CATERING g u i d e
14.ear
/Y Yıl
Yıl / Year :14 Sayı / Issue: 77 Eylül - Ekim September 2018 www.ardayayin.net Fiyatı / Price:15 TL ISSN 1308 - 4585 “Hakemli Dergi”
GRUP HİJYENGROUP
23.YIL
BİYOSİDAL ÜRÜNLER GIDA ve HASTANE HİJYENİ
ENDÜSTRİYEL TEMİZLİK, DEZENFEKSİYON ve SANİTASYON ÜRÜNLERİ GIDA ve HASTAHANE Sektörü için; BAKTERSİD FUNGUSİT
VİRÜSİD SPORİSİT
Özellikte Geniş Spektrumlu Dezenfektanlar
AÇIK ALAN OPC, KAPALI ALAN CIP TEMİZLİK VE DEZENFEKSİYON ÜRÜNLERİ
DOĞAL, ORGANİK DEZENFEKSİYON VE SANİTASYON ÜRÜNLERİ
Personel Hijyeni Ambalaj Yıkama Mutfak Hijyeni Genel Temizlik ve Hijyenik Ürünler Hijyen Sistem ve Ekipmanları
TÜRKİYE İÇİN TÜRK MALI KULLAN www.hijyengrupmarket.com
HİJYEN VE SAĞLIĞINIZ DÜŞÜNÜLEREK ÜRETİLMİŞTİR
32 NO İNOX KIYMA MAKİNASI KEMİK TESTERESİ
K.H 120 KÖFTE HAMBURGER ŞEKİLLENDİRME MAKİNASI
KARIŞTIRICI MAKİNA 150 Lt.
SUCUK DOLUM MAKİNASI
KUŞBAŞI DOĞRAMA MAKİNASI
42 NO E 130 ŞASELİ KIYMA MAKİNASI
ALEXANDER 42 NO E 130 KIYMA MAKİNASI UNGER SİSTEM
SEKTÖRÜNDE UZMAN KURULUŞ Osmangazi Mah. Ahmet Yesevi Cad. No:6/2 Esenyurt/İSTANBUL Tel: +90 212 238 63 99 Tel: +90 212 256 48 89 Fax: +90 212 255 00 43 Fax: +90 212 237 32 73
info@yilmazetmakinalari.com www.yilmazetmakinalari.com.tr 2
Eylül 2018
/kilikyatr
www.kilikya.com.tr
EylĂźl 2018
3
Eylül 2018
5
You are most welcome to our stand at. 24-28th October 2018 CNR EXPO EXHIBITION CENTER Hall5, Stand C01 / ISTANBUL, TURKEY www.hostechbytusid.com Standımıza ziyaretinizi bekleriz. 24-28 Ekim 2018 HOSTECH by TUSID 2018 Fuarı CNR Fuar Merkezi, Hall 5, Stand C01 İSTANBUL, TÜRKİYE www.hostechbytusid.com
KÜLSAN A.Ş Phone : +90 212 477 5 666 (pbx) Web: www.kulsan.com.tr E-Mail : kulsan@kulsan.com.tr
6
Eylül 2018
Yıllarca beraber...
POLİKARBONAT
GASTRONORM KÜVETLER
THERMOCASE
Yıllarca beraber...
..VE daha fazlası için web sitemizi ziyaret edin www.plastport.com
Eylül 2018
9
İÇİNDEKİLER 10
Eylül 2018
18 20 23 24 35 37 40 49
Eylül 2018 11
CATERING g u i d e İmtiyaz Sahibi-Sorumlu Müdür Dursun ARIK dursun.arik@ardayayin.net
Merhaba
Reklam Yönetmeni
Catering Guide Dergisi'nin yeni sayısı ile karşınızdayız. Olabildiğince yoğun günler yaşadık.
Zerrin ÖZCAN zerrin.ozcan@ardayayin.net
Yayın Danışmanı
Abone Sorumlusu
Sabah ÖCAL abone@ardayayin.net Translator: Yağmur Özge ARIK
Toplu Yemek ve Catering Sektörü Danışma Kurulu
Engin Güner - TAMA Mutfak Basri Kalaycıoğlu - Parıltım Yemek Rouzberi Gergeri - Ziba Catering Kemal Sofuoğlu - Ayso Catering Tolga Yetkinşekerci - Özgaziantep Salim Taş - Taş Kardeşler Faruk Dural - Üçöğün Catering Cihangir Bayer - Resport Catering Sadık Çelik - Keyveni Yemek Vedat Kurdoğlu - Sistem Group Yüksel Güven - AŞ-SAN Catering Kemal Saldır - Seçsan Yemek Ahmet Selimoğlu - Saray Yemek
Doların 7 Tl'nin üzerine çıktığını gördüğümüzde gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. Dergiyi matbaaya gönderdiğimiz tarihte 5.70 seviyesine gerilemişti.
Editör'den
Engin GÜNER eguner@tamamutfak.com.tr
Her ne kadar ülkemizde kriz yok algısı yaratılmaya çalışılsa da binlerce firma KONKORDATO ilan etmek için mahkeme kapısına akın ettiler. Konkordato firmaları korumak için alınan bir tedbir ama o firmadan alacağı olanları ve alacağı olanlardan alacağı olanları oldukça zora sokan bir uygulama... Her şey de olduğu gibi bu uygulama da kötü niyetlilerin kurtuluş kapısı olacak gibi görülüyor. Dergimizin bu sayısı da her zaman olduğu gibi dop dolu bir içerikle karşınızda. Ekim ayı içinde İstanbul'da düzenlenen Hostech by TÜSİD Fuarı ile Avrasya Ambalaj fuarı ve Foodtech fuarlarında kendi standımızda olacağız. Yolunuz düşerse bekleriz.
Danışma Kurulu
Ebru AKDAĞ Yüce CANOLER Feray ALPAY Mehmet Baki ASUTAY
Gelecek sayıda görüşünceye kadar hayırlı ve bol kazançlı günler diliyoruz
Catering Guide HAKEMLİ bir dergidir Yıl: 14 Sayı: 77 20-Ekim 2018 Fiyatı:15 TL ISSN 1308 - 4584
Baskı: Ofset Fotomat - Ülken Alagün
İvedik O.S.B 24. Cad..2271 Sk. No:17 Yenimahalle - Ankara Tel: 0312 395 37 38
Temsilcilikler
Zonguldak: Cahit AKMAN - 0544 649 51 67 Antalya: Erdal ARIK - 0533 648 75 22
Dağıtım
Yurtiçi Kargo - Ajanspres Kurye Ayda bir yayınlanır. Yılda 10 sayı çıkar. Catering Guide Dergisi basın meslek ilkelerine uyar. İmzalı yazıların sorumluluğu yazarlarına, ilanların sorumluluğu ilan verene aittir. Catering Guide de yayınlanan yazılar kaynak gösterilerek kullanılabilir.
Editör
“Güncelle, Bilimi Birleştiren Dergi” Bilimsel Kurul
Prof. Dr. Ahmet AYAR - Sakarya Üni. Müh. Fak. Gıda Müh. Bölümü - aayar@sakarya.edu.tr
Editör Yardımcısı Dr. Öğr.Üyesi Muhammed YÜCEER - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi
Doç. Dr. Mine ERGÜVEN - İstanbul Aydın Üniversitesi
Doç. Dr. Gülgün Yıldız TİRYAKİ - Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Prof. Dr. Osman KOLA - Adana Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Doç. Dr. Saadettin TURHAN - Ondokuz Mayıs Üniversitesi Doç. Dr. Gülen Yıldız TURP - Ege Üniversitesi Doç. Dr. Yalçın ÇOŞKUNER - Karamanoğlu Mehmetbey Üni.
Prof. Dr. Şebnem TAVMAN - Ege Üniversitesi
Doç. Dr. Suzan Öztürk YILMAZ - Sakarya Üniversitesi
Prof. Dr. Zerrin ERGİNKAYA - Çukurova Üniversitesi
Doç. Dr. Gülgün F. ŞENGÖR - İstanbul Üni. Su Ürünleri Fakültesi
Prof. Dr. Ahmet Hilmi CON -19 Mayıs Üniversitesi
Doç. Dr. M. Kürşat DEMİR - Necmettin Erbakan Üniversitesi
Prof. Dr. Beraat ÖZÇELİK - İTÜ Kimya Metalurji Fak.
Dr. Öğr. Üyesi Ayla ARSLANER - Bayburt Üniversitesi
Doç. Dr. Hasan VARDİN - Harran Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Durmuş SERT - Necmettin Erbakan Üniversitesi
Prof. Dr. Murat TAŞAN - Namık Kemal Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Özge Duygu OKUR - Bülent Ecevit Üniversitesi
Prof. Dr. Cemalettin SARIÇOBAN - Selçuk Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Pınar Oğuzhan YILDIZ - Ardahan Üniversitesi
Prof. Dr. Mustafa ARDIÇ - Aksaray Üniversitesi
Dr. Öğr. Üyesi Oktay YEMİŞ - Sakarya Üniversitesi Prof. Dr. İbrahim ÇAKIR - Abant İzzet Baysal Üniversitesi Dr. Öğr. Üyesi Sümeyra S.Tiske İNAN - Karamanoğlu Mehmetbey Üni. Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Yaman - ABD
www.ardayayin.net 12
Eylül 2018
Yönetim Yeri - AR-DA Yayın & Pazarlama: Sağlık-1 Sokak No: 24 / 3 Sıhhıye - Ankara Tel & Faks: 0312 430 33 10 info@ardayayin.net, ardayayin@gmail.com
21 YILDIR
PROFESYONELLER İCİN
PROFESYONEL
CÖZÜMLER SUNUYORUZ
Plevne Cad. No:40/C Gülveren/Mamak/ANKARA www.vitalmutfak.com
Eylül 2018 13
Bakınca Görülecektir Dursun ARIK
0507 179 56 02 dursun.arik@ardayayin.net
Olmayan kriz yakıp yıkmaya devam ediyor
Ülke ve bireyler olarak sıkıntılı günlerden geçiyoruz… Son yıllarda Ülkemizi ve Dünya’yı etkisi altına alan krizler bir türlü bitmek bilmiyor. Son aylarda ise oldukça ilginç bir deneyden geçiyoruz. Olmayan bir kriz her şeyi yakıp yıkmaya devam ediyor. Konkordato ilan eden şirketler, aşırı şekilde artan fiyatlar nefes almayı bile zorlaştırıyor. Gerçi biz Türkler bu konuda şerbetliyiz. Bizim felsefemiz belli ”Bize bir şey olmaz” Ülkemizin son elli yılına tanıklık etmiş biri olarak, sıkıntısız, krizsiz bir dönem hatırlamıyorum. Var da unutmuşsam özür dilerim. Mutlaka bir krizimiz vardır. ekonomiktir, siyasidir, bölgeseldir, küreseldir, dönemseldir, yereldir, geneldir, kişiseldir, ailevidir, maddidir, manevidir, psikolojiktir, duygusaldır, sinirseldir… Hiç bitmez, bazen düşünürüm. Krizlerimiz olmazsa ne yapardık… tembelliğimizi, beceriksizliğimizi, adam sendeciliğimizi, yeteneksizliğimizi, bencilliğimizi, saygısızlığımızı, sevgisizliğimizi, bezginliğimizi, Nasıl kamufle ederdik. Kriz olunca öylemi at her şeyi krizin üzerine… 14
Eylül 2018
BAŞYAZI
Engin GÜNER
eguner@tamamutfak.com.tr
Heterojen toplum
Bu zamana kadar hep belli bir konu içinde yazmaya ve bütünlük içinde hareket etmeye gayret gösterdim. Ancak bu sefer biraz dağıtmak ve içimden geldiği gibi yazmak istiyorum.
Ahir ömrümde şöyle geçmişe bir dönüp bakıyorum. 1974 Kıbrıs Barış Harekatı ve sonrasında uygulanan ambargo ile çektiğimiz sıkıntılar, 24 Ocak kararlarıyla 1980 yılında paramızın bir gecede % 48.6 devalüe edilmesi, 12 Eylül Darbesi, 1991 Körfez Krizi, 5 Nisan 1994 üç haneli enflasyon, 28 Şubat Müdahalesi, 1998 Asya Krizi, 28 Şubat Askeri Vesayeti, 1999 Depremi, 2001 Krizi, 2008 Küresel Resesyon, Gezi Olayları ve 17-25 Aralık Jüristokratik ve Bürokratik vesayet hareketleri, 15 Temmuz darbe girişimi ve bu yıl yaşadığımız ekonomik dalgalanma… Daha öncesi de var. Ama benim hatırladıklarım ve şahit olduklarım bunlar.
Her seferinde sarsıldık, yıkılıyoruz, bir şekilde ayağa kalkıyor, sonra tekrar sarsılıyoruz. Ne oluyor da, bir türlü düzlüğe çıkamıyoruz. Zaman zaman tökezlese de, demokrasinin kurumlarına sahibiz. Meclisimiz var, hükümetimiz var, yargımız var. Mahalli ve genel seçimler yapılıyor. İhtiyaç duyduğumuz dönemlerde referanduma gidiyoruz. Hiç küçümsenmeyecek bir istihbarat ve içgüvenlik ağı ile silahlı kuvvetlere sahibiz. 80 milyonun üzerinde, genç ve dinamik bir nüfusumuz var. Kabul… Doğu ile batının, kuzey ile güneyin, milletlerin, kültürlerin, dinlerin, mezheplerin kesiştiği bir noktada, tarih boyunca ve halen dünyada en fazla kan dökülen bir coğrafyanın sınırları içindeyiz. Ama tüm kötülükler, tüm melanet sınırlarımız dışından mı geliyor? Bu ülkenin bireyleri olarak, hepimiz çok mu iyiyiz. Kötüden örnek olmaz denir. Bugün ekonomik ve kültürel olarak gelişmiş milletler, ülkeler neler yapmış, biz neler yapmışız? Biz sınırlar aşıp, fetihler yapıp, devletimizi kutsarken, eloğlu din-hukuk-ahlak-adet-görgü kurallarını birbiriyle uyumlu hale getirmenin peşindeydi. Biz hanedanın devamlılığını nasıl sağlayacağımızı düşünürken, onlar sanayi devrimini yapmış, işgücünü şehirlere getirmiş, mimari ve idari yapılarını güçlendiriyorlardı. Biz gücünü halktan alan bir kanunu henüz çıkarmamışken, onlar devrimlerini gerçekleştirmiş, toplum kendi kendini filtre etmiş, neredeyse tüm temel kanunlarını oluşturmuş, yeterliliklerini belirlemiş, sanayi üretimine başlamışlardı. Biz her yerde toprak kaybedip, halkımız açlıktan kırılırken, onlar siyaset, teknoloji, askeri, ekonomi, kültür ve sanatta hızla yol alıyorlardı. Cumhuriyet kuruldu. Muasır medeniyeti kendimize örnek aldık. Kanunlarını aldık, hukuku aldık, teknolojisini aldık, kültürünü aldık, sanatını aldık… Ama biz onların seviyesine gelemedik. Yukarıdaki örneklerde olduğu gibi her seferinde tökezledik. Eksiklik, yanlışlık neredeydi? Söylenecek çok şey var. Her güzel şeyi kağıt üzerinde almış gibi göründük. Bunu toplumun tamamına yayamadık. Hukuku aldık, kanunları aldık… Ama bunları din-ahlak-görgü kuralları ile yeterince perçinleyemedik. Reformistler toplumu anlayamadı, toplum da reformistleri. Beyaz Türkler, Hasolar, Memolar, asker-
16
Eylül 2018
ler, köylüler… Birbirimizi anlayamadık. Lokomotifle, vagonlar arasındaki bağ koparsa, yükü bir yere taşıyamazsınız. Biz bunu başaramadık. Eğitimde, fırsatta, kültürde, paylaşımda homojen bir toplum olamadık. Liyakate, yeterliliklere kıymet vermedik. Hep bir rövanş duygusu. Hep idareyi kaptırmamak, kadroları ve iktidara sahip olma hevesi… İktidar, muktedir, seçilmiş, atanmış yarışı… Herbirimiz milliyetçilik, vatan sevgisi, din-vicdan hürriyeti, ahlak konularında birinciyiz. Peki haber mecralarındaki korkunç cinayetleri kim işliyor, söylemeye dilimin varmadığı iğrençlikleri kim yapıyor, toplumun huzurunu kimler kaçırıyor? Hadi biraz da iş hayatına bakalım. Kayıt altında iş yapanlar için son birkaç yıl içinde bilmem kaç tane af çıktı. Ama halâ daha işletmeler inliyor. Birbiri ardına konkordato ilan ediyorlar. Bunların hadi bir bölümü kötü niyetli... Ya diğerleri… Hiçbir yerde kaydı-kuydu bulunmayan, vergi ödemeyen, devletin her türlü nimetlerinden faydalanan binlerce, milyonlarca kayıtdışı işsahibi var. Bunların hiç böyle bir derdi yok. Hayvancılıkta bir tabir vardır; “anası olmazsa, yavrusu olmaz”. Ekonomileri ayakta tutan; hammadde, enerji kullanan, en kutsal görev olan istihdamı sağlayan, üretim yapan, mal ve hizmet arz eden işletmelerdir. İşletmeler olmasa, ekonomi nasıl ayakta durur? İşletmelerin faaliyetlerini sürdürebilmek için sürekli yeni kaynak arayışları olduğu bu dönemde, idare halâ daha eski alışkanlıklarından kurtulamadı. Kayıtdışını kayda almaya çalışmak yerine, “kör tuttuğunu severmiş” misali yine kayıt içindeki müteşebbislerin üzerine gidilmekte ve adeta ekonomi dinamitlenmektedir. Özetle; biz kapasitemizi ve potansiyelimizi dikkate alıp, ihtiyaçlarımızı doğru belirlemez, buna göre yasalara-ahlaka saygılı-vicdan sahibi insan yetiştirmez, liyakat ve yeterliliğe önem vermezsek, üzerimize gelen en zayıf şutu bile kalemizde gol olarak görürüz. İçeriden ya da dışarıdan, güçlü ya da zayıf, adı ve şekli ne olursa olsun; ekonomik-siyasal-askeri-terörist-kültürel-konformist-dinsel-mezhepsel-ırkçı saldırılar karşısında sarsılırız. Devletin en başından, vatandaşın en ufak ferdine kadar hepimizin çok akıllı hareket etmesi gerekir. Yıllardan beri yazıyorum. Burada en zayıf halka idare… Görev ve yetkileri alıp, yerine getirmeyip yatanlar ile işin kolayına kaçıp bir koyundan birden fazla post çıkarmaya çalışanlar… Örnek bol… Trafik cezalarını arttıran kanun teklifi TBMM’deki komisyondan geçti. Önümüzdeki günlerde de yasalaşacak… Çorbalar kalktıktan sonra, trafik polisleri sokaktan çekildi. Çekicilerin üzerinde, yediemin otoparkları ile araba çekerek, yeni bir çorba yöntemini kullanıyorlar. Bakalım yeni kanun kabul edildikten sonra, birkaç günlük rüzgar mı olacak, yoksa sokaklar rahatlayacak mı? Bu arada, 2013 yılından buyana BİMER, CİMER ve Belediyeye onlarca kez şikayet ettiğim seyyar satıcı, halâ daha kaldırımda… Lafı biraz dağıttık galiba… Eğitim olmazsa, hukuk-ahlak-vicdan olmaz. Bunlar olmazsa, devlet, ekonomi, demokrasi olmaz. Demokrasi olmazsa, barış ve refah olmaz.
Eylül 2018 17
Araştırma
Döviz kurlarındaki dalgalanma sofraları vurdu
Döviz kurlarındaki dalgalanma, gıda fiyatlarında büyük bir yükselişe neden oldu. En güncel pazar araştırma hizmetlerini sunan BrandZone, dövizde yaşanan yükselişin sofralara olan etkisini inceledi. Son günlerde döviz kurlarında yaşanan dalgalanma, tüketicilerin temel gıda maddelerine zam olarak yansıdı. Tüm Türkiye'deki markalar için fiyat / rekabet araştırma hizmetleri sunan BrandZone, 2018 Haziran, Temmuz ve Ağustos ayları arasında ulusal marketlerin insert, reklam ve online kampanyalarını; indirim, yerel ve toptan marketlerin insert ve reklamlarını inceledi. BrandZone ’nun insert ve reklam kampanya verilerine göre; 2018 Haziran - Ağustos ayları arasında en çok fiyat artışı 4300 gr. domates salçasında yaşandı. Haziranda ortalama kampanya fiyatı 23,23 TL olan 4300 gr. domates salçasının fiyatı ağustos ayında yüzde 40 artarak 32,43 TL’ye yükseldi.
Haziranda ortalama kampanya fiyatı 16,81 TL olan 2 kg baldo pirincin fiyatı ağustos ayında yüzde 15 artarak 19,26 TL’ye yükseldi. Haziranda ortalama kampanya fiyatı 18,62 TL olan 2,5 kg baldo pirincin fiyatı ağustos ayında yüzde 10 artarak 20,4 TL’ye yükseldi. Online kampanyalarda yoğurt fiyatları uçuşa geçti! BrandZone ’nun online kampanya verilerine göre; 2018 Haziran - Ağustos ayları arasında en çok fiyat artışı 1 kg. kaymaksız yoğurtta yaşandı. Haziranda ortalama kampanya fiyatı 6,35 TL olan 1 kg kaymaksız yoğurdun fiyatı ağustos ayında yüzde 17 artarak 7,40 TL’ye yükseldi. Fiyatı en çok artan ikinci ürün 8’li kağıt havlu oldu. Haziranda ortalama kampanya fiyatı 18,45 TL olan 8’li kâğıt havlunun fiyatı ağustos ayında yüzde 16 artarak 21,42 TL’ye yükseldi.
Haziranda ortalama kampanya fiyatı 2,7 TL olan 1 kg unun fiyatı ağustos ayında yüzde 36 artarak 3,68 TL’ye yükseldi.
Haziranda ortalama kampanya fiyatı 5,98 TL olan diş fırçasının fiyatı ağustos ayında yüzde 15 artarak 6,87 TL’ye yükseldi.
Haziranda ortalama kampanya fiyatı 4,01 TL olan 830 gr. domates salçasının fiyatı ağustos ayında yüzde 26 artarak 5,06 TL’ye yükseldi.
Fiyatı en çok artan dördüncü ürün 20’li bardak poşet yeşil çay oldu. Haziranda ortalama kampanya fiyatı 4,70 TL olan 20’li bardak poşet yeşil çayın fiyatı ağustos ayında yüzde 12 artarak 5,25 TL’ye yükseldi.
Haziranda ortalama kampanya fiyatı 9,93 TL olan 1500 - 1650 gr. domates salçasının fiyatı ağustos ayında yüzde 24 artarak 12,32 TL’ye yükseldi. Haziranda ortalama kampanya fiyatı 7,25 TL olan 1 kg. Osmancık pirincin fiyatı ağustos ayında yüzde 15 artarak 8,33 TL’ye yükseldi.
18
Eylül 2018
Fiyatı en çok artan beşinci ürün 1 litre UHT tam yağlı süt ve 1 litre günlük süt oldu. Haziranda ortalama kampanya fiyatı 3,38 TL olan 1 litre UHT tam yağlı sütün fiyatı ağustos ayında yüzde 11 artarak 3,75 TL’ye yükseldi.
Eylül 2018 19
Köşe yazısı / Balıkçılık Sadık ÇELİK
Keyveni Kurumsal Yemek Yönetim Kurulu Başkanı
Türkiye’de balıkçılığın son durumu 3 tarafı denizlerle çevrili, verimli akarsu ağlarına ve göllere sahip bir ülke olarak balıkçılık bir zamanlar Türkiye'de en önemli faaliyetler arasında yer alıyordu. Değişen ihtiyaçlar, yeni iş kollarının artması, ;denizlerimizdeki trol avcılığı, çevre kirliliği ve balık stoklarımızın azalması ile balıkçılık sektörü paydaşlarını besleyemez duruma gelmiştir. Yapılan son araştırmalara göre üretim de avcılıktan çok yetiştiriciliğe kayıyor. Kıyı ve alan balıkçılığı neredeyse bitti. Av sezonunun gelmesiyle beraber, Türkiye’deki balıkçılığın mevcut durumunu ve balığın beslenmemizdeki önemini ele aldık 2000'li yılların başında kişi başına 8 kg balık tüketilirken bu miktar gittikçe azalarak günümüzde 4-5 kg'lara düştü. Bu oran Norveç’te ise kişi başına 15 kg olarak belirleniyor. Sağlıklı bir besin türü olan balığı neden daha az tüketiyoruz? Bu konuda zaman zaman paneller yapılıyor ve çeşitli görüşler ortaya atılıyor. Zamansız, yanlış, aşırı ve bilinçsiz avlanma, denizlerimizdeki kirlenme ve mevzuat yetersizliği, dağıtım kanallarının yetersizliği, soğuk zincirimizin olmayışı, önemli bir üretim havzası olan Marmara denizinin büyük bir çöplük durumuna ulaşması, eğitim eksikliği, yakıt fiyatlarının pahalılığı, işçilik ve katliam boyutuna gelen trol avcılığı sayesinde Türkiye’de balıkçılık büyük bir batağa saplanmıştır. Tüm bu sebeplerden dolayı halkın balığa ulaşması da oldukça zorlaştı. Çoğu markette et ve tavuk ürünleri kolayca bulunurken balık ürünleri yer alamıyor ve olanlar da ekonomik olmuyor. Hatta Ramazan ayında balık yemenin günah olduğunu düşüncesiyle bilinçsizlikten neredeyse balık satışları dibe vuruyor. Dolayısıyla balık halk tarafından sık tercih edilen bir ürün olmaktan çıkıyor. Yeryüzünde doğal kaynaklardan etkin ve rasyonel biçimde yararlanmak ekonomik bir zorunluluk iken, bunu yeterince başaramayan ülkelerin gelişimi sınırlı kalmaktadır. Üç tarafı sularla çevrili olan ve 8.333 km’lik kıyı şeridine sahip olan nehir, göl ve barajlar da dikkate alındığında 25 milyon hektarlık su kaynağına sahip olan Türkiye’nin balıkçılık alanında da gerek üretim gerekse tüketim ve dış ticaret yönünden ön sıralarda olması gerekmektedir. Ülkemizde su ürünleri yetiştiriciliği son 10 yılda neredeyse iki katına çıktı. Özellikle alabalık, çipura ve levrekte artış yaşandı. Ancak balık avcılığında ise her sezon yıllık %5’in üzerinde bir azalma söz konusu. Dünyadaki balık üretiminde 30'lu sıralardayız, Avrupa'da ise 6. sıradayız. Elbette bu rakamlar hiç de iç açıcı değil. Çok fazla potansiyeli olmasına rağmen, su ürünleri ne yazık ki yukarıda sıraladığımız nedenlerden dolayı Türkiye'nin ekonomisinde fazla yer kaplamıyor. Bu durumun önüne geçilmesi ve kurtarıcı önlemler alınması gerekiyor. Bunun için öncelikle avcılık ve kıyı mevzuatlarımızın yeniden gözden geçirilmesi ve düzenlenmesi gerekmektedir. Çağın ihtiyaçlarına ve koşullarına göre güncellenmesi gerekmektedir. Bugünkü av yasakları katılımcı anlayıştan uzak, bilim insanlarına sorulmadan politikaya araç olacak şekilde düzenlenmektedir. Ayrıca Türkiye deki balıkçılığın yarısı kayıt dışı; ne kadar balık avlandığının istatistikleri yanlış ve eksik; kim ne kadar balık tutuyor, ne kadar vergi veriyor belli değil. Balıkçılarımızın çoğu Kızıldeniz’de hatta Fas kıyıları gibi açık denizlerde avcılık yapıyor. Onlar için devlet desteği ve ülkelerarası anlaşmalar gerekiyor. Balıkçılık bizim ülkemizde babadan oğula geçen bir meslekti. Ama yavaş yavaş avcılığı öldürdüğümüz için artık çiftlik balıkçılığına yöne-
20
Eylül 2018
liniyor. Açık deniz balıkçılığını en fazla tehdit eden unsurlardan bir tanesi de çiftlik balıkçılığıdır. Bu gerçekten kanayan bir yaradır. Kıyıya, belli bir statü ve kurallar olmadan balık çiftlikleri kuruluyor. Bunlar denizlerimizi kirletiyor. Balık popülasyonunu bitiriyor. Boğazda, Marmara’ da, Karadeniz ve Akdeniz’de yüzlerce çeşit varken, bugün çeşitlilik neredeyse 3-4’e düştü. Yanlış avlanmalardan dolayı maalesef ki yerli türlerimizi kaybediyoruz. Bir de Kızıldeniz’den gelen yamyam balık sorunu var. Bunlar balık çeşitliliğimizi yok ediyor. Bizim en büyük sorunlarımızdan bir tanesi de hamsi, lüfer ya da palamut mevsiminde alt yapı yetersizliğimizden dolayı sağlıklı bir depolama gerçekleştiremiyoruz. Ve biz hamsimizi, istavritimizi, çinekopumuzu hayvan yemi olarak maalesef heba ediyoruz. Türkiye’de balıkçılık sisteminin çöküşünü hazırlayan 1980 sonrası izlenen neoliberal ekonomi politikaları uygulamaktan vazgeçerek sosyal devletin yeniden inşası için, Et-Balık Kurumu yeniden canlandırılarak, hayvancılık ve balıkçılığa hak ettiği değerler verilerek iflas önlenmelidir. Özellikle mevsiminde tüketilen balık, içerdiği yağ asitleri sayesinde bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için son derece gerekli olan bir besindir. Beyin ve kas gelişimi üzerinde oldukça pozitif etkileri vardır. Omega 3 kullanımı özellikle beynin hipokampus bölgesinin %3 kadar daha fazla hacimde olmasını sağlamaktadır. Daha önce yayınlanan çalışmalar bu bölgenin Alzheimer hastalarında aynı yaştaki sağlıklı bireylere göre %40 daha küçüldüğünü gösteriyor. Yani dolaylı yoldan balık tüketimi Alzheimer ve parkinson üzerinden olumlu etkiler doğurmaktadır. Az gelişmiş ülkelerle çok gelişmiş ülkeler ya da Batı ile Doğu, Kuzey ile Güney arasındaki gelişmişlik farkı beslenme açısından incelendiğinde sağlıklı protein ve omega3 tüketimiyle doğrudan alakalıdır. Ayrıca balığın gribe ve enfeksiyonlara karşı vücudu koruduğu, yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. Özellikle sezonunda balık, haftada 2-3 kez düzenli olarak tüketilmelidir. Balıkta, diğer hayvansal kaynaklı besinlerin aksine doymuş yağ yerine, doymamış yağ asitleri denilen omega3 yağ asitleri bulunur. Omega3, vücudun üretmediği ve en fazla balıkta bulunan son derece faydalı bir yağdır. Bebek ve çocuklarda zeka ve bedensel gelişimini destekleyen balığın bileşimindeki DHA, görme ve nörolojik gelişimin sağlıklı bir biçimde gelişmesinde son derece etkin rol oynar. Balıklar yağlı ve yağsız balık olarak gruplara ayrılırlar. Balığın cinsine göre etinde ve organlarında biriken yağ ve su miktarı değişir. Örnek verecek olursak Palamut balığı yağlı bir balıktır. Yağ balığın etinde birikir bu nedenle eti koyu bir renk alırken, mezgit veya köpekbalığı gibi beyaz etli olarak nitelendirdiğimiz balıkların etinde su içeriği daha yüksektir. Bu balıklarda yağ karaciğerde birikir. Ayrıca balık etinde bulunan proteinlerin vücut dokularının korunması ve gelişmesi için gerekli esansiyel aminoasitlerin tümünü içerir. Sonuç olarak balık içeriğindeki vitaminleri, çoklu doymamış yağ asidleri ve esansiyel aminoasitlerce zengin oluşu ile birçok hastalığa karşı koruyucu ve sağlık açısından çok önemli bir gıdadır. Başta kalp ve damar hastalıkları, kolesterol gibi rahatsızlıklarının balık diyetine bağlı olarak azaldığı yapılan çalışmalarca kanıtlanmıştır. Balığın faydalarından tam anlamıyla yararlanabilmek için her balık türünü kendi mevsiminde tüketmek de önemli bir unsurdur.
