Broşür

Page 1


25-05-1993


BİZ TURİZM İŞÇİLERİYİZ. Türkiye’sinde 30 milyon turist ve 30 milyar dolar Günümüz turizm geliri gerçekleşmiş durumdadır. Emek yoğun bir sektör olan turizm sektörü, yüz binlerce yatak kapasitesine sahip binlerce otelde, restoranlarda ,barlarda, kafelerde, eğlence yerlerinde, sinemalarda, spor küllerinde ve salonlarında milyonlarca turizm işçisi çalışır durumdadır. Doğrudan ve dolaylı aileleri ile birlikte 10 milyon yurttaşımız geçimini turizm sektöründen sağlamaktadır. Genç ,eğitimli işsizlerin yoğun olduğu ülkemizde turizm milyonlarca eğitimli, eğitimsiz gençlere iş imkânı yaratmaktadır. Türkiye işçi sınıfının önemli bir parçasını oluşturuyoruz. Tüm işçi sınıfı ile sorunlarımız aynı, taleplerimiz ortak. Yaşayabilmek için çalışmak zorundayız. İş güvencesine sahip olmak hakkımız. Her birimizin farklı ırkı, rengi, dini, dili, mezhebi, cinsiyeti olabilir. Hatta siyasi görüşlerimiz bile farklı olabilir. Ama hepimizin yaşamını sürdürebilmesi için, ailelerimizin ihtiyaçlarını karşılayabilmek için, çalışmamız gerekiyor.Bu emeğimizin karşılığında insanca yaşanabilir bir ücreti almakta hakkımız.


Yıllarca ödediğimiz primlerin ve vergilerin, karşılığını almak bizim en doğal hakkımız. Vergilerimizin ve primlerimizin patronlara ucuz kredi olmasını değil, insanca yaşanabilir bir emekli maaşı, işsizlik sigortası, okul, hastane, ucuz konut, bakım evi ve yeni işyerleri, yeni istihdam olanakları olarak dönmesin istiyoruz.

HAK İHLALLERI ARTIYOR, ÇALIŞMA KOŞULLARI AĞIRLAŞIYOR 12 Eylül 1980 den bu yana 32 yıl boyunca turizm işçilerinin çalışma koşulları daha da ağırlaşmış, hak ihlalleri artmıştır. Ekonomik büyüme politikasını ve “rekabet gücünü” ucuz işçilik ve yoğun emek sömürüsü üzerine kuran Türkiye ekonomisinde, daha az işçiyle daha çok üretim yapma felsefesi üzerine kurgulanan üretim süreçleri, kaçınılmaz olarak daha ağır çalışma koşulları ve hak ihlallerini de beraberinde getirmektedir. Sendikasızlaştırılmış olan turizm sektöründe, İş yasası ile belirlenen asgari çalışma koşulları dahi uygulanmamakta. işyerinde çalışma koşullarını yasalar, ulusal ve uluslar arası sözleşmeler değil patronlar belirlemektedir. Yasal sınırların üzerinde çalışma süreleri, ödenmeyen fazla mesailer, yıllık ücretli izin ve hafta tatili hakkının kısıtlanması, ücretlerden keyfi kesinti yapılması, ücretlerin geç veya eksik ödenmesi, hatta hiç ödenmemesi, sigorta primlerinin gerçek ücret yerine asgari ücretten yatırılması ya da eksik yatırılması gibi hak ihlalleri, yaygın olarak yaşanmaktadır.


Her ne kadar ülkemizde %30 a yakın işsizlik var olsa da turizm sezonunda işletmeler yeterli çalışacak işçi bulunamamaktadır. Geleceksiz, güvencesizlik, kötü çalışma koşulları ve düşük ücret politikası, turizm eğitimi almış gençleri, kalifiye işçileri sektörden kaçırıyor. Turizm işletmeleri çağdaş zihniyetlerce yönetilmeli, Çağdaş İşletmeler olmalıdırlar. Yasal 7,5 saat olan iş süresini 12-14 ve bazı işyerlerinde 16 saate çıkartıyorlarsa, fazla çalışmanın ücretini ödemiyorlarsa, doğum izini, mazeret izini, haftalık izin, yıllık ücretli izin kullanılamıyorsa, çağdışı koşullar dayatılıyor, insanlık suçu işleniyor demektir. Biz bu ucuz emek cehennemini istemiyoruz. Biz çalışan insanlar emeğimizin karşılığını almak istiyoruz. İnsanca yaşamak istiyoruz. Geleceğimize yatırım yapmak istiyoruz. Kendimizi geliştirmek istiyoruz. Ve bu arada da ülkenin turizmden ciddi girdiler sağlamasını istiyoruz. Turizm politikaları yapılırken turizm işçisinin yok sayılmasını istemiyoruz.


