Zoom Şubat 2014

Page 1

[ Kıbrıs’ın ilk aylık turizm, haber, magazin, aktüalite dergisi ]

2014'te KATILMAK İSTEYECEĞİNİZ 23 FESTİVAL

Meyhanenin Yeni tarzı;

KARAFAKİ MEYHANE Onur ve Tügen Çelik

11 Günde, 7 Ülke, 20 Şehir Nasıl gezilir?

Kime Libido diyeti lazım?

BELÇA

AVM

OLACAK

RAUF ERSENAL YAZDI:

KAYIP KAHRAMANLAR

Kıbrıs'ın en lüks butik oteli

Kemerli Konak

AŞKIN AYI; ŞUBAT Ayakkabıda yeni kriter;

"NE KADAR YÜKSEK O KADAR TEHLİKELİ"

Ağız kokunuz hangi hastalığın habercisi olabilir?

HİPERTANSİYONU BİR HAFTADA KONTROL ALTINA ALMAK MÜMKÜN MÜ?

YIL:6 SAYI:72

ŞUBAT 2014

9 694851 900049 10 TL - TÜRKİYE FİYATI 15TL







GELECEĞİNİZİ Hayal Edin Kendi kendinizin patronu olun. ŞİMDİ* A AVON TEMSİLCİSİ OLUN!

44TL değerindeki Absolute Ruj size HE H EDİY YE YE olsun! HEDİYEMİZ *22 Şubat’a kadar geçerlidir

İstediğiniz kadar veya ih�yacınız kadar kazanın.

Nasıl isterseniz, ne zaman isterseniz öyle çalışın.

Avon ürünleri satın almak veya satışını yapmak için bizi arayınız. AVON KOZMETİK 27 Atatürk Cad. Gönyeli, Lefkoşa

Tel: 223 22 87 / 223 22 07 / 366 07 60 Fax: 223 22 86 / 366 07 59 e-mail: avonweb@basmangroup.com website: www.avonkktc.com


T

N

R

EST

AUR

A

Eşsiz deniz manzarasında, taze balık çeşitleri, zengin balık mezeleri ile yemeğin keyfini çıkarmak size kalmış...

Rezervasyon; 4 0533 885 000

info@shayna-beach.com www.shayna-beach.com Çatalköy / Girne

Profil Reklam 227 7595

Balık a d ' a n y a Sh yenir


ZAHİROĞULLARI TRAKTÖR

HAYDAROĞLU MH. HASAN ŞAŞ BLV. KARATAŞ YOLU ÜZERİ NO:74/A YÜREĞİR/ADANA Tel: 0 (322) 322 04 45 Fax: 0 (322) 322 04 43

info@zahirogullari.com

Desteklerinden dolayı teşekkür ederiz.


[ Dış Basın Birliği tarafından verilen 'EN İYİ DERGİ GRUBU' ödülü ]

10

18

27

Sevginin günü kutlu olsun ZOOM

www.cypruszoom.com zoommagazin@gmail.com (Sahibi) Genel Yayın Yönetmeni Birol Bebek (Sahibi) Genel Yayın Koordinatörü Gülsüm Gözenler Reklam Pazarlama Profil Reklam KATKI KOYANLAR Reha Arar / Derya Beyatlı Tuğberk Emirzade / Sanem Koç Aygen Ersalıcı / Zehra Bilgen Rauf Ersenal / Ali Özçil

21

38 46

30

Grafik-Tasarım Profil Reklam Yayın Kurulu Mesut Günsev Yayın Danışmanları Banu Bebek - Ersin Gözenler Stil Danışmanı

36

Nurhan Günsev

Reklam Rezervasyon ofis: (0392) 22 77 595 (0533) 825 70 00 (0542) 875 96 66 (0533) 868 95 81 (0542) 875 55 04

Yayın Türü Aylık Süreli Turizm-Haber-Magazin Sanat - Aktüalite Dergisi Baskı Pelin Ofset www.pelinofset.com.tr ZOOM YAYIN GRUBU, Profil Reklam ve Danışmanlık Limited Şirketi’ne aittir. Köşklüçiftlik / Lefkoşa - Posta Kutusu 888

28

ZOOM [ Kıbrıs’ın ilk aylık

turizm, haber,

alite dergisi

magazin, aktü

2014'te Falınız or? Ne diy yle

]

MEZZE'DE HERŞEY DEĞİŞİR LEZZET DEĞİŞMEZ

Bö : BÝYER'de ir? içil'IN KIB neRIS SAVAŞ ARI ARABAL NEREDE? AL YAZDI

Onur ve Tügen

RAUF ERSEN

48

Çelik

11 Günde, 7 Ülke, 20 Şehir Nasıl gezilir?

Nasıl 'Fit' Olunur?

?

gi; turuncu 2014'ün ren ĞALLIK

TARZI; DO

r Orionstarıs'ı Kıb Kuzeyraca k Uçu

YIL:6 SAYI:71

68

OCAK 2014

900049 9 694851 15TL FİYATI 10 TL - TÜRKİYE

ZOOM DERGİ GRUBU Tüm yayınlarında çevre örgütlerine, çevre bilinciyle destek vermektedir.

8 ZOOM

53


birolbebek@gmail.com

Birol Bebek Genel Yayın Yönetmeni

Sevginin günü kutlu olsun

D

ergiler hazırlanırken bizi eskiden en çok zorlayan şey sayfaları nasıl dolduracağımızdı. Ama şimdi en büyük problemimiz, elimizdeki konulara dergi içinde yer bulamamamız. Bu ay bir sonraki aya attığımız konular arasında Aslı İzveren'in bizim için kaleme aldığı Nepal gezisi, Kıbrıslı gezginimiz Mert Mevlüt'ün kendi ağzından gezi hikayesi ve uzun süredir bize özel olduğu için beklettiğim "Hanya gezisi" konuları var. Hepsi de birbirinden özel dosyalar. "Sevgililer günü" yüzünden şubat ayına özel konuları ön plana çıkartmak zorunda kaldık. Bu ayın konularını başka bir ay içinde kullanmak olmazdı. Bence kapitalizmin alışveriş tutkumuzu kamçılaması için yarattığı; geri planını hikayelerle süslediği bu ay, daha çok "ekonomik kriz"in etkisinden şikayet eden esnafın işine yarayan bir ay. Ama yine de 14 Şubat sevgililer gününün varlığı beni rahatsız etmiyor. Bir güne sığdırılmaya çalışılan "yalancı" sevgi şovları, şirinlik abidelerinin başrol oynadığı bu günde twitter grameri ile "trend topic" oluyor. Şimdiden facebook'da karşıma çıkacak birbirinden geyik aşk dörtlükleri hariç tabii. Gerçek hayatta adını bile bilmediği şairlerden çaldığı dörtlüklerle, "beğen"i toplayacak bu dört-

lükler, muhtemelen birilerinden aşırılan yazılar, sözler veya fotoğraflar; benim gibi, azımsanmayacak bir kalabalığın kafasının karıncalanmasına sebeptir. En azından bu arkadaşlara paylaştıkları güzel sözlerin, ya da şiiirlerin sahiplerinin adlarını "doğru bilin" diyorum. Zira daha önce çoğu kez, azıcık okuyan birinin bile, kimin yazdığını bildiği şiirlerden çalınan dörtlüklere kendi imzasını atanları gördüm. Komik ama doğrunun bile şaşdığı bu ortamlar, moda ismiyle sosyal medya, gerçek hayatta sosyalleşmenin önündeki en büyük engel. Gezi Parkı gibi bir amaca hizmet eden, özel olaylardaki pozitif etkisinden bahsetmiyorum tabii. Neyse bu konu çok uzadı. Sevgililer günü deyince aklıma karım geliyor tabii. Bizim sevgililer günü hediyemiz, 15 Şubat günü doğan fıstıkımız Bilge. Dolayısıyla özellikle benim için 7 yıldır Sevgililer günü, hediyesi peşin alınmış özel bir gün. Kelime anlamına bakarsak tam da benim günüm. Biri küçük, biri büyük iki sevgilim var. Yani sevgililer günü. Şaka bir yana yılın bir günü Sevgililer günü olacağına, her günü sevginin günü olsun. Keyifle kalın. Gecelecek sayıda buluşmak üzere..

www.cypruszoom.com

9


haber

PEPSI'nin DÜNYA KUPASI KADROSU HAZIR

D

ünya Kupası'nın yaklaşması ile birlikte Pepsi süperstarlardan oluşan 2014 futbol takımını açıkladı. Daha önce benzerine rastlanmamış bir uluslararası yetenek zenginliğini bir araya getiren takım, gelmiş geçmiş en dolu, yetenek çeşitliliğine sahip ve ikonik dizilişlerinden birini yaratıyor. 5 kıtadan ve yaklaşık

20 farklı ülkeden gelen ve dünyanın en büyükleri arasında yer alan 19 oyuncu, 2014'te dünyanın her yerindeki futbolseverleri "Anı Yaşamaya" teşvik etmek için Pepsi'yle ortaklık kuruyor. 19 kişilik kadro da; Leo Messi, Jack Wilshere, Robin van Persie, Sergio Ramos ve Sergio Aguero gibi ikonik isimler yer alıyor...

Moda Sporla Buluşunca

T

asarımlarında moda ile sporu harmanlayan Slazenger Eyewear, 2014 Yaz sezonu için renga-renk ve çarpıcı bir koleksiyon hazırladı. Üretimde teknolojiyi, kullanımda rahatlığı ön planda tutan Slazenger, kontrast renk kombinleri ile dikkat çekiyor. Yeni Slazenger güneş gözlükleri, saplarının esnekliği sayesinde hareketli gençlerin hızlı yaşamlarına uyum sağlayacak. Slazenger Sports Koleksiyonu 180 derece açılabilen Memory Flexy Saplar, yüzde 100 UV korumalı Polarize Cam, Kırılmaz Çerçeve ve Saplara sahip. Fiyatı mı Türkiye'de 265 TL, biz de fiyat vermek zor..

ACAPULCO OCEAN SPA'dan MUHTEŞEM KAMPANYA Şubat Sonuna kadar haftanın her günü 80 TL'ye

Türk hamamında Kese-Köpük masajı veya Relaks masajı yaptırabilirsiniz.

(Kapalı ısıtmalı havuz, sauna, buhar odası, fitnes ve Türk hamamı kullanımı dahil)

Bedeninizi ve Ruhunuzu dinlendirin...

Rezervasyon : 650 45 00 Dahili: 4200 10 ZOOM

&

WELLNESS


haber

KASVETLI HAVALAR KEYIFSIZLIK VE ENERJI KAYBINA NEDEN OLUYOR

3. DOĞAL TAŞ TASARIM YARIŞMASINA BAŞVURULAR DEVAM EDİYOR İstanbul Maden İhracatçıları Birliği’nin bu yıl üçüncüsünü düzenlediği Doğal Taş Tasarım Yarışması’na başvurular devam ediyor. Sınırları her yıl genişleyen yarışma; bu yıl Türkiye ve Kuzey Kıbrıs ile birlikte Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan ve Türkmenistan’daki katılımcılara da kapılarını açıyor. Yarışmaya son başvuru tarihi ise 7 Şubat 2014. İMİB, zengin renk ve desen çeşitliliğine sahip Türk doğal taşlarının marka değerini tasarım ile yükseltiyor. Doğal taşların dünyanın değişik coğrafyalarından birçok ülkeye ihracatı gerçekleştiriliyor. Tasarımın gücü ile doğal taşların bilinirliğini artırmak için düzenlenen yarışmada, özgün ve üretilebilir yaratıcı fikirlere ulaşılması hedefleniyor. İstanbul Maden İhracatçıları Birliği (İMİB)’nin Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve T.C. Ekonomi Bakanlığı desteği ile düzenlediği 3. Doğal Taş Tasarım Yarışması’nda katma değeri yüksek, çevreye duyarlı ve sürdürülebilir tasarımlar yarışacak. Doğal taşın var olan değerine değer katacak yarışmanın profesyonel kategorisinde, birinci gelen tasarımın sahibi 20 bin TL, ikinci 15 bin TL ve üçüncü 10 bin TL ödül kazanacak. Bu kategorinin mansiyon ödülü ise 5 bin TL. ‘3.Doğal Taş Yarışması’nın başvuru koşullarına ve diğer tüm detaylara www.dogaltastasarimyarismasi.com sitesinden ulaşılabilir.

MODER VE KLASIK BISIKLET BIRLEŞTI Yaratıcı beyinler Elektrikli Bisiklet ile klasik bisikleti birleştirdi. İlk bakışta, size şık bir klasik görüntüsü veren motosiklet, modern teknolojinin olanaklarını kullanmış. Sadece 50 adetle sınırlı üretimle şimdiden antika muamelesi görmeye başlayan tasarım motobisikletin eski görüntüsü, şimdilerde tasarımcıların favorisi vintage akımının bir parçası. Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde üretilen el yapımı motosiklet ile tek şarjla 35 mil, yani yaklaşık 42 kilometre gitmek mümkün. Rejeneratif frenleme, hidroformlu alüminyum çerçeve, kütük alüminyum ve çelik iskeletten oluşan motosiklet, 3500 wattlık bir motora, 1000 dolumluk bir pile sahip. ICON firması tarafından geliştirilen motosiklet, sırf görüntüsü ile belki de sadece koleksiyoncuların elinde olacak..

Bizde az ama soğuk, kirli ve kasvetli havalar psikolojiyi olumsuz etkiliyor. Kış mevsimiyle azalan güneşli gün sayısı ve yaşanan hava kirliliği kişilerde yorgunluk, keyifsizlik ve enerji kaybına neden oluyor. Bundan kurtulmak ise mümkün! Uzmanlar güneşli havaların kişinin psikolojine direkt etki ettiğini belirtiyor. Kış döneminde havaya bağlı kişilerde depresyon yaşanabileceğine dikkat çeken bilim adamları, bunun önüne geçebilmek çalışma ortamlarında gerekli ışık ihtiyacının karşılanması ve ortamın ısı ayarının kontrol altında tutulması gerektiğine vurgu yapıyor. Hava güneşli olmasa dahi bireylerin gün içerisinde 20-30 dakika kadar ofisinden dışarıya adım atmasının fayda sağlayacağını ifade eden uzmanlar, yarım saatlik düzenli yürüyüşün, sağlıklı beslenmenin, karbonhidrat ve şeker alımının kontrol altında tutulmasının kişiyi rahatlatacağının da altını çiziyor. Buna göre soğuk havanın insanların psikolojilerini olumsuz etkilediğini belirterek, özellikle kış aylarında gözlenen yorgunluk, keyifsizlik ve enerji kaybının kışa bağlı hava değişiminden kaynaklandığı dile getiriliyor. Bilim adamlarına göre kişilerde kışın uyku ihtiyacı da artıyor. Dahası “Kışın günler kısalıyor, güneş ışığı azalıyor ve insanlar sürekli kapalı ortamda kalıyor. Bu da kişilerin psikolojilerini olumsuz yönde etkiliyor. İnsanların yaz aylarında, yaşadıkları olaylara karşı yaklaşımları, kendilerine duydukları güven hissi, kışın yerini mutsuzluğa, iç sıkıntısına, fiziksel ve ruhsal bitkinliğe, yorgunluğa ve uyku haline bırakabiliyor.”

www.cypruszoom.com

11


haber

World Travel Channel'in gözü Kıbrıs'ta

T

Mediasa Yayıncılık A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan

12 ZOOM

ürkiye’nin tek tatil kanalı World Travel Channel ve Tatilsa ����������� se� yahat acentesi, Kıbrıs Tanıtım Lansmanı geçtiğimiz ay Merit Park Otelde gerçekleştirildi. Ulusal ve uluslararası turizm potan� siyelini büyütmek, İç turizm sezonu� nu tüm yıla yayılmasını sağlamak en önemlisi Turizm tanıtım ve pazarla� masına destek olmak amacı ile kurul� muş olan World Travel Channel tanıtım toplantısında ülkemizin Turizm lider� leri, tüm otel yöneticileri, KlTSAB Baş� kanı ( Kibris Turk ve Seyahat Acenteci� ler Birligi ) Orhan Tolun bir araya geldi. Mediasa Yayıncılık A.Ş. Yönetim Kuru� lu Başkanı Demet Sabancı Çetindoğan açılış konuşmasında; Kıbrıs’ın Turizm

için yaratılmış dünyadaki en özel lo� kasyonlardan biri olduğunu ve Ada'nın elde ettiği turizm gelirinin çok daha üzerinde olması gerektiğinin altını çiz� di. Çetindoğan, ��������������������������������� turizm ��������������������� sektörünün iv� mesine katkıda bulunmak için Ulusla� rarası bir turizm platformunun medya yönünü temsil ettiklerine vurgu yaptı. Lansmanda, World Travel Channel tanıtımı gerçekleştirilirken, kanalın ta� til pazarlama yönünü temsil eden se� yahat acentesi Tatilsa’nın, Kıbrıs böl� gesinde Kösezade Turizm ile işbirliği içerisinde olacağı Kıbrıslı Turizmcilere ellerindeki medya gücünü kullandı� rarak Kuzey Kıbrıs operasyonunu ha� reketlendirmeye odaklanacaklarını belirtildi.



haber

AJANDA MERİT PARK HOTEL: 14-18 ŞUBAT Soner Ongun

YAMAHA MOTOR ŞEHİR OTOMOBİLİNİ TANITTI

BANYODA MONTE ARTIK SORUN DEĞİL Banyolarda uzun süren tadilat işlemine gerek kalmadan, kolayca monte edilebilen Monolith, rezervuar ve lavabo sistemleri olarak sunuluyor. Geberit Monolith, fonksiyonel kullanımı, şık dizaynı ve kullandığı teknolojik altyapısı ile farkını ortaya koyuyor. Sıhhi tesisat ve rezervuar markası Geberit, Monolith Rezervuar ve Lavabo Modülleri ile kusursuz işçilik ve yenilikçi tasarımı bir araya getiriyor. Hızlı montaj ve estetik görünüm sağlayan Monolith, banyolara akıllı çözümler sunuyor. Rezervuarı cam kapağın arkasına entegre edilmiş bu estetik tasarım, kompakt bir ürün olarak yerden tasarruf sağlayarak banyolardaki yerini alıyor. Marka, seramik rezervuarlar için modern bir alternatif sunarken birçok yere oturan ve asma klozet modelleri ile uyum sağlıyor. Modül, tüm teknolojiyi basit bir tasarım konseptinin arkasına gizliyor. Modül, seramik rezervuarlara bir alternatif sunarak duvar önü ve gömme rezervuarlar arasındaki boşluğu kapatıyor. Monolith lavabo modülü ise fonksiyonellik ile güçlü bir tasarım dilini bir araya getiriyor. Kaliteli, az bakım gerektiren cam ve alüminyum malzemeden üretilen modül, kolaylıkla monte ediliyor. Duvardan çıkışlı ve tezgah üstü bataryalarla uyumlu 2 farklı modeli bunulan modülün banyolarda ihtiyaç duyulan eşyalar için ekstra çekmeceler de sunuyor.

Yamaha Motor, İngiliz tasarım şirketi, Gordon Murray Design işbirliğiyle konsept şehir otomobilini tanıttı. Kent içi trafiğe uyum sağlama adına küçük ve ekonomik araçlar üreten firma, yeni tasarımın trafik sorununa çözüm olabileceğinin altını çiziyor. Şehir otomobil projesi Yamaha Motor Company tecrübesi ile sürüş deneyimini yeni bir seviyeye taşımak için, gelişmiş üretim ve farklı malzeme kullanarak bu yeni modeli yaratmış. MOTIV.e, Yamaha Motor'un kalitesi ve hareketlilik kabiliyetine dikkat çekiyor. İnce bir işçilik gerektiren dizayn, heyecan verici ve kaliteli bir sürüş deneyimi sunmak için Formula mirasını bünyesinde barındırıyor. Gordon Murray Design, devrimci üretim teknolojisini kullanarak yarattığı modelinde, formula yarış arabalarındaki hafif kompozit teknolojisi, araç dinamiği, güvenliği, ve düşük çevresel etkinin, üretimde ön planda tutmuş. Esneklik ise aracın en büyük farkı. Yamaha Motor'un mirasını temsil eden model, aynı zamanda yeni bir elektrikli motor kullanıyor.

