HDV BULTEN SAYI 9

Page 1

H O L L A N DA D İ YA N E T VA K F I AY L I K H A B E R B Ü LT E N İ

ARALIK • 2009 SAYI 9

4

Din Hizmetleri Müşaviri Clingendael Enstitüsü’nde

5

Din Hizmetleri Müşaviri Avrupa Konseyi’nde

9

Uygur Türkleri lideri Rabia Kader HDV’yi ziyaret etti


ÖNSÖZ

Bu sayıda

Cevdet KESKİN

Hollanda Diyanet Vakfı İdari Koordinatör

Değerli okuyucular,

H

DV Bülten’in Aralık 2009 sayısında yine birlikteyiz. Yüce Mevla’ya nihayetsiz şükürler olsun ki 2009 yılı Nisan ayından başlayarak Aralık ayına kadar dokuz sayı çıkarmayı başardık. Artık bundan sonra bültenimiz toplumumuzda aranan bir yayın haline gelmiştir. İnşaallah bu başarı devam edecektir. Bu sayımızda da yine önemli bazı faaliyetlere yer vermeye çalıştık. Bu faaliyetlerden özellikle iki tanesinden bahsetmek istiyorum. Bunlardan birincisi Vakıf Başkanımızın Clingendael Enstitüsü’nde katıldığı “kamusal alanda dinin rolü” konulu toplantıdır. Bu toplantının özet haberini bu sayıda okuyacaksınız. Yine Vakıf Başkanımızın Avrupa Konseyi nezdinde katıldığı diğer bir önemli toplantı ise “dini ve imani bilgi öğretimi meselesi” konulu toplantıdır. Bu toplantının da yine özet haberini bu sayımızda okuma imkanı bulacaksınız. Din Hizmetleri Müşavirimiz Doç. Dr. Bülen Şenay hocamızın Diyanet İşleri Başkanlığımız adına katıldığı bu çeşit üst düzey toplantılar ve burada verdiği mesajlar, hem Başkanlığımızın ve hem de onun Hollanda’daki temsilcisi olan HDV

nin yeni vizyonunun bir göstergesidir. Geçen sayımızda yine Vakıf Başkanımızın Avrupa dini liderler toplantısı haberi ile Hollanda Adalet Bakanıyla katıldığı bir konferans haberine yer vermiştik. Dolayısıyla okuyucularımızın da farkettiği gibi HDV Bülteni, Hollanda Diyanet Vakfına bağlı şubelerimizdeki dostlarımızın mevcut faaliyet ve hizmetlerini olduğu kadar, HDV’nin yeni vizyonunu da yansıtmaktadır. Değerli okuyucular, Bu sayıda yine bir cami açılışını sizlerle paylaşmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hollanda’nın Heerhugowaard şehrinde bir avuç insanın bir araya gelerek gerçekleştirdikleri bir caminin açılışı yapıldı. Yine geçtiğimiz ay Vakfımıza tarihi bir ziyaret gerçekleşmiştir. Uygur Türklerinin lideri Rabia Kader vakfımızı ziyaret ederek Vakfımızın Uygur Türklerinin özgürlük mücadelesine verdiği desteğe teşekkür etmiştir. Bütün bu güzel haberleri HDV Bültenin bu yıl ki son sayısı olan Aralık sayısında okuyacaksınız. Gelecek sayımızda ve yeni yılda tekrar buluşmak üzere Allah’a emanet olunuz…

Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni

Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

SAYI 9 | ARALIK 2009 hdvbulten@gmail.com hdvbulten@diyanet.nl

Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cevdet Keskin HDV İdari Koordinatörü

Islamitische Stichting Nederland Hollanda Diyanet Vakfı Javastraat 2 2585 AM Den Haag T. 070-3624481 F. 070-3644565 www.diyanet.nl info@diyanet.nl 2 | SAYI 9 | ARALIK 2009

HDV Bülten Yayın Kurulu Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Tasarım Bülent Yiğittop Baskı Drukkerij Dizayn 010-4254030

HDV Personeli Adı Soyadı

Cevdet Keskin 2 Sabri Gündoğan 3 Abdullah Kaya 4 Erdal Çetinkaya 5 Ali Korkmaz 6 Uğur Kaya 7 Orhan Yemenoğlu 8 Turgay Ergezen 9 Osman Ergin 10 İlhan Karataş 11 Önder Erkoç 1

Görevi

İdari Koordinatör Muhasebe Sekreter Cenaze Fonu İletişim&Medya Gençlik Koordinatörü Cenaze Fonu Cenaze Firması Cenaze Firması Cenaze Firması Muhasebe Yardımcısı


BAŞYAZI

Yeni bir yıla girerken Değerli Dostlar,

B

üyük şairlerimizden merhum Necip Fazıl Kısakürek’in “her şey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir; oluklar çift, birinden nur akar birinden kir” dizesinde olduğu gibi hayatımız su gibi, tarih gibi, yıldız gibi akıyor ve fani olan yeryüzünün bir çeşit hesabıyla bir yılın sonunda ve bir diğer yılın yani 2010 yılının eşiğindeyiz. Bir yandan “-ne değişecek ki?” diye sorulabilirken öte yandan “-gerçekten 2009 diye bir zaman dilimi var mıydı ve 2010 denilen bir ‘yeni’ zamana mı giriyoruz?” diye de sorulabilecektir. İnsan hayatı bir anlamda ‘zaman denilen akış ile bir diyalog”tan ibarettir. Zamanla bu diyalogda, alnı secdeyle yabancı olmayanlar bilir ki, ibadettir insana anlam katan. Az da olsa ibadet eden, secdeyle barışık, elleri semaya, gözleri ufka yönelmiş insanın “zaman” idraki daha da derinleşir. Öyle demiyor mu yine şair, “Dua, dua, eller karıncalanmış; Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış. Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış... Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu; İplik ki, incecik, örer boşluğu” Örülmedik boşluk kalmamalı iç dünyamızda 2010 yılına girerken. “Ey Rabbim. Göğsümü aç, genişlet. İşimi kolaylaştır. Dilimde bulunan düğümü çöz de, anlasınlar beni” (“Rabbişrahlî sadrî ve yessirlî emrî. Vahlu-l’ ukdeten min lisanî yefkahû kavlî”, Tâhâ sûresi: 25-28) derken dualarımızda, bazen iç muhasebemizin ifadesi olan şiirlerin diliyle de, mesela, Can Yücel’in dizeleriyle, Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne. “O olmazsa yaşayamam” demeyeceksin. Demeyeceksin işte. Yaşarsın çünkü. Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki. Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem. Çalıştığın binayı, masanı, telefonunu, kartvizitini... Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin. Senin değillermiş gibi davranacaksın. Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de korkmazsın. Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın. Çok eşyan olmayacak mesela evinde. Paldır küldür yürüyebileceksin.” Tabii ki, odada yürüyebiliriz de paldır küldür, hayatta yürümek bir incelik, bir farkındalık ve bir fanilik bilinci ister. Sahip olduğumuzu zannettiğimiz şeyleri fazlaca sahiplenmeden sonsuzluğun bilincinde olacağız ki, 2009’a elveda demek bizi üzmesin ve 2010’a girmek de bizi gereğinden fazla heyecanlandırmasın. Neye sahipleneceğimize dikkat ederek yaşayabilmeliyiz şaire göre… “İlle de bir şeyleri sahipleneceksen, Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin. Gökyüzünü sahipleneceksin, Güneşi, ayı, yıldızları...

Doç. Dr. Bülent Şenay

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak. “O benim” diyeceksin. Mutlaka sana ait olmasını istiyorsan bir şeylerin... Mesela gökkuşağı senin olacak. İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait olacaksın. Mesela turuncuya, ya da pembeye. Ya da cennete ait olacaksın. Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın. Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi hem de hep senin kalacakmış gibi hayat. İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak...” 2010’un ucundan tutmak üzereyken, yani, “yılbaşı”na girerken, önceki sayımızdaki konuya ara verip, sizlerle “Yılbaşı-Noel Nedir?” sorusunun cevabını paylaşmak istedim. Bu konuda bir bilgi kirlenmesi ve hatta “bilgi saptırması” olduğu bir gerçektir. Konu, “Müslümanlar bir Hıristiyan adetini mi kutluyorlar?” sorusundan öte bir sorudur. Bu bültende “Yılbaşı ve Noel” başlıklı yazıda bu soruya cevap verilmektedir.

