Cg 64 e dergi

Page 1

Nisan 2017

CATERING g u i d e Yıl / Year :13 Sayı / Issue: 64 Nisan / April 2017

www.ardayayin.net

Fiyatı / Price:10 TL ISSN 1308 - 4585

“Hakemli Dergi”

Dört mevsim vazgeçilmezimiz

DONDURMA

Kanatlı Eti Sektörü Üreticileri:

Kırmızı et arzında sorun devam ediyor

Avrupa’nın Bizden öğrenecek çok şeyi var... Coğrafi İşareti Ürünler Zirvesi Ankara’da yapıldı İşsizlik rakamları ürkütüyor 1


Nisan 2017

Otomatik dondurma külahı - sarma külah - Tartolet

Otomatik Dondurma Külahı Üretim Makinası 10 takım set kalıp

Otomatik Dondurma Külahı Üretim Makinası 5 takım set kalıp

Otomatik Reçellik Kup Üretim makinası 70 göz set kalıp

Otomatik Konya Sarması makinası 180 Göz Set Kalıp

Düzgün Kaliteli Ürün

Parlak Çıtır Dolgun Hijyenik 0536 438 52 22

Gimaksan Makina ve Kalıp imalatı San. Tic. Ltd. Şti 2

Aşık Veysel Mah. 5822 Sokak No:21/A Karabağlar - İzmir - Türkiye Tel: 0232 265 00 07 Faks: 0232 265 00 07 gimaksan@hotmail.com - info@gimaksan.com.tr


Nisan 2017

Türkiye ’nin ilk ve Tek Üreticisi

Reçellik kup - Konya sarması - Üretim Makinaları

Otomatik Sarma Külah Waffle Üretim Makinası 25 plakalı set kalıp

Otomatik 2 Üniteli Tartolet Makinası 2 farklı model işlenebilir

03

Otomatik Paslanmaz Mikserle Hamur Karma Otomatik Pompa ile Kalıba Hamur Transferi

Otomatik 1 kazanlı Hamur Karma paslanmaz Çelik Mikser 250 litre kapasite

Otomatik 2 Kazanlı Hamur Karma paslanmaz çelik mikser 2x250 litre kapasite

04

Ücretsiz Makine Eğitimi ve Hamur Formülü

05

02

Homojen Dondurma Külahı ve Sertliği

Solid State Röle ijital ( S.S.R ) Sistem D ntrol Termostatlı Isı Koinde İle Enerji Maliyet 1 / 3 Tasarruf

01

Müşterilere Özel Model ve Tasarım Kalıp Kalıp Üzerine Ücretsiz Logo İşleme

06 Şık ve Kullanışlı PLC Operatör Paneli

www.gimaksan.com.trr

3


Nisan 2017

Mutfak takımları için

Kurutma, parlatma ve hijyen makineleri Teknik Özellikleri ■ Bir saatte ortalama 500 adet farklı ebatlardaki tabak tabldotları ve tepsileri siler, kurutur hijyenik bir şekilde servise hazır duruma getirir. ■ Makina 304 kalite paslanmaz çelikten üretilmiştir. ■ Elektrik: 220V 50 Hz. ■ Ağırlık: 70 Kg. ■ Ebatlar: 70x50x65 cm ■ Makinada 1000 W ısıtıcı rezistans kullanılmaktadır. ■ Makinada kullanılan ve kurutma, parlatma ve hijyen sağlayan mikrofiber fırçalar kullanılmaktadır. ■ Makinalarımız 2 yıl garantili ve CE belgelidir.

KMS / TB - 500 Tabak, Tabldot, Tepsi Silme Makinesi

Ikitelli Org. San. Bölgesi Triko Center San. Sit. M7 Blok No: 131 Basaksehir - Istanbul Telefon: 0212 671 42 74 Faks: 0212 671 42 74 e.mail: info@kms.com.tr

www.kms.com.tr


Nisan 2017


Nisan 2017

6

www.besyildiz.com.tr

Mail : info@altinkaya.com - Tel : +90 216 378 79 45


Nisan 2017

7


Nisan 2017

8


Nisan 2017


Nisan 2017

Catering firmalarının ÇözbiM-Xsentius’a geçmesi için bir çok sebebi var… Nedir Xsentius?

Xsentius Catering sektörünün “olmazsa olmazı” ÇözbiM Yazılımın geliştirmiş olduğu İnteraktif bir Web Portal yazılımıdır.

Hızla gelişen catering sektörününde internet teknolojilerinden faydalanarak iş akış süreçlerini kısaltmak, rahatlatmak, günlük rutin bazı işlemlerini otomasyona bağlamak amacıyla

kullanıcılarımızın ihtiyaç duyacağı konuları saptayarak Xsentius Web Portal yazılımı geliştirdik.

Xsentius Web Portal uygulaması sayesinde artık yemek firmaları; müşterilerine ve satıcılarına verecekleri kullanıcı adı ve şifreler ile aşağıda bahsedilen işlemleri kolayca yapabileceği gibi, kendileri de, tüm Müşteri ve Satıcılarının hareketlerini takip edebilmekte ve firmaya özgü raporlar alabilmektedir.

Xsentius Portal’da Neler Yapılır? Müşterileriniz; ■ Mönülerini, internetten online görsün, ■ Günlük sayılarını telefonla bildirmek yerine, internet üzerinden online girsin, ■ İhtiyaç duydukları malzemeleri internet üzerinden online girip sipariş versin, ■ Cari hesap mutabakatlarını online görsün, ■ Size söylemek istedikleri notları, mesajları internet üzerinden online girip size haber bıraksın, ■ İsterseniz mönülerde seçmeli olarak seçmesini istediğiniz yemeklerden seçerek mönüleri internetten belirleyebilsin,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için,

Satıcılarınız;

Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM-Xsentius Portalına geçin.

■ Cari hesap mutabakatlarını internet üzerinden online görebilsin, ■ Sattıkları malzeme fiyatlarını portal üzerinden güncelleyip girebilsin, ■ Satıcıların, firmadan aldığı siparişleri ve teslimat durumlarını görsün ve sorgulayabilsin, ■ Size söylemek istedikleri notları, mesajları internet üzerinden online girip size haber bıraksın,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için,

Firmanızın;

Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM - Xsentius Portalına geçin.

■ Tüm müşterilerinin ve satıcılarının borç-alacak durumunu görüntüleyebilmesini, cari hesap ekstrelerini alabilmesini, ■ Cari hesap mutabakat raporlarını alabilmesi, aylık bazda borç-alacak rakamlarını görebilmesini, ■ Özet-detaylı stok durum raporları görüntüleyebilmesini, ■ Müşterilere ait sarf malzeme siparişlerini görüntüleyebilmesini, ■ Aldığı-verdiği siparişleri görüntüleyebilmesi,mutfakların merkeze vermiş olduğu siparişleri görüntüleyebilmesini, satıcıların siparişlerini görüntüleyebilmesini ve sorgulamasını, ■ Müşterilerine ait aylık mönüleri görüntüleyebilmesini, ■ Son dakika finansal raporu ile günlük yada aylık olarak kasa-çek-satın alma-satışlar/alışlarbanka raporu – personel raporu gibi raporlar alabilmesini, ■ Müşteri ve satıcılarının mesajlarını portal üzerinden yanıtlayabilmesini,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için, Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM - Xsentius Portalına geçin.

www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr


Ocak 2017

Nisan 2017

Estetik , dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri...

SINCE 1974

Geniş üretim kapasitesi ve yaygın bayi ağı ile KÜLSAN, İzmir’den Diyarbakır’a Trabzon’dan, Antalya’ya 81 ile ürünlerini ulaştırmaktadır. KÜLSAN hayatı kolaylaştıran ve şıklığı ön planda tutan ürünlerini Arcomel,Arcoform ve Thermoset olarak üç ana marka altında toplamıştır.

KÜLSAN MELAMİN PLASTİK SAN. ve TİC. AŞ Karayolları Mah.Kadir Akdoğan Cad.No:18 Küçükköy 34255 GAZİOSMANPAŞA - İSTANBUL - TURKEY

T : 0212 477 56 66 F : 0212 477 57 77

www.kulsan.com.tr e.mail:kulsan@kulsan.com.tr

İSTOÇ Mağaza: İstoç 24.Ada No:16 Bağcılar - İstanbul Telefon:+90 212 659 78 36 Fax: +90 212 659 78 37


Nisan 2017

“Güncelle, Bilimi birleştiren Dergi”

CATERING g u i d e İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Müdür Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net 0507 179 56 02 Reklam Yönetmeni Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net Yayın Danışmanı Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr Abone Sorumlusu Sabah ÖCAL Mekan ve Chef Editörü Merve Nur AŞIK Translator Yağmur Özge ARIK

Temsilcilikler

Toplu Yemek ve Catering

Ankara: Okan KARAHANLI Sektörü Danışma Kurulu okan.karahanli@ardayayin.net Engin Güner - TAMA Mutfak 0553 076 02 00 Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Eskişehir: Enis ZEYTİNLER Rouzberi Gergeri - Ziba Catering enis.zeytinler@ardayayin.net Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering 0530 687 93 04 Necmiye Güldürsün - Akpaz Catering Zonguldak: Cahit AKMAN Salim Taş - Taş Kardeşler 0544 649 51 67 Faruk Dural - Üçöğün Catering Antalya: Erdal ARIK Cihangir Bayer - Resport Catering 0533 6487522 Sadık Çelik - Keyveni Kurumsal Yemek Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Yemek Danışma Kurulu Bahadır Aydın - Parıltım Yemek Prof. Dr. Ahmet AYAR Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüce CANOLER Dr.Hüseyin K.BÜYÜKÖZER Yüksel Güven -AŞ-SAN Catering Feray ALPAY Kemal Saldır - Seçsan Yemek Mehmet Baki ASUTAY Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl:13 Sayı: 64 30 Nisan 2017 Fiyatı:10 TL ISSN 1308 - 4584

İçindekiler 22 - Dondurma üretiminde yapı iyileştiriciler 27 - Artık kışın da dondurma yiyoruz 31 - Kanatlı Eti Sektörü Üreticileri: Avrupa’nın Bizden öğrenecek çok şeyi var... 32 - Kim korkar kuş gribinden 34 - Kırmızı et arzında sorun devam ediyor 36 - Otelcilerin yüzünü dijital pazarlama güldürecek 41 - Coğrafi İşareti Ürünler Zirvesi Ankara’da yapıldı

Yönetim Yeri

Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com

www.ardayayin.net Baskı

Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz.İth. İhr.Tic.Ltd.Şti Anadolu Bulvarı MEKA Plaza No:5 /15 Gimat Yenimahalle - Ankara Tel: 0312 397 16 17 Faks: 0312 397 03 07 Dağıtım - Yurtiçi Kargo Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Editör’den Merhaba, Her defasında olduğu gibi yine dopdolu bir dergi ile karşınızdayız. Alanında uzman yazarlarımızın görüşlerini ilgi ile okuyacağınızı umuyoruz. Dondurma yaz aylarının vazgeçilmezi ama artık kış , aylarında da dondurma tüketiyoruz.Kışın tüketilen dondurma miktarı neredeyse yaz aylarına yaklaştı. Uzun süredir kırmızı ette sorun devam ediyor. Yakın zamanda da çözülecek gibi görünmüyor. Kanatlı sektöründe devam eden,gezen tavuk daha mı iyi tartışmasına BESD - BİR Başkanı Dr. Sait Koca son noktayı koydu.Sayfalarımızda okuyacaksınız.

54 - Ev dışı tüketim sektöründe meslek birlikleri ‘Gıda Güvenliği’ hedefleri için buluştu

Gıda güvenliği yaşamımızda olmazsa olmaz bir olgu EDT sektöründe faaliyette bulunan Sivil toplum örgütleri Unilever öncülüğünde bir araya geldiler.

56 - İşsizlik rakamları ürkütüyor

Hepsi ve daha fazlası Catering Guide’de... Yeni sayımızda buluşuncaya kadar, hayırlı ve bol kazançlı günler diliyoruz

Bilimsel Kurul Editör Prof.Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fakültesi Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet KAYACIER - Bursa Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Harun DEMİRKAYA - Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Yekta GÖKSUNGUR - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fakültesi Prof. Dr. Sedef Nehir EL - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni.Su Ürünleri Fakültesi Doç. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi Doç. Dr. A. Kemal SEÇKİN - Bursa Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi

12

Doç. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Doç. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi Doç. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Yrd. Doç. Dr. Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Dr. Ahmet YAMAN - Abant İzzet Baysal Üniversitesi


Nisan 2017

Kedinin önüne fare atarsanız, herşeyi bırakıp onun peşinden koşar. Fıtratında var çünkü...

Dursun ARIK 0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net

Fıtratlarında var çünkü Padişah Başvezirine sormuş:. - Davranışlarda,eğitim mi daha belirleyicidir, cibilliyet mi? Vezir düşünmeden cevap vermiş. - Cibilliyet padişahım.

Fıkrada ki ana fikire katılmamak mümkün değil. ”Herşey aslına rücü eder”demiş atalarımız. Kedinin önüne fare atarsanız, herşeyi bırakıp onun peşinden koşar. Fıtratında var çünkü...

Padişah ise aksi fikirdeymiş, böyle olmadığını ispat etmek için, memleketin her yerine tellallar çıkartmış.

Canlıların birinci ihtiyacı, karnını doyurmaktır. Daha sonra barınma ve üreme ihtiyacı ortaya çıkar. Bunlar Maslow’un yaşam piramidinin alt katmanlarıdır.

- Duyduk duymadık demeyin en iyi hayvan eğiticisine yüz kese altın…

Bu ihtiyaçların giderilmesi mücadelesinde içgüdüler öne çıkar. Diğer değişle cibiliyet belirleyici olur.

Bir süre sonra en iyi hayvan eğiticisi padişahın huzuruna çıkarılmış.

Temel ihtiyaçlar sağlandıktan sonra güvenlik kavramı gelişmeye başlar, kendisi ve ailesi için toplumun sağlayacağı güvenliğe ihtiyaç duyar. Topluma veya bir gruba ait olma ihtiyacı hisseder. Bu aşamda eğitim öne çıkmaya başlar.

Padişah hayvan eğiticisine sormuş: - Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretebilirsin?. - Altı ayda öğretirim padişahım. Altı ay dolmuş, eğitici huzura alınmış. Padişah: - Öğrettin mi? - Öğrettim padişahım. Saray erkânı toplanmış, kedi elinde tepsi servis yapmaya başlamış, tam vezirin önüne gelmiş; Padişah vezire dönmüş ve anlamlı anlamlı bakarak bir kez daha sormuş: -Eğitim mi önemli, cibilliyet mi? Vezir padişahın sorusuna cevap vermeden önce cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış. Kedi tepsiyi attığı gibi farenin peşinde koşmaya başlamış. Tabi altı aylık eğitimde boşa gitmiş. Vezir padişaha dönmüş ve cevap vermiş.

Ardından gelen, prestij sahibi olmak, yüksek gelir elde etme düşüncesi ise eğitimle sağlanabilecek olanaklardır. Bunlara ulaşanlar kişisel tatmin gereksinimlerini de karşılarlar. Bu normal şartlarda, cibiliyetle sağlanabilecek bir şey değildir. Bunları eğitim olmadan sağlayanlar yok mu? Tabiki var. Çalarak, çırparak, yolsuzluk yaparak veya kaba kuvvetle elde edenler tarih boyunca hep olmuştur. Bugünde var. Bu kişilerin toplum için değerleri ise uzun vadede kötü örnek olmaktan öteye geçmez. Bu türden kişiler gücü ellerine geçirdiklerinde, ilk iş olarak kendilerine mideden bağlı bir taban oluştururlar. Eğitimi bir kenara atarlar. Cehaleti ve yoksulluğu öven hatta kutsayan söylemlerde bulunurlar. İnsanlar aç kalmamak, kışın üşümemek adına o kişilerin peşinden giderler. Ne zamana kadar Bir başkası daha fazlasını avanta olarak vaad edene kadar. Bir anda eski efendilerine arkalarını dönerler. Fıtratlarında var çünkü...

- Cibilliyet padişahım.

13


Nisan 2017

Engin GÜNER

Derler ya “at sahibine göre kişner”… Devletteki uyumsuzluk silsile yoluyla bürokrasiye, kurumlara, vatandaşa yansıyor. Sonuçta kurumlar, kurullar her daim işletilemiyor.

eguner@tamamutfak.com.tr

Şimdi çalışma zamanı Başlığa bakıp da, memlekette çalışılmadığı zannı oluşmasın. Özel sektör yıllardan buyana arı gibi… Sürekli verimlilik yapıyor. Her şeye rağmen piyasalarını ve hacimlerini büyütürken, kalite ve çeşitliliğini de arttırıyor. Bizim asıl derdimiz Devlet Baba’nın aynı performansı gösterememesi… Belli başlıklarda önemli çalışmalar var, ancak tüm kurumlar senkronize hareket edemiyor. Derler ya “at sahibine göre kişner”… Devletteki uyumsuzluk silsile yoluyla bürokrasiye, kurumlara, vatandaşa yansıyor. Sonuçta kurumlar, kurullar her daim işletilemiyor. Askeri vesayet, bürokratik vesayet, jüristokrasi, paralel yapılanma, darbe girişimi, dış müdahaleler… Son yapılan referandum ile siyaset kurumu ve iktidar istediği yetkiyi aldı. Devletin tekrar yapılandırılması ve işletilmesinin önünde neredeyse engel kalmadı. Acil halledilmesi gereken sorunlarımız var. Vatandaş olarak beklentilerimiz; Güvenlik: Gece veya gündüz, şehirde veya kırsalda, sokakta, evde, işte veya trafikte güvenlik sağlanmalı ve kendi hakkımızı kendimiz korumak zorunda kalmamalıyız. Eğitim: Çocuklarımızın temel eğitimleri uygun ortamlarda ve çağımızın gerekliliklerine göre, mesleki eğitimler ise ülkemizin ve sektörlerin talebine uygun personel yetiştirmek üzere planlanmalı, bilgileri tam, becerileri gelişmiş, erdemli bireyler yetiştirilmelidir. Adalet: Hızlı ve adil tecelli etmelidir. İş dünyası olarak beklentilerimiz; Kanunlar herkes için eşit uygulanmalı. Bürokrasiye çeki - düzen verilmeli ve özellikle 657 sayılı Devlet Memurları Yasası bir an önce gözden geçirilmeli. Verimliliğinin arttırılabilmesi için İş Kanunu ve kıdem tazminatı mevzuatının bir an önce yeniden düzenlenmeli. Hedeflerin oluşturulabilmesi ve oluşturulan hedeflere ulaşabilmek için ekonomide istikrar ve öngörülebilirlik sağlanmalı. Yatırım ve finans ortamları iyileştirilmeli. Yıllardan beri söylüyoruz; “ Devlet Baba sokağa inmeli, kurumları kuralları çalıştırmalı” diye. Artık önümüzde engel - mazeret kalmadı. Şimdi çalışma zamanı… Tüm bunların yanında, bir de dış dünyanın bir kısmıyla, özellikle AB ve kurumlarıyla önemli sürtüşmeler yaşıyoruz. Darbe girişimi ve sonrasındakiler ile son referandum sürecinde yaşadıklarımız, adeta “takke düştü, kel göründü” kabilinden… Bu süreç, girmeye çalıştığımız organizasyonun gerçek yüzünü göstermiştir. Ne yaparsak yapalım, bizi oraya almayacaklar. Şimdi de, Türkiye içindeki ayrıcalıklı ve kendilerine yakın gördükleri gruplara vize kolaylığı sağlayarak milleti bölmeye ve her zaman olduğu gibi memlekete ayar vermeye çalışıyorlar. Artık, bunları görüyor ve yemiyoruz. Açıklamalarının, raporlarının, oylamalarının bizim nezdimizde kıymet-i harbiyesi yok. Bizi geliştirecek AB normlarını önümüze hedef olarak alıp, yolumuza devam edelim. Çalışalım, çalışalım, çalışalım…

14


Nisan 2017


Nisan 2017

Yemek firmalarından

Şirket Menüsünde Dönerin Tahtına Ortak: Risotto Toplu yemek sektörünün güçlü markalarından Parıltım Yemek, şirket menülerine farkındalık katıyor! Menülerde döner, kuru fasulye, mantı gibi güçlü rakipleri karşısına dünya ve Osmanlı mutfağından risotto, lazanya, kabak papuşaki, tapas gibi lezzetler de çıktı… Şirket menülerinde kuru fasulye ve dönerin tahtı sarsılıyor, risottodan kabak papuşaki ve lazanyaya kadar farklı tatlar menülerde yerini alıyor..! Toplu yemek sektörünün güçlü markalarından Parıltım Yemek, çalışan memnuniyetini artırmaya odaklanan şirketlerin beklentileri doğrultusunda güncellenen menüleriyle farkındalık yaratırken risotto, lazanya, tapas gibi farklı ülke mutfaklarının tatlarını da menülerine dahil etti. Günde 150 bin kişiye yemek servisi sunan Parıltım Yemek’te yılın ilk 2 ayında 24 ton döner, 20 ton kuru fasulye, 4 ton sarma, 3 ton mantı, 1 ton çiğ köfte tüketilirken yeni tatlar da listede kendine yer buldu.

Toplu yemekte günceli yakaladık Ekibiyle birlikte binlerce yemek hazırlayan Parıltım Yemek’in Şefi Salih Ayran, her zaman kaliteli ve sağlıklı besinleri ekonomik bütçelerle hazırladıklarına dikkat çekerek, “Farkımız toplu yemek sektöründe günceli de yakalamak. Parıltım Yemek olarak menülerimize geleneksel tatların yanı sıra Osmanlı, Arjantin, İtalya gibi farklı ülke mutfaklarından tatları da dahil ediyoruz” dedi.

Üç Öğün’e, ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim Sistemi Belgesi

gelişmeye dönük fırsatlar olarak değerlendiriyoruz. Üç Öğün olarak; müşterilerimizden gelen tüm bildirimleri kayıt altında alıyoruz. Tüm bu kayıtları; müşteri odaklı yaklaşım ile, yasal düzenlemelere uygun olarak, adil ve gizlilik esasları doğrultusunda değerlendirerek müşterilerimize 24 saat içersinde çözümler sunuyoruz. Müşterilerimizin ihtiyaç Üç Öğün Catering; "ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim ve taleplerini en yüksek hizmet kalitesiyle çözüme Sistemi" belgesi aldı. Daima müşteri memnuniyeti odaklı kavuşturmamız sonucu; uluslararası standart olarak kabul edilen "ISO 10002 Müşteri Memnuniyeti Yönetim çalışan firma, ISO 10002 Belgesi ile çıtayı daha Sistemi" belgesini almanın gururunu yaşıyoruz” da yukarıya taşıyacak. dedi. Üç Öğün Catering , şirket bünyesinde planlama, tasarım, işletme, bakım ve geliştirme dahil olmak üzere, müşteriye sunulan ürün ve hizmetlerle ilgili müşteri memnuniyetini arttırmaya yönelik kılavuz bilgileri sağlayan uluslararası bir standart olan ISO 10002 Belgesi’ni almaya hak kazandı.

Müşteri memnuniyeti odaklı bir yönetim felsefesi benimseyen şirket, aldığı ISO 10002 belgesi sayesinde çıtayı daha da yükseğe taşımayı amaçlıyor. Diğer yandan Üç Öğün geçtiğimiz günlerde aldığı ödülle bir kez daha iddiasını ortaya koydu. Şirket, Avrupa Birliği’nde Tüm Tüketicileri Koruma Derneği (TTKD) tarafından verilen Altın Marka ödülüne layık görüldü. TTKD bu ödülü, son bir yıl içinde en çok beğenilen ve tercih edilen markalara veriyor.

Belgeyi alabilmek için müşteri memnuniyeti politikası, satış sonrası hizmet sürecinin müşterilerle paylaşılması, bu sürecin hedef, yetki ve sorumluluklarının tanımlı olması gibi gereklilikleri yerine getirmek gerekiyor.

Üç Öğün son olarak lojistik sektörünün önde gelen Üç Öğün Catering Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı şirketlerinden DHL Türkiye ile anlaşma sağladı. Bu anlaşmaya Faruk Dural; “17 senedir müşterilerimizle bir aile olmanın göre Üç Öğün, 1 Nisan tarihinden itibaren DHL Türkiye’nin gurunu yaşıyoruz. Müşterilerimizden gelen geri bildirimleri tüm depolarının yemek hizmetini verecek.

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi 16

Yemek sektöründe en önemli faktörlerden biri zamandır. Yemek yapılır, fakat maliyetini heaplamak uzun bir süreç alabilir. ÇözBİM YEMEKÇİ yemeğinizi yapmadan öne maliyetini verir. www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr


Nisan 2017

SODEXO ENTEGRE’ den mutluluğun formülü Birleşmiş Milletler tarafından 2012 yılında ilan edilen 20 Mart ‘Dünya Mutluluk Günü’ ülkemizde ve ABD’de olmak üzere birçok ülkede kutlanıyor. İnsanların mutluluğu hatırlamaları ve kutlamalarının amaçlandığı Mutluluk Günü kapsamında açıklamalar yapan Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Sağlıklı Yaşam Yöneticisi Diyetisyen Sibel Mumcu, “Gergin, karamsar, üzgün, huzursuz olduğumuz dönemlerde bu duygulardan kurtulmak için çoğu zaman yemek yemeye yöneliyoruz, ancak bu zamanlarda doğru besinleri seçemediğimiz ya da miktarını kontrol edemediğimiz için sonuç genellikle istediğimiz gibi olmuyor” dedi. Sibel Mumcu kişinin kendini mutlu hissetmesi ve mutlu olduğu zamanların daha uzun sürmesi için besinlerin gücünden doğru yararlanmak gerektiğini belirterek önerilerde bulundu. Besinlerin mutluluk verme özelliklerine değinen Sodexo Entegre Hizmet Yönetimi Sağlıklı Yaşam Yöneticisi Diyetisyen Sibel Mumcu, “Yediğimiz bazı besinler, halk arasında da mutluluk verdiği bilinen “serotonin” adlı bir hormonun daha fazla aktive eder. Çikolata ve şekerli gıdalar bu besinler arasındadır. Tabi bu yiyeceklerin aşırı miktarda tüketilmesi kişinin kendini daha kötü hissedeceği fazla kilolar ile sonuçlanabilir. Bu nedenle hem bizi mutlu hissettirecek seratonin salgısını aktive eden, hem de vücudumuz için başka yararları olan besinleri seçmek gerekiyor. Böylece bizi tekrar mutsuzluğa itecek sonuçlardan korunmuş oluruz” dedi. Sibel Mumcu besinlerle gelen mutluluğun uzun ömürlü olabilmesi için şu önerilerde bulundu; • B vitaminleri açısından oldukça zengin olan esmer pirinç, buğday ve diğer tam tahıllar, maya özü gibi besinler seratonin üzerinde olumlu etki gösterir.

• Muz, kivi, ananas, erik, greyfurt, kavun gibi meyveler seratonin üretimini arttırır. • Somon, ton balığı, sardalye, uskumru gibi balıklar, seratonin üretiminde kullanılan bir aminoasit olan “triptofan” için mükemmel kaynaklardır. Aynı şekilde tavuk ve hindi eti, sığır, kuzu eti ve karaciğer de seratonin üretimini arttıran aminoasitler barındırır. Protein yönünden zengin yumurta da seratonin üretimi için gerekli esansiyel yağ asitleri ve aminoasitler içerir. • Ceviz, keten tohumu, ay çekirdeği, kabak çekirdeği, susam, yerfıstığı, badem gibi yağlı tohumlar seratonin üretimini artıran besinlerdir. • Süt, peynir, yoğurt gibi besinlerde seratonin seviyesini arttırmak ve korumak için iyi alternatiflerdir. • Aynı şekilde baklagillerde triptofan yönünden zengin besin kaynağıdır. • Seratonin üretiminin artması için esansiyel yağ asitleri de (omega 3 ve 6 yağ asitleri) gereklidir. Omega-3 yağ asitleri için balık, ceviz ve keten yağı, Omega-6 yağ asitleri için kanola, üzüm çekirdeği, ayçiçeği ve buğday tohumu yağı en zengin kaynaklardır. Mumcu, aynı zamanda probiyotik yoğurt veya tarçınlı bir fincan salep veya yulaf ezmesi, meyve ve yoğurtla hazırlanan bir meyveli tatlı ya da 2 top dondurma ile küçük bir ara öğün oluşturmanın dengeli alternatifler sayılabileceğine dikkat çekti.

17


Nisan 2017

Yemek firmalarından

APLUS şefler yarışıyor 2017’de yeni lezzetler keşfedildi “APlus Şefler Yarışıyor 2017”nin finali Arda Türkmen’in başkanlığını yaptığı; Claudio Chinalli, Giovanni Terracciano, Hakan İnan ve Yalçın Manav’dan oluşan iddialı bir jüri ile gerçekleştirildi. Türkiye’nin en iyi isimlerinden oluşan jüri, APlus şeflerinin hazırladığı birbirinden lezzetli yemekleri değerlendirdiler. İki farklı kategoride yapılan yarışmada bir de Pembe Menü ödülü verildi. Acıbadem Sağlık Grubu’na bağlı olarak, yiyecek & içecek ve temizlik alanlarında hizmet veren APlus’ın ikinci kez düzenlediği “APlus Şefler Yarışıyor” yarışmasında bu yıl da lezzetli bir gün yaşandı. APlus’ın cafe ve toplu yemek mutfaklarında görev alan 10 şefinin katıldığı final, Acıbadem Üniversitesinde gerçekleştirildi. Büyük jüri karşısında ter döken yarışmacılar, birinci olabilmek için hem lezzet hem de görsellikleriyle jüriyi etkilemeye çalıştılar.

