşıya. İşin bilgi güvenliği

tarafında hem iç kullanıcılar hem şirket sistemine entegre olan paydaşlar, hem de dış dünyadan gelebilecek riskler var. Bunlar arasında sistem kesintileri, bilgi kayıpları, endüstri casusluğu, kişisel taciz ve dış dünya ile bağlantının kesintiye uğraması gibi unsurları sayabiliriz. Bu risklerin hepsi için bir güvenlik analizi yapılmalı, her biri ayrı ayrı ele alınmalı ve riski ortadan kaldıracak araçlar uygulanıp, kullanıma alınmalıdır. Kanımca artık bu farkındalığı yaratacak yeteri kadar -maalesefdış uyarıcı var. Bunun yanı sıra simülasyon bazlı eğitimleri, video bazlı öğretici içerikleri ve performans değerlendirmesine kriter olarak eklenecek zorunlu eğitimleri sayabiliriz. Öncelikle nesnelerin internetinin sayısız fırsat ve iş olanağı yarattığını söyleyerek başlamak isterim. Bununla beraber sensörlerin sayıları, çok değişik yerlerde olabilecek lokasyonları ve veri üretiminde ortaya çıkardıkları korkunç artış hem yönetim hem de bilgi güvenliği açısından kaotik bir durum ortaya çıkarıyor. Bu da şirket ve teknoloji yönetimleri için ekstra bir zorluk anlamına gelecek.

18

APC_Sm


Kesintisiz Güç Kesintisiz Güven Dünya genelinde 40 milyon kişi APC Smart-UPS tercihi ile kesintisiz güven içerisinde • Kritik IT Ekipmanları için 7/24 kesintisiz enerji • Yüksek güç yoğunluğu (6-8-10kVA; Çıkış Güç Faktörü=1) • Yüksek Verimlilik ile daha az enerji tüketimi • LCD ekran üzerinden verimlilik/enerji tüketim izlenebilirliği • Uzaktan izlenebilir ve yönetilebilir • 3 Yıl Garanti Süresi

Smart UPS On-Line SRT Serisi Smart UPS Line Interactive SMT Serisi

apc.com/tr

APC_Smart_UPS_21x29_7+5mm.indd 1

09/02/17 14:38


Yeni uygulamalarla dijital dönüşüm… BT dönüşüm projesi kapsamında çalışmalarını sürdüren ve altyapısını güçlendiren Groupama Sigorta, özellikle veri kalitesi ve veri analitiği konularında yeni projelerini hayata geçiriyor.

Groupama Sigorta Pazarlama, Kurumsal İletişim ve Çağrı Merkezleri Grup Müdürü Frederique Guegan Tayar

Kasko müşterileri için Kaskopilot uygulamasını hayata geçiren şirket, bu uygulamasıyla Türkiye sigorta sektöründe de yeni bir ilke imza attı. Groupama Sigorta Pazarlama, Kurumsal İletişim ve Çağrı Merkezleri Grup Müdürü Frederique Guegan Tayar, sorularımızı yanıtladı: •

Groupama Sigorta’nın teknoloji yaklaşımları konusunda bilgi verebilir misiniz? Groupama Sigorta olarak özellikle son 2 yılda dijitalleşme ve veri kalitesi ile veri analitiği konularına ve dijital işyeri ve sanal istemci teknolojilerine yönelik projelere yatırımlar yapmaktayız. Bunun yanı sıra 2016 yılı sonu itibarıyla da iddialı bir BT 20

dönüşüm projesi başlatarak, temel sigortacılık sistemini değiştirerek altyapımızı güçlendirme kararı verdik. Uluslararası ülkeler nezdinde her yıl düzenlenen inovasyon yarışmasına; mobil uygulamalar ve acentelerin dijital varlığını sosyal mecrada daha kurumsal bir çerçevede yönetebilecekleri araçları geliştirerek katılım göstermekteyiz. Kasko müşterilerine katma değer sağlayan mobil telematik uygulaması ve acentelere yönelik “Paylaşım Sihirbazı” isimli web uygulamamız inovasyon yarışması kapsamında gerçekleştirdiğimiz uygulamalarımız arasında yer alıyor. İlave olarak, özellikle fiyatlama iyileştirmeleri ve hasar suistimallerini önlemeye yönelik analitik veri

projeleri ile belli noktalarda geleneksel yürütülen süreçlerin yanına analitik karar modelleri ve sosyal ağ analizine yönelik çözümler de ekledik. Son kullanıcı tarafında dijital bir çalışma ortamına yönelik Sanal İstemci teknolojisine yatırımlar yaptık ve bu sayede lokasyondan bağımsız çalışma imkanı ile iş sürekliliğinin en üst seviyede sağlanmasını hedefliyoruz. Özet olarak, son 2 yılda Groupama grubunun da desteğiyle, Groupama Sigorta içinde ciddi bir altyapı dönüşümü ve dijitalleşme süreci yürütülüyor.

Dijital dönüşüm konusunda nasıl bir strateji izliyorsunuz? Groupama, her ülkenin de içinde katılımcı olarak bulunduğu bir komite ile 2015 yılında dijital dönüşüme yönelik 10 temel konuda bir yol haritası oluşturdu. Bu yol haritası içerisinde nesnelerin interneti (Connected Car, Connected Home, Connected Health); özellikle risk seçimi, doğru fiyatlama, hasar maliyetlerinde azalma, suistimali önleme ve müşteri memnuniyeti gibi önemli sigortacılık değerlerine doğrudan katkısı olduğundan dolayı çok önemli bir yer tutuyor. Nesnelerin internetinin (Internet of Things) dünya pazarında 2020’de


1.700 milyar dolar ağırlığa sahip olacağı düşünülüyor. Bu muazzam gelişme, davranışın IoT aracılığıyla değerlendirildiği yeni sigorta türünün yolunu halihazırda açmış durumda. 2015 yılında Forrester Research’in dünya genelindeki bir araştırmasına göre, tüketicilerin yüzde 70’i sigorta primini düşürmek için IoT uygulamalarını kullanmaya alışmış durumdalar ve “PayHow-You-Drive” (Kullanım Bazlı Sigorta) kasko poliçeleri gösteriyor ki sigortalılar, sonucunda iyi sürüşlerinin ödüllendirileceğini bildikleri sürece kullanım verilerinin toplanmasını kabul ediyorlar. Groupama Sigorta olarak, son dönemde geliştirdiğimiz mobil telematik uygulamamız KaskoPilot ile bu konuda grup içerisinde öncü bir uygulamaya imza atmış durumdayız. Yine akıllı ev ve sağlık uygulamaları ile ilintili IoT projeleri önümüzdeki dönemde de geliştirilmeye devam edecek. •

Kaskopilot Projesi, bu çalışmalarınız kapsamında nasıl bir rol üstleniyor? Groupama olarak hem içeriği hem de sunduğu hizmet bakımından çok büyük bir önem verdiğimiz Kaskopilot Projesi’ni, güvenli ve kurallara uygun sürüşü teşvik etmek amacıyla kasko müşterileri için mobil uygulama olarak hayata geçirdik. Akıllı telefonlara ücretsiz olarak indirilebilen uygulama, GPS yardımı ile Groupama’dan kasko poliçesi olan müşterilerin sürüş alışkanlıklarını analiz edip puanlıyor ve e–para

kazandırıyor. Groupama, bu uygulamayla Türk sigorta sektöründe bir ilke imza atmış oluyor. Bu tarz uygulamaların amaçlarından biri de olası riskleri önlemek ve hasar maliyetlerini düşürmek. 2015 yılında 3 bin kullanıcıyla yaptığımız pilot uygulama bize gösterdi ki Kaskopilot uygulamasını kullanan sürücüler daha düşük bir hasar oranına sahip. Bu sonuçların bizim açımızdan gerçekten teşvik edici olduğunu söylemeliyim. İyi skor alan sürücülere verilen ödül, kişilerin sürüş alışkanlıklarını iyileştirmelerini sağlıyor ve bu durum yeni müşteri kazanımı ve müşteri tutundurma konularında bizim için önemli bir argüman oluyor. Uygulamayı şu ana kadar binlerce müşterimiz kullandı. Görüyoruz ki müşterilerimiz bu ödülü kazanmak için son derece hevesli ve kararlılar; bu sayede çok daha iyi ve güvenli sürme eğilimindeler. İyi sürücüleri ödüllendiren bu uygulama Türk sigorta sektöründe bir ilk olma özelliğini taşıyor; bu da Groupama’nın sektördeki yenilikçiliğini ve farkını göz önüne

seriyor. •

Bu projenin kurumunuza ve müşterilerinize sağlayacağı faydalar neler? Getirdiğimiz her yeniliğin müşterilerimize hem güvenlikli bir ortam sağlamasını hem de kazanç sunmasını hedeflemekteyiz. Bu çerçevede Kaskopilot uygulamasına büyük bir önem veriyoruz. Burada en önemli amacımız, araç sahiplerimizin güvenli sürüş gerçekleştirmesi. Dahası kasko müşterilerimiz, kendi sürüş performanslarını değerlendirmek ve geliştirebilmek için Kaskopilot’u “Sanal Sürüş Koçu” gibi kullanabilir, sonucunda da ödül kazanabilirler. Kaskopilot; GPS üzerinden gidilen mesafe, ortalama hız ve seyahat haritası gibi bilgileri görüntüleyip sigortalıya raporlayarak detaylı bir analiz çıkarıyor ve ani fren, ani hızlanma, viraj hızı, sürüş hızı ve yol tahmini faktörlerini göz önünde bulundurarak sürücüye ait profil skoru oluşturuyor. Kaskopilot kullanan iyi sürücüler 1 yıl içerisinde Kasko poliçe tutarlarının

21


toplam yüzde 25’ine kadar e-para kazanabiliyor ve Groupama sanal kartlarına topladıkları e-paraları internet üzerinden yaptıkları tüm alışverişlerde anında kullanabiliyorlar. Kaskopilot’un en önemli etkilerinden biri de müşterilerimizle olan iletişimimize katkı sağlaması. Sigorta firmaları genellikle müşterileriyle poliçe satın alımında ya da hasar durumunda iletişim halinde oluyorlar. Kullanım bazlı sigorta uygulamamız Kaskopilot sayesinde herhangi bir hasar durumu olmamasına rağmen müşterilerimizle doğrudan temas sağlayabiliyoruz. Groupama Sigorta olarak müşterimize daha farklı yaklaşarak uygulama içi bildirimlerle iyi sürmeye teşvik ediyoruz. Uygulamanın kullanım oranı yüksek olduğundan (günlük bazda çok sayıda tekil kullanıcı uygulamayı kullanıyor) pozitif ve samimi mesajlar göndererek müşterilerimizle iletişim kurma fırsatı yakalıyoruz. Ayrıca mobil uygulamanın içerisinde yer alan ek hizmetlerle, örneğin hasar ihbar, ambulans, çekici gönderimi, 22

en yakın acente bilgileri gibi ekstra fonksiyonlar sunuyoruz. IoT ve dijital fonksiyonlar müşterilerimizle bağımızı güçlendirme kapasitemizde büyük değişiklikler yapmamıza yardımcı oluyor. Aslında bu, sigortacıların ana görevlerinde bir devrimin başlangıcı olarak görülebilir.