GÜVENCESIZLIK ARTIYOR. Temel ihtiyaçlara ve hizmetlere ardı ardına zamlar geliyor, vergiler artırılıyor. İşçi ve emekçilerin hakları ellerinden alınıyor. Ücretler düşürülüyor, çalışma ve yaşama koşuları kötüleştiriliyor. Bizlere güvencesiz, kuralsız çalışma dayatılıyor.

Türkiye'de emeğin ucuzlatılması ve güvencesizleştirilmesine dönük emek karşıtı politikalar hayata peş peşe geçiriliyor. Bir yandan yüksek enflasyon oranları ve ardı ardına yapılan zamlarla, hayat daha pahalı hale geliyor, bir yandan açlık veya yoksulluk sınırında ücretler dayatılıyor, diğer yandan ise iş güvencesi ellerinden alınarak geleceği tamamen belirsizleşiyor. Taşeronlaştırma, özel istihdam büroları adı altında işçi simsarları türetiliyor. İşçiler (Emek) alınıp satılabilen kiraya verilebilen ve üzerinden kar sağlanabilen bir ticaret alanı haline getirilmeye çalışılıyor. İşçinin insan olduğu, eşit yurttaş olduğu, hakları olduğu yok sayılıyor. Bunlara müsaade etmeyeceğiz. Ülkemiz, Avrupa ve Dünya ortalamalarının üzerinde, oldukça genç bir nüfusa sahiptir. Eğitim düzeyi yüksek kesimlerde geç evlilikler ve azalan çocuk sayısı gözlenirken, eğitimin azaldığı, yoksulluğun arttığı kesimlerde, erken


evlilikler, çocuk gelinlerde artış ve çocuk sayısında çoğalma görülüyor. İşsizlik artarken, ücretler azalıyor. Çalışma koşulları her geçen gün daha da bozuluyor. Ülke adeta bir ''Taşeron Cumhuriyeti'' ne dönüştürülüyor. Bu durumda ''üç'' çocuk söylemi hayret verici ve çok düşündürücü. Otellerin çoğunun personel politikaları stajyer öğrenciye dayanmaktadır. Otellere maliyeti sıfıra yakın olan stajyer öğrencilerin çalışma koşulları da oldukça ağırdır. Stajının yakılabileceği tehdidi, yâda okulla ilişiğinin kesilmesine varabilecek sonuçları nedeni ile stajyer öğrenciler çok ağır psikolojik ve fiziki baskı altında ucuz iş gücü olarak köle gibi kullanılmaktadırlar. Burada çocuk emeğinin sömürüsü ve istismarı da açıktır.

Turizm Sektörü, Ülkemizdeki Kadın işçi istihdamı açısından, en önde gelen çalışma alanlarından biri haline geldi. Genel olarak, turizmde yarıya yakın ''Kadın emeği'' kullanılmaktadır.