Pembe Menüye Özel Ödül Cafe Kategorisinde “APlus Dana Bonfile” isimli yemeği ile Serkan Aksoy birinciliği alırken, diyet mutfak (hasta refakat yemekleri) kategorisinde “Fırında Soya Soslu Levrek, Kereviz Halkaları” isimli yemek ile Ekrem Kaymak birincilik ödülünün sahibi oldu. Yarışmada cafe ve diyet mutfak (hasta refakat yemekleri) kategorileri dışında, sosyal sorumluluk kapsamında “Pembe Menü” ismi verilen bir kategori oluşturuldu. “Bonfile Topları” isimli yemeğiyle Pembe Menü birinciliğini şef Süleyman Köse kazandı.

APlus Genel Müdürü Candan Göksu yaptığı kapanış konuşmasında yarışmayı geleneksel hale getirmek istediklerini belirterek, “Yarışmamız, şeflerimizin kendisini geliştirmesi, bizlerin de menümüzü yeni lezzetlerle renklendirmemiz açısından keyifli bir yol oldu” dedi. Her iki Yarışmacıların tamamının kendi özel tarifleriyle katıldığı yılda bir gerçekleştirilen yarışmanın bir sonraki tarihi 2019 yarışmada yemeklerin özgünlüğü önemli bir kriter oldu. olacak. Arda Türkmen, özgünlüğün önemli olduğunu söyledi.

Kadın istihdamına tam destek Türkiye'nin lider toplu yemek ve destek hizmetler sağlayıcısı Sofra / Compass Group Türkiye, geliştirdiği sosyal sorumluluk projeleriyle meslek sahibi olmak isteyen kadınları desteklemeye devam ediyor. Sofra / Compass Group Türkiye, kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmalarını sürdürüyor. Bu amaç doğrultusunda Bayrampaşa Kaymakamlığı ve Bayrampaşa İşkur ile birlikte yürütülen ve ihtiyaç sahibi kadınlara meslek edindirme amacıyla düzenlenen “Aşçı Yardımcısı Yetiştirme Programı”nın ilk etabı tamamlandı. 5 ay süren eğitim süresinden sonra ilk mezunlarını veren programın ikinci grup eğitimleri ise Nisan 2017’de başladı.

Sertifikasını alan kadınların %50’si iş hayatına atılacak Aşçı Yardımcısı Yetiştirme Programı, mutfakta çalışmayı arzulayan yeni mezun öğrencilerden ev hanımlarına kadar geniş yelpazede bir kadın kitlesini hedefliyor. Proje ortalama 5 ayda,

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi 18

hem teorik hem de pratik olarak verilen eğitimler sonrasında kursiyerlerin uygun seviyeye gelmesi ve istihdamı ile sonuçlanıyor. 5 ay boyunca kurslara devam eden ve eğitimini başarıyla tamamlayan kadınlara farklı projelerde iş imkanı sunuluyor. İlk etabı tamamlanan projenin sonunda sertifikalarını alan kadınların %50’sinin ise Sofra Grubun çeşitli projelerinde işe başlamaları hedefleniyor. Sofra / Compass Group Türkiye, yiyecek içecek hizmetleri sektöründe faaliyet göstermek üzere, piyasada tercih edilecek vasıflara sahip, özgün ve profesyonel çalışma prensiplerine göre eğitim almış kadın aşçılar yetiştirilmesi, kadın istihdamının ve kadınların işgücüne katılımının artırılması hedefiyle Ocak 2016’da “Kadın Şefler Akademisi”ni hayata geçirmişti. İlk ayağı Kağıthane Halk Eğitim Merkezi ve Kağıthane İşkur Müdürlüğü ile hayata geçen projenin ikinci ayağı ise Bayrampaşa Kaymakamlığı ve Bayrampaşa İşkur ile gerçekleşiyor.

Hangi firmadan ne zaman,ne kadar malzeme aldınız Bu raporu görmek zor değil, çünkü ÇözBİM YEMEKÇİ yanınızda www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr


Nisan 2017

19


Nisan 2017

Kısa Haberler

Mangal

Şimdi keyfinin tam zamanı Mangalcıların alışveriş listelerinin başında da, Namet’in modern tesislerinde üreterek, tüketicileriyle buluşturduğu sucuk çeşitleri bulunuyor. Namet, açık ve paketli Kangal Sucuk, Acılı Parmak Sucuk ve Keyf-i Mangal’la, mangal ve barbekü keyfini, unutulmayacak lezzetlerle süslüyor.

Namet’ten mangalcılara özel harika bir tarif: Namet, birbirinden enfes, acılı ve acısız sucuk çeşitleriyle, mangal ve barbekü sofralarına lezzet katıyor. Kömür ateşinden yükselen davetkar koku, midelerde zil çaldıran cızırtı sesleri, sofralarda son hazırlıklar yapılırken keyifli bir bekleyiş... Bahar ve yaz aylarında, aile ve dostlarla mangal keyfi, en sevilen aktivitelerin başında geliyor.

İstanbul Çaya Doydu Doğadan 1.uluslararası çay festivali ile çay severlerle buluştu Doğadan’ın ana sponsorluğunda bu yıl ilki düzenlenen 1. Uluslararası İstanbul Çay Festivali, Haydarpaşa Tren Garı’nda gerçekleşti Doğanın sonsuz iyiliğini ve zenginliğini tüketicisi ile buluşturan Doğadan’ın ana sponsorluğu ile gerçekleşen festival, yoğun katılımla çay tiryakilerini bir araya getirdi. Klasik siyah çaylardan meyve ve bitki çaylarına kadar birçok çeşidin çay severlere sunulduğu festivalde katılımcılar çay kültürü üzerine farklı bir deneyim yaşama fırsatı elde etti.

20

Öncelikle, soyulup porsiyonlanmış Namet sucuğun yüzeyine baklava desenli çizikler atın. Daha sonra sucuğun ortasına, baştan aşağı, derin bir yarık atın. İçini, isteğinize göre, taze ya da eski kaşarla doldurun. Ateşi geçmek üzere olan mangalınızın üzerine koyun. Kaşarları düşmeyecek şekilde yavaşça çevirerek pişirin. Kaşarlar erimeye başlayınca, sandviç ekmeğinin içerisine koyarak afiyetle yiyin.

Festival kapsamında gerçekleştirilen workshoplar ile çay uzmanları, dünya çay trendlerini, doğru çay demleme ve çay tadım tekniklerini katılımcılarla paylaştı. Ayşe Tolga İyi Yaşam Sohbeti Yoğun İlgi Gördü Bu sene ilk kez düzenlenen Uluslararası Çay Festivali’nde İyi Yaşam Danışmanı ve oyuncu Ayşe Tolga iyi bir yaşam için bitki ve meyve çaylarının hayatımızdaki yerini anlatan sohbetiyle sevenleri ile buluştu. Haydarpaşa Tren Garı’nın ev sahipliğinde gerçekleşen etkinlikte Doğadan Araştırma ve Geliştirme Müdürü Emre Taşkın dünya üzerinde çayın önemini, hayata kattığı kültürel, spritüal, keyif ve sağlık anlamlarını aktardığı “Dünya Dilimin Ucunda” workshopu ile çay tadımı, nasıl yapıldığı, nasıl yorumlandığı ve tadımın inceliklerine dair ipuçlarını paylaştı. Sri Lanka, Hindistan, Kenya, Çin, Türkiye, Endonezya, Arjantin, Rwanda gibi dünyanın farklı coğrafyalarında üretilen siyah çayların tanıtımı ve tadımı gerçekleştirildi.


Nisan 2017

9 Litrelik ambalajlarda

21


Nisan 2017

Dört mevsim vazgeçilmezimiz

DONDURMA

Yaz denildiğinde aklımıza güneş, deniz, tatil ve tabiki

DONDURMA gelir...

Süt, şeker ve meyvenin karışımı ile ortaya çıkan dondurma büyük küçük herkesin favorisi.

Eskiden “dondurma yazın yenir” türünden bir yargı söz konusuydu. Yemek kültürlerinin değişimiyle bu ortadan kalktı. Sıcak günlerin ferahlatıcı bir yaz tatlısı olarak tüketilen 22

dondurma, artık kış döneminde de yeniyor. Araştırmalar ve satış raporları kışın tüketilen dondurma miktarının, yazın tüketilene yaklaştığını gösteriyor Eskiden Anadolu’da yazın dağlarda kalan karları toplayan dondurmacılar, bunları özel fıçılarda süt kaymağı, sakız ve saleple karıştırıp tokmakla döverek dondurma yaparlardı. Şimdi ise yeni endüstriyel makinelerin kullanılması ile dondurma yapmak kolaylaştı.


Nisan 2017

23


Bilimsel Makale

Nisan 2017

Prof. Dr. Ahmet AYAR Sakarya Üni. Müh. Fak.Gıda Müh. Bölümü aayar@sakarya.edu.tr

Dondurma üretiminde yapı iyileştiriciler Stabilizör ve emülgatörler dondurmanın yaklaşık olarak % 1’lik bölümünü oluştururlar. Ancak, dondurmanın kalitesine katkıları oldukça yüksektir;

Dondurma önemli bir süt ürünü olarak dikkat çekmektedir. Son zamanlarda dondurmada çeşitlilik sürekli artmaktadır. Normal dondurmaya değişik katkılar ilave edilerek çeşitliliğin arttırılmasının yanında yoğurt ve birçok sütlü tatlı da dondurmaya işlenmektedir. Böylece dondurmanın içeriği, işleme şartları gibi özelliklerinde de önemli farklılıklar oluşmaya başlamaktadır. Dondurmaya tat ve aroma kazandırmak amacıyla olduğu kadar yapısal özelliklerini iyileştirmek amacıyla da farklı katkılar ilave edilmektedir. Dondurmada en önemli yapısal sorun buz kristallerinin oluşmasıdır.

Bu kristallerin olabildiğince küçük ve homojen olması tercih edilen dondurma özelliklerindendir. Dondurmada yapısal özelliklerin belirlenmesinde bazı katkılar kadar dondurma işlemi gibi üretim aşamaları da etkili olabilmektedir.

Stabilizör ve emülgatörler dondurmanın yaklaşık olarak % 1’lik bölümünü oluştururlar. Ancak, dondurmanın kalitesine katkıları oldukça yüksektir; Dondurmaya donma ve çözünme kararlılığı ile stabilite kazandırırlar; sıvı faz içinde dağıldıkları zaman stabilizörler su ile birleşirler, küçük damlacıklı bir yapı halinde suyu bağlarlar. Miks içerisinde suyun serbest olarak hareketine engel olurlar, dönme esnasında büyük buz krsitallerinin oluşmasını engellerler. Yoğunlaştırma ve jelleştirme etkisi de istenilen yapı ve tekstürün oluşmasına, bu da ağızda hissin daha istenilen olmasına katkıda bulunur. Düşük yağlı ürünlerde stabilizerler jelleştirici ve yapı tamamlayıcı olarak hareket eder, yapı ve tekstürün normal algılanmasını sağlarlar. Emülsifierler tereyağının miks içerisinde homojen dağılmasına yardım ederek tereyağımsı tadın ve yapının oluşmasına engel olurlar. Emülgatör ve stabilizör maddelerin kullanımındaki en önemli

amaçlardan biri de standart kalitede dondurma üretimini sağlamaktır.

24

Dondurma üretiminde kullanılan süt tozu, krema ve benzeri kurumadde arttırıcıların miktar ve niteliğinin de suyu bağlayarak yapının iyileşmesine katkı sağladıkları bilinmektedir. Ancak dondurmada yapıyı iyileştirmek amacıyla emülgatörler ve stabilizörler kullanılır.

Stabilizörler (hidrokolloidler) Stabilizörler, gıda maddelerinin üretiminde istenilen yapıyı oluşturmak, korumak veya iyileştirmek amacıyla kullanılan, iki veya daha fazla karıştırılamaz fazın homojen dağılımını sağlayan ve gıdaların yapısını koruyan veya kuvvetlendiren katkı maddelerini ifade eder. Stabilizörler dondurma miksinde bulunan farklı karakterdeki bileşenlerin uygun bir yapı ile dondurmayı oluşturmasına yardımcı olurlar. En önemli fonksiyonları dondurmada büyük buz kristallerinin oluşmasına engel olmaktır. Stabilizörler suda dağıldığı zaman çok sayıdaki su molekülünü hidrojen bağlarıyla bağlayarak yavaş yavaş hidratlaşan polimer maddelerdir. Molekül içi ve arası


Nisan 2017

boşluklarda 3 boyutlu bir ağ oluşturarak kalan suyun hareketini sınırlandırır yani sistemi stabil (sabit, kararlı, değişmez) hale getirirler. Dondurmadaki su tamamen buz kristallerine dönüştürülemez. Üründeki sıcaklık dalgalanmalarıyla buz kristalleri eriyip tekrar donacaktır. Stabilizörler bu faz değişimleri sırasında suyun bir kısmını bağlayarak açığa çıkan suyun miktarını azaltırlar.

Hammadde sütteki proteinler stabilizör madde gibi etki gösterirler. Uygulanan ısıl işleme bağlı olarak serum proteinlerinin denatürasyonu stabilizör olarak etkinliklerinin artmasını sağlar. Ancak yine de stabilizör ilavesi zorunludur. Genellikle % 0.1-0.5 oranında kullanılırlar. Stabilizörlerin en çok kullanılanları şunlardır:

Selüloz türevleri Karboksi metil selüloz Mikrokristalin selüloz

Bitki sakızları Arap sakızı Karaya sakızı

Proteinler Jelatin Süt proteinleri

Tohum sakızları Keçiboynuzu sakızı Guar sakızı

Metil selüloz Metil etil selüloz

Ghatti sakızı Tragacant

Modifiye soya proteini Kazeinatlar

Psyllium tohum sakızı

Hidroksi propil selüloz Yosun ekstraktları Agar Alginat Karragenan Emülgatörler

Yumurta akı Mikrobiyel sakızlar Dekstran Ksantan

Pektinler Alçak metoksil pektinleri Yüksek metoksil pektinler

Farklı katkılar kullanılarak günümüzde pek çok gıda maddesine istenen bir yapı ve diğer özellikler Emülgatörler, emülsiyon yapıyı kararlı hale getiren, kazandırılabilmektedir. Süt ürünleri içerisinde en çok genelde sürfaktan özelliğe sahip maddelerdir. Gıda katkı kullanılan dondurmadır. Birçok işletme gerek emülgatör örnekleri arasında yumurta sarısı (başlıca dondurmanın özelliklerini iyileştirmek, standart ürün emülgatör bileşeni lesitindir), bal ve hardal en üretmek ve daha uzun süre dayanmasını sağlamak bilinenlerdir. Proteinler de daha küçük moleküler yapılarında emülgatör etkisi gösterirler. Her emülgatör gibi nedenlerle katkı kullanmaktadır. Bunlar arasında stabilizörler ve emülgatörler en önemli yeri tutmaktadır. molekülünün yağı tutan (lipofilik) ve suyu tutan (hidrofilik) kısımları vardır. Emülgatör molekülleri, yağ İşletmelerin bu konuda uygun olan katkıyı seçmeleri globüllerinin etrafını çevreleyerek yağın kümeleşmesini tüketici sağlığı yönünden de önemlidir. Her şeyden önce tebliğ ve yönetmeliklere uygun, doğal ya da önlerler. doğala yakın olan katkıların tercihi tüketiciler yönünden Emülgatörler, karışımdaki yağ globülleri ile hava önem arz etmektedir. Dondurmanın çocuklar tarafından kabarcıklarının küçük şekilde dağılmış durumlarını fazlaca tüketildiği göz önüne alınırsa bu hususa daha korumalarını sağlayarak, dondurmanın yapısı ile fazla dikkat edilmesi gerektiği sonucu ortaya çıkacaktır. köpürme niteliğini düzenlerler. Etkin bir emülgatör kullanılarak üretilen dondurma düzgün görünümlüdür ve oldukça geç erime özelliğine sahiptir Genellikle karışıma % 0.05 – 0.5 oranında ilave edilirler. En sık kullanılan emülgatörler: • Mono-digliseritler • Poligliserol esterleri • Sorbitol esterleri


Dondurma

Nisan 2017

Banes Soft Dondurma Yönetim Kurulu Başkanı: Oktay YILDIZ

Özellikle soft dondurmada tüketicinin en çok tercih ettiği marka olup, Türkiye de pazar lideri olduk Banes Soft DondurmaYönetim Kurulu Başkanı: Oktay YILDIZ ile ürünlerini konuştuk

Ürün yelpazeniz ve müşteri portföyünüz hakkında bilgi verebilirmisiniz? Banes soft dondurma firması ürün grubumuz içerisinde toz grubu yer almaktadır soft dondurma tozu , frozen yoğurt tozu , sıcak çikolata tozu ve son olarak sıcak salep tozu yer almaktadır müşteri portföyümüz içinde simit salonları çiğ köfte firmaları ,kahve dükkanları , avm’ler içindeki dondurma standları, börek firmaları pastaneler yer almaktadır

Başarılı bir dondurmanın, yan ürünlerinin, makinelerinin olmazsa olmazları nelerdir ve sektörde farkınızı nasıl ön plana çıkarıyorsunuz? Sektörde kaliteli ürün isteyen müşterilerin 1 numaralı markası olduk bu süreçte bütün kalite belgelerine ilaveten Türkiye de ilk defa helal sertifikaya sahip soft dondurma tozunu üreterek ön plana çıktık hedefimiz Türkiye içinde Pazar lideri konumumuzu koruyarak dünya üzerindeki pazar payımızı arttırmak Dondurma, yan ürünleri, makineleri alanındaki en yeni trendler sizce neler? Sürekli yeni gelişen dondurma makineler için yeni ürünler geliştirdik en son ürünümüz Tayland dondurması diye bilinen

26

soğuk metal tezgah ve soğuk granit üzerinde yapılan ( rulo dondurma için ) bir ürün çıkardık rulo dondurma müşterinin gözü önünde taze meyvelerle ile hazırlandığından çok ilgi çekici bir dondurma bu yeni ürünümüz içinde marka çalışması yaparak softech markası ile piyasa ya çıktık çok da başarılı oldu Son dönemde portföyünüze eklenen en yeni ürünler hangileri? Önümüzdeki dönem içerisinde planladığınız yeni yatırımlar var mı? En son olarak çikolatayı da toz haline getirdik yaklaşık 2 yıl bir arge sürecimiz oldu. Butik bir üretim yaptık sıcak çikolata tozu üretimini gerçekleştirdik. Müşterilerimizden gelen geri dönüşler çok olumlu oldu. yeni yatırım planlarımız içerisinde biraz daha teknolojiyi kullanarak üretim sırasındaki kayıplarımızı azaltarak verimliliğimizi arttırmak geliyor. Bunun içinde makine parkurumuza yüksek hız ve teknolojideki yeni makineleri dahil etmektir. Son olarak ise arge çalışmalarımız devam ediyor her yıl cironun %5 ini ar-ge için ayırıyoruz. 2016 yılında 130 ton dondurma tozu üretip sezonda 12 milyon külah dondurma sattık

sadece bir

Gelenek bozulmadı bu yıl yine Türkiye de iç Pazar lideri olup Pazar payının %85 ine sahip olduk .


Nisan 2017

Dondurma

Algida "Yaz Başlasın” diyor Algida her sene olduğu gibi bu sene de yazın gelişini yeni ürünleri ile müjdeliyor. Algida her yıl olduğu gibi bu yılda yazın gelişini yeni ürünleriyle müjdeliyor. Yaza 21 yeni ürünle merhaba diyen Algida, tüketicilerin mutluluk gününü de unutmadı. Mutluluk gününe özel olarak Youtube fenomeni Orkun Işıtmak ile çekilen viral videoda; Işıtmak kendi evinden başlayarak sokaklarda, metrolarda, televizyon programlarında tüketicilerin mutluluk günlerini kutlayarak onlara Algida’nın yeni ürünlerini dağıttı. Daha fazla mutluluk için, 21 yeni ürün! Algida; sevilen ürünlerinin arasına Banana Joe, Boom Boom, Cornetto Classico Karadut, Cornetto Disc Fındıksever, Duo Karamel Vanilya, Magnum Double Balbadem, Twister Marshmallow ve Nogger Oreo’nun aralarında bulunduğu 21 yeni lezzet ekliyor.

da

En lezzetli buluşma, Cornetto Disc Fındıksever

damak tadının bir yansıması olan yeni Cornetto Disc Fındıksever ile Algida, en sevilen tatları bir arada sunuyor. Haz tutkunlarına yeni lezzet, Magnum Double Balbadem Bir başka yeni lezzet Magnum Double Balbadem’i hem double hem de mini formatta haz tutkunlarıyla buluşturan marka, kalın kıtır çikolatasını ve bademli dondurmasını, bu kez bal bademli soslar ile harmanlıyor. Bu Yazın Vazgeçilmezi Nogger Oreo Algida, Oreo tutkunlarına bu yazın en güzel sürprizini yapıyor. Yeni ve en merak edilen ürünlerinden Nogger Oreo Sandwich, yaz boyunca en serinletici etkisiyle sevenlerine ekstra mutluluk yaşatıyor. En eğlenceli dondurma, Twister Marshmallow! Her daim eğlencenin akla gelen ilk dondurması Twister, yeni lezzeti marshmallow aroması ile sıcak havaları serinletiyor. Twister Marshmallow her parçasında eğlence saklıyor.

Ülkemizde en çok sevilen tatlardan biri olan fındık, çıtır çıtır Cornetto külahı ve muhteşem çikolata sosuyla buluşuyor. Türk

Dondurmada İtalyan ustalığı: Pernigotti IL Gelato Pernigotti IL Gelato’nun tamamen doğal içeriğinden gelen eşsiz lezzeti bu yıl da dondurma tutkunlarına unutulmaz bir yaz vadediyor. İtalyan ustalığının eseri Pernigotti IL Gelato, katkısız içeriği, yoğun tadı ve kalitesiyle en zor beğenen damakları bile memnun edecek, keyifli bir mola sunuyor. Çikolata tutkunlarının yakından tanıdığı isim Pernigotti, Pernigotti IL Gelato ile de lezzetin zirvesinde, serin ve neşeli bir yaz vadediyor. Pernigotti nasıl ki İtalya’ya özgü Gianduia tarzı çikolatasıyla akıllarda yer ettiyse, Pernigotti IL Gelato da, dondurmada gerçek İtalyan ustalığını Türkiye’ye taşıyor. Pernigotti IL Gelato katkısız içeriğiyle, “doğal” olanı arayanlara sesleniyor. Kaplama çikolatası, yalnızca kakao ve kakao yağından elde edilen gerçek çikolatadan yapılıyor. İçindeki vanilya, çilek, fındık gibi tüm soslar tamamen doğal içeriklerle elde ediliyor. Pernigotti IL Gelato’nun yoğun lezzetini işte

bu en üst kalitedeki hammaddeler veriyor. Yaz coşkusunu katlayacak Pernigotti IL Gelato’nun klasik, fındık, fıstık ve çilekli Stick ile klasik, fındık, fıstık ve karamelli Kornet çeşitleri bulunuyor. En zor beğenen damakları bile memnun edecek lezzeti ve kalitesiyle Pernigotti IL Gelato, hızla akıp giden günün içerisinde mükemmel bir mola sunuyor. 1860’dan bugüne uzanan Pernigotti geleneği, Türkiye’deki dondurma alışkanlıklarını da değiştiriyor.


Nisan 2017

Dondurma

Kış aylarında dondurma satışları yaz rakamlarına yaklaştı

Artık kışın da dondurma yiyoruz

Vanilyalı, kaymaklı ve sütlü çeşitleri içeren sade kategorisi, toplam siparişlerin yüzde 24’ünü, kakaolu, parça çikolatalı ve benzeri çeşitleri içeren çikolatalı kategorisi ise yüzde 18’ini oluşturuyor. Fıstıklı dondurmanın oranı yüzde 7’de kalıyor. Bununla birlikte Maraş dondurması ve kavunlu çeşitlerin son dönemde daha çok tercih edildiği görülüyor.

“Kışın dondurma yenmez, hasta olursun” tembihleriyle büyüyen nesiller için artık bu kural geçerli değil. Yemeksepeti verileri, dondurma siparişlerinin geçen kışa göre 2,5 katına çıktığını ve neredeyse geçtiğimiz yaz rakamlarına ulaştığını gösteriyor. Çeşitler söz konusu olunca Yerel lezzetlerin eşlikçisi ise, sade ve çikolatalı gibi klasiklerden Dondurma tatlılara da vazgeçilmiyor. Bununla birlikte kullanıcılar eşlik ediyor. Yanında en kavunlu dondurma, macaron arası dondurma çok dondurma söylenen tatlı gibi farklı lezzetlere de gözünü kapatmıyor. Profiterol. Onu Kazandibi ve Fırın Dondurma Kazandibi ve Fırın Sütlaç gibi yerel Sütlaç takip ediyor. Tavukgöğsü, keşkül tatlıların eşlikçisi olmuş durumda. En çok dondurma gibi yerel lezzetler de yanında dondurmayla tercih yiyenler ise 30 yaş dönemindekiler. ediliyor. Son yıllarda kış aylarındaki dondurma siparişlerinin giderek arttığını gözlemleyen Yemeksepeti ekibi, mevsim sonunda tüm sezon verilerini kullanarak bu trendi daha detaylı inceledi. Sonuçlara göre bu yıl, Aralık-Şubat arasındaki üç aylık dönemde satılan dondurma adedi geçen yılın aynı dönemine göre 2,5 kat arttı ve Haziran – Ağustos dönemindeki rakamlara yaklaştı.

Kağıt helvaya rakip: Macaron arası dondurma

Dondurma çeşitlerinde klasikçiyiz

30 yaş dönemindekilerin tercihi

Şu anda Yemeksepeti’nde 400’den fazla çeşit dondurma servis ediliyor. Dondurma yeme mevsimi konusunda yenilikçi olsalar da, kullanıcılar çeşit seçiminde klasiklerden vazgeçmiyor. En çok tercih edilenler, pratik olmasına bağlı olarak “karışık” çeşitler.

Yemeksepeti’nde en çok dondurma sipariş edenler yaşlarına göre ayrıldığında ilk sırayı 1988’liler alıyor. Onları 1990 ve 1986’lılar takip ediyor. Kışın dondurma tercih edenlerin başında da yine 30 yaş dönemindekiler geliyor.

28

Kullanıcıların, kağıt helva gibi klasiklerin yanı sıra, farklı tarzlara dokunan macaron arası dondurma gibi yenilikçi tercihlere de açık olduğu görülüyor. Her iki lezzetin siparişleri geçen yıla göre iki katına çıkmış durumda. Bu iki ürün de yüzde 70’e varan oranlarla kadınlar tarafından sipariş ediliyor.


Nisan 2017

“Dünya pazarlarındaki yerimizi artırma hedefindeyiz” Özellikle soft dondurmada banes markası olarak tüketicinin en çok tercih ettiği marka olup Türkiye de Pazar lideriyiz

Fabrika: Üniversite Mahallesi Ümit Sokak Akdeniz Apt No: 18 Avcılar -İstanbul Şube : Merkez Mah Çiğdem Cad No:45-3/D Avcılar – İstanbul Telefon: 0532 281 73 74 - 0532 265 88 43 e- mail : dondurmatozu@gmail.com

www.banesdondurma.com

29


Nisan 2017

Dr. Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER GİMDES Başkanı

Yaz sıcakları geliyor, dondurmalara dikkat ediyormuyuz?