Eylül 2018 21
Teknoloji
ÇözbiM e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter ve e-İrsaliye’ye hazır, ya siz?
Soykan ÖZÇELİK- Yazılım Geliştirici
soykanozcelik@cozbim.com.tr
ÇözbiM e-Fatura, e-Arşiv, e-Defter ve e-İrsaliye’ye hazır, ya siz?
e-Fatura uygulamalarına dahil olan mükelleflerin 1 Ocak 2019’da e-Arşiv Fatura ve e-İrsaliye uygulamalarına da dahil olma zorunluluğu geliyor!
1 Ocak 2019 tarihi itibari ile; e-Dönüşüm de bir yeni bir dönem daha başlayacak, e-İrsaliye. ÇözbiM Yazılım olarak biz de e-Fatura, e-Arşiv&Fatura, e-Defter, e-İrsaliye, e-Bildirge ile ilgili çalışmalarımızı hali hazırda bitirmiş bulunmaktayız ve kullanıcılarımız tarafından beğenilerek kullanılmaktadır. Çözbim Yemekçi MRP/ERP de e-Fatura ve e-Arşiv Fatura düzenlemek ve göndermek oldukça basittir. Fatura girişini yaparken seçmiş olduğunuz cari hesap e-Fatura mükellefi ise otomatik olarak sistem yazdırma seçeneğini kapatarak yerine e-Fatura oluştur butonunu aktif eder. Fatura modülünde ayrıca GIB üzerinden e-Fatura Mükellefi Sorgulaması yaparak sistemde e-Fatura mükellefi olarak işaretlenmemiş cari hesaplar da tespit edilerek işaretleme yapılabilmektedir. Çözbim Yemekçi MRP/ERP’yi bir çok ticari yazılımdan ayıran özellik ise gelen e-Faturaların içeriye aktarabilmek sureti ile kaydedilebilmesi özelliğidir. Sistem faturadaki stok kodları ile aynı olanları ve olmayanları tespit ederek kullanıcıyı uyarır, tamamı sistemde kayıtlı olan kodları ise sorunsuz bir şekilde sisteme kaydını yapar. Bu sayede kullanıcılar fatura işlemek gibi ek bir çaba göstermezler. Çözbim Yemekçi MRP/ERP de e-Irsaliye düzenlemek ve göndermek de e-Fatura da olduğu gibi oldukça basittir. Irsaliyenizi oluşturduktan sonra e-Faturadaki gibi enregratör firmaya onaya tek tuşla gönderebilirsiniz. Çözbim Yemekçi MRP/ERP de aylık olarak hazırlanan e-Defter de tıpkı e-Fatura gibi çok kısa bir sürede oluşturulup entegratör firmaya onaya gönderilebilmektedir. e-Bildirge ile de SGK’na işe giriş yapan veya çıkan personelin bildirimi yine uygulama sayesinde online olarak yapılabilmektedir. Bunların yanı sıra yine xSentius Portal adını verdiğimiz web portalımız araclığı ile de kullanıcılarımıza e-Mutabakat yapabilme imkanı da sağlıyoruz. Firma datalarını portala yükleyerek müşteri ve satıcıların kendilerine tanımlanmış özel kullanıcı adı ve şifresi ile giriş yaparak portala ulaşmalarını ve cari hesap mutabakatlarını yapabilmelerini sağlıyoruz. Müşteri veya Satıcı online olarak mutabakatını yaptığı anda tüm taraflara email, sms ile durum bildirilmekte olup aynı zamanda cari hesap sisteminde ilgili aya ait mutabakat alanı da onaylanmış olmaktadır. Bu sayede karşılıklı daha hızlı bir iletişim sağlanabilmekle beraber ortadan telefon, faks, email trafiği de kalkmış olmaktadır. Bu yolla zaman ve hatta personel tasarrufu bile sağlanabilmektedir. Özetlemek gerekirse; zaman teknoloji zamanı. Teknolojik değişime ayak uyduramayan firmalar rekabette geride kalacaklar, teknolojik gelişmelere ayak uyduramayan işletmeler zamanla yok olmaya mahkum olacaklar. Yemek üretim sektörü açısından da konuya yaklaştığımızda da; verimli-organize çalışabilmenin, tüm kontrolleri elinde tutabilmenin, karlılığını artırabilmenin yolu e-Çözümleri de bünyesinde bulunduran ve bu sektör için geliştirilmiş yazılımlardan geçiyor. ÇözbiM Yazılım olarak biz de; 1987 den beri çağın ve teknolojinin değişen koşullarına ayak uydurarak, çözüm odaklı üretmeye devam ediyoruz. e-Fatura, e-Arşiv & Fatura, e-Defter, e-İrsaliye, e-Bildirge, e-Daha ne olsun… 22
Eylül 2018
YESİDEF Başkanı Sedat Zincirkıran “Fiyatlarımızı yeniden belirlemeliyiz” Son dönemde artan maliyetlerin yemek sektörüne olan etkileri İSO Odakule meclis salonunda gerçekleştirilen toplantıda masaya yatırıldı. Toplantıya YESİDEF ( Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu) yetkilileri ve 9.Grup Endüstriyel Yemek Sanayi Meslek komitesi üyeleri katıldı. YESİDEF Başkanı Sedat Zincirkıran toplantıda yaptığı konuşmada “Yemek girdi maliyetlerinde, son dönemde yaşanan artışlar nedeniyle yemek sanayicilerinin mevcut fiyatlarla üretime devam etmesinin mümkün olmadığını ve fiyatların revize edilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca kamu kurumları ile gerçekleştirilmiş ihalelerde, bir yıl için öngörülen rakamların son dönemde girdi fiyatlarında revize edilmesinin gerekliliğine vurgu yapan
Zincirkıran; yeni dönemde en az %35 fiyat artışı yapılmalı, vadeler 45 günü geçmemeli” dedi. Toplantıda Endüstriyel Yemek Sanayii Meslek Komitesi üyeleri de İstanbul Sanayi Odası bünyesinde yapmış oldukları faaliyetler ve girişimler hakkında katılımcıları bilgilendirildi. Çok sayıda hazır yemek üreticisinin katıldığı toplantıda, yemek girdi maliyetlerinde son dönemdeki artışlar çerçevesinde yaşadıkları sorunlar ve bu kapsamda alınabilecek önlemler hakkında görüşlerini ifade ettiler. Yemek Sanayicileri olarak ortak hareket edilmesi yönünde mutabakata varılan toplantıda, bu kapsamda ortak bir bildiri yayımlanmasına karar verildi.
KAMUOYUNA DUYURU YESİDEF (Türkiye Yemek Sanayicileri Dernekleri Federasyonu)’na bağlı, tüm bölgelerde örgütlü 22 derneğimize üye 5 bin yemek firması ve 400 bin çalışanımızla, ülkemizde günde 6 milyon kişiye toplu yemek hizmeti vermekteyiz. Sektörde faaliyet gösteren üyelerimiz, fiyatlarını ve geçerlilik sürelerini belirlerken esas aldıkları belli veri ve kriterler bulunmaktadır. Bunların başında istatistik kurumlarının endeksleri ile ekonomik kurumlarımızın hazırladıkları ekonomik planlar ve hedefler gelmektedir. Federasyon olarak, açıklanan endeks ve verileri periyodik bültenlerle üyelerimizle paylaşıyor, yemek fiyatlarını belirleme noktasında kendilerine yardımcı oluyoruz. 2017 yılının sonuna gelindiğinde, gerçekleşen maliyet artışları ile açıklanan kısa ve orta vadeli beklentiler meslektaşlarımız için bir baz olmuş ve 2018 yılı için buna göre hesaplama yapmışlardır. Ancak 2018 yılında özellikle dövize fiyatlarına paralel gerçekleşen fiyat artışları, tüm hesapları alt-üst etmiş ve meslektaşlarımız zararına yemek üretir duruma gelmişlerdir. Yılbaşından buyana, üretimde en çok kullandığımız malzemelerin fiyatlarındaki artış oranları şöyledir;
Bu ürünlerin dışında başta domates, patates, soğan olmak üzere yaz mevsimiyle fiyatlarının düşmesi gereken sezonluk sebze-meyve ürünlerinin fiyatları düşmek bir yana, kışlık sera fiyatlarını aratır durumdadır. Bundan önceki bültenimizi Mayıs ayında yayımlamış ve yıllık % 5 - % 8 enflasyon hedeflemesiyle hesaplama yaparken, enflasyonun ilk 4 ayda % 8’leri aştığını bildirmiştik. Yukarıdaki tabloda da görüleceği gibi
geldiğimiz noktada, yemek üretim maliyetleri, yılbaşına göre % 3040’lara varan oranlarda artmıştır. Meslektaşlarımız maliyetlerin altında ezilmektedir. Normlara uygun üretim yapan, önceki dönemlerdeki kalite ve nefaseti sağlayan meslektaşlarımız; isteseler bile bu maliyetleri taşıyabilmeleri mümkün değildir. Sürdürülebilir gıda güvenliği ve kalitenin sağlanması için üyelerimizden gelecek fiyat güncelleme taleplerinin olumlu değerlendirilmesi bir gerekliliktir. Diğer taraftan da, sabit fiyatla kamu kesiminde hizmet veren meslektaşlarımız uzun bir zamandır zararına iş yapmakta ve teminatlarını yakma sınırına gelmişlerdir. Kamuda hizmet sektörü içinde görülen meslektaşlarımıza, maliyet artışlarından kaynaklanan fiyat farkları verilmediği takdirde, hem işletmeler hem de ürün tedarikçileri için telafisi imkânsız sonuçlar oluşacaktır. Kamuoyuna saygıyla arz ederiz, İYSAD İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği YESİAD Ankara Yemek Sanayicileri ve İşadamları Derneği BUYSAD Bursa Yemek Sanayicileri Derneği EYSAD Ege Yemek Sanayicileri Derneği ADAYSAD Adana Yemek Sanayicileri Derneği KONYESAD Konya Yemek Sanayicileri Derneği CİYSAD Cizre Yemek Sanayicileri Derneği GAYSİAD Gaziantep Yemek Sanayicileri Derneği HAYSİAD Hatay Yemek Sanayicileri Derneği KAMAYSAD Kahramanmaraş Yemek Sanayicileri Derneği KASTAYSAD Kastamonu Yemek Sanayicileri Derneği KAYSAD Karadeniz Yemek Sanayicileri Derneği KOYESAD Kocaeli Yemek Sanayicileri Derneği MEYSAD Mersin Yemek Sanayicileri Derneği MUYSAD Muğla Yemek Sanayicileri Derneği OYSAD Osmaniye Yemek Sanayicileri Derneği SAYEMSAD Sakarya Yemek Sanayicileri Derneği SYSAD Sivas Yemek Sanayicileri Derneği ŞUYSİAD Şanlıurfa Yemek Sanayicileri ve İşadamları Derneği TRABYESAD Trabzon Yemek Sanayicileri Derneği TRAYSAD Trakya Yemek Sanayicileri Derneği VANGÖLÜ Van Yemek Sanayicileri Derneği
Eylül 2018 23
Gıda Güvenliği
Gaziantep 4. Asliye Ceza Mahkemesi, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği'nin (BYSD) başvurusu üzerine Gaziantep İl Tarım ve Ormancılık Müdürlüğünün açtığı davada hileli ayçiçeği yağı üreticisine 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası verdi.
Gıda güvenliği için emsal karar:
Hileli ayçiçeği yağına hapis cezası
Gıda güvenliği konusunda yargıdan emsal karar… Gaziantep 4. Asliye Ceza Mahkemesi, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) ile Gaziantep İl Tarım ve Ormancılık Müdürlüğünün açtığı davada hileli ayçiçeği yağına hapis cezası verdi. Ceza ertelense de, karar, 1 yıldan uzun süreli ceza nedeniyle emsal niteliği taşıyacak.
BYSD müracaat etti Gaziantep 4. Asliye Ceza Mahkemesi, ayçiçeği yağında hile yapanlara yönelik açılan davada, 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezası verdi. Bir yıldan uzun süreli ceza, gıdada sahtecilik konusunda verilen en uzun hapis cezası olurken, mahkeme tarafından ertelendi. Hürriyet’ten Eray Görgülü’nün haberine göre, 3 Mart 2015 tarihinde yapılan denetim sırasında, Gaziantepli bir firmanın ürettiği ayçiçeği yağından alınan numunenin Türk Gıda Kodeksi’ne uygun olmadığı tespit edildi. Bunun üzerine, Bitkisel Yağ Sanayicileri Derneği (BYSD) Gaziantep İl Gıda, Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü’ne başvurdu. BYSD ve İl Müdürlüğü, “Kişilerin hayatını ve sağlığını tehlikeye sokacak biçimde bozulmuş ve değiştirilmiş gıda bulunma” suçunun işlendiği gerekçesiyle mahkemeye başvurdu.
"Cezayı öderim, devam ederim" devri sona erdi” 24
Eylül 2018
“Yağa konulan katkı maddesi alerjilere yol açabilir” Açılan davada mahkeme, bilirkişi görevlendirdi. Ayçiçeği yağının içinde soya yağının bulunduğuna dikkat çekilen raporda, şu tespitlere yer verildi: “Üretici, içerisinde alerjen bulunan ürünü ilgili yönetmelik uyarınca etiketinde göstermeli ve tüketici bilgilendirilmelidir. Dolayısıyla soya fasulyesi ve ürünleri, süt ve ürünleri, yumurta, yer fıstığı gibi ürünleri alerjik hassasiyetler gösterenler tüketiciler için sağlık riskleri oluşturabilir.”
“Cezayı öderim, devam ederim’ devri sona erdi” Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan BYSD Başkanı Tahir Büyükhelvacıgil, ülkenin farklı yerlerinde açılmış çok sayıda davalarının olduğunu belirterek, şunları söyledi: “İlk kez bilirkişi tağşişli ürünün kişi sağlığı üzerindeki negatif etkilerini net bir şekilde dile getirdi. Mahkeme de ilk kez bu kadar uzun hapis cezasına hükmetti. Bu da hileli gıda üreten herkes için net bir mesaj. Artık yaptıkları yanlarına kâr kalmayacak. Bu hepimizin gıda güvenliğini güvence altına alan bir karar. ‘Gıdada hile yapıyorum, başıma bir şeyde gelmiyor’ dönemi sona eriyor.
“Güvenilir gıdaya bir adım daha yakınız” Genelde hileli gıdada ‘para cezasını öderim, yoluma devam ederim’ bakışı hâkimdi. Oysa bu karar, tüm bu ezberleri bozacak nitelikte. Mahkeme ve bilirkişi, bu davada net bir şekilde gıdada yapılan hile nedeniyle tüketicilerin sağlığının olumsuz etkilenebileceğine dikkat çekti ve suçu işleyen kişiye hapis cezası verdi. Tağşiş, düzgün üretim yapan firmaların rekabet gücünü kırıyor, tüketicinin de yanıltılmasına yol açıyor. Artık güvenilir gıdaya bir adım daha yakınız. Bu kararın gıda güvenliğiyle ilgili davalarda da emsal olmasını bekliyoruz.”
Eylül 2018 25
Köşe Yazısı / Beyaz Et Yüce CANOLER
Ziraat Yüksek Mühendisi yucecanoler@mynet.com
ET ÜRETİMİ AZALIYOR MU? KIRMIZI ET Hükümetlerin 2010 yılından itibaren kırmızı et üretimindeki yetersizliğe ithalat yoluyla çözüm aramakta ısrar etmesi nedeniyle ortaya çıkan sorunlar malumdur. Son aylarda hayvanlarla birlikte ithal edilen Şarbon hastalığının da sorunlara ilave olmasıyla birlikte tedirginlik had safhaya ulaştı. TÜİK açıklamalarına göre Haziran 2017 tarihine kıyasla Haziran 2018 de büyükbaş hayvan sayımız %7,7 küçükbaş hayvan sayımız %6,9 artmış görünmektedir. Bu artış sonucu, büyükbaş hayvan varlığımız 17,3 milyon başa, küçükbaş hayvan mevcudumuz 47,4 milyon başa yükselmiştir. 2010 yılında sığır sayısı 11,4 milyon baş iken günümüzde bu sayı 5,8 milyon artarak 17,2 milyon başa ulaşmıştır. Ancak bu süre içerisinde 3,8 milyon baş sığır ithal edildiği de gözden uzak tutulmamalıdır. 2010-2016 sürecinde yılda 50 bin baş ile 472 bin baş arasında yapılan sığır ithalatı 2017 yılında 896 bin başa, 2018 yılının ilk 7 ayında da 835 bin başa ulaşmıştır. Sadece son 1,5 yıl içerisinde sığır ithalatına 2,2 milyar Dolar ödenmiştir. Bu durum göstermektedir ki sığır varlığımızdaki artış büyük oranda ithalata dayanmaktadır. 1,1 milyon ton olan kırmızı et üretimimizin %88’lik kısmı sığır etinden elde edilmektedir. Hayvan sayısında kendi kaynaklarımızdan sağlanabilecek artış bizim için çok önemli olup bunu sağlayabilecek olan hayvanlarımızın doğurganlık sorunlarının giderilmesi, yüksek düzeyde olan yavru ölümlerinin azaltılması ve hayvancılıkta karlılığı sağlayacak, aynı zamanda koruyacak bir Devlet politikası oluşturulması konularında henüz yeterli bir gelişme ortaya konamamıştır. Halkımızın Şarbona karşı tedbir olarak riskin ortadan kalkmasına kadar kırmızı et tüketimini azaltması, geçecek bu sürede kırmızı et yerine tavuk, hindi ve balık tüketmeyi tercih etmesi beklenmektedir. BEYAZ ET Bu durumda beyaz et ve balık ürünlerine olan talebin artması söz konusudur. 1 Eylül itibariyle av yasağı sona ermiş ve balıkçılar ilerisi için ümit veren bereketli avlarla mutlu bir şekilde balıkhanelere dönmüşlerdir. Balık avının bereketli bir şekilde başlamış olması artan talebi karşılama konusundaki endişeleri azaltmıştır. TÜİK tarafından 14 Ağustos 2018 tarihinde açıklanan raporda “Tavuk eti üretimi Haziran ayında bir önceki aya göre %10,7, bir önceki yılın aynı ayına göre %1,3 azaldı. Haziran ayında hindi eti üretimi ise bir önceki aya göre %10 azalırken, bir önceki yılın aynı ayına göre %37,8 arttı.” ifadesi yer almıştır. Haziran ayında üretimde görülen bu düşüş beni, ilerleyen günlerde artması beklenen beyaz et talebini karşılamakta sektörü bir sıkıntıya sokabilir 26
Eylül 2018
mi konusunda araştırma yapmaya sevk etti. TÜİK tarafından yapılan belirlemelere göre 2010-2018 sürecinde ilk altı aylık piliç eti üretim toplamlarını bir grafikli tablo halinde sizlere sundum.
İlk altı ayın toplam üretimini gösteren tablonun incelenmesinden de anlaşılacağı üzere 9 yıllık süreçte kuş gribi hastalığı etkisiyle sadece 2016 yılının üretiminde %3,66 oranında bir azalma görülmüştür. Geri kalan 8 yılda toplam üretim %2,59 ile %16,53 arasında sürekli artmıştır. İlk 6 aylık süreçte üretim toplamının 2017 yılına kıyasla 2018 yılında %5,94 artmış olduğu görülmektedir. Geçmiş yılların ilk 6 ay detaylarını incelediğimde 2018 Haziran ayına benzer üretim düşmelerinin 2011- 2012-2013-2014-2017 yıllarında da olduğunu gördüm. Kuş gribinin etkilediği 2015 ve 2016 yılları hariç Temmuz ayında diğer yılların hepsinde üretim miktarlarının arttığını tespit ettim. Temmuz 2018 ayı ile ilgili TÜİK tespitleri 13 Eylül 2018 tarihinde açıklandı. Buna göre “Tavuk eti üretimi Temmuz ayında bir önceki aya göre %10,1 arttı. Bir önceki yılın aynı ayına göre %0,3 arttı. Temmuz ayı hindi eti üretimi ise bir önceki aya göre %18,3, bir önceki yılın aynı ayına göre %33 arttı.” Mevcut bilgilere göre karamsar olmak için hiçbir sebep olmadığını tüketici taleplerinde artış olması halinde bunun mevcut üretimden rahatlıkla karşılanabileceğini söyleyebiliriz. Üstelik kanatlı eti ve sakatatı ihracatımızda Ağustos ayında bir önceki aya oranla ortalama %9 azalma olmuştur. Büyük oranda Irak’ın uygulamaya koyduğu ithalat ek vergilerinden kaynaklanan bu düşüşün daha birkaç ay sürmesi beklenmektedir ki bu miktarın yurt içinde tüketilmesi söz konusudur. Ülkemizde yaşanan ekonomik krize rağmen üretimini artıran, ihracatına aralıksız devam edebilen sektörler sayılıdır. Hele bu sektör gerilemekte olan tarım alanında yer alıyorsa bu durum ayrıca önem kazanır. Hayvansal protein ihtiyacımızı karşılamakta cankurtaran rolü oynamaya devam eden tavukçuluk sektörünü kutluyor, başarılarının devamını diliyorum.
omega .DðÜW Ambalaj San. Tic. /WG ìWL
Eylül 2018 27
Üniversite
Gastronomi akademisyenleri ve Profesyonelleri bir araya geldi
Gastronomi, günümüzde yeme içme eyleminin çok ötesinde bir derinlikle ele alınıyor. Akademik dünyanın da son yıllarda artan bir ilgi gösterdiği Gastronomi, İstanbul Gedik Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nün düzenlediği konferansta birçok yönüyle ele alındı. Dünyaca ünlü İtalya Pollenzo Gastronomi Bilimleri Üniversitesi ile ikili iş birliği yapan İstanbul Gedik Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları Bölümü’nün konferansına, İstanbul Sanayi Odası ev sahipliği yaptı. Konferansa ünlü İtalya Pollenzo Gastronomi Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nicola PERULLO, Eataly İstanbul Executive Chef ’i Claudio CHINALI, CATERİNG Guide Dergisi Başyazarı Asraf Engin GÜNER, YESİDEF Eski Genel Başkanı ve İSO Meclis Üyesi Hüseyin BOZDAĞ ve Gedik Sağlık Genel Müdürü Dr. Koshlendra PRATAP katıldı.
İstanbul Gedik Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitü Müdürü Prof. Dr. Haydar ÖZPINAR konuşmasında, Gastronominin kelime anlamına ve Üniversite olarak yaptıkları çalışmalar değindi. İtalya Pollenzo Gastronomi Bilimleri Üniversitesi ile yaptıkları ikili anlaşmaya da değinen ÖZPINAR “Mezunlarımız bilgi birikimleriyle ülkemizin kültür elçisi olarak yeni deneyimler, yenilikler ve değişimlerin içinde rol alacaklar ve Gastronomi kültürünü geliştirmek ve yaymak gibi önemli bir görevi üstlenecekler,” dedi.
Konferansta “Yöreselliğin ve Evrenselliğin Kesiştiği Noktada Tat Eğilimleri” ve “Estetik ve Etiğin Kesiştiği Noktada Gıda” konulu iki ayrı sunum yapan İtalya Pollenzo Gastronomi Bilimleri Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Nicola PERULLO ayrıca, üniversitelerinin öğrencilerine sağladığı imkânlardan bahsederek İstanbul Gedik Üniversitesi ile yaptıkları iş İstanbul Gedik Üniversitesi Mütevelli Heyet birliğinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Başkanı ve Gedik Holding Yönetim Kurulu CATERİNG Guide Dergisi Başyazarı Asraf Başkanı Hülya GEDİK “Gastronomi” konulu Engin GÜNER’in “Gıda Sektöründe Mesleki konferansın açılış konuşmasında, Gastronomi Eğitim Gereksinimi” ve YESİDEF Eski Genel kavramının son yıllarda artan önemine dikkat Başkanı ve İSO Meclis Üyesi Hüseyin BOZDAĞ’ın çekti. Gedik Holding’in sanayi sektöründeki “Toplu Yemek Sektöründe Eğitimin Önemi” faaliyetlerinin yarım aşırı aşkın süredir de- başlıklı sunumlarının yanı sıra, , Eataly İstanvam ettiğini ifade eden GEDİK, 2010 yılında bul Executive Chef ’i Claudio CHINALI, “Türk kurdukları İstanbul Gedik Üniversitesi’nde ilk Mutfağı’nın Akdeniz Mutfağı ile Karşılaştırılkez bu yıl öğrenci alan Gastronomi ve Mut- ması; Benzerlik ve Farklılıklar” üzerine konuştu fak Sanatları Bölümü’nün, İtalya Pollenzo Gastronomi Bilimleri Üniversitesi ile yaptığı iş Konferansın bir diğer konuşmacısı Gedik Sağlık Genel Müdürü Dr. Koshlendra PRATAP da, birliğinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. “Sağlıklı ve Temiz Yemek” başlığıyla yaptığı İstanbul Gedik Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. konuşmasında, sağlıklı, temiz ve lezzetli yemek Zafer UTLU da yaptığı konuşmada, öğrenci- arayışında olanların gözdesi haline gelen Healin lerinin Gastronomi alanında da diğer alanlarda Foods’daki yemeklerin malzeme tedarik süreolduğu gibi başarılı olacaklarına inandıklarının cinden başlayıp sunumuna kadar olan kısımve bunun için üzerlerine düşen sorumlulukları larındaki hassasiyetlerinden bahsetti. " yerine getirmeye devam edeceklerinin söyledi. 28
Eylül 2018
25. yılını dolduran Yılmazlar Tarım; çağdaş, dinamik, yenilikçi ve atılımcı yapısıyla sektöründe sağlam adımlarla ilerlemeyi sürdürmektedir. Teknolojik üretim sistemlerine sahip, sosyal sorumluluklarını yerine getiren, çevreye ve insan sağlığına duyarlı olan Yılmazlar tarım’ın kurum değerlerinin temellerinde “Daha iyiye, daha ileriye, birlikte, el ele” felsefesi yatmaktadır.
Bugüne kadar kendi uzmanlık alanında pek çok ilkin mimarı olan Yılmazlar Tarım geleceğe çalışanları, müşterileri ve tüketicileriyle birlikte yürümeyi ilke edinmiş, öncü ve lider bir rmadır.