Uluslararası bir şirket olan Groupama’nın teknoloji stratejileri ile Groupama Türkiye’nin teknoloji stratejileri nasıl bir paralellik gösteriyor?

kullanılan yazılım aracının hem de elde edilen bilgi birikiminin ülkeler arasında paylaşılmasını sağlıyor. Yine benzer şekilde hasar suistimalini azaltma, önleme projesi de bu konuda diğer bir örnek olarak verilebilir. Ayrıca bilgi güvenliği ve siber güvenlik konusunda da ortak belirlenen standartlar ve projeler her ülkede uygulanmaya ve yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Ortak yürütülen bu projelerin en büyük avantajı maliyetin azaltılması ve bilgi birikiminin grup içinde kolayca yaygınlaştırılması oluyor. •

Grup içindeki her ülkenin kendi ölçek, öncelik ve gerçeklerini baz alan teknoloji stratejileri olsa da grup seviyesinde dijitalleşme, veri analitiği ve güvenlik konusunda ortak stratejiler ve projeler, hem ölçek ekonomisi hem de standartların oluşturulması anlamında birlikte yürütülmeye çalışılmakta. Örneğin; veri analitiği konusunda uluslararası seviyede yürütülen fiyatlama optimizasyonu, hem

Türkiye’de gerçekleştirdiğiniz hangi projeler, yurtdışında da kullanılıyor?

Son dönemde gerçekleştirilen KaskoPilot, Paylaşım Sihirbazı ve Geocoding projeleri diğer ülkeler tarafından da ilgi görmüş olan projeler. Bu projeleri kullanım olarak henüz ihraç edememiş olsak da elde edilen tecrübe, bilgi birikimi ve proje sonuçları diğer ülkelerle paylaşılmaya devam ediyor.

Ve Me


Her İşin Bir Uzmanı Var! NGN olarak, Bilgi Teknolojileri ve sistem entegrasyonu alanlarındaki uzmanlığımız ile Türkiye’nin lider kuruluşları için yenilikçi, kusursuz, özgün ve güvenilir çözümler üretiyoruz. Bizim işimiz, sizin gücünüz! ngn.com.tr

Veri Merkezleri

Star of Bosphorus Veri Merkezi

Bulut Bilişim ve Sanallaştırma NGN Cloud

Sistem ve Veri Depolama Çözümleri

Ağ Çözümleri

Bilgi Güvenliği

3D Çözüm Merkezi

Akıllı Bina Çözümleri

Video Konferans ve Bileşik İletişim Sistemleri

BT Danışmanlığı ve Dış Kaynak Hizmetleri


Hedef; değişimi şekillendirmek Roche Türkiye’nin Türkiye’de sağlık profesyonelleri için geliştirdiği dijital platform Medikaynak, birçok ülke için örnek oluşturan bir proje. Dijitalleşme, bugün artık önde gelen şirketlerin temel olarak dönüşüm sürecini tamamladığı bir alan. “Bir yönetici olarak, ben de çağın gerekliliği olan dijitalin en büyük destekçilerinden biriyim” diyen Roche İlaç Türkiye Genel Müdürü Adriano Treve, teknolojiyi kullanmakta Roche Türkiye olarak bu anlamda öncü bir şirket olduklarını vurguladı. Teknolojiyi şirket içi süreçlerde de etkin bir şekilde kullanmaya özen gösterdiklerini, bilişim altyapısı kuvvetli bir firma olarak toplantı odalarından sahaya tüm sistemlerde dijitalin sağladığı avantajlara hakim olmayı önemsediklerini ifade eden Adriano Treve, bu süreçteki stratejileri hakkında sorularımızı yanıtladı: Bir yönetici olarak dijital dönüşüm ve Endüstri 4.0 konusundaki görüşlerinizi öğrenebilir miyiz? Dijital dönüşüm, bugün artık olmazsa olmaz bir gereklilik. Roche Türkiye olarak sektördeki gücümüzü de yeniliklere en hızlı adapte olabilen şirketler arasında yer almamıza borçluyuz. Her geçen gün ihtiyaçlar, beklentiler ve teknolojik imkanlar yeniden şekilleniyor. İş yaparken kullandığımız yenilikçi teknolojileri hizmet verirken de kullanabilmek, bizim gibi bir şirket için hayati önem taşıyor. Teknolojinin bu şekilde kullanımı, kişiselleştirilmiş

24

sağlık hizmetlerine doğru gidiyor. Örneğin; klinik olarak bağlantılı genomik değişimleri, hedeflenmiş tedaviler, immunoterapi ve klinik denemeler ile uyarlayarak; hekimlerin daha çok bilgilenmesini sağlayan, bütün kanser tiplerine karşı kapsamlı genomik inceleme yapma imkânı veren teknolojiler mevcut. Bu yaklaşım, hekimlerin tedavileri klinik uygulamalar ile en uygun hale getirmelerine ve ilaç şirketlerinin de hedeflenen onkoloji tedavileri ve immunoterapileri daha etkili bir şekilde geliştirmelerine olanak sağlıyor. Bu gibi değerli teknolojik yenilikleri ulaşılabilir kılmak için çalışıyoruz. İnovasyon ve değişim Roche’un genlerinde var. Sadece çağa ayak uydurmak değil, değişimi şekillendirmek ve daima bir adım önde olmak için çalışıyoruz. Bu nedenle yenilikçi yapımızı ön plana çıkararak, hep daha ileriye gitmeye çalışıyoruz. Şirketinizin dijital dönüşüm yaklaşımları ve stratejileri hakkında bilgi verebilir misiniz? Dünyanın en köklü ve yenilikçi sağlık şirketlerinden biri olarak, güncel gelişmelere hızla adapte olma becerisini ve entegrasyon süreçlerini en etkin şekilde kullanabilen firmalardan biriyiz. Sağlık hizmetleri günden güne daha


Roche İlaç Türkiye Genel Müdürü Adriano Treve

odaklı ve kişiselleştirilmiş bir hasta bakımını merkeze alarak gelişiyor. Yeni nesil dizileme, gelişmiş görüntüleme, yeni geliştirilen dijital biyogösterge, hastalık tanımlaması, moleküler bilgilerdeki ilerlemeler ve hastalık biyolojisinin daha iyi anlaşılması gibi trendlerin yanı sıra yeni ve alternatif veri kaynakları, veri entegrasyonu ve mantıksal analizinin devreye girmesiyle hastalığı önleme ve tespit etme, tanılama, tedavi etme, gözlemleme yöntemlerini ilerletecek çözümlerin gelişimini hızlandırmaya çalışıyoruz. Sağlık profesyonellerinin en önemli ihtiyaçları olan medikal bilgiye hızlı ve kolay erişebilmelerini sağlamak üzere iki yıl önce Medikaynak websitesi ve mobil uygulamasını hayata geçirdik. Bu platformumuz, halihazırda 3 bin 500 hekim ve eczacı tarafından aktif olarak kullanılıyor. Böylece hekimlerin bilgilerini, bilimdeki son gelişmeler ve faaliyet gösterdiğimiz tedavi alanlarındaki yeniliklerle ilgili olarak sürekli güncelleyebiliyoruz. Yine portalımız üzerinden sağladığımız çok değerli medikal hizmetlerle, hekimlerimizin profesyonel hayatlarına katkılar sağlayıp, bilgiye erişimlerini Türkçe kaynaklar sayesinde daha da kolaylaştırıyoruz. Hekimlerimizin en güncel yenilikleri dünya çapında

kanaat önderlerinden canlı yayınlarla dinleyebilmesi, eş zamanlı olarak tartışıp sorular yöneltebilmesi bizim en çok önemsediğimiz konulardan. Bu nedenle Medikaynak üzerinden sıkça canlı yayınlar yaparak, bu sürecin etkinliğini korumayı ve sürdürülebilirliğini sağlamayı amaçlıyoruz. Medikaynak aracılığıyla, dünyanın farklı bir noktasındaki bilim insanları ile Türk hekimlerini buluşturuyoruz. Yeni mobil uygulamamız sayesinde, zaman ve mekan engellerini bir anlamda ortadan kaldırıyoruz. Roche’un hizmet verdiği tedavi alanları dahilinde hekimler, Medikaynak üzerinden kolayca literatür talebinde bulunabiliyorlar. İlgili alanın medikal sorumlusu ile görüşmek isteyen sağlık profesyonelleri ise canlı medikal destek talebinde bulunarak, yüz yüze görüşmeyi beklemeden hızlıca toplantılarını gerçekleştirebiliyorlar. Şirket bünyesinde yer alan farklı birim yönetici ve çalışanlarının yeni dönüşüm sürecine uyumları konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Her Roche çalışanının değişim yönetimi sürecine uyum sağlaması için inovatif ve dijital projeleri hayata geçiriyoruz. İnovasyon ve e-pazarlama ekibimiz

