Zoom Kasım 2013

Page 1

ZOOM [ Kıbrıs’ın ilk aylık turizm, haber, magazin, aktüalite dergisi ]

Cilt kurulugu Önlenebilir mi?

İki yaka bir aşk Serkan&Elena Merit Lefkoşa'da evlendi Onur ve Tügen Çelik

HIZLI KİLO VEREN HIZLI KİLO ALIR

Bel ağrısından Kurtulmanın 5 yolu!..

11 Günde, 7 Ülke, 20 Şehir Nasıl gezilir? RAUF ERSENAL YAZDI:

KAYIP FENİKE TERSANESİ NEREDE ÇIKTI?

Sosyete Doktoru

Artık Kıbrıs'ta

11 Kasım'da

Jasmine Court'ta Hotel'de

YIL:6 SAYI:69

KASIM 2013

9 694851 900049 10 TL - TÜRKİYE FİYATI 15TL


MALTIN ÂLÂSI FIÇIDA ÜÇ Ç E Ş İ T AR PA DA N Ö Z E L H A R M A N

Malt 21,5X28.indd 1

24.10.2013 18:26





profil ajans 0533 868 9581

Lilak Su Sipariş Numaraları: LEFKOŞA : 0 542 856 2524 PAŞAKÖY : 0 533 868 6081 ALANİÇİ : 0 533 860 5539 GEÇİTKALE : 0 533 868 5428 DÖRTYOL : 0 533 861 1368 ASLANKÖY : 0 533 875 9460 GİRNE : 0 533 877 3712 KARAAĞAÇ : 0 548 834 3255 LAPTA : 0 533 862 5644 BALIKESİR : 0 533 848 9555 FABRİKA : 0 392 232 4140 GÖZYOLU LTD. Alaminyo Şehitler Sok. No:15 Değirmenlik/Lefkoşa gozyolu@hotmail.com

Doğal Kaynak Suyu



T

N

R

EST

AUR

A

Eşsiz deniz manzarasında, taze balık çeşitleri, zengin balık mezeleri ile yemeğin keyfini çıkarmak size kalmış...

Rezervasyon; 4 0533 885 000

info@shayna-beach.com www.shayna-beach.com Çatalköy / Girne

Profil Reklam 227 7595

Balık a d ' a n y a Sh yenir



[ Dış Basın Birliği tarafından verilen 'EN İYİ DERGİ GRUBU' ödülü ]

11

ZOOM

www.cypruszoom.com zoommagazin@gmail.com (Sahibi) Genel Yayın Yönetmeni Birol Bebek (Sahibi) Genel Yayın Koordinatörü Gülsüm Gözenler Yayın Kurulu Başkanı Mesut Günsev Reklam Pazarlama Profil Reklam

20

23

KATKI KOYANLAR Reha Arar / Derya Beyatlı Tuğberk Emirzade / Sanem Koç Aygen Ersalıcı / Zehra Bilgen Rauf Ersenal / Ali Özçil Grafik-Tasarım Profil Reklam Yayın Danışmanları Banu Bebek - Ersin Gözenler Stil Danışmanı Nurhan Günsev

Reklam Rezervasyon ofis: (0392) 22 77 595 (0533) 825 70 00 (0542) 875 96 66 (0533) 868 95 81 (0542) 875 55 04

Yayın Türü Aylık Süreli Turizm-Haber-Magazin Sanat - Aktüalite Dergisi Baskı Pelin Ofset www.pelinofset.com.tr

26

30

ZOOM YAYIN GRUBU, Profil Reklam ve Danışmanlık Limited Şirketi’ne aittir. Köşklüçiftlik / Lefkoşa - Posta Kutusu 888

ZOOM [ Kıbrıs’ın ilk aylık

turizm, haber,

alite dergisi

magazin, aktü

[

]

;

İki şehir, bir hikaye

Savaşın

bile bozamadığı inanıştan Rekorlar kitabına

Doğu Akdeniz’in ezi: cazibe merk

E KARPAZ GAT

MARİNA

[

KIYAFETTE Yeni sezonu açıldı

Çelik Onur ve Tügen

ARTIK HERKES BİLECEK

IK B R RUS KIBRIS'A A

SVETLANAVA TİMASHO

geri Festivale sayım başladı

Efes Blues 11 Kasım'da

Crixus RAUF ERSANAL YAZDI

38

, "Hangi şarap neyle içilir"

11 Gün, Şehir 7 Ülke, 20

Jasmine Court'ta Hotel'de

YATÖRÜ KIBRIS'IN KAYIP GLAD

YIL:6 SAYI:68

50

EKİM 2013

900049 9 694851 15TL FİYATI 10 TL - TÜRKİYE

74 ZOOM DERGİ GRUBU Tüm yayınlarında çevre örgütlerine, çevre bilinciyle destek vermektedir.

8 ZOOM



birolbebek@gmail.com

Birol Bebek Genel Yayın Yönetmeni

Ne kadar şanslıyız

N

e kadar şanslı bir ülkemiz olduğunun eminim farkındasınızdır. Televizyondan hava durumunu izliyorum. Montları ile dolaşan insanlar; üşüdükleri her hallerinden belli oluyor. Biz ise hala kısa kollu tişörtler giyebiliyor, göstermelik baharlık ceketlerle günü geçirebiliyoruz. Gece serin, ancak gündüz güneşin sıcaklığının keyfini yaşıyoruz. Özellikle İskandinav ülkeleri başta olmak üzere soğuk ülkelerden ülkemize gelenler arasında denize girene bile rastladım. Böyle olunca Ada'da; özellikle de Kıbrıs'ta olmak bir ayrıcalık olsa gerek. Bir düşünsenize dünya haritasına bakınca ne kadar küçük olduğumuzu. Hükümeti, siyaseti bir yana bırakırsak, muhteşem bir iklimde, birçok ülkenin hayranlıkla baktığı bir coğrafyada yaşıyoruz. "Acaba öldük te cennete mi düştük" diyesim geliyor. Haberler de olmasa. İzleyip evet cennette değilmişiz; üstelik te Türk olarak dünyaya gelip, yaşarken cehennemi de görme şansına sahip oldupumuzun farkına varıyoruz. Neyse ki havamız var. Onunla idare ediyoruz. Denizi, güneşi, havası ile muhteşem bir coğrafya da, herşeye rağmen hala mutlu olabileceğimiz bir yerdeyiz. Onun için gözümüzü biraz daha açıp etrafımıza bakmaya; konserleri, sergileri takip etmek gerekiyor. İstanbul'a uçakla 1 saatte; üstelik pasaporta dahi ihtiyacımız olmadan gittiğimizi düşünürsek, oradaki aktivitelerde bizi bekliyor.

10 ZOOM

Hayko Cepkin, Ekim ayında ülkemizde konser veren ünlü isimler arasındaydı. Ama "bize burası yeter" diyenleri duyar gibiyim. Onlar da haklı. Türkiye'nin en tanınmış isimleri sık sık konser için ülkemizde. Öyle olunca, uzaklara gitmeden de hayatın keyfini çıkarmak mümkün. Bu ayki sayımızda, size keyif için gidebileceğiniz mekanları, sıkılmadan okuyacak konuları derledik. Kendinize bir duble sevdiğiniz içkiden koyup, sayfaları çevirmeye başlayın. Gelecek ay yeniden buluşmak üzere. Hep mutlu kalın..


haber

"RÜYA GİBİ BİR KİTAP" ARAYANLARA MÜJDE KİTABINIZ HAZIR

BU GEMİ SADECE SİZİN İÇİN DÜNYA TURUNA ÇIKIYOR… Ultra lüks seyahatler gerçekleştiren Silversea gemisi misafirlerini en üst konforda, kişiye özel hizmet alacakları bir ortamda dünya turuna çıkarıyor. Gezi, 6 Ocak’ta Los Angeles’ta başlayacak ve 30 Nisan’da Barcelona’da sona erecek. Avrupa’nın en gözde şehirleri, Çin, Avustralya, Singapur, Vietnam, Hindistan, Mısır, Yeni Zelanda, Hawai gibi onlarca destinasyon bu turda keşfedilecek. Bu geziyi Silversea gemisi hizmetleri dolayısıyla daha özel kılıyor. Odaların hepsi suit olan 6 yıldızlı ultra lüks gemide misafirlerin taleplerine 24 saat boyunca cevap verecek özel yardımcı hizmet veriyor. Yardımcı kuru temizleme hizmetinden, yemek rezervasyonlarına, içkilerin her daim soğuk servis edilmesine, valizlerin açılıp kapanmasına herşeyle birebir ilgileniyor. Daha az yolcu, daha çok serbest alan ve özel servis konseptiyle tasarlanan gemiyle dünya turuna çıkmanın bedeli Vista Suit kategorisinde kişi başı 52.550 USD, Owner Suit’te ise 158.450 USD. www.jollytur.com...

11 KASIM'DA JASMINE COURT HOTEL'DE 23 yıldır Anadolu’nun dört bir yanına Blues müziği götüren Türkiye’nin ilk ve tek Blues festivali Efes Pilsen Blues Festival, bu yıl itibariyle Pozitif Live tarafından “Blues Festival” adıyla düzenlenecek. Geçtiğimiz yıl 20 farklı şehirde, 24 konserle gerçekleşen Efes Pilsen Blues Festival'in 24.üncüsü başladı. 11 Kasım'da Kıbrıs'a gelecek festival, yine Jasmine Court Hotel'de gerçekleşecek.

Rüya ve Yaşam Koçu Filiz Cansever yıllarca rüyaları anlamaya çalıştı ve onların şifrelerini çözmeye kendini adadı. Şimdi ise bu çalışmalarını kaleme aldığı, Rüya gibi bir kitap'ta okurlarına aktarıyor. Cansever, rüya atölye çalışmalarını Türkiye'nin birçok ilinde gerçekleştirdi, bu konuda seminerler verdi ve televizyon programları yaptı. Çay Yayınları'ndan çıkan kitabının bir kopyasını ZOOM'a da gönderen Cansever, Kıbrıs'ta da okuyucu arıyor. Kitabın arkasında "Her düş, içinde sonsuz bir bilgeliği ve akıl almaz mucizeleri barındırır. Düşler, ruhumuzun en sessiz fısıltılarının çılgınca haykırışlarıdır. Düşlerimize açılan kapı, gerçekliğe açılan kapıyı aralamamızı sağlayacaktır." diyen yazan, Filiz Cansever, farklı bir kitaba imza atmış..

Blues’un efsaneleri Blues Festival 24’te 23 yılda, Türkiye genelinde heyecanla beklenen bir etkinliğe dönüşen Blues Festival, bu yıl da, yine dünyadan çok önemli ve ödüllü Blues sanatçıları ve gruplarını, Türkiye’deki müzikseverlerle buluşturacak. Blues Festival 24’ün konuklarından “Jimmy Burns Band”, R&B ve soul müzik türlerini Delta kökleriyle birleştirerek çağdaş Blues müziğinde kendine has benzersiz bir ses yaratmış olan pek çok ödül sahibi gitarist, vokal ve söz yazarı Jimmy Burns ile gitarist David Antonio Herrero, bas gitarist Ari David Seder ve davulcu Andrew Terrill Thomas’tan oluşuyor. Chicago Blues, Gospel ve Boogie Jazz tarzlarının önde gelen vokalisti, başarılı müzisyen, söz yazarı, oyuncu ve öğretmen “Katherine Davis” ve “Between A Rock And A Hard Place” albümü ile 2010 Yılın Albümü ödülü de dahil olmak üzere dört Blues müzik ödülünün sahibi olan, 43 kez bu ödüllere aday gösterilen; çağımızın en ünlü Blues sanatçılarından biri “Joe Louis Walker” beş kişilik grubu ile Blues Festival 24’ün konukları arasında.

www.cypruszoom.com

11


haber

AKILLI TELEFON ÇILGINLIĞI SINIRLARI ZORLUYOR.. PayPal’ın ABD yaptığı araştırmada cep telefonu kullanım ve mobil ödeme sistemlerine ilişkin ilginç sonuçlar ortaya çıkdı. Araştırmaya göre Amerikalılar akıllı telefonlarını günlük olarak alışveriş için kullanıyor. Katılımcıların yüzde 17’si alışverişlerinin yüzde 25’ini akıllı telefonları üzerinden yapıyor. Amerikalılar'ın telefonlarına son derece bağlı olduklarını gösteren araştırmaya göre telefon sahipleri ciddi güvenlik kaygıları taşıyor.

TELSIM-FODER "KIBRIS'TA KADIN OLMAK" KONULU YARIŞMA DÜZENLIYOR. Telsim ve Kıbrıs Türk Fotoğraf Derneği (FODER), “Kıbrıs’ta Kadın Olmak” temalı fotoğraf yarışması düzenliyor. Yarışmayla, Kıbrıs’ta kadının sosyal, kültürel, ekonomik yaşamdaki yeri, değeri ve etkisi fotoğraf karelerine taşınacak. Telsim ve FODER, Kıbrıs Tük fotoğraf sanatının yaygınlaşmasını ve gelişmesini sağlamak, fotoğraf çalışmalarını desteklemek amacıyla, düzenlenen fotoğraf yarışmasının ikincisi olacak. Geçen yıl birincisi düzenlenen fotoğraf yarışmasında “Benim Kıbrıs’ım” konusu işlenmişti.

12 ZOOM

Araştırma sonrası ortaya çıkan bazı ilginç sonuçlar - Katılımcıların yüzde 67’si, telefonlarını yan oda mesafesinden daha uzağa bırakmıyor. - Yüzde 10’u duş ve uyku haricinde telefonlarını ellerinden bırakmıyor. - ABD’deki akıllı telefon sahiplerinin dörtte birinden fazlası (yüzde 27) Bluetooth bağlantısını açık bırakıyor. Akıllı (smart) telefon pazarına ilişkin bazı rakamlar - Dünyada 2012'nin 2. çeyreğinde 156 milyon olan akıllı telefon satışı bu yılın aynı döneminde 237,9 milyona çıkarak yüzde 52,3 oranında artış gösterdi. - Dünyada akıllı telefonlar 2013 yılının 1. yarıyılı sonunda mobil telefon pazarının yaklaşık yüzde 55'ini oluşturmaya başladı. - Yurtdışından Türkiye’ye her yıl ortalama 16 milyon cep telefonu ithal ediliyor ve bunun yüzde 57’sini akıllı telefonlar oluşturuyor. - Türkiye'deki akıllı telefon satışlarındaki artış yüzde 88. Bu oranın Kıbrıs'ta daha yüksek olduğu tahmin ediyor. Türkiye'nin akıllı telefondaki büyüme oranı dünya ortalamasının üzerinde. - 2016 yılında satılan akıllı telefon adedinin tüm dünyada 1 milyarı geçeceği tahmin ediliyor.

ALASHIA BU KEZ, MAĞUSA'DA Kuzey Kıbrıslı sanatçılar ( Alashia) Adası'nın sıfır noktasından bugüne uzanan yaşanmışlığın doğal evrelerini, zengin kültürel birikimlerini sanatçı duyarlılığı ve değişik anlatım malzemeleri ile ürettikleri çalışmaları önce İstanbul ardından İzmir Bienali şimdi de Kıbrıs'ta sergileniyor. Alashia Bitmeyen Resim 25 Ekim'de Mağusa Rauf Raif Denktaş Kültür Kongre Sarayı'nda açıldı, 25 Kasım tarihine kadar devam edecek. Mağusa'da Adanın bilinen en eski adını taşyan sergide 22 sanatçının çalışmaları sergileniyor. Her sanatçının Ada'daki yaşantısından beslendiği, evrensel olana doğru bir yolculuğa çıkıp çok uzakları yakın kıldığı, yöredeki kültürünü bazen bilinçle bazen de farkında olmadan aktardığı yapıtları izleyiciye kendi hikâyesini fısıldıyor.


Profil Advert 227 7595

Web / e-mail

barındırma ve alan adı kaydı

Rakiplerinden bir adım önde ol, güvende ol. www.datumcenter.com www.

datumcenter 13149-12498

Adres: No:2 Fener Sokak Kızılbaş, Lefkoşa - Kıbrıs Tel: (0090 392) 444 22 98 - Fax: (0090 392) 225 84 25

www.gigabyteltd.com


haber

BELL 429 HELİKOPTERLER MONACO YACTH SHOW’DA GÖZ KAMAŞTIRDI Türkiye distribütörlüğünü Saran Havacılık’ın yaptığı Bell Helicopter, Monaco Yacht Show 2013’te en çok talep gören modeli Bell 429’u Avrupalı VIP müşterileri ile buluşturdu. Saran Holding tarafından Türkiye’de ilk olarak T.C. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne satışı gerçekleştirilen Bell 429 sınıfının en konforlu, en güçlü ve en hızlı modeli olarak dikkatleri üzerine çekiyor. Bell Helicopter sınıfının en hızlı ve en konforlu helikopteri Bell 429’u Monaco Yacht Show’da müthiş bir parti ile tanıtarak etkinliğe damgasını vurdu. 429 ‘u büyük bir yat üzerine indirerek, dikkatleri üzerinde toplayan Bell 429, Monaco’da da tam not aldı. 429’lar, bakım maliyetlerinin düşük oluşu, hızı, havacılık otoriteleri tarafından yapılan sarsıntı testlerinden üstün başarıyla geçmesi ile dikkat çekiyor. Dünyada, VIP olarak konfigüre edilen modeller arasında en fazla tercih edilen modellerden olan Bell 429, kusursuz havada kalma performansı ve ileri teknolojili kokpitiyle yatlara bile kolaylıkla iniş yapabiliyor. Geniş kabini ve istisnai hızıyla müşterilerini memnun eden model, Saran Holding’e bağlı Saran Havacılık tarafından Türkiye’de satışa sunuluyor. Gece görev yapabilme kabiliyeti ABD’nin en büyük helikopter üreticisi ve dünyanın en çok satan helikopter firması Bell Helicopter Textron üretimli 429 ‘lar gece görev yapabilme kabiliyetine de sahip. Hassas kameralarla havadan keşif, gözetleme, hedef tespiti ve takip yapılabilen helikopterler, alınan görüntüleri de yer birimlerine aktarılabiliyor.

14 ZOOM

''3. ULUSLARASI CUMHURİYET KLASİK OTOMOBİL RALLİSİ" 16 KASIM'DA Kuzey Kıbrıs Klasik ve Spor Otomobil Kulübü 16 ve 17 Kasım, tarihlerinde "3. Uluslarası Cumhuriyet Klasik Otomobil Rallisi" düzenleyecek.

ASUS ALL-IN-ONE PC CEBİT’TE GÖRÜCÜYE ÇIKTI Tayvan üretimli ileri teknoloji firmalardan ASUS en yeni ürünü Allin-One PC’yi, CeBIT Bilişim Eurasia 2013’te tanıttı. ASUS dünyanın ilk All-in-One PC modelini Türk teknoloji tutkunlarına tanıttı. Bir Windows 8 masaüstü bilgisayarın performansına ve bir tabletin esnek kullanım imkanına sahip dünyanın ilk All-in-One PC, günlük işlerinizi verimli bir şekilde yapabilmenizi sağlayan bir masaüstü bilgisayardan, 18,4 inç boyutundaki Full HD ekranını yerinden çıkardığınızda çoklu dokunmatik bir Android tablete dönüşebiliyor. Sahip olduğu dört çekirdekli NVIDIA® Tegra® 3 işlemcisi ile ASUS Transformer AiO dev boyutlu bir Android 4.1 tablet olarak da kullanılabiliyor. 18,4 inç Full HD Ekran ASUS Transformer AiO’da bulunan 18,4 inç, 1080p Full HD ekran elektronik kitap okumak, film seyretmek, fotoğraf paylaşmak ve internet sitelerinde dolaşmak için çok uygun bir çözüm. 10 Parmak Dokunmatik Görüntüyü yakınlaştırmak, döndürmek ve sayfalar arasında geçiş yapmak artık çok kolay. IPS teknolojisine sahip dokunmatik ekran ile ASUS Transformer AIO, Windows 8 ve Android’te üstün kullanım deneyimi sunuyor.

Ralli programı: Slalom yarışı: 16 Kasım, cumartesi saat:14:30’da Zet Karting Tesisleri'nde slalom yarışı yapılacak. Tüm ekipler, araçlarına kapı numaralarını alarak, kendilerini temsilen (sürücü veya yardımcı sürücü) klasik otomobilleri ile slalom yarışmasına katılmak zorunda. Katilmayan ekipler, 17 Kasım pazar günü yapılacak rallide toplam puanlarına 10 ceza puanı eklenecek. Slalom yarışına katılım ücreti 25 TL. Disiplin rallisi: 17 Kasım pazar disiplin rallisi saat 10:00’ da Dışişleri Bakanlığı otoparkında başlayacak ve saat 13:30 civarında Girne'de Onar Village'da öğlen yemeği ile son bulacak. Katılımcıların yol haritalarını almak üzere ralli başlangıç saatinden en geç 2 saat önce Dışişleri Bakanlığı otoparkında olmaları gerekiyor. Ralli'ye katılacak ekipler, 15 Kasım cuma günü saat 18.00’e kadar Semavi Aşık (0533 8612122) İlker Yatman (05428741903) Osman Kunt (05338611324) Bu isimlere ulaşabilirler...



haber

ALMAN FOTOĞRAF SANATÇISI CLAUDIA ROGGE İSTANBUL’DAKI ILK BIREYSEL SERGISINI AÇTI

K

asım ayında İstanbul'a yolu düşecekler ayın ilk günü açılışı yapılacak Alman fotoğraf sanatçısı Claudia Rogge’un İstanbul’daki ilk bireysel sergisini gezebilir. Aralık ayının sonuna kadar açık kalacak sergi farklı çalışmalardan oluşuyor.. Sanatçının çalışmalarında anıtsal fotoğrafları, kültürel tarih içinde niceliksel bir alanı gösteriyor. Resimler, Rönesans zamanı tarafından temsil edilen eski Avrupa bakış açısını, dijital çağda modern Avrupa'ya tercüme ediyor. Aynı zamanda, kişiler ile topluluklar arasındaki değişen ilişkileri inceleyerek, insanlık tarihindeki sosyal düzenin ana temasını soruşturuyor. Claudia Rogge resimlerinde farklı halk kitlelerine mensup bireyleri kullanarak toplulukları betimliyor. Sanatçının İstanbul'da sergilenen çalışmaları serilerinden kesitleri içeriyor. Fotoğrafçı çalışmalarında, anonimliğin doğasını sorgularken diğer yandan şahıs ile kitle arasındaki ayrımı destabilize ederek muhteşem bir iş çıkarmış. Bu ilerideki seriler için vurucu bir noktaya dönüşüyor: “insanın süslenme kaynaklı vücutsuzluk halinden yücelmesi” Birçok yönüyle, mimik içermesi, daha önceki serilerin dekoratif yapılanmasını akla getirmesine rağmen, bütün olarak düşünüldüğünde bu çalışma açık yer değiştirmeleri sistem dışında bırakıyor. Claudia Rogge ‘un

16 ZOOM

The Masks serisinde vurguladığı bireysellik fenomeniyle özgürce oynama, bireyin pozisyonunu küçük toplulukla açmak ve (içte) bölünebilir olmak durumunu anlatıyor. 2011 senesine gidildiğinde EverAfter adlı eserde sanatçının teatral dünyaya daha derin girdiğini görüyoruz. Eserlerinde edebiyattan da ilham almış Rogge, şu ana kadar ki en büyük serilerinde Dante gibi görsel temalar kullanarak, çoğu film stüdyosuna rakip olabilecek ekipmana ihtiyaç duymuş. Yaklaşık 40.000 resimi işlemden geçirebilmek için sayısız katılımcı ve ihtiyaçların yanı sıra özel bir storyboard ve koreografi kullanmış. 2012’de Barok tavan freskolarından ve vanitas resimlerinden etkilenerek “Lost in Paradise” serisini yarattı ve başarılı olmak için hiçbir efordan sakınmadı, diğer serilerinde de varolan noktalara değinip bunları geliştirdi: “Klonlanmış bir resmin işlenmesinden, teatral bir görevden, çıplaklıktan, filme benzer bir orkestrasyondan yükselen; kitlenin kişiye karşı ikiyüzlülüğü”. Claudia Rogge’un Per se 2013'ündeki modern üç parçalı tablolarda, porte ve çıplaklık fikrini nasıl taze bir havayla yansıttığını görüyoruz. Aynı zamanda sanat tarihine de hakim olan sanatçı “ Elements and Structure” (Elementler ve Yapı)’da bütün unsurlar birbiri ile ilişki içerisinde kullanmıştır. Üçlemenin yapısı Claudia Rogge’un çalışmalarına uymaktadır.

