C- G Eylül- Ekim E- dergi

Page 1

CATERING g u i d e Yıl / Year :13 Sayı / Issue: 68 Eylül - Ekim September -October

www.ardayayin.net

Fiyatı / Price:10 TL ISSN 1308 - 4585

“Hakemli Dergi”



Eylül - Ekim 2017


Eylül - Ekim 2017


Eylül - Ekim 2017

e d ’ i om

OtoBnekliyoruz

Renault MASTER Panelvan

Ticarette hızlı gidenler değil, fırsatları hızlı görenler kazanır.

Düşük yakıt tüketimi Geniş yükleme hacmi Fonksiyonel ve ferah iç kabin

³

Renault Yetkili Bayi


Eylül - Ekim 2017

RESTORAN, OTEL VE YİYECEK İÇECEK SEKTÖRÜNÜN ULUSLARARASI BULUŞMASI

16 I 18 KASIM 2017 İSTANBUL KONGRE MERKEZİ (ICC) HARBİYE 5. BULUŞMA Fotoğraf: DIPH PHOTOGRAPHY.

www.sirha-istanbul.com

Made by

BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ (TOBB) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR 4


Eylül - Ekim 2017

√ Restoranlar √ Hoteller √ Cafeler

REŞO YAKITI doldurmak “Artık çok kolay ”

√ Pastaneler

“Bas Doldur”

praT k

9 Litrelik Ambalajlarda

SİPARİŞ HATTI 0555 803 17 50

fhayirgor@hotmail.com

Fabrika: Yeşilköy Mah. Sanayi Cad. Gazbeton Yanı No: 36 Bahşılı - Kırıkkale Tel: 0318 266 91 91 Faks: 0318 266 91 94 e-mail: fatiher06@hotmail.com

Ankara Şube: Ağaçişleri San.Sit.1354 Cad.1374 Sk. No:12 (Eski 21. Cad. 518 Sk.) İvogsan - Ankara Tel: 0555 803 17 50 e-mail: fhayirgor@hotmail.com 5


Eylül - Ekim 2017

6


Yeni Eylül - Ekim 2017 Ticaret

Kapıları Açar Key to Markets

12. ULUSLARARASI EKMEK, PASTA MAKİNELERİ, DONDURMA, ÇİKOLATA VE TEKNOLOJİLERİ FUARI 12TH INTERNATIONAL TRADE FAIR FOR BAKERY, PATISSERIE MACHINERY, ICE CREAM, CHOCOLATE AND TECHNOLOGIES

15 APRIL 2018 12-15 NİSAN 2018 / 12İSTANBUL FUAR MERKEZİ CNR EXPO, YEŞİLKÖY - İSTANBUL - TÜRKİYE ISTANBUL EXHIBITION CENTER CNR EXPO, YESILKOY - ISTANBUL -TURKEY

Destekleyenler / Supporters

2016’da

114 ÜLKEDEN 74.536 ZİYARETÇİ

Hall 1 - 2 - 3 - 4 - 8

50.000 m² Messe Stuttgart Ares Fuarcılık Ltd. Şti. Tel: +90 212 284 11 10 • Fax: +90 212 284 10 01 • www.messe-stuttgart.com.tr messe.stuttgartares

AresMesse

messe-stuttgart-ares

messe_stuttgart_ares

Gelişmekte olan pazarların muazzam potansiyelini keşfedin. Şimdi Kayıt olun! Discover the tremendous potential of emerging markets. Register now!

“BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİ TOBB (TÜRKİYE ODALAR BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.” “THIS FAIR IS ORGANIZED WITH THE AUDIT OF TOBB (THE UNION OF CHAMBERS AND COMMODITY EXCHANGES OF TURKEY) IN ACCORDANCE WITH THE LAW NO.5174”


Eylül - Ekim 2017

Catering firmalarının ÇözbiM-Xsentius’a geçmesi için bir çok sebebi var… Nedir Xsentius?

Xsentius Catering sektörünün “olmazsa olmazı” ÇözbiM Yazılımın geliştirmiş olduğu İnteraktif bir Web Portal yazılımıdır.

Hızla gelişen catering sektörününde internet teknolojilerinden faydalanarak iş akış süreçlerini kısaltmak, rahatlatmak, günlük rutin bazı işlemlerini otomasyona bağlamak amacıyla

kullanıcılarımızın ihtiyaç duyacağı konuları saptayarak Xsentius Web Portal yazılımı geliştirdik.

Xsentius Web Portal uygulaması sayesinde artık yemek firmaları; müşterilerine ve satıcılarına verecekleri kullanıcı adı ve şifreler ile aşağıda bahsedilen işlemleri kolayca yapabileceği gibi, kendileri de, tüm Müşteri ve Satıcılarının hareketlerini takip edebilmekte ve firmaya özgü raporlar alabilmektedir.

Xsentius Portal’da Neler Yapılır? Müşterileriniz; ■ Mönülerini, internetten online görsün, ■ Günlük sayılarını telefonla bildirmek yerine, internet üzerinden online girsin, ■ İhtiyaç duydukları malzemeleri internet üzerinden online girip sipariş versin, ■ Cari hesap mutabakatlarını online görsün, ■ Size söylemek istedikleri notları, mesajları internet üzerinden online girip size haber bıraksın, ■ İsterseniz mönülerde seçmeli olarak seçmesini istediğiniz yemeklerden seçerek mönüleri internetten belirleyebilsin,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için,

Satıcılarınız;

Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM-Xsentius Portalına geçin.

■ Cari hesap mutabakatlarını internet üzerinden online görebilsin, ■ Sattıkları malzeme fiyatlarını portal üzerinden güncelleyip girebilsin, ■ Satıcıların, firmadan aldığı siparişleri ve teslimat durumlarını görsün ve sorgulayabilsin, ■ Size söylemek istedikleri notları, mesajları internet üzerinden online girip size haber bıraksın,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için,

Firmanızın;

Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM - Xsentius Portalına geçin.

■ Tüm müşterilerinin ve satıcılarının borç-alacak durumunu görüntüleyebilmesini, cari hesap ekstrelerini alabilmesini, ■ Cari hesap mutabakat raporlarını alabilmesi, aylık bazda borç-alacak rakamlarını görebilmesini, ■ Özet-detaylı stok durum raporları görüntüleyebilmesini, ■ Müşterilere ait sarf malzeme siparişlerini görüntüleyebilmesini, ■ Aldığı-verdiği siparişleri görüntüleyebilmesi,mutfakların merkeze vermiş olduğu siparişleri görüntüleyebilmesini, satıcıların siparişlerini görüntüleyebilmesini ve sorgulamasını, ■ Müşterilerine ait aylık mönüleri görüntüleyebilmesini, ■ Son dakika finansal raporu ile günlük yada aylık olarak kasa-çek-satın alma-satışlar/alışlarbanka raporu – personel raporu gibi raporlar alabilmesini, ■ Müşteri ve satıcılarının mesajlarını portal üzerinden yanıtlayabilmesini,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için, Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM - Xsentius Portalına geçin.

www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr


Eylül - Ekim 2017


Eylül - Ekim 2017

“Güncelle, Bilimi birleştiren Dergi”

CATERING g u i d e

Temsilcilikler Zonguldak: Cahit AKMAN

İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Müdür

0544 649 51 67

Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net Reklam Yönetmeni Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net

0533 6487522

Yayın Danışmanı Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr

Antalya: Erdal ARIK

Danışma Kurulu

Prof. Dr. Ahmet AYAR Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Dr.Hüseyin K.BÜYÜKÖZER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY

Editör Fatih AĞARMAN fatih.agarman@ardayayin.net Sabah ÖCAL Abone Sorumlusu info@ardayayin.net Translator Yağmur Özge ARIK

Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Necmiye Güldürsün - Akpaz Catering Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Kurumsal Yemek Bahadır Aydın - Parıltım Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl:13 Sayı: 68 25 Ekim 2017 Fiyatı:10 TL ISSN 1308 - 4584

22 - “ Ülke ekonomisine katkımız 13 milyar dolar ” 24 - Sağlığınız için etiketlere dikkat edin 30 - Dünden bugüne TUSİD: Bir başarı hikâyesi 32 - Neden toplu yemek hizmeti 36 - Ceviz yiyin Alzheimer’e dur deyin 46 - Piliç eti piyasasında fiyat hareketleri 56- Türkiye’nin kültür mirası olan lezzet: Gazozlar

Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com

www.ardayayin.net Baskı

Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz.İth. İhr.Tic.Ltd.Şti Anadolu Bulvarı MEKA Plaza No:5 /15 Gimat Yenimahalle - Ankara Tel: 0312 397 16 17 Faks: 0312 397 03 07 Dağıtım - Yurtiçi Kargo Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Editör’den

İçindekiler 18 – Ambalaj sektörünün 2023 hedefi 30 milyar dolar

Yönetim Yeri

Merhaba; Catering Guide yeni sayısı ile karşınızda... Her zaman olduğu gibi dop dolu bir içerikle yayındayız. Bu sayımızda Gıda Ambalajı konusunu ayrıntılı olarak inceledik. Ambalaj sektörü ülke ekonomisine yaklaşık 13 Milyar Dolarlık bir katkı sağlıyor. Sağlımız için olan önemi de ayrı bir konu... Gazozu hangimiz sevmeyiz.Hangimizin bu konuda anıları yoktur ki... Son zamanlarda neredeyse her ilin kendi adıyla anılan gazoz markası ortaya çıkmaya başladı.Çok da güzel oldu. Ülkemizde GAZOZ’un ortaya çıkması ve gelişimini ayrı bir dosya konusu olarak ele aldık. Cevizin Alzheimer’e olan etkisi,piliç eti fiyatlarının yıllara ve ddönemsel değişimleri yazı başlıklarımızdan Keyifli okumalar diliyorum.Yeni sayıda görüşmek üzere esen kalın

Bilimsel Kurul Editör Prof.Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fakültesi Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet KAYACIER - Bursa Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Harun DEMİRKAYA - Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Yekta GÖKSUNGUR - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fakültesi Prof. Dr. Sedef Nehir EL - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni.Su Ürünleri Fakültesi Doç. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi Doç. Dr. A. Kemal SEÇKİN - Bursa Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi

10

Doç. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Doç. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi Doç. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Yrd. Doç. Dr. Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Dr. Ahmet YAMAN - Abant İzzet Baysal Üniversitesi


Eylül - Ekim 2017

Ziya Paşa “Asiyabı devleti bir har da olsa döndürür” dediğinde, Şair Eşref’in cevabı ise tam kapaktır “Döndürür ama, anasının örekesine döndürür.”

Dursun ARIK 0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net

Şair Eşref’i haklı çıkarmak için ne lazımsa yapılıyor “Benim tek düşüncem büzüldüğüm köşede Nasıl kalkıp gideceğim, kalk git dediklerinde Çünkü çıkmak sıkışık sıralardan mesele Kalkacaklar yol vermeye bakacaklar ardımdan Az mı söylendilerdi şuracığa ilişirken Zaten ben geldiğimde. “ Behçet Necatigil - Dönme Dolap Yazıma Behçet Necatigil’in Dönme Dolap isimli şiirinin son bölümü ile başlamak istedim.İnsanın bir yere ve topluluğa kendini kabul ettirebilmesi zor ve zaman alan bir süreçtir. Sonuçta herşeyi yaparsınız ama gün gelir “Yapmasaydın olur” İçinde bulunduğumuz günlerde Ülkemizde tam da buna benzer olaylar yaşanıyor. Yıllarca Belediye Başkanlığı yapan kişiler istifa etmeye zorlanıyor. (Yazıyı okuduğunuzda muhtemelen istifa etmiş veya görevden alınmış olacaklardır)

“ Zengin ve nazlı bir kadın, ünlü bir ressama giderek resmini yaptırmak istemiş. Şartlarını da şöyle sıralamış: - Hem bana benzesin hemde çok güzel olsun... Ressam kadını baştan aşağı iyice süzdükten sonra şöyle demiş: - Hanımefendi, ikisinden birini seçmek zorundasınız.” Toplum hayatımızda tercih yaparken çok dikkat etmeliyiz. Devlet millete hizmet için vardır. Tercihe zorlayanların ise mutlaka bir hesabı vardır. Ya da yetersizdirler. Yönetimde liyakatın esas alınması gerekir. Bu yapılmadığı takdirde devlet çarkını döndürmek zorlaşır. Tepedekilerin ağzından çıkacak söze odaklanan kadrolar oluşur. Bu kadrolar ilk zamanlar tepedekilerin hoşuna gitse de ilerleyen zamanda yük olmaya, ayakbağı olmaya başlarlar. Sonuçta Şair Eşref’i haklı çıkarırlar.

Bir matematikçi, bir muhasebeci ve bir ekonomist aynı işe baş vururlar. Görüşmeci matematikçiye sorar:- “iki kere iki kaç eder?”. Matematikçi cevap verir:- “Dört!”. Görüşmeci sorar:- “Kesin dört mü? Ziya Paşa “Asiyabı devleti bir har da olsa döndürür” Matematikçi kendinden emin cevaplar:- “Evet, kesin dört!” dediğinde, Şair Eşref’in cevabı ise tam kapaktır Matematikçi çıkar ve ekonomist odaya girer. Bu sefer “Döndürür ama, anasının örekesine döndürür.” görüşmeci aynı soruyu ekonomiste yöneltir. Bizim gibi doğu ile batı arasına sıkışan toplulukların en büyük Ekonomist yanıtlar: sıkıntılarından biri de siyasetin hizmet aracı olarak değil, mesl- - “Ortalama dört eder, yüzde 10 aşağıya veya yukarı oynayabilir, ama ortalama dört eder!”. ek olarak kabul edilmesidir. Sonucunda da kimse oturduğu Ekonomistte de çıkar, muhasebeci odaya girer, aynı soru koltuktan kalkmak istemiyor. Süre uzayınca da istenmeyen ona da sorulur. olaylar ortaya çıkıyor. Muhasebeci ayağa kalkar, kapıyı kilitler, panjurları indirir ve Çünkü bozulmak insanın fıtratında var. görüşmeciye yaklaşarak sorar: - “Kaç etsin istersiniz? Çözüm hizmet sürelerinin her kademede iki dönemle sınırlamaktır. Konumuz kişiler değil, Ahmet gider, Mehmet gelir. Devlet çarkı bir şekilde dönmeye devam eder. Bu tespiti yaptıktan sonra, Ziya Paşa ve Şair Eşref’in devlet yönetimi hakkındaki görüşlerini de hatırlamak gerekir

11


Eylül - Ekim 2017

Engin GÜNER

15 Temmuz’dan sonra 100 binlerle ifade edilebilecek sayıda insan kamudan uzaklaştırıldı. Yerine yeni insanlar alındı. Ama vatandaşa zulüm halâ daha devam ediyor.

eguner@tamamutfak.com.tr

PATIRANMAK Yazılarımı takip edenler, yakından bilecektir. İlk yazmaya başladığım günden buyana, gerek devlet yapısı ve gerekse kamu personelinin liyakatini sorgulamış, insanımıza hizmet yerine zulüm ettiğini anlatmıştık. Türlü türlü başlıklar atmıştık. “Devlet Baba’nın sokağa inme vakti geldi” dedik, “Günümüz ihtiyaçlarını karşılamayan düzenlemelerden kurtulmamız lazım” dedik.

Cumhurbaşkanı kendi partisi için “metal yorgunluğu” tanımlamasını kullanıyor. Bence bu metal yorgunluğundan ziyade, bu toprakların yüzyıllardır sürüp giden hastalığı; liyakat sahibi olmayanların hak etmedikleri kadrolara gelmeleri, bu kadrolara geldiklerinde “mış gibi yapmayı” ve mevzunun etrafından dönmeyi öğrenmeleri ile güç zehirlenmesi hastalığına kapılmalarından kaynaklanmaktadır.

Aslında, perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. Ve sonunda olan oldu. Devlet yavaşlatıldı, felç edildi, jüristokrasi geldi, arkasından darbe girişimi… Büyük bir illetten kurtulduk zannettik. “Şimdi çalışma zamanı” dedik. Ne değişti? Yine bir şey yok.

Memlekette kamu görevlisi iki türlü atanır. Ya KPSS puanı ile atanır ya da siyasi bağlantılarla atanır. Devlete girene kadar yanıp - tutuşanların, devlete kapağı attıktan sonra yan gelip yatması vaka-i adiyedendir.

Sürekli yeni kanunlar çıkıyor. Yetmedi, KHK’larla acil düzenlemeler yapılıyor. Temel ve mesleki eğitim süreleri, şekilleri, sınav sistemleri sürekli değiştiriliyor. Liyakat sahibi insanları bulup, adil bir sistemle devlet kadrolarına dahil edebiliyor muyuz? Ya da her şey mutlaka devlet kadrolarıyla mı yapılmalı? 15 Temmuz’dan sonra 100 binlerle ifade edilebilecek sayıda insan kamudan uzaklaştırıldı. Yerine yeni insanlar alındı. Ama vatandaşa zulüm halâ daha devam ediyor.

Memur olursunuz, bürokrat olursunuz, hakim olursunuz, polis olursunuz, müstahdem olursunuz, müdür, hemşire olursunuz…. 657 Sayılı Devlet Memurları Yasası’na tabî oldunuz mu, iş biter. Ekonomiye ne olursa olsun hiç farketmez. Türkiye Cumhuriyeti Devleti maaşınızı ayın 15’inde hesabınıza yatırır. İşinize gidip, gelmeniz yeterlidir. İşinizi az yapmışsınız, çok yapmışsınız hiç önemli değildir. Hata da yapsanız çok önemli değil. Vatandaş, sizin hatanızı gidermek ve muamelesini yürütmek için sağa koşturur, sola koşturur, para harcar, zaman harcar, emek harcar, masraf eder. Ama kamu görevlisine bir şey olmaz. Kime şikayet edileceksiniz ki? Şikayet edileceğiniz kişi de sizin gibi kamu görevlisi… Hele şikayet edenin arkası yoksa!...

Sabahları işe giderken trafik rezil, akşamları eve dönerken trafik rezil… Hiçbir kural - kaide yok. “Dur” diyecek olan, devletin polisi… Ama sokaklarda polis yok. Devlet büyüklerine ait konvoylar geçeceği zaman hepsi mantar gibi pırtlayıp, Siz istediğiniz kadar anayasa yapın, değiştirin, istediğiniz kadar kanun, yönetmelik, tebliğ, genelge çıkarın, istediğiniz sokaklara dökülüyor. Sonra, fıs… kadar “metal yorgunluğu” deyin, kafalar değişmedikçe, liyakat Sokaklar - kaldırımlar midyeci, kokoreçci, pilavcı, sahipleri görev başına gelmedikçe hiçbir şey değişmez. kahvaltıcıdan geçilmiyor. Bunlara ses etmeyen belediye zabıtası, işyeri ruhsatı olan esnafa “tabela vergisi” için tutanak Belki şu soruyu sorabilirsiniz. “Kardeşim, hep liyakat - liyakat diyorsun. Bu devlette çalışanlar belli eğitimleri alıp, sınavtutuyor. lardan geçmediler mi?” diye. Çok haklısınız ama, liyakat için Dönerciler, kumpirciler, kokoreççiler caddeye açık cephe- sadece eğitim ve sınav yetmez. Yetseydi, bugün hepimizin lerde, sabahtan akşama kadar hiçbir hijyen tedbiri olmaksızın şikayetçi olduğu bir durumda olmazdık. ürün hazırlayıp servis ediyor. Tarım Bakanlığı denetim ekipleri yemek fabrikalarına geldiğinde buzdolaplarının termometre- Liyakat; içinde eğitimi, bilgiyi, beceriyi, etik değerler ve saygıyı, vatan - millet - insan - vazife aşkını ve tecrübeyi lerinin kalibrasyon belgesini soruyorlar. barındırır. Sırf üniversite bitirdi ve yazılı sınavları geçti diye Kebapçıların, pidecilerin, pizzacıların paket servisini memur ataması yapılırsa ve her işin de memur eliyle yapılyapan motorcuları kaldırımlarda, cadde ve sokakların ters ması konusunda ısrar edilirse, sonuç böyle olur. istikametlerinde fink atarlarken, yemek fabrikaları taşıma yemek gönderiyorsa mutlaka istihdamı personel çalıştırması Sabahları işe gidemeyiz. Akşamları eve dönemeyiz. Enerjimizi işimiz ve ailemiz için harcamamız gerekirken, trafikte, gerekiyor. Ne yaman çelişki değil mi? devlet kurumlarında, haksız rekabette harcar, hep aynı yerde Gazeteler 18 Ekim’de çakarlı kamu araçlarının yasak- patıranırız(*). landığını yazdı. Bundan önce defalarca olduğu gibi… Aynı günün akşamı, saat 18:58’de, İstanbul Atatürk Havalimanı (*) Patıranmak : Özellikle Ordu ve Giresun civarlarında kullanılan; can çekişmek, debelenmek, geride kalmak, bunalmak anlamlarına Caddesi, Yeşilyurt istikametine doğru giderken, yol vermediğim gelen sözcük-fiil. 06 AES 406 plakalı, siyah çakarlı minibüs neredeyse üzerimden geçecekti. 12


Eylül - Ekim 2017

“Patates mutfağımın olmazsa olmazı. Bu yüzden en güzel patates yemeklerini yapmak için kaliteli patateslere ihtiyacım var” İbrahim Şef, İstanbul

Yeni Knorr Pratik Patates. Tarladan özenle seçilmiş yüksek kaliteli patatesleri sizler için topluyor, yıkıyor, soyuyor, doğruyor ve kurutuyoruz. Gerisini siz usta ellere bırakıyoruz. www.ufs.com


Yemek Fabrikalarından

Eylül - Ekim 2017

Top Chef 2017 birincisi belirlendi Sofra/Compass Group Türkiye’nin bu yıl 5. kez düzenlediği geleneksel Top Chef 2017 Yarışması sonuçlandı. Gastronometro ev sahipliğinde gerçekleşen Top Chef 2017’de, birbirinden profesyonel 12 şefi yarıştı. Birinciliği Şef Güneş Akman göğüsledi. Türkiye genelinde yapılan elemelerle 12 finalist şef belirlendi Top Chef 2017’nin finali için Sofra/Compass Group Türkiye’ye bağlı olarak çalışan şefler kıyasıya mücadele etti. Top Chef’in, Türkiye genelinde yapılan bölgesel seçmelerinde toplamda 100 şef yarıştı. Bunun sonucunda Top Chef 2017’de yarışacak 12 finalist şef belirlendi.

60 dakikada 2 farklı tabak sunumu Ne hazırlayacaklarını önceden bilmeyen şeflerden, yarışma esnasında belirlenecek 5 malzemeyi kullanarak 60 dakika içerisinde 2 farklı tabak sunumu hazırlamaları istendi. Şeflerin bütün bilgi ve becerilerini kullanarak hazırladığı yemek tabakları jüri üyeleri tarafından test edildi. Lezzet, sunum, yaratıcılık, mutfak teknikleri, hijyen ve zamanlama gibi kriterlerin göz önünde bulundurulduğu değerlendirmeler sonucunda jüri birinciyi belirledi.

Şeflerimizle gurur duyuyoruz Sofra / Compass Group Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve

Üç Öğün Catering’in vazgeçilmez yönetim sistemleri; kalite, gıda, çevre ve iş güvenliği Üç Öğün Catering; kalite, gıda, çevre ve iş güvenliğine verdiği önemi TSE’den aldığı belgelerle pekiştirdi Şirket, ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi belgesinin ardından TSE tarafından yapılan belgelendirme denetimi sonucunda ISO 9001, ISO 22000, ISO 14001 ve OHSAS 18001 belgelerini yenileyerek kalite yolculuğunu devam ettirdi.

CEO’su Nihat Kartal, Top Chef 2017 yarışmasıyla ilgili olarak şunları söyledi: “Şeflerimiz Compass dünyasının en önemli değerlerinden biri. Top Chef, 5 yıl önce şeflerimize kendilerini gösterebilecekleri, geliştirebilecekleri bir platform yaratma hedefiyle başladı, bugün profesyonel yarışmalarla rekabet eder düzeye geldi. Her geçen yıl Top Chef’de daha zorlu bir rekabete tanık oluyoruz. Şeflerimiz artık birbirleriyle değil, adeta kendileriyle yarışıyorlar. Jürinin de işini zorlaştırıyorlar. Bu yıl bir kez daha hem yaptıkları işe hem ortaya çıkarttıkları sonuca bizleri hayran bıraktılar, gururlandırdılar.”

Top Chef 2017’nin galibi Güneş Akman “Sirkeli İncir Soslu Somon” ve “Bulgurlu İncir Tatlısı” sunumlarıyla birinciliği kazanan Şef Güneş Akman duygularını şu sözlerle anlattı: "Öncelikle böyle bir atmosferde yer almak ve birbirinden değerli ve profesyonel şeflerle yarışmak benim için çok heyecan vericiydi. Birinciliğe layık görüldüğüm için çok mutluyum. Çok kısa bir süre önce Sofra ailesine katıldım ve bu kısa süre içerisinde böyle bir başarı kazandığım için kendimi çok şanslı hissediyorum. Bana bu şansı veren tüm yöneticilerime ve Sofra Grup ailesine teşekkür ederim. Bir bayan şef olarak gelecekte kadın şeflerimize bu başarının ışık olmasını umut ediyorum.” iği Eylül ayında yapılan denetim sonucunda onaylandı. Üç Öğün Catering Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Dural gıda güvenliğinin kendileri için olmazsa olmaz bir kriter olduğunu söylüyor. Yönetim felsefelerinin her noktada güvenli, etkin ve kaliteli üretim gerçekleştirmek olduğunun altını çizen Dural şöyle devam ediyor: “ISO 9001 müşterilerimizin beklentileri, ihtiyaçları ve mevzuat şartlarını karşılama yolu ile müşteri memnuniyetinin artırılmasını öngören dünyaca kabul görmüş bir kalite yönetim sistemi biçimi. Bu yönetim sisteminin amacı, hata ve kusurları azaltmak, oluşabilecek hata ve kusurları da engellemektir. Kurum olarak müşterilerimize sunduğumuz hizmetin kalitesi kapsamında bu belgeyi aldık.” “Gelecek nesillere karşı sorumluyuz”

Diğer yandan şirket, yıllardır önem verdiği sürdürülebilir kalkınma ve çevre politikasını ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi belgesiyle resmi anlamda 2000 yılından bu yana gıda sektöründe onaylatmış oldu. Tüm uluslararası stanhizmet veren Üç Öğün Catering; sene dartlara ve ilkelere uyum sağladıklarını başında ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti söyleyen Faruk Dural, daha yaşanabilir Yönetim Sistemi belgesini almıştı. Şirketin entegre bir şekilde bir çevre için ihtiyaçları göz önünde bulundurarak çevre politikurduğu ISO 9001 Kalite Yönetim Sistemi, ISO 22000 Gıda kaları geliştirmeye devam edeceklerini, gelecek nesillere karşı Güvenliği Yönetim Sistemi, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi sorumlu olduklarını belirtti. ve OHSAS 18001 İş Sağlığı ve Güvenliği Sistemi’nin geçerlil14


Eylül - Ekim 2017

15


Eylül - Ekim 2017

Yemek Fabrikalarından

Sodexo, “Dünyayı Değiştiren Şirketler” listesinde Dünya çapında 425 bin çalışanıyla 80 ülkede en prestijli şirketlere ve kamu kuruluşlarına yaşam kalitesi hizmetleri sunan Sodexo, Fortune tarafından açıklanan “Dünyayı Değiştiren Şirketler” listesinde ilk 50’de yer aldı. Engelli çalışanlar için insan hakları ve sosyal adalet konusundaki girişimleri ve politikaları sayesinde dünya devlerinin bulunduğu listeye 47’inci sıradan giren Sodexo’nun, Türkiye’deki yatırımlarını büyüttüğünü hatırlatan Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi CEO’su Ahmet Zeytinoğlu “Hem hizmet verdiğimiz alanlarda hem de kendi operasyonumuz içerisinde engelli bireylere çok önem veriyoruz. Engelli istihdamı da şirket olarak öncelikli konularımızdan biri. Türkiye’de 100’e yakın engelli çalışanımız bulunuyor ve aralarından 10 yılı aşkın süredir bizimle birlikte olan arkadaşlarımız var” diye konuştu.

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

Dünya dönüşürken şirketler de bu dönüşüme katkı sağlamaya çalışıyoruz. Fortune tarafından yayımlanan “Dünyayı Değiştiren Şirketler” listesine 47’nci sıradan giren Sodexo, engelli bireyler için insan hakları ve sosyal adalet konusundaki girişimleri ve politikaları sayesinde listedeki toplumsal sorunları çözmeye odaklanan şirketler arasında yer aldı. Tüm faaliyetlerinde sosyal sorumluluk bilinciyle hareket ettiklerini belirten Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi CEO’su Ahmet Zeytinoğlu, şunları söyledi: “Dünyada hizmet verdiğimiz her noktada engelli çalışanlara ve onların istihdamına özen gösteriyoruz. Fiziksel engeli bulunan, yeterince temsil edilememiş ve işverenler tarafından gözden kaçırılan bir kitleye iş imkânı sağlarken bunun sürdürülebilir olmasına da ayrıca dikkat ediyoruz. Türkiye’de Türkiye’de 100’e yakın engelli çalışanımız bulunuyor ve aralarından 10 yılı aşkın süredir bizimle birlikte olan arkadaşlarımız var. Önümüzdeki yıllarda Sodexo’nun ‘Dünyayı Değiştiren Şirketler’ listesinde üst sıralara çıkacağına inanıyorum.”

Aylık cari hesap mutabakatlarını telefon - faks veya e-posta ile mi yapıyorsunuz? Xsentius Web Portalı ile online ve tek tık ile yapabilirsiniz

www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr

Parıltım okul yemeklerine özen gösteriyor Türkiye’nin önde gelen yemek firmalarından biri olan Parıltım Yemek ’in okullara verdiği yemekler diyetisyenler tarafından belirleniyor.

oluşturmada önemli olan noktaları göz önünde bulundurarak yemeklerimizin karın doyurmanın dışında gözede hitap etmesine önem veriyoruz” dedi.

Konu hakkında açıklamada bulunan Parıltım Yemek Pazarlama ve Müşteri İlişkileri Direktörü Büşra Aydın, obeziteye karşı porsiyon kontrolü sağlarken aynı zamanda çocuklara çeşitli eğlenceli etkinliklerle besinleri tanıttıklarını ifade etti.

"Meyveye mutlaka yer veriyoruz"

"Büyük hassasiyet gösteriyoruz" Menülerini diyetisyen eşliğinde planladıklarını aktaran Büşra Aydın, “Biz Parıltım ailesi olarak bu önemli dönemde çocuklarınıza en iyi hizmeti sunmak için büyük bir hassasiyet gösteriyoruz. Çocuklarımızın beslenmelerini diyetisyenlerimizle birlikle uygun yaş gruplarını göz önüne alarak enerji, protein, vitamin ve mineral dengesini sağlıyoruz. Menülerimizi oluştururken renk uyumu, besin değerleri, kıvam uyumu gibi menü 16

Küçük yaşlarda kazandırılan beslenme alışkanlıklarının yetişkinlik döneminde sağlığa etkisinin büyük olacağını vurgulayan Büşra Aydın, "Çocukluk çağımızın en önemli sorunu olan ve giderek büyüyen obezitenin önüne geçebilmek için çocuklarımızın tabaklarında porsiyon kontrolünü sağlıyoruz. Vitamin, mineral ve lif tüketiminin uygun miktarlarda sağlanabilmesi için meyve tüketimine çok önem veriyor, gün içerisindeki menülerimizde mutlaka meyveye yer veriyoruz. İleriki yaşlarda ortaya çıkabilecek başta kalp damar hastalığı olmak üzere diğer hastalıklarında önüne geçebilmek için yemeklerimizde katı yağlar yerine sıvı yağlar tercih ediyoruz" şeklinde konuştu.


Eylül - Ekim 2017

17


Gıda Ambalajı

Eylül - Ekim 2017

Ambalaj sektörünün 2023 hedefi 30 milyar dolar Ambalaj sektörünün en önemli temsilcilerini çatısı altında toplayan Ambalaj Sanayicileri Derneği'nin Başkanı ve Sarten Plastik Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Sarıbekir, Catering Guide Dergisi'nin sorularını yanıtladı. Sarıbekir, 2023 yılı hedeflerinin 30 milyar dolarlık pazar büyüklüğüne ulaşmak olduğunu açıkladı. Ambalaj Sanayicileri Derneği olarak birbiriyle rekabet eden firmaları aynı çatı altında topladıklarını hatırlatan Sarıbekir, ambalaj sektörü olarak 180'den fazla ülkeye ihracat yaptıklarının altını çizdi. Ayrıca Sarıbekir, Türkiye'de ve dünyada giderek artan gıda israfının önüne geçmek için gıda ambalajının önemine vurgu yaptı. Türkiye'nin ambalaj sektöründe Dünyada 13. ve Avrupa'da altıncı sırada yer aldığını belirten Ambalaj Sanayicileri Derneği Başkanı Zeki Sarıbekir ile yaptığımız ve gündemin nabzını tutan o röportaj sizlerle...

