Zoom Aralık 2013

Page 1

ZOOM [ Kıbrıs’ın ilk aylık turizm, haber, magazin, aktüalite dergisi ]

Böyle BÝYER'de ne içilir? Hangi içeceklerle Diyet yapılmaz? RAUF ERSENAL YAZDI:

KIBRIS'IN KAYIP TOPRAĞI NEREDEN ÇIKTI

ZOOM-Gurme Istanbul'daydı Sofranın en 'sı Abdullah Öztoprak'tan

Onur ve Tügen Çelik

11 Günde, 7 Ülke, 20 Şehir Nasıl gezilir?

YIL:6 SAYI:70

ARALIK 2013

9 694851 900049 10 TL - TÜRKİYE FİYATI 15TL


MALTIN ÂLÂSI FIÇIDA ÜÇ Ç E Ş İ T AR PA DA N Ö Z E L H A R M A N

Malt 21,5X28.indd 1

24.10.2013 18:26



MERİT LEFKOŞA HOTEL & CASINO Tüm organizasyonlarınızı, özenle sahipleniyor

TOPLANTI SEMİNER KONFERANS GALA GECELERİ DÜĞÜN NİŞAN DOĞUM GÜNÜ OUTSIDE CATERING

Teras A-La Carte Restaurant VIP Lounge Sultan Restaurant Merit Cafe Lobi Bar English Pub Bilgi ve Rezervasyon: 600 55 00 info@meritlefkosa.com / sales@meritlefkosa.com www.merithotels.com





T

N

R

EST

AUR

A

Eşsiz deniz manzarasında, taze balık çeşitleri, zengin balık mezeleri ile yemeğin keyfini çıkarmak size kalmış...

Rezervasyon; 4 0533 885 000

info@shayna-beach.com www.shayna-beach.com Çatalköy / Girne

Profil Reklam 227 7595

Balık a d ' a n y a Sh yenir



[ Dış Basın Birliği tarafından verilen 'EN İYİ DERGİ GRUBU' ödülü ]

23

ZOOM

www.cypruszoom.com zoommagazin@gmail.com (Sahibi) Genel Yayın Yönetmeni Birol Bebek (Sahibi) Genel Yayın Koordinatörü Gülsüm Gözenler

12

Yayın Kurulu (B) Mesut Günsev Reklam Pazarlama Profil Reklam

39

31

KATKI KOYANLAR Reha Arar / Derya Beyatlı Tuğberk Emirzade / Sanem Koç Aygen Ersalıcı / Zehra Bilgen Rauf Ersenal / Ali Özçil Grafik-Tasarım Profil Reklam Yayın Danışmanları Banu Bebek - Ersin Gözenler Stil Danışmanı Nurhan Günsev

Reklam Rezervasyon ofis: (0392) 22 77 595 (0533) 825 70 00 (0542) 875 96 66 (0533) 868 95 81 (0542) 875 55 04

Yayın Türü Aylık Süreli Turizm-Haber-Magazin Sanat - Aktüalite Dergisi Baskı Pelin Ofset www.pelinofset.com.tr

54

48

ZOOM YAYIN GRUBU, Profil Reklam ve Danışmanlık Limited Şirketi’ne aittir. Köşklüçiftlik / Lefkoşa - Posta Kutusu 888

44

76

ZOOM [ Kıbrıs’ın ilk aylık

, aktüalite er, magazin

turizm, hab

dergisi ]

Cilt kurulugu Önlenebilir mi?

80

HIZLI KİLO VEREN HIZLI KİLO ALIR

aşk İki yaka bir Serkan&Elena şa'da Merit Lefko evlendi

Bel ağrısından Kurtulmanın 5 yolu!..

50

Çelik Onur ve Tügen

11 Günde, Şehir 7 Ülke, 20lir? Nasıl gezi L YAZDI:

RAUF ERSENA

İKE KAYIP FEN TERSANESİ I? NEREDE ÇIKT

11 Kasım'da

Jasmine Court'ta Hotel'de

oru Sosyete Dokt 'ta

Artık Kıbrıs

YIL:6 SAYI:69

KASIM 2013

27

900049 9 694851 15TL FİYATI 10 TL - TÜRKİYE

74 ZOOM DERGİ GRUBU Tüm yayınlarında çevre örgütlerine, çevre bilinciyle destek vermektedir.

8 ZOOM



2013 yılının son 3 ayı benim açımdan inanılmaz geçti. Belki de o yüzden içimden yeni yıl hakkında birşey yazmak gelmedi. Bu yüzden herkese yeni yılda başta sağlık diliyorum. Yıl boyunca, mutluk, huzur ve para illaki şans sizinle olsun...

birolbebek@gmail.com

Birol Bebek Genel Yayın Yönetmeni

"Bölünürsek yok oluruz Birleşirsek tok oluruz"

B

u özdeyişi geçtiğimiz ay içinde, bir tv programında işittim. Yunus Emre'ye ait bu sözler, krizdeki Rum tarafı ile bir türlü hayır etmeyen Türk tarafı için söylenmiş olsa, bu kadar uygun olabilirdi. Duyduğumda ilk işim bu cümleyi bir yere not etmek oldu. Dil, din, ırk olarak farklı olsak ta, yaşadığımız bu Ada içinde süregelen inadın, bizi nereye götürdüğünü kestirmek güç olmasa gerek. Daha ilkokulda bir köprüde karşılaşan iki inatçı keçinin akıbetini bilmeyenimiz yoktur heralde. Masada sürekli ne konuşuluyor bilmiyorum ama, ayrıldığımız konular yerine ortak çıkarlarımız masaya konursa, çözüm konusunda geriye birşey kalmaz diye düşünüyorum. Mesela Rum tarafının bulduğu doğalgazı en karlı biçimde paraya dönüştüreceği yegane yer Ceyhan; artık büyük bir bölümü tamamlanan Türkiye'den gelecek su projesi ise; sadece bizim için değil, Rum tarafı için de büyük önem taşıyor. Birlik halinde iki tarafın da su ihtiyacını görecek proje, tabiri caizse, Rum tarafının doğal gazı kadar, önemli bir zenginlik demek. Bütün bunlar düşünüldüğünde, gelecekte illaki bir çözüm olacağı aşikar. Sadece nasıl olacağının detayları konuşuluyor. Mesela geçtiğimiz ay, her iki tarafın da futbol kulüplerinin kabul ettiği anlaşma bahsettiğim çözümün "küçük" ama önemli bir kanıtı. Mesele şu ki, bir türlü paylaşılamayan bu küçü-

10 ZOOM

cük kara parçası artık dünyada kimsenin umurunda değil. Söz konusu onların çıkarı olmasa, bir saniye bile tarafımıza bakmayacakları kesin. Dünyayı sarhoş eden Arapların baharıyla etkisini kaybedip gözler bize dönmeden bu işi bitirip geleceğimizi planlamanın zamanı geldi de geçiyor. Ne diyelim "Diren Kıbrıs çözüm geliyor". Bir de Yunus Emre var tabii. Sanırım en güzelini de o demiş zaten. "Bölünürsek yok oluruz, birleşirsek tok oluruz". Tabii ki sözüm anlayana. Ben bu yazıyı yazdığım gün, annemi kalp ameliyatı için hastaneye yatırmıştık. Canımız, ciğerimiz, herşeyimiz iyi olacağından bir kuşkumuz yok ama, gel gör ki zor sensizlik. İlk anne acısını yaşadım, uzakta bile olsa var olduğunu bilmenin farkını biliyorum. Nur içinde yat annem. Umarım köşe yazısını yazdığım sıralarda hastaneye yatırdığımız annem, dergi baskıdan döndüğünde, sağlığına kavuşmuş olarak eve dönmüş olur. Az kalsın unutuyordum. Dergi de bildiğiniz gibi. Her sayfasında özel, her sayfasında farklı bir konu, her sayfasında renkli bir hikaye sizi bekliyor. Üstelik gördüklerinizin çoğu sadece bizde. Gelecek sayıda görüşmek üzere. Mutlu ve sağlıkla kalın...


haber

"İMPARATORLUĞUN HIKÂYESI" BU KİTABA SIĞDI Osmanlılar, dörtyüz çadırlık aşiretten üç kıtada hâkimiyete giden bir seyahat. Ciddiye alınmayan bir küçücük beylikten dünyayı yöneten bir süper güce giden ilerleyiş. “İmparatorluğun Hikâyesi”, Osmanlıların uzun tarih yürüyüşleri esnasında yaşadıkları ilginç hadiseleri iki kapak arasında toplayan bir çalışma. Ayrıca, çoğu zaman bilinmeyen yahut yanlış bilinip de yeni yanlış ilavelerle tuhaf bir hal alan kıssaların doğrularını ortaya koyması açısından kayda değer bir kitap olma özelliği de gösteriyor. Osman Gazi’den Sultan Vahdettin’e kadar Osmanlı padişahlarının kendilerinin ve çevrelerinde bulunan kişilerin başlarından geçenlerden müteşekkil kitabın içeriği; pek çoğu kulaktan kulağa, kitaptan kitaba geçerken yanlışlarla aktarılan menkıbeler ve olayların ana ve tali kaynaklara dayanılarak tespit edilmesiyle oluşturuldu. “İmparatorluğun Hikâyesi”, konuları, uzun girişlerle, gereksiz teferruatlarla uzatmadan kısa ve anlaşılır şekilde ortaya koyuyor. Osmanlıların kimi neşeli kimi hazin hikâyeleriyle genç okura keyifli bir okuma sunan çalışma, aynı zamanda onların rol model alacağı kişiliklere de ışık tutuyor. Osmanlıların çizdiği harita aynı zamanda Türk İslam tarihinin yüz akı. Bu haritanın ana hatlarına bakmak için ise “İmparatorluğun Hikâyesi” iyi bir adres. Menkıbeler, Kıssalar ve Anekdotlarla Osmanlı Padişahları / İmparatorluğun Hikâyesi, Mehmet Karaarslan, Yitik Hazine Yayınları.

SONER ONGUN “EUROVISION’A BEN GİDECEĞİM”

DOĞANKÖY ALIÇ FESTIVALI'NDE GELENEKSELE DOĞRU Girne Belediyesi ve Doğanköy Muhtarlığı işbirliğinde düzenlenen 2. Doğanköy Alıç Festivali, gelenekselleşme yolunda. Açılışına çok sayıda önemli ismin katıldığı festivale yerli halk yanısıra turistler de yoğun ilgi gösterdi. Köy meydanında kurulan standlarda Kıbrıs Türk kültürü ve değerleri yaşatılmaya çalışıldı. Köyleri ve köylerle özdeşleşen ürünleri tanıtma yanında, bölge halkının ekonomik kazanç elde etmesini sağlamayı amaçlayan festival, sosyal kaynaşmaya da imkan sağladı. Kıbrıs Türk Kültürü’ne ait değerlerin unutulmaması açısından önemli olduğunun altının çizildiği festival aracılığıyla, kültürün yaşatılması, gençlerin gelecekle ve ülkeleriyle bağlarını yükseltildiğine dikkat çekildi. Doğanköy'de hafta sonu çeşitli etkinliklerle gerçekleşen festivalde Alıç Ağacının Morfolojisi ve Alıç’ın insan Sağlığı Açısından Önemi konulu sunumlar gerçekleştirildi. Festivalde iki gün boyunca, halk dansları gösterileri, salsa gösterisi, çocuk etkinlikleri ve konserler yer aldı.

Merit Park Hotel’de sahne alan Soner Olgun, şarkıları kadar gündeme dair yaptığı espirili yorumlarıyla da dikkat çekiyor. “Girne müezzini ezanı okuyana kadar buradayız. Benden önce gitmek yok” diyerek konserine başlayan Olgun, Kazım Koyuncu, Ahmet Kaya ve Zeki Müren’i anmak için şarkılarını seslendirdi. Eurovision Şarkı Yarışması’na katılmayı planladığını belirten Olgun, "Bu sene eğer Türkiye Eurovision’a katılırsa, ben gitmeyi düşünüyorum. Türkçe- İngilizce bir şarkı seslendireceğim" diyerek 1973 yılında Nilüfer’in seslendirdiği "Göreceksin Kendini" şarkısının Fransızcası versiyonu olan 'Tu Te Reconnaitras'ı seslendirdi. Gençlere güvendiğini ve önümüzdeki seçimlerde başkanlığa aday olacağını söyleyen Olgun, "Türkiye'nin ekonomisini vergilerle biz ayakta tutuyoruz. Beni seçin, rahat edin. Her günü bayram ilan edeceğim. Daha ne istiyorsunuz" diye espiri yapınca salondan büyük alkış aldı. Sevilen romantik parçası ‘’Sevda Diye Bir Kuş’’u seslendirmeden önce konuklarını “Kızlı erkekli” dansa kaldıran Olgun, kendisini dinlemeye gelenler arasında yer alan Ege'yi sahneye davet ederek birlikte şarkı söyledi.

www.cypruszoom.com

11


haber

ÖZTAN ÖZATAY 6. FOTOĞRAF YARIŞMASI BAŞLIYOR Kıbrıs Türk fotoğrafçılığının gelişmesinde emeği geçen eski gazetecilerden ve fotoğrafçılardan, işadamı merhum Öztan Özatay anısına düzenlenen, fotoğraf yarışmasının 6'cısı başlıyor. Geleneksel hâle gelen bu yarışma ve serginin amacı, Öztan Özatay adını yaşatmak ve fotoğraf sanatına katkı koymak. Son iki yılda olduğu gibi, bu yıl da Kemal Saraçoğlu Lösemili Çocuklar ve Kanserle Savaş Vakıfı’na maddî katkı sağlayacak yarışmaya son katılım tarihi 7 Şubat 2014. Yarışmaya Kuzey Kıbrıs vatandaşı olan, Kuzey Kıbrıs’ta oturma ve çalışma izni bulunan, öğrenci belgesi olan, 15 yaşını doldurmuş herkes katılabiliyor.

HATIRLAMANIN BAŞKA BİR TÜRÜ: “ŞİİRLE HATIRLAMAK” Neşe Yaşın’ın “Şiirle Hatırlamak: Kıbrıslı Türk Şiirinde Paradigma Değişimi” adlı kitabı çıktı. Söylem Yayınları’ndan çıkan kitap bellek, hatırlama kültürü ve paradigma değişimini Özker Yaşın ve Fikret Demirağ’ın bazı şiirlerinden hareketle ele alan bu çalışma aynı tarihsel olayların şiire farklı tercümeleri üzerine yoğunlaşıyor. Resmi tarih anlatıları ve kolektif belleğin Fikret Demirağ şiirinde tersyüz edilişini Özker Yaşın’ın milliyetçi şiirleriyle karşılaştırarak deşifre ederken kolektif hatırlamalarda şair nerede duruyor sorusunu yanıtlamaya çalışıyor. Kitabın tanıtımı geçtiğimiz ay içinde Naci Talat Vakfı’nda yapıldı.

KATAGORİLER Her katagoriye en az 3, en fazla 8 eser ile katılabiliniyor. 1-Genel Renkli 2-Genel Siyah Beyaz 3-Doğa Renkli veya Siyah Beyaz DOĞA Kategori a) Genel Doğa b) Makro Doğa

1987 yılından bu yana Türkiye'nin dört bir yanında aralıksız oynanan "Ferhangi Şeyler" geçtiğimiz ay Mağusa Kültür ve Kongre Merkezi'ndeydi.Bugüne kadar 1776 kez oynanan oyun Kıbrıslılar tarafından da büyük ilgi gördü. Gündelik olayları "Ferhanca" bir mizah penceresinden değerlendiren Ferhan Şensoy, kültür merkezinin 800 kişilik salonunu dolduranlara tek kişilik bir gösteri sundu. Kendine özgü jargonu ve mizah anlayışıyla izleyenlere eğlenceli anlar yaşatan sanatçının, özellikle günlük gazetelerden haberler okuyarak espiriler yapması büyük beğeni topladı.

mustafa evirgen

12 ZOOM

MAĞUSA’DA FERHANGİ ŞEYLER’İ SEVDİ



haber

MAĞUSA KADIN MERKEZİ (MAKAMER) KURSLARA BAŞLADI Ülkemizde yerel yönetim anlamında bir ilk olan Mağusa Kadın Merkezi (MAKAMER) bünyesinde oluşturulan kursların ilk çalışmaları başladı. Kent merkezi ve bölgesinde kadınla ilgili hemen her konuda çalışma ve bilinçlendirme yapacak MAKAMER’in Mağusa Bandabuliya’da başlayan kurslarında, kadınlara ekonomik olarak getiri sağlanması hedefleniyor. Mağusa Kadın Merkezi, kadınlarımızın aile ekonomisine katkısını geliştirmek, günlük yaşamda karşılaştıkları sorunları aşmalarına yardımcı olmak ve kadının toplumsal statüsünü, yasalarımızda belirtildiği şekilde eşit düzeye taşıyabilmeyi de amaçlıyor. Kadın üretimini teşvik etmek ve kentsel dönüşümün kadının güçlü duruşu sayesinde gerçekleşebileceği ilkesinden hareket ederek, Mağusa Bandabuliya’yı kadınların emeklerini değerlendirebileceği ve ekonomik anlamda gelişimlerine katkı koyacak bir merkez olarak hizmet verecek. Pazartesi günleri, Cam-Ahşap Boyama Eğitimi, Koza-Telkırma Eğitimi, Kurdele-Yemeni İşi. Salı günleri, Sele-Sepet ve Kabak Kursu, Güneş danteli, Çarşamba günleri, Seramik Yapımı Ahşap Oymacılık Perşembe günleri, Sandalye Yapımı ve Tel Kırma Süryani Kursu Cuma günleri, Lefkara-Lapta İşi Kursu ve Takı kursu Herhangi bir yaş sınırının veya nitelikli olmanın gerekmediği etkinliklere katılmak isteyenler Gazimağusa Belediyesi’nin 630 0 500 numaralı telefonundan kayıt yaptırabilecek.

14 ZOOM

YILBAŞI SEPETLERİNDE YENİ TARZ Yeni yılda özel olarak satışa sunulan hediye sepetleri, birbirinden şık ve farklı ambalajlarıyla da dikkat çekiyor. Yılbaşının keyifli yanlarından biri de hediye almak süphesiz. Yeni yıl alışverişine ayıracak vakti olamayanların, ya da ne alacağına karar veremeyenlerin tercihi birbirinden şık hediye sepetleri. Startingpoint tarafından özenle hazırlanan ve her zevke hitap eden el yapımı yılbaşı sepetleri, hem tarzıyla çok şık, hem de göz doldurucu. Vereceğiniz sipariş üzerine hazırlanan sepetler istediğiniz renk ve ürün yelpazesine de sahip. Klasik sepetlerin dışında ana maddesi keçe olan ve değişik aksesuarlar ile süslenen sepetler tamamen el yapımı. Hediyeyi vereceğiniz kişinin daha sonra şık bir aksesuar olarak ta kullanabileceği keçe sepetler ile farkınızı ortaya koyabilirsiniz. Siparişleriniz için 0548 864 4006 nolu telefonu aramanız yeterli.

THY GENÇLER ARALIK'TA YÜZDE 50 İNDİRİMLİ UÇACAK... Gençlere ve çocuklara yönelik düzenlediği özel proje ve kampanyaları ile konforlu uçuş fırsatları sunan AnadoluJet, yeni yıla genç bir kampanya ile girmeye hazırlanıyor. AnadoluJet, 1 – 31 Aralık tarihleri arasında 2 – 12 yaş arası çocukları ve 13-24 yaş grubundaki gençleri tüm Türkiye ve Kıbrıs’a yüzde 50 indirim ile uçuracak. Halkın havayolu AnadoluJet, 7’den 70’e herkesi ekonomik ve konforlu uçuş keyfi ile buluşturmaya devam ediyor. Şimdiye kadar AnadoluJet Çocuk Tiyatrosu ve JetGenç projesi ile binlerce çocuk ve gencimize ulaşan AnadoluJet, genç neslin seyahat etmesini Aralık ayı içinde daha da kolay hale getiriyor. Düzenlediği yeni kampanya ile 1 – 31 Aralık tarihleri arasında çocukları ve gençleri yüzde 50 indirimle uçuracak AnadoluJet, ülkemizin geleceği gençlerimizi hayallerine taşıyacak. Tüm Türkiye ve Kıbrıs uçuşlarında geçerli olacak kampanya; 2 - 12 yaş arası çocukları ve 13 - 24 yaş arası gençleri kapsayacak. Özellikle yeni yıla girmeye hazırlandığımız şu dönemde çocuk ve gençlerimizi ailelerine güven ve konforla ulaştıran AnadoluJet, kurulduğu günden bu yana yeni nesle yönelik pek çok projeyle çocukların ve gençlerin yanında olmaya devam ediyor.



haber

H

er burcun kendine ait özelliği, rengi ve taşı var. Astrologlar, yeni yıl öncesinde burçlara göre uğurlu sayı, renk ve taşınız ile enerjinizi doğru kontrol edebileceğinizi söylüyor. 2014 sizin yılınız mı?, kendinizi temsil eden işaret ne? bilmek istiyorsanız, işte size cevapları; Koç Evrendeki her şeyi öğrenmek, dokunmak ve yaşamak için varsınızdır. Kendi işaretinizi üzerinizde taşırsanız sabırsız ruh haliniz dengelenecektir. Totem: Haksızlığa gelemiyorsunuz, taşınızı taktığınız sürece iletişimde kazanan siz olacaksınız. Boğa Gözlemci ve inatçı yapınız işaretinizde de kafa bölgesini temsil eder. Düşüncelerinizin berraklaşması için özellikle burcunuzun işaretini bileğinize takmalısınız. Totem: İlişkilerdeki şansızlığınızın üstesinden geldiğinizi göreceksin. Taşınız doğru insanı bulmaya yardımcı olacak. İkizler İşaretiniz dünyayı baştan aşağı her yönüyle görmeyi temsil eder. Özellikle bir evin iki temel direği olduğunu vurgular ve uzun soluklu birlikteliği olan İkizler için ruh eşini tamamlamak anlamına gelir. Totem: Zihninizi serbest bırakacak, korkularınızdan kurtulacaksınız. Yengeç Gece ve gündüzü aynı enerjiyle kullanan, çok yoğun düşünen Yengeç burcu, işaretinizi özellikle boyun bölgenizde taşırsanız uykunuzun ve düşüncelerinizin berraklaşmasına yardımcı olur. Totem: Dünyaya karşı savunma yapmanıza gerek kalmayacak, sevildiğinizi hissedeceksiniz. Aslan Özgürlüğü ve bağımsızlığı ifade eden işaretiniz aslında lojistik zekânızın size yapılanları unutmadığını da temsil ediyor. Burcunuzun işaretini parmağınızda taşımanız geçmişle olan esaretinizden kurtulmanıza yardımcı olacaktır. Totem: Evrendeki sevgiyi üstünüze çekecek, kendinizi ikna etmek için zorlanmayacaksın. Başak Kadersel olaylardan; kazalar, aile, küskünlükler vb. kurtulmak için tüm Başakların, işaretlerini özellikle vücudunun sağ bölgesine takmasını öneririz. Totem: Kaygılarınızdan kurtulacaksınız. Terazi Sonsuz duyguyu ve aşkı temsil eden işaretiniz kendi içinizde aradığınız dengeyi sağlarken aşkta sürekliliği de getirecektir. Özellikle işaretiniz duyu organlarınıza yakın olmasını tavsiye ederiz. Totem: İniş çıkışlarınızı dengeleyeceksiniz. Akrep Çok çabuk dikkat çeken, dış etkenlerden etkilenen duyarlı bir psikolojiye sahip olduğunuzu vurguluyor işaretiniz. Takınız, hislerinizi ve içgüdülerinizi berraklaştıracak. Totem: Bu kolyeyi üzerinizde taşımak aşkı daha derin hissetmenizi sağlayacak. Yay

16 ZOOM

Takılar, Burçlara anlam katıyor!


