Catering Guide Dergisi

Page 1

CATERING g u i d e Yıl / Year :14 Sayı / Issue: 70 Aralık - December

www.ardayayin.net

Fiyatı / Price:15 TL ISSN 1308 - 4585

“Hakemli Dergi”






Aralık 2017

Profesyonellerin Tercihi

REŞO YAKITI

DOLDURMAK İÇİN Saatlerce uğraşmaya

SON

PROMAX PRATİK VAR

Avantajları ◆ 9 Litrelik “Promax Pratik” ile 60 adet 150 gr. teneke kutu dolduracaksınız ◆ Normal olarak 30 adet 150 gr. ürüne ödenecek parayla 60 adet 150 gr. teneke kutu elde edeceksiniz

SİPARİŞ HATTI 0555 803 17 59

fhayirgor@hotmail.com

4

◆ Kaşıkla, kepçeyle REŞO YAKITI doldurmayacak, zamandan ve iş gücünden tasarruf edeceksiniz ◆ Ürünün dökülerek ziyan olmasının ve kirliliğin önüne geçeceksiniz


Aralık 2017

5


6


Aralık 2017

漀渀氀椀渀攀 猀椀瀀愀爀椀弁 栀愀琀琀㄁

眀眀眀⸀ǻ猀琀椀欀攀瘀椀⸀渀攀琀


Aralık 2017



Aralık 2017

10


Aralık 2017

11


Aralık 2017

“Güncelle, Bilimi birleştiren Dergi”

CATERING g u i d e İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Müdür

Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net

Reklam Yönetmeni

Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net

Yayın Danışmanı

Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr

Sosyal Medya

Baran AYAZ baran.ayaz@ardayayin.net

Abone Sorumlusu Sabah ÖCAL info@ardayayin.net

Translator

Yağmur Özge ARIK

Temsilcilikler

Zonguldak: Cahit AKMAN 0544 649 51 67

Antalya: Erdal ARIK 0533 6487522

Danışma Kurulu

Prof. Dr. Ahmet AYAR Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Dr. Hüseyin K. BÜYÜKÖZER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY

Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl:14 Sayı: 70 31 Aralık 2017 Fiyatı:15 TL ISSN 1308 - 4584

Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Necmiye Güldürsün - Akpaz Catering Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Yemek Bahadır Aydın - Parıltım Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek

Yönetim Yeri

Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com

www.ardayayin.net Baskı

Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz.İth. İhr.Tic.Ltd.Şti Anadolu Bulvarı MEKA Plaza No:5 /15 Gimat Yenimahalle - Ankara Tel: 0312 397 16 17 Faks: 0312 397 03 07

Dağıtım - Yurtiçi Kargo Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Editör’den

İçindekiler 16 - İhtiyaçların sürdürülebilir ortamda karşılanabilmesi için kalite – fiyat dengesini gözetmek zorundayız

Merhaba,

18 - Kurumlar vergisi ve dolaylı vergiler maliyetlerimize ek bir ağırlık getirecektir

2018 yılı ile birlikte 14 yaşına giriyoruz. Arkamızda tertemiz bir mazi bırakarak ulaştığımız 14 yıl dile kolay... Mutluyuz, gururluyuz, daha iyisini yapmaya kararlıyız...

20 - Otelcilik sektöründe son durum nedir? 24 - Turizm 2017 de güllük gülistanlık oldu diyemeyiz 32 - Dünya birincisi ballar Türkiye’den 38 - Gıda ve iklim kaynaklı göçmen sayısı 1 milyara ulaştı

Catering Guide’nin bu sayısı ile 2017’ye veda ediyoruz. İnşallah benzer yıllar yaşamayız.

Yeni yılla birliktr maliyet hesaplarının gözden geçirilmesi gerekiyor. Bu konuda sektörün nabzını tutmaya çalıştık. Sayfalarımızdan okuyabileceksiniz. Horeca sektörünün üç ayağından biri olan HOTEL ile ilgili olarak sektörün kanaat önderleri ile konuştuk. 2017’den memnun değiller. 2018’ in daha iyi olacağını söylüyorlar. İnşallah öyle olur...

49 - Öğrencilerin yemeklerine sahip çıkamıyoruz

Alanında uzman yazarlarımızın farklı alanlardaki görüşlerini, firma ve ürün tanıtımlarını her zaman olduğu gibi sayfalarımızda bulacaksınız.

66 - Can sıkıntısından atıştırmak Türkiye’de yaygın

Gezi ve Kitap Hayattır sayfalarımız sizleri bambaşka alemlere taşıyacak.

Bilimsel Kurul Editör Prof.Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fakültesi Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet KAYACIER - Bursa Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Harun DEMİRKAYA - Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Yekta GÖKSUNGUR - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fakültesi Prof. Dr. Sedef Nehir EL - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni.Su Ürünleri Fakültesi Doç. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi Doç. Dr. A. Kemal SEÇKİN - Bursa Teknik Üniversitesi

12

Yeni sayımızda görüşünceye kadar;sağlık,mutluluk ve huzur dolu günler diliyoruz Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Doç. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Doç. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi Doç. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Yrd. Doç. Dr. Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni.


Aralık 2017

“ Catering Guide her türlü görüş ve fikire sayfalarını açmaktan çekinmemektedir. Yıllardır devam eden bu geleneğimiz sürecektir. “

Dursun ARIK 0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net

Hasbihal Zamanı Catering Guide 14.yaşında Yola çıktığımızda sloganımız “Toplu yemek üreticileri ve tedarikçileri arasında KÖPRÜ” idi. Geldiğimiz noktada Taraflı,t arafsız herkesin kabul ettiği bir gerçek,”Catering Guide” sektörün TEK DERGİSİ’dir. Başardık...Yeni hedefimiz HORECA Sektörünün lider Dergisi olmak başarırmıyız? Başaracağız

xxx Catering Guide ilk günden bu yana bağımsız bir çizgi izlemiştir. Kişisel olarak kimsenin yanında veya karşısında olmamıştır. Bu tarafsız olduğumuz anlamına gelmesin; Bizim vazgeçilmezlerimiz var, Vatan, Millet, Bayrak, Demokrasi, Bağımsızlık, İnsan Hakları, Basın Özgürlüğü gibi... Haksızlığa ve zulme boyun eğmemek gibi... Bugüne kadar bunlara kararlı şekilde sahip çıktık. Çıkmaya devam edeceğiz. Çıkarmıyız? Çıkacağız...

xxx Catering Guide Dergisi basılı olarak yayınlanıp sektör profesyonellerine dağıtılıyor. Düzenli takip etmek için ABONE olmak gerekiyor. Yeni yılla birlikte abonelerimize bir süprizimiz var. AyrıntılarınI dergimizin sayfalarında bulacaksınız. Catering Guide kaliteli dergidir. Kaliteli dergide yer almak herkesin hakkıdır diyoruz. Yanılıyormuyuz? Yanılmıyoruz...

xxx Catering Guide Dergisi basılı olarak yayınlanmanın yanı sıra www.issuu.com adresinde e-dergi olarak yayınlanıyor. Dergimiz aylık 50 binin üzerinde tıklanma almaktadır. Dergimizi dünyanın takip ettiği bir yayın haline getirmeyi amaçlıyoruz. Gerçekleşir mi? Gerçekleştireceğiz...

xxx

Catering Guide “Sosyal Medya”da da fark yaratmaya devam ediyor. Dergide yer alan yazı, ilan ve haberler günlük olarak 500 bin kişi ile paylaşılmaktadır. Sosyal medya ağımız her gün gelişmekte ve yaygınlaşmaktadır. Catering Guide’nin en yaygın ağa sahip olmasını sağlarmıyız? Sağlayacağız.

Catering Guide her türlü görüş ve fikire sayfalarını açmaktan çekinmemektedir. Yıllardır devam eden bu geleneğimiz sürecektir. Sektör için söyleyecek sözüm var diyen herkesi dergimizde yer almaya davet ediyoruz. Catering Guide aynı zamanda “Hakemli Dergi”dir. Akademisyen ve öğrecilere sayfalarımızı açtık. Geleceğin sektör profesyonelleri olacak öğrencilerimizi sektörle tanıştırmayı misyon edindik. Yaparmıyız? Yapacağız...

xxx

Biz bunları yaparken çatlak sesler çıkmıyor mu? Tabiki çıkıyor. Zaman zaman küçümseyen bakışlar, alaycı ifadelerle karşılaşıyoruz. Ama... “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz” diyoruz. Birde uçaktaki kadın aklımıza geliyor gülüyoruz “Uzun bir uçak yolcuğunda adam yanında oturan kitap okuyan kadına dönüp “Biliyor musun, bilimsel araştırmalara göre seyahat esnasında yanınızda oturanla sohbet ederseniz, vaktin nasıl geçtiğini bilemiyorsunuz. Seyahat süresi daha kısalıyor sanki.” demiş. Kadın “Hangi konuda sohbet etmek istersiniz” der Adam “Her konuda olabilir. Mesala nükleer fizik” diye cevap verir Kadın “Olabilir ama önce size bir sorum olacak, bilirseniz arkadaş olur, sohbet ederiz” Adam “Sorun” Kadın sorar “At, inek ve koyun üçü de aynı otla beslenen hayvanlar olmasına rağmen, pislikleri farklıdır. Koyun zeytin tanesi gibi çıkarırken, at tel tel kuru ot gibi, inek ise sıvı pislik çıkarır. Bunun sebebi nedir?” Adam biraz düşünür ve “Bilmiyorum, hiçte düşünmedim”der Kadın bunun üzerine adama döner “Bir halttan anladığın yok, seninle nükleer fizikmi konuşacağım” der. xxx


Aralık 2017

Engin GÜNER

“ Bunun çözümü; bir olmak, birlik olmaktan geçiyor. İşini doğru, dürüst yapanların bir araya gelmesi, birlik olması, derdini her platformda; devlet, müşteri, tedarikçi nezdinde iyi anlatması gerekiyor.”

eguner@tamamutfak.com.tr

Hesap ortada, gayet açık ve net Bir önceki yazımızda, yemek alacak firmalara tavsiyede bulunmuş, doğru yemeği ve yemek şirketini tarif etmeye çalışmıştık. Bu sefer de yemek firmaları açısından bakalım. Sektörde irili ufaklı birçok yemek firması faaliyet gösteriyor. Ürettiği günlük yemek sayısı 100 binler ve istihdam ettiği personel sayısı binlerle ifade edilen firmaların yanında, yüzlü sayılarda yemek üretip, birkaç kişi istihdam eden firmalarımız da var. Türkiye’deki yemek firmaları tarafından üretilen yemek sayısı günlük 6 milyon öğün, sektörün yıllık cirosu da yaklaşık 5 milyar dolar civarında… Sektörde doğrudan istihdamın 150 bin kişi olduğu hesaplanmaktadır. Haftasonu, bayram tatilleri, yıllık izinler ve ramazan ayı hesaba katıldığında, her bir kişinin yılda ortalama 250 yemek yediğini ve 2017 ortalama döviz kurunun da 3,65 TL. / $ olduğunu baz alırsak; geçtiğimiz yıl piyasadaki ortalama yemek fiyatının 12 TL.’nin biraz üzerinde ve işçilik maliyetinin de yemek başına 3 TL. olduğu hesaplanmaktadır. Herşeyden önce şunu söylemekte fayda var. Bir porsiyon yemekte, minimum 3 TL. istihdam gideri doğru bir hesaplamadır. Yemekler müşterinin işyerinde tezgahtan servis edilip, bulaşıkları yıkandığında bu kalemin maliyeti yukarıya doğru çıkmaktadır. Piyasada 12 TL. ve üzerinde yemek fiyatı var ve maliyetlere bakıldığında olması gereken rakam da bu civardadır. Ancak özellikle çok fazla sayıda yemek alan ve emek yoğun çalışan (başta tekstil, inşaat firmaları olmak üzere) lacivert yakalı personelin görev aldığı (atölye, fabrika, şantiye vb.) işletmelerde bu fiyatların yanından bile geçilememektedir. 7,00 – 7,50 TL.’lerin telaffuz edildiği bu tip işletmelerde, yemeğe ilave olarak servis ve bulaşıklar için ayrıca personel, masa - sandalye, tepsi - çatal - bıçak - bardak, sarf malzemeleri de fiyata dahil olarak karşımıza çıkmaktadır. Halep oradaysa, arşın burada. Hesap ortada, gayet açık ve net. Gıda maliyetleri belli, istihdam maliyetleri belli, gıda dışı maliyetler belli, işletme (kira, elektrik, su, gaz, iletişim, bakım - onarım) giderleri belli, akaryakıt giderleri belli… Tüm bunlara rağmen hem yemek, hem personel, hem masa - sandalye, hem kap - kacak, hem de 7 TL… O zaman burada bir yanlışlık var. Öyle ya, aradaki fark nasıl telafi edilecek? Yemekten bir şeyler eksiltmezsen, eksilttiğin şeylerin yerine çok daha ucuz başka bir şeyler koymazsan, kayıtdışı personel çalıştırmazsan, temizlik ve hijyeni görmezden gelmezsen, piyasaya ve personele para takmazsan maliyetler nasıl düşer? Bunları yaparsan, düşer. Düşer de, bunları yapan ayakta kalır mı? Bunları yapan ayakta kalmıyor, ancak piyasada sürekli bir devir-daim, sirkülasyon var. Biri gidiyor, arkasından hemen yenileri geliyor. Bunları yapanlar sırf müşterilere kötülük etmiyorlar. En büyük zararı sektör görüyor. İşlerini doğru yapan sektörün diğer oyuncuları, çalışanlar, tedarikçiler… Yıllardan beri kronikleşen bu sarmaldan nasıl kurtulacağız? Çözümü yok mu? Var… Bunun çözümü; bir olmak, birlik olmaktan geçiyor. İşini doğru, dürüst yapanların bir araya gelmesi, birlik olması, derdini her platformda; devlet, müşteri, tedarikçi nezdinde iyi anlatması gerekiyor. Ancak böyle olursa haksız rekabet edenler bertaraf edilir. Devlet yaptırım uygular, müşteri ürün almaz / alamaz, tedarikçi mal vermez. İşlerini normlara uygun yapanlar da, hak ettiklerini alırlar. Yeni yılın ülkemize ve dünyamıza barış, huzur ve sağlık getirmesini diler, sektörümüz için de birlik ve beraberlik yılı olmasını temenni ederim.

14


Aralık 2017

KALİTELİ, ÇEŞİTLİ, HESAPLI

15


Aralık 2017

“Bütün çözüm ortaklarımız bilmektedir ki, hepimizin önceliği; gıda güvenliği, sağlık, lezzet, hijyen ve kalitedir.”

İhtiyaçların sürdürülebilir ortamda karşılanabilmesi için kalite - fiyat dengesini gözetmek zorundayız

Yesidef ve İysad Başkanı Sedat ZİNCİRKIRAN

Sanayileşme, ticaretin artışı, kentleşme ve sosyal ilişkilerin Çok sayıdaki yemek sanayicisi, faaliyetini sıfır karla ve ev ortamı dışına kayması, yemek sanayisinin gerekliliğini ve hatta piyasadaki kısa dönemli dalgalanmalar dolayısıyla önemini giderek artırmaktadır. zaman zaman zararına sürdürmektedir. Bu gelişim ve toplumsal dönüşümün ortaya koyduğu talebi, Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu çatısı altında bir araya gelen biz yemek sanayicileri karşılamaya çalışmaktayız. İnsanlarımız artık en azından bir öğünü dışarıda yemektedir.

Bizler için öncelikli hedef kaliteli ürün sunmak, müşteri memnuniyetini yakalamak ve elbette ki sözleşmelerin gereklerini yerine getirmek üzere üretimde ve sunumda sürdürülebilirliği yakalamaktır.

Geleneksel ve sağlıklı aile mutfağına alternatif gıda ihtiyacının karşılanması gerekmektedir. Yemek sanayicilerimiz, çağın sunduğu bütün teknik olanaklarla ve bilgi donanımı ile işyerlerimizde, okullarımızda bu talebi karşılamaktadır.

Bildiğiniz gibi, enflasyon hedeflenen seviyenin üzerine çıkmıştır, döviz kurlarında yüksek oranlı artışlar meydana gelmiş, akaryakıt fiyatlarından gıda ürünlerinin fiyatlarına kadar fiyatlar genel seviyesinin (ortalamanın) üzerinde artışlar Bu hizmetin sürdürülebilir olması, kuşkusuz ki bir yanıyla mevcuttur. kaliteye, hijyene ve damak tadının yakalanmasına, bir yanıyla Temel girdilerimizden olan kırmızı et piyasasındaki kaos ve da üretim maliyetlerini göz önüne alan fiyatlamalara bağlıdır. fiyat artışlarını da bunlara eklemek gerekir. Yemek sanayicisinin temel girdileri olan tarımsal ve hayvansal ürünler, kullandığımız enerji, akaryakıt ve elbette ki kalifiye emek piyasasındaki fiyatlar maliyetlerimizi doğrudan etkilemektedir.

Bütün çözüm ortaklarımız bilmektedir ki, hepimizin önceliği; gıda güvenliği, sağlık, lezzet, hijyen ve kalitedir. Yemek sanayicimizin hiçbir gerekçe ile bu hususlardan ödün vermesi beklenemez.

Döviz kurlarındaki en küçük bir hareketlilik, fiyatlar genel seviyesini ifade eden enflasyondaki artışlar, doğrudan girdimiz olan gıda fiyatlarındaki değişim ve akaryakıt piyasasındaki fiyat hareketliliği maliyet - satış fiyatı hesaplarını hemen her gün yeniden yapmamıza neden olmaktadır.

Bu şartlar altında, yeni dönem sözleşmelerimizi söz konusu fiyat artışlarını dikkate alarak yapmamız gerektiği ortadadır.

Tüm samimiyetimizle hazırladığımız ve sizlere sunduğumuz bu bilgiler ışığında, hassasiyetlerimizin ve zorunluluklarımızın tarafınızca anlayışla karşılanacağını umut eder, yeni yılda Zira, Türk ekonomisi son derece hareketli bir dönemden başarı, mutluluk ve esenlikler dilerim. geçmektedir. Yapılan uzun vadeli satış anlaşmaları, kısa dönemli fiyat hareketliliğinden etkilenmekte ve sektörü zorlamaktadır.

16


Aralık 2017

17


2018

Aralık 2017

MutluYıllar Resport Catering A.Ş - Yönetici - Cihangir BAYER

Kurumlar vergisi ve dolaylı vergiler maliyetlerimize ek bir ağırlık getirecektir Dünyada genel konjonktürdeki olumsuz hava en başta gelişmekte olan ülkelere daha doğru bir deyimle dış kaynakla büyüyen ülkeler olmak üzere maalesef bizi de içerisine almıştır.

olduğu gerek tedarik süreçlerimizde gerekse de defter kayıtlarımız da açıkça gözükmektedir. Aynı zamanda göz önünde bulundurmamız gereken bir önemli hususta yeni yıl ile birlikte %22 oranına yükseltilecek olan Kurumlar vergisi ve eklenecek diğer dolaylı vergilerinde maliyetlerimize ek bir ağırlık getireceği olgusudur. Hizmet sektörünün göbeğinde bulunan bizlerin sektör olarak yoğun insan gücüne ihtiyaç göstermemiz ve aynı zamanda da istihdam etmiş olduğumuz mevcut personelimize de uygulayacağımız gerek asgari ücret artışından doğan zamlar gerekse de mevcut yaşadığımız çift hanelere ulaşan enflasyon nedeniyle yapacağımız zorunlu ücret artışları da 2018 yılı için kaçınılmaz bir gerçektir.

Tabii ki bu sarmal ekonomide tüm sektörleri etkilemekte olup sektörümüzde bundan hızlı bir şekilde nasibini almaktadır. Bunun en büyük belirtilerinden biri de cari açık ve doğru orantıda büyüyen enflasyon olmaktadır. Tefe / Tüfe fiyatlamalarındaki oransal artışlar, kurdaki hızlı yükselişte bunlara eklenince bu denizin içinde bir gemide bulunan bizleri de hızlı Bir dikkat çekmek istediğim hususta sektörde tedarikçi olmak bir şekilde sallamaya başlamıştır. vasfıyla, yâda taşeron olmak vasfıyla bazı müşterilerimizde Yukarıda bahsettiğimiz etkenler nedeniyle direkt ya da özelikle eskiyen üretim alanlarının (mutfakların) yenilenmeendirekt olarak tüm maliyetlerimiz etkilenmektedir. Sektör si tevzii harcamaları veya bu alanlarda kullanılan demirbaş bazlı düşük olan kar marjını da göz önüne bulundurduğumuz eşya, vs. cihazların yenileme bakım onarım giderlerinde da Girdi Maliyetleri ve Satış Pazarlama yönünden de 2018 karşılaşılacak fiyat artışının yeni yıl bütçelerinde dikkatle yılının olumsuz geçirilmesi kaçınılmaz gözükmektedir. irdelenmesi gerçeğidir. Aynı zamanda TUİK ya da İTO olsun yapmış oldukları istatis- Yazımda bu ufak hatırlatmaları ve görüşlerimi paylaştıktan tiksel veri analizlerine yansıyan genel fiyat artış endeks sonra tüm sektörde çalışan firmalarımıza, cemiyetimize, oranları ile piyasada bizlerin sektörel bazlı tedarik ettiğimiz meslektaşlarıma ve ülkeme 2018 yılının refah, huzur ve bol ürünlere yansıyan oranlar arasında ciddi fiyat farklılıkları kazanç getirmesini dilerim.

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi 18

Aylık cari hesap mutabakatlarını telefon - faks veya e-posta ile mi yapıyorsunuz? Xsentius Web Portalı ile online ve tek tık ile yapabilirsiniz

www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr


Aralık 2017

19


Otelcilik Sektörü

Türkiye’de otelcilik denilince ilk akla gelen çatı kuruluşlardan biri olan, Türkiye Otelciler Fedarasyonu’nun (TÜROFED) Başkanı, aynı zamanda da Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Turizm Sektör Meclis Başkanlığı görevini yürüten Osman Ayık ile Türkiye’de otel işletmelerinin son durumunu konuştuk. Ayık, 2017 yılının ‘toparlanma yılı’ olarak adlandırılabileceğini Almanya’dan gelen turistlerde düşüş yaşandığını söyledi. Ayık; “3 milyona yakın Alman misafiri ağırladık. Almanya’nın diğer önemi de diğer pazarları sürükleyici özelliği olmasıdır. Almanya pazarının daralması diğer yan pazarları da daraltmıştır. Bu nedenle bizim Alman pazarına büyük önem vermemiz gerekmektedir.” dedi.

Osman Ayık Kimdir? - Bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Aralık 2017

Rusya pazarında hızlı dönüşü yakaladık, beklentilerimizi de aşan sayıda Rus misafirimizi ağırladık, buna karşılık yıllardır bizim ana pazarımız olan Almanya’da beklediğimiz düzeyi yakalayamadık, aksine gerileme yaşadık. Yılsonuna doğru biraz toparlanma görüldü; ancak bunun için de yeteri uçak sağlanamadı. Buna karşın yine de 3 milyona yakın Alman misafiri ağırladık. Almanya’nın diğer önemi de diğer pazarları sürükleyici niteliği olmasıdır. Almanya pazarının daralması diğer yan pazarları da daraltmıştır. Bu nedenle bizim Alman pazarına büyük önem vermemiz gerekmektedir. Turizmin önemi herkes tarafından bilinmektedir. Özellikle döviz girişi ve istihdama katkısı ile ekonomimizin önemli sorunlarına doğrudan katkısı olmaktadır. Ayrıca, Turizm Şurası’nda alınan kararların da takip edilerek hayata geçirilmesi durumunda, hükümetimizin de desteği ile 2017’den sonraki yıllarda kademeli olarak sayıların ve gelirlerin artarak en kısa sürede eski seviyesine ulaşmasını ve üstüne çıkmasını bekliyoruz.

1958 yılı Sivas doğumluyum. İlk, orta ve lise eğitimimi Ankara’da, lisans eğitimimi de ODTÜ Metalurji Mühendisliği bölümünde tamamladım. Daha sonra Kanada’ya giderek, Kingston Queen’s Üniversitesi’nde yüksek lisansımı yaptım. “Sorunlarımızı hükümetle paylaşıyoruz” 1988 yılından beri Şampiyon Tatil Köyü’nün Genel Müdürlüğü ’nü yapıyorum. 2003-2007 yılları arasında Akdeniz Turizm - Şu an otelciler en büyük sorunu nedir? Gelecek ve Otelciler Birliği ’nin Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptım. dönemde ne gibi sıkıntılar otelcileri bekliyor? Evli ve iki çocuk babası olarak Antalya’da yaşamaktayım. Sektörel sorunlarımızı hükümetimizle paylaşıyor, arz planlamasına katkıda bulunması, kapasite üstü bölgelerde turizm “Yeniden umut vermektedir” yatırımlarına izin vermemesi, THY’nin doğrudan turistik yer- Öncelikle 2017 yılı turizm açısından değerlendirirmisiniz? Neler yaşandı, nasıl bir yıl oldu? lere uçuşun sağlanması, turizmcilerle daha yakın çalışması, turizmcilerin ihracatçı sayılmasının önündeki engelleri kaldır2017 yılının geçen seneye göre daha iyi bir yıl olacağını bu ması, yurtdışı tanıtımlarına sektörler beraber ortak proyılın başında belirtmiştik. Geçen yılın ilk 10 ayıyla kıyas- jeler ile katılması şeklinde görüşmelerimizi sürdürüyoruz. ladığımızda ziyaretçi sayımızda bu yıl %28’ lik bir artış yaşadığımız görülmektedir. Dolayısıyla 2017 yılı için artık “2016, son 30 yılın en büyük kayıplı yılı oldu” toparlanma yılı diyebiliriz. Oldukça hızlı şekilde eski seviye- - TÜROFED olarak yeni çalışmalarınız hakkında lere ulaşıyoruz. Bu yılki rakamlar bize gelecek yıllar için de bilgi verir misiniz? yeniden umut vermektedir. 2016 ülkemizin son 30 yılda en büyük kayıpları yaşadığı bir “Alman pazarına büyük önem vermeliyiz yıl oldu. Bu kayıpları telafi etmek için yoğun çabalar harcadık, alternatif pazarlara yöneldik ve yurt içi pazarımızı öne - 2018 yılından turizm alanındaki beklentileriniz çıkardık. Bayram tatillerinin uzun süreli olmasıyla hareketlenelerdir? Otel işletmecilerine neler önerirsiniz? nen iç turizmin yanı sıra; Rusya ile ilişkilerin yumuşaması, Türkiye’nin en büyük avantajı; rekabet ettiğimiz ülkelere kıyas- 2017 yılı için tüm kayıpları telafi etmese de ciddi bir hareketlila iyi bir fiyat / hizmet performansına sahip olması, yaşanan lik getirdi. Önümüzdeki yıl için yoğun tanıtım çalışmaları tüm olumsuz şartlara rağmen hizmet kalitesinden ödün verme- yapıyoruz, sektörün de içinde olduğu bölgesel tanıtımlar ve memiz, yarışılmaz misafirperverliğimiz ve büyük tur operatörl- birtakım PR faaliyetleri başlatıldı. Ancak sektörün gerçek eriyle uzun yıllara dayalı olan ilişkilerimizdir. Tüm bu faktörler anlamda 2014 rakamlarını yakalaması, 2018 yılını veya sektörümüzün toparlanma sürecinde önemli rol oynayacaktır. ilerleyen yılları bulacaktır. 20


Aralık 2017

THERMOSET bir petrol ve plastik türevi değildir. Melaminin kuvvetlendirilmiş bir formu olmasına rağmen, “Melamin de ” değildir. Bu esnek ve anti bakteriyel kimyasal hammadde THERMOSET olarak biliniyor. “Plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilmez kanserejen madde açığa çıkar.”

KÜLSAN A.Ş 21


Aralık 2017

Catering firmalarının ÇözbiM-Xsentius’a geçmesi için bir çok sebebi var… Nedir Xsentius?

Xsentius Catering sektörünün “olmazsa olmazı” ÇözbiM Yazılımın geliştirmiş olduğu İnteraktif bir Web Portal yazılımıdır.

Hızla gelişen catering sektörününde internet teknolojilerinden faydalanarak iş akış süreçlerini kısaltmak, rahatlatmak, günlük rutin bazı işlemlerini otomasyona bağlamak amacıyla

kullanıcılarımızın ihtiyaç duyacağı konuları saptayarak Xsentius Web Portal yazılımı geliştirdik.

Xsentius Web Portal uygulaması sayesinde artık yemek firmaları; müşterilerine ve satıcılarına verecekleri kullanıcı adı ve şifreler ile aşağıda bahsedilen işlemleri kolayca yapabileceği gibi, kendileri de, tüm Müşteri ve Satıcılarının hareketlerini takip edebilmekte ve firmaya özgü raporlar alabilmektedir.

Xsentius Portal’da Neler Yapılır? Müşterileriniz; ■ Mönülerini, internetten online görsün, ■ Günlük sayılarını telefonla bildirmek yerine, internet üzerinden online girsin, ■ İhtiyaç duydukları malzemeleri internet üzerinden online girip sipariş versin, ■ Cari hesap mutabakatlarını online görsün, ■ Size söylemek istedikleri notları, mesajları internet üzerinden online girip size haber bıraksın, ■ İsterseniz mönülerde seçmeli olarak seçmesini istediğiniz yemeklerden seçerek mönüleri internetten belirleyebilsin,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için,

Satıcılarınız;

Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM-Xsentius Portalına geçin.