Noel ve yılbaşı kutlamaları sadece eski çok tanrıcı inanç ve efsanelere dayanmakta olup Hıristiyanlığa da sonradan girdiği ve günümüzde aşırı tüketime yönelten bir eğlenceye dönüştüğü için dünyada pek çok Hıristiyan tarafından da hoş karşılanmamaktadır. Noel, pagan köklerden gelerek Hıristiyanlaşmış bir Hıristiyan bayramı olmakla beraber, Hıristiyan olmayan ülkelerde de en azından birer tüketim ve eğlence fırsatı olarak Yılbaşı tatili şeklinde kutlanmaktadır. Noel’in dini boyutunun anlaşılması için Yunan ve Pagan mitolojileri ile Hıristiyan inançlarının tarihi ilişkisi anlaşılmalıdır. Özellikle Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan müslümanlar, içinde yaşadıkları hakim toplumda yılbaşını “kutlayan” komşularına, bu onların kültürü ve örfü olduğu için, “yeni yıl – mutlu yıllar” dileğinde bulunabilirler, ancak “Hıristiyan inançları kapsamında bir ayin ya da kutlamaya katılmaları “kurumsal düzeyde Müslümanları temsilen bir dua vesilesi olarak davet edilmeleri” hali dışında, caiz değildir. Her nasıl tanımlanırsa tanımlansın, yaşadığımız zaman dilimi, takvim bir şekilde Batılı ve Hıristiyan bir takvim anlayışıyla yeni bir yıla girmektedir. Bunu dahi “maruf ve münker terazisi”nde bir vesile görerek ellerimizi açıyor semaya ve şöyle yalvarıyoruz “zamanın ve mekanın Sahibi”ne, “Rabbic’alnî mukîmessalatî ve min zürriyetî. Rabbenâ ve tekabbel duâ. Rabbenağfirlî ve-li vâlideyye velil muminîne, yevme yekûmu-l’hisâb” “Rabbim beni namazını dosdoğru, mükemmel şekilde kılan bir insan yap. Zürriyetimden de böyle insanlar yarat. Ey Rabbimiz! Dualarımızı kabul et. Rabbimiz, Kıyametin kopacağı günde, beni ana ve babamı ve müminleri bağışla.” ( İbrahim sûresi 40–41 )

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 3


HDV BÜLTEN

Din Hizmetleri Müşaviri Clingendael Enstitüsü’nde Lahey Din Hizmetleri Müşaviri, Doç.Dr. Bülent Şenay, 2 Ekim 2009 Perşembe günü Lahey’de Clingendael Ensitütüsü’nde “Sınırlar, Eşikler ve Ameli Hikmet: Çokkültürlü Seküler Kamusal Alanda İslam - Borders, Tresholds and Phronesis: Islam in Intercultural Secular Public Space” konulu bir konuşma yapmak üzere de davet edilmiştir.

H

ollanda Adalet Bakanlığı tarafından organize edilen bu konferans, 3 ülke – Hollanda, Almanya ve Fransa- Bakanlık temsilcileri ve akademisyenlerin katılımıyla 5 oturumda gerçekleşmiştir. Konferans, Hollanda Adalet Bakanı Hirsch Ballin’in açılış konuşmasıyla başlamış ve yine aynı Bakanın kapanış konuşmasıyla bitmiştir. Konferansta, devlet din ilişkileri ve dinin organizasyonu konuları ele alınmıştır. Özellikle Fransa, Almanya farkı ve bunun yanında Din Hizmetleri Müşaviri tarafından sunulan Diyanet modeliyle karşılaştırmalı müzakereler yapılmıştır. Türkiye’nin Hollanda Din Hizmetleri Müşaviri Bülent Şenay, dinin kamusal alandaki yeri sorusunun esasen “dini bir soru” değil “kamu düzeni politikası” sorusu olduğunu, örneğin sosyal bilimci Charles Taylor’un kamusal alan tanımındaki “ortak akıl” vurgusunun genel olarak başlıca geleneksel dinlerin ahlaki değerler kümesinde karşılık bulabileceğini, İslam’da “maruf ” kavramının ‘common good ve common sense” e işaret ettiğini, maslahat ve makâsıd gibi jüristik (fıkhî) kavramlaştırmaların modern seküler toplumda yaşayan İslam’ın önünü açtığını, bunların müslümanlara ve gayr-i müslimlere yeniden öğretilmesi/anlatılması gerektiğini, kamusal alan sorusunun –dinin devlete müdahelesi değil dinin kamusal alanda farklılığa saygı duyan yaşama biçimi sunabilmesi anlamında- eğer dini kaynaklarla ilişkilendirilmesi istenirse önemli referanslar bulunabileceğini, dinlerin ve kutsal metinlerin (Tevrat, 4 | SAYI 9 | ARALIK 2009

İnciller ve Kur’ân-ı Kerim) kişiler ve hikmet” ile yaklaşmaları gerektiğini, gruplar tarafından yorumsal olarak ihtilafların süreceğini, önemli olanın istismar edilebilme potensiyeli olsa “ihtilaf ahlakı”na (ethics of disagrebile özünde ve mahiyetinde toplumsal ement) göre hareket edilmesi gerekbirarada yaşamanın ahlaki temellerini tiğini, İslam’ın artık bir Avrupa dini sağlayabilecek bir spiritüel vizyon sun- olduğunu, Müslümanların Avrupa’da duklarını, bunun ortaya çıkarılması kalıcı olduğunu, bir Judeo-Christiangerektiğini, örneğin İslam’da ‘yeryü- Islamic medeniyete doğru gidildiğini, zünde dini çeşitliliğin ve farklılığın’ Müslümanların Avrupa için bir katkı meşru olduğunu, Kuran-ı Kerim’de olduğunu, modern sosyologların – “ahit, akit, misak, teGrace Davies ve Pe– dinin devlete aruf ” gibi çok temel ter Berger gibi- kenkavramların ‘kamumüdahelesi değil di dini kimliğinden sal alana’ bir ‘ortak kopmamış bireylerin dinin kamusal sosyal sözleşme’ anözgüveninin yüksek layışıyla bakılabilealanda farklılığa olacağı dolayısıyla ceğine işaret ettiğini, daha iyi entegre olasaygı duyan yaşama cakları hususunda ilk dönem Medine toplumunu bir site biçimi sunabilmesi hemfikir olduklarını, toplumu, dini açıJose Casanova’nın anlamında – dan çoğulcu bir toptasnifindeki sivil lum olduğunu ve devam eden yüzyıl- alanın özgür bırakılmasının önemilarda bunun İslam dini düşüncesinde nin dikkate alınmasını, Avrupa’da ve felsefesinde önemli rol oynadığını, tektip bir homojen Müslüman topdolayısıyla Aristoteles’in phronesis lum olmadığını, farklı etnik, kültürel inden Farâbî’nin “ameli hikmet”ine ve hatta dini yorum geleneklerinden kadar ve oradan modern sosyolog geldiklerini, Türklerin, Faslıların, CeAnthony Giddens’ın reflexivity kavra- zayirlilerin vs kendi mahiyetleriyle ele mına kadar gelebilecek bir yaklaşımla alınması gerektiğini, yalnız mültikül“politika yapıcılar”ın din ve toplum türel değil interkültürel bir toplum konusuna daha özgürlükçü ve “ameli oluşturulması gerektiğini, İslam Pey-


HDV BÜLTEN gamberinin örneğinde de “la darara ve la dıraar” (zarar vermek de yoktur zarara zararla karşılık vermek de yoktur) vurgusunun kamusal alanın sınırlarını açıkça tanımladığını, Cuma namazı, zekat, Ramazan orucu gibi ibadetlerin bile pratikte toplumsal alanda ifade bulduğunu, her birinin özde “yalnız bireysel düzeyde değil bir toplumsal paylaşım alanı” yaratarak toplumsal huzura katkıda bulunma özelliği taşıdığını, bu anlamda İslam’ın bir kent (urban) dini olduğunu, seküler toplumda İslam’ın varlığını sürdürebileceğini, dolayısıyla Avrupa’da Müslümanların bu manada bir dini açıdan bir entegrasyon sorunu olmayacağını, yeter ki onlara eğitim (kendi dinlerini iyi öğrenmeleri) ve sosyal imkanların sağlanmasını, fundamentalizmin/ radikalizmin bir dini sorun değil psikolojik bir sorun olduğunu, tüm bu anlatılanlar çerçevesinde Türkiye’nin imparatorluktan ulus devlete geçişini takibeden modernleşme tecrübesi içerisinde Diyanet İşleri Başkanlığı’nın seküler bir toplumda dinin sosyal bütünleştirici (social cohesion) rolünü koordine etmek(camiler ve diğer dini hizmetler yanında bayan vaizler, bayan müftü yardımcıları vb örnekler de dikkate alınırsa) maksadıyla, kaotik yapılanmaları engellemek üzere eskiden varolan Şeriye ve Evkaf Vekaletinin yerine Cumhuriyetin kuruluşunda oluşturulmuş olan, bir idari rehberlik kurumu olduğunu, dînî sorulara cevap veren bir komisyonu olsa bile bunun ilmî olduğu, Kilise benzeri bir ruhban kuruluşu olmadığını, 1924’te kurumun isminin bile Din İşleri değil Diyanet olarak belirlenmiş olmasının “kazâi/juristik” alana karışmayıp, dinin inanç, ibadet ve bazı muâmelât konularına (aile ve din eğitimi) dair hizmetlerden sorumlu olması ile ilgili olduğunu, bu vizyonla Avrupa’da Diyanet hizmetlerinin Avrupa toplumlarında entegrasyon sürecine en büyük katkıyı yapan dini rehberlik kuruluşu olduğunu, Türkiye’nin din-toplum ilişkileri deneyiminin Avrupa’nın dikkate alması gereken ve yararlanacağı bir tecrübe olduğunu ifade etti.

