Catering Guide Dergisi 79 sayısı

Page 1

CATERING g u i d e

15. Yıl

Yıl / Year :15 Sayı / Issue: 79 Aralık December 2018 www.ardayayin.net Fiyatı / Price:15 TL ISSN 1308 - 4585 “Hakemli Dergi”

www.kulsan.com.tr

1



Aralık 2018

1


2018'de neler yaptık ■ 11 fuar

■ 1 kongre

■ 1 etkinlik de yer aldık

■ 40 bin adet dergi üretip, dağıttık.

■ Basılı yayınımızın yanı sıra e-dergi olarak dünyanın dört bir yanında 100 binlerce okuyucumuz oldu. ■ Sosyal medyada, yüz milyonlarla ölçülebilecek paylaşımlar yaptık.

2019'da neler yapacağız Tabiki; 2018 'de yaptıklarımızın bir fazlasını...

Catering Guide Dergisi'ne katkısı olan herkese sonsuz teşekkür ediyoruz.

"Y E N İ Y I L I N I Z K U T L U O L S U N"


/kilikyatr

www.kilikya.com.tr


HİJYEN VE SAĞLIĞINIZ DÜŞÜNÜLEREK ÜRETİLMİŞTİR

32 NO İNOX KIYMA MAKİNASI KEMİK TESTERESİ

K.H 120 KÖFTE HAMBURGER ŞEKİLLENDİRME MAKİNASI

KARIŞTIRICI MAKİNA 150 Lt.

SUCUK DOLUM MAKİNASI

KUŞBAŞI DOĞRAMA MAKİNASI

42 NO E 130 ŞASELİ KIYMA MAKİNASI

ALEXANDER 42 NO E 130 KIYMA MAKİNASI UNGER SİSTEM

SEKTÖRÜNDE UZMAN KURULUŞ Osmangazi Mah. Ahmet Yesevi Cad. No:6/2 Esenyurt/İSTANBUL Tel: +90 212 238 63 99 Tel: +90 212 256 48 89 Fax: +90 212 255 00 43 Fax: +90 212 237 32 73

info@yilmazetmakinalari.com www.yilmazetmakinalari.com.tr


Aralık 2018

Eylül 2018

5 5


"Türkiye'nin en çok tercih edilen kadayıf ve baklava makinaları" "Sermayesinde güven var"

SPİRİAL MİKSER MAKİNASI Sert hamurlar için özel olarak üretildi

Kadayıf Dökme Makinesi Kadayıf Pouring Machine

KDM- G120

KADAYIF DÖKME MAKİNESİ ÖZELLİKLE BURMA KADAYIF ÜRETİMİ İÇİN TASARLANMIŞTIR

ALM-50

√ KALİTELİ ve MODERN

1.sınıf materyaller ve son teknolojinin usta ellerle buluşması √ HIZLI ve GÜVENLİ TESLİMAT Hızlı ve sorunsuz gönderim garantisi ile adrese teslim ürünleri √ GARANTİ ve SERVİS Garanti süresi boyunca profesyonel destek ve zengin servis ağı

6 40

Aralık 2018

Aralık 2018

ALM-70


DÜNYA'da İLK

70 Cm. Hamur Açma İmkanı

Akllı Hamur Açma Makinası Smart Dough Sheeting Machine

A-700

Altuntaş Akıllı Hamur Açma Makinası * Saatte ortalama 70 Kg. hamur işler * Nişasta sarfiyatını yarıya düşürür

* Telef olan hamur sarfiyatını %1,5 seviyelerine indirir. * Aynı incelik ve kalitede ürün verir

* Oklava ile 1 günde 10 kişiden fazla insanın işleyebildiği hamuru. bir saatte tek başına işlemektedir

1.Organize San. 2.Cad. No 43 Yeşilyurt - Malatya Telefon : +90 422 238 26 76 Faks: +90 422 238 18 84 Teknik Servis:+90 549 372 82 27 e-posta:info@altuntasmakina.com.tr

www.altuntasmakina.com.tr Aralık 2018

41



Aralık 2018

9


İÇİNDEKİLER

22-23 Toplu yemek sektörünün 2018 yılı değerlendirilmesi 26-27 Yemek sepeti Zodyak’ın Lezzet Düşkünlerini Açıkladı 28

Alli Gıda Türkiye’nin en büyük ve modern Soğan Konservesi üretim hattına sahip…

30-31 Nerede, ne kadar mikroorganizma var? 32

Teknolojiye sırtını çevirme

40

Tecrübesiz patron aranıyor

45

Kızartmalık yağlarınız ne kadar güvenli?

60

Sağlıklı ve gür saçlar için 10 etkili besin

72

Restoranların porsiyon büyüklüğü küresel sorun oldu

10

Aralık 2018


Aralık 2018

11


CATERING g u i d e Ülkemizde güzel şeyler de oluyor

İmtiyaz Sahibi-Sorumlu Müdür

Catering Guide Dergisi 15 yaşında

Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net

Reklam Yönetmeni

Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net

79. Sayımıza ulaştığımız bu sayımızla birlikte Catering Guide Dergisi 15. yayın yılına ulaştı. Catering Guide Dergisi'nin istikrarlı ve kararlı yayıncılık faaliyetinde 15.yıla ulaşması ülkemizde iyi şeyler de oluyor dedirtti.

Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr Dış İlişkiler Koordinatörü Kürşat Emre ÖĞRETMEK info@ardayayin.net

Abone Sorumlusu

Sabah ÖCAL abone@ardayayin.net Translator: Yağmur Özge ARIK

Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu

Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek

Editör'den

Yayın Danışmanı

2018 yılı oldukça zor ve yıpratıcı geçti. Kağıt fiyatları anormal derecede yükseldi. Kriz nedeniyle firmalar reklam harcamalarını kesti. Konkordato sürecine giren firmalar her sektöre ciddi sıkıntı yarattı. Dağıtım giderleri çok arttı. Bu olumsuzlukların sonucunda Bazı günlük gazeteler basılı yayını bıraktı. Gazeteler sayfa sayılarını azalttı, ek vermeyi sonlandırdı. Bir çok dergi yayın hayatına son verdi Yayın hayatına başlarken; zor bir süreç olacağını biliyor, karşımıza çıkacak olumsuzlukları tahmin ediyorduk. Yanılmadık.

15 yıllık süreçte doğru bildiklerimizi dile getirdik. Sektörel anlamda uzman görüşlerini öne çıkardık. Yanlışa yanlış derken, doğru yapılanı alkışlamaktan geri durmadık. Herhangi bir sivil toplum örgütünün, kurum veya kuruluşun desteği olmadan yola çıkan bir yayının uzun soluklu olması tam bir başarı hikayesidir.

Danışma Kurulu

Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY

Başardık, gururluyuz.

Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl: 14 Sayı: 79 31-Aralık - 2018 Fiyatı:15 TL ISSN 1308 - 4584

Baskı: Ofset Fotomat - Ülken Alagün

İvedik O.S.B 24. Cad.. 2271 Sk. No:17 Yenimahalle - Ankara Tel: 0312 395 37 38

Temsilcilikler

Zonguldak: Cahit AKMAN - 0544 649 51 67 Antalya: Erdal ARIK - 0533 648 75 22

Dağıtım

Yurtiçi Kargo Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

www.ardayayin.net 12

Editör

“Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi” Bilimsel Kurul

Prof. Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr

Editör Yardımcısı Dr. Öğr.Üyesi Muhammed YÜCEER - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi

Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi

Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Prof. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni.

Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi

Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi

Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi

Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni. Su Ürünleri Fakültesi

Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON -19 Mayıs Üniversitesi

Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi

Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fak.

Dr. Öğr. Üyesi Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi

Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi

Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi

Prof. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi

Prof. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Yaman - ABD

Yönetim Yeri - AR-DA Yayın & Pazarlama: Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com Aralık 2018


Aralık 2018

13


Bakınca Görülecektir Dursun ARIK

0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net

"Umutsuzluk haramdır" Hadis-i Şerif

Enseyi karartmanın anlamı da, faydası da yok... Koskoca bir yılı geride bıraktık. 2018 acıları, tatlıları,sevinç ve üzüntülerini aldı gitti. Demeyi hepimiz çok isterdik değil mi? Öyle olmadı tabiki...

Yerel seçimlerden başladık, oradan devam edelim. Yorulanı, metal yorgunu olanı, az çalışanı, hiç çalışmayanı, yan gelip yatanı, kamu malını talan edeni evlerine gönderelim. Bunu yapabiliriz.

31 Aralık gecesi eğlence ile uğurladığımız 2018 bir yıl boyunca biriktirdiği ve baş etmekte zorlandığımız sıkıntıların tamamını, 31 Aralık gecesi büyük çoğunluğun eğlenerek karşıladığı 2019'a devretti. Hepimize nanik yapıp tarihteki yerini aldı.

Uçakla nakledilen deliler, o kadar çok gürültü yapıyorlardı ki, sonunda pilot dayanamadı, içeride ne olup bittiğini görmek istedi. Deliler uçakta hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlardı. Baktı, en başta, bir deli, ötekilere uymamış, akıllı, uslu oturuyordu. -Sen neden bağırmıyorsun? diye sordu -Ben bunların öğretmeniyim, Onlar da öğrencilerim. Şimdi teneffüsteler de onun için ses çıkartmıyorum. Pilot, yerine döndü. Bir süre sonra sesler önce azaldı ardında tamamen kesiliverdi. Pilot: -Aman çok güzel! diye sevindi. Herhalde kendinin öğretmen olduğunu sanan deli, ötekileri derse almış olsa gerek, diye düşündü. Ama dakikalar geçiyor, arkadan hiç bir ses seda çıkmıyordu. Pilot merakla gidip baktı. Uçağın kapısı açık ve içeride öğretmenden başka kimsecikler yok. Dehşetle sordu : -Öğrencilerin nerede?, -Dersler bitti. Hepsini evlerine gönderdim!

Yine de umutlu olmalıyız. Enseyi karartmanın anlamı da, faydası da yok Çünkü "Umutsuzluk haramdır" İçinizde bu 3 şeyi taşıyorsanız, hayat güzeldir… Köy sakinleri yağmur duasına çıkmışlardı. Bütün köy ahalisi toplandı. İçlerinden sadece birinde şemsiye vardı. Bu inançtır. Babalar bebeklerini havaya hoplatır, çocuklar gülmekten bayılır. Yere düşebileceğini akıllarına bile getirmezler. Çünkü babaları onu tutacaktır. Bu güvendir. Yatağımıza girerken yarın uyanıp yaşamaya devam edeceğimize dair teminatımız yoktur. Yine de ertesi güne dair planlar yaparız. Bu ümittir. Ve bu üçü varsa içinizde; hayat gerçekten güzeldir... Bu ülke bizim ve gidecek başka yerimiz yok. Bir çoğumuzun da yaptığı işe sımsıkı sarılmaktan başka çaresi yok. 2018 yılının ardından söylenmeyen kimse yok. Herkesin canı fena yandı. Ama çok yakında vatandaşın tepkisini gösterebileceği yerel seçimler var. Siyasiler ortalığa çıkıp yeni vaadlerde bulunacaklar. Bakalım ne kadar insan tepkisinde samimi. Yoksa fıkrada ki gibi bir durumla mı karşılaşacağız?

Yukardaki öğretmen yapmış,bizde yapabiliriz. Sandık eve dönüş için muhteşem bir fırsat değil mi? Bize yapılanı unutmamız gerekmiyor, tekrarlanmaması için biraz dikkatli olmamız yeter de artar bile... Doktorlar ameliyat için Temel'i hazırlıyorlar. Bir yandan da maskelerini takıyorlar. Temel cin gibi "Boşuna maske takmayın hepinizi tanıyorum" demiş. Herkesi tanıyoruz değil mi?

"Delinin biri tımarhanenin bahçesinde yürürken bakmış başka bir deli ağacın altında oturmuş kahkahalar atıyor... Hemen yanına koşup sormuş: "Sen neye gülüyorsun?" Öbür deli cevap vermiş "Hiiiç. Ben hep kendi kendime fıkra anlatırım ama bu seferkini duymamıştım" mı diyeceğiz. 14

Aralık 2018


Aralık 2018

15


BAŞYAZI

Engin GÜNER

eguner@tamamutfak.com.tr

En pahalı yemek; yenilmeyen, çöpe dökülen yemektir 2018 yılını bitirdik. Ama nasıl? Bundan önceki birkaç yıl için hep “zor bir yıl oldu” dedik. Buna ne demeli? 2016 ’da darbe teşebbüsü, 2017 ’de anayasa değişikliği, 2018 ’ de genel seçim ve ekonomideki dalgalanmalar… 2019’da da mahalli seçimler…

Tüm sektörlerde likidite ve maliyet sorun. Ancak hizmet sektöründeki bizlerin, diğerlerine göre bir farkı var. Bizler, belli süreleri öngören sözleşmelerle fiyat taahhüdü altına giriyoruz. Diğer sektörlerde fiyatlar arttığında ürüne yansırken, bizler bunu kısa vadede maalesef yapamıyoruz. Üstelik kullandığımız ürünlerin neredeyse tamamı, piyasa hareketlerinden en çabuk etkilenenler… 2018 yılında ne oldu? Yıla 3,75 TL. seviyelerinde başlayan dolar, seçim kararı ile dalgalanmaya başladı. Seçimlerden sonra hızla artmaya başladı ve papaz gerilimi ile 7,00 TL.’nin üzerini gördükten sonra, yılı 5,27 TL. ile kapattı. Dövizdeki dalgalanma, neredeyse tüm ürünlerde etkisini gösterdi.

Son bir yıl içinde kullandığımız temel ürünlerdeki fiili fiyat artış oranları şöyledir: Ürün Adı

Artış Oranı %

Dana Eti 25,86% Tavuk Eti 45,00% Çiçek yağ 56,25% Margarin 42,40% Salça 112,00% Pirinç 42,00% Un 50,00% Yoğurt 40,43% Beyaz Peynir 37,10% Donuk-Taze Fasulye 58,22% Donuk Kızartmalık Patates 109,00% Ambalaj Sarf Grubu 70,58% Kimyasal Sarf Grubu 50,15% Kâğıt Sarf Grubu 103,45% Elektrik-Gaz 75,02% Asgari Ücret 26,05%

16

Diğer taraftan Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK)’nun, 2018 yılının fiyat artış oranları da şöyle açıklanmıştır:

Yıllık Fiyat Artışı Genel Üretici Fiyatları

Gıda

33,64% 31,11%

Tüketici Fiyatları 20,30% 25,11% 2012 yılından buyana, sektörün zaten kâr etmekle ilgili ciddi bir sıkıntı vardı. Ucu-ucuna yapılan hesaplarla fiyatlar belirleniyor ve bu rakamlar karşısında para kazanmak bir yana, ayakta durabilmek bile her işletmenin harcı değil. Beklentimiz; bir an önce ekonomik istikrara kavuşmak ve maliyetlerin öngörülebilir hale gelmesidir. Elimizi taşın altına sokalım desek; zaten sektör olarak, 2012 yılından buyana elimiz taşın altından hiç çıkmadı ki. Daha önceki yazılarımın birinde de yer verdiğim üzere; Taş Kardeşler firmasından, meslektaşımız Selim Taş Ağabeyimiz ’in de dediği gibi, “bizimkisi tedavisi olmayan bir hastalık”. Meslektaşlarımızın bu rakamları mutlaka dikkate almaları ve hesaplarını buna göre yapmaları gerekir. Her zaman olduğu gibi bir tavsiyemiz de müşterilerimize… Yeni yıl ile birlikte tedarikçiniz yeni fiyat geçecekdir. Maliyetlerdeki artışlar malum… Sırf fiyatı uygun olduğu için tedarikçinizi değiştirdiğiniz takdirde, bundan kâr yerine zarar edebilirsiniz. Zira en pahalı yemek; yenilmeyen, çöpe dökülen yemektir. 2019 yılı ile birlikte, son birkaç yıldan buyana devam eden bölgesel risk ve kaos ortamının kalkmasını, ekonomik ve siyasi istikrarın sağlanmasını, dünyanın barış ve huzura kavuşmasını temenni ederim.

Aralık 2018


Aralık 2018

17


18

Aralık 2018


Aralık 2018

19


Yıllarca beraber...

POLİKARBONAT

GASTRONORM KÜVETLER

20

Aralık 2018


THERMOCASE

Yıllarca beraber...

..VE daha fazlası için web sitemizi ziyaret edin www.plastport.com

Aralık 2018

21


"Sektör, ucuz fiyat politikalarından dolayı kendisine yatırım yapamıyor ve bu sebeple kendisini taşıyamıyor. Artık istihdam yaratamıyor ve taşıma yemekçilik neredeyse bitiyor. "

Sadık ÇELİK Keyveni Kurumsal Yemek Yönetim Kurulu Başkanı

Toplu yemek sektörünün 2018 yılı değerlendirilmesi

2018 yılı, dünya ve ülkemiz adına zor bir yıl oldu. Özellikle ikinci yarısından itibaren bir tabii afet gibi, felaketin boyutları ilerledi. Bu kötü gidişat ekonomik anlamda her sektörde büyük bir kaos yarattı. Bu ekonomik kriz ortamında en fazla darbe alanlardan biri ne yazık ki yine toplu yemek sektörü oldu.

2018 yılındaki problemler çözülememişken 2019’un daha da zor geçeceği ön görülüyor. Özellikle Türkiye’nin, genel seçim süreci ve Mart ayındaki yerel seçimler öncesindeki dönemi ve yine bununla birlikte çevremizdeki Suriye ve Irak’la birlikte süregelen bölgesel kriz, Amerika’nın İran’a uyguladığı ambargo, Çin ile Amerika’nın ticaret savaşları ve bunun soncunda Amerika’nın Avrupa Birliği ülkelerine, Kanada’ya hatta ülkemize de uyguladığı yaptırımlar ve restleşmeler küresel ekonomiyi de ciddi anlamda sarstı. Ekonomilerde resesyon konuşuluyor. Hatta Trump, FED ’in faiz artırma kararlarını ulusal ekonomisi için ihanet niteliğinde saydı. Twitter ’da, "Ekonomimizin tek problemi Fed. Piyasanın dilinden anlamıyorlar, ticaret savaşlarının önemini ya da güçlü doların, hatta hükümetin ülke sınırlarımızla ilgili olarak kapanmasını anlamıyorlar. Fed güçlü bir golfçüye benziyor. Sayı alamıyor çünkü topa hafifçe vurmasını bilmiyor." diye attığı tweet ’lerle sitemini dile getirdi. Faiz artışı sadece Amerika’da yaşayanların hayatını etkilemiyor, gelişmiş hatta gelişmekte olan ekonomileri de çok derinden etkiliyor. FED, 2008’deki ekonomik krizin yaraları daha sarılmamışken 2013 yılında “Parasal yönden sıkılaşmaya 22

gideceğim, faiz arttırımına gideceğim” diyerek bunun işaretlerini vermeye başlamıştı. 2017 ve 2018’de bu durum giderek hızlandı. 2019’da 3 ya da 4 faiz artışı yapılacak tartışmaları başladı. Bunun yanında Trump ’un FED üyelerini günahkâr ilan etmesi de olayları körükledi. Bizim ülkemiz açısından değerlendirdiğimizde, dolar, bir yıl öncesine göre Türk lirasının %80’lere varan oranda değer kaybetmesine neden oldu. 2019 yerel seçimlerden sonra ne olacağını ise hiçbirimiz bilmiyoruz. Enflasyon TÜİK’in hesaplamalarına göre gıda alanında %40 artışlarla ifade ediliyor. Gerçek böyle mi tartışılır. Özellikle gıda alanında %100’ün üzerinde bir artış yaşandığını biz yaşayarak görüyoruz. 15 yılın rekorunu kıran 2018 Eylül enflasyonunun açıklanmasının hemen ardından, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Başkan Yardımcısı Enver Taştı görevinden alındı. Taştı'nın yerine Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak'ın Enerji Bakanlığı döneminde birlikte çalıştığı Yinal Yağan getirildi. Gıda dediğimiz şu nokta da, radarı kendi sektörümüze çevirirsek, biz hazır yemek işiyle uğraşıyoruz ve bu yaşananlar bizim sektörümüzün kolunu bacağını kopardı. Bu sektör, Türkiye ekonomisinin barometresidir. Çünkü ekonomi ve ticaret hayatında yaşanan olumsuzluklar doğrudan bizi etkiliyor. Gerçekçi bir bakış açısıyla baktığımızda, yemek sektörü kurulduğu ilk günden itibaren ekonomik anlamda yediği darbelerle dik bir yokuştan aşağı freni boşalmış araba gibi gidiyor. Türkiye’nin yaşamış olduğu ekonomik krizlerde her zaman ilk darbeyi yiyen sektör oluyor. Hazır yemek sektörünün

Aralık 2018


Sektör Analizi baktığımızda ekonomik anlamda üç cephesi var. Birinci cephede yemek hizmeti verdiğimiz şirketlerin ekonomisine dokunuyoruz, ikinci cephede, kendi istihdam ettirdiğimiz çalışanlarımız var, üçüncü cephede ise gıda hammaddesi aldığımız tedarikçilerimiz var. Nasıl ki, bir masanın ayakta durabilmesi için asgari üç ayak gerekiyorsa, aynı şey bizim sektörümüz içinde geçerli. Sektörün iki bacağı zaten kırıldı, tek bacak üstünde yaşam savaşı vermeye çalışıyor. Bu da diyalektik materyalizme aykırı bir durum. Bu sektörde yaşananları duyduğumuzda insanın inanası gelmiyor. Çek kırdırıldığını biliyoruz ama gıdanın kırdırıldığını, kendi sektörümüzde yaşandığını duyuyor ve görüyorum. Artık firmalar, tedarikçilerden aldıkları hububatı, bakliyatı, yağı, salçayı, şekeri, eti götürüp peşin paraya nakite çeviriyor ya da vadeli çeke çeviriyor. Bu şekilde ticaretini döndürmeye çalışıyor. Bu korkunç bir şey. Ticaretin içerisinde ticaret yapılıyor. Çok kaotik bir durum. Resmen bıçağın kemiğe dayanmasının resmidir. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Ben bu sektöre girdiğimde 20’li yaşların başındaydım. Bugün ise 60’ın üzerindeyim, bu sektör benim gençliğimi ve dünümü götürdü. Geleceğe umutla ve güvenle bakamıyorum. Ben yanında yüzlerce çalışanı olan, her gün 10.000’lerce insanın karnını doyuran, Türkiye’de en yüksek katma değer ve vergi ödeyen yemek şirketlerinden birinin kurucusu olarak, bu markayı çocuklarıma miras olarak bırakmam neredeyse imkânsız hale geldi. Bu durum gerçekten insanı çok üzüyor ve hayal kırıklığına uğratıyor. Umutlarımızı ne yazık ki yitirdik. Hazır yemek sektörü, Cumhuriyet’in kuruluşu ile birlikte, kamu alanındaki (Sümerbank, Demir-Çelik Fabrikaları, Çimento fabrikaları gibi…) çalışanların yemek ihtiyacını gidermek için devlet tarafından ortaya çıktı, ardından 1950’lerden sonra köyden kente göçle birlikte işçi sayısının artmasıyla, iş yerindeki yemek ihtiyaçlarının karşılanması için özel yemek şirketleri ortaya çıktı. O dönemlerde hazır yemek sektöründe en güzel ve kaliteli yemekler yeniyordu. Ancak 1980’lerden itibaren sektör, eğik bir düzlemden aşağı kayıyor. Bu sektöre 80’lerde girdiğimde 350 gr ile dana haşlama veriyorduk. 200 gr ’dan taskebabı yapıyorduk. Üstelik de haftada iki ya da üç kere veriliyordu. Türkiye’de 1980 öncesi sendikalar vardı. Sendika hareketleri son derece güçlüydü. İşçiler et denilince 350 gr çiğden dana haşlama istiyordu. Ama 12 Eylül hareketinin sendikacılığı bitirmesi ve kamunun yerine özel sektörün geçmesiyle yani özelleştirmelerle birlikte her şey değişmeye başladı. Bugün tas kebabı ya da haşlama verilirken 100 gr’lar konuşuluyor. Eskiden çalışanlar kaliteli ve protein değeri yüksek yemek talep ediyordu. 12 Eylül’den sonra sendikacılığın bitmesiyle firmalar ucuz maliyetten dolayı karbonhidrata dayalı menüler talep ediyor. Çalışanlar bu durumdan mutsuz, çünkü zaten evinde de et yiyemiyor, karbonhidratla besleniyor. Maalesef biz, bu noktaya

geldik. Düşünebiliyor musunuz hala 7-8 TL’ye yemek alınıp satılıyor. Lokantalarda 7-8 TL’ye bir kase çorba verilmiyor. Sektöre girdiğim dönemlerde bir kişinin yemek fiyatıyla 1 kilo et alabiliyorduk. Bugün en iyi fiyat 10 TL. Ortalama kemiksiz etin kilosu ise 40- 50 TL. Bugün bir kişinin yemek fiyatıyla 200 gr dahi et alamıyorsunuz. Yemekler sadece etle mi pişiyor? Bunun işçiliği var, 10 çeşit yemeği var. Biz 80’lerde üç çeşit yemek yapardık. Bir çorba, bir ana yemek, yanına tamamlayıcı yemekler vardı. Yemekler hem gözü hem de mideyi doyururdu. Müşterimizin yüzü gülerdi. Çalışanlarımıza da daha iyi maaş veriyorduk. Ama maalesef 12 Eylül sonrası sendikaların bitirilmesi, özelleştirmeler, yabancıların sektöre girip konsülde etmeleri, AYI piyasasının hâkim olması, taşeronculuk, ucuz fiyat politikası ve her şey dâhil sistem, hatta şimdilerde yeni yeni türeyen komisyoncu şirketler, bu sektörü ayaklar altına düşürdü. Türk sanayisi ve ticareti %60’a varan oranlarda yabancıların kontrolünde. Hal böyle olunca hazır yemek sektöründe de %70’in üzerinde yabancıların egemenliği söz konusu. Yabancı şirketler yemek almak için Türkiye’de iş yapan yabancı yemek firmalarını tercih ediyorlar. Bu da yetmezmiş gibi ülkemizde kamu, maliye hatta Türk Silahlı Kuvvetlerinin yemeğini bile yabancı firmalar temin ediyor. Milli ve yerlilikten bahsettiğimiz en temel ve stratejik kurumlarımızın yemek hizmeti yabancılar tarafından karşılanması üzüntü vericidir ve bir o kadar da düşündürücüdür. Sektör, ucuz fiyat politikalarından dolayı kendisine yatırım yapamıyor ve bu sebeple kendisini taşıyamıyor. Artık istihdam yaratamıyor ve taşıma yemekçilik neredeyse bitiyor. Ben Keyveni olarak, tek milli firma olarak, ayakta durmaya ve hayatımı sürdürmeye çalışıyorum. Robin Hood gibi savaşıp direniyorum. Bu sektörde rekabet ucuz fiyatla değil, kalite ile olmalıydı. 1960’larda-70’lerde kurulan ve alt yapısıyla son derece başarılı yemek firmaları vardı ama 2000’lerin başına gelene kadar hepsi teker teker bu yaşanan sorunlardan dolayı kapandı. Şehir merkezinde, gelişmiş alt yapısıyla hizmet veren bir tek Keyveni kaldı. Biz bununla övünmüyoruz. Bu çok acı bir hikâye. Çözüm için yapılması gereken bu sektörün kalan taşları kendisiyle yüzleşmeli ve öz eleştiri yapmalı. Bu fiyatlarla bu iş olmaz. Hem toplum sağlığı ile oynanıyor, hem devlete katma değer üretemiyoruz, hem de sektöre yazık ediliyor. Sağlıksız, tatsız, naylon yemekler üretiliyor. Tedarikçiler dolandırıldığı için catering sektörüne hammadde vermek istemiyor. Özet olarak, küçük hesapların peşinde koşup, koskoca sektörü heba etmemek gerekiyor. Bu kadar olumsuzluktan bahsedince insanlar, “Madem sende neden bu işi bırakmıyorsun” diyebilirler. Yüzlerce insan çalıştırıp, birkaç yıllık taahhüt altına girenler nasıl işi bırakacak. Kıdemler, ihbarlar, yasal gereklilikler var. İnsanların emeği var. Bu sebepler iş adamına ya da sanayiciye işini terk ettiremiyor. Yok olma pahasına, yani ölümüne işimize devam ediyoruz.

