Cg edergi 65

Page 1

CATERING g u i d e Yıl / Year :13 Sayı / Issue: 65 Mayıs / April 2017

www.ardayayin.net

Fiyatı / Price:10 TL ISSN 1308 - 4585

Ev Dışı Tüketim pazarı %20 küçüldü Piliç Eti, protein açığını kapamada öne çıkıyor… “Hoş geldin ya Şehr-i Ramazan”

Helal Gıda Pazarı sürekli olarak büyüyor

Kırmızı Et Dosyası

◆ Et ithalatı dışında diğer her türlü tedbir alınabilir

“Hakemli Dergi”



Mayıs 2017


Mayıs 2017


Mayıs 2017


Mayıs 2017

Endüstriyel mutfak ve ev eşyalarında Türkiye’nin ve dünyanın seçkin markalarıyla donatmak için hizmetinizdeyiz Şimdi mutfağınıza mutluluk katacak ürünlerimizle sizinleyiz

Gelin mutfağınızı birlikte güzelleştirelim

www.CELIKAYONLINE.com Endüstriyel mutfak ekipmanları Ev eşyaları

4


Mayıs 2017

5


Mayıs 2017

Mutfak takımları için

Kurutma, parlatma ve hijyen makineleri Teknik Özellikleri ■ Bir saatte ortalama 500 adet farklı ebatlardaki tabak tabldotları ve tepsileri siler, kurutur hijyenik bir şekilde servise hazır duruma getirir. ■ Makina 304 kalite paslanmaz çelikten üretilmiştir. ■ Elektrik: 220V 50 Hz. ■ Ağırlık: 70 Kg. ■ Ebatlar: 70x50x65 cm ■ Makinada 1000 W ısıtıcı rezistans kullanılmaktadır. ■ Makinada kullanılan ve kurutma, parlatma ve hijyen sağlayan mikrofiber fırçalar kullanılmaktadır. ■ Makinalarımız 2 yıl garantili ve CE belgelidir.

KMS / TB - 500 Tabak, Tabldot, Tepsi Silme Makinesi

Ikitelli Org. San. Bölgesi Triko Center San. Sit. M7 Blok No: 131 Basaksehir - Istanbul Telefon: 0212 671 42 74 Faks: 0212 671 42 74 e.mail: info@kms.com.tr 6

www.kms.com.tr


Mayıs 2017

Dermansızlığa Gözdağı veriyoruz... Sifa Kaynagı

Güçlü kemikler için:

Kaşık kaşık sağlık

www.grafiksanatlar.net

protein,mineral vitamin, enerji kaynağı KEMİK SUYUNUN FAYDALARI Kemik suyu; insan vücudunda kolayca çözülüp kullanılabilen doğal bir protein, mineral, vitamin, yağ ve enerji kaynağıdır.

Çok daha fazlası için karekodu akıllı cep telefonunuz ile okutunuz.

Tel : 0 ( 312 ) 736 64 44 WhatsApp : 0 ( 532 ) 162 72 93 Ankara İrtibat : 0 ( 312 ) 736 49 69

www.belpinarsucuk.com.tr


Mayıs 2017

Catering firmalarının ÇözbiM-Xsentius’a geçmesi için bir çok sebebi var… Nedir Xsentius?

Xsentius Catering sektörünün “olmazsa olmazı” ÇözbiM Yazılımın geliştirmiş olduğu İnteraktif bir Web Portal yazılımıdır.

Hızla gelişen catering sektörününde internet teknolojilerinden faydalanarak iş akış süreçlerini kısaltmak, rahatlatmak, günlük rutin bazı işlemlerini otomasyona bağlamak amacıyla

kullanıcılarımızın ihtiyaç duyacağı konuları saptayarak Xsentius Web Portal yazılımı geliştirdik.

Xsentius Web Portal uygulaması sayesinde artık yemek firmaları; müşterilerine ve satıcılarına verecekleri kullanıcı adı ve şifreler ile aşağıda bahsedilen işlemleri kolayca yapabileceği gibi, kendileri de, tüm Müşteri ve Satıcılarının hareketlerini takip edebilmekte ve firmaya özgü raporlar alabilmektedir.

Xsentius Portal’da Neler Yapılır? Müşterileriniz; ■ Mönülerini, internetten online görsün, ■ Günlük sayılarını telefonla bildirmek yerine, internet üzerinden online girsin, ■ İhtiyaç duydukları malzemeleri internet üzerinden online girip sipariş versin, ■ Cari hesap mutabakatlarını online görsün, ■ Size söylemek istedikleri notları, mesajları internet üzerinden online girip size haber bıraksın, ■ İsterseniz mönülerde seçmeli olarak seçmesini istediğiniz yemeklerden seçerek mönüleri internetten belirleyebilsin,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için,

Satıcılarınız;

Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM-Xsentius Portalına geçin.

■ Cari hesap mutabakatlarını internet üzerinden online görebilsin, ■ Sattıkları malzeme fiyatlarını portal üzerinden güncelleyip girebilsin, ■ Satıcıların, firmadan aldığı siparişleri ve teslimat durumlarını görsün ve sorgulayabilsin, ■ Size söylemek istedikleri notları, mesajları internet üzerinden online girip size haber bıraksın,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için,

Firmanızın;

Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM - Xsentius Portalına geçin.

■ Tüm müşterilerinin ve satıcılarının borç-alacak durumunu görüntüleyebilmesini, cari hesap ekstrelerini alabilmesini, ■ Cari hesap mutabakat raporlarını alabilmesi, aylık bazda borç-alacak rakamlarını görebilmesini, ■ Özet-detaylı stok durum raporları görüntüleyebilmesini, ■ Müşterilere ait sarf malzeme siparişlerini görüntüleyebilmesini, ■ Aldığı-verdiği siparişleri görüntüleyebilmesi,mutfakların merkeze vermiş olduğu siparişleri görüntüleyebilmesini, satıcıların siparişlerini görüntüleyebilmesini ve sorgulamasını, ■ Müşterilerine ait aylık mönüleri görüntüleyebilmesini, ■ Son dakika finansal raporu ile günlük yada aylık olarak kasa-çek-satın alma-satışlar/alışlarbanka raporu – personel raporu gibi raporlar alabilmesini, ■ Müşteri ve satıcılarının mesajlarını portal üzerinden yanıtlayabilmesini,

İstiyorsanız ve daha bir çok özellik için, Sizin için hazırladığımız, ÇözbiM - Xsentius Portalına geçin.

www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr


Mayıs 2017


Mayıs 2017

“Güncelle, Bilimi birleştiren Dergi”

CATERING g u i d e İmtiyaz Sahibi ve Sorumlu Müdür Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net 0507 179 56 02 Reklam Yönetmeni Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net Yayın Danışmanı Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr Abone Sorumlusu Sabah ÖCAL

Temsilcilikler Ankara: Okan KARAHANLI okan.karahanli@ardayayin.net 0553 076 02 00 Zonguldak: Cahit AKMAN 0544 649 51 67 Antalya: Erdal ARIK 0533 6487522

Danışma Kurulu Prof. Dr. Ahmet AYAR Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Dr.Hüseyin K.BÜYÜKÖZER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY

Mekan ve Chef Editörü Merve Nur AŞIK Translator Yağmur Özge ARIK

Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Necmiye Güldürsün - Akpaz Catering Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Kurumsal Yemek Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Yemek Bahadır Aydın - Parıltım Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven -AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl:13 Sayı: 65 30 Mayıs 2017 Fiyatı:10 TL ISSN 1308 - 4584

16-Et ithalatı dışında diğer her türlü tedbir alınabilir 20-Ev Dışı Tüketim pazarı %20 küçüldü 24-Dondurma yemek insanları mutlu eder 28-Helal Gıda Pazarı sürekli olarak büyüyor 41-Piliç Eti, protein açığını kapamada öne çıkıyor… 42-“Haksız iddialar, meyve suyu ve sağlık ilişkisinde doğru olmayan ön yargıları beslemektedir“ 50-Poşetli bitki ve meyve çayları gülümsetiyor 52-Doğal, organik dezenfektanlar bir gün mutlaka kimyasalların yerini alacak... 59-Bitkisel yağ sektörünün 2016 yılı değerlendirmesi

Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com

www.ardayayin.net Baskı

Başak Matbaacılık ve Tanıtım Hiz.İth. İhr.Tic.Ltd.Şti Anadolu Bulvarı MEKA Plaza No:5 /15 Gimat Yenimahalle - Ankara Tel: 0312 397 16 17 Faks: 0312 397 03 07 Dağıtım - Yurtiçi Kargo Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.

Editör’den

İçindekiler 14-Sorunun kaynağı olarak kırmızı et arzının yetersizliği görülmektedir

Yönetim Yeri

Merhaba Baharı görmeden bitirdik. Çok şükür... Küresel ısınma yüzünden mevsimlerin de dengesi şaştı. Tabiki doğanın dengesi şaşınca bizlerinde dengesi alt üst oldu. Haziaran geldi hala kalın giysilerle dolaşıyoruz. Catering Guide Dergisi bu sayısında “Kırmızı Et Dosyası”nı açıyor. Uzun zamandır sıkıntılarla boğuşan sektörün problemlerini sektörün kanaat önderlerine sorduk. Ramazan’ın gelmesi ile birlikte Helal gıda kavramı öne çıktı. Helal Gıda sektörü sürekli büyüyen bir görüntü sergiliyor. Ayrıntılar sayfalarımızda yer alıyor. Alanında uzman kişilerin yazılarından oluşan dergimizin diğer konularının da ilginizi çekeceğini düşünüyoruz. Yeniden buluşuncaya kadar hayırlı ve bol kazançlı günler dilyoruz

Bilimsel Kurul Editör Prof.Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fakültesi Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet KAYACIER - Bursa Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi Prof. Dr. Harun DEMİRKAYA - Kocaeli Üniversitesi Prof. Dr. Yekta GÖKSUNGUR - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fakültesi Prof. Dr. Sedef Nehir EL - Ege Üniversitesi Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni.Su Ürünleri Fakültesi Doç. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi Doç. Dr. A. Kemal SEÇKİN - Bursa Teknik Üniversitesi Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi

10

Doç. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Doç. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi Doç. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Yrd. Doç. Dr. Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Dr. Ahmet YAMAN - Abant İzzet Baysal Üniversitesi


Mayıs 2017

Ben yürek sızlamasından korkmam… Bilirim ki sızlayan yürek sayısı ne kadar fazla olursa umutlar o kadar çok, o kadar hızlı yeşerir.

Dursun ARIK 0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net

Yüreğiniz sızlıyor mu? Yürek sızısının ne olduğunu bilmeyen var mıdır? Tabi ki yoktur. Her insan yürek sızısının ne olduğunu bilir. Ne kadar acı verdiğini, insanı nasıl çaresiz bıraktığını da bilir. Bilmiyorsa insan değildir zaten… İnsanın park’ta üstüne basılmış bir çiçek, yol kenarında ölmüş bir kedi yavrusu görünce yüreği sızlar. Aç olduğu her halinden belli olan çocukları sokaklarda dilenirken gördüğünde, üstelik de elinden bir şey gelmeyince yüreği sızlar. Lokması boğazında kalır. Nefes almakta zorlanır. Zorlanmıyorsa insan değildir zaten… Yıllarca okumuş, öğretmen olmuş ama bir türlü ataması yapılmayan bir genç dayanamayıp kendini asıyor. Cebinden sadece 6 Tl. çıkıyor. Olayı gazetelerde iki satır haber olarak görür, insanın yüreği sızlar. Yüzde 12,7 olarak açıklanan işsizlik rakamlarını hatırlayıp, akşam evine ekmek götüremeyen babalar, sofraya bir tas çorba koymakta zorlanan anneler aklına gelir yüreği sızlar. Üzülür Üzülmüyorsa, insan değildir zaten… Yurttaşlar, devleti yönetenlerle aynı görüş ve fikirde olmasalar da güvenmek ister. Yöneticilere, güven duygusu zedelendiğinde yüreği sızlar. Yöneticiler ise halka yalan söylemekten, kandırmaktan bir türlü vazgeçmez. Onlar yalan söyler, halk inanır. Halk bir süre sonra kandırıldığını anladığında kendini kötü hisseder. Kötü hissetmiyorsa, insan değildir zaten… 31 Mayıs akşamı Şırnak’ın Şenoba ilçesinden gelen helikopter kazası sonucunda 13 kahraman askerimizi şehit verdik. Aynı gün içinde 3 askerimizi de teröristlerle yapılan mücadele de kaybettik. Yüreğimiz sızladı. Allah rahmet etsin. Türk Milletinin başı sağolsun. Asıl dram şehitlerin kimliği açıklanınca ortaya çıktı. Şehit Yarbay Songül Yakut Ergenekon Balyoz sürecinde Ordudan atılmış, suçsuz olduğu anlaşılınca da geri dönmüş. Ordudan atıldığında ne çok insan, yöneticilerin doğru yaptığını düşünüp sevinmişlerdi. Hiç yürekleri sızlamadan. Şehit Tümgeneral Aydoğan Aydın ise 15 Temmuz mağdurlarından, önce gözaltına alınıp Yurt dışı yasağı getirilerek serbest bırakılanlardan. O da görevden alındığında ne çok insan, yöneticilerin doğru yaptığını düşünüp sevinmişlerdi. Sorgulamadan, empati yapmadan. Bugün bu kahramanların ardından üzülüyorlar. Ağlıyorlar. Bu kişilere ve benzerlerine yaşattıklarını yok sayarak, hata yaptıklarını söylüyorlar Hatadan dönmek erdemdir. Çekilen unutulur. Ancak insanları, saf, salak yerine koyup aynı haksızlıklara devam etmek ise toplumun yüreğini sızlatır. Ben yürek sızlamasından korkmam… Bilirim ki, sızlayan yürek sayısı ne kadar fazla olursa, umutlar o kadar çok, o kadar hızlı yeşerir.

11


Mayıs 2017

Engin GÜNER

1989’un sonunda Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte, kapitalist sistemin önündeki son kale de fethedilmiş oldu.

eguner@tamamutfak.com.tr

Aynı dili konuşmak Son yıllarda aynı dili konuşamamak ve birbirimizi anlayamamak gibi büyük bir problemimiz olduğunu gözlemliyorum. Büyüklerle - gençler, büyüklerle - çocuklar, yöneticilerle - çalışanlar, erkeklerle - kadınlar, solucularla - sağcılar, seküler yaşayanlarla - muhafazakârlar, bürokrasiyle - halk, Beşiktaşlılarla - Fenerbahçeliler, kurallar - sürücüler... Örnekler muhtelif.

Bu kadar bilgi, bu kadar hız, bu kadar teknoloji, bu kadar imkân… İnsanların daha görgülü, bilgili, saygılı, saygın ve olgun olması gerekmez mi? Hayır… İnsanlar bireyselleşti ama saygınlaşamadı, olgunlaşamadı. Egoizm aldı başını, gitti. Eskiden komşu komşunun külüne muhtaçken, şimdi hiç yerinizden kalkmadan gecenin saat 3’ünde pizza, kebap, dürüm, şiş, döner, meşrubat, aklınıza ne gelirse ayağınıza geliyor. İnternetten verdiğiniz siparişle köpeğinizin tasması Çin’den kargoyla geliyor, hem de 10 lira… Üstelik ödemeyi kredi kartıyla yaptığınız, parası bir sonraki aydan itibaren bilmem kaç taksitte ödenecek.

Geçenlerde bundan tam 35 yıl gerisine gittim. 1974 harekatı sonrası gelen ambargolar, 70’li yılların sonuna kadar devam eden terör, devamındaki askeri rejim ülkenin 10 yılını alıp götürdü. Sıkıyönetim uygulamalarının alışkanlıkları devam etmesine rağmen, yapılan ilk seçimler sonrası kapımızda bekleyen yeniliklerin hayatımıza Böyle bir ortam “çoluk-çocuk-genç-ergen-yaşlı-kadınteker teker girmesinden mutlu olduğumu hatırlıyorum. erkek vatandaş-bürokrat-öğrenci-öğretmen-hasta-dokTüp, kahve, margarin kuyruklarında beklememek… tor-sürücü-yolcu-garson-müşteri-siyasetçi-seçmen-sağcıTelevizyon yayınlarındaki saat sınırlarının kalkması, kanal solcu-seküler-muhafazâr-sporcu-taraftar” hepimizi egoist sayılarının artması, renkli TV ve videoların gelmesi, müzik yaptı. setleri, elektrikli süpürgesi, bulaşık-çamaşır makinalarının Çocuklarımızın yaşları 30’lara dayandı, bir türlü okulevlere daha çok girmesi… Telefonların yaygınlaşması… ları bitmiyor. Askerlik bekliyor. İş bekliyor. Evlilik bekliMarkalı eşofman ve spor ayakkabılarıyla hayatımızın yor. Hayat bekliyor. Onlar sosyal mecralarda kendilerini renklenmesi… Yeni yolların yapılması. vara-yoğa ifşa etmekle meşguller. Her tarafa kalpler, Bunlar Türkiye’ye hızla gelirken, herkesin bir anda sahip olduğu zannedilmesin. İthal bir basketbol ayakkabısına sahip olmak için yıllarca sabrettiğimi hatırlıyorum. İstediğim anda olmasa bile, bir gün buna sahip olabileceğim duygusu, beni mutlu ediyordu.

O yıllarda herkesin üniversiteye gitmek gibi hayali yoktu. Zorunlu eğitim sadece beş yıl ile sınırlıydı. Genellikle evlenme yaşı kızlar için yirmi yaşlarının başları, erkekler için ise yirmili yaşlarının ortalarıydı. Erkekler okulu bitirip, askerliği tamamlayıp, eli ekmek tuttuğunda evlilik hazırlıkları da başlardı. Terörü dışarıda tutarsak (ki onunda hortlatılması için ne kadar çaba gösterildiği bugün daha iyi anlaşılıyor), insanların birbiriyle anlaşmaları çok daha kolay ve hayat çok daha basitti.

gülücükler gönderiyorlar. Ama aslında kimseyi değil, sadece kendilerini beğeniyorlar. Kendilerini beğenecek insan bulamadıklarında parayı bastırıp, beğeni satın alıyorlar. Parasıyla değil mi? Artık, insanlar-çocuklar çok erken yaşlardan itibaren, genelde ve özellikle şahsi hakları konusunda oldukça bilinçli birey gibi hareket edip, saygı gösterilmesini beklerken, görev ve sorumluluklar hatırlatıldığında duymazmış gibi davranıyorlar. Bu davranışlar, artık biz büyüklere de sirayet etmeye başladı. Her alanda…

Bunun sebeplerini bulup ortaya çıkarmak toplum bilimcilerin görevi… Sonrasında ise eğitimciler ve siyasete yön verenler. Ama şimdilik pazarlamacılar ve reklamcılar herkesin önünde… Biz, toplum olarak yol almak istiyorsak, aynı dili konuşmamız ve birbirimizi anlamamız gerekiyor. Aksi takdirde; güftesini Ömer Bedrettin Uşaklı’nın yazdığı, Kaptanzade Ali Rıza Bey’in bestelediği “Kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgârına” hicaz şarkısını, hazin hazin ve çok defalar söyleyeceğiz.

1989’un sonunda Berlin Duvarı’nın yıkılmasıyla birlikte, kapitalist sistemin önündeki son kale de fethedilmiş oldu. Bilgisayarlar önce işyerlerine, ardından da hızla evlere girmeye başladı. Arkasından internet… 1994’te cep telefonu da gelince, saç ayağı tamamlanmış oldu. Bilgisayar, internet ve cep telefonu teknolojilerinin içiçe geçme- Hayırlı ramazanlar, bereketli kazançlar dilerim. leri, dünyayı avucumuzun içine getirdi. Bankacılık sistemi, kredi kartları, ATM cihazları, yeni otoyollar, havalimanları, havayolu şirketleri de bunlara eklenince, mesafe diye bir şey kalmadı.

12


Mayıs 2017


Kırmızı Et Dosyası

Mayıs 2017

Sorunun kaynağı olarak kırmızı et arzının yetersizliği görülmektedir “ Kırmızı et sektörü ülkemizde, gıda sanayi içinde %13 paya sahiptir. TÜİK verilerine göre, yaklaşık 8.000 çalışanın emek verdiği işlenmiş et sektöründeki 238 işletmenin yıllık cirosu 3,9 milyar TL’dir. “ Kırmızı et sektörü bir türlü durulmuyor. sektörde neler oluyor.Sıkıntının temelinde ne var. Problem nasıl çözülecek.SETBİR Başkanı Sayın Tarık TEZER’e sorduk Ülkemizde kırmızı et üretimi ne kadardır? Üretim neden artmıyor? Et fiyatlarının istikrara kavuşamamasını sadece üretim azlığına mı bağlıyorsunuz, başka etkenler de söz konusu mu? Et ve et ürünleri sektörü, küresel tarım ve gıda içinde en hızlı gelişen alt sektörlerden birisi olarak kabul edilmektedir. Kırmızı et sektörü ülkemizde, gıda sanayi içinde %13 paya sahiptir. TÜİK verilerine göre, yaklaşık 8.000 çalışanın emek verdiği işlenmiş et sektöründeki 238 işletmenin yıllık cirosu 3,9 milyar TL’dir.

Bu durumun bir sonucu olarak gelişmiş ülkelerde gördüğümüz vadeli işlemlerin ülkemizde mümkün olmaması da fiyat istikrarı açısından yaşadığımız başka bir eksiklik, olumsuzluk olarak değerlendirilebilir. Türkiye’nin sahip olduğu yağış rejimi, fiziki ve coğrafi yapı nedeniyle mera ve otlak imkânlarımız kısıtlıdır ve genellikle kapalı sistem besi yapılmaktadır ve bu durum yemleme maliyetlerini artırmaktadır. Büyükbaş hayvancılık işletmelerimizin büyük çoğunluğu alt yapısı yeterli olmayan küçük işletmeler şeklindedir. Otomasyon ve mekanizasyon imkânı kısıtlıdır ve çalışanlarının eğitimi de çok yeterli değildir.

Buna ilave olarak hayvanlarımızın Dünyada sığır eti üretimi, her geçen yıl genetik kapasitesi, son yıllardaki önemli artmakla birlikte, kanatlı ve domuz eti tüketiminin gerisinde iyileşmeye rağmen yetersizdir. Yaşanan hayvan hastalıkları kalmaktadır. 1990’lı yıllarda küresel et ticaretinin %50’sini da yetiştiriciliği olumsuz yönde etkilemektedir. Bütün bunlara sığır eti oluştururken 2000’li yıllarda bu oran %30’lara kadar ilave olarak et ve süt sektörlerinin önemli bir kısmının kayıt düşmüştür. ve kontrol dışı üretim ve ticaret yapıyor olması da sorunları Bu gelişmeye, kanatlı ve domuz eti maliyetlerinin sığır etine ağırlaştırmakta, kayıtlı işletmeler aleyhine haksız rekabet oranla daha düşük olmasının yanında, hayvan hastalıkları ve ortamı yaratmakta, fiyat istikrarını bozmakta, tarımsal politikagıda güvenliği sorunları da sebep olmuştur. ların oluşturulması ve uygulanmasında zorluk yaratmaktadır. TÜİK verilerine göre kesilen hayvan sayılarına bakıldığında, Türkiye’de 2016 yılında 3,9 milyon baş sığır, 4 milyon baş koyun, 1,7 milyon baş keçi ve 1499 baş manda kesildiği görülmektedir. Ülkemizde kırmızı et üretimi 2015 yılında 1,149 milyon ton olarak gerçeklemiş olup, bunun 1,014 milyon tonunu sığır eti oluşturmaktadır. 2016 yılında ise toplam kırmızı et üretimi %2 oranında bir artış göstererek 1,173 milyon ton olarak gerçekleşmiştir. Bunun 1,059 milyon tonunu sığır eti oluşturmaktadır.

Yem hammaddelerinin ve girdilerinin küçümsenmeyecek bir kısmını, başta yağlı tohum ve küspe olmak üzere, ithal etmek zorunda kalmaktayız ki kurlarda yaşanan artış yem maliyetlerini de artırmaktadır. Bir taraftan mera ve otlak alanların korunması ve doğru kullanılmasının sağlanması, diğer taraftan yem ve yem hammadde üretiminin artırılması ve fiyatlarının düşürülmesi nihai ürün maliyetlerinin düşmesine ve tüketimin artmasına yardımcı olacaktır. Bu kapsamda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan “Milli Tarım Projesi” kapsamında yukarıda değindiğimiz sorunların pek çoğunda kısa süre içerisinde çözüme yönelik yol alacağımızı düşünmekteyiz.

Serbest piyasa ekonomisi kuralları içinde fiyatı belirleyen unsurun arz ve talep olduğu ve talep tarafında önemli bir artış olmadığı dikkate alındığında, sorunun kaynağı olarak kırmızı Kısa vadede sorunun çözümü için neler yapılmalıdır? et arzının yetersizliği görülmektedir. Sorun çok yönlü olup, süt, et ve hayvancılık alt sektörlerinin Ülkemizdeki besilik dana arzının talebi karşılayamamasından bütününü ilgilendirmektedir. Başka bir deyişle her üç sektörün ve besilik dana ithalatının zamanında ve gerekli miktarda ihtiyaçlarını, sorunlarını, realitesini dikkate alan çözümler üretmek durumundayız. yapılamamasından dolayı fiyat artışı kaçınılmaz olmuştur. Gıda fiyatları serbest piyasa koşulları altında arz ve talebe göre oluşmakla beraber kırmızı et için tek bir fiyattan bahsetmek çoğu zaman mümkün olamamaktadır. Bir taraftan kayıt dışılığın etkisi diğer taraftan arz / talep dengesinin oluşmasını etkiyebilen faktörlerin çokluğu nedeni ile fiyatlar her zaman serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun oluşmuyor. Değer zincirinde halka sayısının fazlalığı, canlı hayvan ve kırmızı et üretiminin gerek kesimhane operasyonu safhasında ve gerekse toptan ve perakende et ticaretinde standardizasyon eksikliği, çoklu fiyat yapısına sebep olmaktadır. 14

Besicimizin ekonomik faaliyetini sürdürebilmesi için makul bir kazanç elde etmesi, tüketicinin ise daha fazla kırmızı et, süt ve ürünlerini tüketebilmesi için fiyatının makul, ulaşılabilir olması gerekmektedir. Besicimizin ekonomik faaliyetini sürdürebilmesi için makul bir kazanç elde etmesi gerekmektedir. Tüketicinin daha fazla kırmızı et, süt ve ürünlerini tüketebilmesi için fiyatının makul, ulaşılabilir olması gerekmektedir. Bu çerçevede, üreticinin öncelikle yem ve yem hammaddesi, besi materyali, mazot - elektrik, ilaç, aşı vb. gibi girdi maliyetlerinin düşürülmesi,


Mayıs 2017

dengelenmesi gerekmektedir. Bu nedenle Milli Tarım Projesi kapsamındaki desteklemeleri ve özellikle mazot desteğini çok önemsiyoruz. Ayrıca, besi maliyeti açısından büyük önem arz eden meraların daha etkin kullanımı, kaba yem üretiminin artırılması ve yemleme ve yem teknolojilerinin daha etkin kullanılması gerekmektedir. Etçi ırklar ve melezleme tekniklerinin kullanımı ile hayvanlarımızın genetik özelliklerinin geliştirilmesi, iki doğum arasında geçen sürenin kısaltılarak doğum oranının artırılması ve zamana daha düzgün yayılmasının sağlanması zorunludur. Ülkemizde hem büyükbaş hem de küçükbaşta çok büyük bir sorun olan doğum ve doğumu takip eden günlerde yaşanan ölümlerin azaltılması ile ilgili üreticilerimiz bilinçlendirilmelidir. Diğer önerilerimiz ise "hayvan hastalıkları ile etkin mücadele, küçük işletmelerin altyapı zaaflarının giderilmesi, işletme büyüklüğünün mikro seviyeden optimal seviyeye çıkarılması, besicinin eğitimi, yetişmiş eğitimli insan gücünün istihdamının sağlanması, kesimhanelerin kesim standardına uyumunun sağlanması, karkas sınıflandırma sisteminin hayata geçirilmesi, vadeli işlemler borsasının bünyesinde ileri tarihli ticari işlem yapılabilmesi"dir. Değer zincirinde sisteme katkı sağlamayan, katma değer yaratmayan her halka yok edilmeli, sistem yalınlaştırılmalı, besicilik zincirinin finans ihtiyacı sorunu çözümlenmelidir. Bu kapsamda Milli Tarım Projesi, gerek hayvan hastalıkları ve hayvansal üretim konusunda, gerek havza bazlı tarımsal üretim kapsamında, çok büyük bir iyileşmeye ve gelişmeye imza atmış ve bir yol çizilmiştir. Önümüzdeki iki yıl içinde bu projenin meyvelerini göreceğimizi ve yukarıda belirtilen sorunların büyük oranda çözümleneceğini düşünüyoruz. Üretimin artması ve ülkemizin kırmızı ette dışa bağımlılıktan kurtulması için neler yapılmalıdır? Türkiye’de kırmızı et üretimini ve tüketimini artırmak için öne çıkan sorunların başında, girdi temini ve tedarik konusu gelmektedir. Yapılan çalışmlarda besi girdi maliyetlerinin temelde besi hayvanı materyali (girdi masraflarındaki payı %50 - 60), yem giderleri (girdi masraflarındaki payı %25-40) ve girdi masraflarındaki payı %5-15 olan diğer giderlerden (işçilik, kredi faizi, ilaç, veteriner, vs.) oluştuğu görülmektedir. Ülkemizde kırmızı et üretimine yönelik hayvan materyali teminindeki strateji, mevcut sığır, koyun ve keçi varlığımızın değerlendirilmesi ve verimlerinin artırılması şeklinde olmalıdır. Bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi durumunda öncelikle ülkemizdeki kırmızı et fiyatlarının azalması, iç tüketimimizin artması

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

ve devamında ihracat potansiyelimizin büyümesi gelecektir. Ayrıca “Milli Tarım Projesi”, Türkiye’de tarımı ve hayvancılığı geliştirip kalkındıracak, üreticimizi refaha kavuşturacak, halkımızı daha besleyici ve hesaplı gıda ile buluşturacak, son yılların en önemli projesidir. Tarımsal üretimin belirlenmiş havza ve seçilmiş ürün üzerinden desteklenecek olması, hayvancılıkta yerli üretimi artırma hedefli besi ve yetiştirme desteği ile çiftçimize verilecek muazzam akaryakıt desteğinin, tarım ve hayvancılığımıza sınıf atlatacağına, kapasiteleri artıracağına, kaliteyi yükselteceğine inanıyoruz. Ayrıca ülkemizde canlı hayvan sayısı arttıkça, dışa bağımlılık kendiliğinden azalacaktır. Böylece hükümet programında yer alan tarım sektörünün hedefleri genel olarak, “nüfusunu yeterli, kaliteli ve güvenilir gıda ile besleyen, tarım ürünlerinde net ihracatçı durumunu daha da geliştirmiş, rekabet gücünü artırmış, ürettiğiyle ve insan gücüyle dünyada ve bölgede söz sahibi olacak bir ülke konumuna erişmek” olarak ifade edilmekte ve bu hedefe ulaşmak için çalışılması gerekmektedir. SETBİR olarak problemin çözümü için neler yapıyorsunuz ? SETBİR, 1976 yılında çalışmalarına başlamış olan köklü bir dernektir. SETBİR üyeleri arasında Türkiye’de hayvancılık sektöründe faaliyet gösteren et ve süt sanayii firmaları ile bu sektörlere tedarik sağlayan firmalar, et, süt ve yem üreticileri yer almaktadır. SETBİR’in halen 56 adet firmadan 92 üyesi bulunmaktadır. SETBİR olarak ortak fikirlerin savunulabilmesi adına süt ve et endüstrisini birleştirerek tek bir ses oluşturulmakta, Türkiye’de et ve süt endüstrisini ilgilendiren tüm konular ile ilgili olarak kamu kurum ve kuruluşları ile sürekli iletişim halinde olunmaktadır. Bu kapsamda et, süt ve hayvancılık sektörlerinin karşılaştığı sorunlara ve çözüm önerilerine ilişkin görüşlerimizi, çeşitli zamanlarda Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla gerek yazılı olarak gerekse gerçekleştirdiğimiz ziyaretler sırasında iletmekteyiz. 2016 yılı içerisinde, sektörümüze yönelik tüm konuları değerlendirebilmek amacıyla Kalkınma Bakanlığı ve TBMM Tarım Komisyonu ile istişarelerde bulunduk ve üyelerimizin tespit ettiği konular ile ilgili görüş ve önerilerimizi sunduk. SETBİR olarak yapmakta olduğumuz çalışmalardaki hedefimiz sektör olarak Bakanlığımız ile ortak çalışmalar ve projeler yürüterek, problemlerimizin çözümlenmesine katkı sağlamak, tüketicimizin sağlıklı, güvenli gıdaya sürekli erişebilmesine imkân yaratmaktır.

Yemek sektöründe en önemli faktörlerden biri zamandır. Yemek yapılır, fakat maliyetini heaplamak uzun bir süreç alabilir. ÇözBİM YEMEKÇİ yemeğinizi yapmadan öne maliyetini verir. www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr 15


Kırmızı Et Dosyası

Mayıs 2017

Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği Genel Başkanı Bülent Tunç’un Sektörün sorunları hakkında sorularımızı yanıtladı

Et ithalatı dışında diğer her türlü tedbir alınabilir Ülkemizde kırmızı et üretimi ne kadardır? Üretim neden artmıyor? Ülkemizde kırmızı et üretimi 2016 yılında 1 milyon 173 bin 42 ton olarak gerçekleşmiştir. Bu rakam 3.8 milyon büyükbaş ve 7 milyon küçükbaş hayvandan elde edilmiştir. Üretim artmıyor değildir. 2015 yılında 1 milyon 149 bin ton, 2014 yılında ise 1 milyon 8 bin ton idi. Artan gelir seviyesi ve nüfus, turizm, hazır yemek, fast-food sektörü ve kırmızı et sanayinin gelişmesi talebi artırmıştır. Hızla aratan bu talebe yeten üretim söz konusu değildir. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının açıkladığına göre yıllık 200-250 bin tonluk bir açık söz konusudur. Bu açık kısa vadede besilik erkek sığır ithalatı ile kapanmaya çalışılmaktadır. Ancak belirttiğim gibi bu kısa vadeli bir çözümdür. Yurt içinde kendi besi materyalimizi üretmezsek bu açık kapanmayacağı gibi tamamen yurtdışına bağlı olma gibi bir tehlike ile karşı karşıya kalabiliriz. Kısa vadede sorunun çözümü için neler yapılmalıdır? Et ithalatı dışında diğer her türlü tedbir alınabilir. Bahsettiğim gibi besilik hayvan ithalatı kısa vadeli çözümlerden birisidir. Bakanlıkça uygulamaya konulan Milli Tarım Projesinin hayvancılık ile ilgili politikaları hayata geçirilip sonuç alınana kadar bu yapılacak demektir. Ayrıca etçi ve kombine dişilerin getirilip yurtiçi üretim materyali olarak kullanılması ve bu ırklarla melezleme çalışmaları orta vadeli çözüm olarak düşünülebilir. Ancak bu ülkede besiciliği sürdürülebilir hale getirmek istiyorsak baştan da değindiğim gibi et ithalatından kaçınmalıyız. Üretimin artması ve ülkemizin kırmızı ette dışa bağımlılıktan kurtulması için neler yapılmalıdır?

et fiyatları ve şarküteri fiyatları kıyaslandığında ne demek istediğimiz anlaşılacaktır. Üretici fiyatı ise , maliyetle ilişkili bir konudur.Besicinin en önemli girdisi hayvanın kendisidir. Besicilikte besiye alınan hayvan fiyatı maliyetin % 55-60’ını teşkil etmektedir.Zaman zaman bu ham hayvan veya besi materyali dediğimiz besiye alınacak hayvan fiyatları talebe bağlı olarak çok anormal yükselmektedir. Ayrıca hayvan varlığımız içinde sütçü ırkların hakim olması ve kaba yem yetersizliği daha karlı besicilik yapma imkanını azaltmaktadır. Maliyette % 30-35 civarında etkili olan yem fiyatları da et fiyatında etkili olmaktadır.Hükümetimiz yemde KDV’yi sıfırlama kararı almıştır. Bunun fiyatlara yansıtılması iyi izlenmelidir. Aksi halde üreticiye faydası olmamış, et fiyatları da buna bağlı olarak düşmemiştir, sadece devletin de vergi kaybı oluşmuştur. Girdi fiyatlarıyla mukayeseedildiğinde, son zamanlarda üretici kesim fiyatları normal seviyelerdedir. Üretici fiyatları yükseldiğinde perakende fiyatları yükselmekte, ancak, düştüğünde perakende fiyatları düşmemektedir. Bütün birimler ve kurumlar sadece, üreticinin yetiştirdiği hayvanını kestirdiği fiyatı düşürmeye odaklanmıştır. Oysa aracı, kesimci, sanayici, kasap, market bu fiyat düştüğünde fiyatlarda herhangi bir indirim yapmamaktadır. Ayrıca spekülatör adı verilen, kısa vadede çok kazanma hırsındaki firma ya da kişiler fiyatlarda bazı manüpülasyonlarla dalgalanmalara neden olmaktadır. Bu husus Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Sayın Faruk Çelik tarafından da açıklanmıştır. TÜKETBİR olarak problemin çözümü için neler yapıyorsunuz ?

Et fiyatlarının istikrara kavuşamamasını sadece üretim azlığına mı bağlıyorsunuz, Başka etkenler de söz konusu mu?

Biz Türkiye Kırmızı Et Üreticileri Merkez Birliği olarak misyonumuz gereği üreticiyi temsil etmek ve haklarını savunmak dışında, politika önerileri ve projelerle ilgili makamlara başvurmaktayız. Merkez Birliği olarak hedefimiz; gelişmiş ülkelerde olduğu gibi uygun fiyatla ve kaliteli kırmızı et tüketilmesini de sağlayabilecek bir sistemin oluşmasıdır. Bunun tek yolu ise birliklerin daha güçlü olmasıdır. Pazarda söz sahibi olan, aracıları devreden çıkaran ve kurallara uyarak üretim gerçekleştiren birliklerin üyeleri amaçladığımız sistemi oluşturabilecektir. Bu amaçla oluşturduğumuz kayıt sistemi devreye girmiştir. Ancak bu sistemin, kayıtlılığın ve üretim planlamasının gerçekleştirilebilmesi için bazı yasal düzenlemeler yapılarak elimizin güçlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca eğitim çalışmaları ve hastalıklarla mücadeleye etkin katılımlar ile ekonomik üretimin gelişmesi için gayret göstermekteyiz.

