Catering Guide Dergisi 81. sayı

Page 1

CATERING g u i d e

15. Yıl

Yıl / Year :15 Sayı / Issue: 81 Mart - Nisan March - April January 2019 www.ardayayin.net Fiyatı / Price:15 TL ISSN 1308 - 4585 “Hakemli Dergi”

www.kulsan.com.tr

1


Güncelle, Bilimi Birleştiren Site

www.cateringguidedergisi.com

ş

İ

İ




/kilikyatr

www.kilikya.com.tr


www.tamamutfak.com.tr

■ Yerinde yemek üretimi ■ Taşıma yemek■ Özel İkramlar ■ Restoran

1979 yılından bu güne toplu yemek üretimi, restoran - kafeterya işletmeciliği ve özel ikram hizmetleri veren, sektörün butik firmasıdır. Güvenli / güvenilir ve lezzetli yemekleri; sürdürülebilir kalite, teslimat ve fiyat prensiplerine uygun olarak üretmek için düşünüyor, planlıyor, projelendiriyor ve çalışıyoruz.

İLETİŞİM İkitelli Atatürk Mah. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No:3 K.Çekmece - İstanbul Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 info@tamamutfak.com.tr.


Eylül 2018

5


TÜRKİYE'de TOPLU YEMEK ve CATERİNG SEKTÖRÜNÜN GÜNCEL DURUM RAPORU

Catering Report

Hazırlanıyor ■ Toplu yemek ve catering sektöründe kaç firma faaliyette bulunuyor ■ Kaç kişiye istihdam sağlıyor? ■ Günlük kaç porsiyon yemek üretiliyor? ■ Sektörün büyüklüğü ne kadar? BİLİYORMUSUNUZ?

Catering Report'da

BAŞARI HİKAYEM VAR diyen Sadece 100 Toplu Yemek ve Catering firmasına yer verilecek Sıralama sözleşme tarihine göre yapılacaktır, Ayrıntılı bilgi

www.cateringguidedergisi.com


KL-212 Ürün Özellikleri ◆ Yüksek temas sıcaklığı ◆ Ergonomik tasarım ◆ Aşınmaya, kesilmeye ve delinmeye karşı yüksek direnç

✓Avuç İçi Yağ Geçirmez ✓Catering firmalarının tercihi KL-212 ✓21 Yıllık tecrübemiz ile sizinle beraberiz

◆ Avuç içi yağ geçirmez özelliği ◆ İzolasyon ile güçlendirilmiş iç kısım ◆ Boy: 25 cm ±1 cm ◆ Ambalaj: 120 çift / 1 Koli ◆ Koli Ebadı: 43X50X48/3000:34 DESİ ◆ Koli Ağırlığı: 22 kg ± 1 kg STANDARTLARINA UYGUNDUR

KULLANIM ALANLARI

*Catering Firmaları *Unlu Mamul Firmaları *Tatlı Firmaları *Cafe ve Restaurantlar *Fırın ve Ocaklarda

Tercihiniz KL-212

Fevzi Çakmak Mah. 2005. Sokak No:7 Bağcılar / İstanbul Tel: 0212 634 5118 Faks: 0212 436 59 68 e.mail : info@kiliceldiven.com

www.kiliceldiven.com




İÇİNDEKİLER

16 -Kelle avcılarından çorba parasına kurumsallık

10

20 - Kefir pazarı büyüyor18 bin litre kefir içtik 24 - Soğan'da gerçekler ile yaşananlar arasında ciddi farklar görülmektedir 26 - Hijyen eğitimleri yeterli oluyor mu? 36 - Varlıktan değil yetersizlikten ithalat 38 - İnsan vücudunun en gizemli organı: Beyin 40 - Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve firmalara düşen yükümlülükler 42 - Coca-Cola İçecek, Hazar Damla Su Fabrikası’nda ‘Sıfır Atık’la üretime başladı 45 - Küresel gıda fiyatlarında yukarı yönlü seyir sürüyor 49 - Osmanlı'nın eskimeyen tatları günümüze taşınıyor

Mart - Nisan 2019


11


CATERING g u i d e İmtiyaz Sahibi-Sorumlu Müdür Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net

2019 yılı yol haritamız şekilleniyor

Reklam Yönetmeni

Merhaba;

Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net

Ülke olarak oldukça sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Ancak şu da bir gerçek ki bu sıkıntılarla yaşamayı öğreneceğiz. Hayat her zaman olduğu gibi devam edecek.

Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr

Abone Sorumlusu

Sabah ÖCAL abone@ardayayin.net Translator: Yağmur Özge ARIK

Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu

Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek

Editör'den

Yayın Danışmanı

Geçen sayımızda da belirtmiştik.2019 Catering Guide Dergisi için atılım yılı olacak diye... Bu doğrultuda ilk adımımızı attık. "Güncelle,bilimi birleştiren site" slaoganı ile www.cateringguidedergisi.com portalını yayına aldık. Sektöre ve hayata dair bir çok şeyi içinde barındıran portal kısa sürede alışkanlık yapacak. Portalımızın teknik desteği Çözbim Yazılım tarafından sağlanmaktadır. Kendilerine teşekkür ediyoruz. İkinci adımımız ise "Bunu ancak Catering Guide yapabilir" denilecek bir çalışma "Catering Report" bu çalışma ile Toplu yemek ve catering sektörünün mevcut resmini kayıt altına alacağız. Yıl sonuna doğru tamamlamayı düşündüğümüz bu çalışma sektörde ilk olacak ve bir sinerji yaratacak. Bu sayımızda da, her zaman olduğu gibi zengin bir içerikle karşınızdayız. Bu sayımızla Merinos fuar alanında yapılacak olan 2.Bursa Gıda Fuarında olacağız. Yolunuz düşerse standımıza bekleriz.

Danışma Kurulu

Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY

Gelecek sayıda görüşünceye kadar, hoşça kalın

Catering Guide Hakemli bir dergidir Yıl: 15 Sayı: 81 Mart - Nisan 2019 Fiyatı:15 TL ISSN 1308 - 4584

Baskı:

Milimetrik Grup Matbaacılık Org. İç Ve Dış Tic. Ltd. Şti. İvedik Org. San. Sit. 2271 Cad. No:17 İvedik / Ankara Tel: 0312 395 37 38

Temsilcilikler

Ankara: Fuat HAYIRGÖR - 0555 280 06 98

Bursa:

Kadriye ÇELİK - 0535 014 17 19 Antalya: Erdal ARIK - 0533 648 75 22 Temsilciler ve köşe yazarları gönüllülük esasına göre faaliyette bulunurlar

Dağıtım: Yurtiçi Kargo

Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

12

Editör

“Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi” Bilimsel Kurul

Prof. Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr

Editör Yardımcısı Dr. Öğr.Üyesi Muhammed YÜCEER Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON -19 Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fak. Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi Prof. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi Prof. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi

Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi Doç. Dr. Çiğdem UYSAL PALA - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Prof. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni. Su Ürünleri Fakültesi Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi

Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Prof. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Yaman - ABD

Yönetim Yeri - AR-DA Yayın & Pazarlama: Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com

www.ardayayin.net Mart - Nisan 2019www.cateringguidedergisi.com


“Patates püresi mutfağımın olmazsa olmazı ancak hazırlaması çok zahmetli.” Knorr Pratik Patates. Tarladan özenle seçilmiş yüksek kaliteli patatesleri sizler için topluyor, yıkıyor, soyuyor, doğruyor ve kurutuyoruz. Gerisini siz usta ellere bırakıyoruz. www.ufs.com Mart - Nisan 2019

13


Bakınca Görülecektir Dursun ARIK

0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net

Seçmen kararını verdi "Ben ne dersem O olur, gerisi laf-ı güzaftır" Herşeyin fazlası zarardır. Son beş yılda yedi seçim geçiren Ülkemiz de hepimiz seçim yorgunu olduk. Bu yazıyı kaleme aldığım da, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı henüz açıklanmamıştı. Aslında bunun çokta anlamı kalmadı. Millet İttifakının adayı Ekrem İmamoğlu çoktan gönüllerin başkanı oldu. Türk halkı seçimde kullandığı oylar ile bütün siyasilere mesajlarını net olarak verdi.

"Ben ne dersem o olur" Umarım herkes kendisine yapılan uyarıyı dikkate alır. Gerginlik ve kutuplaşma biter. Zira Ulusca çok gerildik. Biraz nefes alalım Şimdi görev Sayın Cumhurbaşkanında hükumette ve çevresinde gerginlik yaratan kişileri değiştirmeli. Bunların yarattığı gerginliğe son vermelidir. Bu saatten sonra gerginlik siyasetinin karşılığı yoktur. Çöpleri kimin toplayacağı, kaldırımları, parkları kimin yapacağı, belediye otobüs seferlerini kimin düzenleyeceği, kimin muhtar olacağı gibi yerel konular Cumhurbaşkanlığı makamının işi olmamalıdır. Seçim sürecinde vurguladığı BEKA, Dış güçler, FETÖ, PYK, PYD gibi konulara konsentre olmalıdır. Bırakın muhalefette işin ucundan tutsun.

İşte fırsat iki tarafında ayağına geldi. Seçimin kazananı olan Millet İttifakı taraftarları, görüldüğü gibi hiç bir taşkınlık yapmıyor. Sevinçlerini içlerinde yaşıyorlar. Neden böyle olduğu sorulduğunda "17 Yıllık deneyim bize aşırı sevinç gösterilerinde bulunursak kardeşlerimizi kıracağımızı öğretti." diyorlar. Haksız da değiller

Umarım, Onlar da öğrenmiştir.

Bir kaç arkadaş oturmuşlar evlilik hakkında konuşuyorlarmış. Herkes evliliğin ne kadar zor olduğunu anlatmaya çalışıyormuş. Karşılıklı sevgi saygı özveri.v.s İçlerinden biri söz almış "Bu söylediklerinizin tamamı doğru. Ama asıl önemlisi iş bölümüdür"demiş ve devam etmiş. "Benim evliliğim sorunsuz devam ediyor. Bunu da eşimle yaptığım iş bölümüne borçluyum" "Nasıl oluyor bu?" diye sormuşlar. "Şöyle bir iş bölümü yaptık. Evin bütçesinin ayarlanması, tatile ne zaman nereye gidilecek, çocukların hangi okula gideceği, hangi semtte oturulacağı gibi ufak tefek işlere HANIM KARAR verir Ülke ekonomisi, seçim sonuçları, dış ilişkiler, dünya barışı, hangi takımın şampiyon olacağı gibi konularda ise BEN GÖRÜŞ bildiririm." demiş Bizim de ülke olarak bir iş bölümü yapma zamanımız da gelmiş gibi..

Sonuçlara; bir de bu açıdan bakalım... Akıl hastanesinde delinin biri hasta bakıcıyı yanına çağırır. "Bana çabuk 5 şişe kola getir" der. Hasta bakıcı buna kızar ve hastaya beş tokat atar "A işte kolalarını" der. Aradan bir kaç gün geçtikten sonra aynı hasta, bakıcıyı tekrar çağırır ve hasta bakıcıya beş tokat atar. Bakıcı, "Ne oluyor?" der. Hasta cevap verir: "Boşları getirdim" Bahar umutların tazelendiği mevsimdir. Biz de, umutlarımızı tazeleyelim.

Yine umarım ki bir gün birileri kendisi gibi düşünmeyenlere Oy uğruna, Vatan Haini, İLLET, ZİLLET, TERÖRİST derse bizden önce karşısında dururlar. "Ne söylüyorsun, biz kardeşiz" derler.

14

Mart - Nisan 2019


Estetik,dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri... Geniş üretim kapasitesi ve yaygın bayi ağı ile KÜLSAN, İzmir ’den Diyarbakır ’a, Trabzon ’dan Antalya ’ya 81 ile ürünlerini ulaştırmaktadır.

KÜLSAN hayatı kolaylaştıran ve şıklığı ön planda tutan ürünlerini Arcomel, Arcoform ve THERMOSET olarak üç ana marka altında toplamıştır.

Fabrika: Karaağaç Mah. Kapaklı O.S.B 101 Cad. No: 6 /2 Kapaklı - TEKİRDAĞ

Tel: 0282 758 26 44 0282 758 26 40 - 42

www.kulsan.com.tr e-mail:kulsan@kulsan.com.tr

İSTOÇ Mağaza : 24 Ada No:16 Bağcılar - İstanbulMart Telefon: +90 212 659 78 36 - Faks: +90 212 659 78 37 15 - Nisan 2019


BAŞYAZI

Engin GÜNER

eguner@tamamutfak.com.tr

Kelle avcılarından çorba parasına kurumsallık Firma olarak 40 yıl, şahsım olarak 35 yıldan buyana insanlara yemek hazırlıyor, dağıtıyoruz. Her zaman gelir elde etmeyi hedeflerken, insanların sağlığını her şeyin önünde tuttuk. Sırf para kazanmak için inanmadığımız, hiçbir işe girmedik. Bu hareket tarzımız, bizi sektörde 40 yıl ayakta tutan ender firmaların arasına soktu. Durun, durun, amacım reklam yapmak değil… Son yıllarda sektörümüzde ortaya çıkan bir başka garabeti anlatmaya çalışacağım. 2000’li yıllara gireli, neredeyse 20 yıl oldu. Dünyanın, şehirlerin nüfusu sürekli artıyor. İnternet, bilgisayar ve cep telefonu teknolojisi, ticaretin de şeklini değiştirdi. Neredeyse artık tüm pazarlar, kelle hesabıyla çalışmaya başladı. Eğer yaptığınız işin yüzler, binler, milyonlar müşterisi varsa, artık dijital pazarlama ve organizasyonların radarına giriyorsunuz. Bunu önce yemek çekleriyle gördük. Lokantanız var. Yemeğe gelen insanlar size yemek çeki ile ödeme yapıyorlar. Yemek çeklerini pazarlayan firma, kurduğu altyapı ve pazarladığı çekler üzerinden, sizin satışlarınızdan komisyon alarak, size ortak oluyor. Müşterinin kullanmadığı ve kullanım süresi dolan yemek çeklerinde kalan krediler de ayrıca bu firmaların kâr hanesine yazılıyor. Söyledik ya, eğer sektör olarak milyonlara hitap ediyorsanız, hemen radara giriyorsunuz. Toplu yemek sektörü günde 6-7 milyon yemek dağıtır da, bu potansiyel birilerinin dikkatini çekmez mi? Yemek firmaları, genellikle hizmet verilen işletmelerin en büyük ciroya sahip taşeronlarıdır. Bu da, yeni nesil (kelle avcısı) pazarlamacıların iştahlarını kabartıyor. Giriş paragrafımızda altını çizerek yazdık. Her ne kadar para kazanmak birinci hedefimiz olsa bile, asıl görevimiz insanların sağlığını korumak ve onları beslemektir. Bunun için bizim gibi düşünen meslektaşlarımız hep seçici olmuşlar ve güvenli, sağlıklı yemekler üreterek sektörde dimdik ayakta kalmışlardır. Bizler yemek işini meslek edinmiş, yemek üretimi ve istihdamı mukaddes sayan, müşterilerine servis ettiği yemeği özenle hazırlayan işletmeleriz. İyi yemek yapar, ama az, ama çok satarız. 100 gram et parasına bir öğün yemek satmayız, satamayız. Bir de sektöre plansız, programsız, hesapsız, kitapsız “alt tarafı yemek işi, hem kolay, hem de bir sürü müşterisi var” deyip, balıklama girenler ile mesleği aşçılık olup, bir müddet çeşitli işletmelerde çalışıp, yemek firması kuranlar genelikle yaptıkları / yapacakları yemekleri satacakları müşteri ve aradıklarını 16

bulamazlar. Tam da bu noktada, yukarıda tarif etmeye çalıştığımız ve ünvanının içinde “KURUMSAL, DANIŞMAN” gibi ifadeler bulunan, ancak yemek üretimi ve dağıtımı ile hiçbir faaliyeti bulunmayan, sadece aracılık eden pazarlamacılarla yolları kesişir. Bunu anlamakta biraz zorlanıyorum. Hadi işi bilmeyen bir işletmeci yemeğini satamıyor ve kurumsal pazarlama(!) firmalarına gidiyor. Peki, yemek alan işletmelere ne oluyor da, aracılar üzerinden yemek alıyorlar? Pazarlamacılar bunu şöyle açıklıyorlar. “Bizim yüzlerce üye yemek firmamız var. Bunların hepsinin gıda güvenlik normları ve denetimleri, müşteri adına bizim tarafımızdan yapılıyor. Müşterimiz bir firmayı beğenmedi mi, başka bir üye yemek firmasına yönlendiriyoruz, onu da beğenmedi mi bir başka yemek firmasına yönlendiriyoruz” diyorlar. Ben bu “KURUMSAL” lafından pek hazzetmem. “KURUMSAL” kavramı, ilkelere ve prensiplere bağlı olarak çalışmak demektir. Ticaret hayatında, bizim dönemimizde görerek öğrendiğimiz ilke ve prensiplerin başlıcaları ahde vefa ve sözün senet olmasıydı. Bugünkü gibi en basit işlemde bile onlarca imza, bir sürü e-posta yazışması, bir sürü WhatsApp mesajı, sözleşmeler-protokoller değildi. Kurumsallık adam gibi iş yapmaktı. Şimdiki anlaşıldığı gibi web tasarımı, yazılım, müdür çalıştırıp, evrak yürütmek, “olmayacak duaya amin demek” değildi. Adının içinde KURUMSAL olan ve sadece aracılık yapan firmalar, neredeyse lokantadaki çorba parasının altına müşterilerine yemek tedarik edip, bir de pazarladıkları cirolardan komisyon kesiyorlar. Yakın çevremde, sistemi kullanarak yemek tedarik eden firmalarda çalışanlara sorduğumda, genellikle olumsuz geri bildirim alıyorum. Nasıl olumlu cevap olabilir ki? Bizler kendi yemeklerimizi kendimiz dağıtıp, gerçek fiyatlarla fatura edip, hiçbir yere komisyon ödemememize rağmen, maalesef bu dönemde para kazanamıyoruz. Çorba parasına yemek satıp, bir de buna komisyon ödeyenlerden nasıl bir yemek servisi vermesi beklenebilir ki? Burada her ne kadar (üretici için) pazarlama ve (müşteri için) danışmanlık faaliyeti yapılıyor gibi gözükse bile, bu aslında bir finansman ve hülle yöntemidir. Banka değil, faktoring firması değil, varın adını siz koyun. İşletmeler doğru yemeği, doğru fiyata almak ve fayda sağlamak istiyorlarsa, bunun adresi işi hakkıyla yerine getiren yemek firmalarıdır. Ancak amaç; yasak savmak kabilinden yemek verilen (özellikle sendikal örgütlenmenin bulunduğu) işletmelerde, “yemek beğenilmiyor mu, yemekçiyi değişitirin”se, diyecek sözümüz yok.

Mart - Nisan 2019


Mart - Nisan 2019

17


ANKARA'DA TATİL KASABASI TADINDA BİRHAYAT İntegra Yapı ve Özgaziantep ortaklığının Ankara Ovacık’daki projesi için yeni bir fırsat kapısı açıldı İntegra Yapı ve Özgaziantep ortaklığının Ankara Ovacık’daki projesi “Northland” için yeni bir fırsat kapısı açtı. Bu çerçevede ‘esnek ödeme planı stratejisini’ devreye alan İntegra Yapı bankasız, faizsiz ve kişiye özel taksit ve ara ödemelerin yapılabileceği bir yatırım planı sunuyor. Geliştirdiği nitelikli projelerle Ankara’da markalı konut projelerine imza atan Northland, konut sahibi olmak isteyenler için yeni bir kampanya başlattı.

Tüketiciler kazansın diye kazancımızdan fedakârlık ediyoruz Kampanyayı ve sundukları ek fırsatları değerlendiren Northland Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Uslu, bugüne kadar etkili ve kazançlı kampanyalarla tüketicilere her zaman kazandıran projeler sunduklarını ifade ederek şunları dile getirdi: “Bugün de elimizi taşın altına koyuyor, tüketicilerimiz kazansın diye kendi kazancımızdan fedakârlık ediyoruz. Ayrıca tüm müşterilerimize sabit kur garantisi, 30 ay faizsiz taksit ve hemen tapu gibi çok cazip fırsatlar sunuyoruz.

18

Northland projesi yer aldığı bölgelerdeki emsal projelere hem çok daha donanımlı hem de fiyat ve ödeme avantajlarıyla çok daha cazip olduğunu söyleyebiliriz.

Yatırımcılarımıza kazandırmaya ve yatırımlarımıza devam ediyoruz “Sektörün en kapsamlı kampanyasını, Northland olarak sunduğumuz fırsatlarla daha avantajlı hale getirerek müşterilerimizin zengin sosyal donanımlara sahip, temalı bir konut projesinde ev sahibi olmalarını arzuluyoruz. Bu çerçevede artan inşaat maliyetlerine rağmen fiyat artışı yapmaksızın, bankasız taksit imkânları ve peşin alımlarda %20 vadelide %10 fırsatı sunuyoruz” diyen Selahattin Uslu, şunları söyledi: “Mevcut kampanyaya ek olarak farklı fırsatlar sunuyoruz. Çünkü ülkemize ve ekonomimize güveniyoruz. Bu güvenin bir göstergesi olarak Ankara’da konut piyasasının en hareketli olduğu yerlerinden Keçiören Ovacık’da hayata geçirdiğimiz, prim yaparak alıcı ve yatırımcısını kazandıran

Mart - Nisan 2019


bir proje olan Northland ile içerisinde yer alan ünlü markaların yeni konsept mağazaları, restoranlar, eğlence ve spor alanları ile projeden konut alanlara bir çok yaşamsal fırsat sunan Northland’ı Ankara’mıza kazandırdık. Ardından sahip olduğumuz güçlü finansman sayesinde inşaatımızı hızlı bir şekilde yükselterek, projemizi tapu aşamasına kadar getirdik. Bugüne kadar olduğu üzere gelecekte de ülkemizin destekçisi olmaya devam edeceğiz.”

“Tüketiciler fiyatlar artmadan fırsatlar kaçmadan yatırımlarını yapmalı” Geçen sene inşaat maliyetlerinde yüzde 24,7’lik bir artış yaşandığını, böylesi bir artışı henüz projelerine yansıtmadıklarını ancak bu durumun sürdürülebilir ve gerçekçi olmadığının altını çizen Northland Yönetim Kurulu Başkanı

Selahattin Uslu “Fiyatlarda artış olmadan değerlendirmelerini öneriyorum. Bu gibi fırsat kampanyaları her zaman olmayacak. Çünkü maliyetlerin etkisi yakın zamanda gayrimenkul sektöründe de hissedilecektir. Dolayısıyla ayrıcalıklı bir yaşam isteyen tüketicileri satış ofislerimize bekliyoruz” dedi.

“Arap Dünyasından Büyük İlgi” “Arap dünyasından pek çok yatırımcı projemiz Northland’a büyük ilgi duyuyor. “Tatil Kasabası Tadında Bir Hayat” sloganımızla sunduğumuz projemizin sahip olduğu zengin sosyal donanımları Türkiye’den konut almak isteyen Arap yatırıcımların çok ilgisini çekiyor. Fiyat ve ödeme avantajlarımızı da değerlendiren yatırımcılar projemize büyük ilgi gösteriyor” dedi.

Mart - Nisan 2019

19


Kısa...Kısa...Kısa Kocaman Balıkçılık Marmara Denizi’ndeki yapay resif uygulamasını destekliyor

“Kaçak trol avcılığının yapıldığı bölgeler mutlaka resiflerle takviye edilmelidir” Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından denizlerdeki balık popülasyonunu arttırmak amacıyla yapılan çalışmalar çerçevesinde Marmara Denizi Prens Adaları Yapay Resif Uygulamasına başlanacağı açıklandı. Denizlerde hızla azalan balık popülasyonunu yeniden artırmak için gerçekleştirilen bu hamle için açıklamada bulunan Kocaman Balıkçılık Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kocaman, gerek balıkların üreme alanlarının korunması, gerekse trolle avcılığın önüne etkin bir şekilde geçilebilmesini desteklemek amacıyla denizlere yapay resif bırakılması uygulamasını çok faydalı bulduklarını söyledi.

Denizlerde hızla azalan balık popülasyonunu yeniden artırmak için harekete geçen Tarım ve Orman Bakanlığı, Marmara Denizi'nde oluşturulacak yapay resiflerle balıkların yaşaması ve çoğalması için gereken alanları sağlayacak. Çalışmalar kapsamında Prens Adaları Yapay Resif Uygulamasının önemli bir çalışma olduğunu belirten Kocaman Balıkçılık Yönetim Kurulu Başkanı Osman Kocaman, ilan edilmiş koruma alanları ve 18 metre altı derinliklerde bu uygulamanın daha da yaygınlaştırılması gerektiğinin altını çizdi.

Kefir pazarı büyüyor 18 bin litre kefir içtik Tüm dünyada olduğu gibi son yıllarda ülkemizde de özellikle fermente ürünlerin tüketiminde büyük bir artış gözlemleniyor. Pazarın gelecek yıllarda çift haneli büyüme hızına sahip olacağını belirten Pınar Süt Pazarlama Direktörü Serpil Veral, Pınar Kefir’in büyüyen bu pazarda 8 ay gibi kısa bir sürede ciroda yüzde 9’luk paya ulaştığını söyledi.

Sağlık için tercih kefir

Pınar pazara hızlı giriş yaptı

Kefirin özellikle zekâ, kemik ve kas gelişimine etkisiyle çocuk sağlığı üzerinde birçok önemli rol oynadığının altını çizen Veral, “2018’de fonksiyonel ürün portföyümüzü, sade, çilekli, orman meyveli ve kayısılı olmak üzere 4 farklı lezzetten oluşan Pınar Kefir ile genişlettik. Özellikle çocuklar tarafından çok sevilen Pınar Kefir, Millî Eğitim Bakanlığı’nın kantin kriterlerine uygun içeriğiyle çocukların okulda da sağlıklı içecek tüketimini destekliyor” dedi.

