H O L L A N D A
D İ Y A N E T
V A K F I
A Y L I K
H A B E R
B Ü L T E N İ
KASIM • 2010 SAYI 20
5
T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan HDV Rotterdam Kocatepe Camii’nde Kütüphane Açılışına Katıldı
10
HDV Başkanı Varşova’da AGİT Toplantısına Katıldı
31
HDV Utrecht Ulu Camii İnşaatı Devam Ediyor
ÖNSÖZ
Bu sayıda
Cevdet KESKİN
Hollanda Diyanet Vakfı İdari Koordinatör
H
DV Bülten Kasım ayı sayısında yine birlikteyiz. Hac mevsimi dolayısıyla Hac ibadeti ve Kurban Bayramı’nın idrak edildiği Kasım ayında çıkan 20. sayımızla siz değerli okuyucularımızı başbaşa bırakmadan önce, sizlerle iki müjdeli haberi paylaşmadan geçemeyeceğim. Şöyleki; Bildiğiniz gibi Hollanda Diyanet Vakfımızın, HDV Bülten’in yayın hayatına başladığı Nisan 2009 tarihinden itibaren bununla paralel olarak internet sayfasının yenilenmesi ve ayrıca diyanethaber.nl ve hdvbulten.nl ismindeki sitelerin de aktif hale getirilmesi için çalışmalar yapacağımızı daha önce belirtmiştik. Bu çalışmalar elhamdülillah neticelendi ve HDV şubelerinin HDV Bülten’de de geçen faaliyetleri, Camilere göre kategorize edilerek dijital ortamda diyanethaber.nl ve hdvbulten.nl web sitelerinde okuyucularımızın hizmetine sunuldu. Okuyucularımız HDV Bülten’in yanısıra bu siteden de HDV şubelerinin faaliyetlerini artık takip edebilirler.
cühün bir göstergesi olarak kabul ediyoruz. Sitemizin zirve yaptığı tarih 15 Kasım 2010 tarihidir. Bu tarihte sitemizi toplam 4.279 kisi ziyaret etmistir. Bu sayı kanaatimizce büyük bir sayıdır. İnanıyoruz ki, Vakfımızın hizmetlerinin geniş bir kitle tarafından takip edilmektedir. En son istatistiki rakamlara baktığımızda, 7.11.2010 ve 7.12.2010 (son 1 ay) içinde toplam 18.148 kişi www.diyanet. nl sitesini ziyaret etmiş ve 44.761 sayfa bakılmıştır. Sitemizin yenilendiği 21 Şubat 2009 tarihinden itibaren, 7 Aralık 2010 tarihine kadar, toplam ziyaretci sayısı 56.883 dür. Bu rakamın 35.369’u da siteyi ilk defa ziyaret etmis ve 153.956 sayfaya bakılmıştır. Bu istatistikler bize gösteriyor ki, Hollanda Diyanet Vakfı hizmetleri internet ortamında da oldukca yoğun takip edilmektedir. Dolayısıyla bundan sonraki hedefimiz; sitemizin Hollandacasını da bir an önce aynı içerikte ve zenginlikte faaliyete geçirmektir.
İkinci güzel bir gelişme ise, Hollanda Diyanet Vakfı’mızın kurumsal sitesi olan www.diyanet.nl web sitesinin takip edilme oranıdır. Geçen bir yıl içindeki istatisiklere baktığımızda sitemizi ziyaret eden insanların yoğunluğu dikkatimizi çekiyor. Bu durumu, Hollanda Diyanet Vakfına gösterilen tevec-
Bu konuda çalışmalarımız devam etmektedir. İnşaallah kısa bir süre sonra Vakıf web sayfamızı Hollandaca dilinde de okuyucularla buluşturacağız. Daha nice güzel hizmetlerde buluşmak dileğiyle sizleri Yüce Mevla’ya emanet ediyor, sağlık sıhhat ve afiyet temenni ediyorum.
Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni SAYI 20 | KASIM 2010 hdvbulten@gmail.com hdvbulten@diyanet.nl Islamitische Stichting Nederland Hollanda Diyanet Vakfı Javastraat 2 2585 AM Den Haag T. 070-3624481 F. 070-3644565 www.diyanet.nl info@diyanet.nl 2 | SAYI 20 | KASIM 2010
Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cevdet Keskin HDV İdari Koordinatörü HDV Bülten Yayın Kurulu Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Yunus Türkyılmaz Tasarım Bülent Yiğittop Baskı Drukkerij Dizayn 010-4254030
HDV Personeli Adı Soyadı
Cevdet Keskin 2 Sabri Gündoğan 3 Abdullah Kaya 4 Erdal Çetinkaya 5 Ali Korkmaz 6 Uğur Kaya 7 Orhan Yemenoğlu 8 Turgay Ergezen 9 Osman Ergin 10 İlhan Karataş 1
Görevi
İdari Koordinatör Muhasebe Sekreter Cenaze Fonu İletişim&Medya Gençlik Koordinatörü Cenaze Fonu Cenaze Firması Cenaze Firması Cenaze Firması
BAŞYAZI
Bayramınız ve Haccınız KUTLU OLSUN Şanzelize’nin Lüks Restorantlarındaki Bonfileler Ağaçta mı Yetişiyor?
Doç. Dr. Bülent Şenay
Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
dur, kurbana ‘kurban’ denmesinin ‘kurban’ kelimesinin ‘akraba, kurbiyyet’ kelimeleriyle aynı kökten er sene Kurban Bayramımız yaklaştık- gelip ‘yakınlaşma’ anlamına geldiğini, bunun da ça, inananların bu özel bayramını ve etlerin muhtaçlara paylaştırılması, hayvancılığın Hac ile birleşen ibadetini tabiri caizse devamını temin sayesinde ihtiyaç gidermenin gedillerine dolamayı vazife bilenlerin “kurbanofobi”si tirdigi ‘insanlararası yakınlaşma vesilesi’ olmaktan ile muhatap oluruz. Bu çağda bir televizyon ka- ibaret olduğunu, bu vesileyle yani insanlara yardım nalına çıkıp ‘hayvan kesmenin neresi ibadet anla- etmenin ‘isar’ın, diğergamlığın, ötekini kollamanın mıyorum’ deyip milyonlarca müslümanın yüzüne kaygı ve merhameti vesilesiyle Allah’a da kurbiyyet/ karşı konuşabilmedeki “edep” ve “akıl” yoksullu- yakınlaşma olacağını anlamak? Hem sonra, en bağunu hiç bir zaman anlayamamışımdır. Bugünler- sit uygarlık tarihi okuyucuları da bilir ki, ‘hayvan de Türkiye’de Bayram mizahı yeniden devredeydi. kesimi’ ya da ‘kurban takdimi’ İslam’ın ya da musVeteriner Hekimler Odası Başkanının açıklaması lümanların icad ettiği bir şey değildir. İslam şöyle anlatır: “Bunu, ‘madem kayda değerdi: ‘KurbanKurbanın Allah için yapıyorsunuz bu kesilık hayvan seçerken yere mi ey Allah’ın kulları, bakanını, düşünenini olmasının ‘Allah’a evet Allah size bunları almayın.. sağlıksızlığa kurban etme’ olmadığını istifade edin diye Verdi, işaret eder’ diye. Ertesi gün bir gazete yakalaneden anlamıyoruz ya da bitkiler de dahil, ama madem yapıyorsunuz, dı nükteyi hemen. Yere anlatamıyoruz? sahte tanrılara insan bakan bir koç resmi ve altında ‘düşünüyorum o halde kurtardım’. Hayvan kurban etmeyin, ayrıca hayvanları da ‘zebh’ederken haklarını korumak adına konuşanların da “müs- bunu pagan tanrılarına sunak/adak olarak yapmalümanların kurbanına saldırmak” yerine, biraz yın, Tevhide gelin, ve yardımlaşmaya vesile yapın, “düşünmeleri”ni beklemek çok mu? Paris’in Şan- fakirleri doyurmak için yapın, madem yapıyorzelize’sinde lüks lokantalarında yenilen az pişmiş sunuz bunu o hayvanlara merhamet ederek bunu bonfileler sanki ağaçta yetişiyormuş da hiç bir mez- yapın, şah damarından, tek dokunuşla ve dualarla bahanede hayvan kesimi yapılmıyormuş da şu müs- yapın ki acı çekmesinler, ve etini yününü de muhlüman denilen insanlar ‘ibadet olsun diye hayvan taçların ihtiyaçlarını gidermek için kullanın ve tüm kesimi’ni icat emişler’ diye düşünenleri mi düşün- bunu da Allah (rızası) için yapın... zaten ‘kurbanlasek? Neden insanların bir kısmı,’kurban’ın ‘hayvan rınızın etleri ve kanları Allah’a ulaşmaz, ulaşan sizin kesme ibadeti’ olmadığını anlamaya karşı direnirler takvanızdır’ ayeti buna işaret etmektedir” Kentsel mi diye düşünsek? ‘Allah için kurban takdimi’ ifa- yaşamın estetiğine, hijyenine ve adabına aykırı desinde ‘Allah için’ ifadesinin antik pagan ritüelle- ‘kırsal’ alışkanlıklarla uygun olmayan ortamlarda rindeki ‘Tanrı’ya kurban adamak’ anlamında olma- ortaya çıkan bazı gayr-i medeni ‘kurban kesim’ dığını, yani kurbanın Allah için olmasının ‘Allah’a görüntülerini kullanarak ‘hayvan kesimi ibadeti’ kurban etme’ olmadığını neden anlamıyoruz ya da diye konuyu istihzaya/alaya/hakarete götürenlerin anlatamıyoruz? Soruyorum kendime, çok mu zor- ‘anlamazlıkları’nı hayretle karşılıyorum. KurbanlaDeğerli Dostlar,
H
KASIM 2010 | SAYI 20 | 3
HDV BÜLTEN rın hatırına onları insafa ve iz’ana davet ediyorum. Bir baba olarak bu satırların yazarı kardeşiniz, hep Ayrıca konu bir noktadan sonra yeryüzü yaşamının kendine sormuştur her Kurban Bayramında: “ben kozmik anlamına kadar geri gider. İnsanın, hayva- İbrahim olabilir miydim? İsmail olabilir miydim?” nın, bitkinin yaşamsal değeri ve yeri konusuna ka- Gerçekliği, hakikatı bu kadar içselleştirmiş bir evdar başa gider. Neden varoldukları meselesi? Kendi lat. Ve fakat babanın gözyaşlarıyla ıslanmış bıçak aralarındaki varlıksal ve doğal ilişki. İnsan hayatı- kesmeyecektir! Çünkü İlahi Sevgi’nin muradı başnın dokunulmazlığı. “Bir cana haksız yere kıyan kadır. Maksat “insan öldürmeye SON VERMEKtüm insanlığı öldürmüş gibidir” buyuran Kurani TİR”. Nil’de, Mezopotamya’da, Babil’de, İnka’da, beyan. İnsanın insana şiddet duygusunun terbiye Avrupa’da, Sibirya’da… Bunu böylesi bir dram ile edilmesinde kurbanın tedavi edici rolü bile kayda anlayabilirdi insan. Ve fakat isyan devam etti. Kurdeğer. Psiko sosyal süreç olarak kurban bayramı. banı kesen de kesmeyen de. Yaşama sınavı devam Hac ile ilgisi. Kurbanın takdimi, sadece insanın edecekti, ta ki Hak yerini bulana kadar. Rabbi’ne karşı kulluk ilişkisini düzenlemek için değil insan ile insanın iletişimini düzenlemek için, Dostlar işte ben kurban bayramını bunun için yardım, paylaşma, diğergamlık v.s. ilişkisini geliştir- ayrıca seviyorum... bana hayatın anlamına dair çok mek için de tayin edil‘gerçekçi’ geliyor… Tanrı dağından Hira’ya insanlık miştir. Konu bir kınalı bana her defasında yasırtını dağa vermiş, suyunu koçun gökyüzünden şam ile ölüm arasındaki indirilmesi hikaye“temel duruşma”yı hadağdan almış ama gönlünü si değil, Hz. İbrahim tırlatıyor. Tıpkı haccın sahillere kaptırmış ve her çağında Sibirya’dan tavafı, arafatı ve vakfesi geçen gün hiç son nefesini Nil’e, İskandinavya’dan gibi. Her şey fani. Kurİnka’ya sahte tanrıla- vermeyecekmişcesine yaşıyor ve ban, bizi yaşamanın ne ra insan kurban etme “kurbanın ihtişamını” unutuyor. kadar ciddi ve bir o kavahşetinin (bu gerçekten dar da geçici olduğunu Kurban o nedenle bir ZİKİRDİR. düşünmeye götürüyor. tesbit edilmiş bir konudur) Gayret-i İlahiyye’ye, Rahmet-i Rahman’a, İnsan yaşamının kutsallığını ve her şeyin üstünVedud (Çok Seven) olan Allah’ın Mağfiretine do- de olduğunu, bir canın yaşaması için bazen nelekunması hadisesidir. İfade acziyeti içinde söylersek, re katlanmak gerektiği gerçeğiyle -ne kadar kaçsak İlahi İrade’nin kullarına ‘YETER artık!’ çığlığıdır da- yüzleştirerek bizi hayata, kainata ve yaradılışa Kurban Kıssası. İlahi İrade şöyle buyurur tam da o karşı tevazuya davet ediyor. Kibirden uzaklaştırıyor. noktada: ‘Başkalarının ana kuzularını kurban edi- Aslında ne kadar muhtaç varlıklar olduğumuzu bir yorsun (ey insan!), hadi bakalım sıkıysa kendi oğlu- daha hatırlatıyor. Ganj nehrinden Nil nehrine, Tanrı nu kurban et de görelim! Kurban et kendi İsmailini dağından Hira’ya insanlık sırtını dağa vermiş, suyubakalım’ şeklinde yapılan bir uyarı! Ne dramatik bir nu dağdan almış ama gönlünü sahillere kaptırmış ve uyarıdır insanlığa “insan hayatının dokunulmazlı- her geçen gün hiç son nefesini vermeyecekmişcesine ğını anlatamak için. Kurban kıssasında, bir başka yaşıyor ve “kurbanın ihtişamını” unutuyor. Kurban açıdan bakılırsa, İsmail insanın nefsini, kibrini, is- o nedenle bir ZİKİRDİR. Bir “hatırlama”dır. Hayayanını, düşkünlüklerini, egosunu temsil eder ve as- tın gerçekleri karşısında bir “duruş”tur. Bir duadır: lında kurban edilecek olan da bunlardır. O nedenle “buradayız ya Rab, halimizi Sana arzediyoruz, bize ‘bıçak kesmemiştir’ zaten. Konu rüya ya da babanın takatımızı aşan zorluklar yükleme, biz Seni seviyooğlunu kurban etmesi değildir. Yeryüzünde gökku- ruz ey Allahım, Rahmetine, Sevgine ve Mağfiretine benin altında başka benzer bir diyalog yaşanmış ermişlerden eyle, sevdiklerimizi ve sevenlerimizi de mıdır acaba? İbrahim ile İsmail in diyalogu, bir senin Hoşnutluğuna/Rızana kavuşmuş olanlardan babayla bir oğulun diyalogu. Ürperten ve düşün- eyle, dünyanın pek çok yerinde mağdur ve muhdüren, düşündürmek için ürperten. ‘Ey babacığım taçlardan yardımını esirgeme dualarımızı vasıl eyle.” Rab ne diyorsa onu yap! Beni itaat edenlerden bu- Amin. Sevdiklerinizle ve sevenlerinizle Nice Baylacaksın. Rabbimin en iyisini bilir!’ diyen bir evlat. ramlara ulaşmanızı diliyorum. 4 | SAYI 20 | KASIM 2010
HDV BÜLTEN
T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan HDV Rotterdam Kocatepe Camii’nde Kütüphane Açılışına Katıldı HDV Rotterdam Kocatepe Camii’nde, “Kütüphane“, “Çocuk Kreşi“, “Gençlik Lokali“ ve “Özürlüler İçin Asansör“ gibi birçok yeni birim hizmete açıldı.
