Cg 74 e dergi

Page 1

CATERING g u i d e Yıl / Year :14 Sayı / Issue: 74 Mayıs -May 2018 www.ardayayin.net Fiyatı / Price:15 TL ISSN 1308 - 4585

14

ar / Ye Yıl

“Hakemli Dergi”

HORECA VE MARKET SEKTÖRÜNE

YENİ BİR SOLUK

GETİRİYORUZ!

29 Haziran/1 Temmuz ANKARA Atatürk Kültür Merkezi Dondurma ve Tatlı Festivalindeyiz.

0850 532 00 41

www.dondurmatatlifestivali.com


SAM VPM 900 ÇOK KEFELİ DİKEY DOLUM VE PAKETLEME MAKİNESİ Taneli ürünlerin paketlemesini 20gr. ve 1kg. aralığında, 10 veya 14 terazili sistemle gerçekleştirir. Elevatörden veya silodan yapılan besleme ile hedef gramajda ürün paket içerisine doldurulur. Hazır rulo ambalaja farklı poşet şekilleri verilerek tartımı gerçekleşen mamül paketlenmiş olur. Makine, besleme üniteleri, fotosel sistemi, paket üstü yazıcı sistemler ile birleştirilebilir.

Paketleme Makinelerin de Türkiye imzası

Dünya da sektör temsilcisi

SAM FPM 125 TAM OTOMATİK UN DOLUM VE PAKETLEME HATTI Düz tabanlı hazır kâğıt paketleri otomatik olarak alıp dolumunu gerçekleştirir. Dolumu gerçekleşen paketler bant üzerinde ağız kapatma makinesine doğru ilerler. Ağız kapatma makinesinde kâğıdın fazlası kesilir, birinci kıvrılması yapılır, sıcak tutkalla en son katlaması

yapılarak ağzı kapanmış şekilde makineden çıkar. Ağız kapatma makinesinden çıkan paketlerin tarihleri otomatik olarak atılır ve paketler otomasyon şirink makinesine doğru ilerler. Şirink makinesinde paketler gruplanır ve şirinklenir.

Fevzi Çakmak Mah. 10753 Sokak No: 5 / B Karatay / Konya Telefon: + 90 332 239 11 22 (pbx) Faks:+ 90 332 239 13 06 E-Mail:info@sagbil.com www.sagbil.com


Mayıs 2018

1


2

Mayıs 2018


Mayıs 2018

3


Catering Guide Dergisi'nin Temmuz – Aralık 2018 tarihleri arasında; planlanan yayın akışı

■ Catering Guide Dergisi; HORECA kanalında; özellikle de Toplu Yemek Üreticileri ve tedarikçileri arasında KÖPRÜ misyonunu üstlenmiştir.

■ Türkiye genelinde ABONE sistemiyle dağıtılan dergi, sektörel fuarlarda tanıtım amacıyla dağıtılmaktadır. ■ Catering Guide sadece yeme - içme dergisi değildir. ■ Firma sahipleri ve yöneticilerine ulaşmaktadır. ■ Bu nedenle dergimizde MUTFAK ÜRÜNLERİNİN dışında ilanlar da yer almaktadır. ■ Catering Guide Dergisi her ayın sonunda yayınlanmaktadır. ■ İlan ve tanıtımlarınızı sosyal medya çalışmalarıyla desteklemekteyiz.

Catering Guide

■ Catering Guide Dergisi; sosyal medyada gıda sektörünün farklı alanlarında yer alan 980 bin kişiye ulaşmaktadır.

4

Mayıs 2018

C

M

Aylar

Dosya Konusu - Ana Tema

Katılacağımız Fuarlar- Etkinlikler

Temmuz

Hijyen - Gıda Güvenliği

Ağustos

Fuarlar Özel Sayısı

EDT- Worldfood - Foodİstanbul, CNR Ambalaj

Eylül

Süt ve süt ürünleri

9. Sıpsa Cezayir Fuarı

Ekim

Gıda Ambalajı ve Ambalaj Makinaları

Avrasya Ambalaj Fuarı - TUSİD Fuarı - FoodTech

Kasım

Çeşniler - Soslar

Sirha İstanbul – IBATECH İzmir

Aralık

Otel Ekipmanları

Anfaş Otel Ekipmanları ve Gıda Fuarı

Y

CM

MY

CY

Dağıtım Alanımız ■ Toplu Yemek üreticileri

www.ardayayin.net

“Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi”

■ Pastaneler

■ Restoranlar ■ Oteller ■ Hastaneler

İletişim

■ Tedarikçiler

Zerrin ÖZCAN - Reklam Yönetmeni zerrin.ozcan@ardayayin.net 0507 179 56 03 - 0312 430 33 10

CMY

K


mavi_kulbast›-21,5x27,5cm.pdf

1

17.05.2018

13:52

Mayıs 2018

5


www.tamamutfak.com.tr

■ Yerinde yemek üretimi ■ Taşıma yemek

■ Özel İkramlar ■ Restoran

1979 yılından bu güne toplu yemek üretimi, restoran - kafeterya işletmeciliği ve özel ikram hizmetleri sektörün firmasıdır. 1979 yılından bu güne toplu yemekveren, üretimi, restoranbutik - kafeterya işletmeciliği ve özel ikram hizmetleri veren, sektörün butik firmasıdır. Güvenli / güvenilir ve lezzetli yemekleri; sürdürülebilir kalite, teslimat ve fiyat prensiplerine uyolarak üretmek düşünüyor, planlıyor, projelendiriyor vefiyat çalışıyoruz. Güvenligun / güvenilir ve lezzetliiçin yemekleri; sürdürülebilir kalite, teslimat ve prensiplerine uygun olarak üretmek için düşünüyor, planlıyor, projelendiriyor ve çalışıyoruz.

İLETİŞİM İkitelli Atatürk Mah. Marmara SanayiİLETİŞİM Sitesi Yönetim Binası No:3 K.Çekmece - İstanbul

4 6

İkitelli Atatürk Mah. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No:3 Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 K.Çekmece - İstanbul Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 info@tamamutfak.com.tr Mayıs 2018 info@tamamutfak.com.tr Mayıs 2018


Y KOLA

Doğranmış, Kavrulmuş, Soğan

İK M O N EKO İK PRAT

Mayıs 2018

7


8

Mayıs 2018


Mayıs 2018

9


CATERING g u i d e İmtiyaz Sahibi-Sorumlu Müdür Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net

Merhaba;

Reklam Yönetmeni

Catering Guide Dergisi olarak her zaman olduğu gibi dopdolu bir içerikle karşınızdayız.

Yayın Danışmanı

Baharı geride bırakıp, sıcak yaz günlerine girerken içimizi biraz olsun ferahlatalım istedik. Dondurma olmadan yaz olur mu, olmaz değil mi? Bizde öyle düşündük.

Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr

Abone Sorumlusu

Sabah ÖCAL abone@ardayayin.net

Translator: Yağmur Özge ARIK Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu

Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek

Editör'den

Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net

Ramazan bayram derken ağzımız tatlansın diye, bu sayımızı ağırlıklı olarak dondurma ve tatlıya ayırdık. Gıda Güvenliği Kongresi çalışmalarında fark yaratmaya 6. buluşmada da devam etti. Çok güzel ve yararlı bir etkinlik oldu. Gerçekleştirenlerin emeğine sağlık. Sonuç bildirgesini sayfalarımızda bulacaksınız. Sektörü uzun zamandır meşgul eden yemek kartları sorunu sonuçta Gümrük ve Ticaret Bakanlığının da devreye girmesi ile çözüldü. Sofralarımızın vazgeçilmezi olan pirinçi alırken meğerse dikkat etmemiz gereken ne kadar çok detay varmış. Sayfalarımızda Adeta milli yiyeceğimiz haline gelen Döner'de bizi bekleyen tehlikeleri ve önleme yollarını yazarımız M.Baki Asutay yazdı. Gezginimiz Gülçin Soytutan eşi Sinan Soytutan ile gerçekleştirdiği Vietnam gezisi notlarını bizimle paylaşmaya bu sayıda da devam etti.

Danışma Kurulu

Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY

Gelecek sayımız da buluşuncaya kadar,hayırlı ve bol kazançlı günler diliyoruz.

Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl: 14 Sayı: 74 31 Mayıs 2018 Fiyatı:15 TL ISSN 1308 - 4584

Baskı: Başak Matb. ve Tanıtım Hiz. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti Anadolu Bulvarı MEKA Plaza No: 5 /15 Gimat - Ankara Tel: 0312 397 16 17 Faks: 0312 397 03 07

Temsilcilikler İstanbul Büşra Gülşah Güncü busra.guncu@ardayayin.net Zonguldak:

Cahit AKMAN - 0544 649 51 67

Editör

“Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi” Bilimsel Kurul

Prof. Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Yekta GÖKSUNGUR - Ege Üniversitesi

Antalya:

Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON -19 Mayıs Üniversitesi

Dağıtım - Yurtiçi Kargo

Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi

Erdal ARIK - 0533 648 75 22

Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

www.ardayayin.net 10

Mayıs 2018

Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fak. Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi Prof. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi

Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Prof. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni. Su Ürünleri Fakültesi Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Yaman - ABD

Yönetim Yeri - AR-DA Yayın & Pazarlama: Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com


Estetik, dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri... THERMOSET bir petrol ve plastik türevi değildir.Melaminin kuvvetlendirilmişbir formu olmasına rağmen,"Melamin de"değildir.Bu esnek ve antibakteriyel kimyasal madde THERMOSET olarak bilinir. "Plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilmez kansorejen madde açığa çıkar"

KÜLSAN A.Ş

Karayolları Mah. Kadir Akdoğan Cad. No.18 Küçükköy 34255 Gaziosmanpaşa - İstanbul Tel: 0212 477 56 66 Faks: 0212 477 57 77 e-mail:kulsan@kulsan.com.tr www.kulsan.com.tr İSTOÇ Mağaza: İstoç 24. Ada No:16 Bağcılar - İstanbul Telefon:+90 212 659 78 36 Faks: +90 212 659 78 37 Mayıs 2018 11


56 - 57 Bu yaz “DÖNER” size kanser olarak dönmesin

58 - 59 ası Mekong Delt Vietnam

29 - 30 Kanser stresi

, son oya t n isko van nda ona ta ı t r k ka misy eme sek ko Y 26 yük

r zaman e h i r e t ş 42 - Mü LI’ dır ‘ TAT rbet 65 - Şe üz üm Kültür

50 - 51 liği Güven 6. Gıda i Yapıldı s Kongre

60 i nasıl s i y i n i Pirinç aşılır anl

halkı k r ü T 43 ce yeterin r iyo süt içm

İçindekiler

12

Mayıs 2018


Bakınca Görülecektir Dursun ARIK

0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net

Atalarımız 5000 yıl önce cep telefonu kullanıyorlardı Bir arkeolojik kazıda 100 metre derinliğe ulaşan Rus bilim adamları 1000 yıllık bakır tel artıkları buldular. Buradan atalarının 1000 yıl önce bir telefon ağına sahip oldukları sonucuna vardılar. Onlardan aşağı kalmamak için, Amerikalı bilim adamları 200 metre derinliğe kadar kazdılar ve 2000 yıllık optik kablo artıkları buldular ve atalarının 2000 yıl önce yüksek teknoloji ürünü dijital telefonları olduğu sonucuna vardılar. Bir hafta sonra Türk gazeteleri şöyle bir sürmanşetle çıktı: "500 metreye kadar yapılan çalışmalarda Türk bilim adamları kesinlikle hiç bir şey bulamadılar. Bu da gösteriyor ki, atalarımız 5000 yıl önce cep telefonu kullanıyorlardı. Dünya da iki tür topluluk vardır. Birincisi Medeniyet Kuranlar, ikincisi ise Medeniyet taşıyıcı toplumlar.

Her iki düşünce sistemi de hayata siyah ve beyaz olarak bakar. Uzlaşmaya kapalıdır. Ülke olarak uzun zamandır keskin çizgilerle ayrıştık. Bunun kötü bir olay olduğunda herkes hemfikir ama sonuç yok. Çünkü bazıları bu ayrışmadan besleniyor. Türkiye 24 Haziran'da önemli bir yol ayrımında olacak. 25 Haziran dan itibaren "Hiç birşey eskisi gibi olmayacak". Hayırlısını dilemek gerek, bizde öyle yapıyoruz Toplumlar umudun peşinden giderler. Umudun gerçekleşmesi ise değişimle olur. Bazı insanlar değişime direnirler. Bu bizi yanıltmasın... Değişime direniyormuş gibi görünenler ve geçmişte yaşayan bir kafa yapısına sahip olanlar da aslında her gün değişiyorlar. Sadece farkında değiller.

Türk insanı olarak iki bakış açısı arasında sıkışıp kaldık.

Modern yaşamın sağladığı imkanları en önemlisi akıllı telefonlarını ellerinden alın, internete ulaşmalarını engelleyin. Görün bakalım değişime karşılar mı, değiller mi?

Birincisi Dünyada ki her şey Türkler tarafından yapılmıştır. Her şeyin en iyisini biz yaptık. Tarih boyunca yanlışımız olmadığı gibi kaybettiğimiz herhangi bir savaşta yoktur. ”Taaa Viyana Kapılarına kadar” diye başlayan bir söyleme sığınırlar.

Bir çok insan geçmişin iyi olduğunu düşünür. O günlerin özlemi ile yanar tutuşur. Ama bugün sahip oldukları bir çok şeyin o günlerde olmadığını akıllarına getirmek istemezler. En iyi evde oturmak, en iyi arabaya binmek, çocukları en iyi okullarda okusun isterler.

Öyle bir tarih inançları vardır ki tarih boyunca değil mağlubiyet, beraberliğimiz bile yoktur. Bu bakış açısı ile Viyana kapılarına dayanan ordumuzun Ankara’ya kadar çekilmesini açıklamak mümkün değildir. Olsa olsa “Düşmanları döve döve Ankara’ya kadar çekildik” şeklinde açıklanabilir.

"Hem pastam dursun, hem karnım doysun" ruh hali Tabi ki öyle bir dünya yok.

İkinci bakış açısı ise Türklerin tarih boyunca hiçbir şey yapmadıklarıdır. Tarih sahnesine çıktıklarından bu güne Türkler sadece savaşan yağma ve talanla geçinen bir topluluk olmuştur. “Koskoca Osmanlı ’dan bize kalan tek şey Osmanlı tokatıdır” söylemine sığınırlar. Orta Asya'dan başlayıp tarih boyunca sayısız devlet kurmuş bir toplumdan bahsettiklerini unuturlar. Medeniyetin önemli kilometre taşlarından olan "Atın evcileştirilmesi"nin Türklerin başarısı olduğunu akıllarına bile getirmezler. Bu kadar büyük ve farklı grupların yaşadığı coğrafyaların nasıl olmuşta yıllarca yönetildiğini sorgulamazlar.

Barışmayı, büyümeyi ve bölüşmeyi bilmeyen yönetimler eninde sonunda kaybederler.

Ülke yönetenler adil ve paylaşımcı bir yapı kurmak ve bunu sürdürebilir kılmak zorundadırlar. Toplumun farklı katmanları arasında barışı sağlamak, kıt kaynakları büyütmek ve bölüşmek mecburiyeti vardır.

Lüks ve şatafat içinde yaşayanlara şunu hatırlatmamız lazım. "Akşam sen yedin baklava, güllaç Ben yedim, sade suya bulamaç Sabah kalktık, sende aç bende aç

Ramazan Bayramınız kutlu olsun

Mayıs 2018 13


BAŞYAZI

Engin GÜNER

eguner@tamamutfak.com.tr

YEMEK KARTLARI Uzun zamandan beri perakende yiyecek esnafı için mağduriyet ve tartışma konusu olan yemek kartları / yemek çekleri sorunu, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmelik’te yaptığı değişiklikle büyük ölçüde giderildi.

pos kirası, sarf malzemesi vs. isimler altında aylık, 2 aylık veya 3 aylık dönemler halinde ve büyük kısmı dövize endeksli olmak üzere ayrıca maktu tutarlarda ayrıca masraf faturaları keserek, üye işyerinin hakedişlerinden mahsup ederler.

Türkiye’nin 1992 yılında tanıştığı, yıllık 7 milyar TL. ciroya sahip ve 3,5 milyon kullanıcısı olan, servis sağlayıcı şirketlerin sayısının iki eli parmakları kadar olduğu ve bunun % 85’inin yabancı sermayeli şirketlerden oluştuğu ifade edilen, yemek kartları ve yemek kuponlarında sistem nasıl işliyor, hangi noktada tartışma ve sorun çıkıyordu?

• Servis sağlayıcı firmaların, müşterilerine yemek çeki kredisi pazarlarken iskonto uygulaması ya da iskonto yerine geçecek menfaatler sağlamasının haksız rekabet yarattığı ve pazara yeni girecek firmaları engellediği, • Pazar hakimiyetine sahip büyük servis sağlayıcısı firmaların kendi arasında anlaştıkları ve yüksek komisyonlar ve ek ücretler, küçük ve orta boy gıda perakende işletmelerini zor durumda bıraktıkları, • Servis sağlayıcı firmaların, perakende işletmelere uyguladığı vadelerin uzun olduğu, • Yemek çekleri perakende gıda işletmeleri için çıkarılmış olmasına rağmen, bunların marketlerde de geçmesinin haksızlık olduğuydu.

Sistemin taraflarını ve fonksiyonlarını basitçe özetlemek gerekirse; 1. Servis Sağlayıcılar: Kendilerine üye perakende yiyecek işletmelerinde geçerli olmak üzere, yemek kartları veya çekleri vasıtasıyla yemek kredisi satarlar. 2. Müşteriler (Personeline yemek kredisi dağıtan işletme veya kurumlar): Servis sağlayıcıdan satın aldıkları yemek kredilerini, personeline dağıtırlar. 3. Üye İşyerleri (Perakende Yiyecek İşletmeleri) : Yemek kartları veya kuponlarıyla verdikleri hizmetleri, servis sağlayıcı firmalara fatura ederler. 4. Kullanıcılar : Çalıştığı işletme ya da kurumdan yemek kartı veya yemek çeki alıp, bunlarla yemek yiyenler.

Biraz da sistemin nasıl işlediğinden bahsedelim. • Servis sağlayıcılar, müşterilere sattığı kredinin tamamını (% 100’ünü) ya da (müşterinin vadesi, personel sayısı, cirosal büyüklüğü, marka değeri, vb. parametrelere göz önüne alarak) iskontolu olarak faturalandırır. Örnek vermek gerekirse; bir işletmeye 10 kişi için aylık 250 TL./ Kişi hesabıyla KDV dahil 2.500 TL. fatura kesebileceği gibi, başka bir işletmeye 1.000 Kişi için aylık 250 TL./Kişi hesabıyla KDV dahil 250.000 TL. fatura kesmesi gerekirken % 5 iskonto yaparak, faturayı KDV dahil aylık 12.500 TL. daha aşağı çekebilmektedir. • Servis sağlayıcılardan kredileri satınalan müşterilerin talebine uygun olarak, çalışanların ya yemek kartlarına kredi yükleniyor ya da belli miktar tutarları içeren kupürlerin bulunduğu yemek çekleri veriliyor. Yemek çeklerinin bir özelliği; sadece üzerinde basılı olduğu yıl kullanılıp, daha sonraki yıl kullanılamamasıydı. • Perakende gıda işletmeleri, sistem dahilinde verdiği hizmetlerin karşılığı kredileri, kart firmalarının pos cihazları ve kuponlarla alırlar. Pos cihazından her ayın 15. günü ve son günü toplanan tutarlar ile aylık toplanan kuponları servis sağlayıcılara fatura ederler. • Servis sağlayıcılar da, üye işyerlerinden gelen faturalara istinaden, komisyon faturası keserler. Genel olarak bu komisyonlar küçük ve orta ölçekli firmalar için 30-45 gün arası vadelerde ve % 7 - % 10 civarında değişir. Servis sağlayıcılar; hizmet bedeli,

14

Mayıs 2018

Peki, şikayetlere konu olan sorunlar nelerdi?

22 Mayıs’ta yapılan yönetmelik değişikliği ile neler getirildi? • Servis sağlayıcı firmaların, müşterilerine yaptığı iskonto veya iskonto yerine geçecek menfaatler yasaklandı, • Servis sağlayıcıların, üye gıda işletmelerin hakedişleri üzerinde komisyonları, en fazla % 6 iskonto oranı ile sınırlandırıldı, başka herhangi bir ücret almaları yasaklandı, • Ödemelerin, üye işletmenin fatura düzenleme tarihinden itibaren en fazla 30 gün içinde ödenmesi şartı getirildi, • Yemek çeklerini kullanma yıl sınırı kaldırıldı, • Yeni kurulacak yemek kartı firmalarına, faaliyete başlamadan önce Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na bildirim şartı getirildi, • Servis sağlayıcı firmalara bu kurallara göre yeniden düzenleme yapmaları için 22 Kasım 2018’e kadar süre verildi. Pazarda hakimiyet sağlayan servis sağlayıcılar, gönderdikleri e-postalarla; yeni yönetmelikte bildirilen 6 aylık süreyi sonuna kadar kullanacaklarını, üye firmaların lehlerine olan düzenlemelere bu sürenin sonunda geçeceklerini bildirmişlerdir.

Halledilemeyenler; • Yemek çekleri; işletme ve kurumlarda görev yapan personelin, mesai saatlerinde harcadığı enerjisini toplamak ve bu süreçteki beslenme ihtiyacını gidermek için verilen bir hak olup, bu hakkın perakende gıda işletmelerinde kullanılması esastır. Bu çeklerin marketlerde kullanılması halinde; çalışan yeterli ve dengeli beslenemeyeceği gibi, iş ve sigorta mevzuatları bakımından da bordroya dahil edilmesi gereken aynî hakka dönüşmektedir. Bu haliyle devlet için vergi ve sigorta primi, perakende yiyecek işletmeleri için de gelir kaybı oluşmaktadır. Bir an önce, bu haksızlığın da giderilmesi gerekir.


*TÜRKİYE’DE *TÜRKİYE’DE EN FAZLA TERCİH EDİLEN EV DIŞI TÜKETİMTERCİH KAHVALTILIK MARKASI EN FAZLA EDİLEN EV DIŞI TÜKETİM KAHVALTILIK MARKASI

Yıllardır Kalitemizden Vazgeçmeyen Yıllardır Tüm Tüketicilerimize Tüketicilerimize Teşekkür Ederiz. Tüm *Level Araştırma Şirketi’nin Raporuna Göre

Mayıs47 2018Otel 15ve Araştırma, 15-20 Ocak 2018 tarihlerinde Türkiye’nin 11 ilinde tesadüfi olarak aramalar yapılmış olup, 145 Catering Firması, 16 Kafe olmak üzere toplam 208 görüşme CATI yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.

*Level Araştırma Şirketi’nin Raporuna Göre

Araştırma, 15-20 Ocak 2018 tarihlerinde Türkiye’nin 11 ilinde tesadüfi olarak aramalar yapılmış olup, 145 Catering Firması, 47 Otel ve 16 Kafe olmak üzere toplam 208 görüşme CATI yöntemiyle gerçekleştirilmiştir.


Dondurma

Maraş Dondurmasının Hikayesi

“Maraş dondurması, rivayete göre, Osmanlı döneminde, saraylarda ‘Karsambaç’ adı verilen bir tür buzlu tatlının uzantısı olarak keşfedilmiştir. Yörede Maraşlı Osman Ağa diye bilinen ve Osmanlı saraylarına ve asil konaklarına yabani orkide (salep) satan bir esnaf, bir gün satış bittikten sonra artan salebi, şeker ve süt karışımı olarak kara gömer. Ertesi gün baktığında, salebin kıvamındaki değişiklik dikkatini çeker; süt, salep ve şeker karışımının yoğunluk kazandığını ve sakız gibi uzadığını görünce, farklı bir lezzet olduğunu anlar ve kendi çevresinde birçok kişinin bu yeni bulunan gıda maddesini tadıp beğenmesi ile ‘Salepli karsambaç’ olarak fazlası ile talep gören Maraş dondurması doğmuş olur.” Türkiye’de yılda üretilen dondurmanın yüzde 16’sını Kahramanmaraş tek başına gerçekleştirmektedir

Her dondurma, ‘Maraş dondurması’ diye satılamayacak

Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası (KMSTO), şehrin en önemli simgelerinden ve markalarından olan Maraş Dondurması'nın patentini aldı. Oda Başkanı Serdar Zabun, bundan sonra dünyaca ünlü markalar da dahil herkesin her dondurmayı 'Maraş dondurması' diye satamayacağını belirterek, "Bu konuyla ilgili denetim kurullarımız olacak, cezai haklarımız var" dedi.

Geçmişi Osmanlı saraylarına kadar uzanan Maraş dondurması, aradan geçen zamanda şehrin ekonomisinde önemli bir yer edindi ve irili ufaklı 23 dondurma üretim tesisi kuruldu. Maraş dondurması kıvamı ve lezzetiyle dünyanın en sevilen dondurması oldu. Dünyaca ünlü birçok marka Kahramanmaraş’ta üretim yapmamasına rağmen ‘Halis Maraş dondurması’, ‘Maraş usulü dondurma’ gibi kavramlarla pazarlamaya başladı.

ZABUN: Dondurmanın %16’sını Kahramamaraş üretiyor Maraş dondurmasının şehrin simgesi ve en güçlü markası

olduğunu, bunu da zor bir sürecin ardından Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası adına Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde tescillettirdiklerini kaydeden Zabun, şunları söyledi: “Yapımında kullanılan keçi sütü ve salebin oluşturduğu farklı tat ve aroma yanında Maraş dondurmasını farklı kılan bir diğer özellik de yapımında sarf edilmesi gereken ustalık ve beceridir. Maraş dondurması, kendine has özelliklerini ancak Kahramanmaraş yöresinde üretilen keçi sütü kullanıldığı taktirde kazanabilmektedir. Maraş Dondurması ABD’den Avustralya’ya kadar yayılan unvanını sonuna kadar hak ediyor. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği sanayi verilerine göre Türkiye’de yılda üretilen 432 milyon litre dondurmanın 68 milyon litrelik kısmını yani yüzde 16’sını Kahramanmaraş tek başına gerçekleştirmektedir ve büyük bir pazar payına sahip olmaktadır. Yılda 32 milyon dolarlık Türkiye dondurma ihracatında önemli bir paya sahip olan şehrimiz, Irak, Bahreyn, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri gibi Ortadoğu ülkelerine Maraş Dondurması’nı ihraç ediyor.”

Patentdeki tarife uymayan ceza ödeyecek Avrupa patentini almak için de çalışmalara başladıklarını ifade eden Serdar Zabun, “Bu konuda artık herkes her dondurmayı ‘Maraş Dondurması’ diye satamayacak. Özellikle bizim patentimizde, coğrafi işaretimizde tarif edilen dondurma tipi üretimi, mamulü neyse o şekilde yapanlar sadece Maraş Dondurması olacak ve yüzde 100 keçi sütünden oluşacak. Diğerleri hep denetime tabi tutulacak. Bu, Ticaret ve Sanayi Odası’nın kontrolü altında olacak. Bundan sonra ‘Maraş usulü’, ‘Maraş Dondurması’ gibi tabirler hak etmeyen kişiler tarafından kullanılmayacak. Bizim bu konuyla ilgili denetim kurullarımız olacak, cezai haklarımız var. Bunları Tarım Bakanlığı ile birlikte takip edeceğiz ve gereği neyse yapılacak” diye konuştu.

16

Mayıs 2018


1.000 misafir... 15 farklı tatlı... Her seferinde doğru yapmak için tek şans. Servisten büfe sunumuna kadar mükemmel tat ve görüntüsünü koruyan yeni Carte d’Or Buffet portföyü.

ufs.com Mayıs 2018 17


Dondurma

Algida, dünyanın en büyük dondurma külahı figürünü oluşturarak Guinness Rekorlar Kitabı’na girmeyi denedi. 15 Mayıs’ta İstanbul’da gerçekleşen rekor denemesinde dünyanın en büyük dondurması külahı figürü için Algida çalışanları ve tüketicilerden oluşan 506 kişi bir araya geldi. Algida, 15 Mayıs Salı günü İstanbul’da bir rekor denemesine

Magnum, sanat, moda ve çikolatayı Magnum Store’da buluşturacak

Algida’dan Dünyanın En Büyük Dondurma Külahı Figürü ile Rekor Denemesi

imza attı. Guinnes Rekorlar Kitabı’na adını yazdırmak isteyen Algida’nın rekor denemesi için Algida çalışanları ve tüketicilerinden oluşan 506 kişi bir araya gelerek dünyanın en büyük dondurma külahı figürünü oluşturarak bir önceki rekoru egale etmeyi denedi. Rekor denemesi, Guinness Türkiye danışmanları Prof. Dr. Orhan Kural ve Aydın Türkgücü danışmanlığında gerçekleşti.