Kefir pazarı 2018 yılında da çift haneli büyümesini sürdürdü, tonajda yüzde 23, ciroda ise yüzde 34 büyüme yakaladı. 2018 yılında yüzde 24 artış ile 4,8 milyon haneye ulaşan kefir, artık neredeyse her 4 evden birinde tüketiliyor. Kefir pazarının 18 bin tonluk satışla 145 milyon TL’lik hacme ulaştığını söyleyen Pınar Süt Pazarlama Direktörü Serpil Veral, Pınar Kefir’in büyüyen bu pazarda 8 ay gibi kısa bir sürede ciroda yüzde 9’luk bir paya ulaştığını ve pazarın artan sağlıklı beslenme bilinciyle önümüzdeki yıllarda büyüme vadettiğini ifade etti. 20

Kefirin her yaş grubu tarafından tercih edildiğine dikkat çeken Serpil Veral, “Halkımızın kefir tüketme nedenlerinin başında yüzde 66 ile sağlıklı beslenmeye yardımcı olması geliyor. Onu yüzde 32 ile bağışıklık sistemini desteklemesi, yüzde 27 ile sindirim sistemini düzenlemesi takip ediyor” dedi.

Mart - Nisan 2019


Mart - Nisan 2019

21


Köşe yazısı / Toplu Yemek Sektörü Sadık Çelik

Keyveni Kurumsal Yemek Yönetim Kurulu Başkanı

‘Köylü Milletin Efendisidir’ Geleneksel Türk mutfağının vazgeçilmez gıda maddeleri arasında yer alan bakliyatın son zamanlarda, dünyanın çeşitli ülkelerinde beslenme uzmanları tarafından yapılan çalışmalarla, hem beslenmemiz hem de vücut sağlığımız açısından "ne kadar önemli ve vazgeçilmez" olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Yavaş sindirildikleri için kan şekerini yükselterek enerji sağlayan bakliyatın, koroner kalp hastalıkları ve damar sertliğine sebebiyet veren kolesterolü içermediğini, lif içerikleri yüksek olduğu için de bağırsak hareketlerini düzenleyip, kalın bağırsak ve mide kanserlerini, kabızlığı ve mide tembelliğini önlediği belirtiliyor. Yapılarındaki proteaz inhibitörleri ile kanser oluşumunu önleyen çok önemli bitkisel protein kaynağı olduğu da biliniyor. Şeker hastalarında, içerdikleri nişasta sebebiyle, kan şekeri düzeyinde problem doğuracak bir artışa sebep olmamaktadır. Bakliyatı düzenli olarak tüketirseniz hem size gerekli bütün vitaminleri ve mineralleri almış, hem de karbonhidrat ve proteinin doğal kaynağını keşfetmiş olacaksınız. Bizler için önemli bir besin kaynağı olan bakliyat ürünlerinin üretim tüketimi, ihracatı ithalatı ve ülke ekonomisindeki yerini sektördeki uzun yıllara dayanan tecrübe ve bilgi birikimimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde 1970’li ve 80li yıllarda uygulanan tarım politikaları ve tüketim için yapılan çeşitli kampanyalarla bakliyatta kendi ihtiyacımızı karşılayıp ihracatçı ülke konumuna geçtik. Dünya mercimek üretiminde ilk sırayı alırken, nohut üretiminde ikinci sırada yer aldık. Fakat 90lı yılların ortasından itibaren değişen hükümet politikalarıyla, TMO ve kooperatiflerin pazardaki paylarının azaltılmasıyla üretimde lider ülke konumundan ithalatçı ülke konumuna gelmemize sebep olan sürecin de temelleri atılmış oldu. TÜİK’in son yirmi yıllık istatistiklerine baktığımızda ekili alanlarımızın %65, üretimimizin ise %45 azaldığını görmekteyiz. Bu şekilde tohumunu, tarımını kaybeden bir ülke bağımsızlığını, geleceğini de kaybeder. Ülkemiz bugün mercimekte kendi iç tüketimini bile karşılayamamaktadır. Mercimek ihracatında liderliği kaptırdığımız ülke olan Kanada’dan ithalat yapıyor olmamız ise ayrı bir üzüntü kaynağıdır. Türkiye’nin birçok bölgesi ekolojik yönden bakliyat yetiştirmeye uygundur. Toprak ve su kaynakları yeterlidir. Bakliyat tarımı diğer ürünlere göre daha kolaydır. Bakliyat üretiminde 100 yıllara dayanan birikimimiz, tecrübeli çiftçilerimiz ve yerel tohumlarımız bulunmaktadır. Üretimimizi arttırmak için geriye sadece hükümetimizin üreticiyi teşvik edici önlemler alıp onları desteklemesi gerekmektedir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bir 22

ülke için üretimin ve üreticinin önemini vurgulayan şu sözleri çok önemlidir ve bence de yıllar öncesinden yapılan günümüzün özeti gibidir. “Üreticilerden yoksun olan milletler üretenlerin esiri olur.” Ayrıca “Milli ekonominin temeli ziraattır” ve “Köylü, milletin efendisidir.” sözleri de uygulanması gereken politikalar için yön verici olmalıdır. Örneğin yüzölçümü neredeyse sadece Konya kadar olan Hollanda, sebze ihracatında dünya birincisi, süt ve süt ürünleri ihracatında ise dünya ikincisidir. Bu ülkenin başarısının altında bizim de örnek alıp geliştirmemiz gereken Ar-Ge, Planlı üretim, denetim ve tanıtım gibi faktörler yer almaktadır. Bir ülke kendi topraklarında yetiştiremediği ürünleri ithal edebilir ama atalarımızın yüzyıllardır topraklarımızda ürettiği ürünleri çok zorunlu sebepler olmadıkça ithal etmemeliyiz. Bunu tekrardan sağlayıp öncelikle kendimize yetebilen ardından da ihracatta söz sahibi bir ülke olabilmek için aşmamız gereken bazı sorunlar var ve biraz da bunlardan bahsetmek istiyorum. Öncelikle Türkiye'de üretim maliyetlerinin yüksekliği genel bir sorun. Akaryakıt, gübre, ilaç, tohum gibi temel üretim araçlarında dışa bağımlı olan ülkemizde girdi fiyatları sürekli artarken çiftçinin ürettiği ürünün fiyatı aynı oranda artmıyor hatta çoğu zaman gerisine düşüyor. Üretici para kazanamadığı için de üretimden kaçıyor. Türkiye'de tarım dışı kalan 4 milyon hektar alan bunun kanıtı niteliğinde. Baklagil üretiminde işçilik maliyeti de diğer alternatif ürünlere göre daha yüksek. Bu da üreticiyi zorluyor. Hasat, çoğunlukla işçiler tarafından elle toplanarak yapılıyor. Alternatif ürünlerde bu maliyet kısmen daha düşük. Üretim maliyetinin artması, verim düşüklüğü sonucu üreticilerimiz dünya fiyatları ile yarışamıyor. Bir diğer problem ise tohum sorunu. Kaliteli ve verimli tohum kullanımı yok denecek kadar düşük. Devlet ve tohumculuk firmaları baklagillerin üretimine ilgisiz. Bu yüzden kaliteli ve verimli tohum bulmak zor. Çok düşük miktarlar karşısında da üretici kendi yetiştirdiği üründen tohumluk ayırıyor. Bu da verim düşüklüğüne neden oluyor. Tüm bu yüksek maliyetler, verim düşüklüğü gibi çiftçimizi zorlayan sorunlar ise onları işin kolayına kaçmalarına yöneltiyor ki üretici tercihini makinalı hasat yapılan ürünlerden yana kullanıyor. Tarımda uygulanan yanlış politika ve yüksek maliyetler nedeniyle daha az zahmetli, maliyeti düşük, insan işgücüne daha az gereksinim duyulan ürünlere yöneliş var. Eğer ülke olarak bu problemlere çözüm üretemezsek ve teşvik edici önlemler almazsak baklagil üretimi açısından gelecekte bizi daha da büyük tehlikelerin beklediğini söyleyebilirim.

Mart - Nisan 2019


Mart - Nisan 2019

23


Köşe Yazısı / Ekonomi Göker AKDUMAN

goker.akduman@allicannedfood.com

Soğan'da gerçekler ile yaşananlar arasında ciddi farklar görülmektedir Uzun yıllardır sadece soğan üretimi ve doğranmış kavrulmuş soğan üretimi içerisinde yer almaktayım. Son iki yıldır anlaşılmayan bir şekilde veriler/gerçekler ile yaşananlar arasında ciddi farklar görülmektedir. - Ekim alanı azalmasına rağmen verimlilik yüksektir. - Ekilen soğan miktarı ve hasat edilen miktar tüketimin üzerindedir. -Tüm bu veriler ile ters orantılı bir FİYAT oluşmaktadır. Yazımda TÜİK verileri doğrultusunda soğan seyrini yansıttım. Bu doğrultuda tüketicilerin 2019 tedbirlerini almaları için öngörülere yer verdim. Türkiye’de kuru soğan fiyatlarının marketlerde 7 liraya kadar yükseldiği haberlerinin ardından depolara baskınlar yapılıyor. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verilerine göre ise ülkede kuru soğan üretimi, tüketimi karşılıyor. Ancak buna rağmen TÜİK'e göre kuru soğan fiyatları bu sene enflasyonunun neredeyse üç katı arttı. Mart 2019 itibariyle kuru soğan fiyatları yüzde 95,5 arttı.

1- Üretim tüketimden fazla

Son 10 yıla bakıldığında Türkiye’de kuru soğan üretiminin tüketimden her zaman fazla olduğu görülüyor. Türkiye BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) 2018 verilerine göre dünya üretim sıralamasında 5. Sırada bulunuyor. Ekilen alan sıralamasında ise dünyada 11. sırada yer alıyor.

2-10 yılda artış

Yıllık ortalama kuru soğan fiyatlarına bakıldığında ise 2008 ortalaması 0,67 TL oldu. 2018’in ilk 10 aylık ortalaması ise 2.25 TL oldu. Bu 2008 ile karşılaştırıldığında yüzde 234 enflasyon anlamına geliyor. 2017 kuru soğan yıllık fiyat ortalaması 2018’in ilk

24

10 ayı ile karşılaştırıldığında ise yüzde 95,6 enflasyona işaret ediyor.

3- Kuru soğan fiyatlarında dalgalanmalar Öte yandan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile kuru soğan enflasyonu karşılaştırıldığında oldukça ilginç sonuçlar ortaya çıkıyor. Son 10 yılda kuru soğan yıllık enflasyonu beş defa TÜFE’nin altında beş kez de üstünde gerçekleşti. Üretim ve tüketim oranlarında ciddi değişiklik olmamasına rağmen TÜFE ile kuru soğan arasında bu kadar dalga seyir dikkat çekiyor. Örneğin 2017’de TÜFE % 11,92 olurken kuru soğan fiyatları aynı sene % -15,2 gerçekleşti.

4- Soğan ekilen alan azaldı

Kuru soğan ekilen alanlar 2008 ile karşılaştırıldığında 2018’de %15.25 düştü. Dünya kuru soğan verimi 2016 yılı FAO verilerine göre 18,80 ton/ha. Türkiye’de kuru soğan verimi ise 2016 yılı TÜİK verilerine göre 35,11 ton/ha olup, dünya ortalamasının oldukça üstünde seyrediyor.

Sonuç ve tedbir

Tüm bu veri ve değerlendirmeler doğrultusunda kesinlikle Türkiye’de SOĞAN problemi yoktur. 2018 ekim alanlarını değerlendirdiğimizde 2019 yılında kesinlikle soğan yokluğu ve yüksek fiyat yaşanmamalıdır. Stokçular engellendiği ve çiftçinin direk tüketiciye satışı sağlandığında sorun ortadan kalkacaktır. Yapılan depo baskınlarından ziyade çiftçiden çıkış yolu izlenmeli ve ürünün nerden nereye hangi fiyat ile aktığı tespit edilmelidir. Güzel ülkemiz yapılan soğan fırsatçılığını hak etmemektedir. Saygılarımla

Mart - Nisan 2019


Estetik,dekoratif ve dayanıklı servis ürünleri...

Geniş üretim kapasitesi ve yaygın bayi ağı ile KÜLSAN, İzmir ’den Diyarbakır ’a, Trabzon ’dan Antalya ’ya 81 ile ürünlerini ulaştırmaktadır.

KÜLSAN hayatı kolaylaştıran ve şıklığı ön planda tutan ürünlerini Arcomel, Arcoform ve THERMOSET olarak üç ana marka altında toplamıştır.

Grey Granite

www.kulsan.com.tr Fabrika: Karaağaç Mah. Kapaklı O.S.B Tel: 0282 758 26 44 e-mail:kulsan@kulsan.com.tr 0282 758 26 40 - 42 101 Cad. No: 6 /2 Kapaklı - TEKİRDAĞ İSTOÇ Mağaza : 24 Ada No:16 Bağcılar - İstanbulMart Telefon: +90 212 659 78 36 - Faks: +90 212 659 78 37 25 - Nisan 2019


Köşe Yazısı / Gıda Hijyeni Mehmet Baki ASUTAY

Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grup Koordinatörü hijyengrup@hotmail.com

Hijyen eğitimleri yeterli oluyor mu? Resmi Gazete, 5 Temmuz 2013 Tarih ve Sayı: 28698 HİJYEN EĞİTİM YÖNETMELİĞİ gereğince Yetkililerimiz HİJYEN EĞİTİMLERİNİ zorunlu hale getirdi ve kendi belirlediği kurumlar dışında Eğitim Sertifikası verilmesini yasakladı. Hijyen Eğitimi Yönetmeliğine göre; MADDE 5 – (1) Bu Yönetmeliğin kapsadığı iş yerlerinde, Genel Müdürlük tarafından verilen belgeye sahip olmayan kişiler çalıştırılamaz. İş yeri sahipleri ve işletenleri, çalışanlarının hijyen eğitimi almasından ve belgeli olarak çalıştırılmasından birinci derecede sorumludur. Bizzat çalışmaları durumunda iş yeri sahipleri ve işletenleri de bu eğitimi almaya mecburdur. KİMLER HİJYEN EĞİTİMİ VEREBİLİR? Tıp Fakültesi, Hemşirelik Yüksek Okulu, Sağlık Yüksek Okulu, Sağlık Eğitim Fakültesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Tıbbi Laboratuar alanında eğitim almış olan Tıbbi Biyolojik Bilimler Bölümü ve Fen Fakültesi / Fen-Edebiyat Fakültesinin Biyoloji bölümlerinden mezun olanlar, İş yeri hekimleri, Milli Eğitim Bakanlığı onaylı sertifika almış eğiticiler. Bütün bunlara rağmen, İş Sağlığı ve Güvenliği Meclis’inin hazırladığı rapora göre, 2018 yılında 13 bin 190 kişi gıda zehirlenmesinden etkilendi, rapora göre geçtiğimiz yıl içinde 8 binden fazla işçi gıda zehirlenmesi yaşadı. (Bunlar kayıtlara geçen, geçmeyenleri siz düşünün. İşçimizden askere, hastaneden okul talebelerine kadar her gün bir gıda zehirlenmesi haberi duyuyoruz). Her ne kadar “Eğitim Şart” deniyorsa da teori ile pratik örtüşmediğinden başarıyı yakalayamıyoruz. Birincisi Şirket sahiplerinin / yöneticilerinin bu işi bir angarya olarak görmesi ve öncü / örnek ol(a)maması.(Tabi ki her zamanki gibi işini düzgün yapanları ayrı tutuyor ve saygı duyuyoruz). Patron, Beyaz yakalı, mühendis, hekim, teknik eleman ve bir çok üst düzey çalışanı hijyen kurallarına uymuyor. Çalışanlarına bone, maske vb. takma talimatı vermelerine rağmen kendileri proses üretim sahaları içinde bone, maske, koruyucu önlük vb. malzemeleri takmadan dolaşabiliyorlar. Bu tür davranışlar çalışanların hijyene verilen önemi umursamamalarına neden oluyor. Önemli olduğunu düşündüğüm bir hususta; Öncelikle küçük ve orta ölçekli Gıda İşletmelerindeki işverenlerin, çalışanların almasının zorunlu olduğu genel hijyen eğitimini sadece bir formalite olarak görmeleri ve eğitimin katılan personelde davranış değişikliği meydana getirip getirmediği ile alakadar olmamalarıdır. Olayın kendisini sertifika var mı yok mu olarak görmeleridir. Otorite tarafından yapılan denetimlerde de sertifika var mı yok mu sorgulamasının yapılması ve işin özünün sorgulanmaması hijyen eğitimine sertifika olarak bakılması 26

ve ötesine geçilememesinin en önemli nedenidir. Oysa hijyen eğitiminden beklenen güvenli gıda üretimine katkısı ile ölçülebilir. Maalesef bu konuda çok olumlu şeyler söylemek için elimizde veri bulunmamaktadır. İkinci önemli konu ise yeterli hijyenik donanım ve malzemelerin olmaması. Denetimden denetime alınan hijyenik malzemeler bir kenarda saklanarak denetim veya bir misafir geldiğinde kullanılıyor. Hijyen paspaslar bir köşeye atılıp denetimlerde ortaya çıkartılıyor, çoğu küçük işletmelerin proses alanları içerisinde el yıkama evyelerinin olmaması gün içerisinde bir çok malzeme ile temas eden ellerin çapraz bulaşmalara sebep olabiliyor. ( Sadece ellere eldiven takılarak hijyen sağladığını düşünen işletmeler var). Temizlik ve dezenfeksiyon işlemleri için halen eski usullerde uygulamalar yapılıyor. Üçüncü önemli konu ise verilen eğitimler sadece genel hijyen konularını kapsıyor. Daha çok personel (kişisel) ve mutfak hijyeni konularında eğitim veriliyor. Tabi ki temel eğitimde el yıkama, genel hijyen kurulları önemli ancak işletmenin ürettiği ürüne ve işletmenin yapısına göre eğitim vermek çok daha doğru olur. Örneğin Kırmızı / beyaz et çiftlik, kesimhane, ileri işleme proseslerini ayrı ayrı hijyen problemleri vardır, esas olan bu konulara dikkat çekmektir. Aynı şekilde bir süt işletmesinde kapalı alan hijyeni (CIP sistemleri) hijyenik problemleri, çiğ süt almadan başlayıp ürün haline gelene kadar devam eder. Hijyen eğitimlerinde sadece El yıkama ile bu problemleri çözemiyoruz (Oysaki MADDE 4 – (1) Bu Yönetmelikte geçen; d) Hijyen: Her iş kolunun özelliğine göre çalışanın kendisinin ve halkın sağlığını tehlikeye sokmayacak biçimde hizmet vermesini sağlamak amacıyla yapılacak uygulamaların ve alınan temizlik önlemlerinin bütününü, diye geçiyor). Bu noktada dördüncü önemli konu ise eğitimi veren eğiticinin mesleği branşı öne çıkıyor. Tabi ki bütün mesleklere karşı saygımız var, ancak Gıda sektörü de her sektör gibi ihtisas gerektiren bir alan. Siz gıda alanında eğitim almamış olan bir kimseye kesimhane hijyenini, su ürünlerindeki balık problemlerini, çiğ süt veya unlu mamullerdeki problemleri ve çözümlerini anlatmazsanız sadece el yıkama hijyeni ile başarılı olma şansımız olmaz. Bu konuda kendi branşında eğitim almış Gıda mühendisleri, Veteriner hekimler, Ziraat Mühendisleri, Su Ürünleri Mühendisleri vb arkadaşlarının hem genel hijyen hem de mesleki problemlerini paylaşarak toplam Hijyen Kalitesini sağlarız. Bu eğitimlerin odaların kontrolünde olması, onlara da sorumluluk yükler (Zira denetimlerde çok zayıf kalınılıyor). Ayrıca meslek/mühendis odalarına da gelir olarak bir katkıda bulunulmuş olunur.

Mart - Nisan 2019


GIDA SOĞUTMADA

Marmara Sanayi Sitesi L Blok No:243 İkitelli - İstanbul Tel: 0212 472 09 75 (2 H)Faks: 0212 42720974 GSM: 0533 626 44 05 www.fdr.com.tr e.mail:info@fdr.com.tr Mart - Nisan 2019

27

Kasım 2018

25


Köşe Yazısı / Toplu Yemek Büşra Gülşah GÜNCÜ Gıda Mühendisi b.gulsah_guncu@hotmail.com

Arı mısın,sinek mi? Merhabalar… Bu satırları yazarken biraz duygu doluyum. Catering Guide Dergisi’nde köşe yazarlığına başlayalı tam bir yıl oldu. Burası benim için tam bir aile oldu. Bilimle günceli birleştiren dergi…Catering Guide Dergisi ailesine dâhil olduğum için büyük bir memnuniyet içerisindeyim. Düşünmeyi, düşündürtmeyi ve yazmayı seviyorum. Hatta aşığım. Sizler var oldukça, okudukça, merak ettikçe yazmaya devam edeceğim inşallah (işlerimdeki yoğunluk dolayısı ile hep son gece yazıyorum, biraz tembelim ama olsun)… Artık konuya başlayalım diyorum. Büyük bir kusur işlediniz. Size ceza vermek adına büyük bir mahkeme kuruldu. Artık hayatınıza insan olarak devam edemeyeceksiniz. İki seçeneğiniz var. Ya arı olacaksınız ya da sinek. Hangisini seçerdiniz? Tabii ki, arı olmayı seçerdiniz. Arı olup mis kokulu çiçeklerin içerisinde gezmek bal yapmak varken sinek olup vızz vızz milletin başında dolanmayı kim ister ki? Sinek olduğunuzu varsayalım. Sinek ne yapar? Gün boyu boş beleş gezer. Hep pisliklerin içerisindedir. Bünyesinde birçok mikrop barındırır. Tam uykuya dalacakken başımızın dibinde vızz vızz konuşur durur. Işığı açarsınız bakarsınız kimsecikler yok. Tekrar ışığı kapatıp yatarsınız. Tekrar başlar dırdıra. Aklınıza gelen tüm küfürleri edersiniz. Sabah kalktığınızda bir bakmışsınız sizi ısırmış vampir kılıklı. İşte aklınıza gelmeyen küfürler de o sırada aklınıza gelir. Sizi ısırdığında kanınıza bünyesindeki mikropları bırakır. Onu öldürmeye ant içer elinize ne gelirse yapıştırırsınız suratına. Ne kadar kimyasal varsa üzerine sıkarsınız. Ölmez bir de illet eder insanı. Kedi dokuz canlıysa, bu gâvur doksan dokuz canlıdır. Bir de arı olduğunuzu varsayalım. Onu gören önce bir hazır ola geçer. İnsanın aklına SARI GELİN türküsünü getirir. Nazlı nazlı uçar bir çiçekten öbürüne… Tatlı ustalarına taş çıkartacak bir şey yapar. Adına 'bal' derler soyadına ‘şifa’. İnsanların ondan tek korkusu soktuğu sırada verdiği acıdır. O bile şifadır. Kimileri bilerek ona yanaşır ki soksun da yararlı maddeler vücuduna girsin, şifa olsun. Arılardan birkaçı ölse çoğu kimse üzülür, içini bir hüzün kaplar. İnsanlar arıyı öldürmeyi bırakın arı kovanları alıp arı beslerler. Sinek öldürülmeye çalışılırken, arı yaşatılmaya çalışılır. Neden? Çünkü arı yarardır, sinekse zarar.

