H O L L A N D A
D İ Y A N E T
V A K F I
A Y L I K
H A B E R
B Ü L T E N İ
ŞUBAT • 2011 SAYI 23
5
Leiden Üniversitesi’nde Konferans “İlk Müslüman Antropolog Biruni”
6
Hollanda Yüksek Yargısında “Türk Medeni Kanunu” Sempozyumu
8
HDV Vaassen Sultan Ahmet Camii Kültür Merkezi Açıldı
ÖNSÖZ
Bu sayıda
Cevdet KESKİN
Hollanda Diyanet Vakfı İdari Koordinatör
Değerli HDV Bülten Okuyucuları,
H
DV Bülten’in Şubat sayısında tekrar birlikteyiz. Bir taraftan Vakıf Merkezimiz organizesiyle planlanan, diğer taraftan şube derneklerimiz tarafından yapılan faaliyetlerin yoğun olduğu bir döneme girmiş bulunuyoruz. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlamaları, 18 Mart Çanakkale Şehitlerini Anma, İstiklal Marşı’nın Kabulu ve Mehmet Akif Ersoy’u anma programları, Kutlu Doğum Haftası Etkinlikleri ve 23 Nisan Kutlamaları olmak üzere, Mart ve Nisan ayında oldukça yoğun bir döneme girmiş bulunuyoruz. Dini ve Milli değerlerimizi Avrupa’da yaşayan nesillerimize aktarmanın önemli adımlarından biri olan bu etkinliklere, Hollanda Diyanet Vakfı olarak elimizden gelen desteği vermeye çalışıyoruz. Bir taraftan bu çalışmalar devam ederken, diğer taraftan Hollanda Diyanet Vakfı’mızın öncülüğünde vizyon çalışmalarına da devam edilmektedir. Bu manada aşağıdaki çalışmaları zikretmek mümkündür. 1. Yüksek İstişare Kurulu’nun çalışmaları, 2. Diyanet hakkında hazırlanan rapor ve olumlu yansımaları, 3. Helal Gıda Konusunun takibi, 4. Yayın Komisyonun oluşturularak bazı yayınların Hollandaca’ya kazandırılması.
Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni SAYI 23 | ŞUBAT 2011 hdvbulten@gmail.com hdvbulten@diyanet.nl Islamitische Stichting Nederland Hollanda Diyanet Vakfı Javastraat 2 2585 AM Den Haag T. 070-3624481 F. 070-3644565 www.diyanet.nl • info@diyanet.nl 2 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
Yüksek İstişare Kurulumuz Hollanda’da Türk toplumunun mevcut cemaat ve Vakıfların üst Kuruluş başkan veya temsilcilerinden oluşan bir kuruldur. Bu kurul periyodik aralarla toplanıp Hollanda’da yaşayan müslümanların meselelerini öncelik sırasına göre görüşmekte ve ortak hareket noktalarını tespit etmektedir. 2010 yılında Amsterdam Arena stadyumunda yapılan ve kırkbin kişinin katıldığı “Avrupa Kutlu Doğum Programı” bu birlikte çalışmanın bir ürünüdür. Yüksek İstişare Kurulu aşağıdaki Federasyon ve Vakıflardan oluşmaktadır.
1. ISN - Hollanda Diyanet Vakfı 2. TICF - Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyonu 3. NIF - Hollanda İslam Federasyonu 4. SICN - Hollanda İslam Merkezi Vakfı 5. NUTIO - Hollanda Türk İslam Kuruluşları Birliği 6. FECC - Eğitim ve Kültür Merkezleri Federasyonu 7. NTF - Hollanda Türk Federasyonu 8. SNA - Nizam-ı Alem Vakfı
Diyanet hakkında hazırlanan rapor ve bunun Hollanda Meclisinde soru önergesi şekline kadar yansımalarına dair ayrıntılı bilgileri, “Helal Gıda” ve “Yayın Kurulu” konularındaki gelişmeleri gelecek sayılarımızda ele alarak siz değerli okuyucularımızı bilgilendireceğiz. Bu sayımızda ayrıca bir yenilik daha yaparak, din görevlilerimizden oluşan bir grup ile yaptığımız bir roportajı yayınlıyoruz. Gelecek sayımızda buluşmak dileğiyle sizleri Şubat sayımızla başbaşa bırakıyorum. Selam ve saygılarımla.
Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cevdet Keskin HDV İdari Koordinatörü HDV Personeli
HDV Bülten Yayın Kurulu Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Yunus Türkyılmaz
1
Tasarım Bülent Yiğittop
5
Baskı Drukkerij Dizayn 010-4254030
Adı Soyadı
2 3 4 6 7 8 9
Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Erdal Çetinkaya Uğur Kaya Orhan Yemenoğlu Turgay Ergezen Osman Ergin İlhan Karataş
Görevi
İdari Koordinatör Muhasebe Sekreter Cenaze Fonu Gençlik Koordinatörü Cenaze Fonu Cenaze Firması Cenaze Firması Cenaze Firması
BAŞYAZI
Yanlış Giden Neydi?