25


pazarlama, BT ve medikal gibi farklı iş alanlarından gelen, alanlarında uzman genç profesyonellerden oluşuyor. Ekibimizde bütün medikal veri akışımızı düzenleyen, yerel yasalarla uyumunu sağlayan bir dijital medikal müdürümüz de var. Dijital ekibimizin çok yönlü ve güçlü altyapısı sayesinde hem yeni süreçlere hızlı adapte olmak hem yaratıcı fikirler, projeler geliştirme konusunda büyük avantajlar yaşıyoruz. Dijital dönüşüm sürecinde ne tür sorunlarla karşılaştınız ya da karşılaşıyorsunuz? Sektör genelinde olduğu gibi, konfor alanımız olarak tanımlayabileceğimiz geleneksel iş yapış şeklimizi dönüştürerek, süreçlere daha inovatif şekilde bakabilmeyi sağlamak şirket içerisinde üzerine odaklandığımız konuların başında. Dijital dönüşümü sağlayabilmek için bu konuyu temel hedefler arasına almak ve gereken kaynağı ayırmak önemli. Dijital projeler için insan kaynağını sağlayabilmek de yine şirketlerin ön plana koyması gereken konulardan. Bu amaçla ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Dijital projelerin ve doğru pilot uygulamaların iyi ölçümlenerek iş sonuçlarına katkısını göstermek geleneksel iş yapış modellerini değiştirmek konusunda oldukça etkili bir yöntem. Dijitalleşmenin iş süreçlerine faydasını sonuçlarıyla gösterebildiğimizde, farklı 26

birimlerden iş arkadaşlarımızın sürece destek anlamında motivasyonlarının da arttığı görüyoruz. Başarılı uygulamaların iş sonuçlarına yansımasıyla birlikte yönetim tarafından desteklenmesi ve özendirilmesi de önemli. Bu anlamda Roche Türkiye olarak, oldukça vizyoner ve destekleyici bir anlayışa sahip olmamız dönüşümü hızlandırmamıza imkan sağlıyor. Dijital dönüşüm stratejileriniz, Roche Global ile nasıl bir paralellik gösteriyor? Her yıl gerçekleştirilen global toplantımızda, Roche Global dijital vizyonu konusunda bölge ve ülke düzeyinde güncellemeler yapılırken en iyi örnekler de paylaşılıyor. Aynı zamanda, strateji ve planlamaya yönelik dijital araçlar tüm ekiplerin her an erişebileceği şekilde sürekli paylaşıma ve kullanıma açık durumda. Lokal stratejilerimizi geliştirirken, biz de kendi ihtiyaçlarımız doğrultusunda bu kaynaklardan maksimum şekilde faydalanıyoruz. Türkiye’de gerçekleştirdiğiniz hangi projeler yurtdışı yapılanmalarınızda kullanılıyor? Türkiye’de sağlık profesyonelleri için geliştirdiğimiz dijital platformumuz Medikaynak birçok ülke için örnek oluşturacak bir proje oldu. Aynı zamanda, dijital platformlar için ürettiğimiz içerikler EEMEA ve Avrupa bölgelerinde ülkelerin kendi dillerine tercüme edilerek kullanılıyor.


Kurumsal Mimari ile Dijital Dönüşümde Anahtar Yaklaşım

İş ve Bilgi Teknolojilerinde Uyumu Yakalamak

DÖNÜŞÜMDE SÜREKLILIĞI SAĞLAYAN YÖNETIM

KURUM STRATEJILERI VE ETKI ANALIZI

Eğitim seminerimiz ücretsizdir

Nisan 5 Çarşamba 13:30 - 17:00 Point Hotel Barbaros Katılım için LCV: (212) 232 47 20

IŞ VE BT BIRIMLERI ARASI ETKILEŞIM VE UYUM

mind2biz.com.tr mind2biz.com.tr

twitter/mind2biz twitter/mind2biz

linkedin/mind2biz-informatics linkedin/mind2biz-informatics


AGT,

dijital dönüşüm yolculuğuna başladı

AGT Genel Müdürü

Şirzat Subaşı

Mobilya bileşenleri alanında faaliyet gösteren AGT, dünya markası olma vizyonu kapsamında dijital dönüşüm çalışmalarına başladı. Bu yoldaki ilk hedef ise operasyonel verimliliği artırmak. Gelişen teknoloji ile ahşabın kişiye ve kurumlara özel işlenip geliştirilebileceği hayali ile 1984 yılında Antalya’da çalışmalarına başlayan AGT (Ağaç Sanayinde Gelişmiş Teknoloji), bugün mobilya bileşenleri sektöründe dünyanın önde gelen şirketlerinden biri olarak faaliyet gösteriyor. 2015’te gerçekleştirdiği 700 milyon TL’yi aşkın ciro, yüzde 40’lık ihracat ve yaklaşık bin kişilik istihdamı ile Türkiye’nin bir yaşam alanının ihtiyacı olan tüm ahşap malzemeyi tek başına üretebilen AGT, başta Doğu Avrupa, Balkanlar, İran, Orta Doğu ve Rusya olmak üzere 62 ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Dünya markası vizyonu ile yoluna devam eden AGT, müşteri talep ve ihtiyaçlarına daha etkin çözümler 28

üretmek için dijital dönüşüm projesine başladı. Üretimden finansa, tedarik zincirinden satış pazarlamaya kadar tüm departmanlar için yol haritasını oluşturan AGT’nin hedefi ise operasyonel verimliliği arttırmak. AGT’nin dijital dönüşüm çalışmaları konusunda AGT Genel Müdürü Şirzat Subaşı, sorularımızı yanıtladı: •

Dijital dönüşüm son dönemlerin en önemli gündem maddesi. Bu değişim ve gelişim sürecini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Üçüncü devrim sayılan dijital devrime, bugün siber altyapı, yapay zeka ve akıllı robotların katılması, tüm bunların bir arada hareket edeceği 4. Endüstri Devrimi’ni işaret

ediyor. 4. sanayi devrimi olarak da anılan Endüstri 4.0, çağımız teknolojisinin, üretim ve pazarlama organizasyonlarına evrileceği aşama olarak dikkat çekiyor. Endüstri 4.0 ile birbirinden kopuk olarak kendi kapalı devrelerinde çalışan tüm fonksiyonlar, birbirleri ile iletişim halinde çalışacak. Yani çok yakın bir gelecekte bir işletme, üretim ve dağıtım süreçlerinde çalışacak akıllı robotlardan, ar-ge, satışpazarlama ve yönetim süreçlerinde kullanılacak yapay zeka sistemleri ile bunların dış dünyayla bilgi alışverişlerini sağlayacak. Bu sistemi hayata geçirebilen şirketler, rekabette sıçrama, verimlilikte ise zirve yapabilecekler. “Türkiye Endüstri 4.0 Platformunu”nu partner şirket olarak destekleyen bir marka olarak süreci


hayli önemsiyor, uzun vadeli yatırım planlarımızı yeni gerçekleşecek sanayi devrimi ekseninde kurguluyoruz. •

Dijital dönüşümün şirketinize sağlayacağı katkıların neler olacağını düşünüyorsunuz?

Ahşabı tutku ve teknoloji ile şekillendiren, hayata değer katan bir dünya markası olma vizyonuyla, dijital dönüşüm sürecimizi geçtiğimiz günlerde resmi olarak başlattık. Üretimden finansa, tedarik zincirinden satış pazarlamaya kadar tüm departmanlar için alternatif uygulama önerileri belirlerken, dönüşüm kapsamında proje ekipleri meydana getirdik. Ürünlerde, süreçte ve üretimde dijital dönüşüme odaklanarak, mevcut vizyon ve misyonumuz doğrultusunda gelecek stratejilerimize uygun sürdürebilir bir büyüme elde etmeyi hedefliyoruz Diğer yandan teknolojinin gücüne sonuna kadar inanan bir şirket olarak Ar-Ge, en önem verdiğimiz konuların başında geliyor. Tüm

dünyada teknolojik evrimin geldiği son noktayı, içinde bulunduğumuz sektörün lider markalarından biri olarak yakından takip etmenin ve uygulamanın önemine inanıyoruz. Türkiye orman ürünleri sektöründeki ilk Ar-Ge merkezini geçtiğimiz 2016 yılı sonlarında faaliyete alarak bu yöndeki iddiamızı ortaya koymaktayız. •

Bu kapsamda şirketinizin dijital dönüşüm yaklaşımları ve stratejileri neler?

Dijitalleşme süreci kapsamında sürdürülebilir büyüme stratejisi, operasyonel verimlilik ve kurumsallaşma stratejilerine odaklanacağız. Sürdürülebilir büyüme stratejisi ile; yurt içinde ve yurt dışı hedef pazarlarda marka algı ve bilinirliğimizi arttırarak, katma değeri yüksek, etkin iş gücümüzle yenilikçi ürün ve hizmetleri ile, sağlam ve güçlü sermaye alt yapımızı güçlendirmeyi hedefliyoruz. Uluslararası normlarda sürdürülebilir

bir şirket haline gelerek, çalışan memnuniyetini ve firma bağlılığını arttırıp çevre ve topluma karşı sorumluluk sahibi bir firma olmayı amaçlıyoruz. •

Şirket bünyesinde yer alan farklı birim yönetici ve çalışanlarının yeni dönüşüm sürecine uyumları konusunda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz?