Türkiye’ nin önde gelen soğan,patates,ıspanak üretimi şirketlerinden biri olan ve müşterilerinin beklentilerini kalitesi, hizmetleri ve yaratıcılığı ile gerçeğe dönüştüren ve müşterilerine “en uygun” değeri sunarken sektöründeki en iyi çalışma ortamını geliştiren ve çevreye karşı her zaman duyarlı olan Yılmazlar Tarım’ ın hedeeri gelecek yıllarda, Türkiye 'de olduğu gibi Avrupa 'da da önde gelen üreticiler arasında yer almak ve bu doğrultuda yatırımlarını sürdürmektir.
Yılmazlar Tarım da dürüstlük, alçak gönüllülük ve sevgi, kendi ayakları üzerinde durabilmek, mükemmeli aramak, çalışanlarına ve çevreye karşı duyarlı olmak temel kurumsal değerleri oluşturur. Vizyonu ve hedeeri doğrultusunda iyi yönetimi, müşterilerinin ve çalışanlarının beklentilerini karşılamayı, sürekli iyileştirme için sistemlerini gözden geçirmeyi, gerekli kaynakları sağlamayı, yasal gerekleri yerine getirmeyi, gıda güvenliğine uygun üretim yapmayı ilke edinen ve kendi standartlarını aşmaya çalışarak ilerleyen, müşteri odaklı bir yönetim anlayışı bulunmaktadır . Doğal kaynak kullanımına dikkat eden ve atıklarını ayıran, yasal mevzuat ve gerekliliklere uyan, çevre amaç ve hedeerini belirleyen, çevresel kirlilikleri ve bu kirliliklerin çevreye olan etkilerini tarladan müşteriye kadar değerlendiren, ürünlerinin kullanıldıktan sonraki çevre etkilerini de kontrol eden, sürekli gelişen ve çevreye duyarlı bir rmadır. Türkiye’ de ''TARLADAN TÜKETİCİYE'' ilkesi ile hedef belirleyerek kendi ekim alanlarında ''İYİ T ARIM'' prensipleri doğrultusunda 10.000 dönüm arazi üzerinde ekim ile pazarda yön belirlemektedir. Bugüne kadar sadece ekim yaparak tarladan soğan ,patates, ıspanak ve sarımsak ürünlerini tüketiciye kuru olarak ulaştırmıştır . Ulusal olarak kuru ürün satışı yapmakla birlikte, yurt dışına (GÜRCİSTAN, AZERBEYCAN, KIBRIS, RUSYA, MAKEDONYA, BULGARİSTAN, ALMANYA) ürün satışı yapmıştır. 2017 yılı ile birlikte üretimini yaptığı soğan, patates ve ıspanak ürünleri için yüksek teknoloji ile üretim tesisi kurmuştur. Tesislerinde doğranmış kavrulmuş soğan konservesi, sarımsak konservesi, ıspanak konservesi üretilmektedir . Sürekli yenilenen yapısı ile Türkiye’ de ilk ürün üretimini gerçekleştirmektedir. ''KITIR KIZARMIŞ SOĞAN'' sektörde yine ilk olarak yer almaktadır.
İlkeleri taklitler üzerine değil farklılıklar üzerine kurulu Yılmazlar tarım,kendine has ürünleri ile sektörde emin adımlar ile ilerlemektedir. by soğan, by ıspanak, by patates, by sarımsak, by kıtır, by turşu yılmazlar tarımın tescilli markalarıdır.
2017 yılı sonunda Yılmazlar Tarım olarak Egem Konservecilik üretim fabrikası kuruldu. Bu fabrikanın kurulmasının amacı soğan üretiminin artarak gelişmesini ve hijyenik ortamda üretilmesini sağlamaktır. Bu doğrultuda 12 ekim tarihinde geliştirilmiş hali ile üretim tesisimizin ikincisi Kemalpaşa/İzmir ‘de açılacaktır. Öncelikle vatana,millete yararlı ve çevre yönetmeliğine duyarlı bir tesis ile milli hasılaya katkı sağlamak ana prensibimizdir. Nice yeni oluşum ve fabrikalara yol açması dileği ile tescilli markalarımızın üretimi Kemalpaşa tesislerimizde yapılacaktır. Saygılarımızla kamuoyuna duyurulur.
Merkez : Sofular Mh. Ulus Cd. Kütük İş Hanı No:1/1 Merzifon/AMASYA Tel & Fax: (0.358) 514 21 12 Fabrika 1 : Merzifon-Ankara yolu 2.km Vezir Petrol Arkası Merzifon/AMASYA Egem Fabrika : 8 Eylül Mh. Köprücealtı Küme Evleri No:108-E Kemalpaşa/İZMİR
Eylül 2018 29
Köşe Yazısı / Gıda Hijyeni Mehmet Baki ASUTAY
Hijex Biyosidal Ürünler Hijyen Grup Gıda Hijyeni Grp Koord.
MİKROORGANİZMALARIN YAZ TATİLİ BİTTİ… SİZ KIŞ İÇİN HİJYENİK HAZIRLIKLARINIZI YAPTINIZ MI?
Bu sene yaz uzun sürdü, malum mevsimlerde artık değişiyor. Çoğumuz yaz tatilini kurban bayramıyla da birleştirip uzun bir tatil yaptık. Yedik, içtik, gezdik, tozduk. Artık önümüzde kısa bir sonbahardan sonra sert geçeceğini düşündüm bir kış var. Tatilde olan sadece biz değildik, mikroorganizmalarda yaz boyunca yediler, içtiler, yan gelip yattılar ve bolca ürediler. Hatta form değiştirip daha güçlü olarak kışa hazırlık yaptılar, bazıları kış uykusuna bile yatacak hale geldi. Bizde onlara karşı olan mücadelemizde kış için şimdiden hazırlıklarımızı yapmalıyız. Yoksa kış ayı da sektör için problemli olacak. Mikroorganizmalar aynı bizim gibi yazın suyu çok seviyorlar. Biz denize, havuza girerken bazen onlarıda yanımızda taşıdık. Onlarda su bulunan her yerde hem tatil yaptılar hem de ürediler. İşletmelerin kanallarında, su depolarında, boru hatları ve filtrelerinde, derelerde, havuzlarda, denizlerde hatta okyanuslarda tatilin keyfini çıkardılar. Su filtrelerinde çamur banyosu yapıp, uv lambalarda tenlerini bronzlaştırdılar. Nasıl olsa biz de yaz tatilindeydik. 3 tarafı denizlerle kaplı ülkemin mavi bayraklı (yani temiz) kaç tane sahili var, havuzlarda ise durum daha da felaket. İşletmeler bu davetsiz misafirleri (yani mikroorganizmaları) öldürmek için havuz suyuna bol bol kimyasal döktüler, özellikle çocuklarımızda deri, boğaz, göz ve solunum hastalıklarıyla geri döndük.
Biz serinlemek için yaz boyunca klimaları sonuna kadar açtık, onlarında hoşuna gitti. Havalandırma kanallarında, soğutma cihazlarında tatilin keyfini çıkardılar. Bu yazın sıcağında klimaların temizlik ve dezenfeksiyonunla kim uğraşacak kışın yaparız deyip hep erteledik, bıraktık. Zaten çoğu işletmede pozitif, negatif hava kanalları, filtreler bile yok, onları da gene kışa bıraktılar, öyle ya, kocaman hava kanallarını kim söküp, takıp dezenfekte edecekti. Bizim yerimize küfler ve mayalar havalandırma kanallarında partiler verip yazın keyfini çıkardılar. Biz gece ay ışığında içeceğimizi yudumlarken onlarda tavanlara, duvarlara asılı sinek tutucuların, sterilizasyon cihazlarının, 30
Eylül 2018
mavi – mor ışıkları altında aynı işi yaptılar. Çünkü lambaların ya kullanım saati bitmiş ya da temizlenmediği için bir işe yaramıyorlardı. Yaz boyunca depolarımız, silolarımız gıda maddelerince doldu, taştı ama biz bir türlü depoları tamamen boşaltıp dezenfekte edemedik. Yıllarca boşaltamadığımız depolara yeni kiracılar geldi. Burada da mikroorganizmalar kendilerine yeni yuvalar yaptılar, evlerini güvence altına alabilmek için biyofilm (yeni evler) tabakası oluşturup kışa hazırlık yaptılar. Odaların ( soğuk muhafaza, donmuş muhafaza, kuru ambalaj ve baharat depoları) duvarlarına, kıyı, köşe ve kenarlarında, tavanlarda yeşil beyaz resimler yapıp sanatlarını icra ettiler ve hatta kıyı köşelerde siyah benek benek olup hep beraber halay çektiler. Bizde yaz boyuna tatilimize devam ediyorduk. Fosseptik, arıtma havuzu, su kuyuları, su tankı ve depoları, su sebilleri ve havalandırması olmayan yerlerde bolca davet verdiler, eğlenirken çıkardıkları kötü gazlar, kokular bizi çok fazla rahatsız etse de umursamadık. Bazen bulunduğumuz şehirde kötü kokulardan bağlarda, bahçelerde oturamaz olduk, burnumuzu, camlarımızı ve hatta aklımızı kapattık. (kurban bayramı öncesi yurt dışından gemilerle gelen ithal hayvanların yaydığı kokular bazen bütün şehri kapladı). Şap, şarbon gibi isimleri çok sık duymaya başladık. Son günlerde medyada sık sık dile getirilen şarbon vakaları belki ilgimizi çekiyor tedirgin oluyoruz ama bu konu ile ilgili devlet otoriteleri tarafından alınan önlemler doğru dürüst açıklanmıyor veya açık kaynaklardan medyadan bilgilendirmek adına teferruatlı açıklama ve programlar yapılmıyor. Hâlbuki şarbon hastalığının tedbir alınmaz ise ne kadar öldürücü ve hızlı yayılan bir hastalık olduğu, şarbon mikrobunun biyolojik silah olarak kullanılabildiği ve toplumları savaşmadan zayıflatacak güçsüz bırakacak bir biyoterör saldırı silahı olduğu konusu hep göz ardı edilmekte, toplum bu konuda da duyarsız kalmaktadır. Kimseden bir ses çıkmayınca unutulup gitmektedir. Bizlerin bu hastalığa karşı ne tür bir tedbir almamız gerektiği konusunda dahi yeterli bilgiye sahip olmadığımız düşünülürse
olayın vehameti daha da artmakta olup sonumuzun ne olacağı belirsizliği süregelip gitmektedir (Unutmayın ki yurt dışında et sektöründe çalışanlara, laboratuvar çalışanlarına ve Ordu mensuplarına Şarbon açısı yapılması mecburidir, bizde böyle bir mecburiyet yoktur ). Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) BIOHAZ Paneli tarafından görüşe açılan taslakta, antimikrobiyal ajanların hayvan, bitki ve gıdalarda kullanımının pek çok maddeye dirençli bakteri gelişimine ve gıdalar yolu ile insanlara geçebilecek dirençli bakteri kaynaklı hastalıkların oluşumuna katkıda bulunduğu söylemektedir. Panel, antimikrobiyal dirençli bakterilerin insanlara taşınmasında gıdaların nasıl bir araç haline gelebildiğine dair bazı örnekler tanımlamıştır: - dirençli bakteri taşıyan hayvanlardan elde edilen gıdaların direkt olarak insanlara transfer olması ile gıdanın vücuda alındıktan sonra hastalıklara sebep olması ya da koloni oluşturması; - antimikrobiyal dirençli bakterileri içeren çeşitli kanalizasyon ve çamur atıklarının bulaştığı sularla tarlaların sulanması sonucu taze yiyeceklere bu bakterilerin bulaşması ve vücuda alımları; - hayvansal kökenli gıdalar ya da diğer gıdalar yolu ile antimikrobiyal dirençli bakterinin insan bağırsak florasına yerleşmesi. Taslak görüş, zararlı bakterilerin gıdalar yolu ile insanlara bulaşmasının engellenmesi için gıda zincirinde arttırılan hijyen uygulamalarını da içeren tüm önleme ve kontrol prensipleri yolu ile insanlara antimikrobiyal dirençli bakterilerin bulaşmasının da önlenebileceğini ve kontrol edebileceğini söylemektedir. Bu kadar ironi yeter sanırım daha fazla uzatmanın bir anlamı yok. Ayrıca işlerini düzgün yapanları tenzih ediyorum. İşletmeler su depolarını, tanklarını tamamen boşaltıp diplerinde kalan tortu, çamur, yosun, kireç ve pasları temizleyerek dezenfekte etmelidirler. Su hattında oluşabilecek biyofilm tabakalarını, kireç ve pası da çözmek için depo ile kullanım hatlarını da sirkülasyonla aynı işi yapmalıdırlar. Depo giriş ve çıkışında bulunan su filtrelerini (sediment, karbon) değiştirmeli, dozaj pompa ayarlarını tekrar kontrol etmeli ultra viyole lamlarını değiştirmeli veya temizlemelidirler. (genelde lamba üzerinde biriken kireç ve mineraller lambanın sağlıklı çalışmasına engel olur ayrıca lambaların markasına göre ortalama 3000 saatlik ömrü vardır. Ömrünü tamamlamış olan lambaların muhakkak değiştirilmesi gerekmektedir). Çalışma ortamlarında bulunan pozitif hava kanalları sökülüp yıkanarak dezenfekte edilip tekrar yerine monte edilmelidir. Sökülmeyen hava kanaları kanal içi robot temizleme makinalarıyla temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir. Havalandırma filtreleri değiştirilmeli ve yıkanıp dezenfekte edilmelidir. İşletmedeki su kanalları (giderleri) açılarak çok iyi temizlenmeli ve dezenfekte edilmelidir.
Kırık kapı kolları yenilenmelidir. Aydınlata ışıkları kontrol edilmeli yetersiz yerlere takviyeler konulmalıdır. Dış mekânlardan toz ve dumandan etkilenmemek için asfaltlanmalı, sevkiyat bölümlerindeki hava perdeleri yenilenmelidir. Hijyen paspaslar yenilenmeli, hijyen turnikelerindeki terlik ve çizme yıkama fırçaları kontrol edilerek gerekirse yenilenmelidir. Yıkama, soğutma, duşlama, spreyleme gibi işlem gören nozullar yaz boyunca kireç ve mineral tabakalarınca dolacağından çoğu tıkanmakta olup kontrol edilerek yenilenmelidir. Soğuk, donmuş, şok odalarındaki soğutucu evaparatörler yıkanmalı ve dezenfekte edilmelidir. İşletme içinde kullanılan nem alıcılar soğutma/ısıtma klima ve fanları da aynı işleme tabi tutulmalıdır. İşletme içinde bulunan sinek tutucu cihazların yapışkan bantları değiştirilmeli, lambaların ömrü bittiyse yenilenmeli süresi varsa lambaların üzerinde birikmiş toz ve kirliliklerden uzaklaştırılmalıdır. Havalar soğumaya başlar başlamaz yaz tatilini bitiren bütün haşereler işletmelerin içlerine hücum edeceklerdir. İşletmeler bütün alanlarının hava dezenfeksiyonunu kışa girmeden yapmalı, bu iş için kimyasal biyosidal ürün kullanımı yerine doğal, su bazlı durulama gerektirmeyen, toksik, kanserojen ve korozif olmayan, yüzeylerde kalıntı bırakmayan ürün tercih etmelidirler. İşletme sahipleri, sorumlu müdürler ve çalışanlar HACCP kurallarını gerçek manada uygulamalıdırlar. Çalışan personelin portör muayeneleri muhakkak yapılmalıdır. Tuvalet ve banyolar sil baştan yenilenmeli, kırık tuvalet ve evyeler değiştirilmeli eksik sabunluk, havluluk ve dezenfektanlıklar monte edilmelidir. Makine hatları sökülüp en ince noktasına kadar temizlenip dezenfekte edilmelidir. Makine atlarında, ayaklarında bulunan pas ve kireç lekeleri temizlenmelidir. Ucuz, ruhsatsız ürün kullanmamalıdırlar (üretici firmalardan izin ve ruhsatlarını muhakkak isteyin, beleğeler revize edilmelidir). Geniş spektrumlu ve Sağlık Bakanlığı Biyosidal ruhsatlı ürünler (antiseptik / Dezenfektan) kullanın. Üretici firmanın öneri ve kullanım talimatlarına mutlaka uyun. Denetimden denetime dezenfektan almayın. Konsantrasyon ayarlarınızı muhakkak kontrol edin. Otomatik dozajlama cihazları kullanın. Her iki hafta da bir kullanmakta olduğunuz dezenfektan yerine başka aktif madde içeren ürün kullanın. Mikropların direncini kırın. Kış ayı için tedbirlerinizi almanın tam sırası. Kolaylıklar diliyorum. http://www.immunize.org/vis/turkish_anthrax.pdf http://www.das.org.tr/kitaplar/kitap2005/64-05.pdf
Üretim alanlarında tavanlardaki kırık fayanslar yenilenmeli, kalkmış epoksi yerler tekrar yapılmalıdır.
Eylül 2018 31
Etkinlik
Uno - Gourmet & Ratıonal İstanbul Yemek Sanayicileri ile Gastronometro ’da buluştu
Uno - Gourmet & RATIONAL katkılarıyla, Gastronometro ’da verilen yemek davetinde İstanbul Yemek Sanayicileri Derneği (İYSAD) Yönetim Kurulu üyeleri bir araya geldi. Profesyoneller için hizmet veren UNO Ekmek ve RATIONAL Fırının GASTROMETRO ’da düzenlediği akşam yemeğinde, İYSAD Yönetim Kurulu üyelerini ağırladı. Catering firmaları için profesyonel çözümler üreten UNO ve RATIONAL firmalarının yöneticileri, sektöre yönelik pratiklik kazandıran inovasyonlarını anlattılar. Yıllardır el değmeden, hijyenik koşullarda profesyonel çözümler sunan Uno Ekmek’ in CEO Vekili Evin Pehlivanlı, UNO’nun yeniliklerinden ve dağıtım gücünden bahsetti. Pehlivanlı, “Türkiye’nin lider unlu mamul markası UNO olarak, 30 yıllık bilgi, birikim ve deneyimimizle, yine bir ilke imza attık. Türkiye’nin ilk “sadece donuk” unlu mamul üretimini gerçekleştirerek, yüksek teknolojiye sahip üretim tesisini ve dağıtım ağını kurduk. UNO Gourmet Profesyonel markamızla seçkin iş ortaklarımızın ihtiyaçlarına, en üst kalite standartlarında üretilen donuk unlu mamuller ile çözüm üretmeye devam ediyoruz.
32
Eylül 2018
Sektör lideri olarak, sahip olduğumuz ürün çeşitliliği ve güçlü dağıtım ağımızla, müşterilerimize maksimum memnuniyet sağlıyoruz.” dedi. RATIONAL Kurumsal Şefi Melih Kümbüloğlu RATIONAL ’in catering sektörüne sağladığı avantajları şöyle anlattı. Fırınlarının ürünü koyduğunuz zaman sıcaklığı, nemi ve pişirme süresini ayarlama özelliğine sahip olduğunu belirten Kümbüloğlu,“Siz sadece tek bir tuşa basıyorsunuz ve bittiğinde ürününüzü fırının kapısını açarak alıyorsunuz. 30 kişiye mi yoksa binlerce kişiye mi yemek hazırladığınız da hiç fark etmez. Her mutfak ekibinin istediği gibi mutfakta size kullanım kolaylığı, hız ve istediğiniz yemek kalitesine ulaşmanızı sağlıyor. Bu sayede hem paradan hem zamandan hem de enerjiden tasarruf sağlıyorsunuz. Otomatik temizleme özelliği sayesinde kiri ve kireci algılayarak temizleme için ihtiyacınızın olan işlemi size öneriyor ve gerçekleştiriyor. Ayrıca sağlamış olduğu müşteri memnuniyeti ve servis hizmetleri ile de her zaman sizin yanınızda.” dedi. İYSAD Yönetim Kurulu üyelerinin ağırlandığı yemek davetinde, RATIONAL fırınlarda pişirilen UNO GOURMET’ in lezzetli ürünleri katılımcılara ikram edildi.
Eylül 2018 33
Köşe Yazısı / Toplu Yemek Memnune DEMİREL Gıda Mühendisi demirelmemnune@gmail.com www.memnunedemirel.com.tr
Eğitim Şart
Yıllık tasarruf programlarımızı yaparken eğitim kalemini bunun dışında tutmalıyız. Temel gücümüzü destekleyen beşeri sermayeden tasarruf etmek bana göre en baştan kaybetmeye oynamakla aynı şey demek. Ne istediğinizi düşünün Varmak istediğiniz noktaya odaklanın Firmanızı geliştirmek istiyorsunuz O zaman personelinizin de gelişimine önem vermeniz gerekiyor. Personelin eğitimine yapılan yatırım firmanızı geliştirmeye yaptığınız bir yatırımdır Mutfak çalışanlarımızı ele alalım ; Eğitim seviyelerini düşündüğümüzde onların eğitimi bir öncelik olarak karşımıza çıkacak. Evet belki eğitim veriyoruz fakat zorunluluk başlığı altında hatta çoğu işletmede hala kalite denetimleri için üstünde çok da durulmadan yapılıp geçiliyor , yapılmadığı halde yapılmış gibi gösterildiğini düşünmek bile istemiyorum ) Sizin için eğitime bakış açısı böyle olunca onlar için sıkıcı ve kayıp bir zamandan öteye gidemeyecek. %80'i bu zamanı kalan işlerini bitirmekte kullanmayı tercih edeceklerdir .Bu süreci gerçekten dinleyerek geçiren personel sayısı %10 ların üzerine çıkamayacak.Eğitimden birkaç gün sonra uygulama esnasında ufak sorular sorarak da bunu gözlemleyebilirsiniz. Onlar için daha eğlenceli ve bireysel katılımı arttıracak yöntemlerle eğitimi zorunluluk halinden çıkararak ,kendilerinin eğitimi talep etmesini sağlamanız önemli . Küçük ödül sistemleri oluşturulabilir ; Eğitim sonu yapılacak mini sınavı ve uygulamayı en iyi puanla geçenlere bir gün mesai hediye gibi…vs
34
Eylül 2018
Daha değerli hissetmelerini sağlayacak bir kokteyl ortamı içinde de yapabilirsiniz , lütfen kokteyl hazırlığını kendileri yapmasın .(bu durumun özel hissettirmesi mümkün olmaz ) Konuları bölüştürerek onların anlatımını isteyebilirsiniz sorumluluk verilmesi kendilerine güvenildiğini hissettirir ve eğitime daha fazla önem verebilirler. Departman eğitimleri de aksatılmamalı ; Departmanlara kendi bölümleriyle alakalı bilgilendirici ve kendilerini geliştirici uygun periyotlarda eğitim verilmeli . İnsan kaynakları, muhasebe, satış, kalite, her bölümünüze uygun seminerler ve eğitimler düzenleniyor bunlar için ufak bütçelerle eğitimlere katılım sağlamalısınız . Dünya değişiyor , bilgi sonsuz bir şekilde form değiştirerek kendini yeniliyor siz ve çalışanlarınızda bu yeniliğin gerisinde kalmamalısınız. Maksimum verimde bilinçli ve işini bilen personelle çalışmak sizi o mükemmel tabloyu sunmaya daha fazla yaklaştıracaktır. Evet işler bir şekilde yürür , kimse aksini söylemiyor. Eğitimi kısabiliriz, bütçede ufak bir açığı kapamış gibi oluruz . Maaşı kısabiliriz eski personeli çıkarıp düşük maliyetli minimum düzeyde iş yapanları alabiliriz. Belki kısa vade de kazanıyor görünürüz fakat uzun vade de kaybetmemiz kaçınılmazdır. Tabii ki işini verimli bir şekilde yapmayan personeli de elinizin altında bulundurun ona yatırım yapın demek istemiyorum. Verim aldığınız personeli kaybetmeyin Ve onların eğitimine gereken önemi verin . Sevgiyle kalın
Yarışma
2018’in Top Chef ’i açıklandı
Türkiye'nin lider toplu yemek ve destek hizmetler sağlayıcısı Sofra/Compass Group Türkiye’nin bu yıl 6. kez düzenlediği geleneksel “Top Chef 2018” Yarışması’nın birincisi belli oldu. Büyük finali için, Türkiye genelinde yapılan bölgesel seçmelerle Sofra/Compass Group Türkiye’ye bağlı olarak çalışan şefler kıyasıya mücadele ettiler. Toplamda 95 şefin bir araya geldiği elemelerde Top Chef 2018’in büyük finali için yarışacak 7 şef belirlendi. Jüri üyeliğini, Gastronometro Direktörü Maximillian J.W. Thomae, Yazar Deniz Gürsoy, Yemek Kültürü Araştırmacısı Nilhan Aras, Gastronometro Yönetici Eğitmen Şef Vedat Demir ve İşletmeci Şef, Yeme-İçme Yazarı Özlem Mekik’in yaptığı yarışmada birinciliği Şef Uğur Bostancıoğlu kazandı.
Bu yılın konsepti “Sürpriz Zorluklar” Büyük bir ilgi ile takip edilen geleneksel Top Chef Yarışması’nın bu yılki konsepti “Sürpriz Zorluklar” oldu. Finale kalan 7 profesyonel şeften,
60 dakika içerisinde 3 farklı tabak sunumu hazırlamaları istendi. Şeflerin tüm bilgi ve becerilerini kullanarak hazırladığı yemek tabakları jüri üyeleri tarafından test edildi. Lezzet, sunum, yaratıcılık, mutfak teknikleri, hijyen ve zamanlama gibi kriterlerin göz önünde bulundurulduğu değerlendirmeler sonucunda jüri birinciyi belirledi. Ödül töreninde konuşma yapan Sofra / Compass Group Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Nihat Kartal, “Top Chef yarışmamıza duyulan ilgi, burada yaşanan heyecan, takımdaşlık ve tatlı rekabetler büyük Sofra Ailesi’nin ruhunu yansıtıyor. Bu yıl da birinciyi seçmekte zorlandık. Ancak burada amacımız sadece yarışmak değil. İlk kez 2012 yılında başlayan ve geleneksel hale gelen Top Chef, günümüzün en yaratıcı ve popüler meslekleri arasında gösterilen aşçılığın çok daha ileri seviyelere taşınması ve gastronomi kültürünün gelecek nesillere taşınması, ülkemizi uluslararası arenalarda temsil edecek aşçıların daha çok cesaretlendirilmesi adına önemli fırsatlar barındırıyor” dedi.
Eylül 2018 35
www.tamamutfak.com.tr
■ Yerinde yemek üretimi ■ Taşıma yemek■ Özel İkramlar ■ Restoran
1979 yılından bu güne toplu yemek üretimi, restoran - kafeterya işletmeciliği ve özel ikram hizmetleri veren, sektörün butik firmasıdır. Güvenli / güvenilir ve lezzetli yemekleri; sürdürülebilir kalite, teslimat ve fiyat prensiplerine uygun olarak üretmek için düşünüyor, planlıyor, projelendiriyor ve çalışıyoruz.
İLETİŞİM İkitelli Atatürk Mah. Marmara Sanayi Sitesi Yönetim Binası No:3 K.Çekmece - İstanbul 36
Tel:+90 212 550 00 15 Faks:+90 212 494 29 69 info@tamamutfak.com.tr. Eylül 2018
Kırmızı Et
Son günlerin kırmızı et özelinde ortaya çıkan şarbon hastalığı konusunda Sultan Et Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Bılıkçı açıklamalarda bulundu., Bılıkçı açıklamasında şarbonla mücadele yöntemlerini ve firmalarında bu konuda neler yaptıklarını anlattı Son dönemde ülkemizin gündeminde olan şarbon, hasta hayvanlardan insana geçebilen ve hem hayvan hem de insan için öldürücü olabilen tehlikeli bir hastalıktır. Ülkemizde de uzun süredir görülen bu hastalığa karşı Tarım ve Orman Bakanlığı öncülüğünde yıllardan beri mücadele edilmekte ve önlemler alınmaktadır. Ancak hastalığa sebep olan bakterinin doğada zor koşullarda dahi uzun süre canlı kalabilmesi hastalığın tamamen ortadan kaldırılamamasına neden olmakta ve sürekli hastalıkla mücadele gerektirmektedir. Bu nedenle besihaneden başlayıp mezbahalara kadar olan tüm aşamalarda bu kontrol önlemlerinin uygulanması gerekmektedir. Hali hazırda uygulanmakta olan sistemde besilik hayvan yetiştiren çiftliklerde periyodik aşılamalar yapılmaktadır. Bununla beraber kesime gönderilecek hayvanlar İlçe Tarım Müdürlüklerinde görevli resmi veteriner hekimin onayıyla kesimhanelere yollanmakta ve fiziksel olarak hasta olduğundan şüphelenilen hayvanlar bu aşamada karantinaya alınmaktadır. Buna ek olarak kesimhanelerde yine İlçe Tarım Müdürlüğünde görevli resmi veteriner hekimlerin gözetiminde kesimler gerçekleştirilmekte ve tüketiminde herhangi bir sakınca olmadığı gözlemlendikten sonra karkas etler üretim için işletmelere alınmaktadır. Çiftlikten kesimhaneye kadar olan tüm bu süreç resmi kayıtlar altında ve kulak küpe numaraları üzerinden hayvan izlenebilirliğini sağlayabilecek şeffaflıkta ilerlemektedir.