Doç. Dr. Bülent Şenay
Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı
“Avrupa’da Müslümanlar ve Çokkültürlülük”
D
eğerli Dostlar, bundan bir önceki hinin kendine özgü tarihçesi bir yana, Avrupa’da Bültenimizde Avrupa’da “çokkültür- bir kültürel kimlik farkı sunan, bir medeniyetin lülük politikalarının kültürel farklı- temsilcileri olma anlamında kollektif hafızası lıkları yok saymadan toplumu birarada tutmak olanlar müslümanlardır ve demografik yapıları yerine, bir asimilasyon projesi olarak yürütüldü- da azımsanamayacak büyüklüktedir. Dolayısıyla ğü ve ancak başarısız olduğu” konusunda Avru- Avrupa’da dini topluluklar (foreigner, allochton, palı devlet yetkililerinin açıklamaları ve bir kısım alien...) denilince, aslında konuştuğumuz konu, “profesyoneller”in HollanMüslümanların durumu Avrupa’da ırkçı köktenci da Türk toplumu hakkınve Avrupa’da geleceğidir. daki önyargılı manifestosu Çünkü, göçmen karşıtı, İslamofobik siyasetin hakkında sohbet etmiştik. çokkültürlülük karşıtı, kaperiferiden merkeze Bu yazımızda da, yapılması musal alanda dini her tegelmiş olması, din-toplumgerekenin “mülti-kültürel” zahürü fundamentalism siyaset ilişkileri alanında değil, “interkültürel” bir ile ilişkilendiren, ırkçı ve çalışanlar için Avrupa’da toplum inşası için çalışmak dar-ulusalcı popülist poliolması gerektiği konusuna çok kritik bir sürece işaret tikanın ve politikacıların Avrupa’da dini topluluklar Avrupa’da son zamanlarda etmektedir. meselesi üzerinden devam yükselişi, öne çıkışı çoğunetmek “yanlış giden neydi?” diye sormak istiyo- lukla Müslümanlar üzerinden yürütülen bir rum. tartışmadır, ve bu nedenle önem kazanmakta Çokkültürlülük tartışması, Avrupa’da dini ve bizi doğrudan ilgilendirmektedir. Avrupa’da toplululukların varlık alanıyla ilgilidir. Herşey- ırkçı köktenci İslamofobik siyasetin periferiden önce, Avrupa’da dini topluluklar denilince, den merkeze gelmiş olması, din-toplum-siyaset Yahudiler, Budistler, Hindular ve en son Doğu ilişkileri alanında çalışanlar için Avrupa’da çok Avrupa’dan Batı Avrupa’ya gelen, Romen, Bulgar kritik bir sürece işaret etmektedir. Yakinen takip Ortodoks Hıristiyanlar ve Polonyalı Katolik Hı- edilmelidir. ristiyanlar da var. Özellikle Ortodoks Hıristiyan grubun da henüz gündeme gelmemiş sorunları var ve artarak devam edecek görünüyor. Çünkü Ortodoks Hıristiyanlık da Avrupa’da bir “öteki” dünyanın rengidir. Katolik ve Protestan dünyanın dışında algılanır. Ama Müslümanlara kıyasla biraz daha “Avrupa ailesinden” kabul edilirler. Esasen Avrupa’da dini topluluklar ve azınlıklar ile ilgili tartışmaların merkezinde, ne budistler, ne hindular ne de Ortodoks hıristiyanlar vardır. Bütün mesele, müslümanlardır. Çünkü göç tari-
Avrupa’da neler oluyor? diye sorabiliriz. Avrupa, çıldırmış politikacılar tarafından rehin mi alınıyor? Yani, 1933-1945’li yıllar yeniden yaşanacak ve rakamlardaki abartmalar, siyonist istismar, ve Filistinlilere uygulanan zulmü meşru gösterme mekanizmasına dönmüş olması bir yana yine de yaşanmış olan Holokostu unutmuş görünen, yani Holokostun Avrupa’da yaşandığını unutmuş olan ve göçmen etnik ve dini azınlıklar üzerinden siyasi nüfuz kazanmaya çalışan bir çılgın siyasiler grubu tarafından Avrupa politik ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 3
HDV BÜLTEN olarak rehin mi alınıyor? Bunlardan bahsetmek terör örgütünden ya da Revizyonist Siyonist hazorunda kalıyoruz çünkü Avrupa’da din siyasete reketten ve bunun bıraktığı travmalardan bahkarışıyor değil, din karşıtı bazı siyasetçiler –ki- sedilmemekte, tüm bunlar gizlenerek bir “tarih şisel çıkar ve algılarını da katarak- din ile uğ- yazılmakta”, Filistinli ve Iraklı yaşlı, genç, kadın raşmayı kendilerine iş ediniyorlar. Bunun için ve çocukların günlük dramı/trajedisi yok sayılde dini hizmet kuruluşları, vakıflar ve toplum makta, “İslam Dünyası’nda her şey sanki yanlış kendilerini savunmak durumunda kalıyorlar. gitmiş de, Avrupa’nın Birinci Dünya Savaşı’ndaYa da Avrupalılar işin başında hayalperest dav- ki katliamlara -unutulur ki ölenlerin çoğu Müsranarak yanıldılar mı, çok mu naiftiler? Hangi lümanlardı-, faşizmin ve komünizmin Avrupa’da konuda? Ama gerçek olan ve kayda değer olan doğup her şeyi altüst etmiş olmasına, İkinci bir şey var ki, o da şu: Avrupa’da etnik ve dini Dünya Savaşı’nda yaklaşık 60 milyon insanın azınlıklar/topluluklar ve bunların ev sahibi top- -Yahudi holokostu da dahil- katledilmiş olmalum ile ilişkilerinin tartışıldığı bağlamlarda, her sına, Avrupa sömürgeciliğinin anti-kolonyal hafırsatta Avrupa’nın Yahudi-Hıristiyan bir gele- reketleri -mesela Vietnam ve Cezayir’de- vahşice nekten gelen değerlerine ve dolayısıyla “Avrupalı bastırmış olması gerçeğine rağmen, her şey bir olmayanların bunlarla uyumlu olamayacağı”na tarafa, Türkiye’nin bölgede yegane istikrar merdoğrudan veya dolaylı atıflar yapılmaktadır. kezi olduğu/olacağı gerçeğine ısrarla göz kapaÖzellikle Müslümanların, güya çağdaş normla- yarak, AB üyeliği konusunu siyasal polemiklere rı, değerleri ve davranışları mahkum etmeye çalışan ve benimsemelerinin “İslam’a engel gören, AGİT Avrupa’da/Batı’da İslam’ı bağlı kaldıkları sürece” ve AK gibi platformlarda mümkün olmadığı, örnek antisemitizmi detaylarıyla nasıl olur da olarak da demokrasi, cintartıştırıp karar ve raporla“yanlış giden siyet eşitliği, eşcinsellik ve ra “cezalandırılması gerebenzeri değerleri benimseken bir nefret suçu olarak” neydi?” diye me imkanları olmadığı ileri yansıtırken İslamofobi’yi sürülerek politik söylem gearada sadece “hiç ilgilenilsorulmaz? liştirilmektedir. Bu politik medi olmasın” diye gündesöylemler mesela, Yahudi-Hıristiyan değerler me alıp “bir nefret suçu olarak tanımlamayan” diye atıfta bulunulan geleneğin, ticaret savaşları, Avrupa’da/Batı’da nasıl olur da “yanlış giden yağma, kölelik ve sömürge ile ilişkisini unutmuş neydi?” diye sorulmaz? Bu soruyu, siyaset teogörünmektedirler. Ya da, analitik tarih anlatı- risyenleri, ve “think tank”cılarımızın değerlenmından uzak olarak, Müslümanların “zaten geri dirmelerine