4'üncü şey

Page 1

defot-ybbk

4 en azından dürüstüz desekde kötüyüz kusura bakmayın lafla kalmaz dövmüşüzdür zaten...

Bir zamanlar bizi çekemeyenler vardı... Fotoğrafımızı dahi çekemezlerdi perde ömürleri düşmesin diye akşam eve gittiklerinde silecekleri dijital imajların hesabında yaşıyorlardı nitekim[kenanevro gibi] arkadaş olmadığımızı kendileri biliyorlardı biz değil... Şimdilerde bizi tanımadıklarını iddia ediyorlarmış arkadakitaşlar. Fotoğrafımızı çekemeyen, çekememiş arkadaşlardır bunlar aynı zamanda sunum tekniği ve bir sürü saçma konu üzerinden saldırırlar size siyah beyaz olan fotoğraf renkli olsaymış daha iyi olurdu, güzel olurdu diyorlar. İmkansızlıktanmı siyah beyaz çekiyoruz çünkü biz ? Haha. Mimarada gitsin bunu söyleyen tombala, “burada neden bu kadar güzel malzeme kullandın” diye. Oyuncakçı seni. Bir zamanlar bizi taklit eden birileri vardı. O zamanlar bunu anlamıyor, kızıyor, dövünüyor ve idrak edemiyorduk. Geç idrak. Özür dileriz bizi taklit edenler lütfen taklit ediniz yeniden bizleri. Çünkü olmuyor. Siz varsınız ki daha iyi sanılıyor kötü olan işlerimiz bile sayenizde. Fotoğraf üc bes bilgisizin elinde sanırlar ki tüm bilgiler ellerinde, üzülme eşek eşşeği beğenir, bir hayır var sana “defot” demelerinde...”

tarapa

Zannedilen belgesel olgusu ve vahim koşullar üzerine bir değerlendirme yaptığımızda yine national georaphic ve sübyanlarının ceremesini çektiğimizi görürüz. Aslında zannedilen belgesel olgusundan ziyade bütünüyle fotografçı tiplemesi bellidir. Örneğin “İnsan ve yaşamlar üzerine fotoğraflar çekiyorsanız, sade kıyafetler giymeye özen gösterin. Gösterişli fotoğraf çantaları ve büyük fotoğraf makineleri işinizi zorlaştıracaktır.” Buna dayanarak yolculuğa çıkmadan önce mağazaya giren belgesel-sosyal belgesel-doğa-vahşi yırtan felan hayvan fotoğrafçısı polo yaka T-shirt ve kolları dirsekden iliklenebilir askılı gömlek [ki biz gazeteci fotoğrafçı kimliği diyoruz] edinebilir. Tabi coşkunaral yeleğimizi unutmuyoruz. Hatta mümkünse haki, mat yeşiller zinciri [fıstık tonaj aralığından koyu], grinin hercesi, bej ve camel trophy dünyası, kahverengi bekçiye kaçmadan, lacivert genelde en son bu kullanılır neden bilmiyorum denizcilerle, postacılarla, çarkçılarla karışmasın diye mi? bide mat mavi ama ecevit tonu değil. Ha tamam bende demiyorum fuşya giysinler, titan beyazı, pempe çingen, turkuaz v.s. değişiklik olsun artık açılın felan. Bu renklerin ve özel hardal vesaire kırık tonların dışında şu konuda çok önemlidir arkadaşlar baskı yok. Baskılı, logosuz, armasız, çizgiden yoksun [yoksun deyince üzülmemiz gerek sanırım] hazır kalıp, sade ve etlilemeyici olmalı. Böyle olursa yanınızda bulunan biri sizin fotoğrafınızı çekerse fotoğrafda oranın kahramanı fotoğrafçı siz olacaksınız. Unutmadan salomon botları değiştirmekte de fayda var. Pekala nereden ve nasıl elde edeceğiz. Fotoğrafçı olmak isteyen birine sorun zaten böyle giyinmiyor muydu? Bahçeye ya da aşağı mahalleye inerken yanına fotoğraf makinası alacaksa [ki alacaktır, etraf proje akıyor] bu şekilde çıkmıyor muydu? Hatta bir süre sonra fotoğraflarını düzenlemeye başladığında gardolabıda tek yönlü beslenmemiş miydi? Ona sorun, o biliyor... bok

aŞk

“send en konta k

başka üzerin e

herke

[başlık

se”

uzun

aşk mu?

Şimdi

roman daha

y e ş . V I

ı

da

defot

alışveriş

ego

Kontak alırken diyaframı kısan arkadaşım, sana diyorum! Neden yapıyorsun bunu ? Neden halojen ampülün ömrünü yiyorsun, neden beni ve ölmüşleri kızdırıyorsun. Neden ve d biliyorum ben bunları üstat söylemişti de gözümle görene kaüz dar inanmamıştım. Sayın hocan en son baskı yaptıktan sonra uzun oldu? ] zaten ıkına sıkına girdiğin bir yer olan karanlıkodaya elinde kalem defter daldın içeri sanki bir şeyleri hemen yutacaktın aspirin gibi. Bıraktığı diyaframa takıldı kör gözün senin agrandizörde. O günden sonra öyle bastın sen, ne fazla, ne geri. Bir gün öyle yanımızda baskıya girdin, amma uzattın altı üstü bir kontak dedik, çok değerliydi herhalde... Uzun uzun bastın, ton bilmediğin, ışık bilmediğin, eşik ve şiddet nedir bilmediğin gibi. Sordum sana bu kontakları 8’de mi bastın diye? Benim gibi “kibirlisi nasıl anladın abi sorusunu” beklerdi. Ama sen “he” dedin ve daha çok yıktın beni, düşünmeden bastığını, kopya çektiğini, o baskıların hepsini aslında senin hocanın yaptığını ve senin olmadıklarını senin sadece robot olduğunu felan. Zaten fotoğraflarında senden başka herkesinkine benziyordu. Ama onu başka zaman kusarım. Bu konuyu isterse halk eğlenceli de yazabilirim: “Hayır hayır yazamam böyle kalsın zavallı halk biziz.”


