CATERING g u i d e
75. ı Say
İ
Yıl / Year :14 Sayı / Issue: 75 Haziran - Temmuz - June - July 2018 www.ardayayin.net Fiyatı / Price:15 TL ISSN 1308 - 4585 “Hakemli Dergi”
PA
T
PA
’DE
İYE
K ÜR
SAM VPM 900 Çok Kefeli Dikey Dolum ve Paketleme Makinesi
Dikey Paketleme Makinesi ve Elevator
Taneli ürünlerin paketlemesini 20 gr ve 5 kg aralığında ürüne göre farklı dolum sistemleri ile taneli ve tozlu ürünlerin paketlemeleri gerçekleştirir. Elevatörden veya silodan yapılan besleme ile hedef gramajda ürün paket içerisine doldurulur. Hazır rulo ambalaja farklı poşet şekilleri verilerek tartımı gerçekleşen mamül paketlenmiş olur. Makine, besleme üniteleri, fotosel sistemi, paket üstü yazıcı sistemler ile birleştirilebilir. TEKNİK ÖZELLİKLER • Tüm sistem dokunmatik PLC kontrollüdür. • Isı ile yapışabilen, 2 veya 3 katlı lamine edilmiş ambalajlara dolum yapar. • Farklı sayıda kefeli olarak imal edilebilir. • Yastık tip, körüklü yastık tip, oturan poşet tercihine sahiptir. • Kontrol sistemlidir. • Metal yüzeyler korozyona karşı kaplanmıştır • Makine boyası, dayanıklı statik boyadır.
Paketleme Makinelerin de Türkiye imzası
Dünya da sektör temsilcisi
SAM FPM 125 Tam Otomatik Un Dolum ve Paketleme Hattı Düz tabanlı hazır kâğıt paketleri otomatik olarak alıp dolumunu gerçekleştirir. Dolumu gerçekleşen paketler bant üzerinde ağız kapatma makinesine doğru ilerler. Ağız kapatma makinesinde kâğıdın fazlası kesilir, birinci kıvrılması yapılır, sıcak tutkalla en son
katlaması yapılarak ağzı kapanmış şekilde makineden çıkar. Ağız kapatma makinesinden çıkan paketlerin tarihleri otomatik olarak atılır ve paketler otomasyon şirink makinesine doğru ilerler. Şirink makinesinde paketler gruplanır ve şirinklenir.
Fevzi Çakmak Mah. 10753 Sokak No: 5 / B Karatay / Konya Telefon: + 90 332 239 11 22 (pbx) Faks:+ 90 332 239 13 06 e-mail:info@sagbil.com www.sagbil.com
Temmuz 2018
1
Yıllarca beraber...
POLİKARBONAT
GASTRONORM KÜVETLER
2
Temmuz 2018
THERMOCASE
Yıllarca beraber...
..VE daha fazlası için web sitemizi ziyaret edin www.plastport.com
Temmuz 2018
3
www.tamamutfak.com.tr
■ Yerinde yemek üretimi ■ Taşıma yemek
■ Özel İkramlar ■ Restoran
1979 yılından yılından bu bu güne güne toplu 1979 toplu yemek yemek üretimi, üretimi, restoran restoran--kafeterya kafeteryaişletmeciliği işletmeciliğive veözel özelikram ikram hizmetleri veren, sektörün butik firmasıdır. hizmetleri veren, sektörün butik firmasıdır. Güvenli / güvenilir lezzetli yemekleri;sürdürülebilir sürdürülebilirkalite, kalite,teslimat teslimatvevefiyat fiyatprensiplerine prensiplerineuyGüvenli / güvenilir veve lezzetli yemekleri; uygun olaraküretmek üretmekiçin içindüşünüyor, düşünüyor,planlıyor, planlıyor,projelendiriyor projelendiriyor ve ve çalışıyoruz. çalışıyoruz. gun olarak
İLETİŞİM İLETİŞİM İkitelli Atatürk Mah. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No:3 K.Çekmece - İstanbul
4
4
İkitelli Atatürk Mah. Marmara Binası No:329K.Çekmece - İstanbul Tel:+90 Sanayi 212 550Sitesi 00 15Yönetim Faks:+90 212 494 69 info@tamamutfak.com.tr Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 info@tamamutfak.com.tr Temmuz 2018 Mayıs 2018
Temmuz 2018
5
6
Temmuz 2018
Temmuz 2018
7
İ Çİ N D EK İL ER 8
Temmuz 2018
17 18 22 26 28 38 42
Temmuz 2018
9
CATERING g u i d e İmtiyaz Sahibi-Sorumlu Müdür Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net
Merhaba
Reklam Yönetmeni
Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net
Catering Guide Dergisi elinize ulaşan bu nüshası ile 75.sayıya ulaştı. Mutluluğumuz tarif edilemez.
Yayın Danışmanı
Abone Sorumlusu
Sabah ÖCAL abone@ardayayin.net Translator: Yağmur Özge ARIK
Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu
Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek
Geçen bu zaman süresince tarafsız ve objektif bir yayın çizgisi izlemeye özen gösterdik. Bundan sonra da aynı çizgide yayıncılık yapmaya devam edeceğiz.
Editör'den
Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr
Bu sayımızda Kırmızı et sektörüne genel bir bakış yapıyoruz. Sultan Et Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı konuyu ayrıntılı olarak inceledi. Beyaz et sektörünü sıkıntılı günler bekliyor. İhracatımızın % 65'ini yaptığımız Irak Türkiye'den gelen ürünlere uyguladığı vergiyi %10 dan %50 ye çıkardı. Yüce Canoler'in yazısı ilginizi çekecektir. Sıcak havalarda gıda zehirlenmesi riski oldukça artmaktadır. Bu konuya dikkat çekiyoruz. Sayfalarımızda okuyabilirsiniz. Endüstriyel Mutfak malzemesi üreticilerinin tepe kuruluşu olan TUSİD ihracatımızı üç katına çıkarmayı amaçlıyor. Sağlık köşemizde Kanser hakkında doğru bilinen yanlışları okuyabilirsiniz.
Danışma Kurulu
Alanında uzman yazarlarımızın yazıları da ayrı konulara dikkat çekiyor. Gelecek sayımızda görüşünceye kadar hayırlı ve bol kazançlı günler diliyoruz
Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY
Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl: 14 Sayı: 75 31-Temmuz2018 Fiyatı:15 TL ISSN 1308 - 4584
Baskı: Başak Matb. ve Tanıtım Hiz. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti
Anadolu Bulvarı MEKA Plaza No: 5 /15 Gimat - Ankara Tel: 0312 397 16 17 Faks: 0312 397 03 07
Temsilcilikler
Zonguldak: Cahit AKMAN - 0544 649 51 67
Editör
“Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi” Bilimsel Kurul
Prof. Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr
Prof. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi
Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi
Antalya: Erdal ARIK - 0533 648 75 22
Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi
Dağıtım - Yurtiçi Kargo
Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fak.
Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.
www.ardayayin.net 10
Temmuz 2018
Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON -19 Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi Prof. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi
Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni. Su Ürünleri Fakültesi Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi
Prof. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi
Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart
Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni.
Prof. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Yaman - ABD
Yönetim Yeri - AR-DA Yayın & Pazarlama: Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com
05 - 08 Eylül 2018 CNR Expo Fuar Merkezi EDT GIDA FUARI Temmuz 2018 11 Hall 6 - F/12
Bakınca Görülecektir Dursun ARIK
0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net
Ülkemiz de güzel şeyler de oluyor Catering Guide 75. Sayıya ulaştı...
Catering Guide Dergisi 75.sayıya ulaştı.
Gündem belirledik
Başarı olduğunu düşünüyorum
Gazeteciliğin en keyifli yanı gündem belirlemek ve haber atlatmaktır. Bir sektör dergisi olarak birçok defa bunu gerçekleştirdik. Keyif aldık
Başlangıçta “Toplu yemek üreticileri ve tedarikçileri arasında KÖPRÜ” sloganı ile yola çıkan dergi, zaman içinde HORECA sektörünün tamamını kapsayan bir yayın politikasına döndü. EDT Sektörünün REFERANS DERGİ’ si olmayı başardık. Ayni zamanda HAKEMLİ DERGİYİZ.
Sizin için sürpriz olan bizim hedefimizdi Catering Guide Türkiye Genelinde dağıtılan bir dergidir. Ankara’da yayınlanan bir sektör dergisine, Edirne’de, Hakkâri’de, Iğdır’da, Muğla’da kısaca her yerde, yemek fabrikasında, hotelde, restoran ve pastanede rastlamaksizin için sürpriz olabilir. Ama bu bizim hedefimizdi.
Kimseye hısım ya da hasım olmadık Catering Guide Dergisi, rüzgâra göre tavır belirleyen bir yayın politikası izlemedi. Bundan sonra da böyle olacak. Doğruları ve yanlışları, eksiklikleri yerinde ve zamanında dile getirmeye devam edeceğiz.
Baktığınız her yer yerde biz vardık Catering Guide Dergisi yayın hayatına başladığından bu yana sektörel fuarlarda, Kongre ve etkinliklerde yer aldı. Sektör profesyonellerinin baktığı her yerde Catering Guide vardı. Bundan sonra da olacak.
Gazetecilik özgürlüktür Gazeteciliğin ana fikri farklı seslere, görüş ve düşüncelere yer vermektir. Çok farklı düşünceye ve dünya görüşüne sahip köşe yazarlarımız okuyucularımızı aydınlatmaya çalıştılar. Her görüş ve düşünceye sayfalarımızı açtık. Bundan sonra da böyle olacak.
12
Temmuz 2018
Bunları nasıl mı yaptık? Aynen aşağıdaki gibi… Kurbağalar arasında bir yarışma düzenlenmiş. Yarışın amacı, çok yüksek bir kulenin tepesine çıkmakmış. Birçok kurbağa da yarışı seyretmek için toplanmış ve yarışma başlamış. Kule o kadar yüksekmiş ki seyircilerin hiçbiri yarışmacıların başarabileceğine inanmıyormuş. Destek vermek yerine başlamışlar bağırmaya: –Hiçbiriniz başaramayacaksınız… Yarışmaya başlayan kurbağalar ümitsizliğe kapılıp, kulenin tepesine ulaşamayacaklarını düşünüp, teker teker yarışı bırakmaya başlamışlar. İçlerinden bir tanesi inatla ve yılmadan kuleye tırmanmaya devam etmiş. Seyirciler bağırıyorlarmış: –Başaramayacaksın… Geriye kalan kurbağa yarışı bırakmamış ve büyük bir gayret ile kulenin tepesine çıkmayı başarmış. Bir kurbağa ona yaklaşıp, sormuş: – Bu işi nasıl başardın? Kuleye çıkan kurbağa cevap vermemiş, O an farkına varmışlar ki kurbağa sağırmış… Kurbağa, olumsuz tüm haykırışları duymayıp ümitsizliğe düşmemiş ve yalnızca kulenin en tepesine çıkmayı düşündüğü için sonunda başarmış. Bizde öyle yaptık..
Estetik, dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri... THERMOSET bir petrol ve plastik türevi değildir.Melaminin kuvvetlendirilmişbir formu olmasına rağmen,"Melamin de"değildir.Bu esnek ve antibakteriyel kimyasal madde THERMOSET olarak bilinir. "Plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilmez kansorejen madde açığa çıkar"
KÜLSAN A.Ş
Karayolları Mah. Kadir Akdoğan Cad. No.18 Küçükköy 34255 Gaziosmanpaşa - İstanbul Tel: 0212 477 56 66 Faks: 0212 477 57 77 e-mail:kulsan@kulsan.com.tr www.kulsan.com.tr İSTOÇ Mağaza: İstoç 24. Ada No:16 Bağcılar - İstanbul Telefon:+90 212 659 78 36 Faks: +90 212 659 78 37 Temmuz 2018 13
BAŞYAZI
Engin GÜNER
eguner@tamamutfak.com.tr
KURAL-İSTİSNA-İSTİSMAR 1600 yılında, dünyamızın nüfusu sadece 600 milyon kişiyken bugün 7,5 milyar kişi… 2050 yılında bu sayının 9,9 milyar olacağı hesaplanıyor. Mal ve hizmet arzı, artık sınır ya da coğrafya tanımıyor. Bunun anlamı şu; biz ve bizden sonraki kuşaklar, dünya kaynaklarını çok daha fazla sayıdaki insanla paylaşacaklar. Yaşadığımız şehir, ülke, bölge ve dünya nüfusunun sürekli artması her konuda düzenleme yapma ve kural koyma ihtiyacı getirmektedir. Böyle de oluyor. Ülkemizde son 10 yılda çıkan kanun ve yönetmelik sayısı neredeyse Cumhuriyet Tarihi’ne eşittir. Birçok mevzuatta kısa sürede ezberleri bozacak düzenleme yapmak ve bunu kısa aralıklarla tadil etmek, her zaman faydalı sonuçlar vermiyor. Kurallar insanların hayatını kolaylaştırmak ve kamu düzenini sağlamak için oluşturulur. Toplumsal hayatta, beraati zimmet asıldır. Bir diğer deyişle, kişilerin ve bu kişilerin dâhil olduğu organizasyonların, işlerini doğruluk içinde yaptıkları kabul edilir, edilmelidir. Bu yüzdendir ki, kuralları yerine getirmeyenler için kanunlarda yaptırım - müeyyideler bulunur. O halde, asl’olan kural ise kuralsızlık istisnadır. Asıl konumuz yemek ve gıda… Tüm bunların yemek ve gıda ile ne ilgisi var diyeceksiniz. Var hem de çok var. Bugün geldiğimiz noktada, yazılarımda sürekli belirttiğim gibi gıda ile ilgili bir sürü kanuni düzenleme yapılmasına rağmen, kuralsızlık ve haksızlık hüküm sürüyor. Bunu engellemekle görevli olanlar, kuralsız kayıt dışını hizaya çekmesi gerekirken, kayıt içindeki işletmelere kurallarla istismarda bulunuyorlar. Gerekçe; kanun, yönetmelik, tebliğ, genelge… Siz işinizi iyi yapmışsınız ama bir şeyi kaçırmışsınız. Her gelen kendi konusuna bakar, tutanağını yazar gider. Kayıt içindeki işletmeleri bir düşünün. Belediye, vergi dairesi, sigorta, iş kurumu, istatistik kurumu, ticaret odası, sanayi odası, ticaret borsası, personel vs… Hepsine karşı sorumlu olsun. Bir taraftan kendi işini yaparken, diğer taraftan da buralara düzenli olarak vergi, prim, harç, aidat, maaş ödesin, denetimlerini yaptırsın, istatistik ve rapor hazırlasın…
14
Temmuz 2018
Bir de kayıt dışını düşünün. Devletin çalışmadığı saatlerde ve/veya gözlerden uzaklarda vergi, prim, sigorta, harç, aidat, kira, elektrik, su, gaz, personel gibi masrafları ya hiç olmasın, ya da kısmi ödesin, kimseye de hesap vermesin. Kanun kural kimin için? İşini yapıp da cezaya uğrayanlar için mi, kurallara uymayanlar için mi? Kurallar herkese ve her kesime uygulanacak nitelikte değilse, bundan en büyük kârı kuralsızlar elde eder. Öyle de oluyor. 3-5 liraya verilen yemeklerle memleketin her yerinde öğrenci, işçi, asker zehirleniyor. Ama zehirleyenler farklı isimlerle ve farklı yerlerde işlerine devam ediyorlar. Kurala uyanlar zarar ederken, insanlarımızın da sağlığı bozuluyor. Geçen yıl anayasa değişti. Bu yıl da, değişen anayasaya göre seçimler yapıldı ve yeni sistem hayata geçirilecek. Seçimden önceki “Manifestom” başlığı taşıyan yazımda beklentilerimi dile getirmiştim. Şimdi de üreticinin içinde bulunduğu durumu özetliyorum. Maliyetler gereğinden fazla yüksek. İstihdam vergi ve primleri artık hepimizin gözünü korkutuyor. İş mevzuatı ve mevzuatta olmayan içtihatlar, yeni iş kurma şevkini büyük ölçüde törpülüyor. Kayıt dışına kayıtsız kalınırken, devletin kurumlarından gelen ve işverenler açısından maksadını aşacak ölçüdeki denetimler ve veri-istatistik talepleri işlerimizi yapmamıza mani oluyor. Finansal likiditedeki yavaşlık ve batak alacaklar birçok işletmeyi tehdit ediyor. Et ve sütçülükte bir kural vardır. Anası olmazsa, yavrusu olmaz. Aynı şey ekonomi için de söz konusu. İşletmeler olmazsa, istihdam olmaz, üretim olmaz, geçim olmaz, zenginlik olmaz. İşletmeler olarak beklentimiz şudur; istihdamın üzerindeki vergi ve prim yükler hafiflesin, iş hukukundaki keyfi içtihatlar sonlandırılıp her iki kesimin beklentilerine uygun çözümler üretilsin, kayıt içindeki işletmelerin finansman yükünü hafifletmek için tedbirler alınsın, kayıt dışı ile mücadele esas olsun, denetimlerdeki istismara son verilsin.
Teknoloji
Çözbim personel modülü ile personel takibi çok kolay Timuçin ARAL - Sistem Analist
Çözbim Bilgi işlem Ltd. Şti. e-mail: timucinaral@cozbim.com.tr
İşletmelerin en büyük gider kalemlerinden biri de personel maliyetleridir. Personel maliyetlerini kontrol edebilmek de büyük bir iş yükü oluşturur. Hem personelinizin haklarını doğru takip edebilmek ve hesaplamak, hem de devlete karşı olan yasal yükümlülüklerin takibini doğru yapabilmek çok önemli ve kolay olmayan iştir. İşletmelerin kendi belirlemiş olduğu şartlara göre personel maliyetlerinde çeşitlilik arz edebilmektedir. Maaş, Sigorta, Agi, BES , Mesai, Yol, Yemek, Avans, Ücretli izinli, Ücretsiz izinli, Yıllık izin, Hafta tatili vb. birçok personel kalemleri yer almaktadır. Birçok işletmede gördüğümüz en büyük sıkıntı, bu kalemlerin hepsini manuel olarak kendi hazırlamış oldukları excel tablolarında takip etmeye çalışmalarıdır. İşletmeler illa ki başarılı oluyorlardır ama kaçırdıkları en ufak detay bile karşılarına büyük sıkıntılar çıkarabilecek sonuçlar doğurabilir. Örneğin personel bordrosunda, personelin vergi dilimlerinin yanlış hesaplanması işletmeye maddi kayıplar getirebilir. İşte bu bağlamda sizlere biraz ÇözbiM Yazılımın personel anlamında sizlere sunmuş olduğu birçok özelliklerden bahsetmek istiyorum. ÇözbiM Yazılım olarak yapmış olduğumuz personel çalışmalarında ilk olarak personel özlük bilgilerinin ve kişisel bilgilerinin kayıt altına alınmasını sağlıyoruz. Kan grubundan tutunda aile bilgilerine, ayakkabı numaralarına, sigara içip içmediğine, eskiden geçirdiği hastalık varmı yokmu varsa neler olduğuna kadar kayıt yapabiliyorsunuz. Bu bilgiler, 10 yıl da geçse her zaman elinizin altında. Düşünün işletmenize personel kıyafeti siparişi vereceksiniz, bayan çalışan erkek çalışan kaç kişi var? Kim kaç beden giyiyor? Daha önceden elbise almışlarla almamışların ayırt etmek vs. Size kazandırdığı zamanı düşünebiliyormusunuz. Belki de bu iş için, sadece siparişi oluşturmak için bir gününüzü harcıyorsunuz. İşletmenizde yaralanmalı bir kaza oldu, kan ihtiyacı var direkt o kan grubuna ait kimler var bulabilirsiniz. Portör muayenesi gelen personellerin sistemin otomatik uyarması gibi buna benzer birçok veriyi data bankanıza kaydetmiş ve raporlanabilir hale getirmiş olacaksınız. Daha doğrusu işletmenizde çalışan
16
Temmuz 2018
personele tamamen hâkim olacaksınız, personelinizi kendisinden daha iyi tanıyacaksınız. Geliştirdiğimiz personel programında, personeller yüz tanıma sistemimiz olan YÜTASİS aracılığıyla yüz okutması yaparak günlük puantajları otomatik olarak sistemde oluşur. Böylece, kimler geç kalmış, kimler gelmemiş, kimler mesai yapmış kimler kaç saat çalışmış otomatik olarak takip edilir. İşletmelerin en büyük sıkıntılarından biri de yıllık izin takiplerinin yapılmasıdır. Benim geçen yıldan bu kadar yıllık izin günüm vardı, yıllık izin hakkı var mı, kaç gün var, geçmiş yıllardan devreden izin hakkı var mı, bu kadar yıllık izin param vardı vs.gibi benzer birçok soru ile karşılaşmışsınızdır. Çözbim yazılım ekibimiz o kadar güzel yıllık izin takip sistemi oluşturdu ki, artık yıllık izinlerin takibi çok kolay hale geldi. Personelinizin izin başlangıç tarihini verip kullanacağı izin gününü belirttiğinizde, sistem resmi tatilleri ve hafta tatillerini göz önünde bulundurarak otomatik dönüş tarihini hesaplar ve personele imzalatacağınız yıllık izin formunu çıkarır. Yıllık izin takibini yapmak işletmeler için sıkıntı olmaktan çıkmıştır. Gelelim bordrolama sistemine daha öncede bahsetmiş olduğum gibi çalışma tablolarınızın oluşması artık herşeyin yapılmış olduğunu göstermektedir. Bordrolarınızda otomatik olarak çalışma tablolarınızdan oluşmaktadır. ÇözbiM Personel modülünde yapacağınız daha birçok özellik var bunlardan bazıları da; Kıdem ihbar hesaplama, işe giriş çıkış bildirgeleri, tahakkukların online sisteme aktarımı vb.birçok uygulamalar. Genel itibari ile özetlersek personel anlamında işletmenizde excel tabloları kullanmanıza son veriyoruz. Daha güvenilir ve istediğiniz verilere daha hızlı oluşabileceğiniz bir sistem sunuyoruz. Yıllarca oluşturabileceğiniz bir veritabanı sunuyoruz.Herşeyden önemlisi zamanınızdan tasarruf, maliyetlerinizi çok net görmenizi sağlıyoruz. ÇözbiM Yazılım olarak da işletmelere sağlamış olduğumuz bu imkânlardan dolayı gurur duyuyoruz.
Kırmızı et
Sultan Et Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa BILIKÇI'dan
Kırmızı et sektörüne genel bir bakış
Ülkemizde 2008 yılından itibaren istikrarsızlığını sürdüren et fiyatlarındaki artış ve dalgalanma zaman zaman resmi müdahalelerle frenlenmeye çalışılsa da genel itibariyle hala spekülasyona açık ve kırılgan bir görünüm göstermektedir. Konu ile ilgili birçok değerlendirme yapılıp kök neden analizleri yapılarak çözüm önerilerinde bulunuldu. Bu önerilerin bir kısmı hayata geçti ancak halen çözümlenmesi gereken ve bunlarla ilgili uzun vadeli planlamalar yapılması gereken problemlerimiz halen devam ediyor.
Dünya çapında 2006 yılında yaşanan kuraklık sonrası tarımsal ürünlerin ve buna bağlı olarak hayvansal ürünlerin fiyatlarındaki artıştan ülkemiz de ister istemez etkilendi. Şuan yaşadığımız et krizinin temel tetikleyicisi olan bu süreci tek başına sorumlu tutmak doğru bir yaklaşım olmaz daha çok fay kırılması benzetmesi yapılabilir. Bu stresi yaratan faktörleri kısaca maddelersek; • Mera alanlarının yıllar geçtikçe sürekli azalması yada verimsizleşmesi, • Kentleşme nedeniyle hayvancılığın cazibesini yitirmesi, • 1980 sonrası hayvancılığa uygulanan teşvikin kaldırılması, • 1990 lı yıllardan itibaren ithal etin yurda girişine izin verilmesi, • Ülkemizde yapılan hayvancılığın genel olarak süt hayvancılığı şeklinde yapılıp, et besiciliğinin ikinci planda kalması, • Ülkemiz koşullarına uyum sağlayabilen et ırkı büyükbaş hayvan besiciliğinin gelişememesi, • Et besiciliğindeki aktörlerin genelde küçük / orta ölçekte işletmelerin olması, • Yeterli veteriner hekim hizmeti alınamadığı ve bilimsel gelişme ler takip edilemediği için doğum esnasında ölüm oranı yüksekliği, • Tarımla entegre hayvancılık yapılamadığı için hem süt hem de et besiciliğinin temel harcama kalemi olan yem fiyatlarına dolayısıyla dışa bağımlığa mahkum olması. • Süt tozu ithalatına izin verilmesi, Tüm bu unsurların biriktirdiği stres 2006 yılında kuraklığın etkisiyle yaşanan krizde açığa çıktı. Bu dönemde Avrupa’da tarım ve hayvancılığa verilen teşvikler artırılarak kriz atlatılmaya çalışılırken ülkemizde yem bitkileri desteği azaltılıp aynı zamanda süt fiyatları geriye çekildi. Avrupa ’da genelde meralarda besi yapılırken, ülkemizde hazır yem kullanımı daha yaygın olması nedeniyle maliyetler arttı. Genel geçer hesaplarda 1 lt sütün 1,5 kg yemi karşılaması gerekirken, fiili durum bunun çok altına indiği için (1 lt.sütten 0,8-0,9 kg yem) birçok süt besicisi zararını kapatabilmek için verimli ineklerini kesime yollamak zorunda kaldı. Bu nedenle 2007 yılında et üretiminde hızlı bir artış gözükmesine rağmen 2008 yılında kriz başlamış oldu. Genç dişi hayvanların kesime yollanması sonrası doğurganlığın azalmasıyla uzun yıllar sonra ilk defa ülkemizdeki hayvan popülasyonu düştü. Arz talep dengesizliği yaratan bu ortam her sektörde olduğu gibi et sektörünü de spekülasyona açık hale getirdi.
Krizin ara ara şiddetini artırarak kendini gösterdiği son 5 yıldan günümüze daha önce belirttiğim kök nedenlerle ilgili halen sorunun çözümü gerçekleşmedi. Öte yandan daha önce belirttiğim gibi ülkemizde besiciliğin temeli süt hayvancılığı üstüne gelişmektedir. Et ırkı besiciliği aktif olmadığı için ağırlıklı olarak süt verimi için beslenen hayvanların erkekleri et besiciliğine alındığından maliyet hesabında süt fiyatları da büyük önem taşımaktadır. Meralarda beslenen hayvanlarla hem et hem de süt besiciliği yapılan Avrupa ülkelerinde ve hatta hayvancılık alanında söz sahibi diğer ülkelerde karkas et fiyatının çiğ süt fiyatına oranı en az 10 kat iken ülkemizde bu oran 18,5 kattır. Dolayısıyla süt fiyatlarındaki düşüklük et fiyatlarını artırarak hayvancılık faaliyetin sürdürülebilirliğini baltalamıştır.
Aynı coğrafyada yaşadığımız sınır komşularımıza göre en az 1,5 kat daha pahalıya eti mal etmek ciddi yanlışlarımızın olduğunun göstergesidir. Çocukların hem fiziki hem de zeka gelişiminde elzem olan hayvansal protein kaynağı olan kırmızı etin lüks tüketimden çıkarılıp, her eve girmesi ülkemiz geleceği için elzemdir. Ekonominin sürdürülebilirliğini sağlayabilmek için temel tüketim malzemelerinin üretiminde dışa bağımlılığın en aza indirilmesi en önemli unsurdur. Bu nedenle biran önce dışa bağımlılıktan kurtulmuş bir tarım ve hayvancılık politikasına ihtiyaç duyulmaktadır. Kırmızı ette yaşanan krizin diğer tarım ve hayvancılık dallarıyla entegre bir sorun olduğu bilinciyle kök nedenleri belli olan problemi çözmek için üreticilerin, sanayicilerin, akademisyenlerin, meslek odalarının, perakendecilerin, STK temsilcilerinin resmi otoritelerin liderliğiyle ortaklaşa öncelikli kısa elzem ve ardından uzun vadeli planlar oluşturup spekülasyonlara mümkün olduğu kadar izin vermeden çözüm üretmesi gerekmektedir.
Temmuz 2018 17
Köşe Yazısı / Gıda Hijyeni Mehmet Baki ASUTAY
Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.
Biyosidal ürünlerde yerli ve milli olabilmek
Son günlerde duymaya alıştığımız Yerli ve Milli ürün üretmek için yapılan çalışmalar var gücüyle devam ediyor. Yerli arabamızı yapmak, insansız hava araçları üretmek, Türk Silahlı Kuvvetleri ve ülkemizin savunması, bağımsızlığı için yerli savunma sanayinin geliştirilmesi kaçınılmazdır. Yerli yazılım, uzay ve havacılık alanlarında yapılan yatırımlar ile hedef 2023 sloganını gerçekleştirmek için Yerli ve Milli söylemi gündemden düşmüyor.