Din Hizmetleri Müşaviri Avrupa Konseyi’nde Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, 29-30 Haziran 2009’da Strasbourg’da Avrupa Konseyi’nin Kültürlerarası Diyalog Projesinin devamı olarak yapılan “Dini ve İmani Bilgi Öğretimi Meselesi” konulu toplantılara katıldı.

M

üşavirimiz, Diyanet İşleri Başkanlığımız ve Dışişleri Bakanlığımız tarafından görevlendirilerek, genel kurul ve ilgili oturumlarda tartışmalara iştirak ederek katkı sağlamıştır. Sahasında uzmanların ve din temsilcilerinin diplomatlarla birlikte katıldığı toplantılarda kamusal eğitim sisteminde dini bilgi öğretiminin ve dinler hakkında öğretimin demokratik vatandaşlık ve insan hakları bilincine katkıda bulunup bulunmayacağı konusu da ele alınmıştır. Eğitim öğretim prensiplerinden taviz verilmeksizin uygulamanın sonuç getirmesinin nasıl sağlanabileceği,

dini çeşitlili ve interkültürel eğitim, dini kültürel çoğulcuğu vurgulayan bir “din/ler öğretimi”nin nasıl planlanıp uygulanabileceği, bu hedefler yönelik olarak öğretmenlerin nasıl yetiştirilmesi gerektiği gibi konuların ele alındığı toplantılar Avrupa Konseyi üyesi olan devletlerin büyükelçilik ve temsilcilikleri tarafından da izlenmiştir. Bunu takiben Avrupa Konseyi Kültürlerarası Diyalog Koordinatörü Gabriella Battaini-Dragoni tarafından kendisine teşekkür edilmiş, Türkiye’nin Strasbourg daimi temsilciliği tarafından ilgili konuda Avrupa Konseyi Çalışma Grubuna alınması teklif edilmiştir.

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 5


HDV BÜLTEN

Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii hizmete açıldı

Hollanda Diyanet Vakfına bağlı Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii, 20 Aralık 2009 tarihinde yapılan bir törenle hizmete açıldı. Açılışa Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, Heerhugowaard Belediye Başkanı Han Ter Heegde, Kiliseler birliğinden Papaz Capelle van Veen, çevre camilerden din görevlileri ve HDV şube yöneticilerinin yanı sıra vatandaşlar katıldılar.

A

çılış töreni önce Milli Marşlarının okunmasıyla başladı. Din Görevlisi Muzaffer Karaduman’ın Kur’ân-ı Kerim okumasıyla devam etti. Cami Yönetim Kurulu Başkanı ve HDV Yönetim Kurulu Muhasibi Rahim Usan tarafından yapılan açış ve selamlama konuşmasıyla sürdürülen programın akışı, Kiliseler Birliği Başkanı Capelle van Veen ve Belediye Başkanı Han Ter Heegde’nin konuşmalarıyla devam etti. Programın son kısmında Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Daiyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay günün 6 | SAYI 9 | ARALIK 2009

mana ve mahiyetiyle ilgili olarak Türkçe ve İngilizce olarak yaptığı konuşmayla protokol konuşmaları sona erdi.

bileceğini yani sizler gibi İslâm’ı özümsemiş, hayatına yansıtmış kimselerin bu inşayı yerine getirebildiklerini belirtti.

Konuşmasında, programın mukaddime kısmında tilavet olunan âyeti kerimelerden esinlenerek “İ’mâr, Tearuf ve Silm(barış)” terimleri üzerinde duran Şenay, Allah’ın mescitlerini ancak Müslümanların-inananların- inşa ede-

Şenay Konuşmasında “Siz değerli Heerhugowaard cemaati ile Hollandalılar arasında güçlü bir diyaloğun olduğunu sezdim. Bu insanlar bu programa katılmakla çok şey elde etmiş olmaktadırlar. Onların, içlerinde taşımış oldukları bu güzel duygu kendilerini buralara kadar getirmiştir. Bu da aramızda yeni köprülerin inşasına vesile olacaktır. Rabbim onlara bu vesileyle hidayet versin. Bu diyalog vesilesiyle


HDV BÜLTEN

İslam’ın özü ve gereği olan barışa da hep birlikte katkıda bulunacağımızı umuyorum.” dedi. Şenay ayrıca Muharrem Ayı vesilesiyle Ehlibeyt sevgisi üzerinde durarak Hak-Muhammed-Ali yolunun sünnilerin ve alevilerin müşterek değeri olduğu-

nu da belirtti. Aşurenin bu değerin ortak ifadesi olduğunu vurguladı. Programın akışı caminin avlusunda kurulan nostaljik çadırda devam ederken Başkan Rahim Usan tarafından şimdiki ve önceki yönetimlerden ve cemaatten cami-

nin yapımında maddi ve manevi yardım ve desteği olanlara plaket ve teşekkür belgeleri takdim edildi. Bu arada programın akışına renk katmak amacıyla Karadeniz Halk Oyunları ekibi tarafından folklor gösterisi yapıldı.

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 7


HDV BÜLTEN

Programın son kısmında ise, caminin açılış kurdeleleri kesilerek, manevi atmosferi sağlamak amacıyla sükûnet içerisinde ney ve kanun eşliğinde ilahiler ile sema gösterisi düzenlendi. Kadınlar Kolu’nun organizesiyle gönüllü bayan cemaatimiz tarafından hazırlanan leziz yiyecek ve içeceklerin ikram edilmesiyle günün programı sona erdi.

8 | SAYI 9 | ARALIK 2009


HDV BÜLTEN

Uygur Türkleri lideri Rabia Kader HDV’yi ziyaret etti Uygur Türklerinin dünyaca ünlü lideri Rabia Kader Hollanda Diyanet Vakfı Genel merkezini ziyaret etti. Hollanda ve Birleşmiş Milletler yetkilileriyle görüşmek üzere Hollanda’ da bulunan Rabia Kader, yanındaki heyetle birlikte Hollanda Diyanet Vakfına geldi.

V

akıf Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay ve HDV personeli tarafından karşılanan Rabia Kader’e, Vakfı tanıtılarak Vakfın çalışmaları hakkında bilgi verildi. Rabia Kader de Uygur Türklerinin maruz kaldığı zulmü dünyaya duyurmak için gayret ettiğini bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın desteğinin, dünyanın dikkatini bu zulme çektiğini, bu desteğin kendilerini umutlandırdığını ve bu konuda bütün mümin kardeşlerinden dua istediğini ifade etti.

Tanrı, seni mert olmayana muhtaç etmesin, ak boz atım sendeletmesin, işlettiğinde kara çelik öz kılıcın körelmesin, dürtüşürken ala mızrağın kırılmasın, ak sakallı babanın yeri cennet olsun, ak saçlı ananın yeri cennet olsun, sonunda tertemiz imandan ayırmasın, âmin diyenler Tanrı’nın ak yüzünü görsün, ak alnında beş kelime dua kıldık, kabul olsun: Tanrı’nın verdiği umudun kırılmasın, derleyip toplasın, günahınızı adı güzel Muhammed Mustafa yüzü suyuna bağışlasın

Han’ım hey!” Vakıf başkanı tarafından okunan Dede Korkut duasını heyecanla dinleyen Rabia Kader’in gözyaşları, duygusal anların yaşanmasına sebep oldu. HDV’nin Hollanda’daki Uygur Türklerine destek ve yardımına özellikle teşekkür eden Rabia Kader’e, Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay tarafından Diyanet yayınlarından bir set ile bir ebru tablosu da hediye edildi.

Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, bunun üzerine kendisine Dedem Korkut tarafından yapılan bir duayı tablo olarak hediye etti. Tabloda şu dua yazılmıştı. Dedem Korkut geldi, görelim ne söyledi: “Hayır dua edeyim Han’ım. Karlı kara dağların yıkılmasın, gölgeli kaba ağaçların kesilmesin, güzel suyun kurumasın, her şeye gücü yeten ARALIK 2009 | SAYI 9 | 9


FIKIH KÖŞESİ

MUHARREM VE AŞURA İslâm tarihinde bir dönüm noktası olarak Sevgili Peygamberimiz (sav)’in hicretinin gerçekleştiği ve Peygamberimiz (sav)’in “Allah’ın ayı” olarak nitelediği Muharrem ayını idrak etmiş bulunuyoruz.

