catering Guide Dergisi Ağustos 2018

Page 1

CATERING g u i d e

14.ear

/Y Yıl

Yıl / Year :14 Sayı / Issue: 76 Ağustos- August 2018 www.ardayayin.net Fiyatı / Price:15 TL ISSN 1308 - 4585 “Hakemli Dergi”


www.sagbil.com

Paketleme Makinelerin de Türkiye imzası

Dünya da sektör temsilcisi

SAM FPM 125 Tam Otomatik Un Dolum ve Paketleme Hattı ■ Düz tabanlı hazır kâğıt paketleri otomatik olarak alıp dolumunu gerçekleştirir. ■ Dolumu gerçekleşen paketler bant üzerinde ağız kapatma makinesine doğru ilerler. ■ Ağız kapatma makinesinde kâğıdın fazlası kesilir, birinci kıvrılması yapılır, sıcak tutkalla en son katlaması yapılarak ağzı kapanmış şekilde makineden çıkar. ■ Ağız kapatma makinesinden çıkan paketlerin tarihleri otomatik olarak atılır ve paketler otomasyon şirink makinesine doğru ilerler. ■ Şirink makinesinde paketler gruplanır ve şirinklenir.

Fevzi Çakmak Mah. 10753 Sokak No: 5 / B Karatay / Konya Telefon: + 90 332 239 11 22 (pbx) Faks:+ 90 332 239 13 06 e-mail:info@sagbil.com



Yıllarca beraber...

POLİKARBONAT

GASTRONORM KÜVETLER

2

Ağustos 2018


THERMOCASE

Yıllarca beraber...

..VE daha fazlası için web sitemizi ziyaret edin www.plastport.com

Ağustos 2018

3


HİJYEN VE SAĞLIĞINIZ DÜŞÜNÜLEREK ÜRETİLMİŞTİR

32 NO İNOX KIYMA MAKİNASI KEMİK TESTERESİ

K.H 120 KÖFTE HAMBURGER ŞEKİLLENDİRME MAKİNASI

KARIŞTIRICI MAKİNA 150 Lt.

SUCUK DOLUM MAKİNASI

KUŞBAŞI DOĞRAMA MAKİNASI

42 NO E 130 ŞASELİ KIYMA MAKİNASI

ALEXANDER 42 NO E 130 KIYMA MAKİNASI UNGER SİSTEM

SEKTÖRÜNDE UZMAN KURULUŞ Osmangazi Mah. Ahmet Yesevi Cad. No:6/2 Esenyurt/İSTANBUL Tel: +90 212 238 63 99 Tel: +90 212 256 48 89 Fax: +90 212 255 00 43 Fax: +90 212 237 32 73

info@yilmazetmakinalari.com www.yilmazetmakinalari.com.tr


AÄ&#x;ustos 2018

5


6

AÄ&#x;ustos 2018


Estetik, dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri... THERMOSET bir petrol ve plastik türevi değildir.Melaminin kuvvetlendirilmişbir formu olmasına rağmen,"Melamin de"değildir.Bu esnek ve antibakteriyel kimyasal madde THERMOSET olarak bilinir. "Plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilmez kansorejen madde açığa çıkar"

Nora Nora

KÜLSAN A.Ş

Karayolları Mah. Kadir Akdoğan Cad. No.18 Küçükköy 34255 Gaziosmanpaşa - İstanbul Tel: 0212 477 56 66 Faks: 0212 477 57 77 e-mail:kulsan@kulsan.com.tr www.kulsan.com.tr İSTOÇ Mağaza: İstoç 24. Ada No:16 Bağcılar - İstanbul Telefon:+90 212 659 78 36 Faks: +90 212 659 78 37


İÇİNDEKİLER

14 18 20 24 30 38 40 44


05 - 08 Eylül 2018 CNR Expo Fuar Merkezi EDT GIDA FUARI Ağustos 2018 9 Hall 6 - F/12


CATERING g u i d e İmtiyaz Sahibi-Sorumlu Müdür Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net

Merhaba

Reklam Yönetmeni

Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net

Eylül ayı ile birlikte fuar mevsimi de başlıyor. Bu nedenle biz yayıncıların koşuşturması daha fazlalaşıyor.

Yayın Danışmanı

Abone Sorumlusu

Sabah ÖCAL abone@ardayayin.net Translator: Yağmur Özge ARIK

Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu

Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek

Catering Guide olarak Eylül ayında 4 fuara kendi standımız ile katılacağız. 5 - 8 Eylül tarihleri arasında İstanbul TUYAP Fuar alanında "Worldfood" CNR Fuar merkezinde ise "EDT-Foodİstanbul ve CNR Ambalaj" fuarlarında olacağız. Yolunuz düşerse bekleriz.

Editör'den

Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr

Dergimiz her zaman olduğu gibi dopdolu bir içerikle sizlerle buluşuyor. Başyazarımız Engin Güner "Mühendisin ve işletmelerin yollarını kimler kesiyor?" sorusuna yanıt arıyor. Çözbim Yazılım Genel Müdürü Timuçin Aral "Depo Yönetiminde Kontrol ve Verimli Çözüm" önerilerini bizlerle paylaşıyor. Catering Sektöründe 30 Yıllık Tecrübeye sahip Ziba Catering Genel Müdürü Rouzben GERGERİ firmasını anlattı. Sektör hakkındaki yararlı önerileri dikkate alınmaya değer görünüyor. Köşe yazarlarımızdan Mehmet Baki Asutay alışılmışın dışında bir konuyu kalaeme aldı. "El ile yemek yemenin nefaseti, lezzeti bir başka" başlığını taşıyan yazıyı keyifle okuyacağınızı düşünüyorum. Türkiye’de her 100 kişiden 1’i Hepatit C hastası…korkutucu bir oran değil mi? Ayrıntılarını sağlık köşemizde okuyabilirsiniz.

Danışma Kurulu

Gelecek sayımızda buluşuncaya kadar hayırlı ve bol kazançlı günler diliyorum.

Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY

Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl: 14 Sayı: 76 31-Ağustos 2018 Fiyatı:15 TL ISSN 1308 - 4584

Baskı: Başak Matb. ve Tanıtım Hiz. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti

Anadolu Bulvarı MEKA Plaza No: 5 /15 Gimat - Ankara Tel: 0312 397 16 17 Faks: 0312 397 03 07

Temsilcilikler

Zonguldak: Cahit AKMAN - 0544 649 51 67

Editör

“Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi” Bilimsel Kurul

Prof. Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr

Prof. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi

Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi

Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi

Antalya: Erdal ARIK - 0533 648 75 22

Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi

Dağıtım

Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fak.

Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON -19 Mayıs Üniversitesi

Yurtiçi Kargo - Ajanspres Kurye

Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi

Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi

www.ardayayin.net 10

Ağustos 2018

Prof. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi

Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni. Su Ürünleri Fakültesi Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi

Prof. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi

Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart

Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni.

Prof. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Yaman - ABD

Yönetim Yeri - AR-DA Yayın & Pazarlama: Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com


AÄ&#x;ustos 2018

11


Bakınca Görülecektir Dursun ARIK

0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net

Ağustos çok sıcak ama biz üşüyoruz Yazın en sıcak günlerini yaşıyoruz. Ağustos her anlamda çok sıcak geçiyor. Dövizde ki yukarı doğru dalgalanma herkesin canını yakıyor. Görünen o ki yakmaya da devam edecek.

Şimdiden birçok firma üretimini durdurdu. Bir kısmı da ellerindeki siparişleri teslim edip ara vermeyi planlıyorlar. Bu binlerce kişinin işsiz, aşsız kalması demek. Herkesin bildiği bir döngüdür. İş olmazsa aş olmaz, aş olmazsa, eş olmaz. Bilmeyenler veya umursamayanlar da yakında öğreneceklerdir. Hayat çok iyi bir öğretmendir ve asla dalga geçmez. Hayatın akışına ayak uyduramıyorsanız da kendinizi üzmeyin Derste Temel, İdris’e sordu - Ben tahtadaki harfleri çift görüyorum, sen de öyle mi? - Yoo ben tek görüyorum. Temel hemen telaşlandı. - Eyvah ne yapacağım şimdi? - Kolayı var gözünün birini kapa olsun bitsin.

Günümüz Türkiye ’sinin %50’si öyle yapıyor. Yönetimde liyakatin yerini yalakalık aldığında ister kamu, isterse özel sektörde sonuç değişmez. Yönetici diye atadığınız kişiler eninde sonunda sizi duvara toslatacaklardır. Lafla peynir gemisi maalesef yürümüyor Öğretmen sordu - Söyle bakalım Temel... Amerika'da saatler Avrupa'ya göre neden 5 saat geridir? Temel bilmez ama yine de cevap verir - Amerika daha geç keşfedildi de ondan öğretmenim

Günümüz Türkiye ’sinin %50’sine bu açıklama yeterli geliyor.

12

Ağustos 2018

Başarının yolu çalışmaktan geçer. Çalışırsanız kazanırsınız. Çok çalışırsanız daha çok kazanırsınız. Çalışıp emek harcamadan bir şeyler elde etmek isterseniz bir gruba bağlanacaksınız. Onların arasında belki bir şeyler olursunuz. Ama bir gün biri çıkar ve yetersizliğinizi yüzünüze çarpar. Sınıf geçmek için yüz üzerinden elli almak gerekiyordu. Bir öğrenci bu notu tutturmak için şaşmaz bir sistem bulduğunu iddia ediyordu. Sınavda, soruları okuma ihtiyacı bile duymadanyazı tura atıyor sonra da tereddütsüz işaretliyordu. Öğrenci ertesi gün kendinden emin olarak Profesöre notunu sordu. Profesör çocuğa baktı ve "Ha sen misin" dedi. Sonra cebinden para çıkarıp havaya fırlattı ve "Kaldın" dedi.

Günümüz Türkiye ’sinin %50’si Profesörün dış güçlerin adamı olduğuna inanıyor. Ülkemizde politikacılar her anlamda dokunulmaz kişilerdir. Bakmayın siz mecliste kavga ettiklerine… Seçimi kaybeden hangi siyasetçiye hesap soruldu. Bilen var mı? Ülkemizde yapılan, yapanın yanına kar kalıyor. Hesap sormak veya hesap vermek ahirete bırakılıyor. Hatalardan arınmak için ise “Allah afetsin, millet affetsin” demeniz yeterli oluyor. Sorumluluğu yıkacak birini nasıl olsa bulursunuz Hasta doktora sorar: -Doktor bey, ameliyatım çok mu masraflı olacak? Doktor gayet ciddi bir tavırla cevap verir: -Siz bu meseleye kafayı takmayın, bırakın onu mirasçılarınız düşünsün.

Günümüz Türkiye ’sinin %50’si parası olmayanmirasçıların vatan haini olduğuna inanıyor Ağustos sıcağı çok kötü yakıyor. Ama biz üşüyoruz. Ağustos’ta buza kesmek bu olsa gerek


AÄ&#x;ustos 2018

13


BAŞYAZI

Engin GÜNER

eguner@tamamutfak.com.tr

Mühendisin ve işletmelerin yollarını kimler kesiyor?

Bu yazının baş tarafı sizlere biraz sıkıcı gelebilir. Ama biraz sabır… Sabredin ki, nasıl bir garabetin ortasında kaldığımızı görün. Gıda üretiminde prosesler ve bu prosesler uygulanırken gıda güvenlik normları çok önemlidir. Gıda işletmelerinde normların uygulayıcıları mühendislik eğitimden geçmiş teknik personeldir. 5996 Sayılı Gıda Yasamız; gıdayı üreten, 30 beygirden yüksek makine gücü veya 10 kişiden fazla personel çalıştıran işyerleri ile makine gücü ve çalıştırılan personel sayısına bakılmaksızın Toplu Yemek Üretenler, Et kesimi ve parçalaması yapanlar, Fonksiyonel gıda üretenler, Alkollü içki üretenler gibi işletmelere istihdamı zorunlu personel çalıştırma şartı getirilmiştir. İstihdamı Zorunlu Personel denildiğinde ne anlamak gerekir? Yapılan üretimin türüne göre; Veteriner Hekim, Gıda Mühendisi, Ziraat Mühendisi, Kimya Mühendisi, Kimyager, Su Ürünleri Mühendisi, Ev Ekonomisi Beslenme Bölümü Mezunu, Biyolog, Su Ürünleri ve Balıkçılık Teknolojileri Mühendisi, Orman Mühendisi ve Tütün Teknoloji Mühendisi gibi en az lisans seviyesinde mesleki teknik eğitim almış meslek mensuplarıdır. Gıda İşletmelerinin Kayıt ve Onay İşlemlerine Dair Yönetmelik’in 10. Maddesine göre işletmenin faaliyette bulunduğu zaman diliminde İstihdamı Zorunlu Personel de işyerinde bulunmalı ve üretimi sürekli kontrol etmelidir. Bu çok güzel bir uygulama… Yeterli mi? Hayır? Günde 200 – 500 - 1.000 - 5.000 kişi, kaç kişilik yemek üretirse üretsin, Yemek Fabrikaları’nın üretimlerini riskli bulunuyor ve (sektördeki yaygın adıyla) Gıda Mühendisi şartı getiriliyor. Ancak perakende işletmeler bu kapsamın dışında… Büyük ya da küçük olsun, kendi salonlarında veya paket servisleriyle müşterilerine yemek sunan lokanta, kebapçı, pizzacı, dönerci, fast-foodcu veya diğer işletmelerin üretim ve dağıtım şartları daha mı güvenli? Gıda üreticisi olarak bizler, işletmelerimizde İstihdamı Zorunlu Personel çalıştırmanın çok faydasını gördük. Eksiye oranla çok daha güvenli üretim yapıyor ve müşterilerimize güvenilir gıdalar sunuyoruz. Ancak büyük bir dert var. Yasanın çalıştırılmasını emrettiği meslek mensuplarının bağlı bulundukları odalar, kendilerince ve her yıl bir asgari ücret belirleyip açıklıyorlar ve teknik personelin bu rakamların altında çalıştırılamayacağını bildiriyorlar. Önceki yönetmeliklerde, ilgili meslek odasından sözleşme yapma zorunluluğu bulunmaktayken, 21 Aralık 2017’de yapılan yönetmelik değişikliğiyle bu uygulamaya son verildi. Sahte diplomalı mühendisin önüne geçebilmek için ilgili odaya üye olmak ve işletmeyle sözleşme yapmak yeterli geliyor. Mevzuat böyle diyor ama meslek odaları dinliyor mu?

vize ve aidat borcu varsa, ayrıca bu bedellerin de ödenmesi. Yukarıda da ifade edildiği gibi teknik personel sektörümüzün kalitesini artıran, işletmelerimizin olmazsa olmazlarındandır. İyi para kazanmak onların da hakkı… Liyakatlerine uygun olarak 2018 yılı için açıklanan 4.230 TL. netin ücretin üzerinde aylık alan bir çok arkadaşımız var. 4.230 TL. net ücretin; vergi, sigorta primleri, yıllık izin, kıdem tazminatı, yemek ve yol yardımları hesaplandığında aylık ortalama maliyeti 9.000 TL. civarındadır. İşletmelerin büyük bir kısmı, bu yükü kaldırabilecek nitelikte değildir. İşin ilginç taraflarından bir tanesi de, Tarım Bakanlığı’ndan işletmelere gelen gıda kontrol personeli de, İstihdamı Zorunlu Personel ’in bordrosunu talep etmekte veya aldığı aylık ücreti bir forma işlemektedir. Kanunen böyle bir görevleri olmadığı halde, bunu niye istedikleri sorulduğunda; bu formu SGK ’ya gönderdiklerini söylemektedirler. Bu konuyla ilgili İstanbul’daki bir SGK Merkez Müdürü ile görüştüm. Böyle bir uygulamadan haberleri olup-olmadığını sorduğumda, bundan haberlerinin olmadığını, müdür olarak kendisinin lisans mezunu olduğunu ve 30 yılın üzerinde memuriyeti olduğunu, ancak böyle bir maaş alamadığını şaşırarak ifade etti. Ülke olarak üretim, üretim, üretim dediğimiz bir dönemde, mevzuatlar işletmelerden gelen taleplere uygun olarak düzenleniyor. Daha önceki Danıştay’ın yönetmelik iptal kararlarına uygun olarak ve sadece, sahte diplomalıların mühendislik yapmasını önlemek için Mühendis Odaları’na bir yetki veriliyor. Odalar da kendilerinde olmayan ve kanunlarda tanımlanmamış yetkileri, usule dair uygulamalarla filli durum yaratıyorlar. Burada kim “mühendisin hakkını savunuyoruz” diyorsa, burnunun ucunu görmüyor, dünyadaki ekonomik konjonktürü doğru değerlendiremiyor. Günümüz ticaretinde artık bütün ezberler bozuldu. Türkiye’nin başat yemek firmaları, son on yıldan bu yana yabancı sermayeli. Dünyadaki bütün işletmeler ve bütün sektörler küresel rekabetin içinde. KOBİ niteliğindeki ve emek yoğun hizmet veren yemek firmalarında, her bir taşımalı üretim noktası ve vardiyası için aylık 9.000 TL. maliyetle personel çalıştırmak çok zor. Bu arada Tarım Bakanlığı işletmenizi kontrole geldi ve bu maliyet baskısı yüzünden İstihdamı Zorunlu Personel çalıştıramıyorsunuz. Yaptırımı ne? 5996 Sayılı Gıda Kanunu’nun 22/7 maddesine muhalefetten dolayı, aynı kanunun 40/ı maddesi gereği 4.900 TL. İdari para cezası, ceza tebliğinden 30 gün içinde itiraz etmeden ve peşin ödendiği takdirde 3.675 TL.

Eğer bir işletmede istihdamı personel olacaksanız ve mühendis odasına kayıt olacaksanız, odanın sizden istedikleri;

İşte, garabet tam da burada. 9.000 TL.’lik aylık ortalama maliyet nerede, denetimden-denetime 3.675 TL. para cezası nerede? Gördünüz mü mühendis istihdamının önündeki engeli?

• Odanın formatında hazırlanmış ve 2018 yılı en az 4.230 TL. aylık ücret ödeneceğine dair sözleşme, • Sözleşmenin noter veya yetkililerce “aslı gibidir” onayı • Sözleşme yapılan işletmenin kapasite raporu • Fotoğraf • Yeni düzenlenecek belge için 300 TL. veya var olan belgesinin vize ücreti için 200 TL. Daha önce kayıt yaptırıp da geçmiş yıllarda yıllık

İstihdamı zorunlu personel sadece belli işletmeler ve kapasiteler için değil, proses uygulayan her yerde ve işletmelerin ölçeğine uygun Meslek Liselerinin Gıda Teknolojisi bölümlerinden mezun Teknisyen, Ön Lisans Programlarının yine Gıda Teknolojisi bölümlerinden mezun Tekniker ve Lisans mezunu Mühendis çalıştırılması zorunlu hale gelmelidir. Ancak bu sayede güvenli/güvenilir ürün/üretim, mesleki eğitim, istihdam ve adil rekabet sağlanabilir.

14

Ağustos 2018

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K



Firma tanıtımı

www.zahragida.com

ZAHRA GIDA YÖRESEL GIDALAR

Zahra Gıda’nın ortaklarından Kemal Özucargil ile firma ve ürünleri hakkında konuştuk. Bu güzel söyleşiyi arkadaşımız Büşra Gülşah GÜNCÜ gerçekleştirdi. Yöresel ürünleri üretip pazarlayan Zahra Gıda; Bakalım neler yapıyormuş, nasıl üretip pazarlıyormuş gelecek ile ilgili hedefleri nelermiş…Kemal Bey anlattı biz dinledik... Gaziantep’e özgü kuru dolmalıkların, Hatay’ın zahterinin veya bir yöresel yemeğin; Anadolu’nun farklı noktalarından teminin zor olduğunu ve istenen kalitede sürekli sağlanamadığını gördük ve on iki ay aynı kalitede her yörenin ürünlerini temin etmek için yola çıktık. Zahra Gıda olarak iyi bir yemek için; yöresinde ve mevsiminde üretilmiş hammaddenin şart olduğunu Antepli olmamız münasebetiyle aileden biliyoruz. Peki, müşterilere bunu nasıl ulaştırırız, nasıl depolarız, nasıl üretiriz diye yılların deneyimi ile işe başladık. 10 yıl devam eden yolculuğumuz sonrası geldiğimiz noktada 3 fabrikamızın olması kaçınılmaz oldu. Gaziantep teki depo ve imalathanemiz, İstanbul Kâğıthane merkez ofis ve üretim fabrikamız ve Silivri’deki fabrikamızda; hem paketliyor, hem depoluyor ve hem de üretiyoruz ve müşterimize kendi araçlarımızla teslim ediyoruz.

16

16

Şubat 2018

Ağustos 2018

Hammaddelerimizi 7 farklı bölgeden temin ediyoruz

Neler üretiyoruz, hangi firmalarla çalışıyoruz… 3 farklı tesisimizde; Aylık 30 ton meze ve zeytinyağlı kapasitemiz, 30 ton sarma ve dolma kapasitemiz, 50 ton kuruyemiş - kuru meyve ve baharat paketleme kurulu kapasitemiz var. Restoranlar, kafeler, cateringler, oteller ve düğün davet-organizasyon firmaları ile çalışıyoruz.

Ürünlerin mevsiminde ve kendi yöresinde yetişmiş olması lezzet üzerine inanılmaz bir etki yapmaktadır. Ülkemizde yedi farklı bölgesinden ürünlerimizi temin etmekteyiz. Örneğin; kuru patlıcan, kuru biber ve baharat gibi ürünlerimiz Gaziantep’ten, asma yaprağımız Tokat’tan; fındığımız Giresun’dan, zahterimiz Hatay’dan, gelmektedir. Bunları işleyip doğrudan müşterinin tüketimine sunmaktayız. Bazı ürünlerimizi de paketleyip müşteriye hammadde olarak teminini sağlamaktayız.

Gastronomik tüketim farklılaşmış 5 markamız var

alışkanlığı

olarak

ZAHRA GIDA bünyesinde ürün çeşitliliği ve gastronomik tüketim alışkanlığı olarak farklılaşmış ‘Antep Ezo ’, ‘Gurmeana’, ‘Ekinyeri’, ‘Fısticom’ ve ’Almeri’ olmak üzere 5 adet marka bulunmaktadır.


www.gurmeana.com

Otuza yakın ürün çeşitliliğine sahip markamız;

“GURMEANA”

Gurmeana böreği

İçli Köfte

‘Gurmeana’ markası; yöresel ana yemek, ara sıcak ve aperatif olarak kullanabileceğimiz ürünleri içermektedir. Bu markamız otuza yakın ürün çeşitliliğine sahiptir. Bunlar çiğ - donuk olarak müşteriye teslim edilmektedir. Raf ömrü 6 aydır. Ürünlerimiz kızartma, haşlama, pişirme vb. kısa işlemlere tabii tutularak servise hazır hale gelebilmektedir. Kendimize ait özel formülasyonlarımızla yaptığımız ürünlerdir. Börekler, sarmalar, dolmalar (etli kuru patlıcan dolma, etli karalahana sarma, etli biber dolma gibi), kokoreç, Antep yuvarlama, Antep analıkızlı, içli köfteler, Antep ekşili köfte ve mantılar ‘gurmeana’ ile müşteriyle buluşmaktadır.

Paçanga böreği

Etli yaprak sarma

Gelecekteki hedeflerimiz arasında; Anadolu’ya ait olan diğer yöresel ürünleri tespit edip bunların üretimlerini gerçekleştirmek yer almaktadır. Aynı zamanda yöresel lezzetlerin ülkemizde tüketimini yaygınlaştırmayı, damaklarda standart kalitede bir tat bırakmayı amaçlamaktayız. Mesela insanların içli köfteyi Türkiye ’nin her noktasında aynı lezzette yemesini sağlamayı; Kayseri mantısını birinci sınıf ana yemek olarak yiyebileceği bir hale getirmeyi hedeflemekteyiz. Sadece Türkiye ile yetinmeyip dünyanın başka ülkelerine ürünlerimizi pazarlayıp, yöresel lezzetlerimizle dünyayı buluşturmak da hedeflerimiz arasında yer almaktadır.

Yöresel lezzetlerin ülkemizde tüketimini yaygınlaştır mayı, damaklarda standart kalitede bir tat bırakmayı amaçlamaktayız.

Antep Analıkızlı

Etli Antep Kurupatlıcan dolma

Sigara Böreği Kokteyl

Kayseri Mantısı Şubat 2018

17

Ağustos 2018

17


Söyleşi

Fıstıkevi; Ata Mirası Antepfıstığı 'nı zirveye taşıyoruz"

Antep Fıstığını ve fıstık ile yapılan önemli ürün yelpazesini dünyaya taşımayı başaran Fıstık Evi Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kavsara ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Sayın Mehmet Kavsara sizi biraz tanıyabilir miyiz? 1959 Gaziantep babasıyım. Tüm Yönetim Kurulu Şimdi ise Fıstık

doğumluyum, lise mezunu ve 2 çocuk Kuruyemiş Sanayici ve İş Adamları Derneği üyesiyim.1980 yılında sektöre adım attım. Evi Yönetim Kurulu Başkanlığını yapıyorum.

Fıstık Evi’nin kuruluşu ve firmanızdan bahseder misiniz? Fıstık Evi’nin temelleri 1946 yılında rahmetli dedem ve babam tarafından atıldı. Uzun yıllar şahıs firması olarak faaliyet gösterdik. 1981 yılında “Fıstık Evi” markasının patent ve tescilini yaptırdık. Daha sonra “Fıstıkella, Bademella ve Enerjix Fıstık” markalarının da tescillerini yaptırdık. Dün olduğu gibi bugün de; Türkiye’ye ve Dünyaya fıstığımızın lezzetini taşımaya devam ediyoruz. Dört kuşaktır bu sektördeyiz. 45 kişiyi istihdam ediyoruz. “Antep fıstığı” üretimden işlenmesine, satın almadan tadıma ve paketlemeye kadar her aşaması ayrı bir ustalık, bilgi, tecrübe, birikim ve incelik isteyen bir üründür.

Ürünlerinizle marka olmayı başardınız. Bu başarınızı neye borçlusunuz? En verimsiz topraklarda bile yetişebilme özelliği olan “Antep fıstığı” çok değerli bir besin kaynağıdır. Girdiği ürünlere fazlasıyla lezzet katıp, katma değer yaratmaktadır. Bunun içindir ki 2 yıldır piyasaya sürmüş olduğumuz fıstıkella ve bademella ürünleri gerek yurt içinde gerek yurt dışında çok büyük bir beğeni kazanmıştır. Antep fıstığını bütün Dünya platformunda hak ettiği noktalara getirmek istiyoruz. Bununla ilgili olarak son 10 yıldır atalarımızdan almış olduğumuz bilgilere ek olarak her türlü teknolojik yatırımlarımıza devam ediyoruz. Değişik ürünleri de yakında hizmete sunacağız.

Hangi müşteri kesimine hitap ediyorsunuz? Müşterilerin Fıstık Evi’nden beklentileri nelerdir? Türkiye’nin önde gelen çikolata, lokum, helva, krokan, ezme, baklava, pastane, dondurma ve kuruyemiş firmalarının ana tedarikçisi konumundayız. Müşterilerimiz 365 gün kusursuz hizmet kalitesi, fiyat, ambalaj ve zamanında temin ile hizmeti sunmamızı bekliyorlar.

18

Ağustos 2018

Bu hizmeti sürdürebilmek için kurumsal ve teknolojik altyapımızı sürekli geliştirmeye devam ediyoruz. Kalitemizi ulusal ve uluslararası belgelerle tescillemiş durumdayız. 10 yıl önce başlayan süreçle birlikte Tarım Bakanlığı’na bağlı gıda üretim belgelerimiz daha sonra ISO 22000, ISO 9001, Uluslararası BRC sertifikası, en son olarak da Helal Sertifikamızı almış bulunmaktayız. Laboratuvar yatırımlarımızı en son teknoloji ile kurup bütün mikrobiyolojik fiziksel ve alfa toksin analizlerimizi yapabilmekteyiz.

Fıstık fiyatlarının yüksek oluşu sektörünüzü nasıl etkiliyor? Fıstığın 1 yıl var, 1 yıl yok yılıdır. 2017 mahsulü maalesef yok denecek kadar az olmuştur. Bu da fiyatlarımıza yansıdı. Örneğin geçen yıl 55,00 TL olan boz iç fiyatımız, bu yıl 110,00 TL seviyelerindedir. Kavrulmuş tuzlu fıstık geçen sene 25,00 TL iken bu yıl 50,00 TL civarında seyir etmektedir. Fiyat artışından dolayı tüketimde %15 – 20 civarında satışlarımıza olumsuz etkisi olmuştur.

Fıstık Evi’nin yurtdışı pazarından biraz bahseder misiniz? Ekonomi Bakanlığı’nın yurtdışı fuarları ve UR-GE kapsamında bizlere çok büyük katkıları oldu. 3 tane yurtdışı fuarı, 4 kez de ikili görüşmelerle farklı ülkelerde görüşme imkânımız olmuştur. Bunların akabinde değişik 5 ülkeye 2016 ve 2017 yıllarında ihracatımızı gerçekleştirdik. Özellikle de bu yıl olmasa da gelecek yıl ciddi ihracat potansiyelimizin olacağına inanmaktayım. Yurt dışında hedef pazar olarak belirlediğimiz Birleşik Arap Emirlikleri, Kuveyt, Bahreyn, Ürdün, İtalya, Hollanda ve ABD ülkelerine ihracat imkânlarını araştırıyoruz.