28

Hepimiz insanlar tarafından saygı görmek, sevilmek ve gururumuzun okşanmasını isteriz. Kimse sevilmeyen, sömüren, tüketen biri olmak SÖZDE istemez. Ama ÖZE gelecek olursak durum hiç böyle değildir. Herkes kalbinin temiz olduğunu düşünür. Ama cennete temiz kalpliler değil, iyilik yapan insanlar kabul edilir. Bir şeyi istemek ile yapmak ayrı şeylerdir. Bir arı olmak istiyorsunuz iyi, güzel fikir… Peki, arı olmak için ne yapıyorsunuz? ARIM, BALIM, PETEĞİM… Bir bitki çayı mı daha faydalıdır, yoksa bir bal mı? Balı bitki çayından ayıran nedir? Bitki çayında bir ya da birkaç bitki varken, balda binlerce bitkinin özü bulunur. Şu anda bu yazıyı okuyan kişi, bir gıda mühendisi, gıda teknikeri… Ya da İş görüşmesine gelmiş, bekleme salonunda canı sıkılmış bir muhasebeci olabilir hiç fark etmez… Eğer bal yapmak istiyorsanız, binlerce çiçeğe konmalı ve özünü almalısınız. Bal yapmak yani başarı elde edebilmek adına size araç olacak ne varsa onun özünü alın. Bu bir kitap olabileceği gibi yol gösterici bir kişi de olabilir. Sonra bu özü içinizde sentezleyin. Sonuçlarına bakın… Tadından yenmeyecektir. Arı mis kokulu çiçeklerin içerisinde gezer. Hangi çiçeklerden ne alabilirim diye bakar. Sinek nerede gezer ve neye bakar söylemiyorum bile. Siz anladınız onu. Sinek olmak istiyorsanız çok da bir çaba sarf etmenize gerek yok boş boş gezin. Pislikler sizi zaten bulur. Mikroplar üzerinize bulaşır. İnsanlar sizden kaçar ve hatta sizden kurtulmak için can atar. Size gelen zarar onlara mutluluk dahi verir. Ve isteseniz de istemezseniz de insanlara mikroplarınızı bulaştırırsınız. Bülbül güle, karga çöplüğe götürür diye boşuna dememişler. Eğer başarılı bir çalışan, başarılı bir mühendis, başarılı bir yönetici olmak istiyorsanız çevrenizi ve aksiyon planınızı buna uygun oluşturmalısınız. Bir arı bana bu kadar çiçek yeter demez. Konu çalışmak olduğunda doyumsuz, şükretmek olduğunda kanaatkâr olmalısınız. Arı şifadır, sinek zehir Şifa mısın, zehir misin Arı mısın, Sinek misin? Konu hakkındaki düşüncelerinizi benimle paylaşabilirsiniz: Sevgi ile kalın…

Mart - Nisan 2019


Firma haberi

Kilikya Şalgam Üniversitelilerle sohbette

“Annemin evde yaptığı şalgamın lezzetinde ve doğallığında fabrikamızda üretim yapmayı hedefledik” Kilikya Şalgam Yönetim Kurulu Başkanı Selahiddin Nas, üretim yolculuğuna çıkarken “Annemin evde yaptığı şalgamın lezzetinde ve doğallığında fabrikamızda üretim yapmayı hedefledik” ve bu hedefi Kilikya’nın deneyimli ekibi sayesinde başardık dedi… Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Kariyer Planlama Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen "Nasıl Başardım" konulu konferansta Kilikya Şalgam Yönetim Kurulu Başkanı Selahiddin Nas, Kilikya Şalgam'ın marka hikâyesini, hayallerini ve kariyer yolculuğundaki deneyimlerini öğrencilerle paylaştı. Öğrencilere ideallerini gerçekleştirirken hayallerinin peşinden gitmelerini tavsiye etti. Selahiddin Nas, şalgamın lezzetindeki değişmeyen muhteşem tadı yakalamak deneyimin verdiği sonuçtur, hammadde planlama ve üretim planlama dikkat edilmesi gereken önemli detaylardır. Şalgamın hammaddesini oluşturan şalgam turpu ve mor havuç Türkiye’de sınırlı bölgede yetiştirilen nadide bir sebzedir. Mor havuçlar, Konya Ereğli ve Hatay Kırıkhan bölgelerinde üretilmektedir. Şalgam içeceğinin lezzetinde standartları korumak çiftçilerle yapılan sözleşmeli tarım tedariği ile mümkün olur. Bu sayede ürün 12 ay uygun koşullarda saklanarak kesintisiz üretim sağlanır. Şalgamın, fermantasyon süresi mevsimine göre 30-50 gün olarak değişir ve fermantasyon süresi ideal ürün için önemli bir aşamadır. Şalgam şekersiz ve glutensiz olma özelliği ile sağlıklı bir içecektir. Keyifli içimi sayesinde her yemeğin yanında tercih edilebilir, hatta şalgam tek başına da keyifle içilebilir ve ikram edilebilir. Soğuk olarak tüketildiğinde damakta bıraktığı muhteşem tat içen kişide alışkanlık yaratır. Şalgamın glutensiz olma özelliği, üretimde kullanılan bulgurun laktik asit fermantasyonu sırasında mayalar tarafından tüketilmesinden gelir. Probiyotik olma özelliği ile şalgam sindirimi kolaylaştıran, boşaltımı hızlandıran bir içecektir.

Şalgam üretiminde doğal kaya tuzu kullanılır, tuz oranı her markada değişir ve bu oranlar ürün ambalajlarının üzerinde yer alır. Tuz yeteri miktarda kullanılması sağlık için gerekli olduğu diyetisyenler ve sağlık uzmanları sıkça dile getirmektedirler. Özellikle yaz aylarında terleme ile vücuttan atılan tuzun yerini şalgamla tolere etmek tavsiye edilebilir. Selahiddin Nas, Şalgam Üreticileri Derneği ŞALGAMDER Yönetim Kurulu Başkanı, Çukurova Bayiler Derneği ÇUBAYDER Yönetim Kurulu Başkanı, Akdeniz İhracatçılar Birliği AKİB Yönetim Kurulu Üyesi, Adana Sanayici İş Adamları Derneği ADSİAD ‘da Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı görevlerini de yürütüyor. Selahiddin Nas, Şalgamın Dünyada tanınmadığını ve üretime başladıkları 2006 yılından bu güne dünyada pek çok ülkeye şalgamı tanıtarak bugün 30’u aşkın ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini de belirtti. Şalgamın milli içeceğimiz olduğunu Dünyada sadece Türkiye’de üretilen bir ürün olma özelliği ile sahiplenmemiz gerektiğini belirtti. Evlerde şalgam üretilmesinin yaygınlaşmasının şalgamın tanınırlığına etkisinin olduğunu, evde şalgam yaparken özellikle havucun üzerinde ve dokusunda bulundurduğu kil toprakların fırçalanmasını ve derinlemesine temizliğin yapılmasını tavsiye etti, şalgam üretiminde hijyenin önemli olduğunun da altını çizdi. Ayrıca bazı merdiven altı üreticilerin 1-2 günde havucu şalgam haline getirdiklerini bu teknik ile ürün işlevselliğini kaybettiğini dile getirdi. Şalgamın marketlerde sirke reyonlarından çıkarılıp içecek reyonlarında bulunmasının kategori gelişimine katkısı olacağını ve tüketici erişiminin daha kolay olduğunu belirterek, şalgama içecek reyonlarında yer veren marketlere teşekkür etti.

Mart - Nisan 2019

29


Söyleşi

Sağbil Makine Dış Ticaret Sorumlusu Hasan UÇAR

"Sağbil Makine olarak Türkiye’nin yurt dışına açılan kapılarından biriyiz"

Sağbil Makina Dış Ticaret Sorumlusu Hasan UÇAR ile firma ve ürünleri hakkında konuştuk.

Firmanızın kuruluş hikayesini biraz anlatır mısınız? Firmamız, çalışmalarına 1992 de tarım makineleri yedek parçalarının üretimi ile başladı. Daha sonra pazarda aranan makinelerin çözümü için kolları sıvayarak paketleme makinesi sektörüne girdi. Önceden çuvalla satılan unlar, raflarda paket sistemi ile sunulmaya başladığında biz bu pazarda nasıl yer alırız düşüncesiyle Tam Otomatik Paketleme Hattının üretimine girildi. Unu, ana makineye bıraktıktan sonra bir, iki ve beş kilogram şeklinde dolumu yapıp paketleyen makinalar müşterilerin bütçesine göre üretilmektedir. Yarım Otomatik veya Tam Otomatik şeklinde hatlarımız bulunmaktadır. Ayrıca 5 - 10 - 15 - 20 - 25 kiloluk çuval paketleme hattı ürettik. Bunun dışında "FESTİNA" markalı Ekmek Klipsleme Makinalarını üreterek firmaların birden fazla makine ile yapmaya çalıştığı özellikleri tek makinede birleştirerek büyük beğeni alan bir makine ortaya çıkardık. Bir müşteri ekmek paketini eline aldığında üretim, fiyat ve firma ile ilgili ulaşmak istedikleri bilgileri tek şeritte görmesini sağladık. Makine; üretim tarihi, son kullanım tarihi, barkod, logo, fiyat gibi bilgileri bir şerit üzerine basıyor. Bu şekilde ürüne dair bilgilere dikkati dağılmadan tek noktadan ulaşabiliyor. Bu makine müşteriye ürün paketini açtığında tekrar kapatabileceği bir kolaylık sağlıyor. Böylelikle ürünü son kullanım tarihine kadar taze kullanabiliyor. Dünya'da bu makine sadece Türkiye ve İngiltere'de üretiliyor. Bu makinenin Türkiye ’deki tek üreticisiyiz. Ülkemizde bu makinenin kullanılmadığı il yok. Sağbil olarak Festina makinesini çok uygun fiyatlara satıyoruz.

Benzerlerine göre FESTİNA'nın farkı nedir? Bunu şöyle açıklayayım İngiltere’ deki firma sahibi internette görünce bizi aradı "Biz de bu makineden yapıyoruz, sizin makinenizin ayrıcalığı nedir." diye sordu. Daha sonra fabrikamıza gelip makinemizi gördü, inceledi ve şok oldu. Üreticisi olmasına rağmen bizim makineden 150-200 adet alıp İngiltere ’de satmak istedi. Neden böyle bir şey istediğini sorunca "Bu kalitedeki makineyi nasıl böyle ucuza satıyorsunuz.. Biz daha pahalıya mal ediyoruz" dedi. Dolayısıyla bizim Makine en yakın rakibi İngiltere firması tarafından da çok beğenilmiş bir makine., Onların makineleri fiyat olarak bizimkilerin iki katı olduğu için İngiltere ’deki firmalar da gelip bizden almak istiyorlar. Aynı kalitede belki de daha iyisine neden daha fazla para ödesinler.

30

Mart - Nisan 2019


Bu makinenin pazar büyüklüğü nedir? Bu makinayı almak isteyen olduğunda hangi ilden geliyorsunuz diye soruyoruz. Türkiye ’de makinemizin olmadığı hiçbir il yok gibi. Referans gösteriyoruz hemen. Zira pazarda çok iyiyiz. bizim üzerimizde başka bir üretici firma yok. Farklı uygulamalar var piyasada. Firmalarla görüştüğümüzde bu uygulamalardan çok memnun kalmadıklarını görüyoruz. Dolasıyla bir önceki yaptıkları masraf cabası kalıyor.

Ihracata gelirsek kaç ülkeye ihraç ediyorsunuz.? 50 den fazla ülkeye satış yaptık. Yurtdışındaki pazara girebilmek için sadece makine satışı yeterli değil, makineyi gönderdikten sonra satış sonrası servisiniz, istenildiğinde ivedi bir şekilde yedek parça temini ve teknik desteğimiz bizi öne çıkaran özellikler. Bunları pazara girdiğiniz zaman anlıyorsunuz. Makinede oluşacak arızanın hızla giderilmesi gerekiyor. Üretimleri durmamalı zira müşterilerin siparişlerini vakit kaybetmeden ulaştırmaları gerekiyor. Siz de onların mağdur olmaması için azami gayret göstermelisiniz. Oraya gitmemiz gerekiyorsa hızlı bir şekilde gidiyor uzaktan müdahale ile halledilecekse hemen meseleyi çözüyoruz. Bize çok güzel mailler geliyor. Slovakya'dan bir müşterimiz "Ben Türkiye’ den makine alıp da bu kadar memnun olacağımı bilmiyordum. Batı yakınımızda ama biz Türkiye’ den makine aldık Makine gelene kadar şüphe içerisindeydik ama kullanmaya başladıktan sonra nasıl doğru karar verdiğimizi anladık" gibi güzel mesajlar alıyoruz. Bu kişi kullandığı makinenin birde bayiliğini almak istiyor.

Bize düşen de müşterilerimizin taleplerini karşılamak. 2019’u makinelerimizi daha iyi nasıl yaparız diye düşünerek geçirmek, makinelerimizin kapasitesini artırmak istiyoruz.

Son olarak eklemek istediğiniz detaylar var mı? Biz Türkiye adına önemli bir açığı kapatıyoruz. Kâğıt paketlere Dolum ve Paketleme Hattını Türkiye’ de üreten iki firmadan biriyiz. Sağbil Makine olarak Türkiye’nin yurt dışına açılan kapılarından birisi olmamız bize daha fazla sorumluluk yüklüyor. Bu konuda kendimizi şanslı hissederken bu misyonu layıkıyla yerine getirmek için daha fazla çaba sarf etmek istiyoruz. İnşallah ülkemiz adına yerli ve milli anlayışı içerisinde daha iyiye ulaşmak için elimizden geleni yapacağız. Yurt içi ve yurt dışındaki müşterilerimizi sektörel anlamda ve teknik olarak her zaman desteklemek istiyoruz.

Tam Otomatik Hattımızla, İtalya ve Almanya ile yarışıyoruz. Bu sektörde satın alma yapmak isteyenler bir şekilde Türkiye pazarına da bakmak istiyorlar. Türk makinelerinin yurt dışındaki imajı fevkalade iyi. Biz de hem istenilen kaliteyi buluyorlar hem de fiyatlar kıyaslandığında daha uygun kalıyor. En büyük reklam müşterinizdir. Makineyi kullandıktan sonra birbirlerine tavsiye etmeleri sizi zaten ziyadesi ile ön plana çıkarıyor. İki veya üç makine alan müşterilerimiz var. Biz buradan anlıyoruz ki makinemizi alanlar memnun kalıyorlar.

2019’daki planlarınız nedir? Yurtdışında servis imkânı sağlayabilecek misiniz? 2019 yılı hakkında öngörüleriniz ve bu yılı nasıl geçirmeyi planlıyorsunuz? 2019 için makinemizin geliştirilmesine yönelik bir yıl diye düşünüyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımız mevcut. Şu anda makinemiz 1 kilo da 35 paket kapasiteli çalışıyor. Biz bunu 80 - 90 pakete kadar çıkarmak istiyoruz. Evren sürekli hareket halinde siz durursanız olmaz.

Mart - Nisan 2019

31


Köşe Yazısı / Toplu Yemek Memnune DEMİREL Gıda Mühendisi

demirelmemnune@gmail.com www.memnunedemirel.com.tr

Yaz geliyor

Bedensel gücümüzde çalıştığımız bir işteysek veya spor yapıyorsak Bu ay biraz mola verip kendimizi motive etmeye zaman ayıralım su kaybımız daha fazla olacak ve kaybımızı tamamlamamız diye düşündüm. Yaz gelmeye başladığında pazartesi diyetlerine gerekecek. Sağlığımız için su tüketimimizin önemini unutmamalı ve gün içerisinde ihtiyacımız olan miktarı tamamlamalıyız. başlayanlar buradamı ? Evet yeniden yaz geliyor , Soğuk havalarda kalın giysiler içerisinde İş yerinde sürekli su almaya gitmek yorabilir. Evde oturduğumuz yerden kalkıp mutfağa gitmeye üşenebiliriz. Bazen de o kadar sakladığımız fazlalıklarımız biraz gözümüze batmaya başladı . yoğunluğa dalıyoruz ki aklımıza bile gelmeyebiliyor susamadıkça Mutsuz güvensiz hissediyoruz . Özellikle de hemcinslerim, galiba Bulunduğumuz ortamda ulaşabileceğimiz yerlede su şişeleri koyarak beyler bu konuda daha umursamaz olabiliyorlar. bu konuyu çözebiliriz, ve susadığımızda değil sadece faydasını bilerek O zaman vakit kaybetmeden harekete geçme zamanı … Çok açık sözlü bir yaklaşımla yeme alışkanlığı ve sporu hayatımızın gün içerisine yayarak içmeliyiz. Kahve çay gibi ürünler tüketmek suyun yerini tutmayacaktır. rutinine katmamız gerektiğini söylemeden geçmeyeceğim . Sadece mevsim geçişlerinde değil genele yaymayı başarabilsek tüm Aksine su kaybına sebep olurlar. sorunu kökünden çözebilirdik. Su tüketmenin diyet esnasında size nasıl faydaları olacak; Su, tok Kış aylarında beslenme alışkanlıklarının farklılaşması , soğuk kalmanıza yardımcı olur. Kabızlığın oluşmasını engelleyecektir. Spor havalarda enerji ihtiyacının artması da ,bizi biraz daha ağır beslen- yaparken aralarda su tüketmek metabolizmanızı hızlandıracağından meye itiyor bu dönemlerde de porsiyon ayarlamasını ayarlayabilsek yağ yakmanızı kolaylaştırır. Bu hatayı bende çok yaparım yürüyüş işimizi yaza girerken kolaylaştırabilirdi. Yemek gördüğünde gözü boyunca su tüketmem. Gerçekten susadığımı hissettiğim anda içerim ki ;olması gereken spor yaparken ara ara içmek yürüyüşte, spor salondönen ben bile dur demeyi başarabiliyorum yapabilirsiniz. larında yanınızda su şişeleriniz bulunsun. Diyetlerde belli bir ürün grubuna yönelmek ya da belli bir grubu hayatınızdan tamamen çıkarmak kısa vadede etkili sonuçlar almanızı Ve bayanlar önemli bir ayrıntı . sağlayacaktır. Fakat vücudumuzun her besine ihtiyacı olduğu gerçeği Su tazeliğimizin canlılığımızın kaynağı evet kremler , yağlar kullanıp de bir köşede bizi bekliyor.Zamanla sırtımızı çevirdiğimiz besinin cildi nemlendiriyorsunuz ama onun asıl ihtiyacı içten de beslenmeeksikliği sağlığımızda olumsuz etkilerle ona ihtiyacımız olduğu si ,ondan bunu esirgemeyin su için ve tazeliğini korumasına yardım gerçeğini eninde sonunda yüzümüze vuracaktır. edin. Merhaba

Her şeyden tüketin, Sadece az miktarlarda, çok doymadan, abart- SPOR KESİNLİKLE ŞART madan! Ve diyet programı öncesinde muhakkak bir sağlık konOndan asla vazgeçmeyin .Önceliğiniz sağlığınız olsun ,ve diyete trolünden geçin . takviye olarak da kullanın. Bedenimizde farkında olmadığımız aksaklıklar olabilir, diyet Fakat sporu hayatınıza yaymayı başarabilmelisiniz , programımız onu daha çok yormamıza ve daha büyük sağlık sorunZaman probleminiz yoksa her sabah güne başlamadan önce yarım larıyla karşılaşmamıza sebep olabilir. saat yürüyün, Günü daha zinde geçireceksiniz garanti veriyorum ,ve Diyete birebir sadık kalmayın , nedenini bilmediğiniz şekilde daha mutlu olacaksınız. Beyin sürekli aynı düzende yapılan herşeyi bir süre sonra olağan İşe gitmeniz gerekiyor buna fırsat bulamıyorsanız o halde en algılamaya başlayacak ,ve ilk günlerde diyetten aldığınız olumlu azından 15 dakikalık mini bir egzersiz yapın.Sadece biraz erken etkiler zamanla azalacak. Haftada bir ve mümkünse farklı gün ve uyanmanız gerekecek. Ya da spor salonuna yazılabilirsiniz, Maliyetler saatlerde diyet programının dışına çıkın .Hem kendinizi şımartın ya da zamanlama sorunuyla gidemeyecekseniz açık havadan da .Hem de beyninizi şaşırtın . faydalanabilirsiniz. Artık bahar geldi ,günler uzamaya başladı dış alanları değerlendirebilirsiniz . Tüm bunları sizi mutlu ediyorsa SU İÇMEYİ UNUTMAYIN !!! Vücudumuzun ortalama olarak % 70 nin hakimi Su kaybetmeye yapın. En önemlisi size faydası olacağına inanın . başlayıp takviyesini yapmadığımızda vücudumuz dengesini kaybetmeye ve onarımı mümkün olmayacak hasarların oluşumuna sonucunda yaşam kaybıyla sonuçlanabilecek bir sürece sebep olacak. Metabolizmamızın düzgün çalışması, Vücuttan atıkların atılması, Organlara besin maddelerinin taşınması, Beyin omurilik gibi organların korunması, vücudun ısı dengesini sağlaması, kabızlık cilt sağlığı gibi konularda yardımcı olması, gibi birçok önemli görevi var. Bireysel olarak günlük rutinimiz de nefes hareketlerimiz ,terleme ve idrar yoluyla ortalama olarak 1,5-2 lt kadar su kaybediyoruz ve en azından bunu geri almamız gerekiyor.

32

İnanmadığınız hiç bir şey size bir katkı sağlamayacaktır; * Ya canım çok tatlı çekiyor ama yiyemiyorum . * Yan masadaki hamburgerde gözüm kaldı, Hayır ya yiyemediklerin seni mutsuz etmemeli !!!

Yediklerinle mutlu olmalısın ,ve buna inanmalısın ki başarılı ol . Kendini her zaman motive et , En büyük taraftarın yine kendil ol , ki başarı kaçınılmaz olsun. Sevgiyle Kalın

Mart - Nisan 2019


27. Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı

27th International Food Products & Processing Technologies Exhibition

4-7 Eylül / September 2019 TÜYAP FUAR ve KONGRE MERKEZİ İSTANBUL

Mart - Nisan 2019

33


Araştırma

Yemeksepeti'nden "Dünya Börek Günü'ne özel tred raporu:

Kıymalı kol böreği siparişlerin favorisi Yemeksepeti, kullanıcılarının börek sipariş trendlerini araştırdı. 2018’de 2 milyon porsiyon börek siparişi veren kullanıcılar, en çok kıymalı kol böreğini tercih ederken sırasıyla peynirli börek, su böreği ve patatesli börek en sevilenlerden oldu.

• Kavurmalı böreğin sipariş sayısında 3 kat artış yaşandı.

Sabah kahvaltılarının vazgeçilmezi olan börek, en çok 10.0012.00 arasındasipariş edilirken, hafta sonları siparişlerde %45 artış yaşanıyor. Kentlerin toplam siparişlerindeki börek oranına göre; börek aşığı kentlerin ilk sırasında Batman yer alırken onu Adana, Karabük ve Yalova izledi.

Son 3 ayda bir önceki yılın aynı dönemine göre; sucuklu börek siparişleri %44, sebzeli börek siparişleri %34 azalırken, paçanga böreği siparişlerinde ise %10 düşüş yaşadı.

Hamurun belki de en sevdiğimiz hali olan böreğe özel de bir gün var: 20 Mart. Yemeksepeti, bu özel günde kullanıcılarının börek siparişlerini inceleyerek Türkiye’nin börek sevgisini ortaya çıkardı.

Klasikten şaşmıyor, en çok kıymalı seviyoruz 2018 yılında 3.500 restorandan toplam 2 milyon börek siparişi veren kullanıcılar,en çok içinde kıyma olan börekleri tercih ettiler. Kıymadan sonra en sevilen malzemeler ise peynir, patates ve ıspanak oldu. Kullanıcıların en çok tercih ettiği börek kıymalı kol böreği. diğer çeşitler ise peynirli börek, su böreği ve patatesli börek oldu.

Değişik tatlar arıyoruz Kullanıcılar klasik tercihlere yönelse de farklı tatlara da açıklar. Restoranların sunduğu farklı çeşitleri denemeyi sevenler bu lezzetleri klasik çeşitlerle rekabete sokuyorlar. Son 3 ayda geçen senenin aynı dönemine göre; • Patlıcanlı börek 6 kat daha fazla sipariş edildi. • Pırasalı börek 5 kat artışla börekte farklı tat arayanların tercihi oldu. 34

• Haşhaşlı börek ve sosisli börek sipariş sayısını 2 kat arttırdı.

Eskisi kadar tercih edilmeyenler

Börek zamanı: Kahvaltı Kullanıcılar en çok 10.00-12.00 saatleri arasında börek siparişi verirken, akşam saatlerinde börek siparişlerinde ortalama %80 düşüş yaşanıyor.

Hafta sonları %45 artış yaşanıyor Börek, en çok hafta sonu kahvaltılarında gözde. Evde hazırlanan kahvaltı sofralarındaki börekler artık online siparişlerle yerini alıyor. Kullanıcılar hafta sonları börek siparişlerini %45 arttırıyorlar. 23 ve 24, böreği en çok seven yaş olurken; böreğe en mesafeli olan yaş 47.

Restoranların cirolarında %35 artış Artan siparişlerle birlikte restoranların cirolarında da 2018 yılında bir önceki seneye göre %35’e yakın artış yaşandı.

En çok böreği Batman yiyor Her gün 69 ilden börek siparişi alan Yemeksepeti, Türkiye’de böreği en çok seven kentleri de araştırmasına ekledi. Her kentin toplam siparişlerindeki börek oranına göre; ilk sırada Batman yer aldı.Daha sonrasında Adana, Karabük ve Yalova izledi.

Mart - Nisan 2019


CATERING g u i d e

Kasım 2017

4

Aralık 2015 Ocak 2017

Mart - Nisan 2019

35


Köşe Yazısı / Beyaz Et Yüce CANOLER

Ziraat Yüksek Mühendisi yucecanoler@mynet.com

Varlıktan değil yetersizlikten ithalat Ülkemiz tarım alanında zengin üretim kaynaklarına sahiptir ve kim ne derse desin biz bir tarım ülkesiyiz. Tarımsal üretim milletimizin ezelden gelen mesleğidir. Sanayileşme çabalarımızı destekleyen en önemli itici güçtür. Yarınlarımıza güvenle bakabilmek, genç nesli ve halkımızı iyi besleyebilmek için vazgeçilmezimizdir. Topraklarımızda yetişen bir ürünü, yanlış tarım ve fiyat politikaları uygulamak nedeniyle ithal etmek zorunda kalmak, ithalatı bir çözüm ve zenginlik gibi göstermeye kalkmak üretime ve emeğe ihanettir. Onun için biz tarımda ve özellikle kanatlı sektöründe üretimden yanayız. Hatta ihracatı artırmaktan yanayız. Üretmeyip ithal eden bir millet tükenip yok olmaya mahkumdur. Biz petrol zengini Arap ülkeleri gibi yaşayamayız. Üretim, bizim yaşamakta olduğumuz ekonomik krizden çıkabilmek için başta gelen çözümlerden biridir. ÜRETİM 2018 yılı kümes hayvanları üretim sonuçları TÜİK tarafından 2019 Şubat ayında açıklandı. Bu kuruluşun tespitlerine göre kanatlı eti sektörü 2018 yılında; ◆ 2.156.671 ton tavuk eti ◆ 69.563 ton hindi eti ve ◆ 19.643.711.000 adet sofralık yumurta üretmiştir. Bir önceki yıla oranla 2018 yılı sonunda, tavuk eti yaklaşık %1 hindi eti %33 artmıştır.

Kaynak TÜİK 2010-2018 yılları arasında hindi eti üretiminde sadece 2013 ve 2016 yıllarında düşüş yaşandığı, buna mukabil kalan 7 yıllık süreçte üretimin % 8-33 arasında arttığı tablolu grafikte net olarak görülmektedir. Özellikle 2018 yılında tavuk eti üretim artışı %1 seviyesine gerilerken hindi etinin %33 oranında artış göstermesi dikkat çekici bir gelişmedir. 2010 yılına kıyasla 2018 yılı sonuna kadar hindi eti üretimindeki artış % 118 olmuştur.