B
aşta kütüphane olmak üzere yapılan yeni birimlerin hizmete açılışı için bir tören düzenlendi. Törene Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan ve eşi Manolya Doğan, T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı, Doç. Dr. Bülent Şenay, Büyükelçilik İkinci Katibi Alper Bosuter, Hukuk Müşaviri Melike Bosuter, HDV Yönetim Kurulu üyeleri, Kocatepe Camii Başkanı Mehmet Aydın, Kocatepe Camii Din Görevlisi Lütfi Aydın, cemaat ve gençler katıldı. Kocatepe Camii’nin tanıtıldığı sinevizyon gösterisi ile başlayan açılış programında, kısa bir konuşma yapan cami yönetim kurulu üyesi Ahmet Karacan, Kocatepe Cami’nin, Rotterdam’da ayrı bir dinamiğe sahip olduğunu, HDV şubeleri içinde güzide bir yere sahip olduğunu belirtti. Karacan, “Adeta
bir kulliye işlevi gören tarihi binamız, içerisinde Türk nüfusuna hizmet vermektedir. Hollanda genelinde en geniş kitleye hizmet sunan camimiz, 600 erkek, 400 bayan,100 gençlik ve bine yakın spor kulübü üyesi bulunmaktadır. Cemaat, hanımlar, gençler ve çocuklarımıza yönelik birçok faaliyetle Kocatepe, birçok resmi kurumun da ilgi odağı durumundadır.” dedi.
kötü alışkanlıklar edinmesine engel olmaktadır. Kocatepe Camii, senenin belirli dönemlerinde tertiplediği organizasyonlarla yoğun ilgi görmektedir. Bugün açılışı gerçekleşen birimlerle, cemaat ve vatandaşlara daha iyi hizmet sunacaktır.” şeklinde konuştu. “Bugün aranızda olmaktan büyük
T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay da yaptığı konuşmada “Gerek kulliye hacmi gerekse cemaat sayısı bakımından Vakfımız şubeleri içinde Kocatepe ayrı bir yere sahip. Özellikle hanımlara yönelik el işleri kursları ve değişik faaliyetler düzenleyerek topluma faydalı hizmetler sunuyor. Öte yandan, bünyesinde gençlere spor imkanı sunan Kocatepe Kulübü ise gençlerimizin KASIM 2010 | SAYI 20 | 5
HDV BÜLTEN mutluluk duydum” diye sözlerine başlayan Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, özellikle bayanların el emeği ve göz nuru ile hazırladıkları sergiyi çok beğendiğini ifade etti. Büyükelçi Uğur Doğan şöyle konuştu: “Asil ve temiz bir milletin mensubu olmaktan gurur duyuyoruz. Kendi kendine yetebilen, barış sever bir milletiz. Bu güzellikleri Hollandalı dostlarımızla paylaşmak çok hoş. Büyükelçilik çalışanları olarak sizleri, bu güzel organizasyonunuz için takdir ediyoruz. Sanat, spor ve kültürel çalışmalar gelecek nesiller açısından çok önemlidir. Sporu, dinamizmin bir parçası olarak görüyorum. Öyle ki spor, bizleri kötülüklerden uzak tutan bir uğraştır.” “Çocuklarımızın geleneksel enstrümanlarımızdan en az birini (ney, saz v.s) çalabilmesi önemlidir. Hanımlarımızın özellikle Ebru gösterisi mükemmel. Kurs sonunda sergiledikleri değişik motiflerdeki ebru tablolar görmeye değerdi. El işleri keza öyleydi. Sizlerden hiçbir zaman uzakta değiliz, yanınızdayız. Dört yıl Cidde’de görev yaptım, bu tür çalışmalara orada da şahit olduk. Dil ve din çok önemlidir. Çocuklarımıza mutlak suretle dilimizi öğretelim. Avrupa’da zaman zaman tedirgin gelişmeler olabilir, ancak devletimiz her zaman yanınızda olacaktır. Devletimiz, milletimizin her zaman yanındadır.” şeklinde sözlerini tamamladı.
Yapılan konuşmaların ardından HDV Kocatepe Camii bünyesinde yaptırılan, “Kütüphane›”, “Çocuk Kreşi”, “Gençlik Lokali” ve “Özürlüler İçin Asansör” birimleri törenle hizmete açıldı. 6 | SAYI 20 | KASIM 2010
HDV BÜLTEN
KASIM 2010 | SAYI 20 | 7
HDV BÜLTEN
8 | SAYI 20 | KASIM 2010
HDV BÜLTEN
KASIM 2010 | SAYI 20 | 9
HDV BÜLTEN
HDV Başkanı Varşova’da AGİT Toplantısına Katıldı
A
vrupa’da güvenlik ve istikrarın sağlanması, üye ülkeler arasında bu amaca yönelik işbirliğinin geliştirilmesi ve doğu batı arasında çok taraflı bir müzakere ve diyalog forumu oluşturma amaçlarıyla faaliyet gösteren Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), zirve öncesi gerçekleştirilecek olan üç aşamalı geniş tabanlı gözden geçirme konferanslarının ilk ayağını 30 Eylül-8 Ekim tarihleri arasında Varşova’da gerçekleştirdi. Geniş ve bölgesel anlamda insan hakları, inanç özgürlüğü, demokratik seçimler, hoşgörü ve ayrımcılık gibi ana başlıklarla bir araya gelen 56 ülkeden hükümet temsilcileri, uzmanlar, uluslararası kuruluşların, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, insan hakları savunucuları ve medya temsilcileri de dahil olmak üzere 10 | SAYI 20 | KASIM 2010
yüzlerce katılımcı gözden geçirme konferanslarının Varşova bölümünde biraraya geldiler. Verilen konferanslarda genel itibariyle şu başlıklar tartışıldı: - İnsan temel hak ve özgürlüklerinin güçlendirilmesi ve korunması - Avrupa kıtası temelli, siyasi, ekonomik ve askeri, dengesiz ve eksik uygulamaların değerlendirilmesi - Mevcut insani boyut uygulamalarını gözden geçirilmesi, güçlendirilmesi ve yapılacak tavsiyeleri değerlendirmek. - Medya özgürlüğü, son yıllardaki hızlı değişim
(internet vs.) ve sistematiği üzerine. - Özellikle nefret ve nefrete dayalı suçlar, mahiyetleri, ayrımcılık, hoşgörüsüzlük biçimleri ve bunlarla mücadele, dine ve etnik kökene dayalı ayrımcılık, cinsiyet, yaş engellilik ya da cinsel yönelim, cinsiyet kimliği çerçevesindeki tartışmalar. - Hukukun üstünlüğü, iyileştirilmesi, azınlık hakları, kişilerin ulusal hakları ve korunması. - İşkence, zalimane davranışlar, insanlık dışı veya aşşağılayıcı muamele etmek ve ölüm cezasıyla mücadele hakkında.
HDV BÜLTEN Varşova’da, bu mahiyette yapılan görüşme ve konferanslara T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay “İslamofobi: Avrupa’da Kimlik Krizi-Dünü ve Bugünü” başlıklı bir konuşmayla katıldı. Konuşmasına BM konferansında Kofi Annan’nın “dünya eğer bir saldırganlığı adlandırmak için bir terimisim de bulmuşsa, artık o konu, üzerine eğilmeyi gerektirecek kadar vahim ve üzücü bir hale gelmiştir” ifadesiyle başlayan Şenay’ın, Avrupa’da İslamofobi’nin 9/11’den daha öncelere giden, Avrupa Hıristiyan tarihindeki İslam düşmanlığının uzantısı olan, oryantalist, sömürgeci ve köktenci bir kültürel ‘şiddet’ olduğu ve dolayısıyle sorunun derin olduğunu tespit ederek çözüme gidilebileceği tezini savunduğu konuşması, Avrupa’dan katılmış olan sivil toplum kuruluşları ve Hollanda AGİT daimi temsilcileri de dahil geniş bir diplomatik temsil topluluğu tarafından dikkatle dinlenildi. Doç. Şenay: Her ne kadar Avrupa’da mevcut ırkçı söylem ve eylemler daha önce başka dini ve etnik topluluklara da yönelmiş olsa da bu genişlikte ve çapta Müslümanlara yönelik İslamofobik nefret söylemlerinin, Avrupa’nın sosyal güvenliğini tehdit edecek derecede bir nefret suçları eğilimini körüklediğini, buna ek olarak da ırkçı nefret söylemine göre siyaset yapan politilkacıların da bazı Avrupa ülkelerinde ciddi gerilimlere yol açtığını, medyanın bu nefret söylemini besleyecek yayınlar yaptığını belirterek, sonuçta bir tür kültürel terörizmin ortaya çıktığını ifade etmiştir. Entegrasyon politikalarının İslamofobik ayrımcılığa teslim olmaması gerektiğini, Müslümanların Avrupa kültürüne önemli katkıları olduğunu ve olacağını, eğitim sistemlerinde İslam başta olmak üzere
dinler hakkında Avrupalı yeni kuşaklara önyargısız bilgi verilmesinin “birlikte yaşama”kültürünün gelişmesine katkı sağlayacağını da ifade etti. Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı ve Lahey Din Hizmetleri Müşaviri, Avrupa Güvenlik İşbirliği Teşkilatı (AGİT) tarafından üç aşamalı müzakere ve konferanslar çerçevesinde gerçekleşecek olan Kazakistan (Astana) ve Viyana görüşmelerine de davet edildi.
KASIM 2010 | SAYI 20 | 11
HDV BÜLTEN
Hollanda Mimarlar Odası’ndan HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii’ne Ziyaret
H
ollanda Mimarlar odasından 50 kişilik bir grup HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii’ni ziyaret etti. HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii 1986 yılında okul olarak hizmet veren bir binada açılmış olup, yıllarca bu şekilde hizmet verirken, daha sonraki zaman diliminde yetkili makamlarca yıkılmasına karar verilerek bir kısmı Cami, bir kısmı Amsterdam Oost Belediyesi Sosyal Kültürel Merkezi olarak Avrupa Fonları desteğiyle Amsterdam Oost Belediyesi tarfından inşa edilerek 2009 Haziran ayında yeniden hizmete açılmıştı. Amsterdam Eyüp Sultan Camii’nin
Mimarı Marlies Rahmer nezaretinde 50 bayan Mimar Camiyi ziyeret ederek camii hakkında Din Görevlisi Cemalettin Yiğit’ten bilgi aldılar. Hollandaca bilgilendirme konusunda T.İ.S.C.C. sekreteri Emine Somuncu yardımcı oldu. Sorulan sorulara din görevlisi tarafından cevap verildi. Mimar ziyaretçiler ayrıca din görevlisinden Kur’an-ı Kerim okumasını istediler. Din görevli bu isteği yerine getirerek Kur’an-ı Kerimden Tevbe süresi 126-129. ayetlerini okudu. Din görevlisi daha sonra ziyaretçilere kısa bir konuşma yaparak, Avrupa’da camilerin, toplumları bir arada tutan, birlik ve beraberliğin hamuru ve maya-
sı olduğunu belirtti ve camilere yapılan bu tür ziyaretlerin müslümanları sevindirdiğini ifade etti. Mimarlar adına söz alan, Amsterdam Eyüp Sultan Camii Mimarı Marlies Rahmer yaptıkları bu ziyaretten kendilerinin ve arkadaşlarınında çok memnun olduklarını, mimarı olduğu bu caminin arkadaşları tarafından da, görülmesini arzu ettiğinden dolayı, bu ziyareti gerçekleştirmek istediklerini belirtirken, geçirdikleri bu zaman diliminde huzur ve rahat bulduklarını belirterek Cami din görevlisi ve yönetiminin gösterdiği misafirperverlik için çok teşekkür ettiğini belirtti. Ziyaretçilere Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Hollandaca basılan ‘’DE ISLAM’’ adlı kitapçık hediye edildi.
Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu
Adı Soyadı Doç. Dr. Bülent ŞENAY Veysel Kükrek Rahim Usan Nevruz Özcan Recep Erkoç Zekeriya Açkalmaz Abdurrahman Aydeğer 12 | SAYI 20 | KASIM 2010
Vakıf Görevi Başkan Sekreter Muhasip Üye Üye Üye Üye
Görevi
T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Leerdam HDV Anadolu Camii Din Görevlisi Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii Başkanı Roermond HDV Fatih Camii Başkanı Kampen HDV Nebi Camii Denetleme Kurulu Başkanı Rotterdam HDV Eğitim Merkezi Koordinatörü Rotterdam HDV Mevlana Camii Başkanı
HDV BÜLTEN
Hollanda Diyanet Vakfı Hacıları Hollanda’ya Dönmeye Başladı
H
DV 2010 Yılı Hac Organizasyonu ile Kutsal topraklara giden hacılar bugün itibariyle Hollanda’ya dönmeye başladılar. Bu yıl altı kafile halinde kutsal topraklara giden hacılarımızın ilk kafilesine ait bir grup, 29 Kasım 2010 tarihi itibariyle Hollanda’ya geldi. Birinci kafilenin tamamı 01.12.2010 tarihinde TK-1955 uçuş numarasıyla saat 22:50 de Amsterdam’a indi.
Organizasyonumuzla hacca giden hacılarımız görevli dahil 993 kişiden oluşmaktaydı. Altı kafile (uçak) halinde Kutsal topraklara giden hacılarımız aynı şekilde altı kafile halinde Hollanda’ya dönecekler. İkinci kafile 1 Aralık Çarşamba günü, son kafile ise, 7 Aralık Salı günü Hollanda’ya dönmüş olacak. HDV Hac Organizasyonuyla hacca giden ve hacı olarak Hollandaya dönecek olan kafilelerimizin dönüş programları Hollanda Diyanet Vakfı’nın www.diyanet.nl internet sayfasından hacıların yakılarına duyuruldu.
veya zamanında gelmeyen zemzem ve diğer eşyaları, Schiphol havalimanı yetkililerince oluşturulan bir büroda toplanıyor ve buradan sahiplerine ulaştırılmaya çalışılıyor. Her yıl hac sezonunda yaşanan kayıp bagaj problemi için de Schıphol yetkilileri tedbir aldılar. Buna göre kayıp olan bagajlardan Schiphol’e ulaşanlar, bir büroda toplanıyor ve sahipleri bagaj kuponu ve pasaportla müracaat etmeleri halinde bu bagajlarının kayıp eşya bürosunda olup olmadığını kontrol edebiliyorlar.
Amsterdam Schiphol havalimanı yetkilileri de bu yıl Hollanda’dan hacca giden hacıların için havaalanında kurdukları bir stand da, hacıların yakınlarına, cay ve hurma ikramında bulunuyorlar. Yine hacıların dönüşlerinde kayıp olan
Assen’da Kurban Bayramı Kutlaması
16 Kasım Salı günü Kurban Bayramı münasebetiyle Assen HDV Mevlana Camiinde bayram coşkusu yaşandı.
K
alabalık bir cemaatle kılınan sabah namazının ardından bayram namazına kadar din görevlisi tarafından vaaz yapıldı. 12 farklı milletten Müslümanın katılımıyla kılınan bayram namazı ve Arapça, Türkçe ve Hollandaca olarak okunan hutbeden sonra büyük küçük herkes sevgi ve coşkuyla kucaklaşıp,
bayramlaştı. Bayramlaşma sonunda hep beraber kahvaltı yapıldı. Kurban Bayramı’nın hafta içine denk gelmesi münasebetiyle cemaatin coğunluğu çalıştıkları işyerlerinden sadece bir gün için izin aldılar. 20 Kasım Cumartesi günü ise kurbanların kesilmiş olması ve herkesin izinli olması münasebetiyle geniş katılımlı ikinci
bir bayram programı daha yapıldı. Kurban etlerinden hazırlanan yemekler, bayanların ve çocukların da katılımıyla afiyetle yendi. Samimi sohbet, muhabbet ve yapılan dualarla bayram coşkusu ikinci defa yaşandı. Böylelikle bayramdan umulan maksatlardan birisi olan kardeşliğin pekişmesi bir daha gerçekleşmiş oldu. KASIM 2010 | SAYI 20 | 13
RÖPORTAJ
Din Görevlileri Bölge Toplantısı Roermond’da Yapıldı Limburg Bölgesinde bulunan Hollanda Diyanet Vakfı camileri din görevlilerinin bölge toplantısı HDV Roermond Fatih Camii’nde yapıldı. Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. M. Fevzi Hamurcu’nun başkanlığında yapılan toplantıya Limburg ve Noord Brabant Bölgelerinde görev yapan din görevlileri katıldı.
Ö
ğle namazından önce din görevlileri tarafından Kur’an-ı Kerim tilaveti ve kasidelerden oluşan kısa bir program düzenlendi. Cami cemaatinden ebedi âleme irtihal edenler için dua edildi. Namazı müteakip cami yönetimi tarafından ikram edilen öğle yemeğinin ardından ev sahibi caminin başkanı Nevruz Özcan ve din görevlisi Menduh Karslı, bu toplantıya ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirerek Din Hizmetleri Ataşesi Hamurcu’ya ve diğer katılımcılara teşekkür ettiler. Caminin Kadınlar Kolu yöneticileri de Din Hizmetleri Ataşesi Hamurcu’ya, yaptıkları faaliyetler hakkında bilgi verdiler. Yapılan faaliyetlerden dolayı kendilerine teşekkür eden Hamurcu, onlardan Hollanda’da yetişen çocuklarımızın ve gençlerimi14 | SAYI 20 | KASIM 2010
zin karşılaştığı sorunların çözümünde daha fazla inisiyatif almalarını beklediklerini belirtti. Gençlerin ihtiyaçlarının ve beklentilerinin önceki yıllardan çok farklı olduğunu ve bu sebeple sosyal hayattaki gelişmelerin yakından takip edilmesi gerektiğini hatırlatarak gençlerin iyi bir eğitim almaları için daha çok gayret gösterilmesinin önemini vurguladı. Çocuklarımıza ve gençlerimize etkin ve sahih bir din
eğitimi verilmesinin yanında Türkçeyi de düzgün şekilde konuşmalarını sağlamak için Kadınlar Kolu’ndan daha aktif çalışmalar bekledikleri belirten Hamurcu, daha sonra din görevlileriyle toplantı yaptı. Toplantıda cami hizmetleri, din eğitimi ve din görevlisinin görev alanına giren konular müzakere edildi. Toplantda ayrıca bölgede yeni göreve başlayan din görevlileride, meslektaşlarıyla tanıştılar.
RÖPORTAJ
Sagdan Sola: bay Wim Kemp (Belediye encümeni), Nevruz. Ozcan, Henk. van Beers(Belediye baskanı), Gerard. Ijff (Belediye encümeni), ve Ismail Aksoy
Roermond’da farklı bir Kurban Bayramı
R
oermond da düzenlenmiş olan Kurban Bayramı tanıtımı ve fakirler yasası hakkında bilgilendirme, Limburg medyasında geniş yankı buldu. Limburg bölgesinde ilk kez düzenlenen böyle geniş bir faaliyet başarıyla tamamlandı. Tanıtım programı Roermond’da bulunan Müslüman kuruluşlar tarafından belediyeyle işbirliği içerisinde düzenlendi. Hollanda halkının Müslümanlar hakkında ön yargılı olması kanatimizce bizlerin kendimizi iyi ifade edemediğimizden kaynaklanmaktadır. Özellikle Kurban Bayramında kurban edilen hayvanların vahşice katlediklerini düşünmeleri bu önyargının bir örneğidir. Ön yargıları giderebilmek ve kendimizi anlatabilmek adına, HDV Roermond Fatih Camii ve Lisiemo Vakfı tarafından düzenlenen bu faaliyete diğer Müslüman kuruluşlar da davet edilmiştir. Katılan diğer Müslüman kuruluşlar, Fas Camii El Nour, Fas Camii El Islam, Bosna Camii Nur’dur. Bu kuruluşlar-
dan bir çalışma grubu oluşturarak 18-11-2010 tarihinde Roermond şehrinin en gözde yerinde kurban kesenlerin verdiği etlerden yapılan yaprak döner ve çeşitli kültürlerden oluşan sekerleşmeler dağıtılmıştır. Ayrıca Kurban Bayramını açıklayan broşürler dağıtılmış ve insanları bilgilendirmek amacıyla Hollandaca Kurban Bayramının anlamını açıklayabilecek gençler görevlendirilmiştir. Kurban Bayramını tanıtmak amaçlı yapılan böyle bir organizeye geniş bir katılım olması programın gayesine ulaşmış olduğunu gösterdi. Bir çok Müslüman olmayan insan bu vesileyle İslam dininin en önemli bayramlarından olan Kurban Bayramı hakkında bilgilendirmiştir. Belediye başkanı başta olmak üzere Roermond belediye encümenleri de böyle bir aksamda bizleri yalnız bırakmamış ve memnuniyetlerini dile getirmişlerdir. Ayrıca Roermond halkı ile sohbetten de kaçınmamış ve bu akşamın önem ve anlamını Roermond halkı
ile paylaşmışlardır. Bu çalışmaların çeşitli ülkelerden gelen Müslümanlardan oluşması ise ayrıca önemlidir.Böylece Müslümanlığın, kardeşliğin ve beraber çalışmanın pekiştiği bir ortam oluşturulmuş ve sadece bu değil daha farklı organizelerde de biraraya gelebileceklerini göstermiştir. HDV Roermond Fatih Camisi bu konuda Limburg da öncülük yaparak örnek bir cami olmak için çaba göstermektedir. Bu çalışmaların istenilen düzey ve kalitede yürütülebilmesi için yetenekli, istekli ve çalışkan gençlerden oluşan geniş kadrolu “Lisiemo Vakfı” ile beraber çalışılmaktadır.
KASIM 2010 | SAYI 20 | 15
HDV BÜLTEN
Deventer Din Hizmetleri Ataşesi, Deventer Bölgesi Camileri Kadın Kolları İle Toplantı Yaptı
D
iyanet İşleri Başkanlığımızca Hollanda’da yaşayan bayanlara daha fazla hizmet götürebilmek ve dini konularda onları daha fazla aydınlatabilmek ve özellikle genç kızlarımızın daha iyi bir din hizmeti alabilmesini sağlamak amacıyla Hollanda’ya üç yeni bayan din görevlisi gönderilmiş olup, bunlardan ikisi Deventer Din Hizmetleri Ataşeliği’ne bağlı olarak hizmet vermek üzere görevlendirilmişlerdir. Deventer’de ikamet etmekte olan Aysun Dündar ve Amersfoort’da ikamet eden Mukaddes Adışen isimli bayan din görevlilerini, görev yapacakları bölgedeki hanım kollarıyla tanıştırmak, camilerde bayanlara ve genç kızlara yönelik ne tür programlar yapılabileceğini istişare etmek ve hizmetteki verimliliği artırmak gibi hususunda neler yapılabileceğini görüşmek üzere 17 Ekim Pazar günü, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman tarafından bölgedeki tüm hanım 16 | SAYI 20 | KASIM 2010
kollarıyla bir toplantı gerçekleştirildi. Toplantı HDV Deventer Merkez Camii konferans salonunda yapıldı. Katılımın yüksek olduğu toplantıda bayanlar devletimizin bu hizmetinden çok memnun olduklarını ifade ettiler. Dilek ve temennilerin dile getirilmesinin ardından toplantı sona erdi.
HDV BÜLTEN
HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii’nde Bayramlaşma Heyecanı
Eyüp Sultan Camiinde dini bayramlarımızdan ikincisi olan Kurban Bayramı güzel bir coşku ile karşılandı. Gücü yetenlerin kestikleri kurbanlar ile yakınlarıyla paylaşmanın, kesilen kurbanın etlerinden komşulara ikram edilerek, ayrıca vekalet yoluylada anavatanda ve dünyanın bir çok yerinde başta Pakistan olmak üzere bir çok İslam ülkesinde ihtiyaç sahiplerine gönderilen kurbanların oradaki kardeşlerimizin sevincine ortak olmanın heyacanı yaşandı.
