Haziran 2012 Sayı: 6 MERHABA MERHABA–6 DİSK Akdeniz Bölge Temsilciliği ve KESK Antalya Şubeler Platformu ortak bir basın açıklaması yaptı. Attalos heykeli önünde bir araya gelen DİSK ve KESK emekçileri sık sık “Yaşasın sınıf dayanışması, Birleşe birleşe kazanacağız,İşçilerin birliği sermayeyi yenecek” sloganları attılar. Basın açıklamasına Dev-Turizm -İş Sendikası, ÖDP, EMEP Antalya il örgütleri ve Halkevi de destek verdi.
DİSK ve KESK adına açıklamayı DİSK Akdeniz Bölge Temsilcisi Matoş Gonca yaptı. Matoş Gonca; “AKP iktidarının emekçilere karşı olanca gücüyle savaşıyor,savaşıyor kelimesi öyle boşuna kullandığımız bir kelime değil… Kimin kime savaşıdır bu ? yanıtını biliyoruz. Sermayenin sadık partisi,yeni liberalizmin uygulayıcısı ve emperyalizmin Ortadoğu taşeronu AKP’nin işçi sınıfına ve tüm emekçilere,yoksullara karşı savaşıdır bu. AKP iktidarının bizi birer canlı cenaze olarak görmek istediği mezarlıklara karşı, zalimin zulmüne direneceğiz” dedi.
DİSK, TÜRKİYE GENELİNDE BAŞLATTIĞI “ZALİMİN ZULMÜNE KARŞI DİRENECEĞİZ!” KAMPANYASI BOYUNCA HALK DESTEĞİ İÇİN İMZA STANDLARI DA AÇIYOR! AKP iktidarının emekçilere dünyayı dar getiren politikalarına karşı, “ucuz” istihdamı hedefleyen “Ulusal İstihdam Stratejisi”ne, işçiyi köleleştiren “Özel İstihdam Büroları”na, kıdem tazminatının gaspedilmesine, Toplu İş İlişkileri Yasa Tasarısı’na, sendikal grev yasaklarına, esnek çalıştırmaya, taşeronlaştırmaya ve güvencesizliğe, işsizliğe, yoksulluğa, sendikal hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına, işçilerin iş cinayetlerine kurban edilmesine, örgütsüzleştirmelere, toplumun baskı altına alınmasına karşı, insan onuruna yaraşır iş hakkını ve insanca bir yaşamı savunmak için bir kampanya başlatıyoruz. “ZALİMİN ZULMÜNE DİRENECEĞİZ!.. SENDİKAL YASAKLARA, UCUZ İSTİHDAM STRATEJİSİNE GEÇİT VERMEYECEĞİZ!” ismiyle başlattığımız kampanya boyunca Türkiye genelinde açacağımız standlarda halkımızı bir imza vererek mücadelemize destek olmaya davet ediyoruz.
Ne yazık ki Türkiye, demokrasi, insan hakları, işçi, hakları, sendikal haklar ve örgütlenme Özgürlüğü bakımından, kısa bir iki dönem hariç, hep yasakçı, baskıcı ve kısıtlayıcı yasalarla ve siyasi iradelerle yönetile geldi. 1961 Anayasası ve buna bağlı 1475 sayılı iş yasası, 274–275 sendikalar ve toplu iş sözleşmesi yasaları, grevli toplu iş sözleşmesi hakkını ve örgütlenme özgürlüğünü sağlıyordu. Buna karşı işverenler ve siyasi iktidarlar bu hakların uygulanamaması için, ellerinden geleni artlarına koymuyorlardı. 1967 Yılında kurulan DİSK ‘’Demokratik sınıf ve kitle sendikacılığı’’ nı savunuyordu. Bu söylem işçilere güven ve umut verirken, eğemen sınıfça tehdit olarak algılanıyordu. 15–16 Haziran 1970 büyük işçi direnişine o dönemin siyasi iktidarının DİSK i ve bağımsız sendikaları yok etme girişimi sebep oldu. TÜRK-İŞ i ve temsil ettiği ‘’uzlaşmacı- partiler üstü politika söylemli sendikacılığı’’ Türkiye de tek seçenek olarak bırakmak istiyorlardı. Getirmek istedikleri yasaklar ve kısıtlamalar o günün siyasi ortamına ve işçi sınıfına çarptı, Anayasa mahkemesinden geri döndü. 12 Mart 1971 Askeri cuntası sol-sosyalist söylemi, 68 gençliğini DEV-GENÇ i, TÜRKİYE İŞÇİ PARTİSİ (TİP) i, DİSK i hedef almasına karşın 61 Anayasasına ve o günkü yasalara fazla dokunamadı. 1973 sonrası iktidara gelen Bülent ECEVİT başkanlığındaki CHP ve Necmettin ERBAKAN başkanlığındaki MSP koalisyonu, 1974 genel affı, ‘’Ne ezilen ne ezen, insanca hakça bir düzen’’ söylemi siyasi ve sendikal alanda bir bahar havası oluşturdu. Örgütlenmeler sendikal kazanımlar yükseldi. 24 Ocak 1980 kararları adı altında o günün işveren ve sermaye kuruluşları, siyasi iktidar olan 3. Milliyetçi Cephe hükümetinden bu planın uygulanmasını yeniden istiyorlardı. 12 Eylül 1980 Faşist askeri cunta iş başına gelince 10 yıl sonra bu maksatlarına ulaşmış oldular. Sendikalar, siyasi partiler, demokratik kitle örgütleri faaliyetleri, Anayasa ve yasalar tümü ile askıya alınarak Emperyalistler ve yerli işbirlikçilerinin istedikleri düzen oluşturuldu. Bu gün askeri cuntacıları, 12 Eylülcüleri yargıladıklarını söyleyen bir hükümet var. 12 Eylül yasaklarından daha yasakçı, kazanılmış haklardan henüz yok edilememiş olanları da kendisi yok etmeyi kendine iş edinmiş, emek düşmanı, uluslar arası sermaye tekelleri-