B

u ay ve bu ayın onuncu günü olan Aşura, önceki peygamberler ve ümmetleri açısından olduğu kadar Müslümanlar açısından da ayrı bir önem taşımaktadır. Hz. Adem’in tevbesinin kabulü, Hz. Nuh’un gemisinin tufandan, Hz. İbrahim’in ateşten ve Hz. Musa’nın Firavun’un zulmünden kurtulması gibi inananlar nazarında ve insanlık için önemli olan pek çok hadisenin bu ayla ve günle irtibatlandırılması atfedilen önemin bir göstergesidir. Hicri takvimin ilk ayı olan Muharremin günümüzdeki en önemli anlamlarından biri, Sevgili Peygamberimiz (sav)’in Medine’ye hicretiyle birlikte başta Evs ve Hazrec olmak üzere farklı kabilelere mensup Müslümanların ve o bölgede yaşayan bütün diğer inanç mensuplarının birlik beraberlik, karşılıklı saygı ve ortak bir güvenlik ve huzur anlaşması çerçevesin-

de barış içinde bir arada yaşamaya başlamasıdır. Bu yönüyle hicret günümüzde alınması gereken pek çok dersleri içermektedir. Muharrem ve Aşure, aynı zamanda Peygamberimiz (sav)’in torunu Hz. Hüseyin’in bu ayda ve Aşure gününde şehid edilmesi nedeniyle bu müessif olayla da hatırlanır olmuştur. Sevgili Peygamberimiz’in, Hz. Hasan ile birlikte “dünyada çiçeklerim”, “cennet gençlerinin efendileri” diye nitelediği ve “Allah’ım, ben bunları seviyorum, sen de sev” diye dua ettiği Hz. Hüseyin’in ve çoğu Ehl-i Beyt mensubu, masum 70’den fazla insanın 10 Muharrem 61’de siyasi ihtiraslar uğruna Kerbela’da şehit edilmesi, Hz. Peygamber’i ve O’nun Ehl-i Beyti’ni seven başta milletimiz olmak üzere bütün mü’minleri, o günden bugüne derinden yaralamış, kalpleri incitmiş, dünyanın neresinde bulunursa bulunsun,

bölgesi, kültürü, mezhep ve meşrebi ne olursa olsun bütün Müslümanları elim acılara sevk etmiş ve bu olay Müslümanların ortak hafızasında acı bir iz bırakmıştır. Bu itibarla, başta Seyyid-i Şühedâ Hz. Hüseyin ve Kerbelâ şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmetle anıyor, günümüzde bütün Müslümanlara düşen en önemli görevlerden birinin bu tür müessif olaylardan ders almak, Müslümanların birlik ve beraberliğini zedeleyecek her türlü olumsuz tutum ve davranışlardan kaçınmak olduğunu bir kez daha ifade ediyor ve ondört asırdan beri Hz. Peygamber ve Ehl-i Beyt sevgisi etrafında kenetlenen milletimizin barış, huzur, güven, karşılıklı sevgi ve saygı içerisinde yaşamasını Cenab-ı Mevla’dan niyaz ediyorum. Prof. Dr. Ali BARDAKOĞLU T.C. Diyanet İşleri Başkanı

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu

Adı Soyadı Doç. Dr. Bülent ŞENAY Veysel Kükrek Rahim Usan Nevruz Özcan Recep Erkoç Zekeriya Açkalmaz Abdurrahman Aydeğer 10 | SAYI 9 | ARALIK 2009

Vakıf Görevi

Görevi

Başkan Sekreter Muhasip Üye Üye Üye Üye

T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Den Haag HDV Ahi Evran Camii Din Görevlisi Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii Başkanı Roermond HDV Fatih Camii Başkanı Kampen HDV Nebi Camii Denetleme Kurulu Başkanı Rotterdam HDV Eğitim Merkezi Koordinatörü Rotterdam HDV Mevlana Camii Başkanı


Foto’s Copyright © Nico Roodhart 2009

HDV BÜLTEN

Zaandam HDV Sultan Ahmet Camii Minare şerefeleri ışıklandırıldı

H

DV Zaandam Sultan Ahmet Camii minare şerefeleri LED (Light Emitting Diodes) ışık teknolojisi ile aydınlatılı. Çok düşük enerji tüketimi sağlayan bu sistem, daha öncekine kıyasla %90 enerji tasarrufu sağlanmaktadır. Ayrıca bu sistem istenilen renkte ışık vermekte ve sadece evlerde kullandığımız basit bir ampul kadar enerji harcamaktadır. Yapılan ışık düzeni cami yapısına ayrı bir estetik güzellik de kattı. InventDesign şirketi tarafından gerçekleştirilen projede toplam 60 metre LED ışıklandırması kullanılmıştır. Kullanım kondisyonuna bağlı olarak, sadece akşamları kullanıldığı düşünülürse ışıklandırmanın ömrü 34 yıl olacağı bilinmektedir. Cami cemaatimizden otuzbeş değerli hayırsever insanımız tarafından ışıklandırma maliyeti karşılanmıştır. Birlik ve beraberliğimizin eseri olarak bu güzelliğe yardımlarını esirgemeyen kıymetli kardeşlerimizden Allah (c.c.) razı olsun diyor teşekkür ediyoruz.”

Delft HDV Sultan Ahmet Camii’nden bayanlara sohbet programı

D

elft HDV Sultan Ahmet Camii din görevlisi ve yönetim kurulu tarafından bayanlar için bir sohbet toplantısı organize edildi. 13 Aralık 2009 Pazar günü 13.00-15.00 saatleri arasında Delft HDV Sultan Ahmet Camii’nde düzenlenen sohbet programına T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliğine bağlı camilerde görevli Vaize, Dr.Fatma Ömeroğlu-Ergüneş, konuşmacı olarak katıldı. Yoğun bir katılımın gözlendiği sohbete katılan bayanlar özellikle camilerimizde bayanlara yönelik bu tür faydalı programlara cok ihtiyaç duyduklarını dile getirerek bu programlar sayesinde çok bilgilendiklerini ve memnun olduklarını ifade ettiler.

Foto’s Copyright © Nico Roodhart 2009

Din görevlisi Mahmut Arcaklıoğlu ise, bu programları belli periyodlarla cami ortamında yapmaya devam edeceklerini belirtti.

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 11


HDV BÜLTEN

HDV Tegelen Sultan Ahmet Camii tarafından değişik bir bayramlaşma töreni manın diğer din mensuplarını da kapsadığının bir göstergesi olarak Hollandalı misafirlere ve tüm vatandaşlarımıza kurban etinden döner yapılarak ikram edildi. İlginin çok yoğun olduğu bu etkinlikte misafirler, memnuniyetlerini ifade ettiler. Yaşadığımız bu toplumda dinimizi, bayramlarımızı, geleneklerimizi, kültürümüzü doğru anlatma adına bu tür faliyetlerin ne kadar önemli olduğu bir kez daha anlaşılmış oldu.

H

DV Tegelen Sultan Ahmet Camii Yönetim Kurulu ve din görevlisi İrfan Türksever tarafından, Kurban bayramının ikinci günü olan Cumartesi günü saat 12.30 da Tegelen şehrinin merkezinde

halka açık bir bayramlaşma töreni düzenlendi. Kurbanın öneminin anlaşılması, kurban ibadetinin paylaşmak olduğu, Allah’a yaklaşma olduğu ve bu yaklaş-

Leiden Belediyesinde Hoşgörü konferansı

12

Kasım 2009 Perşembe günü HDV Leiden Mimar Sinan Camii din görevlisi Bayram Özdemir ve Şube Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Güney’in de katılımıyla Leiden Belediyesi konferans salonunda hoşgörü konulu bir konferans düzenlendi. Konferansa, Müslüman, Hıristiyan ve Yahudi din adamlarının yanı sıra

12 | SAYI 9 | ARALIK 2009

diğer din mensupları da iştirak ettiler. Din temsilcileri hoşgörü konusunda görüşlerini dile getiren birer konuşma yaptılar. Konferansa Müslümanları temsilen katılan Leiden Mimar Sinan Camii din görevlisi Bayram Özdemir de Hollandaca bir konuşma yaparak, insanların aslında tek bir ana-babadan meydana geldiğini ve bunun için de bütün insanların kardeş olduğunu,

bunun bilincinde olan insanların birbirlerine karşı hoşgörülü olmalarının daha kolay olacağını ifade etti. Konferansta daha sonra bütün dünyada 12 Kasım günü, çeşitli temsilciler tarafından imzalanan Dünya Hoşgörü Anlaşması çerçevesinde bir anlaşma da Leiden Belediyesi Salonunda imzalandı.


HDV BÜLTEN

(Bakara suresi Ayet 136) “Deyiniz ki, “Biz, Allah’a iman ettik ve bize ne indirildiyse İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakup’a ve torunlarına ne indirildiyse, Musa’ya ve İsa’ya ne indirildiyse ve bütün peygamberlere Rablerinden ne verildiyse hepsine iman ettik. Biz onların arasında fark gözetmeyiz ve biz ancak O’na boyun eğen müslümanlarız.”