AJANDA

CRATOS HOTEL: 14 ŞUBAT Rafet El Roman

9 MART Nil Burak 14 ŞUBAT Emre Altuğ ACAPULCO HOTEL: 15 ŞUBAT Mustafa Ceceli 22-23 MART Işın Karaca

15 ŞUBAT Erkan Güleryüz

ARKIN PALM BEACH HOTEL: 14 ŞUBAT Pelin 20 NİSAN Sezen Aksu

NUHUN GEMİSİ HOTEL: 15 ŞUBAT Sibel Can

12-6 MART Tavla Turnuvası MERİT CRYSTAL COVE HOTEL: 14 ŞUBAT 9 AĞUSTOS

Volkan Konak

8 MART Yavuz Bingöl Öykü Gürman

MALOAS BELUGA GAZİNO: 14 ŞUBAT

Selami Şahin

14 ZOOM

AJANDA

SAVOY HOTEL: 14 ŞUBAT Yeni Türkü

18 MAYIS Ebru Gündeş

31 AĞUSTOS Volkan Konak

17 EKİM Altay

19 EKİM Erol Evgin

MERİT LEFKOŞA HOTEL&CASİNO: 8 ŞUBAT Cafe Aman

COLONY HOTEL: 14 ŞUBAT Korhan Saygıner


park wedding ilan.fh11 12/19/13 2:35 PM Page 3 C

M

Y

CM

MY

CY CMY

K

C

M

Y

CM

MY

CY CMY

K

C

M

Y

CM

MY

CY CMY

K

park wedding ilan.fh11 12/19/13 2:35 PM Page 3

park wedding ilan.fh11 12/19/13 2:35 PM Page 3

Composite Composite


haber

üyük Festivali B n E ın 'n a p ru v A

D

ünyanın en iyi festivali belli oldu. Hollanda Groningen De Osterport gerçekleşen festival seçmelerinde, son beş yılın en iyi festivali belirlendi. Jüri, 9 diğer finalist arasından Sırbistan'da bu yıl 14. kez düzenlenecek EXIT Fuarını, Avrupa'nın en iyi festivali olarak belirledi. "Avrupa'nın en iyi festivali" adayları arasında, EXIT, Tomorrowlands, Pukkelpop,

Dour ve Rock Werchter, Open're ve Woodstock, Sziget Line Up ve Germany Wine / Southside ve Wacken Open vardı. İlki 2000 yılında Sırbistan'da üniversite öğrencileri tarafından organize edilen EXIT, 14. yılında Avrupa'nın en iyisi oldu. EXIT Festival'li "eşsiz" olarak niteleyen festival yöneticilericileri, Sırbistan ve Balkanlar'da barış ve özgürlük için savaşan bir öğrenci hareketi olarak başlayan festi-

valin bugün dünyanın en önemli festivalleri arasında olduğunun altını çiziyor. Her yıl "en iyi festival" adayları arasında olmasına rağmen bugüne kadar seçilemeyen 'EXIT', geçtiğimiz yıl 200 bin katılımcısı ile bir günde en fazla bilet satış rekorunu kırmıştı. EXIT festivali buyıl, Novi Petrovaradin Kalesi'nde, 10-13 Temmuz tarihleri arasında düzenlenecek.

isteyene Alternatif

BİSİKLET TURU

Ü

lkemiz dışındaki hava durumlarını takip edenler bilecektir. Kuzey Kıbrıs tek kelimeyle bir cennet. Nereye, nasıl gideceğini, neler yapabileceğini bilmen yeterli. Mesela bisiklet turlarının tam zamanı. Doğa, temiz hava ve spor, eğer tüm bunlardan hoşlanıyorsanız, AGAMA şubat ayında farklı tarihlerde bisiklet turları organize ediyor. Şubat içinde pazar günlerine denk gelen 2, 9, 16 ve 23 tarihlerinde yapılacak organizasyonlara katılabilirsiniz. Rezervasyon için: Tuğberk 0533 869 0530

16 ZOOM


KARASU GOLD&DIAMOND

www.karasugold.com.tr Girne, Ziya Rızkı Cad. No:72 Tel: 0392 815 0324 - 25 Fax: 0392 815 0326 Gazimağusa, İstiklal Cad. Suriçi Tel: 0392 366 0064 Fax: 0392 366 0065


haber

MACERA YARIŞLARI

AVRUPA ŞAMPİYONASI, FETHİYE'DE GERÇEKLEŞECEK E

şsiz doğası ve muhteşem güzelliğiyle ülkemizin en gözde turizm merkezlerinden biri olan Fethiye, tüm dünyadaki macera ve doğa tutkunlarının merakla beklediği Macera Yarışı Avrupa Şampiyonası 2014’e ev sahipliği yapmaya hazırlanıyor. 29 Nisan – 4 Mayıs 2014 tarihleri arasında Fethiye’de düzenlenecek olan Macera Yarışı Avrupa Şampiyonası (Adventure Racing European Championship), Unesco Dünya Mirası adayı olan, demokrasinin doğduğu Likya Coğrafyası üzerinde gerçekleştirilecek. Likya Dağcılık ve Doğa Sporları İhtisas Kulübü’nün,5 yıldır, Batı Toroslar ve Güney Ege kıyılarının eşsiz coğrafyası üzerinde 1.400 km2’lik bir alanda gerçekleştirdiği Lycian Challenge, 2014 yılındaMacera Yarışı Avrupa Şampiyonası (AREC) olarak şampiyona otoriteleri tarafından kabul

18 ZOOM

edilmesiyle birlikte projenin kapsamı çok büyüdü. Doğaya Saygı Ön Planda Güney Ege coğrafyası üzerinde yer alan 450 km’lik bir doğal bir parkurda 100’den fazla uluslararası sporcunun katılacağı, 4 gün sürecek olan bu muhteşem heyecan; sporcuların, doğayla mücadele, macera ve dayanıklılık gibi alanlarda rekabetini sağlayacak. Yok eden değil koruyan, tüketen değil sürdüren bir turizm anlayışının bölgede gelişmesine katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen şampiyonada; belirlenen parkur boyunca, dağ bisikleti, patika koşusu, deniz kanosu, yüzme, nehir kanosu, trekking, ip inişi, kanyon geçişi gibi bir çok doğa sporları kıyasıya mücadelelere sahne olacak. Yarışmaya şimdiden 20 takım başvurdu.

Çok Özel Bir Organizasyon 29 Nisan – 4 Mayıs 2014 Tarihleri arasında gerçekleştirilecek Macera Yarışı Avrupa Şampiyonası, yarış ve yarış dışında gerçekleştirilecek izleyicilere yönelik etkinlikleri ile de kendi alanında çok özel bir organizasyon olarak hafızalarda yer alacak.


Şampiyonada; konserler, yarışlar, doğa/ macera deneyimleri, fotoğraf yarışması gibi etkinliklerle; yerli, yabancı turistler ve bölgenin yerel sakinleri için özel bir program gerçekleştirilecek. 4 gün sürecek şampiyonanın ardından, yarışmaya katılan ve başarılı olan sporculara, çeşitli ödüller verilecek.


Profil Advert 227 7595

Web / e-mail

barındırma ve alan adı kaydı

Rakiplerinden bir adım önde ol, güvende ol. www.datumcenter.com www.

datumcenter 13149-12498

Adres: No:2 Fener Sokak Kızılbaş, Lefkoşa - Kıbrıs Tel: (0090 392) 444 22 98 - Fax: (0090 392) 225 84 25

www.gigabyteltd.com


röportaj

RÖPORTAJEGE ÖZADAM

"UZUNCA SÜRE BIR ŞEY DÜŞÜNMEK VE YAPMAK ISTEMIYORUM. DINLENMEYE IHTIYACIM VAR. TABII KI YENILENMEK DE GEREKIYOR. DIŞ MEKAN HEYKEL ÇALIŞMASI YAPMAK ISTIYORDUM. YAZ AYLARINDA MAKET BAZINDA BAZI ÇALIŞMALAR YAPMIŞTIM. BUNUN DIŞINDA DAÜ KIBRIS ARAŞTIRMALARI MERKEZI’NDE YÜRÜTTÜĞÜM PROJELER KAPSAMINDA, ARAMIZDAN AYRILAN ILK HEYKELTIRAŞIMIZ ŞINASI TEKMAN ÜZERINE KALEME ALDIĞIM KITABIN SONUNA GELDIM."

www.cypruszoom.com

21


röportaj

Bir sanatçı olarak sanata yaklaşımınızdan ve yorumlayışınızdan bahseder misiniz? Zor bir soru. Öğrenciliğimden bu yana ‘sanatın ne olduğu’ sorusunu kendime sorduğumu ve cevabını hala daha bulmaya devam ettiğimi söyleyebilirim. Net ve değişmeyen bir cevap bulamamakla birlikte, soru kendi içinde seneler geçtikçe bana yeni açılımlar sunuyor. Son dönemlerde sanatın öncelikle bir dert işi olduğunu, dert doğrultusunda (sanatçının kendi derdi) sorgulayan, soru soran, araştıran ve uygun malzemeyle birlikte problem çözen bir yaşam felsefesi olduğunu düşünüyorum. Bu doğrultuda sanatın sadece duyguların aktarımı veya estetik haz veya dil yaratmanın ötesinde olduğunu söyleyebilirim. Düşünceyle ve felsefeyle ilintili, politik ve yaşamla bütünleşen bir şey. Diğer yandan sonsuz bir özgürlük alanı ve kendini var etme durumunu içeriyor. Kendi adıma her sergi açtığımda dünyaya karşı bir söz söylediğimi düşünürüm, derdimi anlattığımı ve demek istediğim şeyi de dediğimi. Her sergide kendi sınırlarımı aşmak isterim, yaşama dair ve sanata dair problemlerimi geçici de olsa çözmek isterim. Sanatın dönüştürücü bir gücü olduğuna inanırım. Ortaya koyduğum eserlerin de bunu gerçekleştirdiğini varsayarım. Kullandığım malzemeyi önemserim, her malzemenin kendine ait dili olduğunu düşünür o dili çözmeye ve uyumlu bir birliktelik kurmaya çalışırım. Mekan önemsediğim diğer bir sorundur. Hangi mekanda sergi açacağım önemlidir. Bazı çalışmalar mekânsal verilere göre şekillenir. Yerleştirme çalışmalarımda mekan daha da önem kazanır. Mekanın iyi kullanımı eserleri güçlü kılarken, tersinin de yaşanması olasıdır. Eserlerin mekan içindeki konumları ve bir birleri ile ilişkileri benim için hep önemli olmuştur. ‘İç Hatlar/İç Yapımlar’ sizin 10 yıl aradan sonra açtığınız 3. sergi. ilk serginden bu yana üretimlerinize yansıyan dönüşümler nedir? İlk üretimlerim doğal olarak akademideki eğitimimin izlerini taşıyor. Sorunsallarım sanatsal ve içerik olarak üniversitede elde ettiğim birikimlerimle ilişkiliydi. Akademideki yaşam biraz korunaklı bir yaşamdır, hayatın gerçek akışından yalıtılmış demek daha doğru olur belki. Para kazanmak zorunda değilsiniz ve tek sorumluluğunuz dersleriniz, üretimleriniz oluyor. Yaşamınız da akademide geçiyor zaten. Sonrasında ise Kıbrıs’a gelmenin ve burada yaşamaya başlamanın kattıkları ile birlikte daha fazla gündelik sorunlarla ve akan, damarlarınıza, ruhunuza daha fazla müdahale eden, sizi zorlayan bir yaşamla karşılıyorsu-

22 ZOOM

nuz. Para kazanmak ve yeni bir düzen kurmak zorundasınız, başınızda da öğretmen kalmıyor. Bir taraftan özgülük alanınız artıyor diğer taraftan birçok sorunla yalnız başınıza mücadele etmek zorunda kalıyorsunuz. Sonuç olarak Kıbrıs’taki yaşamım bambaşka ve bu bambaşka sorunların eserlerime yansıdığını görebiliyorum. Politik sorunlar, kimlik sorunları, kadınlığa dair sorunlar, sınırlar vb durumlar Kıbrıs’taki yaşamımla ilişkili. Toplumsal ve güncel sorunlar eserlerin belirlenmesinde büyük rol oynamış. Öyle görülüyor. Sorunlarla birlikte malzeme dilimin değiştiğini görüyoruz. Taş ve metal gibi klasik heykel malzemesi dışında çorap, çivi, tel, atık ahşap, yastık, yorgan, sandalye gibi birçok malzemeyi kullandığımı ve dönüştürdüğümü söyleyebilirim. Sonuç olarak ortaya kavramsal çerçevesi kuvvetli, güncel sanat örnekleri çıktığını görüyoruz. Kadınlara, kadınların iç dünyasına ve kadına yönelik istismara odaklandığınızı göz-

lemledim. Sizi bunun üzerinde çalışmaya yönelten neydi? Birçok neden vardı. Öncelikle kendi üstüme düşünmemle ilişkili bir durumdu. Kendi kadınlığım, cinselliğim, kimliğim, bedenim, öznelliğim. Kendi açılarım, bağımsızlığım ve özgürlüğüm. Tabii ki sanat tarihindeki gelişmeler, feminist sanat ve teorileri de beni etkilemiştir. Sanat tarihine göz atıldığında yüzyıllar boyunca yaratılan ve işlenen kadın imgelerinin aynı kaderi paylaştığı görünür. Kadınlar erkekler için, erkekler tarafından yaratılırlar, erkek beğenisine göre şekillenirler, baştan çıkartıcıdırlar ya da kötü kadın imgeleri çerçevesinde şekillendirirler, fahişedirler, aldatandırlar, kötülükleri doğurandırlar. Bir de dinin buyruklarını yerine getiren, kocasına ve tanrıya bağlı, itaat eden, ağır başlı, laf dinleyen, ailesine karşı şefkatli, sevecen, dindar kadınlar olarak gösterilirler. 19. yüzyılda ise “skandal kadınlar” konumuna getirilirler. Kadın, çıplak, utanma duygusundan arınmış, kendisine bakılmaktan zevk


alan ya da bakan kişinin varlığından haberdar olduğunu belli eden jestlere sahip hale getirilir. E.Manet’tin “Kırda Yemek” ve “Olympia’sı böylesi resimlerin ilk örneklerindendir. Kadın bedeni ve çıplaklık ise sonuna kadar sömürülür. Feministler gibi feminist sanatçılar da işe tarihsel süreçte yaratılan böylesi kadın imgelerini sorgulamakla işe başlarlar. “İlk kuşak feminist sanatçılar kadın bedenine ve temsillerine, kadınların doğurganlığına ve ana tanrıca kültüne odaklanırlar. Kadın bedeninin biyolojik özelliklerini imgeleştiren ve vajinal imgelerden oluşan bir ikonografiye yönelirler. Daha sonraki kuşak ise daha çok kadın bedenini kuşatan kültürel kodların eleştirisine yönelirler. Cindy Sherman, Sherrie Levine, Barbara Kruger böylesi sanatçılardandır.” Gorilla Kızlar’ın (Guerilla Girls) “Kadınların müzeye girebilmeleri için illa ki çıplak mı olmaları gerekir” sorusu, bu konudaki haklılığı ortaya çıkarır. Gerçek şu ki; o dönemlerde Metropolitan müzesinde sergilenen sanatçıların yüzde 5’ i kadın iken tablolarda sergilenen modellerin yüzde 85’i kadındır.

Yüzyıllardır erkekler kendi arzuları doğrultusunda kadın ve bedenini /çıplaklığı yarattıkları güzellik ideaları çerçevesinde şekillendirip tabloları doldururken, aynı zamanda kendi cinsel fantezileri ve hazlarını doyurmak üzerine hareket etmişlerdir. Bu nedenle birey olmaya çalışan kadınların bedenlerine ve cinselliklerine odaklanmaları veya bu konuda savaş vermeleri kaçınılmazdır. Bedeni ve cinselliği üzerinde söz sahibi olamayan ve yüzyıllardır gerek dinin gerekse yaratılan toplumsal ahlak kuralların anlamsız kalıpları içine sıkışan kadının, bedenini, çıplaklığını ve cinselliğini keşfetmesine, kendince yaşamasına ve özgürleştirmesine ihtiyacı vardır.

Şonya; "Her sergi açtığımda dünyaya karşı bir söz söylediğimi düşünürüm, derdimi anlattığımı ve demek istediğim şeyi de dediğimi. Her sergide kendi sınırlarımı aşmak isterim, yaşama dair ve sanata dair problemlerimi geçici de olsa çözmek isterim. Sanatın dönüştürücü bir gücü olduğuna inanırım. Ortaya koyduğum eserlerin de bunu gerçekleştirdiğini varsayarım. Kullandığım malzemeyi önemserim, her malzemenin kendine ait dili olduğunu düşünür o dili çözmeye ve uyumlu bir birliktelik kurmaya çalışırım."

Bununla denk giden bir de Kıbrıs’ta artan kadına yönelik şiddet, tecavüz ve taciz olayların gelişimi var. Sadece kadınlar da yok bu şiddet ve tecavüz olayları içinde. Çocukla var, erkek çocuklar da bundan nasibini almıştır, bu toplum Mustafa Diker olayını yaşamıştır, hayvanlar, yaşlılar, özürlüler kısacası kendini müdahale

www.cypruszoom.com

23


röportaj

okunması gerektiğini düşünüyorum. Kıbrıs’ın dışına çıkılması ve sergilerle, sanat ortamları ile müzelerle buluşulması gerekiyor. Kendi adıma en azından İstanbul sanat ortamının takip etmeye çalıştığımı söyleyebilirim. Nitelikli sergiler muhakkak görülmeli. Sanat birçok alandan besleniyor. Sanatçı kişilik de kendini birçok alanla ilişkili geliştirmeli, yenilemeli.

etmekte zorlananlar, zayıf olarak görülenler, savunmasız olanlar. Tecavüz edenlere de bakıldığında bunların yabancı olmadığı, çok yakınımızda olanların olduğu ortaya çıkıyor. Kim bunlar? Baba, koca, amca, dayı, enişte, komşu, eski nişanlı veya koca vb. Bir de hiç konuşmadığımız bir olay daha var Kıbrıs’ta. Birçok kadının evliliği boyunca kocası tarafından defalarca tecavüze uğradığı gerçekliği. Sergideki “yol haritası” ve “yatağımdaki düşman” isimli eserler bu gerçekliği ortaya koyuyor ve sorgulatıyor. Gece kulüplerini ve orada yaşananları da bu listeye eklemek istiyorum. Gelecek projelerinizden biraz detay alabilir miyiz? Becerebilirsem uzunca süre bir şey düşünmek ve yapmak istemiyorum. Dinlenmeye ihtiyacım olduğunu düşünüyorum ve tabii ki yenilenmek de gerekiyor. Bunu için de zamana ihtiyaç var. Bu arada Kıbrıs’a ilk geldiğim yıllarda oldukça fazla dış mekan heykel çalışması yapmak istiyordum. Yaz aylarında maket bazında bazı çalışmalar yapmıştım. Umarım bu maketlerin bazılarını gerçeğe dönüştürebilirim. Şu aralar kendi adıma yapmak istediğim proje bu. Bunun dışında DAÜ Kıbrıs Araştırmaları Merkezi’nde yürüttüğüm projeler kapsamında, aramızdan ayrılan ilk heykeltıraşımız Şinasi Tekman üzerine kaleme aldığım kitabın sonuna geldim. Mart ayında Gönen Ataol’un kapsamlı bir katalog ve sergi çalışmasını yürütüyorum. EMAA‘nın bazı projelerinin de üstünde çalışıyorum. Avrupa Birliği hibe programları kapsamında hazırladığım büyükçe bir proje var. Bir de Girne Belediyesi Sanat Atölyesi’ni yürütüyorum. Bir senedir çocuk atölyelerimiz çalışıyor. Mart ayında genç ve yetişkinleri de içine alacak yeni kurslarla buradaki atölye çalışmalarını da genişletmeyi düşünüyorum. Son olarak da müze ve galeri eğitim modelleri üzerinde çalışmalarım var. Bunlar da kısa zamanda Limasol Bankası Sosyal Sorumluluk Projeleri kapsamında hayata geçeceğe benziyor.

24 ZOOM

Sanatta sürekli yenilenen ve gelişen tekniklerin takibi açısından nasıl bir yol izlenmeli? Her alanda olduğu gibi sanatta da hızlı bir gelişim var. İnternet ortamından birçok sergi ve makaleye ulaşılabiliyor. Bunlar incelenmeli ve takip edilmeli. Birçok kitap yanında kuramsal sanat kitaplarının

Genç sanatçılar, aldıkları ilham doğrultusunda bir eser yaratırken neler yapabilirler? Ne gibi hatalardan kaçınmalılar? Genç sanatçıların bolca okuması, eser görmesi, eserler üzerinde düşünüp sanatçının problemini nasıl çözdüğünü görmeye çalışmasını öneririm. Entelektüel birikim önemli ve dünyalarını geliştirecek her türlü eyleme açık olmalılar, cesur, girişimci ve ısrarlı olmaları gerekir. Bizim gençlik bu konuda biraz sorunlu. Genç sanatçı tabii ki hata yapabilir, yaptığının mükemmel olması beklenemez, kimi zaman birçok şeyin etkisinde de kalabilirler. Hiçbir şey yapmamaktansa hatalı, eksik, yanlış vb yapılmasını tercih ederim. Sadece ortaya konulanlar konusunda iyi eleştiri verecek kişiler bulunmalı ve verecekleri eleştirilere kulak verilmeli. Eserler üzerinde tartışma yaratılmalı, farklı açılardan ortaya konulacak değerlendirmelerden ders çıkartılmalı. Eleştiri sanat eğitiminin vazgeçilmezidir diye düşünüyorum. Eleştiri alabilmek için ise somut eserlere ihtiyaç vardır. Kıbrıs’taki genç sanatçılar bu açıdan genelde şansızlar. Çünkü özellikle güncel sanat konusunda eserler üzerinde tartışma yaratacak ve eser incelemesi dediğimiz bilgilerin ortaya çıkartılması çok kolay gerçekleşmiyor. Bunların yazılı olması ise ayrıca önemli. Sanat eserleri üzerinde yazı yazmanın ve belli temeller üzerinde gelişecek çözümlemelerin her sanatçı gelişimi için gerekli olduğunu düşünüyorum.