Aralık 2018

23


Kısa Haberler

Restoran menülerinde yeni dönem Uymayanlara ceza kesilecek

Tarım ve Orman Bakanlığı restoran gibi toplu tüketim yerlerinin menülerinde alerjen bileşenlerinin belirtilmesini zorunlu hale getirdi. Hürriyet Ekonomi yazarı Meltem Özgenç’in haberine göre; Tarım ve Orman Bakanlığı lokanta, restoran ve kafe gibi toplu tüketim yerlerinin menülerinde tüketicilere sunulan gıdanın adının yanında alerjen bileşenlerinin belirtilmesini zorunlu hale getirdi. Bakanlık bu bileşenleri müşteriye sunmayan yerlere de 2019 yılı sonu itibarıyla ceza kesecek.

Hangi alerjenler için uyarı yapılacak? Tarım ve Orman Bakanlığı 2019 Yılı Bütçe Sunum kitapçığında yer alan ayrıntılara göre alerjen bileşenler arasında gluten içeren gıdalar, kabuklular ve ürünleri, yumurta ve ürünleri, balık ve balık ürünleri, yerfıstığı ve ürünleri, soya fasulyesi ve ürünleri, süt ve süt ürünleri, sert kabuklu meyveler, kereviz ve ürünleri, hardal ve ürünleri, susam tohumu ve ürünleri, kükürt dioksit ve sülfitler, acı bakla ve ürünleri, yumuşakçalar ve ürünleri yer alıyor.

Balparmak ve IFFCO’dan Önemli İşbirliği

Balparmak Ortadoğu’yu Türk Balıyla Tanıştıracak

Balparmak, Ortadoğu bölgesinin en önemli hızlı tüketim sektörü oyuncularından IFFCO ile işbirliği anlaşması imzaladı. İşbirliği çerçevesinde Balparmak’ın çiçek ve çam balları ile Apitera ve BallıMix gibi inovatif ürünleri, ilk olarak Dubai’de satışa sunuldu. Ardından GCC (Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi) bölgesinde yer alan ülkelerde de tüketiciyle buluşacak. Balparmak, Birleşik Arap Emirlikleri’ndeki hızlı tüketim sektörünün en önemli oyuncularından IFFCO ile imzaladığı işbirliği anlaşmasıyla, Ortadoğu’yu Türk balıyla tanıştıracak. Binlerce endemik bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu’nun çiçek balı, dünya rezervinin %90’ı Türkiye’de bulunan çam balı, Apitera ve BallıMix gibi inovatif ürünler, Kasım ayı itibariyle Dubai’de Carrefour ve Union Cooperative Society gibi zincir marketlerde tüketiciyle buluştu. İşbirliğine ilişkin konuşan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “En önemli amacımız Türk balının tüm dünyada bilinirliğini artırabilmek. Aynı zamanda Turquality’den aldığımız destekle yurtdışına yerli ürünlerle açılıp, ülke ekonomisine katkıda bulunmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede IFFCO ile yaptığımız işbirliği büyük önem taşıyor. Ortadoğu ve Körfez ülkelerinde bulunan ulusal, yerel zincir marketler ve geleneksel ticaretin yanı sıra, ev dışı tüketim kanalı temsilcileri vasıtasıyla buradaki tüketicileri de Türk balıyla tanıştıracağız. Türkiye’de tek, Avrupa’nın en kapsamlı 4 eşdeğer bal ihtisas laboratuvarlarından birine sahip olan Balparmak’ı, dünya markası yapmak için yolumuza bundan sonra da başarıyla devam edeceğiz.” dedi.

24

Aralık 2018


Estetik,dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri... Geniş üretim kapasitesi ve yaygın bayi ağı ile KÜLSAN, İzmir ’den Diyarbakır ’a, Trabzon ’dan Antalya ’ya 81 ile ürünlerini ulaştırmaktadır.

KÜLSAN hayatı kolaylaştıran ve şıklığı ön planda tutan ürünlerini Arcomel, Arcoform ve THERMOSET olarak üç ana marka altında toplamıştır.

KÜLSAN A.Ş Karayolları Mah. Kadir Akdoğan Cad. No:18 Küçükköy 34255 Gaziosmanpaşa İstanbul - Turkey

Tel: 0212 477 56 66 Faks:0212 477 57 77

www.kulsan.com.tr e-mail:kulsan@kulsan.com.tr

İSTOÇ Mağaza : 24 Ada No:16 Bağcılar - İstanbul Telefon: +90 212 659 78 36 - Faks: +90 212 659 78 37 Fabrika: Karaağaç Mah. Kapaklı O.S.B 101 Cad. No: 6 /2 Kapaklı Tekirdağ Aralık 2018

25


Burçlara göre beslenme

Yemeksepeti Zodyak’ın Lezzet Düşkünlerini Açıkladı

Astrolojiye göre, her burcun kendine has yeme alışkanlıkları ve farklı yemek tercihleri bulunuyor. Kimi geleneksel yemekleri tercih ederken, kimi egzotik ve farklı mutfakları deneyimlemeyi seviyor. Kimi her lezzete açıkken kimi daha seçici olabiliyor. Kimi baharatlı seviyor kimi baharatsız. Yemeksepeti de eğlenceli bir araştırmaya imza atarak astrolojiye göre burçların en çok sevdiği tatlar ile Yemeksepeti’ndeki kullanıcıların burçlarına göre yemek tercihlerini kıyasladı. Atalarımız boşuna dememişler ‘beş parmağın beşi de bir değildir’ diye. Astrolojiye göre de durum pek değişmiyor. Zodyak’ın on iki burcu da birbirinden farklı özelliklere sahip. Yemeksepeti de eğlenceli bir araştırmaya imza atarak 9,5 milyon kullanıcısının doğum günü tarihlerini paylaşmayı seçenlerin 2018’in ilk 9 ayındaki siparişlerini 26

inceledi. Araştırma, Yemeksepeti ’ndeki kullanıcıların burçlarına göre birbirinden en çok farklılaşan lezzet tercihlerini ortaya koyuyor.

Koç: Çiğ köfte, ıslak hamburger, kıymalı kır pidesi, çikolatalı sufle

Astrolojiye göre enerjik yapılarıyla dikkat çeken koç burçları acı ve baharatlı yemeklere asla hayır diyemiyor. Koç burcu Yemeksepeti kullanıcıları da acılı bir lezzet olan çiğ köfteyi en çok sipariş ederek astrolojiyi doğruluyor. Koç burçlarının siparişlerinde ayrıca ıslak hamburger ve kıymalı kır pidesi ilk 3’te yer alıyor. Koç burcunun favori tatlısı ise çikolatalı sufle.

Boğa: Cheeseburger, etli ekmek, ezogelin çorbası, profiterol Burçlarla en arası olmayanlar bile boğanın boğazına düşkün olduğunu bilir. Astrolojiye göre gastronominin gerçek Aralık 2018


Burçlara göre beslenme temsilcileri olarak da adlandırılan boğa burçları ağırkanlı yapıları itibarıyla öğünlerini ayaküstü geçiştirmekten de hiç hoşlanmazlar. Boğa burcu Yemeksepeti kullanıcıları ise daha pratik lezzetlere yöneliyorlar. Cheeseburger, etli ekmek ve Urfa dürüm boğaların en sevdiği ilk 3 lezzet. Boğaların tatlı tercihi için enfes kreması ve bol çikolata sosuyla vazgeçilmez tatlılardan olan profiterol.

İkizler: Mantı, mercimek çorbası, sosisli sandviç, elmalı tart

Neşeli, arkadaş canlısı ve hareketli yapısıyla dikkat çeken ikizler burcu astrolojiye göre hafif ve pratik yemekleri tercih ediyor. İkizlerin Yemeksepeti’ndeki yemek siparişleri ise tam tersini söylüyor. Bol kalorili ama bir o kadar lezzetli olan mantı ve sosisli sandviç ikizlerin favori siparişleri arasında en üst sırada. En sevdikleri çorba ise mercimek çorbası. İkizler burcunun tatlı seçimi de pek hafif sayılmaz. İkizler burcunun sipariş şampiyonu tatlısı elmalı tart.

Yengeç: Tavuk suyu çorba, İnegöl köfte, Sultanahmet köfte,

aşure

Evine düşkün, duyarlı, meraklı, sempatik, dost canlısı yengeçler astrolojiye göre en çok ev yemeklerine düşkün. Yengeç burcu Yemeksepeti kullanıcılarının en favori siparişleri olan tavuk suyu çorba da bunun göstergesi. Yöresel lezzetlerimizden İnegöl köfte ve Sultanahmet köftesi yengeçlerin en sevdiği diğer iki yemek arasında yer alıyor. Yengeçlerin favori tatlısı ise biz Türklerin vazgeçilmezi aşure.

Aslan: Tavuklu pilav, cevizli lahmacun, Ayvalık tostu, halka tatlısı

Astrolojiye göre ihtiraslı ve lider ruhlu aslan burçları en kaliteli malzemelerden yapılmış pahalı yiyeceklere düşkün. Aslan burçlarının sipariş tercihleri ise mütevazı ve ekonomik yemekleri tercih ettiklerini gösteriyor. En çok sipariş verdikleri yemekler ise tavuklu pilav, cevizli lahmacun ve Ayvalık tostu. Favori tatlıları ise bol şerbetli halka tatlısı.

Başak: Adana kebap, kokoreç, simit, bombe Mükemmelliyetçi, detaycı ve titiz olmaları ile bilinen başak burçları astrolojiye göre genelde ev yemeklerine düşkünler. Oysa sipariş oranlarına göre başaklar tam bir sokak lezzeti düşkünü. Başak burçlarının en çok sipariş verdikleri yiyecekler arasında vazgeçilmez sokak lezzetlerimiz kokoreç ve simit yer alırken bir diğer favori siparişi ise bol acılı Adana kebap oldu. Başakların favori tatlısı ise son zamanların yükselen yıldızı bombe.

Terazi: Zeytinyağlı yaprak sarma, boyoz, kıymalı çiğ börek, Tarçınlı donut Astrolojiye göre tam bir yemek tutkunu olan teraziler için her yemek onlara bir ziyafet. Her lezzete düşkün olsalar bile porsiyonlarını küçük tutmaya özen gösteriyorlar. Yemeksepeti’ndeki Terazi burçlarının en çok sipariş ettikleri lezzetlere bakıldığında ise çeşitlilik dikkat çekiyor. Teraziler; en çok yaprak sarma, boyoz ve kıymalı çiğ böreği tercih ediyor. Tatlı tercihlerinde de

farklı bir lezzete yönelen teraziler en çok tarçınlı donut sipariş ediyor.

Akrep: Midye dolma, patates kızartması, mangal sucuklu ekmek arası, çilekli tartolet

Mücadeleci, hırslı ve gizemli yapılarıyla dikkat çeken akrepler astrolojiye göre en çok acı ve bol baharatlı yemekleri tercih ediyor. Akrep burçlarının sipariş tercihleri çok da acılı ve bol baharatlı yemeklerden yana olmadıklarını söylüyor. Akrepler en çok deniz ürünlerinin favorisi midye dolma, hem ana yemek hem de atıştırmalık olarak tükettiğimiz patates kızartması ve mangal sucuklu ekmek arası siparişi veriyor. Akreplerin favori tatlısı ise çilekli tartolet.

Yay: Tavuk döner, ızgara köfte, tantuni, fırın sütlaç Meraklı ve yeniliklere açık yapılarıyla ön plana çıkan yay burçlarının astrolojiye göre tercihleri egzotik, farklı ve baharatlı yemeklerden yana. Yay burçlarının en çok sipariş ettiği lezzetlere bakıldığında ise daha geleneksel yemekleri tercih ettikleri görülüyor. Tavuk döner, ızgara köfte ve tantuni bu burç grubuna ait kullanıcıların sipariş verdiği yemekler arasında yer alıyor. Yay burçları tatlıda da gelenekseli tercih ediyor. Hafif ve sütlü tatlı denilince ilk akla gelen fırın sütlaç yay burçlarının favorisi.

Oğlak: Kaşarlı gözleme, lahmacun, pilav üstü et döner, ekler Astrolojiye göre Zodyak’ın yorulmak bilmeyen işçileridir Oğlak. Ama iyi yemek için de her daim zaman bulurlar. Gelenekçi ve seçici yapılarıyla öne çıkan oğlaklar yemek seçimlerinde de tercihlerini gelenekselden yana kullanıyorlar. Oğlakların sipariş tercihleri de astrolojiyi doğrular nitelikte. Kaşarlı gözleme, lahmacun, pilav üstü et döner oğlakların sipariş şampiyonu lezzetleri. Tatlıda seçici olan oğlakların favorisi ise bol vanilya kremalı üstü çikolata kaplı leziz mi leziz ekler.

Kova: Tavuk kanat, kıymalı güveç, ciğer şiş, kazandibi Astrolojiye göre özgürlüğüne düşkün kova burçları tercihini düşük kalorili yiyeceklerden yana kullanıyor. Sipariş oranları ise kovaların protein ağırlıklı beslenmeyi sevdiklerini gösteriyor. Tavuk kanat, kıymalı güveç ve ciğer şiş kovaların en çok sipariş ettikleri yemekler arasında yer alırken tatlıda ise tercihlerini hafif ve sütlü tatlılardan yana kullanıyor. Kovaların en sevdiği tatlı ise kazandibi.

Balık: Köfte dürüm, domates çorbası, goralı sandviç, fıstıklı

baklava

Dünya zevklerine düşkün, hassas ve şefkatli balıklar astrolojiye göre, mis kokulu bir çorbaya, köfteye ve hamur işlerine asla hayır diyemiyor. Balık burçlarının favori siparişleri ise bunu doğrular nitelikte. Üstü bol kaşarlı sımsıcak domates çorbası, köfte dürüm ve goralı sandviç balıkların en sevdiği yemekler arasında üst sıralarda. Bol fıstıklı ve şerbetli baklava ise balık burcunun karşı koyamadığı tatlılar arasında ilk sırada.

Aralık 2018

27


Firma Tanıtımı

ALLİ GIDA, Türkiye’nin en büyük ve modern Soğan Konservesi üretim hattına sahip…

40 yılı aşkın süredir Dünyanın ve Türkiye’nin yıldızlaşmış konserve fabrikalarına gıda üretim hatları üreten ALEVİNOKS® ve LİNGERTÜRK® makina firmalarının ortaklığıyla kurulan ALLİ GIDA®; benzersiz ve sağlıklı konserve üretimiyle gıda sektörüne yön vermeye devam ediyor.

Yüksek verimli soğan işleme hattıyla; börek, lahmacun ve pide fırınlarını mercek altına alan ALLİ GIDA® yeni ürünleri mor ve beyaz soğan konserveleriyle ‘‘Usta Şeflerin Yeni Yardımcısı’’ mottosu ve ALLİ HORECA® markasıyla soğan ihtiyacını kökten çözümlüyor.

Gıda işleme sistemlerindeki yılların tecrübesi, teknolojik altyapısı, Ar - Ge deneyimi ve inovatif yaklaşımlarıyla gıda piyasasına sağlıklı ürünler sunmayı hedefleyen ALLİ GIDA®, konserve üretim teknolojisinde Türkiye’nin ilk Vakumlu Ambalajlama teknolojisini ve Dönerli Otoklav Sterilizasyon teknolojisini birleştirerek susuz konserve üretmiştir. Diğer konservelere oranla susuz sayılabilecek kıvamda, az salamuralı daha fazla lezzet taneleriyle ve yiyebileceğimiz miktarda tuz oranıyla, besin değerlerinde kayba neden olmadan dalından sofranıza sağlıklı ürünler sunuyor.

Soğan üretim hattı benzersiz ve yüksek teknolojisi sayesinde günlük 15 ton soğan işleme kapasitesine sahiptir. Türkiye’nin en modern soğan üretim hatlarını geliştiren ALLİ GIDA®; börek, lahmacun ve pide fırınlarına büyük kolaylık sağlamakta ve onları soğan ayıklama, doğrama ve pişirme zahmetinden kurtarmaktadır. Yaklaşık 20 kg. soğanı işleyeyip 5 kg ’lık konserve haline getirerek ustaların işini kolaylaştırmaktadır.

İzmir Tire Organize Sanayi Bölgesindeki modern ve hijyen tesislerinde, Üniversitelerden de gerekli know-how desteği alarak, AR-GE çalışmalarıyla sizi Türkiye’de görmediğiniz alışılmışın dışında yepyeni ürünlerle tanıştırıyor.

‘‘Hemen aç hemen kullan’’ teknolojili ‘‘ "Easy Open = Kolay Kapak’’ ayrıcalığını da sunmakta ve üreticileri satın alma, stoklama ve ürün işleme konusunda büyük bir kolaylıkla buluşturmaktadır. Yemek üreticileri, lokantalar, restaurantlar ve cafeler artık soğan işlemekle uğraşmayın. ALLİ HORECA® ürünleriyle daha kısa sürede daha fazla üretim yaparak verimliliğinizi ve kârınızı arttırın.

ALLİ GIDA®’ üstün kalite standartlarıyla ürettiği yenilikçi ve alışılmışın dışındaki sağlıklı konserve çeşitleriyle tanışmaya hazır mısınız?

Göker Akduman, Alli Gıda ’da göreve başladı

Sektörün tanınan ve başarılı isimlerinden Göker Akduman Alli Gıda Satış ve Pazarlama Direktörü olarak göreve başladı. Soğan konservesi konusunda alanının en başarılı yöneticisi seçilen ve bu konuda 2 kitabı bulunan Göker Akduman çalışmalarına Alli markası ile devam edecek.

Göker Akduman Kimdir?

1967 doğumlu olan Göker Akduman evli ve 1 çocuk babasıdır. İlk, orta ve lise eğitimini doğum yeri olan Balıkesir ’in Manyas ilçesinde tamamlamıştır. 1985 yılında Management katkısı ile İş İdaresi ve İş Gelişimi eğitimi almak üzere Almanya ve Fransa’da kalmıştır. Eğitimini tamamladıktan sonra sırası ile Sezginler Grup, Saray 28

Holding bünyesinde bölge müdürü olarak çalışmıştır. Baktat Grup, Türkiye satış ve pazarlama bölümünde analist olarak çalıştıktan sonra Tosya Gıda A.Ş. kuruluşunda çeşitli görevlerde bulunmuş ve İşletmeler Müdürü olarak emekli olmuştur. Daha sonra Yılmazlar Tarım Genel Koordinatörü olarak iş hayatına katkı sağlamıştır. Şu anda Alli Gıda Satış ve Pazarlama görevini yürütüyor. Aynı zamanda İhtisas Kulübü Yönetim Kurulu Üyeliği ve Atatürkçü Düşünce Derneği Şube Üyeliği ile de sosyal hayatın içinde bulunmaya devam ediyor. İTÜ geliştirme projeleri kapsamında yürütülen yaşam koçu sertifikasına sahiptir. İngilizce bilmektedir.

Aralık 2018


GIDA SOĞUTMADA

Marmara Sanayi Sitesi L Blok No:243 İkitelli - İstanbul Tel: 0212 472 09 75 (2 H)Faks: 0212 42720974 GSM: 0533 626 44 05 www.fdr.com.tr e.mail:info@fdr.com.tr Aralık 2018

29

Kasım 2018

25


Köşe Yazısı / Gıda Hijyeni Mehmet Baki ASUTAY

Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.

Nerede, ne kadar mikroorganizma var? kurum, kuruluş ve kişi hedef alınmadan sadece kişisel merak ve toplumumuzu bilgilendirme amacıyla, şahsım tarafından 1 ay süre içerisinde güncel hayatımızda hijyen açısından hangi yüzeylerde ne kadar canlı mikroorganizma olduğunu tespit etmek amacıyla ATP1 cihazıyla ölçümleri yaptım ve bulguları aşağıdaki çizelgede paylaşmak istiyorum. Değerler RLU2 cinsinden adet olarak belirtilmiştir.

Günlük yaşantımızda farkında olmadan ellerimizi birçok farklı yüzeye temas ettiririz. Bu yüzeylerde bizlerle birlikte yaşayan başka canlılar olan mikroorganizmalar da mevcuttur. Ayrıca bizim temasımızdan önce bir başkası da bu yüzeylere temas etmiş olabilir. Önemli olan, bu yüzeylerdeki gözle görülmeyen canlıların bizlere zarar verecek rakamlarda olmaması gerekir. İşte bu merakımı gidermek için yapmış olduğum bu çalışmada hiçbir

Tablo 1 - Akıllı telefon yüzeyi - Ayakkabı tabanı ve içi - Binanın asansör düğmesi

652 3469 780

- AVM içinde bulunan ankesörlü telefon avizesi - Ofis elektrik düğmesi - Aynı sinemanın tuvalet el kurutma cihazı alt

156 2434

- Çöp attığım belediye konteyner kapağı

10755

- Aynı sinemanın kağıt havlu makinası el sensör yüzeyi 1468

- Berberin yüz fırçası

24478

- Aynı sinemanın bekleme holündeki koltuk yüzeyi

- Kullandığım arabanın koltuk yüzeyi - Kullandığım arabanın direksiyon simidi - Ekmek aldığım fırıncıdan aldığım bozuk para

157 75 1634

- AVM içinde bulunan ankesörlü telefon avizesi

425 4324

- Ofis elektrik düğmesi

156

- Klima hava emiş yüzeyi

2596

176

- Kasap bıçağı

- Marketten aldığım peynir kabının üzeri

409

- Hamur teknesi

4233

- Çift katlı otobüsün tutunma askılıkları

3796

- Sebze soyacağı

600

- Bilgi sayar tuşları

- Aynı otobüsün cam kenar yüzeyi

234

- Terazi üstü

- Aynı otobüsün inmek için bastığımız duracak düğmesi

1685

- Soğuk hava deposu kapı kolu

- Aynı otobüsün koltuk başları

1408

- Mikro dalga fırın kapağı

- Gitmiş olduğum hastanenin müracaat bankosu

450

550

6639 24866 954

- Ekmek kesme tahtası

2443 1637

- Aynı hastanenin tuvalet kapısı kolu

2403

- Tuzluk, Biberlik

- Aynı hastanenin tuvalet klozet kapağı üstü

3622

- Kepçe

100

- Aynı hastanenin bekleme koltuk yüzeyi

1801

- Mutfak tezgâhı

652

- Gitmiş olduğum AVM’nin yürüyen merdiven el koyma yeri 30562

- Temiz kap koyma rafı

- Aynı AVM’nin çay içtiğim masa üzeri

22935

- Temiz tencere içi

- Aynı AVM’nin başka bir bölümündeki masa üzeri

14027

- Bulaşık süngeri

8466

- Aynı AVM içindeki marketin arabası tutma yeri - Sinemanın oturma koltuğu

24 3548

- Kurulama bezi

8979

- Çöp kovası (ayak basmalı) üstü

12400

659

- Çeşme suyu

2434

- Buzdolabı içi

-Aynı sinemanın kağıt havlu makinası el sensör yüzeyi

1468

- Su sebili sıcak ve soğuk su çeşme başlığı

-Aynı sinemanın bekleme holündeki koltuk yüzeyi

77

824

-Aynı sinemanın tuvalet el kurutma cihazı alt

-Aynı sinemanın tuvalet kapı kolu

425

1 - ATP(adenosine triphosphate) Cihazı: Çeşitli yüzeylerdeki yaşayan mikroorganizmaların, adenozintrifosfat yoluyla bulunmasını sağlayan teknolojik bir cihaz. 2 - Relative Light Unit(İng.): Bağıl Işık Birimi

30

4324

Aralık 2018

10 3245 512


Hızlı ATP izleme sistemi olarak da bilinen cihaz yüzeylerde ve su numunelerinde biyolojik olarak meydana gelmiş kontaminasyonun hızlı şekilde tespitini sağlamaktadır. BIOTRACE Unilite NG Markalı HACCP Monitör cihazı ve Aqua Trace Rapid Water test kitleri ile su içerisinde (ve yüzeylerde) bitki ve hayvan kökenli organik madde kalıntıları ve bakteri, küf ve mayaların varlığında mevcut ATP’nin ışıma yöntemiyle tespitini prensip alan metotla yapılan analiz sonucudur. Uni lite Biotrace Hızlı Hijyen izleme sistemi ile 10 sn.de ölçülmüştür(ATP). ATP(Adenozintrifosfat) adlı özel bir molekülün içinde paketlenir. Sonra da hücrenin içinde gerçekleşen bütün üretim işlemlerinde kullanılır. 10 sn. içinde ATP molekülünün enzimler (Luciferin, Luciferaz) vasıtası ile AMP(Adonozinmonofosfat)’a dönüştürüldüğünde açığa çıkan fosforun yaydığı ışığı RLU (Relative Light Unit) cinsinden belirler. (ATP) NG CİHAZI İLE “ AQUA TRACE” ve CLEAN TRACE swapları kullanılmıştır. Not: yukarıda verilen ölçüm değerleri Mehmet Asutay özel ölçümleridir (Bağlayıcı değildir).

Sert yüzeylerde 500 ’ün altındaki rakamlar bizlere o yüzeylerin temizlenmiş ve dezenfekte edilmiş olduğunu, 500 - 1000 arasındaki değerler normal kabul edilmekte, 1000 RLU ’nun üzerindeki değerler ise risk teşkil etmekte olup, temizlik ve dezenfeksiyon yapılması gerekmektedir. Şebeke suyu için 100 ’ün altı kabul edilmektedir. Gözle göremediğimiz bu küçük canlıların insanlarda hastalık yapabilme riskinin her zaman var olduğu bildiğimizden, günlük hayatta pekte önem vermediğimiz temizlik ve dezenfeksiyonun ne kadar önemli olduğunun farkında olmadan yaşıyoruz. Hastalık veya problem başladığında ise acaba bana nerden bulaştı diye düşünüp duruyoruz. Temizlik ve dezenfeksiyon konusunun önemini yukarıdaki araştırma çalışmasında bir kez daha vurgulanmak istedik Mümkün olduğunca temizlik ve dezenfeksiyon işlemlerinde gözden kaçırabileceğimiz bu yüzeylerinde itina ile dezenfekte edilmesi toplum ve işletme sağlığını olumlu yönde etkileyecektir. İşletmeler aralarda çok kullanılan ve temas edilen yüzeyleri dezenfekte etmelidirler. 2019 yılında her şey gönlünüzce olsun!