■ Cari hesap mutabakatlarını internet üzerinden online görebilsin, ■ Sattıkları malzeme fiyatlarını portal üzerinden güncelleyip girebilsin, ■ Satıcıların, firmadan aldığı siparişleri ve teslimat durumlarını görsün ve sorgulayabilsin, ■ Size söylemek istedikleri notları, mesajları internet üzerinden online girip size haber bıraksın,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için,

Firmanızın;

Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM - Xsentius Portalına geçin.

■ Tüm müşterilerinin ve satıcılarının borç-alacak durumunu görüntüleyebilmesini, cari hesap ekstrelerini alabilmesini, ■ Cari hesap mutabakat raporlarını alabilmesi, aylık bazda borç-alacak rakamlarını görebilmesini, ■ Özet-detaylı stok durum raporları görüntüleyebilmesini, ■ Müşterilere ait sarf malzeme siparişlerini görüntüleyebilmesini, ■ Aldığı-verdiği siparişleri görüntüleyebilmesi,mutfakların merkeze vermiş olduğu siparişleri görüntüleyebilmesini, satıcıların siparişlerini görüntüleyebilmesini ve sorgulamasını, ■ Müşterilerine ait aylık mönüleri görüntüleyebilmesini, ■ Son dakika finansal raporu ile günlük yada aylık olarak kasa-çek-satın alma-satışlar/alışlarbanka raporu – personel raporu gibi raporlar alabilmesini, ■ Müşteri ve satıcılarının mesajlarını portal üzerinden yanıtlayabilmesini,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için, Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM - Xsentius Portalına geçin.

www.cozbim.com.tr 22

bilgi@cozbim.com.tr


Aralık 2017


Otelcilik Sektörü

Aralık 2017

“İlk önce kendi halkına güveneceksin” Türkiye’de iç turizmde nasıl bir durumda? Türkiye’de çok önemli bir iç turizm potansiyeli var. Yerli tatilci sadece Türkiye’de değil, gittiği diğer ülkelerde de terci edilen, istenen bir profile sahip. Dolayısıyla iç pazarda da bunun değerini bilememiz ve ona göre uygulamaları hayata geçirmemiz lazım. İlk önce kendi halkına güveneceksin. Ne olursa olsun bu ülkenin çocuklarıyız ve bu ülkede yaşıyoruz.

“Almanya’nın dönüşü şu an için zor görünüyor” Türkiye’nin turizm pazarını artıması gerekiyor mu? Yaşanan sorunlara pazarın darlığı mı neden oluyor? Tek pazara bağlılık her zaman risklidir. Ülkeleri çeşitlendirmemiz lazım. Ne kadar çok ülkeye, yayabilirsek dalgalanmalardan olumsuz etkilenmemiz o kadar az olur. Türkiye olarak turizmde çok büyük rakamlara ulaştık. Bu durum büyük ölçüde Avrupa sayesinde oldu. Avrupa pazarında sorunlar yaşanınca Türk turizmi de bundan olumsuz etkilendi. Avrupa pazarlarındaki kan kaybı olması da turizmde yaşanan sıkıntının da ana sebebi oldu. Potansiyeli artırmak istiyorsak mevcut müşteriniz kaybetmeden, yeni müşteriler bulmamız lazım ki bu potansiyel gittikçe büyüsün. Rusya pazarında büyük canlanma başladı. Bu devam ederse 2018 yılında Rusya pazarı fiyat açısından değil ama turist sayısı açısından eski haline döner. Almanya’nın dönüşü şu an için zayıf görünüyor. Zaten gelenlerin çoğu da Alman pasaportlu Türkler.

“Çinli turist sayısını bir milyona çıkarmamız gerekiyor”

Türkiye Otelciler Birliği’nin (TÜROB) Başkanı Timur Bayındır ile Türkiye’de otelciliğin son durumu ve yeni yılndan beklenTürkiye hangi pazarlarda yer almalı? tileri hakkında sohbet ettik. Türkiye’nin mutlaka Hindistan, Çin ve diğer Uzakdoğu ülkelerine Turizm sektörünün 2017 yılında ‘güllük gülistanlık’ açılması lazım. Burada da bütün sorunlar ulaştırmaya gelip geçmediğini ancak iyiye doğru bir gidiş olduğunu belirten dayanıyor. THY, turizmde gerçekten çok büyük atılımlar Bayındır, 2018 yılı içinse, “Turist sayısındaki yükselişin yapmamızı sağlıyor .Bir yandan da transit yolcu geçişleriyle müşterdevam etmesini öngörüyoruz. Ancak yine de beklenti inin Türkiye’ye gelmesi zorlaşıyor. Muhakkak ki Çin havayollarının çıtasını çok fazla yükseğe koymamak lazım. ” dedi. Türkiye’ye uçuşlarının artması lazım. Mevcut durumda bütün Çin Türkiye’ye gelmek istese senede 300 bin kişi gelebilir. Çin “İyiye doğru bir gidiş var” hükümetinin Türkiye’ye uçak seferleri koymasını sağlamak lazım. Turizm sektörü için 2017 yılı nasıl geçti? Çinli havayollarının Beijing-Atina direkt uçuşları başladı bile. Bu Turizm sektörü maalesef büyük ve uzun bir kriz yaşadı. uçuşların Türkiye’ye de gelmesini sağlarsak Çinli turist sayısı artar. Sektör zor bir dönemden geçti ve rakamlar inebileceği son Ne yapıp edip Çinli turist sayısını 1 milyona çıkarmamız lazım.Ayrıca noktaya kadar indi. Daha aşağı seviyelere inmemiz artık henüz az sayıda turist geliyor olsa da Arjantin, Brezilya gibi Güney mümkün değil. Dolayısıyla bir yükselme trendi başlayacak- Amerika pazarlarının yanı sıra Güney Afrika başta olmak üzere Afrika tır. Bütün mesele, bu yükseliş trendinde bir takım hatalar ülkelerinde tanıtımlara hız kesmeden devam etmek lazım. yaparak geciktirmemek. Nitekim 2017 yılında rakamlara “2 milyar 564 milyar teşvik başvurusu yapıldı” baktığımızda küçük kıpırdanmalar var. Turizmde her şey düzeldi, güllük gülistanlık oldu diyemeyiz. Ama iyiye doğru Son olarak Türkiye’de otelcilik yatımları hakkında rakamlar bir gidiş söz konusu. İnşallah böyle devam eder. vererek, bilgi verir misiniz? Türkiye'nin Ekim 2017 otel dolulukları, 2016 yılının aynı dönemine yüzde 22.9 artarak yüzde 64.2 olarak kaydedildi. Ocak - Ekim 2017 döneminde Türkiye genelinde otel dolulukları 18.5 artışla yüzde 60.1 olarak gerçekleşti. İlk 10 aylık dönemde otel doluluklarında en büyük artışı gösteren ülke de Türkiye oldu.

“Tanıtım bütçesi artırılmalı” 2018 yılında otelcilik sektöründe nasıl bir durum öngörüyorsunuz? Gelecek yıl herhangi bir olumsuzluk yaşanmazsa turist sayısındaki yükselişin devam etmesini öngörüyoruz. Ancak yine de beklenti çıtasını çok fazla yükseğe koymamak lazım. Maalesef 2018’in tanıtım planı henüz belli değil. Bir an önce tanıtımlar başlamalı ve tanıtım bütçesi artırılmalı.

24

Geçtiğimiz Ocak - Ekim dönemi rakamları tesis sayısı bakımından artış kaydetti. Yatak sayısında 2016'nın ilk 10 aylık dönemine göre düşüş yaşanırken, yatırım tutarında artış gözlemleniyor. 2017 yılının 10 aylık döneminde 46 ilde toplam 28 bin 73 yataklı 153 otel projesi 2 milyar 564 milyon TL’lik teşvik başvurusunda bulunuldu. Geçen yılın aynı döneminde bu rakamlar 37 ilde toplam 32 bin 112 yataklı 146 proje için 2 milyar 438 milyon TL’lik teşvik başvurusu olmuştu. Gelecek yıl herhangi bir olumsuzluk yaşanmazsa yatırımlardaki artış devam edebilir. Ancak her zaman belirttiğimiz gibi artık İstanbul ve Antalya yeni yatırımlara doydu. Yatıtrımların Anadolu’ya yayılması gerek. Ancak bunu yaparken de planlı yatırımlar yapılmasına dikkat etmek gerek. Antalya, İstanbul, Aydın ve Muğla’da yıpranma sürecine giren birçok otel bulunduğu göz önüne alınmalı ve bu illerimize verilecek teşvik belgelerinde yeni yatırımlar yerine, daha çok mevcut yatırımların modernizasyonu ve renovasyonu yönünde düzenleme yapılmalı.


Firma Haberi

Aralık 2017

37 yıllık deneyimle HORECA ‘da büyüyor Konyalı Saat Grup Şirketlerinden, bu yıl 37. yılını kutlayacak olan Erben Kontrol Sistemleri firmasının Yönetim Kurulu Başkanı İhsan Nalçacı, yaptıkları çalışmalar ve markaları hakkında dergimize açıklamada bulundu.

Hem kalitemizi hem de işimize verdiğimiz önemi göstermeye çalışıyoruz. Bünyesinde birçok sistem ekipmanı barındıran Erben Kontrol Sistemleri , ‘Erben Food & Drink’ adlı yeni grubuyla ‘’Türkiye’nin kahve, sıcak-soğuk içecek ve gelato makineleri satıyor. Konu o t o m a t hakkında bilgi veren İhsan Nalçacı, “Kahve ve gelato makineleri dışında, 2 ay içinde pizza ve makarna makineleri işletmecisi ‘’ ile birlikte ürün grubumuzu tamamlamış olacağız” dedi. Diğer bir markanız olan Bakkal 24 hakkında

‘’Kahve ve gelatodan sonra, pizza ve makarna makinaları geliyor’’

Erben firması hakkında biraz bilgi verir misiniz?

bilgi verir misiniz?

Diğer markalarımızın en önemlilerinden birisi de Bakkal 24’tür Bakkal 24 olarak vending makineleri işletiyoruz. Sıcak içecek grubunda çekirdek kahveden anında kahve hazırlayan makinelerimiz var. Sıcak içecek otomatlarımız 12 farklı içecek ile 1.000 bardak kapasiteye kadar ulaşabilirken, snack otomatlarımızda 56 farklı ürünü tekbir makinede sunabiliyoruz. Bu makineleri müşterilerimiz talepleri üzerine bozuk paralı, kartlı ya da kredi kartı ile çalıştırabiliyoruz.

Erben firması olarak 37. yılımızı kutlayacağız. Bir aile şirketi olarak, 37 yıl önce Personel Kontrol ve Otopark Sistemleri üzerine kurulduk. Akıllı merkezi saat sistemi yapan bir şirketti. 2016 yılının sonu, 2017 yılının başında şirketimiz yeni bir departman açtı. Erben Food & Drink adı altında açtığımız bu departmanımızın ve ortak bir şirketimizle yapmış olduğumuz kahve ve gelato makineleri ile ticaretimizi biraz “Müşterilerimizin yanındayız” daha genişlettik. Yarı ve tam profesyonel kahve makinaları ile Erben Kontrol Sistemleri olarak ne gibi hizmetler horeca sektöründe profesyonellerin çözüm ortağı olacağız. sağlıyorsunuz? Bunların dışında iki ay içerisinde pizza ve makarna makinaları ile ürün grubumuzu tamamlamış olacağız. Erben Kontrol Sistemleri olarak, yaklaşık 37 yıldır Otomatik Veri Toplama ve Radyo-Frekans Tanımlama Sistemleri, Kule, “Fuarlara katılım gösteriyoruz” Cephe ve Merkezi Saat Sistemleri, Spor Zaman Ölçüm ve Firma tanıtımı konusunda ne gibi çalışmalar Skorboard sistemleri , IPTV sistemleri , LED Ekran uygulamaları konularında, gerek yurtiçi gerekse yurtdışı hizmetlerini yapıyorsunuz? sürdürüyoruz. Bunun yanı sıra, bünyemizde bulunan yazılım Tanıtım faaliyetlerine önem veriyoruz. Tanıtım konusunda çok gurubu ile geliştirmiş olduğumuz çeşitli yazılım ve donanım ciddi adımlar atıyoruz. Yurt içinde ve yurt dışında düzenlenen ürünleri ile yüzlerce orta ve büyük ölçekli işletmeye hizmet fuarlara katılıyoruz. Anfaş fuarına, ev dışı tüketim fuarına, veriyoruz. 7/24 kesintisiz olarak verdiğimiz hizmet desteği ile Sirha fuarına katıldık. Dergilerle ciddi çalışmalar yürütüyoruz. müşterilerimizin yanındayız.


Araştırma

Aralık 2017

Türkiye’nin Gastronomi Turizmi Raporu Açıklandı

“GASTRONOMİ TURİSTİ NORMAL TURİSTE GÖRE DAHA FAZLA PARA HARCIYOR” Türkiye’ye gelen gastronomi turistleri, normal turistlere oranla daha çok döviz getiriyor. Gastronomi Turizmi Derneği ve Xsights Araştırma’nın “Gastronomi Turistlerine Yönelik Araştırma Sonuçları” açıklandı. Türkiye’de bugüne kadar yapılan ilk ve en geniş kapsamlı araştırma olan “Gastronomi Turistlerine Yönelik Araştırma Sonuçları” raporuna göre; gastronomi turistleri, normal turistlere göre yüzde 50 daha fazla para harcıyor. Gastronomi turistleri, listenin gerisinde yer alan Türkiye’de ortalama 7 gün kalırken, normal turistler ise 9 gün tatil yapıyor. Gastronomi turistleri ortalama 945 doların 259 dolarını yeme içmeye harcıyor. Normal turistlerin ise 837 doların 171 dolarını harcıyor. Ayrıca, turistler en çok harcamayı en büyük turizm endüstrisine sahip ülke konumunda olan ABD’de yapıyor.

Turizm Endüstrisinde Lider ABD Turist başına harcanan paranın artırılması için gastronomi turizminin iyi bir alternatif olduğunu belirten Xsights Araştırma Kurucusu Çiğdem Penn, “Turistlerin en fazla harcama yaptığı ilk 5 ülke Amerika Birleşik Devletleri, Çin, İspanya, Fransa ve Birleşik Krallık geliyor. Araştırmamızın sonucunda, ABD’nin en büyük turizm endüstrisine sahip ülke konumunda olduğunu görüyoruz. ABD, 488 milyar dolar ile birinci sırada yer alırken onu sırasıyla Çin, Almanya, Japonya ve İngiltere takip ediyor. ABD’nin gastronomi turizmi istihdamında toplamda 77 milyon 510 bin 292 ile öne çıktığını görüyoruz. Türkiye’de ise, geçen yıla göre yüzde 14 artış oldu ancak yapabileceğimizin çok gerisindeyiz.

Puanlarımızın çoğunu çevre, emniyet, güvenlik gibi konulardan kaybettik. Rekabet endeksinde bizim önümüzde ilk beşte İspanya, Fransa, Almanya, Japonya ve İngiltere yer alırken bizden sonra Bulgaristan, Polonya, Katar, Şili, Macaristan geliyor. Burada bir şekiLde farklılaşmak gerekiyor. Bu nedenle gastronominin önemli olduğunu düşünüyoruz. Pek çok ülkeden Türk mutfağımız zengin. Bunu kullanabilmek çok önemli” dedi.

Gastronomi turisti yeme içmeye daha fazla para harcıyor Gastronomi turistinin yeme içme konusunda daha fazla para harcadığını vurgulayan Penn, “Gastronomi turistleri Türkiye’de ortalama 7 gün kalırken normal turistler 9 gün tatil yapıyor. Gastronomi turistleri ortalama 945 doların 259 dolarını yeme içmeye harcıyor. Normal turistlerin ise 837 doların 171 dolarını harcıyor. Hedefi daha da yükseltmeliyiz. Bu yüzden gelen turistlerin harcamasını nasıl yükseltiriz diye araştırmalar yapıyoruz. Gastronomi turistlerine daha fazla imkan sunmalı ve çeşitliliğimizi arttırmalıyız” dedi.

“Gastronomi Turistlerinin Harcamalarını Artırmalıyız”

Türkiye’deki 5 ilde yüz yüze görüşme yaptıklarını söyleyen Penn, “Örneklem yapımızı Türkiye’ye gelen turist profilinden oluşturduk. Araştırma illerimizi ise Antalya, İstanbul, Muğla, Gaziantep ve İzmir olarak belirledik. Sonuçlarda turistlerin tarihsel ve kültürel zenginliklerimiz, mutfak kültürü, doğal coğrafi zenginlikler, denizler ve sahil olanakları, uygun fiyatlı tatil olanakları, eğlence olanakları için geldiklerini gördük. Türk Mutfağı Birçok Ülkenin Mutfağından Zengin İl bazında bakıldığında gelen turistlerin yüzde 37’si GazianTürkiye’nin turizm konusunda gastronomi kültürü ile tep’in bir gastronomi şehri olduğunun farkında. Bu nedenle farklılaşabileceğinin altını çizen Penn, “Dünya Ekono- gastronomi turizmi alanında çok çalışıp gastronomi turistinin mik Formunun Seyahat ve Turizm Endeksi araştırmasın- harcamalarını arttırmalıyız.” diye konuştu. da dünya sıralamasında 44’üncü sırada yer alıyoruz.

Yemek sektöründe en önemli faktörlerden biri zamandır.

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi 26

Yemek yapılır, fakat maliyetini heaplamak uzun bir süreç alabilir. ÇözBİM YEMEKÇİ yemeğinizi yapmadan öne maliyetini verir. www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr


Aralık 2017

THERMOSET bir petrol ve plastik türevi değildir. Melaminin kuvvetlendirilmiş bir formu olmasına rağmen, “Melamin de ” değildir. Bu esnek ve anti bakteriyel kimyasal hammadde THERMOSET olarak biliniyor. “Plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilmez kanserejen madde açığa çıkar.”

KÜLSAN A.Ş 27


Aralık 2017

Okyanustan Gelen 21. Yüzyıl Mucizesi % 100 Doğal – Organik Temizleyici CALSERA ( Surfcera ) ; Herhangi bir ilaç, kimyasal maddeden ya da bir eklentiden yapılmamıştır. İlaç, kimyasal madde , katkı maddesi vs. asla yoktur. JAPONYA’nın kuzeyindeki HOKKIKAI denen deniz tarağının kabuğundan patentli (know-how) bir yöntemle elde edilir. CALSERA ( Surfcera ) ; Japonya Sağlık bakanlığının 16 Nisan 1996 tarihinde açıkladığı gıda katkı maddeleri listesinin 218 numaralı gıda katkısı olan ve kalsiyum içeren fırınlanmış “ Surf Clam - İstiridye kabuğu” ndan elde edilmiştir. T.C. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca E529 kodu muadili ile müsaadelendirilmiştir. CALSERA ( Surfcera ) ; BAKTERİSİT ve BAKTERİYOSTATİK’ tir. Vitamin, mineral ve yararlı bakterilere zarar vermeden bakterisit ve bakteriyostatik etkisi olduğu akredite laboratuvarlarca ispatlanmıştır. Gıda ürünlerinde ; Zararlı bakteriler, mayalar ve virüslerin giderilmesinde etkilidir. Çürümeyi geciktirir ve küflenmeyi engeller. CALSERA ( Surfcera ) ; Esherichia coli ve diğerleri, gıda zehirlenmesine sebep olan bakteriler, Staphhlococcus aureus, pseudomomnas aeruginosa, Eumycetes, Salmonella, Enteritis vibrio ve bunlar gibi birçok zararlı mikroorganizma virüsler ve kuş gribi H5N1 üzerinde etkilidir.

Suda eritildikten sonra Alkali solüsyon haline gelmektedir. CaO + H2O → Ca (OH)2 %0,1 Kalsine edilmiş Kalsiyum solüsyonu kuvvetli bir alkaliniteye sahiptir ( >pH 12 ) . Bir çok bakteriyel patojen kuvvetli bir alkalin durumunda varlığını sürdüremez. CALSERA ( Surfcera ) ; Negatif iyon ve minerale bağlı bakteri öldürme tabaka etkisi harekete geçip yiyeceklerin dayanma ( raf ) ömrünü uzatır. CALSERA ( Surfcera ) ; Vücudun bağışıklık gücünü azaltan zararlı maddeleri yok eder. Yiyeceklere bulaşan zirai ilaç, balmumu, koruyucu madde, B2 vitamini gibi katkı maddeleri ile çevre hormonu bizlerin bağışıklık gücünü azaltıp,alerji vb.leri kolayca kapma sebeplerinden biri haline gelmektedir. ( Bizlerin zararlı maddeleri yılda 3-4 kg. aldığımız bilim adamları tarafından söylenir ) CALSERA ( Surfcera ) bunun gibi insan vücuduna zararlı maddeleri yiyeceklerden bertaraf eder. CALSERA ( Surfcera ) ; Yiyeceklerin yüzeyine yapışmış olan zararlı maddeleri sökerek yiyeceklerin gerçek tadında yenmesini sağlar. CALSERA ( Surfcera ) ; % 100 doğal steril yıkama solüsyonudur. CALSERA ( Surfcera ) ; Çevreye faydalıdır. Kullanılan solüsyon kanalizasyona dökülünce su borularını ve dökülen kirli suları temizleyeceğinden doğaya temizlenmiş suyu verir. CALSERA ( Surfcera ) ; Klima filtrelerinin, Klima kanal ve borularının, elin temas ettiği yerlerin, çelik – metal – pvc yüzeylerin, tezgahların, masaların, sandalyelerin, mutfak ekipmanlarının, insanların ve çocukların yaşam alanlarının, tuvaletlerin, lavaboların % 100 Hijyenini sağlar. CALSERA ( Surfcera ) ; Sönmemiş kireç (CaO) ile benzerlik gösterse de kesinlikle çok farklıdır. Kireçlenme yapmaz. Kireç gibi donmaz. Su da oldukça uzun süre çözünmüş halde durur.

CALSERA ( Surfcera ) ; Gıda Katkı maddesi olmasından dolayı kesinlikle tehlikeli değildir. Aksine Bakterisit, Fungusit, Pestisit ve Bakteriyostatik özelliği , bakteri ve virüslerin tamamı üzerindeki etkisi kanıtlanmıştır. JaponCALSERA ( Surfcera ) ; % 100 DOĞAL, Yüksek kalitede CaO ya’ daki mikrobiyolojik test sonuçları mevcuttur. ( Kalsiyum Oksit ) tir. Ca % 98,70 wt.

28

www.ecoecolojik.com.tr

e-mail: info@ecoecolojik.com.tr


Aralık 2017

CALSERA TÜBİTAK TEST RAPORLARI Calsera (%0.1) solüsyonu ile E.coli ve S.aureus bakterilerinin Tübitak MAM tarafından yapılan analizleri Bakteri

Test sıvısı

Başlangıç

5 Dakika

10 Dakika

E.coli

Calsera (%0.1)

2,80E+06

2,97E+03

0,63E+02

E.coli

Musluk suyu

3,90E+06

5,13E+06

3,27E+06

E.coli

Distile su

4,93E+06

4,63E+06

3,30E+06

S.aureus

Calsera (%0.1)

4,57E+05

3,78E+04

1,02E+03

S.aureus

Musluk suyu

4,03E+05

5,33E+05

6,25E+05

S.aureus

Distile su

3,42E+05

6,48E+05

4,83E+05

Calsera (Surfcera) %0,1 lik solüsyonunun zararlı bakterilerle 10 dakikalık temasında E.coli üzerinde 4 log’luk %99,99 , Saureus üzerinde 2 log’luk % 99,90 azalma olduğu tespit edilmiştir. IFO3972 suşu ATCC656538 SUŞU

klima boru ve kanalları, çelik, metal, pvc, seramik, tezgah, masa, sandalye, elin temas ettiği yerler, vb.)

KULLANIM ALANLARI ■ Taze sebze - meyve organik olarak temizliğinde, ■ Taze sebze - meyvelerin üzerlerindeki tarım ilaçlarının arındırılmasında, ■ Taze sebze - meyvelerin raf ömürlerinin uzatılmasında, ■ Kuru bakliyatlardaki zirai kalıntıların arındırılmasında, ■ Yumurtaların kabuklarının organik olarak temizliğinde, ■ Et, tavuk, balık, midye, karides gibi gıdaların yüzeylerindeki mikroorganizmaların arındırılmasında, ■ Her çeşit mutfak ekipmanlarının organik olarak temizliğinde, ■ Her çeşit yüzeyin organik olarak temizliğinde, (Klima filtreleri,

■ Doğal afetlerde şüpheli içme ve kullanma sularının organik olarak temizliğinde,

Catering sektöründe Her türlü gıda üretimi ve hazırlıklarının yapıldığı imalathanelerde ( Et ve et ürünleri, süt ve süt ürünleri, tavuk ve tavuk ürünleri, unlu mamuller, dondurulmuş sebze - meyve, restaurant, fast - food vs.)

Kullanım Şekli : 1 Litre suya 1 gram CALSERA 5 dakika bekledikten sonra. Ürünü içine koyup 10 dakika bekleyeceğiz. Durulamaya gerek olmadan tüketebiliriz

ECO EKOLOJİK YAŞAM SİSTEMLERİ DIŞ TİCARET LTD.ŞTİ. ULUS MAH. İSMET PAŞA CAD. No: 30-B TEPECİK - BÜYÜKÇEKMECE – İSTANBUL – TÜRKİYE Tel: 0212 450 23 91 Gsm: 0530 159 59 81 – 0542 316 76 18 Faks: 0212 450 23 92

www.ecoecolojik.com.tr

e-mail: info@ecoecolojik.com.tr

29


Etkinlik

Aralık 2017

Nestlé Professional ile “Türkiye Turizmini Markalaştırmak” paneli

Turizmde markalaşma konusu Antalya’da masaya yatırıldı Nestlé Professional’ın Akdeniz Bölgesi’ndeki otel yöneticileri, şef ve yiyecek içecek profesyonellerine yönelik olarak düzenlediği “Türkiye Turizmini Markalaştırmak” paneli Antalya’da gerçekleştirildi. Gazeteci, yazar Cüneyt Özdemir moderatörlüğünde, ekonomist Cem Seymen, SKÅL Uluslararası Örgütü Dünya Başkanı Salih Çene, stratejik pazarlama ve inovasyon konusunda Türkiye’nin öncü isimlerden Mustafa İçil ve Nestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz’ın katılımlarıyla düzenlenen panelde dünden bugüne Türkiye turizmi stratejik pazarlama, ekonomi ve sektörel bakış açılarıyla ele alındı.

Seymen: “Zenginliklerimizi deneyimletmeden, hikaye anlatmadan marka olamayız”

Ekonomist Cem Seymen, turizm alanında Türkiye’de inanılmaz bir fırsat bulunduğuna işaret ederek, “70 bin Turizm Meslek Yüksek Okulu mezunu gencimiz var. Dünyanın tam bir kırılma yaşadığı, küreselleşmenin bittiği noktada, bizim için ‘yerelleşme’ trendinin sunduğu büyük fırsatlar var. Müthiş yerel ürünlerimiz var. Sadece deniz, kum, güneş değil, inovatif düşünerek, yeni bir dizayn, yeni bir toplu kalkınma anlayışı yaratmalıyız. Ekoloji turizmi olmadan olmaz. Binlerce yıllık zeytin bahçelerimizi anlatmalıyız. Mitoloji turizmi demeliÜstün kalitede sürdürülebilir hizmet anlayışı yiz. Tek başına Truva bile bu bağlamda büyük zenginlik. Bu Türkiye turizminin gerçek bir marka haline geldiğinde daha zenginliklerimizi deneyimletmeliyiz. Bir şeyi deneyimletmeden sürdürülebilir, bölgesel ve uluslararası gelişmelerden az marka olamazsınız. Hikaye anlatmadan marka olamazsınız. ” etkilenen, istikrarlı bir büyüme trendi yakalayabileceğinin diye konuştu. altının çizildiği panelde, markalaşma ve üstün kalitede hizmet Çene: “Turizm uluslararası barışa hizmet vizyonuyla anlayışıyla üst segmentlerdeki müşterilere ulaşmanın ve turist bir sosyal sorumluluk projesidir” sayısı ile turizm gelirlerini ciddi şekilde artırmanın önemine SKÅL Uluslararası Örgütü Dünya Başkanı Salih Çene ise değinildi. turizmin 2015 ve 2016’daki krizlerin ardından çabuk Alibaz: “Birlikte Daha Fazlası Mümkün” toparlandığını, belirterek, “Kriz sonrası turizmin önemiNestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz, nin tekrar kavrandığını düşünüyorum. 15 yıl aradan sonra 3. Turizm Şurası’nın düzenlenmiş olması bunun bir göstergepanelde yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti: si. Şura’dan çıkan önemli stratejik kararlardan biri de İlk günümüzden bu yana “Daha Fazlası Mümkün” sloganıyturizm sayesinde kültür ve turizm alanında uluslar ve kültürler la sürdürdüğümüz çalışmalarımızı, bugün Türkiye turizminin arası ilişkileri geliştirerek, uluslararası barışa hizmet etme kalbinin attığı yer olan Antalya’da, turizme emek veren tüm iş vizyonudur.” dedi. ortaklarımızla “Birlikte Daha Fazlası Mümkün” diyerek bir adım ileriye taşımaktan çok mutluyuz. Türkiye deniz, kum, güneş İçil: “Turizm tanıtımlarında bizi uzmanlar anlatmalı” üçlüsünden çok daha fazlasına sahip bir ülke. Gastronomid- İçil Eğitim ve Danışmanlık Kurucusu Mustafa İçil; müşteri en spora, sağlıktan alışverişe farklı turizm akımları için çok beklentilerindeki değişimle birlikte kişiselleştirme ve cazip destinasyonlara ve fırsatlara sahibiz. Geçmişte tatil de- hedefli pazarlamanın kazandığı önemi vurgulayarak, bu nildiğinde akla yalnızca deniz turizmi gelirken bugün bu alanlara durumun turizm tanıtımlarında da geçerli olduğunu söyledi. İçil, büyük ilgi gösteren çok geniş bir kitle var. Nestlé Professional “Artık fotoğraf noktaları değil Instagram noktaları var ve içeriğin olarak Türkiye hizmet sektörüne ve dolayısıyla turizmine destek bir hikaye aracılığı ile sunulması lazım. ” şeklinde konuştu. vermek amacıyla yürüttüğümüz önemli çalışmalarımız var. Hem gıda hem içecek kategorilerinde farklı kanallardaki müşteri- Panel sonrası fuayede ikram edilen Nestlé Professional lerimizin yaratıcı ve karlı çözüm ortağı olmayı çok önemsiyoruz.” yenilikçi yiyecek ve içecek çözümleri konuklar tarafından büyük beğeni topladı. 30


Aralık 2017


Aralık 2017

“Sadakat için indirim, promosyon gibi parasal sebepler değil, sevmek, yaşama dair aynı değerleri paylaşmak, tarzıyla özleşmek gibi duygusal bağlar oluşturmak gerekiyor. Bir işletmenin müşteri sadakatini oluşturmasının en kestirme ve kalıcı yolu, bol bol kart dağıtmaktan değil; her ne yapıyorsa, yaptığı işi iyi yapmasından geçiyor.”