Türk Dil Kurumumuz, ‘Yerli’ kelimesini; “yurt içinde yapılan veya bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan” (uluslararası fikir haklarına sahip olmasanız dahi, ürünü yurtiçinde üretiyorsanız, o ürün yerlidir). ‘Milli’yi ise; “milletle ilgili, millete özgü, ulusal”(tasarımını veya hiçbir parçasını siz yapmasanız dahi, ürünün uluslararası fikir hakları (ip) size aitse, o ürün millidir). Milli demek, o ülkeyi temsil kabiliyetini kazanmış şey demektir diye açıklamış. Maalesef küresel güçler dünyada toplumların üretici olmasından çok tüketici olmasını istiyorlar. Artık ülkeleri işgal edip kaynaklarını kullanmak yerine evrenselleşmeyi kullanarak üretim yapamayan ülkeleri kolaylıkla sömürmektedirler ve bu sayede onları kontrol altında tutabilmektedirler. Ülkemiz üzerinde oynanan oyunlarda bir anlamda üretim yapmamızın çeşitli yollarla engellenmesini sağlayarak tüketim toplumu haline getirmektir. Devlet politikalarımız üretim, kalkınma odaklı olmalı ve yerli üreticiler, ihracatçılar her koşulda desteklenmelidir Milli ve Yerli Hijyen konusuna gelince yıllardır emek verdiğimiz Gıda sektörümüz için Biyosidal ürün malzemelerin üretimi, yerli olmakla beraber milli olamamıştır. Zira Biyosidal ürünlerin(dezenfektan), deterjanların ana aktif maddeleri yurt dışından gelmektedir. Ülkemiz daha çok bu ürünleri sabun, deterjan ve kozmetik ürünleri olarak üretmekte ve yurt dışına ihraç etmektedir. Bu alandaki başarımız küçümsenemez ancak 2010 yılında çıkan Biyosidal yönetmeliği gereği, ülkemizde üretilen Biyosidal ürünlerin üretimi, AB REACH Tüzüğü kapsamında AB ülkelerinde ve ülkemizde yerleşik üretici ve ithalatçılara da belli yükümlülükler getirmektedir (Bunlardan en sabiti yeni bir kimyasal molekül bulduğunuzda bunun kabulü için bir çok prosedürden geçmek zorundasınız, zaten bu ileri teknoloji alt
18
Temmuz 2018
yapısına sahip olamadığımız için Biyosidal ürünlerin çoğu ham maddesi yurt dışında bağlı kalmaktadır). Her ne kadar klor, hidrojen peroksit gibi ürünleri üretebilsekte katma değeri yüksek, patenti ülkemize ait Biyosidal ürün aktif maddemiz bulunmamaktadır. Biz üreticiler sadece belirli aktif maddeleri yurt dışından alıp ülkemizde belirli karışımlar yaparak ürün üretebilmekteyiz. Bu Yerli olmamızdan öteye geçmiyor. Esas olan sektörde oyun kurucu, söz sahibi olabilecek kimyasalları çıkartıp işleyebilmek ve dünya pazarına sunmaktır (Bor madeni gibi). İşte o zaman milli olabilirsiniz! Bir de bu dışa bağımlı olmanın ekonomik açıdan ülkemize getirdiği yük diğer ciddi bir sorun. Avrupa Birliği uyum yasaları, CE direktifleri vb. içtihatlarla bizleri tam anlamıyla disipline ediyor ve kendilerine bağımlı hale getiriyorlar. Sistem size “her şeyi üretebilirsin ve tüm ürettiklerin senin yerli malındır, pazarlama gücün varsa istediğin yere de satabilirsin. Ancak ve ancak, hammaddeni benden alacaksın!” diyor; tıpkı tohum örneğinde olduğu gibi. Tüm tarımımızı gözümüzün içerisine baka baka kendilerine bağımlı hale getirdiler, politikacılarımızın canı sağ olsun!? Hammadde ve Formülasyon, Üretim Teknikleri ve Teknolojileri, Mevzuat ve Standardizasyon, Kalite Kontrol, Sağlık ve Pazarlama gibi konuları, insan ve toplum sağlığı, çevre duyarlılığı ve sürdürülebilir yaşam, temizlik ve kişisel bakım ürünleri ve teknolojilerini, Biyosidal ürün aktif maddelerini, sektörün tüm tarafları ile tartışılması ve geleceğe yönelik yol haritasının belirlenmelidir. Ülkemizin zarar ve kâr eden birçok kuruluşu, çok düşük fiyatlarla yabancıların eline geçmiştir. Yerli bilerek tükettiğimiz birçok ürün çok uluslu şirketler tarafından üretilmekte ve pazara sunulmaktadır. Dolayısıyla Biyosidal ürünlerde rekabet şansınız çok düşüktür. Ülkemizden çıkmış Milli bir Biyosidal ürün aktif maddesi olmaması üzücüdür. Bakanlığımızın Biyosidal ürün listesinde bulunan ürünlerin ana aktif maddesi maalesef yabancı kökenlidir. Bütün bunlara rağmen Yerli ve Milli projeler desteklenmeli, bilim ışığı altında çalışmalara devam edilmeli, yeni teknolojiler geliştirilmelidir. Yetkili Bakanlıklarımızın da yerli üretici-
lere yasal mevzuatlarda, izinlerde, ücretlerde yönlendirici ve yardımcı olmaları gerekmektedir. Ülkemiz insanına imkânlar sağlanırsa, birçok sağduyulu insanımızın, bilim adamımızın, üniversitelerimizin, sanayicimizin yerli olmasının yanında MİLLİ bir biyosidal aktif maddenin üretilebileceğine halen yürekten inanlardanım. Sonuçta döviz bazlı alımlar iç piyasada da üreticileri çok zor duruma düşürüyor. Hammadde ve dolayısı ile üretim maliyeti artarken son ürünün raf fiyatında büyük değişiklikler yapılamıyor bu durumda üreticiyi zor duruma sokuyor. Paranın yurt içinde kalması için yine yerli üretimin desteklenmesi, bilinen bazı aktiflerinde hem laboratuvar koşullarında (sentetik kökenli aktif maddeler) hem de doğadan elde edilen ve laboratuvar koşullarında hammaddeye dönüştürülen (gümüş, bor ve türevleri vb.) kimyasalların işlenmesi için teşvikler verilmesi, ya da yeni kazandırılan aktif maddelerin ECHA ve AB Biyosidal Product Regulation çerçevesinde tanınırlığının ve izin / kayıt işlemlerinin yapılmasında teşvik, destek ve yönlendirme / sahip çıkma rollerini üstlenmesi, bu süreci firmalar ile birlikte yürütülmesi gerekmektedir. Tüm bunlar sektörün yerli bileşenlerinin komisyonlar, gruplar, toplantılar ile bir araya getirilmesi, güçler birliği oluşturulması, sektörün eksikliklerinin giderilmesine yönelik ortak çalışmaların yürütülmesi ile mümkün kılınabilir. Devlet özel sektör işbirliği ile güçlü olunan konular belirlenip bunlara odaklanmak ve yerli üretimin artmasını sağlamak mümkün olabilir. Her sektörün kendi içinde devlet önderliğinde bir araya gelmesi iş birliğini geliştirmesi hatta belki ithal hammadde temininde ortak hareket ile alımların yüksek miktarda olması ve böylece hem taşımacılık hem de alış fiyatının düşürülmesi gibi bir çok konuyu üstesinden gelinebilir seviyeye taşıyabilir. Yine sektörün bileşenlerinin dernekleşmesi, ihracat için yeni kanalların açılmasını sağlamak, dünyada ki gelişmeleri takip etmek ve piyasada izinli / ruhsatlı ürünlerin olmasını, merdiven altı üretimin engellemesini sağlamak gibi yerli üreticinin en büyük sorunları için çözüm üretmek olmalıdır. Yerli üreticilerin global firmalar karşısında birlikte hareket etmek ve gerekirse kooperatif vari çalışmalar yapmaktan başka çaresi yoktur. Aksi halde özellikle hammaddede ki dışa bağımlılık ve döviz kurunda ki dalgalanmalar yerli üreticiyi bitme noktasına getirebilir. KAYNAKLAR : - SEKTÖRLER BAZINDA YERLİ VE MİLLİ ÜRETİM ÇALIŞTAYI, Ana Sayfa SEKTÖRLER BAZINDA YERLİ VE MİLLİ ÜRETİM ÇALIŞTAYI ,Sayı : 05/5000-3368 - http://www.yerlidusuncedernegi.com/yerli-ve-milli-olmak-126664 - Prof. Dr. Ertuğrul YAMAN – Yerli ve Milli olmak -EMR DANIŞMANLIK – Gonca Çalışkan ATALAY
Çırağan Palace Kempinski Hijyende Mükemmellik sertifikası almaya hak kazandı
Eczacıbaşı Profesyonel ve Beşiktaş Belediyesi iş birliği ile yürütülen “Hijyende Mükemmellik” projesi ilk yılını tamamladı. Proje kapsamında eğitimler ve periyodik denetimler sonucu Çırağan Palace Kempinski İstanbul “Hijyende Mükemmellik” sertifikasını almaya hak kazandı. Sertifika takdim toplantısında konuşan Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı Leyla Ünver; “Kültür, sanat ve eğitim faaliyetleriyle kendini tanımlayan Beşiktaş ilçesi, bu özellikleri ile hizmet sektörlerinin de en üst düzeye çıkmasını sağlamıştır. Dünya standartlarında bir hizmet verme hedefiniz varsa o hedefe ulaşmak için dikkat edeceğiniz konulardan biri de hijyen! Beşiktaş’ta bulunan işletmelerin hijyen kuralları içinde hizmet vermesi bizim için çok önemli. Bu konuda düzenli denetimler yapıyoruz.’’ dedi. Çırağan Palace Kempinski İstanbul ‘‘Hijyende Mükemmel” seçildi Tüketicilerin işletme seçimindeki ilk tercihinin temizlik olduğunu belirten Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu; “Gerçekleştirdiğimiz araştırmaların sonucuna göre tüketicilerin yüzde 68’inin restoran seçerken ilk baktıkları kriter ‘temizlik’ oluyor. Araştırmalarımızdan yola çıkarak hem işletmelere fayda sağlamak hem de son kullanıcı memnuniyetini artırmak adına bir yıl önce Hijyende Mükemmellik projesini geliştirdik. Eczacıbaşı Profesyonel olarak işletmelerin hijyen seviyelerini üst standartlarda tutarak tüketicilerin de memnuniyetlerini artırmayı hedefliyoruz’’ dedi. Beşiktaş Belediyesi iş birliği ile Çırağan Palace Kempinski İstanbul’un “Hijyende Mükemmellik” programı uyguladığını belirten Koçoğlu; ‘‘Bugün burada projemizin Beşiktaş’taki ilk sertifikasını takdim etmenin mutluluğunu yaşıyoruz. ” dedi.
Temmuz 2018 19
Firma Haberi Kasım 2017
Hijyen ekipmanları
Pro-Tek Hijyen Ortağı Nalan Şimşek:
“Hijyen denilince Pro-Tek akla gelecek” Personel hijyeni için gerekli tüm ekipmanların yanı sıra, her türlü özel imalat paslanmaz ekipmanlar, araç dezenfeksiyon üniteleri üreten Pro-Tek Hijyen 17 yıldır hizmet veriyor. Hijyene ihtiyaç duyulan tüm sektörlere hitap etmekteyiz diyen Pro-Tek Hijyen Ortağı Nalan Şimşek ile sektörü ve faaliyetlerini konuştuk.
Pro-Tek’in kuruluş ile ilgili bilgi verir misiniz? Firmamız 2000 Yılında kurulmuştur. Çevre sağlığı konusunda sektöre adım atarak, müşteri istekleri doğrultusunda hijyen sektörüne yönelmiştir. 2007 yılında Bursa şubemiz açılmıştır. Bu süre içerisinde Türkiye’nin önde gelen kuruluşlarında gerekli güven ortamını oluşturarak, 17 yılda sektörün önemli firmaları arasına girmeyi başarmıştır.
Ürün çeşitleriniz hakkında bilgi alabilir miyiz? Hijyene ihtiyaç duyulan tüm sektörlere hitap etmekteyiz. Bu sektörlerden başlıcaları; Gıda, Ambalaj, hastane ve otel-lerdir. Personel hijyeni için gerekli tüm ekipmanların yanı sıra, her türlü özel imalat paslanmaz ekipmanlar, araç dezenfeksiyon üniteleri de ürün çeşitlerimiz içerisindedir. Gelişen teknolojiyi takip ederek ve müşteri talepleri doğrultusunda da ürün portföyümüzü genişletmekteyiz.
Yeni üretimlerinizden ve varsa yeni pazarlarınızdan bahseder misiniz? Standart üretimlerimiz ve sarf malzemelerin yanı sıra, personel hijyenini zorunlu kılacak ekipmanlar konusunda sürekli yenilikler yapmaktayız. Yıllardır edindiğimiz tecrübeleri, karşılaştığımız işletme sorunlarını göz önüne alarak, zaman kaybı olmadan ve personelin üretim sahasına girmeden önce yapması gerekli hijyen kurallarını uygulatabilecek zorunlu sistemleri geliştiriyoruz ve yeniliyoruz. Bunun yanı sıra sektörde firmamızı ve ekipmanlarımızı bir adım öne çıkaracak yenilikler getiriyoruz. Bu konuda hem öncü olmayı başarıyoruz hem de tercih sebebi olmayı başarmış oluyoruz. Henüz deneme aşamasındaki bazı yeni projelerimizi de yakında hayata geçireceğiz.
Ürünlerinizin kullanım yaygınlığı nasıl? Yaklaşık 7-8 yıl önce ekipmanlarımız kullanımı oldukça azdı. İşletmeler için külfet olarak görünüyordu. Fakat zorunluluğun artması, biliçli tüketicinin bilinçli üreticiyi tercihi, işletmelerde bu ekipmanların kullanımını kaçınılmaz hale getirdi. Piyasada ki rekabette, bu ekipmanları ulaşılmaz olmaktan çıkardı. Şunu söyleyebiliriz ki, son 4 yılda önceki senelere göre kullanım yaygınlığı azımsanamayacak derecede arttı. Bundan sonraki yıllar için öngörümüzde daha da artacak olmasıdır.
Pazar payınızı artırmak amacıyla yürüttüğünüz projelerden söz eder misiniz? Pro-Tek olarak müşteri memnuniyetini her zaman önceliğimiz olarak benimsedik. Kaliteden ödün vermeden fiyatlarımızla da tercih sebebi olduk. Bizimle çalışan firmalar her yeni işletmesinde veya işletmelerine yeni ihtiyaçları olduğunda yine bizi tercih ettiler. Referansla bize gelen müşteri sayımız oldukça yüksek. Bu
20
Temmuz 2018
mevcut müşteri portföyümüzün yanı sıra, bazı tanıtım araçlarını daha aktif kullanarak ve fuarlarla pazar payımızı korumayı ve büyütmeyi hedefliyoruz. Yeni geliştirdiğimiz bazı ürünlerle yine ses getirmeyi de düşünüyoruz.
Pro-Tek Hijyen’in kalite prensipleri nelerdir? Daha önce de belirttiğimiz gibi, kaliteden hiçbir zaman ödün vermedik. Bunun ilk göstergesi müşteri memnuniyeti ve referanslarımızdır. Kalite belgeleri bizim için sadece pekiştirici niteliktedir. Firmamız, ISO9001- 2008 belgesine sahiptir. Ayrıca ürettiğimiz tüm cihazlarımız CE Sertifikalıdır. Yerli malı üretim belgemiz mevcuttur.
Varsa ihracatınızla ilgili bilgi verir misiniz?
İhracatımız var, bu sene ihracat konusunda da daha büyük hedeflerimiz var. Umarız ihracatın daha hareketli olduğu bir yıl olur. Bu bizim olduğu kadar ekonomimiz için de oldukça önem taşımaktadır. İhracat yaptığımız ülkeler arasında; Litvanya, Azerbaycan, Kosova, Polonya, Macaristan, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan, Afganistan, İran, Yunanistan, Fas, Suudi Arabistan bulunuyor.
Gıda sektöründeki hijyene verilen önem nedir? Üretime ilk başladığımız yıllarda, hijyene verilen önemle doğru orantılı olarak kaygılarımız vardı. Hijyene gerekli duyarlılık gösterilmiyor, zorunluluk olmadıkça gereksiz görülüyordu. Biz ise bu ürünler kesinlikle her işletmede kullanılmalı diyorduk. Bu elbette ki, tüm hijyen kurallarını uygulayan işletmelerin diğer işletmelerle rekabeti pozisyonunda da oldukça üzücü bir durum. Artık işletmelerin kendi isteğine bağlı değil, zorunluluk çerçevesinde de olsa, olması gerektiği gibi hijyenin önemi anlaşılmıştır. Kaçınılmaz bir zorunluluk olmuştur. Üretici de artık gereken tüm hijyen kurallarını uygulamaktan kaçınmamaktadır. Bu gerçekten umut vericidir.
Sektörünüzde yaşadığınız sıkıntılar nelerdir? Sektörümüzde yaşanan sıkıntılar, tamamen firmaların rekabet amacı ile ürettiği, sadece pazardan bir pay elde etmek amacı ile yapılan kalitesiz işlerdir. Bu konuda bizim yapabileceğimiz bir şey yok. Bu durumda dikkatli davranması gereken müşterilerimizdir. Ürünleri mukayese ederken, daha bilinçli olmaları, firma hakkında bilgi sahibi olmalarını önerebiliriz. Paslanmaz ekipmanlar oldukça maliyetli ekipmanlardır, işletme bu ekipmanları yıllarca kullanmak üzere alır. Bu sebeple daha seçici davranmalarını tavsiye edebiliriz.
Lütfen eklemek istediklerinizi de belirtir misiniz?
Biz sektördeki 17 yıl boyunca, firmaların ihtiyaçlarını karşılarken, önceliğimiz hiçbir zaman mali hesaplar olmamıştır. İşletmenin neye ihtiyacı var, bu işletmeye hangi ürün yeterli olacaktır diye düşünerek, onları da hep bu şekilde yönlendirdik. Satış sonrasında da her zaman desteklerimizle tercih sebebi olmayı başardık. Hedefimiz, hijyen denilince akla gelen ilk firma olmak. Umarız kaliteyi, hijyene ihtiyaç duyan tüm işletmelerle buluşturabiliriz.
Temmuz 2018 21
Gıda Güvenliği
Sıcak havalarda gıda zehirlenmesine dikkat Yükselen sıcaklıkların ve nemin vatandaşların yemek yeme alışkanlıklarında da değişikliğe neden olduğunu belirten Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Öğr. Görevlisi Bilge Koç, dolapta saklanmayan ve açıkta kalan tüm yiyeceklerin gıda zehirlenmesine yol açacağını söyledi. Yaz aylarında artan sebze, meyve tüketimi gıda zehirlenmelerinde beraberinde getiriyor. Sıcak havada tükettiğimiz gıdalarda artan mikroorganizmaların üremeye başlaması gıda zehirlenmesine neden olabiliyor. BAU Öğr. Görevlisi Bilge Koç, sadece sebze, meyve tüketimi değil, çay ve kahve gibi içeceklerin de vücutta su kaybına neden olduğunu söyleyerek beslenme konusunda önerilerde bulundu.
“Ürünlerin üretim ve son kullanma tarihine dikkat edin” Besinlerde bulunan mikroorganizmaların üremeye başlayarak gıda zehirlenmesine yol açabileceğini söyleyen BAU Öğr. Gör. Bilge Koç, şunları söyledi: “Dolapta saklanmayıp, açıkta kalan tüm yiyecekler yazın gıda zehirlenmelerine yol açabilir. Pişmiş yiyecekler tekrar tekrar ısıtılmamalı, meyve ve sebzeler bol suyla güzelce yıkanmalı, besini hazırlayan kişinin el ve tırnak temizliği de iyi olmalı. Ürünleri alırken üretim ve son kullanma tarihine dikkat etmeliyiz. Eğer konserve kullanılacaksa, ürünün kutusu ezik olmamalı ya da kapağı şiş olmamalıdır. Bu tür konserveler içindeki ürünün bozuk olduğunu gösterir”
22
Temmuz 2018
“Erkekler daha fazla su tüketmeli” Yaz aylarında vücudun ter ile kaybedeceği suyun tekrardan vücuda geri kazanılmasının önemli olduğunu belirten Bilge Koç, “Su gereksinimi bireyden bireye değişkenlik gösteriyor. Özellikle yaz aylarında kadınlar günde 2-2,5 lt, erkekler ise günde 2,5-3 lt. su içmeliler. Sıcak yaz günlerinde su içeriğinin diğer meyvelere göre daha yüksek olduğu karpuz ve kavun gibi meyveleri tercih etmeliyiz. Bir ara öğün de karpuz tüketildiyse diğer ara öğünde kiraz, elma, kavun vb. farklı bir meyve tercih edilmesi bu çeşitliliği sağlayacaktır” şeklinde konuştu. Bireylerin yaşam şekline göre günde 3 ana öğün ve 2-4 ara öğün şeklinde beslenmesini öneren Öğr. Gör. Bilge Koç, “Genel olarak beslenmemizde kızartma, kavurma gibi yağlı besinler yerine daha çok ızgara tercih edilmelidir. Mevsiminde taze meyve sebze tüketilmelidir. Günde 2-3 porsiyon sebze ve 2-3 porsiyon meyve tüketimi bağışıklık sistemimiz için gerekli olan vitamin ve mineralleri karşılamaya yetecektir. Özellikle yeşil renkli sebzeler folik asit, potasyum ve C vitamini de zengin olduğu için tercih edilmelidir. Tatlı tüketiminde, hamur işi tatlılar yerine sütlü tatlılar veya dondurma tüketmek daha doğru bir tercih olacaktır” ifadelerini kullandı. Çay ve kahvenin de diüretik özellikleri nedeniyle vücuttan su kaybına neden olduğunu ifade eden Koç, bu içeceklerin yerine ayran, şekersiz limonata, sade soda gibi içeceklerin tercih edilmesi gerektiğini belirtti.
Söyleşi
Tesislerde mükemmel hijyen mümkün
Eczacıbaşı Profesyonel’den tasarruflu ve mükemmel hijyenin püf noktaları
Tatilin de etkisiyle otel, motel, konuk evi gibi işletmeler, doluluk sebebiyle tam kapasite hizmet veriyor. Ev dışı tüketim sektöründe işletmelerin ihtiyaçlarına yönelik çözümler sunan Eczacıbaşı Profesyonel, gelecek yoğun günlerde tasarruflu ve mükemmel hijyen sağlamak adına tavsiyelerinde bulunuyor.
oluyor. Bir otel odasında sıklıkla temas edilen elektrik düğmeleri, kapı kolları, TV kumandaları gibi yüzeyler mutlaka etkili temizlik ürünleriyle dezenfekte edilmeli. Kirlilik oranının daha yüksek olduğu banyo ve tuvalet gibi alanların ise bu alanlara özel ürünlerle temizlenmesi gerekiyor” dedi.
Ev dışı tüketim sektöründe özellikle otel, motel ve konuk evi gibi işletmelerde hijyen ortamı oluşturmak, sağlığın korunmasına da katkı sağlıyor. İşletmelerin çözüm ortağı Eczacıbaşı Profesyonel, portföyünde bulunan temizlik kağıdı markaları Selpak Professional ve Marathon; endüstriyel temizlik ürünleri markaları Maratem, Maratem Bio, Sens, Tana Professional ve hijyen destek markası Dispo ile otellerde mükemmel hijyen sunuyor.
EP Akademi, “İşletmeler tüm bu alanlarda etkili hijyen sağlarken tasarruflu ürünleri de kullanmayı tercih ediyor. Eczacıbaşı Profesyonel olarak işletmelerin ihtiyaçlarına yönelik etkili ve tasarruflu ürünler sunuyoruz. Öte yandan işletmelerin temizlik personellerine de etkili hijyen sağlama konularında eğitimler veriyor, iş ortaklarımıza temizlik alanında A’dan Z’ye çözüm sağlıyoruz” şeklinde konuştu.
Tasarruflu hijyen işletmelerin tercihi
Eczacıbaşı Profesyonel ayrıca gıda alanında da Oralet, Oralet Çay, Nektar Natura, Splenda ve Cezbeli Kahve markaları ile işletmelerin destekçisi oluyor. Dünyaca ünlü kahve markalarından Tchibo ile iş birliği sağlayan Eczacıbaşı Profesyonel, otellere instant, filtre, kapsül kahve çeşitleriyle toz çikolata ürünlerini ulaştırıyor.
Yoğun geçen sezonda mükemmel hijyenin zorunlu olduğuna vurgu yapan EP Akademi, “İyi hijyen uygulamaları tatil için kaldığımız mekanlarda yalnızca mikropları yok etmek değil, sürekli olarak yapılan işlemlerle tekrar kirlenmeyi önlemek ve sağlıklı ortamın sürekli korunmasını sağlamakla mümkün
THERMOSET ÇİZİLEBİLİR Mİ? ÇİZİLSE DE HALEN HİJYENİK MİDİR? Kuvvetli ve keskin bıçak darbeleri ile yüzeyi çizilebilir.Ancak çizilse bile anti - bakteriyel ve hijyenik yapısını korur.Ayrıca esnek bir hammadde olduğu için yüzeyindeki çizikleri belli etmez Temmuz 2018 23
Firma Haberi
Da Mario’nun Yeni Menüsü ile İtalya’ya Lezzet Yolculuğu Şehrin en iyi İtalyan restoranlarından Da Mario, mevsimsel lezzetlerle hazırlanan yeni menüsünü misafirlerinin beğenisine sunuyor… İtalyan mutfağının en iyi temsilcilerinden Da Mario, yıllardır değişmeyen lezzet ve hizmet kalitesi ile misafirlerini ağırlamaya devam ediyor. Dönemsel olarak menüsünü yenileyen Da Mario, yaz menüsünde mevsimsel sebzelerden ilham alarak hazırladığı yeni lezzetlere yer veriyor. Kendine has dokunuşlarla misafirlerini farklı İtalyan lezzetleri ile buluşturan Da Mario’nun menüsünde başlangıç olarak tercih
24
Temmuz 2018
edilebilecek yeniliklerden biri kabak çiçeği ve buffalo ricotta peynirinin eşlik ettiği Sicilya patlıcan caponata. Deniz börülcesi ve bakla püresi ile sunulan Kızarmış enginar “carbonara” ve brokoli, yeşil bezelye, kuşkonmaz ve domatesi bir araya getiren “Fusulli” mevsim sebzelerinin tazeliğini sunuyor. Yeni menüde makarna tutkunlarının beğenisine sunulan Spaghetti alle vongole ise Da Mario mutfağının farkını ortaya koyuyor. Levrek carpaccio ve Belçika hindibası ile portakalın lezzet kattığı Izgara jumbo karides deniz ürünü sevenlerin damak zevkine hitap ederken bebek sebzelerin eşlik ettiği “Kuzu Biftek” ise kırmızı et severlerin favorilerinden olmaya aday. Yenilenen menüde yaz aylarında hafif salataları tercih edenler için ise kırmızı pancar, yeşil fasulye ve pecorino’lu siyah mercimek salatası, Insalata di lenticchie nere, öne çıkıyor. Farklı bir tatlı alternatifi isteyenler, kiraz ve naturel sızma zeytinyağı dondurma ile sunulan Maskarpon mus’u mutlaka denemeliler. Da Mario, yaz aylarında açılan keyifli bahçesi ve samimi atmosferi ile gerçek İtalyan lezzetleri sevenlerin değişmez adresi olmaya devam ediyor.
Estetik, dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri... THERMOSET bir petrol ve plastik türevi değildir.Melaminin kuvvetlendirilmişbir formu olmasına rağmen,"Melamin de"değildir.Bu esnek ve antibakteriyel kimyasal madde THERMOSET olarak bilinir. "Plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilmez kansorejen madde açığa çıkar"
KÜLSAN A.Ş
Karayolları Mah. Kadir Akdoğan Cad. No.18 Küçükköy 34255 Gaziosmanpaşa - İstanbul Tel: 0212 477 56 66 Faks: 0212 477 57 77 e-mail:kulsan@kulsan.com.tr www.kulsan.com.tr Temmuz 2018 25
Sivil Toplum
TUSİD’den ihracatı üç katına çıkaracak proje
Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD), Trabzon Ramada Hotel'de gerçekleştirdiği Trabzon Bölge toplantısında üyeleri ile bir araya geldi. TUSİD Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Gürkaynak’ın açılış konuşmasını yaptığı toplantıda sektörel projelerden söz edildi. Dünya gazetesi ekonomi köşe yazarı Kerim Ülker de programda "Markalaşmak ve Başarı" konulu bir konuşma yaptı.
“İhracatımızı 3 katına çıkarmak istiyoruz” Ahmet Gürkaynak, sektörün dünyadaki konumu hakkında çarpıcı bilgiler verdi. Gürkaynak, “Endüstriyel mutfak, çamaşırhane, servis ve ikram ekipmanları sektörü, son yıllarda Türkiye ekonomisinin en önemli yapı taşlarından biri oldu. Bugün Almanya ve İtalya’nın ardından Avrupa’nın en büyük üçüncü üreticisi konumundayız. Sektörün pazar büyüklüğü yaklaşık 12 milyar TL’ye ulaştı. Dış ticaret hacmimizi ve ihracatımızı 3 katına çıkarmak istiyoruz. Bu amaçla Türkiye İhracatçılar Meclisi çatısı altında URGE projesi başlattık” dedi.
“Gastronomi turizmi konusunda eylem planı hazırlanıyor” Türkiye’de sektörünün tek örgütü olan TUSİD, sektörü yurt içinde ve yurt dışında tanıtmak, sektörün dünya piyasalarındaki haklarını korumak adına önemli çalışmalar yapıyor. Ahmet Gürkaynak, yaptığı konuşmada fuarlara verdikleri önemin altını çizdi. Gürkaynak, gastronomi turizmi ile ilgili gelişmeleri de aktardı: “Türkiye’de devlet düzeyinde gastronomi turizmi konusunda bir eylem planı hazırlanıyor. Gastronomi turizminde önümüzdeki dönemde yaşanacak olumlu gelişmeler, bizim sektörümüz için de son derece önemli. Bu gelişmeler bizi de heyecanlandırıyor” dedi. Dünya gazetesi ekonomi köşe yazarı Kerim Ülker ise yüz yıl önce Anadolu topraklarından doğup, yurt dışında dünyanın en bilinen ve eski markaları olmayı başarmış firmaların başarı hikayelerini anlattı. Fırsat, hizmet, cesaret ve sürdürülebilirlik kavramlarının üzerinden ilerleyen markaların, ticari hayatlarını uzun soluklu olduğunu söyleyen Ülker, yurt dışına açılmak ve ihracat yapmak isteyen firmaların artması için devlet desteğinin önemine değindi.
