H O L L A N D A
D İ Y A N E T
V A K F I
A Y L I K
H A B E R
B Ü L T E N İ
EYLÜL • 2010 SAYI 18
5
Avrupa Konseyi Ohrid Konferansı “Medya ve İslamofobi”
7
Hollanda Diyanet Vakfı’ndan Kosova’ya Yardım
9
Vekaletle Kurban Organizasyonu Hakkında Bilgilendirme Toplantısı Yapıldı
ÖNSÖZ
Bu sayıda
Cevdet KESKİN
Hollanda Diyanet Vakfı İdari Koordinatör
Çok kıymetli HDV Bülten Okuyucuları
H
DV Bülten’in Onsekizinci sayısı olan Eylül sayısı ile tekrar birlikteyiz. Bu sayımıza Eylül ayı içerisinde idrak ettiğimiz Ramazan Bayramı vesilesiyle “Herşeye rağmen Bayram” başlığını taşıyan güzel bir başyazıyla başlıyor, yine HDV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay hocamızın katıldığı ve Makedonya’nın Ohrid şehrinde, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından düzenlenen “Dini farklılıklar ve kültürlerarası diyaloğun geliştirilmesinde medyanın rolü” konulu kongreyle ilgili geniş bir haber ve ardından Makedonya ziyareti vesilesiyle Kosova’da bir hastaneye, Hollanda Diyanet Vakfı tarafından bağışlanan iki adet Ambulans ve orada yapılan tören ile ilgili Kosovaya yardım haberini sizlerin ilgisine sunuyoruz.
Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni SAYI 18 | EYLÜL 2010 hdvbulten@gmail.com hdvbulten@diyanet.nl Islamitische Stichting Nederland Hollanda Diyanet Vakfı Javastraat 2 2585 AM Den Haag T. 070-3624481 F. 070-3644565 www.diyanet.nl info@diyanet.nl 2 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
Ayrıca Eylül ayı içerisinde Hollanda’da görev yapan din görevlilerimizin ve şube yöneticilerimizin katıldığı Vekaletle Kurban Organizasyonu bilgilendirme toplantısıyla ilgili haberi, şubelerimizden gelen ve çoğunluğu Ramazan ayı ile ilgili diğer haberleri de yine bu sayımızda okumanız mümkün. HDV Bülten de bir yenilik yaptık. Bu sayımızdan başlayarak her ay bir hutbeye yer vereceğiz. Yeni göreve başlayan Koordinatör din görevlimiz Yunus Türkyılmaz hocamız tarafından hazırlanan bu hutbelerin ilkini yayınlıyoruz. Gelecek sayılarımızda daha değişik yeniliklere de yer vermeye çalışacağımızın müjdesini de vererek, HDV Bülten’in Eylül sayısı ile sizleri başbaşa bırakıyor ve Allah’a emanet olunuz diyorum.
Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cevdet Keskin HDV İdari Koordinatörü HDV Bülten Yayın Kurulu Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Yunus Türkyılmaz Tasarım Bülent Yiğittop Baskı Drukkerij Dizayn 010-4254030
HDV Personeli Adı Soyadı
Cevdet Keskin 2 Sabri Gündoğan 3 Abdullah Kaya 4 Erdal Çetinkaya 5 Ali Korkmaz 6 Uğur Kaya 7 Orhan Yemenoğlu 8 Turgay Ergezen 9 Osman Ergin 10 İlhan Karataş 1
Görevi
İdari Koordinatör Muhasebe Sekreter Cenaze Fonu İletişim&Medya Gençlik Koordinatörü Cenaze Fonu Cenaze Firması Cenaze Firması Cenaze Firması
BAŞYAZI
Her Şeye Rağmen BAYRAM Doç. Dr. Bülent Şenay
D
Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
eğerli Dostlar, Ramazan ayının son demektir. Bu nedenle hayatını iyilik ve düzen günlerinde Kadir Gecesinin kandi- içinde sürdüren inançlı kimselere de MUSLİH linden nurlanmayı ümid ederken, denir. Fitneciler kargaşa ve kötülük, Muslihler Avrupa’da İslamofobi’nin ve ırkçılığın maalesef ise düzen ve iyilik peşindedirler. Biz Islah ehli arttığı ve Hollanda’da da gündemi fazlasıyla meş- kimseleriz. Ramazan da “ıslahımız”ı pekiştirme gul ettiği bir süreçte, bir Ramazan Bayramı’nı vaktidir. daha belki buruk bir sevinçle idrak edeceğiz. İslam düşmanlığının ve nefret söyleminin bu kadar Son zamanlarda Hollanda’da kamuoyunda yaarttığı bir toplumda elbette hüzün düşer kalpleri- pılan tartışmalar ışığında artan anlayışsızlık, karmize. Fakat Ramazan bize ümitli ve vakur olmayı maşa ve önyargıların hakim olduğu bu günlerin, öğretmiştir. Bayramı gelecek sene Ramazana vakar ile ve tebessümle kavuştuğumuzda yePeygamberimiz Hz. karşılayacağız inşaAlrini, sosyal, siyasal ve Muhammed(sav)’in lah. ruhsal olarak daha bühadis-i şeriflerinde ‘fitne’ tünleşmiş, barışsever ve Bizler için Ramazan, uyumlu bir Hollanda bir toplumun başına paylaştığımız değerler toplumuna bıraktığını gelebilecek en kötü şey hakkında düşünebilgörebilmeyi samimiolarak tarif edilir. memiz için de önemli yetle temenni ediyobir fırsattır. Nelerdir bu değerler?: Kamusal alan- rum. Öyle bir toplum ki, sadece Hollanda anayada ortak fayda, başkalarıyla paylaşma ve onlara sasının 1, 6 ve 7 numaralı ana prensiplerine değil yardım, çocukların ahlakî gelişimi için çaba gös- aynı zamanda Avrupa Konseyi tavsiye kararlarıterme ve kimseye zarar vermeyip, kimseden zarar nın da prensiplerine aykırı hareket eden birkaç görmeme (la darara ve la dıraar). Çok kültürlü ve marjinal politikacı veya grubun, ayrımcılığı, İsçok dinli bir toplumda yaşıyoruz. Ramazan bir- lam karşıtlığını provoke etmesi ve ırkçılık ile din çok yaranın kapanması, birçok hayal kırıklığının düşmanlığını desteklemesi yüzünden gelecekleri teskin edilmesi ve birçok aşağılamanın giderilme- ile ilgili kaygı duymayan, her türlü etnik ve dinî si için mühim bir zamandır. Peygamberimiz Hz. çevreden gelen bireyler Hollanda’nın ilham veren Muhammed(sav)’in hadis-i şeriflerinde ‘fitne’ bir çok kültürlülük hayalini yansıtacak şekilde birtoplumun başına gelebilecek en kötü şey olarak likte yaşayabilsin. İyi niyetli insanlar, Müslüman tarif edilir. Fitnenin alternatifi ise ‘ISLAH’dır. İs- olsun veya olmasın, fitne karşısında ıslah için serlam, toplumda Islah’ı gözetir. Kur’anî bir terim giledikleri çabalarla Hollanda’da ve tüm dünyada olarak ISLAH ‘işleri barışçı bir şekilde yapmak’ galip gelmek için gayretlerini sürdürmelidirler.
>>
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 3
HDV BÜLTEN Sevgili dostlar, zaman, halklarımızı müşterek saygı ve anlayışın karşılıklı esasları çerçevesinde biraraya getirmek için bıkmadan usanmadan çalışma ve uyanık olma zamanıdır. Engeller, krizler, çatışmalar, bencillik dürtüsü ve farklı topluluklar arasındaki sürtüşmeler bizi birbirimize yaklaşarak biraraya gelme hedefimizden saptırmamalıdır. Gelecekle ilgili belirsizlikler ve yüzleştiğimiz birçok zorluğa rağmen, şartların köklü bir biçimde değiştiği bu dünyada, özellikle İslam’ın tek tanrılı üç dînin mirasını kucaklayan barış, bağışlayıcılık, cömertlik, müsamaha ve diyalog gibi evrensel değerlerine dayanan bir “hümanizm”e yer olduğuna dair inancımı koruyorum. Ramazan ayı ve ümitle beklediğimiz Bayram sabahının ıslah ve umumi maslahat (kamu yararı) için elele verdiğimizi hatırladığımız bir zaman dilimi olmasını diliyorum..
kat frenk hayatının gecesinde sabah namazına kalkılır mı? Sabah erkenden uyanamamak korkusu ile o gece hiç uyumadım. Vakit gelince abdest aldım, Büyükada’nın mahalle içindeki sakit (sessiz) yollarından kendi başıma Camie doğru gittim. Vaiz kürsüde va’az ediyordu. Ben kapıdan girince bütün cemaatın gözleri bana çevrildi. Beni daha doğrusu bizim nesilden birini, camiide gördüklerine şaşıyorlardı. Orada o saatte toplanan Ümmet-i Muhammed, içine bir yabancının geldiğini zannediyordu. Ben ise, içim hüzünle dolu yavaş yavaş gittim. Va’zı diz çöküp dinleyen iki hamalın arasına oturdum. Kardeşlerim Müslümanlar bütün cemaatin arasında yalnız benim vücudumu hissediyorlardı. Ben de onların nazarlarını hissediyordum. Vaazdan sonra namazda ve hutbede onların içine karışıp Muhammed sesi kulağıma geldiği zaman gözlerim yaşla doldu. Onlarla kendimi yek-dil, yek-vücut Sahur, iftar ve teravihlerimizin bereket ve ira- olarak gördüm. O sabah o Müslümanlığa az aşina desiyle, iyi insanların bu ülkeyi daha iyi yaşana- Büyükada’nın o küçücük camii içinde, şafakta aynı bilir bir yer yapmak uğruna hayırlı ve faydalı işler milletin tek ruhlu bir cemaati idik. Namazdan yapmak için güçlerini birleştirerek çalışacaklarına çıkarken kapıda ayandan Reşid Akif Paşa durdu. olan inanç ve kararlılığımızı bir kez daha ifade Bayramlaşmayı unutarak elimi tuttu: “Bu bayram ediyoruz. Hollanda Türk toplumu her zaman bu namazında iki defa mes’udum. Hamdolsun sizleriyilik ve medeniyet yolunda kuvvetli bir iradenin den birini kendi başına Camie gelmiş gördüm! Bertemsilcisi olacaktır. hudar ol oğlum, gözlerimi kapamadan evvel bunu görmek beni müteselli etti!” dedi.” Bir bayram yazısı için nice güzel şiirler ve hatıralar nakledilebilir. Ancak sizlerle Yahya Kemal’in Bayramınız kutlu, günleriniz mutlu, gönülleri“ezansız semtler” adlı yazısında anlattığı bir bay- niz huzurlu olsun. ram sabahı tecrübesini paylaşmak istiyorum. “Dört sene evvel büyük adada oturuyordum, baySelam ve dostlukla. ramda bayram namazına gitmeye niyetlendim, faHollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu
Adı Soyadı Doç. Dr. Bülent ŞENAY Veysel Kükrek Rahim Usan Nevruz Özcan Recep Erkoç Zekeriya Açkalmaz Abdurrahman Aydeğer 4 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
Vakıf Görevi Başkan Sekreter Muhasip Üye Üye Üye Üye
Görevi
T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Leerdam HDV Anadolu Camii Din Görevlisi Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii Başkanı Roermond HDV Fatih Camii Başkanı Kampen HDV Nebi Camii Denetleme Kurulu Başkanı Rotterdam HDV Eğitim Merkezi Koordinatörü Rotterdam HDV Mevlana Camii Başkanı
HDV BÜLTEN ‘Dini Farklılıklar ve Kültürlerarası Diyalogun Geliştirilmesinde Medyanın Rolü’, 13 - 14 Eylül 2010 – Ohrid/ Makedonya
Avrupa Konseyi OHRID Konferansı 13 ve 14 eylül 2010 tarihinde Makedonya’nın Ohrid şehrinde, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi tarafından Makedonya dönem başkanlığı altında ‘Dini farklılıklar ve kültürlerarası diyalogun geliştirilmesinde medyanın rolü’ başlıklı bir kongre düzenlendi.