Aralık 2018

31


Köşe Yazısı / Toplu Yemek Memnune DEMİREL Gıda Mühendisi

demirelmemnune@gmail.com www.memnunedemirel.com.tr

Teknolojiye sırtını çevirme Maliyet programları olmasa da olur mu? İstemediğiniz, gerekli görmediğiniz hiçbir şey zorunlu değil. Firma sizin. İstediğiniz gibi kontrol edebilirsiniz. Duruma hep beraber iki açıdan da bakalım; kazanım ve kayıplarımız neler olabilir. Orta ve büyük kapasiteli işletmeler üzerinden düşünelim, küçük kapasiteli tek mutfakla çalışan bir işletmeyseniz kontrolü bu programlara ihtiyaç duymadan da rahatlıkla sağlayabilirsiniz. Hayatımızdaki en önemli değerlerden biri tabii ki güven bunu istisnasız kabul ediyorum. Fakat ticarette kayıtlara bakmadan güven odaklı hareket etmek bizi kaç adım ileriye götürür? Kayıtların kontrolü de karşınızdaki insanlara güvenmediğiniz anlamına gelmez zaten, finansal verilerinizin karşılaştırmasını ve doğrulamasını yaparsınız. Firmanızda maliyet programlarına gerek duymadan Excel üzerinden de formüller ve tablolar oluşturarak işlemlerinizi yürütebilirsiniz. Gerçekten tüm detaylarıyla kullanabilen biri için Excel kesinlikle bir nimet birçok işlemi kolaylaştırmamıza yardımcı oluyor. Konuyu bir ileri aşamaya taşıyıp aslında Excel de kullanmasanız olur bilgisayar maliyetini de kısalım kâğıt kalem ve hesap makinesi yeter! Demeyeceğim. Bu durumda kazanımımız ne olacak? Excelle çözümleyerek ekstra bir program yatırımı yapmadık. Programdan kaynaklanan eğitim ve bu sürede geçecek iş kaybı da olmadı. Bir de adaptasyon süreci var tabii ki, her yenilik biraz sabır gerektiriyor ki sabrımızda bizde kalacak çok şükür. Kayıplara da bakalım; ufak bir soru, A projemizde geçen hafta ne kadar kırmızı et alımı olmuş? Reelde ihtiyaç neymiş? Deposunda şu anda bulunan miktar ne kadar? İlk sorudan başlayalım cevaplamaya, bu soruya cevap verebilmek için faturalar muhasebeye ulaşmışsa oradan kontrol sağlayabilirsiniz. Fatura yoksa projeyi arayarak, maille bilgi alabilirsiniz. İkinci soru için proje menüsünü alıp basit hesaplamalarla ihtiyacı çıkarırsınız. Son sorunun cevabı ortada projeden bilgi alınacak anlık bakılabilecek ortak veri kaydı olmadığına göre. En az 10 proje için bu kontrolü yaptığınızı düşünelim? Harika bir zaman kaybı… Benzer şekilde anlık maliyet kontrolü yapmak istediğinizde yine verilerin size gelmesi, fazla zaman kaybına sebep olacak. Zamanınız çoksa diyecek sözüm tükenir, İstanbul’da yaşayan bizler zamana muhtacız, açız. Peki, maliyet programı kullanıyoruz diyelim; Kaybımız bir önceki durumda kazanç saydıklarımız program yatırımı yapmamış olacağız. Tamam, eğitim olacak ama personel zaten her koşulda maliyet için bir eğitim alacak burada ekstra bir adaptasyon süreci olacak sadece. Kazanımlarımız neler olabilir? Bu durum tamamen size bağlı. Program satın almaya karar verdiğinizde beklentinizi tam olarak biliyor olmalısınız ki ihtiyaçlarınıza cevap verebilsin. Her bölümün tek tek ihtiyaçlarını not alın,

32

Birbirleriyle iş akışında, iletişimde bulunan bölümler arasında da beyin fırtınası yapılmasını sağlayın, Gereksiz ayrıntı ve detaylara boğulmadan isteklerinizi net görebileceğiniz uygulamaları seçmeye çalışın. Programların önceliği muhasebe kayıtlarına yöneliktir Bağlantılı olarak üretim, satın alma kayıtları ve finans, vs. Detaylandırmak sizin isteklerinize göre gelişecektir. Özellikle üretim kayıtlarınızda her bölümün taleplerine cevap vermesine özen göstermeliyiz İş akışınızı gözünüzün önünde canlandırın ve ulaşmak istediğiniz veriler neler düşünün Örneklendirelim; Üretimdeyim, siparişlerimi hazırlayacağım Depo kayıtları önemli Aşçıbaşı rahatsızlandı gelemedi Yardımcı personel reçetelere çok hâkim değil Uygulanan reçetelerimi görebilmeliyim. Satın almadayım, Yıllık porselen anlaşması yapacağım Bir önceki yıl adet bazında alımlarımı görebilmeliyim Kırmızı ette önümüzdeki ay yine zam olacak fiyattan çok etkilenmek istemiyorum alımımın yüksek olacağı kalemlerde indirim yapılmasını talep edeceğim kullanım miktarlarını sistemde net olarak görmeliyim İnsan kaynaklarındayım, Personele ait tüm verileri evraklara gerek kalmadan görmek istiyorum. Yıllık zam oranını seçtiğimde yeni maaşı kendi hesaplayabilsin. Tazminat hesaplamaları için bir modül eklensin istiyorum Muhasebedeyim; Fatura girişi yaptığımda fiyat farklarının sistemsel uyarı vermesini istiyorum, Operasyon yönetimindeyim; Anlık maliyet kontrolü sağlamak istiyorum, vs. Ve siz sevgili patron oturduğunuz yerden istediğiniz verilere anlık olarak ulaşabilmenin ve kontrolün keyfini çıkaracaksınız. Bu ve benzeri taleplerinizi tüm bölümler bazında netleştirdikten sonra seçim yaparak program satın alabilirsiniz. Ben genel olarak şunu söyleyebilirim firmanız 3-4 şubeye ulaştığında program kullanımına başlanmalı. Büyük bir firma olduğunuzda bu yeniliği kabul ettirip uygulamaya sokmak çok zor bir süreç olabilir. Alışkanlıklar kolay değişmiyor ne yazık ki baştan alıştırmak en güzeli. Ben teknolojinin kolaylıklarına sırt çevirmeyi gereksiz bir inat olarak görüyorum. Eğer işlerin daha kolay yürümesini sağlayacak bir seçeneğim varsa; değerlendiririm. Bir binanın 17. Katına korkularım yüzünden değil sadece spor yapmak istiyorsam yürüyerek çıkarım onun dışında tabii ki asansörü kullanacağım çalıştığı müddetçe… Şimdi herkes kendi cevabını kendi bulsun ‘ olmasa da olur mu? Sevgiyle kalın…

Aralık 2018


Aralık 2018

33


Köşe Yazısı / Beyaz Et Yüce CANOLER

Ziraat Yüksek Mühendisi yucecanoler@mynet.com

Kimyasallardan ne zaman korkmalıyız

Kimyasallar deyince nedense insanın aklına önce canlı ve cansızları eriten, yakan, zehirleyen, çevreye zarar veren maddeler gelir. Hemen arkasından da kimyasalların olası zararlarını önleyici tedbirleri araştırma ihtiyacını hissederiz. Oysa insan, hayvan, bitkiler kısacası her canlının ve hatta cansız her maddenin yapısının kimyasallardan oluştuğu bilinmektedir. Sözünü ettiğimiz durum karışık duyguların yarattığı bir çelişkidir. 27 AB ülkesi arasında 2010 yılında yapılan bir kamuoyu araştırmasında insanlara “kimyasal ürün zihninizde hangi kelimeleri çağrıştırır” sorusu yöneltildiğinde alınan cevaplar, “Tehlikeli %68”, “ Çevre için zararlı %63”, “ Sağlıksız %51” şeklindedir. Kimyasal ürün denilince “Yararlı” kelimesinin akla gelme oranı “%22” olmuştur.

Bu endişeli ve karmaşık duyguları şimdilik bir kenara bırakalım. Kimyasal ürünlerin hayatımızda çok önemli işlevlerinin olduğu ve her geçen gün daha da önem kazanarak vazgeçilmez bir unsura dönüştüğü hususunu ele alalım. Kısaca ifade edecek olursak, uygun dozda kullanıldığı zaman vazgeçilmez bir dost, bilinçsiz kullanıldığında amansız bir düşmandır kimyasal ürünler. Endüstriyel üretimin hemen her çeşidinden tutun da ilaç, pestisit, gıda katkısı, temizlik, kozmetik gibi her sektörlerde yaygın olarak kullanılan kimyasal ürünler hayatımızın vazgeçilmezi olmuş durumdadır. Kimyasal ürünlerin insan hayatına girişi çok eskilere dayanmaktadır. Yaklaşık 4500 yıl önce Sümerlerin kükürdü, 3200 yıl önce Çinliler ve Romalıların cıva ve arseniği tarımsal üretimde zararlılara karşı kullandıkları bilinmektedir. Kullanılan kimyasal ürünlerin tamamına yakını 1900’lü yılların başına kadar bitkisel, hayvansal ve mineral kaynaklı doğal maddelerden elde edilmiştir. 1930’lu yıllarda kimya endüstrisinde sağlanan büyük atılım sonrasında binlerce sentetik kimyasal madde üretilerek kullanılmaya başlanmıştır. Ekli tabloda, baş döndürücü bir hızla büyüyen kimyasalların 70 senede geldiği seviye açıklıkla görülmektedir. İlgili çevrelerce üretim miktarının bugün 450 – 500 milyon tona ulaştığı tahmin edilmektedir.

DÜNYA KİMYASAL MADDE ÜRETİMİ (1930 – 2000)

Yıllar 1930

Üretim - Milyon Ton Artış% 1

-

1950

7

600

1970

63

800

1985

250

297

2000 400 60 Kaynak: Prof. Dr.Ali Esat Karakaya - Kimyasaldan Gıdaya DOZ ve RİSK 34

Günümüzde çok büyük kısmı sentetik orijinli olmak üzere 140 bin kimyasal kullanılmakta olup, büyük miktarlarda ve sıklıkla kullanılan kimyasalların sayısı 30 bindir. Üretilen kimyasalların parasal değeri de önemini gittikçe artırmaktadır. 1970 yılında dünyada üretilen kimyasal ürünlerin toplam değeri 171 milyar Amerikan doları iken 2010 yılında bu değer 4 trilyon 120 milyar Amerikan Dolarına çıkmıştır. Yaşamın her alanında sentetik kimyasal ürünlerin yaygın olarak kullanılmaya başlamasının ana sebebi, gıda ve ilaç dahil sanayinin birçok dalında üretimde sağladığı büyük kolaylıklardır. Ancak bu kadar çok kullanılan bir maddenin çevreye sızması da engellenememiştir. Çevre koruma bilinci ve yasalarının bu hızlı gelişmeye ayak uyduramaması, otoritenin hazırlıksız yakalanılmış olması bir talihsizliktir. ABD, Meksika ve Kanada ülkelerinde çevreye 4,9 milyon ton kimyasal madde yayıldığı, bu miktarın 2 milyon ton kadarının çevrede kalıcı olan ve besin zincirinde zenginleşerek insana ulaşabilen toksik kimyasal maddelerden oluştuğu hesaplanmıştır. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler bu hızlı değişimin sebep olduğu mevzuat yetersizliğinin giderilebilmesi için 1960’lı yıllardan başlayarak, gerek toksikoloji esasları, gerekse insan sağlığı ve çevre koruyucu nitelikteki yasa ve yönetmelikleri büyük bir hızla oluşturmuş ve uygulamaya geçmiştir. Neyse ki günümüzde, kimyasalların üretim ve kullanımı konusunda, toksikolojik araştırma ve testler, insan sağlığı, çevrenin korunması, olası risklerin minimize edilmesi gibi gerekli yasal tedbirler artık alınmıştır ve alınmaya devam edilmektedir. Bu yasaların dünya genelinde uygulanma amaçlı olarak uluslararası işbirliği ile hazırlanmakta oluşu da memnuniyet verici bir durumdur.

Kullanmakta olduğumuz kimyasalları hayatımızdan çıkarmak mümkün mü? Bu sorusu birçok kişinin aklını kurcalamaktadır. Bu soruya hemen ve çok kısa yanıt vermek gerekirse “mümkün değildir” demek yerinde olur. Nedenlerine gelince; • İlk akla gelen sebep ortalama ömrün kısalacak olmasıdır. 1900 yılında ortalama yaşam süresi, geri kalmış ülkelerde 30 yıl, ABD’de 47 yıl iken, 2015 yılına gelindiğinde dünya ortalaması 71,4 yıla çıkmıştır. Ülkemizdeki durum da pek farklı değildir. 1945 yılında erkekte 46,7, kadında 46,4 olan ortalama yaşam süresi, TÜİK verilerine göre 2015 yılında erkekte 75,3, kadında 80,7 yıla çıkmıştır. • Yaşam kalitesi çok düşecektir. Sağlığımıza önemli katkısı olan, her alanda yaşamımızı kolaylaştıran her şey kimyasallarla yapılmakta veya yapılmasında kimyasallar kullanılmaktadır.

Aralık 2018


Kimyasallar açışından “Gıda Katkı Maddeleri “nasıl kontrol altında tutuluyor? Yazılı ve sözlü basında kısa yoldan isim yapmak isteyenlerce yayılan asılsız söylentiler nedeniyle özellikle sanayide işlem görmüş gıdalarımızda kullanılan katkı maddeleri insanları tedirgin etmektedir. Günümüzde bu tedirginlik artık sanayide işlenmiş ürünlere karşı bir boykot kampanyasına dönüşmek üzeredir. Bilindiği üzere, gıda katkı maddeleri, gıdanın besleyici değerini korumak ve geliştirmek, mikroorganizma üremesine ve oksitlenmeye karşı koruyarak ürün kalitesini muhafaza etmek, duyusal özellikleri (tat, koku, renk, doku) korumak, özgün diyet ihtiyaçlarının karşılanması amaçlı ve ürünün imalatı sürecinde teknoloji gerektirdiği için kullanılır. Hangi gıdada hangi katkıların kullanılabileceğine uluslararası bir zincir içinde karar verilir. Gıda katkı maddeleri, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) nun ortak kuruluşu olan Kodeks Alimentarius Komisyonu ve bu yapıya bağlı Gıda Katkıları FAO/WHO Ortak Uzmanlar Komitesinin insan sağlığının korunması odaklı belirlediği kurallar çerçevesinde kullanılır.

Belirlenen kuralların insan sağlığını koruduğu konusunda Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) gibi uluslararası ve başta Birleşik Devletler Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) gibi bir dizi ulusal gıda ve sağlık otoritesinin de görüş birliği olmadan hiçbir katkı maddesi kullanılamaz. Gıda katkı maddeleri, yıllarca süren toksisite testleri sonucunda kullanım koşullarında güvenlikleri kanıtlandıktan sonra kullanım izni alırlar. Kanser yapıcı veya DNA üzerine etkili olan hiçbir kimyasal bu testlerden geçemez. Bu yönüyle gıda katkı maddeleri, belirlenen koşullara uygun kullanılmaları durumunda gıda kimyasalları içinde en güvenli gruptur. Medyada gıda katkıları konusunda yer alan ve özellikle ihtisas alanlarının dışına çıkılarak yapılan yorumların çoğunlukla bilimsel dayanağının olmadığı hususunu dikkatlerinize sunar, bu vesileyle, yeni yılınızı kutlar sağlıklı, huzurlu ve başarılı bir sene geçirmenizi dilerim. (Kaynak: Bu yazıda Prof. Dr. Ali Esat Karakaya’nın “Kimyasaldan Gıdaya DOZ ve RİSK” isimli kitabından yararlanılmıştır.

Kilikya 2019 yılında yerel zincir marketlerdeki bulunurluğunu artırıyor Kilikya, 2019 yılına yerel zincir marketlerdeki bulunurluğunu artırma hedefi ile başladı. Yılın ilk günlerinde İstanbul Anadolu Yakasının güçlü marketlerinden Çağrı Market reyonlarında yerini aldı. Kilikya mevcut konumunu güçlendirme ve bulunduğu raflardaki satış verimliliğini hızlandırma çabası ile liderliğe doğru ilerliyor. Merchandising çalışmalarının bilinci ile satın alma ve üretici birlikteliği ile raf satış hızını artırma gayretini gösteren Kilikya, şalgam kategorisinde iddiasını sürdürüyor.

Kilikya, Çağrı Market Reyonlarında

Mor havucun fermente edilmesi ile üretilen Kilikya Şalgam Acılı ve Acısız seçeneklerini, cam ve pet şişelerde sunuyor. 300ml, 1 lt, 2 lt ve 5 lt ambalajları ile içecek reyonlarının vazgeçilmez ürünü olan Kilikya Şalgam tüketicisine aile boyu lezzet ve sağlık sunuyor. Çukurova Üniversitesi Gıda Mühendisliği Şalgamın Faydaları konulu araştırma raporundan ve doktor, beslenme uzmanları makalelerinden derlenen bilgilerde Şalgamın faydaları: √ Şeker, kolesterol ve gluten içermez , √ Hücreleri yeniler, √ Bağışıklık sistemini güçlendirir. √ Doğal probiyotiktir, sindirimi kolaylaştırır. √ 100 gramı 20 kaloridir. A-B-C vitaminleri içerir. √ Afrodizyak özelliği vardır. √ B grubu vitaminler içerir, B1, B2 ve B3 vitaminlerince zengindir. √ Ergenlik sivilceleri, egzama tedavisine yardımcıdır. √ Akciğer ve bronşları temizleyici özelliği vardır. √ Vücuttaki toksinleri atmaya, kolesterolden uzaklaştırarak stresten kurtulmaya yardımcı olur. √ Romatizma nikris ağrılarına, böbrek kumu ve taşının düşmesine yardımcı olur. √ Kalp, damar ve göz sağlığı için faydalıdır. √ Mide ve karaciğere faydalıdır. √ Kalsiyum, potasyum, demir, süt asidi,fosfor ve magnezyum içerir. √ Kemik ve dişleri kuvvetlendirir. √ Fenolik bileşikler ve özellikle antosiyaninler içermesi nedeniyle sağlık açısından antioksidan özelliğe sahiptir.

Aralık 2018

/kilikyatr

www.kilikya.com.tr

35


Köşe yazısı / Teknoloji - Yazılım Soykan ÖZÇELİK

Yazılım Geliştirici soykanozcelik@cozbim.com.tr

SON DAKİKA…

Tv’ler haberlerin de, altyazıların da, haber sitelerin de, magazin programların da “flash flash” yada “son dakika!” diye başlayan spotları hepimiz biliriz, son dakika gelişmeleri hep böyle duyurulur.

01-Sondakika

02-Sondakika

02-Sondakika2

İşletmelerde de aylık, haftalık, günlük hatta saatlik üretilen çeşitli raporlar vardır. Bu raporlar üretim raporu, finansal hareketler, stok hareketleri vb. gibi raporlardır. Firma sahipleri, yöneticiler bu raporlar doğrultusun da kararlar alırlar ve uygularlar. Bu tür raporların işletmelere katkısı yadsınmaz boyuttadır, hatta sadece bu raporları üretmek, güncel tutmak adına bile personel çalıştıran işletmeler vardır. Günün gelişen teknolojileri ve işletmelerin gereksinimleri doğrultusun da çözümler üreten Çözbim Yazılım da bu gereksinimi karşılamak üzere ürün portföyüne Çözbim Xsentius Mobil Portalını ekledi. Çözbim Xsentius Mobil Portal, Xsentius Web Portal’ın mobil aygıtlar da kullanılacak şekilde optimize edilmiş, sadeleştirilmiş hali ve Patron Ekranı, Patron Sayfası da olarak da bilinen bir uygulama.

03-Sondakika

03-Sondakika2

04-Sondakika

Bu portalın bilgileri, Çözbim Yemekçi MRP/ERP sistemimizdeki verilerin tercih edilen zaman aralığında otomatik olarak güncellenmesi ile oluşmaktadır. Telefon, Tablet, Tablet PC, PC ler de kısaca tüm aygıtlarda ve işletim sisteminde çalışmaktadır. Çözbim Xsentius Mobil Portal, özellikle firma sahipleri ve benzer yetkideki yöneticilerin kullanımı için tasarlandı.

Çözbim Xsentius Mobil Portal ile; • • 05-Sondakika

06-Sondakika

07-Sondakika

• • • • • •

08-Sondakika

09-Sondakika

10-Sondakika

Son dakika finansal bilgilerini seçilen bir tarihe , seçilen tarihe kadar olan ve genel olarak alabilirsiniz Son dakika finansal bilgilerini yine grafiksel olarak günlük ve aylık-yıllık olarak görüntüleyebilirsiniz Cari hesap mizanlarını görüntüleyebilirsiniz Seçmiş olduğunuz Cari hesabın hesap hareketlerini inceleyebilirsiniz Stok durumu özel olarak görüntüleyebilirsiniz Stok analizlerini görebilirsiniz Stok hareketlerini ve stok mizanını seçilen tarih aralığında inceleyebilirsiniz Yardım & Parametreler bölümü ile yönetici şifresi, diğer kullanıcıların şifre ve yetki işlemleri yapılabilmektedir Aynı şekilde yine Yardım & Parametreler bölümü ile portal kullanımına ilişkin kısa eğitim videolarını izleyebilirsiniz

Sürekli mobil halde olan yada Yemekçi MRP/ERP üzerinde fazla detaya girmeden veya önüne rapor gelmesini beklemek istemeyen ve işletmesindeki tüm hareketleri takip etmek isteyen işletme sahipleri ve yöneticileri için “işletmenize ait son dakika bilgileri artık cebinizde!” diyebileceğimiz bir ürün oldu Çözbim Xsentius Mobil Portal. Sektöre hayırlı olsun... Yeni yılın; kullanıcılarımıza, yemek sektörüne ve tüm insanlığa sağlık, barış, huzur, bol kazanç getirmesi dileklerimiz ile Çözbim Yazılım ailesi olarak mutlu yıllar dileriz. 11-Sondakika

36

12-Sondakika

Aralık 2018


www.tamamutfak.com.tr

■ Yerinde yemek üretimi ■ Taşıma yemek■ Özel İkramlar ■ Restoran

1979 yılından bu güne toplu yemek üretimi, restoran - kafeterya işletmeciliği ve özel ikram hizmetleri veren, sektörün butik firmasıdır. Güvenli / güvenilir ve lezzetli yemekleri; sürdürülebilir kalite, teslimat ve fiyat prensiplerine uygun olarak üretmek için düşünüyor, planlıyor, projelendiriyor ve çalışıyoruz.

İLETİŞİM İkitelli Atatürk Mah. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No:3 K.Çekmece - İstanbul Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 info@tamamutfak.com.tr. Aralık 2018

37


Bir mendille 14 gün hijyen sağlayın

"Her ürünümüz özeldir" VEİDEC AB nin Türkiye pazarlama sorumlusu Fuat Hayırgör ile firma ve ürünleri hakkında konuştuk.

VEİDEC hakkında bilgi verimisiniz? VEİDEC bir İsveç markasıdır. Çok özel, ileri teknoloji ürünler üretmektedir. Bakım – onarım, temizlik, yağlama, yapıştırma, sızdırmazlık, yüzey cilalama gibi birçok alanda en gelişmiş ürünler üreten VEİDEC Dünya nın birçok ülkesinde satış yapmaktadır. Aynı zamanda Avrupa da Otomobil ve Motor yarışlarında kullanılan STCC unvanına sahiptir.

VEİDEC AB ne gibi çözümler sunmaktadır? Her ürünümüz özeldir. Özellikle temizlik ve Hijyen sağlayan ürünlerimiz NSF ve YEŞİL DÜNYA sertifikasına sahiptir. VEİDEC bu konuda çok hassas davranmaktadır. Çevre ve İnsan sağlığı ön planda tutularak ürünlerimiz geliştirilmektedir. Sızdırmazlık ve aynı zamanda yapıştırma özelliği olan ürünlerimiz piyasada Silikon adı ile tanımlanan ürünlere önemli bir alternatif ve rakiptir. S Bond adındaki bu ürünlerimize biz Silikon demiyoruz. Çünkü ürünlerimizde izosiyanat ve solvent bulunmaz. Solvent bazlı ürünlerin yerine kullanılan temizlik ve ağır kirleri çıkartabilen, Yüzey temizlemede kullanılan tiner gibi davranan fakat zararsız NSF li temizlik ürünlerimizi evde, mutfakta, otomobillerde, tekstilde kullanabilirsiniz. Yağlama ürünlerinde de çok özel kimyasallara sahibiz. 1400 derece ısıya dayanıklı, pas sökücü, ses giderici, su itici, kalıcı film tabakası oluşturan çok kaliteli ve kalıcı çözümler sunan geniş bir yağlama ürünü yelpazesini VEİDEC güvencesiyle kullanıcılara sunuyoruz. VEİDEC AB 1993 yılından bu tarafa birçok ürününü otomobil ve motoryarışlarında geliştirmiş ve test etmiştir. Dolayısıyla kopan, kırılan parçaları hem hızlı hem de kaliteli bir şekilde onarabilmekteyiz. Türkiye de yeni bir Mini Onarım Markası olan AUTOMİNİ VEİDEC ürünleri ile plastik, fiber, alüminyum, metal birçok parçayı onarmakta ve sigorta şirketlerine hizmet sunmaktadır. AUTOMİNİ VEİDEC iş birliği ile yakın zamanda Türkiye genelinde AUTOMİNİ bayilikleri artırılarak VEİDEC kimyasallarının kullanımı ile daha fazla onarım gerçekleşecektir. Gereksiz parça değişimini önlemek hem VEİDEC hem de AUTOMİNİ nin ortak hedefleri arasındadır. Unutmamak lazım ki; onarımı mümkün olan ve araç kullanımında hayati tehlike oluşturmayan ( Tampon, panel, kapı bantı, ayna, alüminyum çamurluk, kaput ve birçok plastik, fiber parça ) parçaların tamirinden ülkemiz kazançlı çıkacaktır. Tamir kimyasallarımızı oteller, hastaneler ve çeşitli firmalar satın alarak kopan, kırılan eşyalarını tamir edebilmektedirler. İsveç te çıkan bir yasa ile eşyasını değiştirmek yerine tamir eden tüketiciye vergi indirimi desteği getirilmiştir. Artık tüm dünya gereksiz üretim, eşya kullanımı, doğaya atılan plastik, naylon parçaların kullanımını azaltmak yönünde kararlar almaktadır. VEİDEC AB hem değişik alanlarda ürettiği kimyasallar hem de tamir sektörüne verdiği önemle çevre ve insan sağlığına önem verdiğini her zaman dile getirmektedir. 38

Aralık 2018


Hastalık Nedeniyle Devamsızlık Oranı

Nedeni

Hijyenle ilgili çözümleriniz nelerdir? Hijyen ile ilgili olarak birçok alanda güvenli bir biçimde kullanılabilecek TOTAL HYGIENE adlı ürünümüz bulunmaktadır. Bilindiği üzere araştırmacılar hastalıkların birkaç saat içinde ortak kullanım yüzeylerine bulaştığını kanıtlamıştır. Telefon, kumanda, priz, kapı kolları, kulplar gibi eşyaların riskli bölgeler olduğu belirlenmiştir. Ortak yüzeyler dezenfekte edilerek bu risk azaltılmaktadır. Ürünümüz etkili iki bileşenden oluşur. Polimer, yüzeye bağlanarak etki eder ve pozitif kısmı, negatif yüklü mikroorganizmalara bağlar ve bu sayedede yayılımı ve üremeyi önler. Virüsler, bakteriler, küf, yosun ve maya hücreleri gibi tüm negatif yüklü mikroorganizmalar üzerinde etkilidir. Çoklu ilaca dayanıklı bakterilerde daha etkilidir ve kendisine karşı direnç yaratmaz.EN standartlarına uygun olarak gerçekleştirilen testler, ilgili uygulamalarda mikro organizmalar üzerinde etkisini gösterir.

Soğuk Algınlığı

%31

Hasta Çocuğun Bakımı

%16

Mide ve Bağırsak Sendromları

%12

Kas İskelet Sistemi

%12

Genel Hastalık

%11

Grip

%4 *İsveç 2012

ABD’li araştırmacılar, işyerindeki hastalıkların birkaç saat içerisinde ortak yüzeylerin yarısından fazlasına bulaştığını kanıtlamıştır. En kirli alanlardan bazıları; telefonlar, klavyeler, kapı kolları, fotokopi makinaları ve öğle yemeklerinin muhafaza edildiği kısımlar. Ortak yüzeyler dezenfekte edilerek bu risk büyük ölçüde azaltılabilir.