Tüketiciler gıda güvenliğini ön planda tutan işletmelerin ürünlerini tercih etmeli
Benzer entegre et işletmelerinde olduğu gibi firmamızda da gıda güvenliği sistemi gereği olarak tüm bu yasal süreç tamamlanmadan et parçalama işlemi yapılmamakta ve sonrasında etlerin en uygun şarlarda işlenebilmesi için bünyemizde bulunan veteriner hekimlerimizin kontrolü altında sonraki aşamalar gerçekleştirilmektedir. Ancak her alanda olduğu gibi gıda alanında da olabilen kayıt dışı işletmelerde kontrolsüz ve yasal prosedürlerden geçmeden üretilen ürünler gıda güvenliğini ve dolayısıyla insan sağlığını tehdit edebilmektedir. Son dönemde yaşadığımız durumda da gözüktüğü üzere kesim öncesi ve sonrası olması gereken kontrolleri yapabilecek uzman veteriner hekim onayı alınmadan piyasaya sunulan etlerde şarbon hastalığı görülmüş ve kamuoyunda et tüketimine yönelik tedirginlik oluşmuştur. Gıda üretiminde görülebilecek riskleri bilen ve buna göre önlemler alan, bu önlemlerin sürekliliğini takip edecek uzman kadro barındıran profesyonel işletmeler bu durumdan zarar görmüştür. Fiziksel gelişim için elzem proteinleri içeren et ve et ürünleri, uygun ve kontrollü koşullarda işlendiği sürece insan sağlığı için gerekli bir besindir. Bu nedenle de tüketicilerimizin gıda güvenliğini ön planda tutan profesyonel işletmelerin ürünlerini tercih etmesini önermekteyiz.
Mustafa BILIKÇI
Sultan Et Yönetim Kurulu Başkanı Eylül 2018 37
Kısa Haberler
Sirha istanbul gastronomi sektörünü 6. Kez bir araya getiriyor
Gastronomi sektörünün en büyük buluşması olarak nitelendirilen ve üstün kalite anlayışı ile Türkiye’de fark yaratan Sirha İstanbul, 6. kez kapılarını açmaya hazırlanıyor. Bu sene 29 Kasım – 1 Aralık 2018 tarihleri arasında Harbiye’deki İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirilecek olan Sirha İstanbul bir kez daha Türkiye’nin zenginliklerini dünya mutfakları ile buluştururken, dünya mutfaklarındaki yenilikleri de Türkiye’de sergileyecek. 2017’deki Sirha İstanbul’a gıda ve içecek ürünlerinden mutfak ekipmanlarına, pasta-fırıncılık ürün ve ekipmanlarından mobilya ve sofra üstü takımlarına, tekstil ve hijyenden teknolojiye kadar uzanan geniş bir yelpazede yüzlerce katılımcı yer aldı. 2017’de Sirha İstanbul’da yer alan katılımcı ve marka sayısı bir önceki yıla göre yüzde 45’lik artışla 431’e ulaşırken, fuar 11.379 profesyonel tarafından ziyaret edildi. 2018’de ise bu sayının 13 bine ulaşması bekleniyor.
2018 yılında Omnivore başrolde
Sirha İstanbul büyümeye devam ediyor
Gastronomi sektöründe çatı görevi gören Sirha İstanbul’da, tüm bu etkinliklerin yanı sıra sektördeki yerel ve uluslararası son trendler, yenilikler, sektörün ihtiyaçları ve beklentileri özel konferanslarda masaya yatırılacak.
Türkiye pazarını oldukça önemseyen Sirha, geçtiğimiz sene başladığı yurt dışı alım heyeti çalışmalarını bu yıl da devam ettiriyor. Balkanlar ve Ortadoğu ülkelerinden önemli ve yeni satın almacılar bu yıl Sirha İstanbul’u ziyaret edecek.
Sodexo Türkiye’ye Yeni Kadın CEO Dünya Devi Sodexo’nun Türkiye Liderliğini Eda Uluca üstlenecek Yaşam kalitesi hizmetlerinde dünya lideri olan Sodexo Avantaj ve Ödüllendirme Hizmetleri A.Ş.’nin İcra Kurulu Başkanlığına Eda Uluca getirildi. Eda Uluca, Lise öğrenimini Avusturya Lisesi’nde tamamladıktan sonra Boğaziçi Üniversitesi İşletme Bölümü’nden 1994 yılında mezun oldu. Çalışma hayatına Koç 38
Eylül 2018
Öte yandan, Sirha İstanbul’da geçen yıl ilgi gören pek çok etkinlik bu yıl içerikleri daha da geliştirilmiş olarak yer bulacak. Bu yıl heyecanla beklenen etkinlikler arasında Omnivore başrolde olacak. Mutfakta Yaratıcılık Festivali olarak dünyanın önemli gastronomi merkezlerinde düzenlenen Omnivore’un İstanbul ayağı, her sene olduğu gibi 2018’de de Sirha İstanbul kapsamında düzenlenecek. Fuar kapsamında 3 gün boyunca sürecek Omnivorius Partisi ve pek çok etkinlik de katılımcı ve ziyaretçiler için fark yaratan etkinliklerin başında gelecek. Sirha İstanbul’da bu seneki bir diğer yenilik ise yükselen bir trend olan dondurmaya özel bir alan olacak. Sunum ve workshoplarla sektörün beklentilerine yanıt verecek olan bu alanla, Sirha İstanbul sektörde fark yaratmaya devam edecek.
Grubu bünyesinde başlayan Uluca, sonrasında sırasıyla Digital Corporation, SAP ve Oracle firmalarında satış ve pazarlama alanında Türkiye ve Doğu Avrupa, Orta Doğu ve Afrika bölgelerini kapsayan yöneticilik görevlerinde bulundu. 2011-2014 yılları arasında Turkcell’de büyük ölçekli kurumsal müşterilerden sorumlu Satış Direktörü olarak görev yapan Uluca, Sodexo’daki görevinden önce de Microsoft Türkiye’de Kurumsal Hizmetlerden sorumlu Genel Müdür Yardımcılığı görevini yürütmekteydi. Eda Uluca, bilgi teknolojileri sektöründeki deneyimi ile Sodexo’nun küresel dijitalleşme vizyonunun Türkiye’deki liderliğini üstlenecektir. Aktif olarak sporla ilgilenen ve seyahat etmeyi seven Eda Uluca, evli ve bir çocuk annesidir.
Turşu kuralım
Her turşu probiyotik değil... Diyetisyenden probiyotik turşu tarifi ile…
Biberi, fasulyesi, kornişonu, lahanası… Büyük bir keyifle yediğimiz turşu, lezzetinin yanı sıra bugünlerde tam da ihtiyacımız olan ‘gücü’ sağlamada da bire bir. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için önde gelen fermente besinlerden biri olan ev turşusu, bağırsak sistemi başta olmak üzere sağlığımız için kritik önem taşıyan dost probiyotik bakterileri almamızı da sağlıyor. Acıbadem Taksim Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilan Eker “Sağlığı tüm yönüyle etkileyen bağırsak mikrobiyotasını desteklemek için besinsel probiyotik kaynaklarının tüketimi oldukça önemli. Ancak her turşu bağırsaklara canlı gidebilecek probiyotik bakterileri sağlamıyor. Bağırsaklara dost probiyotik bakteri içeren turşular, ülkemizde geleneksel olarak yapılan turşulardan biraz farklı” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilan Eker, probiyotik bakterilerden zengin turşu yapmanın püf noktalarını anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Mevsiminde ve organik sebzeleri kullanın Sebzelerin doğal florasında bulunan yararlı bakteriler fermantasyon sürecinde kritik rol oynuyor. Ancak tarımda kullanılan ilaçlar (pestisitler) hem bu florayı bozabiliyor hem de sağlığımızı olumsuz etkileyebiliyor. Mevsiminde ve organik olarak yetiştirilen sebzeleri kullanmak probiyotik açıdan zengin bir turşu yapımı için önemli.
Probiyotik bakterilerce zenginleştirin
Bağırsak dostu ev turşusu yapmanın sırları
Fermente süt ürünleri, özellikle de kefir, probiyotik bakterileriler açısından oldukça zengin bir besin. Turşu yapılırken kefir, kefir altı suyu ya da peynir altı suyu kullanımı turşunun da probiyotik içeriğini güçlendiriyor. Bu şekilde kefirde ve sebzelerin doğal florasında bulunan bakteriler ile iyi bir çeşitlilik oluşturuyor.
Fermantasyon için uygun ortam yaratın Sağlıklı bir turşu için temiz ve cam bir kavanoz kullanılmalı. Sebzelerin kavanoza sıkıştırılarak konulması ve salamura suyunun sebzelerin üzerini geçmesi diğer önemli unsurlar. Turşuyu, fermantasyon sürecinin tamamlanması için oda sıcaklığında ve karanlık bir ortamda ortalama 7-10 gün bekletin. Turşu olduktan sonra soğuk ve karanlık bir ortamda muhafaza edin.
Kaya tuzu ya da deniz tuzu kullanın Beslenme ve Diyet Uzmanı Dilan Eker “Lakto fermente bir turşu için tuz olmazsa olmaz bir unsur. Tuz, fermentasyon sırasında iyi bakterilerin aktivitesini artırırken bozulmayı yavaşlatır. Turşu suyunun bulanık olmaması ve sebzelerin çok fazla yumuşamaması için zengin mineral içeriğine sahip kaya ya da deniz tuzu kullanın. Bu arada turşuyu lezzetine kanıp -tuz içeriğinden dolayı- aşırı tüketmeyin” diyor.
Eylül 2018 39
Köşe Yazısı / Hukuk
Gülden TÜRKYAMAN
Avukat
gulden@turkyaman.com
İşçilerin İşyerinde Gıda Zehirlenmesi Yaşamaları Halinde Hakları İşverenin yükümlülüğü, çalışanlarının işle ilgili sağlık ve güvenliğini sağlamaktır. Bundan dolayı çalışanların işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen iş kazalarında işverenin sorumluluğu bulunmaktadır. İşyerinde yedikleri yemekten dolayı gıda zehirlenmesi durumu da açıkça iş kazası kapsamındadır. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13.maddesi uyarınca iş kazası; a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada, b) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle, c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda, d) Kanun'un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt vermek için ayrılan zamanlarda, e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen “engelli hâle getiren” olaydır. Maddenin a bendi uyarınca; bir olayın iş kazası sayılabilmesi için sigortalının işyerinde bulunduğu sırada meydana gelen bir olay olması (yapılan iş ile ilgili olup olmadığına bakılmaksızın) ve sigortalıyı hemen ya da sonradan bedenen veya ruhen engelli duruma getirmesi yeterlidir. Dolayısıyla işyerinde gıda zehirlenmesi yaşanması da iş kazası kapsamında olup; yine Kanun’un 13. Maddesi uyarınca durumun çalıştıran işveren tarafından, o yer yetkili kolluk kuvvetlerine derhal ve Kuruma da en geç kazadan sonraki üç işgünü içinde bildirilmesi gerekmektedir. Zehirlenmeye sebep olan gıdaların numunelerinin alınarak saklanması yerinde olacaktır. Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 16. Maddesi uyarınca, İş kazası veya meslek hastalığı sigortasından sağlanan haklar şunlardır: - Sigortalıya, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi. - Sigortalıya sürekli iş göremezlik geliri bağlanması. - İş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölen sigortalının hak sahiplerine, gelir bağlanması. - Gelir bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilmesi. - İş kazası ve meslek hastalığı sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilmesi. İşçi veya destekten yoksun kalan yakınları SGK tarafından karşılanmayan kısım için ayrıca İşverene dava açma hakkına sahip oldukları gibi; SGK tarafından da yaptığı ödemeler için işçiyi gözetme borcunu yerine getirmeyen İşverene karşı rücu davası açılabilir. Kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde, iş kazası, meslek hastalığı, vazife malullüğü ve ölüm hallerinde bağlanması gereken gelir ve aylıkların, hakkın kazanıldığı tarihten itibaren beş yıl içinde istenmeyen kısmı zamanaşımına uğrar. İşyerinde gıda zehirlenmesi (iş kazası) yaşayan işçiler ayrıca, işverenin işçiyi gözetme borcuna aykırı davrandığı gerekçesiyle uğradıkları bedensel zararların tazminini de isteme hakkına sahiptirler. 40
Eylül 2018
Süt ürünleri
Peyniri buzlukta saklamak sağlıklı mı?
SÜT ÜRÜNLERİ TÜKETİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER Gıda Güvenliğinizden Ödün Vermeyin
Kaya Çiftliği Gıda Mühendisi Derya Kaya Bulut, süt ürünlerini satın alırken ve saklarken dikkat edilmesi gerekenler konusunda açıklamalarda bulundu.
Sağlıklı nesiller için sağlıklı ürünler... "1980'li yıllarda küçük bir mandıra olarak Edirne'nin İpsala ilçesinde üretime başlayan Kaya Çiftliği müşterilerine doğal ve kaliteli kahvaltılık ürünler sunarak sağlıklı nesillerin yetişmesine katkı sağlamak için çalışıyor. Bizim olmazsa olmaz üç belgemiz var: Gıda Güvenliği Yönetimi, Kalite Yönetim Sistemi ve Helal Gıda Sertifikası. Tüketiciler ürünleri satın alırken bu belgelere mutlaka dikkat etmeliler" diyen Derya Kaya Bulut, gıda güvenliği ve süt ürünlerinin saklama koşulları hakkında şu bilgileri verdi:
Süt ürünleri alırken dikkat edilmesi gerekenler - Alınan ürünlerin son tüketim tarihine dikkat edilmeli. - Ambalajı deforme olmuş ürünler alınmamalı. - Etiket bilgileri ve içindekiler kısmı mutlaka okunmalı. - Sokak ortasında açıkta satılan, içerik bilgileri, etiketi ve denetimi olmayan ürünlerden uzak durulmalı. - Ortalama olarak 11 kilo sütten 1 kilo peyniri üretildiği baz alındığında süt fiyatının bile altında olan ürünler tercih edilmemeli.
Süt ürünleri nasıl saklanmalı? Süt ürünlerinin +4 / 6 derecede buzdolabında saklanması gerektiğini belirten Derya Kaya Bulut, saklama koşulları konusunda şu önerilerde bulunuyor: Süt ürünlerinin raf ömürleri değişiklik gösterebiliyor. Örneğin kaşar peyniri için raf ömrü altı ay iken tereyağı için bu süre üç ile altı ay arasında değişiyor. - Soğuk-sıcak gören ürün daha çabuk bozulur. Bu sebeple yoğurdu ya da peyniri sofrada bekletip tekrar buzdolabına koymak yerine kullanılacak miktarda ürünün buzdolabından çıkartılması gerekir. Aksi takdirde ürünün ömrü azalır, aroması ve yapısı bozulur. - Ürünler, soğuk zincir kırılmadan 4 ile 6 derece arasında muhafaza edilebilir. - Peynirler uzun süre dışarıda kaldığında kendini salar, dolaba koyduğunuzda kendini tekrar toparlasa da yavaş yavaş aroması ve yapısı bozulur. - Saklama kaplarının ve poşetlerinin da gıdaya uygun ve sertifikalı olmasına dikkat etmek gerekir.
Eylül 2018 41
Yönetim
Göker Akduman Profesyonel hayatın kariyer basamaklarında ilerlemenin veya ilerleyememenin en büyük etkeni doğru iletişimdir. İletişim doğrudan başarımızı etkileyen ve hedeflerimize çok daha kısa süre içerisinde varmamızı sağlayan bir faktördür. İş hayatımız doğal olarak birçok ilişkiyi içerir. Yönetici-çalışan; çalışan-yönetici; müşteri-biz; biz-müşteri. Başarı ve performansımız ise bütün bu ilişkilerin iyi yönetilmesine bağlıdır. Kariyerinizdeki ışığınızı, gerek ekibinizin parçası olan çalışanlarınız gerekse yöneticileriniz ve müşterilerinizle olan iletişiminizle yakalayabilirsiniz. Bu sebeple, ister yönetici ister çalışan isterseniz müşteri olun sağlıklı iletişim kurmanın yollarını bulmalısınız.
01
Çalışanlarınızla güçlü ilişki kurmak için Onların fikirlerini önemsediğinizi hissettirin
Çalışanların, yöneticisinin düşüncelerine ve önerilerine ne kadar çok önem verdiğini hissetmeleri gerekir. Yönetici bu konuyla ilgili düşüncesini kararlı bir şekilde belirtmesi yerine bir öneri olarak sunabilir ise çalışanların önerilerini dikkate alacağının mesajını vermiş olur. Bu durum çalışanların da aidiyet duygusu yaratmasını sağlar. Böylelikle çalışanlarında “hata yapabilirim” korkusunu yok ederken, onların güvenini de kazanır.
02
Müşterinizi dinleyin
Hangi sektörde faaliyet gösterirseniz gösterin değişmeyen bir kural vardır. Sadece müşterinizi dinlemek. Bunu yaparken de sizin ne düşündüğünüzün önemi olmadığına odaklanın. Müşterinizi dinlediğiniz taktirde müşteriniz beklentilerini yaratmanız gereken ürünün veya projenin özelliklerini belirtir. Sadece dinlemekle bile müşterinizi mutlu edebilir, hatta işin en zor kısmını atlatmanıza yardımcı olabilirsiniz. Yeterki müşterinize gerçekten ilgilendiğinizi belli edin. Müşterinin kendisini değerli hissetmesi, işin iyi bir şekilde tamamlanacağınızın güvenini verirsiniz.
03
Müşteri iseniz; talebinizi, isteklerinizi net ve açıkça ortaya koyun
Kimi zaman sizin müşterileriniz olur, kimi zaman da siz müşteri konumunda olursunuz. Müşteri olduğunuz zaman beklentilerinizi ve işin sırlarını açıkça belirtmelisiniz. Sonuçta birlikte çalıştığınız diğer firmayı siz yönlendiriyorsunuz. Net bir şekilde taleplerinizi sunmalısınız ki işin sonucunda doğru ürün veya hizmet ortaya çıksın. Böylelikle siz de zaman ve iş tasarrufu sağlamış olursunuz.
04
Yönetici olarak kendinize özgü iletişim sisteminizi kurun
Profesyonel hayatınızın ilk yıllarında iletişimin gücünü öğrenmek için mutlaka bir akıl hocasına ihtiyacınız olur. Bunu çok rahat bulabilirsiniz. Yıllar geçtikçe akıl hocalarından uzaklaşıp; siz yönetici konumuna geldiğinizde ise kendinize has bir iletişim sistemi yakalarsınız. Vermek istediğiniz mesajı doğru bir şekilde
42
Eylül 2018
i k a d n ı s a y n ü d İş iletişimi doğru yönetmek için 9 öneri
ifade edebilmek için olayları basite indirgeyerek sunabilirsiniz. En iyi nasıl söyleyebileceği hususunda fikir yürütebilir, hatta dikkatinizi yoğunlaştırıp karşınızdaki kişinin verilen mesajı alıp almadığını kontrol edebilirsiniz.
05
İster yönetici, ister kariyerin başında biri olun mutlaka görüntüye önem verin
Yapılan araştırma sonuçlarına göre söylediğimiz sözler ile karşımızdakini ancak yüzde 7 oranında ikna edebiliriz. Bu iknada hareketlerimizin oranı yüzde 7, ses tonumuzun oranı ise yüzde 38’dir. Geri kalan yüzde 55’i ise görüntümüz oluşturur. Yani insanlar ile ilk karşılaşmamızda bizi dinlemelerini sağlayanlar en önemli konu giyim kuşamımızdır. Önce giysilerimiz ile karşılanır, daha sonra bilgilerimiz ile de uğurlanırız.
06
Yaratıcılığı desteklerseniz bir adım öne geçersiniz
Çalışma biçiminiz ne kadar sıradanlığı hedeflerse o kadar lider olma şansını yok edersiniz. Yaratıcılık ise sunduğumuz hizmet veya ürünü farklılaştırmanıza ve bir adım öne geçmenizi sağlar. Bunun için çalışanlarınız yaratıcılığa imkan sağlayacak iletişim gücünü hep kullanmalıyız. Mutlaka çalışanlarımızı dinlemeliyiz. Bu sebeple çalışanlarımıza fikir sormanız sizi zayıf göstermez; ileri görüşlü bir lider konumunda algılanmanızı sağlar. Yönetici olarak sizin göreviniz çalışanlarınızı rakip olarak görmektense onların önlerini açacak başarıyı yakalamaktır. Demoralize olduklarında cesaret arttırıcı konuşmalar ile onları motive etmek de görevlerinizin en önemlilerindendir.
07
Kararlarınızın arkasında durun ve söz verdiğiniz konuları yerine getirin
Gerek çalışan gerekse yönetici bir konu için söz verdiyse dediğini mutlaka yerine getirmelidir. İnsanların size güvenmesi iş hayatınızdaki başarının anahtarıdır. Sözlerinizi yerine getirmeniz imajınızı olumlu noktaya taşırken sizinle iş yapmak ve birlikte çalışmak isteyenlerin sayısı artar. Buda sizin itibarınızı olumlu olarak etkiler.
08
Yönetici, çalışan demeyip çözüm ve uyarana önem verin
Ekibinizin çözüm ve uyarılarına kulak verirseniz başarısız olma şansınız azalır. Basit ve sıradan olduğunu düşündüğünüz, gözden kaçırdığınız fikirler, hiç beklenmedik bir zamanda size yardımcı olabilir. Çalışanlarınızla ilgilenmeyi ihmal etmeyin. Fikirlerine önem verin. Belki aradığınız çözümler o derslerin içerisinde gizlidir.
09
Başarının ekip işi olduğunu nnutmayın
Arada tatlı rekabetler olsa bile hedefe birlikte ulaşılacağına inanmalıyız. Geride kaldığımız zamanlarda bile ekip arkadaşlarımızın açığımızı kapatacağını ve arkamızdan yetişeceğini bilmenin rahatlığına sahip olup, işimize odaklanmalıyız.
Beslenme
Sağlıklı beslenerek hem cildinizi hem de bedeninizi koruyun Cildimiz, nemini ve parlaklığını kaybettiğinde yorgun ve sağlıksız bir görünüme sahip oluruz. Daha sağlıklı, canlı ve parlak bir cilde sahip olmak için kişisel ihtiyaçlarımıza uygun cilt bakımı kadar doğru beslenme alışkanlıklarını kazanmak da büyük önem taşıyor. Sofra / Compass Group Türkiye Ülke Diyetisyeni Emel Terzioğlu Arslan, et, süt, tahıl, sebze, meyve ve yağ grubundaki sağlıklı besin öğelerini yeterli ve dengeli bir şekilde tüketmenin cilt sağlığı için olmazsa olmazlar arasında yer aldığını söylüyor ve önerilerini sıralıyor.
Bal yaşlanmayı geciktirir, hindistan cevizi yağı cildin nemini korur Cilt sağlığı konusunda en etkili besinlerden biri de baldır. Bal, cildin nemini korumasına ve yaşlanma etkilerinin azalmasına yardımcı olur. Ayrıca cilde parlaklık verir. Cildin neminin korunmasına yardımcı olan bir diğer besin ise hindistan cevizi yağıdır. İçerdiği E vitamini sayesinde cildin nemli, yumuşak ve kırışıklıklardan arınmış bir hale gelmesini sağlar.
C ve E vitamini yönünden zengin yiyecekler tüketin
Mucizevi bir besin “Ananas”
C ve E vitaminleri cilt sağlığının en büyük destekçilerinden. Antioksidan kapasitesi yüksek olan bu vitaminler, güneş ışığı, sigara ve çevre kirliliği gibi cilde zarar veren etkenlerle savaşarak deri hücrelerindeki DNA hasarını azaltır ve cildi korumaya yardımcı olur. Bu nedenle turunçgiller, yeşil yapraklı sebzeler, karnabahar, yeşil biber, brokoli gibi C vitamininden zengin yiyecekleri beslenmenize dahil etmeniz gerekiyor. Bitkisel yağlar, badem, fındık, ayçekirdeği gibi gıdalar ise iyi birer E vitamini kaynağıdır.
Ananas, cildi yumuşatır ve güneşin neden olduğu olumsuz etkilerden cildin korunmasını sağlar. İçerdiği bromelain enzimi hem ciltteki gözeneklerin temizlenmesine yardımcı olur hem de iltihaplanmayı önler.
Anavatanı Orta Amerika olan ananas, günümüzde tüm tropik bölgelerde yetişiyor ve kolayca ulaşılabilen bir meyve. İçeriğindeki bromelain enzimi sayesinde sağlık üzerinde birçok olumlu etkiye sahip. Ayrıca bol miktarda antioksidan, vitamin ve mineral içeriyor.
Biotin ve selenyum cilt sağlığınız için biçilmiş kaftan
Su olmazsa olmaz!
Cilt sağlığı söz konusuysa bir diğer önemli vitamin de biotindir. Biotin, deri, tırnak ve saç hücrelerinde bulunur. Eğer yeterli miktarda alınmazsa dermatit ve saç dökülmesi gibi durumlara yol açabilir. Biotin yönünden en zengin besinler ise muz, yumurta ve yulaf ezmesi. Diğer bir yandan selenyum, bakır ve çinko da cilt sağlığını destekleyen en önemli mineraller arasında yerini alıyor. Özellikle selenyum antioksidan etkisi sayesinde cildi güneşin zararlı etkilerine karşı koruyor. Yumurta, sarımsak ve deniz ürünleri bol miktarda selenyum içerir.
Suyun, bir şifa kaynağı olduğunu hemen hepimiz biliyoruz. Cilt sağlığımız için gün içerisinde tükettiğimiz su miktarı çok önemli. Su, cildin kurumasını önler, hücre yenilenmesini ve metabolizmanın daha iyi çalışmasını sağlar. Bu nedenle bol su içiniz. Bunlardan uzak durun Son olarak en önemli noktalardan biri de cildimize zarar veren etkilerden uzak durmaktır. Alkollü içecekler, mayonez, salam, sosis, sucuk gibi şarküteri ürünleri, yağlı ve şekerli hamur işleri, salamura gibi çok tuzlu gıdalar sağlıklı bir cilt için uzak durmamız gereken besinler arasında yerini alıyor.
Eylül 2018 43
Beslenme
Ege Bölgesi Narenciye Rekoltesinde rekor artış
Bu yıl herkes C vitaminine doyacak
Narenciye ürünlerinin Ege Bölgesi’ndeki rekoltesi 2018/19 sezonunda, bir önceki sezona göre yüzde 61’lik artışla 688 bin 283 ton olarak tahmin edildi. Bu yıl Narenciye rekoltesinin yüksek olduğunu, ihracatla rekoltenin katma değere dönüşmesi için çaba göstereceklerini anlatan Ege Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Uçak, Türkiye’nin 2017/18 sezonunda 850 milyon dolar olan narenciye ürünleri ihracatını, 2018/19 sezonunda 1 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini söyledi. Ege Bölgesi’nde 2018/19 sezonunda 369 bin 754 ton portakal rekoltesi bekleniyor. 2017/18 sezonundaki portakal rekoltesi ise; 272 bin ton olmuştu. Portakal rekoltesinde yüzde 36’lık artış öngörülürken Muğla 310 bin tonluk portakal rekoltesi ile aslan payını aldı.
Geçen sezon 102 bin ton olan mandalina rekoltesi, bu yıl yüzde 132’lik artışla 238 bin tona ulaştı.
Ürün kalitesi çok iyi Narenciye rekoltesindeki artış yanında ürün kalitesinin de çok iyi olduğunu dile getiren Hayrettin Uçak, “Bu yıl hava koşullarından dolayı 15-20 gün erkencilik var. Üreticimizin emeğinin karşılığını alması için ihracat pazarlarında etkin bir pazarlama yürüteceğiz. Döviz kurlarının ihracatımıza olumlu etki etmesini bekliyoruz.
Mandalina ihracatta lider
Türkiye, 2017 yılında 850 milyon dolarlık narenciye ihracatına imza atarken, narenciye ihracatı 2016 yılında 880 milyon dolar olmuştu. Narenciye ihracatı yüzde 3 gerilerken, Mandalina 335 milyon dolarlık ihracatla zirvedeki yerini korudu.
“Başarılı olmak için ürün ve hizmet değil, çözüm satacaksınız” Perakende sektörünün en büyük çatı örgütü konumunda olan TPF, ITE Turkey tarafından TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi'nde 26’ncısı düzenlenen organizasyonda TPF üye kampının konuğu Prof. Dr. Emre Alkin oldu. Türkiye'nin dört bir yanından PERDER üyelerinin katılımı ile gerçekleşen üye kampının açılış konuşmasını gerçekleştiren TPF Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı ve Doğu Anadolu PERDER Başkanı Ömer Düzgün, "TPF çatısı altında toplanan yerel zincirlerin 4 bine yaklaşan mağaza sayısı ile yıl sonunda yüzde 15 büyümeye imza atmayı hedeflediklerini söyleyen Düzgün, "Yılbaşında belirlediğimiz hedefleri değiştirmedik. 2019 başında TPF çatısı altında toplam istihdam sayımızı 73 bine, ciroda ise yüzde 15 büyümeye imza atmayı hedefliyoruz" açıklamasını yaptı.