Türkiye ambalaj sektörü inovatif ve katma değerli ürünlerle dünya pazarlarındaki gücünü artırmaya devam ediyor. Artan rekabet gücümüzün etkisiyle Avrupa Birliği ülkeleri, Ortadoğu, Kuzey Afrika, Kafkaslar ve Balkanlar olmak üzere 180'den fazla ülkeye ihracat yapıyor ve yeni pazarlar kazanmaya devam ediyoruz. Sektör olarak 2023 hedefimiz 30 milyar dolarlık pazar büyüklüğü ve 10 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşmayı hedefliyoruz. Türkiye ambalaj sektörümüz Avrasya’nın bölgesel merkezi olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Türkiye'de kayıp 15-20 milyar lira

Türkiye’de, her yıl 1,5 milyar liralık ekmeğin çöpe gitmesi, üretilen yaş sebze ve meyvedeki kaybın 16 milyar gibi "214 üyemiz bulunuyor" bir rakama ulaşması ambalaj sektörünün önemini ortaya Ambalaj Sanayicileri Derneği’ni (ASD) tanıyabilir miyiz? koyuyor. Sizler bu konuda ne düşünüyorsunuz? Türkiye ambalaj sektörünün en güçlü sivil toplum kuruluşlarından Ambalaj Sanayicileri Derneği (ASD), 1992 yılında ambalaj sanayinin gelişmesine katkıda bulunmak, sektöre kimlik kazandırmak, uluslararası platformlarda sektörün temsil edilmesini sağlamak, üyeleri arasında birlik beraberlik ve dayanışmayı sağlamak, güçlendirmek ve daimi kılmak amacıyla 39 ambalaj üreticisi tarafından kuruldu. Çatı örgüt olarak sektördeki tüm ambalaj malzemeleri (metal, sert plastik, fleksibıl, karton, cam, kâğıt, ahşap kutu, ambalaj makineleri, oluklu mukavva, etiket, vb.) üreticilerini temsil ediyoruz. Pazarda birbirini tamamlayan ve birbirleriyle rekabet eden ambalaj sektörü temsilcilerini aynı çatı altında topluyoruz ve Ekim 2017 itibarıyla 214 üyemiz bulunuyor. 18

Dernek olarak gıda israfının önlenmesi ve hijyen konularında ambalajın önemini her fırsatta dile getiriyoruz. Dünya Gıda Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada 1,3 milyar ton gıda israf ediliyor. Oysaki doğru ambalajlarla, her gün daha fazla insana gıda ulaştırılabilir, israf önlenebilir. Bugün dünyada her sekiz kişiden biri gece yatağına aç giriyor. Milyonlarca insan açlık ve yetersiz beslenme nedeniyle hayatını kaybediyor. Türkiye’de üretilen yaş sebze ve meyvedeki kayıp 15 - 20 milyar lira arası olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’nin büyük emeklerle yetiştirdiği gıda ürünlerini ambalajsız satacak kadar zengin değiliz. Yaş meyve ve sebzenin taşınmasıyla ilgili geçtiğimiz günlerde önemli bir gelişme de yaşandı.


Eylül - Ekim 2017

Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın yaptığı düzenlemeyle, 3 Ekim 2017 Salı günü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren yeni ‘Sebze ve Meyvelerin Toptan ve Perakende Ticaretinde Uyulması Gereken Standartlara İlişkin Tebliğ’ uygulanmaya başladı. Meyve ve sebzelerin toptan ve perakende ticaretinde uyulması gereken standartları belirleyen yeni düzenlemeye göre yaş meyve ve sebzeler 2018’den itibaren ambalajsız taşınmamaya başlanacak.

"407 milyon dolarlık dış ticaret fazlası verdi" Türkiye'de ambalaj sanayisinin son durumu nedir? Dünya ülkelerine kıyasla nasıl bir konumda yer alıyor?

büyük kolaylık sağlıyor. Fakat yaşanan en büyük sorun tüketicilerin ambalajın üzerindeki önemli bilgileri es geçmeleri. Bunun önüne geçmek için Ambalaj Sanayicileri Derneği olarak, ambalaj ve çevre konusunda halkımızı bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Çocuklara yönelik hazırladığımız Ambalaj ve Çevre Hakkında Bilmemiz Gerekenler adlı kitapçığı okullarda ücretsiz olarak dağıtıyoruz. Ambalaj tasarımı yarışmaları düzenleyerek öğrencilerin hem yaratıcı gücünü ortaya çıkarıyoruz hem de dolaylı yoldan onlara ambalajın faydalarını Bu büyüklükle dünyada 13’ncü ve Avrupa’da altıncı sırada aktarmış oluyoruz. yer alıyoruz. Son 15 yılda Türkiye’nin ambalaj tüketimi iki kat artarak kişi başı yıllık 225 doları geçti. Kişi başı tüketim "Kontrol edilmesini öneriyorum" Avrupa’da 350 dolar, Kuzey Amerika’da 450 dolar, Japonya’da ise 550 dolar seviyelerinde. Türkiye’de refah düzeyinin, Özellikle gıda ambalajı konusunda nelere dikkat rekabetin ve tüketici beklentilerinin artmasıyla ambalajlı edilmeli? Okuyucularımıza bu konuda neler önerirsiniz? gıda ürünlerine talebin önümüzdeki yıllarda artarak devam Ambalajların gıda ile temas eden madde ve malzemeetmesini bekliyoruz. Günümüzde ambalaj ile gıda ve içecek lerle ilgili mevzuata uygun olması gerekmektedir. Ayrıca; sektörü birbirinden ayrı düşünülemeyecek bir yapı kazandı. Ambalajda gözle görünür bir deformasyon; herhangi bir yırtık, sızıntı, şişme, vakum bozulması olup olmadığına ve "Tüketiciler ambalaj üzerindeki bilgileri es kaçak, son kullanma tarihi bilgisine mutlaka dikkat edin. Ambalajın geçiyor" üzerindeki açıklamalar okunabilir ve Türkçe olmalıdır. Ayrıca Türkiye'de ürünlerin ambalajlanması alışkanlığını nasıl ürünün ambalajının üzerinde; gıda maddesinin adı, içindekiler bilgisi, net miktarı, üretici firmanın adı ve adresi, son kullangörüyorsunuz? İnsanımız bu konuda dikkatli mi? ma tarihi, parti ve seri numarası, üretim izin ya da gıda sicil Tüketiciler ambalajlı ürünleri güvenilir buluyor ve daha çok numarası bulunmalı, kullanım bilgisi ve saklama koşulları tercih ediyor. Ürünlerin üzerinde yer alan ağırlık, fiyat, üretim belirtilmelidir. Eğer mümkünse ürünlerin ambalajda belirtilen tarihi, son kullanım tarihi, ürünün içeriği, üretici firmanın adı, uygun koşullarda muhafaza edilip edilmediğinin de kontrol kullanım açıklaması gibi tüm bilgiler, tüketiciye ve satış yapana edilmesini öneriyorum. Tüm dünyada olduğu gibi tüketim alışkanlıkları ve ihtiyaçlar hızla değişiyor, gelişiyor. Başta İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirlere ek olarak ambalajlı ürün talep eden büyük market ve perakende zincirlerinin Anadolu’da da yaygınlaşması, ambalaj sektörünün gelişmesine büyük katkı sağlıyor. Tüm bu gelişmeler her çeşit ve daha fazla ambalajlı ürün talebini artırıyor. Türkiye ambalaj sektörünün pazar büyüklüğünü 2016’da 18 milyar dolar olarak hesaplıyoruz.

19


Eylül - Ekim 2017

Gıda Ambalajı

Esnek ambalaj sektörü giderek büyüyor

Gelecekte 2020’de 100 milyar dolarlık büyüklüğe ulaşması beklenen esnek ambalaj sektörünün yüzde 25’ini Avrupa, yüzde 20’sini ABD ve yüzde 55’lik kısmını ise Asya, Afrika ve Ortadoğu pazarları oluşturuyor.Konuya ilişkin açıklama da bulunan İspak Ambalaj Genel Müdürü Eser Erginlioğlu, "Aç bitir, kullan at’ duygusu adeta bir parçamız haline geldi" dedi.

"Bir kilo cam için 3 kilo su harcamak gerekiyor" Esnek ambalajın tasarruf yapma konusun da avantajlı olduğunu belirten Erginlioğlu, "Bir kilo cam üretmek için 3 kilo su harcamanız gerekiyor. Üstelik cam ambalaj için 10 kamyon ile taşıma yaparken, aynı miktarda esnek ambalaj için bir kamyon yeterli. Yakıt ve enerji tasarrufunun yanı sıra trafikte kaza riskini de azaltmış oluyorsunuz. Bunların yanına karbon emisyonunu da eklerseniz, maliyetinizin üçte bir oranında düşeceğini görebilirsiniz” şeklinde konuştu.

"Öncülük etmek istiyoruz"

Dünyada ortalama 85 milyar dolarlık bir değere sahip olan esnek ambalaj sektörü Türkiye'de ise 10 milyar dolarlık bir değere ulaşmış görülüyor. Porsiyonların küçülmesi ve aç bitir özellikli ürünlere ilginin artması esnek ambalaj sektörünün büyümesine neden oluyor.

Türkiye pazarının da dünya ortalamasında bir büyüme yaşadığını, iç piyasanın yüzde 40’ını esnek ambalajın oluşturduğunu bildiren Erginoğlu, İzmit’teki yeni tesis yatırımını ihracatta daha aktif olmak amacıyla yaptıklarını açıkladı.Erginoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:“Trend esnek ambalaj yönünde ilerlerken, İspak Ambalaj olarak biz de ülkemizde bu konuda öncülük etmek istiyoruz."

Dünya genelinde büyük potansiyele sahip olan plastik ve ambalaj sektörü ülkemizde de giderek büyüyor.Sektörün bu büyüklüğü ise sorunlarıda beraberinde getiriyor.

Bu sıkıntılardan bir tanesi de nitelikli elaman açığı. Plastik ve ambalaj sektöründe üretim yapan firmalar, sektörde meslek okullarının açılması ve yeni projelerin üretilmesine destek vererek sektördeki bu sıkıntıyı gidermeyi amaçlıyor.

Elemanlarını kendileri eğitiyorlar Sektörün önemli firmalarından biri olan COOK Tahir A.Ş.'nin İş Geliştirme Koordinatörü Gökhan Tiritoğlu konuya ilişkin yaptığı açıklamada kalifiye eleman sıkıntısı çektiklerini ve kadrolarının kendilerinin eğitmek zorunda olduklarını belirtti.

"Yetişmiş personel neredeyse yok"

Plastik ve ambalaj sektörü eleman bulmada sorun yaşıyor

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi 20

Tiritoğlu sözlerini şöyle sürdürdü; “Plastik sektörünün en büyük problemlerinden biri yaptığımız işi daha önce yapmış, tecrübeli ve sektörde yetişmiş personelin neredeyse yok olmasıdır. Bu bakımdan mesleki eğitim veren okullar ve Meslek Yüksek Okulları ile iş birliği yaparak projeler üretiyoruz. Staj uygulamalarında özellikle işin içine dahil etmeye çalışıyor ve gelecek kadrolarımız için değerlendiriyoruz. Onun dışında kalifiye eleman sıkıntısı sebebiyle kendi kadrolarınızı kendiniz eğitmek zorundasınız. Temel olarak teknik mesleki eğitim almış kişileri özel eğitimlerle, iş başı eğitimleriyle destekleyerek ve bire bir ilgilenerek pozisyona adapte etmeye çalışıyoruz.

Yemek sektöründe en önemli faktörlerden biri zamandır. Yemek yapılır, fakat maliyetini heaplamak uzun bir süreç alabilir. ÇözBİM YEMEKÇİ yemeğinizi yapmadan öne maliyetini verir. www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr


Eylül - Ekim 2017

21


Eylül - Ekim 2017

PAGEV Başkanı Yavuz Eroğlu Catering Guide Dergisi’ne önemli açıklamalarda bulundu.

“Ülke ekonomisine katkımız 13 milyar dolar” En büyük sorun enerji maliyeti "Dünyada altıncı sırada yer aldık" Türkiye plastik sanayisinde dünya ülkeleri arasın da nasıl bir konumda?

Türk Plastik Sanayicileri Araştırma, Geliştirme ve Eğitim Vakfı (PAGEV) Başkanı Yavuz Eroğlu, yaptıkları çalışmaları ve yeni projeleri dergimize tüm ayrıntıları ile anlattı. İşte o renkli ve sektörün nabzını tutan röportaj...

Türkiye plastik sektöründe şu an çoğu küçük ve orta ölçekli firmalar olmak üzere 11 bin civarında üretici firma faaliyet gösteriyor. Bu firmaların istihdam hacmi yaklaşık 250 bin kişi. Kimya sektörünün lider kalemi olan plastik sektörümüz ülke ekonomisine 13 milyar dolarlık katkı sağladı. Sektör olarak 2016 yılında ulaştığımız 8,9 milyon tonluk başarılı üretim grafiğimiz ile Avrupa’daki ikinciliğimize devam ettik. Dünya sıralamasında ise 6. sırada yer aldık.

Plastik sanayisinin en büyük sorunu yüksek enerji maliyeti

"Bugün Plastik, Türkiye'de başarının adı oldu"

Plastik sanayicilerinin en çok zorlandıkları konular nelerdir? Sizi tanıyabilir miyiz? Yavuz Eroğlu kimdir? Bu işi yapmaya PAGEV bu konularda nasıl çözüm üretiyor? Plastik sektörünün en önemli sorununu yüksek enerji maliyetleri nasıl karar verdiniz, nedenleri söyler misiniz? 1973 İstanbul doğumluyum. İTÜ Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölümü’nden mezun olduktan sonra iş hayatına aile şirketimiz olan SEM Plastik’te başladım. Şirketimizin birçok kademesinde görev aldıktan sonra 2002 yılından bu yana SEM Plastik’in Genel Müdürlüğü, grup şirketlerinden SEM Global Dış Ticaret ve Credoy Polimer’in de Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yapıyorum. İş hayatının yanı sıra sivil toplum örgütlerinde de aktif olarak yer alıyorum. Türkiye ve yurtdışındaki pek çok dernekte görev yapıyorum. Bu doğrultuda; PAGEV Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyorum. Aynı zamanda TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanlığını da üstleniyorum. İngilizce ve Almanca biliyorum. Üç çocuk babasıyım. Size işe başlangıç serüvenimi “Geçmişten Geleceğe Plastikler Tarihi” kitabında kaleme aldığım yazı ile özetlemek istiyorum.

Sandalyede oturan çocuk… Yıl 1979 duvarları makine yağıyla boyanmış gibi duran, merdivenleri inen çıkan makinelerden dolayı harap olmuş, karanlık koridorlarla ulaşılan küçük atölyelerden oluşan sanayi çarşıları… Ahı gitmiş vahı kalmış ikinci el ithal veya acemiliğini atmaya çalışan ustalarca üretilmiş yerli enjeksiyon makineleri, eli yüzü kararmış işçiler, marka ile alınan koyu acı karbonatlı çaylar, parayla çalışan kilitli telefonlar, bol gıda boyalı oralet, karaborsa hammaddeler, makine gürültüleri, büyük şehre yeni göçüp gelmiş türlü aksanda konuşan işçiler, elektrikler kesilene kadar kasetlerden yükselen arabesk müzikler ve en barizi her yeri; binayı, makineleri, ustaları, çırakları, işçileri, çayları, telefonları, hammadde torbalarını ve kapaksız boğuk sesli kasetçaları, kara bir is gibi etrafı kaplayan makine yağı… Sandalyede oturan çocuk için makineler, çalışanlar ve çalışmak ne kadar ilginç olsa da, ortam bir o kadar soğuk, pis ve kasvetli… İşte tam da burası… Türkiye’de plastiğin başladığı yer. İstanbul Bayrampaşa… O sandalyede oturan çocuklar da ve onu her fırsatta atölyelerine getiren babaları da, plastik endüstrisi de buradan emekleyerek bugünkü noktalara ulaştı. Bugün plastik Türkiye’de başarının adı oldu. O atölyelerde gelişen bu sektör; azimle, hırsla ve aşkla Türkiye’yi Avrupa’nın en büyük ikinci plastik işleyicisi unvanına taşıdı. Sandalyedeki çocuk, büyüdü ve kokusunu aldığı, şekilde şekle girerken zarafetini gördüğü, sıcaklığını hissettiği plastik ile uzun bir aşk yaşadı, yaşamaya devam ediyor…

22

ve hammaddede ithalata bağımlılık oluşturuyor. Türk plastik sektörünün hammaddede yüzde 85 oranında ithalata bağımlı olması ise üretimde daha da büyümesinin en önemli engeli. Diğer bir sorun sektörümüzün yaşadığı vasıflı iş gücü ihtiyacı. Bugün yaklaşık 25 bin yetişmiş eleman ihtiyacı olan bir sektör var karşımızda. Sektör açısından bir diğer önemli nokta kamuoyundaki yanlış algı ve bu algıyı güçlendiren plastiklere karşı yapılan olumsuz açıklamalar. Vakıf olarak bu tarz kampanyalarla mücadeleyi sürdürüyor ve plastik konusunda bilinçlendirme çalışmaları yürütüyoruz. Türkiye’nin ambalaj atıkları konusunda yetkilendirilmiş kuruluşu olarak faaliyetlerini sürdüren PAGÇEV ile birlikte bir yandan çevre ve geri dönüşüm konusunda projeler hayata geçiriyor, eğitimler veriyor ve kamuoyunu bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Türk plastik sektörünün yerli plastik makine, kalıp ve ekipman sanayine de ihtiyacı var. İhtiyacı olan makine ekipmanını yüzde 80 ithal, yüzde 20’sini ise yerli sanayiden karşılayabiliyor. Makineler ağırlıklı olarak AB’den, düşük katma değerli makineler ise çoğunlukla Çin’den ithal ediliyor.

"Plastik sektörünün yüzde 88'inden fazlasını temsil ediyoruz" PAGEV'in çalışma alanları nelerdir? Ülke ekonomisine ne gibi katkılar sağlıyor? PAGEV olarak mevcut 750’ye yakın mütevelli üyemiz ve 1.750 ilişkili şirketle Türkiye’deki plastik sektörü değer zincirinin ciro olarak yüzde 88'inden fazlasını temsil ediyoruz. Bir yandan sektörün dünyadaki gelişimi için çalışmalarını sürdürürken diğer yandan firmalarımızın sorunlarını çözmek ve ticari faaliyetlerine yardımcı olmak üzere projeler yürütüyoruz. PAGEV olarak Türkiye’nin ve bölgenin en büyük uluslararası organizasyonu olan PlastEurasia Fuarı’nı da TÜYAP işbirliği ile her sene hayata geçiriyoruz. Chinaplas ’tan sonra dünyanın her sene düzenlenen ikinci en büyük, Türkiye’nin ve Avrasya’nın ise en büyük fuarı. Sektörün ileri teknolojiyle birlikte yüksek katma değer üretmesi ve rekabet avantajı sağlaması için önemli bir projeyi de hayata geçirdik. T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile birlikte PAGEV Plastik Mükemmeliyet Merkezi projesi için imzalar attık. 2013 yılı sonunda başlattığımız yerli oyuncak konusunda çalışmalarımıza da hızla devam ediyoruz. Son olarak Düzce’nin Gümüşova ilçesinde 1.250 dönümlük bir arazide 1 milyar liralık yatırım bedeli ile kurulmasına karar verilen Oyuncak OSB için T.C. Bilim, Sanayi ve


Eylül - Ekim 2017

Gıda Ambalajı

"Aldığımız gıda deforme olmamış olması gerekiyor" Sağlıklı gıda ambalajı nasıl olur? Tüketiciler alım yaparken Eğitim faaliyetlerimize gelecek olursak; Gebze Plastikçiler Organize nelere dikkat etmeli? Teknoloji Bakanlığı, PAGEV, Düzce Üniversitesi ve Düzce Sanayi ve Ticaret Odası arasında işbirliği protokolü imzalandı.

Sanayi Bölgesi’ndeki (GEPOSB) 360 öğrenci kapasiteli PAGEV Anadolu Meslek Lisesi. PAGEV bu okulu 2002–2003 ders yılında eğitimin hizmetine açtı ve okul, 2005–2006 ders yılı sonunda ilk mezunlarını verdi. İkinci örneğimiz; Halkalı PAGEV Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi. 2013-2014 eğitim ve öğretim yılında ilk öğrencilerini kabul eden ve plastik sektörüne eğitimli eleman yetiştirecek olan 1000 öğrenci kapasiteli lisemiz plastik sektörünün eğitimli eleman açığına destek olacak. Ayrıca ilk mezunlarımızı bu yıl verdik. Sektöre belgeli plastikçiler yetiştirmek amacıyla “Plastik Sektörü Mesleki Bilgi ve Beceri Test ve Belgelendirme Merkezi – PAGEV Voc – Test Merkezi”ni hayata geçirdik. Proje ile plastik sektöründe çalışan ya da çalışmak isteyen binlerce kişi, ulusal ve uluslararası alanda geçerli ‘Mesleki Yeterlilik Belgesi’ni alma şansını yakalayacak.

Ambalajlar, ürünün sağlıklı ve güvenilir kalmasını sağlar. Aynı zamanda tüketiciye en sağlıklı şekilde ulaşmasını sağlayarak ürünleri korurlar. Ürünü korumanın yanı sıra içerisindeki birçok özelliği de paket üzerinde yer alır. Alışveriş yaparken gıda ambalajları hakkında dikkat etmemiz gereken birçok konu var.Öncelikle aldığımız gıdanın herhangi bir şekilde deforme olmaması gerekiyor. Deforme olmuş gıdalarda her türlü fiziksel, kimyasal ve mikrobiyolojik bozulmalara savunmasız halde demektir. Gördüğünüz an yetkili kişilere bildirmeli, o gıdayı satın almamalı ve aldırmamalıyız. Ayrıca son kullanma tarihine dikkat etmeliyiz.Ambalaj üzerinde belirgin bir şekilde okunur durumda olmalıdır.

"En çevreci malzeme özelliği taşıyor"

Plastik kaplarda yer alan ürünlerin, sağlığa herhangi bir zararı Son olarak İKMİB (İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhra- var mıdır? catçıları Birliği) koordinatörlüğünde PAGEV, Litvanya, Polonya ve İspanya ortaklığında 2013 yılında çalışmaları başlayan “Chemical Movetech” projesinin ilk e-öğrenme modülleri hazırlandı. “Yenilikçi Teknolojiler ile Mesleki Eğitimde Fırsatların Harekete Geçirilmesi” anlamına gelen projenin plastik modülünü üstlenen PAGEV, proje ile plastik sektöründe çalışanların mesleki bilgi düzeyi ve becerilerini geliştirmenin yanı sıra işleri ile ilgili yeni gelişmelere adapte olmalarını sağlamayı hedefliyor. Ayrıca program sadece Türkiye’yi değil tüm Avrupa Birliğini kapsıyor. Dolayısıyla tüm AB’deki plastikçiler bu projedeki sanal eğitimi PAGEV eğitim kiti ve videolarından alacak.

"PlastEuraisa fuarı bizlere ışık tutuyor"

Plastik ambalajlar üretim ve geri dönüşüm süreçlerine göre en çevreci malzeme özelliğini taşıyor. Örneğin kâğıt en fazla beş kez geri dönüştürülürken, plastik onlarca kez geri dönüştürülebiliyor. Üstelik plastikler geri dönüştürülürken en az enerjiyi harcama özelliğine de sahip. Cam 1400, alüminyum 650 derecede geri dönüştürülürken plastiğin geri dönüşümü için 120-200 derecelik enerji yeterli oluyor. Bugün plastikten üretilen ambalajlar eğer ahşap, cam, kâğıt, karton veya alüminyumdan üretilseydi, ambalajların ağırlığı ve buna bağlı olarak nakliye giderleri 4 katına çıkacaktı. Bu ambalajları üretmek için iki katı enerji harcanacak ve ambalajların atık hacmi de 2,5 kat artacaktı. Dünyada içilebilir sudan mahrum 1 milyarın üzerinde insan var. Plastik

Yakın zaman gerçekleşecek olan fuar hakkında ki düşünce- su ambalajları sayesinde su ekonomik, güvenilir ve sağlıklı bir şekilde leriniz nelerdir? Fuar hangi alanları kapsıyor ve genel olarak onlara ulaştırılabiliyor. nasıl bir fuar bekliyorsunuz? Ülkemizin ve sektörümüzün itibarını artıran, gelecek hedeflerini destekleyen ve işimize değer katan PlastEurasia Fuarı, Chinaplas’tan sonra dünyanın her sene düzenlenen en büyük ikinci, Türkiye’nin ve Avrasya’nın en büyük fuarı. Bizler için oldukça önemli olan bu fuar ile hem Avrupa hem de kendi bölgemizde önemli bir güç haline geldiğimizi tüm konuklarımıza ve dünyaya kanıtlama imkânı elde ediyoruz. PlastEurasia Fuarı aynı zamanda bizlere önümüzdeki yıllar için de ışık tutuyor.

Plastik ambalajların çevreye zarar vermemesi noktasında tüketicilere büyük sorumluluk düşüyor. Kullanım sürecini tamamlayan plastik ambalajların mutlaka atık olarak değerlendirilmesi ve geri dönüştürülmesi gerekiyor. Plastik ambalaj atıkları tüketiciler tarafından kaynağında ayrıştırılarak geri dönüşüme yönlendirildiğinde çevrenin plastiklerden zarar görmesi de engellenmiş oluyor. Son yıllarda sürdürülebilirlik ile ilgili artan bilinç düzeyi sayesinde geri dönüşüm konusunda da olumlu bir noktaya yaklaştığımızı söyleyebiliriz.

"Gıda ambalajı özen ve dikkat ister"

Kısacası plastik kaplar insan sağlığının yanı sıra çevreye bile zarar vermeyecek derece özenle üretiliyor.

Gıda ambalajlama da hangi ayrıntılara dikkat edilmeli?

"Daha az malzeme ile daha çok üretim"

Dünya nüfusunun her geçen gün artması beraberinde yoksulluğu ve açlığı da getiriyor. Nüfusun sağlıklı bir şekilde beslenmesini sağlamak, sınırlı kaynakları verimli kullanarak israfı önlemek için tek çözüm ambalaj. Gıdaları doğru şekilde ambalajlayarak, kayıpları yarı yarıya azaltabiliriz.

Gıda ürünlerinde nelerdir?

Son verilere göre Türkiye’de 30 milyondan fazla yoksul insan yaşıyor ve Türkiye’de, her yıl 1,5 milyar liralık ekmeğin çöpe gitmesi, üretilen yaş sebze ve meyvedeki kaybın 16 milyar liraya ulaşması ciddi ve çözülmesi gereken bir sorun. Tüketicilerin ihtiyaçlarından fazla gıda satın almalarını önlemek için gıda ambalajlarının değişik ölçülerde ve gıdayı gerçekten koruyacak şekilde tasarlanması gerek. Ayrıca gıdaların üzerinde ‘son kullanma tarihi’ ile birlikte ‘son tüketim tarihinin’ de yazılması alınabilecek önlemler arasında. Çift etiket uygulaması ile gıdaların üzerinde yazan son kullanma tarihine ek olarak son tüketim tarihinin de yazılması, son tüketim tarihinden önce gıdaların indirimli fiyatlarla ihtiyaç sahiplerine satılmasının da önü açacaktır. Gıda ambalajlama özen ve dikkat ister. Ambalajın dizaynı; taşıma, dağıtım ve rafta tutulması sırasında koruyucu olmalı ve elle rahatlıkla tutulabilir şekilde olmalıdır. Ambalajın şekli, büyüklüğü ve ağırlığı önemlidir. Gıdanın orijinal şeklini, büyüklüğünü ve ağırlığını muhafaza etmelidir. Ambalaj gıdayı kimyasal ve fiziksel tehlikelere karşı korumalıdır. Ambalajın üzerinde içindeki gıdanın içeriği, en uygun kullanım ve saklama koşullarını belirten bir etiket kesinlikle bulunmalıdır. Ayrıca tasarımı dikkat çekici, kullanımı da içindeki gıdaya uygun kolaylıkta olmalıdır.

plastik

ürün

kullanmanın

avantajları

Plastiklerin ambalaj sektöründe ilk sırada tercih edilmesinin en önemli sebebi ise daha az malzeme ile daha çok üretim, şekil verme kolaylığı ve geri dönüşüm ile ekonomik değerini uzun süre yitirmemesinden kaynaklanıyor. Gıda ambalajlarında plastiğin tercih edilmesinde ise ağırlıklı olarak; düşük maliyet, taşıma kolaylığı, geri dönüşüm, değişik üretim teknolojileri, hafiflik, saydamlık gibi faktörler ön plana çıkıyor. Gıda ambalajlarının doğru ve başarılı şekilde uygulanması raf ömrünü uzatırken, gıda israfını da önlüyor. Gıda ambalajlarının gıdaları bakterilerden, oksijen, su buharı ve ışık ile etkileşimden koruması gerekiyor. Plastik ambalajlar, gıda sektöründe özellikle meyve ve sebzeler, et, balık ve kümes hayvanları, dondurulmuş gıdalar, hazır yemekler, kuru gıda, şekerleme, fırın ürünleri, süt ürünleri, içecekler, bebek maması ambalajları için kullanılıyor. Ürünlerin tazeliğini uzun süre sağlamak üzere su, ayran, yoğurt gibi ürünlerin korumasında kullanılan plastik ambalajlar, sert ve esnek çeşitleriyle tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ağırlıklı olarak tercih ediliyor. Koruyucu özellikleri, işlenirken esneklikleri sayesinde küçük, mikrodalga fırına konulabilen, kolayca açılan veya açıldıktan sonra tekrar kapatılabilen plastik ambalajlar özellikle hazır veya donmuş yemeklerde tercih ediliyor. Çalışan kadın nüfusunun artması ile hızlı tüketimin yaygınlaşması ve hazır yemek sektörünün gelişmesi bu ürünlere karşı olan eğilimi arttırıyor.


Eylül - Ekim 2017

Gıda Ambalajı

Sağlığınız için etiketlere dikkat edin Türkiye etiket okuma alışkanlığı çok az bulunurken, ,insanlar genel son kullanım tarihine bakmakla yetiniyor. Gıdalar içinde farklı isimler altından Çin tuzu, tatlandırıcılar ve yapay gıda boyaları gibi bazı zararlı ürünleri tüketicilere sunuyor.

katkı maddelerinden biridir. Özellikle küflere karşı etkili olabilmektedir. Yapılan araştırmalarda sinir hücrelerine zarar verdiği tespit edilmiştir. Yapılan bir başka araştırmalarda ise davranış bozukluklarına sebep olabildiği söylenmektedir" dedi.

Konuya ilişkin açıklamada bulunan Emsey Hospital’dan Diyetisyen Kübra Öztürk “Sağlık beslenmenin yani yeterli ve dengeli beslenmenin sağlanması için ne tükettiğimizi anlayabilmemiz, satın aldığımız ürünün bizim sağlımıza etkisini bilmemiz için besin etiketi okuma alışkanlığı edinmemiz oldukça önemli” uyarısında bulundu.

Doğru bilinen yanlışlar

Çin tuzuna dikkat Etiketlerde bulunan kodlarla gizlenmiş besinlere dikkat çeken Öztürk, tehlikeli maddeler bulunduğunun altını çizerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Özellikle cipslerde bolca kullanılan Çin tuzu, gıda maddelerinde E-621 koduyla kodlanmaktadır. Bütün gıdaların tadını güzelleştiren bir katkı maddesidir ve 4. tat olarak anılmaktadır. Özellikle obeziteye sebep olduğu kanıtlanmıştır. Doyma isteğinin geç gelmesinden dolayı yemek isteği uyandırmaktadır. Fast-Food ürünlerinde oldukça fazla kullanıldığı için obeziteye etkisi buradan da kaynaklanmaktadır. Ayrıca yapılan araştırmalarda vücut sinirleri üzerinde olumsuz etkisi olduğu gözlemlenmiştir.”

Kanserojen maddeler içeriyor Yapay gıda boyalarının alerji, astım kanserojen etki oluşturabileceğini belirten Öztürk, E102 kodu ile paketlerde belirtilen tartrazin çocuklarda astım, baş ağrısı yetişkinlerde alerjilere neden olabiliyor. Paketli ürünlerde en sık karşılaşılan gıda boyaları ve kodlarını ise şöyle sıralayabiliriz: E120 Karmin, SunsetYellow ( E110), Karmoisine( E122)Quinoline (E104)AlluraRed( E129)SunsetYellow ( E110), AlluraRed( E129). BütilatHidroksiAnizol (BHA) ve BütilatHidroksiToluen (BHT) ise bazı katı ve sıvı yağların bozulmalarını önlemek için kullanılan

24

En çok yapılan hatalardan birinin de diyet ürünlerin kalori bulunmadığının düşünülmesi olduğunu altını çizen Öztürk," Light ürün amblemli ürünlerin genel olarak eşdeğer başka bir ürüne göre enerjisi yüzde 30 veya yağ oranı yüzde 50 oranında azaltılmıştır. Bu ürünlerin kalorisi hiç yok anlamına gelmez ve bu yüzden light ürünleri tüketirken de dikkatli ve bilinçli olmak gerekir" şeklinde konuştu.