Total Hygiene ellere uygulandığında 12 saate kadar, yüzeylere uygulandığında ise 14 güne kadar etkili bir Günümüzde hasta olunmasına rağmen işe gitme duru- koruma sağlar. mu, gittikçe yaygınlaşmaktadır ki bu iş yerinde hastalığın Alerji, cilt tahrişi açısından test edilmiştir. Raf ömrü en az bulaşma riskini artırır. Hastalıkla ilgili devamsızlıkların 2 yıldır. en yaygın nedenleri enfeksiyon riskini sınırlayarak hastalıkların önlenememesidir.

"ÇÖZÜM VEIDEC"

VEIDEC TÜRKİYE

İstanbul Yolu 7. Km. Serpmeler Sk. 265/1Macunköy -Ankara Tel: 0555 280 06 98 e-mail: turkiye@veidec.eu

www.veidec.com.tr Aralık 2018

39


Köşe Yazısı / Toplu Yemek Büşra Gülşah GÜNCÜ Gıda Mühendisi b.gulsah_guncu@hotmail.com

Tecrübesiz patron aranıyor Merhabalar… Bu yazımı ‘iş tecrübesi’ kavramına işveren olarak farklı açıdan bakmanızı sağlamak için yazıyorum. Umarım amacıma ulaşırım. Kolları sıvadım, ışıkları kapattım. (yazılarımı hep karanlıkta yazarım) bilgisayarımı aldım. Yazmaya başlıyorum. Saat 02:03. (evdekiler çoktan rüyalar âlemine göç etmiş) Bense cin gibiyim. Neyse başlayalım… Batıl bir inanç vardır. Yeni doğan çocuğun göbek bağını nereye atarsanız çocuk ileride oradan çıkamaz hale gelir. Genelde okula kütüphaneye falan atarlar ki çocuk okusun, eline ekmeğini alsın, kariyer yapsın. Sanırım biri son kuşakta doğan çocukların göbek bağlarının hepsini toplayıp at koşu pistine atmış.

anlatıyormuş. Herkes büyük bir heyecan ve merakla onu dinliyormuş. Hayatlarında İstanbul dışına bile nadiren çıkan bu adamlar için Almanya hakkında anlatılanları dinlemek oldukça ilgi çekici gelmiş. Almanya’dan bahsederlerken içeriye iki Alman vatandaşı girmiş. Kahvenin sahibine Almanca bir şeyler söylemeye başlamışlar. Tabii, adam hiç bir şey anlamamış. Hemen Almanya’da 15 yıl boyunca yaşamış adamın yanına sokulup: - ‘Bir konuş bakalım ne diyorlar’ demiş. Adam gelmiş Almanlara selam vermiş. Almanlar başlamışlar bir şeyler anlatmaya. Kahvedeki insanlar gerçekten Almanların ne anlattıklarını çok merak ediyorlarmış. Almanlar uzun uzun anlatmışlar. Kahvedekiler, nasılsa 15 yıl boyunca Almanya’da yaşamış arkadaşları durumu anlayacak ve onlara anlatacak diye uzun bir bekleyişe girişmişler. Ama adam sadece ağzı açık bir şekilde Almanlara bakıyor ve hiç bir şey söylemiyormuş. Kahvedekilerden biri dayanamamış adama yaklaşıp sormuş:

Çocuğa daha oyuncak bebeği elindeyken ödev üstüne ödev veriliyor, sınav üstüne sınav yapılıyor. Çocuğun tek başına çantasını taşımasına imkan yok. O kadar çok defter kitap var ki… Annesi babası olmasa çocuk köşe başındaki okula gidemeyecek. Lise yıllarına gelindiğinde: ‘üniversite sınavını kazanınca rahat edeceksin yavrum, az sabır’ diyen teyzelere amcalara ne demeli? - Yaa, Allah aşkına iki saattir bu adamlar ne anlatıyorlar böyle? Okunmuş kalem, okunmuş pirinç, okunmuş su. Sonuç… Okumuş - Ne bileyim ben… ama iş bulamamış biçare mezun… - Ne demek, ne bileyim? Sen 15 yıl boyunca Almanya’da yaşamadın Üniversite yıllarında mezun olduğunda ne olacağını kimse düşün- mı? Yalan mıydı anlattıkların? mez. Ancak son yıl mezuniyet yaklaştığında sirenler çalmaya başlar. - Hayır, hepsi doğru… Ben yıllarca Almanya’da bir Türk fırınında Türkiye şartlarında 6 yaşında okula başlayıp (eğer bir aksilik olmaz- çalıştım. Sabahtan akşama kadar fırındaydım. Akşam eve dönüyorsa) 22 yaşında mezun olursunuz. Ömrünüzün %73’ünü okuyarak dum. Evim Türk Mahallesindeydi. Bu yüzden Almanca bilmiyorum. geçirmişsinizdir. Bu kadar emek, bu kadar hayal, bu kadar fedaSonra adamın yanındaki arkadaşı Almanlara çat pat Almancası ile karlık… Küçük yaşlarda bir yerde işe girip bir zanaat öğrenip o yolda bir şeyler söylemiş. Onlara çay ikram edebileceklerini ve onların ilerleyebilirdiniz. 16 yaşında o işi yapmaya başladığınızı düşünecek dilini anlamadıklarını söyleyebilmiş en azından. Sonra Türkçe bilen olursak 6 yıllık tecrübeye sahip olurdunuz. Ama siz okumayı seçtiniz. Alman arkadaşları gelince durum açıklığa kavuşmuş. AlmanYıllarınızı bu uğurda harcadınız. Artık karşılığını almalısınız. lar aslında kalacak yerleri olmadığını ve işe ihtiyaçları olduğunu İş aramaya başlıyorsunuz. Herkes ‘ALANINDA TECRÜBELİ’ anlatıyorlarmış. Bir çay içip kahveyi terk etmişler.” eleman arıyor. O an Ajda Pekkan’ın “YA SONRA” şarkısının dizeleri canlanır. Bu hikâyeyi dinlediğimde çok güldüm. Çünkü bunu anlatan kişi Almanya’da 15 yıl kalan kişinin arkadaşıydı ve sanki fıkraymış gibi Bu dizeler üniversiteden sonraki ruh halinizi yansıtır: anlatıyordu. “Ne yaparım senden sonra /Acımadan geçer yıllar Bu hikâye her şeyi açıklıyor aslında. Haftalar, aylar, yıllar… Bunların Zamanla yalnızlık başlar /Yola çıkar pişmanlıklar…” hiçbir anlamı yok. İşte şimdi can alıcı noktaya geliyorum. İşverenlere sesleniyorum… Güzel ağabeylerim, yakışıklı ablalarım… Hepiniz tecrübeli elemanlar Siz de tecrübeyi yıllarla ölçenlerden misiniz? 10 yıllık bir mühendisarıyorsunuz. İyi, güzel, hoş… Her yıl Gıda Mühendisliği bölümünden le mi çalışmak istersiniz yoksa 2 yıllık mühendisle mi? binlerce kişi mezun oluyor. Herkes tecrübeli eleman arıyorken bu Akıl yaşta değil ‘fark’tadır. Öyle adam vardır ki 40 yaşına gelmiş ama yavrucaklar nerede tecrübe edinecek bunu düşünen var mı? Sizden ne hayata dair bir şey öğrenebilmiş ne de yaşının adamı olabilmiş. bu denklemi çözmenizi isteyeceğim: X5 + (ax-p+c-d)44-(kxy-c)4=? 5 yaşındaki çocuğun aklı var. Öyle adam vardır ki daha 20’li yaşlarÇözemediniz değil mi? Çözemezsin tabii ki… Çünkü böyle bir dünya dadır. Ama düşünceleri ile çalışması ve özverisi ile 40 yaşındaki mühendisi cebinden çıkartır. yok. AKIL YAŞTA DEĞİL ‘FARK’TADIR İşe alım sürecinde yaşça olgun kişileri tercih ediyorsunuz. Çünkü deneyimli olduğuna ve bu işi yapabileceğine inanıyorsunuz. Size bir hikaye anlatacağım. Bizzat birinci ağızdan dinledim:

Dar kalıp düşüncelerden kurtulun. Ufkunuzu açın ve taze beyinlere kendilerini ispatlaması için bir fırsat verin. Bundan sonra tecrübeli eleman aramayacaksınız sanıyorum.

Çünkü artık ’TECRÜBESİZ PATRON ARANIYOR’ “ Bir gün iki arkadaş kahvede oturmuş çay içiyorlarmış. Adamlardan Saygılar, sevgiler… biri 15 yıl boyunca Almanya ’da kalmış. Kahvedekilere Almanya’yı

40

Aralık 2018


Aralık 2018

41


Fırıncılık

Anadolu’nun kültürel mirası tarihi fırınlar kapanıyor ekmek zanaatkârlığı yok oluyor…

Ekmek Ustası Mine ATAMAN

Ekonomik kriz gün geçmiyor ki bir sektörü etkilemesin. Etkileri yavaş yavaş ortaya çıkan sektörlerden biri de fırıncılık. Ekmeğe zam yapılsın mı yapılmasın mı tartışmaları arasında, sağlıklı ekmek konusu çoğu zaman kulak arkası ediliyor. Sektör her anlamda zor günler geçiriyor. Hem üreticiler açısından hem de tüketiciler. Ekmek Ustası ve Yazarı Mine Ataman yaptığı açıklamada "Son 3 ay içinde birçok fırın kapanıyor. Özellikle de Büyük süpermarketlere ekmek veren geleneksel fırıncılar çok zor durumda düşük fiyattan verilen ekmekler fırınların maliyetlerini sıkıntıya sokmuş durumda. Hammadde maliyetlerinin artması, mazota gelen zam, kira ve diğer tüm girdilerdeki artışlar nedeniyle artık fırınlar kapanıyor. Büyük marketler aracılar vasıtasıyla düşük fiyatla üreticiden aldığı ekmekleri mağazalarında satışa sunuyor. Aracılar üretmeden fırıncının üzerinden kar elde ediyor. Üstüne bir de iade, reklam katkı payı cezalar derken fırıncılar zararına satış yapmak zorunda kalıyorlar. Düşük işçi çalıştırmak zorunda kalan fırınlar kaliteli ekmek üretiminde problem yaşıyor. Ustalık gerektiren ekmekçilik artık çırakların eline kalmış durumda. Zor çalışma koşulları ve düşük ücretler fırıncılık gibi Anadolu’nun en önemli zanaatkârlığının da giderek yok olmasına sebep oluyor. " dedi Alışveriş merkezlerinin artması ve cadde mağazacılığının da giderek kan kaybetmesiyle zor ayakta duran mahalle fırınları gelen son zamlarla bir bir kapanıyor. Hammadde maliyetleri % 40 - 45 düzeyinde iken bu gün % 55’i geçmiştir. Kira, personel, ulaşım maliyetlerini de eklediğinizde artık başa baş noktasının bile altına düşmüştür.

Hammadde maliyetlerindeki sıkıntılar bu şekilde giderse sağlıklı ekmek üretimi konusunda ciddi sıkıntılar yaşanacaktır. Ataman konuya dikkat çekerken işçilik maliyetleri, hammadde maliyetlerindeki artış fırıncıları içinden çıkılmaz bir yere sürüklemektedir. Mahallelerde yer alan tarihi fırınlar son 3 ayda kapanıyor. 42

Son günlerde basında çıkan ekmekle ilgili olumsuz haberlerde sektörde farklı sonuçlar doğuruyor ekmek satışlarının azalması dışında sağlıklı ekmeğe yönelen tüketicileri de bir çok kandırmaca bekliyor. Tam tahıllar, atalık tohumlar, yerel buğdaylar üretiminden daha fazla gösterilip karışım un olarak piyasaya sunuluyor. Diğer taraftan tam tahıl denilen bir çok ekmek aslında karışım unlarla yapılıyor. Tüketiciler sağlıklı ekmeğe ulaşmak için yüksek fiyatlı ekmeklere yönelirken çoğu zaman tam tahıllı ekmek, ekşi mayalı ekmek adı altında satışa sunulan ekmekler istenilen kalitede üretilemeyebiliyor. Uzmanlar okul çağındaki çocukların günde 3 dilim ekmek yemesi gerektiğini ifade ediyor, tahıllarla ilgili yapılan olumsuz haberler nedeniyle çocuklar ekmekten almaları gereken protein ve vitaminlerden mahrum kalıyorlar. Türkiye’de insanların %70’inin günlük enerjilerinin yaklaşık %60’ı ekmekten sağlanıyor bu düşünüldüğünde sağlıklı ekmek çok önemli bir konu olup ekmek meselesi memleket meselesidir diyor ekmek yazarı. Sağlıklı beslenmenin en önemli unsurlarından olan ekmek ülkemizde yeniden ele alınmalı ve yapılandırılmalıdır. Bu anlamda hem üreticilerin, hem tüketicilerin ekmek konusunda bilinçlendirilmesi gerektiğini söyleyen Ataman; okullarda anne ve çocuklar için doğru ekmeği tanıma çalışmalarının yürütülmesi gerektiğini ifade etti. Fırıncılar tarafında da sıkıntılar olduğunu belirten ekmek ustası fırıncılarda düşük glüten oranına sahip unlarla ekmek yapmakta zorlanıyorlar. Bu durumda bu tarz unlara buğday unu ekliyorlar sonuçta da istenilen kalitede ekmek elde edilemeyebiliyor. Bir an önce bu konuda fırıncılara eğitim verilmelidir. Fırıncılığın içinde bulunduğu şu zor günlerde milli ekmek projesinin çok önemli olduğunu anlatan Ataman; ülkemizde birçok ekmeğimiz coğrafi işaret kapsamında aynı zamanda buğday türlerimizde bu anlamda tescil ettirilebiliyor. Bu bakımdan Vakfıkebir Ekmeği, Kastamonu Ekmeği, Afyon Ekmeği gibi ekmeklerin coğrafi işaret kapsamında koruma altına alınıp

Aralık 2018


Fırıncılık bu bölgelerde yerel tohumlarla yaratılacak unlu mamul markaları ile ihracat yapılmalıdır. Yerel tohumlar ve ekmek markaları inovatif çalışmalarla dünya pazarına açılmalıdır. Özellikle glüten oranı düşük unlarla yapılan ürünler dünya pazarında çok ilgi görmekte bu anlamda Anadolu’nun buğdayları siyez, iza, gacer, kavlıca buğdayları ile ürünler tasarlamalıyız. Dünyada artık restoranlarda ekmekler markalarıyla birlikte menülerde yer alıyor. Ekmek markaları restoran seçiminde tüketici için önemli bir kriter. Bu anlamda her ülke kendi ekmek markasını, yerel ekşi mayasını ve bakteri bankalarını oluşturmaktadır. Anadolu ekşi mayasıyla yapılan ekmeklerin 12 bin yıllık tarihi bulunmaktadır. Anadolu’da ekmeğin tarihi 12 bin yıl önceye kadar uzanmaktadır diyen Ataman; yeni çıkan kitabı hakkında da bilgi veriyor.

MİNE ATAMAN’DAN BEKLENEN KİTAP GELDİ Ekmek Ustası Mine ATAMAN ’ın kelimelerle kurduğu “Cennetten İlk Sofra” okurlarıyla buluşuyor. Üreticisinden son tüketiciye kadar geniş bir kitlenin “Ekmeğe Fısıldayan Kadın” olarak tanıdığı ve alanında birçok ezberi bozan Türkiye ’nin tek kadın ekmek ustasından beklenen kitap geldi. İlk etapta sadece gastronomi meraklılarının okuyacağı bir kitap gibi algılansa da “Cennette İlk Sofra” aslında hayatın içinden gelen motivasyon kitabı. Mitolojik hikâyelerin yanında modern çağın insanlık hikâyeleriyle bezeli. Kısacası tıpkı bir ekmek gibi dünle mayalanmış ve günışığıyla pişmiş bir kitap. MAYASINDA AŞK VAR isimli motivasyon programıyla bir çok kurumda eğitimler veren ekmek ustası, modern bilge olarak; kendini bulmak isteyenler için huzurlu bir sığınak. Ekmeğe Fısıldayan Kadın Mine Ataman, Anadolu’nun binlerce yıllık buğday ve ekmek hikâyesini, tohumundan buğdaya, insandan öze dönüşen bu büyülü ve tılsımlı hikâyeyi okurlarla buluşturdu. Bugüne kadar hiç yazılmayanlar belki de görünmeyenler onun kelimeleriyle bir olup Anadolu’nun ekmek mirasını insan hikâyeleriyle “Cennete İlk Sofra” kitabında bir araya geldi. “Binlerce yıllık zanaatkârlığın gölgesinde demlendim ve şimdi sizlerleyim” diyen Ataman, yoğurduğu hamuru masallar diyarında duayla mayalandırıp pişirirken, tıpkı ekmeği dilimleyip paylaşır gibi ekmeğinin hikâyesini Elma Yayınlarından çıkarıp, Cennetten İlk Sofra kitabı ile emeği, ekmeği ve insan hikâyelerini seven tüm okurlara sundu.

lamıştır. Göbeklitepe ’den başlayan dünyanın gastronomi yolculuğu yapılan son kazılarla şimdi yüzlerce farklı uygarlıktan aldığı el iziyle yeniden anavatanı Göbeklitepe ’de buluşuyor. Ekmek ve buğdayla ilgili tüm bilinmeyenlerin anlatıldığı saklı gerçeklerin bilimsel verilerle okuyucuyla paylaşıldığı kitap aynı zamanda Milli ekmeklerin dünya mutfaklarına açılma sürecini aktarıyor. Yazara göre rızkından fazlasına meyleden Âdemoğlu zamanla bilgeliğini kaybedip yeryüzüyle olan kadim dostluğunu kaybetmeye başladı. Anadolu’da söz öldükçe hikâye anlatıcılar da kültürü mayalayan kadınlardan nefesini ırağa düşürdü. Endüstriyel Fırıncılar Birliği Yönetim Kurulu Üyesi de olan ekmek ustası Mine Ataman aynı zamanda ilham veren konuşmalarıyla fark yaratıyor. Mayasında Aşk Var, Ekmeğe Fısıldıyorum, Ekmek Ustasıyım Farkında mısın gibi paylaşımlarla da motivasyon eğitimleri vermekte. Yeryüzündeki her karış toprağın farklı bir yaratılış fıtratı ve ‘’alamet-i farikası’’ olduğunu söyleyen Ataman şöyle devam etti; “Bazı coğrafyalar şanslı bazı coğrafyalar zorluklarla doludur. Coğrafya bazen kader bazen de keder olur insana. Anadolu dünyanın mucizesidir. Göbeklitepe ’de 12 bin yıl önce ekilen buğday siyez, yaşayan tüm insanların geleceğini değiştirmiştir. Anadolu; dünyadaki tüm buğdayların atasına ev sahipliği yapar, buğdayın gen merkezi Diyarbakır Karacadağ ’dır. Anadolu buğdayın da ekmeğin de atası, anasıdır. Bu kitap Anadolu’nun buğday ve ekmek mirasının gastronomi turizmine açılması için de bir aracı olacaktır diyen Ataman, Tarihi fırınlar, tarihi değirmenler ve Göbeklitepe buğday yolu gibi yeni destinasyonların açılmasını sağlayacaktır. Ataman,” Göbeklitepe dünyada son yıllarda arkeolojik olarak en çok ses getiren sosyal olaylardan olup gerçek bir gastronomik değere sahiptir. Anadolu’nun tanıtımında Göbeklitepe bulunmaz bir fırsattır. Cennette ilk Sofra – Bilge kadın kitabı Göbeklitepe ’ye kurulmuş binlerce yıllık bir sofradır. Mısır için Simyacı ne ise Anadolu için de bu kitap aynı anlamı taşımaktadır. Anadolu’nun buğday, ekmek emaneti hikâye anlatıcı Bilge Kadın tarafından şiirsel bir dille dualarla anlatılmaktadır.

Onun deyimiyle bu kitap Anadolu'nun buğday ve ekmek mirasını geleceğe taşıyacak bilge bir masalının kaleminden geleceğe aktarılan hikâyeler... Göbeklitepe’ye ithafen yazılan kitabın Türkiye’nin tanıtımı için de çok değerli bir eser. Anadolu topraklarında binlerce yıldır onlarca farklı uygarlıktan bir çok zanaatkarın el izi bir dilim ekmek bir dolu efsaneyle şimdi Cennette Kurulan İlk Sofrada şifa arayanlara, özüne dönüp tohuma inananlarla buluşuyor. Kitap, beslenme tarihinin başlangıcına, tarımsal üretime, gastronomi macerasına ve tüm yüzyıllar boyunca insanın zaaflarını konu ediyor. Göbeklitepe ’de kurulan bir sofra ile canlanan hikâye bir kadının bir avuç buğdayı toprakla buluşturmasıyla başlıyor. O gün kurulan sofra Cennete İlk Sofradır. Buğdayın ekimi ilk tarımsal faaliyet sofranın kuruluşu da ilk gastronomik faaliyet olup bu gün yeryüzündeki tüm mutfaklara ilham olmuştur. İlk lokmanın bir avuç buğdayla oluşturulduğu o sofra ile insanoğlu hayata tutunurken yeryüzü de yeşermeye başladı. Bu gün dünya eski mutfakların peşinden koşarken Göbeklitepe Mezopotamya’nın tahıl ambarını açmasıyla gastronomiye eşsiz bir gelecek hazır-

Aralık 2018

43


Uzman Görüşü √ Bir öğünde 6 tek kızarmış patates yeterli mi? √ Kızarmış gıdaların başka ne gibi zararları var? √ Patatesi kızartarak hangi yararlarından vazgeçiyoruz? √ Patatesi kızartmak yerine nasıl yersek yararlı olur? √ Kızarmış patateste bilmediğimiz tehlike ne?

Ebedi Zaafımız: Kızarmış Patates Kızarmış gıdalar sağlığımızı tehdit ediyor ama biz yemeye devam ediyoruz! Harvard Üniversitesi Epidemiyoloji ve Beslenme Profesörlerinden Eric Rimm, kızarmış patatese savaş ilan edip "bir öğünde en fazla altı adet kızarmış patates yememiz gerektiğini" söyleyince ortalık savaş alalına döndü: Kimi profesörle dalga geçerken kimi de kendisini "Amerikan tarzı beslenme düşmanı" ilan etti. Harvard T.H. Chan Kamu Sağlığı Okulu'nda öğretim görevlisi olan profesörün makalesi New York Times'da yayınlanınca Diyetisyen Emre Uzun "Eric Rimm ne demek istiyor? Sizce 6 adet patates derken ciddi olabilir mi?" sorusunu yanıtlıyor. Emre Uzun; "Kızarmış yiyecekler Amerikan halkının en büyük zaaflarından biri... Hele yağda kızarmış yiyecekler... Yaşam şekilleri, beslenme alışkanlıkları, sofra gelenekleri bunu emrediyor ama artık bundan 100 yıl öncesinde yaşamıyoruz ve bunu kabullenmek istemiyorlar" diyor. O zaman Profesör Eric Rimm sadece 6 adet kızarmış patates demekte haklı mı?" , "Haklı" diyor ve açıklamaya başlıyor:

Patatesi tanıyor muyuz? "Patates, tek başına bile yüksek kalorili bir gıda... Bir de bunu yağda kızartıp yediğinizi düşünün... Bir kere patatesi kızarttığınızda iki olumsuzluğa zemin hazırlarsınız: Hem kendinizi susuz bırakırsınız, hem yağda kızarttığınız için kalorisini yükseltirsiniz hem de içindeki vitamin ve mineralleri kızartarak ortadan kaldırırsınız. Patates besin olarak sağlıklıdır; püresini, ezmesini, salatasını miktar ve porsiyon dahilinde tüketebilirsiniz ama kızarttığınızda iş değişiyor; o masum yumru sebze canavarlaşıyor" diyor. Diyetisyen Emre Uzun konuyu bir örnekle açıklıyor. "Örnek o kadar çok ki... Mesela patateste doğal olarak C Vitamini vardır. Ama siz patatesi kızarttığınız anda bu C vitamini ortadan kaybolur" diyor ve ekliyor: "Bu kadarla kalsa iyi... Restorana gidip hamburgerinizin yanında yediğiniz menünün bir parçası olarak tabağınıza patates kızartması koyuyorlar. İşte size soru: O patates hangi yağda kızartıldı, biliyor musunuz? Ya hidrojene edilmiş ve son derece sağlıksız yağlarda kızartıldıysa?" Orta boy bir patates besin kalorisi olarak yaklaşık 1 dilim (25g) ekmeğe eşdeğerdir, tabi pişirme yöntemi kaloriyi belirlemede 44

çok önemli. Örneğin 1 porsiyon (80g) kızarmış patates yaklaşık 250 - 270 kaloridir. Kızartma işleminde besinsel faydalı vitaminleri de kaybetmektedir. Bunun yerine glisemik indeksi de düşürmek ve kan şekerini dengede tutmak için haşlanmış orta boy patatesi yoğurt ile tüketebilir, yaklaşık 140-150 kkal ile öğününüzü tamamlayabilirsiniz. Glisemik indeksi düşürmek için patatesi haşlayıp, 1 gün buzdolabında dinlendirdikten sonra da tüketebilirsiniz. Böylelikle kan şekerinde ani yükselmeleri engellemiş olursunuz. Bunun dışında patatesin suyu da yine kan şekerini dengelemede, reflü ve idrar yollarında taş oluşum riskini önlemede yardımcıdır. Patates B6, A, C, K ve E vitaminleri içermektedir, bunun yanında folatlar açısından da zenginidir. Tam bir potasyum deposu olan patates aynı zamanda kalsiyum, demir, magnezyum, demir, bakır manganez içermektedir. Lif açısından zengindir ve kabızlığa karşı etkili ve kolon kanserine karşı koruyucudur.

Kızartmayla donatılan sofralar Çare nedir peki, hiç kızartma yememek mi? Emre Uzun "Çok iyi olurdu ama biz de tıpkı Amerikalılar gibi yağda kızartılarak pişirilmiş yemekleri seviyoruz. Yapmamız gereken az yemek, haftada 1-2 kereyi geçmemek ve evimizde hazırlamak, bunu yapamıyorsak sağlıklı kızartıldığından emin olduğumuz restoranları tercih etmek" diyor ve kızartılmış besinlerdeki tehlikeye bir kez daha dikkat çekiyor: "Dünyanın her köşesinde yağda kızartılmış yiyecekler karşınıza çıkar. Çünkü hem masrafsız hem de hızlı bir yiyecek hazırlama yöntemidir ama sağlıksızdır. Trans yağ kullanılabilir, hidrojene yağ kullanılabilir... Kızartılan bu yiyecekler o kızartma tenceresinden olağanüstü ve sağlıksız bir kaloriyi üstlenmiş olarak çıkabilir. Bu kalori de sizi özellikle kalp ve damar hastalıklarına doğru sürükleyebilir" diyor. Eric Rimm'e "6 adet patates konusunda hak verdiğini" de tekrarlıyor: "Bazen sofraya hangi yemeği servis ettiğimizi unutuyoruz; bir bakıyoruz ki sebzeden ete, salatadan tatlıya her şey kızartılmış malzemeyle hazırlanmış. Bu bünye üzerinde yıpratıcı ve sağlıksız bir etkiye sahiptir. Kızarmış yiyeceklerin zararlarıyla başa çıkmak zordur. Evet, kızartmalar lezzetli ama sağlığınız damak zevkinizden önce gelmelidir!"