“Dünyanın en önemli kaynağı petrol değil veri" Üye kampına “Çözüm Üret, Değer Yarat” sunumu ile katılan Prof. Dr. Emre Alkin Türkiye’nin ekonomik açıdan zor günler yaşadığını, fakat bunu daha fazla çözüm üreterek ve yapılan 44
Eylül 2018
her işe değer katarak aşılacağını söyledi. Alkin, TPF Yönetim Kurulu Üyeleri, PERDER Başkanları ve PERDER üyesi market yöneticilerinin katılımı ile gerçekleşen toplantıda; “Ülke olarak bu zamana kadar birçok zor zamandan geçtik ve geçmeye devam ediyoruz. Bundan sonraki süreçlerde ürün ve hizmet satmanın yerine çözüm satmak çok daha önemli. Hepimiz kendi sektörümüze odaklı olarak bakmalı ve çözüm önerileri sunmalıyız. Dünyanın artık en önemli kaynağı petrol değil, veri. Bu nedenle teknolojiye, inovasyona değer verip, şirketlerinizdeki IT yatırımlarınızı kuvvetlendirin. Müşterilerinize değer katacak ve veriyi iyi değerlendirecek alt yapılar oluşturup, müşteri ihtiyaçlarını doğru belirlerseniz, büyümeye devam edersiniz” dedi. Sektörde yer alan markaların bu zorlu süreçte hayatta kalmalarını sağlamanın beş altın kuralı olduğunu belirten Alkin, deneyimli yaratıcı ve başarılı geçmişi olan insanları dinlemenin, rakibi sürekli olarak gözlemenin, tezgahı boş bırakmamanın, tüketiciyi motive eden iletişimi ihmal etmemenin ve çevreni, iş ağını değere çevirmenin öneminden bahsetti.
Eylül 2018 45
Bilimsel Makale
BALKABAĞI VE GIDALARDA KULLANIM OLANAKLARININ ARAŞTIRILMASI Zeliha UYSAL, Sakarya Üniversitesi, Gıda Mühendisliği Bölümü
ÖZET
Gelişen teknolojiyle beraber, gıda endüstrisinde yeni ürün çeşitlerinin geliştirilmesi ve üretilmesi mümkün hale gelmiştir. Tüm dünyada gelişen toplum bilincine paralel olarak, tüketicilerin daha sağlıklı ve besleyici gıdalara olan eğilimi giderek artmaktadır. Bu nedenle araştırmacılar besin içeriği zengin ve insan sağlığına olumlu etkileri bulunan gıdaların üretimine karşı ilgi göstermektedirler. Balkabağı özellikle diyet lifi ve B-karoten açısından oldukça zengindir. Ayrıca lutein, A, B6, K, C vitaminleri, potasyum, fosfor, magnezyum, selenyum ve demir gibi mineraller, fenolik bileşikler ve pektin bakımından
GİRİŞ Ülkemizin sahip olduğu zengin iklimsel çeşitlilik, kabakgil türlerinden birçoğunun ülkemizde sorunsuz olarak yetiştirilmesine imkan sağlamaktadır. Anadolu, kabaklar ve kavunlar için sekonder gen merkezi durumunda olup çok geniş bir varyasyona sahiptir1. Ülkemizde kabaklar yazlık, kışlık ve süs kabakları olarak gruplandırılmaktadır. Yazlık kabaklar içinde “sakız”, “girit”, “su” ve “asma” kabağı yer alırken; kışlık kabaklar ise “bal”, “kestane” ve diğer iri kabaklardan oluşur. Süs kabakları dış ülkelerden getirilmiş olan “mis” ve “parmak” kabağı gibi çeşitlerdir 2. Balkabağı, Cucurbitaceae familyası ve Cucurbita cinsine dahil olup; Cucurbita moschata (C. moschata), Cucurbita maxima (C. maxima), Cucurbita pepo (C. pepo), Cucurbita mixta (C. mixta), Cucurbita ficifolia (C. ficifolia) olmak üzere birçok türü mevcuttur. Özellikle Cucurbita moschata Duchesne, Cucurbita maxima Duchesne ve Cucurbita pepo L. dünya genelinde ekonomik öneme sahip olan, kültürü yapılan ve yüksek bir üretim hacmine sahip türlerdir 3,4. Cucurbita populasyonları içerisinde fenotipik çeşitlilik oldukça fazla olup çeşitliliği ortaya çıkaran varyasyonlar daha çok meyvenin şekli, rengi, et kalınlığı, meyve eti rengi, meyve büyüklüğü, tohum iriliği ve tohum sayısı gibi özelliklerden kaynaklanmaktadır 5. Balkabağının ilk olarak Amerika’da yetiştirildiği ardından Asya’da özellikle Çin’de üretiminin yaygın bir şekilde yapılmaya başlandığı bildirilmektedir6. Dünya kabak üretiminde ilk sırada Çin yer almakta, onu Hindistan, Rusya, ABD, Mısır ve Ukrayna takip etmektedir. Türkiye ise bu sıralamada 12. sırada yer almaktadır. Balkabağı üzerine yapılan bilimsel araştırmalar, balkabağının özellikle diyet lifi ve B-karoten açısından zengin olduğunu ayrıca Lutein, A, B6, K, C vitaminleri, potasyum, fosfor, magnezyum, selenyum ve demir gibi mineraller, fenolik bileşikler ve pektin bakımından önemli bir kaynak olduğunu göstermiştir 7,8,9,10,11. Balkabağının karotence zengin içeriğe sahip olması onun A vitamini eksikliklerinin önlenmesinde oldukça yararlı olabileceğini ortaya koymuştur 12. Karotenoidler Vitamin A’ nın öncüsü olup özellikle görme duyusu, büyüme ve embriyo gelişimi için gereklidir. Balkabağında bulunan polisakkaritlerin serum insülin seviyesini artırdığı, kan şekeri seviyesini düşürdüğü ve glikoz toleransını geliştirerek antidiyabetik ajan olarak kullanılabileceği bildirilmiştir 13,14,15,16,17. Balkabağı içerdiği alkoloidler, fenolik bileşenler ve flavanoidler sayesinde iltihaplanmayı önleyici, antikanserojen, antioksidan, ağrı kesici, parazit önleyici, antibakteriyel özellik göstermektedir 18,19. Vücudu istenmeyen mikroorganizmalara karşı koruyarak bağışıklığı güçlendirdiği bilinen, antioksidan özellikteki organik asitlerden malik, sitrik ve fumarik asit, kestane kabağı, sakız kabağı ve balkabağı cinsi kabaklarda tespit edilmiş ve 3 aylık depolama süresi boyunca durumları gözlenmiştir 20. Bitkisel tıp alanında balkabağı tohumlarının, bağırsak parazitine karşı doğal ve güvenli bir çözüm olacağı ileri sürülmüştür.
46
Eylül 2018
önemli bir kaynaktır. Balkabağının zengin besin öğelerinden daha fazla faydalanabilmek için balkabağını farklı şekillerde tüketime sunma olanaklarının araştırılması toplumsal fayda sağlayacak bir konu olduğu düşünülmektedir. Bunun yanı sıra Türkiye’ de balkabağı önemli miktarlarda üretilmektedir. Bu nedenle balkabağını yeni kullanım alanlarına ham madde olarak sunmak ekonomik açıdan da fayda sağlayacaktır. Bu derlemede balkabağının besin değerleri, sağlık faydaları ve çeşitli gıdalarda kullanım olanakları araştırılmıştır.
Anahtar kelimeler: Balkabağı, diyet lifi Bal kabağı bir çeşit antioksidan olan karotoneidlerden oldukça zengindir. Bağışıklık sistemi zayıf olan kişilerde oluşan enfeksiyonlar, kalp hastalıklarını tetikler. Virüsler bazı kanser türlerinin oluşumuna zemin hazırlar. Karotoneidler ise bağışıklık sistemini güçlendirerek kalp hastalıkları ve kansere yakalanma riskini azaltırlar. Balkabağından üretilen bitkisel tıp ürünlerinin, Çin, Yugoslavya, Arjantin, Hindistan, Meksika, Brezilya ve Amerika gibi ülkelerde fiilen kullanıldığı bilinmektedir21,22,23. Yapılan bir çalışmada balkabağı toz haline getirilmiş ve antioksidan miktarı tespit edilmiştir. Hindistan’da bitkisel tıp ürünü olarak marketlerde yer alan balkabaklı Pilex tabletle kıyaslamıştır. Toz formdaki balkabağının antioksidan içeriği, market ürününe yakın ve bir miktar daha yüksek çıkmıştır 24. Sağlığa olan faydaları yapılan çalışmalar sonucunda ispatlanan balkabağı gıda endüstrisinde kullanım potansiyeli bulunan önemli bir meyvedir 25,26. Balkabağı unu / lifi ilavesi ile fonksiyonel özelliğe sahip çeşitli yeni ürünler geliştirilmeye çalışılmıştır. Yapılan bilimsel araştırmalar incelendiğinde balkabağı ununun ekmeğin hacminde artışa sebep olduğu ve ekmekte daha düzgün bir gözenek dağılımı elde edildiğini27, ayrıca ekmeğin besin değerini artırdığı ve ekmek üretiminde buğday ununa katkı olarak kullanılabileceği28,29 belirtilmiş ve buğday ununa balkabağı tozu ikamesinin ekmek yapımına etkisi araştırılmıştır30. Asya’da yaygın olarak tüketilen noodle ürününde artan konsantrasyonlardaki balkabağı tozunun üründe B-karoten miktarını artırdığı ve ürünün pişirme, renk ve duyusal özelliklerini geliştirdiği31, glutensiz makarna üzerine yapılan başka bir çalışmada ise makarnanın renk, tekstür ve duyusal özelliklerini geliştirdiği bilgisi verilmiştir32. Balkabağı tozunun kek üretiminde kullanılması da araştırılmıştır. Bu amaçla balkabağı farklı kurutma yöntemleriyle kurutulmuş ve sorpsiyon eğrileri elde edilmiştir. Liyofilizasyon (dondurarak kurutma) tekniğinin, diğer tekniklere göre daha kaliteli ürün sağladığı sonucuna varılmıştır. Ürüne ilave edilen balkabağı tozu ürünün tekstür, nem içeriği, renk gibi özelliklerini geliştirmiş ve bayatlamayı geciktirmiştir 33. Balkabağı unu katkısının bisküvinin antioksidan aktivite ve besinsel kalitesine etkileri araştırılmış ve iki farklı yöntemle [ön işlemli: 0,2 Na-metabisülfit (MS) içeren suda 30 dk bekletilerek ve ön işlemsiz] ve iki farklı kurutma (hava akımında kurutma ve dondurarak kurutma) uygulamasıyla balkabağı unu elde edilmiştir. Dondurarak kurutmanın, balkabağı unlarında kırmızılığı koruduğu ve daha parlak kırmızı renk sağladığı ayrıca su ve yağ tutma kapasitelerinin hava akımında kurutulanlardan daha yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bisküvi üretiminde balkabağı unu kullanmanın üründe diyet lifi miktarını, antioksidan aktiviteyi, fenolik madde içeriği ayrıca biyoalınabilirliği artırıcı fonksiyonel bir katkı olarak kullanılabileceği sonucu çıkarılmıştır34. Yarım yağlı yoğurtta balkabağı lifi kullanmanın yoğurdun kalite ve tekstürel özelliklerini artırabileceği ve yağ ikame maddesi olarak kullanılabileceği değerlendirilmiştir 35. Balkabağının dondurmaya işlenerek dondurmaya fonksiyonel özellik
Bilimsel Makale
kazandırılması araştırılmıştır. Bu amaçla farklı oranlarda (%0, 0,5 , 1,0 , 1,5) balkabağı lifi dondurma formülasyonlarına eklenmiş ve depolama süresi boyunca (1., 30., 60., 90. gün) dondurmaların fiziksel, kimyasal ve duyusal özellikleri üzerine etkileri incelenmiştir. Formülasyonda artan balkabağı lifi oranına paralel olarak dondurmaların erime oranı azalmış, ilk damlama süreleri ve sertlik değerleri artmış ve bu değerler depolama süresinden fazla etkilenmediği tespit edilmiştir. Ayrıca lif ilavesinin dondurmaların toplam diyet lif miktarları, toplam fenolik madde miktarları ve antioksidan aktivite değerlerini artırdığı ve en beğenilen dondurma örneğinin ise kontrol örneğinden sonra % 1,0 balkabağı lifi içeren dondurma örneği olduğu bildirilmiştir 36. SONUÇ Günümüzde tüketicilerin sağlıklı beslenme konusundaki bilinçli yaklaşımı ve talebi doğrultusunda gıda endüstrisinde tat, yapı ve aroma ile yeni ürün geliştirme çalışmaları önem kazanmıştır. Balkabağı, sağlık açısından olumlu etkileri bulunan ve lif ve karotenoidler bakımından zengin olması nedeniyle gıda endüstrisinde kullanım potansiyeli bulunan önemli bir meyvedir. Balkabağının gıdalara fonksiyonel özellik kazandırmada önemli bir katkı olabileceği değerlendirilmektedir.
KAYNAKLAR 1.Şensoy, S., Büyükalaca, S., Abak, K. 2007. Evaluation of genetic diversity in Turkish melons (Cucumis melo L.) based on phenotypic characters and RAPD markers. Genetic Resources and Crop Evolution, 54:1351-1365. 2.Günay, A, 1984. Özel Sebze Yetiştiriciliği, Cilt III. A.Ü. Ziraat Fakültesi, Çağ Matbaası, Ankara. 3.Whitaker, T.W., Davis, G.N. 1962. Cucurbits. New York: Interscience Publ. Inc. 4.Taylor, M.J., Brant, J. 2002. Trend in world cucurbit production, 1991 to 2001. In: Cucurbitaceae, Maynard, D.N. Eds.; Alexandria, VA: ASHS Press, 373-379. 5.Whitaker, T.W., Robinson, R.W. 1986. Squash breeding. In: Breeding Vegetable Crops, Ed.: Bassett, M.J., Westport, Connecticut: Avi, 209-242. 584. 6.Kaya, D., 2006. Balkabağı Suyu Üretim Teknolojisinin Geliştirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. 7.Noelia, J.V., Roberto, M.J.M., de Jesus, Z.M.J. and G.I. J. Alberto, 2011. Physicochemical, technological properties, and health-benefits of Cucurbita moschata Duchense vs. Cehualca A Review. Food Research International, 44, 2587–2593. 8.Kim, M.Y., Kim, E.J., Kim, Y.N., Choi, C. and Lee, B.H., 2012. Comparison of the chemical compositions and nutritive values of various pumpkin (Cucurbitaceae) species and parts. Nutrition Research and Practice, 6(1), 21–27. 9.Dini, I., Tenore, G.C. and Dini, A., 2013. Effect of industrial and domestic processing on antioxidant properties of pumpkin pulp. LWT - Food Science and Technology, 53(1), 382–385. 10.Zhou, C.L., Liu, W., Zhao, J., Yuan, C., Song, Y., Chen, D., Ni, Y.Y. and Li, Q.H., 2014. The effect of high hydrostatic pressure on the microbiological quality and physical–chemical characteristics of Pumpkin (Cucurbita maxima Duch.) during refrigerated storage. Innovative Food Science and Emerging Technologies, 21, 24–34. 11.Aydın, E. and Göçmen, D., 2015. The influences of drying method and metabisulfite pre-treatment on the color, functional properties and phenolic acids contents and bioaccessibility of pumpkin flour. LWT- Food Science and Technology, 60, 385-392. 12.Seo, J. S., Burrib, B. J., Quan, Z., Neidlinger, T. R. (2005). Extraction and chromatography of carotenoids from pumpkin. Journal of Chromatography A, 1073, 371–375. 13.Chen, Z., Wang, X., Jie, Y., Huang, C., Zhang, G. 1994. Study on the hypoglycemic and hypotension function of pumpkin powder on human. Jiangxi Chinese Medicine, 25:50. 14.Xiong, X., Cao, J. 2001. Study of extraction and isolation of effective pumpkin polysaccharide component and its reducing glycemia function. Chinese J Modern Application Pharmacy,18:662-664. 15.Zhang, Y., Wang, L., Yao, H. 2002. Study on the biological effects and extraction of blood glucose lowering active component from pumpkin.
Food and Fermentation Industries, 28(6):32-35. 16.Cai, T., Quanhong, L., Hong, Y., Nan, L. 2003. Study on the hypoglycemic action of pumpkin seed protein. Journal of Chinese Institute of Food Science and Technology, 3(1):7-11. 17.Qanhong, L., Caili, F., Yukui, R., Guanghui, H., Tongyi, C. 2005. Effects of protein-bound polysaccharide isolated from pumpkin on Insulin in Diabetic Rats. Plant Foods for Human Nutrition, 60:1-4. 18.Caili, F., Huan, S., Quanhong, L. 2006. A review on pharmacological activities and utilization technologies of pumpkin. Plant Foods for Human Nutrition, 61:73-80. 19.Adams, G.G., Imran, S., Wang, S., Mohammad, A., Kok, S., Gragy, D.A., Channell, G.A., Morris, G.A., Harding, S.E. 2011. The hypoglycemic effect of pumpkins as anti-diabetic and functianal medicines. Food Research International, 44: 862-867. 20.Nawirska-Olszańska, A, Biesiada, A, Sokoł-Łetowska, A, Kucharska, AZ 2014. ‘Characteristics of organic acids in the fruit of different pumpkin species’, Food Chemistry, 148, 415-419. 21.Popovic, M 1971. ‘On growing squash and pumpkin (Cucurbita sp.) in Yugoslavia’, Savremena Poljoprivreda, 11-12: 59-71. 22.Jia, W, Gao, W, Tang, L 2003. ‘Antidiabetic herbal drugs officially approved in China’, Phytother. Res., 17(10), 1127-1134. 23.Adolfo AC, Michael H 2005. ‘Mexican plants with hypoglycaemic effect used in the treatment of diabetes’, J. Ethnopharmacol, 99, 325-348. 24.Sopan, BA, Vasantrao, DN, Ajit, SB 2014. ‘Total phenolic content and antioxidant potential of cucurbita maxima (pumpkin) powder’, IJPSR, 5(5), 1903-1907. 25.Wang, J, Wang, JS & Yu, Y 2007. ‘Microwave drying characteristics and dried quality of pumpkin’, Int J Food Sci Technol, s. 42, sf. 148-156. 26.Que, F, Mao, L, Fang, X & Wu, T 2008. ‘Comparison of hot air- drying and freeze-drying on the physicochemical properties and antioxidant activities of pumpkin (Cueurbita mosehata Duch.) flours’, Int J Food Sci Technol, s. 43, sf. 1195-1201. 27.Ptitchkina, N. M., Novokreschonova, L. V., Piskunova, G. V., Morris, E. R. (1998). Large enhancements in loaf volume and organoleptic acceptability of wheat bread by small additions of pumpkin powder: Possible role of acetylated pectin in stabilising gas-cell structure. Food Hydrocolloids, 12, 333-337. 28.See, E. F., Wan Nadiah, W. A., Noor Aziah, A. A. (2007). Physico-chemical and sensory evaluation of breads supplemented with pumpkin flour. Asean Food Journal, 14 (2), 123-130. 29.Lee, C. H., Chun, S. S., Kim, M. Y. (2008). Quality characteristics of hard roll bread with concentrated sweet pumpkin powder. Journal of the Korean Society of Food Science and Nutrition, 37 (7), 914-920. 30.Polat, Y 2007. Buğday Ununa Balkabağı Tozu İlavesinin Unun Ekmeklik Kalitesi Üzerine Etkisi. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul. 31.Lee, C. H., Cho, J. K., Lee, S. J., Koh, W., Park, W., Kim, C. H. (2002). Enhancing β-Carotene content in asian noodles by adding pumpkin powder. Cereal Chem., 79 (4), 593–595. 32.Mirhosseini, H., Rashid, N. F. A., Amid, B. T., Cheong, K. W., Kazemi, M., Zulkurnain, M. (2015). Effect of partial replacement of corn flour with durian seed flour and pumpkin flour on cooking yield, texture properties, and sensory attributes of gluten free pasta. LWT – Food Science and Technology, xxx, 1-7. 33.İlgöy Gözükara Ö. 2013. Balkabağı Tozunun Fizikokimyasal ve Sorpsiyon Özellikleri Üzerine Kurutma Metotlarının Etkisi ve Balkabağı Tozunun Kek Üretiminde Kullanımı. İstanbul Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı, İstanbul. 34.Aydın E. 2014. Balkabağı (Cucurbita moschata) Unu Katkısının Bisküvinin Antioksidan Aktivite ve Besinsel Kalitesine Etkileri. Uludağ Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Bursa. 35.Bakırcı S. 2014. Balkabağı Lifi Kullanımının Yarım Yağlı Yoğurdun Kalitesi ve Depolama Stabilitesi Üzerine Etkisi. Atatürk Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Gıda Mühendisliği Ana Bilim Dalı, Erzurum. 36.Kahveci Erdoğan. 2016. Dondurma Üretiminde Balkabağından Elde Edilen Lif Konsantresinin Kullanılması. Ankara Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Süt Teknolojisi Anabilim Dalı, Ankara.
Eylül 2018 47
Geleneksel Gıda
Biz bunları zaten yapıyorduk… Abdullah ŞEN - APACK Genel Müdürü
Beni bilen bilir birazcık tarihimize meraklıyım. Yirmi küsür yıl önce gıda ambalajı sektörüne adım attığımda birtakım tabirler havada uçuşuyordu: Fast Food, catering, ambalajlı gıda, uzun raf ömrü, gıda katkı maddeleri, ready meal, eat to go, ready to eat, gıda mühendisliği…
Yeni diye sunulan eskiler Gerek dünya piyasalarından gelen, gerek üniversitelerde öğretilen ve gerekse basın aracılığıyla önümüze sürülen bir sürü yabancı tanım. Hepsi de modern yaşamın bize dayattığı koşullar dolayısıyla ortaya çıkmış mecburiyetler silsilesi. İşin içine daha çok girdikçe bunca yıl önümüze sürülen pekçok “avrupai” tanımın hiç de orijinal olmadığını fark ediyor insan. İnanın, tarih sayfamızda bu unsurların hepsi kuzu kuzu oturmuş gözlerimizin içine bakıyor. Mesela şu fast food salgını. “Hızlı Yemek” anlamına gelen bu iki kelime artık bir sektöre adını vermiş durumda. Günümüzde bütün ana babalar, çocuklarını bu sağlıksız beslenme yönteminden uzak tutmaya çalışıyor, ne yazık ki beceremiyor. Popüler kültürün binlerce farklı kanaldan üzerimize yüklediği diretmelerine karşı durmak pek de kolay değil.
Tez-Aş Ama geleneklerimizden akıp gelen, bize ait, bizden türeyen “atıştırmalık” veya “ayaküstü” hızlı yemek modeli “tez-aş” eskiden hiç de sağlıksız değildi. Annemizin elimize sıkıştırdığı salçalı ekmek veya ekmeğin köşesine tıkıştırılmış beyaz peynir-zeytin evlerimizden temin ettiğimiz bir tür fast food örneği sayılabilir mi? Ya da babamızın elindeki sefer taslarının merkez mutfağın babaannesi olduğunu düşünebilir miyiz? Belki de bu sefer taslarını ready to eat formatına dahil etmeliyiz.
Elbette bunlar ticari örnekler değil. Köşe başındaki seyyar köftecimiz, kokoreççimiz, sandaldaki balık ekmekçimiz ise kesinkes Fast Food’un atalarıdır. Güney şehirlerimizde yaşayanlar daha iyi bilirler; her köşe başında lavaşa hemen iki şişi sarıp (dürüp) elimize tutuşturan seyyarlar, arabada turşu suyu ve şerbet satanlar, çiğköfteciler, modern fast food’un kopya çektiği ticari örneklerimizdir. Peki kolundaki sepetinde fırından yeni çıkmış lahmacunları veya evde hanımının hazırladığı bol soğanlı arnavut ciğerini veya köşedeki arabasında pilavını satanlara fast foodun ataları dememiz mümkün mü? Tabii ki mümkün! İstanbul ülkemizin dünya çağdaşlığına her konuda öncülük etmiş bir şehri. Dünya kültürlerinin buluştuğu kavşak. Osmanlı’nın son dönemlerinde kamusal ulaşım öyle pek de güçlü ve yaygın değil. Ekonominin merkezi Eminönü’de esnaf hem kepengi erken açmak hem de dükkandan geç ayrılmak zorundaydı. Eve kadar yol uzundu çünkü. Ayaküstü (ekmek arası köfte) yemekten bir hal olmuşlardı. Bu nedenle hanımlarının yaptığı gibi ev yemeği yapan efsanevi lokantalar ortaya çıktı. Pandeli, Hacı Salih, Konya Lezzet Lokantası, Ali Efendi, Cemal Efendi, Hacı Abdullah Efendi, Yanyalı Fehmi … Yani ihtiyaçtan doğan ev dışı tüketim formatı.
48
Eylül 2018
Bu yerler aynı zamanda insanların bir araya gelmesini, muhabbet etmesini sağlayan sosyal mekanlardı. Dönüp bakalım Avrupa’ya… Aynısını yapıyorlar. Sonradan bunları bize “new trend social meeting points” olarak geri paslıyorlar. Peki ya catering hizmeti? O da vardı elbette. Düğünlerde derneklerde, kutlamalarda misafirlere sunulan ikramları pişiren taşıran birileri vardı. O birileri her zaman ev halkından değildi, o dönemin catering firmalarıydı. Sünnet düğünü mü yapacaksanız, bölgedeki pastane veya lokantaya gidip toplu yemek hizmeti alıyordunuz. Özellikle çeşitli vakıflar, vakfa gelir olsun diye düğün derneklere “aş ve iş” hizmeti sağlıyordu. Peki Topkapı Sarayı’nda her gün 5000 kişiye üç öğün yemek hazırlayan devasa bir merkez mutfak olduğunu bilir misiniz? Hele bunlardan biri de padişah ise varın siz düşünün lojistiği. Bu kocaman sistemin başında çeşnicibaşılar, aşçılar, kuşçubaşılar da bugünkü gıda mühendisleri gibi yapılan yemeklerin kalitesi ve lezzetinden sorumlu idi. Bir başka merkez mutfak örneği de aşevleridir tarihimizde. Ayaküstü içilen çorbayı fast food sınıfına denklerseniz o da işin başka ucu… Bütün bunlar günlük tüketim modelleridir. Binlerce yıllık mutfak kültürü olan bu milletin buzdolabı ve dondurucuların olmadığı dönemlerde gıdaları saklama yöntemleri keşfetmediğini söylemek tarihi bilmemektir. Gıdalara uzun ömür kazandırmak için uygulanan pek çok geleneksel yöntemimiz var ve hepsi de birer sağlık kaynağı. Köyde analarımızın kışlık olarak hazırlayıp köşeye yığdığı yufkalar, mahalle kasabına sipariş ettiğimiz sucuk, Kayseri’den getirttiğimiz pastırma, mevsiminde bidonlara asit ve katkı maddeleri konulmadan kurulan turşu, salamura balık, güneşte kurutulmuş domates salçası, peksimet buzdolabı olmadığı dönemlerde kullanılan gıda koruma yöntemleri. Bugün pekçoğu sanayileşmiş uygulamalar olarak market raflarında bizi bekliyor. Sonuç olarak şunu söylemeliyim ki modern dünyanın gıda alanında bizlere sunduğu “yenilikler” öyle gökten zembille inmiş değildir. Bunların erken dönem uygulamaları tarihimizin içinde bizlerin ilgisini beklemektedir. Bu erken uygulamalar nispeten zaman isteyen ve biraz daha maaliyetli olsa da binyıllardan süzülüp gelen en doğru, denenmiş bilgiyle karşımızda durmaktadır.
Bunlar geleceğe daha sağlıklı nesiller yetiştirmek için cebimizdeki hazinemizdir. Batı her zaman yaptığı gibi bizim olanı alıp katma değerli hale getirerek bize satmaya devam ediyor. Bir de köfte ekmeğimize “hamburger” adını yakıştırıp kendi kültürüne malediyor.
Neyse ki bizde fikir çok. Aşımızı karşılıksız olarak gönülden paylaştığımız, aynı sofrada çorbaya kaşık sallarken mutlu olduğumuz, yediğimiz lokma için yaradana şükrettiğimiz, olmayana yardım ettiğimiz bu güzel geleneklerin kıymetini bilelim.
Firma Haberi
Tencerede bu defa yemek değil eğitim pişiriliyor
“Yemekler aşkla, çocuklar eğitimle yoğrulur” mottosuyla hareket eden Parıltım Yemek’in Milas’ın Meşelik Köyü’nde Mart ayında temellerini attığı Hacı Bahattin Aydın Ortaokulu, kısa sürede tamamlanarak kapılarını açtı. Taşıma sistemiyle kilometrelerce uzaktaki okullara gitmek zorunda kalan öğrenciler için de kendi evlerinin yanında ilk ders zili çaldı. 300 öğrenci kapasiteli okul, 8 derslikten oluşuyor. Kısa süre önce Muğla’nın Milas ilçesine bağlı Meşelik Köyü’nde kitap okuma evi ile bilgisayar odasını kurarak bilgiye erişimi kolaylaştıran Türkiye’nin en köklü toplu yemek şirketlerinden Parıltım Yemek, “Yemekler aşkla, çocuklar eğitimle yoğrulur” mottosuyla hareket ediyor. Sosyal sorumluluk projelerine bir yenisini daha ekleyen Parıltım Yemek, geçtiğimiz Mart ayında Meşelik Köyü’nde temellerini attığı Hacı Bahattin Aydın Ortaokulu’nu da tamamlayarak açılışını yaptı. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Cehalet yenilmesi gereken en büyük düşmandır” sözü ile yola çıktıklarını belirten şirketin Yönetim Kurulu Başkanı Necat Aydın, “Bu okul adını, eğitime gönül veren, kendi çocuklarının okumasını sağladığı gibi çevresindeki tüm akraba ve arkadaşlarının çocuklarının da okumasına destek veren aile büyüğümüz, merhum babamızın adından aldı. Biz de onun yolundan yürüyoruz” dedi.