Sadakat

Feray ALPAY

ferayalpay@promedia.com.tr Kaç tane şirketin veya markanın sadakat programına üye olduğunu biliyor musun? Üç, beş, ... on beş? İşletmelerin müşterilerinin satın almalarını arttırmak için cazip tekliflerle ve promosyonlarla birlikte sunmuş oldukları sadakat kartlarını ne yapıyorsun? Hepsini cüzdanında mı taşıyorsun? Marketlerin, mağazaların, otellerin, vermiş olduğu kartları, “Nasılsa onlarda kaydım var” diye, bir kenara mı atıyorsun? Bir işletmenin sana sadakat kartı vermesi, sattıkları herhangi bir ürüne ihtiyaç duyduğunda, tekrar o işletmeyi tercih etmende ne kadar rol oynuyor? Koşa koşa sana müşteri sadakat kartı veren işletmeyi mi tercih ediyorsun.

likle kartını yanında taşımadığı için cep telefonunu söyleyerek puan veya indirim sağlıyor. Sadakat kartının satın alma kararı üzerinde büyük rol oynamamasının bir diğer sebebi ise, artık tüm marketlerin, mağazaların ve işletmelerin sadakat kart veriyor olması. Yani sadakat kart artık ayağa düşmüş durumda.

Günümüzde işletmeler daha özgür, daha katılımcı ve daha talepkar bir müşteri yapısı ile karşı karşıyalar. Aslında müşteri bir ürüne veya şirkete sadık değil. İşletmenin sunduğu bir ürüne olan ihtiyaçlarına sadık. İhtiyaçları değiştikçe sadakati de değişiyor. Sadakat kartlar ile gerçekleştirilen indirimler ve Müşteri sadakati oluşturmak, işletmelerin devamlılığı promosyonlar anlık satış artışı getirse de, sadık müşteri edinaçısından en önemli faktörlerden birisi. Müşteri sadakati- mek için daha fazlası gerekiyor. ni; “tüketici açısından önem taşıyan ürün ya da hizmetlere ilişkin olarak, ihtiyaç oluştuğunda tüketicinin aynı üründen ya Bir müşterinin bir ürünü veya hizmeti tekrardan satın alması da düzenli olarak aynı mağazadan satın alma eğilimi” olarak için iki güdünün devreye girmesi gerekiyor. Birinci güdü, müşterinin belli bir indirim veya tekliften elde ettiği fayda. tanımlayabiliriz. İkinci güdü ise, bir müşterinin belli bir ürüne veya hizmete Eskiden bakkalların defterleri vardı. Müşterilerinin tüm özel- yönelik duygusal bağlılığı veya yakınlığı. Birinci güdünün liklerini, alışkanlıklarını ve tabii ki borçlarını bu defterlere tatmini belli bir zaman içerisinde meydana geliyor; indirim not alırlardı. Günümüzde bakkalların yerlerini süpermar- veya promosyon azaldığında ya da ortadan kalktığında ise ketler, mağazalar; bakkal defterlerinin yerini ise “müşteri bitiyor. Yani indirim, promosyon olarak para ile oluşturulan ilişkileri yönetimi (CRM)” programları aldı. Özellikle sadakat, avantajlar bittiğinde ortadan kalkıyor. Tüketici anında yaygınlaşan bilgisayar ve internet teknolojisi sayesinde işlet- kendisine daha çok indirim veren markayı tercih edebiliyor. meler büyüklüklerine uygun olarak ödeyebilecekleri bedellerle Demek ki ortada bir sadakat kart var ancak sadakat yok. Diğer “müşteri ilişkileri yönetimi (CRM)” yazılımlarına ulaşabiliyorlar. yandan sadakatle ilgili olan ikinci güdü, müşterilerin kendileri Müşterilerini takip etmek, müşteri sadakat kartı vermek, bu için özel saydıkları ürün veya hizmetlerle ilişkisini etkiliyor. yazılımlar sayesinde son derece kolay ve popüler hale geldi. Müşteri tutundurması veya müşteri sadakati denilen durum, Öte yandan çok sayıda tüketici araştırması gösteriyor ki, daha çok duygular ile ilişkili. müşterilere dağıtılan sadakat kartları, müşterileri sanıldığı Sadakat için indirim, promosyon gibi parasal sebepler değil, kadar sadık hale getirmiyor. Tüketicilerin büyük kısmı sevmek, yaşama dair aynı değerleri paylaşmak, tarzıyla kendilerine verilen sadakat kartlarını önemsemiyor. Bir işlet- özleşmek gibi duygusal bağlar oluşturmak gerekiyor. Bir menin verdiği sadakat kartının olup olmaması, satın alma işletmenin müşteri sadakatini oluşturmasının en kestirme ve kararını verirken etken rol oynamıyor. Ancak satın alma kalıcı yolu, bol bol kart dağıtmaktan değil; her ne yapıyorsa, kararını verdikten sonra kasada satış sorumlusu “müşteri yaptığı işi iyi yapmasından geçiyor. kartınız var mı” diye sorduğunda, kartı aklına geliyor. Ve genel32


Aralık 2017

İlan yayınlamak artık çok kolay Kurumsal Abonelik nedir? Dergimize 4 adet abone olmanız halinde KURUMSAL ABONE Kategorisinde yer alıyorsunuz.

“Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi”

Kurumsal Aboneliğin Avantajları

KURUMSAL ABONE

■ İKİ SAYIDA 1/ 3 sayfa ebadında ilanınız

ücretsiz yayınlanacak. (İLAN ÖRNEĞİ)

OLUN

1/3 Sayfa Ebadındaki

ilanınızı iki sayıda

19 cm 8 cm

ÜCRETSİZ

Örnek İlan Alanı

■ Sosyal Medya’da günlük 400 bin kişi ile

gerçekleştirilen paylaşımlarda yer alacaksınız

KAMPANYA 31 MART 2018 TARİHİNE KADAR GEÇERLİDİR

yayınlayalım

Abone Formu Adı Soyadı:.............................................................................................................................................. Firma Adı:................................................................................................................................................ Adres:...................................................................................................................................................... ................................................................................/..................................../................................ Telefon: ...............................................Faks:.......................... .........GSM:............................................. Web: ....................................................................e-mail:........................................................................ Fatura Bilgileri: V.Dairesi: ..................................................... Vergi No:...................................................

Bireysel abone bedeli 150 TL

Logo ve İletişim Bilgileri ücretsiz yayınlanıyor

Kurumsal Abone 4 adet 600 TL İKİ sayıda 1/3 ebadında ilanınız ücretsiz yayınlanıyor

Ödeme dekontu ve abone formunu info@ardayayin.net adresine gönderdiğinizde ABONELİK ve İlan hakkınız başlayacaktır. Dergi yılda 10 sayı yayınlanmaktadır

■ Dağıtım gideri ve KDV dahildir. Garanti Bankası

Banka hesap numaraları

AR-DA Yayın & Pazarlama - Dursun ARIK Aydınlıkevler Şubesi Hesap No:579 – 6697891 IBAN TR44 0006 2000 5790 0006 6978 91

Denizbank

AR-DA Yayın & Pazarlama - Dursun ARIK 2710 Şube Kodu Hesap No:6400096 IBAN TR 96 0013 4000 0064 0009 6000 01

www.ardayayin.net


Sivil Toplum

Aralık 2017

Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği’ Başkanı Nuri Öztaşakın

MOBİLYA SEKTÖRÜNDE

HEDEF

‘İLK 5’

Türkiye’de mobilya sanayicilerinin çatı kuruluşu olan Türkiye Mobilya Sanayicileri Derneği’nin ( MOSDER ) Başkanı aynı zamanda Yataş Grup CEO’su olarak görev yapan Nuri Öztaşakın ile sohbet ettik. Mobilya sektörünün gelecek 5 yıl içindeki hedefini; “Türkiye’yi dünyanın ilk 5 ihracatçı ülkesi arasına sokmak“ olarak açıklayan Öztaşkın, “Sektör 193 ülkeye ihracat yapar hale geldi” şeklinde konuştu.

“55 öncü markayı bünyesinde bulunduruyor” MOSDER hakkında, amaçları ve vizyonuyla ilgili kısa bir bilgilendirme yapabilir misiniz? MOSDER, Türk mobilya markalarının ve ürünlerinin olgunlaşmasını ve dünyaya açılmasını sağlamak vizyonuyla kuruldu. Derneğimiz; yurt içinde, mobilya perakendecisini ve tüketicisini bilinçlendirerek, talebi markalı mobilyalara yönlendirmek amacıyla hareket ediyor. Yurt dışında ise, dünya standartlarına uygun kalitesiyle, özgün tasarımlarıyla ve rekabetçi fiyatlarıyla ‘Türk Mobilyası’ vizyonu oluşturmayı hedefliyor. Türkiye mobilya sektörünün 55 öncü markasını bünyesinde bulunduran MOSDER, mobilya sanayisinin gelişmesi ve daha güçlü bir sektör haline gelmesi için çalışıyor. Dünyadaki mobilya ile ilgili gelişmeleri ve yeni standartları izleyip araştırarak Türkiye mobilya sanayisi için raporlar hazırlıyor, Türkiye mobilya sektörüne yeni yetenekler kazandırmak için tasarım yarışmaları ve organizasyonlar planlıyoruz. Dünyanın en prestijli mobilya fuarlarından olan Furniture İstanbul, 2005 yılından itibaren MOSDER liderliğinde büyük bir başarı ile gerçekleşiyor. Türkiye mobilya sanayinin uluslararası arenada uzun vadeli bir yer edinebilmesinin özgün tasarımlarla mümkün olacağına inanan MOSDER, üniversitelerle iş birliği içerisinde, 2005 yılından bu yana Ulusal Ev Mobilyaları Tasarım Yarışması’nı düzenliyor. Türkiye mobilya sektörünün geleceğini şekillendirecek genç tasarımcıları, Türk mobilya markaları ile Türkiye mobilya sektörüne yön veren kişi ve kuruluşlarla buluşturuyor.

“193 ülkeye ihracat yapar hale geldi” Türkiye Mobilyacılık sektöründe ne konumda? Dünyayla kıyasladığınızda nasıl bir durum ortaya çıkıyor? Türkiye mobilya sektörü, ihracatı ithalatından yüksek olan nadir sektörlerden biridir. İhracatını, ithalatın ‘4’ katına çıkartan sektör, KDV oranının yüzde 8 bandına çekilmesiyle kayıt dışının önüne geçmeyi, mobilya satışlarında ciddi oranda artış yaşanmaya başlamasıyla da ek istihdam sağlamayı başardı. Verilen teşvikler sayesinde gücünü bir üst skalaya taşıyan sektörün gelecek 5 yıl içindeki hedefi ise; Türkiye’yi dünyanın ilk 5 ihracatçı ülkesi arasına sokmak. Dolayısıyla sektörün önceki yıllarda sadece yakın coğrafyalardaki ülkelere yönelik satışları ön plandayken bugün; sektörün dünya ile olan entegrasyonlarını artırması neticesinde yeni pazarlara açılması hızlı bir şekilde gerçekleşti ve yaklaşık 193 ülkeye kendi markalarıyla ihracat yapar hale geldi.

Mobilyacılık ve Oteller arasında nasıl bir bağ bulunuyor?

Mobilya tasarımlarındaki özgün sunumlarla görkemli, konforlu ve rahat konaklama alanları oluşturuluyor.

34

Ekonomik hareketliliğin sürdürülmesi noktasında turizm sektörünün önemli bir yeri bulunuyor. Gelişen teknolojinin verdiği ivme ile güçlenen konaklama sektöründe her detayında kalite, özgün mimari ve dekorasyonu ile oteller kıyasıya rekabet içinde. Konaklama mekânları, alışılmışın dışında farklı tasarımlarla ön plana çıkıyor. Mobilya tasarımlarındaki özgün sunumlarla görkemli, konforlu ve rahat konaklama alanları oluşturuluyor. Otelin genel dekorasyonunda ve mobilya seçimlerinde dikkatli olunmalıdır çünkü dekorasyondaki şıklık, kullanılan mobilyanın kendine özgü bir tarz ve kimlik taşıması, kaliteli olması diğer detaylarla uyum içinde olması otelin geneli hakkında oluşacak algıda büyük önem taşıyor.


Aralık 2017

Türkiye’nin 2017 menüsü belli oldu Yemeksepeti, gelenekselleşen yıl değerlendirmesinde, bu kez Türkiye’nin 2017 menüsünü oluşturdu. Bir yıldaki 190 milyon porsiyon yemek verisinin işlenmesiyle elde edilen istatistiklere göre, sağlam bir kahvaltı ile başladığımız günü global tatlarla sürdürüyoruz. Akşam yemeklerinde ise Türk mutfağından vazgeçmiyoruz. 2017’de 2,1 milyon yeni üyenin katılımıyla 8 milyon kişilik dev bir aileye dönüşen Yemeksepeti’nde, 22 bin tekil restorandan 190 milyon porsiyon yemek siparişi verildi. Yemeksepeti bu verileri inceleyerek, Türkiye’nin 2017’deki bir günlük menüsünü çıkardı. Buna göre sabahları kahvaltı tabağı ve portakal suyu tercih edildi. Kahvaltılar Ayvalık tostuyla pekiştirildi. Öğle menüsünde burger, patates kızartması ve çikolatalı sufle üçlüsü yendi. Global lezzetlere göz kırpan bu menüyü akşamları Türk mutfağı takip etti. Akşam yemeğinin vazgeçilmezi mercimek çorbası, döner dürüm ve lahmacun oldu.

Siparişi en çok artan ürün kahve Yılın en çok sipariş edilenlerinin birinci sırasına bu kez burger yerleşti. Lahmacun ise ikinci sıraya düştü. Bu ikilinin ardından kebap, pizza ve döner sırasıyla diğer favoriler oldu. Siparişini en çok artıran ürünlerde ise, ilk sıraya yüzde 135 artışla kahve yerleşti. Onu yüzde 84 ile pilav, yüzde 55 ile dondurma takip etti. Döner ve çiğ köfte de siparişini en çok artıran diğer ürünler oldu.

Anadolu’da sipariş sayısı yüzde 75 arttı En çok sipariş edilen hem de siparişini en çok artıran ürünlerde Türk mutfağının ağırlığı olduğu dikkat çekiyor. Bu durumun en önemli etmenlerinden biri eve online yemek siparişinin büyük kentler haricinde de giderek daha çok benimsenmesi. Yemeksepeti’nde, üç büyük kent haricindeki kentlerden verilen sipariş sayısı geçen yıla göre yüzde 75 arttı.

Yemeksepeti’nden kısa kısa • Toplam siparişlerin yüzde 69’u mobilden geldi. • Restoran başına 739 adet puanlama ve 146 adet yorum ve yapıldı. • Yemeksepeti kullanıcıları toplam 199 milyon TL indirimden faydalandı. • En çok sipariş verilen gün: Pazar • En çok sipariş verilen şehir: İstanbul • En çok siparişi artan şehir: Karabük • En çok sipariş veren yaştakiler: 1995’liler • En çok sipariş veren burç: Oğlak • En çok sipariş veren kampus: Bilkent 35


Söyleşi

Aralık 2017

KMS olarak ürettiğimiz makinalar, endüstriyel mutfakların olmazsa olmazı olan makinalardır “KMS olarak ürettiğimiz makinalar, bugün endüstriyel mutfakların olmazsa olmazı olan makinalardır. Mutfak takımları için kurutma parlatma hijyen makinaları adı altında takım silme makinaları (kaşık çatal bıçak) bardak silme, tabak tabldot ve tepsi silme makinaları, bulunmaktadır.” KMS Endüstriyel Mutfak Makinalerı sahibi Erdinç KOÇAK ile firma ve ürünlerini konuştuk.

Biraz kendinizden bahseder misiniz? 1974 İstanbul Doğumluyum. Aslen Ardahanlıyım ve bununla gerçekten çok gurur duyuyorum. Ayrıca Ardahan Dernekler Federasyonu ’ nda yöneticilik yapmaktayım. 1973 yılında Ardahan’ dan göçüp İstanbul’a yerleşen yedi çocuklu bir ailenin en küçük ferdiyim. Maddi sebeplerden dolayı okulu bıraktıktan sonra bir firmada çırak olarak iş hayatına başladım. Yani okullu değil alaylı bir imalatçıyım.

KMS firmasının hikâyesinden söz edermisiniz? Her şey bir hayalle başladı. 2004 yılında çalıştığım firmadan ayrılıp kendi işimi kurma hayaliydi bu. Bir kaç girişimcilik iş denemesi ve ortaklık sonunda 2011 yılında şirket ortağı olduğum firmadan ayrılıp KMS Endüstriyel Mutfak Makinaları Markası adı altında, En büyük destekçim olan Eşimle beraber kendi şirketimizi kurduk.

Makinalarımız Yıkanmış kaşık, çatal, bıçak, bardak, tabak, tabldot ve tepsilerin üzerinde oluşan su sabun kireç lekelerini yok etmek, kurutma parlatma ve hijyen sağlamak için tasarlanmış makinalardır. Makinalarımızı; Oteller, Restoranlar, Üniversiteler, Askeriyeler, Sosyal Tesisler, Yemek ve Catering firmaları kısacası müşteri memnuniyetine önem veren tüm İşletmeler bizi tercih etmektedirler.

2011 yılında kurulan bir firma olarak piyasada oldukça öne çıkıyorsunuz. Bunu neye bağlıyorsunuz Çok teşekkür ederiz o sizin teveccühünüz. Öncelikle çok çalışıyoruz Avrupa standartlarında kaliteli ürün yapıyoruz, kaliteli malzeme kullanıyoruz ve kaliteli işçilik yapıyoruz, çok hızlı teknik servis sunuyoruz. Müşteri memnuniyetini ön planda tutuyoruz.

Ürün almak isteyen firmalar neden sizi tercih etmeli?

Çünkü ürünlerimiz gerçekten kalitelidir. Referanslarımız çok iyidir. Bugün Türkiye’nin ve dünyanın en seçkin işletmeleri KMS olarak ürettiğiniz makinalar nelerdir? Kimler KMS Markasını tercih etmektedirler. Birçok ülkeye ihracat sizleri tercih edebilir? yapmaktayız. Bunların arasında Almanya, İtalya, İngiltere, Şili, KMS olarak ürettiğimiz makinalar, bugün endüstriyel mutfak- İran, Irak, Lübnan, Azerbaycan gibi ülkeler vardır. ların olmazsa olmazı olan makinalardır. Mutfak takımları için Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir? kurutma, parlatma, hijyen makinaları adı altında takım silme Sizin aracılığınızla bizleri tercih eden ve edecek olan tüm makinaları (kaşık çatal bıçak) bardak silme, tabak tabldot ve işletmelere, Catering guide Dergisi’ne ve emeği geçen tepsi silme makinaları, bulunmaktadır. herkese çok teşekkür ediyorum.

36


Aralık 2017

Dünyada ilk kez açlık, iklim değişikliği ve göç arasındaki bağlantı araştırıldı

Gıda ve iklim kaynaklı göçmen sayısı 1 milyara ulaştı Barilla Gıda ve Beslenme Vakfı (BCFN) ile MacroGeo Dünyada ilk kez açlık, iklim değişikliği ve göçlerin akışı arasındaki bağlantıyı araştırdı. "Gıda ve Göçler" araştırmasına göre, 2010-2015 yılları arasında gıda ve iklim değişikliği nedeni ile 5,4 milyon kişi Orta Avrupa'ya, 4,5 milyon kişi ise Akdeniz Avrupa'sına göç etti. Dünyada göçmen ve mülteci olarak yaşayanların sayısının 1 milyara ulaştığı belirtildi. Afrika'daki göç güzergahlarına bakıldığında; araştırmacılar, göçmenlerin yüzde 10'unun kuzey rotasını kullanarak Avrupa’ya geçtiklerini, geri kalan yüzde 90'ının ise kıta içinde yer değiştirerek, özellikle Batı Afrika Ekonomik Topluluğu sınırlarına yöneldiklerini belirttiler. Araştırma, gıda güvensizliğindeki her yüzde 1'lik artışın, nüfusun yüzde 1,9'unu göçe zorladığını ortaya koyarken, savaşlar nedeni ile anavatanlarından kaçanların oranı ise yüzde 0,4 olarak açıklandı.

sınırlayarak nasıl üretileceklerini öğrenmemiz gerekiyor" açıklamasını yaptı. Afrika örneğinden yola çıkan ve son 30-40 yılda kıta içinde ve dışarı doğru yaşanan başlıca göç hareketlerinin nedenlerini inceleyen uzmanlar, göçü hızlandıran faktörleri, iklim değişikliğinin neden olduğu çevresel etkiler ve kaynaklara erişim olarak sıraladı. Afrika, dünyadaki içme suyunun yaklaşık yüzde 9’una sahip olmasına rağmen Dünya Sağlık Örgütü’ne göre 2015 itibariyle Afrika’nın Sahra altı bölgesinde 319 milyon insanın hala içilebilir su kaynaklarına erişimi yok. Uzmanlar ayrıca bölgede 1,2 milyar olan nüfusun 2050'de 2,4 milyara yükseleceğini, artacak gıda ihtiyacı baskısının yanı sıra savaş, çatışmalar, yoksulluk, işsizlik ve refah eksikliği gibi sorunlar nedeni ile de göçün aynı doğrultuda devam edeceğine dikkat çektiler.

BCFN Başkanı Guido Barilla ortaya çıkan bulgular hakkında şunları söyledi: "Gıda ve göçler arasında yakın bir bağlantı var; insanlar gıda güvensizlikleri nedeniyle göç ediyorlar çünkü iklim değişikliği dünyanın çeşitli bölgelerinde gıda üretimini olumsuz etkiliyor. Diğer taraftan iklim değişikliği de büyük ölçüde gıda üretim yöntemlerinden kaynaklanıyor. Tarım, sera gazlarının yüzde 24’ünden sorumlu. Bu oran, sanayiden (yüzde 21) ve ulaşımdan (yüzde 14) daha yüksek. Afrika’da yaşanan ağır demografik baskılar da göç etme kararının oluşturan diğer ana unsur.

Caracciolo ayrıca ülkelerin gelecek planlarıyla ilgili olarak; "Göç olgusu, kaynak ve göç alan ülkeler arasında ‘işbirliği’ kavramına dayalı orta ve uzun vadeli planlamalar gerektiriyor. Kaynak ülkelerde ekonomik ve insani kalkınma yatırımları yapılması zorunlu olduğu gibi, sadece Akdeniz ülkelerini değil uluslararası işbirliği çerçevesinde ABD, Çin ve Körfez ülkeleri gibi bu konudaki başlıca jeopolitik oyuncuları da içermelidir" dedi.

MacroGeo Başkanı Lucio Caracciolo ise araştırmayla ilgili olarak; "Göç hareketlerinin nedenlerini anlamak, zaman içinde nasıl bir evrim geçireceklerini ve dolayısıyla bizim kendi alışkanlıklarımızı nasıl etkileyeceklerini anlayabilmemiz açısından büyük önem taşıyor. Bu araştırmayı gıda alanında yaparak bir adım ileriye gidiyoruz. Zira yemek bir kültürdür, keyiftir ve dolayısıyla entegrasyonla ilgilidir. Yiyecek seçimleri, göçmen ve mültecilerin doğdukları topraklardaki alışkanlıklarını ve anılarını yaşatma ya da alternatif olarak geçmişin bir parçası diye düşündükleri şeylerle aralarına mesafe koyma isteğini gösterebilir. Gıda, sosyal çelişkileri aşmakta temel bir unsurdur ve gıdaların çevresel etkilerini

Göçlerin sadece bir entegrasyon sorunu olarak görülmemesi gerektiğini vurgulayan uzmanlar, aynı zamanda gerçek bir kaynak olarak da değerlendirilmesi gerektiğini; yiyeceklerin bu anlamda anahtar rol oynadığını söylediler. Almanya, Fransa, İtalya ve İspanya'da evlerde tüketilen gıdalarda "etnik" payın 3 milyar Euro seviyesinde olduğuna dikkat çektiler. Entegrasyon ve paylaşımın gıda üreticileri ve yerel tüketicilerin sınır ötesi pazarda da yeni lezzet arayışını tetiklediğini, bu durumun ekonomik katkıya dönüştüğünü belirten uzmanlar, baharat ve aromalı bitkiler pazarının her yıl yüzde 5 büyüdüğünü, 2020’de pazarın 8,74 milyar Euro ’luk hacme ulaşacağını tahmin ettiklerini söyledi.

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

ETNİK YİYECEKLER PAZARA 3 MİLYAR EURO DEĞERİNDE KATKI SAĞLADI

Personel devam takip çizelgeleriniz için ÇözBİM YUTASİS (Yüz tanıma sistemleri) www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr 37


Firma Tanıtımı

Aralık 2017

“55 YILDIR EKMEK ÜRETİYORUZ” Antalya Manavgat’ta 1962 yılında Ali Taşar tarafından Şelale “Hızlı servis ağının olması” Ekmek Fırını olarak kurularak temellerini atan, 2003 yılında şimdiki adını alan Birlik Ekmek, kalite ve lezzeti ile ön plana Tüketiciler neden Birlik Ekmek’i tercih etmeli? Birlik Ekmek, gıda tüzüğüne uygun şekilde üretim çıkıyor. Sorularımızı yanıtlayan Birlik Ekmek Yönetim Kurulu Başkanı yapmaktadır. Hammadde temininden ürünün son çıktısına Hüseyin Özgür Taşar, aktif olarak sektörün içinde yer aldıkları kadar üretim kontrol altında tutulmaktadır. Ürünlerde kulbelirtti. Kaliteli olmalarının en büyük nedeninin ürünün son lanılan hammadde temininde titiz olunması ve ürün analizlerçıktısına kadar kontrol altına tutmaları olduğunun altını çizen inin yapılması, hamurun yapımı, fermante edilmesi ve pişirilTaşar, ayrıca kaliteli bir ekmeğin taşıması gereken unsurları mesinde doğru süreçlerin izlenmesi, hızlı servis ağının olması ve satış sonrası takibin yapılması tüketicilerin Birlik Ekmek'i da sıraladı. tercih etme nedenlerindendir.

“Aktif olarak sektörün içindeyiz” Sizleri tanıyabilir miyiz?

Adım Hüseyin Özgür Taşar. Birlik Ekmek'te Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktayım. 30 yıldır fırıncılık sektöründeyim. Bizde fırıncılık aile mesleği diyebilirim. Onursal Başkanımız, Ali Taşar'ın 1952'de fırıncılığa başlamasından bu yana işimiz ekmek. İlk firmamız Manavgat Şelale Ekmek ve Unlu Mamuller, Ali Taşar tarafından 1962 yılında kuruldu. O günden beri aktif olarak sektörün içindeyiz.

“El değmeden ekmek üretimi…” Birlik Ekmek’in kuruluş sürecinden biraz bahseder misiniz? Gelişen teknolojilere ve ürün yelpazesine ayak uydurmak ve gelişen bölgemizdeki ihtiyaçları karşılayabilmek amacıyla 2003 yılında kurulmuştur. Yönetim yapısı olarak aile şirketidir. Fabrikamız üretim açısından yüksek kapasiteye sahiptir. Üretim sürecinde kullanılmak üzere mevcut teknolojinin sağlamış olduğu imkanlardan yararlanılmış ve böylece mümkün olduğunca el değmeden ekmek üretimi yapmak hedeflenmiştir. Ayrıca bölgede istihdam sağlamak da amaçlanmıştır. 38

“Doğru hammadde seçimi” Bir ekmeği kaliteli yapan unsurlar nelerdir? Doğru hammadde seçimi, üretim için doğru fiziki şartların oluşturulması, tecrübeli insan kaynağı, reçetelerin doğru değerlendirilmesi, hamur fermante ve pişirme süreçlerinin doğru şekilde uygulanması, soğutma, paketleme ve sevkiyat süreçlerinin doğru şekilde izlenmesi ekmeğin kalitesinde rol oynayan unsurlardır.