Aralık 2018


Kızartmalık yağlarınız ne kadar güvenli?

CHEMICAL SOLUTIONS

Toplam Polar Madde Analiz Kiti

Kızartmalık yağlarınız kontrol edilmediğinde sağlık açısından büyük riskler oluşturabilmektedir. Siz kızartmalık yağlarınızın sağlıklı olup olmadığını ne kadar takip edebiliyorsunuz? Hızlı ve basit ölçümlerden haberiniz var mı? Günümüzde kızartma prosesi, gıdaların tüketime hazırlanması için en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Kızarmış gıdanın kalitesi kızartıldığı yağın kalitesine bağlıdır. Kızartma işleminde kullanılan yağlar, kızartma esnasında ısı transferi oluşturmalarının yanı sıra kızartılan gıdanın içine de nüfuz ettikleri için kritik bir öneme sahiptirler. Eski yağı kullanmaya devam etmek kanserojen maddelerin kızartılmış gıdaya geçmesine neden olabilir ve bu durum tüketicilere sağlık açısından tehlike oluşturabilir. Kötü yağ kötü kızarmış gıda demektir ve bu da işletmenize zarar verir.

Kızartma işleminde kullanılan yağlar, kızartma esnasında ısı transferi oluşturmalarının yanı sıra kızartılan gıdanın içine de nüfuz ettikleri için kritik bir öneme sahiptirler.

Polar maddelerin miktarı, yağın bozulma derecesi hakkında bilgi verir.

Toplam Polar Madde olarak adlandırılan (TPM) polar bileşikler oluşur ve kızartma yapıldıkça miktarları artar. Polar maddelerin miktarı, yağın bozulma derecesi hakkında bilgi verir.

Kullanılabilir / Good

Türkiye’de “Kızartma Amacıyla Kullanılan Katı ve Sıvı Yağların Kontrol Kriterleri Tebliği (TEBLİĞ NO: 2007/41)”’nde Toplam Polar Madde üst limiti %25 olarak belirtilmiştir. Bu değerin üstündeki yağların kesinlikle kullanılmaması gerekir.

<5 %

Ülkemizde genellikle makine ile ölçüm yaparak kızartmalık yağların toplam polar madde miktarını ölçmektedirler. Fakat özellikle küçük işletmelerde ve bayili yapılarda ilk yatırım miktarı yüksek kaldığı için makine alımı her zaman yapılmamakta ve ölçümler tam anlamıyla yapılamamaktadır. Bu sebepten dolayı Türkiye’de üretimine ve satışına başlanan toplam polar madde ölçüm kit makine ile ölçümde yaşanan ilk yatırım maliyetinin fazlalığı, kullanımda yaşanılan zorlukları (ölçüm için uzun süre ihtiyacı, her kullanımda temizlik ihtiyacı, uzman personel kullanım zorunluluğu, hızlı bozulabilme, yıllık kalibrasyon ihtiyacı vb) ortadan kaldırarak bütün işletmelerde kızartmalık yağın kontrolünün sağlanması hedeflenmiştir.

6-12 %

13-16 %

17-23 %

>24 %

Toplam Polar Madde Test Kitinin Özellik ve Avantajları; • Herhangi bir ekipmana gerek kalmadan kızartma yağı kalitesini kontrol etmeyi sağlar. • Hızlı sonuç verir (1 dk)

Kullanılamaz / Bad

■ Yönetmelik;

• Basit bir eğitimle bütün personel ölçüm yapabilir • Uygun maliyete kızartmalık yağların kalitesi kontrol edilebilir • Test yapılan tüp uzun süre oluşan rengi koruyabilir ve bir sonraki analiz ile kıyaslamak amacıyla saklanabilir. Bu şekilde kullanılan yağın kızartma performansı da takip edilebilir. • Kızartma yağlarındaki Toplam Polar Maddelerin kısa sürede belirlenmesini sağlayan kolorimetrik analizdir. Toplam Polar Madde değerlerini kontrol etmek hem yasal yükümlülükleri yerine getirmenizi hem de kızartma yağını optimum oranda kullanmanızı sağlar. Ölçümün firmaların maliyetlerini düşürmeye etkisi bulunduğundan bahsedebiliriz. Mesela bir restoran müşterimiz yağ kullanım malıyetini yaklaşık % 40 oranında düşürdü. Yine erken yağ attığını fark eden müşterilerimizden yağı daha optimum kullanarak maliyetlerini düşürmüşlerdir.

Türkiye’de “Kızartma Amacıyla Kullanılan Katı ve Sıvı Yağların Kontrol Kriterleri Tebliği (TEBLİĞ NO:2007/41)”’nde polar madde üst limiti %25 olarak belirtilmiştir. Bu değerin üstündeki yağların kesinlikle kullanılmaması gerekir. ■ Özellik ve avantajları; Kızartma yağlarındaki Toplam Polar Maddelerin kısa sürede belirlenmesini sağlayan kolorimetrik analizdir.

Herhangi bir ekipmana gerek kalmadan kızartma yağı kalitesini kontrol etmeyi sağlar. Test yapılan tüp uzun süre oluşan rengi koruyabilir ve bir sonraki analiz ile kıyaslamak amacıyla saklanabilir. ■ Ölçüm Aralığı 5 % , 6-12 % , 13-16 % , 17-23 % ve 24 %

Tel: +90 216 706 69 90 info@mschemicalsolutions.com

Aralık 2018

www.mschemicalsolutions.com

45


Firma Haberi

BCC Catering Mutfak Şefleri “Game Of Chef 2018” için yarıştı

BCC Catering bünyesinde çalışan Mutfak Şefleri “Game Of Chef 2018” için yarıştı.

Yarışmaya BCC Catering ’in 14 değişik projesinde yer alan Mutfak Şefleri katıldı. Toplam 42 Mutfak Şefi Seval Alpsökmen, M. Erkan Babaoğlu, Semih Yıldır, Serhat Karaca ve Kurtuluş Navruz ’dan oluşan jüri önünde kıyasıya mücadele ettiler. Yarışmada, Görsellik - Lezzet - Sunum - Maliyet kategorileri üzerinden puanlama yapıldı

Yarışma sonunda dereceye giren ekipler 1. Blis Projesi - Hamit Uzun - Ferhat Emektar - Galip Erkman 2. Doğu Mutfak Projesi - İbrahim Çetin - Turgut Zerayak, Merve Ceyhan 3. İzmir Seçkin Mutfak Projesi – Kamil Adıgüzel – Hüseyin Rahimi Gizem yılmaz Dereceye giren ekiplere plaketlerinin yanı sıra, 1.Olan Ekibe 1000 TL. 2.Olan Ekibe 750 TL. 3.Olan ekibe 500 TL. tutarın da Boyner’den hediye çekleri verildi.

46

Yarışmaya katılan mutfak şeflerine yarışmanın anısı olarak madalyaları verildi. Yarışmayı izleyen davetlilere de Ülker Sponsorluğunda hediye paketleri dağıtıldı. BBC Catering İnsan Kaynakları Müdür Yardımcısı Aslı Ünlütürk firmaları hakkında açıklamalarda bulundu “BCC Catering 25 yıl önce Bilkent Holding çatısı altında, Bilkent Üniversitesi’nin yiyecek - içecek ihtiyacını karşılamak üzere %100 yerli sermaye ile kurulduk. Bugün sektörün en önemli aktörleri arasında yer alıyoruz. 1500’ü aşan çalışanlarımızla Türkiye’de 300’ün üzerinde projeye günde 130 bin kuverin üzerinde üretim yapıyoruz. Sektörde bilimsel ve teknolojik gelişmeleri ilk uygulayan şirket olarak, hızlı çözüm üretme kapasitemiz, müşteri odaklı yaklaşımımız, yaratıcılığa verdiğimiz önem ve sahip olduğumuz kurum kimliğimizle öne çıkan bir marka konumundayız. Tecrübeli ve eğitimli kadromuzla, kaliteli, dinamik ve farklı lezzetlerle hizmetimizi daha da pekiştirmek, güçlü bağlar kurmak, yenilikler geliştirmek amacı ile bu yarışmayı düzenleyerek çalışanlarımızın keyifli ve samimi saatler geçirmeleri hedefledik

Aralık 2018


Beslenme

Öğlen protein, akşam sebze tüketin Kışın Kilo Almayı Önleyen 8 Etkili Yol

Kış aylarında pek çok alışkanlığımız değişiyor. Havalar soğu-dukça hareket etme seviyemizin düşüyor, daha yağlı ve karbonhidrat oranı yüksek besinlere yöneliyoruz. Ayrıca güneş ışınlarına maruz kalma süremiz de kısalıyor. Tüm bunlar da vücudumuzun biyolojik ritmini ve hormonal dengesini etkileyerek bizi kilo almaya daha yatkın bir hale getiriyor. Aslında soğuk kış aylarını kilo almadan geçirmeniz mümkün. Üstelik bunun için fazla çaba sarf etmemiz de gerekmiyor.

Kilo başına 30 ml su için Havalar soğudukça terleme oranımız azalıyor. Vücuttan kaybettiğimiz su miktarının azalması da susama refleksimizi yavaşlatıyor. Bu yüzden aldığınız 1 kkal enerji başına 1 ml su veya kilogram başına 30 ml su içmeye özen gösterin.

Ara öğünleri atlamayın Özellikle 4 saatten uzun süren açlıklarda, eğer kan şekerimiz düşmüşse, yediğimiz ilk öğünle beraber insülin seviyemiz de hızla yükselebiliyor. Özellikle öğle ve akşam yemekleri arasında, zengin bir ara öğün yapmak hem akşam yemeklerinde fazla enerji alımının önüne geçecek hem de metabolizmanızın çalışmasına destek olacaktır

Öğlen protein, akşam sebze tüketin

Probiyotikleri ihmal etmeyin

“Sağlıklı bir bağırsak, sağlıklı bir insan” demektir, bunu unutmayın. Yoğurt ve kefir, içerdikleri yararlı bakteriler sayesinde sindirim sisteminizin daha düzenli çalışmasına destek oluyor.

Tuz yerine baharat kullanın Bazı besinler içerdikleri moleküller sayesinde metabolizmamızın hızlanmasına destek oluyorlar. Özelikle kırmızıbiber içerdiği kapseisin sayesinde yağ yakımına yardımcı oluyor. Yemeklerinizi tuz ile değil, kırmızı biber, karabiber, zencefil ve zerdeçal gibi baharatlarla lezzetlendirebilirsiniz.

Düzenli uyku şart Vücudun hormonal dengesinin düzenlenmesi ve iştah regülasyonunun sağlanması adına uyku en elzem etkenlerden biri. Uyku ihtiyacı yaşa ve bireysel özelliklere göre değişse de, günde ortalama 7-8 saat kadar uyumaya özen gösterin.

Egzersiz yapın Vücudu çalıştıran ve metabolizmamızı hızlandıran ana etken, kas oranımızın yüksek olması. Kas; vücudun enerji harcamasını arttırarak kilo alımının önüne geçebiliyor. Bu yüzden kaslarınızı çalıştırmak için mutlaka düzenli olarak egzersiz yapmalısınız.

Amacınız kilo vermek ise kırmızı et, tavuk, balık gibi hayvansal protein kaynaklarını öğlen tüketmeye özen gösterin. Akşam saatlerinde ise sebze ağırlıklı beslenmeniz sindirim sisteminizi rahatlatacak ve ertesi güne daha dinlenmiş kalkmanızı sağlayacaktır.

Günde 2 fincan yeşil çay Ana öğünlerden sonra içilen yeşil çay, karbonhidrat emilimini yavaşlatarak kan şekerinizin hızla yükselmesinin, dolayısıyla insülin seviyenizin de hızla artmasının önüne geçiyor. Ayrıca içerisindeki antioksidanlar sayesinde vücutta oksidatif stres oluşumunu azaltarak kilo kaybına destek oluyor. Eğer tansiyon probleminiz yoksa günde 2 fincan yeşil çay içmeye gayret edin.

Aralık 2018

47


Köşe Yazısı / Hukuk

Gülden TÜRKYAMAN Avukat

gulden@turkyaman.com

Mesafeli Satış Sözleşmesi ile Satılan Gıdalarda Tüketicinin Cayma Hakkı

Mesafeli olarak kurulan Sözleşmelerde en önemli konulardan biri tüketicinin cayma hakkıdır. 7/11/2013 tarihli ve 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 48 inci ve 84 üncü maddelerine dayanılarak hazırlanan ve 6/3/2011 tarihli, 27866 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Mesafeli Sözleşmelere Dair Yönetmelik ‘i yürürlükten kaldıran 27 Kasım 2014 tarihli, 29188 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Mesafeli Sözleşmeler Yönetmeliği’nin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında ve Kanun’un 48. maddesinin birinci fıkrasında mesafeli sözleşmeler tanımı yapılmış olup; “satıcı veya sağlayıcı ile tüketicinin eş zamanlı fiziksel varlığı olmaksızın, mal veya hizmetlerin uzaktan pazarlanmasına yönelik olarak oluşturulmuş bir sistem çerçevesinde, taraflar arasında sözleşmenin kurulduğu ana kadar ve kurulduğu an da dahil olmak üzere uzaktan iletişim araçlarının kullanılması suretiyle kurulan sözleşmeler” i ifade etmektedir. Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci Fıkrası uyarınca; Tüketici, on dört gün içinde herhangi bir gerekçe göstermeksizin ve cezai şart ödemeksizin sözleşmeden cayma hakkına sahiptir. Yönetmeliğin 12 nci Maddesinin 3 üncü fıkrası ile cayma hakkının kullanımında, satıcının iade için belirttiği taşıyıcı aracılığıyla malın geri gönderilmesi halinde, tüketicinin iadeye ilişkin masraflardan sorumlu tutulamayacağı düzenleme altına alınmıştır. Satıcının ön bilgilendirmede iade için herhangi bir taşıyıcıyı belirtmediği durumda ise, tüketiciden iade masrafına ilişkin herhangi bir bedel talep edilemez. İade için ön bilgilendirmede belirtilen taşıyıcının, tüketicinin bulunduğu yerde şubesinin olmaması durumunda satıcı, ilave hiçbir masraf talep etmeksizin iade edilmek istenen malın tüketiciden alınmasını sağlamakla yükümlüdür. Ancak, Yönetmeliğin 2 nci maddesinin 2 nci fıkrası uyarınca; Yönetmelik hükümlerinin, yiyecek ve içecekler gibi günlük tüketim maddelerinin, satıcının düzenli teslimatları çerçevesinde tüketicinin meskenine veya işyerine götürülmesi ile ilgili Sözleşmelere uygulanmayacağı düzenleme altına alınmıştır. Yani, süt vb. gibi çabuk bozulabilen ve günlük tüketim maddesi olan herhangi bir gıdanın elektronik ticaret yolu ile satın alınması halinde tüketicinin cayma hakkı bulunmamaktadır. Ancak, taraflarca aksi kararlaştırılması da mümkündür. Önemle belirtmek gerekir ki, gıda satışı yapan elektronik ticaret sitelerinin cayma hakkı konusundaki bilgilendirmeyi mesafeli satış sözleşmesinde ve / veya ön bilgilendirme formunda belirterek tüketiciyi bilgilendirmeleri önem arz etmektedir.

48

Aralık 2018


Firma Haberi

Dünya markası olma yolundaki hedeflerine emin adımlarla ilerleyen endüstriyel mutfak sektörünün öncü şirketi İnoksan, yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirdiği projelerle 2018 yılında da adından sıkça söz ettirdi. 2018 yılında kurumsal yapısını güçlendirmeye yönelik çalışmaları tamamlayan sektör devi İnoksan, 2 milyon avroluk makine yatırımıyla özellikle stratejik ürün gruplarında kapasite artışı gerçekleştirdi. İnoksan’ın 2018 yılına dair başarı serüvenini anlatan İnoksan Genel Müdürü Esra Altay Batkın 2019 yılında global pazarlarda daha aktif olacaklarının sinyalini verdi.

Ciromuzun %2’si Ar-Ge’ye ayrılıyor Bilgi sistemleri alanında yaptığı toplamda 4 milyon lira yatırımla SAP kurulumunu tamamlayan İnoksan, müşteri memnuniyetini en üst seviyede tutmak için kendini geliştirmeyi sürdürüyor. Yeni yatırım ve Ar-Ge çalışmalarını özetleyen Esra Altay Batkın: ”Yeni ihracat pazarlarındaki ürün talebini karşılamak ve talebi sürekli kılmak için yerli katma değer oranının en yüksek olduğu ürünler için yatırımlarımızı sürdürüyoruz. Ciromuzun %2’sini Ar-Ge çalışmalarına ayırıyor ve “sektöre değer katan” işler ortaya koymaya gayret ediyoruz. Bu doğrultuda İnoksan Ar-Ge Merkezi’nde geliştirdiğimiz yeni ürünlerimizi 2019 yılında global pazarlara sunmaya hazırlanıyoruz.

2019 yurtdışı pazarlarında aktif geçecek 2018 yılında şirket genelinde %30’luk bir büyüme kaydeden İnoksan, 2019 yılında ihracatta satışlarını %45 oranında artırmayı hedefliyor. Yine 2018 yılı içerisinde 80’i aşkın ülkeye ihracat yaptığımızın da altını çizmek isterim. Yurt dışında 2018’de oldukça başarılı sonuçlar elde ettik. Yıl biterken Çin pazarı için CQC denetimimizi de başarıyla tamamladık. Önümüzdeki dönemde Afrika ve Asya Pasifik öne çıkan pazarlarımız olacak. Özellikle Çin, Hindistan, Kenya, Etiyopya gibi ülkelerle birlikte Avrupa perakende pazarından beklentilerimiz yüksek. 2019'da yeni projeler ve iş birlikleri ile pazarda büyümeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

İnoksan, yurtdışı pazarlarında aktif olacak

“15 milyar liralık bir pazarın oyuncusuyuz” Endüstriyel mutfak sektörü bugün baktığımızda; 15 milyar lira pazar büyüklüğüne ulaşan ve 60 bin kişiye istihdam sağlayan dev bir sektör. Çevre ülkeler arasında birinci ve Avrupa’da endüstriyel mutfak ekipmanları üretimi konusunda ikinci sıradayız. İhracatta da aynı şekilde Türkiye olarak oldukça iyi bir konumdayız. Dünya arenasında yenilikçi ürünlerimiz ile boy gösteriyor ve ülkemizi en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyoruz. Bu doğrultuda fabrikamıza yaptığımız teknolojik yatırımları sürdüreceğiz.

Aralık 2018

49


Hayallerime dokunmak Gülçin SOYTUTAN

Kuzey Vietnam Sapa-Fansipan-Hanoi 50

Aralık 2018


Hayallerime dokunmak

Bu sayımızda Vietnam ’ın kuzeyine Çin sınırına doğru yola çıkıyoruz.

LAO CAİ BÖLGESİ Bölgede azınlıklar yaşıyor. Vietnam’ın en yüksek, en soğuk, en çok yağış alan yeri. Bu yüzden oldukça yeşillik. İniş, çıkışlı bir arazi yapısı var. Aslında tarıma elverişli değil. Fakat Çinlilerden öğrendikleri gibi, dağlarını teraslayarak çeltik ekiyorlar. Yılda bir kere ürün alıyorlar. Hasattan önce dağlar, tepeler, vadiler doyumsuz güzellikler sunuyor. Biz zamanlamayı biraz hatalı yapmışız. Gittiğimizde tarlalar tam yeşillenmemişti. Yine de sisler içindeki manzaralar unutulmazdı. Bölgeye otobüsle ya da trenle ulaşılıyor. Tonkin Travel ile Sapa gezimizi planlamıştık. Ufuk, Ebru, Sinan ve ben yataklı treni tercih ettik. Hanoi’den saat 21.00’de hareket edecektik. Daha önce kullandığımız trenler vasattı. Bundan da pek bir şey beklemiyorduk. Gördüğümüzde gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. Trenimizin adı “Sapa Dream Train” di. Minik masanın üzerinde gece lambası, temiz çarşaflı, yastıklı dört ranzası ile gerçekten rüya gibiydi. Böyle hoş ambiyansta geceyi sohbet ederek, rahat bir uykuyla geçirdik. Sabah 5.30 civarında Lao Cai ’ye ulaştık. Bekleyen aracımızla yola çıktık. Yol oldukça virajlı, tek şeritliydi. Türkiye’nin 1970’lı yıllarındaki köy yollarını andırıyordu.

SAPA ’DA TREKKİNG Bir saatlik zorlu yolculuktan sonra Sapa ’ya ulaştık. Hava kapalı, yağmur yağıyordu. Otelimize yerleşip, güzel bir kahvaltı yaptık. Daha sonra rehberimizle, çeltik tarlalarının arasındaki patikalardan köylere doğru yola çıktık. Otel müşterileri için olan şemsiyelerden almıştık. İyi ki de almışız hava hiç açmadı yağmur, sis, bulutlar arasında gezdik. İlk köyümüz Ban Y Linh Ho oldu. Bir kavşakta Black H’mong olduklarını söyleyen çok tatlı iki genç bayan bize takıldı. Çok güzel İngilizce konuşuyorlardı. Yol boyunca kaygan çamurlu yollarda hem sohbet ettiler, hem bize yardım ettiler, hem de ellerindeki tığlarla bir şeyler ördüler. Eşleri tarlalarda çalışıyor, kadınlar İngilizce öğrenip el işlerini satıyorlarmış. Çok da kibarlardı.

İkinci köyümüz Lao Chai oldu. Oradan Tavan’a yürüdük. Mesafeler çok kısa rahatlıkla yürüyebiliyorsunuz. Hava açık olsaydı müthiş manzaralar görecektik. Ama kısmet değilmiş. Yolda bir sürü Fransız yürüyüşçüyle karşılaştık. Anlaşılan Fransızlar için SaPa hala popüler. Öğlen yemeğinden sonra Cat Cat’a geçtik. SaPa ’ya 2 km. uzaklıkta. Dik merdivenlerden tırmanarak yürüyorsunuz. Merdivenler sağlı sollu dükkânlarla doluydu. Yerel el işi ürünlerini satıyorlardı. Özellikle indigo bitkisinden elde edilen mavi renk ile boyadıkları kumaşlardan yaptıkları kıyafetler çok güzeldi. Daha sonra yaşayan müze şeklindeki bir evi ziyaret ettik. Ne halı, ne koltuk, ne doğru düzgün yatak, yorgan vardı. Ev dedikleri; insanların hayvanlarla birlikte yaşadıkları, arazi üzerine yapılan derme çatma baraka. Yemek pişen ocağın etrafında, toprak zemin üzerinde yaşıyorlarmış. İşte o zaman insanların ayaklarının neden çıplak olduğunu, yoksulluğun boyutunu yüreğiniz parçalanarak anlıyorsunuz. Cat Cat şelalesinin hemen yanında yerel halk danslarının, müzik gösterisinin yapıldığı bir salon var. Gün içinde aralıklarla gösteri yapıyorlar. Dansların temaları yaşadıkları sıkıntılar, mutluluklar, dini öğeler. Çok da güzel sergiliyorlar.

HİNDİÇİN’İN ÇATISI FANSİPAN’A DOĞRU Ertesi sabah sırt çantalarımızla otelden ayrıldık. Vietnam’ın ve Hindiçin’in en yüksek dağı olan 3.143 m. yükseklikteki Fansipan’a doğru rehberimiz eşliğinde yola çıktık. Yolda Silver Şelalesini de gördük. Mevsim olarak kış sayıldığından hava soğuk, yağışlıydı. Her yer yeşil olmasına rağmen çiçekler daha açmamıştı. Yürüyüşümüz süresince hava kah açtı, kah kapattı. Sisler, bulutlar, yeşillikler içerisinde tırmandık. Havanın tutarsızlığı rehberi tedirgin etti. Neyse ki sorunsuz olarak saat 16.00 civarında ana kampa ulaştık. Ana kamp alanına kocaman bir bina yapıp tahta perdelerle bölerek odalar oluşturmuşlar. Her grup bir odada kalıyordu. Odalarda ahşap sedir tarzı yerler var. Uyku tulumuyla matı serip yatıyorsunuz. Bizden başka dört grup, yaklaşık otuz kişi vardı.

Rehberin anlattığına göre Black H’monglar bölgede yaşayan dört etnik gruptan biriymiş. Siyah giyindikleri için bu isim verilmiş. Her etnik grup kendine özgü kıyafetler giyiyormuş.

Gece sıkı rüzgâr esti. Sıkıntı olmadı. Ama gruplar erken kalkıp bayağı patırtı, gürültü yaptılar. Biz 5.00 gibi kalkıp, kahvaltı sonrası 6.00 gibi yürüyüşe başladık.

Bölgeyi Fransızlar çok beğenerek SaPa ’yı kurmuşlar. SaPa ’nın anlamı şelale demekmiş. Bu arada Black H’monglar Hristiyan ’mış. Anlaşılan o ki Fransızlar sadece beğenmekle kalmayıp misyonerlik çalışmaları da yapmışlar.

Yükseldikçe ağaçlar, yeşillik alan azaldı. Yol, taşlık patikaya döndü. Bazı yerlerde dik merdivenler, bazı yerlerde uçurum kenarından yüründüğü için korkuluklar vardı. Aslında toplam 300 m. yükseldik ama o kadar çok inip çıktık ki herhalde toplamda 800 / 900 m. yaptık.

Diğer etnik gruplar doğaya tapıyorlarmış. Hepsinin ayrı Tanrısı varmış. Tapınakları yokmuş. Yolumuzun üzerindeki bir anaokulunu ziyaret ettik. Çocuklar kendilerinden büyük bağış kutusunu kucaklayıp getirdiler. Çoğunun ayağı çıplaktı. Üstleri başları çamur içindeydi. Yoksul devletin daha da yoksul çocukları, içimizi burktu. Her şeye rağmen yanakları kırmızı, gözleri pırıl pırıl çok sevimlilerdi. Bahşişlerimizi bırakıp, minikleri sevdikten sonra yola koyulduk.

Zirveye kocaman bir tapınak yapmışlar, iki yıldır da teleferikle ulaşım yapılıyormuş. Tabi teleferik ile çıkanlar çoktan gezmeye başlamışlardı. Biz de saat 9.30 da Hindiçin’in zirvesindeydik! Rehberimiz bize madalya takıp, çıkış yaptığımıza dair Vietnam Dağcılık Federasyonu tarafından imzalanan teşekkür, başarı belgesini verdi. O kadar mutlu olduk ki! Biliyorsunuz daha önce Ağrı Dağına zirve yapmıştık. Kendi aramızda jest olsun diye Zirve Dağcılık Ankara Kulübü olarak sembolik tebrik belgesi almıştık.

Aralık 2018

51


Türkiye Dağcılık Federasyonu’ndan ne bir belge, ne de her hangi bir şey verildi. Ne yapıyor bizim T.D.F.? Her ne kadar şimdilerde Ağrı Dağına tırmanış izni olmasa da; geçmişte de Türkiye’nin 5.137 m. yüksekliğindeki en yüksek dağına kimler tırmanıyor diye merak etmediği gibi umurunda da değildi sanıyorum. Zirve oldukça kalabalıktı. Madalya takılıp, belgeler verilince Vietnamlıların daha çok dikkatlerini çektik. Birlikte fotoğraf, selfiler çekmeye başladık. Biz dört kafadar dünyanın bir ucunda, dilini anlayamadığımız yabancılarla, sarmaş dolaş kocaman bir aile olduk. Zirve heyecanımızı, mutluluğumuzu paylaştık. Bizler dağa çıktığımız için bilekli kalın botlarla tırmandık ama teleferikle gelenlerden çıplak ayaklılar ile ayağında sadece çorap olanlar vardı. Anlayacağınız ben fena takıldım bu çıplak ayak meselesine! Saat 11.00 gibi dönüşe geçtik. Geldiğimiz yollardan gerisin geri döndük. Tabi uzun bir yol, uzun bir gün oldu. Saat 17.00 gibi SaPa ’ya ulaştık.