Bu Yazın En Trendy Lezzeti:
Cornetto Black
Aşkın ve gençliğin dondurması Cornetto, lezzet tutkunlarını Türkiye’nin ilk siyah külahtan oluşan Cornetto Black ile tanıştırıyor. Farklı lezzetleri denemeyi sevenlere hitap eden yeni Cornetto Black; siyah ve morun büyüleyici birleşimiyle tüketicilere bambaşka bir deneyim yaşatıyor. Cornetto, yepyeni lezzeti Cornetto Black ile dondurma tutkunlarını sıra dışı bir
26
Temmuz 2018
deneyim yaşamaya davet ediyor. Türkiye'de bir ilk olan Cornetto Black, siyah çıtır külahla morun heyecan verici farklı tonlarını orman meyveleri sosuyla buluşturarak lezzeti doruğa çıkarıyor. Tadıyla olduğu kadar görüntüsüyle de fark yaratan Cornetto Black, şimdiden sosyal medyada yayınlanan fotoğrafların yıldızı olmaya aday!
Temmuz 2018 27
Köşe Yazısı / Beyaz Et Yüce CANOLER
Ziraat Yüksek Mühendisi yucecanoler@mynet.com
Kanatlı eti ihracatına IRAK çelmesi Irak Hükümetinin Haziran ayında yaptığı bir açıklamaya göre 5 Ağustos 2018 tarihinden itibaren bazı ürünlerin ithalatına ek vergi uygulamasına geçilecek. Bu çerçevede ithal edilecek tavuk ürünleri ve tavuk parçaları, donmuş kanatlı eti ve sakatatından alınan ek vergi %10 dan %50 ye yükselecektir. Söz konusu kararın yerel ürünleri koruma ve ulusal sanayii geliştirme amacını güttüğünü belirten Irak Hükümeti bu ek vergi uygulamasının dört yıl boyunca indirime gidilmeden devam edeceğini açıklamıştır. Bu ek vergilendirme durumu sadece Türkiye’ye has olmayıp Brezilya dahil birçok ülkeyi kapsamaktadır. Ek vergi kanatlı eti ve sakatatının yanında daha birçok tarım ürününe uygulanırken şimdilik yumurta kapsam dışında bırakılmıştır.
2009 – 2017 arasında kalan ihracatımıza baktığımızda Irak’a yapılan ihracat miktarı oranının %62 ile %55 arasında değiştiği anlaşılmaktadır. (Tablo: Irak’a Kanatlı Eti ve Sakatat İhracatımız) Aynı dönemde ihracat değeri oranının %76 ile %65 arasında olması konunun önemini daha da net biçimde ortaya koymaktadır.
Irak Yönetimiyle ülkemiz arasında çıkabilecek siyasal anlaşmazlıkların, hatta Kuzey Irak Yönetiminin Merkezi Hükümet ile yaşayabileceği krizlerin tavukçuluk sektörünün ihracatını olağanüstü etkileyebileceği endişesi hep akıllardaydı. Her ne kadar tavuk eti ve sakatatı ihracatımız 75 ülkeye yapılmakta ise de toplam ihracatımızın yarıdan fazlasını Irak’ın satın almakta olduğu unutulmamalıdır
İstanbul Su Ürünleri ve Hayvansal Mamulleri İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Müjdat SEZER Bloomberg HT Tarım Editörü İrfan DONAT’ a yaptığı açıklamada, söz konusu kararın Irak’ın yurt içi üretimini desteklemek ve artırmak amacıyla alınmış olduğu, ancak tavukçuluk konusundaki iç üretim kapasitesinin talebi karşılamaktan uzak olması nedeniyle bu uygulamanın devam etmesini pek mümkün görmediğini, önümüzdeki günlerde söz konusu ek vergi oranının düşürülebileceği hatta tamamen kaldırılabileceği yolunda konuşmalar yapıldığı şeklinde haberler alındığını belirtmiştir.
Şöyle ki: 2017 yılında gerçekleşen toplam kanatlı eti ve sakatatı ihracatımızın miktar olarak %59,87’si, değer olarak %66,68’i Irak’a yapılmıştır.
Türkiye için tavuk eti ve yumurta ihracatı konusunda Irak ne denli önemli ise Irak için de söz konusu ürünlerin tedariki konusunda Türkiye en önemli ülkelerden biridir. Hal böyle iken Irak tarafından ek verginin %10 dan %50 ye çıkarılmasının her iki ülke ticaretine etkisinin ne olabileceği konusunda sektörün önde gelen 2 kuruluşunun başkanlarının ne düşündüklerine bir bakalım.
Irak'a Kanatlı ETİ ve Sakatatı İhracatımız NOT: Toplam ihracata tavuk ayağı dahil edilmemiştir.
28
2010
2011
2012
2013
2014
2015
2016
2017
Cinsi
2007
2008
2009
Miktar Ton
681
9.143
50.666 71.118
126.603 178.602 220.477 226.734 174.138
171.430 232.432
Değer Bin $
1.327 16.657 92.699 135.318 256.065 370.440 454.522 443.078 284.016
239.030 339.376
Ort. Ton $
1.949 1.822
1.830
I.903
2.023
2.074
2.062
1.954
1.631
1.394
1.460
Top. İhracata Oranı %
2,66
18,59
61,35
61,30
59,94
60,52
62,34
58,88
54,85
52,98
59,87
Toplam İhracat Değerine Oranı %
5,78
27,52
75,82
70,72
69,16
67,99
73,24
68,77
64,88
65,98
66,68
Temmuz 2018
Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESDBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Sait KOCA’nın konuyla ilgili olarak İrfan DONAT’a yaptığı açıklama ise şu şekildedir. “Irak kendi üreticisini korumayı ve üretimi artırmayı amaçlıyor. Söz konusu ek vergi uygulaması yürürlüğe girdiğinde artan maliyetler nedeniyle Irak’ta beyaz et ve diğer yan ürünlerde fiyatlar artacaktır. Bu durum karşısında tüketimin de kısmen azalması beklenmelidir. İhracatımızda illaki olumsuz etkiler görülecektir. Özellikle kararın uygulanmaya başlayacağı ilk ay Ağustos da ihracatımız yavaşlayacaktır. Çünkü mevcut stoklarını eritmeye öncelik vereceklerdir. Buna rağmen genel anlamda ihracatımızı çok ciddi boyutlarda olumsuz etkileyeceğini düşünmüyorum. Irak’ın kendi üretimi çok fazla olmadığı için ithalat kaçınılmaz olmaktadır” Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere Ağustos ayında kanatlı eti ve sakatatı ihracatımızın Irak ek vergi uygulamasının devreye girmesiyle bir miktar hız kesmesi beklenmektedir. Irak her ne kadar bu kararı içerdeki üreticileri desteklemek ve üretimi artırmak amacıyla aldığını belirtmişse de mevcut üretim kapa-
sitesiyle pazarın veya tüketicinin ihtiyacını karşılayabilmekten çok uzaktır. En ekonomik hayvansal protein kaynağını yani kanatlı etini günümüze kadar sorunsuz bir şekilde temin edip halkının beslenmesini sağlayan Irak’ın aldığı bu ek vergilendirme kararıyla mevcut dengeleri bozması, fiyat artarken tüketimin düşmesi kaçınılmaz görünmektedir. Irak halkının kanatlı etinin tüketiminin düşmesi halinde yerine ikame edilebileceği daha ucuz bir protein kaynağına sahip olmadığı da bilinmektedir. Bu durumda alınan %50 ek vergi kararının azaltılmadan dört yıl uygulanması da hiç kolay olmayacaktır. Hatta bu miktarın 5 Ağustosta uygulamaya girmeden önce düşürülmesi ihtimali de yüksek görülmektedir. Kanatlı eti ve sakatatı ihracatın Ağustos ayında hız kesmesiyle birlikte iç Pazar fiyatlarında bir miktar düşme görülmesi muhtemeldir. Her yıl tavuk eti pazarında Eylül ayında, av yasağının kalkması, eğitim giderlerinin öne çıkması vb. nedenlerle tüketimin düşmesi ve fiyatta kısmi düşüşle birleşerek kısa sürede eski dengesine kavuşması beklenebilir.
Mutfaklar Victorinox ile renkleniyor Bir asrı geçen tecrübeyle geliştirdiği bıçaklarla özellikle kadınların mutfakta güvenini kazanan Victorinox, mutfak bıçaklarını renklendirdi. İsviçre kalitesini mutfaklara taşıyan Victorinox’un özel bileme açısı ile bilenmiş bıçakları uzun yıllar boyu keskinliğini korurken, kolay kontrol edilerek renkli fibrox saplarıyla yemek hazırlarken en büyük yardımcınız olacak. Distribütörlüğünü Eyüboğlu’nun yaptığı Victorinox, çakılarından sonra şimdi de mutfak bıçaklarıyla mutfakta vakit geçirmeyi sevenlere sesleniyor. Birinci sınıf paslanmaz çelikten üretilen Victorinox bıçaklar, İsviçre’de özel ısıl işlem görerek
dayanıklılığını uzun yıllar boyu koruyor. Victorinox mutfak bıçakları, renkli tasarımlarıyla göz zevkinize hitap ederken, benzersiz keskinliği ve ergonomik tasarımıyla yemek hazırlamanızı kolaylaştırıyor. Yiyeceklerinizi hazırlarken yardımcınız olacak Victorinox’un 6’lı blok seti birbirinden farklı bıçakları bir araya getiriyor. Pizza bıçağından tırtıklı domates bıçağına, soyma bıçağından soyacağa kadar 6 farklı fonksiyonelde kullanılabilen bıçaklar mavi, sarı, turuncu, yeşil, kırmızı ve pembe renkleriyle de mutfaklara renk katıyor.
Temmuz 2018 29
Köşe Yazısı / Hijyen Büşra Gülşah GÜNCÜ Gıda Mühendisi busra.guncu@ardayayin.net
Çek o kirli ellerini yemeğimin üzerinden Merhabalar, bu sayımızda hijyen konusuna değinmek istiyorum. Sıkça konuşulmasının yanında ne yazık ki, halen daha önemi anlaşılamamış bir konu.
Hijyen dediğimizde aklımıza bir elinde çamaşır suyu bir elinde bez, köşe bucak temizlik yapan titiz bayanlar gelir. Sanki elindeki deterjan bir iksirmiş de, hepsini kullanmayınca büyü bozulacakmışçasına her yere bol bol dökülüp temizlik yapılır. Titiz insanların doğuştan gözlerine görünmeyen bir mercek yerleştirilmiştir. Büyüteç özelliği gösteren bu mercek, gözle görülmesi güç kir ve lekeleri görür. Bir nevi radar vardır gözlerinde. Siz yerde bir iki parça toz görüyorsunuzdur ama o, insanlığı ele geçirmeyi planlayan bir mikrop kolonisi görüyordur. Ve durum kritiktir.
Uzaklarda aramam sen benim yüzümdesin Cildimizin kendine özgü bir mikro florası vardır. Bu mikro flora içerisinde hem yararlı hem de zararlı bakteriler bulunur. Mesela yüzümüzdeki zararlı bakteri sayısı olması gereken değerin üzerine çıkarsa ciltte iltihaplı sivilceler oluşur. Her insan kendi sivilce mikrobunu yüzünde taşır. Cilt yüzeyinde bulunan bu zararlı bakteriler içerisinde insan sağlığı üzerinde risk oluşturacak bakteriler mevcuttur. Cildin gıda ile temas etmesi ile de bu bakteriler gıdaya bulaşır. Gıda üretimi sırasında bu sebepten ötürü cilt ile minimum temas edilmesi gerekir. Kişisel koruyucu kullanımının amacı da bunu sağlamaktır. Fiziksel anlamdaki tehlikelerin bir kısmı temizlik yapılması ile uzaklaşırken tümü temizlik ile uzaklaşmaz. Örneğin gıda
içerisine kontamine olan yabancı maddeler. Saç, kıl, plastik, metal, sigara izmariti. Geçtiğimiz yıllarda bir süt firmasının ürettiği UHT sütlerin ambalajının içinden sigara izmariti çıkmıştı. Ette çıksaymış en azından tütsülenmiş et olurmuş. İşin dalgasından, halkasına geçiş yapmak gerekirse, yemeklerden saç ve kıl çıkması durumları sıklıkla yaşanmakla birlikte oldukça mide bulandırıcı. Koluna baktığımızda Belgrad ormanına bakıyormuşuz hissi veren personel mesela. Kolundaki her bir kıl için ayrı bir kolluk kullanması gereken personelin kolluk kullanmayışı bir faciayı da beraberinde getirir. Kıllı pilav siparişi verebilecek bir müşteri tanımıyorum.
Gıda: “Beni iyi muhafaza etmezsen buna çok bozulurum” Gıda üzerine hava, toprak, canlı vb. yollar ile mikroorganizmalar bulaşır. Uygun ortamı bulduğunda gelişmeye başlar. Mikroorganizmaların en uygun gelişim sıcaklığı oda sıcaklığıdır. Gıdaları buzdolabına koymamız bu yüzdendir. Gıdaları iyi muhafaza etmezseniz gıdalar buna çok bozulur. Bozulmuş gıdaları tüketirseniz de siz bozulursunuz. Bazen küflenmiş ürünlerin küflü kısımlarını kesip tüketebiliyoruz. Çoğunlukla kullanılan bir yöntem olmakla birlikte, çok sağlıksızdır. Çünkü bu yöntemle küflerin bıraktığı toksinler vücuda alınmış olur. Yapılan araştırmalar bu toksinlerin kanserojen özellik gösterdiğini ortaya koymaktadır.
Tom ve Jerry Traji- komik bir olay ile yazımı sonlandırmak istiyorum. Bir gün Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’ndaki memurlar denetim yapmak amacıyla bir fırına girerler. Fırın çok pistir. Böcekler kol bastı oynuyor, fareler halay çekiyordur. Memurların mideleri ağızlarından çıkıp gitmeye yer ararken, fırının içerisinde koşuşturmakta olan kediyi fark ederler. Nuh’un gemisi gibi her türden canlının yer aldığı bu fırındaki kediye çok da şaşırmamak gerekir. Fakat memurlardan biri merakına yenik düşer ve sorar: - Hepsini anladık da bu kedinin burada işi ne? - Fareleri yakalıyor. Doğduğumuzda bize verilen kalbi yine aynı temizlikte teslim etmenin ümidi ile; Kirli dünyanın temiz kalplilerine selam olsun…
30
Temmuz 2018
www.erdoganlargida.com Güvenilir Marka Tecrübeli Üretici Sağlıklı Koşullarda Üretim • Glutensiz Pirinç Unu Diğer tahıllarla karşılaştırıldığında pirinç, daha dengeli aminoasit profiline sahiptir. Birçok tatlı yapımı ve bebek mamasında kullanılır. Bebeklerde ishali kestiğinden tercih edilir. Bununla birlikte pirinç proteinleri gluten içermediğinden ekmek üretiminde fermantasyon sırasında oluşan gazı tutabilecek ağ yapısına sahip değildir. Çölyak hastalığına karşı tahıl tüketimi için tek çözüm olarak sayabiliriz.
• Pirinç Unu Pirinç unu, beyaz pirincin kurutulup öğütülmesi ile elde edilen bir un çeşididir. Gluten ve buğday unu ürünlerine alerjisi olanlar için alternatif ideal bir besin kaynağıdır. Tatlı yapımında vazgeçilmez üründür. Tatlıların kıvamını sertleştirici ve piştiğinde hoş bir ağız tadı verdiği bilinmektedir. Çeşitli ambalajlarda satışımız vardır.
• Pirinç İrmiği Topaklanmayı önleyici olarak imal edilen pirinç irmiğimiz, ekstruder'de kullanmaya uygundur. Patlatmaya en uygun olup kesinlikle yapışmaz. Pirinç irmiğimiz naturel olup 25 Kg'lık ambalajda veya diğer istek ambalajlarda max 13 rutubet ile piyasaya sunulmaktadır.
Erdoğanlar Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. Bozkurt Mah. Dörtyol Mevkii No:27 İpsala/Edirne Telefon:0284 616 91 55/68 Fax: 0284 616 90 55 erdoganlar@erdoganlargida.com
Temmuz 2018 31
Dünyaya ilham veren 10 şeften biri:
Ebru Baybara Demir Mardin topraklarına yüreğini eken Ebru Baybara Demir, ikinci kez Basque Dünya Aşçılık ödüllerinde finale kalan 10 şeften biri oldu. Bu yıl 40 ülkeden 140 şefin aday gösterildiği yarışmada finale kalan tek Türk olan Baybara Demir, 100 bin Euro’luk ödülü kazanırsa Mardin’de kadınlara ve gençlere meslek edindirmek ve geleneksel mutfak kültürünün devamlılığını sağlamak için gastronomi enstitüsü projesini hayata geçirecek.
32
Temmuz 2018
Portre Mardin hikayelerine 20. yüzyılda bir yenisini ekleyen Cercis Murat Konağı’nın yaratıcısı Ebru Baybara Demir, bu yıl ikinci kez Basque Dünya Aşçılık ödüllerinde finale kaldı. Yemek kültürü konusunda dünyanın en prestijli ödüllerinden biri olarak kabul edilen Basque Dünya Aşçılık Ödülleri’nin hedefi; yaratıcılıklarını toplumsal faydaya dönüştüren şeflerin projelerine destek olmak. Bugüne kadar Mardin başta olmak üzere çevre bölgelerde kadınların, mültecilerin, yerel çiftçilerin ve çocukların daha iyi bir sosyal yaşama sahip olması için gastronomi temelli birçok projeyi hayata geçiren Ebru Baybara Demir, 100 bin Euro’luk ödülü kazanırsa Mardin’de kadınlara ve gençlere meslek edindirmek ve geleneksel mutfak kültürünün devamlılığını sağlamak için gastronomi enstitüsü projesini hayata geçirecek. Hazırladığı tabağı bölgesinde değişimleri hayata geçiren projelere dönüştüren şeflerin değerlendirildiği yarışmada bu yıl finalde Ebru Baybara Demir ile beraber Peru, Danimarka, İspanya, Avustralya, Norveç, Kongo ve Amerika’dan şefler yarışıyor.
Bir Şefin İşi Tabakta Değil Toprakta Başlamalı Yeniden başlamak için herkes İstanbul’a gelirken O 23 yaşında Mardin’e, topraklarına döndü… Son 20 yıldır Mardin’de gerçekleştirdiği projelerle sadece Türkiye’de değil Japonya’ya kadar dünyanın birçok ülkesinde sosyal girişim projesine esin kaynağı olan aldığı ödüllerle Türk mutfağını ve Türk kadınlarını dünyaya duyuran Baybara Demir, “bir şefin işi tabakta değil toprakta başlamalı” diyor.
bir sürede 350 kadın istihdam edildi. Şu anda sayısı 4’e ulaşan Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ile yürütülen projenin diğer bir hedefi de yerel ve Suriyeli mülteci kadın çiftçilerin toplumsal entegrasyonu ve istihdamına olumlu katkıda bulunmak. Bu kapsamdaki mesleki ve iş başı eğitim faaliyetlerinin yine Topraktan Tabağa Tarımsal Kalkınma Kooperatifleri ile birlikte yürütülmesi öngörülüyor.
Gerçek tohum toprağa bereket, bizlere şifa, çocuklarımıza gelecek demek Harran’da 160 kişiye mutfak eğitimi veren Baybara Demir, eğitmen olarak yetiştirdiği 6 kadının işbaşı eğitimlerini ise İstanbul’daki Eataly'de tamamladı. Okuma yazması dahi olmayan, pamuk tarlasında geleneksel aile işçisi olarak çalışan kadınlar İstanbul ve Fransa Lyon'da gerçekleştirilen Sirha Gastronomi Fuarı’na katılarak ulusal ve uluslararası tecrübe kazandılar ve fuarlarda yaptıkları yöresel yemekleri ile büyük beğeni topladılar. “Gerçek tohum toprağa bereket, bizlere şifa, çocuklarımıza gelecek demek” diyen Baybara Demir aynı zamanda Yaşayan Toprak Yerel Tohum, Arı ile Yaşam Devam Ediyor, Ekmek Atölyesi, Halep Sabunları Projesi, Atık Yönetimi, “Ortak Dilimiz Toprak Olsun” Çocuk ve Tarım , Cercis Murat Konağı Mutfak Okulu projelerini ve kuruculuğunu üstendiği Hayatım Yenibahar ve Şükraan Tarımsal Kalkınmayı ve Sosyal Gelişimi Destekleme Derneği ile Mezopotamya’nın verimini sürdürülebilir kılmaya çalışıyor.
“Dünyada gıdaya erişimin giderek zorlaştığı günümüzde biz şefler, toprağımızda yetişen ürünün, yetiştiği toprağın, yetiştiren çiftçinin, yetiştirdiği koşulların iyileştirilmesinden, sağlıklı ve sürdürülebilir olmasından sorumluyuz. Yaptığımız tabağın sadece içinin değil altının dolu olması gerektiğine inanıyorum. Artık tabağınızın lezzetinin yanı sıra ne kadar toplumsal faydaya dönüştüğü önemli.” Mardin Gastronomi Enstitüsü projesini bölgenin yüzünü değiştirme gücü olan kültürel beceriye dayalı ekonomi modeli olarak tanımlayan Baybara Demir’in 20 yıl önce 21 kadını arkasına alarak kurduğu Cercis Murat Konağı, bölgenin kadınlarına bildikleri en iyi işten, yemek yapmaktan, başlayarak bir şehrin ekonomisini nasıl değiştirebileceklerini kanıtlamış oldu.
Her şey dünyadaki çocukların bir tabak sağlıklı geleceğe sahip olması için Mardinli kadınların hayatını değiştiren Ebru Baybara Demir, 800 bin nüfuslu şehrin mülteci göçü almasıyla topraktan sürdürülebilir gelir kaynağı yaratmak için yeni projeleri hayata geçirmeye başladı. Mardin halkını tohumdan ürüne, üründen ekonomiye, ekonomiden atık yönetimine uzanan Topraktan Tabağa projesinin bir parçası haline getiren Baybara Demir, bu dönemde; adını Mardin’de en yaygın yetişen buğday türünden alan, Sorgül ile hem yerel halka hem de mültecilere yeni bir yol açtı. Suriye’de tarımın Türkiye’den neredeyse 70 yıl daha geride olmasına rağmen mültecilerin toprağı temizleme yöntemleri, susuz ve gübresiz tarım konusunda bilgilerini fark eden Baybara Demir, Sorgül’ün yeniden canlandırılmasında ve iyi tarım uygulamalarında özellikle kadın mültecilerin de dahil olduğu projeyi hayata geçirdi. Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü (FAO) ve Birleşmiş Milletler Yüksek Mülteci Komiserliği (UNCHR), Türkiye Cumhuriyeti Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından desteklenen projelerde 6 ay gibi kısa Temmuz 2018 33
Köşe Yazısı / Toplu Yemek Memnune DEMİREL Gıda Mühendisi demirelmemnune@gmail.com www.memnunedemirel.com.tr
İlgiyi kim sevmez? Ben severim Geçen hafta sonu arkadaşımla kahvaltıya gittik. Deniz kenarında güzel bir cafe. Biraz geç çıktığımız için çok acıkmışız. Hemen oturup siparişleri verdik. Önden de birer çay istedik ama beş dakika geçti gelmedi, on dakika oldu çay hala yok. Servis yapan garsonu görüp tekrar istedik. Fakat inanılmaz bir durum var ortada garson o kadar keyifli ve esprili cevaplar veriyor ki kızamıyorsunuz Ona. Aralarda geçerken yine ufak dokundurmalar gülmekten kızmayı unutuyorum. Ürünler taze ve güzel sadece yumurta arkadaşıma uymadı ona yeni bir tane daha söyledik. İstediğimiz şeyler ufak gecikmelerle de olsa geliyor. Zamanında gelen bir şey olamadı galiba. Ama tüm kahvaltı boyunca gülümsedik. Sebebi mi? Garsonun eğlenceli ve keyifli yönü bizi de kendi dünyasına ekledi. Hatta kalkarken arkadaşıma başka bir yerde olsa tüm bunlara kesin kızmıştık dedim, garsonu da alıp Anadolu yakasına mı götürsek? Böyle çalışanlar her yere lazım İnsanız ve ilgiyi seviyoruz. Buna cevap olarak hayır desek de yaşarken kesinlikle öyle. Kendinizi düşünün bir mağazaya ve restorana gittiğinizde önceliğiniz ilgi oluyor. Size gülümseyen hizmeti aksatmayan bir yerde daha özel ve mutlu hissediyorsunuz. Normalde bırakacağınızdan daha fazla bahşiş bırakıyor, rutinlerinize ekliyor ve çevrenizdeki insanlara orayı övücü sözler söylüyorsunuz. Size danışıldığında orayı önermeye başlıyorsunuz. Dolaylı yoldan yeni müşteriler kazanmasını da sağlamış oluyorsunuz. Özünde müşteriyi kazandıran siz değil aslında onların size göstermiş olduğu ilgi oluyor. Tam aksini düşünelim
34
Temmuz 2018
İlgi görmediğiniz, somurtularak karşılandığınız yerlerde bazen gerçekten almayı düşündüğünüz üründen bile vazgeçebiliyorsunuz. İnternetten beğenip, gidip alarak çıkmayı düşündüğüm ürünü sorabileceğim kimseyi bulamadığım için, ya da ilgisiz bir tavır yüzünden almaktan vazgeçtiğim çok oldu .(Ama sadece o şubesinden tabi ki gidip başka bir şubesinden alıyorum. Kadınız biz vazgeçmiyoruz) Sizlerde bu durumla karşılaşmışsınızdır. Farkına bile varmadan ayaklarına kadar gelen müşteriyi kaybetmiş oluyorlar. Farkında olmadıkları içinde kazanmak için bir çaba göstermiyor olabilirler. Bunu düşünmemiştim. Birçok firmanın hatası işi alana kadar müşteriye yoğun bir ilgi gösterip sonrasında tamamen bunu geri çekmesi. Yemek hizmeti vermeye başlamadan önce müşterilere kendimizi sayfalarca anlatıyoruz. Yapacaklarımızı, diğer firmalardan farkımızı, nasıl ilgili olduğumuzu… Bu böyle uzayıp gidiyor. Hizmete başlıyoruz, bir iki defa uğruyoruz, sonra ayda bir, sonra bayramdan bayrama… Bir süre sonra da sadece sorun çıktığında, müşteri çağırdığında gitmeye başlıyoruz. İş yoğunluğu, rutin işlerin bitmesine odaklanıyor olmak, yeni müşteri arayışı ve sayısız bahaneler sizi mevcut müşterinize ilgisiz kalmaya yönlendiriyor ve ne yazık ki bu durumu fark edemiyorsunuz. Bu da en kötü yanı. İlgi gören her insanın hatalara daha az odaklanacağını aklınızdan çıkarmayın. Lezzetsiz çıkan bir yemeği bile gösterilen ilgiyle beğendiklerini ifade edebilecekler. Aslında yemeğin lezzetsiz oluşunu fark etseler de bu küçük konuyu dillendirmeyecekler. Kısaca ufak tefek her konu önünüze sorun olarak çıkmayacaktır. Mevcut müşteriler için bir ziyaret programı oluşturmak, gerçekleşen ziyaretler içinde bir tablo hazırlamanız bu konuda kendi kontrolünüzü yapmanıza yardımcı olabilir. Sevgiyle kalın
Temmuz 2018 35
Golf Dondurma CEO'su Ergün AKKAYA "Golf Cup Catering ve Maraşım kup dondurmalarımız ile ulaşım sektörü ve toplu yemek üretimi yapan şirketlere hizmet veriyoruz. Lezzetli kup dondurmalarımızı kaşıklı ambalajı ile en hızlı ve pratik şekliyle dondurma severlere sunuyoruz."
Dondurma, her mevsimin başta gelen mutluluk ve keyif verici yiyeceğidir Golf Dondurma CEO'su Ergün AKKAYA ile dondurma sektörünü ve Golf 'ün gelişimini konuştuk
Ülkemizde dondurma pazarının büyüklüğü ne kadardır? Golf sloganıyla tanıttık. Kampanyanın ardından; marka bilinirliğinde ciddi bir artış yakalarken, Temmuz ayında toplam satışlarımızı Dondurma bunun ne kadarını karşılamaktadır? Golf Dondurma olarak 2003 yılında Bursa fabrikamızda 10 ciroda yüzde 47, Ağustos ayında ise yüzde 49 arttırarak, 2017 milyon litre kapasiteyle üretime başladık. Bursa ve Kahraman- yılını, Golf Bravo’da toplam yüzde 19 büyüme ile kapattık. maraş Fabrikaları olmak üzere toplam 235 milyon litre üretim 2016 yılının Haziran ve Temmuz döneminde yüzde 30 büyüme kapasitesine sahip dev bir yerli üretici haline gelerek dondurma sağlayan Golf Bravo, 2017 yılının aynı döneminde ise yüzde 93 pazarının iki büyük markasından biri olduk. Tüm faaliyetleri- büyüyerek tarihi bir rekora da imza attı. Bütün bu çalışmaların mizin odağına koyduğumuz tüketicilerimize, 7’den 70’e her- ardından, 2018 yılında Buzdolabı Atıştırmalıkları, Dondurulmuş kesin severek yiyeceği yeni ve yenilikçi ürünler sunmayı Gıdalar ve Dondurma kategorisinde Altın Effie’nin sahibi olduk. kendimize görev edindik. Ülkemizde ev dışı tüketimde 73 milyon Lezzetini ve özgün kıvamını Ahir Dağı’nın özel salebi ve taptaze litre, toplamda ise 366 milyon litre olan dondurma pazarına iyi keçi sütünden alan Maraşım, tadı, kokusu ve kıvamıyla fark yaratıyor. Kahramanmaraş fabrikamızda geleneksel yöntemlere ürün ve iyi servis ile hizmet etmek en büyük arzumuz. Dört mevsimde de tüketilen bir ürün haline gelen dondurma sadık kalarak, ürettiğimiz “Maraşım” ürünümüz Uluslararası da tüketici tercihleri nasıl şekillenmektedir. En çok hangi tür Tat ve Kalite Enstitüsü tarafından 2016 yılında “Üstün Lezzet Ödülü”ne layık görüldü. dondurma tüketiliyor? Ülkemizde yeni yeni kışın da tüketilmeye başlanan dondurma, her mevsimin başta gelen mutluluk ve keyif verici yiyeceğidir. En çok tüketilen dondurma çeşitleri arasında çikolata, kaymak, antep fıstığı, çilek, limon ve karamel bulunmaktadır. Ürün çeşitleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Öncelikli olarak perakende pazarına sunduğumuz öne çıkan ürünlerimizden bahsetmek isterim. Premium markamız Golf Bravo ürünlerimizin kaplamasında, dünyanın en kaliteli çikolataları arasında ilk sıralarda yer alan “Belçika Çikolatası”nı kullandık. Yüzde yüz Belçika çikolatası kaplamalı Golf Bravo ürünleriyle farklı ve yeni deneyimler arayan tüketicilerimize gurme lezzetlerini, Gülse Birsel’in anlatımı ve “Bi Dene Bence”
36
Temmuz 2018
“Gençleri zirveye taşıyan yoğun lezzet” mottosuyla piyasaya çıkardığımız Golf Roko ile dondurma severlere yoğun çikolata lezzeti yaşattık. Roko’nun karamelli ve çikolatalı çeşitleri ile Roko’nun 6’lı multipack paketini de tüketicilerin beğenisine sunduk. Sıra dışı lezzet arayanların tercihi olan Golf Fantasia ile iddialı lezzet arayan damaklara hitap ediyoruz. Kırmızı meyvelerden üretilen “Fantasia Red Love”, Belçika çikolatasının tadını yansıtan “Fantasia Belgian Chocolate”, çikolata ring ile karamelin uyumundan vazgeçemeyenler için “Fantasia Choco Ring”, beyaz ve bitter çikolatanın muhteşem uyumunu yansıtan “Fantasia Tria Ring” ile yoğun çikolatadan vazgeçemeyenler için farklı alternatifler ürettik.