KIBRIS© IN “İLK ve TEK” YEMEK ve İÇKİ KÜLTÜRÜ DERGİSİ

rgisi

ak kültürü de

içki ve mutf rıs’ın yemek,

Kıb

yıl:3 sayı:29

Ali Özçil;

Aşkın Rengi

Kırmızı Haluk Erim;

EN

Lezzetli Hikayeler

MEKANLAR

İhsan Erol Özçil;

Makarna da Çin Malı

Aşkın etli En Lezz Tarifleri alıcı'dan Aygen ErsYe mekler iş m en en D

Gurme

fleri yemek tari

Ayvayı yemeklmiş ği Hiç te kötü de

YIL:3 SAYI:29

ŞUBAT 2014

90001 8 9 694851 15TL KİYE FİYATI 10 TL TÜR

Gurme

Şubat sayısı bayiilerde www.cypruszoom.com


haber

N I N I D A K MUTSUZ İ R E B H E R E M N E L S E B ↘

KADINLARIN MUTSUZLUKLA BAŞA ÇIKMA YÖNTEMLERINDEN BIRI, AŞIRI MIKTARDA KARBONHIDRATLI VE ŞEKERLI BESINLER TÜKETMEK. TABI BU DURUM, KILO ALMAYA VE GÖBEKLENMEYE YOL AÇIYOR. KADIN, KILO ALDIKÇA DAHA ÇOK MUTSUZ OLUYOR.

İ

ş veya özel hayatlarında mutsuz olan birçok kadın kilo almaya çok eğilimli hale geliyor. Kısa veya uzun süreli anksiyete veya depresyon kadınların kendilerini buzdolabının önünde bulmasına sebep olabiliyor. Kadınların mutsuzlukla başa çıkma yöntemlerinden biri, aşırı miktarda karbonhidratlı ve şekerli besinler tüketmek. Tabi bu durum, kilo almaya ve göbeklenmeye yol açıyor. Kadın, kilo aldıkça daha çok mutsuz oluyor. Bu nedenle aynı kısır döngünün içerisinde kalıyor. Yani kadın mutsuz oldukça yemek yiyor, yedikçe daha da mutsuz oluyor diyor, Diyetisyen& Yaşam Koçu Gizem Şeber. Kadınlarda sadece psikolojik mutsuzluk yeme sebebi değil. Bazen gözden kaçırılan bir beslenme yetersizliği de kadının mutsuz hissetmesine neden olabiliyor. Oysa hem sağlıklı beslenmek hem de mutlu olmak mümkün. Besinlerin modumuz üzerinde ciddi etkileri olduğu uzun zamandır bilinen bir gerçek. Eğer doğru besinleri doğru zamanlarda tüketirsek, kilo almadan da mutlu olabiliriz. SADECE PROTEİN YEMEK SİNİRLİ YAPAR! Modumuzu ve iyi hissetmemizi ciddi anlamda etkileyen sebeplerden biri; günlük aldığımız kalorinin proteinden karşılanan kısmıdır. Eğer sadece proteinli besinler tüketiyor ve gün içerisinde hiç karbonhidrat almıyorsak daha mutsuz ve sinirli hissetmemiz mümkün. Bu durumda akşam bir anda soluğu buzdolabının önünde almakla veya eve tatlı siparişi vermekle sonuçlanabilir. Yapılan bilimsel çalışmalar, sadece proteinle beslenen kişilerin daha mutsuz ve sinirli olduklarını ortaya koymuştur. ÖĞRENİLMİŞ İŞTAHIMIZ, MUTLULUK DÜZEYİNİ ETKİLEYEBİLİR! Sevdiğimiz besinlerin bizi daha fazla mutlu ettiğini bilmek için bilimsel bir araştırmaya gerek yok. Ancak, sadece sevdiğimiz besinleri yemek değil, koklamakta mutlu hissetmeye yetiyor. Örneğin kahve veya çikolata bu konu için en belirgin örnekler. Yemek yemenin psikolojik etkileri yadsınamaz. Kişilerin mutsuz hissettiklerinde, daha önceden yediklerinde mutlu hissettikleri besinlere yöneldiği araştırmalarca belirlenmiş durumda. Bu nedenle insanın bu konuda kendisini tanıması ve izlemesi de önem kazanıyor.

26 ZOOM

VİTAMİN VE MİNERAL DÜZEYLERİ MUTSUZ HİSSETMENİN NEDENİ OLABİLİR! Kötü bir olay karşısında mutsuzluk süremizi ve depresyon düzeyimizi belirleyen faktörlerin başında beslenme geliyor. Yetersiz beslenme sonucu ortaya çıkabilecek vitamin ve mineral yetersizlikleri; olaylar karşısındaki tolerasyonumuzu etkileyebiliyor ve buna bağlı olarak daha mutsuz hissedebiliyoruz. Ayrıca birçok vitamin ve mineral yetersizliği tatlı ihtiyacını ciddi anlamda arttırabiliyor. Türk kadınları için bunların başında demir minerali geliyor. Ülkemizde demir yetersizliği kadınlar arasında çok sık gözlenen bir durum. Demir yetersizliği kişinin sürekli tatlıya ihtiyaç duymasına yol açıyor. Aynı zamanda daha mutsuz, halsiz ve depresif hissetmemize yol açıyor. Bu nedenle uzun süren depresyonlarda demir ile ilgili kan tahlillerinin yaptırılması ve gerekliyse doktor kontrolünde demir yetersizliği tedavisi yapılması gerekiyor. Demir mineralinin en zengin kaynakları; kırmızı et, tavuk, balık, sakatatlar. Bazı sebzeler ve kurubaklagiller de demir minerali içerse de, bu besinlerin içinde bulunan demirin vücutta kullanılma oranları daha düşük. Yine B grubu vitaminlerinden biri olan tiaminin yetersizliği de, kişiyi depresif hissettiriyor. 1999 yılında yapılan bir araştırmada, tiamin yetersizliği olanlarda kendine güven probleminin daha yaygın olduğu gözlenmiş. Tiamin vitamininden zengin besin kaynakları; tahıllar. Patates, maya ve yumurta da tiamin içeriyor. OMEGA-3 MUTLU HİSSETMENİZE YARDIMCI! Omega-3 yağ asitleri sadece kalp sağlığımızı korumuyor. Aynı zamanda kendimizi daha iyi hissetmemizi sağlıyor. Yapılan bilimsel çalışmalarda, omega-3’ün yetersiz tüketiminin; depresyona ve anksiyeteye neden olduğu saptanmıştır. Yaşam tarzımızın değişmesi ile günlük aldığımız yağ oranının büyük bir kısmı omega-6’dan gelmektedir. Ancak sağlığımız için önemli olan omega-3 ve omega-6 yağ asitlerinin dengeli alınmasıdır. Eğer haftada en az 2 gün balık tüketmiyor; beslenmenizde fındık, badem gibi kuruyemişlere ve semizotuna yer vermiyorsanız, daha mutsuz hissetmeniz olası.


MUTSUZ KADINI MUTLU HİSSETTİRECEK 5 SAĞLIK ÖNERİSİ

• Karbonhidratsız gününüz geçmesin… Günlük beslenme düzeninizde karbonhidrat kaynakları olan; tam tahıllı ekmekler, makarna, bulgur, meyve, kuru meyve gibi besinler mutlaka yer almalı. Eğer 3 saatte bir azar azar karbonhidrat tüketirseniz, mutluluk hormonu olan seratonini daha rahat salgılayacaksınız. • Bir tabak ıspanak veya yeşil sebze tüketin… Folik asitin yetersiz tüketiminin depresyona yol açabileceği bilinmekte-

dir. Koyu yeşil yapraklı sebzeler iyi folik asit kaynağıdır. Düzenli tüketmeye özen gösterin. • Selenyuma yer açın… Selenyum yetersizliğinin de mutsuzluk ve depresyonla ilişkili olduğu biliniyor. Selenyumun en zengin besin kaynakları; et, tavuk, balıklar, mantar, soğan, sarımsak ve tam tahıllardır. • Seratonini sadece çikolata salgılatmaz… Egzersiz yapmakta, seratonin

salgısını başlatır. Hem egzersiz mutsuz döneminizde almış olduğunuz kiloları vermenize de destek olacak. • Düzenli uyuyun… Günde 5 saatten az uyuyanların iştahlarının daha fazla açık olduğu ve 8 saat uyuyanlara göre ortalama günde 300 kalori fazla aldıkları biliniyor. Düzenli uyku, sadece kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlamaz, aynı zamanda iştahınızı kontrol etmenizi kolaylaştırır.

www.cypruszoom.com

27


mesutgunsev@gmail.com

Mesut Günsev

ZOOM

un şubat sayısında sevgililer günü yazılarına yer vermek neredeyse gelenek haline geldi. Tabii sevgililer günü mü? Sevgi günü mü? Sevgili yılda bir kez mi hatırlanır? Bırakın canım bu kapitalizmin tüketimi arttırmaya yönelik bu dayatmalarını!!! Uzar gider bu liste. Peki ne zararı var sevgililer günü diye bir günü yılda bir kez anmanın? Üstelik taa Aziz Valentine’den gelen bir de anlamlı hikayesine dayanıyorsa. Adem’le, Havva’dan bu yana da aşk hep varsa ve de var olacaksa bırakalım tartışmaları.. ”Kaptıralım kendimizi –tabii varsa-sevgilinin rüzgarına. Kırmızı düşler içinde, çikolata tadında ve kokusunda” diyordu. Han Suyin ”Aşk Güzel Şeydir“ adlı o güzel romanında. Ve romanın aynı isimli unutulmaz filminin, unutulmaz şarkısı “Love Is A Many Splendored Thing” ile çukulata renkli ölmez, kadife ses Nat “King” Cole'da mühürlüyordu bu deyişi. Yeni Düzen Gazetesi'nin Genel Yayın Yönetmeni sevgili Cenk Mutluyakalı’nın tüm yazılarını okurum. Ama “Pazar Yazılarını” iple çekerim. Siyaset yazılarından bunaldığımızda yepyeni bir soluk ve yaşam sevincini sihirli bir değnekle dokunduruverir bize sevgili Cenk. Geçtiğimiz günlerde de “Birdenbire!..” başlıklı bir yazı yayınladı.. Tam da unutulmaz şair “garip“ Orhan Veli’nin 100. doğum yılını yaşadığımız günlerde. “Birdenbire oldu “der Orhan veli! Ve öyle olur genelde. Planı, hesabı, kitabı olmaz ki.

28 ZOOM

YAŞAMANIN ÖYKÜSÜDÜR Olsa da iyi olmaz bence. Belki bir yerlerinde titreşir düşünüzün, aklınıza düşer inceden. Yine de. “Aşk birden bire oldu, Sevinç birdenbire” *** Bukowski der ki,”Mutluluğu yakalamışsan sorgulama!...” Oysa eşeleriz. Ve kurcalarız mutlaka değil mi? DELİLİK BU! *** Çok keyiflidir ve dinlendirir insanı ”şairler limanı”ndan aşka dair demir almak. Biri sorar biri yanıtlar, biri başlar öteki tamamlar, siz “yelken açar” savrulursunuz maviye. Ve onlar bir başka bakarlar. “Bakarken kıyamamak mı yoksa baktıkça doyamamak mıdır aşk” diye sorar Özdemir Asaf. “Seninle göz göze geldiğimizde/ Aşk ta hatırlar aşk olduğunu/ Ve kendi kendisiyle göz göze gelir” der Fikret Demirağ. “Ay aşktan yapılmıştır/ Seninle bakarken anladım “diyerek baktıkça doyamaz Neşe Yaşın. Herkes de aynı bakmıyor ki; Mesela Fikret Kızılok, ”Sana bakınca/Kendimi soyut bir aynada/Seyrediyor gibiyim” der ve ekler: “Doyasıya öpmek istiyorum Nasıl ki karşılıklı iki ayna Çoğalıp gider...”

*** Şimdi Nazım girmezse araya, şiir de küser bize. Onun bakışı bir başka. “gün gelecek gülüm , Kardeş insanlar birbirine Senin gözlerinle bakacaklar gülüm, Senin gözlerinle bakacaklar” *** Cemal Süreya ile yapalım finali! Bu yolculuğun sonuna da başka ne gider. “Kırmızı bir at oluyor soluğum Yüzümün yanmasından anlıyorum Yoksuluz gecelerimiz çok kısa Dörtnala sevişmek lazım” *** “Kurcalamayınız “ derim diye bitirmiş yazısını sevgili Mutluyakalı. Vardır bir bildiği elbet. Selam olsun tüm aşklara ve aşıklara.


Baaddin Allah hiçbir erkeği "aşkım açıklayabilirim" Durumuna düşürmesin. Daha açıklayabilenini Göremedik..

tecrübe “O’nu kendinden fazla düşünüyorsan… Tamam aşıksın demektir…”

Anonim

dedi ki! uğur gürsoy - alıntıdır

ŞAİR DEDİKİ !..

“Eğer elde aşk kalmışsa, Her şey sana kalmıştır.”

Anonim

“Yalnızlığın yalnızlığımla kafiyeliydi, Alt alta yazsak şiir, Yan yana yazsaydık öykü olurdu. Hiç yazmadık aşk oldu. Cemal Süreya

ROZET MOLİNAS YAZIYOR…

"

Rozet Molinas

Evet arkadaşlar! 14 Şubat Sevgililer günü yaklaşıyor. Bu sevimli ithal günde insanlar ne bekler? Aşk mesajları, aşk hikayeleri.. Eskiden sevgililer birbirlerine aşk mesajları içeren kartlar gönderirlerdi. Şimdi işler değişti; memleketin ekonomisine katkıda bulunmak üzere hediyeler, aşkın kıvamına göre pahalı, az pahalı, ucuz, çiçekler, güller, orkideler kartların yerini aldı... Kanımca aşk, bir transfer işidir. Birine kanınız ısınır, eğer bu işin acemisi iseniz ona her türlü meziyeti zihnen yansıtır, onu tanrılaştırır, ve uğruna yapamayacağınız hiçbir şey olmadığını düşünürsünüz.. Bazı kadınların, çocuklarını bile geride bırakıp sevdiğine kaçtığına kaç kez şahit olmuşuzdur, gazeteler bu gibi olaylarla doludur. Sevdiğinin uğruna hırsızlık yapan, cinayet işleyenlerin olduğu gibi.. Böyle aşık olup çok değil, birkaç sene sonra kanlı bıçaklı bir şekilde ayrılmaları, az görülen olgulardan değildir. Yine kanımca Romeo ve Juliet aşk uğruna intihar etmeselerdi olacağı da buydu.

Benim bedbin bir insan olmadığımı arkadaşlarım bilirler. Fakat o kıvılcım, o ateş bir müddet sonra biter, kim ne derse desin.. Eğer ilişki sağlam bir temele dayanırsa ondan sonraki arkadaşlık çok tatlıdır. Özdemir Asaf'ın dediği gibi: "Kim o, deme boşuna.. Benim, ben. Öyle bir ben ki gelen kapına Baştan-başa sen..." En iyisi dijital aşk olsa gerek.. İstediğin karakterleri karşındakine yansıt, aynen psikolojideki tabiri gibi transfer et, o aşk hiç bitmez! Ruh ikizimi buldum diye de sevin;) Kıvılcım ve ateş biterse bitsin, üzülürsen, kahrolursan.. Olsun varsın! Her saniyesine değer. Yaşadığını anlarsın. Kendini korumaya alırsan eğer. Evet, üzülmezsin fakat aaah! Hayatın yanından teğet geçersin.. Şimdiden sevgililer gününüz kutlu olsun.. Happy Valentine's Day !

www.cypruszoom.com

29


2014

’de Katılmak İsteyeceğiniz

La Tomatina — Buñol, İspanya Ne Zaman: Ağustosun son Çarsambası Nerede: Buñol, İspanya Bir domates fırlatma festivali gibi görünse de bu gelenek 1945’de başlamış. Aslında bol bol müzik, dans ve eğlence var.

Ne Zaman: 5 Ocak – 5 Şubat Nerede: Harbin, Çin Harbin festivali dünyanın en büyük kar festivali. Ziyaret ettiğinizde dev binalar büyüklüğünde inanılmaz heykellere şahit olacaksınız. Ayrıca buzdan heykellerin gece aydınlatması da muhteşem.

Kar ve Buz Festivali— Harbin, Çin 30 ZOOM


23

haber

Festival

T

atil anlayışımız değişti. Acenteler, turlar sizi tatmin etmiyorsa, tatil için alternatif düşünüyorsanız sizin için çok özel önerilerimiz olacak. 2014 için seyahat planınıza bu festivallere bakmadan yapmayın. Ül-

kemizde günü, saati, tarihi, programı ancak günler önce belirnenen festivaller, dünyada bir yıl önce neredeyse netleşiyor. İşte size 2014 yılında dünyanın farklı noktalarında gidilmeye değer festivallerden örnekler.

Holi — Hindistan, Nepal, Sri Lanka, ve Amerika Ne Zaman: 27 Mart (2014) Nerede: Hindistan, Nepal, Sri Lanka, ve Amerika gibi göçmen Hintlerin olduğu her yerde. Holi Festivali aynı zamanda Renk Festivali olarak da biliniyor. Etrafa rengarenk boyaların saçıldığı bu festivalde modern bir sanat eserine kolaylıkla dönüşmeniz mümkün. Ayrıca kendi boyanızı götürmeyi unutmayın.

Ne Zaman: 6 Eylül Nerede: Baza, İspanya. Çünkü her yıl yüzlerce İspanyol kendilerini yağa bulayıp ünlü “Virgen de la Piedad,” heykelini çalmaya uğraşıyor. Bu tuhaf seremoniden sonra ise çılgın bir parti var!

Cascamorras — Baza, İspanya www.cypruszoom.com

31


haber

Up Helly Aa Ateş Festivali Lerwick, İskoçya Ne Zaman: Ocak Ayının son Salısı Nerede: Lerwick, İskoçya Up Helly As Avrupa’nın en büyük ateş festivali ve gecenin sonunda tam teçhizatlı bir Viking gemisi ateşe veriliyor!

Karnaval — Venedik, İtalya Ne Zaman: 14 Şubat – 4 Mart (2014) Nerede: Venedik, İtalya Karnaval 13. yüzyıldan beri süregelen bir Venedik geleneği. Dünyanın dört bir tarafından gelen insanlar maskeleri ve kostümleri ile yılın en stil sahibi partisine katılıyor.

Mardi Gras New Orleans Ne Zaman: 4 Mart (2014) Nerede: New Orleans, ABD Boncuklu festivalin ününü zaten duymuşsunuzdur, Yarın yokmuş gibi parti yapmak istiyorsanız tercihiniz Mardi Gras olmalı.

Oktoberfest Münih Almanya Ne zaman: Ekim’in son haftasonu Nerede: Münih, Almanya Dünyanın en büyük bira festivali. Şöyle anlatalım, 2013’de tam 96,178,668 dolarlık bira servis edildi.

Albuquerque Uluslararası Balon Festivali —Albuquerque, ABD

Karnaval — Rio De Janeiro, Brezilya Ne Zaman: 28 Şubat – 4 Mart (2014) Nerede: Rio de Janeiro, Brezilya Bol bol müzik, güzel kızlar ve tabii ki samba! Ayrıca İnstagram bağımlısıysanız hayatınızın en iyi fotoğraflarını burada çekebilirsiniz.

Ne Zaman: 5 – 13 Ekim (2014) Nerede: Albuquerque, ABD. Dünyanın en büyük sıcak hava balonu festivali. Up filmini canlı canlı yaşayabilirsiniz.

32 ZOOM


Tomorrowland — Boom, Belçika Ne Zaman: 18 – 27 Haziran (2014) Nerede: Boom, Belçika Tomorrowland dünyanın en büyük elektronik müzik festivallerinden bir tanesi. Her yıl 100,000 turist geceyle gündüzü birbirine karıştırmak için Belçika’ya akın ediyor.

Cochella Indio, Kaliforniya

Cooper Hill’s Cheese Festivali Gloucester, İngiltere Ne Zaman: 26 Mayıs (2014) Nerede: Gloucester, İngiltere Yüzlerce adamın bir tekerlek peynirin peşinden koşmasını izlemek için tek seçenek.

Boğa Koşusu Pamplona, İspanya Ne Zaman: J6 – 14 Temmuz Nerede: Pamplona, İspanya Adrenalin bağımlısıysanız boğaların önünde koşabilirsiniz. Değilseniz koşan bir grup az akıllı insanı izlemek süper eğlenceli olabilir.

Ne Zaman: 11 – 20 Nisan (2014) Nerede: Kaliforniya, ABD Çölde harika müzik dinlemek ve bir sürü Hollywood ünlüsü görmek için iyi bir seçenek.