Fıstıkella ile Dünya pazarlarına açılıyorsunuz. Yeni ürünleriniz ve hedefleriniz hakkında bilgi verir misiniz? “Fıstıkella” katkı maddesi kullanılmaksızın fıstık ve şekerin birbirine homojen bir şekilde karıştırılması ile yapılan bir üründür. Bu ürünün besin ve kalori değeri yüksektir. İçinde birçok vitamin ve mineralleri barındırmaktadır. Fıstıkella ile ilgili yurtiçi ve yurtdışı tanıtım çalışmalarımız tüm hızıyla devam etmektedir. Tüketiciye yönelik veya endüstriyel anlamda farklı ürünlerimizi yakın zamanda tanıtacağız. Yurt dışında fuarlara katılıp ürünlerimizi daha çok kitlelere ulaştırıp ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz.


AÄ&#x;ustos 2018

19


Teknoloji

DEPO KONTROL SİSTEMİ Depo Yönetiminde Kontrol ve Verimli Çözüm Timuçin ARAL - Sistem Analisti - Çözbim Bilgi işlem Ltd.Şti e-mail:timucinaral@cozbim.com.tr GSM 0535 610 40 25 Ah depolarımız ah diye başlamak geldi içimden. Depo yönetimi nedense hep hafife alınmıştır ve bir süre sonra depolarımızın durumu içinden çıkılamaz, kontrol altına alınamaz hale gelmiştir. Genelde kontrol edilemeyen en büyük kasa, aslında depolarımızdır. Depolarımızı mutlak kontrol altına almalıyız. Anlık olarak depolarımızda ne var ne yok, bilmeliyiz. Verimli, güvenli, hızlı, kontrollü stok takibi sadece depolarımızda kullanacağımız sistemle mümkündür. Ürün girişinden çıkışına kadar olan sürecin mutlak takibi gerekir, bu takip yapılmadığı sürece stoklarımızdaki kaçakların sebepli sebepsiz tavan yapmasına neden olacaktır, üretim maliyetlerimizin doğru hesaplanmamasına neden olacaktır. Stoklarımızı çok sıkı takip etmek zorundayız hele ki, yemek üretim sektöründe depo kontrol süreçlerin işletilmesi olmazsa olmazdır.

Peki depoların takibi nasıl yapılmalıdır Sorusuna yanıt aramak gerekiyor. Depolara giriş ve çıkışlar sistem üzerinde anlık yapılmalıdır. Ürünlerin depoya giriş aşamasında barkodlu el terminalleri veya fatura - irsaliyelerin sisteme girişleri yapılmalıdır. Aslında ürünlerin depolara girişinde sıkıntı fazla değil, ama ürünlerin kullanımı,başka projelere sevkiyatı, demirbaş çıkışları, sarf malzeme çıkışları sisteme kayıt edilmediği sürece artık çıkan ürün takibi imkânsızdır! Ne ürünlerin miktarları doğrudur, ne depodaki ürün miktarına göre yapılacak satınalma doğrudur, ne de hammadde üretim maliyetleri doğrudur. Zincirleme kaza gerçekleşmiştir, kayıp ve kaçaklar çoğalmış, kontrol elden çıkmıştır.

ÇözbiM Yazılım olarak depo yönetimini kontrol edebilmeniz için ÇözbiM Depo Kontrol Yazılımını geliştirdik. • El terminalleri ile depolarınızın sayımını, ürünlerdeki barkodu okutarak yapabilirsiniz. Sağlıklı sayım olmadan ürün takibi

20

Ağustos 2018

yapmak mümkün değildir. Öncelikle sayımımız tüm depolarda doğru olmalıdır. • Depolara giren ürünler mutlak barkodu varsa okutularak yoksa barkodu oluşturularak girişleri yapılmalıdır. • Ürünlerin son kullanım tarihleri, hangi firmadan hangi tarihte alınmış ürün olduğunu gösteren barkodlar sistem tarafından otomatik oluşturulur, daha sonra üretimde kullanım aşamasında bu oluşturulan barkodlar el terminalleri ile okutularak depolardan çıkışı sistem tarafından otomatik yapılır. Böylece üretimde kullanılan malın hangi tarihli, hangi firmadan geldiği, son kullanım tarihi varsa ne olduğu tespit edilmiş olur. Aslında bu izlenebilirlik prosedürünün ta kendisidir. Tarım Bakanlığı denetlemelerinde izlenebilirlik raporlarını mutlak istemektedir. • Projelere gidecek ürünlerin planlaması sistem tarafında otomatik takip edilir, yani deponuzdan her hangi bir proje ürün istemiş ise depodan çıkacak ürünlerin istenilen tarihte çıkıp çıkamayacağının takibi, önceden gitmesi istenen miktarı aşıp aşmadığı sistem tarafından kontrol edilir. • Gıda yönetiminde depoların doğru ve detaylı yönetimi, oluşabilecek geri dönülmez hataları önler karlılığı arttıran en önemli unsur olarak geri dönüş sağlar.

Depo kontrolünü mutlak ciddiye alın. Sistemsiz depo kontrolü olmaz. ÇözbiM Depo Kontrol, baştan sona tüm depo hareketlerinizi barkodlu el terminalleri üzerinden yapar. Gelişmiş birçok işlevi ile depo kontrolünüzü ve karlılığınızı arttırır. Sadece bir yazılımdan öte, kontrolü çok yüksek bir depocunuzdur. İnsan gücü gerektiren işlemlerin daha verimli olmasını sağlar. Gözden kaçan her noktayı, kaçakları kontrol altına almanızın anahtarıdır. ÇözbiM Depo Kontrol ile işletmenizde tüm depoları kontrol altına alın, hız kazanın, karlılığınızı arttırın, verimli ve güvenli ürün kullanımını kontrollerle sağlayın.


17 Ağustos 2018

21

Aralık 2017


İstanbul Gedik Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Eğitimine bu yıl başlayacak olan İstanbul Gedik Üniversiesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü, dünyanın en saygın üniversitelerinden biri ile yaptığı uluslararası projeyle kapılarını öğrencilerine açıyor. Başyazarımız Engin Güner, Bölüm Başkanı ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Haydar Özpınar ile görüştü.

Hocam, uzun yıllardan buyana üniversite-sanayi işbirliği çerçevesinde; mesleki ve akademik eğitim, gıda güvenliği ve mikrobiyolojik analizler, görev başı eğitimler, yasal mevzuat konularından çeşitli projeler gerçekleştirdik. Bu projelerden oldukça başarılı çıktılar ve faydalar sağladık. Öncelikle yeni görevinizin hayırlı olmasını dilerim. Çok teşekkür ederim. Yaptığınız değerlendirmelerinize gönülden katılıyorum. İstanbul Sanayi Odası Meslek Komitesi ve İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği’nde görev yaptığınız süre içinde, ekibinizle birlikte yaptığımız çalışmalarla farkındalık yaratmıştık. Bu çalışmalarda işletmelerin eğitim ihtiyaçlarının belirlenmesi ve eğitimin talebe göre planlanması, ihtiyaçları olan nitelikli personelin yetiştirilmesi, üniversitelerimizdeki laboratuvarlar ve araştırma imkânlarının projelerle işlerlik kazandırılması ve özellikle uyguladığımız yüksek lisans ile doktora programları ile sektör çalışanların akademik niteliklerinin arttırılması konusunda oldukça başarılı işler yaptığımızı düşünüyorum.

Üniversiteniz, bölümünüz ve akademik çalışmalarınız hakkında bilgi alabilir miyiz? Üniversitemiz (gedik.edu.tr) henüz çok genç bir üniversite olmasına rağmen, kurucularımızın elli yıldan fazla sanayicilik geçmişlerinin verdiği bilgi birikimi, deneyimli ve heyecanlı akademik kadromuzla nitelikli olarak büyüyoruz. Aynı zamanda iki görevi birden yürüteceğim. Bir taraftan Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü, diğer taraftan da 2018 - 2019 Öğretim Yılında açılacak olan Gastronomi ve Mutfak Sanat-

22

Ağustos 2018

ları Bölümü’nün Kurucu Başkanlığı görevini sürdüreceğim. Benim bölüm başkanlığımda ve hepsi konusunda uzman; 4 Öğretim Üyesi, Usta Öğretici Executive Chef ve Araştırma Görevlisi ’nden oluşan iddialı bir kadro oluşturduk. Lisans eğitiminin yanında, Tezli ve Tezsiz Yüksek Lisans ve Doktora akademik programlarıyla, gastronomi alanında sertifika programlarını yürüteceğiz. Şu ana kadar Gastronomi Bölümü’ne 20 Tezli Yüksek Lisans öğrencisinin kaydı alınmıştır.

Üniversite ana binası Kartal’da olmasına rağmen, Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümünüzü Nişantaşı’nda açacak ve farklı bir konseptle başlangıç yapacaksınız. Gastronomi, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de oldukça popüler bir bölüm. Gastronomi eğitiminde klasik kalıpların dışına çıkmak ve en iyisi olmayı hedefledik. Bunun için İstanbul’un yeme – içme merkezlerinden Nişantaşı’nda bulunan eski Gedik Holding Binası’nı Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü olarak teşrif etmeye karar verdik. Yaptığımız araştırmalar ve çalışma sonucu, gastronomi alanında dünyanın en tanınmış üniversitelerinden kabul edilen The University of Gastronomic Sciences (L’Università degli studi di Scienze Gastronomiche di Pollenzo / İtalya (unisg.it) ) ile İkili İşbirliği ve Erasmus Anlaşması imzaladık. Bu üniversiteden eğitim ve akademisyen desteği alırken, bölüm öğrenci-lerimiz öğrenimlerinin bir kısmını İtalya’daki üniversitede devam edecek ve bölümümüzden mezun olduklarında hem Üniversitemiz ’den, hem de İtalya’daki Üniversite’den diploma alacaklar.

Daha önce de sürdürdüğümüz üniversite - sanayi işbirliklerimiz de devam edecek herhalde? Zaten mesleki eğitimdeki en büyük destekçilerimiz, önceki dönemde de olduğu gibi siz işverenler ve işletmeleriniz olacak. İşletmelerle sürekli iç içe programlar yürüteceğiz. Bu bağlamda tüm dünyada tanınmış restoran-gıda market zincirlerinden


Üniversite Eataly / Zorlu Center (eataly.com.tr) firmasıyla işbirliği anlaşması yaptık. Bazı derslerimizi buradaki mutfakta yapacağız.

Eylül ayında İSO Odakule Meclis Salonu’nda bir etkinliğinizin olacağını biliyorum. Bu konu hakkında bilgi alabilir miyiz? 28 Eylül 2018 Cuma günü, saat 10: 00’da İSO Tepebaşı Odakule Meclis Salonu’nda, “Yerelleşme ve Küreselleşmenin Kesiştiği Noktada Tad Trendeleri ve Zevk, Bilgi ve Tarafsızlığın Kesiştiği Noktada Gastronomi” temasıyla, İtalya Pollenzo Gastronomic Bilimi Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Gastronomi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nicola Perullo tarafından, İstanbul Gedik Üniversitesi Gastronomi Lisans ve Yüksek Lisans öğrencilerine ilk ders ile devamında Üniversitemiz ve sektör temsilcilerinin konuşmacı olacağı bir seminer düzenleyeceğiz. Sizin vasıtanızla gastronomi ve eğitime gönül verenleri seminerimize davet ediyorum.

Biz de, 28 Eylül’de İSO Odakule Meclis Salonu’nda yapılacak seminere tüm Catering Guide okurlarının katılımları için bir hatırlatma yapalım. Hocam, size ve ekibinize başarılar dileriz. Derginizi bize açtığınız için İstanbul Gedik Üniversitesi ve şahsım adına bizler de çok teşekkür ederiz.

Prof. Dr. Haydar ÖZPINAR kimdir? Beslenme ve Beslenmeye Bağlı Hastalıklar alanında 1978 yılında İstanbul Üniversitesi Araştırma Görevlisi, 1984 yılında Münih LMU Beslenme Fizyolojisi Enstitüsü’nde Beslenme Bilimleri alanında Doktora, İstanbul Üniversitesi’nde sırasıyla 1989 yılında Yardımcı Doçent, 1995 yılında Doçent, 2004 yılında Profesör unvanlarını elde etmiştir. Alexander von Humbold ve Fulbright burslarıyla LMU Münih Maximillian Üniversitesi, Berlin Üniversitesi ve California Davis Üniversitesi’nde toplamda 9 yıl akademik araştırmalarda bulunmuştur.

2009 yılında Türkiye’ye dönen Prof. Özpınar, İstanbul’da bir vakfı üniversitesinde, 8 yıl Gıda Güvenliği ve Beslenme Anabilim Dalı Başkanlığı yapmış, bu dalda 15 Yüksek Lisans ve 4 Doktora Tezi tamamlatmıştır. 30 yıldan buyana Avrupa Beslenme Federasyonu Asıl Üyesi ’dir. Çok sayıda yurtdışı ve ulusal yayını bulunmaktadır. Ayrıca İstanbul Tıp Kitapevi tarafından 2013 yılında basılan Beslenme ve Diyet Temel İlkeleri kitabının da yazarıdır. Prof. Haydar Özpınar, 2018 yılında İstanbul Gedik Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü ve Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü Kurucu Başkanlığı görevine getirilmiştir. Evli ve bir çocuk babası olan Prof. Haydar Özpınar İngilizce ve Almanca bilmektedir. Ağustos 2018

23


Firma tanıtımı

Catering Sektöründe 30 Yıllık Tecrübe

Butik yemek üretimi yaparak nicelikten çok niteliğe önem veren ZİBA Catering; davet, düğün, açılış, mevlit ve piknik gibi organizasyonları da gerçekleştiriyor. 30 yıllık tecrübesini özel organizasyonlara da yansıtıyor. Catering sektöründe butik üretim yaparak nicelikten çok niteliğe önem veren firmalardan biri de ZİBA Catering “Müşteri odaklılık, sürekli gelişim, takımdaşlık, güleryüz ve mükemmelleşme” ilkeleriyle kaliteli hizmet veren Ziba Yemek Üretim Tesisi, 1988’de bir aile şirketi olarak kuruldu.1992’de İstanbul Yenibosna 'da yaptırdığı yeni tesisiyle sektörün öncüleri arasına katıldı. 2004’te İkitelli Organize Sanayi’de yeni bir tesis daha açan ZİBA Catering zamanla büyüyerek 2013’te Esenyurt Sanayi Bölgesi’nde 1600 metrekarelik mutfağında üretimine devam etti. Bu büyüklük de yeterli gelmeyince, 2015’te bir özel üniversite bünyesinde yeni bir mutfak daha işletmeye açtı. ZİBA Catering, 80 çalışanıyla Türk ekonomisine katkı sağlayan bir KOBİ hüviyetinde. ZİBA Catering, butik üretim yapan, üretim çokluğundan ziyade kaliteye önem veren, seçici bir işletme profiline sahip. ELMA VE ERİK KENDİ BAHÇESİNDEN ZİBA Catering, bir üniversitenin üç ayrı kampüsünde yemek ve kafe işletmeciliği yaparken ayrıca 4 kolejin yanı sıra 40 ayrı noktada diğer müşterilerine hizmet veriyor. ZİBA Catering, Çatalca’da kurduğu 20 dönümlük çiftlikte meyve bahçeciliği yaparak müşterilerine kendi ürettiği elma ve erikleri sunuyor.

Yemek hizmeti alacak olanlara önerilerimiz

√ Önceliğiniz fiyat olmamalı. Tabii ki kaliteyi ucuza almak için çaba sarf etmelisiniz ama yemek direkt sağlığınızı etkileyecek bir unsurdur. Buralardan yapacağınız tasarruflarla sağlığınızı kaybettiğinizde yerine koyamayabilirsiniz. √ Yemek hizmeti alım öncesi işletmeyi mutlaka ziyarete gidiniz. Aslan yattığı yerden belli olur. √ İşletmenin işe bakış açısına dikkat ediniz. √ Yemek Üretiminde kullandığı gıda ürünlerini iyice inceleyiniz. √ İşletmeninin referanslarıyla görüşünüz. √ Anlaştığınız firmayla mutlaka yazılı bir sözleşme yapınız. 24

Ağustos 2018

ZİBA Catering, toplu yemek üretimine ilaveten davet, düğün, açılış, mevlit ve piknik gibi organizasyonları da gerçekleştiriyor. 30 yıllık tecrübesini özel organizasyonlara da yansıtan ZİBA çok az işletmede bulunan ve butik üretilen gıdaları kullanıyor. ZİBA Catering Genel Müdürü Ruzi GERGERİ, kalite ve hijyenin devamlılığını sağlamak adına ISO 9001-2015 ve ISO 22000-2015 kalite Yönetim sistemlerine sahip olduklarını belirterek “Standartları tam anlamıyla uyguluyoruz” diyor. 2017’DE YÜZDE 20 BÜYÜDÜK Bünyelerinde gıda mühendisleri ve gıda teknikerleri çalıştırdıklarını belirten Ruzi GERGERİ, Profesyonel Yönetim anlayışını benimsediklerinin altını çiziyor; “İşletmemizde acil eylem planları hazırlanmış ve belgelenmiştir. Her ihtimal düşünülerek ayrı periyotta işletme ilaçlanması ve yemek analizleri özel laboratuvarlara yaptırılmaktadır. Günlük olarak da belirlenmiş dezenfeksiyon uygulamaları yapılmaktadır. Her satın aldığınız ürün Türkiye’nin bildiği en iyi üç markanın içinden seçilmektedir. ZİBA Catering Genel Müdürü Ruzi GERGERİ, son olarak 2017 ’de yüzde 20 büyüdüklerini. 2018’de de bu büyümeyi devam ettirmek istediklerini ifade etti.


Estetik, dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri... THERMOSET bir petrol ve plastik türevi değildir.Melaminin kuvvetlendirilmişbir formu olmasına rağmen,"Melamin de"değildir.Bu esnek ve antibakteriyel kimyasal madde THERMOSET olarak bilinir. "Plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilmez kansorejen madde açığa çıkar"

InTERnaTional International

KÜLSAN A.Ş

Karayolları Mah. Kadir Akdoğan Cad. No.18 Küçükköy 34255 Gaziosmanpaşa - İstanbul Tel: 0212 477 56 66 Faks: 0212 477 57 77 e-mail:kulsan@kulsan.com.tr www.kulsan.com.tr İSTOÇ Mağaza: İstoç 24. Ada No:16 Bağcılar - İstanbul Telefon:+90 212 659 78 36 Faks: +90 212 659 78 37 Ağustos 2018

25


Reis Gıda’dan sabit fiyat uygulaması

Reis Gıda; Haziran fiyatları ile Eylül ayı sonuna kadar “Sabit Fiyat Uygulaması” gerçekleştireceğini açıkladı. Tüketicinin yanında olan, fiyat artışlarına karşı duran bir işadamı olarak tanınan Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis, Türkiye topraklarında; yerli tohumlardan üretilen ürünleri Reis kalite güvencesi ile Eylül ayı sonuna kadar her türlü piyasa dalgalanmasına karşın sabit fiyat ile satışını gerçekleştireceğini belirtti. Mehmet Reis, “Yaklaşan eğitim ve öğretim döneminin başlangıcı ve özellikle sezon itibari ile kuru gıda tüketiminin artacağı bu süreçte, farkındalık yaratacağını düşündüğümüz sabit fiyat uygulamasına perakende noktalarının da destek olacağına inancımız tamdır” dedi.

Enflasyonla mücadele sadece hükümetlerin değil, işadamlarının da görevidir Sektöründe bir ilki gerçekleştir-meye karar verdiğini belirten Mehmet Reis, sözlerine şöyle devam etti: “Toplumsal sorunlara çözüm bulmak için üzülmenin ötesinde bir şeyler yapmak gerekir. ‘Enflasyonla mücadele sadece hükümetlerin değil, işadamlarının da görevidir’ diyerek 1995 ve 2001 yıllarında, Ramazan ayı öncesi aylık enflasyonun yüzde 10’ların üzerinde olmasına ve fiyatların hızla tırmanmasına rağmen, fiyatları dondurma kararı alıp, Türkiye’de ilk defa sabit fiyat uygulamasını başlattık. Bugün de yerli ürünlerde dahi yüzde 10’a yakın fiyat artışı ile karşı karşıya kalmış olmamıza rağmen, tüketicinin yüksek fiyattan ürün almaması adına üzerimize düşen görevi yapma sorumluluğu içerisinde Eylül ayı sonuna kadar sabit fiyat uygulaması kararı aldık” açıklamasını yaptı.

Türkiye’de üretilen tarım ürünleri, küresel pazarda talep ve rağbet görüyor Tarımsal üretimin arttırılmasına her platformda dikkat çeken Mehmet Reis “Bizler, kendi topraklarımızda üretebileceğimiz

26

Ağustos 2018

hiçbir ürünü ithal etmemeliyiz. Başta GAP projesi olmak üzere Türk tarımının gelişimi, yerli üretimin arttırılması ve sürdürülebilirliği adına, hayata geçirilen tüm projelerin daha etkin kullanılmasını sağlayarak üretimimizi arttırabiliriz. Türkiye tarıma elverişli coğrafi konumu, genç nüfusu, iklimi, tecrübeli ve yetenekli çiftçileri sayesinde pek çok ülkeye kıyasla avantajlı durumdadır. Bu potansiyeli etkin kullandığımız takdirde iç tüketim karşılanacak, devamında da daha fazla üreterek uluslararası arası rekabet gücünü yakalayarak ihracatımızı artıracağız. Bu çerçevede maliyetinin yüzde 80’i çiftçi-mizin el emeği alınteri olan tarım ürünlerinin ihracatı artarken, dış ticaret açığımızı azaltarak, cari açığa çare olacak, ülkemizde tarım; küresel güç haline gelecektir” diye konuştu.

Reis, Anadolu topraklarında yerli tohumlarla yetiştirilen ürünleri sınırların ötesine taşıyor Pirinç ve bakliyat sektöründe yaptığı farkındalıklarla, bunun yanında toplum ve çevre için gerçekleştirdiği kurumsal sosyal sorumluluk projeleriyle Reis Gıda, 37 yıldır yerli üretimin arttırılması için çalışmalarına devam etmektedir. Çiftçimizin el emeği ve alın teriyle Anadolu topraklarında kendine has yerli tohumlarla yetiştirilen ürünleri 4 kıtada 26 ülkeye ulaştıran Reis; lezzet elçiliği yapıyor.

Yer küremizde yaşayan tüm insanlar güvenli gıdaya ulaşmalıdır Yerli tohumlar ve üreticinin korunması konusunda sürdürebilir kalkınmaya katkı sağlamaya devam edeceğini vurgulayan Mehmet Reis, yer küremizde yaşayan tüm insanların topraklarını terk etmeden güvenli gıdaya erişebildiği, çocukların yeterli beslenebildiği, sağlıklı büyüdükleri, barış içinde bir dünya dileklerini ileti.


AÄ&#x;ustos 2018

27


Köşe Yazısı / Beyaz Et Yüce CANOLER

Ziraat Yüksek Mühendisi yucecanoler@mynet.com

İHRACATTA İLK YARI

Kanatlı eti ve sakatatı ihracatımızın 2018 yılının ilk altı aylık durumuyla ilgili olarak Ege İhracatçılar Birliğinden alınıp BESD-BİR tarafından tasnif edilen bilgiler üzerinde yaptığım çalışmaları sizlerle paylaşmak istiyorum. Yılın ilk yarısında gerçekleşen kanatlı eti ve sakatatı ihracat miktarı ve değeri üzerine hazırladığım dokuz yıllık “İlk Altı Ay İhracat Sonuçları Mukayese Tablosu”nu inceleyerek işe başlayalım. 400.000

İlk Altı ay İhracat Sonuçları Mukayese Tablosu

Tablomuzdaki memnuniyet verici bir durum da 2016 yılında dibe vuran artış oranlarının 2017 yılında toparlanarak yükselişe geçmesi ve 2018 yılının ilk yarısında da bu yükselişin devam ediyor olmasıdır.

350.000 300.000 250.000 200.000

Kanatlı eti ve sakatatı ihracatı içinde bulunduğumuz yılın ilk altı ayında iyi bir performans sergilemiştir. Ancak Irak hükümetinin 5 Ağustos 2018 tarihinden itibaren uygulamaya başlayacağını açıkladığı %50 ek ithalat vergisinin etkisiyle ihracatımızın ikinci yarıda bir miktar hız kesmesi kaçınılmaz görünmektedir.

150.000 100.000 50.000 0 Miktar Ton

2010

2011

2012

2013

2014

2015

2016

2017

2018

62.727 110.097 147.850 184.622 205.606 181.331 161.295 196.026 230.417

Değer Bin USD 96.339 172.723 248.436 320.596 338.627 247.868 177.818 248.655 278.028

Tablo iyi incelendiğinde 9 yıllık bir ihracat dönemini artıları ve eksileriyle net bir şekilde ortaya koymaktadır. Miktar yönünden baktığımızda 2018 yılının ilk 6 ayında toplam 230.417 ton ihracatla yeni bir rekora ulaşılmıştır. Ancak ihracat değeri üzerinden bakarsak 6 ayda yapılan ihracatın toplam değerinin 278.028.000 USD ile 2013 ve 2014 yıllarının arkasından üçüncü sırayı alabildiğini görüyoruz. İLK ALTI AYLIK İHRACAT ARTIŞ ORANLARI 2011

2012

2013

2014

Miktar Artışı %

75,5

34,3

24,9

11,4

-11,8

Değer Artışı %

79,3

43,8

29

5,6

-26,8

2015

Tablonun geneline baktığımızda 2010 yılından başlayarak 2014 yılına kadar ihracat değerinin ihracat miktarından daha yüksek oranlarda arttığı görülmektedir. 2015-2018 arasında ise bu durumun tam tersine döndüğü, ihracat değeri toplamının hız kestiğini, miktar toplamı ile değer toplamı arasındaki farkın küçüldüğü izlenmektedir. Hatta kanatlı eti ve sakatatı 2015 yılı ihracat toplam değeri artış oranı bir önceki yıla göre %-11,8 ve 2016 yılında %-11,1 oranında gerilemiştir.

28

Toplam değerde bu kadar büyük düşüş olmasının sebebi miktardaki azalmanın yanında birim başına elde edilen ihracat değerinde de önemli bir gerileme yaşanmasıdır. Örneğin tavuk eti (tavuk ayağı hariç) ihracat değeri 2014 yılında ortalama 1.650 USD/ton iken 2015 yılında bu değer %22,2 düşerek 1.350 USD/Tona , 2016 yılında da %17,5 düşerek 1.149 USD/Tona gerilemiştir. 2014 yılı toplam ihracat değeri ortalamasına göre 2015 yılında -26,8 ve 2016 yılında -28,3 olmak üzere ihracat değerindeki toplam düşüş %55,1 olmuştur.

Ağustos 2018

Ağustos ayının ikinci haftasından itibaren ABD nin Ülkemize ambargo uygulama tehditlerine başlamış, hatta Ülkemizden ithal ettiği çelik ve alüminyum için uygulanmakta olan vergilere ek vergiler getirerek %50 lere çıkarmış, bu durumun yarattığı kaos sonrası TL hızla değer kaybetmeye başlamış, bu durum ülke ekonomisini bir süre adeta şoka sokmuştur. Buna benzer bir ABD ambargosunu 40 yıldır yaşayan komşumuz İran’ın hala nasıl sapasağlam ayakta kaldığını hatırlayarak bizim de bu baskılara dayanma ihtimalimizin mevcut olabileceğini düşünüyorum. Mevcut dış ticaret açığımızın büyüklüğü, tarımda uğranan çöküş, üretimin düşüklüğü, birçok konudaki dışa bağımlılığımız, mevcut Suriyeli sığınmacı sayısının ve mali yükünün giderek artmaya devam 2016 2017 2018 etmesi beni ürkütüyor. Mevcut krizden selamete çıkabilmemizin -11,1 21,5 17,5 çok ama çok zor olacağı muhakkak. -28,3 39,8 11,8 Dilerim başta devleti temsil edenler olmak üzere tüm halkımızın aklını başına toplaması için bu kriz bir fırsata dönüşür. Mevcut tablo sadece beyaz et sektöründe değil tüm sektörlerde 2018 yılının ikinci yarısında ilk yarı performansına ulaşamayacağını göstermektedir. Artık herhangi bir üründe fiyat düşmesi yaşanmasını beklemiyorum. Zor günler bizleri bekliyor. Allah hepimize yardımcı olsun.


www.erdoganlargida.com Güvenilir Marka Tecrübeli Üretici Sağlıklı Koşullarda Üretim • Glutensiz Pirinç Unu Diğer tahıllarla karşılaştırıldığında pirinç, daha dengeli aminoasit profiline sahiptir. Birçok tatlı yapımı ve bebek mamasında kullanılır. Bebeklerde ishali kestiğinden tercih edilir. Bununla birlikte pirinç proteinleri gluten içermediğinden ekmek üretiminde fermantasyon sırasında oluşan gazı tutabilecek ağ yapısına sahip değildir. Çölyak hastalığına karşı tahıl tüketimi için tek çözüm olarak sayabiliriz.