T
üm Avrupa’dan 150’den fazla katılımcı iştirak etti. Bu katılımcılar arasında, siyasetçiler, uzmanlar, akademisyenler, medya uzmanları, ve din temsilcileri vardı. Kongreye Türkiye adına Cumhurbaşkanlığı Danışmanı Yusuf Müftüoğlu (katılamadı), T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Doç.Dr. Bülent Şenay ve TRT adına Semra Güzel Korver davetliydi. Açılış konuşması, Avrupa Parlementerler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından yapılan konferansta genel oturumlar dışında ayrıca belli konularda özel oturumlar da yapıldı. Yerel ve bölgesel kurumların, farklı dinlere ve kültürlere mensup gruplar arasındaki diyalogun gelişmesi konusunda önemli bir role sahip olduklarını vurgulayan konuşmalar yapıldı.
Konferans, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi dönem başkanı olan Makedonya Dışişleri Bakanı Antonio Miloshoski tarafından açıldı. Gabriella Battaini-Dragoni AK eğitim, kültür, gençlik alanında genel direktör ve interkültürel diyalog/antidiskriminasyon kampanyası koordinatörü olarak kongrenin sorumlusu idi. Programa açılış konuşmacısı olarak katılan, Avrupa Konseyi Parlementerler Meclisi Başkanı Mevlüt Çavuşoğlu, kültürlerarası diyalogun Meclis için öncelikli konulardan biri olduğunu ifade etti. Konuşmasında şu noktalara değindi: “Avrupa toplumlarında, farklı inançların ve kültürlerin birarada bulunması günümüzde daha belirgin bir fenomen haline gelmiştir. Bu farklılık, Avrupa Konseyi Palementer Meclisinin gözünde bir zenginlik ve canlılık kaynağıdır. Fakat aynı zamanda bu fark-
lılıklar, endişe ve korkuya sebep olup, gerginlikler meydana geliyor. Günümüz modern dünyasında olan her olay hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Meydana gelen olayların, haber olarak yayınlandığı yere göre, yorumu yapılır. Bizler aslında bazı hassasiyetlerin bulunduğunu kabul etmeliyiz. İşte burada medya çok önemli stratejik bir konuma sahiptir. İnsanların fikirlerini etkilemede oldukça önemli bir role sahip olan medyanın, farklı kültürlerin ve dinlerin birbirlerini anlamasını sağlayacak ortamlar oluşmasında cok büyük yardımları olabilir. Bunun icin medya bir bilgi kaynağı olmalıdır, manipulasyon kaynağı değil. Bunun için gazetecilerin bağımsız hareket etmesi ve basın özgürlüğünün garanti altına alınması gerekir. İkinci olarak medyada ayrımcılık yapılmadan farklı görüşlere kendilerini özgürce ifade edebilmeleri için fırsat tanınmalıdır. Kültürlerarası diyalogun yolu insan haklarına saygı, demokrasi ve hukuk kurallarından geçer. Ayrışmaları (bölünmeleri) ortadan kaldırmalı ve bizi biraraya getiren değerlerin devamlılığı için beraber calışmalıyız.” Diğer takdim konuşmaları, Avrupa Konseyi San Marino Daimi Temsilcisi Büyükelçi Guido Bellati Ceccoli ile Avrupa Konseyi Norveç Daimi Temsilcisi Büyükelçi Petter Wille tarafından yapıldı. Konuşmaların ana teması, inanç ve düşünce özgürlüğü ile ifade özgürlüğü arasındaki dengenin iyi kurulması üzerineydi. Bu her iki özgürlüğün de insanın sağlıklı bir hayat ve demokratik toplum algısını düzenleyen bireysel özgürlükler olduEYLÜL 2010 | SAYI 18 | 5
HDV BÜLTEN ğu vurgulandı. İfade özgürlüğünün önemine rağmen “mutlak bir özgürlük” olmadığı belirtildi. Bu iki özgürlük arasında oluşan denge geriliminin doğurduğu sonuçların herkesi ve her kesimi -medya, dini kurum ve topluluklar ve hükumetleri- ilgilendirdiğine işaret edildi. Müstakil oturumlarda medyanın “din(ler)le ilgili anlatım ve yansıtmalarının objektif ve etik olup olmadığı sorusu ekseninde tartışmalar yapıldı. Diyanet İşleri Başkanlığını temsilen Dışişleri Bakanlığı tarafından görevlendirilerek konferansa katılan T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay hem genel hem de müstakil oturumlarda özetle aşağıdaki değerlendirmelerde bulundu:“Dini Farklılıklar ve Kültürlerarası Diyalogun Geliştirilmesinde Medyanın Rolü konusu esasen “medya ahlakı” ile ilgili bir konudur. Kültürler seyahat (travel) ederler ve medya kültürlerin seyahatine yardımcı olmakla kalmayıp kültürlerin algılanmasında dönüşüme de (transformasyon) sebep olabilir. Medya kültürlerin uluslararasılaşmasını sağlar. Etnik ve dini çeşitliliğin meşruluğu ile ilişkili olarak çokkültürlülük tartışması yapılmaktadır. Bir şeyin adını koymak gerekir. Entegrasyon ve dini çeşitlilik ile ilişkili ne konuşulursa konuşulsun, Avrupa’da bu başlıklar altında tartışılan İslam ve Müslümanlar konusudur. Bu hususta net olunduğu takdirde olumlu mesafe alınacaktır. Diğer Doğu Avrupa ülkelerinden gelen göçmenlerin konuları farklıdır. Kültürel çeşitliliğin Avrupa’nın zengin mirasını nitelendirdiğini ve hoşgörünün açık bir toplumun garantisi olduğunu ileri süren muhtelif zirve toplantılarına, dokümanlara, beyannamelere rağmen, realitede Avrupa toplumunda Müslümanlar sözkonusu olduğunda çokkültürlülük konusunda ciddi sorunlar oluştuğu görünü6 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
yor. Entegrasyon denildiğinde kastedilenin asimilasyon olduğu aşikardır. Müslümanların “kendileri” olmaktan çıkıp “Avrupalılaşmaları” istenmekte, bunun sınırları ise bir türlü belirlenememektedir. Gerek mahalle, işyeri, eğitim sistemi ve ilgili kurumlar, gerek sivil toplum, özellikle gençlik sektörü, medya, sanat dünyası ya da siyasi arena olsun – hiç bir alanın kültürlerarası diyaloğa dahil olmaktan muaf tutulmaması gerektiği kabul edilse de, fiiliyatta Müslümanlar bu alanlarda pek çok önyargılı anlatım ve tavırla karşılaşmaktadır. Göçmenlerin ev sahibi ülkenin yaşamına tam olarak katılmalarını sağlamak için etkili entegrasyon politikalarına ihtiyaç duyulduğu, göçmenlerin diğer herkes gibi kanunlara riayet etmesi ve Avrupa toplumlarının temel değerlerine ve kültürel miraslarına saygı göstermesi gerektiği söylenirken, göçmenlerin onuruna ve ayrı kimliklerine saygı gösterme ve politikalar oluştururken bunları göz önünde bulundurma noktasında ciddi eksiklikler ve önyargılar olduğu malumdur. Muhtelif Avrupa Birliği belgelerinde “Avrupa’nın ortak mirası” diye ifade edilen şeyin kapsamına İslam’ın ve Müslümanların kabul edilip edilmeyeceği meselesi henüz cevabını bulamamıştır. Her türlü hoşgörüsüzlüğü ve ayrımcılığı denetleyen, genel politika tavsiyeleri üreten ve bilinç artışı sağlamak üzere sivil toplumla birlikte çalışan Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe Karşı Avrupa Komisyonu (ECRI), ya da AGİT gibi veya anayasal standartlarla ilgili olarak Venedik komisyonu gibi yapılara rağmen Avrupa’da İslamofobi artarak devam ediyor. Medya, belli biçimde sundukça, kültür de aynı zamanda “transform” olmuş olarak sunulur. Medyada ayrıca bir “kibir” bir tür “triumphalist” tavır olduğu gözlemleniyor. Medya kendi “etik”
ilkelerini gözden geçirmelidir. Din konularında medya uzman ve bilgili kişilerle çalışmalıdır. Çoğunlukla İslam karşıtı önyargılı yayınlar yapılmakla beraber, diğer dinler konusunda da genel bir olumsuz tavır vardır. Mesela, evet ciddi bir sorun olsa bile, Katolik Kilisesi’nde son zamanlarda artarak gündemegelen “çocuk sapkınlığı” konuları gibi örnekler tüm Katolikleri mahkum edecek düzeye getirilerek yansıtılmaktadır. Dikkatli olmak gerekir. Önyagı herkese zararlıdır. Hatırlıyorum, Balkan çatışması diye sunulan ve Boşnak müslümanlara yönelik etnik temizliği hedefleyen dönemde Avrupa medyası, -dönemin haberlerine dikkatle bakıldığında görülecektir- Katolik Hırvatları daha “Avrupai”, Sırpları ise her ne kadar Müslümanlara karşı en saldırgan olanlar olsalar bile Ortodoks olmaları itibariyle ikinci derecede ve ortada, Müslüman Boşnakları ise Avrupa medeniyetinin dışında ve “öteki” olarak sunmuşlardır çoğunlukla. Örnekler çoğaltılabilir. Ayrıca bu konularda Amerika ve Avrupa kontekstlerinin farklılığı da gözardı edilmemelidir. Avrupa’nın çokkültürlülük konusunda daha alacağı çok uzun bir mesafe vardır. Irkçılık ve İslamofobi bizzat Avrupa’ya zararlı. Tanımlanan çok kültürlü Avrupa vizyonunu bizzat içerden zedeleyen bir durum. Artık Avrupa’da herkes şunu anlamalıdır: Avrupa’nın kaderi bir anlamda Müslümanların Avrupa’daki kaderine kilitlenmiştir. Avrupa bu anlamda medeniyet tarihinin en büyük sınavını vermektedir.”