Dia De Los Muertos Meksika Ne Zaman: 1Kasım Nerede: Bu festival Meksikalılar tarafından yaşadıkları yerlerde düzenleniyor ama en büyükleri Mexico City ve Los Angeles’da Dia de los Muertos, yani “Ölülerin Günü” ataları yadetmek için kutlanıyor. Kostümler, makyajlar ve kutlamalar gerçekten muhteşem.

Songkran; Su Festivali Chiang Mai, Tayland Ne Zaman: 13 – 15 Nisan (2014) Nerede: Chiang Mai, Tayland Görüp görebileceğiniz en büyük su savaşı!

www.cypruszoom.com

33


haber

Gay Onur Yürüyüşü— San Francisco Ne Zaman: 28 – 29 Haziran (2014) Nerede: San Francisco, ABD Rio’daki ile beraber dünyanın en büyük Gay Onur Yürüyüşü bu. Tüm dünyadan LGBT toplulukları ile kaynaşmak için iyi bir fırsat.

Burning Man Black Rock City/ABD Ne Zaman: 25 Ağustos – 1 Eylül (2014) Nerede: Black Rock City, Nevada. Çölde parti için harika bir seçenek.

Glastonbury — Glastonbury, İngiltere Ne Zaman: 25 – 29 Haziran (2014) Nerede: Glastonbury, İngiltere Harika müzikler dinlemenin yanı sıra çamur banyosu yapabilir, çadırda kalabilir ve gürültüden sağır olabilirsiniz. Ama müzik festivallerinin zaten böyle olması gerekir.

34 ZOOM


Boryeong Çamur Festivali Boryeong, Güney Kore Ne Zaman: 18 – 27 Temmuz (2014) Nerede: Boryeong, Güney Kore Bir çeşit kaplıca festivali. Ama çamura bulandığınız yer okyanus kıyısı olduğu için kolayca suya girip temizlenebilirsiniz.

Kırkpınar Yağlı Güreşleri Edirne, Türkiye Ne Zaman: 29 Haziran – 5 Temmuz (2014) Nerede: Edirne, Türkiye Dünyaca ünlü bu festival ülkemizde düzenleniyor. Üşenmeyin katılın. Çok paranız varsa Kırkpınar Ağası bile olabilirsiniz.

Fener Festivali — Pingxi, Tayvan Ne Zaman: 23 Şubat (2014) Nerede: Pingxi, Tayvan Dünyanın en büyük fener festivalinde dilek tutmak için bir sürü fırsatınız olacak.

Wanderlust Yoga Festivali Oahu, Hawaii Ne Zaman: 27 Şubat – 2 Mart (2014) Nerede: Kuzey Kıyısu, Oahu, Hawaii Yoga sizin için bir hayat biçimiyse Wanderlust sizin Mekke’niz olabilir.

www.cypruszoom.com

35


haber

LİBİDO DİYETİ B

eslenme stilimizin sağlığımızla olan ilgisi yadsınamaz bir gerçek. Aslında ne yediğimiz ne olduğumuzu ciddi anlamda etkiliyor. Sağlıklı vücut ağırlığında olmamız, diyabet, hipertansiyon, yüksek kolesterol gibi sağlık sorunlarından ve hastalıklardan korunmamız beslenme tarzımıza bağlı. Tabii ki beslenme tarzımız cinsel sağlığımızı da etkiliyor. Bazı besinlerin diğer besinlere göre libidoyu arttırıcı etkisi olduğu biliniyor. Libido arttırıcı besinleri 2-4 hafta arasında düzenli tüketmenin özellikle kadınlarda cinsel isteği arttırıcı yönde sonuç vereceği biliniyor. Libidoyu arttırmanın yolu ise testesteron seviyesini arttıran besinlere günlük beslenme düzenimizde yer açmaktan geçiyor. İşte Diyetisyen&Yaşam Koçu Gizem Şeber’in libidoyu arttırmaya yardımcı beslenme önerileri ve yardımcı örnek menüsü. Proteini eksik bırakmayın: Proteinin libido üzerindeki olumlu etkilerine dair araştırmalar devam etse de, günlük aldığımız kalorinin en az yüzde 25’inin proteinden sağlanması gerekiyor. Bu da günde en az 100 gram et veya tavuk veya balık ve 1-2 bardak süt ürünü tüketmek ile sağlanabilir. Yani libidonuzu arttırmak istiyorsanız günde en az 3 köfte kadar et, tavuk veya balık ve 400 gram kadar süt, yoğurt veya ayran tüketmeniz gerekiyor. Çinko: Çinkonun yeterli alımının cinsel sağlık açısından çok önemli olduğu biliniyor. Testesteronu östrojene çeviren enzimin işlevini azaltan bu mineral, en çok

36 ZOOM

peynir, yumurta sarısı, balık, ayçekirdeği ve diğer kuruyemişler, tavuk ve yulaf, çavdar, tam buğday gibi tam tahıllarda bulunuyor. Magnezyum: Bu mineral serbest testesteronu bağlayan hormonun etkisini azaltmakta etkili. Kuruyemişler, soya fasulyesi, tam tahıllar magnezyumun zengin kaynakları olmakla birlikte; kakao, muz, avokado, peynir, yumurta, patateste de magnezyum minerali yer alıyor. Balık ve balık yağı: Beyinden dopamin salgısının artmasının özellikle kadınlarda cinsel isteği arttırabileceğine dair çalışmalar var. Bunların ışığında dopamin salgısını arttıran balık yağının cinsel sağlık için önemli yeri olduğu ortaya çıkıyor. Haftada 2-3 kez ızgara veya fırında balık tüketmek, libidoya yardımcı. Balık tüketemeyen kişiler ise doktora danışarak omega-3 desteği alabilirler. Şekerli besinlerden kaçının: Şekerli besinler genelde seratonin seviyesinin birden artmasına neden olabiliyor. Yüksek seratonin seviyeleri ise düşük libido ile ilişkilendiriliyor. Beyaz şeker içeren besinleri beslenmenizde limitlemeye çalışın. Trans yağ asitlerinden kaçının: Sağlık üzerinde olumsuz etkileri saymakla bitmeyen trans yağ asitlerinin libidoyu da azalttığı düşünülüyor. Bu nedenle işlenmiş gıdalar konusunda dikkatli olmalısınız. Paket ürünlerin etiket bilgilerini kontrol ederek trans yağ asidi içerip içermediğini öğrenebilirsiniz.

Bazı besinlerin diğer besinlere göre libidoyu arttırıcı etkisi olduğu biliniyor. Libido arttırıcı besinleri 2-4 hafta arasında düzenli tüketmenin özellikle kadınlarda cinsel isteği arttırıcı yönde sonuç vereceği biliniyor.


LİBİDO ARTTIRMAYA YARDIMCI

ÖRNEK MENÜ (25-35 YAŞ arası, hiçbir sağlık problemi olmayan, fiziksel aktivite düzeyi orta kadınlar için örnek menüdür. Beslenme programı parmak izi gibidir, sadece kişiye özel düzenlenmelidir.)

KAHVALTI: Lor peynirli otlu omlet (az sıvıyağ ile pişirilmiş) 2 dilim tam buğday ekmeği İstenirse bol söğüş sebze Şekersiz bitki çayı Ara öğün: 1 adet meyve veya 4 adet kuru erik 1 kutu probiyotik yoğurt ÖĞLE: 1 porsiyon ızgara tavuk göğüs Soya filizli, avokadolu yeşil salata (1 tatlı kaşığı zeytinyağı) 2 dilim tam buğday ekmeği veya 3 kaşık integral makarna

Ara Öğün: AKŞAM: Ara öğün:

1 su bardağı süt veya yoğurt 4-5 yemek kaşığı yulaf ezmesi 10 adet fındık veya badem veya 2 adet tam ceviz 1 adet ızgara balık Sotelenmiş mevsim sebzeleri 1 adet fırında patates Mevsim salatası (1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile) 1 çay bardağı dolusu tuzsuz ay çekirdeği 1 küçük boy muz

www.cypruszoom.com

37


mekan

; ı z r a t i n e y n i n e Meyhan

i K A F A R KA E N A H Y ME ↘

"JOHNNIE WALKER BLACK LABEL İLE YENİ YERLER"İN BU AYKİ DURAĞI, LEFKOŞA TERMİNAL BÖLGESİNDEKİ KARAFAKİ MEYHANE. NEZİH GÖRÜNTÜSÜ, BİRBİRİNDEN LEZZETLİ MEZELERİ, BAŞKA YERDE BULAMAYACAĞINIZ TADIYLA ADANA KEBABI, HERYERDE AYNI KEYFİ VEREN, JOHNNIE WALKER BLACK LABEL FARKIYLA, MEYHANEDE STANDARDI AŞTIK...

H

er ay, "heralde bundan daha iyisi yok" desek te, karşımıza sınırları zorlayan mekanlar çıkmaya devam ediyor. Gönyeli'deki meyhane anlayışını artık her yerde bulmak mümkün. Masada boş yer kalmayacak şekilde, onlarca meze, her mekanda farklı güzellikteki kebap çeşitleri ile bu ay yine çok özel bir mekandayız. Lefkoşa Terminal bölgesinde kısa bir süre öncesine kadar DAGİ iç giyim mağazası olan mekan, şimdilerde tamamen farklı bir sektöre hizmet veriyor. Silbaştan yenilenen mağaza şu sıralar "muhteşem" diyebileceğimiz bir meyhaneye dönüşmüş durumda. Her ay farklı bir mekanın havasını teneffüs edip, yemeklerini deniyor, ortamı, keyfi, gelenlere sunduğu seçenekleri aktarıyoruz. Burayı da gördükten sonra anladık ki bu bizim genlerimizde var. Yani meyhane işini kıvırdık. Belli ki Adalılar olarak, yemek yemekte de; onun sunmakta da üstümüze yok.

38 ZOOM


www.cypruszoom.com

39


mekan

Karafaki aslında eskiden rakının konulduğu sürahilere verilen bir isim. Ancak bizde meyhanelerde wiski, özellikle de Johnnie Walker Black Label en çok tercih edilenler arasında ilk sırada yer alıyor.

40 ZOOM

Akşam günün son ışıkları kayıplara karışınca, mekana gidiyoruz. Biraz erkenciyiz. Aklımızda iyi bir masa seçip fotoğraf çekmek için doğru yere oturmak var. Kimse bizden önce gelmese de, anlaşılan yerlerini ayırmışlar. İçerisi boş ama, hafta arası olmasına karşın neredeyse her masada "Rezervasyonlu" diye notlar görüyoruz. İçerdeki ilk intiba güzel, nezih bir ortam olduğu. Görüntü güzel, zevkli bir dekorasyon, meyhaneye yakışan ahşap masa sandalyeler, insanı pozitif bir elektrik ve-

riyor. Çalışanlar, özel kıyafetleri ile temiz, tertipli. Ama biz artık masamızı da görmek istiyoruz. Johnnie Walker Black Label'imizi söylüyor, masanın geri kalanını ekibe bırakıyoruz. Yerimiz güzel tam mangalın karşısındayız. Masamız hazırlanırken, ocak başındaki tecrübeli ustamız Gürsel Albayrak ile sohbet ediyoruz. Özellikle meyhane türü mekanlardan bildiğimiz Albayrak'tan mekana gelenlerin çok özel isimler olduğunu öğreniyoruz. Belli ki, çok kısa bir maziye sahip


www.cypruszoom.com

41


olsa da, özellikle Lefkoşa'nın seçkin isimleri mekanı biz yazmadan keşvetmişler bile. Sohbeti kısa bir süre masamızın donatıldığı haberi ile bitiriyoruz. "Eğer bu bir tarz ise daha iyisi yok" masamızın üzerinde küçücük bir aralık bulmak mümkün değil. Her santimetresi meze ile dolu. Sadece bize özel olmayan bu görüntü, mekana olan ilgilinin bir göstergesi olsa gerek. Önce gözlerimizi doyurup sonra, masadakilerin tadına bakıyoruz. Mangalda közler ateşlendi, ilk ara sıcaklarımız geldi bile. Ama şefimizin mekana özel kebabı, iştah açıcı görünüyor. Unutmadan masamızdakiler standart bir fix menü. 21 çeşit soğuk meze, Kırbıs meyhanalerinin vazgeçilmezi ızgara hellim, közde pişirilmiş, domates, biber, zeytin ve soğandan oluşan köz tabağı, Hellimli kültür mantarı, kanat, kuzu döşü ve bıldırcından oluşan ara sıcaklar var. Sizde yer kalır mı bilmiyorum ama biz tıkandık. Arada sohbet edip Johnnie Walker Black Label'izden yudumluyoruz. Durun daha bitmedi sırada Ana yemekler var. Pirzola, kuzu şiş, köfte, isteğe

göre tavuk şiş veya tavuk pirzola, isteğe göre beyti, isteğe göre Adana kebap, isteyene şeftali kebabı. Hepsini yiyebilecek biri var mı merak ediyorum, ama her birinin ayrı güzellikte lezzete sahip olduklarının altını çizmeliyim. Zor ama yemezseniz ayıp olur. İçkimizden bir yudum daha alıp, yavaş yavaş yemeye devam ediyoruz. Az kalsın unutuyordum akşam 7-8 gibi başlayan servis gece 12'ye kadar devam ediyor. Bu araba, çarşamba, cuma ve cumartesi günleri fasıl var. Eminim bu özel mekanın keyfine varıp eğlenirken, müzik isteyen de olacaktır. Henüz erken ama, mekanın yaz ayları için hazırlıkları devam eden bir de gizli bahçesi var. Mekanın arkasındaki muhteşem bahçe kimsenin aklına gelmez. Sıcak havalarla birlikte bahçe de kullanılmaya başlanacak. Önümüzdeki sayılarda bu muhteşem bahçenin fotoğrafını sizinle mutlaka paylaşacağız. Ama şimdi yediklerimizi hazmetmekle meşgulüz. Eğer aklınızda farklı bir yer yoksa not edin. Karafakı Meyhane, telefon 22 71 777 - 0533 858 56 56...

Fix menü 21 çeşit mezeye ilaveten, ara sıcaklar ve ana yemeklerden oluşuyor. Birbirinden lezzetli seçenekler, keyifli bir akşam için yeterli değilse, haftanın 3 günü de fasıl var..

42 ZOOM


Mekanın önünde şeffaf camdan oluşan bölüm sokağa bakıyor. İster içeri, ister dışarıda yiyin lezzet değişmiyor keyfi ise size kalmış..

www.cypruszoom.com

43


haber

U N YO A K I A S N TAD ALM A T ER HAF TINA P I H BİR L AL O N R T Ü N K O M K Ü M

Kan basıncının 2 mmHg bile düşmesi hasta için bir kazançtır. Hipertansiyon tedavisinde hastaya özel çözümler üreterek kan basıncı kontrolünde bir hafta gibi kısa bir sürede iyileşmeler sağlanabilir.

Hipertansiyonun farkında olup ilaç kullanan hastaların da yaklaşık yarısının kan basıncı kontrol altında değil. Halbuki günümüzde hipertansiyon tedavi edilebilir bir hastalıktır.

H

ipertansiyon erişkinlerin en sık karşılaştığı kronik hastalıkların başında geliyor. Dünyada yaklaşık olarak 1,5 milyar kişi bu rahatsızlıkla baş ederken, Türkiye’de ise hipertansiyonu olan hasta sayısı neredeyse 15 milyonu buluyor. Bu rakam ülkemizde de nüfusa oranla ciddi boyutlarda. Ne yazık ki hipertansiyonu olan her 2 hastadan biri hastalığının farkında değil. Hipertansiyonun farkında olup ilaç kullanan hastaların da yaklaşık yarısının kan basıncı kontrol altında değil. Halbuki günümüzde hipertansiyon tedavi edilebilir bir hastalıktır.

44 ZOOM

Tansiyon aletlerinin yaygınlaşması sonucu evde kan basıncı ölçümünün artması ve ilaçların yan etkilerinin azalması nedeni ile günümüzde hipertansiyon tedavisi geçmişe kıyasla oldukça kolaylaştığı. Ancak kan basıncını kontrol altına almaya engel olan durumları bilmelisiniz. Hipertansiyon hastası kendi kendinin doktoru olmalı Aslında hipertansiyon hastaları, hastalıkları hakkında yeterli ve doğru bilgi sahibi olduğu takdirde kan basıncının kontrol altına alınmasına engel olan durumlar hızla düzeltilebilir. Kan basıncı kontrolünde hedef sağlık merkezi ölçümlerinde 140/90 mm Hg’nın altı ve ev ölçümlerinde 135/85 mm Hg’nın altıdır.

Hipertansiyon kontrolünün olmazsa olmazları - Kan basıncı düzenleyici ilacı düzenli olarak kullanın - Eğer ilacın yan etkileri varsa, mutlaka doktorla paylaşın - Kan basıncı kontrol altına alınınca, acaba ilaç gerekli mi diyerek ilaç almayı kesmeyin Tansiyon ölçüm aletinizin kalibrasyonundan emin olun - Doğru bir şekilde tansiyon ölçmeyi bilin - Bitkisel ilaç kullanımını konusunda mutlaka bir uzmana danışın - Hekiminize danışmadan ilaç sayısını veya dozunu azaltmayın - Hipertansiyonun neden kaynaklandığının araştırılması - Başka bir hastalık nedeni ile kullanılan ilacın, kan basıncına olan etkisinin araştırılması - Fazla ekmek yemeyin - Farkında olmadan aşırı tuz almayın - Tansiyonun yüksek kalmasını kabullenmeyin - Bünyem yüksek tansiyona alışmış diye düşünmeyin



haber

Ayakkabıda kriter;

NE KADAR YÜKSEKSE O KADAR TEHLİKELİ

V

ücudumuzun bütün yükünü çeken ayaklarımız. Ancak birçoğumuz için ayak sağlığı en son aklımıza gelen şey. Oysa omurga ile ilgili birçok rahatsızlığın temelinde ayak sağlığına gerekli önemin verilmemesi yatıyor. Ancak estetik kaygılarla birçok kadın ayağı rahatsız ettiği halde topuklu, ince burunlu ayakkabılardan vazgeçmiyor. Liv Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Selim Muğrabi’ye göre İdeal ayakkabı önü yuvarlak ve geniş, mümkünse bağcıklı, topuğu da 3,85cm ila 7,80cm yüksekliğinde olmalı. Kadınların tercih ettiği sivri burunlu ayakkabılar parmağı sıkıştırıyor ve zamanla başparmak çıkıntısına neden oluyor. Sivri burun parmak çıkıntısını tetikliyor, küçük parmakların şeklinin bozulmasına neden oluyor. Babet diz ve bel ağrısı yapıyor Babetler düz ve içinde hiçbir destek yok. Ayakta durdukça bir dönem sonra kas gücü azaldığı için babet tabanı kavisini kaybedip aşağı doğru çökmeye başlıyor. Ayakkabı iyiyse içinde bir destek varsa bu adale destek sayesinde kavis çökmeyeceği için hiçbir problem olmaz. Çünkü kavis çöktüğü anda ağrı başlar. Özellikle bel ve diz ağrısı başlar, o yüzden babet içinde hiçbir destek olmadığı için gün içinde çabuk yorulma bel ve diz ağrısı yapar.

46 ZOOM

Parmak arası düz ayakkabıda yürüme aksı bozuluyor Babetle aynı sıkıntı. Hatta daha fazla. Babetin en azından önü kapalı ama parmak aralarının arkası boş olduğu için büyük sıkıntı yaratıyor. Parmak arası terlik giyildiğinde kişi düztabansa ayağının ciddi şekilde topuğu dışarı doğru döndüğü için diz ağrısı çok daha çabuk gelişiyor. Çünkü yürüme aksı bozuluyor. İnce topuk şekil bozukluğu yapıyor Topuk yükseldikçe yük tekrar dize ve bele dönüyor, diz ve bel ağrısı gelişiyor. Yük ön tarafa doğru gittiği için başparmak çıkıntısı ve parmaklarda şekil bozukluğu oluyor. Dolgu topuk yükseldikçe sıkıntı yaratıyor Dolgu topuğun önüyle arkası beraber gidiyorsa hiçbir problemim yok. Yani ayakkabının arkası yüksek öne de doğru yüksek gidiyorsa sıkıntı yaşanmaz. Ama her şeyin fazlasında sıkıntı var. 15 ponttan sonra ayak çok yükseliyor, yerden yükseldiğinde yine yaylanma bozulduğu için diz ve bel ağrısı oluyor. Çünkü ne kadar yükselirse malzeme o kadar sertleşiyor. Malzeme sertleşince sıkıntı artıyor. Tahta topuk ağrı yapıyor Ayakkabıda esneme olması gerekiyor. Tahta ya da sabo ayakkabı esnemediği için ağrı problemi yapar.