Dondurma ile cumhuriyet döneminde tanıştık. Dondurma gelinceye kadar Anadolu’da yaz aylarının hararetini gidermek için şerbetler içilir ve bazı yerlerde karsanbac adı verilen kar helvaları kaşıklanırdı. Kış boyunca yağan karlar, yüksek yerlerde yaylalarda dağ oyuk ve mağaralarında veya kar depolamak için yapılmış tahta evlerde üzerleri saman gibi maddelerle izole edilerek saklanırdı. Yaz boyunca da bu karlar bloklar halinde kesilerek şehir, kasaba ve köylere arabalarla getirilirdi. Meşrubatçılara ve evlere satış yapılırdı. Büyük büyük bardaklar veya kâseler karlarla doldurulur ve üzerine vişne şerbeti, meyve marmelatları, pekmez gibi tatlılar dökülerek kaşık kaşık yenirdi. Bu güzel ve sağlıklı uygulama bu gün de yer yer Anadolu’da devam etmektedir. Kar helvası bu sebeple dondurmanın atası sayılabilir. Yenidünyanın keşfi üzerine günlük hayatın içine şekerin girmesi ile dondurma ön plana çıktı. Az zamanda çok para kazanma hırsını yenemeyen patronlar bu sefer batıdan anahtar teslimi dondurma fabrikalarını kurdurup bütün Türkiye’ye servis yapmaya başladı. Bâtının teknolojisi ve patenti ile üretim yaptığı için artık içeriklerini dahi açıkça bilemediğimiz katkı maddeli çeşit çeşit, rengarenk dondurma adını taşıyan ürünler bütün marketleri sardı. Birçok meyve lezzetli dondurmalar vardır ki bunlar süt ve krema ihtiva etmezler. Bunlar meyve şerbetlerinden yapılırlar. Yoğurtan da yapılmış dondurmalar söz konusudur. Modern soğutma sistemlerinin inkişafından önce dondurma, özel vesileler için yapılmış lüks bir madde idi. Dondurma yapımı hayli yorucu bir işti. Teknoloji gelişince buzdolapları ve soğutucu cihazlar

30

piyasaya girdi. Dondurmacılar soğutmalı ve karıştırmalı makinalarda dondurma yapmaya başladılar. Meraklı hanımlar da buzdolaplarının derin dondurucu kısmında damak zevkine uygun dondurma yapmayı denediler. Günümüzde böyle bir üretim sistemi içerisinde, dondurma üretiminde tüketiciyi bekleyen tehlikelerden olan kritik hammaddeler şöyledir; Doğal renklendiriciler, Askorbik Asit, Sitrik Asit, Aroma, Ksantam Gum veya diğer gumlar, Mono ve digliseritler, Lesitin, Jelatin, kıvam arttırıcı olarak kullanılabilir. Sürdürülebilir helal jelatin üretiminin uygulamada bulunamamasından dolayı izin verilmemelidir. Kanser ve diğer zararlı yan etkilerinden dolayı aşağıdaki katkı maddeleri de üretimlerde kullanılmamalıdır. Karragenan, Sentetik Renklendiriciler, Sentetik Tatlandırıcılar, Antibiyotikli süt kullanımı sağlık açısından risk oluşturabilir. Margarin helal ve Tayyib ’lik açısından risklidir. Bitkisel katı yağlar, helal sertifikalı olması gerekmektedir. Belirttiğimiz katkıların helal şartlarda üretilmesi gerekmektedir ve güvenilir bir kurumdan helal belgesine sahip olmalıdırlar. Külahın da ayrıca içeriğinde margarin kullanımından dolayı helal sertifikası gerekmektedir. Unutulmamalıdır ki; imanımız ve sağlığımız bizim için paha biçilmeyecek kadar değerlidir. Bugün şükürler olsun ki bazı üreticilerimiz GİMDES ’ten sertifika alarak Helal ve Tayyib dondurmayı kardeşlerimize sunmaktadırlar.


Nisan 2017

‘Ice Dream’ rüya gibi yeni dondurma çeşitleriyle sezona hazır

Premium dondurma markası ‘Ice Dream’, ev dışı tüketim noktalarında iş ortaklarına yeni sezona özel rüya gibi bir dondurma serisi sunuyor… Ev dışı tüketim noktalarında premium dondurma tarzına keyifli bir yorum katan Ice Dream, 2017 sezonuna iddialı giriyor. Artizan İtalyan dondurması formundaki Ice Dream, sıcak yaz günlerinde yepyeni bir ‘bir dondurma rüyası’ serisi sunuyor. Ice Dream, Golf Dondurma ailesinin premium dondurma kategorisindeki en yeni, en renkli ve en geniş çeşide sahip üyesi olarak dikkat çekiyor. 2017 sezonuna özel rüya gibi dondurma serisinde birbirinden lezzetli 26 çeşit dondurma bulunuyor. Ice Dream’den 2017 yazına özel ‘Bir Dondurma Rüyası’ serisi…

Ice Dream’in sunduğu dondurma rüyasına bu yıl yeni lezzetler olarak, meyveseverler için kayısılı, tatlıseverler için çilekli cheescakeli, sağlıklı yaşam trendini benimseyenler için chia tohumlu & hindistan cevizli ve çocuklar için çok sevdikleri bubble gum çeşitleri eklendi. Kıvamıyla ve yapısıyla gerçek bir sorbe egzotik mango tadı da Ice Dream ailesine katıldı. Enfes Belçika çikolatasıyla çikolata lezzeti yenilenen Ice Dream Belçika Çikolatalı da bu yıl yine en çok tercih edilen olmaya aday…

Ürün çeşitliliğiyle kategoriye yenilik getirmeyi hedefleyen Ice Dream, hem ürünlerin tazeliğini korumak hem de dondurma reyonlarında daha çok ürün sergileyebilme şansını sunabilmek için 5,5 ltnin yansı sıra 2,6 ltlik yeni ambalajını da yeni sezon için iş ortaklarına sunuyor.

Yeni sezona iddialı giriş için Ice Dream, premium dolap, pos desteğiyle birlikte özel dekorlu, soslu, garnitürlü premium dondurma serisiyle müşterilerinin vazgeçilmezi olmayı hedefliyor.

31


Kısa Haberler

Havalar ısınıyor. 2017 yazına ‘sağlıklı’ girmek isteyenler Aroma’yı seçecek

Sıfır şeker, yüzde 100 vitamin Yaz mevsimi yaklaşıyor, havalar ısınıyor. Aroma’nın büyüyen %100 ailesi, Türkiye’ye lezzetli ve sağlıklı bir yaz mevsimi geçirme teklifinde bulunuyor. Aroma Genel Müdürü Sefer Kılınç, “Koruyucu katkı maddesi ve şeker içermeyen Aroma %100 ailesi bu yazın vazgeçilmezi olacak” dedi. Güneşin yüzünü göstermeye başlamasıyla birlikte tüketiciler sağlıklı beslenme konusunda daha dikkatli olamaya başladılar. Sağlıklı ve lezzetli ürünleriyle Türkiye’ye vitamin takviyesinde bulunan Aroma, 2017 yazı için %100 ailesini genişletti. Şeker ve koruyucu katkı maddesi içermeyen Aroma’nın %100 ürünleri tüketicilere lezzetli ve sağlıklı bir yaz geçirme şansı tanıyor.

2025’e kadar gıda imha oranlarını yüzde 50’ye düşürecek

MİGROS’tan dev gıda bağışı projesi Migros, gıda kaybının önlenmesi ve satış fazlası gıdaların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması için yürüttüğü ‘Gıdaya Saygı’ projesini bir adım ileriye taşıyarak gıda bağışında yeni nesil bir uygulamanın öncüsü oldu. Uygulama çerçevesinde Migros, görsel olarak satış kriterlerini karşılamayan ancak besin değerlerini koruyan meyve ve sebzeleri günlük olarak Gıda Bankaları ve sosyal marketlere ulaştırmaya başladı. Şirket, Fazla Gıda A.Ş. işbirliği ile tamamen web tabanlı bir portal üzerinden, gıda bağışı için ayırdığı ürünlerle gıda taleplerini eşleştiriyor. Fazla Gıda’nın sağladığı teknolojik alt yapıdan faydalanarak gıda bankalarına yaptığımız bağışları sistematik ve sürdürülebilir hale getirdik. ’Gıdaya Saygı’ projemiz ile 2025’e kadar gıda imha oranlarımız yüzde 50’ye kadar düşecek” dedi. 63 yıldır Türkiye’yi öncü uygulamalarla tanıştıran Migros, gıda kayıplarının önüne geçilmesi ve tüketilebilir durumdaki gıdaların yeniden değerlendirilebilmesi amacıyla yürüttüğü ‘Gıdaya Saygı’ çalışmalarını bir ileri aşamaya taşıdı. Migros,

32

Nisan 2017

Sefer Kılınç: Sağlıklı bir Türkiye için… Aroma Genel Müdürü Sefer Kılınç, “Sağlıklı yaşam akımı dünyayı etkisi altına aldı. Biz de bu hareketin içerisinde yer alıyoruz. Aroma olarak Türkiye’ye sağlıklı bir gelecek sunmak adına %100 doğal ürünlerimizi geliştiriyoruz, çeşitlendiriyoruz. Aroma’nın %100 ürünlerinde şeker ve koruyucu katkı maddesi bulunmuyor. Sağlıklı bir şekilde serinleyip, vücudun ihtiyacı olan vitaminleri Aroma bize sunuyor” dedi.

%100 ailesi her geçen gün büyüyor Türkiye’yi %100 meyve suyu ile tanıştıran ilk markalardan biri olan Aroma, bu gruptaki geniş ürün yelpazesi ile dikkat çekiyor. Aroma; portakal, üzüm, elma, domates, kayısı - elma, nar - elma, vişne - elma,şeftali-elma ve karışık meyve sularının bulunduğu %100 kadrosuna yeni bir takviye yaptı. Türkiye’de ilk defa %100 mango - elma suyu, Aroma farkıyla tüketicilerinin beğenisine sundu.

görsel açıdan satış standartlarını karşılamayan ancak besleyiciliğini koruyan ve tüketime uygun gıda ürünlerini, Fazla Gıda A.Ş. web tabanlı bağış platformu üzerinden ihtiyaç sahiplerine ulaştırıyor.. Migros Ticaret A.Ş. Genel Müdürü Özgür Tort: “Dünyada üretilen gıdaların üçte biri çöpe gidiyor, Migros olarak 2025 yılına kadar gıda imha oranlarımızı yüzde 50 indireceğiz” Migros’un tam 63 yıldır tüm paydaşları için değer yaratmaya odaklanan bir kuruluş olduğunu vurgulayan Özgür Tort, “Sürdürülebilir büyüme stratejimiz doğrultusunda sürdürülebilirlik ilkesini tüm çalışmalarımıza yol gösteren bir kılavuz olarak değerlendiriyoruz. Gıda perakendecisi olarak gıdaların değerlendirilmesi konusuna ayrıca eğiliyoruz. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün araştırmasına göre dünyada üretilen gıdaların üçte biri çöpe gidiyor. İmha edilen gıdaları üretmek için kullanılan su ise yıllık tarım için kullanılan suyun 1/4’üne karşılık geliyor. Gıda atıkları bir ülke olsaydı, dünyadaki karbon emisyonu yaratan en büyük 3. ülke olacaktı. Dünyada kıtlık yaşanan ve yeterli gıdaya ulaşamayan ülkeler olduğunu da göz önüne almamız gerekiyor. Migros olarak bu alanda da sorumluluk aldık ve öncü adımlar atıyoruz. Kendimize 2025 yılına kadar, 2015 yılına kıyasla gıda imha oranlarımızı yarı yarıya indirme hedefi koyduk” dedi.


Nisan 2017

Kanatlı Eti Sektörü Üreticileri: Avrupa’nın Bizden öğrenecek çok şeyi var... Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Başkanı Dr. Sait Koca, kanatlı etinin Türkiye’deki gıdalar içerisinde en sağlıklı gıdalardan biri olduğunu söyledi. Tavuk etinde hormon ya da antibiyotik kullanılmadığı gibi, piyasada köy tavuğu olarak satılanların yüzde 95’inin de ‘Köy Tavuğu’ ya da Organik Tavuk olmadığına dikkat çeken Koca, “Tavuğun gezmiş olması besin değeri olarak bir artı değer getirmiyor. Ama açıkta gezen hayvanlarda hastalık açısından soru işareti var, nerede geziyor, neye bulaşıyor, bilemiyorsunuz. Kuş gribi olaylarının çıkma kaynağı hep bu açıktaki hayvanlar” dedi. BESD-BİR Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Başkanı Sait KOCA, düzenlediği basın toplantısında sektör hakkında merak edilen soruları yanıtladı.

Gezen tavuk, nerede geziyor, neye bulaşıyor, hiç bilemezsiniz? Gezen tavuk, kapalı tavuk tartışmasına da değinen Dr. Sait Koca, her ikisi arasında lezzet veya besin değeri olarak hiçbir fark olmadığını söyledi ve asıl tartışılması gerekeninin kapalı ve açık alan farkı olduğunun altını çizdi. “Sağlıklı olması açısından bizim hayvanlar hep kontrol altındadır. Zamanında aşısı yapılır. Hasta olursa tedavi edilir ” diyen Koca, “Tavuğun gezmiş olması besin değeri olarak bir artı değer getirmiyor. Ama hijyen açısından soru işareti var, nerede geziyor, neye bulaşıyor, bilemiyorsunuz. Kuş gribi olaylarının çıkma kaynağı hep bu açıktaki hayvanlar. Kuş gribi kümese geldiğinde üçüncü güne hayvan kalmıyor hepsi ölüyor. Tavukçuluğun en hassas konusunun biyogüvenlik olduğunu düşünüyoruz. Sektör olarak biyogüvenlik eğitimlerine 25 yıl önce başladık. Bizim kümeslerimize hastalığın girmemesi için her türlü önlemi alıyoruz. Avrupa’nın bizden öğreneceği çok şey var” dedi.

Sözlerine tavuk eti konusunda bilimsel gerçeklere dayanmayan bilgi kirliliğine değinerek başlayan Dr. Sait Koca, “Kanatlı eti, Türkiye’deki gıdalar içerisinde en sağlıklı gıdalardan birisidir. Bu kadar iddialı konuşabiliyorum. Çünkü Dünya’da ticari kullanım amaçlı hormon üretimi yok, hiç biz üretimin her aşamasını bilen bir sektörüz. Üretimin her de olmadı… aşaması bizim kontrolümüzde.” dedi. Sorular üzerine antibiyotik ve hormon kullanımına açıklık Köy tavuğu olarak satılan tavukların büyük çoğunluğu, getiren Dr. Sait Koca, “ Dünya’da ticari kullanım amaçlı hormon kesime giden yumurta tavukları… üretimi yok, hiç de olmadı. Bir ürünü niye kullanırsınız? 10 kuruş Dr. Sait Koca, sözlerine şöyle devam etti: “Köy tavuğu olarak harcama yapar ve 11 kuruş almaya bakarsınız. Hormonla 10 satılan tavukların büyük çoğunluğu, verimini doldurduktan kuruş harcarsanız 8 kuruşluk gelir elde edersiniz. Soruyorum sonra kesime giden yumurta tavukları. Kart tavuk da siz üretici olsanız kullanır mısınız?“ dedi. Türkiye’de son 10 diyebilirsiniz. Ambalaja girip güvenilir kontrollerinin yapılmış yılda yemde tüm antibiyotiklerin yasaklandığını ve zaten olması lazım. Gerçek manada organik, doğal ya da köy kullanılmadığını söyleyen Koca, sektör olarak ilaç olarak tavuğu talep ediliyorsa ve bunu talep eden müşteri de varsa kullanılan antibiyotiği dahi kullandırmamaya çalıştıklarını biz de üretiriz, o da bir üretim modelidir. Ama artık bu kadar ifade etti. “Dünya’da antibiyotikli yem yapımı azalıyor. Ama bu üretimi bu modelle üretmemiz mümkün değil. Kişi başına bizi ve AB’yi hiç alakadar etmiyor. Biz de zaten yasak. ABD, 23 kg. tüketimden bahsediyoruz. Bu günde 4-5 milyon arası Brezilya’da serbest olmasına rağmen onlar da azaltıyorlar” dedi. hayvan kesimi demektir”.


Nisan 2017

Yüce CANOLER Yüksek Ziraat Mühendisi

Bu yasaklamalar her defasında tavukçuluk sektörü ciddi zararlara uğrattı. En son 2015 yılı Mayıs ayında görülen kuş gribi 2016 yılı dahil ihracatın hız kesmesine ve tıkanmasına sebep oldu.

yucecanoler@mynet.com

Kim korkar kuş gribinden Halk arasında bilinen adıyla “Kuş Gribi”, Türkçe tanımı “Tavuk Vebası” olan bu kanatlı hastalığı ilk olarak 2005 yılında ülkemizde görüldü. O zamandan beri birkaç kez daha görülen bu hastalık her defasında kanatlı eti ihracatımızın uzun sürelerle durmasına neden oldu. İhracat yaptığımız ülkeler Türkiye’nin hastalık görülmeyen yerler dahil tamamından kanatlı eti ve yumurta ithalini yasakladılar. Bu yasaklamalar her defasında tavukçuluk sektörü ciddi zararlara uğrattı. En son 2015 yılı Mayıs ayında görülen kuş gribi 2016 yılı dahil ihracatın hız kesmesine ve tıkanmasına sebep oldu.

Bu talimatla 81 ilden oluşan Ülkemizde, Tavuk Vebası hastalığı açısından her bir ilin sınırları içinde 81 bölge oluşturulmuştur. 2015 ve 2016 yıllarında tüm ülkeyi kapsayarak yapılan survey sonuçlarına göre halen Ülkemizin Tavuk Vebası hastalığından ari olduğu tespit edilmiş bu Talimat gereği oluşturulan 81 bölge ilk olarak söz konusu hastalıktan ari olarak tanımlanmıştır. Talimat ile ilan edilen Tavuk Vebası hastalığından ari bölgelerin arilik durumunun sürdürülebilmesi için yapılacak çalışmalarda kullanılmak üzere İl Müdürlükleri tarafından kuluçkahaneler, damızlık kanatlı işletmeleri, ticari yumurtacı işletmeler, ticari etlik işletmeler, yem işletmeleri, kanatlı kesimhaneleri ve sulak alanlar için Talimat ekinde yer alan tablolar doldurularak bir dosya halinde her yıl 15 Ocak tarihine kadar Bakanlığa gönderilecektir.

Kuş gribi görülen yabancı ülkelerden kanatlı eti ve ürünlerinin ithalatına ülkemizce de yasak konuyor ama bir farkla; “Eyalet veya Bölge” sistemi uygulanan ülkelerde yasak sadece hastalık görülen eyalet veya bölge ile sınırlı kalıyor. Yasaklı ülkenin hastalık görülmeyen eyalet veya Ari bölgede Tavuk Vebası tespit edilmesi durumunda bölge bölgelerinden ithalat aksamadan devam ediyor. veya bölgelerin ariliğinin Bakanlıkça iptal edileceği, hastalık Ülkemizde de hayvan sağlığı konusunda benzeri bir nedeniyle oluşturulan koruma ve gözetim alanı birden bölgelendirme yapılması için 2006 yılından beri sektör fazla bölge sınırları içerisine giriyor ise o bölgelerin de Bakanlığı zorlamaktaydı. Coğrafi Bölgelerin dışında ariliklerinin iptal edileceği, bu durumun Genel Müdürlük web hayvan sağlığı açısından her ilin ayrı bir bölge olarak sayfasından duyurulacağı ve ayrıca Dünya Hayvan Sağlığı belirlenmesi sektörün teklifleri arasındaydı. Bakanlık böyle Teşkilatına da bildirileceği, tekrar ariliğin kazanılması için bir uygulamayı Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı (OIE) hangi işlemlerin yapılacağı açıklanmıştır. standartlarında yapmayı göze alamadığı için teklife olumlu Talimatta belirtilen hükümlere aykırı olarak ari olmayan yanıt veremiyordu. bölgeden ari bölgeye sevk yapılması durumunda konunun Geçen 10 yıl içinde Bakanlık tarafından gerekli maddi Genel Müdürlüğe bildirileceği, Genel Müdürlükçe imkanlar ve mevzuat çalışmaları tamamlanmış olacak derhal bölgenin ariliğinin askıya alınarak durumun web ki 14.12.2016 tarihinde “İHBARI MECBURİ TAVUK sayfasından ilan edileceği, İl Müdürlüğünce usulsüz sevk VEBASI (AVİAN İNFLUENZA) HASTALIĞINDAN ARİ yapan işletmeler hakkında yasal işlem uygulanacağı BÖLGELERİN TANIMLANMASI VE İLANI HAKKINDA belirtilmektedir. Ayrıca yeniden ariliğin kazanılması için TALİMAT” yayımlanarak uygulamaya ilk adım atılmıştır. 21 gün tüm bölgede klinik izleme yapılacağı, şüpheli Uygulama esasları Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı durumlarda numune alınarak bağlı bulunulan Enstitü (OIE) kurallarına uygun olarak düzenlenmiş olduğundan Müdürlüğüne gönderileceği Talimatta yer almaktadır. uluslararası geçerliliğe sahip olacaktır. Öncelikle bu önemli Dünya Hayvan Sağlığı Teşkilatı tarafından, bu Talimatta gelişmenin Ülkemize ve sektöre hayırlı olmasını dilerim. yer alan işlemlerin OIE kurallarına uygunluğunun kabul Talimatın amacı, hayvan sağlığı ve halk sağlığının edildiğinin açıklanmasını takiben Türkiye’nin 81 bölge korunması, güvenli hayvansal üretim yapılması ve uygulaması uluslararası geçerlilik kazanmış olacaktır. Gıda uluslararası ticaretin sürdürülebilmesi için Tavuk Vebası Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı OIE kurallarına uygun hastalığından ari bölgelerin tanımlanması ve ilan edilmesi bir yapıyı oluşturmuş ve 81 ilde 81 bölge uygulaması esaslarını belirlemek olarak açıklanmıştır. 2015 yılında konusunda cesur bir adım atmıştır. Kendilerini bu tespit edilen Tavuk Vebası hastalığı sonrasında Bakanlıkça özverilerinden dolayı kutluyorum. Bu talimat esaslarının yapılan çalışmalar ile hastalık yok edilmiş ve 15 Ağustos yerine getirilmesi sırasında ekstra görevler üstlenmiş olan 2015 tarihinde Tavuk Vebası hastalığından ari olduğumuz Bakanlık teknik kadrolarına da şükran duygularımı ifade OIE Teşkilatına bildirilmiştir. ederken kendilerine kolaylıklar ve başarılar diliyorum.

34


Nisan 2017

Taze meyve - sebze kesim, rende ve dilim yapan firmalar, catering ve yemekhaneler kurutulmuş ve dondurulmuş meyve - sebze üreten firmalar için ideal çözümler

FAM Centris® 315, uygun maliyetle, yüksek kalite sunan ve pazardaki diğer santrifüj rende makinelerine göre daha az yer kaplayan dilim ve rende makinesi olan yenilikçi Centris® 315, maliyeti azaltırken işleri tamamlamak için gerekli süreyi düşürerek mükemmel kesim kalitesi, uzun raf ömrü, esneklik ve hız arayan şirketler için mükemmel bir fırsat sunmaktadır. Patentli kesme başlığı teknolojisi, kesim işlemi sırasında tutarlı kesim ve dilim kalınlığı sağlamaktadır. Eşsiz tasarımı kolay bıçak değiştirme, kullanma ve temizleme imkanı sunmaktadır.

FAM Dorphy, mükemmel kesme kalitesi ile doğrama ihtiyaçlarınız için uygun maliyetli bir çözümdür. Küçük bir makinenin esnek ve kompakt tasarımıyla sağlamlık ve zorlu kesme görevlerine dayanıklılığı birleştirir. 3 mm'den 20 mm'ye kadar geniş bir aralıkta doğrama kapasitesine sahiptir ve genişletilmiş ürün yelpazesi sunar. Patates, pancar, havuç, soğan ve biber gibi sebzelerin yanı sıra, elma, armut gibi meyveleri kesmede de kullanılan FAM Dorphy, üründe yüksek kesim yüzdesi ve düşük fire oranı ile başarılıdır.

Meriç Cad.T 15 / 38 Botanik Çarşı Ataşehir 34750 İstanbul Tel: +90 216 4550910 - Faks: +90 2164552119

www.erkaya.com - info@erkaya.com


Nisan 2017

Kırmızı et arzında sorun devam ediyor

Çözüm Önerilerimiz:

Kırmızı et sektöründe son günlerde yaşanan dengesiz fiyat hareketleri ile ilgili Kırmızı Et Sanayicileri ve Üreticileri Birliği ve ETBİR açıklama yaptı. Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet YÜCESAN tarfından yapılan açıklamada şu konulara yer verildi.

Tespitlerimiz Türkiye’de son on yıldaki kırmızı ete artan talebe karşın üretimde yetersizlik oluşmuştur. Bu nedenle et üretimi talebi karşılamamaktadır. Yıllık (2016 verilerine göre) yaklaşık 150.000 tondan fazla ithalat yapılması bu durumu ortaya koymaktadır. Yüksek besi maliyeti ve kur kaynaklı artan besleme (yem, ilaç) maliyetleri nedeni ile özellikle küçük üreticiler hayvancılık faaliyetine devam etmekte zorlanmaktadır. Arzın talebi karşılayamamasıyla birlikte mevsimsel talebin ve Ramazan / turizm sezonunun yaklaşmasıyla fiyat beklentisinin oluşması arz ve talep dengesini bozarak, fiyat istikrarsızlığı oluşturmuştur. Hayvancılığın ve kırmızı et üretiminin bu zayıf hali sektörü korunaksız hale getirerek, piyasaları olumsuz etkilemektedir.

36

Arz yetersizliğini piyasa olanaklarına zarar vermeden hızla çözmek için işlenmiş et ve et ürünleri faaliyetinde bulunan firmalara, ESK’nın aracı olması yerine, 2016 yılı üretim rakamları dikkate alınarak belirlenecek olan oranlarda kontrollü olarak doğrudan karkas ithalat izni verilmelidir. Bu yöntem, aynı zamanda tedarik zincirinin sadeleştirilmesi ile maliyet tasarrufu sağlayacağı için et fiyatına düşüş yönünde olumlu katkısı olacaktır. Besilik materyal sayısını arttırmak ve atıl çiftlik kapasitelerini hızla doldurmak amacıyla firmaların sıfır (0) gümrük vergisiyle doğrudan besilik materyal ithalatı yapmasına izin verilmelidir. Besilik ithalatındaki KKDF kaldırılmalıdır. Bu sayede finansman sıkıntısı nedeniyle ile çiftliğine besilik dana alamayan firmalar vadeli alım yapabilecektir. Milli Tarım Projesi’nin iki önemli ayağından biri olan hayvancılıkta yüksek verimli yerli ırkları destekleme modeli ve damızlık üretim merkezleri oluşturulması uygulamaları aynen ve uzun soluklu olarak devam ettirilmelidir. Orta ve uzun vadede öncelikle, Türkiye’deki mevcut sığır ırk popülasyonu sütçü ırklar yerine kombine verimli ırklar (et ve süt verimi dengeli Simmental ırkı gibi) çoğunluk haline getirilmelidir. Küçükbaş (koyun-keçi) üretiminin ülkemizin iklim ve coğrafi şartlarına uygun ekonomik üretimi nedeniyle desteklemeye devam edilmesi ve tüketiminin özendirilmesi çalışmaları yapılmalıdır.


Nisan 2017

Kısa Haberler

Türk mutfağının hikayesini merak edenler Tadında Anadolu’da buluştu Anadolu mutfağının damak zenginliklerini dünyayla paylaşmak, kültür mirasımıza sahip çıkmak hedefiyle yola çıkan Tadında Anadolu, lezzet tutkunlarını “Orta Asya’dan Orta Avrupa’ya Türk Mutfağının 2000 yıllık Hikayesi” adlı etkinlikte buluşturdu. Ünlü yiyecek ve içecek danışmanı Osman Serim’in konuşmacı olduğu söyleşide, Türk mutfağının tarihsel değişiminden sofralarımızın vazgeçilmezi lezzetlerin doğuşuna birçok konu ele alındı. Türklerin göçebe bir kültürden geldiğini ve savaşçı olduğunu söyleyen Osman Serim, bu durumun atalarımızın ne yiyip ne içtiği konusunda ipuçları verdiğini belirterek şöyle devam etti: “2000 yıl önce ne yiyorsak hala onu yemeğe devam ediyoruz. Örneğin pastırma, kavurma, yoğurt, tulum peyniri, tereyağı… Bütün bu yiyecekler eti, sütü bozulmadan uzun süre saklamak için ortaya çıkmış ve hala en sevdiğimiz lezzetlerden… Mutfağımız göçler sırasında gelişip, değişip oluşmuş ve gittiğimiz her coğrafyadan yemeğe dair bir şey öğrenmişiz. Patlıcan Kuzey Hindistan’dan gelmiş, yoğurt ve patlıcanı birlikte tüketmeyi de yine bu coğrafyadan öğrenmişiz. Afganistan-İran coğrafyasından pilav, köfte ve mezeleri almışız. Ancak bu lezzetleri öyle geliştirmişiz ki bugün Türkiye’de etli-etsiz 300 çeşit köfte var. Dünyada

Capricorn, terası ile bahar aylarında daha da keyifli

böyle köfte zengini bir mutfak bulunmuyor. Şeker ve kebap ise mutfağımıza Arap coğrafyasından gelmiş. Malazgirt Zaferi sonrası Anadolu’da Ermeni, Kürt, Rum, Süryaniler gibi farklı kültürlerle kız alıp vermemiz yemek kültürümüzü çeşitlenmiş. İslamiyet inancı da yemek kültürümüzü şekillendirmiş. Örneğin kan mekruh kabul edildiği için Türk kültüründe etler çok pişmiş yenir.” İki büyük imparatorluğa ev sahipliği yapmış İstanbul’un sofistike lezzetlere sahip olduğunun altını çizen Serim, “Bizans İmparatorluğu’nda hammaddesi pahalı, pişirmesi zahmetli yemekler yapılırdı. Örneğin şeker herkesin ulaşamadığı bir üründü ama Bizans mutfağında kendine bolca yer bulurdu. Sütlü tatlılar bize Bizans’tan geçti, daha çok şerbetli tatlılar tüketirdik. Osmanlı, İstanbul’u aldıktan sonra sütlü tatlılarla tanıştı. Milli mutfağımızın oluşumu ise Cumhuriyet’in ilanından sonra oldu. Osmanlı mutfağı yöresel iken, Cumhuriyetle birlikte lezzetlerimiz kendi doğduğu yerden çıkıp başka şehirlere de gitti ve bu sayede millileşti. 10-15 yıl sonra dünyada Türk mutfağı daha fazla tanınacak” dedi.