• Pirinç Unu Pirinç unu, beyaz pirincin kurutulup öğütülmesi ile elde edilen bir un çeşididir. Gluten ve buğday unu ürünlerine alerjisi olanlar için alternatif ideal bir besin kaynağıdır. Tatlı yapımında vazgeçilmez üründür. Tatlıların kıvamını sertleştirici ve piştiğinde hoş bir ağız tadı verdiği bilinmektedir. Çeşitli ambalajlarda satışımız vardır.

• Pirinç İrmiği Topaklanmayı önleyici olarak imal edilen pirinç irmiğimiz, ekstruder'de kullanmaya uygundur. Patlatmaya en uygun olup kesinlikle yapışmaz. Pirinç irmiğimiz naturel olup 25 Kg'lık ambalajda veya diğer istek ambalajlarda max 13 rutubet ile piyasaya sunulmaktadır.

Erdoğanlar Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Bozkurt Mah. Dörtyol Mevkii No:27 İpsala/Edirne Telefon:0284 616 91 55/68 Fax: 0284 616 90 55 erdoganlar@erdoganlargida.com

Ağustos 2018

29


Köşe Yazısı / Gıda Hijyeni Mehmet Baki ASUTAY

Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.

El ile yemek yemenin nefaseti, lezzeti bir başka

Günümüzün modern, medeni diye adlandırdığı bu çağda el ile yemek size tuhaf gelebilir ve hatta el ile yemek yiyenleri ayıplayabilir, ilkel bulabilirisiniz. Oysaki atalarımız ne güzel söylemişler: “Et, balık ve kelle, bunlar yenir elle!”

Bendeniz de bir hijyenist olmama rağmen, bazı yemeklerin ortama ve duruma göre elle yenilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Yoksa bazı yemeklerde çatal bıçakla çok uğraşıp durursunuz ve yemeğin nefasetini hissetmezsiniz; tabii parmaklarla yemek yeme iyi öğrenilmiş ve doğru uygulanmaktaysa. Ayrıca yer ve mekânda çok önemli. Hele pazar sabahları annenlerin yapmış olduğu nefis sucuklu yumurta tavasına el ile bandırmayan kaç kişi vardır ki? Mutfaktaki dolmadan veya kızarmış patatesten el ile yiyerek aşırmayan olabilir mi? Bir piknikte budundan tutup yediğiniz tavuk veya etin tatlarını unutabildiniz mi? Dünya üzerinde hemen her ülkenin kendine özgü bir mutfak ve yemek yeme kültürü olduğunu biliyoruz. Türk toplumu olarak ailelerimizden edinmiş olduğumuz mutfak kültürü ve yemek yeme adabıyla, pilavı elle yiyen bir Arap ya da çubuklarla pirinç tanelerini alan bir Uzakdoğulu, bize çoğu zaman tuhaf gelebiliyor ve şaşırtıyor olabilir. Medeni toplumlarda el ile yemek ayıplanacak bir durum gibi gözükse de, günümüzde Hindistan başta olmak üzere Afrika ve Orta Asya’da halen el ile yeme alışkanlığı var. Afrika'nın, Ortadoğu'nun ve Asya'nın kuytu köşelerine giderseniz, ortak bir nokta bulacaksınız. Birçok kişi çatal, kaşık ve bıçak yerine elleriyle yemek yemeyi tercih ediyor. Farklı kültürleri öğrenmek ve saygı göstermek hem onlara karşı olan saygınlığımızı arttırır hem de takdirlerini kazanmamıza sebep olur. Bize tuhaf gelse de farkında olmadan hamburger, pizza, tost, sandviç, dürüm, patates, et ve tavuk, kebap ve fast food yiyecekleri zaten çatal bıçak kullanmadan el ile yemiyor muyuz? -Dünyaca ünlü marka fast foodlarda neden çatal bıçak yok bir düşünelim, acaba çatal bıçak vermeyerek tasarruf mu sağlıyorlar yoksa el ile yemenin nefasetini biliyor olabilirler mi?- Meyveleri el ile yemek neden daha güzel? Müslüman âleminde yemekten önce ve sonra elleri yıkamak sünnet olduğu gibi yemeği sağ elle yemekte sünnet sayılıyor. Dünyaca ünlü New York’lu aşçı Julie Sahni şöyle demiş; “El ile yemek çok sıcak, nazik ve sevgi dolu müthiş duyguları uyandırır…” Hızlı küreselleşme ile birlikte geleneksel beslenme alışkanlıklarında, yeme kültüründe ve yemeye bakışta çeşitli değişiklikler oluşmuştur. Hızlı çalışma temposu, ulaşım güçlükleri, zaman kısıtlılığı gibi unsurların yeme-içme alışkanlıklarında dikkate değer bir değişmeye sebep olmuştur. Özellikle mesai saatleri içerisinde kısa zamanda açlık hissini giderme ihtiyacı tüketicilerin “fast food” tarzı işletmelere yönelmelerini adeta bir zorunluluk haline getirmiştir. Uzmanlara göre, yemek yerken araya çatal, bıçak, kaşık gibi araçlar sokmak his ve enerji döngüsünün tamamlanmasına engel

30

Ağustos 2018

oluyor. Elinizle yiyeceğinize dokunmak ona daha fazla odaklanmanızı bu da yediğiniz şeyden daha çok zevk almanızı sağlıyor. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Faruk Yorulmaz, kaşık, çatal ve bıçakların saklama ve temizleme şekline, kullanım süresine bağlı olarak bazen zararlı mikropları ve zehirleyici maddeleri yenilen yemekle vücuda bulaştırabildiğini belirterek, bu durumun ciddi zehirlenmelere ve kanser gibi çok önemli sağlık sorunlarına neden olabildiğini belirtti. Yorulmaz, yaptığı açıklamada, sofraların vazgeçilmezleri olan kaşık, çatal ve bıçakların insan sağlığını doğrudan etkilediğini söyledi. Özellikle yemek hazırlarken, karıştırırken kullanılan tahtadan yapılmış kaşık ve kepçeler zaman içerisinde su, sıcak, soğuk gibi faktörlerin yapısında tahribat yaparak önce üzerindeki cilasını daha sonra da yüzey düzgünlüğü bozulur. Düzgünlüğü bozulan kaşık ve kepçelerin üzerindeki çatlak ve çiziklerde, yıkama sırasında deterjan kalır. Bu dar yerlere giren gıda artıkları tümüyle temizlenemediğinden bu alanlarda kolayca mikrop üreyebilir. Bu yiyeceklerle de söz konusu metaller o yemeği yiyen insanların vücuduna ulaşır ve yıllar sonra depolanan miktara bağlı olarak felç ve kanser de dahil olmak üzere pek çok hastalığa neden olabilir. Yapılan çalışmalarda, çatal, kaşık ve yemek takımlarının yıkanmasından sonra, bulaşık makinelerinden çıkan atık su içinde bu malzemelerin yapıldığı metallere rastlanmıştır. Örneğin, vücuda bu yolla giren nikel vücutta kemikler, böbrekler, karaciğer, akciğer, beyin ve bağışıklık sisteminde depolanarak bu organlarda yetersizliğe yol açarken, genetik yapıyı bozarak kanserlere yol açabilir. Bunların yanında cilt sorunlarına da neden olabilmektedir. Krom mide ülseri, karaciğer ve böbreklere zarar vererek yetmezliklerine, kanserlere yol açabilir.” Asitli yiyeceklerde metal kaşık kullanımı zararlıdır. Tahtadan yapılmış kaşık ve kepçeler süs amacıyla değil, yemek için kullanmak amacıyla alınıyor ise boyalı olmayanlardan seçilmesi gerektiğini belirten Yorulmaz, kaşık, çatal ve bıçaktan gelen sağlık sorunlarından korunmak için yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “Metalden yapılmış kaşık, çatal ve bıçak gibi mutfak malzemeleri yapıldığı malzeme ne olursa olsun yoğurt, turşu gibi asitli gıdalarla temasta metalin bir bölümü bu tür gıdaların içine daha kolayca geçer. Bu nedenle böyle asitli besinlerin içinde metal ya da plastik kaşık, çatal ve bıçaklar uzun süre bırakılmamalıdır. Plastik olanların dışındaki kaşık, çatal ve bıçaklar yıkanma sırasında birbirine sürtünme ya da yumuşak olmayan deterjanlarla yıkanırlarsa çizilme tehlikesi oldukça yüksektir. Çizildiğinde metal olanların içine konulduğu gıdalara metal bulaştırma riski artmaktadır.” İnsanların gümüş kaşık, çatal ve bıçakları en seçkin ürünler olarak kabul ettiğini söyleyen Yorulmaz, ancak bu araçlar yolu ile vücuda giren gümüşün beyin ve sinir hücrelerini etkileyerek ciddi sorunlara yol açabildiğini belirti. Kurşunun en zehirli metallerden biri olduğunu bildiren Yorulmaz, uzun süre küçük miktarlarda da olsa vücuda alındığında, tansiyon yüksekliği, böbrek yetmezliği, beyin ve sinir sistemi sorunları, kansızlık gibi


sorunlara neden olduğunu belirtti. Çinkonun aniden ortaya çıkan böbrek yetmezliğine neden olabildiğini anlatan Yorulmaz, kalayın ise uzun süre alınmasıyla depresyon, karaciğer hasarı, bağışıklık siteminin zayıflaması, kansızlık gibi belirtiler ortaya çıktığını ifade etti.

telefonunuzu kontrol etmek veya gazete okumak gibi yeme sırasında dikkatinizi dağıtan eylemleri kolaylaştırmanıza sebep olur. Yemeğe dikkat etmemek, daha çok yemek yenmesine neden olabilir. Fakat ellerinizle yediğiniz de hem ne yediğinize dikkat edersiniz hem de ne kadar yediğinizin farkındasınızdır.

İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Mikrobiyoloji İnfeksiyon Hastalıkları Bilim Dalı profesörlerinden Yaşar Bağdatlı ’da bakın ne diyor: “Elimiz dış dünya ile alâkamızı sağlayan en önemli organlarımızdan birisi. Dış âlemle ilgisi deyince, yiyecek içecek ilişkisinden tutun, yazışma ilişkisine, tokalaşmalara, tuvalet sonra temizlik gibi bütün faaliyetlerde eller ön planda. Dolayısıyla hastalıkların yayılmasında da en önemli uzuv olarak eli görüyoruz. Çünkü yiyecek içeceklerle temas halinde. insanın elinde, avucunun içinde, cildinde ve diğer organlarında koruyucu bir bakteri var. Kendi sistemi içinde var ve biz buna tıbbî adıyla flora diyoruz. Flora bakterileri yerleşik ve oranın sakinidirler. Görevleri de diğer hastalık yapan mikroplara karşı vücudu korumaktır. Herkes zannediyor ki, “ben bir mikroplu şeye dokunursam, mikroplu bir şey yersem hasta olacağım.” “Sabun kullanılırsa, eller biraz daha temizleniyor, ama yine mikroplar tamamen yok edilemiyor. Ancak, dediğim gibi bu mikroplar hastalık yapacak kadar değiller. Bu kalan mikroplar da ellerdeki biraz önce bahsettiğimiz flora bakterileri tarafından temizleniyor.”

Sindirimi kolaylaştırır, iyileştirir. Parmaklarınızda ve avuç içlerinizde, sağlıksız olduğu kadar yararlı bakteriler de var. İyi bakteriler sizi çevredeki birçok zararlı mikroptan korurlar. Bu yararlı bakteriler midenize zarar veren mikropların gelişmesini engellerken, kaşık veya çatalla yemek yediğiniz zaman midenize ulaşamıyorlar. Öte yandan elle yendiğinde, parmaklardan gelen flora ağza geçer ve yutulur; farklı vücut bölümlerine gider. Bu da bağırsaktaki sağlıklı sindirimi destekler ve bağırsaklardaki zararlı bakterilerin oluşmasını önler. Üstelik bir yemeğe ellerinizle dokunduğunuzda beyninize giden sinyaller sayesinde metabolizma ona göre çalışmaya başlıyor ve böylece sindirim kolaylaşıyor. Sindirim suları ve enzimlerin salınması için bir sinyal gönderirsiniz. Yiyecek türüne bağlı olarak zihin, daha iyi sindirim için gerekli metabolizmanın buna göre ayarlanmasını sağlar. Sağlıklı bir vücut ve zihin için sağlıklı bir sindirim sistemi önemlidir.

‘Uygar insan çatal bıçak kullanarak yemek yer’ diye bir önyargı vardır. Bunu öne sürenler ‘çatal bıçakla yemek yemenin elle yemeye göre daha hijyenik olduğunu, parmakları kullanarak yemenin görgüsüzlük sayıldığını, ayrıca birçok yemeğin çatal, kaşık ve bıçak olmadan yenemeyeceğini söylerler.’ Adına çatal denen, yemek yemeye yarayan aleti hayretle kayda geçiren ilk kişi 11. yüzyılda yaşamıştı. Başka deyişle, insanoğlu 11. yüzyıla dek yemek yerken sadece parmaklarını kullanıyordu. Ancak çatalın batılı sofralarda kendini kabul ettirmesi için dört asır daha geçmesi, 16. yüzyıla ulaşılması gerekti. Çatal bıçak sofralara o zaman egemen olabildi; ta ki fast food akımı yaygınlaşıp, insanlar yeniden parmaklarıyla yemek yemeye başlayıncaya dek. Ne var ki belki de binlerce yılda geliştirilmiş parmaklarla yeme kültürü artık unutulmuştu. Çatal, bıçak ve benzerlerinin ortaya çıkışı daha temiz, hızlı, pratik ve kolay olmasından kaynaklanıyor. Elini yıkamak zorunda bile değilsin, nasıl olsa dokunmayacaksın. Medeniyetin hızlı ve pratik olmak adına elimize tutuşturduğu başka bir alet işte. Yemeğin bitince ağzını bir peçeteye ve kolonyalı bir mendille silip gidiyorsun, oysa el ile yediğinde hem ellerini hem ağzını yıkamak zorundasın. Sizce de hangisi daha hijyen? Bazı insanlar elle yemek yemeyi iğrenç bulabilir ancak birçok insan bunu rahat ve keyifli bir yemek tarzı olarak kabul ediyor. Ayrıca birçok yararı da var. İşte ellerinizle yemenin bazı faydaları: Yemek yemeyi daha duyusal ve tutkulu bir hale getiriyor. Parmaklarımızı kullanarak yemek yemek; dokunma, koku alma, görme gibi duyuları bir arada topladığı için aromaları daha kolay ayırt etmenize ve daha çok tat almanıza sebep olurken, aynı zamanda parmaklarınızda bulunan hava, su, ateş gibi elementleri harekete geçirdiği için vücudunuza da denge getiriyor(Uzakdoğu felsefesi). Doğal sensor vazifesi: kaşıkla veya çatalla yemek yediğinizde, doğrudan ağzınıza götürdüğünüz için yemeğin sıcaklığını ya da dokusunu fark edemeyebilirsiniz. Yemek yerken ağzınızın yanması da bu yüzdendir. Ama ellerinizle yemek yediğinizde, parmak uçlarınızdaki sinirler, yemeğin sıcaklığını ve dokusunu önceden fark edeceği için direkt olarak ağzınıza götürmenizi engeller ve yanmaktan korur. Daha dikkatli yemek yemenizi sağlar. Çatal bıçakla yemek yemek bir çeşit mekanik işlemdir. Ne yediğinize ve ne kadar yediğinize dikkat etmezsiniz. Ayrıca, TV izlemek, cep

Daha sağlıklı: ellerinizle yemek yemek kulağa hiç de sağlıklı gelmese de öyle. Çünkü elleriyle yemek yiyen insanlar ellerini daha fazla yıkıyor. Ama çatal ve kaşıklar gün aşırı yıkansa da tamamen temizlenmiyor(otomatik bulaşık yıkama makinalarında kullanılan deterjanlar petrol türevi ve kanserojen, parlatıcı veya son durulama yapan kimyasallarda öyle. Toplu tüketim yerlerinde çok kullanılan veya eskiyen, çizilmiş çatal, kaşık, bıçaklarda risk teşkil ediyor). Bilinçli tüketimi öne çıkarır: mutfak gereçleriyle yemek yediğiniz zaman, ne kadar çok yediğinize veya ne yediğinize pek dikkat etmezsiniz. Üstelik yemek yerken aynı anda televizyon seyredebilir ya da sosyal medyada vakit geçirebilirsiniz. Ne yediğinize dikkat etmemek, daha çok şey yemenize neden olabilir. Diyabet riskini azaltması: çatal ve kaşık kullanmak, yemek yemeyi daha kolay ve hızlı hale getiriyor. Fakat bu durum kan şekerinde dengesizliğe sebep olduğu için diyabet riskini de ortaya çıkarıyor. Çatalları ve kaşıkları kullanarak, yemek yemeyi daha kolay ve hızlı hale getirebilirsiniz. Fakat bu aynı zamanda vücudunuzda kan şekeri dengesizliklerine yol açabilir; dolayısıyla Tip 2 diyabet riskinizi arttırabilir. Hızlı yeme diyabet riskini artırır, ancak ellerinizle yiyerek riski azaltabilirsiniz. Ellerinizi kullanırken, ağzınıza daha az yiyecek koyarsınız. Yavaş yemek daha iyi bir sindirimi sağlar ve beyninize midenizin dolduğunu bilmesi için zaman verir. Böylece daha az yemek yersiniz. Hijyenik acıdan ellerinizi düzgün yıkayıp el ile yemek yemenin bir sakıncası yok, yeter ki adabıyla ortamına ve şartlara göre davranalım. Karar sizin, denemenizde fayda var. Kurban Bayramınızı şimdiden tebrik ediyor ve sevdiklerinizle birlikte afiyetler diliyorum. Kaynaklar: http://www.tekbasinadaolur.com/elle-yemek/ http://www.geziseli.com/ulkelerin-yemek-yeme-kulturu/ https://www.timeturk.com/yemeginizi-elinizle-yiyin/haber-745754 http://www.milliyet.com.tr/elle-yemek-yemenin-faydalari-pembenar-detay-pufnoktasi-2597037/ http://www.gazetevatan.com/ahmet-ors-975976-yazar-yazisi-parmaklarla-yemek/ https://cahidesultan.net/2012/06/19/eldeki-mucize-ve-tuvalet-temizligi/ http://www.hurriyet.com.tr/gundem/catal-kasik-bicakta-kanser-tehlikesi-16327927 https://tez.yok.gov.tr/UlusalTezMerkezi/TezGoster?key...

Ağustos 2018

31


Eğitim

Ev dışı tüketim sektörünün öncüleri Nestlé Professional Beverage Academy ’de buluştu

Global pazarda örnek uygulamalardan biri olan programın amacı tüketici trendlerini takip eden, müşterilerin ihtiyaçlarını belirleyen yaratıcı ve doğru çözümler sağlamaya hizmet eden bir ekip yaratmak.

İlk defa Türkiye’de hayata geçirilen Nestlé Professional Beverage Academy’nin 8.si LimitSİZsiniz temasıyla gerçekleştirildi. Ev dışı tüketim sektöründe bir ilk olan ve dünya çapında ses getiren Beverage Academy programını başarıyla tamamlayan 18 kişi 4 yıllık eğitimin ardından akademiden mezun oldu. Tanınmış barista Aleksander Robaszkiewicz, program kapsamında yaptığı kahve reçeteleri ve barista eğitimiyle katılımcılara keyifli anlar yaşattı. Dört yıl boyunca düzen-lenen eğitimlere katılan ve sınavlarda başarı sağlayan 18 kişi mezun oldu. Katılımcı sayısının 170 olduğu programda toplam 2.570 adam / saat eğitim verildi. Nestlé Professional’ın hayata geçirdiği ve sektöre nasıl daha fazla değer katılabileceğine odaklanan Beverage Academy’nin bu seneki eğitimlerine Nestlé Türkiye bünyesinden konusunda uzman eğitmenlerin dışında Elexus Otel Genel Müdürü İsmail Tralı, Sofra Compass Grup Parekende Satış Direktörü Ercüment Eren, EMENA Bölgesi İçecek Sistemleri Ticaret Müdürü Wendy Christensen ve dünyaca ünlü barista Aleksander Robaszkiewicz katıldı.

Dünyada örnek gösteriliyor Global pazarda örnek uygulamalardan biri olan programın amacı tüketici trendlerini takip eden, müşterilerin ihtiyaçlarını belirleyen yaratıcı ve doğru çözümler sağlamaya hizmet eden bir

32

Ağustos 2018

ekip yaratmak. Beverage Academy’de katılımcılar mezun olana kadar geçen dört yıl içerisinde pazarlama, kahve uzmanlığı, satış teknikleri, içecek çözüm sistemi teknikleri, kalite, gıda mevzuatı, finans ve iletişim konularında eğitim alıyor. Geçtiğimiz 8 yılda toplamda 1.338 kişiye 24.790 adam / saat eğitim veren Nestlé ProfessionalBeverage Academyden 114 kişi mezun oldu. Nestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz, Beverage Academy maratonuyla ilgili olarak, “Nestlé hem dünyada hem Türkiye’de gençlere iş fırsatları sunma konusunda özel çaba harcıyor. Bu anlamda; çalışanlarının ve partnerlerinin kariyer yolculuğunu bir kişisel gelişim süreci olarak ele alıyor ve potansiyellerini gerçekleştirebilecekleri uygulamaları organize ediyor. Nestlé Professional olarak yalnızca bir ürün sağlayıcısı değil, önemli bir çözüm ortağı olmaya özen gösteriyoruz. Bu anlamda Beverage Academy’de sadece satış değil aynı zamanda pazarlama taktiklerine ve tekniklerine de değiniyoruz. Ürünü pazarlayan isimlerin yanı sıra ürünü sunan isimleri de bilgilendirmeyi, ürünlerini tüketiciyle buluşturan baristaları ve garsonları da eğitim ağına dahil ediyoruz. Dünyanın birçok ülkesinden işini seven ve iyi bilen eğitmenler ile iş birliği yapıyoruz. Nestlé Professional Beverage Academy ile sektöre değer katmayı sürdürüyoruz. Bu akademinin öncüsü olmaktan gurur duyuyoruz” dedi.


2018 2017 2016

2015 2010 2000 1990

AÄ&#x;ustos 2018

33


Köşe Yazısı / Toplu Yemek Memnune DEMİREL Gıda Mühendisi demirelmemnune@gmail.com www.memnunedemirel.com.tr

Proje Yönetsek mi?

Küçük bir işletme sahibi oluyorsunuz desek? Yanlış olmaz. Merkezinizden destek alıyorsunuz tabii ki ama genel olarak işler sizin kontrolünüzde! *** Müşteri ilişkilerini siz yönetiyorsunuz. Firmanızla müşteri arasındaki dengeyi korumalısınız. Şikâyetleri absorbe etme yeteneğiniz olmalı her konuyu firmaya yansıtıyorsanız size ihtiyaç olmadığını düşündürebilir Yeterliliğinizin sorgulanmasına sebep olabilirsiniz. *** Personel idaresini yapıyorsunuz. Onların mesaileri, izinleri, çalışma noktaları sizin kontrolünüzde. İş dağılımını organize ediyorsunuz. Sadece resmi işlemler ve iş organizasyonunda değil her konuda personelin yanında olmanız gerekecek. Onların sorunları, hastalıkları, mutlulukları işinize yansıyan ayrıntılar (onların performansı önemli) Ve siz zamanla farkına bile varamadan bunlarla da ilgilenmeye başlayacaksınız. ***Kendi menülerinizi hazırlıyor, maliyetlerinizi ve kar zarar tablolarınızı çıkarıyorsunuz. *** Siparişlerinizi hazırlıyor, depo kontrollerini, fatura kontrollerinizi yapıyorsunuz. *** Günlük üretiminizin yapılmasını denetliyor, bazen sizde yardımcı oluyorsunuz. ***Firmanızın kalite standartlarının gerekliliklerini yerine getiriyorsunuz.

de bir kenarda durup daha hızlı olmalarını söylemektense yardımcı olmayı tercih etmeliyim. Bir işin alt yapısında bulunmanın ya da zaman zaman destek vermenin insana zarar değil kar olarak döneceğine inanırım. Evet, sevgili yöneticim Günlük rutininizde, Mutfak ve yemekhane hazırlıklarını kontrol ediyoruz Servisin sorunsuz geçmesi için aksiyonları alıyoruz Şikâyetler oluştuğunu fark edersek büyümeden önlemini alıyoruz Eğer müşteri görüşmemiz varsa yapıyoruz Tüm birimlerde (mutfak, yemekhane, depo… vs) teknik aksaklıklar var mı kontrol ediyoruz Varsa gerekli yönlendirmelerin yapılmasını sağlıyoruz Servis sonu düzenlemeleri ve temizliği organize ediyoruz Ertesi gün için hazırlıkların tamamlanmasını sağlıyoruz Maliyet kontrolümüzü yapıyoruz, program girişlerimizi tamamlıyoruz Personelimizi dinliyor, sohbet ediyor bir sorun varsa çözümlemeye çalışıyoruz. Yemek yemeyi ve kahve içmeyi unutmuyoruz. Sonrasında fincanı kapatırsanız falınıza bile bakabilirim Ve tabii ki gün sonunda yorulmuş oluyorsunuz. Ama teşekkür aldığınız her gün bunun farkına bile varmıyorsunuz.

Eğer o an için gerekliyse garson yâda servis elemanı olabilirim. Sonuçta her şey bir bütüne bağlı da olsa müşteri değerlendirmesini sadece iki saate göre yapacak.

Birkaç defa proje yönetimi yaparsa köreleceğini düşünen ve fikir isteyen minik meslektaşlarım oldu. Proje yöneticiliği bilgilerimizi köreltir mi? Sizin aslında işe nasıl baktığınızla alakalı her şey. Eğer beyniniz git söyleneni yap ve çık odaklıysa nerede olursak olalım kendimize bir artı sağlayamayız. Ama eğer öğrenmeye açık bir beynimiz var ve istekliysek te; limon da satıyor olsanız, kasiyerlikte yapmasınız kısaca mesleğiniz ne olursa olsun bir şeyler öğrenmiş olursunuz. Evet, limon satarken her gün haldeki fiyat dalgalanmalarını görme şansınız var, zamanla tutuk olsanız da satış beceriniz ve ikna yeteneğiniz gelişecek, Al – sat yapıyor bile olsanız karınızı hesaplamayı öğreneceksiniz… Ve daha birçokları eklenecek bilgi hanenize. Kısaca öğrenmeye açıksanız yaptığınız her iş kesinlikle bir artı olacak. Bence Proje yönetimi; öğrenmeye açık bir beyne istediğinden daha fazlasını verebilecek bir bilgi yuvası gibi.

Bende o iki saatte şikâyet yerine teşekkür almak için; yönetici olarak işlerin aksadığını, personelin yetersiz kaldığını gördüğüm-

Sevgiyle kalın Hatta çok sevin

*** Güzel bir iş deneyimi kazanmış oluyorsunuz. İnsanları ve kendinizi daha net tanımaya başlıyorsunuz. Farkına bile varmadan kendinizi geliştirmiş oluyorsunuz Ay sonunu zararla kapadığınızda yükü sırtlanıp, karla kapadığınızda gülümsüyorsunuz. Muhasebeden, satın alma, insan kaynakları ve kaliteye kadar birçok konuda görev yapmış oluyorsunuz. Garson, aşçı yardımcısı, depo elemanı, kasiyer olduğunuz zamanlar da oluyor. Bu kadar ayrıntıyla ilgilenirken zaman zaman bunalıp ben yöneticiyim, bunlar benim işim değil deyip yapmayabilirsiniz.

34

Ağustos 2018


www.tamamutfak.com.tr

■ Yerinde yemek üretimi ■ Taşıma yemek■ Özel İkramlar ■ Restoran

1979 yılından bu güne toplu yemek üretimi, restoran - kafeterya işletmeciliği ve özel ikram hizmetleri veren, sektörün butik firmasıdır. Güvenli / güvenilir ve lezzetli yemekleri; sürdürülebilir kalite, teslimat ve fiyat prensiplerine uygun olarak üretmek için düşünüyor, planlıyor, projelendiriyor ve çalışıyoruz.

İLETİŞİM İkitelli Atatürk Mah. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No:3 K.Çekmece - İstanbul Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 info@tamamutfak.com.tr.