Şansına devamlı güvenen, konuşmaktan ve kendini ifade ederken yer, mekan zaman kavramını es geçen Yay burcuna, temsil ettiği işaret hedeflerine ulaşmasının pratik çözümlerini öğretiyor. Totem: Üzerinizde taşıdığınız takılar aceleci tavrınızı dengelerken, aşkta sakinlik verecek. Oğlak Liderliği, disiplini, aileyi ve sahip olmayı temsil eden işaretiniz çok iyi ve çok kötü arasında kalmanızı koruyacaktır. Özellikle mücadelesiz hiçbir şey elde edemediğinizi düşünüyorsanız burcunuzun işaretini taşımanızı öneririz. Totem: İşaretinizi taşırsanız, insanların saygınlığını ve liderliğini kazanacaksınız. Kova Ruhunuz sanatın ve metafiziğin temsilcisidir. Sizi soyutta ve somutta destekleyen gerçek aşkı arıyorsanız burç işaretinizi üstünüzde taşımalısınız. Totem: Doğru seçimlerle paralel düzene sahip olacaksınız. Balık Korkularınıza, kaybetmeyle ilgili olan mücadelenizi düzenleyecek olan işaretiniz mesafeli görünüşünüzü dengeleyecektir. Dünya da sizi sahiplenecek gerçek aşkı bulmanıza yardımcı olacaktır. Totem: Şüphelerinizden ve geçmişe olan bağımlılıklarınızdan kurtulacaksınız.

www.cypruszoom.com

17


haber

MÜCEVHER SEKTÖRÜNÜN EN PRESTİJLİ ‘TASARIM YARIŞMASI’ BAŞLIYOR Eşsiz tasarımları ve kalitesi ile tüm dünyayı etkileyen Türk mücevher sektörü, 2014 yılının mücevher trendlerine yön vermek üzere yeni tasarımcılarını aramaya başladı. Katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesi, takı tasarımının yaygınlaştırılması ve özendirilmesi amacıyla yola çıkan Mücevher İhracatçıları Birliği, bu yıl ‘altın’cısını düzenleyeceği AJUR Mücevher Takı Tasarım Yarışması için yaratıcı fikirleri bekliyor. Her yıl özel bir temanın mücevhere yansıtıldığı yarışmada bu yılın teması “Doğa’da Aşk”… AJUR Mücevher Takı Tasarım Yarışması, genç, başarılı ve yaratıcı tasarımcıları sektöre kazandırırken; doğanın kalbinden esinlenerek ortaya çıkarılan özgün fikirlerin takıya dönüşmesini sağlayacak. "Altın Takı" ve "Değerli Taş" tasarımı olmak üzere iki kategoride yapılacak yarışmanın başvuruları www.jtr.org.tr adresi üzerinden aralık ayı sonuna kadar devam edecek.

18 ZOOM

HASAN ÇAKMAK’TAN GÖRME ENGELLİLER İÇİN SESLİ KİTAP

HASAN KARAOKÇU'DAN "GIZ MUSTAFA" Araştırmacı, Gazeteci-Yazar Hasan Karaokçu’nun “Gız Mustafa-Goca Mustafa” isimli kitabı okuyucu ile buluştu. Kitabın editörlüğünü yapan Besim Baysal, kitabın, sözlü tarih çalışmasının yazılı tarihe dönüştürülmesine örnek olduğuna işaret ederek, bu tür çalışmaların önemli olduğunu söyledi. Baysal, Kıbrıslı Türklerin konuşmalarının bire bir yazıldığı kitabın, Kıbrıs tarihi yanında Aya köyünde yaşayan “Gız Mustafa”yı ölümsüzleştirdiğini kaydetti. “Gız Mustafa” karakterini kitaba dönüştürmeye karar verdiğinde, bazı köylere giderek araştırmalar yaptığını anlatan Karaokçu, araştırmaları sırasında köylerde konuşulan Kıbrıslı dilinden çok etkilendiğini, Kıbrıslı dilinin zaman aşımına uğrayarak değişmeye başladığını fark ettiğini kaydetti. Bunun üzerine Kıbrıslı dilinin hatırlanması için “Gız Mustafa”yı zor da olmasına rağmen Kıbrıslı diliyle yazmayı kararlaştırdığını belirtti. Araştırma yaptıkça “Gız Mustafa”yı sadece Kıbrıslı Türklerin değil, Kıbrıslı Rumların da tanıdığını öğrendiğini dile getiren Karaokçu, yurtdışından da birçok kişinin “Gız Mustafa”yı ziyaret ederek “fal” baktırdığını anlattı. Karaokçu, böyle bir çalışmayı yaptığı için mutlu olduğunu söyleyerek, Kıbrıs tarihinde araştırılıp yazılması gereken daha birçok karakterlerin olduğunu da belirtiyor.

Hasan Çakmak’ın metinlerini yazdığı ve 11 sanatçının katkılarıyla hazırlanan görme engelliler için hazırlanan Sesli Kitab tanıtıldı. Telsim’in desteği ile hayata geçen proje görme engelliler için hazırlanan Kıbrıs’ın ilk Sesli Kitabı olma özelliğini taşıyor. Kitabın yazarı Hasan Çakmak, projeye sesleriyle katkı sağlayan 11 sanatçının katılımının yanısıra, telsim ve Görme Engelliler Federasyonu yetkililerinin de katıldığı basın toplantısı ile proje basına tanıtıldı.


0392 228 5747

ENJOY OUR QUALITY RESPONSIBLY

Follow us on Facebook / bartonguestier www.barton-guestier.com


Profil Advert 227 7595

Web / e-mail

barındırma ve alan adı kaydı

Rakiplerinden bir adım önde ol, güvende ol. www.datumcenter.com www.

datumcenter 13149-12498

Adres: No:2 Fener Sokak Kızılbaş, Lefkoşa - Kıbrıs Tel: (0090 392) 444 22 98 - Fax: (0090 392) 225 84 25

www.gigabyteltd.com


Mutlu Yıllar

Saygın Kuyumculuk’tan yeni yıl hediyesi. Tüm ürünlerde 12 ay taksit. Mutlu Yıllar...

Pırlanta Yüzükler

Pırlanta Yüzükler

¨ 98 x 12 taksit

¨ 105 x 12 taksit

¨ 97 x 12 taksit

¨ 198 x 12 taksit

SAYGIN Kuyumculuk

aşkını bulan çiftlere Kadınlar Pazarı Sokak No: 15 Lokmacı Kapısı / Lefkoşa +90 392 229 1361 / +90 533 868 6969 / mertali96@yahoo.com


haber

KIBRIS BLUES'A DOYDU "ESTARABIM' ILE COŞTU

22 ZOOM

E

fes Pilsen Blues Festival 24’ün sekizinci durağı olan Kuzey Kıbrıs, muhteşem bir konsere ev sahipliği yaptı. Blues’un devlerini buluşturan festivalin sekizinci konserine Kıbrıslı müzikseverler büyük ilgi gösterdi. Jasmine Court Hotel'de gerçekleştirilen konserde “Jimmy Burns Band” ve “Katherine Davis” ile başlayan gece diğer ustalarla devam etti. Joe Louis Walker’ın ”Estarabim” performansı blues hayranlarından büyük alkış aldı. Kıbrıslı müzikseverler bu keyifli performansın ardından, çağımızın en ünlü Blues sanatçılarından biri olan “Joe Louis Walker”

ile buluştu. “Between A Rock And A Hard Place” albümü ile 2010 Yılın Albümü ödülü de dâhil olmak üzere dört büyük Blues ödülünün sahibi olan ve 43 kez bu ödüllere aday gösterilen Joe Louis Walker ve grubu, ilk kez Adana ve ardından Hatay konserlerinde seslendirdiği büyük ustası Erkin Koray’ın efsane şarkılarından biri olan “Estarabim”i, ülkemizde de seslendirdi. Grubun, sergilediği Türkçe performans, izleyenlerden büyük alkış aldı. Blues tutkunları hep bir ağızdan şarkıya eşlik etti. Efes Pilsen Blues Festival, 24 tamamlandığında, Kıbrıs dahil, 17 ilde Blues coşkusu yaşmış olacak...


REN IĞI GÖTÜ Z Ü M S E U M ’A BL MUHTEŞE EY KIBRIS A Z U 'D K A E D V A DA, INA , BÜYÜK N , 24. YILIN T BIR YAN ” U R L N Ö A U D IV B T U IN S GR FE TÜRKIYE'N ALKER VE EN BLUES S W IL P IS VURDU. U S I E O 23 YILDIR IN L F S E E “ A O G N J M A DE DA IVAL OL I. KONSER I G EC E Y E " D IR IM T B TEK FEST Ş A E R L A K EST ER GERÇE ŞARKISI " E N A S BIR KONS F E ’IN IN KORAY K R E A T S U

www.cypruszoom.com

23


haber

DİYET YAPANLARIN AKLINA TAKILAN SORULARDAN BİRİ İÇECEK TÜKETİMİDİR. GENELDE İÇECEKLER ÇOK MASUM GÖRÜNÜR VE BAZEN DİYETİ BOZMAMIZA NEDEN OLUR. EĞER SİZDE DİYET YAPIYOR FAKAT SONUCA ULAŞAMIYOR İSENİZ, İÇECEK LİSTEMİZİ GÖZDEN GEÇİRMENİZDE FAYDA VAR.

DİYET YAPANLAR İÇİN DOST ve DÜŞMAN İÇECEKLER SU: Diyetin vazgeçilmezi. Daha uzun süre tok hissetmemizin yanı sıra metabolizmamızı hızlandırmaya yardımcı. Çünkü vücutta yetersiz sıvı olması veya sıvı kaybının aşırı olduğu durumlarda vücut alarm veriyor ve metabolizmayı yavaşlatıyor. Kabızlık sorununun en önemli önleyicilerinden olan su, vücudumuzun ödem tutmamasını, kan dolaşımının düzgün sağlanmasını da sağlıyor. Tüm bu olumlu etkilerinin yanı sıra zayıflama esnasında vücutta yıkılan ve zararlı etkisi olabilecek öğelerin vücuttan uzaklaştırılmasını da sağlıyor. Diyetteyseniz günde en az 1.5 litre su içmeyi ihmal etmeyin. Minerallerden zenginleştirilmiş sular: İçerisine potasyum ve magnezyum eklenmiş sular özellik-

24 ZOOM

le diyetin yanı sıra egzersiz yapanlar için önemli. Terle atılan potasyumun karşılanmasını kolaylaştırdıklarından ötürü, olası kas kramplarını önlüyorlar. Magnezyum, kabızlıktan koruyan minerallerden biri olduğundan ötürü diyette yaşanan en büyük problemlerden biri olan kabızlığın da önüne geçmeye yardımcı. Maden suyu: Maden suyu olarak bildiğimiz doğal mineralli sular, içerdikleri mineraller ile sağlığımızı korumaya ve geliştirmeye yardımcı. Aynı zamanda yemeği hızlı tükettiğimiz veya fazla yediğimiz zamanlar için de kurtarıcı. Hipertansiyon hastalarının uzak durması gereken içeceklerden biri.


haber

Sebze Suları: Kalorisi düşük ve tokluk hissetmeye yardımcı sebze suları diyet yapanlar için ideal olabilir. Sebze suları birçok vitamin ve mineralden aynı zamanda antioksidanlardan zengindir. Fakat bazı çeşitlerinin sodyum içeriğinin yüksek olduğu unutulmamalı. Hipertansiyon hastalarının dikkat etmesi gereken içeceklerden biri. Yarım yağlı süt: İçerdiği protein ile tokluk hissi sağlar ve metabolizmanın hızlanmasına yardımcı olur. Kalsiyum mineralinin düzenli alınmasının özellikle göbek çevresinde yağlanmanın düşmanı olduğu bilinmektedir. Tam yağlı sütlere göre daha az kalori, doymuş yağ ve kolesterol içerir. Günde 2 bardak süt tüketimi kemik sağlığını korumak için gerekli ve aynı zamanda zayıflamaya yardımcıdır. Filtre kahve: Günde 3-4 kupa kahve tüketmenin kafein sebebi ile konsantrasyonu güçlendirdiği ve metabolizmayı hızlandırdığı biliniyor. Yapılan son bilimsel çalışmalar kahvenin şeker ve kanser hastalıklarına karşı koruma sağlayabileceği sonucuna ulaştı. Hipertansiyon hastaları ve yüksek kolesterol hastalarının günde 1 kupanın üzerine çıkmaması gerekiyor. Yeşil çay: İçerdiği kateşin ile metabolizma hızlandırmaya yardımcı ve yaşlanmayı geciktirici etkileri var. Antioksidan içeriği ile kansere karşı koruma sağladığı düşünülüyor. Günde 2 kupa tüketilmesi sağlıklı. Reflüsü olan veya hipotansiyonu olanların tüketmemesi gerekli. Meyve çayları: İştahı azaltıcı etkisi olduğu düşünülüyor. Kalori maliyeti olmayan bir içecek çeşidi. Diyette yer almasında sorun yok. Su içemeyenler için su yerine geçecek sağlıklı bir alternatif olarak kabul edilebilir. Şekerli asitli içecekler: Yüksek şeker içerdiklerinden ötürü yüksek kalorili olan bu tür içecekler gizli kalori alımına yol açarak kilo verememenize sebep olabilir. Kremalı kahveler: İçerdiği krema oranına ve kahvenin boyutuna göre bir hamburger kadar kalori içerebilecek içeceklerdir. Gizli kalori bombası olan bu tür içecekler tüketilecek ise, küçük boy seçilmeli ve ara öğün yerine tüketilmelidir. Enerji içecekleri: Kalori ve şeker içerikleri yüksek diğer bir içecek grubudur. Yüksek kafein içerikleri ile genelde tüketilmeleri önerilmemektedir. Alkollü içecekler: İçerdikleri alkol oranına göre kalorileri yükselen içeceklerdir. Bir gram alkol 7 kalori içerir. Bunun dışında vücutta yağ yakımını güçleştirir ve ödem tutmaya sebep olabilir.

www.cypruszoom.com

25


haber

ZOOM ve GURME DOSTLAR ARASINDAYDI

MUTFAK DOSTLARI DERNEĞİ, İSTANBUL'DA USTA ŞEF, ALİ ÖZÇİL ONURUNA "KIBRIS YEMEKLERİ GECESİ" DÜZENLEDİ. ZOOM VE GURME DERGİLERİNİN DE DAĞITILDIĞI GECEDE, KIBRIS'A ÖZGÜ TATLAR, TÜRKİYE'NİN ÖNDE GELEN İSİMLERİ TARAFINDAN DENENDİ.

22

yıl önce Rahmetli Ergun Köknar, Tuğrul Şavkay, Turgut Kut, Gülsen Doğansel, Hasan Özen gibi Türkiye'nin elit isimlerinin biraraya gelerek kurdukları Mutfak Dostları Derneği, bu kez bizi ağırladı. İstanbul Kadıköy'de kimsenin görmediği, ancak herkesin bildiği bir mekan olan Saklı Köşk Restaurant'ta gerçekleşen buluşmada, Yayın Grubumuzun değerli ismi Ali Özçil'in de üyesi olduğu dernek; şefimiz onuruna "Kıbrıs Yemekleri Gecesi" düzenledi. Sadece Kıbrıs yemeklerinin yendiği gecede, Türkiye'nin lezzet ustaları, Kıbrıs yemeklerinin tadına baktı. ZOOM ve GURME dergilerinin de dağıtıldığı gecede, akıllarda Kıbrıs; masalarda, Kıbrıs yemekleri vardı. Ayaküstü atıştırılan, zeytin kebabı, hellim ızgara ve Ada'dan taşınan KarHalit Kakınç

26 ZOOM

paz zeytin yağlarının tadına bakılarak başlayan organizasyonda; Molehiyamızdan, Şeftali kebabına, pirohumuzdan, mücendra pilavına, Zivania'mızdan, macunlarımıza kadar tüm detaylar vardı. Arcadia şaraplarının içildiği gecede, mutfakta da; şef, yazar, akademisyen kimliği ile Kıbrıs'ın konusunda uzman ismi Ali Özçil yer aldı. Onuruna verilen gecede, her detayı kendisi tarafından planlanıp gecenin, mönüsü de kendisine aitti. Birçok malzeme Kıbrıs'tan çantalarla İstanbul'a taşındı. Konu Kıbrıs, ev sahibimiz, Mutfak Dostları Derneği'ydi. Gecede mönüde yer alan detaylar hakkında tek tek bilgi verildi. Aynı zamanda mekanın işletmecisinin eşi olan, "Estergon kalesi, Hey Dost, Hekimoğlu" gibi şarkıları ile hala hatırlanan 70'li yılların efsane gurubu Grup


Ali Özçil ve Mutfak Dostları Derneği Başkan Ahmet Örs

Organizasyonun sponsörleri arasında unilever yetkilileri de geceye katılanlar arasındaydı.

Dönüşüm'ün üyelerinden Halit Kakınç; o yıllarda vatandaşı olduğu ülkemiz hakkında yazdıkları ile geceye renk kattı. Organizasyonda, Ali Özçil ve Saklı Köşt ekibine günün anısına plaket verildi. Ancak hatırda kalacak en özel jest şefimizden geldi. Özçil gece Mutfak Dostları Derneği Başkanı Ahmet Örs'ün eski gazete yayınları ile oluşturduğu özel ciltli kitabını kendisine hediye etti. Ülkemiz açısından da özel bir anlam taşıyan gecenin gelecekte Ada'da yapılması temennisi ile program son buldu.

www.cypruszoom.com

27


mesutgunsev@gmail.com

Mesut Günsev

B

ana iletiyi internetten gönderen sevgili Mezide Giray diyor ki “Ne zaman; hayatında bazı şeyler çekilmez hale gelirse, Ne zaman; yirmi dört saat kısa gelmeye başlarsa, O zaman; kavanoz ve iki fincan kahveyi hatırlayınız”. İşte kavanoz ve iki fincan kahvenin hikâyesi : “Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyükçe kavanozunu alır. Sonrada kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar. Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler. Bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar. Öğrenciler yine hep birlikte; ‘evet doldu’ derler. Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine koro halinde ‘evet dol-

28 ZOOM

KAVANOZ ve

İKİ FİNCAN

KAHVE


şair dedi ki

Baaddin

LEFKOŞA'DA SABAH

tecrübe Kadınlar kendilerine yapılan bir şeyi affedebilir; ama affettikleri şeyleri hiçbir zaman unutmazlar…

Anonim

dedi ki! Kötüler kendilerine tahammül edilince daha da çok azarlar…

Tolstoy

Gün Beşparmaklar'ı Bir arpa boyu aşıyor... Sabah dinginliği Sarıp sarmalıyor ruhumu... Serinliğinde ürperiyor içim Gözlerimi kapatıyorum, Kirpiklerimde portakal renkli güneş..... Uzaktan Serçelerin sabaha 'Günaydınlar'ı... Yeşile çıkıyor Güne 'Merhaba' diyen ağaçlar.... Çığlık çığlığa yalnızlık.... Yaşamın ayak sesleri geliyor hafiften... Gölgesi düşecek az sonra Sokaklara Lefkoşamın......