Boğaz manzaralı eşsiz terasıyla baharın güzelliğine ev sahipliği yapıyor. Şeflerin yaratıcı dokunuşlarıyla hazırlanan lezzetleri bir araya getiren Capricorn’un zengin menüsünde taze makarna seçenekleri de öne çıkıyor. Menünün favori ürünlerinden olan ev yapımı makarnaların keyfi Capricorn’un açık hava terası ile ikiye katlanıyor.

Akdeniz’in geleneksel tatlarını modern şehir ruhuyla bütünleştiren Capricorn’da, baharın gelişiyle teras keyfi Capricorn menüsüne lezzet katan makarnalardan; Karışık ikiye katlanıyor.

Deniz Mahsullü, Kuru Midyeli, Karidesli ve Istakozlu Akdeniz deniz ürünlerini en iyi malzemeleri kullanarak “Spaghetti Alla Chitarra” acılı domates sosuyla hazırlanıyor ve basit ve sağlıklı pişirme yöntemleriyle sunan Capricorn, paylaşımlık olarak sunuluyor. Karides, ısırgan otu, fesleğen ve domates sosuyla hazırlanan Ravioli ile Pesto soslu Gnocchi ise; Capricorn mutfağının farkını ortaya koyuyor. Makarnaların yanı sıra menüye heyecan katan ve reçetesi özel olarak hazırlanan Akdeniz Mavi Yengeç, Fırınlanmış Balkabaklı Hamsi ve Çıtır Kalamar gibi Akdeniz deniz ürünleri Capricorn mutfağının zenginliğini yansıtıyor. Baharın güzelliğine benzersiz terasıyla ev sahipliği yapan Capricorn, ev yapımı makarna seçenekleriyle misafirlerine keyifli bir deneyim sunuyor.

37


Nisan 2017

Turizm sektöründe online yarış devam ediyor

Otelcilerin yüzünü dijital pazarlama güldürecek

Turizm sektörü hareketli günler yaşıyor. Özellikle Booking.com’un Türkiye içindeki faaliyetlerinin engellemesiyle turizmci, online seyahat alanında kendi pazarlamasını yapmanın yöntemlerini yeniden araştırmaya başladı. Tüm dikkatlerin online turizm sektörüne yönelmesini sağlayan bu gelişme aslında online seyahat pazarının baş döndürücü bir büyüme gösterdiğini gözler önüne seriyor. Hem tatilcilerin hem de turizmcilerin aktif olarak kullanması nedeniyle klasik pazarlama anlayışının da tanımını değiştiren online pazarlama, havayolu şirketleri, acenteler ve oteller başta olmak üzere tüm turizm sektörünün can damarı konumunda buluyor. Günümüzde insanların büyük bir bölümü, internet üzerinden alışverişlerini yapıp, tatil rezervasyonlarını buradan gerçekleştiriyor. Satın alma alışkanlıklarını değiştiren bu yeni nesil anlayış, hem tatilcilerin hem de turizmcilerin aktif olarak kullandığı bir alan olma yolunda hızla ilerlerken, edinilen tecrübelerin paylaşılmasını anlık olarak sağlamasıyla da ilgiyi üzerine çekiyor.

Türkiye’de online seyahatin turizm sektörü içindeki payı yüzde 15 Rakamlara bakıldığında, internet üzerinden yapılan rezervasyonlarda hızlı artış olduğu görülüyor. Günümüzde çok sayıda markanın 38

internet ortamında, hem kendi hem de ürün ve hizmetlerini anlatarak var olma çabasında olduğunun altını çizen CRM Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer, markaların dijital dünyada rakipleriyle büyük bir yarış içinde olduğunu kaydetti. Günümüzde asıl satış rakamlarının Dijital Dünya'nın nimetlerinden yararlanma oranı ile orantılı olduğunu anımsatan Ramazan Becer, turizm sektörü ve özelikle oteller içinde kısa zamanda geniş ve doğru hedef kitlelere ulaşmak ve online pazarlamadan geçtiğini aktardı.

markalaşma ve tanıtım alanında önemli

“Tanıtım ayağında otellerin kendi kapılar açıyor.” dedi. dijital pazarlamalarını yapmaları Dijital pazarlama yöntemlerinin ve sosyal medyanın rezervasyonlara katkı gerekiyor.” Dijitalin, turizm sektörünün klasik pazarlama anlayışını da değiştirdiğini aktaran CRM Medya Ajans Başkanı Ramazan Becer, yaz sezonunun yaklaşmasıyla turizm sektöründe var olan markaların ve otellerin yoğun olarak online kanallara yöneldiğini belirtti. Ramazan Becer, “Günümüzde sosyal medya mecralarını tüketicilerin yanı sıra birçok sektör etkin olarak kullanıyor. Bunlardan biri de turizm sektörü. Müşterileriyle birebir iletişimin önünü açan sosyal medya, diğer online kanallardan farklı olarak interaktif bir alan sunuyor. Öte yandan firmalara, diğer reklam kanallarına göre daha küçük bütçelerle tanıtım olanağı tanıyan sosyal medya kanalları, firmalara

sağlayarak turizmcilerin web sitelerine trafik çekebildiğini söyleyen Ramazan Becer, “Son yıllarda turizmciler dijital pazarlamanın farkına vardılar ve etkili bir şekilde bu alanı kullanmaya çalışıyorlar. Ancak turizm sektöründe mevcut pazarlama kanallarının doğru kullanılması gerekiyor. Çünkü bu platformları kullanmanın birçok avantajı var. Birincisi dijital pazarlama; bütçe çerçevesinde ihtiyaç kadar satış yapma imkanı sağlıyor. Diğer kanallara göre rekabet azlığı sebebiyle fiyat politikasında daha pozitif yol izlenmesine olanak tanıyor. Markalara sadık bir müşteri kitlesi de kazandırırken gelecek dönem rezervasyonlarını da erken dönemden yapma fırsatı sunuyor” diye açıkladı.


Ocak 2017

Nisan 2017

Estetik , dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri...

SINCE 1974

Geniş üretim kapasitesi ve yaygın bayi ağı ile KÜLSAN, İzmir’den Diyarbakır’a Trabzon’dan, Antalya’ya 81 ile ürünlerini ulaştırmaktadır. KÜLSAN hayatı kolaylaştıran ve şıklığı ön planda tutan ürünlerini Arcomel,Arcoform ve Thermoset olarak üç ana marka altında toplamıştır.

KÜLSAN MELAMİN PLASTİK SAN. ve TİC. AŞ Karayolları Mah.Kadir Akdoğan Cad.No:18 Küçükköy 34255 GAZİOSMANPAŞA - İSTANBUL - TURKEY

T : 0212 477 56 66 F : 0212 477 57 77

www.kulsan.com.tr e.mail:kulsan@kulsan.com.tr

İSTOÇ Mağaza: İstoç 24.Ada No:16 Bağcılar - İstanbul Telefon:+90 212 659 78 36 Fax: +90 212 659 78 37

39


Nisan 2017

f

e h C k u Kon

Ercan YÜKSEL Eataly İstanbul Sous Chef Söyleşi: Merve Nur AŞIK

Öncelikle standart bir soruyla başlayalım. Bu mesleğe girişiniz nasıl oldu ve neden mutfakta olmayı seçtiniz? İstanbul doğumlu olup aslen Kastamonuluyum. Çocukluğum mutfakta; unların, yağların, şekerlerin içinde geçtiği için aslında geleceğim o zamanlarda şekillendi. 2004 yılında İstanbul’u başarılı restoranlarından biri olan La Pergola’da “pastry komi ” olarak profesyonel meslek hayatıma başladım. Sırasıyla sıcak, soğuk, tatlı, pizza, ekmek şefliği yaparak tüm mutfaklardan deneyim edindim. Mutfakta olmak benim için gerçek mutluluk kaynağı.

Ne tür restoranlarda çalıştınız ve kendinizi en iyi ifade ettiğiniz mutfak hangisiydi? Meslek hayatım boyunca bir aşçının görmesi gereken tüm mutfaklarda çalıştım. En premium restoranlardan, cafe&brasserie, otel ve banket mutfaklarına kadar çok çeşitli yerlerde deneyim kazandım. Her birinin bana katkısı ayrı ve eşsiz; uzun meslek hayatınızda her deneyiminiz ördüğünüz sağlam duvar için güçlü bir tuğla oluyor. Ve sürekli yeni birşeyler keşfederek her geçen gün kendinize olan güveniniz artıyor. Çalıştığım her mutfakta kendimi tabağa dokunuş yaparak ifade etmeye çalıştım, bunu yeri geldi aşçı olarak çalıştığım mutfaklarda şeflerime öneri sunarak yaptım, yeri geldi kendim tamamen sorumlu oldum, misafirlere en iyi sunumu yapmayı amaçladım.

Şu an dünyaca ünlü birçok şubesi olan tanınmış bir restoranda çalışıyorsunuz. Bize burada yaptığınız işten biraz bahseder misiniz? Eataly nasıl bir yer? En kaliteli İtalyan yemeklerini yiyebileceğiniz, satın alabileceğiniz ve yedikleriniz hakkında bilgi sahibi olabileceğiniz Eataly İstanbul, 2013 Aralık ayından beri Zorlu Center’da hizmet veriyor. “Restoran+Market+Okul” konseptiyle İtalya, Japonya ve ABD’nin ardından Türkiye’ye gelen Eataly, “İyi, Temiz ve Adil”

yemek ilkesiyle hizmet veriyor. Gittiği her şehirde lezzet düşkünlerinin yaşam alanına dönüşen dev gastronomi merkezinde, İtalyan mutfağına dair aradığınız her şey bir arada. Eataly’de kullanılan her ürün mevsimine uygun olarak seçiliyor. Restoranlarımız makarna, pizza, mozzarella, et, balık, tavuk ve sebze ağırlıklı mönüler sunuyor. Bünyesindeki market ve şarküteride “Ne yiyorsak onu satıyoruz” mottosuyla faaliyet gösteren Eataly’de tüm restoranlarda yediğiniz her şeyi market alanından satın alabiliyorsunuz. Ben açılışından beri bünyesinde bulunduğum Eataly’de şu an “sous chef” olarak çalışmaktayım.

Ben bu yemeği çok iyi yaparım dediğiniz bir yemek var mı? Ve yemekten en çok keyif aldığınız yemek nedir? Pastane işlerine ekstra yatkınlığım olduğu için tatlı ve hamur işlerinde iddiali olduğumu söyleyebilirim. Bunun dışında İtalyan mutfağının vazgeçilmezi olan lazanyayı da oldukça iyi yaparım. Yemekten çok keyif aldığım yemeğe gelince, favorim memleketimin sevilen klasik yemeği; sarımsak yoğurtlu makarna ve tabi ki kullanılan sarımsak kesinlikle Kastamonu sarımsağı olmalı.

Mesleğe yeni başlayan genç meslektaşlarınıza ve öğrencilere neler tavsiye edebilirsiniz? Öncelikle bu mesleği seçen genç meslektaşlarıma şefliğin uzun vadeli ve disiplinli bir çalışma gerektirdiğini, mutfakta öğrenmenin hiç bitmediğini söylemeliyim. Uzun ve yorucu çalışma saatlerini göze almaları gerekir, herkesin tatil yaptığı zamanlar bizim en yoğun olduğumuz günlerdir. Çalışmaktan, sorumluluk almaktan kaçmamaları; yenilikleri, gelişmeleri takip etmeleri lazım. Bu zorlu şartlar meslekten soğutmamalı ve koydukları hedeflere zorluklara göğüs gererek gitmelidirler. Şunu unutmamalılar ki bu meslek yatırım yapıldığında karşılığını en iyi aldığımız mesleklerden biridir.

Görüyorum burada birlikte çalıştığınız pek çok kadın aşçı var. Siz kadınları profesyonel mutfaklarda olmasını nasıl buluyorsunuz? Kadınlar hayatın her alanında olduğu gibi bizim mutfaklarımızda da dokunduklarını güzelleştiriyor, renk katıyor ve fark yaratıyorlar. Ancak malesef profesyonel hayatta mesleğin tam verim alma dönemlerinde mesleği bırakan birçok kadın meslektaşımız var bunun sebebi de genellikle yoğun çalışma saatleri oluyor. Ama bunun yanında meslekte önemli yerlere gelmiş kadın şeflerimizin olduğunu görmek bizlere gurur, mesleğe yeni giren genç kadın meslektaşlarımıza da ilham veriyorlar.

Günümüzde Türk mutfağı sizce dünya mutfakları arasında nasıl bir duruş sergiliyor? Türk mutfağı iyi ifade edilebildiğinde herkesin damak zevkine uyan, Türkiye’nin coğrafi konumu ve zengin kültürü sebebiyle çok çeşitliliği olan bir mutfak. Bunu sadece ben değil, çalıştığım yabancı şefler ve yabancı ekip arkadaşlarım da bu şekilde düşünüyorlar. Türk mutfağı malzemeyi çok iyi kullanmaya açık bir mutfak ancak aşçı tıpkı kendini tanıdığı kadar malzemesini de iyi tanımalı ve kendini ifade edebildiği gibi tabağındaki yemeğini de iyi ifade edebilmelidir.

40


Nisan 2017

Reçeteler

Merve Nur AŞIK Ispanak Yatağında Ceviz Soslu Tortellini Tortellini bizlerin artık aşina olduğu bir İtalyan lezzeti. Zaten kendi mutfağımızda da damağımızın vazgeçilmez lezzeti olan mantıyı oldukça andırıyor. Bu lezzete kendim biraz dokunuş kattıktan sonra sizle paylaşıyorum. Şimdiden afiyet olsun.

Ispanak yatağı için;

hazırlayın ve içini doldurmak için bezeleri açın.

Dolgu için; 200 gr kestane mantarı, 65 gr pecorino ,8 gr kimyon, 20 gr bezelye, Zeytinyağı

330 gr. ıspanak, 15 gr tereyağ, Karabiber, Toz kişniş, Pul biber, Tuz Ispanakları iri parçalar halinde doğrayın. Tereyağını kızdırdığınız tavaya alın, biraz söndükten sonra baharatları ve tuzu ekleyip tabağa alın.

Ceviz sos; 150 ml krema, 50 gr parmigiano reggiano, 50 gr ceviz içi, 5 gr sarımsak, 10 gr muskat, 8 gr toz kişniş, Tuz Ceviz içlerini kaynayan suya atın,1 dakika kadar haşlayıp süzün. Sarımsakları ezin. Kremayı ısıtın. Ceviz içlerini parçalayıcıya alın ve toz olmayacak kadar küçültün. Krema kaynamadan hemen önce ateşten alın ve tüm malzemeyi kremaya ilave edin ve karıştırın.

Makarna Hamuru; 300gr çok amaçlı un, 3 adet bütün yumurta 30ml zeytinyağı, 2 gr tuz

Yapılış; Un ve tuzu eleyerek zeminde toplayın. Ortasına bir çukur açarak sıvı malzemeleri içine ilave edin ve yavaşça karıştırın. Elde ettiğiniz hamuru oda sıcaklığında 1 saat dinlendirin. 10g lık bezeler

Reçete; Ercan Yüksel

Mantarları bir parçalayıcıya alın ve küçük küpler halini alacak şekilde birkaç defa bıçaktan geçirin. 1 tatlı kaşığı kadar zeytin yağını yapışmaz bir tavaya alın mantarları birkaç dakika soteleyin. Bezelyeleri kaynayan suda 30 saniye haşlayın, buzlu suya alın ve bir miktar ezin. Mantarların içine rendelediğiniz pecorino peynirini, ezmiş olduğunuz bezelyeleri ve kimyonu ilave edin ve karıştırın. Elde ettiğiniz karışımı makarna hamurunun içine koyup kapatın. Deniz suyu kıvamındaki tuzlulukta kaynayan suya tortellinileri atın ve makarnalar su yüzeyine çıkana kadar (ortalama 15 saniye) pişirin. Bir tavaya bir miktar sıvıyağ ilave edin ve tortellinilerin biz yüzeyini çıtırlaştırın. Kızarttığınız tortellinileri ıspanak yatağına alın. Üzerine ceviz sosu dökerek servis edin. Afiyet olsun. Not: tuz reçetelerde miktar olarak belirtilmemiştir. Pecorino ve parmigiano reggiano tuzlu peynir türleri olduğu için tuz oranları sizin damak tadınıza bırakılmıştır.

Zuppa Di Carote al succo d’arancia - Portakallı havuç çorbası600 gr havuç (rende) 300 ml portakal suyu ½ soğan (ufak küp doğranmış) 50 ml Zeytin yağı 1 kereviz sapı (ufaak küp doğranmış) 2 çay kaşığı taze maydanoz, kimyon, kişniş,zencefil (ince doğranmış) Az muskat ceviz (rende) 100 gr krema 400 ml su

Yapılışı: Zeytın yağını tencereye koyarız ısındıktan sonra kareviz sapı ve soğanı içine atıp soteleriz. İyice sotelendikten sonra havuçları katarız. 5 dakka daha kavurduktan sonra portakal suyu ve su ılave ederız. Kaynamaya başladıktan sonra taze baharat karışımlarını katarız sonra krema ilave edip ocaktan alır ve blander dan geçiririz. Servis tabağına koyduktan sonra isteğe bağlı kroton ekmek ile süsleyebiliriz 41


Nisan 2017

Enis ZEYTİNLER Tatlı ile Tuzlunun reçel ile böreğin kardeşliği… Elimden geldiğince değişik, ilginç, yapması kolay, malzemesi Tahta üzerinde her portakalı parmak kalınlığında enine paralel hemen el altında olan ve bir o kadar da damaklarımıza yakışır keselim ve formunu bozmadan bir sıra yerleştirelim üzerine tozşekeri dökelim. Tekrar bir sıra kesilmiş portakal ve toz yemekleri sizinle tanıştırmak amacım… şeker… Bu işlemi portakallarımız bitinceye kadar devam Geçen sayımızdaki menemenis tarifi dillere destan oldu, edelim. Kalan son şekeri de üzerine döküp, ¾ saat beklemede desem pek de yalan yazmış olmam. Tam bu satırı okurken kalalım… gülümsediğinizi görür gibiyim. Gülümseyerek yemek yediğiniz için, yemem lazım diye düşünerek alelusul ve de yemiş olmak Bekleme süresi sonunda tenceremizi ateşe koymadan önce kalan portakal suyumuzu da tencereye boşaltıp ateşe için yemek yemediğiniz için teşekkür ederim. koyalım… Nerede kalmıştık? Desem yada yazsam komik olur sanırım. Dikkat edersek, su değil portakal suyu ile reçelimizi Bir yerde kalmadık, daha yeni başladık yazmaya… Tarife… hazırlıyoruz… Bir tatlı; yani REÇEL ve bir BÖREK bugün tarifim. “Reçel ile Bundan sonra reçelimizin son halini alması sizin maharetli Böreğin kardeşliği”. ellerinizde… Mevsimi geçmeden bir portakal reçeli yapalım birlikte. Ve önce malzeme/ 5 tane kalın kabuklu irice portakal-2 kilo Kısık ateşte halleşen portakal reçelinizi tencerede soğutun, tozşeker-1 litre kadar portakal suyu. (Öncelikle büyükçe bir itina ile cam kavanozuna yerleştirin… tencereye yıkadığımız portakalları yerleştirip üzerine bolca İlk Pazar kahvaltıda afiyet olsun… Bu arada bir dip not: su ilave ederek kaynatalım.) Bu işlemi iki kez tekrarladıktan Misafirlerinize üzerine kaymak ekleyerek tatlı olarak ikram sonra; portakalları porselen bir kaba alarak soğumasını edebilirsiniz… bekleyelim. Buzdolabında 1 gün bekletelim kaynamış Pekii nerede börek tarifi? Bakın o size kalmış… İster peynirli soğumuş portakallarımızı… bir sigara böreği yada patatesli sigara böreği… Kardeş kardeş Ve reçel için ertesi gün mutfaktayız… birlikte masadaki yerlerini alsınlar. 1 litre kadar portakal suyunun yarısını çelik tencereye koyalım.

42


Nisan 2017

Coğrafi İşareti Ürünler Zirvesi Ankara’da yapıldı Coğrafi İşareti Ürünler Zirvesi’yle yerel değerlerin ekonomiye ihracatı için merkez haline getirmeyi hedefleyen Ankara Ticaret kazandırılması için farkındalık oluşturan Ankara Ticaret Odası Odası, sergide B2B standıyla yer aldı. ATO’nun standında, (ATO), zirve kapsamında bir de sergi düzenleyerek Türkiye’nin üreticiler ile alıcılar bir araya gelerek ikili iş görüşmesi yaptılar. tüm yerel lezzetleri ve değerlerini Ankara’da bir araya getirdi. “ADI YERLİ ŞANI ULUSLARARASI OLSUN” Coğrafi İşaretli Ürünler Sergisi’nin açılışı Gümrük ve Ticaret Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi ve Sergisi ile yerel değerlerin Bakanı Bülent Tüfenkci, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı ekonomiye kazandırılmasını hedeflediklerini anlatan ATO Faruk Özlü, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, Başkanı Gürsel Baran, “Yerli malı ürünlerimiz coğrafi işaret Ankara Valisi Ercan Topaca, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu alarak ihracatımıza güç katacak” dedi. ve ATO Başkanı Gürsel Baran tarafından gerçekleştirildi. Ankara’nın Türkiye’nin tüm bölgelerinin kendine özgü Çok sayıda belediye ile özel kuruluşun da yer aldığı sergide ürünlerinin yurtdışına açılması için önemli bir merkez olarak toplam 130 stantta, 200’ü aşkın ürün sergilendi. konumlandırılabileceğini kaydeden Baran, “Bu bereketli topraklarda üretilen ürünlerimiz dış pazarda hak ettiği değeri B2B GÖRÜŞMELER ATO STANTINDA bulsun diye çalışıyoruz. Öyle bir aşama kaydedelim ki Coğrafi İşaretli Ürünler Zirvesi yaparak, Ankara’yı bu ürünlerin ürünlerimizin adı yerli, şanı uluslararası olsun” diye konuştu.


Nisan 2017

l e t O n a H İmren

“Alaçatı’yı tepeden seyretmenin ayrıcalığını yaşayın” 75 yılın anısına... Burası Hasan Ölmezer ve Kayhan Ölmezer ’ in gençlik hayallerini süsleyen bir turizm tesisinin hayat bulmuş hali. Yazının en başında söylediğim gibi; inandığın her şeyi başarabilirsin, bu hayatta odağınız neredeyse siz de orada olursunuz. Odağınız ulaşacağınız de karşınıza çıkacak göreceğiniz şey hep

Konağınızın verandasında çayınızı yudumlarken zeytin ağaçları ve çeşitli bitkilerle çevrili bahçe size pozitif bir enerji verecek, havuz başında güvercinlerin, kumruların su içmelerini seyrederken ruhunuzun dinlendiğini hissedeceksiniz ve gün batımının tadını çıkaracaksınız.

değil olursa İmren Han Otel; Çamlıkuyu mevkiinde, konaklarla olur. birlikte toplam 35 odadan oluşan harika bir Otel. Alaçatı’nın içme suyu ihtiyacını karşılayan Alaçatı’nın en iyi manzarasına sahip ilk büyük kuyularından Çamlıkuyu ’nun yanı başında; oteli… bir rivayete göre eski şarap imalathanesinin Burası hayallerin, emeklerin, mücadelenin ve bulunduğu yerde inşa edilen otelin gayretin meyvesi... Burası sermayeyi yatırıp konaklarla birlikte 35 odası bulunmaktadır. parasını kurtararak kâra geçmesi beklenen bir İster konakta ister odalardan birinde tatilinizi yer değil, her köşesinde ailenin alın teri olan, geçirebilirsiniz. İmren’in tarihine saygı duruşu... 44

hedef engeller engeller

Yazı ve Fotograflar Aras ATTİLLA


Nisan 2017

Otel Tanıtımı

Odanızın konforu ve manzarası size neşe katacak; Alaçatı’nın meşhur akşamlarında eğlenceye ve gezmeye daha da motive olacaksınız. Sabah kalktığınızda tadı damağınızda kalacak özel İmren Alaçatı Köy kahvaltısıyla güne başlayacak, havuz başında güneşin tadını doyasıya çıkaracaksınız. Havuzbaşı menüsündeki birbirinden lezzetli yemeklerle enerji depolayıp Alaçatı’da keşif turlarına çıkacaksınız. Belki bisiklet turları yapacak, belki de dünyanın en iyi sörf cenneti olan Alaçatı’da Windsurf yapacaksınız. Alaçatı’nın doğal yapısını ve sıcak insanlarını tanıdıkça buraya daha çok bağlanacak, unutulmayacak anılar ve arkadaşlıklar edineceksiniz. Dönüşte günün yorgunluğunu atmak için İmren Tatlı ve Helva Evi’ne uğrayıp taze limonatadan ve dondurmalardan tadacaksınız. İmren Han Otel’e girdiğinizde sanki evinizden hiç uzaklaşmamış, sizi mutlu eden ve özel hissettiren insanlarla vakit geçirdiğinizi fark edeceksiniz. İmren Han Otel’e girdiğinizde sanki evinizden hiç uzaklaşmamış, sizi mutlu eden ve özel hissettiren insanlarla vakit geçirdiğinizi fark edeceksiniz. Bu satırlara sığdırılamayacak kadar duygu ve güzelliği barındıran Alaçatı ve İmren Han Ailesi sabırsızlıkla sizi bekliyor olacak Kısacası Alaçatı’ya tüm kalbi ve ruhuyla bağlı bir ailenin sizi ağırlayacağı, mutlu ve kolay kolay unutamayacağınız bir tatile hazırlıklı olun... Resepsiyondan İmren Ailesi’nin gerçek hikâyesini ve Alaçatı’nın geçmişteki hikâyelerinin kaleme alındığı, Hasan ve Kayhan Ölmezer kardeşlerin dostlarına armağanı olan İMRENCE kitabını istemeyi ihmal etmeyin

45


Nisan 2017

Firma Tanıtımı

Gıda Sanayinin her geçen gün giderek artan beklentilerini karşılamak amacıyla çalışıyoruz ERKAYA FoodTech Yöneticilerinden Erk ERKAYA ile firmalarının gelişimi, hizmetleri ve gelecek hedeflerini konuştuk

Firmanızın kuruluş öyküsünü okurlarımızla paylaşırmısınız? ERKAYA 1998 yılı başında kurulmuş, Endüstriyel Gıda Proses Sistemleri ile ilgili Makina ve Tesislerin pazarlanması, satış ve satış sonrası servis hizmetleri ve bu konularda yatırımcılara danışmanlık hizmetleri sunan konusunda deneyimli uzman bir firmadır. Konu ile ilgimiz ise 1983 yılına uzanmaktadır.

yapmış ve Türk gıda sanayine hizmetlerine devam etmişti

ERKAYA FoodTech ’in çalışma alanları ve ürün grupları neleri kapsamaktadır? Çalışma alanlarımız; Ön Hazırlık Makineleri, Proses Makina ve Ekipmanları, Ürün Geliştirme, Mühendislik ve Danışmanlık Hizmetler ile Satış Sonrası Servis Hizmetlerini Kapsamaktadır. Ürün grupları ise özellikle Donmuş Gıda Sanayi, Kırmızı Et, Balık ve Tavuk İşleme Tesisleri, Hazır Gıdalar, Patates ve Çerez işleme tesisleridir. Gerçek Akışkanlık Prensibine sahip, özel olarak geliştirilmiş 500 ila 24,000 kg / saat arasında muhtelif kapasitelerde ve Avrupa standartlarında üretilen IQF Şoklama tünellerimiz tüm dondurulmuş gıda sanayinin önde gelen tesislerinde başarıyla hizmet vermektedir.

1983 yılında genç bir makina mühendisi olan kurucu ortağımız Cumhur ERKAYA, Teknika Tic. A.Ş’ de İsveç’in dünyaca ünlü ALFA - LAVAL ve FRIGOSCANDIA firmalarının gıda proses makinaları satış mühendisi olarak çalışma hayatına başlamıştır. Daha sonra ALFA - LAVAL firmasının Türkiye’deki ile irtibat bürosunun kuruluşunu gerçekleştirerek 1989 yılına kadar Alfa-Laval Türkiye Müdürü olarak görev yapmıştır.

firmalarının

1989 yılında aynı şekilde I.Q.F Şoklama Tünellerinin yaratıcısı ve dünya donmuş gıda sanayinin tartışmasız lideri FRIGOSCANDIA Equipment AB – İsveç firmasının Türkiye ve Orta Doğu Bölge Müdürü olarak 1998 yılı başına kadar görev yapmış ve Türk Dondurulmuş Gıda sanayinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Gıda sanayi, gelişen teknoloji, yenilenen mevzuatları, ve modern yatırımlar ile sürekli büyümektedir. ERKAYA FoodTech bu konuda neler yapıyor?

Ocak 1998 tarihinde kurmuş olduğu ERKAYA FoodTech firması vasıtasıyla Gıda Proses Makinaları konusunda her biri kendi alanında uzman olan makina/tesis üreticileri ile iş birliği

46

Temsilcisi olduğunuz firmalar varmı? ERKAYA FoodTech aralarında Amerikan “FORMAX PROVISUR TECHNOLOGIES” grubu, kesme makinaları konusunda lider FAM - Belçika bulunduğu, birçok güvenilir firmanın Türkiye Yetkili Temsilciliğini yürütmektedir.

ERKAYA FoodTech, yılların getirdiği deneyimle Gıda Sanayinin her geçen gün giderek artan beklentilerini karşılamak amacıyla; üretimin güvenilirliğinden taviz vermeden randımanı en üst seviyeye taşıyacak çözümler sunmayı hedeflemektedir.