Kırmızı et fiyatları nerede ise canı sıkılanın haftada bir gündeme getirdiği bir konudur. Biz üretici olarak yazılı ve görsel medyada sık sık bu haberlerin yapılışı ve fiyatlardan üreticinin sorumlu olduğu algısının yaratılmasından oldukça rahatsızız. Özellikle perakende satışlarda fiyata dikkat çekilmesi gerekirken olay saptırılarak sunulmaktadır. Üretici fiyatı ile kasap, market

Kırmızı et üreticileri olarak devletimiz bizi desteklediği, önümüzü açtığı sürece her türlü koşulda üretmeye devam edeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın her daim işaret ettiği üzere; milli ve yerli üretim hedefini gerçekleştireceğiz. Tüketicilerimize yerli, kaliteli ve daha ucuza et sağlamak için tüm gücümüzle çalışacağız.

Öncelikle uzun vadeli politikalar ortaya konulmalıdır. Üretici önünü görebilmeli, bu politikalara güvenerek üretim yapmalıdır. Fiyat istikrarı için gerçek bir regülasyon kurumuna ihtiyaç bulunmaktadır. Ülkemiz kırmızı et üretimi dünya çapında olan ülkeler gibi yağış dolayısı ile su ve mera zengini bir ülke değildir. Girdi maliyetlerini düşürmek için başka tedbirler alınmalıdır. Aksi halde rekabet imkânsızdır. Büyük ekonomik kayıplara neden olan buzağı ölümleri ile şap gibi hayvan hastalıklarının önlenmesi gerekmektedir. Nitekim bu iki konuda Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı önemli proje ve teşvikler yürürlüğe koymuştur.

16

Eklemek istediğiniz konular varsa belirtirmisiniz?


MayÄąs 2017

www.besyildiz.com.tr

Mail : info@altinkaya.com - Tel : +90 216 378 79 45

17


Kırmızı Et Dosyası

Mayıs 2017

Ulusal Kırmızı et konseyi Başkanı Ahmet HACIİNCE

Mevcut durum, hayvan sayımızın yeterli olmadığı ve artırılması gerektiğini göstermektedir Ülkemizde kırmızı et üretimi ne kadardır? Üretim neden artmıyor? TÜİK verilerine göre Ülkemizin toplam kırmızı et üretimi 2016 yılında, % 2 oranında artarak 1 milyon 173 bin ton civarında gerçekleşmiş, bunun içerisinde sığır eti üretimi bir önceki yıla göre %4 artarak ve 1 milyon 59 bin ton olmuştur. Ancak, koyun eti üretiminde %18, keçi eti üretiminde ise %9 oranında bir azalma görülmüştür. Yine TÜİK verilerine göre 2016 yılında 79,8 milyon kişi olan ülkemizde, kişi başına düşen toplam kırmızı et üretimi 14,7 kg olmuştur. Kişi başına düşen sığır eti üretimi bir önceki yıla göre %3 oranında artış gösterirken koyun etinde %18, keçi etinde %10’luk bir daralma meydana gelmiştir. Mevcut verilerden görüleceği üzere kırmızı et üretimi artmaktadır. Ancak nüfus artışı ve et restoranları sayısında artış, işlenmiş et ürünlerindeki üretim artışı vb. nedenler ile artan talep doğrultusunda tüketimi karşılayabilir noktada değildir.

Kısa vadede sorunun çözümü için neler yapılmalıdır? Mevcut durum, hayvan sayımızın yeterli olmadığı ve artırılması gerektiğini göstermektedir. Nitekim besilik hayvan materyali ithalatında sürekli ve yeterli hayvan temininin sağlanamaması nedeniyle besi işletmeleri düşük kapasite ile üretim yapmakta, bu durum işletme maliyetlerini ve kırmızı et üretimini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu nedenle işletmeler kesime gelen hayvanlarını yeni hayvan girişi gerçekleşene kadar bekletmeyi tercih etmektedirler. Bu da sektörde et üretim miktarlarında dalgalanmalara neden olmaktadır. İç piyasadan besilik hayvan temini ise sağlık problemleri, hayvan kayıtlarındaki eksiklikler, yüksek miktarlardaki alımın getirdiği fiyat istikrarsızlığı gibi nedenlerle küçük işletmeler (0-100 baş) dışındaki işletmeler için uygun görülmemektedir. Yurtiçi kırmızı et üretiminin tüketimi karşılama noktasına gelene kadar besilik hayvan ithalatı sürekli ve besicilerin taleplerini karşılayacak şekilde yapılmalıdır.

Üretimin artması ve ülkemizin kırmızı ette dışa bağımlılıktan kurtulması için neler yapılmalıdır? Ülkemizde orta ve uzun dönemde sürdürülebilir üretimin sağlanması için, girdi maliyetlerinin düşürülmesi gereklidir. Yem ve yem hammaddeleri, mazot ve gübre, ilaç gibi girdilerin ithalata bağımlı olmamız sebebi ile döviz kurunda yaşanan dalgalanmalar maliyetlere yansımaktadır. Kırmızı et üretiminde en önemli maliyet unsuru olan yem ve yem hammaddelerinin maliyetinin düşürülmesi için Konsey Yönetim Kurulumuzun önerilerinin katkısı ile Bakanlığımız yem bitkileri üretimini havza bazlı teşvik modeli içerisine dahil etmiştir. Piyasada orta vadede istikrarın sağlanabilmesi için en önemli tedbirlerden birisi kombine ırkların ülke genelinde yaygınlaştırıl-

18

masıdır. Özellikle etçi ve kombine ırkların günlük canlı ağırlık artışı ve karkas et verimi yönünden sütçü ırklara oranla belirgin bir üstünlüğü bulunmaktadır. Hayvan hastalıkları ve buzağı ölümleri Dünyada olduğu gibi ülkemizde de büyük ekonomik kayıplara sebep olmaktadır. Gerekli sağlık ve hijyen kurallarına yeterince uyulmadığı için yılda 350 - 400 bin buzağı kaybedilmektedir. Bu sayı, yaklaşık olarak 2016 yılı içerisinde gerçekleştirilen ithalata tekabül etmektedir. Konsey Yönetim Kurulunun bu konuya dönük yoğun çalışmaları olmuş, bu çalışmalar ışığında yapılan görüşmelerin katkısı ile Bakanlığımız üreticilerimize sağladığı buzağı teşviklerini büyük oranda artırmıştır. Ayrıca buzağı ölümlerinin en büyük sebeplerinden biri olan Şap Hastalığını durdurmak ve bir anlamda da dışarıya bağımlılığımızı ortadan kaldırmak amacıyla Bakanlığımız tarafından şaptan ari bölgeler oluşturulması çalışmaları devam etmektedir. Yüksek maliyetler ve hayvan hastalıkları sorunlarının yanında canlı hayvanın ürüne dönüşme aşamasında yani kesimhanelerde hijyen ve modernizasyon sorunları bulunmaktadır. Buna ilişkin olarak, verilen ek sürenin sonunda uyum sağlayamayan kesimhanelerin kapatılması gerekmektedir. Ayrıca kesimhanelerin bulundukları il, ilçe ya da bölgenin ortalama kesim sayısına göre ayarlanarak konumlandırılmaları gerekmektedir. Türkiye’deki et tüketim alışkanlıklarının değişmesi, tüketimin koyun ve keçi etinden dana etine kayması ile 2008 yılında yaşanan kuraklık ile birlikte hayvan varlığının azalması dolayısı ile kırmızı et fiyatlarında hızlı bir yükseliş yaşanmıştır. Avrupa’da toplam kırmızı et tüketiminin yüzde 70’inin domuz etinden karşılandığı göz önüne alındığında, Ülkemizde kırmızı et ihtiyacının karşılanması için domuza alternatif olacak ürünün, yani koyun ve keçi etinin önemi daha çok ortaya çıkmaktadır. 2016 Yılı kırmızı et üretim rakamları içerisinde küçükbaş üretiminin % 15 seviyelerinde olduğu görülmektedir. Fiyat istikrarının sağlanması için bu oranın tekrar % 25 hatta % 30’lara getirilmesi gerekmektedir. Bu da 1 milyon 200 bin ton civarında olan üretimin en az 300 – 350 bin tonluk kısmının küçükbaş eti üretiminden karşılanması anlamına gelmektedir. Ayrıca bu üretim artışını yakalayabilmek için mevcut küçükbaş hayvan varlığı iki katına çıkarılmalıdır. Bu nedenle Hayvancılık desteklemeleri içerisinde Küçükbaş hayvancılığa ayrılan payın artırılması önem arz etmektedir. Özellikle bu sene uygulanmaya başlayacak Milli Tarım Projesinin, gerek hayvan hastalıkları ve hayvansal üretim konusunda, gerek ise havza bazlı tarımsal üretim kapsamında sağlayacağı destekler ve politikalar ile önemli bir fırsat yaratacağını düşünmekteyiz.

UKON olarak problemlerin çözümü için neler yapıyorsunuz? Ulusal Kırmızı Et Konseyi, üretimden tüketime ve tüketim sonrası tüketici haklarının korunmasına uzanan zincirde kırmızı et sektörünü temsil etmektedir. Bu amaçla sektörü bir zincir olarak değerlendirmektedir. Bu nedenle Ulusal Kırmızı Et Konseyi Yönetim Kurulu olarak Bakanlığımız ile işbirliği içerisinde besi üreticilerimizin ve kasapların ekonomik kazanç elde ederek sürdürülebilir üretim yaptığı, sanayicilerin üretimlerini devam ettirerek yeni yatırımlar yaptığı,


Mayıs 2017

tüketicinin ise ihtiyacı olan kırmızı eti uygun fiyatla alabildiği bir sektörün oluşması çabası içerisindeyiz. Bu kapsamda yapılan güncel çalışmaların bir kısmına yukarıda değinilmiştir.

durum tespitinin ve eylem planlarının sağlıklı yapılmasına olanak sağlanmaktadır.

Türkiye’de karkas fiyatlandırılması yağlı, yağsız, sıcak karkas fire farklılıkları uygulanarak çeşitlilik arz etmektedir. Bu da karkas fiyatı denildiğinde herkesin bu fiyata farklı bir anlam yüklemesine sebep olmaktadır. Konsey olarak bu farklılıkları Bu kapsamda 2013 yılından bu yana haftalık olarak ülkemizin ortadan kaldırmak tek bir karkas fiyatını oluşturulmasına çeşitli noktalarındaki kesimhanelerden alınan Yağsız Dana ve yönelik çalışmalar da bulunarak bu konuya katkı sağlamak Kuzu Kesim fiyatları revize edilerek ülkemizin yedi bölgesindeki görevlerimiz arasında bulunmaktadır. Konseyimizin faaliyetleri içinde sektöre ilişkin gerekli verileri toplayarak piyasalardaki fiyat hareketlerini analiz etmek ve sektörün bilgisine sunmak ile ilgili çalışmalar da bulunmaktadır.

özel sektör ve Et ve Süt Kurumu Kombinalarının kesim fiyatları periyodik olarak haftalık ilan edilmektedir.

Yönetim Kurulumuz masada yapılan Yönetim Kurulu Toplantılarını sahaya indirerek, Türkiye’nin farklı bölge ve illerYönetmelik ile belirlenen faaliyetler kapsamında ayda bir ol- ine ait sorunları yerinde tespit etmektedir. Bu konuda yapılan mak üzere ithal ve yerli besi üretim maliyetleri tespit edilerek tüm tespitler kamunun ilgili yetkililerine iletilmektedir. 3 aylık periyotlar halinde açıklanmaktadır. Böylece sektörün

Ramazan’da et fiyatlarında artış beklenmiyor

Namet Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Kayar, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın politikalarıyla istikrar sağlanan kırmızı et fiyatlarında artış beklenmediğini dile getirdi. Kayar, Ramazan’da et fiyatlarının dana kıyma için 33 TL / Kg, dana kuşbaşı için 35 TL / Kg bandında seyretmesini beklediğini söyledi.

kıyma için 33 TL / kg, dana kuşbaşı için 35 TL / kg civarında seyretmesini ve bu fiyatların Ramazan süresince yükselmemesini öngörüyoruz.”

Gıda sektörünün öncü kuruluşu ve Türkiye’nin lider et ve et ürünleri üreticisi Namet’in Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Kayar, Ramazan dolayısıyla piyasada dolaşan et fiyatlarının artacağına dair spekülasyonlara son verecek bir açıklama yaptı. Halkımızın bu tür spekülasyonlara kulak vermemesini isteyen Tarık Kayar, şunları söyledi:

Kayar, halkımızın spekülasyonlara kulak vermemesi ve bu fiyatın üzerindeki etiketlere itibar etmemesi gerektiğini sözlerine ekledi.

“Uzunca bir süredir yerli üretimi destekleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, et ve et ürünleri sektöründeki sanayicilerin daha rahat pozisyon almasını sağlayacak uygulamalarla, kırmızı et sektöründeki fiyat dalgalanmalarını bertaraf etti. Bakanlığın yerinde politikalarıyla et fiyatlarında istikrar sağlanmış durumda.”

Güvenli ve sağlıklı et ürünlerine, uygun fiyatla erişiminin, toplum gelişimi ve sağlığı açısından önemine vurgu yapan Kayar, “Hükümetimiz, yerel üretimi de gözeterek, üretimin arttırılması ve et fiyatlarının dengede kalması için gerekli adımları atıyor. Bu konuda sektörde yer alan şirketlerin de sorumlu davranması gerekiyor. Namet olarak biz, üretimimizi kendi çiftliğimizde yetiştirdiğimiz büyükbaş hayvanların etini kullanarak geçekleştiriyoruz. Çiftlikten çatala üretim anlayışımız içerisinde tüketicilerimize en kaliteli ve en sağlıklı etleri, erişebilecekleri fiyatlarla ulaştırmayı ve bu süreç içerisinde çalıştığımız satış noktalarına destek vermeyi görev addediyoruz” dedi.

Et ve et ürünleri sektöründe 1950’den bu yana faaliyet gösteren Kayar ailesinin dördüncü kuşağı olarak Türkiye’nin lider kuruluşu Namet’in Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yürüten Tarık Kayar, sözlerine şöyle devam etti: “Namet olarak biz, Ramazan ayında satış noktalarındaki fiyatların dana

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

Hangi firmadan ne zaman,ne kadar malzeme aldınız Bu raporu görmek zor değil, çünkü ÇözBİM YEMEKÇİ yanınızda

www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr

19


Mayıs 2017

Ev Dışı Tüketim pazarı %20 küçüldü Ev Dışı Tüketim Tedarikçileri Derneği (ETÜDER) ve Ipsos araştırma şirketi ortaklığıyla yapılan Food Service Monitor 2016, Ev Dışı Tüketim Pazarı Araştırması sonuçları, açıklandı. 2016’da ev dışı tüketim, bir önceki yıla göre yüzde 20 düşüşle 44 milyar liraya gerilerken, bu düşüşte, güvenlik kaygıları ve turizmdeki daralma etkili oldu.

Büyümenin yaşandığı tek il İzmir Ev dışı tüketimde İstanbul’un toplam cironun yüzde 41’ini oluşturduğunu bildiren Şahinöz, İstanbul’u İzmir, Antalya, Ankara, Bursa ve Muğla’nın takip ettiğini söyledi. Şahinöz, şöyle devam etti:

“2016 yılı verilerine göre turizmde yaşanan sorunTürkiye’nin 7 büyük ilinden seçilen 2 bin 700 ev dışı lardan en çok etkilenen iller Antalya ve Muğla olurktüketim noktasında yapılan araştırmanın sonuçları, Türkien, iç turizmin ön plana çıktığı İzmir, büyüyen tek il oldu. ye’de ev dışı tüketim pazarının, bir önceki yıla göre yüzde 20 Dünyada sektörün büyüklüğü 2,9 trilyon avro, Amerika’da küçüldüğünü ortaya koydu. 680 milyar avro, Avrupa pazarı ise 594 milyar avro. HaneAraştırma sonuçlarına göre, 2015 yılında 55 milyar TL olan lerin tüketim harcamalarının dağılım oranlarını ABD ve AvruEDT pazarı büyüklüğü, geçen yıl 44 milyar TL’ye düşerken, pa ile karşılaştırdığımızda, sektörün daha çok gelişeceğini kişi başı ev dışı tüketim harcaması da 730 liradan 528 liraya görüyoruz.” geriledi. En büyük kaybı lüks restoranlar ve oteller yaşadı.

Nerede harcıyoruz?

Türkiye’de ev dışı tüketim sektörünün büyüme ortalamasının geçen senelerde dünya ve Avrupa ortalamalarının üzerinde Ev dışı tüketim harcamalarının yarısından fazlasının restoran olduğuna dikkat çeken ETÜDER Başkanı Melih Şahinöz, ve fastm- food mekânlarında gerçekleştiğini belirten Şahinöz, “Tüketimin % 27’si restoran, %30’u fast - food, %14’ü otel, % şunları söyledi: 7’si kafe, % 2’si eğlence, %7’si pastane, % 4’ü eğitim kurumu, “Sektör her yıl ortalama yüzde 10 -15 büyüyordu. Fakat geçen %4’ü büfe ve %4’ü catering mekânlarında gerçekleşiyor” dedi. sene ülkemizde yaşanan hain darbe girişimi, terör saldırıları sonrasında turizmdeki sorunlar, sektörümüzün geçen Gıda ürünleri tüketiminde harcamalar kısılırken, alkollü seneye göre daralmasına sebep oldu. Antalya’da daralma ve alkolsüz içeceklerde ise artış yaşandı. yüzde 50’leri buldu, lüks restoranların ciroları % 30 azaldı. 2015 yılında ev dışı tüketim harcamalarının yüzde 62’sini Hele bu yıl o kadar kötü bir Ocak-Şubat dönemi geçirdi ki oluşturan gıdanın payı, geçen yıl özellikle et ve taze gıda sektör… Oteller bu iki ayı yüzde 10-15 dolulukla geçirdi.” ürünlerindeki azalmanın etkisiyle, yüzde 58’e geriledi. Alkollü Reina saldırısından sonra İstanbul’da düşüşün artığını ve alkolsüz içeceklerin, ev dışı tüketim harcamalarındaki payı vurgulayan Şahinöz, insanların merkezi yerl- ise yüzde 36’dan yüzde 40’ü çıktı. ere gidip, vakit geçirmek yerine daha çok ken- İçecekler kategorisinde gazlı meşrubatlar yüzde 31, ayran di semtlerindeki mekânları tercih ettiklerini kaydetti. yüzde 16, su yüzde 15, kahve yüzde 11, çay yüzde 11 paya sahip. 44 milyar TL’lik EDT harcamasının yüzde 21’i ise alkollü içeceklerden oluşuyor.

20


Mayıs 2017

21


Mayıs 2017

Yüce CANOLER Yüksek Ziraat Mühendisi

Dünya genelinde bir yılda israf nedeniyle yararlanılamayan gıda maddeleri toplamının 1 milyar 300 milyon ton olduğu ifade edilmektedir.

yucecanoler@mynet.com

Gıda üretim ve tüketim yükümlülüğü Gıda kuşkusuz her canlı için yaşamsal önem taşır. Medeniyet ne kadar ilerlerse ilerlesin insanın ihtiyaçları arasında gıda her zaman birinci önceliğe sahip olarak kalacaktır. Dünya nüfusu artmaya devam ettiği sürece yeterli gıdanın üretilmesi, adil paylaşımı ve güvenli gıdaya ulaşım olanaklarının sağlanması ülkelerin yönetimindeki kişileri öncelikle meşgul eden sorunların arasında daha uzun süre yer alacaktır. Tüketici sayısı her geçen yıl hızla artarken, gıda maddesi üreticilerinin sayısı aksine düzenli bir şekilde azalmaktadır. Bu alanda çalışan sayısının azalmasına rağmen tarımda kaydedilen gelişmeler gıda maddelerinin üretim artışını şimdilik yeterli düzeyde sağlayabilmektedir. Bunun sonucu, tarımsal alandan ayrılan nüfus da otomatikman üretici durumdan tüketici durumuna dönüşmüş durumdadır.

medyada sık sık duyulan “Organik üretim” teşviklerini, verim artışı sağlayan tarım teknolojisindeki gelişmeleri karalayıp “doğaya ve doğallığa dönme” propagandalarını dinledikçe “siz hangi dünyada yaşıyorsunuz” diye avazım çıktığı kadar bağırmak istiyorum. Söz konusu kişilerin, üretime açılacak yeni tarım alanlarının kalmadığını, mevcut alanların giderek verimsizleşmekte olduğunu, birim alandan elde edilen ürün miktarını artırabilmekten başka çaremizin kalmadığını, bunun içinde tarımsal üretimde teknolojinin kullanılmasının kaçınılmaz olduğunu görmemeleri mümkün mü? Medyatik olma heveslisi bu kişilerin öne sürdükleri fantezilerin bir an tüm dünyada uygulandığını düşündüğümde, gıda maddeleri üretiminin hiçbir ülkenin nüfusunu beslemeye yetmeyeceği için karnını doyurabilmek amacıyla aç insanların birbirlerini Dünya nüfusunun yaklaşık 7,5 milyar olduğunu dikkate alar- öldürmeye kalktıklarını görür gibi oluyorum. ak bu kadar insanın gıda gereksinimini karşılayabilecek Mevcut 7,5 milyar nüfuslu Dünyamızda 850 milyon kişinin olanaklara sahip miyiz sorusuna, bugünkü duruma bakar- fizyolojik açlık ve noksan beslenme nedeniyle risk altında ak “Evet, gerektiği kadar gıda üretilmektedir” diye yanıt olduğunu da görmezden gelebilir miyiz? Bu durum da göstervermek mümkündür. Ama ilerleyen zaman içerisinde üretile- mektedir ki yeterli gıda maddesine sahip olmamıza rağmen bilecek gıdalar, artmakta olan nüfusun beslenme gereksini- dengeli ve adil bir paylaşım olmadığı için her yıl Dünya genemini daha ne kadar karşılayabilecektir? Çok değil 2050 yılın- linde 11 milyon kişinin açlık ve noksan beslenme nedenida dünya, günümüzdeki gıda maddesi üretimini %60 oranın- yle öldüğü, yine her yıl beş yaşın altında 6 milyon çocuğun da artıramamış ise büyük bir açlık sorunu kapımızı çalacak yetersiz beslenme nedeniyle kaybedildiği çeşitli kaynaklarda yer demektir. Onun için “GIDA ÜRETİM VE TÜKETİMİ BÜYÜK almaktadır. Acaba insanlık, ilerleyen zaman içerisinde bu BİR YÜKÜMLÜLÜKTÜR” sözünü bu çerçevede hepimiz bir ölümleri tamamen ortadan kaldırabilme başarısını gösterebikez daha düşünmeliyiz. lecek mi? Yoksa bu rakam giderek büyümeye devam mı edeÖzellikle gıda konusunda uzman olmayan çeşitli kişilerin cek? Ne yazık ki bu konuda pek iyimser görüşe sahip değilim DÜNYA NÜFUS PROJEKSİYONU (Milyon) 2013 2020 2030 2040 2050 DÜNYA 7.162 7.717 8.425 9.039 9.551 AFRİKA 1.111 1.312 1.634 1.999 2.393 ASYA 4.299 4.582 4.887 5.080 5.164 AVRUPA 742 744 736 724 709 AMERİKA 972 1.037 1.120 1.183 1.140 TÜRKİYE 76,48 82,08 88,43 92,26 93,48 Dünya nüfus projeksiyonu tablosunu incelediğimizde;

Dünya Nüfusuna Oranı

Artış %

33,36 115,39 20,12 -4,45 17,28 22,23

2013

2050

100,00 100,00 15,51 25,05 60,03 54,07 10,36 7,42 13,57 11,94 1,07 0,98

2013 ve 2050 yılları arasında Dünya nüfusuna oranla kıta nüfuslarının,

■ 2013 yılında 7 milyar 162 milyon olan Dünya nüfusunun, 2050 yılında %33,36 artarak 9 milyar 551 milyon kişiye çık- ■ Asya’da %60,03 iken %54,07’ye, ■ Amerika’da %13,57 iken %11,94’e, acağı, ■ Avrupa’da %10,36 iken %7,42’ye ■ 2050 yılına kadar nüfus artışlarının 2013 yılına oranla, Asya Gerileyeceği, Afrika kıtasında ise %15,51’den %25,05’e yükkıtasında %20,12, Amerika kıtasında %17,28 olacağı, seleceği anlaşılmaktadır. Bu sürede en büyük nüfus artışının %115,39 ile Afrika kıtasınSonuç olarak 2050 yılında bugünkü Dünya nüfusu %33,36 da olacağı, daha fazla olacaktır. Bu nüfus artışında en büyük pay Afri■ Avrupa kıtasında ise nüfusun %4,45 oranında azalacağı ka kıtasının olacaktır. Bu durum açlık riski altındaki nüfusun görülmektedir. 22


Mayıs 2017

beklendiği gibi giderek azalmayacağını düşündürmekte, hatta engel olsak ve dengeli dağıtımını sağlayabilsek dünyada artması olasılığını güçlendirmektedir. aç insan kalmayacağı gibi geriye ürünleri koyacak depo bulaDünya nüfusunun dengeli beslenmesine yetecek gıda mad- mayacağımız da aşikardır. delerini üretmek sorumluluğu, tarlaları, bahçeleri, seraları işleyenlerin, hayvancılık yapanların, deniz ve iç sularda üretim yapanların, kara ve denizlerde avcılık yapanlarla, tarım ürünlerini işleyen sanayicilerin sırtına yüklenmiş gibi görünmekte ise de bu çok doğru bir düşünce değildir. Bu gün üretilen gıda maddeleri yetmediği için 850 milyon insan fizyolojik açlık çekiyor diyebilir miyiz? Tabii ki böyle bir iddia doğru olamaz. Üretilen gıda maddeleri adil olarak dağıtılabilseydi, mevcut fire ve kayıplara engel olunabilseydi yer yüzünde aç mezarı olmazdı. Gelir dağılımı adaletsizliği ve gıda maddelerinin dağılımındaki adaletsizlik yapışık Siyam ikizleri gibi karşımızda durmaktadır. Bugün elde ettiğimiz gıda maddelerinin üretimi, nakli, sanayide işlenmesi, tüketim aşamasındaki israf vb aşamalarda yaşanan fire ve kayıpların %40’lara vardığını FAO temsilcisinin Dünya Gıda Günü toplantısında yaptığı konuşmada duyduğumda kulaklarıma inanamamıştım. Aynı şekilde yetkililerce Dünya genelinde bir yılda israf nedeniyle yararlanılamayan gıda maddeleri toplamının 1 milyar 300 milyon ton olduğu ifade edilmektedir. Değerli okuyucular bu kayıplara

İşte üretimden sonraki aşamalarda, ürünü işleyen gıda sanayinin ve ürünleri tüketen kişilerin sorumlulukları gündeme gelmektedir. Binbir zahmet ve emekle üretilen gıda maddelerinin üçte birinin savurganlık ve israf yoluyla kayıp edilmesine kim isyan etmez? Onun için diyorum ki “GIDA ÜRETİM VE TÜKETİMİ BÜYÜK BİR YÜKÜMLÜLÜKTÜR”

Kırsal alanda yaşayan, doğa koşullarıyla baş başa bitkisel ve hayvansal gıda maddesi üretimine nesiller boyu ara vermeden devam eden, cefakar çiftçilerin beyinlerinin derinlerinde gıda maddesi üretme sorumluluğunun yattığına inanıyorum. Gıda sanayicileri de bir taraftan tüm haksız karalamalara, sıkılaşan denetimlere ve ağırlaşan koşullara göğüs gererken diğer taraftan dalgalanan fiyatların yarattığı dengesizleri her yıl defalarca yaşayıp rahat uyku uyumamalarına rağmen üretime son verip köşelerine çekilmiyorlarsa onlar da gıda üretme sorumluluğunun esiri olmalarındandır diye düşünüyorum. Tüketicilere gelince; evinize yiyebileceğiniz kadar ekmek ve tabağınıza yiyebilecek kadar yemek alın, çöpe yemek atmamaya itina edin. “TÜKETİM BÜYÜK BİR YÜKÜMLÜLÜKTÜR” deyimini “İsraf haramdır” kuralını unutmayın.

4. Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün Sahibi Bilkent Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Ebru Erbay Oldu Türkiye’nin beslenme ve sağlıklı yaşam alanında faaliyet gösteren öncü kuruluşlarından Sabri Ülker Vakfı’nın akademi, endüstri ve araştırma enstitülerindeki bilim insanlarını desteklemek, teşvik etmek ve araştırmaların toplum yararına sunulmasına destek olmak amacıyla gerçekleştirdiği Sabri Ülker Bilim Ödülü” Yarışması’nın sonucu açıklandı. Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Ebru Erbay, “Sağlık İçin Bioaktif Lipitler” adlı çalışmasıyla Sabri Ülker Bilim Ödülü’ne layık görüldü.

Ebru Erbay, çalışmasında zararlı olduğu sanılan vücuttaki palmitoleik asit üretiminin bilinmesinin aksine koruyucu bir etkisi olduğunu ortaya koydu. Erbay, çok yüksek kalorili gıdalarla beslediği fareler üzerinde yaptığı araştırmada; doymamış bir yağ olan palmitoleik asitin hücre yapısına zarar veren doymuş yağları uzaklaştırdığını, ölüme yol açabilen damar sertliğini durdurduğunu da gösterdi. Erbay’ın “Sağlık İçin Bioaktif Lipitler” adlı araştırması alanının saygın bilim dergilerinden Science Translational Medicine dergisinde de yer aldı.

4 Mayıs 2017 tarihinde İstanbul’da düzenlenen 4. Beslenme ve Sağlıklı Yaşam Zirvesi’ne ev sahipliği yaptı. Zirvede, vakfın 2014’ten bu yana akademi, endüstri ve araştırma enstitülerindeki bilim insanlarını desteklemek, teşvik etmek ve araştırmaların toplum yararına sunulmasına destek olmak amacıyla gerçekleştirdiği Sabri Ülker Bilim Ödülü Yarışması’nın bu yılki sonucu da açıklandı. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olan Yrd. Doç. Teması “Beslenme, Metabolizma ve Toplum Sağlığı” olarak Dr. Ebru Erbay, doktorasını Urbana - Champaign, Illinois belirlenen Sabri Ülker Bilim Ödülü’nün sahibi “Sağlık İçin Bi- Üniversitesi hücre ve yapısal biyoloji alanında yaptı. Doktora oaktif Lipitler” adlı projesiyle Bilkent Üniversitesi Moleküler sonrası eğitimini Harvard Üniversitesi Halk Sağlığı FakülteBiyoloji ve Genetik Bölümü’nden Yrd. Doç. Dr. Ebru Erbay si’nde Prof. Dr. Gökhan Hotamışlıgil ile eğitimini tamamlayan oldu. Erbay ödülünü, Sabri Ülker Vakfı Onursal Başkanı Ol- Erbay, Avrupa Araştırma Konseyi (ERC) Yaşam Bilimleri’nde tan Sungurlu, Sabri Ülker Vakfı Bilim Kurulu Üyesi Dr. Zeki “Starting Grant’ı Türkiye’den alan ilk araştırmacı oldu. Erbay, Ziya Sözen ve Harvard Üniversitesi Uluslararası İlişkilerden ayrıca Münih’te Ludwig Maximilian Üniversitesi’nde Kardiyovasküler Önleme Enstitüsü’nde misafir profesör olarak Sorumlu Rektör Yardımcısı Mark Elliott’tan aldı. görev yaptı. Erbay, Türk Bilim Akademisi Genç Araştırmacı Erbay, palmitoleik asidin vücuda zararlı olmadığını ispatladı Programı’na üyelik, Amerikan Kalp Derneği doktora öncesi 4. Sabri Ülker Bilim Ödülü’ne layık görülen Yrd. Doç. Dr. bursu gibi birçok ödülün de sahibi.


Söyleşi

Dondurma yemek insanlari mutlu eder

Mayıs 2017

Bilim insanlarınca yapılan araştırmalar dondurmanın tek bir kaşığının bile kişiyi pozitif yönde etkilediğini söylüyor. Kısacası dondurma eşittir mutluluk ve keyif. Hem de her mevsim… Bugün sürekli artan penetrasyon oranlarına inovatif ürün ve servis yeteneğimiz ile ulaştık. 2016 yılında da yeni ürünlerimizle, artırdığımız pazarlama yatırımlarımızla ve genişleyen satış ekibimizle aktif bir şekilde sektörde yer alıyoruz. Yeni Ice Dream dondurmaları, yenilenen Golf dondurmaları, çok sevilen %100 Kahramanmaraş üretimi Maraşım dondurmaları ve Golf Maraş Usulü ile Golf Food Service’de hem global hem lokal trendleri yakından takip ediyoruz. Müşterilerimizi birbirinden lezzetli dondurmalarla buluşturuyoruz. Ice Dream, özel rüya gibi dondurma serimizde ise 2017 sezonunda birbirinden lezzetli 26 çeşit dondurma bulunuyor. Yenilikçi, dinamik, lezzetli ve eğlenceli bir marka olarak müşterilerimizle ve tüketicilerimizle buluşuyoruz.

2016 yılı dondurma sezonunu değerlendirebilir misiniz? Golf’ün hem perakende de hem de ev dışı tüketim sektöründe güçlü bir duruşu var. Bu duruşu daha da güçlendirmek için geçtiğimiz yıl ev dışı tüketim sektörüne yönelik Ice Dream markamızı müşterilerimizin beğenisine sunduk. Ice Dream 2016 yılında öne çıkan lansmanımız oldu. Artizan İtalyan dondurması formundaki Ice Dream, sıcak yaz günlerinde dondurma severlere ‘lezzet dolu bir dondurma rüyası’ sundu. Premium segmetteki Butik dondurma tarzına keyifli bir yorum katan Ice Dream, Golf ailesinin en yeni, en geniş ürün gamına sahip, en renkli üyesi oldu.

Ethem Yavuzer, Golf Dondurma Genel Müdürü

Öyle ki, 2016 yılında Ev Dışı Tüketim dondurma sektöründe gerçekleşen daralmaya karşılık Golf Dondurma, 2016 yılında cirosunu ev dışı tüketim sektöründe %24 artırdı. Kaliteli malzemeler ve dört mevsime yaydığı lezzetlerle premium dondurma markası olarak konumladığımız Ice Dream, pazara sunulduğu ilk yılda tüketicilerinden de tam not almayı başardı.

GOLF Dondurma ve GOLF Food Service hakkında bilgi 2017 dondurma sezonuna nasıl hazırlanıyorsunuz, bu verebilir misiniz? sezon için satışa hazırladığınız ürünler hakkında bilgi Golf Dondurma, 2003 yılında Bursa Fabrikası’nda 10 verebilir misiniz? milyon litre kapasiteyle üretime başladı. Günümüzde, Bursa ve Kahramanmaraş Fabrikaları olmak üzere toplam 150 Tüm faaliyetlerimizin odağına koyduğumuz tüketicilerimize, milyon litre üretim kapasitesine sahip dev bir yerli üretici haline 7’den 70’e herkesin severek yiyeceği yeni ve yenilikçi ürünler gelerek dondurma pazarının iki büyük markasından biri sunmayı kendimize görev edindik. İyi ürün ve iyi servis bizim olduk. 2016 yılını da her açıdan yenilenme yılı olarak gördük. arzu ettiğimiz en büyük pazar payı açıkçası. Yenilikçi ve dinamik üretim felsefesini daha iyi yansıtması İnovatif ürünlerimizden gerçek meyve parçacıklı yoğurtlu için markamızın kurumsal kimliğini baştan aşağı yeniledik. dondurmalarımız “Yogo”, gerçek meyvelerden üretilen Hem Golf ana markası yenilendi hem de ürünlerimiz içerik ve sorbemiz, keçi sütlü gerçek Maraşım dondurmamız, gurme ambalaj olarak yenilendi. Değişim hem perakende de hem lezzet orjinal Belçika Çikolatalı ürün çeşitlerimizi tüketicilerimizle de ev dışı tüketim sektörüne yönelik tüm ürünlerimizde oldu. buluşturuyoruz. Türk damak tadına uygun lezzetlerimizi 7’den 70’e herkesin Türkiye’nin ilk ve tek gerçek meyve parçacıklı yoğurtlu beğenisine sunduk. dondurması “Yogo”, tüketiciler tarafından dünyanın en Golf Food Service tarafında üretime başladığımız ilk yıldan bu yana yatırımlarımızı günden güne artırarak ev dışı tüketim noktalarında hizmet veriyoruz. Her şey dahil oteller, şehir otelleri, restoranlar, kafeler, pastaneler, yemekhaneler, ulaşım sektörü ve ofisler için her geçen sene daha da çeşitlendirdiğimiz ve geliştirdiğimiz ürün portföyümüzle işimizi büyütüyoruz.

24

önemli inovasyon ödüllerinden biri olan "Yılın Seçilmiş Ürünü" ödülünü aldı. Golf Yogo sade şeftali, yeni Golf Yogo bal ve badem krokanlı ve vişne parçalarıyla hazırlanan yeni Golf Yogo vişne ile dört mevsim meyve ferahlığı sunuyor. Fabrikamızda geleneksel yöntemlere sadık kalarak, Maraş Dağları’nın eşsiz salebi ve taptaze keçi sütüyle ürettiğimiz “Maraşım” dondurmamız geçtiğimiz sene Uluslararası Tat


Mayıs 2017

ve Kalite Enstitüsü tarafından “Üstün Lezzet Ödülü”ne layık görüldü. Ramazan’a özel olarak Maraşım’ın mevcut ürün ailesine dondurmasını tatlı ile yemeyi sevenler için geleneksel tatlardan İrmik Tatlısı, Kabak Tatlısı, Ayva Tatlısı, Tel Kadayıf ve Ekmek Kadayıfı eklendi.

GOLF Food Service markasının 2017 satış stratejileri ve hedefleri nelerdir? Ev Dışı Tüketim Sektöründe Golf Dondurma olarak tüketicilerimizin en üst kalite hizmet alabileceği ürün ve servis hizmeti sağlamayı, bu sayede de pazar payını kısa vadede 2 katına çıkarmayı hedefliyoruz. İyi ürün ve iyi servis bizim arzu ettiğimiz en büyük pazar payıdır. Kısa ve orta vadede inovatif ilgi çekici ve lezzetli ürünler, kanalları büyütmeye yönelik müşteri bazlı projeler, ticari pazarlama destekleri, daha geniş ve odaklı bir satış ekibi, daha fazla pazarlama desteği ile büyümeyi planlıyoruz. Uzun vade de ise dondurma kategorisinde Golf Food Service olarak lider dondurma markası konumuna gelmeyi hedefliyoruz.