bırakıyoruz. Burada altını çizmek oldukları için” geri kaldıkları ileri sürülürken, istediğimiz husus şudur: Avrupa’da Türk toplu20. y.y.’da Avrupa’nın Ortadoğu ve Kuzey Af- mu başta olmak üzere, Müslümanların kaderi ile rika sömürgeciliğinin kalıcı olumsuz etkilerini ilgili açıklamalar, İslam ile olumsuz bir şekilde (bugün yaşananlar o günlerin mirasıdır) nere- ilişkilendirilerek ve Müslüman ülkelerdeki siyadeyse hiç dikkate alınmamakta, 1962’ye kadar sal sorunlara gönderme yapılarak ortaya konulCezayir’den çekilmeyen Fransa’nın, 1969’a ka- makta, ancak arka planda Avrupa’nın aynı tarih dar İran Körfezi’nden çekilmeyen Britanya’nın, ve coğrafyada sebep olduğu “travma”ların bizzat geride bıraktığı krizlerin travması unutulmak- Avrupa’daki göç tarihi açısından (çokkültürlülük ta, Keşmir sorununu bölgeye kimin hediye de dahil) neye mal olduğu/olabileceği gözardı ettiği, Taliban’ı kimin zamanında niçin bes- edilmektedir. Avrupa`da Katolikler, Protestanlar, lediği, Ortadoğu’da Müslümanlardan bahse- Rasyonalistler, Humanistler bile kimlik tartışdilirken mesela Lübnan’da Marûni Hıristiyan masında henüz ortak bir paydaya ulaşamadığına Falanjistler’den, Filistin’de Stern Gang Yahudi göre, Müslümanlar üzerinden yürütülen Avrupa 4 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
HDV BÜLTEN kimliği tartışmasının ne kadar temelsiz olduğu tartışılabilir. Bu konuya bir sonraki yazımızda devam etmek üzere şunu belirterek bitirelim: Müslümanlar Avrupa’da sosyal, kültürel, ve siyasal süreçlerde seslerini duyurmalıdırlar. Ancak bunu yaparken, toplumun önünde temsil etme ehliyetini kendisinde görenlerin, içinden çıktıkları toplumun milli ve manevi değerleriyle çatışma içinde olmamaları, samimi olmaları, dini siyasete alet etmeme yanında (dini vecibe yerine getirdiğini medyada afişe ederek oy istemek gibiHollanda’da bir örnek üzerinden), milli değerle-
L
eiden Üniversitesi Türk Öğrenci Derneği Biruni, Ebu Reyhan El- Biruni ‘yi konu alan bir konferansa ev sahipliği yaptı. Konferansa konuşmacı olarak, Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı ve Lahey Büyükelçiliği Din İşleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay’ın katıldı. Şenay konferansında, El- Biruni hakkında geniş bilgiler verdi. Biruni’nin çesitli konulardaki geniş bakış açısı, ilmi, ürettiği eserlerin günümüzde hâlâ geçerli olması, gibi bilgiler, öğrencileri etkiledi. Din Hizmetleri Müşaviri Şenay, Biruni hakkındaki “İlk Müslüman Antropolog olarak Biruni: Birarada Yaşamaya Doğru Kadim bir Ses”
ri sloganlaştırmamaları (ideolojileştirmemeleri), toplumu temsil ediyor gibi göstererek gerçekte başka bazı kaynaklara hizmet eden çalışmalara aldanmamaları, milletimizin Avrupa’da yıllar boyunca emek ve dualarıyla bugünlere getirdikleri hizmet yapılarına karşı samimi ve saygılı olmaları çok önemlidir. Bir sonraki yazımızda inşaAllah bu konuya, Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın Hollanda Diyanet Vakfı – ISN hakkında yayınladığı çok önemli bir inceleme raporundan bahisle devam edelim. Allah’a emanet olunuz. Muhabbet ve selamlarımla.
Leiden Üniversitesi’nde Konferans “İlk Müslüman Antropolog Biruni” başlıklı konuşmasında, Biruni’nin Asaru’l-Bakıyye ve Kitabu’t-Tahkik ma-lil’Hind adlı eserleri çerçevesinde, Hinduizm ve İslam ilişkileri bağlamında ihtilaf adabı üzerine değerlendirmelerde bulundu. Pek çok alanda eser vermiş olan Tacik/Türk ilim adamı Biruni’nin İbn Sina ile mektuplaşmalarına da atıfta bulunarak Biruni’nin metot üzerine yazdıklarını fenomenoloji ve antropoloji açısından ele aldı. Biruni’nin daha 10.y.y.’dan itibaren bugüne farklı dini ve etnik grubun bir arada yaşayabileceğinin hem İslami hem de insani açıdan imkanı üzerine görüşlerini öğrencilerle paylaşan Şenay, Biruni örneğinde olduğu gibi klasik dönem pek çok İslam aliminin “öteki ile bir arada yaşanabilirlik” konusunda İslam’ın Kurani ve Nebevi anlayışını tahlil ettiklerini, dolayısıyla İslam medeniyeti için interkültürel toplum anlayışının yeni olmadığını, İslam’ın bir arada yaşam bağlamında kamusal alanda Kur’ani tearuf, ahid, akit, ve tevelli kavramlarının bir sosyal sözleşme kültürünün önünü açtığını belirtti.
Konferansta ayrıca öğrenci derneğinin isminin neden Biruni olduğu ayrıntılarıyla anlatıldı. Program daha sonra Biruni Öğrenci Derneği’nin verdigi resepsiyonla son buldu.
ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 5
HDV BÜLTEN
Hollanda Yüksek Yargısında “Türk Medeni Kanunu” Sempozyumu
H
ollanda Yargıtayında “Türk Medeni Kanunu ve Hollanda Hukuku için Önemi” adlı bir sempozyum düzenlendi. Sempozyumda Türk Aile Hukukunun özelllikleri, Avrupa Hukuk sistemiyle kıyası ve Hollanda hukukundaki önemi tartışıldı. Sempozyuma T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Hollanda Yargıtay Başkanı Geert Corstents, Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Bülent Şenay olmak üzere, yaklaşık 160 kişi katıldı. Katılanlar
arasında Hollanda’da görev yapan hakim, avukat ve diğer ilgilili hukukcular da vardı. Programın sponsorluğu Hollanda Diyanet Vakfı tarafından sağlandı.
Sempozyumda Prof. Frans van der Velden ve Dr. Fatih İbili tarafından hazırlanan Türk Medeni Kanunu’nun Hollandaca tercümesini içeren kitap, T.C. Lahey Büyükelçisi ve Yargıtay Başkanı’na takdim edildi. Kitabın müellifleri yaklaşık 8 sene tercüme işleminde bulunup, tercüme esnasında 16 Türk kökenli hukukçu tarafından yardım gördü.
Mütercimler Türk Medeni Kanunu’nun bir çok Avrupa ülkesinin Medeni Kanunundan daha ileri görüşlü ve daha çağdaş olduğunu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesiyle bağdaştığı sonucuna vardıklarını ifade ettiler. 6 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
HDV BÜLTEN
HDV Amersfoort Mevlana Camiin’den Deventer Din Hizmetleri Ataşeliğine Ziyaret
H
DV Amersfoort Mevlana Cami Yönetim Kurulu, Hanım Kolları ve Genç
Kızlar Kolu, Deventer Din Hizmetleri Ateşesi Dr. Mustafa Kahraman’ı ziyaret etti. Ziyarete HDV Amers-
foort Mevlana Camii Din görevlisi Fatih Özen ile bayan din görevlisi Mukatdes Adışen de katıldı.