Nisan 2017

Feray ALPAY

Araştırmacılar özellikle yeni bir projeye başlarken veya belirli bir hedefi gerçekleştirmek için çalışırken ve yüksek derecede kişisel bağlılık, sadakat ve özveri gerektiren vazifelerde başarı için “B Planı” yapmamayı tavsiye ediliyor.

ferayalpay@promedia.com.tr

“B Planı” gerekli mi? Herhangi olası bir başarısızlık ihtimaline karşı yedek bir planın olması, çoğumuza akıllıca geliyor. Olaylar her zaman beklediğimiz gibi gelişmeyebiliyor, hesapta olmayan engellerle karşılaşabiliyoruz. Bir işe kalkışırken genellikle B Planı da hazırlıyoruz ve zorda kaldığımızda yedek planı uygulamaya koyuyoruz. Ancak, alternatif plan bulundurmak konusunda gerçekleştirilen yeni bir araştırmanın sonucu oldukça şaşırtıcı: “Yedek bir planın olması, başarı şansını düşürebilir!” Wisconsin ve Wharton Üniversitelerinde gerçekleştirilen araştırmalarda, bilim insanları iki farklı gruptaki deneklere başarmaları için aynı görevleri verdiler. Birinci gruptaki deneklere görevlerini sadece belirtilen yöntemler ve şartlarda gerçekleştirebileceklerini söylediler. İkinci gruptaki deneklere ise, başarısızlık durumunda farklı yöntem ve şartları da düşünebilecekleri ve uygulayabilecekleri bilgisi verildi. Yani birinci gruptaki deneklerin verilen görevi başarabilmek için hiç bir alternatif yedek planı yokken, ikinci gruptaki deneklere “B Planı” yapabilmeleri için izin verildi. Her bir deneyin sonucunda, “B Planı” düşünen kişilerin kendilerine verilen görevi yaparken, yedek planı olmayan kişilere göre daha az başarılı oldukları tespit edildi. Araştırmacılar deneylerin sonucunda “yedek bir plan yapmanın, hedefe ulaşmaya gerçekten de olumsuz etkileri olacağı” konusunda hemfikir oldular. Araştırmaların sonucuna göre “B Planı” yapan denekler, hiç bir yedek planı olmadan doğrudan görevlerini yapmaya odaklanan deneklere göre %33 oranında daha az başarılı oldular. Araştırmacılar özellikle yeni bir projeye başlarken veya belirli bir hedefi gerçekleştirmek için çalışırken ve yüksek derecede kişisel bağlılık, sadakat ve özveri gerektiren vazifelerde başarı için “B Planı” yapmamayı tavsiye ediliyor. Çünkü hedefe ulaşmak için başka bir yolun olmayışı kişiyi hırslandırıyor, konsantrasyonu arttırıyor, yoğun bir motivasyonu ve hedefe odaklanmayı sağlıyor. Tarihte pek çok büyük kumandanın geçtikten sonra köprüyü yaktığına veya karaya çıktıktan sonra gemileri batırdıklarına dair örnekler yer alıyor. Bu davranış, hedeflenen başarı için gidilecek tek bir yol olduğunu gösteriyor. Çanakkale savaşı esnasında 57’nci Piyade Alayına; “Ben size taarruzu değil ölmeyi emrediyorum” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün geri çekilmek gibi bir “B Planı” yoktu. Bu emir, zaferden başka hiç bir yolun bulunmadığına dair iradeyi, inancı ve kararlılığı ortaya koyuyordu. Peki, araştırmanın bu sonucu hiç bir konuda asla yedek planlar yapmamalıyız anlamına mı geliyor? Hayır. Araştırmacılar günlük hayatın olası risklerine ve beklenmeyen durumlara karşı tedbirli olmak için farklı planlar düşünülebileceğini belirtiyor. Çalışılacak konu hakkında bilgi eksikliği varsa ve çok bilinmeyeni olan durumlarda farklı gelişmelere göre değişik senaryolar hazırlamak ve birden fazla alternatif plan yapmak başarılı bir sonuç elde etmek için gerekebiliyor. Ve hatta bazı çok özel durumlarda “B Planı” değil, “C”, “D” ve hatta “E” planları bile yetmeyebiliyor: Akıl hastanesinde deliler bir araya gelip kaçış planı yaparlar. Elebaşları planı anlatır: “Arkadaşlar! İlk önce büyük bir kütük bulacağız. Bu kütükle koğuştaki birinci kapıyı, sonra avludaki ikinci kapıyı ve daha sonra da bahçenin sonundaki üçüncü kapıyı kıracağız ve sokağa çıktıktan sonra herkes başının çaresine bakıp kaçacak.” Delilerden birisi elebaşlarına sorar: “Ya kapılardan biri kırılmazsa?” Lider kararlı bir şekilde cevap verir: “Kapıyı kırana kadar vuracağız!” Bir diğer deli lidere sorar: “Ya peki kapı kırılmaz da kütük kırılırsa?” Lider cevaplar: “İçimizden en şişman olanı kütük olarak kullanacağız.” Sabah olunca iri bir kütük bulurlar, doğruca birinci kapıyı kırarlar, sonra ikinci kapıya koşup onu da kırdıktan sonra üçüncü kapıya yönelirler. Ancak üçüncü kapının önüne geldiklerinde, kapının ardına kadar açık olduğunu gören elebaşları bağırır: “Arkadaşlar! Plan bozuldu, çabuk koğuşa geri dönün.” 47


Nisan 2017

Kısa Haberler

Reis, annelerin en büyük yardımcısı

Hayatın tüm tadı anneler Hayatın tüm tatlarını bize özenle ve büyük bir sabırla öğreten annelerimizin, Anneler Günü kutlu olsun. Annelerimiz, bütün hayatını çocuklarına ve ailesine vakfedip, kendisinden önce onları düşünür. Duygu dünyamızın en değerli varlığıdır, annelerimiz. Bizi dokuz ay karnında taşıyıp hayata armağan eden annelerimiz, doğduğumuz andan itibaren hayatımız boyunca yanımızda olur. Evlerimizin Reis’i annelerimizin, elleriyle hazırladığı birbirinden lezzetli ve sağlıklı yemeklerin tadına doyum olmaz. Kuru gıda sektörünün lideri Reis Gıda, uluslararası standartlardaki üretimiyle sağlıklı ve dengeli beslenmenin önemini her platformda dile getirerek, 36 yıldır çocuklarını sağlıklı besleyen annelerin mutfakta ki en büyük yardımcısı olmaktadır. Reis Gıda Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Reis hayatını çocukları ve ailesi için adayan annelere şunları söyledi; ‘’ Anne kelimesi birçoğunda olduğu gibi bendede çok büyük anlamlar taşımaktadır. Anadolu topraklarında çift süren, tarla eken, kağnısı ve kucağında yavrusuyla cepheye cephanelik taşıyan kara, yağmura, düşmana aldırış etmeden vatanı için gücünü sonuna kadar kullanan o kutsal annelerimize çok şey borçluyuz. Yaptığı fedakarlıkla günümüze gelmiş kurtuluş savaşı kahramanı annemiz Şerife Bacı en güzel örnektir. Canı pahasına vatanını için elinden geleni yaptı. 1984 yılında Şerife Bacı yaptığı tüm fedakarlıklarla yılın annesi seçilmiştir. Rahmetle anıyoruz. Tüm cennet kokan annelerimizin anneler günü kutlu olsun’’ dedi.

Tamek’in kahverengi şişedeki lezzeti yeniden üretimde

Özlenen Kahverengi Şişe Geri Döndü Meyve suyu denince akla gelen ilk markalardan olan Tamek, tüketicilerine özledikleri “Kahverengi Şişe”deki meyve sularını yeniden sunuyor. Yoğun kıvamı ve yüzde yüz yerli meyvelerden gelen enfes lezzeti ile unutulmazlar arasına giren Tamek’in meşhur kahverengi şişeli meyve suları, satış noktalarında gerçek meyve lezzeti arayanları bekliyor.

Dünyanın en me uzmanları

iyi beslenannelerimizdir

Reis, annelerimize hediye ettiği dizelerinde de belirttiği gibi “Annem beni hep özler her gün yolumu gözler, yapar güzel yemekler doyurur beni besler, annemin sırrı Reis her yemekte birlikteyiz, annemin sırrı Reis, her yemekte bir Reis…” sözleriyle bu anlamlı günün altını çizmektedir. Reis kurulduğu günden itibaren anne elinin sofralara sağlık ve lezzet kattığını söyleyerek sosyal sorumluluk çalışmalarında bir kılavuz olarak görmüş ve ilk kez 2009 yılında ‘’Geleneksel Lezzetler Sağlıklı Nesiller’’ sloganıyla başlattığı “Obezite Önlenebilir” kampanyasını, ‘‘Abur Cubur Olacağı Budur’’ “Abur Cubura Karnımız Tok” diyerek obezite farkındalığını yarattı. 2015 yılında ise “Ev Yemeği Sofrada, Hesap Ortada” kampanyası ile 4 kişilik- 4 çeşit ev yemeği menülerinin fiyatlarının 15 TL ve 16 TL arasında değiştiğini belirterek ev yemeğinin önemini vurguladı. 2016 yılındaki proje ise ‘’Evde Yemek Var’’ ile başladı ve 2017 yılında da sağlıklı bir toplum için bu projenin sürdürülebilirliliğini sağlıyor. Reis Gıda geleceğe sağlık sözünü her platformda yineleyerek devam ettiriyor. Sağlıklı yemek, mutlu gelecektir. Sağlıklı bir yaşam, kaliteli bir geleceğe zemin hazırlar. Reis Gıda, şehit annesi olan annelerimiz başta olmak üzere, tüm annelerimizin Anneler Günü’nü kutlamaktadır.

Kahverengi Şişenin İçeriği Değişmedi Yoğun kıvamı ile geçmiş yılların en beğenilen tatları arasına giren kahverengi şişedeki Tamek meyve suyu, tekrar piyasaya sunuluyor. Yoğun kıvamlı, benzersiz lezzetli Tamek meyve suları, içenleri o yılların açık hava sinemalarına, çay bahçelerine, sokakta oynanan oyunlarına, eşsiz anılarına götürüyor.

1955 yılından bu yana tüketicilerini kaliteli ve lezzetli ürünlerle Benzersiz Kayısı, Şeftali ve Vişne Lezzeti Raflarda buluşturan Tamek, meşhur kahverengi şişede ürettiği meyve 200 ml’lik şişelerde satışa sunulan Tamek meyve suları, yoğun sularını yeniden pazara sunuyor. kıvamı, kayısı, şeftali ve vişneli meşhur tatlarıyla tüm Türkiye çapındaki satış noktalarında bulunabiliyor.

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi 48

Personel devam takip çizelgeleriniz için ÇözBİM YUTASİS (Yüz tanıma sistemleri) www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr


Nisan 2017

Elçin’in Şekerden Dünyası

pılan a y n a d n u r u Şeker ham er” l e d a f İ e v r e l r igü “ Tel İskeletli F Günümüzde şeker hamurunun, şeker hamurlu pastaların bu kadar popüler olmasının ana nedenlerinden birisi pastalarımızın üzerinde görmeyi sevdiğimiz heykelcikler. Bu heykelcikler yani figürler pastayı armağan edeceğimiz sevdiğimizden izler taşıyabilir, hatta birebir benzetme sanatıyla sevdiğimizin bir kopyasını pastanın üzerinde görebiliriz. Çocuklar içinse çizgi karakterlerin neredeyse tamamı televizyonlardan sinemalardan fırlayıp pastalarının üzerinde belirebilir, özel günlerinde onları masalların çizgi filmlerin içine çekebilir durumda.

Hal böyleyken biz pastacılar için figürlü pastalar yapmak artık kaçınılmaz oldu. Ancak tasarladığımız ve vaktimizin çoğunu alıp yaratıcılığımızın sınırlarını zorladığımız bu figürlerin gerçekçi olması kadar kalıcı ve sağlam olması da büyük önem taşıyor. Bunun için de en yaygın kullanılan metotlardan birisi telli olan çalışmalar. Sizlerden gelen ve çalışmamızı istediğiniz kişinin / sanatçının / çizgi karakterin öncelikle fotoğrafının çıktısını alıyoruz. Aldığımız çıktı üzerinden ölçümler yaparak telleri kesiyoruz. Kestiğimiz telleri birbirlerine perçinleyerek adeta bir iskelet oluşturuyoruz. Eğer iskelet sağlamsa fotoğraftaki figürün boyutlarında ve oranlarındaysa neredeyse işimizin çoğu bitmiş oluyor. Sonraki kısımda artık şeker hamurunu tellere geçirerek şekillendiriyoruz. Tabii kadın figürlerinde kıvrımları, erkek figürlerinde ise kasları ortaya çıkarmak görsel açıdan oldukça önemli. Her ne kadar figürler şeker sanatçılarının en özgür ve yaratıcı olabilecekleri alan olsa da toplumun kalıplaşmış

bir güzellik anlayışı var ve bizler figür yaparken ince belli, ince bilekli hanımlar; kaslı, geniş omuzlu beyler yapmaya sanırım önem veriyoruz. Kol ve bacak eklemelerini gövdeye yaparken hamuru gövde hamuruna yedirmek figüre doğallık katması açısından fazlasıyla önem taşıyor. Daha soft bir görüntü sağlamak için susuz yağ kullanılarak iki hamur birbirine yedirilebilir. En son kısım belki de en eğlencelisi. Çünkü hem figürümüzü giydiriyor, hem de makyaj yapıyoruz. Bu aşamada kendimi ünlü bir tasarımcı gibi hissediyorum adeta. Eğer sizler tarafından herhangi bir kısıtlama getirilmediyse figürümü istediğim gibi giydiriyorum ve ona göre istediğim, o günkü ruh halime göre makyajlar yapıveriyorum.

Makyaj demişken, figür yaparken en önemli hususlardan bir diğeri ise figürün yüz kısmına verdiğiniz ifade. Çok ufak oynamalarla sevimli bir figür bir canavara dönüşebilir ve bütün emek bir anda çöp olabilir. Yüz yapımına burundan başlamak benim her zaman daha kolayıma geliyor. Şekilli ufak bir burundan dudak ve çeneye en son ise göz çukuru oluşturma aşamasına geçmeyi tercih ediyorum. Çünkü burun bana göre figür yüzlerinin en önemli aşaması. Tabii yapacağınız figür kadın ve ya erkekse, genç ve ya yaşlıysa bütün yüz tipi ona göre şekilleniyor. Erişkinlerin belirgin burun kemikleri varken, bebeklerde belirgin burun kemikleri bulunmuyor. Başka bir örnek ise kadınlarda burun ve dudak arasındaki mesafe erkeklerdekinin neredeyse yarısı. Tüm bunlara özen göstererek yapılan figür yüzü gerçeğe olabildiğince yaklaşıyor. Ben her ihtimale karşı her seferinde yapacağım yüzün fotoğrafını karşıma alıp, her adımda detaylıca inceleyip yapmayı tercih ediyorum. Şeker hamuruna günümüzdeki ününü kazandıran figürleri yapması oldukça zor ancak bir o kadar da eğlenceli. Bu alan biraz da heykeltıraşlığa giriyor ve gerçekten el becerisi ve sabır istiyor. Ancak yaparken size sonsuz bir özgürlük sunduğu gibi ortaya çıkan figür ne kadar güzelse size de o kadar özgüven sunuyor. Yapmaya ve pastalar üzerinde görülmeye kesinlikle değer.

@elcininsekerdendunyasi;instagram adresi Elçinin Şekerden Dünyası:facebook adresi Tlf:05305845393 fatmaelcink@gmail.com 49


Nisan 2017

Dünya kazan,ben kepçe Gülçin SOYTUTAN

Masal Kasabalar Yukarı Avusturya -I Bu sayımızda Viyana, Salzburg, Münih arasındaki birkaç kasabayı gezeceğiz. Kasaba deyip geçmeyin. Bunlar bizim bildiklerimizden çok farklı! Yolumuzun sonu ise bambaşka bir rotanın başlangıcı olacak. Neresi mi? Acele yok! Önce Viyana’da beni üzen birkaç noktaya değineceğim. VİYANA

İlk hareket noktamız oldu. Sarayları, müzeleri, parkları, halkı ile aristokrat bir şehir. Tarihe baktığımızda atalarımız Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da savaştan, savaşa koşup, dünyayı titretmiş. Avusturya ise etliye sütlüye pek karışmayan, sessiz, küçük bir devletmiş. Şimdi gel gör ki; allame-i cihan olmuş! Üç tane kocaman sarayı, devasa park / bahçeleri, sanat galeri ile şehir kendine hayran bıraktırıyor. Peki, günümüzde Osmanlı İmparatorluğundan İstanbul’da ne kalmış? Topkapı, Beylerbeyi, Dolmabahçe, birkaç tane yalı hepsi bu. Gülhane parkının dışında, ne doğru düzgün bir park ne de bahçe var. Var olan bir karış boşluğa da itina ile AVM yapıyoruz.

tekneden görebiliyorsunuz. Kasaba o kadar dik, dar bir konumda ki otopark yok. Sokaklarda araç park etmek mümkün değil. Kasabaya uzun bir tünelle ulaşıyorsunuz. Tünelin içinde otoparklar mevcut. Tüm araçlar bu alanlarda bırakılıyor. Merkeze ancak yürüyerek ulaşabiliyorsunuz. Kasabanın hemen girişinde, fotoğraflardaki meşhur Evangelical Church ile karşılaşıyorsunuz. Hemen ileride minicik bir Market Square var. Milimetrik toprak alanlarını değerlendirip, ev, bahçe yapmışlar. Hepsini otantik halleri ile korumaya çalışıyorlar. Kasaba oldukça bakımlı, pırıl pırıl. 350 m. yukarısında skywalk (gözlem noktası) var. Yürüyerek ya da fünikülerle çıkılabiliyor. Hemen arkasında da Tuz Mağarası (Dünya tarihindeki en eski tuz madenlerinden birisi imiş.) var. Ekim, Nisan ayları arasında burası da dahil olmak üzere hemen hemen bütün tuz mağaraları kapalı. Sebebi de kışın mağaralar çok rutubetlenip, içerisindeki yollara döşenen ahşap merdivenlerin balçık çamur olması imiş. Merdivenler çürümesin diye kaldırılıp, kapatılıyormuş. Maalesef mart sonunda orda olduğumuz için ziyaret edemesek de umudumuzu kırmadık. Belli mi olur daha uzun bir yolumuz var.

Avrupa asilzadeleri, sanatçıları himayelerine alarak muazzam resim koleksiyonlarına sahip olmuşlar. Şimdi de müzelerde sergileyerek turizm Kasabanın en ilginç yeri Beihaus. Yani kemik evi. Aslında dünyada benzeri gelirlerini arttırıyorlar. Peki, Türkiye’de durum nasıl? Yabancıları bırakın, bizim bulunmayan bir oda. M.S.12. yüzyıldan bu yana kullanılmakta imiş. Kasabanın değerli ressamlarımızın eserleri nerede? Üzülerek söylüyorum ki, hiç haber yok! mezarlık alanı çok dar olduğundan gömülenlerin mezarları 10-15 yıl sonra Avrupa’da gittiğimiz her müzede Mısır mumyalarını, eserlerini görmüyor açılıyormuş. Kalan kemikleri toplanıp yerine yeni ölenler gömülüyormuş. Daha muyum, işte o zaman kan beynime sıçrıyor! Yine tarihe dönersek, Mısır 397 yıl sonra kemikler beyazlaması için güneşte bırakılıp, ressamlar/mezar kazıcıları Osmanlı hâkimiyetinde kalmış. Kalmış da ne olmuş? Hem Anadolu’daki, hem de tarafından süslenip, boyanıyormuş. Kafatasına yapılan her motifin anlamı Mısır’daki eserlere sahip çıkmamışlar. Şimdi bu durum değişti mi? Bilemiyorum! varmış. Örneğin gül, sevgi demekmiş. Bu odada 610 tanesi boyalı toplam 1.200 Anlatılacak çok şey var. Bunları sizlerle paylaşmadan Viyana’dan ayrılmak kafatası ile pek çok uzun kemik sergileniyor. En son 1983 yılında ölen bir bayanın istemedim. Bu güzel şehri başka bir zaman ayrıntılı anlatırım. Artık yollara kafatası eklenmiş. Artık insanlar yakılmak istediklerinden mezarlıkta yer sıkıntısı kalmamış. düşme zamanı! Viyana ile Salzburg arasında ki bölge; Yukarı Avusturya, göller bölgesi olarak geçiyor. 70’in üzerinde irili, ufaklı göl bulunuyor. Birçok kasaba, sırtını dağlara yaslamış, göl kıyısına kurulmuş. Hemen hemen hepsinin ortak özelliği ise arkalarındaki dağlarda tuz madeninin bulunması... Hatta bazı kasabalar, vakti zamanında bu madenler yüzünden kurulmuş. İşte onlardan biri!

HALLSTAT Son zamanlarda her yerde mutlaka fotoğraflarını gördüğünüz kasabanın adının anlamı: Eski Almanca ‘da hal(tuz), stat(şehir) demekmiş. Yani tuz şehri. Adını aldığı gölün kıyısına kurulmuş. Salzkammergut Alpler bölgesinde olduğundan yakın tarihe kadar kara yolu ile ulaşım sağlanamamış. Gölün karşısından teknelerle gelinip, gidilmiş. Trenle gelenler hala gölün karşısındaki istasyonda inip, elektrikli teknelerle ulaşım sağlıyorlar. En güzel manzarayı da 50

Kasabanın siluetinin göl kıyısına yansıması, yemyeşil dağın eteğindeki duruşu çok güzel. Ancak Çinliler o kadar abartmışlar ki: 2011 yılında, Guangdong eyaletindeki Huizhou kenti yakınlarında Hallstat kasabasının birebir kopyasını yapmışlar. 2012 yılında ziyarete açmışlar. Ondan sonra da zaten kasaba ününe ün katmış. MONDSEE

Küçük kasabanın adının anlamı ay ışığı. Kocaman bir gölün düz bir kenarına kurulmuş. Dolunayda; kasabanın görüntüsü, dolunayın göle yansıması müthiş oluyormuş. Gittiğimizde hava bulutlu, ay yoktu. Müthiş manzarayı göremedik. Kasabanın bir diğer özelliği, göl suyunun diğerlerine göre daha sıcak olması imiş. Bu yüzden pek çok Avusturyalı ile Alman yaz tatil için burasını tercih ediyormuş. Rivayete göre: yıllar önce, Portekizli bir iş adamı burayı çok beğenmiş. Gölü,


Nisan 2017

çevresini satın almış. Yani hala tüm kasaba, göl çevresi özel mülkmüş. Oteller, dükkânlar, evler Portekizli aileye çok büyük kiralar ödüyorlarmış. Kasaba oldukça bakımlı. Göl kıyısında yürüyüş yolu, park, kamp alanı bulunuyor. Rengârenk binaları, Arnavut kaldırımlı, ferah sokakları var. Binaların dış cepheleri stuko kabartmalarla, nadir olarak da frescolarla süslü. (Evlerin dış cephesine sıvadan sonra alçı, tutkal gibi maddelerle yapılan kabartmalara stuko; dış cephenin boyanmasından sonra okuma yazmanın az olduğu zamanlarda dini öğrenmeleri için, İncil’de geçen olayları, gelenekleri, masalları anlatan renkli resimlere fresco deniyor.) Yukarı Avusturya’nın köyleri, kasabaları; başı dumanlı, dik dağların eteğine sığınmış yeşillikler içinde göle vuran yansımaları ile doyumsuz bir huzur, erişilmez masalsı bir dünyaya götürüyor.

SALZBURG Şehir, Salzach nehrinin kenarına kurulmuş. Mozart’ın doğduğu, büyüdüğü yer. Her ne kadar ölüsüne sahip çıkamamış olsalar da, her yer Mozart kokuyor. Adının anlamı salz: tuz, burg: kale demek yani tuz kalesi. Yine bir tuzlu yerleşim yeri daha. Konumuz kasabalar olduğu için, Salzburg ’u başka sayıda anlatayım. Şimdi tuz mağaralarının peşine düşelim.

Salzburg yakınındaki HALLEIN ’ı incelemiş, açık olduğunu öğrenmiştim. Rotamızı dünyadaki en eski tuz mağaralarından biri olan Hallein ’e çeviriyoruz. M.Ö.600’de Keltikler tarafından kullanılmaya başlanan mağara, 2014 yılından itibaren turizme açılmış. Gittiğimizde toplam iki saat süren tanıtım başlamak üzereydi. Bize tuzdan etkilenmememiz için özel tulumlar verdiler. İçerisi yaz / kış 19 dereceymiş. Hazır olunca da büyük bir Çinli grupla birlikte ata biner gibi oturulan tek oturaklı, tırtıl trene bindik. Son sürat alaca karanlık, gizemli tünellerden geçip, mağaranın dibine indik. 1577’den günümüze kadar tuz madeninin nasıl çıkartıldığına dair aletleri, işçilerin yaşam koşullarını, yemekhanelerini, Kiliselerini gördük. Kilise çok güzel ışıklandırmıştı. Alt kata inmek için işçilerin kullandığı kaydıraklara geldik. Rehber, bizleri dörderli gruplar halinde kaydırmaya başladı. Bacaklarınızı koyduğunuz tahta kaydırağın, popo kısmı boş. Tırabzanlardan kayar gibi, kayıyorsunuz. Çocukken

çok severdim. Merdivenlerden kayarak inerdim. Ortam alaca karanlık, varış noktası net görülmeyince ürpermedim desem yalan olur! Vicdansız Sinan beni öne iteleyip “Hadi!” dedi.

O kadar Çinli ’nin içinde yiğitliğe toz kondurmamak için öne geçtim. Arkamda Sinan, Esin, Atay “Ya Allah!” deyip, kendimi karanlığa bıraktım. Son sürat aşağıya indik. Bu arada fotoğrafınızı da çekmeyi ihmal etmiyorlar. Bacaklarım titriyor, ağzım kulaklarıma değiyordu. Çocukluğumuza geri dönmüştük. Adrenalin tavan yapmıştı. Duvarlarda pembe, beyaz, sarı tuz mineralleri vardı. Buradan yerin 50 m. altına tuz gölüne indik. Harry Potter’ın 6.serisi “Melez Prens’te Karanlık Lordun korkuluğu olan Guntlar’ın yüzüğünü bulmak için Prof. Dumbledore, Harry Potter ile birlikte bir mağaraya gider. İçeride karanlık bir göl vardır. İşte bizim karanlık tuz gölü hikâyedeki göl gibiydi. Üzerinde hepimizin oturacağı koltukları olan sallanmayan bir sala bindik. Mağaranın kenarlarına koydukları lambalarla ışık oyunları yaptılar. Karanlık, görsel bir şölene döndü. Ne su sesi, ne de salın suda hareket sesini duyduk. Sanki kitabın içine girmiştik. Karşı kıyıya vardığımızda alaca karanlıkla roman devam ediyordu. Tekrar kaydırakla aşağı indik. Herkes alışmıştı, daha güvenle oturup kaydık. Artık mağaranın dibine gelmiştik. Dönüş için mini trene bindik. İstemeye istemeye Harry’ye veda ettik. Gizemli, dolambaçlı tünellerden geçip, dış dünyaya ulaştık. Yolunuz buralara düşerse hangisi olursa olsun mutlaka bir tuz mağarasını ziyaret edin. Pişman olmazsınız!

Bizim Çankırı’daki ve Tuzluca’daki tuz mağaralarımız da inanılmaz güzel. Bir kısmını neden böyle değerlendirmiyoruz? Gürcistan’da bile tuz mağaralarını, tuz otel olarak kullanıyorlar. Özellikle astımı olanlar çok rağbet ediyor. Aynı zamanda turizm geliri de elde ediyorlar. Yöneticilerimiz uyuyor mu? Bu kasaba ile birlikte güzergâhımızdaki Avusturya kasabalarını bitirmiş, Almanya’ya geçmiş olacağız. Evet, lafımız bitmedi ama sayfamızın sonuna geldik. Gelecek sayımızda yolumuzun üzerindeki diğer masal kasabaları, sürpriz rotamızı anlatmaya devam edeceğiz. Her şeyin gönlünüzce olacağı, karanlık bulutların dağılacağı, aydınlık yarınlar dilerim.