Eğitime desteğimiz devam edecek Çocukların daha sağlıklı ve daha uygun şartlarda eğitim alabilmeleriyle ilgili kaliteden asla ödün vermeden güven esaslı projeleri her zaman desteklediklerini anlatan Aydın, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu köyde çocuklar taşıma sistemiyle başka yerlerdeki okullara okumak için gitmek zorunda kalıyordu. Çocuklar evlerine yakın olsunlar, yollarda zaman kaybetmesinler ve eğitimlerine daha çok vakit ayırabilsinler diye köye okul yaptırmaya karar verdik. Bugün de bu hayalimizi gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. 100 binlerce kişiye 34 yıldır aşkla yemek hazırlayan Parıltım Yemek’in eğitime verdiği destek ve sosyal sorumluluk projeleri devam edecek.” Aydın, okulun yapım aşamasında kendilerine güvenen ve cesaret veren herkese teşekkür etti. 4 bin 150 metrekarelik bir alanda yapılan 8 derslikli ortaokul binasının açılış törenine Muğla Vali Yardımcısı Fethi Özdemir, Muğla milletvekilleri Suat Özcan ve Mehmet Yavuz, Milas Kaymakamı Eren Arslan, Milas Belediye Başkanı Muhammet Tokat, Meşelik Muhtarı Tahir Saylak, Aydın Ailesi, okul yöneticileri ve öğrenciler katıldı.
Eylül 2018 49
Hayallerime dokunmak GÜLÇIN SOYTUTAN
SAMOS’A Ş I K A B I FARKL
50
Eylül 2018
İzmir’e her gidiş gelişimiz de, Pisagor’un doğduğu Samos adasına uğramaya istiyor fakat bir türlü gerçekleştiremiyorduk. Sevgili dostumuz, Hocamız Erhan Pekmen, geçen sene adayı gezmişti. Dağlarını çok beğendiğini anlatmıştı. Uygun olursak; Ege’nin en yüksek ikinci zirvesi olan Kerkis (Kerketeus) dağına, birlikte tırmanmaya karar vermiştik. Bu yaz hepimizin uygun olduğu iki gece, üç günlük bir program yapabildik.
SIĞACIK’TAN HAREKET Feribotumuz sabah 8.00 de, Sığacık’tan kalkıyordu. Pasaport işlemlerinden sonra feribota geçtik. Kahvaltımızı üst güvertede, liman manzarasına karşı yaptık. Koca feribotun beşte biri ancak doluydu. Döviz kurlarının sağlıksız tırmanışı, tatillerin lüks sınıfına alınmaya başlandığının göstergesiydi. 2 saat sonra Seferihisar’ın kardeş kenti Karlovassi’nin limanında idik. Türkçe Karlıova demekmiş. Hoş bir hikayesi var. Osmanlı donanması Samos’a yaklaştığında, ilk gördükleri, ovayı kaplayan bembeyaz çiçek açmış badem ağaçları olmuş. Bu yüzden adını Karlıova koymuşlar. Biz yolculuğumuza dönelim. Turist fazla olmayınca, pasaport işlemleri çabuk bitti. Erhan, Türkiye’den araç kiralamıştı. Çıkışta aracı teslim aldık. Araç kiralama firmalarına dikkat edin! Önemsiz çiziklerde bile 100 Euro gibi fahiş ücretler talep ediyorlar. Kiralama öncesi mutlaka ön görüşme yaparsanız iyi olur.
yerler ise dozer ile düzeltilmiş toprak yoldu. Hatta bazı yerler yağmurdan aşınmış oldukça kötü durumdaydı. Yolumuzun üzerindeki bir çok sevimli köyden geçtik. Kosmadei’den sonra asfalt bitti. Orman içinde bozuk toprak yoldan devam ettik. Her kuytu köşede kilise vardı. Her yere kovanlar yerleştirilmişti. Anlaşılan herkes arıcılık yapıyordu. Gördüğümüz kadarıyla ormanda arıcılarla, bizden başka kimse yoktu. Gün batmak üzereyken kuru dere yatağının yanındaki Manastıra ulaştık. Kapıları kapalıydı. Kimse yoktu. Bizde yaşlı çınar ağaçlarının altına kampımızı kurduk.
POTAMİ ŞELALELERİ Potami nehrinin üzerindeki şelaleler ilk durağımız oldu. Nehir, Potami plajından denize dökülüyor. Kanyon yürüyüşüyle buradan da başlayabilirsiniz. Biz araçla, biraz meşakkatli bir dağ yolundan Archodissa tavernaya ulaştık. Oradan dik merdivenlerle nehre indik. Nehrin suyu oldukça azdı. Ayak bileklerimizi biraz geçiyordu. Bazı derinleşen yerlerde koltuk altlarımıza kadar geldi. Derin kısımlarda balık, kurbağalara rastladık. Zavallılar nehirde ki insanlara rağmen hala yaşam savaşı veriyorlardı. Yolda rastladığımız bir genç, küçük yılanlara dikkat etmemizi söyledi. Şanslıydık, rastlamadık. Nehir, yer yer blok kayayı oyup, kendine yatak yapmıştı. Şelaleler oradan akıyordu. Tırmanılması zor yerlerde iniş, çıkış için ipler vardı. Buna rağmen nehirde çok kişiye rastladık. Sıcak havada, serin sularda yürüyüş yapmak çok zevkliydi. MİCRO SEİTANİ, MEGALO SEİTANİ PLAJLARI Şelalelerde serinledikten sonra aracımızla Seitani plajlarına giden patikanın başlangıcına gittik. Erhan hocamın telefonundaki rotalar sayesinde yolumuzu rahatça bulduk. Patika, iri çakıl taşlı, sağlı, sollu keçi boynuzu ağaçları ile kaplıydı. Meyvelerinin bir kısmı üzerinde, geri kalan yerlerdeydi. Yemek için bir kaç tane aldık. Aman Allah’ım! Son derece yumuşak, lezzetliydi. Yürüyüşlerde mutlaka rastlarız. Her zaman çok sert olmuştur. Bu sefer ipek gibiydi. Dönüşte bir torba topladık. Yarım saat sonra Micro Seitani’ye ulaştık. Gittiğimizde iri dalgalar sahili dövüyordu. Küçük Şeytan plajı, orta boy çakıldı. Plajın çakıl oluşu koya şeffaf, pırıl, pırıl bir görüntü veriyordu. Denizin içinde, dalgaların aşındırdığı blok, kocaman kaya vardı. Zıpkınlı çift bu kayanın üzerinde balık avlamaya çalışıyordu. Dönüşte gireriz diye düşünerek Megalo Seitani’ye devam ettik. Çakıllı patikada, yarım saat daha ilerledikten sonra Büyük Şeytan Plajına ulaştık. Küçüğün aksine büyüğün sahili ince kumdu. Çadırlar, baraka tarzı evler vardı. Dalgada yoktu. Sıcakta bir saatlik yürüyüş bunaltmıştı. Kendimizi serin sulara bıraktık. Deniz klasik Ege denizi soğukluğunda ama daha tuzlu geldi bana. Fazla zamanımız yoktu. Duş alıp, dönüşe geçtik. Küçük Şeytan Plajına ulaştığımızda dalgalar girilemeyecek kadar büyümüştü. Kös kös yolumuza devam ettik. Toplam iki saatlik yürüyüş sonrası aracımıza ulaştık. Micro ve Megalo Seitani Plajlarına araç giremediği için hala bakir kalmış. Samos’un sessiz, huzurlu gizli cennetlerinden. Aklınızda bulunsun! KERKİS Gün bayağı ilerlemişti o yüzden ertesi gün tırmanışa başlayacağımız Pan. Kimissis tis Theotokou Manastırına doğru yola çıktık. Şimdiye kadar gittiğim bütün Yunan Adalarında olduğu gibi burada da yollar oldukça dardı. Kalabalık kasaba ile şehirlerin yolları asfalt diğer
Dövizde ki artış ulusça kabusumuz olduğu için Türkiye’den yiyecek hatta içecek konusunda tedarikli gitmiştik. Ay ışığında, cırcır böceklerinin verdiği konser eşliğinde çok güzel akşam yemeği yedik. Sabah erken kalkacağımız için erken yattık. Dağlar hiç belli olmaz! Soğuktan dondurabilir. Bu sefer çok sıcaktı. Uyku tulumlarımızın içine bile girmedik. Gece bir ara, ormanın kendine özgü sesinin dışında çıtırtı ile uyandım. Kıpırdamadan sesi dinledim. Büyük ihtimal tavşandı. Çadırlarımızın etrafında dolandı. Muhtemel yiyecek aradı. Temkinliydik. Çöplerimizi arabaya koymuştuk. Belli mi olur? Yılan var. Çıyan var dimi? Dikkatli olmak lazım! Sabah 5.30 da uyandık. Gün doğmamıştı. Çadırlarımızı toplayıp, bütün eşyalarımızı arabaya yükledik. Kahvaltı sonrası saat.7.30 da Manastırın alt yolundan yürüyüşümüze başladık. Manastır 540 metrelerdeydi. Oldukça dik, kalın çarşaklı, ağaçlı yolda tırmanmaya başladık. Patikaya, vakti zamanında kırmızı boyayla büyük yuvarlak işaret yapılmış, zaman içinde yenilenmediği için güneşten solmuştu. Kah işaretlerden, kah Erhan Hoca’nın gps’inden kontrol ederek tırmandık. Yükseldikçe ormanlık alan bitti. Yerini kuru ağaçlarla, çalılık aldı. Megalo Seitani vadisini, Karlovassi kıyılarını görmeye başladık. İlk önce 1.206 m. deki Zastano zirvesine ulaştık. Manzara müthişti. Adanın üç tarafını sarmış olan deniz, mavi gökyüzüyle birleşmişti. Sırt hattı üzerinden devam ettik. Sırasıyla 1.253 m., 1.308 m., 1.438 m. lik zirvelerden sonra 1.443 m.lik Kerkis zirvesine ulaştık. Ege’nin ikinci yüksek dağının zirvesindeydik. Hava çok sıcaktı. Rüzgâr çok sert esiyordu. Adanın diğer tarafını da görmek için geldiğimiz yoldan geri dönmedik. Sırt hattından alçalmaya başladık. Biraz ilerdeki kamp alanında bizden önce zirve yapmış iki grupla karşılaştık. Yunanlı baba, 12 yaşındaki kızı, 17/18 yaşlarında ki oğlu. Hollandalı baba, oğul. Biraz sohbet edip, bir şeyler yedik. Buranın manzarası da ayrı güzeldi. İkeria adası ile Samos’un etrafındaki küçük adacıklar, Kampos kıyıları, Türkiye çok güzel görünüyordu.
Eylül 2018 51
1.170 m. lerde Prophitis İlias Kilisesi’ne rastladık Kapısı açıktı Girişteki koridordan sonra salona giriliyordu. Kilisenin aşağısında iki yerde su kaynağı vardı. Mevsimin yaz olması kaynakları nerdeyse kurutmuştu. Sizde zirveye tırmanmayı düşünürseniz 3 lt. Civarında suyunuzu yanınıza almayı ihmal etmeyin! Dönüş yolunda yanmış ormanlık alana rastladık. Kimi alan toparlanmış, kimisi toparlanmaya devam ediyordu. Saat.16.30 civarında kamp alanımıza geri döndük. Yaklaşık 900 m. yükselmiş ve inmiştik. Bu arada Manastır da açılmıştı. Onu da ziyaret etmeyi ihmal etmedim. Gezimize kaldığımız yerden devam etmek üzere serin, huzurlu çınar ağacımızın altındaki kamp alanımıza veda ettik.
ADANIN GÜNEY BATISI Gayet meşakkatli bir yolculukla Kampos sahillerine inmeye başladık. Tepeden Marathokambos çok güzel görülüyordu. Yakınından geçerken büyük bir kilise gördük. Hemen yanından Pythagoras’ın mağarasına giden yol ayrımını görünce Sinan ile Erhan bilgi almak için durdular. Ben de doğruca kilise’ ye gittim. Kapalıydı. Ertesi gün Pythagoras’ın mağaralarına gitmeye karar verdik. Sahil boyunca her yer plajdı. Ünlü Votsalakia, Koukounara plajlarının suyu berrak ama oldukça taşlı olduğundan şöyle bakıp geçtik. Psili Ammos kumsaldı. Acayip kalabalıktı. Araç park edecek yer yoktu. Gün batımında Limnionas Plajına geldik. Kumsal boştu. Büyük mutlulukla kendimizi serin sulara attık. Günün sıcaklığını, dağın tozunu denize bıraktık. Kamp yapma zamanı gelmişti. Biraz ilerde evler bitiyordu. Teraslanmış bir zeytin bahçesine rastladık. Yukardan denize kuş bakışı bakıyordu. Üstelik kocaman zeytin ağaçlarının altında çadır kurmak için düz alanda vardı. Daha ne olsun? Makarnamızı pişirdik. Yanında konserve barbunya. Ay ışığında çay, çekirdek. Gece çok sıcaktı. Çadırların dış tentesini kullanmadık. Cibinlikle binlerce yıldızlı çadırımızın içinden cırcırları dinleyip, Allah’ın bize nasip ettiği bu büyük mutluluğa şükrederek uyuduk. Sabah erken kalktık. Son günümüzde yapacak çok işimiz vardı. Kahvaltı sonrası kamp alanımızdan ayrılırken, kaldığımıza dair hiç bir işaret bırakmadık. İlk hedefimiz Pisagor Mağarasıydı.
PİSAGOR (PYTHAGORAS) MAĞARASI Önce M.Ö. 580-495 yılları arasında yaşamış ünlü filozof, matematikçi, toplum lideri, kimine göre de peygamber olan Pisagor’un hayatından bahsetmek istiyorum: Samos’ta doğan Pisagor, ilk eğitimini adada tamamladıktan sonra, 20 yıl Mısır’da önemli kahinlerden ders almış. Perslerin, Mısır’ı işgal etmesi üzerine savaş esiri olarak Babil’e götürülmüş. 12 yıl Babilliler den aritmetik, müzik, diğer matematiksel bilimlerde öğrendikleriyle mükemmelliğin zirvesine ulaşmış. 52 yaşında adaya dönmüş. Dersler vermeye başlamış. Ancak dönemin Tiran’ı Polycrates huzur vermemiş. Öğrencileri ile birlikte ziyaret ettiğimiz mağaralarda saklanmış.
Kerkis dağının güneybatı yüzünde bulunan mağaralara 333 (tek tek saydım) basamak tırmanarak ulaşıyorsunuz. Merdivenlerin ortasında, birde mağaraların önünde iki tane şapel var. Yan yana iki tane mağaranın, küçük olanında Pisagor kendisi kalıyormuş. Öğrencilere, büyük mağarada ders veriyormuş. Küçük mağara çok sessizdi. Sanki, sesi emiyordu. Aydınlık, ferah, kafa dinleyip, düşünülecek yerdi. Manzarası da gerçekten güzeldi. Büyük mağaranın girişinde sarnıç vardı. İçeriye doğru derinleşiyordu. Kapatmışlar giremedik. Karanlık, zemin kaygandı. Giriş ücreti ödemedik. Yolunu yeni asfaltlamışlar, şapellere de bakım yapıyorlardı. Eli kulağında yakında ücret almaya başlarlar . Pisagor’un hayatına devam edelim. Samos’ta ne kadar kalmış bilmiyoruz. İtalya’ya kaçmış. Croton’da okul açmış. Gizli dinsel bir grup kurmuş. Din bilimi ve matematik kombinasyonu Pisagor’la başlamış. Kardeşlik ortamı yaratmaya çalışmış. “Pisagor kupası” buna en iyi örnek. Ancak, öğrencisi Hippasus’u boğdurarak öldürttüğü de iddia ediliyormuş! Pisagor’un çok ilginç olan kuramları ile kupasını incelemeyi size bırakıyorum. Hiç pişman olmazsınız! M.Ö.580 civarında tapınakları yakılır. Pisagor ve üyeleri öldürülür ya da sürgüne gönderilir. Bir rivayete göre de 100 yaşına kadar yaşar. Kısaca Pisagor, film yada dizi olabilecek bir hayat yaşamış. Teoremini herkes bildiği için anlatmadım. Felsefe kelimesini bulan, Dünya’nın güneş etrafında hareket ettiğini ileri süren ilk kişiymiş.
PYTHAGORİO Mağaraları gezdikten sonra, Samos’un en güzel şehri Pythagorio’ya hareket ettik. Marathokampos yine yolumuzun üzerindeydi. Kapalı kilise bu sefer açıktı. Kapının önü kalabalıktı. Çıkanlara bir torba veriyorlardı. Merakla içeriye daldım. Çıkışımda kalabalık dağılmıştı. Meğerse üç ay önce ölen yaşlı bir teyzenin duası varmış. Onun ruhu için hazırladıkları paketten bana da verdiler. Bizdeki mevlit şekeri benzeri. İçinde sıcak kek, tahinli muhallebi, helva tarzı bir tatlı vardı. Hepsi çok lezzetliydi. Pythagoras mağarası ile Pythagorio arası 40 km. yollar dar, virajlı olunca bir saatte zor ulaştık. Büyük limanın kıyısında klasik kafeler, tavernalar, hediyelik eşya dükkanları ile sevimli bir şehir. Geçmişi M.Ö. 3000’e dayanıyor. Müzeleri, kalesi, antik limanı, Bizans Kilisesi ile gezilecek çok yeri var. Buraların incelemesi sizde! Şehirde, “Orange” adında dondurmacının methini duymuştuk. Tadına bakalım dedik. Kornette iki top dondurmaya 30 TL verdik. Erdek’te 1945 yılından beri dondurmasını yediğimiz “Ecdat” ta bir top dondurma 1,50 TL. Bence ikisinin arasında lezzet farkı yok. Bu da böyle biline! Şehrin hemen üstünde mağara manastırı var. Moni Spilianis. Şehre tepeden bakıyor. Gittiğimizde “Leandro” isimli bebeğin vaftiz töreni vardı. Bayanlara hayat ağacı motifi olan bileklik veriyorlardı. Bana da verdiler. Tören bittiğinde; rüzgâr çanı, küçük kavanozlarda mandalina reçeli ile üzerine bal döktükleri lokma dağıttılar. Kısa günün karı: yerel lezzetleri tadıp, yerel halkla paylaşımda bulunmak oldu. Feribotumuzun hareket saati yaklaşmıştı. Yolumuzun üzerindeki kasabaları, şehirleri gezerek Karlovasi limanına döndük. Anlaşılan o ki kurlar herkesi vurmuştu. Gümrükte beklemeden geçtik. Koca gemi nerdeyse boştu. Vaktinden yarım saat önce hareket etti. Çok şükür topraklarımıza kavuştuk. Gezimizin de sonuna geldik. Sert esen Dolar, Euro rüzgarının ılık meltem esintisine döneceği günlere kavuşmamız dileğiyle. Sevgiyle kalın.
52
Eylül 2018
Eylül 2018 53
Gıda İsrafı
Geleceği 4. Tarım Devrimi Kurtaracak
Gıda ihtiyacımızın büyük bir bölümü tarımdan sağlanıyor. Ancak artan dünya nüfusu ile birlikte elimizde bulunan kaynaklar azalıyor. Gıda üreticileri, tarımda 4. devrime geçerek, akıllı teknolojileri kullanarak verimi artırabilir ve geleceği güvence altına alabilir. Son bulgulara göre insanlık 23 bin yıldır tarım ile uğraşıyor yani tarım, insanlık hayatında her zaman öncelikli konumda bulunuyor. Dolayısıyla gıda ihtiyacımızın büyük bir bölümü tarımdan sağlanıyor. Bununla birlikte dünya nüfusu arttıkça besin ihtiyacı da buna paralel olarak artış gösteriyor. Bu artışın karşısında tarım arazileri ise tam tersi bir şekilde gün geçtikçe azalıyor. Bu azalmanın 50 yılda %50 oranında olduğu gözlemleniyor. Bu oran ülkeden ülkeye değiştiği gibi Türkiye’de de çok daha yüksek boyutlara ulaşıyor. Bu ilginç denklemin sonucunda dünya nüfusunun gıda ihtiyacını nasıl karşılayacağız sorusu akıllara geliyor. Artan nüfus ve azalan kaynaklar karşısında dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılayabilmek için daha az alandan maksimum verimi elde etmeliyiz diyen TreeT Genel Müdürü Mustafa Tamer şözlerine şunları ekliyor: “Tarım sektörü özellikle son 10 yılda çok hızlı bir şekilde gelişip Tarım 4.0 olarak adlandırdığımız bir formata dönüştü. Bugün Nesnelerin İnterneti olarak adlandırdığımız IoT sayesinde, sahada bulunan bütün makinalar birbiriyle iletişime geçebiliyor. Bununla da kalmayıp yine akıllı teknolojiler sayesinde tohumdan rafa kadar bütün sistem izlenebilir hale geliyor. Tarımda kullanılan teknolojiler, yani akıllı tarım uygulamaları sayesinde, arazinin hangi bölgesine ne kadar ve ne özellikte
54
Eylül 2018
gübre kullanılması ve termal uydu görüntüleriyle hangi bölgeye ne kadar su verilmesi gerektiği öngörülüyor. Yine toprak analiz cihazlarıyla hangi alana ne ekilmesi gerektiği ve drone’lar sayesinde çok hızlı bir şekilde arazide olan bitenin anlaşılabilmesi tarımdan sağlanan verimi artıyor. Bu da geleneksel yöntemlere göre üreticinin işini çok daha kolay ve hızlı bir hale getiriyor. Endüstri 4.0’ın tarım yansımaları bununla da kalmıyor; üreticiden direkt tüketiciye ulaşan ve takip edilebilir özellikte olan ürünler gıda üreticilerine sunuluyor. Kısacası tarımda yaşanan bu yeni devrim ile çok daha hızlı ve daha az masraflı şekilde ürünler toplanarak minimum alandan daha fazla verim elde ediliyor. Tüm buların sonucunda elde edilen dataları yorumlamak ise işin en önemli kısmını oluşturuyor. Şöyle ki; akıllı teknolojileri kullanarak bir veri elde ediyorsunuz ancak bunu doğru bir şeklide kullanamadıktan sonra tarımdan verim elde edemiyorsunuz. Bu noktada tarımda uygun teknolojileri kullanarak onun doğru bir şekilde işlenebilmesi için doğru yorumlanabilmesi gerekiyor. Çünkü doğru şekilde yorumlanan datalardan her defasında daha iyi sonuç elde edilerek verimlilik kat kat artıyor. Biz de TreeT Tarım ve Teknolojileri olarak Manisa’nın Salihli ilçesinde başladığımız yolculuğumuzda DOKTAR gibi önemli çözüm ortaklarımızla birlikte hareket ederek akıllı tarım uygulamalarından en iyi şekilde verim almak amacıyla çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Hedefimiz Endüstri 4.0 etkisiyle hareket ederek üretim süreçlerimizin her aşamasında hem TreeT yatırımcılarına katma değer sağlamak hem de yeni teknolojileri tarıma dahil ederek alanında öncü bir girişim olmak.” dedi
Etiket
Sensormatic Elektronik Fiyat Etiketleri Perakende Sektörünün Yeni Yasal Mevzuata Uyumunu Kolaylaştırıyor
Perakende sektöründe elektronik fiyat etiketleri ile zaman ve maliyet tasarrufu sağlayan Sensormatic, yeni yönetmelik sonrası ek bilgilerle donatılması gereken fiyat etiketlerine geçişi kolaylaştırıyor.
Etiketleri’nin avantajı daha da artıyor. Mağaza içi promosyonların yönetimini kolaylaştıran bu çözüm, promosyonlu ürünlere ait akıllı etiketlerin flaş sinyali vermesi, müşterinin dikkatini bu ürünlere çekiyor ve kampanyanın etkisi arttırılıyor.
Perakende sektörünün karşılaştığı zorluklardan biri, fiyat etiketindeki değişkenlikler nedeniyle etiketleri sıklıkla değiştirmek durumunda kalmaları. Bu nedenle ürünler raftaki konumlarını korusa bile fiyat etiketlerinin mağaza personelleri tarafından güncellenmesi gerekiyor.
Reyon tamamlama hızı iki katına çıkıyor
Perakende sektörüne sunduğu teknolojik çözümlerle bu sorunu giderme yolunda önemli bir kolaylık sağlayan Sensormatic, şimdi de Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yayımlanan yeni yönetmelikle etiketlere ek bilgiler yerleştirmek durumunda olan sektör temsilcilerine destek oluyor. Akıllı sensörleri ve anlık güncellenebilen dijital fiyat ekranı sayesinde mağaza müşterilerinin doğru bilgilendirilmesinin yanında pek çok ek fayda özelliği sunan Elektronik Fiyat Etiketleri, yeni yönetmeliğe hızlı ve kolay bir şekilde uyum sağlamak isteyen perakendecilere yardımcı oluyor.
90 bin ürünün bilgileri 1 saat içinde güncellenebiliyor Özellikle ürün değişiminin sıklıkla yaşandığı büyük market ve mağazalar için ciddi bir tasarruf sağlayan Sensormatic Elektronik Fiyat Etiketleri, 90 bin ürünün fiyatının 1 saat içinde değiştirilebilmesine olanak tanıyor.
Mağaza içi promosyonlar rekabet kozuna dönüşüyor Mevsimsel geçişler ya da bayram veya yılbaşı gibi hemen her şirketin kampanya düzenlediği dönemlerde Elektronik Fiyat
Müşterinin mağaza içinde gezerken sepetine eklediği, ancak herhangi bir sebeple satın almayıp kasada bıraktığı ürünün tekrar kendi rafına dönmesi ve reyonda azaan ürünlerin tamamlanması gerekiyor. Ürünün doğru rafa yerleştirecek personelin işini hatasız olarak, çok kısa sürede yapması, Elektronik Fiyat Etiketleri ile mümkün oluyor.
Online siparişleri yönetmek daha kolay Tüketicilerin mağazaya gitmeden online olarak verdikleri siparişlerdeki ürünleri mağaza personelinin hızlı bir şekilde reyonlardan toplaması gerekiyor. Mağaza personeli, Elektronik Fiyat Etiketi uygulamasını kullanarak internet üzerinden gelen siparişlerin reyonlardan toplanmasını çok daha kolay ve hızlı gerçekleştiriyor. Her bir ürünün mağaza içindeki konumunu anında tespit eden uygulama, reyonlara eklenmiş Elektronik Fiyat Etiketleriyle iletişim kuruyor ve mağazanın dört bir yanındaki ürünlerin toplanması için en verimli rotayı oluşturuyor. Mağaza personeline düşen tek iş, haritayı takip ederek geldikleri reyonda flaş sinyal veren Elektronik Fiyat Etiketini bulup, ilgili ürünü almak oluyor. Reyondan her bir ürün alındığında, bir sonraki etiket sinyal vermeye başlıyor ve böylelikle gelen siparişler son derece hızlı, hatasız ve verimli biçimde sepette toplanıyor.
Eylül 2018 55
Sağlık Köşesi
Çikolatadan sarımsağa çilekten balığa... BU BESİNLER BABA OLMA ŞANSINI ARTIRIYOR
Baba olmak hiç kuşkusuz hemen her erkeğin isteği. Bunun için de spermin kaliteli ve yeterli sayıda olması şart. Ancak günümüzde değişen çevre şartları, beslenme alışkanlıkları, hayat tarzı ve sosyal koşullar nedeniyle spermin kalitesinde ve sayısında sorunlar yaşanabiliyor. Kısırlık (infertilite) üreme çağındaki 6 çiftten birinde görülen önemli bir problem. Sperm kalitesindeki ve sayısındaki sorunlar da infertilitenin yüzde 25’inden sorumlu oluyor. Yapılan çalışmalar egzersiz yapmak, stresten arınmak, sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmek, alkol ile sigara gibi kötü alışkanlıklardan uzak durmak gibi sağlıklı yaşam alışkanlıkları edinmenin sperm kalitesini artırdığını ortaya koydu. Peki baba olma şansını artırmak için hangi besinleri düzenli olarak tüketmeli? Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı spermin sayı ve kalitesini artıran besinleri anlattı, önemli önerilerde bulundu.
Balık: Omega 3’ün sperm kalitesini art-
tırmadaki olumlu etkileri, son yıllarda yapılan bilimsel çalışmalarla ispatlandı. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı bu nedenle somon, sardalya ve hamsi gibi yüksek omega 3 içeren balıkları sofranızda haftada 2 kez mutlaka bulundurmanız gerektiğini belirtiyor.
Deniz mahsulleri: Deniz mahsulleri (midye, istridye vb) yük-
sek oranda çinko içeriyor. Çinko sperm üretimini ve testosteron düzeyini artırıyor. Deniz mahsülleri aynı zamanda D, C, B12 vitamini ve demir, bakır ile selenyum gibi sperm parametrelerini olumlu etkileyen birçok madde açısından da zengin. Dolayısıyla bu tür gıdaları sofranızda daha sık bulundurmanızda fayda var.
Domates: Mevsiminde tüketilen domates, spermin sayı ve kalite
artışında çok önemli bir rol üstleniyor. Öyle ki mevsiminde ve doğal olarak tüketilen domatesin spermin sayı ve kalitesini yüzde 70 oranında artırdığı belirtiliyor. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı domatesin bu faydayı, aynı zamanda prostat kanserine karşı koruyucu etkisi de bilinen likopen sayesinde sağladığını belirtiyor.