HDV Rotterdam Laleli Camii’nde Aşure Programı HDV Rotterdam Lâleli Camii Derneği Yönetim Kurulu “Muharrem Ayı” etkinlikleri çerçevesinde cami cemaatine “Aşûre” ikramında bulundu.
H
DV Rotterdam Lâleli Camii Derneği Yönetim Kurulu “Muharrem Ayı” etkinlikleri çerçevesinde cami cemaatine “Aşûre” ikramında bulundu.
Lâleli Camii din görevlisi Harun Durak, “Aşûre” ikramı öncesinde “Ehl-i Beyt Sevgisi ve İslâm Tarihindeki Yansımaları” konulu sohbetinde, “ Hicri yılın ilk ayı olan, “Hürmete
lâyık” anlamına gelen “Muharrem”, çok faziletli ve “Aşûre” gününü içinde bulunduran mübarek bir aydır. Bununla birlikte ne büyük bir acıdır ki, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v) in çok sevgili torunu Hz. Hüseyin (r.a) Kerbelâ’da bir Aşûre gününde şehid edilmiştir. Bu hazin olay bütün müslümanları derinden üzmüştür. Bizlere düşen yaşanan bu acı olaylardan dersler çıkararak, aynı hatalara düşmeden, mü’min olmanın gereği olarak kardeşliğimizi, birlik ve beraberliğimizi korumak olmalıdır.” dedi. Ayrıca “Ehl-i beyt sevgisinin önemi” ve “Hulefâ-i Râşidin döneminde” yaşanan olaylar ile ilgili bilgiler vererek konuşmasını bitirdi. Program, katılımcılara sunulan Aşûre ikramı ile sona erdi. ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 7
HDV BÜLTEN
HDV Vaassen Sultan Ahmet Camii Kültür Merkezi Açıldı
Vaassen’da yapımı tamamlanan HDV Sultan Ahmet Camii Kültür Merkezi binası 26.02.2011 tarihinde düzenlenen bir törenle hizmete açıldı. Açılış törenine T.C. Deventer Başkonsolosu Nihat Erşen, Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, Epe Belediye Başkanı H. Van der Hoeve, Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman, Kiliseler Birliği’nden Temsilciler ve çok sayıda davetli katıldı.
Y
erel basının ve halkın yoğun ilgi gösterdiği açılış töreni, din görevlisi Şakir Şahin’in okuduğu Kur’an-ı Kerimle başladı. HDV Vaassen Sultan Ahmet Camii Yönetim Kurulu adına konuşma yapan Başkan Sermet Rumevleklioğlu, inşaata desteklerinden dolayı Doç. Dr. Bülent Şenay’ın şahsında Hollanda Diyanet Vakfına, inşaat sürecindeki müsamaha ve anlayışlarından dolayı Epe Belediyesine, komşulara ve Vaassen halkına, programı teşriflerinden dolayı da, bütün katılımcılara teşekkür ederek “Bu bina sadece Türklere değil Vaassen halkına kazandırılmış bir binadır, halka açık bir yerdir, isteyen herkes istediği zaman caminin imkanlarından faydalanabilir” dedi. 8 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
Programda Hanım Kolları adına başkan Serap Türkoğlu, Gençlik Kolları adına da başkan Muhammet Güler’in yaptığı konuşmaların ardından kürsüye gelen Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman, “HDV Vaassen Sultan Ahmet Camii’nin konumunun yürütülecek aktivite ve faaliyetlerle İstanbul’daki Sultan Ahmet Camii’nden daha da büyük olacaktır” dedi ve Caminin inşasından önce bu arsada kılınan ilk Cuma namazının resminden çok etkilendiğini belirterek bugün gelinen noktanın çok memnuniyet verici olduğunu belirttti. Programda bir konuşma yapan Epe Belediye Başkanı H. Van der Hoeve ise, Caminin ilk açılışında ve daha
sonraki inşaat aşamalarında çıkan aksaklıkların bu inşaat esnasında yaşanmadığını, komşular ve halktan şikayet ve itirazların olmadığını, bunun sebebi olarak cami yönetiminin komşularıyla iyi ilişkiler içinde olması, onları zamanında bilgilendirmesi ve belediye ile uyum içerisinde çalışmasının etkili olduğunu söyledi ve “Hollanda’da
HDV BÜLTEN yaşayan toplumlar karşılıklı saygı ve hoşgörülü davranmak zorundadır, Vaassen Kültür Merkezinin de bu amaca uygun olarak çalışacağına inanıyorum” dedi.
Daha sonra kürsüye gelen Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve HDV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, “Belediye Başkanını dinlerken mutlu oldum, Osmanlıcada belediye başkanına Şehremini, şehrin koruyucusu, şehrin kendisine emanet edildiği kişi denmektedir; Burgemeester da halkın efendisi manasına gelmektedir” dedi. Hollanda Dışişleri Bakanlığının HDV ile ilgili yayınladığı rapora değinerek raporun belediye başkanının sözleriyle paralel olduğunu, belediye başkanının “toplumun bireylerinin karşı karşıya veya ayrı ayrı yerlerde değil de bir arada iletişim ve etkileşim içerisinde yaşaması gereklidir” dediğini raporda da “HDV’nin Hollandada bir sivil toplum hizmeti görmekte, 145 yerel cami merkeziyle beraber 400 bin insana hizmet götürerek bir arada yaşama katkıda bulunmaktadır” dendiğini söyledi. Doç. Dr. Şenay ayrıca Hollanda’nın simgesi olan lalenin Türk İslam kültüründe Allah’ın birliğini, kesrette vahdeti temsiliyle büyük bir anlam ifade ettiğini belirterek, Epe Belediye
Başkanına bir Türk lale rozeti hediye etti. Açılışın sürprizi ise Sayın Şenay’ın 200 bin Avro borcu bulunan camiye kültür merkezinin konum öneminden dolayı HDV’den 10.000 Avro hediye etmesi oldu. Son olarak kürsüye çıkan T.C. Deventer Başkonsolosu Nihat Erşen ise, caminin anlam ve önemine, toplayıcılık ve kaynaştırıcılık özelliğine değinerek bu hizmetlerin yürütülmesine katkıda bulunanları tebrik etti.
Yapılan konuşmalardan sonra kurdelenin kesilmesiyle caminin bölümleri toplu halde gezilerek misafirlere bilgi verildi. Hazırlanan Türk mutfağına özgü börek ve çöreklerin misafirlere ikram edilmesinin ardından açılış programı sona erdi.
ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 9
HDV BÜLTEN
Rotterdam HDV Gültepe Camii’nde “Ekmek İsrafı Konusunda Bilgilendirme Toplantısı” Yapıldı Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı Rotterdam Gültepe Camii’nde düzenlenen etkinlikte bayanlara sinevizyon eşliğinde çevre bilinci, tasarruf yöntemleri ve ekmek israfı gibi konular anlatıldı. Hollanda TEMA tarafından HDV ile beraber yürütülen Yeşil Cami Projesi uyarınca doğanın korunması, bilinçli deterjan kullanılması, çevreye duyarlı olmak gibi konuların yanı sıra israfın önlenmesi, enerji tasarrufu dahil değişik konularda İslami bakış açısından çevre ve doğa bilinci aşılanmaya çalışılıyor.
H
DV Rotterdam Gültepe Camii konfrans salonunda yapılan toplantı Gültepe Kadınlar Kolu ve TEMA Hollanda tarafından ortaklaşa düzenlendi. Bayanların ilgi ile izlediği toplantıda konuşan TEMA yetkilileri katılımcıları bilgilendirdiler. Toplantıda konuşan Hollanda TEMA Müdürü Serdar Köker, “TEMA Vakfı olarak Hollanda’nın değişik kentlerinde bir dizi etkinlikler düzenlemekteyiz. Yeşil
10 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
Camii Projesi çerçevesince Hollanda Diyanet Vakfı ile birlikte düzenlediğimiz bu çalışma ile başta çevrenin korunması ve israf konularında toplumumuzu bilinçlendirmeye çalışmakta ve bu bağlamda da bayanlarımızın eğitimine büyük önem vermekteyiz. Bilinçli kuşakların yetişmesi ve daha güzel yarınlar için bayanlarımızın bilgilendirilmesi için bu çalışmaya sizlere önem veriyoruz. Bizler için ve beslenmek için ekmek önemli bir besin kaynağıdır. Ekmek ve et soframıza gelinceye kadar çeşitli evrelerden geçmektedir. Soframıza gelene kadar 1 dilim ekmek için 40 litre, 1 kg et için 16 bin litre suya ihtiyaç vardır. Sizler ve bizler daha bilinçli olmalı ve bizlere sunulan bu nimetleri bilinçli bir şekilde ve ziyan ve israf etmeden kullanmalıyız. Ekmek ve et için suya büyük ihtiyaç duyulmaktadır. Bu gün dünyada 4 bin çocuk susuzluktan ölmektedir. Bizler daha bilinçli hareket ederek, bu çocuk ölümlerinin önüne geçebiliriz. Günde 20 litre su tasarrufu yaparsak, bir çocuğun hayatını kurtarabiliriz.” şeklinde konuştu. TEMA Hollanda
Görevlisi Hediye Köker de konuşmasında dinimiz çevreye ve doğanın korunmasına büyük önem vermektedir. Bizlere emanet edilen dünyamızı iyi korumalı ve bizden sonraki nesillere da yaşanabilecek bir dünya bırakmak için de son derece dikkatli davranmalıyız. İslam dini israfı kabul etmez. Dinimizde kul hakkı çok önemlidir. Kul hakkına riayet etmeliyiz diyerek İslam dininden ve Kuran-ı Kerimden örnekler verdi.
Toplantıda konuşan Hollanda TEMA Proje görevlisi Hüseyin Kızılca da halkımız arasında bayatlamış ekmekleri kanallara ve nehirlere atma alışkanlığı var. İyi niyetle yapılmakta olan bu davranış, yanlış bir harekettir. Bizlerin iyi niyetle kanallardaki ördeklere ve martılara atmış oldugumuz ekmekler fareleri beslemekte ve bu fareler de toplum sağlığını tehdit etmektedirler. Bilinçsizce kanallara attığımız ekmekler, bu farelerin çogalmasına ve fareler tarafından bulaşıcı hastalıklara davetiye çıkarılmaktadır. Bayatlamış ekmegi atmak yerine evimizde degerlendirmeliyiz. Ayrıca yiyebileceğimiz kadar ekmek alarak bu israfın önüne geçmeliyiz dedi.
HDV BÜLTEN
Lelystad’da Kandil Coşkusu
1
4 Şubat Pazartesi akşamı Peygamberimiz Hz. Muhammed s.a.v. in dünyayı teşrifleri gecesi olan Mevlid Kandili münasebetiyle, HDV Lelystad Osmanlı Camii’nde Kandil programı gerçekleştirilmiştir. Programda gecenin anlamı ve önemini içeren konuşma, Mevlidi Nebevi, Kur’an-ı Kerim tilaveti, şiirler ve Kırmızı Güller isimli ilahi grubunun okudukları ilahilerle cemaat duygulu anlar yaşadı. Sevgililer sevgilisi Peygamberimizi daha iyi anlama mesajları ile birlikte duanın ardından kılınan yatsı namazına müteakip tatlı ikramları ile birlikte program son buldu.
Sneek’de Yeni Alınan Cami’de ilk Cuma Namazı Eda Edildi
H
DV Sneek Ayasofya Camii tarafından satın alınan bina 1928 yılında Amerikan çiftliği tarzında yapılmış olan binayı son zamanlarda Sneek belediyesi çocuk islah evi olarak kullanmıştı. Toplu konaklama ruhsatı iptal edilince satışa çıkarılan bina, Agustos 2010 tarihinde Cami ve hoca evi olarak kullanmak üzere Hollanda Diyanet Vakfı’ nın da uygun bulması sonucu Sneek ve çevresindeki Müslüman Türk cemaati tarafından satın alındı.