51


Nisan 2017

Bir Portre Melike KOÇOĞLU Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu anlamda yatırım yapan son derece saygın bir topluluğa ile kariyerini, iş dünyasında gençlere önerilerini ve aktarmak heyecan verici olacaktı. Sonuç olarak 8,5 yıllık 3M Eczacıbaşı Profesyonel olarak 2017 hedeflerini konuştuk macerasından sonra Eczacıbaşı Topluluğu’na geçiş yapmış oldum. İlk 1 yıl kadar Pazarlama Direktörlüğü rolünü üstlendim. Sayın Melike Koçoğlu, eğitim kariyeriniz ve daha 1 yılın sonunda organizasyon olarak satış ve pazarlama sonra iş hayatında yaşadıklarınız ve başarılarınızı, rollerini birleştirmeye karar verdik. Ben Satış ve Pazarlama okuyucularımızla paylaşır mısınız? Direktörü olarak bu rolü üstlendim. O kısımda zaten büyüyen organizasyonumuzla beraber yeniden yapılanan bir bayi Ben Üsküdar Amerikan Lisesi mezunuyum. Sonrasında organizasyonumuz vardı, onu tamamladık. Zaten iyi bir satış Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümüne girdim. 2001’de ekibimiz vardı; onların gelişim ve eğitimleri konusunda çok mezun olduğumda Unilever Food Solutions tarafında Asistan yoğun geçen iki yıllık bir satış pazarlama yönetimi deneyim, Ürün Müdürü rolüyle iş hayatına resmi olarak katılmış oldu. 2016 yılı Ekim ayı itibari ile de Genel Müdür atamasıyla oldum. Unilever ’de hem bölgesel hem de global takımlarla tüm organizasyonun sorumluluğunu üstlendim. yakın çalışmalarım oldu. Unilever’de dört yıl çalıştıktan sonra Grup Ürün Müdürü olarak 3M maceram başladı. Eczacıbaşı Profesyonel olarak ürünleriniz, 2017 Böylelikle aslında Horeca ’ya da ara vermiş oldum. Farklı bir sektör olarak kırtasiye sektörüne geçtim. 3M’in en önemli markalarından Post-it, Scotch ve Command ’ın Pazarlama Müdürü oldum. Sonra zaman içerisinde Satış Sorumluluğu da bana geçti. Gelişen süreçte 3M’de Doğu Avrupa Bölgesi’nin iş güvenliği ürünlerinde Pazarlama Müdürlüğü rolü açıldı. Bölge Pazarlama Müdürü pozisyonu teklifini farklı ülkeler, farklı kültürler ve bambaşka bir sektörde çalışma fırsatı sunacağı düşüncesiyle kabul ettim. Yaklaşık 2,5 yıl da bu görevde kaldım. Rusya, Polonya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, İsrail, Azerbaycan ve Kazakistan gibi 18 ülkenin bağlı bulunduğu bölgenin de Bölge Pazarlama Müdürü rolünü üstlendim. Sonra iş geliştirme sorumluluğunu da üstlendim. Böylelikle 3M’de yine hem pazarlama-satış hem de yönetim ekipleriyle çok yakın çalışma fırsatı yakalamış oldum. 2013’ün Mart ayında Eczacıbaşı Profesyonel ’e Pazarlama Direktörü olarak katıldım. Bu beni eski bir Horeca ’cı olarak çok heyecanlandırdı. Bölgesel bir rolden sonra yıllarca yabancı şirketlerde biriktirdiğim deneyimleri Türkiye’ye ciddi 52

hedefleriniz.

Eczacıbaşı Profesyonel olarak, profesyonel temizlik, hijyen ve gıda ürünleri alanlarındaki çözümlerimizle ev dışı tüketim sektöründe faaliyet gösteriyoruz. Eczacıbaşı Profesyonel olarak amacımız müşterilerimizin çözüm ortağı olmak. Portföyümüzde bulunan Temizlik Kağıdı markalarımız Selpak Professional ve Marathon; Temizlik ve Hijyen Destek markalarımız, Maratem, Dispo ve Tana Professional ile işletmelere hijyen çözümleri sunarken, Gıda alanında Oralet, Oralet Çay, Unifood, Nektar Natura, Splenda ve Cezbeli Kahve markalarımızla farklı ve yenilikçi lezzetleri işletmelerle buluşturuyoruz. Selpak Professional ve Marathon markalarımızda kağıt havlu, tuvalet kağıdı, peçete ürünlerimizin yanı sıra her iki markadaki dispenserlerimizle de müşterilerimize katma değer sağlayan ürünler sunuyoruz. Kimyasal alanındaki markamız Maratem ile Kişisel Temizlik, Genel Temizlik ve Bakım, Oda Temizliği, Mutfak Hijyeni, Çamaşır Hijyeni ve Su Şartlandırma kategorilerindeki 200’den fazla ürün ile temizlik sektöründe yer alıyoruz. Hijyen destek markamız Dispo’nun 10 farklı ürün grubu içerisindeki ana


Nisan 2017

Başarı Öyküsü

bırakılan izi en aza indirme misyonuyla hareket ederek ham madde temininden ürünlerin kullanım aşamalarına kadar tüm süreçlerde bu anlayışa uygun çözümler üretiyoruz. Sadece ürün odaklı değil çevresel sürdürülebilirlik kapsamında ofislerimizde de bu vizyona uygun çalışmalar gerçekleştiriyoruz. Eczacıbaşı Profesyonel olarak kurumsal faaliyetlerimizde de çevresel sürdürülebilirliği göz önünde bulundurarak doğaya saygılı ve duyarlı tercihler yapıyoruz. Bu yıl WWF – Türkiye ( Doğal Hayatı Koruma Vakfı) tarafından İş dünyasında gençlere önerileriniz nelerdir? verilen Yeşil Ofis diplomasını Eczacıbaşı Profesyonel Gebze Gençler nasıl başarıya ulaşabilir? Fabrika Ofisi için almaya hak kazandık. Ofiste alınan çeşitli önlemler ile kişi başı elektrik tüketimi yüzde 9, kişi başı su Hem bizim sektörümüz hem de iş hayatının tamamı çok hızlı tüketimi yüzde 20 ve kişi başı doğalgaz tüketimi yüzde 26 hareket ediyor. Bu hayatın içindeki herkesin de hızlı ve dinamik düşürüldü. olması daha önemli bir hale geldi. Gençlerin içlerindeki dinamizmi işlerine ve projelerine yansıtarak fark yaratmaları Her sektörde dünya pazarının gündemini oluşturan konu artık daha mümkün. Nitekim yenilikçi bakış açışlarını da tüm sürdürülebilirlik. Biz de Eczacıbaşı Profesyonel olarak, tüm süreçlere yansıtmalılar. İş yapış, işe yaklaşım, süreçlere bakış süreçlerimizde bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmeye özen gibi konularda ‘ben daha değişik ne yapabilirim, işleri daha gösteriyoruz. verimli bir şekilde nasıl sonuca ulaştırabilirim’ gibi yaklaşımları kazanmaları oldukça önemli. Sadece içinde bulundukları Sektörel yayınlar hakkında düşünceleriniz. fonksiyonun görevlerini yerine getirmekle kalmayıp toplam Sektörel yayınlar ve organizasyonlar, hem sektöre sunduğumuz resmi görmeye, diğer departmanların işlevini ve işe katkısını hizmetleri müşterilerimize anlatmak ve tüketicilere duyurmak anlamaya zaman ayırarak, hem kendi görev ve projelerinde açısından, hem de pazarı daha rekabetçi hale getirerek daha başarılı olabilirler hem de kendilerini daha çabuk serbest piyasa koşullarının sağlanması açısından önemli bir geliştirebilirler. Ayrıca sadece kendi sektöründe değil, farklı araç. Ev dışı tüketim sektörünü sadece oteller, restoranlar ve alanlarda da dünyada yaşanan gelişmeleri, yenilikleri takip bu noktalarda tüketilen ürün ve hizmetler olarak görmeyen etmek kişiye farklı bir vizyon kazandırarak hem daha donanımlı bir firma olarak, ev dışı tüketim ekosistemi içerisinde olmasını hem de farkında olmadan günlük işlerini yeni bakış bulunan her yapıyı olmazsa olmaz olarak görüyoruz. Turizm açıları ile daha verimli ve etkili şekilde yapmasını sağlar. organlarından havayolu şirketlerine, sektörel yayınlardan fuar Eczacıbaşı Profesyonel Sosyal Sorumluluk organizasyonlarına kadar ev dışı tüketim sektörüne hizmet eden ve bu ekonomiyi büyütmek için çalışan herkesin önemini projelerinizden kısaca bahseder misiniz? biliyor ve Eczacıbaşı Profesyonel olarak bu kuruluşları Eczacıbaşı Profesyonel olarak en önem verdiğimiz konulardan destekliyoruz. biri çevre duyarlılığı. Çevre duyarlılığını artırma ve doğaya ürün grupları çöp torbası, temizlik ekipmanları ve klozet kapak örtüsünün yanında karton bardak, özel üretim peçete ve özel üretim airlaid peçete, sünger & bez, yer pedleri, lamineli muayene masa örtüsü, bardak altlığı gibi geniş ürün yelpazesi yer alıyor. 2017 için hedefimiz her yıl olduğu gibi bu yıl da büyümek. Geçen seneki gibi zorlu geçmesi beklenen ev dışı sektöründe 2017 senesi satış, karlılık ve nakit akışı odaklı finansal hedeflerimizi gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.

Profesyoneller için Uzaktan Hijyen Eğitimleri Başlıyor

merkezi, hastane, okul, çamaşırhane gibi profesyonel işletmelerde, temizlik ve hijyen standartlarının sağlanmasından sorumlu tüm sektör çalışanları yararlanabiliyor. Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan Eğitim Programına erişim

İşletmelerin hijyen çözüm ortağı Eczacıbaşı Profesyonel, için bir bilgisayar, tablet ya da mobil cihazın olması yeterli

EP Akademi bünyesinde verdiği danışmanlık hizmetine internet üzerinden erişilebilen “Uzaktan Eğitim Programı”nı ekledi. Ev dışında faaliyet gösteren, sektör profesyonellerine uzmanlık alanlarını geliştirme fırsatı sunan portal; temel bilgiler, yüzey temizliği, mutfak hijyeni ve çamaşır hijyeni kategorilerinden oluşuyor. EP Akademi, konusunda uzman kadrosuyla sunduğu Uzaktan Eğitim Programı ile sektör çalışanlarına ve işletmelere daha verimli bir çalışma ortamı oluşturulmasına destek olmayı amaçlıyor.

oluyor. www.epakademi.com web sitesi üzerinden sisteme kayıt olarak kolaylıkla ulaşılabilen Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan Eğitim Programında, çalışma alanına yönelik olarak belirlenen eğitim modüllerinin ve içeriklerin sistemde belirtilen zaman aralığında tamamlanması gerekiyor. Sisteme kayıt olunduktan sonra modüller ve içerikler istenilen zaman ve yerde mobil cihazlar üzerinden görüntülenebiliyor.

Eczacıbaşı Profesyonel’in bünyesinde bulunan EP Akademi, “Uzaktan Eğitim Programı” ile eğitimlerini dijital platforma taşıdı. İnternet üzerinden tüm sektör profesyonellerine açık olan program için Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu; “İşletme çalışanları ne kadar bilinçli olursa, işletmelerde çözüme ulaşmak o kadar kolay olacaktır. Uzaktan Eğitim Programı ile amacımız sağladığımız çözümlerimizle çalışanların, değerlerine değer katmaktır” dedi.

Her zaman ve her yerde eğitime erişim fırsatı Eczacıbaşı Profesyonel Uzaktan Eğitim Programından; ev dışında faaliyet gösteren otel, restoran, yemek şirketi, alışveriş 53


Nisan 2017

Gıda Hijyeni

Mehmet Baki ASUTAY

“ Bir işin yapılmasında sermaye ve emek ne kadar değerliyse, zaman da o kadar değerlidir. Çünkü her iş, bir zaman dilimi içinde gerçekleşir

Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.

Hygiene is money Her sene üretilen yiyeceklerin üçte biri ziyan oluyor. Birleşmiş Milletler'in Tarım ve Gıda Örgütü'nün (FAO) açıkladığı rakamlara göre eğer ziyan olan bu yiyeceklerin dörtte birini kurtarılabilirse, 900 milyon aç insanın karnını doyurulabilir. Peki neden ? İnsanoğlunun ve kapitalist düzenin tüketim endeksli olması, bilinçli tüketici olamamak, hijyen kurallarına uymamak basitçe sayabileceğimiz 3 madde. Ailelerimizde Küflenen ekmekler, salçalar, bozulan meyveler, sebzeler, kokan et ve süt ürünleri her geçen gün çöplerde daha fazla yerini alıyor. İnsan oğlu tüketeceğinden fazlasını çöpe atıyor. Birde hijyenik olmayan koşullarda üretilen ve muhafaza edilen ürünler çok daha çabuk bozulduğundan doğruca çöpe gidiyor. Biliyor musunuz İstanbul’da her gün dört bin ton gıda çöpe gidiyor. “ Bir işin yapılmasında sermaye ve emek ne kadar değerliyse, zaman da o kadar değerlidir. Çünkü her iş, bir zaman dilimi içinde gerçekleşir. Bir işte kullanılmadan geçirilen zaman bir kayıptır ve bu zamanı bir daha elde etmek mümkün değildir. Dolayısıyla zamanın kaybı iş kaybına, iş kaybı da para kaybına yol açar. Bu bakımdan zamanın en küçük parçasını bile boşa geçirmemeli, iyi değerlendirmelidir. Zamanın hesabı ve tasarrufunun başlamasının ardından tarihe geçen ünlü "Time is money" (Vakit Nakittir) Sözünü 1700 yıllarda Benjamin Franklin söylemiştir.”1 Zaman su gibi akıp geçerken onu planlayıp değerlendirenler karşılığını her zaman almışlardır. Zamanı boş verip öldürenler ise “nasıl oldu anlamadık, bir göz açıp kapayana kadar geçti” diye dövünürler. Ama geçen zamanı geri getirmek mümkün değildir.

artırmak, raf ömrünü uzatmak, müşteri memnuniyetini arttırmak, rekabet edebilmek içinde Hijyen ve Sanitasyon uygulamalarını programlamak işletmelere tasarruf, para olarak geri döner. İşletmeler kurulum aşamalarında hijyen tasarım kriterlerine uyarlarsa hijyen ve sanitasyonu çok daha ekonomik ve kolay şekilde sağlarlar. Eski veya sonradan restorasyonu yapılmış işletmeler çok daha uzun ve zorlu sürelerde bu işi yapacaklarından, vakit uzadıkça maliyetleri artar ve kalite, parasal olarak da zarara uğrarlar. Kullanılan alet, ekipman, deterjan, dezenfektanlar işi kolaylaştırmak için programlanmış olmalıdır. İşletmelerin alt yapısında uygun şartlar sağlanmazsa, olumsuz, maddi olarak geri döneceğini bilmelidirler. Teknolojinin gelişmesiyle uydu sistemleri, fotoselli, akıllı cihazlar, turnikeler, Otomat makinalar, köpükleme sistemleri, aynı anda temizleme ve dezenfeksiyon yapan kimyasallar, hatta durulama gerektirmeyen Biyosidal ürünler zamanı paraya çevirir. Bu iş işin işletmelerin Eğitimlere önem vermesi gerekir. Genelde angarya olarak görülen temizlik uygulamaları mesai bitimi sonrasına denk geldiğinden gerekli eğitimi almamış personel tarafından bir an önce evine gidebilmek, ailesine, sevdiğine kavuşmak, maça yetişmek, servisi kaçırmak vb. olaylardan dolayı üstün körü yapılabilir. İşletmelerin Hijyen ve sanitasyonu için ayrı yada profesyonel bir ekip ayırması maddi bir kayıp gözükse de, aslında kazanılan zaman, kalite, ve uzun vadede para olarak her zaman geri döner.

İşletmelerde çoğu zaman fuzuli bir iş olarak görülen veya hep masraf kapısı , zaman kaybı olarak algılanan temizlik ve dezenfeksiyon sistemleri ve uygulamaları aslında tam tersi ekonomik kazanç sağlayan uygulamalardır. Bu konuyu birkaç örnekle Gıda sektörümüzde de tarladan soframıza (çatalımıza) açıklamak gerekirse; yerinde ve zamanında yapılmayan kadar süren her aşamada zamanı planlamak sektöre dezenfeksiyon işletmelerde üretilen ürünlerin patogen parasal olarak geri döner. Üretilen ürünlerin kalitesini (zararlı) bakterin ve toplam bakterilerin yüksek miktarda kalmasına neden olmaktadır. Bu durum direk 1 http://sozukimeait.blogspot.com.tr/2015/10/vakitolarak ürünün raf ömrünü kısaltacak veya tüketici tarafından bozuk ürün algısı yaratacağından müşteri nakittir.html kaybı, prestij kaybı ve dolayısıyla kazanç kaybına yol 54


Nisan 2017

açacaktır. ikinci önemli nokta ise günümüzde ürün satın alan kurumsal müşteriler tarafından tedarik zincirindeki üretim yerlerinin ve ürünlerinin çok iyi denetlemekte olduklarından; bakteriyolojik olumsuzluklar tedarikçi firmasını ve ürünlerinin elenmesini ve rekabet ortamındaki diğer tedarikçi firmalara yönelmelerini sağlamaktadır. Bu durumlar “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olma” atasözümüzü hatırlatmaktadır. Yani dezenfeksiyon işlemlerindeki masraf kapısı veya gider düşüncesi tahmin edilmeyen anlarda müşteri kaybına yol açmakta ve tekrar düzeltilmesi mümkün olamamaktadır. Gıda üreten firmanın ve ürünlerin olumsuz algısını düzeltmek çok zordur ve uzun zaman alacaktır. Bu açılardan bakıldığında dezenfeksiyon uygulamaları ve sistemlerinin üretim tesislerinin en önemli işlerinden biri olarak görülmesi ve uygulanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır. İşletmeler Hijyenik şartlarda ürettiklerine inandıkları ürünleri “Üretim fazlası ya da mevsimsel üretim olan, son kullanma tarihi yaklaştığı veya ambalajı zarar gördüğü için imha edeceğiniz ürünlerin birçok aileye ulaştırılmasını sağlayarak çok etkin ve yaygın bir sosyal fayda yaratabilirsiniz. Ürünleri imha etmek üretim maliyetinin yanında ekstra maliyet ve iş gücü gerektirir.

Ürünlerinizin imha süreci sera gazı salınımı nedeniyle ekolojik sisteme zarar verebilir. Bağış yaparak karbon ayak izinizi düşürebilirsiniz. Hem israfı önleyip hem de yoksulluk ile mücadeleye destek vererek etkisi binlerce kişiye yayılan fayda yaratır ve kurumsal sosyal sorumluluğunuzu yerine getirmiş olursunuz. Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerine ulaşılmasına destek olursunuz.”(2) Üstelik bu konuda 2010 yılında Gıda Bankacılığı konusunda Ülkemizde ilk olan 2015 yılında kurulan Destek marketler(Tider) derneği bu işi gönüllü olarak ücretsiz yapıyor. (onları canı gönülden tebrik ediyor ve sizler ide katkı da bulunmaya davet ediyorum.) İşletmelerin yöneticileri de yeni nano teknolojiler açık olmalıdır. Avrupa, Amerika hatta uzak doğu ülkelerinde 20-30 yıldır kullanılan teknolojiler maalesef ülkemizde sanki yeni gibiymiş gibi pazarlanmakta ama ne yazık ki sadece elit firmalarca rağbet görmektedir. Oysaki insana, havyana, çevreye ve doğaya zarar vermeyen bu teknolojiler işletmelere büyük yararlar sağlamaktadır. Personelin, işletmenizin ve ürünlerinizin hijyen olması her zaman maddi olarak geri dönüşüyle birlikte ayrıca kalite, güven ve prestij sağlar.

http://www.tider.org/ne-yapabilirsiniz/kurumsalOysa ürünleri bağışlayarak imha maliyetinden (2) kurtulduğunuz gibi üretim maliyetinin %100’ünü destek vergiden düşebilirsiniz. Çevreye Katkıda Bulunursunuz

Bağımlılık dediğimizde artık sigaradan ve alkolden çok akıllı telefonlar anılmaya başlandı. Hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru haline gelen akılı telefonların başında günde ortalama 4 saatimiz geçiyor. Medya takibinin öncü kuruluşu Ajans Press, Mindstation’ın verilerini inceledi. Türk halkı akıllı telefonların başında günde ortalama 248 dakika geçirirken, kadınlar erkeklere oranla daha fazla vakit harcıyor. Kadın kullanıcılar 279 dakika telefon kullanırken erkek kullanıcılar 248 dakikada kaldı.

En çok hangi platformlar kullanılıyor. Ajans Press, Türkiye’nin en çok kullandığı ve konuştuğu uygulamaları araştırdı. Ajans Press’in medya incelemesine göre Türkiye’de en çok kullanılan platform YouTube olurken, YouTube’u sırasıyla WhatsApp, Facebook, Onedio, Hürriyet, Instagram, Ekşisözlük, Twitter, Sahibinden ve İzlesene siteleri izledi. Günde ortalama 10 saatimiz internete bağlı geçerken, Ajans Press’in araştırmasına göre geçtiğimiz yılbaşından beri medyanın en çok konuşulan uygulamaları aşağıdaki gibi oldu; 55


Nisan 2017

Ev dışı tüketim sektöründe meslek birlikleri ‘Gıda Güvenliği’ hedefleri için ‘Güvenilir Eller’de buluştu

1 yılda 36.500 şefe online gıda güvenliği eğitimi aldırmak için 9 meslek birliği imza attı Ev dışı tüketim sektöründe meslek birlikleri ‘Güvenilir Eller’ online gıda güvenliği eğitim projesinde bir araya geldi. Aşçılar Derneği, İstanbul Lokantacılar Esnaf Odası, Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği, Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği, Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu, Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği, Türkiye Lokantacılar Kebapçılar Köfteciler Pastacılar ve Tatlıcılar Federasyonu ve Yemek Sanayicileri Derneği başkanlarının katılmıyla bir tanıtım toplantısı düzenlendi.

eğitimini tamamlayarak sertifika almalarını sağlamak olarak açıklamıştık. Bugün değerli başkanlarla birlikte hedefi bir yıl için 36.500 şefin online gıda güvenliği eğitimi alması olarak açıklamanın mutluluğunu yaşıyorum.” Gıda Güvenliği Derneği Başkanı Samim Saner, “‘Güvenilir Eller’, şeflerde gıda güvenliği konusunda farkındalık yaratmayı ve bilgi açığını kapatmayı hedefleyen online bir eğitim programı. Bu eğitim için Gıda Güvenliği Derneği olarak 5 ayrı modül oluşturduk: Çapraz Bulaşma, Fiziksel ve Kimyasal Tehlikeler, Temizlik, Üretim Güvenliği ve HACCP uygulamaları…” Hata kaldırmaz bir sektörde faaliyet gösteriyoruz ve en iyi hizmeti vermek zorundayız diyen Aşçılar Derneği Başkanı Fikret Özdemir, “Yakın gelecekte daha fazla sayıda profesyonel mutfakta ‘Güvenilir Eller’ sertifikası göreceğimize inanıyorum. Aşçılar Derneği olarak 1 yıllık dönemde 3.000 şefimizin sertifikalarını almalarını sağlayacağız.”

Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği (POYD) Yönetim Kurulu Başkanı E. Hakan Duran, “POYD olarak 375 üye işletmeyi temsil ediyoruz. Üyelerimiz kapsamında 9.000 kişilik mutfak personelinin, 1 yıllık süreçte 1.000’in eğitimleri tamamlayarak, Gıda Güvenliği Derneği onaylı sertifikalarını almalarını Tüm meslek birliklerinin ilk kez bir araya geldiği toplantıda, sağlayacağız.” her meslek birliği Güvenilir Eller online gıda güvenliği eğitim programı kapsamında hedefledikleri katılım ve sertifika Turizm Restaurant Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği sayısını açıklarken, konuşmaların ardından temsili imza (TURYİD) Başkanı Kaya Demirer, “Online gıda güvenliği töreni düzenlendi. Toplantıya katılan 9 meslek birliği, eğitimlerinden üye kuruluşlarımızın mutfak personellerinin bir yılda 36.500 şefe online gıda güvenliği eğitimi aldırma ortak faydalanması için teşvik ediyoruz. İlk 1 yıllık hedefte mutfak personelinin %50’sinin yani 2.000 personelimizin bu eğitimi hedefine imza attı. almasını hedefliyoruz.” Unilever Food Solutions Türkiye, Orta Asya ve İran Genel Müdürü Önder Arsan: Sektör temsilcilerin desteğiyle bir yılda Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu Yönetim Kurulu (TAŞPAKON) Başkanı Gökhan Tufan, “Tüm Aşçılar 36.500 şef online gıda güvenliği eğitimi alacak ve Pastacılar Konfederasyonu olarak tüm Türkiye’den “Gıda Güvenliği Derneği işbirliğiyle Türkiye’nin ilk ve tek 7 federasyon ve 57 derneği temsil ediyoruz. Bu döneme kadar online gıda güvenliği eğitim-sertifika programı olarak 2016 3 bin şefimiz bizim tarafından online gıda güvenliği eğitimine yılında başlattığımız ‘Güvenilir Eller’ projesinde, yaklaşık yönlendirildi. Bu yılın sonuna kadar 7 bin şefi daha dahil bir yıllık dönemde 7.800’ü aşkın şef online ‘gıda güvenliği’ edip 10 bin şefe ulaşmaya, 2 yıllık dönemde toplam 20 bin eğitimlerine başlarken, 4.800’den fazlası Gıda Güvenliği personelimizin eğitimleri almasını hedefliyoruz.” Derneği onaylı sertifikasını aldı. Projemizde hedeflerin ileri taşınmasında sektör temsilcilerinin desteği ve sahiplenmesi Tüm Restoranlar Lokantalar ve Tedarikçiler Derneği (TURES) çok önemliydi. Geçen yıl projeye başlarken hedefimizi, üç yılda Genel Başkan Vekili Ünal Dölek, “Biz TURES olarak bu ülkemizin dört bir yanındaki 30.000 şefimizin gıda güvenliği projede varız. Güvenilir Eller projesinin altına imza atmaktan dolayı mutluyuz. Toplamda üyelerimiz dahilinde 65.000 mutfak 56


Nisan 2017

Gıda Güvenliği

personelimiz bulunuyor. İlk yıl 6.500 öutfak personelimiz online gıda güvenliği eğitimlerini alacak.” Türkiye Lokantacılar ve Pastacılar Federasyonu Genel Başkanı Aykut Yenice, “Güvenilir Eller, uzun yıllardır olmayan bir şeyi başardı ve sektörün tüm paydaşlarını aynı ortamda buluşturdu. Bu kadar geniş katılım ve destek, bu projenin başarılı olacağının da işareti. Türkiye genelinde lokantacılık, pastacılık, tatlıcılık mesleği ile uğraşan 100 binlik geniş bir grubu temsil ediyoruz. Önümüzdeki 1 yıllık süreçte 10.000 mutfak personelinin sertifikalarını almalarını hedefliyoruz.”

Unilever Food Solutions, şeflerin gıda güvenliği alanındaki beklentilerini karşılamak amacıyla Gıda Güvenliği Derneği iş birliğiyle ‘Güvenilir Eller’ gıda güvenliği eğitimlerini başlattı.

Unilever Food Solutions, 2015 yılında TNS araştırma şirketiyle gerçekleştirdiği ‘Türkiye Şef Araştırması’na katılan şeflerin %80’inin ‘Gıda Güvenliği’ alanında eğitim almayı en öncelikli ihtiyacı olarak tanımlamadı. Gıda Güvenliği Derneği iş birliğiyle Türkiye’nin ilk ve tek online gıda güvenliği eğitimsertifika programı ‘Güvenilir Eller’ projesi bu ihtiyacın ardından 10 ay önce başlatıldı. Amaç, online platform üzerinden Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu (YESİDEF) Türkiye genelindeki tüm şeflerin bu eğitim içeriğine kolayca Yönetim Kurulu Başkanı Sedat Zincirkıran, “Toplu yemek ulaşmasını sağlamak. şirketleri olarak, fabrikalardan hastanelere, kamu ve özel Gıda Güvenliği Derneği tarafından içeriği oluşturulan ve kuruluşlardan üniversitelere her gün milyonlarca insana her konu için farklı beş modülden oluşan online eğitim öğünlerinde hizmet veriyoruz. Bizim sektörümüzde yaklaşık programıyla, gıda güvenliği konusunda temel bilgiler şeflere 350.000 kişi çalışıyor. YESİDEF olarak bu eğitim programına veriliyor. Bugüne kadar 7.800’den fazla şef guvenilireller. tüm Türkiye’de toplu yemek sektöründen katılımı sağlamak com’a kayıt olarak eğitimlere başladı. 4.800’den fazla şefe ise için var gücümüzle destek oluyoruz. Temsil ettiğimiz 40.000 sertifika gönderildi. Güvenilir Eller online eğitimleri için fiziksel mutfak personelinin 1 yıllık süreçte 4.000’in eğitimleri ve kimyasal tehlikeler, temizlik, üretim güvenliği, çapraz tamamlamalarını sağlayacağız.” bulaşma ve HACCP uygulamaları başlıklarında içerikler oluşturdu. Eğitimi tamamlayan şeflere isimlerine özel Türkiye GÜVENİLİR ELLER GIDA GÜVENLİĞİ ONLİNE EĞİTİM Gıda Güvenliği Derneği onaylı sertifikaları gönderiliyor. PROJESİ www.guvenilireller.com Ev dışı gıda sektöründe her iki işletmeden birine ulaşan

Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanları, hijyene davet ediyor

Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanları ile temizlik kimsayalları alanında yaptığı yeni oluşum sayesinde müşteri portföyünü genişleten Öztiryakiler, otel, cafe, restoran zincirleri, hastaneler, eğitim kurumları, kamu kuruluşları, catering firmaları ve temizlik şirketlerininde de adını duyurmayı başardı. Temizlik kimyasalları yaygınlaşması dışında Hausekeeping bölümlerinde hizmet vermektedir. Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanları, ürün portföyünde de geniş bir alana hitap etmektedir. Ürün portföyünde bulunan gruplar ise; Genel temizlik ürünleri, banyo ve wc temizlik ürünleri, zemin temizleme ve cila bakım ürünleri, mutfak hijyen ürünleri, kişisel temizlik ürünleri mevcuttur. Öztiryakiler

Temizlik

ve

Hijyen

Ekipmanlarının

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

bir

diğer temizlik ürünü ise; Yeni sprey üniteli ambalajıyla satışa sunulan Yanmış Yağ ve Fırın Temizleyici (POWER T-9) özellikle ocak ve fırınlarda çok başarılı sonuçlar elde edilmesine yardımcı oluyor. Özellikle mutfaklara ve paslanmaz yüzeylere ışıltı kazandıran Paslanmaz Yüzey Parlatıcı (POWER INOX) ise paslanmaz yüzeylerin parlaklığını sağlamakla kalmıyor; aynı zamanda bakımını da yapıyor. POWER MATIC PRO, çevreye zararlı olmayan özel bir ürün Öztiryakiler Temizlik ve Hijyen Ekipmanları grubunda yer alan ürünlerinden Bulaşık Makinesi Deterjanı (POWER MATIC PRO), sert su şartlarında donmuş yağ ve kirleri çözen, yıkanan malzemeye zarar vermeden, hijyen sağlar. Su sertliğinde kaynaklanan zararlı etkileri yok eden, kireç birikimini de önleyen bu ürün, geri dönüşümlü plastik ambalajlarda satışa sunuluyor. Bulaşık Makinesi Parlatıcısı (POWER RİNSE PRO) ise etkili çalışıyor ve yıkanan cam, metal, porselen malzemelerin yüzeyinde deterjan kalıntısı kalması önlenerek, ürünlerin makineden leke ve çiziklere neden olmadan kuru ve parlak çıkmaları sağlanıyor.