Organizasyonların evrimleşmesi, gelişmelere cevap verebilmesi ve güncel kalabilmesi için iş modellerini yeniden tasarlıyoruz. Proje ekiplerimizin dijital olgunluk seviyesini belirleyerek uyum hızını öngöreceğiz, ardından oluşturacağımız stratejiler doğrultusunda da dijital ve inovatif çözümleri ortaya çıkartıp yol haritamızı oluşturacağız. Kurumsal yetkinlikler etkinleştirilip, var olan operasyonların geliştirilmesinin ardından adım adım gerçekleşecek iyileştirmelerle süreci tamamlamayacağız. 29


Hiyerarşi

sil baştan! Başlığa aldanmayın, C seviyesi yerli yerinde. Ama bazı yenilikler ve öğrenilmesi gereken başlıklar da var. Günümüzün kurumsal sisteminde ve işleyişinde dijital teknolojiler başrolde. İş yapma tarzlarını bütünüyle değiştiren bu dalga, yönetim stillerinden organizasyon yapısına, nasıl üretim yaparak nasıl iletişim kurulduğuna kadar birçok başlıkta köklü değişimleri şart kılıyor. Deloitte’un ‘Transitioning to the Future of Work and the Workplace’ başlıklı çalışması ile yeni teknolojileri kurumsal avantaj için kullanmak kadar, iş süreçlerinde bunları konumlandırmanın avantajları, ama bu süreçte kendini gösteren zorluklar da ele alınıyor. Çünkü şu bir gerçek ki, teknolojik gelişim aynı zamanda kurum

30

içinde iletişim ve işbirliği gibi başlıklarda farklı ve zorlu süreçleri beraberinde getiriyor. Örneğin iş yerinde hiyerarşik yapılar ve bunlar arasında iletişim alışkanlıkları tepeden tırnağa değişiyor. Hatta yeni yapı kurgulamada sektör bazında karmaşa bile ilk etapta kendini gösterebiliyor. İletişim kanalları çeşitlendikçe zorluklar da artıyor Proje ekipleri küresel bir kimlik kazanırken, sürekli değişen tehdit ve beraberinde fırsat ortamı da insanların zaman ve kurumsal kaynaklar bazında dinamik

biçimde konumlandırılabilmesini gerekli kılıyor. İşte tüm bunların sonucunda da liderler, yöneticiler ve diğer birim sorumluları daha önce yaşamadıkları sorunlarla karşı karşıya gelebiliyor. İletişimin kat be kat artması sonucunda yöneticiler her yeni güne gelen yüzlerce e-postayı tarayıp, daha evden çıkmadan günün iş planı ve ekipler arasında görevlendirmeleri yaparak güne başlıyor. Bu arada, e-posta dedik, ama iletişimin hacmini artıran bunun yanında daha birçok kanal olduğunu da unutmamak gerek. Yani kurum içinde iş süreçlerinin hepsini takipte tutabilmek; sayısız e-postaya, toplantılara


ve telefon görüşmelerine hakim olmayı gerekli kılıyor. Bu arada, kurum içinde etrafımızı saran sensörler ve sistemlerin de tüm operasyonlar takip ettiğini ve hiç olmadığı kadar çok veri ürettiğini unutmamak gerek. Şirket içinde teknoloji ile değişim, ama araştırmada dikkat çekildiği gibi şirket dışında müşteriler ve iş ortakları ile de değişen, sürekli bilgi edinen ekosistemi de yok saymak olmaz. Etkin yönetim ve verimlilik her zaman esas Verimlilik odaklı kullanılan araçlar da birçok yönetici asistanının

yerini almış durumda ve onlar yerine, bu teknolojik araçlar iletişimi düzenleme ve organize etmekle görevli. Değişim çok kapsamlı, ama bazı başlıklar da araştırmada dikkat çekildiği gibi yerli yerinde duruyor. Ortak hedefler ve değerler, stratejik hedefler ekseninde bir araya gelen çalışanlar bu yönüyle kurumsal verimlilikte önemini asla yitirmiyor. Yani insan kaynakları, en önemli kurumsal değer olmayı sürdürüyor. Ama artık bu değerli kaynak, makinelerin ve teknolojilerin giderek büyüyen gölgesinin altında işlevlerini sergileme çabasında. Bu nedenle insan kaynağının ve bilgisayarların

hayata geçirdiği tüm işleri maksimum değerle koordine etmek şart. Yani araştırmada da vurgulandığı gibi, kurumsal yapılarda tüm seviyelerde çalışanların işleri etkili biçimde, en verimli yöntemlerle hayata geçirmesi bir gereklilik. Deloitte’un ‘Future of Work’ araştırmasına katılan C seviyesindeki yöneticilerin verdikleri yanıtlara göre, C seviyesindeki yöneticilere göre geleceğin iş yapış biçimleri ve iş ortamları çok büyük önem taşıyor. C seviyesindeki yöneticilere göre, bu önemli başlıkların kurumsal devamlılığın sağlanması için önemi çok

31


Hiyerarşi

sil baştan! büyük ve tüm C seviyesindeki yöneticiler de yeni teknolojilerin iş yapış biçimi ve akabinde, kendi görev tanımları konusunda değişimler getireceğinin bilincinde. İş yapıları değişiyor Deloitte araştırmasına göre, şirketlerin yönetim birimlerinde geçmişe kıyasla iş yapış biçimlerinde değişim, aynı amanda kendi göre tanımlarındaki yenilik konusunda farkındalık yüksek seviyede. Yani herkes eskisi gibi iş yapamayacağının bilincinde ve yeniliklere en doğru biçimde uyum sağlamanın gerek kendileri gerekse kurumları için rekabet avantajı yaratacağının farkında. Bu noktada, geleceğin iş yapma yöntemleri daha fazla bağlantılı, daha gelişmiş, daha mobil, daha fazla ‘ekip’ ve ‘proje’ odaklı, işbirliğine çok daha açık, daha fazla gerçek zamanlı ve bunun sonucunda daha akıcı bir yapıya sahip olacak kaçınılmaz olarak. Bu gelecek tahmininde sorun ise daha karmaşık veya yorucu iş süreçleri demek değil. Asıl önemli olan iletişim ve işbirliği başlıklarında daha iyi, etkili ve

32

farklı yöntemler bulabilmekten geçiyor. Bu noktada dijital teknolojilerin daha yetkin kullanımının, bu konudaki yetkinliklerin de doğal olarak önemi artıyor. Yöneticilerin de bu süreçte bağlantı mimarı gibi çalışması ve yeni iş yapış

biçimlerinde bilfiil kendilerinin bir rol model olabilmesi gerekli hale geliyor. Böyle bir iş ortamı da gerek yöneticiler gerek çalışanlar ama sonuçta kurum adına yenilikler odaklı motive eden bir ortamı beraberinde getiriyor.

Kurumsal devamlılık derslerinde temel başlıklar Ders 1: Kurum kültürünü önemseyin, yöneticilerin de bu kültürün gelişiminde sundukları destelerine fırsatlar verin. Ders 2: Şirketler iletişimlerinde şeffaflığı daha da artırma odaklı adımlar atmalı ve bu stratejiyi konumlandırdıkları yeni sistemleri ve kurumsal politikaları işlevsel kılmaları gerektiğini bilmeli. Ders 3: Milenyum neslini tutmak isteyen şirketler, çalışanlarını geliştirmek için çalışmalarını artırmalı, ilgi çeken ve amaçları gerçekleştirmeye uygun iş ortamları yaratmalı, kariyer esnekliğini sunduğu gibi, çalışanlara fikirlerini şeffaf biçimde aktarma ve bu noktada birliğine de açık

ortalar sunmalı. Ders 4: Hedefleriniz ve bunların sağlayacağı avantajlar konusunda açık olun ve karar alma yapıları ile iş süreçlerinin bu amaçla entegre olmasını da sağlayın. Ders 5: Yeni işbirliği araçlarına geçiş yapın, ama işyerindeki sürçlerin ve çalışan beklentilerinin de söz konusu yeni yetkinliklerle pekişeceğini ve uyumunun devamlı olacağını onlara gösterin. Süreklilik esastır. Ders 6: Yöneticiler sosyal medya araçlarının gücünü bilmeli. Bu nedenle iş odaklı sosyal araçların işbirliği ve iş süreçlerinin verimliliği için nasıl kullanılması gerektiğini de bilmeli.



Deneyim mühendisliğinin tüm incelikleri kullanılmalı

Mind2Biz Operasyondan Sorumlu Kurucu Ortağı Hakan Kıran

Dijital devrimin geleceğimiz olduğunu ve her iş alanında eşit bir etkisinin olmadığını belirten Mind2Biz Operasyondan Sorumlu Kurucu Ortağı Hakan Kıran, “Örneğin baskı, müzik ve film endüstrileri doğrudan etkilendi ancak henüz etkisinin tam anlamıyla hissedilmediği iş alanları da var. Dijital devrim bu etkiyi SMAC (Social, mobile, analytics, cloud) kısaltmasında bahsedilen sosyal medya, mobil teknolojiler, büyük veri ve içerik analizi ile bulut teknolojilerinin bir araya gelmesi ile sağlıyor” dedi. Günümüzde müşterilerin göründüğündün daha bilinçli olduğunu belirten Hakan Kıran, açıklamalarını şöyle sürdürdü: “Kurumlar, deneyim mühendisliğinin tüm inceliklerini kullanarak müşterilerine değer katan ürün ve hizmetleri en kısa yoldan ve ekonomik olarak sunmaya odaklanmalı. Kurumların sadece dijital teknolojileri kullanarak bu devrime ayak uydurması olası değil. Önemli olan iş modellerinin yeniden düşünülmesi ve teknolojik olanaklar ışığında müşteri gereksinimleri ve deneyimlerini ön planda tutarak yeniden tasarlanması. Dijital devrimin sonucu olan 34

dönüşümün kolaylıkla ele alınmasına olanak verecek bakış açılarından en önemlisi kurumsal mimari. Görünmeyeni değiştiremeyeceğimiz gerçeğini unutmamalıyız. Kurumların insan kaynakları, süreçleri, teknolojisi ve hatta değişim kabiliyeti, rekabet gücü, müşteri beklentileri ve bunların birbirlerine olan etkileri ile görünür hale gelmesi öncelikli aşama. Ancak bu şekilde dijital dönüşümün olası pozitif veya negatif etkilerini kolaylıkla izleyebilir ve geleceğe hazırlanabiliriz. Şimdilik geleneksel kurumlar ellerindeki müşteri potansiyeli, fikri mülkiyet hakları ve finansal güçlerle ayakta duruyorlar ancak dijital devrimi göz önüne alıp modellerini ve yaklaşımlarını değerlendirmezler ise hayatta kalamayacaklar. Kurumların müşterilerine sundukları hizmet ve ürünlere ulaşımı nasıl sağladıklarını iyi analiz edip bir an evvel sıkıcı ve caydırıcı engellerden arındırmaları gerekiyor. İş yapış şekilleri, kullanılan teknolojilerin ve altyapıların değişikliğini gerektireceğinden bu arındırma kolay yapılamayacak. Engelleri aşmanın en azından etkilerini azaltmanın kısa vadeli yolunun odak süreçlerde iyileştirmelerle yapılabileceği göz önünde bulundurulmalı.” Dijital teknoloji müşteri beklentilerini ve buna bağlı olarak kurumların çalışma şekillerini değiştiriyor. Unutmayalım ki devrim niteliğinde değişimler çok maliyetli, riskli ve zor olabilir. Buna karşın iyileştirmelerle fırsatlara odaklanmak daha güvenli ve etkin bir yöntem olabilir. Dijital devrim ve sonucu olan dönüşüm ile gelen olanaklar veya özetle dijitalleşmenin getirileri iş modellerine kolayca adapte edilebilecek sıradan değişikler değillerdir. Aksine iş yapış yöntemlerinin derinlemesine incelenmesini ve müşteri beklentilerini göz önünde bulundurarak