Atşe Tural

uğur gürsoy - alıntıdır

du’ derler. Profesör bu kez ise masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar. Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar; ‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır. Tenis topları; Hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter. Çakıl taşları ise; Sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi. Kum ise; diğer ufak tefek şeylerdir. Şayet kavanoza önce kum doldurursanız; Çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz. Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi; ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz; bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin. Çocuklarınızla oynayın. Sağlığınıza dikkat edin. Sevdiklerinizle yemeğe çıkın. Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın. Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin. Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin. Gerisi hep kumdur’ Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar; ‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’ Profesör gülerek cevaplar; ‘Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun; Her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır”

Arslan Mengüç'ten;

"Mücadelenin Kadınları"

KKTC Dış Basın Birliği Başkanı, Gazeteci -Yazar Arslan Mengüç,uzun süredir üzerinde çalıştığı “Mücadele Kadınları” isimli yeni Kıbrıs belgeselinin tanıtım gösterimini geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdi. Lefkoşa Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen resepsiyonun ardından gösterimi yapılan

“Mücadele Kadınları” belgeselinde, Kıbrıs Türk kadınının hayatta olan 24 temsilcisi tanık olduğu mücadeleyi anlatıyor. Belgeselin araştırmasını ve yönetmenliğini Arslan Mengüç yaparken, belgeselin hazırlanmasında emeği geçen diğer isimler ise şöyle: “Müzik Mete Hatay, Seslendirme Hatice Tunga, Görüntü Yönetmeni Ozan Temiz, Kurgu Ekrem Günaydın, Jenerik Eraslan Yılmaz, Işık Burçin Canateş, Yapım Doç. Dr. Şule Aker.” Arslan Mengüç tanıtımda yaptığı konuşmada, belgeselde, milli mücadele yıllarındaki kadınların mücadelelerinin anlatıldığını ifade ederek, “Gerçeğe en yakın gerçeği kadınlardan alabileceği” düşüncesiyle bu belgeseli hazırladığını kaydetti. Mengüç, mücadele yıllarındaki kadınları gelecek nesillere aktarmak ve “eli öpülesi insanların” mücadelesini herkesin görmesi dinlemesi için bu belgeselin hazırlandığını ifade ederek, katkı koyan emek veren herkese teşekkür etti. Mengüç, “Kıbrıs Kadınları” isimli bir kitap hazırlandığını da belirterek, 3 ciltten oluşacak bu kitabın ilk cildinin 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde çıkacağını söyledi.

www.cypruszoom.com

29


tarih

KIBRIS’IN KAYIP TOPRAĞI A

Rauf Ersenal

ğustos ayında, bir süreden beri gitmek istediğim yere gittim. Yargı Edizer'in kazı başkanlığı yaptığı alanda kızgın güneşe aldırmadan yaklaşık iki saat inceleme yaptım. Gördüğüm manzara inanılmazdı. Çok büyük tahribata uğramasına karşılık, Helenistik-Roma dönemine ait olduğuna inandığım kayıp bir seramik atölyesini tüm hatlarıyla ilk kez görme fırsatı yakaladım. Uzun zamandan beri deneysel arkeoloji üzerine seramik alanında kendimce uğraş vermekteyim. Orada en çok merak ettiğim kullanılan kil malzemesinin niteliğiydi. İşlemeye hazır hale getirilmiş ama sebebini anlayamadığım nedenlerden (deprem veya baskın) dolayı binlerce yıl sonraya kadar kalmayı başaran kil yığını adeta hala işlemeye hazır haldeydi. Suyla karıştırarak hemen orada bir şekil vermek geldi içimden. Aşırı sıcaktan ve heyecandan bu isteğimi sonraya bıraktım. Benim için inanılmaz bir duyguydu çok iyi organize edilmiş bir mimariye sahip antik seramik atölyesinin tam üzerinde olmak. Kilin niteliğini inceledim.... Arkeolog Yargı Edizer'e ve Doğan Boransel'e detaylarıyla anlatma fırsatı buldum. Anlattıklarım karşısında onlar da heyecana kapıldı. Neden olmasındı? Çünkü önemli bir keşifle karşı karşıyaydık. Bu güne kadar ki Kıbrıs seramik sanatı hakkındaki ezberleri bozacak bulgular tam da ayaklarımızın altındaydı.

Kilin niteliğini inceledim.... Arkeolog Yargı Edizer'e ve Doğan Boransel'e detaylarıyla anlatma fırsatı buldum. Anlattıklarım karşısında onlar da heyecana kapıldı. Neden olmasındı? Çünkü önemli bir keşifle karşı karşıyaydık. Bu güne kadar ki Kıbrıs seramik sanatı hakkındaki ezberleri bozacak bulgular tam da ayaklarımızın altındaydı.

30 ZOOM

Çark ustalarının ki yaklaşık 20 kişinin çalıştığını tahmin ettiğim bölümde yerde yuvarlak halde duran işlemeye hazır kil vardı. Ama en ilginci, hemen yanında çarkta yüzeyi temizlenen amforadan arta kalan sıyrılmış kil parçacıkları hala duruyordu. Kil havuzları, çamuru işlenecek kıvama getirmek için nem alma ve yoğurma odasında pişmiş toprak paneller hala sapasağlamdı. Kil malzemesini karıştırma bölümü, Fırın ve fırından arta kalan küllerin döküldüğü yığın hala dün gibi karşımızdaydı. Fırında patlayan seramiklerin öğütülerek şamot olarak kullanılmak üzere oluşturulan yığın adeta birşeyler anlatıyordu.


BİNLERCE YIL ÖNCE FENİKELİLER'İN KIBRIS'A AYAK BASMASI KIBRISLILAR'IN YAŞAMINDA BİR DÖNÜM NOKTASIDIR. ÇÜNKÜ FENİKELİLER, UYGARLIKLAR ARASINDA KÖPRÜ KURMAYI BAŞARAN İLK TÜCCARLARDI. ÜRETİME DAYALI BİR TİCARET SEKTÖRÜNÜN GELİŞİMİNDE ÖNEMLİ ROL OYNAYAN FENİKELİLER, GELİŞMİŞ UYGARLIKLARDA ELDE ETTİKLERİ BİLGİ VE DENEYİMLERİ O ZAMANIN AZ GELİŞMİŞ TOPLULUKLARINA YANSITARAK GELİŞMELERİNİ SAĞLAMIŞLARDIR.

www.cypruszoom.com

31


tarih

O çağlarda maden son derece önemli bir ticaret malzemesi olduğundan ilk olarak bakırın keşfi Kıbrıs'ta gerçekleştirildi. O çağda son derece önemli olan bu malzemenin Akdeniz dünyasında dağıtımını ve ticaretini yapan fenikeliler sayesinde Kıbrıs Bakırı en önemli ticari emtia olarak kabul edildi. Doğudan getirilen kalay ile Kıbrıs bakırının karıştırarak tunç elde etmeyi de Fenikeliler başardı.

Lapta seramikleri oldukça ünlü seramiklerdir. Kıbrıs'ta tek sırlı seramik üretiminin yapıldığı yer Lapta'ydı bir zamanlar. Lapta seramiklerinin en belirgin özelliği, krem rengi seramik testilerin içi ve ağız kısmından omuza kadar akan yeşil bir sır maddesi ile kaplanmasıdır. Bakır oksitten rengini alan bu seramiklerin üretiminden binlerce yıl önce yani Arap Akınlarından önce deniz kıyısındaki Lambusa'da kurulu olan Antik Kentin seramik atölyeleri, Lapta Seramiklerinin serüvenine ışık tutacak cinstendi. Bugünkü Mare Monte otelin bulunduğu alanda gün ışığına çıkarılan bu atölyede bulunan işlemeye hazır kil malzemesi nereden getiriliyordu acaba? Daha önce hiç böyle bir malzeme ile karşılaşmamıştım. Binlerce yıl önce Fenikeliler'in Kıbrıs'a ayak basması Kıbrıslılar'ın yaşamında bir dönüm noktasıdır. Çünkü Fenikeliler, uygarlıklar arasında köprü kurmayı başaran ilk tüccarlardı. Üretime dayalı bir ticaret sektörünün gelişiminde önemli rol oynayan Fenikeliler, gelişmiş uygarlıklarda elde ettikleri bilgi ve deneyimleri o zamanın az gelişmiş topluluklarına yansıtarak gelişmelerini sağlamışlardır. Bunu yaparken kendileri de değerli gördükleri topraklarda imtiyazlar elde ederek koloniler kurmuşlardır. Bunlardan birisi de Kıbrıs Adası'dır. O çağlarda maden son derece önemli bir ticaret malzemesi olduğundan ilk olarak bakırın keşfi Kıbrıs'ta gerçekleştirildi. O çağda son derece önemli olan bu malzemenin Akdeniz dünyasında dağıtımını ve ticaretini yapan fenikeliler sayesinde Kıbrıs Bakırı en önemli ticari emtia olarak kabul edildi. Doğudan getirilen kalay ile Kıbrıs bakırının karıştırarak tunç elde etmeyi de Fenikeliler başardı. O çağa göre en yüksek ısıyı elde eden Fenikeliler metaller içerisinde en düşük derecede eriyen bakır ve

32 ZOOM

kalayı karıştırarak tuncu elde etmekle yeni bir çağın da başlamasını sağlamışlardı. Tunç, askeri alanda önemli bir üstünlük sağlayan bir malzemeydi. Fenikeliler madencilik alanında önemli mesafeler katederken, ticarette çok önemli yeri olan seramiklerin de gelişiminde önemli rol oynamışlardır. Kıbrıs'ın zeytin yağı, şarap, pekmez, balık ve benzeri ürünlerinin Akdeniz ticaretinde önemli emtialar olduğu bilinmektedir. Bunların sağlıklı bir şekilde, bozulmadan taşınmalarını sağlayacak sağlam seramik kapların yapımı çok önemliydi. Fenikeliler madencilik yanında kaliteli toprak üzerinde de uzmanlardı. Kıbrıs'ın en önemli ihraç malzemelerinden olan geç bronz çağı beyaz seramikleri çağın en kaliteli seramikleriydi ve Akdeniz dünyasında tercih edilen kaplardı. Kıbrıs toprağının çok kaliteli olduğunu keşfeden Fenikeliler sayesinde yerli halkın bunları seri olarak üretmesi ve ihraç edilmesi konusunda önemli mesafeler katedildi. Aradan geçen uzun yıllar ve yaşanan savaşlar ve diğer doğal afetler nedeniyle Fenikeliler'in kaynağını bildiği kaliteli kil ocaklarının yerleri zamanla unutulmuş ve yaklaşık bin yıla yakın hatta çok daha uzun bir süre bu ocakların insanlar tarafından kullanılmadığını düşünmekteyim. Çünkü bu kil malzemesi, bilinen Kıbrıs kilinin alışık olduğumuz görüntüsü ve niteliğinden çok farklıydı. Gören olsa bile bunun kaliteli bir seramiğin ham maddesi olduğunu anlayamayacak kadar farklı bir malzemedir. Bu kil öylesine kaliteli bir malzemedir ki, Helenistik ve Roma dönemlerinde döküm çamuru olarak da kullanıldığına inanmaktayım. Hiçbir katkı malzemesi olmadan deneyini yaptığım bu çamurdan olumlu sonuçlar elde ettim. Günümüzde kullanılan ve birçok karışımın belli oranlarda katılarak elde edildiği döküm çamurlarından son de-


rece farkı, tamamen içerisinde barındırdığı doğal maddelerle günümüzdeki döküm çamuruna adeta meydan okuyan nitelikte bir kil. Durum sadece bununla da sınırlı değil. Örneğin ülkemize yurt dışından ithal edilen ve seramik sanatçıları ile okullarda öğrencilerin kullandığı şamotlu çamurdan da daha üstün özelliklere sahip bir malzeme. Bu güne kadar adanın birçok yerinden aldığım kil numuneleri arasında en az çekilme bu kilde olmuştur. Kuruduğu zaman adeta kalıptan çıkmış boyutunu koruyacak büyüklükte bir kil... Son iki yüz yıldır tüm adada kullanılan killerden çok farklı olduğuna inandığım bu kil malzemesine hiçbir geleneksel malzemede rastlamadım. Örneğin büyük küplerde kullanılan malzeme kil, dağ kumu, elenmiş küçük tane çakılların karışımından oluşmaktadır. Bunu da hızlı küçülmeyi, kırılmayı, fırında dayanmayı ve kullanımda uzun ömürlü sağlamlığı elde etmesi için yaparlardı. Benim bahsettiğim kil ise çok farklı bir kil... Antik çağlarda kullanılan ve belli bir zaman sonra unutulan bir kil. Bu kili nasıl mı buldum? Bir sabah uyandım, birkaç saatlik uzun bir yola çıktım ve elimle koymuş gibi buldum. Kili bulduğum yere ulaşmak oldukça zor ve zahmet gerektiren bir doğa yapısına sahiptir. Binlerce yıl önceki teknoloji ve ulaşımın ilkelliğini dikkate alacak olursak, buradan seramik atölyelerine kili taşımak günler alan bir uğraşı gerektirirdi. Buradan örnek aldım, şekil verdim ve odun fırınında pişirdim. Tıpkı antik çağlarda uygu-

lanan pişirme tekniğiyle. Rüzgarlı günde 900 derece ve üzerine çıkan fırın ısısında pişen seramikler kırılmadıkları sürece binlerce yıl hiç bozulmadan durabilirler. Ertesi gün fırını açtığım zaman, ki bir seramikçinin en heyecan duyduğu andır bu... Çünkü nasıl bir sürprizle karşılaşacağınızı bilemezsiniz. Gördüğüm manzara bu güne kadar verdiğim emeklere değdiğini hissettirdi bana. Fırında tek bir fire yok ve en önemlisi deneyini yaptığım Fenike killerininden aldığım sonuçtur. Unutulmaya hatta yok olmaya başlayan Kıbrıs seramiklerinin yeniden hayat bulmasını sağlayacağına inandığım bu kil benim için de bir dönüm noktası olmuştur. Bundan sonra üreteceğim eserlerin daha da bir anlam kazanacağına inanıyorum. İşte, seramik fırınından arda kalan güzel hikaye. Sizlerle paylaşmak istedim bu heyecanı. Çünkü bu ülke insanı güzel şeylere layıktır tıpkı binlerce yıl önce bu topraklarda acılarıyla, tatlılarıyla yaşamış atalarımız gibi... Umarım, Lambusa Krallığı antik seramik atölyeleri yanında inşaatı devam eden dev turistik otelin işletmecileri bu önemli yeri ilgi turizmine çevirerek, hem kendileri, hem de ülkemiz kazanır. Orada her yıl düzenleyecekleri geleneksel seramik festivali sayesinde yurt dışından birçok sanatçının ülkemize akın akın gelmesini sağlayacaktır diye düşünüyorum.

www.cypruszoom.com

33


röportaj

"KIBRIS

BİZİM İÇİN ÇOK ÖZEL" ↘

HER GEÇEN YIL DAHADA BÜYÜYEN YAPISI İLE KUZEY KIBRIS'IN EN KÖKLÜ ŞİRKETLERİNDEN BİRİ OLARAK DİKKAT ÇEKİYOR. PEPSİ GİBİ BİR DÜNYA MARKASINI KIBRIS'TA ÜRETEN ŞİRKET, AYNI ZAMANDA TÜRKİYE'DEN ÜLKEMİZE YATIRIM YAPAN İLK TÜRK ŞİRKETİ ÜNVANINA DA SAHİP...

T

ürkiye’nin en büyük salça, ketçap ve meyve suyu üreticisi Tamek Holding ve Ektam Kıbrıs Ltd Başkan vekili geçtiğimiz ay Kıbrıs'taydı. Kuzey Kıbrıs'ın kuruluşunun 30. yılında Ada'ya gelen Tamek Holding ve Ektam Kıbrıs Ltd. Başkan Vekili Güngör Sipahioğlu, bu süre içinde bir dizi ziyarette bulundu. Randevu talebimizi kırmayan Güngör Sipahioğlu, şirketin Lefkoşa'daki merkezinde ZOOM Dergi Grubu'nun sorularını yanıtladı. Dünyanın en büyük markalarından biri olan Pepsi' nin üretimini ülkemizde yaparak, dünyanın tanımadığı ülkemize, önemli bir katkı koyan şirket, her yıl büyüyen cirosu ile de dikkat çekiyor. Kıbrıs'a yapılan yatırımın hikayesini bizimle paylaşan Sipahioğlu, bu konuda asla pişmanlık duymadıklarının altını çiziyor.

pahalı. İlk zamanlar personel bile bulamıyorduk. Biz o şartlarda çalışmaya başladık. Şu an Kıbrıs'ta 230 kişi çalışıyor. Köprülü köyünde üçüncü nesil bizde çalışıyor. O köye gittiğimizde o insanların yüzündeki sevinci görüyorum ve hiç kapamayı düşünmüyorum fabrikayı. Herşey para kazanmak değil. Sevgi saygı çok önemli şeyler. Yani biz gönül verdik buraya. Bize de bir el verilsin istiyoruz.

Milyonlarca TL'yi bulan cirosu ile dikkat çeken şirket, ülkemiz açısından da farklı bir yere sahip. "Türkiye'den ülkemize yapılan ilk yatırım" olma ünvanını taşıyan şirket, 2011 yılında ödediği vergi ile de Kuzey Kıbrıs vergi şampiyonu.

Nasıl olacak? Bizden Almanya'ya su istiyorlar. Neden olmasın. Dünyanın her yerinde örnekleri var.

Türkiye’de kaç fabrikanız var? Türkiye'de Tamek olarak fabrikalarımız var. 56 senelik bir kuruluşuz. Konserve, gıda ve meyva suları üretiyoruz. Pepsi'nin franchise'ını aldık. 42 senedir dünyada ilk kez bundle olarak bize verildi. İlk önce İstanbul, sonra Ankara. Ondan sonra Adana ve bütün Türkiye geldi. 2002 senesine kadar frençayzını tuttuk. Sonra bizim dağıtımımızı yaptılar. Birlikte çalıştık. Bir aralık Amerika'da yapılan bir toplantıda "Biz Kıbrıs'ı istiyoruz" dedim. Aman dediler nasıl olur kabul edilmemiş bir ülke ambargolu. Vereceksiniz dedim, eşimle birlikte ve baskı yaptık. Ve buraya franchise aldık. Yani ambargoyu deldik. Amerikan şirketi olarak burdayız. Burada üretim nasıl gerçekleşiyor? Konsantreyi alıyoruz Kıbrıs'ta şişeliyoruz. Bizden başka da kimse yapamaz. İlk ambargo delen kuruluşuz. Biz özel birşey bekliyoruz hükümetten. Adana'da, İstanbul'da, Ankara'da fabrikalarımız var. İstesek oralardan şişeler getirirdik. Kıbrıs'ta işçilik

34 ZOOM

Ne gibi mesela? Ülkeden üretim yapan firmaların korunması gerektiğine inanıyorum. Tüm dünyada böyle. Üretimi teşvik için gerekli olan da bu. Türkiye'deki pazar payınız nedir? Şu an soft dirink'te yüzde 19, gıdamız ve ihracatlar hariç. Çok fazla ihracatımız var. İnşallah buradan da yapacağız.

Su pazarına en son giren Tamsu. Şu an pazar payınız nedir? Çok başarılı bir proje oldu. Halkın çok beğendiği ve sevip istedikleri bir su. İçerisinde hiçbir katkı maddesi yok. Suyun çıktığı yer muazzam, nefis bir yer. Bizim farkımız bu zaten. 55 senedir bize bu kadar güvenilmesinin nedeni, Tamek olarak katkı maddelerinden uzak durmamız. Piyasada ilk domatezi biz alırız, üreticiye parasını önceden veririz. Adamlarımız bekler önce biz alırız. En iyi kalitede. Çürümüş küflenmiş bozulmuş almayız. Az, öz, dürüst iş yaparsan, işine hiçbir zaman birşey olmaz, bizim görüşümüz budur. Şimdi çocuk mamalarına girmeyi istiyorum. Pusetteki bebeğe karışık meyve özleri. Hazır çorba çıkaracağız toz değil pişmiş olacak. Isıtıp içilebilecek. Hepsi sağlıklı ambalajda sağlıklı gıdalar olacak. Ektam Kıbrıs Ltd çok büyük sosyal projelere imza attı, buna devam edecek mi? Etmek istiyoruz. Spora çok yatırım yaptık. "Lefkoşa Surlariçi Yaylaştırma Projesi'nin" sponsörlüğünü yaptık.