EN TATLI FESTİVAL PARİS'İ SALLADI Heralde dünyanın tüm kadınları bu fuarda olmak ister. Geçtiğimiz ayın son günü dünyanın gözü 19. kez açılan çikolata fuarındaydı. Dünyanın en büyük çikolata fuarı olarak bilinen "Salon Du Chocolat" Fransa'nın başkenti Paris'te kapılarını açtı. Yer Paris konu çikolata olunca basının da gündemine giren festival, sıradışı organizasyonlar ile medyanın dikkatini çekmeyi başardı. 20 bin metrekarelik sergi alanında Belçika'dan Lübnan'a, Japonya'dan Danimarka'ya birçok ülkeden 250 stand yer aldı. Çikolata ve çeşitlerinin sergilendiği fuarda çocuklar için de etkinlikler düzenlendi. Fuarda, Fransa'ya özgü 30'dan fazla şekerleme çeşidi tanıtılırken dünyaca ünlü mutfak sanatları okullarından gelen aşçılar katılımcılara çikolatalı tatlılar hazırladı. Çikolatanın tarihinden tüketim alışkanlıklarına kadar farklı temalarda birçok sunumun ziyaretçilerle buluştuğu fuarda, geçtiğimiz yıl ünlü modacıların çikolatadan yaptıkları kıyafetlerden oluşan defile dünya basınında bolca yer almıştı...


MUTFAK DOSTLARI DERNEĞİ 13 KASIM'DA İSTANBUL'DA KIBRIS İÇİN BULUŞUYOR

D

ergimizin deneyimli şefi Ali Özçil, 21 yıldır üyesi olduğu Mutfak Dostları Derneği'nin onuruna düzenleyeceği yemek için İstanbul'a gidiyor. Aynı zamanda sadece Kıbrıs kültürü ve yemeklerinin konsept olacağı gecenin, menüsü şefimiz tarafından hazırlandı. 13 Kasım'da İstanbul Moda'da bulunan Saklı Köşk Restaurant'ta gerçekleşecek buluşmada, davetliler, Kıbrıs

Mutfağı'nın seçkin yemeklerinden oluşan bir menüyü tadacaklar. Yemeğinden, tatlısına tüm ayrıntıları ile Kıbrıs'ın konu olacağı gecede, ZOOM Dergi Grubu olarak Şefimiz Ali Özçil'in yanında olacağız. Türkiye'nin seçkin isimlerinden oluşan Mutfak Dostları Derneği, farklı bölgelerde benzer organizasyonlarla sık sık biraraya geliyor...

37 yıldır ağzımızın Tadı değişmedi.

PASTAHANESİ www.petekpastahanesi.com Since Tel: (0392) 444 1976 Kaleiçi/MAĞUSAwww.cypruszoom.com 17

1976


haber

ARTIK KENDİ BİRAMIZ VAR ROYAL OTEL'DE ÇOK ÖZEL BİR GURUBA YAPILAN TADIM ↘ MERİT ORGANİZASYONU İLE KUZEY KIBRIS'IN İLK BİRASI TANITILDI.

Y

ıllar önce uzun araştırmalar sonunda kendi bağlarından, St. Hillarion şaraplarını üretmeye başlayan Mustafa Seyfi, şimdi de yaklaşık 18 aylık bir uğraşın ardından, Kuzey Kıbrıs'ın ilk yerli birasını üretti. Pride, Gold, Swallows, Blond ve Summer adıyla pazara girecek biralar İngiliz stili olarak hazırlandığının altını çizen Seyfi, kendisine yönelttiğimiz bir soruya karşılık önümüzdeki yıllarda whisky üretimi de yapacağının mesajını verdi. Hazırlığında büyük özveri ve yorucu bir çalışmanın olduğunun altının çizildiği biralar, işletme sahibi Mustafa Seyfi ve biraların yaratıcı Keith Graingek tarafından tanıtıldı. Özel bir davetli grubun yer aldığı organizasyonda, tek tek biraların hazırlık detayları, rengi ve tadı konusunda bilgiler verildi. Açılış konuşmasını ayni zamanda GURME olan ZOOM Dergi Grubu yazıları ile destek veren, Merit Otelleri Yönetim Kurulu Başkanı Reha Arar'ın yaptığı tadım organizasyonunda, eski Maliye bakanı Ersin Tatar, eski Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Salih Usar, Acenteler Birliği Başkanı Orhan Tolun gibi isimler de yer aldı.

İşletme sahibi (sağda) Mustafa Seyfi ve biranın yaratıcısı Keith Graingek, davetli gruba Kıbrıs'ın ilk birasını tanıttılar.

Kıbrıs'ın ilk yerli birası olması özelliğini taşıyan biralar, Beş farklı çeşide sahip. Farlı tatlar, farklı özellikler taşıyan biralar, Pride, Gold, Swallows, Blond ve Summer adıyla çıktı. Sunumu daha önce St. Hillarion şarapları ile adını duyuran işletme sahibi Mustafa Seyfi ve biranın yaratıcısı Keith Graingek tarafından yapılan biranın İngiliz stili olarak hazırlandığı ancak, lezzet açısından kendine özgü bir tada sahip..

18 ZOOM


Tüm Organizasyonlarda

Hizmetinizdeyiz

• Düğün Paketi • Müzik • CD Çekimi • Sinevizyon • Pasta ve Servisi • Şampanya • Volkan (Maytap) • Sandalye Giydirme • Kristal Şamdanlar • Girişte Mum Yolu • Özel Pasta Masası

• Anı Kürsüsü • Para Kutusu • Nikâh Masası Dekoru ve Canlı Aranjman • Düğün Bahçesinin Süslenmesi

DüğünBahçesi

ZET Karting Tesisleri Lefkoşa-Güzelyurt Yolu Rezervasyon: (0533) 840 1000 (0533) 866 6173


5

haber

Bel ağrısını azaltmanın

yolu

Kısa Film Yarışması

O

20 ZOOM

rtalama 10 insandan 8’i hayatının bir döneminde bel ağrısından şikayetçi. Özellikle kadınlar, bel problemlerine daha yatkın. Dr. Fizyoterapist Gamze Şenbursa, havaların soğumasıyla birlikte nükseden bel ağrılarımızı 5 adımda azaltmanın ya da önlemenin yolunu anlattı. K VİTAMİNİYLEEN KEMİKLERİ GÜÇLENTÜRKİYE’NİN DİRİN ESKİKalsiyum KISA güçlü FİLM kemiklerin anahtarıdır, fakat Japon araştırmacılar sizin bir o kadar ETKİNLİĞİ OLAN daha ihtiyacınız olan Vitamin K’yı tespit İFSAKetti. ULUSAL KISA Brokoli, ıspanak ve diğer koyu yapraklı bitkiler, kemikteki kalsiyum depoFİLM YARIŞMASI’NA larına yardım eder ve onu daha yoğun KATILIMLAR hale getirir. Güçlü kemikler güçlü bir BAŞLIYOR. SON Böylelikle bel ağrısı vücut demektir. ile sonuçlanacak herhangi bir yaraBAŞVURU TARİHİ 31 lanma riskini azaltmış olursunuz. ARALIKÇANTANIZI 2013 OLAN ÇAPRAZ ASIN Eğer çantanız veya evrak çantanız siYARIŞMAYA TÜM zin ağırlığınızın yüzde 10’undan daha SİNEMASEVERLER fazla ise sizin için ağır demektir. Ve tabiî ki çantanızı düzgün taşımanız da KISA FİLMLERİYLE önemli. En iyi çanta sapı uzun olan ve BAŞVURABİLİR. vücudunuzu çapraz geçerek bir omzunuzdan diğer kalçanıza doğru çapraz asabileceğiniz çanta tipidir. Omuzları her 20 dakikada bir değiştirmeniz önerilir. ÇOK SERT YATAK BELİNİZ İÇİN İYİ DEĞİLDİR Bilinenin eksine yumuşak yatakta uyuyanlar

Başlıyor

sert yatakta yatan kişilere göre daha az bel ağrısı çeker. Yastık? Başınız omurga hizasından çok yukarıda olamamalıdır. Eğer sırtüstü yatıyorsanız çeneniz göğsünüze değmemelidir. Eğer yan yatıyorsanız başınız omzunuza doğru bir açı yapmamalıdır. KASLARINIZI GÜÇLENDİRİN Güçlü Core kasları (karın, sırt, diafram ve pelvik taban kasları) sizi bel yaralanmasından korur. Dizleriniz bükülü ayaklarınız yere tam temas edecek şekilde sırtüstü yatın, karın deliğinizi görecek şekilde öne doğru kalkın ve 10 saniye bekleyin (mekik hareketi). Elleriniz gövdenin yanında, yüzünüz yere dönük olucak şekilde yüzükoyun yatın, yüzünüzü yerden uzaklaştırın ve bu pozisyonda 10 saniye bekleyin (ters mekik hareketi). Haftada 3-4 gün, günde 2-3 set 15 tekrar olacak şekilde bu hareketleri tekrarlayın. GÜNDE 8 SAATTEN FAZLA OTURUYORSANIZ… Bel sağlığı için iyi bir postür elzemdir. Eğer günde 8 saatten daha fazla oturuyorsanız, bu sizin beliniz üzerinde baskı yaratır. Sandalyenizin arkalığının belinizi desteklediğine emin olun eğer destek yetersiz ise bir bel yastığı temin edin. Sandalyenize oturduğunuzda kalça ve diz açısının 90 derece olması ve ayakların yer ile tam temasta olması önemlidir. Otururken dirsekleriniz masaya 90 derece açıda temas etmelidir.


SAYGIN Kuyumculuk

aşkını bulan çiftlere Çift 1425 TL

Çift 1450 TL

Çift 1480 TL

Çift 1435 TL

Çift 850 TL

Çift 1490 TL

Çift 1750 TL

215 TL

225 TL

220 TL

Kadınlar Pazarı Sokak No: 15 Lokmacı Kapısı / Lefkoşa +90 392 229 1361 / +90 533 868 6969 / mertali96@yahoo.com

12 Ay Taksit İmkanı


haber

KADİR KABA

HALA FOTOĞRAFIN İZİNDE

Ü

lkemizin başarılı fotoğraf sanatçılarından Kadir Kaba’nın “Kıbrıs Türk Fotoğrafı’nın Kökeni” kitabının tanıtımı ve kitaptan seçilen fotoğraflardan oluşan sergisi, geçtiğimiz ay içinde görücüye çıktı. Merakla başlayıp, kitaplaşan proje için 30 yılı aşkın bir süre çalışan sanatçı, elde ettiği fotoğrafları ve bilgileri bir kitapta buluşturdu. Gelecek için önemli bir kaynak niteliğindeki bu çalışma, aynı konuyla ilgili düzenlenen bir sergi ile de taçlandıran sanatçıyı, Atatürk Kültür Merkezi Sergi Salonu'nda ziyaret edip çalışmaları hakkında sorular sorduk. Kitap ne kadar sürdü Araştırma 30 yılı aştı. Çalışmlarıma 1982 yılında başlamıştım. Ama tema bu kitap değildi. Konu Genel Kıbrıs Türk Fotoğraf tarihiydi, bu onu içinden bir başlangıcıydı, kökleridir diyebiliriz. Onun için ayırdık kendini. Kitap ve sergi fikri birlikte mi düşünül müştü, yoksa sonradan mı sergiye karar verildi. Hayır baştan beri planlıydı. Kitap sergi hepberaber düşünüldüldü. Aslına bakarsanız bu konu hakkında ben merak ettiğim için başlamıştım. Nedir acaba Kıbrıs Fotoğraf tarihi, nasıl başladı nasıl bugünlere geldi diye. Sonra bilgi birikimi oluşunca, bunun bir kitaba dönüşmesi fikri doğdu. Bir işin başlangıcı girişi, gelişmesi sonucu vardır dedik. Bir işi yaparken tam yapalım istedik. Onun için bunu ayırdık. Ama çalışmalar kendi içinde bir bütün. Kitabı, yayınlanacak, sergisi yapılacak, duyurusu yapılacak.

↘ 22 ZOOM

Kaçıncı serginiz oldu? Bu benim sergim sayılmaz. Kendi işlerime ait 7 sergim var. Ben sadece bu fotoğrafları bulup biraraya getirdim. Sergideki fotoğraflar kaç fotoğraf arasından belirlendi? Fotoğraflar önemli oldukları için, dönemin en çok bilinen tanınan isimlerinin fotoğrafları oldukları için kullanıldı. Yüzlerce fotoğraf tarandı aralarından seçilerek sergiye geldi. Her fotoğraf hakkında bilgiler yer alıyor yanlarında, bu da onları daha özel daha anlamlı kılıyor.

Fotoğrafın sonu geldi mi sizce? Çağdaş fotoğraflara baktığımızda yine eskisi gibi siyah beyaz fotoğrafların olduğunu görüyoruz. Ben de siyah beyaz kullanırım ağırlıkla. Sergideki fotoğrafların neredeyse tamamı küçük ebatlarda sergileniyor. Neden bu fotoğrafları çok daha büyük basmadınız? Bunların bile finansmanı çok zor bir çözüme ulaştırdık. 50 tane fotoğrafrafın 50 cm baskısı bile tanesi birkaç yüz liraya yapılıyor, böyle olunca toplamda çok ciddi bir meblağ tutuyor baskılar. Böyle olunca kimse finanse etmiyor. Bankalardan hiç destek veren olmadı mı? Malesef bankalar işin popülaritesine bakıyorlar. Özellikle Türkiye'de bazı bankaların kitap, sergi gibi kültürel çalışmalara destek verdiğini görüyoruz. Ancak bu bizim ülkemizde oturmuş değil.

Sergide amaç neydi? Ben bu sergi ile o dönemdeki teknolojiyi göstermeye çalıştım, stüdyo ve dış çekimleri göstermeye çalıştım, 1887-1930 yıllarında çekilen fotoğraflardan oluşuyor sergi, Buna özen göstermeye çalıştım. Kriterlerim bunlardı. Fotoğraflar hakkında bir tespitiniz oldu mu? Fotoğraflara o gözle bakmadım. Öyle de bakmamak lazım diye düşüyorum. Mesela sergilenen ilk sıradaki fotoğraf Ahmet Şevki'ye ait, altın tozlama yöntemiyle basılmıştır. O dönem özel kartlar yoktu. Fotoğrafçı, basacağı fotoğrafın kağıdını, kimyasallarını ayrı ayrı alır ve özel bir çalışmayla kart duyarlı hale getirilirdi. Tonlaması da sonra yapılırdı. Serginin devamı olacak mı? Bununla ilgili talepler oldu. Değerlendireceğim. Yurtdışından da talep olursa, kendi imkanlarımla oralara gitmem mümkün değil. Masraflar karşılanırsa o da olabilir.

KIBRIS TÜRK FOTOĞRAFININ ÖZEL İSİMLERİNDEN KADİR KABA, BAŞARILI ÇALIŞMALARI İLE YİNE DİKKATLERİ ÜZERİNE ÇEKTİ. FOTOĞRAFIN İZİNİ TAKİP EDEN TECRÜBELİ İSMİN ÇALIŞMALARINDAN BİR KİTAP, BİR SERGİ VE GELECEĞE ÖNEMLİ BİR KAYNAK KALDI...


Bu sergi için "benim" demek doğru olmaz diyen Kadir Kaba, kendi çalışmaları ile bugüne kadar 7 sergisi olduğunu belirtti.

www.cypruszoom.com

23


haber

E

trafınıza şöyle bir bakın. Herkes ya öksürüyor ya boğazı ağrıyor ya da hapşırıyor. Yüksek ihtimalle bu belirtilere halsizlik sorunu da eşlik ediyor. Böyle olunca akla gelen hastalık ‘grip’ oluyor. Peki, ama neden herkes grip? Gripten korunmak için ne yapmak gerekiyor? Aşı gripten ne kadar koruyor? Liv Hospital Aile Hekimliği Uzmanı Dr. Eren Eroğlu” “Geçtiğimiz yıllarda görülen domuz gribi tehdidi, abartılmış endişe ve aşılama kampanyaları ne yazık ki aşı bilincine büyük sekte vuruyor. Gerekliydi, gereksizdi derken özenle oluşturulmaya çalışılan bir kavram yara aldı. Grip aşıları sihirli değnek değil ama gripten korunmanın da tek gerçek yoludur. Henüz hastalık kapıya dayanmadıysa yapılacak aşının fayda etme olasılığı yüksek” diyor. Hap kullanımında hata yapılıyor Bir başka yanlış da grip mikrobuna karşı kullanılan antiviral ilaçlara dair yaşanıyor. Kullanım koşullarına dikkat etmeden kullanılan ya da kullanılmayan bu ilaçlar yüzünden ya hastalar iyileşemiyor ya da mikrop ilaca karşı direnç kazanıyor. O nedenle CDC de (Amerikan Hastalık Kontrol Merkezi) dahil olmak üzere birçok ulusal ve uluslararası sağlık örgütü antiviral ilaç kullanımı konusunda uyarılar yayınladı. Antiviral ilaç derken ateş düşürücü ya da üst solunum yolunu rahatlatmaya yarayan ilaçların kastedilmediği-

ni belirtmekte yarar var; antiviraller doğrudan virüsü yok etmeye yönelik ilaçlar. Bu uyarıların başında ilaç kullanmadan önce grip teşhisinin doğru konulmuş olması geliyor. Kendi kararı ile ilaç kullanmaya başlayanlar genellikle hastalığı soğuk algınlığı ile karıştırıp yanlış hastalıkta yanlış ilaç kullanma hatasına düşüyor. Fakat hastalık doğru olsa bile her grip hastasının antiviral ilaç kullanması da gerekmiyor. Doğru kullanıldığında ilacın muhtemel faydaları • Hastalık belirtilerinin ve ateşin süresini kısaltır. • Hastalığa bağlı istenmeyen olayların gelişimini ve ölüm riskini azaltır. • Hastanede yatış süresini kısaltır.

GRİBİM DİYE

ANTİBİYOTİĞE YÜKLENMEYİN

↘ 24 ZOOM

GRIP MIKROBUNA KARŞI, KULLANIM KOŞULLARINA DIKKAT ETMEDEN KULLANILAN YA DA KULLANILMAYAN ILAÇLAR YÜZÜNDEN, YA HASTALAR IYILEŞEMIYOR YA DA MIKROP ILACA KARŞI DIRENÇ KAZANIYOR.


KİMLER İLAÇ KULLANMALI? Özellikle hastanede yatması gereken hastalar ve risk grubunda olanlar ilaç kullanmaya aday. Risk grubu olarak 2 yaşından küçükler, 65 yaşından büyükler, kronik hastalar ya da bakımevinde yaşayanlar olarak tanımlanıyor. Bir diğer önemli uyarı da ilacın başlanma zamanına dair; ilk 48 saat içinde başlanan ilaç geç başlanana göre daha etkili oluyor. O nedenle hekim ilacı gerekli görüyorsa laboratuar doğrulamasını beklemeden başlamak gerekiyor. BUNLARI UNUTMAYIN • Aşınızı yaptırın, merak etmeyin geç kalmadınız. • İlaç kararını doktor versin. • Hijyen ve el yıkama hastalıktan korunmada çok önemlidir. • Hastaysanız hem sizin hem de başkalarının sağlığı için işe gitmeyin. • Doğal beslenmek ve bol sıvı tüketmek çabuk iyileşmenin en kısa yoludur.

Mağusa'da, Kaleiçi'nde özel bir mekan. Mimarisi, sunumu ile Kıbrıs'ı teneffüs edebileceğiniz kafede, tarihin ve mekanın keyfi sizi bekliyor.

[

www.cafemalia.com cafemalia@hotmail.com Tel: (0392) 366 71 17 GSM: (0533) 880 82 15 Kaleiçi/MAĞUSA

[


haber

MERİT LEFKOŞA

HOTEL&CASINO’DA

İKİ YAKA, BİR ADA, TEK AŞK

M

erit Lefkoşa Hotel & Casino farklı bir düğüne ev sahipliği yaptı. Merit Lefkoşa Hotel & Casino’nun en sevilen gruplarından Cafe Aman İstanbul Grubu’nun “Kültürler arası buluşma, iki kültür bir aşk” konulu konseri bu kez, "iki yaka, bir Ada, tek aşk ” konseptiyle Kıbrıslı Türk Serkan ve Kıbrıslı Rum Elena’nın beraberliğe adım attıkları düğünleri ile farklı bir anlam kazandı. Elena ve Merit Lefkoşa Casino’da çalışan Serkan'ın karşılaşmasıyla başlayan aşk, ailelerininde onayı ile evlilikle sonuçlandı. Elena ve personelleri Serkan’ın dillere destan aşklarına şahit olan Merit Lefkoşa Casino yönetimi, genç çiftlerin bu mutlu günlerinde yanında oldu. Yönetim Cafe Aman İstanbul konserinin de yer aldığı bir düğün töreni düzenlediler. Gelin ve damadın ailelerinin ve sevenlerinin’de katıldığı gecede; Türk ve Yunan müzisyenlerden oluşan Cafe Aman İstanbul grubu, her iki dilde harmanlanan şarkıları ve dans şovları ile yine unutulmaz bir gece yaşattılar. Gecede, Rembetiko müziğinin yanı sıra Osmanlı Fasıl müziği, Türk Sanat Müziği, Zeybek ve çiftetelli ile sahneyi boş bırakmayan davetliler, genç çiftin mutluluklarına ortak olurken; Otantik Rembetiko’yu farklı ekollerle birleştirerek yeni bir yorumla müzikseverlere sunan Cafe Aman İstanbul Grubu'nun şarkıları ile zaman tünelinde keyifli bir yolculuğa çıktılar.

Elena ve Serkan'ın düğünü Güney'de de gerçekleşti. Çifti bu özel günlerinde ailesi ve yakınları yanlız bırakmadı..

26 ZOOM


Zirve Sigorta sahibi Raif ve eşi saniye Çukurovalı, Elena ve Serkan'ın düğün gecesi sahne alan Cafe Aman İstanbul Grubu'nu dinlemeye gelenler arasındaydı...

www.cypruszoom.com

27


ATATÜRK'ÜN YATI

SAVARONA

mesutgunsev@gmail.com

Mesut Günsev

28 ZOOM

G

eçtiğimiz günlerde Hürriyet Gazetesinde manşetten verilen TC SAVARONA başlıklı bir haber vardı. Atatürk’ ün kısa da olsa son günlerini geçirdiği ve gelişini sevinçle beklediği çok ta sevdiği yatı olan Savarona ‘nın devlet tarafından “geri alınmaya talip olundu“ yazıyordu haberde. Eğer anlaşma gerçekleşirse devlet, armatör Kahraman Sadıkoğlu’na 49 yıllığına kiraladığı, halen de dünyanın en güzel yatları arasında bulunan bu 136 metrelik, çift bacalı bu güzel gemiyi yüzer müze yapacak, aynı zamanda yabancı devlet adamlarının ağırlanması için kullanacak. Denizci bir aileden gelen Kahraman Sadıkoğlu yatı aldığında çok sevinmiştim. Zaten büyük bir bölümü ve tarihi eşyalarının çoğunun bir sabotaj sonucu yakılan bu gemi diğerleri gibi bağlı olduğu rıhtımda çürümeye, ölmeye mahkum olacaktı. Çok iyi hatırlıyorum. 1979 yılında İstanbul, Kuzey Deniz Saha Komutanlığı'nın Kasımpaşa’daki Cezayirli Hasan Paşa Kışlasında sıkı yönetim vardiya nöbeti tutuyordum. Heybeliada Deniz Harb Okulu'nun tarihi Komutanlık binasını hemen önünde –ki bana göre Savarona’ya en çok yakışan yerdir. -alargada demirli bulunan gemide yangın çıktığı mesajını aldık. İçimin ezildiğini, Atatürk’ten kalan bu önemli hatıranın yanmaması için dua ettiğimi hatırlıyorum.