değerlendirilmesini gerektirir. Nelere dikkat edilmeli? • Kurumun gelecek pozisyonunu anlamak • Durum değerlendirmesi yapıp öngörüleri var olan yapılarla eşleştirmek • Öngörüleri sağlayabilecek teknolojik yenilikleri tanımlamak • İnsan kaynaklarını yeni gereksinimlere hazır tutmak • Değişimi ve iletişimi yönetmek. Mind2Biz’in bu süreçte iki temel yaklaşım sergilediğinin altını çizen Hakan Kıran, şu bilgileri verdi: “Birincisi yapılandırmakta olduğu Mind2Biz Akademi bünyesinde bilgi teknolojileri, iş süreçleri ve kurumsal mimari başlıkları altında bilinçlendirme eğitimleri ve danışmanlık hizmeti sunuyor. Diğer taraftan bizzat temsil ettiği ve geliştirdiği ürün ve hizmetlerle dijital teknolojileri destekliyor. Böylelikle kurumların içinde bulundukları dijital dönüşüm sürecinde başarılı olmalarına katkıda bulunmayı hedefliyor. Özellikle, kurumsal mimarinin rolü gittikçe daha kritik oluyor. Bu durumun en önemli göstergelerinden biri BT yatırımlarının büyük bölümünün BT dışı iş birimleri tarafından kullanılması. Dijital dönüşümün anahtarı olan BT’nin diğer iş birimleri ile birlikteliği sonucunda oluşacak sinerjinin en etkin kullanımı kurumsal mimari yönetim modeli ile sağlanır. Ülkemizdeki kurumsal mimari uygulamalarında çoğunlukla iş mimarisinin gözardı edildiğini gözlemliyoruz. Oysa, dönüşüm bir iş stratejisidir. Stratejinin gerçekleşmesi için işin tüm bileşenlerinin ortaya konması gereklidir ki bu noktada BT dışı iş birimleri aktif rol almalıdır ve bu birimlerin BT birimleri ile uyumu sonucunda hedefe doğru hep birlikte ilerlemek en sağlıklı yöntem olacaktır.”


İş süreçlerini dijitalleştirmede

Octopod fırsatı sürdük.

EMS Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Balo

EMS Yazılım, süreç yönetimine yönelik önemli bir yazılım geliştirme platformunu hayata geçirdi. Octopod. Dokuz saat gibi oldukça kısa bir eğitim sürecini takiben firmaların süreçlerini, kendi yapılarına uygun olarak tasarlamalarına olanak tanıyan Octopod hakkındaki sorularımızı, EMS Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Balo yanıtladı. Octopod’u uzun yıllara dayanan bir araştırma süreci sonunda ortaya çıkardınız. Bu süreçten bahseder misiniz? Kurumsal kaynak planlaması (ERP) çözümleri Türkiye’de son 10-15 yılda kabul görmeye başladı. Halen pek çok KOBİ, kaynak planlaması çözümlerini doğru kullanamadığı veya yönetemediği için verimlilikte yüzde 65’lerde kalıyor. Bu Avrupa ya da Amerika ile mukayese edince çok düşük bir oran. Yıllardır firmaların bu ve benzeri süreçlerine tanık olduğumuz için, ERP çözümünden beklentilerin nerede kilitlendiğini çok iyi tespit ettik. Bu tespitlerin ışığında dört yıllık bir Ar-Ge çalışması sonucunda geçtiğimiz Ekim ayında da piyasa

OCTOPOD kullanan bir firmayı ne gibi kolaylıklar bekliyor? Octopod’u ERP yazılımlarından ayrıştıran pek çok özelliği var ama ikisine özellikle değinmek isterim: Kullanım kolaylığı ve eğitim süresi. Bugün herhangi bir yazılım ürününün şirkette kullanılabilir hale gelmesi en az 6 ay sürüyor. Hatta 18 aya kadar uzayan projeler var. Octopod’da bu süre sadece 9 saat. Kolaylık kelimesinin de altını çizmek istiyorum. Diyelim ki kuruluşun 20 aşamalı bir süreci var. Bu 20 aşamayı Octopod Platformu üzerinden çok kısa bir süre içerisinde, kendi şirketinizin tanım ve iş modellerine uygun olarak ‘sürükle-bırak’ tekniği ile tasarlamanız mümkün. Bunu yapmak için kapsamlı bir yazılım departmanına da ihtiyaç yok. Octopod pek çok faydasının yanı sıra firmaları paket yazılıma ve ileri seviye yazılımcıya bağımlılıktan kurtarıyor. Öte yandan internete erişilen her yerden modüle veri girişi mümkün. Bu sayede klasik metotlara oranla 6-20 kat arası bir hıza ulaşabiliyorsunuz. Bu da ortalama yüzde 65’lerde kalan verimliliğinizin artmasına olanak sağlıyor. Octopod çok yeni bir ürün. Şu ana kadar hangi firmalarla işbirliği sağladınız? Octopod kısa sürede çok hızlı yol aldı. 100’ün üzerinde proje tamamlandı. Şu an aktif 7 bin Octopod kullanıcısı var. Bugün itibariyle iş süreçlerini Octopod ile yöneten firmalardan bazıları ise şunlar: Garanti Koza İnşaat, Eczacıbaşı ekart, Raymarine Pimsa Adler, Univar, Gedore, Şiteks, Calinos Holding bunlardan birkaç tanesi… Octopod kullanmak isteyen bir firma sizden nasıl bir hizmet alıyor? Octopod, finans sektöründen kamuya, sağlık sektöründen eğitime, otomotivden gıdaya, inşaat sektörüne

kadar tüm alanlarda, her ölçekteki kurum ve kuruluşa uygun bir platform. İki farklı süreçte müşteri ile buluşabiliyor. Kurumlar kendi ekiplerinden arkadaşlarını Octopod Akademi’ye göndererek eğitim almalarını sağlayıp kendi içlerinde ihtiyaç duydukları yazılımları Octopod üzerinde yazmayı tercih edebilir. Ya da bize iş süreçlerini anlatır, analiz ederiz ve ‘Octopod Mutfak’ta kendi ihtiyacı olan yazılımı hazırlar ve müşterimize sunarız.

Herkes bir gün yazılımcı olacak Octopod, “9 saatlik Octopod Eğitimi ile Herkes Bir Gün Yazılımcı Olacak” iddiasıyla yola çıktı. Eğitim süreçlerimizi daha kapsamlı yürütmek için Octopod Akademi’yi kurduk. Octopod Akademi’de her salı günü bedelsiz olarak Octopod eğitimleri veriyoruz. Katılmak isteyenlerin akademi@octopod.com.tr adresine e-posta atmaları ve kayıt yaptırmaları yeterli. Üniversite öğrencileri veya yeni mezunlar, halihazırda yazılımcı olan ya da olmak isteyenler bu eğitimin sonunda sertifika almaya hak kazanıyor. Onlara “Octopod Hızlı Yazılım Geliştirme Platformu” kullanımını da ücretsiz olarak sunuyoruz. Sektörde nitelikli eleman açığı ve ciddi bir sirkülasyon var. Yeni mezunlar kendi sektörlerinde iş bulamadıklarından, başka sektörlerde iş arıyorlar. Çünkü yazılım geliştiricisi olarak mezun oldukları anda iş bulmaları neredeyse imkansız. Octopod, yazılımcı olmak isteyenlere hızlı bir kariyer başlangıcı vaat ediyor. Akademi kapsamında kendi merkezimizde Octopod müşterilerine ya da yazılımcılara verdiğimiz eğitimlerin yanı sıra, bilgisayar ve yazılım alanında lise ve üniversite seviyesinde öğrenim gören öğrencilere de eğitimler veriyoruz. Şu ana kadar Türkiye çapında pek çok meslek lisesi ve üniversitede öğrencilerle buluştuk. Özellikle yazılımcı olmak isteyen gençlere mesleklerine dört elle sarılabilecekleri bir girişim fırsatı sunuyoruz. Türkiye’nin en büyük ihtiyacı teknoloji üreten girişimciler. Bu nedenle gençlere yönelik çalışmalarımıza hız kesmeden devam edeceğiz.