Turizme '' Kadın eli değmesi'' ülkemiz ve turizmimiz açısından çok önemli bir gelişmedir. Bundan 30-40 yıl önce bu durum, kabul edilmeyen, düşünülemeyen bir durum iken, bu gün ''pırıl pırıl'' gençlerimiz, kızlı, erkekli, bu sektörde işçilik yapıyorlar. Emek yoğun bir sektör olan Turizmde, Ülkemizin, Dünyayla en önemli rekabet gücünü ve şansını oluşturuyorlar. Kadın istihdamında gelinen bu nokta da, işsizliğin bu kadar yüksek olduğu ülkemizde, bir o kadar, önemli bir kazanım oluşturuyor. Daha da çok sayıda istihdama olanak sağlayabilecektir. Turizmde çalışan kadın işçiler, İster genç ve eğitimli, isterse en alt bölümlerde çalışan, vasıfsız işçi durumunda olsunlar, kadın olmaktan kaynaklanan sorunları görmemezlikten gelinmekte, yok sayılmaktadır. Sağlıkla ilgili sorunları, evlilik sonrası ortaya çıkacak doğum öncesi-doğum sonrası sorunları tamamen göz ardı edilmiş durumdadır. Ücretli- ücretsiz izinleri (mazeret izni, doğum izni, emzirme izni vb. ) kullanabilen işçinin sayısı yok denecek kadar azdır. Bu sorunları olanlar işsizler kervanına


katılır. Halbuki turizmde kadın emeği yoğun bir biçimde kullanılmaktadır. Turizm Otelcilik okullarından mezun olan genç kızlar sektörde çok kısa bir süre çalışmakta, evlendikten sonra çalışan kadının sosyal ihtiyaçları ( Kreş, anaokulu, emzirme odaları vb.) karşılanmadığından evinde oturup çocuğuna bakan ev kadını konumuna dönmektedir. Burada da sektör yetişmiş eğitimli işgücünü kaybetmektedir.

SENDİKASIZLIK İŞÇİLER AÇISINDAN SEKTÖRDEKİ EN BÜYÜK SORUN! Günümüzde turizm çalışanı açısından sendikalı olamamanın olumsuzluğu ağır bir şekilde hissediliyor. İş yerinde sendika ve toplu sözleşme yoksa hiçbir yasal hakkın uygulanabilirliği ve talep edilebilirliği de olmuyor.'' İşine gelirse çalış, işine gelmese işte kapı.'' '' Dışarıda senin yerine çalışabilecek milyonlarca işsiz var'' söylemi bir Türkiye gerçeği. Ülkedeki işsizlik oranının yüksek olması, çalışanın her an işsiz kalma korkusuyla, çok kötü koşuları kabullenip çalışmaya devam etmesini dayatıyor.


DAHA İYİ İŞ, DAHA İYİ GELECEK İÇİN DAHA İYİ SENDİKA ''DEVRİMCİ TURİZM İŞÇİLERİ SENDİKASI'' 20 yıla yakın bir zaman süresince ihanetlerle karsı karşıya kalan, yaşamları işverenlerin insafına terk edilen turizm işçisinin içinde bulunduğu olumsuz koşulları değiştirmenin tek yolu haklarımız için mücadeledir. Bu mücadelenin aracıda sendikadır. İşçi sınıfının dünyanın her yerinde asırlardır sürmekte olan mücadelesinden çıkarılacak en temel derslerden biri, yaşamlarının her anına yayılan kavgalarında işçilerin başarılar kazanmalarının yegâne yolunun birlikte hareket etmelerinden geçtiğidir. Ücretli-emek ile sermaye arasındaki uzlaşmaz sınıf kavgasında, biz emeği karşılığında kazandığı ücretle yaşamını sürdürenler olarak, sömürünün, hak gasplarının karşısında olacağız.


Turizm işçilerinin kendi öz örgütü olan DEVRİMCİ TURİZM İŞÇİLERİ SENDİKASI ile birlikte turizm işçileri onurlu bir gelecek için hak mücadelesine başlayıp, turizm politikaları yapılırken turizm işçilerinin yok sayılamayacağını ve sektör için olmazsa olmaz olduklarını egemenlere göstereceğiz. Dev-Turizm-iş yalnızca turizm işçisinin işyerlerindeki sorunları için değil, toplumda seslerinin daha iyi duyulması içinde mücadele edecektir İş yerlerindeki haklarımızı iyeleştirme mücadelesi, soygunsuz ve sömürüsüz bir toplum yaratma mücadelesi ile birlikte yürütülecektir.


NE İSTİYORUZ? Vasıflı iş gücümüzle ürettiğimiz mal ve hizmetler karşısında iş yerinde saygı görmek istiyoruz.