Yolumuzun üzerindeki Vietnam Police, Security Müzesini ve Kadın müzesini gezdik. Öğleden sonra otele döndüğümüzde otel sahibi şirketle konuştuğunu parayı iade edeceklerini, aksi takdirde çok büyük ceza alacaklarını söyleyince kulaklarımıza inanamadık. Gerçekten de akşam üzeri getirip bırakmışlar. Bize yardımcı olan otel sahibine sonsuz teşekkür ettik. Gördüğünüz gibi insanın haklı olması yetmiyor, size yardımcı olacak birileri gerekiyor!

SAPA

Hanoi’de toplam altı gün kaldık. Bu sürede Ngoc Son Temple, Den Bach Ma Temple, Bağımsızlık Müzesi, Sanat Müzesi, Tarih Müzesi, Night Market, Al Noor Camisini ziyaret ettik.

Turumuzun içinde ayak masajı vardı. Mutlulukla, bitkin düşen ayaklarımızı işini bilen ellere teslim ettik. Ertesi sabah uyandığımızda ayaklarımızda yorgunluktan eser yoktu. Güneş açmış, her yer pırıl pırıldı. İlk önce yerli pazarını gezdik. Yerel giysileri içindeki kadınlar birbirinden güzel el işlerini satıyorlardı. Biraz hediyelik, biraz kendimiz için alış veriş yaptık.

Hoa Lo Prison ya da Amerikalıların deyimi ile Hanoi Hilton; Vietnamlıların çektiği acıların başka bir göstergesi. Tüyler ürperticiydi. Fransızlar sömürge döneminde giyotini kullanmışlar. Bu kadar kötü muameleden sonra hala Avrupalılara ya da yabancılara sevgi ile yaklaşmaları bana inanılmaz geldi. Belki de kurtuluşu turizmde görerek katlanıyorlar.

SaPa gölü kenarında yürüyüş yaptık. Catholic Kilisesi kapalıydı. Çok sayıda dağcılık malzemeleri satan mağaza vardı. Yolunuz düşerse mutlaka bir göz atın derim.

Vietnam’ın en eski Üniversitesi olan Edebiyat Tapınağının bahçesinde, sağlı sollu okul birincileri için dikilen kaplumbağa heykelleri var. Gittiğimizde ana sınıfı öğrencilerinin mezuniyet töreni için fotoğraf çekimleri vardı. Minnoşlar çok tatlıydılar.

Benim tespitim: Çetin hayat şartları, yoksulluk bölgenin en önemli problemi. Böyle olunca azınlıklar, bölgede yaşam savaşı veriyorlar. Tur şirketimiz akşam üzeri bizi Lao Cai’deki gara bıraktı. Gece “Dream Train” ile gerçekten rüya gibi bir yolculukla döndük.

HANOİ Sabah 5.00’te Hanoi’ye vardık. Sabahın erken saatinde otele yürümek hiç cazip gelmedi. Taksiye binelim dedik. Otelimiz 3 km. mesafede olunca taksiler almak istemedi. Neyse bir tanesi taksimetreyi açacağını söyleyince, bindik. Taksimetre nasıl çalışıyor, anlatamam fırıl fırıl! En fazla 100 Donk ödememiz gereken yere taksimetre 350 Donk yazdı. Şoföre, onu şikayet edeceğimizi, polise gideceğimizi falan söyledik. Aracın fotoğraflarını çektik. Bizi pek anlamadı ama çok tedirgin oldu. Bagaj kapısı açık gitti. Yine de parayı iade etmedi. Otelin resepsiyonunda, sahibi varmış ona anlattık. Polis merkezini sorduk. Taksi şirketi ile kendisinin konuşabileceğini eğer böyle bir usulsüzlük yaptı ise şoförün ehliyetinin, ruhsatının iptal edileceğini söyledi. Aracın ve taksimetrenin fotoğraflarını gösterdik. Notlar aldı. Hanoililer sabah, akşam Hoan Kiem (Geri Verilmiş Kılıç) Gölü kenarında spor yapıyorlar. Biz de o sabah hem onları izledik, hem de göl kıyısında kahvaltı yaptık. Yakındaki

52

Tourist Information’a da şikayetimizi anlattık. Ellerinden bir şey gelmediğini polisle görüşmemizi söylediler. Ho Chi Minh’in mozolesini ziyaret etmenin zor olduğunu erken gidilmesi gerektiğini okumuştum. Vakit erken olunca mozoleyi ziyarete gidelim dedik. Saat 7.15’te gördüğümüz manzara bizi şoka soktu. Ben diyeyim bin, siz deyin on bin kişi kuyrukta bekliyordu! Görevlilerle konuşup bilgi alalım dedik ama bazıları konuşmadı, konuşanlar da doğru düzgün bilgi veremediler. Biz de Ho amcayı ziyaret etmekten vazgeçtik.

Bahçenin arka tarafındaki ahşap binada eğitim veriyorlarmış. Gelmiş geçmiş en başarılı dört öğretmeni yüceltmişler, onlara dua ediyorlardı. Binadan çıktığımızda ana sınıfı öğrencileri gitmişlerdi. Cübbeleri ile üniversite öğrencileri fotoğraf çektiriyorlardı. Burası Hanoililer için özel. Siz de kaçırmayın! Hanoi Katedralin’de Pazar ayinine rastladık. Duaları, ilahileri Fransızca yapıyorlardı. Bana en ilginç gelen İsa ile Meryem’i Budist selamıyla selamladıktan sonra tütsülerini yakıyorlardı. Thang Long Kukla Tiyatrosunda’ki su kuklasını seyredebilmek için beş gün önceden bilet aldık. Talep fazla yer bulamıyorsunuz. Konusunu masallardan veya gerçek hayattan alıyor. Kuklaları suyun içinde oynatıyorlar. Zaten su olmasa tuhaf olurdu. Çünkü Vietnamlılar, Hollandalılar gibi suyun içinde yaşıyorlar. Gösteri başlamadan önce salonda çığlık sesleri duyabilirsiniz. Koltuklar yabancılar için çok küçük. Açılır kapanır koltuklara ayağınızı sıkıştırabilirsiniz. Dikkatli olun! Nitekim Sinan’ın sol ayak baş parmağı nerdeyse kırılıyordu, acı ile sıçrayınca kucağında ki fotoğraf makinesini düşürüp lensini kırdı. Bütün olumsuzluklara rağmen gösteriyi çok beğendik. Ülkeyi tanımak için halkın zevklerini, alışkanlıklarını gözlemlemek en güzel yöntem. Yazımızın sonuna geldik. Yeni yılın size yeni yeni mutluluklar getirmesi dileğiyle, sağlıcakla kalın.

Aralık 2018


Yeni Ticaret Kapıları Açar Key to Markets

ANKARA

EKMEK, PASTA , DONDURMA, Ç KOLATA ERI FUARI VE T

kara

sium An 7-10 Mart 2019 - Congre Hotel, Restaurant, Cafe Bar Ekipmanları Fuarı ile eş zamanlı

Aralık 2018 “BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİ TOBB (TÜRKİYE ODALAR BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.”

53


Köşe Yazısı / Ekonomi Göker AKDUMAN

goker.akduman@allicannedfood.com

Şirketler Ekonomik Krize Karşı Ne yapmalı? Tüm dünyada meydana gelen finansal çalkantı ve krizlere karşı, şirketlerimizin dikkatli olmaları gerektiğini, bu krizlerin sadece finansal kesimi değil aynı zamanda reel sektörü de etkileme potansiyeli taşıdığını belirtmiştik.

Krizlerden en az hasarla çıkabilmek veya krizleri fırsatlara dönüştürebilmek amacına yönelik olarak çok önemli üç kavramı açıklamıştık. Bunlar “verimlilik”, “inovasyon” ve “kurumsal yönetim kavramları” idi. Bu kavramların hayata geçirilmesi ve şirketlerimizin yönetim prensipleri içerisinde yer almasının ne tür faydalar sağlayabileceğini açıklamıştık.

kullanılması, şeffaflığı engelleyen uygulamalar, hatalı ve hileli finansal raporlamalar, iç ve dış çevredeki değişimlere ayak uyduramayan örgüt yapıları ve çağdaş yönetim uygulamalarından sapmaların tespiti ve bunlara yönelik çözüm geliştirilmesi ile görevlidirler. Bu bağlamda, dolaylı veya doğrudan pek çok şekilde operasyonların verimliliği, inovasyon ve kurumsal yönetim süreçlerine katkıda bulunurlar. Bu unsurları tehdit eden risklerin etkin bir şekilde yönetilip yönetilmediğine dair kurum yöneticilerine güvence sağlarlar. İç denetim faaliyeti tarafından kullanılan araçlar pek çok açıdan sağlık alanındaki check-up, rontgen ve MR faaliyetlerine benzer. Nasıl ki bu tıbbi araçlar ile insan vücudunu ve sağlığını tehdit eden sorunlar tespit edilebiliyorsa, iç denetim faaliyeti ile de bir kurumun yüksek riskli, sorunlu, sıkıntılı alanları tespit edilebilir. İç denetim kurumsal bir tanı, teşhis ve tedavi faaliyetidir. Kurumsal bir check-up aracı olan iç denetim, örgütlerin özellikle kriz dönemlerinde hayatta kalmasını sağlayan verimlilik, inovasyon ve kurumsal yönetim süreçlerini destekler, bu süreçleri tehdit eden riskleri tespit eder, bunların etkin bir şekilde yönetildiğine dair güvence sağlar ve danışmanlık hizmeti verir. Peki bunu nasıl sağlar?

Dünya finans piyasaları ve bu piyasaların aktörleri artık çok daha büyük sıkıntılar yaşıyorlar. Piyasalara enjekte edilen likidite talepleri karşılamıyor, beklentilerin düzelmesine yardımcı olamıyor. Karamsarlık had safhada. Pek çok ülke uzun süreli bir resesyon beklentisi içine girdi. Küresel Gayri Safi Milli Hasıla ile Küresel Para Arzı arasındaki makas gittikçe açılıyor. Yani tüm dünyada üretilen mal ve hizmet tutarının onlarca katı para ülkeler, piyasalar ve yatırım araçları arasında yer değiştiriyor. Alınıp, satılıyor. Para artık bir araç değil, başlı başına bir emtia. Tüm bu gelişmeler ve likidite sorunları Verimlilik, üretim sürecine sokulan çeşitli faktörlerle (girdiler) bu ise paranın kıymetini artırıyor. Para artık çok değerli. sürecin sonunda elde edilen ürünler (çıktılar) arasındaki ilişkiyi ifade Finansman sağlamak ise çok zor. Yani şirketlerimizin bunu çok iyi eder. Savurganlıktan uzak, kaynakları en iyi biçimde değerlendirerek anlamaları gerekiyor. Artık yatırım amaçlı para bulabilmek pek kolay üretmek demektir. Burada iç denetimin sağlayacağı fayda açıktır. olmayacak. Öz Kaynakların önemi artıyor. Yatırımların bir kısmını İç denetim, iş süreçleri ile iş süreçlerinin girdi-çıktı ilişkilerini özkaynaklardan karşılayabilir olmak gerekiyor. Finans kaynaklarına bağımsız, tarafsız bir göz ve ciddi bir yetkinlikle değerlendirebiulaşmak zorlaşıyor. Buradan şirketlerimiz için şu sonuçlar çıkıyor: lecek en önemli araçtır. Süreçlerdeki gereksiz, verimsiz veya fayda 1. Özkaynakların büyümesi kar artışlarına bağlıdır. Bu nedenle sağlamayan iş adımlarını tespit ederek, aynı düzeyde girdi ile daha gelir ve gider arasındaki farkın, gelirler lehine artması gerekiyor. fazla çıktı elde etmeye imkan verecek tedbirlerin alınması için yöneticilere yardımcı olur. Yine iç denetçiler, girdilerin kalitesi, Bu büyük ölçüde şirketlerin inovasyon becerisine bağlı. zamanlaması, bütünlüğü ve kullanımı ile ilgili geliştirme öneri2. Şirketlerin mevcut operasyonlarının ne düzeyde etkin ve verim- leri getirmek suretiyle aynı çıktının daha az girdi ile üretilebilli olduğunu tespit edip, bu operasyonların etkinlik ve verimliliğini mesine yardımcı olacak çözüm önerileri geliştirirler. Yani girdiler ve artırmaları gerekiyor. Bu amaçla iş süreçlerinin yeniden gözden bunları işleyen süreçler üzerine odaklanarak hata, aksaklık veya geçirilmesi ve verimlilik kayıplarının önemine geçilmesi gerekiyor. israfları tespit eder, bunları düzeltme yönünde yöneticileri bilgilendiKarı etkileyen giderlerin verimlilik ve ekonomiklik prensiplerine rir ve teşvik ederler. Kimi zaman pek çok iş sürecinde mevcut bazı bağlı kalınarak azaltılması önem taşıyor. kontroller, riskleri karşılamada yetersiz veya gereksiz kalabilmekte3. Şirketler açısından finansman sağlama koşulları, dünyada ve dir. Bu tip kontrollerin tespit edilmesi, ayıklanması ve yerlerine daha ülkemizdeki pek çok düzenleme ile yeniden şekilleniyor. Yeni Türk maliyet etkin kontroller getirilmesi de girdi-çıktı ilişkisine net bir Ticaret Kanunu ise baştan aşağı kurumsal yönetim ilkeleri ışığın- katkı sağlar. Bu bağlamda iç denetim verimliliği geliştirmede önemli da şekillenmiş durumda. Yani kurumsal yönetim, şirketlerin yalnız bir araçtır. İç denetim faaliyeti; finansman maliyetlerini düşürecek bir faktör değil, aynı zamanda - İş süreçleri ve operasyonlarını tespit eder, bunlara dair iş akışlarını uymakla yükümlü oldukları Ticaret Kanununun özünü teşkil ediyor. ve iç kontrolleri gözden geçirir, verimliliğe olumsuz etki eden iş, Verimlilik, inovasyon ve kurumsal yönetim ile ilgili başarı işlem, kontrol ve uygulamaları; ya süreci yeniden tasarlayarak, ya sağlamanın yolu etkin araçlar kullanmaktan geçiyor. Bunların başın- süreci geliştirerek, ya da verimsiz uygulmayı yenisi ile değiştirerek da ise iç denetim geliyor. İç denetim faaliyeti, kurumun iş süreç- ortadan kaldırmaya yardımcı olur. Çoğu kez iş süreçlerindeki bazı lerinin, operasyonlarının, stratejilerinin, kaynaklarının, varlıklarının iş adımlarının azaltılması, üretim hatlarında yapılacak bir kaç küçük ve örgüt yapısının risk odaklı bir bakış açısı ile değerlendirilmesini iyileştirme, gereksiz bazı prosedürlerden vazgeçilmesi ile çok büyük hedefler. Yani bir kurumun operasyon ve iş süreçlerindeki mevcut verimlilik artışları sağlanabilmektedir. riskler ile bunlara yönelik alınan tedbirlerin yeterliliğini sorgular. İç denetçiler, verimsiz iş süreçleri, hileli işlemler, varlıkların kötüye - Danışmanlık hizmetleri kapsamında süreçlerin tasarımında aktif rol alır ve süreçlerdeki iş akışlarında mevcut iç kontrollerin optimal

54

Aralık 2018


bir şekilde tesis edilmesine yönelik rehberlik sağlar. Süreçlere girdi teşkil eden kaynakların daha ekonomik, daha zamanlı veya daha düşük maliyet ile nasıl elde edilebileceğini araştırır. Yüksek kaynak bağımlılığı, hammadde kalitesindeki düşüşler, insan kaynağı yetersizliği veya otomasyon eksikliği gibi risklerin etkin bir şekilde yönetilip yönetilmediğini sorgular.

- Kurumun amaç ve hedeflerine ulaşması amacı ile tasarlanan ve yönetilen süreçlerin hedeflerine ulaşmasına engel olabilecek, hedeflere ulaşma düzeyini düşürecek veya ulaşılsa bile bunun verimli ve ekonomik bir şekilde olmasını engelleyecek tüm kritik riskleri tanımlar ve bu risklere yönelik risk yönetim stratejilerini değerlendirme altına alır. Bu sayede öngörülen veya öngörülemeyen risklerden kaynaklanan kayıpların minimize edilmesi, risklerden kaynaklanan zararların önlenebilmesi ve bu sayede giderlerin öngörülen düzeylerde tutulmasına yardımcı olur. Kurumlar çoğu kez çeşitli risklerin realize olması sonucu öngörülemeyen kayıplara uğrayarak zarar etmektedirler.

yaratabileceklerini düşünmelidirler. Örgüt genelinde inovasyon sürecine engel olabilecek, yavaşlatacak veya baltayalabilecek tüm risklerin tespit edildiği ve etkin yönetildiğine dair güvence almada yöneticiler yine iç denetçilerden faydalanırlar. Bu bağlamda iç denetçiler; İnovasyon kavramının örgüt içinde tanıtımı ve farkındalığının artırılmasına yardımcı olur - Süreç yeniden yapılandırma önerileri ile süreç inovasyonuna katkı sağlar - Örgüt içinde inovasyon sürecini zayıflatan veya engelleyen unsurları tespit eder, etkin bir inovasyon ortamı tesis edilmesine yönelik risklerin tespiti ve yönetilmesine dair güvence ve danışmanlık hizmetleri verir.

- Özellikle Ar & GE kapsamında ürün, hizmet ve iş geliştirme faaliyetleri ile müşteri ilişkileri ve pazarlama süreçlerinin operasyonel etkinlik ve verimliliğini değerlendirir. Bu süreçlere yönelik risklerin tespit edilmesi ve yönetilmesine yönelik güvence ve danışmanlık hizmetleri vererek, inovasyon kanallarının açık İnovasyon bilindiği üzere ticari kazanca dönüştürülebilecek olmasına yardımcı olur. Özellikle bu faaliyetler arasında etkin bir yenilikler, buluşlar, icatlar anlamına gelmektedir. Bu yeni bir ürün işbirliği ve iletişim bulunup bulunmadığını sorgular. ortaya çıkartmak, mevcut ürüne yeni bir kullanım alanı yaratmak Kurum yöneticilerine risklerin tehdit tarafı kadar fırsat tarafına da ve mevcut ürüne yeni bir pazar geliştirmek şeklinde olabileceği önem vermeleri gerektiği hususunda telkinde bulunur. Kaçırılan gibi, iş modelinde yenilik yaratmak veya iş süreçlerinin yeninden fırsatların da bir maliyeti olduğunun anlaşılmasına çaba gösterir. yapılandırılması şeklinde de olabilir. Şirketleri kriz dönemlerinde ayakta tutan verimlilik unsuru ise, ileri iten ve krizleri fırsatlara İç denetçiler şirket operasyonlarında verimliliği artırma ve örgütün dönüştüren de inovasyon unsurudur. Dikkat edilecek olursa iş inovasyon süreçlerini geliştirmeye yönelik olarak üç şekilde katkı süreçlerinin iyileştirilmesi veya yeniden yapılandırılması doğrudan sağlarlar: verimlilik ile ilgili idi. Ancak bazı durumlarda iş süreçlerinin 1) Verimlilik ve inovasyon ile ilgili hususları denetim programları inovasyonu ile maliyetlerin, verimliliğin ve ekonomikliğin yanı içine entegre ederek, bireysel denetimlerde, geleneksel risk odaklı sıra, gelirlerin de artırılması mümkün olabilmektedir. Örneğin denetim faaliyetlerinde bu hususlara yönelik değerlendirmelere de bir şirketin bayi satış kanllarında yapacağı bir süreç yapılandır- yer varmek ması ile çok daha fazla sayıda bayiye ulaşma imkanı yaratılabilir ve 2) Yönetim tarafından talep edilmesi halinde verimlilik ve gelir artırılabilir. Farklı olanın kazandığı, hayatta kaldığı ve başarılı inovasyona ilişkin şirket yönetimine danışmanlık hizmetleri olduğu günümüz iş dünyasında inovasyon kavramı belki de vermek. hemen herşeyden fazla önem taşımaktadır. 3) Örgür genelde verimlilik veya inovasyon kavram ve uygulamaİç denetim faaliyeti ise pek çok kesimin düşündüğünün aksine larını başlı başına birer denetim konusu olarak ele almak ve buna işin sadece gider tarafı ile ilgilenen, kayıplara odaklı, hataları or- yönelik birer denetim gerçekleştirmek. taya çıkartmaya güdümlü bir denetim faaliyeti değildir. İç denetim risklerle ilgildir. Bilindiği üzere risklerin bünyesinde tehditler Şirketlerin krizlerden en az hasarla çıkmak için verimli, krizleri kadar fırsatlar da bulunmaktadır. Bir şirketin kendisi açısından fırsatlara dönüştürmek için de inovasyona dayalı çalışmaları gerçekleşebilecek tehditler kadar bu fırsatları da düşünüyor gerekmektedir. İç denetim örgüt genelinde gerek operasyonel olması, bunların değerlendirilememesi halinde oluşacak kayıpları verimliliği, gerekse de inovasyon süreçlerini güçlendirecek en da hesaba katması gerekmektedir. Bu bağlamda iç denetimin önemli araçların başında gelmektedir. Şirket sahipleri, şirket risklerin tehdit tarafı kadar fırsat tarafında da belirgin bir rolü ölçekleri ne olursa olsun, bu iki unsurun örgüt genelinde var vardır. Geleneksel iç denetim tanımı her ne kadar iç denetimin olduğuna ve başarılı bir şekilde ele alındığına dair güvenceye kapsamını risk yönetimi, kontrol ve yönetişim süreçleri ile sahip olmalıdırlar. Bu güvenceyi iç denetçiler sağlar. Verimliliğin belirlemiş olsa da, bu kapsamın içinde inovasyon süreçlerinin de ve etkin inovasyonun bekçisi, rehberi ve lideri iç denetçilerdir. yer alması kaçınılmazdır. İnovasyon, tıpkı risk yönetimi ve kon- Bu bakımdan şirket yönetimlerinin gelir ve giderler arasındaki trol süreçleri gibi kurumun tüm operasyonlarına entegre edilmiş pozitif makası açabilmek ve kriz ortamından güçlenerek çıkmak olmalıdır. İnovasyon fırsatlara odaklı, yenilik eksenli ve gelecek için iç denetim faaliyetine ve iç denetçilere ihtiyaçları vardır. yönlü bir bakış açısını gerektirdiğinden, kurum kültürü, örgüt yapısı ve uygulanan yönetim prensiplerinin bu tür bir bakış açısını Bu yazı temel olarak verimlilik ve inovasyonun yönetim ne ölçüde desteklediği iç denetçilerce sorgulanmalıdır. İç denetçi- tarafından ne şekilde geliştirilebileceğinden ziyade, bu konularler kurumlarında risklerin sadece eksi tarafı ile değil artı tarafı ile da iç denetimden nasıl faydalanabileceğini göstermeye yönelik de ilgilenen profesyoneller olarak, kurumların inovasyon süreç- kaleme alınmıştır. Elbette iç denetim haricinde de verimlilik ve lerinin iyileştirilmesinde de aktif rol alırlar. Kurumda inovasyon inovasyonu geliştirmeye yönelik pek çok yöntem bulunmakfarkındalığının artırılması, AR& GE ve Pazarlama departmaları tadır. Ancak bu iki kavram iç denetçilerin zaten görevleri gereği arasındaki koordinasyonunun değerlendirilmesi, örgüt yöneti- faaliyetleri kapsamına girmektedir. Şirketler iç denetçi istihdamı minin yeni fikir ve önerilere açıklığının sorgulanması inovasyon ile yalnız risk yönetimi, kontrol süreçleri, hata ve suiistimal tespikanallarının tıkanmadan açık tutulması için çok önemlidir. Öze- tine yönelik değil, aynı zamanda verimlilik ve inovasyonun kurum tle iç denetçiler şirketin iç ve dış çevredeki riskler kadar fırsatları genelinde geliştirilmesine yönelik de güvence sahibi olurlar. da yakalamasına imkan verecek bir yönetim anlayışının varlığını, Olasılığı gittikçe güçlenen bir ekonomik krize karşı şirketleririsk yönetiminin tehditler kadar fırsatları da içerecek şekilde mizin hayata geçirmelerini şiddetle tavsiye ettiğimiz diğer bir yapılandırılmasını ve iş süreçlerinde inovasyon yapma imkan- husus ise kurumsal yönetimdir. Diğerlerinden çok daha fazla larını değerlendirerek, en iyi ugulamalar paralelinde yönetime re- önem taşıdığını düşündüğümüz bu kavram, “kar etmek amaçlı hberlik sağlarlar. Özellikle kriz dönemlerinde şirket sahiplerinin yönetim” anlayışından çok daha fazlasını ifade ettiğinden ayrı bir ve yöneticilerinin düşünsel aktiviteleri farklı yönde çalışmalıdır. yazının konusu olmayı hak etmiştir. Şirketin ürün, hizmet, süreç, teknoloji ve pazar unsurlarını göz önünde bulundurarak ne şekilde bir farklılaşma ile inovasyon

Aralık 2018

55


Etkinlik

Turizmde Markalaşma

Turizm Sektörünü bir araya getiren “Türkiye Turizminin Markalaşma Fırsatları” konferansının ikincisi gerçekleştirildi

Turizmin geleceğine sektör paydaşlarının katılımıyla yön vermek amacıyla düzenlenen kongrede, Türkiye Turizm markasının pekiştirilebilmesi ve sürdürülebilir şekilde büyümesi için izlenebilecek yollar tartışıldı. Üstün kaliteli hizmet anlayışıyla turist başına düşen harcamayı artırıcı fırsatlar da panelde görüşülen ana konular arasında yer aldı. Bloomberg HT TV Haber Koordinatörü Ali Çağatay moderatörlüğünde gerçekleştirilen “Türkiye Turizmi Nasıl Markalaşır?” isimli panelde, Türkiye turizminin uzun dönem planları, turizmde ürün çeşitlendirmesi konuları ve inovasyon ihtiyaçları ana başlıkları incelendi.

Alibaz: “Birlikte Daha Fazlası Mümkün” Nestlé Professional Türkiye Genel Müdürü Arzu Alibaz, kongrede yaptığı değerlendirmede şunları kaydetti: “Ev dışı tüketim sektöründeki öncü firmalardan biri olarak, daha fazlasını mümkün kılan yaratıcı ve karlı çözümlerimizle iş ortaklarımızın büyümesine imkan vermek için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bugün bu misyonu bir adım ileri taşımak istiyoruz. Hem ülke ekonomisinin hem de sektörün büyümesine katkı sağlamayı amaçlıyoruz. Turizm, ev dışı tüketim pazarında faaliyetlerini sürdüren firmalar için çok önemli bir kanal. Turizm sektörü aynı zamanda ülkemizin ekonomisi için de çok değerli. Gayri safi milli hasılanın yaklaşık yüzde 4’ünü oluşturan turizm sektörü, doğrudan ve dolaylı olarak toplam istihdama da yüzde 8 oranında katkı sağlıyor. Türkiye turizmi sadece deniz, kum ve güneş değil, bundan çok daha fazlası var. Kültürel birikimimiz, coğrafi güzelliklerimiz ve eşi benzeri olmayan tarihi mirasımızla eşsiz bir potansiyele sahibiz. Hizmet kalitemiz ve ” tesislerimizin geldiği seviye rekabet açısından büyük bir avantaj.