A
msterdam Eyüp Sultan Camii’nde Kurban Bayramında aile ziyaretleri yapılarak evinde ve hastanelerde yatan hasta cemaat ve vatandaşlar ziyaret edildi. Camide geçmişte büyük emeği bulunan Mustafa Dokudur ve eşi Woonzorgcentrum Bernardus huzur evinde ziyaret edilerek hal ve hatırları sorularak bayram sevinçleri paylaşıldı. Yine, HDV Amsterdam Eyüp Sultan Camii’nde 21.11.2010 Pazar günü saat 13.30 da Kadın kollarının düzenlediği bir bayramlaşma programı tertip edildi. Sunuculuğunu Zübeyde Aygün’ün yaptığı program İstiklal Marşı’nın ardından Kur’an tilaveti ile başladı. din görevlisi Cemalettin Yiğit’in programa katılanlara konuşması ve bayramlarını tebrik etmesiyle devam etti. Ardından din görevlisinin eşi Gülüzar Yiğit hoca hanımın kız öğrencilerle hazırlamış olduğu bayramlaşma programı ilahiler, şiir ve konuşmalarla ve “Gerçek zenginlik sağlıktır’’ adlı skeçle devam etti. Gülüzar Yiğit konuşmasında bayramların önemine vurgu yaparak “Bayramlar, özellikle Avrupa’da giderek yitirdiğimiz sevgi, kardeşlik, paylaşma ve dayanışma gibi insani değerlerimizi yeniden kazanmamıza, toplumda barış ve huzur ortamının yaygınlaşmasına, kulluk bilincimizin canlanmasına vesile olan müstesna zaman dilimleridir.’’ dedi. Programın sonunda Kadın Kolları Başkanı Müzeyyen Ali Yazıcıoğlu bu tür programlara katılmanın ve kaynaşmanın önemi üzerinde durarak programa katılan bayanlara teşekkür etti. Yapılan ikramların ardından Zehra Solak hoca hanımın yaptığı dua ile program son buldu. KASIM 2010 | SAYI 20 | 17
HDV BÜLTEN
Dieren’de “Üç Gün-Üç Din” HDV Dieren Selimiye Camii, Kiliseler Birliği ve Sinagog ortaklaşa “Üç Gün Üç Din” isimli bir proje gerçekleştirdiler. Üç semavi dini tanımaya ve bu din mensupları ile diyoloğu güçlendirmeye yönelik gerçekleştirilen proje kapsamında bir pazar Katolik Kilisesine, bir pazar Ortadox kilisesine gidildi.
P
azar ayininden sonra gerçekleştirilen karşılıklı konuşma ve sorular bölümünde toplantıya katılanlar ayin hakkında, ve genel anlamıyla Hristiyanlık hakkında karşılıklı konuşma imkanı buldular ve akıllarındaki soruları uzman kişilere sordular. 22 Ekim 2010 Cuma günü HDV Dieren Selimiye Camii’ne Cuma namazını izlemeye gelen Hristiyan ve Yahudi konuklar, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman Bey’in ingilizce vaazını dinlediler. Okunan ezanı huşu ile dinleyen katılımcılar, din görevlisi Abdullah Söylemez’in önce Türkçe sonrada Hollandaca okuduğu “İslamda Evrensel Ahlak İlkeleri” konulu hutbeyi dinlediler. Namaz sonrasında cami lokalinde konuşma ve sorular bölümüne geçildi. İkram edilen çay, kahve, kek ve kurabiyeleri konuklar yerken, kendilerine HDV’nin Kutlu Doğum için hazırlattığı Hollandaca CD izletildi. İslamın temel inanç ve ibadet 18 | SAYI 20 | KASIM 2010
esasları ana başlıklar halinde slayt olarak anlatıldı. Karşılıklı soru cevap bölümünden sonra konuklardan genel bir değerlendirme yapmaları istendi. Yapılan değerlendirmelerden bazıları: “Sizin namaz kılarken rabbinizle ile konuştuğunuza şahit oldum.” “Ezan insanı büyülüyor.” “Camide her ku-
şaktan insan var. Çocuklar, gençler, yaşlılar. Bizim kiliselerimizde genç nesil bulmak çok zor.” “ İslam bu kadar güzel ve mükemmel bir din iken neden müslümanların hali içler acısı?” “Katılmaktan sonderece memnunum, önyargılarım kırıldı.” Program sonunda katılımcılara islamı anlatan birer
HDV BÜLTEN
kitapcık, kutlu doğum CD si ve kitapcığı hediye edildi. Kiliselere ve sinagoga da HDV’nin Kur-an’ın Nüzülünün 1400. yılı anısına hazırlattıgı Hollandaca Kur-an’ı Kerim hediye edildi. Programın son bölümü için 20 Kasım 2010 Cumartesi günü Sinagoga gidildi. Cumartesi ayininden sonra karşılıklı soru cevap ve değerlendirmeler yapıldı. Tüm bunlardan sonra katılımcıların ortak kanati bu tür programların daha sık yapılmasının birbirimizi daha iyi tanımaya ve anlamaya yönelik cok ciddi faydalar sağladığı yönünde oldu.
KASIM 2010 | SAYI 20 | 19
HDV BÜLTEN
Avrupa’daki Üçüncü Kuşağın Yaptığı Evlilikler (II)
A
vrupa’daki üçüncü kuşağın evlilik yaparken eş seçiminde etkili olan başlıca nedenleri ele almaya geçen yazımızda başlamıştık. Şimdi bunları temel başlıklar altında ele almaya çalışalım.
Eş seçiminde etkili olan sosyal ve kültürel nedenler: Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımız sosyal ve kültürel hayatlarında genellikle kendi akrabaları ve hemşehrileriyle ilişki içerisinde olmaktadırlar. Ülkemizin diğer kentlerinden gelen vatandaşlarımızla kurdukları ilişkiler, eksiye oranla büyük ölçüde artmış olmakla birlikte, hâlâ gereken düzeyde olduğunu söylemek oldukça zordur. Bu durumun yansımaları başka alanlarda da kendini göstermektedir. Mesela düğün ve sünnet merasimleri, bayramlaşmalar, ev ziyaretleri, yardımlaşmalar ve diğer etkinlikler, istisnaları bir kenarda tutacak olursak, genellikle çok geniş bir çerçevede olamayıp akraba ve hemşehriler arasında cereyan etmeye devam etmektedir. Hatta çok sayıda vatandaşımızın bulunduğu iş yerlerindeki sendikal faaliyetlerde, cami ve dernek hizmetlerinde, sosyal ve siyasal alanlarındaki yardımlaşma ve dayanışma çabalarında da buna paralel yaklaşımlar görülmektedir. Bunun bir uzantısı olarak, evlilik konusunda ve eş seçiminde de aynı dar kalıpların içine sıkışıp kalınabilmektedir. Eş seçiminde etkili olan sosyolojik nedenler: Vatandaşlarımız Avrupa’ya ilk geldikleri günlerden itibaren pek çok yönden kendilerine yabancı olan çevreye uyum sağlamak için büyük mücadeleler verdiler. Özellikle birinci neslin lisan yetersizliği, yeni çevreyi algılama, özümseme ve öz kimliğini muhafaza ederek yeni şartlara uyum sağlama hususlarında ilave sorunlara sebep oldu. Kendilerini bu sorunlardan koruyabilmek ve güvende hissedebilmek için genellikle aynı sorunları yaşayan kişilerle birlikte yaşamaya başladılar. İçine kapalı, dışarıyla fazla irtibatlı olmayan getto benzeri ortamlarda yaşamak, başlangıçta onlara bir rahatlık ve güven sağlamıştı. Çoğu aynı köyden, kentten gelmiş olan vatandaşlarımızın, bulundukları ülkenin sosyo-kültürel ortamından izole olarak yaşamasının, 20 | SAYI 20 | KASIM 2010
Dr. M. Fevzi Hamurcu Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi
ileride kendilerine ne büyük zararlar getireceği, o zamanlar yeterince fark edilemedi. Ayrıca, bulundukları ülkelerin yetkilileri de, kendi vatandaşlarının huzurunun bozulmaması ve uyumsuzluk yaşanmaması gibi gerekçelerle Türklerin toplu hâlde yaşamasına göz yumdular, hatta bunu teşvik ve temin ettiler. Kapalı devre yaşayan çok sayıdaki vatandaşımızın ilişkileri, düşünceleri, çözümleri ve tercihleri de, kaçınılmaz bir şekilde, dar çerçevede cereyan etme eğilimde olmuştur. Eş seçiminde etkili olan ekonomik nedenler: Ülkemizin pek çok alanda olduğu gibi ekonomik alanda da son zamanlarda gösterdiği gelişmeler nedeniyle önceki kanaatlerde büyük değişmeler görülmekle birlikte, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımıza Türkiye’deki akrabalarının genellikle gıpta ile baktıkları bilinen bir husustur. Türkiye’ye izne gittiklerinde akrabaları tarafından gözlemlenen ekonomik güçleri, onların Avrupa’da yaşamaya olan ilgisini artıran bir etken olmuştur. Özellikle daha iyi bir hayat seviyesine bir an önce ulaşmak isteyen gençler, bir yolunu bulup akrabalarının bulunduğu ülkelere gitmek için her fırsatı değerlendirmeye çalışmaktadırlar. Avrupa’daki vatandaşlarımız da Türkiye’deki genç yakınları için Avrupa’da daha rahat bir hayat sağlama imkânlarını düşünmektedirler. Günümüzde oldukça zorlaştırılmış olmakla birlikte, Avrupa ülkelerinde oturum ve çalışma izni almanın en kolay ve hemen hemen tek yolu, son zamanlara kadar Avrupa’da yaşayan biriyle evlilik yapmak olarak görülmüştür. Burada Türk insanının, kendi ulaştığı yüksek hayat standardının getirdiği rahatlık ve kolaylığı eş, dost ve akrabalarıyla paylaşmak istemesinin de etkisi olduğu hatırlanmalıdır. Daha sonra çeşitli sorunlara sebep olsa da, akrabasının kızını veya oğlunu ailesine katmakla, bir anlamda, onlarla varlığını paylaşmak istemekte, kendince bir tür dayanışma örneği sergilemektedir. Zaman zaman çok derin ekonomik krizlerin neden olduğu mağduriyetlere rağmen ülkemizde ve Türk insanında büyük bir çözülmenin görülmemesinin nedenlerini biraz da bu noktalarda aramak isabetli olacaktır. Miras paylaşmaları sonucunda mal ve mülkün bölünerek azalmasını önlemek amacıyla da akraba evlilikleri yapılmaktadır. Gelecek yazımızda devam edeceğiz.