Bölgede bulunan muhabirinin naklettiklerini o dönemde çalıştığı TRT'de yorumlayan ünlü sunucu Ali Kırca ‘da aynı duyguları paylaşıyor olmalıydı ki onun da zaman, zaman sesi titriyor ve gözleri nemleniyordu. Eski bir deniz subayı olan Kırca‘nın neler hissettiğini çok iyi anlıyordum. Atatürk’ ün ölümünden sonra TCG (Türkiye Cumhuriyeti Gemisi) Savarona Deniz Kuvvetleri'nin “okul gemisi” olarak hizmet verdi. O dönemlerde her yıl 30 Ağustos'ta teğmen olacak deniz subay adayları yaklaşık bir ay süren “açık deniz” tatbikatlarını, Akdeniz de ki çeşitli limanları da ziyaret ederek yaparlar ve bahriye tabiri ile “dosta,düşmana “sancak gösterme” görevini de yerine getirirlerdi. Bu seyirlere katılmış hangi deniz subayı-


dedi ki!

şair dedi ki BÜTÜN KUŞLAR MAVİ OLUR…

“Korku kapıyı çaldı. Cesaret açtı. Kapıda kimse yoktu.”

Bir umutsun yüreğimde Bir top ışık gözlerimde Bütün kuşlar mavi olur; Sana değen ellerimde… Dudağımın kıyısında Suskunluğa yatışımda Bütün kuşlar mavi olur; Uyandıran soluğunda… Kırgınlıkta öfkelerde Boyun eğmez asilikte Bütün kuşlar mavi olur; Bir tutamcık gülüşünde

na sorarsanız sorun; belki tüm dünyayı gezmiş, Akdeniz’de sayısız tatbikata katılmış, girmediği liman bırakmamıştır ama o denizci, teğmen rütbelerini takmadan kısıtlı öğrenci harçlığı ile çıktığı o gezi-tatbikatı hiç unutmadığını söyleyecektir. Ben 1969 Ağustos'unda TCG Savarona ile açık deniz tatbikatına katılma şansını elde etmiş –çünkü son gezilerden biri oldu bu -eski bir deniz subayı olarak sanırım ölene kadar hatırlayacağım. Seyir sonrası otuz ağustosa doğru gemi Heybeli Ada ya demirler ve tören hazırlıkları başlar.. Ve genç deniz subayları rütbelerini o gün takarlardı. (Hafızam beni yanıltmıyorsa tek bir sınıf -1959 olabilir –Kılıç kuşanma merasimini ilk kez yurt dışında bir limanda Barcelona da gerçekleştirdiler.. Gene Arap –İsrail savaşı nedeni ile de 1967 yılındaki tatbikat Türk karasuları ve Limanları arasında planlanmıştı.) MRS .RONA’ NIN GEMİSİ SAVARONA William Francis Gibbs tarafından tasarlanan, Almanya Hamburg tersanelerinde inşa edilen ve 28 Mart 1931 yılında denize indirildiğinde dünyanın en büyük yatı olan Savorana’nın ilk sahibi Amerikalı Mrs. Emily Roebling Cadwallader’dir. “Denizciliği Türk’ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız...” ifadesi ile denizciliğin önemine değinerek bu yolda çok önemli adımlar atılması gerektiğini defalarca belirtmiş ve uygulamaya koymuş olan Ulu Önder Atatürk’ün izniyle, Ertuğrul yatının yerine 1938 yılında satın alınan Savarona, adını Afrika’da yaşayan bir kuğu kuşundan almaktaydı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusuna tahsis edilen bu yatta, Atatürk vefatına kadar sadece 6 hafta kalabil-

mişti. Ancak ismi ile ilgili gemiye ilk geldiğimiz günde sınıf subayımız Yüzbaşı Yalçın Demirel’in verdiği bilgiler aradan bunca yıl geçmesine rağmen aklımda. Yeşil gözlü ve çok yakışıklı ,örnek bir deniz subayı olan rahmetli Demirel, dünyada dişisi olmayan tek kuş” Sava” ve Mrs.Cadwallader’in aile içi kullanılan kısa adı olan” Rona” nin birleşmesinden doğduğunu söylemişti “Savarona “ adının. Miss Rona ‘nın tahakkuk eden çok yüksek vergiler nedeniyle özenle yaptırdığı satmak zorunda kaldığı ve Atatürk’ün yatı olacağını duyunca büyük memnuniyet duyduğunu da eklemişti sözlerine. SAVARONA’ DAN DOLMABAHÇE’YE Atatürk , ümit ve heyecanla beklediği,son günlerini geçirdiği ve son mutlu günlerinin de şahidi olacak olan 1938 yılının mehtapsız bir sonbahar gecesinde Dolmabahçe önünde demirleyen TCG Savarona‘nın merdivenlerinden bir koltuğa oturtulmuş olarak indirilecek,bir daha dönmemek üzere aktarıldığı vasıta motoru ile Dolmabahçe’deki odasına nakledilmek üzere rıhtıma çıkarılacaktı. Bir gazete haberi beni nerelere götürdü. İçinde orijinal eşyaları olmasa da konulacak obje, resim, fotoğraf vb eşyalarla bu müze geminin yaşaması; Hamidiye,Yavuz,Nusret gibi tarihte iz bırakmış gemilerimiz gibi yok olmaması ve şanlı bayrağını dalgalandırarak boğazdan geçmesi bile büyük kazanç olacaktır. Cumhuriyetin 90 nıncı Atatürk’ün ölümünün 75 inci yılına da bu yakışır.

Görülmemiş hesabım çok Dostluklar az ihanet çok Bin bir çeşit aşksın bana; Tek başına ne kadar çok...

Bülent Fevzioğlu

BİR PARMAK Romanya Kralı Carol İstanbul’u ziyarete gelir. Atatürk o sırada hastadır ve doktoru Neşet Ömer’in gözetiminde Savarona yatında dinlenmektedir.Konuk yata kabul edilir.Yemek yenecektir. Masada her şey hazırdır.Her türlü yiyecek, ,içecek… sadece içki yoktur, Atatürk doktorunu yanına çağırır ve; “Yemekte içki bulundurmamamız hiç doğru değil. Protokol gereği masada içki bulunmalı.Kuru kuru ziyafet olmaz “der. “Atam doğru söylüyorsunuz da ya siz de içerseniz?” “Elbette içerim . İçmezsem ayıp olur.” “Ama…” “Canım bir parmak içmenin ne zararı olur?” Doktor bir parmak içki içmede bir sakınca görmez. Masaya her türlü içki gelir. Doktor masa görevlilerine Atatürk’e bir parmaktan fazla içki vermemelerini sıkı ,sıkı tembih eder. Servis sırasında içkiler kadehlere konmaya başlar. Atatürk parmağını kadehin dışına diklemesine tutar ve; “Bir parmak boyuna izin var doktordan.Doldur bakalım bir parmak” der,

www.cypruszoom.com

29


tarih

KAYIP FENİKE TERSANESİ... H

erşey otuz yıl önce başlamıştı... Trapeza (Beşparmak) köyüne geçici ilkokul öğretmeni olarak görevlendirildiğim 1984 yılına... Alagadi’yi ilk keşfedişim o yıllara dayanıyor. O zamanlar bu bölge o kadar çok bakirdi ki, Cuma günleri okulu kapattıktan sonra evime gitmek için anayola yaklaşık 3 kilometre yürüyerek ulaşırdım. Ama bazen bu da yetmez, saatlerce beklememe rağmen Girne’ye doğru giden tek bir araç dahi yokken, bir o kadar daha yürümek zorunda kalırdım. Bugün dağlar, kıyılar villa dolmuş olmasına rağmen Alagadi kıyısı 30 yıl öncesi gibi kendini koruyabilmiş durumda.

Rauf Ersenal

Beşparmak köyü öğretmen evindeki ilk gecemin uykusuz geçtiğini hatırlarım. Sabaha kadar derinden gelen küt seslerin ne olduğunu çözmeye çalışırken horozların ötmeye başlamasıyla okulun kapısını açmaya iki saat kaldığını farkediyorum. Kendi kendime “Burada ne işim var” diyerek kendi kendime mırıldanarak sitemde bulunduğum sırada, saat 07.00’de kapının çalmasıyla yatağımdan garip bir duyguyla fırladım. Kapıyı açtığımda karşımda isminin Ercan olduğunu söyleyen önlüğü ütülenmiş, pırıl pırıl bir öğrencim taşımakta zorlandığı kahvaltı tepsisini bana uzattı. Tepside sıcak süt, hellim, zeytinli, köy çöreği vardı. Ben ona henüz daha teşekkür etmeden gece derinden gelen o seslerin ne olduğunu sordum merakla. Çocuk gülerek “mandırada eşeklerin yürüme sesidir öğretmenim. Köyün altı hep mağaralarla dolu olduğu için yankı yapar” deyince derin bir oh çektim. Beşparmak köyü, eski eser kaçakçılarının köstebek gibi delik deşik ettikleri nekropol alanıydı binlerce yıl öncesinin... İlk günün heyecanını attıktan sonra köye ilk defa geldiğimi öğrenen öğrencilerim adeta köylerini tanıtmak için öğretmenim oluvermişlerdi. O küçücük ama tarihi geçmişiyle büyük olan köyü keşfetmenin mutluluğunu yaşıyordum adeta. Ben öğretirken çok şeyler de öğrenmeye başlamıştım burada. Okulun bahçesinde daha önce kazıldığı anlaşılan bir kaya mezarı çocuklar içine düşmesin diye köylü tarafından kapatılsa da belirgin haldeydi. Toprak yığını arasında pişmiş topraktan yapılmış yaklaşık 15 cm boyunda başı eksik bir kadın heykelciği dikkatimi çekti. Onu elime aldım ve merakla inceledim. Kalıptan çoğaltıldığı belliydi. Arkasında yapan kişinin parmak izi o kadar belirgindi ki, bu beni çok etkilemişti. Helenistik-Roma dönemine ait olduğuna inandığım bu parçayı olduğu yere bıraktım. Belli ki mezar soyguncuları kırık parçanın değersiz olduğunu sanarak bırakmışlardı. Kim bilir buradan neler neler kaçırılmıştı.? Hayat Bilgisi dersinde, öğrencilerime “ Burada bulunan her parça sizin köyünüzde binlerce yıl önce yaşamış köylülerinizin sizlere bıraktığı mirastır. Ama bu miras satmak için değil, korumak içindir. Buradan kaçırılan her parça sizin de geçmişinizden eksilecek bir parça olacaktır. Bu nedenle onları kaçırmaya kalkan olursa polise haber verin” dediğimi hatırlıyorum. Öğrencilerimden bir tanesi “ öğretmenim, bu kırıklardan çok daha fazlası aşağıda deniz kıyısında var” dedi. Kıyıya indiğimde çok geniş bir alanı kapsayan inanılmaz bir doğa ve tarih harikasıyla karşılaştığımı anladım. Kayalar denize doğru meyilli bir şekilde düzgün kesilmişti. Bu bir gemi kızağıydı. Gemiler tamamlandıktan sonra bu kızaklardan denize indirilirlerdi.

30 ZOOM


ETRAFA DAĞILMIŞ SERAMIK PARÇALARI ARASINDA DIKKATIMI ÇEKEN EN ILGINÇ KÜÇÜK PARÇA BICROME (IKI RENKLI) TIPIK MIKEN AMFORA PARÇASIYDI. TEN RENGI SERAMIK PARÇASI ÜZERINDE KALIN KIRMIZI VE SIYAHA DÖNEN BIR ÇIZGI VARDI. BU DA ALAGADI’NIN, ALASHIA OLARAK BILINEN ENGOMI HARABELERI KADAR ESKIYE DAYANDIĞINI BIZLERE GÖSTERMEKTEDIR. ALASHIA’NIN ENGOMI OLDUĞU NEYE DAYANDIRILMIŞTI ACABA? VEYA ALAGADI ISMI HANGI ZAMANDAN GÜNÜMÜZE GELMIŞTIR? ALASHIA, ALAGADI OLABILIR MI? BU ÇOK IDDIALI BIR TEZ AMA; ÜZERINDE DURULMAYA DEĞER BIR BILIMSEL ARAŞTIRMA KONUSU OLABILIR DIYE DÜŞÜNÜYORUM. O ZAMAN KIBRIS TARIHINDE BU GÜNE KADAR BILDIKLERIMIZ YENI BAŞTAN YAZILABILIR.

www.cypruszoom.com

31


tarih

Basınç deliğinin hemen yanında kayaya yapışmış binlerce yıllık demir curufu hala daha zamana direniyordu. Kızaklardan doğuya doğru yürüdükçe her taşın insan elinden çıktığı her halinden belliydi. 30 yıl önce gördüğüm kıyı boyu giden surları bu güne kadar görememiştim kumlardan dolayı. Ama bugün fotoğraf çekmek için gittiğimde şehir surlarının neredeyse tamamı ortadaydı.

32 ZOOM


Derinlik de buna müsaitti. Burası çok büyük bir Fenike Tersanesi'nden başka bir şey olamazdı. Etrafa baktığım zaman tahminlerimde yanılmadığımı anladım. Kayalara oyulmuş olan ve ilk bakışta mezar olduğu izlenimi veren çukurların içerisindeki kızıla dönmüş kaya izleri bu çukurların gemi yapımında kullanılan kerestelerin ısıtılarak esnetildikleri çukurlardı. Daha küçük olanlar ise reçine eritmek içindi. Ahşabı korumak, yapışmasını sağlamak ve geminin su geçirmesini önlemek için reçine sürülürdü. Biraz ileride gemi yapımında kullanılan demir ve bronz çiviler ile diğer metal halka ve akşamların hazırlandığı, geminin suda kalan alt kısmının korunmasında kullanılan kurşun levhaların hazırlandığı demir atölyesi bulgularımın en önemli halkasıydı. Deniz dalgalarının kaya oyuğu içerisine yarattığı basınçtan elde edilen doğal körükle demire şekil verecek yüksek ısıyı yakalamak için dahiyane bir buluştu. Basınç deliğinin hemen yanında kayaya yapışmış

binlerce yıllık demir curufu hala daha zamana direniyordu. Kızaklardan doğuya doğru yürüdükçe her taşın insan elinden çıktığı her halinden belliydi. 30 yıl önce gördüğüm kıyı boyu giden surları bu güne kadar görememiştim kumlardan dolayı. Ama bugün fotoğraf çekmek için gittiğimde şehir surlarının neredeyse tamamı ortadaydı. Tıpkı Engomi’deki büyük taş bloklar gibi kesilmiş taşlar iki sıra halinde yaklaşık bir metre kalınlığındaydı. Bu da bir zamanlar buranın kale surlarıyla korunduğunu bize göstermektedir. Seramik parçaları bu güne kadar hiçbir yerde görmediğim kadar çok ve çeşitliydi. Bu parçalar arasında Amathus, Arsione Marion seramiklerinden, Lapta-Lambusa amforaları ve adanın birçok yerinden getirilmiş olması bu yerin önemini daha da artırmaktadır. Beyaz, siyah, kırmızı, yeşil olmak üzere 4 karakteristik Kıbrıs kilinden üretilen seramikler burada toplanmıştı adeta. Alagadi, sadece gemi üretiminin yapıldığı bir yer de-

ğildi. Antik çağ ithalat ve ihracat merkeziydi aynı zamanda. Yurt dışından gelen ürünler kıyı boyunca şehir devletlerine dağıtılırken, onlardan alınan ürünler yurt dışına götürülmek üzere burada depolanırdı. Yamaca doğru tırmandıkça etrafa dağılmış seramik parçaları arasında dikkatimi çeken en ilginç küçük parça bicrome (iki renkli) tipik miken amfora parçasıydı. Ten rengi seramik parçası üzerinde kalın kırmızı ve siyaha dönen bir çizgi vardı. Bu da Alagadi’nin, Alashia olarak bilinen Engomi harabeleri kadar eskiye dayandığını bizlere göstermektedir. Alashia’nın Enkomi olduğu neye dayandırılmıştı acaba? Veya Alagadi ismi hangi zamamandan günümüze gelmiştir? Alashia Alagadi olabilir mi? Bu çok iddialı bir tez ama üzerinde durulmaya değer bir bilimsel araştırma konusu olabilir diye düşünüyorum. O zaman Kıbrıs tarihinde bu güne kadar bildiklerimiz yeni baştan yazılabilir.

www.cypruszoom.com

33


Ağırlıklı olarak Helenistik-Roma dönemine ait seramik parçalarının bulunduğu bu yerde tapınak olduğuna inandığım bir yer de bulunmaktadır. 30 yıl önce gördüğüm büyükçe süslü bir taş kemerin bugün yerinde yeller esiyor. Ancak, burada büyükçe bir tapınağın varlığı kendini hissettirmektedir. Fenikeliler, kurdukları kolonilerde mutlaka dikdörtgen planlı tapınaklarını da yaparlardı. Bu güne kadar Kaplumbağa Koruma Alanı olarak bilinen Alagadi’nin zengin tarihi geçmişine ait kimliği hiç ön plana çıkmadı. Hatta bu alanla ilgili bilimsel bir çalışma yapılmadığına da inanmaktayım. Beşparmak köy yolu 1984 yılında henüz daha asfalt değildi. Anayoldan genelde yürüyerek çıkardım köye. İlk dikkatimi çeken yol kenarındaki kayaların oyularak su kanalı yapılmasıydı. Binlerce yıl önce açılan bu kanallar sayesinde Beşparmaklar'daki pınarlardan akan suyun kıyıya kadar ulaşması sağlanıyordu. Yolun sağ tarafında kesme taştan küçük bir Şapel bugün yerinde yoktur. Su kanalları da asfalt yapılırken yok edildi. Bu bölgedeki tarihin izleri bir bir silinmeye başladı. Beşparmak pınarı halen akmaya devam etmektedir. Ancak, köye yapılan su deposuna akan sudan köylüler yararlanmaktadır. Köylülerin ifadelerine göre bu pınar bir zamanlar o kadar çok akardı ki, taşan dopodan geriye kalanı antik su kanallarından kilometrelerce aşağıya kadar akardı. Ancak bugün suyun akışı azalmıştır.

Kıyıya indiğimde çok geniş bir alanı kapsayan inanılmaz bir doğa ve tarih harikasıyla karşılaştığımı anladım. Kayalar denize doğru meyilli bir şekilde düzgün kesilmişti. Bu bir gemi kızağıydı. Gemiler tamamlandıktan sonra bu kızaklardan denize indirilirlerdi.

34 ZOOM

Kimdi bu Fenikeliler? Fenikeliler Akdeniz’in doğu kıyı şeridinde yer alan, İsrail, Ürdün, Suriye ve Lübnan kıyılarını kapsayan coğrafyaya M.Ö. 3000 yıllarında yerleşen Sami ırkına bağlı bir halktı. Yaşadıkları coğrafyanın gerekliliği olarak denizcilik faaliyetlerinde bulunan Fenikeliler kısa zamanda Antik dünyanın en iyi tüccarları olup ticari ağlarını Atlas okyanusu kıyılarına kadar genişletip buralarda bir çok koloni kurarak kısa zamanda zenginleştiler. Antik dünyada gemi yapımı için kullanılan Sedir ormanları gibi yerel zenginliklere sahip olmaları kısa sürede ticari faaliyetlerini başlatmalarına neden olmuştur; Ayrıca ahşap, metal işlemeciliği gibi zanaatlarda da çok başarılı olan Fenikeliler, çeşitli uygarlıkların kesiştiği bir noktada bulunan coğrafi konumları sayesinde bir çok ulusun yerel üretimlerini taklit etseler de bir çok kültürü içinde barındırmalarından dolayı özgün bir sanata sahip oldular. Doğu ile Batı Akdeniz arasında kültür taşımacılığı rolünü üstlenen Fenikeliler, ilk harf sistemi, cam üfleme sanatı, ilk notalama sistemi gibi


tarih

yenilikleri antik dünyaya kazandırarak kültür birikimine önemli katkılarda bulunmuşlardır. Doğu ile batı arasında çok önemli bir konuma sahip olan Adamız da Fenikleilerin kurdukları koloniler sayesinde her alanda büyük gelişme göstermiş ve ticaretle birlikte üretim, refah ve kültürel gelişimine de büyük katkıları olmuştur. Özellikle bakır madeninin işlenmesi ve Akdeniz dünyasına ihracatı sonucu Kıbrıs, Akdeniz Ticaretinde söz sahibi sayılı ülkeler arasına girdi. Fenikeliler çağın bilinen standart ısı ve fırınlama tekniklerinin çok üzerinde yüksek ısıları elde edecek bilgi ve teknolojiye sahiptiler. Özellikle doğayı da kullanarak çok yüksek ısı elde etmeyi başardıklarından dolayı madencilik alanında çok mesafe katetmişlerdir.

Kıbrıs’ın her yanından aldıkları örnek malzemelere çok yüksek ısılar uygulayarak ticari emtia olarak kullanmakta ustaydılar. Özellikle ham madenin bulunduğu bölgelere kurulan koloniler sayesinde üretimde çağın en parlak dönemine damgalarını vurdular. Kıbrıs’ta bakır, tunç, demir, altın, gümüş üretimi yanında, kil malzemelerinin en kalitelisini elde etmek için de birçok deneyler yapmışlar ve bir zamanlar Akdeniz dünyasında tercih edilen seramik kapların üretiminde kullanılan çok kaliteli kil üretimini gerçekleştirdiler. Roma dönemine kadar kullanılan bu kil daha sonra unutulmuş ve yerine bugün bildiğimiz standart Kıbrıs kiliyle üretime devam edilmiştir. Yaklaşık 15 yıldır Kıbrıs killeri üzerine yaptığım deneylerde antik

çağlarda kullanılan kil kalitesinde ciddi bir sonuca ulaşamadım. Yaklaşık bir ay önce tamamen tesadüf eseri bu kili buldum ve deneylerini yaptım. Sonuç mükemmeldi. Bu konudaki ayrıntılı değerlendirmelerimi bir başka yazımda sizlerle paylaşacağım. Alagadi Fenike Tersanesi konusunda çok daha uzun yazabilirdim. Ancak, şimdilik bu konuyu burada noktalıyorum. Umarım, bu yazımı okuyanlar Alagadi’yi ziyaret ettiklerinde sadece doğal güzelliği ve kaplumbağaları değil, bunlar yanında oranın tarihi geçmişini de soluyarak ziyaretlerini çok daha anlamlı hale getirirler.

www.cypruszoom.com

35


spontan

36 ZOOM


kıbrıs baharı Fotoğraf: Bora Alpay

imdilerde bahardan konu mak için erken, ama bahar aylarından foto rafları kullanmak için her zaman uygun. Geçti imiz ay içinde foto raf meraklılarına çektikleri foto rafları dergimize göndermeleri halinde imzası ile yer verece imizi söylemi tik. Duyurumuza ilk cevap "zifiri karanlık hikayeler" kö esindeki yazıları ile tanıdı ımız Bora Alpay'dan geldi. Eski adıyla Fota; imdiki adıyla Da yolu'ndan çekti i foto rafı bizimle payla an okurumuzun gönderdi i foto rafına bakınca, yazıları kadar foto rafta da yetenekli oldu unu söyleyebiliriz. Foto raf güzel bir bakı açısına sahip, ancak içinde kırmızı kıyafeti ile bir çocuk, ya da bir kadın figürü ile kare ,sembol bir foto raf haline gelebilirdi...

www.cypruszoom.com

37


B

u Türkçe-Rumca kelimenin karşılığını Ada'da yaşayanların çoğu bilir. Biz bilmeyenler için hatırlatalım, Gumbaro "dostum" anlamına geliyor. Duvarda yazan iki kelime, mekanın sahibinin "Tatlıdil" soyadı ile birleşince, geliş nedenimiz yerini buluyor. "Kime niyet, kime kısmet" bu çok bilinen ata sözü, "Johnnie Walker ile çok özel yerler" yazı dizimizin ilkinde can buldu. "Bizim Meyhane", son dönemin en popüler, en çok iş

yapan mekanlarının yer aldığı Gönyeli'de. Buram buram Kıbrıs kokan meyhane, mezesi, kebabı, servisi, çeşitleri ve sunumu ile tam anlamıyla Kıbrıs'ı anlatıyor. Zeytin kebabı, Herse'si, Garavollisi, baklası, yiyenin asla unutamayacağı Gırbacı ile hem gözünüzün, hem de midenizin bayram edeceği bir mekan. Geceyi keyif ve lezzetle buluşturan meyhane, önünden geçerken, sıradan bir yer gibi görünse de; içine girildiğinde farkını ortaya koyuyor.