TURSAB Başkanı Firuz Bağlıkaya, konuşmasında “Türkiye gerçek bir turizm ülkesidir. Gelen turistler, en iyi hizmeti burada alıyor. Parasının karşılığını en iyi burada alıyor, en iyi otelde kalıyor, en 56

kolay şekilde buraya ulaşıyor ve burada faklı deneyimler yaşıyor. Diğer sektörlerdeki markalaşma çalışmalarına kıyasla turizmde markalaşma konusunda oldukça ilerideyiz. Özelikle Orta Avrupa civarına bakıldığında bilinen ve tercih edilen bir markayız. Örneğin 2016 ’daki durgunluğun ardından 2. senede büyük bir rekor kırdık. Herhangi bir dış etken olmadığı takdirde başarılı oluyoruz. 20018 sonunda 32 milyar dolar döviz ve 40 milyon turist hedefliyoruz. Kitle turizmi, golf, kongre, kruvaziyer ve sağlık turizmi segmentlerinin devreye girmesiyle istenen gelir seviyesine ulaşacağımızı düşünüyorum.” dedi. NTV Ekonomi Müdürü Gökay Otyam, turizmin Türk ekonomisine katkısı, ekonominin turizm pazarına etkisi ve büyümeyi sürdürebilmek için atılması gereken adımları katılımcılarla paylaştı. Otyam, “Turizmde markalaşmayı sadece turizmcilere bırakmamalıyız. Marka olmamız için hep birlikte bir şeyler yapıyor olmamız gerekiyor. Birlikte hareket ettiğimiz sürece ilerleyebiliriz. Stratejilerimizi net bir şekilde oluşturmalıyız.” dedi. SKÅL Uluslararası Örgütü Dünya Eski Başkanı Salih Çene, globaldeki rakiplerle karşılaştırıldığında Türkiye’nin turizm altyapısı, turizme yıllar içinde yapılan yatırımlar, doğru ve yanlışlar ışığında gelecekle ilgili yapılması gerekenler ve Türkiye’ye gelen misafir profilini çeşitlendirebilmek, üst segmentlere hitap edebilmek ve misafir başı harcamayı arttırabilmek için atılması gereken adımları anlattı. Çene, “ Türkiye turizm konusunda kısa bir sürede çok büyük başarılar elde etti. Ülkemizin son 35 yılda elde ettiği başarıyı başka hiçbir ülke elde edemedi. Şu an sadece Antalya’da 650 bin yataktan bahsediyoruz. Turizmde dünyada 6.ülke hüviyetini kazandık” dedi. Uluslararası Oyuncu Yönetmeni Harika UYGUR, kongrede yaptığı konuşmada “Bir turizm iletişim metodu olarak yerel prodüksiyonların yurt dışına açılması sektör açısından oldukça önemli. Yerel prodüksiyonlar Türkiye ekonomisine ve turizm pazarının markalaşmasına katkı sağlıyor. Türkiye’nin bu konuda gelişebilmek için önünde pek çok fırsat bulunuyor.” dedi.

Aralık 2018


Aralık 2018

57


Tarım

Binlerce yıllık mirasın kültürü olan zeytinden elde edilen verim, akıllı tarım teknolojileri ile birlikte artıyor

Son yıllardaki teknolojik gelişmelerle birlikte, zeytin üretiminde verimlilik hızla artıyor. Ve bu alanda yapılan yatırımlar fazlalaşıyor. Bu anlamda zeytin üretiminde sürekliliği sağlamanın tek yolu, akıllı teknolojileri kullanmaktan geçiyor.

arttırmak öncelikli konumuz. Tarım ve Orman Bakanlığımızın destekleriyle dikilen ağaç sayısı ile Türkiye, İspanya’dan sonra yaklaşık 174 milyon ağaç adedi ile dünyanın en çok ağaca sahip ikinci ülkesi konumunda.

Tarih boyunca hikâyelere ve kutsal kitaplara konu olmuş zeytin, özellikle 1961-62 döneminde ilk zeytinyağı ihracatını yapan Türkiye için de eşsiz bir öneme sahip. Bugün şahit olduğumuz dijital dönüşüm ile de, her sektörde olduğu gibi tarım sektörü için de yepyeni bir dünya başlıyor.

Tarımda bu alanda teknoloji ile elde edebildiğimiz büyük veri, önümüzdeki 10 yılda daha çok analizi gerçekleştirmemizi mümkün kılacak yeni bir devrin kapılarını aralıyor. Zeytin hasadından son ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan süreçte yapılan tüm işlemler, teknolojik gelişmelerle güncellendi.

Zeytin, her yerde yetişen bir ağaç türü olmadığı için ülkemiz adına çok değerli bir kaynak. Uluslararası Zeytin Konseyi'ne sunulan bilgiler ve yapılan tahminlere göre, 2017-2018 dönemi, geçen sezona göre, Türkiye’de zeytin alanında yaklaşık 2 milyon ton ile üretim artışının yaşandığını gösteriyor. Diğer yandan dünyaya bakıldığında, tarım alanlarının sınırlı olduğu ve toplam karasal alanın yüzde 10’unda tarım yapılabildiği gözlemleniyor. Ve bu alan her geçen gün azalıyor. Bu sebeple, hem tarımda hem de ağaç başına elde edilen zeytin üretiminde verimliliği sürdürmek ve arttırmak gerekiyor. Bu da ancak akıllı ve yenilikçi tarım uygulamalarını tarım alanında kullanarak mümkün oluyor.

Biz de artık sadece tarım yapmıyor, var olan bütün teknolojileri kullanarak tarıma yön vermek istiyoruz. Türkiye’nin ve dünyanın buna ihtiyacı var. Sensörlerle donatılmış tarım makinaları, topraktan sofraya takip sistemleri ve IoT (Nesnelerin İnterneti) teknolojilerini kullanarak zeytin ağaçlarından elde edilen verimi maksimum oranda arttırmayı amaçlıyoruz. IoT çerçevesi içerisinde önümüzdeki yıllarda giderek yaygınlaşacağını tahmin ettiğimiz sensör ağları ve bu ağlardan toplanacak veriler, bizim, çiftçilerimizin tarımsal faaliyetlerini ve tarlaların durumunu gerçek zamanlı olarak takip edebilmemize olanak sağlıyor.

BUBA Ventures bünyesinde kurulan tarım ve teknolojileri girişimi TreeT’in Genel Müdürü Mustafa Tamer, konuyla ilgili şu sözleri dile getiriyor: “Özellikle sahip olduğu coğrafi konum ve Akdeniz iklimi ile bu yıl zeytin üretiminde 4. sırada yerini alan Türkiye için verimliliği

Bu verilerden çok farklı bilgi ve çıkarımlara ulaşmamız mümkün. Özellikle tarımcılık alanında yatırım yapmak isteyen beyaz yakalılar için İstanbul’dan başka bir bölgeye giderek tarım arazisi yönetmek çok da kolay bir iş değil. Teknoloji bize bu imkânı sunuyor. Gece gündüz farkı, rüzgar yönü veya hava sıcaklığı gibi verimlilik hakkında bilmemiz gereken gerekli bilgiyi bizim adımıza toplayabiliyor.

KÜLSAN THERMOSET NASIL BİR HAMMADDEDİR? THERMOSET bir petrol türevi değildir. Plastik türevi değildir. Biliyorsunuz, plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilemez,kansorejen madde açığa çıkar. THERMOSET, melaminin kuvvetlendirilmiş bir formudur. Ancak melamin değildir. Bu esnek ve anti - bakteriyel kimyasal hammadde THERMOSET olarak biliniyor 58

Aralık 2018


Uzman Görüşü Çay, Türk kahvesi, karton bardak, kâğıt havlu, klasör, fotokopi kâğıdı

Küçükler 2.500 TL Büyükler 300.000 TL harcıyor

İşletmelerin yıllık ofis sarf malzeme giderlerine ilişkin yapılan bir analiz çalışmasında şaşırtıcı sonuçlara ulaşıldı. Şirket ölçekleri baz alınarak yapılan araştırmaya göre kişi başı aylık ofis sarf malzeme gideri 60 TL civarında. 12 milyar TL’ye ulaşan pazarda küçük işletmelerde ortalama 2.500 TL olan yıllık ofis sarf malzeme gideri, büyük işletmelerde 300.000 TL’yi buluyor.

Ofix.com, işletmelerin yıllık sarf malzeme giderlerine ilişkin önemli rakamlara ulaştı. Şirket ölçekleri baz alınarak yapılan çalışmaya göre kişi başı aylık ofis sarf malzeme gideri 60 TL civarında. Küçük işletmelerde yaklaşık 2.500 TL olan yıllık ofis sarf malzeme gideri büyük işletmelerde yıllık yaklaşık 300.000 TL’yi bulurken, en çok çay, karton bardak, Türk kahvesi, şeker, kâğıt havlu, fotokopi kâğıdı, poşet dosya ve klasör tüketiliyor. En çok merak edilen tüketici davranışlarının da incelendiği analizde yönetici pozisyonunda çalışan beyaz yakalılar sağlıklı beslenmeyi tercih ederken, yazılım şirketlerinde çalışanlar ise atıştırmalık seviyor. En çok tüketilen ürünün çay olduğu belirlenirken, sağlıklı beslenmeye özen gösteren beyaz yakalılar sallama çayı cam ya da kupa bardakta, mavi yakalılar ise dökme çayı kullan at bardaklarda içiyor.

lerin de değişiklik gösterdiğini belirtti. İşletmelerde sarf malzeme olarak ağırlıklı çay, kahve, şeker, karıştırıcı, karton bardak, fotokopi kâğıdı, poşet dosya, pil, koli bandı, kâğıt havlu, tuvalet kâğıdı gibi ürünlerin tüketildiğine dikkat çeken Gürkan Uğraş, çalışmada tüketici alışkanlıklarına ilişkin önemli bulgulara ulaştıklarını açıkladı. Gürkan Uğraş, “Beyaz yaka ağırlıklı işletmelerde çay tercihi daha çok bardak poşet çaylar ve bitki meyve çayları olarak göze çarpıyor. Mavi yaka ağırlıklı işletmelerde 2 - 5 kg dökme çaylar, kullan at bardaklar ile sıvı sabun ve kâğıt havlu tüketimi oldukça fazla” dedi.

Yazılımcılar atıştırmalık ürünleri seviyor Mimarlık ofisleri, noterler, serbest muhasebeci mali müşavirler (SMMM) ve tercüme ofislerinde fotokopi kâğıdı, poşet dosya, klasör ve koli bantlarının yanında çay ve kahvenin ön planda olduğunu vurgulayan Gürkan Uğraş, yazılım şirketlerinde ise kahve ve çayın yanında en çok tüketilen ürünlerin atıştırmalık, gazlı ve gazsız içeceklerden oluştuğunu bildirdi.

Çalışan sayısına göre yapılan analizde işletmelerin sipariş sürelerine ilişkin bilgilerin de elde edildiğini belirten Gürkan Uğraş, “İşletmelerde çalışan sayısına göre sipariş adetleri ve Beyaz yakalılar sallama çay, mavi yakalılar dökme sıklıkları değişiklik gösteriyor. 1 ila 10 kişinin çalıştığı ofisler çay seviyor 2-3 ayda bir ürün siparişi verirken, 150 ila 250 kişinin çalıştığı Analize ilişkin değerlendirmelerde bulunan Ofix.com CEO ’su işletmelerde bu süre 15 güne kadar düşüyor” dedi. Gürkan Uğraş, çalışma alanlarına göre sipariş verilen ürün-

Çalışan Sayılarına Göre Yıllık Sarf Malzeme Gider Tablosu Kaynak: Ofix.com

Aralık 2018

59


Sağlık köşesi Işıl ışıl parlayan, hacimli ve gür saçlar… Sağlıklı saçlar denildiğinde aklımıza genellikle kozmetik ürünler ve düzenli uygulanan bakımlar geliyor. Ancak bu faktörler etkili olsalar da, sağlıklı ve gür saçların sırrı aslında beslenme alışkanlıklarımızda gizli. Çünkü besinlerin içerisinde bulunan vitamin, mineral ve proteinler kan yoluyla saç köklerine ulaşıyor ve saç yapısını koruyup ve güçlendiriyor.

Sağlıklı ve gür saçlar için 10 etkili besin

Acıbadem Maslak Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Yeşim Özcan sağlıklı saçlar için yeterli ve dengeli beslenmenin son derece önemli olduğuna dikkat çekerek, “Besin değeri zengin gıdalar tüketerek ve saçlara zarar veren tuz ile şeker gibi besinlerden kaçınarak saçlarınızın kalın, parlak ve güçlü olmasını sağlayabilir, hatta beyazlama süresini bile geciktirebilirsiniz.” diyor.

Tarçın

Vücutta kan dolaşımını artırması sayesinde saç köklerine oksijen ve besin taşınmasına katkıda bulunuyor. Bu etkisiyle saç köklerini güçlendiriyor ve bakım yapıyor. Tarçını çayınıza ya da meyvelerin üzerine ekleyerek tüketebilirsiniz.

Yumurta Vücutta biyotin eksikliği saç kırılmalarına sebep oluyor ve saç derisinde kepeklenme yapıyor. Yumurtada yüksek miktarda biyotin bulunuyor. Biyotin suda çözünebilen bir B vitamini. Yumurta aynı zamanda en iyi protein kaynağı. Bu sayede protein yapıda olan saçı besliyor ve sağlığını koruyor. Her gün bir adet yumurta tüketebilirsiniz.

Yulaf

Beslenme ve Diyet Uzmanı Yeşim Özcan, sağlıklı ve gür saçlar için mutfağınızdan eksik etmemeniz gereken 10 besini anlattı, önemli bilgiler verdi.

Mandalina Mandalina C vitamini içeriği sayesinde, saç tellerini besleyen kılcal damarları güçlendiren kolajen üretimine yardımcı oluyor. Aynı zamanda vücuttaki demir emilimini artırarak saçı güçlendiriyor. Mandalinadaki B vitaminleri de saçın daha hızlı uzamasını sağlıyor, saç kaybını azaltıyor ve beyazlama sürecini yavaşlatıyor. Sağlıklı saçlar için her gün 2-3 adet küçük boy mandalina tüketmenizde fayda var.

Somon Somon, sağlıklı omega-3 yağ asitlerinden zengin bir balık. Vücudumuz bu sağlıklı yağları kendisi üretemediği için yiyecek veya takviyelerden almanız gerekiyor. Omega 3 sayesinde saçlar daha parlak ve canlı görünüyor. Haftada 2 kez somon balığı tercih edebilirsiniz.

Yoğurt Yoğurt, B5 vitamini olarak adlandırılan, pantotenik asit içeriyor. Bu vitamin sayesinde saç incelmesi ve saç dökülmesi problemlerini önlüyor. B5 vitamini saç derisindeki kan akımını hızlandırarak saç derisini de koruyucu yapıya sahip. Günde 2 kase yoğurt tüketebilirsiniz.

Havuç Havuç, Beta karoten, yani A vitamini yönünden zengin bir besin. Vücut tarafından sebum yapmak için A vitamini gerekiyor. Sebum tüylerimizin oluşturduğu yağlı bir madde ve sağlıklı bir kafa derisi için doğal bir bakım sağlıyor. Sebum olmadan kepekli ve kuru saç problemi yaşanabiliyor. Bu nedenle A vitamininden zengin olan 60

havucu kışın salatalarınızdan eksik etmeyin.

Yulaf, saçın büyümesini hızlandıran, kalın ve sağlıklı hale gelmesini sağlayan demir, lif, çinko, omega-3 yağ asitleri ve çoklu doymamış yağ asitleri bakımından zengin bir besin. Yulafı sütle pişirdikten sonra meyve, kuruyemiş ve tarçın ekleyip kahvaltıda tüketebilirsiniz.

Mercimek Protein, demir, çinko ve biyotin içeren mercimekte bol miktarda folik asit de bulunuyor. Folik asit, cilt ve saç derisinde kırmızı kan hücrelerinin yapısını besliyor. Saç derisinin oksijene doymasını sağlıyor. Bu özellikleri sayesinde yeni saç oluşumuna zemin hazırlıyor ve saçları güçlendiriyor. Mercimeği salatalarınızda veya tencere yemeği olarak haftada 2-3 kez tüketebilirsiniz.

Ispanak Ispanak A vitamini, demir, beta karoten, folat ve C vitamini içeriyor. Bu mineraller saç ve saç derisi için çok önemli. Saçları nemlendiriyor ve güçlendiriyor. Demir saçlar için özellikle önemli bir mineral. Vücutta demir eksikliği saç dökülmesinin başlıca nedenini oluşturuyor. Ispanak demir içeriği zengin bir besin. Yine demir içeriği zengin olan kırmızı et ile birleştiğinde biyo yararlılığı artıyor. Örneğin kıymalı ıspanak yemeği demir açısından zengin bir besin olup, saç dökülmesi yaşayanlar için doğru bir besin tercihi.

Kuruyemiş Kuruyemişler E vitamini, selenyum ve çinkodan zengin besinlerden. Bu mineraller sayesinde saç yapısını güçlendiriyorlar. Kaju, içerdiği yüksek biyotin ile saçın sağlıklı uzamasını sağlıyor. Ceviz de içerdiği elastin sayesinde saç kırılmalarını engelliyor. Özellikle Antep fıstığı erkeklerde görülen kellik problemine iyi geliyor. Her gün 2 tam ceviz veya 10 adet kaju/antep fıstığı tüketebilirsiniz.

Aralık 2018


Aralık 2018

61


Atamalar

Unilever Türkiye ’de Yönetim Kurulu Başkanlığı’na Mustafa Seçkin Atandı Mustafa Seçkin, Unilever Türkiye’de görevine 1 Ocak tarihi itibarıyla başladı.

Unilever Türkiye, Orta Asya ve İran Yönetim Kurulu Başkanı olarak görev yapan Harm Goossens’ın yerine; Dondurma, İçecek ve Gıda Kategorilerinden Sorumlu Bölge Başkan Yardımcısı ve Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapan Mustafa Seçkin atandı. 28 yıldır Unilever bünyesinde yurt içi ve yurt dışında önemli sorumluluklar üstlenen; son dönemde Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya ve Kafkasya Bölgesi’nde liderlik ettiği kategori lerin sürdürülebilir büyümesinde büyük katkısı bulunan Mustafa Seçkin, 2016 yılından bu yana Global Compact Türkiye Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini de sürdürüyor. Yeni dönemde Seçkin ’den boşalan koltuğa ise halen Unilever Orta Asya ve İran Genel Müdürü olarak görev yapmakta olan Özgür Kölükfakı oturacak.

Mustafa Seçkin Hakkında Mustafa Seçkin, Boğaziçi Üniversitesi Endüstri Mühendisliği'nden 1989’da mezun olduktan sonra, kariyerine Unilever Gıda Pazarlama departmanında başladı. Polonya'da bulunan Bölgesel İnovasyon Merkezi Direktörlüğü ve Asya, Orta Doğu, Türkiye bölgesinde Knorr Marka Geliştirme Direktörlüğü görevlerini üstlendi. Mustafa Seçkin, Şubat 2007 itibarıyla Türkiye Gıda Pazarlamadan Sorumlu Başkan Yardımcısı ve Türkiye Unilever Yönetim Kurulu Üyesi olarak atandı. 2016 itibarıyla Unilever NAMETRUB Bölgesi (Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya, Kafkasya ) İçecek ve Dondurma kategorilerinden Sorumlu Başkan Yardımcısı olarak görev yapan Seçkin, 2017’de Gıda kategorisinin de sorumluluğunu üstlendi.

Fevzi Gandur Logıstıcs ’te üst düzey atama Fevzi Gandur Logistics ’in Uluslararası Karayolu Taşımacılığından sorumlu Genel Müdür görevine sektörün deneyimli yöneticilerinden Cengiz Ceylandağ atandı. Ceylandağ, son olarak Ekol Lojistik’te Batı Avrupa Hat Yöneticisi olarak görev yapıyordu. 2018 yılında lider ekip yapılanmasında önemli transferler ve atamalar gerçekleştiren lojistik sektörünün köklü şirketlerinden Fevzi Gandur Logistics, son atamasını uluslararası karayolu taşımacılığı bölümünde yaptı. Büyümesini sürdürürken ekibini de güçlendiren şirketin Uluslararası Karayolu Taşımacılığı Genel Müdürü görevine Cengiz Ceylandağ atandı. Sektörde 25 yıllık bir deneyime sahip olan Cengiz Ceylandağ, 1993-1999 yılları arasında farklı lojistik firmalarında Operasyon ve Satış görevlerinde yer aldı. 1999-2013 yılları arasında Sertrans Logistics ’te Operasyon ve Satış Direktörlüğü görevini yürüten Ceylandağ, son olarak Ekol Lojistik’te Batı Avrupa Hat Yöneticisi olarak görev yapıyordu. Cengiz Ceylandağ, İstanbul Teknik Üniversitesi’nde Matematik, Trakya Üniversitesi’nde ise Makine Mühendisliği eğitimi almıştır.

62

yeni

Aralık 2018


Kısa Haberler

Muhteşem üçlü; zerdeçal, zencefil, havlıcan

sıklığındaki düşük oran. Dolayısıyla sağlığı korumak için bu baharatlara günlük hayatımızda, yemeklerimizde, çaylarımızda daha fazla yer vermemiz akılcı bir yaklaşım olacaktır” dedi.

Prof. Dr. Erdem Yeşilada; yürütülen deneysel ve klinik araştırmalarda zerdeçalın kanserden romatizmaya, depresyondan obeziteye kadar birçok hastalığa karşı etkili olduğunu belirterek zencefilgiller ailesine dair önemli bilgiler paylaştı.

Zerdeçal çayına meyan kökü ekleyin

Zencefilgilleri çay olarak kullanın Prof. Dr. Erdem Yeşilada konuyla ilgili yaptığı açıklamada “Zerdeçal, zencefil ve havlıcanın hemen tüm iltihaplı hastalıkların oluşumunda temel rol oynayan 100’ün üzerinde sinyal molekülleri üzerinde etkili olduğu tespit edilmiştir. Zencefil ve havlıcan rizomlarının özütlerinin belirli oranlarda karışımı ile hazırlanan formüllerin ise insanlarda romatizma tedavisinde etkili olduğu klinik olarak da gösterilmiştir” dedi. Yeşilada “Bu bitkilerin yararı bakımından araştırmacıların dikkatini çekmesi, bu bitkileri baharat olarak sıklıkla tüketen toplumlarda kanser, romatizma gibi bazı önemli hastalıkların görülme

Bitkilerden çay olarak yararlanmak istediğimizde hiç şüphesiz etkisi artırabilecek, çayın lezzetini ve aromasını düzenleyebilecek kombinasyonlar yapılması uygun olacaktır diyen Yeşilada; “Çayın içine meyan kökü, ısırgan otu ve dulavrat otu ilave edilmesi iltihaplar üzerindeki etkisini artıracaktır. Ayrıca meyan kökü içerisindeki glisir izinin yüzey aktif özelliği ile çayın içerisindeki zerdeçal ve diğer bileşenlerin emilimini artırmasının yanı sıra şekerden 50 misli tatlı özelliği ile çayı tatlandırmaktadır. Tabi tatlandırırken de bildiğimiz şeker gibi kilo aldırmaz” bilgisini de paylaştı.

Duygu Tuğcu'dan Uluslararası alanda büyük başarı İstinye Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları ve MYO Aşçılık Programı Öğretim Üyesi Şef Duygu Tuğcu, Lüksemburg’da düzenlenen Villeroy&Bush Culinary World Cup’da Pastacılık Sanatı kategorisinde birinci oldu. Dünyanın bu alanda en iyi yarışması kabul edilen Villeroy&Bush Culinary World Cup’da tamamen yenilebilir ürünlerden oluşan pastasıyla birinci olan Duygu Tuğcu’nun, bu zamana kadar uluslararası yarışmalarda alınmış 18 adet madalyası bulunuyor. 2014’de düzenlenen Culinary World Cup’da da şampiyon olan Duygu Tuğcu, 2016 yılında ise Olimpiyat madalyasının sahibi olmuştu. Türkiye’deki Dünya Şefler Birliği onaylı tek kadın şef olan Duygu Tuğcu,uluslararası yarışmalarda jürilik üyelikleri de yapıyor. Bunlarla birlikte; Duygu Tuğcu’nun, ‘Cupcake Aşkına’ ve ‘Chef Duygu Tuğcu’yla Butik Pastacılık’ adlı iki kitabı bulunuyor.

Aralık 2018

63


Ustasından

Macaron’a

“Fransız” kalmayın

Fransız mutfağının gözde tatlısı macaron’a “Fransız” kalmamak elinizde. Çünkü bu geleneksel tatlı, her ne kadar zor bir hazırlık süreci gerektirse de Wyndham Grand İstanbul Levent’in Pastry Chef ’i Serkan Bozkurt’un reçetesi ve püf noktaları ile evlerde de kolaylıkla hazırlanabiliyor. Ancak siz yine de detaylı hazırlık sürecine dikkat edin. Fransızların, kendisi küçük, lezzeti büyük tatlısı macaron; usta ellerde hazırlandığında yemesine doyum olmayan bir lezzete dönüşüyor. Birden çok aroma ile hazırlanabilen macaron, lezzetiyle olduğu kadar, gökkuşağını andıran renkleriyle de görsel bir şölen sunuyor. Çıtır bir hamura sahip olması ve arasına özenle yerleştirilen taze kreması ile yapılması kolay gibi görünse de bir macaron’un hazırlanırken de pişirilirken de dikkat edilmesi gereken püf noktaları var.

Pastry Chef ’i Serkan Bozkurt Macaron’un Püf Noktalarını Veriyor 64

Wyndham Grand İstanbul Levent için en güzel macaron’ları sunmayı hedefleyen Pastry Chef Serkan Bozkurt, lezzetin püf noktalarını açıklamadan evvel, en önemli detayın, hazırlık sürecindeki titizlik olduğuna değiniyor. Gramajlarda yapılacak hatalar ile bekleme sürelerinin olması gerekenden farklı gerçekleşmesi, malzemeler aynı olsa bile ortaya çıkan üründe hayal kırıklığına yol açıyor.

Aralık 2018

Bozkurt şöyle açıklıyor; “Aslında yapımı çok kolay olmasına rağmen dikkat edilmesi gereken bazı püf noktalar var. Bu noktada fırının ısı derecesi çok önemli. Çünkü fırın derecesi çok yüksek olursa hazırlanan macaron’larda renk atımı oluşur. Yumurta içerisindeki şeker iyi erimez ise üründe çatlamalar oluşur. El yardımı ile karıştırılmaz ise hazırlanan karışımda sulanma meydana gelir.” Malzemeler: 150 gram yumurta beyazı, 15 gram toz şeker, 120 gram toz badem ve 300 gram pudra şekeri. Yapılışı: Yumurta beyazı ve toz şeker, şeker eriyene kadar (45°C ye ulaşacak şekilde) çırpılır. Toz badem ve pudra şekeri ayrı bir kapta karıştırılır. Daha sonra el yardımıyla karıştırılarak, yumurta ve şeker karışımına ilave edilir. Hazırlanan karışıma istenen renkte gıda boyası ilave edilerek tekrar karıştırılır. Hazırlanmış olan macaron karışımı, sıkma torbası yardımıyla simpatlı tava üzerine eşit bir şekilde dökülür. 20 dakika dışarıda dinlendirilip 140°C’lik fırında 30 dakika pişirilir. Pişen macaron’lar içerisine önceden hazırlanan meyveli dolgu eklenerek servise hazır hale getirilir.


Kısa Haberler

Seljel jelatin, artık "bir tık” uzağınızda

AKUT’a İnteraktif Portal

AKUT Vakfı, AKUT Arama Kurtarma Derneği’nin gönüllü insan kaynağının daha sistematik ve interaktif bir yazılımda yönetilebilmesini sağlayacak bir Avrupa Birliği projesi için, anlaşma imzaladı.