Yumurta: Günde 1 ya da 2 yumurta yemek, sperm kalitesine olumlu katkılar sağlıyor. Kolin, inositol, A ve E vitamini bakımından zengin olan yumurta amino asit, yani protein değeri açısından da en zengin besinlerden biri. Ayrıca yumurtayı kayna56
Eylül 2018
tarak tüketmek, amino asitler gibi besin maddelerinin daha kolay emilmesine yardımcı oluyor.
Kuruyemişler: Fındık, badem ve ceviz gibi yüksek omega 3 içeren kuruyemişlerin makul miktarda tüketilmesi sperm kalitesini artırıyor. Ancak ideal miktar aşıldığında kuruyemişin içeriğindeki yağ nedeniyle zararlı olabileceğini de unutmayın. Keçiboynuzu: Erkek üreme probleminde en yaygın kullanılan
bitkisel kaynaklardan biri, keçiboynuzu. Çinko vb. minerallerden zengin olan keçiboynuzu antioksidan özelliğinin yanı sıra sperm ile yumurta etkileşimini sağlayan enzimlerin aktivitesini artıran vitaminler de içeriyor.
C vitamini içeren meyveler: Çilek, yaban mersini ve böğürtlen gibi meyveler spermin kalite ve hareketini artıran C vitamininden zenginler. Üroloji Uzmanı Prof. Dr. Saadettin Eskiçorapçı C vitaminin aynı zamanda, sperm üretmek için gerekli olan amino asitlerin yapı taşını oluşturduğunu belirterek, “Dolayısıyla bu tür meyveleri alışveriş listenize mutlaka ekleyin. Ayrıca narenciye, brokoli, havuç ve muz da olumlu etkiler sağlıyor” diyor. Sarımsak: Akdeniz tipi doğal beslenmenin bir parçası olan sarımsak, aynı zamanda alisin ve selenyum içeriğiyle sperm hareketini artırmada faydalı oluyor. Süt ve süt ürünleri: Az yağlı süt ve süt ürünlerinin sperm kalitesini artırdığı, yağlı süt ve süt ürünlerinin ise ters etki yaptığı bilimsel çalışmalarla ispatlandı. Çikolata: Özellikle bitter çikolatanın ejakülat hacmini artırdığı ve spermin kalitesi ile sayısına olumlu etkilerde bulunduğu kanıtlandı. Bu etkilerinin sebebi, içeriğinde bulunan yüksek orandaki kakao ve bakır, selenyum, çinko ve potasyum gibi faydalı mineraller. Kırmızı et: Sperm parametreleri açısından tartışmalı bir konu.
Kırmızı ette çokça olan L-karnitin, sperm kalitesi açısından önemli. Bununla beraber ideal miktarda faydalı olan kırmızı et tüketim miktarı arttıkça zararlı etkiler de gösterebiliyor. Haftada 2 kez makul miktarda tüketebilirsiniz.
Su: Sağlıklı yaşamın olmazsa olmazı su aynı zamanda sperm miktarını artırıyor. Aman dikkat! Fiziksel ölçülerinize göre değişmekle birlikte ortalama 1,5-2lt/günlük su tüketimi çok önemli.
Fuar
WORLDFOOD İSTANBUL 26’INCI YILINDA 16.085 ZİYARETÇİYİ AĞIRLADI
ITE Turkey tarafından bu yıl 26. kez düzenlenen Uluslararası Gıda Ürünleri ve Teknolojileri Fuarı -WorldFood İstanbul’u 16.085 kişi ziyaret etti. Fuarda ‘Gıda 360 Deneyimi’ kapsamında sektöre yönelik işletme ve pazar odaklı seminerler düzenlenirken yerli ve yabancı profesyonel alıcılar alım heyeti programı çerçevesinde ağırlandı. . 30 ülkeden 400’ün ile buluşturduk.
üzerinde
katılımcıyı
16.085
ziyaretçi
WorldFood İstanbul hakkında konuşan ITE Group Bölge Direktörü Kemal Ülgen: “Geçtiğimiz yıl 29 ülkeden 354 katılımcı ve 13.198 ziyaretçi ağırlayan WorldFood İstanbul’da bu sene bu rakamın üzerine çıkmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bu yıl WorldFood İstanbul kapsamında 30 ülkeden 400’ün üzerinde katılımcıyı 16.085 ziyaretçi ile buluşturduk. Fuar süresince gördüğümüz ilgiden çok memnunuz. Fuarda katılımcılar ile profesyonel alıcılar arasında 1.500’e yakın toplantı gerçekleşti ve bu sayede yeni işbirliği fırsatlarının doğmasına vesile olduk. WorldFood İstanbul ile çalışma ve iş birliklerimizi sürdüreceğiz WorldFood İstanbul hakkında görüşlerini dile getiren Gastronomi Turizmi Derneği Başkanı Gürkan Boztepe, “Gastronomi Turizmi Derneği olarak, WorldFood İstanbul bizim için çok önemli bir fuar ve bu fuara destek vermenin önemli olduğuna inanıyoruz. Önümüzdeki sene bu desteğimiz daha da artacak. ” dedi. 30’dan fazla sektör uzmanı ve lider, 15’in üzerinde etkinlik WorldFood İstanbul’da buluştu WorldFood İstanbul, bu sene gıda sektöründe üretim, işletme ve tüketime dair tüm süreçleri alanında uzman 30’dan fazla isimle masaya yatırırken sektördeki en güncel bilgileri ve son teknolojileri paylaşıma açtı. Türkiye “Şef ’in En İyi Tabağı” Yarışması ile en iyi ve en yaratıcı tabaklar ödüllendirildi
WorldFood İstanbul, dünyanın önde gelen şef, gurme, yemek yazarı, gazetecilerin ve restoran işletmecilerinin üye olduğu World Gourmet Society ile iş birliği yaparak bu sene itibariyle uluslararası “Best Plate Challenge” yarışmasının Türkiye özel ortağı oldu. İş birliği kapsamında WorldFood İstanbul, Türkiye’de ilk kez düzenlenen “Şefin En İyi Tabağı” yarışması ile Türk şeflerini en iyi ve en yaratıcı tabaklarını ödüllendirdi. Ödül Töreninde konuşan World Gourmet Society Kurucusu & Başkanı - Matthias Baur, şunları söyledi: “World Gourmet Society olarak 50 bin gurme üyemiz, çok sayıda Michelin Yıldız’lı şefimiz var. Yalnızca profesyonellere değil yemek yapmayı veya sadece yemeği seven üyelerimize de ev sahipliği yapıyoruz. Türkiye Şefin En İyi Tabağı Yarışması için WorldFood İstanbul ile ilk iş birliğimiz, hem bizim için hem de WorldFood İstanbul için bu iş birliğinin oldukça verimli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de ki yarışmaya katılan ve finalist olan şeflerin World Gourmet Society’nin global yarışma sürecinde finalist ve kazanan olma şansları devam ediyor. Global Final, Fransa’nın Monako şehrinde, Kasım 2018’de Chef World Summit kapsamında düzenlenecek. WorldFood İstanbul, Aşçılar Derneği’nin de desteklediği yarışmayla Türk mutfağını, Türk şeflerini ve gastronomik çeşitliliğimizi uluslararası arenada tanıtmayı ve hak ettiği yere kazandırmayı amaçlıyor. WorldFood İstanbul’da ihtiyaç sahipleri de unutulmadı WorldFood İstanbul’un önemli destekçilerinden olan Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) ve ITE Turkey iş birliği yaparak fuar kapsamında bir de sosyal sorumluluk çalışmasına imza attılar. Fuar sonrası katılımcıların standlarında kalan, geri götürmeyecekleri gıda ürünlerinin israf olmaması ve ihtiyaç sahiplerine ulaşması adına bu ürünler bağış olarak toplandı. Bu ürünler TİDER’in aracılığıyla ihtiyaç sahipleri ile buluşturuluyor.
Eylül 2018 57
Döner
n
e d e h t e yayı f
Dün
t e z z e l süper
" r e n "Dö
Türk mutfağının milli lezzetlerinden döner, Business Insider’ın yayınladığı “dünyanın en lezzetli sandviçleri listesinde” yer aldı. Döner, Yemeksepeti kullanıcılarının da en çok tercih ettiği ilk 5 lezzet arasında yer alıyor. Bu yılın ilk 8 ayında Yemeksepeti kullanıcıları 10 milyon porsiyon döner yerken; dönerin en sevildiği yaş 21, toplam siparişlerinin içinde yüzde 60 ile döner siparişi oranı en yüksek olan kent ise Karaman oldu. Döner, 2 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip. Evliya Çelebi, ‘Seyahatname’de döner için “Öyle hoş, yumuşak ve taze ki, yeryüzünde böylesi başka kebap yoktur” diye yazıyor. Döner globaldeki başarısını Business Insider’ın geçtiğimiz hafta yayınladığı “dünyanın en lezzetleri sandviçleri listesinde” yer alarak kanıtladı.
O bizim için her zaman ilk 5’te Bu yılın ilk 8 ayında Yemeksepeti kullanıcıları 10 milyon porsiyon döner yediler ve dönerin sipariş sayısında bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 70 artış yaşandı.
Tavuk dönerin üstünlüğü sürüyor Bu yılın ilk 8 ayında verilen 10 milyon adet döner siparişinin yüzde 60’ını tavuk döner siparişleri oluşturdu.
Etiketlere “yerli malı” logosu
Yemeksepeti kullanıcılarının siparişlerine göre; bu lezzeti en sevenler 19-24 yaş aralığında. Döneri en çok sevenler ise 21 yaşında.
Her gün döner günü! Günde ortalama 42 bin adet sipariş verilen dönerin en fazla sipariş edildiği gün ise perşembe.
Dönerin yanında ayrana, ardından ise künefeye bayılıyoruz Yemeksepeti kullanıcıları dönere en çok geleneksel lezzetlerimizi yakıştırıyor. Milli lezzetimiz dönerin yanında en çok sipariş verilen içecek ayran olurken, künefe, dönerin ardından en çok yenen tatlı oldu.
Döner tutkunu kentler Tüm siparişler içindeki döner siparişleri incelendiğinde; Karaman dönerin en sevildiği kent oldu. Karaman'lıların toplam siparişlerinin yüzde 60’ı döner siparişlerinden oluşuyor. Karaman’ı sırasıyla Osmaniye ve Gaziantep izledi.
Ticaret Bakanlığının “Fiyat Etiketi Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik”i Resmi Gazete’de yayımlandı. Düzenlemeyle Türkiye’de üretilen malların etiketlerinde Bakanlıkça tespit ve ilan edilen şekil, logo veya işaretleri kullanma zorunluluğu getirildi. Etikette, malın satış fiyatı ve birim fiyatının uygulanmaya başlandığı tarihin de bulunması gerekecek.
Etiketlere “yerli malı” logosu
Ayrıca, etiketlerin tarife ve fiyat listelerinin üzerindeki rakam ve harflerin okunabilir, düzgün, eksiksiz, gerçeğe uygun, yeterli büyüklükte ve başka rakam, kelime ve işaretlerle karışıklığa sebebiyet vermeyecek şekilde olması, yanıltıcı ve aldatıcı bilgiler içermemesi zorunlu tutuldu.
Türkiye’de üretilen malların etiketlerinde, Ticaret Bakanlığınca tespit ve ilan edilen şekil, logo veya işaretleri kullanmak zorunlu olacak.
Kullanılacak etiketlerin tarife ve fiyat listeleri tüketiciler tarafından kolaylıkla görülebilecek, okunabilecek ve hangi mala ait olduğu açıkça belli olacak.
Ticaret Bakanlığı'nca Türkiye'de üretilen mallar için etiketlere yerli olduğunu belirtir nitelikte ayırt edici işaret konulması zorunluluğu getirildi.
58
Döneri en çok gençler seviyor
Eylül 2018
Eylül 2018 59
Kırmızı Et
Kilikya Tavsiye Edilen Marka Seçildi
Kilikya, Avrupa Birliği’nde Tüm Tüketicileri Koruma Derneği tarafından verilen “Altın Marka Ödülü” kapsamında “Tüm Tüketicilere Tavsiye Edilen Marka” seçildi. Kilikya, Avrupa Birliği’nde Tüm Tüketicileri Koruma Derneği tarafından “Altın Marka Projesi” kapsamında “ en az şikâyet alan ya da hiç almayan markaların belirlenmesiyle yapılan değerlendirme sonucunda bir kez daha Tüketicilere Tavsiye Edilen Marka seçildi. Kilikya markasının ikinci kez aldığı bu ödül ile ürünlerinin güvenilirliği ve kalitesi tekrar tescil edilmiş oldu. Kilikya, 2015 yılında da TTKD tarafından ‘Altın Marka Tüketici Ödülü’ ile “Tüm Tüketicilere Tavsiye Ediyoruz” logosu ve sertifikasını almaya hak kazanmıştı. Tüm Tüketicileri Koruma Derneği tarafından gerçekleştirilen ‘Tüketiciye Saygılı Marka Ödülleri’ töreninde aralarında gıda, hizmet, telekomünikasyon, giyim, kozmetik, mobilya gibi farklı sektörlerden kaliteli marka üreten kurumlarla birlikte Kilikya markasına da “Tüm Tüketicilere Tavsiye Ediyoruz” logosu ve sertifikası takdim edildi.
Müşterilerinin damak tatlarına uygun, her zaman güven duyacakları, üstün kaliteli ve lezzetli ürünler üreterek %100 müşteri memnuniyetini devam ettirmek için çalışıyor. Mor havuçların yarattığı muhteşem bir içecek deneyimi sunan Kilikya şalgam, yenilenen ambalajları ile şalgamda acılı ve acısız, sarımsaklı ve sarımsaksız çeşitleri her damak tadını yakalıyor. Cam ve pet şişelerin yanı sıra şık tasarımlı hediyelik paket grupları ile dostlarınıza verebileceğiniz sağlıklı bir armağan alternatifi sunuyor. 30 ‘u aşkın ülkeye ihracat yapan Kilikya, ürün yelpazesinde bulunan Şalgam, Organik şalgam, Special şalgam çeşitlerine ek olarak Limonata, Ice tea, Limon Sosu, Üzüm Sirkesi, Elma Sirkesi, Balzamik Sirke, Nar Sirkesi, Beyaz Sirke, Turşukur, %100 Doğal Nar Ekşisi, Nar Ekşili Sos, Acı Biber Sosu, Sirke Sosu, Soya Sosu 100’ e yakın ürün çeşidinin de ambalajlarının tamamını yeniledi ve yepyeni imajı ile raflarda yerini almaya hazır hale geldi. Şalgam üretiminde lider içecek firması olma yolunda ilerleyen, sos ve içecek sektörünün önde gelen üreticilerinden olan Kilikya Şalgam üretim kapasitesi, tesisleri ve ihracat potansiyeli ile Türkiye’de önemli şirketler arasında yer almaktadır. Yıllık 36 milyon litre üretim kapasitesine sahip olan Kilikya Şalgam Türkiye ‘de 9 bölge Müdürlüğü ile yaygın dağıtım ağı sağlayarak Türkiye pazarının %95 ‘ine hizmet vermektedir. Avrupa, Amerika, Rusya, Uzakdoğu gibi 30 ‘ u aşkın dünya ülkelerine ihracat gerçekleştirmektedir.
Metro Türkiye Operasyon Direktörlüğü’ne Sinem Türüng atandı Metro Türkiye’de 20 yıla yakın süredir önemli görevler üstlenen Sinem Türüng, Metro Türkiye Operasyon Direktörü görevine atandı. Türüng görevi, uzun yıllar Metro’ya hizmet vermiş ve bundan sonra Classic Fine Foods (CFF)’de Genel Müdür olarak çalışacak Christophe Barret’den devraldı. Çalışanlarının gelişimine büyük önem veren Metro, organizasyonun içinden yeni kariyer fırsatları yaratmaya yönelik insan kaynakları yaklaşımıyla başarısını sürdürülebilir kılıyor. Metro
Türkiye
ailesine
Ekim
1999’da
Türkiye’de Bütçe Planlama ve Raporlama Departmanı’nda katılan Türüng, geçtiğimiz yıllarda hem yurtiçi hem de yurtdışı görevlerde yer aldı. Metro Global’de Asya, Rusya ve Ukrayna Bölgesi Bütçe Planlama ve Raporlama Grup Müdürlüğü yapan Türüng, Mayıs 2006 tarihinde, Metro Hırvatistan’a İdari İşler Grup Müdürü olarak atanmasının ardından Nisan 2008 tarihinde, Metro Hırvatistan’da Finans Direktörlüğü’ne terfi etti. Sinem Türüng en son Türkiye Finans ve FSD Direktörlüğü görevini yürütüyordu.
THERMOSET ÇİZİLEBİLİR Mİ? ÇİZİLSE DE HALEN HİJYENİK MİDİR? Kuvvetli ve keskin bıçak darbeleri ile yüzeyi çizilebilir.Ancak çizilse bile anti - bakteriyel ve hijyenik yapısını korur.Ayrıca esnek bir hammadde olduğu için yüzeyindeki çizikleri belli etmez 60
Eylül 2018
RESTORAN, OTEL VE YİYECEK İÇECEK SEKTÖRÜNÜN
ULUSLARARASI FUARI 29 Kasım - 1 Aralık 2018 İSTANBUL KONGRE MERKEZİ (ICC) HARBİYE - 6. BULUŞMA Detaylı bilgi almak ve kaydınızı hemen yaptırmak için
www.sirha-istanbul.com
Made by
Destekleyenler
BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİNCE TÜRKİYE ODALAR VE BORSALAR BİRLİĞİ (TOBB) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR. Eylül 2018 61
Kısa Haberler
Şarküteri et ürünleri nasıl saklanmalı?
Pastırma ve sucuk… Orta Asya Türklerinden bu yana yüz yıllardır Türk mutfaklarının vazgeçilmez ikilisi. Lezzet sofralarından eksik olmayan bu iki şarküteri ürününü dolabınızda nasıl saklayacağınızı biliyor musunuz? Türk insanı ile bütünleşmiş bu iki lezzeti doğru muhafaza etmek de oldukça önemli. Polonez Genel Müdürü Andaç Günsoy, “Her iki ürünü de buzlukta muhafaza edebilirsiniz ancak market alışverişlerinde ürünün raf ömrüne ve ürün paketine dikkat ederek satın almalısınız” diye uyarıyor.
Sucuğu ağzı açık bir şekilde buzdolabında saklayın! Sucuğu korumanın en güzel yöntemi; bir havlu kağıda sarıp dolaba koymak. Amaç burada sucuğun neminin kendi içerisinde sıkışmaması. Aslında bilinenin aksine buzdolabının içerisi kuru bir ortama sahip. Buzdolabı içinde poşete konulsa bile sucuğun
Uzman Diyetisyen Hülya Çağatay Öke:
Çay stresi önlüyor, motivasyonu artırıyor
Türkiye’de çay, çalışma hayatının ayrılmaz parçası. İş yerlerinde iş saatleri boyunca içilen ve ikram edilen çay hakkında yapılan araştırmalar, çalışan kişilerin zihinsel yetkinlikleri, iş motivasyonları ve stres seviyeleri üzerinde çayın olumlu etkilerini ortaya koyuyor. Uzman Diyetisyen Hülya Çağatay Öke, çayın içindeki aktif maddelerin insan sağlığı açısından çok yönlü faydaları olduğuna dikkat çekiyor. Öke, çay ve motivasyon üzerine yapılan araştırmalarda, işe verilen molalarda çay içenlerin tatlı gıdalar tüketenler ve su içenlerle karşılaştırıldığında, testlerde daha istekli ve başarılı olduğunun, ve problem çözme yetilerinin daha yüksek olduğunun anlaşıldığını belirtti. Öke, çayın olumlu etkil62
Eylül 2018
ağzı açık olması gerekiyor. Aynı zamanda havlu kağıtla ürünün nemini her zaman almanız gerekiyor. Sucuğu bir poşete koyup saklarsanız içerisinde boncuk boncuk sular oluşur ve dolap koşullarından dolayı küf olur. Eğer sucuğun kurumasını istemiyorsanız bir alternatif daha var: Tüketilen kadar ayırıp geri kalanını buzluğa atmak.
Pastırmayı da buzlukta saklayabilirsiniz Pastırmanın oluşumu tam olarak 28 gün. Çiğ et ama olgunlaşıyor. Tuzunda kendi içerisinde pişiyor. Ürünün içerisinde bakteri oluşumunu engellemek için sıkı bir takip sisteminden geçmesi gerekiyor. Günsoy, ambalajsız ürünleri pek önermiyoruz sağlık açısından steril ortamlarda üretilmesi gerekiyor diyor; ‘’Pastırma kuru bir ürün olduğundan ağzı kapalı bir şekilde rahatlıkla buzdolabında saklayabilirsiniz. Dilimlere bölerek kullanacağınız büyüklüklere ayırdıktan sonra buzlukta da saklanmasında hiçbir sakınca yok.’’
Paketi balon gibi şişmiş ürünleri almayın Sağlıklı koşullarda üretilmemiş ürünlerde et bakteri üremesi sonucu dışarıya gaz salgılıyor ve ürünün paketi balon gibi şişiyor. Paketi balon gibi şişmiş ürünleri almayın. Pakette bir şişkinlik yok ve düz ise tercih edebilirsiniz. Ürünün taze görüntüsüne, vakumun sıkılığına ve son tüketim tarihine bakılmalı.
erinden yararlanabilmek için günlük tüketimin 7 fincanla sınırlandırılması gerektiğini de sözlerine ekledi.
Çay stres seviyesini de düşürüyor Araştırmalarda ayrıca günde 4 fincan çay içenlerde strese neden olan hormon kortizolün seviyesinin daha düşük olduğunun, kalp krizi ve diyabet riskinin azaldığının gösterildiğini vurgulayan Öke, çayın antioksidan kaynağı olduğunu, çayda bulunan flavonellerin C vitamininden 20 kez daha etkili olduğunu ifade etti. Gençler ve çalışanlar çay tercih etmeli Öke, çayın, özellikle uzun mesai saatlerini ofislerde geçiren çalışan kesimin ve yoğun ders çalışan gençlerin tüketebileceği en güvenli içeceklerden biri olduğunu, dengeli tüketildiğinde sağlık açısından ve zihinsel yetkinlikler açısından son derece yararlı bir içecek olarak öncelik verilmesi gerektiğini söyledi.
Kısa Haberler
İnoksan yatırımlarına devam ediyor
İnoksan; Ekonomi Bakanlığı’nın “Türkiye’den dünya markaları yaratmak” amacıyla uyguladığı Turquality programı kapsamında, 5 yıllık Gelişim Yol Haritasında yer alan hedeflerini adım adım gerçekleştiriyor. Türkiye ekonomisine olan güvenini her fırsatta gösteren mutfak devi, yeni yatırımlarıyla sektöre ve ülke ekonomisine katkı sağlıyor. Ülke ekonomisini büyük ölçüde destekleyen endüstriyel mutfak sektörünün güçlü oyuncuları güven tazeleyerek yatırımlarını sürdürüyor. Sektörün kutup yıldızı olarak konumlanan İnoksan da bu doğrultuda kapasitesini artırdı.
Stratejik ürün gruplarında %400 kapasite artışı
talebi sürekli kılmak için yerli katma değer oranının en yüksek olduğu stratejik ürünlerde, %250 ile %400 oranlarında kapasite artışı gerçekleştiriyor. Kapasite artışına bağlı olarak istihdamı da genişleten mutfak devi, yeni makine yatırımlarını fabrika bünyesine kattı.
13 Milyar cirolu sektör 13 milyar lira pazar büyüklüğüne ulaşan ve 60 bin kişiye istihdam sağlayan Türkiye Endüstriyel Mutfak sektörü, üretim kapasitesi bakımından Almanya’nın ardından 2. Sırada. Endüstriyel mutfak sektörü, ihracatta yerli katma değer oranının en yüksek olduğu sektörler arasında.
İnoksan, hracat pazarlarındaki ürün talebini karşılamak ve
Kocaman Balıkçılık, ailelere ve çocuklara balığı sevdirmek üzere geliştirdiği yeni nesil ürünü balık köftesi ile sofralarınızı zenginleştirmeyi sürdürüyor. Yüzde 100 yerli ürünleriyle sektördeki gücünü ortaya koyan Kocaman Balıkçılık, marine ürünlerinin yanı sıra dondurulmuş ürünleriyle de mutfakları taze deniz ürünleriyle buluşturuyor. Çocuğunuzun beslenme çantası için hem güvenilir hem lezzetli bir seçenek
Çocuklara balığı sevdiren köfte!
Kocaman Balıkçılık’tan yepyeni Balık Köftesi
Kocaman Balıkçılık’ın son lezzetlerinden olan dondurulmuş balık köftesi, özellikle çocukların beğenisini kazanıyor. Taze balıkların soğan, kaşar peyniri, yumurta ve galeta unuyla buluşmasından oluşan Kocaman Balık Köftesi, içeriğindeki baharatlarla bir lezzet şölenine dönüşüyor. 400 gramlık paketlerde satışa sunulan balık köfteleri, 7-8 dakikalık pişme süresiyle balık severleri minimum sürede maksimum lezzetle buluşturuyor. Ayrıca okulların açılmasına sayılı günler kala balık köfteleri çocukların hem beslenme çantalarını zenginleştiriyor hem de eve geldiklerinde karınlarını doyuracak en lezzetli ve besleyici seçenek oluyor. Lezzetiyle çocuklarınızın seveceği, zengin balık içeriğiyle miniklere güvenerek yedirebileceğiniz Kocaman Balık Köftesi, ulusal marketlerde lezzet tutkunlarını bekliyor.
Eylül 2018 63
Yeni Ürünler
Yeni Profilo Sandık Tipi Derin Dondurucular ile ister soğutun ister dondurun
Profilo, tüketicileriyle yeni buluşturduğu sandık tipi derin dondurucuları ile yaz lezzetlerini kışın da sofralarınıza taşımanıza olanak sağlıyor. Farklı kullanım modu sayesinde hem dondurucu hem de soğutucu olma özelliği taşıyan yeni Profilo Sandık Tipi Derin Dondurucular, şimdiden önümüzdeki seneye hazırlık yapmak isteyenler için de ideal bir seçenek oluşturuyor. Geniş aileler için ideal olan sandık tipi derin dondurucuların iki yeni modeli
ile tüketicilerin hayatını kolaylaştırmaya devam eden Profilo, 178 ve 272 litrelik iki farklı iç hacme sahip modelleriyle mutfaklardaki yerini almaya hazırlanıyor. Herhangi bir elektrik kesintisinde 45 saate kadar koruma sağlayan sandık tipi derin dondurucular, tam olarak dolu olmadığında eko modu sayesinde de elektrik tasarrufu sağlıyor. Dondurucunun üzerinde bulunan kontrol ünitesindeki buton ile istenen mod kolaylıkla seçilebiliyor.
PAŞABAHÇE’DEN ORKİDELER İÇİN CAM SAKSI
Paşabahçe, ev ya da ofis dekorasyonu için doğa özlemi çekenlere özel tasarımlar sunmaya devam ediyor. Botanica saksılar farklı çeşitleriyle evlere şıklık katarken saydam yapısıyla güneş ışığını bitkilerin köklerine ulaştırıyor, sağlıkla büyümelerine yardımcı oluyor. Dünya’nın en büyük üç cam eşyası üreticisinden biri olan Paşabahçe, ev ve ofis dekorasyonunda pozitif ve huzurlu bir ruh hali yaratmak isteyenler için Botanica saksı serisini sunuyor. Sade ve şık tasarımlarıyla evlerin havasını değiştirecek olan ve orkideler için tasarlanan Botanica saksı serisi sade-yalın, doğal taş görünümlü ve şık çizgili halleriyle mekanlara yüksek yaşam enerjisi veriyor. Botanica saksılar şık bir görünüm sunarken, saydam yapısı bitkilerin güneş ışığıyla temas ederek sağlıkla büyümesine yardımcı oluyor. Botanica saksı serisi ile orkidelerinizi balkonunuzda ya da salonunuzda yetiştirebilir, şehrin telaşından uzaklaşarak yaşam alanlarınızı daha huzurlu bir görünüme kavuşturabilirsiniz.