Ağustos 2018

35


Uzman Görüşü

Multivitamin ve mineral desteğiyle yazı yaşayın

Yaz mevsimi ve sıcak havalarla birlikte su kaybının yanı sıra bazı vitamin ve minerallerin kaybının da arttığını belirten Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger, yazın özellikle suda eriyen vitaminlerden B kompleks vitaminleri ve C vitamini kaybının arttığının altını çizdi. Spor yapan bireylerde B1, B2, B5, B9, C vitamini, magnezyum ve sodyum ihtiyacının da artabileceğini vurgulayarak vitamin ve mineral destekleri konusunda önemli bilgiler verdi. Vitamin ve minerallerin enerji vermeyen ancak vücutta bağışıklık sisteminin güçlenmesi, kemik gücünün artması, göz sağlığının iyileşmesi gibi birçok işlevin gerçekleşmesini sağlamaya yardımcı besin ögeleri olduğunu belirten Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger şunları söyledi: “Vitaminler sağlıklı sinir sistemi, sağlıklı büyüme ve gelişme, göz sağlığı fonksiyonlarını da sağlamaktadır. Vücuda alınması zorunlu olan; fakat vücut tarafından üretilemeyen birçok vitamin bulunur. Vitaminler vücutta doku, kemik, sıvı oluşumunda mineraller önemli rol oynar. Enerji üretiminde, sinir hücrelerinin aktivitelerinde, kemik dokusunun oluşumunda yardımcı olur.”

Yazın C ve B vitaminlerine, kışın D vitaminine dikkat Mevsim değişimiyle birlikte vücudumuzun ısıya olan tepkisinin ve ihtiyaçlarının da değiştiğini belirten Uzman Diyetisyen İpek Ağaca Özger şöyle devam etti: “Örneğin; kış aylarında vücut sıcaklığımız kendini sürekli yüksek tutmaya çalışırken; yaz aylarında yüksek sıcaklarda vücut, terleme ile sıcaklığını düşürmeye çalışır. Yaz mevsiminde, sıcaklıkla birlikte suda eriyen vitaminlerden B kompleks vitaminleri ve C vitamini kaybı görülmektedir. Özellikle spor yapan bireylerde B1, B2, B5, B9, C vitamini, magnezyum ve sodyum terle birlikte atılır. Kış mevsiminde ise güneşin vücuda az nüfuz etmesinden dolayı D vitamini düzeyinde azalma görülebilir. Terleme ile birlikte mineraller ve suda eriyen vitaminlerde kayıp görülmektedir. Özellikle B1, B2, C vitamini, kalsiyum, potasyum kayıpları meydana gelir. Bu durum halsizlik, yorgunluk, bağışıklık sistemi üzerinde olumsuz durumlar olarak kendini gösterebiliyor. Bu gibi durumların önüne geçmek adına multivitamin destekleri kullanılmasını tavsiye ederim.”

Yazın bol su şart İpek Ağaca Özger yazın vücudun su ihtiyacının da arttığının altını çizdi: “Yaz döneminde hava sıcaklığının artışı ile vücutta sıvı kayıpları da arttığından ilk yapılması gereken şey bol su içmek. Günde minimum 2-2,5 litre su tüketilmesi sıvı kayıplarını yerine koymada etkili olur. Kaybedilen sıvıyla birlikte mineral, vitamin kaybını da önlemek için meyve ve sebze tüketimi gün

36

Ağustos 2018

içerisinde ortalama 4-5 porsiyon olmalıdır. Tabii ki ihtiyaçlar kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Yeterli protein ve kalsiyum alımı için süt ürünlerinden faydalanabiliriz. Özellikle kefir, ayran gibi serinletici içecekler ara öğünler için çok sağlıklı alternatifler olur. Kefir probiyotik özelliği sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirmede etkilidir. İçtiğiniz kahveye süt ekleyerek daha sağlıklı bir ara öğün haline getirebilirsiniz. Soğuk hazırlayacağınız sütlü bir kahve kan şekerinizi dengeleyip metabolizma hızının artmasına da destek olur.

Enerji artırma amaçlı alınan takviyelere dikkat Multivitaminlerin sadece enerji artırma amacıyla kesinlikle alınmaması gerektiğini belirten İpek Ağaca Özger şu bilgileri verdi: “Piyasada bulunan bazı preparatların içeriğinde enerji veren ginseng ve ginkgo biloba gibi maddeler yüksek oranda bulunabiliyor. Bu şekildeki bir multivitamin kullanımı kardiyovasküler riskleri beraberinde getirebilir; dikkatli ve bilinçli tüketimde fayda var. Günlük almamız gereken vitamin ve mineralleri yeterli ve dengeli beslenme ile yani doğal yollardan karşılamaya çalışmak önemlidir. Her farklı renkteki meyve ve sebzede farklı vitamin ve mineraller bulunuyor. Bu nedenle renkli beslenmeyi ve günlük vitamin, mineral ve antioksidan alımlarını çok önemsiyorum. Ancak alınamadığı durumlarda ise; multivitamin kullanımına asla karşı değilim. Piyasada bulunan preparatların besin takviyesi olarak görülmesi ve doğal beslenmenin yerini tutamayacaklarının da unutulmaması gerekir. Tercih edilecek olan multivitaminin vücut için gerekli olan vitamin ve mineralleri bünyesinde içermesiyse çok önemli. Vücudun enerji metabolizmasının vitamin ve mineraller ile düzenlenerek doğal şekilde korunması ve desteklenmesi ana amacımız.”

“Takviyeler kilo aldırır” algısı yanlış İpek Ağaca Özger vitamin ve mineral takviyelerin kilo aldırdığı iddiaları konusunda şunları söyledi: “Böyle bir durum büyük oranda söz konusu değildir. Bazı B grubu vitaminleri, çinko ve demir iştah artışına bir miktar sebep olabiliyor. Kullanılan multivitaminlerin kilo aldıracağı konusunda ciddi bir endişeniz varsa size şöyle bir öneride bulunabilirim; içeriğinde krom bulunan multivitamin preparatlarını tercih edebilirsiniz. Krom, kan şekeri düzeyleri üzerine olumlu etki gösteren bir mineraldir. Tercih edilecek olan multivitamin preparatında güvenilir üretici garantisinin olması gerekir. Yalnızca vitamin ve mineralleri içermesine de özellikle dikkat edin. Unutmayın multivitaminler, içeriğinde olması gereken miktarlarda vitamin ve mineral bulundurmalı. Bunun için de üzerindeki referans değerler incelenebilir.”


AÄ&#x;ustos 2018

37


Gıda İsrafı

“Unutulmuş Gıdalara Taze Fikirler” Hotpoint ve Jamie Oliver, küresel bir sorun olan gıda israfına yönelik farkındalığı artırmayı hedefleyen yeni “Unutulmuş Gıdalara Taze Fikirler” kampanyasını duyurdu. Bugün, insan tüketimi için üretilen gıdaların üçte biri ya kayboluyor ya da israf ediliyor. 2020'ye geldiğimizde bu oranın %40'a varması bekleniyor . Sadece Avrupa'da her yıl 88 milyon ton gıda israf ediliyor ve bu israfın %53'e varan sarsıcı bir oranı evlerde gerçekleşiyor1. "Unutulmuş Gıdalara Taze Fikirler” kampanyası ile Hotpoint ve Jamie Oliver, bireylerin ve toplulukların gıda israfını azaltmada nasıl etkin bir rol oynayabileceğine ışık tutmak için çalışacak. Hotpoint’in gerçekleştirdiği güncel araştırma, Avrupa'da evlere alınan gıdaların %8'inden fazlasının atıldığını ve gıda israfının önemli bir kısmının evlerde meydana geldiğini ortaya koyuyor. Buna karşın, Hotpoint'in çalışması tüketicilerin hatayı evlerinde aramaktansa, süpermarketleri veya restoranları hatalı görme eğiliminde olduklarını gösteriyor. Araştırmaya göre katılımcılar, Avrupa'da en fazla israf edilen dört gıdayı "hazır gıda veya artık yemekler" (%45), ekmek (%38), taze sebze (%30) ve taze meyve (%29) olarak açıklıyor. Gıda israfı konusunda Türkiye’de de benzer bir tablo söz konusu. Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu ’nun açıklamasına göre israfın boyutu yıllık 214 milyar liraya ulaşıyor. Türkiye'de her yıl üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25 ila 40'ı, üretim, dağıtım ya da tüketim aşamasında kaybedilirken, TGDF ekmekte de ciddi bir israfın yaşandığına dikkat çekiyor. Türkiye'de günde 4,9 milyon ekmek, yılda 1,7 milyar ekmek çöpe atılıyor. “Taze Fikirler”, Akıllı Teknoloji ve Akıllı Alışkanlıklar Demek Hotpoint ve Jamie Oliver, evlerde gerçekleşen gıda israfına yönelik işbirliklerini ilk olarak Nisan 2018'deki EuroCucina'da duyur-

38

Ağustos 2018

du. Bu etkinlikte Hotpoint standındaki yenilikçi ev aletleri ve etkileşimli faaliyetlerle katılımcılara, günlük yaşantılarındaki gıda tercihleri konusunda daha bilinçli bir yaklaşım belirlemeyi aşılayan “Gıdaya Özen Gösterme Kültürü” vizyonu tanıtıldı. Yeni kampanyayla Hotpoint ve Jamie Oliver gıda israfı farkındalığını artırmak için işbirliklerini sürdürüyor ve tüketicilere satın alma sürecinden başlayarak hazırlamaya, saklamaya ve geri dönüşüme dek günlük gıda serüvenlerinde "kenarda unutulan" gıdaların küçük değişikliklerle nasıl lezzetli yemeklere dönüşebileceğini gösteriyor. Teknolojinin daha akıllıca kullanılması da artan gıdalarla yemek yapmayı kolaylaştırabiliyor. Pazarlama Direktörü Aylin Alpay, “Tüketiciler gıda israfını engelleyecek veya azaltacak ürünler arayışında ve işte bu da Hotpoint'in temel bir rol üstlendiği alan. Jamie Oliver ile güçlerimizi birleştirerek bu soruna odaklanmak ve gıda serüvenimizin her adımında daha duyarlı ve yaratıcı hale gelmenin gıda israfını nasıl azaltabileceğini göstermek istiyoruz. Yaşamın her anında onlara eşlik eden ürünler ve elde kalan, artan gıdalara yeni bir soluk kazandıracak doğru teknolojiler ile tüketicileri desteklemeyi hedefliyoruz. Biliyoruz ki inovasyon, gıda israfının azaltılmasında kilit rol oynayabilir,” dedi. Kampanyanın elçisi olarak yorumda bulunan Jamie Oliver, gıda israfının neden artık göz ardı edilemeyecek bir konu olduğunu şöyle dile getiriyor: "Gıda israfı hepimizin karşılaştığı gündelik bir sorun ve çöpe attığımız gıdaların büyük bir kısmını çoğu zaman küçücük bir bilgi ile leziz şeylere dönüştürebileceğimizin farkında olmuyoruz. Halbuki bunu yapmamız yalnızca çevreyi değil aynı zamanda bütçemizi de olumlu etkiler. Önceden planlama, daha akıllı alışveriş yapma, öğünlerimizi daha dikkatli hazırlamaya ilişkin bazı basit ipuçlarını paylaşmak ve fark yaratabileceğimizi göstermek üzere Hotpoint ile birlikte çalışıyorum."


√ Dünya birincisi Artvin BIZIKI Balları √ Şavşat Bal √ Kaçkar Bal √ Ardanuç Bal √ Ahıska Bal √ Çeçenistan Bal √ Ayder Bal

66

Mart 2018

√ Kızılardıç Bal √ Machael Muratlı Bal √ Anzer Balı √ Murgul Mulaskar √ Yusufeli Kaçkar Bal √ Machael Kestane Balı √ Marekit Kestane Balı √ Borçka Kestane Balı

Doğu Karadeniz Bölgesinde üretilen “ENDEMİK BALLAR”

Bal Kolleksiyoncusu

Atila ÖZCAN - 0533 623 16 88 balkolleksiyonu@gmail.com

Ağustos 2018

39


İnceleme

Yemeksepeti tatlı aşkımızı araştırdı

Her ay bir milyon tatlı siparişi veriyoruz

Türkiye’nin dört bir yanından her gün yaklaşık 31 bin porsiyon tatlı siparişinin verildiği Yemeksepeti, tatlı aşkımızın detaylarını inceledi. Araştırmanın sonuçlarına göre; en çok sipariş edilen 5 tatlı; çikolatalı sufle, künefe, fırın sütlaç,

Tatlı; bozulan moralimizi düzeltiyor, mutluluğumuzu katlıyor, enerjimizi yükseltiyor ve yüzleri gülümsetiyor. Böyle olunca da yaz-kış demeden tatlısız yapamıyoruz. Yemeksepeti verileri tatlı aşkının boyutlarını ortaya koyuyor. Kullanıcılar, 2018’in sadece ilk yarısında 6 milyon porsiyon tatlı yedi.

Ne yesem derdi yok Yemeksepeti’nde, tatlı çeşitleri de sınır tanımıyor. Künefeden, kadayıfa, sütlaçtan, supangleye, waffledan, irmik helvasına, dondurmadan, aşureye toplam binlerce çeşit tatlı var.

Çikolatalı suflenin önlenemez yükselişi Bu yılın ilk yarısında en çok sipariş edilen tatlılarda bir Fransız lezzeti olan çikolatalı sufle açık ara şampiyon olurken, onu sırasıyla yöresel lezzetlerimizden künefe ve fırın sütlaç takip etti. Bir Belçika lezzeti olan waffle ve yine bir Fransız tatlısı olan profiterol de ilk 5’te yer aldı.

Sufleyi pizzacılar sevdirdi Çikolatalı sufle, Türk halkının vazgeçemediği sütlaç ve künefe gibi geleneksel lezzetlerin arasından büyük bir farkla sıyrılmayı başarmış bir lezzet olarak karşımıza çıkıyor. Peki çikolatalı suflenin bu kadar

40

Ağustos 2018

waffle ve profiterol oldu. Yemeksepeti’nde binlerce çeşit tatlı bulunuyor ve tatlı siparişlerinde her yıl ortalama yüzde 55 artış yaşanıyor.

rağbet görmesinin sebebi pizza desek? Geçtiğimiz yıllarda pizzacıların yan ürün olarak sundukları sufle konsepti tutunca sufle siparişlerinde de ciddi bir artış yaşanıyor.

Havalar soğuduğunda tatlıyla ısınıyoruz

tatlı siparişlerinin yüzde 45’ini 19-28 yaş arasındakiler veriyor. 28 yaşındaki Yemeksepeti kullanıcıları orta yaşlarına varıp tatlıya temkinli davranmaya başlamadan önce adeta tatlıya doyamıyorlar ve en çok siparişi onlar veriyor.

Sonbahar ve kış aylarında tatlı siparişlerinde ortalama yüzde 20 artış yaşanıyor. Yemeksepeti’nin son 8 yılı içeren verilerine göre; tatlı siparişlerinin patladığı ay ise Aralık oluyor.

Yemeksepeti, siparişlerdeki tatlı oranına göre Türkiye’de tatlıya en düşkün şehirleri ve onların en çok hangi tatlıları sevdiğini de araştırdı.

Tatlıyı en çok sevdiğimiz saat: 20:00 Öğle yemeği saatlerinin başlamasıyla tatlı siparişleri de adımlarını hızlandırıyor ve gün sonuna kadar sürecek olan tırmanışına başlıyor. 15:00-17:00 saatlerinde atıştıracak bir şeyler arayanların gözde tercihi tatlı oluyor ve bu saatler arasında tatlı siparişleri öğle saatlerine göre yüzde 30 artıyor. Tatlı siparişlerinin en yoğun olduğu zamanlar elbette akşam saatleri olurken, tatlıyı en çok sevdiğimiz saat ise 20.00. Hafta içi tatlıya biraz daha karşı durabiliyor olsak da hafta sonu mutluluğunu tatlı ile iyice yükseltmek istiyoruz ve en çok pazar günleri tatlı siparişi veriyoruz.

28 yaşındakiler tam bir tatlı tutkunu Tatlı her yaşın en büyük aşkı olsa da

Kent kent tatlı sevdası

Erzurum, en tatlı sever kent oldu. Erzurum’da geleneksel lezzetler daha çok tercih edildi. Bu lezzetlerin en sevileni künefe olurken, sütlaç, kadayıf ve halka tatlısı ilk 5’te yer aldı. Dünya lezzetlerinden ilk 5’te yer alan tek tatlı ise waffle oldu. Tatlı sever kentlerin ikinci sırasında İstanbul, üçüncü sırasında ise İzmir yer aldı. İstanbul ve İzmir’de en çok çikolatalı sufle, künefe ve fırın sütlaç tercih edildi. Ankara’da keşkül diğer tatlar arasından sıyrılıp ilk sıralara yerleşirken, Nevşehir’de dondurma, Rize’de profiterol, Gaziantep’te trileçe, Sakarya ve Kocaeli’de mozaik pasta, Karaman’da ise puding en sevilen tatlıların arasında yer aldı.


Söyleşi

Ağustos 2018

41


Eczacıbaşı Profesyonel’den otel hijyeni araştırması

Ev dışı tüketim sektörünün öncü şirketi Eczacıbaşı Profesyonel, turizm sektörüne ışık tutacak bir araştırmaya imza attı. Araştırmaya göre hijyen tatilciler için o kadar önemli ki, beş yıldızlı otellerde konaklayan tatilcilerin yüzde 76’sı odalarındaki tuvaleti bir de kendileri temizlemeden kullanmıyor. Hijyeni ilk sırada tutan tatilcilerin yüzde 78’i temizlik standartları daha iyi olan bir otele fazla ücret ödemeyi kabul ediyor. 42

Ağustos 2018


Araştırma

Ev dışı tüketim sektörünün öncü şirketi Eczacıbaşı Profesyonel, turizm sektörüne ışık tutacak bir araştırmaya imza attı. Araştırmaya göre hijyen tatilciler için o kadar önemli ki, beş yıldızlı otellerde konaklayan tatilcilerin yüzde 76’sı odalarındaki tuvaleti bir de kendileri temizlemeden kullanmıyor. Hijyeni ilk sırada tutan tatilcilerin yüzde 78’i temizlik standartları daha iyi olan bir otele fazla ücret ödemeyi kabul ediyor. Tatil sezonu tüm hızıyla devam ediyor. Otel, motel ve pansiyon gibi alanlarda konaklama yapan tatilciler pek çok seçeneği göz önünde bulunduruyor. Eczacıbaşı Profesyonel, otellerde konaklayanların hijyen beklentilerini anlamak ve hijyen algılarını ölçümlemek üzere bir araştırma gerçekleştirdi. İstanbul, Ankara ve İzmir’deki otellerde konaklayan 18 – 65 yaş aralığındaki tatilcilerin katılımı ile yapılan soru – cevap çalışmaları sonrasında, turizm sektörüne yön verecek sonuçlar ortaya çıktı.

Otellerde konaklayanlar için en önemli kriter “oda hijyeni” Araştırmaya göre, tatilcilerin yüzde 48’i konakladıkları odanın hijyeninin en önemli kriter olduğunu vurguluyor. Bu durumu yüzde 21 ile restoran hijyeni, yüzde 17 ile ortak alan hijyeni takip ediyor. Hijyen standartlarının yüksek olduğu 5 yıldızlı otellerde dahi sıralama değişmiyor. Konaklanan odada tatilcilerin en hassas oldukları konu ise “çarşaf ve battaniyelerin” temizliği.

Tatilciler hijyende işi şansa bırakmıyor Araştırmaya göre; her 4 kişiden biri bugüne kadar otellerde hijyen problemleri ile ilgili ez az bir sorun yaşamış. Durumun etkisiyle, pek çok tatilci konakladıkları otelde kendi hijyen tedbirlerini almadan edemiyor. Örneğin;

tatilcilerin yüzde 76’sı odadaki klozeti kullanmadan önce kendileri de temizliyorlar. Yüzde 69’u odadaki bardakları yıkamadan kullanmıyor, 5 yıldızlı otellerde dahi tatilcilerin yüzde 55’i kullanacağı tüm havluları yanına getiriyor. Tatilcilerin yüzde 56’sı ise banyo kullanımında terlikle küvete giriyor.

Koku en hassas noktalardan birisi Tatilcilerin büyük kısmı için bir odaya sigara kokusunun sinmiş olması ciddi bir rahatsızlık kaynağı. Hatta, konaklayanların yüzde 7’si kötü kokan bir oda karşısında oteli terk edeceğini söylüyor. Kanalizasyon kokusu, ıslak havlu kokusu otelde konaklayanların en çok dikkat ettiği diğer konular arasında yer alıyor. Tatilcilerin oteli terk etmelerinde etkili olabilecek bir diğer önemli neden ise odadaki halıların kokması.

Otellerde klozet kapak örtüsünün olmaması yadırganıyor Ortak alan tuvaletlerinde klozet kapak örtüsü olmaması tatilcileri en çok rahatsız eden konuların başında geliyor. Kapak örtüsü olmaması durumunda tatilcilerin yüzde 41’i tuvaleti kullanmadığını beyan ederken; yüzde 34’ü ise tuvalet kağıdı sermekte çözüm buluyor. Otellerde el kurulamak için ise en çok kağıt havlu tercih ediliyor.

Daha temiz tesisler daha yüksek ücreti hak ediyor Araştırma sonuçlarına göre, tatilcilerin yaklaşık yüzde 70’inin tesis seçimleri üzerinde bir otelin temizlik standartları açısından belirli aralıklarla denetlenmesi önemli rol oynuyor. Otellerde konaklayanların yüzde 78’i temizlik standartları ortalama tesislerin daha üzerinde olan bir otele daha fazla ücret ödemeye razı olduğunu söylüyor.

Ağustos 2018

43


Sağlık Köşesi Türkiye’de her 100 kişiden 1’i Hepatit C hastası… Sinsi ilerlediğinden kolay fark edilemeyen Hepatit C, tedavi edilmediği takdirde siroz ve karaciğer kanserine neden olabiliyor. Acıbadem Taksim Hastanesi Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Atakan Yeşil, “Hepatit C’den tamamen kurtulmak yeni ilaçlar sayesinde çok büyük oranda mümkün hale geldi. Önümüzdeki 15 yıl içerisinde tüm dünyada hepatit C’nin tamamen yok edilmesi planlanmaktadır” diyor. ‘Karaciğerin iltihaplanması’ olarak tanımlanan Hepatit C, Hepatit B virüsü ile birlikte karaciğer kanserinin en önemli nedenlerinden biri. Veriler, ülkemizde yaklaşık 3,5 mil-yon Hepatit B, 750 bin de Hepatit C hastası olduğunu ortaya koyuyor. Yani her 100 kişiden 1’i Hepatit C hastası. Tüm dünyada 325 milyon kişide kronik hepatit olduğu tahmin ediliyor. Dünya Sağlık Örgütü, hastalığın sıklığının azaltılması amacıyla birtakım önlemler alındığını belirtirken, bu önlemler ile 2020 yılına kadar Hepatit B ve C’de yeni hasta sayılarında yüzde 30 ve bu hastalıklara bağlı ölümlerde yüzde 10 azalma bekleniyor.

Kolayca bulaşabiliyor! Viral hepatitler bulaşıcı özellikleri nedeniyle önemli halk sağlığı sorunlarının başında geliyor. Hepatit C virüsü taşıyıcısı olanların, hasta olmasalar bile kan ve diğer vücut sıvıları yoluyla hastalığı başkalarına bulaştırabileceklerini bilmeleri gerekiyor. Bu nedenle diğer kişilerle temasta önlem almaları önemli. Bu hastaların düzenli doktor takibinde olmaları gerekiyor. Yılda 2 kere karaciğer fonksiyon testlerini yaptırmaları, alkol almaktan kaçınmaları, herhangi bir nedenle ilaç almak zorunda kalırlarsa doktora danışmaları da önemli.

Sinsice ilerleyebiliyor! Gastroenteroloji Uzmanı Doç. Dr. Atakan Yeşil, akut hepati-

44

Ağustos 2018

tin genellikle halsizlik, iştahsızlık, yorgunluk, kilo kaybı, idrar renginde koyulaşma ve deriyle göz akında sararma ile kendisini gösterdiğini belirtirken, kronik hepatitte ise hastalarda herhangi bir yakınma olmayabileceğini söylüyor. Hastalığın çoğu zaman belirti vermemesi nedeniyle fark edilemeyerek zaman kaybedildiğini söyleyen Doç. Dr. Atakan Yeşil “Akut Hepatit B ve Hepatit C enfeksiyonu gelişen olguların yakından takip edilmeleri ve erken tedavi ile hastalığın ilerlemesinin önlenmesi gerekmektedir. Aksi halde tanı konulmadığında ve gerekli önlemler alınmadığında yıllar içerisinde önce siroza ve daha sonra da karaciğer kanserine neden olmaktadırlar” diyor.

Bu önlemlere dikkat! Hastalığın tehlikesi yüksek olmasına karşın alınacak önlemlerle korunmak mümkün. Hepatit A ve B’ye karşı aşılamalar ile hepatitlerin önemli bir bölümünün oluşması engellenebilirken, toplumda hastalığın bulaşma yolları konusunda bilinçlenme çok önemli. Doç. Dr. Atakan Yeşil diğer önlemleri şöyle özetliyor: “Güvenli kan ürünleri ve enjeksiyon kullanımı ile yenilen ve içilen gıdaların hijyenik şartlarda üretilmesi, paketlenmesi, saklanması ve tüketilmesi hepatit virüslerinden korunmada çok önemli adımları oluşturacaktır.” Günümüzde önemli kronik hepatit etkenlerinden Hepatit C’den tamamen kurtulmanın yeni ilaçlar sayesinde çok büyük oranda mümkün hale geldiğini vurgulayan Doç. Dr. Atakan Yeşil, “Önümüzdeki 15-20 yıl içerisinde tüm dünyada Hepatit C’nin tamamen yok edilmesi planlanmaktadır. Hepatit B için ise günümüzde virüsü tamamen yok edebilecek ilaçlar mevcut değildir. Gerektiği durumlarda Hepatit B’ye karşı verilen ilaçlar henüz hastalığın ilerlemesini durdurmaya yöneliktir. Bu alanda da çalışmalar devam etmektedir” diyor.


Beslenme

Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç; Kırmızı et kişilerin beslenmesinde önemli rol üstleniyor. Kırmızı eti zararlı olduğu gerekçesiyle beslenmeden çıkartmak değil kararınca tüketerek beslenme programına eklemek gerekiyor. Ette bulunan proteinler insan vücudunun ihtiyaç duyduğu tüm gerekli amino asitleri sağlar. Protein; kas kitlesinin korunması, bağışıklık sistemi için de gerekli. Kırmızı et; proteinlerin yanı sıra, A- B- D vitaminleri, demir, çinko, magnezyum ve fosfor içerir.

Kırmızı eti yeteri kadar tüketin Kilo ve yaşa bağlı olarak günde 100 - 200 gram olmak üzere haftada iki, en fazla üç kez et tüketmek yeterli protein alımını sağlar. Özellikle büyüme, gelişme çağındaki çocuklar ve hamilelerin günlük protein ihtiyaçları daha fazladır. Gıdaların kimyasal katkılar içermemesine dikkat etmek gerekir. Bu; bağışıklık sistemi kuvvetli, daha sağlıklı çocuk yetiştirmeye ve bireylerin ileride karşılaşabileceği sağlık sorunları riskinin en aza inmesine yardımcı olur. Protein, sindirimi için daha uzun süre gerektiğinden tok tutucu özelliğe de sahip ve metabolizmayı hızlandırır. Kırmızı et; doymuş ve trans yağ içerir, doymuş yağ miktarı kolesterol açısından ileride sorun yaşanmaması için dikkatli tüketilmeli. Ancak vücutta yağlara enerji üretimi, vitamin emilimi gibi işlevler için ihtiyaç olduğunu da göz önünde bulundurmak gerek. Her besin maddesinde olduğu gibi etin de fazlası özellikle sindirim sistemini olumsuz yönde etkiler. Yoğun et tüketiminin toksik etkilerini önemsemek gerek. • Etin sindirimi ile açığa çıkan artık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması için bolca su için. • Vücudun olumsuz etkilere karşı antioksidanlara ihtiyacı artar. Eti posa içeriği yüksek sebzeler ve C vitamininden zengin besinlerle birlikte tüketmek demir emilimini arttıracağından muhteşem bir birliktelik oluşturur. • Posa ve su yönünden zengin salatalar, sindirimi zor olan etlerin gaz, şişkinlik ve kabızlık gibi rahatsızlıklarını da azaltacaktır.

Yağda kızartma yerine fırın ya da ızgara Kırmızı et yerken etin yağsız olmasına dikkat edilmeli ve yağda kızartmak yerine ızgara, haşlama veya fırınlama gibi pişirme yöntemleri seçilmeli. Az pişmiş ya da çok pişmiş etleri tercih edilmemeli. Hızlı pişirilen ette protein ve B vitamini kaybı oluşur. Etli sebze yemeklerinde yağ kullanmamak doğru olur.

"Kırmızı et" Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç

Sağlıklı olmak için kırmızı eti beslenmeden çıkartmak yerine kararınca tüketmek gerekiyor. Vücut kaliteli proteinleri hayvansal kaynaklı besinlerden karşılar. Kırmızı ette bulunan proteinleri kaliteli olarak tanımlanmasının sebebi; insan beslenmesi için gerekli olan amino grup asitlerin hepsini yapısında bulundurması ve bu proteinlerin vücutta emiliminin çok yüksek olmasıdır (% 97-98 ).