Hadisten Öğrendiklerimiz 1. Mü’minler sevgi, merhamet, şefkat ve yardımlaşmada bir vücut gibi olmalıdırlar. 2. İnananlar, birbirlerinin sevinç ve kederine ortak olmak zorundadırlar. 3. İslam toplumu bir vücut gibidir; bir uzvun hastalığının bütün vücudu rahatsız etmesi gibi, bir müslümanın başına gelen bela ve musibetleri, bütün müslümanlar kendilerine dert edinmelidir.

Numan ibni Beşir radıyallahu anhüm a’ dan rivayet edildiğ ine göre, Rasülullah sa llallahu aleyhi ve sellem şö yle buyurdu: “Mü’minler birbir lerini sevmekte, birbirle rine acımakta ve birbirlerini koru makta bir vücuda benzerler. Vücudun bir uzvu hasta old uğu zaman, diğer uzuvlar da b u sebeple uykusuzluğa ve a teşli hastalığa tutulurl ar.” (Buharî, Edeb 27; Müslim, Birr 66)

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 13


HDV BÜLTEN

Din Hizmetleri Müşavirinden Gençliğe Konferans Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doc. Dr. Bülent Şenay, gençlere yönelik konferanslar serisine devam ediyor. Daha önce Alkmaar şehrinde bulunan Ensar Vakfı gençliğine bir konferans veren Din Hizmetleri Müşaviri, 11 Aralık 2009 Cuma akşamı da HDV Ahi Evran Camisini ziyaret ederek camide hizmet eden gönullülere ve gençlere hitap etti. Cami hizmetlerinin önemi ve camiye hizmetin değeri üzerine konuşan Müşavir, çeşitli okullarda eğitim gören kızlarımıza da interaktif olarak Kur’an ayetleri ışığında öğütler verdi.

K

onuşmasına; İhsan ahlakı nedir? Hicret nedir? diye başlayan Müşavir, Peygamberimizin ihsan hadisini okudu: Rasûlullah (s.a.v.) de şöyle buyurdu: İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmendir. Sen O’nu görmesen bile O seni her an görmektedir. Her müslüman bu bilinçte olmalıdır. İhsan ahlakına ulaşan bir kişi, huşu içinde namaz kılar, günahlardan uzak durur, hiç bir varlığı incitmez ve incinmez. İbadetlerde olduğu gibi, hizmetlerde de niyet önemlidir. İhsan ahlakının oluşmasında önemli olan niyet, amel, nasib, şükür ve sabırdır. 14 | SAYI 9 | ARALIK 2009

Hz. Ömer (r.a)’den rivayet edilen bir hadiste de şöyle buyurulur: “Ameller ancak niyetlere göredir. Herkes için ancak niyet ettiği şey vardır. Kimin hicreti Allah ve Resulüne ise, onun hicreti Allah ve Resulünedir. Kimin hicreti de dünya veya bir kadınla evlenmek için ise, onun hicreti de, hicret ettiği şeyedir” (Buhârî, Müslim) Niyet, ibadetlerin ve hizmetlerin değerini artırır veya azaltır. Hicret ise sadece bir yer değiştirme veya adres değiştirmekten ibaret değildir. Hicret hayat yolculuğudur. Bir ömür boyu iyiye, güzele, ahlaka, helale, sevaba, hayra ulaşmak için kalben ve bedenen mücadele etmektir. Bü-

tün bu mücadelenin karşılığını Allah mutlaka verecektir. Niyetle birlikte amellerin iyiliği ve ibadetin şart olduğu aşikardır. Sadece akıl sahibi olarak insan degil, yaratılmışların tamamı, kendi hallerince Allah’a ibadet etmekte ve O’nu anmaktadır. Yaptığımız ibadetler, zikirler ve şükürler Allah tarafından duyulur ve bilinir. Ne için yola çıkılmış olursa olunsun Cenâbı Hak’kın izni ile bizi istediğimiz yere vardırır. Bu Allah’ın bize vermiş olduğu vaadidir. Kurbanın anlamına da değinen Din Hizmetleri Müşaviri, kurban


HDV BÜLTEN ibadetinde amacın Allah’a yaklaşmak olduğunu, kurban kelimesinin bu manayı içerdiğini belirtti. Kurban ibadeti Allah’ın bir lütfudur. Kurban insanı aşırılıktan azgınlıktan alıkor. Kurbanla insanın geleceği ve insan nesli korunmuştur. Eski çağlarda insanlar sahte tanrılarına ayinlerde insan kurban etmekteydi. Namaz ibadetine özel önem atfeden Din Hizmetleri Müşaviri, Allah’a yaklaştıran ve kötülüklerden alıkoyan en önemli ibadetin namaz olduğunu, namaz kılanın temiz ve stressiz bir hayat yasayacağını belirtti. İnsanların boşuna yoga yaptığını, hele bir müslümanın yoga yapmasına gerek olmadığını, namaz kılan bir müslümanın yoga yapan birinden binlerce kat huzurlu olacağını belirterek, abdest almakla insanın aurası pozitif değerle yüklendiğini, namaz kılmakla insan ruhsal ve bedensel huzura kavuştuğunu ifade etti. Bir soru üzerine İslamda kadın hakları konusuna da değinen Din Hizmetleri Müşaviri Bülent Şenay, “Kur’an-ı Kerim’de eş dövme diye bir şeyin bulunmadığını, bununla ilişkilendirilen ayetteki anlam bütünlüğünün normal bir evlilik ya da kadın erkek iletişimine dair olmadı-

ğını, özel bir çerçevede evine bağlı, evliliğine sadık bir koca ancak naşize (iffetsiz, evi terkedip giden) bir kadının bulunduğu, neredeyse boşanma noktasına gelmiş bir evlilikle ilgili olduğunu, böyle bir durumda dahi sözkonusu eşin, kapı dışarı edilmemesini “zorla” da olsa sabredilerek ıslahına çalışılmasını ifade eden bir ayettir. Erkeklerle kadınlar arasında Allah’ın bir ayırım yapması Kur’an’ın hikmetine uymaz” şeklinde konuştu. Konferansı dinleyiciler tarafından ilgi ile izlenen Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, son olarak Mevlana’nın şu

yedi öğüdü ile konuşmasını bitirdi: 1 Cömertlikte ve yardım etmede akarsu gibi ol 2 Şefkat ve merhamette güneş gibi ol 3 Başkalarının kusurunu örtmede gece gibi ol 4 Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol 5 Tevazu ve alçak gönüllülükle toprak gibi ol 6 Hoşgörüde deniz gibi ol 7 Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 15


HDV BÜLTEN

HDV Dieren Selimiye Camii’nden huzurevi ziyareti

S

elimiye Camii’nde genç kızlardan oluşturulan 7 kişilik bir heyet 23 Aralık 2009 tarihinde Dierende bulunan Beverode huzurevine bir ziyaret gerçekleştirdiler. Yaklaşık iki saat süren ziyarette huzurevi sakinleri gençlerle sohbet etme imkanı buldular. İçilen çay ve kahvelerle yenilen kek ve kurabiyelerin ardından gençler, yaşlıların oyunlarına ortak oldular. Huzurevi yöneticilerine ve sakinlerine gül ve yeni yıllarını kutlayan tebrik kartları dağıtan genç kızlar, yaşlı ve ihtiyaç sahibi insanlara yardımcı olmanın çok farklı, anlamlı aynı zamanda mutluluk ve huzur veren bir duygu olduğunu ifade ettiler. Huzurevi yöneticilerinin, sakinlerinin ve ziyaretçi gençlerin program sonrasındaki ortak temennileri ise, bu tür ziyaretlerin daha sık yapılmasının hem yaşlılar hemde ziyaretciler açısından çok faydalı olacağı kanaatinin oluşması oldu.

16 | SAYI 9 | ARALIK 2009


HDV BÜLTEN

Delft HDV Sultan Ahmet Camii’nden Mevlana’yı anma gecesi Delft HDV Sultan Ahmet Camii Yönetim Kurulu ve din görevlisi tarafından “Gönüller Sultanı Mevlana” konulu bir anma program düzenlendi.

18

Aralık 2009 tarihinde düzenlenen programa Cami cemaatinin yanısıra komşu HDV camii yöneticileri de katıldılar. Delft şehrinde bulunan Hofkerk kilisesinde yapılan programa yoğun bir katılım olduğu gözlendi.

da çeşitli gösteri ve sunumlarda bulundular. Programda ayrıca Mevlana isimli özel misafir grubunun ney eşliğinde yaptıkları sema gösterisi büyük ilgi gördü.