Tezman Holding iştirakleri arasında yer alan ve gıda jelatini konusunda uzman olan Sel Sanayi, bireysel kullanım için ürettiği, 500 ve 250 gramlık paketler halinde hazırladığı jelatinin satışına, internet sitesinden başladı. Yarım asrı aşkın süredir kolajende edindiği tecrübe ve know-how ile Türkiye’de bir ilki gerçekleştiren ve 2010 yılında sertifikalı sığır derilerinden yüzde 100 Helal olan SelJel Gıda Jelatini’ni üreten Sel Sanayi, bu kez bireysel kullanım için hazırladığı 500 ve 250 gramlık iki paketin satışına başladı. Balıkesir Gönen’ de Avrupa Birliği gıda normlarına uygun olarak özenle üretilen ve kalitesi sayesinde dünya pazarlarında aranan bir marka haline gelen Seljel Gıda Jelatini, kendi mutfağının şefi olan herkesin kullanımına sunuluyor. Jelatini direkt olarak kullanmak isteyenler için kullanımı son derece basit. Bir bardak sıcak suya, bir yemek kaşığı toz jelatin karıştırılıyor. Çözüldükten sonra ılık olarak içiliyor. Eğer biraz tatlandırmak istenirse, limon veya şeker de katılabiliyor.

AKUT Vakfı Başkanı Nasuh Mahruki, çalışmanın sonunda üretilecek yapının, arama kurtarma alanında Türkiye’de faaliyet gösteren 10 diğer Sivil Toplum Kuruluşları (STK) ile de paylaşılacak olan proje için, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın Merkezi Finans ve İdare birimi yetkilileri ile görüşerek sözleşme imzaladı. Arama Kurtarma Sivil Örgütleri Kurumsal Yönetim Programı çerçevesinde kullanılacak olan AKS Yönetim Portalı ile AKUT Arama Kurtarma Derneği ve AKUT Vakfı ile kısmen AKUT Spor Kulübü’nün lojistik, insan kaynağı, mali işler ve operasyon verilerinin kayıt, takip ve yönetimi kolaylaşacak. Proje, AKUT Vakfı ve AKUT Arama Kurtarma gönüllüleri tarafından kurulacak bir çalışma grubu ile birlikte yönetilecek.

“KARADUT’LU BOZA”

Boza’nın En Tatlı Hali

Kış yaklaşırken, herkesin aklına o geleneksel lezzet gelir. Boza markalarında üretimden raflara tatlı bir telaş başladı. Türkiye’nin köklü ve seçkin boza markası Karemiş, damak zevkini doruğa çıkaran Karadutlu Boza ile kışa merhaba diyor. Soğuk kış günlerinin en özel lezzeti boza, hem sağlıklı yönleri hem leziz olması bakımından vazgeçilmez bir besin kaynağı. Karemiş Boza klasik tarzda sade bozanın yanısıra 2009 yılından beri patentini elinde bulundurduğu Karadutlu Boza ile, boza tutkunları tarafından çok beğeniliyor.

Aralık 2018

65


Doğru - Yanlış

Zeytinyağı ile ilgili doğru bilinen yanlışlar

Türk mutfak kültüründe, özellikle Ege Bölgesi’nde geniş bir yere sahip olan zeytinyağının seçimi, sağlık ve lezzet açısından kritik bir önem taşıyor. Ödüllü zeytinyağı markası Nova Vera’nın Kurucusu Bahar Alan, tüketicileri bilinçlendirmek ve kulaktan dolma bilgilerin önüne geçmek amacıyla, zeytinyağı ile ilgili doğru bilinen 7 yanlış noktayı açıkladı.

zeytinyağları içeriklerini büyük ölçüde kaybettikleri için kalori - fayda dengesinde diyetten çıkarılmak istenebilir; ancak iyi bir zeytinyağı hem ilaç niteliğindedir hem de iştahı ve obeziteyi kontrol altına aldığına dair çok sayıda bilimsel çalışma vardır. Bu sebeple iyi zeytinyağı, beslenme programları için en temel unsurlardan biri olmaya adaydır.

YANLIŞ 1 : Zeytinyağının rengi koyu yeşil ise kalitelidir

YANLIŞ 5: Zeytinyağı koklandığında zeytin kokusu geliyorsa kaliteli üründür

Zeytinyağının rengine bakarak kaliteli ya da kalitesiz tanımlamaları yapılamaz. Zeytinin yetiştiği toprağın özellikleri, hasat zamanı ve sıkım tekniği yağın rengini etkiler.

Zeytinyağında siyah zeytin kokusu alınması, sanılanın aksine zeytinyağında istenmeyen bir kokudur. Zeytinyağı koklandığında tazeliği çağrıştıran meyvemsi kokuların alınması, yağın iyi işlendiğinin ve iyi korunduğunun göstergesidir.

YANLIŞ 2 : Zeytinyağı dili ve boğazı yakıyorsa yüksek asit oranı içeriyordur

YANLIŞ 6 : Zeytinyağının gerçek olduğunu anlamak için buzdolabında donup donmadığına bakılmalıdır.

İyi bir zeytinyağının, dilin yanlarında acılık ve boğazda yakıcılık hissi oluşturması gerekir.

YANLIŞ 3 : Zeytinyağı ile kızartma yapılmaz Zeytinyağı ile kızartma yapılabilir. Zeytinyağının yanma derecesi diğer yağlardan yüksektir. Zeytinyağı, kızartmalar için son derece sağlıklıdır, fakat çiğ tüketiminde sağlığa verdiği fayda elbette daha fazladır.

YANLIŞ 4 : Zeytinyağı kilo aldırır Zeytinyağı kalorili olarak bilinen bir yiyecektir. Endüstriyel

Zeytinyağı 7-8 derecede donabilir. Ancak donmaması zeytinyağının yapıldığı zeytinin cinsiyle ilgili olabilir. Gerçek olup olmadığı ancak kimyasal analiz sonucunda anlaşılabilir.

YANLIŞ 7 : Sağlıklı zeytinyağı için tek kriter doğal olmasıdır “Yol kenarlarından” alınan yağların bir kısmı en az bir yıl önce sıkılmış, dolumdan önce plastik bidonlarda beklemiş yağlardır ve sıcakta bozulmuş olma ihtimali vardır.

Sütlü Tatlı Üretimi

Fevzi Çakmak Mah.Turgut Özal Bulvarı No:21 Taşoluk - Arnavutköy - İstanbul Tel: 0212 682 10 40 Faks: 0212 682 10 35

info@renkgida.com.tr

www.renkgida.com.tr 66

Aralık 2018


Kısa Haberler

Kestane şekeri yemek için Bursa’ya gitmeye gerek yok

◆Yufka ◆Kuruköy Yufkası ◆Mantı ◆Kadayıf ◆Sigara Böreği ◆Makarna

Soğuk kış günlerinin efsanevi ve romantik lezzeti kestane şekeri, soğuk havalar yüzünden kaybedilen enerjiyi tümüyle karşılıyor. Bursa’ nın meşhur iri kestanelerinden yapılan enfes tatlının yerini hiçbir tatlı tutmuyor. Bursa Kebap Evi; meşhur kestane şekeri tatlısını Bursa’nın dışına çıkarıyor ve has haliyle her bölgeden tatlı severe ulaştırıyor.

Pakmaya ’nın bir süre önce piyasaya sunduğu mayalı poğaça harcı pratikliği ve üstün lezzetiyle büyük ilgi görüyor, deneyenlerden tam not alıyor. Sosyal medyadaki mesajlar, değelendirme ve geri dönüşler, Pakmaya Mayalı Poğaça Harcı ’ndan duyulan memnuniyetin yüksekliğini kanıtlıyor. Pakmaya, yenilikçi konumunu ülkemizde ilk “mayalı harçlar” serisiyle sağlamlaştırmış ve lezzet meraklılarına ekmek ve çörek harçlarının ardından

Tatlı krizlerini mutlu sonla gideren, kestane şekeri Bursa Kebap Evi şubelerinde kaymaklı dondurmayla buluşuyor ve “Uludağ Tatlısı” olarak servis ediliyor. İkilinin uyumu görünümüyle ağızları sulandırıyor, sunumuyla görsel şölen sunuyor ve porsiyon büyüklüğüyle karınları doyuruyor. Hafifliğiyle çok tercih edilen tatlılar arasında olan Uludağ Tatlısı soğuk kış günlerinde fark yaratıyor.

Pakmaya mayalı poğaça harcı tam not aldı

poğaça harcını sunmuştu. Türk insanının en çok sevdiği hamur işlerinden poğaça, Pakmaya Mayalı Poğaça Harcı ile her istendiğinde kolayca hazırlanabilecek pratik ve mükemmel bir lezzete dönüştü. Pakmaya Mayalı Poğaça Harcı ile kolayca yapılan puf puf poğaçalar; sabah kahvaltılarından 5 çaylarına, okuldan dönen çocukların akşamüstü kahvaltısından misafir ikramlarına… her sofrada, her fırsatta aranan lezzet haline geldi.

Aralık 2018

Demetgül Mahallesi 408. Cadde (Eski 1.Cadde) No:11 / B Yenimahalle -Ankara

0543 673 23 63 0553 076 02 00 67


KÜÇÜK İLANLAR Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah. 188. Sk. No:16 Sarnıç Gaziemir - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 281 24 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr

Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 503 46 59 www.zibacatering.com e-mail: info@zibacatering.com Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres: OSB 2.Etap 24. Cad. No:24 Döşemealtı Antalya Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com

Firma Adı: Poligon Catering Adresi: Uğur Mumcu Mah. N Cad. No 61 Sultan Gazi - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0533 238 59 67 - 0212 594 76 15 www.poligoncatering.com.tr e-mail: poligoncatering@hotmail.com

Firma Adı: Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 K: 4 Adresi: Defterdar Mah. Otakçılar Cad. No:80 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 613 91 13 www.resport.com.tr e-mail:info@resport.com.tr

Firma Adı: Karmen Catering & Organizasyon Adresi: Konutkent Mah. 3028. Sk. No: 2A/208 Çankaya /Ankara Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0312 911 16 86 GSM: 0544 786 11 04 e-mail tugba@karmenkurumsal.com www.karmenkurumsal.com

C: 100 M: 98 Y :31 K: 22

Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum-Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 169 03 32 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi. Sk. No:3 / 6 Güneşli Bağcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 630 25 20 Faks: 0212 550 48 08 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com Firma Adı: Sefam Tur. Gıda Org. İşl.Tic. Ltd. Şti Adresi: Kurtköy Mah. Ankara Cad. Başkale Sk. No:2 D: 6 Pendik - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 304 14 14 www.sefamcatering.com e-mail: sefam@sefamcatering.com Firma Adı: Etiler Gıda San.– Siesta Catering Adresi: F. S.Mehmet Mah. Mücevher Sokak No:4 Sarıyer İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 229 92 50 Faks: 0212 229 25 56 e-mail:info@etilergida.com www.etilergida.com

Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa Cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 7279925 Faks: 0212 7279939 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: Erencan Yemek Üretim Gıda San. Tic. Ltd. Şti Adresi: Girne Mah. Narlıdere Cad. No: 64/B Maltepe / İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 388 42 66 GSM: 0539 883 06 91 e-mail: Firma Adı: Aydın Yemekçilik Adresi: İnönü Mah.382 Sk. No:11 Ceyhan -Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0322 613 17 19 GSM: 05341 844 8739 aydin-yemek@hotmail.com www.aydinyemekcilik.com Firma Adı: Mutfak Akademi Toplu Yemek Üretimi Adresi: Üçevler Mah. Burçak Sk. Oruç Plaza K:1 No:4 Nilüfer / Bursa Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering GSM: 0553 809 40 46 - 0530 469 59 56 e-mail:muhasebe@mutfakakademi.com.tr www.mutfakakademi.com.tr

Firma Adı: Keyveni Kurumsal Hazır Yemek Adresi: Gürsel Mah. 28 Nisan Cad. No:12 Kağıthane - Ankara Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 320 57 60 Faks: 0212 229 25 56 e-mail: info@keyveni.com.tr www.keyveni.com.tr

Firma Adı: Rasyo Hazır Yemek San. ve Tic Ltd. Şti Adresi: M. Kemal Paşa Mah. Yıldırım Bayazıt Cad. Mahir Sk. No: 16 / A Avcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 423 40 03 e-mail: info@rasyocatering.com www.rasyocatering.com

KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR? Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların kırılma ihtimali çok düşüktür. Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine düşerse bazen kırık görülebilir. 68

Aralık 2018


Küçük İlanlar Hazır Gıda Üretimi Firma Adı: Zahra Gıda San.Tic.Ltd.Şti Adresi: Dostluk Sk. No:12 K:1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0212 280 19 12 - 0532 722 1911 e-mail: info@zahragida.com www.zahragida.com

Bulgur Üreticisi Firma Adı: Önersan Gıda Nak.İnş.Tar. San ve Tic.Ltd. Adresi: OSB 1.Bulvar No: 9 Artuklu - Mardin Faaliyet alanı: Bulgur Üreticisi Tel: 0482 502 04 02 Faks: 0482 502 04 03 e-mail: info@onersanbulgur.com www.onersanbulgur.com

Firma Adı: Sezer Pak Tabldot Adresi: İspot Cami Mah. Kurtuluş Cad. No: 103 / A Keşan - Edirne Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0543 530 21 22 e-mail: sezerpak@hotmail.com www.paktabldot.com

Diğer Firma Adı: Ezineli Gurme Adresi: Koşuyolu Mah.Alidede Cad. Demirli Sit. No: 9 / B Kadıköy - İstanbul Faaliyet alanı: Kahvaltı Tel: 0216 402 11 44 GSM: e-mail:info@ezineligurme.com www.ezineligurme.com

Firma Adı: Eges & Egem Yemek ve Catering Hİzmetleri Adresi: Ulukent Sanayi Bölgesi 10007 Sk. No: 2/4 Menemen - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 8332729 GSM: 0553 211 83 15 e-mail: info@egesyemek.com.tr www.egesyemek.com.tr

Firma Adı: TurgayBey Toptan Gıda Sanayi Adresi: Mega Center Gümrük İskelesi Cad. A Blok No: 537 Bayrampaşa - İstanbul Faaliyet alanı: Balkan Süt Avrupa Yakası Distribütörü Tel: 0212 437 25 55 GSM: 0544 634 25 25 e-mail: turgaytoptan@gmail.com

Pasta - Tatlı Üreticisi

Firma Adı: : Kaan restoran Kafetarya Gıda Tic. A.Ş Adresi: Şerifali Mah. Barbaros Cad. Şehit Sk. No :27 Ümraniye- İstanbul Faaliyet alanı: Resttoran ve Cafeterya Tel: 0216 302 16 13 Faks: GSM: 0534 648 15 71 e-mail: tugba.sen@happymoons.com.tr web: www.happymoons.com.tr

Firma Adı: Donuk Pasta Üretim ve Pazarlama A.Ş. Adresi: Arslanbey Mah. Uzun Sk. No.46 Kartepe / Kocaeli Faaliyet alanı: Donuk pasta üretimi Tel: 0850 532 00 41 GSM: 0535 464 84 21 e-mail: muhasebe@milanocakes.com.tr www.milanocakes.com.tr

Firma Adı: Arpet Kalıp Plastik Sanayi Adresi: İvedik OSB 1333 Cad.. No: 20 Yenimahalle - Ankara Faaliyet alanı: Kalıp ve plastik sanayi Tel: 0312 395 20 43 Faks: 0312 395 20 82 GSM: 0549 630 02 08

Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic. A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah. Tansu Sokak No:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 999 28 00 www.saraymuhallebicisi.com

Endüstiriyel Mutfak Malzemesi Firma Adı: Çelikay Elek. Ev Alet İnş. End. Mutfak Eşy. Ltd. Şti Adresi: Plevne Cad. No:88 Gülveren Mamak Ankara Faaliyet alanı:End.Mutfak Sanayi Tel: 0312 319 08 08 Faks: 0312 319 20 60 e.mail: muhasebe@celikaymutfak.com www.celikaymutfak.com

Sos Üreticisi

İçecek Çözümleri Firma Adı:Bevus End.İçecek Çözümleri San.Tic.Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah. Dereboyu Cad.Fesleğen Sk. A1 A Blok D:20 Ataşehir - İstanbul Faaliyet alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks:0216 688 68 03 e-mail:coskun@bevus.com.tr www.bevus.com.tr

Firma Adı: Kurel Gıda Tarım ürünleri Adresi: Özsan Sanayi Sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: Kahvaltılık ve Yemeklik Sos Üretimi Tel: 0422 238 04 74 Faks: 0422 238 36 42 e-mail:info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr

Aralık 2018

69


Kitap Hayattır

“Yatmadan önce okuyabileceğiniz iyi bir kitap ya da dergiye sahip olduğunuzu bilmek zevklerin en büyüğüdür”… V. Nabokov

Zerrin ÖZCAN

zerrin.ozcan@ardayayin.net

SUS BARBATUS hep kitap

1979 kışı. Ülkenin kuzeydoğusu kara teslim olmuştur. Ç. ilçesinin bir köyünde yaşayan Kenan ile hamile karısı Zeynep için yaşam çok zordur. Neredeyse yiyecek lokma bile bulamayan genç çift, her şeye rağmen direnmekte, birbirlerine duydukları sevgi sayesinde bütün güçlükleri aşacaklarına inanmaktadırlar. Bir avcı kahvesindeki sohbete kulak misafiri olan Kenan büyük bir domuz avlarsa, yabancılara hizmet veren otellere, restoranlara domuzu satıp çok para kazanacağına ikna olmuştur. Korkunç hava koşullarına aldırmadan ormana gider ve çok iri bir domuz vurur. “Sus Barbatus” türü bir domuzdur bu. Ancak o kar kıyamette domuzu köye götürmesi imkânsızdır. Kenan’ı donmaktan kurtaran, ormandaki sığınaklarda saklanan solcu gençler olur.

Bazı hikâyeler, bittiği yerden başlar…

Bukre Kalp

Aşkı en güzel anlatan yazarlardan Kahraman Tazeoğlu’nun merakla beklenen yeni kitabı Bukre Kalp Destek Yayınları’ndan çıktı. 7’den 70’e herkesin kalbinde taht kuran Kahraman Tazeoğlu bu kitabında sevenlerine bir de sürpriz yapıyor. Korsan kitaba karşı mücadelesini her fırsatta dile getiren Tazeoğlu’nun kitabını korsan kitap almayan tüm hayranları Kahraman Tazeoğlu Mavi Ada uygulamasını indirerek yazarın kendi sesinden dinleyebilecek. Kahraman Tazeoğlu yeni kitabı Bukre Kalp ile yine yüreklere dokunuyor ve hislere tercüman oluyor.

Dünya üzerinde sekiz gün hep kitap

Sekiz gün kimileri için uzun olmayabilir ama Matty Jones’un hayatının değişmesi için yeterli bir süre... Cat Jordan’ın içinizi ısıtacak romanı Dünya Üzerinde Sekiz Gün’ü okurken o sekiz gün hiç bitmesin isteyeceksiniz. Uzaylılara dair hikâyeler dinleyerek büyüyen Matty ve gezegenine gitmek üzere uzay gemisini beklediğini söyleyen Priya’nın öyküsü Dünya Üzerinde Sekiz Gün, hep kitap logosuyla raflarda! Matty Jones sıcak bir yaz sabahında uzaylılara meraklı babasının evi terk ettiğini öğrenir. Aynı gece evlerinin karşısındaki tarlada beyaz saçlı bir kız görür. Köpeğini de yanına alarak hemen kızın yanına koşan Matty’nin hayatını değiştiren sekiz gün böylece başlar. Beyaz saçlı, güzeller güzeli Priya gezegenine gitmek üzere uzay gemisini beklediğini söyler durmadan. Dünya’daki yerçekimi fazla geldiği için düşmeden yürüyemez, yanındaki küçük not defterine Dünya’daki yaşamla ilgili notlar alıp durur, ağaçlara sarılır, her şeyi büyük bir merak ve sevgiyle karşılar Priya… 70

Aralık 2018


YOBAZLIKLAR ROGER GARAUDY TİMAŞ YAYINLARI

Dünyaca ünlü düşünce adamı Roger Garaudy bu eserinde Batı’nın ve Doğu’nun bütün yobazlıkları gözler önüne seriyor. Sadece sergilemiyor, her türden yobazlığa karşı ne yapılması gerektiği de apaçık ortaya koyuyor. Hem Batılılara, hem de bizlere ağır eleştiriler getiren Garaudy’nin görüşleri dikkate alınmadan güler yüzlü bir gelecek kurulamaz

Zenci Musa İsmail Bilgin

Civata Kafa ve Diğer Tuaf Vakalar

Eisner Ödülü - En İyi Kısa Öykü § En İyi Mizahi Eser Victoria Devri’ne ait uçan makineler, mekanik bir kafa, mezar hırsızlıkları, hayaletler, cadılar, kuklalar, uzaylılar ve içinde paralel evren taşıyan bir şalgam. Bu kapağın altında adetabir tuhaflıklar geçidi sergileniyor - ki aralarında Eisner ödüllü “Cıvata Kafa” ve “Sihirbaz ve Yılan” hikâyeleriyle birlikte, Hellboy’un yaratıcısının hiçbir yerde yayımlanmamış üç hikâyesi daha yer alıyor.

TİMAŞ YAYINLARI

Osmanlı için yaşamış Sudanlı bir asker; Zenci Musa... Kuşçubaşı Eşref 'in gözü kapalı güvendiği, çatışmaya girecekse sağında istediği bir delikanlı... Dedesinden dinlediği hikâyelerle büyüyen Zenci Musa Trablusgarp'tan Balkan Savaşı'na, Çanakkale'den Kudüs'e, Yemen'den İstiklal Harbi'ne katıldığında savaşlarda hep ön saftaydı.

Leyla Yokuşu Ahmet Günbay Yıldız TİMAŞ YAYINLARI

Ahmed Günbay Yıldız, yine derinlikli, okuru alıp sürükleyecek, aşka ve hayata dair sorularla dolu etkileyici bir romanla okurlarının karşısında: Leyla Yokuşu… Bambaşka dünyalara ait insanların kesişen kaderleri, gerçek huzurun ve aşkın peşinde beşerî aşkın manevi aşkla karşı karşıya gelmesi, yıllara yayılan hazin bir ayrılık hikâyesi ve arayış içindeki kalplerin İslam’la tanışmasına vesile olan olaylar…

Asla Yenilmeyeceksin Recep Şükrü Apuhan TİMAŞ YAYINLARI

"İsyan, 25 Mart 1821’de Aya Mavra Manastırı’nda başlatıldı. Metropolit Germanos önderliğindeki isyancılar 'Tek bir Türk kalmayacak/Ne Mora’da ne dünyada' şarkılarını söyleyerek katliama giriştiler. İki günde 10 bin Müslüman öldürüldü. Hayatta kalan kız çocukları satıldı. Yarı çıplak ve dehşet içindeki bu çocukların bazıları aklını kaybetti. Sağa sola koşuşan aç ve bitkin çocukları, uzaktan 'avlıyorlardı.'

Dünyanın en acayip beyinlerine sahip 9 kişiyle tanışın Sayesinde şaşırtıcı keşifler ve icatlar yaptığımız beynimiz hakkında bildiklerimiz şaşırtıcı derecede sınırlı. Ödüllü bilim yazarı Helen Thomson insan beynine daha önce rastlanmamış bir şekilde yaklaşıyor. Beyinleri sıra dışı dokuz insanla birebir görüşüyor. Akılalmaz dokuz vakayı nörobilimdeki son bulgular ışığında inceliyor ve insan beyninin gizemlerini aydınlatıyor.

Özge Lena’dan bir kadının varoluş mücadelesi

Otopsi

Otopsi, bir kadının iç dünyasındaki derin çelişkileri anlatıyor. Onu yazmaktan, dahası kendi olmaktan alıkoyan toplumsal rolünü, sorumluluklarını irdeleyen kadın, bir yandan da annelik görevleriyle yazma tutkusu arasında bölünür. Çocukluk travmalarını, çevresindeki baskıları yazarak aşmaya çalışan kadın bu hesaplaşması sonucu giderek varoluşsal bir seçim yapmaya zorlanır. Söz konusu olansa boğucu günlük yaşamı ile yazmak, başka bir deyişle, esaret ile özgürlük arasında bir seçimdir…

Aralık 2018

71


Araştırma

Restoranların porsiyon büyüklüğü küresel sorun oldu Beş farklı ülkedeki restoranlarda yapılan bir araştırma, porsiyon boyutlarının büyüklüğünün küresel bir sorun olduğunu ortaya koydu. Yapılan çalışmada incelenen geleneksel restoranlarda sunulan menülerin %94’ünün, fast food restoranlarında sunulan menülerin ise %72’sinin 600 ya da daha fazla kalori içerdiği görüldü. ABD’de porsiyon boyutlarının büyüklüğü belgesellere konu olmuş durumda. Ancak yapılan son çalışma, bu sorunun sadece Amerika’nın başında olmadığını gösterdi. Uluslararası bir ekibin yürüttüğü çalışma The BMJ dergisinde yayınlandı. Araştırmanın ortaya koyduğu en önemli gerçeklerden biri; sadece fast food restoranlarının değil, geleneksel restoranların da aşırı kalori alımına neden olabileceği. Araştırmacılar, gün içerisinde tüketilen diğer öğünler ve atıştırmalıklar da düşünüldüğünde, geniş bir restoran menüsünün aşırı yemeye neden olabileceği konusunda uyarıyorlar.

Geleneksel restoranlarda porsiyonlar daha büyük Çalışmada Brezilya, Çin, Finlandiya, Gana ve Hindistan’da rastgele seçilen 111 geleneksel ve fast food restoranda en çok sipariş edilen menülerin kalori içerikleri ölçüldü. Elde edilen veriler ise ABD’deki restoranlarla ilgili verilerle

karşılaştırıldı. Buna göre, sadece Çin’de ortalama kalori değeri (719 kkal / öğün) ABD’deki değerden (1088 kkal / öğün) düşük çıktı. Ayrıca fast food öğünlerinin ortalama kalori değerinin (809 kkal/öğün), geleneksel restoran öğünlerinden (1317 kkal /öğün) daha düşük olduğu da ortaya koyuldu. Dört ülkede geleneksel restoran menülerinin %3’ünün ise 2000 veya daha fazla kalori içerdiği tespit edildi. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre obezite son 40 yılda yaklaşık olarak 3 kat arttı. Bu gidişatın önüne geçmek için alınacak önlemler arasında aşırı yemeye yönlendiren faktör ve çevresel etkenlerin azaltılması da yer alıyor. Küresel anlamda restoran menüler, toplum sağlığı otoriteleri tarafından tavsiye edilen enerji değerleri içerisinde büyük bir pay tutuyor. Restoran menülerinin 600 kalori ve altına indirilmesinin, obezitenin yaygınlaşmasını yavaşlatabileceği ifade ediliyor. Çalışmada kalori hesaplaması için sadece başlangıç ve ana yemeğin hesaba katıldığı, yemek öncesi ve sonrasında ya da yemekle beraber tüketilebilecek atıştırmalık, tatlı ve içeceklerin hesaba katılmadığı da belirtiliyor. Bu durum, hesaplanan değerlerin aslında daha da fazla olabileceğini gösteriyor.

THERMOSET ÇİZİLEBİLİR Mİ? ÇİZİLSE DE HALEN HİJYENİK MİDİR? Kuvvetli ve keskin bıçak darbeleri ile yüzeyi çizilebilir.Ancak çizilse bile anti - bakteriyel ve hijyenik yapısını korur.Ayrıca esnek bir hammadde olduğu için yüzeyindeki çizikleri belli etmez 72

Aralık 2018



4


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.