Herşeyden önce ev dışı tüketim pazarını inceleyip ana stratejimizi ve kanal bazlı stratejilerimizi belirliyoruz. Ardından stratejilerimize uygun olarak kategori pazarlama ve kanal pazarlama planlarımızı planlıyoruz ve uyguluyoruz. Golf Cup Catering atıştırmalık dondurma ile ulaşım sektörü Pazardaki ihtiyaçlara yönelik yeni ürün lansmanları, ürün ve ve toplu yemek üretimi yapan şirketlerde yer alıyoruz. Düğün, ambalaj iyileştirmelerini yapıyoruz. nişan gibi özel günlerinizde enfes tadıyla Golf Rulo Pas- Ev dışı tüketim kanalına yönelik basılı ve dijital reklamları, ta’nın sağladığı servis kolaylığı, hijyenik ve pratik sunum ile sosyal medyayı aktif bir biçimde kullanıyoruz. Öncelikli tüketiciyle etkili şekilde buluşuyoruz. müşterilerimize yönelik özel stand çalışmaları, görsel çözümGolf Dondurma ailesinin premium dondurma kategorisindeki en yeni, en renkli ve en geniş çeşide sahip üyesi Ice Dream ise kaymaklı, vanilya, Belçika çikolatalı, karamelli, Antep fıstıklı, limonlu, lime sorbe, çilekli, vişneli, kavun, şeftalili,karadutlu, muzlu gibi klasik ve meyveli çeşitlerine ek olarak gurme lezzet çeşitleri mevcut. Gurme lezzetlerde sakız, yoğurtlu, pamuk şeker, meyve sepeti, cappuccino, cevizli, kestaneli ve nane çeşitleri tüketicilerle seçkin noktalarda buluşuyor.

ler ve menu çalışmaları yapıyoruz. Marka konumlandırmamızı güçlendirmeye yönelik premium noktalara kiosklar koyuyoruz.

Bu yıl bir önceliğimiz de meslek birlikleri ile ortak projeler geliştirmek. Golf Food Service olarak, ev dışı tüketim noktalarına yönelik meslek birlikleri ve sektör temsilcileri ile onların ihtiyaçlarına uygun çözümler ve ortak projeler geliştirmek üzere yakın çalışmalarımızı başlattık.

Dondurma sadece yaz mevsiminde değil, kışın da tüketilmeye başladı. Bu konu hakkında neler düşünüyorsunuz? Daha ziyade yaz aylarında tüketimi artsa da yaz - kış demeden dört mevsim boyunca tüketebileceğiniz dondurmalar, protein ve karbonhidratın yanı sıra A, D ve E vitaminleri ile kalsiyum, fosfor, magnezyum, potasyum gibi mineraller barındırmasıyla iyi bir tatlı alternatifidir.

Ice Dream’in sunduğu dondurma rüyasına bu yıl yeni lezzetler olarak, meyveseverler için kayısılı, tatlıseverler için çilekli cheescakeli, sağlıklı yaşam trendini benimseyenler için chia tohumlu hindistan cevizli ve çocuklar için çok sevdikleri bubble gum çeşitleri eklendi. Kıvamıyla ve yapısıyla gerçek bir sorbe egzotik mango tadı da Ice Dream ailesine katıldı. .

Ülkemizde yeni yeni kışın da tüketilmeye başlanan dondurma, her mevsimin başta gelen mutluluk ve keyif verici yiyeceğidir. Hijyenik koşullarda üretilmiş dondurmanın boğazda ağrı, ateşlenme vb. sorunlarına yol açması mümkün değil. Uzmanlara göre, dondurmanın boğazınızda tahribat yapması için ağız içi ortamının da sıfır derecenin altında olması gerekir. Dondurmanın ağzınızda ısısı anında +4 ila +8 derece arasına yükselir. Dondurma yaz- kış güvenle yenilebilecek sağlıklı bir yiyecektir.

Enfes Belçika çikolatasıyla yepyeni bir tat olan gurme lezzet Ice Dream Belçika Çikolatalı da bu yıl yine en çok tercih edilen Dondurma yemek insanları mutlu eder. Bilim insanlarınca yapılan araştırmalar dondurmanın tek bir kaşığının bile kişiyi olmaya aday… pozitif yönde etkilediğini söylüyor. Kısacası dondurma eşittir Ürün çeşitliliğiyle kategoriye yenilik getirmeyi hedefle- mutluluk ve keyif. Hem de her mevsim… yerek, hem ürünlerin tazeliğini korumak hem de dondurma reyonlarında daha çok ürün sergileyebilme şansını sunabilmek için Ice Dream 5,5 lt.nin yanısı sıra 2,6 lt.lik yeni ambalajını da yeni sezon için iş ortaklarımıza sunuyoruz. Ice Dream’de, premium dolap, görsellik çözümleri ve pos desteğiyle birlikte özel dekorlu, soslu, garnitürlü premium dondurma serisiyle bu yıl da iş ortaklarımızın vazgeçilmezi olmayı hedefliyoruz.


Yemek Firmalarından

Mayıs 2017

Parıltım’ın iş güvenliği kadınlara emanet Çalışanların iş güvenliği kültürünü oluşturmayı sadece yasal zorunluluk olarak görmediklerini belirten Parıltım Yemek Müşteri İlişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü Büşra Aydın “Vicdani bir sorumluluk içerisinde çalışanlarımızın karşılaşabileceği tehlikeleri doğru tespit ederek, güvenlik şartlarını oluşturmayı amaçlıyoruz” dedi Sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesi, yeni iş sahalarının açılmasıyla birlikte yeterli önlemlerin alınmaması durumunda, çalışanların sağlığını ve güvenliğini tehdit eden sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Türkiye’de her altı dakikada bir iş kazası meydana gelirken, her iki buçuk saatte bir çalışan sakat kalıyor. Her altı saatte ise bir çalışan iş kazası nedeniyle ölüyor. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) verilerine göre; Türkiye’de ölümlü iş kazası oranı İngiltere’den 15 kat fazla. “Daha mutlu bir toplum için” Türkiye bu karamsar tabloyu değiştirebilmek için önemli bir adım attı. 30 Haziran 2012’de yürürlüğe giren İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile kamu ve özel sektör ayrımı gözetmeksizin tüm çalışanlar kanun kapsamına alındı. Böylece, işyerlerinde işyeri hekimi, iş güvenliği uzmanı ve diğer sağlık personelinin çalıştırılması zorunlu hale geldi. Toplu yemek sektöründeki ilk üç firma arasında yer alan Parıltım Yemek de Türkiye’deki diğer şirketler gibi iş güvenliği ile ilgili düzenlemeleri yaptı.

Üç Öğün Lokanta’ larında dengeli ve sağlıklı öğünler sunacak

Çalışanların yüzde 43’ü kadın Günde 150 bin kişiye yemek hizmeti sağlayan, 2500 kişiyi istihdam eden Parıltım Yemek, iş güvenliğini kadınlara emanet etti. Çalışanların yüzde 43’ünün kadın olduğu Parıltım Yemek’in Müşteri İlişkileri ve Kurumsal İletişim Direktörü Büşra Aydın sadece gıda güvenliğiyle değil aynı zamanda iş güvenliği kültürü ile de şirketlere öncülük edecek bir kuruluş haline geldiklerini söyledi. Aydın “Firmamız iş güvenliği yönetim ekibi aynı zamanda operasyonla ilgili bilgi sahibi olan gıda mühendislerinden oluştuğundan, sürdürülebilir ve etkin çalışmalar gerçekleştiriliyor” dedi.

‘Bu bizim vicdani sorumluluğumuz’ Çalışanların iş güvenliği kültürünü oluşturmayı sadece yasal zorunluluk olarak görmediklerine vurgu yapan Büşra Aydın “Tüm Türkiye’de bulunan operasyon birimlerimizde en küçüğünden en büyüğüne kadar çalışan sayısına bakmaksızın iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak için uzman ve hekimler görevlendirdik. Yasal zorunluluğumuz olmayan faaliyet alanlarımızda dahi çalışmalarımızı önceden başlattık. Vicdani bir sorumluluk içerisinde çalışanlarımızın karşılaşabileceği tehlikeleri doğru ve tam olarak tespit ederek, müşteri ile işbirliği yaparak koordineli bir şekilde güvenlik şartlarını oluşturmayı amaçladık.” dedi.

Catering sektörünün iddialı şirketlerinden Üç Öğün, deneyim ve uzmanlığını ‘Lokanta’ konseptine taşıdı. Üç Öğün Catering, ‘Lokanta’ konseptiyle yeni bir yatırım sürecini başlattı. Şirket yemek hizmeti konusundaki deneyim ve uzmanlığını açacağı lokantalarda paylaşacak. Lokantalar zinciri oluşturma hedefiyle yola çıkan Üç Öğün Catering ilk ‘ Lokanta’sını İstanbul Mecidiyeköy Nurol Tower’da faaliyete geçirdi. Açılışta konuşan; Üç Öğün Catering Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Faruk Dural; metrekare birim maliyetinin piyasa rakamlarından daha ekonomik olduğunu, hedeflerinin önümüzdeki dönemde doğru yatırımcıyı uygun maliyetlerle işinin sahibi yapmak olduğunu kaydetti. Hedeflerinin orta halli bir araç maliyeti ile yatırımcıyı kazanmak olduğunu kaydeden Dural, bu fiyat kalite dengesini de son tüketiciye ulaştırmak olduğunu vurguladı. “Günümüzde insanlar sağlıklı ve kaliteli yemeği bütçelerine göre tüketmek istiyor. Firmamızın kurumsal yemek sektöründeki tecrübesi ve konusunda uzman personel ile çalışıyor olması bizim de böyle bir yatırıma yönelmemize neden oldu” diyen Faruk Dural, dışarıda yemek yiyen tüketicilere ‘Lokanta’larında dengeli ve sağlıklı öğünler sunacakları iddiasını taşıyor.

26


Mayıs 2017

√ Restoranlar √ Hoteller √ Cafeler

REŞO YAKITI doldurmak “Artık çok kolay ”

√ Pastaneler

“Bas Doldur”

praT k

9 Litrelik Ambalajlarda

SİPARİŞ HATTI 0555 803 17 50

fhayirgor@hotmail.com

Fabrika: Yeşilköy Mah. Sanayi Cad. Gazbeton Yanı No: 36 Bahşılı - Kırıkkale Tel: 0318 266 91 91 Faks: 0318 266 91 94 e-mail: fatiher06@hotmail.com

Ankara Şube: Ağaçişleri San.Sit.1354 Cad.1374 Sk. No:12 (Eski 21. Cad. 518 Sk.) İvogsan - Ankara Tel: 0555 803 17 50 e-mail: fhayirgor@hotmail.com 27


Söyleşi

Mayıs 2017

Helal Gıda Pazarı sürekli olarak büyüyor Son yıllarda ülkemizde dikkat çekici bir şekilde gelişen Helal Gıda kavramını ömrünü bu işe adamış olan Dr. Hüseyin Kami BÜYÜKÖZER ile konuştuk. Aynı zamanda GİMDES’in Başkanlığınıda yapan BÜYÜKÖZER “ Bugün yurtiçi ve yurt-

dışında 75 ülkeye helal sertifikalı ürün satışı gerçekleşmiştir. 2015 yılında 4 milyar dolar civarında olan helal gıda ihracat gelirinin ise 2023 yılına kadar 15 milyar dolara yükselebileceği öngörülmektedir.” dedi

Ülkemizde Helal Gıda Sektörünün Helal Gıda sertifikası hangi kriterlere gelişimi nasıl olmuştur? göre verilmektedir? Denetimler ne Maddelerin helalliğini sağlamak için GİMDES gereklilikleri: Batı kaynaklı üretim sistemi ile üretilen sıklıkla yapılıyor? ürünler Müslüman tüketiciye dayatılırken, bizim kadim kültürümüze uymayan, helallik açısından değerlendirilmeyen, bu ürünler ve üreticileri nasıl kontrol edebiliriz düşüncesi helal gıda sektörünün anlaşılmasına ve gelişmesine zemin oluşturmuştur.

Bizim temel inancımızda “ Halalen Tayyiben" kavramı vardır ve bu bütün insanlık için geçerlidir. Bugün insanlığın adeta kaybedilmiş ve şiddetle ihtiyaç duyduğu bir çözümü getirmektedir. Sağlıklı, hijyen ve kaliteli Helal gıda standardına bir an evvel ulaşmamız, insanlık için de büyük Ne tükettiğini bilmek isteyen tüketici bir hizmeti sağlayacaktır. kitleleri ürünlerin içeriklerini incelediklerinde içeriği hakkında bilmedikleri bir sürü katkı maddesi ile karşılaşmışlardır ve bunun kaynağını sorguladıklarında Müslüman bir kişinin tüketmesinde sakıncalı olan bir çok madde görülmekteydi. Bundan dolayı helal lokma konusunda şuurlu tüketici kitleler firmaların hangi içerikte ürün sunduklarını sorgulamaya başlamışlardır. Böylelikle bilinçli tüketici talepleri helal gıda sektörünün oluşmasını sağlamıştır.

1. Muteber Helal sertifikalandırma kuruluşları tarafından hayvan / hayvan türevleri maddeler ve diğer karışık ve kritik maddeler için verilen Helal Sertifikası.

Ülkemizde helal gıda sektörü giderek büyümektedir. Türkiye’nin ekonomik yapısına önemli katkıda bulunabilecek bir başlangıç noktası helal sektör ile yakalanabilmiştir. GİMDES çalışmaları ile gerçek helal ve tayyib sertifikalı ürünler yurtiçi ve yurtdışı helal piyasasına sunulmuştur. Manasız ve çağdışı kalmış irili ufaklı engelleri ortadan kaldırarak, Müslüman tüketicilerin helal ve tayyib ürün bulabilecekleri bir üretim sistemi oluşturulmaya çalışılmıştır. Bugün yurtiçi ve yurtdışında 75 ülkeye helal sertifikalı ürün satışı gerçekleşmiştir. 2015 yılında 4 milyar dolar civarında olan helal gıda ihracat gelirinin ise 2023 yılına kadar 15 milyar dolara yükselebileceği öngörülmektedir.

Üretimin “Helal ve Tayyib” bir nitelik kazanabilmesi için gereklilikler

Dünyada Müslümanların çoğunlukta olduğu ülkelere ilaveten, azınlıkta oldukları birçok gayrimüslim ülkelerde de helal gıda belgeli ürünler piyasaya arz edilmekte ve helal gıda belgelendirmesi ile ilgili faaliyetlerde bulunulmaktadır. Bilhassa, Güneydoğu Asya ve Ortadoğu gibi bölgelerde ithal edilen gıdalarda “Helal” logosu bir zorunluluk haline gelmiştir. 28

Helal sertifikalandırma, muteber, ehil ve tarafsız bir kurumun, söz konusu üretimi denetlemesini, helal ve tayyib standartlara uygunluk içerisinde üretimin yapıldığını teyit etmesini ve buna bağlı olarak, onaylanmış bir belge vermesini kapsayan bir yöntemdir.

Gimdes helal ve tayyib ürün standardında temel prensipler

2. Mayalanan ürünler için içerdikleri ürünleri kapsayan, içerik maddelerinin detaylı analizi ve dökümü. 3. Maddelerin orijinal kaynağı (başlangıç maddeleri) 4. İşlemde kullanıldığı belirtilen yardımcı maddelerin akış işlemleri 5. Ürünün, görünen etiket bilgileri ile uyumlu olup olmadığı 6. Gerekiyorsa laboratuvar analizi Tohumdan embriyoya, çiftlikten sofraya kadar devam edecek sürecin her adımının helal damgası ile kontrolden geçmesi kaçınılmazdır.

Helal sertifikalandırma uygulamalarında, Helal Güvence Sistemi dahilinde aşağıdaki denetimler uygulanmaktadır: 1. İlk Denetim ve Sertifika Yenileme Denetimi: Helal Güvence Sistemini kuran ve bu sisteme göre üretmeye başlayan firmaya haberli yapılan denetimlerdir.

2. Ara Denetimler: Firma tarafından tarihi, saati ve gelecek olan denetim ekibi bilinmeyen ara denetimler, firmaGenel Esaslar ların risk grubuna göre 2 ile 12 denetim Haram Gıda terimi, sadece Kur’an ve programı olarak düzenlenmektedir. Hadisler çerçevesinde belirtilen İslami kurallara uygun olmayan gıdaları değil, 3. Helal Güvence Sistemi Belge Deneaynı zamanda temiz, hijyenik, sağlıklı timi: Helal Güvence Sistemi içerisinde gerçekleştirilen belge denetimleri kalitede üretilmeyen gıdaları da içerir. örneğin; kurum tarafından belirlenen Helal, izin verilmiş veya yasal gün aralıklarının üretim formları, satın manasınadır. Kur’an ve Hadislerde alma formları, girdi kontrol formları, aksi belirtilmedikçe çoğunluk besinler geri çekme tatbikatları, izlenebilirlik uyve gıdalar helaldir. Haram, yasaklan- gulamaları, eğitim raporları ve temizlik mış veya yasal olmayan manasınadır. takip formları vb. İslam’da Haram Gıdalar tüketilmesi 4. Numune Analizi: Firmaların üretimde yasak olan gıdalardır. kullandıkları yarı mamul, mamul, katkı


Mayıs 2017

maddeleri ve üretip piyasaya sundukları (market raflarında) ambalajlı ürünlerinden numuneler alınarak akredite laboratuvarlarda analiz yaptırılması.

pazarındaki aktif ülkeler Endonezya, Malezya, Tayland, Singapur, Avustralya, Kuzey Amerika, Avrupa Birliği, Afrika ve son dönemde de Türkiye’dir.

5. Kameralı Denetim: Kanatlı ve büyükbaş - küçükbaş hayvan kesimlerinin GİMDES merkezinden online olarak sürekli takibinin yapılması.

Helal gıda sertifikası firmalara nasıl bir avantaj sağlamaktadır? Helal sertifika özellikle gıda ihracatı gerçekleştiren firmalar için büyük bir “avantaj” sağlamaktadır. Son yıllarda gıdadan kozmetik ürünlerine kadar bütün sektörlerde helal belgeli ürünlerde olağanüstü bir satış artışı gözlemlenmiştir. Helal sertifikalı firmalar her geçen gün büyüyen helal pazar piyasasında tüm dünyaya açılma fırsatı yakalamışlardır. Helal sertifika ile birlikte firmaların bazı ülkeler ile alışverişleri daha kolay bir sürece girmiştir. Özellikle Ortadoğu, Kuzey Afrika, Güney ve Güneydoğu Asya ile Çin gibi Müslüman halkın yoğun olduğu bölgelerde firmaların ürün satışları artmıştır. Firmaların dünya piyasasında yeni müşteriler bulmasında özellikle GİMDES Helal ve Tayyib sertifikasının faydalı olduğu görülmektedir. Helal gıda sertifikasına sahip firmalar

kendilerine rahatlıkla dış pazarda yer bulabilme avantajı yakalamışlardır. Ülkemizde Helal gıda büyüklüğü ne kadardır?

pazarının

Son yıllarda helalleşen markalar ülkemizde de helal sektöre duyulan ihtiyacın canlı örneği olmuşlardır. Son 15 - 20 sene içerisinde başlayan ve hızla büyüme trendi içerisine giren Helal Sertifikalı ürün ticareti ülkemizde de önemini arttırmaktadır. GİMDES’in 2009 da, ülkelerine girecek ürünlerde helal sertifika isteyen ülkelerden aldığı akreditasyona dayalı olarak, helal sertifikalandırma hizmetine başlaması ile bu sektör önemli bir ivme kazanmıştır. Dünyada ve ülkemizde Müslüman tüketicilerin helal ürünlere olan taleplerinin yükselmesi nedeniyle bu pazardaki firma ve hizmet sayılarında da artışlar görülmektedir. Dünyada helal ürün

Dünya İslami Gastronomi Birliği İstanbul’da kuruldu

Helal gıda sektöründe 4 milyar dolarlık ihracat rakamına ulaşan Türk ekonomisi, hedefini daha da yukarı çekebilir. Özel sektör aracılığıyla yapılan üretim ve ihracat konusunda 2023 yılı için büyük hedefler planlanabilir. GİMDES olarak 2023 yılına kadar helal gıda üretim ve ihracatını yapacak firma sayısının toplam firma sayısının %70’ine ulaşmasını hedeflemekteyiz. Halen 4 milyar dolar civarında olan helal gıda ihracat rakamlarının ise 15 milyar dolara yükselebileceğini tahmin etmekteyiz. GİMDES’ten Helal gıda sertifikası alan firma sayısı ne kadardır? Bu firmaların ne kadarı belgelerini düzenli olarak yenilemektedir? GİMDES Helal ve Tayyib Sertifikasına sahip 500’e yakın firmanın on bin çeşit ürünü market raflarında bulunmaktadır. Helal Sertifikası, özellikle yurt dışına gıda ürünleri satan firmaların almakta öncelik verdikleri bir sertifika durumuna gelmiştir. GİMDES sertifikasına sahip firmaların yüzde doksanı sertifikalarını yenilemektedirler.

Müslüman şefler arasında sinerji yaratılacak Gökhan Tufan, birliğin, İslam Ülkeleri şefleri arasında birlik beraberlik içinde kültürel bir sinerji oluşturmayı ve ülkeler arası yapılacak etkinlik ve ziyaretlerle bilgi akışının sağlanmasını amaçladığını söyledi.

Türkiye’den Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu’nun önderliğinde bir araya gelen 18 İslam ülkesinin aşçılık dernek Birlik ayrıca, halen bünyesinde aşçılık üzerine dernek veya ve federasyon başkanları, Dünya İslami Gastronomi Birliği’ni herhangi bir sivil toplum kurulu bulunmayan tahmini 29 Müslüman ülkede dernekleşmenin sağlanmasına öncülük kurdu. edecek ve o ülkelerde aşçılık sanatının gelişimine katkıda İmzacı birlikler, 13 Mayıs’ta İstanbul’da düzenlenen 1. Dünya bulunacak. Dünya İslam İş Birliği Teşkilatı (OIC) ile İslam İslami Gastronomi Birliği Konferansı’nda bir araya geldi. ülkelerinde gastronomi turizminin gelişmesi için ortak projeler Dünya İslami Gastronomi Birliği’nin üyeleri şöyle: Azerbaycan, geliştirecek, Dünya Helal Örgütü (WHC) iş birliğiyle aşçıların Bangladeş, Bosna Hersek, Fas, Gambia, Kazakistan, Kırgı- ve pastacıların Helal Gıda konusunda bilinçlenmesi için ulzistan, Katar, Lübnan, Maldivler, Mısır, Nijerya, Özbekistan, uslararası düzeyde eğitim ve seminerler organize edecek. Pakistan, Singapur, Tunus, Türkiye, Ürdün. Tüm Aşçılar ve Pastacılar Konfederasyonu Genel Başkanı Gökhan Tufan, Dünya İslami Gastronomi Birliği’nin kuruluşu için inisiyatif aldıklarını belirterek, “İslam Devleti, dini İslam olan devletler ve nüfusu itibarıyla Müslümanların salt çoğunlukta yaşadığı 24 ülkeye resmi davet mektubu gönderdik. Bu davetimize 17 ülke olumlu cevap verdi. Bu ülkelerin aşçılık mesleki dernek ve federasyon başkanlarıyla İstanbul’da bir araya gelerek, Dünya İslami Gastronomi Birliği’nin kuruluşunu resmiyete kavuşturduk” dedi. 29


Mayıs 2017

İrfan Söyler irfansoyler@gmail.com

Döneri taktık şişe çevirmeye başladık. Almanlar camdan bakmaya “waz iz daz” demeye başladı.. İkram ettik dillerinin ucunu zor değdirdiler. “Bu yeniyor mu” diye sordular.

Avrupa’da ilk Döner 2. dünya savaşı yeni bitmiş Avrupa henüz Türkiye’den işçi talebinde bulunmamıştı. Zamanın süper güçlerinden Sovyetler Birliğinin kudretli Dışişleri Bakanı ve heyeti 1954 yılında Doğu Almanya şehri olan Potsdam’da Kloster Keller isimli bir lokantadadır.

Ve Münih Garı..

İlk Türk kafilesini geldiğinde Bayern Bando takımı marş çalmaya başlamıştı. Almanlar çok iyi karşılamışlardı. Beklemeden dağıtıma tabi tutuldular. Güneşin alnında kararan tenler gün yüzü görmeyen yerlere götürüldüler. Adına “HAYM” denilen Lokanta’nın sahibi Türkiye seyahatlerinde gördüğü Döner’i yerlere ranza usulü yerleştirildiler. kendi lokantasında yapmakta ve bunu da Sovyet Dışişleri Ellerimizde kazma kürek yer altına girdik. On, yirmi değil tam Bakanlığı heyetine sunmaktadır. Donerhaber.com’da yayın- bin beş yüz metre yer altından kömürlere kazma vurmaya lanan Resim ve belgelerden görmekteyiz ki Döner Avrupa’ya başladık. Yayla havasından başka hava almayan ciğerleriTürk işçilerinden önce 1954 yılında girmiştir. mize kömür tozu doldu. Hasta olduk. 1960’lı yıllarda Türkiye Avrupa’ya işçi göndermeye başladı. Kafamıza kask giyip erimiş demirleri kalıplara döktük. Bizim Trenlerle Avrupa şehirlerine dağılan vatandaşlarımız en çok tenimizi en fazla 40 derece güneş yakmıştı, Demir’in alıştıkları yemek çeşitlerinden uzak kalmak etkilemişti. sıcaklığının üç bin olduğunu duyunca kıyaslama yapamadık. İstediği gibi yemek bulamıyor, marketlerde alışveriş yapamıyor. Eridik... Helal hassasiyeti yüzünden et ve et ürünlerine elini bile Makina ürettik, Araba ürettik, Ürettik... Ürettik... Saatin dişlileri uzatamıyorlardı. gibi tik... tak.. Çalıştık bir de baktık biz tükendik... Gurbetteki misafir işçilerimiz yer yer kendileri et kesmeye evlerin dışında minik lokantalarda kendi yemek ve ızgaralarımızı yapmaya başlamaları 1970 yılların başına denk gelir.

Hiç bir şey zorumuza gitmedi de herkesin içinde çırılçıplak banyo yapmak zor geldi. Ne yiyecektik. Marketlere gittik etine güvenmedik, Helal mi, haram mı? Domuz mu, dana mı anlamadık. İşin kötüsü kimse de bize anlatmadı. Tavuk Artık Berlin, Köln, Viyana gibi Türklerin yoğun yaşadığı yerl- almak istedik gıdakladık. Dana eti isterken “mö” lemek zorunerde amatörce de olsa imbiss adı verilen büfelerde tavuk ve da kaldık. Güldük acınacak halimize. yaprak döner takılmaya başlamıştı. Ne kazandı isek biriktirmeye başladık. Türkiye’ye giderElbette ilk başlarda sadece Türkiye’den gelenler için verilen ken başımıza fötörü taktık güya hava attık. Kazandıklarımızı bu hizmet Avrupalıların da dikkatini çekmeye başlamıştı. eşimize dostumuza saçıp geri döndük. O gün den sonra bu hep böyle oldu.. Adımız çıktı Alamancıya inmedi vatandaşa... Ne günlerdi... Avrupa işçi arıyor dediler. 1960 yılının yorgun ve fakir Anadolu insanı köyünü tarlasını bırakıp, çoluğunu çocuğunu terk edip yola düştü. O zamana kadar kasabaya dahi inmemişlerdi ki iş bulma kurumuna adını yazdırdı.

Yıllar ne çabuk geçti.. Hani 2 yıl sonra dönecektik ya olmadı.. 50 yılı geride bıraktık.. Çocukların çocukları oldu. Biz ölmeye başladık..

Arbaytır Memet emekli oldu.. Kara tren, tahta valizle geldiği Korkuyordu.. İyi para alacaksın demişlerdi. Gidip bir, Almanya’dan Uçağın kargo bölümünde tahta tabuta girerek bilemedin 2 yıl çalışıp bir sarı öküz ile 5 dönüm tarla almak dönmeye başladı... için geri dönme niyetinde idi. Alman doktorlar soyun dedi; Ne yapsak ne yapsak diye bir düşüncedir aldı bizi.. Biz soyundu.. Aç ağzını dedi, açtı.. Dişi çürük olanı işe yaramaz ezildik bari çocuklar ezilmesin diye kara kara düşünürkdeyip ayırdılar. Öksüreni, sigaradan ciğeri hırıldayanı “kaput” en aklımıza gelip de denemediğimiz, deneyip de batırdediler köyüne döndürdüler. madığımız iş kalmadı. Manav olduk. Bakkal OldSağlam, hem de sapasağlam kavruk Anadolu delikanlıları uk. Export olduk. Olduk olduk da bir türlü olamadık. Trenlere doluştu. Tahta valizlere örme çoraplar, zeytin- Ve bir gün kendi lokantalarımızı açalım dedik. Döneri taktık yağından sabunlar, kuru ekmek azıklar konulmuştu. şişe çevirmeye başladık. Almanlar camdan bakmaya Kara trenin acı düdüğü ötüp, raylar tıkırdadıkça yürekteki “waz iz daz” demeye başladı.. İkram ettik dillerinin ucunu zor sevdalar kabardı. Raylar Münih’e yaklaştıkça korku arttı. değdirdiler. “Bu yeniyor mu” diye sordular. Aşklar geride çok geride kalıyordu. Kiminin Ayşe’si, kiminin Döner Avrupa’ya merhaba diyordu.. Fatma’sı, kiminin anası, çoluğu çocuğu sanki kaf dağının ardında kalmıştı. 30


Mayıs 2017

Firma Haberi Erpiliç güvencesiyle büyüyen Bolca Hindi, düşük kolesterol ve yüksek protein değerine sahip hindi etiyle sağlıklı Ramazan lezzetli alternatifi oluşturuyor.

Sağlıklı ve leziz hindi eti Ramazan sofralarında Bolca Hindi, yeterli ve dengeli beslenme açısından ekstra özen gerektiren Ramazan ayında özel lezzetleri ve soslanmış ürün grubuyla leziz alternatifler yaratıyor. Yüksek protein değeri ve düşük yağ oranının yanı sıra tok tutmasıyla Ramazan mönülerinde tercih edilen hindi eti, günlük beslenme rutininin değişmesinden kaynaklanan dengesizlikleri minimuma indiriyor. Erpiliç güvencesiyle büyüyen Bolca Hindi, düşük kolesterol ve yüksek protein değerine sahip hindi etiyle sağlıklı Ramazan lezzetli alternatifi oluşturuyor.

Hindi etli patlıcan kebabı Malzemeler • 600 gr Sote But • 3 Adet Orta Boy Patlıcan • 1 Adet Domates • 3 Adet Biber • ½ Su Bardağı Sıvı Yağ • 1 Adet Soğan • 2 Çorba Kaşığı Salça

Hazırlanışı Orta boy patlıcanları irice küpler halinde doğrayıp tuzlu suda yağ çekmemesi için bekletin. Bu esnada tencerenizde hindi sote butlarınızı ince doğranmış soğanla birlikte 10 dakika kavurun. Daha sonra 2 çorba kaşığı salçayı ilave edin. Yeterli miktarda su verip suyunu çekmesini bekleyin. Isladığınız patlıcanları süzüp

kızgın yağda kızartın. Kızartılan patlı- Fırında Hindi Güveç canları fırın tepsinize alın, pişen etleri de ilave edip fırına verin. 10 dakika 120° lik Malzemeler fırında pişirip servis edebilirsiniz. Afiyet • 2 kg hindi but fileto olsun! • 100 gr zeytinyağı • 200 gr tereyağı Hindi Çoban Kavurma • 2 kaşık biber salçası • 1 baş soğan Malzemeler • 6 diş sarımsak • 600 gr hindi but • 500 gr taze fasulye • 200 gr ayçiçeği yağı • 4 adet patlıcan • 100gr zeytin yağı • 4 adet kabak • 100 gr tereyağı • 4 adet patates • 1 baş kuru soğan • 3 adet domates • 6 diş sarımsak • 4 adet sivri biber • 2 adet yeşil biber -1 adet kırmızı biber • 4 defne yaprağı • 4 adet domates - Taze kekik • Tuz-karabiber-kekik-pul biber • 2 kaşık balzamik • Arzuya göre: tuz - karabiber - kırmızı Hazırlanışı biber - pul biber Piyaz doğranmış soğanlar güvecin içinde, zeytinyağı ve tuz ile ovuHazırlanışı lur. Kuşbaşı doğranmış hindi etleri Hindi butları kuşbaşı doğranıp. Sıcak ve salça ilave edilerek karıştırılır. ayçiçeği yağında mühürlenmesi için Sırasıyla temizlenip parçalara ayrılmış karıştırılır. Etler suyunu salmamalıdır. taze fasulye, kabak, patlıcan, patates, Genişçe bir tavaya zeytinyağı konup, biberler ve domatesler güvece kat kat etler ilave edilerek balzamikle çektirilir. döşenir. Sarımsaklar ve defneyaprakları Doğranmış soğan sarımsak ve biberler aralara serpilir. Baharatlar da üzerine ilave edilip sotelenir. Tereyağı ilave edilir serpilir.1 bardak kadar su üzerine gezdiDiriliğini yitiren malzemeler e doğranmış rilir. Tereyağı dilimlenip en üstüne yayılır. domatesler ve arzuya göre baharatlar Alüminyum folyo veya yağlı kâğıtla ağzı eklenerek son kez karıştırılır. Üzerine sıkıca kapatılıp pamuklu bir iple güvecin kekik serpilerek servis edilir. ağzı sıktırılır. Kaynamaya başlayana kadar Ocağın üzerinde tutulup, 200 derece fırında yaklaşık 110 dakika pişirilir.


Mayıs 2017

Bilimsel Makale

FINDIK YAĞI ve SAĞLIK ÜZERİNE ETKİLERİ S. Sezer Kıralan1, Mustafa Kıralan2 1-Sakarya Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Sakarya, Türkiye 2-Abant İzzet Baysal Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Gıda Mühendisliği Bölümü, Bolu, Türkiye 1sezertrhn@gmail.com, 2mustafakiralan@yahoo.com ÖZET Fındık yağı, Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında yaygın olarak yetiştirilen fındık (Corylus avellana L.) ağacının meyvelerinden elde edilen bir yağdır. Bileşiminde yüksek oranda oleik asit içeren fındık yağı, içermiş olduğu esansiyel yağ asitleri (tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri) sayesinde sağlık açısında faydalı bir yağdır. Son yıllarda bireylerin yaşam koşullarının

değişmesiyle beslenme alışkanlıkları da değişmektedir. Kalp rahatsızlıkları ve kanser gibi ölümcül hastalıklarından korunmada beslenme alışkanlıklarının önemli olduğu bilinmektedir. Fındık yağı, günümüz beslenme alışkanlıklarını iyileştirmede tüketilebilecek önemli yağlardan bir tanesidir. Anahtar kelimeler: Fındık yağı, yağ asitleri, sağlık, beslenme

HAZELNUT OIL and ITS EFFECTS ON HEALTH ABSTRACT

Hazelnut oil is obtained from hazelnut (Corylus avellana L.) tree fruits which are widely produced in the Black Sea Region. Hazelnut oil which includes a great amount of oleic acid is beneficial for human health due to the essential fatty acids (monounsaturated fatty acids and polyunsaturated fatty acids). In recent years, individuals’ eating habits change

according to a change in their lifestyles. It is known the importance of eating habits on protecting from terminal illnesses such as cancer and heart diseases. Hazelnut oil is the one of the most important edible oil which enhancing recent human diet.

GİRİŞ

Fındık Yağı

Fındık

Fındık yüksek oranda (yaklaşık %60) yağ içermektedir ve fındık meyvesinden elde edilen yağ “fındık yağı” olarak bilinmektedir6,7. Fındık yağı, sağlık üzerine önemli etkisi olan tekli doymamış yağ asitleri (başlıca oleik asit), skualen, fitosterol (β-sitosterol), tokoferol (α-tokoferol), ve polifenol gibi bileşenleri içermektedir. Bu bileşenler, fındık yağının biyoaktif ve fonksiyonel besin öğeleri açısından önemli bir yağ olmasına olanak sağlamaktadır8.