En iyi protein kaynağı

Hayvanların büyütülmesi, etin işlenmesi ve pişirilmesine kadar geçen süreçteki uygulamalar sağlığı etkiliyor. Hayvanın doğasına uymayan yemler kullanmak, hastalıklarla karşılaşıldığında aşırı antibiyotik kullanımı ile hayvanı iyileştirme ve hormonlarla süt ve et üretimini artırma gibi uygulamalar aslında sağlığı olumsuz yönde etkiliyor. Daha fazla hayvansal gıda elde etmek için hayvanlarda ve yemlerde ilaçların kontrolsüz kullanımı, birçok sağlık sorununu da beraberinde getirmiştir. Doğayla iç içe, doğal dengeleri bozmadan uygun besleme ve bakımı gerçekleştirilen, yemlerde kimyasal maddeler ve antibiyotikler, kilo aldırıcı katkı maddelerinin kullanılmadığı hayvanların etlerini tüketmek sağlıklı olur. Ülkemiz de ekolojik tarım ve ekolojik hayvancılık gün geçtikçe önem kazanmakta, ekolojik süt ve besi sığırcılığında, önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Son yıllarda insanların daha fazla fiyat ödemeye razı oldukları çevre dostu ve kimyasallar içermeyen bitkisel ve hayvansal ürünlere olan talepleri de artmaya başlamıştır. Ağustos 2018

45


Köşe Yazısı / Ambalaj Yavuz EROĞLU

SEM Plastik Yönetim Kurulu Başkanı

Plastikler sağladığı tüm faydalara rağmen yıllardır bilimsel dayanağı olmayan eleştirilere hedef oluyor İnsanın gerçeği arama yolculuğundaki en önemli araçlardan biri olan bilim, sürdürülebilir bir yaşamın da temelini oluşturuyor. Doğa olaylarından korunmak için sığınak keşfederek ya da taştan alet üreterek başlayan bilim yolculuğu zaman tünelinde yeni keşiflerle zenginleşerek insanlığı bugünlere getirdi. Dünyanın dışında yeni yaşamlara duyulan merak ve evrenin gizemini çözme kararlılığı ile başlayan uzay macerası insanoğluna yepyeni ufuklar açtı. İnsanlarla birlikte gelişen ve ilerleyen bilim, teknolojinin ışığında yaşam üzerindeki egemenliğini her geçen gün artırıyor. Durum böyleyken birey, şirket ya da devlet ayırmaksızın geleceğe yön verecek olanlar akıl ve bilim yolunda ilerleyenler olacaktır. Bilim; ön yargılardan uzak, kişisel düşüncelerin üstünde, duyguların etkisi dışında tutarlı bir yaklaşımla faydayı merkeze alan bir bakış açısıdır. Günlük yaşamımızda da fikir ya da iş üretirken de ihtiyacımız olan işte bu bakış açısıdır. Evrene ve hayata karşı duyulan merakın sonucunda sorulan sorular hayatımızı kolaylaştıran buluşların kaynağını oluşturuyor. Örneğin insanlık tarihinin en önemli buluşlarından olan elektrik bizim internet, bilgisayar, telefon gibi teknolojilerle tanışmamızı sağladı. Eğer bilim olmasaydı bu teknolojilere ve bugünkü yaşam konforuna sahip olamayacaktık. Bilimsel yaklaşım hayatın her alanında olduğu gibi ekonominin de olmazsa olmazı… Analitik yaklaşım sayesinde sanayi devrimi gerçekleşti. Bilime yapılan yatırım aynı zamanda ekonomiye ve kalkınmaya yapılan yatırım anlamına da geliyor. Bilimsel yaklaşımın önemini plastik sektörü üzerinden de değerlendirmek isterim. Hep en iyiyi ve en faydalıyı arayan bilimsel metot ile plastik hayatımıza girdi. Kimya bilimindeki gelişmeler sonucunda 19. Yüzyılın sonunda keşfedilen plastik, 20. Yüzyılda hayatımızdaki yeri ve kullanım alanlarını genişletti. Ekonomik, hafif, esnek, dayanıklı, kolay şekil alabilen yapısıyla plastikler kısa sürede alternatiflerin yerini aldı. Bunun sebebi plastiğin getirdiği yenilik ve kolaylıktır. Bu faydaları yaratmasa plastikler zaten hayatımızda olmazdı. Plastikler sağladığı tüm faydalara rağmen yıllardır bilimsel dayanağı olmayan eleştirilere hedef oluyor. Plastik malzemenin sağladığı avantajları reddedemeyen bazı kesimler, çevreye zararlı olduğu gerekçesiyle plastik malzemelerle ilgili karalama kampanyası yürütüyor. Çoğu zaman bilimsellikten uzak bu değerlendirmeler gerçeklikle bağdaşmıyor. Objektif bir yaklaşımla yapılan değerlendirme plastikten daha ekonomik, hafif ve kolay dönüştürülebilir bir malzeme

46

Ağustos 2018

bulunmadığı sürece hayatımızdaki yerini koruyacağını ortaya koyarken sübjektif bir yaklaşım bunun tam tersini savunabilir. İşte bu çok riskli bir yaklaşımdır. Bu noktada son günlerde de gündemde olan plastik tek kullanımlık ambalajlarla ilgili örnek vermek isterim. Plastik tek kullanımlık ambalajların sağlıklı olmadığı, çevreye zarar verdiği söyleniyor. Oysa ki eski kese kağıdı veya çok kullanımlık torbalarda gelişen salmonella (gıda kaynaklı) ile E.coli (koli basili) bakterilerinden bizi koruyor. Sadece yüzyıl kadar önce büyük salgınların ne kadar hızlı yayılıp neredeyse dünya nüfusunun çok büyük bir kısmını pençesine aldığını çok çabuk unuttuk. Tek Kullanımlıklar bizi bu hastalıklardan korumak, hızlı ve hareketli yaşamın kaçınılmaz bir sonucu olan birçok mikroba maruz kalma sorununu çözmek için üretildiler. Ve amaçlarına ulaşmada da başarı sağladılar. Ayrıca kâğıdının üzerindeki mürekkebi içindeki gıdaya bulaştırma riski de var. Şimdi durum böyleyken plastik tek kullanımlık ambalajları kullanmayalım demek mantıktan çok uzaktır. Bir ürünün yerine başka bir ürün önerirken bilimden uzak bir yaklaşım benimsemek tamamen kozmetik bir yaklaşımdır. Üretim aşamalarını ve geri kazanımı dikkate aldığımızda da plastik tek kullanımlık ambalajların veya diğer ürünlere göre çok daha çevreci olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Plastik tek kullanımlık ambalajların bilimsellikten uzak sadece kozmetik sebeplerle yasaklanmaya çalışıldığı bu dönemde tüm olaylara objektif yaklaşımın ne kadar önemli olduğunu vurgulamak isterim. Tarihe dönüp baktığımızda gelenekçi ve nesnel yaklaşımla nasıl büyük hatalar yapıldığı net bir şekilde görülüyor. Örneğin; bilimsel devrime büyük katkıları olan Galileo Galilei, bilimsel gerekçelere dayanarak dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü söylemekte sakınca görmediği için o dönemdeki geçerli argümanlarda ısrar edilerek haksız yere suçlanmış, fikri reddedilmiş ve cezalandırılmıştır. Bugün dünyanın yuvarlak olduğunu ve döndüğünü herkes kabul ediyor. Bilimsellikten uzak gerekçelerle çevre faydası gözetiliyormuş gibi görünmek maksadıyla 2020 itibariyle plastik tek kullanımlık bazı ambalajların yasaklanması ile ilgili bir tasarı AB gündemin, biz söylüyoruz ki; Bilimsel olarak bakıldığında dünya her şeye rağmen dönüyor ve plastik poşetler de diğer tüm alternatiflerinden daha çevreci… Tarihe dönüp baktığımızda daha pek çok örnek görebiliriz. Ancak unutulmaması gereken biz bilmesek de gerçek her zaman oradadır ve değişmeyecektir. Gerçeği ortaya çıkaracak tek şey ise bilimdir. Bize düşen ise bilimin ışığında geleceğe yürümektir.


AÄ&#x;ustos 2018

47


Prof. Dr. Ali BATU

Gıda, Beslenme ve Gastronomi Bilimi, alibatu42@gmail.com

Yeni bir lezzet - Rulo dondurma

defasında farklı formüllerle yapılan leziz ve gayet sağlıklı bir üründür. Kepçelerin, külahların, küvetlerin ve küçük kapların olmadığı, ancak dondurmaların rulolar halinde hazırlandığı ve özel kapların içine dik olarak konduğu ve üzerinin gayet çekici doğal gıda maddeleriyle süslenmiş olarak sunulan bir dondurmadır. Uzak Doğu ülkeleri olan Tayland, Malezya, Kamboçya, Kore, Japonya, Çin ve Filipinler'deki sokak satıcıları, bu dondurulmuş tatlıyı müşterilerine sokaktaki arabalarıyla hazırlayarak ikram etmektedirler. Bu bölgelerde çok uzun yıllardan beri yapılan bu yeni dondurma tarzı Amerika Birleşik Devletleri'nde son 10 yıldır yaygınlaştırmakta ve beğenilerek tüketilmektedir. New York City'den Nashville, Tennessee'ye kadar düzenlenen sokak festivallerinde birçok yerde RD bulmak mümkündür.

NK dondurma üretiminde tat, kıvam ve katı madde miktarını ayarladığı, donma noktası üzerinde etkili olduğu ve viskoziteyi arttırdığı, aroma maddelerinin etkisini belirginleştiği ve yapıyı düzelttiği için depolanacak olan dondurmalarda şeker mutlaka kullanılmaktadır. Ayrıca NK dondurmaya bazı üretici firmalar taze meyve parçacıkları, meyve pulpları, meyve suyu ve meyve esanslarının yanında yapay aroma maddeleri de kullanılabilmektedir. Bunun yanı sıra az miktarda da olsa çikolata, kakao, kahve, fındık, fıstık, badem, kuru üzüm, vanilya da kullanılabilmektedir3.

RD ürünlerinde organik ürünler ve Hindistan cevizi sütü, yerel mandıra ve şeker kullanılabilir. Baz tatlandırıcılar arasında tatlı krema, vanilya, kakao, kahve, badem ezmesi ve yeşil çay ile mevsimlik ürünler de kullanılabilmektedir. Tayland’da RD üretiminde süt yerine Hindistan cevizi sütü de kullanılmaktadır. Tadı süt bazlı dondurmadan biraz farklı olup dokusu ise sütlü dondurmaya kısmen benzemektedir. Böylece en sevdiğiniz lezzetlerin tadını çıkarmak için yepyeni bir ürün olan ve yepyeni formüller ile üretilen bu dondurmanın denenmesinde fayda vardır. Ayrıca RD üretimi müşterilerin gözü önünde yapılmakta olduğundan çok özel rengarenk görünümde olabilmekte ve üretimi adeta görsel bir şova dönüşebilmektedir. En önemli özelliklerinden birisi ise en taze malzemeler kullanılarak dondurma yapılmaktadır.

Akademik Görüş

Dondurma, ana bileşeni süt olan ve çeşitli maddelerin ilavesiyle hazırlanarak, yaz aylarında sevilerek tüketilen herkes için favori bir tatlı gıdadır. Normal klasik (NK) dondurmanın üretiminde süt, stabilizatörler, emülgatörler ve tatlandırıcılar kullanılmaktadır. Bu karışımdan nihai ürünün yumuşak donmuş bir ürün elde etmek için dondurma işlemi öncesinde hava emdirilmesi gerekmektedir. Bunun için hızlı bir şekilde çalkalama yapılarak karıştırma sağlanır ve sonuçta karışım homojen hale getirilir1. Dondurma kalitesi çok sayıda olumlu etkilere sahip olan süt yağı; öncelikle dondurmanın kıvamını geliştirir, yapı ve dayanıklılığını arttırır. Ayrıca dondurmanın erime özelliğini de azaltmaktadır. Normal dondurma bileşiminin %8–20 kadarını yağ oluşturmaktadır. Depolanan dondurmalar için yağ oranı önemlidir2.

Rulo dondurma (RD) üretiminde ise sadece süt ve krema kullanıldığı için yağ oranı normal piyasada satılan dondurmalara göre daha düşüktür. Ayrıca şeker isteğe göre ilave edildiğinden şeker içeriği de çok düşük olduğundan sağlık bakımından son derece faydalı bir dondurma olduğu söylenebilir. Buna ek olarak RD üretiminde diğer NK dondurma üretiminde olduğu gibi emülgatör ve stabilizatör ve hele hele hammaddesi şüpheli olan jelatin hiç kullanılmamaktadır. Üstelik bu RD taze yapılıp kısa bir süre içinde tüketildiğinden dolayı hiçbir katkı maddesi kullanılmadan gayet doğal bir şekilde üretilerek ikram edilmektedir. Bunlarda RD’nın üstünlüklerini ortaya koymaktadır. RD sansasyonel bir Tayland usulü dondurulmuş bir tatlı olup elektronik dondurma makinesinde zamanın çoğunda yapılan dondurmaların aksine müşterinin gözü önünde hazırlanarak dondurulmaktadır. Karışıma giren hammaddelerin spatulalar ile parçalanarak üretilen (haddeleme) sipariş alındıktan 2-3 dakika içinde yapılarak sunulan bir dondurma şeklidir. Tayland usulü olarak bilinen tava (tepsi veya rulo) dondurma olarak adlandırılan uzak doğuda on yıllardan beri tüketimi meşhur olan bu dondurma ülkemizde daha tam olarak bilinmemektedir. Üretimi çok özel formüllerle yapılan tatlı ve eğlenceli bir dondurmadır. Her bir sipariş için ayrı ve taze malzemeler kullanılarak, eğer arzu edilirse, her

48

Ağustos 2018

Mükemmel bir RD yapabilmek için biraz pratik yaparak el becerisini geliştirmek gerekir. Ayrıca bu işi yapanlar mesleğine inanmalı ve insanı sevmelidir. Bu iş sadece para kazanmak maksatlı yapılmamalıdır. Bazı videolarda gayet özenli bir şekilde RD yapılırken bazıların da ise gayet gelişi güzel bir şekilde bu işin yapıldığını görmek mümkündür.

Rulo Dondurma Üretimi Premiks Hazırlama ve Malzemeler: Sözcük anlamı bakımından premiks; dondurma üretiminde gerekli olan vitamin, mineral ve diğer bazı doğal besin maddelerinden oluşan dondurmanın içerisine girmesi gereken küçük miktardaki besinlerin karışımını kolaylaştırmak için kullanılan toz halindeki bir doğal karışımdır. RD üretiminde önce krema hazırlanması gerekmektedir. Bunun için ise bir kase ve bir çırpıcıya ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca bu işlem için 100 gram RD premiks tozuna 300 mililitre yüksek yağlı süt olacak şekilde ayarlanmalıdır. Buna yaklaşık 100 gram da meyve karışımı ilave edilecek olursa yaklaşık 2 porsiyonluk bir dondurma elde edilir. Kendi damak tatlarınıza uygun dondurma oluşturmak için dondurma premiks tozu-


na meyve suyu, limonata, çay, kahve vb. katılarak iyice karıştırılarak oda sıcaklığında 10 dakika dinlendirildikten sonra diğer işlemlere geçilir. Hazırlık: RD makinesinin (-30)-(-40)°C'ye ayarlayarak makine çalıştırılır ve sıcaklığı uygun dereceye ayarlanır. Sıcaklık ortam koşullarına ve ürün formülasyonuna göre değişir. Her bir ürün çeşidi için uygun sıcaklığın belirlenmesi gerekmektedir. Bunun içinde birkaç sıcaklık ayarı denenmesi yapılarak istenen uygun sıcaklık belirlenmelidir. Sıcaklığın çok düşük olması durumunda donmuş dondurma tepsinin tabanına yapışır ve rulo hale getirmek ya çok zor olur veya mümkün olmayabilir. Ayrıca uygun soğukluk oluşmazsa arzu edilen donma gerçekleşmez ve istendiği gibi olmaz. Parçalama ve Haddeleme: Dondurma miks (karışım) formülünde yer alan malzemeleri hazırlayarak tepsinin ortasına yerleştirilir. Farklı malzemelerle hazırlanan RD’ların kıvamları da farklı olacaktır. Bir porsiyon dondurma için (yaklaşık 250 g) meyveler (muz, çilek vb) az miktarda kullanılır. Ancak çok küçük parçacıklar halinde parçalanmış olmaları gerekmektedir. Eğer meyvelerin biraz büyük parçalar halinde olmaları durumunda içermiş oldukları su donmuş ruloların daha gevrek olmasına sebep olur. Bu miksin hazırlanması sırasında meyvelerin ve diğer bisküvi, çikolata, süt ve premiksin tepsi üzerine dökülüp çelik spatulalarla kesilerek iyice parçalanması ve çok küçük parçacıklara kadar indirgenmesi ve dondurma kreması haline getirilmesi gerekmektedir. Buna da “haddeleme” denir. Doğrama sırasında kazıyıcıların birbiriyle temas halinde olduğundan emin olunmalı ve mümkün olduğunca malzemelerin iyi öğütülmüş veya parçalanmış olmasına dikkat edilmelidir. Krem Yapma: Doğranıp parçalanan dondurma hammaddelerinden elde edilmiş dondurma miksinin yayma öncesi krema haline getirilmesi gerekmektedir. Bunun için haddelemenin yeterince yapılması ve malzemenin artık bir krem halini almış olmasından emin olunmalıdır. Yayma: Belli bir süre haddelenmiş ve krema haline getirilmiş dondurma miksinin RD haline getirilebilmesi için dondurma kreminin tava veya tepsi tabanına ince ve eşit kalınlıkta iyice

yayılması gerekmektedir. Bu ara yayılan kremin kenarlarının düzleştirilmesi ve dikdörtgen hale getirilmesinde fayda vardır. Yayma işlemini mümkün olduğunca ince bir şekilde yapılabilmesi için spatulanın tepsi üzerine bastırılarak biraz basınç uygulanmalıdır. Rulolama: Dondurma kremi tamamen donana kadar veya donmuş hale gelene kadar yayma işlemi devam eder. Rulo haline getirme işi çok kolay değildir. Biraz ustalık ve birazda el becerisi ister. Ayrıca dondurma makinesinin sıcaklığı dondurmanın kıvamı ve tepsi tabanının buz tutup tutmamasıyla da yakından ilgilidir. Rulo yapmak için iki elde bulunan kazıyıcı veya spatulalar ile bu işlem yapılır. Kazıyıcının tutma kısmında el ile sıkıca tutularak gerçekten el marifeti ile yapılan bir iştir. Tepsinin tabanından dondurmanın rulo haline getirilebilmesi için kazıyıcının öne doğru itilmesi ve dondurmanın rulo haline getirilmesi sağlanır. Böylece muhteşem bir tad ve aromaya sahip yeni bir ürün ortaya çıkmış olur. Kutulama ve İkram: Rulo haline gelmiş dondurma bir maşa yardımıyla tutularak uygun bir kabın içine dik olarak yerleştirilir. Daha sonra dondurma ruloları üzerine çırpılmış krema, değişik doğal bileşenlerden elde edilmiş köpük, krem şanti, değişik meyve sosları, sıvı çikolata, şekerleme veya arzu edilen süslemeye yarayan ve besin değerine sahip olan küçük farklı meyve parçacıkları ilave edilebilir. Böylece dondurma ikrama hazır hale gelmiş demektir. Afiyet olsun. KAYNAKÇA 1. Asuder.org, Dondurma Nedir?. 2016. https://www.asuder. org.tr/sut-ve-sut- urunleri/dondurma/dondurma-nedir/. 2. Dondurma Tebliği, 2004. Türk Gıda kodeksi, Dondurma Tebliği (Tebkiğ No: 2004/45). Tarım ve Köyişleri Bakanlığı. http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2005/01/20050113-13.htm 3. Megep, 2007. Gıda Teknolojisi-Dondurma Üretimi. MEGEP (Mesleki Eğitim ve Öğretim Sisteminin Ggüçlendirilmesi Projesi). T.C. Milli Eğitim Bakanlığı. Ankara 2007.

Ağustos 2018

49


bilimsel makale

GÜNÜMÜZ POPÜLER TAHILLARINDAN KİNOA

Mustafa Kemal Demirağ, Ege Üniversitesi, Mühendislik Fak, Gıda Mühendisliği, Bornova, İzmir mustafa.kemal.demirag@ege.edu.tr Büşra Ece Argan, Ege Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği, Bornova, İzmir eceargan@gmail.com

ÖZET

Değişen beslenme alışkanlıklarına karşın tahıl ve ürünleri beslenmedeki yerlerini önemli düzeyde korumaktadır. Çeşitli tahıllar ile bunların işlenmiş ürünleri bazı insanlarda beslenmeye dayalı alerjik reaksiyonlara neden olmaktadır. Genetik bir hastalık olan Çölyak, tahıllarda bulunan glutene karşı hassasiyet olarak gösterilmektedir. Glutensiz ürünler tüketmek zorunda kalan bu tip kişiler için besleyici değeri daha yüksek ürünlerin geliştirilmesi önemli olmaktadır. Günümüzde yaygın kullanılan tahıllara ilaveten gluten içermediği için pseuda-tahıllara ilgi gitgide artmaktadır. Bu tahıllar, fonksiyonları bakımından gerçek tahıllara benzemekte olup içerdikleri zengin diyet lifi ve bütün esansiyel aminoasitleri içeren iyi bir protein kaynağı olarak besinsel profil açısından mükemmel bir yapıya sahiptirler. Özellikle yaygın olarak kullanılan tahıllarda az bulunan histidin, metiyonin ve lisin gibi önemli aminoasitler pseudo-tahıllarda yüksek miktarda bulunurken aynı zamanda doymamış yağ asidi içeren lipid bileşimine de sahiptirler. Yaygın tahıllara göre yağ içerikleri yüksek olup E vitaminince de zengindirler. Gluten diyeti yapmak zorunda olan bireylerin alamadıkları Ca, Mg, Fe gibi önemli mineralleri de bol miktarda içerdikleri gösterilmiş olup, bioaktif bileşenlerden fitosterol, squalen, polifenol gibi maddeleri de önemli miktarda bulundurmaktadırlar.

Anahtar Kelimeler:

ABSTRACT

In spite of changing eating habits, cereals and their products have been still kept their importance. Various cereals and their processed products may cause nutrition based diseases. Celiac, a genetic disease, is shown as a sensitivity to gluten found in cereals. It is important to develop higher nutritional products for people who have to consume gluten-free products, There is a growing interest in cereal-like (pseuda-cereals) products. These pseudo cereals have similarities with grains in terms of their functions and also have excellent nutritional profile because of high dietary fiber content and good protein source rich in all essential amino acids. Especially they contain high amounts of important amino acids such as histidine, methionine and lysine which are found in lower ratios in common cereals and also have lipid structure with unsaturated fatty acids. Compared to common grains, they have higer amounts of fat and vitamin E. It is shown that they also contain higher amounts of important minerals such as Ca, Mg, Fe that the individuals who couldn’t consume enough amounts because of their need to follow glutent free diet and also contain important bioactive components such as phytosterol, squalene, polyphenol in significant quantities.

Keywords:

Quinoa, chemical properties, uses in food

Kinoa, kimyasal özellik, gıdalarda kullanım GİRİŞ İnsanlar, beslenme davranışı açısından ihtiyaç duydukları besinleri, bitkisel ve hayvansal gıda kaynaklarından dengeli bir şekilde temin etmelidirler. Dengeli beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin öğelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli olarak yapılması gereken bir davranış olup, bu durum için en yüksek yararın sağlanması gıdaların tüketilme şekli ve miktarına bağlı olduğu açıktır. Günümüzde değişen sosyolojik, kültürel, ekonomik şartlar beslenme alışkanlıklarını değiştirmektedir. Bununla beraber bitkisel kaynaklı gıdalar içerisinde tahıl ve tahıl ürünlerinin elde ediliş maliyetlerinin düşük olması, söz konusu gıdaların beslenmedeki rolünü arttırmaktadır.1,2 Dünyada artan insan nüfusunun yaşamını sağlıklı sürdürme veya hastalık gibi durumlarda ortaya çıkan özel beslenme biçimlerindeki değişiklikler için, bitkisel kaynaklı gıdalardan daha verimli şekilde yararlanma zorunlu hale gelmektedir.3 Gün geçtikçe değişen beslenme alışkanlıklarına rağmen tahıl ve ürünleri beslenmedeki yerini önemli düzeyde korurken diğer taraftan artan nüfusun beslenmesi açısından üretim miktarları arttırılmaya çalışılmaktadır. Buna karşın çeşitli tahıllar ile bunların işlenmiş ürünleri bazı insanlarda sağlık problemlerine sebep olabilmektedir. Bunlardan biri de glutene karşı hassasiyet gösterme durumu olan Çölyak hastalığıdır. Çölyak hastalığının en önemli özelliği gıda alerjileri arasında yaşam boyu sürebilmesi ve beslenmeye dayalı genetik hastalık olarak kabul edilmesidir. Bu hastalığa sahip olan kişiler için glutensiz ürünler satışa sunulmakta ancak bunların nişasta bazlı olması besleyici değerlerini etkilemektedir. Glutensiz ürünler tüketmek zorunda kalan kişiler için besleyici değeri daha yüksek ürünle-

50

Ağustos 2018

rin geliştirilmesi önemli olmaktadır.2-4 Günümüzde yaygın kullanılan tahıllara veya ikame olarak kullanılan tahıl benzeri (pseudo-tahıllara) ürünlere gitgide ilgi artmaktadır. Pseudo tahıllar, fonksiyonları bakımından gerçek tahıllara benzemekte olup içerdikleri zengin diyet lifi ve bütün esansiyel aminoasitleri içeren iyi bir protein kaynağı olarak besinsel profil açısından mükemmel bir yapıya sahiptirler.5,6 Özellikle yaygın olarak kullanılan tahıllarda az bulunan histidin, metiyonin ve lisin gibi önemli aminoasitler pseudo-tahıllarda yüksek miktarda bulunmaktadır.5 Yağ içerikleri, yaygın tahıllara göre daha fazla olmakta ve E vitaminini de içermektedirler. Gluten diyeti yapmak zorunda olan bireylerin alamadıkları Ca, Mg, Fe gibi önemli mineralleri bol miktarda içerdikleri gösterilmiş olup, gluten içermedikleri için Çölyak hastaları tarafından kolaylıkla tüketilebilir oldukları da belirtilmektedir.6 Pseudo-tahıllar bioaktif bileşenlerden fitosterol, squalen, polifenol gibi maddeleri de önemli miktarlarda bulundurmaktadır.7 Bu çalışmada, ülkemizde de yetiştirilmeye başlanan kinoa ile ilgili yapılan çalışmalarda elde edilen veriler doğrultusunda kinoanın bileşimi ve gıdalarda kullanımı ile ilgili bilgilerin derlenerek, konuya ilişkin tarafların ihtiyaç duyacağı bazı soruların cevaplanması amaçlanmıştır.