HDV BÜLTEN
Hz. Lokman (AS) ve Oğluna Nasihatleri (I)
A
llah Teala insanoğlunu yaratmış, onu tek başına bırakmamış, ona nimetlerin en büyüğü olan akıl nimetini vermiş, bununla da kalmamış, kendilerine ilahi mesajlarını ulaştıran, onlara güzel örnekleri sunan, onları doğru yola kendi yoluna davet etmeleri için yine kendileri arasından peygamberler göndermiştir. Hz. Adem’in yaratılışı ile ilgili Kur’an’da pek çok ayet varken, onun ne zaman yaratıldığına dair bir bilgiye sahip değiliz. İşte ilk insan ve ilk peygamber olan Hz. Adem’den Hz. Muhammed’e kadar pek çok peygamberler gelip geçmiş ve peygamberlik halkası Hz. Muhammed (sav) ile son bulmuştur. Bu arada pek çok peygamber gelmiş, Allah Teala Kur’an-ı Kerimin ifadesi ile bunların bir kısmının hayat hikayesini Kur’an’da anlatmış, bir kısmını da anlatmamıştır. “(Ey Muhammed,) gerçek şu ki senden önce elçiler göndermiştik: onların kiminden sana bahsettik, kimi hakkında da sana bir bilgi vermedik. (Mü’mün, 78) Daha önce kıssalarını sana anlattığımız peygamberler gönderdik. Anlatmadığımız (nice) peygamberler de gönderdik. (Nisa, 164) Kur’an geçmiş peygamberlerin ve geçmiş milletlerin hayat hikayelerini anlatan bir tarih kitabı olmadığından insanlık tarihi boyunca gelen tüm peygamberlerin hayat hikayelerinden bahsetmemiş, bahsettiği peygamberlerin hayatlarından da Allah Teala kendisinin uygun gördüğü miktarda kesitler sunmuştur. Tüm peygamberlerin hayat hikayeleri Kur’an’da anlatılmış olsaydı, Kur’an ciltler dolusu olurdu. Mesela Elyesa ve Zülkifl peygamberler sadece ikişer yerde ve sadece isimlerinden bahsedilirken, Hz. Adem, Hz. Nuh, Hz. İbrahim, Hz. Musa, Hz. Süleyman ve Hz. İsa gibi peygamberlerin hayatlarından çokça bahsedilmiştir. Kur’an-ı Kerim’de isimleri geçen 25 kişinin peygamber olduğunu yine o yüce kitaptan öğrenmekteyiz. Ancak Allah Teala geçmiş milletlere ait olayları bizlere ders ve öğüt olsun diye anlatırken sadece geçmiş peygamberlerin hayatlarından kesitler sunmamış, onların dışındaki topluluklardan ve kişilerden de bahsetmiştir. İşte Kur’an’da peygamber mi yoksa veli birer kişiler mi olduğu tam olarak bilinmeyen üç kişiden de bahsedilmiştir. Bunlar Üzeyr, Zülkarneyn ve Lokman aleyhimüsselamlardır. İşte biz bu yazıda Lokman aleyhisselam’dan ve özellikle de onun oğluna olan nasihatlerinden bir nebze bahsedeceğiz. Allah Teala Lokman aleyhisselam’dan sureye de kendi ismi verilen Kur’an’ı Kerim’in 31. Suresi olan Lokman suresinde bahsetmiştir. Mekke döneminde inen bu sûrede başlıca, Hz. Lokmân’ın oğluna öğütleri, tevhid, peygamberlik, öldükten sonra dirilme ve haşr konularına dikkat çekilmekte, kıyamet günü için hazırlıklı olunması öğütlenmektedir. Sure 34 ayetten müteşekkil olup,
Dr. Mustafa Kahraman Deventer Din Hizmetleri Ataşesi
Tefsirlerde ifade edildiğine göre Kureyşlilerin Hz. Muhammed (sav)’e Lokman hakkında sorular sormaları üzerine Lokman aleyhisselam ve oğluna nasihatleri hakkındaki bu ayetler Allah Teala tarafından indirilmiştir. Kur’an’ın tüm ayetlerinde olduğu gibi Lokman suresi 12-19 ayetlerde de bizler için çok büyük öğütler vardır. Muciz bir kelam olan Kur’an’ın pek çok ayetinde olduğu gibi burada da sanki İslam’ın ve pek tabiî ki Kur’an’ın bir özeti sunulmuştur. Mesela Kur’an’ın 103. Suresi olan Asr suresi Kur’an’ın bir özeti gibidir. Üç ayetten oluşan ve Kur’an’ın en kısa surelerinden biri olan bu surede, asra yemin edildikten sonra, insanın muhakkak surette hüsranda, zararda, ziyanda olduğu beyan edilmiş, ama peşinden de iman edip salih amel işleyen, doğruyu, gerçeği ve sabrı tavsiye edenlerin bundan müstesna olduğu açıklanmıştır. Anlayabilenler yada anlamak isteyenler için bu üç ksacık ayet bile insanın doğru yolu bulmasına ve akabinde cenneti hak etmesine vesile olabilmektedir. İşte Kur’an’ın bu muciz yönüdür ki ilk nazil olmaya başladığı andan bu güne kadar asırlar boyu insanları etkilemiş, hala etkilemeye devam etmekte ve kıyamete kadar da etkilemeye devam edecektir. İşte Lokman suresi 12-19 ayetlerde Allah Teala şöyle buyurmaktadır. “Andolsun, biz Lokmân’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik. Kim şükrederse ancak kendisi için şükretmiş olur. Kim de nankörlük ederse, bilsin ki Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övülmeye lâyıktır. Hani Lokmân oğluna öğüt vererek şöyle demişti: “Yavrum! Allah’a ortak koşma! Çünkü ortak koşmak elbette büyük bir zulümdür.” İnsana da, anne babasına iyi davranmasını emrettik. Annesi onu her gün biraz daha güçsüz düşerek karnında taşımıştır. Onun sütten kesilmesi de iki yıl içinde olur.3 (İşte onun için) insana şöyle emrettik: “Bana ve anne babana şükret. Dönüş banadır.” “Eğer, hakkında hiçbir bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seninle uğraşırlarsa, onlara itaat etme. Fakat dünyada onlarla iyi geçin. Bana yönelenlerin yoluna uy. Sonra dönüşünüz ancak banadır. Ben de size yapmakta olduğunuz şeyleri haber vereceğim.” (Lokmân öğütlerine şöyle devam etti:) “Yavrum! Şüphesiz yapılan iş bir hardal tanesi ağırlığında olsa ve bir kayanın içinde, yahut göklerde ya da yerin içinde bile olsa, Allah onu çıkarır getirir. Çünkü Allah en gizli şeyleri bilendir, (herşeyden) hakkıyla haberdar olandır.” “Yavrum! Namazı dosdoğru kıl. İyiliği emret. Kötülükten alıkoy. Başına gelen musibetlere karşı sabırlı ol. Çünkü bunlar kesin olarak emredilmiş işlerdendir.” “Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.” “Yürüyüşünde tabii ol. Sesini alçalt. Çünkü seslerin en çirkini herhalde eşeklerin sesidir!” KASIM 2010 | SAYI 20 | 21
HDV BÜLTEN
Hengelo Hacılarını Dualarla Uğurladı
H
engelo’dan 2010 Hollanda Diyanet Vakfı Organizasyonu ile Hacca giden hacı adaylarımıza din görevlisi Ahmet Gözcü tarafından 6 haftalık, hac öncesi seminer verildi. Cuma ve Cumartesi akşamları devam eden seminere hacıların ilgisi yoğun oldu. HDV Ayasofya Camiinde hem teori hem de pratiğe yönelik hacılarımıza faydalı olabilecek konular işlendi, hacılarımız öğrenmek istedikleri sorulara cevaplar buldular. Ayrıca haftasonu yapılan ve çok sayıda cematin iştirak ettiği bir mevlidi şerif programı yapıldı. Hacılar cemaatten helallik isteklerinden sonra kendileriyle görüşüp helallik aldılar, hacıların yaptığı ikramlarla program son buldu. Hacıların yoğun duygular yaşadığı uğurlama programından sonra yine Hengelo ve komşu şehirlerden hacca giden hacılar Mekke’ye varacakları günün sabahı Hengelo şehrinde buluşup sabah namazını HDV Ayasofya Camiinde kıldıktan sonra yapılan dualarla hep beraber mukaddes yolculuğa uğurlandılar. 22 | SAYI 20 | KASIM 2010
DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU - DUYURU
ULUSLARARASI İLAHİYAT PROGRAMI DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI DESTEĞİYLE AVRUPA’DA LİSE ÖĞRENİMİNİ TAMAMLAMIŞ TÜRK GENÇLERİNE
TÜRKİYE’DE İLAHİYAT ÖĞRENİMİ İMKÂNI ANKARA VE MARMARA ÜNİVERSİTELERİ İLAHİYAT FAKÜLTELERİ’NDE OKUMAK İSTEYEN TÜRK GENÇLERİNE BÜYÜK FIRSAT
GEREKLİ BİLGİ VE MÜRACAAT İÇİN: Lahey Din Hizmetleri Müşavirliği Jan Evertstraat 15 2514 BS Den Haag Tel.: 070-3617641 Fax: 070-3616912 E-mail: diyanet.lahey@planet.nl
Müracaat şartları ve broşür için www.diyanet.nl
İSLÂM BÜYÜKLERİ
İMÂM-I ÂSIM (Âsım Bin Behdele)
T
âbiîn devrinde yetişen kırâat âlimlerinden. Meşhûr “Kırâat-ı Seb’a” adı verilen yedi büyük kırâat âliminin beşincisi. Allahü teâlânın kelâmı olan Kur’ân-ı kerîmin kırâatini, okunuşunu bildiren âlimlerden. Asıl adı, Ebû Bekir Âsım bin Behdele Ebû Necûd el-Esedî el-Kûfî’dir. Meşhûr adı “Âsım”dır. Künyesi Ebû Bekir’dir. Babasının künyesi, Ebû Necûd olup, asıl adı da Abdullah’dır. Annesinin adı, Behdele’dir. Kûfe şehrinde doğan İmâm-ı Âsım’ın, doğum târihi kesin olarak bilinemiyor. Bütün hayatı Kûfe’de geçmiş olup, bir ara Şam’a gittiği de rivâyet edilmektedir. Vefât târihi hakkında muhtelif rivâyetler vardır. İbni Cezerî’nin Gâyet-ün-Nihâye adındaki eserinde 127 (m. 745) târihinde vefât ettiği bildirilmektedir. O’nun 80 yaşına kadar yaşadığı ve son Emevî halifesi Mervân bin Muhammed’in hilâfetine kadar Kûfe’de kaldığı kaynaklarda zikredilmektedir. Kabri Semâve’dedir. İmâm-ı Âsım’ın yetiştiği Kûfe şehri, İslâmî ilimlerin tedris edildiği (okutulduğu) ilim merkezlerinden biriydi. Burada, son sahabî Hz. Abdullah bin Ebî Evfâ’nın 86 (m. 705) yılında vefâtına kadar yüzlerce Eshâb-ı kirâm yaşadı. Hz. Ali bin Ebî Tâlib, halifeliği zamanında burayı İslâm devletinin başşehri yapmıştı. Diğer sâhâbîlerden Abdullah İbn-i Mes’ûd, Ammâr bin Yâsir, Huzeyfet-ül-yemânî, Ebû Mûsâ elEş’arî, Selmân-ı Fârisî, Zeyd bin Erkâm (r.anhüm) ve daha niceleri, bu şehirde Peygamberimizin mübârek ağızlarından işitip öğrendikleri bütün ilimleri taliplerine arz etmişler ve sohbetlerinde bulunan binlerce insanı yetiştirmişlerdir. O yüksek ilim ve marifet sahibi insanların sohbetine kavuşup yetişen Tâbiînin büyük âlimlerinden biri de, Âsım bin Behdele hazretleriydi. 24 | SAYI 20 | KASIM 2010
Bu altın halkının Kûfe’de yetiştirdiği büyük âlimlerin meşhûrlarından bazıları; Alkame bin Kays, Şüreyh bin el-Hâris, İbrâhîm en-Nehaî ve meşhûr mezheb imamımız İmâm-ı A’zam Ebû Hanîfe’dir. İmâm-ı Âsım, Kûfe’de “Reis-ül-kurrâ” idi. Kur’ân-ı kerîmi, Peygamberimizden öğrenildiği şekilde en güzel okuyan âlimlerin başıydı. O, bu kırâat ilmini Ebû Abdurrahman es-Sülemî’den öğrendi. O’ndan Kur’ân-ı kerîm dersleri almaya başladığı zaman, henüz çocukluk çağını yaşıyordu. Uzun bir müddet, derslerine devam ederek O’nun kırâat usûlünü öğrendi. Ebû Abdurrahman es-Sülemî ise, Resûlullah efendimizin sağlığında dünyâya gelmiştir. Babam, Resûlullah (s.a.v.) ile sohbet etmiştir. Kur’ân-ı kerîm okumak, tecvîd ve zabtı yönünden O’na dayanmaktadır. Ayrıca Hz. Osman bin Affân’dan, Ali bin Ebî Tâlib’den Abdullah İbni Mes’ûd’dan, Zeyd bin Sâbit’ten ve Ubey bin Ka’b’den arz yolu ile yani baştan sona kadar hatim ederek okumuştur. Eshâb-ı kirâmın kırâat ilminde önde gelenlerinden olan bu zâtlar da, bizzat Peygamberimizden arz yolu ile okuyup öğrenmişlerdir. Hz. Osman’ın halifeliği zamanında çoğalttığı Kur’ân-ı kerîm mushaflarından birini de Kûfe’ye göndermiştir. İmâm-ı Âsım otuzüçbin Sahabînin doğruluğunda icmâ ettiği (birleştiği) bu mushaflara uygun olarak Kûfe’de Kur’ân-ı kerîmi ilk okuyan kırâat âlimlerindendir. Ölünceye kadar kırk yıl Kûfe şehrinde Kur’ân-ı kerîm okutan Ebû Abdurrahman es-Sülemî’nin yerine, İmâm-ı Âsım geçmiştir. İmâm-ı Âsım’ın kırâattaki ikinci hocası Zîr bin Hubeyş el-Esedî’dir. Bu hususu kendisi şöyle bildiriyor: “Ebû Abdurrahman’ın yanından kalkıp Zîr’e gider, okuduklarımı O’na da arz ederdim.” Zîr bin Hubeyş de, Abdullah İbni Mes’ûd’dan
okumuştur. İmâm-ı Âsım, çok güzel Kur’ân-ı kerîm okurdu. Sesi de çok güzeldi. Her kelimenin, her harfin hakkını verirdi. Kur’ân-ı kerîmin belâgat ve fesahatini, yüce mânâsını canlandırmak hususunda öyle güzel bir edası, öyle bir okuyuş tarzı vardı ki, eşine çok az rastlanırdı. Çok fasîh konuşurdu. Konuştuğu zaman, kalbe büyüklüğü girerdi. Gerek İmâm-ı Âsım ve gerekse diğer kırâat imamları, Kur’ân-ı kerîmin okuyuşunu zabt hususunda çok büyük itina ve ihtimam göstermişler, Peygamberimizin okuduğu şekilde müslümanlara ta’lîm etmişler, öğretmişlerdir. Eshâb-ı kirâmın ve asrının en büyük âlimlerinden olan bu mübârek zâtların, akıllara şaşkınlık verecek derecedeki yüksek himmetleri, gayretleri sayesinde Kur’ân-ı kerîmin Peygamberimizin kırâat ettiği şekil üzere okunması hususu, gayet sağlam ve esaslı bir surette zabt olunarak emniyet altına alınmış ve nesilden nesile intikal ederek, zamanımıza kadar hiçbir değişikliğe uğramadan gelmiştir. Bu kırâat şekli, inşaallah kıyâmete kadar da böylece devam, edecektir. İmâm-ı Âsım’ın kırâat silsilesi, iki yol ile ve her birinde ikişer vasıta ile Peygamber efendimize (s.a.v.) ulaşmaktadır. Birinci yol ile İmâm-ı Âsım, Ebû Abdurrahman esSülemî’den O da Hz. Osman’dan, Hz. Ali’den, Zeyd’den ve Ubey’den, onlar da Resûlullah (s.a.v.) efendimizden okumuşlardır. İkinci yol ile, İmâm-ı Âsım, Zîr bin Hubeyş’ten, o da Abdullah İbn-i Mes’ûd’dan ve o da Resûlullah (s.a.v.) efendimizden okumuştur. İmâm-ı Âsım’ın kırâat rivâyeti zamanımıza kadar ulaşmış olup, İslâm memleketlerinin çoğunda bunun kırâati üzere Kur’ân-ı kerîm tilâvet olunmaktadır (okunmaktadır). İmâm-ı Âsım’ın kırâat usûlü, talebelerinden iki râvîsi vasıtasıyla yayılmıştır. (Gelecek sayıda devam edecek)
HDV BÜLTEN
Hengelo’da İhtida Töreni
H
engelo HDV Ayasofya Camii’nde ihtida töreni düzenlendi. Hollanda uyruklu bayan Marije İslamiyet hakkındaki araştırmaları ve bu konuda zaman zaman bilgi almak, kafasındaki sorulara cevap bulmak amacıyla din görevisi Ahmet Gözcü’ye müracaat etti. İslamiyetin insanlara dünya ve ahieret hayatında yegane mutluluğu sağlayan insanlara sevgi ve kardeşlik gibi güzel duygu ve ahlakı öğütleyen yüce ve hak bir din olduğuna kanaat getiren Marije, hiçbir baskı ve zorlama olmaksızın sadece kendi hür iradesi ile bu dini seçtiğini programa katılan ailesinin ve diğer konukların şahitliğinde Kelime-i Şehadeti de bizzat hafızasından söyleyerek müslüman olmaya karar verdiğini ilan etti.
si ve eşi tarafından evinde karşılandı evde birkaç saat süren sohbet ve ardından yapılan ikramın ardından camiiye geçildi. Din Görevlisi tarafından okunan Kur’an-ı Kerimin ve Hollandaca Mealinden sonra İslam konusunda gelen konuklara kısa bir sunum yapıldı. Ardındanda Marije’nin şehadeti gerçekleşti, Törende hanımefendiye
Meryem ismi verildi. Akabindede Din Görevlisi ve Camii Yönetim Kurulu üyelerince Kur’an-ı Kerim, Hollanda Diyanet Vakfımızca hazırlanan Hollandaca Kur’an Meali ve Kabe resminin bulunduğu güzel bir pano kendilerine hediye edildi. Yapılan dua ve katılımcılara teşekkür konuşması ile program sona erdi.