İğne Deliliği Açıkça deliliktir bu, çağın ötesinde ve erisinde olmaktır. Geçmişteki ve bugünkü nihayetleri farklıdır. Kimi ekipman delisine karşı “ben kutuylada çekerim arkadaşım” demektir. Aslında bu kadar basit sayılmaz bugün için delikçilik, işlemecilik, işlemcilik ki yeni bir imge yaratımı yeni bir simüle etme derdidir her defasında. Görüntü kaydetmediğimiz seyahat amaçlı büyük küçük ortanca kameralara [anark burada camera] obscura demek istemiştir] bakalım. Her birinde farklı imge yaratımı söz konusudur. Ve her defasında kişiler sadece kendilerinin anlatacakları, yine kendilerine ait görüntüleri alırlar ve ebediyen saklarlar. Kimsenin sahip olamadığı görüntüler, tek nüshalık görüntüler ve somut olan tek şey kalbimizde ya da sadece beynimizde bir yerlerdedir. Gerçeğin en ilkel simülasyonu, en ham, en işlenmemiş [işlenmemiş işte] bu hali bize hangi gerçekleri vurgular. Herşeyin basitliğini sadeliğini mi yoksa bu yazıyı çok fazla uzattığımı mı? Biz buna iğne deliği değil, iğne deliliği dedik keza sabahtan akşama kadar delik üretiminden geçen ve sadece kişiye ait özgü tekil v.s. olan ürünlerden oluşan bir atölyeydi. bizim için saatlerce ekipman muhabbeti yapmaktan daha yerindedir. Ama sürekli ikidebir bunu söylüyorum. O salaklar kendilerini zaten bilirler. Nihayetinde onların ve hepsinin kullandıkları birer kutu. Kutu zaten bu insanlığın en büyük icadı. Bakış açımı seveyim. Öyle ki doğdunuz plasenta bir kutu, öldünüz ve götürüyorlar sizi tahta bir kutuda, arabalar, evler, mimariler, kendini kutulama, eşyalar vesaire ve her şeyi kutulam üzerine bir takım, yok yok milyon takım kutular bunların en çok mat sarı posta için olanları eğlencelidir. Buda görgü kutu, görme kutu, perspektif kutusu, kutu kutu pense...

Sorgulaması zor durumlardan biri, hayli birikim ister bence. Kısa da olsa tecrübeden çıkarımlarımdır bunlar. Tam olarak fotoğraf ekolu denmez

écol

e

buna, ekol olması için bir şeylerin ortada olması gerek. Bu işin eğitimini almamışsınızdır bu olabilir, alaylı olduğunuzu da göğsünüzü gere gere söylersiniz, tebrikler buraya kadar, sorun yok. Sorun ne zaman başlar bu işi bildiğinizi zannettiğinizde başlar. Hiçbirşey okumadan öğrenmeye çalışmadan, çabalamadan yalnızca gezerek, etkinliklere dahil olarak, öğrenemezsiniz zaten bildiklerinizi geliştirirsiniz evet tam olarak bu olur.

Birikim başkalarının yaptıklarından haberdar olmak değildir. Birikim çok insan tanımak da değildir. Sonrasında etrafına 3 tane insan alıp onlara bu yanlış bildiklerini doğruymuş gibi anlatmak yozlaşmaktır. Hemen ardından da bu ekole benzeyen ama aslında uzaktan yakından alakası olmayan şey doğar. Doğmuş, bunu görmemek mümkün değil. Bu söylemlerin hepsi fotoğrafadır. Fotoğrafı bildiklerini ve ellerinde tuttuklarını zanneden bir grup insan yeni kanları da bu şekilde kendilerine benzeterek sömürmüşler ve ortaya şimdilerde tam ortasında yaşadığımız durum çıkmış bir amaca hizmet etmeyen karelerin hüküm sürdüğü dijital çöplük. Bırakın yorumu eleştiriyi, tek kelime edilemeyecek kadar vahim durumdalar, durumdayız bizlerde bunun tam ortasında yaşamaktayız. Kimiz biz fotoğrafı araç değil amaç edinen insanlar. Tek bir cümle tanımlamaya yeter gerisi teferruat.

Alcahen’inkine ve diğer çizimlere baktığımızda aks eden, ettirilen görüntünün ise simetrinin hem sağ-sol, hem de alt-üst veyahut hem doğu-batı, hem de kuzey-güney şeklinde ters gerçekleştiğini söyleriz. Tarihen amaçlar niyetler ispatlamalar farklı olsada gerçekleşipde değişmeyen tek şey insanın basit olupda sorgulamadığı şeye olan şaşkınlığıdır. Bizde şaşkınız insanların verdiği tepkilere karşı. Eyvallah

almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..! almanya yenilince siz de yenik sayılmayın..!


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.