Söyleşi Kısa ve orta vadede inovatif ilgi çekici ve lezzetli ürünler, kanalları büyütmeye yönelik müşteri bazlı projeler, ticari pazarlama destekleri, daha geniş ve odaklı bir satış ekibi, daha fazla pazarlama desteği ile büyümeyi planlıyoruz. Pazardaki ihtiyaçlara yönelik yeni ürün lansmanları, ürün ve ambalaj iyileştirmelerini Yoğurtlu dondurmamız Golf Yogo sade şeftali, bal ve badem yapıyoruz. krokanlı ve vişne parçalarıyla hazırlanan sade vişne ile lezzet Uzun vadede ise dondurma kategorisinde Golf Food Service severlere dört mevsim yoğurttan gelen hafifliği sunuyoruz. olarak lider dondurma markası konumuna gelmeyi hedefliyoruz. Gerçek meyve parçalı yoğurtlu dondurma “Golf Yogo”, 2017 yılın- Dondurmayı 4 mevsim boyunca tüketilecek bir ürün haline da tüketiciler tarafından dünyanın en önemli inovasyon ödüller- getirmeyi planlıyoruz. inden biri olan "Yılın Seçilmiş Ürünü" ödülüne layık görüldü. Dondurma konusunda tüketicilere neler önerirsiniz? Güneşi, yazı ve arkadaşları çağrıştıran, tüketicide büyük heyecan uyandıran Golf Lungo serisi vanilya, kakao-vanilya, çilekvanilya ve Antep fıstık-vanilya olarak üretildi. Golf Lungo Classic ise kakao ve vanilyalı türleriyle klasik dondurmadan vazgeçemeyenler için hazırlandı.
Ev dışı tüketim sektöründe hizmet verdiğimiz ürünlerimize de değinmek istiyorum. Golf Dondurma ailesinin ev dışı tüketim sektörüne yönelik ürettiği premium dondurma kategorisindeki en yeni, en renkli ve en geniş çeşide sahip üyesi Ice Dream ise kaymaklı, vanilya, Belçika çikolatalı, karamel, Antep fıstıklı, çilekli, limonlu, vişneli, kavun, şeftalili, karadutlu, muzlu, meyve sepeti, lime sorbe ve mango sorbe gibi klasik ve meyveli çeşitlerine ek olarak gurme lezzetleri de mevcut. Gurme lezzetlerde sakız, cappuccino, cevizli, çilekli cheesecake ve chia tohumlu hindistan cevizli çeşitleri tüketicilerle seçkin noktalarda buluşuyor. Pamuk şeker ve bubble gum çeşitlerimizle çocukların mutluluğuna mutluluk katıyoruz. Dondurma ve tatlının muhteşem uyumuyla harmanlanan Ice Dream Brownie ve Ice Dream Cookie Dream 2018 sezonunun yeni ürünleri. Bunun yanısıra ürün çeşitliliğiyle kategoriye yenilik getirmeyi hedefleyerek hem ürünlerin tazeliğini korumak hem de dondurma reyonlarında daha çok ürün sergileyebilme şansını sunabilmek için 5,5 litrenin yanı sıra 2,6 litrelik ambalajı da geçen sezon olduğu gibi bu sezonda da iş ortaklarımıza sunuyoruz. Ice Dream markası 2017 Ocak-Haziran dönemine kıyasla bu sene yüzde 31 büyüyerek kayda değer bir atılım gerçekleştirdi. Perakende tüketimde çok sevilen, ödüllü orijinal Maraşım’ı, ev dışı tüketimde 4 kg’lık ambalajları ile sunuyoruz. Maraşım’ın 4 kglık ambalajında sade, çikolatalı, Antep Fıstıklı, karamelli, çilekli, karadutlu, vişneli ve limonlu çeşitlerini müşterilerimizle buluşturuyoruz. Golf ’ün vanilya, kakao, Antep fıstığı, karamel, çilek, limon, vişne, muz ve karışık meyve çeşitlerini 3.5 kg’lık ambalajlarla ev dışı tüketim sektörüyle buluşturuyoruz.
Daha ziyade yaz aylarında tüketimi artsa da yaz-kış demeden dört mevsim boyunca tüketebileceğiniz dondurmalar, protein ve karbonhidratın yanı sıra A, D ve E vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum gibi mineraller barındırmasıyla diğer tatlılara nazaran daha sağlıklı bir atıştırmalık alternatifidir. Ülkemizde yeni yeni kışın da tüketilmeye başlanan dondurma, sadece yaz mevsiminin değil her mevsimin başta gelen mutluluk ve keyif verici yiyeceğidir. Hijyenik koşullarda üretilmiş dondurmanın boğazda ağrı, ateşlenme vb. sorunlarına yol açması mümkün değil. Uzmanlara göre, dondurmanın boğazınızda tahribat yapması için ağız içi ortamının da sıfır derecenin altında olması gerekir. Dondurmanın sıcaklığı ise ağzınızda anında 4-8 derece yükselir. Ayrıca dondurma yemek insanları mutlu ediyor. Bilim insanlarınca yapılan araştırmalar dondurmanın tek bir kaşığının bile kişiyi pozitif yönde etkilediğini söylüyor. Kısacası dondurma eşittir mutluluk ve keyif, hem de her mevsim… İlave etmek istedikleriniz Golf Dondurma olarak üretim ve dağıtımda çevreci ve sürdürülebilir bir model belirliyoruz. Çevre dostu bir marka bilinciyle tüm yatırımlarımızda çevre duyarlılığını göz önünde bulunduruyoruz. Üretimde geri dönüşüm sağlayarak karbondioksit salınımını düşürdük ve 18 bin ağacı kurtardık. Doğalgaz tasarrufuyla enerjiyi gerektiği miktarlarda kullandık. Yıl içerisinde bunlarla da kalmayıp 45 milyon litre su tasarrufu yaptık. Üretimimizde kaliteyi bir an olsun düşürmezken, çevremize özen göstermeyi de asla ihmal etmemeye devam ediyoruz.
Golf Rulo Pasta ise pasta keyfini dondurma ile ikiye katlamak isteyenlere düğün ve davetlerinde muhteşem lezzetiyle eşlik ediyor. Bir kutu içinde 36 adet dilimden oluşan ürünümüz, dilimli olması itibariyle servis kolaylığı sağlıyor. 2 yıl raf ömrüne sahip Golf Rulo pasta, ihtiyacınız kadarını derin dondurucudan alıp servis etme imkanı sunduğundan fire verdirmiyor. İhtiyacınız kadarını servis ettikten sonra geri kalanını -18 derecede muhafaza etmenize imkan sağlıyor. 2018 yılının ilk 6 ayında önceki yıla göre ciro bazında yüzde 73 büyüyen ve düğün salonları tarafından sıklıkla tercih edilen ürünümüzü, 2018 yılında “Rulokalp” adı altında perakende pazarıyla da buluşturduk. Golf Cup Catering ve Maraşım kup dondurmalarımız ile ulaşım sektörü ve toplu yemek üretimi yapan şirketlere hizmet veriyoruz. Lezzetli kup dondurmalarımızı kaşıklı ambalajı ile en hızlı ve pratik şekliyle dondurma severlere sunuyoruz. Ev Dışı Tüketim sektöründe dondurma pazarının daha da büyümesi için nasıl stratejiler izliyorsunuz? Ev Dışı Tüketim Sektöründe Golf Dondurma olarak tüketicilerimizin en iyi şekilde hizmet alabileceği ürün ve servis hizmeti sağlamayı hedefliyoruz. Temmuz 2018 37
Uzman Görüşü
Gluten
hakkında
doğru
bilinen yanlışlar
Son yıllarda gluten, gluten hassasiyeti, çölyak hastalığı gibi kavramların adını sıkça duymaya başladık. Glutenin, buğday, arpa, çavdar gibi tahıllarda doğal olarak bulunan bir protein olduğunu söyleyen Sofra / Compass Group Türkiye’nin Ülke Diyetisyeni Gülşen Kadri, gluten içerikli besinlerin bağırsakta bulunan iyi bakterileri besleyen prebiyotik içeriğine sahip olabileceğinin de altını çiziyor. Peki gluten vücudumuz için yararlı mı yoksa zararlı mı? Sağlıklı bir diyette glutenli gıdalar olmalı mı, kimler glutenli beslenmeli ya da gluteni hayatından çıkarmalı? Gülşen Kadri, “Çölyak veya gluten intoleransı olmayan kişilerde gluten, vücuttaki “iyi” bakterileri besleyen bir prebiyotik olarak karşımıza çıkıyor. Arabinoxylan oligosakkarit ve buğday kepeğinden meydana gelen bir prebiyotik olup, bağırsaklardaki probiyotiklerin (iyi bakteriler), bifidobakterilerin aktivitesini artırmaktadır. Bu bakterilerin normalde sağlıklı bir insan bağırsağında bulunması gerekir. Onların miktarındaki veya aktivitesindeki değişiklikler, inflamatuar bağırsak hastalığı, kolorektal kanser ve irritabl bağırsak sendromu gibi bağırsak hastalıkları ile ilişkilendirilmiştir. Glutenin vücut için yararlı mı zararlı mı sorusunun cevabına gelince; glutenin aslında sadece kendisine olumsuz tepki verenler için bir problem olduğuna dikkat etmek önemli. Harvard Üniversitesi, yayımladığı yazısında buğday ve gluten üzerindeki medyanın olumsuz yaklaşımlarının, kişilerde sağlıklı bir diyette yer almaları ile ilgili şüphe duyulmasına neden olduğunu fakat bu iddiaları desteklemek için çok az yayınlanmış araştırma olduğunu vurgulayarak aslında yayınlanan araştırmaların da bunun tersini öne sürdüğünü söylüyor. Aslında birçok insan, olumsuz yan etkileri olmaksızın gluten içerikli besinleri tüketebilir. Çölyak hastalığı olmayan 100.000'den fazla katılımcının bulunduğu başka bir araştırma, uzun süreli glutensiz diyet uygulayan kişilerde tam tahıl tüketimini azaltma potansiyeli nedeniyle kalp hastalıkları riskini artırabileceğini vurgulanıyor” diyor.
Gluten tüketimi bazı kişilerde yan etkilere neden olabilir Gülşen Kadri, “Gluten tüketimi bazı bireylerde ciddi yan etkilere neden olabilir. Bu bireylerin vücut sistemi gluteni bir toksin olarak algılayıp bağışıklık hücrelerini uyarır ve glutene karşı bir tepki oluşturur. Gluten hassasiyeti olan kişi gluten tüketmeye devam ederse, bu zamanla iltihapla sonuçlanan vücutta bir tür savaş zemini yaratır. Yan etkileri arasında hafif şiddetteki durumlar için yorgunluk, şişkinlik, kabızlık ve diyare, daha ciddi etkilerde ise istemsiz kilo kaybı, yetersiz beslenme, bağırsak hasarı gibi etkiler görülebilir.”
Kimler glutensiz beslenmeli? Normalde gluten, sindirim sisteminde kolaylıkla sindirilebiliyor ancak bazı insanlarda gluten hassasiyeti ortaya çıkabiliyor. Her yaşta ortaya çıkabilen gluten hassasiyeti vücutta şişkinlik, kabızlık, büyüme geriliği, cilt problemleri, yorgunluk gibi pek çok rahatsızlık yaratmasına rağmen kişilerce farkına varılmamış ve teşhisi konmamış olabiliyor.
Gülşen Kadri Sofra / Compass Group Türkiye ’ nin Ülke Diyetisyeni
38
Temmuz 2018
Çölyak hastalığı, bağırsaklardaki sindirimi sağlayan villus adı verilen yapıların bozulmasına sebep olan ve dolayısıyla da yiyeceklerdeki besinin emilmesini engelleyen ve ince bağırsakta hasarlar oluşturan bir alerjik sindirim sistemi hastalığı. Başka bir tanımla çölyak hastalığı yaşam boyu süren gıda alerjisidir. Çölyak hastalığının tek tedavisi glutenden uzak sıkı bir diyettir.
Glutensiz diyet çölyak hastaları için birincil tıbbi tedavidir Ülkemizde Çölyak hastalığı görülme sıklığı yüzde 1 iken , yüzde 10 gibi bir orandaki kişiye tanı konulmuş olması ne kadar çok kişinin risk altında olduğunu gösteriyor. Diğer bir yandan yapılan birçok araştırma, çölyak hastalığı olan kişilerin, osteoporoz, anemi, kısırlık, sinir bozuklukları gibi hastalıklara karşı daha yüksek risk taşıdığını gösteriyor. İyi haber şu ki, gluteni diyetten çıkarmak zararı tersine çevirebilir. Glutensiz diyet, çölyak hastalığı için birincil tıbbi tedavidir. Ancak, gluten içermeyen katı bir diyetin anlaşılması ve takibi zor olabilir. Hangi gıdaların gluten içerdiğini öğrenmek ve glutensiz alternatiflerden yeterli besinlerin elde edilmesini sağlamak için bir diyetisyenin rehberliğinde ilerlemek önemlidir.
Kısa Haberler
Ayrıcalıklı konseptiyle yeme - içme sektöründe fark yaratan Tavuk Dünyası, 2018 yılı hedefleri kapsamında daha önce restoranı bulunmadığı şehirleri lezzet noktaları haritasına katarak büyümesini sürdürüyor. Tavuk Dünyası, Aydın’ın sosyal hayatının önemli merkezlerinden olan Adnan Menderes Bulvarı’nda kapılarını açan yeni restoranıyla birlikte, Aydınlı konuklarını ağırlamaya başladı.
bir heyecan içinde olduklarını ifade Tavuk Dünyası büyük ederek; “Türkiye’nin farklı birçok şehrinden markamıza gelen yatırım talepleri lezzet noktaları bizleri gerçekten de gururlandırıyor. Var olduğumuz şehirlerde olduğu kadar; daha haritasının en yeni önce hiç bulunmadığımız şehir ve bölgelere yatırımlar yapmak üzere de yatırımcılarla aralıksız şekilde görüşüyoruz. Bu kapsamda, şehri: Aydın
Aydın’daki ilk restoranı olarak hizmete başlayan bu yeni şubeyle birlikte Tavuk Dünyası, restoranlarının bulunduğu il sayısını 39’a, Türkiye’deki toplam restoran sayısını ise 161’e çıkarmış oldu. Tavuk Dünyası CEO’su Volkan Mumcu, Aydınlı konuklarını yeni restoranlarında ağırlamaya başlamış olmaktan dolayı
bu yılın başından beri 3 ili daha lezzet noktaları haritamıza ekledik. Bunların en yenisi ise Aydın oldu. Aydın’daki ilk şubemiz olarak kapılarını açan Adnan Menderes Bulvarı’ndaki restoranımızda ödüllü lezzetlerimizi Aydınlı konuklarımızla buluşturmaktan büyük bir heyecan ve mutluluk duyuyoruz. Yepyeni yatırımlarla Aydın’da daha fazla lezzet severi ağırlamak üzere çalışmalarımızı sürdüreceğiz” dedi.
Z kuşağının tercihi: Teksüt Süzme Peynir
Sürülebilir ve dilimlenebilir kıvamıyla Teksüt Süzme Peynir, pürüzsüz dokulu yumuşak peynir keyfi sunuyor. Yarım yağlı seçeneği de bulunan Teksüt Süzme Peynir’de Z kuşağının tercihi dikkat çekiyor. Teksüt Yönetim Kurulu Üyesi Arda Aksaray’a göre Teksüt Süzme, özellikle beyaz peynirden uzak duran 20 ve 20 yaş altı tüketicileri de peynir tüketir hale getirdi.
Teksüt’ün Süzme Peynir’i, hem sürülebilir hem de dilimlenebilir olması, tüketim çeşitliliği ve kolaylığı sağlıyor.
Peynir tüketimini tüm güne yaydı Süzme peynir, Türk kahvaltılarının geleneksel tercihi beyaz ve kaşar peynirin ardından bir süredir sofralara damgasını vuruyor. Yumuşak dokusu ve uyumlu tat frekansıyla peynir tüketiminin sadece kahvaltıyla sınırlı kalmamasına ve güne yayılmasına katkıda bulunuyor. Bununla birlikte yemeklerde, salatalarda, sandviçlerde, meze ve soslarda ya da atıştırmalık ihtiyaçlarında Süzme Peynir, giderek daha çok tercih edilen bir peynir çeşidi haline geldi.
Z kuşağı tercih ediyor
Teksüt Yönetim Kurulu Üyesi Arda Aksaray, tüketim kolaylığı ve uyumlu tat renginin, daha genç yaştakilerin süzme peynir tüketmesine katkıda bulunduğunu söyledi. Aksaray, “Yaptığımız çalışmalarda Teksüt Süzme Peynir’in özellikle Z kuşağı yani 20 ve 20 yaş altı tüketicilerde sıkça tercih edildiğini gördük. Ürünü anne ve babalar satın alıyor ancak tüketim eğrisini çocuk ve gençler belirliyor. Teksüt Süzme, özellikle beyaz peynirden uzak duran 20 yaş altı tüketicilerin de peynir tüketir hale gelmesine yardımcı oldu.” dedi.
Temmuz 2018 39
Gıda dünyasını birçok yeni ürünle tanıştırmaya hazırlanıyoruz
ITE Turkey Gıda Grup Direktörü Semi Benbanaste ile yaklaşan Worldfood İstanbul fuarını ve gıda sektörünün durumunu konuştuk 5-8 Eylül tarihlerinde 26. Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı’nı yapmaya hazırlanıyorsunuz. Fuar öncesi biraz ülkemiz gıda sektörünü mercek altına alacak olursak; sektörün genel durumu nasıl bir tablo sergiliyor? Öncelikle üretim açısından ele alacak olursak sektör ne kadar bir büyüme sergiledi? 2018 yılının ilk beş ayında gıda ve içecek imalatı sanayinde önemli bir büyüme yaşanmıştır. Gıda ürünleri imalatı sanayi üretimi yılın ilk beş ayında yüzde 12,8, içecekler imalat sanayi üretimi ise yüzde 12,7 artmıştır. Sanayi üretimindeki büyüme hem yüzde 9,0 olan imalat sanayi büyümesinin üzerindedir, hem de geçen yıllarda yaşanan büyümelerin üzerindedir. Hem iç tüketimde hem de ihracattaki artış gıda ve içecekler sanayi üretimindeki büyümeyi hızlandırmıştır.
Genel olarak baktığımızda büyük bir çoğunluğun gıda ürünlerinin fiyatlarının yüksek olduğundan şikayet ettiğini görüyoruz. Bu konuyu nasıl değerlendiriyorsunuz? 2018 yılında gıda ve alkolsüz içecekler fiyat artışları hızlanmıştır. Haziran sonu itibariyle gıda ve alkolsüz içecekler tüketici fiyat artışı yıllık olarak yüzde 18,89 olarak gerçekleşmiştir. Haziran ayı sonu itibariyle ulaşılan bu artış hızı son 14 yılın en yüksek yıllık artışı olmuştur. Gıda ve içecekler tüketici fiyatlarındaki artışın ana nedeni hammadde ve girdi fiyatlarında yaşanan artışlardır. İç talebin görece canlı olması ve ihracat talebindeki artışlar da fiyat artışlarının hızlanmasında etkili olmuştur. Peki sektörde ihracat rakamları nasıl seyrediyor? İhracatta oldukça sevindirici bir tablo ile karşı karşıyayız. Miktar ve değer olarak artış görüyoruz. 2018 yılının ilk yarısında tarım ve gıda ürünleri ihracatı yüzde 7,9 artarak 8,55 milyar dolara yükselmiştir. Bitkisel ürünler ihracatı ise yüzde 6,5 artarak 7,32 milyar dolara yükselmiştir. Bitkisel ürünler içinde en yüksek kalemi oluşturan hububat, bakliyat, yağlı tohumlar ve mamulleri ihracatı hemen aynı kalmıştır. Yaş meyve ve sebze ihracatında ise yüzde 23,2 artış yaşanmıştır. Rusya pazarının açılması bu artışta olumlu etki
40
Temmuz 2018
yapmıştır. Hayvansal ürünler ihracatı ise yüzde 17,5 gibi göreceli olarak hızlı bir artış göstermiştir. Süt ve sütlü ürünler kanatlı ürünler ihracatında belirgin bir artış yaşanmıştır. Sektöre dair en çok konuşulan konulardan biri de aslında gıda ve tarım ürünlerinin daha fazla dışardan temin edilmesi. Bu anlamda sektöre dair ithalat rakamlarını değerlendirebilir misiniz? Gıda ve tarım ürünleri ithalatı 2018 yılının ilk 5 ayında yüzde 32,6 artarak 3,21 milyar dolara yükselmiştir. İthalatta hububat ürünleri ithalatı yüzde 78,6, yağlı tohumlar ithalatı yüzde 10,3, yenilen meyveler ve sert kabuklu meyveler ithalatı yüzde 25,7 artmıştır. Hayvansal gıdalar içinde kırmızı et fiyatlarında yaşanan artışlar nedeniyle önemli ölçüde kırmızı et ithalatı yapılmıştır. Et ithalatı yılın ilk 5 ayında yüzde 1.688 artış yaşanmıştır. Canlı hayvanlar ithalatı da yüzde 58,4 artarak 715 milyon dolara ulaşmıştır. Biraz da WorldFood İstanbul’dan bahsedecek olursak; bu sene fuarda ziyaretçi ve katılımcıları neler bekliyor? Bu sene 5-8 Eylül 2018 tarihleri arasında TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde 26’ınsını düzenleneceğimiz WorldFood İstanbul’da yine güçlü ulusal & uluslararası markaları bir araya getirerek 1.000’den fazla markanın katılımıyla gıda dünyasını birçok yeni ürünle tanıştırmaya hazırlanıyoruz. Geçtiğimiz yıl 29 ülkeden 354 katılımcı ve 13.198 ziyaretçi ağırlayan WorldFood İstanbul’da bu sene 30 ülkeden 400’ün üzerinde katılımcıyı 15.000’e yakın ziyaretçi ile buluşturmaya
Kısa Haberler hazırlanıyoruz. Worldfood İstanbul olarak ilk organizasyonundan bu yana sektörün gelişimine öncülük etmeyi amaçlayıp, bu hedef doğrultusunda her yıl farklı bir konsept ile sektörün önde gelen paydaşlarını bir araya getiriyoruz. Bu yıl “Gıda 360 Deneyimi” başlığı altında gıda sektörünün üretim, işletme ve tüketime dair tüm konuları, karar verici uzmanlar tarafından sektöre yön vermek ve bilgi paylaşımı sağlamak adına WorldFood İstanbul’da olacak. Bu kapsamda ilham almak, birikimlerini artırmak ve de sektördeki lider karar vericileri, gıda strateji uzmanlarını, üst düzey ulusal ve uluslararası konuşmacıları, akademisyenleri ve teknoloji alanından konuşmacıları dinlemek isteyen herkesi WorldFood İstanbul’a davet ediyoruz. T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı, T.C. Ticaret Bakanlığı, KOSGEB, Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF), TÜGİDER (Tüm Gıda Dış Ticaret Derneği), PAKDER (Tarım Ürünleri Hububat Bakliyat İşletme ve Paketleme Sanayicileri Derneği), MARSAP (Marmara Bölge Satınalma Yöneticileri Platformu), MÜSİAD Kıbrıs ve Aşçılar Derneği tarafından desteklenen fuarımız sadece sektöre özel yönetmelik, yasa ve teknik konuları değil, aynı zamanda pazar odaklı, gelecekteki yatırımlara odaklı konuları da kapsayarak profesyonel gelişimi destekleyecek, sektörü şekillendirecek ve gıdanın geleceğini belirleyecek. WorldFood İstanbul, konferanslar ve yemek şovları aracılığıyla gıda sektörünün hem ekonomik hem de renkli yönünü farklı endüstri uzmanları ile ele almayı hedeflerken, “gıda ve ekonomi”, “gıda ve mevzuat”, “gıda ve pazarlama”, “gıda ve işletme”, “gıda ve trendler”, “gıda ve teknoloji”, “gıda ve inovasyon” başlıkları altında konuları mercek altına alacak. Bu sene bir başka yenilik olarak dünyanın önde gelen şef, gurme, yemek yazarı, gazetecileri ve restoran işletmecilerinin üye olduğu World Gourmet Society ile iş birliği yaptık ve uluslararası “Best Plate Challenge” yarışmasının özel ortağı olduk.
İş birliği kapsamında bu sene WorldFood İstanbul’da, Türkiye’de ilk kez düzenlenecek olan “Şefin En İyi Tabağı Yarışması” ile Türk şeflerini en iyi ve en yaratıcı tabaklarını sergilemeye davet ediyoruz. Yarışma ile Türkiye’nin dört bir yanındaki şeflerin uluslararası platformda tanınmaları, yerel ürünleri tanıtmaları, bölge ve kültürlerini paylaşmalarında bir köprü olunmasını amaçlanıyoruz. Diğer taraftan katılımcıların ihracat potansiyellerini arttırmaya yönelik geçmiş yıllarda başarıyla uyguladığımız Hosted Buyer (Alım Heyeti) programını bu sene de tekrarlayacağız. Bu sene Suudi Arabistan, Irak, Almanya, Belçika, Rusya, Birleşik Arap Emirlikleri, Katar, İran, İngiltere, Azerbaycan, Kazakistan gibi ülkelerden yaklaşık 25-30 alıcıyı çağırmayı hedefliyoruz. ITE Turkey olarak düzenlediğimiz tüm fuarlarda olduğu gibi WorldFood İstanbul için de B2B görüşmeler ve uluslararası satın alma heyetlerinin ağırlanması için titizlikle çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 4 gün süresince içecek, süt ve süt ürünleri, et ve tavuk ürünleri, yaş meyve ve sebze, deniz ürünleri, dondurulmuş ürünler, temel gıdalar ve yağlar, şekerli mamuller, unlu mamuller ve kuruyemiş ile gıda katkı maddeleri başta olmak üzere pek çok ürünün yer alacağı katılımcı profiline ev sahipliği yapacağız. Yeni iş fırsatlarının doğmasına imkan verecek B2B görüşmelere Fresco, Bravo, Korzinka, Al Maya Gruop, Small, Amarat, Bizim Toptan ve Makro gibi ulusal ve uluslararası süpermarket zinciri katılacak. Geçtiğimiz yıl hangi ülkelerden katılım oldu? Geçen sene Çin, Hindistan, Meksika, Pakistan, Peru, Sri Lanka, Tunus, Cezayir, Afganistan ve Güney Kore’den katılım olmuştu
Temmuz 2018 41
Firma Haberi
Yılda yaklaşık 700.000 ton makarna tüketiyoruz Mutlu Makarna Yönetim Kurulu Başkanı Muhittin Aykut Göymen ile Mutlu Makarna ve makarna sektörünü konuştuk. 1975 Gaziantep doğumlu olan Göymen; İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi mezunu olup, 26 yaşından bu yana Yönetim Kurulu Başkanlığını yürütüyor. Planlı ve programlı çalışmak hayat standartlarımın başında gelir diyen M.Aykut Göymen evli ve 3 çocuk babası...
Ülkemizde Makarna pazarının büyüklüğü ne kadardır. MUTLU MAKARNA bunun ne kadarını karşılamaktadır? Ülkemizde makarna sektörü oldukça hareketli verilere sahip olmakla birlikte kalite algısında insanlarımızın daha seçici olmalarını isteyerek sözlerime başlamayı uygun görüyorum. Türkiye de son yıllarda makarna tüketiminde hızlı bir artış olmasa da ince bir yükselme gözlemlemekteyiz bu da bizleri oldukça memnun etmekte. 2017 yılı verilerine göre ülke bazında makarna tüketimimiz yaklaşık olarak yılda 700.000 tona denk gelmektedir. Türkiye, makarnada tükettiğinden fazlasını ihraç ediyor bu rakam yılda yaklaşık 1.055.000 ton civarındadır. Mutlu Makarna olarak son 5 yıl içerisinde yaptığımız yatırımlar neticesinde üretimde %100 artış sağlayarak günlük 1050 ton makarna üretmeye başladık. Bu sayede Türkiye de günlük en fazla üretim yapan 2 firmadan birisi olduk. Satışlarımızın %80’i ihracat, %20’lik kısmı ise iç piyasada gerçekleşmektedir. İç piyasada ilerleyen zamanlarda kalitemizden ödün vermeden satış kanalları üzerinde yapacağımız çalışmalar ve yenilikler ile daha etkin bir yer edineceğimizi düşünüyorum.