“Ödüllerimiz var” Sahip olduğunuz kalite belgelerini ve ödüllerinizi söylermisiniz? ISO 22000:2005 Gıda Güvenliği Yönetim Sistemi ve ISO 9001:2008 Kalite Yönetim Sistemi sahip olduğumuz kalite belgeleridir. Çeşitli derneklerden ve yardım kuruluşlarından almış olduğumuz ödüllerimiz var.

Dergimiz okuyucularına neler söylemek istersiniz? Okuyuculara, ekmeklerini üretim sürecine ve hijyen kurallarına dikkat eden işletmelerden almalarını öneririm. Yeni yılın herkese sağlık, mutluluk ve huzur getirmesini dilerim.


Aralık 2017

Yeni Ticaret Kapıları Açar

12. ULUSLARARASI EKMEK, PASTA MAKINELERI, DONDURMA, ÇIKOLATA VE TEKNOLOJILERI FUARI

12-15 NISAN 2018 ISTANBUL FUAR MERKEZI CNR EXPO, YEŞILKÖY ISTANBUL - TÜRKIYE

www.ibatech.com.tr

Destekleyenler

2016’da

114 Ülkeden

74.536

Ziyaretçi

1-2-3-4-8. Salon

50.000 m² Messe Stuttgart Ares Fuarcılık Ltd. Şti. Tel: +90 212 284 11 10 • Fax: +90 212 284 10 01 www.messe-stuttgart.com.tr • info@messe-stuttgart.com.tr

Gelişmekte olan pazarların muazzam potansiyelini keşfedin. Şimdi Kayıt olun!

“BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİ TOBB (TÜRKİYE ODALAR BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.”

39


Bal

Aralık 2017

DÜNYA BİRİNCİSİ BALLAR TÜRKİYE ’den

ŞAMPİYON BAL Fransa Bal Borsasında 35.000 Avro ’ya satıldı

Fransa’ da yapılan analizlerde ŞAMPİYON BAL ’ın 51 müzmin hastalığa iyi geldiği ortaya çıkmıştır. Başlığı görünce eminim birçoğunuz yanlış yazılmış diye düşündünüz. Yanlış yazılma yok...Tamamen doğru. Artvin Bölgesinde üretilen ŞAMPİYON BAL 2012 yılında Fransa Bal Borsasın da 35.000 AVRO ’ya alıcı buldu. Bu ilk defa olan bir olay değil, Anzer Balı ’da 2008 yılında Çin Bal Borsasında 28.000 AVRO ’ya satılmıştı. Bal en çok tartışılan besinlerin başında geliyor. Bir yanda kilogramı 35.000 Avro ’ya, diğer yanda 5 Kilogramı100 TL ’ye satılan bal... Catering Guide Dergisi olarak konunun uzmanına başvurduk. BAL KOLLEKSİYONCUSU; Atilla ÖZCAN ile bal konusunu ayrıntılı olarak konuştuk İyi balın özellikleri nelerdir. Nerelerde üretilir. Şifa kaynağı olarak balın değeri nedir.? Biz sorduk BAL KOLLEKSİYONCUSU cevapladı

40


Aralık 2017

İyi balın polen ve besin değeri çok yüksektir

bu türlerin bazıları sadece Anzer ve ŞAVŞAT Yaylalarında bulunmaktadır.

Artvin Şavşat Bölgesinde bal üretiminin geçmişi 250 - 300 yıla uzanmaktadır. Karakovanlar da üretilen bu balları ŞAMPİYON BALI ilk tadanların tepkisi bir farklılık var şeklinde kendileri tüketiyorlardı. 2008 yılından itibaren bu balı gün oluyor. Sıradan kişilerin bile hemen fark ettiği bu özellik, bal konusunda uzman kişiler tarafından da tescil edilmiştir. Bize yüzüne çıkarmaya başladık. düşen bu hazineyi görsel, işitsel araçlarla daha geniş kitleye Dünyada altı noktada kaliteli bal üretilmektedir. Şavşat ulaştırmaktır. Bölgesi de bu bölgeler arasındadır. Balımızın ekonomik değerini artırmak için bu çalışmaları Ülkemizin diğer yaylaları ile ilgili rapor sonuçlarına ulaştık. yapmak zorundayız. Bu bölgelerde üretilen balların polenlerinin Şavşat ’ da Bal mevsimi mayıs ayında arıların oğul vermesi ile başlar. üretilenlere göre daha düşük olduğunu gördük. Eylül ayının ortalarına kadar sürer. Bu bölgelerdeki balların polen değeri 9000 - 11000 gibi Biz balı sağmak içi Eylül ayının 10’unu bekleriz. Bu nedenle çıkarken ŞAMPİYON BAL ’ın polen değeri 16722 çıktı. balımızın nem oranı çok düşüktür, dolayısı ile kaliteli olur. Bölgede bal üreticileri polen sağımı yapmamaktadırlar.

Balda diğer önemli bir konu da nem oranıdır Balda nem oranı 16,5 olarak kabul ediliyor. Bu oranın üzerindeki bal cıvık olur. 16,5 ve altındaki nem oranında ise bal katı ve kaliteli olur. ŞAMPİYON BAL’ ın nem oranı 15,5 bu oran dünya standartlarının üstündedir. Balımızın değerleri Türkiye ’deki balların çok üstünde. Akıcılıkta şu ana kadar en yüksek değer 1500 iken, biz 1587 ’yi yakaladık.

Balın akıcılığı, değeri ve insan sağlığına sağlayacağı katkıya KARAT diyoruz Şavşat Yaylaları büyük bir alan, mavi ve mor ağırlıklı çiçeklerden oluşan bölge ise bütünün küçük bir parçası. Yaklaşık dört hektarlık bir alanı kapsar. Yapılan analizlerde ŞAMPİYON BAL altı çiçek, sekiz familya çıkmaktadır. Dünya üzerindeki 12000 civarında çiçek türünden, 2800 tanesi sadece Karadeniz’de bulunmaktadır. Hacettepe Üniversitesi ve Fransa ’ daki CETAM Laboratuvarlarının tespitine göre

Tüketici açısından bu balın farkı nedir? Neden bu balı arayıp bulsun?

Şavşat’ın Batum’a sınır yaylaları Kafkas arısının anavatanı kabul edilmektedir. Çiçek bakımından zengindir. Çiçeklerimizin endemik türleri ve ecza değeri çok yüksektir. Hepsinden önemlisi bal tam kıvamına erişince sağılmaktadır. Nemi düşüktür. Bu özelliklerinden dolayı balımız diğer ballardan farklı ve kalitelidir. Fransa’da yaptırdığımız analizler ŞAMPİYON BAL ’ ın 51 müzmin hastalığa iyi geldiğini ortaya koymuştur. Benzerlerimizle kıyasladığımız zaman yurtdışına da oldukça yüksek fiyatlarla satılabilir. 2012 yılında Fransa Bal Borsasında bir kilo ŞAMPİYON BAL 35. 000 Avro ’ya alıcı buldu. 2008 yılında bir kilo Anzer balı Çin Bal Borsasında 28.000 Avro’ dan satıldı.

Bal çeşitleri hakkında ayrıntılı bilgi Atilla ÖZCAN: 0533 613 16 88 balkolleksiyonu@gmail.com


Aralık 2017

Catering Guide Dergisi olarak, ‘Spor, Sporcu ve Beslenme’ konulu röportajlarımıza devam ediyoruz. Bu sayımızda son zamanlarda Türkiye’yi Avrupa’da başarıyla temsil eden, Türkiye’nin en büyük kulüplerinden olan Beşiktaş’ın diyetisyenliğini yapan ve Acıbadem Sağlık Grubu’nda çalışmalarını yürüten Sıla Bilgili ile samimi bir sohbet gerçekleştirdik. Sporcularla çalışmanın oldukça keyifli olduğunu belirten Bilgili, sporcu beslenmesi konusunda bilgi kirliliğinin çok fazla olduğunu ifade etti ve ekledi, “Biz sporcu beslenmesinin önemini anlattık diye hemen gıda sanayisi bundan rant sağlamaya çalıştı. Çok fazla ‘sporcu destek ürünü’ altında piyasa yalan yanlış ürünler sürüldü. Bu durum çok üzücü ”dedi. Bilgili, sporcu kilolarının kontörlünde beslemenin öneminin yüzde 70, sporun yüzde 30 olduğunu aktardı. Bilgili ayrıca yabancı sporcuların, yerli sporculara oranla beslenmelerine daha fazla dikkat ettiğinin altını çizdi.

İşte o keyifli röportaj…

“O taraftarı hala çok özlüyorum” Şeyda Sıla Bilgili ’yi biraz tanıyabilir miyiz? 29 Ekim 1990 Aydın doğumluyum. Yeditepe Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik bölümünden mezun oldum. Yüksek lisansımı Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesine bağlı Fitoterapi alanında yaptım. Sahayı çok sevdiğim için okulda kalmak istemedim. Klinik beslenmeyi de çok sevdiğimden olsa gerek hastanelerden ayrı kalamadım. 4,5 yıldır Acıbadem Sağlık Grubunda çalışıyorum. Hep gönlümün bir tarafında sporcu beslenmesi de vardı. Neden o yola da girmeyeyim dedim ve Türkiye Futbol Federasyonun eğitimlerine katıldım önce Eskişehirspor’la sonra da Beşiktaş’la yolum kesişti. 2 yıllık Eskişehirspor serüvenime İstanbul’a taşınınca son vermek durumunda kaldım. O taraftarı hala çok özlüyorum. Şu an hak ettiği yer de olmasa da çok güzel işler yapmıştık. Benim gönlümün hep güzel bir yerinde kaldı. Sonra da 1 yıl Beşiktaş’la çalıştım, özellikle alt yapıda çok güzel iyileştirmeler yaptık, bir aile olduk diyebilirim. Maalesef öyle bir iş yoğunluğu vardı ki hastanede şu an Beşiktaş’a ara vermek durumunda kaldım. Verimli olamayacağımı düşündüğüm hiçbir işe adım atmam. Ancak belli sporcularla görüşmelerimiz devam ediyor. Bireysel olarak oyunculara destek vermeye devam ediyorum. 42

“İyi beslensin bizim evlatlar” Beşiktaş gibi büyük bir camiada çalışmak sizin için ne ifade ediyor? Spor kulüpleriyle olmak kolay bir iş değil. Devamlı tetikte olmak gerek çünkü dengeler sürekli değişiyor. Ama insanı dinamik tutan bir yanı var. Devamlı bir aksiyon. Kaybetmek ve kazanmak arasındaki o ince çizgide olmak farklı bir heyecan. Nefesler tutuluyor, o haftadaki bütün işler maç sonucunca bağlı, biraz stresli diyebiliriz. Fakat takımlara ilgiler o kadar büyük ki o spor kulübünün içinde olduğunuzda taraftar size başka bir ilgiyle bakıyor. Heyecanla bir sürü sorular soruyor.” İyi beslensin bizim evlatlar” diye öğütler veriyorlar. Keyifli bir iş sporcularla çalışmak.

“Sporcu destek ürünü’ adı altında yanlış ürünler üretildi” Türkiye’de sporcu beslenmesi konusu sürekli tartışılıyor ve gündeme getiriliyor. Sizin gördüğünüz durum nedir? Sporcu beslenmesi diye bir kavram çok yeni gündemimize girmiş olsa da hızla yayıldı. Ama maalesef her konuda olduğu gibi bu da manipülasyona açık bir konu. Biz sporcu beslenmesinin önemini anlattık diye hemen gıda sanayi bundan rant sağlamaya çalıştı. Çok fazla ‘sporcu destek ürünü adı’ altında piyasaya yalan yanlış ürünler sürüldü. Bu çok üzücü. Ama bir sporcunun uzman desteği alarak, yaptığı spor branşına göre beslenmesi tabiî ki de performansı olumlu yönde etkiliyor. Bilgi kirliliğine meyil vermeden gerçek spor diyetisyenlerinden destek alınmalı.

“Her spor branşına özgü bir uzmanlık yok” Spor dallarına göre beslenme uzmanlıkları ayrılmış durumda mı? Spor dallarına göre beslenme şekli farklıdır. Ancak bunun için her bir spor branşına özgü ayrı bir beslenme uzmanlığı yok. Sporcu beslenmesi üzerine çalışmalar yapıp bu konuya yoğunlaşmış bir diyetisyen her spor branşına uygun beslenmeyi zaten bilir.


Aralık 2017

Sporcu Beslenmesi

“Yüzde 70’i beslenme” Sporcu beslenmesi’ sporcuya ne gibi katkılar sunuyor? Sporculara göre ağırlık beslenmede mi antrenmanda mı olmalı? Kilo kontrolünde bile biz diyoruz ki bu işin %70 i beslenmeyse %30 u spordur. Sedanter bireyleri bile harekete çağırıyoruz. Bunların birbirine üstünlüğü yoktur. Profesyonel sporcu her anlamda profesyonel olmalı ve doğru beslenmeyle antren- “Aç veya tok karnını spor yapılmaz” manda tükenme süresini uzatabilmeli, antrenman sonrası toparlanmayı hızlandırabilmeli ve sakatlık riskini minimuma Profesyonel sporcular dışında, sporla uğraşan kişiler nasıl beslenmeli? indirebilmelidir. Yaptığı sporun içeriğine göre bu düzen değişir. Ancak “Danışmadan hiçbir ürün denemiyorlar” değişmeyen bir kural var ki aç veya tok karnına spor yapılYerli sporcular mı yoksa yabancı sporcular mı maz. Spor ana öğünden 2-2,5 saat sonra ara öğünden 1-1,5 saat sonra yapılmalıdır. Spor yapıyoruz diye gereksiz protein beslenmesine dikkat ediyor? almaktan kaçınmalarını tavsiye ediyorum. Şiddetli bir spor Yabancı sporcular daha profesyonel bakıyor bu işe. Beslenyapıyorsa günlük aldığı protein yeterli olacaktır. Ama daha iyi melerine çok önem veriyorlar. Verilen eğitimlerde çok daha verim almak için mutlaka bir beslenme uzmanından destek fazla merak edip bir sürü soru soruyorlar. Danışmadan hiçbir alınmalı. Çünkü diyabet, kalp hastalığı veya tansiyon gibi bir ürün denemiyorlar. Aslında yerli sporcularımız daha yetenekproblemi olabilir o da göz önünde bulundurulmalı. li olduğu halde başarılarını yeteri kadar gösteremiyorlar burada yanlış beslenmenin de payının çok büyük olduğunu “Beslenme en iyi önleyici tedavidir” düşünüyorum.

“Beslenme elbette kişiye özel olmalı” Beslenme kişiye özel mi olmalı yoksa belli kalıplar üzerinden gidilebilir mi? Beslenme elbette kişiye özeldir. Ben takım sporlarında çalıştım. Elbette belli konularda bilgilendirme amaçlı toplu eğitimler de veriyoruz. Ancak her sporcunun kendi koşullarına uygun, kan parametreleri ve vücut kompozisyonları göz önüne alınarak kendisine özel bir programı da oluyor. O yüzden şu an takımla çalışmasam da hala sporcularına bireysel destek vermeye devam ediyorum.

Dergimiz okuyucularına neler söylemek istersiniz?

Doğru beslenmek zor bir şey değil. Başlangıçta biraz irade ve özveri gerektirse zamanla alışıyoruz bu düzene. Kişi uygun bir beslenme düzeni oturttuğu takdirde hiçbir şey engel değil. Kaliteli yaşlanmak diye bir şey var ömrümüz keyifli geçsin. Beslenme en iyi önleyici tedavidir. Hastalıktan sonra tedavi olmak için harcadıklarımızın yarısını hastalıklardan korunmak için harcasaydık hem daha varlıklı hem de daha dinç insanlar olurduk.

43


Kırmızı Et

Aralık 2017

Sudan Tarım ve Orman Bakanı Abdullatif Ahmed Mohamed “Stratejik partnerlik üzerine çalışıyoruz” Ijaimi, "Eğer bir anlaşmaya varabilirsek Türkiye için yüksek Türkiye ve Sudan arasında çeşitli alanlarda stratejik iş kaliteli eti ucuza üretebiliriz” açıklamasında bulundu. birliği için çalışmalar yürüttüklerini anlatan Ijaimi, iki ülke Türkiye ile Sudan arasında 2014 yılında iş birliği protokolü tarım heyetlerinin şubatta bir araya geleceğini, ardından bu imzalanmış buna göre 30 bin kapsamda Türkiye'yi ziyaret hektarlık pilot bölgede tohum edeceğini bildirdi. Ijaimi, üretimi yapılması konusunda "Türkiye'nin gelişmiş bir ülke daha önce anlaşmaya varılmıştı. olduğunu biliyor ve tarım alanınAnadolu Ajansı’nın yaptığı da, kazan - kazan şeklinde, habere göre, Sudan Tarım ve stratejik bir partnerlik üzerine Orman Bakanı Abdullatif Ahmed çalışıyoruz." dedi. Mohamed Ijaimi, bu kapsamda 30 Fakıbaba’dan yanıt geldi bin hektarlık pilot bölgede projenin test edildiğini belirterek, projenin Gıda, Tarım ve Hayvancılık tümünün hayata geçirilmesi için Bakanı Ahmet Eşref Fakıbagereken hazırlıkların tamamlanba, Sudan'ın ucuz et önerisi ma aşamasında olduğunu bildirdi. hakkında açıklamada bulundu. Fakıbaba, “Taşıma suyla “Fiyatı 4 dolardan fazla değirmen dönmeyeceğini bilen olmaz” bir kardeşinizim. Üç dolara alırsınız, yarın 5 olur, 8 olur. Ijaimi, söz konusu pilot bölgede Benim özellikle üretici kardeşlerçeşitli tohumların denendiğini, buimi küstürmemem lazım" dedi. radan alınacak sonuçların büyük ölçekli projeler için kullanılacağını “Sudan’da soya ve pamuk ifade etti. Sudan’da canlı hayyetiştirilebilir” van üretim maliyetlerinin düşük olduğunu dile getiren Ijaimi, "Eğer bir anlaşmaya varabiTİGEM tarafından Sudan’da kiralanan alanın kullanılması lirsek Türkiye için yüksek kaliteli eti ucuza üretebiliriz. Fiyatı 4 konusunda da konuşan Fakıbaba, “Burada soya ve pamuk dolardan daha fazla olmaz." diye konuştu. üretebiliriz. Hayvancılıkla ilgili çalışmalar yapılabilir. Netleşmiş bir şey yok ama en fazla benim üzerinde durduğum soya ve Türk iş adamları bilgilendirildiler pamuk. Çünkü biz yılda 3.5 milyar dolarlık pamuk ve soya Ijaimi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan ithal ediyoruz. Eğer biz soyayı ve pamuğu burada üretebilir ziyaretinin önemine işaret ederek, bu çerçevede bakanlar ve ve ülkemize getirebilirsek o zaman 3.5 milyar dolar gelir elde iş dünyasının bir araya geldiğini söyledi. Türk iş adamlarının etmiş oluruz. Hem Sudanlı kardeşlerimize yardımımız olacak Sudan'daki yatırım fırsatları ve tarım sektörü konusunda hem biz de Türkiye olarak kazanmış olacağız." dedi. bilgilendirildiğini anlatan Ijaimi, ziyaretin iki ülke arasındaki ilişkilere önemli katkı sunacağının altını çizdi.

44


Aralık 2017

Kısa Haberler

IGLO ARCHİTECTS’TEN TÜRKİYE’DE BİR İLK Iglo Architects imzası taşıyan, yaklaşık 120.000 m² inşaat alanına sahip Balıkesir Organik Gıda Fabrikası, tümüyle sürdürülebilir bir endüstri yapısı olmasıyla da Türkiye’de bir ilke imza atmaya hazırlanıyor.

Balıkesir Organik Gıda Fabrikası, ayrıca kadın istihdamının artırılmasına yönelik hedeflere de sahip. Çalışanların çocuklarına yüksek kalitede eğitim verecek bir kreşi de bünyesinde barındırarak kadın çalışan sayısının artırılmasını amaçlıyor. Birbirinden farklı ölçeklerde ve fonksiyonlarda ödüllü mimari Bunun yanında, civardaki toprak sahiplerine çeşitli eğitimler ve iç mimari projelere imza atan Mimar Zafer Karoğlu ve verilerek bölgenin kalkınmasına önemli bir katkı sağlanacak. Mimar Esen Akyar ortaklığındaki Iglo Architects, HEG Gıda Sürdürebilirlik temel alınıyor yatırımıyla Balıkesir Organize Sanayi Bölgesi’nde hayata Sürdürülebilirliğin temel alındığı Balıkesir Organik Gıda Fabgeçirilen, yaklaşık 120 bin metrekare inşaat alanına sahip rikası üretimde ortaya çıkacak bütün proses atıkları ve enerBalıkesir Organik Gıda Fabrikası projesine imza atacak. jinin kayıpsız olarak kullanılacağı bir sistemle tasarlanmış. Türkiye’de bir ilk olacak Örneğin, peynir üretiminin sonucunda ortaya çıkan peyniraltı Balıkesir’e önemli bir istihdam kaynağı sağlamayı suyu sistemde yüksek protein artırıcı katkı malzemesi olarak hedefleyen proje, sıradan bir fabrika binası olmaktan çok öte, kullanılacak. Çevreyi kirletmeyen, neredeyse hiç atık ürettümüyle sürdürülebilir bir döngü oluşturarak Türkiye’de bir ilki meyen, son derece temiz, dünyada örneği olmayan bir yapı olarak da farkını ortaya koyan Balıkesir Organik Gıda gerçekleştirecek ve bölgesel kalkınmaya destek olacak. Fabrikası, çevre dostu bir endüstri yapısı olmasının yanında Balıkesir’in Ekonomisine katkı sağlayacak Balıkesir’e sağlayacağı katkılarla da bölgenin ekonomisini Balıkesir’e önemli bir istihdam kaynağı sağlayacak olan güçlendirecek.

ANKARA MARKA FESTİVALİ 20 BİN KİŞİYİ AĞIRLADI Ankara Ticaret Odası'nın (ATO) bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Ankara Marka Festivali (AMF), yoğun katılım ile gerçekleşti. Ankara Ticaret Odası (ATO), Ankara Marka Festivali'ni üçüncü kez Başkentlilerle buluşturdu. ATO Congresium'da gerçekleşen fuarda Ankara markaları tüketicilerle buluştu. 'İlham veren isimler, marka fikirler' sloganıyla bu yıl 3.'sü düzenlenen Ankara Marka Festivali büyük ilgi gördü. Üç gün süren festivalde iş, kültür, sanat ve spor camiasından tanınmış isimler Ankaralılarla buluştu.

Önemli isimleri festivalde yerini aldı Ankara Marka Festivali’ne Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Gümrük ve Ticaret Bakan Yardımcı Fatih Çiftçi, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakan Yardımcısı Yüksel Coşkunyürek, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı İsmail Yüce, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Tuna, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, Ankara Kalkınma Ajansı Genel Sekreteri Arif Şayık, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, öğrenciler ve davetliler katıldı.

20 bin kişinin üzerinde katılım İş, kültür, sanat ve spor dünyasından 190'ı aşkın konuşmacının yer aldığı festival, üç gün sürdü. Festivale 20 binin üzerinde katılım gerçekleşti.Festivalin ana sponsorluğunu Türk Hava Yolları (THY), resmi sponsorluğunu Çalık Holding üstlendi. Festivalin organizasyonu ise TemaCC tarafından gerçekleştirildi.

45


Aralık 2017

Memnune Demirel Gıda Mühendisi

demirelmemnune@gmail.com herdaimcomez.blogspot.com.tr

MALİYETLER Yılı sonlandırırken bizi en çok etkileyen konulardan birine - Müşteri sözleşmelerimize bağlı olarak ekstra ödemekle değinmek istedim. Maliyet Hesaplama yükümlü olduğumuz giderlerimiz varsa bunları da ilave Bu ay catering firmasında proje yönetiminde görev alan ediyoruz .( Kira, Enerji giderleri, ceza vs.) arkadaşlarla biraz sohbet etmek istiyorum.

- Projemiz için yapılan yatırımları yönetim kararına uygun Bende birkaç yıl bu görevde bulundum. Gün içerisindeki olarak aylara bölerek veya tek bir ay olacak şekilde yoğunluğunuzda birde hesaplara girmek bazen zor olabiliyor giderlerimize ilave ediyoruz. farkındayım ama bizim için çok da önemli bir konu. - Kırtasiye, ilaçlama, analiz, tamir bakım, ulaşım, araç giderMaliyetlerimizi hesaplamaya müşterimizle menümüzü oluştur- leri, telefon, konaklama… vs

maya başladığımız anda başlamış olmamız gerekiyor. Ay içerisinde projemize ait tüm giderleri atlamadan yazıyoruz. Bu hazırlığı yaparken merkez satın alma birimimizden de Gelirler kısmına yemek satışlarımız, ay içerisinde verilen muhakkak destek almalıyız. özel hizmetleri (kasamıza giren tüm satışlar) ilave ediyoruz. (Önümüzdeki ayda hangi ürünler fiyat avantajı sağlayacak, Ayımızı kar veya zararla kapamış olabiliriz. Her iki durumda ya da tam tersi fiyat yükselmesi öngörülen ürünler var mı? da kendi sağlamamızı yapmalıyız. Veya tedarikinde sorun yaşanabilecek ürünler neler? … vb.) Kendimizi kontrol edebilmemiz ve merkez denetim sisteminin düzgün işleyebilmesi için günlük hesaplamalarımızın ayrıntılı olarak yapılması gerekiyor.

Zararla kapadığımızda bu duruma sebep olan etkenleri not alarak önlem almak için yapabileceklerimizin planlamasını yapmalıyız. Sebepleri net olarak ortaya koyabildiğimizde karlılığımız içinde bir adım atmış olacağız. Kendi aksiyon Artık birçok catering firmasında tüm bu işlemleri kolaylıkla planlarımızı oluşturarak sonrasında yöneticilerimizle de paylaşarak vakit kaybetmeden uygulamaya geçmeliyiz. sağlayabileceğimiz programlar mevcut. Karla kapadığımız aylarda bir sonraki ayda karlılık yüzdemizi Bize düşen tüm verileri aksama olmadan düzenli girmek. arttırmak veya karlılığımızı korumak için yapmamız gereken Menülerimizi planladıktan sonra girişlerini programa aksiyon planlamalarımızı yapmalıyız. yaptığımızda kayıtlı reçetelerimize göre bize günlük maliyetleri çıkaracaktır. Fakat günlük değişkenlikler yüzünden Yemek hizmeti verirken tartışmasız bir şekilde ilk amacımız reçetelere her zaman bire bir sadık kalamayabiliyoruz. Gün müşteri memnuniyeti. sonunda düzenli olarak bu düzeltmeleri yapmamız gerekiyor. Fakat sizler için sınır kendi projenizin bütçesi ve bu doğrulKendimizi takip edebilmemiz ve ay sonunda bir sürprizle tuda sağlayabileceğiniz maksimum memnuniyete odaklanmakarşılaşmamak için Excel de hazırlayacağımız basit bir lısınız. ön maliyet tablosu bize yardımcı olacaktır. Bütçenizde oluşabilecek açıklar memnuniyetin devamlılığında Ay içerisinde öngörmediğimiz aksaklıklarla karşılaşabilİyoruz. sorunlara sebep olacaktır. Mevsimsel sorunlar veya depolama koşullarımızda oluşan Günlük yaşantımızdan da maliyetlere ufak bir örnek verelim. arızalar sebebiyle ürünlerde oluşabilecek normalin üzerinde Bir restorana gittiğinizi düşünün, ben her gidişimde bunu fireler veya bozulmalar. yapıyorum aslında. Personel kaynaklı hatalarla ürünlerin imha edilmek Menüden bir yemek sipariş veriyorum. zorunda kalınması...Pişirme esnasında oluşan aksamalarla Sonrası ufak bir dalgınlık anı ve kısa bir gözlem. yemek yanabilir, yanlış depolama, donuk ürünlerde yanlış Bulunduğumuz semte göre restoran için bir kira bedeli çözündürme sonucu ürünlerde bozulmalar meydana gelebilir. oluşturuyorum, Planlamalarımız dışında maliyetimize yansıyabilecek bu gibi Personel sayısını hesaplamaya çalışıyorum ,( hammadde durumlar içinde ön hesaplamalarımızda belli bir yüzde ile pay alımından, yemeğimin pişmesine servisin yapılıp sonrasında ayırabiliriz. bulaşıkların yıkanması, aracımı teslim alan vale hizmeti vs .) Ay sonuna gelip kar zarar hesaplamalarımızı yaparken , Enerji giderleri, demirbaşlar, sarf malzemeler… günlük tüketimlerimizden, Gıda, sarf ve kimyasal tüketimler- Ekstra oluşabilecek tüm giderleri düşünüyorum. imiz düzenli kayıtlarımızdan eklenecektir. Yemeğime giren hammadde maliyetlerini de ilave ederek Bunlara ek olarak; tabağım için ortalama bir maliyet oluşturuyorum. Aylık brüt personel maliyetlerimiz, ( personel maliyetlerine Sonra kendime gelip gülümsüyorum. çıkışlar, tazminatlar içinde her ay ortalama bir değer ilave et- Sanırım bu bir meslek hastalığı meliyiz .) Güzel tatlarda kalın. Ayrıca eğitim, sağlık kontrolleri gibi ay içerisinde giderlerimiz Sevgilerimle varsa bunlarda eklenmeli. 46


Aralık 2017

Güncel Haber 2018 yılında askerin tüm yiyecek ihtiyacı kamu kuruluşları tarafından karşılanacak.