HDV BÜLTEN
Hollanda Diyanet Vakfı’ndan Kosova’ya Yardım 2010 yılı Mayıs ayında Hollanda Diyanet Vakfına bağlı Bergen op Zoom Ulu Camii’nden bir grup genç, HDV’nin katkılarıyla Kosova’nın Vucitrin şehrinde bulunan Ali Kelmendi ilk okulu tadilatı için proje geliştirmişler, tadilat calışmaları ile birlikte 30 aile’ye de yardım paketleri dağıtmışlardı.
B
u projenin gerçekleştirmesinde Vucitrin Çeşme Türk Kültür, Spor ve Dayanışma Derneği gençleri cok yardımcı oldular ve proje sonrası bölgenin bir çok ihtiyaçlarını da dile getirdiler. Bu ihtiyaçların temin edilmesi için Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay’ın talimatı ile HDV Gençlik Koordinatorü Uğur Kaya ve Bergen op Zoom Ulu Camii gençlik
kollarının çalışması netice vererek kısa sürede ihtiyaçlar temin edildi. Temin edilen acil ihtiyaçlar, Hollanda Diyanet Vakfı Gençlik Koordinatörlüğünün Balkanlardaki mirasımıza sahip çıkma ve gençlerimizi kültürü ve tarihi ile buluşturma programlarının bir devamı olarak, Kosova’nın Vucitrin şehrine düzenlenen büyük katılımlı ve sıcak bir etkinlikle yerine ulaştırıldı. Hollanda Diyanet Vakfımıza bağlı Bergen op Zoom gençlik şubesinin gençlik başkanı Hasan Türk ve arkadaşlarının koordinesiyle bir adet tam donanımlı ambulans ve bir adet özürlü çocukları taşıma münibüsü, tekerlekli sandelye ve tıbbi malzeme, Vucitrin
Sheikh Zayed hastanesine verilmek üzere gençler tarafından karayolu ile Kosova’ya getirildi. Hastanedeki törene Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, Vucitrin Belediye Başkanı Bajram Mulaku, Türkiye Cumhuriyeti Kosova Büyükelçiliğinden yetkilier, Kosova Hollanda Büyükelçisi H. J. Voskamp, Kosova Sağlık Bakanlığı yetkilileri ve hastane müdürü Vedat Mulaku, Vucitrin Diyanet Vakfı imamı, Ceşme Türk Derneği yetkilileri, belediye meclis üyeleri başta olmak üzere cok sayıda Kosovalı katıldı. Törende duygu yüklü anlar yaşandı ve getirilen araclar ve yardım malzemeleri HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay tarafından Vucitrin Belediye başkanına ve hastane yetkililerine teslim edildi. EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 7
HDV BÜLTEN
8 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
HDV BÜLTEN
Vekaletle Kurban Organizasyonu Hakkında Bilgilendirme Toplantısı Yapıldı
Kurban ibadetlerini Türkiye Diyanet Vakfı’nın Vekaletle Kurban Organizasyonu vasıtasıyla yerine getirmek isteyen vatandaşlarımıza, daha dogru ve sağlıklı bilgi vermek amacıyla son iki yıldır düzenlenen bilgilendirme toplantısı bu yıl, 27 Eylül 2010 tarihinde Rotterdam HDV Eğitim Merkezi’nde yapıldı.
T
oplantıya Türkiye’den Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyelerinden Zeki Sayar ve Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdürü Süleyman Necati Akçeşme’nin yanısıra Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman ile
HDV Şube yöneticileri ve din görevlileri katıldılar. Kur’an tilavetiyle başlayan program, Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay’ın açış konuşmasıyla devam etti. Bülent Şenay konuşmasında, kurban ile ilgili ayetten bahsederek “Kurban kesmek” tabiri yerine “Kurban takdimi” tabirinin kullanılmasının ayeti kerimenin anlamına daha uygun düştüğünü belirterek, ayeti ke-
rimede müminlerin bu takdime şahitlik etmeleri ve Allah’ın isminin anılmasına vurgu yapıldığını ifade etti. Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Zeki Sayar tarafından bilgi verilmesinden sonra, TDV Genel Müdürü tarafından slayt eşliğinde, organizasyonun ayrıntıları sayısal bilgilerle izleyicilere sunuldu. Soru ve cevap faslından sonra program başarıyla tamamlandı. EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 9
BAŞYAZI
10 | SAYI 18 | AĞUSTOS 2010
HDV BÜLTEN
Hollanda’daki Batı Trakya Türkleri’nden Pakistan’a Yardım Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu tarafından Pakistan’a yardım kampanyası çerçevesinde toplanmış olan meblağ HBTTKDD sosyal dayanışma sorumlusu Ahmet Kaydır ve dernek sekreteri Mustafa Yusuf tarafından Hollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) teslim edildi.
P
akistan’da yaşanmış olan sel felaketinin ardından, sel felaketine maruz kalan Pakistan’lı kardeşlerimizin yaralarına bir nebze de olsa merhem olabilmek amacıyla Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği (HBTTKDD) Yönetim Kurulu tarafından 28 Ağustos 2010 tarihinde bir yardım kampanyası başlatılmıştı. Hollanda’da yaşayan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensupları, HBTTKDD tarafından başlatılmış olan bu yardım kampanyasına yoğun bir katılım sağlayarak büyük ilgi gösterdiler. Azınlık mensupları, kampanya süresi boyunca Pakistan’daki kardeşlerine gönderecekleri yardımları bölgelerinde bulunan HBTTKDD Yönetim ve Denetim Kurulu üyelerine ilettiler. Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu tarafından Pakistan’a yardım kampanyası çerçevesinde toplanmış olan meblağ HBTTKDD sosyal dayanışma sorumlusu Ahmet Kaydır ve dernek sekreteri Mustafa Yusuf tarafından Hollanda Diyanet Vakfı’na (HDV) teslim edildi. HBTTKDD sosyal dayanışma sorumlusu Ahmet Kaydır, Pakistan’daki kardeşleri için topladıkları yardımı Hollanda Diyanet Vakfı’na teslim ettikleri sırada yapmış olduğu değerlendirmede, mağdur olana, darda kalana yardım elini uzatmanın Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensuplarının kültürünün ayrılmaz bir parçası olduğunu belirtti. HBTTKDD Yönetim Kurulu olarak başlatmış oldukları
Pakistan’a yardım kampanyasına katılmış olan Hollanda’daki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensuplarına şükranlarını arz eden Kaydır, “bizler dernek Yönetim Kurulu olarak her zaman insanımızın sesi olmaya özen gösteriyoruz, Hollanda’daki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensupları da yapmış olduğumuz her türlü çalışmada bizlere güven duyuyorlar, birlik, beraberlik ve dayanışma duyguları içerisinde bizlere destek veriyorlar” dedi. Hollanda’daki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensuplarının Pakistan’daki kardeşleri için toplamış olduğu yardımı Hollanda Diyanet Vakfı’na teslim etmekten memnuniyet duyduklarını ifade eden Kaydır, “dernek olarak toplamış olduğumuz yardımların Pakistan’daki kardeşlerimize ulaştırılmasına öncülük eden HDV Başkanı sayın Bülent Şenay hocamız başta olmak üzere tüm HDV Yönetim Kurulu üyeleri ve çalışanlarına şükran-
larımızı sunuyoruz” dedi. Hollanda’daki Batı Trakya Türk’lerinin Pakistan’daki kardeşleri için toplamış oldukları yardımı Hollanda Diyanet Vakfı adına teslim alan HDV İdari Koordinatörü Cevdet Keskin, yardımı teslim aldığı sırada yapmış olduğu değerlendirmede, Hollanda’daki Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensuplarının Pakistan’daki kardeşlerine gönderecekleri yardımları, Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği aracılığı ile Hollanda Diyanet Vakfı’na iletmelerinden duyduğu memnuniyeti ifade etti. Hollanda Diyanet Vakfı tarafından başlatılmış olan Pakistan’a yardım kampanyasına yoğun bir katılım olduğunu belirten Keskin, HDV tarafından toplanan yardımların Diyanet İşleri Başkanlığı aracılığı ile Pakistan’daki felaketzedelere ulaştırılmaya devam edildiğini ifade etti.
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 11
HDV BÜLTEN
HDV Barneveld Ulu Camii’nde Toplantı
D
eventer bölgesi din görevlileri bölge toplantısı Dr. Mustafa Kahraman başkanlığında Barneveld Ulu Camii’nde yapıldı. Toplantıya Kur’an-ı Kerim okunmasıyla başlandı. Deventer bölgesi Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman “Yapacağınız en büyük görev gençlerle ilgilenmek, arkanızda 12 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
hoş bir sada bırakmak olmalı. Din Görevlileri Gönül adamı, halkın önderleridir.”dedi. Toplantıda idari konular ve Kur’an kurslarında başarılı eğitim için neler yapılmalı, aksaklıklar nelerdir? Sorularına cevap arandı. Bu yıl aralarında 2 bayan görevlininde bulunduğu yeni gelen görevliler tanıtıldı. Sonra Görevliler kendi arasında çim saha
maç yaptı. Maçı 2009 yılında Hollanda’ya gelen görevlilere Bursa Nilüfer eğitim merkezinde Hollandaca dersleri veren Mustafa Demircan ve Cami yönetimi’de izledi. Toplantı sonunda Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman’ın Barneveld Ulu Cami Din Görevlisi Mücahit Çakır’a ve Cami yönetimine teşekkür etti.
HDV BÜLTEN
Kraliyet Komiseri Johan Remkes’in Ziyareti Kuzey Hollanda Bölgesi Kraliyet Komiseri Johan Remkes, Zaanstad Belediye Başkanı Geke Faber, Belediye encümenleri ve beraberindeki heyet Sultan Ahmet Camiini ziyaret etti. Ziyarette dernek yöneticilerimiz, kadın kolları ve din görevlimiz Dursun Boz hazır bulundu.
1
Temmuz 2010 tarihi itibari ile Kuzey Hollanda bolgesinin yeni Kraliyet Komiseri olarak atanan eski Başbakan yardımcısı ve Hollanda İçişleri Bakanı Johan Remkes cami yönetim kurulu sekreteri Recep Ayaz tarafından derneğimizdeki faaliyetler hakkında bilgilendirildi.
(Foto’s Copyright © Nico Roodhart 2010)
Poelenburg semtinden bazı kurumlarında davet edildiği tanışma programı konferans salonunda çay ve tatlı ikramı ile sıcak bir ortamda devam etti.