Aylık cari hesap mutabakatlarını telefon - faks veya e-posta ile mi yapıyorsunuz? Xsentius Web Portalı ile online ve tek tık ile yapabilirsiniz

www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr 57


Nisan 2017

İşgücü

Türkiye’de işsizlik oranındaki yükseliş, 2017’nin Ocak döneminde de devam etti. Aralık 2016 ile Ocak ve Şubat 2017 aylarını kapsayan Ocak döneminde, işsizlik oranı geçen yılın aynı dönemine göre 1,9 puanlık artışla yüzde 13’e yükseldi. Tarım dışı işsizlik aynı dönemde 2,2 puanlık artışla yüzde 15,2 olarak gerçekleşti.

672 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puanlık azalış ile yüzde 44,8 oldu. Bu dönemde, tarım sektöründe çalışan sayısı 81 bin kişi, tarım dışı sektörlerde çalışan sayısı 317 bin kişi arttı. İstihdam edilenlerin yüzde 18,3’ü tarım, yüzde 19,8’i sanayi, yüzde 6,5’i inşaat, yüzde 55,4’ü ise hizmetler sektöründe yer aldı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri Ocak Önceki yılın aynı dönemi ile karşılaştırıldığında tarım 2017 verilerini açıkladı. sektörünün istihdam edilenler içindeki payı değişim Türkiye genelinde 15 ve daha yukarı yaştakilerde işsiz sayısı göstermezken, sanayi sektörünün payı 0,4 puan, inşaat 2017 yılı Ocak döneminde geçen yılın aynı dönemine göre sektörünün payı 0,2 puan azaldı. Hizmet sektörünün payı ise 695 bin kişi artarak 3 milyon 985 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,6 puan arttı. 1,9 puanlık artış ile yüzde 13 seviyesinde gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı Aynı dönemde; tarım dışı işsizlik oranı 2,2 puanlık artış ile İşgücü 2017 yılı Ocak döneminde bir önceki yılın aynı yüzde 15,2 olarak tahmin edildi. Genç nüfusta (15-24 yaş) dönemine göre 1 milyon 93 bin kişi artarak 30 milyon 658 bin işsizlik oranı 5,3 puanlık artış ile yüzde 24,5 olurken,15-64 kişi, işgücüne katılma oranı ise 0,8 puan artarak yüzde 51,5 yaş grubunda bu oran 2 puanlık artış ile yüzde 13,3 olarak olarak gerçekleşti. Aynı dönemler için yapılan kıyaslamalara gerçekleşti. göre; erkeklerde işgücüne katılma oranı 0,7 puanlık artışla İstihdam oranı geriledi yüzde 71,5, kadınlarda ise 1 puanlık artışla yüzde 32 olarak gerçekleşti. İstihdam edilenlerin sayısı 2017 yılı Ocak döneminde, bir önceki yılın aynı dönemine göre 397 bin kişi artarak 26 milyon

Açlık sınırı asgari ücretin üzerinde... Türk-İş’in araştırmasına göre, Nisan ayında dört kişilik ailenin açlık sınırı bin 518 TL ile bin 404 TL düzeyindeki asgari ücretin üzerine çıktı. Nisan’da yoksulluk sınırı ise 4 bin 944 TL oldu. Türk-İş tarafından, çalışanların geçim koşullarını ortaya koymak ve temel ihtiyaç maddelerindeki fiyat değişikliğinin aile bütçesine yansımalarını belirlemek amacıyla 30 yıldan bu yana her ay yapılan Açlık ve Yoksulluk Sınırı Araştırması’nın Nisan ayı sonuçları açıklandı. Buna göre, Nisan’da dört kişilik ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken gıda harcaması tutarını ifade eden açlık sınırı, bin 518 lira olarak hesaplandı. 58

Gıda ile beraber giyim, konut, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer harcamaların toplam tutarına denk gelen yoksulluk sınırı ise 4 bin 944 lira 63 kuruş oldu. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 1.899,03 TL olarak gerçekleşti.

Asgari ücret karşılaştırması Türk-İş’ten yapılan açıklamada, “Kuşkusuz hesaplanan bu yoksulluk sınırı ücret düzeyi değildir. Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır bir hayat sürdürmesi için haneye girmesi gereken toplam gelir tutarıdır. Ancak milyonlarca işçinin ailesi ile birlikte geçinmek durumunda kaldığı ve çoğunluğunun tek gelir kaynağı olan asgari ücret halen aylık net 1.404 TL/Ay’dır. Bu ücret düzeyi, bekar bir işçinin yapması gereken harcamayı karşılamaktan uzaktır. Dört kişilik bir ailenin ihtiyaçlarını karşılayabilmesi bir yana mutfak harcamasına bile yetmemektedir” denildi.


Nisan 2017

59


Balık

Nisan 2017

Balık yemek, kilo vermeyi kolaylaştırıyor Norveç’in Bergen Üniversitesi beslenme ve beslenme fizyolojisi uzmanlarından Lise von Krogh, yapılan araştırmalara göre balık içeren diyetler ile kilo vermenin daha kolay olduğunu belirterek, “Kilo vermek istediğinizde, tercihen haftada bir kaç kez balık yiyin. Birden fazla araştırma, balık içeren diyetlerle daha kolay kilo verildiğini göstermektedir. Bu durum, hem morina / kod balığı gibi yağsız balık hem de somon gibi yağlı balıklar için geçerlidir” diye konuştu..

Daha çok balık yiyen daha fazla kilo verdi. Yenilen balık miktarıyla verilen kilo arasındaki bağlantıya dikkat çeken Krogh, şu örneği paylaştı:

Araştırmanın dikkat çekici yönü, az yağ ve Omega-3 bulunan balıkla, çok yağ ve / veya Omega-3 yağ asiti bulunan balığın, diyet içinde aynı etkiyi vermiş olması. Sekiz hafta süren araştırmada 20 ila 40 yaş arasında 324 aşırı kilolu erkek ve kadın dört gruba ayrılıyor. Gruplar, sadece ayçiçek yağı kapsülleri yiyen ancak deniz ürünü yemeyen, haftada üç kez 150 gr. morina balığı yiyen, haftada üç kez 150 gr. somon balığı yiyen ve sadece balık yağı kapsülleri alan fakat deniz ürünü tüketmemiş olanlar şeklinde ayrılıyor. Araştırmaya katılanlar arasında, balık ya da balık yağı alan erkeklerin kadınlara nazaran daha iyi kilo verdikleri görülüyor. Morina, somon ya da balık yağı tüketen erkekler, sekiz hafta içinde 6,5-7 kilo verdi. Bu sonuç kadınlar ve erkekler arasında bulunan doğal ayrımlara yüklenebileceği gibi, genel kalori alımının kadınlar için daha az olmasına da yüklenebilir.”

Balıktaki amino asit kilo vermeye yardımcı olabilir. Diyetin balık içermesi sayesinde verilen kiloların, sadece Omega-3 yağ asitlerine ya da genel olarak proteine bağlanamayacağını, sadece balık yağı kapsülleri alanların da daha iyi kilo verdiğini vurgulayan Krogh, şöyle devam etti:

“International Journal of Obesity’nin 2007 yılında yayınlamış olduğu ‘Genç yetişkinler için balık ve balık yağı içeriğiyle çeşitlendirilen kilo verme diyetleri’ araştırmasında da, haftada 5 kez balık yiyenlerin, haftada sadece 3 kez balık yiyenlere nazaran daha iyi kilo verdikleri tespit edildi.

“Araştırmacılar, balık içeren diyetlerin başarısının, balık proteinin sağladığı tokluk hissi ile bağlantılı olabileceğine ve balığın, özellikle morinanın “taurin” diye adlandırılan bir özel amino asitten fazlaca içermesinin önemine işaret ediyorlar. İnsanlar ve hayvanlar üzerinde “taurin” ile yapılan deneylerin, henüz sebebi tam olarak belirlenemeyen bir kilo kaybı sağladığını tespit ediyorlar. Balık sağlıklıdır ve çoğu kez yağlı balığın daha fazla Omega-3 içerdiği için daha sağlıklı olduğu söylenir. Bu doğrudur, fakat yağsız balık ile kombinleyerek tüketmek, arada değiştirmek gerekir. “

Ton balığı ile gücüne güç, yemeğine sağlık ve lezzet kat Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez’in ton balığıyla hazırlamış olduğu pratik tarifle gücünüze güç katacaksınız. Sağlıklı bir yaşam için önemli bir yere sahip olan ton balığı, içeriğinde bulunan yüksek miktarda hayvansal proteinle sağlıklı bir yaşam sunarken vücut ve kas gelişimine büyük katkı sağlıyor. Ton balığının, doğru kasları uygun ağırlık, tekrar ve setler ile çalışmayla birlikte gelişen kasların doğal ilacı olduğunu belirten Uzman Diyetisyen Selahattin Dönmez’in kas gelişimine büyük katkı sağlayan ton balığıyla ilgili hazırladığı beş farklı tarif kasları maksimum oranda proteinle doyurmayı hedefliyor

Ton Balıklı İntegral Spagetti Malzemeler: ¼ paket integral spagetti, 2 dilim küp şeklinde doğranmış beyaz, 200 gr ton balığı, yarım kuru soğan, 3 diş sarımsak, 2 domates, 1 yemek kaşığı zeytinyağı, tane çekilmiş karabiber. Yapılışı: İntegral spagettiyi haşlayın ve tencerede bekletin. Bir tavaya zeytinyağını koyup ısıtın. Sarımsak ve soğanı soteleyin. Domatesleri sotelenmiş soğan ve sarımsak karışımına rendeleyin ve kısık ateşte sosu kıvam alıncaya kadar pişirin. Sos pişince acılı ton balığını içine boşaltın ve çok az pişirin. Ardından integral makarnalı tencereye sosu döküp karıştırın. Tabağa makarnayı alın ve üzerine peyniri ekleyerek servis edin.


Nisan 2017

61


Nisan 2017

Firma Haberi

Metro Restoranlarla Gücünü Birleştirdi, “Metro Gıda Hareketi”ni Başlattı Metro Toptancı Market, gıda kayıp ve atıklarının önlenmesi ve milli kaynak israfının son bulması için, Türkiye’nin önde gelen restoran ve şeflerinin katılımıyla Metro Gıda Hareketi’ni başlattı. Türkiye’de her yıl üretilen 49 milyon ton meyve ve sebzenin yüzde 25 ila 40’ı arasında değişen miktarı ya üretim ve dağıtım zinciri aşamasında kayba uğruyor ya da satış ve tüketim aşamasında atık haline dönüşüyor. TÜBİTAK araştırma verilerine göre; en iyimser tahminle kayba uğrayan ürün miktarı, 11,6 milyon ton. Bu da yıllık yaş sebze-meyve ihracatımızın tam 4 katına karşılık geliyor. Türkiye’de sebze-meyve ticareti 100 milyar TL civarında bulunuyor, bu miktarın en az 25 milyarlık bölümünün atık ve kayıp olduğu hesaplanıyor. Metro gıda atık ve kayıplarının en yoğun yaşandığı ev dışı tüketim sektöründeki restoranlar ve şefleriyle gücünü birleştirerek, Metro Gıda Hareketi’ni başlattı.

62

Meyve ve sebzede yaşanan ağır kayıpları önlemek için TÜBİTAK ile birlikte fire nedenlerinin araştırmasının sonuçlarını paylaşan Metro Toptancı Market Genel Müdürü Kubilay Özerkan; “Yaptığımız araştırma, bize, kötü koşullarda tedarik edilen ürünün iyi koşulda tedarik edilene oranla 9 kat daha fazla atığa dönüştüğünü gösterdi. Yine araştırma sonucuna göre, yaşanan kayıpların en çok olduğu aşamaların paketleme ve nakliye olduğu ortaya çıktı. Bu araştırma bize gıda kayıp ve atıklarında da sürece bütünleşik bakmanın çok önemli olduğunu gösterdi. Zincirin tek bir halkası eksik kalırsa bu halkanın tüm zincire olan etkisi çok daha büyük oluyor. Tedarik zincirinin altı aşamasının iyi ve kötü koşul örneklemleriyle yapılan araştırma sürecinin sonucunda; kötü koşullarda tedarik edilen ürünün iyi koşulda

tedarik edilene kıyasla 9 kat daha fazla atığa dönüştüğünü gözlemledik. Bunun yanı sıra iyi tedarik zinciri uygulamaları ile önemli miktarda ürünün kaybedilmesinin önüne geçilmesinin mümkün olduğunu gördük.” şeklinde konuştu. Üretimden Tüketiciye

Metro’ya,

Metro’dan

Özerkan: “Giderek artan sayıda ürünü doğrudan üretici birliklerinden

tedarik ederek mağazalarımızda satışa sunuyoruz. Bu ürünler üretici birliğinin logosuyla tüketiciye sunuluyor. Reyonda bu ürünlerin diğer ürünlerden ayrışmasını amaçlıyoruz..” şeklinde konuştu. Soyma, doğrama gibi ön hazırlık ya da yanlış pişirme teknikleri nedeni ile servis edilemeyen, fazla pişirilen, porsiyonlama sırasında parçalanan gıdalar atık oluyor. Mutfaktan çıkan tabak müşteriye sunulduktan sonra da atık olabiliyor. Bu atığı azaltmak için müşterilerin bilinç düzeyinin ve farkındalığının arttırılması büyük önem taşıyor. Müşterinin yiyebileceği kadar sipariş vermesi, fazla gelen gıdayı paketletip yanına alması faydalı olacaktır.” Metro Gıda Hareketi çığ gibi büyüyecek “Profesyonellerin güçlü iş ortağı olmak hedefiyle çalışan bir şirket olarak, şimdi şeflerle de gücümüzü birleştiriyor ve Metro Gıda Hareketi’ni başlatıyoruz” diyen Özerkan, sözlerine şöyle devam etti: “Bu iş birliğiyle gıda kayıp ve atıklarını azaltabilecek örnek bir ticari model ortaya koyuyoruz. Restoran Haftası boyunca, restoranların ve şeflerin gıdanın israf olmaması için hayata geçirdiği uygulamaları, önerileri gözler önüne sereceğiz. Bu büyük harekete katılacak işletmelerle Metro Gıda Hareketi’ni anlatan videolar çekeceğiz, farklı etkinliklerle ses getirerek ve tüm iletişim kanallarında duyurusunu sağlayarak kamuoyunda ve sektörde bir duyarlılık yaratacağız. Ancak bu hareketin burada kalmayacağına, duyarlı şeflerimizin ve tüketicilerimizin katılımıyla çığ gibi büyüyeceğine inanıyoruz.” dedi.


Nisan 2017

63


Nisan 2017

Kısa Haberler

Lezzet Hikâyeleri’nin yeni durağı Halil İbrahim Sofrası’yla Şanlıurfa oldu

Lezzet hikâyelerimizi bizi daha da heyecanlandıran dönüşlerle yazmaya devam ediyoruz. Üçüncü durağımız Şanlıurfa’da da peynirin dokunuşuyla yepyeni deneyimler yaşadık diyen Öztürk sözlerine şöyle devam etti: “Tüm duraklarımızın sonunda 60’ıncı yılımızı, gelecek nesillere miras kalacak bir kitapla taçlandıracağız. Bu nedenle gastronomisiyle popüler olmuş şehirlerimize gitmek yerine ülkemizin her bölgesinden mutfağı ile henüz meşhur olmamış 7 ilimize ve Kıbrıs’a giderek oralardaki saklı kalmış tarifleri Ekici’nin peynirleri ile yeniden yorumluyoruz. Bütün bu yolculuğu “Lezzet Hikayeleri” kitabında derleyerek herkesle paylaşmayı amaçlıyoruz.”

Türkiye’nin peynir uzmanı Ekici Peynir, “Lezzet Hikâyeleri” projesi kapsamında ünlü şef Eyüp Kemal Sevinç’le birlikte Türkiye’nin dört bir yanındaki lezzet duraklarına giderek yerel tarifleri peynirli tatlarla yorumlamaya devam ediyor. Ekici’nin Lezzet Hikâyeleri’ndeki yeni durağı, Muğla ve Çorum’un ardından Güneydoğu’nun Halil İbrahim bereketini sofralara taşıyan Şanlıurfa oldu.

“Lezzet Hikâyeleri” Minnetimizin Göstergesi Ekici Peynir Pazarlama Direktörü Elçin Ekici Öztürk, ‘dededen gelen mirasla peynire ve kültürümüze duyulan minnetin göstergesi’ olarak değerlendirdiği “Lezzet Hikâyeleri” projesiyle ilgili şunları söyledi: “Projemizde ilk iki durağımız Muğla ve Çorum mutfağı oldu. Muğla mutfağının enfes otlarını peynirin saflığı ile yeniden yorumladık. Ardından Hitit mutfağının izlerini bugüne taşıyan Çorum’u ziyaret ettik.

Sudan sonra tercih edilebilecek en sağlıklı içecek alternatiflerinden biri Havaların ısınmasıyla birlikte Türkiye’de ayran tüketimi artmaya başladı. Teksüt Yönetim Kurulu Üyesi Arda Aksaray’ın verdiği bilgiye göre bahar ve yaz döneminde yükselen sıcaklar, serin içilmesi gereken ayranın tüketimini yüzde 30 arttırıyor. Aksaray, “Ayran besin olarak tamamlayıcı nitelikte olmakla birlikte serinletici etkiye sahip. Ayrıca terleme ile gelişen tuz kaybını da önlemeye yardımcı oluyor” bilgisini paylaştı.

Proje Danışmanı Şef Eyüp Kemal Sevinç ise Şanlıurfa mutfağının sahip olduğu envai çeşit lezzetle farklı yorumlanmaya çok açık olduğunu dile getirerek şunları söyledi: “Et ve baharat ağırlıklı Şanlıurfa mutfağına peynirin hafif ve sağlıklı dokunuşuyla bambaşka bir yorum kattık. Etin yanı sıra etle birlikte tüketilen sebzelerin farklı pişirme yöntemleri, baharat ve salçanın yanı sıra tatlılardaki şerbetin yoğunluğunu dengeleyen peynir kullanımı Ekici’ye peynirdeki uzmanlıklarını bizlere gösterme fırsatı sundu. Lezzet Hikayeleri kapsamında her şehir yeni deneyimlerin ve yeni heyecanların adresi oluyor. Önümüzdeki duraklarda da özgün lezzetleri keşfetmeye devam edeceğiz.”

Havalar ısınıyor, ayran tüketimi %30 artıyor

Ayran, Türk toplumunun en sevdiği ve en çok tükettiği içeceklerin başında geliyor. Ayrıca 7’den 77’ye her yaştan herkesin tüketebildiği, suyla birlikte en sağlıklı içeceklerden biri olarak da öne çıkıyor. İstikrarlı artış söz konusu 2013 yılında 440 bin ton seviyesinde olan Türkiye’deki paketli ayran tüketimi günümüzde 700 bin ton düzeyine yaklaştı. Evlerde hazırlanan ve açık olarak sunulan ayranla birlikte bu rakamın aslında çok daha yüksek olduğu tahmin ediliyor. Ayran vakti geliyor Türkiye’nin en büyük süt ve süt ürünleri kuruluşlarından biri olan Teksüt’ün Yönetim Kurulu Üyesi Arda Aksaray, özellikle yaz aylarında ayran tüketiminin canlandığını belirtti. Aksaray, “Teksüt olarak bu dönemde ayran satışlarımız yüzde 30 artış gösteriyor. Bu artışın tüm Türkiye’ye ve ayran sunan tüm üreticilere yansıdığını düşünüyoruz” dedi. 64

Sayısız faydası var Ayranın, içerdiği vitamin ve minerallerle tamamlayıcı besin niteliği taşıdığına dikkat çeken Arda Aksaray, “Ayrıca sıcak yaz günlerinde terleme ile gelişen tuz kaybını önlüyor ve böylece vücuttaki sıvı dengesinin sağlanmasına yardımcı oluyor. Soğuk muhafaza edildiği için de serinletici etkisiyle de hem ferahlatıyor hem rahatlatıyor.


Nisan 2017

Kısa Haberler

ŞİŞECAM CAM ambalaj yerinde tüketim noktaları cam içecek satın alımlarında ve bu içeceklerin sunumlarında ambalaj tercih araştırması sonuçları açıklandı

Tüketicilerin yüzde 65’i restoran ve kafelerde içeceğini cam ambalajda istiyor Türkiye’nin en büyük cam ambalaj üreticisi Şişecam Cam Ambalaj, araştırma şirketi GFK Türkiye işbirliğiyle restoran, kafe gibi yerinde tüketim noktalarının (HORECA) cam ambalajlı içeceklere yönelik bakış açılarını belirlemek üzere bir araştırma gerçekleştirdi. Ambalaj tercih eğilimlerinin belirlenmesi hedeflenen araştırma kapsamında, İstanbul’da 150 yerinde tüketim noktasında yönetici pozisyonundaki kişilerle görüşüldü. Bu araştırma sonucunda; içecekler için en sağlıklı ve güvenli ambalaj malzemesinin cam olduğunun düşünüldüğü ortaya çıktı.

ambalaj

tercih

eğilimlerinin

belirlenmesi

amaçlandı.

Cam ambalajlı içeceklere olan bakış açılarını belirlemek üzere yapılan araştırmanın sonuçları, içecekler için ‘en sağlıklı ve güvenli ambalaj malzemesinin cam olduğunun düşünüldüğünü bir kez daha gözler önüne serdi. Cam ambalajlı içecek tercihinin birinci nedeninin “sağlık” olduğunu gösteren araştırmaya göre, tüketicinin piyasada bulunan cam ambalajlı içeceklerden memnuniyet oranının yüzde 95 seviyesinde olduğu belirlendi.

İçecek değişiyor ama ambalaj yine cam Araştırmaya göre; restoran ve kafe gibi yerlerde tüketicilerin yüzde 65’i cam ambalajda talep ettiği içeceği bulamadığında, yerine ambalaj tercihini değiştirmeden farklı bir içecek kategorisini tercih ediyor. Ayrıca araştırma, cam şişede talep edilme açısından kolalı içeceklerin ilk sırada yer aldığını da gösteriyor.

HORECA’larda içeceklerin cam ambalajda servis edilme nedenlerine bakıldığında ise tüketici taleplerinin bu yönde olması ve cam ambalajın daha Bilgisayar destekli, yüz yüze sağlıklı bulunması ön plana çıkıyor. Cam görüşme yöntemiyle yapılan araştırmada, 150 iş yerinde şişedeki içeceklerle ilgili geliştirilmesi istenen özelliklere tüketim noktasının yönetici pozisyonundaki kişilerle bakıldığında, cam şişelerin “daha büyük hacimli, daha albenili görüşüldü. Araştırmayla yerinde tüketim noktalarının ve depozitolu olması” bekleniyor.

Patatesten çöp torbası olur mu?

eliyle verilebilecek zararı en aza indirme çabalarımız devam edecektir. ” dedi.

Sedat Tahir A.Ş.- Cook, mutfaklarınızda geri dönüşümlü ürünlerini sizlerle buluşturuyor. Cook ürün grubunda Doğal çöp torbası, doğal Pişirme kâğıdı, doğada çözünür streç film ve doğada çözünür buzdolabı poşeti bulunuyor. Sedat Tahir A.Ş İş geliştirme koordinatörü Gökhan Tiritoğlu “ Doğal ürün grubumuzun üretimi esnasında teknolojinin tüm olanaklarından yararlanmış olup, sürdürülebilir bir yaşama destek olmak için doğal ürün grubumuzu geliştirdik. Bu ürünlerimizin içerisinde patates nişastasından ürettiğimiz çöp torbası öne çıkmaktadır. Ocak 2018 itibarı ile ülke genelinde marketlerde naylon poşet kullanımına son verilirken bizim geliştirdiğimiz yöntemle Türkiye’de ilk defa GDO ’suz patates nişastasından doğal çöp torbalarını üretmiş bulunuyoruz. Bu çöp torbalarının kullanım olarak hiçbir dezavantajı yok, katkısız, sağlam ve doğada çözünebilme özelliklerine sahip. Yaşadığımız dünyaya, insan

Sedat Tahir A.Ş İş geliştirme koordinatörü Gökhan Tiritoğlu, “Doğal ürün grubunun üretimi esnasında teknolojinin tüm olanaklarından yararlanılmış olup, sürdürülebilir bir yaşama destek olmak için doğal ürün grubumuz geliştirilmiştir. Ocak 2018 itibarı ile ülke genelinde marketlerde naylon poşet kullanımına son verilirken bizim geliştirdiğimiz yöntemle Türkiye’de ilk olarak GDO ’suz patates nişastasından doğal çöp torbasını üretmiş bulunuyoruz. Patates nişastanın içerisindeki yapısal bütünlük özelliklerinden yola çıkarak kaliteli, sağlam, katkısız, doğada çözünebilir, üstelik kullanım olarak diğer çöp torbalarına kıyasla hiçbir dezavantajı olmayan bir çöp torbası.ürettik.” dedi.

65


Nisan 2017

Kısa Haberler

Lipton’dan 3 Yeni Lezzet Daha: Karanfilli, Tarçınlı ve Limonlu Demlik Poşet Çaylar

beğenisine

sunan

Çay tutkunlarının vazgeçilmezi Lipton ilklere imza atmaya devam ediyor. Türk damak tadına uygun geleneksel çay keyfini karanfil, tarçın ve limonla buluşturan Lipton, demlik poşet çay ailesini 3 yeni çayla zenginleştiriyor. Gerçek parçalar içeren Karanfilli, Tarçınlı ve Limonlu Demlik Poşet Çaylar, hem kokuları hem de tatlarıyla benzersiz bir çay deneyimi sunuyor. Lipton tarafından Türkiye’deki çay severlere özel, ilk kez sunulan Karanfilli, Tarçınlı ve Limonlu Demlik Poşet Çaylar, geleneksel siyah çay keyfine yepyeni tatlar katıyor. Demlik poşet çayın tüm kullanım kolaylıklarına sahip olmalarının yanı sıra karanfilin, limonun ve tarçının siyah çayla mükemmel uyumunu da yeni tatlar arayanların

Lipton; Karanfilli, Tarçınlı ve Limonlu Demlik Poşet Çay seçenekleriyle, çaya yenilik getiriyor. Geleneksel çayla harmanlanarak çayın tadını zenginleştiren Karanfilli, Tarçınlı ve Limonlu Demlik Poşet Çaylar, çayına değişik lezzetler eklemek isteyenler için de benzersiz bir kolaylık sunuyor. Yeni ürünlerinde limon, tarçın ve karanfil ile siyah çayı bir araya getiren Lipton, günün her anında çay severlere eşlik edecek yeni poşet çaylarıyla siyah çay kategorisine de yenilik katıyor. Türk damak zevkine uygun 3 lezzeti siyah çayla ilk kez buluşturan Lipton, doğadan gelen lezzetleri, çay severlerle paylaşıyor.

Poşetli bitki ve meyve çaylarından büyüme atağı Büyük çay markalarını aynı çatı altında buluşturan Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri Derneği (MÜMSAD), her geçen gün artan bir ilgiye sahip olan bitki ve meyve çaylarına ilişkin pazar bilgilerini, tüketim alışkanlıklarını ve dengeli beslenme açısından tüketicilere verdiği mesajları paylaştı. Poşetli bitki ve meyve çayları pazarının son 6 yılda yüzde 60 büyüdüğü ve tüketimin 900 milyon poşetin üzerine çıktığı belirtilirken, 50'den fazla ürün çeşidinin yer aldığı pazarda, en çok yeşil çay, ıhlamur ve adaçayının ilgi gördüğü açıklandı. MÜMSAD Başkanı Metin Yurdagül ve MÜMSAD Genel Koordinatörü Ebru Akdağ’ın ev sahipliğinde düzenlenen basın toplantısına, bitki çayları hakkında bilimsel bilgiler vermek üzere Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Erdem Yeşilada da katıldı. Bitki ve meyve çaylarına ilişkin doğru bilgileri tüketicilerle paylaşmak 66

ve bilgi kirliliğinin önüne geçmek için bilinçlendirme kampanyaları düzenlediklerini söyleyen Metin Yurdagül, sözlerini şöyle sürdürdü: “MÜMSAD olarak ‘Güvenli Çünkü Poşetli’ sloganıyla tüketicileri doğru bilgilendirmek için çalışmalar yapıyoruz. Açıkta satılan kontrolsüz ürünlerin yarattığı riskler konusunda tüketicileri uyarıyoruz. Saygın markalar dünya standartlarındaki yatırımlarla, gıda kalite güvence sistemlerine uygun olarak bitki ve meyve çayı üretiyorlar. Poşetli bitki ve meyve çayları, hammaddelerinden kullanılan filtre kağıdına kadar %100

doğal ürünlerdir. Tüketiciler bu ürünleri tercih ederek her poşette aynı lezzete ulaşılabilirler.”