35


KOBİ’lerde Dijital Dönüşüm Seferberliği KOBİ’lerde dijital dönüşüme ışık tutacak yeterli BT yatırımı yapılamıyor. Dolayısı ile sektörlerin teknolojik gelişmelerindeki bu duraksama hem KOBİ’lerin gelecekteki fırsatları kaçırmalarına hem de daha fazla tehdit ile karşılaşmasına sebep olacak. *M. Rüştü Arseven Kamu kurumları ve büyük özel şirketler kendi iç bünyelerinde barındırdıkları BT yöneticileri, danışmanları veya ekipleri ile bu adaptasyonu mümkün olduğunca yakından takip ederken, küçük ve orta ölçekli firmalarda bu durum maalesef son derece yetersiz kalmaktadır • KOBİ’lere yönelik Dijital Dönüşüm seferberliği ile, • KOBİ’lerde bilgi teknolojilerinin yaygınlaştırılması ile uluslararası rekabette yer almak, • Yetersiz altyapının oluşturduğu risklere engel olmak, • Teknik eleman istihdamı için ortam yaratmak, • Sanayi 4.0 dönüşümüne adaptasyon sürecini hızlandırmak, • gibi bazı temel değişimleri öngörebiliriz. • Sanayi ve hizmet sektörlerinde 2 milyon 677 bin girişim faaliyet gösterdi. Küçük ve orta büyüklükteki işletmeler (KOBİ), 2014 yılında toplam girişim sayısının yüzde 99,8’ini oluşturdu. Buna karşılık; istihdamın yüzde 73,5’ini, maaş ve ücretlerin yüzde 54,1’ini, cironun yüzde 62’sini, faktör maliyetiyle katma değerin (FMKD) yüzde 53,5’ini ve maddi mallara ilişkin brüt yatırımın ise yüzde 55’ini oluşturdu. • İmalat sanayindeki KOBİ’ler düşük teknoloji ile çalıştı. İmalat sanayindeki KOBİ’lerde İleri teknoloji kullanım oranı ortalaması yüzde 0,3 oldu. • KOBİ’ler ihracatın yüzde 55,1’ini gerçekleştirdi. • KOBİ’lerin ihracatının yüzde 92,3’ünü imalat sanayi ürünleri oluşturdu. • KOBİ’ler Ar-Ge harcamalarının yüzde 17,7’sini gerçekleştirdi. • İnternet erişimine sahip KOBİ’lerin oranı yüzde 93,5 oldu. Girişimlerde Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması (1) 2016 yılı sonuçlarına göre, 10 ve daha fazla çalışanı olan girişimlerin 36

yüzde 93,7’si internet erişimine sahip olup, bu oran KOBİ’lerde yüzde 93,5 oldu. • KOBİ’lerin %85,9’u kamu ile iletişimde internet kullandı.

KOB’ler için dijital dönüşüm neden önemli? Ekonomimizin yüzde 50’si KOBİ’ler üzerinden dönüyor. Bu büyüklükteki bir gücü, günün teknik altyapısına uygun değiştirdiğimizde, Türkiye’nin çehresi önemli ölçüde değişecektir. Bu konu,


felsefesi itibariyle en az “FATİH Projesi“ kadar önemlidir. İşte bu değişimle birlikte birçok işkolunun ekosistemi ve çalışan profili, özlediğimiz noktaya gelecektir. Güncel durum ve proje ile değişimden beklentiler Mevcut verilere göre internetimiz ve en az bir bilgisayarımız var diyebiliriz. Mümkün olduğunca web sayfamızı ve kamuya ilişkin resmi belge gerekliliğini de bu vesileyle sağlayıp, hatta Excel’de stok, cari hesap vb. genel uygulamaları da bu ortam üzerinden yönettiğimizi varsayabiliriz. Mevcut duruma ek olarak, iyi bir kurumsal kaynak planlama (ERP), müşteri ilişkileri yönetimi (CRM), depo otomasyonu ve raporlama yazılımları vb. ile

yolculuklarına hızlı bir adımı başlatmış oluruz. Projeyi nasıl yönetebiliriz? Öncelikle bir “Bilişim Danışmanlığı” katmanı oluşturabilir ve bilişim danışmanları da KOBİ’lerin ihtiyacı olan bilişim teknolojileri konusunda donanım, yazılım ve hizmet kollarında destek verirler, Örneğin; a- Şirketin BT donanım ihtiyacı (NB, PC, AP, yedekleme, ağ güvenliği, ortam güvenliği vb.) b- Yazılım programları (ERP, CRM, otomasyon, raporlama vb.) c- Donanım ve yazılım ürünleri ile ilgili teknik destek ve onarım hizmetleri vb. “Bilişim Danışmanlığı” tanımına teknik sınırlamalar getirebiliriz. Örneğin; üniversite, yüksekokul ve meslek liselerinin bilişim teknolojileri ile ilgili bölümlerinden mezun olmuş veya Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) tarafından yasa ile belirlenen sınırlarda mesleki yeterlilik sertifikası olan en az bir çalışanı olan şirket veya kişiler bu tanım içinde değerlendirilebilir. Finansal kaynak ve kamu desteği:

işlerimizi yönettiğimizi, donanımsal ya da bulut ortamında verilerimizi yedeklediğimizi, UTM, firewall vb. güvenlik katmanları ile kaynaklarımızı koruduğumuzu, hatta ortam güvenliğimizi IP tabanlı sistemler ile tamamladığımızı düşünelim. İşte bu noktadan itibaren, bu firmaların dijital dönüşüm

• Mümkün olursa AB fonları veya kamu, firmalara çok uygun koşullar ile ürün ve hizmet satınalma kredisi kullandırabilir. • KOBİ’lerin bu yatırım masrafları için KOSGEB veya diğer kamu kurumları tarafından yönetilip, kontrol edilecek bir ödeme sistemi kurulabilir. • KOBİ’lerde çalışacak bilgi işlem personeline vergi muafiyeti vb. destek sunulabilir. • Bilişim firmalarının kadrolarına, eğitim ve sertifikasyon konusu için ekonomik destekler sağlanabilir. • Uygulama, KOBİ’lerde çalışan sayısına göre belli bir gruptan başlatılıp (Örneğin en az 10 çalışan), sonraki yıllarda kademeli olarak tüm firmalara uygulanabilir. • Sonuç olarak; bu veya buna benzer bir modelin yol haritasına alınması ile 4-5 yıl içinde ülkemizin her köşesinde günün teknolojik gelişmelerini takip eden, ölçülebilir ve yönetilebilir sağlam bir ticari altyapı tesis edilmiş olur. Bu ön çalışma, ülkemizin Sanayi 4.0 yolculuğunun en önemli ve en sağlam ilk basamağının da temelini oluşturur. *Tesan İletişim Genel Müdürü / Yönetim Kurulu Üyesi 37


DIJITAL DÖNÜŞÜMDEKI EN BÜYÜK ENGEL YAŞLI TEKNOLOJI Bağımsız araştırma şirketlerinden Pierre Audoin Consultants (PAC) tarafından yürütülen ve Fujitsu tarafından yayınlanan yeni bir araştırmaya göre; yaşlanan teknolojiler, Avrupa’daki işletmeleri dijital dönüşümün gerçek faydalarından uzakta bırakıyor. Ankete katılan 500’den fazla büyük kurumsal BT ve iş dünyası karar vericisinin yarısından fazlası (yüzde 57), teknoloji altyapılarının dijitalleşmenin getirdiği benzersiz talep seviyelerine ayak uydurmak için çaba gösterdiğini itiraf etti.

38

Çeşitli Avrupa ülkelerindeki ticari uygulamalardaki eğilimleri belirlemek üzere yaptırılan araştırma, işletmelerin dijital dönüşümlerinde karşılaştıkları temel teknolojik zorluklara odaklandı. Dijital dönüşümün işletmeler için birçok fırsat sunmasına karşın, hazırlıksızlık seviyesinin yüksekliği, dijital dönüşümün iş gündeminde henüz en üst düzeyde önceliğe sahip olmadığı gerçeğinin altını çiziyor. Araştırma, işletmelerin sadece yüzde 10’unun kendilerini dijital dönüşüm konusunda lider olarak gördüğünü ve sadece yüzde 17’sinin dijitalleşmenin

kendi işletmelerinde ölüm kalım meselesi olduğunu düşündüğünü ortaya koyuyor. Yüzde 42’lik bir kesim ise, dijital dönüşümüm bir etki yaratacağına inanıyor olmalarına karşın, ekonomik kaygılar gibi diğer zorlukların önceliği aldığını düşünüyor. Fujitsu EMEIA Dijital ve Uygulama Hizmetlerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı Ravi Krishnamoorthi şunları söyledi: “Şu anda dijital dönüşümün faydalarını gören işletmenin sayısının az olmasına karşın, önümüzdeki 12-


36 aylık süreçte bunları öğrenmeye eğilimli olduklarını görmek gerçekten şaşırtıcı. Çok önemli bir ilerleme göreceğimize inanıyorum. İşletmelerin artan bir şekilde iş yüklerini ve uygulamalarını buluta taşımalarını ve yalnızca işletme çevikliğini değil, aynı zamanda BT bütçelerinin etkinliğini iyileştirmek için önemli adımlar atmalarını bekliyoruz.” Uygulamaların dönüşümü Teknoloji ve kültürel konular, dijital dönüşümün önündeki en önemli engeller olarak kendini

gösteriyor. Bunlar arasında öncelikle işletmelerin teknolojilerinin ve altyapılarının yaşlanması, dijital teknolojilerin geleneksel sistemlere entegrasyonun zorluğu ve kültürel değişimin şirketlerin kendi BT organizasyonlarında ortaya çıkardığı zorluklar ön plana çıkıyor. Ankete katılanlara göre, özellikle eski uygulamaların iş çevikliği üzerindeki olumsuz etkileri nedeniyle yeni uygulamalara ihtiyaç duyması ve bu yeni uygulamaların şirket bütçesine getireceği yük, dijital dönüşümün en büyük olumsuzluğu olarak kendini

gösteriyor. Tüm sonuçların ötesinde, araştırma önümüzdeki üç yıl içinde önemli bir değişimin gerçekleştiğini doğruluyor. Şu anda, anketi yanıtlayanların yalnızca yüzde 20’si uygulamalarının yarısından çoğunu buluta taşıdığını söylüyor. Bununla birlikte, bu sayının önümüzdeki 36 ay içinde iki katından fazlasına yükselmesi bekleniyor. Robotik süreç otomasyonunun kullanılmaya başlanmasının 2017’de artması ile birlikte, dış ve iç süreçlerin güvenilirliğinin, hızının ve odağının artması da bekleniyor.