Tamek Holding ve Ektam Kıbrıs Limited Başkan Vekili Güngör Sipahioğlu

www.cypruszoom.com

35


röportaj

Neden fabrika Köprülü Köyü'nde? Su olduğu için şu an fabrikanın olduğu yeri seçtim. Pepsi'de su çok önemlidir. Dünyanın en kaliteli Pepsi'si bizde üretiliyor. Kıbrıs ekonomisine katkınız nedir? 2011'de en yüksek vergiyi verdik. Bu yıl yatırım yaptık makineleri yeniledik. 212 personelin, 207'si Kıbrıslı, diğerleri çalışma izinli. Personelin yüzde 98'i Kıbrıslı. Katma değerimiz devlete yıllık 2,5 milyon TL. Bu rakam aşağı inmiyor, üste çıkıyor. Büyüme olarak 2011-2012, 4 milyon TL yatırım yapılmış, 2012-2013'de 5 milyon TL yatırım yapılmış. Toplamda 40 milyonun üzerinde yatırım yapılmış. Bu sadece tesislere yapılan yatırım. Aktiflerde de her yıl yüzde 20-25 büyüyen bir firma. Her yıl yüzde 15 artışlı personel istihdamı yapılıyor. Üretimin artması ile istihdam sayısı daha da artabilir. Çift vardiyaya da dönebilir. Bu Kıbrıs şartlarında müthiş bir olay. Bu ekonomik yapıda bir şirketin, hem istihdam yönünden büyümesi, hem de ekonomik anlamda aktifleri ile büyümesi çok sağlıklı bir yapı anlamına gelir. Kıbrıs pazarında, toplamda tüm portföy olarak yüzde 27 büyümemiz var. Bizim ürünlerin diğer markalardan bir özelliği var biz şeker kullanıyoruz. Glikoz şurubu değil. Yani her şeyden önce sağlığı düşünüyoruz. Fiyatımız biraz pahalı olsun, ama sağlıklı olsun. Şirket bünyesinde üretilen dağıtılan birden fazla ürün var. Bunların hepsinin yeri ayrı. Hangisi ön plana çıkıyor? Sürekli Kıbrıs'taki satışları takip ediyoruz. Bizim ürün gruplarına baktığımızda, ürettiğimiz ürünler var. Meşrubatları buna dahil edebiliriz. İthal ettiğimiz ürünler var. Tamek portföyümüz var. Lipton grubumuz var. Kızılay sodamız var. Ve büyüyen genç üyemiz suyumuz var. Bir sene içerisinde şu anda 55 tane su firması içerisinde pazar payı olarak ilk üç içerisinde yer almaktayız. Burada Ektam'ın pazardaki dağıtım gücünün sevilmesinin, güvenilmesinin çok büyük önemi var tabii. Sürekli trendleri takip ediyoruz, alışkanlıkları takip ediyoruz. Ve bu alışkanlıklara göre aksiyon arıyoruz. Bizim burada yaptığımız pazarlama çalışmalarının şöyle bir önemi var. Burada kazandığımızı burada harcıyoruz. En önemlisi de bu zaten. Sadece spor alanında değil, kültürel, spor, öğrenci bursları, yaptığımız kampanyalar yani kazancımızı buradaki ekonomi yanında sosyal alanda da kullanıyoruz. Lefkoşa Surlariçi Yayalaştırma Projesi ve benzeri etkinliklere de destek oluyoruz. Güney ile Kuzey arasındaki birleşmeye nasıl bakıyorsunuz? Çok iyi olur. Ben kavgaya karşıyım. Emin olun ki halkları bıraksalar kaynaşacaklar, karşılıklı iş yapacaklar. Güney'de de Pepsi dolumu varmı? Güney'de de bar tesisleri var, ama ekonomik krizden dolayı kapattı. Bu işin sezonu var, ölü dönemi var. Biz meyve suyuyla kapatıyoruz arayı. Kıbrıs'ta sanayi çok zayıf. Piyasanın canlandırılması lazım. "Burada Ektam'ın pazardaki dağıtım gücünün sevilmesinin, güvenilmesinin çok büyük önemi var tabii. Sürekli trendleri takip ediyoruz, alışkanlıkları takip ediyoruz. Ve bu alışkanlıklara göre aksiyon arıyoruz. Bizim burada yaptığımız pazarlama çalışmalarının şöyle bir önemi var. Burada kazandığımızı burada harcıyoruz. En önemlisi de bu zaten."

36 ZOOM


ARŞİVDEN

spontan

F

otoğraf çok uzun süredir arşivimde, ne dergide kullanmak, ne de farklı bir yerde yayınlanmak kısmet olmadı. Girne'de belediyenin düzenlediği bir organizasyon içinde yer alan etkinlikte, havuzlu çembere mum yakılıp bırakılmıştı. "Ortak bir Kıbrıs" dilekleri için yakılan mumların amacı; fotoğraftan daha güzeldi. Uzun uğraşlarım sonucunda bu kare ortaya çıktı. Eminim bu sayfayı gören fotoğraf tutkunları, orada olmadıkları için üzülmüştür. Belli mi olur belki bu görüntü, böyle bir etkinliğin tekrarlanmasına sebep olur.

FOTOĞRAF: BİROL BEBEK

www.cypruszoom.com

37


mekan

"Wiski JOHNNIE WALKER BLACK LABEL olunca, mezeyle de, yemekle de içilir"

"KIBRIS, DÜNYADA MEZE VE YEMEKLERLE WİSKİ İÇİLEN BELKİ DE TEK YERDİR. BEN DE ŞAHSEN MEZE VE YEMEKLERLE WİSKİYİ BAĞDAŞTIRIRIM. ZATEN HEP DERİM, ET VE MEZELER GELDİĞİ SÜRECE 2 GÜN İÇERİM. BİYER'DE JOHNNIE WALKER BLACK LABEL TÜKETIMI, WİSKİLER ARASINDA AÇIK ARA ÖNDEDİR. 10 ŞİŞE JOHNNIE WALKER BLACK LABEL İÇİLİYORSA, DİĞER WİSKİLERİN TOPLAMI 10 ŞİŞEYI BULMAZ...

D

ereboyu'nun adı ile müsemma işletmesi Biyer; Restoran-cafe-bar-taverna, kısaca yiyip-içip eğleneceğiniz; hatta iddia ediyorum ki bunu yapabileceğiniz en özel mekanlardan biri. Geçtimiz ay "Johnnie Walker ile çok özel yerler" temalı yazı dizimizin yeni rotası Biyer Restaurant'tı. Dereboyu'nun en eski mekanlarından biri olan Biyer'de, genç yaşına rağmen işletmeciliğin kitabını yazacak bir isimle; işletmenin sahibi Ahmet Gürel ile buluştuk. Aslında aynı konu hakkında ikinci kez bir aradaydık. İlk buluşmada son anda gelen bir haber nedeniyle, mekan çekimlerini tek başımıza yapmak zorunda kalmıştık.

38 ZOOM

Bu kez buluşma garanti. Öğle saatinde restoran bölümündeyiz. Konumuz, mekan, içki, kendisi, Kıbrıs. Aslına bakarsanız, içkili buluşmaların adresi belli olmayan sohbetleri desek daha doğru olacak. Kısa sürede mezelerle donatılan masamız, o kadar güzel görünüyor ki; vakit erken olsa da, bir tek atmak şart oluyor. Antalyalı Mustafa’nın; ondan önce Küçük Kaymaklı' nın eski futbolcularından Arif'in yeri olarak bilinen mekan, küçük bir yerden, bugün cumhurbaşkanından, eliçisine, AB temsilcisinden, memuruna kadar her kesimden müdavime sahip.


Dereboyu'nun en gözde mekanı Biyer Restaurant'ın sahibi Ahmet Gürel, insanların wiski içerken, bilerek, markanın ismiyle telaffuz etmelerinin anlamlı olduğuna dikkat çekiyor.

www.cypruszoom.com

39


2001 yılında Ahmet Gürel'in aldığı mekan, şimdilerde kafe'si, restoranı ile muhteşem "Bi yer" olarak dikkat çekiyor. Masamızda önümüzde duran bardağımızda, uzmanların tarifi ile lüksün rengi bizi içine çekiyor. İskoçların bu eşsiz icadından bir yudum alıp gündüz gündüz, keyfin çarkını döndürüyoruz. Daha önce ağırlıklı olarak gençlerin uğrak yeri olan mekanın bugün ki halini alması zaman almış. Ama sonuç ortada, Mekana kafe'si yüzünden gelenler, bugün evlenip daha ağır takılıyorlar, yani yeni adresleri yine Biyer ama, bu kez restoran bölümü. Kıbrıs'ta başarı, işin başında kendinizin olmasına bağlanır. Ahmet Gürel de onlardan. "Biz her zaman işin başında olduk, şimdi de öyle." diyen Gürel, "Kafe'de evlenip gidenler, bir müddet kopuyor, sonra Biyer Restaurant bölümüne geliyorlar. Kemikleşmiş bir müşterimiz var eklenen oluyor, çıkan oluyor, ama sektörün lokomotiflerinden biriyiz" diyor. Sohbet güzel ama gözümüz masadakilerde, bir yudum Johnnie Walker Black Label'dan yudumlayıp devam ediyoruz. "İnsan Profili değişiyor peki yemekler, mezeler" "Çoğu yemeğimiz Kıbrıs'a özgü, Türk ve dünya mutfağından yemeklerde var. Bilinen istenen artık klasikleşmiş

40 ZOOM

"Kıbrıs'ın en zengin balık mezeleri ve en taze balık çeşitleri ile Balık restoranlarının bile önünde gidiyoruz." diyen Gürel, müşterilerin talepleri üzerine balık çeşitlerini de menüye eklediğini kaydediyor.

diyeceğim mezelerimiz var, zaten bu mevsime göre değişen yenilenen mezeler de oluyor. "Balık nereden çıktı, balık menünüz de var" Balık serüvenimiz müşterilerimiz yönlendirmesiyle oldu. Gelen müşterilerimiz iyi balık yiyemiyoruz, Girne'de bulamıyoruz diyordu. 'Etiniz, mezeleriniz çok güzel, bir de balık yapsanız çok güzel olacak' diye diye bizi bu yola ittiler. Bahçe bölümümüzü açınca, zaten konsept, mutfak oluşmuştu. Balık menümüz için ayrı bir mutfak kurduk, ustası, mangalı, mutfağı ayrı. Tamamen ayrı üretiliyor. Sarıyer'den balık konusunda isim yapmış çok özel bir usta getirdik. Orada 4-5 mekanın bütün ekibini yetiştirmiş bir usta. Özellikle balık konusunda çok iddialıyız. Bütün ürünlerimizi olması gereken yerden getiriyoruz. Bugün Ada'da lagos ve çinekop gibi balıkları bulamazsınız. Biz bulduk ve bunu devamını getiriyoruz. Üstelik bu konudaki geri dönüşler bizi çok mutlu ediyor. Daha birkaç gün önce, İstanbul'dan müşterimiz vardı burada. Balık yediler, gelip beni tebrik ettiler. İstanbul'dan gelip, üstelik Lefkoşa'da balık yiyeceğim ve bu kadar güzel olacak. En lüks, en güzel yerlerde ye-


mekan Balık menüsü konusunda iddialı olduklarının altını çizen Ahmet Gürel, ustasından, mutfağına kadar balık bölümünün farklı bir ekiple çalıştığını belirtiyor..

Havaların soğuması ile birlikte yakılmaya başlanan şömine, mekana farklı bir hava katıyor.

www.cypruszoom.com

41


mekan

diğim balığın tadını burada bulacağım, üstelik İstanbul'la içkiyle birlikte yarı fiyatına diyor. "Johnnie Walker açık ara önde" Sohbetin en derin yeri burası. Dünya tartışsın, biz nasıl keyif alıyorsak öyle yapıyoruz. Kıbrıslı'nın farkı da bu olsa gerek. "Meze ve yemek ile wiski içilir mi" diye soranlara cevap; "evet Kıbrıs'ta içiliyor. Genelde Kıbrıs insanı, dünyada bu anlamda sanırım tekdir. Meyhanede meze yanında 2 şişe wiski içer. Hem de en kalitelisini içmek ister. Wiski de son dönemde Johnnie Walker Black Label açık ara önde gidiyor. Eğer 10 şişe Johnnie Walker Black Label satıyorsam, diğer markaların toplamı 10 şişeyi bulmuyor. Wiskiyi bilerek isti-

42 ZOOM

yorlar. Tabii burada fiyatı da önemli. Bugün bu fiyata dünyanın hiçbir yerinde Black Label içemiyorsunuz. 'Nasıl olsa fiyatı uygun, neden en iyisini içmiyoruz' diye düşünüyorlar bence. Sizce de mantıklı değil mi? "Sizin tercihiniz ne?" Wiski içerim. Tercihim, Johnnie Walker Black Label. Rengi, tadı, aroması, beni cezbediyor. Wiski ile alakalı birçok sunuma, eğitime gittim, bu tamamen zevk meselesi, Kıbrıs'ta yemekte wiski içilmesi de aynı zaten. Önerilen değildir ama, herkes nasıl istiyorsa öyle içmelidir diye bir detay var. Buzlu, sek, kola ile içebilirsiniz, nasıl zevk alıyorsanız, nasıl içmekten mutluysanız öyle için.


Bana sorarsanız bende wiskiyi güzel mezelerle bağdaştırırım. Hatta her zaman şunu söylerim, 'meze ve et geldiği sürece 2 gün hiç durmadan içerim' derim. Alışkanlıklar da önemli. Müşteriler Johnnie Walker Black Label'i bilerek istiyor. Tadını beğendiği için bence. İnsanlar güvendiği, kalitesini bildiği markaları almak istiyor. Reklam ve iyi pazarlama önemli, insanlar

içeri girdiklerinde her masada Black Label görünce, Black Label sipariş ediyor. Zaten wiski içeceksen de Johnnie Walker Black Label'ı; yani wiskinin en iyisini içeceksin. Mevzu derin, masada yemekler, bardakta wiskinin kralı bizi bekliyor. İzninizle şimdi sıra bizde; SAĞLIĞINIZA...

www.cypruszoom.com

43


haber

L

imasol Türk Kooperatif Bankası’nın yan kuruluşu olan Limasol Sosyal Sorumluluk Kurumu bir yılı aşkın bir süredir çocukların öz güvenlerini kuvvetlendirmek ve iletişim becerilerini geliştirmek için farklı projeler geliştiriyor ve uyguluyor. - Çocuklara kitap sevgisini aşılamak için çocuklar yazarlarla tanıştırıyor. - Sınıfa sanatı ve sanatçıları yaşıyor ve “yaratıcı okuma” çalışmaları yürütülüyor. - Çocukları sanat evlerine ve sergilere götürüp atölye çalışmaları yaptırılıyor. - İlkokul öğretmenlerine yönelik eğitici konferanslar düzenliyor ve - Çocuk tiyatrosuna destek veriliyor. Bu çalışmaların yanı sıra 2013 Ağustos ayında LSS, KKTC Cimnastik Federasyonu ile bir işbirliğine girmiş. Amaç çocukları sporla yakınlaştırmak ve böylece çocukların özgüvenlerini kuvvetlendirip, mücadeleci ruhlarını geliştirmek.

sızoğlu, ilkokul çocuklarına cimnastik konusunda bilgiler aktarıyor ve tüm spor dallarının anası olarak bilinen cimnastik hakkında uygulamalı çalışmalar yaptırıyor. Bu etkinlikler çerçevesinde KKTC Cimnastik Federasyonu’na devam eden küçük cimnastikçiler de arkadaşlarına eğlenceli gösteriler sunuyorlar. Bir yıl boyunca farklı ilkokullarda devam edecek çalışma çerçevesinde şu ana kadar Gelibolu İlkokulu ve 9 Eylül İlkokulu’ndan 200 öğrenciye eğitim verildi. Eğitimin en ilgi çeken yönlerinden biri de federasyonda eğitim alan küçük cimnastikçilerin gösterileri oluyor. w Öte yandan LSS’ninbir yılı aşkın bir zamandır devam eden ve yine ilkokul öğrencilerini hedef alan “yaratıcı okuma” çalışmaları da eş zamanlı olarak devam ediyor.

Cimnastik ilkokul öğrencileriyle buluşturuluyor Limasol Sosyal Sorumluluk Kurumu ve KKTC Cimnastik Federasyonu işbirliğinde ilkokul çağındaki çocukların cimnastik konusundaki bilgilerini ve farkındalıklarını artırmak amacıyla yaratıcı eğitim etkinlikleri düzenleniyor. İlkokulları ziyaret eden LSS ekibi ve cimnastik eğitmeni Antrenör Hasan Sap-

BU SAATLERİ ARASTA'DA BULABİLİR SİNİZ..

Y

Bu bir reklamdır

ılbaşında sevdiklerinize ne hediye alacaksınız diye uzun uzun düşünmenize gerek yok. Lefkoşa'da Arasta Çarşısı dünyada bir başka yerde birarada bulamayacağınız güzellikte saatleri biraraya getirdi. Saygın Kuyumculuk’ta satın alabileceğiniz bu saatler malesef oraijinal değil, ancak saatlerin içi dışı, yapanların bile hayranlık duyacağı kadar kusursuz olarak taklit edilmiş. Üstelik daha da ileri gidilip garanti bile verilmiş. Üstelik gerçeğinden ayırt edemeyeceğiniz saatlerin fiyatları da inanamayacağınız kadar uygun. Saygın Kuyumculuk Lefkoşa Arasta Çarşısı’nda. 0392 229 1361

44

ZOOM



haber

MERİT PARK HOTEL

DÜNYACA ÜNLÜ TAVLA USTALARINI AĞIRLADI

G

Farklı ketagorilerde toplamda 70 bin euro’yu aşan para ödülünün verildiği turnuvanın şampiyonu, Japon Michihito Kageyama’yı 19-4’lük skorla yenen Rus Sergey Erokhin oldu.

irne Merit Park Hotel, dünyanın sayılı turnuvaları arasında yeri almak adına önemli bir organizasyona ev sahipliği yaptı. Dünya Tavla Federasyonu (WBF) iş birliğiyle gerçekleştirilen şampiyona kapsamında, 21 ülkeden toplam 134 oyuncu Ada'ya geldi. Gelen isimler arasında; 2009 yılında dünya şampiyonu olan ve halen dünyanın 2 numaralı oyuncusu Japon Masayuki Mochizuki'nin de olduğu tavla ustaları, 5 gün boyunca çekişmeli maçlar yaptılar. Şampiyon Rus Erokhin Farklı ketagorilerde toplamda 70 bin euro’yu aşan para ödülünün verildiği turnuvanın şampiyonu, Japon Michihito Kageyama’yı 19-4’lük skorla yenen Rus Sergey Erokhin oldu.

46 ZOOM

2009'da dünya şampiyonu ve halen dünyanın 2 numaralı devi olan Japon Masayuki Mochizuki’nin, tavla üzerine verdiği "Ending Game" adlı seminer ise, karar verme ve risk alma konularında tavlaseverlerden büyük ilgi gördü. KKTC’nin tanıtımı için önemli Merit Park Hotel’in Avrupa’da hatta dünyada önemli bir "Tavla turnuvaları merkezi" olmasını hedeflediklerini belirten Merit Park Hotel Genel Koordinatörü Aydoğan Turay, “Bizler bu işe başlarken biraz da iddialı olmak adına WBF (Dünya Tavla Federasyonu) ile anlaşarak uluslararası arenaya dahil olduk. Bu turnuvalarda işletme olarak öncelikli hedefimiz kurumsal prestijimizdir, gelir elde etmek gibi bir düşüncemiz olmamıştır” dedi. İlk kez düzenlenmesi nedeniyle turnuvanın kendileri için çok büyük önem arz ettiğini belirten Turay; “Bu turnuva bizim için önemliydi. Zira uluslararası bir organizasyonda yapılacak bir hatanın telafisinin, geri dönüşünün olmayacağı muhakkaktır. Ancak, ilk turnuva olmasına ve yeterli reklam yapılamamasına rağmen 21 ülkeden 134 kişinin gelmesi ve katılımcıların organizasyondan, verilen hizmetten memnuniyetlerini tekrar tekrar iletmeleri bizleri gerçekten sevindirdi. İleride yapılacak bu tür organizasyonlar için cesaretlendirdi. Bu tür turnuvaların, Kuzey Kıbrıs'ın tanıtımı ve turizmi açısından büyük bir şans olduğunu düşünüyorum. " dedi.


Soner Olgun ile her telden

M

erit Park Hotel’de canlı performanslarına devam eden Soner Olgun, hayranlarına yine keyifli geceler yaşatmaya devam ediyor. Konserlerinde Cem Karaca’dan şarkılar seslendiren Olgun, diğer etkinliklerinde olduğu gibi Ahmet Kaya’dan parçalar okumadan geçmiyor. Kaya’nın “Kum Gibi”, “Nereden Bileceksiniz” ve “Kafama Sıkar Giderim” şarkılarını seslendiren Olgun, Merit Park Hotel misafirleri tarafından uzun süre alkışlandı. Gelen istek parçalarını da geri çevirmeyen sanatçıya, söylediği ‘’Fidayda’’, ‘’Misket’’ ve ‘’Ankara’nın Bağları’’ şarkılarında Merit Park Hotel misafirleri ayaktaydı. ‘’Lorke’’; ‘’Kara Üzüm Habbesi’’ ve ‘’Düğün Alayı’’nda konuklar halayları ile Olgun’a eşlik ettiler. Farklı tarzları şarkıları programı içinde seslendiren sanatçı, performansı ile dikkatleri üzerine çekmeye devam ediyor...