Türkiye yeşil çayla yeşilleniyor 50’den fazla poşetli bitki ve meyve çayı çeşidinin yer aldığını pazarda en çok yeşil çay, ıhlamur ve adaçayı tüketiliyor. Yeşil çay büyüme performansıyla, Türkiye’de siyah çaydan sonra en çok haneye ulaşan ikinci çay çeşidi haline geldi. Yeşil çayın bitki çayları içinde yüzde 33’lük oranla kategorinin lokomotifi olduğunu belirten Ebru Akdağ, “Yeşil çay sağlıklı yaşamla bağdaştırıldığı gibi, çekici bir lezzete de sahip. Değişik çeşitleriyle farklı tüketici beklentilerine cevap vermesi ve her mevsim keyifle tüketilen bir ürün olması da yeşil çayın kategorinin lokomotifi olmasına katkıda bulunuyor. Yeşil çay giderek daha çok yaygınlaşıyor ve Türkiye yeşil çayla yeşilleniyor” dedi. Bitki ve meyve çaylarında etkinlik ve güvenilirlik teması kesilmesi uygun olacaktır.”


Nisan 2017


Kısa Haberler

Nisan 2017

Dünyanın En Etkili 100 kişisi açıklandı:

Hamdi Ulukaya TIME 100 listesinde kişiye iş imkânı sağlıyor. Hatta çalışanlarına şirket hisseleri dağıtarak zenginliği de paylaşıyor. Çalışanların çoğu Amerika’nın yerlisi. Ama Hamdi aynı zamanda onlarla birlikte çalışmak üzere yüzlerce mülteciyi de işe aldı. Hamdi, “Amerikan Rüyası”nın canlı bir örneği: TIME dergisinin dünyadaki en etkili 100 kişiyi sıraladığı Amerika’ya azim ve akıl ile gelen herhangi birinin başarıya geleneksel TIME 100 listesi açıklandı. Chobani markasıyla ulaşabileceğini ve beraberinde başkalarını da yukarı ABD’de gıda sektörünün en büyükleri arasına giren Hamdi taşıyabileceğini gösteriyor.” Ulukaya, Türkiye’den listeye dahil olan tek iş insanı oldu. Dergide yayınlanan makalede Ulukaya’nın, iş dünyasına Dünyanın Öncüleri, Liderleri, Sanatçıları, Titanları ve İkonları yenilikçi liderlik modeli ve mülteci sorununun çözümüne Bu yıl 14. kez hazırlanan TIME 100 listesi, Öncüler, yönelik çalışmaları nedeniyle 5 ayrı kategoride hazırlanan Titanlar, Sanatçılar, Liderler ve İkonlar olmak üzere 5 ayrı listenin “Öncüler” kategorisinde yer bulduğu belirtildi. kategoride dünyanın en etkili isimlerini belirliyor. Hamdi Ulukaya’ya “Öncüler” kategorisinde yer veren dergi, “Liderler” Dergide İnsan Hakları İzleme Örgütü İcra Direktörü Kenneth kategorisinde Recep Tayyip Erdoğan, Donald Trump, Vladimir Roth imzasıyla yayınlanan makalede Hamdi Ulukaya’nın Putin, Papa Francis; “Sanatçılar” kategorisinde Emma Stone, listeye hangi gerekçelerle dahil edildiği şöyle açıklandı: Alicia Keys, John Legend, “Titanlar” kategorisinde ise LeBron “Hamdi Ulukaya, yabancı düşmanlarını mahcup ediyor. James, Daniel Ek ve Jean Liu ve “İkonlar” kategorisinde Kimilerinin göçmenleri mevcut işleri çalmakla suçladığı Margaret Atwood, Neymar, Viola Davis gibi isimleri 2017 bir dönemde Chobani ’nin CEO’su, ABD’ye 1994’te gelen listesine dahil etti. Türkiyeli bir Kürt, istihdam yaratıyor. Ulukaya, kapanmış bir TIME 100 listesi, dünyanın dört bir yanında, “kuralları fabrikayı verimli bir yoğurt şirketine dönüştürdü ve bu şirket çiğneyen, rekorları kıran, sessizliği bozan ve sınırları yıkarak şimdi işsizliğin yoğun olduğu çeşitli bölgelerde pek çok aslında neler yapabileceğimizi ortaya koyan” kişiler arasından seçiliyor.

Ulusal Süt Konseyi’nden Kamuoyuna Duyuru Ulusal Süt Konseyi (USK) Başkanı Harun Çallı, son günlerde medyaya yansıyan ve hiçbir bilimsel temele dayanmayan iddialarla, endüstriyel yoğurtları kanser ile ilişkilendiren haberlere sert tepki gösterdi. Çallı, bir sektörü topyekun karalamaya yönelik haberler için “En hafif tabiriyle; aymazlıktır, sorumsuzluktur, topluma karşı işlenmiş suçtur. Kendilerini meşhur etmek veya ilgi çekmek için, hiçbir bilimsel temeli olmayan, yalan yanlış bilgiler ile, olsa olsa varsayımları ile insanları ürkütüp korkutarak, “yoğurt” gibi tarihin binlerce yıllık imbiğinden süzülerek bugüne gelmiş, çok değerli bir gıdadan toplumu uzaklaştırmayı göze alan bu sorumsuzlara artık dur demenin zamanı gelmiştir.” dedi. Son günlerde, süt ve süt ürünleri sektörü tarafından üretilen yoğurtları, kanser ile ilişkilendiren haberlere, Ulusal Süt Konseyi (USK) Yönetim Kurulu Başkanı Harun Çallı, yazılı bir açıklamayla yanıt verdi. “Yoğurt”un beslenmemizin en temel gıdalarından biri olduğunu belirten Çallı, açıklamasında şunları kaydetti:

“En mükemmel gıdalardan biri olan “yoğurt”un değeri dünyada her geçen gün daha fazla anlaşılarak, tüketimi desteklenmekte ve hızla artmaktadır. Ülkemizde ise; adı bize, özü bize ait ve kültürel mirasımızın en değerli, beslenmemizin en temel gıdalarından biri olan “YOĞURT”, korkulan bir ürün haline getirilmektedir. Hiçbir bilimsel dayanağı bulunmayan, hiçbir doğruluğu olmayan, yalan yanlış söylemleri ile insanları ürküterek ilgi toplamaya çalışan korku tacirlerinin, ambalajlı yoğurtları kanser hastalığı ile ilişkilendirecek kadar ileri gittiğini ve halkımızı “yoğurt” tüketmekte tereddüte düşürdüklerini üzülerek görüyoruz. “Yoğurt” sadece süt ve yoğurt mayası ile üretilmektedir. Bunun ötesinde “yoğurt”a herhangi bir katkı maddesi koymak, yasalara aykırıdır, yasaktır, suçtur. Tüketicilerimizin karşısına çıkan yoğurt markalarının hiçbiri böyle bir ithamla karşı karşıya bırakamayacağımız çok değerli markalarımız, uluslararası gıda güvenliği standartlarını uygulayan, modern ve hijyenik tesislerde üretim yapan çok değerli kuruluşlarımızdır. Toplumumuzu yanıltıcı bilgilerle korkutarak, yoğurt ile ilgili şüpheye düşürenleri, hatalarını telafi etmeye, üniversitelerimizi ve bakanlığımızı da bu konuda toplumu aydınlatacak bilgilendirmeler yapmaya davet ediyoruz. Saygılarımızla kamuoyunun dikkatine sunarız.”

68


Nisan 2017

69


Nisan 2017

Küçük İlanlar Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 0212 503 46 59 e-mail: info@zibacatering.com www.zibacatering.com Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres: Org.san.Böl. 2.etap 24.cad. No:24 Döşemealtı / Antalya Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com Firma Adı: Bekard GıdaTaş.Tem.San. Adresi: Oğuzhan Cad.Oğuzhan İş Mrk.No:19 K:2 Fatih - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 5313177 Faks: 0212 531 02 41 GSM: 0533 242 23 83 e-mail: tuncaybaycan@bekard.com Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah.188.sk.no:16 Sarnıç Gaziemir - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 2812400 Faks: 0232 2815400 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr Firma Adı: Besler Hazır Yemek ve Catering Hizm. Adresi: Levent Mah.1804 Sk.No:17/A Yüregir- Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon:0322 3461923 Faks: 0322 3461924 e-mail: besler@beslercatering.com www.beslercatering.com Firma Adı: Saray Yemek Sanayi İnş.ve Tic.Ltd.Şti Adresi: Seyrantepe Mah. Altınay Cad.No:65 Kağıthane-İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 321 39 00 Faks: 0212 3213909 e-mail:bilgi@sarayyemek.com.tr web: www. sarayyemek.com.tr Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum - Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 1690332 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com

Firma Adı:Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 Adresi: Defterdar Mah.Otakçılar Cad. No:80, K: 4 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0 212 613 91 13 Faks: e-mail:info@resport.com.tr www.resport.com.tr

C: 100 M: 98 Y :31 K: 22

Firma Adı: Varan Hünkar Gıda Ltd.Şti Adresi: Fatsa OSB No:556 Fatsa - Ordu Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0452 423 40 06 - 0452 424 20 06 Faks: 0452 423 63 33 GSM: 0532 225 94 22 e-mail: yasar@varanhunkar.com www. varanhunkar.com Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 7279925 Faks: 0212 7279939 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: KYS Yemekçilik Loj.Taş.Gıda San. Tic.ve Ltd.Şti. Adresi: Kılavuzlu Mah.88005 Sk No: 2 / A Onikişubat - K.Maraş Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0344 2110100 Faks: 0232 2815400 e-mail: m.belkiran@kysyemekcilik.com.tr www.kysyemekcilik.com.tr

YEMEKÇİ MRP / ERP Yemek otomasyon Sistemi

Ay sonu geldiğinde maliyet tablolarınızı 3 ay sonra mı alıyorsunuz? ÇözBİM Yemekçi ay sonu gelir gelmez, birden çok projenin kar zararını size veriyor. Hemde tek tuşla

www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi.Sk.No:3 / 6 Güneşli Bağcılar-İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 6302520 Faks: 0212 5504808 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com

Tatlı Üreticisi Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic.A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah.Tansu Sokak no:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 9992800 www.saraymuhallebicisi.com Firma Adı: İmren Alaçatı Tatlıcısı Adresi: İmran Han ve Otel konakları 1039 sk.No:26 Alaçatı - İzmir Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0232 716 60 02 Faks: 0232 716 60 02 e-mail:ofis@alacatiimrenhanotel.com www.alacatiimrenhanotel.com

70


Nisan 2017

Hazır gıda üretimi

www.salatta.com.tr

www.zahragida.com

Firma Adı: Salatta Gıda San.ve Tic.A.Ş Adresi: Orta Mah.Yeniçağ Sk.No:6 / B Mutlu San. Sit. B Blok No: 4- 5 -6-7 Orhanlı - Tuzla - İstanbulFaaliyet alanı: Tüketime hazırlanmış, yıkanmış, paketlenmiş, salata, sebze Tel:+90 216 304 28 27 Faks: +90 216 304 06 61 e-mail:info@salatta.com.tr

www.tamamutfak.com.tr

Firma Adı: Zahra Gıda San.Ltd. Adresi: Yeşilce Mah. Dostluk Sk. No:12 Kat.1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır gıda üretimi Tel: 0212 2801912 Faks: 0212 280191 e-mail: info@zahragida.com

Adresi: Çapak Mah. 2588 Sk. No:3/1 Torbalı- İzmir Faaliyet alanı: Hazır Yiyecek Üretimi Tel: 0232 341 94 00 Faks: 0232 341 91 91 e-mail: info@egehaziryiyecek.com www.egehaziryiyecek.com

Krema ve Sos Üreticileri Firma Adı: Kurel Gıda Tarım Ürünleri Adresi: Özsan Sanayi sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: İSOT Kreması üretimi Telefon: 0422 2380474 Faks: 0422 2383641 e-mail: info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr

İkitelli Atatürk Mah. Marmara Cad. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası 3 K. Çekmece İstanbul Tel : +90 212 550 00 15

Faks : +90 212 494 29 69

e-posta: info@tamamutfak.com.tr

İçecek Çözümleri Fima Adı: Bevus Endüstriyel İçecek Çözümleri San. Tic. Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah. Dereboyu Cad. Fesleğen Sk. A1 A Blok Daire:20 Ataşehir / İstanbul Faaliyet Alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks: 0216 688 68 03 e-mail: coskunt@bevus.com.tr web: www.bevus.com.tr

ABONE OLUN... Bir yıl süre ile iletişim bilgilerinizi yayınlayalım

Abone Formu Adı Soyadı: ................................................... Firma Adı:.................................................................. Adres:............................................................................................................/.................................... Telefon:.................................GSM:.....................................E-Mail:.....................................................

Fatura Bilgileri

Vergi Dairesi:................................ Vergi No:....................................................

Yıllık abone bedeli olan 100 Tl’yi aşağıdaki hesaba yatırdıktan sonra dekontu bize ulaştırınız Banka bilgileri AR-DA Yayın &Pazarlama - Dursun ARIK

Garanti Bankası Aydınlıkevler Şb. 579 - 6697891 IBAN TR 44 0006 2000 5790 0006 6978 91

AR-DA Yayın & Pazarlama

Sağlık-1 Sokak No:24/3 Sıhhıye-Ankara Tel&Faks:0312 4303310 e-mail:info@ardayayin.net

71


Nisan 2017

Kitap Hayattır

Zerrin ÖZCAN

"Kitapları seviyor musunuz öyleyse hayatınız boyunca mutlu olacaksınız demektir." Jules Chore

zerrin.ozcan@ardayayin.net

Bir Çerkez beyinin kızı… Saraya alınmış… Devrin en kudretli hükümdarlarından biriyle evlenmiş… Zevci tahttan indirilmiş… Güzelliği ve zekâsı yanında, cesareti ile de tanınmış… Bu yolda başına çok işler gelmiş… Evlat acısı yaşamış… Yokluk çekmiş… İftiralara uğramış… Nihayet 40 sene vatanından ayrı bırakılmış...

Dünya bağının güzünü de baharını da tatmış; neşenin de gamın da rüzgârını görmüş bir şahsiyet… Elinizdeki kitap, Behice İkbal Efendi’nin bir film senaryosunu andıran hayatını anlatıyor. Sultan Abdülhamid’e dair nice bilinmeyenler bu kitapta…

Herkes kendisiyle bir şekilde konuşur. Bazen sesli yapar bunu, bazen sessiz. Bazen konuştuğu vicdanıdır, bazen kalbi. Ah, bazen nefs olur bu, bazen akıl. Bazen pişmanlık gözyaşlarıyla konuşur. Bazen uzak - yakın bir dostla. Tüm bunları ete kemiğe büründürüp “Feride” diyor Sait Köşk. Feride; kimi zaman bir dost, kimi zaman bir eş, kimi zaman da bir derman hayat yaralarına.

“Çoğumuz var olmak, üremek ve bunları yapabilmek için savaşmakla yetiniriz; yaygın kanıya göre birinin yazgısını denetlemek için girişilen başarısızlığa mahkûm denemeler de yalnızca mutlu veya mutsuz azınlığa tanınmış bir haktır.” Amerika’nın Kayıp Çağı... Şatafatlı partiler, gençlik heyecanları, taşralılar, köleler... Bir tarafta refah içinde yüzenler, diğer tarafta onlara gıptayla bakanlar...

Ne mi anlatılıyor bu kitapta? İhtişamın gölgesinde kaybolmuş Biraz tefekkür, biraz hayat, ruhların arasından seçtiği karakteriyle biraz gölgelere takılma. 20. yüzyıl edebiyatına damgasını vuran Asıllar bir sonsuzda...Biraz imtihan, biraz sabır, biraz F. Scott Fitzgerald; Gürültülü Yirmi’leri, Caz Çağı çılgınlıklarını tevekkül. Pişmanlıklarla günahlardan arın. Biraz gül, ve toplumsal kutuplaşmayı da öykülerinde gözler önüne seriyor. biraz ara sor, hemdem ol, hemhâl ol, hemdert ol. Almanya’ya dönen bir adamın, onlardan birinin hikâyesidir bu. Adam, onlardan biri ; onlar yurtlarına dönerler, ama evleri barkları kalmamış ki yurtlarına kavuşsunlar. Artık onların yeri, kapıların dışıdır. Onların Almanya’sı dışarısıdır, gece vakti yağmurda sokak.” Kapıların Dışında, savaştan dönen Beckmann’ın hikâyesini anlatır. Ölülerin diyarından tesadüfen geri dönebilenlerden biridir o. İkinci Dünya Savaşı’nın toplumda yarattığı yıkıcı etkileri ele alan “yıkıntı edebiyatı”nın, Heinrich Böll’le beraber en önemli temsilcilerinden biri olan Wolfgang Borchert, nasyonal sosyalizmin ahlaki ve fiziksel kurbanlarından biridir. Büyük yankı uyandıran Kapıların Dışında, yazarın tek oyunudur ve ölümünden bir gün sonra sahnelenmiştir.

72

Hiçbiri

bize

“Nerede kalmıştım, dedi anlatıcı. Bir yudum su içti ve devam etti: Ne önemi var. Sonsuza dek şemalar çizebiliriz. İç içe geçen mahallelerden, üst üste binen evlerden oluşan bir şehir gibi; tanrılar ve canlılar, rüyalar ve gerçeklerden yıldız haritaları gibi sonsuza uzayan manzaralar yaratabiliriz. Avcıyı geyiğe, onu bir savaşçıya, savaşçıyı düşmanına ve onları Minotor’a, bilgeye dönüştüren aklı çözümlemeye uğraşabiliriz. Labirenti rüyadan sıyırmaya, sahibine bedenini vermeye çalışabiliriz. Ama ne fayda. nerede olduğumuzu söyleyemez.”

Ertuğ Uçar’ın daha önce Rüya Arızaları ve Yalnızlığın 17 Türü adlı iki kitapta topladığı öykülerini, yenileriyle bir arada Gece Yolculuğu adıyla sunuyoruz. Uçar, öyküleriyle gecenin örtüsünü iki yanından tutup silkeliyor. Rüyalar kısmında uyuyanların içine girdiği öte dünyalara dalıyor. Fener öyküleri ise diğer kenarını yakalıyor.


Nisan 2017

Tiyatro Akademi; 26 Mart Dünya Tiyatro Günü’nü Sokakta Kutladı.

Asiye Nasıl Kurtulur? Performansında: Sahnede Asiye, annesi Zehra ve aracı ile genelev patroniçesi rolünü canlandıran oyuncular, 90 dakika dikkat çekmek için hatırı sayılır soğuk bir havada izleyenleri ile bakıştılar.

Sezon oyunlarını sahnelerde sahnelemeye devam eden Bir Delinin Hatıra Defteri’ nin yaşayan heykelinde; oyuncuTiyatro Akademi Dünya Tiyatro Günü sokakta performansla yönetmen Enis Zeytinler oyunu girişi ile final sahnesini izleyenlerine duygu dolu anlar yaşatarak sonlandırdı. seyircileri ile buluştu. Komşu Köyün Delisi, Asiye Nasıl Kurtulur? Ve Bir Delinin Aynı performansın başında Elif Bekçi Ulusal Tiyatro Bildirisini, Hatıra Defteri oyunlarını sahnelemeye devam eden “tiyatro Cenk Şen de Uluslararası Tiyatro Bildirisini okudular. akademi” 2017 nin ilk sokak performansını 27 Mart Dünya Performansa Eskişehir Auto Show 26 Derneği’ de destek verdiler. Eski model otomobillerle meydandaki yerlerini alarak Tiyatro Günü gerçekleştirdi. izleyenlerin dikkatini çektiler. Espark karşısındaki ağaçlık meydanda izleyenler için sahne düzeni alan hazırlayan tiyatro akademi; sahneledikleri Bu arada Eskişehir Tiyatro Platformu/Tiyatro Akademi iki oyundan iki sahneyi “yaşayan heykeller” formatında tarafından düzenlenen 1.Eskişehir Tiyatro Festivali 2017 nin startı da aynı gün başlatıldı. görselleştirdiler.

Mehmet Anıl’dan merakla okuyacağınız bir roman ;

BULMACA Pirinç ve sütle yapılır tatlı Genelde patlı can ve kıyma ile yapılır bir yemek türü

Japonya’da derebeyi hizmetinde savaşçı

Oksijenin bir elementle birleşmesiyle oluşan madde Kurs değeri

Tadı ekşi bir baharat

“Neye kızdığımı tam olarak bilemiyordum. Öfkeliydim, çünkü annem kendini onun yüzünden öldürmüştü. Öfkeliydim, çünkü aİlemİz dağılmıştı. Öfkeliydim, çünkü bizi yalnız bıraktığı için anneme yöneltemediğim öfkeyi de ona yüklüyordum. Peki ama bütün suç babamın olabilir miydi? Bilmiyorum. Sonuçta bu karışık denklemin bir sadeleştirmesi olarak çarpıp bölüp topladığım bütün öfkeyi, önceden tanımadığım birine, Afet’e yüklemek kolayıma gelmişti.’’ Mehmet Anıl’ın sıra dışı anlatılarından biri daha. Afet, yirmi yıl sonrasının romanı. Ama yalnızca hikâyenin kahramanı olan Muzo’nun değil, güzel, hüzünlü ve darmadağın ülkemizin de öyküsü… Bu öyküyü bize, babasını arayan Muzo anlatıyor. Önümüzdeki yıllarda gelişecek sektörlerden birinde, orta ölçekli bir dilencilik şirketinde çalışan Muzo. Ama onu asıl büyüleyecek ve tüm hikâyeyi ele geçirecek kişi femme fatale Afet… Son satırına kadar merakla okuyacağınız bir roman.

Meyveleri şekerle kaynatılarak yapılır tatlı

Mitos

hutla yapılır Hatay yemeği Hamurla yapılan yemekler

Sütlü bir tatlı türü Restoranda yönetici garson

2

Sarması yapılır asma yaprağı Şu an, henüz

7 Libya’nın plaka imi Hamdi …. Sinema oyuncusu

Salata olarak yenen baharlı bitki Romalılarda zırhlı araç kulesi

Vietnam krallık hanedanı

Bir yerden bir yere aşılan uzaklık Hatay’ın ünlü ovası

…Kadayıf Tel şeklinde hamurla yapılır bir tatlı Sakız rakısı Her yemekten sonra içilir içecek

Yumurta, süt, un ile tavada yapı lan yiyecek

Bayındırlık Yemekten emir

Pudra’nın ota harfleri -------------Japon lirik dramı

5 Ekmek Sodyum’un simgesi Yemekli eğlence Hamur ve kıyma ile yapılır sulu yemek

Lantal’ın simgesi

Su yosunu -------------Bir işin yapıldığı an, sıra Eşyaya vurulan damga Serum’un ortası

Bir tür yumuşak peynir -------------Evet anlamında

Bir tür yemek lik fasulye Yemeklerde kullanılır misket limonu

Kuzu sesi Yemeklerde kullanılır ekşimiş üzüm suyu

Sahip, malik Restoranda Kuru fasulye(kısaca)

Akılla ilgili -------------Tığ ile yapılan ince dantel

Gündelikle çalışan işçi, emekçi

Lokanta, restoran

4

Pirinçle yapılır yemek Yoğurtlu yumurta yemeği

Yemesi gereken -------------Galyum'un simgesi

6 Uzaklığı bildirir Romanya’nın plaka imi

Yakanın göğse doğru inen bölümü Diş Teknisyeni(kısa)

Akıl Bir tür yemek yeme aracı Deva, em -------------Lokanta

Soğan ve marulla pişirilmiş kuzu eti yemeği

8

Yenilebilir, beslenmey e elverişli her tür madde Kırmızı

Kudret Kesilmiş ekmek ve et suyu ile yapılır yemek

3 Bir tür kılıç İskambilde birli

Kaba, sert

Kalın ve kaba bir tür kumaş

Tekkeler

Bir tür tatlı

Yoksullara ye mek dağıtan hayır kurumu Çok beğenilen bir tür yaş pasta

Ezilmiş no-

Yanıtı bulduğunuzda, her şey için çok erken olabilir!

Sıcak içilir bir bitki kökü tozu

Aşçılıkta İsteğe Bağlı (kısaca)

İyot'un simgesi

Sedir ağacından bir ağaç türü Pişirilerek hazırlanan yemek

Garsonun iptal edilen yemeği mutfağa bildiri sözü Resimdeki patlıcan yemeği

1 Dana budundaki cevize benzeyen kemiksiz kaba et

Muharremin onuncu günü,çeşitli hububatla yapılır tatlı

ŞİFRELER

1

HAZIRLAYAN: Ahmet DÖNMEZ

2

3

4

5

6

7

8


Nisan 2017

LİMAN’dan gelen tatlar İstanbul Modern Restoran, “LİMAN” sergisine özel yeni bir menü hazırladı. “LİMAN ’dan Gelen Tatlar” menüsünde Karaköy liman esnafının, denizcilerin tercih ettiği lezzetler yer alıyor İstanbul Modern Restoran, 19. yüzyıldan günümüze İstanbul kentinin deniz ve limanlarla ilişkisini vurgulayan “LİMAN” sergisine özel bir menü sunuyor. İstanbul’un tarihi dokusu içinde, geçmişin ve bugünün çizgilerini modern mimarisiyle ve büyüleyici manzarasıyla buluşturan İstanbul Modern Restoran, İstanbul limanlarını mercek altına alan serginin ardından verilecek bir molayı “LİMAN ’dan Gelen Tatlar” menüsüyle taçlandırıyor. Menüde her gün çeşitli malzemelerden yapılan Gemici Çorbası, mevsim sebzelerinden ve baklagillerden oluşan Kaptanın Yemeği yer alıyor. Tatlı menüsünde ise her gün farklı çeşitte servis edilecek bir Türk tatlısı bulunuyor.

Sanatla iç içe bir Boğaz keyfi Tarihi İstanbul ve Boğaz manzarasına sahip terası ve müzenin sergi alanlarına komşu iç mekânıyla İstanbul Modern Restoran, müze ziyaretçisi olsun olmasın herkese, zengin mönüsüyle hizmet veriyor. Eski İstanbul ile Boğaz manzarasının keyfini Türkiye ve dünya mutfaklarından lezzetler eşliğinde pekiştiren İstanbul Modern Restoran, hem sanat hem lezzet tutkunlarını buluşturuyor.

74


Nisan 2017

Catering ve Toplu Yemek Sektörünün Referans Dergisi

12.Yıl

13 Yıldır Sizinleyiz

Catering ve toplu yemek sektörü hakkında bilgiler ♦ Toplu yemek ve Catering sektörü Ülkemizde hızla büyümektedir. ♦ Son yıllarda yabancı sermayenin de girmesiyle hizmet kalitesinde de önemli bir artış görülmektedir. ♦ Denetimler ve mevzuat değişiklikleri ile sektör büyük ölçüde kayıt altına alınmıştır. ♦ Türkiye'de kayıtlı yemek fabrikası sayısı yaklaşık 3500'dür ♦ Sektör, günlük ortalama 6 milyon porsiyon yemek üretip, 250.000 kişiye doğrudan iş imkanı sağlamaktadırlar. ♦ EDT Sektörünün yüzde 40’lık bölümünü “Catering ve Toplu yemek üreticileri “ firmaları oluşturmaktadır.

Catering ve Toplu yemek sektörüne yönelik yayın yapan tek dergi "CATERİNG

Guide"dir

● Yılda 10 sayı yayınlanan dergi Türkiye genelinde ABONE sistemi ile dağıtılmaktadır. Sektörel fuarlarda tanıtım amaçlı ücretsiz dağıtılmaktadır. ● Yılda 12-15 fuara kendi standıyla katılan dergi, uzman kişilerin yazılarına yer vermektedir. ● Basılı yayınlanmamın dışında e-dergi olarak yayınlanmakta ve sosyal paylaşım sitelerinde paylaşılmaktadır. ● Sektörün referans dergisi olma özelliğine sahiptir.

Catering Guide HAKEMLİ DERGİ’dir

“Sektörün gözü önünde olmak için www.ardayayin.net www.cateringguidedergisi.com

size yeter

75


Nisan 2017

“Mutfağımın vazgeçilmezi patatesi farklı uygulamalarda kullanabilmek için çok fazla zaman harcıyorum.” Yeni Knorr Pratik Patates Bazı. Kaliteli patatesleri sizler için tarladan topluyor, yıkıyor, soyuyor, doğruyor ve kurutuyoruz. Gerisini siz usta ellere bırakıyoruz.

www.ufs.com 76


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.