İNCE TOPUK ŞEKIL BOZUKLUĞU YAPIYOR: TOPUK YÜKSELDIKÇE YÜK TEKRAR DIZE VE BELE DÖNÜYOR, DIZ VE BEL AĞRISI GELIŞIYOR. YÜK ÖN TARAFA DOĞRU GITTIĞI IÇIN BAŞPARMAK ÇIKINTISI VE PARMAKLARDA ŞEKIL BOZUKLUĞU OLUYOR.

www.cypruszoom.com

47


KAYIP

KAHRAMANLAR

B

u topraklarda doğmak, larak buna tanıklık etme şansını yakaşanstır... larlar. Ama nereye kadar? Hep merak etmişimdir... Binlerce yıllık tarihine, Bizler en az üç yıkıcı savaşa tanıklık yaşanmışlıklara baktığıederken bizlerden önceki nesiller kaç mız zaman bazıları için şanssızlık olakez şahit oldular ve yaşadılar? bilir veya öyle görünebilir. Örneğin buAnne babalarımız 1. ve 2. Dünya Sagüne, yani doğduğumuz günden itibavaşları yanında bizlerin tanıklık ettiği ren bu Ada'da tanıklık ettiğimiz olumlu savaşları da yaşadılar. Bizler 3 onlar Rauf veya olumsuz izlere bakarak sonuçta en az 5 yıkıcı savaşın yarattığı olumErsenal bizleri mutsuz edecek bir yargıya vasuzlukları yaşadılar yıllar boyu. Peki rabiliriz. onlardan önceki nesiller çok mu şansGerçekte öyle midir? lıydılar onlardan ya da bizlerden? KeKimilerimiz için evet, kimilerimiz için hayır olabilir sinlikle hayır... cevabı. Sorunun cevabı ne olursa olsun sonuç değişAynı Ada'da doğup büyüyen her insan aynı kaderi mez. Çünkü hiç değişmedi bu Ada'nın kaderi... paylaştı 11 bin yıllık zaman diliminde. Hep, bir sonDoğanlar can derdinde, gelenler mal derdinde olraki yıkıma kadar her seferinde küllerinden yeniduğu sürece, bu adanın kaderi hiç değişmeyecek... den doğan bu güzel adada insanlar kök salmaya Kimi nesiller şanslı doğarlar, kimileri ise şanssız. devam ettiler büyük umutlarla. Ama zamanın ne İşin en acı tarafı şansızların kaderinin hep başkalagetireceğini hiç kestiremediler bu köklerini salarrının elinde olması... larken. Gündelik yaşamlarında doğanın da yardıTabii şanslıların da... mıyla üretip önce çocuklarıyla paylaşan, artanları Aralarındaki tek fark birkaç yıllık yaş farkından da başkalarıyla takas yaparken, bir gün bu dünyaöte değil. Örneğin 1963, 1968, 1974 yılları tanıklık etdan göç edeceklerini bilerek üretime dair bildikleri tiğimiz yıllar. Bizim nesil, yaşadığımız sürece Kıbrıs her şeyi çocuklarına aktaran insanlar durup dururAda'sını derinden etkileyen en az üç savaşa tanıklık ken ellerindeki herşeyin yok olması pahasına savaş etti. Tanıklık diyorum, çünkü tümünde de yaşlarıçıkarmazlar. Ama nedense hep başkalarının verdikmız savaşmaya elvermediği için, ya izlemekle, ya leri kararlara da uymak ve katlanmak durumunda da elimizden geldiğince katkı koymakla geçirdik. kaldılar. Bir yandan yıkıcı depremler, su baskınları, Bir de 11 bin yıllık Kıbrıs insanlık tarihinde yaşanan kuraklık vb doğal afetlere karşı yaşam savaşı veren önemli savaşlara bakacak olursak şunu rahatlıkla insanlar, diğer yandan savaşların korkunç sonuçifade edebiliriz. Bu topraklarda doğan birçok birey larına da katlanmak zorunda kalmışlar binlerce yıl mutlaka savaşın yakıcı etkisinden sonra soğuk yüiçerisinde bu topraklarda. züyle tanışmıştır. Ülke topraklarına saldıranlara karşı savaşarak Nedense kahramanlar hep savaşların ateşinden mücadele edenlerin yaşadıkları trajediler hiç bitdoğarlar. Kimileri kahraman olduğunun farkında medi bu topraklarda. İlk savaşı ne zaman yaşadı bu olmadan göçüp giderken, kimileri de yaşamda katopraklar ve nasıl sonuçlandı?

48 ZOOM


tarih

KIBRIS'IN BINLERCE YILLIK TARIHINDE YAŞANAN BU TRAJIK OLAYLAR SADECE YAZILI KAYNAKLARLA SINIRLI OLMASA GEREK. BILINENLERIN YANINDA BILINMEYEN BIRÇOK KAHRAMANLAR ÇIKARAN BU TOPRAKLARIN HAZIN HIKAYESI SANKI HIÇ BITMEYECEKMIŞ GIBI YAZILMAYA DEVAM EDIYOR...

www.cypruszoom.com

49


Bunu bilen hiç kimse yok maalesef. Geriye hiçbirşey kalmamış buna açıklık getirecek. İzine rastlanan ilk savaşlar Mısır ve Hititler olsa da, ondan öncekiler bilinmemektedir. Cilalı taş devrinde ilk yerleşimlerin başladığı Ada'mızda yapılan bilimsel kazılarda bulunan çakmak

50 ZOOM

taşı ok uçları, mızraklar, taş baltalar, sapan taşları hangi amaçlarla kullanılmışlardı? Sadece avlanmak için miydi bütün bu bulunanlar? Henüz daha delici ve kesici metallerin kullanılmadığı bu çağlarda avcı ve top-

layıcı toplulukların birbirleriyle hiç mi sorunları olmamıştı. İnsan hayatına çok mu saygılıydılar. Elbette hayır. Doğanın sunduğu nimetlerle yaşamlarını sürdüren topluluklar için en büyük tehlike yine aç kalan insanlar olmuştur.


tarih

Onesilos'un kardeşi Gorgos'un Perslerin yanında yer aldığı tarihçi Heredot tarafından yazılmıştır.

Büyük orduların karşı karşıya geldiği en eski savaş Mısırlılar ile Hititler arasındaki Kadeş savaşı bilinmektedir. Yazılı kaynaklara göre M.Ö.1274 yılına denk gelen bu şavaşın öncesinden herhangi bir yazılı kaynağa ulaşılamasa da bu savaşın öncesinde hiç savaş yapılmadığı anlamı çıkmaz. Bu iki büyük uygarlığın arasında kalan Kıbrıs'ta bu savaştan nasibini almıştır mutlaka. Ancak bundan daha da önceki yıllarda yani M.Ö.1500-1450 yıllarında yani Geç Bronz Çağı döneminde Mısır Firavunu III.Thutmos'un ordularının Kıbrıs'ı ele geçirdiği bilinmektedir.

M.Ö 1320 yılında Hititler Kral III. Tudhalia zamanında Kıbrıs 'ta 120 yıl sürecek bir egemenlik kurdular. Daha sonraki süreçlerde de değişen bir şey olmamış ve Kıbrıs Adası her zaman savaşlara sahne olmuştur. Çok fazla ayrıntıya girmeden yazılı kaynaklarda bu adanın kaderini değiştiren olayların yarattığı kahramanlara değinmek isterim. Kimileri, güçlü ordular karşısında savaşmadan boyunduruğu kabul ederlerken kimileri de tutsak olmaktansa ölmeyi tercih etmişlerdir. Dünyanın dört bir yanına dağılmış Kıbrıs'a ait pişmiş toprak savaşçı figürleri o kadar çoktur ki, yakın coğrafyada sanırım bu kadar çok figür bulunmamıştır. Neden Kıbrıs'ta bu kadar önem veriliyordu bu figürlere? Sanırım sorunun cevabını o çağlarda yaşanmış önemli olaylarda saklıdır. Bu figürler, ülke topraklarını korumak için canını feda edenleri ölümsüzleştirmek için mi yapılıyordu? Veya bu toprakları korumak için sava-

M.Ö. 480-470 yıllarına tarihlenen ve her iki yüzünde de uzun yazıların yer aldığı büyük bir bronz tablette Hekim Onasilus ve kardeşleri ile Kral Stasicyprus ve İdalium kenti tarafından yapılan ve Tanrıça Athena tarafından koruma altında olduğu belirtilen bir sözleşmede Pers kuşatması altında bulunan şehrin savunmasında yaralanan savaşçıların tedavileri için yapılacak ödemeleri ve Kralın belirli arazileri onlara vaat etmesini içermektedir.

şan kahramanların gelecek nesiller tarafından örnek alınması için miydi? Bu eserlerin özellikle Arkaik Dönemde Tapınaklarda saklanması ne anlama gelmektedir? Elbette bu sorunun cevabını bilim insanları verecektir. M.Ö.499 yılında Perslere karşı isyan eden Salamis Kralı Onesilos, Salamis yakınlarında Perslerle karada savaşırken, Onesilos yanlıları ile Fenikeliler de denizde savaşıyorlardı. Onesilos yanlıları denizde Fenikelileri yenilgiye uğratırken Onesilos karada Pers Komutanı Artybios'un “karşısına çıkan düşmana ayaklarıyla ve burnuyla vurmak üzere yetiştirilmiş olan” ünlü savaş atının karşısına çıkmıştı. Burada ihanete uğrayan Onesilos, bir yıl süren büyük bir mücadelenin sonunda Philocyprus ile oğlu Aristocyprus ile birlikte kılıçtan geçirilerek yaşamını yitirirken halk tarafından büyük bir kahraman olarak kabul edilmiştir. Fenike şehri olan ve Perslerin yanında savaşan Amathusluların, Onesiolos'un kafasını kesip, kentin kapılarından birine astıkları,

M.Ö.394 yılında, Salamis Kralı Evagoras, Perslerle yaptığı deniz savaşını kaybetmesinin ardından Salamis'te hapsedilmesine rağmen, Perslere haraç ödemeyi reddetti. Kralın bu soylu duruşu karşısında iki seçenekten birisi olanı yani Evagoras'ı dinlemek zorunda kalan Persler, manevi bir mağlubiyeti de kabullenmiş oldular. M.Ö. 321 yılında Kıbrıs'ı ele geçirmek isteyen Ptolemy'nin bu hareketi karşısında Kıbrıs'taki Krallıklar çok güçsüz hale getirilirken birçok insanın da ölümüne sebebiyet vermiştir. Özellikle Citium (İskele), Lapethos (Lapta), Marium ve Krenya (Girne) şehir krallıkları adeta yerle bir edildiler. Salamis'in son kralı olarak bilinen Nikokreon, Ptolemy'e baş eğmektense intihar etmeyi tercih etmiş ve karısı da tüm ailesini öldürdükten sonra sarayı yakarak ölmeyi tercih etmişlerdir. Kıbrıs'ın binlerce yıllık tarihinde yaşanan bu trajik olaylar sadece yazılı kaynaklarla sınırlı olmasa gerek. Bilinenlerin yanında bilinmeyen birçok kahramanlar çıkaran bu toprakların hazin hikayesi sanki hiç bitmeyecekmiş gibi yazılmaya devam ediyor...

Dünyanın dört bir yanına dağılmış Kıbrıs'a ait pişmiş toprak savaşçı figürleri o kadar çoktur ki, yakın coğrafyada sanırım bu kadar çok figür bulunmamıştır.

www.cypruszoom.com

51


haber

www.kemerlikonak.com info@kemerlikonak.com +90 392 815 63 36

Kemerli Konak Boutigue Hotel

KIBRIS'IN İLK LÜKS BUTİK OTELİ "KEMERLİ KONAK", YENİ YIL İLE BİRLİKTE SEKTÖRE MERHABA DEDİ. ARCHWAY RESTORANT'IN YARATICISI MURAT GİRGİN, BU KEZ YENİ OTELİYLE DİKKATLERİ ÜZERİNE TOPLADI. 18 FARKLI ODASI İLE TARİHİ VE KONFORU BİRLİKTE YAŞAYABİLECEĞİNİZ BUTİK OTEL İLGİNÇ DETAYLARA SAHİP. ODALARIN İÇİNDE BULUNAN MOBİLYALAR GERÇEK TARİHİN ŞAHİTLERİ OLARAK NİTELENİYOR. UZUN ARAŞTIRMALAR SONUNDA OLUŞTURULAN KONSEPT KIBRIS İÇİNDE BİR İLK.

52 ZOOM


www.cypruszoom.com

53


Ü

lkemizde her gün biraz daha gelişen turizm, Ocak ayı ile birlikte sektöre merhaba diyen Kemerli Konak ile farklı bir boyuta taşındı. Kıbrıs'ın "ilk lüks butik oteli" ünvanına sahip tesisi Kemerli Konak 2014 yılı ile birlikte konuklarına kapılarını açtı. Binanın mimarisinden, mobilyalarına kadar uzun araştırmalar sonunda hayata geçirilen proje, ülkemizdeki butik otel anlayışını uçlara taşıdı. 18 ÖZEL ODA Hayalin sınırlarını zorlayan otel her biri diğerinden farklı 18 özel odadan oluşuyor. Kardeş tesis Arcway Restaurant'taki konsept ile örtüşen

54 ZOOM

dekorasyon, geçmişin günümüze modern bir yansıması olarak dikkat çekiyor. "Şövalye odası, Vadi odası, Hazine odası, Dere odası, Çam odası, Harnıp odası, Zeytin odası, Badem odası, Akdeniz odası, Turkuaz odası, Kemer odası, Dağ odası, Köprü odası, Girne odası, Taş odası, Kraliçe odası, St. Hilarion odası, Templos" isimli, tarihten esinlenen odalar, ahşap, perforje dekor ağırlıklı görüntüsü, yanında 5 yıldızlı otel standartlarına sahipler. Şehir merkezine yakınlığına rağmen, bir köy ortamına sahip tesis, dağ ve deniz manzarasına sahip. Her köşesi tarihten bir fotoğraf karesini andıran tesis, Ada'nın konumu ve terihi ile en özel

köylerinden birin olan Zeytinlik köyünde. KONUMU HARİKA Otantik yapısı ve Kıbrıs dokusunu çizgilerinde barındıran otel; Girne merkeze sadece 15 dakika uzaklıkta olup, Ercan Havalimanı’na ortalama 45 dakikalık mesafede bulunuyor. Dört bir yanını çevreleyen zeytin ağaçları ile, aradığınız huzuru Kemerli Konak’ta bulacaksınız. Adını, yakınında bulunan tarihi su kemerinden alan otel ayrıca; otantik olduğu kadar, lüks bir hizmet anlayışıyla siz değerli misafirlerimizin rahat etmesi için hiçbir detayı atlamamış. Tamamen Kıbrıs evlerinin geleneksel mimarisi ile tasarla-


Zeytinlik ve Templar Şövalyeleri:

B

eşparmak Dağları’nın kuzey cephesinde yer alan Zeytinlik Köyü, Kıbrıs’ın en eski köylerinden biri olma özelliğine sahip. Kuzeyindeki denize paralel makilik, orman alanı ve kayalıklar İngiliz Lordları tarafından işgal edilmiş; Beşparmak’taki yabani zeytin ve harupları aşılayan Karmi Rumları’na tapulanmış; böylelikle köy binlerce yıllık ‘hali’ arazilerini ve otlaklarını kaybetmiş. Buna rağmen Zeytinlik (Templos), 1960’lı yıllara kadar Girne için sebze üreten ve yağ çıkaran köy olmuş. Eski adıyla Zeytinlik ‘Templos’ olarak biliniyor. Bu ismi, Ortaçağ’da o köyde yaşadığı öne sürülen Templar Şövalyeleri’nden almıştır. Aynı zamanda ‘Templos’ isminin, o döneme ait Templar Şövalyeleri'nin Komutanının adının olduğu ileri sürülmektedir. Venedik haritalarında da bu köyü adı; Tepia, Tempi, Telmu, Temp gibi isimlerle anılmıştır. Zeytinlik Köyü’nün, St. Hilarion Kalesi’nin üç çıkış geçitinden birine çıkıyor olması, köyde Şövalyelerin yaşadığını bilgisini desteklemektedir.

Kemerli Konak, mimarisi, gerekse iç dekoru ile gerçek tarihe işaret ediyor. Oteldeki mobilyaların çoğunluğunu o dönemden kalmış, ya da, yeniden eşyalar içeriyor.


18 özel odadan oluşan lüks butik otel, konsepti ile butik otel anlayışına yeni bir soluk getirdi.

56 ZOOM


haber

nan Kemerli Konak; otantik namsiyeli Kıbrıs yatakları, sandık desenli özel oymalı şifoniyer ve mobilyalar ile döşenmiş. Dağ ve deniz manzaralı odaları bulunan otelde; Kıbrıs’ın geleneksel kahvaltısı, merkezi ısıtma-soğutma, otelden şehir merkezine transfer ve wireless internet hizmeti var. Kemerli Konak’ın hemen yanıbaşında yer alan, eşsiz Kıbrıs Mutfağı’nın seçkin örneklerini sunan Archway Restaurant ise, otantik yapısı ile konuklarını ağırlıyor.

www.cypruszoom.com

57


haber

AĞRI KESİCİ DEĞİL,

RİSK ALIYORUZ!

G

ünümüzde çoğu kişinin yanından eksik etmediği ağır kesicilerin sadece vücudun tepkisel sesini kısmaya yaradığını ve sürekli kullanıldığında bağımlılığa dönüşerek faydadan çok zarar verdiğini söyleyen Anestezi ve Reanimasyon Uzm. Dr. İlker Solmaz; “Devamlı kullanılan ağrı kesiciler; iç organlara hasar vermeye başlayarak zamanla başka hastalıkların ortaya çıkmasına neden olur. Ağrıdan kurtulmanın tek yolu, ağrıya neden olan hasarlı bölgenin tedavi edilmesidir” diyerek son yıllarda başarıyla uygulanan doğal bir ağrı tedavisi yöntemi olan proloterapi hakkında açıklamalarda bulundu. Stresli iş ve yaşam koşulları, egzersizden uzak kalmak başta kas ve iskelet sistemi kaynaklı; baş, boyun, bel ağrısı olmak üzere birçok ağrılı hastalığı da beraberinde getiriyor. Ağrılı Hastalıklar konusunda uzmanlaşan Dr. İlker Solmaz, bu ağrılardan kurtulmak için sıkça başvurulan ağrı kesicilerin geçici çözümler olduğunu ve zaman içinde başka hastalıkların

58 ZOOM

ortaya çıkmasına da sebep olabileceği konusunda uyarılarda bulunarak, geçmeyen ağrılarından dolayı ağrı kesiciyi hayatının vazgeçilmezi haline getirmiş hastalara seslenerek, son yıllarda dünyada bir çok uzman hekim tarafından uygulanan ve yüzde yüze yakın iyileşme imkanı sunan doğal ağrı tedavisi yönetimi Proloterapi hakkında bilgiler verdi. Ağrıdan Tek Kurtuluş Hasarlı Bölgenin Tedavisidir Ağrı kesiciler ile geçici olarak dindirilmeye çalışılan kronik ağrılardan kurtulmak için, Proloterapi son yıllarda uygulanan en etkili ve doğal, ağrı tedavisi yönetimi. Proloterapi yöntemiyle; ağrının kaynağı olan bölgeye şekerli sudan oluşan özel bir solüsyonun enjekte edilmesiyle hasarlı bölgede tamir edici hücrelerin çoğaltılması ve dokuların canlandırılması sağlanıyor. Bu yöntemle hasta, 2-3 seans sonra ilaç ya da ameliyata gerek kalmadan kronik ağrılarına neden olan hasarlı bölgenin kalıcı olarak tedavi edilmesi ile ağrılarından kurtuluyor.

Ağrı Kesiciler Sadece Vücudun Tepkisel Sesini Kısar Ağrı hissini ortadan kaldırmak için içilen ağrı kesicilerin bilinçsiz kullanılmasının beklenmedik hastalıklara yol açabiliyor. Ağrı kesiciler, yalnızca vücudumuzun tepkisel sesini kısar, sürekli kullanıldığında ise vücut ağrı kesicilere alışır ve zamanla iç organlara zarar vermeye başlayarak karaciğer yetmezliğinden mide kanamasına, kansızlıktan bağırsak şikâyetlerine kadar birçok hastalığa neden oluyor. Hekim Seçerken Dikkatli Olun Doğal bir ağrı tedavisi yöntemi olan proloterapinin hiçbir yan etkisi yok. Bu yöntemi uygulayan hekimlerin eklem ve bağ dokularına hâkim olması gerekiyor. Hekim seçilirken çok dikkat edilmeli. Tecrübesiz ellerde yapılan tedaviler birçok komplikasyona neden olabiliyor. Bu yüzden Proloterapi yöntemi kesinlikle tecrübeli ve eğitimli ellerde, doğru ortamlarda uygulanmalı.


haber

Ağız kokunuz hangi hastalığın habercisi olabilir?