İslamiyeti severek ve benimseyerek müslüman olmaya karar verdiğini belirten Marije için, Ayasofya camiinde bir ihtida töreni düzenlendi. Program iki aşamada gerçekleşti, önce ailesi ile programa katılan Marije din görevliKASIM 2010 | SAYI 20 | 25
HDV BÜLTEN
A Milli Futbol Takımımız Kurban Bayramı’nda Zaandam’daydı Hollanda milli takımı ile yapacağı özel maç için bayram öncesi Amsterdam’a gelen Türkiye A Milli Futbol Takımı Kurban Bayramı namazını HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii’nde kıldı.
Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Lutfi Arıboğan ve teknik direktör Guus Hiddink’in yardımcılarından Okan Buruk’un öncülüğünde milli futbolcularımız ve diğer görevliler yaklaşık üçbin kişiyle birlikte bayram namazını kılarak dualar ettiler. A Milli Takım kafilesi, namazın ardından sevgi gösterileri arasında Zaandam Sultan Ahmet Camii’nden ayrılarak Amsterdam’da konakladıkları Wyndham Apollo Hotel’e geri döndü. Vatandaşlar sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bayram sahabı camiye akın etti. Çok sayıda vatandaşın katıldığı namazda Din gorevlisi Dursun Boz tarafindan bayram öncesi verilen vaazda Kurban 26 | SAYI 20 | KASIM 2010
bayramı’nın önemine değinildi, birlik ve beraberliğe vurgu yapıldı. Hollanda Diyanet Vakfı Koordinatörü Cevdet Keskin ise, irad ettiği bayram hutbesinde Bayramların kardeşlik, dostluk, sevgi ve saygı gibi insani ilişkilerin pekiştirildiği, küskünlük ve kırgınlıkların giderildiği günler olduğunu belirtti. Namaz sonrası cami cemaati camii içerisinde ve avlusunda bayramlaştıktan sonra kurbanlarını kesmek üzere evlerinin yolunu tuttu.
(Foto’s Copyright © Nico Roodhart 2010)
B
ayram sabahı, A Milli Takım futbolcuları ve Federasyon çalışanları, kendilerine tahsis edilen özel bir otobüs ile Amsterdam’da ikamet ettikleri otelden Sultan Ahmet Camii’ne geldiler. Vatandaşlar tarafından sevgi gösterisi ile karşılanan A Milli Takımı, huzur içerisinde bayram namazını eda ettiler.
HDV BÜLTEN
Hengelo’da Bayram Sevinci
D
ini ve Kültürel değerlerimizi nesillerimize özelilkle de küçük yaştaki çocuklarımıza tanıtmak ve kavratmak maksadı ile geçen yıllarda olduğu gibi bu yılda da görevlisi olduğu HDV Ayasofya Camii’nde Kurban Bayramının 1. günü öğlen namazını müteakiben yaklaşık 100 kadar kız ve erkek çocuklara din görevlisi Ahmet Gözcü tarafından yapılan günün anlam ve manasını ifade eden konuşmanın ardından, çoçuklarla karşılıklı diyaloğa geçildi, Özellikle bayramların bizler için neyi ifade ettiği, bayramlarda neler yapmamız gerektiği, ailemize ve diğer insanlara karşı sorumluluklarımız neler olabileceği, insanlara karşı nasıl davranmamız gerektiği vb. konularda sorulara cevaplar arandı ve önemli mesajlar verildi. Din görevlisi ve camii yönetimi tarafından temin edilen
hediyelerin gelen öğrencilere dağıtılmasından ve bayramlarını tebrikten sonra program sona erdi. Ayrıca Kurban Bayramı coşkusu ve manevi etkisi büyükleride etkisi altına aldı. Kurban Bayramı namazına katılan çok sayıdaki vatandaşımız namaz öncesi yapılan vaazı büyük bir huşu içerisinde dinlediler. Sevgi, kardeşlik, birlik beraberlik mesajlarının verildiği vaazda Allahın, kullarına merhametinin, mağfiretinin kulların yaptığı güzel amellerle, akıllı ve şuurlu davranışlarla ancak tecelli bulacağı vurgusu yapıldı. Kılınan namaz ve akabinde okunan hutbenin ardından din görevlisi ve vatandaşlarımız birbirlerinin bayramını kutlayarak daha nice bayramların milletçe birlik ve beraberlik içerisinde kutlanmasını temeni ettiler. KASIM 2010 | SAYI 20 | 27
HDV BÜLTEN
HDV Venray Hacı Bayram Camii’nde Bilgilendirme Toplantısı
H
DV Venray Hacı Bayram Camii’nde T.C. Rotterdam Başkonsolosu ve Başkonsolosluk memurlarının katıldığı bir bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Toplantıya katılan vatandaşlar başta T.C. Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ ve başkonsolosluk yetkilileri tarafından pasaport, nüfus, askerlik, emeklilik ve benzeri konularda bilgilendirildi.
Cami bünyesinde yapılan hizmetler konusunda cami yöneticilerinden bilgi aldı. Yapılan çalışmalardan dolayı
din görevlisi, cami Yönetimi, Kadın ve Gençlik Kolları Yöneticilerini tebrik etti.
Toplantıya ayrıca Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Fevzi Hamurcu da katıldı. Din Hizmetleri Ataşesi
HDV Uden Yıldırım Beyazıt Camii Gençliği Milli Maça Gitti
17
.10.2010 tarihinde Hollanda Milli takımıyla özel bir maç oynamak için Hollanda’ya gelen Türk Milli Takımını desteklemek için Uden Yıldırım Beyazıt Camii gençlik kolları 50 kişilik taraftar 28 | SAYI 20 | KASIM 2010
topluluğuyla özel bir otobüs kiralayarak maçı izlemeye ve millilerimizi desteklemeye Amsrterdam Arena stadyumuna gittiler. Gençlerimizin beraberce maçı izlemeleri için Yıldırım Beyazıt Gençlik sorumlusu Seyfullah Yüksel özel
bir şirketten otobüs kiraladı. Daha sonra gençlerimiz maç akşamı biraraya gelerek beraberce maça giderek millilerimizi canu gönülden desteklediler. Gençlerimiz bu organizasyondan büyük memnuniyet duyduklarını belirttiler.
HDV BÜLTEN
Den Helder Ayasofya Camii’nde Çocuklar için Bayram Programı
D
en Helder HDV Ayasofya Camii’nde fahri görevli olarak görev yapan Fatma Küçükçakır, Cami derneği ve velilerin destekleriyle 14.11.2010 tarihinde çocuklar için bir Kurban Bayramı programı düzenledi. Programda kurban, bayram ve hac konuları anlayabilecekleri dilde çocuklara anlatıldı. Kabe maketi hazırlanarak hac ibadeti uygulamalı bir şekilde çocuklara tanıtıldı. Daha çok çocukların etkin olduğu program, dolu dolu geçti. Çocukların Kabe maketini heyecanla tavaf ettikleri gözlenen, katılımcıların ve velilerin büyük beğenisini toplayan program, çocuklara hediye takdimiyle sona erdi.
o şekilde bayram coşkusuna dahil edebilmek olduğunu söyleyen Hoca Hanım programa gösterilen ilginin memnuniyet verici olduğunu belirtti. Camii dernek başkanı Seyfettin Çınar’da, bu tür eğitici faaliyetlere bugüne kadar olduğu gibi, bundan
sonra da desteklerinin devam edeceğini ifade etti. Hac görevinden dönen din görevlisi Feyzullah Küçükçakır bu programların çok faydalı olduğunu, çocukları bu şekilde kültürümüzle tanıştırmaya devam edeceklerini ifade ederek programa emeği geçenlere teşekkür etti.
Amaçlarının çocuklara bayram bilincini verebilmek, çocukları KASIM 2010 | SAYI 20 | 29
ŞİİR KÖŞESİ
EHL-İ BEYT’E SELÂM Ben onun âline ashâbına kurban olayım, Ben onun ashâb ü ahbâbına kurban olayım.. Niyazi Mısrî Beni reddetme evlâdın başıyçün bâb-ı lütfundan Ziyâ’yım bende-i Âl-i abâyım yâ Resûlallâh! Ziya Paşa Bir lahza cüdâ olmayayım ‘Âl-i abâdan, Yâ Rab beni dûr eyleme evlâd-ı Alî’den. Şeref Hanım Biz ezelden tâ ebed meydâne gelmişlerdeniz, Şâh-ı Merdân aşkına merdâne gelmişlerdeniz. Hatâî Bozuldu gülşen-i bâğ-ı Risâlet, hâr ile doldu. Gül ağlar, bülbül ağlar, lâle ağlar, erguvân ağlar… Osman Kemâlî Düştü atından Hüseyn sahrayi Kerbelâ’ya, Cibrîl yetiş haber ver sultân-ı enbiyâya! Kâzım Paşa Ey gönül umma vefâ bu sitemkâr-ı denîden, Bir yudum suyu esirgedi evlâd-ı Nebî’den. Mahmut Kaya Fasîhâ nüh felek yâkût-ı zamân ile pür olsa, O mihr-i âlemin bir katre kanına bahâ olmaz. Fasîhî 30 | SAYI 20 | KASIM 2010
HDV BÜLTEN
HDV Utrecht Ulu Camii İnşaatı Devam Ediyor
İ
nşaatına 2009 yılının Mart ayında başlanan HDV Utrecht Ulu Camii inşaatı devam ediyor. Yaklaşık 7 milyon Euro›ya malolması beklenen HDV Utrecht Ulu Camii gerek ibadethane ve gerekse sosyal alanlar ve kiralık dükkanları bakımından oldukca büyük bir cami olma özelliğini taşıyor. Kanaalstraat 36 Utrecht adresindeki caminin kaba inşaatı tamamlanmak üzere. Cami Yöneticileri yüksel bir maliyeti bulunan Cami inşaatının tamamlanması için bütün müslümanların maddi manevi yardımlarını bekliyor.
Utrecht’de bulunan iki Diyanet camiinden biri olan HDV Utrecht Ulu camii sadece Utrecht’de oturan müslümanların değil bütün Hollanda’nın gururu olacak güzellikte projelendirilmiş durumda. HDV Utrecht Ulu Camii yönetimi cami inşaatını kurdukları bir kamera ile internetten canlı olarak takip etmektedirler. Cami Yönetimi müslümanları Camiye yardıma davet etmekte ve aşağıdaki hesap numarasını vermektedirler. HDV Utrecht Ulu Camii Hesap no : 507578082 KASIM 2010 | SAYI 20 | 31
FIKIH KÖŞESİ
KURBAN
S
özlükte “yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey» anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, belirli şartları taşıyan ve usulüne uygun olarak zebhedilmiş bir hayvanın takdimi vesilesiyle ifa edilen bir yardımlaşma ibadetini ifade eder. Kurban ibadeti, akıllı, büluğ çağına ermiş, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve misafir olmayan Müslüman›ın yerine getireceği mali bir ibadettir. Temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 20 miskal (80.18 gr.) altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir; dolayısıyla Allah›ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olarak kurban takdim etmelidir. İbadetlerde sorumluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükafat da bireyseldir. Bu nedenle, dinen zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban ibadetini yerine getirmesi uygun olur. Kurban ile mükellef olan şahsın, satın alacağı hayvanın ücretini kredi kartıyla ödemesi, kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur. Bunların dışındaki hayvanlar kurban için takdim edilmezler. Kurban olabilmesi için, kurbanlık hayvanın süt dişlerini değiştirmiş olması gerekir. Bu da genel olarak, deve 5; sığır ve manda 2; koyun ve keçi 1 yaşını doldurunca gerçekleşir. Bunun ya-
32 | SAYI 20 | KASIM 2010
nında, 6 ayını tamamlayan koyun, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olması halinde kurban edilebilir. Kurban edilecek hayvanın, sağlıklı, azaları tam ve besili olması, hem ibadet açısından hem de sağlık bakımından önem arz eder. Bu nedenle, kötürüm derecesinde hasta, zayıf ve düşkün, bir veya iki gözü kör, boynuzları kırık, dili, kuyruğu, kulakları ve memesi kesik, dişlerinin tamamı veya çoğu dökük hayvanlardan kurban olmaz. Ancak, hayvanın doğuştan boynuzsuz olması, şaşı, topal, hafif hasta, bir kulağı delik veya yırtılmış olması, kurban edilmesine mani teşkil etmez. Kurban edilecek hayvana acı çektirilmemeli ve eziyet verilmemelidir. Hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir. Ayrıca, çevre temizliği ve ekolojik dengenin korunması için gerekli tedbirler alınmalıdır. Kurban kesimi esnasında, psikolojik açıdan etkilenmemesi için çok küçük çocukların kesim mahallinden uzak tutulmalarına dikkat edilmelidir. Aynı şekilde, hayvanların diğerinin kesimine şahit olacak şekilde yan yana bulundurulmaları da uygun değildir. Sonuçta unutulmamalıdır ki, kurban ibadetinde maksat et ve kan ile ilgili değildir. Yeryüzünde hala çok sayıda insan kurban etine muhtaçtır. Kurban geleneği aynı zamanda çok önemli bir sosyal yardımlaşma faaliyetidir. İnsan kurban ibadeti vesilesiyle esasen tarihte ve günü-
müzde insane hayatının dokunulmazlığı ilkesini yüceltmekte, zalim krallar tarafından sahte tanrılara ve güçlere insanların kurban edildiği bir dönemde Hz.İbrahim diliyle “kimin canını kime kurban ediyorsun? Eğer o kadar kolaysa kendi oğlunu sahte tanrılara kurban et de görelim” şeklindeki uyarı mesajının ifadesidir aynı zamanda. Esas olan insan hayatının dokunulmazlığıdır. İlgili kıssada anlatılan İsmail’in dokunulmazlığıdır. “Allah insanlara nice nimetler vermiştir. Bu nimetlerden gereği gibi yararlanın” denmiştir. Kurban vesilesiyle, insan “kendisinin ne sayesinde ve neye rağmen hayatta kaldığını da idrak edip haddini bilme bilincine erer”. Bir lüks restorantta seçkin menüden sipariş ettiği yarı pişmiş bonfilenin hangi canlıdan geldiğini ve nerede nasıl kesildiğini sorgulamayan modern insan, özünde başkalarına yardım maksadı taşıyan bir ibadeti vahşetle ilişkilendirip, ‘hayvan kesmenin neresi ibadet anlamıyorum” dediğinde “kendi iki yüzlülüğünü” itiraf etmektedir belki de. Kurban ibadetiyle insana hatırlatılan bir anlamda şudur: “Hayat devam etmektedir. Siz insanlar zaten yaşamak için doğada mevcut hayvan ve bitkilerden yararlanıyorsunuz. Hiç değilse bunu yaparken Allah’ın hoşnutluğunu gözetip, O’nun yüce adını anıp, diğer muhtaç kullarına da yardım ederek bunu yapın.” İşte kurbanın anlamı budur. Haccın bereketiyle birleşip insanı arındıran bu kurbiyyet bir Bayram olarak da kutlanmaya değerdir.