Sofralarımızın vazgeçilmezi olan makarnada tüketici tercihleri nasıl şekillenmektedir. En çok hangi tür makarna tüketiliyor? Makarna da, insanlarımızın düşüncelerinin yavaş değiştiği kanısındayım. Bu değişimin yavaşta olsa pozitif yönde olması mutluluk verici. İnsanlarımız makarnayı ne zaman ana yemek olarak görmeye başlarlarsa o zaman gerçek anlamda birçok şeyi aşmış olacağız. Makarna kilo yapar algısını kırmak çok güç oluyor. Buna en güzel örnek İtalyanların makarna tüketimleri; bizden 4 kat fazla ve kilo problemi yaşamayan ülkeler arasında gösteriliyorlar. En çok Spagetti, Burgu, Fiyonk başta olmak üzere daha çok kaşığa sığan makarnaların tercih edildiğini söyleyebiliriz.
Ürün çeşitleriniz hakkında bilgi verir misiniz? Mutlu Makarna olarak ürünlerimiz çok çeşitli olmak ile birlikte bu konuda müşterilerimizin talepleri doğrultusunda çeşit ve özelliklere cevap verebilecek nitelikte bir üretim teknolojisinde sahibiz. Ürün gamımızı oluşturan İrmik ve Makarnanın dökme ve paket olarak birçok çeşit ve ağırlıkta üretimini yapabiliyoruz. Geçtiğimiz 2 yıl içerisinde ‘’Makaroma’’ markamıza yapmış olduğumuz bir yatırımımız var, Bu markamızı oluştururken hedef olarak üst segment Makarna sınıfını hedef aldık. Ürün
42
Temmuz 2018
çeşitleri içerisinde İtalya da üretimini yaptırdığımız Tortellini – Tagliatelle – Lazanya ürünlerimiz en çok dikkat çeken çeşitler oldu. Ayrıca Tam buğday makarnası, Sebzeli makarna çeşitlerine ek olarak Makaroma ’nın Makarna Soslarınıda unutmamalı. Makaroma ürünümüzü tüm tüketicilerimize tavsiye etmek ile birlikte buğday özelliği bakımından en kaliteli ve özel buğdayları kullanarak yaptığımız bir üretim olduğunu belirtmek isterim. Ürünümüz protein oranlaması bakımından da oldukça zengindir.
Makarna pazarının daha da büyümesi için nasıl stratejiler izliyorsunuz? 100'ü aşkın ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Japonya, Taiwan, Çin, Güney Afrika, bazı Avrupa ülkeleri ve Afrika kıtası bunlardan bazıları...Öncelikle bu pazarlarda ki payımızı maksimum düzeye yükseltmek hedeflerimizin arasında. Dünya üzerinde çok büyük bir makarna pazarı mevcut bu pazarın isteklerine cevap vermekte çok iyi organize olmuş, son sistem teknoloji ile donatılmış üretim tesisleri ile mümkündür. Üretim tesislerimizin pazarın isteklerine cevap verecek güçte ve nitelikte olduğuna inanıyorum. Yeni seneye başlamadan önce; iç ve dış pazarı birbirinden ayrı tutarak kendimize bazı hedefler belirleriz. Bu hedefler doğrultusunda sürekli çalışmalar yaparız hedeflerimizi 3 ay, 6 ay ve 1 yıllık planlamalara göre yaparız. Bu planlamalarımıza ve hedeflerimize giden yolda çalışma ve gayretlerimizin meyvesini sürekli alıyoruz şu anda da iç ve dış pazarda ilk 6 aylık hedefimize ulaştık hatta üzerinde olduğumuzu da belirtmek isterim. Yıl sonuna kadar ki hedeflerimize de belirlediğimiz planlamalara göre ulaşacağımıza inanıyorum.
Makarna konusunda tüketicilere neler önerirsiniz? Makarna Dünyadaki en popüler, aynı zamanda her bütçeye uygun, lezzetli ve besleyici yemeklerden biridir. Pek çok kültürde yaşlısından gencine her kesimden insan tarafından sevilmektedir. Bütün bunlara rağmen, bu besleyici yemek hakkında hala bazı önyargılar bulunmaktadır. Tabi bu ön yargıları kırmak ve atmak gayet mümkündür sadece biraz zaman alacaktır. Sosyal medyadan web sitemizden tüketicilerimize bizleri sürekli takip etmelerini makarnamızı 1 kere denemelerini rica ediyorum. Gerçekten denedikten sonra yeniden tercih edileceğimizi biliyorum. Mutlu Makarna olarak ‘’mutlu’’ markalı ürünlerde hedefimizin geleneksel Türk damak tadına uygun gıdalarla makarnayı özdeşleştirerek amacımızın markamızı ‘’Geleneksel Türk Makarnası’’ olarak lanse ettirmek olduğunu belirtmek isterim.
Temmuz 2018 43
Kısa Haberler
eni Godiva’nın y nilenen e y , i r e l t e z z le menüsünde liyor k e b i n i r e l r i misaf
den ’n i s i c i b e l l a h Saray Mu ola: m ı l t a t n e e gün onata m i L & a t s a Elma P
yeni tatlar menüsüne de in em n z dö n, çöreklerGodiva, ya n sandviçleri ile ed er, is rv se k nı sıra parfel ekledi. Sıca rnatiflerin ya te mı al pı u ya zl el tu ve pastalar in yer aldığı an an rl zı ha isafirlerini latasıyla azalarında m Godiva çiko ağ m a iv od ler G soğuk içecek arkası … or iy bekl çikolata m maralı lüks tuzlu nu ve ı r tl bi e yeni ta ün Dünyanın üs en m a, en Godiv olarak bilin ekledi. ıner ifl alternat lezzetler aras rvis edilen se or. k ıy ca al sı r k ye lere anlar ayacak bir Fırında pişiri rek ve kruvas ı ızda unutulm ız çö ın r, rm ağ le kı m iç da dv ve n lı i sa şecek ve tatlı çikolata yenilikç da üstü açık şölenine dönü llebicisi’nin a’nın sütlü, beyaz et iv ha e zz u is od le M G ak. y ı de ra ığ ra ün sı Sa hazırlad ilk adresi olac enin yanı Tatlı menüs suz kek tıcı tarzıyla krizlerinizin 3 farklı parf ra un ya an lı ın uş n oa ve n ol sa ki in n bi meyvede her yaştan çikolatalı ve nında buz gi ı Pasta; lezzeti olan Elma Pasta, arasında Elma pastanın ya azlı Çikolatal z bu ri ya le am ez k Fr ilk glütensiz ca ilm ca rsı rı eç zı limonata demle ha zzet vazg Menüde ay r le ba r. bi yo ve l ki a ğa çe m ı… do at el az dikk ze tarçın, olmazsa olm yer alacak. çikolatası, ta z çikolatası, 83 günlerinin n odiva beyaz in Godiva beya zo G ’n bi si se e gi ci n r bi yi ta he lle as ve ı Pasta llebicisi, ltimate P y Muha ha U ra u ı n ığ Sa M la ad pı y rl zya ra zı le lanan Elmal Sa ile iyle ha e yeni limon püresi llık tecrübes n menüsün a, yı ye at le . iş on n or iy lim ge r. böğürtlen ve l ed yo se lu ek eye devam afirlere sunu yapımı gelen oalı zetler eklem lezzetler, mis ve Saray ev latalı ve Kin eşsiz bir uyum o şü ik ile Ç nü ta i: rü as et P gö zz a le an lm z E aç si nlen e h te yl ta ü te İş k gl el reçe güzel yaz gü Godiva’nın il bicisi’ne ait öz ze bam- yakalıyor. Bu ile lle ha ta u as M ri P le a de Elm Pasta, si tlı seçenek Unsuz Kek nrlanan Elma - rinde siz be e eklediği ta zı ta , ün şa ha z en üs ya ya rk i en tı be a im m ar ta; Godiv nizi şım sta deney z ayında as di pa ya P n ı r ke al ın bi at on a a’n ol iv şk im di ik L ba God Pasta renklen Saray azlı ve Ç anan Elmalı amen doğal rsiz klasik alan Frambu rl r m ze zı ye ve Ta ha l, ı da k. şi le al ın ca ye m m as , ın el de ar ba kli, tadın zırlanan, sarı ası’nın, çile n ve limon rçın, elma ve rriciler ile ha sunulan at çikolatası, ta leztaze böğürtle , şa ri iyle içinizi fe sı tı er vo ta sa tl la fa şi de ko çe ün er çi i kl z el ün n ya en an re n ı be m ız a ta iv ze rm as kı zünü ısı ve God ltimate P iz. öncelikle gö glütensiz tatl taya çıkan U ahlatabilirsin Elma Pasta odiva’nın ilk G a ak ıc uyumuyla or ar yr ol A if . at or ! r altern z uyumunu da yer alıy hitap ediyor Kek, hafif bi ikilinin eşsi z zetleri arasın u su B n U llı ıln oa lla Saray Muha a ve Kin maddesi ku ze en yakın olan Çikolat si r ye içbir katkı da le H ka im ey yaptığınız si’nde den öne çıkıyor. madan, evde çelinin çikola- lebici ! re - bilirsiniz doğal elma enfes çikola ve k ke s il’ talı Dev Pasta, ştuğu Elma ta ile bulu
K NLİ OLARA E Z Ü D İN DERGİMİZ İYORSANIZ T İS I IN S A ULAŞM
LUNUZ ABONErdO ayayin.net www.a ayayin.net info@ard12 430 33 10 Telefon:03
44
Temmuz 2018
Portre
"Pastacılık beyin işi, beyninizi yorduğunuz ölçüde güzel pasta yaparsınız"
Tatlı demek mutluluk demektir
Donuk Pasta Üretim ve Pazarlama A.Ş. Kocaeli'nde üretim yapan bir firma. Özellikle HORECA sektöründe iddialı olmak istiyorlar. Milano Cakes adı altında piyasaya sürdükleri pastaları yapan ustalarını merak ettik. Karşımıza Yaşar Işık adında çok genç biri çıktı. Bu genç ve azimli aynı zamanda yetenekli USTA'yı yakından tanımak istedik.
"Karabük doğumluyum, mesleğe de Orada 13 yaşında şekerci olarak başladım Babam, seni akide şekeri, lokum yapan firmaya vereceğim, dediğinde gitmek istemedim. Büyük konuşmuşum; Zaman içinde kendimi geliştirdim, şekerci olarak başlayıp pastacı oldum. Bu işin içine girince gerçekten çok zevkli bir iş olduğunu gördüm. Çıraklığım dayımın unlu mamuller işinde geçti. 94 yılından beri 24 yıldır bu işi yapıyorum. Çırakken İstanbul da Kemal Ustam yumurta kır dedi. Kastamonu da köyde sürahiler vardı. Ona naşdaba derdik. Ustam deyince bende yumurtayı naştabaya kırdım. Ustam da kafama vurdu, kafamı kırdı. O zaman çok kızmış üzülmüştüm. Yıllar sonra o disiplinin önemini anlıyorsunuz. Belki ikinci defa vursaydı bugün daha üst kademe olurdum. Hayat okulu mezunuyum düzgün bir firmada çalışıyorum. Şu an okul bitiren kişiler iş bulamıyorlar. Bu nesilde malesef gönül büyüklüğü var. Pasta yapmayı, sanat olarak tanımlıyorum. Pastacılık beyin işi. Beyninizi yorduğunuz ölçüde güzel pasta yaparsınız. Donuk pasta işine 2006 yılında BTA firmasında başladım. Firmamızda çıkardığımız pastalar için ARGE çalışmaları yapıyoruz. Ürünlerimizi farklı yerlerde tattırıyoruz. İyi tepki alırsak pastayı piyasaya sunuyoruz. Haziran ayı sonunda Ankara AKM deki Tatlı ve dondurma festivalinde halkımızdan çok güzel geri dönüşler aldık. Konser veren sanatçılarımız da standımızda idi. Yayın yapan haber kanalların da ve sosyal medyada da biraz da olsa kendimizi anlattığımızı düşünüyorum. Amacımız kaliteli ve uygun olan ürünü tanıtmaktı. Eylül ayında CNR ’daki EDT fuarında yer alıyoruz. Ürettiğimiz pastalarımızı farklı iş kolları ve Horeca sektörüne tanıtım için orada olacağız.
Ayrıca www.pastageldi.com adresimizde yakında faaliyete geçiyor. İnternet sitemizi fuara yetiştirmeye çalışıyoruz. Böylece nefis pastalarımız sadece cafeler de değil halkımızın verdiği adreste de olacak. Yeni öğretim yılı öncesinde öğrencilerimize özel ürünlerimiz de olacak. Tüm öğrencilerimize başarılar diliyoruz.
www.milanocakes.com.tr Temmuz 2018 45
Köşe Yazısı / HUKUK Av. Gülden TÜRKYAMAN Türkyaman Hukuk Bürosu gulden@turkyaman.com
İşveren Tarafından İşçinin İşyeri Nakli (Çalışma Koşullarında Değişiklik) İşverenin çalışma koşullarında değişiklik yapması 4857 sayılı İş Kanunu’nun 22. Maddesinde düzenlenmektedir. Madde uyarınca, İşveren, iş sözleşmesiyle veya iş sözleşmesinin eki niteliğindeki personel yönetmeliği ve benzeri kaynaklar ya da işyeri uygulamasıyla oluşan çalışma koşullarında esaslı bir değişikliği ancak durumu işçiye yazılı olarak bildirmek suretiyle yapabilir. Bu şekle uygun olarak yapılmayan ve işçi tarafından altı işgünü içinde yazılı olarak kabul edilmeyen değişiklikler işçiyi bağlamaz. İşçi değişiklik önerisini bu süre içinde kabul etmezse, işveren değişikliğin geçerli bir nedene dayandığını veya fesih için başka bir geçerli nedenin bulunduğunu yazılı olarak açıklamak ve bildirim süresine uymak suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. Getirilen bu düzenleme ile işçinin iş şartlarında esaslı değişikliği kabul etmemesi halinde işveren ya bu değişikliği yapmamak ya da iş akdini feshetmek zorunda kalmaktadır. Böylece işçi sadece kıdem tazminatı değil, sözleşmenin işveren feshine bağlanan bütün haklarını isteyebilmekte, iş güvencesi hükümlerinden yararlanma koşulları varsa feshin geçersizliğini ve işyerine iadeyi talep edebilme olanağını elde etmektedir. (Yargıtay 7. HD. E. 2016/29246- K. 2016/21366 ) Ancak, taraflar arasında imzalanan sözleşme ile işverene işçiyi başka yerde görevlendirme yetkisi verilmiş ise, bu hüküm geçerlidir. Fakat, yerleşik Yargıtay içtihatları uyarınca, işverence bu hak kötüye kullanılmamalıdır. İşin başkalaşması, ağırlaştırılması ya da esaslı değişiklikler yapılması halinde Yargıtay işverenin yaptığı değişikliği geçersiz saymaktadır. Ancak, işverence işyeri nakli suretiyle yapılan değişikliğin işçi yararına olması halinde (örneğin; yeni adresin işçinin ikametgahına daha yakın olması gibi) işçinin tazminat taleplerini kabul etmemektedir. Bununla birlikte Yargıtay, nakil yetkisi sözleşmeden kaynaklansa dahi, işverenin bu nakil yetkisini kötüye kullanılıp kullanmadığının keyfilik ve nesnellik açısından denetime tabi tutulması gerektiği görüşündedir. Zira işverenin sözleşmeden kaynaklanan değişlik yapma yetkisi sınırsız değildir. Bu yetkinin keyfi kullanılmaması gerekir. Yine, T.C. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2004/27850E., 2005/18819 K. Sayılı kararında; iş akdinde nakil serbestisi bulunmasına rağmen işveren tarafından yol parası verilmemesi ya da servis sağlanmaması halinde, işçinin kendi ücretinden fedakarlık yaparak yol parasını karşılamasının beklenemeyeceği, yol parası verilmediğinden işçinin iş şartlarında ağırlaşma olduğunun kabulü gerekeceğine karar verilmiştir.
46
Temmuz 2018
Faydalı Bilgiler
Yaşam kaynağımız olan su, vücudumuzun dengede çalışması için hayati önem taşıyor. Acıbadem Fulya Hastanesi Aile Hekimi Dr. Didem Altay Gazi özellikle yaz aylarında günde en az 8 bardak su içilmesinin şart olduğunu belirterek su içmenin 11 faydasını anlattı.
Eklem ağrılarına iyi geliyor Vücudumuzun yaklaşık yüzde 70’i sudan oluşuyor. Eklem aralıklarında kayganlığı sağlayan sıvı bileşeninde de su bulunuyor. Yeterince su içmediğimizde eklem arası sıvılarla birlikte eklem kayganlığı da azalıyor. Ağrısız hareket etmek için su içmek en basit önlem.
Zihni açıyor Vücudun kontrol merkezi olan beyin de diğer organlar gibi sağlıklı çalışmak için suya ihtiyaç duyuyor. Uzamış susuzlukta unutkanlık, dikkat eksikliği, uyku hali, algıda ve hareketlerde azalma, sinirlilik oluyor.
Cildi yeniliyor Su yetersiz alındığında cilt kuruyup terleme azalıyor. Vücut ısı dengesini sağlayamıyor, cilt esnekliğini kaybediyor. Özellikle egzama ve mantarlar sık gözlenirken, tırnaklar ve saçlar kırılıyor, ciltte çatlama ve kanamalar görülebiliyor.
Krampları önlüyor Spor yaparken daha sağlıklı olmak için dengeli beslenme, düzenli bir uyku ve yeterince su içmeye dikkat etmek gerekiyor. Vücuttaki kas kitlesi arttıkça su ihtiyacı da artıyor.
Stresle savaşıyor
Beynimizin yüzde 85'i sudur. Eğer vücudumuzda yeteri kadar besin ve su yoksa stres altında hissederiz. Açlık ve susuzluğa dayanamamamızın sebebi beynimize bu durumlarda yakıt yani besin ve su gitmemesidir.
Strese su içerek ‘dur’ deyin! SU İÇMENİZ İÇİN 11 ÖNEMLİ NEDEN Hamilelikte destek oluyor
Hamilelikte vücudun su ihtiyacı artıyor. Sorunsuz bir hamilelik dönemi ve sağlıklı bir bebek için hamilelikte yeterli su alımı çok önemli.
Kabızlığı engelliyor Lifli besinler ve bol su sindirim sisteminin düzenli çalışmasını sağlıyor. Yetersiz su tüketimi, sindirim sisteminin daha az çalışmasına ve kabızlığa yol açıyor. Ağız kokusunu gideriyor Yetersiz su içmek tükürük salgısını azaltıyor. Bu nedenle ağız içinin temizliği yeterli olmuyor. Günde en az 8 bardak su ağız kokusunu gidermeye yardım ediyor.
Karaciğer ve böbreği koruyor Karaciğer ve böbrekler toksik maddelerin vücuttan atılmasını sağlıyor. Yeterince su içilmezse toksinler vücuttan atılamıyor.
Kalbi ve damarları besliyor Damar içinde dolaşan kanın büyük bir kısmı sudan oluşur. Kan hücreler için gerekli oksijeni taşır. Su tüketimi yetersiz olursa, kan hacmi azalır, kan dolaşımı hızı yavaşlar, kan koyulaşır, aritmi gelişir, tansiyon düşer, tansiyon düşmesine bağlı bayılmalar görülebilir.
Reflü ve gastriti tedavi ediyor Bu hastalıkların en önemli sebebi midenin aşırı asit salgısı! Oysa yeterince su içerek midenin asit salgısının mide ve yemek borusu duvarına zarar vermesini de önlemiş oluyoruz.
Temmuz 2018 47
MOLEKÜLER MİKSOLOJİ Prof. Dr. Ali BATU
Gıda, Beslenme ve Gastronomi Bilimi, alibatu42@gmail.com
Akademik Görüş
Yaz aylarının geldiği şu günlerde susuzluğumuzu gidermenin en tatlı ve ferahlatıcı yolu; içecek tüketmektir ve bunlardan birisi de soğuk kokteyllerdir. Kokteyller, içecekleri karıştırılarak birçok tadın bir araya toplanıp karıştırılması ile yeni bir içecek oluşturma şeklidir. Bunların çoğu alkollü olmakla birlikte alkole hassas olan kişiler ve çocuklar için alkol içermeyen kokteyller de üretilmektedir. Alkolsüz kokteyller alkol kullanmayanlar için güzel bir seçim olabilir. Evde bile kolaylıkla hazırlanabilecek olan alkolsüz tarifler sıcak yaz günlerinde, evden çıkılmadığı zamanlarda kurtarıcımız olmaya adaydır. Hem içimleri yumuşak hem de serinletici etkileri sayesinde herkesin gönlünde rahatlıkla taht kurabilecek kokteyllerin birbirinden farklı çeşitleri mevcuttur. Pratik şekilde hazırlanabilecek bu kokteyllerin her biri, farklı bir damak zevkine hitap etmektedir. Görünüş olarak ta dikkatleri çekmekte faydalıdır. Elma, kayısı, havuç, limon, erik, karadut, armut, ananas, şeftali, portakal gibi yüzlerce meyve kokteylleri yapılabilmektedir. Türkiye’ de adı duyulmaya başlayan miksoloji, genel anlamda karıştırma sanatı olup alkollü ve alkolsüz bütün kokteylleri hazırlanma ve yapım aşamalarına verilen isim olarak bilinmektedir. Hazır içkilerden ziyade sebze - meyve ve bitkileri kullanarak alkollü veya alkolsüz kokteyl hazırlayabilen, miksolojide kendini geliştirmiş, yenilikçi özellikler taşıyan kişilere de iyi barmen veya miksolog denmektedir. Ülkemizde, birkaç yıldır popülerleşmeye başlayan moleküler miksoloji alanında kendini geliştirmiş barmen veya miksologlara ihtiyaç vardır. Moleküler miksoloji tekniği uygulamasıyla süspansiyon halindeki içeceklerde daha ilgi çekici hale getirilebilir. Süspansiyonlar birbiri içinde çözünmeyen iki fazlı bir sistem olup içecek endüstrisinde pek istemeyen bir durumdur. Geleneksel kokteyller bu yüzden çoğu zaman iki faza ayrılma durumu söz konusu olabilir. Klasik yöntemlere göre hazırlanmış süspansiyon içeceklerin veya kokteyllerin belli bir süre beklemesi sonucunda katı maddeler sıvı içinde dipte çökelti oluşturabilir veya en azından içeceğin iki faza ayrılması söz konusu olabilir. Onun için süspansiyon içeceklerin kullanılmadan önce çalkalanması gerekmektedir. Bu da pek hoşa gitmeyen bir uygulamadır. Bu problemin çözülebilmesi için emülsiyon işlemi uygulaması gerekir. Bir sıvı diğer bir sıvı içinde ufak damlacıklar halinde dağılıp içecek içersinde havada asılı kolloidal bir karışım oluşturmasına emülsiyon adı verilmektedir. Bu da emülgatör bir madde kullanımıyla oluşturulabilmektedir. Böylece yeni bir teknik ve uygulama olan moleküler miksoloji uygulamasıyla
48
Temmuz 2018
bazı emülsiye edici doğal katkı maddeleri kullanılarak klasik miksolojide oluşan bu sorun ortadan kalkar. Moleküler miksoloji klasik olarak hazırlanmış ve süspanse olma özelliğine sahip içeceklere uygulanabilir. Gıda işleme endüstrisinden ödünç alınan bu katkı maddeleri ile yenilikçi mutfak uygulamalarında abartılı sunumlara sahip yemek ve kokteyller hazırlanabilmektedir. Bunun için bir faz sıvı diğer faz katı olan iki fazlı süspanse içeceklerin emülsiye edici maddeler kullanılarak yeniden hazırlanmasıyla göze hoş gelen çekici ve iyi içilebilir hale getirmek mümkündür. Emülsiyon işlemi uygulanmış içecekler iki faz yerine tek faz sıvı elde edilir. Şüphesiz ki ksantan gam, popülerliği hızla arttıran bir katkı maddesi haline gelmiştir. Kremsi doku oluşturma özelliği nedeniyle ksantan gam birçok tarifte yağ yerine kullanılmaktadır. Bu kremsi doku, sıvı çözeltilerde gam molekülleri arasındaki bağların oluşturduğu ağlarda hava cepleri oluşturabilmesi nedeniyle iyi bir emülsüfiye özelliğe sahiptir1. Birçok kokteyllerin içeriğinden çok imajı ön plana çıkmıştır. Böylece içecek dünyasında çok şey değişmiştir. Değişik klasik kokteyllerden rengarenk katmanlı ve şemsiyeli kokteyllere dönüş yaşandıktan sonra, uzay çağı içecekler ortaya çıkmıştır. Artık barmenler arasında bir yarış başlamış ve barmenler içeceklerden ve birçok başka unsuru kullanarak lezzetli, hoş görünümlü ve bir o kadar da şaşırtıcı içkiler veya içecekler elde eden sihirbazlar haline gelmişlerdir. Bu ürünü elde eden barmenler veya şeflere miksolog, bu dala da moleküller miksoloji denmektedir. Moleküler miksolojide kullanılan karışım malzemeleri fiziksel ve kimyasal özellikleri ile oynayarak bu renkli görünümlü içecekleri üretmektedirler. Bu yüzden bu meslek sadece yüzeysel bilgi ile yapılmıyor ve aynı zamanda miksologların gıda bilimi ve teknolojisiyle ilgili bazı bilgileri de mutlaka edinmeleri gerekiyor. Sonuçta ortaya hem göze, hem buruna, hem de damağa hitap eden muhteşem içecekler çıkabilmektedir. Haliyle bu içeceklerin hazırlanması biraz zaman alabiliyor. Bir bakıyorsunuz fıstık yeşili jöle küpler bir sıvının içinde yüzüyor ya da çivit mavisi baloncuklar şampanya bardağında yukarı doğru tırmanıyor2. Moleküler mikolojiyle moleküler kokteyl yapımı, kokteyl malzemelerinin moleküler seviyede hazırlanmasına dayalı, moleküler gastronomi tekniklerinden faydalanan bir barmenlik disiplinidir. Amacı kullanılan maddelerinin hallerini değiştirerek ve kısmen de fiziksel ve kimyasal yapılarıyla oynanarak farklı tat, his, doku ve görsellik içinde yenilikçi yöntemlerle içecekler hazırlayıp sunarak içenlerin
tecrübelerini farklılaştırmaktır. Moleküler miksolojide değişik stabilazörlerde kullanılabilmektedirler. Bu amaçla zaman zaman yerine göre kullanılan popüler tekniklerden bazıları emülsiye etme, sıvı azot kullanımı, jelleme, sisleme, ısıtma ve katılaştırma işlemleridir. Kokteyllerin dış yüzeyi sertleşip jöle kıvamını almakta, iç malzeme ise sıvı olarak jölenin içinde hapsedilerek hazırlanmaktadır. Böylece bazı kokteylinizi yarı katı kıvamda kaşıkla tüketilebilir halde de olabilir. Bu tür jöle kıvamındaki kokteyller ağızda patlayarak sahip olmuş olduğu değişik ve harika aromanın ağza yayılmasını sağlanmaktadır. Ksantan gam moleküller yapıdaki kokteylin moleküllerinin ağları arasında iyi bağlar oluşturur. Bu özellik moleküler miksolojiyle elde edilen kokteyller içerisinde çeşitli malzemelerin havada serbestçe asılı kalmasını sağlar. Bu sayede meyve, baharat ve moleküler havyarların sıvılar içerisinde "asılı" bırakabilmesi mümkündür1. Buda içecek ve kokteyl üretiminde yeni bir akım olan moleküler miksoloji sayesinde gerçekleşebilir. Moleküler gastronomide de olduğu gibi, dünyada pek çok barmen ve gece kulübü işletmecisi bu kokteyl tarzını benimsemiş ve bu özel konuda uzmanlaşmışlardır1. Onun için birçok yerde MG bilen miksologlar daha çok aranır hale gelmiştir. Bundan sonra davetlerde karşınıza havyar, küp, yıldız ya da köpük formunda kokteyllerin çıkması durumunda hiçte şaşırmamak gerekir. Ünlü restoran, bar ve gece kulüplerinin menülerinde moleküler miksoloji yöntemiyle hazırlanan ve popüler hale gelen ve popüler olmaya başlayan bu moleküler kokteyller değişik davetlerde yenilikçi içeceklerin öncüsü haline gelmiştir3. Moleküler gastronomi tekniklerini geleneksel miksolojiyle birleştirerek ev yapımı kokteyller hazırlanabilmektedir. MG yöntemi kullanılarak yenilikçi ve özgün aperatiflerde yeni kokteyller veya portakal incileri ilave edilerek değişik içkiler veya içeceklerin hazırlanmasıyla misafirlerin şaşırtılması mümkündür4. Bazı firmalarca evde veya barlarda kullanıla-
bilmek için moleküler kokteyl hazırlama kitleri üretilmiştir. Bu kitler sayesinde moleküler kokteyllerin hazırlanması daha da kolay hale gelmiştir. Böylelikle hayal gücümüz ve moleküler karışım kiti sayesinde, ev yapımı içkiler ve içeceklerin hazırlanmasında bir devrim yapılabilir ve böylece basit bir kokteyli gerçekten gastronomik bir deneyime dönüştürmek mümkündür. Moleküler kokteyller yapmak için hangi katkı maddesinin kullanılması gerektiği, kullanılacak moleküler tekniğe bağlıdır. Örneğin, bir kireç havasına sahip bir mojito’yu servis etmek için soyadan elde edilen doğal bir katkı maddesi olan soya lesitinine ihtiyaç duyulmaktadır. Ayrıca Pina – cola ’da bir küre hazırlamak için, kalsiyum laktat ve sodyum aljinat kullanılmasına gerek duyulmaktadır. Bunlara benzer çok daha farklı örnekler verilebilir. Ancak tabi ki bütün bunların başarılı bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için biraz gıda bilimi ve biraz da moleküler gastronomi bilimin bilinmesi gerekmektedir. Moleküler gastronomiden asla korkulmasına gerek yoktur. Bir aşçının hele bir gastronomun ve hatta biraz yemek pişirmeden ve mutfak işlerinden hoşlanan bir gıda mühendisinin ve ayrıca bazı meraklı ev hanımlarının bile deneyebileceği bir uğraş alanıdır. Bugünün işinin yarına bırakılmadan belli bir yerden başlanmasında mutlaka fayda olabileceği inancındayım. Moleküler miksoloji kullanımıyla çok renkli kokteyllerin hazırlanması dileğimle. Kaynaklar 1.Gastromolekuler, 2018 Moleküller. https://www.gastromolekuler.com/pages/molekuller 2.Türkkan, U. 2011. Kokteylin dünü ve bugünü çok farklı. http:// www.radikal.com.tr/-yazarlar/ogul-turkkan/kokteylin-dunuve-bugunu-cok-farkli-1064334/ 3.Alcoholoco, 2018. Moleküler Miksoloji. http://www.alcoholoco.com.tr/Default_mobil.aspx?pg=molekuler 4.Batu, A. 2917. Moleküler Gastronomi Bakış Açısıyla Gıdaların Tat ve Aroma Algıları. Aydın Gastronomy. 1(1): 25-36.