"Bu işi ölene kadar yaparım" diyen Emir Ali Tatlıdil, ocakbaşında içmekten keyif aldığı 12 yıllık Black Label'indan bir yudum alıp mangalı çeviriyor.

38 ZOOM


mekan

MEZELER EŞİNDEN, KEBAPLAR KENDİNDEN. "MEYHANEYİ, İÇMEYİ SEVİYORUM VE EN SEVDİĞİM İŞİ YAPIYORUM" DİYEN EMİRALİ TATLIDİL, OCAKBAŞINDA ELİNDE İÇKİSİ İLE GELENLERİ AĞIRLIYOR. SERT İÇKİLERİ SEVDİĞİNİ SÖYLEYEN TATLIDİL'İN TERCİHİ İSE JOHNNIE WALKER BLACK SERİSİNİN 12 YILLIK OLANI.

www.cypruszoom.com

39


Oturduğunuzda masanızın her yanında mezeler var. Biz sadece bize özel olanlara yer verdik. Herse, zeytin kebabı, pastil, Garavolli(salyangoz), gatmer, bakla,gabbar hıyarı sadece Kıbrıs'ta rastlayacağınız mezeler.

Bütün arkadaşlar sözleşmiş gibi!.. Kimi ararsam bir programı var, mecburen mekana yalnız gidiyorum. Telefonla online tarifle bulabildiğim meyhane dışarıdan alelade bir yer gibi. Buna karşın gelmeden önce kime sorsam "müthiş bir yer" yorumunu yapıyor. Mekanın sahibi sonradan öğrendiğim soyadı gibi 'Tatlıdil'li. Beni kapıda karşılıyor. Masa ben gelmeden hazırlanmış. Onlarca meze masanın üzerinde, bir kişi için çok fazla. Ama her biri "ye beni" der gibi.

İşin sırrı bu olsa gerek. Mekanın ustası, sahibi, şefi Emir Ali Tatlıdil, siparişlerini tamamladıktan sonra elinde içkisi masa masa dolaşıp, sohbet ediyor.

40 ZOOM

Masama yerleşiyorum, not deferimi alıp şef, patron kısaca Bizim Meyhane'nin herşeyinden ayak üstü notlar alıyorum. İki yılı aşkın bir süredir açık olan mekan, aslında yeni bile sayılabilir. Ancak işletme sahibi meyhane konusunda ciddi bir tecrübeye sahip. Mekanı eşi ile birlikte çalıştıran Emir Ali Tatlıdil, yaptığı işin, babadede mesleği olduğunun altını çiziyor. Pazar hariç hergün açık olan mehanenin, diğer popüler meyhanelerle ortak özelliği, Kıbrıs'ta yaygın olan birçok yer gibi, işin başında işletme sahiplerinin kendisinin olması. Onları farklı kılan da bu. Emir Ali Tatlıdil, elinde Johnnie Walker Black içkisi ile mangal başında kebap pişiriyor. Eşi ise masadaki sanat eserlerinin kahramanı. Sanat eserleri tanımlamamı maruz görün. Görünüşü, lezzeti ile bir usta elden çıktığı şüphesiz. Hele de bu mezeleri yapanın bir kadın olduğu kesin. O yüzden gönül rahatlığıyla yiyebilir siniz. Başta Gönyeli ve Lefkoşalılar'ın uğrak yeri olan mekanın müdavimleri de var. Hemen karşımdaki


mekan

Kıbrıs'ın en eski mezesi kavrulmuş bakla, zamanı olmasa da tazesi ile yan yana. Eski meyhanelerde önemli bir içki mezesi olan kavrulmuş bakla, ağza atılıp her yudum içkiden sonra emiliyor, yumuşadığında ise çiğnenip yutuluyor. Meze ile ilk defa tanışanlar ısırmaya kalkmasın, dişinizden olma tehlikesi var. Siz geleneksel şekilde yiyin. Bizden söylemesi.

masayı göstererek; "O grup 1 yılı aşkın bir süredir her perşembe aynı masada yemek yer" diyor patronumuz. Patron demesem mi acaba. Çünkü, daha yakın, daha samimi, zaman zaman aynı masaya oturmuş müşterilerden biri gibi. Gecenin sonunda onlara ben de hak veriyorum. Zaten gecenin sonunda, "mutlaka geleceğim" diye gidiyorum. "TÜRKİYE'DEN MÜŞTERİLERİM VAR" Meyhanenin ünü aslından çoktan sınırları aşmış. Ara sokakta tarifle bulduğum meyhane Kubat gibi, Candan Erçetin gibi birçok ünlü isim tarafından bizden önce keşfedilmiş. Adı, şanı, tadı sınırları aşan mekan, kendine özgü iç dekoru ile de dikkat çekiyor. Duvarlarda Kıbrıs'tan Rumca-Türkçe bölge isimleri, mekana gelenlerden oluşan duvardaki fotoğraflar meyhane içinde doğal bir dekor gibi; ama içki üzerine yazılı küçük notlar yemeğinizi yerken gözünüze takılıyor.

Oturduğunuzda masanızın her yanında mezeler var. Biz sadece bize özel olanlara yer verdik. Herse, zeytin kebabı, pastil, Garavolli(salyangoz), gatmer, bakla,gabbar hıyarı sadece Kıbrıs'ta rastlayacağınız mezeler.

www.cypruszoom.com

41


"WİSKİ İÇMEYİ SEVİYORUM" Meyhane deyince akla gelen iki şey sohbetimiz arasında cevap buldu. Birinin cevabı mekanda zaman zaman canlı müzik yapıldığı idi. Diğeri ise son dönemde özellikle Türkiyelileri şaşırtan bir bilgi. Kıbrıs Meyhanelerinde içki tüketimindeki farklılık. Fark mekan sahibinden başlıyor. Çalışırken içki içmeyi sevdiğini belirten Emir Ali Tatlıdil'in tercihi Johnnie Walker Black serisinin 12 yıllık olanı. Ama bu tercih sadece onun ter-

42 ZOOM

cihi değil. Kıbrıs meyhanelerinin bir farkı olsa gerek, rakı kadar wiski de tercihlerin başını çekiyor. Ağzının tadını bilenlere onlarca meze, geleneksel Kıbrıs kebabı, ağır ağır servis ediliyor. Öyle olunca içki tercihi de değişebiliyor. Tatlıdil'in tespitiyle, bir keyif içkisi olan wiski, keyif mekanı olan meyhanede müthiş bir ikiliye dönüşüyor. "Olur mu?" demeyin... Deneyin, siz de keşfedin...


mekan

www.cypruszoom.com

43


haber

Efes Pilsen Mali ve İdari İşler Müdürü Burhanettin Cenk Külahçıoğlu'nun şirketteki 20. yılı nedeniyle özel bir yemek düzenlendi. Yemekte Anadolu Grup'tan İnsan Kaynakları Direktörü Mehmet Adnan Aktam

Efes pİlsen

çalışanlarından çok özel buluşma

G

irne'nin gözde mekanlarından Shayna Restaurant geçti imiz ay, çok özel bir bulu maya ev sahipli i yaptı. irkette 20. yılını dolduran Efes Pilsen Mali ve dari ler Müdürü Burhanettin Cenk Külahçıo lu onuruna özel bir yemek düzenlendi. Tüm irket çalı anlarının katıldı ı yemekte bir de Türkiye'den konuk vardı. Anadolu Grup'tan nsan Kaynakları Direktörü Mehmet Adnan Aktam'ın da hazır bulundu u organizasyon, daha çok yo un i temposunun arasında kısa bir ara gibiydi. Bu özel bulu ma da, 15 yılı Tükiye'de son be yılı Kıbrıs'ta olmak üzere irkette 20. yılına giren Burhanettin Cenk Külahçıo lu, organizasyona katılan nsan Kaynakları Direktörü Mehmet Adnan Aktam'ın elinden anı hediyesini aldı. Nezih bir mekanda lezzetli yemekler e li inde gerçekle en bulu ma da renkli görüntüler vardı.

44

ZOOM



haber

soner ongun'dan CUMHURİYET bayramINA özel;

KALPAKLA SAHNEdE T

Soner Olgun sahnede kaybettiğimiz sanatçıları da unutmadı. Doğum günü nedeniyle Ahmet Kaya’dan da parçalar seslendiren sanatçı, Tuncel Kurtiz anısına 'Bir İhtimal Daha Var', Cem Karaca için 'Namus Belası', Zeki Müren için 'Bir Demet Yasemen' ve 'Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin' parçalarını seslendirerek sanatçıları andı.

46 ZOOM

ürkiye Cumhuriyet’inin 90. yılı nedeniyle Merit Park Hotel’de sahne alan Soner Olgun, başındaki kalpakla izleyenlerini selamladı. Konserinin ilk parçalarını Cumhuriyet Bayramı için özel seçen Olgun; 'İzmir’in Dağları', 'Dağ Başını Duman Almış' ve '10. Yıl Marşı’’nı seslendirdi. Kendilerine, Mustafa Kemal Atatürk maskeleri ve bayraklar dağıtılan otel misafirleri de başındaki kalpağıyla konserini sürdüren Olgun’a hep bir ağızdan eşlik etti. 'Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarının emanet ettiği Cumhuriyet’in 90. yılı kutlu olsun. Rivayete göre paşanın kendi derlediği bir Selanik Türküsü var. Onu söyleyelim” diyerek “Bülbülüm Altın Kafeste”yi seslendiren Soner Olgun, kaybettiğimiz sanatçıları da unutmadı. Doğum günü nedeniyle Ahmet Kaya’dan da parçalar seslendiren Soner Olgun, Tuncel Kurtiz anısına 'Bir İhtimal Daha Var', Cem Karaca için 'Namus Belası', Zeki Müren için 'Bir Demet Yasemen' ve 'Gözlerinin İçine Başka Hayal Girmesin' parçalarını seslendirerek sanatçıları andı. Kendisini dinlemeye gelenler arasında yer alan İtalyan misafirleri için İtalyanca parça da seslendiren Olgun, Kıbrıslı misafirleri için de Kıbrıs Türküsü 'Dillirga'yı söyledi. Kıbrıs şehitleri için seslendirdiği 'Kara Tren' isimli parça ise büyük alkış aldı.


MUCİZE BEBEK DEFNE

ARTIK EVİNDE

A

hmet-Simge Amcao lu çiftinin zamanından erken do an bebe i artık evinde. Aceleci bebe imiz iki aydır hastanedeki küvezinde gün dolduruyordu. O ulları Tu ra'dan sonra ikinci çocukları olan Defne imdilerde kendi evinde, kendi yata ında ailesi ile birlikte olmanın keyfini ya ıyor.

www.cypruszoom.com

47


haber

İ D R E V O L İ K 11 SAHNEYE SEYLE ÇIKTI MİNİ ELBİ

M

erit Park Hotel, Kurban Bayramı’nın birinci günü ünlü şarkıcı Gülben Ergen’i konuk etti. Kıbrıs’ta sahne almayı çok sevdiğini belirten Ergen, konuklarının bayramını kutladıktan sonra konserine başladı. Bayram için özel hazırlattığı gri tonlardaki mini elbisesiyle sahneye çıkan Ergen, 11 kilo verdiğini ve çok mutlu olduğunu söyledi. “Aç kalmadan 11 kilo verdim. Tebrikleri kabul edebilirim” dedi. Ergen, sahneye dans etmeleri için çağırdığı iki kadın konuğuyla da kilo sohbeti etti. Bayrama özel hazırladığı repertuarında sevilen parçalarını seslendiren ve birçok parçasını konuklarıyla birlikte hep bir ağızdan söyleyen Ergen, çocuklarını babalarıyla bırakarak Kıbrıs’a geldiğini belirtti. Konuklarının bayramını kutlayan Gülben Ergen, bu özel günlerin herkese şans getirmesini diledi. Ergen, şarkılarına hep bir ağızdan eşlik eden konuklarıyla hatıra fotoğrafı da çektirmeyi de ihmal etmedi.

48 ZOOM


ege'den sahnede protesto

Sahnede "andımızı" okudu Kıbrıs’ta Merit Park Hotel’de tim sahne alan şarkıcı Ege, Milli Eği liişik değ elik Bakanlığı’nın yönetm ci ren “öğ a ğiyle ilköğretim okullarınd i esin andı” okunmasını sona erdirm ız”ı dım “an de nne Sah . protesto etti Cum kiye Tür ın okuyan Ege, “Yaşas k Tür rıs huriyeti, Yaşasın Kuzey Kıb Cumhuriyeti’’ dedi. alan ve Kıbrıs’ta geçtiğimiz ay sahne ile sahar’’ Çal m romantik parçası ‘’Ga çalarına par di neye çıkan Ege, hem ken an yer verdi, Müslüm Gürses, Orh çaları Gencebay ve Tanju Okan’ın par büyük alkış aldı. olarak “Tanrı bana kıyak geçti. Hobi m. En başladığım şeyi meslek edindi nlar seni sevdiğin şeyi yapıyorsun, insa de cebisevip sana saygı duyuyorlar. Bir nede sah , Ege en ne para koyuyorlar” diy etti. oda Türkiye'de alınan kararı protest n “öğrenci İlköğretim okullarında okutula diğini beandı”nın kaldırılmasını garipse undu dok i nes lirten Ege, “Bu andımızın birlikte a rıyl bilmiyorum” diyerek konukla ın Türkiye “andımız”ı seslendirdi. “Yaşas rıs Türk Cumhuriyeti, Yaşasın Kuzey Kıb alkış aldı. ük büy Cumhuriyeti’’ diyen Ege

bayram düetİ

B

ayram tatillerini Kuzey Kıbrıs’ta Merit Park Hotel’de geçirenler, Linet ve Selami Şahin’le keyifli bir düete tanıklık ettiler. Geceye özel hazırlattığı tüylü tuvaletiyle dikkat çeken Linet, hem gözlere hem de kulaklara hitap etti. Deliye de her gün bayram nasılsa” diyerek konserine başlayan Linet, Ajda Pekkan, Orhan Gencebay, Özcan Deniz, Ebru Gündeş ve Tarkan gibi sanatçıların sevilen parçalarını seslendirirken göbek şov yapmayı da ihmal etmedi. Linet’in muhteşem performansından sonra sahneye Selami Şahin sahne aldı. “Ben Sevdalı Sen Belalı” şarkısında sahneye Linet’te çıktı ve Şahin’le birlikte düet yaptı. Konuklarından büyük alkış alan ikili daha sonra “Boşvere Boşvere” ve “Akşam Olmadan Gel” isimli şarkılarıyla düete devam ettiler. Selami Şahin’in “Onu çok seviyorum. Muhteşem bir ses” dediği Linet de, “Allah yetenekte vermiş. Feyz aldığımız sanatçılar çok önemli. En önemli isim de Selami Şahin. Yaşayan Efsane” dedi.

www.cypruszoom.com

49


portre

Ç DI I SANAT

BEDİA KALE ↘

“SERAMİK HER ZAMAN GEREK KULLANIM EŞYASI OLSUN, GEREKSE SANATSAL BİR ESER OLSUN İNSANLARIN DUYGU VE DÜŞÜNCELERİNİ VE GÜZELLİK TUTKUSUNU HARMANLAYARAK YANSITTIĞI BİR MALZEME OLMUŞTUR.”

RÖPORTAJ: AYLA IRIZ

B

edia Kale Lefkoşa doğumlu bir seramik sanatçısı. Küçük yaşlardan itibaren sanata ilgi duymuş ve onu geliştirmiş. Üniversite eğitimi sırasında dünyaca ünlü seramik sanatçıları Tankut Öktem ve Jale Yılmabaşar’dan eğitim almak Bedia Kale’nin sanat hayatına ve sanata bakışına ışık tutmuş. Mesleğini çok seven sanatçı özellikle çocuklarla gerçekleşen workshopların hem kendisi hemde çocuklar açısından çok verimli ve zevkli geçtiğini belirtiyor. Aynı zamanda resim müzik ve yoga diğer ilgi alanlarını oluşturuyor. Bedia Kale ile bu ay ZOOM dergisi için Seramik konusunda sohbet ettik, çalışmaları ve sanat görüşleri hakkında bilgi aldık. Sanat serüveniniz nasıl başladı ve gelişti? Kendimi şanslı sayıyorum çünkü sanata değer veren sanatsal etkinlikleri yakından takip eden bir ailede büyüdüm. İşlerinden dolayı annem ve babam sürekli seyahat ederlerdi. Gittikleri ülkelerden kız kardeşime ve bana o ülkenin veya yörenin özelliği olan sanatsal objeler oyunlar vs. getirirler ve çektikleri fotoğraflarla bize masal gibi o ülkeleri anlatırlardı. Bu sayede farklı kültürleri tanıma ve bir süre sonra onlarla birlikte seyahat etme şansım oldu. Gittiğim yerlerden bende kitaplar, sanatsal objeler toplamaya başladım ve sanat tarihine karşı büyük bir hayranlığım oluştu. İlk ve orta öğrenimi tamamladığımda kesinlikle sanatla ilgili bir dal seçmek istediğimden emindim ve öyle de oldu. Eğitimimi Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Seramik Anasanat Dalı’nda tamamladım. Tankut Öktem ve Jale Yılmabaşar gibi dallarında başarıları tartışılmayan sanatçı isimlerden eğitim alma şansım oldu. Sanata bakış açımın temellerini onlara borçluyum. Hayata ve sanata bakış açım o dönemde değişti. Benim, Adalı ve küçük bir ülkede yaşamış olmamdan dolayı oluşan korkularımı kırıp neler yapabileceğimi ve başarabileceğimi gösterdiler. Ardından en azından öğretmen ol diyen ailemin ısrarlarına dayanamayarak yine Marmara Üniversitesi’nde Pedagojik Formasyon Masteri yaptım. Hobi Sanat Seramik Fabrikası’nda bir süre desinatörlük yaptıktan sonra o dönemde Adana’ da bulunan ailemin yanına taşınarak Tarsus Amerikan Koleji’nde resim öğretmenliği yapmaya başladım. Özel eğitim kurumları olmak üzere birçok okulda yarı zamanlı ve tam zamanlı resim seramik eğitimleri verdim. 2000 yılında Adana›da kendi atölyemi açtım ve ilk kişisel sergimi açtım. Birçok workshopa ve seminere katıldım. 2004 yılında Kuzey Kıbrıs’a kesin dönüş yaparak atölyemi buraya taşıdım. Girne Amerikan Koleji’nde resim öğretmenliği yaptım. 2006 yılından bu yana Kültür Dairesi’nde görev yapıyorum.

50 ZOOM


www.cypruszoom.com

51


Seramik sanatının geçmişinden bahseder misiniz? Seramik ilkçağlardan beridir, gerek kullanım eşyası olsun, gerek sanat olsun insanlığın evriminde ve gelişimde büyük bir önem taşır. İlk çağlarda insanlar yiyeceklerini saklamak için toprak kaplar yapmışlar ve bir süre sonra bu kapların ateşle birleştiğinde daha sert ve sağlam olduğunu keşfetmişler. Seramik her zaman, gerek kullanım eşyası olsun gerekse sanatsal bir eser, insanların duygu ve düşüncelerini ve güzellik tutkusunu harmanlayarak yansıttığı bir malzeme olmuştur. Günümüzde seramik sadece sanat olarak değil farklı teknolojik alanlarda da kullanılıyor. Örneğin sağlık araç gereçlerinde ve mekanik araçlarda pek çok seramik parça kullanılıyor. Ne tür çalışmaları seviyorsunuz? 1993 yılından beridir aktif olarak seramik çalışmaları yapıyorum. Üniversite yıllarımda deneysel birçok çalışmam oldu. Bu yıllarda, seramik sanatının her dalını ve tekniğini kendi sanat anlayışım içinde uyguladım. Bu eserlerle Türkiye ve Kıbrıs’ta birçok karma sergilerde yer aldım. Üniversite yıllarımın ardından, seramik pano, mozaik, dekoratif ve heykel çalışmalarımın yanı sıra içmimarlarla çalışmış olduğum iç mekân düzenlemelerim de oldu. Farklı teknikleri ve uygulamaları kendi sanat anlayışım içerisinde kullanmayı seviyorum. Genele bakıldığında grafiksel ve figüratif çalışmalarım var. İnsan ve duygular benim için çok önemli. Masklar, küçük kadın figürleriyle oluşan enstalasyonlar son dönem çalıştığım konular arasında. Dünyada böyle bir trend var ve bizimde sanatçılar olarak güncel sanatı yakından takip etmemiz gerektiğine inanıyorum. 2010 yılında Kuzey Kıbrıs Seramikçiler Derneği ile açmış olduğumuz karma sergide bir ilke imza attık ve seramik malzemesini güncel sanatın içine aktif olarak aldık. Bu dönemin ardından son üç yıldır, farklı tekniklerin bir arada kullanıldığı eserler üretiyorum. Seramik ahşap, ayna ve değişik baskı çeşitleriyle birleşiyor eserlerimde. Bu benim için farklı bir yolculuk. Teknik ten çok anlam ve ifadenin ön plana çıktığı bir dönem ve bu beni nereye götürecek bilemiyorum. Sadece üretip, birleştirip, yaratıyorum�.bu keyifli bir yolculuk. Kıbrıs’ ta seramik çalışmaları yeterli mi? Ada’da çok yetenekli ve çalışkan seramik sanatçılarının olduğuna inanıyorum. Özellikle son yıllarda yurtdışında da sergileri olan sanatçılarımız var. Bende dahil olmak üzere, seramik sanatçılarımız tüm maddi sıkıntılara rağmen kendi imkanlarıyla çalışmalarını sürdürmekteyiz. Kuzey Kıbrıs Seramikçiler Derneği’nin ve Üniversitelerin Güzel Sanatlar ve Tasarım Bölümleri’ndeki seramik bölümlerinin, Ada’mızdaki seramik sanatının tanınması ve yaygınlaşmasına büyük katkı koyduğunu söylemeliyim. Kuzey

52 ZOOM


portre

Kıbrıs Seramikçiler Derneği iki yılda bir amatör seramikçilere yönelik seramik yarışması düzenlemekte ve her yıl geleneksel gerçekleştirdiği seramik etkinliklerinde sanatında söz sahibi kişileri Ada’ya çağırıp çalıştay yapmaktadır. Bunu yanı sıra yılda en az bir kez konseptli karma sergiler düzenlemektedir. Ama tüm bunlara rağmen çalışmaların yeterli olduğunu düşünmüyorum. Seramik yapmak için kili yani çamuru nasıl buluyorsunuz? Dizayn 74’ün kendi ürettiği, genelde torna işlerinde güzel sonuçlar veren bir kil var ama çalışmalarımızda kullandığımız şamotlu kil malzemesi yurt dışından geliyor. Sır ve astar malzemeleride genelde yurt dışından geliyor ve bunların maliyetleri maalesef yüksek. Seramik çalışan öğrenciler nasıl bir duygu içerisinde oluyorlar? Farklı zamanlarda çocuklara yönelik çalışmalarım ve workshoplarım oluyor. Gerek Kültür Dairesi ile birlikte yürüttüğümüz ve bu yıl 4. gerçekleşen «Minik Eller» etkinliği olsun gerek dönemsel kısa süreli çalışmalar olsun çocuklarla çalışmayı çok seviyorum. Onlar benden bende onlardan çok şey öğreniyoruz. Çocuklar kendi hayal güçlerini ve duygularını seramik kiliyle şekillendirme yaparken çok naif bir şekilde yansıtıyorlar. Kille çalışırken çocuklar parçaları birleştirerek bir bütünün oluşması sürecini yaşıyorlar. Önce ne yapacaklarını sohbet ederek belirliyoruz. Ardından bu objeyi gerçekleştirme aşamalarını birebir yaşıyorlar ve küçük motor kaslarını kullanarak şekiller oluşturuyorlar. Parçaları birleştirerek bütünü oluşturuyorlar. Kasım ayında Bahar Çıralı ile birlikte Art Terapi de “Duygusal Kuklalar” adı altında çocuklara yönelik 4 haftalık yeni bir çalışmaya daha başlıyoruz. Bu etkinlikte de çocuklar kendilerini kendi yapacakları kuklalarla ifade edecekler. Farklı ve güzel bir çalışma olacağına inanıyorum. İlgi duyanlar bana k�bedia@hotmail.com adresimden ulaşabilirler. Seramik dışında başka nelerle ilgileniyor sunuz? Resim benim vazgeçilmez bir tutkum. Müzik de öyle. Uzun yıllar piyano eğitimi aldım fakat kendimi fazla geliştiremedim bu konuda. Seramik benim en sevdiğim hobim ve mesleğim. Kendimi bu konuda çok şanslı hissediyorum. Seyahat etmek benim ikinci büyük tutkum diyebilirim. Gezdiğim yerlerden toparladığım kültürel ve sanatsal objelerden oluşan geniş bir koleksiyona sahibim. Ayrıca 2000 yılından beri yoga ve doğu felsefesiyle ilgileniyorum. Bu konular üzerinde kendimce araştırmalar yaparak eğitimlere katılıyorum.