ASKERİN YEMEĞİNDE SIKINTI VAR

Manisa’da geçtiğimiz günlerde kışlada yedikleri yemekten dolayı bir asker de şehit olmuş, 731 asker de zehirlenmişti. Konuyla ilgili açıklanan raporda askerlerin dışarda 27 saat boyunca bekletilen hindi etinden dolayı zehirlendiği ortaya çıktı. Askerin çilesi bununla da sınırlı kalmadı, Donanma Komutanlığı’nın askerler için aldığı 12 bin 500 kilo kavurma etinin 4 bin 50 kilosu at eti çıktı. Son olarak Gaziantep’te yaşanan olayda da 70 asker yedikleri yemeklerden zehirlendi. Türk askerinin mağduriyeti kafaları karıştırdı. Arda arda yaşanan bu olaylar acaba ‘zafiyet mi var’ sorusunu akıllara getiriyor. Askerlerin gıdası ne kadar denetleniyor? ‘Askerin Yemeği’nde neler oluyor?

Rota Yemeğe İhale Yasağı Manisa 1. Piyade Eğitim Tugay Komutanlığı’nda yaşananlarla alakalı olarak Türkiye Halk Sağlığı Kurumu raporları açıklandı. Rapora göre askerlere yedirilen etlerin 27 saat dışarıda beklediği belirlendi. Ayrıca, Rota firmasına ihale yasağı getirildi. Şirket resmi ihalelerden men edildi.

Tutuksuz yargılandılar Aralarında kışlaya yemek temin eden firma çalışanları ve askeri birliğin mutfak ve yemek sorumlu muvazzaf askerlerin de bulunduğu 35 kişi hakkında iddianame hazırlayan Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı dava açtı. İHA’nın verdiği bilgilere göre, 86 sayfalık iddianamede tutuksuz yargılanan 28 kişinin “taksirle ölüme ve birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olmak” suçundan 15 yıla kadar hapsi istenirken,

7 kişinin de “görevi ihmal” suçundan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi.

4 bin 50 kiloluk At eti skandalı Donanma Komutanlığı’nın askerler için aldığı 12 bin 500 kilo kavurma hem bozuk hem de 4 bin 50 kilosu at eti çıktı. Milli Savunma Bakanı Nurettin Canikli olayı doğrularken, Bakanlık kavurmanın 8 bin 950 kilosunun sorunsuz tüketildiğini söyledi. Ancak kalan 5 bin 550 kilo kavurma konservesinin kapağı açıldığında koku geldiği tespit edildi. Yüklenici firmadan ürünleri değiştirmesi talep edildi. Firma tarafından getirilen kavurmalar analizler için Bursa Gıda ve Yem Kontrol Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’ne gönderildi. Analizler sonucunda 4 bin 50 kilo kavurmada at eti olduğu ortaya çıktı. Erzurum merkezli firma 24 askeri birliğine daha et sağlamış.

Gaziantep’te 70 asker daha zehirlendi Suriye sınırındaki İslahiye’de bulunan 106’ncı Topçu Alay Komutanlığı’nın Alpay Başaran Kışlasında görevlendirilen 70 asker, yedikleri yemeğin ardından rahatsızlandı. Mide bulantısı, kusma ve baş ağrısı şikâyetleri üzerine askerler, İslahiye Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

Askere yemek kamu kuruluşlarından Askerin yemeğinde yaşanan olumsuzluklar sonrasında Milli Savunma Bakanlığı yeni bir karar aldı. 2018 yılında askerin tüm yiyecek ihtiyacı kamu kuruluşları tarafından karşılanacak. Askerin yıllık yaklaşık 40 bin tonu bulan et ve et ürünleri ihtiyacı ise Et ve Süt Kurumu’ndan alınacak.

47


Aralık 2017

Yüce CANOLER Ziraat Yüksek Mühendisi

Söylenenlerin aksine kanatlı eti ve yumurta üretimi sırasında hiçbir aşamada hormon kullanılmamaktadır. Çünkü kanatlılarda hormon kullanılması ekonomik değildir.

yucecanoler@mynet.com

TAVUĞUN YEDİĞİ 1997-1998 kış döneminde zamanın Devlet Bakanı Işın ÇELEBİ ’yi Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) heyeti olarak ziyaret etmiştik. Bu ziyarette öncelikle sektörün gelişme durumu hakkında bilgi verdikten sonra kanatlı eti ve yumurta ihracatı için “ihracat iadesi” talebimizi Sayın Bakana ilettik. Metalurji Mühendisi olan Sayın ÇELEBİ bizi çok samimi bir havada babacan tavırlarla karşılayıp, dikkatle dinledikten ve elimizdeki yazılı talebimizi alarak değerlendireceğini söyledikten sonra unutamadığım bir soruyu bizlere yöneltti; “Şimdi size çok saçma bir soru soracağım, siz şimdi suni yumurta üretiyorsunuz değil mi?” Hepimize şok etkisi yapan bu cümle üzerine kısa bir sessizlikten sonra itirazlarımız yükseldi. “Aman efendim hiç kimse suni yumurta yapamaz bu imkansız dır” Sayın ÇELEBİ; “Yahu neden şaşırdınız? Ben size saçma bir soru soracağım demedim mi?” “Siz tavuklarınıza suni yem yedirmiyor musunuz, işte bunun sonucu yumurta da suni yumurta olmuyor mu?” diyerek sorusunu yineledi. Evet, bu olayın üzerinden 20 sene geçti ama hala bu soruyu aklından geçiren çok insan olduğunu düşünüyorum. Öncelikle üzerinde durulması gereken nokta “suni” kelimesidir. Hepimizin bildiği gibi bu kelime Arapçadan dilimize geçmiş olup “doğal olmayan, yapay” anlamı taşımaktadır. Burada kullanıldığı yere göre taşıdığı anlamı, doğal olmayan maddelerden ve değişik yollardan elde edilen yemi ifade etmektedir. Oysa günümüzde, tarlada doğal yollarla üretilmiş buğday, arpa, mısır, soya gibi dane yemlerin önce kırılıp sonra uygun oranlarda karıştırılarak, vitamin ve mineral takviyesiyle hazırlanan yemlere “suni yem” demek mümkün değildir. Yem fabrikalarında üretilen bu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen et, süt ve yumurtaların doğal olmadığı da söylenemez. Fabrika yemleri ilk olarak satışa çıktığı yıllarda halk arasında “Suni yem” adı verilmiş olmasının yarattığı yanlış imaj, sonradan “Karma yem” ve “sanayi yemi” adları kullanılmasıyla düzeltilmiştir. Yetiştirilmekte olan tavuk, hindi, ördek, kaz ve bıldırcın gibi kanatlı ırklarından beklenilen et ve yumurta verimlerine ulaşılabilmesi, dolayısıyla amaçlanan karlılığın korunabilmesi için kümes koşulları ve yem içerikleri büyük önem taşımaktadır. Uzun yıllar süren araştırma ve seleksiyon çalışmaları sonucu elde edilen kanatlı ırklarının katalog değerlerinde yer alan üstün verimlere ulaşabilmeleri için, civciv döneminden kesime gideceği yaşa kadar içerikleri farklı, çok ince hesaplarla hazırlanmış en az 40 farklı besin maddesinin yeterli ve dengeli biçimde bir arada bulunduğu yemlerle beslenmeleri gerekmektedir. Bu nedenle tek yem hammaddesi yeterli olmayacağından karma yem kullanılması zorunludur. Bu nedenledir ki, serbest gezen (başıboş) tavuklarda olduğu gibi bulduklarıyla yetinmelerine, sevdiği daneden bıkıncaya kadar yemelerine göz yumulmaz. Serbest gezen tavuğun zararlı atıklardan, çeşitli gübrelerden (insan dışkısı dâhil) beslenmesi engellenemez, ne yediğinin kontrol altında tutulmasına olanak yoktur. Kümeslerde yetiştirilenlerde ise havanın neminden ısısına, hayvanın yediğinden içtiğine kadar her şey sıkı kontrol altındadır. Yüksek performanslı civcivlerin beslenmesi de özel rasyonlarla sağlanır. Kanatlının yaşına göre yaşam ve verim payları hesaplanarak, ihtiyacı kadar protein ve enerjiyi sağlayacak yemlerin teminiyle sınırlı kalınmaz. Aynı zamanda, sindirilebilir amino asitler, vitaminler, makro ve mikro mineraller,

48

esansiyel yağ asitleri gibi ihtiyaçların da karşılanması dikkate alınır. Bu amaçla karışımda kullanılacak dane yemler tek tek analiz edilerek protein ve enerji değerleri belirlenir. Hangi dane yemden ne kadar kullanılacağı, en ekonomik karışımın seçimi, vitamin-mineral gereksinimlerini karşılayacak kaynaklarla ilgili bilgiler bilgisayarlara girilir. Mevcut bilgisayar programları aracılığı ile en ekonomik yem karışımı elde edilir. Kısaca ifade etmek gerekirse sanayi yemleri titiz bir çalışma ürünüdür. 42 günlük beslenme döneminde bir etlik piliçten ortalama canlı ağırlık 2,5 kg verim alınması, verim döneminde bir tavuktan ortalama 280 adet yumurta alınması ancak iyi hazırlanmış sanayi yemi ile mümkündür. Zaman zaman bu üstün performansın yeme katılan hormonlarla sağlandığı şeklinde suçlamalarla karşılaşılmaktadır. Söylenenlerin aksine kanatlı eti ve yumurta üretimi sırasında hiçbir aşamada hormon kullanılmamaktadır. Çünkü kanatlılarda hormon kullanılması ekonomik değildir. Günümüzde ulaşılan performans hormona gerek bırakmayacak kadar yüksektir. Ayrıca Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı kanatlı üretimlerinde hormon kullanımı olup olmadığını, Kalıntı İzleme Planları çerçevesinde sistematik bir şekilde alınan numuneler üzerinde yaptığı analizlerle araştırmaktadır. Bugüne kadar yetkili laboratuvarlarda yapılan analizlerde, hormon kullanıldığına dair bir bulguya rastlanmamıştır. Kanatlı yemlerinde GDO lu hammadde kullanımı konusuna da kısaca değinmek isterim. Türkiye GDO lu üretime tahsis edilmiş bir tarım alanı olmadığı gibi, GDO lu tohum ekimi, üretimi ve ticareti Biyogüvenlik Kanunu gereğince yasaktır. Biyogüvenlik Kurulunca sadece hayvan yemlerinde kullanılmak üzere ithaline izin verilen GDO lu ürünler vardır ki bunlar aynı zamanda AB tarafından da kullanımına izin verilen ürünlerdir. Kanatlı yemi hammaddeleri içerisinde mısır ve soya en yüksek kullanım oranlarına sahiptir. Kaba bir yaklaşımla yemde %50-60 oranlarında kullanılan mısırın çok büyük bir kısmı yurtiçi üretimden karşılanmakta olup bunlarda GDO bulunmamaktadır. Yurtiçinde üretilen mısırın bitmesi durumunda yurtdışından alınmaktadır. Soya fasulyesinde durum mısırın tersidir. Kanatlı yemlerinde kullanılması kaçınılmaz kabul edilen ve kabaca yemin % 25-30’unu teşkil eden soyanın yurtiçindeki üretimi ihtiyacın %10’unun karşılamaya dahi yetmemektedir. Bu nedenle soya fasulyesi ve soya küspesinin tamamına yakını yine yurtdışından temin edilmektedir. Yurtdışından GDO’suz mısır ve soya temin edilememesi halinde Biyogüvenlik Kurulunca izin verilen GDO lu çeşitler getirilip kullanılmaktadır. GDO üzerindeki bilinen tartışmalara girmek istemiyorum ancak, GDO lu yemlerle beslenen hayvanlar üzerinde yapılan bilimsel araştırmalarda, yemlerin hazmedilmesi sırasında genetiği değişmiş genlerin metabolizma tarafından tamamen parçalandığı ve hayvanların et, süt ve yumurtası üzerinde yapılan analizlerde herhangi bir GDO kalıntısına rastlanmadığı tesbit edilmiştir. Biyogüvenlik Kurulu da mevcut bilgileri dikkate alarak GDO lu ürünlerin sadece hayvan yeminde kullanılması şartıyla ithaline izin vermiştir. “Tavuğun Yediği” başlığı altında verdiğim bilgileri okuduktan sonra benim vardığım sonuca sizlerin de katılacağınızı umuyorum; İnsan beslenmesiyle kıyaslandığında, kanatlı yemlerinin hazırlanmasında uygulanan sistemlerin çok daha ileri düzeyde olduğu ve yeterli bir beslenme sağladığını söylemek yanlış olmaz. Bu derece hassas bir hesaplama ve itina ile beslenen insanlar sadece astronotlardır!..


Aralık 2017

Öğrencilerin yemeklerine sahip çıkamıyoruz İnceleme: Fatih Ağarman

Türkiye’nin dört bir yanından gelen öğrenci zehirlenme haberleri tedirginlik yaratmaya devam ediyor. Gıda güvenliği konusunda yeterliliğimiz tartışılırken, asker zehirlenmelerinin ardından sık sık gündeme gelen öğrenci zehirlenmeleri de kafaları karıştırıyor. Öğrencilere sunulan yemeklerde ki hijyen ve gıda güvenliği uygulamaları ne kadar yeterli? Sık sık gündeme gelen öğrenci zehirlenmeleri konusunda bilinçli hareket ediyor muyuz? Son olarak Rize’de 473 öğrencinin zehirlemesinin ardından bu sorular gündemi yeterince meşgul etti mi?

hastaneye kaldırıldı. Konya'da bir okulda zehirlenme şüphesi ile 29 öğrenci hastanelere kaldırıldı. √İzmir'e bağlı Selçuk ilçesi 8 Eylül İlkokulunda çiğ köfte yiyen 40 ilkokul öğrencisi zehirlenerek hastaneye kaldırıldı. √ Muğla’nın Dalaman ilçesinde, 22 öğrenci ve 1 öğretmen zehirlenme şüphesiyle tedaviye alındı. Şehit Mehmet Akif Sancar Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde öğrenim gören 22 öğrenci ve 1 öğretmen bulantı, kusma ve halsizlik şikâyeti ile Dalaman Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.

√ Mersin'in Tarsus ilçesinde, 15 öğrenci sınıfta zehirlendikleri Ekim - Eylül - Kasım ve Aralık ayında öğrenci zehirlenmeleri şüphesi ile hastaneye kaldırıldı. Mut ilçesinde bir pansiyonda hayli sık yaşandı. Gerekli önlemkalan 63 lise öğrencisi, gıda zehirlenlerin alınmaması durumda bu tarz mesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. haberlere daha sık rastlayacağımızın √ Malatya’da zehirlenen 20 öğrenhabercisi gibi görünüyor. ci çeşitli hastanelerde tedavi altına İşte Türkiye’de son aylarda alındı.

yaşanan öğrenci zehirlenmeleri

√ Kocaeli Üniversitesi'nde öğrenim gören 40 öğrenci kampüste yedikleri yemekten sonra rahatsızlandı. Gıda zehirlenmesi şüphesiyle tedavi gören öğrenciler taburcu edildi. √ Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde 23 ortaokul öğrencisi, gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanede tedavi altına alındı. Ekinözü İlçesinde, 16 öğrenci gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.

√ Diyarbakır'ın Kocaköy ilçesinde 5 ayrı okulda yedikleri öğle yemeğinin ardından rahatsızlanan 200 öğrenci, kaldırıldıkları hastanelerde gıda zehirlenmesi şüphesiyle tedavi altına alındı. √ Siirt'in Eruh ilçesinde bir okulda eğitim gören 25 öğrenci, zehirlenme şüphesiyle hastaneye kaldırıldı.

√ Sakarya’nın Adapazarı ilçesinde bir lisede öğrenim gören 6 √ Adıyaman TOBB Yavuz Selim Ortaokulunda yerli malı haftası kız öğrenci, gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. dolayısıyla düzenlenen etkinlikteki yiyecekleri yiyen öğrenci- √ Çorum’daki bir ortaokulda yediği yemekten zehirlenen lerden 20'si gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastaneye kaldırıldı. 21 öğrenci hastaneye kaldırıldı. √ Kırşehir; Kervansaray Mahallesi'ndeki İMKB 75. Yıl Mesle- √ Hatay'da 23 öğrenci zehirlenme şüphesiyle hastaki ve Teknik Anadolu Lisesinde eğitim gören 21 öğrenci, yaş neye kaldırıldı. Öğrencilerin okul dışında yedikleri tosttan günü kutlamasında kantinden aldıkları sütü içti. Daha sonra zehirlendikleri ileri sürüldü. öğrenciler gıda zehirlenmesi şüphesiyle hastanede tedavi √ Kayseri’nin Melikgazi ilçesindeki Kadir Rezzan Has Ortaaltına alındı. okulu'nda 14 öğrenci, öğle arasında kendi aralarında para √ Kastamonu; Atatürk Ortaokulunda öğrenim gören 15 öğren- toplayarak çiğ köfte aldı. Çiğ köfteyi yiyen öğrenciler, iki saat ci, okulun yanındaki çiğ köfteciden yedikleri çiğ köfte ve ayran- sonra sınıfta fenalaşarak kustu. dan zehirlendikleri şüphesiyle Taşköprü Devlet Hastanesine √ Batman Fatih Ortaokulu’nda kantinden aldıkları yiyecekkaldırıldı. lerin ardından rahatsızlanan 9 öğrenci, hastanede tedavi √ Tokat'ın Erbaa ilçesinde, 8 öğrenci gıda zehirlenmesi altına alındı. şüphesi ile hastaneye kaldırıldı. √ Rize’de Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi kampüsünde √ Konya’da yerli malı haftası dolayısıyla okula getirilen yedikleri öğle yemeğinden zehirlenen 473 öğrenci hastaneyiyeceklerden yiyen 10 öğrenci, zehirlenme şüphesiyle lerde tedavi altına alındı. 49


Aralık 2017

Mehmet Baki ASUTAY Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.

Otellerde Yeşil (Doğal) Dezenfeksiyon Kimyasal yerine Doğal Dezenfektan ve Hipoalerjenik* Temizleyiciler Kullanımı İşim gereği seyahatlerimde 5 yıldızlı otellerden, pansiyonlara yoktur. Tavsiyemiz bu ve her türlü alanlarda da Kimyasal kadar birçok yerde kalma durumum oluyor. yerine Doğal Dezenfektan kullanılmalıdır. Her ne kadar 5 yıldızlı otellerde 7/24 hizmet ve konforun üst seviyede, iç ve dış mekanların gösterişli olduğu görülse de bazen hijyen ve sanitasyon konularında eksikliklere rastlayabiliyorsunuz. Bu da sağlığımızı olumsuz etkiliyor. Hele birde her şey dâhil konsepti içinde ise neler yediğimizi, içtiğimizi sorgulamanızı öneririm. Gıda ve su kaynaklı problemlere birde kimyasalların olumsuz etkilerini eklemek lazım. İnsandan insana bulaşmalar olabileceği gibi ortak kullanılan alan ve eşyalardan da enfeksiyon kapabilmekteyiz. Otellerde kullanılan birçok deterjan, temizlik malzemesi, sabun, kozmetik madde, deodorant ve parfüm, içerdikleri kimyasal maddeler ya da katkı maddeleri nedeniyle deride /ciltte tahrişe sebep oluyor. Bu da alerjik reaksiyonları tetikliyor.(Özellikle çocuklarda) Üreticiler, ürünlerinin üzerine alerji yapan maddeler azaltılmıştır anlamında 'hipoalerjenik' ibaresini basmaktadırlar. Ancak buna rağmen onların bu iddialarının doğru olduğunu denetlenmesinde de sıkıntılar var, gene de desteklenmesi düşüncesindeyim. Kullanımını yaygınlaştırabilmek için biz tüketicilerin desteklemesi ve talep etmesi gerekiyor. Öncelikle her türlü yüzey, alet, ekipman, su ve havanın da KİMYASAL bir dezenfektanla dezenfekte edilmesi yerine Doğal bir Dezenfektanla uygulama yapılmasını tercih ederim. Yakın gelecekte tur operatörleri, bizler ve tatilciler otel seçimi yaparken bu konu da değerlendirmeye alacaklardır. Otel işletmelerinde, sezonluk işçi çalıştırılması, stajyerler, bayram, hafta sonu gibi tatil günlerinde ve balo, düğün, toplantı vb. faaliyetlerde ek personel temini yapılması bu sektörde hijyen uygulamalarının önemini artırmaktadır. Ne garip ki otel odalarına kirliliği kendimiz taşıyoruz, zira ayakkabılarla girmiş olduğumuz her türlü alanı dışarıdan taşıdığımız mikroplarla kirletebiliyoruz. Girişten, koridora, yemek salonundan, odamıza kadar taşıyabilmekteyiz. Bu sebeple ne kadar çok önleyici paspas varsa o kadar iyi. Odamıza girdiğimizde ise ayakkabılarımızı hemen çıkartıp poşetle bir dolaba koyarak tek kullanımlık terlikleri giymeliyiz. Yatağın kenarında bırakmamalıyız. Koridorlar, lobiler, halılar, spor salonları vb. yerlerde de kapı kolları, Elektrik prizleri, Televizyon, Klimalar ve kumandaları, gece lambası düğmeleri, mini barlar, Bardaklar, Lavabolar, tuvaletler, tuvalet klozet kapakları, sauna, Banyo, duş başlıkları, jakuzilerde Kimyasal kalıntı riski mevcuttur. Oysaki doğal dezenfektanlarla yapılan uygulamalarında kullanılan ürünün doğal olması sebebiyle kimyasallara göre hiçbir riski 50

Kat görevlilerinin temizlik arabalarında birçok kimyasal şişeyi incelediğimde üzerlerinde tahriş edici, korozif, solumayınız gibi birçok olumsuz uyarıcı maddeler görmekteyiz. Kimyasal maddelerin Doğal, zararsız ürünlere göre çok daha ekonomik olduğunu biliyoruz ancak insan sağlığının da parayla ölçülemeyecek olduğunu hatırlatmak isterim. Son teknoloji bir cihazla her türlü yüzeyden örnek alıp yaşayan canlıların âdetini sayarak o yüzey veya malzemenin kirli mi, temiz mi olduğunu söyleyebiliyoruz. (Temizlik hastası bir bayan kaldığı otelde lavaboya çıplak gözle görülmeyen bir ajan sürüyor, ertesi gün gelip özel bir lamba ile lavabosunun hiç temizlenmediğini görüp otelden şikâyetçi oluyor, düşünsenize bir de klozetler ne durumda acaba)

Dezenfeksiyon gerektiren alanları aşağıdaki gibi sıralayabiliriz; 1. Giriş, resepsiyon, 2.Odalar ( özellikle oda içerisindeki el sürülen her yer), Ofisler, Koridorlar, Merdivenler, Asansörler, 3.Toplantı ve dinlenme salonları, sosyal mekânlar 4. Gıda servis alanları, Restoran, Bar, Mutfak ve ekipmanlar, Depolar ( kuru erzak, soğuk hava, gıda depoları) Bu alanlarda ise kesinlikle Doğal “Gıda Alanı dezenfektanı “ kullanılmalıdır. 5. Personel yemekhanesi, soyunma odaları, çamaşırhane, ütüleme, kuru temizleme, 6. Yatak ve yatak başlıkları, yastıklar, battaniye, nevresim ve yorganlar, halılar , yolluklar, 7. Tuvaletler ve banyolar, duş başlıkları (özellikle bu alanlarda kullanılan asidik ürünlerde ağır metaller içermemelidir. Duş ve musluk başlarını kullanmadan birkaç dakika akıtın. Legionella mikrobu sizi sinsice bekliyor olabilir. ) 8. Su sistemleri (içme suyu, havuz suyu), su depoları, Soğutma Kulesi, Soğutma ve Isıtma sistemleri (Burada kullanılan kimyasallar, özelikle çevredeki dere, göl, nehir vb. sularımızı ve denizlerimizi de kirletmektedir. ) 9. Yüzme havuzları, sauna, Jakuzi, Spa, hamam, Süs havuzları, (ister klor, ister ozonlama yöntemi ile olsun yüzme havuzlarının dezenfeksiyonunda da kimyasal yerine doğal dezenfektan kullanılmalıdır.) 10. Spor salonları ( Alet ekipmanlarda kalan kimyasal kalıntılar spor yaparken genişleyen gözeneklerimizden çok daha rahat


Aralık 2017

bir şekilde vücudumuza girmektedir. Doğal dezenfektanların rağmen bizim 5 yıldızlı otellerde halen klor (sodyum hypo ise hiçbir zararı yoktur) klorit kökenli) kullanılması da düşündürücüdür. Doğal sebze meyve dezenfektanı kullanılmalıdır. 11. Yağ kapanları, pis su akar ve giderleri (yaralı mikroorga-

nizmalar kimyasalların yaptığı bu işi tamamen insana, Gelişen teknoloji ile birlikte doğal dezenfektanlarda artık çevreye ve doğaya zararsız olarak yapmaktadır.) ülkemizde üretilmekte ancak 5 yıldızlı oteller daha çok 12- Rögarlar, Fosseptikler, Çevre ve çöp atık yerleri (Koku yabancılar tarafından işletilmekte ve kendileri gibi yabancı giderici ve önleyici olarak gene doğal yararlı mikroorganizma- markaları tercih etmektedirler. lar kullanılmalı)

13. 9. Isıtma/Soğutma, Fan Coil ünitelerinin (FCU) yoğuşma tavaları ve klima santrallerinin tavalarında biriken suda üreme olmasını engellemek için yaz aylarından önce dezenfeksiyon işlemi yapılmalıdır. Yukarıda saydığımız bütün bu alanlarda kullanılan Kimyasallar bize ve çevreye bir şekilde ulaşmakta.

Avrupa’da yapılan sunumlarda birçok doğal dezenfektan kullanılmasının reklamı yapılırken Ülkemizde çok az görebiliyoruz.

Oysaki artık günümüzde yeni nesil, doğal, nano teknoloji hiçbir yan etkisi olmayan ürünler bulunmakta. Nötral Anolit, Proxılyt, Yararlı mikroorganizma, surfcera şimdiye kadar bulunmuş ve uygulamada kullanılmakta olan tüm kimyasal dezenfektanlardan çok daha fazla güvenli geride zehirli artık bırakmayan, %100 geri dönüşümlü insana, Gıda maddelerine, hayvana, bitkilere zarar vermeyen ve çevreyi kirletmeyen nitelikleri ile üstün özelliklere sahip yegâne “yeşil dezenfeksiyon” ürünleridir.

Mutfaklarda ise temel problem sebze meyvelerinde halen klor (sodyum hypoklorit, çamaşır suyu) ve klor bileşikleri ile dezenfekte edilmesi. (Ülkemizde Bakanlıklarımızca Ruhsatlı maalesef ürün olmamasına rağmen kullanımına göz yumulmaktadır. Sebze meyve son durulama maddesi, Hijyenik sebze meyve durulama maddesi olarak satılan bütün ürün- (*Hipo, daha az anlamına gelir. Hipoalerjenik ürünler, diğerler ruhsatsızdır.) Avrupa’ da, Amerika’da yasaklı olmasına lerine nazaran alerjik reaksiyonlara daha az sebep olurlar.)

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

Hangi firmadan ne zaman,ne kadar malzeme aldınız Bu raporu görmek zor değil, çünkü ÇözBİM YEMEKÇİ yanınızda www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr

25.FoodProduct ’ta geri sayım başladı Gıda sektörünün yükselen fuarı 25.FoodProduct’ta son günlere girildi. Sektörün dev firmalarının, yurt içinde 81 il, yurt dışında 20’nün üzerinde hedef ülkeden profesyonel ziyaretçi ve alım heyeti ile bir araya geleceği organizasyonda %90 doluluk oranına ulaşıldı. Antalya Fuarcılık İşletme ve Yatırım A.Ş. tarafından 25’inci kez hayata geçirilecek FoodProduct-Uluslararası Gıda ve İçecek İhtisas Fuarı, 17- 20 Ocak 2018 tarihleri arasında kapılarını açmaya hazırlanıyor.

Hotelequipment ile eş zamanlı Bu yıl 25.FoodProduct; turizm sektörünün önde gelen organizasyonu 29.HotelEquipment – Uluslararası Konaklama ve Ağırlama Ekipmanları İhtisas Fuarı ile eş zamanlı olarak gerçekleştirilecek.Katılımcı ve ziyaretçi profilleri benzerlik gösteren fuarlar, sektörün talebi doğrultusunda eş zamanlı olarak kapılarını açacak.

Yeni hedef pazarlara çalışmalar tam gaz 25.FoodProduct ’ta BAİB - Batı Akdeniz İhracatçılar Birliği, BAKA – Batı Akdeniz Kalkınma Ajansı, DEİK - Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu, ATSO - Antalya Ticaret ve Sanayi Odası ve

ANFAŞ ’ın yurt dışındaki acente iş birliktelikleriyle; Almanya, Balkanlar (Arnavutluk, Bosna – Hersek, Hırvatistan, Karadağ, Kosova, Makedonya, Sırbistan), Birleşik Arap Emirlikleri, Brezilya, Bulgaristan, Çin, Filistin, Hindistan, İran, Katar, K.Irak, Kırgızistan, Kosova, Kuveyt, Letonya, Mısır, Özbekistan, Suudi Arabistan, Tayland, Tunus, Umman ve Yemen’den profesyonel ziyaretçi ve alım heyetleri getirilecek.