Fındık Kuzey yarım kürenin ılıman ikliminde yetişebilen sert kabuklu bir meyvedir. Türkiye’nin Karadeniz kıyılarında fındığın kültür formlarının yüzyıllardır yetiştirildiği ve fındığın anavatanının Karadeniz bölgesi olduğu bilinmektedir1. Yapılan çalışmalar üretilen fındığın son 600 yıldan beri diğer ülkelere Türkiye’den ihracat edildiğini ortaya koymaktadır2. 2016 yılı fındık raporuna göre Türkiye fındık üretimi açısından dünyada önemli bir ülke konumundadır Tablo 1’de görüldüğü üzere, son dört yılın dünya fındık üretiminin yaklaşık %70’ini Türkiye sağlamaktadır. Dünya fındık üretimin yanında fındık ihracatında da Türkiye ilk sırada yer almaktadır3. Tablo 1. Dünya fındık üretimi (Ton) ÜLKELER Türkiye İtalya A.B.D. Azerbaycan Gürcistan İspanya Diğer TOPLAM

2013/14 2014/15 2015/16 2016/17 549.000 412.000 646.000 420.000 132.000 100.000 125.000 130.000 35.000 36.300 43.500 32.000 30.000 25.000 50.000 35.000 35.000 35.000 40.000 40.000 19.500 19.500 20.000 21.000 25.000 25.000 45.000 42.000 825.500 660.773 969.500 720.000

Ülkemizde yetiştirilen fındıklar, yapısal özelliğine bağlı olarak yuvarlak (Tombul, Palaz, Foşa, Çakıldak, Kalınkara, Kargalak, Uzunmusa, Mincane, Cavcava, Kan), sivri (Sivri, İncekara, Acı, Kuş) ve badem (Yuvarlak badem, Yassı badem, Değirmendere) fındık olarak üç guruba ayrılmaktadır. Ülkemizde üretimi en fazla yapılan fındık yuvarlak fındık çeşitlerinden olan tombul fındıktır. Tombul fındık en fazla Giresun ve Ordu illerinde yetiştirilmektedir4. ayrıca tombul fındık yüksek oranda (%60) yağ içermektedir. Fındık iyi bir enerji kaynağı olmasının yanı sıra bileşiminde karbonhidrat, yağ, protein, vitamin ve mineral gibi değerli besin öğelerini de içermektedir5. 32

Keywords: Hazelnut oil, fatty acids, health, diet

Doymamış yağ asitlerince zeytinyağına benzerlik göstermesi9 açısından fındık yağının tüketimine olan ilgi son yıllarda artış göstermektedir. Fındık yağı, salatalarda, pastacılık ürünlerinde ve kızartmalarda kullanılmaktadır. Özellikle fındığın yoğun olarak yetiştirildiği Giresun ilinde yaygın olarak fındık yağı tüketimine rastlanmaktadır6. Fındık yağının içermiş olduğu minör ve majör bileşenler fındığın yetiştiği bölgeye, fındık cinsine, iklim koşullarına ve fındığın işlenmesi sırasında kullanılan ekstraksiyon yöntemine göre değişmektedir10. Fındık yağının yağ asidi bileşimi fındık yağını değerli kılmaktadır. Fındık yağında toplam doymuş yağ asidi miktarı <8.0 iken toplam yağ asidi miktarının yaklaşık %92’sini doymamış yağ asitleri oluşturmaktadır. Ayrıca bitkisel yağlar içerisinde en fazla oleik asidini fındık yağı içermektedir6. Amaral ve ark.11 farklı fındık çeşitleri ile yaptıkları çalışmada fındık yağlarına ait yağ asidi oranlarının değişiklik gösterdiğini tespit etmişlerdir. Fındık yağlarının içermiş olduğu oleik asit miktarının %78-84 oranlarında değiştiğini belirlemişlerdir. Fındık yağının yağ asidi kompozisyonu, fındığın yetişme şartlarına, gübre kullanımına, coğrafi bölgeye, hasat zamanına, iklim koşullarına ve muhafaza koşullarına göre farklılık göstermektedir6. Fındık yağı yüksek sıcaklıklara (220-240) dayanıklı olması nedeniyle özellikle kızartma gibi pişirme uygulamalarında kullanıma uygundur. Yüksek sıcaklık uygulamaları sonrasında bitkisel yağlarda toksik bileşikler oluşmaktadır. Fındık yağı kimyasal yapısı sayesinde kızartmalar, hamur işleri ve salatalarda kullanıma uygun bir yağdır12.


Mayıs 2017

Fındık Yağının Sağlık Üzerine Etkileri Fındık yağı, sağlıklı beslenmedeki etkileri ve sağlık üzerine önemli fizyolojik etkilerinden dolayı yapılan birçok çalışmada yer almıştır. Fındık ve fındık yağı Karadeniz bölgesi açısından önemli bir yere sahip olup, insan sağlığını olumlu yönde etkileyen birçok yararlı bileşik içermektedir. Fındık yağının içermiş olduğu yararlı bileşiklerin başında tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri gelmektedir. Yapılan çalışmalar, düşük doymuş yağ asidi ve yüksek tekli doymamış yağ asidinin kan lipid seviyesinin kontrolünde önemli yere sahip olduğunu göstermiştir. Kan lipit seviyesinin bu kontrolü kronik kalp hastalıklarından korunmada önem taşımaktadır. Tekli doymamış yağ asitlerince zengin bir diyet ile beslenmenin kan basıncını ve toplam kolesterol düzeyini azalttığı yapılan çalışmalar sonucunda görülmüştür. Kan trigliserit seviyesinin azalması ise kalp hastalıklarından korunmada önemli bir etkiye sahiptir6. Tokoferoller (E vitamini) de fındık yağında bulunan sağlık açısından önemli bileşiklerden bir tanesidir. Fındık yağı iz miktarda β, γ ve δ tokoferolleri içerirken yüksek miktarda α-tokoferol (24.7 mg/100 g oil) içeriğine sahiptir13. E vitamini kas ve üreme sisteminin çalışmasında olumlu etkiye sahiptir. Ayrıca alyuvarların parçalanmasını düzenleyerek kan değerlerinin normal düzeye ulaşmasında olumlu etkiye sahiptir14. Tokoferoller fındık yağının antioksidatif etkisini arttırarak yağın raf ömrünün uzamasına yardımcı olur. Günlük diyetle alınan tokoferol, invitro antioksidan etkisi sağlık açısından olumlu etkiler göstermektedir. Kardiyovasküler hastalıkları ve yüksek kolesterol seviyesinden korunmada tokoferoller önemli etkilere sahiptir15. Tokoferoller fındık yağında bulunan polifenol ve diğer bileşiklerle olumlu etki göstererek yağın oksidasyona karşı korunmasında önemli görev üstlenmektedir. Yapılan bazı çalışmalar, tokoferollerin antioksidatif etkisinin yanı sıra bazı kanser türlerine karşı vücudu korumada da önemli rolü olduğunu göstermektedir16. Tokoferollerin antioksidatif etkisi, fındık yağının tüketici ve sanayi tarafından büyük ilgi görmesini sağlamaktadır17.

KAYNAKLAR

1. Mitra, S. K., Rathore, D. S., Bose, T. K. 2003. Temprerate fruits. Horticultire and Allied Publishers, India, 27/3p. 2. Çakal, M. 2005. Fındıklarda bazı kırılma özelliklerinin belirlenmesi üzerine bir araştırma. Yüksek lisans tezi. Süleyman Demirel Üniversitesi, 57s, Isparta. 3. T.C. Gümrük ve ticaret bakanlığı kooperatifçilik genel müdürlüğü. 2017. 2016 yılı fındık raporu. www.koop.gtb.gov.tr (Erişim tarihi: 25.05.2017) 4. Özdemir, M., 1997. Critical Evaluation of Properties of Turkish Hazelnuts. Gıda Teknolojisi, Vol. 2 (10), pp. 46-52. 5. Kıralan, S., Yorulmaz, A., Şimşek, A., Tekin, A. 2015. Classification of Turkish hazelnut oils based on their triacylglycerol structures by chemometric analysis. Eur Food Res Technol, 240:679–688. 6. Alasalvar, C., Shahidi, F., Ohshima, T., Wanasundara, U., Yurttaş, H. C., Lyanapathırana, C.M., Rodrigues, F.B. 2003. Turkish Tombul Hazelnut (Corylus avellana L.) Lipid Characheristics and Oxidative Stability. J. Agric. Food Chem., Vol. 51, pp. 3797-3805. 7. Bernardo-Gil, M., G. Casquilho, M. 2007. Modeling the Supercritical Fluid Extraction of Hazelnut and Walnut Oils. AIChE Journal, Vol. 53, pp. 2980-2985. 8. Alasalvar, C., Amaral, J. S., Shahidi, F. 2006. Functional Lipid Characteristics of Turkish Tombul Hazelnut (Corylus avellana L.). Journal of Agricultural on Food Chemistry, Vol. 54, pp. 10177-10183. 9. Ozen, B. F., Mauer, L.J. 2002. Detection of Hazelnut oil Adultration Using FT-IR Spectroscopy. J. Agric. Food Chem. Vol. 50, pp. 3898-3901. 10. Benitez-Sánchez, P. L., León-Camacho, M., Aparicio, R. 2003. A comprehensive study of hazelnut oil composition with comparisons to other vegetable oils, particularly olive oil. Eur. Food Res. Technol, Vol. 218, pp. 13-19. 11. Amaral, J. S., Casal, S., Citová, I., Santos, A., Seabra, R. M., Oliveira, B.P.P. 2006b. Characterization of Several hazelnut (Corylus avellana L.) cultivars based inchemical fatty acid and sterol composition. Eur Food Res Technol, Vol. 222, pp. 274-280.

Steroller, özellikle kolesterol düşürücü etkileri başta olmak üzere insan sağlığı açısından önemli bileşiklerdir. Fındık yağı, yüksek miktarda β-sitosterol içermektedir. Yapılan çalışmalarda, β-sitosterolün kolesterol düşürücü etkisinin yanı sıra bazı kanser türlerinden (kolon, prostat, göğüs) korunmada da 12. Anonim. 2017. Fındık yağının faydaları. www. milliyet. com. Erişim tarihi: 28.05.2017 önemli etkisinin olduğu görülmüştür17. 13. Taş, N. G., Gökmen, V. 2015. Profiling triacylglycerols, SONUÇ fatty acids and tocopherols in hazelnut varieties grown in Fındık üretiminde ve ihracatında ülkemiz ilk sırada yer Turkey. Journal of Food Composition and Analysis, 44, 115almaktadır. Ülke ekonomimiz açısından önemli yere sahip 121. olan fındık ve fındık yağı, sağlık açısından da birçok faydası bulunmaktadır. Fındık yağının içermiş olduğu esansiyel yağ 14. Anonim. 2017. İstanbul Fındık Sanayi A.Ş. Fındık ve asitleri (tekli ve çoklu yağ asitleri), tokoferoller, steroller ve Sağlık. www. İstanbulfindik.com.tr. Erişim tarihi: 28.05.2017 diğer minör bileşenler hastalıklara karşı vücudu korumada 15. Bernardo-Gil, M. G., Grenha, J., Santos, J., Cardoso, P. 2002. Supercritical fluid extraction and characterisation of oil önemli yere sahiptir. from hazelnut. Eur. J. Lipid Sci. Technol, Vol. 104, pp. 402-40 Yapılan çalışmalar fındık yağının içerdiği doymamış yağ 16. Traber, M. G., Packer, L. (1995). Vitamin E: beyond antioxasitlerinin, kardiyovasküler hastalıklar, bazı kanser türleri idant function. The American journal of clinical nutrition, 62(6), ve yüksek tansiyondan korunmada etkili olduğunu ortaya 1501S-1509S. koymaktadır. Ulusal ekonomimiz açısından önemli yere sahip olan fındık yağının araştırılması yönünde akademik 17. 13. Anonim. 2017. Fındık Tanıtım Gurubu. Web sitesi: http://www.ftg.org.tr Erişim tarihi:27.05.2017. çalışmaların devam etmesi önem taşımaktadır. 18. Hicks, K. B.; Moreau, R. A. Phytosterols, phytostanols:functional food cholesterol busters. Food Technol. 2001, 55 (1), 63-67.


Mayıs 2017

Bilimsel Makale

İZMİR PİYASASINDA SATILAN DOMATES SALÇALARININ BAZI KALİTE ÖZELLİKLERİ VE MEVZUATA UYGUNLUKLARI Hasan GÜZEL* Prof. Dr. Gülden Ova** *Gıda Mühendisi, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü **Prof. Dr., Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Gıda Mühendisliği Bölümü

ÖZET

değeri 1,83-2,64; siyah leke miktarı 1-10 adet/10g ve kıvam 2,12-8,05 cm/30sn olduğu gözlenmiştir. İncelenen 8 örnekte pH değerinin, 12 örnekte tuz miktarının, 4 örnekte invert şeker değerinin, 1 örnekte toplam asitlik değerinin ve 3 örnekte benzoik asit değerinin mevzuata uygun olmadığı görülmektedir. Suda çözünür kuru madde miktarının cam ambalajlarda 1 ve teneke ambalajlarda ise 3 örneğin mevzuata uygun olmadığı ve örneklerin tümünde renk değerinin mevzuata uygun olduğu belirlenmiştir. Genelde teneke ambalajlarda mevzuata uygunluğun daha yüksek olduğu görülmektedir.

Bu çalışmada, İzmir piyasasında konserve, cam, pet ve kova ambalajlarda ticari olarak satışa sunulan çeşitli firmalara ait domates salçalarının kalite özelliklerinin saptanarak mevzuata uygunluklarının irdelenmesi amaçlanmıştır. Analiz edilen piyasa örneklerinde kimyasal özelliklerden çözünmeyen kül miktarı (KM’de) % 0,04-0,91; toplam asitlik 2,15-10,56 g/100g; sorbik asit 71-136 mg/kg; benzoik asit 149-926 mg/kg; invert şekerin kuru maddedeki oranı % 26, 10-90,60; pH 3, 61-4,8 ve tuz değerinin 2,27-10,52 arasında değiştiği belirlenmiştir. Fiziksel analizler açısından örneklerin Anahtar Kelimeler: Domates salçası, kalite özellikleri, gıda suda çözünür kuru madde miktarları 26,13-37,2 briks; renk mevzuatı

ABSTRACT In this study, it was aimed to determine the quality attributes of tomato paste samples belonging to various companies that are offered for commercial sale in canned, glass, pet and bucket packages on marketplace in İzmir city and investigate the conformity of the regulations. The amount of insoluble ash (in DM) from chemical attributes in analyzed market samples is 0.04-0.91%; Total acidity of 2.15-10.56 g / 100g; Sorbic acid 71-136 mg / kg; Benzoic acid 149-926 mg / kg; The ratio of invert sugar to dry matter is 26,10-90,60%; pH 3,61-4,8 and the salt value was changed between 2,27-10,52. In terms of physical analyzes, the water soluble dry matter content of the samples was 26,13-37,2 brix; Color value 1,83-2,64; It was GİRİŞ İnsanoğlunun temel besin öğelerinden bir grubunu oluşturan ve geniş bir tür ve çeşit yelpazesine sahip olan sebzeler, dünyanın hemen hemen bütün ülkelerinde yoğun olarak üretilmekte ve tüketilmektedir. Tüketim miktarı göz önünde bulundurulduğunda ülkemizde domates en yüksek miktarda yetiştirilen ve tüketilen sebze olarak yer almaktadır. Domates birçok gıdanın hazırlanmasında kullanıldığından veya doğrudan tüketilebiliyor olması nedeniyle beslenmemizde yer alan en önemli sebzeler arasında karşımıza çıkmaktadır. Domates taze, kurutularak, konserve edilerek veya salçaya işlenerek tüketilebildiği gibi farklı yemeklerin hazırlanmasında veya sos gibi değişik gıdaların üretilmesinde de çok önemli bir lezzet verici bileşen olarak kullanım alanı bulmaktadır. Geçen yüzyıla kadar genellikle meyve sebzeler üretim dönemleri içinde hasat edilerek tüketilmekteyken, daha sonraki dönemlerde farklı ürünlere dönüştürülerek tüketilmeye başlanmıştır. Günümüzde sanayileşmeye paralel olarak meyve ve sebze ürünleri endüstriyel ölçeklerde üretilerek tüketiciye sunulmaktadır. Besin ürünlerinin endüstriyel ölçeklerde üretilmesi ve hazırlanması, tüketicilere önemli bir zaman kazandırmanın yanı sıra gıdaların besin öğelerinin ve hijyenik yapısının daha iyi korunmasını sağlaması nedeniyle tüketicilerin bu tip ürünlere karşı ilgisi her geçen gün biraz daha artmakta ve talep yükselmektedir1,2. Bu doğrultuda yetiştiricilik ve çeşitli ürünlere işlenebilmesi açısından domates en başta gelen ürünlerimizden olup büyük kısmı salçaya işlenmektedir. Farklı işletmelerde üretil-

34

observed that the amount of black spot was 1-10 pieces / 10g and the consistency was 2,12-8,05 cm / 30 sec. It is observed that the pH value, the amount of salt in 12 samples, the invert sugar value in 4 samples, the total acidity value in 1 sample and the benzoic acid value in 3 samples are not in compliance with the legislation. It has been determined that the amount of water-soluble dry matter is not in accordance with the legislation in the case of glass packaging 1 and 3 in the case of canned packaging, and the color value of all the samples is in compliance with the legislation. It is generally seen that legislative compliance is higher in canned packages.

Keywords: Tomato paste, quality attributes, food legistaion erek piyasaya sürülen domates salçalarının kalite nitelikleri de çeşitli nedenlere bağlı olarak farklı olmaktadır. Bu farklılıklar; toprak nitelikleri, yetiştirilen cinsler, gübreleme ve sulama gibi fizyolojik faktörlere bağlı olduğu kadar, işletmelerde kullanılan teknolojiler ile kullanılan yardımcı maddeler gibi faktörlere göre nitelikler kazanmaktadır. Bu sebeple farklı üreticiler tarafından üretilerek piyasaya arz edilen ve çok geniş kullanım alanına sahip olan domates salçaları için tüketicinin korunması ve üreticilerin rekabet koşullarına uygun üretim yapması adına mevzuat oluşturulmuş ve bu ürünlerin sahip olması gerekli kalite özellikleri Türk Gıda Kodeksi Yönetmeliği’nde belirtilmiştir. Ayrıca Türk Standartları Enstitüsü(TSE)’nün de Domates Salçası standardı bulunmakla birlikte (TS-1466) zorunlu uygulama kapsamında olmadığından araştırmamızda materyallerimiz Türk Gıda Mevzuatı kapsamında uyulması zorunlu olan Türk Gıda Kodeksi Salça ve Püresi Tebliği’ne göre irdelenmiştir. Türk Gıda Kodeksi 2014/6 sayılı Salça Ve Püre Tebliğine göre domates salçası “Domates bitkisinin (Lycopersicum esculentum P.Mill) olgun, sağlam, kırmızı renkli ve taze meyvelerinin parçalandıktan sonra tekniğine uygun olarak kabuk, çekirdek ve lif gibi parçalarından ayrılarak elde edilen domates pulpunun ilave tuz hariç en az %28 brikse kadar koyulaştırılmasıyla elde edilen ve fiziksel yollarla dayanıklı hale getirilen ürün” olarak tanımlanmaktadır3. Türk Gıda Kodeksi Salça ve Püresi Tebliği’nde domates salçasının sahip olması gerekli özellikler Tablo 1’de verilmiştir.3


Mayıs 2017

Tablo1. Domates salçası ile ilgili olarak “Türk Gıda Kodeksi Domates salçasının çeşitli kalite özellikleri üzerine ve proseSalça ve Püre Tebliği’nde yer alan başlıca nitelikler3. sin bu kalite özellikleri üzerine etkisi ile ilişkin pek çok çalışma yapılmıştır. Tokat piyasasında ticari olarak satışa sunulan Özellik Standart Değerler domates salçalarından alınan örneklerin mevzuat uygunKimyasal Özellikler lukları irdelemiş ve 10 örnekten bir kısmında kalite özelTuz Miktarı likleri bakımından mevzuata uygun olmadığı saptanmıştır10. Tuzsuz Salçalar Kuru Maddede En Çok %2,5 Isıl işlemin farklı konsantrasyonlardaki salçanın teknolojik Tuzlu Salçalar Kuru Maddede En Çok %10,0 İnvert Şeker Toplam Kuru Maddenin En az %40’ı özelliklerine olan etkileri incelenen bir çalışmada, ısıl işlem pH En az 3,9 - En çok 4,6 sonrası konserveleme işlemi yapılmış örneklerde briks Toplam Asitlik (Susuz Sitrik Asit Değerinde) Toplam Kuru Maddenin En az %10’u değerinde düşme gözlemlenmiştir. Briks değerindeki düşme %10’luk HCL’de Çözünmeyen Kül Kuru Maddede En Çok %0,3 konsantrenin kalitesinin düşmesi demektir. Düşme nedeni Fiziksel Özellikler Tuzsuz Kuru Madde Miktarı olarak zamanla suda çözünür bileşiklerin yıkıma uğramış Püre Salça %11-26 (En az %11) olması gösterilmiştir 11. Double Konsantre Salça %28-30 (En az %28) Domates salçasının farklı sıcaklıklarında depolanmasıyla ilgili yapılan çalışmada kullanılan salça örneklerinin, 20, 30 ve 40°C’lerde 12 ay süre ile depolanması süresince kalite özellikleri gözlenmiştir. Çalışmada, örneklere ait suda çözünür İnsan beslenmesinin vazgeçilmez ürünlerinden biri olan kuru madde miktarlarının 27,6- 28,6 arasında, pH değerlerinin domates (Lycopersicon esculentum, Mill), dünyada en çok 4,07- 4,23 ve titrasyon asitliği değerinin 1,63-2,10 g/100g üretilen, tüketilen ve ticarete konu olan tarım ürünlerinin arasında olduğu belirlenmiştir12. başında gelmektedir. Domates Solanaceae familyasından, Lycopersicon cinsine ait tek yıllık bir bitkidir4,5. Domates keli- Bu çalışmada İzmir piyasasında satışa sunulan çeşitli firmamesinin Güney Amerika orijinli olduğu ve Azteklerin “xitomate” lara ait domates salçalarının kalite özelliklerinin saptanarak veya “zitomate” kelimelerinden türediği ifade edilmektedir. mevzuata uygunluklarının irdelenmesi amaçlanmıştır. Domatese ilişkin ilk yazılı kayıtlara 1544 yılında İtalya’da MATERYAL ve METOT rastlanmıştır ve Avrupa’ya 16. yüzyılın başlarında gelmiştir. Ekonomiye büyük katkıları olan domatesin ülkemizde tanın- Bu çalışmada araştırma materyalini İzmir piyasasında satışa sunulan domates salçaları oluşturmuştur. Çalışmada, İzmir ması ise 1. Dünya Savaşı yıllarına rastlamaktadır6. piyasasında konserve, cam, pet ve kova ambalajlarda ticari Ülkemiz taze domates üretiminde ABD ve Çin’in ardından, olarak satışa sunulan farklı firmalara ait 23 adet domates domates salçası üretiminde ise ABD ve İtalya’nın ardından salçası örneği temin edilmiştir. Örnekler Tavsiye Edilen Tükeüçüncü sırada yer almaktadır. Dünya domates salçası üretitim Tarihleri (TETT) dikkate alınarak 2015 yılı üretimlerinden minin önemli bir kısmı ABD ve Çin başta olmak üzere İspanambalajlanan domates salçalarından oluşmuştur. Bazı ya, İtalya, Türkiye, Şili, Portekiz, Yunanistan ve Brezilya’da firmaların hem teneke hem kova hem de cam ambalajları yapılmaktadır2. İzmir piyasasında bulunabilirken bazı firmalar sadece cam Domatesin mevsimlik bir sebze olması, taze olarak muhafa- ya da teneke ambalaj şeklinde üretim yapmaktadır. Salçalar zasının oldukça güç ve zahmetli oluşu, nakliye maliyetleri- bulgular bölümünde 101-111 arası sayılar ile kodlanarak nin ise fazla olmasından dolayı salça ve diğer ürünlere belirtilmiştir. Analizler iki tekrarlı ve üç paralel olarak işlenerek değerlendirilmesi yoluna gidilmekte ve böylece gerçekleştirilmiştir. ürünün dayanımı arttırılabilmektedir. Ülkemizde üretilen Söz konusu örnekler Türk Gıda Kodeksi 2014/6 sayılı Salça Ve domateslerin %25-30’u endüstriyel olarak işlenmekte, geri Püre Tebliği’nde verilen kalite özellikleri açısından fiziksel (suda kalan kısım ise taze olarak tüketilmektedir. İşlenen çözünebilir kuru madde-SÇKM tayini, siyah leke, renk tayini ve domateslerin yaklaşık %80’i domates salçasına, %15’i kıvam) ve kimyasal (%10’luk HCl’de çözünmeyen kül miktarı konserve, geri kalanı ise ketçap ve domates suyuna işlentayini, pH tayini, toplam asitlik tayini, tuz tayini (%), indirgen 7,8 mektedir . Bu ürünlerden en önemlisi olan ve özellikle Türk şekerin toplam kuru maddedeki oranı (%), benzoik asit tayini ve mutfağının vazgeçilmezlerinden olan salça, kullanım alanı sorbik asit tayini) özellikleri açısından analiz edilmiştir15. oldukça geniş bir üründür. Ülkemizde salça toplam üretim kapasitesi 600.000 ton dolayındadır. Türkiye domates salçası ARAŞTIRMA SONUÇLARI VE TARTIŞMA üretiminin %64`ü Bursa`da gerçekleşmektedir. İzmir ilin- Araştırmada incelenen İzmir piyasasında konserve, cam, pet in salçalık domates ekim alanları ve üretimi bakımından % ve kova ambalajlarda ticari olarak satışa sunulan farklı firmalara 18 pay ile salçalık domates yetiştiriciliğine katkısı oldukça ait salça örneklerinin fiziksel ve kimyasal özellikleri Tablo 2 ve fazladır9. Tablo 3’de verilmiştir. Tablo 2 incelendiğinde çalışmada inceleDomates salçası üretimi şematik olarak Şekil 1’de verilmiştir. nen 23 domates salça örneğine ait suda çözünür kuru madde miktarlarının ortalama değerinin 26,13-37,2 briks arasında değiştiği belirlenmiştir. Tablo 2’den de görülebileceği gibi; ortalamalar incelendiğinde domates salçalarının suda çözünür kuru madde miktarlarının cam ambalajlarında 3 firmanın (101DC, 102DC ve 103DC), domates teneke ambalajlarda ise 1 firmanın (107DT) mevzuatta belirtilen sınır değerin altında kaldığı görülmektedir. Çalışmada incelenen domates salçası örneklerinde belirlenen Siyah Leke Sayısı (Adet/10g), Renk(a/b) ve Kıvam değerleri ile bu bulguların ortalama değerleri Tablo 2’de verilmiştir. Türk Gıda Kodeksi 2014/6 sayılı Salça Ve Püre Tebliği’nde Hunter renk değerinin (a/b) en az 1,80 olmalıdır şeklinde belirtilmiştir. Farklı ambalajlarda 23 salça örneğine ait renk değerinin 1,83-2,64 Şekil 1. Domates salçası üretim basamakları14 arasında değiştiği belirlenmiştir. Çalışmamızda incelenen Triple Konsantre Salça %36-40 (En az %36) Siyah nokta 10 g’da en çok 7 adet Renk (a/b) En az 1,8

35


Mayıs 2017

salçalarında akışkanlık özelliğinin 2,12-9,22 cm/30 sn arasında ambalajlarda 23 domates salça örneğine ait tuz miktarlarının değiştiği belirlenmiştir. ortalama değerinin 2,27-10,52 arasında değiştiği belirlenmiştir. Kimyasal özellikler incelendiğinde; Türk Gıda Kodeksi 2014/6 Türk Gıda Kodeksi 2014/6 sayılı Salça Ve Püre Tebliği’nde sayılı Salça Ve Püre Tebliği’nde domates salçasında pH tuz miktarı, toplam kuru maddede kütlece %3’ü geçemez ve değeri en az 3,9; en çok 4,6 olması gerektiği belirtilmiştir. ham maddenin doğasından gelen tuz miktarı da dahil olmak Çalışmamızda incelenen salça örneklerinde belirlenen pH üzere toplam kuru maddede %5’i geçemez olduğu belirtilmiştir. değerleri ortalamasının 3,61-4,81 arasında değiştiği görülmek- Çalışmamızda incelenen domates salçası örneklerinde belirtedir. pH değerlerinin ortalamalar incelendiğinde pH değerleri lenen tuz miktarı değerlerinin tebliğde belirtilen değerlerinin cam ambalajlarda 6 firmanın (101DC, 102DC, 103DC, 104DC, altında ve üstünde değerlerde değişkenlik gösterdiği görülmek105DC ve 106DC) ve domates pet ambalajlarda ise 2 firmanın tedir. Tablodan da görüldüğü gibi; ortalamalar incelendiğinde (110DP ve 111DP) standartlarda belirtilen sınır değer aralığın- domates salçalarının tuz miktarı cam ambalajlarında da olmadığı görülmektedir. Türk Gıda Kodeksi 2014/6 sayılı 4 firmanın (101DC, 102DC, 103DC ve 106DC), domates teneke Salça Ve Püre Tebliği’nde domates salçasında toplam asitlik ambalajlarda 1 firmanın (109DT), domates pet ambalajlarda miktarının; susuz sitrik asit cinsinden toplam kuru maddede kü- 4 firmanın (101DP, 106DP, 109DP, 110DP ve 111DP) ve tlece en az %10 (m/m) olması gerektiği belirtilmiştir. Tablo 3’de domates kova ambalajlarında ise 3 firmanın (105DK, 110DK görüldüğü gibi çalışmada üzerinde inceleme yapılan örneklerde ve 111DK) mevzuatta belirtilen değerin üzerinde olduğu toplam asit bulgularının % 2,15-10,56 arasında değiştiği görülmektedir. Türk Gıda Kodeksi 2014/6 sayılı Salça Ve Püre belirlenmiştir. Ortalamalar incelendiğinde domates salçalarında Tebliği’nde %10’luk HCL’de çözünmeyen kül miktarı toplam toplam asitlik miktarının pet ambalajlarda 1 firmanın (110DP) kuru maddede %3’ten (m/m) fazla olmaması gerektiği belirtiltebliğde belirtilen sınır değerin üzerinde olduğu görülmektedir. miştir. Tablo 3’de görüldüğü gibi çalışmada üzerinde Çalışmada incelenen domates salçası örneklerinde belirlenen inceleme yapılan örneklerde %10’luk HCL’de çözünmeyen kül tuz (%) ve (%) 10’luk HCL’de çözünmeyen kül miktarı değerleri miktarı bulgularının % 0,04 – 0,91 arasında değiştiği ve tebliğde ile bu bulguların ortalama değerleri Tablo3’de verilmiştir. Farklı belirtilen üst sınır değerin altında kaldığı belirlenmiştir.

Tablo 2. Domates salçasının fiziksel özellikleri Firma kodu SÇKM(oBriks) Kıvam (cm/30sn) Renk 101 DC 102 DC 103 DC 104 DC 105 DC 106 DC 107 DT 108 DT 101 DT 103 DT 105 DT 109 DT 102 DT 104 DT 109 DP 101 DP 105 DP 110 DP 106 DP 111 DP 105 DK 111 DK 110 DK

26,13 ± 0,02 27,91 ± 0,01 27,70 ± 0,00 28,31 ± 0,01 29,34 ± 0,02 28,42 ± 0,02 26,65 ± 0,05 29,00 ± 0,00 28,90 ± 0,00 28,45 ± 0,04 30,00 ± 0,00 29,35 ± 0,05 28,50 ± 0,00 28,40 ± 0,00 30,38 ± 0,13 32,13 ± 0,13 33,70 ± 0,00 31,25 ± 0,03 27,55 ± 0,05 36,70 ± 0,00 37,00 ± 0,00 37,20 ± 0,10 32,10 ± 0,10

5,32 ± 0,02 2,85 ± 0,05 3,92 ± 0,02 2,12 ± 0,02 2,65 ± 0,05 9,22 ± 0,02 3,95 ± 0,15 3,70 ± 0,10 3,05 ± 0,05 3,10 ± 0,00 3,10 ± 1,50 3,60 ± 0,10 4,55 ± 0,05 5,90 ± 0,10 4,40 ± 0,10 7,55 ± 0,05 4,10 ± ,000 5,25 ± 0,05 6,35 ± 0,05 8,05 ± 0,05 5,15 ± 0,05 4,85 ± 0,05 4,70 ± 0,20

Tablo 2. Domates salçasının fiziksel özellikleri Türk Gıda Kodeksi Salça ve Püre Tebliğinde domates salçasında kullanılabilecek katkı maddeleri konusunda domates salçalarında (teneke ve cam ambalajlardakiler hariç) benzoik asidin (E-210-213) tek başına maksimum 500 mg/kg ve sorbik asidin (E201-203) ise 1000 mg/kg kullanılabileceği belirtilmiştir. Tablo 3’de görüldüğü gibi çalışmada üzerinde inceleme yapılan örneklerde sorbik asit 71 -136 mg/kg ve benzoik asit 149 - 926 mg/kg arasında değiştiği ve tüm domates salça örneklerinde sorbik asit değerlerinin TGK’ne göre yasal sınırların tebliğde belirtilen üst sınır değerin altında kaldığı belirlenmiştir. Bunu yanı sıra domates salça örneklerinde benzoik asit değerinin pet ambalajlarda 1 firmanın (101DP) ve kova ambalajlarda ise 2 firmanın (110DK ve 111DK) mevzuatta belirtilen değerlere uymadığı belirlenmiştir.

36

2,31 ± 0,00 2,28 ± 0,01 2,42 ± 0,01 2,10 ± 0,01 2,17 ± 0,01 1,94 ± 0,01 2,43 ± 0,00 2,05 ± 0,00 2,33 ± 0,00 2,18 ± 0,00 2,30 ± 0,00 2,30 ± 0,00 2,64 ± 0,00 2,17 ± 0,00 1,91 ± 0,04 2,13 ± 0,01 2,08 ± 0,02 2,14 ± 0,02 1,95 ± 0,01 1,83 ± 0,02 2,09 ± 0,02 1,98 ± 0,02 2,01 ± 0,01

Siyah Benek 2,0 ± 0,00 4,5 ± 0,50 3,5 ± 0,50 3,5 ± 0,50 3,0 ± 0,00 2,0 ± 0,00 2,0 ± 0,00 1,0 ± 0,00 1,5 ± 0,50 3,0 ± 0,00 1,0 ± 0,00 2,0 ± 0,00 2,0 ± 0,00 1,5 ± 0,50 7,0 ± 1,00 1,0 ± 0,00 1,0 ± 0,00 2,0 ± 0,00 2,0 ± 0,00 3,0 ± 0,00 2,0 ± 0,00 1,5 ± 0,50 4,5 ± 0,50

Çalışmada incelenen domates salça örneklerinde belirlenen invert şekerin toplam kuru maddedeki değerleri ile bu bulguların ortalama değerleri Tablo 3’de verilmiştir. Farklı ambalajlarda 23 salça örneğine ait invert şekerin kuru maddedeki oranlarına ilişkin ortalama değerin % 26,10-90,60 arasında değiştiği belirlenmiştir. Türk Gıda Kodeksi 2014/6 sayılı Salça Ve Püre Tebliği’nde domates salçalarında invert şeker miktarı, toplam kuru maddede kütlede % 40 (m/m)’tan az olamaması gerektiği belirtilmiştir. Çalışmamızda incelenen bazı salça örneklerinde belirlenen invert şekerin kuru maddedeki oranları tebliğde belirtilen değerlerinin altında kaldığı görülmektedir. Tablodan da görülebileceği gibi; ortalamalar incelendiğinde domates salçalarının invert şekerin kuru maddedeki oranları cam ambalajlarda 1 firmanın (106DC), pet ambalajlarda ise 3 firmanın (101DP, 105DP ve 109DP) ve kova ambalajlarda ise 1 firmanın (111DK) tebliğde belirtilen değerlere uymadığı görülmektedir.


Mayıs 2017

Tablo 3. Domates salçasının Kimyasal özellikleri Firma kodu 101 DC 102 DC 103 DC 104 DC 105 DC 106 DC 107 DT 108 DT 101 DT 103 DT 105 DT 109 DT 102 DT 104 DT 109 DP 101 DP 105 DP 110 DP 106 DP 111 DP 105 DK 111 DK 110 DK

pH

T. Asitlik (g/100g)

4,81 ± 0,00 5,35 ± 0,01 4,65 ± 0,00 2,15 ± 0,00 4,71 ± 0,00 7,04 ± 0,1 4,77 ± 0,01 2,47 ± 0,00 4,64 ± 0,01 5,96 ± 0,16 3,70 ± 0,00 6,16 ± 0,18 4,42 ± 0,00 5,07 ± 0,18 4,29 ± 0,02 5,17 ± 0,00 4,34 ± 0,01 5,02 ± 0,17 4,57 ± 0,00 5,27 ± 0,01 4,32 ± 0,00 4,67 ± 0,00 4,45 ± 0,01 6,98 ± 0,16 4,39 ± 0,01 4,39 ± 0,18 4,32 ± 0,00 7,04 ± 0,00 4,67 ± 0,02 5,26 ± 0,02 3,92 ± 0,014 5,60 ± 0,03 4,24 ± 0,057 6,38 ± 0,15 3,61 ± 0,007 10,56 ± 0,02 4,30 ± 0,000 4,90 ± 0,19 4,79 ± 0,014 5,99 ± 0,00 4,15 ± 0,007 3,42 ± 0,00 4,28 ± 0,035 4,25 ± 0,00 4,04 ± 0,057 3,56 ± 0,13

Tuz(%)

Çözünmeyen Kül Sorbik Asit ( %10 ) (mg/kg)

5,16 ± 0,00 6,37 ± 0,09 6,51 ± 0,11 3,93 ± 0,00 4,39 ± 0,04 6,31 ± 0,14 4,31 ± 0,02 4,89 ± 0,01 3,22 ± 0,02 2,27 ± 0,03 4,57 ± 0,09 5,44 ± 0,06 4,97 ± 0,03 4,52 ± 0,03 9,59 ± 0,06 10,52 ± 0,14 3,46 ± 0,04 10,18 ± 0,03 5,64 ± 0,03 6,89 ± 0,02 5,72 ± 0,00 6,17 ± 0,00 6,06 ± 0,00

0,27 ± 0,02 0,29 ± 0,02 0,06 ± 0,01 0,80 ± 0,05 0,62 ± 0,01 0,35 ± 0,01 0,19 ± 0,01 0,13 ± 0,01 0,27 ± 0,01 0,11 ± 0,00 0,13 ± 0,01 0,20 ± 0,01 0,26 ± 0,01 0,06 ± 0,01 0,55 ± 0,02 0,91 ± 0,01 0,02 ± 0,01 0,63 ± 0,0 0,79 ± 0,03 0,18 ± 0,02 0,01 ± 0,01 0,31 ± 0,04 0,11 ± 0,0

Tablo 3. Domates salçasının Kimyasal özellikleri

SONUÇ Çalışmada, İzmir piyasasında konserve, cam, pet ve kova ambalajlarda ticari olarak satışa sunulan farklı firmalara ait salça örnekleri İzmir ilindeki farklı satış noktalarından temin edilmiştir. Yapılan analizlerden elde edilen veriler ışığında aşağıdaki sonuçlara varılmıştır. • Domates salçalarının cam ve teneke ambalajlarında mevzuatta belirtilen briks açısından sınır değeri altında kaldığı görülmektedir. Briksin düşük olması salçanın kıvamının daha az olduğunu dolayısıyla daha az domates kullanıldığının göstergesidir. • Renk tüketici açısından önemli bir kalite özelliği olup incelenen tüm örneklerin renk özelliğinin mevzuatta belirtilen alt sınır değerin üstünde kaldığı ve renk açısından kaliteli salça sınıfına girdiği görülmektedir. • 8 firmanın pH değerinin sınır aralığında olmadığı görülmektedir. Domates ürünlerinde termofilik mikroorganizmaların oluşturacağı problemleri aşmak için pH derecesinin 4,4’ün altında bulunması gerekir. Aksi halde ısıl işlem koşullarını daha da ağırlaştırmak gerekir ki, buda ürünün kalitesinin düşmesine neden olmaktadır. • Çalışma yapılan örneklerin çoğunda tuz miktarının mevzuata uygun olduğu, bunun yanı sıra pet ve kova ambalajlarda mevzuatta belirtilen üst sınır değerin üzerinde oluğu görülmektedir. • Domates salçası örneklerinin bazı firmalara ait pet ve kova ambalajlarında mevzuatta belirtilen değerlerin üstünde benzoik asit bulunduğu belirlenmiştir. • İncelenen domates salçalarının invert şekerin kuru maddedeki oranları teneke ve pet ambalajlarında tebliğde belirtilen değerlere uymadığı görülmektedir. • Domates salçalarının kıvam değeri işleme şekli ile direk ilişkili önemli bir kalite kriteridir. Bu yüzden mevzuatta kıvamla ilgili sınır değerlerinin bulunmamasının önemli bir eksiklik olduğu düşünülmektedir. Yapılan bu araştırma sonucunda İzmir piyasasında satışa sunulan çeşitli firmalara ait domates salçalarının kalite özelliklerinin genelde önemli özellikler açısından mevzuatta uyduğu ancak yasal kontrollerin mutlaka sürdürülmesi gerektiği düşünülmektedir.