Alışverişlerde bunlara dikkat Kübra Öztürk, market alışverişlerinde gıda alınırken şunlara dikkat edilmesini tavsiye etti: “Tüm gıdalar için öncelikle son kullanma tarihi kontrol edilmeli. Ambalajının zarar görmemiş olması, ekmek ve benzeri gıdalar satın alınırken mutlaka ambalajlı olanları tercih edilmeli. Süt, meyve suyu gibi ürünleri satın alırken UHT yöntemiyle paketlenen Tetra Pak kutuda olanlar seçilmelidir. Konserve gıdalarda ürünün bombelenmemiş olmasına dikkat etmeliyiz. Trans yağ ise diyette alımının artmasıyla kalp damar hastalıklarının görülme oranını yükseltmektedir. Alınan ürünlerin trans yağ içermemesine veya 1 paketinde en fazla 0,5 gram içermesine dikkat etmek önemli. En iyi tercih ise trans yağ içermeyen ürünlerin alınmasıdır. Paketli gıdalarda bir diğer dikkat etmemiz gereken unsur ise tuz miktarıdır. Günlük tuz alımı, sağlıklı bireyler için ortalama 5 gram olmalıdır. Paketli ürün alırken porsiyon başına düşen tuz miktarını mutlaka hesaplanmalı. Sodyum seviyeleri yüksek paketlerden de olabildiğince uzak durulmalıdır.”


Eylül - Ekim 2017


Eylül - Ekim 2017

GIDA KAPLARINDA İHRACAT SAMPİYONU.

Plastik sanayisinin Türkiye'deki en büyük firmalarından biri olan Sem Plastik'in Yönetim Kurulu Başkanı Yavuz Eroğlu , Catering Guide Dergisi 'ne firması hakkında açıklamalarda Almanya’ya, İspanya’dan ABD’ye kadar 160 ülkeye bulundu.Yurt dışından getirdiği 'kullan - at' plastik çatal ve ihracat gerçekleştiriyoruz. Fabrikalarımızda 350 kişiyi istihdam bıçakları bir kaç kafeye satarak ilk adımlarını atan Eroğlu, ediyoruz. Bu alanda yapılan yatırımlarımız da hızla artıyor." şimdilerde ise 160 ülkeye ihraç yapıyor. Fast - food restoranların 1990'lı yıllarda Türkiye'ye girmesiyle plastik ürünlerde patlama yaşandı. Bir çok büyük firma Yavuz Eroğlu'nun kapısını çalıyor. Talebin de artmasıyla birlikte hızla büyüyen Sem Plastik, dünyanın en büyük 10 havayolu şirketinden yedisine ürün veriyor.

"İşler o kadar hızlı büyüdü ki"

Türkiye'nin ilk plastik kristal bardağını ürettiler

Son zamanlarda AR-GE yatırımlarını hızla artırdıklarını ve bunun nedeninin de şirketlerin taleplerinde farklılık göstermesi olduğunu ifade eden Eroğlu, " Bunun için Türkiye’deki ilk plastik kristal bardak üretimini gerçekleştirdik. Bunu daha çok şirketler kokteyllerde kullanıyor ve çok memnun kaldılar. Yine Türkiye’de ilk olan, porselen görünümlü, ev tipi fırında içinde yemek pişirilebilen, bulaşık makinesinde yıkanabilen tabak ürettik. Uçaklarda ekonomik yemek yüklenmesini sağlayan özel Lunch Box üretimi gerçekleştirdik. Ar-Ge yatırımlarımız hızla devam edecek. Biz aynı zamanda tasarım alanında da önemli çalışmalar gerçekleştiriyoruz" şeklinde konuştu.

İstanbul ve Malatya'da fabrika açarak gelen talepleri karşıladıkları aktaran Eroğlu, “İşler o kadar hızlı büyüdük ki, sadece gıda değil havayolu şirketleriyle de çalışmalar yapmaya başladık. Bugün Türk Hava Yolları’nın yanı sıra Emirates, Katar Hava Yolları ve Singapur Hava Yolları’nın da içinde bulunduğu dünyanın en büyük 10 hava yolu şirketinden 7’sine "Eve sipariş yemeklerde patlama yaşanıyor" ürün veriyoruz” dedi. Öğrencilerin yoğun yaşadığı bölgelerde plastik ürünlere çok "Yıllık ciromuz 45 milyon dolara ulaştı" fazla talep olduğuna dikkat çeken, Eroğlu, " Artık öğrenciTek kullanımlık gıda ambalajı kategorisinde faaliyet göster- ler evde tabak, bardak yıkamıyor. Kullan at ürünlerle daha pratik bir çözüm buldular. Kadın çalışan sayısının artmasıydiklerini ve portföylerinde 500 adet ürün bulundurduklarını belirten Eroğlu sözlerini şöyle sürdürdü; "Havayolu şirketlerin- la eve sipariş yemeklerde patlama yaşanıyor. Bu da bizim in yanı sıra McDonald’s ve Burger King gibi fastfood zincirle- ürünlere olan talebi ciddi şekilde arttırıyor. Fiyat olarak da rinden Coca Cola, Unilever ve Danone gibi gıda üreticilerine, çok düşük rakamlar olduğu için birçok evde artık bu ürünler Carrefour, Migros, BİM gibi zincir marketlerden Ülker, Sütaş rahatça kullanılıyor” diye ifade etti. ve Pınar gibi süt üreticilerine kadar pek çok dev şirkete hizmet veriyoruz. Yıllık ciromuz 45 milyon dolara ulaştı. İngiltere’den

26


Eylül - Ekim 2017

Gıda Ambalajı

O gün mutlaka gelecek Abdullah ŞEN APACK Genel Müdürü

Bugünlerde Gıda Ambalajı Dünyası’nın merkez üssü İtalya olarak kabul görüyor. Dünyada ne kadar gıda ambalajı ve gıda işlemesi üzerine çalışan firma varsa, büyüklü küçüklü hepsi İtalya ’daki aktivitelere katılmaya çaba sarfediyor. Çünkü bugün gıda ambalajı sektörünün nabzı burada atıyor. Peki, İtalya ambalaj konusunda dünyanın merkez üssü kabul edilirken ne yapıyor? Ağzıyla kuş mu tutuyor? En son ambalaj teknolojilerini mi geliştiriyor? En kaliteli ambalaj makinelerini mi üretiyor? Tüketicilere ve üreticilere en iyi ambalaj çözümlerini mi sunuyor? Çok mu ucuz? Dünyanın ulaşım ve iletişim merkezinde mi? Diğer ticaret alanlarıyla iç içe mi? Bir kısmı evet, bir kısmı hayır. İtalya’nın ambalaj üssü olmasının en büyük dayanağı İtalya Devleti’dir. Ambalaj sektörünün vazgeçilmezliğini kavrayan İtalya Devleti, bu konuda olanaklarını sonuna kadar sektöre açmış durumda. Ar-Ge yapan, kaliteli makine ve ambalaj malzemesi üretmek isteyen, yeni teknolojiler geliştiren, sektöre girmek isteyen firmalara büyük destek oluyor. Elbette yatırıma harcanan sermayenin miktarı kaliteyi de olumlu etkiliyor. Devlet desteği ile iyi geliştirilmiş sektörel ürünler dünya piyasasında kendine kolayca yer buluyor, yüksek karlılık bedelleriyle müşteriye ulaşabiliyor. İtalya’nın ambalaj sektöründe merkez üssü vasıfları için bazı sorular sormuştuk. Bu soruları artık kendi ülkemiz için de sormanın zamanı geldi. Öylesine önemli coğrafi ve stratejik bir konumdayız ki, avucumuzdaki elmaslar değersiz kum taneleri gibi parmaklarımız arasından akıp gidiyor. İstanbul, binyıllarca bütün dünyanın ticaret yolları üzerindeki en önemli konak olmuş. En önemli buluşma yeri, en önemli ve en büyük pazarı. Dünyanın hiçbir yerinde hala Kapalıçarşı gibi devasa bir kapalı pazar yoktur. İstanbul’u kontrol edebilmek için nice savaşlar verilmiştir. Çünkü burası Asya ve Avrupa kıtasının tam göbeğinde bulunan eşsiz bir merkezdir. Bu nedenle bütün ülkelerin gözü tarihin her anında İstanbul’un üzerinde olmuştur. Hem denizyolu, hem havayolu, hem de karayolu ile ulaşılabilir bir coğrafyadadır. Dünyadaki pek çok uluslararası firmanın irtibat bürosu camını açınca tarihi yarımadayı seyretmektedir. Artık elimizdeki bu cevherin kıymetini bilmeliyiz. Apack olarak en büyük hedefimiz İstanbul’umuzu ambalaj ve gıda işlemede dünyanın merkez üssü haline getirmek. Bunun için hemen hemen bütün altyapıya sahibiz. Eğer kendi içimizde iyi organize olursak, bizler de bütün dünya ile rekabet edebilir hale geliriz. Olimpiyat bir seferlik bir eylemdir. Oysa gıda ve ambalaj her yıl, her ay, her gün ülkemize kazandıracak çok büyük bir katma değerdir. Öyle bir sektöre hizmet veriyoruz ki, sadece devletin değil, biz

üreticilerin ve ürettiklerimizi tüketenlerin de algılarını, seçiciliklerini arttırmalıyız. Başından beri söylediğimiz bir sözümüz var; öyle bir sektöre hizmet veriyoruz ki, doğru unsurları bir araya getirmeden doğru çözümlere ulaşamayız. Bu nedenle, sektörel çalışmalarımızda artık küçük işletmeci zihniyetinden uzaklaşmamız gerekiyor. Ekonomik kaygılarla yaptığımız seçimlerde, doğru olandan uzaklaştığımız ölçüde dünya piyasasından da uzaklaşıyoruz. İç piyasada katma değeri düşük-ekonomik kıymeti minimize edilmiş, beslenme değeri alt sınırda ürünler satmaya çalışan bir kısır döngünün içine düşüyoruz. Bu nedenle maliyet azaltmaya giderken ekonomik üretimin doğru parametrelerini kullanmalıyız Sektörümüzün en kıymetli ürünü aslında bilgi ve onu doğuran deneyimdir. Yapacağımız işte doğru bilgiye ulaşmak için önce çok iyi ön araştırma yapmalıyız. Ürünü sadece bir kabın içine koyup ağzını kapatmak artık semt pazarlarında kesekâğıdına ürün koyup ağzını kapatmak kadar geçici bir çözüm. O paket sadece pazar filesini eve taşıyıncaya kadar size hizmet eder. Oysa artık gerek üreticiler gerekse tüketiciler, gıdaya herhangi bir koruyucuya ihtiyaç duymadan uzun raf ömrü elde etme peşindeler. Artık, öyle de yaparız, böyle de çözeriz ne olmuş yani dönemleri çoktan geçti. Bu yöntemle ürettiğimiz her şey dünya pazarlarından geri dönüyor, Bizlerin ticaret dünyasındaki koltuğumuzu tabureye dönüştürüyor. Önce sektörden ekmek yiyen bizlerin “kaliteli ve doğru bilgiye” ihtiyacı var. Sonra “hallederiz abi” zihniyetinden de kurtulmamız gerek. Bu anlayışla sadece birbirimizi meşgul ederiz. Dünya piyasasında yer almak istiyorsak, onlarla rekabet edecek kadar kaliteli ve düşük maliyetli ürün üretmemiz gerekir. Apack olarak bugüne kadar yaptığımız bütün ticari ilişkilerimizde müşterimize önce bilgi sağladık, sonra ürünümüzü pazarladık. Temel amacımız bir Gıda-Ambalaj Kültürü oluşturabilmek. Bundan sonra da binlerce yılın İstanbul’umuzu ambalaj ve gıda işlemenin merkez üssü haline getirmek. Sektördeki tüm paydaşlarımızın kendi çevresinde elinden geldiği ölçüde bu amaç fikir ve hizmet üretmesi gerekiyor. Çok kolay mı? Elbette değil. Ama başlamak bitirmenin yarısıdır. 27


Eylül - Ekim 2017

Gıda Makinesi

1 E 1 Makine yöneticilerinden Şükrü Kavuncu ile firma ve ürünlerini konuştuk

Et masaj marinasyon makinalarının teknolojisi son 5 yılda büyük gelişim göstermiştir Öncelikle 1E1 Makinayı tanıyabilirmiyiz?

vakumda dinlenme + atmosferik basınçta dinlenme+ istenen süre ve sıklıkta tüm program parametrelerinin programlanabilmesi kısaca, son teknoloji kontrol ünitesi ve güçlü vakum pompası olmalıdır.

1E1 Makina özellikle Otel, Restaurant ve Catering firmaları gibi hizmet sektöründe yer alan işletmelerin mutfaklarında en sık karşılaşılan sorun olan hızlı, kaliteli ve standart ürün elde edememek fikrinden yola çıkarak kurulmuştur.Bu tip işletmelerde çalışan personelin yükünü azaltarak onu daha verimli kullanmak, her defasında aynı standartta ürün çıkartabilmek için gerekli yardımcı makinaların ithalat ve üretimini yapmaktayız.

Marinasyon makinalarının tasarrufları nelerdir?

Marinasyon makinalarının kullanım alanları nerelerdir?. Marinasyon / et masaj makinaları kırmızı et, beyaz et ve deniz ürünlerinde etin vakum altında masaj uygulanarak yumuşatılması ve sonrasında marine edilmesi, soslanabilmesi için kullanılmaktadır.

Marinasyon makinalarını daha çok kimler tercih ediyor? 20 litre laboratuar modelinden, 20.000 litre hazne kapasitesine kadar üretilen et masaj - marinasyon makinalarının (tumbler) büyük kapasiteli olanları et işleme tesislerinin hemen hepsinde kullanılmaktadır. Daha küçük hacimli (50-200 LT) olanlar ise, bu makinaların avantajları son yıllarda anlaşıldıkça oteller, restaurant zincirleri, catering firmaları tarafından da tercih edilmeye başlamıştır.

Marinasyon makinalarının besine veya kişilere zararı var mıdır? Kesinlikle yoktur. Marinasyon sıvısı olarak İçine konulan süt, yoğurt hiçbir şekilde sağlığa zararlı değildir. Bilinçsizlikten veya hilekarlık amacıyla ürünlerinde sağlığa zararlı katkı, baharat veya bunların türevlerini kullananlar zaten makine olsa da olmasa da maalesef bunları kullanmaktadır. Yemek fabrikaları, otel ve restoranlar için kullanılan marinasyon makinalarının özellikleri nelerdir? Et masaj marinasyon makinalarının teknolojisi son 5 yılda büyük gelişim göstermiştir. Daha önce sadece vakum yapıp belli hızda saatlerce çalışması gereken makinalar yerine şimdi yarım saat veya bir saat çalışmayla etin kalitesine inanılmaz katkı sağlayan makinalar vardır. Masaj - Marine işlemi bittiğinde bakteri ürememesi için vakum altında bekleyen, gece istenilen saatte otomatikman çalışmaya başlayıp, sabah işe başlandığında ürünün hazır olarak alınabilineceği makinalar tercih edilmelidir. Yemek fabrikaları, otel ve restaurantlar kısa zamanda değişik ürünlere masaj yapmak (örneğin kontrfileden bonfile kıvamında biftek), marine etmek (tavuk kanat, kuşbaşı et v.s.) veya sos yedirmek (et ve tavuk döner) gibi ürünler yaparken bu makine en büyük yardımcıları olacaktır. Fakat bu değişik ürün ve işlemlerin kısa zamanda tam randımanla yapılması ancak teknolojik bir makinayla mümkündür. Makinede; vakum altında masaj+

28

da tasarruf sayılabilir.

Daha yumuşak kıvamda, lezzet profili yüksek ve tadın homojen dağılımı, tutarlı ve standart kalitede ürünlerle müşteri memnuniyeti. Daha düşük pişirme süresi, pişirme sırasındaki su kayıplarından en az 10% tasarruf, dolayısıyla yüksek verim. Daha sert etlerin pahalı ve yumuşak etler gibi servis edilebilmesi, döner gibi ürünlerde uzun zaman marinasyon yerine hijyen riski olmadan kısa sürede yüksek oranda sos yedirme. Çok az elektrik sarfiyatı ile bakım masrafı olmadığından çok düşük işletme maliyeti yanında ustalık gerektirmeyen ve işçilikten büyük oran-

Otomatik paneleme makinaları hangi alanlarda kullanılabilir? Bu makinamız başlangıçta et, tavuk, balık ve belli sebzelerin panelenmesi amacıyla geliştirilip üretilmişti. Fakat müşterilerimizin hayal gücünden kaynaklanan projeler sayesinde artık peynirden brokoliye, donuk panga balık filetolarından kurabiyeye birçok ürün için ve kaplama malzemesi olarak susamdan, hindistan cevizine, mısır unundan pudra şekerine kadar çok çeşitli uygulamalar için makinayı adapte edebiliyoruz. Yemek fabrikaları, otel ve restoranlar için otomatik paneleme makinaları ne gibi kolaylıklar sağlar? Sadece bir vasıfsız işçi ile saatte 300 kg ürün panelenebilir. Ürünler istenen standartta ve gerektiği kadar kaplanmış olarak çıkar. Moduler yapısı sayesinde değişik ürünlere geçiş ve makine temizliği son derece kolay ve hızlıdır. Kaplama malzemesinin fazlası çıkış öncesinde titreşimle ayrılıp kaplama tankına döner, böylece hem kaplama malzemesinden tasarruf edilir hem de kızartma yağına gereksiz kaplama maddesi gitmeyerek yağın ömrünü uzatır. Ürünün makinadan geçiş süresi 6 saniyeden kısa olduğu için donuk ürünler çözülmeden kaplanır. Taze veya donuk olsun hassas ürünleri bile hijyenik olarak üretmek mümkündür. Marinasyon makinalarında amacı dışında kullanım söz konusu olabilir mi? Bunlar için ne gibi önlemler alınabilir? Et masaj-marinasyon makinaları içine sağlığa zararlı madde konulduğunda bunu algılayıp çalışmama gibi bir özelliğe sahip değildir. Doğal hammaddeler veya doğal enzimler kullanarak son derece sağlıklı ve yüksek verimlilikte ürünler elde edilebilir. Soru işaretlerini ve haksız rekabeti önlemek için örneğin ABD de olduğu gibi piyasada satılacak marine ürünlerin etiket bilgilerinde yüzde kaç solusyonla marine edildiği ve ilave edilen katkıların, fosfat v.s. belirtilmesi mecbur hale getirilmelidir.


Eylül - Ekim 2017

Börek

www.1e1makina.com.tr info@1e1makina.com.tr

Serhat Mahallesi 1462 Sokak No : 30 Yenimahalle / ANKARA Tel :+90 312 395 56 94 GSM : + 90 532 292 80 67 Fax : +90 312 395 56 98

29


Eylül - Ekim 2017

Sivil Toplum

Dünden bugüne TUSİD: Bir başarı hikâyesi

Endüstriyel mutfak, çamaşırhane, servis ve ikram ekipmanları sektörü 1980’li yıllarda küçük işletmeler hâlinde faaliyet gösteren endüstriyel mutfak, çamaşırhane, servis ve ikram ekipmanları sektörü, son yıllarda Türkiye ekonomisinin en önemli yapı taşlarından biri olurken, Almanya ve İtalya’nın ardından Avrupa’nın en büyük üçüncü üreticisi olmayı da başardı. Sektörün pazar büyüklüğü yaklaşık 12 milyar TL ulaşırken, ülke ekonomisine kazandırdığı pay yüzde 3,2’ye ulaştı. Sektör, Almanya ve Fransa’daki maliyet artışlarını fırsata çevirerek Avrupa’da ikinci sıraya yerleşmeyi ve ihracatını da 3 katına çıkarmayı hedefliyor. 80’li yıllarda küçük işletmeler hâlinde faaliyet gösteren endüstriyel mutfak, çamaşırhane, servis ve ikram ekipmanları sektörü, Avrupa’da liderliğe koşuyor. Turizm sektöründeki hızlı büyümeyle birlikte önce ithalatçı kimliğini terk eden sektör, bugün Türkiye’nin en önemli sanayi iş kollarından biri oldu. 700 civarında irili ufaklı firmanın faaliyet gösterdiği sektör, artık hem ihracatı ile hem de Avrupa’daki yarışıyla dikkat çekiyor.

TUSİD, Türkiye’nin Avrupa’da ilk 2’de olmasını hedefliyor Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak, sektör büyüklüğünde Almanya ve İtalya’dan sonra Türkiye’nin geldiğini, ancak bu sıralamanın önümüzdeki yıllarda değişebileceğini söyledi. Gürkaynak, “Bizden sonra da Çin geliyor. Almanya ve İtalya’da maliyetlerden kaynaklanan sorunlar var. Bu bizim için büyük bir fırsat. Sıralama önümüzdeki yıllarda değişebilir ve biz ikinciliğe oturabiliriz. İhracat büyüklüğümüz 1 milyar dolar civarında. Bugün gelinen noktada, Türkiye’den dünyanın her yerine 300’e yakın imalatçı firma tarafından endüstriyel mutfak ürünleri ihraç ediliyor. Dış ticaret hacmimizi ve ihracatımızı 30

3 katına çıkarmak istiyoruz. Bugün 12 milyar TL’yi bulan pazar büyüklüğünün 2017’nin sonunda 13 milyar TL’yi, 2018 yılı sonunda da 15 milyar TL’yi bulacağını düşünüyoruz” dedi.

Ortalama yüzde 10 büyüyor Son on yılda ortalama büyüme oranının yüzde 10 olduğunu söyleyen TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak, sektörün ülke ekonomisine kazandırdığı payın yüzde 3,2’ye ulaştığını söyledi. Gürkaynak, “Sektörde yaklaşık 700 civarında irili ufaklı firma var. Çoğunluğu gelişmiş ülkeler olmak üzere 125’e yakın ülkeye ihracat yapıyoruz. Türkiye’de üretim İstanbul, Ankara, İzmir ve Konya’da yoğunlaşıyor. TUSİD olarak kurulduğumuz 1991’den bu yana üyelerin yaptığı üretimlerin kalitesini artırmak, sektörü yurt içinde ve yurt dışında tanıtmak, sektörün dünya piyasalarındaki haklarını korumak için çalışıyoruz. Üyelerin karşılaştıkları bürokratik engelleri kaldırmayı, yeni teknolojileri takip ederek üyelerini bilinçlendirmeyi ve sektörünü iyileştirecek her türlü çalışmayı üstlenmeyi kendine amaç edindik” dedi.

Sektörde kalifiye elemana ihtiyaç var TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak, endüstriyel mutfak sektörünün 60 bin kişiye istihdam sağladığını belirterek sektörde orta düzeyde nitelikli teknik eleman bulmadıklarını söylüyor. Ahmet Gürkaynak, istihdamla ilgili şu bilgileri veriyor: “Sektörümüzde geleneksel yönetim tarzı geçerli. Yani işler ustadan çırağa veya babadan oğula geçme şeklinde devam etti hep. Bugün 60 bin kişiye istihdam sağlıyor olsak da kalifiye eleman açığını kapatabilmiş değiliz. Sektördeki bu eksikliği kapatabilmek için eğitimde düzenlemeler yapılmalı. Teknik lise mezunu olan personellere ciddi anlamda ihtiyacımız var.”


Şubat 2017

Eylül - Ekim 2017 Taze meyve - sebze kesim, rende ve dilim yapan firmalar, catering ve yemekhaneler kurutulmuş ve dondurulmuş meyve - sebze üreten firmalar için ideal çözümler

FAM Centris® 315, uygun maliyetle, yüksek kalite sunan ve pazardaki diğer santrifüj rende makinelerine göre daha az yer kaplayan dilim ve rende makinesi olan yenilikçi Centris® 315, maliyeti azaltırken işleri tamamlamak için gerekli süreyi düşürerek mükemmel kesim kalitesi, uzun raf ömrü, esneklik ve hız arayan şirketler için mükemmel bir fırsat sunmaktadır. Patentli kesme başlığı teknolojisi, kesim işlemi sırasında tutarlı kesim ve dilim kalınlığı sağlamaktadır. Eşsiz tasarımı kolay bıçak değiştirme, kullanma ve temizleme imkanı sunmaktadır.

FAM Dorphy, mükemmel kesme kalitesi ile doğrama ihtiyaçlarınız için uygun maliyetli bir çözümdür. Küçük bir makinenin esnek ve kompakt tasarımıyla sağlamlık ve zorlu kesme görevlerine dayanıklılığı birleştirir. 3 mm'den 20 mm'ye kadar geniş bir aralıkta doğrama kapasitesine sahiptir ve genişletilmiş ürün yelpazesi sunar. Patates, pancar, havuç, soğan ve biber gibi sebzelerin yanı sıra, elma, armut gibi meyveleri kesmede de kullanılan FAM Dorphy, üründe yüksek kesim yüzdesi ve düşük fire oranı ile başarılıdır.

Meriç Cad.T 15 / 38 Botanik Çarşı Ataşehir 34750 İstanbul Tel: +90 216 4550910 - Faks: +90 2164552119

www.erkaya.com - info@erkaya.com


Eylül - Ekim 2017

Memnune Demirel Gıda Mühendisi

demirelmemnune@gmail.com herdaimcomez.blogspot.com.tr

Neden toplu yemek hizmeti Yıl 2007 o dönem Ankara’dayım. Küçük kapasiteli bir firmada üretim sorumlusu olarak çalışmaya başladım. Öğlen yemek lerimi de işyerinde yiyorum . Mutfakla ilgilenmesi için bir personel alınmış yemeklerimizi hazırlıyor. Aynı zamanda çay ,kahve servisiyle de ilgileniyor. Çalışmaya başladığım ikinci haftaydı sanıyorum rutin kontrolleri yaparken Fatma hanımla biraz sohbet ettik. Menüleri kimden aldığını , siparişlerinin nasıl geldiğini sordum. Elinde menü yok . O günkü servisi bittikten sonra malzemeleri kontrol edip bir sonraki gün ne yapacağına karar veriyor. ( Bu arada Fatma hanımdan bahsederken yaptığı katmer aklıma geldi ki , şu anda orada olup tekrar yemek istedim o kadar mükemmeldi . ) Malzemesi kalmadığında da bir liste hazırlayıp şoförlere veriyor onlarda yakınlardaki bir marketten alım yapıyorlar. Faturaları sordum direk merkeze gönderiyorlarmış. Merkezi arayıp muhasebemizle görüştüm , mutfak maliyetlerini hesaplamak için faturalara ihtiyacım olduğunu söyledim. Faturalar ayrı tutulmuyormuş isterseniz programa girip nakit alımlardan seçebilirsiniz dediler , galiba sinirimden çok gülmüştüm. Şimdi yazarken yine gülüyorum. Maliyetleri nasıl bildirdiklerini sordum . Tamam menü yok , faturalar da ayrı kayıtta tutulmuyor .Bu maliyeti nereden yazıyorsunuz o zaman dedim. Gözlerine batan bir harcama olmuyormuş, ortalama bir tutar giriyorlarmış. Evet sayımız çok fazla değildi yanılmıyorsam üretimdeki toplam personel otuz yada otuz beş civarındaydı , ama ortalama bir değer girmek gerçek veriyi bana göstermiyordu. Sonrasında menü konusuna kesin bir çözüm getirecek kadar orada kalmamış olsam da , işletmede kaldığım süre boyunca mutfağa yapılan alım faturalarını ayrıca kaydetmeye ve maliyet çıkarmaya başladım. Gerçek verilerle yaptığımız hesaplamada girilen ortalama değerin %20 kadar üzerinde bir harcama yapıyorduk. Sayımız otuz beş değil üçyüz elli olsaydı kayda almadığımız harcama daha yüksek olacaktı. Maliyet kısmını tamamen bir kenara bırakıyorum . Fatma ablamızın canı ne isterse , ya da elinde artık ne varsa onlardan bir şeyler yiyorduk. Sabah biraz geç kalsa karar verdiği menüden keyfince bir eksiltme de yapabiliyordu. Kalori hesabından hiç bahsetmiyorum bile... Yemekhanemizin insanın ruhunu okşayacak bir düzeni de yoku. Bu konuda onu suçlamak ta imkansız tek başına tüm bunları yetiştirmesi de mümkün değildi. Açıkçası öğlen molalarında dışarı çıkıp yemek yiyen arkadaşlarıma o zaman diliminde özenmişte olabilirim . Benim için kısa süren bir deneyimdi , ama işlerin nasıl olması gerektiğini de görmemi sağladı. İyiyi fark edebilmenin en iyi yollarından biri kötüyü deneyimlemek bence.

32

Yemek hizmetini kendi demek istemiyorum.

bünyenizde

gerçekleştiremezsiniz

Bu mümkün tabiî ki ama kesinlikle bakkal usulü olmamalı , olmasın .Bunun için düzgün bir ekip oluşturmak gerekiyor. Firma büklüğüne göre siparişler , maliyet , menü planlama ve kalori hesapları , yasal gereklilikler …vs İş dağılımları da düzgün bir şekilde yapılmış olmalı. Personelin ne istediğini de düşünmek gerekiyor , empati yapın Çalışanların büyük çoğunluğu ( bu çoğunluk içerisinde bende yer alıyorum tabi ki) uykuya ayrılan zamanı çıkardığımızda günün büyük kısmını işyerlerinde geçiriyorlar. Belli başlı büyük kapasiteli işletmeler dışında aktivite şansları da yok denecek kadar az.

işyerlerinde

Çalışanlar için yemek saatleri ; dinlenebilecekleri, sohbet edebilecekleri, keyifli bir şekilde geçirmek istedikleri bir zaman dilimi . Bu zamanı ne kadar verimli geçirirlerse işe yansımaları da artı yönde ivme kazanabilecek. Onlardan bu değeri esirgemek kesinlikle insafsızlık... Ya da en güzeli işi tamamen profesyonellerin eline teslim etmek. Hem kendinizi daha özel hissedeceksiniz , hem de personelinize verdiğiniz değeri göstermiş olacaksınız. Farklı bakış açıları ve lezzetlerle tanışacaksınız. Hizmeti almaya başladığınızda yemeğe ayırdığınız bütçelerde de gözle görülür düşüşleri fark edeceksiniz. ( Her firma alım kapasitesinin yüksek olduğu kalemleri daha uygun fiyatlarda alabilme gücüne sahip oluyor . Sizden daha uygun maliyetlerle hizmetinizi karşılayabilecekler) Şikayetlerinizi ve isteklerinizi daha açık bir şekilde ifade edebileceksiniz. Bizim için bu hizmeti kaliteli ve özveriyle gerçekleştirecek bir çok firma var. Çok yakın tarihlere kadar uzun bir süre toplu yemek sektöründe çalışmış biri olarak garanti verebilirim. Peki toplu yemek sektörü gereklimi ? Kesinlikle evet. Teknolojinin gelişmesi , sanayileşmenin artması , Şehirleşme ve gelişen Dünya koşulları zamanla bu hizmetin bir iş koluna dönüşmesini gerekli kılmıştır. Kendinizi sorgulayın personelinizden ne istiyorsunuz ? Maksimum verim, özveri…. Vs O zaman sizde onlara bu motivasyonu sağlayacak olanakları sunmalısınız , ki en önemlisi yemek hizmetini düzgün sağlayabilmek. Başka olanaklar da sunabilecek kapasiteniz varsa ne mulu onlara . İşini aşkla yapan profesyonellere güvenin, pişman olmayacaksınız. Güzel tatlarda kalın … Sevgiler


Eylül - Ekim 2017


Eylül - Ekim 2017

Artık Glutensiz yaşam daha kolay Göksen AKSEL

Mina Kimya Arıcılık Ltd.Şti. info@minakimya.com

Son günlerde glutensiz diyet ile ilgli farkındalık arttıkça bu Mina Glutensiz ürünleri sayesinde Çölyak hastası bireyler alandaki taleplerde artmıştır. rahatlıkla her istediğini yiyebilmektedir. Glutensiz diyete sıkı ‘Çölyak’ hastası olarak adlandırılan ve glutensiz diyet ile bir şekilde uyulması hastalığın seyri hakkında gözlem yapmak hayatlarını sürdürmek zorunda olan insanlar ömür boyu açısından önemlidir. Çölyak hastaları buğday, çavdar ve arpa glutensiz beslenmek zorundadır. Çölyak hastalığı, genetik bir gibi tahıllara karşı duyarlılık göstermektedir. hastalık olmakla birlikte, buğday gliadini ve ilişkili prolaminlerin sindirimi ile ortaya çıkıp kalıcı olarak gelişen ince bağırsak hastalığıdır. Bu kişiler gluten içeren ürünleri tükettiği zaman bağırsaklarında bazı immunolojik reaksiyonlar oluşmaktadır.