Bu yaz da, hazzı ciddiye alanlar, “Benim Magnum’um” seçeneği ile Magnum Store dondurma barında kendi Magnum’unu yaratmanın hazzını yaşamaya devam edecek. Menüye yeni eklenen Fashion Magnum, Glamour Magnum, Art Magnum, Signature Magnum, haz tutkunlarını 1920’lerin görkemli dünyasında yolculuğa çıkarıyor. Magnum, bu sezon Martin Werner’in yönettiği yeni reklam filminde, hayatı içinde keyif aldığınız “an”larla yaşamaya davet ederek, 20’lerin ihtişamı ve art deco parıltısını yansıtıyordu. Art deco esintileri taşıyan yeni tasarımlar, adeta birer lezzetli sanat eserine dönüşüyor. Yenilebilir taze çiçek yaprakları ve pembe taşlar ile tasarlanmış Fashion Magnum; Magnum sütlü çikolata, fındık & ceviz, krokan ve altın süsleme ile hazırlanmış Glamour Magnum, moda severlerin ilgisine sunuluyor. Yenilebilir taze çiçek yaprakları, mereng ve nane lezzetinin bir araya geldiği bir sanat eserini andıran Art Magnum ve Magnum bitter çikolata, çikolata çubuğu, kakao nibi, tarçınlı kurabiye, brownie parçacıkları ile Magnum’un imza ürünü Signature Magnum, herkesi hazzı ciddiye almaya davet ediyor.

THERMOSET ÇİZİLEBİLİR Mİ? ÇİZİLSE DE HALEN HİJYENİK MİDİR? Kuvvetli ve keskin bıçak darbeleri ile yüzeyi çizilebilir.Ancak çizilse bile anti - bakteriyel ve hijyenik yapısını korur.Ayrıca esnek bir hammadde olduğu için yüzeyindeki çizikleri belli etmez 18

Mayıs 2018


Mayıs 2018 19


Dondurma

Bir top mutluluk Mutluluk tadında ürünlerin yaratıcısı Özsüt’te dondurma sezonu açıldı! Bu yıl karamelden bal bademe, şeftaliliden vişneliye tam 21 çeşidin sunulduğu dondurma ve sorbelerde, dalından koparılmış taze meyveler ve leziz kuruyemişler kullanılıyor. Günlük çiftlik sütüyle lezzeti katlanan dondurmalar, sütlü tatlı ve pastaların yanına da çok yakışıyor. Çocuklar ise özel tasarımlı Yuppi ile doyasıya dondurma yemenin keyfini çıkarıyor. Yazın en keyifli habercisi dondurma, iştahları kabartan görünümü ve enfes lezzetiyle Özsüt mağazalarındaki yerini aldı. Geleneksel Türk damak tadına uygun, sert yapıdaki Özsüt dondurmalarının sırrı, Anadolu’nun dört bir yanında dalından toplanmış meyvelerden geliyor. Tire’nin karadutu, Emiralem’in çilekleri, Uludağ’ın tertemiz havasında yetişen frambuazlar, Akdeniz’in sıcacık güneşiyle büyüyen limonlar ve leziz kuru yemişler, günlük çiftlik sütüyle buluşuyor. 21 çeşit Özsüt dondurmasında hiçbir koruyucu katkı maddesi kullanılmıyor.

Soft Republick ile Yepyeni Bir Dondurma Deneyimi Dondurma sevenleri bambaşka bir deneyimi yaşamaya çağıran Soft Republick, ilk mağazasını açtı. Soft Republick’te isteyenler çeşit çeşit lezzet arasından seçeceği dondurmaları 30 çeşit topping ve sosla süsleyebileceği gibi hamburger veya sosisli sandviç şeklinde de tadabiliyor.

Yazın serinleten neşesi Pernıgottı Il Gelato Pernigotti IL Gelato, dondurma tutkunlarına neşe ve keyif dolu serin bir yaz vadediyor. Pernigotti IL Gelato, yoğun tadı ve kalitesiyle sıcak yaz günlerini serin bir molayla keyiflendiriyor.

lileri yetiştikleri ülkelerden geliyor. Madagaskar’ın vanilyası, Santo Domingo’nun kakaosu, Antep’in fıstığı ve İtalya’nın meşhur Gianduia çikolatası kullanılarak eşsiz Pernigotti IL Gelato lezzeti oluşturuluyor.

Pernigotti IL Gelato “doğal ve kaliteli” olanı arayanlara sesleniyor. Ürünlerde doğal şeker ve gerçek çikolata kullanılıyor. İçeriğindeki vanilya, çilek, fındık benzeri tüm soslar tamamen doğal içeriklerle elde ediliyor. Cup serisinde dondurmalara lezzet katan kakao ve meyvelerin en yüksek kalite-

En zor beğenen damakları bile memnun edecek tadı ve kalitesiyle Pernigotti IL Gelato, yazın sıcağından bunaldığınız günlerde serinleten, lezzetli bir molayla sizi keyiflendiriyor. 1860’dan bugüne uzanan Pernigotti geleneği, eşsiz lezzetiyle Türkiye’deki dondurma alışkanlıklarını da değiştiriyor.

20

Mayıs 2018

Türkiye'de sanatı ve yaratıcılığı destekleyen yeni dondurma markası Soft Republick, ilk mağazasını açtı. Hayatın her alanında sıra dışı olmayı seven, yeniliklere açık, yaratıcı ruhlara hitap eden Soft Republick, lezzetiyle olduğu kadar sos ve sunum çeşitliliğiyle fark yaratıyor. Hamburger, sosisli sandviç formundaki dondurmalarıyla şaşırtan Soft Republick’te 30 çeşit topping ve sosla herkes kendi dondurma reçetesini oluşturabiliyor.


Mayıs 2018 21


DONUK PASTA Dondurulmuş ürünlerin toplu yemek sektöründeki yerini olmazsa olmazlarını, pratik, kolay ve güvenilir avantajlarını herkes çok iyi bilir. Biz de cafelerdeki lezzetli pastaları 4 ncü yemekte sunarak farklılık oluşturduk. Şurası bir gerçek ki en çok rağbet gören isimler her zaman kaliteli olandır. Bu gün hangi sektör de olursa olsun işlerinde başarılı olanlar kaliteden ödün vermemiş ve kendi standartını oluşturmuş kurumsal yapıdaki firmalardır. Bizim de izlediğimiz yol tam olarak bu. Tabii bu kısımda elbette maliyetler ile olan savaş da var. Fakat biz Donuk Pasta olarak bu ufak maliyetlerin aslında çok büyük bir geri dönüşüne inanıyoruz. Bir sihirbaz değiliz tabiiki Sihirli bir dokunuş da harikalar yaratamayız ama lezzetli ürünler için gerekli tüm malzemeye sahibiz. Çok yakında Ankara da harika bir festival var, sloganı da güzel En Tatlı Buluşma. Evet’’ Dondurma ve Tatlı Festivali ‘’bizde orada olacağız ve standımıza gelecek çok ünlü isimlerin yanı sıra değerli halkımızı da mutlaka bekliyoruz. Pasta üzerinde Dondurma yada Dondurmalı Pasta . Ne dersiniz kulağa hoş gelmiyor mu? 2017 yılında Dondurulmuş pasta sektörüne adım atan firma Donuk Pasta Üretim Ve Pazarlama A.Ş. ismi ile kurulmuştur. Sadece Cafelere değil Toplu yemek, Organizasyon ve Market sektörüne de yeni bir soluk getiren firma Ayda ortalama 2 milyon dilim üretim yapabilme kapasitesine sahip. Donuk Pasta yeni geliştirdiği sistem ile sektör e çok farklı yenilikler kazandıracak projelerin de patentlerini almaya başladı. Bu sistem ile sadece cafeler de yenilen lezzetli pastaların tüm Hoteller, Toplu yemek, Cash &Carry, Toptan ve Yerel Marketler de de sunulabilinir hale gelmesini sağlamak en büyük hedefleri.

22

Mayıs 2018


Estetik, dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri... THERMOSET bir petrol ve plastik türevi değildir.Melaminin kuvvetlendirilmişbir formu olmasına rağmen,"Melamin de"değildir.Bu esnek ve antibakteriyel kimyasal madde THERMOSET olarak bilinir. "Plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilmez kansorejen madde açığa çıkar"

DRinKWaRE Drinkware

KÜLSAN A.Ş

Karayolları Mah. Kadir Akdoğan Cad. No.18 Küçükköy 34255 Gaziosmanpaşa - İstanbul Tel: 0212 477 56 66 Faks: 0212 477 57 77 e-mail:kulsan@kulsan.com.tr www.kulsan.com.tr Mayıs 2018 23


Firma

KALİTENİN YENİ ADI

"SARAYLI TATLICIZADEM"

Ankara'nın beş ayrı noktasında faaliyet gösteren Saraylı Tatlıcızadem'in Genel Müdürü Uğur Özdemir, herkesin sağlıklı ve kaliteli tatlı yemesi için çalıştıklarını söyledi. Uğur Özdemir Catering Guide'ye yaptığı açıklamada; "Müşterilerimize sunduğumuz lezzetler hiç bir fabrikasyon makine kullanmadan tamamen ustalarımızın el emeğidir. Kullandığımız ham maddelerin tamamı doğal ve katkısız olup, baklava unumuz, fıstığımız ve kadayıfımız Gaziantep'ten, künefe ve börek için kullandığımız peynirimiz Hatay'dan, tereyağımız ise Şanlıurfa ve Van'dan getirilmektedir."dedi. Uğur Özdemir açıklamasının devamında "Tecrübeli personelimiz ve şık mekanlarımızla müşterilerimizi ağırlamaktan ve nefis lezzetlerimizle baş başa bırakmaktan mutluluk duyuyoruz."dedi. Ürünlerinde kesinlikle katkı maddesi bulunmadığını belirten Uğur Özdemir; "Kesinlikle Glikoz şurubu kullanmıyoruz. Tüm ürünlerimizde sadece şeker pancarı kullanmaktayız. Her ürünümüz kalifiyeli ustalarımızın ellerinden

24

Mayıs 2018

çıkmaktadır ve imalathanemiz tüm halkımıza açıktır. Firma olarak kaliteyi ön planda tutup müşteri memnuniyetini en üst seviyede sağlamayı hedefliyoruz." Uğur Özdemir sözlerine söyle devam etti "Müşterilerimizden almış olduğumuz teşekkür ve takdir bizi memnun etmektedir. Bunlar bize ne kadar iyi bir yolda olduğumuzu göstermektedir. Hedefimiz "Saraylı Tatlıcızadem" markasını Türkiye ve Dünyada yaymak ve insanlarımızın bu kaliteli ürünlerimizle buluşmasını sağlamaktır. Bunun için tüm ekibimizle özverili bir şekilde çalışmaktayız. Bu işin sırrı, ustalık ve sevgidir.

ŞUBELERİMİZ: Kızılay: Kızılay Mah. Atatürk Bulvarı No:96 Kızılay AVM Elvankent: Atakent Mah. 1464 Cd. No:18 Etimesgut Bağlıca: Bağlıca Mah. Bağlıca Bul. No:99 Etimesgut Köroğlu: Büyükesat Mah. Uğur Mumcu Cd. No:96 Çankaya Ostim: İvedik OSB Mah. Melih Gökçek Bul. No:83/1 Yenimahalle


2018 Yaz Sezonunda Ice Dream'den Rüya Gibi İki Yeni Lezzet

YENİ

ie & n w o r B Ice Dream okie Dream Co m a e r D Ice

Premium dondurma markası ‘Ice Dream’, yeni sezona özel, ev dışı tüketim noktalarında, iş ortaklarına rüya gibi iki yeni lezzet sunuyor. Ev dışı tüketim noktalarında premium dondurma tarzına keyifli bir yorum getiren Ice Dream, 2018 yılında da yaz sezonuna iddialı giriyor. Ürün çeşitliliğiyle kategoriye yenilik getiren Ice Dream, birbirinden lezzetli ve kaliteli 24 çeşit dondurması ile sezona hazır. Dondurma ve tatlının muhteşem uyumuyla harmanlanan Ice Dream Brownie ve Ice Dream Cookie Dream bu yaz dondurma severlere, tatlı ile dondurmanın keyifli ve lezzetli birlikteliğini vaat ediyor. Ice Dream sunduğu dondurma rüyasına bu yıl yeni lezzetler olarak; bisküvi parçalarıyla dondurmanın lezzetli buluşması Ice Dream Cookie Dream ile kafe ve restoranların en çok tercih edilen tatlarından biri olmaya aday Ice Dream Brownie‘yi sunuyor.

Cookie Dream “Enfes bisküvi parçaları ve dondurmanın lezzetli buluşması” Bitter ve sütlü çikolata kaplı bisküvi parçalarının, bisküvi tadında Ice Dream dondurmayla lezzetli uyumu kurabiye severlerin aklını başından almaya hazırlanıyor. Cookie Dream, bisküvi parçaları ile harmanlanmış Ice Dream dondurmasıyla günün her saatinde kurabiye severlere pratik, lezzetli ve serinletici anlar sunmaya hazırlanıyor.

Ice Dream Brownie ile “Brownie’ye rüya yorum” Brownie düşkünlerinin aklını başından alacak Ice Dream Brownie ’ de ise lezzetli Ice Dream çikolatalı dondurma ile brownie parçaları buluşuyor. Bu sezon kafe ve restoranların en çok aranılan tatlarından biri olmaya aday Ice Dream Brownie; brownie ve dondurma hazzını bir arada, doruklarda yaşatıyor. Butik dondurma tarzına keyifli bir yorum katan Ice Dream, birbirinden lezzetli çeşitleriyle Golf ailesinin en geniş ürün gamına sahip ve en dinamik üyesi. Mutluluğu çağrıştıran sıcacık ismiyle Ice Dream “Sadece dondurma değil; bir dondurma rüyası.” Her kaşıkta şaşıracak, şaşırdıkça daha da keyiflenecek, bu rüyanın hiç bitmemesini isteyeceksiniz.

Ice Dream’den işletmelere daha fazla ürün sergileyebilme kolaylığı... Hem ürünlerin tazeliğini korumak hem de dondurma reyonlarında daha çok ürün sergileyebilme şansını sunabilmek için Ice Dream; 5,5 litrenin yanı sıra 2,6 litrelik ambalajını da yeni sezon için iş ortaklarına sunuyor.

Ice Dream iletişim adresleri www.icedream.com.tr

Instagram: icedream_tr Sipariş için: siparis@icedream.com.tr Golf müşteri iletişim merkezi: 0 850 222 4653 Mayıs 2018 25


Güncel Haber

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, yaklaşık 5 milyon çalışanın işyeri dışında yedikleri yemeğin maliyetini artıran, lokantalara ciddi mali yük getiren yemek kartı komisyon oranlarına üst sınır getirilmesine ilişkin, “Yemek kartında yeni düzenleme ile yemeğin lezzeti, lokantanın bereketi artacak” dedi. Avdagiç, İTO olarak 14 ay önce ‘İskonto kalkarsa restoranlar ve yemek kartı firmaları arasında tartışmaya neden olan komisyonların yüzde 3-4 seviyesine çekilebileceğine inanıyoruz’ açıklaması yaptıklarını hatırlatarak, şunları söyledi: “Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’nın Resmi Gazete’de yayınlanan Perakende Ticarette Uygulanacak İlke ve Kurallar Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliği’ne göre lokantaların yemek kartı firmalarına ödedikleri yüzde 10’u bulan komisyonlar yüzde 6’nın altına inecek.

YEMEK KARTINDA İSKONTOYA SON, YÜKSEK KOMİSYONA TAVAN

Yeni yönetmelikle, kart hizmeti veren firmaların anlaşmalı işyerlerine verdikleri yüzde 7’yi bulan iskontolar ise tamamen kaldırıldı. İstanbul Ticaret Odası olarak iskontoların kaldırılması yönündeki önerimizi ilk kez geçtiğimiz yılbaşında kamuoyu nezdinde dile getirmiştik. Tam da arzu ettiğimiz oldu. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na teşekkürlerimizi sunuyoruz.” 110 BİN İŞLETMEYİ İLGİLENDİRİYOR Yeni düzenleme ile yemek kartı kuruluşları iskonto haricinde artık barındırma, kira, sarf malzemesi, işletim, teknik destek ve bakım bedeli, depozito gibi adlar altında da herhangi bir bedel talep edemeyecek. Yemek kartı hizmeti veren kuruluşlarının lokantalara yapacağı ödemelerin süresi de 30 günü geçemeyecek. Türkiye’de yemek kartı ve benzeri sistemle servis veren yaklaşık 110 bin işletme var. Bu işletmelerin 40 bini İstanbul’da. Yemek kartı kullanan çalışan sayısı ise 5 milyonu buluyor.

Edenred Türkiye Genel Müdürü Eric de Ladoucette:

“Yeni düzenleme tüm paydaşların lehinedir sektöre ivme kazandıracaktır...’’ Edenred Türkiye Genel Müdürü Eric de Ladoucette, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yemek kartı şirketlerine yönelik hazırlanan düzenlemenin yürürlüğe girmesiyle ilgili görüşlerini aktardı.

temel haklarını gözeten bir yaklaşımla yönetilmiştir. Gelinen noktada yeni düzenlemenin tüm paydaşların lehine olduğunu; getireceği standartlar ile sektörümüze ivme kazandıracağını düşünüyorum” dedi.

Ticket markası ile ülkemizi yemek kuponları ile tanıştıran ilk şirket olan Edenred’in Türkiye Genel Müdürü Eric De Ladoucette, yemek kartları sektörünü yakından ilgilendiren yeni düzenlemeye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Edenred’in, Türkiye pazarında giriş yaptığı 1992 yılından bu yana kurumların verimliliğinin ve çalışanların alım güçlerinin artması, ayrıca üye iş yerlerinin ek satış hacmi elde etmesi yönünde katkı sunduğunu aktaran De Ladoucette, sözlerine şöyle devam etti; ‘Bu yeni yönetmelik kapsamında restoranlar ve firmalar için getirilen ticari şartlar önümüzdeki aylarda yürürlüğe konulacaktır. Maliyeti iş veren tarafından karşılanırken aynı zamanda iş verene vergi avantajı da sağlayan yemek kartlarının hem ülke ekonomisine hem de sayıları 3 milyona ulaşan kart kullanıcısı çalışanın iş motivasyonu ve bireysel ekonomisine katkısı oldukça yüksek. Yeni düzenleme ile önümüzdeki dönemde bu katkı kuşkusuz daha da güçlenecektir.’

Çeşitli resmi kurumlar, restoran birlikleri ve yemek kartı sektörü ile aylar süren görüş alış verişi sonrasında; Gümrük ve Ticaret Bakanlığı 22 Mayıs 2018 tarihinde yemek kartı sektörünü etkileyen yeni bir düzenleme yayınladı. Eric de Ladoucette: “Sektör olarak elimizden geldiğince katkı sunmaya çalıştığımız bu süreç, Bakanlığımızın liderliğinde, yemek kartı sağlayıcı firmaları, restoranlar ve işveren dernekleri gibi tüm paydaşların görüşlerinin alındığı, tüm tarafların

26

Mayıs 2018


Mayıs 2018 27


Köşe Yazısı / Beyaz Et Yüce CANOLER

Ziraat Yüksek Mühendisi yucecanoler@mynet.com

Kanser Stresi Teknolojik gelişmelere paralel olarak daha sık karşımıza çıkmaya başlayan, tüm araştırmalara rağmen hala hastalık nedeninin tam olarak belirlenemediği, ölüm nedenleri sıralamasında en başlarda yer alan korkutucu bir hastalıktır KANSER. Hemen her ailede 1-2 vakanın görülmeye başladığı günümüzde, şehirlerde yaşayıp yüreğinin bir kenarında da olsa bu korkuyu taşımayan hiç kimse kalmamıştır. İnsanlar artık, başta gıdalar olmak üzere, soludukları havadan, sanayileşmekten, kirlenmiş çevreden, kullandıkları eşyalardan hatta güneşlenmekten dahi korkar olmuştur. Her gün kanserle ilgili haberler basında yer almakta bu konudaki stres giderek büyümektedir. Bilindiği üzere kanseri tetikleyenler arasında “stres” sıralamanın önlerinde yer almaktadır. TV kanallarında sık görülen bir kısım “Medyatik” tipler, uzmanı olmadıkları konularda, ünlerine ün katma hevesiyle bu stresi kullanarak huzursuzluğu tırmandırmaktadırlar. Halkımızın sık tükettiği en önemli gıda maddelerini sözleşmişler gibi bir bir kansere sebebiyet verme veya kanserojen madde içerme iddialarıyla riskli ve şüpheli gıdalar haline getirmektedirler. Sorumsuzca yapılan bu tür afaki açıklamaların amacının halk sağlığını korumak olduğuna inanmak mümkün değildir. Tüketici çoğunlukla bilimsel olmayan bu iddialar nedeniyle şaşkına çevrilmiş, üretilen gıdaların neredeyse tamamına kuşku ile yaklaşan mutsuz kişiler haline getirilmiştir. İşin üzücü yanı bu iddiaların çoğunun doğru olmadığını açıklayan konu uzmanı profesörlerin sözlerini inandırıcı bulmayan tüketiciler bir arabesk müzik tutkunu gibi medyatik şovmenlerin söylediklerini birbirlerine aktararak yas tutmaya devam etmektedirler. İşte bir çeşit “Kanser Paranoyası” nın böyle ortaya çıktığını düşünüyorum. Söz konusu medyatik kişilerin başında gelen isimleri herkes tahmin edebilir. En etkili silahları gıdalarımızdır. Özellikle sanayi ürünü gıdalara saldırı niteliğinde iddiaları önde geliyor. Ekmekten şekere, etten yoğurda, yumurtadan süte kadar hepsi kanser yapıyormuş. Öyle bilimsel açıklamalara da pek fazla yer verilmiyor. Tüketici çok basit yalanlara bile kolaylıkla inanırken bilimsel tartışmalar yaratmaya ne gerek var. Yalan ve saçma söylemler medyayı takip edenleri ikna etmeye yetiyor. Bilimsel gerekçe aramadan kolayca inanıveriyorlar. Ne yazık ki “ezber bozan” diye anılan bu iddia sahiplene duyulan güven bilime duyulandan daha yüksektir. İlk duyulan iddia yalan da olsa sonradan onu düzeltmek isteyen bilim adamlarını tanımak da dinlemek de istemezler. İzleyicilerin çoğu ilk duyduklarına itibar eder, TV kanallarında belirsiz zamanlarda uzman kişilerce yapılan açıklama ve tartışmaları takip etmezler, edemezler. Peki bu kanser sebebi olarak gösterilen besinler tüketildiğinde gerçekten kanser olmak söz konusu mudur, bilimsel açıklamalar ne diyor?.....

28

Mayıs 2018

“Doğrudan kanser yapan ve kanserden koruyan besin yoktur” Bu konudaki bilimsel açıklama nettir. Şimdi bilimsel temele dayanmayan, maksatlı ve kötü niyetli açıklamaları bir tarafa bırakıp gerçek bilim adamlarının hazırladıkları Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) raporunun konumuzla ilgili kısmına kısaca bir göz gezdirelim; “Doğrudan kanser yaptığı ya da kanserden koruduğu net olarak kanıtlanmış bir besin olmadığı unutulmaması gereken önemli bir noktadır. Diyetteki bazı faktörler kanser hücresi oluşumunu başlatabilirken, diğer bazı faktörler başlamış olan bir kanser sürecini kolaylaştırabilir ya da yardım eder. Diyetteki bazı faktörlerin belli bazı kanser türlerine karşı koruyucu olabileceğine ilişkin veriler vardır.”

Kanser ve Beslenme İlişkisi • Kanser tek bir hastalık değildir. Hastalığın gelişmesinde genellikle birden fazla faktör rol oynar. • Kanser gelişmesini etkileyen faktörler arasında başlıca; genetik faktörler, bağışıklık sistemi, fiziksel aktivite, çevresel faktörler ve diyet faktörleri sayılabilir. • Kanser, normal bir hücrenin genetik materyalinde yukarıda belirtilen faktörlerin etkisiyle meydana gelen değişiklikler (mutasyonlar) sonucunda kontrolsüz çoğalma ve metastaz yapma özellikleri kazanarak ilerler ve hastanın ölümüne neden olur. • Mutasyonlar genellikle yukarıda saydığımız kansere yol açan faktörlerin etkisiyle oluşur. Kalıtımsal olarak meydana gelen kanserlerin oranı çok azdır(%5 den az). • Mutasyonlara başlıca çevresel faktörler, diyet ve beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan bazı maddeler yol açmaktadır. • Diyet-kanser ilişkisi; Günümüzde tüm kanserlerin üçte birinin beslenme ile ilişkili olduğu hesaplanmaktadır. • Bağışıklık sisteminin zayıf olduğu durumlarda kanser sıklığı belirgin olarak artar. • Kanser nedeni çeşitli faktörlerin etkisiyle normal bir hücrenin kansere dönüşerek kişiyi hasta etmesine kadar geçen süre, kanser türüne bağlı olarak 2-30 yıl arasında değişmektedir. Bu kadar uzun ve çok sayıda faktörün etkili olduğu bir süreçte çok fazla sayıda kimyasalı (zaralı ve / veya koruyucu) içeren diyet gibi bir faktörün etkisini değerlendirirken çok dikkatli olmak gerekir. • Besinlerin bozulmasını engellemek için alınan bazı önlemler ile besinlerin pişirilme yöntemleri sonucunda kanser başlatabilen bazı maddeler açığa çıkmaktadır. • Ticari gıdaların dayanıklılığını artırmak için değişik katkı maddelerinin eklenmesinin her zaman sakıncalı olduğu söylenemez. Kötü koşullarda saklanan besinlerde üreyebilecek


zararlı mikroorganizmalar katkı maddelerinin yaratabileceğinden çok daha fazla hastalık riski taşımaktadır. Örneğin, küf vb. mantarların üremesini engelleyen katkı maddeleri gerçekte kansere karşı bir koruma da sağlar. İşlenmiş et ürünlerine (salam, sosis, sucuk, jambon vb) katkı maddesi katılmadığı zaman oluşabilecek bir bakteri çoğalması başta botulizm gibi öldürücü olabilecek ciddi sorunlara yol açabilecektir. • Gıdaların kızartılması veya yüksek ısıda (120 C üzerinde) hazırlanması sırasında kanserojen madde olan heterosiklik aminlerin oluşmasına neden olur. Ayrıca et ve balık ürünlerinde tütsüleme işlemi sırasında polistik aromatik hidrokarbonlar oluşturmaktadır. Bunların başta yemek borusu kanserleri olmak üzere bazı kanser türlerini artırdığına ilişkin epidemiyolojik çalışmalar bulunmaktadır. • Özellikle nişastalı yiyeceklerin (patates cipsleri vb) kızartma dahil yüksek ısıda hazırlanması akrilamid oluşmasına neden olur. Akrilamid kansere neden olan bir kimyasaldır. Ancak toplumda yiyeceklerde oluşan akrilamid ile kanser riskinin arttığını gösteren bir kanıt henüz bulunmamaktadır. • Yiyeceklerdeki pestisit kalıntılarının kanser riskini artırdığına dair herhangi bir veri bulunmamaktadır. Yüksek dozda maruz kalındığında kanser riskini artırabilen pestisitlerin tarımda kullanılmasına izin verilen dozlarında kanser başlattığına dair veri bulunmamaktadır. • Tuzlu ve özellikle tuz içeriği yüksek salamura yiyecekler (turşu, asma yaprağı, beyaz peynir vb) kanser (mide kanseri) riski taşımaktadır. Bu tür yiyeceklerin tüketilmeden önce tuzdan arındırılmasında yarar vardır. • Yağın kanser gelişmesini nasıl kolaylaştırdığına ilişkin net mekanistik veri bulunmamakla beraber, araştırmalar diyetteki toplam yağ miktarının yanı sıra doymuş yağ miktarlarının kanser (kolon, meme ve endometriyum kanserleri) gelişiminde daha önemli olduğunu ortaya koymaktadır. • Yüksek kalorili diyetin de kanser gelişimini kolaylaştırdığı bilinmektedir. • Özellikle kırmızı etin kanser riskini artırdığına ilişkin çok sayıda epidemiyolojik çalışma bulunmaktadır. Yapılan çalışmalar, fazla kırmızı et (sağlıklı bir diyette önerilen kırmızı et miktarının 2-3 misli) tüketilmesi ile kolon, meme ve prostat kanseri sıklığının arttığını göstermektedir. Ancak; et tüketiminin az olduğu ülkelerde (ülkemiz dahil) kanser riskinin ön plana çıkarılarak kırmızı et tüketiminin kısıtlandırılmasının önerilmesi genel bir politika olarak doğru bulunmayabilir. • Obezitenin özellikle meme, kolon ve endometriyum kanseri riskini artırdığına ilişkin çok sayıda çalışma vardır. Buna paralel olarak kilo kontrolünün ve fiziksel aktivitenin bu kanserlerde yaşamı uzatıcı etkisi olduğu bilinmektedir. • Diyet kanserden korur mu? Epidemiyolojik araştırmalar sebze, meyve, tam tahıl, ve baklagillerden zengin diyetle beslenenlerde özellikle ağız boşluğu, yemek borusu, mide, kolon ve akciğer kanserlerinin daha az oranda görüldüğünü ortaya koymaktadır. Bu diyetin koruyucu etkisinin daha çok lif miktarının fazla, yağ