109,0 ± 2,00 110,0 ± 3,00 97,5 ± 0,50 105,0 ± 0,00 102,0 ± 0,00 90,5 ± 1,50 72,5 ± 0,50 99,0 ± 1,00 113,0 ± 1,00 82,5 ± 0,50 80,0 ± 0,00 71,0 ± 0,00 79,5 ± 0,50 99,5 ± 0,50 124,0 ± 1,00 106,5 ± 1,50 105,0 ± 1,00 110,0 ± 1,00 103,0 ± 0,00 106,0 ± 1,00 103,0 ± 4,00 88,0 ± 1,00 97,0 ± 1,00

Benzoik Asit) İnvert Şeker (mg/kg TKM’deki Oranı 197 ± 1,00 196 ± 1,53 195 ± 0,58 197 ± 1,53 196 ± 1,53 166 ± 0,58 149 ± 0,58 176 ± 0,58 210 ± 0,00 159 ± 0,58 162 ± 0,00 182 ± 0,58 154 ± 1,00 176 ± 0,58 169 ± 0,50 818 ± 0,50 193 ±1,00 220 ± 5,00 164 ± 1,00 167 ± 0,50 167 ± 0,58 926 ± 0,50 920 ± 0,00

51,60 ± 0,05 61,71 ± 0,16 63,75 ± 0,13 46.51 ± 0,16 62,64 ± 0,11 36,10 ± 0,27 60,41 ± 0,07 55,34 ± 0,28 54,53 ± 0,13 51,89 ± 0,02 48,63 ± 0,03 54,17 ± 0,06 51,72 ± 0,05 52,32 ± 0,12 33,09 ± 0,07 32,22 ± 0,21 29,23 ± 0,07 41,92 ± 0,14 50,93 ± 0,03 90,60 ± 0,21 42,73 ± 0,20 26,10 ± 0,23 41,09 ± 0,09

KAYNAKLAR

1. Anonim. 1990. Akpınar Zirai İstihsal ve konservecilik A.Ş. (AKFA). Eğitim yayınları. Balıkesir. 2. Nas, S. Karakal, Ç. 2013. Domates ve Domates Ürünleri, Sidas Medya Ltd. Şti, İzmir. 3.Anonim. 2014/6. Türk Gıda Kodeksi Salça Ve Püre Tebliği. 4. Güley, G. 2006. Sanayi Domatesi Alanlarında Erken Uyarıya Dayalı Ipm Nitelikli İlaçlama Programlarının Geç Yanıklık Hastalığının (Phytophthora İnfestans (Mont.) De Bary) Kontrolündeki Etkisi. Ege Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. Bornova-İzmir. 5. Özdoğan, F. 2006. Domates Reçel Ürünlerinin Geliştirilmesi ve Değerlendirilmesi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. 6. Uylaşer, V. 1996. Salça üretim aşamalarına göre bakteri ve maya florasındaki değişim. Doktora Tezi, Uludağ Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2-8, Bursa. 7.Türkay, C. 2000. En önemli domates ürünü . Salça. Gıda Teknolojisi ve Tarım Dergisi, 12, 44-47 8.Turhan N. 2007. Erzurum ve Çevre İllerde Yetiştirilen Domates Çeşitlerinin Bazı Kimyasal Özelliklerinin Belirlenmesi. Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı. Yüksek Lisans Tezi. Erzurum 9.TÜİK. 2014. Bitkisel Üretim İstatistikleri Veritabanı 10.Kirkin, F. 2013 Ticari Olarak Üretilen Bazı Domates Salçalarının Özelliklerinin Belirlenmesi. Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Yüksek Lisans Tezi. 11.Mahieddine, B., Faouzi, S. M., Hedjer, S., Moussa, H., Aïssa, B., ve Mahmoud, S. 2011. Heat Treatment Effect on the Technological Quality of Processed Tomato Paste. Canadian Journal on Chemical Engineering and Techno logy 2, 3, 27-40. 12. Apuhan E. 2012. Domates Salçasının Farklı Sıcaklıklarda Depolanması Sırasında Enzimatik Olmayan Esmerleşme Kinetiğinin Belirlenmesi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi. İzmir. 13. Garcia, E. ve Barrett, D.M. 2006. Evaluation of Processing Tomatoes from Two Consecutive Growing Seasons: Quality Attributes, Peelability and Yield. Journal of Food Processing and Preservation, 30, 20–36. 14. Cemeroğlu B. 2013. Meyve ve Sebze İşleme Teknolojisi, Cilt 2. Bizim Grup Basımevi, Ankara. 15.Cemeroğlu B. 2013. Gıda Analizleri. Bizim Grup Basımevi, Ankara.

37


Mayıs 2017

Beslenme

Bu yıl da yaz aylarına denk gelen ve oruç süresinin uzun olduğu bir Ramazan yaşayacağız. Enerji ihtiyacımızın aynı kaldığı, ancak öğünümüzün ikiye düştüğü bu ayı, metabolizmayı canlı tutarak, enerjiden düşmeden ve kilo almadan geçirmek zor değil, hatta oldukça mümkün..

Enerjiden düşmeden, kilo almadan, sağlıklı bir Ramazan geçirmek mümkün

Normalde üç ana ve birkaç ara öğünden oluşan beslenme düzenimiz sadece iki öğüne düşüyor. Günlük enerji ihtiyacımız değişmese de iftar ve sahur sofraları kalorisi daha yüksek yemeklerden oluşuyor. Özellikle son birkaç yıldır oruç tutulan sürenin uzunluğu da dikkate alınırsa, hem günlük enerji ihtiyacımızı karşılamak, hem de sağlıklı ve kilo almadan bir Ramazan ayı geçirmek daha da önem kazanıyor. Sofra / Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Gülşen Kadri; Ramazan ayını sağlıklı ve dengeli biçimde beslenerek, kilo almadan ve enerjiyi düşürmeden geçirmenin mümkün olduğunu söylüyor. Peki bunu nasıl başaracağız?

Sıvı kaybınızı dengeleyin! Su için... Suyun yaşamsal fonksiyonlarımızdaki önemi kaçınılmaz. Ramazan’ın yaz mevsimine denk gelmesi, sıcak hava ve terleme dolayısıyla sıvı kaybını artırıyor. Bu nedenle, iftar ve sahur arası süreyi doğru değerlendirmeli ve yeteri kadar su alımını sağlayarak hem fiziksel hem metabolik açıdan sağlığımızı korumalıyız.

Öğün sayınızı dengeleyin Ramazan’da öğün sayısı sahur ve iftar olmak üzere iki öğüne düşüyor. İftar ve sahur arasındaki zamanı iyi değerlendirirsek bu durum sorun olmaktan çıkar. Bu iki ana öğün arasında iki ara öğün koymanız sizi rahatlatır. Bu ara öğünlerde meyve, süt veya yoğurt, çiğ kuruyemişler (badem, ceviz, fındık vb.) gibi besinler porsiyon ölçülerini aşmadan tüketilebilir. Böylece metabolizmanızı canlı tutmayı da başarmış olacaksınız.

İftara atıştırmalıklarla başlayın, azar azar yiyin

Sofra / Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Gülşen Kadri; Ramazan ayını sağlıklı ve dengeli biçimde beslenerek, kilo almadan ve enerjiyi düşürmeden geçirmenin mümkün olduğunu söylüyor. Peki bunu nasıl başaracağız?

İftar sofrasına oturduğunuzda uzun süreli bir açlıktan çıktığınız için yeme isteğinizin fazla olması gayet normal. Bu durumun önüne geçebilmek için iftara küçük atıştırmalıklarla (çorba vb.) başlayıp ardından ana yemeğe geçmek sizi aşırı yemekten kurtarırken mide sağlığınızın korunmasına da yardımcı olacaktır. İftarda fazla yemek sindirim sorunları da yaşamanıza neden olabilir. Bunların önüne geçmek için azar azar yemeye dikkat edersek hem midemizin sağlığını hem de sindirim sistemimizin sağlığını koruyabiliriz.

Tatlısız iftar olmaz diyorsanız... Eğer ‘Ben iftardan sonra tatlı yemezsem olmaz’ diyenlerdenseniz şerbetli tatlılar gibi yoğun şeker içeriği olan ve kan şekerinizi hızlı yükselten tatlılar yerine protein içeriğiyle size daha yararlı olan sütlü tatlıları tercih edebilirsiniz. Sütlü tatlılar hem besleyici hem de tatlı ihtiyacınızı karşılayabilecek ideal bir alternatif. Yoğurt ve sevdiğiniz meyvelerin mükemmel uyumunu kendi damak tadınıza ve zevkinize göre şekillendirip tercih edebilirsiniz.

Sahura mutlaka kalkın Oruçluyken çok acıkıyorum diyorsanız çözümü basit: Sahura kalkmak. Çoğu kişi ramazanda sahura kalkıp kahvaltı yapmak yerine sadece su içip yatmayı tercih ediyor. Ancak bu davranış gün içerisinde açlık durumunun uzamasına neden olur. Uzun açlıklar sonucu metabolizma yavaşlar, kan şekeri ve tansiyon düşüşleri görülür bunların yanı sıra mide asit salgısı artar. Bu tür durumlarla karşılaşmamak için sahura kalkıp protein (yumurta, peynir, süt veya yoğurt) ve posa içeriği yüksek besinler (sebzeler, tam tahıllı gıdalar) içeren güzel bir kahvaltı yapmak en iyisi olacaktır. Böylece, besinlerin protein ve posa içeriği nedeniyle açlık hissetme ihtimalinizi en aza indirmiş olacaksınız.

38


Mayıs 2017

Piliç Eti, protein açığını kapamada öne çıkıyor…

Beyaz et

Halk Sağlığı Profesörü Recep Akdur, bunun sonucunda yaratıcılık, zeka ve yeteneğin düşük seviyelerde kaldığını, fizik gücünün oldukça altlarda seyrettiğini ve işe devamsızlıkların yaşandığını dile getirdi. Türkiye’de yetersiz beslenmenin nedenlerinden birinin gıdaya ulaşamama yani yoksulluk olduğunu ifade eden Akdur, sağlıklı beslenmenin en önemli bileşenlerinden hayvansal proteinin çok önemli bir yeri olduğunun altını çizdi. Akdur, “Yeterli vitamin, mineral ve düşük yağ içeriğine sahip olmasının yanında kolay sindirilmesi ve özellikle daha ucuz ve hijyenik olması piliç etini bugün oldukça avantajlı hale getirmektedir.” diye konuştu.

4. Uluslararası Beyaz Et Kongresi’nde konuşan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr.Recep Akdur, Türkiye’de protein eksikliği nedeniyle yetersiz ve dengesiz beslenmenin büyük bir sağlık sorunu olduğunu dile getirdi. Hayvansal proteinin bu anlamda öne çıktığını belirten Akdur, ekonomik üretimi ile de piliç etinin Beyaz et, karbonhidrat ve yağ oranı dengesi ile obezite hayvansal protein açığını kapamada büyük rol oynadığının hastalığı mücadelesinde avantaj sağlıyor… altını çizdi. Türkiye’de hayvansal protein tüketiminin birçok ülkeye göre Beyaz Et Sanayicileri ve Damıdaha düşük olduğunu kaydeden zlıkçıları Birliği BESD-BİR, Prof. Dr.Recep Akdur, gelişmiş sektörün bilim ve teknolojiyi pay- Prof. Dr. Recep Akdur, dünyada her yıl ülkelere göre Türk insanının yıllık laşması, yayması ve dünyaya daha ortalama 53 milyon insanın öldüğünü; 3/1 kırmızı et tüketirken bu 3/1’in güçlü entegrasyonunu sağlam- bunun 31 milyonunun ise beslenme ile 3/2’lik kısmının beyaz et olduğuna ak üzere iki yılda bir Uluslararilişkili olduğunu açıkladı. Akdur, “Bu 31 değindi. Bugün çocukların fiziki olarası Beyaz Et Kongresi düzenmilyonun 20 milyonu fazla beslenme ak gelişmediğini, obezite oranının liyor. Bu yıl 4’ncüsü yapılan ve hem kadınlarda hem de erkeklerde 33 ülkeden 1.500 kişinin katıldığı sonucu hayatını kaybetmekte. 11 milyKongre’de Prof. Dr.Recep Ak- onu ise yeterince beslenememekle ilgili. artış gösterdiğini söyleyen Akdur, tüm bu sağlıksız durumlara karşı dur, ‘Türkiye’de Piliç Etinin Halk alınması gereken protein açısından; Sağlığı Açısından Önemi’ başlıklı bir konuşma yaptı. Akdur, dengeli ve sağlıklı beslen- beyaz etin karbonhidrat ve yağ oranı konusunda da avantajlı menin bir ülkenin ulusal kalkınmasında önemli faktör- olduğu hatırlatmasını yaptı.

Türkiye’de hayvansal protein alımında ekonomik üretim ve dağıtımın önemli olduğu konusuna da sözlerine ekleyen Prof. Dünyada her 9 kişiden 1’i yetersiz besleniyor… Dr. Recep Akdur, “Bugün yoksulluk gıdayı satın alamama ve Sağlıklı beslenmenin yememekten değil, yeterli ve denge- ulaşamama nedeni. Bu durumda piliç eti hayvansal protein li yemekten geçtiğine vurgu yapan Prof. Dr. Recep Akdur, açığını kapamada önemli bir seçenek.” derken sektörün ihradünyada her yıl ortalama 53 milyon insanın öldüğünü; bunun catta da önemli bir yer edinmeye başladığını belirtti. 31 milyonunun ise beslenme ile ilişkili olduğunu açıkladı. Akdur, “Bu 31 milyonun 20 milyonu fazla beslenme sonucu Beyaz et hakkında yapılan son derece spekülatif hayatını kaybetmekte. 11 milyonu ise yeterince besleneme- konuşmalara karşı eğitim kampanyası yapılmalı… mekle ilgili. Yani dünyada 9 kişiden 1’nin yetersiz beslendiğini Prof. Dr. Recep Akdur, konuşmasının sonunda “Beyaz et söyleyebiliriz.” dedi. hakkında medyada sıklıkla son derece spekülatif konuşmalar Ulusal kalkınmanın önündeki en önemli engellerden yapılmakta. Yanlış yönlendirme yapan odaklara karşı, anında birinin sağlıksız ve yeterli beslenme olduğuna vurgu yapan ve etkili bir eğitim kampanyası yürütülmeli. Kamu denetimine olan güvenin tazelenmesi gerekiyor” dedi. lerden biri olduğunu söyledi.

39


Mayıs 2017

f

e h C k u Kon

Şef Gökhan SORGUÇ Söyleşi: Merve Nur AŞIK

Bu ay satırlara sığmayan bir deneyim ve başarı hikayesi olan Pizza Lokal’in şefi ve işletmecisi Gökhan SORGUÇ ile sizler için bir söyleşi yaptık. Türkiye’nin yetiştirdiği değerli şeflerden biri olan Gökhan Şef bizlerle deneyimlerini paylaşacak tabi ki biraz da yarattıkları marka Pizza Lokali tanıyacağız. Öncelikle sizi burada anlatmak için satırlarımız yetmez biliyorum. Ancak yine de Gökhan SORGUÇ kimdir biraz bahsedelim… Eğitim benim ve ailem için her zaman çok önemli olmuştur. Şişli Terraki, İstanbul Erkek Lisesi Koç Üniversitesi Ekonomi bölümünde 1 yıl eğitim aldıktan sonra İngiltere’ye bir üniversiteye geçtim. Burada not ortalamamı yükselttikten sonra Warwick Üniversitesi’nde Ekonomi ve Uluslar arası İlişkiler okudum, üzerine finans ve işletme mastırı yaptım. Finans piyasasında kısa bir süre çalıştıktan sonra bu mesleğin bana göre olmadığını anladım ve kariyer hedefimi değiştirme kararı aldım.

eğitimlerim tanıdığım şefler. Tabi ki ciddi bir vizyon sahibi olmama sebep oldu. Yabancı şefler çok daha katı, profesyoneller. Bakış açınızı istemsiz değiştiriyorlar. Zamanla sizi zorlasa da ilerde görüyorsunuz ki daha sağlam ve sorumluluk sahibi biri olmuşsunuz. Benim her zaman söylediğim bir söz vardır. Ben askerliğimi Gordon Ramsay’ de yaptım derim. Hayatımda o kadar stres altında bir yerde daha hiç çalışmadım. Hergün işe giderken karnıma ağrılar girerdi. Ama bu tecrübeler hayatımda sürekli bana yeni ve eşsiz kapılar açtı. Peki şu an şefi ve işletmecisi olduğunuz Pizza Lokal nasıl ortaya çıktı? Artık dünyada trend bu noktaya döndü. Biraz trendi takip etmek gerek diye düşünüyorum. Butik üretim, iyi malzeme hızlı servis artık güç kazandı. İnsanların mutfağı malzemeyi gördüğü katkısız yemek yemek revaçta. Ben Pizza Lokal’i açmadan önce Amerika’da yaşayan pizza konusunda beş kez ödül almış Napolili bir ailenin yanında uzun süre kalıp geleneksel pizzayı öğrendim. Markamız üzerinde titizlikle çalıştık halen çalışmaya da devam ediyoruz. Sanıyorum ilerleyen zamanlarda burgerlerimizle de damakları renklendireceğiz. Pizza Lokal’in farkı nedir?

Peki bu mesleğe girmeye nasıl karar verdiniz? Ben mutfağa girmeyi isteyince rahmetli Tuğrul ŞAVKAY bana en iyi gastronomi okullarını araştırmamda yardımcı oldu. Swiss Otel’in bünyesinde eğitim aldım. Bu alanda kendimi daha fazla geliştirmek için The Culinary Institute of America’da eğitim aldım. Burada hem öğrenci hem eğitmen oldum. California Bouchon’da stajımı yaptım. Yurtdışında bir çok önemli mutfakta çalıştım. Thomas Keller ile çalışma fırsatı yakaladım. Boston Ritz-Carlton’ da, İngiltere Gordon Ramsay’in Maze restoranında ve Eric Chavot gibi önemli şeflerle çalışıp Türkiye’ye geri döndüm. Burada bir süre Swiss Otel Gaja’nın başında bulunduktan sonra Ulus 29 ve Les Ottomans’ın başına geçtim. Ardından Mutfak Sanatları Akademisi’nde eğitmen şeflik yaptım ve Okulun restoranını kurdum. Ardından Pf Chang’s ve Kubina’ya hayat verdikten sonra kendi markamızı oluşturmak için kolları sıvadık. Bu kadar güzel deneyimler, yurt dışında önemli şeflerle çalışma fırsatının size meslek hayatınıza nasıl etkisi oldu? Mesela hayatınızda iz bırakmış bir şef var mıdır? Beni ben yapan ne varsa bu yurt dışı tecrübelerim, aldığım 40

Az önce de bahsettiğim gibi nasıl olması gerektiğini araştırdık. Sonra yerinden malzeme temin ettik. Mesela zeytinyağımızı Ayvalık’tan soğuk sıkım katkısız geliyor. Sosisimiz ve sucuklarımız bizim için özel üretim. Pastırmamız Türkiye’nin en iyi pastırmalarından Kastamonu’dan geliyor. Kekiğimiz Bolu dağlarından toplanıyor. Un yine bizim için üretilen bir un ve domateslerimizi de İtalya’dan getirtiyoruz. Katkı ve hazır sos bu mekanda yok anlayacağınız. Seri üretim ürünler burada kullanılmıyor. Türkiye Mutfağı’nı şu dönemde dünya mutfakları arasında nasıl değerlendiriyorsunuz? Mutfağımız çok iyi yerlere gelecek ve oldukça gelişti diye düşünüyorum. Yurtdışında Tulum Restoranı bu konuda çok başarılı buluyorum. İstanbul’da Neolokal var mutfağımızı harmanlayan. Bu örnekler çok önemli çünkü mutfağımızı michelin star seviyesinde harmanlayan çalışan restoranlar olması gelecekte bizlerinde bu yıldıza sahip olmasını sağlar. Bu yıldızları almak için özgün olmak, butik malzeme kulanmak gerekli. İyi şeflerle iyi noktalara gidiyoruz. Ancak dediğim gibi trendleri takip etmek gerekiyor. Gelişmeleri dünya ile paralel tutmak gerekli.


Mayıs 2017

Merve Nur AŞIK

Reçeteler

Elmalı turta (Apple pie) Baharın gelmesiyle meyveli tatlılar gözlerimiz almaya başladı. Klasik güzel tanıdık bir lezzeti ufak değişikliklerle size anlatacağım bu kez. Şimdiden afiyet olsun.

Elmalı harç,

Tart hamuru için malzemeler;

Elmaları küp halinde doğrayın. Toz tarçın ve şekeri üzerine döküp yarım saat bekletin. Kalan malzemeleri tencereye ilave ederek kaynatın. Elmalar yumuşadığında altını kapatın ve kabuk tarçınla anasonları içinden çıkartın soğumaya bırakın.

500 gr. elma; 1 adet kabuk tarçın 3 adet yıldız anason; 15 gr. toz tarçın 115 gr. toz şeker; 200 ml su; 20 ml beyaz şarap

320 gr. un; 230 gr. tuzsuz tereyağ 10 gr. tuz; 10 gr. şeker; 45 ml soğuk su Tereyağı küp küp doğrayın. Un, tuz, şeker ve soğuk tereyağını robota atın ve kum kıvamına getirin. Suyu ilave ederek hamur biraz toparlanıncaya kadar yoğurun. İkiye bölerek bir streç filme sarın 1 saat dolapta dinlendirin.

Pizza Lokal

Spagettini pomodoro Spagettini (kurudan) 100 gr. Taze domates sos 150 gr. Sarımsaklı zeytinyağı 5 gr. Fesleğen (0,5cm julyen) 2 gr. Karabiber 1 gr. Tencereye sarımsaklı zeytinyağını koyup sarımsakları kavur. Domates sosunu koyup kaynamaya getir. Tuz, karabiber ve fesleğeni ilave edip çektir. 10 dakika kaynar suda haşlanmış spagettiniyi ekle. 3.En son biterken tadını kontrol et ve sarımsaklı zeytinyağın sadece yağından ekle, harmanla ve servis et

Sarımsaklı zeytinyağı: Zeytinyağı 4 gr. Sarımsak 1gr.

Hamuru merdane ile açıp tart kalıbına koyun. Elmalı harcı içine dökün ve ikinci hamuru da merdaneyle açarak dilediğiniz çekli vererek harcın üzerini kapatın. Önceden 200 dereceye ısıttığınız fırına kabı koyun ve 30 dakika pişirin.

Taze domates sos: Domates 100 gr Kuru soğan 50 gr. Zeytinyağı 25 gr. Rosmari 2 gr. Fesleğen sapları 1 dal Tuz1 gr Karabiber 1 gr Sarımsak (soyulmuş diş) 5 gr

Method: √ Taze domatesler kaynar suda blanch edilip, buzlu suda şoklanarak ve kabukları soyulup küp şeklinde doğranır. √ Tencereye zeytinyağını koyup orta ateşte, bütün diş sarımsaklar, fesleğen sapları ve rozmari dal ilave edilir. Taze baharatlar kararana kadar kavrulur. √ Sarımsaklar ve taze baharatlar çıkarılıp çöpe atılır. √ Soğan eklenerek kısık ateşte 10 dakika devamlı wkarıştırarak kavrulur. Küp doğranmış domatesler ilave edilir, kaynamaya getirilir. Kaynamaya gelince tuz, karabiber ilave edilir.


Mayıs 2017

Sivil Toplum MEYED Genel Sekreteri İpek İŞBİTİREN

“Haksız iddialar, meyve suyu ve sağlık ilişkisinde doğru olmayan ön yargıları beslemektedir“ Meyve Suyu Endüstrisi Derneği’ni tanıtır mısınız.

• "Meyve İşleyen Sanayi Tesisleri" veya "Paketleme Tesisleri" ile sözleşme yaparak, onların ihtiyacına uygun türde ve miktarda kümelenmeyi sağlamak amacıyla meyve bahçesi tesis edenlere %20 daha fazla destek verilmesi veya mevcut desteğin sadece sözleşme yapanlara verilmesi,

Meyve Suyu Endüstrisi Derneği (MEYED), 1993 yılında, meyve suyu sektöründe faaliyet gösteren firmaları aynı çatı altında toplamak üzere kurulmuştur. Bugün MEYED üyesi 47 şirket sektörün hammadde, yardımcı madde, ambalaj tedariği yanında, analiz gibi farklı kollarını da temsil ederek, kapsayıcı kimliği ile çeşitli paydaş platformlarında bir bütünlük sağlamaktadır.

• "Tarım Havzaları Projesi" uygulamasında, her havza bazında, sanayinin ihtiyacı olan elma, şeftali, kayısı, zerdali, vişne, nar, armut ve ayva meyvelerinin sanayiye uygun çeşitlerinin teşvik kapsamına alınması,

MEYED tarım, gıda sanayi, sağlık gibi konulardaki paydaşları, konusunda uzman akademisyenler ile sektörün profesyonellerini bir araya getirdiği ilk günden bu yana, sektörün sorunlarına ortak çözümler sunmak ve endüstrinin gelişmesi için katkı sağlamaktadır. 1997 yılından bu yana Uluslararası Meyve Suyu Üreticileri Federasyonu (IFU) ve 2005 yılından bu yana Avrupa Meyve Suyu Birliği’nin (AIJN) üyesidir. MEYED aynı zamanda dürüst rekabeti ve kalite kontrolü sağlamak amacıyla Avrupa Meyve Suyu Sektöründe Kar Amacı Gütmeyen Endüstriyel Öz Denetim Kuruluşu olan SGF (Sure-Global-Fair ) ve bağımsız akredite laboratuvarlar ile işbirliği içinde çalışmakta, ortak projeler yürütmektedir.

Meyve suyu Üreticilerine Derneğinizin katkısı nedir? MEYED öncelikle sektörün devamlılığını sağlamak adına üyelerine görüşlerini paylaşabileceği, tartışabileceği, ortak yol haritası çizebileceği ve aksiyona geçebileceği bir platform sağlar. Pazardaki rekabet dernek çatısı altındaki çalışmalardan ayrı tutulur. Bu önemli bir ayrıcalığımızdır.Önemli diğer bir konu da ulusal ve uluslararası boyutta mevzuatların gelişiminde aktif rol alınmasıdır. Meyve suyu Üreticilerinin sorunları nedir? Meyve suyu sanayisinin önündeki en büyük engel, ham madde temininde yaşanan sorunlardan kaynaklanmaktadır. Mevcut "meyve bahçeciliğinin" dağınık ve küçük parsellerden oluşan yapısı nedeniyle; yeterli miktar ve kalitede meyve tedarik edilememekte, "Uygun İşletme Ölçeği" ve "Uygun Ürün Deseni" oluşamamaktadır. Bu sorunlar da verimsiz üretim dolayısıyla çiftçiyi de sanayiciyi de mutlu etmeyen fiyatların oluşmasına ve modern tarım teknik ve bilgilerinin uygulanamamasına neden olmaktadır. Bu durum ülke ekonomisi ve tarımın gelişmesi açısından büyük önemi olan meyve suyu endüstrisinin gelişmesine engel olmakta ve uluslararası ticaretteki rekabet gücünü ciddi ölçüde düşürmektedir. Bu sistem içinde yapılması gerekenlere ilişkin önerilerimizden bahsetmek gerekirse; 42

• Sanayide sürdürülebilirliği sağlamak amacı ile, meyvesini doğrudan sanayiciye satan çiftçiye özel prim verilmesi, • Meyve fidanı, damla sulama tesisi, diğer biyolojik mücadele gibi desteklerin sadece sözleşmeli meyvecilik yapanlara sağlanması veya sözleşmeli meyvecilik yapanlara tercihli ve öncelikli olarak verilmesidir.

Bilgi Kirliliğinin Etkileri Meyve suyu ve benzeri içecekler arasındaki fark ve meyve suyunun sağlıklı beslenmedeki önemli rolü henüz tüketiciler tarafından yeterli düzeyde bilinmemektedir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlıklı bir beslenme için günde en az 5 porsiyon meyve ve sebze tüketilmesini önermektedir. Bir bardak meyve suyu da bir porsiyon meyve ile eş değer olarak kabul edilmektedir. Bu göstergenin de işaret ettiği gibi meyve suyu içerdiği vitamin, mineral ve antioksidan bileşikler sayesinde sağlıklı diyetin çok önemli bir parçasıdır. Ancak tüketiciler meyve suyunun sağlıklı beslenmedeki önemli rolünü bilmemekte ve hatta kalıplaşmış bir takım yanlış ön yargılar nedeni ile meyve suyunu hak ettiği yerin çok daha aşağısında algılamaktadır. Ayrıca, medyada yer alan ve bazıları da akademisyenler tarafından ortaya konan haksız iddialar, meyve suyu ve sağlık ilişkisinde doğru olmayan ön yargıları beslemektedir. Bu da sektörü olumsuz etkilemektedir. Tüketiciler meyve suyu alırken nelere dikkat etmeli? Tüketici ambalajda yazılanlara güvenmeli, daha önemlisi ambalajlı gıdaya güven duymalıdır. Öncelikle aldığımız bir ürünün ambalajı üzerinde Bakanlık onayı var mı, son kullanma tarihi nedir, ambalajda yıpranma var mı ve hatta ürünün adı nedir gibi soruların yanıtlarını aramalıyız.


Mayıs 2017

Firma Tanıtım

Aroma Meyve suları Genel Müdürü Sefer KILINÇ ile AROMA’yı konuştuk

Bursa’nın en büyük kuruluşları arasında yer alıyor. Aroma markasının kuruluş öyküsünü ve kurulduğu günden bu yana kaydettiği aşamaları ilgili bilgi alabilir miyiz? Aroma, 1968 yılından bu yana Bursa'nın Gürsu ilçesinde 75 bin m2 alan üzerine kurulu fabrikasıyla, yarı mamul (meyve konsantresi ve püresi) ve mamul işleme hatlarıyla entegre bir tesise sahiptir. Yarı mamul hatlarında elma, şeftali, kayısı, vişne, çilek, ahududu, nar, ayva, kızılcık, kuşburnu, armut, havuç, domates, siyah havuç işleniyor. Toplam meyve işleme kapasitesi 125 bin ton olan tesis; günde 750 ton elma, 400 ton vişne, 400 ton şeftali veya kayısı işleme kapasitesine sahip. Tesiste HACCP ve uluslar arası hijyen standartlarında üretim yapılıyor.

Türkiye’de kişi başına düşen ortalama yıllık meyve suyu ve nektarı tüketim miktarı 10 litre civarındadır. Avrupa’da ise kişi başına düşen yıllık ortalama meyve suyu ve nektarı tüketimi 22 litre civarındadır.

Sosyal sorumluluk projelerinizden kısaca bahseder misiniz? Aroma, pek çok alanda sosyal sorumluluk çalışmaları gerçekleştirmiş bir kurumdur. Bilindiği gibi uzun yıllar erkek ve kadın voleybol liglerine sponsor olan Aroma, ülke genelinde ilkokullara bu sporu sevdirmek için de çalışmalarda bulundu. Son dönemde ise Aroma Akseki Dağ Koşusu ve Bursaspor’un altyapısına destekleri, Aroma’nın sosyal sorumluluk çalışmaları arasında yer alıyor.

Dünyadaki meyve suyu trendini izleyen Aroma, Türkiye’de bu Aroma Ömer Duruk Doğal Kaynak Suyu markası ise 2004 çizgiyi etkileyen markalar arasında yer alıyor. Yüzde 100 meyve yılından beri su piyasasında da yer almaktadır. Aroma Ömer sularını Türkiye’yle tanıştıran markalar arasında Aroma da Duruk Doğal Kaynak Suyu Tesisleri 2004 yılında, 50.000 m² açık geliyor. Yüzde 100 meyve sularının geliştirmesi aşamasında; alan içerisinde 10.000 m² kapalı alan olarak inşa edildi. şeftali, kayısı ve vişne suları, elma suyu ilavesi ile tatlandırılmıştır. İçerdiği mineraller bakımından zengin, sağlıklı, lezzeti ve kolay Bu ürünlerde meyve dışında hiçbir ilave olmadığından, meyvede içimli olan Aroma Ömer Duruk Doğal Kaynak Suyu, tam otomatik olan ve insan sağlığı için önem taşıyan bütün vitamin ve minermakinelerle, hijyenik ve uluslararası standartlara uygun koşul- aller bulunmaktadır. Yüzde 100 ürünlerinin yanında Türkiye ilk larda dolduruluyor. Düşük sodyum içeriği ve yüksek pH seviyesi kez yüzde 100 mango-elma suyuyla Aroma aracılığıyla tanıştı. (alkali) ile diğer doğal kaynak sularından ayrışmaktadır. Aroma yüzde 100 ürünlerde tatlandırmayı şeker yerine elma 1994 yılında ise Meyöz markamızın üretimine başlandı. Meyve suyu ile gerçekleştiriyor. Elma suyundan elde edilen doğal şeksuyu sektöründe tüketici memnuniyeti doğrultusunda hareket er kullanılarak tatlandırılan yüzde 100 doğal ürünleri ile Aroma, eden Meyöz, hijyenik ve sağlıklı koşullarda, ileri teknoloji kulla- tüketicilerinin sağlıklı beslenmelerine katkıda bulunuyor. narak üretim yapıyor ve tüm ürünlerini tüketicilerine ulaştırıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin en geniş %100 meyve suyu çeşidine saAroma hasat zamanı yaklaşık 350 kişiye ulaşan istihdamıyla hip olan Aroma %100 meyve suyu ailesi ürünlerini de çok önemsiyor. Günümüz global problemlerinden olan ve ülkelerin politiBursa’nın en büyük kuruluşları arasında yer alıyor. kalarını buna göre yaptıkları obezite sorununa karşı, toplumların Aroma olarak 2017 yılına yönelik büyüme ve yatırım özellikle çocukların ve gençlerin beslenme düzenlerine çok önem hedefleriniz ve öngörüleriniz nelerdir? veriliyor. Aroma 2017 yılında yeni ürünlerini müşterilerinin beğenisine Aroma, değişen trendler doğrultusunda 2017 yılında da yenilikçi sunmaya hazırlanıyor. Dünyada sağlıklı yaşam trendi haline yeni ürünlerini müşterilerinin beğenisine sunmaya hazırlanıyor. yüzde 100 ürünler ve farklı tatlar, Aroma aracılığıyla Türkiye’yle buluşacak.

Özellikle meyve suyunda kullanılan meyve oranları ile ilgili bilgi alabilirmiyiz? Halk arasında meyve suyu ve benzeri içeceklerin tümü ‘meyve suyu’ olarak adlandırılır. Ancak söz konusu içecekler, meyve oranına göre farklı kategorilere ayrılır. Türk Gıda Kodeksi'ne uygun olarak 4 kategori tanımlanmıştır. Bunlar sırasıyla aşağıdaki gibidir: Meyve suyu (% 100 oranında meyve), meyve nektarı (%25 %99), meyveli içecek (%10 - %24), Aromalı içecek (%10’dan az) Dünya meyve suyu pazarı yüzde 1’lik bir büyüme ile 38,9 milyar litreye ulaşmış durumdadır. Bunun 10 milyar litresi Avrupa pazarından gelmektedir. Türkiye ise yüzde 7,7’lik bir büyüme oranı kaydetmiştir.

43


Mayıs 2017

Yeni Tesis

Unilever’den Türkiye’ye son10 yılın en büyük yatırımı Unilever Türkiye Konya’da, tedarikçileriyle birlikte 350 milyon Euro yatırım değerine sahip bir tedarik zinciri ekosistemi kurdu. Türkiye’de sekiz fabrikası ve beş bini aşkın çalışanıyla faaliyet gösteren Unilever, Konya’daki ikinci yatırımını Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri fabrikasıyla yaptı. Unilever, yeni fabrika yatırımı ile ev bakım ve kişisel bakım ürünleri kategorilerinde toplam üretim kapasitesini 750 bin tona çıkaracak. Fabrikada Unilever’in OMO, Domestos, Yumoş, Cif, Rinso, Elidor, Clear, Dove gibi tanınan markalarının üretimi yapılacak.

merkez olma rolüyle önceliğimiz olan bir ülke. Konya da altyapısı, konumu ve yenilenebilir enerji tedariki konusunda sahip olduğu potansiyel ile Unilever’in geleceği için stratejik bir rol üstleniyor, sürdürülebilir büyümemizi destekliyor” açıklamasında bulundu.

Fabrikanın resmi açılış töreni, Konya’da, Unilever Global CEO’su Paul Polman, Unilever Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Harm Goossens ve Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya, Kafkasya ve İran Tedarik Zincirinden Sorumlu Bölge Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Nihal Temur’un ev sahipliğinde gerçekleşti.