Bunun için bütün Camilerimizden, derneklerimizden, sivil toplum kuruluşlarımızdan, değerli iş adamlarımızdan ve bu Camide bir hayrım olsun diyen herkesten Allah rızası için yardım etmelerini talep ediyoruz. Yardım için hesap numarası: Turkse Vereniging SBL. Rabobank: 0328802344
5500 metrekare yeşil alanın 1200 metrekaresine yapılmışs olan bina üç katlı olup hoca evi de bu binaya bitişiktir. Agustos ayından bu tarafa cemaatimizin yoğun çalışmaları sayesinde hoca evi kullanılır hale getirilmistir. Eski camimizin belediyeye ait olmasından dolayı masraflarından kurtulmak için daha inşaat çalışmaları devam ederken, ilk Cuma namazı 11.02.2011 tarihinde kılındı. Camimizde her ne kadar ilk Cuma namazı kılınsa da daha cok yapılacak işler var ve borcumuzu ödeyebilmek için daha çok çalışmamız gerektiğini biliyoruz. Bunun için çalışmalarımız devam ediyor. Özellikle kadınlar kolu yoğun çaba içerisinde. ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 11
HDV BÜLTEN
Din Hizmetleri Ataşesinden HDV Emmeloord Yunus Emre Camii’ne Ziyaret
D
eventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman, 16.01.2011 Pazar günü HDV Emmeloord Yunus Emre Camii’ni ziyaret etti. Öğle namazı vaktinde Emmeloord’da yaşayan vatandaşlarımızın çoğunun da hazır bulunduğu ziyarette, Din Hizmetleri Ataşesi vatandaşlarla sohbet etti. Ataşe sohbetinde vatandaşlarımızın artık Hollanda’da kalıcı olduklarının farkına varmalarını, torunlarının dahi buralarda kalacağını, ona göre hareket edilmesini, gençlerimizi geleceğe iyi bir şekilde hazırlamamız gerektiğini sokakta yürüyen her bir insanımızın aynı zamanda İslamı temsil ettiğini, şahsımızın yaptığı küçük bir davranışın İslama ve milletimize mal edileceğini, bu sebeple hal, hareket ve tavırlarımıza çok dikkat etmemiz gerektiğini ifade etti. Seksen civarında ailenin yaşadığı Emmeloord şehrinde daha önceden vatandaşlarımıza ait bir cami yoktu. Vatandaşlarımız ya 20-30 km mesafedeki Kampen, Dronten ya da, Lelystad camilerine gidiyordu. 12 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
Yaklaşık bir yıl önce vatandaşlarımızın gayreti, Ataşenin teşviki ve Hollanda Diyanet Vakfı’nın büyük desteği ile açılan camide, önceleri daha önce HDV Lelystad Osmanlı camiinde görev yapan Temel Gül hoca ile hizmetlere başlandı ve kısa bir sürede 29 kız ve 15 erkek öğrenciye ulaşıldı. Ayrıca şehirdeki gençler de camimizde
bir araya gelmeye başladılar. Nihayet, devletimiz camimize yeni kadro verdi. Hocamız Asım Yeşilyurt da 20 Ocak 2011 tarihinde göreve başladı. Bu durum vatandaşlarımız arasında çok büyük memnuniyet uyandırdı. Hizmetlere daha büyük bir aşkla devam edilmektedir.
HDV BÜLTEN
Lelystad’da Bir İhtida Töreni
2
7 Şubat Pazar günü HDV Lelystad Osmanlı Camii’nde öğle namazına müteakip düzenlenen merasimle Sürinaam asıllı Hollandalı Netish adındaki bir erkek, cemaatin huzurunda Kelime i Şehadet geti-
rerek Müslüman oldu ve Muhammed ismini aldı. Programda kendisine İslam Esasları Hollandaca olarak anlatılıdı. Amentü duasınıda birlikte okuyarak ve ardındanda Kelime i Şehadet getirerek Müslüman oldu. Kendisine Hollandaca
Mealli Kuran ı Kerim ve değişik hediyeler verildi. Ardından tüm cami cemaatimiz Muhammedi tebrik ederek kutladılar. Muhammed adını alan Sürinamlı İslam dinini seçerek müslüman olduğu için çok mutlu olduğunu ifade etti.
Heerhugowaard’da EHBO Kursu
Tufan ve Aşure
eerhugowaard Mimar Sinan Camimizde, Sosyal ve Kültürel Hizmetlere önemine binaen bir yenisi daha eklenerek cemaatimize yönelik EHBO-BHV (İlk Yardım) kursu düzenlendi. Hollandalı öğreticiler tarafından verilen bu kursa Cami Yönetim Kurulu Başkanı ve Din Görevlisi başta olmak üzere bay bayan, genç yaşlı 20’ye yakın kursiyer katıltı. Toplam 10 ders saati olup teorik ve pratik (ilk yardım ve yangın söndürme şeklinde) olarak gerçekleştirilen mezkur kurs, tüm kursiyerler tarafından başarıyla tamamlandı. Kursu üstün başarıyla tamamlayan kursiyerlere yapılan bir törenle sertifikaları verildi.
eerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii’nde, 6 Şubat 2011 Pazar günü hem cemaatimiz arasında milli ve manevi değerlerimizi canlandırmak, hem de diğer din grupları arasında dini ve kültürel bağların etkileşimini ilerletmek için Tûfan ve Aşure programı yapıldı. Dinlerarası diyaloğa da katkısı olan bu program, konu ile ilgili Kur’an’dan ayetlerin okunması, konunun asıl kaynaklara dayanarak İslâm ve Hristiyânlık açısından değerlendirilmesi, Cami ve Kilise öğrencilerinden koro seslendirilmesi, Hollandaca Mealli Kur’an-ı Kerim’in dağıtılması ve aşure tatlısı ikramıyla sona erdi.
H
H
ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 13
HDV BÜLTEN
Din Görevlileriyle Röportaj Diyanet Avrupa dergisinin Hollanda özel sayısında yayınlanmak üzere Hollanda’da değişik şehirlerde görev yapan altı din görevlisiyle bir röportaj yapmıştık. Bu röportajı HDV Bülten’de yayınlamayı faydalı gördük. Röportaja katılan din görevlilerimiz şunlardır. Röportajı yapan HDV İdari Koordinatörü Cevdet Keskin 1. Mustafa Yeşilorman (Nijmegen Eyüp Sultan Camii Din Görevlisi) 2. Mahmut Arcaklıoğlu (Delft Sultanahmet Camii Din Görevlisi) 3. Mehmet Yürek (Amsterdam Fatih Camii Din Görevlisi) 4. Semra Sevinç (Bayan Din Görevlisi) 5. Halil İbrahim Öztürk (Ede Ulu Camii Din Görevlisi) 6. Fatih Okumuş (Arnhem Türkiyem Camii Din Görevlisi)
Din görevlilerimize aşağıdaki soruları yöneltildi. 1. Kendiniz kısaca tanıtır mısınz? 2. Görev yaptığınız şehirle ilgili bilgi verir misiniz? 3. Hollanda’yı nasıl buldunuz? Hollanda hakkındaki görüşlerinizi alabilir miyiz? 4. Hollanda’daki din ve DİYANET hizmetlerini değerlendirir misiniz? 5. Hollanda’da aktüel olan ve son on yıldır konuşulan konular hakkındaki görüşlerinizi özet olarak alabilirmiyiz? 6. Hollanda dan dönerken kültürel ve mesleki kazanımlarınız hakkında neler söyleyebilirsiniz? 7. Yeni gelecek görevlilere tavsiyeniz ne olabilir? Mustafa Yeşilorman: 1971 Bolunun Güynük ilçesinde dünyaya geldim. İlk öğrenimimi Göynükte, İmam Hatip Lisesini Kocaeli’de, İlahiyat Fakültesini Bursa Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde ve 2002 Aralık ayında D.İ.B İstanbul Haseki ihtisas eğitim merkezini bitirdim. 1997 yılında Bolu’da imam hatip olarak görev aldım. 2003 Mayıs Ekim ayları arasında Yozgat Boğazlıyan vaizi olarak görev yaptım. 2002-2005 yılları arasında Tunceli Hozat ilçesinde müftü olarak 2 yıl doğu görevimi ifa ettim. 2005-2006 yıllarında da Bartın Kuruçeşile ilçesinde müftü olarak görev yaptım. 2006 yılı 21 Kasım tarihi itibariyle de, Hollanda Nijmegen şehrinde Eyüp Sultan Camii’nde din görevlisi olarak görev yapmaktayım.