KİNOANIN GENEL ÖZELLİKLERİ Kinoa; kazayağıgiller (Chenopodiaceae) familyasından tek yıllık bir bitki (Chenopodium quinoa Willd) olarak pseudo-tahıl (kinoa, amarant, karabuğday) olarak tanımlanmakta ve anavatanı Peru olarak gösterilmektedir ve tüketiminin beş bin yıl öncesine dayandığı ifade edilmektedir.8-10 Kinoanın, her türlü toprağa uyum sağlayabilmesi, birçok alanda yetiştirilebilmesi, uç koşul-


bilimsel makale lara adapte olabilmesinden kaynaklanmaktadır. Step iklimine, kuraklığa dayanıklı olup bu şartlarda kök gelişmesi iyi ve makinalı tarıma uygun olduğu belirtilmektedir. Geniş pH aralığına sahip ve tuzlu topraklara da dayanıklı olan kinoa aynı zamanda deniz seviyesinden 3800-4000 m yüksekliklerde bile yetişebilmektedir.9 Ülkemizde Hayrabolu, Adıyaman, Ağrı, Ardahan, Bilecik, Iğdır, Kahramanmaraş ve Malatya gibi yerlerde ürün yetiştirilmiş ve hatta Malatya’daki hasadın sonunda beklenenden daha yüksek verim alındığı gözlenmiştir.11 Günümüzde ise ülkemizin her bölgesinde bu bitkinin yetiştiriciliği konusunda çalışmalar yapılmaktadır. Bitki gelişimi dikkate alındığında yapraklar genç bitkiler üzerinde yeşil iken olgunlaştıkça sarı, kırmızı veya mor renk almaktadır. Salkım üzerinde kümeler halinde tohumlar oluşmakta ve bu tohumlar 2–3 cm çapında, yassı ve oval şeklinde olup bin tane ağırlığı 1.99-5.08 g arasında değişmektedir. Tohumların rengi, bileşimindeki saponin içeriğine bağlı olarak sarı, kırmızı, beyaz, siyah, pembe, turuncu renklerde olabilmektedir.9 Kinoa bitkisinin çeşitlere göre kimyasal özelliklerinin ortalamaları Tablo 1’de gösterilmiştir. Tablo 1. Kırmızı, sarı ve beyaz kinoanın kimyasal kompozisyonlarının karşılaştırılması12 (Ch. Quinoa (Ch. quinoa (Ch. quinoa red) Kırmızı yellow)Sarı White) Beyaz (g/100g) (g/100g) (g/100g)

Nem

10.2

9.8

10.5

Protein

13.95

14.0

12.85

Karbonhidrat

68.4

68.5

74.3

Yağ

7.5

6.15

7.15

Kül

3.05

3.65

2.4

Lif

3.7

3.9

3.4

Valcárcel-Yamani ve Silva Lannes tarafından kinoa ve amarantın besinsel içeriklerinin karşılaştırıldığı çalışmada, kinoa proteininin okul öncesi çocuklarının ve yetişkinlerin protein ihtiyaçlarının tamamına yakınını karşılayabileceğini ifade etmektedirler.5 Comai ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada ise kinoa, buğday, pirinç, mısır, arpa, yulaf, çavdar ve darı unlarında protein ve triptofan içerikleri belirlenmiş, sonuç olarak tahıllarda genellikle bulunmayan triptofanın, kinoada yüksek konsantrasyonda bulunduğu ifade edilmiştir.16 Diğer taraftan kinoanın karbonhidrat içeriği ile ilgili yapılan çalışmalar dikkate alındığında kinoanın karbonhidrat içeriğinin %55 – 76 (g/100g) aralığında olduğu, % 51 – 64 nişasta, % 7 – 9.7 diyet lifi (% 1.3 – 6.1 Çözünebilir diyet lifi) ve % 3 kadar şekerlerden (çoğunlukla maltoz) oluştuğu belirtilmektedir.10,12 Beslenme açısından diyet liflerinin ince bağırsakta sindirilmemesinin birçok yararlı sonucu olduğu çeşitli çalışmalarda ve literatürde ifade edilmektedir. Bu sebeple kinoa yapısında yer alan diyet liflerinin, kinoadaki diğer besin maddelerinin kalın bağırsakta sindirilebilirliğini arttırıp emilim sürecini hızlandırdığı kabul edilmektedir. Tablo 4’te kinoa, amarant, buğday ve mısır tahıllarının yağ asidi kompozisyonları karşılaştırılmış olup, kinoanın, mısır ve buğdayda saptanamayan birçok yağ asidini içerdiği görülmektedir. Kinoa üzerine yapılan diğer çalışmalar dikkate alındığında, yağ içeriğinin %4 – 9.7 (g/100g) olduğu belirlenmiştir.15,17,18 Kinoanın gıda bileşenlerini inceleyen Ando ve arkadaşları ise kinoa tohumunun, yağ asitlerinin yaklaşık %88’inin esansiyel yağ asitlerinden oluştuğunu ifade etmektedirler.19 Ayrıca kinoa yağı içerisinde beslenme açısından önemli olan 721.4 ppm α-tokoferol ve 797.2 ppm γ-tokoferol bulunduğunu belirtmektedirler.5 Yapılan diğer bir çalışmada farklı sıcaklarda depolanan kinoa unlarının, yağ oksidasyonunun 30 gün boyunca stabil kalmasının kinoanın içerdiği E vitaminine(α-tokoferol) bağlı olabileceği belirtilmektedir.20

Tablo 2. Kinoanın ve bazı tahılların temel besleyici ögeler açısından kompozisyonlarının karşılaştırılması8 Protein (g /100g kuru maddede)

Yağ (g/100 g kuru maddede)

Kinoa

16.5

6.3

3.8

3.8

69.0

Arpa

10.8

1.9

4.4

2.2

80.7

Mısır

10.2

4.7

2.3

11.7

81.1

Yulaf

11.6

5.2

10.4

2.9

69.8

Pirinç

7.6

2.2

6.4

3.4

80.4

Çavdar

13.4

1.8

2.6

2.1

80.1

Buğday

14.3

2.3

2.8

2.2

78.4

Lif (g/100g kuru maddede)

– 19 (g/100g) arasında değiştiği, esansiyel aminoasitlerin tümünü içerdiği ve bu nedenle biyolojik olarak süt proteinine eş değer özelliklere sahip olduğu ifade edilmektedir13. Birçok kaynakta gösterildiği üzere en yüksek aminoasit içerikleri, % 44 – 77 albumin+globülin, %16 – 55.5 glutelin, %0.5 – 7.0 prolamin olarak gösterilmektedir.14,15

Kül Karbonhidrat (g/100g (g/100g kuru maddede) kuru maddede)

Kinoanın, ayrıca bol miktarda flavonoid kaynağı olduğu, kaempferol ve kuersetin glikozitleri gibi temel polifenolleri içerdiği ifade edilmektedir5. Soya fasülyesi, pirinç, karabuğday, amarant ve kinoa tahıllarındaki fenolik bileşenlerin antioksidan özelliklerini araştırıldığı çalışmada, fenolik bileşen bakımından karabuğdayın en zengin olduğu, onu takiben kinoa ve amarantın geldiği belirtilmektedir.21 Pasko ve arkadaşları tarafından farelerin oksidatif strese dayanıklıkları üzerine kinoa ile takviye edilen diyetin etkisinin araştırıldığı çalışmada ise kinoanın yağ peroksidasyonunu azaltıp kan plazması ve diyetin neden olduğu değişikliklere karşı koruyucu ajan görevi gördüğü ifade edilmiştir.22 Diğer taraftan toksik ve antibesinsel özelliklere sahip tüm tahıllarda bulunduğu belirtilen saponin kinoada da %2.05 civarında olduğu, ayrıca fitik asit de içerdiği belirtilmekle birlikte kabuk ayırma ve yıkama işlemleri ile saponin içeriğinin %72’ ye kadar azaltılabileceği belirtilmektedir.2

Tablo 2 ve 3 incelendiğinde; birçok çalışmadan elde edilen veriler doğrultusunda kinoa tohumunun protein içeriğinin %11.2

Ağustos 2018

51


bilimsel makale Tablo 3. Kinoa, buğday ve pirinç tahıllarında protein esansiyel aminoasit içerikleri8

Kinoa Buğday (g/100g (g/100g protein) protein)

Pirinç (g/100g protein)

Histidin

1,4 –

2,4

2,4

İzolösin

4,9

4,2

4,1

Lösin

6,6

6,8

8,2

Lizin

6,0

2,6

3,8

Metionin

5,3 –

2,4

2,4

Fenilalanin

6,9

8,2

10,5

Treonin

2,1 –

3,6

3,6

Triptofan

0,6 –

1,2

1,2

Valin

0,8 –

4,4

6,1

Tablo 4. Kinoa, amarant, buğday ve mısır tahıllarının yağ asidi kompozisyonlarının karşılaştırılması5 Kinoa (g/100g

Yağ Asitleri

Buğday (g/100g

Amarant (g/100g)

Mısır (g/100g)

Miristik Asit (C14:0)

0.1

-

-

0.2

Palmitik Asit(C16:0)

9.7 - 11.0

12.3 – 20.9

23.7

11.2

0.6 – 1.1

3.1 – 4.1

2.8

2.1

13.2

29.8

48.2 – 56.0 47.5 – 47.8

55.1

55.0

3.8 – 8.3

0.9

3.8

0.9

0.4 – 1.5

0.3

0.4

-

-

Stearik Asit(C18:0) Oleik Asit(C18:1) Linoleik Asit(C18:2) Linolenik Asit (C18:3)

24.5 – 26.7 23.7 – 32.9

Arakidik Asit(C20:0)

0.4 - 0.7

Eikozik Asit(C20:1)

1.4

-

Eikosiyaenoik Asit(C20:2)

1 - 1.4

0.3

0.5

-

Behenik Asit(C22:0)

0.5 - 0.7

0.1 – 0.8

0.2

-

Tetrakosanik Asit(C24:0)

0.2 - 0.4

Saptanmadı Saptanmadı Saptanmadı 0.4 – 0.8

Doymuş Yağ Asitleri

14.0

20.9 – 26.9

Tekli Doymamış Yağ Asidi

28.1

23.9

Çoklu Doymamış Yağ Asidi 57.5

49.1

9-Dokosenoikasit (C22:1w9) 1.2 - 1.5

Doymuş Yağ Asidi

4.9 – 6.2

Linoleik/ Α-Linolenik

5.8 – 13.8 52.4

2.7 – 3.7

27.3

-

13.4

-

59.4

-

2.7

-

14.5

-

KİNOANIN GIDA OLARAK KULLANIMI Popüler bir ürün olarak kinoa dünya genelinde diğer tahıllarda olduğu gibi un haline getirilerek ekmek, kurabiye, pasta, muffin, makarna, pankek gibi ürünlerin hazırlanmasında doğrudan veya genellikle diğer tahıl unlarına belli oranlarda karıştırılarak kul-

52

Ağustos 2018

lanılmaktadır. Ayrıca çorba, pilav, gibi gıda ürünlerinin hazırlanmasında doğrudan tane olarak salatalara da ilave edilerek kullanılmaktadır. Diğer bir kullanım şekli ise çikolataya fındık, fıstık gibi çerezlerin kullanımında olduğu gibi katılarak23 ya da bira üretiminde malta ilave edilerek bira fermantasyonunda kullanılmaktadır.24 Wang ve arkadaşları tarafından kinoa unu (%15/30/45/60/75/90) ilaveli buğday ekmeği ve geleneksel Çin ekmeği üretilerek kinoanın ekmek üzerine etkisi araştırılmış, kinoa unu oranı arttıkça ekmek renginin koyulaştığı, protein, kül içeriklerinde ve raf ömürlerinde (%60 Kinoa unu ilavesinde 11 gün) artış meydana geldiği ifade edilmiştir.25 Iglesias-Puig ve arkadaşları, buğday ununa %25-50 kinoa ununu ilave ederek ekmek üretmişler kinoanın besin değerini arttırdığını, ekmek yapımında % 25 oranında kullanılabileceğini ifade etmişlerdir.26 Elgeti ve arkadaşları tarafından yapılan bir çalışmada ise beyaz kinoa unu kullanımı ile glutensiz ekmek kalitesinin geliştirilebileceği ifade edilmiştir.27 Morita ve arkadaşları yaptıkları çalışmada sert buğday ununa % 5 - 7,5 - 10 - 15 ve 20 oranlarında kinoa unu katarak ekmek yapmışlar, %7,5 ve %10 oranında kinoa unu katkılı ekmeklerin hacimlerinde artış olduğu, katılan kinoa unu oranı arttıkça ekmek içi sertliğinin de arttığı belirtilmiştir.17 Yapılan bir çalışmada pirinç, kinoa ve amarant unundan geliştirilen glutensiz makarnalar ile piyasadan temin edilen glutensiz makarnalar kıyaslanmış, sonuç olarak en iyi makarna formülasyonunun %10 amarant, %40 kinoa ve %50 pirinç unu olduğu ifade edilmiştir. Bu formülasyondaki makarnayı tüketicilerin %80’i tekrar tüketebileceğini, domates sosu ile tüketildiğinde spagetti ile arasında fark görmediklerini söylemişlerdir.28 Lorusso ve arkadaşlarının yaptıkları bir çalışmada makarnaların fermente kinoa unu ilave ederek zenginleştirmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın sonucunda %20 oranında fermente edilmiş kinoa unu içeren makarna örneğinin, teknolojik ve duyusal kalite özelliklerinin korunarak besleyicilik açısından makarnayı zenginleştirdiği ifade edilmiştir. Fermente kinoa unu ilave edilmiş makarnanın diğer makarnalara göre antioksidan kapasitesinin, serbest aminoasit ve toplam fenol içeriği bakımından 2 kat daha yüksek olduğu saptanmıştır29. Farklı oranlardaki kinoa unu ile buğday unu karışımlarından elde edilen kurabiyelerin tekstür ve duyusal özelliklerinin incelendiği çalışmanın sonucunda %40 oranına kadar kinoa unu katkısının kabul edilebilir olduğu ancak %30 oranında kinoa unu içeren kurabiyelerin optimum sonuç verdiği, kinoa ununun gevrekliğinin iyi yönde etkilendiği ve kinoa unu arttıkça rengin koyulaştığı ifade edilmiştir.10 Kaur ve Kaur, kavrulmuş kinoa unu (%10) + pirinç unu (%45) + yulaf unu (%45) karışımından kek, kurabiye, muffin ve tart elde etmişler ve duyusal özellikleri bakımından kıyaslamışlardır. Yapılan ürünlerin hepsi panelistler tarafından beğenilmekle birlikte en çok beğenilen ürünün tart olduğu ifade edilmiştir.30

SONUÇ Dünyada gün geçtikçe artan nüfus, küresel ısınma ve doğal kaynakların hızla tükenmesi gibi birçok faktöre bağlı olarak yeni gıda arayışlarına yönelme devam etmektedir. Bu arayışlar, Amerika’nın farklı bölgelerinde yetiştirilen kinoa gibi bitkilerin, gelişmekte olan ülkeler tarafından yeniden keşfine sebep olmaktadır. Yüksek protein içeriği yanı sıra esansiyel aminoasitlerin hepsini içermesi, yağ asitleri, E vitamini gibi bileşenleri, birçok minerali ve diğer vitaminleri içermesi besin değerinin önemini arttırmaktadır. Ayrıca gluten içermemesi nedeniyle Çölyak hastaları ya da gluten diyeti yapan kişilerin tüketebileceği bir ürün olması, kinoanın ülkemizde de çeşitli geleneksel ürünlerimizde denenerek inovatif ürünlerin geliştirilmesi önem arz etmektedir.


bilimsel makale Bu doğrultuda hem beslenme sorunlarının hem de fonksiyonel ve yeni ürünler geliştirilmesi için yeni çalışmaların yapılması gerekmektedir.

18. Koziol MJ. 1992. Chemical Composition And Nutritional Value Of Quinoa (Chenopodium Quinoa Willd.). J. Food Comp. Anal, 5, 35–68.

KAYNAKLAR

19. Ando H, Chen YC, Tang H, Shimizu M, Watanabe K, Mitsunaga T. 2002. Food Components İn Fractions Of Quinoa Seed. Food Science and Technology Research, 8(1), 80–84.

1. Demir B. 2008. Nohut Ununun Geleneksel Erişte Ve Kuskus Üretiminde Kullanım İmkanları Üzerine Bir Araştırma. Selçuk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Gıda Mühendisliği Anabilim Dalı, Konya. 2. Demir M, Kılınç M. 2016. Kinoa: Besinsel Ve Antibesinsel Özellikleri. Journal Of Food And Health Scıence, 2(3),104-111. 3. Janssen F, Pauly A, Rombouts I, Jansens KJA, Deleu LJ, Delcour JA. 2017. Proteins of Amaranth (Amaranthus spp.), Buckwheat (Fagopyrum spp.), and Quinoa (Chenopodium spp.): A Food Science and Technology Perspective. Comprehensive Reviews in Food Science and Food Safety,16, 39-58. 4. Yalçın S, Başman A. 2006. Glutensiz Makarna ve Erişte Üretimi. Türkiye 9. Gıda Kongresi, Bolu, 637-640. 5. Valcárcel-Yamani B, Silva Lannes SC. 2012. Applications Of Quinoa (Chenopodium Quinoa Willd.) And Amaranth (Amaranthus Spp.) And Their Influence İn The Nutritional Value Of Cereal Based Foods. Food and Public Health, 2(6), 265-275. 6. Alvarez-Jubete L, Arendt EK, Gallagher E. 2010a. Nutritive Value And Chemical Composition Of Pseudocereals As Gluten Free İngredients. Trends in Food Science & Technology, 21, 106-113. 7. Alvarez-Jubete L, Wijngaard HH, Arendt EK, Gallagher E. 2010b. Polyphenol Composition And İn Vitro Antioxidant Activity Of Amaranth, Quinoa And Buckwheat And Wheat As Affected By Sprouting And Baking. Food Chemistry, 119, 770-778. 8. Jancurová M, Mınarovıčová L, Dandár A. 2009. Quinoa – a Review. Czech J. Food Science, 27, 2 71–79p. 9. Tan M, Yöndem Z. 2013. İnsan Ve Hayvan Beslenmesinde Yeni Bir Bitki: Kinoa (Chenopodium quinoa Willd.). Alınteri Zirai Bilimler Dergisi, 25, 62-66. 10. Jan KN, Panesar PS, Rana JC, Singh S. 2017. Textural, İn Vitro Antioxidant Activity And Sensory Characteristics Of Cookies Made From Blends Of Wheat-Quinoa Grown İn India. Journel of Food Processing and Preservation, 42(3), 35-42. 11. Anonim. 2017. Türkiye Kinoa Yetiştiricileri Derneği, http:// tukiyed.org/faaliyetlerimiz.html. (Erişim Tarihi:05.06.2018) 12. De Bruin A. 1963. Investigation Of The Food Value Of Quinua And Canihua Seed. J. Food Science, 29, 872–876. 13. Dini I, Tenore GC, Dini A. 2005. Nutritional And Antinutritional Composition Of Kancolla Seeds: An İnteresting And Underexploited Andine Food Plant. Food Chemistry, 92, 125–132. 14. Bhargava A, Shukla S, Ohri D. 2006. Chenopodium Quinoa An Indian Perspective. Industrial Crops And Products, 23, 73-87. 15. Repo-Carrasco-Valencia R, Serna LA. 2011. Quinoa (Chenepodium quinoa Willd.) As A Source Of Dietary Fiber And Other Functional Components. Ciencia Tecnologia de Alimentos, 31(1), 225-230. 16. Comai S, Bertazzo A, Bailoni L, Zancato M, Costa CVL, Allegri G. 2007. The Content Of Proteic And Nonproteic (Free And Protein-Bound) Tryptophan İn Quinoa And Cereal Flours. Food Chemistry, 100,1350–1355.

20. Dodok L, Modhir AA, Buchtová V, Halásová G, Poláček I. 1997. Importance And Utilization Of Amaranth İn Food İndustry. Part 2. Composition Of Amino Acids And Fatty Acids. Nahrung, 41, 108-110. 21. Gorinstein S, Lojek A, Cız, M, Pawelzik E, Delgado-Licon E, Medina OJ, Moreno M, Salas IA, Goshey I. 2007. Comparison Of Composition And Antioxidant Capacity Of Some Cereals And Pseudocereals. International Journal Of Food Science And Technology, 43, 629–637. 22. Paśko P, Bartoń H, Zagrodzki P, Gorinstein S, Fołta M, Zachwieja Z. 2009. Anthocyanins, Total Polyphenols And Antioxidant Activity İn Amaranth And Quinoa Seeds And Sprouts During Their Growth. Food Chemistry, 115(3), 994-998. 23. Schumacher AB, Brandelli A, Macedo FC, Pieta L, Klug TV, Jong EV. 2010. Chemical And Sensory Evaluation Of Dark Chocolate With Addition Of Quinoa (Chenopodium Quinoa Willd.). J Food Sci Technol. 47(2),202–206. 24. Urquizo FEL, Torres SMG, Tolonen T, Jaakkola M, Pena-Niebuhr MG, Wright AV, Repo-Carrasco-Valencia R, Korhonen H, Plumed-Ferrer C. 2016. Development Of A Fermented Quinoa-Based Beverage. Food Sci Nutr, 5,602–608.Camaggio G, Amicarelli V. 2014. The Ancıent Crop Of Quinoa For World Food Securıty. Commodıty Scıence In Research And Practıce, Future Trends And Challenges In The Food Sector, Cracow University of Economics, Cracow, Poland, 31-46. 25. Wang, S., Opassathavorn, A., & Zhu, F. (2015). Influence Of Quinoa Flour On Quality Characteristics Of Cookies, Bread, And Chinese Steamed Bread. Journal Of Texture Studies, 46, 281–292p. 26. IGLESİAS-PUİG E., MONEDEROB V., HAROS M., 2015. Bread With Whole Quinoa Flour And Bifidobacterial Phytases İncreases Dietary Mineral İntake And Bioavailability. LWT Food Science And Technology. 60(1):71-77. 27. Elgeti D., Nordlohne S.D., Foste M., Besl M., Linden M.H., Heinz V., Jekle M. And Becker, T., 2014. Volume And Texture İmprovement Of Glutenfree Bread Using Quinoa White Flour. Journal Of Cereal Science, 59(1):41-47. 28. Makdoud S, Rosentrater KA. 2017. Development And Testing Of Gluten-Free Pasta Based On Rice, Quinoa And Amaranth Flours. Journal Of Food Research, 6(4), 90-110. 29. Lorusso A, Verni M, Montemurro M, Coda R, Gobbetti M, Rizzello CG. 2017. Use Of Fermented Quinoa Flour For Pasta Making And Evaluation Of The Technological And Nutritional Features. Food Science And Technology, 78, 215-221. 30. Kaur S, Kaur N. 2017. Development And Sensory Evaluation Of Gluten Free Bakery Products Using Quinoa (Chenopodium Quinoa) Flour. Journal Of Applied And Natural Science, 9(4), 2449 – 2455.

17. Keskin Ş, Kaplan Evlice A. 2015. Fırın Ürünlerinde Kinoa Kullanımı. Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Dergisi, 24(2), 150-156. Ağustos 2018

53


Gıda İsrafı

Fazla Gıda, ülke ekonomisine 2 Milyar TL tasarruf sağlayacak Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın seçtiği 9 girişimden biri olan teknoloji girişimi Fazla Gıda A.Ş, Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) ile gıda atığını önlemek için iş birliği yapacağını duyurdu. Proje kapsamında gıda atığı ortalama %40 seviyesinde önlenecek, yılda yaklaşık 266 milyon öğün gıda ihtiyaç sahiplerine ulaştırılabilecek. Türkiye, “Her Şey Dahil Otelcilik” sektörü bu iş birliği ile otellerde müşteri memnuniyetinden ödün vermeden gıda atığını önleyerek hem sosyal, hem çevresel, hem de finansal açıdan sorumluluk sahibi yepyeni bir iş yapış şeklini ortaya koyarak diğer sektörlere de örnek olacak. Fazla Gıda Kurucu Ortağı ve CEO’su Olcay Silahlı, POYD iş birliği ile “Her Şey Dahil Otellerde” gıda atığını kaynağında önlemeye odaklandıklarını belirtti. Bu alanda yaptıkları saha ve teknolo-

Metro Türkiye’den gıda bankalarına 7 ayda 51 ton gıda bağışı

Metro Türkiye, teknoloji platformu Fazla Gıda A.Ş iş birliği ile satış özelliğini kaybeden fakat hala tüketilebilir gıda ürünlerini israf olmaktan kurtarıp, gıda bankaları vasıtasıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor. Proje kapsamında, 7 ayda 121.429 ’öğün yemeğe denk gelen 51 ton gıda topluma, ekonomiye ve çevreye kazandırıldı. Halen 21 Metro mağazasında devam eden proje kapsamında Ocak-Temmuz 2018 tarihleri arasında 121.429 öğün yemeğe denk gelen 51 ton gıda, gıda bankaları aracılığıyla ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı. Projeyle ilgili bilgi veren Metro Türkiye Kalite Güvence Grup Müdürü Tülay Özel, “Reyondan çekme süresi gelmiş ancak satış özelliğini yitirmediği için hala satılabilir olan ürünler uygun

54

Ağustos 2018

ji çalışmaları ile sağladıkları çözümlerin, atığı %40 seviyesinde azaltabileceğini söyleyen Silahlı, bu oranda önlenen atığın ülke ekonomisi için 2 Milyar TL seviyesinde bir tasarrufa tekabül ettiğinin de altını çizdi. Olcay Silahlı, bu tasarrufların yanı sıra “gıda bağışı” yolu ile otellerin ihtiyaç sahiplerine yılda yaklaşık 266 Milyon öğün gıda ulaştırma potansiyelleri olduğunu sözlerine ekledi. Gıda israfını önleme konusunda farkındalık yaratılacak POYD Yönetim Kurulu Başkanı Etem Hakan Duran, “İş birliği öncesinde, Regnum Otel ile çalışmaya başlayan Fazla Gıda, sektöre, yenilikçi teknolojilerin konvansiyonel süreçlere entegrasyonu ile yaratılabilecek değer hakkında güven verdi. Bu başarılı örneği takiben, Fazla Gıda iş birliğimizin, yeni nesil teknoloji girişimleri ile yapılan projelerin hem sektöre hem de Türkiye ekonomisine ne kadar büyük fayda sağlayabileceğini göstermek adına çok kıymetli olduğunu düşünüyorum, ‘Her Şey Dahil Oteller’ gıda israfını önleme konusunda çok ciddi bir farkındalık yaratma potansiyel ve gücüne sahip” dedi. sıcaklık ve koşullarda bağış kutularında muhafaza ediliyor. Dijital ortamda oluşturulan ilanlar Fazla Gıda’nın anlaşmalı olduğu gıda bankalarına ulaşıyor. Gıda bankalarının uygun koşullarda alabileceği ürünler aşevlerine ya da gıda bankalarının satış noktalarına iletiliyor. Böylece ekonomik bir değer atık olmaktan kurtarılmış ve toplumsal bir faydaya dönüştürülüyor. Mevcut durumda sadece yakınında gıda bankası olan mağazalarda uygulanan projenin, gıda bankası olmayan şehirlerde de yaygınlaştırılması için belediyeler ile iş birliği yapılacak. .” bilgisini verdi.


AÄ&#x;ustos 2018

55


Etkinlik

Genç şefler, ‘Aşçılar Diyarı’nda makarna tarifleriyle harikalar yarattı Bu yıl 33'üncüsü gerçekleştirilen Uluslararası Mengen Aşçılık ve Turizm Festivali, yetenekli genç şefleri ağırladı. Barilla ve Mengen Aşçılık ve Turizm Derneği ortaklığı ile düzenlenen yarışmada usta şeflerle Down Sendromlu çocuklar bir araya geldi. 30 bin kişinin katıldığı festivalde genç şefler, aile ve öğretmenleri eşliğinde hazırladıkları makarna tarifleriyle harikalar yarattı. Çalışmalarını "Sizin için iyi, Gezegen için iyi" misyonu ile sürdüren Barilla, Down Sendromlu gençlerin toplumsal yaşama kazandırılmasına destek vermek için Mengen Aşçılık ve Turizm Derneği ortaklığı ile keyifli bir etkinliğe daha imza attı. Sponsorluğunu Barilla'nın üstlendiği "Barilla & Mengen Aşçılık ve Turizm Derneği Down Sendromlu Gençler

56

Ağustos 2018

Yarışması”, bir kez daha Down Sendromlu gençlerin herkes gibi normal bir hayat sürebileceklerinin altını çizmek ve onlara yeteneklerini keşfedecekleri bir ortam yaratmak için tüm makarna severlere ev sahipliği yaptı. Mengen Belediyesi, Türkiye Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu, Aşçılık Okulu Mezunlar Derneği, Mengen Aşçılar Federasyonu ve Türkiye Aşçılar Federasyonu tarafından gerçekleştirilen festival, bu yıl da büyük ilgi gördü. 70 ilin yöresel lezzetleriyle yer aldığı festivale, yabancı şefler de katıldı. Bu yıl ilk kez uluslararası formatta düzenlenen ve 30 bin kişinin katıldığı organizasyona, genç şeflerin makarna tarifleri ile hünerlerini sergilediği yarışma damgasını vurdu.


Kısa Haberler

ÇUBUK TURŞUSU GUİNNESS’E ADAY

Çubuk turşusunu tüm dünyaya duyurmaya karar veren Çubuk Belediyesi, 13. Uluslararası Kültür ve Turşu Festivali öncesinde Guinness Rekorlar Kitabı’na aday oldu. Patentli Çubuk turşusu için rekor bir deneme gerçekleştirildi. Özel bir kavanoza bir buçuk tonluk Çubuk turşusu kuruldu.

Bir buçuk tonluk özel kavanozda hazırlanan turşu 13 Eylül ’de Guinness Türkiye Hakemi tarafından tescillenerek tüm dünyaya duyurulacak. Hazırlanan turşu 13-16 Eylül tarihlerinde 13. Uluslararası Çubuk Kültür ve Turşu Festivali’nde misafirlere ikram edilecek. Çubuk Belediye Başkanı Dr. Tuncay Acehan, Çubuk ilçesinin güzelliklerine değinerek Çubuk’un özellikle hafta sonu büyükşehirlerin kalabalığından kaç-

Kilikya , yenilenen logosu ve ambalajları ile CNR FoodIstanbul Gıda Fuarına hazır

mak isteyenlerin uğrak noktası olduğunu vurguladı. Geleneksel Kültür ve Turşu Festivali’nin önceki yıllardanfarklı olacağını vurgulayan Başkan Acehan, bu yıl festival için yapılmış olan yeniliklerden bahsederek, “Her yıl yüz binlerce vatandaşımızın geldiği festivalde gördük ki stant alanları ve piknik alanları yetersiz kalıyor. Bu yıl alanlarımızı düzenleyip genişlettik. Çubuklu üreticilerin ellerinden çıkan yöresel ürünlerimizin yer alacağı satış stantlarımızın sayısını 300’ün üzerine çıkardık. Hem ilçe ekonomimize hem ülke ekonomimize destek olacağız. Guinness Rekorlar Kitabı için rekor denemesi yapacağımız bir buçuk tonluk turşu kavanozumuz festival sonrasında Çubukabad Parkı’nda daimi olarak sergilenecek” dedi.