Türkiye’nin ihracatına güçlü destek Unilever’in Konya’daki yeni Tedarik Köyü, Türkiye’nin ihracatı için dinamo rolü üstlenecek. Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri kategorisinde toplam üretim kapasitesini 750 bin tona çıkaracak olan yeni fabrika bu iki ürün grubunun 21 ülkeye olan ihracatını da artıracak. Bu da Türkiye’nin 2023 yılı için belirlediği toplam 500 milyar dolarlık ihracat hedefine katkı sağlama anlamına geliyor. Yeni fabrika Türkiye’de hızlı tüketim alanında son 10 yıldaki en büyük yatırım ve Türkiye tarihinde Konya’ya, tüm sek-

Unilever Global CEO’su Paul Polman: “Türkiye’nin ve ekonomisinin 100 yılı aşkın bir süredir parçası olmaktan gurur duyuyoruz. Türkiye; Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Orta Asya için bölgesel bir

44

2013 yılında açılan Algida dondurma fabrikasının ardından Konya’daki ikinci Unilever yatırımı olan Ev ve Kişisel Bakım Ürünleri Fabrikası, tedarik zinciri yönetimine yeni bir standart getiriyor. Toplamda 9 tesisten oluşan ‘Konya Tedarik Köyü’, zaman ve enerjiden tasarruf sağlıyor, maliyetleri azaltıyor.

törlerde yapılmış en büyük yatırım olma özelliği taşıyor. Dünya standartlarında sürdürülebilir teknoloji Unilever Türkiye, Rusya, Orta Doğu, Kuzey Afrika, Orta Asya, Kafkasya ve İran Tedarik Zincirinden Sorumlu Bölge Başkanı ve Yönetim Kurulu Üyesi Nihal Temur açıklamasında: “Tüm fabrikalarımızda olduğu gibi bu yeni fabrikamız da çöplüğe ‘sıfır atık’ gönderme hedefine ulaşacak şekilde tasarlandı. Ayrıca en iyi bina stratejilerinden ve uygulamalarından oluşan bir yeşil bina sertifikasyon programı olan LEED sertifikasyonunu da (LEED- Leadership in Energy and Environmental Design) hazır şekilde inşa edildi. Yenilikçi tasarımı ve üretim sistemleriyle karbon emisyonu ve su tüketimi, benzeri üretim merkezlerine kıyasla %50 azaltılacak şekilde hayata geçirildi” diyerek ekledi: “Uçtan uca dijital teknolojiler, akıllı üretim hatları ve üstün kalitede tedarik zinciri yönetimi ile gerek fabrikanın kendisi gerekse Konya Tedarik Köyü’nün bütünü, iyi bir sürdürülebilir tedarik örneği sergiliyor. Bu model tüm paydaşlar için zaman, enerji ve maliyet tasarrufu sağlıyor.”


Mayıs 2017

Perakende

TPF Başkanı Mustafa Altunbilek,

“ Ramazan’da yerel zincir marketlerde zam yok ” TPF Başkanı Mustafa Altunbilek, Ramazan ayı satışları ile yerel zincir marketlerdeki gıda fiyatlarını değerlendirdi. Sebze ve meyve grubunda mevsimsel etkilere bağlı olarak yaşanan artışların düşüş trendine girdiğini belirten Altunbilek, "Vatandaşlarımız rahat olsun. Ramazan ayı bereketi, bolluğu ile geldi. Yerel zincir marketlerde Ramazan boyunca zam olmayacak" dedi. Türkiye Perakendeciler Federasyonu (TPF) Başkanı Mustafa Altunbilek, Ramazan ayında sebze, meyve, bakliyat ve et fiyatlarını değerlendirdi. Ramazan ayı süresince sepetlerin daha ucuza dolacağını belirten Altunbilek; "Bu Ramazan da spekülatif gıda artışı söylemlerine geçit vermeyeceğiz. Vatandaşlarımız rahat olsun. Türkiye genelinde 3 bin 500'e yakın yerel zincir marketlerde Ramazan ayı boyunca gıda ürünlerinde artış yaşanmayacak" dedi.

"Sebze-meyvede yüzde 10 indirim bekliyoruz" Gıda ürünlerindeki mevcut fiyatları, bir önceki aya göre değerlendiren Altunbilek, "Her sene olduğu gibi 11 ayın sultanı Ramazan yine bereketiyle geldi. Sebze ve meyve grubunda geçen haftalara kıyasla fiyatlar düşmeye başladı. Mevsimsel etkilerin ötesinde bir önceki aya kıyasla vatandaşlarımız

sebze-meyve reyonunda Ramazan ayı süresince sepetlerini yüzde 10 daha ucuza doldurabilecek." açıklamasını yaptı. Perakende sektörü için Ramazan ayının yine canlanma ile başladığına da değinen Altunbilek, satışlarla ilgili şunları kaydetti: "Bir önceki aya kıyasla 11 ayın sultanı Ramazan'da yerel zincirlerimizde satışlarımız bölgelere göre değişse de satışlarımızda yüzde 10-15 artış yaşanıyor. Hediye çeki ve kumanya satışlarıyla Ramazan ayının ilk 10 günü ciromuzun yüzde 30 artacağını öngörüyoruz. Önceki yıllara paralel olarak satışların yüzde 10’unun Ramazan ayı hazırlığı, yüzde 5’inin kumanya, yüzde 15’inin ise hediye çeki yönünde olacağını tahmin ediyoruz. Ramazan’ın ilk 10 gününden sonra satışlarda düşüş yaşanmasını bekliyoruz. Ayı yüzde 5 ila 10 seviyelerinde artışla tamamlamayı hedefliyoruz."

A101 değer zincirini güven zincirine çevirerek büyüdü Türkiye’nin en yaygın perakende zinciri A101, 9. Yılı nedeniyle bir basıntoplantısı düzenledi. Toplantıda A101’in başarı hikayesi, tüketici, çalışan ve tedarikçileriyle kurduğu güven ilişkisi ele alındı. Toplantıda konuşan A101 CEO ’su Erhan Bostan, 9 senede 81 ilde 870 ilçede faaliyet gösteren ilk ve tek perakende zinciri olduklarına dikkat çekerek “bunun ana nedeni müşterilerimizle birlikte inşa ettiğimiz güvendir” dedi. Geçen 9 yılı değerlendiren Erhan Bostan, “A101’i en yaygın marka haline getirme hedefimiz aslında Türkiye’nin markası haline gelme stratejimizin bir parçasıydı. En yaygın olmak önemli ama yeterli değildi. Ailenin tercihi olmak için de tabii ki öncelikle kadınlarımızın güvenini kazanmak gerekliydi. Kadınlar istedi, biz mağazalarımızda sunduk, onları dinledik.

Müşterilerimizin yüzde 62’sini kadınlarımız oluşturmaktadır. Düzenli A101 müşterileri ise, ayda ortalama 19 kere mağazalarımızı ziyaret etmektedir’’ dedi. Türkiye’de tek şirkette en yüksek çalışan istihdam eden şirket olarak çalışanları da unutmamak gerektiğini belirten Bostan, “Yüzde 44’ü kadın olmak üzere 36.000 çalışanımızla bu güveni inşa ettik.” dedi. Erhan Bostan, A101 markasının müşterisinin hayatına sunduğu fayda ile sadece zihinlerde değil, yüreklerde de yer edindiğini belirterek “Çok konuşmadık, çok çalıştık, işimizi yaptık. Bundan sonra da böyle yapacağız. İnsanımıza, ülkemize inanmaya ve hayatlarını kolaylaştırıp değer katmaya devam edeceğiz”

45


Kısa Haberler

Mayıs 2017

“Misafirlerim daha heyecan verici soslar arıyor”

diyen işletmecilere müjde

Hellmann’s Sos Ailesi Büyüdü... Dünyanın en çok tercih edilen* mayonez markası Hellmanns’ı, Acılı Mayonez ile büyüdü. Şimdi enfes tadıyla sarımsaklı Türkiye pazarına sunan Unilever Food Solutions, yenilikçi mayonez ve eşsiz biber içeriğiyle acılı mayonez seçenekleriişletmelerin sesine kulak verdi. yle yemeklere yeni bir boyut kazandırıyor. Unilever Food Solutions, Hellmann’s sosların şişe tasarımlarını daha şık ve fonksiyonel olarak yeniledi hem de ürün ailesini Hellmann’s Sarımsaklı Mayonez ve Hellmann’s Acılı Mayonez ile genişleterek premium sos kategorisindeki iddiasını büyüttü.

Müşterilerinin sesine kulak veren Unilever Food Solutions, ayrıca Hellmann’s sosların şişe tasarımlarını daha şık ve fonksiyonel olarak yeniledi. Yeni premium tasarımıyla masa üstünde şık sunum sağlayan Hellmann’s lezzet ailesi, restoranların da premium algısını yükseltiyor. Soslar yeni gramaDünyanın en çok tercih edilen* mayonez markası Hellmann’s’ı jlarıyla müşterilere sunulmaya başlandı. Türkiye’deki lezzet tutkunlarıyla buluşturan Unilever Food Hellmann’s soslar artık perakende pazarında… Solutions, Hellmann’s lezzet ailesini iki yeni ürünle genişletti. İlk olarak 1912 yılında New York’taki bir şarküteride satılmaya Unilever Food Solutions, Hellmann’s lezzet ailesinin yenilebaşlanan ve bugün ‘Dünyanın en çok tercih edilen mayonezi’ nen şişe tasarımıyla ise ‘premium’ algısını kuvvetlendirdi. unvanına sahip olan Hellmann’s, lezzetini 100 yılı aşkın süreHer beğeniye göre bir Hellmann’s var… dir sos deneyiminden ve kaliteye verdiği önemden alıyor. Dünyanın en çok tercih edilen mayonezi Hellmann’s, kafessiz tavukların yumurtaları kullanılarak üretiliyor. Unilever Food Solutions’ın premium sos portföyü Hellmann’s lezzet ailesi, Hellmann’s Sarımsaklı Mayonez ve Hellmann’s

Bugüne kadar sadece ev dışı tüketim noktalarında tüketiciyle buluşan Hellmann’s sos ailesi, evlerinde de bu lezzetten vazgeçmek istemeyenler için perakende raflarındaki yerini almaya hazırlanıyor.

Yerli markadan milli içecek; Torku şerbet, Torku limonata raflarda

Torku’nun doğal ve sağlıklı ürün yaklaşımına uygun üretim yapan, kalite ve hijyen standartlarından taviz vermeyecek şekilde projelendirilen tesiste üretimine başlanan limonata ve şerbet çeşitleri geleneksel yöntemlerden farksız şekilde üretilip şişeleniyor. Üretilen mamul ürünler, katkısız ve 1. sınıf ürün halinde pazara sunuluyor.

Konya Şeker, Torku markasıyla tüketiciye sunduğu ürünlere yenilerini eklemeye devam ediyor. Bin yıllık şerbet kültürümüz, Şerbet kültürümüz, Torku güvencesiyle yaşatılıyor Torku güvencesiyle yaşatılacak. Tamamen doğal olması, ferahlık vermesi ve farklı aroması ile enfes bir tat olan şerbeti, Türklerin Orta Asya’dan getirdiği Şerbetin ve limonata’nın da en doğalı Torku’dan biliniyor. Ülkemizin en genç markası olmasına rağmen kısa Pekmez, tahin, lokum ve helva gibi geleneksel tatlarımızı Torsürede tüketicinin beğenisini ve güvenini kazanan Torku, şerku markasıyla sunan Konya Şeker, şimdi de naneli ve tarçınbeti de yine çiftçi kuruluşu olmasının vermiş olduğu sorumlulı olmak üzere Yeşil ve Kırmızı adlarıyla doğal karışımlarla lukla doğal olarak üretiyor. glikoz şurubu kullanmadan üretilen şerbet ve limonata ürünTürkiye, yaz mevsiminde Torku limonata ile serinleyecek lerini tüketici ile buluşturuyor. Sıcak yaz günlerinin ilk akla gelen serinleten içeceklerden Konya şeker ile çiftçinin ürünü değerlendi limonata, birkaç yıl öncesine kadar tahtını farklı içeceklere Torosların merkezine kurulan Torku Meyve Suyu, Sirke ve kaptırmıştı. Son yıllarda tahtına yeniden kurulan ve market Pekmez Üretim Tesisi, 2016 yılında faaliyete geçmişti. raflarında şişelenmiş olarak da yer Tesiste İç Anadolu Bölgesinde üretilen üzüm, elma gibi mey- alan limonata artık Torku güvencveler değerlendirilerek meyve suyu, sirke, pekmez, şerbet ve esiyle sunuluyor. limonata üretiliyor.

46


Mayıs 2017

Elçin’in Şekerden Dünyası @elcininsekerdendunyasi;instagram adresi Elçinin Şekerden Dünyası:facebook adresi Tlf:05305845393 fatmaelcink@gmail.com

Özel Günlerin vazgeçilmezi kukiler ve zarafetiyle göz dolduran dantel süslemeler Eskiden beri bizde adettir; özel günlerde şeker, çikolata ikramı. Bayramlarda, kına geceleri ve düğünlerde misafirlere bu tatlı günlerden anı kalsın diye tatlı ikram etmek büyüklerden kalmış alışkanlıklarımız olmuştur. Bu tatlı atıştırmalıkların arasında günün anlamını simgeleyen kukilerde son yıllarda yerini almakta. Özellikle düğünler, nişanlar, kına geceleri, baby shower partileri ve doğum günlerinde en çok talep edilen ürünlerin başını kukiler çekmektir. Yerine göre zarif, ışıltılı, yüzük süslemeli, yerine göre biberon bebek tulumu, bebek arabası, emzik ve harflerin şeklini alabilen kukiler organizasyonların “ yenilebilir süslemeleri” konumundalar. Her bir kuki tek ve kişiye özel tasarım olması açısından size kendinizi daha özel hissettirecek bir atıştırmalık ikram olacaktır.

Gel gelelim benim bu aralar favorim kukilerimi dantellerde süslemek. Özellikle baby showerlar ve ya doğum organizasyonlarında bebek tulumlarını büyük bir zevkle dantellerle süslüyorum. Bana göre hem gerçekçiliği arttırıyor hem de gerçek birer tasarım oluyor kukilerim.

Yılbaşlarında çam ağaçlı, kar süslemeli, Noel babalı kısacası masallardaki gibi kukiler yılbaşı masanızı hatta yılbaşı ağacınızı süsleyebilmekte. Sevgililer günü, anneler ve babalar günlerinde ise hediye olarak kuki buketleri mükemmel bir alternatif.

da bir alternatif olarak öne çıkıyor. Kısacası hayalimizdeki süslemeleri üç boyuta döken kukiler ile özel günlerimizi, daha özel kılmak çok kolay!

Ancak yenilebilir dantel kullanımı tabiki baby shower ve doğum organizasyonlarıyla sınırlı değil. Kına ve nişanlarda özellikle kaftan ve ya gelinlik şekillerinde olan kukilerimi dantellerle süslüyorum ki hem gelinlikle ve ya kınada kullanılan kaftanla uyum içinde olsun hem de gelinlerimize özel ve güzel anılar kalsın. Anı bırakmak demişken kukiler saklanabilir özellikte oluyor. Yani hemen tüketmek durumunda değilsiniz, saklayabilirsiniz, kolay bozulmazlar. Tabii süre kullanılan malzemeyle Gündelik hayatımızda emojiler gibi görsel kul- ilişkili olarak değişir ancak organizasyonların lanımların / elektronik ifadelerin artmasıy- hatırlanabilir olmasına yardımcı olacak kadar la kukiler bu ifadelerin izlerini taşımakta ve bir süre saklanabilir özellikte oluyorlar genelde. sosyal medyayla büyüyen gençlerin doğum Dahası kişi sayısı az planlanmış butik düğüngünü masalarında yerlerini almaktadır. lerde nikah şekerleri yerine kuki ikramı

47


Mayıs 2017

Dünya kazan,ben kepçe Gülçin SOYTUTAN

Masal Kasabalar II - Bavyera Herkese merhaba! Geçen sayımızda Yukarı Avusturya’nın kasabalarındaydık. Bu sayımızda da Yukarı Bavyera’nın kasabalarını gezeceğiz.

Neubeuern İlk kasabamız olan Neubeuern, İnn nehrinin kıyısında kurulmuş. Nehir yolu ile tuz, bal, kürk, kıymetli taşlar vb. taşınmış. Kasabanın girişindeki küçük müzede tahta gemilerin maketlerini, orta çağdan kalan etnografık eserleri görebilirsiniz. Canlı ticari hayat, kasabanın zenginlik, refahını artırmış. Bu da evlere yansımış.1980’lerde Almanya’nın en güzel köyü seçilmiş. Genellikle 3,4 katlı olan evlerin dış süslemeleri inanılmaz. Hansel, Gretel ’in evleri gibi.

boyalı, eski evleri çok güzel. Bunlar artık görebileceğiniz güzel evlerin sonuncusu. O yüzden buraya en az bir gün ayırıp tadını çıkartmak gerek. Bundan sonraki kasabalarda frescolu evlere tek tük rastlıyorsunuz. Füssen Artık Bavyera’nın en ilginç kasabalarından birinde, Wüzburg / Füssen arasındaki yaklaşık 480 km. lik “ ROMANTİK YOL ”un başlangıcındasınız…

1700 / 1800 yılları arasında Alman imparatorlarının şatolarda yaşama merakı başlamış. Pek çok şato yenilenmiş. Yenilenirken de orta çağ görüntüsünü iyice abartıp, Rapunzel ’in kuleden baktığı, ejderhanın koruduğu köprüler gibi masalsı eklentiler yapmışlar. İşte buna “burgenromantik” yani kale romantizmi diyorlar. Bu Kasabanın en yüksek tepesinde büyük bir şato var. 1925’ten sonfuryadan en çok etkilenenlerden biride hayalperest Kral Ludwig ra lise olarak kullanılmaya başlamış. Şimdilerde Avrupa’nın en II olmuş. 1845 / 1886 yılları arasında yaşayan Kralın yaptırdığı prestijli lisesiymiş. Biz de bahçesini gezip, aşağıdaki köyün inen güzel şatolardan biri olan Neuschwanstein ile babası II. Maxanılmaz manzarasına hayran kaldık. Şatoda okuyan şanslı azınımilian ’ın şatosu Hohenschwangau bu kasabanın yakınında lığa da kıskançlıkla baktık. bulunuyor. Rehbersiz gezilemeyen şatoların biletleri aylar önc“Kasaba işte!” deyip geçmeyin bir de 100 kişilik dünya çapında esinden tükeniyor. Gidince bilet bulma şansınız zayıf. Bu yüzden korosu varmış! biz de 3 ay önce internetten satın aldık. O sabah büyük bir heyecanla yola çıktık. Araçlar belli bir yerden sonra içeri giremiyor. Oberammergau O yüzden araçları park yerine bıraktık. Macera da başladı. Hava İlk önce yolumuzun üzerindeki Ettal Manastırına uğradık. 1330 oldukça sıcaktı. Adnan üstünü değiştirmeye karar verince, Sinan ’larda yolların emniyetini, şövalyelerin barınmasını sağlamak arabanın anahtarını ona bıraktı. Grupla birlikte biletleri fiziki için ahşap olarak inşa edilmiş. 1744 yılında yangında kül olunolarak teslim almak için gişelere yürümeye başladı. Ben de çanca tekrar inşa edilmiş. İçi inanılmaz güzeldi. Alçı, pembe, beyaz tamı alıp ilerledim. Kara Ormanın sakladığı, sisler içinde Neuyaldızlı süslemeler, duvar resimleri ile müthişti. Kurulduğu yıllarschwanstein ’ı görünce hayranlıkla fotoğraf çekmeye dalıp grubu da keşişler manastıra gelir olsun diye bira üretmeye başlamışlar. kaybettim. Saat 11.10’da, 52. tur olduğumuzu biliyordum. Benim Hala bu üretim devam ediyormuş. Manastırın dış kısmında kocaiçin sorun yoktu. Bir yandan fotoğraf çekip bir yandan da tabelaman bir dükkân vardı. İçeride de satışı yapan bir keşiş. ları takip ederek ilerliyordum ki; Adnan panik halinde seslenince Evet, artık Oberammergau ’da yani masallardaki kasabalardan durdum. Biraz sonra bana yetişti. Nefes nefese “Anahtarı arabirindesiniz. Her evin dış cephesi ayrı bir tablo. Bu bölgedeki banın içinde unutup, kapıyı kapattım. Açılmıyor. Ne yapacağız?” en güzel frescoları burada görebilirsiniz. Masallar, gelenek, dedi. Bu sefer şok sırası bendeydi. Bir süre yüzüne bakıp, merak görenekler de resmedilmiş ama daha ziyade dini resimetmemesi hususunda bir şeyler geveledim. Gişelere geldiğimizde ler yapılmış. Dış cephedeki tabloların güzelliğini kelimelere biletler alınmış, neler yapılacağı konuşuluyordu. Adnan anahtarı sığdıramıyorum. söyleyince, hemen aracı kiraladığımız şirket arandı. Onlar bir şey Kasabada bir de NATO Okulu var. Konuşarak gezerken, görevli yapamayacaklarını en yakın Volkswagen servisini aramamızı olarak gelen bir Türk Subayıyla karşılaştık. Azıcık hoş beş edip söylediler. Neyse internetten telefon numarası bulundu. Firma koşturarak gezmeye devam ettik. arandı. Kapının açılıp / açılmayacağının belli olmadığını, yine de istersek gelip deneyeceklerini söylediler. Mecbur gelin dedik. Bu Garmisch - Partenkirchen arada saat 10.50 olmuştu. Üç ay heyecanla beklediğimiz zaman Burası Garmisch ile Partenkirchen adlı iki ayrı kasabaymış. 1935 gelmek üzereydi. Adnan kahramanca hepimizi şatoya gönderdi. yılında Hitlerin ısrarı ile birleşerek tek kasaba olmuş. 1936 yılında Oda aracın başına servisi beklemeye gitti. da kış olimpiyatlarını burada yapmışlar. Çok düzenli, kış sporlarını sevenler açısından oldukça büyük, popüler bir kasaba. Hohenschwangau tepede, sarı, kocaman bir şato. Forggensee, Kasaba diyorum ama aldanmayın nerdeyse orta büyüklükte bir Alpsee, Schwansee (kuğu gölü) göllerine hâkim inanılmaz bir şehir. Tarihi meydanlarında bulunan dış cephesi tablolarla süslü, dağ manzarasına sahip. Yürüme problemi olanlar için Alman

48


Mayıs 2017

katanalarının çektiği faytonlar var. Grup olarak hepimiz rahatça yürüdük. Kapı girişinde saat ile elektronik okuyucular var. Zamanı gelenlerin biletlerini okuyup içeri alıyor. Başında da kimse beklemiyor. Süresi geçen ya da erken gelenlere kapı açılmıyor. Tam zamanında içeri girdik. Grup tamamlanınca rehberimiz geldi. Birer birer odaları anlatarak gezdirdi. Maxımilian-II ’nin kuğu takıntısı, bütün odalarda görülüyordu. Sandalyelerin kumaşından tutun da, biblolar, duvar resimleri, ahşap mobilyalar, avizeler baktığınız her yerde karşınıza çıkıyor. Zaten bütün duvarlarda inanılmaz resimler, tablolar var. Hepsi çeşitli kahramanlıkları ya da hikâyeleri anlatıyor. Bir tanesini mutlaka anlatmalıyım! Yemek odasının bir duvarında çok büyük bir savaş sahnesi resmedilmiş. Savaşın en korkunç göğüs göğüsse çarpışma anı; yerde yatan ölüler, ölmek üzere olan askerler, atlar artık geri kalanını siz hayal edin. Bütün bu korkunç sahnede tek damla kan yoktu. Çünkü kral istememiş. Yan taraftaki odada savaş sahnesi devam ediyordu. Burada diğer odadan çok büyük bir fark vardı. Kapının arkasındaki ölü atın ağzında bir damla kan vardı!

ca dua için yapılmış bir başka eklenti vardı. Çalışma odasından balkona çıkışta ise hayranı olduğu Wagner’in Tannhauser operasından esinlenmiş. Mağara konsepti içinden geçilerek balkona ulaşılıyordu. Şarkıcılar salonunda ise ayrı bir ihtişam sergileniyordu. Duvarlarda Wagner’in “Parsifal” adlı eserinden bölümler resmedilmişti. Genç, yakışıklı delikanlı, güzel kız. Yapımı 17 yıl süren Şatonun projesindeki havuzlu hamam, kış bahçesi gibi bölümler tamamlanamamış. Tur bitip dışarı çıktığımızda hala masal dünyasındaydık.

Artık Walt Disney’in logosundaki şatodaydık. Üstelik arabamızın anahtarı da bizimle birlikteydi. Tam zamanında içeri girdik. Hizmetlilerin kaldığı giriş katı meşe kaplıydı. Yataklar, dolaplar o kadar gıcır gıcırdı ki yeni kullanıma açılacağını düşündürüyordu. Taht odası inanılmaz ihtişamlıydı. Altın yaldız ile mavi tonları hâkimdi. Kemerli mağribi tarzı sütunları Bizans dönemi Kiliselerinden etkilenmişti. Maalesef yapıldıktan sonra sadece bir kere o da Ludwig-II ’nin ölümünden sonra kullanılmış! Yine sarayın her yerinde kuğu figürü vardı. Duvarlarda, biblolarda her yerde. Kralın yatak odasında, elini yüzünü yıkayabilmesi için altın bir lavabo vardı. Her zaman olduğu gibi tuvalet yoktu. Yatağının üstünde yapımı 4 yıl süren, ahşap Notre-Dame Kilisesinin maketi insanı hayrete düşürüyordu. Duvar resimleri “Tristan ve İsolde ” hikâyesinden alınmış. Genç, yakışıklı delikanlı ile altın saçlı kız. Başucunda dua yaptığı yer, hemen yan tarafında ayrı-

güvenli. Buna rağmen, bazılarının korkudan köprüye adım atamadıklarını gördüm. Doğrusu çok da şaşırdım. Biz bir kaç kere gittik, geldik. Koştum yine de sallanmadı. Zaten o kadar kalabalık oluyor ki boşluk hissini fark etmiyorsunuz.

Ludwig - II Masallar Kralı olarak anılmak istiyormuş. Bunu da başarmış. Ancak büyük bir komplo ile muayene bile edilmeden ruh hastası ilan edilip, tahttan azledilmiş. Sebep olarak hazinenin sorumsuzca Şatolara harcanması gösterilmiş. Bu muhteşem şatoda sadece 3 hafta kalabilmiş. Çok da şaibeli bir ölümü var. 1.90 boyunda çok iyi yüzme bilen Kral ile doktoru Prof.Gudden‘in Stamberger gölünün bir metreyi geçmeyen sığ suyunda boğulmuş olarak bulunmuşlar. Ölümü ile kendisi ile ilgili bir sürü dedikodu var. Mesela, günlüklerinde homoseksüel eğilimlerinden Şatonun bir diğer özelliği de yatak odalarının birindeki duvar suçluluk duyduğunu. Bastırabilmek için saplantılı bir şekilde resimlerinde Beylerbeyi, Küçüksu manzarasının bulunması. dine sığındığından bahsetmekteymiş. Tahmini ölüm saatlerinde Odalara kapıdan bakılıyor, içeri girilemiyor o yüzden ben pek silah sesi duyulmuş ancak tutanaklarda kayda alınmamış. Doktonet göremedim. Parmakla işte bu dedikleri için “Haaaa” dedim. ru ile ilişkisi ayyuka çıkınca her ikisi de ölü bulunmuş. Ya da taht Yatağın altında da lazımlık vardı. 1800’lü yıllar hala lazımlık sırası bekleyen diğer varisler, daha fazla beklemek istememiş gibi. kullanılıyor! Sonuç olarak: tuvalet, banyo görmesek de ziyarete Velhasıl-ı kelam savaştan nefret eden barışçıl, kendi, yalnızlığı, açtıkları tüm odalar çok müthişti. sorunları ile sanatçı ruhlu Kral günümüze masal şatolar bırakmış. Dışarı çıktığımızda Adnan’ın yüzü gülüyordu. Allah’tan adamlar Şimdi Almanya, şatolardan çok büyük turizm geliri elde ediyor. kapıyı açabilmişler, anahtarı almışlardı. Aslında bizim de kalelerimiz var. Mesela Adana’daki Yılan Kale. Saat 13.10’da ikinci şatomuz Neuschwanstein ile randevumuz Terk edilmiş. Ufak bir restorasyonla turizme açılabilir. vardı. Bu sefer yolumuz oldukça uzun ve dikti. Esin ile Ayfer’i Şato’nun en iyi görüldüğü şelalenin üstüne itina ile yapılan Mafayton kuyruğunda bırakıp yürümeye başladık. Hava çok güzel- rienbrücken ’e de gittik. Köprü; dar, çelik konstrüksiyon, ayak di. 45 dk. sonra şatonun kapısına geldiğimizde onlar da yeni basılan zemin ahşap. Gerçekten manzarası muhteşem, şato, gelmişlerdi. göller, bütün ova ayaklarınızın altına seriliyor. Oldukça da

Romantik yolun küçük bir kısmını gezebildik, sayımızın da sonuna geldik. Gelecek sayımızda buluşmak üzere Bayramınız kutlu, her şey gönlünüzce olsun. Sağlıcakla kalın.

49


Meslek Kuruluşu

Mayıs 2017

Poşetli bitki ve meyve çayları

gülümsetiyor

Ebru AKDAĞ Genel Koordinatör -MÜMSAD

MÜMSAD Genel Koordinatörü Ebru AKDAĞ ile sek- kamuoyuna katkıda bulunmaktayız. Ayrıca Bakanlıklar bünyetör sorunlarını ve sektörün beklentilerini konuştuk. Akdağ sinde sektörümüzle ilgili oluşturulan komisyonlarda dernek MÜMSAD’’ın çalışmaları hakkında da açıklamalarda bulundu. olarak aktif bir şekilde yer alarak bilgi ve deneyimlerimizi paylaşmaktayız. MÜMSAD kısaca tanıtır mısınız. Sektörümüzün ortak sorunlarına yönelik de çözüm öneri2004 yılında kurulan Mutfak Ürünleri ve Margarin Sanayicileri geliştirmekte, gerektiğinde lobi faaliyetleri yapmakta ve leri Derneği (MÜMSAD), bitki ve meyve çayları, kuru çorba, çözüme giden yolda ortak hareketi teşvik etmekteyiz. bulyon ve harçlar, dondurulmuş ürünler, toz tatlı ürünleri ve margarin sektörünün temsilcileri olan firmaları bir çatı altında Bitki ve Meyve çayları üreticilerinin sorunları nedir? toplamıştır. MÜMSAD olarak temsil ettiği sektörlerin gelişmesi Sektörümüzdeki en temel problem, kontrolsüz ve herhangi bir için tüm gayretlerin organize olmasını, üreticilerin ve tüketici- denetimden geçmeden tüketicilere sunulan, bitki ve meyve lerin bilinçlendirilmesine yardımcı olmayı amaçlıyoruz. Bu gün çaylarıdır. Kontrollü bir üretim standardı olmayan, gerekli anaMÜMSAD çatısı altında 14 firmayı temsilen 30 üye yer alıyor. lizlerden geçirilmeyen, açıkta ya da izinsiz olarak internetten Şemsiyemiz altındaki kategoriler için gerekli standart ve satılan ürünler, tüketici sağlığını tehlikeye atmaktadır. kodekslerin hazırlanmasına ve uygulanmasına yardımcı Güvenilir firmaların poşetli bitki çayları ise üretimin her olarak, güvenilir ve hijyenik üretimi teşvik etmek ve tüketicileri aşamasında analiz edilerek hijyeni, standardı ve doğallığı bir bilinçlendirmek temel amaçlarımız arasında yer alıyor. arada sunuyor. Ayrıca bu ürünler Gıda Tarım ve Hayvancılık MÜMSAD olarak ortak hareketi çok önemsemekte ve bu Bakanlığı’nın ilgili yönetmelik ve mevzuatlarına uygun olarak kapsamda paydaş sivil toplum kuruluşları, üniversiteler, sağlık üretiliyor. dünyası ile iş birliği içinde hareket etmekteyiz.Tüketicileri Bu nedenle MÜMSAD olarak iletişim çalışmalarında, bilinçlendirmek üzere yerel kampanyalar düzenlemekte ve halkımıza güvenilir ve kamuoyunca bilinen firmaların el değmedya çalışmaları yürütmekteyiz. Aynı zamanda ulusal ve meden, hijyenik koşullarda paketlenen poşetli bitki ve meyve uluslararası kongrelerde de görev almakta, gerçekleştir- çaylarını satın almalarını tavsiye ediyoruz. diğimiz çalışmaları bu platformlarda paylaşmaktayız Bitki ve Meyve çayları Üreticilerinin 2017 yılı beklentileri MÜMSAD ayrıca uluslararası kongrelerin Türkiye’de nedir? gerçekleştirilmesi için de çaba göstermektedir. Dolayısıyla hem yurt içinde, hem de yurt dışında sektörümüz adına aktif Üreticilerimiz poşetli bitki ve meyve çaylarının büyüme performansını sürdürmesini bekliyor. Sağlıklı beslenme trenroller üstelenmekteyiz. di ve bilinçlenen tüketicilerin açıkta satılan ürünlerden uzakBitki ve Meyve çayları Üreticilerine MÜMSAD’ın katkısı nedir. laşmasının da bu performansı olumlu yönde etkileyeceğini MUMSAD üretimde kullanılan hammaddelerin hijyeni, stan- tahmin ediyoruz. dardı, doğallığı hakkında bilgileri paylaşmakta ve poşetli Biz Tüketiciler Bitki ve Meyve çayları alırken nelere dikkat bitki ve meyve çaylarının beslenmedeki tamamlayıcı rolünü etmeliyiz. her fırsatta tüketicilere anlatmaktadır. Bunlara ek olarak doğru bilinen yanlışları ve açıkta satılan ürünlerin barındırdığı riskleri Hepimiz birer tüketiciyiz ve tükettiğimiz gıda ve içeceklerden anlattığımız tüketici bilinçlendirme çalışmalarıyla sektöre ve en öncelikli beklentimiz güvenilirlik olmalıdır. Bitki ve meyve 50


Mayıs 2017

çaylarını alırken, poşetli ve bilinen markaların, kontrol sistemi içerisinde üretilen, dolayısıyla hammaddesinin güvenilir ve ambalajında yazan bitki olduğunu bildiğimiz ürünlere yönelmeliyiz. MÜMSAD üyelerinin bitki meyve çayları ilgili kalite yönetim sistemleriyle ve Türk Gıda Kodeksine uygun olarak üretilmektedir. Çayların içeriğindeki bitkiler zararlı çevre etkilerinin ulaşmadığı, yerleşim bölgelerinden uzak, temiz ortamlardan toplanmışlardır. Hammaddelerin depolama koşulları gıda kalite güvence sistemlerine uygundur. Hammaddeler üretime geçmeden önce titizlikle birçok analizden geçirilir. Çay formatına getirilen bitkilerin olumlu özelliklerinden faydalanabilmek için, özel formülasyonlar geliştirilmektedir. Bu nedenle her poşette aynı lezzet ve kalite bulunabilir. Uygun büyüklükte kesildikleri için etkili bileşiklerin suya geçişi özellikle uçucu yağ içeren bitkiler için daha kolaydır. Her bitki doğal yapısına göre farklı özellikler taşır. Markalı ürünler her bitkinin özelliğine göre farklı miktarlarda poşetlenerek istenilen tatta olması sağlanır. Türk Gıda Kodeksi ve buna bağlı ilgili tebliğlere uygun olarak üretilmiş olan bu ambalajlı ürünler, ambalaj üzerinde belirtilen içerik bilgilerinde belirtilmeyen herhangi bir farklı madde içermez. İzlenebilirlik sistemi sayesinde ürünün içindeki hammaddenin ne zaman nereden toplandığı ve hangi üretim aşamalarından geçtiği bilgisine ulaşılabilir. Açıkta satılan ürünlerin raf ömrü ise bilinememektedir. Dolayısıyla tercih etmemiz gereken ürünler bu anlattığımız özellikteki poşetli bitki ve meyve çayları olmalıdır. Tüketicinin tercih ettiği bitki ve meyve çayları nelerdir. Sağlıklı yaşam trendinin etkisiyle bitki ve meyve çaylarının son dönemde yükselişe geçtiğini görüyoruz. Tüketiciler hastalıklardan korunma, zinde olma, rahatlama, formda kalma ve lezzet gibi motivasyonlarla bu ürünlere yöneliyor. Dünya pazarında bitki çayları, siyah çayla rekabet ediyor. Hem Dünyada, hem de Türkiye’de yeşil çay, siyah çaydan daha hızlı büyüyor. Almanya'da bitki ve meyve çayları yaklaşık yüzde 75 paya sahip. Bitki ve meyve çayları Rusya'da pazarın yüzde 15’ini, Polonya'da ise yüzde 30'unu oluşturuyor. Türkiye’de çay denilince akla siyah çay gelse de, bitki ve meyve çaylarının yüksek potansiyeli dikkat çekiyor. Toplamda küçük gibi görünen yüzde 1’lik pay, aslında miktar olarak karşılaştırıldığında Avrupa ülkelerdeki tüketimin çok da altında değil. Öte yandan yüksek potansiyelin en önemli göstergelerinden biri de pazarın son 6 yılda yüzde 60 gibi etkileyici bir büyüme performansı göstermesi. 50’den fazla poşetli bitki ve meyve çayı çeşidinin yer aldığını pazarda en çok yeşil çay, ıhlamur ve adaçayı tüketiliyor. Yeşil çay bitki çayları içinde yüzde 33’lük oranla kategorinin loko-

motifi konumunda. Yeşil çay sağlıklı yaşamla bağdaştırıldığı gibi, çekici bir lezzete de sahip. Değişik çeşitleriyle farklı tüketici beklentilerine cevap vermesi ve her mevsim keyifle tüketilen bir ürün olması da yeşil çayın kategorinin lokomotifi olmasına katkıda bulunuyor. Yeşil çayı %29’luk payı ile bitki çayları, %23 ile form çaylar ve %15 ile meyve çayları takip ediyor. Sağlık açısından Bitki ve Meyve çaylarını değerlendirirmisiniz. Sağlık açısından bitki ve meyve çaylarını değerlendirdiğimizde, daha önce de belirttiğim gibi en önemlisi, ciddi sağlık riskleri barındırabilecekleri için açıkta ve internette kontrolsüz satılan satılan ürünlerden uzan durmaktır. Üretimde kullanılan hammaddenin tarım ilaçları, çevresel toksinler, ağır metaller, radyasyon gibi sağlığımızı tehlikeye atacak kalıntıları taşıyıp taşımadığının mutlaka analiz edilmesi ve uluslararası sınır değerlere uygunluğunun belirlenmesi gerekir. Ayrıca bitkiler başka hastalıklara neden olabilecek mikroplar da taşımıyor olmalıdır. Özellikle sağlıksız koşullarda kurutulan bitkilerde gelişen aflatoksinlerin çok zararlı olduğu biliniyor. Her bitkinin çayı da yapılamaz, doğru bitki çeşitlerinin kullanılması çok önemlidir. Tüm bu risklerden korunmak için bilinen markaların poşetli ürünleri doğru seçenektir. Bir başka dikkat edilmesi gereken husus ise bitkilerin hava ile teması sonucu bozulmasının önlenmesidir. Bunu önlemenin yolu da poşet çaykullanmaktan geçer. Çayların içine konduğu kâğıt poşetler bir muz türü olan Musa textilis bitkisinin gövdesinden elde edilen suya dayanıklı liflerden herhangi bir kimyasal işlem uygulanmadan hazırlanmaktadır. Bu bakımdan tamamen sağlıklı ve güvenlidir. Poşet içerisine konulan parçalanmış bitki parçalarının ayrıca zarf içerisine konulmasıyla hava ve ışık ile teması kesilmektedir. Öte yandan tükettiğimiz tüm gıdaların kullanım miktarı ve doğru kullanımı dengeli beslenmede önemli rol oynamaktadır. Adaçayı, ıhlamur, papatya gibi geleneksel ürünlerin gün içerisinde aşırı tüketilmesi sonucunda rahatsızlık hissedilmesi çok ender görülen bir durumdur. Yine de uzmanlar en ideal tüketim miktarının günde 4 fincan olduğunu belirtiyor. Diğer karışım haldeki fonksiyonel çaylarda ise kutu üzerinde belirtilen poşet sayısı kadar tüketmeliyiz. Şu günlerde mevsim normallerini yaşayamadığımız, hava durumunda sürekli dalgalanmaların olduğu bir dönemden geçiyoruz. Uzmanlar bunun gibi mevsim geçişlerinde korunmayı desteklemek için; Ihlamur, Kuşburnu, Ekinezya, Zencefil ve Adaçayı öneriyorlar. Yine yaşam kalitesini artırmak isteyenler için antioksidan içerikli yeşil çay, beyaz çay ve rooibos içeren ürünler ön plana çıkıyor. Melisa ve papatya çayları da en çok tüketilenler çeşitler arasında yer alıyor. Meyve çayları ise sezona bağlı kalmadan keyif ve farklı bir lezzet arayanlar tarafından tüketilen sağlıklı beslenme alternatifleri arasında yer alıyor.