Ustanın “ hali başka

Kuzey’in Oğlu” Volkan geçtiğimiz ay Merit Park Hotel’deydi. Hayranları ile birlikte Kuzey Kıbrıs'ın 30. Kuruluş yıl dönümünü de kutlayan Konak, söylediği türküler kadar espirileriyle de keyifli saatler yaşattı. Sahnede okuduğu şiirlerle de büyük alkış alan Konak, kendisine şarkıların ve türkülerin yetmediğini “O yüzden şiire dalıyorum. Şarkılar yetmediğinde şiirler benim imdat frenim” dedi. Bir kaç yıl sonra müzik hayatını frenleyeceğini belirten sanatçı, atraksiyonlarla yürümektense frene basmayı tercih edeceği-

ni söyledi. “Maddi ve manevi anlamda doyduğumda bunu gerçekleştireceğim. Kitap yazarım, köşe yazarlığı yaparım, ama bu tempoda çalışmayacağım. Çünkü tekrara giriyorsun” dedi. Volkan Konak’ı izlemeye gelenler arasında Türk Yıldızları’nın pilotları da vardı. Türk Hava Kuvvetlerinin akrobasi ekibi Solo Türk’ün bir şapkasını ve t-shirt’inin hediye edildiği Konak, “Siz de bizim gibi delisiniz. Yoksa yapılacak iş değil” dedi. Konak, konserini “Çav Bela” ile sonlandırdı. Merit Park misafirleri Volkan Konak ile unutulmaz bir gece yaşadı.

www.cypruszoom.com

47


Podyumun sihirbazı Abdullah Öztoprak’ın

ÂLÂ Sofrası Y

eni yıla evinde girecekler için ÂLÂ bir sofra önerisi almak istedik ve Kıbrıslı Türk moda tasarımcısı Abdullah Öztoprak’ın sofrasına konuk olduk. Ünlü moda tasarımcımız meğer podyum ile mutfak arasında müthiş bir bağ kuruyormuş. Bir yandan yemekleri yaparken bir yandan da anlatıyor. Şaşırmamak gerek çünkü sebzeleri de tıpkı kumaş gibi verev kesiyor. Tavaya tencereye malzemeleri atarken, renk uyumuna da dikkat ediyor. Tıpkı pişmiş bir yemeğin tadını dilinin ucunda önceden hissediyormuş gibi malzemelerin birbiri ile uyumunu sezinliyor. İyi bir mutfağın, iyi bir tasarım gerektirdiğine inanıyor. Ve ekliyor: “Yemeğin muhteviyatını içeriğini doğru kurgulamak gerekiyor. Dikişte olduğu gibi veya moda tasarımında olduğu gibi, nasıl ki kumaşları hangi tüllerle kombinlersen veya bir danteli nasıl parçalayıp bedenin nerelerine yerleştirirsen iş kendini daha çok gösterir, yemeğin içeriğiyle ilgili de hissinize dayalı olarak gerekli malzemeleri ne miktarda ve nelerle birlikte kullandığınızı bilmeniz gerekir. Dolayısıyla iyi yemekler her zaman iyi bir tasarım ve kurgu zekası gerektiriyor. Tabii bir takım yemekler yerleşiktir. Nedir bunlar dolmadır, pilavdır vs. Şimdi önemli olan alışılmış bazı malzemeleri farklı kombinlerle biraraya getirmektir. Aynen dikişte olduğu gibi kostümün gustosu ruhu olduğu takdirde başarılı olur. Yani bir ruh taşımalı. Yemeği de yapan kişi o yemeğe bir ruh, bir gusto katıyor. Ben de iddia demeyeyim ama hissini seviyorum yemek konusunun. Yani

48 ZOOM

işidir. Bu bence insanlar olarak çözemediğimiz beynimizin bir çalışma şeklidir. Çok zorlarsanız bunları görüyorsunuz. Bu da bir görme ve hissetme şeklidir. Siz o yemeğin pişmiş halini önceden hissederek bunu söylersiniz.” Doğrusunu söylemek gerekirse yemek ile moda tasarımı arasında müthiş bir bağ olabileceğinin algısına Abdullah Öztoprak sayesinde varıyoruz.

birtakım baharatların biraraya geldiğinde oluşturduğu tadı hoşuma gidiyor. Belleğe, bilinçaltına gittiğimiz zaman ise yemekte, önemli olan siz ocağın önüne gittiğinizde hangi malzemelerin biraraya geldiğinde dilinizin ucunda hangi tadı getirebileceğini tahmin edebilmeniz. Bu gerçekten bir his

Abdullah Öztoprak bize alışılmışın dışında birkaç yemek sunuyor. Özellikle tavuk ciğeri konusunda oldukça iddialı. Önce zeytinyağına sebzeleri; havucu ve kabağı atıyor, sonra soğanları ve lahanayı ekliyor. Bunların bir kıvama geldiğini hissettiğinde üzerine ciğeri atıyor. Ciğer hafif solmaya başlayınca da püskürterek yarım şişe sodayı üzerine ekliyor. Kapağını kapatıyor. Hem sebze suyunu salmaya başlıyor hem de soda ciğeri şişiriyor. Pul biber, kişniş tohumu, kekik, pişmesine yakın da soya sosu katıyor. “Tavuk ciğeri yapmayı seviyorum. Bol sodalı olarak pişiriyorum. Bizim için etten öte bol yeşilliğin bir nimet olduğunu düşünüyorum. Kırmızı et veya beyaz etle doğru şekilde yeşillikleri kullandığımız zaman yeşillikler anlam kazandırır” diyor. Evinde denemek isteyenler için malzemeleri verelim: - 1 kilo tavuk ciğeri - ¼ büyüklüğünde sarma lahana - Yeşil ve sarı kapya biberi - Soğan - Kekik - Kişniş tohumu


- Doğranmış kereviz dalları - Yarım şişe soda - Soya sosu - Nar ekşisi - 2 yemek kaşığı zeytinyağı - Birkaç diş doğranmış sarmısak - Küçük kabaklar (verev kesilmiş olarak ve kabuğunu soymadan) -Havuç (diyagonal kesilmiş şekilde)

--Ardından hellimli bulgur pilavına geçiyor. Bildiğimiz bulgur pilavı değil bu, sebzeli, hellimli ve nar ekşili. İtiraf edeyim ki tadının bu kadar güzel ola-

bileceğini tahmin edememiştim. “Mesela bulgur pilavının biz Kıbrıslı Türkler için hellimle kullanımı çok önemlidir. Çünkü tarhanamız bana göre eşsiz bir çorbadır. Tarhana çorbasını da esas kupon haline sokan içine katılmış kızartılmış hellimlerdir. Yani bunun sulusu bu kadar güzel olabiliyorsa, kuru hali neden güzel olmasın. Pilavın içine hellim kızartarak koydum, çok güzel oldu. Ancak tek renkliliktense görsel olarak tabakta da hitabı güçlendirmek için renkli biberler kullanılabilir” diyerek tavsiyelerini veriyor. Önce tüm sebzeleri zeytinyağında biraz kızarttı. Sonra küçük bir bardak kalın bulguru atıp karıştırdı. Biraz kızardığını hissettikten sonra içine biraz nar ekşisi ekledi. Yine içine kırmızı biber, pul biber koydu. Ardından bire iki sisteminde, ikinin biraz azında su koyarak ılık ateşte pişirdi. Bulgur pilavının malzemeleri: - Kerevizin yaprakları - Kişniş (golyandro) - Küp küp doğranmış hellim

- Kırmızı ve sarı biberler - Zeytinyağı “Kerevizin hem dalını hem yapraklarını brokoli ile haşlayarak sirkeli sarımsaklı, zeytinyağlı ve limonlu kullandığınız zaman harika olur. Nar ekşisini çok sevmeme rağmen kullanmıyorum burada çünkü rengini bozar”. Tropikal meyvelerden benim de en sevdiklerim arasında bulunan “guava” meyvesinin yemekte kullanılabileceğini söyleseler inanmazdım. Abdullah Öztoprak’ın ZOOM okurları için pişirdiği tavuğun final sahnesinde "guava" yer aldı.

www.cypruszoom.com

49


İşte o meşhur tavuk yemeği: “4 parça tavuk göğsünü verev biçimde kesiyoruz. Zeytinyağına önce havuçları atıp ardından tavuğu koyuyoruz. Bunun içine iri iri doğranmış mantarlar katıyoruz. Tek tip biber kullanıyoruz. Taze soğanın yeşil yapraklarını koyduk. İnce dallar halinde kesilmiş havuç koyuyoruz. Taze kişniş yaprakları ve tohumu koyuyoruz. Sarmısak tabii ki. Tarçın dalları koyuyoruz. Karanfil atıyoruz. Baharatı bayağı yoğun yapıyoruz. Son olarak avakado ve guava meyvesini katıyoruz. Üzerine nar ekşisi ve soya sosu koyuyoruz”. Abdullah Öztoprak için mutfak tam bir keyif alanı. Kahkahaları ile şenlendirdiği mutfakta bir yandan yemeklerini pişirirken, bir yandan da Yeni Rakı ÂLÂ’sını yudumluyor yavaş yavaş... Bir ara baktık, tavuk yemeğine rakı da kattı. Bir dahaki sefere tavuğu rakıda bekleterek yapmayı deneyecekmiş. Bu arada ÂLÂ için şunları söylüyor: “yüzde 100 kuru üzümden yapıldığı, meşe fıçılarda bekletildiği ve 3 kez distile edildiği için içimi çok yumuşak. İçerik kısmını bir yana bırakacak olursak ambalajını

50 ZOOM

olağanüstü başarılı bulduğumu söylemem lazım. ÂLÂ sofralara yakışan bir rakı...” Sıra patateslere geliyor. Küçük patatesleri iyice yıkayarak, soymadan dörde bölüp üzerine çizik atıyor. Sonra bunları suda haşlarken biraz da zeytinyağı katıyor. Erimeden, süzüp alıyor. Zeytinyağını büyük geniş bir tavada ısıtıyor ve patatesleri içine atıyor. Üzerine kekik, kırmızı biber, pul biber ve fesleğen koyduktan sonra soya sosu kararak karıştırıyor. Dıştan kıtır kıtır kıvamına geldiğini görüyoruz. “Brokolileri küçük dallara ayırıyoruz. Kullandığımız kerevizden kalan dalları az miktarda suyun içinde, hem buharı hem de suyu ile haşlanıp rengi değişmeyecek noktaya gelene kadar suda ısıtıyoruz. Sonra süzüp bir kaseye alıyoruz. İncecik doğranmış sarımsaklar, bol bol limon veya sirke, zeytinyağı ve tuz ekleyip servis ediyoruz”. Hazırladığı bütün yemeklerin de rakı ile uyumlu olduğunu söylüyor. Yeni tatlar yaratmaya düşkünlüğünü görebildiğimiz Abdullah Öztoprak, her zaman geleneksel yemekler yapmasa da, Kıbrıs mezelerine de sofrada yer veriyor. Örneğin kolokas mezesi, patates köftesi, humus, bakla...


Birbirinden özel yemek ve mezelerle donattığı ALÂ sofrasında ise uzun zamandır birlikte çalıştığı, aynı zamanda son projesinde de yer alan 4 arkadaşını ağırlıyor; Ömersan Yemişçioğlu, Derin Tatar, Meliz Mertay ve Altan Karaçay’ı... Şimdi biraz da Abdulldah Öztoprak’ın son projesinden bahsedelim diyoruz. 'Tek Şahidi Cümbezdi' adındaki projemle Mağusa’nın asırlardır süren tarihi hikayesini, 7 asırlık bir ağaç olan Cümbez ağacının ağzından kendi yazdığım şiirlerle anlatıyorum. Dolayısıyla bunu çok büyük sahne efektleri, sahne oyunları ile canlandırıyorum. Bununla ilgili çok özgün şeyler kullanıyorum. Hem tarihi hem günü biraraya getirerek kullanıyorum. Çok kalabalık bir model oyuncu ve dansçı kadrosu var.” “Ben yurtdışında yaşıyorum ancak her zaman için ülkemi-

www.cypruszoom.com

51


zi tanıtmakla ilgili üzerime düşen görevi yapma konusunda sorumlu hissediyorum kendimi. Yurtdışında yapacağım şovların ilk adımı olarak projenin galasını kendi ülkemde yapmayı görev bildim. Projenin galası 22 Aralık’ta Mağusa’da Rauf Raif Denktaş Büyük Kongre Sarayı’nda çok özel bir davet olarak yapılacak ve devamında başka bacaklar da olacak”. Abdullah Öztoprak, ZOOM okurları ile 2014’e dair beklentilerini, temennilerini de paylaştı. “Kendi adıma artık pişmiş olduğuma inandığım sektördeki kulvarımda ülkemizi, kendimi çok çok daha iyi noktalarda tanıtarak dünya ülkelerinde varlığımızı hissettirebilmektir bütün amacım. Umarım bu şekilde olur”.

52 ZOOM


haber

BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİZ

KIŞA HAZIR MI? H

avalar soğudu, kış geldi. Yoğun stres, uykusuzluk ve dengesiz beslenme bağışıklık sistemini direkt olarak zayıflatıyor. Peki bağışıklık sisteminiz kışa hazır mı? Kışı hasta olmadan, sağlıklı geçirmek için bağışıklık sistemini desteklemek şart! Liv Hospital İç hastalıkları Uzmanı Dr. Alev Özsarı bağışıklık sistemini kuvvetlendirecek 10 öneriyi ile kışa hazırlıklı olmanın ipuçlarını veriyor.. 1) Doğru beslenin Tam tahıllı ürünler, karbonhidrat, protein ve yağı dengeli tüketin. Sigara, alkol, şekerden uzak durun. Antioksidan alın. Antioksidanlar hücreye zarar veren maddeleri, serbest radikalleri yakalar ve yok eder. Soğan, sarımsak, ıspanak, dereotu, maydanoz, turunçgiller, domates, brokoli antioksidan açısından zengindir. Taze ve mevsiminde sebze meyve yiyin. 2) Yeterli ve kaliteli uyuyun: Kaliteli uyku sağlığımız için en az su içmek kadar önemlidir. İyi bir uykunun başlıca ölçüsünün kişinin sabah dinç uyanması ve kendisini gün içinde zinde hissetmesidir. Kalitesiz bir uyku verimi düşürür, konsantrasyonu bozar, bağışıklık sisteminin zayıflamasına neden olur. 3) Haftada en az 3 gün açık havada yürüyün: Yoğun trafik ve egzoz dumanından kurtulun ve yeşil alanlara yürüyüş yapın. Özellikle açık ve temiz havada zaman geçirilmesi sağlam bir vücut ve güçlü bir bağışıklık sistemi için oldukça yardımcıdır. 4) Bilgisayar başında ve hareketsiz çok zaman geçirmeyin 5) Gereksiz ilaç kullanımından, özellikle gereksiz antibiyotik kullanımından kaçının. 6) Düzenli egzersiz yapın: Hastalıktan korunmada ve engellemede egzersizin çok büyük bir önemi var. Düzenli egzersiz bağışıklık sistemini kuvvetlendiriyor, virüslerle ve bakterilerle savaşmayı sağlıyor. 7) Kendinizi aşırı derecede yormayın: Dinlenmek için kendinize zaman tanıyın. 8) Stresten uzak durun ya da stresi yönetmeye çalışın: Stresliyken vücut stresi yok edebilmek için maddeler üretir ve dengesini şaşırır ve immün sistemde çöküş meydana gelir. Bu nedenle stres dönemlerinde hepimiz daha sık hasta oluruz. Mesela uçuk çıkar. 9) Sevdiklerimizle bol vakit geçirin, güçlü sosyal bağlar kurun 10) Pozitif düşünün, olumlu olmak insanı bedenen ve duygusal olarak rahatlatır.

www.cypruszoom.com

53 93


yazı - fotoğraflar banu bebek

fotoğraflar oya avkan

54 ZOOM


gezi

ŞARKI DEVRİMİYLE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ İLAN EDEN ESTONYA'NIN BAŞKENTİ;

TALİNN

NÜFUSUN YÜZDE OTUZU RUS. HERKES RUSÇA BİLİYOR. ESTONYA SOVYETLERDEN İLK AYRILAN BALTIK ÜLKESİ. ÜÇ YÜZ BİN KİŞİ ŞEHRİN MEYDANINDA TOPLANIP ŞARKILARLA BAĞIMSIZLIKLARINI İLAN ETMİŞLER. BU YÜZDEN BU OLAY "ŞARKI DEVRİMİ" DİYE ADLANDIRILMIŞ.

www.cypruszoom.com

55


gezi

Alexander Nevsky Rus katedrali en gösterişli yapısıyla bizi karşılıyor. Soğan kubbeleri ile tipik bir Rus mimarisi örneği. Katedralin dış cephesi renkli ve görkemli. 1894'te Rus Çarı Alexander Nevski yaptırmış. Eğer bir gün yolunuz buraya düşerse kilisenin tepesindeki haçların altında hilalleri göreceksiniz. Bu hilallerin Ruslar'ın Osmanlılar'a karşı kazanmış olduğu zaferlerin simgesi olduğu söyleniyor. O yüzden hilaller haçların altında yer alıyor.

56 ZOOM

E

stonya'nın başkenti Talinn, otobüsle Riga'dan 300 km mesafede uzakta. Estonya ile Letonya arasındaki sınır kapısı devre dışı bırakılmış. Pasport kontrolu olmadan Estonya'ya geçiş yapıyoruz. Estonyalılar'ın dörtte üçü vergilerini internet aracılığıyla yatırıyorlar. Skype ve Kazaa Estonya kökenli bir internet araçları. Burası Finlandiya'ya göre çok ucuz olduğu için gelen turistlerin yarısı Finli. Halk Ruslar'dan nefret ediyor. Nüfusun yüzde otuzu Rus. Herkes Rusça biliyor. Estonya Sovyetlerden ilk ayrılan Baltık ülkesi. Üç yüz bin kişi şehrin meydanında toplanıp şarkılarla bağımsızlıklarını ilan etmişler. Bu yüzden bu olay "Şarkı Devrimi" diye adlandırılmış. Estonya bir liman kenti. Gemiler burada yapılıyor. Tersanelerde 400 bin kişi yaşıyor. Estonyalılar'ın Vikinglerin bir soyu olduğu iddia ediliyor. Estonyalılar, Letonyalılar'dan fiziksel görünüş olarakda farklı. Daha koyu tenli ve esmerler. Geçimleri orman ve orman ürünleri. Talinn bir masal şehri. Ortaçağ yerleşim bölgesine benziyor. Görülmesi gereken yerlerin hepsi birbirine yakın ve yürüme mesafesinde. Diğer yerlere göre daha geniş caddeleri var. Kuleler ve surlarla çevrili kırmızı kiremitli, sivri çatılı, taş yapılı evlerden oluşan ve taş kaldırımları olan bir kent; eski Talinn. Old Town da yukarı kent Toompea şehrin en yüksek yeri. Tepede Alexander Nevsky Rus katedrali en gösterişli yapısıyla bizi karşılıyor. Soğan kubbeleri ile tipik bir Rus mimarisi örneği. Katedralin dış cephesi renkli ve görkemli. 1894'te Rus Çarı Alexander Nevski yaptırmış. Eğer bir gün yolunuz buraya düşerse kilisenin tepesindeki haçların altında hilalleri göreceksiniz. Bu hilallerin Ruslar'ın Osmanlılar'a karşı kazanmış olduğu zaferlerin simgesi olduğu söyleniyor. O yüzden hilaller haçların altında yer alıyor. Toompea Tepesinden şehrin panora-

mik manzarasının fotoğrafını çekmeyi unutmuyoruz. Katedralin karşısında ise pembe renkli güzel bir bina var. Bu da Tompea Şatosu. Şu anda Parlamento Binası olarak görev yapıyor. Anlaşıldığı üzere yukarı şehir kraliyet ailesi ve üst tabakanın yaşadığı yer. Alt şehir ise halk tabakasının yaşadığı bölge. Bol bol fotoğraf çektikten sonra alt şehirle üst şehir arasında yer alan merdivenli hoş sokaktan geçiyoruz. Burada alt şehir ile üst şehir arasında geçişi sağlayan bir kapı var. Ana meydan Belediye Meclis binasının bulunduğu Raekoja Platz. Burası kentin en hareketli meydanı. Meydanın çevresindeki binalar 11. ve 15. Yüzyıla ait. Old Town da Pikk Jalg (uzun bacak) sokağı boyunca yürüyerek St.Nicholas Kilisesine varılıyor. Ana meydanda çok sayıda restoran ve cafe, pastane var. Belediye meydanında dünyanın en eski eczanesi hala faaliyette. (1422'den beri). Belediye binasına sırtınızı verdiğinizde karşıda sağ köşede eski eczane. Eczanenin yanındaki yoldan içeriye girince pasta yiyebileceğiniz çok güzel bir cafe var burada. Marzi panlı pasta başta olmak üzere vişneli ve ya da küçük portakallarla bezenmiş pasta öneririm. Burada ayrıca marzipan müzesi var. Yine burada tüm yiyeceklerin sarımsaklı olduğu bir restorant var. Bu masal şehrini keşfetmeye çalışırken herbiri birbirinden farklı ve güzel olan sokaklara dalmayı ihmal etmedik. Bu sokaklardan birinden kulağa çok hoş gelen klasik müziğin büyüsüne kapılıp hemen girip meydanda oturduk. Orada Vina Talinn adlı bir kahve içtik. Kahve ile alkolu bir arada sevenler için güzel bir lezzet. Sokaklarda el işi örgü bere, kazak, atkı gibi rengarenk şeyler satılıyor. Seyyar arabalarda orta çağ kıyafetleri içinde sıcak şarap satanlar, şekerleme satanlar göreceksiniz. Oralardan alış veriş yapabilirsiniz. Daha sonra keşfimize devam ederek meydanda yer alan Belediye binasını


bulduk. Burası Gotik mimarisi tarzında yapılmış Avrupa'nın en eski belediye binası. İçinde dünyanın en yüksek tavanlı (77metre) tuvaleti bulunuyor ve 250 merdiven ile çıkılabiliyor. Bizde bu yüksek tuvaleti görme aşkıyla 250 merdiveni

çıkmayı göze aldık. Merdivenler taştan ve dönerek çıkılıyordu. Kimi yerler çok dar ve merdiven yüksekliği bazı yerlerde ayağımızı kaldırabileceğimizden daha yüksek oluyordu. O zaman çıkma işini başaramayacağımı düşündüm.

www.cypruszoom.com

57


gezi

Belediye meydanında dünyanın en eski eczanesi hala faaliyette. (1422'den beri). Belediye binasına sırtınızı verdiğinizde karşıda sağ köşede eski eczane. Eczanenin yanındaki yoldan içeriye girince pasta yiyebileceğiniz çok güzel bir cafe var burada.