36

Kaynak: TÜİK Çok önemli bir protein kaynağı olarak yumurta üretimi konusunda da sizlere bilgi vermek isterim. Dokuz yıllık bir süreçte yumurta üretim durumu tablolu grafikte görülmektedir. Bu süre içerisinde yumurta üretimi kuş gribinin görüldüğü 2015 yılında %-2,4 oranında düşme göstermiştir. Onun haricinde kalan sekiz yıl süresince %2-15 oranında üretim artışları gerçekleşmiştir. 2018 yılında üretim artışı yaklaşık %2 olmuştur. 2010 yılına kıyasla 2018 yılı sonuna kadar geçen sürede yumurta üretimindeki artış % 66 oranında gerçekleşmiştir. Köy tavukçuluğundan elde edilen yumurtalar grafikli tabloda verilen rakamlara dahil değildir.

Kaynak: TÜİK Not: Köy tavukçuluğundan üretilen yumurtalar hariçtir. Birkaç yıldır etkisini artırarak devam eden ekonomik kriz nedeniyle sektörler sıkıntı içerisinde üretime devam etmeye çalışmaktadır. Ekonomik krizin ve ithalatın baskısına dayanamayıp üretime son veren, el değiştiren, kapanan, iflas eden, konkordato ilan eden irili ufaklı firma sayısı ile boş bırakılan tarım arazileri ve hayvan barınakları her geçen yıl artmaktadır. 2019 yılı bu bakımdan belki de en zor koşulların yaşanacağı bir süreç olacaktır. Her türlü sıkıntıya göğüs gererek üretene, tüketene ve bu ülkede yaşayan herkese Allah dayanma gücü ihsan eylesin.

Mart - Nisan 2019


PİLİÇ ETİ KÜMESLERİNE REKABET KURUMU DADANDI 2010 yılında Rekabet Kurumu Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği (BESD-BİR) üyesi 26 firma hakkında yürüttüğü soruşturma sonunda 9 büyük firmaya toplam yaklaşık 27,5 milyon TL ceza ödenmesine karar vermişti. 2018 yılında 19 teşebbüs üzerinden başlattığı soruşturma da 2019 yılında sonuçlandı. Sonucunu şu şekilde özetleyebildim. Piliç eti üretiminde faaliyet gösteren 19 firmanın 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesini ihlal edip etmediklerinin tespitine yönelik olarak Rekabet Kurulunca yürütülen soruşturma sonuçlandı. 13.03.2019 tarihinde yapılan Rekabet Kurulu toplantısında alınan nihai kararın özeti aşağıdaki gibidir; (Geniş bilgi için Rekabet Kurumu web sitesi https://www.rekabet.gov.tr/Dosya/geneldosya/ pilic-eti-nihai-karar-pdf ) 1. a) Soruşturma kapsamındaki 9 teşebbüs hakkında, “fiyat düzeyini birlikte belirlemek ve/veya Ege Bölgesinde arzın kontrolüne yönelik bilgi paylaşımında bulunmak”, b) Beyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği (BESD-BİR) Derneğini, “rekabeti kısıtlayıcı davranışları kolaylaştırıcı eylemlerde bulunmak”, sureti ile 4054 sayılı Kanun’un ilgili maddelerini ihlal ettiğine oyçokluğu ile karar verilmiştir. 2. Bu nedenle a) ve b) bendinde yer alan teşebbüslere, 4054 sayılı Kanun’un ilgili maddesi ve

“Rekabeti Sınırlayıcı Anlaşma, Uyumlu Eylem ve Kararlar ile Hâkim Durumun Kötüye Kullanılması Halinde Verilecek Para Cezalarına İlişkin Yönetmelik ”in ilgili maddelerine göre, 2018 yılı sonunda oluşan ve Kurul tarafından belirlenen yıllık gayri safi gelirlerinin takdiren binde 0,75 – 1,125’i oranlarında olmak üzere, idari para cezası verilmesine oyçokluğu ile karar verilmiştir. (Tüm teşebbüslere verilen idari para cezasının toplam tutarı 156.703.143,74 TL’dir.) 3. a) 1 ve 2. Maddelerde yer alan teşebbüslerin dışında kalan diğer 9 teşebbüsün, 4054 sayılı Kanun’un 4. maddesini ihlal etmediklerine, dolayısıyla adı geçen teşebbüslere idari para cezası verilmesine yer olmadığına oybirliği ile karar verilmiştir. b) Diğer 9 teşebbüsün içerisinde yer alan iki teşebbüsün “talep edilen bilgileri temin etmemek” ve “yanlış ve yanıltıcı bilgi vermek” fiilleri nedeniyle anılan teşebbüslere 2018 yılı gayri safi gelirlerinin binde biri oranında idari para cezası verilmesine oybirliği ile karar verilmiştir. Rekabet kurumu 2010 yılındaki gibi yine 9 firmaya bu defa 156,7 milyon TL cezaya hükmetti. Bu süreçte, soruşturmaya konu olan 19 firmanın içinde batan ve konkordato ile boğuşan firmalar var. 2018 krizini atlatabilen ve üretime devam edebilen firmalara bu cezaların 2019 yılında daha da fazla yük getireceği muhakkak.

Mart - Nisan 2019

37


Sağlık Köşesi İnsan vücudunun en gizemli organı: Beyin Bilim dünyasının yıllardır sırlarını çözmekle bitiremediği, her gün yeni özelliklerini keşfettiği beynimiz, hala bilinmeyenlerle dolu, en gizemli, en komplike organımız. Acıbadem Fulya Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Geysu Karlıkaya, beynimizin, kafatasından çıkarılıp girinti ve çıkıntıları düzleştirildiğinde dört tane A4 kağıdı kadar yer kapladığını belirtirken, ‘beynimizin sadece yüzde 10’unu kullandığımız’ bilgisinin gerçeği yansıtmadığını söylüyor.

Vücut ağırlığımızın sadece yüzde 2’sini oluşturuyor Vücut ağırlığımızın sadece yüzde 2’sini oluşturan, yaklaşık 1300-1400 gram olan beynin yüzde 69-85’ini su oluşturuyor. Bu hücrelerin yoğunluğu, bağlantıları ve beyindeki kıvrımların miktarı daha önemli. Kıvrımlar ne kadar fazla ise o kadar iyi. (Maymun ve yunusların kıvrımları çok belirginken farelerin beyin yüzeyi düz)

işe göre beynimizin farklı bölgeleri çalışıyor. Örneğin; fiziksel bir aktivite sırasında beynimizin hareket merkezleri ağırlıklı olarak çalışırken; konuşurken konuşma merkezi, bir şey okurken görme merkezi daha aktif oluyor. Ancak farklı merkezlerin birbiri ile iletişimi sürekli devam ediyor.

Ağrıyı, acıyı hissetmiyor Beyin dokumuz ağrıyı hissetmez. Baş ağrısı beyinden kaynaklanıyor gibi hissedilse de ağrı aslında beyin etrafındaki damar ve sinir benzeri ağrıya duyarlı yapılardan kaynaklanır.

Düzenli egzersiz hafızayı güçlendiriyor Fiziksel egzersiz sadece kalp ve vücut kasları için faydalı değil, beyni de geliştiriyor. Beynin hafıza merkezi düzenli egzersiz ile birkaç ay içerisinde büyüyebiliyor, benzer bir durum düzenli zihinsel aktivite sırasında da görülebiliyor. Yeni bir dil öğrenmek, müzik aleti çalmayı öğrenmek gibi.

Beyin gelişimi anne karnında başlıyor Beynimizin gelişiminin en hızlı olduğu dönem bebeklik dönemi. Gebelik sırasında annede depresyon ve aşırı stres bebeğin beyin fonksiyonlarını olumsuz etkiliyor, tam tersi iyi beslenme ve meditasyon olumlu etki yapıyor. İlk 1-2 yılda sinir kılıflarının gelişmesinin ardından yürüme, konuşma vb fonksiyonlar da gerçekleşiyor. Beyin kapasitesi 20’li yaşlarda pik yapıyor, 25 yaşından itibaren beynin bazı bölümleri küçülmeye başlıyor ancak hayat boyu beyin değişmeye devam ediyor, yeni hücreler ekleniyor. Kelime hazinesi 70’li yaşlara kadar korunabiliyor.

Cinsiyete göre farklılık gösteriyor Bu farklılık doğum öncesi başlıyor ve yaşlılık dönemine kadar da değişmiyor. Kadın beyni ile erkek beyni birbirinden farklı. Erkeklerde beyin ağırlığı kadınlara göre yaklaşık 100 gram daha fazla. Ağırlığın yanı sıra fonksiyonel olarak da fark var. Örneğin kadınlarda hafıza ve sosyal tanıma becerileri, dil yetenekleri daha üstünken, erkeklerde motor (hareket) ve uzaysal algılama özellikleri daha gelişmiş.

Beynimiz yaptığımız işe göre çalışıyor

Sağlıklı beslenme olumlu etkiliyor Bol meyve, sebze içeren ve ağırlıklı zeytinyağı kullanılan diyetler hafıza dahil pek çok beyin fonksiyonu üzerine olumlu etki yapıyor. Şekerin az tüketilmesi de önemli ancak probiyotik bakterilerin bilişsel fonksiyonlar üzerine etkisi hala tartışmalı.

Kaliteli uyku hafızayı kuvvetlendiriyor Az uyuyan veya kalitesiz uyuyan kişilerde öğrenme güçlükleri ve hafıza problemleri görülebiliyor. Uyku aynı zamanda beyinde temizlik görevi üstleniyor. Alzhemier hastalarında beyinde biriken amiloid proteini uyku sırasında beyinden uzaklaştırılıyor.

Fazla GPS kullanımı beyni olumsuz etkiliyor Londra taksi sürücülerinde yapılan çalışmalarda; beynin hafıza merkezi olarak kabul edilen hipokampusun belli bölgelerinin başka meslek sahiplerine kıyasla daha fazla geliştiği gözlenmiş. (Londra’da taksi sürücüsü olmak için 25 bin caddenin öğrenilmesi gerekiyor.) GPS kullanımı ile de aynı bölgelerde küçülme olmaması için yeni bir yere ilk gidişte GPS kullanılsa bile dönüşte kullanmamak daha doğru

Beynimizin farklı bölgelerinin farklı görevleri var, yaptığımız 38

Mart - Nisan 2019


Söyleşi

TÜRKMAK Gıda Makine Firma Sahibi Metin TÜRKOĞLU

"Doğru makineyi, doğru fiyata, doğru maliyetle sunmaya çalışıyoruz" Henüz bir yıllık firma olmasına rağmen sektöre hızlı bir giriş yapan TÜRKMAK GIDA MAKİNE’ yi tanıyalım istedik. Firma sahibi Metin TÜRKOĞLU ile Ibaktech Ankara fuarındaki standlarında konuştuk. Firmanın geçmişten günümüze ilerleyişini soracağım. TÜRKMAK bugünlere nasıl geldi, markanızı anlatır mısınız? TÜRKMAK olarak henüz bir yıllık firmayız. Satış müdürlüğü yaparak edindiğim 30 yıllık tecrübem sayesinde şimdi kendi firmamı kurdum. Hızlı bir şekilde de yolumuza devam ediyoruz. İnternet sitemiz 70 ülkeden tıklanma alıyor, büyük bir başarı olduğunu düşünüyorum. Sektörel yayınlarda kendimizi tanıtarak daha da büyüyeceğimize inanıyoruz. Bu alanda güçlü rakipleriniz var. TÜRKMAK olarak bunların önüne nasıl geçeceksiniz, hangi özelliğiniz sizi öne çıkaracak? Öncelikle makinayı pazarlamanız yetmiyor. Makinanızı tanımanız, nasıl bir ürün alacağınızı bilmeniz gerekiyor. O zaman firma olarak başarılı oluyorsunuz. Ayrıca gelişmiş bir networkünüzün de olması gerekiyor. Bizim işte kurumsallık olmuyor. Kurumsallık olduğu zaman doğru noktaya doğru zamanda ulaşamıyorsunuz. Birebir ilişki her zaman iyi sonuç veriyor. Müşteriye daha yararlı oluyoruz. Biz müşterilerimizin ne istediğini biliyoruz. Doğru makinayı, doğru fiyata, doğru maliyetle sunmaya çalışıyoruz. Servis hizmetini çok hızlı veriyoruz, müşteriyi mağdur etmiyoruz. Sonuç olarak müşteri bizden memnun kalıyor. Ar - Ge ile kendini geliştiren tüm firmalar gibi bizde ilerleyeceğiz.

Çölyak hastalığı çok yaygın ve standart makinalarla ihtiyaç duyulan ürünleri yapmak mümkün değil. Bu bilgilere sahip değilseniz uygun makineyi veremezsiniz; iyi sonuç alamazsınız, makinenizde sorun çıkar. Gittiğiniz bölgeleri hem sosyolojik hem coğrafi olarak tanıyıp ona göre makine öneriyorsunuz. Tam olarak bunu yapıyoruz. Rakamsal olarak Türkiye' de ve yurt dışında Pazar oranları nedir? İç piyasa doymuş durumda. 5 yıldır bir türlü kendilerini yenileyemiyor. Aslında yenilemek istiyorlar fakat ekonomik olarak sıkıntılar var. Cezayir, Tunus, Irak ve şimdi Suriye'nin de katıldığı gelişmekte olan ülkelerde bizim ürünlerimize çok rağbet var. Bu ülkelerde Türk markası çok değerli, firmanın devamlılığını istiyorsak ağırlık yurtdışı olmalı. Bu da şöyle oransal olarak söylenebilir: %70 yurtdışı, %30 yurtiçi. Herkese hayırlı işler ve bol kazançlar diliyorum.

Yurt dışına açıldığınızda nasıl olacak? İnternet sitenizin 70 ülkeden tıklanma aldığını söylüyorsunuz. Bu insanların size ulaştığı noktada ilişkileri nasıl geliştireceksiniz? Şöyle bir örnek vereyim, şu an Katar'dan bir proje aldık. Katar Kraliyet Ailesine kurabiye tesisi kurmak üzereyiz. Kişiye özel gelip ismen bizi buluyorlar. 28 yılın sonunda artık sektörde tanınıyoruz. Cezayir, Irak, İran, Yunanistan, Fransa ve Kanada' ya makine kurduk. Hala o insanlarla ilişkilerimiz devam ediyor. Mümkün oldukça ziyaretlerimizi yapıyoruz. Bu sayede pazarımız da genişliyor. Şöyle bir soru sormak istiyorum. Bir fabrikasyon ürünler var, bir de kişiye özel tasarım ürünler. Sizin ürünleriniz de bu şekilde mi? Örneğin makarna makinesi olarak standart makine almıyoruz. Hangi coğrafyaya uygunsa ona göre değiştirerek alıyoruz. Irak da olacaksak ona göre İran'da olacaksak ona göre... Günümüzde

Mart - Nisan 2019

39


Köşe yazısı / Teknoloji - Yazılım Soykan ÖZÇELİK Yazılım Geliştirici

soykanozcelik@cozbim.com.tr

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK) ve firmalara düşen yükümlülükler Kimlik bilgilerinizin; telefon numaranızın, kan grubunuzun veya başka kişisel bilgilerinizin açıkça internet ortamında dolaşmasını yada iletişim bilgilerinizi izinsiz kullanarak size reklam amaçlı SMS ler, e-mailler gönderilmesini yada telefon ile aranarak ürün-hizmet pazarlamaya çalışılmasını istermisiniz? Elbette yanıtınız “Hayır” olacaktır. Peki bunu engellemenin yolu yada kanunu varmıdır? Evet vardır.

“Kanuna göre, kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti, biyometrik ve genetik verilerinin ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasaktır. Örneğin *retina, parmak izi gibi sistemlerle giriş çıkışları denetleyen işverenlerin, bu konuda Kanunun açık hükmü gereği işçinin onayını alması gerekiyor.”

Şimdi firmaların bu çerçevede dikkat etmesi gereken konulara biraz değinelim. Kişisel verilerin korunması ile ilgili genel yasal çerçeve nedir? Kanun, özellikle iş ilişkilerinde önemli sonuçlar doğuracak. İşe giriş aşamasından iş sözleşmesinin ifası ve sona erme süreçlerine kadar Kanunun dikkate alınması gerekecek.

Kişisel verilerin işlenmesinde temel ilkeler neler? Gizli kamera ile çekim yapılamaz! Birincisi; son zamanlarda kullanımı oldukça yaygınlaşan sosyal medya ve internet kullanımında kişisel olduğunu düşündüğünüz verilerinizi her ortamda kullanmamak, paylaşmamak yada vermemek. İkincisi; Kişisel Verilerin Korunması Kanunu (KVKK), 24.03.2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Ekim 2018 başında veri korumada yeni bir düzenlemeye daha giden Türkiye’de artık veri işleyen tüm kişi ve kurumların bu tür işlemleri yapmadan önce Veri Sorumluları Sicil Bilgi Sistemi’ne (VERBİS) kaydolması ve orada belirtilen kuralları yerine getirmesi gerekiyor. KVKK kapsamında başta Belediyeler, Hastaneler, Üniversiteler, özel şirketler vs. olmak üzere bu konuya çok dikkat etmeli, gerekli sunucu sızma testlerini yaptırarak sistemlerini güvence altına almalı onaylı şirketlerin verdiği sertifikalara sahip olmalıdırlar.

40

İşyerinde video kamera uygulamalarını örnek alarak, bu ilkeler ışığında değerlendirebiliriz: Öncelikle bu uygulama hukuka ve dürüstlük kuralına uygun olmalı. Buna göre gizli kamera ile çekim yapamazsınız. Belirli, açık ve meşru amaç için işlenme koşuluna gelirsek; kamera uygulamasını yapacaksanız, bunu meşrulaştırmanız gerekli. Örneğin, iş sağlığı ve güvenliği veya genel güvenlik meşru gerekçeler olarak kabul edilebilir. Ancak, iş güvenliği amacı ile kullanıyorsanız, bununla sınırlı kalmalı ve ölçülü olmalısınız. Yani, işçilerin giyinme soyunma odalarına kamera koyamazsınız. Kameraları ölçülü uygulamak durumundasınız. Çalışanlarına rahatsız edecek ve temel haklarına zarar verecek boyutlara getiremezsiniz. Kanuna göre, kişisel verileri ilgili mevzuatta öngörülen veya işlendikleri amaç için gerekli olan süre kadar muhafaza etmelisiniz. Buna göre, kamera kayıtlarını mevzuatta öngörülen süre sonunda silmek durumundasınız.

Mart - Nisan 2019


Kanun işe alım süreçlerinde nasıl rol oynuyor? İş başvuru formlarına dikkat! Öncelikle iş başvuru formlarının tasarımının gözden geçirilmesi gerekecek. Özellikle Kanunda hassas veriler kapsamında yer alan dernek ve sendika üyeliği, cinsel yaşam, ceza mahkumiyeti, sağlık bilgileri gibi hususların işlenmesinde çok dikkatli olmak gerekiyor. Adayın yazılı olarak belirttiği referansların aranması ve bunlardan bilgi istenmesi mümkün. Buna karşılık, adayın açıkça belirtmediği referansların aranarak aday hakkında bilgi toplanması Batı Avrupa hukuklarında hukuka aykırı bir davranış olarak kabul ediliyor.

Kişisel verilerin işlenmesinde çalışanın onayı mutlaka gerekli mi? İşçi parmak izini vermek zorunda değil! Kişisel verilerin işlenmesinde, kural olarak ilgilinin açık ve bilgilendirmeye dayanan rızası olmalı. Ancak bunun istisnaları da var. Genel nitelikteki kişisel verilerin işlenmesinde rıza olmasa da belirli koşullar varsa bunların işlenmesine kanun izin veriyor. Ancak, hassas (özel nitelikli) veriler bakımından ise farklı bir durum söz konusu. Bu nitelikteki verileri işlerken çok dikkatli olmak gerekiyor. Kanuna göre, kişilerin ırkı, etnik kökeni, siyasi düşüncesi, felsefi inancı, dini, mezhebi veya diğer inançları, kılık ve kıyafeti, dernek, vakıf ya da sendika üyeliği, sağlığı, cinsel hayatı, ceza mahkûmiyeti ve güvenlik tedbirleriyle ilgili verileri ile biyometrik ve genetik verileri özel nitelikli kişisel veri ve özel nitelikli kişisel verilerin, ilgilinin açık rızası olmaksızın işlenmesi yasak. Hatta ilgilinin rızasının bile bu gibi verilerin işlenmesinde yeterli olup olmayacağı, Batı Avrupa’da tartışılıyor.

Kişisel verilerin devrinde nelere dikkat etmek gerekli? HUKUKA AYKIRI VERİ DEVRİ 2-4 YIL HAPİS CEZASI GETİRİYOR! Dokümantasyon ve İnsan Kaynakları prosedürleri nasıl olmalıdır? Kişisel Verilerin Korunması Kanunu yürürlüğe girince, bazı danışmanlık kuruluşları uzun bir taahhütname hazırladılar ve bunları işçiye imzalatıldığında sorunun çözüleceği yönünde görüş bildirdiler. Ancak; kanun her şeyden önce bilgilendirmeye dayalı açık rızadan söz ediyor. Yani işverenin birincil yükümlülüğü, çalışanı bilgilendirmek. Buna göre, kişisel verilerin kim tarafından işlendiği, hangi amaçla işlendiği, bunların nasıl aktarıldığı, ilgili kişinin hakları (erişme, düzeltme, silinmesini talep etme gibi) konularda prosedürler hazırlanmalı ve çalışanın bilgisine sunulmalı. Ancak bundan sonra çalışanın rızasını alabilirsiniz.

Peki Kanun Kapsamında Kanun’un İstisnalar başlıklı 28. maddesinde öngörülen haller saklı kalmak kaydıyla, Kanun’un 11. maddesi çerçevesinde veri işleyen şirketlere başvurarak kullanabileceğiniz haklarımız nelerdir? a.Kişisel verilerinizin işlenip işlenmediğini öğrenme, b.Kişisel verileriniz işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme, c.Kişisel verilerinizin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme, d.Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerinizin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme, e.Kişisel verilerinizin eksik veya yanlış işlenmiş olması hâlinde bunların düzeltilmesini isteme, Kanun’un 7. maddesinde öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerin silinmesini veya yok edilmesini isteme, f.Yukarıdaki (d) ve (e) maddeleri uyarınca yapılan işlemlerin, kişisel verilerinizin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme, g.İşlenen verilerinizin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle aleyhinize bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme, h.Kişisel verilerinizin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğramanız hâlinde zararınızın giderilmesini talep etme. Bu köşe yazım teknik bir yazıdan öte bir hukuki metin gibi oldu ancak konunun bizi ve ilgilendiren tarafı da hem personel modülümüzde çalışan bilgilerinin tutuluyor olması hem de YUTASİS Yüz Tanıma Sistemimiz de kullandığımız “retina kaydı” bilgisi önem taşıyor. Çözbim Yazılım olarak kullanıcılarımıza verilerine önem vermelerini, düzenli yedek almalarını, güvenlik önlemlerini gözden geçirmelerini salık veririz aynı şekilde danışmanlık kapsamında da bu hizmeti de vermekteyiz. Evet görüldüğü üzere firmaların işe alım süreçlerinde artık dikkat etmesi gereken konulara KVKK konusu da eklenmiş durumda. Belediyeler, hastaneler, üniversitelerden sonra özel şirketler de KVKK kapsamında zorunlu olarak yükümlü olmaya başlayacak ancak kanunun ilgili hükümleri hali hazırda bağlayıcı olduğundan firmaların “henüz zorunlu değil” diyerek konuyu gözardı etmesi de söz konusu değil. Yeni bir yazıda buluşmak dileği ile…

Mart - Nisan 2019

41


Kısa...Kısa...Kısa

Coca-Cola İçecek, Hazar Damla Su Fabrikası’nda ‘Sıfır Atık’la üretime başladı Coca-Cola İçecek, ‘Sıfır Atık’ seferberliği kapsamında Elâzığ ilinde yer alan Hazar Damla Su Fabrikası’ndaki dönüşümü tamamladı. Hazar Fabrikası ile Türkiye’de ‘Sıfır Atık’ statüsünde üretim yapan fabrika sayısını dörde çıkaran Coca-Cola İçecek tüm fabrikalarında bu dönüşümü tamamlamayı hedefliyor.

en iyi performansı gösteren şişeleyiciler arasında yer alıyor.

Türkiye, Orta Doğu, Orta Asya ve Pakistan’da 10 ülkede toplam 26 fabrika ve 8.500’e yakın çalışanıyla faaliyet gösteren Coca-Cola İçecek, Elâzığ’da yer alan Hazar Damla Su Fabrikası’nda ‘Sıfır Atık’la üretime başladı.

‘Çevresel ayak izimizi azaltıyoruz’

Daha az atıkla, daha kaliteli üretim Son 8 yılda PET ambalajlarında yürüttüğü hafifletme çalışmaları ile 15 bin ton daha az plastik kullanan CCI, piyasaya sürdüğü ambalajların %54’ünü geri dönüşüme kazandırıyor ve ayrıca Coca-Cola fabrikaları arasında enerji ve su tasarrufu açısından

Geçtiğimiz yıl Elâzığ, Çorlu ve Ankara fabrikalarında ‘Sıfır Atık’ statüsünde üretime başlayan ve bu yıl Elazığ’da yer alan su fabrikasını da sıfır atık ile üretime geçiren CCI, bu uygulamayı Türkiye’deki 10 fabrikasında hızla yaygınlaştırmayı hedefliyor. Coca-Cola İçecek Kurumsal İlişkiler Direktörü Servet Yıldırım, “Sürdürülebilirlik stratejimizi yürütürken paydaşlarımızın önceliklerine odaklanıyor, tüm operasyonlarımızı çevre üzerindeki etkimiz konusunda bilinçli bir şekilde yürütüyoruz. Daha az atık üretme, toplam karbon ayak izimizi azaltma, enerji verimliliğimizi artırma ve su yönetimine ilişkin çalışmalarımız ile çevresel performans hedeflerimize doğru ilerlemeye devam ediyoruz. ” diye konuştu.