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 13
İSLÂM BÜYÜKLERİ
ABDULLAH BİN ABDÜLAZÎZ:
T
anınmış bir hadîs âlimi, Ömerî diye tanınır. 184 (m. 800) senesinde Medine-i Münevvere’de vefât etti. Babasından ve başkalarından hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ondan da, Süleymân bin Muhammed bin Yahyâ bin Urve bin Zübeyr, İbn-i Uyeyne, İbn-i Mübârek, Mûsâ bin İbrâhîm gibi âlimler (r.anhüm) hadîs-i şerîf bildirmişlerdir. İbn-i Hibbân buyurdu ki: O, zamanının en zahid (dünyâya düşkün olmıyan ve âbidlerinden (çok ibâdet edenlerden; olup, hadîs ilminde sika (güvenilir) bir âlim idi. Fudayl bin İyâd buyurdu ki: “Abdullah bin Abdülazîz ile İbn-i Mübârek’in huzuruna gidip, yanında bulunmayı çok seviyorum.” Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları: Enes bin Mâlik’den rivâyet etti: Resûlullah (s.a.v.) buyurdu ki: “Dünya hususunda, kendisinden yukarı olanlara, dîni hususunda kendisinden aşağıda olanlara bakan kimseyi, Allahü teâlâ şükredici ve sabredici olarak yazmaz. Dünya hususunda kendisinden aşağıda olanlara bakıp, din hususunda kendisinden yukarıda olana bakan kimseyi Allahü teâlâ, şükreden ve sabırlı bir kul olarak yazar.” İbrâhîm bin Sa’d’dan rivâyet etti: Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Eshâbım hakkında, Allahü teâlâdan korkun. Sakın benden sonra onlara düşmanlık yapmayınız. Onları seven beni sevdiği için sever. Onlara buğz eden, kin tutan, bana düşmanlığından dolayı böyle yapmış olur. Onlara eziyet eden, bana eziyet etmiş olur. Bana eziyet eden, Allahü
14 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
teâlâya eziyet etmiş olur. Kim Allahü teâlâya eziyet ederse, Allahü teâlânın onu cezalandırması çok yaklaşmıştır demektir.” Sâlim bin Abdullah’dan rivâyet etti: Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâya yalvarıp, duâ etmeden önce Ma’rufu (iyiliği) emredip, Münker’den (kötülükten) nehyediniz (alıkoyunuz.) Günahınıza pişman olup, Allahü teâlâdan afv ve mağfiret dilemeden önce, elbette Allahü teâlâ sizin duâlarınızı kabul etmiyecek. O zaman afv mağfiret de olunmıyacaksınız. Yahudi âlimler ve hıristiyan din adamları Emr-i ma’ruf ve Nehy-i an-il münkeri terk ettikleri için, Allahü teâlâ onları, kendi Peygamberlerinin lisânı üzere lanetleyip, umumî bir belâ vermiştir.” Ebû Ca’fer el-Hızâ: Abdullah Ömerî’nin (r.a.) bir gün büyüklerden birisinin şu sözünü naklettiğini bildirdi: “Kur’ân-ı kerîmi çok okumalı. Çünkü, Kur’ân-ı kerîm, okunup emirlerine uyulduğu zaman, Cennete götürür.” Abdullah Ömerî hazretleri daima kitaplarıyla beraberdi. Onları yanından hiç ayırmazdı. Mutlaka yanında bakacağı bir kitap bulunurdu. Ona, niçin, kitapları bu kadar seviyorsun dediler. O, bunlara şu sözlerle cevap verdi. “İnsana kabirden daha ibret verici ve daha çok nasîhat eden bir şey yoktur. Yalnızlık, bir takım sıkıntı ve kötülüklerden uzak tutar. Kitap ise, insana yakın ve samimi bir arkadaştır.” Birgün şöyle duâ etti: “Yâ Rabbi! Sana, büyüğümüz, küçüğümüz tövbe ederiz. Tövbelerimizi, doğru kıl. Bizi tövbesine uymayanlardan eyleme, Allahım!”
Ebû Münzir İsmâil bin Ömer anlattı. Abdullah Ömerî (r.a.) şöyle diyordu: “İnsanoğlu gaflete dalar da, Allahü teâlâ’nın emirlerini yapmaz olur. Yasakladığı şeyleri yapmağa başlar, insanlardan korkarak, Emr-i ma’ruf ve Nehy-i an-il-münker (iyiliği emredip, kötülüklerden alıkoyma) farzını terk eder.” Muhammed bin Harb el-Mekkî dedi: Abdullah bin Abdülazîz Ömerî hazretleri yanımıza gelmişti. Onun etrafına toplandık. Mekke-i Mükerreme’nin ileri gelenleri de toplanmıştı. Bu sırada başını kaldırınca, Kâ’be-i Muâzzama’nın etrafında yükselen sarayları gördü. Şiddetli bir şekilde bağırarak “Ey bu köşkleri bu mukaddes mekanın yanına dikenler; “Ölünce, yapayalnız kalacağınız, mezarların zifiri karalıklarını hatırlayınız. Ey zevk ve sefa sahipleri, ey dünyâ nimetleri içerisinde yüzenler! Kabirde, kurtların, böceklerin, yiyecekleri ve gıdaları olacağınızı, şu güzel vücutlarınızın, toprağın altında çürüyeceğini, o gören gözlerinizin akacağını, konuşan dillerinizin susacağını hiç düşünmüyor musunuz?” Abdülazîz hazretleri bunları söyleyince gözleri doldu. Birisi Abdullah bin Abdülazîz’e, “Bana nasîhat et” dedi. Bunun üzerine, o zâta dönerek: “Verâ çok kıymetli bir haslettir, insanın kalbinde verânın (şüpheli şeylerden sakınma) bulunması, bütün dünyâya bedeldir. Onun için, bir şey şüpheli ise ondan sakın. Yoksa harâm işlersin” dedi.
HDV BÜLTEN
Assen’da Kilise Gençliğinden Camiye Ziyaret Assen’da bulunan Jozef Kerk adlı kilisenin gençleri, HDV Mevlana Camii’ne bir ziyaret gerçekleştirdiler.
1
3.10.2010 Çarşamba günü yapılan ziyarette, kilisen papazı Ron Koopmans ve beraberindeki yüksekokulda okuyan gençlere sıcak bir karşılama yapıldı. Cami lokalindeki karşılama, hoş geldiniz faslı ve tanışmadan sonra ziyaretçilere cami ve cemiyet hakkında bilgiler sunuldu. Cami içersine alınan ziyaretçiler cemaatle kılınan namazı
izlediler. Namaz sonunda, caminin İslam dininde ne gibi öneme sahip olduğu konusu başta olmak üzere İslam dininin, itikat, ibadet ve ahlaka dair temel prensipleri anlatıldı. Gençlerin meraklı sorularına din görevlisi Tacettin Bıyık tarafından hassasiyetle cevaplar verildi. Tekrar cami lokaline alınan ziyaretçiler burada da sorularını sormaya devam ettiler. Ziyaretçilere
namaz öncesi ve sonrasında sıcak Türk çayı ile beraber poğaça ve çeşitli ikramlar yapıldı. Türk misafirperverliği, konuların sunumu ve sorulara verilen doyurucu ve samimi cevaplardan aşırı memnun kaldıklarını ifade eden papaz ve gençler yaklaşık iki buçuk saat süren ziyaretlerini tamalayıp camiden ayrıldılar.
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 15
HDV BÜLTEN
Kuzey Hollanda Camileri Ramazan Bayramı’nı Birlikte Kutladı
K
uzey Hollanda HDV Camileri Çalışma Grubu’nun 12 eylül 2010 Pazar günü organize ettiği bayramlaşma programına ilgi oldukça yüksek oldu. Sade Center salonunda yapılan programa Zaandam Sultan Ahmet, Alkmaar Hacı Bayram, Heerhugowaard Mimar Sinan, IJmuiden Kuba, Den Helder Ayasofya, Hoorn Abdulkadır Geylanı ve Beverwijk Akşemsettin camileri yönetim kurulları ve cemaatiyle birlikte yoğun ilgi gösterdi. Sunuculuğunu Zaandam Sultan Ahmet Camii Din görevlisi Dursun Boz’un yaptığı program, birlikte yapılan sabah kahvaltısının ardından Kur’an-ı Kerimle başladı. Programda ilk olarak Din Görevlileri İlahi Grubu ilahiler söyledi. Cami yönetim kurulu başkanlarının kısa konuşmaları oldu. 16 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
Fıkralar ve hikayeler anlatıldı. Folklor ekipleri gösterilerini sundular. Çocuklara palyaço gösterileri ve çeşitli eğlence aktiviteleri yapıldı. Şube camileri tarafından çocuklara bayram hediye-
leri dağıtıldı. İlk defa gerçekleştiren program bölge halkının daha iyi tanışmasına, kaynaşmasına ve bayramın ruhuna uygun hoşça vakit geçirmesine vesile oldu.
(Foto’s Copyright © Nico Roodhart 2010)
HDV BÜLTEN
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 17
HDV BÜLTEN
Vlaardingen Eyüp Sultan Camii’nde Barış ve Hoşgörü Konulu Toplantı Düzenledi Vlaardingen şehrindeki HDV Eyüp Sultan Camimiz 25 Eylül 2010 Cumartesi günü, farklı din ve inançdaki cami ve kiliselerin ortaklaşa düzenlediği Barış ve Hoşgörü konulu bir diyalog toplantısına ev sahipliğinde bulundu.
D
üzenlenen bu programda şehrimizde bulunan Katolik ve Protestan kilisesi din adamları ile diğer cami ve kuruluşların yanısıra Vlaardingen Belediye Başkan Yardımcısı ve birçok Hollandalı ve
Türk vatandaşlarımızda katıldılar T.C. Başkonsolosluğu Rotterdam Din Hizmetleri Ataşemiz Dr. Fevzi Hamurcu bey hocamızında konuşmacı olarak katıldığı bu toplantı sıcak bir atmosferde geçti. Toplantıya ev sahipliği yapan Vlaardingen Eyüp Sultan Cami şube yönetim kurulu başkanı Ali Pektaş’ın açılış ve takdim konuşması ile başlayan program, Eyüp Sultan Cami Din Görevlimiz Hüseyin Demirci ‘nin okuduğu Kuranı Kerim ve Türkçe meali ile programın sunuculuğu-
18 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
nu yapan Ali Kemal KADI’nın Hollandaca Kuran Mealini okumasıyla devam etti. Konuşmacı olarak toplantıya iştirak eden Rotterdam Din Hizmetleri Ataşemiz Dr. Fevzi Hamurcu bey hocamız Barış ve Hoşgörü hakkında yaptığı konuşmasında şunları söyledi; Değerli Misafirler, Bu dünyada insanca yaşayabilmek için ihtiyaç duyduğumuz şeylerin başında barış ve hoşgörü gelmektedir. Gittikçe küçülen bir dünyada yaşıyoruz artık. Ulaşım ve iletişim alanındaki hızlı gelişmeler dünyayı adeta bir köye dönüştürdü. Aynı köyün sakinleri olarak bizler işte bu sebeple barışa ve
HDV BÜLTEN hoşgörüye bugün her zamankinden daha fazla ihtiyaç duymaktayız. Barışı ve hoşgörüyü konuşmak, müzakere etmek, bu maksatla toplantılar yapmak çok önemli ama bunlar, toplumumuzda ve dünyada kalıcı barışı ve hoşgörüyü tesis etmek için yeterli değildir. Bunu başarabilmek için din adamlarının, inananların, yerel, ulusal ve uluslararası düzeyde politika üretenlerin ve yöneticilerin, kısacası her bir dünya vatandaşının daha fazla gayret göstermesi gerektiği hatırlanmalıdır. Bu güzide topluluğun bu gaye ile burada, bir mabedin çatısı altında toplandığını görmekten çok mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum. Dinî, kültürel, tarihî, coğrafî ve diğer farklılıklarımıza rağmen hepimiz aynı dünyada yaşıyoruz ve her birimiz büyük insanlık ailesinin birer ferdiyiz. Farklılıklarımız zenginliğimizdir ve insanlığın asırlar içerisinde üreterek bizlere bıraktığı ortak mirasımızdır. Üstelik insanlığın ortak değerlerinin farklılıklarından çok daha fazla olduğu da başka bir gerçektir. Yaşadığımız toplumda barışı ve hoşgörüyü tam anlamıyla tesis etmek istiyorsak onların önündeki tüm engelleri temizlemeye gayret etmemiz gerekir. Kalıcı barışın ve hoşgörünün egemen olduğu bir dünyaya kavuşmak dileğiyle hepinizi sevgi ile selamlıyorum. Sayın hocamızın konuşmasının ardından Lucas Kerk adına söz alan Tali Sorek tarafından BARIŞ şiirleri okundu. Hristiyan Katolik Hollandalı vatandaşlarımızın hep birlikte Cora de Koning’in eşliğinde söyledikleri toplu ilahilerin ardından, protestan ve katolik kilisesi din adamlarının incilden okudukları dua bölümleriyle program devam etti. Vlaardingen Ümmet camiinden İmam Mahmut Bozdağ’ın Kuran’ın barış ve hoşgörüye bakışı hakkındaki konuşmasının ardından, Remonstrantse Kerk’den ds. Els van Dunne, PKV Ambacht Kilisesinden Oost ds. Guus Froberg ve R.K. H. Lucaskerk’den pastor Kees Koelman günün anlam ve önemine dair barış ve hoşgörü içerikli konuşmalarda bulundular. Camimiz Kuran kursu öğrenci-
lerinden Mikail Ekinci’nin ney taksimi eşliğinde sergilediği Sema Gösterisi katılımcılar tarafından büyük ilgi ve beğeniyle izlendi. Camimiz din görevlisi Hüseyin Demirci’nin teşekkür ve kapanış konuşmasıyla program sona ererken, programın kapanışında söz alan Belediye Başkan Yardımcısı Cees Oosterom, Vlaardingendeki cami ve kiliselerin birlikteliğinden ve böyle toplantıların yapılmasından memnuniyet duyduklarını belirtti.