Zyliss ile mutfağınızın şefi olun
Yemek yaparken ihtiyacınız olan tüm detayları düşünen Zyliss, yemek yapmayı sevenlerin işini kolaylaştırıyor. Dilimleyici çözümleri ile yiyecekleri hızla hazırlayabileceğiniz Zyliss, mutfaktaki pratik çözümünüz oluyor. Tek bir hareketle yiyecekleri dilimleyen ve sunuma hazır hale getiren Zyliss dilimleyiciler, mutfaktaki en büyük yardımcınız oluyor. Yemek yapmanın zorluğunu minimum seviyeye indiren Zyliss, dilimleyici çözümleriyle mutfakların aranan aksesuarı oluyor. Zyliss; rende, dilimleyici, julyen doğrayıcı gibi seçenekleriyle yumurtadan peynire, sarımsaktan elmaya kadar birçok yiyeceği kolaylıkla doğrayıp dilimleyebiliyor. Mutfağında profesyonelliği yaşamak isteyenlere hitap eden Zyliss, küçük boyutlarıyla mutfakta çok az yer kaplıyor. Bulaşık makinesinde yıkanabilen ürünler, hızlıca temizlenebiliyor. Birbirinden farklı kesim özellikleri bulunan Zyliss doğrayıcılarla hazırlayacağınız yemeklerle sofranızı zenginleştirin. 64
Eylül 2018
Yeni Ticaret Kapıları Açar Key to Markets
ANKARA EKMEK, PASTA MAKİNELERİ, DONDURMA, ÇİKOLATA VE TEKNOLOJİLERİ FUARI
um Ankara
si 7-10 Mart 2019 - Congre Hotel, Restaurant, Cafe Bar Ekipmanları Fuarı ile eş zamanlı
www.ibatechankara.com
İZMİR EKMEK, PASTA MAKİNELERİ, DONDURMA, ÇİKOLATA VE TEKNOLOJİLERİ FUARI
ir 6-8 Aralık 2018 - Fuar İzm
Gaziemir
www.ibatech.com.tr/izmir
“BU FUAR 5174 SAYILI KANUN GEREĞİ TOBB (TÜRKİYE ODALAR BORSALAR BİRLİĞİ) DENETİMİNDE DÜZENLENMEKTEDİR.”
Eylül 2018 65
Kısa Haberler
Pideor’dan nefis 3 peynirli pide ‘Peynir Rüyası’
Ordu lezzetlerini dünyaya ve Türkiye’ye tanıtmayı hedefleyen Pideor, menüsündeki farklı pide çeşitleriyle lezzet tutkunlarına birden fazla seçenek sunuyor. 3 farklı peynir çeşidinin Pideor ’un kıtır kıtır hamuruyla buluşmasından doğan ‘Peynir Rüyası’, lezzetli ve hafif bir pide tatmak isteyenlerin favorilerinden biri oluyor. Taze peynir çeşitlerinin pide hamuruyla buluşmasından ortaya çıkan Peynir Rüyası, peynir severlerin gönlünü fethediyor. Çok kısa bir sürede hazırlanıp servis edilen ‘Peynir Rüyası’, karnı acıkanların hemen tüketebileceği en lezzetli alternatiflerden biri oluyor. Geleneksel pideye kattığı katma değer ile sektöre farklı bir bakış açısıyla baktığını kanıtlan Pideor, pidelerini tatmak isteyen herkesi Bomonti ve Beşiktaş’taki şubelerine davet ediyor.
Y kuşağı için en önemli kriter
Yeni ürünün fiyatı da satın almayı etkiliyor
"
"Doğallık
Türkiye’de bu yıl 3. kez gerçekleşen “Yılın Seçilmiş Ürünü” programını düzenleyen Yılın Ürünü Türkiye’nin Kurucusu Çiğdem Micozkadıoğlu, araştırma şirketi Nielsen ’in Türkiye genelinde yaptığı anket ekseninde ortaya çıkan tüketici beklentilerini açıkladı. Araştırmaya göre X,Y ve Z kuşağı tüketicilerinin ürün seçimlerinde farklı dinamikleri dikkate alıyorlar. Her bir kuşağın keskin çizgilerinin olduğunu söyleyen Micozkadıoğlu, araştırma sonuçlarına göre yenilikçi ürünlerden beklentilerin ilk sırasında “doğallık” olduğunu belirtti.
Tüketicilerin yarısından fazlası yeni ürünleri denemeyi tercih etse de, ürünün fiyatının uygun olması, arkadaş ve iş çevresindeki bireylerin yönlendirmeleri, yeni ürünleri deneme isteği gibi dinamikler de satın alma kararını etkiliyor. Araştırma, kadın tüketicilerin erkeklere kıyasla, “yeni” etiketli bir ürün satın almaya daha eğilimli olduğunu da ortaya koyuyor. Ürün memnuniyeti AB grubu tüketicilerde kilit önem taşırken, memnun kalabilecekleri yeni bir ürün için daha fazla ödeme yapabileceklerini belirtiyorlar.
Tüketici grupları arasında, en çok gençlerin doğallığa önem verdiğini ve Y kuşağı için doğallığın en önemli nokta olduğunu ifade eden Micozkadıoğlu, yenilikçi ürünlerin güvenilir bir marka tarafından sunuluyor olmasının ise X kuşağı açısından önem taşıdığını aktardı.
Su böreğini Göçmen Börekçisi'nde deneyin
Sofraların vazgeçilmez lezzeti su böreği, Göçmen Börekçisi'nin fark yaratan üç peynirli yorumuyla çok daha lezzetli! Tamamen ev hanımlarının elinden çıkan lezzetleriyle beğeni toplayan Göçmen Börekçisi, yeni ürünü olan su böreğini tüketiciyle buluşturdu. 2004 yılında Körfez'de küçük bir dükkanda başlayan üretimlerini kısa sürede Türkiye geneline taşıyan marka, yepyeni lezzetleri sofralara taşımaya devam ediyor.
Bildiklerinizden çok farklı Alışılagelmiş su böreklerinden farklı olarak aynı tepside hem baklava hem su böreği hamurundan yapılan Göçmen Börekçisi Su Böreği el işçiliğiyle, döner fırında çevrilerek yapılıyor. Böylece sıcaklığı ve akışkanlığı korunan ürün, kahvaltılar ve çay saatleri için olduğu kadar öğrencilerin beslenme çantaları için de uygun. 66
Eylül 2018
Kırmızı Et
Güçlü ve Sağlıklı:Mazoot Mazoot size gerçek bir enerji içeceği deneyimi yaşatmak için üretildi. Gün içersinde ihtiyacınız olan zihinsel ve bedensel enerjiyi sağlayacak, 3 saat boyunca daha zinde hissetmenize yardım olacaktır. Mazoot' u diğer enerji içeceklerinden ayıran en büyük fark minimum 2.5 kat daha fazla taurin içermesidir. Rakiplerinden farklı olarak yüksek kafein ve taurin desteği ile şekerli su olmanın çok ötesindedir. İçeriğindeki B2, B6 ve B12 vitaminleri ile eksik kalan B vitamini desteğini sağlayacak, tad ve yumuşak içimden de asla mahrum kalmayacaksınız. Mazoot' u kullanan çalışan kesimin de, sporcuların da vazgeçilmezi olacağına eminiz. Mazoot üzerindeki kapak ürünün size gelene kadar temiz kalmasını sağlar ve gönül rahatlığı ile içebilirsiniz. Kalp Sorunları: Birçok kalp hastalığının tedavisinde taurin takviyesi kullanılmaktadır. Göz Sorunları: Düşük taurin seviyesi çeşitli göz sorunlarına yol açabilir. Kas Sorunları: Taurin eksikliğinde kaslarda tahribat meydana gelebilir ve kas kütlesi azalabilir.
Azalan Dayanıklılık: Taurinin fiziksel dayanıklılığı nasıl etkilediği ile ilgili yapılan araştırmalarda taurin takviyesinin özellikle profesyonel atletlerde fiziksel dayanıklılığı önemli oranda arttırdığı tespit edilmiş. Hamilelik ve emzirme dönemlerinde enerji içeceği tüketilmemelidir. Bu gibi hassas dönemlerde enerji içeceği içmek fetüsün gelişimine zarar verebilmektedir.
Kafein hassasiyeti bulunanlar, depresyon, kaygı ve bipolar bozukluk tedavisi görenler, karaciğer ve böbrek hastalığı olanlar, kalp hastalığı bulunanların enerji içeceği tüketmesi önerilmez. Kafein Mazoot size bir şişesinde 15mg kafein s unarak sizi 3 saat boyunca ayık tutmak için elinden geleni yapıcaktır. Bilindiği gibi kafein, merkezi sinir sistemini, özellikle de sinirsel iletimin gerçekleştiği sinapsları doğrudan etkileyerek kişinin uyanık kalmasını sağlar. Temel olarak yaptığı, yorgunluğa ve bitkinliğe sebep olan ve sinir boşluklarında biriken asetilkolinin ve adenozinin parçalanmasını sağlayarak sinirsel iletimi rahatlatmaktır.
Sütlü Tatlı Üretimi Fevzi Çakmak Mah.Turgut Özal Bulvarı No:21 Taşoluk Arnavutköy - İstanbul Tel: 0212 6821040 Faks: 0212 6821035
info@renkgida.com.tr
www.renkgida.com.tr Eylül 2018 67
Bu sayfalarda yer almak için yapmanız gereken sadece ABONE olmak ABONE olun iletişim bilgileriniz ve LOGO’nuz ücretsiz yayınlansın Toplu yemek üreticileri Firma Adı: Pırlanta Yemek Adresi: Fatih mah. 188. Sk. No:16 Sarnıç Gaziemir - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 281 24 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: info@pirlantayemek.com.tr www.pirlantayemek.com.tr Firma Adı: Besler Hazır Yemek ve Catering Adresi: Levent Mah.1804 Sk. No:17/A Yüregir- Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0322 346 19 23 Faks: 0322 346 19 24 e-mail: besler@beslercatering.com www.beslercatering.com Firma Adı: Karmen Catering & Organizasyon Adresi: Konutkent Mah. 3028. Sk. No: 2A/208 Çankaya /Ankara Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0312 911 16 86 GSM: 0544 786 11 04 e-mail tugba@karmenkurumsal.com www.karmenkurumsal.com Firma Adı:Beyoğlu Catering Adresi: Atatürk Bul.No:133 Konacık Bodrum-Muğla Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0532 169 03 32 www.beyoglucatering.com e-mail:beyoglucatering@hotmail.com Firma Adı: Taş Kardeşler Adresi: Evren Mah. Sanayi. Sk. No:3 / 6 Güneşli Bağcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 630 25 20 Faks: 0212 550 48 08 e-mail: info@yutasyemek.com www.taskardesler.com Firma Adı: Sefam Tur. Gıda Org. İşl.Tic. Ltd. Şti Adresi: Kurtköy Mah. Ankara Cad. Başkale Sk. No:2 D: 6 Pendik - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 304 14 14 www.sefamcatering.com e-mail: sefam@sefamcatering.com Firma Adı: Etiler Gıda San.– Siesta Catering Adresi: F. S.Mehmet Mah. Mücevher Sokak No:4 Sarıyer İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 229 535 10 01 Faks: 0212 229 56 49 e-mail:info@etilergida.com www.etilergida.com Firma Adı: Poligon Catering Adresi: Uğur Mumcu Mah. N Cad. No 61 Sultan Gazi - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0533 238 59 67 - 0212 594 76 15 www.poligoncatering.com.tr e-mail: poligoncatering@hotmail.com
Firma Adı: Ziba Yemek Üretim Tesisi Adresi: Osmangazi Mah.3140 Sk. No:2/2 Esenyurt - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 503 46 59 www.zibacatering.com e-mail: info@zibacatering.com Firma Adı: Öğün Ekmek Unlu Mamul. Gıda Yemekçilik San. ve Tic. Ltd. Şti. Adres: OSB 2.Etap 24. Cad. No:24 Döşemealtı Antalya Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası-Catering Tel: 444 00 94 Faks: 0242 258 18 37 www.ogunyemek.com Firma Adı: Resport Restaurant Pastacılık Org. C: 27 Toplu Yemek San. ve Tic. A.Ş M: 41 Y :100 K: 4 Adresi: Defterdar Mah. Otakçılar Cad. No:80 Eyüp - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 613 91 13 www.resport.com.tr e-mail:info@resport.com.tr
C: 100 M: 98 Y :31 K: 22
Firma Adı: Ayso Gıda ve Yemek Üretim sanayi Adresi: Armağanevleri Mah. Mithatpaşa Cad. Bora Apt.No:197/2 Ümraniye - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Telefon: 0212 7279925 Faks: 0212 7279939 e-mail: alidemir@aysocatering.com www.aysocatering.com Firma Adı: KYS Yemekçilik Loj. Taş. Gıda San. Adresi: Kılavuzlu Mah. 88005 Sk No: 2 / A Onikişubat - K.Maraş Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0344 211 01 00 Faks: 0232 281 54 00 e-mail: m.belkiran@kysyemekcilik.com.tr www.kysyemekcilik.com.tr Firma Adı: Erencan Yemek Üretim Gıda San. Tic. Ltd. Şti Adresi: Girne Mah. Narlıdere Cad. No: 64/B Maltepe/İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0216 388 42 66 GSM: 0539 883 06 91 e-mail: Firma Adı: Aydın Yemekçilik Adresi: İnönü Mah.382 Sk. No:11 Ceyhan -Adana Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0322 613 17 19 GSM: 05341 844 8739 aydin-yemek@hotmail.com www.aydinyemekcilik.com Firma Adı: Mutfak Akademi Toplu Yemek Üretimi Adresi: Üçevler Mah. Burçak Sk. Oruç Plaza K:1 No:4 Nilüfer / Bursa Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering GSM: 0553 809 40 46 - 0530 469 59 56 e-mail:muhasebe@mutfakakademi.com.tr www.mutfakakademi.com.tr
KÜLSAN THERMOSET NE KADAR DAYANIKLIDIR? Makul kullanım şartlarında % 95 kırılmaya dayanıklıdır. Örneğin, bir garsonun taşıdığı tepsiden tabakları düşürdüğünü var sayalım. Böyle bir durumda THERMOSET tabakların kırılma ihtimali çok düşüktür. Ancak, sert bir şekilde beton zemine atılırsa kırılabilir ya da yüksekten dik kenarı üzerine düşerse bazen kırık görülebilir. 68
Eylül 2018
Küçük İlanlar Hazır Gıda Üretimi
Adresi: Çapak Mah. 2588 Sk. No:3 / 1 Torbalı - İzmir Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0232 341 94 00 Faks: 0232 341 91 91 e-mail: info@egehaziryiyecek.com www.egehaziryiyecek.com Firma Adı: Sezer Pak Tabldot Adresi: İspot Cami Mah. Kurtuluş Cad. No: 103 / A Keşan - Edirne Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0543 530 21 22 e-mail: sezerpak@hotmail.com www.paktabldot.com
Firma Adı: Eges &Egem Yemek ve Catering Hİzmetleri Adresi: Ulukent Sanayi Bölgesi 10007 Sk. No: 2/4 Menemen - İzmir Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0232 8332729 GSM: 0553 211 83 15 e-mail: info@egesyemek.com.tr www.egesyemek.com.tr Firma Adı: Rasyo Hazır Yemek San. ve Tic Ltd. Şti Adresi: M. Kemal Paşa Mah. Yıldırım Bayazıt Cad. Mahir Sk. No: 16 / A Avcılar - İstanbul Faaliyet alanı: Yemek Fabrikası - Catering Tel: 0212 423 40 03 e-mail: info@rasyocatering.com www.rasyocatering.com
Pasta - Tatlı Üreticisi
Firma Adı: Donuk Pasta Üretim ve Pazarlama A.Ş. Adresi: Arslanbey Mah. Uzun Sk. No.46 Kartepe / Kocaeli Faaliyet alanı: Donuk pasta üretimi Tel: 0850 532 00 41 GSM: 0535 464 84 21 e-mail: muhasebe@milanocakes.com.tr www.milanocakes.com.tr Firma Adı: Teşvikiye Saray Gıda San.ve Tic. A.Ş Adresi: Mahmutbey Mah. Tansu Sokak No:19/4 Bağcılar- İstanbul Faaliyet alanı: Şekerli Mamuller Tel: 0212 999 28 00 www.saraymuhallebicisi.com
Sos Üreticisi
Firma Adı: Zahra Gıda San.Tic.Ltd.Şti Adresi: Dostluk Sk. No:12 K:1 Kağıthane - İstanbul Faaliyet alanı: Hazır Gıda Üretimi Tel: 0212 280 19 12 - 0532 722 1911 e-mail: info@zahragida.com www.zahragida.com
Bulgur Üreticisi Firma Adı: Önersan Gıda Nak.İnş.Tar. San ve Tic.Ltd. Adresi: OSB 1.Bulvar No: 9 Artuklu - Mardin Faaliyet alanı: Bulgur Üreticisi Tel: 0482 502 04 02 Faks: 0482 502 04 03 e-mail: info@onersanbulgur.com www.onersanbulgur.com
İçecek Çözümleri Firma Adı:Bevus End.İçecek Çözümleri San.Tic.Ltd. Adresi: Uphill Court Towers Barbaros Mah. Dereboyu Cad.Fesleğen Sk. A1 A Blok D:20 Ataşehir - İstanbul Faaliyet alanı: İçecek Çözümleri Tel: 0216 688 05 33 Faks:0216 688 68 03 e-mail:coskun@bevus.com.tr www.bevus.com.tr
Diğer Firma Adı: Ezineli Gurme Adresi: Koşuyolu Mah.Alidede Cad. Demirli Sit. No: 9 / B Kadıköy - İstanbul Faaliyet alanı: Kahvaltı Tel: 0216 402 11 44 GSM: e-mail:info@ezineligurme.com www.ezineligurme.com Firma Adı: TurgayBey Toptan Gıda Sanayi Adresi: Mega Center Gümrük İskelesi Cad. A Blok No: 537 Bayrampaşa - İstanbul Faaliyet alanı: Balkan Süt Avrupa Yakası Distribütörü Tel: 0212 437 25 55 GSM: 0544 634 25 25 e-mail: turgaytoptan@gmail.com Firma Adı: : Kaan restoran Kafetarya Gıda Tic. A.Ş Adresi: Şerifali Mah. Barbaros Cad. Şehit Sk. No :27 Ümraniye- İstanbul Faaliyet alanı: Resttoran ve Cafeterya Tel: 0216 302 16 13 Faks: GSM: 0534 648 15 71 e-mail: tugba.sen@happymoons.com.tr web: www.happymoons.com.tr Firma Adı: Arpet Kalıp Plastik Sanayi Adresi: İvedik OSB 1333 Cad.. No: 20 Yenimahalle - Ankara Faaliyet alanı: Kalıp ve plastik sanayi Tel: 0312 395 20 43 Faks: 0312 395 20 82 GSM: 0549 630 02 08
Endüstiriyel Mutfak Malzemesi
Firma Adı: Kurel Gıda Tarım ürünleri Adresi: Özsan Sanayi Sitesi 11.Blok No:5 Malatya Faaliyet alanı: Kahvaltılık ve Yemeklik Sos Üretimi Tel: 0422 238 04 74 Faks: 0422 238 36 42 e-mail:info@bamu.com.tr www.bamu.com.tr
Firma Adı: Çelikay Elek. Ev Alet İnş. End. Mutfak Eşy. Ltd. Şti Adresi: Plevne Cad. No:88 Gülveren Mamak Ankara Faaliyet alanı:End.Mutfak Sanayi Tel: 0312 319 08 08 Faks: 0312 319 20 60 e.mail: muhasebe@celikaymutfak.com www.celikaymutfak.com
Eylül 2018 69
Kitap Hayattır
İçinde yaşadığımız küre, iki dünyaya ayrılmıştır: Bildiğimiz coğrafya dünyası ve kitapların dünyası. - Leigh Hunt
Zerrin ÖZCAN
zerrin.ozcan@ardayayin.net
Angoulême Uluslararası Çizgi Roman Festivali / En İyi Çizgi Roman Albümü Ödülü (2014) Fabio ve Giovanni kardeşler, bir Fiat 500'ün direksiyonunda derin bir yolculuğa başlar. Giovanni, Fabio'yu ölen babasının anısını onurlandırmak için eve, İtalya'ya dönmeye ikna eder. Uzun yıllar birbirini görmeyen kardeşlerin hesaplaşması her Afife Jale’nin adını pek çoğumuz biliyoruz. Kulağı sanat,tiyatro gibi konulara biraz kabarık olanlar, onun “Türkiye’nin ilk Müslüman kadın oyuncusu” olduğunuda mutlaka biliyorlardır. Buna karşılık, iddia ediyoruz çok azımız Afife Jale’nin yaşadığı büyük dramın farkındayız. Kelimenin gerçek anlamıyla “bir sanat fedaisi” olan Afife hanım, yasak olmasına rağmen sahneye çıktı ama sonra neler oldu? Henüz on dokuz yaşında “Yasak!”
kilometrede biraz daha gün yüzüne çıkar. Usta çizer Alfred'in bu eşsiz çizgi romanında Fransa'daki günbatımıyla İtalya'daki günbatımının hissettirdikleri birbirinden çok farklı. Yolların ıssızlığını, yaz sıcağını, tatlı esintileri çizgi ve renklerle hissedecek; görmediğiniz İtalyan kasaba ve kırlarını bizzat göreceksiniz.
olduğunu bilerek başladığı sahne serüveni, Afife Jale’yi hangi karanlıklara savurdu? Onu sahneye iten koca koca yazarlar, tiyatrocular, işler sarpa sardığında acaba arkasında durdular mı? Muhteşem bir oyuncu olan Afife Jale, acaba aşklarında başarılı olabildi mi? Balcıgil’in yeni romanı “Nefesi Tutku Olan Kadın: AFİFE JALE”yi okurken, göz yaşlarınıza hakim olamayacaksınız.
Büyük Atatürk’ten ALTIN EV Yazar: Salman Rushdie küçük öyküler Çeviri: Begüm Kovulmaz Yazar: Süleyman Bulut Sayfa sayısı: 620 Fiyatı: 40 TL Yayın tarihi: Eylül 2018 70
Eylül 2018
Tür: Roman Sayfa sayısı: 455 Fiyatı: 35,5 TL Yayın tarihi: Eylül 2018
TERS NİNJA Yazar: Ege Görgün Fiyat: 26 TL Türü: Deneme Sayfa Sayısı: 256
CEHENNEM Yazar: Eileen Myles Çeviri: Sedef İlgiç Tür: Roman Sayfa sayısı: 286 Fiyatı: 24 TL
Yanlış
giden
bir
şeyler
var
Kendiyle kavgalı, kalabalıklar içinde olsa da yapayalnız, her şeyden ama en çok da kendinden bıkmış, büyümek istemeyen bir çocuk, antika bir adam Cevat, aynı zamanda şair… Tophane’nin tekinsiz sokaklarında büyümüş, kendine kitaplardan bir dünya kurmuş ve çok sıkılmış bir adam. Derken hayatın olağan akışını bozan belki de en güzel şey geliyor başına; aşk! Peki, kitaplardan kurduğu bu sakin dünyayı, kafasının içindeki zar zor bastırdığı sesleri, yayımlatmak için kapı kapı dolaştığı şiir kitabı dosyasını ne yapacak bu durumda? Mesud Topal’ın herkesin kendi içindeki dipsiz kuyudan bir iz bulacağı yeni kitabı Yanlış Giden Bir Şeyler Var Destek Yayınları’ndan çıktı.
Bu filmi daha önce izlemediniz! Filmlerde repliğinden sıkılan karakterler nereye kaçar? Yaşadığı hayatın senaryosundan daralan, kendinden uzaklaşanlar ne yapar? Haldun Taner Öykü Ödülü sahibi Neslihan Önderoğlu’nun etkili üslubundan, kurguyla gerçeklik arasındasıkışmış bir sinema öğrencisinin sıradışı hikâyesi Sinema tarihinin hafızalara kazınan film replikleri ve ölümsüz karakterleri eşliğinde, unutulmaz yönetmenlere göz kırpan roman, sıradan bir Anadolu kentini Hollywood’a dönüştürüyor. İlk satırından itibaren okuru soluksuz bir maceranın içine çeken kitap, bir yandan çok tanıdık bir yandan da hiç alışkın olmadığımız karakterlerle boyutlanıyor.
Hayallerini gökyüzüne çizen bir çocuğun öyküsü! Gece Güneşi adlı öykü kitabıyla çok sevilen şair ve yazar Karin Karakaşlı’ dan küçük okurları için muzip ve sıradışı bir öykü! Yetişkinlerin sıkıcı, gri dünyasından uzaklaşmayı deneyen yazar, çocuksu düşlerin, tatlı telaşların, aykırı renklerin peşine düşüyor. Sevgi ve anlaşılma beklentisinin her yaş için önemli olduğunu anlatan kitap, sanatın iyileştirici gücünü hatırlatıyor. Başarılı illüstratör Merve Atılgan’ın özgün desenleriyle boyutlanan öykü, türlü nedenle canı sıkılan herkesi gülümsetecek güçte.
Kaybetmeye, zamana ve umuda dair Ödüllü bir roman: GÖLET 13
Jon McGregor’un etkileyici kaleminden, kaybetmeye, zamana ve umuda dair bir roman: Gölet 13, hep kitap logosuyla Türkiye’deki okurlara ulaşacak. Amazon, Barnes&Noble, Kirkus ve Los Angeles Review tarafından yılın kitabı seçilen ve 2017 Costa Roman Ödülü’ne layık görülen Gölet 13, okurun merakını sürekli canlı tutan, ritmik diliyle sarıp sarmalayan, sıcacık bir roman.
Kaçağın Portresi 90’ların ortasında İngiltere’deki bir üniversitede Sébastien adında genç bir adam ardında iz bırakmadan ortadan kaybolur. Yıllar sonra arkadaşı Hermann, dostunun kayboluşunun sırrını çözüp öyküsünü anlatmaya karar verir. Kendisine bıraktığı mektuplardan, günlüğünden ve Paris’te yaşadıkları günlerden geriye kalan anılarından yola çıkarak Sébastien’in izini sürer. Gerçekte kimdir bu Sébastien? Clara’ya beslediği karşılıksız aşkla başa çıkamayan bir ergen mi, parlak bir öğrenci mi, köklerini arayan genç bir yetişkin mi?
Mükemmeli
Arayan
Kadın
İnsanlar kişisel ilişkilerinde çoğu zaman bir arayış içindedir. Kendisi için en doğru, en iyi, en cazip kişiyi ararlar ya da hayatlarındaki kişiyi kendileri için en uygun hale getirmeye çalışırlar. Peki, mükemmel dediğimiz nedir? Mükemmel erkek ya da mükemmel kadın kimdir? Prof. Dr. Emre Alkin Destek Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı Mükemmeli Arayan Kadın’ da bu soruların yanıtının peşine düşüyor. Kendini, seçimlerini, yaşamını, isteklerini sorgulayan bir kadın üzerinden hepimizin içinde zaman zaman ortaya çıkan çelişkileri ortaya koyuyor
Eylül 2018 71
Mekan Tanıtımı
Özel anların buluşma noktası
La Mıa Luce
Lezzet tutkunlarının vazgeçilmez mekânı La Mia Luce, menüsünde bulundurduğu İtalyan mutfağının en özel spesiyalleri, yeşil ve ahşabın hakim olduğu ambiyansı ile misafirlerinin özel anlarını taçlandırmaya devam ediyor. İstanbul’un en önemli lezzet duraklarından birisi olan ödüllü İtalyan restoranı öğlen ve akşam yemeklerinin yanı sıra doğum günü, yıl dönümü, kutlamalar, özel yemekler, gurme lezzetler, şarap, viski ve kokteyl tadımları gibi birçok etkinliğe de ev sahipliği yapıyor.
La Mia Luce, özel günlerin de vazgeçilmez adresleri arasında yer alıyor. 140 kişilik kapasitesi ile iş yemeklerinden, özel davetlere ve yıldönümlerine kadar farklı organizasyonlara ev sahipliği yapan restoran keyifli bahçesiyle de unutulmaz anlar yaşanmasını vaat ediyor. İtalyan ve dünya müzikleri ile beraber konuklarına eşsiz zaman ve lezzet deneyimi yaşatan La Mia Luce, yerli ve yabancı markalardan oluşan zengin şarap menüsüyle geniş bir seçim yelpazesi sunuyor.
İtalyan Hükümeti tarafından İstanbul’un en iyi İtalyan restoranı seçilerek, “Ospitalità Italiana” ödülü alan La Mia Luce, Suadiye’nin gizli bahçesindeki keşfi olarak dikkat çekiyor. Lezzet ve kaliteyi bir arada sunan mekân, geleneksel yöntemlerle pişirilen menüsü, zengin şarap seçenekleri, ünlü İtalyan başlangıçları ve tatlıları ile konuklarını lezzet dolu unutulmaz bir geceye davet ediyor.
İtalyan Lezzetli Davetlerin Mekânı
Davet ve Kutlamaların Ödüllü Adresi Kuruluşundan bu yana İstanbul’un en gözde semtlerinden Suadiye’de, sessiz ve sakin kalabilmiş ödüllü İtalyan restoranı
72
Eylül 2018
Menüsünde yer alan özel reçeteli tatları ile misafirlerine keyifli bir akşam yaşatmaya devam ediyor. İtalyan mutfağının olmazsa olmazlarından et yemekleri ile davetlere tat katan La Mia Luce, özel marine edilmiş dana bonfile madalyonun porcini mantarıyla enfes buluşması ile hazırlanan Filetto Ai Porchini en bilindik geleneksel İtalyan lezzetleri arasında yer alıyor. Dömi-glas sosla servis edilen Filetto Ai Porchini ise davetlerin vazgeçilmez lezzeti oluyor.
YENİ ABONE OLUN VEYA DEVAM EDEN ABONELİĞİNİZİ YENİLEYİN
KDV ve Kargo bedeli dahil
75. Sayımız onuruna 75 gün süre ile Catering Guide ABONELİĞİ 150 TL. yerine 75 TL. Ayrıca ABONELERİMİZİN iletişim bilgileri ve logoları bir yıl süre ile ÜCRETSİZ olarak dergide yer alacaktır
Kampanya
5 - Eylül - 20 Kasım Tarihleri arasında geçerlidir
ABONE FORMU’na www.ardayayin.net adresinden ulaşabilirsiniz İLETİŞİM: 0312 430 33 10 abone@ardayayin.net