A

ğız kokusu, günümüzde, özellikle medeni toplumlarda sosyal ve psikolojik problemlere neden olan bir yakınmadır. Ağız kokusunu bir hastalık olarak tanımlamak zor olmakla beraber bir çok hastalığa eşlik edebilir, veya habercisi olabilir. Ağızdan gelen rahatsız edici kokuya "ağız kokusu" tup dilinde "halitosis" denir. Ağız kokusunu fizyolojik ve patolojik olarak ikiye ayırmak mümkündür. Fizyolojik diğer bir deyişle normal kabul edilen ağız kokusu birey sabah uyandığında dil sırtında üreyen bakterilerin veya sindirim kanalında biriken gazların oluşturduğu kokudur. Dişleri ve dil sırtını fırçalamak, gerekirse çinkolu ağız gargaraları kullanmakla önüne geçilebilir. Beslenme sonrası meydana gelen ağız kokusu da normal kabul edilir. Örneğin sarımsak yiyen kişilerde kanda biriken aromatik gazlar nefes yoluyla atılırken ağız kokusuna neden olurlar. Bu tip kokular tedavi gerektirmez. Patolojik ağız kokusu ise gerçek halitosis dediğimiz tedavi gerektiren ağız kokusudur. Ağız kokusunun nedenleri öncelikle ağız içinde aranmalı; ağızda çürük diş, dişeti iltihabı, temizlenemeyen uyumu bozulmuş protezler varsa gerekli tedaviler uygulanmalıdır. Ağız içinde böyle bir durum yoksa veya tedavi sonrasında da kişi ağız kokusundan şikayet ediyorsa diğer etkenler gözden geçirilmelidir. Bu diğer etkenler arasında Üst ve alt solunum yolu iltihapları Şeker hastalığı Karaciğer veya böbrek yetmezliği Metabolizma bozuklukları sayılabilir Ayrıca açlık, oruç tutma, diyet, hamilelik gibi durumlarda da ağız kokusu oluşabilir. Daha önce de belirtildiği gibi ağız kokusunun nedeni öncelikle ağızda araştırılmalıdır. Diş çürükleri ve dişeti iltihabı ağız kokusunun önemli nedenlerindendir. Eskimiş protezler kontrol edilmeli gerekiyorsa değiştirilmelidir. Ağız bakımına önem verilmeli diş hekiminin önerisi doğrultusunda diş fırçalamanın yanı sıra diş ipi, ağız duşu gibi yardımcı ürünlerden faydalanılmalıdır. Bunların dışında daha fazla su içmek, basit şeker tüketimini azaltmak, lokmaları iyi çiğnemek, sakız, ağız gargarası gibi ürünler kullanmak, sigara içmemek gibi önlemlere başvurulabilir."

www.cypruszoom.com

59


DeryaBeyatlı

ÖRNEK OL BİZE

BERLİN

"

Sınırımıza saygı duymayan kurşunu yer!" 1966 yılında Savunma Bakanı Heinz Hoffmann bir cümleyle Alman Demokratik Cumhuriyeti (GDR) politikasını özetliyor. En az 128 kişinin kurşunu yiyerek saygı duymayı geriye kalanlara öğrettiğini okuyorum Berlin Duvarı Hikayesi kitabından (Hans-Hermann Hertle). Yine de akıl almaz yollarla 5075 kişinin de kurşuna meydan okuyarak karşıya geçmeyi başarmış olması gülümsetiyor beni. İkinci Dünya Savaşı sonrası Yalta Konferansı’nda İngiltere, Fransa, ABD ve Sovyetler Birliği arasında dörde bölünüyor Almanya ve Başkenti Berlin. İşgalin - adına kurtarma operasyonu da diyebilirsiniz, nereden baktığınıza göre değişiyor resim hep olduğu gibi - amacını demokratikleştirme, silahsızlaştırma olarak belirlemiş kurtarıcı güçler. Tanıdık geldi mi? Ve başlıyor Filler tepişmesi, soğuk savaşın sancısını çimenler çekiyor hep olduğu gibi. 1945-1961 yılları arasında yaklaşık 3.5 milyon kişi Doğu Berlin’den Batı’ya göç ediyor. Rejim meşruluğunu korumak zorunda buluyor kendini. Bir Ağustos pazarı uyanan Berlinliler 7000 silahlı asker ve yüzlerce tank eşliğinde şehrin dikenli tellerle ikiye bölünmesini izliyorlar hayretle. Bir hafta içinde teller

60 ZOOM

yerini 156 km uzunluğunda 3.6 metrelik bir duvara bırakıyor. 12 Ağustos 1961 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı bölünmenin nedenini ‘Batı Almanya’dan korunma’ olarak açıklıyor diye devam ediyor Berlin Duvarı Hikayesi. ‘Bizi bu son kurtarıcıdan kim kurtaracak’ cümlesini hatırlıyorum, acıtıyor. Müzeye dönüştürülmüş şimdi sınır noktası, eski fotoğraflarına bakıyorum parçalanmış şehrin. Bölünmüş bir ülkeden gelmek, tel örgülerin ikiye böldüğü bir şehirde doğmuş olmak daha da bir duygusallaştırıyor beni bu görüntülere. Tarih gibi, film gibi bakamıyorum ki ben. İçine giriyorum adeta hikayenin, yaşıyorum Berlinliler'in dramını. Dışardan bakan dostum yanıbaşımda, Selanikli O, yabancısı bu duyguların. Hayal edebiliyor musun diyor, şehri bölmüşler boydan boya, geçemiyorsun öteki yana. Geçmeye çalışan vatan haini! Ah diyorum ah, bir bilsen? Bilmiyor, nereden bilecek? Biz henüz yıkamamışız duvarlarımızı, ne kafamızdakini, ne aramızdakini. Yıkmayı boşver ‘güvenlik’ amaçlı bariyerler inşaa etmeye devam ediyoruz sınırlarımıza. Açık hala yaralarımız, kanıyoruz. Tarih diye satacak renkli beton parçalarımız, övünecek birleşme anılarımız yok henüz. Olacak mı bir gün, kim bilir?

Yeni yıla hep ‘Bu yıl Barış yılı olsun’ dileğiyle girmekten usandım ben artık, umut asla ölmez diyeceksin can dostum biliyorum, ölmez de, kayıp uzun zamandır, ben bulamıyorum. Checkpoint Charlie soğuk savaş yıllarının en meşhur noktası, 1961-1990 yılları arasında Amerikan kontrolündeki bölgeden, Doğu Almanya’ya, Sovyetler kontrolüne geçiş noktası. Ekim 1961’de Üçüncü Dünya Savaşı paniği yaşatan J.F. Kennedy ve Nikita Khrouchtchev’in tankları burada karşı karşıya gelmiş, önemi biraz da bundan. İsminin niye Charlie olduğunu soruyorum gezi arkadaşıma. Elindeki broşürden okuyor; Nato Fonetik Alfabesi! Yeşilhat’tın isim babasını anlatıyorum karşılığında, ne diyeceğini bilemiyor. Susuyoruz karşılıklı, isyanı gömüyoruz içimize. Dört dilde yazılmış, ‘Şu an Amerikan sektöründen ayrılıyorsunuz’ yazısı Berlin duvarının, bölünmenin, soğuk savaşın başka bir sembolü haline gelmiş. Resmi Berlin Şehri websitesi bu sınır noktasını duvarın 1989 yılında yıkılmasına kadar Batı ve Doğu, ‘kapitalizm’ ve ‘komünizm’, ‘özgürlük’ ve ‘tutsaklık’ arasındaki çizgi olarak tanımlamış. Duvarı aşmaya çalışan kişilerin hikayelerini okuyorum duvar kalıntıları üzerinde, Doğu Berlin’deki hayatı anlatan


DEVIRIN DE, KÜL EDIN BETONLARI ↘ DUVARLARI NE BÖYLE SINIR OLSUN, NE BÖYLE DÜŞMANLIKLAR KALDIRIN DUVARLARI, YIKIN GITSIN HEPSINI NE BÖYLE ZULÜM OLSUN, NE DE BÖYLE ŞARKILAR Zülfü Livaneli

fotoğraflara bakıyorum, yine de sevmiyorum bu tanımı, hiç sevmiyorum. Taraflı mıyım ben? Muhtemelen, ama Berlin şehri resmi kaynakları da öyle, kim değil ki zaten? Başkaları’nın Hayatı (Florian Henckel von Donnersmarck) filminin çekildiği sokakta kalmayı seçiyorum ben Berlin ziyaretim esnasında. Baskıya, şiddete lanet okusam da, bunu tek komünizme mal etmeyi pek de hazmedemiyorum doğrusu. Karl Marx sokağı da, 1989 özgürlük devriminin başladığı sokak kadar heyecanlandırabiliyor beni en az. Doğu’yu, geniş caddelerini, gülümseyen yüzlerini,

dilimi hiç konuşmasalar da bana yaşadıklarını anlatmaya çalışan mütevazi satıcılarını tercih ediyorum Batı Berlindeki uluslararası zincirlere, gökdelenlere. Doğu Berlin’de trafik ışığı olarak kullanılan kırmızı, yeşil şirin ışık adamlar olan Ampelmann’ı seçiyorum ben Berlin sembolü olarak, Brandenburg Kapısı yerine. Berliner birasını iki yakada da buluyorum nasılsa, seçim yapmama gerek kalmıyor bu konuda. 2014’ü karşılarken bu şehre, hikayesine, düzenine ve toleransına kaldırıyorum Berlinerimi ve o an umudu yakalıyorum. Örnek ol bize Berlin diyorum, ne olur örnek ol! 2014’den dileğim bu benim.

5 Ocak 2014 Marsilya www.cypruszoom.com

61


haber

U

luslararası alanda faaliyet gösteren İspanyol moda markası MANGO, geçtiğimiz ay Barselona’da düzenlenen '080 Barcelona Fashion Fuarı’nda Seat'ın Mii kent modelinin özel bir versiyonu olan Mii by Mango’nun lansmanı için SEAT’la güçlerini birleştirdi. Çekici iç ve dış tasarımıyla dikkat çeken SEAT Mii by MANGO, yaz öncesinde otomobil bayilerinde alıcıların beğenisine ve satışa sunulacak.

62 ZOOM

Siyah ve Göz Alıcı Bej renklerde sunulacak modelde özel dış aksesuarlar, 15 inç koyu gri alaşım jantlar ve yine koyu gri ısıtmalı otomatik dış aynalar kullanılmış. Aracın iç kabini, paspaslar, pedallar, özel motifli kontak anahtarı gibi Seat düz kent versiyonunda bulunmayan donanımlara ek olarak, çanta askısı ve sürücü güneşliğinde ayna gibi pratik aksesuarlarla donatılmış. SEAT ve MANGO işbirliğiyle yaratılan bu yeni model kullanıcıların özgün ve yaratıcı tasarımlarını ödüllendirecek olan İnternet ve sosyal ağlar üzerinden katılabilecekleri cazip bir yarışma


MANGO; YENİ SEAT

MII BY MANGO’YU SUNAR ↘

SEAT VE MANGO IŞBIRLIĞIYLE YARATILAN BU YENI MODEL KULLANICILARIN ÖZGÜN VE YARATICI TASARIMLARINI ÖDÜLLENDIRECEK OLAN İNTERNET VE SOSYAL AĞLAR ÜZERINDEN KATILABILECEKLERI CAZIP BIR YARIŞMA VE SÜRPRIZLERLE GELIYOR.

ve sürprizlerle geliyor. Böylece ilk 1000 adet Mii by MANGO araç alıcılarına bir şemsiye, bir el çantası ve bu yenilikçi online yarışma aracılığıyla kullanıcılarımızın tasarlayacağı özel bir aksesuar dahil olmak üzere üç aksesuarla birlikte teslim edilecek. Dünyanın herhangi bir yerindeki herhangi bir kullanıcı, yeni SEAT Mii by MANGO’nun bu aksesuarını beğenileri doğrultusunda kişiselleştirebilecek ve cazip ödüller kazanabilecek. Yarışma başladı ve izleyen beş hafta boyunca SEAT Facebook sayfaları (www.facebook.

es/seat ve www.facebook.com/SEAT.Official), MANGO facebook sayfası (www.facebook.com/ mango.com), SEAT web sayfaları www.seat.es ve www.seat.com ve www.talenthouse.com web sayfaları üzerinden katılınabilecek. Tüm tasarım önerileri firmanın eline geçtiğinde SEAT ve MANGO uzmanlarından oluşacak olan bir seçici kurul en yaratıcı öneriyi belirleyecek. Yarışma birincisi bir adet SEAT Mii by MANGO kazanacak ve son beş finalist MANGO mağazalarında kullanabilecekleri birer hediye çekiyle ödüllendirilecek.

www.cypruszoom.com

63


'DAN AVM ATAĞI

1980'Lİ YILLARDA İŞ BAŞI YAPAN BELÇA, 5 YIL İÇİNDE 3 AVM AÇACAK. İLK PROJE LEFKOŞA'DA. YAKLAŞIK 1000-1200 METREKARE OLMASI PLANLANAN AVM İÇİN PROJE HAZIR, BİRBUÇUK YIL İÇİNDE BİTECEK LEFKOŞA BELÇA AVM'Yİ, GİRNE VE GÜZELYURT TAKİP EDECEK...

Ç

ok ortaklı yapısı, çalışma sistemi ve pazardaki kriterleri ile ülkemizin örnek işletmelerinden BELÇA, yeni yıla yeni projelerle girdi. Önümüzdeki 5 yıla yayılan yatırım projelerinin ilki kısa bir süre zarfında inşaatına başlanması planlanan Lefkoşa’da gerçekleşecek. Şimdilik toplam 3 Alışveriş Merkezi’ni (AVM) içeren plana göre, önce Lefkoşa, sonrasında ise Girne ve Güzelyurt’ta Belça AVM’ler hayata geçirilecek. Yakın zamanda inşaatına başlanacak olan Belça Lefkoşa AVM’sinin bir buçuk yılda bitirilmesi planlanıyor. Yaklaşık 1000-1200 mekre kare olarak düşünülen Belça AVM, tüm AVM’lerde olanların yanısıra farklı özellikler taşıyacak. 1980’li yıllarda KTÖS, KTAMS, BES ve LTB ortaklığı olarak kurulan Belça, farklı yapısı, fiyat kriteri ile sektördeki ürün fiyat dengesinin sağlanarak tüketicinin korunması açısından üstlendiği misyonu ile

64 ZOOM

örnek bir proje olarak dikkat çekiyor. Belça LTD Genel Müdürü Varol Öztuğ, yeni yıl ile birlikte ivme kazanan yeni yatırım planları ve Belça hakkındaki sorularımızı yanıtladı. Belça’nın misyonu nedir? Belça’nın birinci misyonu, mesela çalışanları sendikalıdır, fiyatlarında belli bir kriter vardır, belli bir istikrar vardır, bunların dışına çıkmaz. Buda sektördeki fiyatların başını alıp gitmesinin önüne geçiyor. Bir anlamda, sektörün freni olma görevini yürütüyor. Bizim sayemizde fiyatlar dizginleniyor. Nasıl oluyor bu? Biz Kooperatifiz. Amacımız çok para kazanmak değildir. Ne kadar kazandığımız, ne kadar maliyet, ne kadar yatırım yapacağımız, ne kadarı üyelerimiz için olacağı bellidir. Sürekli kriterlerden bahsediyoruz sebebi de bu. Biz bu kriterleri takip ediyoruz, etmeye de devam edeceğiz.


röportaj

"Belça ilkesel olarak yerli üretime destek verir. Şu anda markette kayıtlı 55 bin ürün var. Ülkedeki büyük marketlerde bile bu kadar sayıda bir ürün çeşitliliği yok. Büyük market dediğiniz yerler, kimi zaman 4 bin çeşitle faaliyet gösteriyor. Bizim en küçük marketimizde bile 11-12 bin çeşitle çalışıyoruz. Çünkü desteklemek zorundasınız, bu bizim için bir sorumluluk. Şunu iddia edebilirim Belça’lar, en çok çeşide sahip marketlerdir. Sebebi de yerli ürünlere destek vermemiz. Kendi üretimimiz ne varsa destekliyoruz, en büyük farkımız bu."

Sıkışıklıktan krizden bahsediliyor, Belça’nın durumu nedir? Piyasa sıkıştığı halde biz iyi durumdayız. Herhangi bir zarar görmedik, tam tersine genel durumumuzda sürekli iyileşme olmaktadır. Çünkü insanlar Belça’nın çalışma sistemini biliyorlar. Herkes Belça’nın çalışanlarının sendikalı olduğunu, onların haklarının koruduğunu, ürünlerin fiyatlarını belirlerken kriterleri olduğunu bilmektedir. Bu nedenle, biz iyi durumdayız. Bize sadık bir müşteri kitlemiz var. Belça’nın çok ortaklı olması dışında, diğer marketlerden bir farkı var mı? Belça ilkesel olarak yerli üretime destek verir. Ülkede üretilen tüm ürünlere raflarımızda yer vermeye çalışıyoruz. Bu da bize farklı bir zenginlik katıyor. Şu anda markette kayıtlı 55 bin ürün var. Ülkedeki büyük marketlerde bile bu kadar sayıda bir ürün çeşitliliği yok. Büyük market dediğiniz yerler, kimi zaman 4 bin çeşitle faaliyet gösteriyor. Yerli olan her ürünü kaydettiğimiz; işe yeni başlayanlara tutunsunlar diye önem verdiğimiz için, marketteki ürün sayımız çok çeşitlidir. Bizim en küçük marketimizde bile 11 bin 12 bin çeşitle çalışıyoruz. Çünkü desteklemek zorundasınız, bu bizim için bir sorumluluk. Şunu iddia edebilirim Belça’lar, en çok çeşide sahip marketlerdir. Sebebi de yerli ürünlere destek vermemiz. Kendi üretimimiz ne varsa destekliyoruz, en büyük farkımız bu. Bundan sonraki hedef ne? Önümüzdeki 5 yıl için bazı planlarımız var. Öncelikle Lefkoşa’da, bölgesel marketleri de koruyarak Alışveriş Merkezi (AVM) kurmak. Yeri belli, proje hazır, bir buçuk yıl sonra hizmete girecek. Aynı misyonla, aynı kriterlerle çalışacak. Bunun yanında, Girne ve Güzelyurt’ta da AVM kuracağız. Bununla ilgili olarak 3-4 aydan bu yana bir çalışma var. Önümüzdeki 5 yıl içinde bu planlar hayata geçmiş olacak. Öte yandan, internet üzerinden alışveriş için altyapı çalışmalarımız tamamlandı. Kısa bir süre sonra bu da hayata geçmiş olacak. E ticaret, telefonla kapıya teslim projeleri hayata geçirirken yine kriterlerimiz olacak. Bizden alışveriş yapma konusunda sadık olan müşterilere, Belça’nın sahibi olan üyelerini gözeterek bir çalışma planımız var. Üyelik kartlarımız da vardır. Yeni açılımları hayata geçirdiğimizde, bu bizim için bir dönüm noktası olacak.

Belça LTD Genel Müdürü Varol Öztuğ

www.cypruszoom.com

65


66 ZOOM


röportaj

Nasıl bir AVM olacak? Farklı AVM projesi istiyoruz. Kesinlikle farklı olmalı. Mesela yerli ürünler bölümü, ayrı olabilir veya kısmen üretilenler için de ayrı bir bölüm oluşturulabilir. Ancak şu anda net olarak “şöyle bir proje olacak” diyemiyorum. Önümüzdeki günlerde daha da netleşecek bu durum. Net olan bizim mimar ve iç mimardan isteğimiz kesinlikle farklı bir AVM olması. Klasik bir AVM olmayacak. Alışveriş merkezleri genelde, 12001500 metrekare olur, bizimki de 10001200 metre kare planlanıyor. Düşüncemiz en büyük olması değil, rantabıl olması. Çok daha büyük yapabilirdik, ama önemli olan ne kadar rantabıl olması. Bir AVM’de olması gerekenler olacak, farklı katmak istediğimiz şeyler var. Bunlar benim kafamdakiler. toplantılar devam ediyor. Biz önce Lefkoşa’daki projeyi bitireceğiz, sonra yapacaklarımız Lefkoşa'nın kopyası olacak. Ancak bölgedekiler biraz daha küçük olabilir. Bizim hedefimiz, 20 tane 30 tane AVM oluşturmak değil, düşüncemiz Ada’da yaşayan her insanın ulaşabileceği kadar yer açmak. Belça’nın başarısı önemli. Belki de Kooperatifçiliğin önemli olduğunun kanıtı olacak öyle değil mi? Bu çok önemli biliyorsunuz. Yeni moda liberal söylemde “hepsini özelleştirin” var. Biz aslında Kooperatif değiliz ancak, Kooperatif gibi çalışıyoruz. Deniyor ki “Hepsini özelleştirin kurtulun”, buna en iyi cevap, Dome Hotel’den geldi. Dome’da Kooperatif değil; ama çok ortaklı bir yapıdır, sistem olarak Kooperatif gibi çalışıyor. Bir yanıtta Belça’dan geldi. Keşke ülkede Kooperatif sistemi tamam olsa da bu iki tesisde Kooperatife dönüşse güzel olur. Ancak Kooperatifçilik yönetim ve uygulama olarak farklı. Bizde Kooperatiflerin başında devletin atadığı kişiler vardır. O zaman Başbakan isterse ertesi gün kapatma kararı alabilir. O yüzden Dome’da, Belça’da faaliyetlerine şirket olarak devam ediyor. Bizim başarılı olmamız bu açıdan önemli.