Mina Glutensiz olarak, Çölyak hastalarının hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla kurulduk. İlk çıkış noktamız glutensiz beslenmeye mecbur olan insanların artık sofralarında daha fazla çeşit olsun ve şimdiye kadar yiyemedikleri ve belki de tadını bile bilmedikleri ürünleri kolayca bulabilmeleriydi. Müşterilerimizden gelen olumlu geri dönüşler sayesinde daha da güçlendik ve onların talepleri doğrultusunda AR-GE planlarımızı değiştirdik. Çünkü önemli olan onların isteğiydi. Onlar mutlu oldukça biz daha çok büyüdük aslında. Mina küçük bir kız çocuğu iken, şimdilerde onu seven birçok ailesi oldu. Kuruluş yılımız 2015 fakat biz aslında 2012 de bu işe baş koyduk. Tam olarak 3 yıl AR-GE çalışmaları yaptık ve Çölyaklıların yemek istediği her ürün grubuyla piyasaya çıktık.

Çocukluk çağında yaygın olarak sindirim ve emilimin yetersiz derecede gerçekleşmesi nedeni ile olan bu hastalık, erişkinleri ve çocukları yaşam boyu etkilemekte ve her yaş grubun da ortaya çıkabilmektedir. Tanı sonrasında sıkı glutensiz diyet uygulanması gerekmektedir ki bu da alışıla gelmiş damak tadının dışında olmasından dolayı güçlü bir alışma dönemi gerektirmektedir. Bu nedenle, buğday esaslı formülasyonlar da bulunan benzer özellikleri destekleyen besleyici değeri yüksek alternatiflerin araştırılması; hastaların yaşam kalitesini ve besin elementleri alımını desteklemek, Bir gün bir müşterim hayatı boyunca mantı yiyemediğini ve glutensiz diyete adaptasyon sürecini kolaylaştırmak bizde mantı satışı olup olmadığını sordu. Aslında mantı bakımından önem teşkil etmektedir. üretimini daha önce hiç düşünmemiştik. Ama neden olmasın. MİNA ailesi olarak güçlü bir AR-GE bölümüne sahibiz. Bu Belki de mantı yiyemeyen tek kişi değildi. Onun için mantıda sayede glutensiz beslenmede glutenli beslenme damak tadı- yaptık ve ürün portföyümüze ekledik. O gün ki mutluluğu ve na yakın ürünler üretmekteyiz. AR-GE bölümümüz sayesinde gözyaşları MİNA ailesinin aslında doğru yolda olduğunu bir pazarda olmayan birçok ürünü üreterek, pazarın beğenisine kez daha ispatladı. Biz Çölyaklılar için varız. Ve var olduğusunduk. Aklınıza gelebilen neredeyse tüm ürünlerin de glu- muz sürece onların hep yanında olacağız. Mina kızı onlarla tensizi mevcuttur. Pizza, pide, börek, pasta, kurabiye, ekmek, büyümeye devam edecek. Güzel başlangıçlar güzel sonuçlar getiriyor. Artık ‘Glutensiz Yaşam’ daha kolay. lavaş, tarhana…

BESD-BİR Başkanı Dr. Sait Koca;

“Her sene ekosisteme daha çok katkı sağlıyoruz” Dünya Gıda Günü kapsamında bir açıklama yapan BESDBİR Başkanı Dr. Sait Koca; Her geçen sene büyüyerek ekosisteme daha çok katkı sağlayan sektörün önceliğinin gıda güvencesi ve sürdürülebilir kanatlı eti üretimi olduğunu belirtti. Dr. Sait Koca “Sektör, 600 bin kişiye doğru ve dolaylı istihdam sağlayarak 2,4 milyon kişinin geçimine katkı yapıyor. Üretimini 15.000’i aşkın sözleşmeli üreticisiyle gerçekleştiren ve yıllık cirosu yaklaşık 5 milyar Amerikan doları olan sektörümüzün büyümesiyle birlikte sektöre destek veren diğer sektörler yani ekosistem de büyüyor.” dedi BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO), tarafından her sene yayınlanan “Dünyadaki Gıda Güvencesizliği Durumu” (SOFI 2015) raporuna göre Dünya'da 795 milyon kişi yetersiz besleniyor. Bu da Dünya nüfusunun %12,9’u demek oluyor. 34

Dünya Sağlık Örgütü(WHO) verilerine göre ise; dengesiz beslenme 5 yaş altındaki 161 milyon çocuğu etkilemekte ve her yıl 11 milyon kişi açlık veya yetersiz beslenme yüzünden hayatını kaybetmekte. Konuyla ilgili Koca: “Dünya nüfusunda ve dolayısıyla ülkemizde de nüfusta artış sürüyor.Artan nüfusun beslenmesi ve özellikle dengeli beslenmesinin sağlanması geleceğin ana gündemi olacak. Bundan dolayı mevcut ve artan nüfusun sağlıklı ve dengeli beslenmesi için gerekli olan hayvansal protein açığının karşılanması, insanların sağlıklı bir yaşam sürdürebilmesi ve bunu çok uygun fiyatlı olarak gerçekleştirilebilmesinde en önemli gıda beyaz et olacaktır.” açıklamasında bulundu. FAO’nun tahminlerine göre, 2025 yılında toplam et miktarı 357,5 milyon tona ulaşırken kanatlı eti miktarı 131,3 milyon ton ve %36,7 payla en fazla üretilen et konumuna geçecektir.


Eylül - Ekim 2017

Mina Glutensiz ile hayat

“çok lezzetli”

Adres: Karacaoğlan Mah. 6171 / 1 Sokak No: 2 /15 Işıkkent - Bornova - İzmir Tel: 0232 472 00 60 - 0232 324 09 04 e.mail:info@minakimya.com

www.minaglutensiz.com

35


Etkinlik

Eylül - Ekim 2017

Ceviz yiyin, Alzheimer’e dur deyin Ihlamur Konağı Huzurevi ve Yaşlı Bakım Merkezi'nde "Dünya Alzheimer Farkındalık Günü' kapsamında etkinlik düzenlendi. Diyetisyen İpek Ağaca Özger, etkinlikte Kaliforniya Üniversitesi'nin yaptığı ceviz konulu araştırmaya dikkat çekerek, bir dizi bilgilendirmede bulundu.

Dr. Arab ve eş araştırmacı Dr. Alfonso Ang, daha fazla ceviz tüketen katılımcıların altı bilişsel testten oluşan seride anlamlı ölçüde daha iyi sonuçlar aldığını söylüyor.

Alzheimer hastalığının üç katına çıkacağı düşünülüyor

Alzheimer ve demans (bunama) gibi hafızayı etkileyen koşullar daha fazla endişe kaynağı olacak. Dünya Sağlık Örgütü’nün 2012’de yayımladığı bir makaleye göre, dünya genelinde her yıl tahmini 7.7 milyon kişi demans hastası oluyor. Dünya genelinde demansla hayatını sürdüren kişilerin sayısının ise 35.6 milyon olduğu tahmin ediliyor. Türkiye’de ise, 65 yaş üzerindeki nüfusun oranının %8 olduğu düşünüldüğünde, 400,000 kişinin Alzheimer hastalığından "Ceviz bilişsel sağlığınızı güçlendirir" muzdarip olduğu tahmin ediliyor. Bu rakamın 2030 yılı itibariUzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger, Kaliforniya Üniveryle ikiye çıkacağı ve 2050 yılından üç katından daha fazla sitesi'nin yaptığı ceviz konulu kapsamlı araştırmaya dikkat olacağı öngörülüyor. çekerek, “Her gün atıştırmalık olarak veya bir öğünün parçası olarak bir avuç ceviz yemek, bilişsel sağlığınızı güçlendirir; ayrıca Alzheimer hastalığının ilerlemesinin yavaşlatılması veya önlenmesi üzerinde faydalı etkileri olur” dedi. Etkinliğe ev sahipliği yapan Huzurevinin Genel Koordinatörü Ebru Korman açılış konuşmasında basın mensuplarına Ihlamur Konağı ve sağladıkları hizmetlerle ilgili bilgi verdi. Korman’ın ardından konuşmasını gerçekleştiren İpek Ağaca Özger katılımcılara sağlıklı bir yaşam için beslenme tüyoları verdi ve cevizin insan sağlığına olan katkılarının altını çizdi.

Kaliforniya Üniversitesi'nin yaptığı araştırmaya göre, ceviz tüketimi hafıza, konsantrasyon ve bilgi işleme hızı testleri dahil olmak üzere bilişsel fonksiyon testlerinde performansı artırabiliyor. Bilişsel fonksiyon, yaş, cinsiyet ve etnik kökene bakılmaksızın ceviz tüketen her yetişkinde yükseliyor.

Ceviz Konusunda En Geniş Çaplı Araştırma Bu çalışma, ceviz alımı ve bilişsel fonksiyona ilişkin ilk geniş çaplı analiz olmakla birlikte farklı Ulusal Sağlık ve Beslenme Değerlendirme (NHANES) anketlerinden elde edilen tüm bilişsel verileri içeren tek çalışma olarak dikkat çekiyor.

36


Eylül - Ekim 2017

Türkiye'de ve özellikle Ankara'da yükselen bir değer olarak dikkat çeken, kahve dünyasında kendine önemli bir yer edinen Kahveci Hacıbaba 'nın şube ortaklarından Enver Kesimal ile konuştuk. Kesimal, hızla büyüyen Kahveci Hacıbaba 'nın başarısını, hedeflerini ve hikâyesini Catering Guide Dergisi'ne anlattı.

Enver Kesimal 55 yaşında bir iş adamı... Aslında bakarsanız ben eğitimimi sürdürürken aynı zamanda garson olarak çalıştığım Kahveci Hacıbaba Cebeci Şubesi'nin de sahiplerinden. Çalışan elemanının her zaman arkasında duran, personeli ile sohbet eden, hal- hatır soran, pozitif bir adam Enver Kesimal.

"2003 yılında Kahveci Hacıbaba şubemizi açtık"

da

mutfaklarımız da en taze ürünleri kullanıyoruz. Yemeklerimiz hep güncel kalıyor ve dünya mutfağından parçalar taşıyor" dedi.

"Personelimiz bize güveniyor"

Hacıbaba ailesinde yaklaşık olarak 800 kişiye iş imkânı sağlandığını hatırlatan Kesimal, "Personellerimize değer veriyoruz. İşe başlamadan bir gün önce sigorta girişlerini sağlıyor ve maaşlarını tam zamanında yatıyoruz. Çalışan arkadaşlarımız burayı benimsiyor ve bizlere güveniyor. Onlar için spor, sinema tiyatro ve piknik organizasyonları düzenliyoruz. Onların motivasyonunu bu tarz etkinliklerle artırıyoruz" şeklinde konuştu.

KAHVE DÜNYASININ ETKİLİ MARKASI:

Yaklaşık 48 senedir ticaretle uğraşan ve Rize - Çamlıhemşin doğumlu olan Kesimal, kahve sektörüne girişlerini şöyle anlatıyor; Baba mesleğim fırıncılık, Ankara, Mamak 'ta fırın dükkânı ile ticaret hayatımız başlıyor.1987 yılına kadar fırıncılık yaptık. Daha sonra 1989 yılında kuruyemiş sektörüne geçiş yaptık. Hacıbaba Kuruyemiş firması adı altında yola çıktık. Aile şirketi olarak devam ediyoruz. Hacıbaba Kuruyemiş olarak 27 şubeye çıktıktan sonra 2003 yılında ilk Kahveci Hacıbaba şubemizi Necatibey Caddesi'nde açtık."

"Hijyen konusunda asla taviz vermiyoruz"

Kahveci Hacıbaba olarak kafe tasarlarımda sıcak bir ortam oluşturmaya çalıştıklarını belirten Kesimal, "Buraya gelen insanlar kendilerini evinde gibi hissediyor. Kafe tasarımlarımız, kahve başta olmak üzere içecek ve yiyeceklerimiz insanlara samimi geliyor. Müşteriye güven veriyoruz. Ayrıca müşterilerimiz istedikleri takdirde mutfak ve imalat bölümlerimizi gezebiliyor. Hijyen konusunda asla taviz vermiyoruz" diye ifade etti.

kahveci HACIBABA

"Taze taze müşterilerimize sunuyoruz"

Kahveleri kendilerinin işlemesinden dolayı lezzetli olduklarını ve bu sayede başarıyı yakaladıklarını ifade eden Kesimal, "Kahvelerimiz Brezilya'dan geliyor. Burada fabrikamızda kendimiz işliyoruz. Ayrıca kahvelerimizi şubelerde bulunan kahve değirmenlerinden taze taze çekip müşterilerimize sunuyoruz. Aynı zaman-

"Herkesi Kahveci Hacıbaba 'ya bekliyoruz"

Şube verme konusunda titiz davrandıklarının altını çizen Kesimal, bu konuda güvenin önemli olduğunu ve çok fazla talep aldıklarını dile getirdi. franchising şubelerini artıracaklarını ve bu konuda titiz davranıldığını bildiren Kesimal, Catering Guide Dergisi'ne ve okuyucularına çok teşekkür etti ve herkesi Kahveci Hacıbaba 'ya beklediklerini söyledi.

37


Ankara’nın ortas

ında sıcak bir yu

Eylül - Ekim 2017

va

Haber - Fotoğraf: Fatih Ağarman Ankara'nın ortasında Kızılay'da 2002'den beri faaliyet gösteriyor Cafe Down... Aile, Sosyal Politikalar Bakanlığı'na bağlı olarak hizmet veren Cafe Down 'un (kendilerine verdikleri isimle atom karınca) çalışanları içeriye girdiğiniz an güler yüzleri ve yıllardır sizi tanıyormuşçasına samimi tavırlarıyla karşılıyorlar konuklarını.

Yıllardır yanından geçip, fark etmekte güçlük çektiğimiz Cafe Down 'un kapısından biraz utanarak giriyoruz. Cafe Down sorumlusu Ahmet Yaraman, çalışanlara öncülük ederek sorularımızı cevaplıyor. Ahmet Yaraman, Cafe Down 'un sabah saat 8'de açıldığını ve akşam saat 8'de kapandığını söylüyor ve ekliyor; "Çocuklarımız burada insanlarla iletişime geçip, özgüvenlerini artırıyorlar."

"Ankaralılar buraya çok fazla bilmiyorlar"

Kafe sorumlusu Ahmet Yaraman insanların Cafe Down tanımamasından biraz muzdarip. Kendilerini çok seven müşteriler olduğunu belirten Yaraman, "2002 yılından beri burası Aile, Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde hizmet veriyor. Aslında burası engelsiz yaşam ve bakım merkezi. Ben 2014 yılından beri burada çalışıyorum. Ankaralılar burayı çok fazla bilmiyorlar hem de Ankara'nın merkezinde bulunmamıza rağmen." dedi.

"Burada çalışmak için can atıyorlar"

Burada çalışan gençlerin insanlarla diyalog kurduklarında çok mutlu olduklarını ve kendilerine verilen görevleri en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştıklarını aktaran Yaraman, "Gençlerimiz burada çalışmak için can atıyorlar. Sabah ve akşam grubu olarak iki vardiya çalışıyorlar. Burada beraber etkinlikler düzenleyip, beraber zaman geçiriyoruz. Bir akşam hep beraber dondurma yiyoruz mesela, bir akşamda hep beraber yemek söylüyoruz. Bunları tip kutumuzdan çıkan paralarla yapıyoruz" şeklinde konuştu.

38

Cafe Down 'un gerçek sahipleri...Beraber oturup sohbet ettik Cafe Down 'un asıl sahipleriyle yani 'atom karıncaları 'yla... Sözü onlara bırakıyoruz.

Nuran Bulgan

"Burada zevkle çalışıyorum. Ahmet hocam ve burada bulunan memurların bize olan ilgisi gayet güzel. Müşterilerin de ilgisi güzel. Müşteriler bizden öneri istediklerinde bazı ürünleri öneriyoruz. En çok simit ve poğaça satılıyor. İçeceklerden de çay, ayran ve soda gidiyor. Benim en sevdiğim ise Karaköy Böreği. Tadı da güzel ve lezzetli. Burada arkadaşlarımla dondurma yiyoruz, yemek yiyoruz. Yorulduğumuz zamanlar oluyor ancak yatınca dinleniyoruz. Keyif alıyoruz. Herkesi Cafe Down 'a bekleriz."

Ozan Orhan

"Burada 4 yıldır çalışıyorum. Arkadaşlık ortamını çok seviyorum. Çalışmak ve müşterilerle ilgilenmek bana keyif veriyor. En çok poğaça, gözleme ve simit satıyorum. İçeceklerden de çay çok gidiyor. Personele ısmarlanan yemeklere bayılıyorum. Benim burada ki favori içeceğim ise Limonata. Müşteriler bize karşı çok iyiler ve sıcakkanlılar. Okuldan hocalarım ziyarete geliyor bu da beni mutlu ediyor. İnsanlara bir kere de olsa Cafe Down 'a uğramaya davet ediyorum."

İsmail Yılmaz

"Burada olmaktan çok mutluyum. Para bozdurmayı da, tümletmeyi de çok seviyorum. Özellikle bayan müşterilerim çok fazla oluyor. (gülüyor). Nescafe, çay, poğaça, simit çok gidiyor. Fıstıklı baklava ve halka tatlısı da seviliyor. Benim en sevdiğim ise Su böreği. Burada olmak iyi hissettiriyor. Güzel bir duygu burada çalışmak. Herkesi buraya bekliyorum."


Eylül - Ekim 2017

Firma Haberi

Lokman Türkiye’nin dört bir yanında MND Gıda Türkiye Satış Müdürü Burhan Vona firma ve ürünleri hakkında dergimize açıklamalarda bulundu Ankara'dan yola çıkan MND Gıda bünyesinde kurulan Lokman Kahvaltılık ürünleri, Türkiye'nin dört bir yanına dağılıyor. Lokman Kahvaltılık ürünlerinin dağıtım ağı Rize'de Ayder Yaylasındaki otelden,Bodrum’daki butik otellere ve Hakkâri Yüksekova'ya kadar uzanıyor. Sektörde hep farklı olmayı ve farklılık yaratmayı hedefleyen Lokman Kahvaltılık, ürün çeşitliliği ile de bu farklılığını gösteriyor. AR-GE çalışmalarını sürdürürken aynı zaman saha çalışmalarının da bulunan Lokman Gıda, bu fikirlerden yola çıkarak birçok ürünün imalatını gerçekleştirdi. Yeni ürün çeşitleri hakkında çalışmalarını sürdüren Lokman Kahvaltılık, en kısa sürede bu ürünleri de tüketicilerle buluşturmayı hedefliyor.

Günde 2 milyon adet üretim Her geçen büyüyen ev dışı tüketim sektöründe kalite ve ürün çeşitliliği ile dikkat çeken Lokman Kahvaltılık, sektörün öncüsü olmaya devam ediyor. Günde 2 milyon adet ürün üreten fabrikası bulunan Lokman Kahvaltılık, diğer markaları ile birlikte 400'ü aşkın kişiye iş imkânı sağlıyor.

32 ülkeye ihracat Lokman Kahvaltılık, Türkiye’de bulunan yüzlerce bayiliği ve perakende sektöründeki iş birlikçileri dışında tam 32 ülkeye Lokman Kahvaltılık ürünlerini ihraç ederek, dünya sofraları ile buluşturuyor. Lokman Kahvaltılık her geçen gün dağıtım ağını büyüterek, ürünlerini dünyaya dağıtıyor.

MND Gıda hakkında Kaliteli ürün sunmayı hedefleyen işletme 1984 yılında Şeherli Ticaret adıyla ticari hayatına başlamıştır. Türkiye’nin gelişimine ayak uyduran, genç ve dinamik bir anlayışıyla şirketleşme sürecini tamamlayan Şeherli Ticaret, MND Gıda markasıyla sektördeki yerini almıştır. Lokman, Arınur ve Paşabey markalarını bünyesinde barındıran MND Gıda, geleneksel değerlerle bağlarını koparmadan, Türk markası kimliğiyle dünya pazarında rekabet edebilecek güçte olmayı hedefliyor. İnsan sağlığına ve hijyene önem veren, “Çocuğuna yediremeyeceğin ürünü üretme” ilkesini benimseyen MND Gıda, tüketiciyi aldığı ürünün üretim şekline, yerine ve kalitesine önem vererek satın alınması konusunda bilinçlendirmeyi de kendine görev edinmiştir.

39


Eylül - Ekim 2017

Fenerbahçe’nin

genç ve dinamik diyetisyeni:

İbrahim Ethem İraz “Taraftarca diyebiliriz”

Türkiye'nin en büyük spor kulüplerinden biri olan Fenerbahçe'nin, genç ve yetenekli diyetisyeni İbrahim Ethem İraz ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Spor ve beslenme konusunda önemli açıklamalarda bulunan İbrahim Ethem İraz, doğuştan Fenerbahçeli olduğunu ve Fenerbahçe'de diyetisyenlik yapmasının kendisine manevi bir güç verdiğini ifade etti.

ve masa başında daha fazla zaman harcamaya yöneltiyor. Sağlık bakanlığının yürüyüşle ilgili kamu spotlarını sizlerde görmüşsünüzdür. Benim de önerebileceğim ve her zaman söylediğim şey günlük yaşantımızda yürüyüşü arttırmamız gerektiği. Çünkü yürüyüş diğer sporlar gibi belli bir dönem değil her yaşta yapılabilecek en kolay spor.

Sorduğumuz bir kaç soruya kaçamak cevap verse de pozi- "İtibar edilmemeli" tif enerjisi ve işine olan aşkıyla bizleri etkileyen, Fenerbahçe Spor Kulübü'nün diyetisyeni İbrahim Ethem İraz ile yaptığımız Futbol, basketbol gibi eforlu sporla uğraşan insanlar daha çok hangi besin türlerine ağırlık vermeli? işte o keyifli röportaj; Bir futbol veya basketbol takımını düşünelim önemsiz hiçbir "Taraftarca diyebiliriz" mevki yoktur ve her mevki çok özeldir. Beslenmede buna Bize kendinizden bahseder misiniz? Fenerbahçe'ye geliş benziyor, sporla uğraşan bireylerin bir besin türüne ağırlık hikayeniz nasıl oldu? vermesinden ziyade tüm besin öğelerinin özel olduğunu 1989 Batman doğumluyum. Fenerbahçeli bir babanın bilmesi gerekiyor. Mutlaka bir diyetisyenden kendisine doğuştan Fenerbahçeli çocuğu diyebiliriz. 2009 da İstan- özel hazırlanacak diyet programı konusunda yardım talep bul’da üniversiteyi kazandığımda en fazla sevindiğim şey etmeli. Özetleyecek olursak sıkça duyduğumuz sen sporcusun Fenerbahçe maçlarına gidebilecek olmaktı. Üniversite fazla yemen gerekiyor şu hapı kullanman gerekiyor şu tozu bittiğinde Mardin de özel bir hastanede çalışmaya başladım. içmen lazım ve çok fazla protein almalısın gibi cümlelere itibar 1,5 sene keyifle görev yaptım.TFF bir proje kapsamında futbol edilmemeli. kulüplerinde diyetisyenlerin çalışma zorunluluğunu başlatıp, TDD ve TFF işbirliğiyle ‘Futbolda Beslenme Uzmanlığı’ kursunu açtı. Kursa gidip eğitimleri aldığım dönemde Fenerbahçe Spor Kulübü’nde çalışmak isteyip istemeyeceğim soruldu. Bende tabi hiç düşünmeden hiçbir şey sormadan kabul ettim. Belki profesyonelce değil ama taraftarca diyebiliriz.3 yıl geçti burada işe başlayalı ama bugün olsa yine öyle davranırdım herhalde. (Gülüyor)

"Spor ve beslenme bir arada planlanmalı" Spor ve beslenme arasındaki denge nasıl olmalı? Çok beslenmek mi? Çok spor yapmak mı? Bunların dengesini biraz anlatır mısınız? Spor ve beslenme birbirlerinden ayrı düşünülecek kavramlar değil. Sadece beslenme üzerine veya sadece spor üzerine planlanan diyetlerinde aslında çokta başarıya ulaştığını söyleyemeyiz. Spor ve beslenmeyi bir arada planlayıp bunu bir yaşam tarzı haline getirmemiz gerekiyor. Tabi ki profesyonel sporcularda durum biraz daha farklı ama özellikle sedanter yaşayan bireylerde spor dediğimiz zaman aklımıza spor salonuna gidip ağırlık çalışmak veya koşu bandına çıkıp koşmak gelmemeli. Ne yazık ki iş hayatı ve gelişen teknoloji bizleri her geçen gün biraz daha hızlı beslenmeye 40

"Bu ürünlerin tümüne karşıyım"

Sporcular için enerji verici, takviye ürünü gibi bir çok ürün piyasada dolaşıyor. Sporla uğraşan insanlar ne gibi ürünler kullanmalı ve kullanmamalı? Öncelikle şahsım adına bu ürünlerin tümüne karşıyım veya hiçbiri kullanılmamalı diyemem. Bu konu kendi mesleki büyüklerimiz hocalarımız tarafından da sürekli tartışılan ve nerdeyse tam olarak ikiye bölünülmüş gibi duruyor. Kendi tecrübelerime dayanarak söyleyebileceğim ise sporcuların öncelikli olarak doğal beslenme yolunu tercih etmesi bunun devamında ergojenik desteklerin diyetisyen eşliğinde kullanılarak sporcunun günlük diyetine eklenmesi gerekiyor.

"Yabancı sporcular daha çok dikkat ediyor" Beraber çalıştığınız sporculara baktığınız zaman yeme ve içmelerine yerli sporcular mı. yoksa yabancı sporcular mı daha çok dikkat ediyor? Benim gördüğüm genel itibariyle yabancı sporcuların daha fazla dikkat ettiği ama kendine çok iyi bakan yerli sporcularımızda var tabi.Bu konu yerli, yabancı dan ziyade sporcunun yetişmiş olduğu toplumun sosyolojik durumu ve sporcunun eğitim seviyesiyle ilgili gibi.


Eylül - Ekim 2017

Sporcu Beslenmesi

"Beslenme kişiye özeldir" Hangi branşlar nasıl beslenmeli kısaca anlatır mısınız? Bu öyle kısaca anlatılacak bir şey değil ne yazık ki (Gülüyor) Fenerbahçe çok büyük bir spor kulübü burada 9 branşa hizmet veriyoruz. Branş ayırt etmeyi bırakın aynı branşta farklı sporcuları bile farklı beslemek gerebiliyor. Beslenme kişiye özeldir, bu hiçbir zaman unutulmamalı.

"Yüzücüler ve boksörler diyebiliriz" Sizin en çok yoran sporcular kimlerdi ? Yoran bazı sporcular oldu ama onların ismini vermek çok doğru olamayabilir. Polemik konusu olmayalım .(Gülüyor) Ama az önce de belirttiğim gibi Fenerbahçe çok büyük bir spor kulübü ve 9 branş var bunların içerisinde en çok yoranlar yüzücüler ve boksörler diyebiliriz.Yüzücülerin çalışma koşulları antrenman saatleri dışardan nasıl görünüyor bilmiyorum ama gerçekten çok ağır ve sizi zorluyor. Boksörler de ise sürekli bir tartı korkusu var ve o korkuyu yenmek gerekiyor. Beslenme konusunda bir sporcuyu örnek gösterseydiniz bu kim olurdu? Gerçekten beslenmesine çok fazla dikkat eden sporcularımız var isim verip birini diğerlerinden ayırmak doğru olmaz.

"Komik duruma düşen taraf siz olursunuz" Sporcularla yaşadığını komik bir anınız varsa paylaşırmısınız? Sporcular genelde baktığınız da eğitim düzeyi çok yüksek insanlar değil ama inanılmaz zeki bireyler o yüzden komik anıların çoğunda komik duruma düşen taraf siz olursunuz . (Gülüyor)Ama ayak tenisinde falan altyapı sporcularımızdan takıma karpuz ısmarlattıklarım oldu o anları sayabiliriz.

Futbol oynamayı seviyor Siz en çok hangi sporu yapmaktan keyif alıyorsunuz? Futbol oynamayı çok severim. Fenerbahçe de çalışmanın en keyifli yanlarından biri de bu hem futbolu çok seviyorum hem de eski futbolcularla veya kulüp personeliyle beraber haftada 2-3 kez maç yapma imkanımız oluyor.

"Hedefi her zaman şampiyonluklar olmuştur" Fenerbahçe'nin bu sene nasıl başarılar kazanacağına inanıyorsunuz? Fenerbahçe'nin her sene tüm branşlarda hedefi her zaman şampiyonluklar olmuştur. Bu sene de o hedeflere ulaşmak için tüm takımlarımız gereken mücadeleyi verecektir. Şampiyon olur veya olmaz bu çok önemli değil ama tüm branşlarda Fenerbahçe her zaman taraftarına şampiyonluk mücadelesinin hazzını ve heyecanını yaşatacaktır.

"Mesleki açıdan büyük bir avantaj" Böyle büyük bir camia da çalışmak nasıl bir duygu? Avantajları nelerdir? Tabi ki çok özel bir manevi yönü var.Konuşmanın başında

babamın fanatik bir Fenerbahçeli olduğunu söylemiştim ve babama oğlunuz ne iş yapıyor denildiğinde Fenerbahçe de çalışıyor dediğinde ne kadar mutlu olduğunu ve gururlandığını düşündüğümde bu bana yetiyor. Böyle büyük bir camiada çalıştığınızda sürekli kendinizi geliştirmeli ve yenilemelisiniz buda mesleki açıdan benim için büyük bir avantaj diyebilirim.

"Sağlıklı beslenme konusunda yol gösterici kişileriz" Genç diyetisyen adaylarına ne gibi önerilerde bulunursunuz? Yanıma stajyer olarak gelen arkadaşlara da sürekli söylediğim birşey var popüler olma , medyatik görünme çabası yerine çok büyük bir derya olan beslenme üzerine yeni çalışmaları takip etmeli ve değişik fikirlere açık olmalılar. Ancak bu durumda danışanlarını doğru yönlendirebilirler. Diyetisyen demek liste hazırlayıp insanları zayıflatan kişi demek değil çünkü. Biz diyetleri planlarken insanların yaşamlarına giriyoruz aslında.Saat kaçta uyanıyor nereye gidiyor nerde yemek yiyor kaç saat çalışıyor vs. vs. yani nerdeyse günü beraber yaşıyoruz. Bunun neticesinde de danışanları doğru yönlendirebilmek için sadece kalori hesabı yapıp diyet yazmak yeterli olmuyor. Danışanların psikolojik ve sosyal durumlarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor.En önemlisi de okulu bitirir bitirmez hemen işe girip zayıflama diyeti yazma sevdasına düşmemeliyiz. Söylediğim gibi biz insanları zayıflatan değil sağlıklı beslenme konusunda yol gösterici kişileriz.Sadece bizim mesleğimiz için değil bence tüm mesleklerde üniversite bittikten sonra iş hayatında öğrenilecek çok şeyin olduğunu görüyoruz ve eğer işe başladığımızda kendimizi yeterli seviyede geliştirmemiş durumdaysak mesleğimizin itibarına ve önemine zarar vereceğimizi düşünüyorum.

Okuyucularımızdan bir isteği var Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederim.Okuyucularınızdan da bir isteğim olacak beslenme konusunda lütfen beslenme uzmanlarından yardım alalım sosyal medyada, internette veya spor salonlarında gördüğümüz bu işin ehli olmayan insanların verdiği tavsiyelere itibar etmeyin.Derginizin bu sayısında bana yer verdiğiniz için tekrar çok teşekkürler.


Eylül - Ekim 2017

Türkiye’nin Kahve Kampanyaları Kahve Kategorisi En Fazla Kampanyası Yer Alan 5 Marka NESCAFE KURUKAHVECİ MEHMET EFENDİ JACOBS VİP KAHVE DÜNYASI

Kampanya Adedi 2.117 425 393 345 209

Pazar araştırma firmalarından BrandZone, Ocak - Eylül 2017 panya ile Jacobs üçüncü sırada yer aldı. 345 kampanyayla tarihlerini kapsayan kahve kampanyalarını masaya yatırdı. VİP dördüncü, 209 kampanya adetiyle Kahve Dünyası beşinci BrandZone verilerine göre; en fazla kampanya düzenleyen sırada kendine yer buldu. marka Nescafe oldu. BrandZone, 1 Ocak 2017 - 15 Eylül 2017 tarihlerini kapsayan dönemdeki kahve kampanyalarını masaya yatırdı. Verilere göre Ramazan ve Kurban Bayramı dönemlerinde Türk kahvesi kampanyalarının arttığı görülürken, soğuk kahve kampanyalarının yaz aylarında önemli rakamlara ulaştığı ortaya çıktı. 9 aylık süreçte toplamda 4 bin 625 kahve kampanyası düzenlendi.