oranının az olmasının yanı sıra içerdiği vitaminler, antioksidanlar ve fitokimyasallara bağlı olabileceği düşünülerek, bu besinlerin hepsinin (muntazaman) tüketilmesi önerilmektedir. • Beyaz et kanserden korur mu? Diyetteki proteinin kırmızı et yerine beyaz et ve tahıl ürünlerinden karşılanmasının kansere karşı koruyucu olabileceğine dair veriler bulunmaktadır. • Gıda maddeleri arasında yer alan alkolün kanser başlattığına dair bir hayli veri vardır. Sigara ile birlikte olduğunda alkolün ağız boşluğu ve yemek borusu kanserine yol açma riski çok daha fazla olmaktadır. • Kansere yol açtığı kesin olarak gösterilmiş çevresel faktörlerin en başında SİGARA gelmektedir. Günümüzde izlenen kanserlerin yaklaşık üçte birinin sigaradan kaynaklandığı hesaplanmaktadır. Başta akciğer kanseri olmak üzere 20 civarında kanser türünü tetikleyen bir etkendir. Sigara tek başına diyet faktörleri ve beslenme alışkanlıklarından kaynaklanan kanserlerden daha fazla hastalığa neden olmaktadır. • Ülkemizde gıda-beslenme ve kanser ile ilgili yanlış ve doğruluğu bulunmayan ve kasıtlı olarak yayılan bilgiler son yıllarda artmıştır. Bu konuda ilgili kurumların (Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Radyo Televizyon Üst Kurulu, Bilim Bakanlığı, Reklam Kurulu) bilim adamlarıyla işbirliği yaparak insanlarda oluşan yanlış algıların önlenmesi gerekmektedir. DOKTOR TAVSİYESİ ■ Kırmızı et (özellikle uygun şekilde pişirilmiş olmasına dikkat ederek) ve hayvansal yağları az tüketin. ■ Günde 5 porsiyon çiğ ya da az pişmiş meyve sebze tüketin. ■ Lifli gıdaları bol bol tüketin. ■ Balık tüketiminizi artırın. (kirli su havuzları ve çevre kirliliğinin olduğu deniz kıyılarında yetiştirilmemiş olması koşuluyla) ■ Tuzu ve tuzlu yiyecekleri az tüketin. ■ Şekeri ve şekerli yiyecekleri az tüketin. ■ Tam tahıl ürünlerini, kahverengi pirinç vb. ürünleri tercih edin. ■ Kızartmalardan mümkün olduğu kadar uzak durun. Kızartma yapacaksanız bitkisel yağları veya zeytinyağını tercih edin. Tereyağını kızartmada kullanmayın. ■ Alkollü içeceklerden uzak durun ya da tüketimini azaltın. ■ Sigaradan ve sigara içilen yerlerden uzak durun (yazarın notu: Bu madde tarafımdan eklenmiştir. Orijinal metinde her nedense yer almamış) Sağlıklı bir diyet, kanser riskini ve kalp hastalıkları başta olmak üzere birçok hastalık riskini azaltabilir.Tüm okurlarıma sağlıklı bir ömür geçirmelerini dilerim. KAYNAK: TÜBA tarafından 23 Mayıs 2015 tarihinde Elazığ’da “TÜBA-GIDA, BESLENME ve KANSERİN ÖNLENMESİ SEMPOZYUMU” yapılmış, sempozyumda sunulan bildiriler ile yapılan tartışmalar Prof. Dr. Taner DEMİRER ve Prof. Dr. Kazım ŞAHİN tarafından rapor haline getirilerek 155 sayfalık bir kitap olarak basılmıştır. Söz konusu kitap ücretsiz olup arzu edenler www.tuba.gov.tr adresinden temin edebilirler.

Mayıs 2018 29


Köşe Yazısı / Tatlı

Büşra Gülşah GÜNCÜ Gıda Mühendisi busra.guncu@ardayayin.net

Müşteri her zaman ‘TATLI’ dır Bu söz böyle daha güzel oldu sanki…

Bu sayımızda ‘tatlı’ yiyelim ‘tatlı’ konuşalım istedim.

Tatlının uyandırdığı mutluluk

Dört farklı tat duyumuz var. Acı, tatlı, ekşi ve tuzlu... İngilizcede sıcak anlamına gelen ‘hot’ kelimesi aynı zamanda acı anlamına geliyor. Acı yerken bir hararet oluşmasından ötürü böyle bir yakıştırma yapılmış olmalı. Türkçede ise acı kelimesi hem tat alma duyumuz olan ‘acı’ yı hem de bedensel ve manevi ıstırap anlamına gelen ‘acı’yı temsil ediyor. Acının dilde oluşturduğu yanma hissisinden ötürü bu anlam verilmiş. Tatlı kelimesine gelecek olursak o da tat duyumuz olan ‘tatlı’ haricinde ‘sevimli, hoş’ anlamını da taşıyor. ‘Tatlı bir çocuk’, ‘tatlı rüyalar’, (başlıktan kopya çekecek olursak)‘tatlı yiyelim tatlı konuşalım’ örneklerinde olduğu gibi. Tatlının damağımızda uyandırdığı tadın yanında zihnimizde olumlu bir izlenim oluşturma özelliği olduğu kesin. Karın doyurmak yaşamsal bir ihtiyaçken, tatlı ile karnımızı doyuramayacağımızı bildiğimiz halde sırf keyfimizden ötürü tatlı tüketiriz. Tatlı yerken üç kişiyizdir: Biz, keyfimiz ve kâhyası…

Helva yemek için birinin ölmesini beklemenize gerek yok Son yıllarda ülkemizde Ev Dışı Tüketim’in artması bize tembellik yapabilme fırsatı veriyor. Mutfağa girip tatlı yapma zahmetine katlanmamıza gerek kalmıyor. Bir tatlıcıya giderek istediğimiz tatlıdan doyasıya yiyebiliyoruz. Bazı tatlılara market raflarında rastlayıp kısa bir bakışmadan sonra dayanamayıp alışveriş sepetine yerleştirmemiz de mümkün. Yapılması zahmet ve marifet isteyen tatlılara ulaşmak artık çok kolay. Aşure yemek için aşure gününü, helva yemek için birinin ölmesini beklemenize gerek yok. Birleşmiş Milletler 'in verilerine göre, şu anda dünyada konuşulan 7000 ile 8000 arasında dil var. Ama Birleşmiş Milletler ’in dikkate almadığı öyle bir dil var ki bu dili konuşurken dilinizi oynatmanıza ya da dudaklarınızı kıpırdatmanıza gerek yok. Merakınızı hemen gideriyorum. Bu dilin adı ‘usta dili’. Bu dili sadece ustalar biliyor ve onlar konuşurken ne kimse konuşmaları duyabiliyor ne de anlayabiliyor. Kalpten gelen sihirli kelimeler parmak uçlarındaki hünerle birleşiyor ve sonunda damaklarımıza sunulan büyülü tatlar haline dönüşüyor.

30

Mayıs 2018

Yemeklerden sonraki tatlı ziyafetine hangimiz hayır diyebiliriz ki? Baklava, kadayıf, sütlaç, keşkül, puding, waffle, helva… İsimleri, tarifleri ve hikâyeleri farklı olsa da hepsi ortak bir amaca hizmet ediyor. Ağzımızın tadına hayatın tadının karışmasını sağlayarak bize keyif dolu birkaç dakika yaşatmak. Oruçluyken başımızın üstünde bir baloncuk belirir. Bu baloncuğun içinde türlü türlü yiyecekler vardır. Öyle bir zaman gelir ki, baloncuğu patlatıp içindeki yiyecekleri yiyesimiz gelir. Tatlıların bu baloncuktaki yeri ise azımsanmayacak kadar çoktur. Uzun süre düşük kalan kan şekeri yenilen yemeklerle yetinmeyip yükselmek için yemek sonrası bir tatlıya gereksinim duyar. Ramazan sofralarını süsleyen tatlılar bayramların da olmazsa olmazıdır. Her ziyaret ettiğimiz yerde illa ki bir tatlı ikramı yapılır. Daha önceki ziyaretlerimizde yediğimizi söylesek de “ aa olur mu en azından 1 dilim (tane) ye” denilip önümüze birkaç dilim (tane) tatlı getirilmesi olayı hemen hemen herkesin başına gelmiştir. Revaninin kabarması ile iştahımız kabarır. Uzun süren hazırlık döneminden sonra, baklavaya nihayet şerbetinin dökülmesi ile içimize bir su serpilir. Künefenin erimiş peynirine bakarken asıl eriyen içimizin yağlarıdır. Tatlıları şehzadelikten alıp sultanlığa taşırken taç vazifesi gören fındık, fıstık, ceviz, meyve, çikolata sosu, dondurma vb. lezzetleri de es geçmemek gerekir. Bizlere çikolata rüyası yaşatan puding, supangle, ekler, waffle vb. lezzetleri tüketmek çikolata severler için vazgeçilmez bir tutkudur. Öyle ki, çikolata kazanına düşüp boğularak öleceğini bilse “ ölsem de gam yemem” diyecek tiryakiler azımsanmayacak kadar çoktur. Tatlıyı sevmeyenlerin sayısı çok azdır. Bunun sebeplerinden biri de tatlıların ürün yelpazesinin çok geniş olmasıdır. Örneğin; şerbetli tatlıları ağır bulanlar sütlü ya da çikolatalı tatlılara yönelebilirler. Genel anlamda tatlıları seviyoruz. ‘Tatlı’ yiyelim ‘tatlı’ yaşayalım o zaman. Tüm ‘acı’lardan sıyrılıp ‘tatlı’ bir ömür geçirmeniz dileği ile…


Mayıs 2018 31


Köşe Yazısı / Kalite Yönetimi Alperen EKİNCİ TP Dış Tic. Gıda San.Ltd. Şti. Genel Müdür maekinci@turkproses.com

ISO 9001:2015 ve ISO 14001:2015 Versiyona geçiş için geç kalmayın

Bildiğiniz gibi ISO 9001 ve ISO 14001 standartları 2015 yılında revizyona uğrayarak etki ettikleri süreçleri ve işleyişleri köklü olarak değişikliğe uğrattı. ISO, bu standartları kullanan işletmeler için de 2018 yılı Eylül ayına kadar yeni versiyona (2015 versiyon) geçiş yapmaları için süre tanıdı. Sürenin sonuna yaklaşırken birçok işletme geçişlerini tamamlayarak belgelendirmesini 2015 versiyona göre yaptırdı. Peki, bu yeni revizyonla neler değişti? Neden ve nasıl geçiş yapmalısınız? Geçiş yapmazsanız ne olur? Benzer soruların cevaplarını yazının devamında bulabilirsiniz. Öncelikle revizyon ile beraber uygulama ve kavramsal diye ayırt edebileceğimiz iki değişkenlik göze çarpmakta. Bu iki ana değişiklik oluşurken katı kuralların (El kitabı, prosedürler vb.) ortadan kalktığını da görüyoruz. Risk tabanlı düşünme ve stratejik yaklaşıma odaklanılması gerekliyken dokümante edilmiş bilgi adında yepyeni bir kavram işleyişe dahil edildi. Risk tabanlı düşünce yaklaşımı aranırken önleyici faaliyet kapsamı tam anlamıyla sistemden uzaklaştırıldı. Buna benzer daha birçok değişiklik karşımıza çıkmakta. Peki siz nasıl geçiş yapabilirsiniz? Bunun için iki yolumuz var. Birincisi standart satın alınır. İşletmenin kalitecisi (bu işi yapabilmesi için tecrübeli olması önemli) standardın 3. Başlığında geçen tanımlamaları okur, sindirir, zihninde işletmenin koşullarıyla bağdaştırmaya başlar ve sonu -meli, -malı ile biten cümleler için dokümantasyon oluşturmaya başlar. Ayrıca ‘’dokümante edilmiş bilgi olarak muhafaza edilmeli’’ ifadesini gördüğü her başlık içinde dokümantasyon oluşturmalıdır. Bu yolun seçimi zaman istemekte olup kalite sorumlusu deneme yanılma yoluyla örneklem üzerinden dokümantasyon yazmaya çalışır. İkinci yol ise kuruluş dışardan profesyonel destek alır. Bu hizmet alımında beklentimizin önce temel ve iç tetkikçi eğitimi hemen ardından dokümantasyon eğitimi olması beklenir. Bir sonraki adımda ise dokümanların oluşturulması, iç tetkik yapılması ve son olarak da yönetim gözden geçirme toplantı raporuyla sonlanması beklenir. Danışmanlık hizmeti aldığınızda danışmanın size kopyala yapıştır mantığıyla doküman teslim etmemesine ve kişinin konuda yeterli olduğuna dair araştırma yapmanızı tavsiye ederim. Danışmanlık hizmeti satın almış olsanız bile dokümantasyonun işletmenize uygun bir şekilde yazılması minimum 30 gün olarak öngörmenizde fayda var. Tabi ki burada işletmenizin çapı, üretim ya da hizmet gücü, proses sayınız ve bunların birbiri ile etkileşimi süreyi uzatabilecek parametrelerdir. Peki, bu geçişi yapmazsak ne olur? Cevabı çok net, bu standartlarla alakalı eski versiyon ya da yeni versiyon fark etmeksizin belgelendirme yaptıramazsınız. Tabi bu cümleyi kurarken akredite kuruluşlar için söylüyorum. Ne yazık ki denetim yapmaksızın sadece kâğıt parçalarına dünya kadar para isteyip firmaları kandırdığını zanneden belgelendirme kuruluşları için geçerli değil.

32

Mayıs 2018


Mayıs 2018 33


Teknoloji

Bulut Sistemler ve xSentius Web Portal Soykan ÖZÇELİK

Yazılım Geliştirici – soykanozcelik@cozbim.com.tr * http://www.xsentius.net/aboutxsenius.aspx

Günümüzde akıllı telefon kullanmayan nerede ise kalmadı gibi. İnternet hızlarının ve mobil internet kullanımının artması, sosyal medya kullanımının nerede ise tavan yapması ile birlikte hayatımıza Bulut Bilişim (Cloud Computing) kavramı da iyice yerleşti. Artık e-postalarımızı her yerden okuyabiliyoruz, uçak-otobüs bileti satın alabiliyoruz, bankacılık işlemlerimizi ATM’lere para yatırma işlemi hariç bankaya gitmeden yapabiliyoruz, notlarımızı online tutabiliyoruz, arşivimize - yedeklerimize her yerden ulaşabiliyoruz, burada örneklerini çoğaltabileceğimiz bir çok örnek sıralayabiliriz. Aslında arşiv tutma - yedek alma, önemli notlar gibi işlerimizi önceden -ki hala vardır bu alışkanlığı sürdüren - kendimize e-posta atarak yapardık . Girişte de belirttiğim üzere internet hızlarının ve mobil internet kullanımının artması; yeni teknolojilerin çıkmasına, yeni fikirlerin doğmasına neden oldu, bu teknoloji ve çözümlerin adına da Bulut Bilişim denildi. Günümüzde Bulut Bilişimin en önemli getirileri; rutin işleri kolaylaştırması - hızlandırması, dağıtık yapıdaki sunucular sayesinde bilgiye - belgeye her yerden - her cihazdan ulaşılabilmesi, işletme maliyetlerini düşürmesi gibi kısaca özetlenebilir. Bulut Bilişim alanında bu gelişmeler yaşanırken; biz de Yemek Üretim Sektöründe kullanılan ürünümüz ÇözbiM Yemekçi için yıllardır firmaların ihtiyaçları doğrultusunda geliştirdiğimiz çözümlerimizi ve ihtiyacı olduğunu bildiğimiz - düşündüğümüz ihtiyaçlarını buluta taşıma kararı aldık ve ÇözbiM xSentius* Web Portalı hayata geçirdik.

34

Mayıs 2018

xSentius Web Portal Nedir? xSentius Web Portal web tabanlı olarak firmaların birçok işlemini internet üzerinden yapabilmesi için geliştirilen; Müşteri, Satıcı, Firma ve Projeli firmaların işlemlerini portal üzerinden kendilerine verilen bir kullanıcı adı ve şifre aracılığı ile yapabilmesini sağlayan bir web uygulamasıdır.

xSentius Web Portalında kim ne yapar? Portal; müşteriler, satıcılar, firma yöneticileri, firma çalışanları, proje sorumluları gibi sisteme giriş yapan kullanıcının hakları doğrultusunda kendisini menüleri ile karşılar. Şimdi bu haklar doğrultusunda kimler ne yapar bir bakalım.

Müşteriler; • Cari hesap ekstresini alabilirler • Aylık mönülerini görüntüleyebilir, yemek değişikliği yapabilirler • Günlük yemek sayılarını girebilirler • Cari Hesap Mutabakatı yapabilirler • Sarf malzemesi ihtiyaçlarının girişini yapabilirler

Satıcılar; • Cari hesap ekstresini alabilirler • Cari Hesap Mutabakatı yapabilirler • Satış Fiyatlarını güncelleyebilirler • Siparişlerinin takibini yapabilirler


Tüm bunlardan hariç ve ortak olarak müşteriler, satıcılar, firma yöneticileri, proje sorumluları soru-cevap şeklinde sisteme sorularını bırakabilir ve yanıtını alabilirler. Tüm raporlar da Xls, Pdf vb. çıktı alabilmek mümkündür.

Firmalar; • Son dakika raporu ile ki biz buna “patron ekranı ” diyoruz günlük ya da aylık olarak; kasa raporu, çek raporu, satın alma raporu, alış-satış hareketleri, banka raporu, personel raporu gibi raporları alabilirler • Cari hesap borç alacak durumu raporu alabilirler • Cari hesap ekstresi alabilirler • Cari hesap mutabakat raporlarını alabilirler • Tüm müşterilerin menülerini görüntüleyebilirler • Tüm satıcıların siparişlerini görüntüleyebilirler • Tüm müşterilerin sarf malzemesi ihtiyaçlarını görüntüleyebilirler • Stok durum raporlarını, ekstrelerini görüntüleyebilirler • Sistem ait tüm kullanıcılara işlem kayıtlarını görüntüleyebilirler (kullanıcıların hangi tarih ve saatte hangi modüle girdiğini, sayı değişikliği yaptığını, menü değişikliği yaptığını, fiyat güncellediğini, Müşteri ilişkilerine soru bıraktığını vs. görebilir.) • Yönetici hesap; müşteri, satıcı, firma içi kullanıcı, proje kullanıcısı gibi kullanıcıların şifrelerini değiştirebilirtanımlayabilir,

Projeli Firma Kullanıcıları; • Çoklu proje işlemleri yapabilirler (Alış, Satış, Stok fişi, Satın alma, Giderler vb. fişlerinin oluşturulması) • Proje cari işlemlerini yapabilirler • Personel kartlarını düzenleyebilirler (giriş, ayrılış) • Puantaj kartları ile günlük puantaj girişlerini yapabilirler • Proje arıza takipleri ile proje lokasyonundaki oluşan sorunları kayıt altına alıp takibini yapabilirler • Proje raporları ile proje işlemlerine ait raporlar alabilirler

Yukarıda daha fazla detay girmeden anlatmaya çalıştığım üzere yemek üretim firmaları verilerini müşterilerine ve satıcılarına güvenli bir biçimde açarken günlük sayı girişi alınması, menü yemek seçimi, cari hesap mutabakatı gibi günlük veya aylık yapılan bu tüm telefon-mail-faks trafiğini portal üzerine yönlendirmiş olmaktadır. ÇözbiM Yemekçi MRP/ERP ve ÇözbiM xSentius Portal Sistemine geçmek kurumsallığa ulaşmanın ana adımlarından biridir. Düşünsenize; her ay menülerinizi oluşturduktan sonra bu menüleri müşterilerinize faks yada e-posta aracılığı ile yolladığınızı ve gelen düzeltmeler ile değişiklikleri tekrar sisteminizde (varsa) güncellediğinizi, her gün telefon trafiği ile boğuşarak her bir müşterinin bir sonraki günün yemek sayılarını alarak üretime başladığınızı, her ayın cari hesap mutabakat dönemlerindeki telefon-faks trafiğinizi ve BA-BS beyanname yetiştirme trafiğinizi ve yine düşünsenize xSentius Web Portal gibi bir çözüm ile bütün bunları sizin yerinize müşteri veya satıcılarınızın online olarak kendilerinin yaptığını ve sizin sadece kontrol ettiğinizi...

Peki ÇözbiM xSentius Portal size neler kazandırır? • Zamandan büyük tasarruf sağlar. • Ekonomik anlamda kazanç sağlar. • Müşteri ve satıcı memnuniyetini arttırır. • Firma içi kontrol sağlar • İşlerin takibi ve kontrolü daha kısa zamanda ve daha doğru yapılır. • Personel çalışma verimliliğini arttırır. • Kurumsal çalışan firma vizyonunuz olduğunu gösterir. ÇözbiM Yazılım Ekibi olarak yıllardır çözüm odaklı ürünler - çözümler geliştirdik, geliştirmeye de devam ediyoruz, edeceğiz... 1987’den beri olduğu gibi. Daha detaylı bilgi için cozbim.com.tr ' yi ziyaret edebilir veya bizlerden bilgi alabilirsiniz. Bir sonraki yazımda görüşmek üzere hoşça kalın.

Mayıs 2018 35


Lezzet

Türkler en çok kendi mutfağını seviyor

Yemeksepeti ’nin de bağlı olduğu online yemek sipariş platformu Delivery Hero ’nun verilerine göre dünya genelinde en çok İtalyan mutfağı tercih ediliyor. Yemeksepeti; Avrupa’dan Uzak Doğu’ya, Latin Amerika’dan Orta Doğu’ya Delivery Hero bünyesinde yer alan 27 ülkenin siparişlerini inceleyerek kültürlere ve yaşam tarzlarına göre yemek alışkanlıklarını açıkladı.

Vejetaryen yemekleri trendi devam ediyor

Dünya İtalyan ve Uzak Doğu lezzetlerine hayran

Tüm dünyaya geleneksel lezzetlerini sevdirmiş olan Uzak Doğu ülkeleri kendi mutfaklarından vazgeçmiyor.

27 ülkenin online yemek siparişlerine göre; İtalyan mutfağının her damak zevkine hitap eden çeşitleriyle gözdesi olan pizza, en çok sipariş verilen lezzet olarak zirveye yerleşiyor. Pizzanın en yakın takipçisi ise tüm dünyada lezzetini çoktan ispatlamış olan burger.

Avrupa’da dünya lezzetleri gözde Avrupa ülkeleri daha çok diğer ülkelerin lezzetlerine yöneliyor. Dünyanın tüm mutfaklarına kucak açan Avrupalıların gözde mutfakları ise dünya tercihini yansıtıyor.

Fransızların gözdesi bir Japon çorbası Fransızların yemek siparişlerinin lideri burger olurken, geleneksel bir Japon çorbası olan Miso’nun sipariş adetleri bazında dördüncü sırada yer alması ilgi çekici.

Herkes onlara hayran onlar da kendilerine: İtalya pizza ve makarnadan şaşmıyor İtalyanlar, diğer Avrupa ülkelerinin aksine en çok kendi lezzetlerini tercih ederek geleneksel mutfaklarına sahip çıkıyorlar. Akdeniz kültürünün tipik bir yansıması olan yemek tatlısız bitmez anlayışını İtalyanlar da benimsiyor ve biz Türkler gibi siparişlerin ilk beşinde tatlı yer alıyor.

Almanya ve Hollanda’da Türk mutfağı önemini koruyor Almanya ve Hollanda’da Türk mutfağı önemli bir yere sahip. Bu iki ülkede geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi döner ve kebap ilk beşte yer alıyor.

36

Mayıs 2018

Vejetaryen mutfağının dünyadaki yükselen trendi devam ediyor ve daha çok Avrupa ülkelerinde tercih edildiği görülüyor. Vejetaryen mutfağının diğer ülkelere göre açık ara önde olduğu ve siparişlerin ilk sırasında yer alan ülke ise Kanada.

Uzak Doğu geleneksel lezzetlerinden vazgeçmiyor

Güneydoğu Asya ’da yer alan Brunei’nin yemek siparişlerinin üçüncü sırasında bir Türk efsanesi olan döner var.

Uzak Doğu’da tavuk yemekleri revaçta Uzak Doğu ülkelerinde tavuk yemeklerinin yeri ise bir başka. Korelilerin siparişlerinin %35’ini tavuk lezzetleri oluşturuyor. Malezya, Tayland, Pakistan ve Filipinler’de ise ilk 5 tercihin 3’ü tavuktan yana oluyor.

Latin Amerika Ülkeleri de kendi lezzetlerine bağlılıklarını koruyor Latin Amerika ülkeleri geleneksel yemeklerini siparişlerinden eksik etmiyor.

Avusturalya Uzak Doğu mutfağı etkisinde Dünyanın her bölgesinden gelen göçmenlerin yemek kültürlerinden etkilenmiş olan Avustralya’da; Tai, Kore, Japon, Vietnam, Hint ve Malezya mutfağı gözde iken yerel lezzetler sipariş sıralamasında ancak 14.sırada yer alıyor.

Türklerin tercihi değişmiyor Türkler geleneksel lezzetlerinden vazgeçmeye niyetli değil. Her ne kadar burger ve pizza geleneksel lezzetlere uzun bir süredir kafa tutuyor görünse de Türkler eve siparişlerde lezzetiyle gönüllerin kahramanı olan kebap ve lahmacun başta olmak üzere geleneksel lezzetleri tercih ediyorlar.


Mayıs 2018 37


Köşe Yazısı / Hukuk

Av.Gülden TÜRKYAMAN Türkyaman Hukuk Bürosu

Askerlik nedeniyle iş akdinin feshi ve işsizlik maaşı

Kıdem tazminatına ilişkin olarak halen yürürlükte olan 1475 Sayılı İş Kanunu’nun 14. Maddesinde hizmet akitlerinin Muvazzaf askerlik hizmeti dolayısıyla feshedilmesi halinde işçinin işe başladığı tarihten itibaren hizmet akdinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Bir yıldan artan süreler için de aynı oran üzerinden ödeme yapılır. İşçinin kıdem tazminatına hak kazanabilmesi için; işverene, askerlik nedeniyle işten ayrılmak istediği ve kıdem tazminatının kendisine ödenmesi talepli dilekçe vermesi gerekmektedir. Bu belgeye askerlik şubesinden alacağı belgeyi de eklemelidir. Ancak, taraflar işçinin askerliği nedeniyle iş akdinin feshi yerine iş sözleşmesini askıya almayı da kararlaştırabilirler. İş sözleşmesinin askıya alınması halinde kıdem tazminatı söz konusu olmayacak, işçi askerlik dönüşü işine devam edecektir. İş akdi askıya alınmasına rağmen işverence işçinin çalıştırılmak istenmemesi halinde, işçi çalışmış olduğu son ücret üzerinden kıdem tazminatını işverenden talep edebilecektir. Yine, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 31. Maddesinin son fıkrası uyarınca; Herhangi bir askeri ve kanuni ödev dolayısıyla işinden ayrılan işçiler bu ödevin sona ermesinden başlayarak iki ay içinde işe girmek istedikleri takdirde, işveren bunları eski işleri veya benzeri işlerde boş yer varsa derhal, yoksa boşalacak ilk işe başka isteklilere tercih ederek, o andaki şartlarla işe almak zorundadır. Aranan şartlar bulunduğu halde işveren iş sözleşmesi yapma yükümlülüğünü yerine getirmezse, işe alınma isteğinde bulunan eski işçiye üç aylık ücret tutarında tazminat öder. Askerlik nedeniyle işten ayrılan işçinin işsizlik sigortasından faydalanabilmesi hususları ise; 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanunu’nda düzenleme altına alınmıştır. Askerlik nedeni ile (SGK çıkış kodu 12 (Askerlik) olmalıdır) işinden ayrılan işçiler, •

Askere gitmeden önceki son 120 gün içinde kesintisiz çalışmış olmak,

Son 3 yıl içerisinde 600 gün süre ile işsizlik sigortası primi ödemiş olmak, koşulu ile işsizlik maaşı almaya hak kazanabilirler.