81 ilden profesyonel alım heyeti hazır Yurt dışı çalışmalarının yanı sıra yurt içinde 81 ilden gıda toptancıları, kurumsal satın almacılar, otel ve restoran zincirleri, şef ve aşçılar, sektörel ziyaretçi heyetleriler getirilecek.

Dev etkinlikler Fuar kapsamında düzenlenecek etkinlikler sayesinde katılımcılar, en etkili tanıtım imkânına ulaşma fırsatı yakalayacak. 25.FoodProduct kapsamında TAFED - Türkiye Aşçılar Federasyonu iş birliğiyle Sanayi Sempozyumu, Ustaya Danış Masası ve çok sayıda etkinlik gerçekleştirilecek. FoodProduct ’a özel organize edilecek Sanayi Sempozyumu ve Ustaya Danış Masası ile katılımcı firmalar; mevcut ve yeni çıkan ürünlerini üst düzey şeflerle buluşturacak. 51


Aralık 2017

Dünya Kazan, Ben Kepçe Gülçin SOYTUTAN

MATERA 2019 AVRUPA KÜLTÜR BAŞKENTİ Gelecekte bir gün gelecek elbet, dedik, “2019’un Avrupa Kültür Başkenti” ne restorasyonlar tamamlanmadan önce gidip, sizler için keşfettik. Matera, İtalya’nın Basilicata Bölgesinde, Murgia platosu üzerinde yer almaktadır. 1663-1806 yılları arasında bölgenin başkentliğini yapmıştır. Murgia, yontma taş devrinden (paleolitik çağdan) itibaren kullanılan mağaraları, tüf kayalara oyulmuş evleri, kiliseleri ile güney İtalya’nın en ilginç platolarından biridir. Murgia Vadisi’nin ortasından akan La Gravina deresi vadiyi ikiye bölmüş. Vadinin iki tarafında oluşan mağaralarda ilk insanlar yaşamış. Hatta bir inanışa göre İtalya’da ki ilk insanlar, bu mağaralarda yaşama başlamış. Hristiyanlığın yayılmaya başladığı dönemde, Romalılardan kaçanlar, yapısı yumuşak olan mağaraların içine evlerini, kiliselerini oyarak yaşamaya devam etmişler. Hristiyanlığın kabulü sonrası saklanmaktan kurtulup, vadinin üst kısmına da yerleşmişler. Burası Arap Bizans - Fransız etkisinde, barok mimarisi ağırlıklı kiliseleri, katedralleri, konutlarıyla zengin kesimin yaşam alanı olmuş. “Sassi=Stones” yani “Kayalar” mahallesi, kölelerin, fakir halkın yaşadığı yer olarak kalmış. Sadece Matera değil bulunduğu Basilicata bölgesi genelde çok yoksul, sefalet içinde yaşıyormuş. Yahudi, antifaşist, ressam, yazar, doktor Carlo Levi (1902 / 1975) bölgeye 1935-1936 yıllarında sürgüne gönderilmiş. Matera’ya 80 km uzaklıkta ki Aliano köyünde yaşamış. Bölgenin yoksulluğundan, cehaletinden çok etkilenip “Christo si e fermato a Eboli”, “İsa Bu Köye Uğramadı” adlı kitabını yazmış. Kitaptan sonra bölgenin durumu, ülkenin dikkatini çekebilmiş. Sassi de Matera’da pislik, sefalet kol gezerken, birde kanalizasyon sularının dereye karışması sonucu veba, sıtma, tifüs gibi belalı hastalıklarda baş göstermiş. Hatta bebek ölümlerinin oranı % 50 civarındaymış. En son 1950‘de yaşanan büyük veba salgını sonunda, dönemin valisi Sassi de Matera’yı kapatmış. Bölgede yaşayan yaklaşık 30.000 kişiyi şehrin başka yerlerine konut vererek taşımış. Gitmek istemeyenleri de 1953 - 1968 yılları arasında göç etmeye zorlamış. Çok uzun bir süre terk edilmiş. Bölgenin boş, farklı yapısı film yapımcılarının da dikkatini çekmiş. İlk olarak 1964 yılında ünlü İtalyan Yönetmen Pier Paolo Pasolini “Vangelo Secondo Matteo” filmini çevirmiş. Daha sonra değişik tarihlerde bir çok filmin setine ev sahipliği yapmış. 1980 den itibaren tekrar canlanmaya başlamış. 1993 yılında da UNESCO Dünya Kültürel Mirası listesine alınmış. En son Mel Gibson’un Yönetmenliğini yaptığı “Passion of The Chist” yani “Tutku:Hz İsa’nın çilesi” burada çekilmiş. Film setinin olduğu yer şimdi otopark olarak kullanılsa da her yerde afişler vardı. Çekilen filmlerle ilgili birde Sinema Müzesi açmışlar ancak kapalıydı.

52

Bu ilginç şehri merak edip düştük yollara. Akşam üstü ulaştık şehre. İlk iş olarak kalacağımız yeri bulduk. Sonra şehri, mahalleyi keşfetmek, ertesi günün planını yapmak üzere merkeze gittik. Kalabalık bir nüfusu olan Matera şehri, bıçakla kesilmiş gibi üçe bölünmüş. Bir tarafı yeni modern yüzü, bir tarafı barok, diğer tarafta taş devrinden beri kullanılan mağaraları, evleri ile Sassi de Matera. Sassi’nin seyir teraslarına geldiğimizde, gün batmak üzereydi, tepeden aşağıya doğru uzanan manzara farklı bir zaman dilimine aitti. Alaca karanlıkta vadide ki taş evler, pencerelerden süzülen ışıklar, Arnavut kaldırımları, lambaların aydınlattığı sokakların, bulunduğumuz yüz yılla alakası yoktu. Şaşkın şaşkın seyrettik. “Vay be! Mardin’e mi geldik, yoksa burası Uçhisar’mı?” demeden edemedik. Sassi’ye arkamızı döndüğümüzde bu sefer karşımızdaki barok yapıları görünce “Allah Allah biz neredeydik?” diye hafızamızı zorladık. O gece seyir teraslarında döne döne Sassi’yi seyrettik. Tabi yolumuzun üzerindeki mekanların keşfini yapmayı ihmal etmedik. Sabah yağmurla uyandık. Kahvaltıdan sonra sıkıca giyinip çıktık. Sassi de Matera kayalık bir çukurun içine kurulmuş. Oldukça büyük iki mahalleden oluşuyor. Sasso Barisano, Sasso Caveoso. Yolumuzun üzerindeki ilk mahalle olan Sasso Barisano’ya vardığımızda hala yağmur yağıyordu. Karşımıza ilk çıkan yer Convento di Santa Agostino oldu. Günlerden pazardı. İçerde ayin vardı. Kimseyi rahatsız etmeden sessizce kiliseyi inceledikten sonra çıktık. Yaşasın! Hava kapalı ama yağmur dinmişti. Her şey çok daha net görülüyordu. Şehrin her yerine kule vinçler dikilmiş, harıl harıl restorasyon çalışması yapılıyordu. Görünen o ki 2019 için hummalı bir çalışma vardı. Hemen hemen bütün evler; butik otel, restorant, hediyelik eşya dükkanı, galeri, pub’a çevrilmiş. Şehir kayalar üzerine oturduğu için ağaç, yeşillik alan yok gibi bir şey. Kapıların önüne koydukları saksılardaki çiçeklerle bu eksiklik giderilmiş. Şehre güzel bir görüntü kazandırılmış. Haritalarda yürüyüş yolları belirlenmiş. Sokaklara da işaretleme yapılmış. Görmek istediğiniz yerlere kolaylıkla ulaşıyorsunuz. “Le Chiese Rupestri” yani kayalara oyulmuş kiliseleri ile batının Kudüs’ü sayılıyormuş. Genelde Murgia bölgesinden 150 kaya kilisesi bulunuyormuş. Şehirde ki üç önemli kilisenin biletlerini kombine alabiliyorsunuz. Bizde bu fırsattan yararlandık. İlk önce kayalık bir tepede bulunan Madonna De İdris e S. Giovanni in Monterrone oldu. Burası iç içe geçmiş Madonna İdris ve San Giovanni kiliselerinden oluşuyor. Çok büyük bir yer hayal etmeyin. Birbirlerine sırtını yaslamış aralarında geçiş olan iki büyükçe salonlu, ayrı kapıları olan kiliseler. Duvarlarda ki freskler oldukça bozulmuş. Nem o kadar


Aralık 2017

fazla ki yer yer rutubetten yemyeşil olmuş. Fotoğraf çekmek yasak! Zaten fotoğraf çekilecek pek freskte kalmamış. Kalanlarda hayal meyal seçiliyor. Ne olduğunu anlamakta güçlük çekiyorsunuz. Allahtan tüm fresklerin altında açıklamalar olduğu için baktığınızın ne olduğunu hayal edebiliyorsunuz. İkinci kilise hemen yakında Santa Lucia alle Malve. Burası Madonna de İdris’ten daha büyük. Burada ki fresklerde rutubetten nasibini almış. Fotoğraf çekmek yasak! Kombine biletimizin sonuncusu San Pietro Barisano Kilisesine aitti. Gezdiğimiz kiliselerin en büyüğü oldu. Freskler çok bozulmuş. Duvarlar o kadar yeşildi ki, buraya yeşil kilise bile denilebilir. Zemini oyarak aşağıya 3 - 4 küçük oda daha eklemişler. Merdivenlerle inerek orayı da ziyaret edebiliyorsunuz. Öbür kiliselerin aksine sanıyorum bu kilise bazı özel günlerde kullanılıyor. Tabi ki burada da fotoğraf çekmek yasak. Flaşsız çekin dese anlayacağım. Neden fotoğraf çekmek yasak? Bende bunu anlayamıyorum. Üç kilisede uzun süre kullanılmadığından, bakımsız kalmış. Kader ağlarını rutubetle el ele örmüş. Mutlaka 2019’a kadar bir şeyler yapacaklardır. Yoksa geriye hiç bir şey kalmayacak. Mağara evlerde yaşam çok zormuş. Penceresi yok. Sadece kapıdan ışık, hava alıyor. Aileler, tek odada hayvanlarla birlikte yaşıyormuş. Nasıl olduğunu anlamak için Casa Noha veya Casa Grotta di Vico Solitario ziyaret edilebilir. Sasso Caveo’sunun kenarında hiç kullanılmayan en eski mağaralar varmış ama biz rastlamadık. Sassi’nin tam ortasında bulunan Duomo, Matera Katedrali görülebilecek diğer yerler arasında. En ilginç yerlerden biri de Sanatçı Eustachio Rizzi ’nin üç yılda tamamladığı Matera şehri minyatürü. Bu eseri Sanatçının Via Fiorentini 82 adresinde bulunan hediyelik eşya dükkanın da görebilirsiniz. Çok emek vermiş, çok da güzel olmuş. Museo Archeologico Nazionale Domenico Ridola’da bölgede çıkan arkeolojik eserler sergileniyor. Bölge insanlığın var oluşundan beri var. Ancak müze çok küçük. M.Ö.7000’den itibaren oluşan zaman dilimini yansıtamıyor. İnsan “ yoksa yaşamadılar mı, ne oldu acaba, hiç mi bir şey kalmadı? ” diye düşünmeden edemiyor. Diğer bir müzede, Museo Nazionale d’Arte Medievale e Moderna della Basilicata zamanımız yetmediği için bu sanat müzesini gezemedik. Merkezde ki Tramontano kalesi, tadilattaydı. Etrafı yemyeşil park. Şehrin aşağı kısmında dereden geçebilmek için küçük bir asma köprü var. Zamanınız olursa onu kullanabilirsiniz. Vadinin karşı tarafında çok belirgin bir sürü küçük patika sizi mağaralar, seyir teraslarına götürüyor. Bazı mağaralarda hala duvar resimleri varmış. Tabi hangileri bilemiyorum. Bu konu ile ilgili her hangi bir yönlendirme yada broşüre rastlamadık. Özellikle gün batımında buradaki seyir terasından şehri karşıdan izlemek müthiş oluyor. Sassi de Matera, dar taş merdivenleri, daracık sokakları, Arnavut kaldırımları, eğri büğrü taş evleri, kiliseleri ile şahsına münhasır. Buna diyeceğim bir şey yok. Birde burası için “Subterranean Cıty” yani yer altı şehri deniliyor. İşte buna itirazım var. Barok

şehrin başladığı yerde küçük bir alan var. Burası yeraltı şehrinden çok, bir kaç evin birleşimi tarzında. Ayrıca binaların altına ekledikleri 3-5 odayı saysak bile yer altı şehri olmaya yetmez. Bizim görmediğimiz ayrı bir yer varsa o başka. Ya orayı henüz ziyarete açmamışlar, ya haritalara, broşürlere eklememişler yada internete yüklememişler. Her şey güzel ama kusura bakmasınlar bizim Ürgüp, Göreme, Niğde, Ihlara Vadisi kaya kiliseleri, freskleri, evleri hiçte onlardan aşağı kalmaz. Fresklerimizi koruyamadığımız, deforme ettiğimiz için çok üzülüyordum. Burayı gördükten sonra vaz geçtim. Çünkü bunların freskleri bizden kat kat kötü durumda. Ayrıca devasa sürgü taşlarıyla, şıra haneleri, tuvaletleri, odaları, mutfakları, ahırları, havalandırma sistemleri, su kuyuları, dar esrarengiz koridorlarıyla, sekiz katlı Kaymaklı, Derinkuyu Yer altı Şehirlerimizin eline su dökemez. Matera yer altı şehri ise bizimkiler yer altı metropolü. Yiğidi öldür, hakkını ver! Unutmadan Matera, 2014 yılından itibaren Ürgüp’ün kardeş şehriymiş. UNESCO 2019 Avrupa Kültür Başkenti olduğu için Matera’ya yüklü miktarda euro hibe etmiş. Projeleri uygun bulunanlar hibeden faydalanıp, restorasyonlarını yaptırıyorlar. Hatırlarsanız İstanbul 2010 yılı Avrupa Kültür Başkenti olduğunda 1.578.900 euro hibe almıştık. Sevgili Avrupa Birliği Bakanlığımız, elin oğlu minicik şehirlerini bu kategoriye aldırıyor. Ülkemizde de Kültür Başkenti olmayı hak eden daha pek çok yer var. Kolları sıvayıp 2025’e aday olmalı, hibelerden biran evvel faydalanmalıyız. Bu arada çok çalışmalıyız, çoook! ALTAMURA Ekmeği seviyorsanız, “citta del pane” ekmeğin şehrine uğramalısınız. Altamura, Matera’ya 20 km uzaklıkta. 1400’ lü yıllardan beri ürettikleri çok özel ekmekleri ile ünlü. Şehre girer girmez fırınları takip etmeye başladık. Hepsi Altamura özel ekmeğini yaptıklarını tabelalarında anlatıyorlardı. Tercihimizi katedralin yakınında ki “Panıfıcıo del Duomo” dan yana kullandık. Gittiğimizde öğlen vaktiydi. Etrafta çalışanlarda burayı tercih ediyorlardı. Birazda onlara uyduk. Pizzaları kalın hamur olmasına rağmen, çok lezzetliydi. Daha sonra tüketmek üzere 3-4 çeşit özel ekmeklerinden, kurabiye çeşitlerinden aldık. İtalyan ekmekleri tost ekmeği gibi, hafif tatlı. Burada ki ekmek ekşi mayalı, içi tok bizim köy ekmeğimiz tarzı, lezzetli. Gitmişken merkezi de kısaca gezdik. Catedrale Santa Maria Assunta tadilattaydı. Katedralin alt kısmında başka bir salonu ibadete açmışlar bizde o kısmı görelim dedik. Salon gayet büyüktü. Tavanı biraz daha alçaktı. Asıl büyük farklılık mudejar tarzı sütun, kemerlerden oluşmasıydı. Camiden, kiliseye çevrilmiş olabilir mi? Diye epey inceledik. Sütunlar farklı zaman dilimlerinde eklenmişti. Daha sonra burasının bir kerede yapılmadığına, yavaş yavaş büyütüldüğüne karar verdik. Altamura Arnavut kaldırımlı dar yolları, yüksek taş binaları ile sevimli klasik bir İtalyan kasabası. Yazımızın sonuna geldik. Savaş ve şiddetin son bulacağı, her şeyin gönlünüzce olacağı sağlık, mutluluk dolu yıllar dilerim. Sevgiyle kalın ...

53


Bilimsel Makale

Aralık 2017

TİCARİ LESİTİNİN KALİTESİNİ BELİRLEYEN UNSURLAR VE GIDA ENDÜSTRİSİNDEKİ UYGULAMALARI Hatice SIÇRAMAZ, Arş. Gör. Sakarya Üniversitesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Sakarya. ÖZET

Lesitin, hazır paketli ürünlerin birçoğunda yer alan bir katkı maddesidir. Her ne kadar katkı maddesi sınıfında yer alsa da, ürünlerde kullanıldığı dozlarda toksik etkisinin bulunmadığı yönündeki tespitler üzerine quantum satis olarak kullanımına izin verilmiştir. Lesitin, doğal kaynaklı bir hammaddedir.

GİRİŞ

Lesitin, 1846 yılında Fransız kimyager Maurice Gobley tarafından yumurta sarısından izole edilerek keşfedilmiş ve ismini, Yunanca’da yumurta sarısı anlamına gelen “lekithos”tan almıştır [1]. Lesitin, fosfolipid veya fosfatid yapısındaki maddelerden oluşur ve tüm canlı dokularda yer alır. Ticari kaynakları ise, daha konsantre olarak bulunduğu yumurta sarısı ile soya, mısır, ayçiçeği gibi bitkilerin yağlı tohumlarıdır. Bunlardan bitkisel kaynaklı olanlar, özellikle de soya fasulyesinden elde edilenler tercih edilmektedir. Günümüzde lesitin, E322 koduyla anılan katkı maddesi olup, “emülgatörler ve stabilizörler” sınıfında yer almaktadır. Fakat lesitinin, tek bir maddeden oluşmadığını, yüzey aktif maddeleri içeren bir karışım olduğunu bilmek gerekir. Orijinalinde “lesitinler” olarak adlandırılan bu maddeler, bileşim ve fonksiyonel özellikler açısından farklılıklar gösterirler. Sonuç olarak lesitinler, yüzey/arayüzey aktif özellikleriyle emülsiyon oluşturmada rol alan bileşikler grubudur.

1. Ham Lesitinin Bileşimi Ticari lesitin bir fosfolipid karışımı olup, beraberinde glikolipid, trigliserid, yağ asidi, sterol vd. bazı bileşikleri de barındırır [2]. Fosfolipidler, içerdikleri alkol gruplarına göre farklılaşır. Örneğin; * amino alkol içerenler – kolin, etanolamin, vb. * polivalent alkol içerenler – inositol, gliserol, vb. * hidroksiamino asit içerenler – serin, vb. Tablo 1’de, farklı kaynaklardan elde edilen lesitinlerin fosfolipid bileşimlerine yer verilmiştir.

Tablo 1. Farklı kaynaklardan elde edilen lesitinlerin fosfolipid içerikleri Fosfolipid

Fosfolipidlerin konsantrasyonu (%)

Soya Kanola Ayçiçeği Mısır Yumurta sarısı Süt

Fosfatidilkolin 24 25 25 Fosfatidiletanolamin 22 22 11 Fosfatidilinositol 15 15 19 Fosfatidik asit 7 3 Sfingomiyelin Lizofosfolipidler 3 5 Diğer fosfolipidler 5 19

30 74 3 19 16 1 9 2 5 3 1

27 36 29 8

2. Ham Lesitinin Üretim Aşamaları

Birden fazla bileşenden oluşmaktadır ve elde edilen her lesitinin fonksiyonelliği değişkenlik gösterir. Bu makalede lesitinin üretimi, içeriği, kullanım alanları ve yasal sınırlandırmalarıyla ilgili bilgiler yer almaktadır.

Anahtar Kelimeler: lesitin, emülgatör.

geçirmek için yapılmaktadır. Elde edilen lesitin çamuru, santrifüjle ayrılır. Bu ıslak çamur; su, fosfolipidler, glikolipidler, bazı trigliseritler, karbonhidratlar, iz miktarda sterol ve yağ asitleri ile karotenoidler içerir. Ardından dikkatli bir kurutma işlemiyle ham lesitin elde edilir.

2.2. Hayvansal Kaynaklı Lesitinler Hayvansal kaynaklı lesitinlerin belirli bir üretim yöntemi yoktur. Yumurta sarısından elde edilen lesitin, genellikle etanol ve asetonda ekstrakte edilerek üretilmektedir. Etanol fraksiyonlamada, aseton ise yağını gidermede kullanılır. Bitkisel kaynaklı olanların tümü aynı hatta üretilirken, hayvansal kaynaklı lesitinlerde standart bir üretim yöntemi ve tümü için ortak bir üretim hattı bulunmadığından, maliyetleri daha yüksektir. Fakat maliyeti yüksek de olsa, yumurta sarısından elde edilen lesitin, fonksiyonel özellikteki araşidonik asit (ARA) ve dokosaheksaenoik asidi (DHA) de içerdiği için özellikle bebek ek gıdalarında önemli rol oynar. Bazı bitkisel ve hayvansal kaynaklı lesitinlerin yağ asidi bileşimlerine Tablo 2’de yer verilmiştir. Tablo 2. Bazı bitkisel ve hayvansal kaynaklı lesitinlerin yağ asidi bileşimleri Yağ asidi

Yağ asidi konsantrasyonu (%) Soya Kanola Ayçiçeği Mısır Yumurta sarısı

16:0 Palmitik asit 21 18 15 23 18:0 Stearik asit 4 1 3 1 18:1 Oleik asit 12 21 13 26 18:2 Linoleik asit 57 48 69 48 18:3 Linolenik asit 6 7 1 20:4 ARA 5 20:6 DHA

30 16 29 14 1 3

3. Ham Lesitinin Gıdaya Uygun Hale Getirilmesi Ham lesitinin gıda uygulamalarında kullanılması uygun değildir. Gıdaya uygun (food grade) lesitin eldesi için; hidrojen peroksit uygulanarak mikrobiyolojik standardizasyon sağlanır. Bu işlem aynı zamanda karotenoidlerin oksidasyonuna yol açarak rengin açılmasını sağlar. Resim 1 ve Resim 2’de, evaporasyonla kurutma ünitelerini de içeren, 100200 kg / saat kapasiteli lesitin üretim tesisleri yer almaktadır.

Lesitin, bitkisel kaynaklardan yağın rafinasyonu sırasında yan ürün olarak elde edilirken, hayvansal kaynaklardan üretiminde standart bir proses bulunmayıp, bazı ekstraksiyon aşamaları sonucunda elde edilmektedir.

2.1. Bitkisel Kaynaklı Lesitinler Bitkisel yağ eldesi sırasında ilk aşama, yapışkan maddelerin – fosfo ve glikolipidlerin – uzaklaştırılması aşamasıdır. Bu aşama, “degumming” olarak adlandırılır. Bunun için yağ yaklaşık olarak 70°C’ye ısıtılır, %2 su eklenerek 30-60 dk kadar karıştırılır. Su ilavesi, yağdaki polar lipidleri hidrate ederek çözünmez forma

54

Resim 1. Soya lesitini üretim tesisi (Kaynak: dir.indiamart.com)


Bilimsel Makale

Aralık 2017

Resim 2. Pirinç kepeği lesitini üretim tesisi (Kaynak: dir.indiamart.com)

4. Lesitinin Bileşimini ve Kalitesini Etkileyen Parametreler Lesitinin bileşimi, doğrudan kalitesini etkilemektedir. Bileşimini etkileyen durumlar; öncelikle elde edildiği kaynağın coğrafi konumu, iklim özellikleri, depolama koşulları ile proses parametreleridir. Degumming işlemi sırasında uygulanan parametreler (sıcaklık, eklenen su miktarı, karıştırma süresi) elde edilen ham lesitinin bileşimi ve kalitesini belirlemektedir. Lesitinin ıslanma ve emülsiyon oluşturma özellikleri, içerdiği polar lipidlerin konsantrasyonuna ve özellikle de fosfolipidlerin miktarına bağlıdır. Tablo 1’de de yer verildiği üzere, hammadde kaynağına göre fosfolipid bileşimi büyük değişiklikler göstermektedir. Ekstraksiyon amacıyla asetonun kullanımı da ham lesitinin özelliklerini değiştirmektedir. Polar lipidler asetonda çözünmezken nötral lipidler asetonda kolaylıkla çözünür. Böylece yağı giderilmiş lesitin elde edilebilir. Yağı giderilmiş lesitinlerin akışkan (yarı katı) formda üretilebilmesinin yanı sıra kurutularak toz haline veya granül formuna da getirilmesi mümkün olur. Asetonla ekstraksiyon sonucu, %30-40 nötral yağ içeriğindeki bir ham lesitinden %2-3 nötral yağ içeriğindeki lesitini elde etmek mümkündür. Fraksiyonlamada kullanılan etanol (veya etanol-su karışımı), alkoldeki çözünürlükleri farklılaşan fosfolipidleri ayırmayı sağlar. Fosfatadilkolin çok kolaylıkla çözünürken fosfatadilinositol ve fosfatidik asit alkolde tamamen çözünmez formdadır. Fosfotadiletanolamin ise, nötral yağlarda olduğu gibi, her iki formda da bulunur. Bu, gıda endüstrisinde emülsiyonlarda kullanımı için büyük avantaj sağlar. Alkolde çözünebilen fraksiyonlar O/W (su içinde yağ) emülsiyonlarında, çözünmeyen fraksiyonlar ise W/O (yağ içinde su) emülsiyonlarında kullanılır. Resim 3’te katmanlı yapı (laminer), ters altıgen yapı (içte hidrofilik, dışta hidrofobik uçlar içeren, W/O emülsiyonunda) ve normal fazdaki altıgen yapılı (dışta hidrofilik, içte hidrofobik uçlar içeren, O/W emülsiyonunda) lesitinlere örnekler verilmiştir.

Resim 3. Farklı formlarda lesitin örnekleri [3] Lesitinin üretim prosesine eklenebilecek olan modifikasyon işlemi de, fraksiyonlamada olduğu gibi, farklı HLB (hidrofilik-lipofilik denge) değerlerine sahip lesitinler elde etmeyi sağlar. Modifikasyonda enzimatik veya kimyasal yöntemler kullanılabilir. Fakat birçok ülkede kimyasal olanların gıdaya uygun lesitin üretiminde kullanımı kısıtlanmıştır. Enzimatik modifikasyonda uygulanan enzimatik hidroliz işlemi sayesinde, daha yüksek polaritede fosfolipid molekülleri elde edilir. Bu da lesitinin emülsifikasyon özelliklerini artırabilir. Resim 4’te, fosfolipidlerin enzimatik hidrolizine örnek verilmiştir.

Resim 4.Fosfolipidlerin enzimatik hidrolizi (Kaynak: www.cargill.com)

5. Lesitinin Gıda Endüstrisindeki Uygulama Alanları Lesitin, gıdanın yanı sıra kozmetik ve ilaç sanayisinde de yaygın olarak kullanılmaktadır. Gıda endüstrisinde; • emülgatör, • çözündürücü, • sıçrama önleyici madde, • pişirme spreyi, • kristalizasyon kontrolörü ve • dolgu maddesi olarak kullanılabilmektedir. Tablo 3’te, lesitinin bazı gıda ürünlerindeki yaygın kullanım amaçlarına yer verilmiştir.

Tablo 3. Lesitinin önemli gıda uygulamaları Fırıncılık ürünlerinde - hacim artışı - yağ dağılımı - bayatlamayı geciktirme Çikolatada

- akışkanlığı artırma - kristalizasyonu engelleme

Instant ürünlerde

- ıslanma - iyi bir dağılım - ürünün stabilizasyonu

Margarinde

- sıçramanın önlenmesi - tortuların esmerleşmesi ve iyi dağılımı

Lesitinin gıdanın özelliklerine olan etkisi üzerine çok sayıda çalışma yer almaktadır. Resim 5’te verilen çalışmada, sprey kurutucuda kurutularak elde edilmiş süttozunun ıslanma süresine lesitin miktarının etkisi incelenmiş ve sonuçta, %1 lesitin içeren süttozunun ıslanma süresinin 5 dakikadan 1 dakikaya düştüğü gözlenmiştir [4]. Bu süttozlarının elektron mikroskobundaki görünümlerine ise Resim 6’da yer verilmiştir.

Resim 5. Lesitin konsantrasyonunun süttozunun ıslanma süresine etkisi

Resim 6. Lesitin eklenen süttozunun elektron mikroskobuyla çekilen görüntüsü (solda-lesitin içermeyen, sağda-%1 lesitin içeren süttozu)

55


Aralık 2017

Bilimsel Makale Resim 7’deki başka bir çalışmada, çikolataya lesitin eklendiğinde yüzey geriliminin azaldığı, aşırısının eklenmesi halinde ise yüzey gerilimine etkisinin bulunmadığı ölçülerek kanıtlanmıştır. Hidroliz derecesinin artmasının da yine yüzey gerilimini azaltan diğer bir faktör olduğu bu çalışmayla ortaya konulmuştur [5].