51


Gıda Hijyeni

Mehmet Baki ASUTAY

Mayıs 2017

Vücudumuz, insanlar tarafından üretilmiş kimyasal maddelere direnç gösterecek şekilde tasarlanmamış ve yaratılmamıştır. Bu sebepten, kullanmak veya tüketmekte olduğumuz doğal olmayan ve insan yapımı her tür maddeye karşı dikkatli olmalıyız.

Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.

Doğal, organik dezenfektanlar bir gün mutlaka kimyasalların yerini alacak... İster evinizde ister iş yerinizde kullandığınız deterjan ve dezenfektanlar zararlı birçok kimyasal madde içermektedir. “Bu maddelerin çoğu zararlı olup başta kanser ve nöropsikiatrik hastalıklar (ruh ve sinir hastalıkları manasında kullanılmaktadır.) olmak üzere birçok hastalıklara neden olmaktadır. Dünya genelinde şimdiye kadar 85.000 değişik cins sentetik madde üretilmiş ve yine her yıl 1.000 adedin üstünde yeni sentetik madde de mevcutlara ilave oluyor.”(1) Vücudumuz, insanlar tarafından üretilmiş kimyasal maddelere direnç gösterecek şekilde tasarlanmamış ve yaratılmamıştır. Bu sebepten, kullanmak veya tüketmekte olduğumuz doğal olmayan ve insan yapımı her tür maddeye karşı dikkatli olmalıyız. Kimyasal maddeler, çok geniş bir yelpazede yüz binlerce maddeyi içeriyor ve insan vücudundaki birikimleri de isimlerini sayamayacağımız kadar çok hastalık ve soruna neden oluyor. İstatistiklere göre, sadece ABD’de 2001 yılında 400 milyon ton kimyasal üretilmiştir. Diğer taraftan EPA (Envorimental Protection Agency- Çevre Koruma Kurumu ), 50.000 değişik kimyasalın %82’sinin insan sağlığı için toksik ve bunlardan bazılarının da kanserojen olabileceğini açıklamıştır.

Türk halkının bir numaralı dezenfektanı ise Çamaşır suyudur. Hastalık hastası olan kimseler neredeyse bu ürünün her şey için kullandıkları gibi sebze meyvelerinde dezenfeksiyonunda da kullanmaktadırlar. (maalesef Gıda ve Sağlık sektörümüzde dâhil, ekonomik olması her yerde bulunması o’nu bir numara yapıyor. "Ancak, Birleşmiş Milletler Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ve Avrupa Birliği (AB), söz konusu ürünlerin kontrolsüz kullanımında ciddi sağlık risklerine neden olabileceği, sodyum hipokloritin mutajenik etki gösterdiği, kullanımı sırasında diğer bazı organik maddelerle reaksiyona girerek tehlikeli yan ürünlerin oluşmasına neden olabileceği bildirmektedir. İnternette, televizyon programlarında, gazetelerde ise evde kendinizin yapabileceği doğal dezenfektanlarla ilgili birçok yazı ve haber bulmanız mümkün. Katılmış olduğumuz birçok konferans ve eğitimlerde ise bize yöneltilen soru “ sirkeyle, limonla, tuzla, kabartma tozuyla, yumurta kabuğuyla dezenfektan yapabilir miyiz? “ sorusu oluyor. Bende kimseyi kırmamak adına genelde esas zararlı olacak mikroorganizmaların bu yöntemlerle önlenmesinin sağlanamayacağını ancak yüzeyselde olsa bazı mikroorganizmaların uzaklaştırılabileceğini, doğru olanın Sağlık ve Tarım Bakanlığımızdan onaylı dezenfektanların, biyosidal ürünlerin kullanılması gerektiğini söylüyorum. Ancak gelin görün ki yer, yüzey dezenfektanları için Sağlık Bakanlığımız Biyosidal ürün ruhsatı verirken Tarım Bakanlığımız özellikle gıda maddelerinin dezenfeksiyonu (Sebze, meyve, et, unlu mamuller, su ürünleri, süt ürünleri vb.) gıdalar için gerek kimyasal gerekse organik dezenfektanlar için “ kötü hijyenin maskelenmesi ” amacıyla gıda kullanımına onay vermiyor ve “ Evlerimize ulaşan şebeke suları yetkili makamlar tarafından klor ve klorlu bileşikler kullanılarak dezenfekte edildiğinden, Bakanlık olarak meyve ve sebzelerin bu sularla bolca yıkanmasını öneriyoruz." demektedir. (3)

Çeşitli yollardan vücudumuza aldığımız kimyasallar genellikle uzun vadede etki gösteriyor, ancak bu süreçte hangi hasarlara sebep olabileceği bilim adamlarınca da günümüzde yeteri kadar bilinmiyor. Bu bağlamda suyun, havanın, gıda maddelerinin, temizlik ve kozmetik ürünlerinin, hatta giydiğimiz kıyafetlerin içinde bulunabilecek toksik (sentetik) kimyasallar ile vücudumuzdaki (doğal) kimyasalların birleşmesinin ne gibi olayları tetikleneceğini henüz net bir şekilde bilemiyoruz. Yapılan başka bir araştırmaya göre ABD’de her yıl 15 yaşın altındaki 9.000 çocuk kansere yakalanmakta ve bu çocukların 1.500’ü ölmektedir. Teşhislerin %80’inde, hastalığın vücudun diğer yerlerine de yayılmış olduğu görülmektedir. Ancak ne yazık ki, anne-babalar çocuklarının hayat alanlarına nüfuz etmiş olan çeşitli kanser yapıcı etkiler hakkında bilgi sahibi Haydi, çık bakalım işin içinden! Oysa ki dünyada kullanılan değiller ya da uyarılara karşı duyarsızlar. ve bir çok kabul görmüş uluslar arası kuruluştan onaylı doğal Örneğin, çocukların içtikleri su, kullandıkları eşya ve oyun- gıda dezenfektanı var. Hatta ülkemize Japonya’dan ithal olarcaklardaki toksik kimyasallar neler? İlaçların prospektüsünde ak gelen midye kabuğundan elde edilmiş bir ürünün orijinal hangi uyarılar yer alıyor? Fast food yiyeceklerin riski ne? Japonca ve İngilizce etiketinde “Doğal Gıda Dezenfektanı” Bu ve benzeri soruların sorgulanmaması sebebiyle de yazmakta. İthalatçı firmalar bu engel karşısında ürünü Gıda anne-babalar, maruz kaldıkları tehlikelerden korunmaları için Katkı maddesi veya başka ürün kodu olarak ithal etme ve ne yapmaları gerektiği konusunda maalesef çocuklarını uy- satmak zorunda kalıyorlar. Gene “Süper okside su “ olarak aramıyorlar. Hatta bu tür ürünleri kendileri bile teşvik edebili- bilinen ürünler FDA, EPA, USDA tarafından çiğ gıda madyorlar. “ İşte bu sebeple toplumumuz, korku salmayan ancak delerinin yıkanmasında ve dezenfeksiyonunda kullanılmasıeğlenceli bir biçimde tehlikeyi anlatan, ulusal boyutta eğitici na onay verilmiş olmasına rağmen ülkemizde maalesef izin verilmemiştir. Oysaki piyasada birçok yerli ve yabancı firma TV programları ile bilgilendirilmelidir.”(2) 52


Mayıs 2017

tarafından klor bazlı (çamaşır suyu) ürün “ Sebze meyve son durulama maddesi, sebze meyve temizleme maddesi, Hijyenik durulama maddesi “ vb. ifadelerle satılmakta gene birçok firma tarafından hiç sorgulanmadan (yasal izni olarak) kullanılmaktadır.

farelerde karaciğer, böbrek ve bağırsak kanseri ortaya çıktığı gösterilmiştir.

Almanya İçme Suyu Standartları’na( TVO ) göre, Şehir İçme Sularının nano teknoloji tarafından üretilen cihazlardan elde olunan anolit kullanımı ile dezenfeksiyonu yapılmaktadır. Suyun klorlanması ile oluşan potansiyel kanserojen maddeler; Bakteri, virüs, mantar ve parazitlerden suyu temizlemek için dünyada en çok kullanılan ve uygulanan yöntem, klorlama yöntemidir.

meyvesinden, doğadan toplanılıp üretilen yararlı mikroorganizmalardan vb. elde edilen organik deterjan ve dezenfektanları veya nano teknoloji ile üretilebilen doğal, organik ürünleri kullanacaktır. Şimdilik doğal ürünler kimyasal ürünlere kıyasla daha pahalı olmasından dolayı çok fazla rağbet görmese de, doğa, insan sağlığı ve çevrenin parayla ölçülemeyeceğini bize anlatmaktadır.

Oysa klorun kendisi son derece zehirli ve öldürücüdür. Kimyasal bir element olarak klor, karbon ile güçlü bir bağla bağlanabilir. Bu sebepten karbon-klorin bileşikleri, stabil (dayanıklı) olup kolay bozulmazlar, böylelikle toprak ve suda yoğunlaşabilirler. Bu organo-klorin maddelerin en önemlisi THM (trihalometanlar) ve haleoasetatlardır. Yapılan deneylerde, suyun içinde bulunan THM miktarının yükselmesi halinde

KAYNAKÇA (1) Kuzanlı, Mennan Aysan(Kimya Müh.). Nasıl Zehirleniyoruz, Nasıl Korunuruz? Kansere Çare Var. Dharma Yayınları, 2008 (2) A.G.E. (3) Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı (09.04.2015 basın açıklaması

İnsanlarla ilgili olarak, suların klorlandığı ve klorlanmadığı bölgelerde yapılan mukayeseli araştırmalarda, klorlanmış su içen bölgelerdeki insanlarda bağırsak, rektum ve böbrek Maalesef sularımızın klorlanması da ülkemizde başlı başına kanserinin daha yoğun olduğu gözlemlenmiştir. bir sorundur, zaman zaman basına da yansıyan haberleri Örneğin duş sırasında, kullanılan suyun sıcaklığı ve basıncı üzülerek izlemekteyiz. Genelde Belediyelerimiz tarafından arttığında sudaki kimyasallar buharlaşır, su sıcaklığı 42 yapılan klorlama işi bazen abartılmakta ve bütün şehrin suları derece olduğunda kloroformun %80’i ve TCE (trichloretilen) klor kokmakta, bazen de yetersiz klorlamadan dolayı sularda havada buharlaşarak solunum yoluyla akciğerlere, oradan da bakteriler uluşmaktadır. Avrupa’nın birçok ülkesinde suların kan dolaşımına geçerek çeşitli sorunlara sebep olabilir. klorlanması işi bırakılmış yerine ozon ve süper okside su gibi İnsanoğlu er ya da geç bu zararlı kimyasallardan vazgeçecek doğal dezenfektanlar yerini almıştır(Alman sağlık Bakanlığı, ve gene doğaya, doğal ürünlere dönecektir. Sarımsak, soğan içme suyu yetkilileri bu doğal ürünün kullanılmasını tavsiye özütünden, istridye, midye, yumurta kabuğundan, Limon, ederek DIN raporlarına koymuştur.). Greyfurt çekirdeğinden, washnut - soap nut yaprakları ve

Tüketicilerin yüzde 80’i ev dışı tüketimde kağıt havlu kullanmayı tercih ediyor Eczacıbaşı Profesyonel tarafından yaptırılan araştırmaya göre ev dışında yemek yiyen kişiler ellerini kurulamak için kurutma makineleri yerine, yüzde 80 oranında kağıt havluları tercih ediyor. Yapılan araştırma, ev dışı mekanlarda el yıkayan tüketicilerin yüzde 28’inin eğer ellerini kurutmak için hijyen sağlayacak ürün bulamazlarsa ellerini kurutmadığını ortaya koyuyor. İ Eczacıbaşı Profesyonel Genel Müdürü Melike Koçoğlu; yaptıkları araştırma ile ilgili; “Eczacıbaşı Profesyonel olarak ev dışı tüketimde işletmelere rehberlik edecek çalışmalara imza atıyoruz. El hijyeni konusu da hem toplumu hem de işletmeleri etkileyen bir konu. Amacımız el hijyeninin önemini anlatmak ve farkındalık oluşturmak. Biz de yaptığımız araştırmalar ile ev dışı tüketim alışkanlıklarını ortaya koymayı ve işletmeler için çözüm üretmeyi amaçlıyoruz” dedi.

Kağıt havlu kullanımı bulaşmayı yüzde 77 oranında azaltıyor Eller üzerinde bulunan mikroorganizma sayısı bir santimetrekarede 100 ile 1000 arasında değişiyor. Bu mikroorganizmalar bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkarıyor. Ev dışı noktalarda ellerini yıkadıktan sonra hijyenik ürün bulamayan ve işletmelerden memnuniyetsiz ayrılan yüzde 28 oranında tüketici bulunurken, 100 kişiden 95’i mekan kalitesi denilince tuvalet hijyenini şart koştuğunu söylüyor. Koçoğlu; “Müşterilerinin beklediği el hijyeni standartlarını sunmak, profesyonel tüm işletmeler için son derece önemli bir konu. Hem konuklarının sağlığını korumak hem de işletmesi hakkında iyi bir izlenim bırakmak isteyen kuruluşlar için, genel hijyen anahtar rol oynar. Rekabet ve müşteri beklentilerinin hızla arttığı ev dışı tüketim pazarında, işletmeler bu nedenle konukları için en uygun çözümleri sunmaya çalışmalı. Biz kendi müşterilerimizde böyle bir bilinç olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz” dedi. 53


Mayıs 2017

Çevre Teknolojileri

Düşük karbon kahramanı ödülleri sahiplerini buldu

“Bitkisel Atık Yağları Topla, Karbonu Azalt” projesiyle düşük karbon kahramanı ilan edildi... Karbon salımında cimri davranarak iklim değişimine karşı mücadelede örnek olan kuruluşlar, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ev sahipliğinde, Uluslararası Emisyon Ticareti Derneği (IETA) desteğinde düzenlenen 4. İstanbul Karbon Zirvesi’nde Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D) tarafından Düşük Karbon Kahramanı olarak ödüllendirildi.

düşük karbon kahramanı ilan edildiler. "Köyde Yeşil Ekonomi Projesi" sonuçlarıyla Temiz Enerji Vakfı (TEMEV) düşük karbon kahramanı oldu. "Enerjimiz Çocuklar için Projesi" ile ilköğrenimde 8000 öğrenciye eğitim seti, kitap, oyun, tiyatro ile ulaşma ve "Zorlu ile Karbon Ayak İzi" kitabını hazırlama ölçümlenmiş başarısı Zorlu Enerji'yi Düşük Karbon Kahramanı yaptı.

Karbon emisyonunu azaltan 42 projenin aday olduğu yarışta, 19 kuruluş SÜT-D tarafından ödüle layık görüldü. 2017 Düşük Karbon Kahramanları ödüllerini, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürü Dr. Oğuz Can'ın elinden aldı.

Atık ısı geri kazanımından yeşil fonlama ile engelli eğitimine destek projesi için Shell Türkiye'ye, boyahane pompalarında basınç optimizasyonu ile enerji verimliliği sağlayarak karbon ayak izi azaltılması konusunda Vestel Beyaz Eşya ‘ya düşük Karbon cimrisi kuruluşlar iklim değişimine dirençli karbon kahramanı ödülü verildi. "Bursa Hafif Yaylı Sistem II. Aşama Projesi" sera gazı azaltımı ile Bursa Büyükşehir Beledünyamız için önemli diyesi, "Sudan Sebep Fidan Dağıtımı Projesi" ile Kartal BeleİTÜ Öğretim Üyesi ve SÜT-D Başkanı diyesi, "Bilim Hattı Projesi" ile İETT ödülProf. Dr. Filiz Karaosmanoğlu, "İklim Karbon ayak izini azaltarak iklim lendirildi. "Geleceğe Enerjimiz Kalsın" değişimi ile mücadele etmemiz için değişikliği ile mücadeleye destek olan projesi ile Halkbank ödüle layık bulundu. güzelim dünyamız bizden görev bek- 19 kuruluş Sürdürülebilir Üretim ve Sütaş çiftlikten sofralara atıktan enerji liyor. Karbon cimrisi kuruluşlar iklim Tüketim Derneği tarafından Düşük eldesi uygulaması, yaşam bilimleri ve değişimine dirençli dünyamız için Karbon Kahramanı olarak ödüllendirildi medikal teknoloji operasyonlarında ve önemli. Sanayimizin düşük karbon değer zinciri boyunca sera gazı emiekonomisinde ilerlemesi şart. Bu yıl üçüncüsünü verdiğimiz bu syonlarını azaltma ve iklim esnekliğini artırma uygulaması ödülle, sadece bugünü değil, yarınını da düşünen, sürdürüle- ile BD Türkiye düşük karbon kahramanı oldu. Türkiye'nin ilk bilirlik yönetim stratejisi ile ilerleyen karbon cimrilerini ödül- ısıtmalı pres teknolojisini kullanan atıksu arıtma çamuru sulendirdik" dedi. Enerji şirketleri ve sanayide enerji verimliliği suzlaştırma pojesi ile karbon ayak izini azaltan Organik Kimya uygulayan projeler başvurularda öne çıktı. düşük karbon kahramanı ilan edildi. Enerji, kimya ve gıda sektörleri ile yerel yönetimlerin Düşük Karbon Kahramanları, başarılı teknik uygulamalarının yanı sıra karbon azaltımı konusundaki eğitim ve bilinçlendirme çalışmaları ile SÜT-D'nin sürdürülebilirlik yaşam kültürü kazandırılması eylemine de katkı yaparak paydaş oldular diyen Prof. Karaosmanoğlu SÜT-D 2017 Düşük Karbon Kahramanları ile gurur duyuyoruz açıklamasını yaptı.

Atık yönetimindeki başarısıyla bir STK da ödüllendirildi SÜT-D bu yıl bir sivil toplum örgütünü kendi izleme ve değerlendirmesi ile Düşük Karbon Kahramanı olarak belirledi. Tüm Atık ve Çevre Yönetimi Derneği (TAYÇED) atık yönetimi ve karbon azaltımı konusunda öncü ve sözcü olması nedeniyle Düşük Karbon Kahramanı seçildi.

Şirketler ve belediyeler düşük karbon kahramanı olmak için yarıştı SÜT-D Hakkında İncesu Rüzgar Enerji Santralı ve Yerele Etki Projesi ile Akiş Grup, Arnaz Rüzgar Elektrik Santralı ile Bereket Enerji, LAMAS III-IV Hidroelektrik Santralı Karbon Ticareti ve Sosyal Sorumluluk Projesi ile Gama Enerji düşük karbon kahramanı olurken, Enervis tekstil sektöründe atıksu ısı geri kazanımı, "Önce Biz Karbon Ayak İzimizi Düşürüyoruz" diyerek EY Türkiye, pirinadan yeşil mangal kömürü üretimi ile Ege Tarımsal Enerji, Dönüşüm Müzesi ile karbon yönetimi bilinçlenmesine katkı yapan Samsun Avdan, "Bitkisel Atık Yağları Topla, Karbonu Azalt" projesiyle Kolza Geri Kazanım 54

Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Derneği (SÜT-D), “Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim” olgusu konusunda bilgi ve kapasite oluşturmak, konunun farkındalığını artırarak, ulusal ve uluslararası etkinliklerle yaygın etki yaratmak hedefi ile 2013 yılında kamu, iş ve akademi temsilcilerince kuruldu. SÜT-D tüm etkinliklerinde resmi erk, yerel yönetimler, üniversiteler, iş dünyası, sivil toplum örgütleri ve medya ile yakın işbirliğinde olma ve “Sürdürülebilirlik” kavramının tüm sosyal ve teknik yönleriyle uğraş vermeyi öncelikli görerek, yerküre için yeşil sivil gücünü ortaya koymaktadır.


Mayıs 2017

Kısa Haberler

Ramazan’da bakliyat fiyatları artmayacak Bakliyatta arz talebi karşılıyor Geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi bu Ramazan ayında da fiyatların artacağını yönünde farklı spekülasyonlar yapıldığını belirten Mehmet Reis, “Dünya borsalarında ve Türkiye'de 2016 yılının son çeyreğinde başlayan 2017’nin ilk üç ayında devam eden dönemde pirinç ve bakliyat fiyatlarında ciddi artışlar yaşandı. Dünya bakliyat fiyatları yüzde 45 ile 80 oranında arttı. Bu aşırı fiyat artışlarına rağmen ülkemizde bakliyat fiyatları Nisan ayı sonu itibariyle düşmeye başladı. 1994 yılından beri her ramazan öncesi geleneksel hale getirdiğimiz fiyat indirimini bu dönem içinde uyguluyoruz. Tüketicinin bakliyat ürünlerini uygun fiyata satın alabilmesi için perakende noktalarına yüzde 10’a varan fiyat indirimi yapıldı. “dedi

tiyaç sahiplerine gıda yardımları yapılmaktadır. Bazı kumanya tedarikçileri daha ucuza satabilmek için fiyat odaklı ürün hazırlamaktadırlar. Ürünün cinsine, yöresine, analizine, kalibresine ve nem durumuna dikkat edilmeden kalitesi ve standardı düşük, pişmeyen, eski mahsul ürünler kumanya kolileri içerisine konularak satılmaktadır.

Türkiye'de kuru gıda ürünleri yeterli düzeyde mevcut olup, ürün arzında bir sorun yaşanmayacak ve fiyat artışı olmayacaktır. Yeni mahsul ürünlerde beklenen rekolte gerçekleşirse nohut başta olmak üzere bazı fasulye çeşitlerinde fiyatlar geri gelecektir.

Hayırsever vatandaşlarımız, Ramazan kumanya paketlerini satın almadan önce, içlerini muhakkak kontrol etmelidir. Ürün cinsinin ve menşeinin doğru yazılıp yazılmadığı ve kalitesi incelenmelidir. Maneviyat yüklü olan bu ayda yardım yaparken; eviniz için satın aldığınız, mutfağınızda pişirdiğiniz ve güveninizi kazanmış markalı ürünlerin tercih edilmesi, yardım Ramazan kumanyalarına dikkat alanlara daha da fayda sağlayacaktır. Ayrıca Ramazan kolisi Ramazan kumanyasındaki ürün içeriklerine dikkat çeken Me- içindeki ürünlerin, gıda kodeksine uygunluğu ilgili merciler hmet Reis, konuşmasına şöyle devam etti: "Ramazan’da ih- tarafından denetlenmelidir. “şeklinde konuştu.

Uzun yaşamın kaynağı… Tat olarak erik kurusunu andıran siyah sarımsak, kanser önleyici ve hücre yenileyici etken madde SAC’i de çok yüksek oranda içeriyor.

Metro Toptancı Market Siyah Sarımsak satışına başladı

Orta Asya ülkelerinden özellikle Kore ve Çin’de ‘uzun yaşamın kaynağı’ diye adlandırılan siyah Metro Toptancı Market, gastronomi dünyasının sarımsak, antioksidan özelliğiönemli bir üyesi olan ve normal sarımsağa oranla 3 kat daha yle ve kanserle mücadelede etkili mucizevi bir ürün olarak fazla antioksidana sahip olan ‘Siyah Sarımsağı’, Türkiye’de ilk biliniyor. kez Horeca Select markasıyla satışa sundu.

Siyah Sarımsağın Özellikleri

Horeca Select Sarımsak, dünyanın en kaliteli ve besin içeriği en zengin sarımsağının üretildiği Kastamonu’nun Taşköprü Siyah Sarımsak içinde birçok yararlı besin olması sebebiyle ilçesinde yetiştirilen sarımsakların, 45 ila 60 gün boyunca birçok hastalıktan korur. belirli nem ve ısı altında tutularak kontrollü bir şekilde kurutul- Kokusuzdur ve yenildikten sonra vücutta koku yapmaz. masıyla elde ediliyor. Oda şartlarında 8 ay süreyle saklanabilir. Siyah Sarımsağın üretiminde kullanılan tüm ekipmanlar Siyah sarımsak günün herhangi bir saatinde bir veya iki diş uzman mühendisler tarafından ülkemizde geliştirildi. çiğnenerek veya yutarak kullanılabilir. İçeriğinde bulunan besinler, üniversite laboratuvarlarında test Siyah sarımsak salatalarda, makarna ve pizza gibi çeşitli edildi ve sertifikalandırıldı. yemeklerde kullanılabilir.

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

Aylık cari hesap mutabakatlarını telefon - faks veya e-posta ile mi yapıyorsunuz? Xsentius Web Portalı ile online ve tek tık ile yapabilirsiniz

www.cozbim.com.tr

bilgi@cozbim.com.tr 55


Çay Keyfi

Mayıs 2017

Büyük Türkiye’nin Büyük Soğuk Çayı

didi’ ye Altın Effıe Ödülü…

Reklamcılar Derneği ve Reklam verenler Derneği’nin, 2005 yılından bu yana A.M.A American Marketing Association ve Effie Worldwide Inc. lisansıyla düzenlediği Effie Türkiye Reklam Etkinliği Yarışması’nın 2017 yılı kazananları 8 Mayıs akşamı düzenlenen ödül töreninde duyuruldu. 309 başvuru yapılan Effie 2017’de 183 kampanya finale kaldı. En etkili reklam ve pazarlama iletişimi kampanyalarının ödüllendirildiği ve reklamın “etkinlik” boyutuna yaptığı vurgu ile öne çıkan Effie ödüllerinde Didi Soğuk Çay, sektörel ayrım yapılmaksızın değerlendirme yapılan Özel Ödüller bölümünün

Ramazan’da çaylar

Doğadan

Doğadan’ın “Üstün Lezzet Ödüllü” siyah çayı Gizli Bahçe, Ramazan ayında sofralara eşlik edecek 42 yıldır doğanın sonsuz iyiliğini ve zenginliğini tüketicisi ile buluşturan Doğadan, Doğu Karadeniz’in en iyi bahçelerinden toplanan taze, üst çay yaprakları ile çay muhabbetlerinin vazgeçilmezi oluyor. Çayın lezzeti, demi ve kokusunun en iyi şekilde ortaya çıkmasını sağlayan taze üst yapraklardan elde edilen Doğadan Gizli Bahçe benzersiz bir çay keyfi sunuyor. Dünyaca ünlü şefler ve tadım uzmanları tarafından Üstün Lezzet Ödülü’ne layık görülen Doğadan Gizli Bahçe, dökme çay, demlik ve bardak poşet çay seçenekleri ile çay tiryakilerine sunuluyor. Doğadan Gizli Bahçe, Uluslararası Kalite ve Tat Enstitüsü (iTQi- International Taste & Quality Institute) tarafından dağıtılan “Superior Taste Awards”ta (Üstün Lezzet Ödülü) alarak lezzet olarak da tescillendi. Doğadan Gizli Bahçe, dökme çay paketleri, bardak poşet ve demlik poşet seçenekleriyle tüketicilerle buluşuyor.

Dergimizi düzenli okumak için ABONEOLUN 56

“Sürdürülebilir Başarı” kategorisinde Altın Effie’nin sahibi oldu. Özel ödüllerden biri olan Sürdürülebilir Başarı kategorisine, üç yıl ya da daha uzun bir süre boyunca başarısının sürdürülebilirliğini somut verilerle ortaya koyabilmiş olan vakalar yarışabiliyor. Piyasaya girişinden itibaren farklı pazarlama yaklaşımı ile dikkat çeken ve kategori dinamiklerini değiştirerek toplam soğuk çay pazarını 3 kattan fazla büyüten “Didi” soğuk çay, bu ödülle belirlediği pazarlama stratejisi ve yürüttüğü iletişiminin “etkisini” bir kez daha tescillemiş oldu.

Lipton’dan Yepyeni Bir Yeşil Çay Deneyimi:

Tarçın Karanfil Yeşil Çay

Çay tutkunlarının vazgeçilmezi Lipton, çok sevilen yeşil çay ailesini yepyeni bir ürünle zenginleştiriyor. Taze toplanan yeşil çay yapraklarının yoğun tadını doğal tarçın ve karanfille dengeleyen Lipton Tarçın Karanfil Yeşil Çay, yumuşak içimiyle her güne tazelik ve zindelik katmaya hazırlanıyor. Canlandırıcı ve tazeleyici etkisiyle Türkiye’deki çay severlerin büyük beğenisini kazanan Lipton Yeşil Çay ailesi, yeni lezzetlerle büyüyor. İçeriğindeki özenle toplanan taze yeşil çay yapraklarını karanfil ve tarçının doğallığıyla harmanlayan Lipton Tarçın Karanfil Yeşil Çay, günün her saatinde canlılık ve yenilenme fırsatı sunuyor. “Tadı keşfet, iyi hisset” söylemiyle yeşil çay severleri farklı lezzetlerle buluşturmaya devam eden Lipton, Tarçın Karanfil Yeşil Çay ile klasik yeşil çayı doğal karanfil ve tarçın tadıyla benzersiz bir lezzete dönüştürüyor.

Güne daha iyi hissederek başlamanın yolu Lipton Yeşil Çay ailesi Gerçek tarçın ve karanfil parçaları içeren Lipton Tarçın Karanfil Yeşil Çay, yumuşak içimiyle günün her saatine doğanın tazeliğini ve kokusunu katıyor. Yeşil çayla birlikte her yudumda enfes karanfil ve tarçın kokusunu da hissettiren Lipton Tarçın Karanfil Yeşil Çay, klasik yeşil çayı değişik lezzetlerle zenginleştirmek isteyenler için de farklı bir alternatif olarak ön plana çıkıyor.


Mayıs 2017

57


Mayıs 2017


Mayıs 2017

Sivil Toplum

Tahir Büyükhelvacıgil BYSD Yönetim Kurulu Başkanı “Bitkisel yağ sektörü için yakın gelecekteki en büyük tehdit ithal edecek tohum ve ham yağ bulmakta güçlük çekecek, ülkemiz ;ambalajlı rafine yemeklik yağ almak durumunda kalacaktır.”

Bitkisel yağ sektörünün 2016 yılı değerlendirmesi 2016 yılında ülkemizde 2,7 milyon ton yağlı tohum üretimi gerçekleşmiş, karşılığında 780 bin ton ham yağ elde edilmiştir. 2,9 milyon ton ham yağ arzının 600 bin tonu ithal yağlı tohumdan elde edilmiş, geri kalan 1,4 milyon ton ham yağ olarak ithal edilmiştir. İthal edilen ham yağın 700 bin tonu ayçiçeği ham yağı, 700 bin tonu palm yağıdır. Bitkisel yağ sanayiinde, yıllık 9 milyon ton kırma kapasitesi ile 100’ün ve 4 milyon ton rafinasyon kapasitesi ile 90’ın üzerinde tesis bulunmaktadır. Bir kısım yağ fabrikalarında hem kırma hem de rafineri bir arada bulunmaktadır. Sektörde yıllara göre değişmekle birlikte 2016 yılında kapasite kullanım oranı % 49 ve rafinasyon tesislerinde kapasite kullanım oranı %70’dir. Kırma sanayi kapasite kullanımı yıldan yıla düşmektedir. Kırma sektörümüz bizim için olmazsa olmaz dediğimiz ve en üst kapasite ile çalışmasını hedeflediğimiz sektördür. Kırma sanayinde tam kapasiteye yakın çalışması katma değerin ülkemizde kalmasını, işsizliğin artış da olduğu içinde bulunduğumuz dönemde istihdam artışı sağlayacaktır. Ayrıca hamyağ üretiminin yanında yem sanayinin önemli bir hammaddesi olan ve ihtiyacın 1 milyon tona yakın kısmı ithalatla karşılanan yağlı tohum küspesinde üretim artışı ile dış ticaret açığı azalacağından ülke ekonomisi kazanacaktır. Ülkemizde yıldan yıla değişmekle birlikte 1-1,2 milyon ton ayçiçeği tohumu üretilmektedir. Bu üretim rakamını en az 2 misli artırılması gerekmektedir. Bunun için de ayçiçeği stratejik ürün kabul edilmeli ve desteklemelerde alternatif ürünlere karşı daha avantajlı duruma getirilmeli ve fiyat garantisi sağlanmalıdır. Yağlı tohumlu bitkilerin başta ayçiçeği üretimi olmak üzere üretimi mutlaka artırılmalıdır. Bitkisel yağ sektörü için yakın gelecekteki en büyük tehdit ithal edecek tohum ve hamyağ bulmakta güçlük çekecek, ülkemiz ambalajlı rafine yemeklik yağ almak durumunda kalacaktır. İhracatçı Karadeniz ülkeleri kendi tesislerini kurduklarından mevcut durumda tohum ihracatına zorluk çıkarılmakta, hamyağ ihracatını teşvik etmektedirler. Gelecekte aynı durum hamyağ için olacaktır. Bu nedenle ülkemiz yağlı tohum üretimini artırmak zorundadır.

arasında fiyat farklılıklarının yüksek olduğu dönemlerde ucuz olan yağlar ayçiçeği yağına karıştırılmakta, bu suretle tüketici aldatılmakta ve haksız rekabete sebep olmaktadır. Bunun önlenmesi de denetimlerin artırılması yanında cezaları caydırıcı düzeye çıkarılması ile mümkündür. Tekerrürü halinde üretimden ve ticaretten men edilmesine kadar ağır cezalar uygulanmalıdır. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından hazırlanan taklit ve tağşiş yasası bir an önce kanunlaşmalı ve uygulamaya geçilmelidir. Sektörümüzün bir başka önemli sorunu da ikili anlaşmalar çerçevesinde Bosna - Hersek’ten gelen sıfır gümrüklü ham ve rafine ayçiçeği tohumu yağıdır. 2016 yılın da toplam 62.500 ton ham ve rafine ayçiçeği ithalat gerçekleşti. 2017 yılının ilk 2 ayında 13.300 ton ham ve rafine ayçiçeği yağı ithalatı yapıldı. Sektörde haksız rekabetin önlenmesi için bu tür uygulamalar kaldırılmalı veya kota koyulmalıdır. 2016 yılı ülkemizde cereyan eden olaylar ve döviz kurlarının aşırı yükselmesi nedeniyle sektörümüz açısından olumlu geçmemiştir. Ayrıca Eylül ayında gümrük vergilerindeki değişiklik nedeniyle özellikle kanola tohumu ithalatının önünün kesilmesiyle kırma sanayimiz olumsuz etkilenmiştir. Döviz kurundaki yüksekliğin devamı durumunda sıkıntıların 2017 yılında da devam edeceği beklenmektedir. İhracatta da 2017 yılında Irak’ta yüksek kapasiteli yağ fabrikasının faaliyete geçmesi ile ihracatımızın %60’ını yaptığımız bu ülkeye olan ihracatın düşeceği tahmin edilmektedir. Bu durumda sektörümüzü özellikle ihracat yapan üyelerimizi olumsuz etkileyecektir. Sektör yalnızca nüfus artışına paralel tüketim artışından dolayı büyüyecek, ancak ihracatta düşme ihtimali gerçekleştiğinde, bu durum tersine dönecektir. Sektör ve Dernek olarak bu konularda gerekli girişim ve çalışmalar yapılmakta, insanlarımızın sağlıklı beslenmesi açısından kaliteli bitkisel yağ tüketmesi ve ülkenin ihtiyaç duyduğu yağlı tohumun yurt içinden karşılaması hedeflenmektedir.

2016 yılında 6,3 milyon ton yağlı tohum ve türevleri ithalatı yapılmış, karşılığında 3,5 milyar dolar ödenmiştir. İthalatın 2,2 milyon tonu soya fasulyesi, 1,6 milyon tonu yağlı tohum küspesi olup geri kalanı gıda amaçlı ithal edilen tohum ve hamyağ dır. İthalat rakamlarına ihracat karşılığı ithal hamyağ dâhildir. 2016 yılında 1,2 milyar Dolar ’lık yağlı tohum ve türevleri ihracatı yapılmıştır. Görüldüğü üzere yağlı tohum ve türevleri olarak 2-2,5 milyar dolar civarında dış ticaret açığı bulunmaktadır. Sektörün diğer bir önemli sorunu tağşiştir. Ayçiçeği yağı ile kanola, aspir vb. yağlar

59


Mayıs 2017

Ramazan Lezzetleri

Tamek’ten Ramazan’a Özel: Saray Şerbeti

Tamek Saray Şerbeti, sağladığı ferahlık hissi ve hazmı kolaylaştırmasıyla özellikle Ramazan dönemlerinde büyük ilgi görüyor.