Yurtdışından en çok ne sipariş ediyoruz? gönderildiği için ithalat gibi görünmüyor. Bu durum hem cari açığı olumsuz etkiliyor, hem vergi kaybına yol açıyor, hem de o malın benzerini burada üreten yerli üreticilerimizin zararına oluyor. Yerli üreticinin pazar payı daralıyor. Özellikle yerli elektronik, tekstil, ayakkabı-çanta, oyuncak, hediyelik eşya, küçük araç gereç ve aksesuar sektörleri bundan etkileniyor. Yurtdışı sitelerden değerli takı, altın, pırlanta getirtenler bile var.

Türkiye'ye 2018'de 26 milyonu Çin'den olmak üzere 60 milyon adet mektup statüsünde ticari ürün girdi. Vergi kaybına yol açan bireysel e-ithalat, özellikle elektronik, tekstil, ayakkabı-çanta, oyuncak, hediyelik eşya, değerli takı, altın, pırlanta, küçük araç gereç ve aksesuar sektörlerini etkiliyor. Bireysel e-ithalatın ağırlıklı olarak Çin’den yapıldığını bildiren TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, "Haksız rekabet kalkarsa bu sektörlerin katma değeri de artar" diyor. Geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak 'ın "Bir ülkeden 26 milyon mektup geliyor" sözleriyle gündeme oturan bireysel e-ithalata (online yurtdışı alışveriş) vergi yaptırımı yolda. Posta statüsünde yollanan birçok ticari üründen vergi alınamadığını ifade eden TOBB E-ticaret Meclisi Üyesi, Ticimax E-ticaret Sistemleri Kurucusu Cenk Çiğdemli, “Bazı ürünler yurtdışında Türkiye’deki muadillerine kıyasla daha ucuz olduğundan vatandaş internetten satın alıyor. Ama yurtdışından bu ürünler mektupmuş gibi

42

E-ithalatta vergi düzenlemesi getirilmesi, yerli üreticilerin pazar payını arttırıp güçlenmesini sağlayacaktır. Haksız rekabet kalkarsa söz konusu sektörlerin katma değeri de artar. Yerli üreticimiz de kalkınır” dedi. Edinilen bilgilere göre, Türkiye'ye 2018'de 26 milyonu Çin'den olmak üzere 60 milyon adet mektup statüsünde ticari ürün girdi. Bu ürünlerin değeri 3 milyar Euro ’yu (Yaklaşık 20 milyar TL) aştı. Türkiye'de gümrük vergisi 22 Euro ’yu aşan alışverişlerde uygulanıyor. Özellikle Çinli firmalar, 100 Euro ’luk bir ürünü bile 22 Euro ’dan ucuz gibi gösteriyor.

Mart - Nisan 2019


Firma Haberi

TAT Bakliyat Satış Direktörü Mustafa AKDOĞAN

"Hedefimiz alanımızda dünya markası olmak" Ürün Çeşitleri » Baldo Pirinç » Osmancık Pirinç » Pilavlık Pirinç » Trakya Baldo Pirinç » Kokulu Jasmin Pirinç » Calrose Pirinç » Pilavlık Bulgur » Köftelik Bulgur » Çiğköftelik Bulgur » Esmer Köftelik Bulgur » Esmer Pilavlık Bulgur » Şehriyeli Pilavlık Bulgur » Kuru Fasulye » Mercimek » Nohut » Barbunya » Aşurelik Buğday » Börülce » Patlayan Mısır

Ülkemiz de bakliyat denilince akla gelen firmalardan biri de TAT Bakliyattır.

dur. Tat Bakliyat, üretiminin tamamını kendi tesislerinde gerçekleştirmektedir.

TAT Bakliyat Satış Direktörü Mustafa Akdoğan sektörün yakından tanıdığı bir isim. Mustafa Akdoğan ile TAT Bakliyatı konuştuk

Tat Bakliyat ürünleri Ülkemiz dışında nerelerde bulunmaktadır? Kalite ve gıda güvenliği alanında neler yapıyorsunuz?

TAT Bakliyat hakkında bilgi verirmisiniz?

Ürünlerimiz sadece Türkiyede değil 82 ülke mutfağında pişirilmektedir. Güven ve titizlik anlayışıyla ilerleyen Tat Bakliyat, her yıl ürün yelpazesini en son teknolojik imkanları da kullanarak çeşitleme ve geliştirme yolunu seçmiştir.

Tat Bakliyat, Memişoğlu Grubun çatısı altında 1977 yılında çalışmalarına başlamıştır. Bakliyat sektöründe 40 yılı aşkın bir tecrübeye sahipiz. Tat Bakliyat, sektörün önde gelen firmalarından Memişoğlu Tarım Ürünleri Tic. Ltd. Şti. çatısı altındadır. Firmamızın Merkezi Mersin'dedir. Ayrıca İstanbul, İzmir ve Edirne’ de Bölge Müdürlükleri ve Türkiye genelinde 30 ‘u aşkın bayimiz bulunmaktadır.

Üretiminizi nerelerde yapıyorsunuz? Günlük üretim kapasiteniz nedir? Üretimlerimizi Mersin ve Edirne'deki beş fabrikamızda gerçekleştiriyoruz. Fabrikalarımızın günlük kapasitesi 1200 ton-

Kalite , disiplin ve gıda güvenliğine önem veren firmamız; TSE , ISO9001, ISO22000, ISO27001, HALAL FOOD , KOSHER gibi sertifikalarla yaptığı işi belgelemiştir.

Gelecek

için

hedefleriniz

nelerdir?

Tat Bakliyat, Ülkemizde yetişen bakliyat ürünlerini tüm dünya sofralarına özenle hazırlayıp göndermeyi ve alanımızda dünya markası olmayı hedeflemektedir.

Mustafa AKDOĞAN

Mart - Nisan 2019

43


Portreler

Gıda Sektörünün En Güçlü Kadın CEO’su

Arzu Aslan Kesimer

Ekonomist Dergisi’nin bu yıl yedincisini gerçekleştirdiği Türkiye’nin En Güçlü 50 Kadın CEO’su Araştırması’nın sonuçları açıklandı. TAT Gıda Sanayi A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü, Düzey Pazarlama A.Ş. Yönetim Kurulu Üyesi Arzu Aslan Kesimer, En Güçlü 50 Kadın CEO sıralamasında bu yıl 5’nci sıraya yükseldi. Gıda sektöründen 6 kadın CEO’nun yer aldığı listede Kesimer gıda sektörünün En Güçlü Kadın CEO’su oldu. Koç Topluluğu’na bağlı Tat, SEK ve Pastavilla ile üç farklı işkolunda faaliyet gösteren Tat Gıda Sanayi A.Ş ve hızlı tüketim sektöründe uzmanlaşmış, lider bir satış ve dağıtım şirketi olan Sales Network tarafından 3’üncüsü düzenlenen TALKS etkinliği, farklı sektörlerden Türkiye ’nin önde gelen şirketlerinin satış profesyonellerini bir araya getirdi. Etkinlik sırasında bu yıl ilk defa gerçekleştirilen Best of Sales Awards (BoSA) töreni ile satış dünyasının başarılı temsilcileri ödüllendirildi. Nestlé Türkiye Satış Genel Müdürü Erdem Çakır, satış alanında 30 yıla yaklaşan tecrübesi ve başarılarla dolu kariyeri ile “Yaşam Boyu Onur Ödülü”nün sahibi oldu.

Düzey Pazarlama A.Ş’de toplam 1950 kişi çalışıyor. Hızlı bir şekilde değişen dünya ve iş ortamında değişime öncülük eden Tat Gıda, gelecek dönemlerde Türkiye ve öncelikli yurt dışı pazarlarda konumunu daha da güçlendirme, satış hacmini artırma, kârlı ve sürdürülebilir büyüme hedefli çalışmalarına devam etmeyi planlıyor. Düzey Pazarlama ise dağıtımını yaptığı Tat, SEK, Pastavilla, Ferrero, Dardanel, Maret, Pringles ve Züber gibi güçlü markalarıyla Türkiye’nin en büyük dağıtım şirketi olma hedefiyle dijital dönüşüme yatırım yaparak lojistik ve dağıtım gücünü rakipsiz hale getirme çalışmalarına devam ediyor.

Nestlé Türkiye Satış Genel Müdürü Erdem Çakır’a “Yaşam Boyu Onur Ödülü”

Aynı zamanda etkinliğin CSO Summit Paneli’nde konuşmacı olarak yer alan Çakır, satış alanında gençlerin ve kadınların önemine değinerek, Nestlé Türkiye’nin bu konudaki çalışmalarına ilişkin bilgi verdi. Türkiye’deki yenilikçi projelerinden örnekler vererek, dijitalleşmenin satış sektöründe yarattığı değişimin altını çizdi.

Savaş Özkılıç Hilton İstanbul Bosphorus’un Başaşçısı olarak göreve başladı.

Hilton İstanbul Bosphorus’un Başaşçısı Savaş Özkılıç oldu

Dünyanın önde gelen otel zincirlerinden Hilton’un Türkiye’deki ilk oteli Hilton İstanbul Bosphorus, mutfağını deneyimli şef Savaş Özkılıç’a emanet etti. Hilton’daki kariyerine 2004 yılında Hilton İstanbul’da başlayan Özkılıç, 2007 yılına kadar Executive Chef Yardımcısı olarak görev yaptı. 2007-2009 yılları arasında Hilton Parksa İstanbul’da Chef De Cuisine olarak görev alan Özkılıç, 2009-2011 yılları arasında Conrad İstanbul Bosphorus’ta Executive Chef Yardımcılığına atandı. 2011 yılından itibaren 7 yıl boyunca Hilton Bakü’nün Executive Chef ’liğini yürüten Özkılıç son olarak Hilton Bakırköy’de Başaşçı olarak görev yapıyordu. Savaş Özkılıç, iyi derecede İngilizce; başlangıç seviyesinde Rusça biliyor.

44

Mart - Nisan 2019


Mart - Nisan 2019

45


Kısa...Kısa...Kısa

iF Design Awards’dan Egemden’e ödül tasarımlı Gurme Seri Cam Şişeleri ile 2018 yılında Türkiye’nin en prestijli yarışmalarından Ambalaj Ay Yıldızları Ödülleri’nde 2 tane ‘Altın Ödül’, Avrupa’nın en prestijli yarışması olan London International Olive Oil Competitions’da da “Platinum”, “Silver” ve “Gold” ödüllerine layık görülmüştü.

Türkiye’nin en büyük sıvı yağ üreticisi Savola Gıda, dünyaca ünlü tasarım yarışması iF Design Awards’da Ümit Ünal tarafından tasarlanan Gurme Seri Cam Şişeleri ile gıda kategorisinde en iyi ürün tasarımı ödülünü aldı. Dünyanın en eski ve bağımsız tasarım organizasyonu olan ve iF International Forum Design GmbH, her sene iF Design Award’u organize ediyor. Bu prestijli organizasyonda dünyanın dört bir yanından gelen bağımsız uzmanlardan oluşan 67 jüri üyesi tarafından değerlendirilen Egemden Gurme Seri Cam Şişeleri, 52 ülkeden 6.375’in üzerinde rakip ile birlikte yarıştı.

Türkiye’nin lider sıvı yağ markalarını bünyesinde bulunduran Savola Gıda’nın çatısı altında; Yudum, Sırma, Egemden, Cielo, Brillo ve Afia markaları yer alıyor. Türkiye’de en büyük markalı zeytinyağı ihracatçısı konumunda olan Savola Gıda, bunların yanı sıra Yudum ve Sırma markaları ile Türkiye’nin en çok tercih edilen sıvı yağlarını üretiyor.

Başarısını uluslararası arenalarda kazandığı ödüller ile kanıtlayan Egemden, Ümit Ünal

Lipton’dan Bir İlk:Lipton organik bitki ve meyve çayları raflarda

Tamamen organik tarım uygulamalarıyla yetiştirilen bitki ve meyveleri bir araya getiren Lipton Organik Çay Serisi, farklı lezzetler arayan ve doğaya yaklaşmak isteyenler için raflarda yerini aldı.

lamalarıyla yetiştirilen tabiatın armağanı bitkileri bir araya getiriyor. Seri, yoğun şehir hayatı ve günlük telaşlar arasında özlem duyduğumuz, arayışında olduğumuz huzur, iyilik ve doğallığın özümüzde olduğunu hatırlatıyor.

Tüm dünyada çay tutkunlarının sevdiği lezzetleri sunan Lipton, bu kez bir ilki gerçekleştirerek tüketicileri organik bitki ve meyve çayı serisi “Lipton Organik” ile buluşturuyor. Lezzetini güneşten, yağmurdan, rüzgârdan ve yetiştiği bereketli topraklardan alan Lipton Organik Serisi, sadece organik tarım uygu-

Lipton Organik Serisi geri dönüştürülebilir malzemelerden üretilen, üzerine bitki bazlı mürekkep ile baskı yapılan ve 20 piramit süzen poşet çaydan oluşan karton kutusuyla Migros mağazalarında ve sanal markette tüketicileri bekliyor.

Nova Vera’dan bebek ve çocuklara özel zeytinyağı Ödüllü zeytinyağı markası Nova Vera, 0-12 yaş arası çocuklara özel ürettiği, çok düşük asit oranlı, yüksek E vitamini ve antioksidan içeriğine sahip yeni natürel sızma zeytinyağını satışa sundu. 46

Geçtiğimiz yıl “Dünyanın En İyi Zeytinyağı Üreticileri” sıralamasında ilk 50’ye giren tek Türk zeytinyağı markası olan Nova Vera, 23 Nisan öncesinde çocuklara özel yeni ürününü tanıttı. 0-12 yaş arası çocuklara özel üretilen, yüksek E vitamini ve antioksidan içeriğine sahip yeni natürel sızma zeytinyağı ürünü, Nisan ayının ilk haftasında satışa sunuldu. Yüksek polifenol ve E vitamini içeriği ile doğal antioksidan özelliklerinin yanı sıra %0.2’lik çok düşük asit oranıyla dikkat çeken yeni ürün, bebek ve çocukların beslenmesinde ve cilt bakımlarında kullanılabiliyor.

Mart - Nisan 2019


Tarım Haberi

Seracılık sektörüne SERKONDER’den destek...

Son dönemde doğal afetlerden olumsuz etkilenen seracılık sektörüne bir destek de SERKONDER’den geldi. Hazine ve Maliye Bakanlığının açıkladığı üreticilere destek paketi sonrasında, Sera Konstrüksiyon, Donanım ve Ekipman Üreticileri ve İhracatçıları Derneği SERKONDER Başkanı Halil Kozan, SERKONDER Üyesi firmalarımızın, seracılık yatırımı yapmak isteyen yatırımcılara sera konstrüksiyonu ve donanımlarında yüzde 15 indirim yaptıklarını ve bugün ülkemizde milli üretimle son derece kaliteli, uygun fiyatlarla ve yeterli miktarda üretim yapılabildiğini açıkladı.

beklediklerinin altını çizen Kozan, “Bu seferberliğin önemli bir parçası olmak adına SERKONDER Üyesi firmalarımız, seracılık yatırımı yapmak isteyen yatırımcılara sera konstrüksiyonu ve donanımlarında yüzde 15 indirim kararı aldı. Türkiye’de 750 bin dekar civarı seranın sadece yüzde 2’sinin modern sera standartlarında. Ziraat Bankası’nın vermeye başladığı üreticilere; iki yıl geri ödemesiz, 7 yıl vadeli, yüzde 8,25 faiz oranıyla 10 milyon TL’ye kadar bir yatırım desteği sağlayan destek paketinin son derece olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyoruz” dedi.

Küresel sera pazarının 10 Milyar USD civarında bir büyüklüğe sahip olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde ise yapılacak yeni yatırımlarla sektörün pazar büyüklüğünün 1 Milyar TL’ye ulaşması bekleniyor. Türkiye’de sera konstrüksiyonu ve donanımları konusunda faaliyet gösteren 70 yerli olmak üzere yaklaşık 90 firma bulunduğunu ifade eden SERKONDER Başkanı Halil Kozan, Türkiye Seracılık Sektörü’nün, daha önce modern seralar ve bunların donanımlarını yurtdışından çok yüksek maliyetlere ithal ederken, bugün ülkemizde milli üretimle son derece kaliteli, uygun fiyatlarla ve yeterli miktarda üretim yapılabildiğini söyledi.

Kurulum maliyeti metrekare başına 40 EURO…

Seracılık destek paketiyle ciddi bir yatırım bekleniyor 8 Şubat itibariyle yürürlüğe giren Seracılık Destek Paketi’yle birlikte yatırımlarla ilgili ciddi bir yatırım

Modern bir sera kurulumunun maliyetinin, büyüklüğe göre değiştiğini söyleyen Kozan, bu maliyetin metrekare başına 40-50 Euro civarında olduğunu sözlerine ekledi. Kozan, “30 bin ve üzeri metrekarede bu fiyatlar geçerli. 3 bin metrekare yapacaksanız tabii ki bu fiyat oldukça yükseliyor. Ayrıca modern seracılıkta mutlaka bir mühendislik ve danışmanlık hizmeti alınmalı. Üç dönümde bir mühendis çalıştıramazsınız. Dolayısıyla 20-30 bin metrekare olmalı ki masraflarınızı da karşılasın. Bu yapılacak destekle 10 tane 3 bin metrekare yerine; bir tane 30 bin metrekare sera alan desteklenirse, oradaki 10 kişi birleşip bir modern sera kurar. Dolayısıyla üretimin de kalitesi artar. Doğru yerde doğru yatırımla sistem en geç yedi yılda kendini amorti ediyor” dedi.

Mart - Nisan 2019

47


Ürün Haberleri

Diyetisyen Fatma Özsel Özcan, “Diyet sofralarında mantar bulunmalı” diyerek önemli uyarılarda bulundu. Mantarın karbonhidrat ve protein açısından zengin bir besin olmasının yanı sıra içerisindeki CLA ile yağ dokusu kaybını artırma gücü olduğunu, kanser ve HPV gibi hastalıklarla savaştığını belirtti. Ancak Özcan, mantarların kaynatılarak ya da ızgara yapılarak pişirilmesi, böylece içerisindeki vitamin ve protein kaybının en aza indirilmesi gerektiğini söyledi.

uygarlıkların yüzyıllardır tedavi amaçlı kullandıkları bazı mantar türlerinin bağışıklık sistemini güçlendirerek meme, akciğer ve prostat kanserleriyle savaştığını, kanserlerin tekrarlama ve büyümesinde koruyucu etki sağladığını gösterdiğini de anlatan Özcan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bazı mantar türleri kolesterol ve tansiyon düşürücü etki göstermesinin yanı sıra 21. yüzyılın yaygın hastalıklarından biri olan HPV gibi cinsel yolla bulaşan hastalıklarda antiviral etki gösteriyor. Bu etkileri gösteren en değerli mantarlar Meishi, Maitake, Hindi Kuyruğu (yaklaşık 6 milyon dolar) ve Agaricus Blazei Murill mantarı.”

Mantar yiyerek yaza fit girin

Mantar, çeşitli şekillerde tüketilmesi keyifli olmasına rağmen zehirli olma korkusu nedeniyle uzak durulan bir besin. Yaz tatiline daha fit bir görünümle girmek isteyenlerin diyete başladığı bugünlerde Beykoz Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Arş. Gör. Diyetisyen Fatma Özsel Özcan, “Diyet sofralarında mantar bulunmalı” tavsiyesinde bulundu. Düşük kalori ve yağa sahip olan mantarın yüksek diyet posası, karbonhidrat ve protein açısından zengin olduğunu belirten Özcan, “D vitamini eksikliği obezite, kanser, metabolik sendromlara yol açar. Ancak D vitamini besinlerde nadir bulunurken 300 gramlık mantar günlük D vitamini ihtiyacının yaklaşık yüzde 20-25’ini karşılayabiliyor. İçerisindeki CLA ile yağ dokusu kaybını artırarak yağ dışı hücrelerin çoğalmasını sağlıyor. Vejeteryan bireyler et yerine mantar tüketebilir fakat protein kalitesi ve bazı mineraller açısından etin yerine geçmeyeceğini bilmeliler” diye konuştu.

Kanserle savaşıyor

Pişirme tekniğine de dikkat Mantarı tüketmek kadar mineral, vitamin, protein ve antioksidan kaybını en aza indirecek pişirme yönteminin kullanılmasının da çok önemli olduğunu söyleyen Özcan, Food Sciences and Nutrition Dergisi’nin yaptığı araştırmalar sonucunda mantarları kaynatmanın ve ızgara yapmanın besin değerlerini en çok azaltan pişirme tekniği olduğunun ortaya çıktığını belirtti. Mikrodalga ve tavada az yağla kavrularak suyunu salmayan mantarların antioksidan seviyelerinin daha yüksek olduğunun bilgisini verdi. Özcan, bir de uyarı da bulunarak, mantarın içerisindeki pürin aminoasidi nedeniyle böbrek ve gut hastalarında ürik asit üretimini artırarak tehlikeli durumlar yaratabileceğini açıkladı. Bu tür rahatsızlıkları olanların mantar tüketimlerine dikkat etmeleri gerektiğini söyledi.

Son yıllarda yapılan bazı araştırmalara göre Mısır, Çin gibi

Gerçek çikolatanın Bitter hali: Yeni Biscolata Nirvana Bitter

48

Biscolata Nirvana, yepyeni bir lezzetle raflardaki yerini alıyor. Ağızda dağılan çıtır gofret, gerçek bitter çikolata ile nefis kakaolu kurabiye parçalarını bir araya getiren Biscolata Nirvana Bitter, çikolata keyfini zirveye çıkarıyor. Bitter çikolata sevenlerin beklentileri Biscolata Nirvana Bitter ile karşılık buluyor. Biscolata Nirvana’nın yeni çeşidi Biscolata Nirvana Bitter, içindeki yoğun kıvamlı gerçek bitter çikolatası, çıtır gofreti ve enfes kakaolu kurabiye parçaları ile bitter çikolata sevenlerin damaklarında benzersiz bir tat bırakıyor.

Mart - Nisan 2019


Eskimeyen Lezzetler

Osmanlı'nın eskimeyen tatlarını günümüze taşıyor Türk otelciliğinde ve yeme içme sektöründe bir ekol olan Divan Grubu, Osmanlı’dan günümüze kadar gelen lezzetlerin buluştuğu özel bir menüye imza attı. Divan şeflerinin özel reçetelerle hazırladığı ve mayıs ayına kadar devam edecek olan Eskimeyen Tatlar menüsü, Divan Brasserie Bebek, Divan Brasserie Beyoğlu, Divan Brasserie Kalamış, Divan Pub Ataşehir, Divan Pub Erenköy, Divan İstanbul Pub ve Divan Lokanta’da misafirlerle buluşacak. Yıllar öncesinden günümüze uzanan, sofraların olmazsa olmazı lezzetler, Divan Grubu tarafından gün yüzüne çıkarıldı. Üç ayrı aşamada servis edilen menüde birbirinden özel çorba, başlangıç ve ana yemek çeşitleri yer alıyor. Divan Brasserie Bebek, Divan Brasserie Beyoğlu, Divan Brasserie Kalamış, Divan Pub Ataşehir, Divan Pub Erenköy, Divan İstanbul Pub ve Divan Lokanta’da servis edilecek Eskimeyen Tatlar menüsü, günümüzde hala yaşayan tatların yanı sıra Osmanlı sofralarının baş tacı yemeklerini de sahipleniyor. Karayaka kuzusu, Karacadağ pirinci, İspir fasulyesi, Kastamonu pastırması, Finike portakalı gibi coğrafi işaretli ürünlerin yer aldığı zengin menüde, Osmanlı mutfağının etkileri kendisini gösteriyor. Domates ve patatesin yer

bulmadığı Osmanlı yemekleri, bugün de aynı lezzeti koruyarak günümüze taşınıyor. Eskimeyen Tatlar menüsünde; elma ekşisi ile servis edilen “Amasya Kuru Çiçek Bamya Çorbası” ve “İşkembe Çorbası” sıcak bir başlangıç sunuyor. Geniş yelpazeye sahip başlangıç seçeneklerinde ise Karacadağ pirinci, çam fıstığı ve tarçınla hazırlanan “Zeytinyağlı Lahana Dolması”, kaya koruğu ile harmanlanan “Zeytinyağlı ve Ekşi Elmalı Ispanak Kökü”, nar taneleri ve dereotlu süzme yoğurt ile servis edilen “Urla Taze Sakız Baklası”, hardallı “Beyin Tava” ve ağır ateşte pişirilmiş soğanlı “Kastamonu Pastırmalı Organik Yumurta” yer alıyor. Eskimeyen Tatlar menüsüdeki ana yemek seçenekleri ise “Tokat Usulü Tavuklu Keşkek”, “Kayseri El Açması Mantı”, Osmancık pirinci, kestane, badem, kuru kayısı ve kuru erikle lezzetlendirilen “Fırınlanmış Karayaka Kuzu İncik”, Karacadağ pirinci, kereviz sapı ve Hatay nar ekşisi ile hazırlanan “Ayvalı Ekşili Köfte”, kuzu eti ve nohutun buluştuğu “Gaziantep Usulü Şiveydiz”, arpacık soğanı ve kuru erikle tatlandırılan “Ördek Yahnisi” ve Finike portakalı dilimlerinin eşlik ettiği “Fındıklı Levrek Buğulama”dan oluşuyor.