Haksız yere işten atılmadan, ya da her sezon sonu işsiz kalma korkusu yaşamadan, güvenceli bir çalışma hayatı istiyoruz. Emeğimizin karşılığında insanca yaşayabileceğimiz bir barınma alanını, insanca beslenebilmemizi, insanca giyinebilmemizi sağlayacak hakça bir ücret istiyoruz Kendimize ve yakınlarımıza vakit ayırabileceğimiz, gereksiz baskı ve aşağılanmanın olmadığı, gücümüz ötesinde mesai yapmadığımız bir çalışma hayatı istiyoruz. Çalışma ve sosyal hayatta kendimizi geliştirmek istiyor, çocuklarımızın geleceğe güvenle bakacağı bir eğitim almalarını istiyoruz. Sürekli emekçilerin haklarını gasp eden yasaların iptalini ve işçiler lehine değiştirilmesini istiyoruz. Çalışma ve yaşamın tüm alanlarında demokrasi, barış ve kardeşlik istiyoruz.


Sendikal örgütlülüğün önündeki tüm yasakların ve barajların kalkmasını istiyoruz.

Uluslar arası çalışma örgütü İLO nun tüm dünya işçileri için belirlediği çalışma koşullarının ülkemizde de geçerli olmasını istiyoruz Yine İLO nun ''Turizm çalışanlarının yaşam ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi'' başlıklı 172 sayılı uluslar arası sözleşmesi Türkiye içinde geçerli olmasını istiyoruz.


Dünyada, turizm pastasından büyük pay alan gelişmiş ülkeler yanında, gelişmekte olan ülkelerde, trilyon dolarlarla ifade edilen bu alanda var olma mücadelesi veriyor. Ülkemiz turizmden yılda 30 milyar dolar gelir elde ediyor. Gelişen dünya ve insan, gelişen kültür, tüketim ve ihtiyaçlar. Turizm tam da bu çizgide gelişiyor. Turizm sektörü, emek - yoğun bir sektördür. Hizmeti veren de alanda insandır. Bu sektörün istihdam yaratması da olağandır. İşçi haklarına saygılı, Yasalara, Uluslararası sözleşmelerden doğan haklara uygun davranan bir çalışma yaşamı kurmalıyız. İşçiler Sendikalarında örgütlü olmalı, haklarını, hukuklarını, geleceklerini belirlemeli, tatmin olmuş, mutlu, gerçekten güler yüzlü işçiler olmalı, o zaman verimlilik, kalite, firelerin azaltılması, az ve işini iyi bilen elemanla çok ve kaliteli iş çıkartabilmelidir. Çağdaş insan örgütlü insandır. Turizm çağdaş bir ihtiyaçtır. Turizm işletmeleri de çağdaş zihniyetlerce yönetilmeli, çağdaş işletmeler olmalıdır. Ülkemizi Yönetenler, adım adım sürüklendiğimiz siyasi kriz, ekonomiyi de turizmi de vurmak üzeredir. En az on milyon Yurttaşımızın, geçimini sağladığı, ülkemize 30 milyar dolar döviz girdisi sağlayan bu sektöre zarar verilmeden, yönetici sorumluluğu olanları bir kez daha ''aklıselim ve basiretli'' davranmaya, ülkemize, insanımıza, gençlerimize, geleceğimize zarar vermemeye, davet ediyoruz.


BAŞKA BİR DÜNYA, BAŞKA BİR YAŞAM MÜMKÜN! YAŞASIN DEVRİMCİ İŞÇİ SENDİKALARI KONFEDERASYONU DİSK YAŞASIN DEVRİMCİ TURİZM İŞÇİLERİ SENDİKASI DEV-TURİZM-İŞ YAŞASIN DAYANIŞMAMIZ


Devrimci Turizm İşçileri Sendikası Genel Merkezi Adres; Anafartalar cad. Saraçoğlu iş Merkezi B /Blok No: 78/93 Muratpaşa / ANTALYA TEL:0242 244 69 96 – 0533 553 12 79 Web www.devturizmis.org.tr ; info@devturizmis.org.tr https://www.facebook.com/devturizmis https://twitter.com/devturizmis


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.