Ama önümde yılmadan giden kuzenlerimi görünce azmettim ve kertenkele misali yerlerde sürünüp tırmanarak merdivenleri çıktım. Yani sonunda çanı çalmayı başardık. Daha sonra bizim gibi deli iki turistin daha tırmandığını gördük. Meğer onlarda Türkmüş. Bizden başka da kimse cesaret edemedi o merdivenleri çıkmaya... Meydanda pek çok restoran var. Yöresel kıyafetli bay ve bayan görevliler sizi restoranlara çekmeye çalışıyorlar. Biz burada Old Hassa adlı restorandan yana yaptık tercihimizi. Orta çağ atmosferi içinde ortaçağ yemeklerini tadabileceğiniz bir yer burası. Belediye binasının altındaki Restoranın içi de ortaçağ dönemine uygun dizayn edilmiş. Garsonlarda ortama uymuş. Masalar, tabaklar hatta bardaklar bile... Oldukça hoş bir restoran. Buranın geyik eti meşhur. Geyik etli çorbası ve böreği şahane. Üstelik fiyatı da çok uygun. Talinn'de ortaçağ dönemini kısa bir süre de olsa yaşamak ve solumak, o günü yaşayabilmek harikaydı. Farklı ülkeleri görmek ve Kültürlerini tanımak amacıyla yaptığımız gezimizin son durağı olan Helsinki'de önümüzdeki ay buluşmak üzere... Beni özleyin! Halk Ruslar'dan nefret ediyor. Nüfusun yüzde otuzu Rus. Herkes Rusça biliyor. Estonya Sovyetlerden ilk ayrılan Baltık ülkesi. Üç yüz bin kişi şehrin meydanında toplanıp şarkılarla bağımsızlıklarını ilan etmişler. Bu yüzden bu olay "Şarkı Devrimi" diye adlandırılmış.

58 ZOOM


www.cypruszoom.com

59


DeryaBeyatlı

Ağlama çocuk, dayanamam

Çocuklar... Renkleri, dilleri, yaşamları, hayalleri, oyunları farklı çocuklar. Hepsi aynı şekilde gülüyorlar. Dertleri ortak olmasa da hıçkırıkları benzer çocuklar. Kimi küçük yaşta yaşamın yükünü sırtlamak zorunda kalmış, yine de kaybetmemiş içindeki coşkuyu. Kimi öylesine şımarmış, şımartılmış ki, mutluluğun sihrini unutmuş, herşeye dudak büker olmuş. Bayramları yeni bir çift ayakkabının heyecanı ile tüm gece gözüne uyku girmeyeni de aynı bakıyor gözlerime, Hayatında ayağına bir çift ayakkabı geçirmemiş olanı da. Meraklı bakışlar bunlar, sorgulayan, anlamaya çalışan... Yerde uyuyor bazısı, kırık dökük bir kulübe içinde, koridorda. Sabah olunca kahkahaları çınlatıyor daracık mekanı. Heyecanla örümcek adamın son maceralarını sıralıyor, anlatıyor, anlatıyor, bitiremiyor, bir diğeri. Bindiği vapurdan 3-5 kuruş toplayıp da okuluna devam etmek için harcıyor pazarlarını yaralı ola-

60 ZOOM

nı. Babam öldü diyor, 4 kardeşiz, açız. Yalan mı? Yalan bile olsa, çocuk yaşta okula gitmek için yalan söylemek zorunda kalmak yeterince kötü değil mi? İnsanların acımasızlığını da eklemeli mi bunun üzerine? Yatağında olması gereken saatlerde elindeki kocaman gül demetine kırık bir gülümse ekleyerek aşk şarkıları söyleyen küçük çingene. ‘Abim sevindirsene şu ablayı bir kırmızı gül ile’ derken, kendine alınacak gülleri düşlüyor mudur acaba? Yoksa tek arzusu bir an önce işini bitirip rüyalarında yaşamaya mı gitmektir çocukluğunu? Bir çocuğu tek bir gül alarak sevindirmek midir doğrusu? Eve para götüremediğini gören ailesini vazgeçmek zorunda bırakmak mıdır, ‘çocuktan birşey satın almam’ prensibini benimseyerek? Çiçeklerini satamayınca dayak yiyor mudur küçük kız eve dönünce? Biz çocuklarımızı yetimlerin okuduğu okula göndermek istemiyoruz cümlesini duyan çocuğu yetim kalmak mı daha fazla yaralamıştır, ötekileştirilmek mi dersiniz? Aile içinde tacize uğradığı yetmezmiş gibi bir de bunun sorumluluğunu küçücük omuzlarına


BEN SEVGI ÇIÇEĞI, INSANLARIN. BEN BARIŞ ÇIÇEĞI,SAVAŞLARIN. BEN UMUT ÇIÇEĞI, YARINLARIN. BEN BAHAR ÇIÇEĞI, KIRLARIN. BEN SEVDA ÇIÇEĞI, SEVENLERIN. BEN HAYAT ÇIÇEĞI, YAŞAYANLARIN. SÖYLEYIN, SÖYLEYIN! NEDIR BENIM GÜNAHIM? NE ZAMAN DUYULACAK FERYADIM? NE ZAMAN DUYULACAK AHIM! NE ZAMAN!.. Hayati Okyatmaz

‘utanç’ diye yüklenenine nasıl anlatırsınız aslında hayatta güzel insanlar da olduğunu? Güveni görse tanır mı bir daha, sever mi? Savaşa gönderilen çocuklar öldürdükleri başka renk çocukların oyuncaklarını mı topluyorlardır ganimet niyetine? Babasının valizine gizlice sakladığı en sevdiği ayısı koruyacak mıdır kahramanını küçük kızın, sıcak çatışma gecelerinde? Ablası ile birlikte çöpleri karıştırıp akşam yemeğini çıkartmaya çalışan küçük oğlan çocuğunun hiç oyuncağı olmuş mudur kısacık yaşamında? Tinerli bir torbayla nirvanaya ulaşmaya çalışanını nasıl bir acı, ne tür bir ilgisizlik bu yola itmiştir? Gelip geçenlerin umursamazlığı ne kadar daha fazla yakmaktadır canını?

Dilenen annesinin kucağında sakin sakin süt içerken direk vicdanı hedefleyen minik bebenin nasıl bir geleceği vardır, bir geleceği var mıdır acaba? Seri üretim yapan fabrikalarda ayağımızdaki havalı ayakkabıları üretmek için insanlık dışı koşullarda çalışan çocuklar, bu ayakkabıların satıldığı ülkeleri hiç görecekler midir hayatları boyunca? Pirinç tarlalarında dizlerine kadar suya gömülü hasat yapanlar, turistlerle fotoğraf çektirip, bir iki ingilizce kelime paylaştıkları zaman unutuyorlarmıdır şişmiş tabanlarının acısını? Kara çarşafa kapatılanlar, kocaya satılanlar, namus cinayetine feda edilenler... Küçücük yaşta ‘kadınlık utancı’nı yüklenmek zorunda bırakılanlar, gece uyumadan önce ne için dua ediyorlardır?

Tüm bu çocukların günahları kimlerin boynuna asılıyordur, çıkacak mıdır günün birinde aheste, aheste? 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Gününün benim kafamda canlandırdığı sorular, yüreğimi kanatan sorunlar bunlar. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirgesi din, dil, ırk, renk, cinsiyet, milliyet, mülkiyet, siyasi, sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın tüm çocuklar için ruhsal ve fiziksel sağlıklı büyüme koşullarını belirlemiş 1959 yılında. Belirlemiş belirlemesine de, her çocuk bunlardan yararlanamıyor maalesef ve doğduğu aile kadar, ülkesi de belirleyici oluyor çocukların yaşamında, haliyle içine doğulan toplumun duyarsızlığı kadar.

25 Kasım 2013 Jakarta-Bali www.cypruszoom.com

61


spontan

62 ZOOM


haber

OPATİYA/PULA

B

u tablodan çıkarmışcasına görüntü Hırvatistan'dan. Balkan turlarının en çok akılda kalan bölümünü içeren bu bölge Opatiya/Pula. Bizim hala doğru dürüst pazarlayamadığımız, denizimiz, güneşimiz aynı yerde duruyor. Halk her hükümetin sil-boz tahtasına dönüştürdüğü turizm politikalarının artık yerini bulmasını beklentisinde. Dünya; özellikle İspanya, İtalya, Fransa, yanı başımızda diğer yarımızı paylaştığımız Güney Kıbrıs başta olmak üzere birçok ülke "ekonominin lokomotifi turizm" sözünü icraata çevirmiş. Her gidenin hayranlık-

la bahsettiği Hırvatistan, temiz görüntüsü yanında, korunan doğa, ve Avrupa'da her yerde, görmeye alışkın olduğumuz tarihi dokusunu korumuş. Turizm önemini kavramış durumda. Hayranlıkla baktığınız bu fotoğraf, anlattıklarımızı tamamlıyor. Ama yine de bu güzelliği fotoğraf karesinde görüntülemek herkesin harcı değil. Bora Alpay'ın gözüyle oraları biz de görüyoruz. Fotoğrafa diyecek yok. Kadraj mükemmel, renkler yerinde, fotoğraf karesine giren insanların görüntüsüne bakarsak, yaşanılası bir yer demek yeterli olsa gerek.

FOTOĞRAF: BORA ALPAY

www.cypruszoom.com

63


TÜRKIYE’NIN MODA DUAYENI OLARAK KABUL EDILEN YILDIRIM MAYRUK’UN “2023’E HIKAYELER” KOLEKSIYONU PARK BOSPHORUS İSTANBUL HOTEL’DE DÜZENLENEN DEFILE ILE SUNULDU…

YILDIRIM MAYRUK GÖZ KAMAŞTIRDI

64 ZOOM


haber

Büyük usta Yıldırım Mayruk ve Barbaros Şansal’ın konuklara unutamayacakları bir show eşliğinde sundukları defileyi Bülent Ersoy, Türkan Şoray, Ayten Gökçen, Nebahat Çehre, Türkan Sabancı, Siren Ertan, Derin Mermerci, Aslı Şen gibi birbirinden ünlü isimler izledi.

2023'

e Hikayeler XXII, ‘MODE-ON’’ Koleksiyonu ile Yıldırım Mayruk Moda Laboratuvarı, 2013-2014 Kış sezonunda da dikiş sanatının zirvelerini bir kez daha zorluyor. Modanın çevre ile ilgili ilişkilerini anlatacak gösteride birçok sürpriz vardı. Park Bosphorus İstanbul Hotel ev sahipliğinde gerçekleşen defile, yaklaşık 1200 özel ve ünlü davetliyi ağırladı ve gelirin tamamı Alzheimer derneğine bırakıldı. Konseptin yaratıcısı Barbaros Şansal’dı. Koreografisini Öner Evez’in yapacağı, yerli ve uluslararası 28 modelin sunduğu defile, 82 parçalık koleksiyondan oluşuyor. Dünyanın en özel malzemelerinin bir araya getirilmesi ile oluşan koleksiyon için yaklaşık 150 kişilik bir ekip gece gündüz 2 ay çalıştı.

Danteller, kadifeler, yünlüler, brokarlar, krepler, klokeler gibi naadide dokuların yanı sıra; tayyör, manto, gece elbiseleri, gepyerler ve transparanlar bol işlemeli ve aplikeli modelleri ile koleksiyonun göze çarpan detaylarından sadece bazıları. Tüy, yapay kürk, dantel işleme ve aksesuvar gibi malzemelerin de tamamı arşivlerden seçildi. Sade günlük modellerle başlayan defile, ortalarda abiyelere ve sonlarda da işlemeli uzun balo kıyafetlerine geçiş yaparak ahenkli bir sırayla sunuldu. Büyük usta Yıldırım Mayruk ve Barbaros Şansal’ın konuklara unutamayacakları bir show eşliğinde sundukları defileyi Bülent Ersoy, Türkan Şoray, Ayten Gökçen, Nebahat Çehre, Türkan Sabancı, Siren Ertan, Derin Mermerci, Aslı Şen gibi birbirinden ünlü isimler izledi.

www.cypruszoom.com

65


B

ellapais’de geçtiğimiz ay içinde gerçekleşen Kıbrıs Piyano Resitali’ni izleyenler genç piyanistleri ayakta alkışladı. Kıbrıs Piyano Kültür ve Sanat Derneği’nin organize ettiği Resital, aralarında Meclis Başkanı Sibel Siber, Çatalköy Belediye Başkanı Mehmet Hulusioğlu, Polis Genel Müdür 1.Yardımcısı Pervin Gürler, YDÜ Eğitim Bilimleri Dekanı Prof.Dr. Hüseyin Uzunboylu’nun yanısıra yerli ve yabancı izleyiciyi hayran bıraktı.

66 ZOOM


Konserin sonunda Meclis Başkanı Sibel Siber, genç piyanistleri ve hocaları Rauf Kasimov’u başarılarından dolayı kutladı ve plaketlerini takdim etti.

Altı buçuk yaşındaki uluslararası ödüle sahip minik yetenek Suna Alsancak ile başlayan gece, muhteşem bir konserin habercisiydi. Minik yeteneğin üstün performansı izleyenleri hayran bıraktı. Genç piyanistler çaldıkları parçalarla izleyenleri mest ettiler. Konserde genç piyanistler ayrıca hocaları Rauf Kasimov’un bestelerini de ilk kez seslendirdiler. Sanatla dolu güzel ve anlamlı konser, genç piyanistlerin ve ailelerinin hep birlikte katıldıkları kokyeyl ile sona erdi.

www.cypruszoom.com

67


Kıbrıs’ın yemek, içki ve mutfak kültürü Dergisi

Gurme Yeni trendin son adresi;

Agency

En ALA sofralara Ustadan tarifler.

Yeni yıla sağlıkla girmenin yolu tercihinizden geçiyor

HİNDİNİN SIRRI BİZDEN

Yılbaşı Sofranıza Yılbaşı Mezenizi Aygen Ersalıcı'dan Gurme Tüyoları kendiniz yapın Denenmiş Yemekler

ZOOM [ Kıbrıs’ın ilk aylık turizm, haber, magazin, aktüalite dergisi ]

Böyle BİYER'de ne içilir? Hangi içeceklerle Diyet yapılmaz? RAUF ERSENAL YAZDI:

KIBRIS'IN KAYIP TOPRAĞI NEREDEN ÇIKTI

ZOOM-Gurme Istanbul'daydı Sofranın en 'sı Abdullah Öztoprak'tan

Onur ve Tügen Çelik

11 Günde, 7 Ülke, 20 Şehir Nasıl gezilir?

YIL:6 SAYI:70

ARALIK 2013

9 694851 900049 10 TL - TÜRKİYE FİYATI 15TL

68 ZOOM

YIL:3 SAYI:27 ARALIK 2013

9 694851 90001 8

10 TL TÜRKİYE FİYATI 15TL


haber

YENİ YILIN RENKLERİ DAHA KOYU TONLAR

G

eleceğin renk eğilimlerini Coloration koleksiyonu ile yaşam alanlarımıza taşıyan Filli Boya, 2014 yılında da bu alandaki kimliğini sürdürüyor. Türkiye'nin renk otoritesi, renk trendlerinin öncüsü marka, yeni yıla girmenin heyecanını yaşadığımız bugünlerde 2014 renklerine dikkat çekiyor. Uluslararası Renk Komisyonu’nun (ICC) Türkiye temsilcisi moda ve stil dünyasının önemli ismi Ümit Ünal ile renk kavramını Coloration projesi ile yeniden yorumlayan marka, yeni yılın renklerinin daha cesur kullanımları beraberinde getireceğini belirtiyor. Yaşam alanlarınızı geleceğin renkleriyle dekore etmek isteyenlere rehberlik edecek soruların cevabı renklerin üstadından Ümit Ünal'dan geldi. Ümit Ünal: ”Yeni yılda daha cesur kullanımlar bizleri bekliyor.” Ümit Ünal yaratıcısı olduğu ve içinde altı kavram, seksen renk barındıran bu koleksiyon ile insanların yeni dönemde daha koyu tonları tercih edeceğini söylüyor. Bu koleksiyonla trend belirlemeye, yaratmaya ya da var olanı en erken yakalamaya çalışan Ünal, insanların karakterlerine yönelik ilham verecek özel tonlamalara dik-

kat çekiyor. Bu yeni dönemde derin griler ve acı kahve tonları kuzeye bakan mekanlara sıcaklık katarken, sedefin parlaklığı, taş rengi, kuğu beyazı ve ekru tonlar güneye bakan mekanlara daha dingin bir hava katıyor. Coloration 2014 Renklerinin Kullanım Alanları Cesur yaklaşımlarla tasarlanan mekânlar renklerini hayattan ve onun çelişkilerinden alıyor. Kontrastların belirginleşeceği dolayısıyla stüdyolar, salonlar ve loft mekanlar, tasarımın iyice vurgulanması istenen mekanlar, ara bölümlerden çok ana bölümler, showroom ve geniş mağaza mekanlarıyla birlikte galeriler bu yaklaşımdan en çok faydalanacak yerler olması öngörülüyor. Coloration 2014 Renklerine Yaşam Alanlarında Eşlik Edebilecek Ürünler Coloration 2014 renkleriyle birlikte kullanılacak ürünler uyumlu bir şekilde geçmiş dönemlerden alıntı yapıyor. Bu yeni yılda önemli olan geçmişle geleceğin sentezini yakalayabilmektir. Modern ile rustik tarihi nazik bir şekilde bir araya getiren heykeller, kupalar, battaniyeler, biblolar kişiyi zamansız mekanlarda yolculuğa çıkarıyor.

www.cypruszoom.com

69


haber

GÜBRETAŞ BASIN FOTOĞRAF YARIŞMASI BAŞLADI TÜRKİYE İŞ BANKASI 82’NCİ ORMANINI KUZEY KIBRIS’A KURDU Türkiye’nin en büyük kurumsal ağaçlandırma çalışması olan “81 İlde 81 Orman” projesinin dikimlerini 2012’de tamamlayan Türkiye İş Bankası, 22 hektarlık alanda 35 bin 200 fidanla 82’nci ormanını TEMA Vakfı ile Kuzey Kıbrıs Orman Dairesi işbirliğiyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde kurdu. Değirmenlik-Girne yolu üzerinde 22 hektarlık alanda kurulan Orman için 35 bin 200 fidan dikildi. Fidan dikim törenine İş Bankası Yönetim Kurulu Başkanı H. Ersin Özince ve Genel Müdürü Adnan Bali ile TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, KKTC’li yöneticiler, İş Bankası çalışanları, TEMA Vakfı gönüllüleri ve öğrenciler katıldı. “81 İlde 81 Orman” Projesi Hakkında Türkiye İş Bankası, Türkiye’de 2008 yılında TEMA Vakfı ile Orman ve Su İşleri Bakanlığı işbirliğinde başlattığı 81 İlde 81 Orman Projesi ile 5 yıl içerisinde 81 ilde toplam bin 500 hektar alana 2 milyon 205 bin fidan dikti. Fidanların bakımları ise dikim tarihini izleyen 5 yıl boyunca sürdürülüyor.

70 ZOOM

BOCELLİ ŞUBAT'TA İSTANBULA GELİYOR Dünyaca ünlü tenör Andrea Bocelli Şubat ayında İstanul'a geliyor. İlk başarısını 1970 yılında katıldığı yarışmada seslendirdiği “O sole mio” ile tattı. 1994 yılında katıldığı San Remo Müzik Festivali'nden sonra Caterina Caselli tarafından keşfedildi ve onun plak şirketi ile anlaşarak aynı yıl Verdi'nin Macbeth eserinde rol alarak opera sahnesindeki ilk çıkışını yaptı. Aynı yıl Noel'de Papa'nın huzurunda şarkı söylemek üzere davet edildi. Asıl çıkışı ise 1995 yılında “Con te Partiro” adlı parça ile bir anda Avrupa listelerinde başı çekmesiyle birlikte yakaladı. İlerleyen süreçte konserlerine devam etti, müziğin yeni sınırlarına ulaşmak için repertuarını sürekli genişletti. 2011 yılında yorumladığı “Notte Illuminata” projesinde yaklaşık 20 dakika çılgınca alkışlandı. Bu performans ile sanatçı New York'taki Metropolitan Opera Evi'ne giriş yaptı. Aynı yıl New York Filarmoni Orkestrası eşliğinde Bryn Terfel, Celine Dion ve Tony Bennett gibi isimlerle olağanüstü bir konserde yer aldı. Bu konserin kayıtları 70'ten fazla ülkede satışa sunuldu. Sanatçı 2012 yılının Şubat ayında Cenova'da sahnelenen Romeo Jülyet operasında başrolü üstlendi. Aynı yıl yayınlanan “Opera” albümünde yaklaşık 20 yıllık uluslararası müzik kariyerinde seslendirdiği operaların en özel bölümlerine yer verdi. 2012 yılında “Yılın Uluslararası Sanatçısı” ödülü'nü aldı. 2013 yılında yayınlanan son albümünde ise Jennifer Lopez ve Nelly Furtado gibi sanatçılarla başarılı düetler yaptı. Bocelli TEMA Vakfı yararına 22 Şubat'ta ilk kez İstanbul'a gelecek.