Mart - Nisan 2019

49


GTA - Grande Traversata Delle Alpi İtalya -1-

Bu sayımızda sizlerle İtalyan Alplerinde trekking yapacağız. Öncelikle rotamızın kısaca adı “GTA” yani “Büyük Alp Geçişi”.

Gülçin SOYTUTAN

Hayallerime dokunmak

TARİHİ İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Alplerde yaşayan İtalyanlar çok yoksullaşmış. Karınlarını doyurabilmek için köylerini terk ederek büyük şehirlere yerleşmeye başlamışlar. Durum böyle olunca hayvancılık gerilemiş, Alplar boşalmış. İtalyan dağcılık kulüpleri, göçü durdurmak, Alpleri tanıtmak, yaşayan halka destek olmak, turizm gelirini artırmak için bugünkü yürüyüş rotasını planlamışlar. Rota, esas olarak köylerin vadiler arasındaki eski bağlantı yollarından oluşuyormuş. Alternatif yollarla birlikte yaklaşık 1.000 km uzunluğunda. Başlangıçta, bitişte ve belli ara noktalarda toplu taşıma araçları ile rotaya girmek veya ayrılmak mümkün oluyor. 1980’lerde İtalyan yürüyüşçüler tarafından çok popüler olan rota, zaman içinde popülaritesini kaybetmiş. Daha sonra 2000’li yıllarda Almanların dikkatini çekmiş. Rotayı tanıtan Almanca bir kitap bastırılınca da tekrar popüler rotalar arasına girmiş. Biz de yürüyüşlerimiz sırasında pek çok Alman yürüyüşçü ile karşılaştık. Rota üzerinde “rifugio” veya “posta tappa” adı verilen pansiyonlarda kalabiliyorsunuz. Gün içinde telefonla arayıp geleceğinizi, akşam yemeği istediğinizi bildirirseniz, ulaştığınızda sıcak yemek ile yatağınız hazır oluyor. GİDİYORUZ Bizim de bu rotadan Ayşe’nin sayesinde haberimiz oldu. Ayşe, geçen yıl Alman arkadaşları Andreas ve Raulf ile birlikte GTA’nın bir kısmını yürümüş. Çok beğenmiş. Bu yıl kaldıkları yerden devam edeceklerini, istersek onlara katılabileceğimizi söyl50

edi. İnternetten araştırdık. Daha çok Almanca, İtalyanca açıklamalar olduğundan pek bir şey anlayamadık. Fakat Ayşe o kadar heyecanlı anlatmıştı ki biz de onun heyecanına kapıldık. Zaten Andreas “Üç gün zorlu, sonra kolay.” demiş! (Göreceğiz.) Böylece birlikte GTA’da yürümeye karar verdik. En önemli konu gitmeye karar vermekti, ikincisi çantalarımız oldu. Çok dikkatli hazırlamamız gerekiyordu. 15 günlük yürüyüş süresince sırtımızda taşıyacaktık. Giysi, ilaçlar, terlik, öğlen için yiyecek, meyve, atıştırmalıklarımız gibi temel ihtiyaçlarımızı yanımıza aldık. Raulf, Sinan ve benim sırt çantalarımız yaklaşık 15 kg civarıydı. Ayşe’nin 20 kg civarındaydı. İçinde iki tuğla kalınlığında kitabı vardı. Laf aramızda okudu! Başkalarının da okuyabilmesi için rifugiolara bıraktı. Asıl Andreas’ın sırt çantası efsaneydi. Herhalde 30 kg.nin üzerindeydi. Fotoğraf makinasıyla ekipmanlarının çantasını da ayrıca çapraz omuzunda taşıdı.

CERESOLE REALE-PİALPETTA Ayşe ve Andreas’la Torino’da buluştuk. Birlikte trenle Rivanola’ya geçtik. Burada Raulf bize katıldı. Ekibimiz tamamlandı. Hep birlikte otobüsle Ceresole Reale köyüne ulaştık. Otobüs deyince şehirler arası otobüs olarak düşünmeyin, uzun mesafe olmasına rağmen bildiğiniz şehir içi otobüsler. Güzergahı üzerindeki köylere ulaşım sağlıyor. Andreas, Fondi Minerale’de yerimizi ayarlamıştı. Fondi Minerale, anladığınız gibi mineral çeşmesi. Gerçekten pansiyonun altında çok uzun zamandır kullanılan maden suyu çeşmesi vardı. Tadı, kokusu çok iyi olmasa da dağlarda ihtiyacımız olacağını düşündüğümüz için hem içmeye çalıştık, hem de su şişelerimize doldurarak ertesi gün de içmeye devam ettik.

Mart - Nisan 2019


Hayallerime dokunmak Bu gün bizim hem dinlenme, hem de çevremize alışma günümüz olduğundan rahattık. Asıl yürüyüş ertesi gün başlayacaktı. Biz de çevremizi tanıyalım dedik. Pansiyonumuzun hemen üstünde baraj gölü vardı. Oraya gittik. Renkli kelebekler, orkideler, yemyeşil coğrafya hepimizin ruhunu rahatlattı.

oluyor, ayakları yormuyor. Fakat asfalt çok yoruyor. Zaten yorgunuz, bir de yolun asfalt oluşu, tuz biber ekti. Neyse ki yolun son km.sinde Raulf, hızır gibi yetişti. Kalacağımız posta tappanın sahibi ile konuşup arabasını almış bizi karşılamaya gelmiş. Buna rağmen saat 19.00 da Balme’ye gelebildik.

Sabah 06.00’da kalktık. Kahvaltının ardından 07.20 gibi yürüyüşe başladık. Pansiyonumuzun yükseltisi 1.500 m. lerdeydi. öğlen saatlerinde 2.651 m. lere yükseldik. Allahtan hava sıcak ve çok güzeldi. Tepeye vardığımızda değişti. Sis bastı, rüzgar esmeye başladı. Öğlen sandviçlerimizi yiyip, acele aşağıya inmeye başladık. Başladık başlamasına da in in bitmiyor. Saat 17.00 civarında patikadan asfalt yola çıktık. Pielpetta’ya 3 km. kala Raulf yoldan geçen bir araca otostop yapmış. Bizi de aldılar. Aman Allahım! Bundan büyük mutluluk olamaz. Yaklaşık bir saatte varacağımız otelimize, on beş dakikada ulaştık. Ayşe ve Andreas, iki çılgın yürüyerek indiler.

Günün özeti; 1.670 m. yükseldik, 1.230 m. indik. Toplam 17 km yürüdük.

Yollar patika. Yol ayrımlarında işaretler, tabelalar size gideceğiniz yön konusunda yardımcı oluyor. Andreas telefonuna GPS kodlarını indirmiş. Herhangi bir farklılıkta ya da kaybolacağımızı düşündüğü noktalarda ya bizi bekliyordu, ya da yere oklarla işaretler koyuyordu. Bu oklar sonra başımıza iş açtı ama daha oraya çok var!

bulunuyor. Grubumuz yemek konusunda hayli enteresandı. Ben et, Sinan domuz eti, Andreas peynir-yoğurt yemiyor, Raulf kahve içmiyordu. Buna rağmen hepimize ayrı müthiş lezzetli yemekler hazırladılar.

Günün özeti: 1.200 m. yükseldik, 1.600 m. indik. Toplam 18 km yürüdük. Pielpetta, GTA’nın diğer köyleri / kasabaları gibi değil. Sebebi de İkinci Dünya Savaşı öncesi çok zenginleşen İtalyanların Torino’ya 50 km. mesafedeki kasabaya çok lüks villalar yapmalarıymış. Konutlar çok şatafatlıydı. Bunu kasabaya girer girmez fark ediyorsunuz. İtalyan sosyetesi, villalara hala şoförleriyle birlikte gelip, kalıyorlarmış.

PİELPETTA-BALME Sabah erkenden yürüyüşe başladık. Pielpetta çıkışı çok dik. 1.450 m. tırmanıyorsunuz. Çık çık bitmiyor. İkinci geçitten sonra göller bölgesine ulaşıyorsunuz. Sinan, Ayşe, Raulf buz gibi göle girdiler. Tabi ki üşüdüler. Ama yiğitliğe toz kondurmadılar! O kadar yükseldikten sonra, iniş de zorlu geçti. Yine in in bitmiyor. Köye 4,5 km. kala asfalt yola çıktık. Patikalar esnek

Çok şirin bir villada kaldık. Dört katlıydı. Asansör yoktu. Biz dördüncü katta kaldık. İkinci Dünya Savaşı’nda hastane olarak kullanılan binada bir süre Yahudi bir aile kalmış. Daha sonra engelliler için rehabilitasyon merkezi olarak kullanılmış. Şimdi posta tappa olarak işletiliyor. Villadaki eşyaların büyük kısmı ise antika. İtalyanların akşam yemekleri oldukça ağır oluyor. Her sofrada; peynir çeşitleri, pasta dedikleri bizim makarna mutlaka

BALME-USSEGLİO İtalyanların kahvaltıları hafif oluyor. Kahve, ekmek ya da peksimet, reçel, bazen peynir. O yüzden kahvaltıdan sonraki dik çıkışlar bizi çok etkilemedi. Yürüyüşe başladığımızda hava güneşli, gökyüzü masmaviydi. Zümrüt yeşili ormanın içinden ne kadar dik çıkış yaptığımızı ancak buzul gölüne vardığımızda anlayabildik. Bizim ulaştığımızda Raulf, göle çoktan girmiş çıkmıştı. Ayşe’de ayaklarını sokuyordu. Ben onlara göre yavaş yürüdüğüm için beklemedim. Bir kaç fotoğraf çekip yola devam ettim. Sinan ile Raulf beni buzulun oradaki kar evinde yakaladılar. Aaaa Andreas vadinin diğer yamacında! Kar kulvarının içinden dik bir çıkışla Andreas’ın yanına ulaştık. İyi ki de öyle yapmışız. Tepede yaban keçisi sürüsünü gördük. Birden aşağıya kar kulvarının kenarından bize doğru koşmaya başladılar. En çılgın koşucu, Ayşe’nin nerdeyse yanından geçti! O kadar güzeldi ki, kıpırdamadan soluksuz izledik.

Mart - Nisan 2019

51


Hayallerime dokunmak Tepeyi aşıp, dağın diğer tarafındaki vadiye girdik. Hafiften sisle birlikte yağmur başladı. Böyle olunca hem yolunuzu göremiyorsunuz, hem de otlar, toprak kayganlaşıyor. Biz de zorlu bir iniş yapmaya başladık. Özellikle üç / dört yerde dere yatağının yamaç kısmında bataklık oluşmuş, yetmezmiş gibi yatay geçiş yapmak zorunda kaldık. Sağ olsun Andreas bizi beklemiş, geçişimizde yardımcı oldu. Saat 18.00 civarında kasabanın ilerisinde, nehrin karşı tarafındaki köprüye ulaştık. Ama o da ne! Çok büyük bir buzul heyelan yapmış. Önüne ne geldi ise hepsini silip süpürüp dereye indirmiş. Sonra öğrendik ki bu olay geçen yıl olmuş. Ayşe ile Andreas köprüde bizi beklemişler. Kasabaya 1,5 km. asfalt yola çıktığımızda Raulf yine otelden araç göndermiş, bizi bekliyordu. Raulf inanılmaz bir insan! Önden gidip ne yapıp edip bize araç gönderiyordu. Günün özeti: 1.120 m. çıktık. 1.350 m. indik. Toplam 18 km. yürüdük. Ertesi gün kasabada peynir festivali vardı. O yüzden hem kasaba, hem de kaldığımız otel çok kalabalıktı. Otelde festivale özel yemekler yapmışlardı. Peynirli ravyoli nefisti. Sırf tadına bakmak için geyik eti denedim ama pek beğenmedim. Buralarda eşek eti de çok meşhur, özelmiş. Raulf eşek eti yedi. Sinan’da ondan tadına baktı. Beğendi. Mayhoş bir tas kebabı tadında olduğunu söyledi. Ben deneyemedim.

USSEGLİO PEYNİR FESTİVALİ Hava durumu ertesi gün için “gök gürültülü yağmur” gösteriyordu. Dağlarda, yağmurdan ziyade şimşek riski çok büyük tehlike arz ettiğinden tercihimizi festivalden yana kullandık. İyi ki de öyle yapmışız! Alışkanlık sabahın kör karanlığında kahvaltı yapıp festival alanına gittik. Stantlarında bir çok peynir çeşidi, meyve dahil işlenmiş, işlenmemiş yiyecek maddeleri satışı yapıyorlardı. Oldukça da kalabalık bir katılımcı vardı. Herkes bir şeyler satın alıyor, yiyordu. En ilginç olan ise şişko bir adam, minik fifi cinsi köpeğini bebek gibi kanguruda taşıyordu. Bir diğer aile arka ayakları felçli, yürüteçle köpeklerini gezdiriyordu. Çocuklar, köpekler her yerdeydi. Kimse kimseden rahatsız olmuş görünmüyordu. Çocuklar için palyaçolar, masal kahramanları gösteriler yaptılar. Taşıma sorunumuz nedeniyle öğlenleri yemek için biraz peynir, dayanıklı kurabiye, nektarin aldık. Mısır unundan incecik yufkanın içini peynirle sardıkları bir tür sıkma yedik. Enfesti! Onların açısından her şeyin fiyatı makul. Ama bizim paramızın

52

değeri yok! O yüzden maalesef pahalıydı. Daha sonra yerel giysileri içindeki yaşlı amcalar, teyzeler, gençler hep birlikte şarkı söyleyip dans ettiler.

USSEGLİO RİFUGİO VULPOT Sabah Usseglio’nun üst mahallelerini de gezerek tatlı tatlı yükselmeye başladık. Mahallenin birinde teleferik vardı. Kışın buraya kayak ve hedikle yürümek için geliyorlarmış. Biraz riskliymiş. Kar yağdığı zaman günlerce yollar kapalı kalabiliyorlarmış. Bir oraya, bir buraya bakarken gruptan koptuk. Onlar hızla yükseldiler. Biz de tabelaları takip ederek devam ettik. Ama bir yerde takıldık. Tabelalar kayboldu. Vadinin karşında ev harabesi görünce o tarafa doğru gidiyorduk ki tepeden Andreas bize seslendi. Sağ olsun işaretlerin kaybolduğunu görünce beklemiş. Böylelikle gecikmeden onlara katıldık. Yol boyunca birbirinden renkli çiçekleri gördük. Andreas, “çiçeklerin; böcekleri ve arıları kendilerine çekebilmek için en canlı renklerde açtığını” söyledi. Doğada ilk defa karşılaştığım değişik bir zambak için, “çiçeği sarık gibi olduğundan adı Türk lilie” si dedi. Gerçekten çiçekleri sarık gibiydi! Daha sonra başka yerlerde farklı renklerini gördük. Fakat en güzelleri bu vadideydi. Tepede baraj yapımında kullanılan tren yolunu bulduk. Her yerini otlar, rengarenk çiçekler sarmış, kelebekler uçuşuyordu. Vadinin altındaki koyu yeşil orman, sanki cennetin başka köşesi gibi ışıldıyordu. Manzara inanılmaz, yürüyüş çok keyifliydi. Eski tren yolunun 350 m.lik bir tüneli vardı. Andras’ın rehber kitabından bildiğimiz için hazırlıklıydık. Kafa lambalarımızı takıp, daldık tünele. Tepeyi kestirmeden aşıp, diğer vadiye çıktık. Çok da eğlenerek Rİfugio Vulpot’a ulaştık. Barajın yanında sevimli üç katlı bir yer. Vulpot, tilki demekmiş. Bir dağ rehberi, Rocciamelone’ye hacca gidenlerin konaklaması için yaptırmış! Şimdiki sahipleri, oğlundan satın almışlar. Eskiden çok gelen giden oluyormuş ama artık çok azalmış. Onlar da satmayı düşünüyorlarmış. Biz refugiomuza vardıktan sonra yağmur başladı. Çok şanslıydık! Akşam çorba, iki çeşit makarna, tavuk, karalahana tarzı salata üstüne de sıcak kek vardı. Yiyecek malzemelerinin tümünü kendi bahçelerinde üretmişler. Sadece yürüyerek ulaşılabilen bu yerde, böyle bir ziyafetle karşılaşmak müthişti! Biliyorum Rocciamelone’yi ve haccı merak ediyorsunuz ama sayfamızın sonuna geldik. Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle.... Hoşça kalın, dostça kalın.

Mart - Nisan 2019


Firma Haberleri

Sodexo Türkiye'ye 4 Ödül Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri Türkiye, Sodexo Global tarafından Madrid'de gerçekleştirilen törende dört ödüle layık görüldü.

olmaya ve ülkemizi başarılı bir şekilde temsil etmeye devam edeceğiz.

Sodexo Türkiye, Sodexo Global tarafından düzenlenen ve 34 ülkenin katıldığı toplantıda 4 ödül kazanarak avantaj ve ödüllendirme hizmetlerindeki başarısını bir kez daha kanıtladı. Madrid'de düzenlenen gecede kazandığı ödüller ile dikkat çeken Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri Türkiye; Tüketici Mobil Uygulama Penetrasyonu alanında 1. lik, Toplam Portföy ve KOBİ Segment Portföy Büyümesi kategorilerinde 3. lük ile Genel Başarılı Performans ödüllerinin sahibi oldu.

Sodexo olarak, işimizin odağında insan var. Tüketicileri-mizin yaşam kalitesini artırmak, onlarla bağ kurmak ve hayatlarını kolaylaştırmak için yeni hizmetler geliştiriyoruz. Bu sebeple, Tüketici Mobil Uygulama Penetrasyonu alanında aldığımız 1.'lik ödülü bizim için oldukça anlamlı. Sektörün en beğenilen uygulaması olan mobil uygulamamızı bugün itibariyle 500 bin tüketicimiz kullanıyor. Tüketicilerimiz, mobil uygulama üzerinden Kartsız (Mobil) Ödeme yapabiliyor ve Misket ödül programı ile harcadıkça %10 ek bakiye kazanıyor.

Ödüllerle ilgili konuşan Sodexo Türkiye CEO’su Eda Uluca Özcan; “Sodexo Türkiye olarak başarılı sonuçlarımız için aldığımız ödüller bizleri gururlandırdı. Önümüzdeki dönemlerde de hayata geçireceğimiz çalışmalarımızla örnek

Mobil uygulama kullanan tüketicilerimizin yaş ortalaması ise 33. Genç çalışanların dijitale olan yatkınlığını göz önünde bulundurarak günümüz trendlerine uygun yeni hizmetler geliştirmeye devam edeceğiz. "

Teksüt’ten diyet programlarına uygun seçenekler

Teksüt Light Teksüt, forma girmek ya da formunu korumak isteyenler için yağsız veya yağı azaltılmış ürünlerini sunuyor. Light Süt, Yarım Yağlı Süt ve Light Beyaz Peynir’iyle Teksüt, hem beslenme ihtiyacına hem de diyet programlarına uygun seçenekler sağlıyor. Diyet uygulayanlar, içerdiği yağ nedeniyle süt ve süt ürünlerine temkinli yaklaşabiliyor. Oysa forma girerken de vücudun doğru beslenme ihtiyacına dikkat edilmesi gerekiyor. Teksüt UHT Yarım Yağlı Süt: Kalsiyum, fosfor ve D Vitamini içeriği ve yüzde 1,5’lik azaltılmış yağ oranıyla yağdan tamamı ile vazgeçmeyen ama azaltmak isteyenler

için ideal. Kalori düzeyi ve uygun protein oranı, sütte dengeyi gözetenlerin arayışını karşılıyor. Bahar gelince light ürünlere ilgi yükseliyor Teksüt Satış ve Pazarlama Direktörü Murat Keleş, baharla birlikte az yağlı ürünlere yönelik ilginin arttığına dikkat çekti. Keleş “Süt ve süt ürünleri her zaman sofrada yerini almalı. Ancak yağ ile arasına mesafe koymak isteyenler, yarım yağlı ve light seçeneklerle süt ürünleri tüketimini rahatlıkla sürdürebilirler” diye konuştu. Teksüt’ün light ürünleri, organize perakende noktalarında ulaşılabilir durumda.

KÜLSAN THERMOSET NASIL BİR HAMMADDEDİR? THERMOSET bir petrol türevi değildir. Plastik türevi değildir. Biliyorsunuz, plastik ve türevi ürünlerde sıcak gıda - içecek tüketilemez,kansorejen madde açığa çıkar. THERMOSET, melaminin kuvvetlendirilmiş bir formudur. Ancak melamin değildir. Bu esnek ve anti - bakteriyel kimyasal hammadde THERMOSET olarak biliniyor

Mart - Nisan 2019

53


İlginç bilgiler

Renk seçimi uyku kalitesini etkiliyor Sağlıklı uykunun temeli ruhsal ve fiziksel olarak uykuya tam olarak hazır olmaktan geçse de, çevresel faktörler de uyku kalitesini etkiliyor. Yatak seçiminden dekorasyon tercihlerine, duvarlarda kullanılan boyanın renginden nevresim takımının niteliklerine, her ayrıntıya dikkat edilmesi gerekiyor. Güne güzel bir atmosferde mutlu uyanmak için yatak odası dekorasyonunda bazı kriterler göz önünde bulundurulmalı. Özellikle sakin ve dinlendirici bir ortam oluşturmak için renklerin uyku düzeni üzerindeki etkisi göz ardı edilmemeli. Kişilerin farkında olmadan seçtiği renkler, ruh hali ve duygu durumu üzerinde etkili oluyor.

MAVİ 'nin huzurunda derin bir uyku

Mavi yatıştırıcı ve sakinleştirici özelliği ile yatak odalarında en çok kullanılan renklerden biri. Gökyüzü ve denizi çağrıştıran mavi, huzuru ve dinlenmeyi de temsil ediyor. Sakin bir uyku uyumak ve dinlenmiş olarak uyanmak için yatak odalarında maviye ağırlık verilmeli.

Doğadan kopamayanların rengi YEŞİL

Derin bir uyku için kendinizi doğa ananın kollarına bırakabilirsiniz. Doğanın rengi olarak bilinen yeşil, stresi yumuşatıyor ve kaliteli bir uyku geçirilmesini sağlıyor. Gün içindeki yorgunluğunuzu ve stresinizi yatak odanızda yeşile ağırlık vererek atabilirsiniz. Yeşil bir pike ile doğayı odanıza yansıtabilirsiniz.

Güne enerjik başlamak için KIRMIZI

Kırmızı, turuncu ve pembe gibi canlı tonlar, harekete geçme hissi uyandırıyor. Sabahları daha enerjik uyanmak ve güne daha zinde başlamak için bu renkleri tercih edebilirsiniz.

Sakin bir atmosfer için BEJ

Hayatı ve toprağı temsil eden kahverengi güven hissi veriyor. Pudra, vizon ve bej rengi gibi toprak tonları doğal ve samimi bir atmosfer yaratıyor. Özellikle duvar boyasında çok tercih edilen bu renkler aydınlık ve genişlik hissi veriyor.

54

Mart - Nisan 2019


Siber Güvenlik

İtibar kaybı endişesi siber saldırı bildirimini engelliyor 2016 yılından bu yana çalışmalarını sürdüren Kişisel Verileri Koruma Kurulu, 24 Ocak’ta aldığı karar ile siber saldırıya uğrayan şirketlere 72 saat içerisinde Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na (KVKK) bildirim yapma zorunluğu getirdi. Ancak şirketler hakkında ortaya çıkabilecek olumsuz sonuçların önüne geçilmesini amaçlayan kanun, ne yazık ki, şirketlerin bunu bir gurur meselesi yapması ve itibar kaybı endişesi yaşaması nedeniyle sağlıklı işlemiyor.

Hackerlar buzdolabı ve klimayı bile kullanıyorlar Konuya ilişkin değerlendirmelerde bulunan IBS Sigorta ve Reasürans Brokerliği A.Ş. Genel Müdürü Murat Çiftçi, “Siber saldırı, siber suçlar kapsamına giriyor. Eğer siz bir saldırıya uğradıysanız, kanun açık ve net bir şekilde, bu durumu bildirmenizi zorunlu kılıyor. Bildirimi yapmanız şart. Çünkü o an itibariyle artık ortada bir suç var. Kaldı ki; siz bir siber saldırıya uğradığınızda bunun sonuçlarını o an itibariyle bilemezsiniz” dedi. Artık teknolojinin çok farklı bir noktaya geldiğini belirten Murat Çiftçi, “Siber saldırılara o kadar açık bir hale geldi ki; hackerlar her biri akıllı birer cihaz haline dönüşen buzdolabı, çamaşır makinası, televizyonlar ve klimaları bile kullanmaya başladılar. Bu cihazların hepsi wifi’a bağlı çalışıyor ve cep telefonunuzdan istediğiniz yerden kontrol edebiliyorsunuz. Artık şirketlerin ‘siber saldırı riskim yok’ deme lüksü kalmadı” dedi.

‘Ben yapmadım’ deseniz de açıklayamazsınız Kanunun Ocak ayında yürürlüğe girmesine rağmen yeteri kadar etkili olamadığına dikkat çeken Murat Çiftçi, “Şirketler maalesef siber saldırı bildirimini bir gurur meselesi olarak görüyorlar. KVKK’ya ‘siber saldırıya uğradım’ bildirimi yapmakla itibarlarının zedeleneceğini düşünüyorlar” dedi. Siber saldırı bildiriminin yapılmaması durumunda, saldırının türü ve kimler tarafından yapıldığı gibi bilgilerin öğrenilememesine neden olunduğunu ifade eden Murat Çiftçi, “Eğer şirket bildirim yapmadığından dolayı

hacklenme kaynaklı bir suça dâhil olursa, bu sefer siber güvenlik birimlerine durumu kendileri anlatmak zorunda kalırlar. Her ne kadar siz, o an ‘ben yapmadım’ deseniz de, bunu açıklamanız neredeyse imkânsız hale gelecektir” dedi.