Mahmut Arcaklıoğlu: 1973 Ankara Beypazarı doğumluyum. 1991 yılında Ankara Beypazarı İmam hatip lisesi, 1997 Ankara İlahiyat Fakültesi mezunuyum. 1992 yılında D.İ.B. vekil imam hatip olarak göreve başladım. 1999 2002 tarihleri arasında D.İ.B. Eğitim merkezlerinden Selçuk Eeğitim Merkezi ihtisas bölümünü bitirdim. 2002 yılında doğu görevini ifa etmek üzere Bingöl Yalladere ilçesine ilce müftüsü olarak atandım. 2004-2006 yıllarında Çankırı Kurşunlu ilçe müftülüğü yaptım. 2006 yılının 15 Kasım’ında Hollanda’da Delft Sultan Ahmet Camii’nde din görevlisi olarak göreve başladım. Türkiye’de halen Polatlı ilçe vaizi olarak görevim devam ediyor.
Fatih Okumuş: Nevşehir’in Ürgüp ilçesinde doğdum. İlk tahsilimi köyümde hafızlığımı, Kayseri Taşçıoğlu Kur’an kursunda merhum Hasbekli Mümin Akan hoca efendiden ikmal ettim. Akabinde Kayseri imam hatip lisesini bitirdim. Daha sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden 1996 yılında mezun oldum. Diyanet İşleri Başkanlığımızda öncelikle imamlık, İstanbulda vaizlik, Gercüş ilçesinde ilçe müftülüğü, Sivas Koyunhisar İlçe müftüsü olarak görev yaptım. 2001 yılında da Haseki eğitim merkezi Kıraart ve takrib bölümünden icazet aldım. Bu arada Fatih Çollak hocaefendiden talim tecvit ve kıraat dersleri aldım. Emekli bir imam hatibin oğluyum. Deventer Başkonsolosluğu bölgesindeki Arnhem Türkiyem camisinde din görevlisi olarak vazife yapıyorum. Evliyim ve iki çocuk babasıyım ve üç yıldır burada görev yapıyorum.
Semra Sevinç: Rotterdam Başkonsolosluğu bayan din görevlisiyim. İlk ve orta öğrenimimi Ankarada yaptım. 1984 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezunum. 1985 yılından itibaren Ankara Yenimahalle Müfülüğünde Kur’an Kursu öğreticisi olarak görev yapmaktayım. 1988-92 yılları arasında eşimin din görevlisi olarak Hollanda’ya görevlendirilmesi nedeniyle maaşsız izinli olarak Hollanda’da bulundum. Bu süre zarfında Hollanda Din Hizmetleri Müşavirliğimiz tarafından da fahri vaize olarak görevlendirildim. Daha sonra Türkiye’deki Kur’an kursu öğreticiliği görevime devam ettim. 2002-2003 yılları arasında 9 aylık bir süreyle devlet lisan Arapça dil kurslarına katıldım. 2005 yılından itibaren de bayan din görevlisi olarak Hollanda’da bulunmaktayım.
Mehmet Yürek: 1974 Kayseri Yahyalı ilçesinde doğdum. İlk ve orta öğrenimimi Yahyalı’da tamamladım. İstanbul Hasköy’de 1989 yılında hafızlığımı yaptım. 2001 yılında Erciyes Üniversitesi İlahiyat Fakültesinden mezun oldum. Askerlik dönüşü D.İ.B. na bağlı Konya Selçuk Eğitim merkezine kayıt yaptırdım. 2005 yılında da eğitim merkezinden mezun oldum. Eğitim merkezi çıkışında kura ile tokatın Almus ilçesine vaiz olarak atandım. 2 yıl Tokat Almus da vaizlik yaptıktan sonra tayinim Sivas’ın Gürün ilçesine çıktı. 2007 yılının Ocak ayından bugüne kadar da Amsterdam Fatih camiinde görev yapmaktayım. Aynı zamanda Türkiye’de Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat fakültesinde başlamış olduğum mastırım İslam tarihinden devam ediyor. Konusu ise Hollanda’da yapılan İslam tarihi çalışmaları.
Halil İbrahim Öztürk: 1973 Trabzon Akçaabat ilçesi doğumluyum. İlk öğrenimimi Tepegören de kendi köyümde tamamladıktan sonra, 1991 yılında Akçaabat İmam Hatip Lisesini bitirdim. 1992 yılnda da Trabzon’un Araklı ilçesinde ilk görevime başladım. Bu esnada iki yıllık açık öğretim iktisat bölümünü bitirdikten sonra askerlik görevim için İstanbula gittim. Dönüşümde 1999 yılında Trabzon merkez de imam hatiplik görevime başladım. Bu esnada 2002 yılında açık öğretim İlahiyat önlisans programını tamamladım. 17 Mayıs 2005 tarihinden itibaren de Hollanda Deventer bölgesinde Hollanda Diyanet Vakfına bağlı Ede Ulu Camii’nde din görevlisi olarak görev yapmaktayım. Ankara Üniversitesi İlahiyat tamamlama (İLİTAM) programını bu yıl tamamladım. Evli ve dört çocuk babasıyım.