Temmuz 2018 49
bilimsel makale
DONDURMA TÜKETİMİNDE FARKINDALIK Hatice SIÇRAMAZ, Arş. Gör., Sakarya Üniversitesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Sakarya. * Eda KILIÇ KANAK, Arş. Gör., Sakarya Üniversitesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Sakarya.* edakilic@sakarya.edu.tr
ÖZET
Dondurma, tüm dünyada ve her mevsim tüketilen evrensel bir tatlıdır. Dondurularak saklanması nedeniyle diğer tatlılardan daha uzun süre depolanabilmektedir. Fakat yine de mikrobiyolojik risk-
GİRİŞ
Dondurma, evrensel bir tatlıdır. Çok farklı kaynaklarla çeşnilendirilerek farklı lezzetlerde dondurmalar üretmek mümkündür. Günümüzde içeriğin haricinde şekil olarak da görselliğe daha fazla hitap eden dondurmalar üretilmektedir. Rulo dondurma (Şekil 1), dondurma tatlısı gibi ürünler dikkat çekmektedir. Dondurma miksinin reçetesi ve üretim prosesi oldukça hassastır. Miksi elde ettikten sonra çeşnilendirmek ise biraz daha basit ve esnek bir prosestir. Çeşnilendirme aşamasında kişiye özel dondurma üretimi, açıkta satılan dondurmalarda oldukça yaygınlaşmıştır. Bunun yanı sıra, diyabetik dondurma üretimlerinde de artış mevcuttur.1
ler taşımaktadır. Bu çalışmada, tüketiciyi bilinçlendirmek üzere dondurma çeşitlerine, yeni dondurma tebliğ taslağına ve dondurmada görülebilecek mikrobiyal risklere değinilecektir.
Anahtar Kelimeler: dondurma, dondurma tebliği, mikrobiyal risk. ilgili ifadeler tamamen çıkarılmıştır. “Maraş usulü” ifadesi tamamen literatürden çıkarılarak, “Maraş dondurması” için Kahramanmaraş Ticaret ve Sanayi Odası coğrafi işaret tescili almıştır.6 Bu tescil belgesine göre, Maraş dondurması yalnızca Kahramanmaraş ili sınırları içinde yetişip beslenen, küpeli, kayıt altına alınmış keçilerin sütünden üretilebilmekte ve %100 keçi sütü içermek zorundadır. Yeni Tebliğ Taslağına göre ayrıca, dondurmada çeşni maddesinden gelenler haricinde bitkisel yağ kullanımına kesinlikle izin verilmeyeceği, yalnızca süt yağı kullanılabileceği belirtilmiştir.5 Yenilebilir buzlar için ise ayrı bir Tebliğ bulunmakta ve bu Tebliğ kapsamında üretilen sütlü buzlara bitkisel yağ eklenmesine izin verilmektedir.7
3. Türkiye’de Dondurma Tüketimindeki Eğilimler 2010 yılında yapılan bir çalışma, Türkiye’deki tüketicilerin %51’inin dondurmayı külahta yemeyi tercih ettikleri ve diğer çeşitlerden açık farkla vanilyalı ve kakaolu dondurmayı tükettiklerini ortaya koymuştur8. Bu çalışmanın günümüz verileriyle tekrarlanması, değişen tüketici tercihlerini ortaya çıkaracaktır. Şekil 1. Rulo dondurma makinesi
1. Türkiye’de ve Dünyada dondurma pazar payları Dünyadaki ortalama dondurma tüketim miktarları bölgesel verileri Şekil 2’ de verilmiştir. Ülke sıralamasına bakıldığında ise, yıllık kişi başına düşen dondurma tüketiminde ABD 25-30 kg ile birinci sırada yer almaktadır. Avrupa’da bu değer 7 kg, Türkiye’de ise 4-4,5 kg seviyelerindedir.2 Türkiye, dondurma tüketiminde artan bir tüketim hacmine sahip olduğu gibi, ihracatını giderek artırdığı için üretim kapasiteleri hızla artmaktadır. Yıllık ortalama 1.000 ton dondurma ithal edilirken, ihracat rakamı 16.000 ton kadardır ve bu ihracatın önemli kısmı Ortadoğu ülkelerine ve Kuzey Afrika’ya yapılmaktadır.3
4. Dondurmanın Günlük Beslenmedeki Önemi
Dondurma her ne kadar kışın da yenilmesi tavsiye edilen bir ürün olsa da, Türkiye’ d eki satış rakamlarının da gösterdiği üzere, kışın çok tüketilmeyen bir üründür.9 Dondurma, süt içeriği nedeniyle besin değeri yüksek bir üründür. Yaklaşık 100 gram dondurma tüketildiğinde, günlük vitamin ve mineral ihtiyaçlarımızı karşılama oranı Tablo 1’de verilmiştir. Vitamin/Mineral 100 g dondurmanın, günlük ihtiyacı karşılama oran Kalsiyum Fosfor Potasyum Demir E Vitamini B2 Vitamini Niasin
Şekil 2. Bölgelere göre global dondurma pazarı durumu
2. Dondurma Çeşitleri İlk kez 2004 yılında yayınlanan Türk Gıda Kodeksi Dondurma Tebliği’nde4, sade ve meyveli dondurmanın yanı sıra “Maraş dondurması” ve “Maraş usulü dondurma” olmak üzere iki farklı dondurma türü daha tanımlanmıştı. Her ikisinde de süt, şeker ve salep kullanımının gerekli olduğu belirtilirken, Maraş usulü dondurmada ürüne kazandırılan hava miktarı hacimsel olarak %50 kadar olabilirken, Maraş dondurmasında bu oranın %35 olmasına izin verilmekteydi. Yani aynı formülasyondaki Maraş dondurmasının porsiyon fiyatı daha yüksekken ürün adı “Maraş usulü” olarak değiştirildiğinde hava içeriği artacağından ürünün porsiyon fiyatı düşmekteydi. 2017 yılında taslak olarak görüşe açılan yeni Dondurma Tebliğ Taslağı’nda5, Maraş dondurması ve Maraş usulü dondurma ile
50
Temmuz 2018
A Vitamini
% 9 % 11 % 4 % 8 % 20 % 17 % 1 % 9
Tablo 1.100 gram dondurmanın, sağlıklı bir bireyin günlük vitamin / mineral ihtiyacını karşılama oranı8
5. Dondurma Tüketiminde Kimyasal ve Mikrobiyal Riskler Yapılan bir anket çalışmasında, katılımcıların %5,3’lük kesiminin güvendiği yerlerden temin ettiği açıkta satılan dondurmaları tükettiği, %11’lik kesimin çözündükten sonra tekrar dondurulmuş dondurma tüketiminde bir sakınca görmediği, %18’lik kesimin ise bu konuda kararsız kaldığı belirlenmiştir.8 Açıkta satılan her üründe olduğu gibi, dondurmada da takip ve kontrol sistemi düzgün işlememektedir. Açıkta satılan ürünlerde, ambalajlı ürünlerde olduğu gibi, içerik bilgisi ve son tüketim tarihi gibi bilgilerin, tüketicilerin görebileceği şekilde ilan edilmesi zorunludur. Fakat gıda denetçilerinin bilgisi dışında açık dondurma satışı
da mümkün olabildiğinden, herhangi bir denetim uygulanamamakta, üretici izin verilen limitlerin üzerine kimyasal katkı maddeleri kullanabilmektedir. Aynı şekilde, açıkta satılan dondurmalar mikrobiyal riskler de taşıyabilmektedir.
6. Dondurmada Mikrobiyal Riskler Dondurmada mikrobiyolojik kaliteyi, kullanılan hammadde ve yardımcı maddelerin mikrobiyolojik kalitesi, üretimde kullanılan araç ve gereçlerin temizliği, pastörize edilmemiş süt, çok yavaş soğutma, karışımın etkin bir ısıl işleme tabi tutulması, pastörizasyon sonrası kontaminasyon, dondurma kitlesinin dondurma işlemi öncesi yetersiz soğutulması ve temiz olmayan personel etkilemektedir.10 Mikroorganizmaların büyük bir kısmı dondurma yapımında kullanılan hammaddelerden bulaşmaktadır. Ancak uygulanan ısıl işlem bakteri sporları hariç bakteri florasının büyük bir kısmının inaktive olmasını sağlamaktadır. Ayrıca üretimde homojenizasyon işlemi sonunda miks hemen 0-4ºC’ye soğutulur. Soğutma işlemi mikroorganizmaların çoğalmasını önlemektedir. Dondurmanın donmuş bir ürün olması mikroorganizmanın gelişmesini olumsuz yönde etkiler. Tüm bunlara rağmen dondurmanın üretim ve muhafazası sırasında hijyenik koşullara dikkat edilmemesi durumunda, mikrobiyal bozulma olmasa bile patojen mikroorganizmaları ve toksinleri içerme riski vardır.11,12 Dondurmalarda soğuk zincirin sağlanmaması önemli sorunlara neden olmaktadır. Sıcaklık değişimi ile eriyen dondurmalar yeniden dondurularak tüketime sunulabilmektedir. Bu durum ısıl işlem ile stres altına alınan mikroorganizmaların çoğalabilmesine olanak sağlamaktadır. Yine satış noktalarındaki sıcaklık değişiklikleri ve sıcaklık kontrollerinin yeterli yapılmaması benzer problemlere neden olmaktadır.13 Uygun koşullarda üretilmeyen dondurmada aerobik mezofilik bakteri, psikorofil bakteri, Enterobacteriaceae gelişimi olabilmektedir. Dondurmanın Salmonella, E. coli O157:H7, Staphylococcus aureus (S. aureus) ve Listeria monocytogenes (L. monocytogenes) gibi patojen bakteriler ile kontaminasyonu, gıda güvenliği ve halk sağlığı açısından önem arz etmektedir. Türk Gıda Kodeksi Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliğine göre dondurmanın 25 gramında Salmonella, L. monocytogenes ve E. coli O157:H7 bulunmamalı, Enterobacteriaceae ise 102 kob/g’ı geçmemelidir.14 Dondurmada toplam aerobik mezofilik bakteri sayısının yüksek olması sanitasyon koşullarının belirlenmesinde kullanılmaktadır. Toplam aerobik bakteri sayının fazla oluşu hijyenik olmayan koşullarda üretildiğini düşündürmektedir. Psikrofil bakteriler ise buzdolabı şartlarında artmakta, fakat patojenik özellikleri bulunmamaktadır. Psikrofil mikroorganizmalar düşük sıcaklıklarda da faaliyet gösterdikleri için dondurma için önemli bir hijyen kriteri olarak değerlendirilir. Koliform grubu bakteriler de dondurmanın önemli hijyenik kontrollerinden birisidir. Sanitasyon kuralları ve/veya pastörizasyon uygulamasının kötü ve yetersiz oluşunu veya pişirme ve pastörizasyon sonrası tekrar bir bulaşma olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Dondurmada koliform grubu bakterilerin bulunması durumu diğer patojen mikroorganizmaların da bulunma ihtimalini hayli artırmaktadır. S. aureus mastitis enfekte olmuş hayvanlardan sağım sırasında süte bulaşabilmekte, ancak pastörizasyon işlemi ile inaktive olmaktadır. Ancak S. aureus’un ısıya ve kötü yaşam koşullarına dayanıksız olması riski ortadan kaldırmamaktadır. Çünkü S. aureus tarafından oluşturulan birçok toksik madde (enterotoksinler, alfa, beta hemolizinler, fibrinozinler, eksfoliatin, lökosidin, koagülaz) ısıya dayanıklıdır. Bu toksinleri içeren gıdaların tüketimi insanlarda intoksikasyon-
ların ortaya çıkmasına sebep olabilmektedir. Bu bakterinin gıdalardaki sayısı 106 kob/g'ın üzerine çıktığında toksin üretme riski oluşmaktadır.15 L. monocytogenes soğukta üreyebilme yeteneğine sahip bir mikroorganizmadır. Bu nedenle dondurmalarda risk oluşturabilecek patojen mikroorganizmalardan biridir. Isıtma işleminin yeterli olmadığı durumlarda kullanılan yumurta ve yumurta tozuyla Salmonella ve β-hemolitik Streptococcus türleri de ürüne bulaşabilmektedir. Yine soğutma işlemine yeterince önem verilmemesi sütün mikroorganizma yükünü önemli derecede artırmaktadır.
SONUÇ Dondurma, özellikle yaz mevsiminin vazgeçilmez gıda ürünlerinden biridir. Tüketicinin hem tat hem görsel olarak hoşuna gidebilecek çok çeşitli sayıda dondurma üretimleri mevcuttur. Dondurma besinsel açıdan da zengin bir üründür. Unutulmamalıdır ki, ambalajlı ürünler HACCP kriterlerine uygun hijyen ve takip sisteminde üretilmekte, fabrikadan çıkmadan önce çok sayıda analize tabi tutulmakta, Bakanlık tarafından da rutin analizlerle takip edilmekte ve üretici, tüketiciye ve kendi markasına zarar vermemek için ürünü güvenli şekilde üretmekte ve sevkiyatını güvenli koşullarda gerçekleştirmektedir. Açıkta satılan ürünlerin içerikleri takip edilememekte, Dondurma Tebliğinin izin vermediği katkı maddelerini içerebilmektedir. Sağlığımız için dondurmayı tüketmeli, tüketirken de etiket bilgilerini okuyarak bilinçli tüketici olmaya çalışmalıyız. Güvendiğimiz, soğuk zinciri kırılmayan satış noktalarından ürünümüzü satın almaya çalışmalıyız.
KAYNAKLAR
1. Reportlinker, Vegan dondurma sektörü raporu 2018. https://www.reportlinker.com/p05381456/Global-Vegan-IceCream-Market.html 2. ASUD 2016. https://www.asuder.org.tr/veriler/ 3. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2016. Dondurma Dış Pazar Çalışması, Ekim 2016 raporu. 4. Türk Gıda Kodeksi 2004. Dondurma Tebliği 2004/45. 5. Türk Gıda Kodeksi 2017. Dondurma Tebliğ Taslağı. 6. Türk Patent 2018. No.344 Mahreç İşareti. Maraş Dondurması. 7. Türk Gıda Kodeksi 2005. Yenilebilir Buzlu Ürünler Tebliği 2005/43 ve 2008/25. 8. Uludağ, P 2010. Türkiye’de dondurma sektörü, tüketici eğilimleri ve firmalar arası rekabet. Y.lisans tezi, Tekirdağ. 9. Algida 2015. Algida pazarlama odaklı ilişkiler kampanyası raporu. 10. Akarca, G & Kuyucuoğlu, Y 2014. Afyonkarahisar’da satılan dondurmaların mikrobiyolojik kalitesi üzerine çalışmalar. Kocatepe Veteriner Dergisi, 1(1), 11-18. 11. Sağdıç, O, Tülüoğlu, D, Özçelik, S, Şimşek, B 2002. Isparta piyasasında tüketime sunulan dondurmaların kimyasal ve mikrobiyolojik kalitesi. Atatürk Üniv Ziraat Fak Derg, 33, 441-446. 12. Aydın, N 2010. Erzurum ilinde satılan ambalajlı ve ambalajsız dondurmaların bazı mikrobiyolojik, fiziksel ve kimyasal özelliklerinin belirlenmesi. Atatürk Üniv Fen Bil Enst. 13. Mukan, M & Evliya, B 2002. Adana piyasasında tüketime sunulan sade-kaymaklı dondurmalarının mikrobiyolojik kalitelerinin tüketici sağlığı açısından değerlendirilmesi. Gıda, 27(6). 14. Türk Gıda Kodeksi 2011. Mikrobiyolojik Kriterler Yönetmeliği. Resmi Gazete 29 Aralık 2011. 15. Ös, FB, Karaboz, İ 2005. İzmir'de piyasada açıkta satışa sunulan bazı gıdaların Staphylococcus aureus ve enterotoksinleri bakımından incelenmesi. Orlab On-Line Mik Derg, 3, 6-9.
Temmuz 2018 51
Yeni Tatlar
Bulguru
enfes bir tatlıya dönüştürebilirsiniz Doğru malzemelerle bir araya geldiğinde bulguru enfes bir tatlıya dönüştürebilirsiniz.
Ballı Başbaşı Bulgur Salatası
Ayçiçek yağında çam fıstıklarını kavurun. Üzerlerine bulguru ekleyerek çok kısık ateşte yaklaşık 3-5 dakika kavurmaya devam edin. Tereyağını ve vanilyayı da ekleyip karıştırın. Şekeri üzerine ekleyin ve karıştırın. Ayrı bir kapta kaynattığınız sütü ve suyu bulgurların üzerine dökün. Ocağın altını kapatın ve bulgurların suyu çekmesi için kapağını kapatın. Bulgurlar suyunu çektiğinde, ılık olarak dondurma ile servis edebilirsiniz.
Mısır Usulü Bulgurlu Tatlı Malzemeler:
Hazırlama süresi: 4 Dakika / Pişirme Süresi: 15 dakika Malzemeler • 1 su bardağı başbaşı bulgur • 2 su bardağı kaynar su • 1 armut • 1 muz • 1 adet elma • Yaban mersini veya çilek • 1 paket vanilya • 1 çay bardağı bal Bulguru kısık ateşte, suyunu çekene kadar, yaklaşık 15 dakika kadar pişirin. Soğutmak için bir süre bekletin. Geniş bir kaba vanilyayı, önceden doğramış olduğunuz tüm meyveleri ve balı koyun. Bulguru da ekleyip karıştırın. Hazır olan meyve salatanızı Soğuk olarak servis edebilirsiniz.
Dondurmalı Bulgur Helvası
Malzemeler • 1 bardak su • 1 bardak süt • 2 yemek kaşığı ayçiçek yağı • 2 yemek kaşığı çamfıstığı • 2 yemek kaşığı zeytinyağı • 1 su bardağı çiğ köftelik bulgur • 2 yemek kaşığı tereyağı • 1/2 paket vanilya • ½ su bardağı şeker
52
Temmuz 2018
• 2 su bardağı su • 1 su bardağı süt • 1 bardam köftelik bulgur • 1 bardam toz şeker • 1 portakal kabuğu rendesi • 1 portakal suyu • 2 yemek kaşığı tereyağı
Servis önerimiz • Kayısı peltesi • Tarçın Tereyağı dışındaki tüm malzemeyi bir kaseye koyup orta ateşte, koyu bir muhallebi kıvamına gelene kadar yaklaşık 15 dakika pişirin. Pişmeye yakın, tereyağını ilave edip 2-3 dakika daha pişirdikten sonra ocaktan alın. Sıcakken bir cam tepsiye döşeyin. Oda sıcaklığına geldikten sonra, donup kesilebilir kıvama gelmesi için buzdolabında yaklaşık 40 dakika bekletin. Arzuya göre incir veya kayısı peltesi ile servis edin. Afiyet olsun.
Temmuz 2018 53
Kısa Haberler
Migros 200 yıllık maya ile ürettiği sofra ekmeğiyle; Türkiye’nin ekmeğine talip oldu Migros, Türkiye’nin birçok farklı noktasında asırlık ekşi maya kullanılarak elde edilen sofra ekmeğini satmaya başladı. Migros, 40 ayrı kalite ve kontrol noktasından geçirilen sağlıklı sofra ekmeğini, Migros kalite güvencesiyle ve piyasadaki ekmek fiyatından müşterilerine sunuyor. Bu yıl ekmek satışında geçen yılın rakamlarına göre yüzde 100 artış beklediklerini söyleyen Migros Taze Ürünler Pazarlama Direktörü İbrahim Sözen, “Ekşi maya ile geleneksel sofra ekmeğimize değer katmak istedik. Asırlık mayayla hazırladığımız sofra ekmeğimiz tüketicilerimizden de büyük ilgi gördü. Bu özel mayalı sofra ekmeği üretimi için, Migros kalite standartlarını karşılayan ekmek fırınlarıyla anlaşma yaptık. Hedefimiz, en kısa zamanda satış noktalarımızın tamamında müşterilerimize sofra ekmeğimizi sunabilmek” dedi.
Fırınlar 40 ayrı denetimden geçiyor Migros, ekşi mayalı sofra ekmeği üretimi yaptırdığı ekmek fırınlarını sıkı bir eğitim sürecinden geçiriyor. Fırınlar, genel hijyen, kullanılan un, su ve özel mayanın gıda yönetmeliğine ve üretimin talimatlara uygunluğu bakımından 40 ayrı kriter çerçevesinde sürekli denetliyor. Ekmeğin ömrünü belirleyen mayalanma sürecini uzun tutan Migros, ekşi maya sofra ekmeğinin kalitesini yükseltmek için buğdayın içerisinde bulunan doğal ve besleyici değerleri korumayı hedefliyor. Geleneksel yöntemlerde olduğu gibi fazla miktarda suyla yoğurulan hamur, taş fırınlarda pişiriliyor. Ekmekler bu sayede iyi çatlayarak, uzun süre bayatlamıyor ve küflenmiyor. Ayrıca nemli iç yapısıyla besin değerlerini muhafaza ediyor.
Kurban bayramınız Octavıa ile Şölen olsun Şölen, Kurban Bayramı’nızı Octavia ile taçlandıracak. Octavia, gerçek çikolatası, yumuşacık fındık kreması ve muhteşem çıtır patlaklarıyla bayramınızı şölene çevirecek.
Pakmaya ’nın düzenlediği resim yarışması sonuçlandı Çevrenin korunması ve sürdürülebilirliğe büyük değer veren, çocuklara çevre bilinci kazandırmanın önemine inanan Pakmaya ’nın, Düzce İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile Düzce Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü iş birliğiyle ilköğretim öğrencileri arasında düzenlediği “Geleceğimiz İçin Yaşanabilir Çevre Hayali” resim yarışması sonuçlandı. Düzce'deki ilkokullardan yarışmaya katılan birçok sanatçının resimleri arasında öne çıkan çalışmalara ödülleri, Dünya Çevre Günü olan 5 Haziran’da verildi. Törende konuşan Fabrika Müdürü Orkun Türkmen “Kurumsal sorumluluklarını örnek bir şekilde yerine getiren Pakmaya, sosyal sorumluluk projelerini de toplumun tüm kademelerine ulaşacak şekilde hayata geçirmektedir” dedi. Konuşmaların ardından dereceye giren resimlerin sahibi öğrencilere hediyeleri ve sertifikaları verildi.
54
Temmuz 2018
Türkiye’de dökme çikolata pazarının lideri Şölen, bayramların en çok sevilen ve tercih edilen çikolatalarının başında gelen Octavia ile Kurban Bayramı’nızı şölene çevirecek. Tamamen gerçek çikolatadan üretilen Octavia, yumuşacık fındık kreması ve nefis çıtır patlaklarıyla bu bayramın da vazgeçilmez lezzeti olacak. Fındıklı, sütlü, bitter ve Hindistan cevizi çeşitleriyle farklı damak tatlarına hitap eden Octavia, bayramda sevdiklerinizle paylaştığınız keyifli anlara eşlik edecek. Hem ikramlık hem de hediyelik kutu seçenekleriyle satışa sunulan Octavia, muhteşem tadı ve şık ambalajıyla bayram ikramlarınızın gözdesi olacak.
Sağlık Köşesi
Kanserde doğru bilinen yanlışlar
Kanser hakkında duyduğumuz pek çok şey var. Peki ya bunlardan hangileri gerçekten doğru? Okan Üniversitesi Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Uzmanı Prof. Dr. Metin Güden, kanseri ve kanserde doğru bilinen yanlışları açıkladı.
“Kanser, insanlığın en eski hastalıklarından biridir. Bir hücrenin kontrolsüz çoğalması ile başlar. Büyüdükçe tarlaya saçılan tohum gibi başka organlarda sıçrar, buralarda yeni koloniler oluşturarak doku ve organ fonksiyonunu bozar. Bu büyüme durdurulamazsa canlının ölümüne sebep olur. 200’ün üzerinde çeşidi vardır. Her bir canlı doku, kanser olabilir. Kanserin oluşması için, hücrenin beyni sayılan DNA ’sındaki bazı özel bölgelerinin hasarlanması gerekir. Hücrenin ne zaman çoğalacağına veya çoğalmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalar bozulursa, hücrenin istenmeyen kanserleşme süreci başlamış demektir” diyen Prof. Dr. Metin Güden kanser ile ilgili merak edilenleri anlattı. “İnsanlar sigara içmemiş olsaydı, kanser görülme oranı %70 azalacaktı” Kanserleşme sürecinde sistem, kendiliğinden bozulabildiği gibi çoğu zaman dış faktörlerden de etkilenir. Bunların başında sigara gelir. Günümüzde 100 kanserin yetmişinden sigara sorumludur. İnsanlar sigara içmemiş olsaydı, kanser oranı yüzde 70 azalacaktı. Kansere etki eden diğer faktörler ise; iyonize yeteneği olan yüksek enerjili ışınlar, enfeksiyonlar, kimyasallar, beslenme, kilo, hormonal yapılardır. "Kanser görülme sıklığı, sanılanın aksine artmamaktadır" Kanserin yaygınlığı ve görülme oranındaki değişkenliği ortaya koyan en doğru bilgiler Amerika tarafından verilmektedir. 1975’ten beri düzenli olarak kayıtlar tutulmaktadır. 1975 yılında her yüz bin kişiden 400’ü kanser olurken, 2014 yılında bu oran 442,7 ye çıkmıştır. 1975’te her yüz bin kişiden 220’si kanserden ölürken 2014 yılında bu oran 166,1’e düşmüştür. Bu bilgiler ışığında 40 yılda yaklaşık kanser görülme oranı yüzde 10 artmıştır.
Yani bu son kırk yıl içerisinde çok ciddi sanayileşme olmasına ve kimyasalların insanların yaşamına girmesine rağmen aynı oranda kanser görülmesinde artma olmamıştır. Ancak medikal teknolojinin ve bilgi birikiminin az olduğu ülkelerde kanser hastalarının tedavi başarı oranları düşük olduğundan, hastalar erken ölmektedir. Türkiye’de ise tanı ve tedavide başarı oranı arttığından farkındalık da artmıştır ama sanki kanser hastalığı artıyormuş gibi bir algı oluşmaktadır. Cep telefonları, mikrodalga fırınlar, radyo ve TV sinyalleri kanser yapmaz İyonize yeteneği olan yüksek enerjili ışınlar, atomun çekirdeğinden veya iç elektron halkalarından parça koparabilirler. Bu durumda atomun yapısını bozarak molekülü değiştirir. Eğer bu işlem hücrenin DNA ’sında olursa DNA'ya zarar verir. DNA zarar görürse, hücre onu tamir etmeye çalışır. Tamir edemez ise o bölümün fonksiyonlarını durdurur veya kendi kendisinin ölümüne karar verir ve hücre ölür. Eğer hücrenin ne zaman çoğalacağına veya çoğalmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalar bozulursa hücre istemsiz çoğalarak kanser hücresine dönüşür. Bu moleküler yapıyı değiştirecek kadar enerjisi olmayan ışınımların bu yolla kanser yapma yetenekleri yoktur. Bu düşük enerjili iyonize olmayan ışınımlar, dokuları ısıtabilirler. Ancak bu ısı lokal ise bölgedeki kan akımı ısıyı düşürerek dokuları korur. Normal hücreler 42 dereceye kadar dayanır. Isı 42 derecenin üstüne çıkarsa protein hasarı olur ve hücre ölür. Isının; sadece hücrenin ne zaman çoğalacağına veya çoğalmanın ne zaman duracağına karar veren mekanizmalara zarar verip hücrenin diğer hayati yapı taşlarına zarar vermemesi neredeyse imkânsızdır. Bu yüzden ısıtılan hücrelerin birçok hayati yapı taşları eş zamanlı zarar göreceğinden hücre kanserleşemez ve ölür. Bu bilgiler ışığında günümüzde düşük enerjili iyonize olmayan ışınımların kanser yaptığını iddia eden ciddi bilimsel kanıt yoktur. Diğer bir deyişle MR
cihazları, Enerji hatları, radar dalgaları, AM, FM radyo sinyalleri, TV yayınları, mikrodalgalar, cep telefonları ve uydu yayınları ve ısıtıcı lambaların kanser yaptığına dair ciddi bilimsel kanıt yoktur. ‘Tuz’ kansere neden olmaz Tuz tek başına kanserojen bir molekül değildir. Turşu ve salamuralarda kullanıldığında bazı kimyasal tepkimeler sonucu nitrit asit ve oksidatif moleküller oluşur. Bu moleküller ısıtıldığında veya mide içinde mide asidi ile birlikte güçlü kanser yapıcı maddelere dönüşürler. Bu yiyecekler çok tuzlu olduğu için mide kanserinin sorumlusunun tuz olduğu sanılmaktadır. Olumsuz şartlarda saklanan ve bayatlayan gıdalarda oluşan bakteri ve küf mantarları bu kanser yapıcıları oluşturabilir. "Kaynağı belli olmayanlahariç, raf ömrünü uzatan kimyasallar kanser yapmaz" İnsanlar, besin maddelerini koruyabilmek için yüzyıllardır gayret içinde olmuşlardır. Günümüzde de gıda sanayisi ile ilgilenen şirketler insan sağlığına zarar vermeden gıdaların raf ömrünü uzatmanın yollarını aramaktadır. Pastörizasyon başta olmak üzere birçok yöntem insan sağlığına zararlı değildir. İmalat edildikleri ülkelerin kontrolündeki firmaların ürünleri insan sağlığına zararı gösterilememiş raf ömrünü uzatan kimyasallar kullanabilmektedirler. Kaynağı belli olmayan gıda ürünleri, birçok sebepten tehlikeli olabilir. ‘Kanserin çaresi bulundu, fakat açıklanmıyor’ diye bir şey yok! Kanserin çaresinin bulunduğu ve bilim dünyasının büyük çıkarlar peşinde olduğu için bunu açıklamadığı söylenmektedir. Böyle bir tezin doğru olma olasılığı hemen hemen hiç yoktur. Tüm dünyada yüzbinlerce kanser araştırması yapan ve kanser hastası tedavi eden araştırmacıların bu ahlaksız durumun sorumluluğunu alması mümkün değildir. Bunun aksini savunarak toplumun bilim adamlarına güvenini sarsarak halkı kendi amaçlarına inandırmak en büyük ihanettir. Temmuz 2018 55
Bal
Balın şifasından faydalanabilmek için ham hali tüketilmeli
da uygulanan ısıtma işlemidir. Süt, meyve suyu vb. ürünlere uygulanmaktadır. Pastörizasyon işlemi ballarda kristalizasyon yani şekerlenmeyi önlemek için yapılmaktadır. Bu şekilde ballar raflarda daha uzun süre şeffaf berrak bir şekilde kalmaktadır. Fakat balda bu işlemin uygulanması balın içerisindeki enzimlerin, proteinlerin, vitaminlerin ve antioksidan maddelerin zarar görmesine neden olur. Balın pastörize ve filtre edilmemiş ham hali tüketilmeli”.