Sunuculuğu din görevlisi tarafından yapılan program İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başladı. Cami Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Karadirek tarafından açılış konuşması yapıldı. HDV adına programa katılan İdari Koordinatör Cevdet Keskin de bir konuşma yaptı. Mevlana ile ilgili kısa bir filmin gösterildiği programda HDV Sultan Ahmet Camii gençlik kolları ve kız ilahi grubu

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 17


HDV BÜLTEN

Alevi dedesi din görevlilerine konferans verdi Muharrem Ayı etkinlikleri çerçevesinde Alevi kuruluşların daveti üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından konferanslar vermek üzere Hollanda’ya gönderilen Alevi dedelerinden Remzi Özbalı, Hollanda genelinde çeşitli programlara katılarak Muharrem Ayı etkinliklerine devam etmektedir.

A

levi dede Remzi Özbalı, Rotterdam Başkonsolosluk bölgesinde görev yapan din görevlilerine de 27.12.2009 Pazar günü Roterdam Gültepe Eğitim Merkezinde Muharrem Ayı ve Alevilik ile ilgili bir konferans verdi. Konferansa Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu ve Rotterdam Başkonsolosluk bölgesi din görevlileri katıldılar. Program Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay’ın takdim konuşmasıyla başladı. Şenay konuşmasında “Avrupa’da ve özelde deHollanda’da bir ilk görülmekte, bir Alevi Dedesi Sünni din görevlilerine Muharrem ve Cem geleneği üzerine sohbet etmektedir. En geniş dairede Alevi Bektaşi geleneğindeki Hak-MuhammedAli inancı bir yönüyle Uluhiyet- Nübüvvet ve Velayete tekabül etmektedir. Farklı Alevilik tanımları bulunmakla beraber, menakıbnâmeler, velayetnameler, makâlat, buyruklar ve erkannamelere, çerçevesinde ileri sürülen hiyerarşik olarak da, dedeler, talibler, dervişler, gibi, bir sıralamayı takip eden, dört kapı kırk makam üzerinden kutp, ilham, küntü kenzen gibi kavramlarla en geniş dairede tasavvufa dahil edilebilecek bir Aleviliğin de mevcut olduğunu” belirttikten sonra, Alevi nefeslerinden örnekler sundu. 18 | SAYI 9 | ARALIK 2009

Görmüyorsam Gerçek Varlığı Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar. Sanat Edindiysem Sahtekârlığı, Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.

Er isen göster nişanı, görelim asaletinizi, Kalıp isen, sataşma incitme bizi, Talip isen, teslim ol pişirsinler sizi, Ehli kal mısın, ehli hal misin sen nesin?

Hidayetin Kamalatın Olmazsa, Marifet Suyunda Kabın Dolmazsa, Benden İnsanlığa Fayda Olmazsa, Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.

Şeriatta, yolu erkânı edebi öğren, Tarikatta, çile çek nefsine diren, Marifette, hikmetlerine olayım hayran, Hakikatte, Hakk ile hak mısın sen nesin?

İnsanlık Gider iken İleriye, Bizler İnadına Kaldık Geriye, Gelmedikçe Cehaletten Beriye, Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.

Hakk’a kul, Muhammed’e ümmet misin? Künt ü Kenz sırrını sen bilir misin? Kuran’ın hikmetlerine vakıf mısın? İnançlı mısın, inançsız mısın sen nesin?

Gayet İnatçıysam Gayet Zorbalı, Gündüz Tesbihliysem Gece kavgalı, Olmadıkça İnsanlığa Faydalı, Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar.

Seyithan doğru yoldadır, inanmazsan, Yol kâmil ister, türab olmazsan, Divane’den, Velakad’dan el almazsan, Erenlerin yolunda mısın, değil misin sen nesin? Seyithan

DAİMİ’yem Nefse Galip Olmazsam, İlme Fazilete Talip Olmazsam, Ele Dile Bele Sahip Olmazsam, Alevi Olsam, Sünni Olsam, Ne Çıkar Aşık Daimi

Ey yol oğlu sana sualim var, Âşık mısın sadık mısın sen nesin? Dört Kapı’nın pek çok makamları var, Er misin talip misin sen nesin?

Beş Vakit Farzdır Sünneti De Kaç Özünü Tanış Da Müşkilini Seç Hakikat Tarlasına Ma’rifetler Saç Ek Nazar Eyle De Heman Arif Ol Hatayi’m Der Rahm Etmezem Yalana Özün Teslim Eder Kendi Gelene Ay Ali’dir Gün Muhammed Bilene Bak Nazar Eyle De Heman Arif Ol Şah Hatayi


HDV BÜLTEN Sana yerden gökten büyük nasihat Gördüğün ört, görmediğin söyleme Erenlerden, pirden budur emanet, Gördüğünü ört, görmediğin söyleme Azbi Efendi Kütahyalı

Anlamlı tebessümlere vesile olan bu takdimden sonra kürsüye gelen Alevi Dedesi Remzi Özbalı önce Muharrem Ayının faziletinden bahsederek konuşmasını şöyle sürdürdü. “Muharrem yasaklı, kısıtlı ay demektir. Muharrem haram aylardandır. Hicri takvimin 1. ayıdır. Muharremde eğlence yapılmaz. Can incitilmez, kan akıtılmaz. Düğün, nişan, sünnet törenleri yapılmaz. Muharrem ayı’nın 10’cu günü birçok olay gerçekleşmiştir, Bunlardan bazıları şunlardır. Âdem peygamberin bağışlanması, Nuh peygamberin gemisinin tufandan kurtulması, Yunus peygamberin balığın karnından kurtulması, İbrahim peygamberin Nemrut’un ateşinden kurtulması, Yakup peygamberin oğlu Yusuf peygamberin atıldığı kuyudan kurtulması, Eyüp peygamberin dertlerden kurtulup sağlığına kavuşması, Musa peygamberin fira-

vundan kurtulup kızıl denizi geçmesi İsa peygamberin göğe çıkması ve son olarak Hz. Muhammet Mustafa’nın, müşriklerin zulmünden kurtulmak için Mekke’den Medine’ye Hicretinde sağ selim Medine’ye dönmüştür. Şükran orucu olarak 10 güne ilave olarakZeynel Abidin hazretlerininkurtulması nedeniyle 2 gün daha 12 imamlar aşkına toplam 12 gün oruç tutulur.O günden sonra dabu orucun adı değişerek yası matem orucu olarak isim değişikliğine uğramıştır. Remzi Özbalı daha sonra sözlerine şöyle devam etti. “Allah-u Teâlâ bu Resulullah’ın Hz. Aliyi imam olarak halka tanıtmasını tebliğ etmesini emretti ve ona itaat etmeyi herkese söyledi. Haris b.Numan eğer bu doğru ise gökten taş düşsün dedi. Taş düşer ve ölür. İnsanlar birbirine kızdığı zaman başına taş düşsün derler ya işte bu oradan kalmadır. Peygamberimiz ölünce halife kavgası başladı. Cenazesi 6 kişi tarafından kaldırıldı. Hz. Ali, Hasan, Hüseyin, Usame’nin oğlu Zeyd, amcası Abbas. Kerbela Olayı

nedir? 10 Ekim 680 Hz. Hüseyin ve arkadaşları şehit edildi. Muharremin onuncu günü. Bunun delili Fecr suresi 1-5 ve Bakara suresi 183. ayetlerdir. Muharrem ayında Hz. Hüseyin’i zikretmek bütün günahları döktürür.” Hz. Hüseyin için bir damla gözyaşı döken cehennem ateşini söndürür.” buyrulmuştur dedi. Konuşmasında daha sonra Muharrem Ayında yapılan Alevi geleneklerinden de bahseden dede, konferansa katılan din görevlileri tarafından ilgiyle izlendi. Toplantıya daha sonra soru ve cevap bölümüyle devam edilerek yaklaşık üç saat kadar sürdü.

Terborg HDV Mimar Sinan Camii’nde “Vatandaşlık Yasası ve Uyum Kanunları” hakkında bilgilendirme

T

erborg’da Mimar Sinan Camii din görevlisi ve yönetim kurulunun organize

ettiği vatandaşlık yasası ve uyum hakkında bilgilendirme toplantısı gerçekleştirildi. Bölge halkı alanında

uzman Ömer Delioğlunun hazırlayıp sunduğu bilgilerden son derece istifade ettiklerini ifade ettiler. ARALIK 2009 | SAYI 9 | 19


İSLÂM BÜYÜKLERİ

İMAM-I ŞAFİİ (III) Ehl-i sünnet vel-cemaatin dört büyük mezhebinden biri olan Şafii mezhebinin reisidir. Adı, Muhammed bin İdris’tir. Dedesinin dedesi Şafi, Kureyş kabilesinden ve eshab-ı kiramdan olduğu için, Şafii adı ile meşhur olmuştur.