Tablo 4.TGK kapsamında izin verilen maksimum lesitin miktarları ÜRÜNÜN ADI

Maksimum izin verilen miktar Mg / kg

Türk Gıda Kodeksi Koyulaştırılmış Süt ve Süt tozu Tebliği’nde tanımlanan koyulaştırılmış

QS

süt ve süt tozu

Temel olarak susuz katı ve sıvı yağlar

( sade yağ ve zeytinyağı hariç)

30.000 (EU: QS)

Taze ön pişirme yapılmış makarna

QS (EU: QS)

Türk Gıda Kodeksi Bebek Formülleri

1.000 (EU: 5.000)

Tebliği’ nde tanımlanan bebek formülleri Türk Gıda Kodeksi Bebek ve Küçük Çocuk Ek bazlı ek gıdalar ve tahıl bazlı olmayan ek gıdalar

10.000 (EU: 5.000)

QS: quantum satis EU: Avrupa yönetmeliği’nde [9]

SONUÇ

Resim 7. Lesitin konsantrasyonunun ve hidrolizasyon derecesinin yüzey gerilimine etkisi Yapılan bir çalışma (Resim 8), lestinin %0,8’e kadar artan kullanımının, çikolatanın viskozitesini önemli ölçüde düşürdüğünü ortaya koymuştur [6].

Dünya lesitin pazarının, önemli bir büyüme göstermesi ve 2020'ye kadar 1.11 milyar USD değerinde olması beklenmektedir [10]. Lesitin, tüm canlı hücrelerinde olduğu gibi, insan vücudu tarafından da üretilen bir maddedir. Ticari olarak da, doğal kaynaklardan ekstrakte edilerek temin edilmektedir. Artan sağlık trendleri, doğal kaynaklı hammaddelerin tüketimini artırmıştır. Yine, paketli hazır gıda çeşitliliği de çağımızın gereklilikleri arasındadır. Paketli gıdaların daha yüksek kalitede üretilmesi ve kalitesini raf ömründe muhafaza edilebilmesi için lesitin benzeri maddeler önemli rol oynamaktadır. Lesitin, vücudun kendini yenilemesi için gerekli bir kaynaktır ve bu nedenle GRAS olarak sınıflandırılmaktadır. Günümüzde, lesitinin farklı kullanım amaçları için farklı bileşimlerde üretimi üzerine çalışmalar devam etmektedir. Her ne kadar lesitin, uzun yıllardır tanınan bir bileşen olsa da, • lesitinin karmaşık gıda sistemlerindeki yüzey aktif özellikleri, •bileşimindeki farklılıkların, partikül büyüklüğünün, ortam özelliklerinin lesitinin fonksiyonlarına etkileri, • protein gibi bileşiklerle kombine edildiğinde emülsiyon stabilitesine etkileri, • ters misel formundaki lesitinlerin üretiminde farklı yöntemlerin geliştirilmesi gibi birçok konu halen araştırılmaya devam edilmektedir.

KAYNAKLAR Resim 8. Lesitinin çikolata viskozitesine etkisi

6. Lestinin Yasal Limitleri 6.1. Lesitin Üretiminde Belirlenen Yasal Limitler Lesitinin polar lipidlerce zengin olmasının, ürün kalitesini artırdığından bahsedilmişti. Polar lipidler asetonda çözünmediği için, öncelikle asetonda çözünmeyen madde miktarı, Jecfa’nın belirlediği standartlarca sınırlandırılarak lesitinin kalitesi standardize edilmeye çalışılmıştır. Bu kapsamda; Lesitinler (E322i) %60 ve üzerinde, Hidrolize lesitinler (E322ii) %56 ve üzerinde asetonda çözünmeyen maddeler içermelidir. Bununla birlikte, enzimle hidrolize edilebilmesine izin verilen lesitinin, son üründe hiçbir enzim aktivitesine sahip olmaması istenmektedir. Ağartma amacıyla hidrojen peroksit kullanımına izin verilmiş, ancak bunun, fosfolipidler üzerine herhangi bir olumsuz etkisinin bulunmaması gerektiği bildirilmiştir. Yağı giderilmiş lesitinin, başlıca fosfatidilkolin, fosfatidiletanolamin ve fosfatidilinositol olmak üzere, %90 ve üzerinde fosfatid içermesi gerektiği de bildirilmiştir [7].

6.2. Lesitinin Kullanıldığı Ürünler İçin Yasal Limitler TGK Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği [8]’ne göre, lesitinin kullanılabileceği ürünlerdeki limitler Tablo 4’te verilmiştir. Listede yer almayan ürünlerde ise, ürünün tebliğinde özel bir durum belirtmediyse (“herhangi bir katkı kullanılamaz” gibi), quantum satis seviyesinde kullanılabilmektedir.

56

[1] Sourkes TL (2004) The discovery of lecithin, the first phospholipid, Bull. Hist. Chem., s. 29(1), sf. 9-15. [2] Nieuwenhuyzen W van, Tomas MC (2008) Update on vegetable lecithin and phospholipid technologies, Eur. J. Lipid Sci. Tech., s. 110, sf. 472-486. [3] Nieuwenhuyzen W van, Szuhaj BF (1998) Effects of lecithins and proteins on the stability of emulsions, Fett/Lipid, s. 100(7), sf. 282-291. [4] Hammes MV, Englert AH, Zapata Norena CP, Medeiros Cordozo NS (2015) Study of the influence of soy lecithin addition on the wettability of buffalo milk powder obtained by spray-drying, Powder Technology, s. 277, sf. 237-243. [5] Bueschelberger HG, Tirok S, Stoffels I, Schoeppe A (2015) Lecithins, in: Viggo N (Ed.), 2nd edn., Emulsifiers in Food Technology, Blackwell Publishing Ltd, Denmark, sf. 21-60. [6] De Graef V, Depypere F, Minnaert M, Dewettinck K (2011) Chocolate yield stress as measured by oscillatory rheology, Food Research International, s. 44, sf. 2660-2665. [7] FAO (1993) Lesitin için yayınlanan son bildiri. http://www.fao. org/ag/agn/jecfa-additives/specs/mono graph4/additive-250-m4.pdf (Erişim tarihi: 16.11.2017) [8] TGK (2013) Türk Gıda Kodeksi Gıda Katkı Maddeleri Yönetmeliği, 28693 sayılı Resmi Gazete. [9] Codex Alimentarius (1995), General Standard For Food Additives, Codex Stan 192-1995, FAO-WHO. [10] https://www.marketsandmarkets.com/PressReleases /lecithin-phospholipids.asp (Erişim tarihi: 20.10.2017)


Aralık 2017

57


Kısa Haberler

Aralık 2017

Migros en taze balıkları ‘MAP’ladı balık satışını 860 Mağazasına yaydı Migros; somon, çipura, levrek, hamsi, tekir, palamut, lüfer, istavrit satışını balık tezgahı bulunmayan mağazalarında da gerçekleştirmek için Leröy Türkiye ile işbirliği gerçekleştirdi. Denizden çıktığı gün temizlenen ve hijyenik koşullarda, taze olarak MAP ambalajlanan balıklar pişirmeye hazır şekilde Migros mağazalarında satışa sunuldu. MAP ambalaj teknolojisi, ürünlerin raf ömrünü yüzde 400’e kadar uzatıyor, bozulmalara karşı gıdaları katkı maddesi eklemeden koruma altına alıyor. Bu teknoloji sayesinde Migros, MAP ambalajlı balık satışını Türkiye çapındaki 860 mağazasına taşıdı.

ömrünü yüzde 400’e kadar uzatarak kimyasal ve mikrobiyolojik bozulmalara karşı gıdaları katkı maddesi eklemeden koruma altına alan MAP ambalajlama (modifiye atmosfer paketleme) yöntemiyle Migros, mevsimin en taze balıklarını Türkiye çapında 860 mağazasından müşterilerine sunuyor. Dengeli beslenmek için omega açısından zengin olan balık tüketimini tercih edenler başta somon, çipura, levrek, hamsi, Migros, balık tezgahı bulunan 220 mağazasına ek olarak tekir, palamut, lüfer ve istavrit olmak üzere tüm balık çeşitlerdaha fazla noktadan, mevsimindeki balıkları en taze haliyle ini, en taze, hijyenik ve pişirmeye hazır şekilde Migros müşterilerine sunmak için Leröy Türkiye ile işbirliği yaparmağazalarında bulabilecek. ak MAP ambalajlı balık satışına başladı. Ürünün raf

KÖZLENMİŞ SEBZELERLE LEZZET ŞÖLENİ MELİS’TEN

Kornişon ve salatalık turşusundaki iddiasını köz sebzeleriyle de devam ettiren Melis Turşuları, Közlenmiş Kırmızı Biber, Patlıcan, Közlenmiş Patlıcan Salatası ve Közlenmiş Soğan’la yemeklerin tamamlayıcı olmanın yanı sıra, pratik kullanımıyla tariflerin ana malzemesi olarak da çok tercih ediliyor. Geleneksel lezzetlerin değişmeyen doğal tatlarını sofralara taşıyan Melis, Türk Mutfağı’nın sevilen lezzetlerinin başında gelen ve Türkiye’nin her bölgesinde kendine has yöntemlerle hazırlanan köz sebze çeşitleri tek başına öğün olmasının yanı sıra, klasikleşmiş birçok tarifin de ana malzemesi oluyor.

Melis’in köz sebzeler grubunun en sevilen lezzetleri arasında yer alan Köz Patlıcan ve Köz Patlıcan Salatası’yla sofralar şimdi daha zengin. Damaklarda mangalda közlenmiş patlıcan tadı bırakan köz patlıcanla ev yapımı Ali Nazik Kebabı’ndan zeytinyağlı ve sarmısaklı köz patlıcan mezesine kadar zengin tarif seçeneklerinizde gönül rahatlığıyla kullanabilirsiniz. Misafirlerinizi ağırlayacağınız davet sofralarınızda salata çeşidini artırmak için de Melis Köz Patlıcan Salatası’nı kavanozundan servis tabağınıza eklemeniz yeterli.


Aralık 2017

59


Aralık 2017

Geleneksel Türk lezzeti "Pastırma"doğru koşullarda üretildiği takdirde çekinmeden tüketilebilir Geleneksel Türk lezzetlerinin başında gelen pastırmanın bilinenin aksine son derece sağlıklı bir şarküteri et ürünü olduğunu belirten Polonez Genel Müdürü Andaç Günsoy, protein ve besin değeri son derece yüksek olan pastırmayı sağlıksız hale getirenin uygunsuz üretim koşulları ve yanlış tüketim olduğunu açıkladı. İşte pastırma hakkında bilinmeyenler... Geleneksel lezzetlerimizin başında gelen pastırma, antrikot, bonfile gibi değerli etlerin tuzlanıp kurutulmasıyla elde edilen bir et ürünü. Etlerinin tuzlanıp kürlenmesiyle, baskı ve çemenleme işlemlerinden geçerek ortaya çıkan fermente ve son derece sağlıklı bir gıda. Çemen bir nevi eti muhafaza etme yöntemi. Çemen, çemen otu ve sarımsak sebebiyle kandaki yağlanmayı olumlu yönde etkiliyor ve insülin direncini düşürüyor. Hijyenik şartlarda, geleneksel yöntemlerle üretilen ve doğru tüketilen pastırma çocuklarımıza da güvenle yedirebileceğimiz faydalı bir besin.

Pastırmanın Faydaları  Pastırma, A vitamini, potasyum, kalsiyum ve demir içerir.  Pastırmanın faydaları arasında en bilineni, az işlem görmüş bir et olduğundan besin değerini kaybetmez ve yüksek protein içeriği ile çok iyi bir enerji kayağıdır.  Etin üzerindeki çemen, kullanılan çemen tohumu (buy otu) sebebiyle kandaki yağlanmayı olumlu yönde etkiliyor ve insülin direncini düşürüyor.  Çemen otu ciddi bir gıda koruyucusu olduğu kadar bakteri ve mantar üremesini de baskılıyor.  HDL kolesterolü olumlu yönde etkiliyor ve sindirimi destekliyor. Günümüzde çemeni ayrı olarak da kullanmak mümkün.  Sindirimi destekleyerek mide ve bağırsaktaki gaz problemlerini gidermeye yardımcı oluyor.  Her ne kadar bilimsel çalışmalarla desteklenmese de çemen (buy otu) tohumunun anne sütünü artırıcı etkisi olduğu da düşünülüyor. 60

Nasıl tüketmeliyiz? Pastırmayı çemenli olarak tercih etmek daha sağlıklı. Doktorlar ve beslenme uzmanları pastırmanın mümkünse doğal haliyle tüketilmesi gerektiğini, yağda kızartılmamasını, yemek içinde pişirilmesini tavsiye ediyor. Diğer bir detay da pastırmanın ince dilimler halinde tüketilmesi. Çünkü, et ürünleri inceldikçe lezzetleniyor.

Pastırmadan korkmayın Polonez’in Genel Müdürü Andaç Günsoy, “Geleneksel usullerle üretilen pastırma içine yanlış bir şey karıştırılmaz ise güvenle tüketebileceğimiz bir işlenmiş et ürünüdür. Pastırmayı zararlı hale getiren bilinçsiz üreticilerin sağlıksız üretim şeklidir. Bakteri üretmeye müsait olan et, temiz ve doğru koşullarda bu işlemlerden geçmez ise elbette sağlık için zararlı hale dönüşür. Örneğin, etin tam kurutulmamasından dolayı ortaya çıkabilecek zararlı bakteriler sindirim sisteminizi olumsuz yönde etkiler. Polonez olarak kurulduğumuz günden bu yana %100 et prensibimizden hiç vazgeçmedik. Pastırma üretimimizde %100 dana eti kullanıyoruz.” dedi. Kullandığımız malzemeleri özenle seçiyoruz "Lezzet sırrımızın en önemli unsuru kullandığımız et. Hammadde satın alımından üretim süreçlerine, ürünlerimizin tüketicilere ulaşımına kadar her süreç çok dikkatli ve sistemli bir şekilde kurgulanarak işletiliyor. Detaylı kontrol ve süreç takip mekanizmalarımız var. Örneğin et satın alırken; sağlıklı hayvan olması, tüm besi özelliklerinin sağlanmış olması, entegre tesislerde veteriner hekim kontrolünde islami usullere göre kesilmesi, sağlık sertifikalarının tam olması, etin soğutulmuş ve dinlendirilmiş olması, 18-24 ay arası yaşta olması birincil şartlarımız. Etin dışında kullandığımız özellikle baharatları büyük bir hassasiyetle seçiyoruz. Pastırma yapımında sarımsak tozu değil, çiğ sarımsak kullanıyoruz. Özellikle Kastamonu Taşköprü sarımsağını tercih ediyoruz."


Aralık 2017

61


Kısa Haberler

Aralık 2017

Waternet Sağlıklı Yaşam Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy,

Kışın çorba içmek için 7 iyi neden Türk mutfağının vazgeçilmez lezzeti çorbalar, özellikle havaların soğumasıyla birlikte sofralarımızın baş tacı oluyor. Öğünlerde mutlaka çorbaya yer verilmesi gerektiğini söyleyen Diyetisyen Canan Aksoy, bu sayede kilo kontrolünün çok daha rahat bir şekilde gerçekleştirilebileceğine dikkat çekiyor. Waternet Sağlıklı Yaşam Uzmanı Diyetisyen Canan Aksoy, özellikle kış aylarında çorbayı sofralarımızdan eksik etmememiz gerektiğini söylerken, çorba içmek için 7 neden sıraladı:

Tat Gıda, Japon Gıda Devi Kagome ile 30 Milyon Dolar İhracat Geliri Hedefliyor

1- Mideden beyne giden tokluk sinyalinin süresi 20 dakikadır. Pek çoğumuz bundan daha kısa sürede yemek yediğimizden dolayı doyduğumuzu hissetmeyiz. Çorba içtiğimizde ise süre uzadığından dolayı tokluk sinyallerini alırız. Tat Gıda Sanayi A.Ş., domates ürünlerinde Japonya’nın en 2- Çorba, mide duvarının gerilmesine ve buna bağlı olarak büyük şirketi olan Kagome Co. Ltd. ile 35 yıldan bu yana süren kontratını uzattı. Tat Gıda, bu anlaşma çerçevesinde 30 milyon tokluk merkezinin çalışmasına yardımcı olur. 3 - Yemeğe çorba ile başlamak iştahı keser. Bu da daha doların üzerinde ihracat geliri hedefliyor. az yemek yememizi sağlar. Özellikle zayıflamaya yönelik bir beslenme programı uygulayanların, öğle ve akşam yemeklerine mutlaka çorbayla başlaması gerekir. 4- Soğuk havalarda çorba tüketmek fiziksel olarak ısınma sağladığı gibi duygusal olarak da mutluluk verir. 5- Çorba; sebze, et, tavuk, balık ve baklagiller gibi pek çok gıda ile hızlı ve pratik bir şekilde hazırlanabilir. Bu nedenle de her damak tadına hitap eden bir çorba çeşidi mutlaka bulunur. 6- Türk mutfağındaki çorbalarda ağırlıklı olarak tahıl kullanıldığı için, diyetlerde bir dilim ekmek yerine bir kase çorba verilir. Bir dilim ekmek 30 gram, bir kase çorba ise 200 gramdır. Ancak miktar bakımından fazla olsa da, birçok çorba çeşidi ekmekten daha düşük kaloriye sahiptir. 7- Havaların soğumasıyla birlikte su tüketimimiz azalır. Oysaki sağlımız için kışın da yeterli miktarda su içmemiz gerekir. Çorbalar direkt olarak su ihtiyacımızı karşılamasa da, vücudumuzun ihtiyacı olan sıvı alımına büyük fayda sağlar.

Türkiye’de ihracata dönük tarımsal endüstrinin kuruluşuna öncülük eden ve 50. Yılını kutlayan Tat Gıda Japonya’nın en büyük gıda markalarından biri olan Kagome Co. Ltd. ile domates ürünleri ihracatına yönelik anlaşmasını yeniledi. Tat Gıda, üç yıllık sözleşme çerçevesinde Japon firmaya 30 milyon dolar tutarında salça ve domates ürünleri ihraç etmeyi hedefliyor.

Japonya’nın dev gıda şirketi Kagome ile 1983 yılından bu yana devam eden işbirliklerinin yenilenmesi ve anlaşmanın sürdürülebilir olmasından dolayı kendilerini mutlu ve gururlu hissettiklerini ifade eden Tat Gıda Sanayi A.Ş. Genel Müdürü Arzu Aslan Kesimer, ‘‘Japonların kaliteye verdikleri önem tüm dünya tarafından bilinir. Kagome Co. ve Sumitomo Corporation 35 yıldan bu yana ürünlerimizin kalitesine güven duyarak bizi gururlandırıyor. Karşılıklı güvene dayalı bu işbirliği uzun yıllardır devam ediyor. Kültürüne hayranlık duyduğum Japonya’da Türk domateslerinden yapılan domates suyu ve ketçapları beğeniyle tüketiliyor. Hem Tat çalışanlarının hem Tat çiftçisinin bu beğenide büyük emeği var. Japon iş insanlarının da bu emeği kıymetli buluyor olması, uzun süreli ve güvene dayalı işbirliklerine verdikleri önem bizi domates işinde daha da iyi olmak için yüreklendiriyor.’’ dedi.

Dergimizi düzenli takip etmek için ABONE olun... Bir yıl süre ile iletişim bilgilerinizi ÜCRETSİZ yayınlayalım

ABONE ÜCRETİ 10 SAYI / 150 TL+KDV

Kargo ücreti dahil Bilgi için:

62

info@ardayayin.net


Kısa Haberler

Aralık 2017

KOSGEB’ten

IBATECH’e

DESTEK İstanbul’da 12-15 Nisan tarihleri arasında 12.si düzen lenecek olan, Türkiye’nin önemli fuarlarının başında gelen İBATECH 2018 İstanbul’a KOSGEB’den destek geldi. CNR EXPO Fuar alanında 12-15 Nisan 2018 tarihleri arasında 12.si düzenlenecek olan IBATECH 2018 İSTANBUL Uluslararası Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı’na, Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Desteklemesi İdaresi Başkanlığı tarafından destek kapmasına alındı.

Sütün yolculuğunu izleme imkanını buldular

Çocuklardan Teksüt’e anlamlı ziyaret

Desteklenecek alan 16 bin metrekareyi geçiyor CNR EXPO’da 1,2,3,4,8. hollerde düzenlenecek IBATECH 2018 İSTANBUL Fuarı’na 150 TL üzerinden en fazla 100 metre kare destek alınacak. Toplam desteklenecek alan ise 16 bin 616 metrekare ile sınırlı tutulacak.

IBATECH 2017 Ankara’da düzenlenmişti IBATECH Ankara, Ekmek, Pasta Makineleri, Dondurma, Çikolata ve Teknolojileri Fuarı, 115 firmanın katılımı ve 15 bini aşkın ziyaretçi ile gerçekleşmiş ve 115 firma fuara katılım göstermişti. Unlu mamuller sektörünün önemli buluşma noktalarından olan IBATECH, İstanbul ve İzmir’ den sonra, 9-12 Mart 2017 tarihleri arasında ATO Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezinde Ankara’da gerçekleştirilmişti.

Türkiye’nin en büyük süt ve süt ürünleri kuruluşlarından Teksüt, Gönen Eczacı İzzet Akçiçek İlkokulu öğrencilerini fabrikasında ağırladı. Yerli Malı Haftası nedeniyle tesisi ziyaret eden öğrenciler, sütün yolculuğunu ve çeşitli peynirlerin üretim süreçlerini yerinde izleme imkanı buldular. Balıkesir’in Gönen ilçesinde bulunan Teksüt’ün üretim tesisi, 12-18 Aralık Tutum, Yatırım ve Türk Malları Haftası (Yerli Malı) nedeniyle aynı ilçeden ilkokul öğrencilerini ağırladı. Gönen Eczacı İzzet Akçiçek İlkokulu 3’üncü sınıf öğrencileri, yöneticileri ve sınıf öğretmenleriyle birlikte fabrikadaki süt işleme, peynir üretim, ambalajlama ve depolama alanlarını gezdiler. Ziyarete Teksüt Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Arınık da eşlik etti. Sütün işlenmesi, peynir, yoğurt ve ayrana dönüşmesini büyük ilgi ve heyecanla takip eden öğrenciler, gezi sırasında süt ve süt ürünleri tüketmenin faydaları hakkında bilgilendirildiler. Öğrenciler ayrıca Teksüt’ün kuruluş ve gelişim öyküsü de Cevdet Arınık’tan dinleme şansını buldular.

Turyağ Adana’da Türkiye’nin Ustalarıyla buluştu Cargill Gıda Türkiye, Turyağ markası için başlattığı “Türkiye’nin Yağı, Türkiye’nin Ustalarıyla” buluşmalarına Adana ile devam etti. Adana ve çevre illerden 250’nin üzerinde pastane ve börek ustasının katıldığı etkinlikte bir konuşma yapan Cargill Gıda Türkiye Pastacılık Yağları Satış Müdürü Halit Görgülü, Türkiye genelinde çok sayıda pastane ve börekçinin Turyağ müşterisi olduğunu belirterek, “Turyağ olarak, her geçen gün geliştirip zenginleştirdiğimiz yenilikçi ürün portföyümüzle her zaman sizin yanınızda olacağız. Önümüzdeki dönemde, tüm Türkiye’deki ustalarımıza lezzetlerine lezzet katmaları için destek vermeye devam edeceğiz” dedi.

konuklarla paylaşırken, Cargill Gıda Türkiye Pastacılık Yağları Satış Müdürü Halit Görgülü ve Cargill Gıda Türkiye AR-GE Müdürü Ela Ergüney de marka ve ürün portföylerine ilişkin sunumlarını katılımcılarla paylaştı.

Adana Anemon Hotel’de düzenlenen ve samimi bir ortamda gerçekleşen buluşmaya, Cargill Gıda Ortadoğu, Türkiye ve Kuzey Afrika AR-GE Lideri Aylin Aksoy, Cargill Gıda Türkiye AR-GE Müdürü Ela Ergüney ve Pazarlama Müdürü Füsun Uğur’un yanı sıra, Turyağ kullanan 250’nin üzerinde Adana ve çevre illerden gelen pastacılık ustası katıldı. Turyağ Pastacılık Ustaları, Turyağ’ın çeşitli ürünlerini kullanarak yaptığı pastacılık uygulamaları ile en güncel trendleri 63


Kısa Haberler İpek Bulgur’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faysal Sun

Aralık 2017

“ Mardin Türkiye’deki bulgur ihracatının % 35’ini tek başına karşılıyor”

Mardin’de kurulduğu 1992 yılından bu yana sektörde hızla yükselen İpek Bulgur’un Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve aynı zaman da Mardin Bulgur Sanayicileri Derneği Başkanı Faysal Sun ile keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. İpek Bulgur ve Dernek olarak yaptıkları faaliyetler hakkında birçok konuyu konuştuğumuz Faysal Sun, Mardin bulgurunun kalitesine dikkat çekerek, “Mardin Türkiye’deki bulgur ihracatının yüzde 35’ini tek başına karşılıyor” dedi

“Sektörde kalma ve büyüme kararı aldık” İpek Bulgur’un kurulurken küçük bir firma olarak hizmet verdiğini aktaran ve yıllar içinde büyüme gösterdiklerini söyleyen Sun, “10 ton üretim yaparken zamanla arttı, 60 tona kadar çıktı. Artık eski fabrikada büyüme şansımız yoktu. 2010 yılında ortaklarla bir araya geldik. Ya sektörden çıkacaktık ya da yeni bir yatırım yapacaktık. Sektörde kalma ve büyüme kararı aldık. Bunun için 20 - 30 yıla hitap eden bir planlama yaptık. Türkiye’nin ve dünyanın en büyük bulgur üretim tesisini kurduk. Böylece bulgur sektöründe hizmetimize hız kesmeden devam ediyoruz” diye ifade etti.

Metro ve CarrefourSA mağazalarında da yer alacaklarının söyledi.

Mardin’de 15 bulgur fabrikası bulunuyor Mardin’de toplamda 15 bulgur fabrikasının bulunduğunu belirten Sun, dernek olarak 2010 yılından beri faaliyet sürdüklerini söyledi. Sun, “Derneğin amacı Mardin’deki bulgur üreticilerini bir araya getirerek, ortak çalışmalarda bulunmak. Sorunlarımız ortak çözüm yolları üretmek istiyoruz” dedi. Ülkemizdeki üretimin yüzde 25’i, ihracatın ise yüzde 35’inin Mardin’de bulunan fabrikalardan karşıladığına dikkat çeken Sun, “Son 5 yıldır Mardin şehri bulgur konusunda Türkiye’nin ihracat birincisidir.” şeklinde konuştu.

“Bulgurun fakir yiyeceği olduğu algısı değişti“

Bulgurun fakir yiyeceği olduğuna dair bir algı olduğunu ancak son yıllarda bu durumun değiştiğine vurgu yapan Sun sözlerini şöyle sürdürdü; Her 3 kişiden biri diyabet hastası. Kolon kanseri ve benzeri hastalıkların artmasıyla bulgurun sağlık açısından bunları önleyici faydaları nedeniyle 2018’de Metro ve CarrefourSA’da yer alacağız Türkiye’de ve dünyada bulgur tüketimi her geçen artıyor. Firma olarak Migros dahil olmak üzere, bazı market zincirle- Bulgur çok nitelikli bir üründür. Protein ve lif açısından rinde yer aldıklarının altını çizen Sun, 2018 yılından itibaren oldukça zengindir. En az bir ıspanak kadar demir taşıyor.”

YÖRESEL ÜRÜNLERİMİZ YOK OLUYOR Okan Üniversitesi Gastronomi Bölüm Başkanı Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök sofralarımızdan kırsala ait lezzetlerin uzaklaştığını ifade ediyor: “Kırsallara ait süt ve süt ürünlerimiz, endemik bitkilerimiz, yöresel mantarlarımız, et ve et ürünlerimiz, tahıl ve bakliyatlarımız üretilmemeye, unutulup sofralarımızdan uzaklaşmaya başladı. Bunları yetiştiren insanların sayısı göç nedeniyle azaldığı için yöresel ürün bulmak çok zorlaştı. Bu ürünler olmazsa yöresel mutfaklarımız da zamanla unutulmaya mahkûmdur. Örneğin manda sütünden peynir, yoğurt, tereyağını bulmak neredeyse imkânsız hale geldi.”

“Kendi yöresel ürünlerimiz yerine kinoa ve chia gibi yabancı ürünler mönüye ekleniyor” Kıymetini bilmediğimiz yöresel ürünlerimizin başka ülkeler tarafından sahiplenildiğini anlatan Yrd. Doç. Dr. İlkay Gök, buna örnek olarak firiği gösteriyor. “Şehirlerde çoğumuz bilmeyiz bu besleyici ve lezzetli ürünü. restoranların menüsünde neredeyse yoktur. Çünkü pek çok aşçımız kinoa, chia ve diğer yabancı yöresel ürünleri menüsüne eklemekle meşgul. Kendi 64

yöresel lezzetlerinin menüye konması için zaman harcamaya değer bulmuyor ya da araştırılmadığı için bilmiyor. Önüne hazır gelen, tanıtımı çok iyi yapılan ürünleri tercih ediyor.