Kilikya Şalgam, yüksek kalite standartları, müşteri memnuniyeti, pazardaki lider konumu, inovatif bakış açısı, teknolojik altyapısı, Ar-Ge yatırımları ile Türkiye'ye ve dünyaya üstün kaliteli ve güvenli ürünler sunarken, şalgamda vazgeçilmez bir içecek alışkanlığı yaratmaya devam etmektedir.

30 ‘u aşkın ülkeye ihracat yapan Kilikya Şalgam 5 - 8 Eylül 2018 tarihleri arasında İstanbul CNR Fuar Merkezinde düzenlenecek FOOD İSTANBUL 2018 Uluslararası Gıda Fuarı’nda müşterileri ile buluşacak. Kilikya, yenilenen logosu ve ambalajları ile fuar süresince ürün yelpazesinde bulunan 100’ e yakın ürünü sergileyerek, Şalgam içeceğinin tanıtımını ve tadımını gerçekleştirecek. Yıllık 36 milyon litre üretim kapasitesine sahip olan Kilikya Şalgam Türkiye ‘de 9 bölge Müdürlüğü ile yaygın dağıtım ağı sağlayarak Türkiye pazarının %95 ‘ine hizmet vermektedir. Avrupa, Amerika, Rusya, Uzakdoğu gibi 30 ‘ u aşkın dünya ülkelerine ihracat gerçekleştirmektedir. Ağustos 2018

57


Atamalar

ISS Catering Genel Müdürlüğü’ne Süleyman Bilici atandı

Türkiye’nin en fazla istihdam yaratan kuruluşlarından ISS Türkiye grup şirketi ISS Catering Genel Müdürlüğü görevine Süleyman Bilici atandı. İmalat, tedarik zinciri ve satın alma alanlarında 25 yılın üzerinde deneyimi bulunan Bilici’nin, ISS Türkiye’nin en önemli şirketlerinden ISS Catering’e tecrübesiyle büyük bir ivme kazandırması bekleniyor. Ceyhan doğumlu Süleyman Bilici kariyerine 1989 yılında Procter & Gamble’da başladı. Devamında PepsiCove Yıldız Holding’de üst düzey görevlerde bulunduktan sonra Nisan 2016’dan bu yana yönetim danışmanlığı yapmaktaydı. Üniversite eğitimini Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği Bölümü’nde tamamlayan Süleyman Bilici, uluslararası deneyime sahip, çok-dilli bir yönetici olma özellikleriyle de dikkat çekiyor. Belçika ve Rusya’da beş yıldan uzun sürelerle expat olarak görev üstlenen Bilici evli ve iki çocuk babası.

Sodexo Global’e Türkiye’den önemli atama

Sodexo Türkiye Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri Pazarlama Direktörü Hüseyin Yargı, Sodexo Batı Avrupa ve Akdeniz Bölgesi Strateji, Satış ve Pazarlama Bölge Direktörü olarak atandı. Fransa, Belçika, İngiltere ve Türkiye gibi 11 ülkeyi içeren bölgenin satış ve pazarlama stratejilerinin yönetimini üstlenecek olan Yargı, aynı zamanda, Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri’nin global Satış Verimliliği projesini de yönetecek ve Paris merkezde görev alacaktır. Hüseyin Yargı, Galatasaray Universitesi İktisat bölümünü

Hüseyin ÖZDAMAR ANFAŞ'ta

Antalya’ da uzun yıllardır Türk Standartları Enstitüsü Akdeniz Bölge Koordinatörü olarak görev yapan Hüseyin ÖZDAMAR; Yönetim Kurulu kararı ile ANFAŞ Genel Müdürlüğü görevine getirilmiştir.

Hüseyin ÖZDAMAR Kimdir? 1960 yılında Burdur’da doğan Hüseyin ÖZDAMAR, Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun oldu. 30 ’un üzerinde yurt içi ve yurt dışı platformlarda mesleki eğitimler alan Hüseyin Özdamar, 1982 -1990 yılları

58

Ağustos 2018

birincilikle bitirmiştir. Sorbonne Üniversitesi’nden ekonomi master derecesi alan Yargı, Fransa ’ da College des Ingenieurs’de MBA eğitimini tamamlamıştır. İş hayatına Ipsos’da başlamış, ardından Renault Fransa, Petrol Ofisi ve Philips’ de strateji, satış ve pazarlama alanlarında çeşitli görevlerde bulunmuştur. 2012 yılından itibaren Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri Türkiye’nin Pazarlama direktörlüğü görevini yürütmüş ve bu dönemde şirketin yeni hizmetler geliştirmesi, dijitalleşmesi yönünde önemli projeleri hayata geçirmiştir. Hüseyin Yargı evli ve 2 kız çocuğu babasıdır.

arasında ASELSAN ve ROKETSAN 'da görev yaptı. 1991 yılında Türk Standartları Enstitüsü Burdur İl Müdürü olarak görev yapan Hüseyin Özdamar, 2013 yılına kadar kurum içinde üst düzey görevlerde yer aldı. 2013 yılından 2018 Temmuz ayına kadar Akdeniz Bölge Koordinatörlüğü görevini gerçekleştirdi. 2018 yılı içinde ANFAŞ Yönetim Kurulu’nda yer alan Hüseyin Özdamar, 19 Temmuz 2018 tarihinde ANFAŞ Genel Müdürlüğü görevine getirildi. Mesleki kariyerinin yanı sıra yurt içinde ve yurt dışında birçok uluslararası etkinliklerde Türk Standartları Enstitüsü’nü temsil etti. Tetkikçi ve Baş Tetkikçi olarak 1500’e yakın kuruluşta denetimler gerçekleştirdi. Hüseyin Özdamar, evli ve iki çocuk babasıdır.


AÄ&#x;ustos 2018

59


Hayallerime Dokunmak Gülçin SOYTUTAN

GÜNEY VİETNAM HO CHI MINH - DA LAT - NHA TRANG Geçen sayılarımızda Güney Vietnam’ı gezmeye başlamıştık. Bu sayımızda da kaldığımız yerden devam ediyoruz.

HO CHI MINH İlk durağımız yeni adıyla Ho Chi Minh, eski adıyla Saigon. Yaklaşık 250 yıl önce Khmer balıkçı köyü olarak kurulmuş. 1859-1954 yılları arasında Fransız sömürgesi olmuş. 1955 yılında Kuzey ve Güney olarak parçalanmış. Parçalandıktan sonra şehir, Fransa ile ABD’nin desteklediği Güney Vietnam Cumhuriyeti’nin başkentliğini yapmış. 1975 yılında birleşmeden sonra, bağımsızlık harekâtının önderi ve Vietnam Demokratik Cumhuriyeti’nin ilk başkanı Ho Chi Minh’in adını almış. “Işığa Kavuşturan” anlamına geliyormuş. Şehirde sömürge dönemi öncesi bir şey kalmamış. Yaklaşık 100 yıl süren sömürge döneminde Fransız şehri gibi şekillendirilmiş. Şehir merkezinde bulunan tapınağı yıkıp, yerine Saigon Notre Dame Bazilikasını yapmışlar. Bina restorasyonda olduğu için kapalıydı. Fakatttt Pazar günü ayin için açmışlar. Kapıda sıkı güvenlik vardı. Kuş uçurmuyorlardı! Biz, tereddütsüz kapıya yöneldik. Güvenlik almak istemedi “İbadet serbest değil mi?” deyince bıraktı. İçeride çok ahım, şahım bir şey yoktu. Ama İncil Fransızca okunuyor, ilahiler Fransızca söyleniyor, vaaz Fransızca veriliyordu. Oldukça kalabalıktı. Herkes gayet güzel eşlik ediyordu. 33 yıl sonra bile herkesin hala Fransızca konuşması içimi burktu! Şehrin ortasındaki Yeniden Birleşim Sarayı, Güney Vietnam Hükümetinin ana komuta merkeziymiş. 30 Nisan 1975’de Vietnam Halk Ordusu’nun tanklarla kuşatıp savaşı bitirdiği şekli ile bırakmışlar. Savaş Müzesi’nde ise 20 yıllık birleşim sürecinde yaşadıklarını, ABD’nin ağır kimyasallarla hem insanlara, hem doğaya nasıl zarar verdiklerini gözler önüne seriyorlardı. Savaş döneminden kalan tanklar, uçaklar şehirdeki pek çok Devlet Dairesinin bahçelerinde sergileniyor. Bir de halka dikkatli bakarsanız sakat insanları fark ediyorsunuz. Şehir, Fransızların baskısından, ABD’nin verdiği acılardan kurtulamamış! Ben Thanh Pazarı, sebze, meyve, balık, hediyelik eşya, yiyeceklerin satıldığı kapalı çarşı. Fiyatları da çok uygun. Yolumuzun üzerinde olduğu için giderken meyve suyu içtik, dönüşte yemek yedik. Tavsiye edebilirim. Mariamman Hindu Tapınağı’nı ziyaret edebiliyorsunuz. Nepal’de Hindu Tapınaklarına Hindu olmayanların girmesi yasaktı. Biz de ilk defa bir Hindu Tapınağını ziyaret ettik. Renkli heykelleri ile klasik bir tapınaktı. Dikkatimi çeken, duvara yaslanıp ağlayarak dua etmeleri oldu. Bana Kudüs’teki ağlama duvarını hatırlattı. Jade Emperor şehirdeki eski pagodalardan. Tarih müzesi, mutlaka görmeniz gerekenlerden. İlk çağlardan günümüze kadar gelen eserler sergileniyor. Tam karşısında İmparator Pagodası var. İbadete kapalı, müze olarak geziyorsunuz. Opera Binası sömürge döneminden. Lune Production’ın “Teh Dar” oyunu sergileniyordu. Konusunu masallardan almış. Çoğunlukla ormanda geçiyordu. Nasıl akrobatik hareketler, müthişti! İzlemeye doyamadık.

60

Ağustos 2018

CAO DAİ TAPINAĞI Caodaizm / Kaodaizm dinini daha önce duydunuz mu? Biz de Vietnam’ı araştırırken öğrendik. Caodaizm: 1878 doğumlu Ngo Van Chieu adlı bir hükümet görevlisinin kendisine gelen vahiy ile ideal dine ulaşmak için doğunun, batının bütün dinlerini, kutsal inançlarını birleştirerek Vietnam’da oluşturduğu dinmiş. Alkol, uyuşturucu, hayvansal gıdalar yasakmış. İlk mabetleri Tay Nihn ‘de açılmış, 1926 yılında da resmen din olarak kabul edilmiş. İnanışlarına göre; özel törenlerde din adamları, ruhlarla iletişime geçip, vahiy alabiliyorlar. Reenkarnasyonu kabul ediyorlar. Asıl hedefleri doğum, ölüm çemberinden kurtulup Tanrı’ya ulaşmakmış. Günde dört defa ibadet ediyorlarmış. Öğlen 12.00 gibi yaptıkları ibadeti izleyebiliyormuşuz! Bunu öğrenince turumuza Ho Chi Minh ’e yaklaşık 100 km mesafedeki Cao Dai Tapınağını ekledik. Sabah erkenden The Sinh Turizm ile hareket ettik. Şehirdeki yoğun trafikten çıkıp yola koyulmak epey bir zamanımızı aldı. Öğlen 11.45 gibi ulaşabildik. İçinde tapınak, kreş, okul, evlerin, dükkânların, tarlalarının bulunduğu yüksek duvarlarla kendilerini diğerlerinden ayırdıkları büyük özerk bir alan yapmışlar. Genelde hâkim renk sarımsı krem, açık mavi. Oldukça büyük, dikdörtgen planlı tapınağın, etrafında kuleleri var. Tören başlamak üzere olunca hemen içeri girdik. Ana kapıdan sonra sağlı, sollu kapılar var. Erkekler sağdan, kadınlar sol kapıdan içeri giriyor. Salonda da erkekler sağ tarafta, kadınlar sol tarafta ibadet ediyorlar. Bizi yukarıya balkona aldılar. Onları arkalarından izledik. Yukarıda bizimle birlikte orkestra, koro da vardı. Koro ilahiler söylerken, orkestra eşlik ediyordu. Müritleri gong sesi ile üç kere secde ederek, daha ziyade oturarak ibadet ediyorlardı. Kıyafetleri de oldukça ilginçti. Kadınların hepsi beyaz uzun kollu tunik, pantolon, erkekler genelde beyaz, statülerine göre sarı, mavi, kırmızı renklerde tunik, pantolon giyiyordu. Kafalarında kukuleta tarzı şapkaları vardı. Saflar çok düzgün sıralanmıştı. Salon zemini hafif basamaklarla kıbleye doğru yükseliyordu. Tavanı taşıyan ana kolonları rengârenk ejderhalar, Budizm, Hinduizm ögeleri ile süslemişlerdi. Kıblede çok büyük, salonun diğer yerlerinde daha küçük masonik göz simgesi vardı. Tanrısal sol gözmüş. Çünkü Yang (eril yön) sol tarafmış! İbadet bir saat sürdü. Bittikten sonra da salonu gezmemize izin verdiler.

CHU CHİ TÜNELLERİ Turumuzun ikinci kısmı Chu Chi tünellerini kapsıyordu. Vietnam’ın birleşmesinde büyük rol oynayan, Vietkong askerleri ile halkın hem saklanma, hem de saldırılarını gerçekleştirdiği, ABD ordusunu canından bezdirdikleri tüneller. Ormanı, açık hava müzesine çevirmişler. Kurdukları tuzakları, işaretleri gösterdiler. Hedef askerleri öldürmek değil, yaralamakmış! Çünkü arkadaşları yaralıyı geride bırakmayacağı için otomatik olarak en az iki kişi savaşamayacak hala geliyormuş. Yürüyenin ne tarafa gittiği anlaşılmasın


diye terliklerinin taban kısmını birini ileri, diğerini ters şekilde yapıyorlarmış. Daha neler neler. 120 km. uzunluğundaki tünelleri, bildiğiniz karınca yuvası gibi ince ince oymuşlar. Küçük odacıklar yapmışlar. Girişin genişliği iki karış kadardı İsteyen girebiliyordu. Derhal denedim. Çok rahat içine girebildim. Ancak derindi. Çıkamadım! Sağ olsun rehberle, izbandut gibi bir turist beni çekip çıkarttılar! Bu başarısızlık beni yıldırmadı. Daha sonra “Tünelleri denemek isteyenler var mı?” diye sordular. Önce kadınları aldılar. Rehber asker önde ben arkada, bizim arkamızdan bir kaç kişi daha daldık tünele. Tünelin içinde bazı yerlerde hafif ışıklandırma vardı. Genelde karanlık, dar bir dehliz. İniş ve çıkışlarla dolu. Önünüzü net göremiyorsunuz. Bir, iki kere yuvarlandım. Ama beni etkilemedi. Tünele girip de bunalanlar için her 30 m.de çıkış yapmışlar. Son çıkışta arkama baktım ki bir ben bir de bizim Hong Kong’lu kalmışız. Sinan, dizlerim kilitlenir korkusu ile ilk çıkıştan tüymüş. Tünellerdeki böcekler, karanlık falan diye yazılar okumuştum. Biz uzun pantolon, kollu gömlekle girdik. Hiç bir olumsuzluk, börtü böcekle karşılaşmadık. Yıllarca daracık tünellerde, odacıklarda saklanmak, iki büklüm alanlarda yaşamak korkunç bir şey! Hatta o tünellerde doğum yapan kadınlar, tünellerde doğmuş halen yaşayan insanlar varmış! Şimdi bize atraksiyon geliyor; amacını, süresini düşününce insanın hafızası almıyor. Ho Chi Minh, ülkenin en kalabalık kenti. Ülkede motosiklet çok kullanılıyor. Burada inanılmaz boyutlara ulaşmış. Yol, kaldırım, ters yön gibi bir problemleri yok. Her yer onlara ait, üstünlük onların. Motosikletle kap kaç konusunda uyarılmıştık. Çok şükür! Kötü olaylar yaşamadık. Tanık da olmadık. Gecenin geç vakitlerinde ya da sabahın erken saatlerinde dışarıda bulunduk. Mümkün olduğunca kalabalık, aydınlık yerlerde yürümeye, karanlık, ara sokaklara girmemeye özen gösterdik.

DA LAT Bir sonraki yerimiz dağ kasabası olan Da Lat’tı. Oraya ulaşmanın tek seçeneği de otobüs olunca gece otobüsünü tercih ettik. Çok ilginçti! Biletlerimizi alırken naylon poşet, su verdiler. Otobüse binerken ayakkabılarınızı çıkarıyorsunuz, poşetlere koyuyorsunuz. Biz de poşeti mide bulantısı için zannetmiştik! Aracın içine yalın ayak ya da çorapla girebiliyorsunuz. İçeride cam kenarlarında bir, ortada bir sıra olmak üzere üç sıra, iki katlı ranza sistemi var. Ayaklarınızı uzattığınız kısım kapalı, sırt kısmı hafif dik yastıklı, battaniyeli yataklar. Ben rahat sığdım, Sinan biraz sıkışmış. İri yarı Avrupalılar, maalesef azıcık dört kat oldular. Geceyi çok rahat uyuyarak geçirdik. Sabah Da Lat’a 6.00 gibi ulaşacaktık. Şoför nasıl geldiyse! Saat 4.00’te oradaydık. Kasaba uyuyordu. Booking.com ’dan ayarladığımız Hostel Redhouse yürüyerek gittik. Resepsiyon görevlisi yeni gelen turistlerle ilgileniyordu. Beklerken Hostel ’in sahibi (sanıyorum Çinli) dazlak geldi. Görevliyi İngilizce fırçaladı. Sinirle bize döndü. Sinan, Booking. com ’dan aldığı dökümü gösterdi. Güya listede bulamadı. Bu fiyata olmaz dedi. Koridorda, dışarıyı görmeyen, kötü bir yerdeki odayı lütfederek verdi. Resmen mobing uyguladı. Sabah The Sinh Tur’la gezimiz vardı. Göl kıyısına kurulmuş olan Da Lat’ı çiçek bahçesi olarak tanımladıklarından ilk durağımız çiçek seraları oldu. Daha sonra Elephant Waterfall yani fil şelalesine gittik. Suyun içindeki çok

büyük yuvarlak kayalar, suda yüzen fillerin sırtına benzediği için bu ismi almış. Rehber bizi taşlı, çakıllı, kaygan patikadan şelalenin altındaki mağaraya götürdü. Suyun dökülüşü, oluşturduğu gök kuşağı, ince buğu çok güzeldi. Son durağımız Langbıang dağı oldu. Jip ile çıktığımız dağın tepesinden Da Lat vadisi bütün güzelliğiyle görülüyordu. Linh Phuoc Pagoda’sını ziyaret ettikten sonra dönüşte şehir girişinde bulunan Da Lat Flower Park’ı gezdik. Rengârenk çiçeklerle, orkidelerle süslü park inanılmaz güzeldi. Yolumuzun üzerindeki Da Lat Katedralini de gezdik. Ertesi gün Nha Trang’a geçecektik, son otobüs saat 13.00’teydi. Sabah acele “Love Vally” e gittik. Giriş ücretliydi. Tarih 8 Mart olunca “Dünya Kadınlar Günü” nedeniyle kadınlara %50 indirimliymiş. Çok mutlu oldum. Vietnam, Dünya’da Kadınlar Gününü resmi tatil yaparak kutlayan nadir ülkelerden. İçerisinde gölü bulunan vadi, yemyeşil ağaçlarla kaplı. Ayrıca temalı heykellerle, çiçeklerle süslemişler. Ulaşımı; etrafı açık, üstü kapalı elektrikli araçlarla sağlıyorlar. Kadınlar Günü nedeniyle içerisi inanılmaz kalabalıktı. Sinan, otelden ayrılırken ukala patrona rezervasyonumuzda bahçeye bakan kral odası yazdığını, kaldığımız odanın da fiyatının çok düşük olduğunu falan söyledi. Adam takmadı bile. Biz de kaldığımız odanın fotoğraflarını özellikle eşyalarımızla birlikte çekip, Booking.com ’a şikâyet ettik. Neyse otobüsümüzü yakaladık. Tangır tungur dağ yollarından Nha Trang’a vardık.

NHA TRANG Nha Trang çok uzun, kumsallara sahip turistik bir şehir. Rus turistler sıcak suları çoktan keşfetmişler. Işıklı tabelalarda bile Rusça reklamlar vardı. Kumsalın güzelliğinden dolayı sahil şeridi lüks otellerle dolu, bir kısmı da inşaat halinde. Tran Phu caddesindeki mağazalar, kafeler şık, zengin turistlerin mekânı. Yerli halk daha içerilerde yaşıyor. Şehir ile iç içe olan Po Nagar balıkçı köyünde Cham ’ların Hinduizm’e inandıkları dönemde yaptıkları Hindu tapınağı “Cham Tower” var. Hoi An ’daki My Son ’ın küçük bir kopyası. Tek fark My Son müze, Cham Tower ise hem ibadet edilip, hem de gezilebiliyor. Yolunuz düşerse burayı atlamayın. Hon Chong kayalıkları, Dam Market, Long Son Pagoda, Nha Trang Katedrali kaçırmamanız gereken yerler. Şehrin, nehir tarafındaki çamur banyolarını da unutmamak gerek. Biz Tâm Bùn Khoâng İ Resort otelin çamur banyosu turuna katıldık. Geniş, açık alanda, ağaçların altında termal havuzlar, duşlar, kafeteryalar vardı. Çamur banyosu için 2.4.8 kişilik küvetler hazırlamışlardı. Girileceği zaman çamurlu, termal su ile dolduruyorlar, çıkanın ardından boşaltıp temizliyorlardı. Pek çok hastalığa derman diye açıklaması vardı. Çok keyifliydi. Tavsiye ederim. Bu arada şikâyetimizle ilgili Booking.com ’dan 15 gün sonra cevap geldi “Firma, size 10 USD iade yapacak” diye! Parası için değil, dazlak patrona ders olsun diye çok sevindik. Hâlbuki ilk tanıştığı Türkler bizdik. Biz de uyanık çıktık. Yazımızın sonuna geldik. Kimsenin, kimseyi üzmeyeceği, üzemeyeceği mutlu günler diliyorum.

Ağustos 2018

61


Yeni Ürünler

Bitter tutkunlarının vazgeçilmezi…

Sarelle Bitter

“Polonez Chef ”

Polonez lezzetini evlerin dışına da taşıyor Polonez, ürün gamındaki çeşitlilikle sadece evlerde değil toplu tüketim alanlarında da Polonez Chef ürünleri ile yerini alıyor. Birçok farklı lezzet rotasının tercihi olan Polonez Chef, ev dışı tüketim alanı olan otel, cafe, restoran ve fast food zincirlerinin menülerini lezzetlendiriyor.

Bol fındığı ve yoğun kakaosuyla Sarelle Bitter, bitterden vazgeçmeyenlerin lezzeti… Türkiye’nin sürülebilir çikolata markası Sarelle, bitter çeşidi ile bitter lezzetinden vazgeçmem diyenlere hitap ediyor. Sarelle Bitter, özenle seçilen Sagra fındıklarından gelen eşsiz lezzeti, yoğun kakaosu ve kıvamı ile damaklarda enfes bitter tadı bırakıyor. Sarelle severler sadece kahvaltıda değil, dilediği zaman ve dilediği yerde bitter keyfini sürüyor. Sarelle Bitter hem simit, pişi ve ekmeğin üzerinde hem de galetayla, waffle veya meyvenin yanında her türlü yeme şekline eşlik ediyor. Cam kavanozunun içinden kaşık kaşık yemenin de keyfi bir başka oluyor. 2016-2017’nin Superbrand ’i seçilen Sarelle ’nin içinde trans yağ, koruyucu ve renklendirici maddeler bulunmuyor.

Ülker Eksper’in özel kremasıyla lezzetler katlanıyor

30 yıllık lezzet tecrübesiyle, öncelik olarak gıda güvenliğini ve kaliteyi ilke edinen ve 120 adet ürüne sahip olan Polonez, ev dışı tüketim alanlarında da lezzet ve kalite farkıyla dikkat çekiyor. Toptan satış kanallarındaki ürünlerini ‘’Polonez Chef ’’ markası çatısında

Ülker Bizim Krema, profesyonel mutfaklarda harika sonuçlar ortaya koyuyor. Yüzde 32 yağlı özel formüllü krema, ısı ve aside dayanıklılığıyla tüm uygulamalarda lezzet ve kıvamı en üst seviyeye çıkarıyor. Şeflerin mutfaktaki yardımcısı Ülker Eksper, güçlü AR-GE’ siyle müşterilerine özel reçeteler geliştirmeye ve lezzetli menüler hazır-

sunan Polonez; otel, cafe, restoranların menülerindeki yemeklerde yer alarak evinizdeki Polonez kalitesi ve lezzetini ev dışı tüketim alanlarına da taşıyor. Toplu tüketim alanlarında ve toptan satış kanallarında geleneksel lezzetleri ile dikkat çeken Polonez Chef ürün gamında blok ve dilimli jambon çeşitleri (Dana,Hindi,Piliç), dilimli sucuk, blok ve dilimli salam çeşitleri yer alıyor. Polonez Chef, blok ve dilim sayısı belirli olan dilimli paketlenmiş ürünleri ile profesyonellere özel çözümler sunuyor.

lamak için güvenilir bir adres olmaya devam ediyor. Ülker Eksper’in tüketicisiyle geçtiğimiz yıl buluşturduğu, sütle bitkisel yağın kusursuz uyumundan ortaya çıkan Ülker Bizim Krema profesyonel ihtiyaçlara uygun içeriğiyle ilk günden bu yana profesyonellerin en çok tercih ettiği kremaların başında geliyor. Şeker içermeyen yapısı, çırpma işlemine uygunluğu, ısıya ve aside dayanıklılığıyla kusursuz tariflere imza atan Ülker Bizim Krema, sıcak uygulamalarda kesilmemesiyle de şeflerin hayatını kolaylaştırıyor.

KÜLSAN THERMOSET NASIL BİR HAMMADDEDİR? THERMOSET bir petrol türevi değildir. Plastik türevi değildir. Biliyorsunuz, plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilemez,kansorejen madde açığa çıkar. THERMOSET, melaminin kuvvetlendirilmiş bir formudur. Ancak melamin değildir. Bu esnek ve anti - bakteriyel kimyasal hammadde THERMOSET olarak biliniyor

62

Ağustos 2018


AÄ&#x;ustos 2018

63


Kısa Haberler

Kaya çiftliği klasik peyniri ile kahvaltı sofralarında

Üretimindeki zorlu ve titiz sürecin benzerine az rastlandığı Kaya Çiftliği Klasik Beyaz Peynirini, çocuklarınızın kahvaltılarında temel besin olarak tercih edebilirsiniz. Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki “kahvaltının zihni açtığı” sadece söylenti değil gerçek. Trakya’nın bereketli topraklarında yetişen hayvanlardan elde edilen sütleri en iyi ve yeni teknolojilerle işleyen Kaya Çiftliği, çocukların okul öncesi sağlıklı beslenmesine hizmet etmek için Klasik Beyaz Peynirini özenerek üretiyor. Yaptığı ürünlerini maksimum hijyen ve lezzet ilkesiyle işleyen Kaya Çiftliği’nin Klasik Beyaz Peynirleri, Türkiye’de çok az markanın yaptığı tarzda, zor ve meşakkatli bir üretim süreciyle ortaya çıkıyor. Farklı şarküteri anlayışıyla ve zengin ürün çeşitleriyle kendi perakende mağazalarında tüketici ile buluşan Kaya Çiftliği, yağlı-sert-yumuşak, zevkinize göre değişen çeşitleriyle sunuluyor

Ev dışı tüketim sektörüne yönelik çözümler sunan Selpak Professional, yeni ıslak mendil ile şimdi de kurumsal hayatta kolaylık sunuyor. Selpak Professional Islak Mendil, ofis ve iş yerlerinin tercihi olacak. Yenilikçi ürünleri ile ev dışı tüketim sektörüne yeni soluklar getiren Selpak Professional, kurumsal hayata uygun ıslak mendil ile ofis, plaza ve iş yerlerine yönelik çözüm sunuyor. Selpak Professional Islak Mendil, fark yaratan tasarımı ile iş yerleri ve ofislerde her masanın üzerinde yer alacak. Selpak Professional Islak Mendil, kilitli kapağı sayesinde uzun süre kuruma olmadan kullanılabiliyor. 60 adet mendili ile Selpak Professional Islak Mendil, özel geliştirilmiş formülü ve yumuşak dokusu sayesinde ihtiyaç duyulan her an etkili temizlik sunuyor. Ev dışı tüketim sektörünün ihtiyaçlarına uygun çözümler üreten Selpak Professional, Islak Mendil ile kurumsal hayata yönelik kolaylık sağlıyor.