Hazır kahveler ilk sırada Bin 534 kampanyayla hazır kahveler en fazla kampanyası düzenlenen kategori oldu. Bin 251 kampanyayla karışımlı kahveler ikinci sırada, 997 kampanyayla Türk kahvesi üçüncü sırada yer aldı. 393 kampanyayla soğuk kahveler dördüncü, 203 kampanyayla sıcak çikolata & salep beşinci sırada yer aldı.

Türk kahvesinde lider Kuru Kahveci Mehmet Efendi

Hazır kahveler kategorisinde en fazla kampanyası yapılan ürün Nescafe 200 Gr Gold Kahve olurken, karışımlı kahvelerde ise NESCAFE 3'ü 1 Arada Tek İçimlik 10'lu Kahve ilk sırada yer aldı. Türk kahvesi kategorisinde Kuru Kahveci Mehmet Efendi Türk Kahvesi, soğuk kahvelerde Nescafe 250 Ml Xpress Soğuk Kahve, sıcak çikolata&salep kategorisinde Sek 1 Lt. Salep, filtre kahve & espresso’da Jacobs Monarch 500 Gr Filtre Kahve en fazla kampanyası yapılan ürünler oldu

Bayramların gözdesi Türk kahvesi

Ramazan ve Kurban Bayramı dönemlerinde Türk kahvesi kampanyalarının arttığı görüldü. BrandZone verilerine göre; Mayıs ayında 128 olan Türk kahvesi kampanya sayısı Ramazan Bayramı’nın olduğu Haziran ayında 244’e yükseldi. Haziran ayında Türk kahvesi tüm kategorilerde en fazla kamKahve kampanyalarında lider Nescafe panyası düzenlenen kahve kategorisi oldu. Temmuz ayında Nescafe en fazla kampanya düzenleyen marka olurken, 425 62 Türk kahvesi kampanyası düzenlenirken, kampanya sayısı kampanyayla Kuru Kahveci Mehmet Efendi ikinci, 393 kam- Kurban Bayramı’nın yer aldığı Ağustos ayında 194’e çıktı.

BrandZone Kahve Kampanyaları Sonuçları

42


Eylül - Ekim 2017

25 Bin Kişi Kahveye Koştu Ankara'da 29-30 Eylül ve Dünya Kahve Günü olan 1 Ekim’de Bilkent Station’da bu yıl ikincisi düzenlenen Ankara Coffee Festival başkentte yoğun ilgi ile karşılaştı.Festivale yaklaşık olarak 25 kişi katıldı.

bulan kahve tiryakileri festival boyunca sahne alan müzik severlerin yakından tanıdığı Jabbar, Allen Hulsey gibi isimlerin yanı sıra DJ performansları ile kahveye ve müziğe doydu.

Geleneksel kahveler ve yeni nesil kahveler bir arada

Kahve severlere iyi haber

"Ankara Coffee Festival" yerel ve uluslararası kahve markalarını ve lezzetleri, kahve tutkunlarıyla buluşturdu. Geleneksel Türk kahvelerinden, Kıbrıs kahvelerine, üçüncü nesil kahvelerden kahvenin yanına en yakışan çaylı çikolatalar ile, başkentliler kahvenin tüm farklı tatlarını denediler.

Bilkent Center Alışveriş Merkezi Müdürü Ayhan Aytekin, Bilkent Center olarak her yıl kahve festivali yapmayı hedefleyerek kahve festivalini Bilkent Center’da gelenekselleştireceklerini söyledi.

Uzmanlarla sohbet fırsatı yakaladılar

Hurmalı kahveye yoğun ilgi

Festivalde ayrıca “İyi Kahve, Kime Göre, Neye Göre?”, “Kahve Fotoğrafı Nasıl Çekilir”, “Kahve ve Spor İlişkisi” gibi daha birçok keyifli konuda kahve tutkunları kahve alanında uzman isimler ile söyleşi gerçekleştirme şansı yakaladı.

Festival en çok hurmalı, balkabaklı, baharatlı kahveler tercih edildi. Ödüllü baristaların ellerinden kahve yudumlama şansı

Paşabahçe, kahve severlerin her yıl yakından takip ettiği İstanbul Coffee Festivali’ne bu yıl da ana sponsor olarak katıldı ve kahveye yönelik benzersiz ürünlerini kahve severlere tanıttığı standıyla büyük ilgi topladı. Paşabahçe’nin ana sponsoru olduğu “İstanbul Coffee Festival“ Küçükçiftlik Park’ta gerçekleştirildi. Paşabahçe, kahveye yönelik benzersiz ürünlerini tanıttığı standıyla kahve severlerden büyük ilgi gördü.

İstanbul Coffee Festival’in Ana Sponsoru Paşabahçe, Ürünleriyle Beğeni Topladı

Festivalde favori kahve bardaklarının satışını gerçekleştiren Paşabahçe, standında Denizli Cam Fabrikası’nda el yapımı olarak üretilen 50 cm yüksekliğindeki kahve bardağını da sergiledi. Kahve Festivalini ziyaret eden ziyaretçiler Paşabahçe’nin botanik konseptli özel alanında Paşabahçeli anlarının fotoğrafını çektirerek çıktılarını alma ve anılarını ölümsüzleştirme imkanı yakaladı. Festivalin son 3 gününde Gencer Savaş ve ekibi Paşabahçe bardaklarını kullanarak keyifli bir ritim şovu sergiledi. Ziyaretçiler, İçecek Uzmanı Oğul Türkkan’ın yönetiminde kahve türlerine göre bardak seçimi yapmanın inceliklerinin anlatıldığı ‘Paşabahçe Bardakları ile Kahve Tadımı’ workshop’una da geniş katılım gösterdi. 43


Eylül - Ekim 2017

Bir meyve yağının hikayesi Ebru AKDAĞ MÜMSAD Genel Koordinatörü

5 bin yıllık bir hikayesi olan palm yağı bugün Dünya’da en çok tüketilen bitkisel yağ konumunda (Kiple K.F., Ornelas K.C., 2000). Palm yağı Dünya’da bitkisel yağ üretimi için kullanılan ekim alanından en düşük payı alırken (%6.6), toplam üretimde ise en yüksek paya sahip (%38.7). Çünkü tüm diğer bitkisel yağlardan ekili alan başına en az 4,5 kat fazla verime sahip. Buna ek olarak farklı beklentilere cevap verebilen çeşitli yağ asidi dağılımında fraksiyonları üretilebilen palm yağı, fonksiyonel özellikleriyle de gıda endüstrisi sahnesinde baş rollerde yer alıyor.

Tayland'da (1,8 milyon ton) ve Batı Afrika'da (2,4 milyon ton) görülüyor (EPOA, 2014). Palm yağının başlıca tüketicileri Çin, Hindistan, Endonezya ve Avrupa Birliği. Palm yağı üretimi bulunmayan Hindistan, Çin ve AB taleplerinin hepsini ithalatla karşılıyor. 2015 yılında, Hindistan, Çin ve AB, küresel ithalatın neredeyse yarısını oluşturmuş durumda.

Palm yağı, fonksiyonel faydaları, çok yönlülüğü ve yaygınlığı nedeniyle gıda ürünlerinde yaygın olarak kullanılıyor. Pürüzsüz ve kremsi dokusu, kokusuz olması, lezzet ve Palm yağı, yağlık palm ağacının (Elaeis guineensis) dokuyu destekleyen özellikleriyle palm yağı, gıda sektörü için meyvesinden üretiliyor. Bu tropikal meyve, yüksek mükemmel bir hammadde olarak ön plana çıkıyor. beta-karoten içeriğinden dolayı kırmızımsı renkte ve büyük bir Gıda endüstrisinde neden tercih ediliyor? (EPOA, 2016) zeytin büyüklüğünde. Palm meyvesi etli ortakabuk (mezokarp) tarafından çevrilmiş olan kabuk (endokarp) içerisinde sert • Trans yağa alternatiftir. 1990’larda metobolik çalışmalar çekirdekten (kernel) meydana geliyor. Mezokarp %49 dolayın- sonucunda trans yağlara ilişkin olumsuz söylemlerin ortaya da, çekirdek ise %50 dolayında yağ içeriyor ve bu ikisinin yağ çıkmasıyla, gıda endüstrisinde palm yağı kullanımı artmıştır. asidi bileşimleri birbirinden çok farklı. Palm yağı, doymuş ve Çünkü palm yağı, trans yağların oluştuğu kısmi katılaştırdoymamış yağ oranı neredeyse eşit seviyede olan dengeli bir ma için uygulanan prosese gerek kalmadan doğal özellikleri yağ asidi bileşimine sahip. Palm ağaçları tropikal olduğu için sayesinde doğrudan kullanılır. yılın 365 günü meyve verebiliyor ve bir ağaçtan yılda yaklaşık • Oda sıcaklığında katı veya yarı katı halde olabilen tek yağdır. Oda sıcaklığında katı halde olması da bazı gıda ürünlerinin 40 kg. yağ elde edilebiliyor (MPOB, 2016). fiziksel ve kimyasal özellikleri için önemli bir avantajdır.

Dünya’da Palm Yağı

• Karakteristik özelliklerini uzun süre korur. Dolayısıyla palm yağı içeren ürünler, daha uzun süre tatlarını ve yapısını (örneğin, gevreklik veya çıtır çıtırlığı) muhafaza edebiliyor. • Nötr tat ve kokuya sahip olması nedeniyle, birçok farklı gıdada tat veya kokularını etkilemeksizin kullanılabiliyor.

• Pürüzsüz ve kremsi bir dokuya sahiptir. Palm yağı içeren gıda ürünleri, farklı ürünlerde ihtiyaç duyulan mükemmel bir ağız hissine sahiptir. Örneğin, palm yağı, sürülebilir fındık Palm yağı Gıda ve Tarım Örgütü’nün önerdiği (FAO), Dün- kremasının pürüzsüz, kremsi dokusundan ve yayılabilirliğinya Sağlık Örgütü (WHO) Gıda Standardı olarak kabul edilen den olduğu gibi, bisküvi ve kruvasanlardaki gevreklikten ve CODEX Alimentarius onayını alan güvenli 17 yağ türünden çıtır çıtır halden sorumludur. biri. Dünya yağ ihtiyacının yaklaşık üçte birini karşılayan palm • Yüksek pişirme sıcaklıklarında dayanıklıdır. Yüksek sıcakyağı 130’dan fazla ülkede kullanılıyor (Mancini A. et al., 2015). lıklarda bile özelliklerini korur ve diğer birçok yağa göre daha iyi performans gösterir. Dünya yağ üretimi yaklaşık 180 milyon ton civarında. Küresel palm yağı üretimi 1995 yılında 15,2 milyon ton iken, 2015 Rakamlarla Türkiye pazarı yılında 62,6 milyon tona yükseldi. Palm yağı ağırlıklı olarTürkiye’de raflarda ayçiçeği yağını görebildiğiniz gibi, bazı ak Endonezya (%53) ve Malezya (%32) tarafından üretilAsya ülkelerinde de raflarda palm yağını görebilmek mümkün. mekte. Dünya üretiminin %85’ini karşılayan bu iki ülkede 4.5 Palm yağı Turkiye’de tek başına marketlerde bulunabilecek milyon insan palm yağından geçimini sağlıyor. Dünyanın diğer bir yağ çeşidi değilken, bazı Asya ülkelerinde tüketiciler bu bölgelerinde de palm yağı üretiminde belirgin bir artış var; en yağları marketlerden alıp yemeklerinde kullanıyor. Ülkemizde büyük hacimler Güney ve Orta Amerika'da (3,4 milyon ton), ve AB’de ise palm yağı fonksiyonel üstünlükleri dolayısıy44


Eylül - Ekim 2017

la, yağ içeren ürünlerin içerisinde beklentiye uygun kompo- catının 1 milyon tona yaklaştığını dikkate alırsak, hem iç tükezisyonlarda bulunabiliyor. tim hem de ihracatımız için yağ ihtiyacımızı üretime ek olarak 2015 yılı rakamlarına baktığımızda, ülkemizde gıdada iç tüket- ithalat ile karşılanması kaçınılmaz oluyor (BYSD, 2017). im, gıda dışı tüketim ve ihracat için toplamda 2,800 bin ton yağ Sonuç olarak, palm yağının hikayesi binlerce yıldır insan kullanıldığını görüyoruz. Buna karşılık yurt içinde üretilebilen beslenmesinde oynadığı önemli rol ile başlayıp günümüzde toplam ham yağ 800 bin ton civarında, yani toplam kullanımın fonksiyonel özellikleriyle gıda endüstrisi sahnesinde parlayan %28’i kadar. Örneğin Türkiye bir ayçiçeği ülkesi olarak tanım- bir meyve yağının hikayesidir. lansa da bugün toplam ayçiçeği yağı üretimimiz, yurt içindeki ayçiçeği yağı tüketimimizin ancak %66’sını karşılayabilecek düzeyde; gıda dışı kullanım ve ihraç edilen ayçiçeği yağını da hesaba kattığımızda ise, yerel üretimle toplam kullanımın sadece %37’sini karşılayabiliyoruz.

Kaynaklar

Genel tabloya geri dönersek, toplam yağ kullanımının %73’lük kısmı ithal edilmek zorunda. Toplamda ithal edilen bitkisel yağlarda ilk sırayı 900 bin ton ile ayçiçeği alıyor, bunun bir kısmı yurt içi ihtiyacı karşılarken 600 bin ton ile ilk sırada yer alan ayçiçeği yağı ihracatına da katkısı oluyor. İthalatta ikinci sırada 700 bin ton ile palm yağı yerini alıyor. Bir tropik meyve yağı olan palm yağı ülkemizde üretilmediği için ihtiyacın hepsi ithal ediliyor. Bunun yaklaşık 500 bin tonu iç tüketimde ve ihracatta çeşitli gıda ürünlerinde kullanılıyor. Dolayısıyla Avrupa’daki birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’nin yağ ihtiyacında da palm yağı önemli bir rol alıyor. Ülkemizin yıllık yağ ihra-

3. Mancini A. et al. Biological and Nutritional Properties of Palm Oil and Palmitic Acid: Effects on Health. Molecules 2015, 20, 17339-17361

1. Kiple K.F., Ornelas K.C. The Cambridge World History of Food. © Cambridge University Press 2000 2. Pocket Book of Palm Oil Uses, Vol 1: Food Uses, Malaysian Palm Oil Board (MPOB), 2016

4. The Palm Oil Story Facts and Figures. European Palm Oil Alliance (EPOA), 2014 5. Benefits of Using Palm Oil, European Palm Oil Alliance (EPOA), 2016 6. Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Arz Talep Tablosu, 2017

Trio Mobil araç takip sistemleri ile soğuk zincir taşımacılığını güvenli hale getiriyor Araç takip sistemlerinde lider marka Trio Mobil’in Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ataklı “Yeni Soğuk Zincir Yönetmeliği” sayesinde, araç takip sistemleri ile taşınacak olan ürünlerin, en sağlıklı şekilde gidecekleri yere ulaştırılmasının garanti altına alınacağını söyledi. Resmi Gazete’de 3 Ekim 2017 tarihi itibariyle yayınlanan “Yeni Soğuk Zincir Yönetmeliği” ile tüm frigofirik taşımacılık araçlarında ısı ve nem takip cihazı bulundurulması zorunlu hale getirildi. Araç takip sistemlerinde lider marka Trio Mobil’in Yönetim Kurulu Başkanı Nevzat Ataklı söz konusu gelişme çerçevesinde, araç takip sistemleri ile taşınan ürünlerin en sağlıklı şekilde gidecekleri yere ulaştırılmasının garanti

altına alınmış olacağını söyledi. Ataklı şu bilgileri verdi: “Takip ve ölçüm teknolojilerine odaklanan bir IoT şirketi olan Trio Mobil, araçlar başta olmak üzere bir çok makinayı online olarak takip edip ölçümlerini yapabilen sistemler geliştiriyor. Bir aracın hızı, yaptığı km, tükettiği yakıt, riskli sürüş durumları, ürünlerin araçla taşınırken bulundukları ortamın o anki sıcaklığı gibi parametreleri 7/24 ölçümleyerek, bulut tabanlı sistemimize kaydediyoruz. Araçların yanı sıra asansörler, jeneratörler, süpermarketlerdeki dolaplar gibi bir çok farklı makinanın ve techizatın da uzaktan yönetimini sağlıyoruz. Örneğin; bir market dolabının içindeki ürünün stok miktarından, sıcaklığına kadar verilerini ölçüp raporlayabiliyoruz.”

45


Eylül - Ekim 2017

İşin püf noktası da zaten buradadır. Üretim planlamasını pazarın talebine uygun yapabilmektir hüner. Firma pazardan ne kadar pay alabileceğinin hesabını doğru yaptığı oranda fiyat dalgalanmalarından fazla etkilenmeyecektir.

Yüce CANOLER Yüksek Ziraat Mühendisi yucecanoler@mynet.com

Piliç eti piyasasında fiyat hareketleri Serbest piyasa koşullarında fiyatlar, arz - talep dengesinin sağlanabilmesiyle teşekkül etmektedir. Üretim (arz) miktarı Tablo 1. 2003-2008 Yılları tavuk eti ortalama fiyatları TL / KG ihtiyaçtan (talepten) fazla ise piyasada fiyatlar maliyetlerin bile altında bir seviyeye düşebilir. Tam tersi, üretim miktarı ihtiyaç 3,00 2,90 miktarından az ise fiyatlar yukarı doğru hareket ederek mali2,80 yetin bir hayli üzerinde teşekkül edebilecektir. Kanatlı eti üreten 2,70 firmalar her gün on binlerce hayvan kesmek üzere üretimlerini 2,60 2,50 planladıkları için isteseler de üretimi durduramaz hatta azal2,40 tamazlar. Her gün aynı sayıda hayvan kesimhane kapısında 2,30 kesim sırasını bekleyecektir. 2,20 2,10

Aralık

Kasım

Ekim

Eylül

Ağustos

Temmuz

Haziran

Mayıs

Nisan

Mart

Şubat

2,00

Ocak

İşin püf noktası da zaten buradadır. Üretim planlamasını pazarın talebine uygun yapabilmektir hüner. Firma pazardan ne kadar pay alabileceğinin hesabını doğru yaptığı oranda fiyat dalgalanmalarından fazla etkilenmeyecektir.

Fiyatlar konusunda doğru bir hesaplama yapmak için Kaynak:TÜİK geçmiş yıllarda fiyatların nasıl grafik izlediğini, grafiğin iniş Tablo 2. 2009-2013 yılları tavuk eti ortalama fiyatları TL / Adet ve çıkışlarının genellikle hangi aylara denk geldiğini, bu fiyat 9,60 dalgalanmalarının sebeplerini araştırmak gerekir. 9,40

9,00 8,80 8,60 8,40

al ı k Ar

Ka s ım

im Ek

l ül Ey

t os us Ağ

uz Te mm

an Ha zi r

Ma y ıs

an Ni s

Ma rt

t ba

ak

8,20

Şu

- Her iki tabloda da talep Ocak ayında en düşük seviyeden başlamakta ve Mayıs ayı dahil devamlı yükselmektedir. 20092013 döneminde Haziran ayında da talep yükselmesi devam etmiştir.

9,20

Oc

TÜİK kaynaklı iki tabloya bakarak bu konuda fikir sahibi olabiliriz. Tablo 1. (2003 -2008 yılları) verilerinde birim TL / Kg, Tablo 2. (2009 - 2013 yılları) verileri TL / Adet üzerinden temin edilebilmiştir. Her iki tablonun benzer tarafları olduğu gibi farklı tarafları da bulunmaktadır.

- Her iki tablonun ortak bir yanı da talep düşüklüğünün yarattığı iki kırılma noktasının bulunmasıdır. Tablo 1 de Mayıs ve Kaynak:TÜİK Eylül aylarını takiben talebin düştüğünü, Tablo 2.de ise talep düşmesinin ilkinin Haziran sonrasına, ikinci düşmesinin Kasım Piliç eti talebini neler etkiler?.... ayı sonrasına kaydığını görüyoruz. Talebi etkileyen genel olaylar hangileridir bu konu üzerinde -İki tablonun başka bir ortak tarafı da talep daralmasının görüş birliği sağlanmış olanları iki grup altında sıralamak istitoplam 4 ay sürmesidir. yorum. Talep daralmasının yaşandığı aylardaki kaymada, 2008 yılından başlayarak hızla büyüp gelişen kanatlı eti ihracatının büyük etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Ayrıca Tablo 2.de Aralık ayında yakalanan talebin Tablo 1.den çok daha iyi bir seviyede gerçekleşmiş olması dikkat çekmektedi

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi 46

Piliç eti talebini ve satış fiyatını düşüren etkenler: - Kurban bayramı. Bayram sonrasında kırmızı et tüketimi yaygınlaştığı için piliç eti talebi bir süre düşmektedir. - Av yasağının kalkması. Yasak sonrası balık avının bereketli olup fiyatların düşük olması halinde piliç etine olan talep derhal

Personel devam takip çizelgeleriniz için ÇözBİM YUTASİS (Yüz tanıma sistemleri) www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr


Eylül - Ekim 2017

düşmektedir. Balık az çıktığında fiyatı yüksek olduğu için piliç üzerinde çok olumsuz etkiler yaratmakta, finansman sorunları eti talebine etkisi hissedilmemektedir. firmaları iflas tehlikesiyle yüz yüze bırakabilmektedir. - Okulların açılması. Bu dönemde öğrencilerin kıyafet, kitap, Piliç eti talebini artıran olgular. kırtasiye, servis vb eğitim giderlerinin birici plana alınması ve bu - Ramazan ayı. Piliç etine olan talebi hissedilir biçimde artırdığı amaçla harcamalarını kısma ihtiyacı hisseden dar gelirli tüketibilinmektedir. cinin piliç etine olan talebi azalmaktadır. - Piknik mevsimi. Bahar aylarıyla başlayan piknik mevsimi - Okulların kapanması. Tatil planlarının başlaması ile birlikte piliç etine olan talebi çok artırmaktadır. Bahar aylarının ve yaz yapılacak harcamaların karşılanabilmesi amacıyla piliç eti dahil başlangıcının çok yağışlı geçmesi talep üzerinde olumsuz etki birçok kalemde tasarrufa gidilmektedir. yapmaktadır. - Kışa giriş. Kışın gelmesiyle ısınma amaçlı yakıt harcama- Turizmdeki gelişmeler. Turizmdeki gelişmeler talebi de artırıcı larının artması da piliç etine talebi olumsuz etkilemektedir. etki yapmaktadır.

Zamanlaması bilinmeyen olumsuzluklar.

- Medyada yer alan olumsuz haberler ve bilgi kirliliği. Çoğunluğu gıda uzmanı olmamasına rağmen bu konuda asılsız ve kasıtlı yalan haber (hormon kullanımı gibi) üretenlerin kamu oyu üzerinde yarattığı endişe nedeniyle piliç eti tüketimi düşebilmektedir. - Ülkeye gelen yabancı turist sayısında düşme veya piliç eti ihracatında yaşanan uzun süreli tıkanmalar. Daha ziyade siyasi nedenlere bağlı olarak gelişen bu tür olaylar sebebiyle talebin düşmesi ve ortaya çıkan arz fazlası fiyatların düşmesine sebep olmaktadır.

- Kadının iş hayatında daha fazla yer alması. Ülkemizde çalışan kadın sayısı arttıkça kısa sürede pişen ve hazır yemek çeşiterine sahip piliç etine olan talebin de artmasını sağlamaktadır. Bu şekilde devam etmek ve daha birçok maddeler ilave etmek mümkündür. Çünkü yukarıda saydıklarımızın dışında fiyatlar üzerinde etkili olan teşvikler, destekler, primler, koruma amaçlı gümrük vergileri, vergi iadeleri gibi çok çeşitli özellikte etkenler olabilir. Beklenmeyen fiyat dalgalanmaları karşısında şaşırmamak mümkün değildir. Burada aşırı rekabetten, merdiven altı tabir edilen hileli ürünlerin yarattığı haksız rekabetin etkilerinden bahis etmedim. Amacım içinden çıkılmaz bir fiyat oluşumu manzarası çizmek ve sizi ümitsizliğe düşürmek değil elbet.

- Salgın hastalıklar (kuş gribi, Kırım Kongo kanamalı ateşi hastalığı vb). Bu tür olaylar nedeniyle yaşanan endişe ve panik. Fiyat oluşması tüketicinin zannettiği kadar basit bir mekanizma değildir. Fiyat dalgalanmalarının çok basit sebepleri olabildiği sonucu sektör büyük sıkıntılar yaşamaktadır. - Ülkesel ve global ekonomik krizler. Döviz kurlarında yaşanan gibi, beklenmeyen devlet müdahaleleri ile karmaşık hesapların beklenmeyen artışlar ithal girdi maliyetleri ve finansman temini yapıldığı bir fiyat politikasıyla karşı karşıya kalabilme ihtimalide mevcuttur.

'HASRET'ine kavuştu, düğününde doyasıya eğlendi En büyük hayali evlenmek olan Hasret Peker sonunda mutluluğuna kavuştu. Ailesi tarafından organize edilen düğün töreninde hayli keyifli anlar yaşandı. Hasret'i bu mutlu gününde sevenleri yalnız bırakmazken, düğüne olan ilgi de hayli fazlaydı. Ankara Gaziosmanpaşa Sitesi'nde gelin evi bulunan Peker ailesinin, akrabaları ve komşuları Hasret'in mutluluğuna ortak oldu.

Baba ve Kızın dansı duygulandırdı Pursaklar Bebek Düğün Salonu'nda gerçekleşen tören için Hasret'in en büyük isteklerinden biri olan düğün konvoyu oluşturuldu. Konvoy eşliğinde düğün salonuna gelen Hasreti'n mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Ankara havası ve günümüzün popüler müziği olan 'Erik Dalı' parçasıyla konuklar doyasıya eğlenirken, Baba Metin Peker ve kızı Hasret Peker'in düğün dansı ise izleyenlere duygusal anlar yaşattı.

"Bugün kızım da, ailesi olarak bizde çok mutluyuz" Baba Peker, kızının bu mutlu gününde yaptığı açıklamada, "Bugün kızım da, ailesi olarak bizde çok mutluyuz. Bizleri yalnız bırakmayan herkese çok teşekkür ederim. Bu güzel günde mutluluğumuzu paylaşan tüm akrabalarım, dostlarım ve komşularım sağ olsunlar, var olsunlar" dedi. Düzenlenen takı töreninden ardından, eğlenen konuklar daha sonra dağıldı. Bizlerde Catering Guide Dergisi olarak Hasret Peker'e bir ömür boyu mutluluklar diliyoruz. Haber-Fotoğraf: Fatih Ağarman

47


Firma Haberi

Eylül - Ekim 2017

SUSAM TÜKETİMİ HER GEÇEN ARTIYOR Türkiye'nin önde gelen susam üreticilerinden olan Bulayhan firmasının Satış ve Pazarlama Müdürlüğü görevini yürüten Kahraman Uyanık, firması ve susam piyasası hakkında Catering Guide Dergisi'ne açıklamalarda bulundu. Susamın yanı sıra reçel, helva ve tahin üretimi de yapan Bulayhan firması 'Helal Gıda Sertifikası' aldı. Unlu mamullerin tüketiminin giderek arttığını belirten Uyanık, bu yüzden susam olan talebin artış gösterdiğini ifade etti. Kalitelerinin tescili artırmak için diğer sertifika ve belgelerin yanı da 'Helal Gıda Sertifikası 'nı da eklediklerini bildirdi.

"Kahvaltı kültürü kayboluyor" Üretim konusun da tüm ağırlıklarını susama verdiklerinin altını çizen Uyanık, "Susam tüketimi her geçen gün artıyor. Kahvaltı alışkanlığı her geçen gün kayboluyor bu da reçel ve helvaya olan talebi azaltıyor. Bizler tabi ki reçel ve helva üretimine devam ediyoruz. Bizler kaliteli ürün üretiyoruz. Türkiye'nin önde gelen firmalarından biriyiz. Türkiye çapında bayilerimiz bulunuyor. " şeklinde konuştu.

"Türkiye'nin her yerine ulaşıyoruz" Ürettikleri susamın tüm Türkiye'ye ulaştığını ifade eden Uyanık, sözlerini şöyle sürdürdü; "Ürettiğimiz susam, bölge müdürlüklerimiz ve fason üretimini yaptığımız Pakmaya 'nın bayileri ve diğer kanallar vasıtasıyla Türkiye'de ki nihai tüketim noktaları dediğimiz simitçilere, ekmek fırınlarına ulaşıyor. Bunun dışında baharatçılara ve bisküvi fabrikalarına da ulaşıyor. Bunların yanı sıra Almanya, Hollanda ve Belçika'ya susam, tahin ihracatı yapıyoruz.

48

“Tüketilen

146 bin ton, üretilen 6 bin ton”

Türkiye'de ki susam kültürü ve tarımı konusunda da açıklama da bulunan Uyanık, "Türkiye'de tarım ne yazık ki dışa bağımlı. Türkiye'de giderek artan bir susam tüketimi var. Türkiye'de her yıl ortalama susam tüketimi 146 bin ton. Bizim ülkemizde üretilen 6 bin ton civarında. Yani üretimimiz sadece yüzde 3'ne denk gelen bir kısımda yer alıyor. Ne yazık ki kendi ürünümüzü işleyemiyoruz. Susamı Afrika'dan ve Hindistan'dan ithal ediyoruz. Tarım alanlarımız inşaat alanlarına çevrilmiş vaziyette." dedi. Öte yandan Uyanık, Türkiye'de üretilen 6 bin ton civarında susamın dünyanın en kaliteli susamı olduğunu söylüyor ve ekliyor;" Maalesef üretilen bu en kaliteli susamın yarısından fazlası da Türkiye'de kullanılamadan Avrupa ve Japonya’ya ihraç ediliyor. Kozmetik ürünler de bu susamı kullanıyorlar." “Susamın

faydaları”

insan sağlığına

Susamın insan sağlına oldukça faydası olduğunu ifade eden Uyanık, susam yağının yanıklara çok iyi geldiğini söyledi. Uyanık, sözlerine şöyle devam etti;" Susam yağı, ağrılara ve eklem yerlerinin çalışmasına iyi gelir. Susamın kendisi mideyi rahatlatır. Özellikle susam tahin haline geldikten sonra içine herhangi bir katkı maddesi katılmadığı sürece insan ve çocuk gelişimi açısından günde en azından bir kaşık tüketilmesini öneririz. " Catering Guide Dergisi okuyucularına çağrıda bulunan Uyanık, "Her alanda kaliteli ürünler tercih etsinler. Ucuz mal alacak kadar zengin olmasınlar.


Eylül - Ekim 2017

49


Eylül - Ekim 2017

Mehmet Baki ASUTAY Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.