Ancak, kanunen işsizlik maaşı alanların çalışmaya hazır bulunmaları gerekmektedir. Askerde iken bu durumun sağlanması mümkün olmayacağı için, başvurunun askerlik dönüşü yapılması gerekmektedir.

İşsizlik sigortasından askerlik dönüşü faydalanmak için; İşveren tarafından düzenlenen İşten Ayrılış Bildirgesi (işveren işten ayrılma bildirgesi düzenlenmemişse, sigortalı işsizler İŞKUR ’da örneği bulunan talep dilekçesi ile), Terhis belgesi ve kimlik fotokopisi ile terhis tarihinden itibaren en geç 30 gün içerisinde en yakın İŞKUR’a başvurulması gerekmektedir.

38

Mayıs 2018


Mayıs 2018 39


Köşe Yazısı / Toplu Yemek Memnune DEMİREL Gıda Mühendisi

demirelmemnune@gmail.com www.memnunedemirel.com.tr

Yemek yemek doğamızda var... İlk ilkel insanlardan başlayarak enerji ihtiyacımızı sağlayabilmek ve yaşamsal faaliyetlerimizi devam ettirebilmek için yemek yemek bir gereklilik olmuştur. Evrim araştırmalarında ilk insanların fizyolojisinin otçul beslenmeye uygun olduğundan bahsediliyor. Şu anda işlevlerini genel olarak yitiren ve çene yapımızda sorunlu bir süreç geçirmemize sebep olan yirmilik dişlerimiz otçul beslenme sürecinde aktif bir kullanıma sahipmiş. Zamanla bitkilerden sağlanan enerjinin yetersiz kalışı insanları et yemeye yöneltmiş. Etçil beslenmeye geçişte adaptasyon sorunu yaşayan atalarımız olmuş. Fakat yaşamla ölüm arasında verilen savaş etçil beslenmeye geçişi bir gereklilik haline getirmiş. Et tüketimi vücuda bitkilerin sağladığı enerjinin çok daha fazlasını vermeye başlıyor. Etçil beslenmeyle birlikte beyin için gerekli enerji sağlanıyor ve beyin kapasitesi büyümeye başlıyor. Etin beynin evriminde önemli bir yeri olduğu söyleniyor. Beynin büyüklük olarak vücutta % 2 lik bir yer kaplıyor olmasına karşılık vücuda giren enerjinin % 20 si kadarını harcıyormuş. En masraflı organımız denilebilir. Beynin günlük ihtiyacı ise şekerli besinlerden sağlanıyor. Günlük enerji kaynağı glukoz . Beyinde şeker miktarının azalması insan bünyesinde sorunlara sebep olabiliyorken çok fazla artması da tahribata yol açabiliyor. Farklı bir yaklaşımda ise karbonhidratların besin zincirine katılmasının beyin gelişiminde etkili olduğudur. Bu gelişmelerin doğal sonucu olarak da beyin kapasitesinin artması ve daha etkin kullanılmaya başlaması, devamında yerleşik hayata adaptasyon, birbirini takip ederek yüzyıllar içerisinde devam ediyor. Bugünlerde ise özümüze dönme isteği görüyorum beslenmemizde. Paket hazır gıda tüketimindeki artış Artan katkı maddeleri Sağlığa verdiği zararlar Sadece fiziksel değil beslenmenin psikolojik etkileri de hissedilir dereceye ulaşmaya başladı Ve organik ürün sektörü hizmetimize sunuldu Doğal gıdalarla beslenmeye yönelme oranı giderek artıyor Ve artmaya devam edecek gibi görünüyor. Ufak bir tavsiye her organik diye satılan ürüne de inanmamak gerekiyor ,ürün belgelerinin kontrolünü sağlayabilirsiniz . Ne yazık ki ülkemizde bir alanda büyüme başladıysa taklitleri ondan daha hızlı büyüme oranı görteriyor .

40

Mayıs 2018

Ateş Yemek sektörüne en büyük katkı olarak düşündüğüm ilk buluş ise ateşin bulunması, Ve kontrollü bir şekilde kullanılmaya başlanması. Sadece sektöre değil tabi ki , Damak tadı kavramının da başlangıcı. Kültürel lezzetlerin ortaya çıkmasına sebep. Yemek yeme eylemini ihtiyaç dışında zevke dönüştüren yolun başlangıcı. Ateş bulunmadan önceki dönemlerde besinler çiğ olarak tüketilirken, ki bir çok gıdanın çiğ tüketimi çok zor. Ateşin bulunmasıyla beraber beslenmemize yeni gıdalar da katılmaya başlıyor. Bu süreçte birçok ilgi çekici deneme yapıldığına eminim. Önce belki rastlantı , sonrasında diğer besinlerinde pişirilmeye başlanması .Piştikçe ortaya çıkan koku değişimi , kokunun duyularında uyandırdığı heyecan , her denemede keşfedilen farklı bir lezzet bunun onlara verdiği mutluluk. Düşünmek bile benim içimi heyecanla dolduruyor . Bir zaman makinesi olsa o anlara tanıklık edebilsem . Kabul edin hayal kurmanın kimseye bir zararı dokunmaz. Yemeklerin günümüzde bu kadar çeşitli olmasının temelleri bu denemelerle başlıyor ve kültürel yemek zenginlikleri zaman içerisinde tarihteki yerlerini alıyorlar. Bazı gıdaların çiğ olarak tüketimi zorken pişirilmesiyle tüketimi daha kolay olmaya başlıyor. Burada patates örneğini verebiliriz pişirildiğinde sindirilebilirliği ortalama 20 kat daha fazla olacaktır. Et de pişirilerek yenmeye başlandığında, etten sağlanan protein ve enerji miktarı da artacak. Besinlerin sindirilebilirliğin artması tüketimi de çoğaltmaya başlıyor . Ve günümüzün sorunlarından obezitenin de temelleri o dönemlerde atılmaya başlamış oluyor. Ateş demişken , Şimdi evlerimizde fırınların içine sıkıştırılmış ısılar, ocaklardan bize sunalan ateş işimizi gerçekten kolaylaştırdı. Teknoloji ilerleyen zamanlarda şimdi hayal edemediğimiz çok daha fazlasını sağlamaya başlayacak.Buna şüphe yok. Yine de gerçek ateş , köz üzerinde pişirilen yemeklerin lezzetinin yerini alamadığını söylemeliyim. Zamanınız ve imkanınız varsa deneyimleyin . Sevgiyle Kalın …


Mayıs 2018 41


İ İ

CATERING GUIDE ş

42

Mayıs 2018


Güncel

Saç telinden ayak tırnağına kadar mucizeler yaratıyor, cildini de kalbini de koruyor…

Türk halkı yeterince süt içmiyor Neden süt tüketelim?

Öte yandan sütü günlük beslenmenizin bir parçası haline getirmeniz için nedenler saymakla bitmiyor. İşte bunlardan birkaçı: 1.Son derece önemli bir protein kaynağıdır: Beslenme düzenimizde önemli protein kaynağıdır. 1 litre süt 32 gram protein içerir. Sütte bulunan proteinler; hücre ve dokuların oluşmasında, saç ve tırnakların gelişmesinde önemli rol oynar, büyüme ve gelişmeye büyük ölçüde katkı sağlar, kasların sağlıklı gelişmesine ve çalışmasına yardımcı olur. 2.Bağışıklık sistemini güçlendirir: İçerdiği 40’tan fazla besin öğesiyle süt, özellikle mevsim değişimi sonucu bağışıklık sisteminin zayıflamasıyla sıkça görülen solunum yolu enfeksiyonları, grip ve soğuk algınlığı gibi pek çok rahatsızlığa karşı doğal bir koruyucudur. 3.Kemik gelişimini sağlar, osteoropozu engeller: Süt, kemiklerin güçlenmesi ve kemik sağlığının korunması için gerekli olan kalsiyum deposudur. İçerdiği kalsiyum sayesinde, günde 2 bardak süt tüketmek, osteoropozu engellemeye yardımcı olur. 4.Kalp hastalıklarından korur: Süt ve süt ürünleri, kan yağlarının ve kan basıncının düşürülmesinde etkili olan protein, kalsiyum, fosfor gibi pek çok besin öğesine sahiptir. Günlük düzenli kullanıldığında koroner kalp hastalıklarına karşı koruyucu ve hipertansiyonu dengeleyici rol oynar. 5.Gebelikte mineral kaybını önler: Gebelik boyunca annelerin vücudunda azalan mineraller, günde 2 bardak süt ile karşılanabilir. 6.Dişleri korur: Yüksek miktarda kalsiyum ve fosfor içeren süt, asitli ve şekerli yiyeceklerin yarattığı mikroorganizmalarla savaşarak dişlerimizde oluşabilecek çürükleri engeller. 7.Cildi güzelleştirir: Sütte bulunan vitamin ve mineraller, akne ve cilt inflamasyonu riskini azaltarak cilt sağlığını korur. 8.Kilo alımını önler: Glisemik indeksi yüksek besinlerden olan süt, günde 2 bardak tüketildiğinde tokluk hissini artırarak fazla kilo almayı engeller. 9.Enerji verir: Yeterli ve dengeli beslenebilmek için ihtiyaç duyduğumuz besin grupları içinde yalnızca süt, enerji oluşumunda etkili olan karbonhidrat, protein ve yağı bir arada içerir. 10.Okuldaki başarıyı artırır: İçerdiği B12 vitamini ile süt, sinir sistemi ve sinirler arası iletimini olumlu yönde etkiler ve çocukların algı ve öğrenme kapasitelerini arttırır. Sütte bulunan çinko ve tirozin de bilişsel gelişim, dikkat, aktivite, davranış ve motor gelişimini olumlu yönde etkiler.

Ülkemizde kişi başına süt tüketimi dünya ve Avrupa ülkelerinin çok gerisinde kalıyor. Oysa süt, çocukluktan yaşlılık dönemine kadar hayatımızın her döneminde, saç ve tırnak gelişiminden kalp ve kemik sağlığına kadar her alanda yaşamsal önem taşıyor. Hijyen ve gıda güvenliği açısından tüketicilerin, içeriği tam bilinmeyen açık sütler yerine ambalajlı süt tercih etmeleri öneriliyor. Ülkemizde süt içme oranlarının Avrupa ülkelerine göre oldukça düşük olduğu, Türk halkının Avrupa ülkelerinin neredeyse dörtte biri kadar süt içtiği biliniyor. Euromonitor 2017 verileri de süt tüketimi konusunda Türkiye’de hala büyük sıkıntılar olduğunu ortaya koyuyor. Bu verilere göre dünyada süt tüketiminin en yüksek olduğu ülkeler Kuzey Avrupa ülkeleri. Estonya, İrlanda, Finlandiya, İngiltere ve İzlanda’da kişi başına içme sütü tüketimi yıllık 100 litrenin üzerinde iken, Türkiye’de yıllık kişi başı süt tüketimi 26 litre düzeyinde kalıyor. Süt üretiminde dünyanın ilk 10 üreticisi içinde yer alan Türkiye’ de toplam süt üretimi son 20 yılda iki katına çıkarak 20 milyon 700 bin tona ulaştıysa da, bu miktarın sadece 9 milyon 213 bin tonu, yani yarısından azı sanayiye gidiyor. Oysa gıda güvenliği açısından ambalajlı süt ve süt ürünlerinin üretiminin de tüketiminin de artması gerekiyor. Nuh Naci Yazgan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Neriman İnanç, açık sütlerin soğutuculu tanklarda bile olsa testlere tabi tutulmadığı için antibiyotik kalıntısı, kimyasal kalıntı, yüksek miktarda somatik hücre gibi zararlı maddeler içerebildiği uyarısında bulunuyor. Mayıs 2018 43


a v a l k a B m i z Bi Yağı ustaların i z e m l i ç e g z a v olacak

serisi t e f f u B i n e Carte d’Or y ldu u n u s e n i s i en şeflerin beğ Dokunuşlarla Yüksek hacimli pürorünt-

tlı ün portözel yeni ta uffet serisi, ür mutfaklarına kek, iç u ol da ka an ı ka Carte d’Or B n ay an e misafiri nde yer al rc yü le cotta n fö a bi n n n ile pa tü föyü aynı üs spanya, di an n m pa za r a, he em en kr iyle yüksek ağırlayan ve yen şeflerin dibi çeşitler te n is za ak ka m n ve su da yerel ve kaliteyi li mutfaklar sı oluyor. m cı ci ım yor. ha rd ya k büyü r araya getiri her iki işlet- global tatları bi lde de ki şe ün ör r kt bi se leriyle Çeşitliliği yaratıcı Ev dışı gıda m zü n çö ka ve çı yola e ürün meden birin lutions, ortaya koymak için So r bi od y Fo la r ko ve et serisi ulaşan Unile len yaratmak Carte d’or Buff donduruluyor şö el rs gö sofralarda Or Buffet şekilde pişirilip in Carte d’ numa kadar isteyenler iç llanımdan su ku . du ve n su e niy u koruyor. serisini beğe alıcı formun e z ’n gö bi di an az ’dan ve K Panna Cotta r Pratik vilen Tatlıla Se n Kadar E

zzet katan ın lezzetine le ar al av kl ba ’in r numaralı Ülker Eksper , üreticilerin bi ğı Ya a av kl Ba ürünü Bizim tercihi olacak. dartlarında ek kalite stan ks yü , ğı Ya a an beri işin Bizim Baklav yor ve yıllard ili et ür le lik iz den çıkan büyük bir tit alarımızın elin st U r. yo şu lu ın lezzetine ustaları ile bu miz baklavalar ği di ye fle yi ke ve büyük bir lezzet katıyor. arın değil; dece baklaval sa , ğı Ya a el Türk hamur Bizim Baklav rı gibi geleneks la tlı ta a fk yu , kadayıf, künefe zgeçilmezi. tatlılarının da va sisinde dünya sler Gıda’nın te Be ti ke şir er neke ve koli Yağ pazarının lid Baklava Yağı, te m zi Bi n ile et ür re ve ustalara standartlarında lajıyla üreticile ba am tip lı rk fa i olmak üzere ik ığı sağlıyor. yl la ko m nı lla ku rtföyü Zengin Yağ Po a pastacılık Yağı’nın yanı sır a av kl Ba p. m zi Bi yüne de sahi Ülker Eksper, r yağ portfö bi in k ılı ng ac ze tüm past kategorisinde Bizim Pastacı en rd le ün ve ür z ki boyo Bu kategoride kuru poğaça, , Bizim Dosta da kurabiye ın ar ve al si m ye la bi uygu ma un kura re K m zi Bi , da milföy yapımın ediliyor. ih rc te de in im üret myağ da profes k ve Ülker Tere re Bö m ğ zi ya Bi , it, er m er Eksp Ayrıca Bizim Si ğer ürünler. Ülk k kullandığı di re ve se ekçisi olmaya n st ri de lle yone yonellerin es of pr e yl ri le şit ve margarin çe . ek ec ed m deva

44

Mayıs 2018

arı l a r a z n a m l İstanbu üştü n ö d a t a n a s çikolatada

z lezzetiyle latanın eşsi ko çi . n le ad m e imza atıyor ür sanatını rında bir ilk za e pa zd Şölen, grav ta gö la ko en ıdan Türkiye çi ve tarihi aç l buluşturarak ın kültürel an Şölen İstanbu ny , ri dü le ır et lu si n l’u Yüzyıllard bu tan biri olan İs kentlerden a geliyor. ay ar r bi aziçi ’nda a’dan Boğ Koleksiyonu , Ayasofy ya na’ at bu al G ı içinde lu ’nden tarihi miras k Kız Kulesi de ço in ek em p n r ramı dö na kada manzaraları Ramazan Bay oleksiyonu, K l bu n ta İs duran n, cak. rından Şöle satışa sunula kçi markala ili n la ye ko en çi adlen örünün imza atıyor. M an gözde e Çikolata sekt ilk r bi ile hi açıd eksiyonu ltürel ve tari İstanbul Kol da dünyanın kü ile ürlü çikolata i av liğ gr i ce n in ri tanın l siluetle bu n ta İs an ol şehirlerinden a riyor. alata, Ayasofy bir araya geti Kız Kulesi, G , iz nu rs yo ze si n ek l Kol tanın be Şölen İstanbu adlen çikola zaralarını m Bayramı’nda an m an i iç az az am oğ ve B . İlk kez R or uy m tadıyla ur şt , lu oleksiyonu he K lezzetiyle bu l bu n . ta İs cak olan zdesi olacak satışa sunula ramlarının gö ik am yr ba ıyla hem de şıklığ


Etiket

Gıda Mühendisi Gülden Çetiner Hasni

Türkiye ’deki gıda kodeksine göre yapılan etiketler Avrupa da yeterli değildir

2- Ürün hangi ülkeye verilecek ise etiket üzerinde O ülkede konuşulan diller olmalıdır. Örneğin Belçika’da iki dil konuşuluyor etiketler Felemenkçe + Fransızca olmalıdır. İsviçre’de Fransızca + Almanca gibi

Almanya ’da yaşayan ve bilirkişilik yapan Gıda Mühendisi Gülden Çetiner Hasni Türkiye'den AB Ülkelerine giden gıda ürünlerinde etiket problemi yaşanmaya devam ediyor dedi. AB Normlarına uygun etiketleme yapılmamış ürünlerin raflardan toplatıldığını söyleyen Gülden Çetiner Hasni firmaların çok dikkatli olması gerektiğine dikkat çekti.

3- Bir etiket üzerine birçok dili yerleştirmek adına olması gereken yazı büyüklüğünü de ihlal etmemek gerekiyor.

Gülden Çetiner Hasni yanlış yapılan etiketlemeler hakkında açıklamalarda bulundu “Türkiye’den gelen ürünlerde yıllardır yapılan uyarılara hatta yaptırımı yüksek olan cezalara rağmen ayni hatalar katlanarak devam ediliyor. AB ülkelerinde ürününüzün kaliteli olması kadar etiketler de çok önemlidir. Özellikle belirtmek istiyorum ki Türkiye’deki Avrupa Birliği uyum yasaları ile gıda kodeksine göre yapılan etiketler Avrupa da yeterli değildir. Üreticiler Avrupa birliği Gıda tüzüğüne göre etiket hazırlamak zorundadırlar.

Bu yükümlülükler nelerdir? Kimler sorumludur. 1- Üreticilerin yanı sıra bunları Avrupa Birliği ülkelerine getiren toptancılar ve bunu raflarında sergileyen marketlerimizde sattıkları her üründen sorumludurlar.

4- Ürünün sadece adi yâda içerikleri değil üzerine yazdığınız her yazı bu dillere de çevrilecek yani raf ömrü, besin değer tablosu, saklama koşulları vs. Örneğin "sadece serin ve kuru yerde saklayınız" yazıp bırakamazsınız. İçerikleri kaç dilde yazdıysanız bu çeviriyi de yapmak durumundasınız. 5- Bu kuralların ihlali durumunda kontrolcüler uyarılarda bulunurlar. Bu uyarılar 2-3 kez tekrarlanır ise ürün toplatma, yasaklama, mühürleme hatta o ürünü imha dahi etme yetkileri vardır. AB Ülkelerine ürün gönderen firmalar öncelikle bir danışmana başvursunlar. Özellikle Google çevirisi, akraba, eş, dost çevirisi yâda herhangi bir çeviri bürosu ile çevirileri yapmasınlar. Bilirkişi olarak çalışan Gıda mühendisleri yâda bilirkişi çalıştıran laboratuvarlar ile çalışmalarını şiddetle tavsiye ediyorum.”

DERGİMİZİN DÜZENLİ OLARAK ULAŞMASINI İSTİYORSANIZ ABONE OLUNUZ www.ardayayin.net info@ardayayin.net

Telefon:0312 430 33 10 Mayıs 2018 45


Kısa Haberler

Ramazan’da Sağlıklı Beslenme

Ramazan’ın yaz aylarına denk gelmesiyle günlerin çok uzun ve çok sıcak olduğunu, bu nedenle alınan gıdaların özenle seçilmesi gerektiğini belirten Reis Gıda Yönetim Kurulu Üyesi Işılay Reis Yorgun, sözlerine şu şekilde devam etti: ‘’ İftar ve sahur arasında bol su tüketmeliyiz. Ramazan ayında, iftar ve sahur olarak iki ana öğün olduğu için lif oranı yüksek yiyecekleri tüketmek gerekiyor; baklagiller, taze fasulye, kabak, bamya, enginar ve kayısı bunlardan bazılarıdır. Baklagiller içerdiği; protein, demir, karbonhidrat ve lifli yapısıyla insan sağlığına oldukça fayda sağlamaktadır. Sofralarının baş tacı olan bakliyat artımlı ve doyurucu olması sebebiyle ramazan sofralarında da yerini alıyor.

İftarların başlangıç menüsünde olan kırmızı mercimek bitkisel protein bakımından oldukça zengindir. Salatalara haşlanmış nohut, kuru fasulye, börülce, barbunya gibi bakliyatlar ekleyerek mineral ve vitaminler yönünden zengin salatalar hazırlayabilirsiniz. Tatlı ihtiyacını gidermek için şerbetli tatlı ve şekerli içecekler yerine meyve, sütlü tatlı, komposto ya da hoşaf tercih edilebilirsiniz’’ dedi.

Ramazan’da paylaşma ve yardımlaşma

Ramazan dönemi için Reis Gıda’nın oluşturduğu sosyal

Eczacıbaşı Profesyonel (EP) Akademi Ekibi, 5 Mayıs Dünya El Hijyeni Günü kapsamında gerçekleştirdiği ‘El Hijyeni Eğitimi’ projesiyle 4 farklı şehirde 7 okulda anaokulu ve ilkokul birinci sınıf öğrencisi olan 1000 çocuk ile buluştu. Çocukları el hijyeni konusunda bilinçlendiren EP Akademi ekibi, mikroplara karşı el hijyeninde sabun kullanımını ve el yıkama tekniklerini çocuklara eğlenceli bir şekilde anlattı. El kurulamada kağıt havlu kullanımının önemine de değinen EP Akademi Ekibi, tek kullanımlık kağıt havluların el kurutma makinelerinden daha hijyenik olduğuna vurgu yaptı. El hijyeni eğitimleriyle sağlıklı nesillerin gelişimine katkı sağlamak istediklerini belirten EP Akademi Yöneticisi Pınar Günenç; “Çalışmalarımızda sürdürülebilirliği ön planda tutuyoruz. Amacımız daha sağlıklı nesillerin gelişiminde fark

46

Mayıs 2018

sorumluluk projesine değinen Işılay Reis Yorgun şunları belirtti: “bizlerde komşun aç yatarken tok uyumak olmaz. Türk halkı paylaşmayı ve birlikteliği yüzyıllardır sürdüren ve nesiller boyu bunu devam ettiren bir millettir. Bunun bilinciyle oluşturduğumuz proje de hemen hemen herkesin yaptığı, yediği veya beğendiği yemeklerin fotoğraflarını sosyal medyada paylaşmasına dikkat çekerek bunu tersine çevirelim istiyoruz. Hem de güzel bir yardımlaşma için. Boş tabağın fotoğrafını #Birtabakpaylaş etiketiyle paylaştığınızda Reis gıda anlaşmalı olduğu birçok resmi yardım kuruluşuyla ihtiyaç sahiplerine umut oluyor, tabaklarını sizlerin paylaşımlarıyla dolduruyor. Reis olarak her ramazan olduğu gibi bu ramazanda da paylaşmaya ve ihtiyaç sahiplerine umut olmaya niyetliyiz.”

Reis Gıda, Ramazan ayının maneviyatının ve bol bereketinin hayatınız boyunca sofralarınızdan ayrılmaması için sosyal sorumluluk projelerine üstlendiği misyonla 37 yıldır devam etmektedir. Toplum yararı için gerçekleşen tüm platformlarda yer alan Reis, yaptığı sosyal yardımlardan dolayı geçtiğimiz yıllarda yılın ‘’İyilik Ödülü’’ ne layık görülmüştür. Ülkemizin sayılı sevgi şirketlerinden Reis, var olduğu sürece desteklerine devam edecektir.

Eczacıbaşı Profesyonel’den Okullarda ‘El Hijyeni Eğitimi’ 1000 öğrenci el hijyeni eğitimi aldı

yaratacak çalışmalar gerçekleştirmek. Bu kapsamda, geleneksel hale getirdiğimiz “El Hijyeni Eğitimleri”nin bu yıl üçüncüsünü gerçekleştirdik. Geride bıraktığımız yıllar boyunca İstanbul, Kocaeli, Ankara, İzmir ve Aydın olmak üzere 5 farklı şehirde, 16 okulda, 3000 öğrenciye eğitim verdik’’ dedi.

El hijyeni eğitim sertifikası EP Akademi, okullardaki eğitimlerin sonunda öğrendikleri tekniklerle ellerini yıkayan her sınıfa “El Hijyeni Eğitimi” sertifikası verdi. Sürpriz hediyelerle eğitimlerini sonlandıran EP Akademi Ekibi çocuklar ile çalışmaktan büyük keyif aldıklarını belirtti. Eczacıbaşı Profesyonel, ‘El Hijyen Eğitimi’ projesi ile el hijyenini çocuklara aşılayarak, temizlik ve hijyen farkındalığı yaratmayı sürdürecek.


Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği

Mayıs 2018 47


Yeşil Nesil Restoran Hareketi Prof. Dr. Ali BATU

Emekli Profesör, Gıda, Beslenme ve Gastronomi Bilimi, alibatu42@gmail.com

Akademik Görüş

Yeşil kavramı, genel bir ifadeyle her anlamda çevre dostu olan ve her aşamada çevrenin korunmasını dikkate alan bir kavramdır. Yeşil restoran kavramı ise enerji tasarruflu ve çevre dostu olacak şekilde inşa edilmiş, tasarlanmış ya da yenilenmiş yapılar olarak tanımlanmaktadır. Çevre odaklı yeşil restoranları diğer geleneksel restoranlardan ayıran en önemli şey üç R ve iki E özelliğine sahip olmasıdır. Üç R (reduce-reuse-recycle); azaltmak, yeniden kullanmak ve geri dönüştürmek ile iki E’yi ise (energy-efficiency) ise enerji ve verimlilik oluşturmaktadır1,2. Gün geçtikçe artan çevresel sorunlar ve iklim değişikliği gibi dünyayı etkileyen faktörler beraberinde bazı sorunları getirmiştir. Çevresel sorunlar özellikle tüketicilerin çevre dostu mal ve hizmetleri satın almaya üreticilerin çevresel bilinçle üretmeye ve sürdürebilirliğin hayatın her alanında yayılmasını teşvik etmektir3.