BIZ ÖNCE LEFKOŞA’DAKI PROJEYI BITIRECEĞIZ, SONRA YAPACAKLARIMIZ LEFKOŞA'NIN KOPYASI OLACAK. ANCAK BÖLGEDEKILER BIRAZ DAHA KÜÇÜK OLABILIR. BIZIM HEDEFIMIZ, 20 TANE 30 TANE AVM OLUŞTURMAK DEĞIL, DÜŞÜNCEMIZ ADA’DA YAŞAYAN HER INSANIN ULAŞABILECEĞI KADAR YER AÇMAK. www.cypruszoom.com

67


gezi

DETAY TUNAÇ RIDING CLUB Kıbrıs'ın ilk binicilik okulu olma özelliğini taşıyan Tunaç Riding CLUB 1972 Yılından beri Limasol'dan başlayarak bu spora gönül verenlere binicilik sporunu yaşatıyor. Hafta sonları Karaoğlanoğlun' da gerçekleşen binicilik derslerine tüm yaş gurupları katılabiliyor... Telefon 0533 851 38 13

68 ZOOM


ŞIMDI MODA, ATLA YAPILAN GEZILER. KIBRIS'IN ILK BINICILIK OKULU TUNAÇ RIDING CLUB, HAFTA SONUNUZ IÇIN MUHTEŞEM BIR ALTERNATIF SUNUYOR. ARABAYLA GEZMEK SIZI KEYIF VERMIYORSA, ATLA GEZMENIN TAM SIRASI.

T

BU KEYİF, BAŞKA YERDE YOK

unaç Riding Club üyeleri haftasonları doğa gezilerine devam ediyor. Her hafta Beşparmak Dağları'nın farklı bir yerine gezi düzenleyen biniciler, geçtiğimiz ayın son haftasında St.Hillarion Kalesi'ne ve Karmi Köyü'nün eteklerine doğru bir gezi düzenlediler. Doğayla içiçe geçen gezide, binicilerin atlarıyla birlikte olmanın mutluluğunu yaşarken, bizlerede bu güzel anları görüntülemek düşüyordu. İki canlının bir arada yaptığı tek spor olan binicilik sporunun ülkemizde her geçen gün artması, atlara gönül verenleri sevindiriyor. Bu sporun insan sağlığına faydaları hem fiziksel, hem de ruhen olması ayrı bir anlam kazandırıyor.

www.cypruszoom.com

69


haber

KENDİNİZE YENİ BİR SAYFA AÇIN ↘

YENI YILDA YEPYENIBIR BESLENME SAYFASI AÇIN, SİZE VERECEĞİMİZ TÜYOLARLA 2014'TE HEM SAĞLIĞINIZI HEM FORMUNUZU KORUYUN..

S

ağlıklı bir yaşama sahip olmak, formda ve dinç kalmak insanın kendine yapabileceği en büyük iyiliklerden biri. Beslenmeyle ilgili atacağınız doğru adımlarla tüm hayatınızda sihirli bir dokunuş hissedebilmek aslındaçok kolay. Yeni yılda daha sağlıklı ve daha formda olmak için işe kendinize yeni bir sayfa açıp beslenme düzeninizi değiştirmekle başlayabilirsiniz. Bugün diyet kavramı geçici bir beslenme programı olarak değerlendirilirken öncelikle bu anlayışı değiştirmek gerekiyor. Yaşam boyu keyifle sürdürülebilecek ve böylelikle mucizelere ihtiyaç duyulmayacak bir beslenme biçimi oluşturarak 2014’te ideal formunuza sağlıklı bir şekilde kavuşmanız mümkün. 2014 yılına girdiğimiz bu günlerde kilolarınızla vedalaşmak, formda ve sağlıklı kalmak için hemen hemen herkesin kolaylıkla uygulayabileceği genel beslenme kuralları vardır. İşte size, geçmişe mazi, kaybettiğiniz kilolara da elveda dedirtecek 2014’ün yeni beslenme kuralları! Öğleden sonra iki ara öğün yapın, formunuzu koruyun! Öğleden sonra yapacağınız 2 ara öğün ile akşam yemeğini daha hafif geçirebilirsiniz. Bu yıl saatlerinizi öğleden sonra 15.00 ve 17.00’a kurun, iştahınızdaki sihirli değişimi fark edin. Diyette her gün tatlı yemek hayal değil! Diyetin en tatlı saati 15.00! Diyetinizde tatlıyı daha sağlıklı bir alternatife dönüştürebilir ve kendinize gün içerisinde bir tatlı saati belirleyebilirsiniz. Bu saat lütfen saat 17:00’dan geç olmasın. Tüketeceğiniz tatlının kalorisini 100150 kalori civarında sınırlandırın ve 5-8 gram civarında yağ içeriğinin üzerine

70 ZOOM

çıkmamaya özen gösterin. Artık şeker ilavesiz birçok diyet tatlı alternatifi var, bunları da tercih edebilirsiniz. Tatlıya zaafınızı tarçın, vanilya gibi baharatlarla kontrol altına alabilirsiniz. Cilt, saç ve tırnaklarınızı kıştan korumak için su için Susuz bir kış; daha kuru bir cilt, yıpranmış saçlar ve kırılan tırnaklar demek. Her daim ışıl ışıl parıldayan bir cilde ve saçlara sahip olmak istiyorsanız kışın su tüketimini 2 litrenin altına düşürmeyin. Meyvenin azı karar çoğu zarar! Bu yıl sınırsızca meyve tüketme hakkınız yok unutmayın! Meyve, porsiyonuna dikkat etmeniz gereken bir besin. Günde 400 gramın üzerine çıkmayın ve bu porsiyonu da 2-3 öğüne bölüştürmeyi unutmayın. Kalıcı zayıflık için verilen kilolar en az 6 ay geri alınmamalı Yeni yılda kaybettiğiniz kiloları en az 6 ay korumalısınız. Tartı 6 ay aynı rakamı göstermeli ki verdiğiniz kilolar kalıcı olsun. Diyetiniz size özel olursa verdiğiniz kilolar kalıcı olur! Diyet kişiye özel planlanmalı. O zaman artık buzdolabının üzerinde duran popüler diyetleri atmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor bile. Unutmayın, kalıcı kilo kaybını ancak ve ancak size özel planlanan dengeli bir beslenme planı ile sağlayabilirsiniz. Protein diyetleriyle verdiğiniz kiloları geri alırsınız! Proteinden zengin diyet listeleri ile kilo vermek ne kadar kolay değil mi? Peki tekrar kilo kazanmanın da bu kadar kolay olacağını biliyor muydunuz? Diyet tarihinin en popüler diyetleri olan protein diyetlerinin mağduru olmayın!

Ara öğüne vaktiniz yoksa atıştırmalık paketler hazırlayın! Ara öğün yapmak istiyorum ama zamanım yok diyorsanız bu yılın en sağlıklı atıştırmalık paketlerini hazırlamaya ne dersiniz? Bu paketlerde ne mi var? 15 adet çekirdekli kara üzüm, 5 adet çiğ badem ve 2 tüm ceviz. Üstelik sadece 138 kalori. Güneş girmeyen eve tartı girer! Kış güneşiniz eksik olmasın! Kışın yağlanmak istemiyorsanız D vitamini alın! Kışın D vitamini depolamak için; güneşli havada 20 dakika yürüyüş yapabilir veya 1000 IU Dvit3 kullanabilirsiniz. Günde 3 fincan kahve ile metabolizmanızı hızlandırın! Kışın kahve keyfi, metabolizma keyfi! Günde 3 fincan kahve tüketin. Dikkat, kafein tüketimi için en son saat 17.00! Bu saatten sonra alınan kafein uyku kalitenizi bozarak yağlanmanıza neden oluyor. Kışın en fit kahve tarifi: yeşil kahve, kakule, tarçın, yağsız süt. 2014’ün en fit besini balık, en fit yağı balık yağı! Haftada 2 gün mutlaka balık tüketin! Balık tüketmediğiniz günler gece yatmadan önce 1 tablet balık yağı (omega-3/krilloil) tableti tüketin. Kansere karşı renkli meyve ve sebzeleri tüketin! En renkli sebze ve meyveler sizi kansere karşı koruyor unutmayın! Kırmızı, yeşil, mor, turuncu tabağınızda her daim bulunsun. Hindi etini sadece yılbaşı gecesi değil yıl boyu tüketin! Yılbaşı sofralarının yıldızı hindi 2014 sofralarının da yıldızı olsun. Haftada 1-2 gün hindi eti tüketin, formda kalın.


www.cypruszoom.com

71


ÇOCUĞUN GÖZÜNDEN G

eçenlerde, arkadaşla yeni nesil çocuklardan konuşuyoruz. Kendi çocukluğumuzu düşünüp, yeni nesil çocuklarla aramızda, nasıl da kocaman bir fark olduğundan hayretle bahsediyoruz. Nasıl şaşırmayalım ki?!!! Gelişmiş teknolojinin müdahil olmadığı bir nesille, nerdeyse her şeyin teknolojiyle yönlendiği bir nesil arasında, tabii ki kocaman bir fark olacak. Bu arada, konu sanki nesiller arasındaki farkmış gibi görünüyor ama ben daha farklı bir konudan bahsediyorum . Yani, özellikle, anne kız arasında, kendini gösteren ve anlaşmazlığın ana nedeni olarak nesil farkından bahsedilen durum, bu konunun dışında. Nesil farkının sözlük anlamına baktığımızda, aynı çağda yaşayan ve hemen hemen aynı yaşta bulunan kimselerin tümü olarak geçiyor. Günümüzün çok hızlı akan bilgi ağını düşününce, bu nesil farkı yerini teknoloji farkına bırakmış durumda kanımca. Her gün yeni şeyler çıkıyor ve gördüğüm kadarıyla da ilk adapte olan, evin en küçüğü oluyor. Daha küçücük yaşta, gerekli gereksiz bir çok bilgiyle doluyor beyinleri. Bence, doğru şekilde iletişim kurabilmemiz bile mucize. Hiç unutmam, yurtdışında bir iş ilanında, başvurularda, bilgisayar sohbetlerinde kullanılan dilin kullanılmaması isteniyordu. İlk gördüğümde çok şaşırmıştım doğrusu. Nasıl olur da birileri, kısaltılmış kelimeler ile bir özgeçmiş yazar ki!!! Gelişen teknoloji beynimize o kadar bir hükmediyormuş ki, sınırları çizilmiş, kuralları belirlenmiş şeyleri bile yönlendirir olmuş, farkettirmeden anadan babadan öğrendiğimiz kelimeleri değiştirir olmuş. Peki, duyguların ifadesi? Acaba, teknoloji çocukları duygularını bizden ne kadar farklı yaşıyor ve ifade ediyor. Aslında, yazıma ilham veren olaya geliyorum şimdi. Farklı bir kültürde, 6 yaşında sarışın, sevimli bir kız çocuğu gözünüzün önüne gelsin şimdi. Ailesinden bahsediyor ve onları

72 ZOOM

sanemkoc1@windowslive.com

Sanem Koç

sevmediğini, yalnızca hoşlandığını ifade ediyor. Düşünün, 6 yaşındaki bir çocuk, nasıl olurda hoşlanma ve sevgi arasındaki farkı bilebilir ve ailesiyle ilgili duygusal durumunu bu şekilde kelimelere dökebilir. Sevgiyi tanımlamasını anlayabilirim ama hoşlanma?!!! Yetişkinlerin dünyasına ait olan bir kelime, nasıl olurda bir çocuğun hayatına

girmiş olabilir. Düşündükçe, halen daha aynı şaşkınlığı yaşıyorum doğrusu. Bir çocuk, hoşlanma ve sevme arasındaki farkı nasıl olurda öğrenebilir ve bunu ifade edebilir, hayret doğrusu. Sanki, yakında tüm bebekler, anne karnından konuşarak çıkacak gibi bir his var içimde. Anne, ben karnındayken sigara içtiğin için seni kınıyor ve bu yüzden senden yalnızca hoşlanıyorum diyen bir bebek... Komik, daha doğrusu trajikomik bir durum gibi gözüküyor, yukarıda bahsettiğim manzarayı göz önüne getirince. Gelişen teknolojinin duygularımız üzerindeki etkisi pandoranın kutusu gibi. Bakalım önümüzdeki günlerde kutudan ne çıkacak... Bu nesil farkı, yerini teknoloji farkına bırakmış durumda.


YILDIZLAR KIBRIS İÇİN GELDİ

haber

GEÇTİĞİMİZ HAZİRAN AYINDA AÇILIŞINI, İKİ ALTIN PLAK ÖDÜLLÜ İNGİLİZ SANATÇI SAMANTA FOX İLE YAPAN BELUGA GAZİNO, AJDA PEKKAN, SİBEL CAN, EBRU GÜNDEŞ, KENAN VE OZAN DOĞULU GİBİ İSİMLERLE ADINDAN SÖZ ETTİRDİ. KENDİLERİNİ "GÜN IŞIĞI GÖREN TEK GAZİNO" OLARAK TARİF EDEN İŞLETME, SERVİSİ, YEMEKLERİ, SON TEKNOLOJİ OYUN MAKİNELERİ İLE SEKTÖRÜN EN İYİLERİ ARASINDA GÖSTERİLİYOR...

www.cypruszoom.com

73


Modern bir dekora sahip gazino, iç dekorasyonu ile konuklarına nezih bir alan yaratmış..

R

ekabet kalitenin sınırlarını zorluyor. Geçtiğimiz haziran ayında dünyaca ünlü İngiliz yıldız Samanta Fox ile sektöre adımını atan Beluga Gazino, sektörde kendi çizgisini yarattı. Ajda Pekkan, Sibel Can, Ebru Gündeş, Kenan Doğulu gibi isimlerle konuklarına keyifli seçenekler sunan işletme, farklı bir iddia ile ön planda. "İçine gün ışığı giren tek gazinoyuz" diyen işletme yönetimi, birçok konudaki farklılıklarının altını çiziyor. Özel oyun odaları, müşteri limiti olmadan verilen dünya mutfaklarının en seçkin yemeklerinden oluşan menüsü ile ücretsiz yemek servisi, son model oyun makineleri ile iddialı olduklarının kaydeden Gazino yönetimi, Beluga Gazino'daki iç dekorasyona işaret ediyor. Tıka basa bir masa yerleşimi yerine, daha nezih bir ortam olması adına, boş alanlar yarattıklarına dikkat çekilirken, konuklara keyif veren bu ortam, restoran, kafe, dinlenme için, özel bölgeler tasarlandığı belirtiyor.

74 ZOOM


haber

Gazinonun açılışında 2 altın plak sahibi İngiliz sanatçı Samanta Fox sahne aldı. Dünyaca ünlü yılıdızın parlak dönemlerinde albümleri 15 ülkede 1 numaraya kadar yükselmiş ve dünyanın her yerinde kapalı gişe arena konserleri vermişti.

VIP BÖLÜM Ganinonun, en özel yerleri arasında VIP bölüm yer alıyor. Bu özel bölümde oynamak isteyen konuklar, salonun sonundan geniş bir kapıdan geçerek, tasarım harikası bu bölüme giriyor. Olabildiğine sade bir tasarımla, iç sıkmayan bir bölüm yaratan gazino, siz hissetmeden değişen renkli ışık düzeni ile keyif verici. Dinlenmek için konforlu mobilyalar ve oturma bölümü yer alan VIP tarafında, yemek için sınırsız bir alternatif var. YERLİ TEDARİKÇİ Açıldığı günden bugüne binlerce konuk ağırla-

yan gazino, ilkeli duruşu ile de dikkat çekiyor. Gazinonun ihtiyaçlarının karşılanması için önceliği, yerli tedarikçilere veriyor. "İhtiyaçların mümkün olduğu kadar Ada içinden olması, sektörün; en önemlisi ülkenin ekonomisi için önemli" diyen gazino yönetimi, 200'ü aşkın çalışanı ile bacasız sanayiinin önemli bir detayını oluşturduklarının da altını çiziyor. Malpas Hotel içinde yer alan Beluga Gazino, yaptıkları ve uygulamaları ile kendi reklamını yapsa da, kabuk değiştiren gazino sektörünün de özel örneklerininden birini oluşturuyor...

www.cypruszoom.com

75


haber

Beluga Gazino son model oyun makineleri ile en modern donanımına sahip

Gazinonun Executive Chef'i Salih Doğanlar, Beloga'da yemek konusunda sınırsız bir yelpazeye sahip olduklarının altını çiziyor. En lezzetlisi, en tazesi, en kalitesini gazinoda bulmanın mümkün olduğunu söyleyen şef, bu özel lezzetlerin tamamının, herhangi bir müşteri limiti olmaksızın ücretsiz olduğunu belirtiyor.

76 ZOOM


Gazinonun VIP bölümü özel bir tasarıma sahip. Olabildiğince sade detayları olan bu bölüm, sürekli değişen ışık tonları ile konuklara keyifli ve nezih bir ortam sağlıyor. Dinlenme ve rahatlama konularını konforlu mobilyaları ile çözen gazino yemekte, konuklarına zengin menüsü, usta şefleri ile dünya mutfaklarının seçkin örneklerini sunuyor...

www.cypruszoom.com

77


Yasemin Kokulu Bir Hasret... Her nedense özel günleri sevemedim. Hatırlamak veya hatırlanmak için özel bir güne, niye insanoğlu ihtiyaç duyar ki? İçinizden geldiği an bunu dile getirmek ve yapmak en güzeli değil mi Sevgili Okuyucular?... Sizinle paylaşmak istediklerimi özel bir gün için yazmamıştım. Özel bir insan için de yazmamıştım sadece olmayan Sevgili’ye duyulan hasret ve özlem duyguları katre katre kaleme döküldü. Hiç bilmediğim bir yerde, hiç konuşmadığımız bir zamanda, oturmuş seni bekliyorum, Gelsen de olur, gelmesen de… Niye biliyor musun Sevgili? Ben seni beklemeyi, Seni düşlemeyi, Hiç gelmeyeceğini bile bile, Seni seviyorum… Bir anlık değil, bir arzu için hiç değil, bir şehvet için asla değil, Seni ömürlük sevmişim... Ellerimde bana bağışladığın mutluluğu mayın tarlası olmuş avuçlarımla tutmaya çalışıyorum, Seni terk edemiyorum, istesem bile, öyle böyle değil, Çok seviyorum seni inan… Hani bir gün oturmuş sigaranı sarıyordun mor

78 ZOOM

Hale Ergen harergen@hotmail.com

dağların gölgesinde, Bana bakıp, “Seni imanım kadar seviyorum” deyişin gibi, Ben de seni öylesine seviyorum… Yokluğunda mermer soğukluğunda üşüyen, Isınmak için seni özleyen, Sana hasret bir Sevgili var. Ne ben sana, Ne sen bana geç kaldın, Ömrümüzün yazında, sen benim ilkbaharım, Ben de senin ikinci baharın oldum, söylediğin gibi… Ayrılıklar da, Hüzünler de, Gözyaşları da sevdamıza dâhil… Birgün sana seni sevmiyorum dersem,

Birgün sana beni bırak dersem, Sakın inanma, Sana naz, Sana sitemdir sadece... Hiç kimsenin dokunamadığı, Hiç kimsenin göremediği, Ve hiç kimsenin sevemediği şekilde Sevdin beni... Hiç bilmediğim bir yerde, hiç konuşmadığımız bir zamanda, Oturmuş seni bekliyorum, gelsen de olur, gelmesen de, Niye biliyor musun Sevgili? Ben seni beklemeyi, Seni düşlemeyi, Hiç gelmeyeceğini bile bile, Seni beklemeyi seviyorum, Niye de dersen? Bir gün geleceğini umut ediyorum, Bir gün mor dağlardan bana döneceğini aslında bildiğimden, Seni bekliyor, Seni seviyorum… Ve ben eğer bir gün rastlarsam Sevgiliye ona, “Gönül kapında kaldım tek başıma bir heykel gibi, Rızanı almak için zamanlardır buradayım, Niyetim baki, Sen de baki misin?” diye sorsam ne güzel olur...


haber

GİRİBE KARŞI ÖNLEMİNİZİ ALIN

Ç

evrenize şöyle bir bakın. Herkes ya öksürüyor ya boğazı ağrıyor ya da hapşırıyor. Yüksek ihtimalle bu belirtilere halsizlik sorunu da eşlik ediyor. Herkes gripten dert yanıyor. Bu yılın gribe neden olan virüsü; H3N2! H1N1 virüsü olarak adlandırılan ve ‘domuz gribi’ virüsünden sonra şimdi de H3N2 grip virüsü yüzünden pek çok kişi günlerini yatakta geçiriyor. H3N2 aslında 2011 yılından beri olan domuz kaynaklı bir grip virüs. Peki ama neden herkes grip? Gripten korunmak için ne yapmak gerekiyor? Aşı gripten ne kadar koruyor? Liv Hospital İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Metin Okucu “Aşı gripten korunmanın tek gerçek yoludur. Eğer hastalık kapıya dayanmadıysa yapılacak aşının fayda etme olasılığı yüksek” diyor. Gribin belirtileri nelerdir? • Yüksek ateş • Eklem ve kas ağrıları • Kırıklık ve halsizlik hissi • Boğaz ağrısı • Burun akıntısı • Baş ağrısı • Kuru öksürük • Bazen kusma ve ishal de görülür. Tedavisi nasıl yapılır? Yüksek riskli gruptan sayılan hastalar, şikayetler başladıktan sonra ilk 48 saat içinde antiviral ilaçlar almalıdır. Hastalığı normal seyirde geçirenler evde kalıp yatak istirahati yapmalı, bol sıvı almalı ve ağrı ve ateş için ateş düşürücü tabletleri kullanmalıdır. Ancak şikayetler 5-7 günü geçer, ağırlaşır veya ek yeni şikayetler eklenirse bir doktora gitmek gerekir. Korunmak için aşı gereklidir, faydalıdır ve yan etkisi yoktur. Bunun dışında gripli biri ile temas ettikten sonra ilk 48 saat içinde antiviral ilaçlar ile korumaya başlanabilir. İlaç kullanımı 5-7 gün sürmelidir. BUNLARI UNUTMAYIN • Aşınızı yaptırın, merak etmeyin geç kalmadın. • İlaç kullanma kararını siz değil doktor versin. • Hijyen ve el yıkama hastalıktan korunmada çok önemlidir. • Hastaysanız evde dinlenin, yatak istirahatı çok önemli. • Gribe yakalanmamak için evde kalmak, kalabalık yerlerden ve hastalardan uzak durmak, sık sık elleri su, sabun veya antiseptik sıvı ile yıkamak işe yarayacaktır. • Gribin bulaşıcılığı, ilk şikayetler başladıktan 7 gün sonra ortadan kalkar. Bu zamanı evde geçirmek hem daha hızlıca iyileşmenizi sağlar, hem de başkalarına bulaştırma ihtimalini azaltır.