Türkiye'de Tarım sektöründe sosyal sorumluluk projeleriyle dikkat çeken GÜBRETAŞ (Gübre Fabrikaları T.A.Ş.), geçen yıl hayata geçirdiği Bu Toprağın Renkleri Basın Fotoğraf Yarışması’nın ikincisini yeni bir temayla başlattı. Yerel ve ulusal basında görev yapan tüm medya mensuplarına açık olan ve ana teması “Tarımda Kadın” olan yarışmaya başvurular geçen yıl olduğu gibi sadece internet üzerinden yapılabilecek. Toplam 13 bin TL’lik para ödülü verilecek olan yarışmaya başvurular 30 Nisan 2014 tarihine kadar devam edecek. Birincilik ödülü olarak 5.000 TL, ikinciye 3.000 TL ve üçüncüye 1.750 TL’lik para ödülünün konulduğu yarışmada 3 kişiye Mansiyon, bir de Jüri Özel Ödülü verilecek. Yarışmanın jürisinde de özellikle basın fotoğrafçılığı konusunda tecrübeli isimler bulunuyor. Coşkun Aral, Rıza Özel, Mehmet Demirci, Galip Ataman, Selahattin Sevi, Halit Ömer Camcı, Nihal Gündüz ve Ferhat Şenel’den oluşan yarışma jürisi, sonuçları 5–9 Mayıs 2014 tarihleri arasında değerlendirecek. Sonuçları 14 Mayıs 2014’teki Dünya Çiftçiler Günü’nde açıklanacak yarışmadan seçilen fotoğraflardan oluşan serginin, çeşitli illerde açılması planlanıyor. Başvuru için; www.butopraginrenkleri.org facebook.com/butopraginrenkleri twitter.com/topraginrengi


haber

haber

Sık Rüya Görmek Uyku Bozukluğunun Habercisi mi? Beyin gündüz topluyor gece çöpe atıyor Normal bir insanda uyku periyodları 90 dakikadır. Beynimiz gündüz topladığı her şeyi gece çöpe atar, bu ayıklama uykuda gerçekleşir. Bu işlem bireyin rüya döneminde gerçekleşir, kişinin çok rüya görmesi uyku kalitesinde bozukluk olarak değerlendirilebilir. Yaş ilerledikçe toplam uyku süresi kısalıyor, bu durumun bazı kişiler için endişelendirici olsa da, bunun doğal sürecin bir parçası. 65 yaş üzerindeki kişiler 6-7 saat uyuyor. Gündüz şekerleme yapmak gece uyku etkinliğini de azaltıyor. Yaşlılar daha sık uyanıyor! Yaşlı kişiler geceleri daha fazla uyanır ve uykuya dalmaları zorlaşır. Uyku sorunları genelde yaşlılarda; uykusuzluk, uyku ile ilgili solunum bozuklukları, uykunun erken ya da geç başlaması, uykuda davranış bozuklukları şeklinde ortaya çıkar. Depresyondaki kişi çok rüya görüyor! Depresyon da uykusuzluğun sık görüldüğü tablolardan biridir. Tipik uyku bozukluğu uykuya dalmasında gecikme ve çok erken uyanması şeklinde görülür. Depresyondaki kişi karışık ve çok rüya görür. Gündüz uykusu geceden çalıyor Gündüz şekerlemeler akşam uyku saatini etkileyebilir. Günlük bir saatlik uyku gece iki saatten çalar. Uykusuzluk problemi varsa şekerlemeler kesinlikle kalkmalı. Düzensiz uyku saatleri de uyku sorunlarına neden olabiliyor. Alkol uykuyu bozuyor Sigara çay kahve gibi uyarıcı maddeler uykusuzluk yapar. Alkol, danışanların uyku için seçtiği yol olsa da sızmaya neden olduğu gibi uykunun yapısını ciddi derecede bozar. Kişide derin evrelere geçiş bozulur ve çok çabuk uyanır. Yatma saatine yakın ağır yemeklerden kaçının! Uyku hijyeni de çok önemli ağız bakımı kadar önemli. Yatma saatine yakın ağır yemeklerden kaçınmak gerekir. Ağır fiziksel egzersizler sabah saatlerine bırakılmalı. Aksi halde gece uykusu bozulur kişinin. Sıvı tüketimi de azaltılmalı. 3-4 saat öncesinden az sıvı alınmalı. Aksi halde tuvalet ihtiyacını artıracağından uyandırır kişiyi. Düzenli uyanma saati de önemli. Böylelikle gece uykusu da toparlanacaktır.

↘ 92 ZOOM

Psikiyatri Uzmanı Dr. Barış Önen Ünsalver, UykUnUn kişilerDe çocUklUktan itiBaren genetik Değişiklik gÖsterDiğini, yaşın ilerlemesine Bağlı UykUDa Bazı Değişimlerin De gÖrÜleBilDiğinin Belirtiyor. kişi çok sık rÜya gÖrÜyorsa BUnUn UykU BozUklUğUnUn haBercisi olDUğUnU ifaDe eDen Ünsalver'e gÖre, DePresyonDa olan kişi çok rÜya gÖrÜyor. www.cypruszoom.com

71


sanemkoc1@windowslive.com

Sanem Koç UYKUNUN GÜZEL YÜZÜ

O

rtalama 8 saat uyuyoruz, hareketsiz veya sınırlı şekilde hareket ederek geçirdiğimiz bu süreç, rüya görmeyle de zenginleşiyor. Belki, aynı rüyaları görmüyoruz ama uyurken aşağı yukarı hepimiz benzer görüntüler sergiliyoruz. Peki, hayatımızın önemli parçası olan ve neredeyse üçte birini kapsayan bu faaliyetin ne kadar farkındayız? Hani, uykusuzluk problemi veya uyku ile ilgili bir problem yaşamadan, bu konuyla ilgili merak edip araştırıyor muyuz. Pek sanmıyorum, yani en azından kendim ve çevremde gördüğüm kadarıyla. Bilim adamları dışında, neden uyuyoruz konusunun sorguladığını söylemez zor. Uyku, günlük hayatta, rüya tabirleri kitabına bakmayla sınırlı kanımca. Yani, konuyla ilgili merakımız bundan ibaretmiş gibi bir sonuç çıkıyor ortaya. Düşünsenize, hayatımızın kayde değer bir kısmını, gözümüz kapalı ve farklı bir diyarda geçiriyoruz. İşin garip kısmı, hatta benim için üzücü denilebilecek yanı ise rüyalarımızı, bu bilinmeyen diyarı bile tam olarak hatırlayamamamız. Peki, ne yapıyoruz o kadar saat, hani, bedenin nerede olduğu belli de, bilinç nerelerde geziyor ve biz neden tam olarak bütünü hatırlayamıyoruz. Aslında, düşününce bu durum biraz da korkutucu bile denilebilir. Kontrolumüz dışında geçen zaman dilimi, bilinmeyen bir boşluk, bazen aksiyon filmlerini bile aratmayan rüyalar alemi. Ama, ne acı ki hatırlayamıyoruz çoğunu. Tabi, bu arada merak edip, araştırmaya başlayınca, konuyla ilgili ilginç bilgiler de öğrenmeye başlıyor insan. Mesala, insan uyurken neden hareket edemiyor? Çünkü, uyku anında gördüğümüz rüyalarda, yaptığımız hareketleri yapmamamız için, vücudumuz REM uykusu sırasında normal felç durumunda oluyormuş. Düşünsenize, eğer bu durum olmasaydı, rüyamızda koşuyorsak, gerçek hayatta da gözümüz kapalı koşmaya başlayacaktık. Ya da, rüyalar aleminde bilmediğimiz birine sapladığınız bıçağı, yanınızda yatana saplayacaktık farkında bile olamadan...

72 ZOOM

Bunu öğrendiğim ilk an, kendimi çok garip ve minicik hissetmiştim. Bırakın dünyanın geneliyle ilgili bilgili olmayı, yalnızca vücudumuzun işleyişi ile ilgili bilgi edinme bile, yeni bir dünya keşfetmek gibi. Nasıl bir sistemde yaşıyoruz böyle diye hayretlerimi yaşıyorum bazen. Biz daha neye ihtiyacımız olduğunu bile farkedemeden, her ince ayrıntı düşünülmüş, ince ince işlenmiş hayatımıza.


KUZEY KIBRIS DİSTRİBÜTÖRÜ: EKİN ADADEMİR LTD. Neşe Sok.No:9 Ekin Adademir Ltd.binası Hamitköy-Lefkoşa. Tel: 0392 225 49 50/53/62 Fax: 0392 225 49 51 www.ekinadademirltd.com info@ekinadademir.com


YAZI VE FOTOĞRAFLAR EGE ÖZADAM

RÜZGÂRLI WELLINGTON ↘ 74 ZOOM

WELLİNGTON, TARİHİ, KÜLTÜRÜ, DOĞAL GÜZELLİĞİYLE İNSANI KENDİNE HAYRAN BIRAKAN BİR KENT. KİNG KONG, AVATAR VE YÜZÜKLERİN EFENDİSİ GİBİ FİLMLERİN ÇEKİLDİĞİ WETA CAVES STÜDYOLARI WELLİNGTON’DA BULUNUYOR.


gezi

Ege Özadam bu kez Yeni Zellanda'nın bir başka kentinden bize yazdı. Rüzgarları ile ünlü kentin isminin başında da zaten Windy (rüzgarlı) yer alıyor.

M

uhteşem bir liman ve yemyeşil tepeler arasında kalan Wellington, tarihi, kültürü, doğal güzelliğiyle insanı kendine hayran bırakan bir kent. Yeni Zelanda’da hangi şehirde yaşamak istediğim sorulsa ‘Wellington’ cevabını verirdim. Aynı zamanda ülkenin başkenti olan Wellington, yaşam kalitesinin yüksek olduğu, tiyatro ve sinema gibi sanat dallarının öne çıktığı, capcanlı bir kent. King Kong, Avatar ve Yüzüklerin Efendisi filmlerinin –işin sanatsal kısmını yürüten, -stüdyosu Weta Caves Wellington’da bulunuyor. Tauranga’daki Hobitton ve Akoroa’daki Orta dünyaya Yolculuk turundan sonra bir de işin mutfağını görmek benim için çok eğlenceli oldu. Weta ismi Yeni Zelanda’ya özgü bir böcek türünden geliyor, hatta Maoriler bu böceğe ‘kötü şeylerin tanrısı’ demişler. Weta Caves Stüdyolarına giremeseniz de Weta Caves adı verilen küçük müzeye girebiliyorsunuz, ayrıca 20 dakikalık stüdyonun tarihiyle ilgili bir video izlemek de mümkün. Ülkenin en eski deniz fenerinin bulunduğu Pencarrow Tepesine bir buçuk saat süren yolculuk yaptım. Yolcuğun son saatlerinde uyumuş olacağım ki; diğerlerinin çıktıklarını fark etmedim ve gözlerimi kilitli otobüsün içinde açıverdim.

Tüm günü kapalı geçireceğimden korksam da, imdadıma Maori şoförümüz yetişti. ‘Windy Wellington’ denmesinin nedenini tepedeyken daha iyi anladım, son derece rüzgârlı bir şehir. Pencorrow Tepesini renklendiren, kendisiyle aynı ismi alan Pencarrow Lodge. Golf, helikopter turları, 4X4 jeep turları gibi aktiviteler yapılıyor. Ben sadece şömine karşısında oturup kek pasta yemekle yetinsem de, Pencarrow Lodge aslında eğlenceli bir yer. Wellington Botanik Bahçesi de görülmeye değer. Yüzden fazla çeşit gül olan bahçede, renkler ve peyzaj düzeni insanı çok etkiliyor. Yeni Zelanda ve Avusturalya’da gördüğüm bahçeler, peyzaja meraklı olmasam da beni kendilerine hayran bıraktılar. Açıkçası insanın böyle güzelliklerin çevresinde yaşaması, sıkıldığında bu bahçeler yürüyüş yaparak kafasını dağıtabilmesi çok güzel büyük bir ayrıcalık. Bir diğer zevk alarak yaptığım gezi de Wellington’un güney kıyılarınaydı. Fok balıklarının kayalar üzerinde yatışını gördüm, 4X4 jeeple tüm sahil boyunca dolaştım. Sonrasında Yüzüklerin Efendisinden bazı sahnelere ev sahipliği yapan ormana vardık. Frodo’nun Nazgül’den saklandığı noktada fotoğraf çektirmeyi de ihmal etmedim tabii!

FURUDO'NUN SAKLANDIĞI YER Weta ismi Yeni Zelanda’ya özgü bir böcek türünden geliyor, hatta Maoriler bu böceğe ‘kötü şeylerin tanrısı’ demişler. Ama Weta dünyaca ünlü filmlerin çekildiği bir film stodyolaları şirketi. Yüzüklerin Efendisi de burada çekilmiş. Ege gezisinde, Frudo'nun arkadaşları ile saklandığı yerde fotoğraf çektirmiş. Ama filmdeki sahneye benzediğini söylemek zor olsa gerek.

www.cypruszoom.com

75


röportaj

Dans Tutkunu Bir Dansçı

Bİlgen Arık

BILGISAYAR ENFORMATIK OKUDU, TURIZM ACENTESINDE ÇALIŞTI, AMA TUTKUSU AĞIR BASTI. BIR YIL ÖNCE HERŞEYI BIRAKIP DANS OKULU AÇAN BILGEN ARIK, MUTLU VE SAĞLIKLI BIR BIREY OLMAK IÇIN SPOR VE DANSIN GEREKLI OLDUĞUNU SÖYLÜYOR. RÖPORTAJ/AYLA IRIZ

B

ilgen Arık henüz 30 yaşında Mağusalı genç bir bayan. Üniversitede Bilgisayar Enformatik okudu ancak, dansa olan tutkusu ağır bastı: Kısa bir süre önce tutkusunu meslek olarak sürdüreceği bir dans okulu açtı. Eşinin de dansı sevmesinin büyük bir avantaj olduğunu belirten genç dansçı, aynı zamanda yurt içinde ve dışında organizasyonlara ve etkinliklere katılıyor, sürekli eğitim alarak kendisini daha da geliştiriyor. Çocuklarla yaptığı dans eğitimleri ise genç dansçı için büyük bir motivasyon. Salsa, Bachata ve Modern Dance en çok beğendiği dans türü. Bilgen Arık’ın genç yaşta sevdiği bir meslekte çalışmış olması aslında hiç de tesadüf değil. Ne zamandan beri dans ediyorsunuz? Dansla tanışıklığım lise yıllarında Ankara' da başladı. 2002 yılında Kıbrıs’a döndüm. Üniversite dönemimde hem dans ediyor hem de dans dersi veriyordum. 2003 yılından bu yana kreş, ilkokul, ortaokul, lise, üniversite ve her yaştan bireylerle çalışmalar yapıyorum. Son beş yıldır aktif olarak salsa, arjantin tango, jazz, swing, jive, vals, rumba, bachata, reggeaton, hiphop, chachacha, modern dans dallarında koreograflık yapıyorum. Bunların dışında spor seanslarım, kisiye özel eğitimlerim, çalıştırdığım show gruplarım ve içinde yer aldığım aktif olarak gösterilere çıkan show gruplarım var. Kendi dans salonunuzu açmadan önce nerede çalıştınız? Eğitimimi ailemin yönlendirmesiyle Bilgisayar Enformatik üzerine yapmış olup daha sonra Öğretmen Akademisi’nde pedagoji eğitimimi tamamladım. 4 yıl CyprusXP firmasında grup satış bölümünde görev yaptım. Hayallerimdeki iş ise ancak bu yıl dans okulumu açmamla gerçekleşti.

76 ZOOM

denedik ve benimde yetenekli olduğumu fark edip bana da öğrendiklerini öğretmeye başladılar. Ve daha sonra bende dans derslerine başladım. Eşinizde dansla uğraşıyor mu? Evet. Eşimin de dansla ilgilenmesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Ortak zevklerimizin olması ilişkimizi hem canlı tutuyor hem de daha çok bir arada olabiliyoruz. Bizim tanışmamız aslında dans ile doğrudan ilişkilidir. Ülkemizde dansa olan ilginin nedeni sizce nedir? Dans yetişkinlerin yoğun iş temposundan uzaklaştığı, sosyal bir arkadaş ortamı kurabildiği ve eğlenerek zaman ayırdığı bir hobidir. Yerel dans severlerin yanında özellikle yurt dışından gelmiş olan ve çevre edinmek isteyen veya öğrencilik döneminde bir şekilde dansla tanışmış ve hayatından çıkarmak istemeyen kişiler dansa ilgi gösteriyor.

Dansa olan yeteneğinizi nasıl keşfettiniz? Dans çocukluğumdan beri hayatımın her döneminde vardı. Jimnastik ve bale deneyimlerimin dışında dansla asıl tanışıklığım 14 yaşımda başlar. Ben lise hazırlıkta okurken abim üniversiteye yeni başlamıştı. Hacettepe Üniversitesi’nin dans derslerine devam ederken bir gün arkadaşları ile dans derslerinden sonra eve geldiler. Derste yapmış oldukları figürleri birlikte

Çocuklara da dans eğitimi veriyor musunuz? Sanırım işimin en keyifli bulduğum kısmı bu. Onlarla çalışmak o kadar keyifli ki ! İnanılmaz bir enerjileri var. Herşeyin yanında güne onlarla başlamak anlatılamaz bir duygu. Öğrenme istekleri, çabaları, gözlerindeki heyecan, başarma isteği, kendi aralarındaki minik “Ben önde dans etmek isterim” rekabeti bence paha biçilemez. Çocuklarımızın bilgisayar başında oturmak , tablet ile oynamak veya televizyon izlemek dışında bir aktivitesi olması kesinlikle şart. Teknoloji dolu bir ortamda büyürken, bunların içinde kaybolmalarını izlememek için ailelerimize bu bağlamda çok fazla iş düşüyor. Dans, çocuklarımızın gelişimlerine katkı sağlamak, ne istediğini bilen aktif bireyler olmalarına yardımcı oluyor.


Sizce ‘’Dans’’ ne anlama geliyor? Dans, uyumlu bir vücut akışı sağlayan, hem esneklik hem de hareket becerisi kazandıran bir dal. Benim çok sevdiğim bir söz var. “Dance enables you to find yourself and lose yourself at the same time “ Benim için hayata bambaşka bir bakış. Güçlü, mutlu, güzel, tutkulu hissetmemi sağlıyor. Ruhumu yansıtıyor, kim olduğumu gösteriyor, kendimi, hayatı bulduğum yer. Hayatıma anlam katıyor.. Herkes dans edebilir mi? "7 den 77'ye" diye bir deyim var ama anne karnındaki bebeklerin bile müziğe tepki verdiğini düşünürsek EVET kesinlikle her yaştan insan dans edebilir.. Biraz da Zumba'dan bahseder misiniz? Günün yorgunluğu, stresini atmak, eğlenirken kilo vermek, sağlıklı yaşamak veya formda kalmak için zumba yapılabilir. Latin danslarının içinde fazlasıyla yer aldığı seansımız inanılmaz dinamik ve keyifli geçiyor. Seansa gelen üyelerimizin yüzlerindeki mutluluk gerçek ve bu beni son derece mutlu ediyor. Hedefimiz her seansta 700 ile 1200 kalori yakmak. Sağlıklı bir beslenme programı ile desteklendiğinde üyelerimiz gerçekten kilo veriyorlar. Düğünlerde çiftler farklı dans performansları ile dikkat çekmeye başladı. Bu konu hakkında ne düşünyorsunuz? Hayatlarının en özel gününü ölümsüzleştirmek için çiftlerle bir araya geliyoruz. Belki de hayatlarında hiç dans etmemiş olan bireylerin bir araya gelmesi ve bu sebeple dansla tanışması çok hoş. Düğün ve nişan günlerine özel eşlerin beraber paylaşabilecekleri, hafızalardan silinmeyecek, eğlenceli anlar yaratıyoruz.

Dans salonunuzda hangi dersler veriliyor? Sosyal Latin Dansları (Salsa, Bachata, ChaChaCha, Kizomba) / Modern Dance / Reggeaton / HipHop / Zumbatomic / PopJazz / Zumba / Pilates / Düğün Dansları İlgi nasıl? Siz en çok hangi dansı seviyorsunuz? 2003 yılından bu yana farklı yerlerde dans dersleri veriyordum. Sonunda eşimle kendi okulumuzu açtık. Henüz 6 ay olmasına rağmen gördüğümüz ilgiden çok mutluyuz. Hepsinin yeri başka ama Salsa, Bachata ve Modern Dance en beğendiklerim. Başka neler yapıyorsunuz? Biz aktif olarak öğrencilerimiz ile Türkiye ve Avrupa’da yapılan bütün organizasyonlara katılmaya çalışıyoruz. Bu tip organizasyonlara kendi imkanlarımız ile katılıp showlara çıkıyor, eğitim alıyor ve eğleniyoruz. Performans yaptığınız organizasyonlardan bahsedermisiniz? Cyprus Salsa Congres, Barcelona Dance Awords, Salsajam Cyprus, Berlin Salsa Fest, Sofia Salsa Fest, Antalya Salsa Fest, İstanbul Salsa Fest , Başka şeyler yapmaya vaktiniz kalıyor mu? Gerçekten çok yoğun bir tempoda çalışıyorum. Kısıtlı zamanımın olmasına rağmen beni gülümseten insanlara, aileme ve arkadaşlarıma vakit ayırmaya çalışıyorum. Hayat bakışınız ve hayat felsefeniz? Yerinde saymamak ve en önemlisi kendimi geliştirmek üzere periyodik olarak eğitimlere ve festivallere katılıyor, sürekli gelişen gündemi, müzik ve trendleri takip ediyorum. Mutlu ve sağlıklı bir birey olabilmek için spor ve dans hayatımın her döneminde var.

www.cypruszoom.com

77


harergen@hotmail.com

Hare Ergen

Aşkın E Hali...