Selpak Professional’dan kurumsal yaşama uygun ıslak mendil

Sıcak havalarda gıdaların bozulmasına son Sıcaklık denetiminin ve yönetiminin hayati önem taşıdığı bu sıcak yaz günlerinde “Sıcaklık Kontrol ve Takip Sistemi” ile dondurma, süt, tavuk, yumurta, hazır gıda gibi ürünlerin üretimini ve dağıtımını yapan firmaları hedefleyen Arvento, depodan market dolabına uzanan süreçte ürünlerin soğuk tedarik zinciri bozulmadan uygun sıcaklık seviyesinde ve hijyenik koşullarda taşınmasına imkan sağlıyor Meyve – sebze gibi çabuk bozulan gıdaların frigorifik araçlarda taşınmasının zorunlu hale getirilmesiyle birlikte Arvento ’nun sunduğu “Sıcaklık Kontrol ve Takip Sistemi” daha da önem kazandı. Arvento ’nun sunduğu “Sıcak-

64

Ağustos 2018

lık Kontrol ve Takip Sistemi” ile FMCG ürünlerinin depodan market dolabına uzanan süreçte, soğuk tedarik zinciri bozulmadan uygun sıcaklık seviyesinde ve hijyenik koşullarda taşınması amaçlanıyor. Özellikle süt, tavuk, yumurta, meyve, sebze ve hazır gıdalar gibi ürünlerin güvenle tüketicilere ulaşması konusunda “Sıcaklık Kontrol ve Takip Sistemi” inanılmaz kolaylıklar sağlıyor. Şirketler; sahadaki frigorifik araçlarına, depolarına ve üretim tesislerine takılan Arvento cihazları ve bu cihazlara eklenen sıcaklık sensörleri aracılığı ile bu alanlardaki sıcaklık seviyelerini internet üzerinden tek bir merkezden takip edebiliyorlar.


Kısa Haberler

26.ANFAŞ Food Product’ın yeni yüzüyle değişimi hissedeceksiniz arası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı ile eş zamanlı olarak gerçekleştiriyor.

26. ANFAŞ Food Product – Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı; Türkiye’nin konaklama ve ağırlama alanında en büyük organizasyonu 30. ANFAŞ Hotel Equipment ile eş zamanlı tek çatı altında kapılarını açmaya hazırlanıyor. 26. Food Product sektörün tüm paydaşlarını 16 -19 Ocak 2019 tarihleri arasında Antalya’da bir araya getiriyor.

Tüm paydaşlar burada

2019’da yenilenen yüzüyle geliyor. 25 yılı geride bırakan ANFAŞ Food Product, bu yıl yep yeni bir imajla kapılanı açmaya hazırlanıyor. Yeni hedef pazarları, sinerjisi, etkinlikleri, yeni yüzü ve tecrübesiyle birlikte bu yıl katılımcı ve ziyaretçilere değişimi hissettirecek .

Türkiye’nin en büyük otel ekipmanları fuarı ile tek çatı altında ANFAŞ, 26.Food Product – Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı’nı, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’nin alanında en büyük organizasyonu 30. ANFAŞ Hotel Equipment – Uluslar-

ANFAŞ’ın ziyaretçi çalışmaları sonucu katılımcılar, yurt içinde 81 ilden otel yatırımcıları, otel yöneticileri, satın almacılar, SPA Merkezleri, iç mimarlar, müteahhitler, kamu yetkilileri, şef ve aşçılar, zincir market yetkilileri, kafe ve restoran sahipleri, gıda toptancıları, perakendeciler, öğretmen evleri, polis evleri, resmi kurum ve sosyal tesis işletmeleriyle bir araya gelecek.

İhracat rotası genişliyor Yurt dışı ziyaretçi çalışmalarında ise geçtiğimiz yıl Orta Doğu ve Asya pazarında önemli alım heyetlerini katılımcılarla buluşturan Food Product, bu yıl geçen seneki çalışmalara ek olarak Almanya, Azerbaycan, Hollanda, Hong Kong, İngiltere, İtalya, Polonya, Tayland, Ukrayna ile iş birliği anlaşmaları gerçekleştirilmeye devam ediyor.

Sütlü Tatlı Üretimi Fevzi Çakmak Mah.Turgut Özal Bulvarı No:21 Taşoluk Arnavutköy - İstanbul Tel: 0212 6821040 Faks: 0212 6821035

info@renkgida.com.tr

www.renkgida.com.tr Ağustos 2018

65


Kısa Haberler

Giresun’dan Yayılan tat; İnişdibi Doğal Madensuyu Giresun’un İnişdibi bölgesinden çıkan İnişdibi Doğal Maden Suyu, bikarbonat, kalsiyum ve magnezyum gibi başlıca mineralleri içerdiğinden genel sağlığınızı olumlu yönde etkiler. İnişdibi Doğal Maden Suyu, dünyadaki soğuk çıkan nadir doğal maden sulardandır. Sıfır bakterili ve nitrit bulundurmayan Ca-HCO3 tipi bir maden suyu olan İnişdibi Doğal Maden Suyu, litresindeki Sodyum miktarı 20 mg’ dan az olduğu için sodyum diyeti yapanların rahatlıkla tüketebileceği bir yapıdadır. İçerdiği minerallerle birlikte hamile ve çocukların güvenle tüketebileceği bir içecektir.

Doğal Maden Suyunun faydaları; 1-Kan Basıncını Dengeler Sodyum diyetine uygun maden sularının içimi sağlığınızı pozitif etkilemektedir. Sodyum diyetine uygun olmayan maden suları ise tansiyon yüksekliğine neden olabilir.

2-Kötü Kolesterolü Düşürür Maden suyunun kötü kolesterolü düşürme etkisinden dolayı düzenli doğal maden suyu tüketenlerin kalp hastalığı riskleri de azalacaktır.

3-Sindirime Yardımcı Olur Maden suyu sülfat kaynağı olduğundan sindirime de yardımcı olur.

4- Kilo Vermeye Yardımcı Maden suyu kalori ve yağ içermez. Şeker ve tatlandırıcı içermeyen doğal maden sularının sıvı ihtiyacını karşılamak amacıyla tüketilmesinde mahsur yoktur. Diyet yaparken maden suyunu tercih ederek hedef kilonuza ulaşabilirsiniz.

5- Kemik Sağlığını Destekler Framingham Osteoporosis araştırmasına göre, fosforik asit ve kafein gibi katkı maddeleri içeren gazlı içeceklerin özellikle kalça kemiğinde üç kat olmak üzere kemik kaybını arttırdığını göstermiş. Ancak doğal maden suları bu maddeleri içermez.

6-Vücudumuzdaki Mineral Dengesini Korur Özelikle yaz aylarında veya çeşitli rahatsızlıklarla mineral kaybına uğrayan bedenimize sodyum oranı düşük maden sularını tüketerek destek olabiliriz.

Bizim mutfak’tan bulyonun

en pratik hali: Toz Bulyon

Türk damak zevkine besleyici ve pratik lezzetlerle hitap eden Bizim Mutfak, en yeni ürünü toz bulyonu et ve tavuk suyu olmak üzere iki farklı çeşitle tüketiciyle buluşturdu. Bizim Mutfak Toz Bulyon, sevilen tadını korurken yemek pişirmeyi pratik hale getiriyor Geniş ürün çeşitliliğiyle pratik lezzetleri mutfağınıza getiren Bizim Mutfak, suda eritmeye gerek kalmayan, herhangi bir ezme veya kırma işlemi istemeyen ve yemeklere arzu edilen miktarda doğrudan eklenebilen Bizim Mutfak Toz Bulyon Et ve Tavuk Suyu çeşitlerini tüketiciyle buluşturdu. Bizim Mutfak Toz Bulyon, pilavlara, çorbalara ve tüm tencere yemeklerine pişirme esnasında rahatça eklenebiliyor. Üstelik birden fazla kez kullanılabilmesi için tasarlanan kilitli ambalajıyla tazeliğini daima koruyor.

66

Ağustos 2018

SuperFresh’ten Türkiye’de bir ilk

Türkiye’nin lider dondurulmuş gıda markası SuperFresh, her an kullanıma hazır, önceden haşlanmış ve dondurulmuş “Kuru Fasulye” ve “Nohut”u tüketicilerinin beğenisine sunuyor. Türk damak tadına uygun lezzetli ve yenilikçi ürünleriyle tüketicilerinin beğenisini kazanan SuperFresh yine bir ilke imza atıyor. En sevilen bakliyatlarımızdan nohut ve kuru fasulyeyi bir gün önceden suda bekletip saatlerce haşlamak artık tarih oluyor. SuperFresh, anında kullanıma hazır “Haşlanmış Kuru Fasulye” ve “Haşlanmış Nohut” la hızlı ve pratik olarak hazırlanabilecek lezzetleri mutfağınıza taşıyor. SuperFresh’in önceden haşlanıp, - 40 derecede şoklanan nohut ve kuru fasulyesi hem doğrudan açılıp çözdürülerek salatada, piyazda, aşurede hem de yemeklerde ve tatlılarda sofranıza lezzet katıyor.


AÄ&#x;ustos 2018

67


Bu sayfalarda yer almak için yapmanız gereken sadece ABONE olmak ABONE olun iletişim bilgileriniz ve LOGO’nuz ücretsiz yayınlansın Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah.188.Sk.No:16 Sarnıç - Gaziemir İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 281 24 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr

Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 0212 503 46 59 www.zibacatering.com e-mail: info@zibacatering.com

Firma Adı: Besler Hazır Yemek ve Catering Adresi: Levent Mah.1804 Sk. No:17/A Yüregir- Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon:0322 346 19 23 Faks: 0322 346 19 24 e-mail: besler@beslercatering.com www.beslercatering.com

Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres:OSB 2.Etap 24.Cad. No:24 Döşemealtı - Antalya Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com

Firma Adı: Karmen Catering & Organizasyon Adresi: Konutkent Mah. 3028. Sk. 2A/208 Çankaya /Ankara Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0312 911 16 86 GSM: 0544 786 11 04 e-mail tugba@karmenkurumsal.com www.karmenkurumsal.com Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum-Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 169 03 32 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi. Sk. No:3 / 6 Güneşli Bağcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 630 25 20 Faks: 0212 550 48 08 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com Firma Adı: Sefam Tur. Gıda Org. İşl.Tic. Ltd. Şti Adresi: Kurtköy Mah.Ankara Cad. Başkale Sk. No:2 D:6 Pendik - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 304 14 14 www.sefamcatering.com e-mail: sefam@sefamcatering.com Firma Adı: Onion Gıda A.Ş. Adresi: Odunluk Mah. Liman Cad. No:17 İç Kapı No: 87 Nilüfer - Bursa Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0224 452 40 44 www.onionyemek.com e-mail: aliriza@onionyemek.com Firma Adı: Poligon Catering Adresi: Uğur Mumcu Mah. N Cad. No 61 Sultan Gazi - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0533 238 59 67 - 0212 594 76 15 www.poligoncatering.com.tr e-mail: poligoncatering@hotmail.com

Firma Adı: Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 Adresi: Defterdar Mah.Otakçılar Cad. No:80, K: 4 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 613 91 13 www.resport.com.tr e-mail:info@resport.com.tr

C: 100 M: 98 Y :31 K: 22

Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa Cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 7279925 Faks: 0212 7279939 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: KYS Yemekçilik Loj.Taş.Gıda San. Adresi: Kılavuzlu Mah.88005 Sk No: 2 / A Onikişubat - K.Maraş Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0344 211 01 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: m.belkiran@kysyemekcilik.com.tr www.kysyemekcilik.com.tr Firma Adı: Erencan Yemek Üretim Gıda San. Tic. Ltd. Şti Adresi: Girne Mah. Narlıdere Cad. No:64/B Maltepe/İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 388 42 66 GSM: 0539 883 06 91 e-mail: Firma Adı: Aydın Yemekçilik Adresi: İnönü Mah.382 Sk. No:11 Ceyhan -Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0322 613 17 19 GSM: 05341 844 8739 aydin-yemek@hotmail.com www.aydinyemekcilik.com Firma Adı: Rasyo Hazır Yemek San. ve Tic Ltd. Şti Adresi: M.Kemal Paşa Mah. Yıldırım Bayazıt Cad. Mahir Sk. No: 16 / A Avcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 423 40 03 e-mail: info@rasyocatering.com www.rasyocatering.com

KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR? Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların kırılma ihtimali çok düşüktür. Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine düşerse bazen kırık görülebilir.

68

Ağustos 2018


Küçük İlanlar Hazır Gıda Üretimi

Adresi: Çapak Mah. 2588 Sk.No:3 / 1 Torbalı - İzmir Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0232 341 94 00 Faks: 0232 341 91 91 e-mail: info@egehaziryiyecek.com www.egehaziryiyecek.com Firma Adı: Sezer Pak Tabldot Adresi: İspot Cami Mah. Kurtuluş Cad.No: 103 / A Keşan - Edirne Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0543 530 21 22 e-mail: sezerpak@hotmail.com www.paktabldot.com

Firma Adı: Eges &Egem Yemek ve Catering Hİzmetleri Adresi: Ulukent Sanayi Bölgesi 10007 Sk. No:2/4 Menemen - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 8332729 GSM: 0553 211 83 15 e-mail: info@egesyemek.com.tr www.egesyemek.com.tr

Pasta - Tatlı Üreticisi

Firma Adı: Zahra Gıda San.Tic.Ltd.Şti Adresi: Dostluk Sk No:12 K:1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0212 280 19 12 - 0532 722 1911 e-mail: info@zahragida.com www.zahragida.com Firma Adı: Salatta Gıda San.ve Tic.A.Ş Adresi: Orta Mah. Yeniçağ Sk.No:6 / B Mutlu San.Sit. No: 4 - 5 - 6 - 7 Orhanlı - Tuzla - İstanbul Faaliyet alanı: Tüketime hazırlanmış, yıkanmış, paketlenmiş, salata, sebze Tel: 0216 3042827 - Faks:0216 304 06 61 e-mail: info@salatta.com.tr www.salatta.com.tr

Bulgur Üreticisi Firma Adı: Önersan Gıda Nak.İnş.Tar. San ve Tic.Ltd. Adresi: OSB 1.Bulvar No::9 Artuklu - Mardin Faaliyet alanı: Bulgur Üreticisi Tel: 0482 502 04 02 Faks: 0482 502 04 03 e-mail: info@onersanbulgur.com www.onersanbulgur.com

Diğer Firma Adı: Donuk Pasta Üretim ve Pazarlama A.Ş. Adresi: Arslanbey Mah. Uzun Sk.No.46 Kartepe / Kocaeli Faaliyet alanı: Donuk pasta üretimi Tel: 0850 532 00 41 GSM: 0535 464 84 21 e-mail: muhasebe@milanocakes.com.tr www.milanocakes.com.tr Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic. A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah.Tansu Sokak No:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 999 28 00 www.saraymuhallebicisi.com

İçecek Çözümleri Firma Adı:Bevus End.İçecek Çözümleri San.Tic.Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah. Dereboyu Cad. Fesleğen Sk. A1 A Blok D:20 Ataşehir - İstanbul Faaliyet alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks:0216 688 68 03 e-mail:coskun@bevus.com.tr www.bevus.com.tr

Sos Üreticisi

Firma Adı: Kurel Gıda Tarım ürünleri Adresi: Özsan Sanayi Sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: Kahvaltılık ve Yemeklik Sos Üretimi Tel: 0422 238 04 74 Faks: 0422 238 36 42 e-mail:info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr

Firma Adı: Çiçek Lokantası Adresi: 2176 Sk. No:5 /45 Söğütözü - Ankara Faaliyet alanı: Lokanta Tel: 0312 284 08 88 e-mail: info@ciceklokantasi.com.tr www.ciceklokantasi.com.tr Firma Adı: Ezineli Gurme Adresi: Koşuyolu Mah.Alidede Cad. Demirli Sit. No:9 / B Kadıköy - İstanbul Faaliyet alanı: Kahvaltı Tel: 0216 402 11 44 GSM: e-mail:info@ezineligurme.com www.ezineligurme.com Firma Adı: TurgayBey Toptan Gıda Sanayi Adresi: Mega Center Gümrük İskelesi Cad. A Blok No: 537 Bayrampaşa - İstanbul Faaliyet alanı: Balkan Süt Avrupa Yakası Distribütörü Tel: 0212 437 25 55 GSM: 0544 634 25 25 e-mail: turgaytoptan@gmail.com Firma Adı: : Kaan restoran Kafetarya Gıda Tic. A.Ş Adresi: Şerifali Mah. Barbaros cad. Şehit Sk. No :27 Ümraniye- İstanbul Faaliyet alanı: Resttoran ve Cafeterya Tel: 0216 302 16 13 Faks: GSM: 0534 648 15 71 e-mail: tugba.sen@happymoons.com.tr web: www.happymoons.com.tr Firma Adı: Arpet Kalıp Plastik Sanayi Adresi: İvedik OSB 1333 Cad.. No:20 Yenimahalle - Ankara Faaliyet alanı: Kalıp ve plastik sanayi Tel: 0312 395 20 43 Faks: 0312 395 20 82 GSM: 0549 630 02 08

Ağustos 2018

69


Kitap Hayattır

Kitabın görüntüsü yürekten üzüntüyü kovar (Fas Atasözü)

Zerrin ÖZCAN

zerrin.ozcan@ardayayin.net

Edebiyatımızın önemli isimlerinden Erendiz Atasü’nün romanı Dağın Öteki Yüzü Almanya’da okuyucularla buluşuyor. Erendiz Atasü’nün ilk romanı olan Dağın Öteki Yüzü, yazarın kendi ailesinden esinlenerek kurduğu ve cumhuriyetin ilk kurulma yıllarından günümüze kadar uzanan derinlikli bir roman. Dağın Öteki Yüzü 1996 Orhan Kemal Roman Ödülü’nü kazandı.

Mavi Çiçek kısa kısa 55 bölümden oluşan ama Romantik Dönem’i sadece aile, arkadaşlık, aşk ilişkileriyle değil, siyasal çalkantıları, entelektüel hırsları ve ahlaki ikilemleriyle aktaran bir roman. Fitzgerald “Eleştirmenler Ödülü”nü kazanan bu romanında 18. yüzyılın önemli şairlerinden, Novalis takma adını kullanan Hardenberg Baronu Friedrich’in yaşamını dile getiriliyor. Genç bir şairin on iki yaşındaki bir kızla ilişkisi, hiçbir zaman elde edilemeyecek, hatta var olup olmadığı bile kuşkulu “mavi çiçek”le simgeleniyor. Mavi Çiçek bir gençlik, umut, idealizm ve imgelem romanı.

Siparişle pasta yapan ve her birinin içine kişiye özel aşk metinleri koyan ama aşka inanmayan Faik Bey, kullandığı Mercedes’e âşık şoför, kırsalda saklanan babası hakkında atlılara ipucu vermemeye çalışan ufak çocuk, iki oğluna arı izleme projesi veren çapkın baba, eski kocasını bir sabah bir kafede, yanında yeni sevgilisiyle görüp işe geç kalan kadın, yabancı bir kadın gazeteciyi sınır kentindeki bombalanmış otel odasında alıkoyan adam… Dublin, 1841. Aralık ayında soğuk bir sabah. Küçük bir oğlan çocuğu tatlı sözlerle kandırılıp annesinin yanından alınıyor ve vahşice katledilmiş olarak bulunuyor. Yoksulluk, eşitsizlik ve siyasal istikrarsızlığın egemen olduğu kentte işlenen onlarca elim cinayetten biri, ama diğerlerinden farklı olarak halkı galeyana sürüklüyor. İşin tuhafı, katil ne işlediği cinayetten pişmanlık duyuyor ne de alacağı cezadan korkuyor. Hücresinde idam gününü beklerken serinkanlılıkla hikâyesini kaleme almayı seçiyor.

Arkadaşlık, macera, oyun ve eğlenceyi buluşturan neşeli bir dizi! Tüm dünyanın sevdiği, Hans Christian Andersen ve ALMA (Astrid Lindgren Anma Ödülü) gibi önemli ödüllerin sahibi yazar Christine Nöstlinger'den okumaya yeni başlayan çocuklar için 4 kitaplık neşeli bir dizi! Arkadaşlık, macera, oyun ve eğlenceyi buluşturan, birbirinden bağımsız okunabilen "Franz" dizisi, ödüllü illüstratör Erhard Dietl'in özgün desenleriyle renkleniyor. Raflara çıkan Franz ve Dedektiflik Hikâyesi ile Franz ve Arkadaşlık Hikâyesi'yle dizi tamamlanıyor. Dizinin ilk iki kitabı Franz ve Köpek Hikâyesi ile Franz ve Futbol Hikâyesi temmuz ayında minik okurlarıyla buluşmuştu.

70

Ağustos 2018


Marquis de Sade, genç yazarlara roman yazmak üzerine öğütler verdiği, bu, içeriği tartışmalı, dili sivri mi sivri denemesinde tam bir "otorite" (!) kesiliyor.

Mizah denince herkesin aklına gelen isimlerden biri olan Kandemir Konduk, Merhaba Sevda romanından sonra şimdi de öykülerinden bir seçkiyle karşınızda.

Deneyimli gazeteci Mehveş Evin’in, Türkiye’nin bugünkü noktaya nasıl geldiğini sorguladığı yeni kitabı A’dan Z’ye Buraya Nasıl Geldik Karakarga Yayınları’ndan çıktı. Kitapta çevre, politika, kadın, kültür, ekonomi, eğitim, medya, hukuk, LGBTİ hareketi ve daha pek çok temel alanda yaşananların bütünlüklü bir bakış açısıyla değerlendirmesinin yanı sıra konunun bağlamına göre Türkiye’nin önemli meseleleri bazen edebiyatla bazen mitolojiyle ya da tarihle yolu kesişerek günümüze kadar geliyor. Alfabedeki her harf altında farklı bir konunun ele alındığı kitapta olayların gündemdeki yeri kadar basında perde arkasında yaşananlar da başarılı bir gazetecilik örneği olarak önümüze konuyor.

Ağustosta Kocam Donuyor’ daki öyküleri yazarken Kandemir Konduk, belli ki almış eline çuvaldızı, başlamış ince ince işlemeye mizahını. Her öykünün temelini oluştururken toplumsal değişikliklerdeki çelişkileri gözüne kestirmiş: Kız babasının dizini dövmesini, atalarımızın dediği gibi kızını dövmemeye değil de babaların yarattığı dertlere bağlaması, bu çelişkileri işleyerek insanı ters köşeye yatıran pek çok öyküden verilebilecek bir örnek sadece.

Marquis de Sade, 1799'da yayımlanan Aşkın Suçları adlı eserinin önüne, kendisine saldıran ahlak kumkumalarına ve devrin sansürcü zihniyetine karşı adeta bir kalkan görevi görecek şekilde eklediği bu metinde, şu üç soruya cevap bulmaya çalışıyor: 1) Bir eser neden roman adını taşır? Ot Dergisi’ndeki yazılarıyla tanıdığımız Kutub Şimşek ilk kitabı Aynı Daldaydık ile Karakarga Yayınları etiketiyle okurlarıyla buluştu.

2) Kaynağını hangi halkta aramalıyız, en ünlüleri hangileridir? 3) Yazma sanatında mükemmelliğe erişmek için hangi kuralları izlemek gerekir?

Batı’da büyüyen şehirli çocukların gerçekliğinden bihaber olduğu Doğu’nun öykülerini yaşanmışlıklarıyla harmanlayarak aktaran yazar okurlarına bu coğrafyayı tanımaları için bambaşka bir pencere açıyor. Yaşamın içindeki mizah duygusunu hiç kaybetmeyen öyküler okurunun yüzünde hüzünlü bir tebessüm bırakıyor. Yazar kendi çocukluğundan, gençliğinden ve yetişkinliğinden, çok kardeşli ailesinden, tanıdıklarından, dinlediklerinden, gördüklerinden derlediği öyküleri samimiyetle ve gerçeklik duygusunu yitirmeden anlatıyor.

Çağdaş Yunan ve dünya şiirinin en büyük imzalarından ve Türkiye'deki şiir okurlarının da oldukça yakınan tanıdığı Yannis Ritsos ve şiirleri, Cevat Çapan'ın yıllar içinde yaptığı çevirilerden oluşturduğu derlemesiyle Kırmızı Kedi'de… 20. yüzyıl Yunan şiirinin neredeyse karakterini oluşturan bir şair Yannis Ritsos. Seferis, Kavafis gibi büyük ustaların yazdıkları şiirlerde oluşturdukları "Grek" olmak yaklaşımının karşısında "Rum olmak / Rumyosini" ile yalın bir anlatımla ve arı Yunancayla duran bir ozanlar ozanı! Öyle ki sadece Yunan şiirinde değil dünya şiirinde büyük etkisi olmuş, birçok Türk şairin sesinde sesini duyduğumuz bir isim Ritsos. Hayatı faşist siyasi iktidarların yarattığı baskılar ve sürgün cezaları ile geçmiş, ama inadına yaşama sevincinden, şiirden, edebiyattan, sanattan ve üretmekten vazgeçmemiş bir ustalar ustası! "Şiire, aşka ve ölüme inanıyorum, diyor, işte bu yüzden ölümsüzlüğe de inanıyorum. Bir dize yazıyorum, dünyayı yazıyorum; ben varım; dünya var." Sözleriyle tüm dünyaya, içindeki tüm unsurlarla hayatı kucaklamayı öğütleyen Ritsos'un şiirlerini bir başka ustanın Cevat Çapan'ın çeviri ve derlemesinden okuyacaksınız. Çapan'ın yıllar içinde farklı gazete, dergi ve başka yayınlara yaptığı Ritsos çevirilerinden derlediği "Bir Mayıs Günü Bırakıp Gittin Beni" yıllar sonra yeniden okurla buluşuyor. Üstelik Herkül Millas'ın Ritsos'la yaptığı ve bu topraklara dair çok şey söyleyen söyleşisiyle birlikte… Ağustos 2018

71


Hilton Hotels & Resorts markasının, Türkiye’de bulunan 61’inci oteli olan Hilton İstanbul Maslak, 17’si süit, toplam 284 oda ile hizmet veriyor. Oda ve süitler işlevsel ve konforlu tasarımları ve enfes şehir manzaralarıyla dikkat çekiyor. Ayrıca iki ayrı ‘’Queen’’ yatak bulunduran oda kategorisi ve odaların oldukça geniş olması, otelin ayrıştırıcı özelliklerinden birkaçı. Seyahat deneyimlerine ekstra lüks ve konfor katmak isteyen konuklar 24. katta konumlanan Executive Lounge’da panoramik İstanbul ve boğaz manzaraları eşliğinde gün boyu sunulan, hem göze hem damağa hitap eden atıştırmalık büfesi ve yerli yabancı içecek servisinin yanı sıra, özel danışma hizmetleri de alabiliyorlar.

Hilton İstanbul Maslak

Kapılarını Açtı

İş toplantıları ve etkinlikler için birçok alternatif sunan otelin 27. katında, yıldızların tam altında konumlanan ve cam tavanı ile dikkat çeken ayrıcalıklı bir etkinlik mekanı bulunuyor. 6.600 metrekareye yayılan etkinlik alanında, 850 metrekarelik, toplamda 1.200 kişiyi ağırlayabilen ve gün ışığı alan büyük balo salonu mevcut. Hilton İstanbul Maslak’ta, tümü, en son teknoloji ekipmanlarla donatılmış ve farklı nitelikteki etkinliklere ev sahipliği yapabilecek şekilde kurgulanmış 22 adet toplantı salonu ve birden fazla etkinlik alanı bulunuyor. Hilton İstanbul Maslak, lobi alanında yer alan, adeta evrenin kapılarını aralar nitelikte renkli bir sanat seçkisi sunan özel sanat galerisi ile de Maslak’ın kültürel dünyasına ayak uyduruyor. Bu sanat galerisi, otelin dikkat çekici koleksiyonunun yanı sıra dünyanın dört bir yanından yerli ve yabancı sanatçıları ağırlayarak, farklı sergilere de ev sahipliği yaparak İstanbul’daki sanatseverlerin ilgi odağı olacağa benziyor. Hilton Hotels & Resorts markasının en yeni üyesine ilişkin detaylara yer veren Hilton İstanbul Maslak Genel Müdürü Özkan Alkan ise “Hilton’un ünlü otelcilik yaklaşımını Türkiye ’de iş hayatının, gündelik hayatın ve kültürün bir araya geldiği en işlek ticaret merkezlerinden birine taşırken, ziyaretçilerimize son derece kapsamlı ve gerçek zamanlı bir deneyim sunacak olmaktan heyecan duyuyoruz. Otelimiz seyahatseverlerin, yöneticilerin veya beraber çalışan misafirlerimizin birbirleriyle temas kurabileceği, anlamlı birlikteliklere adım atabileceği mükemmel bir ortam sunuyor. Misafirlerimiz, şehre hâkim manzarasıyla yıldızların altında uzanan muhteşem mekânımız ‘’The Roof ’’ dâhil, otelimizin geniş, modern odalarından ve ayrıcalıklı imkânlarından yararlanarak iş toplantıları ve ayrıcalıklı etkinlikler düzenleyebilecek” diye konuştu.

72

Ağustos 2018


YENİ ABONE OLUN VEYA DEVAM EDEN ABONELİĞİNİZİ YENİLEYİN

KDV ve Kargo bedeli dahil

75. Sayımız onuruna 75 gün süre ile Catering Guide ABONELİĞİ 150 TL. yerine 75 TL. Ayrıca ABONELERİMİZİN iletişim bilgileri ve logoları bir yıl süre ile ÜCRETSİZ olarakdergide yer alacaktır

Kampanya

5 - Eylül - 20 Kasım Tarihleri arasında geçerlidir

ABONE FORMU’na www.ardayayin.net adresinden ulaşabilirsiniz İLETİŞİM: 0312 430 33 10 abone@ardayayin.net



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.