Balların pastörize edildiği etiketlerde belirtilmeli Boyacıoğlu, pastörize edilmiş ballarda bu işlemin etikette belirtilmesi gerektiğini, fakat şu anda belirtilmediğini ve bu da tüketicinin bu konuda eksik bilgilendirilmesine yol açtığını söylüyor
İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümünden Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu neden ham bal tüketmemiz gerektiğini anlatıyor.
Bal, arıların bitki nektarları ve salgılardan ürettiği, kendine özgü maddeler ile birleştirerek değişikliğe uğrattığı, su içeriğini düşürdüğü ve petekte depolayarak olgunlaştırdığı doğal ve değerli bir besindir. Arılar tarafından yirmi milyon yıldır bal üretilmektedir. Bal doğal olarak bileşiminde proteinler, enzimler, vitamin, mineraller ve antioksidan özellik taşıyan fenolik flavonoid bileşenler içerir. Balın içeriğinde B1, B2, B3, B5, B6, C vitamini ile sodyum, kalsiyum, potasyum, magnezyum, fosfor, çinko, bakır, demir gibi mineraller de yer alır. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü’nden Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu, balın içerisindeki bu değerli bileşenlerin korunması için balın pastörize edilmemesi gerektiğinin altını çiziyor.
Ülkemizde sofra ballarının çoğu pastörize ediliyor Boyacıoğlu şöyle belirtiyor: “Pastörizasyon, 65-76⁰C aralığın-
Anadolu Propolisi Cenevre’de
BEE’O uzmanları tarafından geliştirilen Anadolu propolisi; Avrupa’da en iyi içerik, ürün ve araştırma girişimlerine ödül veren NutraIngredients Awards yarışmasında ilk üçe girdi! BEE’O; 2013 yılında Türkiye’de ilk kez “Sözleşmeli Arıcılık” modeliyle yerli propolis üretimini başlatmak ve proses yöntemini geliştirerek insan tüketimine uygun hale getirmek için Gıda Yüksek Mühendisi Aslı Elif Tanuğur Samancı, Taylan Samancı ve Prof. Dr. Dilek Boyacıoğlu tarafından KOSGEB destekli
56
Temmuz 2018
Peki ham bal nedir? Ham bal, kovandan alındığı hali ile tüketime sunulan baldır, pastörize ve filtre edilmemiştir. Pastörizasyon balın içerisinde doğal olarak bulunan enzimler, vitaminler ve antioksidan özelliğe sahip bazı fenolik ve flavonoid yapıdaki faydalı bileşenlerin azalmasına neden olurken; filtrasyon da balın içerisinde doğal olarak bulunan polenlerin azalmasına neden olur. Ham bal, pastörize edilmediğinden ve polenleri tutacak şekilde filtre edilmediğinden besin içeriği tüm doğallık ve saflığıyla korunmaktadır. Balın kristalleşmesi tamamen doğal bir olaydır. Kristalleşmiş balın tüketilmesinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır. Bu kimyasal bir bozulma belirtisi değil, fiziksel bir değişimdir. Bal kristal halde de doğrudan tüketilebilir. Üstelik ham bal içerisindeki değerli bileşenler korunduğundan yüksek anti-bakteriyel aktivite de göstermektedir.”
Ar-Ge projesiyle İstanbul Teknik Üniversitesi ARI Teknokent’ te kuruldu. Kurulduğu günden bu yana 6'sı uluslararası, 13'ü ulusal olmak üzere 19 farklı ödüle layık görüldü. BEE’O Propolis, geliştirdiği inovatif ürünler ile bu yıl Cenevre’de dördüncüsü düzenlenen yarışmada Editors Award for Functional Food Innovation kategorisinde ilk üçe girdi. Ödülünü Jüri Başkanı Nathan Gray’in elinden alan Aslı Elif Tanuğur Samancı duygularını şöyle ifade etti: “Anadolu propolisini dünyaya tanıtma adına çıktığımız bu yolda aldığımız bu ödüller bize büyük bir güç veriyor. Bugünlere gelmemizde katkısı olan başta İTÜ ARI Teknokent olmak üzere tüm destekçilerimiz, paydaşlarımız, arıcılarımız, ekibimiz ve tüketicilerimize sonsuz teşekkürler…”
Akdeniz Turistik Otelciler ve İşletmeciler Birliği
Temmuz 2018 57
Hayallerime Dokunmak FESTİVALLER KENTİ İZMİR 28-29 NİSAN 2018
Gülçin SOYTUTAN
Farkında mısınız bilmem ama İzmir ile ilçelerinde yaklaşık 10 yıldır bir festival rüzgarıdır esip geçiyor. ALAÇATI OT FESTİVALİ Çeşme Belediyesi’nin bu yıl 5-8 Nisan tarihleri arasında 9.sunu gerçekleştirdiği “Alaçatı Ot Festivali” en popüler olanlarından. Her yıl farklı temalar işlenen festivalin bu yılki teması “sarmaşık/kuşkonmaz”dı. Biz de geçen seneki ısırgan otu temalı festivale katılıp birbirinden değerli otların satışının yapıldığı pazarı gezmiştik. Farklı otlarla, özellikle ısırganla yapılan birbirinden lezzetli yemek, salata, tatlı, böreklerin tadına bakmak fırsatını da bulmuştuk. URLA ENGİNAR FESTİVALİ Bu yıl da 27-28-29 Nisan’da gerçekleştirilen 4. Uluslararası Urla Enginar Festivali’ne katıldık. Festival, İzmir
58
Temmuz 2018
Büyükşehir Belediyesi, Urla Belediyesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, Reseau Delice (Dünya Gurme Şehirler Birliği) işbirliği ile düzenleniyor. İkinci gün katıldığımız festival oldukça kalabalıktı. Malgaca Pazarı, Cumhuriyet Meydanı, Sanat Sokağı, Demircili Sokağını kapsayan geniş bir festival alanı belirlenmişti. Yollara koydukları tabelalarla da yönlendirmeleri çok iyi yapmışlardı. Festival alanına, otoparka rahatlıkla ulaşılabildi. Doğal olarak tüm stantlarda enginar temalı hediyelik eşyalar, taze/salamura enginarlar ya da enginarlı lezzetler satılıyordu. Hal böyle olunca kurulan stantlar da cıvıl cıvıl rengarenkti. Cumhuriyet Meydanına dev bir mutfak kurulmuştu. Geniş bir izleyici karşısında, Delice’nin şefleri ile Türk şefler, İzmir Ekonomi Üniversitesi öğrencilerinin asistanlığında hep birlikte enginarlı lezzetler pişiriyorlardı.
İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Betül Öztürk ile festival ve enginar üzerine çok hoş bir sohbet yaptık. Kolesterolü düşüren, romatizmaya iyi gelen, sindirim sistemine faydalı olan, kanı temizleyen, karaciğere sağlık veren, antioksidan, Alzheimer hastalığına yakalanma riskini azaltan .... faydalarını saymakla bitiremeyeceğimiz enginarın, maalesef yeterli tanıtım yapılmadığı için üretimi günden güne azalmış. Hatta yok olma tehdidi altına girmiş. Betül Hocam festivalin, Urla ve çevresinde sakız enginarının üretiminin çok azalması nedeni ile kaybolmakta olan bu şifalı bitkiyi tekrar ülkemize hatırlatmak, dünyaya tanıtmak, yörede enginar üretimini arttırmak, bereketli tarım arazilerinin yok pahasına satılmaması, kırsal kalkınma, tarım istihdamı yaratmanın başlıca hedefleri arasında olduğunu belirtti. Bu amaçla Delice’nin bu yıl İtalya, Fransa, Tunus, Fas, Cezayir, Beyrut’tan gelen şefleri ile Türk şeflerimizin izleyiciler eşliğinde enginarlı lezzetler ürettiklerini, şeflere yardımcı olan öğrencilerinin yarının şefleri olarak yeni bakış açısı kazandıklarını, enginar üreticilerine ve yöreye katkıda bulunduklarını anlattı. Doğal Sofra Urla Gönüllüleri’nin kaybolmakta olan eski enginarlı lezzetlerini günümüze taşıdıklarından bahseden Betül Hocam, ayrıca Urla’da çok lezzetli çilekler yetiştiğini ancak geçen yıl sadece 3 kadın üretici dışında üretim yapılmadığına dikkat çekti. Kadın üreticilerle görüştüklerini, bu yıl üretici sayısının 28’e yükseldiğini ve yakın gelecekte Urla’nın enginarla birlikte çileğinden de bahsedileceğini kısaca anlattı. Kısa sohbetimizin ardından kendisine verdiği değerli bilgiler için çok teşekkür ettik. İlk gün genç şefler, enginar ile yapılan ekmek, limonata, suşi, turta, pizza gibi farklı ürünleri ile festivale katılmışlar. Konuklara ikram etmişler. Biz ikinci gün festivale katılabildiğimiz için maalesef bunların tadına bakma şansımız olmadı. Enginarın dolması, salatası, çorbası, mücveri, bulgur pilavı, ızgarası, baklalısı, avokadolusu, fırında makarnalısı, böreği, kurabiyesi, keki, tatlısı, reçeline rastladık. Sinan ile birlikte hepsinin ucundan minik minik tatmaya çalıştık. Hepsi birbirinden güzel, çok başarılı, lezzetli, albenili idi. Doğal Sofra Urla Gönüllüleri de ayrıca göç mutfağı ile yurdumuza taşınan tarifleri uygulamalı mutfak atölyelerinde paylaşıp tanıtımını yaptılar. Güzin Berkem’in enginar ile peynir yapımı da ilginçti. Enginarın hep yemeklerinden bahsettik. Ama festivalde her şey düşünülmüş. Enginarın diyet mutfağında önemi, faydaları da unutulmamış. Diyetisyen Andaç Yeşilyurt katılımcılara bu konuda da gerekli bilgileri verdi. Dr.Ender Saraç ile Şef Semen Öner de enginara farklı bir bakış açısı ile yaklaştılar. Enginarlı cilt maskesi, kan temizleyen enginar çayı, bin bir derde deva enginarlı tariflerini paylaştılar. Aslında bunlara tarif demek haksızlık olacak sağlık iksirleri demek daha doğru! Ayrıca Şef Semen Öner’in terrarium yani cam fanuslar içinde bitki yetiştirilmesi hakkında anlatımları da takdire şayandı. Prof.Dr. İlber Ortaylı, Prof.Dr.Hayat Erkanal, Dr. Yılmaz Karakoyunlu “Enginarlı sohbetler”inde enginarın faydaları ile mitolojide nasıl geçtiği konusu işlendi. Üç büyükler, festivale renk kattılar. Müzik de unutulmamıştı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Pop Orkestrası tüm katılımcılara güzel bir müzik ziyafeti verdi. Enginardan biraz da sayılarla bahsetmek gerekirse; Urla Ziraat Odası ve İlçe Tarım Müdürlüğünün verilerine göre, enginar üretimi 3 yılda %87,5 oranında artmış. Bu da üreticilerin gelirinin 3 yılda tam %275 oranında artmış olduğunu göstermekteymiş. Geçen gün gazetede, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Tarımsal Hizmetler Dairesi Başkanlığı Kırsal Kalkınma Şube Müdürlüğü ve Urla Belediyesi işbirliği ile alternatif ürün üretimi ve yaygınlaştırılması projesi kapsamında 3’ü kadın toplam 4 üreticiye kuşkonmaz yetiştiriciliği eğitimlerinin verildiği, 8 bin kuşkonmaz pençesinin dikiminin tamamlandığını” okudum. Urla ilçesi enginardan sonra kuşkonmaza da el atmış. Kemik sağlığına, kalbe, diyabete iyi gelen; kanserden koruyan; hamileler için çok faydalı olan; iltihaplanmalarla mücadele eden; sindirim sisteminin destekçisi; antioksidan kuşkonmazın ekonomik değeri de yüksek. Yurt dışında da çok talep görmekte, ihracat potansiyeli ile yöre halkının kalkınmasına destek olduğu gibi, yurt içinde de şifa kaynağı bitkiye ulaşım kolaylaşacak. Görünen o ki, kuşkonmaz artık Alaçatı Ot Festivalinde tema olmaktan çıkıp, kendi
adına festival olma yolunda ilerliyor. Bize düşende “Kuşkonmaz Festivali” nde yeni lezzetlerle tanışmak olacak! Bizim gözlemlediğimiz Urla ve çevresinin yöneticileri, özellikle kadın üreticiler ile el ele çok güzel bir kalkınma gerçekleştirdikleri. Başarılarının devamını dileriz. DÜNYA DANS GÜNÜ İzmir’de 27-28-29 Nisan’da “Dünya Dans Günü” kutlandı. Bu kapsamda bir çok etkinlik düzenlendi. Biz 28 Nisan Cumartesi akşamı “Mix of World Dans Show” ile “Genç Sahne Müzik Dinletisi”nin yer aldığı Alsancak Vapur İskelesinde’ki etkinliğe katıldık. Çok kalabalık bir izleyici grubu vardı. Çimlerin üzerinde kimi zaman şarkılara eşlik ettik, kimi zaman dans ettik. Gözümüze, gönlümüze dokunan oldukça eğlenceli bir akşam ziyafeti oldu. BOYOZ FESTİVALİ 29 Nisan’da Urla’da devam eden Enginar festivalinden başka, İzmir sabahında bir festival daha vardı. “4. İzmir Boyoz Festivali”! İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, Radyo Romantik Türk Projesi ile Gündoğdu Meydanı’nda düzenlendi. Festivale binlerce kişi katıldı. Büyükşehir Belediyesi tarafından katılımcılara boyoz, yumurta, peynir, çay ikram edildi. 7-8 noktadan dağıtım yapıldığı halde inanılmaz uzun bir kuyruk vardı. Tadına bakamadık! Katılımcıların afiyetle yediklerini gördüğüm için çok lezzetli olduğunu düşünüyorum. Maalesef aç gözlülük yapıp fazla alan sonra da yiyemeyip sağa sola bırakılan boyozlar içimizi acıtmadı desem yalan olur. Başkan Aziz Kocaoğlu “hafta sonları kentteki aileleri hareketlendirmek, eğlendirmek, civar kentlerden, yurt dışından gelen konukları en iyi şekilde ağırlamak istediklerini” söylemiş. Bence İzmirliler zaten hafta içi, hafta sonu hep hareketli, neşeli. Böyle bir kaygıya gerek yok. Festivale giderken beklentim şeflerin, boyoz yapımının tanıtacağı atölye çalışmaları, boyozun günümüze geliş öyküleri, taze pişen boyoz kokusu idi. Stantlarda hazır boyozların halka dağıtılması bana biraz yavan geldi. Etkinlik gün boyu sürdü. Radyo Romantik Türk DJ’lerinin çaldığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Pop Orkestrasının çalıp, söylediği güzel parçalar eşliğinde katılımcılar eğlendi. Bize gelince festivalin beklediğimiz gibi olmadığı ve boyoz da yiyemediğimiz için hayal kırıklığı ile ayrıldık. Çünkü yakınlarda bir de Şenliğimiz vardı! DOĞANÇAY GÖZLEME AYRAN ŞENLİKLERİ Bayraklı Belediyesinin düzenlediği “4. Geleneksel Doğançay Gözleme, Ayran Şenlikleri”. Doğançay son durağında düzenlenen şenlikte Doğançaylı ev hanımları, kapılarının önüne kurdukları saç üzerinde birbirinden lezzetli, el açması gözlemelerini yapıyorlardı. Ayrıca diğer stantlarda da çevrede yetişen organik ürünler, tasarladıkları aksesuarlar, ev yapımı yiyeceklerinde satışını yapıyorlardı. Boyoz festivalinde farklı boyozlar da bulup deneyeceğimizi düşündüğümüz için kahvaltı yapmamıştık. Hal böyle olunca “Kısmet gözlemeyeymiş.” dedik. Peynirli, otlu, otlu-peynirli gözlemelerle ayranı, büyük bir iştahla yedik. Teyzelerin biri keşkek yapmıştı onu da denedik. Karnımız doyunca da gözümüz açıldı. Şenlik alanını gezen bando, palyaçolar, sokak sanatçıları, folklor ekibi, katılımcılarla birlikte korteje eşlik ettik. Bandonun çaldığı neşeli, oynak Roman havası ile hep birlikte dans ettik. Küçük samimi, güzel bir şenlikti. Gece Tepecik Senfoni Orkestrası sahne alacakmış, onları dinlemeyi çok istediğimiz halde İzmir’e ayırdığımız süre sona ermişti. Kısmet bir dahakine diyerek ayrıldık. Aynı gün Tire’de “5. Uluslararası Girit’ten Tire’ye Lezzet ve Kültür Festivali”, Ahmetli’de “5. Geleneksel Ahmetli Köyü Yörük Şenliği” olmak üzere beş altı tane daha festival varmış. Demem o ki, İzmir’de canınızın sıkılmasına imkan yok. Bu hafta sonu ne yapsak gibi klişe düşüncelere hiç dalamıyorsunuz. Mutlaka bir yerlerde güzel bir şeyler oluyor. Yeter ki gözünüzü, kulağınızı açık tutun. Bu sayımızın da sonuna geldik. Yüzünüzden gülümsemenin eksik olmayacağı, festival havasında sağlık, huzur mutluluk dolu günler dilerim. Gelecek sayımızda buluşmak üzere Hoşça kalın, Dostça kalın!
Temmuz 2018 59
İnceleme
Meal Box araştırdı:
Yaz aylarında yemek alışkanlıkları nasıl değişiyor?
Sosyal medya kullanıcıları ve Meal Box abonelerinin katılımıyla yapılan Yaz Dönemi Beslenme Alışkanlıkları araştırması sonuçlandı. Araştırmaya göre insanlar yaz aylarında öğün dengesini koruyor, zeytinyağlı yemekleri tercih ediyor. Yaz aylarının gelmesiyle birlikte tüketicilerin beslenme alışkanlıklarında önemli değişiklikler göze çarpıyor. Her gün 2.500 kişiye taze, lezzetli ve sağlıklı yemek servis eden yerli FoodTech girişimi Meal Box, abonelerinin yanı sıra sosyal medya kullanıcılarının da katıldığı kapsamlı araştırmanın sonuçlarını yayımladı. Yaz Dönemi Beslenme Alışkanlıkları araştırması, her iki tüketiciden birinin yaz döneminde sadece ev yemeğini tercih ettiğini gösteriyor. Fast food ile beslenenlerin oranı %2 ile sınırlı kalırken, hem ev yemeği hem fast food yiyenlerin oranı %43 olarak gözleniyor. Ofis çalışanlarının yaz mevsiminde yemek alışkanlıklarına ışık tutan Meal Box araştırmasında, yaz aylarında yemek için dışarı çıkan çalışanların oranı %34,6 olarak belirlenirken, her dört katılımcıdan biri ofiste yemeyi tercih ediyor. Katılımcıların %36,1'i ise bazen dışarıda bazen ofiste yediğini belirtiyor.
Yaz menüsünde zeytinyağlılar ilk sırada geliyor Şehir yaşamında beslenme bilincinin artması, yaz aylarında daha hafif öğünlerin tercih edilmesinde önemli rol oynuyor. Meal Box'ın çoktan seçmeli anketine göre yaz aylarında ev yemeğinde
en yaygın tercih edilen menüler %66,5 ile zeytinyağlı yemeklerden oluşuyor. Salatalar %53 ile ikinci sırada gelirken, sulu yemekler ise %51,5 ile üçüncü sırada yer alıyor. Ev yemeklerinde karbonhidratlı yemekleri tercih edenlein oranı %11 olarak belirlenirken, ızgara çeşitleri isteyenler ise %3 ile sınırlı kalıyor. Yapılan ankette ayrıca sağlıklı öğün alışkanlıklarının yaz döneminde de büyük oranda korunduğu gözleniyor. Katılımcıların %60'ı, günde üç öğün yediğini belirtirken, dört veya daha fazla öğün yiyenlerin oranı %15'e ulaşıyor. Her dört katılımcıdan biri ise günü iki öğünle geçiriyor. Ayrıca, katılımcıların %36'sı "Yazın diyet ürünleri tercih ediyor musunuz?" sorusuna olumlu yanıt verirken, %28 diyet ürün tercih etmediğini belirtiyor. Geri kalan %36 ise bazen diyet ürün tükettiğini ifade ediyor. Katılımcıların %24,4’ü yaz döneminde diyet yapmaya başladığını belirtirken, "Diyet yapmıyorum ama yediklerime dikkat ediyorum" diyenlerin oranı ise %60'a varıyor.
Çay ve kahve dört mevsimin vazgeçilmezi Meal Box araştırmasında, "Yazın hangi içecekleri tüketiyorsunuz?" sorusuna verilen yanıtlar da şaşırtıyor: Buna göre %86 ile en yaygın tüketilen içecek su olurken, bunu %38 ile çay/kahve izliyor. Meyve suyu %16, asitli içecekler %14 ve ayran ise %1,5 oranında tercih ediliyor. Yaz aylarında meşrubat yerine sıcak içeceklerin tercih edilmesi, çay ve kahvenin dört mevsimin vazgeçilmezi olduğunu doğruluyor.
En pratik ekmeğin formülü İnventis Esmer Rustik’te Uzun fermantasyon sürelerine ihtiyaç duymadan aromalı, hem koyu renkli ve lezzetli bir iç yapıya sahip ekmekler elde etmek artık zor değil. Inventis Esmer Rustik mayalı ekmek karışımı, fırıncılara daha kısa bir fermanstasyon süresinde görüntüsü ve kokusuyla özlediğimiz geleneksel ekmekleri üretmelerine katkıda bulunuyor. Çeşit ekmek artık çok kolay Fırıncılar, müşterilerinin aradığı geleneksel tatlara ve koyu renkli bir içyapıya sahip lezzetli ekmekler üretmek için artık Inventis Esmer Rustik mayalı ekmek karışımını kullanabilir. Ayrıca çeşit ekmek üretimi
60
Temmuz 2018
için fırıncılara büyük kolaylık sağlayan bu ürün ile köy ekmeğinden Kafkas ekmeğine, geleneksel bagete hatta ciabattaya kadar birçok farklı tipte ekmek üretebilmek çok kolay. Pratik kullanım Inventis Esmer Rustik, kullanıma hazır mayalı bir karışım olduğundan sadece un, tuz ve su yardımı ile hazırlanıyor. Maya konusunda global referans Lesaffre’ın sunduğu Inventis Esmer Rustik ile fırıncılar müşterilerinin vazgeçemeyecekleri ekmekleri pratik bir şekilde üretirken, aynı lezzet standardını da tutturuyor.
Temmuz 2018 61
Sivil Toplum
Metro Türkiye’nin Üst yönetiminde bayrak değişimi
Metro kariyerine 2007 yılında Fransa’da başlayan ve 2011-2014 yılları arasında Türkiye ’de de görev yapan Boris Minialai, Metro Türkiye’ye Genel Müdür olarak atandı. Minialai, METRO ’da en son Perakende Franchise Global Direktörlüğü görevini yürütüyordu. 2016 yılından beri yürüttüğü Perakende Franchise Global Direktörlüğü görevinden sonra ise Metro Türkiye Genel Müdürü oldu. Metro bünyesinde göreve geldiği ilk günden itibaren farklı
HD İskender, Tekirdağ da ilk restoranını açtı
HD Holding, Türkiye genelinde açtığı yeni restoranlarıyla yatırımlarını sürdürüyor. HD Holding markalarından HD İskender, Tekirdağlı misafirlerini Türk mutfağının vazgeçilmez lezzeti iskender ile Tekira AVM’de buluşturuyor. Türkiye’nin dört bir yanında hizmet veren HD Holding markalarından HD İskender, Tekirdağ’daki ilk restoranını Tekira AVM’de açıyor. HD İskender, sadece dana etinden %100 usta eliyle hazırladığı geleneksel iskenderi, üstün hizmet kalitesi ve güler yüzlü çalışanlarının desteğiyle ritüellerine uygun şekilde hazırlayıp ulaşılabilir fiyatlarla misafirlerine sunuyor. Minik misafirlerini de unutmayan HD İskender, çocuk menülerinde Küçük İskender, Köftehor ve Köfte-Çorba seçenekleri sunuyor.
ve öncü projelerin oluşumunda rol oynayan Minialai, 1 Temmuz itibarıyla yeni görevine başlayacak. Boris Minialai liderliğinde Metro Türkiye istikrarlı büyümesine devam ederek, Türk gastronomisine ve sürdürülebilir geleceğe yatırımlarını sürdürecek. Bayrağı Minialai ’ye devreden, 1997 yılından bu yana Metro bünyesinde farklı görevler üstlenen ve en son Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini yürüten Kubilay Özerkan, Türkiye ve İtalya’dan Sorumlu “Operating Partner” olarak Metro Global Yürütme Kurulu’na atanmıştı.
DOĞUŞ ÇAY’dan “En güzel çay nerede içilir” projesi
Doğuş Çay, “En Güzel Çay Nerede İçilir projesi” ile Türk kültürünün vazgeçilmez bir parçası olan çay ile Türkiye’nin en güzel manzaralarını bir araya getiriyor. Türkiye’nin en güzel köşelerinde çay keyfi yapan sosyal medya kullanıcılarının paylaştığı fotoğraflar “En Güzel Çay Nerede İçilir” web sitesinde ve instagram sayfasında buluşuyor. Doğuş Çay, Türkiye’nin eşsiz tabiatı ve kültürel değerlerini yepyeni bir sosyal projeyle tüm dünyaya tanıtıyor. Gönüllü turizm
elçisi gibi projeye katılan sosyal medya kullanıcıları, Türkiye’nin en güzel köşelerinde çay keyfi yaparken çektikleri manzara fotoğrafları ile projeye destek oluyor. Muhteşem Sergi Türkiye’nin her köşesinden gelen eşsiz güzellikteki manzara fotoğraflarını bir araya getiren “En Güzel Çay Nerede İçilir” projesi, bir yılın sonunda dönüşeceği özel sergi ile sanatseverlerle buluşacak.
KÜLSAN THERMOSET NASIL BİR HAMMADDEDİR? THERMOSET bir petrol türevi değildir. Plastik türevi değildir. Biliyorsunuz, plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilemez,kansorejen madde açığa çıkar. THERMOSET, melaminin kuvvetlendirilmiş bir formudur. Ancak melamin değildir. Bu esnek ve anti - bakteriyel kimyasal hammadde THERMOSET olarak biliniyor
62
Temmuz 2018
Kısa Haberler
AAK, Körfez Bölgesinde yoluna güçlü distribütörü ile devam edecek
AAK, Körfez bölgesinin yiyecek ve içecek sektörlerine gıda bileşenleri tedariğinde lider firması Food Specialities Limited (FSL) firması ile özel bir distribüsyon anlaşması imzaladı.
FSL kurulduğu günden bu yana, üretim, perakende ve turizm gibi pek çok önemli sektördeki müşterilerine, portföyündeki yüksek kaliteli gıda, içecek maddelerinin yanı sıra, pazarlama uzmanlığı ve teknik hizmetlerini sunmaktadır. Merkez ofisi Dubai’de bulunan şirket, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirliklerindeki depoları ve geniş dağıtım ağı sayesinde ürünlerini HoReCa, perakende, tarım sınai ve eczacılık gibi pek çok farklı endüstriye hizmet verebilme yeteneğine sahiptir.
“Bu iş birliği vasıtasıyla, Türkiye’deki genel merkezimiz ve Dubai ofislerimizden yürüttüğümüz Ortadoğu operasyonlarımızı daha da üst seviyeye taşımak için bölgenin güçlü oyuncularından biriyle güçlerimizi birleştirmiş olduk” diye belirten AAK Türkiye, Ortadoğu ve Afrika Genel Müdürü Tolga Tanrıöver, sözlerinde “FSL’nin ürün portföyümüzü tamamlayıcı çözümleri ile AAK’nın eşsiz müşteri ile ürün geliştirme ve üretimin her alanlında değer yaratma yaklaşımlarımızın büyük sinerji yaratacağına hiç şüphemiz yok” dedi.