Dünyada özellikle gelişmiş ülkelerde üretilen gıdanın üçte biri yenmeden önce ya kaybediliyor ya da israf ediliyor ve yılda 1,3 milyar ton gıda çöpe gidiyor. Dünya’da olduğu gibi Türkiye’ de de israf oranı en yüksek endüstriler arasında restoran ve yemek sektörü gelmektedir2. Artan nüfus ve aşırı tüketim doğaya kendini yenileme şansı tanımamaktadır. Her geçen gün biyolojik çeşitlilik küresel ölçekte azalmaktadır. Böylece insanlığa sunulan kaynaklar giderek tükenmektedir. İş yapış şekillerimiz değişmezse bu tükeniş giderek artacaktır. Bu gidişle 2030 yılına kadar artan nüfusa gezegende bulunan gıdalar yetmeyecektir. Bize sunulan eşsiz ekosistem hizmetlerinin yanında gıdanın özel bir yeri vardır. Gıda Dünyada bir “İnsan Hakkı” olarak tanımlanmakta ve her bireyin ihtiyacı kadar gıdaya mutlaka erişebilmesi gerekmektedir. Ancak bu gıda bulma sorunu geleceğin en büyük sorunlarından birisi olarak görülmektedir. Çoğu kez çevresel etkileri düşünülmeden gerçekleştirilen gıda tüketimi bir yandan gıdaya eşit erişimi tehlikeye atarken diğer yandan da enerji, su, hava gibi doğal kaynakları tüketiyor ve çöp dağlarının oluşmasına sebep oluyor. Böylece bunlardan çevreye zarar görmektedir. Bu yüzden bilinçli tüketiciler çevreye olan tutumları nedeniyle çevresel isteklerini karşılayan restoranları tercih etmek istemektedirler. Böylece sağlıklı ve çevreye duyarlı gıda ve hizmetlere yönelik tüketici tercihleri ön plana çıkmıştır. Yeme-içme sektöründe atık üretimi yoğundur. Bazı restoranlarda müşterilerine bilinçli bir tüketim anlayışı kazandırılarak gıda ve ambalaj atık miktarını azaltıp aynı anda oluşan atığı faydalı bir başka ürüne dönüştürmek, enerji verimliliği sağlamak ve sertifikalı yerel gıda kullanmak hedefiyle İstanbul’da “Yeşil Nesil Restoran Hareketi” uygulayan pilot restoranlar mevcuttur. Bu hareketle gelecek nesillere sürdürülebilir bir dünya bırakmak hedeflenmektedir4.

48

Mayıs 2018

Yeşil Nesil Restoran Hareketi, Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye önderliğinde Turizm Restoran Yatırımcıları ve İşletmecileri Derneği (TURYİD), Unilever Food Solutions, İstanbul Beşiktaş Belediyesi ve Boğaziçi Üniversitesi iş birliği ile başlatılmış bir projedir. Bu hareketin ortaya çıkma nedenleri ise5 yiyecek içecek sektöründe enerji verimliliğini sağlamak, her türlü atık oluşumunu azaltmak ve oluşan atığı değerlendirmek, daha az enerji harcamak ve işletmelerin enerji kullanımı konusunda giderlerini azaltmak, kamuoyunda itibar artışı edinmek ve sektöre öncülük yapmak2 olarak sayılabilmektedir. Yeşil Nesil Restoran (YNR) olmanın birçok faydasının yanında en önemli olmazsa olmazı elektrik, su ve tüketim malzemeleri kullanımı, yakıt ekipmanları bakımından tasarruflu olmalarıdır. Böylece ısıtma-soğutma, su ısıtma ve aydınlatma sırasında enerji tüketiminde tasarrufa gideceklerdir. Ayrıca YNR’lar bahçede, mutfakta, tuvaletlerde ve diğer yerlerdeki su kullanımını yeni nesil sensörlü musluklar kullanarak daha bilinçli ve tekniğine uygun bir şekilde yaparak su tüketim yönetimini sağlayıp uygulamaları gerekir. Bunun yanında gıda atıklarını, tek kullanımlı malzeme miktarını ve ofis içi atıkları azaltarak, atıklarda dönüşüm ve komposlamayı sağlayarak tehlikeli atıkları azaltmak ana prensiptir. Böylece kimyasal madde kullanımı ve dolayısıyla oluşabilecek olan kimyasal kirlilik azalarak atık yöntemi uygulanmış olacak ve bu konularda topluma önderlik yapılabilecektir6. YNR ailesine katılmanın bir başka faydası da restoranın tanınırlığının ve güvenilirliğinin artmasıdır. Çevreye duyarlı oldukları tescillenen YNR’lar böyle itibar kazanıp tanınmaları artarak daha bilinçli müşteriler tarafından daha çok tercih edilir hale gelebilmektedir. Ayrıca, sektöre öncülük eden işletmeler arasına girerek bu sektörde faydalı bir değişim sağlanmış olacaktır. YNR’lar, enerji-su kullanımı, atık yönetimi, kirlilik ve kimyasal madde kullanımı azaltılması gibi başlıklar altındaki kriterlere uyarak 1, 2 veya 3 yıldızlı YNR sertifikası almaya hak kazanmaktadırlar. Bu belgeleri olan restoranlar; menüde mevsim ürünlerinin kullanılmasından garnitür seçimine, gıda atığından kompost ve enerji üretilmesine kadar uzanan çok kapsamlı uygulamalara imza atan restoranlardır4. Restoranların doğa ve dolayısıyla çevre üzerindeki etkileri çok farklıdır. YNR büyük bir değişime öncülük etmek, daha sürdürülebilir ve doğa dostu bir dönüşümü başlatmak, gelişmiş ülkelerde sıklıkla görünen derecelendirme sistemlerini Türkiye şartlarına uyarlamak ve Türkiye’deki yeme-içme sektöründe çevre bilincinin gelişmesine katkı sağlamak için Boğaziçi Üniversitesinin WWF Türkiye ile işbirliği bu ana alanları kapsayacak YNR sertifikasının ölçütleri oluşturulmuştur. Bu iki kurum YNR sertifika programını başlatarak belli bir mesafe almışlardır. Bu


belgeleri almaya aday restoranlar menülerinde mevsim ürünlerini kullanmalarından garnitür seçimine, gıda atığının azaltılmasından azaltılamayan kısmı ile kompost yapımına kadar uzanan çok kapsamlı uygulamalar ile YNR’lar müşterilerinin daha çok bilinçlendirilmesini hedeflemektedir.

değerlidir. Özellikle, sürdürülebilir yiyecek - içecek işletmelerinin varlığını kuvvetlendiren YNR’lar; enerji kullanımı, atık yönetimi, tehlikeli atıkların ayrıştırılıp lisanslı kuruluşlara teslim edilmesi, su kullanımı, geri dönüşüm, iletişim, eğitim ve sürdürülebilir gıda gibi zorunlu uygulamalara tabi tutulan doğa dostu işletmelerdir3.

Restoranlarda tabakların gereksiz olarak değiştirilmesi masada sürekli şişe suyu kullanılması, paketli şeker kullanımı gibi görünüşte basit ancak çevre bakımından son derece önemli kullanımlar yapılmaktadır. Sonuçta bunlar doğayı dolayısıyla da çevreyi istenmeyen bir şekilde kirletmektedir. Ancak bu restoranlar çevreye dost hale getirilebilirler.

Sonuç olarak gıda atıklarının çok yoğun olduğu restoran sektöründe atıkların, yerinde bertaraf edilmesi YNR sayesinde sağlanarak muz, yumurta ve elma kabuklarından elde edilmiş tamamen doğal kıymetli bir gübre üretilmiş olacaktır. Bu sistemin büyük oteller ve AVM restoranlarında da yaygınlaştırılması yerinde olacaktır.

YNR Hareketi ile bilinçli tüketim ve bilinçli tüketici bir araya gelmesiyle gıda atığı ve ambalaj atığı minimuma inecektir. Bunun yanında dışa bağımlı olduğumuz enerji kaynakları, atıkların geri dönüşümü sağlanacaktır. Restoranlar da ortaya çıkan yemek atıkları, Türkiye’de ilk kez kullanılan kompost cihazı sayesinde kokusuz gübreye dönüştürülerek doğaya kazandırılıp doğayı metan gazı etkilerinden koruyacaktır. Böylece bu restoranlarda çıkan yemek atıkları bu makine sayesinde özel işleme tabi tutularak daha sonra toprakta kullanılabilir özel gübreye dönüştürülüyor. Böylece çevreye zararsız olan bu gübre enerji verimliliği yönüyle dikkate değerdir. İstanbul da bazı restoranlarda bu sistem uygulanmaktadır. Organik atıkların işlenmesini sağlayan bu cihaz sayesinde küresel ısınmanın azalmasına katkı sağlayacağı da belirgin bir şekilde ortadadır7.

Kaynaklar

Böylece organik atıkların yönetimi yapılarak bu atık cihazı sayesinde metan gazı salınımının en aza indirilmesi sağlanmış olacaktır. Bu iş için kullanılacak olan cihazlar yemek atıklarının kompostlaştırılması için kullanılan kompost cihazlarıdır. Böylece yemek atıkları biyokimyasal olarak parçalanarak doğal gübre elde ediliyor. Bu, yerinde yapılan bu atık işleme olayı sayesinde atık sahasına nakli sırasında karbondioksit salınımı yapılmamış ve aynı zamanda atık sahalarında metan gazı salınımı gerçekleşmiş olduğundan küresel ısınmanın azalmasına çok önemli katkılar sağlanmış oluyor8. Uluslararası ölçekte sürdürülebilirlik çalışmalarından hareketle ortaya çıkan bu YNR’lar gastronomi açısından da son derece

1- Gilg, A., Barr, S. & Ford, N. (2005). Green Consumption or Sustainable Consumer, Futures, 37(2005), 481-504. 2- Şimşek, N. Ve Akdağ, G. 2017. Sürdürülebilir Gastronomi Turizmi Kapsamında Yeşil Nesil Restoranları İncelemesi. International Journal of Social Science 60 (Autumn II: 351-368. 3- Kurgun, H. 2017. Gastronomi Trendleri-Milenyum ve Ötesi. Sekizinci Bölüm-Yeşil Restoranlar. s:181-200. Detay yayıncılık, Kızılay-AnkaraISBN: 978-605-2323-06-9 4- Ünlü, D. E. 2014. E-Dünya-'Yeşil Nesil Restoran Hareketi' başladı. https://www.dunya..com/gundem/039yesil-nesilrestoran-hareketi039-basladi-haberi-266584 (Erişim tarihi. 16.05.2018). 5- Dilek, S., E. (2016). Sürdürülebilir Turizm Uygulamaları, (Editör: N. Koçak) içinde, Sürdürülebilir Turizm Yönetimi (ss. 219-303). Ankara: Detay Yayıncılık. 6- YNR, 2018. YeşilNesilRestorancılık, http://yesilnesilrestoran. org/ 7- FoodSektör, 2013. Yeşil Nesil Restoran Hareketi başladı. http://www.foodsektor.com/haber/189/yesil-nesil-restoran-hareketi-basladi.html 8- Milliyet, 2018. http://www.milliyet.com.tr/restoran-atiklari-gubreye-donusuyor-istanbul-yerelhaber-730107/

Mayıs 2018 49


Etkinlik

6. GIDA GÜVENLIĞI KONGRESI YAPILDI SONUÇ BILDIRGESI YAYINLANDI

Gıda Güvenliği Derneği koordinatörlüğünde, Uluslararası Gıda Güvenliği Kurumu (IAFP-International Association for Food Protection) ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı işbirliği ve meslek odaları, sektör dernekleri, üretici birlikleri, tüketici örgütleri gibi gıda zincirinin her aşamasını temsil eden 31 kurumun varlıkları ve katkıları ile düzenlenen ve böylece gıda sektörünün tüm paydaşlarını bir araya getiren Gıda Güvenliği Kongresi'nin 6.sı 3- 4 Mayıs 2018 tarihlerinde 550 kişinin katılımı ile gerçekleşti. Kongrede gıda zincirinde sorumluluk alan tüm mesleklerden temsilciler, kamu kurumları ve özel sektör temsilcileri, akademisyenler, öğrenciler, tüketiciler ve basın temsilcileri hazır bulundu. 3 paralel halinde gerçekleştirilen toplam 19 oturumda 23 yabancı ve 52 yerli olmak üzere 75 konuşmacı sözlü sunum yaptı ve 91 poster sergilendi. Her kongrede gıda güvenliği ile ilişkili farklı temaların ele alındığı Gıda Güvenliği Kongresinin 6.sında yeni gıda işleme teknolojileri, gıda güvenliği analizlerinde yenilikçi yaklaşımlar, gıda güvenliğinde dijitalleşme ile iklim değişikliği ve gıda güvenliği ilişkisi öne çıkan konular oldular. Tüketicilerin gıda güvenliği ile ilgili doğru bilgilere ulaşmalarının, gıda güvenliğini sağlamak kadar önemli olduğu yaklaşımı ile basının sorumluluğu; gıda ile sağlık arasındaki etkileşim nedeniyle gıda ve sağlık ilişkisi kongrede öne çıkan diğer başlıkları oluşturdular. Gıda güvenliği konusunun çok farklı yönleriyle değerlendirildiği 6. Gıda Güvenliği Kongresi’nin sonuç bildirgesi aşağıda yer almaktadır. Kongre sunumlarına, fotoğraflarına ve ayrıntılı bilgiye www.gidaguvenligikongresi.org adresinden ulaşmak mümkündür. 1 - Gıdalar, tarladan/çiftlikten çatala kadar olan süreçte sağlık riski yaratabilecek binlerce etkenle etkileşime açıktır. Bunlara ek olarak gıdaların doğal yapılarında da sağlık riski taşıyabilen unsurlar vardır. Yaşamın her alanında sıfır risk olmadığı gibi gıda

50

Mayıs 2018

risklerini de sıfıra indirmek mümkün değildir. Kendi yetiştirdiklerimiz, evimizde hazırladıklarımız da dâhil olmak üzere, yeryüzünde sıfır risk taşıyan herhangi bir gıda mevcut değildir. Mikrobiyolojik bulaşanlar ve sayıları binleri aşan kimyasal kirleticiler, mikotoksinler, gıdaya yansıyan çevre kirleticileri, işlem bulaşanları, tarım ilacı kalıntıları bu risk etkenlerinin başında gelmektedir. Gelişmiş analiz teknikleri ve bilimsel gelişmeler yeni riskleri de gündemimize taşımıştır. Bu risklerin bir kısmı gıda var olduğundan bu yana var olan ancak son dönemlerde daha yakından tanınan risklerdir. Gıda üretimi sırasında yüksek ısıl işleme bağlı akrilamid oluşumu buna en iyi örnektir. Kimi riskler ise -iklim değişikliği bağlantılı senaryolarda olduğu gibi-yeni gündeme gelmektedir. Her nasıl olursa olsun; gıda risklerinin değerlendirilmesi, yönetimi ve iletişiminde bilim odaklı kurumsal yaklaşımlar ve uluslararası regülasyonlar temel alınmalıdır. 2 - Gıdaların güvenli üretimi, kontrolü ve analizinde yenilikçi yaklaşımlar vazgeçilmezdir. İleri teknoloji kullanımı ile sürdürülen çalışmalar bugün bizlere yepyeni bilgiler sunmaktadır. Kamu, üniversiteler ve özel sektör, yenilikçi çalışmalar ve araştırmalara gereken önemi vermeli, bu konuda farkındalığın arttırılmasından kaynak sağlanmasına kadar stratejiler geliştirilmelidir. 3 - Gıda güvenliği uygulamalarının yaygınlaşmasında ve daha verimli bir şekilde uygulanmasında bilişim teknolojileri ve dijitalleşmenin önemi her geçen gün daha fazla artmaktadır. Başta blockchain (Kayıt Zinciri) sensör teknolojileri, yapay zekâ gibi alanlarda olmak üzere gıda güvenliğinde dijitalleşme çalışmaları finansal olarak desteklenmeli, cazip hale getirilmelidir. 4 - Ülkemizdeki gıda zehirlenmelerinin vaka bazında tespit edilmesi ve etmenleri ile somut bağlantılarının kurulması yönündeki epidemiyolojik çalışmalarda metagenomik ve NGS (Next Generation Sequencing,-Yeni nesil dizileme) gibi DNA bazlı ileri


teknolojilerin kullanılması gerekmektedir. Bu bakışla Sağlık Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının ve üniversitelerin birlikte çalışmaları, sistematik biçimde bilgi paylaşımı ve iş birliği içinde olmaları gerekmektedir. 5 - Probiyotikler insan sağlığına olumlu etkiler yapmanın yanı sıra, hayvan hastalıklarının kontrolünde ve dolayısıyla antibiyotik kullanımının azaltılmasında ve de gıda işletmelerinde biyofilm oluşumunu önlemede çok büyük fırsatlar sunmaktadır. Bu konulardaki uygulamalı bilimsel çalışmaların desteklenmesine ihtiyaç bulunmaktadır. 6 - Her geçen gün daha yoğun biçimde uluslararası ticarete konu olan gıda maddelerinin üretimi, depolanması, dağıtımı ve satışında uyulması gereken kuralların tespitinde ve gıda ticaretinde yaşanan mevzuat uyumsuzluklarının giderilmesi amacıyla bütünsel bir yaklaşım benimsenmelidir. Gıda güvenliği uluslararası bir alandır.

ici-ler tarafından gıda otoritesi olarak algılanmaktadırlar. Medya da bu kişilerin yarattığı sansasyonel ortamdan nemalanmaktadır. Bilim dışı iddialarla tüketicilerin dikkatinin gıda güvenliğinin gerçek riskleri yerine, gerçek olmayan konulara yönlendirilmesi, sonuçta toplum sağlığına zarar vermektedir. Gıda, kendi alanlarında bilimsel bir varlık gösteremeyenlerin toplumda isim yapmak için istismar ettikleri bir alan haline gelmiştir. Kamu yönetiminin verdiği izinle yine onun belirlediği koşullarda ve denetiminde üretilen gıdalar hakkında yapılan bilim dışı iddialar karşında, bu izni veren ve denetimini yapan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın sessiz kalması, bilgi kirliliği veya bilginin istismarı olarak adlandırılan gelişmeyi hızlandırmaktadır. Bu durum sürdürülebilir değildir. EFSA örneğinde olduğu gibi toplum ile interaktif risk iletişiminde bulunabilecek ve inandırıcılığını bilimsel ağırlığından alan bir yapılanma içine girilmesi en geçerli çözüm olarak görülmelidir. 11 - Tüketicilerin her şeyden önce risk olgusuyla tanışması ve ardından da gıdalardaki riskler ve güncel sorunlar konusunda doğru bilgiye ulaşmalarının sağlanması en temel hedef olmalıdır. Ancak bu şekilde, gerçek riskleri değerlendirebilecek ve seçimlerini doğru yapabileceklerdir. Bu amaca yönelik olarak Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’na, üniversitelere, özel sektöre ve basına büyük bir sorumluluk düşmektedir:

7 - Gıda güvenliği ve sağlık ayrılmaz bir bütünün parçalarıdır. Bu alanda veri paylaşımı, daha fazla iş birliği ve daha fazla disiplinler arası çalışma yapılması bir zorunluluk haline gelmiştir. 8 - Yaşanmakta olan küresel iklim değişikliği gıda zincirinin birçok noktasında yeni gıda güvenliği tehditlerinin ortaya çıkmasına neden olacaktır. Bu konuda olası değişimlerin önceden tahmini ve iklim değişikliği ile ilişkili farklı senaryolar karşısında alınması gereken önlemler konusunda hazırlıklı olunması, iklim değişikliğine yol açan etmenler ile bu etmenlerin yaratacağı gıda güvenliği riskleri karşısında alınabilecek önlemler ve stratejiler konusunda bilinç geliştirilmesi ve disiplinler arası ve ülkelerarası iş birliği gerekmektedir. 9 - Gıdaların üretimi, tüketimi, tüketiciye ulaştırılması, gıda üzerine araştırmalar, yasal düzenlemeler, medya kanalıyla verilen bilgiler aynı zamanda etik açıdan yaklaşılması gereken konulardır. Etik sorumlulukların gıda zincirinin tüm aşamalarında gereği gibi tartışılması, ortak ilkeler benimsenmesi yönünde disiplinler arası çalışmalar yapılması gerekmektedir. 10 - Günümüzde gıdayla ilgili uluslararası regülasyonlar insan sağlığını bilim odaklı koruma amaçlı ve “kabul edilebilir risk” esaslıdır. Ülkemizde de gıdalar bu regülasyonları temel alarak oluşturulan ulusal mevzuatla Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından yönetilmektedirler. Ulusal mevzuata uygun olarak yapılan üretimler sonucunda elde edilen gıdalar insan sağlığına uygun, güvenli gıdalardır. Ancak, sınırlı sayıda akademisyen hiçbir bilimsel veriye dayanmadan akıllarına gelen her konuda gıda ile ilgili bilim dışı iddialarda bulunarak gıda güvenliğinde öncelikleri ters-yüz edebilmektedirler. Gıdanın herhangi bir alanında uzman olmayan, kendi alanlarında bilimsel izleri olduğu tartışılan bu akademisyenler ülkemizde ünlenmekte ve tüket-

şeffaflığı sağlamalıdır.

- Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı sahteciliklerde olduğu kadar, gıda güvenliği ile ilgili denetim sonuçlarının ve risk değerlendirme süreçlerinin paylaşımında da

- Gıda endüstrisi kendi üretim süreçlerinde oto kontrolü sağladığı gibi bu süreçleri sektörel sivil toplum örgütleri kanalıyla paydaşların izlemesini de sağlamalıdır. - Medya, tüketicilere sansasyonel ve gerçeklikten uzak bilgileri sunmanın engellenmesi için gereken çalışmaları yapmalıdır. Ülkemizde basın kanalıyla körüklenen bilgi kirliliğinin pek çok ülkede bir benzeri bulunmamaktadır. 12 - Ülkemizde gıda güvenliği standartlarının tabana yayılmasında hem üreticiler hem de lokanta, büfeler bazında küçük ve orta ölçekli işletmelerin geliştirilmesine büyük ihtiyaç bulunmaktadır. Bu konuda projeler geliştirilerek küçük ve orta ölçekli işletmelerin gıda güvenliği ve hijyen durumlarının gelişimi sağlanmalıdır. 13 - Gıdalarla ilgili yasal düzenlemelerin yapılma biçimi son derece önemlidir. Son derece karmaşık ve çok yönlü bir süreç olan yasal düzenlemelerin mutlaka bilimsel bir temele dayandırılması gerekmektedir. Düzenlemelerin kamu yararına, bilimsel temelli, katılımcı ve şeffaf yapılması kadar; bu alandaki güncel hukuki kuralların bilinmesi ve hukuk süreçlerinde zaman kaybetmeden uygulanabilmesi de çok önemlidir. “Gıda Hukuku” bir özel hukuk alanı olarak görülmeli ve bu yönde çalışmalar yapılmalıdır.

Mayıs 2018 51


GÖRÜŞ

2 x 2 aile şirketlerinde de 4 eder Yavuz EROĞLU - SEM Plastik Yönetim Kurulu Başkanı

Son yıllarda, iş dünyası ile ilgili en popüler tartışma başlıklarından biri de “Aile Şirketleri”… Aile kavramının insanlık tarihinde, dinlerde, kadim gelenek ve kültürlerde ve hatta kapitalist sistemde çok önemli bir yeri olduğu muhakkak. Aile ile birlikte anılan bir diğer kavram ise miras… Aile şirketlerinin olduğu bir yerde aile ve miras kavramlarının ortaya çıkması son derece doğal. Konunun felsefi yönü, insanın doğası ve sosyolojik evriminde edindiği yerin gelişmişliği başlı başına incelenmesi gereken bir konu olmasına karşın bu boyutunu bir yana bırakarak aile şirketlerini daha dar bir çerçeveden yorumlamak istiyorum. “Aile şirketleri mi, kurumsal şirketler mi daha iyi?” sorusu etrafında yapılan tartışmaların çok anlamlı olmadığını düşünüyorum. Çünkü bir şirketi iyi ya da kötü yapan aile şirketi veya kurumsal şirket olması değil iyi yönetilip yönetilmediğidir. İyi yönetilen bir şirketin temel paradigması; tüm parametreleri ÖLÇ - DEĞERLENDİR / YORUMLA - STRATEJİ BELİRLE –UYGULA - DENETLE çerçevesinde ele almaktan oluşur. Doğru bir lidere ve analitik yaklaşıma sahip bir şirket iyi bir şirkettir. Aile şirketlerindeki temel problem duyguların işin içine girmesidir. Analitik yapıya sahip olan iş dünyası için duygusal yaklaşım tehlike demektir. Aile kavramı duygusal bağı da beraberinde getiriyor. Bu duygusal bağın pozitif etkileri kadar negatif etkileri de söz konusu… Negatif etkiler içinde ise kıskançlık en kötüsü diyebiliriz. İnsan doğası gereği kendini eşit gördüğü insanları kıskanma eğilimindedir. Örneğin sıradan bir kimse ünlü bir bilim insanını ya da mucidi kıskanmaz ama söz konusu o ünlü ismi, ailesinden aynı imkânlara sahip başka bir bireyin veya bilim insanı meslektaşının kıskanma ihtimali yüksektir. Bu nedenle aile şirketlerinde çalışan ve kendini doğuştan eşit gören kardeşler veya eş durumundan enişte ve gelinler gibi aile bireylerinin işe ve ortaklığa kıskançlık duygularını karıştırma ihtimali çok yüksektir. Bu olumsuz duygu durumunu olgunlaşmış bilinç ve yüksek ahlaki değerler ile azaltmak mümkün olsa da zordur. Bu doğrultuda en önemli unsur duygusallığı konulacak net kurallar ve hiyerarşi ile yönetebilmektir. Aile şirketlerinde sihirli kelime “duygulara rağmen yönetebilmek” tir. Böyle bir şirketi yönetebilmenin ilk şartı net kurallar koymak ve kurallara sıkı sıkıya bağlı kalmaktır. Şirket yönetimi ile devlet yönetimi birebir aynıdır. Özünde her şirket küçük bir “devlet” tir. Daron Acemoğlu’nun “Ulusların Düşüşü” kitabında belirttiği gibi dünya üzerindeki bazı ulusları diğer uluslardan önde yapan bazılarını da geriye düşüren nedenler ortaktır. Başarılı uluslara baktığımızda ortak özellik olarak güçlü bir lider öncülüğünde kurulduğunu ve bu liderin attığı adımlarla yükseldiğini görüyoruz. Ulusların tarihsel süreçleri incelendiğinde bir ülkenin kaderinde liderin ne kadar büyük bir etkisi olduğu daha net anlaşılmaktadır. Ulusların başarısının sürekliliğinde ise kurulan sistem kilit rol oynuyor. Tüm başarılı uluslar bir liderle doğar ve bu liderin kurduğu sistemle gelişirler. Başarısız uluslarda ise ya öncü bir lider yoktur, ya lider vardır ama lider bir sistem oluşturamamıştır.

52

Mayıs 2018

Devletler için yukarıda bahsettiğimiz denklem şirketler için de geçerli. Bir şirketi kuran girişimci veya ilk kuşaklarda ortaya çıkan liderler şirketi gerçek anlamda var eder ama eğer bunlar bir sistem oluşturmazsa şirket kalıcı olmaz. Ben sürdürülebilirlik için sistem kurmayı kurumsallaşma olarak tanımlıyorum. Şüphesiz ki işin en zor kısımlarından biri kurumsallaşma… Tıpkı bir devlette olduğu gibi aile şirketlerinde de sürdürülebilir bir şirket olmayı garantiye almanın yolu gerçek bir lidere sahip olmaktan ve o liderin belirleyeceği kurallardan geçiyor. Burada zor olan liderin kurallarını uygulayacak kişilerin duygusal bir bağ ile bağlı olduğu aile bireyleri olmasıdır. Örneğin şirketin kurucusu olan kişi aile içi duygusal çatışmaları da göze alarak, şirketi için gerekli kuralları koymalı, hatta kendinden sonrası için de açık net planlar yapmalı ve bunları tüm aileyle paylaşmalarıdır. Gerçekten zor olan bu süreçte kuralların işlediğinden emin olmak gerekir. Sabretmek, görmemek, halının altına süpürmek, idare etmek gibi yöntemlerle bu kural koyma sürecini ertelemek yanlıştır. Birçok aile büyüğü aile içi duygusal sorunlar yaşanmasın diye bu kuralları koymaktan kaçınır. Doğru olan ise uzun vadeli getiriler için kısa vadeli rahatsızlığı göze almaktır. İşte birçok aile şirketinin takıldığı ve kaybettiği nokta da budur. Aile şirketlerinin mutlaka bir anayasası, sorunları çözdüğü konseyi, hiyerarşisi ve lideri olmalıdır. Bu alanlardaki boşluklar şirketlerin geleceğini tehdit eder. Unutulmamalıdır ki liderlik başarılı olmuş ve sistemler kurulmuş olsa bile bir firmanın tam kurumsallığı özümsemesi için uzun yıllar gerekecektir. “Aile şirketimi, uzun yıllar yaşayacak şekilde daha sistemli hale getirmek için nereden başlamalıyım” diye soranlar için cevabım “öncelikle çok iyi bir insan kaynakları ekibiniz/danışmanınız olsun” olacaktır. İnsan faktörünün başarıda ne denli önemli olduğu açıktır. Aile şirketi yöneten biri olarak en sık karşılaştığım sorulardan biri de “Bazen olmayınca olmuyor. Ortaklık ayrılıkları için ne önerirsiniz?”. Her durumun farklı bir dinamiği olmakla birlikte özellikle aile şirketlerindeki ayrılıklarda; 1- Diplomasi kurallarını işletin 2- Mümkünse ortak arabulucu kullanın 3- En önemlisi sonradan pişman olacağınız kelimelerle kendinizi ifade etmeyin. Çünkü yıllar geçer her şey unutulur ama o kelimeler akılda kalır. 4- İyi düşünün ama bir kez ayrılmaya karar verdiniz mi hızlı bitirin. Anadolu tabiriyle “üçe-beşe bakmayın”. Çünkü kafa rahatlığınız ve şirketin kaybedeceği zaman üçten-beşten çok daha büyüktür. Yazımın başında da belirttiğim gibi aile şirketi ya da kurumsal şirket ayrımı yoktur; iyi yönetilen ve iyi yönetilmeyen şirket vardır. Duygusallığın net kurallarla kontrol edildiği, analitik ve yalın bir şekilde yönetilen aile şirketlerinin sürdürülebilirlik açısından kaçınılmaz olduğu inancındayım.