www.cypruszoom.com

79


R A P SEYEHATİN DOKUZUNCU GÜNÜ, YENİ ADRESİMİZ AŞKIN ŞEHRİ PARİS. ÇOOOK KALABALIK VE TRAFİĞİ ÇOK YOĞUN BİR ŞEHİR. ÇEVRE YOLUNA GİRMEK BİLE FACİA. ŞEHRİN MERKEZİNE GİRİP, ARABAYI PARKETMEMİZ VE OTELİMİZİ BULMAMIZ NERDEYSE 1 SAATİMİZİ ALIYOR.

yazı tügen çelik

80 ZOOM

fotoğrafl a onur r: çelik


S R

gezi

B

ordeaux’a geç vakitte geldiğimiz için sabah bir de gündüz gözüyle görelim diyoruz ve nehir boyu yürüyüş yapıp bu asil şehirden öyle ayrılıyoruz. Şaraplarıyla ünlü Bordeaux çıkışından itibaren üzüm bağları da başlıyor. Yemyeşil vadilerle birlikte uzun bir yol bugün bizi bekliyor. Paris’e varmamız için önümüzde 700 km gibi bir mesafe var, ama biz kah mola vererek, kah uyuyarak, kah yemek yiyerek bu uzun yolu tamamlıyor ve akşama doğru o romantik şehir Paris’e varıyoruz.

www.cypruszoom.com

81


Çoook kalabalık ve trafiği çok yoğun bir şehir. Çevre yoluna girmek bile facia. Şehrin merkezine girip, arabayı parketmemiz ve otelimizi bulmamız nerdeyse 1 saatimizi alıyor. O gece uykuya dalıyor ve Paris’i keşif için enerji topluyoruz.

isimli köprüden geçerken, aşklarının kendilerine bağlanmasını isteyen aşıkların astıkları asma kilitlerle dolu köprü korkulukları gördük. Bunun bir benzerini, Cinque Terre’deki “Villa Amor”da da görmüştük.

9.GÜN: PARİS Bugün araba yok! Dinlenme ve Paris’i keşfetme günü. Sabah kendimize ödül verip biraz daha fazla uyuyoruz ve ilk durak Notre Dame Katedrali’ne gitmek için yola çıkıyoruz. Seinne nehri boyu yürüyerek Notre Dame Katedrali’ne ulaştık. Fotoğraflarımızı çektikten sonra, aynı

Notre Dame’ın ardından sırada Lourve Müzesi gezisi var. Özellikle Mona Lisa tablosuyla ünlü bu müzede, daha yüzlerce sanat eseri bulunuyor. Ancak sağanak yağmur altında sıra bekleyen yüzlerce insanı görünce, içine girmekten vazgeçiyoruz ve o meşhur prizmaların fotoğrafını çekiyoruz.

82 ZOOM


gezi

Lourve Müzesi binasından çıkar çıkmaz, yolun karşısında sevimli bir pazara denk geliyoruz. İçerisinde ne ararsanız var. Peynirci, takıcı, şarapcı, oyuncakcı.. Çok hoş şeyler satılıyordu gerçekten, tam bir panayır havası hakimdi. Burada biraz gezindikten sonra meşhur Ressamlar Tepesi Montmatre’ye çıkmak üzere metroya biniyoruz. Montmatre tepede, tüm Paris manzarasına hakim bir yer. Sevimli sokaklarında cafelerin yanı sıra ressamların resim çizdiği dükkanlar bulunuyor.

Günü uğurladıktan sonra bu kez de meşhur Şanzelize Caddesi’ne gidiyoruz. Orijinal adı “Champs-Elysees” olan cadde, Merkezdeki Zafer Takı’ndan başlıyor. Işıl ışıl, capcanlı bir cadde. Paris’in kalbi bu caddede atıyor.

www.cypruszoom.com

83


gezi

84 ZOOM


Quassimodo’nun büyük aşkı Esmeralda’ya olan aşkının mabedi Notre Dame Katedrali’nin karşısındaki köprü de, günümüz aşıklarının mabedi konumunda. Aşıklar, asma kilitlere kendilerinin ve sevgililerinin isimlerinin ilk harflerini yazıp kilitleri köprüye asıyorlar ve anahtarlarını da Sein Nehri’ne atıyorlar. Böylece aşklarının sonsuz olacağına inanıyorlar.

www.cypruszoom.com

85


haber

DOĞRU OTURMUYORSANIZ

SORUNUNUZ VAR :( P

ilatesi ‘sıkılaşma’ya yönelik egzersizler bütünü olarak tanıyoruz. Oysa doktor gözetiminde uygulanan klinik pilates, duruş bozukluklarından eklem ağrılarına kadar birçok hastalığa iyi geliyor. Kronik bel, boyun ve sırt ağrısı ile duruş bozukluğu gibi durumlarda tedavinin kalıcı olması için klinik pilatesin büyük önem taşıdığını söyleyen Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Uzmanı Dr. Elçin Aykutoğlu, klinik pilatesin standart fizik tedavinin ardından tamamlayıcı olarak kullanıldığına işaret ediyor. “Herhangi bir hastalığı veya şikayeti olmayan, yalnızca egzersize başlamak isteyen sağlıklı bireylere de muayene sonrasında klinik pilates uygulanabilir” diyen Aykutoğlu, yumuşak doku romatizması hastalarının ve obezite hastalarının da pilates ile tedavi olabileceğini söylüyor. 30 – 60 yaş arası uzun yıllar hareketsiz kalmış kişilerinde kas-iskelet sistemlerini geliştirmek için pilates programına alınabilliyor.

Çalışmalar denge egzersizleri özel nefes teknikleri eşliğinde yapılıyor. Klinik pilatesten en yüksek faydayı sağlamak için egzersiz programına düzenli devam etmek gerek. Sağlıklı beslenmek ve kilo kontrolünün büyük önem taşıyor. En önemlisi ise omurgayı ve vücut mekaniğini doğru kullanmak ile ofis ergonomisine de özen göstermek.

86 ZOOM

Masa basında ve bedenen çalışanlar için önemli Tüm günü masa başında geçiren ofis çalışanlarında, omurganın yanlış kullanımı nedeniyle oluşan sırt ve bel ağrılarında da klinik pilatesi kullanılabilir. Pilatesin uzman olmayan kişilerin yanlış yönlendirmesi ile ciddi zararlar verebiliyor. Klinik pilates reformer adı verilen özel bir yatak veya zemin üzerinde yapılıyor. Reformer ile tüm kaslar aynı anda, dengeli bir şekilde çalıştırılıyor. Pilates programında karın, sırt, bel, kalça ve bacak kasları kuvvetlendiriliyor. Çalışmalar denge egzersizleri özel nefes teknikleri eşliğinde yapılıyor. Klinik pilatesten en yüksek faydayı sağlamak için egzersiz programına düzenli devam etmek gerek. Sağlıklı beslenmek ve kilo kontrolünün büyük önem taşıyor. En önemlisi ise omurgayı ve vücut mekaniğini doğru kullanmak ile ofis ergonomisine de özen göstermek. Kişiye özel programlar uygulanıyor Klinik pilateste bir seansın 60 dakika sürdüğünü ve programın etkili olabilmesi için en az dört hafta boyunca, haftada iki-üç gün devam edilmesi gerek. Dikkat edilmesi gereken noktanın çalışmaların pilates konusunda eğitimi olan uzman kişiler ile yapılması, Klinik pilates programının bir doktor ve fizyoterapist eşliğinde, hastanın sağlık sorununa özel planlanıyor.


FIZIK TEDAVI VE REHABILITASYON TEDAVILERINDE DE TAMAMLAYICI OLARAK KULLANILAN “KLINIK PILATES’ EKLEM AĞRILARINDAN DURUŞ BOZUKLUKLARINA KADAR BIRÇOK RAHATSIZLIKTA HASTAYA FAYDA SAĞLIYOR. PILATES ÖZÜNDE FIZIK TEDAVIDE UYGULANAN YÖNTEMLERE BENZIYOR. PILATES EGZERSIZLERI FIZIK TEDAVI SONRASI AĞRIYI AZALTMAYA, IŞLEVLERI IYILEŞTIRMEYE VE KASLARI GÜÇLENDIRMEYE DE YARDIMCI OLUYOR.

www.cypruszoom.com

87


haber

Tüm Kitaplar: 1. Kıbrıs Mutfağından Geleneksel Lezzetler - Fatma Sönmez Aydoğdu 2. Uçakla Gelen 6 Tabut (Türkiye'de Öldürülen 6 Kıbrıslı Gencin Öyküsü) Sami Özuslu 3. İşkenceci Polisi Sesinden Tanırım (Türkiye'de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ve Kıbrıslı Mağdurları) Cenk Mutluyakalı 4. Kardeşimin Hikâyesi Zülfü Livaneli 5. Cehennem Dan Brown 6. Bir Kalp Çizildi Özden Selenge 7. Düğümlere Üfleyen Kadınlar Ece Temelkuran 8. Grinin Elli Tonu (1. kitap) E. L. James 9. Hayata İzler 2 (Söyleşiler) Nezire Gürkan 10. Dönüş Ayşe Kulin 11. Tarihsel Süreçte Kıbrıs'ın Jeopolitik Önemi İlk Silah Sesleri (Kıbrıs'ın Savaş Tarihi 1 Kıbrıs'ta Mitlerden Gerçeğe) Halil Sadrazam 12. Ben Tremeşeli Mehmet Ali (Anılardaki Kıbrıs Türk Direnişi) Arslan Mengüç 13. Yıldızı Kayıp Düşen Fikret Demirağ 14. Bir Mitin İfşası Kiyakos Cambazis 15. Dengesiz Adım ve Diğer Öyküler Hristos Hacıpapas 16. Yüksek İdare Mahkemesi'nin Görev Alanı Tufan Erhürman 17. Karanlığın Elli Tonu (Grinin Elli Tonu 2. Kitap) E. L. James - Pegasus Yayınları 18. Özgürlüğün Elli Tonu (3. Kitap) E. L. James 19. Serenad Zülfü Livaneli 20. Şahika Feraye Sinan Akyüz

88 ZOOM

2013 YILININ

ÇOK SATAN KITAPLARI

I

şık Kitabevi geçtiğimiz yılın satış rakamlarına bakarak 2013 yılının "en çok satanlarını" hem katagorize etmiş, hem de sıralamış. Aynı zamanda yayınevi olarak ta çalışan kitapevi, özellikle başkentli kitapseverlerin ilk aklına gelen buluşma noktası. Eğer siz de kitap konusunda ilgiliyseniz, okunan kitapların listesi eminim ilginizi çekecektir.

Edebiyat Dışı:

Edebiyat: 1. Kardeşimin Hikâyesi Zülfü Livaneli 2. Cehennem Dan Brown 3. Bir Kalp Çizildi Özden Selenge 4. Düğümlere Üfleyen Kadınlar Ece Temelkuran 5. Grinin Elli Tonu(1. kitap) E. L. James 6. Dönüş Ayşe Kulin 7. Yıldızı Kayıp Düşen Fikret Demirağ 8. Dengesiz Adım ve Diğer Öyküler Hristos Hacıpapas 9. Karanlığın Elli Tonu (Grinin Elli Tonu 2. Kitap) E. L. James 10. Özgürlüğün Elli Tonu (3. Kitap) E. L. James

1. Kıbrıs Mutfağından Geleneksel Lezzetler Fatma Sönmez Aydoğdu 2. Uçakla Gelen 6 Tabut (Türkiye'de Öldürülen 6 Kıbrıslı Gencin Öyküsü) Sami Özuslu 3. İşkenceci Polisi Sesinden Tanırım (Türkiye'de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ve Kıbrıslı Mağdurları) Cenk Mutluyakalı 4. Hayata İzler 2 (Söyleşiler) Nezire Gürkan 5. Tarihsel Süreçte Kıbrıs'ın Jeopolitik Önemi İlk Silah Sesleri (Kıbrıs'ın Savaş Tarihi 1 Kıbrıs'ta Mitlerden Gerçeğe) Halil Sadrazam 6. Ben Tremeşeli Mehmet Ali (Anılardaki Kıbrıs Türk Direnişi) Arslan Mengüç 7. Bir Mitin İfşası Kiryakos Cambazis 8. Yüksek İdare Mahkemesi'nin Görev Alanı Tufan Erhürman 9. Kıbrıslı Türklerin Halleri Tufan Erhürman 10. Kıbrıs Mutfağından Tatlar Aysel Bodi


Kıbrıs ile İlgili Kitaplar: 1. Kıbrıs Mutfağından Geleneksel Lezzetler Fatma Sönmez Aydoğdu 2. Uçakla Gelen 6 Tabut (Türkiye'de Öldürülen 6 Kıbrıslı Gencin Öyküsü) Sami Özuslu 3. İşkenceci Polisi Sesinden Tanırım (Türkiye'de 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi ve Kıbrıslı Mağdurları) Cenk Mutluyakalı 4. Bir Kalp Çizildi Özden Selenge 5. Hayata İzler 2 (Söyleşiler) Nezire Gürkan 6. Tarihsel Süreçte Kıbrıs'ın Jeopolitik Önemi İlk Silah Sesleri (Kıbrıs'ın Savaş Tarihi 1-Kıbrıs'ta Mitlerden Gerçeğe) Halil Sadrazam 7. Ben Tremeşeli Mehmet Ali (Anılardaki Kıbrıs Türk Direnişi) Arslan Mengüç 8. Yıldızı Kayıp Düşen Fikret Demirağ 9. Bir Mitin İfşası Kiryakos Cambazis 10. Dengesiz Adım ve Diğer Öyküler Hristos Hacıpapas 11. Yüksek İdare Mahkemesi'nin Görev Alanı Tufan Erhürman 12. Kıbrıslı Türklerin Halleri Tufan Erhürman 13. Kıbrıs Mutfağından Tatlar Aysel Bodi 14. Erenköy Çatışmalarından Yunan Darbesine (Kıbrıs'ın Savaş Tarihi 2 - Kıbrıs'ta Mitlerden Gerçeğe) Halil Sadrazam 15. Birinci Harekât Temmuz 1974 (Kıbrıs'ın Savaş Tarihi 3 Kıbrıs'ta Mitlerden Gerçeğe) Halil Sadrazam 16. Müşterisi Olmayan Dükkan ya da Yöneten Sol Cemal Mert 17. Başlangıç (Kısa Öyküler) Tayfun Çağra 18. Sırkıran Gürgenç Korkmazel 19. Sokak Sokak Mağusa Okan Dağlı 20. Kıbrıs Türkçesinin Etimolojik Sözlüğü Orhan Kabataş

www.cypruszoom.com

89


haber

Linet Büyüledi G

irne Merit Park Hotel geçtiğimiz ay çok özel bir ismi ağırladı. Sahnelerin güçlü sesi Linet'in konserine ev sahipliği yapan otelde, tam anlamıyla bir müzik ziyafeti vardı. Sezen Aksu ve Ajda Pekkan’ın sevilen şarkılarıyla konserine başlayan sanatçı, güçlü sesiyle bol bol alkış topladı. Şarkılarının büyük bir bölümünü hayranları ile birlikte söyleyen sanatçı, Türkçe parçaların yanı sıra Yunanca, Arapça ve İngilizce şarkıların yer aldığı programıyla dikkat çekti. "İsyan" isimli şarkısının damga vurduğu gecede, birkaç kez tekrarlanan şarkıyı Orhan Gencebay’ın “Batsın Bu Dünya”sı takip etti.

90 ZOOM

Sigarasız ilk konseri; Merit Park Hotel'de


S

oner Ongun Merit Park Hotel’deki konserlerine devam ediyor. Yeni yıla yeni bir kararla giren sanatçı, sigarayı bıraktıktan sonraki ilk konserini Merit Park Hotel'de verdi. Sahne performansı ile göz dolduran ünlü isim, renkli geçen konserleri ile ilgi görüyor. Farklı tarzları aynı ustalıkla seslendiren isim, türküden, popa, ingilizceden, Türkçeye kadar geniş repertuvarı ile farklı bir çizgiye sahip. Sahnede, kendini izlemeye gelenler arasında sürekli sözlü diyalogları ile dikkat çeken Ongun, Alzheimer hastalığını önlemenin en güzel yolunun çocuk şarkıları söylemek olduğunu belirtirken, programı içinde, Merit Park konukları ile birlikte birçok çocuk parçası da seslendirdi. Başarılı isim, Merit Park Hotel'deki programlarına devam ediyor...

Soner Ongun

www.cypruszoom.com

91


Merit Lefkoşa Hotel&Casino’da Yıldızlar Geçidi Devam Ediyor...

T

ürkiye’nin ünlü sanatçılarını sahnesinde 2 gece üst üste ağırlayarak Kıbrıs’ın eğlence kültürüne yeni bir soluk getiren Merit Lefkoşa Hotel&Casino geçtiğimiz ay Özcan Deniz’i ağırladı. Muhteşem Performansı ile dikkat çeken sanatçı, sahnesiyle izleyenlere müzik ziyafeti verdi. Şarkılarının yanı sıra, misafirler ile girdiği diyaloglarıyla sempati uyandıran Deniz, hareketli parçalarıyla Merit Lefkoşa Hotel&Casino misafirlerine eğlenceli iki gece yaşattı. Konukların da keyifle eşlik ettiği geceye tanıklık edenler, evlerine özel anılarla döndüler...

92 ZOOM


haber

Yeni yıl bitti, anısı kaldı

O

cak ayı dergimize koymaya vakit bulamadığımız yeni yıl kutlamaları hala tazeliğini koruyor. Usta sanatçıları ülkemize getiren Merit Lefkoşa'da, kalite ve eğlencenin bir arada bulunduğu mükemmel bir atmosfere daha ev sahipliği yaptı. Merit Lefkoşa Hotel&Casino, Rum misafirleri için Petro, Rula ve oğulları Panço’yu sahnesinde ağırlayarak unutulmaz bir gece yaşattı. Müziğinin Türkiyedeki duayenlerinden olan Rula ve Panço; Nükhet Duru, Sezen Aksu, Ajda Pekkan gibi daha birçok starla sahne alan oğulları petro ile programa Yunanca ve türkçe pop şarkılarla başlayıp, Güney'in kasapikodan, sirtakiye; zeybetikoya kadar uzanan polüler şarkıları seslendirdiler.

www.cypruszoom.com

93


Kıbrıs'ın ilk Binicilik Okulu

Karaoğlanoğlu/GİRNE 0533 851 38 13

Tunaç Riding

Club

• • • •

Binicilik dersleri Dağ gezisi + Piknik turları Engel atlama dersleri Çocuklar için Midilli ve Pony'lerle eğitim


haber

Çıkmaz Sokak Partileri II İHSAN EROL ÖZÇİL

A

smaaltı Yayalaştırma Projesi'ne katkı amacıyla, ilki Kasım ayında düzenlenen Çıkmaz Sokak Partileri'nin ikincisi geçtiğimiz ay düzenlendi. Bölgenin canlandırılmasını amaçlayan organizasyonda, Fikri Karayel, Öldüren Şampanya, DJ.Bora, DJ.Ghost yer aldı. Büyük bir kalabalığın ilgi gösterdiği gece görülmeye değerdi. Lefkoşa Belediyesi tarafından organize edilen Çıkmaz Sokak Partileri'nin devamı olacak.

www.cypruszoom.com

95


AGAMA AGAMA OUTDOOR OUTDOOR Equipment & Expedition Equipment & Expedition

Adres: Bellapais, Girne Tel: +90 392 815 3721 Gep: +90 533 869 0530 E-mail: tugberkemirzade@hotmail.com www.agamaoutdoor.com

Adres: Girne Gep: (+90 533) 869 0530 tugberkemirzade@hotmail.com www.agamaoutdoor.com


KIBRISTime Haberde Özgür - Yorumda Kalite

www.kibristime.com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.