www.cypruszoom.com

53


SAĞLIKLI ZAYIFLAMANIN UZMANI MERİT ROYAL'DE

A

MERIT ROYAL OTEL BÜNYESINDEKI SAĞLIKLI YAŞAM MERKEZI, ÖZELLIKLE ZAYIFLAMA KONUSUNDA IDDIALI OLDUKLARININ ALTINI ÇIZEN TÜRKIYE'NIN, ALANINDA UZMANLAŞMIŞ ÜNLÜ ISIMLERINDEN DR.GÖNÜL ATEŞSAÇAN'A EMANET.

lanında Türkiye'nin en iyileri arasında gösterilen Aile Hekimi ve Bütünsel Tıp Uzmanı (Beslenme/Homeopati/ Estetik Medikal/Kuantum Enerji Tıbbı) Doktor Gönül Ateşsaçan artık Kıbrıs'ta. Kıbrıs'ın yedi yıldız kalitesindeki oteli Merit Royal Hotel bünyesindeki sağlıklı yaşam merkezi Tetra Di Cosmos'da artık fiziksel ve ruhsal arınma yapılacak. Bunun yanında Sağlıklı Yaşam Merkezi'ne gelenlere tamamlayıcı enerji ve tıp uygulamaları ile dört boyutlu bir güzellik imkanı sunacak Dr. Ateşsaçan, ilgilenenlere Ruhsal, duygusal, zihinsel ve fiziksel arınma sağlayarak, sağlıklı ve mutlu olmalarını vadediyor. Merkezde, sağlıklı yaşam programları, vücut analizi, biyomanyetik rezonans, homeopatik uygulama, medikal estetik işlemleri, enerji terapisi, hipnoz tedavisi, ozon ve ayak detoksu gibi kişiye özel uygulamalar yer alıyor. Sağlıklı Yaşam Merkezi'nde neler var? 3 bin 500 metrekarelik SPA bölümü, Merit Royal Hotel'i diğer otellerden ayıran Dr. Gönül Ateşsaçan yönetimindeki Sağlıklı Yaşam Merkezi. Bünyesindeki SPA'da cilt ve vücut bakımı üniteleri, balneo terapi odası, holisük bakım-

54 ZOOM

lara ayrılan iki adet Thai ve iki adet ayurveda odası, içinde jakuzisi bulunan iki adet VIP SPA süit odası, hamamlar, havuzlar, şifalı tuz odası ile konuklarına çok özel bir hizmet veriyor. Geçmiş Travmalarını Silen Cihaz Merkezde danışmanlık yapan Dr. Ateşsaçan, başta çok iddialı oldukları zayıflama yanında, ruhsal arınmanın önemli olduğunun altını çiziyor. İşte onun ağzından bu konuda size fikir verecek detaylar: "Bilinç altımızda yaşadığınız tüm olaylar, geçmiş yaşamlar, sizde bıraktığı düşünceler, inançlar, duygular ve bunların sizdeki kodla-

Merit Royal Hotel bünyesindeki Sağlıklı Yaşam Merkezi, alanında uzman iki tecrübeli isim Dr. Gönül Ateşsaçan ile Kıbrıslı Dr. Hulisi Refik tarafından yönetiliyor...

maları yer alır. Unutmayın ki, bilinçli olarak istediğimiz değil, bilinçaltımıza attıklarımız ve inandıklarımızla hayatımızı yaratıyoruz. Bu da demektir ki, hayatımızı bilinçli zihnimizden çok bilinçaltı zihnimiz yönlendiriyor. Kısaca yaşamımızı yüzde 10 bilincimiz (zihnimiz), yüzde 90 bilinçaltımız yönetir. İnsan beyni daha anne rahminde kayıt yapmaya başlar ve bu onun hayatını sonlanana kadar devam eder. Bu yapılan çalışmalarla kanıtlanmıştır. İnsan beyni mükemmel bir kayıt cihazı olduğu gibi aynı zamanda mükemmel bir stüdyodur; bu stüdyoda film çekilmekte, yeni senaryolar yazılmakta, şifreler çözülmekte ve bunun gibi birçok hesap yapılabilmektedir, fakat en önemli özelliklerinden birisi de bilinçaltı dediğimiz kısımdır. Burayı istihbarat gibi de düşünebiliriz; birçok gizli kaydın tutulduğu bu yerde, dışarıdan bir tehdit algılandığı anda refleks mekanizmasıyla birlikte hareket ederek, farkında olmadığımız bilgi ve yeteneklerimizi sergileyip en iyi savunmayı yaparız. Bazen bu savunma bize zara da verebilir! Burası aynı zamanda atalarımızdan aktarılan, kalıtsal yeteneklerimizin de sergilenebilmesi için kullandığımız bir şifre çözücüdür.


gezi

Bilinçaltı çözülmemiş olumsuz duygulara bağlı hatıraları bastırmakla görevlidir Hatıra dokunulmamış duyguyla çözülene kadar bastırılır. Bastırılan olumsuz duygular vücuda hapsolmuştur ve birçok durumda vücuttaki sinir yollarının akışını engelleyecek bariyerler oluşturabilir. Günümüzde farklı bilinçaltı teknikleri kullanılmaktadır: Hipnoz, alfa frekansı, subliminal vb tedaviler ile irade safdışı bırakılır; bireyin lehine işlemesi gereken zihnin, bireyin aleyhine işlemesine neden olan, kalıplaşmış negatif bilinçaltı kalıplarına alternatif pozitif söylemler, hayaller ve bilinçaltı inançları yerleştirilir. Sonunda bilinçaltını temizlemenin en etkili ve en kolay yolu bulundu NASA'dan bilim adamı Dr. Bill Nelson geliştirdiği cihaz ile tüm duygu, düşüncelerin kayıtları alınarak, olması gereken doğru frekansa getiriliyor. Amaç bilinçaltındaki yerleşik olumsuz hayallerin tersi yönündeki hayalleri güçlendirmektir. Bilinçaltı olumsuz kalıpları , olumlu kalıplarla değiştirmektir. Bu nedenle korku, kaygı, bırakıp kaçma vb negatif duyguları temizlemektir.

Hatıralar kalır , duyguları silinir; sonuç reflex haline gelen savunmacı davranışlarımız temizlenir. Negatif davranışlarımız olumluya döner. Eski sevgilinizden ayrıldınız, unuttunuz diye düşünürken, hiç hatırlamıyorum diyorsunuz: oysa bilinçaltınız bir şeklide eski sevgilinizden intikam almak için çabalıyordur. Bu duygu frekansı eğer sizde mevcut ise cihaz bunu saptayarak, kısa sürede sizi tedavi ediyor. Eğer bilinçaltı kayıtlarındaki kötü duygu ve düşünceler kaldıysa, temizlenmediyse, bir şeklide tekrar aynı durum yaşanacak korkusu hakim olur, kendinizi ayağınızdan vurursunuz. Sonuç aynı kötü tablo tekrar yaşanır. Bu yöntem ile, sizde var olan tüm duygu düşüncelerin frekanslar saptanır; öfke, korku, kızgınlık ne varsa bulur, kötü anıları siler. Sonuç çok kısa sürede (alfa ve teta seviyelerinde) hızlı tedavi sağlanır. Toplam 2- 3 seansda, sadece 1 saatlik tedavi ile geçmiş travmalarında kurtulmaya ne dersiniz?" Bu yöntemle kişi kolay ve kalıcı zayıflıyor. Hem bedeni hem zihni hafifliyor.

Dr. Gönül Ateşsaçan kimdir?

“İzmir “Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi” mezunu olan Dr. Gönül Ateşsaçan'ın güzellik ve estetik daima ilgilendiği konular oldu. “ Beden, zihin , ruh ve kalp arasında denge olduğu taktirde sağlıklı olabiliriz ” diye düşünen Ateşsaçan'ın; tüm eğitim ve çalışmaları bu yöndedir. TC. Sağlık Bakanlığı’ndan “Medikal Estetik Hekimi” ve “Aile Hekimliği” sertifikası aldı. “ American Association of Nutritional Consultants'dan “Beslenme Danışmanlığı” sertifikası aldı. “Yurtdışında ve yurt içinde “Estetik Medikal Uygulamaları“ (Mezoterapi, Dolgu Maddeleri Uygulamaları, Peeling, Laser, Botox, Anti-aging tedaviler, İncelme –zayıflama,) , “Beslenme” , “Ozon Tedavisi. Yaklaşık 9 yıldır "4 boyutlu güzellik" konsepti dahilinde uzman ekibi ile beraber hizmet vermektedir.

www.cypruszoom.com

55


spontan

56 ZOOM


fotoğraf: birol bebek

Gölgenin Gücü

F

otoğraf İstanbul'da Kadıköy vapurunda çekildi. Ters ışık, martılar ve insan figürünün fotoğraftaki slüeti, farklı bir karenin ortaya çıkasına neden olmuş. Siyah-beyaz bir fotoğraf gibi görünse de, güneşin rengi denizin üzerine kızıl bir renk tonu oluşturarak fotoğrafı daha hissedilir kılmış. Fotoğraf yüksek hızda ve yüksek diyaframda kullanılarak çekildi...

www.cypruszoom.com

57


haber

AĞRILARINIZIN NEDENİ HAVALAR

S

onbahar mevsiminde diz, kalça gibi eklem ağrılarından şikâyet edenlerin sayısı artıyor. Mevsim değişikliği ile birlikte soğuk ve nem romatizmal hastalıkları olan kişilerin şikâyetlerine neden oluyor. Soğuk havalarda eklem ağrıları hisseden kişiler, mutlaka kontrolden geçmesi gerekiyor. Uzman Doktor İlker Solmaz, “Eklemleri ve kemikleri birbirine bağlayan bağların en önemli görevi, eklemleri birbirinden ayırmak ve vücudumuzu taşımak olduğunun altını çiziyor. Uzmanımız, "Yıllar içerisinde vurmalar, çarpmalar, ters hareketler, kilo alımı ve egzersiz yapmamak bağlarda hasara neden olur ve eklem bağlarının yıpranması kireçlenme ile sonuçlanır. Soğuk havalarda iyice sertleşen kireçlenmiş eklemler, geceleri ağrıyla uyanmaya neden olur” diyor. Soğuklar Havanızı Bozmasın Eklem ağrılarıyla mücadelede erken yaşlarda yapılan diz-kalça egzersizleri, fizik tedavi ve kilo vermek ağrı şikâyetlerini azaltırken, eklem romatizması olan kişilerin, hava basıncı değişikliklerine duyarlı hale gelmesi, kasların ve bağların soğuk ve yağışlı havalarda kasılması ve kısalması ile ağrıların artar. Yaz aylarında hareketli olan kas ve eklemlerin birden kapalı, soğuk ve hareketsiz yaşama girmesi de kış aylarında görülen ağrıların en büyük nedeni..

58 ZOOM

Soğuktan Kaçmayın, Önlem Alın! Soğuk ve nemli havalar eklem ağrılarını arttırdığı için romatizma hastalığı şikayeti olan kişilerin sıcak ortamları tercih etmesi gerekiyor. Kışın dışarı çıkarken eldiven ve atkı ile el eklemlerini ve boyun omurlarını soğuktan korumak önemlidir. Ayakkabı seçiminde yumuşak tabanlı, ayağın ortopedik kavisini bozmayan ayakkabılar giyilmeli, çok yüksek topuklu ve babet ayakkabılardan kaçınılmalı. Düzenli egzersiz yaparak kilo kontrol altında tutulmalı. Bizde sorun olmasa da güneşin azlığı nedeniyle D vitamini takviyesi alınması da bu aylarda görülen ağrılı rahatsızlıkları azaltacaktır. Sosyal Hayattan Uzaklaşmayın! Merdiven inip çıkmakta ve oturup-kalkmakta, kısacası günlük aktivitelerini yapmakta zorlanan hastalarda rahatlıkla uygulanan Proloterapi yöntemi, ağrının nedenini ortadan kaldırıyor. Eklemi taşıyan bağların kuvvetlenmesi hareket etmeyi kolaylaştırır, ardından kireçlenmenin azalarak eklemin tekrar sağlıklı günlere dönmesini sağlar. Vücudumuzun doğal tamir mekanizmasını kullanarak harikalar yaratan Proloterapi yöntemi ile vücuda verilen doğal bir solüsyon sayesinde ağrıya neden olan hasarlı bölge ameliyata gerek duyulmadan tedavi edilebiliyor.


Siesta

spontan

F

fotoğraf: ümit esinler

otoğraf artık nokta koyduğumuz yaz aylarından. Günün yorgunluğu ve havanın sıcaklığı Akdenizliler'in üzerinde faklı bir etki bırakıyor. Bu yorgunluk hali gölgede kendini farklı gösterir. Fotoğraf ustamız Ümit Esinler yaz aylarında, bulduğu fırsatı değerlendirip siesta yapan bir esnafın o anını çekmiş..

www.cypruszoom.com

59


Başka bir dünya

mümkün mü?

DeryaBeyatlı

B

enim ısrarla anlamadığım, anlayamadığım şeyler vardır hayatta. Size de arada sırada olur mu bilmem de, ben bu anlama özürüm yüzünden bazen kendimi bambaşka bir gezegenden gelmiş gibi hissederim. Fantastik bir film içinde olduğumu düşünüp uzay mekiği acaba şimdi nereden gelecek diye bakındığım olmuştur etrafıma mesela, ya da bu rüya ne zaman bitecek de, gerçek hayata başlayacağız diye meraklandığım. Haber okurken, televizyon izlerken, bir şehri ziyaret ederken, otobüs beklerken, barda dünyayı kurtarırken, her an, her yerde kapılabilirim ben bu duyguya. Yaşadığım, dinlediğim, tartıştığım, gözlemlediğim olay benim kabul edemeyeceğim şekilde cereyan etmektedir. İşin esas absürdlüğü ise etrafımdaki herkese bunun gayet normal gelmesinde yatar. Böyle zamanlarda bazen şapşal sorular sorarak anlamaya çalışırım olayı beceriksizce, bazen yumruklarımı sıkarım mutsuzluktan, çoğu zaman da gözlerimi yere indiririm utancımdan. Utancım genellikle insan olmaktan kaynaklanır, bazense bir grubun üyesi olmaktan, ya da belli bir coğrafyaya ait olmaktan. Yeni aldığı ayakkabılarını gururla gözüme sokuyor bir dost. Bak diyor hakiki deri, biraz pahalı ama, deri olunca değer tabii diye de ekliyor bilmiş bilmiş. Niye ölmüş bir hayvanı ayağında taşımak için o kadar para ödedin? Üstelik deri kötü kokar ve boya çıkarır diyorum. Anlamsızca yüzüme bakıyor ‘ne diyorsun?’ diye, o da geriliyor haliyle, ben de. İkimiz de karşımızdakine ulaşamayacağımızı fark ediyoruz, ‘senin de hayatın zor kardeşim, böyle herşeye de karşı olunmaz ki’ diye işi şakaya vuruyor, gülüp geçiyoruz ama sadece görünürde. Hadi bize gidip, pizza söyleyelim, çok güzel bir film aldım, izleriz birlikte diyorum bir başkasına, alışveriş keyfini uzattıkça uzattığımız bir gün. Hava kararmaya başlamış ağırdan, meşhur kuzey-batı rüzgarı Mistral’ın kendini iyice göstermeye karar verdiği bir sonbahar günündeyiz. Soğuktan kulaklarımız uyuşmuş, hızlı adımlarla eve doğru ilerlerken rüzgardan korunmak için alt geçitin içine sığınan iki evsiz ile burun buruna geliyoruz. Şarap içiyorlar karşılıklı, ben ısınmak için diyorum, yol arkadaşım ayyaş bunlar diyor.

60 ZOOM

Kimbilir ne dertleri var diye devam ediyorum, şarap alacaklarına ev tutsalar ya! diye geliyor cevap. İçince daha kolay çekiliyordur hayatın böylesi diye düşünüyorum içimden, dillendirecek cesareti bulamıyorum. İyi akşamlar diyorlar önlerinden geçerken, bizi rahatsız etmiş olmaktan tedirgin, ben gülümsüyorum, arkadaşım adımlarını sıklaştırıyor. Bir de çıkarıp para verseydin diye beni azarlamaktan da geri kalmıyor. Söyleyecek birşey bulamıyorum, susuyorum öylesine, utanıyorum. Başka bir şehirde bambaşka bir ortamda eski bir iş arkadaşım heyecanla bana yeni hayatını anlatıyor. Ben başımı alıp gideli görüşmemişiz, anlatacak o kadar çok şey var ki, bir konudan ötekine atlıyoruz. Hikayeler yarım kalıyor, sorular birbirini izliyor. Derken aşık olduğunu söylüyor pat diye. Sevineyim mi, üzüleyim mi bilemiyorum. Onu hiç bu kadar mutlu görmemiştim, o yüzden bir anlığına yüzüm aydınlanıyor, sonra az önce eşinin hamile olduğunu söylediğini hatırlayıp ofluyorum. Ne yapacaksın diyorum. Bilmiyorum diyor, evde nasıl yok yere kavga çıkarıp, gizli gizli sevgilisi ile buluşmaya gittiğini eklemeden önce. Üçgenin hangi köşesi için üzüleyim bilemiyorum, bunu yapmaya hakkın yok diyebiliyorum kendimin bile zor duyabildiği bir sesle. ‘İki günlük mutluluğu mu çok görüyorsun bana, nasılsa çocuk doğunca hayatım cehenneme dönecek, hem zaten herkes yapıyor’ cevabıyla sıkıyorum yumruklarımı, avuçlarım kanıyor. Böyle bir evliliğe nasıl çocuk katılır?, Bu çocuk nasıl büyür?, Cehennem? sorularını daha ağzımdan çıkmadan yakalıyorum ve yutuyorum, sorsam ne olacak ki? Seni o kadar çok seviyorum ki, seninle birlikte olamam diyor izlediğim filmdeki adam kadına, bir an yanlış anladım diye düşünüyorum, çok mümkün, henüz dile yeterince hakim değilim. Kadın gözyaşlarına boğulunca anlıyorum, dilde bir sorun yok, sorun adamda. ‘Ya başaramazsam, ya onu kırarsam, ya mutsuz edersem, ya benim aslında beş para etmediğimi anlar, beni terk ederse, ben ne yaparım o zaman?’ diye soruyor sonrasında adam dumanlı bir bar ortamında.


VINCENNES HAYVANAT BAHÇESININ ↘ ORMAN SAHTE DAĞI ARDINDA KARANLIĞA GÖMÜLÜR NE ACI, NE ÜZÜCÜ BIR DÜNYA BU SEFIL YEREL SAFARIDE ORMANIN KRALI BILE TUTSAKTIR GENIŞ OVALAR VE SAVANADAN UZAKTA...

Bénebar / Vincennes Hayvanat Bahçesi

Haklısın dostum şimdi bitmesi daha iyi diye geliyor sorusunun cevabı. Saçmalamayın diye bağırıyorum, sesim ekrana çarpıp bana geri geliyor. Film de ilişki gibi anlamsızca, yıllar sonra kadınla adamın sahilde karşılaşması ve ölesiye mutsuz olan adamın kadının yanındaki çocuğa bakakalması ile son buluyor. Haliyle son pişmanlık fayda etmiyor. Kadın mı? O da pek mutlu görünmüyor. İlk kez gittiğim bir şehir, şirin mi şirin, insanlar sıcakkanlı, olağanüstü nazikler hatta. Hep yaptığım gibi sokaklarında kaybolarak şehri tanımaya, tüm renklerini, kokularını özümsemeye çalışıyorum. Kocaman bir parkın içinden geçerken kendimi bir ayı kafesi önünde bulunca bir hayvanat bahçesi içine düştüğümü anlıyorum. Etraf çocuklarına hayvan sevgisini! aşılamaya gelmiş aileler ile dolu. Çocuklardan çok ana-babalar ilgileniyor hayvanlarla nedense. Gözlerinin içinde arka arkaya patlayan flaşlardan tedirgin olan yavru ayı koşarak inine saklanırken ziyaretçilerden bir homurtu yükseliyor. Bu senaryoda yadırgadıkları tek şey ayının saklanması. Böyle şehirde dolaşırken biri gelip beni de yakalasa, 2 metre karelik bir kafeste günlerce başka bir kıtaya taşısaydı eğer diye kurguluyorum kafamda. Sonraki hayatım önüme atılan bisküvi ve fıstıklara bakarak, bu insanların karşımda ellerindeki ışıkla ne yaptıklarını anlamaya çalışıp, ailemi özlemekle geçseydi, ne yapardım acaba diye not alıyorum gezi defterime çaresizlikle. Zihnimin arka fonunda Bénebar Afrikalı çocuklar da uzak kıtalardan gelen hayvanları görmek için hayvanat bahçesine gidiyorlar mıdır? diye soruyor. Daha anlayamadığım bir dolu şey var; zevk için öldürülen hayvanlar, ülkelerindeki savaşa geri gönderilen mülteciler, satın alınan bedenler, doğaya yapılan zulüm, herşeyin önünde gelen para, koltuk, güç hırsı, marka çantalar, çocukların elindeki silahlar, okula gönderilmeyen kızlar, gelenekler, korkular, toplum doğrularıyla mutsuz olan insanlar ve dahası. Başka bir dünya mümkün diyenler var biliyorum, bunun için savaşanlar, dünyanın her tarafından yükselen itirazlar, bunlar yüzümü güldürüyor elbet ama gerçekten mümkün müdür başka bir dünya onu da pek bilemiyorum ben böyle anlarda.

25 Ekim 201il3ya Lyon-Mars

www.cypruszoom.com

61


haber

M

erit Crystal Cove Hotel, Asena ve Muazzez Ersoy un sahne aldı ı muhteem bir programa ev sahipli i yaptı. Sahneye transparan bir kıyafetle çıkan Asena nın performansı, kendisini izlemeye gelenleri mest etti. Alkı lar arasında sahneye çıkan Muazzez Ersoy ise program boyunca masalarını tek tek dola arak sevenleriyle foto raf çektirdi. "Bu gece herkesi dans ettirece im" diyen Ersoy, "Ankara nın Ba ları", "Kesik Çayır", "Caney Caney", "Kızılcıklar Oldu Mu isimli arkıları ile misafirlerini yerinde oturtmadı.

BAYRAMA kare ası MUAZZEZ ERSOY ve ASENA

MÜZİK ZİYAFETİ

M

ZELİHA SUNAL özel

G

eçti imiz ay Merit Crystal Cove Hotel de sahne alan Zeliha Sunal, arkıları ve enerjisiyle konuklarını co turdu. Farklı sanatçıların arkılarından olu an zengin bir repertuar sergileyen Sunal, Türkan isimli parçasını seslendirirken üç kadın misafirini kendisine vokal yapması için sahneye çıkardı. Misafirlerini apka ve pelu larla süslemeyi de ihmal etmeyen Sunal, Kıbrıs ı çok sevdi ini belirterek Dillirga isimli parçayı seslendirdi.