Organik üretim ve işletmelerinde “Süper Okside Su” kullanımına Amerika ve Avrupa’daki yetkili kuruluşlar onay vermiştir. 11 OCAK 2016 tarihinde yayınlanan “AVRUPA KOMİSYONU MÜDÜRLÜĞÜ-TARIM VE KIRSAL KALKINMA İÇİN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ, Organik Üretim İçin Teknik Tavsiye Uzman Grubu (EGTOP)” 54 sayfalık Temizlik ve Dezenfeksiyon Sonu Raporu ile “United States Department of Agricultüre National Organic Program, September 15.2015 Policy Memo 15/4 POLICY MEMORANDUM” ile Elektrolyzed Water (Süper Okside Su) kullanımı USA da uygun bulunması ve belgelenmesi “raporlarının önemli bölümlerini paylaşmak isterim. ( www.organic-farming.europa.eu) Bildiğiniz gibi Amerika ve Avupa’da Organik Üretim ve işlenmesinde kullanılabilecek Dezenfektan ( Biyosidal ) ürünlerin kullanımı yetkili kuruluşlar tarafından sınırlandırılmıştır. Bu amaçla kullanılacak dezenfektan maddeler; Birleşik Amerika’da: USDA ORGANİC – NATIONAL ORGANIC PROGRAM (NOP) tarafından ; Avrupa’da ise: REGULATIONS COMMISSION REGULATION (EC-EGTOP) tarafından tespit ve yayınlanmaktadır. Ülkemizde ise Sağlık Bakanlığımız tarafından BİYOSİDAL ÜRÜN ruhsatları verilse de “Gıda ve Gıdaya temas eden Yönetmelik” gereği Gıda,Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız tarafından izin verilmektedir. Ancak ülkemizde halen Elektrolize suyla ilgili çalışmalar devam etmektedir. 11 January 2016da yayınlanmış olan: European Commission Expert Group for Technical Advice on Organic Production (EGTOP/2016) “Final Report on Cleaning and Disinfection” ile “United States Department of Agricultüre National Organic Program, September 15.2015 Policy Memo 15/4 POLICY MEMORANDUM” ile Elektrolyzed Water (Süper Okside Su) kullanımı USA da uygun bulunmuş ve belgelenmiştir. Avrupa’da ise 18.09.2008 tarihli : REGULATIONS COMMISSION REGULATION (EC) No 889/2008 of 5 September 2008 laying down detailed rules for the implementation of Council Regulation (EC) No 834/2007 on organic production and labelling of organic products with regard to organic production, labelling and control Sayfa I.250/47 , ANNEX VII Products for Cleaning and disinfection referred toin Article 23 (4) n Bu belgeler ile Avrupa Electrolysed Water (Süper Okside Su) un kullanımı uygun bulunmuş ve belgelenmiştir. Konuyla ilgili raporların ilgi çeken bölümlerinde “Klor materyalleri, İzin Verilen ve Yasaklı Maddelerin Ulusal Listesine (Ulusal 50

Liste) dahildir. Suda, kalsiyum ve sodyum hipoklorit gibi klor malzemeler, hipokloröz asit (HOCl) ve hipoklorit (ClO-) gibi ilgili klor türlerinin bir dengesini oluştururlar. Benzer klor türleri, elektrolize su üretilirken oluşur. Buna göre, NOP, elektrolize su ile üretilen hipokloröz asitin, izin verilen bir klor türü malzeme olduğunu düşünmektedir. Gıda güvenliği gıda endüstrisi için bir önceliğe sahiptir ve bu sonucu elde etmek için doğru bir bitki sağlığı programı son derece önemlidir. Çeşitli dezenfeksiyon tekniklerinden ortaya çıkan bir dezenfektan olarak elektrolize su (EW) kullanılmaktadır. EW'nin kullanımı, toksik dezenfektanlara alternatif bir yeşil temizleme alternatifini temsil eden klorlama ve ısıl işlemlere alternatifler bulmak isteğiyle uyumludur. EW, bir elektrolitik hücre vasıtasıyla seyreltilmiş salin solüsyonu (NaCl, KCl veya MgCl2) geçirilerek elde edilen aktive edilmiş bir sıvıdır, Diğer kimyasal dezenfektanlardan farklı olarak, EW cilt ve müköz zarlar için zararlı değildir ve kullanımı oldukça kolaydır. Dahası, EW'nin kullanımı nispeten ucuzdur ve her şeyden önce sürdürülebilir bir tekniktir. Halen kullanılan sindiriciler (örneğin glutaraldehid, formaldehit, vb.) Etkili olmakla birlikte çevre üzerindeki olumsuz etkileri iyi bilinmektedir. Bu kimyasallardan farklı olarak, EW kullanımı çevre üzerinde azaltılmış bir etkiye sahiptir ve özellikleri nedeniyle, gıda endüstrisinde çeşitli uygulamalar bulabilir. Bu çalışmada, gıda sanayinde uygulanan sürdürülebilir sağlık tekniği özellikleri ve bazı EW uygulamaları rapor edilmiş ve tartışılmıştır. Klor, gıda işleme endüstrisinde yaygın olarak bir dezenfektan olarak kullanılır. Bununla birlikte, sürekli olarak ortaya çıkan gıda enfeksiyonu salgınları, gıda güvenliği konusundaki endişeleri ve şüpheleri artırmaktadır. Gıda endüstrisinin büyük bir kısmı dezenfektan olarak hipoklorit kullanıyor ancak etkinliğini tehdit eden optimum koşullar altında sıklıkla kullanılmıyor. Bu dezenfektanın aşırı kullanımı, gıda üzerinde istenmeyen yan ürün kalıntılarının varlığını gerektirir (Gil ve diğerleri 2009). Buna ek olarak, klor bazlı dezenfektanlar insan sağlığı ve çevre için bir risk oluşturmaktadır (O ¨lmez ve Kretzschmar 2009). Aslında, klorun organik madde ile reaksiyonundan, trihalometanlar (THMs) ve halojenlenmiş asitler (HAAs) gibi kanserojen halojenlenmiş yan ürünler (DBP) üretildiği bilinmektedir (Gil ve diğerleri 2009; Singer 1994). Dahası, klorun kullanımı, biyolojik oksijen talebinin (BOD) yüksek seviyelerde büyük miktarda atık suların üretilmesini sağlar. Klor dioksit, ozon, organik asitler, peroksiasetik asit, hidrojen peroksit ve EW(okside su) ilgi uyandıran başlıca alternatif sanitizing ajanlardır. Bir diğer önemli husus,


Eylül - Ekim 2017

Gıda Hijyeni

EW kullanımını içeren düşük çevresel etkidir. EW, organ- lanımının kısıtlanmasını tavsiye etmektedir. Bu alan için ik madde ile temas halindeyken veya ters ozmozla sıradan hangi bileşiklere izin verilmesi gerektiğini daha ileri çalışmamusluk suyu ile seyreltildiğinde, su tekrar "normal" hale gelir. larını önerir. Ekolojik sorumluluk yaklaşımının özeti 1. Mikrobiyal popülasyonları mümkün olduğunca kimyasal olmayan Sonuç olarak, çevre üzerindeki etkisi kimyasal dezenfekyöntemlerle sınırlandırın. 2. Mikrobiyal riskleri, endişe verici tanların kullanımına kıyasla çok daha az negatiftir ve bunun mikrobik türlerin büyümesini desteklemez koşullarla azaltın. kullanımı da potansiyel olarak tehlikeli kimyasalların taşın3. Kimyasal dezenfektanları yalnızca diğer yöntemler yeterması ve depolanması ile ilişkilidir (Nakagawara ve diğerleri li olmadığında kullanın. 4. Gerekli dezenfektan miktarını en 1998; Tanaka ve ark., 1999 ). . 2002'de Japonya'da yapılan aza indirgemek için, dezenfeksiyon öncesi dikkatlice temizEW, izin verilen gıda katkı maddeleri listesine dahil edilmiştir; leyin. 5. Gıdalardaki çevresel sorunlara veya kalıntılara neden Ayrıca, ABD'de EPA (Çevre Koruma Ajansı), gıda endüstrisinde olan maddeleri kullanmaktan kaçının. 6. Koruyucu önlemlerin, elektrolize su kullanımını onayladı. (#85215-PA-00.) “ Nötral temizlik ve dezenfektanların uygun bir şekilde uygulanması Elektrolize Su” yun yiyecek hazırlanmasında , yiyecek madkonusunda eğitim verin. desi ile “direk temasında bulunabileceği “21 CFR 173.315” ile de onaylanmıştır. Organik gıdalardaki dezenfektan veya dezenfeksiyon yan ürünlerinin izlerini (genellikle kirletici maddeler ola-rak adTemizleme ve dezenfeksiyona yönelik ekolojik olarak sorumlu landırılır) zirai ilaç artıkları olarak aynı derecede arzu bir yaklaşımın ana hatları 'Temizleme ve dezenfeksiyon için edilmediği açıktır. Bununla birlikte, resmi gıda kontrolleri ekolojik olarak sorumlu yaklaşım', yeterli temizlik ve dezenseviyesinde, uygulama açısından büyük fark vardır. Pesfeksiyon gereksinimi ile organik madde içerisindeki sentetik tisit kalıntıları için mümkün olan her gıda için maksimum girdilerin kullanımını kesin olarak sınırlama gereksinimi kalıntı seviyelerinin kapsamlı bir listesi bulunurken, pestisit arasında doğru denge bulma ile ilgilidir üretim. Bu yaklaşımın dışındaki tüm kirleticiler (örneğin dezenfektan kalıntıları) için önemli unsurları şunlardır: (i) yüksek seviyede mikrobik böyle bir sistem bulunmamaktadır. Bu nedenle, toksikolojik emniyetin sağlanması, (ii) dezenfektanların kullanımının en hususlara ve iyi gıda imalat uygulaması tarafından erişilebilir aza indirilmesi, (iii) dezenfeksiyonun çevresel etkilerinin en olana göre, her olgu için maksimum tolere edilebilir seviyeler aza indirilmesi ve (iv) organik maddede mümkün olan en belirlenmelidir. düşük artık kalitesinin sağlanması . Bu bölüm böyle bir yaklaşımın kısa bir özetini vermektedir. Bununla birlikte, Grup, Rapor içerisinde Bitki, seracılık, kırmızı ve beyaz et, karkas herkese uyan tek bir çözüm olmadığını ve bu tür yaklaşımların, dezenfeksiyonu , Besicilik ve sağım, süt sektörü, yumurta, yeterince eğitilmiş personel tarafından uygulanması gereken Balıkçılık, deniz ve göl ürünleri, taze ve kesilmiş sebze meyve entegre bir hijyen planı bağlamında bireysel operasyonların , hububat yıkama (pirinç, buğday, arpa) ve dezenfeksiyonu, spesifik koşullarına adapte edilmesi gerektiğini vurguluyor. sulama sistemleri, mantar üretimi, Arıcılık konularını da Bu amaca ulaşmak için: patojen mikrobiyal popülasyonlar detaylı olarak işlemiştir. Özellikle Arıcılık sektöründe kimyasal olmayan yöntemlerle mümkün olduğunca sınırlı kovanların temizliğini kimyasal sodyum hidroksit tutulmalıdır, mikrobiyal riskler endişe verici mikrobik türlerin yerine doğal toksik ve kanserojen olmayan KATOLİT adlı büyümesini desteklemeyen koşullar vasıtasıyla azaltılmalıdır, sıvı sodyum hidroksitin kullanılması , dezenfeksiyon işlekimyasal dezenfektanlar yalnızca diğer Yöntemler yeterli minde ve arı hastalıkları içinde ANOLİT (Süper Okside değildir, gerekli olan dezenfeksiyon maddesinin miktarını en Su) kullanımı dikkate alınması gereken konulardan biridir. aza indirgemek için dezenfekte öncesi yüzeyler dikkatlice temizlenmelidir ve Gıdalardaki güvensiz çalışma koşulları- Saygılarımla, na, çevresel endişelere ya da kalıntılara neden olan madde- KAYNAKÇA lerin kullanımı önlenmelidir. Hayvancılık üretimi ile ilgili olarak, Grup, formaldehit kullanımına ilişkin mevcut iznin, açık bir 1-. ( www.organic-farming.europa.eu) ihtiyaç kanıtı olmadıkça ve alternatifler bulunmadığı sürece 2- European Commission - Agriculture and Rural Developgeri çekilmesini tavsiye etmektedir. Ayak banyolarında ve dış ment ,Directorate B: Multilateral relations, quality policy biyo güvenlik paspasında daha fazla çalışma önerilir. Unit B4 – Organics ,Office L130 – 03/232 ,B-1049 BRUSSELS /BELGIUM Grup, dört dezenfeksiyon teknolojisini gözden geçirdi. Functional mailbox: agri-exp-gr-organic@ec.europa.eu Elektrolize suyun sodyum hipoklorite benzediği ve bu bileşikle ilgili kısıtlamaların elektrolize suya da uygulanması gerek- 3-http://ec.europa.eu/agriculture/organic/home_en tiği düşünülmektedir. Gıda işleme ile ilgili Grup, QAC'lerin 4-https://www.researchgate.net/publication/275581382 ve triklosanın kullanılmamasını ve klorlu bileşiklerin kul-

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

Hangi firmadan ne zaman,ne kadar malzeme aldınız Bu raporu görmek zor değil, çünkü ÇözBİM YEMEKÇİ yanınızda www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr 51


Fuar Haberi

25.FoodProduct’ta iki dev etkinlik

Eylül - Ekim 2017

katılan sektör profesyonelleri; konaklama, ağırlama ve gıda sektörüne dair tüm paydaşlara, ikili iş görüşmelerine, etkinliklere, konferanslara eş zamanlı olarak ulaşabilecek. YENİ HEDEF PAZARLARA ÇALIŞMALAR TAM GAZ Etkinliklerin yanı sıra 25.FoodProduct’ta BAİB - Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği, BAKA – Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, DEİK - Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, ATSO - Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ve ANFAŞ’ın yurt dışındaki acente iş birliktelikleriyle; Almanya, Balkanlar (Arnavutluk, Bosna – Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Kosova, Makedonya, Sırbistan), Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Bulgaristan, Çin, Filistin, Hindistan, İran, Katar, K.Irak, Kırgızistan, Kosova, Kuveyt, Letonya, Mısır, Özbekistan, Suudi Arabistan, Tayland, Tunus, Umman ve Yemen’den profesyonel ziyaretçi ve alım heyetleri getirilecek. 81 İLDEN PROFESYONEL ALIM HEYETİ HAZIR Yurt dışı çalışmalarının yanı sıra yurt içinde Ekonomi Bakanlığı, TOBB – Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve Antalya Ticaret Borsası aracılığıyla hedef illerdeki ticaret ve sanayi odalarından, Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu, GİMAT - Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Ankara Toptancılar Derneği, TAFED – Türkiye Aşçılar Federasyonu, ANFAŞ’ın yapmış olduğu anlaşmalar ile 25 hedef ilde yaptığı gerçekleştirdiği basın ve sektör toplantıları aracılığıyla; 81 ilden gıda toptancıları, kurumsal satın almacılar, otel ve restoran zincirleri, şef ve aşçılar, sektörel ziyaretçi heyetleriler getirilecek. İKİ DEV ETKİNLİKLE TANITIM FIRSATI

Gıda sektörünün yükselen fuarı 25.FoodProduct, sektörün önde gelen firmalarını, yurt dışında 20’nin üzerinde ülkeden, yurt içinde ise 81 ilden profesyonel alım heyeti ve ziyaretçileri Antalya Expo Center’da bir araya getirecek. Fuar kapsamında düzenlenecek etkilikler sayesinde katılımcılar, en etkili tanıtım imkanına ulaşma fırsatı yakalayaGıda sektörünün yükselen fuarı 25. FoodProduct’ta katılım- cak. 25.FoodProduct kapsamında TAFED - Türkiye Aşçılar cılar iki dev etkinlikle doğrudan tanıtım fırsatı yakalayacak. Federasyonu iş birliğiyle Sanayi Sempozyumu ve Ustaya Fuar kapsamında organize edilecek Sanayi Sempozyumu ve Danış olmak üzere iki dev etkinlik gerçekleştirilecek. Ustaya Danış etkinlikler sayesinde katılımcı firmalar ürünlerini SANAYİ SEMPOZYUMU şeflere tanıtacak. FoodProduct’a özel organize edilecek Sanayi Sempozyumu ile katılımcı firmalar; mevcut ve yeni çıkan ürünlerini sergileyecek. Antalya Expo Center’ın yenilenen kongre salonlarında, fuarla eş zamanlı olarak gerçekleşecek etkinlikte; firma yetkilileri, TAFED tarafından getirilecek 100 etin şefe HOTELEQUİPMENT İLE EŞ ZAMANLI ekipmanlarının doğru kullanımı ve doğru bilinen yanlışlarını Bu yıl 25.FoodProduct; turizm sektörünün önde gelen anlatma fırsatı yakalayacak. organizasyonu 29.HotelEquipment – Uluslararası Konak- USTAYA DANIŞ MASASI lama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı ile eş zamanlı Sanayi Sempozyumu’nun yanı sıra fuar kapsamında düzenolarak gerçekleştirilecek. Önceki yıllarda alan yetersizliği nede- lenecek bir diğer etkinlik ise Ustaya Danış Masası olacak. niyle farklı tarihlerde gerçekleştirilen fuarlar, bu yıl yüzde yüz Etkinlik sayesinde katılımcılar; kurulacak özel masalarda, büyüyerek 20.000 metrekareden 40.000 metrekare kapalı TAFED tarafından getirilecek 10 Exclusive Chef’e, yeni 20.000 metrekare açık olmak üzere toplam 60.000 metrekare- ürünlerini bire bir tanıtma imkanı bulacak. İki dev etkinlikle lik alana ulaşan Antalya Expo Center sayesinde tek çatı altın- birlikte firmalar bir yılda yüksek bütçelerle gerçekleştirebileceği da gerçekleştirilecek. Katılımcı ve ziyaretçi profilleri benzerlik tanıtım çalışmalarına 25.FoodProduct aracılığıyla 4 günde gösteren fuarlar, sektörün talebi doğrultusunda 17-20 Ocak ulaşabilecek. 2018 tarihilerinde eş zamanlı olarak kapılarını açacak. Fuara ANFAŞ - Antalya Fuarcılık İşletme ve Yatırım A.Ş. tarafından 25’inci kez hayata geçirilecek FoodProduct-Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı, 17-20 Ocak 2018 tarihleri arasında kapılarını açmaya hazırlanıyor.

52


Eylül - Ekim 2017

53


Eylül - Ekim 2017

Ürünlerimiz tamamen katkısız doğal yöntemler ile üretilmektedir.

Söyleşi: Engin GÜNER Bu ayki konumuz hazır doğranmış ürünler… İstanbul, Kıraç’ta üretim yapan Euro Fresh firması sahibi, Hakan Muammer Aydın’ın misafiri olduk.

öngördüm. Örneğin; Çırağan Sarayı’nda barda çalışırken, banket operasyonları için günde 1.000-1.500 Kg. portakalı elde sıkıyorduk. Bu, bende ilk olarak, taze sıkılmış portakalsuHakan Bey bizleri misafir ettiğiniz için çok teşekkür ederiz. yunu otamatik makinalarda üretip, İstanbul’daki 5 yıldızlı otellÖncelikle, faaliyet yaptığınız iş kolunu nasıl adlandırmak gere- ere satma fikrini doğurdu. Buna paralel, ağabeyimin işlettiği manav dükkanımıza gelen Fast-Food restoranlarının sipariş kir? Sektörünü nasıl isimlendiriyorsunuz. ve talepleriyle birlikte, ilk adımlarımızı attık. Askerlik görevim Sektörümüzü tüm dünyada olduğu gibi, biz de (Türkçe’mize sebebiyle ara vermek zorunda kaldım. “TAZE DOĞRANMIŞ” diye çevirebileceğimiz) “FRESH CUT” Askerlik dönüşü, İstanbul Bayrampaşa Sebze Meyve olarak isimlendiriyoruz. Hali’nden dükkan satın alıp, otel ve fast-food restoranlara, Hakan Bey, uzun yıllar sebze-meyve ticaretiyle uğraştınız. toptan meyve-sebze satışına başladık. Ayrıca küçük bir depo Sonra da taze sebze-meyve işlemeye başladınız. Öncelikle, tutup, tamamen el işçiliği ile işlenmiş sebze üreterek Fresh biraz kendinizden ve sebze-meyveye olan aşkınızdan bah- Cut sektörüne adım atmış olduk. İlk önceleri rakiplerimizin seder misiniz? bile gülerek baktığı bu işte, zaman geldi siparişleri yetiştireİstanbul, Arnavutköy doğumluyum. Babam Mustafa Aydın’ın memeye başladık. İlk olarak taze sıkılmış portakalsuyu, doğrArnavutköy’de manav olmasından dolayı, meyve-sebzeyle anmış Ice-Berg (Göbek) salata, soyulmuş patates, soyulmuş olan ilişkimiz, doğal olarak başladı. 1983 yılında babamız ve- soğan ile otel mutfaklarına yardımcı olacak yarı mamul sebfat edince, manav dükkanımızı ağabeyimle birlikte işletmeye ze çeşitlerini üretiyoruk. 2000 yılında işlenmiş sebze işimiz, devam ettik. Turizm-Otelcilik mezunuyum. Bu konuda mesleki toptan meyve-sebze satışlarımızı geçince, İstanbul Hadımeğitim almam sebebiyle, 1988 -1993 yıllarında Swissotel ve köy’de fabrika kurduk. Ulusal marketlere yıkanmış ıspanak, pırasa ve paketlenmiş sebze çeşitleri, HORECA kanalına Çırağan Sarayı’nda çalıştım. doğranmış salata ve sebze çeşitleri ile profosyonel olarak Gerek otellerdeki çalışmalarım, gerek o yıllarda Türkiye ‘ye başladık. ilk defa gelmeye başlayan Fast-Food sektöründeki gördüklerimden, Fresh Cut ile ilgili olarak piyasadaki potansiyeli Müşterilerimizin talepleri ve bize destekleri ile gerek makine parkuru, gerek en yeni teknolojileri kullanarak; 50 çalışanı,

54


Eylül - Ekim 2017

2.500 metrekare kapalı alana sahip, portföyünde yaklaşık 50 çeşit Fresh Cut ürünü bulunan, günlük 10 Ton ürün elde eden, başta İstanbul olmak üzere Ankara ve İzmir’e kendi araçları ile periyodik sevkiyat yapan, diğer illere de lojistik firmaları aracılığıyla hizmet veren bir yapıya ulaştık.

Firma Haberi Ürettiğiniz ürünlerin pazarı, iç piyasada olması gereken büyüklük ve seviyede midir? Gelecekte, ürünlerinizi başka alanlarda da görecek miyiz? Pazarın, ülkemizdeki potansiyelini öngörebiliyor musunuz?

Şu an, pazar hakimi olmamamıza rağmen, halen bu işteki Hangi hammaddeleri işliyorsunuz? Elde ettiğiniz ürünlerin en pastanın yarısında bile değiliz. Ocak ayından itibaren Anadolu çok kullanıldığı işletmeler hangileridir? yakasında kuracağımız yeni fabrikamıza taşınacağız. Yeni teIce-Berg Salata, Biber, Ispanak, Akdeniz Salata çeşitleri, sisimizde, başta HORECA kanalında henüz ulaşamadığımız Patates, Soğan başta olmak üzere, tüm sebzeleri; başta işletmelere de hizmet vermek istiyoruz. Sonrasında da, marHORECA kanalının büyük ölçekli Fast Food Zincir Resto- ket kanalındaki yelpazemizi, yeni ürünlerle geliştirmek istiranları, Oteller, Restoranlar ve Ulusal marketlere servis yoruz. sağlıyoruz.

Hammadde temininde ve işletmede karşılaştığınız başlıca Ürünlerinizin, donuk sebze-meyveye göre farkları (fayda, mal- sorunlar nelerdir? Sorunların giderilebilmesi için ne türlü tedbirler alınmalıdır? iyet, kalite, sağlık vb. açılardan) nelerdir? Ürünlerimiz tamamen katkısız doğal yöntemler ile üretilmek- Bizim işimizin en temel ve önemli kuralı, nitelikli hammadde tedir. Hiç ürünümüz ve prosesimizde katkı maddesi yoktur. temin edebilmektir. Mevsimsel sıkıntılar gün geçtikçe artıyor. Lokomotif ürünlerimizi, tohumundan pakete girene kadar En çok zorlandığımız ve bizim müdehale edemediğimiz konu da, olumsuz hava şartlarıdır. Üretiminde 12 ay boyunca süreçte, tamamen bizlerin kontrolündedir. standardizasyon sağlamak bizi çok yoruyor. Her tür sanayi Restoran ve otellere; kolunda olduğu gibi, bizim de işletmedeki temel sorunumuz • İşçilik, kalifiye elemandır. Bu konu ile ilgili olarak gelecek yıl, bir • Fire, üniversitenin gıda mühendisliği bölümü ile işbirliği yapacağız. • Nitelikli ürün faydası, • Enerji, • Dezenfeksiyon, • Maliyetler konularında faydalar sağlarken, kaliteli-sağlıklı ürünlerimizin, müşterilerimizin de müşteri sadakatini arttırmaktadır.

Müşteri tarafında, donuk ürünler temelde pratik gibi gözükse de, asıl sebep maliyetinin düşük olmasıdır. Malliyetinin düşürmenin temel prensibi, tarla aşamasında yüksek tonajlı hasat yapılmasıdır. Örnek vermek gerekirse; Ispanak ürününde dönümünde biz 1.500 Kg hasat yaparken, donuk proses yapan fabrikalar dönümde 7.000 Kg hasat yapmaktalar. Bizim ekim ve hasat modelimizde; ürünün taze, en körpe, en nitelikli ve sofralık hali işlenmektedir.

Sektörünüzde uzun yıllardır bir çok firma açılıyor. Ancak genelde uzun ömürlü olamıyorlar. Buna rağmen, siz uzun yıllardır aynı işi yapıyorsunuz. Rakipleriniz göre, sizi farklı kılan şey nedir? En başta sadece bildiğimiz işi yapıyoruz. Üretim düzenimiz ve standardizasyonumuzu anlık talepleri değerlendirmeye almıyoruz. Bu da, bizim kendi işimizde sürekliliğimizi ve uzmanlaşmamızı sağlıyor. İşimizi o kadar çok seviyoruz ki, çoğunlukla kendimize ve ailemize fazla zaman ayıramadan günde 18 saat çalışıyoruz. Uyku hariç hayatımızın tamamı, neredeyse işimizde geçiyor. İşimizi aşkla, sevgiyle yapıyoruz. En başta ben, hayatta en sevdiğim işi yapıyorum ve bunun için her gün şükrediyorum.

Ürünlerinizi kullanan işletmelerin sağlayacağı faydalardan Sizin standart ürünlerinizin yanında, müşterilerinize özel ürün bahseder misiniz? ve ambalaj çözümleriniz olduğunu biliyoruz. Bunlar nelerdir? Ülkemizdeki işçilik ve kira maliyetlerinin aşırı derecede artması ile birlikte mevsimsel sıkıntıların yarattığı fiyat ve kalite dalgalanmaları başta olmak üzere, temelde maliyet açısından ciddi fayda sağlıyoruz. Çok şubeli zincir restoranlarda standardizasyon sağlamakta, yani ulusal zincir bir restoranın İstanbul’daki salatası ile Gaziantep’teki salatasının reçetesi, maliyeti ve kalitesi aynı olmaktadır.

Fresh Cut sektöründe, müşterilerimizin işini kolaylaştıracak yarı mamul ürünlerden tutun, özel reçeteler, özel karışımlar dışında tek kullanımlık, porsiyonluk ambalajlar ile farklılık getiriyoruz. Önümüzdeki yıl, doğrudan tüketiciye temas edecek ürünlerin hazırlığını yapıyoruz. Türkiye’de bu işi ilk başlatan firma olarak çıtamız çok yükseklerde. Dolayısı ile yenilikler bitmeyecek.

55


Eylül - Ekim 2017

Araştırma Konusu

R Ü T L Ü K ’NİN E Y İ K R T E Z TÜ Z E L AN L O I S A MİR

R A L Z GAZO İnceleme: Fatih Ağarman

Türkiye'de nesilden nesile aktarılan bir mirastır gazozlar... Öyle ki X,Y ve Z kuşaklarının aynı anda tüketebildiği ender lezzetlerin başında geliyor. Türkiye'de üretimi 1800'lü yıllara kadar uzanan gazozun, ortak kültürümüzden bir parça olduğunu söylersek abartmış olmayız herhalde. Gazoz neydi? Gazoz emekti... Gazoz sabırdı... Türkiye'de gazozun tarihçesi Osmanlı zamanına kadar uzanıyor. Yurtdışından 1890 yıllarında azınlıklar tarafından getirtilen gazozlar, insanımız tarafından oldukça beğeniliyor. Bunun üzerine Rum asıllı Niğdeli Alexsandr Mısıroğlu, Fransa'dan gazoz yapma makinelerini ve Türkiye'de gazoz yapma haklarını da satın alıyordu. Alexsandr Mısıroğlu ve ortakları 'Mısıroğlu' adıyla ilk yerli gazozu üretmeyi başarıyor ve bunu başka gazoz markaları takip ediyordu. Cumhuriyet döneminin ilk gazozu ise 1930'lu yıllarda piyasa sürülen 'Nilüfer' gazozu oluyordu. Gazozlar, 1960'lar ve 1970 'lerde televizyonların siyah - beyaz olduğu dönemlerin renkli dünyasını da simgeliyordu. Sevgililer pastanelerde 'baloncuklu' gazozlarını yudumlarken, çocuklar da aynı gazozların kapakları ile oyunlar oynuyordu. Türkiye'de gazoz kültürü öyle noktalara ulaşmış ki, neredeyse her mahallenin kendine ait gazozu bulunuyormuş. Günümüzde bu kültürü yaşatmaya devam bir çok eski ve yeni firma piyasa da yer alıyor. Bizlerde bu konunun detaylarını öğrenmek için gazoz kültürün önemli temsilcilerinden olan Bağlar Gazozu, Çaldağ Giresun Gazozu ve Bodrum Mandalina Gazozu' nun yetkilileri konuştuk. Yerel gazozların bulundukları bölgeye katkılarını ve tanıtıma faydaları hakkında sohbet ettik. Ayrıca bir gazozun kalitesini nereden anlarız? İşte bu sorunun cevabını öğrenmek istiyorsanız, buyurun sohbetimize... 56

Kendinizi kısaca tanıtır mısınız? Ürünleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Bağlar Gazozu Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ayen: Bağlar Gazozunun ilk ne zaman üretilmeye başlandığı tam olarak bilinmemekle birlikte; 1936 yılında Safranbolu’da yapılan üzüm festivalinde çekilmiş bir fotoğrafta protokol masasında gazoz görülmektedir. Bu sebepten ilk üretim yılı 1936 yılı olarak düşünülmektedir. Bundan dolayı Bağlar Gazozu 1936 yılından bu yana Karabük’ün Safranbolu ilçesinde gazlı meşrubat üretimi alanında faaliyet göstermektedir. Son teknoloji üretim ile 200 ml dönüşümlü, 250 ml dönüşümsüz cam şişelere ve 0,5 lt den 1,5 lt ye pet şişelere; sade, meyveli, egzotik ve limonata çeşitlerinde ürün kalitesinden ödün vermeden üretilmekte, 3 kuşak aile şirketi olarak yürütülmektedir.Bağlar Meşrubat; ürünlerinde %100 pancar şekerinden elde edilmektedir. Çaldağ İçecek Sanayi Kurucu Ortağı Hasan Hüseyin İnanç: 3 nisan 1976 tarihinde Giresun Merkez Sultaniye Köyü'nde doğdum. 1997 yılı aralık ayında Çakırmelikoğlu AŞ (Freşa) firmasında işe başladım. Bu şirkette 15 yıl muhasebe, finans, satın alma ve idari işler birimlerinde görev yaptım. 2012 şubat ayında firmadan ayrıldım. 2012 yılının Temmuz ayında Çaldağ İçecek'i hem iş hem de hayat arkadaşım olan Reyhan Hanım ile beraber kurduk. Çaldağ markamız ile maden suyu sodası, Çaldağ Prime Doğal Mineralli Su , Ritim markamız ile meyveli madensuyu, Giresun Gazozu, Ordu Gazozu, Trabzon Gazozu ve Samsun Gazozu markalarımız ile sade, limon ve mandalinalı mineralli gazoz üretip pazarlıyoruz. Yurtiçi ve yurtdışı bayiliklerimiz bulunmaktadır. Bodrum Turunçgil Üretici Birliği Başkan Yardımcısı İsmail Akpınar: Ürünlerimiz Bodrum mandalinasından üretilen ve Bodrum mandalinasının sofralık sunulan ürünleridir. Türkiye'de üretilen gazozlar bulunduğu bölgelere ne gibi katkılar sağlıyor? Ekonomik ve turistik olarak faydaları nelerdir? Mehmet Ayen: Ülkemizdeki Gazozların çoğu, üretildikleri bölgelerde en eski mesleki geleneklerin sürdürülmesiyle bu güne gelmiş yerli firmalardır. Gazozlar geçmişten günümüze üretildikleri bölgelere büyük değer katmıştır. Bölge halkına iş imkanı sağlamakta, gelen turistler için bölgesel bir değer olarak bölgeye değer katmaktadır. Hasana Hüseyin İnanç: Giresun'u seviyorum ve şehrimi temsil etmek bana mutluluk veriyor. Şehrim adına gazoz çıkarıyorum. Yurtiçine ve yurtdışına ihracat yapıyoruz. Burada yaşayan insanlara iş imkanları sağlıyoruz. Bunun yanı sıra her 'Senin şehrin Senin Gazozun' projesi ile tüm


Eylül - Ekim 2017

şehirlerin kendine ait gazozların olmasını sağlamaya çalışıyoruz. Temsilcilikleri de oranın yerli halkından insanlara veriyoruz. Ordu Gazozu,Trabzon Gazozu ve Samsun Gazozu'ndan ardından Erzurum 25 Gazozu marketlerde yer alacak. Böylece hem şehirlerin kendine ait gazozları oluyor hem de orada ki insanlara iş imkanı sağlanıyor.

edip, varlığımızı sürdürmektir. Hasan Hüseyin İnanç: 'Senin şehrin, senin gazozun' projesi ile her şehre özel gazozlar üretmek istiyoruz.Bu projeyi Giresun, Ordu, Trabzon, Samsun ve son olarak Erzurum'da gerçekleştirdik. Diğer illerde de çalışmalar devam ediyor.

İsmail Akpınar: Türkiye'de üretilen gazozlar bölgesine istihdam sağlar.Sofralık dışında kalan veya piyasa arz edilen ürünlerin ekonomiye kazandırılmasında önemli katkısı vardır.Gazozlar yöresel ürünlerden yapıldığı için bölgenin ekonomisine katkı yapar.

İsmail Akpınar: Şu an üretimi fason olarak imal ettiriyoruz hedefimiz en kısa sürede beldemizde kendi üretim tesisimizin olmasıdır.