Siber sigortanın önemi anlaşılmaya başlandı Siber saldırıların tüm dünyada siber sigortayı da gündeme taşıdığına dikkat çeken Murat Çiftçi, bir saldırı sırasında siber sigortanın da ayrı bir güvence oluşturduğunu vurguladı. Şirketin KVKK’ya siber saldırıya ilişkin bildirimde bulunduğu anda kamu hizmeti olarak bir soruşturma başlatıldığını bildiren Murat Çiftçi, “Kamu bir yandan soruşturmasını sürdürürken, şirket olarak siz de özel tarafta ‘zararlarım hemen karşılansın’ diye siber sigorta yaptırırsınız. Poliçe içerisinde bu tip siber saldırılara uğradığınızda neler yapmanız gerektiğinden, sisteminizin temizlenmesine kadar birçok içerik mevcut” dedi.

“Sisteminizi gözden geçirin, eksikleri giderin” Siber sigortanın diğer geleneksel ürünlere göre nispeten yeni bir ürün olduğunu, Türkiye’de ise ürüne birkaç yıldır özellikle büyük kurumsal firmaların ilgi gösterdiğine dikkat çeken Murat Çiftçi, “Risk danışmanlığı sürecinin son halkasını siber sigorta oluşturuyor. Biz şirketlere ‘önce sisteminizi gözden geçirin’, ‘ her şey düzgün ise devam edin’, ‘eksikleriniz var ise giderin’, ‘ en sonunda da bir siber sigorta yaptırın’ diyoruz. Her şey güzel devam ederken hala bir siber saldırı ya da veri kaybı yaşar ve kurumunuz zarar görürse, o an işte almış olduğunuz siber sigortadan yararlanabilirsiniz. Tek başına siber sigorta yaptırmak risk yönetim sürecinin sadece bir parçasını oluşturuyor” şeklinde konuştu. 2018 yılına göre bu yıl siber sigortaya olan talebin 10 kat arttığını söyleyen Murat Çiftçi, “Bu yıl süresince ve sonrasında siber sigorta trend olmaya devam edecek. Yakın zamanda tıpkı deprem sigortası gibi olmazsa olmaz hale gelecek” dedi.

Mart - Nisan 2019

55


Bilimsel Makale HELİCOBACTER PYLORİ’NİN ÖZELLİKLERİ VE BU BAKTERİ ÜZERİNE ÇEŞİTLİ BİTKİLERİN İNHİBE EDİCİ ETKİSİNİN ARAŞTIRILMASI Mustafa ASLAN, Suzan ÖZTÜRK YILMAZ suzanyilmaz@sakarya.edu.tr Sakarya Üniversitesi Gıda Mühendisliği Bölümü, Sakarya, Türkiye

ÖZET Helicobacter pylori (H. pylori), kolonize olduğu bireylerde aktif kronik gastrit, peptik ülser ve mide kanserinin yanı sıra birçok enfeksiyonda tespit edilmiş önemli bir patojendir. Kontamine sularla yıkanmış sebzelerde tespit edilmesi bu bakterinin gıdalarla taşınabileceği fikrinin ortaya atılmasına sebep olmuştur. Ayrıca kontamine olmuş gıdalar H. pylori enfeksiyonunda kesin sebep olmasa da birçok araştırmacı, kontamine olmuş gıdaların

enfeksiyon sebebi olacağını düşünmektedir. Bu çalışmanın amacı defne yaprağı, çam yaprağı, ardıç yaprağı, ardıç meyvesi, laden ekstresi, zeytin embriyosu ekstresi, biberiye, kudret narı, defne tohumu yağı, çörek otu yağı, Antep fıstığı yağı, brokoli, karnabahar, soğan ve sarımsağın H. pylori üzerindeki antimikrobiyal etkisinin belirlenmesidir. Anahtar Kelimeler: Helicobacter pylori, antimikrobiyal etki, doğal antimikrobiyal bitkiler

INVESTIGATION OF THE ANTIMICROBIAL EFFECTS OF OIL AND EXTRACTS OF SOME PLANTS ON FOODBORNE PATHOGENIC MICROORGANISMS ABSTRACT Helicobacter pylori is an important pathogen which was detected on many infections as well as active chronic gastritis, peptic ulcer and gastric cancer. ıt was thought that this bacteria can be transmitted via foods because of it was detected in vegetables which were washed with contamine water. It is not absoulte but, many

GİRİŞ H. pylori kolonize olduğu bireylerde aktif kronik gastrit peptik ülser ve mide kanserinin yanı sıra birçok enfeksiyonda tespit edilmiş önemli bir patojendir. Uzun yıllardan beri insanların mide sıvılarının içinde var olduğu bilinmesine karşın H. pylori’nin, kronik gastirit ve peptik ülser ile olan bağı 1983 yılında anlaşılmıştır. Warren ve Marshal Avustralyada yaptıkları bir çalışmada insan midesinden alınan sıvı örneklerinde spiral şeklinde mikroorganizmalar keşfetmişlerdir. Ancak bu mikroorganizmaların Campylobacter türü olduğu kanısına varmışlardır. 1989 yılında ise bu bakteri Campylobacter türünden tamamen ayrılmış ve helikal yapısı ve midenin sıklıkla pilor bölgesinden izole edildiği için H. pylori adını almıştır.2,22

researchers think that contamine foods can cause infection. The aim of this study to detected antimicrobial effect of bay leaves, pine leaves, juniper leaves, juniper fruit, laden extract, olive embryo extract, rosemary, potash, bay seed oil, black seed oil, pistachio oil, broccoli, cauliflower, onion and garlic on H. pylori. For this purpose, the effects of 16 different samples that was examined on H. pylori by using disk diffusion method. enerjiyi solunum ve amino asitlerin metabolize edilmesi ile sağlar.18

Morfolojik Yapısı H. pylori; yarı geçirgen dış duvar fosfolipitlerce zengin stoplazmik membran ile gram negatif hücre duvarı yapısına sahiptir. Bu bakteri fiziksel ve kimyasal sitrese maruz kaldığı zaman kokoid forma geçer ve metabolik aktivitesini en aza indirger. Bu durumda canlılığını korur ancak kültür ormanında üreme özelliğini kaybeder. Mikroskop altında görülebilen fakat kültür ortamında üreyemediği bu durum VBNC (Viable But Not Culturable: kültüre alınamaz) olarak tanımlanır. Dolayısıyla özellikle gıdalarda H. Pylori varlığını tespit etmede, DNA analizi kültürel yöntemlerden daha kesin sonuç vermektedir.20

H. Pylorinin Özellikleri

Kültür ve Üreme Özellikleri

H. pylori mikroaerofilik, gram negatif, kapsülsüz ve hareketli bir bakteri türüdür. H. pylori görünüm olarak 2,5-5 mikrometre boyunda 0,5-1 mikrometre eninde sporsuz ve spiral şekilli bir mikroorganizmadır. H. pylori, sahip olduğu kamçılar sayesinde hareket etme olanağına sahiptir.11 Bu bakteri için uygun pH aralığı 4,9-6 arası olarak belirlenmiştir. H. pylori; midenin yüksek asitli ortamında, canlılığını devam ettirebilmek amacı ile üreaz enzimi salgılayarak, üreyi parçalar ve amonyağa çevirir. Bu sayede midenin zararlı ortamından kendini korur ve mide mukozası içine yerleşerek koloniler oluşturur. Helicobacter cinsi içerisinde sadece H. pylori insan midesinde rahatça çoğalabilmektedir. H. pylori’nin mide dokuları dışında diğer örneklerden izolasyonu oldukça güçtür. İzolasyondaki yetersizlik; çevresel şartlara maruz kaldığı zaman morfolojisi, metabolizması ve üreme özelliklerinde gözlemlenen değişikliklerden kaynaklanmaktadır. H. pylori; karbonhidratları fermente edemez, dolayısı ile gerekli olan

H. pylori modifiye besi yerlerinde bile son derece yavaş üreyen bir mikroorganizmadır. H. pylori’nin üremesi için çikolata agar Triptic soy broth, brain heart infizyon agar, Wilkins chojgren agar kullanılmaktadır. Üreme pH’ları 4,9-8 aralığındadır. Optimal üreme ısıları 37oC derecedir.9

56

Epidemiyolojisi H. pylori enfeksiyonları dünyada oldukça yaygın olmakla birlikte enfeksiyon ile ilgili belirlenmiş birçok risk faktörü bulunmaktadır. Bunlar; düşük sosyoekonomik gelişmişlik seviyesi, eğitim seviyesindeki yetersizlikler, özellikle çocukluk dönemindeki kötü hijyen şartları, kalabalık aile yaşamı, kirli içme sularıdır. H. pylori’ye bazı evcil hayvanlarda rastlanması farklı bir bulaşı yoluna daha işaret etmektedir. Ayrıca çocukluk döneminde hastalığın ilerlemesinde genetik faktörlerin de etkili olduğu anlaşılmıştır.8,16 Dünya sağlık örgütü H. pylori’yi karsino-

Mart - Nisan 2019


Bilimsel Makale jen olarak sınıflandırmıştır. Yapılan araştırmalarda kontamine olmuş sularla yıkanan sebzelerde, hayvansal kökenli gıdalarda özellikle süt ve süt ürünlerinde H. pylori varlığına rastlanmıştır.16

Gıdalarda Bulaşı Riski Gıdaların işlenmesi sırasında ısıl işlem görmesi, içme sularında dezenfeksiyon amaçlı klor kullanımı, bu bakterinin bulaşma riskini oldukça düşürmektedir. Ancak sebze ve meyveler gibi bazı gıdaların çiğ olarak tüketilmesi ya da ısıl işlem sonrasında, çapraz kontaminasyon ve suların dezenfeksiyonunun tam olarak sağlanamaması gibi sebepler enfeksiyon riskini artırmaktadır. Ayrıca yapılan bazı çalışmalarda; H. pylori inokule edilen et ve sütlerde, bu bakterinin birkaç gün yaşamını sürdürdüğü tespit edilmiştir.15 Yapılan bir çalışmada strilize edilmiş süte H. pylori inokule edilerek, oda sıcaklığında ve 4oC’de gelişimi takip edilmiş ve her iki sıcaklıkta da H.pylori gelişimi gözlenmemiş olup 4 gün sonunda sütteki H. pylori sayısı 1 log azalmıştır.12 Yapılan başka bir çalışmada ise; İtalya’nın güneyinden toplanan 400 adet çiğ koyun, keçi ve inek sütlerinde H. pylori aranmış ve toplamda 139 örnekte H. pylori varlığına rastlanmış olup; 160 çiğ keçi sütü örneğinin 41 tanesinde H. pylori varlığı tespit edilmişltr.13

MATERYAL VE YÖNTEM Deneme materyali olarak çalışmada kullanılan defne yaprağı, biberiye, kudret narı, çörekotu yağı, defne tohumu yağı aktardan satın alınmıştır. Antep fıstığı yağı Gaziantep ilinden temin edilmiştir. Karnabahar brokoli, soğan ve sarımsak ise yerel marketlerden temin edilmiştir. Ardıç ve ardıç meyvesi ise Sakarya Üniversitesi kampüsünden toplanmıştır. Çalışmada çözücü solüsyon olarak su ve metanol kullanılmıştır. Çam yaprağı yağı, çam yaprağı ekstresi, laden ekstresi, zeytin embriyosu ekstresi, ise Balıkesir/ Edremit’ten temin edilmiştir. Aktardan kuru halde satın alınan defne yaprağı ve biberiye ile etüvde kurutma işlemine tabi tutulan ardıç yaprağı, ardıç meyvesi, karnabahar ve brokoli öğütücüde öğütülerek toz haline getirilmiştir. Örnekler 100 ml’lik erlenin darası alındıktan sonra hassas terazide tartılmıştır. Erlen içerisinde bulunan toz halindeki örneklere çözücü solüsyon olarak metanol ilave edilmiştir. Erlenlerin ağzı kapatılarak oda şartlarında 24 saat bekletilmiş, ardından erlende bulunan ekstraktlar filitre kağıdından geçirilerek filitre edilmiş ve evaporatörde solüsyonun uçurulması işlemine tabi tutulmuştur. Uçurma işleminin ardından daha beher içerisinde kalan örnekler tartılarak, üzerine %10 dimetil sülfoksit (DMSO) eklenmiştir. Böylece adı geçen bitkilerin metanollü ekstraktları elde edilmiş ve konsatrasyonları 1000 ppm’e ayarlanmıştır.17 50 gram sarımsak soyularak dişlerine ayrılmış ve sarımsak ezeceğinde ezilmiştir. Elde edilen sarımsak püresine 100 ml steril distile su ilave edilmiş, manyetik karıştırıcıda 60 dak. karıştırılmıştır. Karışım buzdolabında iki saat bekletildikten sonra, büyük partikülleri uzaklaştırmak için kaba filtre kağıdından süzülmüştür. Süzülen kısım 4500 rpm de 15 dak. santrifüj edilmiştir. Tüplerdeki sıvı kısım pipet yardımıyla alınmış, dipteki tortu ise ortamdan uzaklaştırılmıştır. Biriktirilen ekstrakt 0,22 µm’lik enjektör ucu filtrelerden geçirilerek steril hale getirilmiş ve steril tüp içerisinde -80 °C’de kulanılıncaya kadar muhafaza edilmiştir. Aynı işlem soğan içinde uygulanarak hazır hale getirilmiştir.14

Analizlerde H. pylori’yi geliştirmek için, besiyeri olarak Tryptic Soy Agar (TSA), yöntem olarak ise disk difüzyon yöntemi kullanılmıştır. Bu yöntem, Kirby-Bauer tarafından geliştirilmiştir ve antibyotik duyarlılık testlerinde kullanılan en yaygın yöntemdir. Bu testin temel prensibinde kağıt disklere test edilecek antibiyotiğin ya da antimikrobiyal etkisi olduğu düşünülen örneğin emdirilmesi ve duyarlılığı test edilen organizmanın inokule edildiği besiyerine difüze olması temeline dayanır. Bu amaçla; belli miktarlarda antibiyotik emdirilmiş kağıt diskler, test edilecek olan mikroorganizmanın inoküle edildiği katı besiyerlerine yerleştirilir. Diskler bir süre sonra çözünüp agara doğru difüze olurken, inoküle edilen mikroorganizma da çoğalmaya baslar. Belirli bir inkübasyon süresinden sonra, antimikrobiyal maddenin inhibe edici konsantrasyonlarının sağlandığı diskin çevresinde üreme görülmez. Mikroorganizma antimikrobiyale ne kadar duyarlı ise, diskin etrafında oluşan inhibisyon zonu o kadar geniş olacaktır. İnhibisyon zon çapı mm cinsinden ölçülerek, mikroorganizmanın kullanılan antimikrobik ajanlara karşı duyarlılık durumu belirlenmiştir. Çalışmada kullanılan H. pylori daha önceden canlandırma yapılmış olan taze kültürden Mc Farland cihazı ile (Biosan-1B) 106’ya konsatrasyonu ayarlanarak, 100 mikrolitre alınıp, petrilere eküvyon çubuğu ile ekim yapılmış ve sonrasında diskler uygun şekilde petrilere yerleştirilmiştir. Hazırlanan ekstraktlar ve diğer örneklerden 20 mikrolitre alınıp, disklere emdirilerek, 20 dak. oda sıcaklığında bekletildikten sonra 37oC’de inkübe edilmiştir.17

BULGULAR ve TARTIŞMA Tablo 1’den de görüldüğü üzere en fazla antimikrobiyal etki 20 mm zon çapı ile sarımsaktan elde edilmiştir. Bunun yanısıra biberiye, ardıç meyvesi ve defnenin de H. plori üzerinde antimikrobiyal etkisinin olduğu saptanmış ve zon çapları sırasıyla; 17 mm, 14,5 mm ve 8,5 mm olarak belirlenmiştir. Sonuçlar Tablo 1’de verilmiştir. Diğer örneklerden olan ardıç, soğan, karnabahar, brokoli kudret narı, çörekotu yağı, defne tohumu yağı, antepfıstığı yağı, çam yaprağı ekstresi, çam yaprağı yağı, zeytin embriyosu ekstraktı ve laden ekstraktında ise antimikrobiyal etki 7 mm’nin altında olduğu için ihmal edilmiştir. Karnabahar ve brokolinin sulu ekstraktlarında da antimikrobiyal etki tespit edilememiştir Tablo 1. Çeşitli Bitkilerin H.pylori üzerine Antimikrobiyal etkileri Çalışmada Kullanılan Bitki Örnekleri

H.pyloriüzerine antimikrobiyal etkilerinin zon çapları

Sarımsak Ekstraktı

20.00 mm

Biberiye MeOH Ekstraktı

17.00 mm

Ardıç Meyvesi MeOH Ekstraktı

14.50 mm

Defne Yaprağı MeOH Ekstraktı

8,50 mm

Yapılan bir çalışmada biberiye ekstraktının çeşitli bakterilerin gelişimini etkileyici ve inhibe edici konsantrasyonları araştırmacılar tarafından incelenmiştir. Araştırmada 30oC’de 24 saat sonunda biberiye ekstraktının E. coli, S. enriditis, E. carotovora gibi gram negatif bakteriler üzerine antimikrobiyal etkisi olmadığı, ancak, L. monocytogenes, B. cereus, L. mesenteroides,

Mart - Nisan 2019

57


Bilimsel Makale S. mutans’ı tamamen inhibe ettiği saptanmıştır. Gram pozitif B. cereus’un biberiye ekstraktına karşı en hassas bakteri olduğu ve %0,06 biberiye ekstraktı varlığında tamamen inhibe olduğu belirtilmiştir. Bakterilerin inhibisyonu için minimum konsantrasyonun S. mutans için %0,5, S. aureus, L. monocytogenes, L. mesenteroides için ise %1 olduğu bildirilmiştir.6 Bir başka araştırmada ise; şifalı bitki türlerinden, Ebegümeci (Malva sylvestris L.), Karahindiba (Taraxacum officinale Weber), evelik (Rumex crispus L.), tıbbi hatmi (Althaea officinalis L.), havaciva otu (Alkanna tinctoria L.) kullanılmıştır. Bitkilerin kloroform, aseton, etanol ve saf su olmak üzere 4 farklı çözücüde ekstreleri hazırlanmıştır. Disk difüzyon tekniği ile H. pylori üzerindeki antimikrobiyal aktiviteleri belirlenmiştir. Sonuçta, kloroform kullanılarak elde edilen ekstraktların diğerlerinden daha fazla inhibitör etki göstermiştir. H. pylori üzerinde en etkili bitkinin ise Ebegümeci (M. sylvestris L.) oldugu gözlenmiştir. Nitekim bitkinin su, etanol, kloroform, aseton ekstrelerinin H. Pylori’ye karşı en yüksek inhibisyon zon çaplarını oluşturduğu (sırasıyla 8mm,13mm,14mm, 9 mm) tespit edilmiştir. Yine H. Pylori’ye karşı belirlenen en yüksek inhibisyon zon çapı (14mm), Ebegümeci (M. sylvestris L.) bitkisinin kloroform ekstresinden elde edilmiştir.11 Bizim yapmış olduğumuz çalışmada ise H. pylori üzerinde tablo 1’de belirtildiği gibi sarımsak ekstraktı 20mm, biberiye ekstraktı 17mm, ardıç 14.5mm ve defne 8.5 mm zon oluşturmuştur. Yapılan bazı çalışmalarda kültür ortamına ilave edilen %20 bal konsantrasyonunun H. pylori üzerine inhibe edici özelliğinin olduğu saptanmıştır.1 Başka bir çalışmada ise sarımsağın kalp damar hastalıklarında, kan basıncını düzenleyici, kan şekeri ve kolestrolü düşürücü bakteriyel, viral, mantar ve paraziter enfeksiyonşara karşı etkisi, ümmin sistemi güçlendirici, antitümör ve antioksidan özelliğini vurgulamışlardır. Sarımsağın antibakteriyel ajan olarak H. pylori üzerine etkili olduğu ve bu etkinin de sarımsağın içerisindeki allicinden ileri geldiği bildirilmiştir.4 Yapılan farklı bir çalışmada 53 bitki türünün, H. pylori üzerine olan antimikrobiyal etkileri, agar dilüsyon ve broth dilüsyon tekniği ile incelenmiş ve Nanenin (Mentha piperita) en etkili bitkilerden biri olduğu belirlenmiştir.5 Sarımsak ekstraktının; Gram (-) ve Gram (+) bakterilerin üremesi üzerine inhibe edici etkiye sahip olduğu3 aynı zamanda antifungal etki gösterdiği belirtilmiştir.19 Daha önce yapılan bazı çalışmalarda da sarımsağın H. pylori üzerinde antimikrobiyal etkisinin var olduğunu belirtmişlerdir.4,7,10 Allium sativum’a ait su ekstresi 100 ve 200 mg/mL konsantrasyonunda H. pylori için agarda sırasıyla ortalama 13-14 mm’lik zonlar oluşturmuş, 50 mg/mL’de herhangi bir inhibisyon zonu oluşmamıştır. Yapmış olduğumuz çalışmada ise 500mg/ml sarımsak konsantrasyonunda H. pylori üzerinde 20mm çapında zon vermiştir. Aradaki farklılığın kullanılan sarımsak ekstraktının konsantrasyon farkından, ekstraksiyon yöntemi veya bitkinin lokal özelliklerinden kaynaklandığı düşünülebilir. Bu çalışmanın sonuçlarına bakıldığında sarımsağın H. pylori’nin sebep olduğu hastalıkların tedavisinde, ilaç yapımında veya gıdalardan bulaşmasını önlemede alternatif olarak kullanılabileceği düşünülmektedir.

58

SONUÇ H. pylori günümüzde dünya nüfusunun büyük bir kısmını etkilemekte olup, özellikle gelişmekte olan ülkelerde enfekte insan sayısı %50’yi geçerek ciddi bir problem haline gelmiştir. Çoklu antibiyotik tedavilerinin insan vücuduna zararları düşünüldüğünde H. pylori enfeksiyonunu engellemek ve yok etmek için alternatif yöntemlere ihtiyaç duyulmuştur. Yapılan pek çok araştırmada görülmektedir ki bazı gıda ve bitki türleri söz konusu bakteri üzerinde antimikrobiyal etki göstermektedir. Bütün bu talep ve gelişmeler göz önünde bulundurulduğunda; H. pylori enfeksiyonunu doğal yollarla engellemek ve yok etmek için gıdaların büyük rol oynayacağı düşünülmektedir. Bu nedenle bu çalışmada 16 farklı bitki örneğinin H. pylori üzerindeki antimikrobiyal etkileri araştırılmıştır. Bunlar arasında en fazla antimikrobiyal etki gösteren örnek, sarımsak suyu olmuştur. Sarımsak dışında biberiye, ardıç meyvesi ve defne yaprağının antimikrobiyal açıdan dikkate değer bulunmuştur. Yapılan bu çalışma biberiye ve sarımsak bitkisinin güçlü antimikrobiyaller olduğunu göstermiştir. Doğal antimikrobiyallerin önem kazandığı son dönemlerde, buna benzer çalışmaların daha kapsamlı bir şekilde genişletilerek yapılması faydalı olacaktır.

Teşekkür: Çam yaprağı yağı, laden, çam yaprağı, ve zeytin

embriyosu etanol ekstrelerinin temininde yardımcı olan Sayın Faruk Durukan’a teşekkür ederiz.

KAYNAKLAR 1. Aksoy, Z., and Dığrak, M., Bingöl yöresinde toplanan bal ve propolisin antimikrobiyal etkisi üzerinde in vitro araştırmalar. Fırat Üniversitesi Fen ve Matematik BilimleriDergisi., 2006. 18 (4), 471-478. 2. Altındiş, M., Özdemir, M.,2003. Helıcobacter Pylori ve Tanısı. Kocatepe Tıp Dergisi (2), 1-12. 3. Arora,D.S. and Kaur, J.1999. Antimicrobial activity of spices. Int. J. Antimicrob.Agents. 12 (3) : 257-262. 4. Ayaz E, Alpsoy, H.C.2007. Sarımsak (Allium sativum) ve Geleneksel Tedavide Kullanımı Türkiye Parazitoloji Dergisi, 31 (2): 145-149. 5. Castillo- Juarez, I., Gonzalez, V., Jaime- Aquilar, H., Martinez, G., Linares, E., Bye, R., and Romero, I., 2009. Anti-Helicobacter pylori activity of plants used in mexican traditional medicine for gastrointestinal disorders. Journal of Ethnopharmacolog y 122(2), 402-405. 6. Del Campo, P.J., Amiot, M.-J., Nguyen-The, C. 2000. Antimicrobial effect of rosemary extracts.Journal of Food Protection. 63: 1359-1368. 7. Gowsala, P. Sivam, 2001. Protection against Helicobacter pylori and Other Bacterial Infections by Garlic The Journal of Nutrition, (131),3:1-1106S 8. Graham DY. Therapy of Helicobacter pylori: Current status and issues. Gastroenterology,118: 2-5, 2000 9.Güner,A.,Telli,N.2012. Helicobacter pylori : Yeni Bir Gıda Patojeni mi? Erciyes Üniversitesi Veterinerlik Fakültesi Dergisi 9(1);51-63

Mart - Nisan 2019


Kızartmalık yağlarınız ne kadar güvenli? 11. Kara, A.A., Algur, Ö.F., Köseoğlu, M.Ş.2016. Bazı Şifalı 10. Kadıoğlu,L.2011. Anti Helıcobacter Pylorı Terapileri. Kilis 7 Aralık Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi

CHEMICAL SOLUTIONS

Bitkilerin Helicobacter pylori üzerindeki Antimikrobiyal Akyağlarınız kontrolFen edilmediğinde sağlık açısından tiviteleriKızartmalık Cumhuriyet Üniversitesi Fakültesi Fen Bilimleri Dergisi,büyük 37- 2. riskler oluşturabilmektedir. Siz kızartmalık yağlarınızın

Toplam Polar Madde Analiz Kiti

sağlıklı olup olmadığını ne kadar takip edebiliyorsunuz? Hızlı ve 12. Karim, Maxwell, R.H. 1989. Survival of Campylobacter basitQ.N., ölçümlerden haberiniz var mı?

pylori in artifically contaminated milk. Journal of clinical Günümüzde kızartma prosesi, gıdaların tüketime hazırlanması pathology, için42, en778. sık kullanılan yöntemlerden biridir. Kızarmış gıdanın

kalitesi kızartıldığı yağın bağlıdır. Kızartma işleminde 13. Quaglia NC, Dambrosio A, kalitesine Normanno G, Parisi A, Firinu B, kızartma esnasında ısı transferi pylori oluşturmaLorussokullanılan V, Celanoyağlar, GV. 2007.Survival of Helicobacter in larının yanı sıra kızartılan gıdanın içine de nüfuz ettikleri için artificially contaminated ultra high temperature and pasteurized kritik bir öneme sahiptirler. Eski yağı kullanmaya devam etmek milk. Food Microbiol 2007; 24: 296-300. kanserojen maddelerin kızartılmış gıdaya geçmesine neden olabilir ve Wet, bu P. durum tüketicilere sağlık tehlike 14. Rode, H., De M., Cywes, S. 1989. Theaçısından antimicrobial KötüL.yağ kötü kızarmış gıda demektir ve Scibu da effect ofoluşturabilir. Allium sativum ( garlic). South African Journal of ence. 85işletmenize : 462-464. zarar verir.