62 ZOOM

erit Crystal Cove Hotel de sahne alan Direnen Mızıkacılar Grubu, konuklarına tam anlamıyla müzik ziyafeti sundu. Repertuvarlarında yerli ve yabancı farklı türlerden parçalar yer alan grup, gecede Amy Winehouse, Stevie Wonder, Jessie J, Maroon 5, Orhan Gencebay, brahim Tatlıses, Ajda Pekkan, Tarkan, Candan Erçetin ve Mirkelam gibi sanatçıların parçalarını seslendirdi. Sempatik tavırları ve müzikleri kadar danslarıyla da büyük ilgi gören Direnen Mızıkacılar, konuklarını bir an olsun yerlerine oturtmadı.


haber

Aşkın ve Müziğin Şehri

prag www.cypruszoom.com

63


yazı ve fotoğraflar

ZehraBilgen

’Viyana-Prag-Budapeşte’,’ orta Avrupa şehirleri keşfimin ikinci heyecanı 'PRAG' ile sizlere merhaba. 'VİYANA'da olmak harika bir duyguydu. Şimdi ise aşk şehri Prag’tayım. Şehrin ismini duyunca herkesin gözünde farklı şeylerin canlandığından eminim. Kiminizin tarih, kiminizin eğlence, kiminizin aşk, kiminizin ara sokaklar, kiminizin lezzetli yemekler. Evet 'PRAG' şehri tüm bunları ve dahasını kapsıyor. 'PRAG' şehri, sevgilinle tango yapmak gibi. Tutkunun, aşkın, heyecanın ve keşfin karışımı olan bir kokteyl tadında. Viyana’dan Prag’a doğru yol alırken, Cesky Krumlov’da duraklıyoruz. Cesky Krumlov turumuzun ilk bölümündeydi. Yeni rotamız Prag’a doğru yol alıyoruz. Rehberimiz yaklaşık 175 km yolculuk yapacağımızı söylüyor. Yolculuğumuz sırasında Çek Cumhuriyeti ve başkenti Prag hakkında genel bir

64 ZOOM

bilgi veriyor. Ülke 1993’ten itibaren ciddi bir yol almış. Başkent Prag, Orta Bohemya’daki Vltana Nehri’nin iki yakasına kurulmuş. Şehrin tarihi M.Ö.4000’li yıllara dayanıyor. O dönemde Alman ve Kelt boylarının yaşam alanı olan şehre, 600’lü yıllarda Slavlar yerleşmiş. Bu yıllarda Büyük Moravya İmparatorluğu’nun şehri ele geçirmesiyle Hıristiyanlık halk arasında yayılmaya başlamış. Ülkenin Altın Çağı’nda adı geçen iki kral var: IV.Karl ve II.Rudolf. IV. Karl döneminde Prag devrin en önemli şehri haline gelmiş. Prag’daki Karl Üniversitesi, Charles Köprüsü ve St. Vitus Katedrali gibi bazı önemli eserler bu döneme ait. 19. yüzyılda Prag, Çek Milliyetçiliğinin merkezi haline gelmiş. I.Dünya Savaşı’ndan sonra 1918’de kurulan Çekoslovakya’nın başkenti olan Prag, aynı zamanda sanatında merkezi haline gelmiş. 20. Yüzyıl başında sanayide büyük bir gelişme göstermiş. II.Dünya Savaşı’nın ardından, 1948’de yapılan seçimlerle idareyi komünist hükümet ele geçirmiş. 1968’deki Prag Baharı Sovyet işgali ile sona ermiş. 1989 yılında ise Kadife Devrim ile komünizm devri kapanmış. Prag, 1993’te Çekoslovakya’nın Kadife Boşanma ile ikiye ayrılmasının ardından, Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag olmuş. Nüfusunun yüzde 95’ini Çekler oluşturuyor. 2004 yılında AB’ye giren ülke ile ilgili en önemli bilgi ise, Prag'ın savaşsız kazanılan bir şehir olması. Hitler’in savaşta bombalatmadığı iki şehirden biri Prag. Genel bilgileri öğrendikten sonra, herkes yavaş yavaş kendi kabuğuna çekiliyor. Ben kitaba dalıyorum, önümdekiler uyuyor. Otobüsü birden sessizlik sarıyor. Yol boyunca etraf yemyeşil, evlerin pencerelerinden çiçekler sarkıyor, yollar tertemiz. Yol boyunca iki ağaç arasında yerleştirilmiş haçlı azizler dikkat çekiyor.. Yaklaşık 3 saat sonra kendimizi aşk şehri Prag‘da buluyoruz. Polis kontrolü olmadan rahatlıkla Prag‘a ulaşıyoruz. Şehir bizi yağmurla karşılıyor. Tertemiz havayı ciğerlerimize çekiyoruz. Otelimize gitmeden önce şehre iniyoruz. Otobüsümüzü nehrin yanına park edip, şehrin meydanına doğru yol alıyoruz. Nehrin üzerindeki köprüden geçerken rehberimiz arkamıza dönüp tam karşıdaki ibreye bakmamızı istiyor. Şehirdeki insan sayısı arttıkça oradaki ibrenin hızlı hareket ettiğini söylüyor. Yahudi mahallesinden geçerken paralarımızı bozdurmak için rehberimizin önerdiği Türk bir mağazada duruyoruz. Herkes parasını bozdurduktan sonra meydana doğru yol alıyoruz. Şehrin batı yakasında yer alan Eski Şehir, aynı zamanda tarihi merkez olarak kabul ediliyor. Daracık, Arnavut kaldı-


gezi

Eski Şehir Meydanı’nda olup da Astronomik Saati görmemek imkansız olur. 15. Yüzyılda Jan Huss tarafından inşa edilen, üzerinde 12 Havari Heykeli bulunan zamanı hem Bohemya usulü (Gotik numaralarla) hemde günümüz rakamları gösteren astronomik saati mutlaka görün.

rımlı sokaklarında yürürken Orta Çağ’ın gizemini ve yoğun karamsarlığını, ihtişamını hissediyorum. Tüm sokaklar sizi Eski Şehir

Meydanı’na ulaştırıyor. Kaybolmanız imkansız gibi birşey. Sekiz muhteşem kulenin çevrelediği meydanın tam ortasında ülkenin en ünlü ilahiyatçısı Jan Huss’un heykeli göze çarpıyor. Meydanda aynı zamanda II.Dünya Savaşı’nda hasar görmüş Eski Belediye Binası ile onun karşısında Tyn Kilisesi yer alıyor. Burada ünlü gök bilimci Tyco de Brahe’nin mezarı bulunuyor. Tarihe dokunmanın verdiği keyifle kendinizi meydanda bulunan kafelere veya publardan birine atıp, buz gibi meşhur biralarından içebilirsiniz. St.Nicholas Katedrali’ne bakmaktan kendinizi alamayacaksınız. 14. Yüzyılın ikinci yarısında, IV.Karl tarafından yaptırılan bu küçük katedral, kristal avizesi ve zarif tavan freskleriyle büyüleyici bir etki yaratıyor. Eski Şehir Meydanı’nda olup da Astronomik Saati görmemek imkansız olur. 15. Yüzyılda Jan Huss tarafından inşa edilen, üzerinde 12 Havari Heykeli bulunan zamanı hem Bohemya usulü (Gotik numaralarla) hemde günümüz rakamları gösteren astronomik saati mutlaka görün. Saatin en büyük özelliği, saat dışında ayları, günleri ve burçları da göstermesi. Saat başlarında, astronomik saatte sizleri bi sürpriz bekliyor. 12 Havari heykelleri hareket ediyor. Meydana şöyle bir göz attığımda her milletten turisttin burada olduğunu görüyorum. Tekrardan yahudi mahallesinden geçip otobüse doğru yol alıyoruz. Otelimize varıp biraz dinlendikten sonra, tekrardan şehre dönmek için otobüsümüze biniyoruz. Yolda Kraliyet sarayını ve Prag Stadyumunu gö-

rüyoruz. Otelimiz şehrin biraz dışında. Otelimize ulaştığımızda her milletten turisttin konakladığını fark ediyorum. Hemen odamıza gidip, biraz dinleniyoruz. Bir saat sonra resepsiyonun önünde buluşup Prag’ı keşfetmeye gidiyoruz. Otelden aldığımız metro biletlerimizle birlikte otelin hemen karşısında ki metroya binip şehir meydanında iniyoruz. Şehrin gecesi bambaşka.. Her taraf capcanlı. Ortak bir noktada buluşmak için anlaştıktan sonra dalıyoruz ara sokaklara. Önce karnımızı doyurmak için çok güzel bir italyan restorantına giriyoruz. Keyifli bi sohbetin eşliğinde enfes lazanya ve Prag’ın meşhur siyah biralarından birini içiyorum. Genellikle her kafe, restorant ve otellerde internette kolaylıkla erişebiliyorsunuz.

Şehrin gecesi apayrı, ışıltılı. Seni içine çekiyor. Tarihi ayrı güzel, eğlence hayatı ise ayrı güzel. Prag’da eğlencede sınır yok. Özgürlüğü doyasıya yaşayabilirsiniz. Şehrin içinde yöresel kıyafetlerle dolaşan yerel halk dikkat çekiyor. Onlarla fotoğraf çektirebilirsiniz. Dilerseniz, Vltana Nehrin’de tekne turu ile şehri keşfedebilirsiniz. Prag’da ikinci günümüze heyecanla, merakla uyanıyoruz. Prag’dan Elbe nehri boyunca yaklaşık 2.5 saatlik Almanya’nın şehri Dresden’e yolculuğumuz başlıyor. Keyifli ve müthiş manzaralı bir yolculuk. Dresden ufak ve şirin eski Doğu Almanya’da bir ortaçağ şehri. Demir Perde rejiminden kalma tipik sosyal konutlar dikkat çekiyor. Şehir’de alışveriş yapmanızı tavsiye ediyorum. Fiyatlar çok uygun. Şehirde sadece bir alış veriş merkezi bulunuyor. Günboyu şehri özgürce dolaşıyoruz. Eski şehirdeki Katedral, Zwinger Sarayı, Kadınlar Kilisesi ve muhteşem müzeleri gezebilirsiniz. Sokak sanatçıları her köşe başında karşınıza çıkıyor. Bu güzel keşfin bedeli ise, ulaşım, rehberlik ve şehir turu dahil 60 Euro. Yolculuk vakti geldiğinde, Karlovy Vary’ e doğru direksiyonumuzu çeviriyoruz. Prag’a karayoluyla 2.5 saat uzaklıktaki Karlovy Vary, tarihi dokusu, rengarenk çiçekleri binaları, kaplıcaları, porselen ve kristallariyle geçmişten günümüze ulaşmış bir Orta Çağ şehri. Tepla ve Ohre nehirlerinin aktığı bu Bohemya şehrinde her yer su. 12 farklı termal suyun tadına bakıp sağlığınıza

www.cypruszoom.com

65


Prag’da eğlencede sınır yok. Özgürlüğü doyasıya yaşayabilirsiniz. Şehrin içinde yöresel kıyafetlerle dolaşan yerel halk dikkat çekiyor. Onlarla fotoğraf çektirebilirsiniz. Dilerseniz, Vltana Nehrin’de tekne turu ile şehri keşfedebilirsiniz.

kavuşabilirisiniz. Bunlar işe yaramazsa 13. olarak tanımlanan Becherovka’yı denemenizi tavsiye ederim. Efsaneye göre kaplıcalar, 1350 yılında IV.Karl’ın av köpeklerinin birinin bir sıcak su pınarına düşmesiyle keşfedilmiş. 16.yüzyılda da 200’ün üzerinde kaplıca inşa edilmiş. 1800-1920 yıllarında zengin aristokratların Karlovy Vary’yi keşfetmesiyle popüler hale gelen kent art Nouveau stilde evler, parklar, tiyatrolar ve otellerle donatılmış. Zamanında Atatürk’ün de bir ay kalıp şifa aradığı bu şirin kaplıca kenti, keşfedilmeyi bekliyor. Kafka, Beethoven. gibi biçok ünlüde burada sağlıklarının peşine düşmüşler. Mozart ve Rus Çarı Petro’nun evleri bulunuyor. Şuanda otel ve kafe olarak hizmet sunuyorlar. Şehir, ayrıca porselenleri, Moser cam işleri, film festivali, Jan Becher müzesi, Diana Gözlem Kulesi ilede ün salmıştır. Prag’a göre fiyatlar daha ucuz. Bu

66 ZOOM

eşsiz tura ulaşım, yemek, rehberlik ve 1 içki bedeli olarak 55 Euro ödüyoruz. Yaklaşık 2.5 saatlik yolculukla Prag’a tekrardan dönmek için otobüslere biniyoruz. Saat 21:00 gibi otelimize ulaşmamıza rağmen hava hala kararmıyor. Üçüncü günümüze keyifle uyanıp güzel bir kahvaltı yapıyorum. Bugün ki ilk yolculuğumuz Prag kalesi, St. Vitus Katedrali ve çevresi. Hava çok sıcak olmasına rağmen etrafta yüzlerce turist var. St.Vitus Katedrali dikkatimi çekiyor. Yapımına 1344 yılında başlanmasına rağmen, veba ve sa-

vaş gibi nedenlerle ancak 1929’da tamamlanmış olan bu muhteşem yapı, Avrupa’nın en eski ve en görkemli kiliselerinden. NeoGotik, Rönesans ve Barok özelliklerini bir arada taşıyan katedrali gezmeye dış cephesindeki şeytan figürlerini inceleyerek başlayın. Güney kulesindeki 287 merdiveni tırmanıp büyüleyici manzarayı seyretmenizi tavsiye ederim. Katedralin altındaki bölüme inip, IV.Karl’ın mezarını ziyaret edebilirsiniz. Prag Kalesi'ni görmeden şehirden ayrılmamalısınız. 870 yılında inşa edilen kale, Prag’da yerleşimin ilk başladığı yer olarak kabul ediliyor. Her ne kadar yapımına kale olarak başlansa ve adına bundan alsa da, kale zamanla şato haline dönüşmüş ve Çek Krallarının ikametgahı olmuş. Rönesans, Neo-klasik tarzların güzel özelliklerini bir arada taşıyan kalede, Prag’ın dillere destan güzellikteki bahçelerinize ziyaret edebilirsiniz. II. Rudolf’un


ÇEK CUMHURİYETİ: Resmi adı: Avusturya Başkenti: Prag Saat Farkı: Kıbrıs’tan ve Türkiye’den 1 saat geri Para Birimi: Çek Kronu Türk Büyük Elçiliği: +420 2 2431 1402 GİYİM: Gideceğiniz döneme göre mevsimlik kıyafetler. Tamamen Türkiye ve Kıbrıs'taki hava durumuna göre yanınıza kıyafetler alın. Mutlaka şemsiye veya yağmurluk yanınızda bulundurun. Şehir turları uzun olacağından rahat bir ayakkabı bulundurmanızı tavsiye ederim. ALIŞVERİŞ:

Dükkanlar

sabah

09:00- 20:00 arası açık olup öğlen tatili yok. Uluslararası kredi kartıları hemen heryerde geçerli. Merkezdeki birçok ATM’den kredi kartı ile nakitte çekilebilir. Dükkanlarda harcamalar sadece Kron ile yapılır. Bu nedenle Kron yada kredi kartı kullanmanızı tavsiye ederim. ULAŞIM: Toplu taşımacılık çok gelişmiş olup metro, tranway ve otobüsler çok kolay ve ucuzdur. Aynı zamanda aynı bilet geçerlidir. 24 KC. luk biletleri kullanmanızı tavsiye ederim. Bu bilet 1 saat geçerli olup, aynı biletle üç vasıtayı da kullanabilirsiniz. Bu biletleri otel resepsiyonundan, gazete bayilerinden ve metro girişlerinden temin edebilirsiniz. Taksi ise genelde pahalı bir ulaşım aracı olup, 7 ayrı tarife vardır. Bu sebeple her zaman pazarlık usulü daha güvenlidir yada en güvenli olan radio taxi’yi kullanmanızı tavsiye ederim. YEMEK: Çek mutfağı bizim mutfağımıza yakın. En büyük farkları soslarının tatlı oluşu. Eğer Domuz eti yemiyorsanız, dikkatli olmanızda fayda var.

koleksiyonu da burada bulunuyor. Prag kalesi’nden şehrin manzarası harika. Kaleden ayrılmadan Oyuncak müzesine uğramanızı tavsiye ederim. Giriş sadece 3 Euro. Daha sonra Charles Köprüsü’nden geçip tarihte yolculuk yapıyoruz. Bizi apayrı bir döneme götürüyor. 19. Yüzyıla kadar şehrin tek köprüsü olan ve üzerindeki 33 heykel ve kabartmanın bulunduğu Charles Köprüsü, gün doğumu ve gün batımında doyumsuz bir güzellik vaat ediyor. Köprünün üzerinde göreceğiniz müzisyenler, ressamlar, yere kapanıp dilenen insanlar ve hediyelik eşya satıcılarının görevi ise sizi geçmişten günümüze döndürmek. Köprünün hemen solunda kafkas müzesi yer alıyor. Ara sokaklardan geçip meydana iniyoruz. Hard Rock Bar'a uğruyoruz. Buz gibi meşhur

Çünkü domuz eti hemen hemen heryerde bulunuyor. Swickova en meşhur yemekleri. Ayrıca İtalyan pizzacıları, Mc Donalds, hemen hemen heryerde bulabilirsiniz. Yemek diğer Avrupa Ülkelerine göre daha ucuz. Şehirde 2-3 Türk restoranı da bulunuyor. Birası ve çayı meşhur. Özellikle, Budvar, Pizeosky, Prazdroj, Staropramen siyah biraları meşhur. Tatlılardan apple strudel meşhur. PASAPORT ve PARA: Pasaportunuzu otel kasasına bırakmanızı tavsiye ediyorum. Casino girişleri dışında hiçbir yerde pasaportunuza ihtiyacınız olmaz Metrolarda ise dikkatli olmanızı tavsiye ederim. Çek Kronunu ülkemizde bulamazsınız. Bu sebeple yanınıza Euro ya da USD götürmeniz yeterli. Rehberlerinizin size önereceği döviz ofislerinde paralarınızı bozdurmanızı tavsiye ederim.

GİTMENİZİ TAVSİYE EDECEĞİM CAFE-RESTORANTLAR BARLAR: • U Kalicha • U Prince • Mozart • U Fleku • Allegro • Bellevue • Pravda • U Modra Kachnicky • David • Hard Rock Bar • Bombay Bar • M*xim Bar • Harley David Bar • Reduta Jazz Club • M1 • Radost FX • Palac Akropolis • Ceska Kuchyne • Franz Kafka Cafe • Irish Pub GALERİLER- MÜZELER: • City Gallery • Mucha Museum • Sex Machines Museum • Museum Hracek (Oyuncak Müzesi) • İşkence Müzesi • Kafka Müzesi • Mucha Müzesi • Narodni Müzesi NEREDE KALINIR: Hotel DUO: Tel: 02/6613 1111 Teplica 17, Praha 9 www.hotelduo.cz Four Seasons: Tel: 22142 7000 Veleslavinova 2A www.fourseasons.com Riverside Hotel Tel: 225 994 611 Janackovo nabrezi 15 www.riversideprague.com Aria Hotel: Tel: 225 33 41 11 Trziste 9 www.ariahotel.net Hotel Elite: Tel: 22493 2250 Ostrovni 32 www.hotelelite.cz FESTİVALLER: Bahar Festivali: www.festival.cz Jazz Festivali: www.agharta.cz HEDİYELİK NE ALINABİLİR? El yapımı Kuklalar Kristal hediyelikler Magnet Bohemya Cam Tahta Oyuncaklar Porselen ve seramik işleri Çek içkisi, Becherovka

www.cypruszoom.com

67


gezi

biralarını yudumlarken etrafa bakıyorum. Duvarlarda Madonna’nın, Elten John’un, hediye ettiği eşyaları sergileniyor. Barın yanında ise satış mağazası bulunuyor. Keyfimiz yerinde kendimizi yine sokaklara atıyoruz. Fotoğraf çekerken Prag’ın ara sokaklarda nefes alıyoruz. Ara sokakların birinde kurulmuş pazarı keşfediyoruz. Taze meyveler, çikolatalar, hediyelik eşyalar satılıyor. Otelimize dönüp geceki programımız olan 'Orta Çağ Gecesi' saati gelene kadar dinleniyoruz. Akşamüstü otobüsümüze doluşup yola koyuluyoruz. Şehrin dışında tarihi bir köy olan Dterice’ye doğru yol alıyoruz. Köyün içindeki meyhaneyi Orta Çağ konseptine çevirip bu şekilde müşterilere hizmet veriyorlar. Meyhaneye gitmeden önce meyhanenin yanındaki, aristokrat bir aileye ait av köşkünü ziyaret ediyoruz. Gezilip görülmeye değer bir köşk. Köşkü dolaştıktan sonra, meyhaneye doğru yol alıyoruz. Meyhanenin kapısı açıldığından itibaren Orta Çağ’a yolculuğumuz başlıyor. Tüm dekorasyon, yemekler, animasyonlar. Herşey Orta Çağ’a ait. Aydınlatmanın yüzde 80’i mumlardan sağlanıyor. İçerde vahşi ve ilkel bir manzara var. Animasyon ekipleri ayrı ayrı tüm salonları gezip gösterilerini gerçekleştiriyorlar. Oryantal, alev gösterisi, cadı avı, yılanla gösteri, dilenci kadınlar. Yemekler harika. Tavuk, ördek, patates, mısır. İçecek ise şarap yada bira. Biralar burada üretiliyor. Şişelenmeden servis yapılıyor. Burada erkekler bira içmiyor. Bir inanışa göre siyah bira içtikleri zaman, göğüslerinin büyüyeceklerini düşünüyorlarmış. Rehberimizden buradaki çalışanların Türk gurupları çok sevdiğini öğreniyoruz. Hafif ve rahat kıyafetler giymenizi tavsiye ediyorum. Saat 21:30 gibi gösteriler bitiyor ve 1.5 saatlik otele dönüş yolumuza direksiyonu çeviriyoruz.

68 ZOOM


Bu gece Prag’da son gecemiz olduğundan eğlencesini yaşamak istiyoruz. Özgürce eğlence denilince akla Prag gelir. Benim tavsiye edeceğim Bombay ve M*xsim bar. Rahatça, özgürce ve güvenli bi şekilde eğlenebilirsiniz. Dans eden kızlar, çalan müzikler ve ortamın sizi coşturacağından eminim. Sabaha karşı otelimize döndüğümüzde aklım hala eğlencede kalıyor.

Ama birkaç saat sonra uyanıp uzun bir yolculukla Budapeşte’ye hareket edecez. Prag aşk, eğlence, tarih ve özgürlük şehri. Tadı damağımda kaldı. En kısa zamanda yine Prag beni konuk edecek. Size tavsiyem herkesin hayallerini süsleyen bu kendi mutlaka görün. Şimdiden iyi keşifler.

Şehrin batı yakasında yer alan Eski Şehir, aynı zamanda tarihi merkez olarak kabul ediliyor. Daracık, Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken Orta Çağ’ın gizemini ve yoğun karamsarlığının ihtişamını hissettiriyor. Tüm sokaklar sizi Eski Şehir Meydanı’na ulaştırıyor. Kaybolmanız imkansız gibi birşey. Sekiz muhteşem kulenin çevrelediği meydanın tam ortasında ülkenin en ünlü ilahiyatçısı Jan Huss’un heykeli göze çarpıyor.

www.cypruszoom.com

69


haber

MODERN DEKORASYON İÇİN

ESKİTME MODA

S

onbaharın ruhunuzu dinlendiren yumuacık tonları ile içinizi ısıtacak sıcacık detayları bir araya getiren özgün tasarımlar ya adı ınız ortamlara ta ınıyor. Online alı veri sitesi Evdebir.com sonbahar sezonu için yeni ürün ve konsept seçeneklerini tüketicilere sundu. Canlı ve mat renklerin yanı sıra eskitme ve modern tarzları da bir araya getiren tasarımlar sonbaharın ruhunu yansıtıyor. Canlı ve Mat Renklerin Birlikteli i Sundu u yeni fikirlerle alı kanlıkları de i tirme hareketinin temsilcisi olan site, Mevsimsel de i ikli in ya andı ı u günlerde, tasarımlarımızda canlı ve mat renkleri bir arada kullanarak ya am alanlarınızdaki ı ı ı ve rengi arttırıp ruhsal enerjinizi yükseltmenin detaylarını veriyor.