HDV BÜLTEN
HDV Dieren Selimiye Camii Başak Kadın Kollarından Kahvaltı
7
Ekim 2010 tarihinde HDV Dieren Selimiye Camii Başak Kadın Kolları kahvaltı düzenledi. Yaklaşık 100 kişinin katıldığı programın amacı hanımlar arasındaki birlik beraberliği güçlendirmek ve yeni seçilen hanım kollarının projelerini halkla paylaşmaktı. Hanım kollarının hazırladığı çok güzel kahvaltının ardından Başak Kadın Kolları Başkanı Şengül Kalıncı yoğun katılımdan dolayı gelenlere teşekkür ederek şunları söyledi: “Hepimizin amacı camimize hizmet etmektir. Bu hizmeti bizlere nasip eden mevlaya şükürler olsun. Sizlerin desteği ile inşallah camimizin ve halkımızın istekleri doğrultusunda en güzel hizmetleri sunacağız.”
revlerini yeni arkadaşlarına devreden Başak Kadın Kolları eski başkanı Gönül Acem ise “Bu güne kadar elimizden geldiğince arkadaşlarımızla beraber camimiz için çalıştık. Görevi devrettiğimiz arkadaşlarımız ne zaman
isterlerse onlara elimizden geldiğince yardım etmeye de hazırız. Cami hepimizin” dedi. Program kadar yaptıkları hizmetlere şükran için eski yöneticilere verilen plaketle son buldu.
Daha sonra 9 asil, 2 yedek toplam 11 kişilik yeni yönetim ve görev alanları açıklandı. Uzun zamandır Başak Kadın Kolları olarak görev yapıp göKASIM 2010 | SAYI 20 | 33
HDV BÜLTEN
HDV Steenwijk Tuba Camii’nde Kültürel Faaliyetler HDV Steenwijk Tuba Cami kendi toplumuna yönelik pek çok kültürel faaliyetleri yanı sıra, diğer çevre kültürlerle karşılıklı topluma katılım anlamında faaliyetlerine devam etmektedir.
B
u sene 3. senesi yapılan Dialog Günü Faaliyeti HDV Steenwijk Tuba Camiinin öncülüğünde 8 ayrı sivil toplum kuruluşu ile birlikte yapıldı. Bu faaliyete, Steenwijkerland belediyesinden birçok sivil toplum örgütüne mensup Hollandalılar, belediye meclis üyeleri ve cematimiz katıldı. Steenwijk belediye başkan yardımcısı Sayın Boxum’da katılarak Steenwijk Tuba camiine 3 sene önce geldiğini, o geldiğinde de etkilendiğini ve bu faaliyetlere müslümanların katılımının önemsediğini ifade etti. Yemekli sohbetin ardından toplu olarak guruplar halinde birlik ve beraberlik, saygı ve sevgiyi ön plana çıkaran şiirler yazıldı. HDV Steenwijk Tuba Camii gençliği ile kilise gençliği arasında karşılıklı ziyaretler yapıldı. Cami gençliğimiz kilise gençliğini ziyaretlerinden sonra, kilise gençliği ve görevliler camimizi ziyarette bulundular. Ziyarette; mihrap, minber, kürsü, mahfel gibi caminin bölümleri öğrencilere tanıtıldı. Sorularına kısa cevaplar verildi. Din görevlisi Zeki Güven, öğrenci ziyaretlerine çok önem verdiklerini ve bu ziyaretten de çok mutlu olduklarını söyleyerek, daha bu yaşlarda, dinler hakkında kültürel anlamda bilgi edinmelerinin önemine işaret etti. Böylece birbirimizi daha iyi tanıma fırsatı buluyoruz dedi. Ziyaretlerde yapılan video çekimleri öğrencilerle birlikte camii kantininde izlendi. Başkan Faruk Ersoy’un idaresiyle sorulan sorular cevaplandırıldı, ortak yönlere işaret edildi. Gelen hiristiyan öğrenciler camide namaz kılmayı deneyip, kız öğrenci başörtüsünü takmayı denedi. Öğrencilerden biri ibadet yerinin kendilerinkinden daha sıcak bir havası olduğunu söyleyince duygulu anlar yaşandı. 34 | SAYI 20 | KASIM 2010
Bir Ayet, Bir Hadis-i Şerif
Vay, Kitabı elleriyle yazıp, sonra da onu az bir değere satmak için, “Bu Allah katındandır” diyenlere! Vay ellerinin yazdıklarına! Vay kazandıklarına! (Bakara 79)
Ebu Mâlik el-Eş’ari radıyallah u anh anlatıyor: “”Re sûlullah aleyhissalâtu vesse lâm buyurdular ki: “Allah sizi üç hasle tten himaye etti: “Hepinizi hela k edecek olan peygamberinizin b edduasından, batıl ehlinin hak eh line (nurunu söndürece k kesin) bir galebesinden, dala let üzerine birleşmenizden.” Ebu Dâvud, Fiten 1, (4253)
KASIM 2010 | SAYI 20 | 35
HDV BÜLTEN
Kuzey Hollanda Bölgesi Din Görevlileri HDV Amsterdam Hacı Bayram Camii’nde Toplandı Kuzey Hollanda (Noord Holland) bölgesinde görev yapan din görevlileri HDV Amsterdam Osdorp Hacı Bayram Camii’nin ev sahipliğinde toplandı. Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. M. Fevzi Hamurcu’nun başkanlığında 19 Ekim 2010 Salı günü yapılan toplantıya 19 din görevlisi katıldı.
D
in eğitimi, cami hizmetleri ve görev alanına giren konuların müzakere edildiği toplantıda ayrıca bölgede yeni göreve başlayan din görevlileri, meslektaşlarıyla tanışarak onların tecrübelerinden istifade etmeye çalıştı. Toplantının ardından akşam yemeği, cami yöneticileri ve cemaatle birlikte yendi.
Kurulu Üyelerine, din görevlisi Ahmet Yazıcı’ya ve cemaate teşekkür etti. Bu gün Hollanda’da yaşayan üçüncü ve dördüncü neslin karşılaştığı sorunların, ihtiyaçların ve beklentilerin önceki yıllardan çok farklı olduğunu belirten Hamurcu, gençlerin iyi bir eğitim alması için ebeveynlerinin hiç bir fedakarlıktan kaçınmamalarını istedi.
Akşam ve Yatsı namazları arasında din görevlileri tarafından camide icra edilen programda tilavet edilen Kur’an-ı Kerim, okunan ilahi ve kasideler cemaat tarafından huşu ile dinlendi. Caminin yapımında ve yaşatılmasında emeği geçenlerden ebedi âleme irtihal edenler hayırla yâd edildi ve onlar için dua edildi.
“Sahih dinî bilgilerin çocuklarımıza ve gençlerimize etkin şekilde aktarılması kadar anadillerini düzgün şekilde konuşmalarının sağlanması da çok önemlidir” diyen Hamurcu, Avrupa’da yetişen nesillere kültürümüzün benimsetilmesi, millî
Din Hizmetleri Ataşesi Hamurcu’nun cemaate yaptığı konuşmada yapılan hizmetlerden dolayı ev sahibi caminin başkanı Mustafa Gün ile diğer Yönetim 36 | SAYI 20 | KASIM 2010
değerlere bağlılıklarının sağlanması ve tarih bilincinin geliştirilmesi için camilerin müstesna mekanlar olduğunu da belirtti. Din Hizmetleri Ataşesi Hamurcu, Yatsı namazının ardından Caminin Kadınlar Kolu üyeleriyle ve Cami yöneticileriyle ayrı ayrı görüşerek onlarla yapılan hizmetleri değerlendirdi.
HDV BÜLTEN
Apeldoorn’da Birinci Nesil ile Bayramlaşma Programı HDV Apeldoorn Eyüp Sultan Camii Kültür Merkezi’nde 21-11-10 Pazar günü, Hollandaya ilk gelen birinci nesli anma amacıyla bir program yapıldı.
P
rogram Kur’an tilavetiyle başladı. Ardından Din Görevlisi Abdil Karakuş’un açılış konuşmasıyla devam etti. Din görevlisi açılış konuşmasında kısaca göç tarinine değindi. Çin denizinden başlayan göçün yüzyıllar boyu devam ettiğini hala da devam edeceğini söyledi. Bir zamanlar Avrupa’ya işçi olarak gelen ve şimdilerde Avrupalı Müslümanlar olarak adlandırılan dindaş ve soydaşlarımızın aslında birer Anadolu ereni olduğunu vurguladı. Başlangıçta geri dönme amacıyla buraya gelen büyüklerimizin zaman içinde geldikleri yere çınar gibi kök attıklarını ve şimdi de oğul, kız, torun bırakılıp gidilemediğini anlattı. Abdil hoca, birinci neslin, güçleri nispetinde, üzerine düşeni yapmaya çalıştığını, camilerin, kültür merkezlerinin onların eseri olduğunu, şimdiki neslin ise çağın gereklerine göre yeni çalışmalar yaparak, hem atalarına layık olamaları hem de kendilerinden sonra gelecek olan nesile iyi örnek olmaları gerektiğini belirterek sözerini tamamladı.
Program Mesut Aksoyun yoğun çalışmalarıyla ortaya koyduğu birinci neslin eski resimlerinden oluşan bir sılayt gösterisiyle devam etti. Ardından da, kuruluşundan bu güne kadar gelip geçen dernek yönetim kurullarının fotoğrafları gösterildi. Büyüklerimiz kendi gençlik resimlerini, kesin dönüş yapmış veya vefat etmiş olan arkadaşlarının resimlerini gördüçe çok mutlu oldular. Ayrıca Mayıs 2010’da düzenlenen “İlk Nesil Gezisi”nin fotoğrafları da slayt halinde sunuldu.
ve her şiirin hikayesini de anlatarak dinleyicilere güzel bir sunum yaptılar. Programın sonuna doğru Ozan Ömer Kadan sahneye çıktı. Ömer Kadan söylediği Türkçe-Hollandaca türkülerle salondakileri hem güldürdü hem düşündürdü. Programın yapılış amacı büyüklerin unutulmadığı ve onlara saygı duyulduğunu göstermekti. Program sonunda alınan olumlu tepkiler bu amacın gerçekleştiğini gösterdi.
Programın son kısmında Apeldoorn’da yetişen iki şair, yazmış oldukları şiirlerden güzel örnekler sundular. Kendi yazmış olduğu kitaptan üç şiir okuyan Seyfullah Uyar’ın ardından, Şair Ömer Albayrak yine kendi şiir kitaplarından çeşitli örnekler sunarak KASIM 2010 | SAYI 20 | 37
HUTBE
Kutsal Zamanlarda Kutsal İzler Bırakabilmek Muhterem kardeşlerim !
Y
üce dinimiz İslâm’ın, diğer zaman dilimlerinden farklı kabul ettiği, kutsallık atfettiği belirli günler ve aylar vardır. İnsan hayatında önemli bir yere sahip olan ilim, amel, ihlas ve diğer bütün önemli değerler, zaman içerisinde ve zamanın değerinin bilinmesiyle elde edilebilir. İşte Kur’an-ı Kerîm, zamana yeminle başlattığı Asr sûresi’nde sanki insanlığın varoluş mahiyeti ve gayesini şöyle özetlemiştir: “Asra yemin ederim ki insan gerçekten ziyan içindedir. Bundan ancak imân edip iyi ameller işleyenler, birbirbirlerine hakkı tavsiye edenler, sabrı tavsiye edenler müstesnâdır”1 Değerli Mü’minler!