Toplantıya, Cami Din görevlileri ile Katolik ve Protestan Kilisesi din adamlarının, katılımcılara gül takdiminde bulunması ve hep birlikte çekilen hatıra fotoğraflarıyla programa son verildi. Daha sonra toplu olarak yenen yemekte program hakkında görüş ve düşüncelerini belirten Hollandalı misafirlerimiz böyle anlamlı bir toplantıda hep birlikte olmaktan dolayı çok mutlu olduklarını belirterek camimizden ayrıldılar.
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 19
HDV BÜLTEN
HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii’nde Ramazan Ayının Gelişi farklı programlarla idrak edildi Programlar içerisinde cami içi ve cami dışı etkinliklere ağırlık verildi. Evveli rahmet, ortası mağfiret sonuda cehennemden kurtuluş günleri olan ve 11 ayın sultanı diye adlandırılan ve içerisindeki bir gecenin (Kadir Gecesi) bin aydan daha hayırlı olduğu bu Ramazan ayı farklı güzelliklerle ihya edildi.
B
aşta vatandaşlarımızın ve cemaatimizin rahmet ve bereket ayından gerektiği şekilde istifade edebilmesi için mukabele, teravih, vaaz ve irşad programlarına önem verilerek anavatandan uzakta, vatandaşlarımıza hoş bir Ramazan Ayı geçirmeleri sağlandı. Farklı mekanlarda iftar programları tertip edilmesi farklı inanç gruplarına mensup insanların bir araya getirilmesi onbir ayın sultanı olan Ramazan Ayı’nın bereketi oldu. Bu sene ilk defa 4 Eylül Cumartesi akşamı Kregerplein’de iftar programında açık havada çadırlar kurularak içersinde mescit çadırı da bulunmak üzere Amsterdam Oost Belediyesinin öncülüğünde Belediye Başkanı ve yetkililerinin Hollandalı vatandaşların Fas ve Türk vatandaşlarımızın katılımıyla iftar programı düzenlenerek Ramazan Ayının ve Orucun bereketi olarak bir iftar sofrasında buluşmanın haz ve bereketi yaşanmış oldu. İftar programından önce HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii Din Görevlisi ve öğrencilerin 20 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
söylediği ilahiler ve diğer etkinlikler dikkat çekerek, iftar vaktinde Amsterdam Osdorp Hacı Bayram Camii Din Görevlisi Ahmet Yazıcı’nın okuduğu ezanın ardından Eyüp Sultan Camisi Din Görevlisi Cemalettin Yiğit’in yaptığı Hollanda’ca iftar ve yemek duası iftar programına katılanlar tarafından büyük beğeni topladı.
Ayrıca HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii’nde Kadir Gecesi ayrı bir güzellikte idrak edildi. Bu gece sabaha kadar camide ibadet yapmak isteyen bayanlar için camii açık tutuldu. Yine Ramazan faliyetleri arasında çevremizde bulunan Lukas Hastanesi’nde yatan cami cemaati ve vatandaşlarımızdan Seyfi Öztürk ziyaret edilerek kendisine geçmiş olsun dileklerinde bulunuldu.
HDV BÜLTEN
Ayrıca Avrupa’ya ilk gelen birinci kuşak diye ifade edilen Avrupa’da Camilerin ve İbadethanelerin açılmasında büyük emeği bulunan ve bir dönem Eyüp Sultan Camisinde Yöneticilik ve Dernek Başkanlığı yapan Mustafa Dokudur ve eşi, Woonzorgcentrum Bernardus huzur evinde ziyaret edilerek kendilerine yaptıkları hizmetlerinden dolayı teşekkür edildi. Kendileride, hizmet ettikleri cami tarafından, Cami yönetimi, Din Görevlisi, cami cemati ve geleceğimiz olan gençler tarafından unutulmamanın kendilerini çok memnun ettiğini belirterek teşekkür etti. Yine başka bir Huzur evinde bulunan Ali Yaz adındaki vatandaşımız da kendisini bu Ramazan Ayında ziyarete gelenlere teşekkür ederek geçmişe dönük hatıraların paylaşıldığı anda duygulu anlar yaşandı.
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 21
HDV BÜLTEN
Assen Mevlana Camii’nden Türkiye Tanıtımı
2
8 Ağustos 2010 Cumartesi günü Assen’da “het multicultureel stadsfestival ‘De Ontmoeting’ adı altında çok kültürlü bir gün düzenlendi.
şede tiyatrocu Nico Herwig tarafından Nasrettin Hoca fıkraları canlandırılarak anlatıldı. Program boyunca ziyaretçilerin sorularına görevliler tarafından içtenlikle cevaplar verildi.
Bu yıl dördüncüsü düzenlenen programda çeşitli etkinlikler yer aldı. Assen’da yaşayan yerli ve yabancılar kendi kültürlerine ait objeleri, tanıtma, diğerlerini tanıma ve aynı zamanda eğlenme imkanı buldular. Buradaki Müslüman Türkler de bu programda, o gün için kendilerine tahsis edilen kütüphane binasında Türkiye’yi Türk kültürünü ve özellikle 2010 Avrupa Kültür Başkenti olması münasebetiyle İstanbul’u tanıttılar. Bu çerçevede kütüphane binası içersinde Türk Köşesi hazırlandı. Burada ziyaretçilere Türkiye ve İslam hakkında hazırlanan kitapçık ve broşürlerin dağıtımı yapıldı. Türkiye ve İstanbul hakkında film gösterimi yapıldı. Türk yemeklerinin tanıtımı ve sunumu yapıldı. Ayrıca küçük ziyaretçiler için hazırlanan kö-
Yoğun katılım ve ilginin gözlemlendiği programda hedeflenen Assen’daki kültür zenginliklerini tanıma ve onları tanıtma hedefine, etkinlik çerçevesinde tertiplenen toplantılar, konferanslar, konserler, el sanatları sergileri vb. faaliyetlerle ulaşıldığı sanılıyor.
22 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
HDV BÜLTEN
Assen Belediye Başkanı’ndan Camiye Bayram Ziyareti
T
utulan oruçlar, kılınan teravih namazları, yapılan sohbet ve vaazlar, okunan Kur’an-ı Kerimler, verilen iftar yemekleri, verilen sadaka ve zekatlar, alınan gönüller, sevindirilen insanlar ve temizlenen nefislerden sonra hakedilen bayramlar.
hazırlanıp bayram sabahına yetiştirilen börekler, tatlılar, çorbalar ve kahvaltılık malzemeler samimi sohbetler eşliğinde afiyetle yendi.
Belediye başkanı ve yanındakiler HDV Mevlana Camisine gelen farklı milletlerden insanları birada görmelerinden dolayı hayranlıklarını dile getirdiler.
Her yıl olduğu gibi bu yılda yoğun ve bereketli geçen Ramazan ayı sonunda bayramlaşmalar sevgi ve coşkuyla yaşandı. Assen’daki Müslümanlar da bayram namazı sonrası HDV Assen Mevlana Camii’nde bayramlaştılar. Farklı milletlerden Müslümanların bu sevinçli bayram kutlamalarına Assen Belediye Başkanı Sicko Heldoorn da çalışma arkadaşlarıyla birlikte katıldı. Belediye başkanı ve arkadaşları teker teker herkesle tokalaşarak müslümanların Ramazan bayramlarını tebrik ettiler. Bayan cemaat tarafından EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 23
ŞİİR KÖŞESİ
Sıfatın lâ-şerîk’ken bak, Şu bataklıkta kaç şerîkin var! Tevfik Fikret Tanrı’nın muhteşem büyüklüğüne, Yetmez aklım, karıncayım, küçüğüm… Edip Ayel Târîfine girmemektir evlâ, Ta‘rîfe gelir mi hiç Mevlâ?!.. Muallim Nâci Varlığım hâlıkımın varlığına şâhiddir, Başka burhân-ı kavî vâr ise de zâiddir. Şinasî Tevhîd-i Hudâ kitaba sığmaz, Takrîri anın hitâba sığmaz. Sinan Paşa Varlığın bilme ne hâcet küre-i âlem ile, Yeter isbâtına halk ettiği bir zerre bile. Şinasî Varsın sen İlahî, yine varsın, yine varsın!.. Aklımda, hayâlimde ve hissimde yaşarsın. Cenab Şehabeddin Zâtın benim ey zâtıma hüccet olan Allah! Ey varlığı varlık ile müsbet olan Allah! İsmail Safa
24 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
HDV BÜLTEN
HDV Rotterdam Kocatepe Camii’nde Veli Toplantısı
H
DV Rotterdam Kocatepe Camii’nde 2010-2011 Kur’an-ı Kerim ve Dini bilgiler kursunun başlaması dolayısıyla 24 Ekim 2010 tarihinde bir veli toplantısı yapıldı. Rotterdam Kocatepe Camii konferans salonunda yapılan toplatıya bütün
öğrenci velileri katıldı. Yaklaşık 250 kız ve erkek ögrencinin devam ettigi kursla ilgili görüşler dile getirildi. Rotterdam Kocatepe Camii din görevlisi Lütfü Aydın velilere kursla ilgili sunum yaptı ve daha fazla verimin alınabilmesi icin karşılıklı dayanışmanın ve bilgi alış verişinin
faydalı olacağını dile getirdi. Toplantıda ayrıca “Ailede Çocuk Egitmi” isimli egitici bir seminer de verildi. Toplantıya katılan veliler bu toplantıların çok verimli olduğunu dile getirerek her ay yapılmasını teklif ettiler.