70 ZOOM

Eskitme ve Modern Tarzları Bulu turan Bir Konsept Geçmi in izlerini evlere ta ıyan nostaljik vintage eskitme mobilyaları, modern ve canlı renklerdeki abajurları ve ya anmı lık hissi veren antika aksesuarları ula ılabilir fiyatlarla kullanıcılarının be enisine sunuluyor. Eskiyi anımsatan ama günümüzle de ba lantı kuran objeleri ya am alanlarınıza ta ırken, benzer tonların ahengi ile evinize bir tatlı huzur getiriyor. Canlı ve mat renkleri, eskitme ile modern tarzları harmanladıklarını belirten site Ruhsuz modern mobilyalar yerine hikâyesi olan, ya anmı lık hissiyle büyüleyen mobilyaları ve modern aksesuarları biraraya getirerek tarzınızı yansıtabilirsiniz. Tasarımcılarımızın hazırlamı oldu u konseptlerden biri olan eskitme bir ifonyerin üzerinde, parlaklı ı ile göz alan Namble metal kase ile mavi tonun rahatlatıcı özelli ini ta ıyan dekoratif i eler ve abajurdan sızan soft ı ıkla birle ti inde görsel bir ölene dönü türebilirsiniz. www.evdebir.com


haber

GÖZ SAĞLIĞINI

10 KORUMANIN

PRATİK YOLU

V

ücudun en önemli organlarının başında göz geliyor. Peki en kıymetli organımız sağlığı hakkında ne kadar bilgiye sahibiz? Başkasının göz yaşını elle silmek zararlı mıdır? Saatlerce bilgisayar oyunu oynamak hangi hastalıklara davetiye çıkarır? Gözümüze yabancı bir cisim kaçarsa ne yapmalıyız? Eğer merak ediyorsanız göz sağlığı ile ilgili merak edilen 10 pratik bilgiyi mutlaka okuyun:

1- Bebeğinizi hiçbir şikâyeti olmasa bile ilk 1 yaşında muayene ettirin. Çünkü bu muayene bebeği göz tembelliğinden korur. 2- Çok uzun saatler oynanan bilgisayar oyunları gözde kirpik dibi iltihabı, alerji ve kuruluk yapabilir. Ayrıca uzak görme kusuru oluşmasını tetikleyebilir. 3- Gözde sulanma, kaşıntı, ağrı, okurken zorlanma, yazıların birbirine karışması, göz ve baş ağrısı olması, başı eğik tutarak okuma, gözleri kısarak bakma, odaklanma problemleri göz hastalıkları belirtisidir. 4- Çalışma ortamınızda soft tone sarı aydınlatma kullanın. Şeker hastasıysanız ve sporcuysanız göz dibi muayenesini ihmal etmeyin. 5- Makyaz malzemelerini ortak kullanmayın. Göz nezlesi olarak bilinen konjonktivit göz farı, göz kalemi ve rimel gibi başkasının makyaj malzemeleriyle geçebilir. 6- Özellikle renkli gözlü kişiler güneş ışığına daha hassas olurlar. Renkli gözlü kişilerde kızarıklık görülme oranı koyu renkli gözlülere göre daha fazladır. Bu nedenle renkli gözlü kişilerde güneş gözlüğü kullanımı daha önemlidir. 7- Güneş ışınlarına çok maruz kalmak zamanla lensimizde koyulaşmaya, katarakta ve görme noktasında hassasiyete sebep olur. Güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde güneş gözlüğü kullanmalıyız. 8- Bilgisayar başında çalışanlarda alerji, kuruluk, kirpik dibi iltihabı görülme sıklığı artar. Aralıklı dinlenmeler ve göz kırpmak gereklidir. 9- Gözünüze aldığınız ani bir darbe ya da gözünüze bir cisim kaçması durumda gözünüzü ovalamayınız. Var ise serum fizyoloji ile yok ise su ile bol yıkayarak göz hekimine başvurunuz. 10- Başka birinin gözyaşını silmeyiniz. Eğer bu kişide gözde kızarıklık, aşırı sulanma ve kapak şişliği var ise bulaşıcı olabilir. Temas ettiyseniz elinizi sabun ile yıkayınız.

www.cypruszoom.com

71


sanemkoc1@windowslive.com

Sanem Koç

Z

uckerberg, Facebook (türkçeye çevirince yüz kitabı) sitesinin kurucusu, dünyayı ve insanların hayatını köklü şekilde etkileyebileceğini hayal etmişmiydi acaba diye merak ettim doğrusu. Düşünsenize, adam gencecik yaşında, bir milyarı aşkın kullanıcı olan bir site yaratıyor ve yine gencecik yaşında dünya zenginlerinin arasına giriyor. Adamın sayesinde, sosyal hayatımız kökten bir değişime uğradı kanımca. Nasıl uğramasın?

FACEBOOK YÜZ KİTABI Kişinin kendi bilgilerini paylaşması yanında, aynı zamanda bildik bilmedik bir çok kişinin özeline, kişisel bilgilerine ulaşılabilecek ortam da yaratıyor bu site. Sizi bilmem ama Facebook bana “biri bizi gözetliyor” programını anımsatıyor. Hani, kapalı bir evde, birbirini tanımayan bir grup insanın hayatını takip ettiğimiz program vardı ya, ondan bahsediyorum.

72 ZOOM

Özellikle, internet kullanımının yaygınlaşması ile bugünlerde programın pabucu dama atılmış gibi gözüküyor. Facebook gibi diğerlerinin hayatlarını 24 saat, kolayca takip edeceğimiz bir site varken, başka bir programa gerek var mı? Yok kanımca... Peki, dünyayı saran bu siber sarmal, hayatımızı nasıl etkiliyor sizce? Gerçekten merak ettim bugünlerde. Daha önceleri çok önemsediğimi söyleyemezdim. Hatta, inatla bu sitede hesap bile açmamıştım. Ama, günümüz koşullarında, buna direnmek ne mümkün. Siz istemeseniz bile, başkaları dolaylı yoldan sizi mecbur kılıyor. Bir şekilde sosyal hayatın gidişi, facebook tarafından yönlendirilir oldu. Tabi, bunun için de makul nedenler var. Bir kere çok hızlı bir şekilde, yüzlerce, binlerce insana aynı anda ulaşabiliyorsunuz. Sürekli olarak bilgiler tazeleniyor, böylelikle güncel bilgilere ulaşabiliyorsunuz. Kendinizle ilgili bilinmesini istediğinizi, anında diğerlerine iletebiliyorsunuz. Kim, nerede, kiminle, ne yapmış, medeni durumundan, yaptığı işe, özel ilgi alanlarından, kişiyle ilgili bir çok konuda, sahibinden bilgiye ulaşabiliyorsunuz. Daha ne olsun, Facebook siber alemi sallamayacak da ne sallayacak yani?... İnsanoğlu bu siteye aşkla bağlanmış bir şekilde hayatını devam ettirirken, uzmanlar da boş durmamış, bu ilişkiyi masaya yatırmış. Almanya’da Facebook’un insanlar üzerindeki olumsuz etkisi üzerine bir araştırma yapılmış. 600 facebook kullanıcısının katılımıyla gerçekleştirilen bu araştırmaya göre facebook'ta uzun süre vakit geçiren kişiler, diğerlerine göre daha kıskanç ve daha mutsuz oluyormuş. Bununla beraber, katılımcıların üçte biri Facebook'ta geçirdikleri süre boyunca ve sonrasında kendilerini yalnız, yorgun, üzgün ya da memnuniyetsiz hissettiklerini belirtmişler. Siz nedenini tahmin edebildiniz mi? Uzmanlara göre, normalde insanlar kendilerine benzeyen insanları kıskanıyor ve kendilerine benzeyen insanlarla kendilerini kıyaslıyorlar. Sonuç olarak, arkadaşlarının sayfalarında gördükleri olumlu haberler karşısında, kendilerini eksik hissediyorlar. Yani, şöyle bir dışardan bakıldığında, terazinin bir küfesinde bilginin birleştirdiği, kaynaştırdığı, buluşturduğu, sosyal olma ihtiyacımız için aracı olan bir ortam, diğer yanda kıskançlığı, mutsuzluğu ve memnuniyetsizliği pekiştiren bir ortam. Bakalım zaman Facebook ile ilgili daha neler gösterecek? Merakla bekliyorum...


KUZEY KIBRIS DİSTRİBÜTÖRÜ: EKİN ADADEMİR LTD. Neşe Sok.No:9 Ekin Adademir Ltd.binası Hamitköy-Lefkoşa. Tel: 0392 225 49 50/53/62 Fax: 0392 225 49 51 www.ekinadademirltd.com info@ekinadademir.com


gezi

ar yazı ve fotoğrafl ege özadam

AVUSTRALYA BRIS - VEGAS’A HOŞ GELDİNİZ!

YOKSA MİAN-JİN Mİ DEMELİYİM?

B

risbane’nin kozmopolit yapısından dolayı Bris-Vegas takma adını almış, aynı zamanda şehre ‘Çivi şeklinde olan yer’ anlamına gelen Mian-Jin de deniliyor. Queensland eyaletinin başkenti ve en kalabalık şehri olan Brisbane’nin gerçek ismi, 1821-1825 yılları arasında Yeni Kuzey Wales’i yöneten vali Sir Thomas Brisbane’den geliyor. Şehir aynı zamanda Timsah Avcısı Steve Irwin’in hayvanat bahçesine ve dünyanın ilk Kuala Bakımevine ev sahipliği yapıyor. Ben kısa bir şehir turuna katıldıktan sonra, Brisbane’i nehirde gemiyle dolaşarak görmeyi tercih ettim ve çok da keyif aldım. Brisbane şehrinin kendi ismini alan nehrinde ilerlerken, insan etrafında gördüğü ihtişam karşısında çok etkileniyor. Brisbane'de beni etkileyen bir diğer şeyse

74 ZOOM

devasa bir alana yayılmış, Irwin ailesi tarafından kurulan Avusturalya Hayvanat Bahçesi. Fil, panda, zebra gibi birçok memelinin yanında, birbirinden egzotik kuşların ve timsahlar başta olmak üzere sürüngenlerin yaşadığı muazzam bir yer ‘Australian Zoo’. Günün belli saatlerinde Crocoseum adı verilen sahada timsahlar ve kuşlarla birbirinden ilginç gösteriler yapıyorlar. Sadece crocoseum değil, hayvanat bahçesinin birçok farklı kısmında da diğer hayvanlarla yapılan gösteriler var. Hiçbirini kaçırmamak için yapılacak en akıllıca şey içinde her aktivitenin saati de yazan haritayı almak. Giriş ücreti 60$ kadar. Brisbane’de bir diğer ziyaret edilmesi gereken yer Lone Pine Bakımevi. Lone Pine’ın Jackie Chan, Mariah Carey, Jared Letto gibi

birçok ünlü ziyaretçisi olmuş. Aynı zamanda burada koalayı kucağa alarak fotoğraf çektirmek, birçok eyalette olduğu gibi yasak değil. Okaliptüs yapraklarıyla beslenen bu şeker hayvan günün 19 saatini uyuyarak geçiriyor. Doğada bir koala görürseniz sakın kucağınıza almayın, tırnaklarını saldırı aracı olarak kullanabilirler ona göre. Kayıp Balık Nemo’nun kaybolduğu yer: Büyük Balık Resifi UNESCO’nun Dünya Mirasları listesindeki Great Bareer Reef, yani Büyük balık resifinde, bin 5 yüz farklı balık, 4 bin farklı yumuşakça, 4 yüz farklı sünger ve 3 yüz farklı mercan türü var. Büyük balık resifi aynı zamanda uzaydan görünen tek yaşam formu. Hayatım boyunca denizaltı yaşamının bu kadar güzel olabile-


Kayıp Balık Nemo’nun kaybolduğu yer: Büyük Balık Resifi UNESCO’nun Dünya Mirasları listesindeki Great Bareer Reef, yani Büyük balık resifinde, bin 5 yüz farklı balık, 4 bin farklı yumuşakça, 4 yüz farklı sünger ve 3 yüz farklı mercan türü var. Büyük balık resifi aynı zamanda uzaydan görünen tek yaşam formu.

ceğini hiç düşünmezdim. Kocaman balıklarla yüzüp, mercanların üzerinde şnorkel dalışı yaparken başka bir dünya gördüm sanki. Cairns, Airlie Beach ve Port Douglas’dan katamaranla farklı pontonlara gidebiliyor. Ben Cairns’den yola çıkmıştım ve yolculuğum yaklaşık iki saat kadar sürdü. Katamaran çok hızlı gittiğinden benim için mide bulantıları yüzünden bayağı zor geçen bir yolculuk olsa da, sonunda gördüğüm manzara her şeye değerdi. Büyük Balık Resifi Avusturalya’nın mutlaka görülmesi gereken zenginliklerinden biri. İsteyenler için gerekli sayı bulunduğunda helikopter turları, deniz biyoloğu eşliğinde dalışlar da düzenlenebiliyor.

Okaliptüs yapraklarıyla beslenen bu şeker hayvan günün 19 saatini uyuyarak geçiriyor. Doğada bir koala görürseniz sakın kucağınıza almayın, tırnaklarını saldırı aracı olarak kullanabilirler ona göre.

www.cypruszoom.com

75


Cİlt kuruluğu

önlenebİlİr ↘

DEĞIŞEN HAVA KOŞULLARI ILK BELIRTILERINI CILDIMIZDE HISSETTIRIYOR. SOĞUK HAVANIN YÜZÜNÜ GÖSTERMEYE BAŞLADIĞI BUGÜNLERDE, SICAK SUYUN CILT KURULUĞUNU ARTIRAN EN ÖNEMLI NEDEN OLDUĞUNU VE SOĞUK HAVANIN ETKISI ILE KAYBOLAN CILT NEMININ YERINE KONMAMASI ILE BÜYÜK HATA YAPILIYOR.

K

ış aylarının gelişi ile birlikte artan şikayetlerden biri de cilt kuruluğu. “Cildimizde nem kaybına neden olan soğuk hava ya ciltte kuruluğa neden oluyor ya da bu problemi artırıyor.” diyen Anadolu Sağlık Merkezi Dermatoloji Uzmanı Dr. Figen Akın, azalan çevresel nem oranının yanı sıra uzun süreli su temasının yakınmayı arttıracak nedenlerin altını çizdi. Kaşınma en belirgin özellik Kuruluk vücudumuzun her yerinde görülebilmekle birlikte kendini en sık kol ve bacaklarımızda gösterir, kış aylarında artan soğuk ile birlikte kuruluğa eşlik eden başka problemler de karşımıza çıkabiliyor. Kuru bir cillte kendini gösteren ilk belirti kaşınma. Kaşındıkça cildimizde oluşan hasarın deri bütünlüğünü bozuluyor. Egzema dediğimiz tabloda ciltte kızarıklık ve kaşınma ile ortaya çıkar ve gerekli nemlendirme yapılmazsa inatçı bir seyir gösterebilir. Kuruyan ve kaşınan derinin koruyuculuk görevini yapamadığı için deri bütünlüğü

76 ZOOM

bozulur, bu ortamın da mikrobik enfeksiyonlar için adeta bir yuva oluşturabilir.. Kuruluğu önlemek için Kış aylarında kuruluk sorununu en aza indirebilmek için temel cilt bakımında bazı değişikliklere gitmek gerekli. Uzmanımız cilt kuruluğuna yol açmamak için dikkat edilecek noktaları şöyle sıralıyor: Çok sıcak su ile yıkanmamalıyız - Yıkanırken kurutmayan, yağ içeren sabun ve şampuanlar kullanmalıyız. - Her banyo sonrasında cildimiz çok kurumadan vücut nemlendiricilerini (ilk yarım saatte) uygulamalıyız - Yaşadığımız ortamlarda nem oranını arttıracak önlemleri almalıyız Bol su içmeliyiz - Biotin, çinko, folik asit, omega -3 yağ asitlerinden zengin beslenmeliyiz. - Güneşe çıkmadan önce güneş koruyucularını uygulamalıyız.


haber

www.cypruszoom.com

77


harergen@hotmail.com

Hare Ergen

Ruhumun İstanbul Güncesi...

U

fotoğraf: birol bebek

fka dalmışım, gözlerimde belli belirsiz parıldayan kıvılcımlarla. Ayazda dışarıda ne aradığımı çözmeye çalışıyorum. Üşüyorum. Sanıldığı gibi sabah vakti değil, bir akşamüstü, Birazdan İstanbul Atatürk Havalimanına doğru yol alacağım. Bizans kırması yedi tepeli güzel İstanbul’a yine istemeden “tekrar görüşmek üzere” deyivereceğim. Buradan ayrılmadan önce havasını son bir kez daha solumak istemiştim. Akşam ezanında İstanbul’u dinlemek. Martıların, ezan ve gemi seslerinin birbirine karıştığı güzel İstanbul. Şehri-El Keyif. Doğu ve batının birleştiği, eşsiz olan mistik tılsımlarının yarenlerin üzerine düştüğü ve insanın âdete büyülendiği, kaçmak istese bile, kaçamadığı bir durum. Tıpkı sen gibi, Tıpkı ben gibi, Tıpkı ikimiz gibi. Seni sevdiğinden çalan ve kaçıran ve hapseden, Buna rağmen kopamadığın bir aşk şu İstanbul. Seviyorum, Hem de çok, Sanki sen gibi, Sanki ben gibi şu İstanbul, Karmakarışık ve göçebe, Bizim halimiz gibi... Cevabını bildiğim soruları sormamayı severim yine de bıkıp usanmadan aradan üç sene geçmesine rağmen her seferinde niye İstanbul’dan ayrıldığımı sorgular ve ruhumun göçebe halinden İstanbul’u sorumlu tutarım. Birbirine benzeyen günlerde, Gökyüzünün kapalı ve aynı renkte olduğu zamanlarda,

78 ZOOM

Hayalimde yaşattığım, insanlar ve kokuların bende ayrı bir yeri olduğunu hiçbir zaman unutmadım. Birbirinden farklı olan baharatların tümü de hayata tutunma zincirlerimdir. İstanbul’a kar yağdığı zaman, ucu bucağı yokmuş gibi görünen beyaz örtüde kaybolmak belki de saatlerce yaptığım birşeydi. Böyle zamanlarda okuduğum kitapların arasında, geçen cümlelerde hayalimdeki görüntüleri arardım.

Ne kadar canı yansa da, insan sevdanın aşka düştüğü anı yakalarsa, hiç düşünmeden o an ateşe atılır. Can onu ister, Dokunuşlar onu arar. Sonsuz gibi geçen dakikalarda ve saatlerde hiç konuşmadan sevgilinin kollarında nefes nefese kalışlarını düşler. Sarayların üzerinden uçan halıda bir Şehrazat gibi, bir Hürrem gibi olduğunu düşler. Özlediğin coğrafyada, birbirine benzeyen günlerde, Aşk ve tutku dolu zamanlarda, sadece onunla olmak için göze aldığın çalınmış saatleri hatırlarsın. Olmasını düşlediğin sevgi yumağından ayrılmak zorunda kalmamak üzere sevdiğini yanında alıkoymak istersin binbir gece masallarıyla. İnsan doğası gereği bazı şeyleri unutamıyor. Canı çok yansa bile, sevdanın aşka düştüğü anda kalp gözü sadece aşkı görür. Dudaklar sadece onu ister. Onunla bütünleşmek ve yaşamak istediğin andan itibaren kader sana boyun eğer. Her şeyin son bulduğu bir anda, Dicle ve Fırat birbirine kavuşur. Bitmiştir artık, bitmesi gereken her şey, Bazen çok kısa sürmüş gibi gelen zamanlar, aslında sonsuz ve unutulmaz renklere bürünebiliyor. Bizi her anımızda izleyen güzel bir gölge haline geliyor. Zamanın azgın dalgaları karşısında durabilme cesaretini gösteren her ne varsa, anılarımızda birer mihenk taşı olmuştur. Hava gittikçe soğuyor. Birazdan İstanbul’a hoşça kal diyeceğim. Veda olmayacak. Elveda hele hiç demeyeceğim. Ne ben ondan, ne o benden vazgeçebilir.


Radyo

dinlemeyi

özlemistik. .

f / radyojuke 90.9

www.radyojuke.com

Atatürk Caddesi, Candemir 7 Apt., No: 9-10, Yenişehir / Lefkoşa | 444 1661

f / radyojuke 90.9 Atatürk Caddesi, Candemir 7 Apt., No: 9-10, Yenişehir / Lefkoşa | 444 1661


gezi

VENEDİK FLORANSA B

ugün çok yoğun bir gün olacak. Yolumuz çok uzun ve akşama Roma’da olmalıyız. (Booking.com sitesinden yapılan rezervasyonlar iki gün kalaya kadar iptal edilebilir, ancak son iki gün artık iptal edemezsiniz ve parasını ödemek zorundasınız. O yüzden yorulduğunuz yerde bırakma şansınız yok, mutlaka rezerve ettiğiniz otele yetişmek zorundasınız, bu da bir hatırlatma olsun) Her neyse, bugün çok heyecanlıyım, çünkü 3 önemli ve güzel şehri göreceğim. Mestre bölgesindeki otelimizden ayrıldık ve köprüyle Venedik’e geçtik. Aracımızı park edip Vaporetto durağına gittik. (118 adacık üzerinde kurulu olan Venedik’te adalar arası ulaşım Vaporettolarla yapılıyor). Benim önceden yaptığım rotaya göre, biz bir gün önce Venedik’i gezip bugün de çok merak ettiğim Murano Adası’nı gezecektik, ancak havaalanında araç kiralarken yaşadığımız zaman kaybı, domino gibi her şeyi etkiledi ve Venedik gezisi bugüne kaldığı için Murano’yu iptal etmek zorunda kaldık. Zaten Vaporetto biletleri de bayağı tuzluydu. 1 saatten sonraki en kısa süreli bilet 12 saatlik. 1 saatlik bilet 1.90 Euro iken 12 saatlik bilet 36 Euro idi. Murano artık başka sefere kaldı ve biz aldığımız 1 saatlik biletimizle Vaporettomuza bindik. 4-5 durak sonra Venedik’in kalbi San Marco Meydanı’na indik. Bundan sonrasını yürüyerek geri gelmeyi planladığımız için 1 saatin dolmasına aldırış etmeden sallana sallana Venedik sokaklarında yürümeye başladık. San Marco Meydanı çok görkemli bir yapı ve herkesin toplanma noktası. Harita yardımıyla kanallar ve köprüler arasından geçerek Venedik’teki en büyük kanal olan Grande

80 ZOOM

Kanal’a ve tabi ki Rialto Köprüsü’ne ulaşıyoruz. Buradan harika manzaralar çıkıyor, bize de fotoğraflamak düşüyor. Henüz günün erken saati olduğu için etrafta hummalı bir çalışma var. Restoranlar, Gondollarla gelen eksik malzemelerini taşırken, belediye de yine Gondollarla evlerin çöplerini topluyor. Güzel manzaraları fotoğraflaya fotoğraflaya arabamıza kadar geliyoruz ve gaza basıp Floransa’ya doğru yol alıyoruz.

Bugünkü yolumuz uzun. Floransa yaklaşık 200 km, oraya öğleden önce varmayı hedefliyoruz. Kiralık araçla gezmenin en keyifli tarafı istediğin an istediğin yerde durabilmek ve istediğini yapabilmek. Otoyollarda bir sürü mola yerleri ve benzinciler var. Kendimizi yorgun hissettikçe durup birer espresso içerek yolumuza devam ettik. Ve öğlene doğru Floransa’ya varıyoruz ve kendimizi bu açık hava müzesinin sokaklarına atıyoruz. İlk olarak tabi ki

yazı tügen çelik

fotoğrafl a onur r: çelik


11 GÜNDE, 7 ÜLKE 20 ŞEHIR GEZEN ONUR VE TÜGEN ÇELIK ÇIFTI, SEYEHAT ANILARINI ZOOM IÇIN DERLEDI. BU AY SERININ IKINCISINE YER VERDIĞIMIZ GEZI YAZILARI ILE SEYAHAT PLANLARI YAPANLARIN FIKIRLERI DEĞIŞECEK. TUR ILE TATIL YAPANLAR ARTIK ROTASINI KENDI BAŞINA ÇIZECEKLER.

www.cypruszoom.com

81


venedik

Floransa’nın simgesi Duomo Katedrali’ni geziyoruz. 13. yüzyılda Arnolfo di Cambio tarafından inşasına başlanan katedralin en göz alıcı kısmı hiç şüphesiz kubbesi. Bu ihtişamlı yapıya hayran kalıyoruz. Bol bol fotoğraf çekip Vechhio Köprüsü’nü bulmak için nehre doğru yol alıyoruz. Yol üstünde olduğu için Signoria Meydanı’ndaki Davud’u da selamlıyoruz ve köprüye ulaşıyoruz. Arno nehri üzerindeki bu değişik mimarili köprüyü de fotoğrafladıktan sonra saatlerimiz 16’ya yaklaşırken Roma’ya doğru yol almaya başlıyoruz. Mesafe 230 km. Ve akşam üzeri Roma’nın girişine varıyoruz. Otelimizi bulduğumuzda hava kararmıştı ve biz de çok yorgunduk. O gece hiçbir yere gitmedik ve ertesi güne enerji depolamak için uykuya daldık..