Bir gazozun kalitesini belli eden unsurlar nelerdir? Gazoz alırken nelere dikkat etmeliyiz? Mehmet Ayen: Gazozlarda en önemli unsur, içeriğinde kullanılan hammaddelerdir. GDO, mısır şurubu, tatlandırıcı gibi katkı maddeleri içermemelidir. Bağlar Gazozu'nun ilk kuşak sahibi Erdem Ayen’in “Hiçbir zaman çocuklarıma ve torunlarıma içiremeyeceğim kalitede bir ürün üretmem” sloganıyla üretim yapmaktadır. Kalite firmamız için en önemli unsurdur. Buna ek olarak firma araştırmasında firmanın kalite belgelerinin bulunup bulunmadığı kontrol edilerek tüketim yapılmalıdır. Firmamızın, ISO 9001:2008, ISO 22000 ve Helal gıda sertifikaları bulunmaktadır. Hasan Hüseyin İnanç: Öncelikle olarak gazoz için üretilen su çok önemli. Biz doğal maden suyundan üretiyoruz. İçerisinde kesinlik yapay tatlandırıcı kullanmıyoruz. Tamamen şeker pancarından Mehmet Ayen üretilen toz şeker kullanıyoruz. Biz yeni firma olmamız rağmen kesinlikle kaliteden ödün vermiyoruz. Bu da gazozumuzu lezzetli kılıyor.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir ve dergimiz okuyucularına neler söylemek istersiniz? Mehmet Ayen: Son yıllarda yerel gazozlara olan talep eğiliminin artması çok sevindirici. Her ilde çeşit çeşit gazozların satıldığı nostaljik cafelere sık sık rastlamaktayız. Hem bunların Türk menşei olması hem de eski tatları ayakta tutabilmemiz amacı ile yerel gazozlarımıza dönmemiz çok güzel. Ancak burada halkımızın dikkat etmesi gereken; her sektörde olduğu gibi bu eğilimden fayda sağlamak amaçlı kurulmuş, sağlıksız ürünler üreten firmalardan uzak durmaktır. Herkese sağlıklı günler dilerim. Hasan Hüseyin İnanç: Giresun ve diğer iller adına yaptığımız çalışmalara devam edeceğiz. Kaliteden ödün vermeden güzel işler gerçekleştiriyoruz. Yeni projeler ve yeni tatlar üretmeye gayret gösteriyoruz.Gazoz konusunda 6 yıllık bir geçmişe sahibiz. Yolun başında sayılırız ancak kalitemize güveniyoruz. Ayrıca sektör adına ortak çalışmalar yapılırsa diğer firmalarla bunlara da katılmak isteriz. Fuarlar ve ya festivaller gibi. Bizleri seven ve destek olan herkese teşekkür ederiz. İsmail Akpınar: Yöresel lezzetlere önem verenleri ve bu lezzetlerin herkese ulaşmasını sağlamak için çaba gösteren herkese sevgiler,saygılar dileriz.

İsmail Akpınar: Üretildiği ürünün kendine özgü koku lezzet ve aroması ,doğallığı ve tazeliğidir.Hangi yörede ve fabrikalarda üretildiğine bakmalıyız. Üretilen gazozlar hakkında il, ilçe ve ya ülke bazında yapacağınız bir çalışmanız ve ya projeniz bulunuyor mu? Mehmet Ayen: Firmamızda kalite ve AR-GE çalışmaları kapsamında yenilemeyi düşündüğü makineler bulunmaktadır. Firmamızın amacı ülke çapında her yerde bulunabilir bir ürün olmak değil, kalitemizden ödün vermeden üretimimize devam

57


Eylül - Ekim 2017

BTA Unlu Mamuller Genel Müdürü Volkan Cılga

Aylık 7 milyon adet ürün hacmiyle yaklaşık 4000 noktaya ürün sağlıyoruz BTA Unlu Mamuller Genel Müdürü Volkan Cılga ile yaptığımız söyleşiyi sizlerle paylaşıyoruz

BTA Grup hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? 1999‘da TAV ile birlikte İstanbul Atatürk Havalimanı Dış Hatlar Terminali yiyecek ve içecek operasyonunu yürütmek üzere yola çıktık. BTA bugün, 350’yi aşan noktada 3 bin 500 çalışanıyla faaliyet gösteren, yiyecek-içecek sektörünün lider markalarından biri oldu. Şu an dünyanın her yerinde, her ölçekte yiyecek-içecek operasyonunu yürütecek bilgi birikimine sahibiz ve bu doğrultuda yeni fırsatları da takip ediyoruz.

Cakes & Bakes markasının ortaya çıkış hikâyesini biraz anlatır mısınız? Cakes & Bakes unlu mamul, pastane ve sandviç ürün gruplarında son yıllarda artan yoğun talebin karşılanmasına yönelik olarak 2006 yılında BTA tarafından hayata geçirildi. Bugün bu amaca yönelik olarak 23 bin metrekare alanda aylık 7 milyon adet ürün hacmiyle yaklaşık 4000 noktaya ürün sağlayarak ciddi düzeyde üretim gerçekleştiriyor.

Cakes & Bakes kendi markalarının yanı sıra, dünya markalarına da ürünler üretiyor. Bunu nasıl sağladınız? Dünya markaları neden Cakes & Bakes 'i tercih ediyor? Tüketici talep ve ihtiyaçlarını ciddi şekilde araştırıyor ve yakından takip ediyoruz. Portföyümüzün genişliği sayesinde önemli bir veri setine sahibiz. Bu beklentilere uygun çözümler, ürünler geliştiriyor ve sunuyoruz. Şirket içinde bu konuda uzmanlaşmış bir Ar-ge ekibimiz var. Aynı zamanda alanında uzman kişi ve kurumlarla verimli işbirlikleri gerçekleştiriyoruz.

EDT EXPO 2017 fuarında yoğun ilgi ile karşılaştınız. Bunun yanı sıra 'Lezzet Arası' markalı ürününüzün tanıtımını gerçekleştirdiniz. Bu yeni üründen biraz bahseder misiniz? Piyasaya çıkacak yeni ürünlerinizde bulunuyor mu? Cakes & Bakes olarak BTA ’nın sektördeki 18 yıllık tecrübesinin yarattığı farkı EDT EXPO ’da bir kez daha gözler önüne serdik. Fuar süresince mevcut müşterileri ve sektör profes-

yonelleriyle bir araya gelme fırsatı yakaladık ve en çok da yeni hayata geçirdiğimiz “Lezzet Arası” projesini öne çıkardık. Lezzet Arası markası için kısaca, uzun ömürlü taze ürün grupları diyebiliriz. Neler bunlar derseniz; salatalar var, tüketime hazır yemekler var. Bunlar günlük değil, yaklaşık 14 gün raf ömrüyle aynı gıda güvenliğini koruyan, aynı lezzetini koruyan, özel ambalajlı, gerçekten çok özel şartlarda üretilen ürünler. Lezzet Arası, gerek yolda gerek evin dışında veya herhangi bir yerde ya da evde bir şey hazırlamaya vakti olmayan insanların, evde pişmiş kalitesinde yiyecek ihtiyacını karşılamak için hazırladığımız bir marka. Emsal ürünler var ama özellikle alıp üç dakikada, mikrodalgada evinizde ısıtabildiğiniz ve kendiniz yapmışsınız gibi tüketebileceğiniz köfte, kadınbudu köfte, tavuk baget ve tavuk ızgara gibi yemekler bir ilk. İnsanların o anlık yemek ve sıcak yemek ihtiyacını karşılamak üzere hazırlandı. Yine aynı şekilde sandviç grubu, benzer ihtiyaçları karşılamak üzere hazırlandı.

Üretim tesisinizin iddialı olduğu biliniyor. Biraz anlatır mısınız? Bunun yanı sıra Cakes & Bakes bünyesinde kaç kişi çalışıyor? Cakes & Bakes üretim tesisimiz ayda 7 milyon adet üretim hacminin yanında yılda yaklaşık 2 bin 500 yeni ürün reçetesi üzerinde çalışıyor ve her ay 90 ton lokum üretimine imza atıyor. 23 bin metrekare alana sahip tesisimiz, 693 çalışanıyla yaklaşık 4 bin noktaya ürün sağlıyor ve Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Gürcistan, Tunus, Makedonya ve KKTC gibi ülkelere de ürün ihraç ediyor. Bunların yanında dünyaca tanınmış kahve zincirlerinin ve fast food markalarının da ayrıca lider tedarikçisi durumundayız.

Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? Catering Guide Dergisi okuyucularına neler söylemek istersiniz? Bu dönemde piyasaya sürmeye başladığımız “Lezzet Arası” ürün portföyümüzle hareket halindeki ve hazır tüketim ihtiyacındaki tüm tüketicilerle birçok yeni alanda buluşmaya gayret ederek Cakes & Bakes lezzetlerini daha çok kişiye ulaştırmayı hedeflemekteyiz.


Eylül - Ekim 2017

59


Eylül - Ekim 2017

Dünya kazan,Ben kepçe Gülçin SOYTUTAN

FARKLI BİR KÖY - LÜBBEY

Yaz tatili için mevsimi kaçırmak üzereydik. Arkadaşlarımız Marmaris’te buluşacaklardı. Bizde onlara katılmaya karar verdik. İzmir’den Marmaris’e geçmek için tam bir haftamız vardı. Bizde orası senin, burası benim diye bir çok köy, kasabaya uğradık. Uygun yerlerde çadır açtık. Sabah toparlanıp yollara düştük. Satılık Köy, Terkedilmiş Kartal Yuvası veya Hayalet Köy olarak adını çok duyduğum Lübbey’e mutlaka gidip ziyaret etmeyi aklımın bir köşesine büyük harflerle yazmıştım. Yolumuz Birgi, Ödemiş’ten geçince geceyi Lübbey’de geçirelim bakalım hangi hayaletlerle karşılaşacağız dedik. İnternette köy hakkında bir yığın masal anlatılıyordu. Ama evdeki hesap çarşıya uymadı. Birgi’de tahminimizden fazla zaman geçirince, dağ yollarına güvenemedik. Ödemiş’in hemen yanındaki Gölcük’te geceyi geçirmeye karar verdik.

Gölcük / Ödemiş Yeşilin bin bir tonunun sardığı kasaba gölün kıyısında, dağın yamacına kurulmuş. Gölde daha çok aynalı sazan ile yayın balığı varmış. Bu yılda balık yakalama festivalinin ikincisini yapmışlar. Kışın fazla kar yağıyor olmalı ki, yol kenarlarında çok sayıda kar çubuğu vardı. Gün batarken kasabanın karşısında ki kıyıda bulunan Ali Baba Camping’e ulaştık. Yüksek ağaçların altında açtığımız çadırımızda serin, ferah bir gece geçirdik. Sabah kahvaltımızı yaptıktan sonra Google haritalara Lübbey köyü dedik, yola çıktık.

Terk edilmiş köy Başlangıçta yol asfalttı. Bir süre sonra asfalt bitti. Stabilizeye dağ yoluna döndü. İyice daraldı. Tabela filan hak getire, hiç bir işaret levhaya rastlamadık. Kıvrım kıvrım, döne döne saatte 30 km hızla, son sürat orman yolundan ilerledik. Tam yürüyüş yapılacak sessiz, huzurlu bir yolculuk oldu. Cırcır böcekleri orkestrasına eşlik eden kuşların aryalarını dinlemek ayrı bir zevkti. Ancak yolumuzun üzerinde ne yerleşim yerine rastladık, nede herhangi bir araca. Epey bir zaman sonra Çamyayla köyünden geçtik. Kısa bir süre sonrada 60

gerçekten tepede, balıksırtı kılçığa yerleşmiş kartal yuvasını gördük. Aklımıza ilk gelen Hazindag’a benzediği oldu. Oda Kaçkarlar da kılçığa kurulmuş minik bir yayla köyü. Onun etrafı çayır, çimen. Lübbey’in etrafı ormanlık hatta ağaçların arasında kaybolmuş. Özellikle köyü aramasak geçip gidebilirdik bile. Yukarıdan köye doğru inerken hedefimize ulaşmanın verdiği mutluluk, terk edilmişliğin hüznü birbirine karıştı. Ne köyün girişi belliydi, nede adı yazıyordu. Orası mı? Burasımı? Derken yolu kaçırmışız. Geri döndük çok dar bir patikaya araçla girdik. Dönelim desen, dönecek yer yok. Burası değil herhalde uygun yerden dönelim derken köyün meydanına, tek dönüş noktasına geldik. Zaten başka da yol yokmuş. Meydanın hemen üst kısmında üç borudan gürül gürül akan çeşme köyün tek hayat belirtisi gösteren yeriydi. Tüm terk edilmişliğe inat etrafına bereket saçıyordu. Sıcakta yaptığımız yolculuktan sonra kana kana soğuk sularından içtik. Önce çok merak ettiğim Camisine gittik. Kapı kilitliydi. Etrafta in cin top atıyordu. Bu arada kahveyi bulduk. Kahveci Mehmet kapısına tel.0535 524 06 86 numarasını yazmış ama kendisi yoktu. Köyde telefonlarda çekmiyor. Kimse yok mu? Filan diye seslendik ama hiç bir cevap alamadık. Bizde köyün sokaklarını gezmeye, evleri incelemeye başladık. Köy doğal kayalıkların üstüne yerleşmiş. Evler temel kazılmadan, kayaların üstüne ahşap direkler, taşlarla örülerek yapılmış. Genellikle iki katlı. Alt katı ağıl, üst katı yaşam odaları. Hemen hemen hepsinin çatıları çökmüş. Camları, kapıları dağılmış. Sokaklar doğal taş yada taşlarla örülmüş. Araç girmesi mümkün olmayan yürüyüş yolları şeklinde. Köyün içinde bir çeşmeye daha rastladık ama onun suyu kesikti, belki de kurudu. Evlerin birinin önünde “Kahvaltıcı Nine” diye tabela vardı. Seslendik ancak evde kimse yoktu. Bahçeler bakımsız


Eylül - Ekim 2017

Dünya kazan,Ben kepçe

kalmış, üzümler asmanın üstünde kurumuş yine de her yer yemyeşildi. Rastladığımız incir ağaçları dallarını eğmiş yememiz için incirlerini sunuyorlardı. İncire dayanamam! Oburluk etmedik bizden sonra gelenlerde yesin diye ihtiyacımız kadar yedik. Son eve geldiğimizde telefon çekti. Mehmet Bey’e ulaştık. Ödemiş’teymiş beklersek yarım saat içinde gelebileceğini söyledi. İşimiz yok. Bekleriz dedik. Sinan tembellik yapıp kahvenin bahçesinde oturdu. Bende köyün alt kısmındaki sokakları gezmeye gittim. Tabi bu arada inlerle, cinleri de aradım ama maalesef rastlayamadım. Biraz sonra kahveci Mehmet Güler 9 yaşındaki oğlu Hüseyin Ali ile birlikte çıka geldi. İlk önce Camiyi açtı. Bizi Hüseyin Ali’ye emanet ettikten sonra çay yapmak üzere kahveye geçti.

LÜBBEY CAMİSİ Rehberimiz Hüseyin Ali ile birlikte minaresi olmayan, taş, ahşap karışımı Camiyi gezmeye başladık. Dışından hiç bir şey anlatmayan Cami, içinde nadide bir inci saklayan istiridye gibiymiş. Kilitli demir kapı açıldığında içeride ki tahta, oyma; mavi, yeşil boyalı ana kapısı ile karşılaştık. Tahta kapı açıldığında ise içeride ki güzelliği gördük. Duvarlarda ince ince özel boyalarla resimler yapılmış, yazılar yazılmış. Mihrabın üst kısmına dalgalı denizde, uzun bacasından dumanlar savurarak giden buharlı bir gemi resmi çizilmiş. Çiçeklerle bölünen kısmın altında ortadan sarı büyük bir kandil kenarlarında üç kıvrımlı püsküllü kırmızı bir perde, dış kenarlarında ise selvi ağacı resimleri yapılmış. Mihrabın kenarlarında vazoların içinde çiçekler. Onların üzerinde hat sanatıyla, Arap harfleriyle resim-yazı formunda Sultan Selim, Sultan Ahmet iki cami resmi yapılmış altlarında Türkçe olarak adları da yazılmış. Daha üst kısımlarda ve Caminin tüm duvarlarında yine hat sanatıyla Arapça Allah, Muhammed, Maşallah gibi yazılan yazıların altına çok muntazam Türkçe karşılıkları da yazılmış. Hemen hemen hiç bir Camide karşılaşmadığımız Türkçe karakterleri görmek, herkesin anlayabilmesi beni çok mutlu etti. Caminin yapım yılı yok ancak Harf Devriminden sonra yeni yazının eklenmiş olduğunu sanıyorum. Duvarlarından bir çok ağaç, vazo içinde çiçek, sancak, halı resimleri var. Benim için en ilginç olanı, minberinde sapı yeşil renkli, topuzlu; kahverengi kılıflı; metal gövdeli; sarı püsküllü askısı bulunan duvarda asılı gibi duran kılıç resmi oldu. Daha önce hiç görmemiştim. Daha sonra Emin Başaranbilek’in “Lübbey Kışlağı ve Lübbey Camisi” kitabından öğrendim ki: Osmanlı Döneminde Padişahların Cuma günleri minberde hutbe okunarak kılıç kuşandığını anımsatmak için çizilmiş. Denizli civarındaki bir kaç Camide daha kılıç resmi varmış. Yerdeki halıları da şimdiki gibi fabrikasyon halılardan değil el dokuması nakışlı, renkli hepsi bir birinden farklı Yörük halıları. Hepsine hayran hayran bakıp kahveye Mehmet Bey’in yanına geçtik. LÜBBEY Mehmet Bey çayı demlemiş bizi bekliyordu. “Lübbey’de doğduğunu; Köyün kuruluş tarihinin çok eskilere dayandığını

ancak ne zaman olduğunu bilmediğini; 1980’lerin sonuna kadar köy halkının kışın Lübbey’de yaşadığını, yazın yayla’ya çıktıklarını; elektriğin yaylaya gelmesi ile halkın buraya betonarme evler yapmaya başladığını; daha sonrada yaz / kış bu evlerde yaşamaya başladıklarını; şimdi bir kaç ailenin kışları Lübbey’de ki evlerinde döndüklerini; halen köyde toplam beş kişinin yaşadığını” anlattı. Eskiden köy çok şenlikli oluyormuş. Köyün iki tane kahvesi, okulu, çamaşırhanesi varmış. Bahçelerinde her türlü sebze, meyve yetişiyormuş. Odun kömürü ile zeytincilik yapıyorlarmış. Eski yaylanın adı şimdi Çamyayla Köyü olmuş. Yani bizim biraz evvel önünden geçtiğimiz betonarme, sevimsiz, evlerin olduğu köy. Aslında Lübbey eski, yıkık tarih kokan sokakları, coğrafyada ki duruşu ile şekilsiz Çamyayla’ya fark atıyor ama anlayabilene. Bence köy halkıda bunun farkında çünkü Mehmet Güler’in dediğine göre, bir turizm şirketi köyü almak istemiş çok para teklif etmiş ama satmamışlar. Eğer satarsak onlar burasını otel yapar, bizde bir daha dedemizin, ninemizin ecdadımızın topraklarına ayak basamayız demişler. Düşünce olarak doğru ama evlerde çok harap keşke bu hale gelmeden çok önce biraz bakım onarım yapsa imişler. Koskoca köye yazık olmuş demeden edemeyeceğim. Şimdi gelelim bizim in, cin tayfasına. Köyde iki tane korku, gerilim filmi çekilmiş. Yönetmenliğini Can Varol’un yaptığı “11” ile yönetmenliğini Teoman Gündüz’ün yaptığı “Lanet: Ervah Cinleri”. Herhalde bu filmlerden etkilenerek Hayalet Köy denilip, gerilim devam ettirilmek istenmiş olmalı, yoksa köyde korkulacak hiç bir şey yok. Ayrıca genç yönetmen Baran Vardar okul bitirme ödevi olarak belgesel konusu ararken kahveci Mehmet Güler ile tanışmış ondan çok etkilenerek Mehmet Güler’in ve Lübbey’in hikayesini anlatan bir belgesel çekmiş “VEFA”. 11. River Film festivalinde “En İyi Belgesel Ödülü”nü, yurt içinde ve yurt dışında toplam 11 ödül almış. Ayrıca 70. Cannes Film Festivali Türkiye Standında da Türkiye’yi temsil etmiş. Nuri Bilge Ceylan’ın da köyü incelediği, film çekeceği köy efsanesi şeklinde söyleniliyor. Şimdilerde köy fotoğrafçıların gözdesi olmuş. Hafta sonları özellikle fotoğraf çekimine geliyorlarmış. Yolumuz uzundu ayrılma vakti gelmişti. Mehmet Güler bizi boş göndermedi. Dağlardan toplayıp kuruttuğu kekik, kantaronu hediye etti. Birbirimizin telefon numaralarını facebook, ınstegram adreslerini alıp, sevgiyle vedalaştık. Eğer yolunuz Ödemiş civarına düşerse Lübbey Köyüne uğramadan geçmeyin. Gitmeden mutlaka Kahveci Mehmet Güler’i (Tel:0535 524 06 86) arayıp geleceğinizi bildirin. Güler yüzlü, konuşkan Mehmet Bey sizleri ağırlamaktan mutluluk duyacaktır. Yeni sayımızda buluşmak üzere şimdilik hoşça, dostça kalın. Her şey gönlünüzce olsun. 61


Eylül - Ekim 2017

İnanılır gibi değil, laboratuvarda et ürettiler Memphis Meats isimli şirket laboratuvar ortamında orijinali- "Daha sağlıklı olacak" yle birebir aynı tatta olan dana, tavuk ve ördek eti üretmeyi Branson konuyla ilgili Bloomberg'e yaptığı açıklamada "30 yıl başardı.Hiçbir hayvanı öldürmeden, tamamen laboratuar oriçerisinde hiçbir hayvanı öldürmek zorunda kalmayacağımıza tamında üretilen ete ‘temiz et' adı verildi. ve elde edilen etin temiz et veya bitkilerden elde edilen et Az sayıda hayvan hücresi numunesinin kendini büyük demir olacağına inanıyorum. Hem tadı bildiğimiz etle tıpatıp aynı hazneler içerisinde yeniden üretmesiyle oluşturulan ‘temiz olacak hem de daha sağlıklı olacak" ifadelerini kullandı. et'in ‘yüzde 100' gerçek et tadı verdiği ifade edildi.

22 milyon dolar bağış toplandı Üretimi gerçekleştiren Memphis Meats şirketinin şimdiye kadar 22 milyon dolar bağış topladığı söylenirken, bağışın önemli bir kısmının ünlü yatırımcılar Bill Gates, Richard Branson ve ünlü gıda şirketi Cargill'den geldiği öğrenildi.

Maliyeti 40 Dolar

2013 yılında üretilen ilk ‘temiz et burger'in maliyetinin 330 bin dolar olduğu belirtilirken, bugün temiz etin gramının 40 dolar maliyetle üretildiği öğrenildi. Hedefin ise maliyeti konvansiyonel olarak üretilen tavuklardan daha düşük seviyeye çekmek olduğu söyleniyor.

Türk Lezzet Müzesi’ne özel ödül 'Türk Lezzet Müzesi' projesi Gastro Entertainment 2017'de gastronomi dünyasına yaptığı katkılardan dolayı özel ödüle layık görüldü. Türkiye'nin ve dünyanın mutfak sanatı konusunda önde gelen isimlerinin buluştuğu Gastro Entertainment İstanbul'da, Bay İnşaat Yönetim Kurulu Üyesi Erol Özmandıracı'ya 'Türk Lezzet Müzesi' projesinden dolayı özel ödül verildi. Turizm sektörünün duayenlerinden Ceylan Pirinçcioğlu’nun liderliğinde ilki düzenlenen Gastro Entertainment İstanbul, uzman sektör profesyonellerinin bir araya geldiği ve deneyimlerini paylaştığı özel bir platform olarak Türk gastronomisine katkı sağladı. En az çeyrek asırdan bu yana Türk Mutfağına yön veren en meşhur 40 yerel lezzet markasını tek bir çatı altında bir araya getiren Türk Lezzet Müzesi, Türkiye’nin asırlar içinde gelişmiş özgün lezzetlerini İstanbul’ un damak düşkünleriyle 2017 Ekim sonu 42 yerde buluşturacak. 62


Eylül - Ekim 2017

Türkiye'nin ilk ve tek hamburger festivali

Türkiye’nin ilk ve tek hamburger festivali olan Hellmann’s Burger Fest, 30 Eylül - 1 Ekim tarihleri arasında , Zorlu Center’da burger severlerle üçüncü kez bir araya geldi. Gurme burgerleri, Hellmanns’ın lezzetli soslarıyla deneyimleme fırsatı bulan 4000’e yakın burger sever, Burger Fest 3’te burger, müzik ve eğlence dolu unutulmaz 2 gün geçirdi. Yağmura rağmen yüksek bir ilgi gören festivalde hamburger noktalarına sabahtan akşama kadar büyük ilgi vardı; toplamda 30.000‘den fazla burger tüketildi.

"Hellmann's Burger Fest" 3.kez burger severler ile buluştu!

İstanbul’un en seçkin restoran ve burger noktalarını aynı çatı altında burger severlerle buluşturan Hellmann’s Burger Fest’e; Big Chefs, Virginia Angus, Cookshop, Bakermill Burgershop, B&B Burger, Burger House, Burgerillas, Daily Dana, Hayal Kahvesi, Kev Snack, Kitchenette, Komşu Kasap Burger, Mezzaluna, Route Burger House, Shakespeare, numnum ve Midpoint gibi çok sevilen lezzet ustaları, hem en sevilen, hem de festivale özel tasarladıkları burgerlerle katıldılar.

Baharatlı acılı mamullerde uzman

BAMU

'İsot Kreması' ürünü ile dikkatleri üzerine çeken ve Malatya'dan çıkarak tüm Türkiye'ye yayılmaya devam eden Kurel Gıda'nın Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kurel, İsot Kreması'nın ortaya çıkış serüvenini Catering Guide Dergisi'ne anlattı. Çiğ köfte sevdasından yola çıkarak böyle bir ürün ortaya koyduklarını belirten Kurel, 'İsot Kreması' nı kahvaltılık ve yemeklik malzeme olarak kullanılabileceğini söyledi. Kurel, ayrıca 'İsot Kreması' isminin insanlara ilginç geldiğini de sözlerine ekledi.

'İsot Kreması' Nasıl Ortaya Çıktı ? Gıda ve baharat sektöründe 1997 yılından bu yana yer aldığını ve İsot Kreması ürünü geliştirerek yollarına devam ettiklerini vurgulayan Kurel, ürünün hikayesini şöyle anlatıyor; "Çiğ köfte sevdam beni böyle bir ürünü bulmaya itti. Kendi, kendimize deneme-yanılma yoluyla bazı çalışmalar yaptık. Baharatçı dükkanımız varken bulduğumuz bu ürünü çiğ köftede kullanmanın yanı sıra, ekmeğe sürerek tüketme düşüncesi de oluştu. Daha sonrasında bunu ticari bir ürün haline getirmek istedik. Önce markamızın adını daha sonra, ürünün adını belirledik. Markamızın adını Baharatçı Murat'ın kısaltması olan 'Bamu', ürünün adını 'İsot Kreması' koyduk"

" Çiğ köfte seti 30 kişiye hitap ediyor " 'İsot Kreması'nın yanı sıra 'İsot Kreması'nın koruyucu madde içermeyen halini de ürettiklerini belirten Kurel, bunun yanı sıra çiğ köfte seti ürettiklerini de dile getirdi.Çiğ köfte setini altı ve 12 kişilik olarak ayrı ayrı ürettiklerini aktaran Kurel, "Ancak şöyle bir durum var, bu kişi sayıları Malatya için geçerli. Başka şehirlerde yaşayan insanlar için altı kişilik yazan çiğ köfte seti aslında 15 kişiye, 12 kişilik yazan çiğ köfte seti 30 kişiye hitap ediyor" dedi

" Ürünümüzün sonuna kadar arkasındayız " Kurel, "Sizlere ve yayın kurulunuza çok teşekkür ederim. 'İsot Kreması'nı oteller, yemek fabrikaları, restoranlar ve diğer kişiler gönül rahatlığıyla kullanabilir. Biz ürünümüzün sonuna kadar arkasındayız" şeklinde konuştu.

" Önemli rollerden biri de el hünerimiz " 'İsot Kreması' isminin insanlara çok farklı geldiğini ifade eden Kurel, "Hani şöyle düşünüyorlar; İsot'un kreması mı olur? İnsanlar ürünün tadına bakınca ne olduğunu anlıyor. İçerisine koyduğumuz malzemeyi özenle seçerek belirliyoruz. Ham madde alırken sadece fiyata odaklanmıyoruz. Kalitesine, kıvamına her şeye bakıyoruz. Önce tadına bakıyoruz, beğenirsek ona göre alım yapıyoruz. Ürünün kalitesinde en önemli rollerinden birini de tabi ki el hünerimiz oynuyor.

63


Eylül - Ekim 2017

Firma Haberleri

Şimşek Bisküvi ’ye yoğun ilgi Bisküvi sektörünün öncü markalarından Şimşek Bisküvi, 20 - 23 EYLÜL 2017 tarihleri arasında CNR – İSTANBUL FUAR MERKEZİ ‘ nde gerçekleştirilen FOOD İSTANBUL fuarına katıldı. Şimşek Bisküvi standı ziyaretçiler tarafından yoğun ilgi gördü. Her geçen gün ürün portföyünü inovatif ürünlerle zenginleştiren ve markalaşma yolunda yükselişini sürdüren Şimşek Bisküvi, Fuar alanındaki farklı stand tasarımıyla ilgi çekerek, fuar süresince ziyaretçi akınına uğradı.

En büyük 500 sanayi devi arasında Dokuz yıldan bu yana Türkiye‘nin En Büyük 500 sanayi devi arasında yerini alan Şimşek Bisküvi, fabrikasını modern ve teknolojik yatırımlarla donatarak, tüketicilerine sağlıklı, kaliteli ve lezzet dolu ürünler sunuyor.Türkiye'nin yükselen değerlerinden biri olan Şimşek Bisküvi, portföyünü artırarak yoluna devam ediyor.

Dardanel’den yeni bir ürün Türkiye'nin balık firmaları arasında ilk sıralarda yer alan Dardanel yeni ürünü 'Çıtır Sardalya'yı marketlerde satışa sundu. Tazeliğini ve besin değerini koruyarak temizlendikten sonra dondurulan, yüksek protein ve Omega 3 içeren Çıtır Sardalya, pratik bir balık ziyafeti için ideal bir çözüm sunuyor. Dardanel, dondurulmuş balık çeşitlerinden bir yenisi olan Çıtır Sardalya’yı sofralara dahil ediyor. Temizlenmiş ve çıtır kaplamasıyla pişmeye hazır halde satışa sunulan Dardanel Çıtır Sardalya, damak tadına göre kızartılarak ya da fırında pişirilerek tüketilebiliyor.

Teksüt’ten yeni bölge müdürlüğü Teksüt, İstanbul Anadolu Yakası’nda yeni bir bölge müdürlüğü oluşturarak devreye soktu. Perakende noktalarına daha verimli ve hızlı servis sunabilmek amacıyla kurulan müdürlük İstanbul Anadolu Yakası’nın yanı sıra İzmit ve Adapazarı’na da çalışmalarını yürütecek.

ve süt ürünleri kuruluşlarından Teksüt; İstanbul Avrupa, Bursa ve Ankara Bölge Müdürlüklerinden sonra Kuzey Marmara’daki müşterilerine daha iyi hizmet sunabilmek amacıyla İstanbul Anadolu Yakası Bölge Müdürlüğü’nü hizmete açtı.

"Verimli ve kaliteli servis sunmak istiyoruz"

Ataşehir’de kurulan yeni bölge müdürlüğü ile ilgili bilgi veren Teksüt Satış ve Pazarlama Direktörü Murat Keleş, “Ürünlerimizi müşterilerimize sunan perakende noktalarına daha süratli, verimli ve kaliteli servis sunmak istiyoruz. O nedenle bu bölge müdürlüğünü oluşturduk. Buradan Anadolu yakasının Türkiye’nin en büyük süt yanı sıra İzmit ve Adapazarı’ndaki iş ortaklarımıza da servis vereceğiz”dedi.