Mayıs 2018 53


Kısa Haberler

ISS yöneticileri kravatları masaya bıraktı

ISS’in her yıl düzenlediği ‘Hep Birlikteyiz Günü’ ilginç görüntülere sahne oldu. ISS yöneticilerinin bir günlüğüne mavi yakalı personellerinin görevlerini devraldığı ‘Hep Birlikteyiz Günü’ projesi kapsamında; CEO’dan direktörlere toplam 277 yönetici sahada birebir görev alarak çalışanlarına destek oldu. Yöneticilerin; temizlik personeli, aşçı yardımcısı, bulaşıkhane personeli ve garson olarak görev aldığı etkinlikte, beyaz yakalı yöneticiler kravatlarını bir kenara bırakarak tüm gün sahada çalıştı. Sahadaki çalışanların rolünü ve karşılaştıkları güçlükleri deneyimleyen üst düzey yöneticiler böylece müşterilerin beklentilerine de daha yakından şahit oldular.

“Mavi yakalı çalışanı anlamadan ‘mutlu müşteri’ kazanamayız”

Sirha İstanbul, 6. kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. 29 Kasım – 1 Aralık 2018 tarihleri arasında İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan Sirha İstanbul bir kez daha Türkiye’nin zenginliklerini dünya mutfakları ile buluştururken, dünya mutfaklarındaki yenilikleri de Türkiye’de sergileyecek.

de olacak. Mutfakta Yaratıcılık Festivali olarak dünyanın önemli gastronomi merkezlerinde düzenlenen Omnivore’un İstanbul ayağı, her sene olduğu gibi 2018’de de Sirha İstanbul kapsamında düzenlenecek. Fuar kapsamında 3 gün boyunca sürecek Omnivorius Partisi ve pek çok etkinlik de katılımcı ve ziyaretçiler için fark yaratan etkinliklerin başında gelecek.

Sirha İstanbul gastronomi sektörünü 6. kez bir araya getiriyor

2017’de Sirha İstanbul’da yer alan katılımcı ve marka sayısı bir önceki yıla göre yüzde 45’lik artışla 431’e ulaşırken, fuar 11.379 profesyonel tarafından ziyaret edildi. 2018’de ilk defa İran ve Yunanistan’ dan da katılması beklenen ziyaretçilerle birlikte bu sayının 13 bine ulaşması bekleniyor.

Sirha İstanbul büyümeye devam ediyor Sirha İstanbul’da bu yıl yiyecek içecek, otelcilik, kahve ve catering gibi gastronomi sektörünün yapıtaşlarının yanı sıra bu sene ilk kez gurme shop, şarküteriler ve konsept mağazalar ve e-shopların da yer alması hedefleniyor.

2018 yeniliklerle geliyor Bu yıl heyecanla beklenen etkinlikler arasında Omnivore başrol-

54

Mayıs 2018

ISS Türkiye’nin “Hep Birlikteyiz Günü” kapsamında düzenlediği etkinlik, Türkiye genelinde 19 ilde; İstanbul, Denizli, İzmir, Ankara, Gaziantep, Kocaeli, Bursa, Mersin, Antalya, Kayseri, Balıkesir, Kırklareli, Adana, Kahramanmaraş, Sakarya, Aydın, Muğla, Eskişehir, Elazığ 277 yöneticinin katılımıyla gerçekleşti. Bu özel günde yöneticiler, saha çalışanlarının yaşadığı zorlukları bire bir deneyimleme fırsatı buldular. Müşterilerin de birebir dâhil edildiği etkinlik, katılımcılar tarafından da geçer not aldı…

Sirha İstanbul’da ses getirecek yeniliklerden biri “Yerel Restoran Konsepti” olacak. İlk kez gerçekleşecek olan bu konseptte Türkiye’nin belirli bir bölgesinin mutfağı ve üreticilerini tanıtmak üzere Sirha İstanbul’da bir pop-up restoran açılacak ve fuar süresince hizmet verecek. Sirha İstanbul’da bu seneki diğer yenilikler yükselen bir trend olan snacking (atıştırmalık) ve dondurmaya özel alanlar olacak. Gastronomi sektöründe çatı görevi gören Sirha İstanbul’da, tüm bu etkinliklerin yanı sıra sektördeki yerel ve uluslararası son trendler, yenilikler, sektörün ihtiyaçları ve beklentileri özel konferanslarda masaya yatırılacak.


Pakmaya Düzce Fabrikasına da Çevre Ödülü

Turyağ, Türkiye’nin Ustaları ’yla Guinness Dünya Rekoru kırdı Turyağ ’ın, İstanbul Kibrithane ’de düzenlediği bahar şenliği pastacılık sektöründe çalışan usta ve ailelerinden oluşan yaklaşık 300 kişiye ev sahipliği yaptı. Turyağ Bahar Şenliği boyunca konuklar bahar havasının ve eğlenceli turnuvaların tadını çıkarırken, “dünyanın en uzun kurabiye zinciri” kategorisinde de bir ilke imza atıldı.

Dünyanın en uzun kurabiye zinciri Guinness Dünya rekorunu kırmak için kullanılan 1916 kurabiyenin yapımında Turyağ ’ın yeni kurabiye yağı Turyağ Kurabiye kullanılırken, kurabiyelerin hazırlanması yaklaşık 3 gün sürdü. Dünyanın en uzun kurabiye zinciri rekorunu kırmak üzere bir araya gelen Turyağ çalışanları ve çok sayıda ustadan oluşan 100 kişilik ekip, 1916 kurabiyeyi T şeklinde dizerek toplam 153,28 metre uzunluğunda kesintisiz bir kurabiye zinciri oluşturdular.

Türkiye’nin alanında en pres- kuruluşların ödülleri Kocaeli’nde tijli ödüllerinden KSO Şahabet- Başbakan Yardımcısı Fikri Işık’ın tin Bilgisu Çevre Ödülü, bu yıl da katıldığı törenle verildi. Pakmaya Düzce Fabrikası’na Pakmaya Düzce Fabrikası verildi. Böylece daha önce adına ödülü, İcra Kurulu Üyesi ve benzer çevre ödüllerini kazanan Fabrikalar Direktörü A.Tuncay Heyecanlı anlara sahne olan rekor denemesinde Pakmaya İzmir ve İzmit Gürarda alırken yaptığı açıklamaGuinness Dünya Rekoru yetkilisi de bizzat hazır Fabrikaları’na, Düzce tesisi de da “Bu ödül Düzce’miz için büyük bulunarak “dünyanın en uzun kurabiye zinciri” eklenmiş oldu. önem taşıyan çevre ile denge rekorunun Turyağ tarafından kırıldığını teyit etti. Akademik ve uzman pro- içinde büyüme hedefinde, tüm firTuryağ Satış Direktörü Nedim Elcheik “Türkiye’nin fesyonellerden oluşan jürin- malara örnek olacak” dedi. değerli ustalarıyla birlikte bir dünya rekoru kırdığımız in, ülke genelinden yapılan Pakmaya, üstün kaliteyi çevreiçin büyük gurur duyuyoruz. Rekorun kırıldığı kurabibaşvuruları hem masa başı ci yöntemlerle üretme ilkeye zincirinde kullanılan kurabiye adedinin, aynı zamanhem de sahada değerlendir- sini taçlandıran yeni ödülünün da Turyağ ’ın kuruluş yılı olan 1916 ile aynı olması da meleri sonucunda, sektör sevincini; tüm iş ortakları, müştebizim için ayrı bir anlam taşıyor. Türkiye’nin ustalarını ve ve büyüklük esasına göre rileri ve Türkiye ile paylaştığını Turyağ çalışanlarını bu rekordan dolayı tebrik ederim” dedi. kategorize edilen başarılı açıkladı.

DERGİMİZİN DÜZENLİ OLARAK SİZE ULAŞMASINI İSTİYORSANIZ ABONE OLUNUZ www.ardayayin.net info@ardayayin.net Telefon: 0312 430 33 10

Mayıs 2018 55


Köşe Yazısı / Gıda Hijyeni Mehmet Baki ASUTAY

Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.

Bu yaz “DÖNER” size kanser olarak dönmesin

Artık her köşe başında bir döner işletmesi, satıcısı görmek mümkün. Büfesi, kantini, restoranı, kebapçısı, yemek firmaları, ünlüsü, ünsüzü, ustası, çok meşhuru göz alıcı reklamlarla bizi cezbediyor. Biz, toplum olarak bu tadı seviyoruz. Sadece biz mi? Berlin’e giderseniz, sanki döner restoranlarından dolayı kendinizi Türkiye’de sanırsınız. AB üyesi ülkeler arasında döner, Almanya, Fransa ve İtalya ile Arap ile ülkelerinde de çok tutuldu. Türk Cumhuriyetlerinde de büyük talep var. Amerika kıtasında döner kültürü yok ama yaygınlaşacağı söyleniyor. Ekmek, pide arası ayaküstü atıştırmak da mümkün, pilav üstü yemek de ya da iskender şeklinde tüketmeyi de çok seviyoruz.

Tavuk döner, hindi döner, et döner en çok görülenlerden, zaman zaman balık döner, işkembe dönerde yöresel yerlerimizde görmek mümkün. Ayrıca ekonomik olması da tüketimini arttırıyor. Tabi bütçenize göre yaprak döner, kıyma döner, karışık, sucuk döner, taze, dondurulmuş gibi birçok çeşitleri var. İşini mükemmel yapan işletmeleri tebrik ediyoruz. Döner sektörünün tüm dünyaya yayılmasında onların büyük emeği var. Biz, bu yazımızda konuyu dönerin kalitesi ve pişirilmesinin hijyenik yönüyle değerlendireceğiz. Herşeyden önce çok ucuza satılan döner çeşitlerini yemeyiniz; zira içerisinde etten başka neler olduğunu yazmaya kalksam bir daha döner yemezsiniz; maliyetler ortada. Merdiven altı firmaların piyasaya sürdüğü hileli gıdalar vatandaşımızı yavaş yavaş zehirliyor. Hastane kuyruklarında bekleyen hastaların en az dörtte birinin hileli ve bozuk gıdalardan hasta olduğuna inanıyorum. Fırat Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Gıda Hijyeni ve Teknolojisi Anabilim Dalı’nın yaptığı, Elazığ’da satılan ‘Pişmiş Et ve Tavuk Dönerlerin Mikrobiyolojik Kalitesi’ çalışmasında, Elazığ il merkezinde satılan 80 adet pişmiş (40 adet et, 40 adet tavuk) döner örneklerinin mikrobiyolojik kalitesi saptandı. Toplam mezofilik aerob bakter, koliform bakteri, Enterobacteriaceae, maya-küf, Staphylococcus-Micrococcus, Lactobacillus – Leuconostoc – Pediococcus tespit edildi ve E. coli sayısı ise 1.01 ve 2.19 log10kob/g olarak bulundu. Örneklerin hiç birinde S. aureus ve Clostridium perfringens tespit edilemedi. Kırk adet et döner örneğinin 14'ünde (%35) ve 40 tavuk döner örneğinin 18'inde (%45) E. coli'nin 1.0 log10 kob/g'ın üzerinde olduğu görüldü. Koliform grubunun bir üyesi olan E. coli doğrudan bağırsak kökenli bir bakteri olup ısıya duyarlıdır. Bu nedenle ısıl işlem görmüş bir gıda da bu bakterinin bulunması fekal bir bulaşmanın olduğunu göstermektedir. İlave olarak Isı işlemi gördükten sonra gıdalarda bulunmaması beklenen E. coli'nin tespiti ürünleri hijyenik kalitesinin düşük olduğunun yanında gıda zehirlenmesi riskinin de kuvvetle muhtemel olduğunu gösteren bir unsurdur. Sonuç olarak mikrobiyolojik kriterler bakımından araştırması yapılan tavuk dönerlerin kalitesinin et döner örneklerine göre daha düşük olduğu belirlendi.

56

Mayıs 2018

Pişirme işlemi daha çok tüp gaz (LPG) ile yapılmakla birlikte, çoğu yerde odun ateşinde de pişirilmektedir. Odun veya kömür ateşinde pişen döner aslında tüp gazda pişirilen dönerlere göre daha kanserojendir. Odun ateşi bu metotlar içinde en zahmetli ve kontrolü zor olanıdır. İyi şekilde yanmamış bir odun ateşinde dönerin is ve dumana maruz kalması mümkün olabilmektedir. Ayrıca odunu yakma ve kül bulaşma zahmetleri sebebi ile odun ateşinde döner pişiren birçok işletme kimyasal destekler ile hazırlanmış press odun kömürleri kullanmaktadır. Yüksek sıcaklıklarda, alevli odunda ve ızgarada pişirme; et veya diğer gıdalardaki PAH miktarının artmasına neden olmaktadır(PAH; Polisiklik aromatik hidrokarbonlar, organik bileşiklerin eksik yanması sonucu ortaya çıkan toksik ve kanserojen etkiye sahip yine organik yapıda bileşiklerdir. PAH’lar hava, su, gıdalar ve sigara dumanı ile insan vücuduna girerek DNA’da mutasyona neden olmaktadır. Çevre Koruma Ajansı (EPA) tarafından tehlikeli atmosfer kirleticisi veya hava zehiri olarak tanımlanmıştır. Poliaromatik hidrokarbonlar her yerde rastlanan ve en önemli kanserojen hava kirleticilerindendir). Bütün bunlara rağmen, kömür ateşi alev yapmadığı için, kömür yanınca açığa çıkan zehirli gazlar etin içine çok fazla nüfuz etmiyor. Odun veya kömür yanıp kor haline geldikten sonra pişirilme yapılmasına dikkat edilmelidir. İşletmeler öğlen ve akşam saatlerindeki yoğun talebi karşılayabilmek için her ne kadar çift döner ocağı kullanmış olsalar da müşterilerini bekletmemek için harlı ateşte pişirmek zorunda kalırlar. Sabah saatlerinde takılan ve kısık ateşte pişirilen dönerin dışı çabuk yanar ve kömürleşir, içi ise pembe kalır, ayrıca suyunu (nem) ve proteinini kaybedeceği için kurur ve çok tercih edilmez. Döner genelde öğlen servisine hazırlanır. Saat 10-11:00 gibi takılmaktadır. Öğlen servisinden sonra ürün satılmazsa kurumaya ve suyunu vermeye başlar. Genelde iyi çalışan işletmelerde bu olmaz. Ürün kurumaya fırsat bulamadan tüketilir. Küçük işletmelerde döneri tüketemedikleri için akşama kadar döner ocakta kalır. Bazen de ocağı kapatıp müşteri geldiğinde yakarlar. Her durumda son derece sağlıksızdır. Hatta bazı işletmeler döneri indirir. Ertesi gün takıp devam eder. Yanma ve kömürleşme daha çok hızlı pişirmek isteyip aynı zamanda işi takip etmeyen ustalarda olur. Sirkülasyonun çok olduğu zamanlarda odun ateşini beslemek için tüp gaz (pürmüz) ile takviye yapılması sık görülen uygulamalardan biridir. Peki, tüp gazla (LPG) pişirilen dönerler masum mu? Dikkatli olmakta fayda var. TÜBİTAK'ın bu konudaki araştırmalarına dikkat etmemiz gerekiyor fakat önemsenmediği ortada. Etin, alevden 15- 20 cm. uzak olması gerekiyor. Gazlar etin içine girerek kanserojen etki oluşturuyor. Etin üzerini yalayan alevin içindeki gazlar ete nüfus ediyor. Kömür de tam sağlıklı değil. Kömür ateşi ve tüp gazda karbon monoksit (CO), karbon dioksit (CO2), kükürt monoksit (SO) ve dioksit (SO2) gibi zehirli gazlar ete yapışıyor. Sıvılaştırılmış petrol gazı olan LPG yanarken çıkan zehirli


gazlar dönerin içine nüfuz ediyor ve döner yiyen insanın vücuduna geçerek kanserojen etki yapıyor. Biz de afiyetle yiyoruz. "Yanmayan atık gazlar, tamamen kanserojen etki yaratan ve pişirme ortamında Avrupa'nın müsaade ettiği standartların üzerinde olması halinde zehirleyici özelliği olan gazlardır. Dünyada en iyi yanma verimliliğinde dahi zararlı atık gazları pişirme ortamında sıfıra indirmek mümkün değil. Döner ocaklarında gaz radyantlarının önünde bulunan tel kafes, zaman içinde eriyip yırtılıyor. Yanmamış zararlı gaz oranları giderek yükseliyor ve alev ile etin üzerindeki yağlı bölgelere yapışıyor. Bu tellerin kontrolleri yeterince yapılmıyor ve halk sağlıksız dönerler ile besleniyor. Tüp gazla çalışan hemen her dönercide bu tip manzaralara rastlayabilirsiniz. Etin büyüklüğüne göre ısı her yere homojen nüfus etmediğinden etin bazı bölgeleri fazla pişerken bazı bölgeleri ise çiğ kalıyor, bu da hijyen açısından sakıncalar doğuruyor." Açıkta satılan her türlü toz, hava kirliliğine maruz kalan dönerleri de tüketmemenizi öneririm, hiç olmazsa bir koruyucu ile muhafaza altına alınmalı bu tür gösterişli açıkta satılan gıda maddelerine ilgililer izin vermemelidirler. Sağlıklı döner yiyebilmemiz için dönerin elektrik ocağında pişmesi gerektiği tavsiye ediliyor. Bütün bunlara rağmen bendeniz de odun ateşinde pişmiş döneri tüp gaz (lpg) ateşinde veya elektrikli ocakta pişmişe göre tat olarak daha çok tercih ediyorum. Takdir herkesin damak zevkine, bütçesine göre değişiyor. Ancak kömür ateşinde pişen dönerin nefasetini diğerlerinde bulmak mümkün değil. Yerli bir firmamız ülkemizde bu soruna çözüm bulmuş ve imal etmiş, camlı döner ocağını ihraç bile ediyor. Tüp gaz ve kömürle çalışan döner ocaklarının yarattığı sağlık sorunlarını ortadan kaldırmak için uzun yıllar araştırma yapan firmanın Ar - Ge Departmanı, ısı kaynağı ile pişen gıda arasında geçirgenliği yüksek olan özel bir cam ürettirmiş. Almanya'da iki buçuk yıl gibi uzun süren bir araştırma sonucu üretilen 'robax cam' ile gazlı pişirme teknolojisinde yeni fikirler uygulamaya konmuş. Dünyada ilk kez kullanılan bu sistemde, %100 güvenli döner pişirmek mümkün olmuş. Robax cam, yanmamış çiğ gazların etin üzerine yapışmasını önlüyor. Robax camlı döner ocaklarının radyantların önünde tel kafes yerine kullanılan özel camların parlak ve rahat temizlenebilir özeliklere sahip olmasından dolayı; yanma, tortu bırakma sorunları ortadan kalkıyor. Homojen cam yüzeyi, klasik döner ocaklarına göre ısıyı tüm yüzeylere eşit ve yumuşak bir şekilde yayıyor. Bu sistem, böylece hem sağlıklı pişirmeyi sağlıyor, hem de etin suyunu kaybetmesini önlediği için ete ayrı bir lezzet veriyor. Çünkü klasik döner ocaklarına göre robax camlı döner ocaklarında protein kaybı yüzde 3 - 5, su ve rutubet kaybı yüzde 25 daha az oluyor. Döner ocağının motorlu olması da dönerin homojen pişmesini sağlayan önemli özelliklerden biri. Manuel ocaklarda zaman zaman unutulan bölgeler fazla ısıya maruz kalıp yanmakta ve homojen pişmemektedir. Tercihinizi motorlu ocaklardan yana yapmakta fayda var.

Cihazın ısı kaynağı ete yaklaşıp uzaklaşabiliyor. Etin kesimi esnasında meydana gelen konikleşmelere karşılık ısı kaynağı ile paralel pişirmenin sağlanabilmesi için ısıtıcı gövde öne ve arkaya doğru yatırılabiliyor. Isıtıcı kaynağındaki radyantlara ayrı ayrı kumanda edilerek ısı tasarrufu sağlanabiliyor. Gerekirse etin kesildikten sonra küçülmesi ile oluşan boş yüzeylerin ısınması engellenerek döner etinin bozulması önleniyor. Homojen pişirmenin sağlanabilmesi ve kullanım kolaylığı için döner ocağı motorlu olarak üretilmiş. Sol ya da sağ elini kullananlar düşünülerek sağ ve sola dönüş imkânı yaratılmış, gerektiğinde ayak kumandası ile motorun kesim esnasında durdurulması mümkün kılınmış. Döner ocağının özel tasarlanmış tepsisi sayesinde tüm yağlar etrafa saçılmadan toplanıyor. Ocağın paslanmaz çelik gövdesi ve camı kolayca temizleniyor. Gaz, is kokusu olan dönerleri tüketmeyin. Döner ustasının elinde devamlı hijyenik eldivenler, başında bandana / bone / kep olmalı, kesim sırasında kullanılan döner bıçakları, kaşıklar, gramaj ölçen tartılar devamlı temiz tutulmalı. Döner satılan işlemelerde mutlaka Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndan alınan belgeler, belediyenin vermiş olduğu ruhsatlar müşterinin göreceği şekilde konumlandırılmalıdır. Bir dahaki sefere döner tüketirken kontrol edin bakalım döner şişi alevden kaç santim uzaklıkta? Eğer 15 cm’den yakınsa, bilin ki, sağlıksız pişirilen o dönerler size kanser olarak geri dönüyor!

Kaynakça 1-http://www.tatdedektifi.com/2016/02/doner-hakkinda-ufak-bilgiler/ 2-https://www.turkishnews.com/tr/content/2008/07/24/donerin-vatanindan-dunyaya-doner-ocagi/ 3-http://www.milliyet.com.tr/2004/06/24/business/bus05.html 4 - h t t p : / / w w w. g a z e t e k a d i k o y. c o m . t r / g e n e l / e k m e k - a r a s i kanser-h1444.html 5-https://www.aksam.com.tr/yasam/turk-donerinin-otoritesi-doner-hakkinda-dogru-bilinen-yanlislari-anlatti/haber-727391 6 - h t t p s : / / w w w. n t v. c o m . t r / s a g l i k / t a v u k - d o n e r - i c i n uyari-turk-veteriner-hekimler-birligi-uyardi,e1_02hUvkUul6C3TxPSTkA 7-http://veteriner.fusabil.org/text.php3?id=976 Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Veteriner Dergisi 2014, Cilt 28, Sayı 2, Sayfa(lar) 065-071 8- Erdem HA. “Cirosu Almanya'da hamburgeri geçen dönerin markalı fastfood zincirine dönüşmesi gerekmektedir, 2006”. http://www.dtm.gov. tr/20.11.2008. ) 9- Kuşçu EA. Popüler Kültür ve Beslenme Biçimleri Örnek Olay: Döner Kebap. Yüksek Lisans Tezi, Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2006 10- http://febed.mehmetakif.edu.tr/Polisiklik Aromatik Hidrokarbonlar ve Sağlığa Etkileri,Erol Alver, Ayla Demirci, Mustafa Özcimder, Kırıkkale Üniversitesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Yahsihan, Kırıkkale

Mayıs 2018 57


Hayallerime Dokunmak MEKONG DELTASI

VİETNAM Gülçin SOYTUTAN

MEKONG DELTASI Saat. 7.30’da tur otobüsümüz kalktı. Avusturalyalı, Hong Konglu, Alman birde biz toplam dört çifttik. İki saatlik yolcuğumuz sırasında pirinç tarlalarını, küçük köyleri, Mekong nehrinin kollarını gördük. En ilginç olan; kimisi lotus şeklinde yuvarlak, kimisi pagoda şeklinde anıtsal, kimisi sade mezarların sular içinde ki pirinç tarlalarında bulunması idi. Hava 29-30 derece sıcaklığında oldukça nemliydi. CAİ BE Hayat burada gün doğmadan canlanıyor. Özellikle yüzen marketler sabah 6.00 da başlamış oluyor. Cai Be’ye ulaştığımızda market dağılmak üzereydi. Bir kaç küçük tekne kalmıştı. Tropikal meyveler satan teyzenin teknesini gezdik. Adını söylediği, anlamadığımız değişik meyvelerden yedik. Hepsi çok lezzetliydi. Deltada toprak alan çok kısıtlı. Mekong nehri karaları parça pinçik bölmüş. Az sayıdaki evleri Venedik tarzı direkler üzerine yükselterek yapmışlar. Muson zamanı nehir taşıp, her yeri sular altında bırakınca halkın fazlada bir seçeneği kalmamış. Verimli toprakları, nehri terk etmek istemeyen halk, yaşamak için teknelerini yüzen ev, yüzen markete çevirmiş. Satıcılar, alıcıların mallarını uzaktan görebilmesi için ne satıyorlarsa onları teknenin önündeki direğe asıyorlar. Mesela muz,

58

Mayıs 2018

Vietnam, kuzeyden güneye ince uzun bir ülke. Kuş uçuşu 1.600 km. Böyle olunca ikliminde de çok büyük farklılar oluyor. Güney kısmı kuzeybatı muson yağmurlarının etkisinde bol yağış alırken, güney kısmı dört mevsimi yaşayabiliyor. Bizde güneyin sıcakları artmadan, kuzey kısmının da bu arada ısınması için turumuza Ho Chı Mınh şehrinden başladık. Aklınızda bulunsun! Havaalanı şehre çok yakın. Otobüsler var. Üstelikte çok ucuz. Bizim için Vietnam gezisinin asıl başlangıcı Mekong deltasıydı. Gitmeden The Sinh Tour ’dan Hanoi’ye kadar olan tüm otobüs, tren biletlerini, katılmak istediğimiz tüm turları satın almıştık. Hem fiyatları çok iyi, hem de çok memnun kaldık. Şirketi size tavsiye edebilirim. Veee büyük başlangıç. “GÜNAYDIN VİETNAM!”

tatlı patates, karpuz, çiçek gibi… Teknede yatıyor, yemek yapıyor her türlü ihtiyaçlarını görüyor, ulaşımlarını sağlıyorlar. Nehir inanılmaz geniş, derin. Her yerinde rastlayabileceğiniz asalak nilüfer gibi bitkiler var. Sanıyorum kökleri çok uzun. Zaman içinde kopanlar tekrar başka bir yerde tutunup yaşamaya devam ediyorlar. Leylak rengi çok güzel çiçekleri var. Nehrin üstünde çok az topraklı ya da topraksız seralar var. Çeşitli sebze, meyve, çiçek üretimi yapıyorlar. Ayrıca dalyanlarda balık, inci için istiridye, midye gibi deniz canlıları yetiştiriyorlar. Küçük bir köyü ziyaret ettik. Arıcılık yapıyorlardı. Ilık yeşil çaya, bir kaşık bal, liman suyu ekleyerek yaptıkları bal çayını tattık. Hindistan cevizli misafir şekeri, pirinç yufkası, patlamış pirinç yapımını izledik. Öğlen yemek yediğimiz yerde otantik müzik dinledik. Kadınların sesi çok tiz mızmız, erkeklerin sesi sert, toktu. Şarkıları yayarak, kapı gıcırtısı gibi bir müzik eşliğinde, ront şeklinde söylediler. Müzik, sesler kulağımıza hiç tanıdık gelmedi. Yemekler fena değildi. Çorba ile kızarmış tatlı patates en güzeli oldu. Yemekten sonra tekne ile Vinh Long’a geldik. Burada kısa bir şehir turu yaptık. Üç saatlik otobüs yolculuğu ile Chau Doc’a ulaştık. Yol boyunca sebze meyve plantasyonlarından, köylerden, pek çok köprüden geçtik. Hatta bir yerde arabalı vapuru kullandık.