82 ZOOM

venedik

Floransa


gezi

ROMA - PISA CINQUE TERRE E

rtesi gün sabah 6’da uyandık. Güne ne kadar erken başlarsak o kadar çok yer gezeriz prensibiyle kendimizi Roma sokaklarına vurduk. İlk durak olarak Roma’nın simgesi Collesium’a gittik. MS 72 yılında İmparator Vespasian tarafından yapılma emri verilen ve dünyadaki en büyük amfi tiyatro olan Collesium önünde fotoğraf çektikten sonra sırasıyla Roma’da gidilmesi gereken yerler olan Fontana Trevi ve İspanyol Merdivenleri’ni gezdik. Fontana di Trevi, Trevi’nin Çeşmesi anlamına geliyor ama bizim Türkler alakasıza “Aşk Çeşmesi” olarak çevirmişler. O yüzden orada adres sorarken “Where is Love Fontana” falan demeyin, gülerler sonra size. Bu yerleri de gezdikten sonra en önemli yere sıra geldi: Vatikan’a. Dünyanın en küçük ülkesi olmasının yanı sıra Katolik Dünyasının da merkezi olması, buraya ayrı bir önem katıyor. Tabii bir de Angels & Demons hastası biri olarak ben çifte sevinç yaşıyordum. Dini önemi çok büyük olan bu küçük ülkeyi, İsviçreli muhafızlar koruyor. Biz de birer fotoğraf çektirmeyi ihmal etmiyoruz. Vatikan Sarayı’na geçitle bağlantısı olan Saint Angelo’yu da görüp Robert Langdon’a selam çaktıktan sonra, bu kez de “su” elementli din adamının, havuzunda öldürülmeye çalışıldığı Navona Meydanı’ndayız. (Bilmeyen gerçek zannetmesin, kitapta – filmde geçen sahne bu) Bu meydanın en önemli özelliği, 4 kıtadaki 4 nehrin tanrısını sembolize eden “Dört Nehir Çeşmesi”. Bu nehirler: Afrika’daki Nil, Asya’daki Ganj, Avrupa’daki Danube ve Amerika’daki Plata’dır. Navona Meydanı, çok huzurlu, insanın içini bir dinginliğin kapladığı, sessiz, sükunetli bir meydan.. Sadece su sesleri ve nazik turistlerin çıkardığı minik sesler var. Etrafındaki evlerin pencerelerinden sarkan çiçekler, su sesiyle bütünleşince insan oradan ayrılmak istemiyor. Ama gitmek zorundayız çünkü yolumuz uzun. Roma’dan ayrılmadan önce Pagan Roma tanrılarına adanan Pantheon Tapınağı’na da uğruyor ve o kocaman delikten gökyüzünü seyreyliyoruz. Yola çıkma vakti, dün geldiğimiz yolu geri gidip Floransa’dan bu kez batıya, Pisa’ya ayrılacağız.

Pisa Kulesi

www.cypruszoom.com

83


Rengarenk orijinal balıkçı evinden restore edilmiş otelimizin penceresinden gördüğümüz manzara..

Riomaggiori’yi, bir sonraki balıkçı köyü olan Manarola’ya bağlayan yürüyüş yolu Via Dell Amore.

Yolda Toscana Bölgesi’ne özgü bir çok güzel köy olduğunu okumuştum ancak vaktimizin darlığından dolayı giremiyoruz ve yola devam ediyoruz. Gitmek isteyenler için araştırdığım ve gidilmeyi hak eden köyler: Siena, San Gimignano ve Da Vinci’nin doğduğu köy olan Vinci köyüne gidebilirsiniz) Molalarla birlikte yaklaşık 4 saat süren yolculuğun ardından Pisa şehrine varıyoruz. Otoban’dan

vatikan

84 ZOOM

çıkıp şehrin merkezine ilerliyoruz. Yolu sağlı sollu ağaçlarla kaplı, pastoral bir köyden geçiyoruz. Avrupa’da araba için park yeri bulmak gerçekten çok zor, büyük şehirlerde kapalı otoparklarda mutlaka yerler bulunuyor ama küçük şehirlerde yol kenarlarında arabalar için ayrılmış park yerleri genelde dolu oluyor ve boş yer bulmak için şehri 2-3 kere turlamanız gerekiyor. Neyse ki Pisa kulesi o gün çok kalabalık değildi ve biz Pisa Kulesi’nin


gezi

İlk durak olarak Roma’nın simgesi Collesium’a gittik. MS 72 yılında İmparator Vespasian tarafından yapılma emri verilen ve dünyadaki en büyük amfi tiyatro olan Collesium önünde fotoğraf çektikten sonra sırasıyla Roma’da gidilmesi gereken yerler olan Fontana Trevi ve İspanyol Merdivenleri’ni gezdik.

roma roma

roma

vatikan roma

www.cypruszoom.com

85


gezi

Roma’da gidilmesi gereken yerler olan Fontana Trevi ve İspanyol Merdivenleri’ni gezdik. Fontana di Trevi, Trevi’nin Çeşmesi anlamına geliyor ama bizim Türkler alakasıza “Aşk Çeşmesi” olarak çevirmişler. O yüzden orada adres sorarken “Where is Love Fontana” falan demeyin, gülerler sonra size.

86 ZOOM


yakınlarında bir park yeri bulup aracımızı park ettik. Park yerleriyle ilgili not: Fiyatlar şehrine göre değişiyor ama genelde saati 1 ile 3 Euro arasında. Gündüz zaten 1 saatten fazla kalmıyoruz ama geceleri arabayı güvenli bir yere almak için parayı kıyıp kapalı otoparklara park ediyoruz. Kule’nin önünde fotoğraf çekip Vaftizhane’yi de fotoğraflıyoruz ve aracımıza atlayıp yolumuza devam ediyoruz. Bugünkü son durak La Spezia bölgesindeki Cinque Terre köylerinden ilki olan Riomaggiore. Uçurum kenarlarından süper manzaralarla kıvrılan virajlar eşliğinde akşamüzeri Riomaggiore’ ye varıyoruz. Cinque Terre, İtalyanca’da “5 yer” anlamına geliyor, adından da anlaşılacağı gibi denize uzanan kayalıklar üzerinde 5 köyün bulunduğu bir milli park burası. • Monterosso al Mare • Vernazza • Corniglia • Manarola • Riomaggiore Köylerin hepsi birbirinden güzel renkli evlere ve patika yollara sahip. Köyler birbirlerine kara yoluyla ve trenle bağlı. Kayalıkların üzerine uzanmış renkli renkli evlerin bulunduğu, uçurumda dalgaların vurup durduğu ürpertici ama gidilesi köylere gitmekti hep hayalim.. ve sonunda gerçek olmuştu. Aracımızı park ettik ve limana doğru yürümeye başladık. Zaten köyde tek yol var ve aşağıya doğru gidiyor. Renkli güzel evlerin aralarından yürürken orijinal balıkçı evlerinden restore edilen otelimizi buluyoruz. Buraya ait evlerden birinde kaldığımız için oranın yaşantısını, deniz kokusunu, ara sokak seslerini içimize çekiyor ve bu güzel gün hiç bitmesin istiyoruz.

www.cypruszoom.com

87


haber

DeFacto’dan Üç Farklı Stil, Binlerce Ürün

88 ZOOM


A

kdeniz modasının öncü markası DeFacto, ya murların ba ladı ı bugünlerde sonbahar önerilerini payla tı. Stilistlerinin olu turdu u sonbahar önerileri 3 farklı tarzdan binlerce ürünü bir araya getiriyor. Ürünlerinde rahatlık ve ıklı a önem veren marka, bir ilki gerçekle tirerek stilistleri ile yeni bir çalı maya imza attı. 2013 ‒ 2014 Sonbahar ‒ Kı Koleksiyonu nun en çarpıcı ürünlerini seçen stilistler, ya murlu serin günler için geni bir 3 farklı stili bir araya getirerek önerilerini payla tı. Kadın ‒ erkek herkesin kendilerine uygun ürünler bulabilece i koleksiyon, desenleri, renkleri ve tasarımlarıyla so uk havalara ne e ve keyif katacak. Herkesin tarzı farklı ster baskılı t-shirtleri tercih edin, isterseniz klasi in vazgeçilmez asaletinden yana olun; sevdi iniz tarzda uygun kombinleri yaptıktan sonra her zaman ık olmanızın ve göz kama tırmanızın mümkün. Koleksiyonda, spor giyinmeyi sevenler için rahat ayakkabılar, desenli örme kazaklar, i me yelekler ve farklı dokulu taytlar bulunuyor. Uzun kollu rahat bodylerin bulundu u koleksiyonda

ayrıca yürüyü lerde koruma sa layacak bel boyunda rengarenk ya murluklar bulunuyor. Klasik a kı ba kadır Markanın stilistleri klasikle en ürünlerin her zaman dolaplarda yeri olması gerekti ini belirtiyor. Yeni koleksiyonda bulunan pötikareli ve ekose ürünler renkleri ve tasarımları ile göz doldururken, sezonun öne çıkan ürünü cıvıl cıvıl ceketler ise karanlık günlere renk katıyor. Pastel renklerin hakim oldu u elbiselerin yer aldı ı koleksiyonda trençkotlar ve ık gömlekler de göz kama tırıyor. Fark yaratmak benim i im diyenlere Rengarenk eteklerin ve karakterli trikoların yer aldı ı koleksiyonun öne çıkan parçası ise elbette deri ceketler. Desenli elbiselerin kısa topuklu botlar ile kombinlenebilece ini belirten marka stilistleri, rengarenk pantolonları ise postallar tamamlamayı öneriyor. Tarzını kendisi yaratan DeFactoseverler için bir çok alternatifi barındıran koleksiyonda desenli kot gömlekler, kürk görünümlü yelekler ve sala hırkalar da dikkat çekiyor.

www.cypruszoom.com

89


haber

HIZLI KİLO VEREN

HIZLI KİLO ALIR!

HIZLI VERDİĞİNİZ KİLOLARI İLERİKİ YILLARDA GERİ ALABİLİR HATTA OBEZ OLABİLİRSİNİZ. KİLO KONTROLÜYLE İLGİLİ PROGRAMLARIN NEREDEYSE TAMAMININ HIZLI KİLO VERME ÜZERİNE KURGULANIYOR. KUZEY AMERİKA VE BATI AVRUPA’DAKİ İNSANLARIN ÇOĞU HIZLI KİLO VERMEK İSTERKEN OBEZ OLUYOR.

Y

oğun diyet programlarıyla zayıflayanlara kötü bir haberimiz var. Hızlı verdiğiniz kiloları ileriki yıllarda geri alabilir hatta obez olabilirsiniz. Kilo kontrolüyle ilgili programların neredeyse tamamının hızlı kilo verme üzerine kurgulandığını belirten Dr. Fizyoterapist Gamze Şenbursa, Kuzey Amerika ve Batı Avrupa’daki insanların çoğunun hızlı kilo vermek isterken obez olduğunu söylüyor. Hızlı diyet yapanlar büyük ölçüde kilo kaybeder. Aslında kaybedilen büyük ölçüde sudur, yağ değil. Vücudun metabolizması çeşitli nedenlerden dolayı yavaşlar. Beyinde bir bölge olan Hipotalamus yağ depolarının değiştiğini fark eder ve dolayısıyla yağ kaybı yerine metabolizmayı düşürür. Glikoz içine amino asitlerin parçalama sırasında, protein kaybı olur buda yağsız doku (kas) kaybı anlamına gelir. Ne kadar az kasınız

varsa, metabolizmanız o kadar yavaşlar. Sonunda, hızlı diyet yapanların kilo kaybı yavaşlar ve motivasyonlarını kaybederler. Diğer psikolojik faktörler de devreye girmeye başlar. Kişinin metabolizma artık çok daha yavaş olduğu ve hızla kilo aldığı için motivasyon düşüklüğü artar. Beyin, vücuda (yağ) enerji sağlayacak her türlü rezervi saklamasını söyler. Başarısızlık, hayal kırıklığı duyusu genellikle kişiyi daha fazla yemeye teşvik eder. İspanya Oviedo Üniversitesi’nde

90 ZOOM

yapılan araştırmalar da hızlı diyetlerin kısa vadeli etkilerinin, uzun veya orta vadede korunamadığı gösterdi. Bu tür diyetler genellikle biyolojik mekanizmalardan daha çok psikolojik sonuçlarından dolayı obezite veya aşırı kilo alınmasıyla sonuçlanır. Basitçe söylemek gerekirse moda diyetler uzun vadede aşırı kilo olasılığını yükseltir. Hızlı ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek mümkün, bu yöntemler dikkatle incelenmeli: HAFTADA 3 KİLODAN FAZLA VERECEKSENİZ DOKTORUNUZA DANIŞIN “Sağlıklı kilo kaybetmek ve bunu uzun vadede korumak bunu bir yaşam tarzı olarak benimsemeniz gereklidir. Çok kilo vermektense haftada yaklaşık 1 ila 2 kilo kaybetmek ve bunu korumak daha iyidir. Eğer haftada 3 kilodan çok kilo vermeyi planlıyorsanız, doktorunuza danışmalısınız. Bu iyi bir diyetisyen, etkili bir egzersiz programı ve özellikle her gece en az yedi saatlik uyku ile mümkündür. Hızlı kilo vermenin yetersiz beslenme, zayıf kemikler, sinirlilik, depresyon, uykusuzluğa yol açacağı unutulmamalıdır ve uzun vadede daha fazla kilo almak gibi istenmeyen sonuçlara yol açma riski vardır. KAÇ KALORİ İHTİYACINIZ VAR? Vücudunuzun kalori gereksinimi, genel sağlık, yaşam tarzı, cinsiyet, boy ve yaş gibi birçok faktöre bağlıdır. Uzun boylu 22 yaşındaki bir maraton koşucusunun, hareketsiz 70 yaşındaki bir ev hanımından daha fazla kaloriye ihtiyacı vardır. Kilo vermek veya mevcut ağırlığınızı korumak için kaç kalori almanız gerektiğini belirlemek zorundasınız. HERGÜN 30 DAKİKA YÜRÜYENLERİN OBEZLİK RİSKİ AZALIR Düzenli egzersiz kilo kaybı sırasın-


Her Cinsiyet ve Yaş Grubu için üç fiziksel aktivite seviyesinin, tahmini Kalori Gereksinimi (kilokalori olarak)

Cinsiyet

Yaş

Aktivite Seviyesi Hareketsiz

Çocuk

2-3

1,000

Orta seviye Hareketli 1,000 - 1,400

Hareketli 1,000 - 1,400

Kadın

4-8

1,200

1,400 - 1,600

1,400 - 1,800

Kadın

9-13

1,600

1,600 - 2,000

1,800 - 2,000

Kadın

14-18

1,800

2,000

2,400

Kadın

19-30

2,000

2,000 - 2,200

2,400

Kadın

31-50

1,800

2,000

2,200

Kadın

51+

1,600

1,800

2,000 - 2,200

Erkek

4-8

1,400

1,400 - 1,600

1,600 - 2,000

Erkek

9-13

1,800

1,800 - 2,200

2,000 - 2,600

Erkek

14-18

2,200

2,400 - 2,800

2,800 - 3,200

Erkek

19-30

2,400

2,600 - 2,800

3,000

Erkek Erkek

31-50 51+

2,200 2,000

2,400 - 2,600 2,200 - 2,400

2,800 - 3,000 2,400 - 2,800

Kaynak: Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Sağlık ve İnsan Hizmetleri Bakanlığı. Eğer 500gram vücut ağırlığı 3.500 kcal eşit ise, bir hafta içinde 50gram kaybetmek istiyorsanız, kalori alımı günlük kalorinizin 500 daha altında olması gerekir. 1 kg kaybetmek için ise 1000 kcal altında olmalıdır.

da sağlığınızı korumak ve verilen kilonun daha sonra tekrar alınmamasına yardımcı olmak için hayati önem taşır. “Egzersizi” ertelemeyin. Bu aslında acı verici değildir, kesinlikle acı verici olmamalıdır. Otuz dakikalık bir yürüyüş, koşma kadar etkili olabilir. Harvard Halk Sağlığı Okulu Beslenme Bölümü araştırmacılarına göre, obeziteye genetik olarak yatkın olan kişiler, her gün 30 dakika yürüyerek obez olma riskini azaltabilir. Fiziksel aktivite, kalori kaybetmenin yanı sıra kaybettiğiniz kiloyu korumak için yardımcı olur. Egzersiz aynı zamanda diyet sırasında en büyük risk olan kas kütlesinin kaybolmasını önler. Ayrıca diyet ve egzersiz obez insanların fazla kilo kaybetmesine yardımcı olur. EGZERSİZ İŞTAHI ARTIRIR MI? HAYIR! Egzersizin iştahı artırdığı çok kilolu insanlar tarafından inanılan efsanelerden biridir. Egzersizin daha fazla kilo aldırdığı ve yemek yeme isteğini tetiklediği iddiası doğru olsaydı düzenli egzersiz yapanlar şişman olurdu. KİLO KAYBI İÇİN EN İYİ EGZERSİZ TÜRLERİ

Sadece daha az yiyerek kalori açığı oluşturmak zorunda değilsiniz. 30 yaşında hareketsiz bir kadın iseniz, fiziksel aktivite yaparak günlük kalori gereksiniminizi 400 kcal artırabilirsiniz. Tüketiminizi 600 kcal azalarak ve her gün için daha fazla 400 kcal yakarak, teorik olarak haftada 500gram kaybedersiniz. (600 + 400 Günlük ortalama = 1000 kcal.)

Aerobik ve direnç egzersizi daha hızlı, etkili ve uzun süreli kilo kaybı için ideal. Dikkate alınması gereken iki tür ana egzersiz vardır: - Aerobik egzersiz - genellikle “kardiyo egzersizi” denilen, kan yoluyla oksijen dolaşımını ve kalp atışını arttıran tempolu egzersizleri içerir. Örnek; yüzme, koşu, tempolu yürüyüş ve bisiklet. - Dirençli egzersiz - aynı zamanda “kuvvet antrenmanı” olarak bilinen, kas kasılması, anaerobik dayanıklılık ve iskelet kaslarının boyutu üzerinde etkili olan egzersizleri içerir. Sizi daha güçlü yapar ve kaslarınızın gelişip, güçlenmesini sağlar. Aerobik egzersizler, dirençli antrenmanlardan daha fazla kilo verdirir. Ancak, bu konudaki uzmanlar her ikisinin de egzersiz protokolü içinde olması gerektiğini vurgular. Dirençli egzersiz mutlaka ağır ağırlıklar anlamına gelmez. Hafif ağırlıklarla yapılan antrenman kas gelişimi sağlar. Ağır ağırlıklar kaldırarak vücudu zorlamak yerine, daha hafif ağırlıklar kullanarak çalışabilirsiniz. Ancak artık ağırlığı kaldıramayana kadar hareketi tekrarlamanız gerekebilir.

Zaman içinde büyüyen kas vücutta yeni kas proteinleri uyarır, bu kas yapımı anlamına gelir. UYKU KİLONUZU KORUMAK VE KİLO VERMEK İÇİN HAYATİ ÖNEM TAŞIR Genel vücut sağlığınızı devam ettirip, kilo vermek için yeterli süre uyumak çok sıklıkla unutulmasına rağmen çok önemlidir. Ohio Care Western Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre; Her akşam düzenli ve kaliteli uyku uyuyanlar, çok az uyku uyuyanlar ile karşılaştırıldığında kolaylıkla kilo verir ve ince kalırlar. Araştırmaların öngördüğü uyku gecelik en az 7 saattir. 70.000 kadın üzerinde, uykunun kilo kontrolüne uzun dönem etkilerini değerlendirmek için yapılan çalışmada, düzenli olarak 7 saat uyuyan ve 5 veya daha altında uyuyan bireyler karşılaştırılmıştır. Düzenli uyku uyumayan kadınların yüde 30’unun 16 yıl süresi içinde 15 kilo aldıkları bulundu. Uyku problemi olan kadınların obezite riskinin yüksek olduğu çalışmanın bir diğer sonucudur. Bu sebeplerden dolayı kilo verme programının, hatta hayat planlamanızın içine mutlaka yeterli, kaliteli uyku alışkanlığını koymanız gerekli.”

www.cypruszoom.com

91


haber

MINIKLER

PEPSI'YI KEŞVETTI

EKTAM KIBRIS LTD, SOSYAL SORUMLULUK PROJELERI KAPSAMINDA, KÜÇÜK ÖĞRENCILERI, KIBRIS’IN EN BÜYÜK ÜRETIM TESISINDE AĞIRLADI..

Ü

lkemizin en köklü firmalarından Ektan Kıbrıs Sosyal sorumluk projeleri ile dikkat çekmeye devam ediyor. Türkiye’den, Kuzey Kıbrıs’a yatırım yapan ilk firma olan ve bir dünya markası Pepsi’yi otuz yıldır tüm amborgolara rağmen, ülkemizde üreten Ektam Kıbrıs Ltd. sosyal sorumluluk kapsamında Köprülü Köyü’ndeki üretim fabrikasındaydı. Atmosfer Ana Okulu öğrencilerini tesislerinde ağırlayan Ektam yetkilileri çocuklara unutamayacakları bir gün ve tecrübe yaşattılar. Öğretmenleri eşliğinde ülkemizin en büyük üretim tesisini gezen minikler, Kuzey Kıbrıs’ta üretilen bir dünya markasının fabrikasını görme şanşı bulduldular.

92 ZOOM

Gezi sonunda çanta, boyama kitabı, kalemden oluşan hediyeler dağıtılan Atmosfer Ana Okulu öğrencileri, tesis ortamında yemeklerini yiyip çimlerde koşup eğlendiler. İstihdam ettiği 200 personel, ülkemizde faaliyet gösteren 200 firmadan aldığı hizmet ve mallar, ödediği vergiler, yarattığı katma değer ve yaptığı ihracat ile Kuzey Kıbrıs’ın en büyük kuruluşlarından biri olan Ektam Kıbrıs Ltd, spor, eğitim ve sosyal sorumluluk anlamında ülkede hayatın her alanında olacaklarını ve ülke ekonomisine katkılarını artarak devam ettireceklerini altını çizdiler.


www.cypruszoom.com

93


Kıbrıs'ın ilk Binicilik Okulu

Karaoğlanoğlu/GİRNE 0533 851 38 13

Tunaç Riding

Club

• • • •

Binicilik dersleri Dağ gezisi + Piknik turları Engel atlama dersleri Çocuklar için Midilli ve Pony'lerle eğitim


KIBRIS" IN “İLK ve TEK” YEMEK ve İÇKİ KÜLTÜRÜ DERGİSİ

isi

k kültürü Derg

e m r u G ki ve mutfa s’ın yemek, iç

Kıbrı

yıl:3 sayı:26

da Etin Yanın Yoğurt ve etin Yeşillik Tük

cevheri: Bir Lezzet Mü

tik Doğal antibiyo

Y aşa mın va zg eçilm

T UZ

ezi

PROPOLİS

Şarabın ne var? Kaynağında

Peyniri Kim buldu?

ANKENLER YENEBİLİR M N TÜ BÜ Kİ DE LE Fİ BU DE

ZÜ Ö G N I N A Y N DÜ DA

ÇİKOLATA

YIL:3 SAYI:26

KASIM 2013

90001 8 9 694851 ATI 15TL TÜRKİYE FİY 10 TL

Gurme

Kasım sayısı bayiilerde www.cypruszoom.com


AGAMA AGAMA OUTDOOR OUTDOOR Equipment & Expedition Equipment & Expedition

Adres: Bellapais, Girne Tel: +90 392 815 3721 Gep: +90 533 869 0530 E-mail: tugberkemirzade@hotmail.com www.agamaoutdoor.com

Adres: Girne Gep: (+90 533) 869 0530 tugberkemirzade@hotmail.com www.agamaoutdoor.com


KIBRISTime Haberde Özgür - Yorumda Kalite

www.kibristime.com



Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.