Yunus Türkyılmaz HDV Din görevlileri Koordinatörü
ayet-i kerimesinden hareketle tüm zikir ve tesbihât, kökü sağlam ve dalları insanın maddi mânevi hayatına menfaatler sağlayan bereketli uzantılar gibidir. Bu sebeple kutsal olan zaman dilimlerinde Allah’a olan zikrimizi (kelime-i şehâdetlerimizi, kelime-i tevhidlerimizi, tekbir ve salavâtlarımızı) artırmamızın, hepimiz adına hayırlara vesile olacağını unutmamalıyız. Aziz müslümanlar! İnsan, dünyanın göz alıcı bütün güzelliklerine de sahip olsa eğer Allah’tan ve bizlere bildirdiği değerlerden uzak bir hayata mahkum olmuşsa, hiç bir zaman mutlak anlamda huzurlu olamaz. Herzaman bir yerlerde birşeyler eksik kalmış hisseder. Bu sebeple, gerçek huzuru yakalamanın tek yolu, Allah bilinci içerisinde İslamî bir hayat sürüp iyilerden (ebrâr) olarak hayatımızı tamamlamaktan geçmektedir. Bu husus Kur’an-ı Kerîm’de şöyle bildirilmiştir: “Mü’minler, inananlar ve kalpleri Allah’ı anmakla huzura kavuşanlardır. Biliniz ki, kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” 4
“Allah’ım, seni zikretmemiz, sana şükretmemiz ve sana güzelce ibadet etmemiz için bizlere yardım et”
Îdrak etmiş olduğumuz muharrem ayı da bu kutsal zaman dilimlerinin en mühimlerindendir. Allah (c.c) ayrıcalıklı kıldığı vakitlerde, yaratılanlara ayrı bir bereket ihsân edip, aynı zamanda insana, küçük hareketlerle büyük işler başarmanın fırsatını da verir. Rahmet ve fazilet kapılarını açar, dileyenler girsin diye. Bu kapılardan kim girmek istemez ki! Rabbimizin önem atfettiği zaman dilimlerinden olan muharrem ayında da ‘yapılacak ibadetlere daha çok sevap, günahların ise Allah katında diğer vakitlerden daha çirkin kabul edileceği söylenmiştir’2 Örneğin Peygamber efendimiz, ‘Aşûre günü tutulan orucun bir önceki yılın günahlarına keffâret olacağını, Yüce Allah’dan umduğunu bizlere bildirmiştir’3.
Sevgili Kardeşlerim!
Dolayısıyla, Muharrem ayında ilk akla gelen ibadet, oruç tutmaktır. Bununla beraber Yüce Rabbimizin “Görmedin mi, Allah güzel bir sözü nasıl misal getirdi.(Güzel bir söz), kökü sağlam, dalları göğe yükselen bir ağaç gibidir.”
Bütün bunları bildikten sonra bizlerin zaman içerisinde, yüce Rabbimizin râzı olduğu şekilde iz bırakabilmemiz için ‘dosdoğru bir yolda dimdik yürümemiz’5 ve kendimizi, amel ve ibadetlerimizle daha şerefli hale getirmemiz gerekmektedir. Hutbemizi Efendimizin bir duasıyla bitirmek istiyorum. “Allah’ım, seni zikretmemiz, sana şükretmemiz ve sana güzelce ibadet etmemiz için bizlere yardım et”6
1 1 Asr, 103.,1-3. 2 2 Casâs, Ahmed b. Ali er-Râzî, Akmâmu’l-Kur’an, II. 110-111 3 3 Tirmizî, Savm, 48,III, 126.
4 5 4 Ra’d, 13, 28. 6 5 Mülk, 67, 22. 6 Ebu Davûd, II, 86.
38 | SAYI 20 | KASIM 2010
YILBAŞI ve NOEL Hıristiyan kültüründe yılbaşı kutlamalarını ifade eden Noel kelimesi, Latince natalis (doğuş) kelimesinden türeyerek Batı dillerine geçmiştir. Yılbaşı kutlaması için Christmas (kırismıs) da kullanılır ki “Mesih’in doğumunun kutlanması” anlamına gelen Christ-Mass kelimesinden gelir.
Ç
oktanrılı (pagan) Greko-Roman kültüründe tanrı heykelleri önünde tapınılırken kutsanma ve bereket ifadesi olarak yağlanan heykeller için kullanılan christos (yağla kutsanmış), zamanla Christ (İsa) için kullanılmış ve “yağla kutsanmış bereket tanrısı”na dönüştürülmüştür. “Christ-mass”daki “mass” kelimesi Farsça mizd (tanrı adına yenilen akşam yemeği) kelimesinin Latince karşılığı missa kelimesinden Batı dillerine geçmiştir. Roma pagan kültüründeki yaygın dinlerden olan Fars kökenli Mitraizm’de tanrı Mithra’nın yeryüzüne inerek, Zodiak’ın 12 simgesine karşılık gelen 12 havarisiyle dünyayı dolaştığına, sonunda insanlığın günahları için kendini feda ettiğine inanılırdı. Bir boğanın öldürülerek tanrıya adanması, kanının içilip etinin yenmesi şeklinde uygulanan Mitraist festival Hıristiyan Pazar ayinini etkilemiş ve Christ-mass ortaya çıkmıştır. Christmas’ın aslı eski Roma’daki Hıristiyanlık öncesinde varolan ve Aralık sonunda kutlamaları başlayan Saturnali festivaline dayanır. Bu festivale çok-tanrılı inanç öğeleri karışmaktaydı. “Güneş tanrısı” Mitra’ya tapınmak oradaki putperest ayinlerinin en önemlilerindendi. Mitra’nın doğum günü olarak 25 Aralık kabul edilirdi. Hıristiyan bilginlerine göre İsa Peygamber’in doğum günü de tam olarak bilinemediği için 25 Aralık Batı Hıristiyanlığı tarafından İsa’nın doğum günü olarak kabul edildi. Her ne kadar İsa Peygamber Cumartesi günleri ibadet geleneğini devam ettirmişse de, Pazar (Sunday/güneş günü) günlerinin Hıristiyanlarca ibadet günü kabul edilmesi de bu döneme rastlar ve aslen “güneş festivali”nden kaynaklanır. Kilise babalarından Tertullian bu dönüşüm ve etkileşimden bahseder. Saturnali festivalinin, Christmas kutlamasına dönüştürülmesi ilk kez M.S. 353 veya 354’te Roma’da Papa Liberius zamanında olmuştur. Hıristiyan ilahiyatçılara göre bazı putperest festival ve ayinlerinin Hıristiyanlarca da kutlanmasının nedeni o dönemlerde Roma’daki Hint-İran kökenli Mitra inancına karşı Hıristiyanlığı korumaktı. Christmas bunların en çok bilinen örneğidir ve günümüzde Batı Hıristiyanları tarafından 25 Aralık’ta kutlanır, 1 Ocak’ta Noel eğlenceleriyle birleşir. Doğu Hıristiyanları ise aynı kutlamayı 6 Ocak’ta yaparlar. Fark, bir tarihlendirme ihtilafından ibarettir.
yan azizi Santa Claus için “noel baba” ifadesi kullanılmaya başlamıştır. Bilinen özellikleri ilk kez 1870’de Thomas Nast adlı bir ressam tarafından çizilmiş ve ayrıca Clement C. Moore’un “Noel babanın ziyareti” adlı şiirinde anlatılmıştır. Efsaneye göre evi buzlar ülkesi kuzey kutbunda, kızağını ren geyiği çekmekte. Tarihte 4.yy’da (352’de Aralık ayında ölmüş) bugünkü Antalya’nın Demre ilçesinde Hıristiyan piskoposu olarak yaşayan Santa (aziz) Nikolas’nın yardımseverliği hikâyesi, zamanla Noel Baba adıyla çocuklara hediyeler getiren bir efsaneye dönüşmüştür. Hıristiyan ilahiyatçılarına göre aslında Hıristiyan inançlarında yeri olmayan Noel kutlaması, eski çok tanrılı Roma kültüründen geçmiştir. Aziz Nikolas ismi zamanla Santa Claus’a dönüşmüş ve Hollanda’da Sinter Klaus, Amerika’da ve Kanada’da Santa CLAUS, İngiltere’de Peder Christmas, İspanya, Brezilya ve Peru’da Noel Baba denilmiştir.
ülkelerinde Hıristiyanlıktan önce var olan Yule kutlanması, yılın en kısa “gündüz”ünde yapılan bir pagan kutlamasıyla Yılbaşı-Noel kutlaması olarak 25 Aralık’a denk geliyordu. NoelYılbaşında domuz eti yenilmesi de putperest Yule festivalinin uygulamalarından gelmektedir. Bu gelenek, yani çam ağacı, yılbaşında özellikle domuz eti ve mumlar, Avrupa’da devam etmiş, her türlü kutlamada mumlar ya da daha geniş aydınlatma yöntemleriyle sürdürülmüştür. Ağaca asılan küçük ay, güneş ve yıldız süsleri de Babil tanrılarının simgeleridir. Yahudiliğe ve Hıristiyanlığa eski Mezopotamya, Yunan ve Roma inançlarından geçerek günümüze kadar gelmiştir.
Noel ve yılbaşı kutlamaları sadece eski çok tanrıcı inanç ve efsanelere dayanmakta olup Hıristiyanlığa da sonradan girdiği ve günümüzde aşırı tüketime yönelten bir eğlenceye dönüştüğü için dünyada pek çok Hıristiyan tarafından da hoş karşılanmamaktadır. Noel, pagan köklerden gelerek Hıristiyanlaşmış bir Hıristiyan bayramı olmakla beraber, Hıristiyan olmayan ülkelerde de en azından birer tüketim ve eğlence fırsatı olarak Yılbaşı tatili şeklinde kutlanmaktadır. Noel’in dini boyutunun anlaşılması için Yunan ve Pagan mitoBatı ülkelerinin çoğunda insanlar birbirle- lojileri ile Hıristiyan inançlarının tarihi ilişkisi rini “mutlu doğum kutlaması” anlamında “ anlaşılmalıdır. merry Christmas” ifadesiyle kutlarlar. Noel Bu bilgilerden anlamamız gereken sonuç Babanın (Santa Claus) Demre’de yaşadığı ise şudur: özellikle Müslüman olmayan ülkeileri sürülmüşse de, 1087 yılında İtalyan tüc- lerde yaşayan müslümanlar, içinde yaşadıklacarlarının onun mezarından cesedini çalarak rı hakim toplumda yılbaşını “kutlayan” komİtalya’ya götürdüklerine inanıldığı için bugün şularına, bu onların kültürü ve örfü olduğu onun adıyla anılan ziyaret yeri, İtalya’nın gü- için, “yeni yıl – mutlu yıllar” dileğinde buluneyinde küçük bir Katolik kasabası Bari’dedir. nabilirler, ancak “Hıristiyan inançları kapsa-
Süslü çam ağacı, bazı kaynaklara göre Yunan ve Roma çok tanrılı kültürlerindeki Attis tanrısına ibadet ayininden kaynaklanır. Attis’in bereket tanrısı olduğuna ve sonradan bunu görmek için çam ağacında vücut bulduğuna inanılırdı. Çam ağacına bereket sembolü olarak tapınılırdı. Başka kaynaklarda noel’deki çam ağacının İskandinav dini inançları ve efsanelerindeki kutsal olduğuna inanılan bir çam ağacı inanışına dayandığı anlatılır. Efsaneye göre İskandinav tanrılarından Odin dünyayı yarattıktan sonra kendisini evrenin ağacı denilen hiç solmayan bir çam ağacına asar. Böylece hikmet ve bilgiye dönüştüğüne inanılır. Bu çam ağacı efsanesinde Odin’in kendisini feda edişi, Hıristiyanlarca İsa’nın çarmıha gerilişine benzetilir. Bir başka anlayışa göre çam ağacı ve mumlar antik Aryan inançlarında Yule festivalinden kaynaklanmaktadır. Çam ağacı ölümsüzlüğü temsil eder, mumların ise kötü ruhları ve cadıları kovmak için yakıldığıChristmas ve yılbaşı eğlenceleri, zamanla na inanılırdı. Mumlar yakılarak ağaca bağlaNoel efsanesiyle birleşmiştir. Efsanevi Hıristi- nırdı. Gündüzlerin çok kısa olduğu İskandinav
mında bir ayin ya da kutlamaya katılmaları “kurumsal düzeyde Müslümanları temsilen bir dua vesilesi olarak davet edilmeleri” hali dışında, caiz değildir. Her nasıl tanımlanırsa tanımlansın, yaşadığımız zaman dilimi, takvim bir şekilde Batılı ve Hıristiyan bir takvim anlayışıyla yeni bir yıla girmektedir. Bunu dahi “maruf ve münker terazisi”nde bir vesile görerek ellerimizi açıyor semaya ve şöyle yalvarıyoruz “zamanın ve mekanın Sahibi”ne, “Rabbic’alnî mukîmessalatî ve min zürriyetî. Rabbenâ ve tekabbel duâ. Rabbenağfirlî ve-li vâlideyye velil muminîne, yevme yekûmul’hisâb” “Rabbim beni namazını dosdoğru, mükemmel şekilde kılan bir insan yap. Zürriyetimden de böyle insanlar yarat. Ey Rabbimiz! Dualarımızı kabul et. Rabbimiz, Kıyametin kopacağı günde, beni ana ve babamı ve müminleri bağışla.” ( İbrahim sûresi 40–41 ) (Kaynak: İslam Ansiklopodisi Noel Maddesi Doç. Dr. Bülent Şenay)