CHAU DOC Güneyde Kamboçya sınırına en yakın olan şehirlerden biri. Oldukça büyük. Suyolu ile Kamboçya’ya geçmek isteyen yâda oradan gelenler bu şehirden geçiyorlar. Hava o kadar sıcaktı ki dükkânların dış cephelerinin camlı kapıları komple açıktı. Duvarlarda sevimli semenderler geziyordu. Güneyde en çok dikkatimi çeken kuyumcu dükkânları oldu. Pırıl pırıl vitrinlerinde bilezikler, takılar satılıyordu. Onlarında dış cepheleri açıktı. Bir farkla önünde korumalar bekliyordu. Firma bize şehir merkezinde yeni restore edilmiş temiz bir otel ayarlamıştı. Akşam yemeği de onlardandı. Lonely Planet’in önerdiği dış cephesi olmayan bir lokantaya götürdüler. Akşam olduğu için ışıklar yanmıştı. Masanın üstündeki ışığın etrafında milyonlarca karıncamsı sinek uçuyor, yemeklerin içine konuyordu. Çok lezzetli olabilir ama manzara korkunçtu. Fazla bir şey yiyemedik. Bizde şehri keşfetmeye çıktık. Otelimizin tam karşısında bir pagoda vardı. Nasıl kalabalık, iğne atsan yere düşmez! Bizde gecenin ilerleyen saatlerinde biraz tenhalaşınca gezdik. Daha çok açık hava pagodası gibiydi. Nehir kıyısı boyunca park vardı. Yürüyüş yapanlar, piyasa yapanlar oldukça kalabalıktı. Asya ülkelerinde parklarda spor yapmak çok yaygın... Burada da dövüş sanatı üzerine spor yapıyorlardı. Her yerin sporu farklı. Mesela Ho Chı Mınh ’in parklarında orta yaşlılar yelpazeleri kullanırlarken, gençler rap tarzı müzik ile spor yapıyorlardı. Hanoi de ise tamamen farklı daha ziyade klasik dans ediyorlardı. Yolumuzun üzerindeki Şiva ’nın kadın haline taptıkları bir pagodayı ziyaret ettik. Ertesi sabah 6.00 da kahvaltımızı yaptık. Erkenden yola çıkacaktık. Aracımızı beklerken davul, zil sesleri duyduk. Hemen ileride müzik eşliğinde, iki büyük canavarın dört kişi tarafından dans ettirdiklerini gördük. Sonra rehberimiz açıkladı canavarın adı Unicorn. Baştan söyleyeyim bildiğimiz tek boynuzlu at değil. Köpek benzeri bir yaratık… Tapınaklarda, saraylarda da heykelleri olan, koruyuculuk yapan bir canavar. Yeni açılan bir dükkâna şans getirsin diye dans ediyorlarmış. Bayıldık çok güzeldi. CHAMLAR Tur bizi Chau Doc ’ta yaşayan Müslüman Chamların mahallesine getirdi. Venedik tarzı ahşap evler iç içe geçmiş. Muson mevsimde üst yolları kullanıyor, kurak mevsimde aşağı yolları kullanıyorlarmış. Kadınların hepsinin başları örtülü, içlerinde kara çarşaflı olup yüzü görünmeyenlerde var. Rehberin anlattığına göre kız çocuklarını okutmuyorlarmış. Kendi aralarında yaptıkları evlilikler görücü usulü ile oluyor, nikah camide kıyılıyormuş. Ölülerini naylona sarıp dik olarak gömüyorlarmış! Galiba toprağın yetersiz oluşundan. Yılda bir kere mezar başında yemek veriyor, ölüleri anıyorlarmış. Daha sonra bir fotoğraf sergisinde gördük. Beyazlar giymiş erkekler mezar başında yemek yiyorlardı. Sanıyorum bahsettiği arife günleri yapılan kabir ziyaretiydi. İnternette de Chamların sadece Cuma namazı kıldıklarını, orucu üç gün tuttuklarını, sünnetin eğlence olarak yapılıp fiilen yapılmadığını yazıyordu. Bunları doğrulunu teyit etmeyi çok isterdim ama konuştuğumuz kişilerin İngilizceleri satış odaklı bir kaç kelimeden oluşuyordu. Yoksul görünümlü mahalle ile uyumlu olmayan yeni bir camisi vardı. Mübarek Mosque, Hintli Muhammet isimli bir şahıs yaptırmış. Oldukça güzel, gösterişliydi. Hemen yanında da mezarlık alanı yer alıyordu. Rastladığımız kadınlar yemek, satış yapıyor, bez dokuyorlardı. Ekonomik olarak karışık bir toplumdu. Kolu bilezikli zengin kadınlar olduğu gibi çok yoksullarda vardı. Genç erkeklere rastlamadık. Bir kaç yaşlı dede kapılarının önünde oturuyordu. Otuz beş günlük Vietnam turumuzda dört, beş dilenci ya gördük ya görmedik. Ne acı ki burada Müslüman çocuklar dileniyorlardı! LADY TEMPLE Daha sonra Sam dağının eteklerinde ki Lady Temple ’a gittik. Tapınak yollarında ki insan selinden ilerlemek çok zor oldu. Rehber cüzdan,

fotoğraf makinaları için uyardı ama çok şükür kazasız belasız gezdik. Yabancı Turist yok denecek kadar azdı. Halk, Buda’ya çuvallarla pirinç, bütün pişmiş domuzlar, kilolarla meyve, tenekelerle yağlar, çiçekler... hediye ediyordu. Hediyeler, görevliler tarafından hemen paylaşılıp ortadan kaldırılıyor. Anında başka birisi başka bir adak getiriyordu. Bu paylaşımı gördükleri halde o yoksul insanlar yine de hediye bırakıyorlardı! Nasıl hızlı bir sirkülasyon anlatamam. İnsanlar, sahte paraları, Buda dan istediklerini yazdıkları kağıtları bahçedeki metal, büyük sepetlerde dilekleri olsun diye dua ederek yakıyorlardı. Ayrıca bahçesinde ki sinek yiyen yamyam bitkide çok ilginçti. TRA SU FOREST Kısa bir yolculuktan sonra ABD’nin savaş sırasında kimyasal silahlarla mahvettiği, hatta yok ettiği mangrov ormanlarına geldik. İlk önce iki kişilik kayıklarla bataklıkta ilerledik. Birbirinden güzel endemik nilüferleri, su kuşlarını gördük. Daha sonra küçük motorlu kayıklarla ilerledik. En sonda uzun kayıklarla nehirde gezdik. Son elli yılda tabiat kendini onarmış. Her yer tekrar yeşillenmişti. Yeşilin bin bir rengini görmek, kuşların ötüşünü duymak bizi mutlu etti. Çok kalabalıktı ama grubumuzdan başka yabancı turiste rastlamadık. CAN THO Öğlen yemeğinden sonra araçla Can Tho’ya geçtik. Nehir kıyısında on numara beş yıldız bir otele yerleştik. Rıver Resort Otel. Akşam otelde üç etkinlik vardı. Birinde çok tatlı bir gelinin yemekli düğünü vardı. Diğerinde geç yılbaşı tarzı yemekli bir etkinlik vardı. Nerdeyse hepsi erkek olan grup çok kalabalıktı. Sonuncusu bir yaşındaki kız çocuğunun doğum günü partisiydi. Az sayıda çocuğun yer aldığı, kalabalık yemekli bir partiydi. Bize de yemeği otelde verdiler. Çok lezzetliydi. Akşam night market’e götürdüler. Bir şey yoktu. Bizde şehri gezdik. Can Tho, bölgenin en büyük şehirlerinden biri. Kıyı boyunca park yapmışlar. Halk buralarda geziyor, spor yapıyordu. Birde “Halk Müziği Festivali” ne rastladık. Yerel giysileri içinde gençler türküler söylediler. Yolumuzun üzerindeki Ong Pagoda gece olmasına rağmen açıktı. İçerisi tütsü, yakılan dua ve sahte paralardan duman altıydı. Kadınlar heykellerden birinin önünde üç kere iki tahtayı sallayıp yere attılar. Sonrada yan tarafta normal giysili bir adamla konuşup para verdiler. Tabi biz bir şey anlamadık. Birlikte gezdiğimiz Hong Kong’lu çift, attıkları tahtanın para gibi iki yüzü olduğunu, dileklerinin gerçekleşip/gerçekleşmeyeceğini gösterdiğini, konuştukları adamın kahin olduğunu söylediler. Bütün yolculuk boyunca iki kere kahinlere rastladık. Ender bulunuyorlar herhalde. Ertesi sabah 6.00 da kahvaltı yapıp şehir merkezindeki limana geldik. Nasıl kalabalık anlatamam. Tüm parmakları yüzüklü, iki kolu da dirseklerine kadar altın bilezikli bir kadın bağrış çığlık teknelere binişi organize ediyordu. Neyse lütfedip güç bela tekne verdi de yüzen markete doğru yola çıkabildik. Cai Rang yüzen markete ulaştığımızda saat 7.30 civarıydı. Nehrin üstünde ürün satan tekneler, alış verişe gelmiş tekneler, bizim gibi meraklı turist tekneleri ile ana baba günü olmuştu. Ürününü bitiren tekneler Pazar yerinden ayrılıyordu. Suyun üstünde renkli bir kargaşa hakimdi. Allahtan nehir çok geniş olduğundan hiç sıkıntı olmadı. Marketten sonra nehrin içindeki adada bulunan bir köye gittik. Egzotik meyveleri; hem ağaçlarında gördük, hem de tadına baktık. Her yer yemyeşil pirinç tarlasıydı. Sivrisinek fazla yoktu. Mekong sulak olduğu için börtü böcek çok olur diye düşünmüştüm ama Sinan’ın bir, iki ısırığın dışında bir şey yaşamadık. Tekne ile en son Vinh Long kasabasına geldik. Yine uzun bir otobüs yolculuğu ile Ho Chı Mınh’de ki otelimize ulaştık. Her yerin pirinç tarlası oluşu, hiç işlenmemiş toprağın olmaması, çok yoksul evlerin, çok zengin mermer süslemeli şatafatlı evlerin olması, tapınaklar kadar, kiliselerinde çok olması yol boyunca dikkatimi çekti. Niyetim Ho Chı Minh şehrini de anlatmaktı ama çok gevezelik yaptım. Bu sayımızda da bu kadar olsun. Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN ....

Mayıs 2018 59


Ürün tanıtımı

?

r ı l ı ş a l n a l ı as n i s i y i n i c irin

P

sti e T ç n i r i P ım Adım

Ad

Testlerden geçen pirincinizle tane tane dökülen kar gibi beyaz bir pirinç pilavı yapmak istiyorsanız size küçük bir püf noktası: 1 su bardağı pirinç için 2 su bardağı kaynamış su ölçüsü yeterlidir. Pilavınız pişerken beyazlığını sağlamak için de pilavın üzerine 5-10 damla limon suyu ve bir çay kaşığının ucuyla toz şeker ekleyebilirsiniz. Yemekler arasında bizi en çok zorlayan pirinç pilavı olmuştur. Kimi pirince doğru oranda su koysak da bir türlü kıvamını tutturamamış, bazen lapa bazen de çorba yapmışızdır. “Peki, iyi pirinci nasıl anlayacağız? Paketine bakınca hepsi aynı!” diyorsanız, pirincinizi teste sokma zamanı gelmiş demektir. Endişe etmeyin, sorun su miktarında değil, kullandığınız pirinçte olabilir. İşte, tane tane dökülen, ideal anne pilavına giden yolda yapabileceğiniz testler… 1- Tarama Testi: Markette paketli veya açık olarak satılan pirinçlerde kontrol edilmesi gereken ilk şey, pirincin içindeki beyaz tane oranına bakmaktır. Tebeşir tane de denilen pirincin göbeğinde veya ucunda oluşan aşırı beyazlamaya dikkat edin. Diğer kontrol edilmesi gereken durum ise pirincin içindeki kırık oranı. Kırık oranı fazla olan pirinç ile pilavda beklediğiniz lezzeti, kıvamı ve görünümü tutturmanız oldukça zor. 2- Karma Testi: Marketten alırken iyi mi kötü mü bilemediğimiz pirinç, kendisini tencerede ele veriyor ve kolaylıkla kaliteli bir pirinç olup olmadığını anlıyorsunuz. Aldığınız pirinçle yaptığınız pilavı yerken dikkat edin. Eğer bazı pirinçler az pişmiş kimileri de çok pişmiş ise bu pirinç karmadır. Yani aslında iki tür veya daha fazla pirinci karıştırmış ve size bunu tek bir tür gibi sunmuşlardır. Bu, Türk Gıda Kodeksi Pirinç Tebliği’nde açık açık “farklı pirinç türleri karıştırılamaz” diye yazıyor. 3- Çökme Testi: Bu test için boş bir plastik kap çıkarın. Bir bardak kadar suya birkaç kaşık pirinç ekleyin. Eğer pirinçler kabın dibine çöküyorsa o pirinç kaliteli bir pirinçtir. Eğer yüzeyde kalıyorsa, aldığınız pirince şüpheyle yaklaşmanız için artık sebebiniz var demektir.

60

Mayıs 2018

4- Küf Testi: Bir tencereye koyduğunuz 2 bardak suya bir bardak pirinç ekleyerek kaynatın. Kaynamış ve yumuşamaya başlamış pirinçleri plastik bir kaba koyup, birkaç gün doğal ortamda bekletin. İyi ve doğal bir pirinç ise küflenecektir, aksi halde küflenmezse pirincinizin farklı kimyasallarla doğallığının bozulduğunu anlayabilirsiniz. 5- Alev Testi: Lavabonun içinde veya güvenli gördüğünüz bir yerde bir kaşık pirinci yakmaya çalışın. Eğer pirinçler alev alırsa pirinçten derhal uzaklaşın! Bu durum pirincin içinde plastik madde olma ihtimalini kuvvetlendirir. 6- Kaynatma Testi: Bu aşamada yapmanız gereken yarım bardak pirinci bir bardak suda kaynatmak. Eğer pirinç kaynatılırken yapışkan bir hal alıyorsa şüpheyle yaklaşarak listenizden o pirinci de çıkarmanızı öneririz. 7- Dövme Testi: Bir miktar pirinci alıp tezgâha veya detaylı inceleyebileceğiniz sert bir zemine koyun. Ardından sert bir cisim yardımıyla pirinçleri döverek ezin. Eğer pirinçler ezildiğinde beyaz bir toz haline geliyorsa sağlıklı ve kaliteli bir pirinçtir. Osmancıktan Baldosuna pek çok türünden çeşit çeşit pilavlar yaptığımız lezzetli pirinç pilavına giden yolda en önemli adımın doğru pirinç seçimi olduğunu anlattık. Tüm bu testlerden geçen pirinciniz artık sizi tadına doyamadığınız anne pilavına ulaştıracaktır. Elbette doğru su oranıyla.


Mayıs 2018 61


Kısa Haberler

Türkiye’nin eşsiz lezzetlerinden Menemen, Turkey ONE Derneği ile ABD’ye ulaştı

Türk mutfağının popülerliğini ve dünya çapında tanınmasını artırmak için çalışmalar sürdüren Turkey ONE Derneği’nin çabalarıyla, “Menemen”, Amerika Birleşik Devletleri’nin en köklü otellerinden The Breakers Hotel’in menüsüne girdi ve konuklar tarafından büyük beğeni aldı. Turkey ONE Derneği’nin bir süre önce başlattığı Türk mutfağını tanıtım kampanyası dünya çapında bir etki yaratıyor. Turkey ONE Derneği Gastronomi Komitesi tarafından, Türk mutfağının popülerliğini ve dünya çapında tanınmasını artırmak için başta Türkiye'nin seçkin restoranları, mutfak okulları ve akademileri olmak üzere yurtdışındaki özel imzaları tanıtmak ve tanıtmak amacıyla başlatılan çalışmalar meyvesini veriyor. Son olarak, Amerika Birleşik Devletleri’nin en köklü otellerinden The Breakers Hotel, konuklarına “Menemen” ikram etti. Türkiye’yi uluslararası platformlara bir marka olarak taşımayı hedefleyen Turkey ONE Derneği, Türk gastronomisinin büyük önem taşıdığı bu amaç doğrultusunda, Gastronomi Komitesi ile dünyaya menemen ile Türk lezzetlerini tanıtmak için bir süredir yoğun faaliyet gösteriyor.

Türkiye’nin en büyük sıvı yağ üreticisi Savola Gıda, başarısını uluslararası arenalarda kazandığı ödüller ile kanıtlamaya devam ediyor. Dubai’de gerçekleşen ödül töreninde jüri değerlendirmesinin ardından Food & Beverage (Yiyecek & İçecek) kategorisinde ödüle layık görülen Savola Gıda, kendi alanında dünyanın en başarılı şirketleri arasında kazandığı bu ödül ile mükemmelliğini bir kez daha kanıtlamış oldu. İş mükemmelliğinin ödül kazanan firmalar arasında yer almak en büyük etken olduğu International Business Excellence Awards’da 34 farklı kategoriden aday olunabiliyor.

Savola Gıda, International Business Excellence Awards tarafından ödüle layık görüldü

Türkiye’nin lider sıvı yağ markalarının sahibi olan Savola Gıda’nın çatısı altında; Yudum, Sırma, Egemden, Cielo ve Brillo markaları yer alıyor. Sıvı yağ pazarındaki başarısının yanı sıra uzun yıllardır Türkiye’de zeytinyağı üretiminde en uzman kurumlardan biri olan ve ülkenin en büyük markalı zeytinyağı ihracatçısı konumunda olan Savola Gıda, bunların yanı sıra Yudum ve Sırma markaları ile Türkiye’nin en çok tercih edilen sıvı yağlarını üretiyor.

KÜLSAN THERMOSET NASIL BİR HAMMADDEDİR? THERMOSET bir petrol türevi değildir. Plastik türevi değildir. Biliyorsunuz, plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilemez,kansorejen madde açığa çıkar. THERMOSET, melaminin kuvvetlendirilmiş bir formudur. Ancak melamin değildir. Bu esnek ve anti - bakteriyel kimyasal hammadde THERMOSET olarak biliniyor 62

Mayıs 2018


Kısa Haberler

Şirketlerin teknoloji ihtiyacını çalışan Y kuşağı belirliyor

Plantronics, iş hayatında son 5 yılda %100 artış gösteren Y kuşağının ihtiyaçlarına dikkat çekiyor Her geçen gün hayatımıza daha fazla giren teknolojik ekipmanların iş süreçlerine olan etkilerini gözlemlemek için 2013 yılından itibaren devam eden araştırma programının sonuçları açıklandı. Özellikle Y kuşağının iş hayatındaki hacminin artmasıyla kullanımı yaygınlaşan teknolojik ekipmanların iş süreçlerinin daha dinamik ve verimli olmasına yardımcı olduğu kanıtlandı. Farklı demografik yapıdaki kişilerin iş süreçlerine nasıl yaklaştığını ve teknolojik ekipmanların iş süreçlerine olan etkilerini incelediği araştırmada; ürün geliştirme, pazarlama, iletişim kurma becerileri ve müşteri bağlılığı gibi başlıklarda önemli

değişimleri tespit etti. Özellikle Y kuşağının iş süreçlerine dâhil olmaya başlamasıyla 2017 yılında teknolojik ekipmanların iş süreçlerindeki verimliliği yüksek bir oranda artırdığını tespit eden Plantronics, 2013 yılında araştırma grubuna dâhil olan çalışanların yüzde 12’sini oluşturan Y kuşağının, 2017 yılında yaklaşık yüzde 50’ye ulaşmasının büyük etkisi olduğunu vurguladı. Araştırmaya katılan gruplarda iş süreçlerinin aksamasına ve verimliliği düşüren etkenlerde ise gürültü faktörü ön plana çıktı. Araştırmaya katılan tüm çalışma gruplarında ortam gürültüsünün bir iş yerinde maruz kalınabilecek en büyük üç negatif etkenden biri olduğu ortaya çıktı.

Teksüt Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Arınık, Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’ndeki panelde konuştu: Teksüt Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Arınık, Türkiye’nin süt üretiminde son yedi yılda yüzde 50’nin üzerinde artış gösterdiğini belirterek, üretimin 20 milyon tona ulaştığını aktardı. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi’nde düzenlenen panelde konuşan Arınık, bu artış ve yeni pazarlar sayesinde süt ihracatının da geliştiğini söyledi. Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi’nce düzenlenen panele, Türkiye’nin en büyük süt ve süt ürünleri kuruluşlarından Teksüt ’ün Yönetim Kurulu Başkanı Cevret Arınık’ın yanı sıra Al Baraka Türk Katılım Bankası CFO’su Temel Hazıroğlu katıldı. Akademisyen Dr. Hamit Akçay moderatörlüğünde yapılan panelde, başarının altın anahtarı olarak değerlendirilen ‘Azim’ konusu ele alındı.

Türkiye’nin süt üretimi de ihracatı da artıyor

Başarının yolu çok çalışmaktan geçer Teksüt Yönetim Kurulu Başkanı Cevdet Arınık, mücadele azmi olmadan herhangi bir şeyi elde etmenin mümkün olmadığını dile getirdi ve “Mücadele azmi ile birlikte başarıyı getiren esas şey, çalışmak değil, çok çalışmaktır” dedi.

Süt üretiminde 20 milyon tonu yakaladık Teksüt’ün kurulduğu 1956’dan bugüne dek geçirdiği aşamaları öğrencilerle paylaşan Cevdet Arınık, Türkiye’deki süt üretimi ve sektörünün gelişimine de değindi.

Mayıs 2018 63


Kısa Haberler

Özel lezzetl erin tutkunu ola nlara

“Lipton Öze

l Seri”

Lipton farklı dam ak tatları için; Lipt on Özel Seri’den Fi Extra Dem ve Earl liz, Grey’i çayseverlerin beğenisine sunuyo r. “Konuşalım Artık” diyerek herkesi sevd ikleriyle çay eşliğind buluşmaya ve pa e ylaşmaya çağıran Lipton, farkını or koyan uzmanlığını taya dünyanın dört bir yanından topladığ lezzetlerle yepyen ı özel i Lipton Özel Seri için harmanlıyor, keyfini Lipton Özel çay Seri Filiz, Earl Grey ve Extra Dem ile bir adım öteye taşıyor. Lipton kalitesiyle far klı damak tatların beklentilerini karşı ın layan yeni lezzetle r, her yudumda sır ve özel bir çay dene a dışı yimi vaat ediyor. Doğu Karadeniz’i n bereketli tarlalar ından özenle topla ak harmanlanan narçay filizleri Lipton ’un taptaze lezzeti iz’de bir araya geliy Filor; Lipton ile taze ve yeni tatlar dene isteyen çay severlere mek kehribar rengi ve taz e kokusuyla çayın en kıymetlisi sunuluy or. Farklı dünya çaylarıyla harman narak güçlü demi lave ateş kırmızısı ren giyle çay tiryakiler vazgeçilmezi olmay inin a aday olan Extra De m ve aromatik çayla sevenler için Doğu rı Karadeniz’de yetiş en çay yaprakların enfes bergamot lez ı zetiyle buluşturan Earl Grey de Öz Seri’de yerlerini alı el yor.

Türk Kızılayı aşçılarına Metro Türkiye’den eğitim

Türkiye’de mutfak kültürünü korumak ve geliştirmek amacıyla faaliyetlerini sürdüren Metro Türkiye gastronomi dünyasının buluşma noktası olarak tasarladığı Gastronometro ’da, Türk Kızılayı iş birliğiyle şeflerin afet anında kullanacakları kapsamlı bir mutfak bilgisine sahip olmalarını sağlayacak eğitim düzenledi. 5 gün süren eğitime Kızılay’ın Genel Müdürlük Lojistik Direktörlüğü ve Afet Yönetim Merkezlerinden 14 aşçı katıldı. Gastronometro ’daki eğitimlerini Gastronometro şefleri ve hijyen uzmanlarının liderliğinde 14 kişilik beş grup halinde tamamlayan aşçıların, bu

64

Mayıs 2018

eğitimle yeni menüler geliştirme becerisi edinmeleri, besin değeri yüksek öğünler tasarlayabilmeleri ve yetkinlikleri artırmaları hedeflendi. Eğitimler süresince aşçılar kesim tekniklerinden etlerin hazırlanmasına; kuru bakliyat türevleri ve pişirme tekniklerinden ekmek yapımına yönelik katıldıkları birçok mutfak atölyesinin yanı sıra maliyet hesaplama, menü planlama, gıda güvenliği gibi teorik bilgiler de edindi. Türkiye Afet Müdahale Planı’na göre beslenme ana çözüm ortağı olan Türk Kızılayı, bu eğitim sayesinde kapasite gelişimine de katkı sağlayacak.


Kısa Haberler

Şerbet kültürümüz, Torku güvencesiyle yaşatılıyor Konya Şeker’in Torku markasıyla ürettiği doğal ve sağlıklı ürünler sofraları bereketlendirirken, içecek gurubunda ürettiği geleneksel ürünler de sofraların tadına tat katıyor. NBŞ, renklendirici ve katkı maddesi gibi sağlığa zararlı içerikler kullanılmadan teknolojinin sağladığı imkânlarla geleneksel yöntemler kullanılarak üretilen Torku şerbet, limonata ve meyve suyu çeşitleri henüz raflarda bir yıldır yer almasına rağmen tüketicinin en çok tercih ettiği ürünler arasında yerini aldı. Tamamen doğal olması, ferahlık vermesi ve farklı aroması ile enfes bir tat olan şerbeti Türklerin Orta Asya’dan getirdiği biliniyor. Şerbet, günümüzde de Türkiye’ye özgü bir tat olarak dünyada kabul görüyor. Çok fazla çeşidi bulunan şerbette de her üründe olduğu gibi en önemli husus, güvenilir ellerden sunulması. Kısa sürede tüketicinin beğenisini ve güvenini kazanan Torku, şerbeti de yine çiftçi kuruluşu olmasının vermiş olduğu sorumlulukla doğal olarak üretiyor. Ramazan ayında sıklıkla tüketilen geleneksel şerbetimiz, meyve çeşitleri, tarçın ve karanfille zenginleştirilerek yeni neslin de severek içeceği şekilde modernize edilmiş bir lezzet olarak sunuluyor. Torku Şerbetler, içeriğindeki tarçın, karanfil ve meyveler ile hem susuzluğu giderici ve ferahlatıcı özelliği, hem de lezzeti ile her daim sofraların baş tacı oluyor.

MEYED Juiceful Istanbul Summit Etkinliklerinin 9.su Gerçekleşti

Meyve Suyu Yarar

MEYED (Meyve Suyu Endüstrisi Derneği) tarafından düzenlenen ve endüstrinin en önemli yıllık buluşması olan Juiceful Istanbul Summit etkinliklerinin 9.su, Renaissance Istanbul Polat Bosphorus Hotel’de gerçekleşti. Meyve suyunun insan ve beslenme açısından, meyve suyu endüstrisinin de tarım ve ekonomi perspektifinden yararlarının ele alındığı etkinlikte, bu yararlar hakkında toplum genelinde yaygın bir bilinirlik oluşturmayı hedefleyen ‘Meyve Suyu Yarar’ iletişim platformunun da ilk duyurusu gerçekleştirildi. Etkinlikte ilk konuşmayı, bu yıl 25. yılını kutlayan MEYED’in Kurucu başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi yaptı ve “Meyve suyu endüstrisinin büyümesi ve gelişimi, ülkemiz insanı, tarımı ve ekonomisine sağlanan yararların da artması anlamına gelmektedir” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Ekşi’ye, MEYED Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Sayın Tuncer Kırtıloğlu tarafından bir teşekkür plaketi verildi. Bundan sonra söz alan Kırtıloğlu, konuşmasına “Bizler çok şanslıyız, içerisinde yer aldığımız sektör, her gün günlük işlerimizle yarar üretebilmemizi sağlıyor; bizler yarar üretme işindeyiz” sözleriyle başladı. Kırtıloğlu devamında, “Meyve suyu endüstrisinin yatırımcı ve profesyonellerinin yanı sıra, gıda sanayi ve sağlık gibi konulardaki paydaşları, uzman akademisyenleri, tüketicileri, medya mensuplarını, milyonlarla ifade edilen çiftçi ve tarım emekçisini bir araya getiren dev bir ekosistemdir. MEYED, bu yararlı ekosistemin ortak odak noktasıdır” dedi. Kırtıloğlu, meyve suyunun insan ve beslenme, meyve suyu endüstrisinin ise tarım ve ekonomi için sağladığı yararları, MEYED’in ‘Meyve Suyu Yarar’ söylemi ve iletişim platformu ile vurguladıklarını da sözlerine ekledi.