İ

mam-ı Şafii hazretleri, ilim, zühd, marifet, zeka, hafıza ve nesep bakımlarından zamanındaki âlimlerin en üstünü idi. Onüç yaşında iken, Harem-i şerif de “Bana istediğinizi sorunuz” derdi. Onbeş yaşında iken fetva verirdi. Zamanının en büyük âlimi olan ve üçyüz bin hadis-i şerifi ezbere bilen imam-ı Ahmed bin Hanbel, ondan ders almaya gelirdi. Çok kimse imam-ı Ahmed’e, “Böyle büyük bir âlim iken, karşısında nasıl oturuyorsun?” dediklerinde, “Bizim ezberlediklerimizin manalarını o biliyor. Eğer onu görmeseydim, ilmin kapısında kalacaktım. O, dünyayı aydınlatan bir güneştir, ruhlara gıdadır” derdi. Bir kere de, “Fıkıh kapısı kapanmıştı. Allahü teâlâ, bu kapıyı, kullarına imam-ı Şafii ile tekrar açtı” dedi. Bir kere de, “İslamiyet’e, şimdi Şafii’den daha çok hizmet eden birini bilmiyorum” dedi. İmam-ı Ahmed yine buyurdu ki: (Allahü teâlâ her yüzyılda bir âlim yaratır, benim dinimi, herkese onun ile öğretir) hadis-i şerifinde bildirilen âlim, imam-ı Şafii’dir. Hadis-i şerifte (Kureyş’e sövmeyiniz. Zira 20 | SAYI 9 | ARALIK 2009

Kureyşli bir âlim, yeryüzünü ilimle doldurur) buyuruldu. İslam âlimleri bu hadis-i şerif, imam-ı Şafii’nin geleceğini bildirmiştir, demişlerdir.

“Fıkıh kapısı kapanmıştı. Allahü teâlâ, bu kapıyı, kullarına imam-ı Şafii ile tekrar açtı” İmam-ı Ahmed bin Hanbel’in oğlu Abdullah, babasının imam-ı Şafii’ye çok dua ettiğini görerek sebebini sorunca: “Oğlum, imam-ı Şafii’nin insanlar arasındaki yeri, gökteki güneş gibidir. O, ruhların şifasıdır” demiştir. Bir seferinde de; “Eline kalem kağıt alan herkesin imam-ı Şafii’ye şükran borcu vardır” demiştir. İmam-ı Şafii hazretlerinin rivayet ettiği hadis-i şerifler, Sahih-i Müslim’de, Sünen-i Ebi Davud, Sünen-i Tirmizi, Sünen-i Nesai, Sünen-i ibni

Mace ve Sahih-i Buhari’nin ta’likatında yer almıştır. İmam-ı Şafii hazretleri, ikinci defa Bağdat’a gidişinden sonra, Bağdat’taki siyasi ve fikri kargaşalıklar sebebiyle Mısır’a gidip, ömrünün sonuna kadar orada kalmıştır. İmam-ı Şafii, imam-ı Malik’in ve imam-ı a’zamın talebesi imam-ı Muhammed’in derslerine devam ederek, imam-ı a’zamın ve imam-ı Malik’in ictihad yollarını öğrenip, bu iki yolu birleştirdi ve ayrı bir ictihad yolu kurdu. Kendisi çok beliğ, edip olduğundan, âyet-i kerimelerin ve hadis-i şeriflerin ifade tarzına bakıp, kuvvetli bulduğu tarafa göre hüküm verirdi, iki tarafta da kendi usulüne göre kuvvet bulamazsa, o zaman kıyas yolu ile ictihad ederdi. Böylece müslümanların ibadetlerinde ve işlerinde uyacakları bir yol göstermiştir. Onun kendi usulüne göre şer’i delillerden çıkardığı hükümlere, yani gösterdiği bu yola “Şafii Mezhebi” denildi. Ehl-i sünnet itikadında olan müslümanlardan, amellerini yani ibadet ve işlerini, bu mezhebin hükümlerine uyarak yapanlara “Şafii” denir.

(Kaynak: İslam Büyükleri Ansiklopedisi)


HDV BÜLTEN

Leiden HDV Mimar Sinan Camii’nde yaşlılar için yardım projesi

13

Kasım 2009 Cuma günü HDV Leiden Mimar Sinan Camii’nde yaşlılar ve çocukların problemleriyle ilgilenen bir kurum olan Libertas Leiden ile ortak bir çalışma protokolü imzalandı. Protokole göre her hafta Cuma namazdan sonra Libertaş Leiden tarafından görevlendirilen bir sosyal danışman, HDV Mimar Sinan Camii’ne gelerek yaşlılara çeşitli konularda yardımcı olacak. Görevlendirilen sosyal danışman, özellikle dil problemi nedeniyle kurum ve kuruluşlarda işlerini takip edemeyen, gelen mektupları yeterince anlayıp cevap veremeyen dolayısıyla da çeşitli problemlerle karşı karşıya kalan kişilere yardımda bulunacak. Cami Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Güney’in girişimiyle gerçekleştirilen bu çalışma için bir araya gelen taraflar Kardelen musiki gurubunun sunduğu müzik ziyafetiyle de eğlenceli dakikalar geçirdiler. Müzik ziyafetinin ardından taraflar protokol anlaşmasını imzaladılar.

Terborg HDV Mimar Sinan Camii’nde aşura

M

imar Sinan Camiinde ilk defa aşura etkinliği düzenlendi. Din görevlisi Adem Topkara’nın Muharram ayı ve aşuranın önemini anlattığı sohbetten sonra cemaate aşura aşı ikram edildi. Emeği geçen bayanlara teşekkür eden hocamız bu etkinliğin cemaatimizi birleştirdiğini ve bu yıldan itibaren gelenekselleştirilmesini temenni etti.

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 21


ŞİİR KÖŞESİ

SEÇME BEYTLER

(Gönülden Gönüle-Mahmut Kaya)

Allah derim, gelir mecâlim, Allah derim, biter zevâlim!.. Abdülhak Hâmid Allah’a hakikatten yola çıkmak meşakkat, Allah’tan yola çıkıp varılan şey, hakikat! Necip Fazıl Kısakürek Allahım, eşyanın hicâbındasın! Sensin suda, kuşta, telde ses veren… Necip Fazıl Kısakürek

Allah nedir deyince gâfil, Allah der de hamûş olur dil… Muallim Nâci Âkıl biliyor ki var bir Allah, Mahiyyeti anlaşılmıyor âh!. Muallim Nâci Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış, Mârifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış. Necip Fazıl Kısakürek Bak mülküne var mı intihâsı, Bak, zihne sığar mı kibriyâsı! Muallim Nâci Benim münâcâtım Senden yanadır, Sana varan yolum Sensiz varılmaz!.. Yunus Emre

22 | SAYI 9 | ARALIK 2009


HDV BÜLTEN

Assen’da Sıla Gecesi programı

26

Aralık 2009 Cumaretsi günü yatsı namazından sonra HDV Assen Mevlana Camiinde Sıla Gecesi adı altında bir program yapıldı. Assen, Groningen, Veendam, Hoogezand, Hoogeveen, Appingedam ve Delfzijl kentlerindeki gençlerin, dernek yöneticilerinin ve din görevlilerinin katıldığı programa T.C. Deventer Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman da konuşmacı olarak katıldı. Daha önceden HDV Assen Mevlana Camii’nde görev yapan din görevlilerinden Fikri Çelik’in Kuranı Kerim tilavetiyle başlayan program, caminin

şimdiki görevlisi Tacettin Bıyık’ın açılış konuşması ve ardından Sayın Mustafa Kahraman’ın konuşmasıyla devam etti. Kahraman konuşmasında: Muharrem ayı, Aşure günü, hicri ve miladi yılbaşı, Mekke’nin fethi, gençlerimizin geleceğimiz için önemi ve kültürümüz gibi konulara temas ederek aydınlatıcı bilgiler verdi.

timinin misafirler için hazırladığı çiğ köfte ve aşure ikramına ilaveten, cami din görevlisi, oğlu ve cemaatten bir gencin oluşturduğu grubun sunduğu halk müziği ziyafetiyle tamamlanmış oldu.

Özellikle Kuzey Hollanda’daki Müslüman Türk gençlerinin birbirleriyle tanışıp kaynaşmasının ve kendi kültürlerinin tanıtılmasının hedeflendiği program, camii yöne-

ARALIK 2009 | SAYI 9 | 23


YILBAŞI ve NOEL Hıristiyan kültüründe yılbaşı kutlamalarını ifade eden Noel kelimesi, Latince natalis (doğuş) kelimesinden türeyerek Batı dillerine geçmiştir. Yılbaşı kutlaması için Christmas (kırismıs) da kullanılır ki “Mesih’in doğumunun kutlanması” anlamına gelen Christ-Mass kelimesinden gelir.

Ç

oktanrılı (pagan) Greko-Roman kültüründe tanrı heykelleri önünde tapınılırken kutsanma ve bereket ifadesi olarak yağlanan heykeller için kullanılan christos (yağla kutsanmış), zamanla Christ (İsa) için kullanılmış ve “yağla kutsanmış bereket tanrısı”na dönüştürülmüştür. “Christ-mass”daki “mass” kelimesi Farsça mizd (tanrı adına yenilen akşam yemeği) kelimesinin Latince karşılığı missa kelimesinden Batı dillerine geçmiştir. Roma pagan kültüründeki yaygın dinlerden olan Fars kökenli Mitraizm’de tanrı Mithra’nın yeryüzüne inerek, Zodiak’ın 12 simgesine karşılık gelen 12 havarisiyle dünyayı dolaştığına, sonunda insanlığın günahları için kendini feda ettiğine inanılırdı. Bir boğanın öldürülerek tanrıya adanması, kanının içilip etinin yenmesi şeklinde uygulanan Mitraist festival Hıristiyan Pazar ayinini etkilemiş ve Christmass ortaya çıkmıştır.