Anadolu topraklarından çıkan firiğin lif miktarı,kahverengi pirinçten dört kat fazla Firik ülkemizde Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizde yaygın olarak yüzyıllardır kullanılır. Hatay bölgesinde, Gordion’da bulunan Tümülüs kazılarında Firikli aşın izlerine rastlandığı belirtiliyor. Firik yüksek lif oranı ve düşük karbonhidrat oranıyla çok besleyici prebiyotik bir yöresel ürünümüzdür. Sahip olduğu lif miktarı kahverengi pirinçten dört kat daha fazladır. Yöresel yemek kültürümüzün bir parçası olan firik, dünyada bazı ülkeler tarafından keşfedildikten sonra tüketimi artmaya başladı. Firik lezzetli olmasının yanında dünyanın en besleyici tahılları arasında ilk sıralarda yer almaya aday oldu. Popüleritesi gün geçtikçe artan firik buğdayın olgunlaşıp kurumadan önceki safhasında buğday başakları henüz yeşilken tarlada yakılarak kurutulmasıyla elde edilen bir üründür. İsli ve fındığımsı aromalı firik çok lezzetlidir. Bazen isli bulgur olarak anılır. Pilavlık bulgurla karıştırılarak etli pilavı, dolması, çorbası ve daha pek çok farklı yemeği yapılan firik, yemeklere lezzet katar.


Aralık 2017


Aralık 2017

Kısa Haberler

Beneo, Dünyanın Atıştırma Alışkanlıklarını Araştırdı

Can sıkıntısından atıştırmak Türkiye’de yaygın Dünyanın önde gelen fonksiyonel bileşen üreticilerinden BENEO, farklı yaş grupları ve bölgesel eğilimleri göz önüne alarak küresel atıştırmalık alışkanlıklarını inceleyen bir araştırma gerçekleştirdi. 22 ülkeyi kapsayan araştırmaya Türkiye'den bini aşkın kişi katıldı. Hızlı tüketim ürünü - FMCG guruları bu araştırmada, dünyanın öğün atlama ve atıştırma eğilimlerini mercek altına aldı.

diğer ülkelere göre çok daha yüksek olduğunu işaret ediyor. Türkiye'de 65 yaş üstünün %75'i haftada en az üç kez öğleden sonra atıştırıyor. Oysa Avrupa ve Orta Asya ülkelerinde bu denli yüksek atıştırma oranları daha çok genç nüfusta gözlemleniyor.

Araştırma sonuçları gün içinde en az geçiştirilen öğünün akşam yemeği olduğunu gözler önüne seriyor. Araştırmaya katılan tüm ülkelerde akşamları en çok Araştırmadan elde edilen ilgyetişkinlerin açlık yatıştırmaktan inç sonuçlara göre, dünya çapında 18–34 yaş arasındaki başka nedenlerle atıştırdığı gözlemleniyor. tüketicilerin büyük bir çoğunluğunun haftada en az üç kez Can sıkıntısından atıştırmak Türkiye’de yaygın kahvaltıyı es geçtiği gözlemleniyor. Tüm ülkelerden elde edilen demografik veriler, sabah saatlerinde atıştıranların İnsanları atıştırmaya yönlendiren faktörlerin başında sayısının, kahvaltı öğününü haftada en az üç kez geçiştiren- can sıkıntısı, sağlık nedenleri ve kendini şımartma isteği önde geliyor. Gündelik stresle başa çıkma mekanizması lerden daha yüksek olduğunu ortaya koyuyor. olarak atıştırmak oldukça popüler. Türkiye'de yaş gruGençler öğle yemeğini kahvaltıya tercih ediliyor plarının tamamının %50'si can sıkıntısından atıştırıyor. Araştırma sonucuna göre; Türkiye'de 25 – 34 yaş arasındaki Türkiye'den elde edilen ilginç sonuçlar akşam yemeğinin kişilerin %18'i haftada en az üç kez kahvaltıyı es geçerken oldukça önemli olduğunu kanıtlıyor. Sadece 24–35 yaş ilerleyen yaşla birlikte kahvaltıya verilen önem artıyor. İngil- arasında %11'lik bir kesim haftada en az üç kez akşam tere'de 18–24 yaş arasındaki tüketicilerin % 42'si kahvaltıyı yemeğini es geçebiliyor. 55–64 yaş arasındaki yetişkin haftada en az üç kez atlarken,Türkiye'de bu oran sadece %10. Japonlar ise %60'lık bir oranla dünyada akşam yemeğini en Öğle yemeğini haftada en az üç kez atlayanların sayısı ise çok atlayan grup olarak öne çıkıyor. daha düşük. Araştırmayı yürüten uzmanlara göre elde edilen Gençler stresle başa çıkmak için atıştırıyor bu veriler, öğleden sonra atıştırma eğiliminin sağlıkla değil Stresle başa çıkmak için atıştıranlar listesinin başında 18 –24 daha çok kendini şımartmakla ilgili olduğunu işaret ediyor. yaş grubu yer alıyor. Dünya çapında 55 yaşın üzerinin bu İleri yaşlarda daha çok atıştırıyoruz nedenlerle atıştırma ihtimali ise çok daha düşük. Uzmanlar Türkiye'de 65 yaş üzeri, haftada en az üç kez öğle bu durumu, olgun tüketicilerin atıştırırken sağlıklı seçenekleri yemeğini atladığını belirten tüketicilerin oranı %25. Sonuçlar tercih ederek, daha bilinçli davrandığı yönünde yorumluyor. Türkiye'de artan yaşla birlikte yükselen atıştırma eğiliminin

Simit sarayı, gastronomi kategorisinde Türkiye’nin en büyük hizmet İhracatçısı oldu Simit Sarayı, Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin düzenlediği Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı sıralamasında, kendi sektöründe ilk sırada yer aldı. Türkiye İhracatçılar Meclisi, “Türkiye’nin 500 Büyük Hizmet İhracatçısı” araştırması gerçekleştirdi. Toplam 17 sektörün en büyük 3 hizmet ihracatçısının ödüllendirildiği araştırmada, Simit Sarayı, Gastronomi sektöründe Türkiye’nin en büyük hizmet ihracatçısı oldu. Birincilik ödülü, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkçi ve Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi tarafından, Simit Sarayı Yönetim Kurulu Başkanı Abdullah Kavukcu’ya takdim edildi. 66

Dünyanın 21 ülkesine ihracat yapan Simit Sarayı, faaliyet gösterdiği 22 ülkede toplam 11 bin 250 kişiye istihdam sağlıyor.


Kısa Haberler

Aralık 2017

CNR FOOD Fuarı için dev iş birliği Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) da dev güç birliğine katıldı

Kendi alanlarında Türkiye'nin en önemli kuruluşları olan CNR Holding, İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İİB), Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) ve Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF), Eylül 2018'de düzenlenecek olan CNR Food İstanbul, Ev Dışı Tüketim Ürünleri ve Tedarikçileri Buluşması ve CNR Ambalaj İstanbul için güçlerini birleştirdi. Türk gıda sektörünü uluslararası arenada daha önce sahip olmadığı bir güce kavuşturacak olan bu iş birliği protokolü, CNR Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ceyda Erem, İİB İstanbul Hububat Bakliyat Yağlı Tohumlar ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Zekeriya Mete, ETÜDER Yönetim Kurulu Başkanı Melih Şahinöz ve TGDF Yönetim Kurulu Başkanı Şemsi Kopuz tarafından imzalandı.

İstinye Üniversitesi’ne 3 altın madalya İstinye Üniversitesi Aşçılık Bölümü öğrencileri, Bursa Gastronomi Derneği tarafından düzenlenen, 1.Ulusal Kestaneli Lezzetler Yemek Yarışması’nda, 3 altın madalya birden kazandı. İstinye Üniversitesi öğrencilerinden Kübra Metin, “Tatlı Tabağı” kategorisinde, “Mereng Eşliğinde Kestane Krokanlı Şekerpare’’ tatlı tabağıyla; Göktuğ Karaoğlu, “Su Ürünleri ve Deniz Mutfağı Ana Yemek” kategorisinde, “Ahtapot Eşliğinde Deniz Börülcesi ve Mango Soslu Somon” tabağıyla ve Cihan Beylen ise, “Taze Makarna” kategorisinde, ''Karides ve Kestane Dolgulu Artizan Mantı'' tabağıyla altın madalyaya layık görüldü. ÖĞRENCİLERİMİZ ÇABALARININ KARŞILIĞINI ALDI Aşçılık Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Çağla Özer, bu başarıdan duydukları sevinci paylaşarak, şunları söyledi: “Öğrencilerimiz sadece başarılarıyla değil; disiplinleri, hazırlıkları, temizlikleri, düzenleri ve saygılarıyla da yarışma jürisinden büyük övgüler aldılar. Çok farklı kategorilerin olduğu büyük bir yarışmaydı. Aşçılık bölümümüz bu sene eğitim-öğretime başladı. Dolayısıyla öğrencilerimiz 2 aydır eğitim görüyor. Öğrencilerimiz 3 farklı kategoride yarıştı ve üçü de altın madalya kazandı. öğrencilerimle gurur duyuyorum."

Sarelle Türkiye’nin süper markası seçildi Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu Superbrands’in The Nielsen Company iş birliğiyle yaptığı araştırma sonucunda Sarelle “Türkiye’nin Süper Markası” seçildi Gecenin sunuculuğunu üstlenen ünlü oyuncu Ali Poyrazoğlu, Superbrands seçilen markalara ödüllerini takdim ederken Sarelle adına ödülü Sanset Gıda Pazarlama Müdürü Aslı Eren Şengezer aldı. Şengezer konuyla ilgili şu açıklamayı yaptı:” Sarelle, Köklü geçmişiyle kategoriye yön vermeye ve bilinirliğini korumaya devam ederken, bir yandan da inovatif ürünleriyle kendini geliştirmeyi sürdürüyor. İçeriğinde tamamen doğal hammaddeler kullanılan Sarelle’nin marka konumlandırması, 2007 yılından bu yana “doğallık” vurgusu üzerinden ilerliyor. 2013 yılında başlayıp 3 yıl boyunca devam eden “Siz ne yerseniz çocuğunuz da onu yer” kampanyası sayesinde Sarelle, doğallık denince akla gelen ilk sürülebilir çikolata markası olma başarısına erişti. 2017 yılında ise Sarelle’nin kendine has fındık tadının da vurgulandığı bir iletişim kampanyasıyla “Öyle ya da böyle, Sarelle her türlü yenir” sloganının kullanıldığı iletişim kampanyasıyla, Sarelle’nin sadece kahvaltıda değil, her ortamda yenebileceğinin altını çizdik. Tüm bu iletişim kampanyalarımız ile tüketicilerimizin güvenle tükettikleri, her yaş grubuna hitap eden ve en beğenilen sürülebilir çikolata markası haline gelik, bizi bu noktaya taşıyan tüketicilerimize teşekkür ediyoruz.” 67


Aralık 2017

Küçük İlanlar Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 0212 503 46 59 e-mail: info@zibacatering.com www.zibacatering.com Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres: Org.San.Böl. 2.Etap 24.Cad. No:24 Döşemealtı - Antalya Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com Firma Adı: Bekard GıdaTaş.Tem.San. Adresi: Oğuzhan Cad.Oğuzhan İş Mrk.No:19 K:2 Fatih - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 531 31 77 Faks: 0212 531 02 41 GSM: 0533 242 23 83 e-mail: tuncaybaycan@bekard.com Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah.188.Sk.No:16 Sarnıç Gaziemir - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 281 24 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr Firma Adı: Besler Hazır Yemek ve Catering Hizm. Adresi: Levent Mah.1804 Sk. No:17/A Yüregir- Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon:0322 346 19 23 Faks: 0322 346 19 24 e-mail: besler@beslercatering.com www.beslercatering.com Firma Adı: Saray Yemek Sanayi İnş.ve Tic.Ltd.Şti Adresi: Seyrantepe Mah. Altınay Cad.No:65 Kağıthane-İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 321 39 00 Faks: 0212 321 39 09 e-mail:bilgi@sarayyemek.com.tr web: www. sarayyemek.com.tr Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum - Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 169 03 32 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com

Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi.Sk.No:3 / 6 Güneşli Bağcılar-İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 6302520 Faks: 0212 5504808 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com

Firma Adı:Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 Adresi: Defterdar Mah.Otakçılar Cad. No:80, K: 4 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 613 91 13 Faks: e-mail:info@resport.com.tr www.resport.com.tr

C: 100 M: 98 Y :31 K: 22

Firma Adı: Varan Hünkar Gıda Ltd.Şti Adresi: Fatsa OSB No:556 Fatsa - Ordu Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0452 423 40 06 - 0452 424 20 06 Faks: 0452 423 63 33 GSM: 0532 225 94 22 e-mail: yasar@varanhunkar.com www. varanhunkar.com Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 727 99 25 Faks: 0212 727 99 39 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: KYS Yemekçilik Loj.Taş.Gıda San. Tic.ve Ltd.Şti. Adresi: Kılavuzlu Mah.88005 Sk No: 2 / A Onikişubat - K.Maraş Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0344 211 01 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: m.belkiran@kysyemekcilik.com.tr www.kysyemekcilik.com.tr

YEMEKÇİ MRP / ERP Yemek otomasyon Sistemi

Ay sonu geldiğinde maliyet tablolarınızı 3 ay sonra mı alıyorsunuz? ÇözBİM Yemekçi ay sonu gelir gelmez, birden çok projenin kar zararını size veriyor. Hemde tek tuşla

www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr Firma Adı: Sefam Turizm Gıda Org. İşl.Tic. Ltd. Şti Adresi: Kurtköy Mah.Ankara Cad. Başkale Sk No:2 D:6 Pendik - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 304 14 14 e-mail: sefam@sefamcatering.com www.sefamcatering.com Firma Adı: Onion Gıda A.Ş. Adresi: Odunluk Mah. Liman Cad. No: 17.İç Kapı No: 87 Nilüfer - Bursa Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0224 452 40 44 e-mail: aliriza@onionyemek.com www.onionyemek.com

68


Aralık 2017

Hazır Gıda Üretimi

Firma Adı: Rasyo Hazır Yemek San.ve Tic Ltd.Şti Adresi: M.Kemal Paşa Mah. Yıldırım Bayazıt Cad. . Mahir Sk. No: 16 / A Avcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 423 40 03 e-mail: info@rasyocatering.com www.rasyocatering.com

Adresi: Çapak Mah. 2588 Sk.No:3 / 1 Torbalı - İzmir Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0232 341 94 00 Faks: 0232 341 91 91 e-mail: info@egehaziryiyecek.com www.egehaziryiyecek.com

Firma Adı:Sezer Pak Tabldot Adresi: İspot Cami Mah. Kurtuluş Cad. No: 103 / A Keşan Edirne Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0543 530 21 22 e-mail: sezerpak@hotmail.com www.paktabldot.com

Firma Adı: Zahra Gıda San.Tic.Ltd.Şti Adresi: Dostluk Sk No:12 K:1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0212 280 19 12 - 0532 722 1911 e-mail: info@zahragida.com www.zahragida.com

Bulgur Üreticisi

Firma Adı:Çiçek Lokantası Adresi: Söğütözü Mah. 2176 Sk. No:5 /45 Söğütözü - Ankara Faaliyet alanı: Lokanta Tel: 0312 284 08 88 e-mail: info@ciceklokantasi.com.tr www.ciceklokantasi.com.tr

Sos Üreticisi

Firma Adı:Önersan Gıda Nak.İnş.Tar.San ve Tic.Ltd. Adresi: OSB 1.Bulvar No::9 Artuklu - Mardin Faaliyet alanı: Bulgur Üreticisi Tel: 0482 502 04 02 Faks: 0482 502 04 03 e-mail: info@onersanbulgur.com www.onersanbulgur.com

Dergimizi düzenli takip etmek için

ABONE olun... Bir yıl süre ile iletişim bilgilerinizi

ÜCRETSİZ yayınlayalım

Firma Adı: Kurel Gıda Tarım ürünleri Adresi: Özsan Sanayi Sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: Kahvaltılık ve Yemeklik Sos Üretimi Tel: 0422 238 04 74 Faks: 0422 238 36 42 e-mail:info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr

ABONE BEDELİ 150 TL Bilgi için: info@ardayayin.net

İçecek Çözümleri Firma Adı:Bevus End.İçecek Çözümleri San.Tic.Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah.Dereboyu Cad.Fesleğen Sk. A1 A Blok D:20 Ataşehir - İstanbul Faaliyet alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks:0216 688 68 03 e-mail:coskun@bevus.com.tr www.bevus.com.tr

Tatlı Üreticisi Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic. A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah.Tansu Sokak No:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 999 28 00 www.saraymuhallebicisi.com

www.tamamutfak.com.tr

İkitelli Atatürk Mah. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No:3 K.Çekmece - İstanbul Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 info@tamamutfak.com.tr 69


Kitap Hayattır Zerrin ÖZCAN

Aralık 2017

“İyi bir kitap bir hazineye benzer; sıkıntılı zamanlarda onun yerine geçer” Halig

zerrin.ozcan@ardayayin.net

OKUMA NOTLARI Psikopat bir kadın seri katilin Nefes kesen cinayet günlükleri:

Itırşahi Çocukken girdiği koma sebebiyle empati duygusunu kaybeden psikopat bir kadın seri katilin günlüklerinden oluşan Itırşahi; hep kitap logosuyla okurlarla buluşuyor. C.J. Skuse, yetişkinlere yönelik ilk romanı Itırşahi’de; böylesine acımasız bir seri katilin normal insanlara uyum sağlama çabası, öfkesini dizginlemek uğruna rol yapması ve kullandığı dil ile okuru bir yandan da güldürüyor. Mehmet Gürsel’in İngilizce aslından dilimize çevirdiği Itırşahi, hep kitap logosuyla raflardaki yerini alacak.

Bosna savaşı’nın çocuklarına ve Onların yetişkinlik dönemlerine dair Sarsıcı bir kitap:

Ve sonra ateş etmeye başladılar Çocuk psikiyatrı ve yazar Lynne Jones’un kaleme aldığı, Bosnalı gençlerin savaşı nasıl yaşadığını, nasıl anlamlandırdığını ve savaştan nasıl etkilendiğini tüm yalınlığıyla gözler önüne seren bir kitap: Ve Sonra Ateş Etmeye Başladılar... Jones’un, gençlerin yaşadıklarını bizzat kendilerinden öğrenerek aktardığı Ve Sonra Ateş Etmeye Başladılar, okurlarla buluşuyor. Ezgi Başer Akgürgen’in İngilizce aslından dilimize çevirdiği Ve Sonra Ateş Etmeye Başladılar, hep kitap logosuyla raflardaki yerini alacak. 70

Hilmi Yavuz - Timaş Yayınları

Kitap hem yerel hem evrensel olarak kültür tarihine dair okuru aydınlatıyor. “Okuma uğraşı”nın nasıl olması gerektiğine dair önemli bir merak uyandırıyor. Okuru hiç bilmediği yazarları keşfetmeye davet ediyor ve bir metni sorgulayarak okumaya işaret ediyor. Bunların yanı sıra, çevirinin önemine işaret ederek metinler ve kitaplar arasında ilişki kurmanın yaratıcılığa katkısını gösteriyor.

KUŞÇUBAŞI EŞREF Benjamin Fortna -Timaş Yayınları

Trablusgarp Fedaisi, Batı Trakya Kahramanı, Teşkilat-ı Mahsusa Başkanı, Kuşların Şeyhi, 150’lik… Osmanlı’nın son dönemine damgasını vuran efsanevi Teşkilat-ı Mahsusa Başkanı Kuşçubaşı Eşref, bugün hâlâ tartışılan bir karakter. Dünyaca ünlü tarihçi Profesör Benjamin C. Fortna’nın, Kuşçubaşı’nın sandukasında yatan şahsi belgeler ve kendi eliyle kaleme aldığı hatıralarından faydalanarak yazdığı bu birinci sınıf çalışma, Kuşçubaşı hakkında bugüne kadar yazılan en detaylı ve güvenilir biyografi olma özelliğini taşıyor.

SELÇUKLULAR OSMANLILAR VE İSLAM Ahmet Yaşar Ocak - Timaş Yayınları Ocak bu çalışmasında evvela, MüslümanTürk devlet geleneğinde İslam’ın meşrulaştırıcı bir siyasal araç olarak kullanılması vakıasını irdeliyor. Problemin, sadece Türk tarihi değil, daha İslam’ın Medine döneminden başladığına, Emevî ve Abbasî devirlerinde devam ettiğini söylüyor. Çalışma ayrıca kısa Müslüman tarihine kapı aralıyor, İslam coğrafyası üzerinde yükselen Karahanlılar, Gazneliler, Harezmşahlar, Büyük Selçuklular, Türkiye Selçukluları, Timurlular, Memlükler, Safevîler, Babür İmparatorluğu’nun ve nihayet en büyük, en uzun süreli ve en medeni devleti olan Osmanlı İmparatorluğu’nda vakıanın nasıl tezahür ettiğini anlatıyor.


Aralık 2017

Temiz Kâğıdı

“Salondan gelen kahve makinesi sesiyle uyandı. Yatağında doğrulup oda kapısına baktı, kapı kapalıydı. Sekiz yıldır yalnız yaşıyordu bu evde ve misafiri olmadığı sürece yatak odasının kapısını kapatmazdı. Hatırladığı kadarıyla misafiri yoktu. Hem Birgül’ün kahve makinesi de yoktu. Uyku sersemliğiyle, kapalı kapının ardından gelen seslere kulak kabarttı. Salonda birileri vardı.” Mustafa Çevikdoğan’ın öyküleri ilk defa Temiz Kâğıdı’nda bir araya geliyor. Bir kısmı daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış olan, incelikle işlenmiş on üç öykünün yer aldığı Temiz Kâğıdı, hicivli bir dille insanlara rutinlerini ve değer yargılarını sorgulatıyor.

Gil Scott-Heron’dan

Zenci Fabrikası

“Artık beklemek dışında yapabilecekleri pek bir şey yoktu. Bekleyip düşünmek dışında. Baker sağlam bir desteğinin olduğunu görüyor ama Ogden Calhoun’un muhalif öğrenci hareketlerini dağıtmakta ne kadar nam saldığını da biliyordu.” Gil Scott-Heron, 1970’ler ve 1980’lere şair, müzisyen, yazar ve aktivist olarak damgasını vurmuştu. Sivil haklar ve “Siyah Gücü” hareketlerinin ortasında, “The revolution will not be televised”, “Devrim televizyondan yayınlanmayacak” cümlesiyle edebiyat ve kültür dünyasında kendisi bir devrim yapmıştı. Scott-Heron, Zenci Fabrikası’nda tüm sıfatlarını harmanlayarak ortaya koyduğu bir hikâyeyi anlatıyor.

Erendiz Atasü’den kadına dair öyküler

Uy Karadeniz Uy… (Lanetliler)

“Ama korku geri gelecekti, tiksinti de; kurtuluş yoktu, bunu biliyordu. Kurtuluş, yinelenecek korkudan korkmamaktı. Ve Selma onu yeniden yoklayacak olan korkudan ürkmüyordu. Onu yaşaması ve aşması gerekecekti. Yaşam hâlâ dimdik, ödünsüz dikilen bir duvar gibiydi, bugün o duvarda bir kapı aralanmıştı, hem dostluğa hem acı ve tiksintiye doğru... Açılan kapıdan içeri süzülmeli ya da duvarı tırmanıp aşmalıydı. Başka umarı yoktu. Korkma, kaçma, saklanma ve sakınma çemberini ne yapıp edip kırmalıydı.”

Vénus Khoury - Ghata’dan kadınlara bir ağıt

Yedi Taş “Noor kendisini ayakkabısının tabanına yapışan solmuş yapraklar kadar, bahçesindeki kör kuyu kadar kuru hissediyordu. Mümkün olduğunca az besleniyordu, derisine işleyen soğuğu kırmak için ateş yakmıyordu artık, etrafındaki hiçbir şeyi değiştirmemeye, yerini değiştirirken sandalyeyi gıcırdatmamaya ve dağın yuttuğu güneşin bir ceviz kadar küçüldüğü saatte onu meydana götürürlerken kendisini yalnız hissetmemek için seccadesinin yerini aklında tutmaya dikkat ediyordu. Önceden planlanan geleneksel yemek için gerekli olan keçisini yakalayacak hain çocuklar ve köpekler eşliğinde geleceklerdi. Kurtuluş taşları adı verilen ilk yedi taşı attıktan sonra yemek yiyeceklerdi. Parmaklarıyla sayarak yedi diye tekrar etti. Haftanın günleri gibi, ardiyenin çatısını tutan taşlar gibi yedi. Kafasını, yaz güneşinde olgunlaşmış bir nar misali kırmak için yedi taş.”

Murat Gülsoy’dan yeni roman

Öyle Güzel Bir Yer ki Murat Gülsoy, okurunu bir kez daha işinden çıkması güç labirentlere davet ediyor. İnşaatlarla yapboza dönüşen bir şehirde, kahramanının zihninde hatıralardan yeni bir yapboz kuruyor.

“Camdan bir kutunun içinde kısılı kalmış gibiydi. Başının üzerini yokladı, orada da camdan bir tavan vardı belli ki. Görünmeyen duvarı yumrukluyor, bağırarak yardım istiyordu. Ama kutu sımsıkı kapalı olduğu için sesini duyuramıyordu sanki. Birden başının üzerinde bir ağırlık hissetti, elini kaldırdı, tavan hareket ediyordu. Yavaş yavaş bir piston gibi aşağı iniyordu. Önce direnmeye çalıştı ama görünmeyen tavan güçlüydü.”


Aralık 2017

“ Ketçap dolum tekniği ile ürünümüzü birleştirdik. Böylece tüketiciler ürünü hem daha tasarruflu hem de pratik bir şekilde 150 gramlık tenekelere koyabiliyorlar.”

SICAK SERVİS YAKITLARINA KOLAY ÇÖZÜM:

‘PROMAX PRATİK’

Kırıkkale’de üretim, gerçekleştiren Ayfa Petrol’ün ’nın Pazarlama Müdürü Fuat Hayırgör, ürünleri ve bütçeleri rahatlatacak olan ‘Promax Pratik’ hakkında bilgi verdi. Sıcak servis yakıtlarının önde gelen firmalarından Ayfa Petrol Türkiye’de birçok noktaya ürün satışı gerçekleştiriyor. Fuat Hayırgör, piyasaya sürdükleri yeni ürünleri “Promax Pratik” hakkında, “Ketçap dolum tekniği ile ürünümüzü birleştirdik. Böylece tüketiciler ürünü hem daha tasarruflu hem de pratik bir şekilde 150 gramlık tenekelere koyarak rahat bir şekilde kullanabilecek” dedi.

“Sıcak servis yakıtı olarak kullanılıyor” Promax Reşo hakkında bilgi veren Hayırgör, “Oteler, restoranlar, kafeler ve catering firmaları ürünlerimizi sıcak servis yakıtı olarak kullanıyor. Ayrıca mangal tutuşturma da, demlenen çayların veya suların sıcak kalması içinde tüketiliyor. Özellikle Karadeniz Bölgesi’nde kışın soba tutuşturmak için kullanılıyor” şeklinde konuştu.

“Kolaylık sağlayabiliyorlar” Ürettikleri yakıtın işletmelere büyük kolaylıklar sağladığına vurgu yapan Fuat Hayırgör, “Oteller yemeklerin sıcak kalmasını servis yapılan yere tüp veya elektrik tesisatı çekmelerine gerek kalmadan ürünlerimizi kullanarak kolaylıkla sağlayabiliyorlar” dedi

“150 gramı 1 saat 15 dakika yanıyor” Ürünlerinin kalitesine dikkat çeken ve piyasada ki diğer ürünlere göre çok daha uzun süreli kullanıma sahip 72

olduklarını dile getiren Hayırgör, “150 gramlık bir teneke bizim ürünlerimizle 1 saat 15 dakika yanıyor. Ancak organizasyon daha kısa sürerse kapağı kapattığında oksijenle bağlantısı kesildiği için kendiliğinden söner. Ayfa Petrol olarak 150 gram, 500 mlt, 1 litre, 2 litre, 5 litre ve 16 litre kova halinde üretiyoruz. Hizmet sektöründe genel olarak 150 gramlık teneke ve 16 litrelik kova kullanılıyor. Mangal ve diğer yerlerde ise diğer litrelik ürünler tercih ediliyor” dedi.

İşletmelere tasarruf sağlamak için ‘Promax Pratik ’i ürettiler Bu ölçüler dışında ‘Promax Pratik’ ürününü 9 litre olarak ürettiklerinin söyleyen Hayırgör sözlerini şöyle sürdürdü; “ Bu ürünü piyasaya sürmemizin nedeni firmaların işlerini pratik hale getirmek ve tasarruf sağlamak. Endüstriyel üretimde işletmeler genelde 16 litrelik yakıt alıp onu 150 gramlık tenekelere doldurarak işlerini yürütüyorlar. Bunu kaşıkla ya da başka bir şey ile yapıyorlar. Buda hem çok zor, hem de yakıtın dökülmesine neden oluyor. Bu işlem israf olduğu gibi, hijyen açısından da kötü bir görüntü oluşturuyor. Ayrıca teneke kutunun tepeleme doldurulması halinde kötü bir koku yayılır. Tam da bu nedenlerle Ayfa Petrol olarak ‘Promax Pratik’ ürününü piyasaya sürdük. Ketçap dolum tekniği ile ürünümüzü birleştirdik. Böylece tüketiciler ürünü tasarruflu ve pratik bir şekilde 150 gramlık tenekelere doldurabiliyor.”




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.