Mayıs 2018 65


Ürün Tanıtımı

Anadolu’nun mirası, geleceğin besini bakliyatlar

Türkiye’de yüzyıllardan beri süregelen zengin bir bakliyat kültürü var. Türk mutfağı bulgurdan mercimeğe, maş fasulyesinden buğdaya, pirinçten çavdara bakliyatları, tahılları ve çok özel lezzetleriyle apayrı bir noktada... Türkiye’de bakliyatın bu denli sevilmesinin tek nedeni şüphesiz sadece lezzeti değil. Bakliyat, kültürümüzün bir parçası... Bakliyat ve tahılları o kadar seviyoruz ki, mutfağımızda çorbasından pilava, köftesinden, yemeğine, salatasından aşureye kadar her şekilde tüketiyoruz.

Bakliyatların Sağlığımızdaki Yeri Bileşimlerindeki %17-25 protein içeriği ile zengin birer protein kaynağı olan ve tahıllar kadar enerji sağlayan bakliyatların hangi türü olursa olsun hemen hepsinin genel sağlığa değişmez 5 faydası bulunuyor: 1) Lifleri sayesinde kalp hastalıklarına karşı koruyor. Kan basıncını düşürerek kalp krizi nedeniyle meydana gelen ölümleri azaltıyor. 2) Diyabeti önlüyor ve kontrol altında tutuyor. Kan şekerindeki ani yükselme ve düşüşleri önlüyor. 3) Sindirim sistemini koruyor. Lifler minerallerin emilimine yardımcı oluyor.

kalın

bağırsakta

4) Kolesterolü düşürüyor. 5) Hücre yenilenmesi, doku onarımı, kan yapımını sağlıyor, sinir sistemi, sindirim sistemi ve deri sağlığında önemli etkileri bulunuyor.

Bakliyatların Çocuk Beslenmesindeki Önemi Bakliyatlar tahıllarla karıştırıldıklarında ve iyi pişirilince protein kalitesi yükselmektedir. Bu uygulama çocukların büyümeleri için gerekli olan amino asit bileşimlerinin sağlanmasına yardımcı olur. Bakliyatlar B grubu vitaminler, örneğin folat, thiamin ve riboflavin gibi, iyi bir beslenme kaynağıdır. Elzem mineraller çinko, demir, kalsiyum, selenyum, fosfor, bakır, potasyum, magnezyum ve kromun yönünden de zengindir. İyi pişirme ve vitamin C kaynağı olan sebze ve meyveler ile tüketilmeleri

66

Mayıs 2018

bakliyatların bileşimlerindeki demir, çinko, kalsiyum ve magnezyumun vücutta kullanılmasını arttırmaktadır. Bakliyatların düzenli tüketilmesi çocukların sağlığına çoklu yararlar sağlar.

Başlıca Bakliyat, Tahıl Çeşitleri ve Faydaları Ülkemizde beslenme alışkanlığına göre bakliyatlar genelde çorba ve yemek olarak ya da pilavlarla birlikte tüketilmektedir. Bakliyatlar, bulgur, pirinç gibi tahıllarla karıştırılarak tüketildiklerinde yemeğin protein değeri yükselmektedir. Mercimek: Türk Mutfağı’nın vazgeçilmezi mercimek grubu, besin bileşimi yönünden %55-65 karbonhidrat, %16-31.4 protein, %1.5-4 posa, yanında kalsiyum, demir, potasyum magnezyum, fosfor, mangan, bakır açısından zengindir. Ayrıca mercimek yüksek vitamin B1, vitamin B2 ve folik asit içeriğine sahiptir. Fasulye: Fasulyeler ortalama %56 karbonhidrat, %23 protein, %1.6 yağ içermektedir. Proteini iyi bir amino asit profiline (yüksek lizin) sahiptir. Fasulye ve barbunya aynı zamanda iyi bir protein kaynağıdır. Maş fasulyesi: Protein açığının kapatılmasında oldukça önemli bir konuma sahip bakliyatlardan birisi de yeşil mung fasulyesi olarak bilinen ve ülkemizde Maş fasulyesi adı verilen türdür. Pirinç: Eski çağlardan beri buğday ile birlikte insanların başlıca besinidir. Dünyadaki toplumların yarısına yakınının başlıca temel besini olarak çok sık ve büyük miktarlarda tüketilmektedir. Bulgur: Bulgur bir buğday ürünüdür. Buğdaylar kaynatılır, taneler suyu çeker, iyice pişer ve sonra kurutulur. Değirmenlerde öğütülerek elenir. Bulgur işleme sırasında besin değerinden kayba uğramaz. Kaynatma sırasında suda çözünen B vitaminleri kaynama suyuna geçer, buğday taneleri tarafından emilir. Firik bulguru: Firik, olgunlaşan buğday başaklarının henüz yeşilken toplanıp, saplarınn yakılarak tütsülenmesi ile elde edilir. Bu süreçte etrafındaki kılçıklı kısımlardan ayrılan buğday taneleri kendine has bir tat ve kokuya kavuşur. Çavdar: Buğdaydan sonra ekmek üretiminde kullanılan başlıca tahıllardan biridir.


Türkiye Perakendeciler Federasyonu’ndan Tam Destek WorldFood Istanbul Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı sektörün önemli meslek örgütleri ve sivil toplum kuruluşlarının desteklerini almaya devam ediyor. ITE Turkey tarafından bu yıl 26’ıncı kez düzenlenecek olan ve güçlü ulusal &uluslararası markaları bir araya getirecek WorldFood Istanbul; T.C. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, T.C. Ekonomi Bakanlığı, KOSGEB’in yanı sıra sektörün çatı organizasyonlarından Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) tarafından da destekleniyor. Türk gıda sektörünün uluslararası buluşma noktası olan 26. WorldFood Istanbul Fuarı, 5-8 Eylül 2018 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde 1.000’den fazla markanın da katılımıyla gıda dünyasını birçok yeni ürünle tanıştırmaya hazırlanıyor. ITE Turkey tarafından bu yıl 26’ıncı kez düzenlenecek ve gıda sektörünün en büyük buluşma noktası olan WorldFood Istanbul Fuarı, Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun (TPF) desteği ile büyümesini sürdürüyor. Türk gıda sektörünün her yıl büyüme kaydettiğinin altını çizen ITE Turkey Gıda Grup Direktörü Semi Benbanaste: “ITE Turkey olarak bu yıl 26’ıncı kez düzenleyeceğimiz Worldfood Istanbul, ilk organizasyonumuzdan bu yana sektörün gelişimine öncülük etmeyi amaçlıyor ve bu hedefle her yıl yeni bir sektörün önde gelen paydaşlarını bir araya getiriyor. İş hacmi sayesinde Türkiye ekonomisine ve istihdamına da büyük katkılar sağlayan gıda sektörünün ilerlemesine imkan tanıyan WorldFood Istanbul; fuar katılımcılarına yeni bilgi edinmelerinin yanı sıra farklı pazarlarda iş yapma fırsatı da sunuyor. Bu kapsamda Türkiye Perakendeciler Federasyonu’nun (TPF) değerli katkıları gıda sektörünün gelişimine olan katkımızı büyüterek devam ettirmede son derece önemli” dedi.

ITE Turkey olarak düzenlediğimiz VIP Alım Heyeti ve Ekonomi Bakanlığı’nın koordinasyonunda yürütülen Alım Heyeti programlarının da her yıl olduğu gibi bu yılki WorldFood Istanbul’da olacağını belirten Benbanaste, sektörün gelişimine etki edecek birbirinden zengin içerikli etkinliklerin de bu yılki fuarda katılımcı ve ziyaretçiler ile buluşacağını söyledi.

TPF üye kampı WorldFood Istanbul'da olacak WorldFood Istanbul Fuarı hakkında görüşlerini dile getiren Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Yönetim Kurulu Başkanı, Mustafa Altunbilek; "Perakende sektörünün gelişimine katkı sağlayacak vizyon sahibi fuar ve konferansları takip ediyor ve destekliyoruz. WorldFood Istanbul, içeriği ile kendini kanıtlamış, Türk gıda sektörünün uluslararası buluşma noktası haline gelmiş durumda. Türkiye Perakendeciler Federasyonu olarak bu yılki organizasyona ilk kez ve güçlü bir şekilde katılacağız. Türkiye'nin dört bir yanından 200'e yakın katılım ile TPF üye kampını WorldFood Istanbul'da gerçekleştireceğiz. Türkiye'nin 15 noktasında bulunan PERDER üyelerimizin katılımıyla gerçekleştireceğimiz üye kampında sektör, bölgelerdeki durum, gelişmeler, bölgesel sorunları masaya yatırıp; üyelerimizin görüş ve önerilerini alıp, 8 aylık analizimizi yapacağız." dedi. Uluslararası satın alma heyetinin ağırlanacağı ve B2B iş görüşmelerinin organize edileceği Worldfood Istanbul 5-8 Eylül 2018 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde düzenlenecek. Fuar 4 gün süresince içecek, süt ve süt ürünleri, et ve tavuk ürünleri, yaş meyve ve sebze, deniz ürünleri, dondurulmuş ürünler, temel gıdalar ve yağlar, şekerli mamüller, unlu mamüller ve kuruyemiş ve gıda katkı maddeleri başta olmak üzere pek çok ürünün yer alacağı katılımcı profiline ev sahipliği yapacak.

DERGİMİZİN DÜZENLİ OLARAK ULAŞMASINI İSTİYORSANIZ ABONE OLUNUZ www.ardayayin.net info@ardayayin.net

Telefon:0312 430 33 10 Mayıs 2018 67


Bu sayfalarda yer almak için yapmanız gereken sadece ABONE olmak ABONE olun iletişim bilgileriniz ve LOGO’nuz ücretsiz yayınlansın Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah.188.Sk.No:16 Sarnıç - Gaziemir İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 281 24 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr

Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 0212 503 46 59 www.zibacatering.com e-mail: info@zibacatering.com

Firma Adı: Besler Hazır Yemek ve Catering Adresi: Levent Mah.1804 Sk. No:17/A Yüregir- Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon:0322 346 19 23 Faks: 0322 346 19 24 e-mail: besler@beslercatering.com www.beslercatering.com

Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres:OSB 2.Etap 24.Cad. No:24 Döşemealtı - Antalya Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com

Firma Adı: Karmen Catering & Organizasyon Adresi: Konutkent Mah. 3028. Sk. 2A/208 Çankaya /Ankara Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0312 911 16 86 GSM: 0544 786 11 04 e-mail tugba@karmenkurumsal.com www.karmenkurumsal.com Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum-Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 169 03 32 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi. Sk. No:3 / 6 Güneşli Bağcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 630 25 20 Faks: 0212 550 48 08 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com Firma Adı: Sefam Tur. Gıda Org. İşl.Tic. Ltd. Şti Adresi: Kurtköy Mah.Ankara Cad. Başkale Sk. No:2 D:6 Pendik - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 304 14 14 www.sefamcatering.com e-mail: sefam@sefamcatering.com Firma Adı: Onion Gıda A.Ş. Adresi: Odunluk Mah. Liman Cad. No:17 İç Kapı No: 87 Nilüfer - Bursa Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0224 452 40 44 www.onionyemek.com e-mail: aliriza@onionyemek.com Firma Adı: Poligon Catering Adresi: Uğur Mumcu Mah. N Cad. No 61 Sultan Gazi - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0533 238 59 67 - 0212 594 76 15 www.poligoncatering.com.tr e-mail: poligoncatering@hotmail.com

Firma Adı: Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 Adresi: Defterdar Mah.Otakçılar Cad. No:80, K: 4 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 613 91 13 www.resport.com.tr e-mail:info@resport.com.tr

C: 100 M: 98 Y :31 K: 22

Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa Cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 7279925 Faks: 0212 7279939 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: KYS Yemekçilik Loj.Taş.Gıda San. Adresi: Kılavuzlu Mah.88005 Sk No: 2 / A Onikişubat - K.Maraş Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0344 211 01 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: m.belkiran@kysyemekcilik.com.tr www.kysyemekcilik.com.tr Firma Adı: Erencan Yemek Üretim Gıda San. Tic. Ltd. Şti Adresi: Girne Mah. Narlıdere Cad. No:64/B Maltepe/İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 388 42 66 GSM: 0539 883 06 91 e-mail: Firma Adı: Aydın Yemekçilik Adresi: İnönü Mah.382 Sk. No:11 Ceyhan -Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0322 613 17 19 GSM: 05341 844 8739 aydin-yemek@hotmail.com www.aydinyemekcilik.com Firma Adı: Rasyo Hazır Yemek San. ve Tic Ltd. Şti Adresi: M.Kemal Paşa Mah. Yıldırım Bayazıt Cad. Mahir Sk. No: 16 / A Avcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 423 40 03 e-mail: info@rasyocatering.com www.rasyocatering.com

KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR? Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların kırılma ihtimali çok düşüktür. Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine düşerse bazen kırık görülebilir.

68

Mayıs 2018


Küçük İlanlar

Hazır Gıda Üretimi

Adresi: Çapak Mah. 2588 Sk.No:3 / 1 Torbalı - İzmir Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0232 341 94 00 Faks: 0232 341 91 91 e-mail: info@egehaziryiyecek.com www.egehaziryiyecek.com Firma Adı: Sezer Pak Tabldot Adresi: İspot Cami Mah. Kurtuluş Cad.No: 103 / A Keşan - Edirne Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0543 530 21 22 e-mail: sezerpak@hotmail.com www.paktabldot.com

Firma Adı: Eges &Egem Yemek ve Catering Hİzmetleri Adresi: Ulukent Sanayi Bölgesi 10007 Sk. No:2/4 Menemen - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 8332729 GSM: 0553 211 83 15 e-mail: info@egesyemek.com.tr www.egesyemek.com.tr

Pasta - Tatlı Üreticisi

Firma Adı: Zahra Gıda San.Tic.Ltd.Şti Adresi: Dostluk Sk No:12 K:1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0212 280 19 12 - 0532 722 1911 e-mail: info@zahragida.com www.zahragida.com Firma Adı: Salatta Gıda San.ve Tic.A.Ş Adresi: Orta Mah. Yeniçağ Sk.No:6 / B Mutlu San.Sit. No: 4 - 5 - 6 - 7 Orhanlı - Tuzla - İstanbul Faaliyet alanı: Tüketime hazırlanmış, yıkanmış, paketlenmiş, salata, sebze Tel: 0216 3042827 - Faks:0216 304 06 61 e-mail: info@salatta.com.tr www.salatta.com.tr

Bulgur Üreticisi Firma Adı: Önersan Gıda Nak.İnş.Tar.San ve Tic.Ltd. Adresi: OSB 1.Bulvar No::9 Artuklu - Mardin Faaliyet alanı: Bulgur Üreticisi Tel: 0482 502 04 02 Faks: 0482 502 04 03 e-mail: info@onersanbulgur.com www.onersanbulgur.com

Diğer Firma Adı: Donuk pasta üretim ve Pazarlama A.Ş. Adresi: Arslanbey Mah. Uzun Sk.No.46 Kartepe / Kocaeli Faaliyet alanı: Donuk pasta üretimi Tel: 0850 532 00 41 GSM: 0535 464 84 21 e-mail: muhasebe@milanocakes.com.tr www.milanocakes.com.tr Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic. A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah.Tansu Sokak No:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 999 28 00 www.saraymuhallebicisi.com

İçecek Çözümleri Firma Adı:Bevus End.İçecek Çözümleri San.Tic.Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah.Dereboyu Cad. Fesleğen Sk. A1 A Blok D:20 Ataşehir - İstanbul Faaliyet alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks:0216 688 68 03 e-mail:coskun@bevus.com.tr www.bevus.com.tr

Firma Adı: Çiçek Lokantası Adresi: 2176 Sk. No:5 /45 Söğütözü - Ankara Faaliyet alanı: Lokanta Tel: 0312 284 08 88 e-mail: info@ciceklokantasi.com.tr www.ciceklokantasi.com.tr Firma Adı: Ezineli Gurme Adresi: Koşuyolu Mah.Alidede Cad.Demirli Sit. No:9 / B Kadıköy - İstanbul Faaliyet alanı: Kahvaltı Tel: 0216 402 11 44 GSM: e-mail: info@ezineligurme.com www.ezineligurme.com Firma Adı: TurgayBey Toptan Gıda Sanayi Adresi: Mega Center Gümrük İskelesi Cad. A Blok No:537 Bayrampaşa - İstanbul Faaliyet alanı: Balkan Süt Avrupa Yakası Distribütörü Tel: 0212 437 25 55 GSM: 0544 634 25 25 e-mail: turgaytoptan@gmail.com

Sos Üreticisi

Sütlü Tatlı Üretimi Firma Adı: Kurel Gıda Tarım ürünleri Adresi: Özsan Sanayi Sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: Kahvaltılık ve Yemeklik Sos Üretimi Tel: 0422 238 04 74 Faks: 0422 238 36 42 e-mail:info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr

Fevzi Çakmak Mah.Turgut Özal Bulvarı No:21 Taşoluk Arnavutköy - İstanbul Tel: 0212 6821040 Faks: 0212 6821035

info@renkgida.com.tr

www.renkgida.com.tr Mayıs 2018 69


Kitap Hayattır

zerrin.ozcan@ardayayin.net

Zerrin ÖZCAN

Kitabın görüntüsü yürekten üzüntüyü kovar (Fas Atasözü)

“Yasanın bir çiçek dürbünü olduğu o korkunç ülke, düşlerin ülkesi. Bir gece boyunca sokakta ya da ortak takıldığımız yerlerde hep rastladığım ve sevdiğim birinin yüzünde, bedeninde, duyarlığında yaşıyorum. Ertesi düşümde yine geri geliyor aynı kişi; haftalar boyu kendi yaşamındaki soğuk huzursuzluğuyla benim düşümde hüküm sürüyor.” Andrés Fava’nın Güncesi’ni oluşturan rüyalar, notlar, diyaloglar,

öyküler ve alıntıları Cortázar 1950’de, Andrés Fava’nın da karakterleri arasında bulunduğu Sınav’ın bir parçası olarak kaleme alsa da daha sonraları bu metni Sınav’dan ayırmaya karar vermişti. Yazarın sembol ve gizem merakına ışık tuttuğu kadar kendine has mizahını da açığa çıkaran Andrés Fava’nın Güncesi, Cortázar’ın yaşam ve edebiyat yaklaşımının temellerine ilişkin benzersiz bir kaynak.

“Hani filmlerde ‘seçilmiş’ kişiler şehirlerini bir canavardan kurtarırlar, uçarlar, kaçarlar ya, ama ben sanki insanları güldürmek için ağlaması gereken ‘seçilmiş kişi’ idim... Başıma gelenleri bundan başka bir şey açıklayamıyorum. Peki, şikâyetçi miydim? Yoo. Sen gülüyorsun, ben gülüyorum, âlem gülüyor. Belki ağlanacak halimize gülüyoruz ama en azından gülüyoruz. “ Başına gelen ilginç olaylarla yaşadığı büyük dönüşümün ardından Mert,

Usta tarihçi Kemal H. Karpat Osmanlı'nın Balkanlara geçişinden 100 yıl önce Türkleşen memleketi Babadağı'nı tüm yönleriyle anlatıyor. Bir kasaba üzerinden giderek bir dönem, bir coğrafya, Türklük, İslamlık, Osmanlılık okuması yapıyor. "Babadağı hakkında bir kitap yazmayı yıllar önce planlamıştım. Amacım, Osmanlı devlet ve tarihine hemen hemen tüm tarihçilerin yaptığı gibi merkezden; İstanbul’dan değil; küçük bir kasaba açısından bakarak bu kasabanın neden ve nasıl büyüdüğünü, nasıl çöktüğünü anlatmaktı. Bunun

70

Mayıs 2018

bu kez kendi mahallesinde bir iyilik hareketi başlatıyor. Farklı insanlarla tanışıyor, sürpriz olaylar yaşıyor, beklenmedik tepkilerle karşılaşıyor... Acaba Mert, yaşadığı zorluklara rağmen amacına ulaşabilecek mi? İnandığı şey uğruna en değer verdiği kişiden ayrılmayı göze alabilecek mi? Sıradan gibi görünen insanların ne kadar zengin dünyaları olabileceğini gördüğünde sen de çok şaşıracaksın. Mert’le birlikte yeni bir maceraya atılmaya var mısın?

için de İslam ve Osmanlı tarihinde istisnaî derecede ilginç bir yeri olan Babadağı’nı seçmiştim. Orada doğup büyümem ve Babadağı’nın ruhunu bir dereceye kadar içime sindirmiş olmam; gölünü, ormanlarını, insanlarını yakından tanımam, kasabanın tarihini yazmamı kaçınılmaz bir vazife haline getirmişti. Osmanlı’dan kalma Bursa, Saraybosna, Prizren gibi şehirlere hâkim, tarifi imkânsız, adeta “ilahi” havayı, nispeten sönük olmakla beraber Babadağı’nda teneffüs etmek halen mümkündür.


- Seni dokuz ay karnımda taşıdım ben! - Sana da iyilik yaramıyor. - Doğru, ben kimim ki zaten?!

- Seni doğuracağıma taş doğursaydım! - Senin çocukların da sana yapsın inşallah! - Hep babanın tarafını tut sen. - Benim günahım neydi de... - Bana anne deme! - Kanser ettiniz beni. - Kızdım mı adım kızdı oluyor! - Öleyim de kurtulun benden! - Gün yüzü göstermediniz bana. - Kime çektin sen bilmem ki? - Seni alan üç gün sonra geri getirir. - Sen dururken ben mi gideyim ekmek almaya?!

Bu ve benzeri serzenişlere maruz kalmış... Kola almak için para istediğinde ne kolası karpuz var dolapta cevabını duymuş... Hava kararmadan evde olması gereken... Bereketi kaçıyor diye; misafire hazırlanan sıcak köftelerin, böreğin yanından kovulmuş... Aynısından evde var veyahut dönüşte alırız yalanlarıyla kandırılmış... “Babası şuna bir şey de” ile sarı kart gösterilmiş... Annesini ihmal etmiş, üzmüş Çocukların kitabı.

Geleceğini kendi eliyle şekillendirmek isteyen herkes için Sırlar Bohçası ve Niyet Defteri adlı kitaplarıyla binlerce insanın yaşamına dokunan yazar Meltem Güner’in yeni kitabı Gelecek Geçmişi Şekillendirir Destek Yayınları’ndan çıktı. Önceki kitaplarında okurları için sembollerin gizemli dünyasının kapılarını aralayan, niyet etmenin önemini ve dileklerimizi doğru ifade etmenin gerekliliğini ortaya koyan Meltem Güner, bu kitabıyla geleceği şekillendirmek için yapılması gereken çalışmalara odaklanıyor. Hayatında bir dönüşüm başlatmak isteyen herkesin başucu kitabı olacak…

DERGİMİZİN DÜZENLİ OLARAK SİZE ULAŞMASINI İSTİYORSANIZ ABONE OLUNUZ www.ardayayin.net info@ardayayin.net Telefon: 0312 430 33 10

April Yayıncılık April Çocuk serisiyle interaktif okuma deneyimine devam ediyor

Genç okurlar kendi maceralarını kendileri yaratıyor, her okumada farklı bir sonla aynı kitapta onlarca farklı hikâyenin tadını çıkarıyor.

April yayınlarının diğer sürprizi Türkçede ilk kez yayınlanan, çevirisi Algan Sezgintüredi 'ye ait bir Vonnegut anlatısı.

Okurlar kimi zaman Atlantis'in gizemini keşfederken kimi zaman Himalayalar 'da Yeti 'nin izini sürecek. Bir robotun peşinden maceradan maceraya koşarken, Mayaların sürprizlerini keşfedecek, Kızılderililerin hikâyelerini yaşayacak.

April Yayıncılık Kurt Vonnegut külliyatını Türkçeye kazandırmaya devam ediyor.

Efsanevi R. A. Montgomery 'nin kaleminden Macera Tüneli heyecanı, Terapi imzalı kapakları ile genç okurlara yaratıcı ve eğlenceli bir okuma vadediyor.

Şampiyonların Kahvaltısı, Gece Ana, Mezbaha 5, Paldır Küldür, Ölümlüler Uyurken adlı kült klasiklerin ardından sıra bu kez Allah Senden Razı Olsun Dr. Kevorkian 'da. Otomatik Piyano da çok yakında, yine April Yayıncılık etiketiyle raflarda yerini alacak. Mayıs 2018 71


Mekan Tanıtımı

Ezineli Gurme

"Bu mekânda kahvaltı önce kalpten, sonra boğazdan geçer" İstanbul 'un Koşuyolu semtinde faaliyet gösteren kahvaltı evi ve doğal ürünler konseptinde bir işletme. Ezineli Gurme;

Her ürününün ayrı bir hikâyesi var. Mesleğimizi aşk ile yapıyoruz Samimiyet bu işletmedeki en büyük sermayemiz.

Firmanın işletmecisi Ferhat Özcan mekan ve ürünlerini anlattı.

Ezineli Gurme aynı zamanda iyi bir kahvaltı mekânı, Kimi güne kahvaltıyla başlar, onsuz yapamaz... Kimi için onunla da olur, onsuz da.

Çanakkale Ezine doğumluyum. Yeditepe Üniversitesi Turizm Otel İşletmeciliği ve Kocaeli Üniversitesi Gıda Tarım Meslek Yüksekokulunu bitirdim. Hizmet sektöründe on yıl çalıştıktan sonra gördüm ki 'Kötü yönetici insanı iş sahibi yapar. İstifa edip çocukluktan beri istediğim işletmeciliği gerçekleştirmek için gıda sektörüne geçtim Ezineli Gurme; Kaz Dağlarının havasını içerisinde depolayan yöresel lezzetlerin bulunduğu bir kahvaltı mekânıdır. Ezine peyniri, Köy peynirleri, Zeytin, Zeytinyağı, Kahvaltılık ev salçası, Bal, Bozcaada ve Kazdağı reçelleri, Süt reçeli, Peynir helvası, Bayramiç helvası, Türkmenli kasap sucukları, Köy ekmeği, Köy yumurtası, Ev tarhanası, Çam sakızı, Kazdağı kekiği, Adaçayı, Güvem marmeladı, Mevlevi tatlısı ve günlük süt v.b gibi daha birçok doğal lezzeti size sunuyor.

Yöresel lezzetleri daima ön planda tutmak en önemli işletme prensibimiz. Geleneksel aile üretimini sürdüren üçüncü kuşak olarak; Kaz Dağlarının etklerinde yer alan Çanakkale, Ezine, Bayramiç, Ayvacık ve Bozcaada yöresi başta olmak üzere, bölge iklim kuşağında üretilmiş olan, lezzet farkını ilk tadımda hissedebileceğiniz yöresel tatlarla yola çıktık. Kendi topraklarımızda var olan lezzetli ve doğal ürünleri tüketicilerimize ulaştırmak istiyoruz. Taze ve doğal ürünlerin yanında lokal üretim yapan üreticilerle birlikte hareket etmeye özen gösteriyoruz. Yöresel lezzetleri daima ön planda tutmak en önemli işletme prensibimiz.

Yoğun yaşanan büyük şehirlerde sağlık için he şeyi yapar olduk. Âmâ en önemli öğünü kahvaltıyı unutur olduk. Bu bizim çıkış noktalarımızdan biri oldu. Bu sebeple dedik ki; "Ezineli Gurme" de kahvaltı, Sosyal bir eylemdir. Bir kalıp Ezine Peynirinin bahane edilip, eşin dostun bir araya gelme yeridir. Güzel şeyler yemek, güzel şeyler içmek ve bunu sevdiklerinizle yapabilmektir. Doğru kahvaltı ve sağlıklı ürünlerle kahvaltı etmek istiyorsanız, doğru yerdesiniz. Lezzet referansı insanlar için önemli bir adımdır. Bunun bilinci ile hareket etmekteyiz. Ezineli Gurme; Kahvaltının mutlulukla buluştuğu nokta. Bu mekânda kahvaltı önce kalpten, sonra boğazdan geçer.

Yeni neslin daha sağlıklı ve doğal ürünlere ulaşmasını istiyoruz. Yüzde yüz müşteri memnuniyeti odaklı bir işletmeyiz.

72

Mayıs 2018

İlerideki süreçte ; Gıda ve Marka geliştirme işine yatırım yapmak isteyen yatırımcılarla iş birliği yapıp işimi geliştirmek en büyük isteğim.




Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.