Noel efsanesiyle birleşmiştir. Efsanevi Hıristiyan azizi Santa Claus için “noel baba” ifadesi kullanılmaya başlamıştır. Bilinen özellikleri ilk kez 1870’de Thomas Nast adlı bir ressam tarafından çizilmiş ve ayrıca Clement C. Moore’un “Noel babanın ziyareti” adlı şiirinde anlatılmıştır. Efsaneye göre evi buzlar ülkesi kuzey kutbunda, kızağını ren geyiği çekmekte. Tarihte 4.yy’da (352’de Aralık ayında ölmüş) bugünkü Antalya’nın Demre ilçesinde Hıristiyan piskoposu olarak yaşayan Santa (aziz) Nikolas’nın yardımseverliği hikâyesi, zamanla Noel Baba adıyla çocuklara hediyeler getiren bir efsaneye dönüşmüştür. Hıristiyan ilahiyatçılarına göre aslında Hıristiyan inançlarında yeri olmayan Noel kutlaması, eski çok tanrılı Roma kültüründen geçmiştir. Aziz Nikolas ismi zamanla Santa Claus’a dönüşmüş ve Hollanda’da Sinter Klaus, Amerika’da ve Kanada’da Santa CLAUS, İngiltere’de Peder Christmas, İspanya, Brezilya ve Peru’da Noel Christmas’ın aslı eski Roma’daki HıristiBaba denilmiştir. yanlık öncesinde varolan ve Aralık sonunda kutlamaları başlayan Saturnali festivaline Batı ülkelerinin çoğunda insanlar birbirledayanır. Bu festivale çok-tanrılı inanç öğe- rini “mutlu doğum kutlaması” anlamında “ leri karışmaktaydı. “Güneş tanrısı” Mitra’ya merry Christmas” ifadesiyle kutlarlar. Noel tapınmak oradaki putperest ayinlerinin en Babanın (Santa Claus) Demre’de yaşadığı önemlilerindendi. Mitra’nın doğum günü ileri sürülmüşse de, 1087 yılında İtalyan tücolarak 25 Aralık kabul edilirdi. Hıristiyan bil- carlarının onun mezarından cesedini çalarak ginlerine göre İsa Peygamber’in doğum günü İtalya’ya götürdüklerine inanıldığı için bugün de tam olarak bilinemediği için 25 Aralık Batı onun adıyla anılan ziyaret yeri, İtalya’nın güHıristiyanlığı tarafından İsa’nın doğum günü neyinde küçük bir Katolik kasabası Bari’dedir. olarak kabul edildi. Her ne kadar İsa PeySüslü çam ağacı, bazı kaynaklara göre gamber Cumartesi günleri ibadet geleneğini Yunan ve Roma çok tanrılı kültürlerindeki devam ettirmişse de, Pazar (Sunday/güneş Attis tanrısına ibadet ayininden kaynaklanır. günü) günlerinin Hıristiyanlarca ibadet günü Attis’in bereket tanrısı olduğuna ve sonrakabul edilmesi de bu döneme rastlar ve asdan bunu görmek için çam ağacında vücut len “güneş festivali”nden kaynaklanır. Kilise bulduğuna inanılırdı. Çam ağacına bereket babalarından Tertullian bu dönüşüm ve etsembolü olarak tapınılırdı. Başka kaynaklarkileşimden bahseder. Saturnali festivalinin, da noel’deki çam ağacının İskandinav dini Christmas kutlamasına dönüştürülmesi ilk inançları ve efsanelerindeki kutsal olduğuna kez M.S. 353 veya 354’te Roma’da Papa Libeinanılan bir çam ağacı inanışına dayandığı rius zamanında olmuştur. Hıristiyan ilahiyatanlatılır. Efsaneye göre İskandinav tanrılarınçılara göre bazı putperest festival ve ayinledan Odin dünyayı yarattıktan sonra kendisini rinin Hıristiyanlarca da kutlanmasının nedeni evrenin ağacı denilen hiç solmayan bir çam o dönemlerde Roma’daki Hint-İran kökenli ağacına asar. Böylece hikmet ve bilgiye döMitra inancına karşı Hıristiyanlığı korumaktı. nüştüğüne inanılır. Bu çam ağacı efsanesinde Christmas bunların en çok bilinen örneğidir Odin’in kendisini feda edişi, Hıristiyanlarca ve günümüzde Batı Hıristiyanları tarafından İsa’nın çarmıha gerilişine benzetilir. Bir başka 25 Aralık’ta kutlanır, 1 Ocak’ta Noel eğlenanlayışa göre çam ağacı ve mumlar antik Arceleriyle birleşir. Doğu Hıristiyanları ise aynı yan inançlarında Yule festivalinden kaynakkutlamayı 6 Ocak’ta yaparlar. Fark, bir tarihlanmaktadır. Çam ağacı ölümsüzlüğü temsil lendirme ihtilafından ibarettir. eder, mumların ise kötü ruhları ve cadıları Christmas ve yılbaşı eğlenceleri, zamanla kovmak için yakıldığına inanılırdı. Mumlar

yakılarak ağaca bağlanırdı. Gündüzlerin çok kısa olduğu İskandinav ülkelerinde Hıristiyanlıktan önce var olan Yule kutlanması, yılın en kısa “gündüz”ünde yapılan bir pagan kutlamasıyla Yılbaşı-Noel kutlaması olarak 25 Aralık’a denk geliyordu. Noel-Yılbaşında domuz eti yenilmesi de putperest Yule festivalinin uygulamalarından gelmektedir. Bu gelenek, yani çam ağacı, yılbaşında özellikle domuz eti ve mumlar, Avrupa’da devam etmiş, her türlü kutlamada mumlar ya da daha geniş aydınlatma yöntemleriyle sürdürülmüştür. Ağaca asılan küçük ay, güneş ve yıldız süsleri de Babil tanrılarının simgeleridir. Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa eski Mezopotamya, Yunan ve Roma inançlarından geçerek günümüze kadar gelmiştir. Noel ve yılbaşı kutlamaları sadece eski çok tanrıcı inanç ve efsanelere dayanmakta olup Hıristiyanlığa da sonradan girdiği ve günümüzde aşırı tüketime yönelten bir eğlenceye dönüştüğü için dünyada pek çok Hıristiyan tarafından da hoş karşılanmamaktadır. Noel, pagan köklerden gelerek Hıristiyanlaşmış bir Hıristiyan bayramı olmakla beraber, Hıristiyan olmayan ülkelerde de en azından birer tüketim ve eğlence fırsatı olarak Yılbaşı tatili şeklinde kutlanmaktadır. Noel’in dini boyutunun anlaşılması için Yunan ve Pagan mitolojileri ile Hıristiyan inançlarının tarihi ilişkisi anlaşılmalıdır. Bu bilgilerden anlamamız gereken sonuç ise şudur: özellikle Müslüman olmayan ülkelerde yaşayan müslümanlar, içinde yaşadıkları hakim toplumda yılbaşını “kutlayan” komşularına, bu onların kültürü ve örfü olduğu için, “yeni yıl – mutlu yıllar” dileğinde bulunabilirler, ancak “Hıristiyan inançları kapsamında bir ayin ya da kutlamaya katılmaları “kurumsal düzeyde Müslümanları temsilen bir dua vesilesi olarak davet edilmeleri” hali dışında, caiz değildir. Her nasıl tanımlanırsa tanımlansın, yaşadığımız zaman dilimi, takvim bir şekilde Batılı ve Hıristiyan bir takvim anlayışıyla yeni bir yıla girmektedir. Bunu dahi “maruf ve münker terazisi”nde bir vesile görerek ellerimizi açıyor semaya ve şöyle yalvarıyoruz “zamanın ve mekanın Sahibi”ne, “Rabbic’alnî mukîmessalatî ve min zürriyetî. Rabbenâ ve tekabbel duâ. Rabbenağfirlî ve-li vâlideyye velil muminîne, yevme yekûmu-l’hisâb” “Rabbim beni namazını dosdoğru, mükemmel şekilde kılan bir insan yap. Zürriyetimden de böyle insanlar yarat. Ey Rabbimiz! Dualarımızı kabul et. Rabbimiz, Kıyametin kopacağı günde, beni ana ve babamı ve müminleri bağışla.” ( İbrahim sûresi 40–41 ) (Kaynak: İslam Ansiklopodisi Noel Maddesi Doç. Dr. Bülent Şenay)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.