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 25
FIKIH KÖŞESİ
Dini Kavramlar ABD Sözlükte “kul” demek olan “abd” kavramı Kur’ân’da; “kul” ve “kullar” şeklinde yalın olarak veya «kullarım», «kullarımız» ve «Allah›ın kulları» şeklinde Allah›a izâfet ile genel olarak bütün insanları ifade etmek için; bazen de «mü›min kullar», «ihlaslı kullar», «muttakî kullar», «bilgin kullar», «sâlih kullar» ve «şükreden kullar» şeklinde sıfat ve övgü ifadesi olarak kullanılmıştır. Çoğulu¸ «abîd» ve «ibâd»dır (Bakara, 2/23, 178; İsrâ, 17/3; Meryem, 19/63; Enbiya, 21/26; Neml, 27/15,19; Fâtır, 35/28, 31; Sâd, 38/83; Zümer, 39/53; İnsan, 76/6) ( ABDÂL Birinin yerine geçen, karşılık anlamına gelen bedel ve bedîl kelimelerinin çoğuludur. Tasavvufî bir terim olarak ise «dünya ilgilerinden kurtularak kendisini bütünüyle Allah yoluna adayan ve ricâlü›l-gayb diye adlandırılan veliler topluluğu içinde yer alan «sûfî veya erenler» anlamına kullanılmaktadır. Bu kelime yerine budelâ kelimesi de kullanılmaktadır. Abdallar, insanlara karşı iyi niyetli, kendilerine kötülük yapanları bağışlayan, sahip oldukları şeyleri başkalarıyla paylaşan, kazâ ve kadere gönül hoşluğu ile boyun eğip rıza gösteren, haramlardan titizlikle kaçınan, ibadetlerinde ihlâs ve samimiyeti ön planda tutan, sevgi, şefkat, merhamet ve iyi niyet gibi ahlâkî erdemlerle donanmış kimselerdir. Hadis olduğu öne sürülen rivâyetlerde abdalların sayıları konusunda 7, 30, 40, 70, 80 gibi 26 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
değişik rakamlar verilmektedir. Yaygın görüş ise sayılarının 40 kişi olduğudur. Ancak abdal konusu ile ilgili hadislerin büyük bir kısmı veya tamamı titiz muhaddisler ve kelâmcılar tarafından senet veya metin tenkidine tâbi tutularak reddedilmiştir. Abdal ve budelâ kelimeleri tasavvuf geleneğinde ifade edildiği anlamda Kur›ân-ı Kerim›de yer almamıştır. Ayrıca abdal, Afganistan›da bir Türk kabilesinin, Anadolu›da ise göçebe bir topluluğun adıdır. ABDEST Farsça âb (su) ve dest (el) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen abdest kelimesi, «el suyu» anlamına gelir. Abdest kavramı Arapça›da «güzellik ve temizlik» manasına gelen vudû› kelimesiyle ifade edilir. Namazın şartlarından birisi olan abdest, namaz ve Kabe›yi tavaf, tilavet secdesi gibi bazı ibadetleri yapmak için, vücudun belirli uzuvlarını usulüne uygun olarak yıkamak veya meshetmektir. Abdest müstakil bir ibadet olmayıp, belli ibadetleri yapmak için vasıta niteliğinde bir ibadettir. Manevî temizlik ve namaz başta olmak üzere ibadetlere ruhen ve bedenen hazırlık mahiyetinde olan abdest, aynı zamanda maddî bir temizlenme vasıtasıdır. Mâide sûresinin 6. âyetinde, abdestin namaz için farz kılındığı bildirilmekte ve rükünleri (farzları) sayılmaktadır. Âyette zikredilen abdestin farzları; yüzü yıkamak, kolları dirseklerle bera-
ber yıkamak, başı meshetmek ve ayakları topuklarla birlikte yıkamaktır. Bu şartlara Şafiîler, niyet ve tertibi; Hanbelîler, tertip ve uzuvların peşpeşe yıkanmasını; Malikîler, niyet ve uzuvların ardarda ovalanarak yıkanmasını ilave ederler. Bu şartlara riâyet edilerek alınan abdestin sahih olabilmesi için, abdest uzuvlarında kuru yer bırakılmaması ve deri üzerinde suyun temasını engelleyecek bir şeyin bulunmaması gerekir. Usul ve adabına uygun bir şekilde abdest şöyle alınır: Abdeste niyet ve besmele ile başlanır, parmak aralıkları da dahil eller bileklere kadar üçer defa yıkanır, dişler temizlenir, ağza ve buruna üçer defa su verilip yıkanır. Yüz ve dirseklerle beraber kollar üçer defa yıkanır. Sağ el ıslatılarak elin içiyle başın üstü bir defa meshedilir. İki elin içi ile başın tamamının meshedilmesi daha iyidir. Eller ıslatılarak parmaklarla kulakların içi ve dışı, sonra da ense birer defa meshedilir. En son olarak da, üç defa ayaklar topukları ile birlikte yıkanır. Yıkamaya sağ uzuvlardan başlamak, suyu iktisatlı kullanmak, abdest esnasında ve sonunda dua etmek, kelime-i şahadet getirmek abdestin sünnetlerindendir. Kişinin önünden ve arkasından herhangi bir şeyin çıkması, vücudun herhangi bir yerinden kan ve irin gibi şeylerin akması, ağız dolusu kusmak, bayılmak, delirmek, uyku ve sarhoşluk gibi şuuru engelleyen durumlar abdesti bozar. Kaynak: Dini Kavramlar Sözlüğü-Diyanet İşleri BaşkanlığıYayınları
HDV BÜLTEN
Eerbeek Ayasofya Camisi İftar Programı Düzenledi
E
erbeek Ayasofya camii 3 Eylül 2010 Cuma ve 5 Eylül 2010 Pazar günlerinde iftar programları düzenledi.İftar programlarına Türk vatandaşları, Hollandalı vatandaşlar ve Eerbeek’li iş adamları davet edildi. Programa Belediye Başkanı, Belediye Encümen Üyeleri, Polis yetkilileri, okul temsilcileri, Hollandalı işadamları ve Türk işadamları katıldı. Hollandalıların ve Türk vatandaşlarımızın düzenlenen programlara yoğun ilgisi herkesi memnun etti.
lumda bir arada huzur içinde yaşanabileceğine vurgu yaptı. Daha sonra Brummen Belediye Başkanı yaptığı konuşmada bu tür etkinlikleri kültürleri tanıma ve halkın kaynaşma acısından önemli olduğunu ifade etti. Akşam ezanının okunmasıyla iftarlarını açan davetliler sıcak bir ortamda yemek yiyip çay içip sohbet ettiler.
İftar Programı din görevlisi Ömer Kızılırmak’ın Kuran okumasıyla başladı. Ardından cami yönetim kurulu adına Başkan Ayhan Yüksel kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasında Eerbeek’te böyle programın ilk defa yapıldığını katılımlarında dolayı herkese teşekkür etti.Akabinde Din görevlisi Ömer Kızılırmak Ramazan ayının öneminden bahsederek, insanlar farklı dinlere inansalar da inançlara saygı gösterildiğinde topEYLÜL 2010 | SAYI 18 | 27
HDV BÜLTEN
HDV Dieren Selimiye Camisinde Ebru Kursu
H
ollanda Diyanet Vakfı’nın sponsorluğu ve desteği ile Dieren Selimiye Camiinde ebru kursu düzenlendi. Biri Hollandalı 9 kişinin katıldığı kursa Din Görevlisi Abdullah Söylemez de katıldı. HDV Sanat Danışmanı Refi Kileci tarafından Dieren Selimiye Camii Lokalinde verilen kurs 3 ay sürdü. Son ders ve sertifika töreni için Roterdam Rumi Sanat Enstitüsü’ ne giden kursiyerler, Hollanda’da Türk ve İslam kültürüne ait böyle güzel bir sanat evinin olmasından duydukları heyecanı ve sevinci dile getirdiler. Sertifika töreninin ardından program son buldu. 28 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
Bir Ayet, Bir Hadis-i Şerif
Sabır ve namazla Allah’a sığınıp yardım isteyin; Rablerine kavuşacaklarını ve Ona döneceklerini umanlar ve huşu duyanlardan başkasına namaz elbette ağır gelir. (Bakara Suresi, Ayet 45-46) 705. Ebû Hüreyre radıyallahu anh Re sûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken dinled iğini söyledi: “Kâmet getirildiğ i zaman namaza koşarak değil, ağ ırbaşlı bir şekilde yürüyerek geliniz . Yeti kadarını imamla b şebildiğiniz yetişemediğiniz re irlikte kılınız; kâtları da kendin iz tamamlayınız. ” Müslim’in rivayetin de şöyle bir ilâve va rdır “Herhangi biriniz namaz kılmaya ka : rar verdiği zaman art ık namazda sayılır .” Buhârî, Ezan 20, 21, Cum`a 18; Müslim , Mesâcid 151–155. Ayrıca bk . Ebû Dâvûd, S alât 54; Tirmizî, Salât 127; Nesâî, İmâme 57; İbni Mâce, Mesâc id 14
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 29
HDV BÜLTEN
Ramazan’in Bize Getirdikleri
H
er yıl sayısız güzellikler getiren Ramazan ayı, memleketten uzakta Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız için daha büyük bir mutluluk kaynağı olmaktadır. Peygamber Efendimiz’in (s.a.s.) ‘ümmetimin ayıdır’ diye tanımladığı Ramazan, bu yıl da ümmet-i Muhammed’in her bakımından coştuğu bir ay oldu. Sayısız fırsatlarla dolu olan bu mübarek ayın bize getirdiklerini kısaca hatırlamaya çalışalım. Diğer günlerde çoğu zaman unuttuğumuz pek çok şeyi hatırlayabildik ve onlar üzerinde tefekkür etme fırsatı bula-bildik. Böylelikle kendi iç dünyamıza dönerek hayat akışımızı gözden geçirip sorgulama fırsatını yakaladık, bir nefis muhasebesi ve bir iç denetim yapabildik. Oruç, bedenimizi dinlendirirken ruh dünyamızı onarıp güçlendirdi, geliştirip tam kapasiteyle çalışır hale getirdi. Bu sayede düşünce dünyamızda derinleştik, ruh dünyamızda alabildiğine yükseldik. Yeme ve içme gibi en temel insanî ihtiyaçlarımızı geçici bir süre askıya alarak adeta melekleştik ve maneviyat yolculuğumuzda epeyce yol aldık. Dünyevî meşakkatler girdabında sürüklenen insanoğlu hayatın asıl gayesini ve unuttuğu önemli görevleri bu ayda yeniden hatırladı. Ebediyet limanına doğru seyreden bir geminin yolcuları olduğunu bir defa daha anladı, bir ömrün ya da -en azından- son bir yılın nasıl bir rüzgâr gibi geçip gittiğini hissetti. Ramazan’ın ilk günleri rahmet, ortası bağışlanma, sonu da günahlardan kurtulma zamanı olarak bilinir. Bu durumu Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle ifade eder: “Ramazan ayı geldiğinde cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır ve şeytanlar da zincire vurulur.” (Buhârî, Savm, 5; Bed’ü’l-Halk, 11; Müslim, Sıyâm, 2; Nesâî, Sıyâm, 5) Bu fırsatları değerlendirerek pek çok hayırlı iş yaptık, pek çok şerli işten de uzak durabildik. Bir hadis-i şerifte de şöyle buyrulmaktadır: Oruç kötülüklerle sizin aranızda bir perdedir. Oruçlu kimse kötü söz söylemesin, bağırıp çağırmasın. Birisi ona uygunsuz şeyler söylerse veya kavga edecek olursa ‘ben oruçluyum’ desin ve ona bulaşmasın.” (Buhârî, Savm 2, 9, Libâs, 78; Müslim, Sıyâm, 164; Muvatta, Sıyâm, 58; Ebû Dâvûd, Savm 25, Tirmizî, Savm, 55; Nesâî, Sıyâm, 41; İbnu Mâce, Sıyam, 1; Edeb, 58) Bu tavsiyelerine uyarak pek çok arbededen kendimizi uzak tutabildik. Yüce kitabımız Kur’an’ın 610 yılı Ramazan’ında nazil olmaya ve insanlık âlemini şereflendirmeye başlaması, insanlık tarihinin yeniden yazılmaya başlandığı andır ve bu ayı anlamlı kılan büyük bir olaydır. O günden beri Müslümanlar Ramazan’ı Kur’an ayı olarak değerlendirir, onu her zamankinden daha fazla okur, daha fazla dinlerler. Bu ayın kadrini bilenler onun her anını Kadir gecesi gibi değerlendirirler.