Kızartma işleminde kullanılan yağlar, kızartma esnasında ısı transferi oluşturmalarının yanı sıra kızartılan gıdanın içine de nüfuz ettikleri için kritik bir öneme sahiptirler.

Polar maddelerin miktarı, yağın bozulma derecesi hakkında bilgi verir.

Toplam Polar Madde olarak (TPM) bileşikler 15. Roland E. Poms and Sita R. adlandırılan Tatini Survival of polar Helicobacoluşur ve kızartma yapıldıkça miktarları artar. Polar maddelerin ter pylori in ready-to-eat foods at 48C Department of Dairy miktarı, yağın bozulma derecesi hakkında bilgi verir. Resarch and Bacteriology universty of Agricultural Sciences 33 de “Kızartma Amacıyla Kullanılan Katı ve Sıvı Yağların A-1180 Türkiye’ Wien, Austria.

Kullanılabilir / Good

Kontrol Kriterleri Tebliği (TEBLİĞ NO: 2007/41)”’nde Toplam

16. Sandıkçı F.1996. enfeksiyonları.. Polar M.Ü., MaddeKöksal, üst limiti %25 Helikobakter olarak belirtilmiştir. Bu değerin Enfeksiyon Hastalıkları. Tıp kullanılmaması Kitabevleri, İstanbul, üstündeki yağlarınNobel kesinlikle gerekir. s:1005-9,Ülkemizde 1996. genellikle makine ile ölçüm yaparak kızartmalık

<5 %

yağların toplam polarKaynaklı madde miktarını ölçmektedirler.Gıda Fakat 17. Şahin,E. 2006. Bitkisel Antimikrobiyallerin ve bayili Üzerinde yapılarda ilk yatırım Kaynaklıözellikle Bazı küçük Pato işletmelerde Mikroorganizmalar Etkileri yüksek kaldığı için makine alımı her zaman yapılmaİstanbulmiktarı Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda makta ve ölçümler tam anlamıyla yapılamamaktadır. Mühendisliği Bölümü, Yüksek Lisans Tezi.

6-12 %

Bu sebepten dolayı Türkiye’de üretimine ve satışına başlanan

13-16 %

18. Tenover, EC. ve Fennel, Cd.. (1991). The genera Campylobactoplam polar madde ölçüm kit makine ile ölçümde yaşanan ilk maliyetinin fazlalığı, kullanımda zorlukları ter and yatırım Helicobacter. In "Procaryotes" 2nd ed. yaşanılan (Ed. by Ballowa, (ölçüm uzun süre temizlikVol. ihtiyacı, A: Truper, H.G.;için Dworkin, M.;ihtiyacı, Harder,her w.;kullanımda Heinz Schleifer) V. uzman personel kullanım zorunluluğu, hızlı bozulabilme, yıllık Springer-Verlag. 3488-3511.

17-23 %

kalibrasyon ihtiyacı vb) ortadan kaldırarak bütün işletmelerde

19. Tsao,kızartmalık S. and Yin, M.kontrolünün 2001. In vitro activityhedeflenmiştir. of garlic oil and yağın sağlanması four diallyl sulphides against antibiotic-resistant Pseodomonas Toplam Polar Madde Test Kitinin Özellik ve Avantajları; aeruginosa and Klebsiella pneumoniae. Journal of Antimicrobial • Herhangi ekipmana gerek kalmadan kızartma yağı kalitesini Chemotherapy. 47 bir : 665-670.

>24 %

kontrol etmeyi sağlar.

20. Vale, F.F, Vitor J.M.B. Transmission pathway of Helicobacter • Hızlı sonuç verir (1 dk) pylori: Does food play a role inrural and urban areas. Int J Food • Basit bir138: eğitimle Microbiol 2010; 1-12bütün personel ölçüm yapabilir

• Uygun maliyete kızartmalık yağların kalitesi kontrol edilebilir

21. Warren, J.R. ve Marshall, B. (1983). Unidentified curved bacilli • Test yapılan tüp uzun chronic süre oluşan rengi Lancet koruyabilir ve bir on gastric epithelium in active gastritis. i: 1273sonraki analiz ile kıyaslamak amacıyla saklanabilir. Bu şekilde 1275. kullanılan yağın kızartma performansı da takip edilebilir.

22.Goodwin, C.S., Armstrong, Marshall, 1986. Campylo• Kızartma yağlarındakiJ.A., Toplam Polar B.J., Maddelerin kısa sürede bacter pyloridis, gastritis, and kolorimetrik peptic ulceration. Journa of belirlenmesini sağlayan analizdir. ClinicalToplam PathologyPolar 39(4),Madde 353–365değerlerini kontrol etmek hem

yasal yükümlülükleri yerine getirmenizi hem de kızartma yağını optimum oranda kullanmanızı sağlar. Ölçümün firmaların maliyetlerini düşürmeye etkisi bulunduğundan bahsedebiliriz. Mesela bir restoran müşterimiz yağ kullanım malıyetini yaklaşık % 40 oranında düşürdü. Yine erken yağ attığını fark eden müşterilerimizden yağı daha optimum kullanarak maliyetlerini düşürmüşlerdir.

Kullanılamaz / Bad

■ Yönetmelik; Türkiye’de “Kızartma Amacıyla Kullanılan Katı ve Sıvı Yağların Kontrol Kriterleri Tebliği (TEBLİĞ NO:2007/41)”’nde polar madde üst limiti %25 olarak belirtilmiştir. Bu değerin üstündeki yağların kesinlikle kullanılmaması gerekir. ■ Özellik ve avantajları; Kızartma yağlarındaki Toplam Polar Maddelerin kısa sürede belirlenmesini sağlayan kolorimetrik analizdir.

Herhangi bir ekipmana gerek kalmadan kızartma yağı kalitesini kontrol etmeyi sağlar. Test yapılan tüp uzun süre oluşan rengi koruyabilir ve bir sonraki analiz ile kıyaslamak amacıyla saklanabilir. ■ Ölçüm Aralığı 5 % , 6-12 % , 13-16 % , 17-23 % ve 24 %

Tel: +90 216 706 69 90 info@mschemicalsolutions.com

www.mschemicalsolutions.com

Aralık 2018

Mart - Nisan 2019

45

59


KÜÇÜK İLANLAR Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Poligon Catering Adresi: Uğur Mumcu Mah. N Cad. No 61 Sultan Gazi - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0533 238 59 67 - 0212 594 76 15 www.poligoncatering.com.tr e-mail: poligoncatering@hotmail.com

Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 503 46 59 www.zibacatering.com e-mail: info@zibacatering.com

Firma Adı: Sefam Tur. Gıda Org. İşl.Tic. Ltd. Şti Adresi: Kurtköy Mah. Ankara Cad. Başkale Sk. No:2 D: 6 Pendik - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 304 14 14 www.sefamcatering.com e-mail: sefam@sefamcatering.com

Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres: OSB 2. Etap 24. Cad. No:24 Döşemealtı Antalya Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com

Firma Adı: Karmen Catering & Organizasyon Adresi: Konutkent Mah. 3028. Sk. No: 2A/208 Çankaya /Ankara Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0312 911 16 86 GSM: 0544 786 11 04 e-mail tugba@karmenkurumsal.com www.karmenkurumsal.com

Firma Adı: Aydın Yemekçilik Adresi: İnönü Mah.382 Sk. No:11 Ceyhan -Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0322 613 17 19 GSM: 05341 844 8739 aydin-yemek@hotmail.com www.aydinyemekcilik.com

Firma Adı: Etiler Gıda San.– Siesta Catering Adresi: F. S.Mehmet Mah. Mücevher Sokak No:4 Sarıyer İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 229 92 50 Faks: 0212 229 25 56 e-mail:info@etilergida.com www.etilergida.com

Firma Adı: Mutfak Akademi Toplu Yemek Üretimi Adresi: Üçevler Mah. Burçak Sk. Oruç Plaza K:1 No:4 Nilüfer / Bursa Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering GSM: 0553 809 40 46 - 0530 469 59 56 e-mail:muhasebe@mutfakakademi.com.tr www.mutfakakademi.com.tr

Firma Adı: Keyveni Kurumsal Hazır Yemek Adresi: Gürsel Mah. 28 Nisan Cad. No:12 Kağıthane - Ankara Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 320 57 60 Faks: 0212 229 25 56 e-mail: info@keyveni.com.tr www.keyveni.com.tr

Firma Adı: Eges & Egem Yemek ve Catering Hİzmetleri Adresi: Ulukent Sanayi Bölgesi 10007 Sk. No: 2/4 Menemen - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 8332729 GSM: 0553 211 83 15 e-mail: info@egesyemek.com.tr www.egesyemek.com.tr

Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim Sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa Cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 7279925 Faks: 0212 7279939 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: Özar Yemek Adresi: Kemalpaşa Mah. Çanakkale Cad. No:48/A Bornova İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0533 453 24 58 Faks: e-mail: huseyin@ozaryemek.com www.ozaryemek.com Firma Adı: Erencan Yemek Üretim Gıda San. Tic. Ltd. Şti Adresi: Girne Mah. Narlıdere Cad. No: 64/B Maltepe / İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 388 42 66 GSM: 0539 883 06 91

Sos Üreticisi

Firma Adı: Kurel Gıda Tarım ürünleri Adresi: Özsan Sanayi Sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: Kahvaltılık ve Yemeklik Sos Üretimi Tel: 0422 238 04 74 Faks: 0422 238 36 42 e-mail:info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr

KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR? Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların kırılma ihtimali çok düşüktür. Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine düşerse bazen kırık görülebilir. 60

Mart - Nisan 2019


Hazır Gıda Üretimi

Endüstiriyel Mutfak Malzemesi

Firma Adı: Zahra Gıda San.Tic.Ltd.Şti Adresi: Dostluk Sk. No:12 K:1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0212 280 19 12 - 0532 722 1911 e-mail: info@zahragida.com www.zahragida.com

Bulgur Üreticisi Firma Adı: Önersan Gıda Nak. İnş.Tar. San ve Tic.Ltd. Adresi: OSB 1.Bulvar No: 9 Artuklu - Mardin Faaliyet alanı: Bulgur Üreticisi Tel: 0482 502 04 02 Faks: 0482 502 04 03 e-mail: info@onersanbulgur.com www.onersanbulgur.com

celikayonline.com Firma Adı: Çelikay Elek. Ev Alet İnş. End. Mutfak Eşy. Ltd. Şti Adresi: Plevne Cad. No:88 Gülveren Mamak Ankara Faaliyet alanı:End.Mutfak Sanayi Tel: 0312 319 08 08 Faks: 0312 319 20 60 e.mail:celikayonline.com www.celikaymutfak.com

Çay

Diğer Firma Adı: Ezineli Gurme Adresi: Koşuyolu Mah.Alidede Cad. Demirli Sit. No: 9 / B Kadıköy - İstanbul Faaliyet alanı: Kahvaltı Tel: 0216 402 11 44 GSM: e-mail:info@ezineligurme.com www.ezineligurme.com

Firma Adı: TUB Gıda Teknoloji kozmetik Turz. İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti Adresi:Mustafa Kemal Mah. 2146 Sk. No:4 /A Çankaya Ankara Faaliyet alanı: Çay üretimi Tel: 0312 219 59 65 Faks: 0312 219 59 44 e-mail: teatubco@gmail.com www.tea-tub.com

Firma Adı: TurgayBey Toptan Gıda Sanayi Adresi: Mega Center Gümrük İskelesi Cad. A Blok No: 537 Bayrampaşa - İstanbul Faaliyet alanı: Balkan Süt Avrupa Yakası Distribütörü Tel: 0212 437 25 55 GSM: 0544 634 25 25 e-mail: turgaybeytoptan@gmail.com Firma Adı: : Kaan restoran Kafetarya Gıda Tic. A.Ş Adresi: Şerifali Mah. Barbaros Cad. Şehit Sk. No :27 Ümraniye- İstanbul Faaliyet alanı: Resttoran ve Cafeterya Tel: 0216 302 16 13 Faks: GSM: 0534 648 15 71 e-mail: tugba.sen@happymoons.com.tr web: www.happymoons.com.tr Firma Adı: Arpet Kalıp Plastik Sanayi Adresi: İvedik OSB 1333 Cad.. No: 20 Yenimahalle - Ankara Faaliyet alanı: Kalıp ve plastik sanayi Tel: 0312 395 20 43 Faks: 0312 395 20 82 GSM: 0549 630 02 08

Pasta - Tatlı Üreticisi

Firma Adı: Donuk Pasta Üretim ve Pazarlama A.Ş. Adresi: Arslanbey Mah. Uzun Sk. No.46 Kartepe / Kocaeli Faaliyet alanı: Donuk pasta üretimi Tel: 0850 532 00 41 GSM: 0535 464 84 21 e-mail: muhasebe@milanocakes.com.tr www.milanocakes.com.tr

Sütlü Tatlı Üretimi

Fevzi Çakmak Mah.Turgut Özal Bulvarı No:21 Taşoluk - Arnavutköy - İstanbul Tel: 0212 682 10 40 Faks: 0212 682 10 35 info@renkgida.com.tr www.renkgida.com.tr Mart - Nisan 2019

61


Kitap Hayattır

“Yatmadan önce okuyabileceğiniz iyi bir kitap ya da dergiye sahip olduğunuzu bilmek zevklerin en büyüğüdür”… V. Nabokov

Zerrin ÖZCAN

zerrin.ozcan@ardayayin.net

Anlatamadığım her şeyi bir bakışımla anlayabilecek bir yürek var ki okyanustan daha derin. Bu âleme onu aramaya gelmişçesine yalnız isen eğer, umudunu yitirme Ey Sevgili. Şimdi kendi kendimi adam etmeye uğraşırken gecenin bu yarısı, kalbim ateş topu gibi sıcak. Kimseye ait değil bu duygum layık olandan başka ve kalbim eşsiz bir hazineyken tam da içimde taşıdığım, girebilir misin gözlerimden içeri? Aşk korkusu sarmışken benliğini, korkmak ne kadar da kaçak bir his... Bir mucizeye şahit olan her canlı gibi donup kalırsın. Bir mucizedir sevda... Kırk yılda bir yaşayabileceğin... Hz. Musa’nın denizi yarması gibi, tüm korkularını parçalayıp gel... Anette İnselberg, şifa, enerji, şamanlık, bilinçaltı temizliği gibi konularda yoğun eğitimler aldıktan sonra seminerler düzenleyerek bilgilerini insanlarla paylaşmaya başladı. Destek Yayınları etiketiyle kitabevi raflarındaki yerini alan ilk kitabı Her Şey Değişir de bu paylaşımlardan biri… İnselberg bu kitapta çeşitli ritüeller ve meditasyonlarla hayatınızı nasıl değiştirebileceğinizin ipuçlarını veriyor. Anette İnselberg, Her Şey Değişir ile insanlara cesaret ve moral aşılıyor, olumsuzluklar karşısında sağlam durabilme ve yeniden ayağa kalkabilme gücü veriyor. Ateşoyuk halkı alevlerin gölgesinde, artık savaşın çığlıklarını dinliyor. Kızıl gök ve kara kışın ortasında kalan tüm sırlar, çorap söküğü gibi birer birer çözülmeye başlıyor. Sınanan bir aşk, kaybedilen güven ve kapıda bekleyen kayıpların hikâyesi bir kez daha yazılıyor… Bir orman yandı. Adamlar haykırdı, kadınlar sustu, dalları arasında şafağın doğumunu sancıladı. Bastığı toprak alevlerle yarılırken ikisi de iki uçtan birbirine baktı, çünkü başlayan savaşın ilk narası ikisi arasında atışmıştı. Ne adam kadını bıraktı ne de alevler bir an olsun durup soluklandı. “Küçük İtalyan köyü Sostigno’da her yer taşlarla dolmaktadır. Tarlalarda, sokaklarda, evlerde açıklanamaz bir şekilde ortaya çıkan ve gün geçtikçe sayıları artan taşlar canlı varlıklarmış gibi hareket ederler. Fısıldadıklarını duyanlar bile olmuştur… Jeologlar, taşların bölgedeki yer kabuğu yapısının bir sonucu olduğunu öne sürseler de köyün taşlarla dolmasına bir açıklama getiremezler. Böylece köylüler, inanışları ve tecrübeleri ışığında yaşadıklarını anlamlandırmanın ve taşlarla mücadele etmenin yollarını aramaya başlarlar. Yoksa doğa yılların intikamını mı alıyordur? Belki köy halkının sakladığı sırlardır sebebi?..” 62

Mart - Nisan 2019


Sarıyaz ve Kara Yarısı Mahir Ünsal Eriş altı yıl aradan sonra iki yeni öykü kitabıyla okurların karşısına çıkıyor.

Andrew Clements, öğrenci- Ahmet Büke’den, minik okurları lik hayatını resmettiği okul için sevgi ve umut dolu, eğlencehikâyelerine bir yenisini ekledi. li bir hikâye! Sevilen öykücü, Okuldaki haylazlıklarıyla ünlü Eyvah Babam Şiir Yazıyor! ve Clay, çizdiği bir portre kari- Annemle Uzayda ile başlayan katürle bardağı taşırır. Müdürün Zeyno Kitapları’na bambaşka bir odasındaki azarlardan kurtul- macera ekliyor. sa da, övgüler alacağını sandığı ağabeyinden kurtulamaz. Kendi yaptığı hataları kardeşinin tekrarlamasını istemeyen ağabey, ondan söz alınca, Clay okulda sorun çıkarmamaya çabalar. Tam ailesinin ve müdürün güvenini kazanmak üzereyken yine işler karışır. Clay, suçsuz olduğunu ispatlamaya çalışırken, başına bela açmadan durmayı başarabilecek midir?..

Ekonomik koşullar, işsizlik, taşınma, şehir ve okul değiştirme gibi çocuklarla paylaşılması zor konular, yazarın güçlü öykülemesiyle ve sıcacık ayrıntılarla harmanlanıyor. ans hristian Andersen dülü adayı başarılı illüstratör Sedat Girgin’in desenleriyle renklenen bu yeni ve neşeli aile öyküsü, yaşamın ve arkadaşlıkların dayanışmayla güçlendiğini de duyumsatıyor.

Susanna Tamaro’nun çarpıcı ve dokunaklı yeni kitabı Bakışınla Aydınlanır Dünya yoğun bir dostluğun öyküsü. Yazar, on altı yaşında geçirdiği trafik kazası nedeniyle engelli olan ve 2017’de elli yaşında kanser yüzünden hayatını yitiren şair Pierluigi Cappello’yla arasındaki derin arkadaşlığı taşıyor kitabın sayfalarına. Bununla yetinmeyip kendi çocukluğu, ergenliği ve gençliği hakkında hayli dokunaklı ve kişisel itiraflarda bulunuyor. Böylece bu dostluğa adanan sayfalar olağanüstü bir samimiyetle ışıldıyor. Zira fazlasıyla duyarlı, kırılgan ve ürkek bir kişiliğe sahip, bu sebeple de arkadaşları tarafından hep dışlanmış olan Tamaro, bir de ailesinin duyarsızlığıyla karşı karşıya kaldığından çocukluğunda derin yaralar almış, karakteri esaslı bir imtihandan geçmiştir.

Aynı olayın etrafında dönen ve birbirine bağlanan sekiz öyküden oluşan Sarıyaz’da, yine küçük bir kıyı şehrindeki sıradan insanların dünyalarına ışık tutuyor. Onların aşklarına, hüsranlarına, isyanlarına, hezeyanlarına, kalp yaralarına ve her şeye rağmen hayata tutunma çabalarına tercüman oluyor… Mahir Ünsal Eriş, Kara Yarısı’nda ise, yaşadıkları yerlerin küçük dünyalarına, aşamadıkları içsel sınırlara yahutmuhitin kalıplarına hapsolanları ele alıyor. Kimi öykülerde kasabaların dar sokaklarında gezip tutucu, küçük, hiçbir gelecek vaat etmeyen yerlere sıkışıp çırpınanları resmediyor. Kimilerinde de bir kaza ya da alın yazısına kurban gidenlerin yahut âdemoğlunun kara yarısına; yani hasede, fesada, çekememezliğe hatta basbayağı içindeki şerre kaptıranların peşine takılıyor.

Auden Dare, hayata alışılmadık bir perspektifle bakıyor: O, renkleri göremiyor. Doğuştan sahip olduğu, nadir görülen bu durum, Auden için her şeyi daha da zorlaştırıyor. Auden taşınmak zorunda kaldığı yeni kasabada tuhaf olayların ortasında bulacak kendini: Babasına dair sırlar, beklenmedik dostluklar... Peki ya yağmurlar? Hayal ettiğinden daha büyük olan bu keşif yolculuğunda kuraklıkla savaşan dünyanın geleceğini değiştirebilecek mi? 2016'nın en iyi gençlik kitabı. Heyecan verici... Bethell bütün klişeleri altüst ediyor.

İlk firar, ilk korku, ilk öpüşme, ilk kayıp, ilk gözaltı, ilk açılım, yetmiş yaşında yaptırılan ilk dövme, hacizden sonra eve alınan ilk eşya, ilk suç ortaklığı, ilk itiraf... Sadece kadın yazarlar ve çizerler olarak Rağmen kitap dizisinin “İlkler” sayısı için bir araya geldik. Son derece renkli ve karanlık, hepimizin başına gelecek kadar sıradan ve enteresan bu hikâyeleri okurken patlayan havai fişekler sırasında hiçbir canlıya zarar gelmemiştir. Bu kitabın telif geliri, tüm yazar ve çizerler tarafından Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’na bağışlanmıştır.

Mart - Nisan 2019

63


Mekan

Boğaz ve Tarihi Yarımada Manzarasıyla Büyüleyen Conrad Istanbul Bosphorus’ta

İftar Keyfi Bir Başka Yaşanıyor

Conrad İstanbul Bosphorus, iftar bereketini sevdikleriyle paylaşmak isteyenlere, Tarihi Yarımada ve Boğaz manzarasına sahip mekanı Manzara Restaurant’ta Ramazan’a yakışır bir menü sunuyor. Türk ve Osmanlı mutfağının en özel lezzetlerini Conrad’ın usta şeflerinin yorumuyla deneyimleyebileceğiniz iftar menüsü, çeşitliliği ile de göz dolduruyor. Conrad İstanbul Bosphorus, Tarihi Yarımada ve Boğaz manzarasına sahip mekanı Manzara Restaurant’ta 11 ayın sultanı Ramazan ayı boyunca lezzeti ve çeşitliliği ile göze çarpan çok özel bir menü sunuyor. Conrad’ın usta şefleri tarafından hazırlanan tadına doyulmaz iftar set menüsü, ailenizle, dostlarınızla ve iş arkadaşlarınızla iftar yemeğinde buluşmak için en güzel seçenek. Manzara Restaurant’ın muhteşem manzarası eşliğinde servis edilecek set menü, Medine hurması, bal kaymak, sucuk,

64

pastırma ve Ramazan pidesi gibi iftariyeliklerle başlayacak. Lebeniye, şehriyeli tavuk ve mercimek gibi içinizi ısıtacak çorba çeşitlerinin ardından, zeytinyağlı tabağı, pastırmalı paçanga böreği, ıspanaklı ve yumurtalı pide, kuru patlıcan dolması gibi geleneksel lezzetlerle devam edecek. Üç farklı alternatifin bulunduğu ana yemek seçenekleri arasında ise patlıcan beğendili kuzu incik, iç pilav ve kremalı ıspanakla servis edilen tavuk şiş ve ağır ateşte fırınlanmış dana antrikot yer alacak. Ramazan sofralarının olmazsa olmaz tatlısı güllaç Conrad’ın eşsiz yorumuyla sunulurken, vanilyalı dondurma ile servis edilen irmik helvası ile vişneli ekmek kadayıfı lezzetin sanata dönüştüğü set menünün diğer tatlı seçenekleri arasında yer alacak. Çok özel lezzetlerin bir araya geldiği iftar yemeği, Osmanlı şerbeti, çay, kahve ve lokum ikramı ile son bulacak. Manzara Restaurant, kusursuz servisi ve eşsiz lezzetleriyle kalabalık iftar davetleri için de ideal.

Mart - Nisan 2019


Eylül 2018 21


4


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.