39


Dijital dönüşüm ile gelen inovasyon yetenekleri rekabette avantaj oluşturacak Dünyada dijital devrimin gelişimi nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dijitalleşme bugün evlerimizde, binalarımızda, bulutta ve endüstrilerimizde, yani her yerde yaşanıyor. Bir günde 7 milyon şarkı indiriyoruz ve YouTube’da 4 milyar video izliyoruz. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde 50 milyar daha fazla bağlantılı cihaz ve nesne olacak. Bu durum bize sadece enerji talebinde sürekli bir artış değil, aynı zamanda inanılmaz verimlilik fırsatları da sunuyor. Şu an internetin ikinci evresine geçiyoruz; önümüzdeki beş yıl içinde insanları cihazlara, insanları makinelere ve cihazları cihazlara bağlamak hakkında önemli gelişmelere şahit olacağız. Web’e, yeni insan sayısından 20 kat daha fazla cihaz bağlayacağız. Yani çok daha fazla trafik, veri, depolama ve enerji tüketimi olacak. Ayak seslerini her geçen gün daha fazla duyduğumuz dijital dönüşüm süreçleri ile ilgili olarak Schneider Electric Endüstri İş Birimi Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Özalp, sorularımızı yanıtladı: 40

Akıllı teknolojilerin artan kullanımı, kurumların yalnız etkinliklerini artırmalarını değil, aynı zamanda inovasyon da gerçekleştirmelerine olanak sağlıyor. Dijital dönüşüm kapsamında inovasyon, rekabette farklılaşma için kritik bir hale geldi. Şehir yönetimleri akıllı şehir teknolojilerinin bugün büyük hizmet etkisini, daha iyi altyapı kullanımına sağladığı faydaları, geliştirilmiş vatandaş hizmetlerini ve uzun dönemli sürdürülebilirlik sağladığını görüyorlar. Sonuç olarak, bulut, “akıllı nesneler” ve büyük veri analizi gibi teknolojilerin adaptasyonunun gelecek birkaç yıl içinde hızlı bir şekilde artması bekleniyor. Çeşitli teknolojilerin entegrasyonu ve birleşimi ile birlikte yapabilecekleri önemli olacak ve dijital ve akıllı çözümlerin sürdürülmesi ve yapılandırılması için ortaklıklar ve ekosistemler geliştirilmesi bir zorunluluk olacak. Bu gelişmelerin Türkiye’ye yansımasını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’de 2016 yılı itibariyle hizmete giren 4.5G mobil internet hizmetleri, Türkiye 2015-2018 Bilgi Toplumu Stratejisi ve Eylem Planı gibi ataklarla uluslararası rekabette ön saflarda yer alınmasında etkili olabilecek teknoloji üretimi ve ihracının mümkün olmasını temenni ediyoruz. Eş zamanlı olarak mobil uygulamalar, mobil iş çözümleri, Nesnelerin interneti ve bulut bilişimin yükselen değere dönüştüğünün de bilinci ile hareket etmemiz gerekiyor. Dijital devrime hazırlık stratejileri nasıl olmalı? Dijital dönüşümün teknoloji yatırımı kadar etkin iş birlikleri ve donanımlı bir iş gücü ile mümkün olduğunu unutmamak gerekir. Bu nedenle dijitalleşme yatırımları yapılırken sektör ve sektör dışı potansiyel iş birlikleri incelenmeli. Çok daha önemlisi ise dijital dönüşümü içselleştirebilecek ve buna liderlik edebilecek bir kurum kültürünün yaratılması, BT ve OT gibi alanlarda nitelikli iş


gücünün kuruma kazandırılması önem taşıyor. Bununla paralel olarak seçilecek stratejik ürün ve teknolojiler şirketlere başarıyı getirecektir. Patron ve farklı birimlerin yöneticileri bu sürece nasıl hazırlanmalı? Yöneticilerin dijital dönüşümün kurumların rekabet gücü ve başarısındaki stratejik önemi doğrultusunda iş gücü ve teknoloji yatırımları yapmaları önem taşıyor. Aynı zamanda doğru iş birlikleri kurmak için özen göstermeliler. Bu nedenle pek çok şirket yönetim kurullarında dijital operasyonlardan sorumlu yönetici pozisyonu açmaya başladı. Dijital devrimin teknoloji ayakları nelerden oluşuyor? Bu devrimi yaratan başlıca teknolojiler Nesnelerin interneti, robotik uygulamalar, bulut teknolojisi, siber güvenlik ve ethernet gibi başlıklarda sıralanabilir. Bu teknolojik gelişmeler lokal alanlarda haberleşebilen cihazları, küresel ölçekte veri alışverişi yapabilir bir hale getirdi. Böylece imalat, tedarik, lojistik, satış ve satış sonrası gibi süreçler dijitalleşiyor. Üreticiler, müşteri isteklerini yakından takip edebiliyor. Bu optimizasyon, verimlilik ve beraberinde de rekabet avantajı getiriyor. Tüm bu süreçlere siz nasıl bir yaklaşım sergiliyorsunuz?

Dijital dönüşüm süreçlerinde hangi çözüm ve hizmetleri sunuyorsunuz? Schneider Electric olarak tüm ürün ve çözümlerimizi dijital dönüşüm süreçlerine liderlik edecek şekilde geliştiriyoruz. Siber-güvenli, ethernet tabanlı, akıllı ürünlerin yanı sıra, akıllı sistemler ve yazılımlar da yaratıyoruz. MachineStruxure ile makinelere, PlantStruxure ile hibrit otomasyon sistemlerine, Foxboro ile de gelişmiş otomasyon sistemlerine yazılım sağlıyoruz. Bu sistemlerin kullanılmasıyla Eurotherm On-line Services örneğindeki gibi dijital bakım platformlarını oluşturuyor; müşterilerimize uzaktan, kestirimci bakım imkanı sunarak sahada hata oluşmadan fark etme şansını verebiliyoruz. Örneğin; yeni geliştirdiğimiz Masterpact MTZ kesicimiz, bağlanabilir olma özelliği sayesinde gerçek zamanlı izleme ve kumanda özellikleri ile operasyonda güvenliğin çıtasını yükseltiyor. Hedefimiz ise 2020 yılına kadar 5 milyon IP atanabilir cihazı sistemlere entegre etmek. Bu doğrultuda, öncü olacak Hız Kontrol Cihazları, PLC’ler, kontrol panelleri geliştiriyoruz. Bu anlamda 2015 senesinde lansmanını yapmış olduğumuz Altivar Process hız kontrol cihazları içerdiği kontrol fonksiyonları ve kendiliğinden bakım özellikleri ile akıllı cihazlara örnek gösterilirken dahili Ethernet ve webserver ile her türlü otomasyon sistemine entegre de edilebiliyor. Bunun yanında e-PAC M580 kontrolör ethernet omurgası ve siber güvenlik özelliğiyle bu alana öncülük eden ürünler arasında yer alıyor.

Schneider Electric olarak bütün enerji değer zincirini entegre eden bağlanabilirlik sayesinde, enerjiyi gerçek anlamda güvenli, güvenilir, verimli ve sürdürülebilir hale getiriyoruz. Enerji, otomasyon ve yazılım ve analitikler dünyalarını bir araya getirerek bu dönüşümden faydalanıyor ve enerjiye yönelik talebi daha verimli ve daha bağlantılı hale getiriyoruz. Enerji yönetimi ve otomasyonda yeniliğimizin temelini bu oluşturuyor. Bu verimlilik kazançları ve gelişmeleri, operasyon teknolojisi ve bilişimi teknolojilerinin birbirine yakınlaşmasıyla yönlendiriliyor. Örneğin; yakın zamanda neredeyse bütün ürünlerimiz, çip sistemi teknolojileriyle sunulacak. İnterneti makine ya da cihazın içindeki bir çipe yerleştireceğiz. Yani kısaca enerji ve otomasyonu göz önünde bulundurarak IoT altyapısını oluşturuyoruz. 41


Geleceğin g

m

LEVENT KARADAĞ

2025 yılında 1.5 trilyon sensörün internete bağlanacağı ve evlerin yüzde 15’nin fabrikaya dönüşeceği öngörülüyor. Dünyada üretici firmaların şekilleri de değişiyor. Google, veri işleme ve veri arama işi yaptığı bilinmesine rağmen son zamanlarda Google, otomotiv işine girmeye başladı ve 3 boyutlu yazıcıyla ilk otomobilini üretti bile.. Özellikle 3-20 yıl içerisinde ortaya çıkacak mesleklerle ilgili yaptığım çalışmanın, ilk öğretim ve lise öğrencilerden oluşan geniş kitlelere sunulması gerekiyor ki, çocukların gelecek hayallerini süslemesi, çocukların ileride küresel dünyada kariyerlerine önemli etki edeceği gibi ülkemizin de teknoloji çağını yakalaması amacıyla önemli bir kaldıraç olacaktır. Geleceğin gözde mesleklerinden örnekler: 1. Genetik Danışman / Sağlık: Genetik danışman, hastalıkların birçoğu akrabalarımızın genlerinden bize gelmektedir. Genetik hastalıkların varlığı ve risklerini çok erken yaşlarda ortaya çıkarıp, bu konuda bireyleri yönlendirerek, genlerden gelen hastalıkların etkisini azaltma yönünde danışmanlık yani bir çeşit 42

koçluk hizmetleri ortaya çıkacaktır. 2. Sanal Gerçeklik Mimarı / Bilişim-Mimari: Sanal gerçeklik mimari açıdan ortaya çıkışı arttırılmış gerçeklik ile aynı sayılabilir. Gelişen teknoloji ile birlikte sanal gerçeklikte oldukça gelişmiş ve sadece görüntü algılama teknolojisinin daha da ilerisine gitmiştir. Gerçek bir etkileşimi sağlayan sanal gerçeklik; kameralar, ivme ölçerler, titreşim sağlayıcılar, 3 boyutlu ses sistemleri gibi unsurlar ile birlikte bugünkü halini almıştır. İlerleyen teknoloji ile birlikte çok daha gelişeceğine de şüphemiz yok. Evlere koyduğumuz boya ve yemeğe eklediğimiz tatlandırıcılar gibi, gerçekliğimiz bir şekilde genişletilmediği takdirde

geleceğin sıkıcı görüneceği düşünülmektedir. 3. Kişisel Film Animatörü / Sanat-Bilişim: Facebook, zaman zaman kullanıcıların paylaşımlarından yola çıkarak kısa videolar hazırlıyorlar. Teknolojideki gelişmelerle kişiler için bir Hollywood filmlerini andıran filmler oluşturulabilecek. Bu meslekte uluslararası olabilecek ve bir internet uygulamasıyla dünyanın bir ucundan başka bir ucundaki kişi için yapay zeka sistemlerinden faydalanarak filmler hazırlayabilecekler. 4. Yapay Organ İmalatçısı / Sağlık: Amerika Birleşik Devletleri Sağlık Departmanı tarafından sunulan istatistiklere göre dünyada yaklaşık 110 bin kişi organ nakli


n gözde

meslekleri… için beklemekte ve her gün 18 kişi organ nakli sırasında beklerken hayatını kaybetmektedir. Bugün bazı denemeler var zarar görmüş organ, hastadan doku alınarak, 3D yazıcıyla 7 saatlik bir süre zarar görmüş organın yenisi yapılmaktadır. 5-10 yıl içerisinde yapay organ imalatçılarının sayısı gözle görülür şekilde artacaktır.

birçoğu endüstriyel robotlar olmasına karşın kişisel robotlar da hızla yayılmaktadır. Şu anda araştırma aşamasında olan robotlar bulaşık yıkıyor ve ütü yapıyor. Japonlar, yaşlılara arkadaş olabilecek robotlar yapacaklar. Bunlar, yaşlılarla sohbet bile edecekler.