Baydöner ’den üç yeni lezzet
10 yıldır sektörün öncü markası olarak Türk dönerine değer katmayı ilke edinen Baydöner, yeni ürünleri ile sektörde bir ilke daha imza atıyor. Baydöner ’in yepyeni lezzetleri Acılı Atom, Çökertme Döner ve Beyti Döner; döner severleri eşsiz bir lezzet yolculuğuna çıkarıyor. Acı severler için hazırlanan Acılı Atom; kırmızı kuru biber ve yoğurt ile hazırlanan atom yoğurt ile servis edilirken klasik İskender anlayışında fark yaratıyor. Baydöner ’in bir diğer yeni
ürünü olan Çökertme Döner, çıtır patatesiyle, damaklarda iz bırakacak lezzetinin yanı sıra sunumuyla da göz dolduruyor. Beyti Döner ise, Beyti’yi dönerle birleştirerek Türk mutfağının geçmişten günümüze uzanan gelenekselleşmiş lezzetine yepyeni bir yorum katıyor. Güler yüzlü hizmet ve hızlı servis ile müşteri memnuniyetini ilke edinmiş Baydöner restoranlarında lezzetin kalitesi hiç değişmiyor.
Odun ateşinde baklava: "La Pierre Patisserie’de"
Tarihi dokusu ile boğazın en güzel yerlerinden Arnavutköy’de hizmet veren La Pierre Patisserie, geleneksel lezzet baklavayı menüsüne ekledi. Özel üretimle odun ateşinde pişirilen ve günlük olarak Gaziantep’ten getirilen birbirinden lezzetli baklava çeşitleri artık La Pierre Patisserie’de konuklarından tam not almayı bekliyor. Özel günlerin ve bayramların vazgeçilmez tatlısı baklavalar, La Pierre Patisserie’ye özel olarak üretiliyor. Birinci sınıf Antep fıstığı ve tereyağı ile hazırlanan baklavalara, odun ateşinde pişirilmesi ayrı bir lezzet katıyor. Özel günlerde hazırladığı konsept ürünler ile dikkat çeken La Pierre Patisserie, güler yüzlü servisi ve hizmet kalitesinin yanı sıra şık sunumlarıyla da İstanbulluların gözde mekanları arasında yerini aldı. La Pierre Patisserie, özel davetler için catering hizmeti de sunuyor. Temmuz 2018 63
Beslenme
Sofraların serinleten lezzeti… KARPUZUN 8 ÖNEMLİ FAYDASI
Yüzde 92’si sudan oluşan karpuz, içerdiği yüksek su oranı, vitamin ve mineraller ile kanserden cildi gençleştirmeye, saçları beslemesinden kilo vermeye dek çok sayıda fayda sağlıyor. Üstelik çekirdeği de faydalı! Buna karşın şeker oranı yüksek bir meyve olduğundan dikkatli tüketilmesi gerekiyor. Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yeşim Özcan, karpuzla gelen 8 faydayı anlattı.
lardan zengin bir meyve. İçerdiği likopen isimli antioksidan kanser hücrelerini bloke ediyor ve vücudun savunma sistemi olan bağışıklık sistemini güçlendiriyor. Yine içerdiği yüksek C vitamini sayesinde vücutta kanser oluşumunu sağlayan serbest radikallerin oluşumunu engelliyor. Yapılan bilimsel çalışmalar karpuzun özellikle prostat kanserine karşı koruyuculuğunu ortaya koyuyor.
Ödemi azaltıyor
Kalp sağlığını koruyor
Su oranı çok yüksek bir meyve olduğundan diüretik özelliği bulunuyor yani sık sık idrara çıkarıyor. Bu nedenle ödem problemi yaşayanlar için yaz aylarında ilaç gibi bir besin. Suyun yanı sıra lif içeriği sayesinde de kabızlığı önlemeye yardımcı olan karpuz, sağlıklı bir sindirim sistemi için düzenliliği destekliyor.
Kan basıncını dengeliyor Karpuzda bulunan potasyum ve magnezyum miktarı, kan basıncını yani tansiyonu düşürüyor. Potasyum kan damarları ve arterler üzerindeki gerginliği serbest bırakıp, kan akışını uyarıyor. Kardiyovasküler sistem üzerindeki stresi azaltıyor. Karpuzda bulunan karotenoidler arter duvarlarının ve damarlarının sertleşmesini de önleyerek kan basıncı, kan pıhtıları, felç, kalp krizi ve damar tıkanıklığı risklerini azaltmaya yardımcı oluyor.
Saç ve cilt sağlığını koruyor Karpuz içerdiği A ve C vitaminleri sayesinde saçlarımız ve cildimiz için de mükemmel bir besin. A vitamini içeriği sayesinde cildi daha canlı ve güzel gösteriyor. C vitamini de cildi sağlıklı, esnek ve güçlü kılan bir protein olan kolajen yapımına yardımcı oluyor; cilt hücrelerini oluşturmasının yanında hücreleri onarıyor.
Kansere karşı savaşıyor Kırmızı renginden de anlaşıldığı gibi karpuz antioksidan-
64
Temmuz 2018
“Karpuz çekirdekleri de içinde bulunan “Cucurbocitrin” adlı madde ile kan basıncını düşürmeye ve böbrek fonksiyonlarının düzenlenmesine yardımcı oluyor. Tekli ve çoklu yağ asitlerinden zengin olan karpuz, kandaki kötü kolesterolü düşürerek kalp sağlığını da koruyor. Her gün 1 avuç karpuz çekirdeği yeterli olacaktır. Çiğnemek veya doğrudan yutmak fark etmeyecektir. Çiğ olarak tadını sevmeyenler fırında kavurarak da tüketebilir”
Uykuyu düzenliyor Karpuz, yüksek magnezyum içeriği ile kaliteli uyumaya yardımcı oluyor.
Hafızayı güçlendiriyor Hücre zarlarının yapısının korunmasında, sinir iletiminin sağlanmasında görev alan yağ asitlerinden zengin karpuz çekirdeği, bu etkileri sayesinde öğrenmeyi kolaylaştırarak, hafızayı güçlendiriyor. Ayrıca yağ emilimine yardımcı oluyor.
Kasları rahatlatıyor Spordan hemen sonra karpuz ve karpuz suyu tüketilmesi kas ağrısını azaltmaya yardımcı oluyor, kasları güçlendiriyor, egzersiz sonrası toparlanma sürecini hızlandırıyor. Hızlı kas toparlanması için spordan hemen sonra 1 bardak karpuz suyu içilebilir.
Temmuz 2018 65
Kısa Haberler
Brownili Lokum Brownili sarma lokumla iki enfes tat bir arada Malatya Pazarı Murat Palancı’da
bir lezzet ile yeni tatları aynı üründe buluştururken farklı damak zevklerine de hitap ediyor.
148 yıllık marka Malatya Pazarı Murat Palancı, asırlık kalite anlayışını yepyeni lezzetlerle taçlandırıyor. Malatya Pazarı tarafından geliştirilen Brownili Sarma Lokum; çikolatalı ıslak kek ile lokumun eşsiz lezzetini bir araya getiriyor.
Brownili sarma lokum gibi yenilikçi lezzetlerin yanı sıra Malatya Pazarı Murat Palancı mağazalarında; duble lokum, fıstıklı sultan lokum, güllü lokum, kadayıflı fitilli lokum, çifte kavrulmuş lokum, narlı gül yapraklı lokum, meyveli kuş lokumu ve narlı zereç üzümlü lokum gibi birbirinden lezzetli seçenekler, keşfetmenizi bekliyor.
Malatya Pazarı Murat Palancı’nın yenilikçi ürünleri arasında yer alan Brownili Sarma Lokum, geleneksel
Bu yaz mutfakta kahramanınız Muratbey olacak
Muratbey Sürmeli, peynirin keyifli hali Topi, içerdiği yüksek protein ile Muratbey Lor peyniri ve dünya çapında lezzeti kanıtlanmış Muratbey Burgu yaz günlerinize farklı bir tat katacak. Bir peynirden fazlası olan Muratbey ürünleri ile kuracağınız sağlıklı ve hafif sofralar ile bu yazın kahramanı siz olacaksınız.
Uzun ve yorucu geçen kış ayları sonrası, güneşin sımsıcak ışıltısı ruhu tazelese de artan hava sıcaklıkları gündelik hayatımızdaki alışkanlıklarımıza oldukça etki ediyor. Sıcak günlerin hareketli ve eğlenceli temposunda bazen yemek yapmak bazen ise yemek yemek zorlaşıyor. Enerjik, sağlıklı ve verimli bir gün geçirebilmek için sindirimi zor, ağır ve yağlı yiyeceklerden kaçınmamız gerekiyor. 7’den 70’e herkesin severek ve güvenle tükettiği Muratbey’in peynirleriyle hazırlayacağınız pratik tarifler, yaz aylarınızın sağlıklı ve verimli şekilde geçmesini sağlayacak. Tuz oranının azlığıyla dikkat çeken hem sürülebilir hem dilimlenebilir
Cakes&Bakes’ten yaz sezonuna doğal ve sağlıklı bir mola BTA’nın sevilen markalarından Cakes & Bakes, yaz mevsimini şekersiz ve yüzde 100 doğal ürünlerle üretilen gurme İtalyan dondurması ile serinletiyor. Sağlıklı beslenme trendinin yakın takipçilerinden Cakes&Bakes, yaz sıcaklarının oldukça etkili olduğu şu günlere, hem serin hem de sağlığı tehdit etmeyen bir mola veriyor. Yüzde 100 doğal ürünler ve taze meyveler kullanılan Cakes & Bakes ’in yeni İtalyan dondurma çeşitleri, işlenmiş şeker yerine hurma özü ile
66
Temmuz 2018
tatlandırılıyor. İçeriğinde glikoz, früktoz, gıda boyası, trans yağ, emülgatör gibi zararlı maddelerin yer bulamadığı bu özel yaz lezzetinin, her damak tadına hitap edebilen dört farklı çeşidi bulunuyor. Meyve tutkunlarını çilekli, klasikten vazgeçemeyenleri çikolatalı ya da sade, farklı tatlardan hoşlananları ise sakızlı dondurma çeşidi ile buluşturan Cakes & Bakes ’te, glüten içermeyen seçenekler de yer alıyor.
Söyleşi
Profesyonel mutfağın lideri İnoksan 38 yaşında İnoksan, 38. yaşını çalışanları ile birlikte kutladı
Profesyonel mutfak sektörünün öncüsü İnoksan, 38. yaşını çalışanları ile birlikte kutladı. Bursa’daki fabrika bahçesinde gerçekleşen törende İnoksan çalışanlarına kıdem plaket ve hediyeleri verilirken, etkinliğe DJ performansı ve keyifli ikramlar eşlik etti. Bursa’daki fabrika bahçesinde gerçekleştirilen tören ile 38. Yılını çalışanlarıyla birlikte kutlayan İnoksan’ın Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık gecede şöyle konuştu: “İnoksan ailesi olarak 38. yılımızı kutlarken; sektörümüzde sürekli gelişim gösteren, yeniliklerin öncüsü bir şirket olma kararlılığımızı devam ettiriyoruz. Şirketimiz son yıllarda sektörümüzde büyük başarılara imza attı. Bu başarılarımızdan birkaçını sıralamak gerekirse; 80’i aşkın ülkeye yaptığımız ihracat, Ar-Ge merkezimizin faaliyete geçmesi, Turquality ana programına
dahil olmamız, ABD ’de şirketimizin kurulması, Çin pazarına attığımız ilk adım ve üretim kapasite artışına yönelik yeni yatırımlar… Bu başarı tablosunun oluşmasındaki en büyük etken şüphesiz ki bir arada olmamız, inancımız ve bizi her daim dinç tutan heyecanımızdır. İnanıyoruz ki büyük bir aile olarak, birlikte başarılarla dolu daha nice yıllar göreceğiz. Ülkemize olan inancımızla, yeni yatırımlar yapmaya ve istihdam sağlamaya devam edeceğiz.” İnoksan’ın yaklaşık 500 çalışanının katıldığı 38. yıl etkinliğinde; 5, 10, 15, 20, 25 ve 30 yıllık çalışanlara kıdem plaket ve armağanları; İnoksan Yönetim Kurulu Başkanı Vehbi Varlık, İnoksan Mutfak A.Ş Genel Müdürü Emre Varlık ve İnoksan Satış A.Ş Genel Müdürü Esra Altay Batkın tarafından takdim edildi.
DERGİMİZİN DÜZENLİ OLARAK ULAŞMASINI İSTİYORSANIZ ABONE OLUNUZ www.ardayayin.net info@ardayayin.net
Telefon:0312 430 33 10 Temmuz 2018 67
Bu sayfalarda yer almak için yapmanız gereken sadece ABONE olmak ABONE olun iletişim bilgileriniz ve LOGO’nuz ücretsiz yayınlansın Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah.188.Sk.No:16 Sarnıç - Gaziemir İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 281 24 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr
Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 0212 503 46 59 www.zibacatering.com e-mail: info@zibacatering.com
Firma Adı: Besler Hazır Yemek ve Catering Adresi: Levent Mah.1804 Sk. No:17/A Yüregir- Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon:0322 346 19 23 Faks: 0322 346 19 24 e-mail: besler@beslercatering.com www.beslercatering.com
Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres:OSB 2.Etap 24.Cad. No:24 Döşemealtı - Antalya Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com
Firma Adı: Karmen Catering & Organizasyon Adresi: Konutkent Mah. 3028. Sk. 2A/208 Çankaya /Ankara Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0312 911 16 86 GSM: 0544 786 11 04 e-mail tugba@karmenkurumsal.com www.karmenkurumsal.com Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum-Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 169 03 32 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi. Sk. No:3 / 6 Güneşli Bağcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 630 25 20 Faks: 0212 550 48 08 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com Firma Adı: Sefam Tur. Gıda Org. İşl.Tic. Ltd. Şti Adresi: Kurtköy Mah.Ankara Cad. Başkale Sk. No:2 D:6 Pendik - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 304 14 14 www.sefamcatering.com e-mail: sefam@sefamcatering.com Firma Adı: Onion Gıda A.Ş. Adresi: Odunluk Mah. Liman Cad. No:17 İç Kapı No: 87 Nilüfer - Bursa Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0224 452 40 44 www.onionyemek.com e-mail: aliriza@onionyemek.com Firma Adı: Poligon Catering Adresi: Uğur Mumcu Mah. N Cad. No 61 Sultan Gazi - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0533 238 59 67 - 0212 594 76 15 www.poligoncatering.com.tr e-mail: poligoncatering@hotmail.com
Firma Adı: Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 Adresi: Defterdar Mah.Otakçılar Cad. No:80, K: 4 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 613 91 13 www.resport.com.tr e-mail:info@resport.com.tr
C: 100 M: 98 Y :31 K: 22
Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa Cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 7279925 Faks: 0212 7279939 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: KYS Yemekçilik Loj.Taş.Gıda San. Adresi: Kılavuzlu Mah.88005 Sk No: 2 / A Onikişubat - K.Maraş Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0344 211 01 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: m.belkiran@kysyemekcilik.com.tr www.kysyemekcilik.com.tr Firma Adı: Erencan Yemek Üretim Gıda San. Tic. Ltd. Şti Adresi: Girne Mah. Narlıdere Cad. No:64/B Maltepe/İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 388 42 66 GSM: 0539 883 06 91 e-mail: Firma Adı: Aydın Yemekçilik Adresi: İnönü Mah.382 Sk. No:11 Ceyhan -Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0322 613 17 19 GSM: 05341 844 8739 aydin-yemek@hotmail.com www.aydinyemekcilik.com Firma Adı: Rasyo Hazır Yemek San. ve Tic Ltd. Şti Adresi: M.Kemal Paşa Mah. Yıldırım Bayazıt Cad. Mahir Sk. No: 16 / A Avcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 423 40 03 e-mail: info@rasyocatering.com www.rasyocatering.com
KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR? Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların kırılma ihtimali çok düşüktür. Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine düşerse bazen kırık görülebilir.
68
Temmuz 2018
Küçük İlanlar Hazır Gıda Üretimi
Adresi: Çapak Mah. 2588 Sk.No:3 / 1 Torbalı - İzmir Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0232 341 94 00 Faks: 0232 341 91 91 e-mail: info@egehaziryiyecek.com www.egehaziryiyecek.com Firma Adı: Sezer Pak Tabldot Adresi: İspot Cami Mah. Kurtuluş Cad.No: 103 / A Keşan - Edirne Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0543 530 21 22 e-mail: sezerpak@hotmail.com www.paktabldot.com
Firma Adı: Eges &Egem Yemek ve Catering Hİzmetleri Adresi: Ulukent Sanayi Bölgesi 10007 Sk. No:2/4 Menemen - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 8332729 GSM: 0553 211 83 15 e-mail: info@egesyemek.com.tr www.egesyemek.com.tr
Pasta - Tatlı Üreticisi
Firma Adı: Zahra Gıda San.Tic.Ltd.Şti Adresi: Dostluk Sk No:12 K:1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0212 280 19 12 - 0532 722 1911 e-mail: info@zahragida.com www.zahragida.com Firma Adı: Salatta Gıda San.ve Tic.A.Ş Adresi: Orta Mah. Yeniçağ Sk.No:6 / B Mutlu San.Sit. No: 4 - 5 - 6 - 7 Orhanlı - Tuzla - İstanbul Faaliyet alanı: Tüketime hazırlanmış, yıkanmış, paketlenmiş, salata, sebze Tel: 0216 3042827 - Faks:0216 304 06 61 e-mail: info@salatta.com.tr www.salatta.com.tr
Bulgur Üreticisi Firma Adı: Önersan Gıda Nak.İnş.Tar. San ve Tic.Ltd. Adresi: OSB 1.Bulvar No::9 Artuklu - Mardin Faaliyet alanı: Bulgur Üreticisi Tel: 0482 502 04 02 Faks: 0482 502 04 03 e-mail: info@onersanbulgur.com www.onersanbulgur.com
Diğer Firma Adı: Donuk Pasta Üretim ve Pazarlama A.Ş. Adresi: Arslanbey Mah. Uzun Sk.No.46 Kartepe / Kocaeli Faaliyet alanı: Donuk pasta üretimi Tel: 0850 532 00 41 GSM: 0535 464 84 21 e-mail: muhasebe@milanocakes.com.tr www.milanocakes.com.tr Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic. A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah.Tansu Sokak No:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 999 28 00 www.saraymuhallebicisi.com
İçecek Çözümleri Firma Adı:Bevus End.İçecek Çözümleri San.Tic.Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah. Dereboyu Cad. Fesleğen Sk. A1 A Blok D:20 Ataşehir - İstanbul Faaliyet alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks:0216 688 68 03 e-mail:coskun@bevus.com.tr www.bevus.com.tr
Firma Adı: Çiçek Lokantası Adresi: 2176 Sk. No:5 /45 Söğütözü - Ankara Faaliyet alanı: Lokanta Tel: 0312 284 08 88 e-mail: info@ciceklokantasi.com.tr www.ciceklokantasi.com.tr Firma Adı: Ezineli Gurme Adresi: Koşuyolu Mah.Alidede Cad. Demirli Sit. No:9 / B Kadıköy - İstanbul Faaliyet alanı: Kahvaltı Tel: 0216 402 11 44 GSM: e-mail:info@ezineligurme.com www.ezineligurme.com Firma Adı: TurgayBey Toptan Gıda Sanayi Adresi: Mega Center Gümrük İskelesi Cad. A Blok No: 537 Bayrampaşa - İstanbul Faaliyet alanı: Balkan Süt Avrupa Yakası Distribütörü Tel: 0212 437 25 55 GSM: 0544 634 25 25 e-mail: turgaytoptan@gmail.com Firma Adı: Arpet Kalıp Plastik Sanayi Adresi: İvedik OSB 1333 Cad.. No:20 Yenimahalle - Ankara Faaliyet alanı: Kalıp ve plastik sanayi Tel: 0312 395 20 43 Faks: 0312 395 20 82 GSM: 0549 630 02 08
Sos Üreticisi
Sütlü Tatlı Üretimi Firma Adı: Kurel Gıda Tarım ürünleri Adresi: Özsan Sanayi Sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: Kahvaltılık ve Yemeklik Sos Üretimi Tel: 0422 238 04 74 Faks: 0422 238 36 42 e-mail:info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr
Fevzi Çakmak Mah.Turgut Özal Bulvarı No:21 Taşoluk Arnavutköy - İstanbul Tel: 0212 6821040 Faks: 0212 6821035
info@renkgida.com.tr
www.renkgida.com.tr Temmuz 2018 69
Kitap Hayattır
Kitabın görüntüsü yürekten üzüntüyü kovar (Fas Atasözü)
zerrin.ozcan@ardayayin.net
Zerrin ÖZCAN
Hendrik Groen 83 yaşını geçmiş Hollandalı bir ihtiyar. Ama huysuz bir ihtiyar. Kaldığı huzurevinde sesini çıkarmadan ölümü beklemek yerine, hâlâ yaşadığını kendisine ve dünyaya kanıtlamak istiyor. Bir yaşama sevinci arıyor belki ve bunu somutlaştırmak için de, “gerçek Hendrik Groen hakkında”, “Kuzey Amsterdam’da bir huzurevindeki yaşama dair” sansürsüz bir günlük tutmaya karar veriyor.
70
Temmuz 2018
Basın tarihimizi değiştiren adam Okay Gönensin’le Cumhuriyet’ten Yeni Yüzyıl’a Sabah’tan Hürriyet’e Türk basın ve siyasetinin röntgen filmi. Okay’ın Kitabı, 40 yılı aşkın bir süre gazeteciliğin ve siyasetin merkezî alanlarında yer alan Okay Gönensin’in 2017 yazında vefatından önce Aytekin Hatipoğlu ile gerçekleştirdiği bir nehir söyleşi.
Hepimizin içinde yaşayan ve varlıklarını inkâr ettiğimizde bizi çatışmaya sürükleyen üç hayvan var: ayı, kaplan ve ejderha. Peki, onları nasıl tanıyacak ve içimizde süregiden çatışmaya nasıl son vereceğiz? Destek Yayınları’ndan çıkan Andrés Pascual ve Ecequiel Barricart’ın yazdığı Ayı, Kaplan, Ejderha işte bu sorunun yanıtını veriyor. İçinizde yaşayan üç hayvanın gücünü fark ettiğinizde sormanız gereken üç temel soruya da yanıt bulacaksınız: Ben kimim? Ne yapmalıyım? Hayattaki amacım nedir? Ayının sevgisini, kaplanın cesaretini ve ejderhanın keskin görüşünü hayatınıza dâhil ettiğinizde ise yalnızca daha güçlü değil aynı zamanda daha huzurlu olacaksınız.
İlerleme… Kulağa pek hoş gelen bir kavram. Hep ileri, daima ileri! İnsanlığın gelişmesi, sınırlarını zorlaması, aşması… Peki, bedeli? Üçüncü Dünya Savaşı sonrası: Aşırı mekanikleşmiş bir toplum. Fabrikalar, tüm üretim, her şeyin çalışması için bir avuç insan, bir avuç becerikli mühendis yeterli. Geri kalanlarsa…
Meltem Güner’in yeni kitabı Gelecek Geçmişi Şekillendirir Destek Yayınları’ndan çıktı. Önceki kitaplarında okurları için sembollerin gizemli dünyasının kapılarını aralayan, niyet etmenin önemini ve dileklerimizi doğru ifade etmenin gerekliliğini ortaya koyan Meltem Güner, bu kitabıyla geleceği şekillendirmek için yapılması gereken çalışmalara odaklanıyor. Hayatında bir dönüşüm başlatmak isteyen herkesin başucu kitabı olacak
Söyleşi
"Hayat zayıflarken de güzel " kitabının yazarı Emel Başdoğan
"İnsanoğlunun kilo almadan yaşaması dışında pek bir şeyle ilgilenmiyorum"
Emel Başdoğan,farklı özelliklere sahip bir yazar son kitabı "Hayat zayıflarken de güzel " hakkında görüş ve düşüncelerini aldık, Sağlıklı beslenmek özel çaba gerektiren bir iş gibi görülür. Gerçekten öyle mi? Çalışan, yemek yapmaya daha az vakti olanlar ya da daha düzensiz beslenen öğrenciler de önerilerinizden faydalanabilecek mi? Sağlıklı beslenmek özel bir çaba gerektiriyor. Gıda sektöründe üretim yapan büyük ölçekli markalar gelecekte pazarda ayrışmak istiyorlarsa bu boşluğu hedeflemeliler. Ben kitapta yurt odasında yaşayan öğrencilerin de uygulayabileceği joker tariflere yer verdim. Annesinin iyi beslemek istediği minik bebekler için de öneriler var. Akşam yemek daveti sofrasından hafif ve sağlıklı kalkmak isteyenler için de. Kitaptan bir sonraki hedefim, bu özellikte yiyeceklerin sanayi skalasında üretilmesi. Bunun için yenilikçi ürünler geliştiriyorum. Kitap suluboya desenlerle pek renkli ve göz alıcı olmuş. Üstelik resimleri de kendiniz yaptınız! Biraz kendinizden, bahsedermisiniz? İnsanoğlunun kilo almadan yaşaması dışında pek bir şeyle ilgilenmiyorum. Üstelik bir pastacı olarak söylüyorum bunu. Pasta yemeden yaşayamam, iyisi olsun isterim. Mesele pasta, pizza, makarna, poğaça, mantı, simit (bunların hepsini çok severim) yiyebilmek ama bir yandan da kilo almayacak dengeyi sağlamak. Yemek yapmak biraz da sanatçılık gerektiriyor sanki ne dersiniz ? Estetik zevki hayatın her alanına yaymaya çalışıyorum. Telefona alo
derken de, bir söz verirken de, biriyle konuşurken de, kızgınlığımı dile getirirken de. Bitmeyecek bir gayret bu. Yemek konusunda herkes usta bence. Zevkle malzemeye elini uzattığı an herkes bir ustaya dönüşüyor. Bizim gibi yemek kültürü zengin, midesine düşkün toplumlar için beslenmeyi düzene oturtmak hep bir meydan okuma haline geliyor. Güzel yemeklerimizin zevkinden mahrum kalmadan nasıl aşacağız bunu sizce? Güzel şeyleri yiyebilmek ve bununla birlikte kilo almayacak dengeyi sağlamak. Bu mümkün: Gezegende bunu başarmamızı sağlayacak yiyecekler var. Ben bunları araştırıp buluyorum ve sonra bunların kimyasal özelliklerini dikkate alarak beklenmedik kombinasyonlar yaratıyorum. Ancak burada üreticiye görev düşüyor. Bu tür gıdalara markette, benzincide, okul ve hastane kantinlerinde ulaşabilmeliyiz. Sağlıklı besleneceğim derken yaptığımız en büyük hatalar nelerdir? Kendimizi mahrum bırakmak. Beden ile inatlaşırsak sonuçta kaybeden biz oluruz. Doğal olarak, hem kendimi sınırlamayayım, hem de kilo almayayım ve sağlıklı olayım. Bu nasıl olacak diye sorulabilir. Çok da haklı bir soru bu. Kiloyu dengelemeye, yağ yakmaya, kolesterol ve trigliserit seviyelerini desteklemeye yardımcı olacak ürünler oluşturmalıyız. Ben kendi işletmemde bunu yapıyorum. Bu işlerin unsuz ve şekersiz de olabileceği konusunda oldukça iddialısınız. Kitaba bakılırsa haklısınız da. Şekeri ülkece azaltmayı gerçekten de başarabildik, peki sırada un var mı? Sizce bir gün ekmek yemeden durabilecek miyiz? Hiçbir şeyden tamamen uzaklaşmamalıyız. Birincisi keyif açısından böyle. İkincisi de, gıdaların bilmediğimiz çok önemli başka destekleri olabilir. Örneğin bazı kişilerin tatlı yemese de sağlığının etkileneceğini sanmıyorum. Ancak bazı, beyni vızır vızır çalışan, biraz daha vesvese ve endişeye yatkın kişiler tatlı yemezse beyinleri yanabilir. Şeker olmak zorunda değil bu, herhangi bir tatlılık kaynağı olabilir. Beyinde aralıksız dönen çarkların arasını yağlamak için yağ ve biraz tatlı bu kişilere gerekli bence. Temmuz 2018 71
Antalya’da bir ilk «Alman Bavyera Gurme Restaurant»
OTANTİK BAVARIAN RESTAURANT
Mekan Tanıtımı
Uzun yıllar Almanya’da Gastronomi alanında önemli işlere imza atmış işletmecisi Mustafa Kul ve gerekse Uluslararası danışmanlık hizmetleri ile Konsepte destek veren Şener Erdinç (www.seyatay.com), Bavarian Restaurant ’ı Antalya’da Gurme ve kalitenin vaz geçilmez adresi yapmak için yola çıktılar.
72
ayrıca Almanya’nın tanınmış içecek markaları ile, farklılık yaratılmaktadır. Sabah ve öğlen Bavyera Menüleri ile ekonomik fırsatlar da sunan, Gurme Restaurant & Bistro, ayrıca internet sitesinde beş farklı dilde ürün ve hizmet tanıtımlarını yapmaktadır.
Mustafa KUL ve deneyimli ekibi yöresel Kıyafetleri ile sizi 2.500 km. uzakta Münih Alman mutfağı ve Akdeniz mutfağı ile Sokaklarına ve hatta zaman zaman bir konseptin desteklendiği, damak tadının ve Oktober Fest ortamına götürmektedir. görsel Harmoninin ön planda tutulduğu, www.otantikbavarianrestaurants.com otantik bir ortam Hadrian Kapısından Adresi size bir tuş mesafededir. sadece 200 m. Mesafede Hesapçı Sokak 14 Sizleri ağırlamaktan mutluluk duyan, numarada, kaliteye önem veren misafirBavarian ekibi ve mutfağı 24.00 a kadar lerini beklemektedir. hizmet vermektedir. Kısa sürede, uluslararası tanınmışlığa ulaşan Otantik Bavarian Restaurant’ta
Temmuz 2018
İ İ
CATERING GUIDE Ğ Ğ
Bir Tutam Lezzet...
www.mndgida.com.tr