30 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
Dr. M. Fevzi Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi
Biz de öyle yapmaya gayret ettik. Yüce Allah, bizlere Ramazan ayını anlatırken o ayda Kur’an’ın indirilmesini önemli bir özellik olarak şöyle zikreder: “Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” (Bakara suresi, ayet 185) Tevazu ve huşu ile okuyup dinlediğimiz Kur’an’ı Kerim’i daha iyi anlamak için bu Ramazan’da başka çabalarımız da oldu. Kur’an’ın nazil olmaya başlamasının 1400. yıl dönümü münasebetiyle Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından Kur’an Yılı olarak ilan edilen 2010 yılını güzel başlangıçlar yapmak için fırsat bildik. Kur’an’ı iyi anlayan ve onu rehber edinen fertlerin, huzurlu ve mutlu bir toplumu daha kolay oluşturdukları yeniden gördük ve kavradık. Son ilahî mesajın bize en güzel rehberliği yaptığını bu Ramazan’da da yeniden hatırladık ve birbirimize hatırlattık. Ramazan, iyiliklerin toplumda yerleşip kökleşmesi için bu yıl da uygun ortamlar hazırladı. Bu sayede Müslümanlar dinin gereği olan ibadetlere her zamankinden daha fazla gayret göstermeye başlamış, camilerimiz de bu iklimden nasibini alarak namaz vakitlerinde dolup taşmıştır. Mahşeri kalabalıklarla huşu içinde kılınan cuma ve teravih namazları, cemaatle ibadet etmenin hazzını bizlere yeniden yaşatmıştır. ‘Bir araya toplayan’ anlamına gelen ‘cami’, gerçekten de Ramazan boyunca bu anlamı fazlasıyla hak ettirmiştir. Bu ayın bereketiyle ihtiyaç sahiplerinin gözetmesine her zamankinden daha fazla gayret gösterilmiş, verilen zekât, fitre ve diğer yardımlarla sosyal yardımlaşma ve dayanışma pekiştirilmiştir. Varlıklı kesim ile fakirler arasında yardımlaşma ve dayanışma köprüleri kurulmuş, refah seviyesindeki dengesizliklerden dolayı toplum katmanları arasında baş gösteren kıskançlıklar ve huzursuzluklar azalmış, her iki kesim birbirlerine haset ve kıskançlıkla değil sevgi ve şefkatle muamele etmeye başlamışlardır. Yetimler, kimsesizler, fakirler, borçlular ve felaketzedeler için daha fazla yardım eli uzanmıştır. Yardım eden ve yardım gören fertlerin birbirlerine besledikleri sevgi ve şefkat duyguları toplumun huzur ve mutluluğunu biraz daha arttırmıştır. Hem birbirine ve hem de ‘Allah’ın ipi’ne sımsıkı sarılan müminler birlik, beraberlik ve kardeşlik duygularını daha da kökleşmiştir. Saydığımız bu fırsatları ve daha sayamadığımız binlerce güzelliği sinesinde barındıran Ramazan, bizi bu sene de ku-cakladı, bir ay boyunca bizi şefkatiyle sarmaladı ve artık bir sonraki Ramazan’da buluşmak üzere veda ediyor. Bu rahmet ikliminden yeterince yararlanmış olanlara ne mutlu... Hepimizin Ramazan’ı ve Ramazan Bayramı mübarek olsun. Bu rahmet iklimi milletimize, İslam âlemine ve tüm insanlığa güzellikler getirsin.
HDV BÜLTEN
Kur’an Kıssalarının Bize Hatırlattıkları (I) Sevgili okurlar,
B
ir önceki sayımızda Mü’minun suresinden ve onun bize hatırlattıklarından bir nebze bahsetmiştik. Bu sayıdaki yazımızda da yine Kur’an-ı Kerimde anlatılan kıssaların bizler için ne anlama geldiğini izah etme gayreti içinde olacağız. Sizlerin de bildiği üzere Allah Teala Kur’an-ı Kerim’de iman esasları, ibadetler, helaller ve haramlar, kainatın düzeni, ahiret hayatı ve orada cereyan edecek olaylar, cennet ve cehennem gibi pek çok konudan bahsederken, önemli oranda da geçmiş peygamberlerin ya da toplumların hayatından kıssalar anlatmıştır. Her ne kadar Arapça ‘kıssa’ kelimesi Türkçe’ye hikaye diye çevrilse de Kur’an’da anlatılan kıssalar hikaye, masal türünden olaylar değildir. Kuran’ın tabiri ile bu olaylar gerçek yaşanmış olaylardır. Hem Tefsir ve hem de İslam Tarihi eserlerinde ifade edildiği üzere Hicretin onuncu yılında Medine’ye gelip peygamberimiz Hz. Muhammed (sav) ile Hz. İsa hakkında tartışmaya giren Necran Hıristiyanlarıyla ilgili olayın anlatıldığı ve kaynaklarımıza mübahele olayı olarak geçen ve öncesinde Hz. İsa ile ilgili kıssa anlatıldıktan sonra ‘Sana (gerekli) bilgi geldikten sonra artık kim bu konuda seninle tartışacak olursa de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı çağıralım. Biz de siz de toplanalım. Sonra gönülden dua edelim de, Allah’ın lanetini (aramızdan) yalan söyleyenlerin üstüne atalım.’ (Ali İmran, 61) şeklindeki mübahele ayeti beyan edildikten sonra altmış ikinci ayette ‘Şüphesiz işte bu gerçek kıssadır’ diye geçmişle ilgili anlatılan kıssaların gerçek olduğu beyan edilmiştir. Yine Kehf suresinde Ashabı Kehf hakkında anlatılan hikayenin gerçek olduğu on üçüncü ayette ‘Biz sana onların haberlerini gerçek olarak anlatıyoruz: Şüphesiz onlar Rablerine inanmış birkaç genç yiğitti. Biz de onların hidayetlerini artırmıştık’ şeklindeki ayette Kur’an kıssalarının yaşanmış olaylar olduğunu açık bir şekilde ortaya konmaktadır. İşte Kur’an’da geçen bu kıssaların anlatılmasından murad insanlığa tarihi bilgiler sunmak, geçmişte olanları öğretmek değildir. Bu kıssaların anlatılmasındaki temel hedef geçmiş milletlerin başına gelenlerden öncelikle ayetlerin indiği dönemdeki kişilerin ibret alması ve ona göre
Dr. Mustafa Kahraman Deventer Din Hizmetleri Ataşesi
hayatlarını düzenlemesi ve daha sonra da kainat var oldukça var olacak olan Kur’an’ın ölmez ve eskimez mesajlarının kıyamete kadar tüm insanlığa yol göstermesi ve ışık tutması, insanların da bu mesajlardan yararlanmalarıdır. Kur’an-ı Kerimin 20. Suresi olan Ta Ha suresinde önce Kur’an’ın Allah Teala tarafından Hz. Muhammed (sav)’e zorluk olsun, sıkıntı versin diye indirilmediği, sadece Allah’tan korkan herkese bir öğüt ve bir uyarı olsun diye indirildiği beyan edilip, Hz. Musa’nın peygamber oluşu, vahye muhatap olması ve asasının yılana dönüşmesi, elini koynuna sokunca bembeyaz olması gibi bir kısım mucizeler verilmesi, peşinden Firavun’a hakkı açıklamak için görevlendirilmesi, kardeşi Hz. Harun’un da ona yardımcı olarak peygamberlikle görevlendirilmesi, sonra da Hz. Musa’nın Firavun’un evinde nasıl büyütüldüğü hatırlatılıp, Musa, Firavun ve sihirbazlar arasında geçen tartışmalar anlatılıp Musa’nın kavmini Mısır’dan çıkarması, onların peşlerinden gelen Firavun ile ordusunun denizde boğulması, Hz. Musa’nın kavminin sapıtıp yoldan çıkması anlatıldıktan sonra Şeytan’ın Hz. Adem’e secde etmemesi ve peşinden onu ve eşini kandırarak yasak meyveden yedirerek yanlışa sevk etmesinden bahsedilmiş daha sonra da Hz. Adem ile Havva’nın affedilmesinden hemen sonra da 124-126 ayetlerde “Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan) yüz çevirirse mutlaka ona dar bir geçim vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak haşrederiz.” O da şöyle der: “Rabbim! Dünyada gören bir kimse olduğum halde, niçin beni kör olarak haşrettin?” Allah “Evet, öyle. Âyetlerimiz sana geldi de sen onları unuttun. Aynı şekilde bugün de sen unutuluyorsun” der.’ diye inkarcılardan bazı durumlarından bahsedildikten sonra 127 ayette ‘Haddi aşan ve Rabbi’nin âyetlerine inanmayanları işte böyle cezalandırırız. Şüphesiz ahiret azabı daha şiddetli ve daha kalıcıdır’ buyurulmuş ve hemen bir sonraki ayet olan 128. Ayette ‘ Yurtlarında dolaşıp durdukları, kendilerinden önceki nice nesilleri helak etmiş olmamız, onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için ibretler vardır’ buyurulurken, Allah Teala’nın açık bir şekilde insanları geçmiş milletlerin başlarına gelenlerden ibret almalarının gerekliliğine vurgu yapıldığı açık bir şekilde görülmektedir.
EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 31
HDV BÜLTEN
HDV Dordrecht Mevlana Camii İftar Verdi Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı Mevlana Camii tarafından düzenlenen iftar programı renkli görüntülere sahne oldu.
D
ordrecht Belediyesinin dördüncüsünü organize ettiği Ramamazan Festifali dolayısıyıla Dordrecht Mevlana Camii tarafından verilen iftar programına Dodrecht Belediye Başkanı Arno Brok, T.C. Başkonsulosluğundan Muavin Konsulos Erdal Atik, çok sayıda kilise temsilcisi, camii üyeleri ile Hollandalı davetliler katıldı.
İftardan önce ayrımcılıkla mücadele eden Radar kurumu, katılımcılara yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Son dönemde İslam karşıtı ve ırkcı söylemlerin artığını belirten Radar yetkilisi, ayrımcılığa uğrayan veya bu tür işlemlere maruz kalan kişilerin neler yapması gerektiği ve ne tür hak32 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
lara sahip oldukları konusunda katılımcıları bilgilendirdi. Bu tür olayların yetkili kurumlarla paylaşılmasını, kesinlikle örtbas edilmemesini istedi. İftar programına Dordrecht Belediye Başkanı Arno Brok ve Muavin Konsulos Erdal Atik’ in katılmalarının kendilerine büyük gurur yaşattığını söleyen cemiyet yönetiçisi Vehbi Batasun,” bu tür programların öfr ve ade-
timizin yaşatılmasında, kütürümüzün Hollandalılara anlatılmasında ve bu faliyetlerin kültürler arası kaynaşmayada büyük rol oynadığını” söyledi. Bu geleneğin devam ettirileceğini ve önümüzdeki yıllarda daha da canlı geçmesi için daha geniş kapsamlı iftar programı düzenleyecellerini belirtti. Parogrammın gerçekleşmesinde başta kadın kolları olmak üzere bütün emeği geçenlere teşekkür etti.
HDV BÜLTEN
HDV Delft Sultan Ahmet Camii’nde Bayramlaşma Coşkusu
H
DV Delft Sultan Ahmet Camii’nde bu yıl bayram oldukça güzel geçti. Sabah namazını birlikte kılan Cami Cemaatine Yönetim Kurulu tarafından geleneksel hale gelen Bayram
Çorbası ikram edildi. Bayram çoşkusu ve neşesinin cemaatin yüzünde açıkça hisssedildiği bu mutlu günde, Bayram namazına gelenlerinin sayısının fazla olmasından dolayı camii konferans salonu da ibadet için hazırlandı. Din
görevlimiz Mahmut Rauf Arcaklıoğlu, bayram vaazını sunum cihazı eşliğinde yaptı. Bayram namazı sonunda, camii içerisinde geleneksel bayramlaşma merasimi yapıldı ve dualar edildi.
Delft HDV Sultan Ahmet Camii’nde Kadir Gecesi
5
Eylül akşamı idrak edilen Mübarek Kadir Gecesi, HDV Delft Sultan Ahmet Camii’nde büyük bir katılımla kutlandı. Cami Yönetiminin bitin Delft Cemaatine yönelik verdiği Geleneksel İftar davetine katılımın fazlalığı dikkatleri çekti. İftar sonrası başlayan Kadir Gecesi özel programında okunan Kuran-ı Kerimler, ilahiler ve Mevlid ile manevi ikliminee girilen Kadir gecesi sonunda din görevlisi Mahmut Arcaklıoğlu’nun kadir gecesi sohbeti cemaat tarafından dikkatle takip edildi. Program sonunda Ramazan Ayı boyunca okunan mukabele ve hatimlerin duası da bu gece de yapıldı. EYLÜL 2010 | SAYI 18 | 33
HUTBE
İslam’da İlmin Önemi
Yunus TÜRKYILMAZ HDV Din görevlileri Koordinatörü
İ
slam, insana bilinci, anlamayı, düşünmeyi önemle tavsiye eden bir dindir. Bu özelliklerin gelişmesi de ilimle, eğitim ve öğretimle olmaktadır. Dinimiz ilme ve bilgiye, gerek Kur’an’da gerekse hadislerde en mühim yeri vermiştir.
Aziz Müslümanlar! İlim, öncelikle insanı, yüce yaratıcısına olan imanıyla bütünleştirip, sonrasında ne için yaratıldığını hatırlatıp, izzetine izzet katan bir varlık haline getirir.
Efendimiz (a.s), ilme ve ilim adamına o kadar önem vermiştir ki bu husus hem yaşantısında hem de sözİslam, ilmi ve bilgiyi, zulmetin karşıtı bir nûr olarak lerinde çok önemli bir yer teşkil etmiştir. Örneğin, tutmuştur. Medeniyetler ilim ve irfanla kurulmuşlar suffa okulu ki bizzat peygamber terbiyesi altında yeve bunların eksikliği sebebiyle yok olmaya mahkum tişen ve dinimizin temel taşları olan ilim ehlini temsil olmuşlardır. İşte tam olarak etmişlerdir. Ayrıca karanlık Ayet: “De ki: “Hiç bilenlerle Kur’an-ı Kerim, bilginin kıyçağlarda, asabiyetin hüküm metini vurgulamak için şöyle sürdüğü günlerde müslübilmeyenler bir olur mu? buyurmuştur: “De ki: “Hiç manlara okuma yazma öğre1 Ancak akıl sahipleri öğüt alırlar” bilenlerle bilmeyenler bir ten esirleri, selametle serbest olur mu? Ancak akıl sahiple- Hadis:“Kim ilim öğrenmek için bırakabilen derin ve üstün ri öğüt alırlar”2 bir zihniyete sahip bir islam bir yol tutarsa, Allah da onu medeniyetine sahip bizler, cennete giden yollardan Nitekim Kur’an’ı Kerim’de bu değerlere sahip çıkmak hiç düşünmüyor musuzorundayız. birine dâhil eder. nuz?, hiç akletmiyor musunuz? şeklinde sıkça tekrarlanan tavsiyelerin yanında Kıymetli Mü’minler! 3 “Allah’ım ilmimi arttır” şeklinde dua etmemiz öğretilmiştir. Medeniyetimiz dinimizden aldığı ilhamla ilmi, irfanı, hikmeti, insanlar arasında yaşanan ve paylaşılaDinimizce ilim ve hikmet mü’minin yitik malı4 ola- bilen hale getirmiş ve bu değerleri en üst seviyelere rak gösterilmiş, ilim ehline verilen değer de şöyle nak- taşımışlardır. Bizlere düşen ise küçük hesaplar yapıp ledilmiştir. “Kim ilim öğrenmek için bir yol tutarsa, günü kurtarma halini hayatımızdan çıkarıp atmak. Allah da onu cennete giden yollardan birine dâhil Rabbimizin murâdı peygamberimizin (a.s) duası doğeder. Melekler, ilim öğrenmesinden hoşnut olarak o rultusunda ilmi, bilgiyi, okumayı, şu kısacık hayatıkimseyi muhafaza ederler.” mızdaki hak ettiği yere koymaktır. Yüce Rabbimiz dualarımızı kabul buyursun. Amin. Muhterem Cemaat!
Zümer, 39/9 Taha, 20/114 3 Tirmizi, İlim,19 4 Ebu Davud, İlim 1 1 2
34 | SAYI 18 | EYLÜL 2010
HOLLANDA DİYANET VAKFI CENAZE YARDIMLAŞMA FONU ISLAMITISCHE STICHTING NEDERLAND ONDERSTEUNINGFONDS IN GEVAL VAN OVERLIJDEN FONA KAYIT OLMAYI İHMAL ETMEYELİM!!!! Meşhur, meşhur olduğu kadar da gerçek bir sözdür. “Acılar paylaşıldıkça azalır. Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır.” Vatanımızdan, aile ve sevdiklerimizin birkısmından çok uzaklarda yaşadığımız şu gurbette, başımıza gelebilecek ve bize en çok acı verecek gerçek, ölümdür. Bu gerçekle karşılaştığımızda acımızı paylaşacak, bizi anlayacak ve hepsinden önemlisi yapılması gerekenleri bizim için yapacak bir hizmet kurumuna, ne büyük ihtiyaç vardı. İşte bu ihtiyaçtan doğdu Cenaze Yardımlaşma Fonu. Onun şemsiyesi altına girenler, en acılı gününde bir yardım eliyle karşılaşır, bu yardım eli cenaze sahibine hiçbir külfet yüklemeden gerekli bütün hizmeti görür. O yardım eli, Hollanda Diyanet Vakfı Cenaze Yardımlaşma Fonu’dur ve yirmiyedi yıldır bu hizmeti başarıyla sürdürmektedir. O halde bu fona kayıt olalım. Çevremizdekileri kayıt olmaya teşvik edelim. Bu mükemmel hizmetten hiçkimsenin mahrum kalmasına razı olmayalım. Sağlık ve mutluluklar dileriz. HOLLANDA DİYANET VAKFI CENAZE YARDIMLAŞMA FONU
T.C.
Lahey Büyükelçiliği DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ ile
HOLLANDA DİYANET VAKFI tarafından
KAMPANYASI
Dergilerimize abone olmak için; 1. Yıllık abone ücretini Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına yatırınız. 2. Adres bilgilerinizin yer aldığı ekteki formu doldurarak Din Hizmetleri Müşavirliğine gönderiniz veya bölgenizdeki HDV Camii Din Görevlisine veya yöneticilerine teslim ediniz. ABONELİK MÜRACAATI
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SÜRELİ YAYINLARI YURTDIŞI YILLIK ABONE ÜCRETLERİ
Tarih : .......... / .......... /2010
Derginin Adı
HOLLANDA DİYANET VAKFI’NA Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli yayınlar olarak çıkarılan dergilerden aşağıdakilere abone olmak istiyorum. (Abone olmak istediğiniz dergiyi/dergileri işaretleyiniz.)
1. Diyanet Avrupa Aylık Dergi (24 Avro) 2. Diyanet Çocuk Dergisi (24 Avro) 3. Diyanet Aylık Dergi (30 Avro) 4. Diyanet İlmi Dergi (20 Avro) Bir yıllık abonelik ücretini, Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına ödedim. Ödeme belgesinin fotokopisini ekte gönderiyorum. Adres bilgilerim aşağıda verilmiştir. Aboneliğimin bugünden itibaren başlatılmasını talep ediyorum.
Yıllık Abone Ücreti
Diyanet Avrupa Aylık Dergi
24 Avro
Diyanet Çocuk Dergisi
24 Avro
Diyanet İlmi Dergi
20 Avro
Diyanet Aylık Dergi
30 Avro
Abonenin:
Adı :....................................................................................................................................... Soyadı :....................................................................................................................................... Adresi :....................................................................................................................................... Posta Kodu :....................................................................................................................................... Şehir :....................................................................................................................................... E-mail adresi :....................................................................................................................................... Telefonu
: +31-......................................................................................................................