5. Dijital Duyu Geliştirici / Bilişim: Bu, laboratuvarda kol veya ayak geliştirmekten ziyade deri, sinir veya kas geliştirmektir. Örneğin Soft Tissue Regeneration isimli firma ön çapraz bağ yırtılmalarını iyileştirirken vücudun başka bir bölümünden sinir almıyor. Yırtılmanın oluştuğu yer için ayrıştırılmış polimerler kullanıyor ve kanın içindeki kök hücrelerin iyileşmeyi gerçekleştirmesine izin veriyor.

7. Dijital Veri Çöpçüsü / Bilişim/İnternet: Dijital ortamda veriler, gün geçtikçe çığ gibi büyümektedir. Bu verilerin, çoğunluğu yanlış veya eksik verilerden oluşmaktadır. Ayrıca her geçen gün binlerce mobil uygulama dijital ortama konulmaktadır. Bu verilerin dijital ortamdan kaldırılması her geçen gün zorlaşmaktadır. Özellikle devletlerin, kurumların ve kişilerin itibarını zedeleyen verilerin dijital ortamlardan silinmesi de önemli işlerden olacaktır.

6. Robot Tamircisi / Bilişim-Elektronik: Robot tamirciliği her yerde görebileceğimiz bilgisayar tamir dükkanları gibi olacak. Robot nüfusu hızla artmaktadır. Bunların

8. 3D Gıda-Yazıcı Mühendisleri: 3D yazıcı teknolojisi için zarfı daha da ileri götürmek, gıda yazıcılarının önümüzdeki çağında olacaktır. 3B yazıcıların, yiyecek stokları

içeren kartuşlarla çalışacak şekilde dönüştürülmesi, çeşitli düzeylerde zor ve zorlayıcı olacaktır. Bu tür sorunları çözebilecek olanlar yüksek talep görürler. 9. Drone Dispatcher(Drone Dağıtım Görevlileri): Dronlar, bakkaliye ve pizza satmak, su dağıtmak, çöp ve kanalizasyon çıkarmak, trafiği ve kirliliği izlemek ve evlerimizdeki pilleri değiştirmek için kullanılacaktır. Gelecekteki dronlar için yetenekli görevli yüksek talep olacaktır. 10. Hafıza Artırma Terapistleri: Eğlence, yarattığı harika anılarla ilgilidir. Daha iyi notlar üretmek, kim olduğumuzu önemli ölçüde değiştirebilir ve tamamen yeni bir insan sınıfı için yol açabilir. 11. Bitki Eğitimcileri: Akıllı bir bitki, yarının pazarının taleplerini karşılamak için yeniden mühendislik yapabilir. Bitki eğitmenleri ders planları veya PowerPoint sunumlarıyla çalışmazlar, ancak öğrenme süreci daha da etkili olur.

43


Dijital dönüşümün temel taşı

bulut ve büyük veri…

Günümüzde dijital dönüşümün pek çok farklı alana entegre olmasıyla dünyamızın daha zengin bir hal aldığını ve şirketlerin de bu alanlarda çalışmalarına hız verdiklerini görüyoruz. NGN Genel Müdür Yardımcısı Ufuk Yaşıbeyli’nin verdiği bilgilere göre, uzun soluklu ve önemli bir yolculuk olan dijital dönüşümü planlamak ve hayata geçirmek ise şirketler için uzun bir süreç gerektiriyor. Çok değil, bir süre önce, yalnızca hayali kurulan teknolojiler, artık gündelik hayatta kullandığımız araçlara dönüşürken dünya, 4.0 Sanayi Devrimi’ne, kendi aralarında haberleşen makinelerin üretim süreçlerini bütünüyle değiştireceği bir geleceğe doğru ilerliyor. Ufuk Yaşıbeyli, “Bilgisayarların işlem gücü ve bulut depolama kapasitesinin genişlemesiyle birlikte dünyanın mevcut veri akımı dev bir dalgaya dönüşüyor. Dijital ortamda hızla” üretilen, yüksek hacimli ve çeşitlilik arz eden büyük verinin nasıl saklanacağı, bilginin nasıl işleneceği 44

ve analiz edileceğinin üzerinde önemle durulması gerekiyor. Çünkü veri, doğru analiz edilip değer yaratmak için kullanıldığı takdirde, günümüz ekonomileri ve kurumlarımız için can suyu niteliğinde” dedi. Küresel ve yerel rekabetin yoğunlaşması, verimlilik baskısı, farklılaşan ve çeşitlenen müşteri beklentileri, dijital dönüşüm ile yeniden tanımlanan iş süreçleri… Tüm bu koşullarda ayakta kalabilmek için yenilikçi fikirlere inanmak ve yatırım yapmak, ürün ve hizmetlerin tasarım, üretim ve sunumunda teknolojiyi odakta tutmak zorunlu hale geliyor. NGN olarak kuruldukları günden bu yana dünyadaki teknolojik gelişmeleri takip edip, müşterilere yenilikçi teknolojiler ve çözümler ile katma değer yaratma ve uçtan uca hizmet verme ilkesiyle hareket ettiklerini belirten Ufuk Yaşıbeyli, şunları kaydetti: “Anahtar teslim sistem entegrasyonu anlayışımız ile veri merkezlerinden bulut bilişime, veri depolamadan ağ çözümlerine, kurumsal uygulamalardan bilgi ve ağ güvenliğine, nesnelerin internetinden 3D teknolojilere kadar pek çok yenilikçi çözüm ve hizmet sağlıyoruz. Kurulduğumuz günden bu yana yüzlerce büyük ölçekli proje üreterek, farklı sektörlerdeki deneyimimiz ile sektör liderlerinin güvenilir iş ortağı konumundayız. Dijital teknolojilerin kullanılmasının artışı ile birlikte büyük veri geleceği şekillendirecek olan kavram olarak karşımıza çıkıyor. Büyük veriyi elde tutmak kadar, onu güvenle saklamak ve yönetmek de günümüz koşullarında büyük önem taşıyor.

Biz de NGN olarak büyük veri ve bulut çözümlerinde sağladığımız üst düzey hizmetlerimizle farklılaşıyoruz. Bu alanda en önem verdiğimiz konuların başında, müşterilerimizin ihtiyacı olan çözümleri verimli şekilde ve son teknolojiyi kullanarak sunmak geliyor. Verdiğimiz tüm hizmetlerin odağına büyük veriyi destekleyecek hizmetleri koyuyor ve şirketlere sağlıklı ve güvenli veri toplama ve analiz etmek için gerekli olan ortamı sağlıyoruz.”


2.0’dan Endüstri 4.0’a Siemens 160 yıldır bu topraklarda Çağlar değişir, teknoloji gelişir... Şimdi sıra Endüstri 4.0’da! İlk telgraftan çok yüksek hızlı trene, tam 160 yıldır bu topraklar için çalışan Siemens Türkiye; Endüstri 4.0’a da önderlik ediyor, üretimde dijitalleşmenin kapılarını ardına kadar açıyor: Dijital Fabrikalara hoşgeldiniz. Bu yepyeni dünyanın detayları endustri40.com’da sizi bekliyor. Siemens Türkiye dünyasında kısa bir keşfe çıkmak için QR kodu okutun ve artırılmış gerçeklik ile göreceklerinizin tadını çıkarın. Call Center: 444 0 747

siemens.com.tr/bilisimzirvesi2016


EKİP ÇALIŞMASININ KALBİ

MY CLOUD PRO SERİSİ ™

AĞA BAĞLI DEPOLAMA

Dört çekirdekli 1.6GHz Intel® Pentium® N3710 işlemci, 4GB DDR3L RAM ve dahili video kodlama ile HD kalitesinde medya paylaşımı yapma gücüne ve birlikte kolayca çalışmak için paylaşma yeteneğine sahip olan, çok amaçlı bir medya sunucusuna sahip olacaksınız.

ÇÖZÜM ORTAĞI:

logosoft.com.tr 0(216) 528 6161

wd.com

Western Digital, WD, WD logosu ve My Cloud, ABD’de ve/veya diğer ülkelerde Western Digital Corporation veya iştiraklerinin kayıtlı markaları veya tescilli markalarıdır. Depolama kapasitesi olarak kullanıldığında bir terabayt (TB) = bir trilyon bayt. Toplam erişilebilen kapasite, işletim ortamına göre değişiklik gösterir. Ürün özellikleri önceden haber verilmeksizin değişikliğe uğrayabilir. Gösterilen resimler üründen farklı olabilir. Aktarım hızı olarak kullanıldığında saniyedeki megabayt (MB/s) = saniyede bir milyon bayt. Performans, donanım ve yazılım elemanlarına ve konfigürasyona göre değişiklik gösterecektir. © 2017 Western Digital Corporation veya iştirakleri. Tüm hakları saklıdır. 4178-707300-A00-March 2017


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.