G

eçen gün düşündüm, zaman ve saat olgusunu... Bir zamanlar güzel bir film seyretmiştim adı “Saatler” olan... Aşkın "E" hali, fiilin çekim eksiz hali gibi... Kimilerine işkence, kimilerine tarifsiz heyecan ve mutluluk verir, beklerken sevgiliyi, beklerken canlara kavuşmayı; aşkın yalın hali gibidir. Saatler ve Aşk, birbiri ile ilgisi olmayan iki tane ayrı kelime gibi görünür. Yine de bilirim, biliriz. Bundan sonra yazımı okuyan da bilecek ikisinin birbiri ile bağlantısını... Cümleler bazen birbirini tutmaz. Dağınık görünür. Birbiriyle bağlantısı olmayan yollardan geçip, birbirine nasıl bağlanacağını görmek, bilmediğim cümleler arasında dolaşıp kaybolmayı severim. Her zaman değil, arasıra. Heves ederim, içimi garip bir heyecan sarar. Dudaklarımın kenarında, hınzırca bir gülümseme. Yazıyorum şu an, sizin okuduklarınızı. Biliyorum, merak ediyorsunuz. Bu yazının sonu nereye varacak diye? Seviyorum, alakasız yollara girmeyi, buraya kadar yazdıklarım gibi. Hedefime ulaşırken, herkesin gittiği yollardan geçmeyi sevmem. Başkalarının kokuları, izleri, sevinçleri, hüzünleri vardır. Benim izimi taşısın isterim, geçtiğim yollar. Arkamdan gelenler kokumu alsınlar isterim. Yasemin kokumu... Isparta güllerimin kokularını, hani Kıbrıs tabiri ile “kokulu güller”imin.. Bir ses, bir tad, tenini ürperten rüzgar.. Bir şey işte...Aniden hatırlatır onu, Tenin acıması, özlemesi hatırlatır. Aşkın “E” hali, katıksız, yalansız, dolansız ve koşulsuz. Beni sevme, koşullarla, seveceksen,

78 ZOOM

Beni sevme, lütfen, değiştirmeye çalışacaksan, Acır sonra, Tenim acır, Seni özlediğim zaman, acıyla özlerim, aşkla değil. Aşkın “E” hali, Beni böyle sev, istersen yine de sen bilirsin. Gösterişi olmayan, süsü, püsü olmayan, toprak kadar doğal olan. Benim de olduğu kadar, senin de vardır farklılıklarımız, garip huylarımız, düşüncelerimiz ve davranışlarımız. Olsun, Ne yapalım? Sırf birbirimize, şirin görünmek için, olduğumuzdan farklı mı görünelim? MIŞ’cık gibi mı yapalım? Aşkın ilk haliyim ben, sade ve yalın, hiç bir çekim eki taşımayan.... Yürüyorum, bahçemde, Yaseminlerimin kokusu burnuma geliyor. Yurt dışında yaşayan her Kıbrıslı'nın yüreğinde, bir yasemin tutkusu. Yaseminlerle aramda garip bir bağ vardır. Aşk vardır, severim tadını. Siz bilir misiniz yaseminlerin tadını? Birazcık acı, ama ağzınızda kaldıkça lezzeti artan... Kıbrıs’a dönmekten keyifliyim. Ne de olmasa toprağım. Afrodit’in torunu olmaktan gurur duyuyorum. Hepimiz onun torunlarıyız. Masum bir Ada. Utangaç. İnsanı cezbeden. Aşkın “E” halinin yaşanması kabil olan bir Ada. Seviyorum. Kıbrıs’ı. Burada olmayı, insanlarımı yeniden tanımayı... Yürürken bahçemde bunları düşündüm, bir akşamüstü değil, bir gece vaktinde. Uzun yollardan geldim, yürüdüm, koştum bazen de canım yandı, hem de çok. Aşkın yalın halini düşündüm, karar verdim. Ben en çok onun “E” halini seviyorum. Peki siz?


Radyo

dinlemeyi

özlemistik. .

f / radyojuke 90.9

www.radyojuke.com

Atatürk Caddesi, Candemir 7 Apt., No: 9-10, Yenişehir / Lefkoşa | 444 1661

f / radyojuke 90.9 Atatürk Caddesi, Candemir 7 Apt., No: 9-10, Yenişehir / Lefkoşa | 444 1661


gezi

yazı tügen çelik

fotoğrafl a onur r: çelik

O N İ F O T R O P O C A N MO E NIC 80 ZOOM


Portofino

Y

"GEZİMİZİN DÖRDÜNCÜ GÜNÜNDE YENİDEN YOLA ÇIKIYORUZ. ÖNÜMÜZDE PORTOFİNO, MONACO VE NICE VAR. BİRBİRİNDEN GÜZEL KENTLERDE HAYAL GİBİ MANZARALARIN İÇİNDE, BİZİMDE OLDUĞUMUZ FOTOĞRAFLAR ÇEKİLİYORUZ."

olculuğumuzun dördüncü günündeyiz. Olmak istediğim yerde dalga sesleriyle gözlerimi açtım.. Hala rüya görüyor olmalıydım.. Zaman ilerliyor, daha gezecek çok yer var, o yüzden hemen yola çıkmalıyız. Ama üzülmek yok, çünkü bugün çok güzel başka yerler göreceğiz. Hedefimiz: Portofino Şarkılara ev sahipliği yapan bu sevimli balıkçı kasabasına varmadan önce Sant Margarita isimli bir kasabadan geçtik. Tek kelimeyle hayran kaldık. Çok düzenli, yemyeşil, huzurlu bir turizm kasabası. Santa Magarita’dan Portofino’ya bağlanan yol hep deniz boyu gidiyor ve insanlar için bisiklet

ve yürüme yolu yapılmış. Şu manzarada bir sabah yürüyüşü yapan insan yaşlanır mı hiç? Portofino yolunda kimi zaman yol çok daralıp tek şeride iniyor, böyle durumlar için de bir çare üretilmiş ve karşılıklı iki tarafa dönüşümlü olarak yanan trafik ışıkları koymuşlar. Böylece ışığı yanan yolu kullanıp diğer taraftaki bekliyor. Ve sonunda şarkılara konu olmuş o güzel sahil kasabasına ulaşıyoruz. Sakin, şirin, kendi halinde, mütevazi bir yer aslında. Ben çok gösterişli, bizi boğacak, itecek, zengin işi bir yer bulacağımızı düşünürken çok sevimli bir sahil kasabasıyla karşılaştık. Bolca fotoğraf çekip manzaranın tadını çıkardık.

Bu sırada tur şirketleri gemilerle sürekli turist getiriyordu, Avrupa’ya gelenlerin mutlaka görmesi gereken bir nokta bence. Ancak buradaki fiyatlar biraz tuzlu. Otelleri sormaya kalkışmadım, ama zaten restoranlardaki içecek fiyatlarından belli oluyordu. İçecek hakkımızı başka yere saklayıp son karelerimizi de çekerek bu güzel sahil kasabasına güle güle diyor ve yolumuza devam ediyoruz.. Bugünkü rotamız; Avrupa’nın turizm merkezi, en güzel sahil şeridi, jet sosyetenin gözdesi, Fransız rivierasının o muhteşem bölgesi: Cote D’azur. Fransızca'da “Mavi Sahil” anlamına gelen bu bölge Monaco’dan başlayıp Marsilya’ya kadar sürüyor.

www.cypruszoom.com

81


Eze Köyü

Eze Köyü

Eze Köyü

Villefranche

nice

S E N N A C Z E P O R T ST. SİLYA MAR Portofino

82 ZOOM

Bugünkü hedefimiz Monaco ve Monte Carlo’ya uğrayıp akşama Nice’te olmak. O yüzden hemen yolumuza devam ediyoruz ve yaklaşık 2 saatin sonunda Monaco’nun gökdelenleriyle meşhur o büyüleyici manzarasını görüyoruz. Dünyanın en küçük ve en zengin ülkeleri arasında bulunan Monaco’nun en bilinen şehri, casinolarıyla ve F1 yarışlarıyla ünlü Monte Carlo. Hemen Monte Carlo’ya iniyoruz ve arabamızı parkedip şehri keşfetmeye koyuluyoruz. Şehir çok temiz, çok düzenli. İnsanlar çok saygılı. Telaş yok, karmaşa yok.. Büyük parkların ve bahçelerin içinden geçerek meşhur Casino Meydanı’na çıkıyoruz. Herkes meydanda toplanmış fotoğraflar çekiyordu. Herhalde ünlü bir oyuncu falan geldi diye düşünürken, sonunda anlıyoruz ki casinolara gelen müşterilerin trilyonluk arabalarının fotoğraflarını çekiyorlarmış. Biz de geri kalmıyor ve uzay mekiğine benzeyen arabalardan birkaç kare alıyoruz. Bu arada F1 yarışlarının bizden 1 hafta sonra yapılacağını duyunca kaçırdığımız için üzülüyoruz.. Bu zengin, görkemli ve hareketli şehri geride bırakıp yola koyuluyoruz. Tatile gelmeden önce gezi rotamız için araştırma yaparken Monaco ve Nice arasında Eze isimli bir Ortaçağ köyünün varlığından haberdar olmuştum. Yağmur hafiften başlamasına rağmen bu küçük köye gitmek istedim. İyi ki de gitmişiz.


gezi Villefranche

Villefranche

Monte Carlo’daki Ünlü Casino Meydanı. Şehrin kalbi bu meydanda atıyor.

portofino

Villefranche

Villefranche

Monte Carlo

Villefranche

www.cypruszoom.com

83


gezi

Monaco

Dağın üzerinde, denize karşı kurulmuş bu şirin Ortaçağ köyünde kendinizi geçmişe yolculuk yaparken bulabilirsiniz. Her sokağında her dönemecinde ayrı bir sürpriz sizi bekliyor. Taştan yapılar o kadar güzel korunmuştu ki, insan hangi birini fotoğraflayacağını şaşırıyor. Bu küçük köyü de gezdikten sonra Nice yakınlarındaki Villefranche-sur-Mer sahil kasabasındaki otelimize yerleşmek için yola koyuluyoruz. Villefranche-sur-Mer, Nice Merkez’de olmayan, ama internetten araştırırken Nice’ten çok daha fazla beğendiğim bir tatil bölgesi. Burası daha kaliteli, daha zengin bir yer olmasına rağmen otelimiz çok güzeldi ve fiyatı da uygundu. Otelin alt katı da bar olarak işletiliyordu üstelik yolun yorgunluğunu otelin barında birer bira ile attık ve odamıza yerleştik. Ama gün batmadan limanı fotoğraflamak için he-

84 ZOOM


Monaco’nun gökdelenleriyle meşhur o büyüleyici manzarasını görüyoruz. Dünyanın en küçük ve en zengin ülkeleri arasında bulunan Monaco’nun en bilinen şehri, casinolarıyla ve F1 yarışlarıyla ünlü Monte Carlo. Hemen Monte Carlo’ya iniyoruz ve arabamızı parkedip şehri keşfetmeye koyuluyoruz.

www.cypruszoom.com

85


gezi

men otelden çıkıp limanın ve eski yerleşimin bulunduğu bölgeye gittik. Yürüyerek nerdeyse 5 dakikada vardığımız bu bölgedeki yapılar gerçekten çok güzel korunmuştu ve insanın içini açıyordu. Ara sokaklar, renkli ve uzun evler insana huzur veriyordu. 5.GÜN: NICE - CANNES - ST. TROPEZ - MARSİLYA Daha fazla yerler keşfetmek için, sabah her zamanki gibi yine erkenden kalktık. Bugünkü rotamız Cote D’azur’u tamamlayıp Marsilya’da feneri söndürmek. İlk durak, Ville France’ın hemen yanındaki Nice. Ancak öyle şiddetli bir yağmur yağıyor ki, şehrin merkezine bile girmekte zorlanıyoruz. Şemsiyelerimizle Nice limanına yürüdük. Ama sudan çıkmış balık gibi her yerimizden sular akıyordu. Aceleyle birkaç fotoğraf alıp geri arabaya döndük. Nice’i maalesef çok fazla tanıyamadık, yağmur bizi olumsuz etkiledi, ama gerek yolda yürürken, gerekse arabayla giderken edindiğimiz izlenime göre, Nice çok büyük bir şehir. Düzenli, ama çok kalabalık. Cote D’azur denince akla ilk gelen şehir. Aslında konaklamayı hep bu şehirde yapmayı düşünüyordum, ama otel rezervasyonu yaparken Ville France bölgesini görünce o küçük sevimli kasabada kalmaya karar verdim. Çok da iyi yapmışız, Nice’e kıyasla çok daha korunmuş, çok daha temiz kalmış. Nice’ten ayrıldıktan sonra güneş açıyor ve biz pırıl pırıl bir havada yolumuzda gitmeye başlıyoruz. Bir sonraki durağımız Cannes. Cannes Film Festivali ile meşhur bu palmiyeli şehir, bize tasedüflerin en güzelini sunuyor. Gittiğimiz gün, Cannes Film Festivali’nin de 2. Günüymüş. O atmosferi yaşamış olmak, görevli basın mensuplarıyla yan yana çekim yapmak, kırmızı halıyı görmek.. Çok güzel bir nimetti bizim için. Cannes, Nice’e göre daha toparlanmış, daha mütevazi, daha korunmuş güzel bir şehir. Parkları, sokakları, insanları hep bir tatil havasında. Çok huzurlu bir şehir. Biz Cannes’ı çok sevdik, Cote D’azur bölgesindeki en güzel şehrinin burası olduğuna karar verdik.

cannes

St. Tropez

Çok sevdiğim İzmir - Foça kentini kuran Phokai Medeniyeti, Marsilya kentini de kurmuş. Bu şehir Foça’nın kardeş şehri olduğuna göre, benden torpille +1 puan gidiyor.

86 ZOOM

nice


Cannes’a vardığımız gün, Dünyaca ünlü Cannes Film Festişvali’ne denk geliyoruz. Her insana nasip olmayan harika bir tesadüftü.

St. Tropez

St.Tropez’e g beyaz şara eldiğinizde limanda p keyfi yap mayı unutmayın .

www.cypruszoom.com

87


gezi

Marsilya

Bu güzel şehrin limanında, sokaklarında ve festival alanında vakit geçirdikten sonra bir sonraki durak için arabamıza geri dönüyoruz. Sıradaki noktamız: jet sosyetenin gözdesi – St. Tropez. Otoyoldan sola ayrılıp bayağı bir gidince ulaşılan bu güzel kasaba, belki de yolunun uzunluğundan dolayı böyle bakir ve güzel kaldı. Genellikle teknelerin yanaştığı bu güzel liman şehri, temiz sokakları ve kaliteli insanlarıyla dikkatimizi çekti. Sakin bir yaşam hakim. Keşmekeş ve telaş yok. Limanında biraz yürüdükten sonra, denize nazır bir cafe buluyor ve hemen en önde bulduğum boş masayı gözüme kestirip koşa koşa gidip oturuyorum J Yeşil zeytin eşliğinde servis edilen soğuk beyaz şaraplarımızı yudumlarken bu güzel manzaranın tadını çıkarıyor ve kendimizi bir an jetsosyeteler gibi geziyormuş gibi hayal ediyoruz. Dönüşte aynı yoldan değil, farklı bir yoldan otoyola çıkmak istedik. İyi ki de o ara yollara sapmışız. Cogolin tabelasından içeriye saptığımızda, çok güzel manzaralarla karşılaştık.

88 ZOOM

Cogolin köyü zaten başlıbaşına masalsı bir köy. Evleri, bahçeleri insanın içini açıyor. Biraz ilerledikten sonra köy bitiyor ve bağlar, ormanlar başlıyor. Virajlı yollarda bu manzaraların içinden geçmek bizi büyülüyor. Özellikle Le Garde- Freinet diye bir köy buluyoruz ki, yol boyu hep bağ evleri var. Vadiler içinde dönümlerce üzüm bağlarının içindeki minik bağevleri, insanın hep yaşamak istediği o sevimli evlerin ta kendisi işte! Bu masalsı yolun sonuna geliyoruz ve Marsilya’ya varmak üzere otoyola çıkıyoruz. Ve şunu anlıyoruz ki, esas güzellikler otoyolların dışındaki bu ara yollarda gizliymiş! Keşke insanın imkanı olsa da, hep o ara yollardan gitse, ama maalesef yol uzun ve biz akşam olmadan Marsilya’ya ulaşmak için gaza basıyoruz. Az gidiyoruz, uz gidiyoruz ve sonunda Marsilya’ya varıyoruz. Bugün kat ettiğimiz yol çok fazla değildi, ancak duraklayıp gezdiğimiz yerler çok olunca biraz yorulduğumuzu hissediyoruz. Marsilya çok büyük bir şehir. Benim kafamdaki Marsilya’yla uzaktan yakından ilgisi yok.


Oteli bulmak üzere Marsilya sokaklarında yürüyoruz. Ben tam bir hayakırıklığı yaşıyorum. Bu şehir çok büyük ve deyim yerindeyse “kirli” bir şehir. Sokakları kir içinde, binaları simsiyah, havası boğucu! Almanya’nın Berlin’i sanki! Sokaklarda hep evsizler, tekin olmayan tipler.. Otelimize yerleştikten sonra, tüm günü şarap ve peynirle geçiştiren midemizin iyi-

ce acıktığını fark ediyoruz ve limana iniyoruz. Bu şehri hiç sevmememize rağmen, Le Vieux-Port” yani şehrin eski limanın büyüleyici görüntüsü bizi bir nebze de olsa rahatlatıyor. Sıralı teknelerin, çarşaf gibi denizle buluşmasını izlemeye gerçekten değiyor.

St. Tropez

Le Garde- Freinet bağ evleri: Masallarda anlatılan o sevimli bağevlerini, St. Tropez yolundaki Le Garde- Freinet’te bire bir yaşadık.

www.cypruszoom.com

89


ENRİCO MACİAS 37 YIL SONRA BİRKEZ DAHA "HOŞ GÖR SEN" DEDİ

90 ZOOM

C

ezayir asıllı Fransız şarkıcı Enrico Macias, geçtiğimiz ay Merit Crystal Cove Hotel’de muhteşem bir konser verdi. Sanatçı Ajda Pekkan ile 37 yıl önce Olimpia'da seslendirdiği "Hoş gör sen" şarkısını, bu kez Sibel Tüzün ile Merit Cristal Cove Hotel'de söyledi. Bu düet izleyenler tarafından ayakta alkışlandı. Otelin kongre merkezini dolduran hayranlarıyla buluşan ünlü şarkıcıya Merit Yönetim Kurulu Başkanı Reha Arar tarafından "Altın Merit Anahtarı" hediye edildi. Arar, "Müzik büyükelçisi" ilan ettiği ünlü organizatör Erkan Özerman’a da katkılarından dolayı bir plaket verdi. Bugüne kadar Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs'ta verdiği her konseriyle geride unutulmaz anılar bırakan Enrico Macias, geçmişten bugüne en çok sevilen şarkılarını bu kez Merit Crystal Cove Hotel misafirleri için seslendirdi. Hayranlarının alkışları arasında sahneye çıkan Macias, ard arda


haber

sevilen arkılarını söyledi. Sahneye davet etti i ünlü arkıcı Sibel Tüzün ile düet yapan Macias, birlikte iki arkı söyledi. "Son verdim kalbimin i ine" isimli arkıyı Türkçe ve Fransızca olarak seslendiren ikili, daha sonra birlikte Türkçe bir parça söyledi. Macias, uzun yıllar önce Ajda Pekkan la birlikte verdi i bir konserde Türkçe seslendirdi i "Ho gör sen" isimli parçayı bu kez Sibel Tüzün le birlikte seslendirdi. 50 nin üzerinde albüm ve Zingarella , La Guitare , Aie Aie Aie , Solenzara , Le Femme De Mon Ami gibi onlarca unutulmaz arkısıyla tüm dünyada kalpleri fetheden Macias ın 80 e yakın arkısı da Türkçe ye çevrildi. Konserinde bu parçalarının ço unu hayranlarıyla birlikte seslendiren ünlü arkıcı gördü ü ilgiden dolayı çok mutlu oldu unu söyledi.

www.cypruszoom.com

91


haber

Eski dostlar, Yine birarada

92 ZOOM


N

amık Kemal Lisesi 1980 mezunları ikinci kez toplandı. Bu kez ilk toplantıya katılamayanlar da gruba dahil oldu. Buluşma için Ankara, İstanbul ve Londra’da yaşayan sınıf arkadaşları bu özel buluşma için Kıbrıs’taydı. İşletmenin sahibi Hasan Cuma’nın da aynı yıl mezunları arasında olduğu Mağusa Namık Kemal Meydanı’nın gözde mekanı, Ginkgo Cafe&Restaurant ikinci buluşmanın adresiydi. İlki kadar renkli geçen buluşmada eski dostlar yine anılarını tazelediler. Üçüncü buluşma içinde randevulaşan grub bu kez 2013 yılına veda partisi için biraraya gelecek. Yine Mağusa’da gerçekleşecek buluşmaya mezunların büyük bir bölümünün katılması bekleniyor.

www.cypruszoom.com

93


Kıbrıs'ın ilk Binicilik Okulu

Karaoğlanoğlu/GİRNE 0533 851 38 13

Tunaç Riding

Club

• • • •

Binicilik dersleri Dağ gezisi + Piknik turları Engel atlama dersleri Çocuklar için Midilli ve Pony'lerle eğitim


KIBRIS! IN “İLK ve TEK” YEMEK ve İÇKİ KÜLTÜRÜ DERGİSİ

i

ültürü Dergis

e mutfak k yemek, içki v

e m r Gu Kıbrıs’ın

son Yeni trendin

fra la ra En A L A so U st a d a n t a rif le r.

yıl:3 sayı:27

adresi;

Agency

ğlıkla Yeni yıla sa lu girmenin yo n tercihinizde geçiyor

HİNDİNİİZNDEN SIRRI B n Ersalıcı'danler enizi Ayge Yılbaşı Mezyapın Denenmiş Yemek za nı fra So ı Yılbaş rı kendiniz Gurme Tüyola

YIL:3 SAYI:27

3 ARALIK 201

90001 8 9 694851 15TL KİYE FİYATI 10 TL TÜR

Gurme

Aralık sayısı bayiilerde www.cypruszoom.com


AGAMA AGAMA OUTDOOR OUTDOOR Equipment & Expedition Equipment & Expedition

Adres: Bellapais, Girne Tel: +90 392 815 3721 Gep: +90 533 869 0530 E-mail: tugberkemirzade@hotmail.com www.agamaoutdoor.com

Adres: Girne Gep: (+90 533) 869 0530 tugberkemirzade@hotmail.com www.agamaoutdoor.com


KIBRISTime Haberde Özgür - Yorumda Kalite

www.kibristime.com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.