Le Pain Quotidien’in Klasikleşen Lezzeti Belçika'da kurulduktan sonra tüm dünyaya yayılan, İstanbul'da şubeleri de Le Pain Quotidien, yaptığı pasta ve tatlılarla dikkat çekiyor. En çok dikkat çeken lezzetlerin başında ise sevilerek tüketilen ve klaksikleşmiş bir lezzet olan 'çilekli tart' geliyor. Kıtır hamur ve beyaz ganaj üzerine çilekler koyularak yaplan 'çilekli tart sevilerek tüketiliyor. Ev ikramlarında da kullanılan 'çilekli tart', taze meyveler kullanılarak yapılıyor. 64


Eylül - Ekim 2017

Deniz Alkaç, Metro Toptancı Market Türkiye Satınalma Direktörü ve Yönetim Kurulu üyesi oldu

Atamalar

Metro Toptancı Market Türkiye Satınalma Direktörlüğü görevine, şirkette 20 yıla yakın süredir önemli görevler üstlenen Deniz Alkaç atandı. Alkaç görevi, 1 Eylül tarihi itibarıyla grubun Avusturya operasyonuna atanan Thomas Rudelt’den devraldı. Metro Türkiye ailesine 1998 yılında katılan Deniz Alkaç, geçtiğimiz yıllar süresince şirket açısından büyük önem arz eden stratejik görevlerde başarılı projeler yürüttü. Sırasıyla Kategori Yönetimi, Satın alma ve Food Service Delivery (Gıda Sevkiyat) gibi şirket içinde farklı departmanlarda çalışarak önemli deneyimler kazandı. 2013 yılında Kuru Gıda Grup Müdürü olarak atanan Deniz Alkaç, 2015 yılından bu yana Metro Toptancı Market FSD Direktörü olarak görev yapıyordu. Sektöründeki lider konumu ve başarısının; çalışanlarının bilgi, yetenek ve inançlarına bağlı olduğunu düşünen Metro, organizasyonun içinden yeni kariyer fırsatları yaratmaya yönelik bir insan kaynakları yaklaşımı yürütüyor. Bünyesindeki yeteneklere yatırım yaparak etkisini sürekli büyütmeyi hedefleyen bu yaklaşımın güzel bir örneği olan Deniz Alkaç, başarılı kariyer çizgisini, Satınalma Direktörlüğü göreviyle sürdürüyor.

Barilla’nın Genel Müdürü belli oldu

Nestlé Çikolatalarına Yeni Müdür

Nestlé İş Mükemmellik Direktörü olarak 2015 yılından bu yana görev yapan Özgür Karakaş, Nestlé Türkiye Çikolata ve Şekerleme İş Birimi Genel Müdürlüğü’ne atandı. Özgür Karakaş, Alman Lisesindeki eğitiminin ardından Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden 2003 senesinde mezun oldu. Nestlé ailesine Ekim 2003’de Yönetici Adayı olarak katılan Karakaş, satış, pazarlama ve iş mükemmelliği alanlarında yurtiçi ve yurtdışında çeşitli görevlerde bulundu. 2012 yılında Avrupa Bölgesi Sürekli Mükemmellik Lideri olarak Nestlé Almanya’ya transfer olan Özgür Karakaş, Nisan 2015’den bu yana Nestlé İş Mükemmellik Direktörü olarak görev yapıyordu. Özgür Karakaş, 1 Ağustos 2017 itibariyle Nestlé Türkiye Çikolata ve Şekerleme İş Birimi Genel Müdürüolarak görevine başladı.

Gıda devlerinden biri olan Barilla'nın genel müdürü değişti. İtalya'da firmanın Müşteri Hizmetleri ve Başkan Yardımcılığı görevini yürüten Piero Mirra'yı Barilla'nın Türkiye Genel Müdürü olarak göreve başladı. Dünyada toplam da 28 tesisle hizmet veren Barilla, Türkiye'de ise Bolu'da yer alan fabrikasında üretim gerçekleştiriyor. Yüzlerce ülkeye satış yapan Barilla'nın Türkiye Genel Müdürü 2002 yılından bu yana firmada çeşitli görevlerde bulunan Piero Mirra oldu.

Piero Mirra hakkında La Sapienza Üniversitesi Ekonomi Bölümü’nden mezun olduktan sonra Bolonya Alma Graduate School’da MBA programını tamamlayan Piero Mirra, profesyonel iş hayatına 1995 yılında Stratejik Danışman olarak başladı. 2000 yılında bir İtalyan şirketinde CFO olarak görev alan Mirra, 2002 yılında Avrupa Bölgesi ve İtalya CBD’nin Finans Direktörü olarak Barilla’ya katıldı. 2004 yılında Barilla İtalya’da “Müşteri Hizmetleri” Satış Departmanı’na geçiş yapan, artan sorumluluklarıyla birlikte son olarak Başkan Yardımcılığı görevini üstlenen Mirra, sektördeki pazar deneyimi ile Barilla’nın en büyük ve önemli bölgelerini yönetti. 1 Eylül 2017’den itibaren Büyük Çin Bölgesi'ne atanan Güneş Karababa'dan boşalan görevi devralan Piero Mirra, Barilla'nın Türkiye’de devam eden büyüme stratejisine liderlik yapacak. Piero Mirra evli ve 2 çocuk babası.


Eylül - Ekim 2017

Kısa Haberler

Lezzet Karavanı, Nilfestte görücüye çıktı Bursa Nilüfer Belediyesi’nin bu yıl 3. kez Balat Atatürk Ormanı’nda gerçekleştirdiği “Dünyayı sev, geyiği öp, festivale gel” sloganıyla Nilüfer Müzik Festivali düzenlendi. Yaklaşık 100 bin kişinin yer aldığı festivalde müziklerin yanı sıra atölyeler, oyun alanı, tasarım stantlarıve yerel yeme – içme durakları da dikkat çekti.. Yerel yeme- içme duraklarında Hastavuk A.Ş.'de yer aldı. Hastavuk, “Çıtır Tavuk, Tantuni, Döner ve Yayla soslu tavuğu kapsayan 4 farklı lezzetin bulunduğu “Has Lezzetler” serisini ve özel tasarım aracı olarak yaptırılan “Lezzet karavanı ilk kez Nilfestte (Nilüfer Festivali) görücüye çıkardı. Hastavuk Lezzet karavanı şekliyle, renkleriyle, tüketicinin damak zevkine sunduğu lezzetlere katılıcımlar yoğun ilgi gösterdi.

İpek Bulgur dünya pazarında Mardin'de kurulan İpek Bulgur, yıllık 70 bin ton üretimle Türkiye’nin en büyük bulgur üreticisi ve ihracatçısı konumunda. İpek Bulgur ihracatını 40 bin tona kadar çıkardı. İpek Bulgur Ortadoğu ülkelerine 35 bin ton bulgur ihraç ederken, Avrupa ülkelerine 3 bin ton bulgur gönderiyor. İpek Bulgur, ayrıca başta dünya devi ülkelerden Japonya'nın yanı sıra bir çok farklı ülkeye 2 bin ton Mardin bulguru ihraç ediyor.

Mardin Bulguru neden değerli? Kuruluşundan bu yana geleneksel üretimi destekleyen İpek Bulgur, hiçbir aşamada katkı maddesi kullanmadan, geleneksel üretimde olduğu gibi buğdayı sadece su ile işleyerek bulgur üretiyor.

Az yağış alan ovada üretilen buğdaylar tüm besleyici mineralleri kendi içinde saklıyor; "Türkiye 1 milyon ton bulgur böylece besin değerleri diğer topraklarda yetişen buğdaylara üretiyor" göre çok daha yüksek oluyor. İpek Bulgur Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Mardin Bulgur İmalatçıları Derneği Başkanı Faysal Sun, yurtdışında Bu buğdaydan üretilen Mardin bulguru nişasta değeri düşük, yeni pazarlar ararken yurtiçinde de pazar paylarını büyütmek protein değeri yüksek olduğundan sağlık için oldukça faydalı için yeni ürünler geliştirmeye önem verdiklerini söyledi. Sun, bir ürün olarak gösteriliyor. Bu sayede sert durum buğdayTürkiye’nin dünyanın en büyük bulgur üreticisi olduğunu be- larının Mezopotamya Güneşi'nden aldığı altın rengi kaybollirterek Türkiye’nin yüzde 25’i Mardin’de olmak üzere yıllık muyor ve bulgura kendi rengini veriyor. 1 milyon ton bulgur ürettiğini, bunun 250 bin tonunun ihraç Mardin Ovası’nın kırmızı toprağı nedeniyle üretilen bulgur edildiğini dile getirdi. Sun, İpek Bulgur’un 40 bin ton ihracat ile da farklılık gösteriyor. Örneğin diğer bölge bulgurları piştikTürkiye’de ilk sırayı aldığına dikkat çekti. ten sonra beyazlaşırken, kehribar sarısı bir renk alan Mardin

En çok Ortadoğu ülkeleri tüketiyor

Bulgurun Mardin’in en önemli tarım ürünü olduğunu belirten Faysal Sun, “40 bin tona çıkardığımız ihracatta en büyük payı Irak, Suriye, Ürdün, Suudi Arabistan gibi Ortadoğu ülkeleri alıyor. İpek Bulgur olarak ihracatımızın yaklaşık 35 bin tonu sadece bu ülkelere gidiyor. Ayrıca Almanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerine 3 bin ton ve aralarında Japonya’nın da bulunduğu diğer ülkelere de 2 bin ton ihraç ediyoruz” dedi.

66

bulgurunun farklı bir rayihası bulunuyor.


Eylül - Ekim 2017

Kısa Haberler

Kanatlı sektörü, Japonya’ya ihracat vizesi aldı

Grundig gıda israfına dikkat çekti

Türk Kanatlı Sektörü, yıllık 3 milyar dolar kanatlı eti ithal eden Japonya’ya ihracata başlayacak olmanın mutluluğunu ve heyecanını yaşıyor. Türk Kanatlı sektöründen 24 firma, Japonya’ya ihracat için vize aldı. İhracatta Türkiye’nin yıldız sektörleri arasında yer alan kanatlı sektörü, 2014 yılından bu yana Ekonomi Bakanlığı ile birlikte yürüttüğü çalışmalar sonrasında Japonya’ya ihracat için gerekli teknik şartları yerine getirdi ve Japonya’ya kanatlı eti ihracatının yolu açıldı.

Irak hâkim pazar, Avrupa’nın önde gelen ev elektroniği üreticisi Grundig, gıda israfına dikkat çekmek amacıyla bir etkinlik düzenledi. Dünyaca ünlü şef Massimo Bottura’nın katıldığı etkinlikte, Grundig’in 6 ülkede 3 bin kişiyle yaptırdığı sürdürülebilirlik ve gıda israfıyla ilgili araştırmanın sonuçları açıklandı. Araştırmaya göre tüketiciler, 50 yıl içinde küresel bir gıda krizi yaşanması endişesi taşıyor, sürdürülebilir çözümlere ihtiyaç duyuyor.İngiltere merkezli Morar araştırma şirketi ile Almanya, İngiltere, İsveç, Türkiye, İtalya ve Fransa olmak üzere toplam 6 ülkede 3 bin kişinin katılımıyla yapılan araştırma, çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmaya göre tüketicilerin yüzde 94’ü daha sürdürülebilir bir yaşam istiyor. Ayrıca Grundig ve Food for Soul ortaklaşa yaptığı işbirliği kapsamında bir yıl içinde 25 ton gıda israftan kurtarıldı. Ayrıca toplam 48 bin 300 kap yemek dağıtımı gerçekleşti.

Japonya ile sektör hâkim pazar riskinden kurtulacak İhracatının üçte ikisini Irak pazarına yapan Türk kanatlı sektörü, Japonya’ya ihracatın açılmasıyla birlikte hâkim pazar riskinden de kurtulmuş olacak, 130 milyon nüfuslu ve titizliğiyle bilinen Japonya’nın ithalata başlaması diğer ülkeler için de referans olacak, ihracatımızın hedeflenen seviyelere kavuşma imkânı doğacak” şeklinde konuştu. Japonya’nın gıda güvenliği ve hijyen uygulamaları konusunda dünyanın en hassas ülkelerinden biri olduğu bilgisini paylaşan Ege Su Ürünleri ve Hayvansal Mamuller İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bedri Girit, Japonya’ya Türk kanatlı sektörünün ihracat kapısının açılmasının sektör için dünya genelinde referans olacağına vurgu yaptı. Girit, Kanatlı sektörünün, 2014 yılında yakaladığı 1 milyar 75 milyon dolarlık ihracat rakamını Japonya’ya ihracat motivasyonu ile 2018 yılında geçmesini hedeflediklerini, sektörün 2023 yılı için belirlediği 2 milyar dolar ihracat hedefine Japonya motivasyonu ile kolaylıkla ulaşacağını sözlerine ekledi.

Knorr patatesleri pratik hale getirdi Knorr iki yeni pratik ürünü şeflerin mutfağına kazandırmaya hazırlanıyor. Her iki işletmeden birine ulaşan Unilever Food Solutions,Knorr Pratik Patates ve KnorrChef’s Sütlü Patates Püresi ile menülerin ve ana yemeklerin kısaca mutfakların olmazsa olmaz malzemesi olan patatesi kullanıma kolay hale getirdi.

Özel teknoloji ile paketleniyor Patatesler önce yıkanıyor, soyulduktan sonra aralarından sadece kaliteli olanlar özenle seçilerek tekrar yıkanıyor. Doğal kaynak suyu kullanılarak haşlandıktan sonra bozulmadan korumak için kurutuluyor ve özel bir teknoloji ile paketlenip, patatesin en pratik hali şefler için hazırlanıyor. 67


Eylül - Ekim 2017

Küçük İlanlar Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 0212 503 46 59 e-mail: info@zibacatering.com www.zibacatering.com Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres: Org.San.Böl. 2.Etap 24.Cad. No:24 Döşemealtı - Antalya Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com Firma Adı: Bekard GıdaTaş.Tem.San. Adresi: Oğuzhan Cad.Oğuzhan İş Mrk.No:19 K:2 Fatih - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 531 31 77 Faks: 0212 531 02 41 GSM: 0533 242 23 83 e-mail: tuncaybaycan@bekard.com Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah.188.Sk.No:16 Sarnıç Gaziemir - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 281 24 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr Firma Adı: Besler Hazır Yemek ve Catering Hizm. Adresi: Levent Mah.1804 Sk. No:17/A Yüregir- Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon:0322 346 19 23 Faks: 0322 346 19 24 e-mail: besler@beslercatering.com www.beslercatering.com Firma Adı: Saray Yemek Sanayi İnş.ve Tic.Ltd.Şti Adresi: Seyrantepe Mah. Altınay Cad.No:65 Kağıthane-İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 321 39 00 Faks: 0212 321 39 09 e-mail:bilgi@sarayyemek.com.tr web: www. sarayyemek.com.tr Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum - Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 169 03 32 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com

Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi.Sk.No:3 / 6 Güneşli Bağcılar-İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 6302520 Faks: 0212 5504808 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com

Firma Adı:Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 Adresi: Defterdar Mah.Otakçılar Cad. No:80, K: 4 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 613 91 13 Faks: e-mail:info@resport.com.tr www.resport.com.tr

C: 100 M: 98 Y :31 K: 22

Firma Adı: Varan Hünkar Gıda Ltd.Şti Adresi: Fatsa OSB No:556 Fatsa - Ordu Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0452 423 40 06 - 0452 424 20 06 Faks: 0452 423 63 33 GSM: 0532 225 94 22 e-mail: yasar@varanhunkar.com www. varanhunkar.com Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 727 99 25 Faks: 0212 727 99 39 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: KYS Yemekçilik Loj.Taş.Gıda San. Tic.ve Ltd.Şti. Adresi: Kılavuzlu Mah.88005 Sk No: 2 / A Onikişubat - K.Maraş Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0344 211 01 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: m.belkiran@kysyemekcilik.com.tr www.kysyemekcilik.com.tr

YEMEKÇİ MRP / ERP Yemek otomasyon Sistemi

Ay sonu geldiğinde maliyet tablolarınızı 3 ay sonra mı alıyorsunuz? ÇözBİM Yemekçi ay sonu gelir gelmez, birden çok projenin kar zararını size veriyor. Hemde tek tuşla

www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr Firma Adı: Sefam Turizm Gıda Org. İşl.Tic. Ltd. Şti Adresi: Kurtköy Mah.Ankara Cad. Başkale Sk No:2 D:6 Pendik - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 304 14 14 e-mail: sefam@sefamcatering.com www.sefamcatering.com

Firma Adı: Onion Gıda A.Ş. Adresi: Odunluk Mah. Liman Cad. No: 17. İç Kapı No: 87 Nilüfer - Bursa Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0224 452 40 44 e-mail: aliriza@onionyemek.com www.onionyemek.com

68


Eylül - Ekim 2017

Hazır Gıda Üretimi

Firma Adı: Rasyo Hazır Yemek San.ve Tic Ltd.Şti Adresi: M.Kemal Paşa Mah. Yıldırım Bayazıt Cad. . Mahir Sk. No: 16 / A Avcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 423 40 03 e-mail: info@rasyocatering.com www.rasyocatering.com

Adresi: Çapak Mah. 2588 Sk.No:3 / 1 Torbalı - İzmir Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0232 341 94 00 Faks: 0232 341 91 91 e-mail: info@egehaziryiyecek.com www.egehaziryiyecek.com

Firma Adı:Sezer Pak Tabldot Adresi: İspot Cami Mah. Kurtuluş Cad. No: 103 / A Keşan Edirne Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0543 530 21 22 e-mail: sezerpak@hotmail.com www.paktabldot.com

Firma Adı: Zahra Gıda San.Tic.Ltd.Şti Adresi: Dostluk Sk No:12 K:1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0212 280 19 12 - 0532 722 1911 e-mail: info@zahragida.com www.zahragida.com

Bulgur Üreticisi

Firma Adı:Çiçek Lokantası Adresi: Söğütözü Mah. 2176 Sk. No:5 /45 Söğütözü - Ankara Faaliyet alanı: Lokanta Tel: 0312 284 08 88 e-mail: info@ciceklokantasi.com.tr www.ciceklokantasi.com.tr

Tatlı Üreticisi Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic.A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah.Tansu Sokak No:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 999 28 00 www.saraymuhallebicisi.com Firma Adı: İmren Alaçatı Tatlıcısı Adresi: İmran Han ve Otel konakları 1039 Sk. No:26 Alaçatı - İzmir Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0232 716 60 02 Faks: 0232 716 60 02 e-mail:ofis@alacatiimrenhanotel.com www.alacatiimrenhanotel.com

Firma Adı:Önersan Gıda Nak.İnş.Tar.San ve Tic.Ltd. Adresi: OSB 1.Bulvar No::9 Artuklu - Mardin Faaliyet alanı: Bulgur Üreticisi Tel: 0482 502 04 02 Faks: 0482 502 04 03 e-mail: info@onersanbulgur.com www.onersanbulgur.com

Dergimizi düzenli takip etmek için

ABONE olun... Bir yıl süre ile iletişim bilgilerinizi

ÜCRETSİZ yayınlayalım

Bilgi için: info@ardayayin.net

İçecek Çözümleri Firma Adı:Bevus End.İçecek Çözümleri San.Tic.Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah.Dereboyu Cad.Fesleğen Sk. A1 A Blok D:20 Ataşehir - İstanbul Faaliyet alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks:0216 688 68 03 e-mail:coskun@bevus.com.tr www.bevus.com.tr

www.tamamutfak.com.tr

İkitelli Atatürk Mah. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No:3 K.Çekmece - İstanbul Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 info@tamamutfak.com.tr 69


Eylül - Ekim 2017

Kitap Hayattır Zerrin ÖZCAN

“İyi bir kitap bir hazineye benzer; sıkıntılı zamanlarda onun yerine geçer” Halig

zerrin.ozcan@ardayayin.net

Cemil Kavukçu’dan bir uzun öykü Kehanetlerle dolu,Tılsımlı bir şehir

Yüzünüz Kuşlar Efsaneler kenti İstanbul ustalarında ReYüzünüz Edebiyatımızın fik Durbaş’ın, İstanbul’la ilgili ke-

Yüzünüz Kuşlar Yüzünüz, nereye giderse gitsin yalnızlığından kurtulamayan insanın yürek burkan portresini çiziyor. Orta yaşın üstünde, yalnız yaşayan biri, günlerdenpazarsa, tüm işlerinden elini çekmiş ve aklını kurcalayan şeyin de ne olduğunu bilmiyorsa ne yapar?

hanetleri ve efsaneleri kendi üslubuyla anlattığı Efsaneler Kenti İstanbul; hep kitap logosuyla 22 Eylül’de okurlarla buluşacak. Burcu Yılmaz’ın resimlediği kitap, İstanbul’u daha iyi tanımak ve şehrin tarihini daha iyi anlamak isteyen büyük - küçük herkesin ilgisini Feridun ve Gero, bu öykünün belki de çekecek. göründüğünden daha yalnız kahraman- Tarih boyunca farklı uygarlıklara ev sahipliği yapan İstanları, Gero’nun garsonluk yaptığı mey- bul, kuruluşuyla birlikte efsanelere ve söylencelere de konu hanede bir pazar sabahı buluşuyorlar… olmaya başlıyor. Anıtların sahip olduğu gizli güçler, fetih Ve sonra içeriye o giriyor… esnasında gerçekleşen olağanüstü olaylar, asırlar boyunca

Tanrılar âlemine toplu bir bakış

nesilden nesile aktarılıyor.

Bir kalp cerrahının ameliyat masasından,

Yaşam ve ölüme dair öyküler “100 Tanrı...İster İnanın İster İnanmayın” Asla pes etme Tanrılar tarihi, insanlık tarihi kadar eskidir. Peki, insanlık tarihini anlamak için tanrılara bakılabilir mi? Nefrin Tokyay, Ağaçkakan Yayınları’ndan yayımlanan “İster İnanın İster İnanmayın 100 Tanrı” kitabında farklı kültürlerde iz bırakmış tanrıları bir araya getirdi. Birbirinden ilginç özellikleri olan tanrıları, mitoloji ve insanlık tarihindeki etkileriyle birlikte bu eserde bulabileceksiniz.

Tıp dünyasının gelmiş geçmiş en saygın cerrahlarından biri olan Profesör Stephen Westaby’nin inanılmaz anıları ve anılarda yer alan en dikkate değer, en dokunaklı vakalar... Kalp cerrahisinde sınırları zorlayan İngiliz Profesör Stephen Westaby’nin güçlü, önemli ve akıl almaz derecede etkileyici kitabı Asla Pes Etme

Fizik Üzerine Yedi Kısa Ders

Halka Doğru

Çağdaş fizikçi Carlo Rovelli, 20. yüzyıl fizik biliminin temel meselelerine cezbedici bir yolculuk vaat ediyor. Basit anlatımıyla dünyayı büyüleyen, 40’tan fazla dile çevrilen ve yayımlandıktan kısa süre sonra çoksatar listelerinde birinci sıraya yerleşen Fizik Üzerine Yedi Kısa Ders, bu alanla haşır neşir olmayan okur için de anlaşılır ve okuması keyifli bir çalışma 70

Kâğıda düşürdüğü her harfe halkın aydınlanması için bir görev yükleyen Halide Edib’in iki farklı dönemde yayımlanan yazıları bu kitapta birleşti: 1919’un esirlik günlerinde, milletin kurtuluşu uğruna Büyük Mecmua’da yazdığı yazılar ve 1936 ile 1939 arasında, özgür bir ülkenin insanları için Yedigün’de yazdığı yazılar. Feyza Hepçilingirler’in yıllar süren uğraşları sonucu kitap halini alan Halka Doğru, Cumhuriyet öncesi ve sonrasını önemli bir aydının gözünden görmemizi sağlıyor.


Eylül - Ekim 2017

'Run Forrest Run ' dan Gülüzar'a uzanan bir kitabın hikayesi Aşk Bu, Dilsiz Annelerin Sessiz Çocukları , Ben Söylemem Sen Anla gibi kitaplarının yazarı, sokakta gördüğümüz insanların iç dünyalarını eşsiz anlatımıyla okuyucularına aktaran Ayşegül Kocabıçak ile konuştuk. Son olarak 'Run Gülüzar Run' kitabını yazarak tüm dikkatleri üzerine çeken ve kitabında kadın olmanın zorluklarını vurgulayan Ayşegül Kocabıçak ile yaptığımız o keyifli sohbet sizlerle...

Kendinizden biraz bahseder misiniz? Ankara’da yaşıyorum. Devlet memuruyum. Evliyim, iki çocuğum var. Çok bilindik bir yurdum insanı profili benimki! Bunlara ek olarak okumayı ve yazmayı çok seviyorum. Yayımlanmış dört kitabım var. Bunların sonuncusu, Run Gülüzar Run.

Biz kitabın yazılma hikâyesini merak ediyoruz. Bu kitap nasıl ortaya çıktı? Nasıl bir süreçten geçti? Kitap bir Bursa gezisi sırasında kentin tarihi dokusundan etkilenmem ve tüm şehri saran türbeler, mezar taşları ve tüm bu görüntünün çocuklar üzerindeki etkileri üzerine kafa yormamla başladı. Sonra Bursa’da yaşayan bir kız canlandı gözümde. Günümüzde değil de 80’lerde. Gülüzar. Neden Gülüzar, neden 80’ler bilmiyorum. Bursa’dan ve türbelerden Gülüzar’a geçtim ve onunla yolculuğum başlamış oldu.

Gülüzar aslında kim? Karakterin adını neden Gülüzar seçtiniz? Tamamen kurgu bir roman olmasına rağmen nasıl gerçeğe bu kadar yakın? Gülüzar aslında mücadelesi olan her kadın. Her birimiz. Büyümeye çalışan her kız çocuğu, yetişkin olma sancıları ve çelişkiler duyan her genç kız Gülizar. Kadın kimliğine dayatılan sınırlandırmalara maruz kalmadan birey olarak ayakta durmaya çalışan her kadın da o.

Altın Köşk Tapınağı

Kekeme olduğu için hayatı boyunca yalnızlık çeken Mizoguçi, babasının ölümünden sonra Altın Tapınak’ın başkeşişine emanet edilir. Tapınağın güzelliğini bir saplantı haline getiren Mizoguçi’nin bu güzelliğe sahip olma tutkusu onu yıkıcı bir yola sürükleyecektir. Ali Volkan Erdemir’in güzel çevirisiyle Türkçeye kazandırılan Altın Köşk Tapınağı, 1950’lerde yaşanan gerçek bir olayı konu alıyor. Şiirsel üslubu ve dramatik sahneleriyle dünya edebiyatına damgasını vuran Mişima’nın sık sık ele aldığı şiddet, tutku, din ve tarih gibi konular bu romanda kusursuzca harmanlanıyor.

İlk bölümden başlayarak ismi Gülüzar oldu. Neden? Bilmiyorum. Yanımda yakınımda o isimde kimse yok. Çok kullanılan bir isim de değildir ama o an içsesimden hareketle bilgisayarın başında yazmaya başladığım anda kahramanımın adı Gülüzar’dı. Tamamı kurgu, evet ve gerçekçi olması için elimden geleni yaptım. Dönemin siyasi ve kültürel araştırması, Gülüzar’ın aile yapısı, karakteri, büyüdükçe yaşaması ve bilmesi gerekenler. Tamamını uzun uzun çalıştım. “Yazarın Önsözü” bölümünü eklemek de sahiciliği artırmak için bir taktikti : ) ve sanırım işe yaradı. Çünkü “Gülüzar şimdi nerede? Gökhan ne oldu? Ya babaanne?” tarzı sorularla karşılaşıyorum.

Forrest Gump filminde geçen “run Forrest run” repliğinden neden esinlendiniz? Sizi filmde etkileyen olay ne oldu? Forrest Gump başlı başlına etkileyici ve önemli bir film zaten. Gülüzar’ın ilk sinema tecrübesini yazmak için o yıllarda vizyona girmiş filmleri araştırdığımda ilk tercihim Forrest Gump ve unutulmaz repliği oldu. Kitabımla aynı adı taşıyan “Run Gülüzar Run” bölümünde ise hem filmin adına hem de Gülüzar’ın o an yaşadığı unutulmaz ilk tecrübesine atıfta bulunmak istedim. Hayatının en önemli olayını çok güzel bir film izlerken, kült bir replikle beraber kurgulamak eğlenceli oldu benim için de… Forrest Gump’ın ilk sahnesinde bir tüy vardır hatırlar mısınız? Yavaşça yükselir ve aynı tüyü son sahnede yine görürsünüz. Ben ayrıntı seven biri olarak bunu unutamam…

Beşinci Pencere

Beşinci Pencere: Cemil Kavukçu Kitabı, edebiyatımızın son dönem yetiştirdiği en önemli öykücülerden Cemil Kavukçu üzerine dergilerde yazılmış yazıları, incelemeleri bir araya getiriyor. Melike Koçak’ın derlediği, hazırladığı bu kitap ilk yapıtlarından bugüne öykücülüğümüzün gündemindeki bir yazarı yakından görme olanağı sağlayacak okurlarımıza. İkinci baskısı yapılan kitapta Hivren Demir-Atay , Hasan Ali Toptaş, Zerrin Eren, Semih Gümüş, Müge İplikçi, Fethi Naci, Tülün Er, Vecihi Timuroğlu ve M. Sadık Aslankara’nın yazıları bulunuyor.


Eylül - Ekim 2017

Mekan

Haber & Fotoğraf: Fatih Ağarman

Ankara’da yarım asırlık bir değer: BOĞAZİÇİ LOKANTASI Yarım asrı aşkın tarihi ile sadece Ankara'da hizmet veren ve gelenekçi yemek anlayışıyla kalıcı bir müşteri kitlesine sahip olan Boğaziçi Lokantası'nı ziyaret ettik. Bizleri lokantanın üçüncü nesil işletmecisi olan Sefa Boyacıoğlu (30) karşıladı ve pozitif enerjisini sonuna kadar hissettik. Boğaziçi Lokantası'nın kurucusu olan Mehmet Recai Boyacıoğlu'nun torunu ve işletmeyi babasından devralarak harika işler çıkaran Halil Boyacıoğlu'nun oğlu olan Sefa Boyacıoğlu'yla konuştuk. Boyacıoğlu'nu ilk gördüğüm anda şaşırmadım desem yalan olur. Çünkü gelenekçi bir lokanta işletmecisine göre kendini oldukça yetiştirmiş birisi o. Aslında mekatronik mühendisi olan Sefa Boyacıoğlu, ulusal ve uluslararası birçok fuara katılıyor. Ayrıca dünya mutfağını da yakından takip ediyor.

Diğer bir unsur da sabır ve insanları tanımamız. Bu da bize çok şey kazandırıyor."

"Yemeği vitrin şeklinde sunuyoruz" Boğaziçi Lokantası aslında bir "açık mutfak lokantası". Gidiyorsunuz,'bunu istiyorum' diyorsunuz ve o önünüze geliyor. Yemeklerini vitrin yemek usulü ile sunduklarını dile getiren Boyacıoğlu ,"Bizim amacımız insanların gözlerini doyurmak. Bunu da başarıyoruz" dedi. Bununla birlikte Boyacıoğlu, personelleriyle yıllardır beraber çalıştıklarını ve onların bu başarıda emeklerinin hayli fazla olduğunun altını çizdi.

"Dedemden kalan bu mirasa..."

"Destek olunması gerekiyor"

Boğaziçi Lokantası'nın masalarının arasında büyüdüğünü belirten Sefa Boyacıoğlu, genel yapıyı bozmadan küçük yenilikler yapmaya çalıştığını da sözlerine ekliyor. Boyacıoğlu, şöyle devam ediyor; "Dedemden kalan bu mirasa sahip çıkmaya çalışıyoruz. Aslında mekatronik mühendisiyim ben. Bunun yanında profesyonel aşçılık eğitimi aldım. Sertifika programlarına katıldım. Yurtdışında eğitim aldım. Her şeyi bu mesleği daha iyi yapmak ve temsil etmek için yaptım."

Yurt dışını gezdiğini ancak Türk mutfağının yerini hiç bir mutfağın dolduramayacağını ifade eden Boyacıoğlu, "Bizim jenerasyon ne yazık ki kendi mutfağını tanımıyor. Çok fazla fast-food tüketiyor. Bizim gibi restoran sayısı giderek azalıyor. Sahip çıkmamız gerek. Destek olunması gerekiyor. Destek olunsun ve sulu yemek kültürü devam etsin. Bunu sadece kendimiz için söylemiyorum" şeklinde konuştu. "Kaliteyi asla bozmayacağımıza söz veriyoruz"

"Kurumsal olmak istemiyoruz"

Son olarak Catering Guide Dergisi okuyucularına ve Boğaziçi Lokantası müşterilerine seslenen Boyacıoğlu, "Dede - torun birlikte yemek yemeğe geliyor. Bu da bizi çok mutlu ediyor. Bizi tercih eden herkese teşekkür ederim. Catering Guide Dergisi okuyucularına da lokantamıza bekliyoruz. Bu kaliteyi asla bozmayacağımıza söz veriyoruz.

Her kesimden insana hitap ettiklerini vurgulayan Boyacıoğlu, çarpıcı bir cümle kuruyor; "Kurumsal olmak istemiyoruz." İlk başta bu cümle sizi şaşırtsa da Boyacıoğlu'nun şu açıklamaları olaya açıklık getiriyor; "Bizler müşterilerimizle birebir ilgileniyoruz. Başarımızın sırrı samimiyet. Gerektiğinde ben gidip masada ki boşları topluyorum. Bu ruh bizi mutlu ediyor

72



Mayıs 2017


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.