Geçmişten Günümüze Gelen Lezzet: Tamek Saray Şerbeti Tamek, eski ramazanların vazgeçilmez içeceği Saray Şerbeti’ni yeniden sofralara taşıyor. Vişne suyunun, tarçın, Vişne suyunun; tarçın, zencefil ve karanfil zencefil ve karanfil aromalarıyla harmanlanmasıyla üretilen aromalarıyla zenginleştirilmesiyle hazırlaTamek Saray Şerbeti, sofraları geleneksel bir lezzetle tanıştırnan, Ramazan’ın olmazsa olmazı Saray manın yanı sıra, içeriğindeki bitkilerle, tüketicilere eşsiz bir Şerbeti, Tamek’in özel tarifiyle bu yıl da ferahlık sağlıyor. sofraların baştacı olacak. Geçmiş dönemlerin lezzetlerini ve sofra adetlerini günümüze Tamek Saray Şerbeti, tüm Türkiye’deki satış noktalarında, taşıyan Tamek Saray Şerbeti, önce sofralardan, sonra lezzeti birlitrelik cam şişelerde satışa sunuluyor. damaklardan silinen Saray Şerbeti’ni yeniden canlandırıyor.

Çölyak Hastaları Muratbey ürünlerini keyifle tüketebiliyor Muratbey ’in 250’ye yakın ürününün hiçbiri glüten içermiyor. Glüten duyarlılığı olarak bilinen Çölyak hastalığı, tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de artıyor. Çölyak hastalığı, ince bağırsağın glüten adlı proteine karşı ömür boyu süren ve kronikleşen alerjisi olarak biliniyor. Bu hastaların tüketebildiği ürünlerin glütensiz olma zorunluluğu bulunuyor. Hatta glütensiz gıdaların hazırlanması sırasında, glütenli gıdaların hazırlandığı kapların dahi kullanılmaması gerekiyor. Peyniri günün her saatinde yenilebilen, sağlıklı atıştırmalık haline getiren Muratbey ’in ürünlerinin hiçbiri glüten içermiyor. Muratbey, Uşak’ta Kurulu fabrikalarında, seçilmiş çiftliklerden elde ettiği doğal sütleri, sağlıklı ve lezzetli peynirlere dönüştürüyor. Muratbey Yönetim Kurulu Başkanı Necmi Erol, hem sağlıklı beslenmeye hem de sağlığın korunmasına katkı sunduklarını belirterek, “Hep yeninin, lezzetin ve daima sağlığın peşinde olduk. Ürünlerimiz modern ve hijyenik koşullarda üretilmektedir. Gerçek tat ve kokusu muhafaza edilen süt, Muratbey ürünlerindeki lezzetin esas sırrıdır. Peynirin hammaddesi olan sütün mucizevi besin değerlerini muhafaza ederek, hep aynı kaliteyi sunmanın ilk ve en önemli şartı Muratbey 'de sağlanmıştır” diye konuştu.

C

M

Saray Muhallebicisi 22. şubesini Emaar Square Mall’da açtı 80 yıldır menüsünde sunduğu doğal ve fark yaratan lezzetler ile bir İstanbul markası olan Saray Muhallebicisi, 22. şubesini Emaar Square Mall’da açtı. Konfor ve şıklığın harmanlandığı yeni dekorasyonuyla da göz dolduran mekan; Saray Muhallebicisi’nin zengin menüsünü Anadolu yakasının en merkezi noktalarından Emaar Square Mall’da beğeniye sunuyor. 80 Yıllık Doğal Lezzetler Saray Muhallebicisi; meşhur kazandibi, Saray muhallebisi, tavukgöğsü, sütlaç gibi sütlü tatlıları; künefe, baklava, Saray burma, ekmek kadayıfı gibi hamurlu tatlıları ve pastaları ile misafirlerine keyifli, geleneksel bir muhallebici deneyimi yaşatmakla beraber; tavuk suyu çorbası, tavuklu pilavı, leziz döneri, tavuk şiş, salatalar, diyet ve glutensiz seçenekleriyle birlikte restoran hizmeti sunmaya devam ediyor.

Pakmaya'nın pazara yenilik getiren ve "ev yapımı" alanındaki gücünü perçinleyen yeni mayalı çörek harçları için hazırlanan kampanya TV, açıkhava ve dijital mecralarda yayında. ‘’Çörek yapmak artık herkesin harcı’’ sloganını taşıyan reklam filmi, Pakmaya’nın mayalı harçlarıyla anneye sormadan, internete bakmadan, “tuttu mu acaba” diye evham yapmadan mükemmel çörek yapmanın ne kadar kolay olduğunu ürünün kendisi ve işlevi üzerinden anlatıyor. İştah açıcı görsel dünyasıyla ürünün yeniliğini vurgulayan film sıcak müziğiyle de izleyiciyi sarmalıyor. Kampanya TV, açıkhava, sosyal medya, önde gelen kadın yaşam ve yemek tarifi sitelerinde banner’lar ve video izleme platformlarının yanı sıra, satış noktalarında yoğun bir görünürlük programıyla da destekleniyor. 60

Y

CM

MY

CY

CMY

K


Mayıs 2017

61


Kısa Haberler

Mayıs 2017

3 Yeni Ürün, 3 Yeni Fırsat, 3 Yeni Çözüm

Electrolux Profesyonel, son teknoloji ile ürettiği 3 Yeni Ürününü çok görkemli bir organizasyon ile tanıttı.

Electrolux Profesyonel’den Çok görkemli yeni ürün tanıtımları…

“Electrolux Profesyonel Türkiye Yeni Ürün Tanıtımları” gerçekleşti. Türkiye’nin tüm bölgelerinden 250’yi aşkın yetkili bayilerin ve servislerin, zincir işletmelerin, mekan sahiplerinin, yiyecek-içecek müdürlerinin, aşçıların, steward’ların katıldığı toplantıda Electrolux Profesyonel’in Yeni Ürünleri olan; green&clean Konveyörlü Tip Bulaşık Makineleri, ecostoreHP Tezgah Tipi Soğutucular ve SpeeDelight-Panini Makinesi tanıtıldı. Electrolux Profesyonel Türkiye Ülke Müdürü Bülent Sevinçel ve Electrolux Profesyonel Çamaşırhane Grubu Ürün Müdürü Thuy Bich Hoang yeni green&clean Konveyörlü Tip Bulaşık Makinesini; Soğutma Grubu Ürün Müdürü Onur Pazarcı yeni ecostoreHP Tezgah Tipi Soğutucuyu; Electrolux Profesyonel Kurumsal Eğitim Şefi Ahmed Özer ve Marmara Bölgesi Şefi Gürkan Tezer yeni SpeeDelight Panini Makinesini tanıtırken; Organizasyonun sunuculuğunu, Electrolux Profesyonel Türkiye Pazarlama Müdürü Sebla Genç üstlendi. Electrolux Profesyonel Pazarlama Müdürü Sebla Genç ayrıca yeni ürünlere yönelik “360° Pazarlama Faaliyetleri“ ile ilgili tanıtımları da yaptı.

Victorinox ile mutfağınızın şefi siz olun

Mutfakların profesyonel yıldızı Victorinox bıçaklarla profesyonelliği hissedin Victorinox’un keskin bıçakları lezzetli yemeklein vazgeçilmez oyuncusu olurken vakitten de tasarruf ettiriyor. Kolay kullanımı, keskinliği ve ergonomik tasarımı ile Victorinox şef bıçaklar mutfağınızın başköşesinde yerini alacak Eyüboğlu distribütörlüğündeki İsviçre’nin ünlü bıçak ve çakı markası Victorinox, mutfaklarda harikalar yaratmaya devam ediyor. Victorinox’un tasarladığı şef bıçakları yemekleri daha hızlı yapmanızı sağlıyor. Fibrox sapı ile eli yormayan bir kullanım sunan Victorinox şef bıçakları salatalarınızı veya yiyeceklerinizi daha az enerji harcayarak hazırlamanızı sağlıyor. Victorinox’un fabrikalarında özel ısı işlem tekniklerinden geçirilen bıçaklar, birinci sınıf paslanmaz çelikten üretiliyor. Victorinox’a özel kesim kalitesindeki mükemmelliğiyle kullanım kolaylığı ve zamandan tasarruf sağlayan bıçakların, ömür boyu paslanmaz çelik garantisi de kullanıcılarına sağladığı ayrıcalıklardan biri.

62


Mayıs 2017

63


Mayıs 2017

Kısa Haberler

C

Polonez'in tadındaki sır: "Tarifimizde göz kararı yok" Polonez, sağlıklı beslenme üzerine yaptığı Ar-Ge çalışmaları ile şarküteri et ürünlerine birçok farklı lezzet kazandırmaya devam ediyor. Polonez,Ar-Ge merkezinde çalışan veteriner hekim ve mühendisleriyle, toplum sağlığına uygun, fonksiyonel ve inovatif besinler üretmek için sürekli çalışıyor. Geçtiğimiz yıl, sadece %1 yağ oranlı, düşük kalorili ve yüksek protein içeriğine sahip ‘Fit Yaşam’ ve 'Glutensiz' ürünleri tüketicileri ile tanıştıran Polonez, 30 yıldır aynı lezzet formülünü kullanıyor.

Polonez'de göz kararı yok "Polonez'i her aldığınızda aynı lezzeti-tadı almanız için ana hammaddemiz dana eti her zaman en üst kalitede tedarik

ediliyor. Bunun yanı sıra ürünlerimizde kullanılan tüm baharatlar da hassas teraziler ile ölçülerek kullanılıyor. Asla göz kararı yok. Bu nedenle tüketicilerimiz her defasında farklı bir tat yerine alıştığı Polonez lezzetini buluyor" diyen Polonez Genel Müdürü Andaç Günsoy, tariflerindeki püf noktalarından da örnekler verdi.

Kullandığımız malzemeleri özenle seçiyoruz "Bizim lezzet sırrımızın en önemli unsuru kullandığımız et. Otuz maddelik bir şartnamemiz var. Bu otuz maddeden bir tanesine dahi uymayan eti tesislerimizden içeri sokmuyoruz. Sağlıklı hayvan olması, tüm besi özelliklerinin sağlanmış olması, entegre tesislerde veteriner hekim kontrolünde islami usullere göre kesilmesi, sağlık sertifikalarının tam olması, etin soğutulmuş ve dinlendirilmiş olması, 18-24 ay arası yaşta olması birincil şartlarımız. Özellikle simmental, heraford, limuzin ve şarole ırklarını tercih ediyoruz. Et alımımızın tamamı İç Anadolu Bölgesi’nden özellikle Ankara ve Kayseri'den gerçekleşiyor. Etin dışında kullandığımız diğer hammaddeleri de büyük bir hassasiyetle seçiyoruz. Örneğin pastırma yapımında sarımsak tozu değil çiğ sarımsak kullanıyoruz. Özellikle Kastamonu Taşköprü sarımsağını tercih ediyoruz." "Et ürünleri inceldikçe lezzetlenir. Bu nedenle ürünlerimizi tüketicilerimizle buluşturan şarküteri personellerine bizim ürünlerimizi mümkün olduğunca ince kesin diyoruz."

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

C

M

Y

CM

Profesyonel mutfakların da tercihi Teksüt

Teksüt, şeflerin de tercih ettiği süt ve süt ürünleri markası olarak öne çıkıyor. “Pek çok otel, restoran ve catering firmasının tereyağ, süzme yoğurt ve peynir ihtiyacını karşılıyoruz” bilgisini veren Teksüt Yönetim Kurulu Üyesi Arda Aksaray, “Aşçılar zor beğenir ve müşterilerine en iyisini sunmak isterler. Zor beğenen aşçılar, ürünlerimizi güvenle tercih ediyor” diye konuştu.

Şeflere beğendirmek kolay değil Arda Aksaray, ”Mutfak profesyonelleri, özellikle de beş yıldızlı otellerin şefleri çok titiz olur. Ürün beğendirmek kolay değildir. Kendileri beğenmedikleri ürünleri müşterilerine de sunmaktan çekinir. En güvenilir ve lezzetli ürünleri tercih ederler. Teksüt olarak bunu onlara sunuyoruz. Bu nedenle Teksüt, evlerde olduğu kadar profesyonel mutfaklarda da tercih edilen bir marka olarak giderek daha çok öne çıkıyor” bilgisini paylaştı.

Profesyonel damakların ihtiyaçlarını önemsiyoruz Profesyonel damaklara yönelik süt ve süt ürünleri tedariğini önemsediklerini dile getiren Aksaray, “Aşçı, şef ve ustalardan gelen öneri, talep ve geri bildirimler bizi besliyor ve işimizi sürekli geliştirmemize yardımcı oluyor. Bugün örneğin tereyağı üretimimizin yaklaşık %20’si artık ev dışı tüketim kategorisinde tüketiliyor. Önümüzdeki dönemde de bu kategorinin gelişeceğine inanıyoruz. Profesyonellerle çalışmaktan mutluyuz” dedi.

YEMEKÇİ MRP / ERP

Yemek Otomasyon Sistemi

64

Personel devam takip çizelgeleriniz için ÇözBİM YUTASİS (Yüz tanıma sistemleri) www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr

MY

CY

CMY

K


Mayıs 2017


Ramazan Lezzetleri

Mayıs 2017

Her 5 şeften 3’ünün tercihi… Ramazan’da da çorbalar Knorr Bulyon ile lezzetleniyor Her zaman şeflerin ve işletmelerin yanında olan Unilever Food Solutions, genişleyen Knorr Bulyon Ailesi ile şeflerin özel tariflerine lezzet dokunuşu sunuyor.

Her beş şeften üçü, çorbalarını Knorr Bulyon ile lezzetlendiriyor Geleneksel lezzetiyle her iki mutfaktan birine giren Knorr, şeflerin çorba tariflerine de lezzet katıyor. Portföyünde bulunan Knorr, Knorr 1-2-3, Chef’s Bulyon ve Sofrabaşı bulyon ile çorbaları son dokunuşla tamamlıyor. Bulyon Kullanım Alışkanlıkları Araştırması sonucuna göre; her beş şeften üçü çorbalarını Knorr Bulyon ile lezzetlendiriyor. İyi bir menü, lezzetli bir çorbayla başlıyor Başlangıç yemeği tüm yemeklerin lezzet algısını etkiliyor. Bu yüzden, Ramazan menülerinde başlangıç olan çorbaların lezzeti önem kazanıyor. İyi bir Ramazan menüsü lezzetli bir çorbayla başlıyor. Şeflerin özel çorba tariflerine lezzet dokunuşu katan Knorr Bulyon, çorbaların lezzetini özel formülüyle tamamlıyor.

Ramazan sofraları hem bereketli, hem tasarruflu

Knorr, Ramazan menülerini hem lezzetli hem de pratik çeşitlendirmek isteyen şefler için yöresel çorba seçenekleri sunuyor. Mahluta Çorbası, Tutmaç Çorbası, Terbiyeli Yüksük Çorbası, Alaca Çorbası, Kafkas Çorbası, Yoğurtlu Çatalaşı Çorbası, Gendime Çorbası gibi yöresel çorba seçenekleriyle şeflerin lezzetten ödün vermeden menülerini çeşitlendirmelerini sağlıyor.

Unilever Food Solutions her zaman şeflerin yanında… Türkiye’de Knorr, Lipton, Carte d’Or, Calve, Hellmann’s, Rama, Sana ve Becel’i bünyesinde bulunduran Unilever Food Solutions’a ait ürünler, her iki işletmeden biri tarafından tercih ediliyor. Sunduğu profesyonel malzemelerle yoğun rekabet ortamında müşterilerini ve onların misafirlerini anlayarak, ev dışı gıda sektörünün referans merkezi konumunda olan Unilever Food Solutions, ‘her gün ilham kaynağınız’ sloganıyla mutfak ve beslenme konularında iş ortaklarına ilham kaynağı olmaya devam ediyor.

Orucu zeytinle açmak için üç neden Faydaları saymakla bitmeyen zeytin, Ramazan sofralarında da sağlıklı orucun anahtarı oluyor. İftara zeytinle başlanması; uzun süreli açlığın neden olduğu baş ağrısını gidermeye, sindirimi rahatlatmaya ve iştahın açılmasına yardımcı oluyor. Türkiye’de geleneksel olarak oruç, bereketi temsil eden zeytinle açılıyor. Türkiye'nin önde gelen zeytin üreticilerinden Fora Zeytin; yeryüzünün bu en eski ve en sağlıklı lezzetini Ramazan ayında da sofralarla buluşturuyor. Bereket ve barış gibi kutsal değerlerin sembolü olan zeytin, hem iftar hem de sahurda ilk tercih edilen besin oluyor. Orucu; hafif, besleyici ve hazmı kolay olan zeytinle açmak, sağlık açısından birçok katkı sağlıyor. İşte orucu zeytinle açmak için üç sağlıklı neden: 1- İştah açıcı ve tok tutucu özelliği olan zeytinle oruç açılması, daha rahat bir şekilde doymayı sağlıyor.

Namet, çiftliğinde yetiştirdiği taze etlerden, ürettiği hakiki lezzetleriyle, Ramazan sofralarına tat katıyor; küçük ve dilimli ambalajlar sofralarda bereketi ve tasarrufu birleştiriyor. Namet’in bir sofra klasiği kimliği taşıyan hakiki lezzetleri Pastırma, Sucuk ve Kavurma’nın yanı sıra, füme dil, füme kaburga, dana, hindi piliç jambon, dana ve hindi salam şarküteri ürünleri, bereketli ve keyifli sofralar için birçok alternatif sunuyor. Namet’in geniş kesimlerin sağlıklı et ürünlerine kolay erişimi için geliştirdiği dilimli ve küçük gramajlı inovatif ambalajlar ise, Ramazan sofralarında bereketi aile bütçelerinde tasarrufu bir araya getiriyor. 66

2- Ramazan yiyecekleri arasında yer alan zeytin sindirimi kolaylaştırıyor. Özellikle mide problemleri yaşayanlar için uygun miktarda tüketilen zeytin (5-6 adet) bu sorunun aşılmasına yardımcı oluyor. 3- Zeytinin diğer bir faydası da baş ağrısının giderilmesine katkı sağlıyor olması. Bu özelliği sayesinde zeytin, Ramazanda uzun süreli açlık nedeniyle ortaya çıkabilen baş ağrısının ortaya çıkmasını önleyebiliyor.


Mayıs 2017

67


Mayıs 2017

Küçük İlanlar Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 0212 503 46 59 e-mail: info@zibacatering.com www.zibacatering.com Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres: Org.san.Böl. 2.etap 24.cad. No:24 Döşemealtı / Antalya Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com Firma Adı: Bekard GıdaTaş.Tem.San. Adresi: Oğuzhan Cad.Oğuzhan İş Mrk.No:19 K:2 Fatih - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 5313177 Faks: 0212 531 02 41 GSM: 0533 242 23 83 e-mail: tuncaybaycan@bekard.com Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah.188.sk.no:16 Sarnıç Gaziemir - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 2812400 Faks: 0232 2815400 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr Firma Adı: Besler Hazır Yemek ve Catering Hizm. Adresi: Levent Mah.1804 Sk.No:17/A Yüregir- Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon:0322 3461923 Faks: 0322 3461924 e-mail: besler@beslercatering.com www.beslercatering.com Firma Adı: Saray Yemek Sanayi İnş.ve Tic.Ltd.Şti Adresi: Seyrantepe Mah. Altınay Cad.No:65 Kağıthane-İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 321 39 00 Faks: 0212 3213909 e-mail:bilgi@sarayyemek.com.tr web: www. sarayyemek.com.tr Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum - Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 1690332 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com

Firma Adı:Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 Adresi: Defterdar Mah.Otakçılar Cad. No:80, K: 4 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0 212 613 91 13 Faks: e-mail:info@resport.com.tr www.resport.com.tr

C: 100 M: 98 Y :31 K: 22

Firma Adı: Varan Hünkar Gıda Ltd.Şti Adresi: Fatsa OSB No:556 Fatsa - Ordu Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0452 423 40 06 - 0452 424 20 06 Faks: 0452 423 63 33 GSM: 0532 225 94 22 e-mail: yasar@varanhunkar.com www. varanhunkar.com Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 7279925 Faks: 0212 7279939 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: KYS Yemekçilik Loj.Taş.Gıda San. Tic.ve Ltd.Şti. Adresi: Kılavuzlu Mah.88005 Sk No: 2 / A Onikişubat - K.Maraş Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0344 2110100 Faks: 0232 2815400 e-mail: m.belkiran@kysyemekcilik.com.tr www.kysyemekcilik.com.tr

YEMEKÇİ MRP / ERP Yemek otomasyon Sistemi

Ay sonu geldiğinde maliyet tablolarınızı 3 ay sonra mı alıyorsunuz? ÇözBİM Yemekçi ay sonu gelir gelmez, birden çok projenin kar zararını size veriyor. Hemde tek tuşla

www.cozbim.com.tr bilgi@cozbim.com.tr Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi.Sk.No:3 / 6 Güneşli Bağcılar-İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 6302520 Faks: 0212 5504808 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com

Tatlı Üreticisi Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic.A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah.Tansu Sokak no:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 9992800 www.saraymuhallebicisi.com Firma Adı: İmren Alaçatı Tatlıcısı Adresi: İmran Han ve Otel konakları 1039 sk.No:26 Alaçatı - İzmir Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0232 716 60 02 Faks: 0232 716 60 02 e-mail:ofis@alacatiimrenhanotel.com www.alacatiimrenhanotel.com

68


Mayıs 20172017 Nisan

Hazır gıda üretimi

www.salatta.com.tr

www.zahragida.com

Firma Adı: Salatta Gıda San.ve Tic.A.Ş Adresi: Orta Mah.Yeniçağ Sk.No:6 / B Mutlu San. Sit. B Blok No: 4- 5 -6-7 Orhanlı - Tuzla - İstanbulFaaliyet alanı: Tüketime hazırlanmış, yıkanmış, paketlenmiş, salata, sebze Tel:+90 216 304 28 27 Faks: +90 216 304 06 61 e-mail:info@salatta.com.tr

www.tamamutfak.com.tr

Firma Adı: Zahra Gıda San.Ltd. Adresi: Yeşilce Mah. Dostluk Sk. No:12 Kat.1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır gıda üretimi Tel: 0212 2801912 Faks: 0212 280191 e-mail: info@zahragida.com

Adresi: Çapak Mah. 2588 Sk. No:3/1 Torbalı- İzmir Faaliyet alanı: Hazır Yiyecek Üretimi Tel: 0232 341 94 00 Faks: 0232 341 91 91 e-mail: info@egehaziryiyecek.com www.egehaziryiyecek.com

Krema ve Sos Üreticileri Firma Adı: Kurel Gıda Tarım Ürünleri Adresi: Özsan Sanayi sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: İSOT Kreması üretimi Telefon: 0422 2380474 Faks: 0422 2383641 e-mail: info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr

İkitelli Atatürk Mah. Marmara Cad. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası 3 K. Çekmece İstanbul Tel : +90 212 550 00 15

Faks : +90 212 494 29 69

e-posta: info@tamamutfak.com.tr

İçecek Çözümleri Fima Adı: Bevus Endüstriyel İçecek Çözümleri San. Tic. Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah. Dereboyu Cad. Fesleğen Sk. A1 A Blok Daire:20 Ataşehir / İstanbul Faaliyet Alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks: 0216 688 68 03 e-mail: coskunt@bevus.com.tr web: www.bevus.com.tr

ABONE OLUN... Bir yıl süre ile iletişim bilgilerinizi yayınlayalım

Abone Formu Adı Soyadı: ................................................... Firma Adı:.................................................................. Adres:............................................................................................................/.................................... Telefon:.................................GSM:.....................................E-Mail:.....................................................

Fatura Bilgileri

Vergi Dairesi:................................ Vergi No:....................................................

Yıllık abone bedeli olan 100 Tl’yi aşağıdaki hesaba yatırdıktan sonra dekontu bize ulaştırınız Banka bilgileri AR-DA Yayın &Pazarlama - Dursun ARIK

Garanti Bankası Aydınlıkevler Şb. 579 - 6697891 IBAN TR 44 0006 2000 5790 0006 6978 91

AR-DA Yayın & Pazarlama

Sağlık-1 Sokak No:24/3 Sıhhıye-Ankara Tel&Faks:0312 4303310 e-mail:info@ardayayin.net

69 69


Mayıs 2017

Kitap Hayattır O gün yeryüzünde kimse uyuyamadı. Hemen hemen hiç kimse.

“Kitap dolu bir kitaplık, bir bilim adamına en güzel bir bahçeden daha güzeldir” Yehuda Tibbon

İnsomnia hastalarının dahi arada biraz uyudukları söylenir. Ama bu farklı.

Zerrin ÖZCAN

Gecelerdir kimsenin gözüne uyku girmiyor. Beş gün daha böyle geçerse ‘uyku mahrumiyeti psikozu’yla başbaşa kalacaklar. Otuz iki gün sonra ise acılı bir ölüm onları bekliyor. Hâlâ uyuyabilen şanslı azınlık artık o kadar şanslı saymıyor kendini; insanlar gruplara ayrılmak, ölmek öldürmek için, hiçbir fırsatı kaçırmıyor.

zerrin.ozcan@ardayayin.net

2017 NDS Edebiyat Ödülü’nün sahibi Moskova Defteri kitabıyla Bahar Aslan oldu. Notre-Dame de Sion Fransız Lisesi ile Notre-Dame de Sion'lular Derneği tarafından 2008 yılından itibaren düzenlenen NDS Edebiyat Ödülü'nü bu yıl, Bahar Aslan, Moskova Defteri adlı öykü kitabıyla kazandı.

Adrian Barnes'tan, Arthur C. Clarke Ödülü finalisti Uyuyamayanlar, insanın bilinçdışına mercek tutan, gerilimin bir saniye bile düşmediği eşsiz bir kurgu. Yayınevi: April Türü: Roman

2015 yılında okuyucularla buluşan Moskova Defteri’nde Bahar Aslan Rusya’da gözlemlediği Türk yerleşimlerinden yola çıkarak kaleme aldığı öykülerinde çalışma koşullarının sertliğini, yabancı bir ülkede çekilen yoksulluk ve insanın peşini bırakmayan memleket hasretini karakterlerin iç dünyalarını da yansıtarak etkileyici bir ve sade bir dille ele alıyor.

Dergimizi düzenli okumak için ABONEOLUN

Behçet Çelik’ten yeni öyküler

Yolun Gölgesi “Hele bir varalım, dengimizi, bohçamızı çözelim, pılımızı pırtımızı saçalım, ayaklarımızı pabuçlarımızdan çıkartıp uzatalım; bir süre daha gövdeden kopmuş kertenkele kuyruğu gibi titreyeceğimizi bilsek de, sonrasında bütün sarsıntılar diner nasılsa…” Öykücülüğümüzün usta kalemlerinden Behçet Çelik, yeni kitabı Yolun Gölgesi’nde çağımızın en önemli sorunlarından birini edebî bir dille “didik didik” ediyor. Yerinden yurdundan olmak, bile isteye yaşadığı yerleri terk etmek, sürgüne gönderilmek, dönememek, döndüğünde bulamamak ya da yerle bir olmuş bulmak neler yaşatır insana? Yol nedir? Sadece gidenlerin değil, hepimizin üstüne, yolun gölgesi düşer. Bizden önceleri başkalarının geçtiği, izler, sesler, anılar bıraktığı yolun gölgesi, sırtımızda, zihnimizde bir ağrıdır. Çelik’in titizlikle ördüğü düzyazısında Yolun Gölgesi yeni bir menzil. 70

Yazarımız Bahar Aslan’ı kutluyoruz. Bahar ASLAN 1975 yılında İskenderun'da doğdu. ODTÜ Mimarlık Bölümü mezunu. Derin Uyku adlı öykü kitabı 2003'te yayımlandı. 1993-1999 yılları arasında İzlek dergisinin kurucuları arasında yer aldı. İngiliz dilinin yazılı ilk eserlerinden Geoffrey Chaucer’ın Canterbury Hikâyeleri, on dördüncü yüzyıldan bu yana birçok şair ve yazarı etkiledi. Bir katedralin taş işçiliği kadar karmaşık ve ayrıntılı, aynı zamanda mizahi ve taşlayıcı bu anlatıyı bir başka yazar, Peter Ackroyd günümüz İngilizcesine taşıyor. Canterbury’ye doğru yola çıkan bir hacı kafilesi, aralarında bir yarışma düzenler. Yolculukları boyunca her biri hikâye anlatacaktır. Hikâyesi en çok beğenilenin bedava bir yemek kazanacağı da ilan edilince, Bath’lı Kadın, Afnameci, Vaiz, Üniversiteli ve farklı sınıf ya da mesleklerden yolcular kıyasıya bir yarışa girer. Her bir hikâyenin anlatıcısıyla bağı ve o zamanın İngiltere’sindeki rolü de düşünüldüğünde, sadece eğlenceli değil, aynı zamanda dönemine ayna tutan bir başyapıt ortaya çıkar. Chaucer’ın ölümsüz eseri şimdi çağdaş bir yorumla, ahengini yitirmeden düzyazıda hayat bulmuş bir biçimde okurlarla. Tür: Roman


Mayıs 2017

Ramazan’da ceviz sinire birebir... Ramazan’da oruç tutanların en sık karşılaştığı sorunların başında halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesinin yanı sıra konsantrasyon bozukluğu ve sinirlilik gelmektedir. Medical Park Fatih Hastanesi’nden Dahiliye Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Burcu Raylaz, bu belirtileri en aza indirmek için beslenme konusunda dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgiler paylaştı. Ramazan’da bireylerin yaş, cinsiyet ve fiziksel aktivitelerine göre günlük almaları gereken kalori miktarı; protein, karbonhidrat, yağ, vitamin ve mineral oranları değişmez. Medical Park Fatih Hastanesi’nden Yrd. Doç. Dr. Burcu Raylaz, oruç tutarken sağlıklı ve çeşitli besin öğelerini içeren beslenme seçenekleri ile yeterli ve dengeli beslenmeye çalışmanın esas hedefimiz olması gerektiğini belirterek, şunları söyledi;

Baklagiller acıkmayı geciktiriyor Oruç tutanların aç kalındığı sürede kendisini güçsüz hissetmemesi, şeker düşüklüğü ve susuzluk hissi yaşamaması için beslenmesinde dikkat etmesi gereken hususular mevcuttur. Gün içerisinde aşırı acıkma problemi olanların midenin boşalma süresini uzatarak acıkmayı geciktiren kuru fasulye, nohut, mercimek, bulgur pilavı gibi yemekleri tüketmesi; aşırı yağlı, tuzlu ve ağır yemekler ile unlu gıdalardan uzak durulması uygundur. Stresle başetmenin yolu ceviz Açlık durumunun uzun süre devam etmesi halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık,

Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi’nin Nâzım Hikmet’in yaklaşık 70 yıl önce kaleme aldığı Memleketimden İnsan Manzaraları’nı anma isteği mutlu bir tesadüfle “Kâinatın tüm seslerine, renklerine ve titreşimlerine Açık Radyo”nun kuruluşunun 20. yaşına denk geldi. Bu destansı eser 1908’den 1945’e kadar olan zaman diliminde üç yüzden fazla karakter üzerinden anlatılan Türkiye’nin hikâyesidir. Aradan 70 yıl geçtikten sonra, Paul Auster’ın Babamın Tanrı Olduğunu Sandım kitabında topladığı Amerika’nın her yerinden yazılıp gönderilen gerçek yaşam hikâyelerini radyoda seslendirmesinden ilhamla Açık Radyo ve Boğaziçi Üniversitesi Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Araştırma Merkezi, “Türkiye Hikâyelerini Anlatıyor” sloganıyla herkesi kendi hikâyesini

dikkatsizlik, uykuya meyil, terleme, sinirlilik, hazımsızlık, şişlik, midede ekşime, midede yanma gibi sorunlara neden olur ve iş verimi düşer. Özellikle iftar saati yaklaştıkça sinirlilik, ani öfke patlamaları, konsantrasyon bozukluğu, baş ağrısı, mide bulantısı ve halsizlik gibi belirtiler artar. Omega 3 açısından zengin olan ceviz ise kalp sağlığında ve stresi önlemede etkilidir.

Doyumluk değil tadımlık Yemek kültürü açısından zengin bir mutfağa sahip olduğumuz bu bereketli ayda iftar sofraları da çeşitli ve boldur. İftar sofraları, sağlıklı bir bireyin yiyebileceği yemeğin 2-3 katı fazla yiyecekler içermektedir. Masada çok yemek var ise en sevdiklerinizden tadımlık tüketme prensibinde olun. İftara vücudunuzun sıvı ve elektrolit dengesini desteklemek için su ve hurma ya da zeytin ile orucumuzu açıp; peynir, domates gibi kahvaltılıklar veya çorba gibi hafif yemeklerle başlanılması, 10-15 dakika sonra az yağlı et yemeği, sebze yemeği veya salatayla devam edilmesi uygundur. Pide yerine tam buğday ve çavdar ekmeği tercih edebilirsiniz.

Televizyondan uzak durun İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır.

anlatmaya davet etti. Merkeze ulaşan yüzlerce hikâye Murat Gülsoy, Güven Güzeldere, Ömer Madra ve İlksen Mavituna’dan oluşan seçici kurul tarafından ön elemeden geçerek yazar, şair ve akademisyenlerden oluşan bir editör ekibi tarafından yayına hazırlandı. Seçilen 102 yazardan 116 öykü Açık Radyo mikrofonlarından seslendirildi. Şimdi de Can Yayınları tarafından basılarak kalıcı hale geliyor. Öyküler kitapta Aile, Aşk ve Delilik, Yoksulluk, Toplumsal ve Kültürel Kimlik, Hayvanlar, Köy ve Taşra, Ölüm, Şehir Hayatı, Toplumsal ve Siyasal Olaylar, Yardımlaşma ve Dostluk gibi başlıklar altında toplandı. Hepsi de Türkiye’nin hikâyeleri. Gerçekten yaşanmış ya da Oğuz Atay’ın deyişiyle, “hayat-ı hakikiye hikâyeleri”. Yaşandılar, yazıldılar. Anlatıldılar, anlaşıldılar. Şimdi sıra paylaşılmalarında... Editör: Murat Gülsoy Tür: Öykü


Mayıs 2017

Mekan

Ramazan’ın eşsiz atmosferini Carême Restaurant ’ta yaşayın

Wyndham Grand İstanbul Levent bünyesinde hizmet veren Carême Restaurant,geleneksel Türk ve Osmanlı mutfaklarından seçilmiş lezzetleri Yöresel mutfaklarımızın birbirinden özel tatları ile birleştirerek Ramazan ayı boyunca misafirleriyle buluşturuyor. Kusursuz hizmeti, şık dekorasyonu ve açık terasıyla Carême Restaurant, Ramazan ayının en özel iftar yemeklerini tatmak isteyenlere unutamayacakları bir gün vaat ediyor. Yöresel tatları da Ramazan menüsüne ekleyerek lezzet tutkunlarını cezbetmeye hazırlanan Carême Restaurant, yetenekli Executive Şef İlhan Güler ve ekibinin hazırladığı eşsiz Ramazan menüsü ile hem ailece yenecek iftar yemeklerinin hem de şirket organizasyonlarının en sevilen adresi olmaya devam edecek. İstanbul’un iş ve alışveriş merkezlerinin kalbi Levent’te direkt metro bağlantısıyla ziyaretçilerine rahat bir ulaşım ve kusursuz bir konfor yaşatan Carême Restaurant, Ramazan ayında da damak tadını önemseyenlerin uğrak yeri oluyor.

Çırağan Sarayı’nda boğaz esintili iftar ve sahur sefası Eşsiz mimarisi ve büyüleyici atmosferiyle Osmanlı İmparatorluğu’ndan kalma Boğaz üzerindeki tek Saray ve otel olan Çırağan Sarayı, “Ramazan” dönemine özel Boğaz kenarında sunulan iftar yemeklerinden, leziz sahur sofralarına yine şehrin en görkemli ve leziz durağı olacak.

Le Fumoir’da Sahur Keyfi

Palmiye ağaçlarının altında Boğaz gören ferahlatan konumu ile şehrin en stil sahibi ve uğrak mekanı Le Fumoir, iftar sonrası keyif yapmak isteyenler için yine vazgeçilmez adres. Özellikle sıcak yaz akşamlarında kentin nargile servisi veren en keyifli noktası Le Fumoir aynı zamanTuğra Restoran’da İftar ve Sahur Şöleni Tarihi Çırağan Sarayı’nın birinci katında, muhteşem Boğaz da bu yıl Boğaz’ın dinlendirici manzarasına karşı sabahın manzarası ve çarpıcı otantik ambiyansıyla Tuğra Restoran if- ilk ışıklarına kadar sahur ziyafetleri için de açık olacak. tar sofralarının yanı sıra sahur gecelerine özel leziz kahvaltılık Saray’da Özel İftar Etkinlikleri ve yemek seçenekleriyle ramazan dönemini unutulamayacak Geleneksel Ramazan kültürümüzü tüm ihtişamıyla kucakbir lezzet şölenine dönüştürüyor. layan bir atmosferde iftar yemeklerini prestij ile buluşturmak isteyenler için Çırağan Sarayı benzersiz etkinlik alanları ve Saray Bahçelerinde Boğaz Üzerinde İftar Ziyafeti Bu yıl sıcak havalara denk gelen Ramazan dönemiyle iftar tüm konforuyla en ideal seçenek oluyor. Misafirlerine Saray’ın sofraları Saray bahçelerine taşınıyor. Saray’ın Boğaz’ın tam büyüleyici atmosferi içinde deneyimli ve profesyonel servis üzerinde muhteşem İstanbul manzarası ve Çırağan Sarayı’nın ekibi tarafından hizmet edilen eşsiz bir iftar ziyafeti sunmak ihtişamını yansıtan bahçelerinde ramazan dönemi boyunca isteyenler, birbirinden özel konuma ve dekorasyona sahip açık büfe yöresel tatlar görsel zenginliklerle misafirlere sunu- etkinlik salonlarında veya Saray’ın teras alanında Ramazan etkinlikleri düzenleyebilirler. lacak.

72



“İyi bir menü lezzetli bir çorbayla başlar. Bu yüzden Ramazan menümde lezzetli çorbalara yer vermek isterim.” Ramazan çorbalarınızda ustalık sizden, lezzet dokunuşu Knorr Bulyon ailesinden. *Şef Paneli, Mutfak Penetrasyon Takibi, Aralık 2015

www.ufs.com


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.