14 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
HDV BÜLTEN C.K.: Mustafa hocam görev yerinizle ilgili kısaca bilgi verirmisiniz? Mustafa Yeşilorman: Deventer Bölgesinde Almanya sınırına yakın Nijmegen şehrinde görev yapmaktayım. Nijmegen’de ortalama 6.000 Türk vatandaşı ikamet etmektedir. Şehrimizde üç adet cami bulunmakta olup, bu camilerden birisi Faslılar, diğeri Süleyman Efendi cemaatine aittir. Bir diğeri de acizane görev ifa etmekte bulunduğum Hollanda Diyanet Vakfı, Nijmegen Eyüp Sultan Camii’dir. C.K.: Mahmut hocam siz görev yerinizle ilgili bilgi verirmisiniz? Mahmut Arcaklıoğlu: Ben şu anda Hollanda’nın Delft şehride görev yapıyorum. Yaklaşık 120 bin nüfuslu bir şehir. 1995 yılında, şu andaki camimiz hizmete açılmış minareli güzel bir camimiz var. Yaklaşık 3000 civarında Türk vatandaşımız yaşıyor. Şehrimizde şu anda cami hüviyetinde tek cami Vakfımıza bağlı Delft Sultan Ahmet camisidir. Faslı cemaatimiz büyük bir cami yapıyor. Bunun dışında diğer cemaatlerinde ufak ölçüde de olsa hizmetleri var. Hollandanın en renkli cemaatine sahibiz diyebiliriz. Cemaatimin yüzde sekseni farklı müslüman ülkelerden. Aynı hac havasını yaşıyorsunuz sanki. Merak ettim ve geçen yıl araştırdım tam 22 farklı İslam ülkesinden gelen bir cemaatim var. Yaklaşık iki yıldır görev yaptığım Delft şehrinde cemaat olarak genç nüfusun çoğunlukta olması beni ayrıca sevindiriyor teşekkür ederim. C.K.: Hocam teşekkür ediyoruz. Mehmet Hocam görev yaptığınız Amsterdam şehri çok meşhur bir şehir olduğunu biliyoruz. Siz görev yerinizle ilgili hangi bilgileri vereceksiniz? Mehmet Yürek: Amsterdam bir milyon kişinin yaşadığı bir şehir. 40 bin civarında Türk’ün yaşadığı tahmin ediliyor. Diğer müslümanlarla beraber sayı yüzbini aşıyor. Aşırı bir göç var. Şehirde Diyanet Vakfına bağlı beş cami var. Bunun dışında Türklere ait sekiz cami daha var. Türkler ve diğer müslümanlara ait cami sayısı 30 civarında. Haziran ve Eylül aylarında ilk nesil Türkiye’ye tatile gittiği için yaz mevsiminde cemaat sayısı düşmektedir. Örneğin kışın öğle namazlarında ikiyüzelli üçyüz cemaatimiz oluyor. Cuma namazlarını sekizyüz-bin kişi arasında bir cemaatle kılıyoruz. Yazları bu rakam düşüyor. Bayramlarda ise ikibin kişilik kapasitemiz tamamen doluyor. Birbucuk yıldır Amsterdam’da bulunuyorum ve burada bulunduğum süre içerisinde HDV’ye bağlı camilerle aylık toplantılar yaparak Kutlu doğum, 23
Nisan, iftar programları ve Ramazan ayında görevliler dönüşümlü olarak birbirimizin camisinde görev değişikliği gibi konularda işbirliği yapıyoruz. Bunun dışında beş cami olarak dernek başkanları, sekreterleri ve din görevlileri aylık olarak mutad toplanıyoruz. Yapacağımız programlarla ilgili görüşüyoruz. C.K.: Hocam teşekkür ederim. Semra Hoca hanım siz görev yerinizle ilgili ne gibi bilgiler vereceksiniz? Semra Sevinç: Ben Hollanda’da tek bayan din görevlisiyim. Bu nedenle görev alanım tek şehirle sınırlı değil. Din Hizmetleri Müşavirliğimiz tarafından hazırlanan bir program çerçevesinde Hollanda’nın küçük büyük bütün şehirlerine ulaşmaya çalışıyorum. Ama kendi ikamet etmekte olduğum ve vaktimizin büyük çoğunluğunun geçtiği Rotterdam hakkında bilgi vereyim. Şehrin nüfusu 600 bin. Bunun 52 bini Türk nüfusu. Hollanda Diyanet Vakfına bağlı altı cami bulunmaktadır. Ayrıca Rotterdam’ın en önemli özelliği olarak da en fazla etnik kökene sahip insanların yaşadığı bir şehir olmasıdır. C.K.: 72 milletten insan var yani. Semra Sevinç: Evet resmi kayıtlara göre tam 170 milletten insan var. Türkler camilere yakın mahallelerde kendi tercihleriyle yoğunlaşmış durumda. Hollanda’nın bir çok yerinde camilerin kadın kolları bulunuyor. Bununla beraber Rotterdam’daki camilerin tümünde kadın kolları çalışmaları tamamlanmış durumda. Burada birlikte güzel bir koordine içinde hizmetler yürütmekteyiz. Örneğin geçtiğimiz yıl dünya kadınlar günü dolayısıyla bahsettiğimiz bu altı caminin kadın kollarıyla ortaklaşa “Hollanda’daki Türk ailesinde kadının yeri” konulu güzel bir panel düzenlendi. Katılım bu güne kadar Hollanda’da görülen en üst düzeyde oldu. 1500 katılımın 500 ü bu bahsettiğimiz camilerin kadın kolları ve onlara destek veren erkeklerden oluşuyordu. Bu arada belediye yetkilileriyle zaman zaman toplantılar yapıyoruz. Buradaki bayanların Hollandaca sorunlarının çözülmesi amacıyla Hollandaca dil kurslarına katılmalarını teşvik ediyoruz. Camilerdeki faaliyetlerimiz bu şekilde. C.K.: Teşekkür ediyoruz. Halil İbrahim Hocam siz neler söyleyeceksiniz? Halil İbrahim Öztürk: Ede şehri Hollanda’nın hemen hemen ortasında küçük sayılabilecek bir şehirdir. Ortalama Türk nüfusu 2000 civarındadır. Genelde nüfusun yüzde seksenine hitap eden Hollanda DiŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 15
HDV BÜLTEN yanet Vakfına bağlı Ede Ulu Camii’nin görevlisiyim. Camimizin üçyüzün üzerinde üyesi mevcuttur. Diğer cemaatlerden de camilerin olduğu Ede şehrinde, şemsiye vazifesini bizim camimiz görmektedir. Kış aylarında vakit namazlarında otuz kırk, Pazar günleri yetmiş seksen cemaat oluyor. Çok az sayıda da olsa Faslı cemaatimiz var. Gençlere ait yerimizin olmayışı yani lokal sıkıntısı yaşıyoruz. Sınıf sıkıntısı yaşıyoruz. Buna rağmen yine de gençlerle olan diyaloğumuz iyi. Turnuvalara onlarla katılıyoruz. Gerekirse onlarla futbol oynuyoruz. Gençlerle diyaloğumuz en üst seviyede. Onları cami etrafına toplamaya gayret ediyoruz. Ama az önce de ifade ettiğim gibi yer sıkıntısı yüzünde istediğimiz seviyeye gelemiyoruz. Küçük olan Ede de büyük işler yapmaya gayret ediyoruz. C.K.: Hocam Ede’de yaptığınız bir başarılı çalışmadan bahsetmediniz. Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından bastırılan beş cildlik Kur’an Yolu Tefsiriyle ilgili bir kampanyanız olmuştu ondan da bahseder misiniz? Halil İbrahim Öztürk: Seçkin alimlerimiz tarafından hazırlanan bu tefsirden istedik ki bütün herkes istifade etsin. Ede’de bu amaçla bir kampanya başlattık. Şu an ki rakamlarla 130 takım tefsir hemen hemen her eve girmiş oldu. Bunun yanında yine Başkanlığımız tarafından yayınlanan İslam ilmihalini de buna ilave ettik ve 110 adet ilmihali de Cemaatimizin evlerine sokmuş olduk. Ama bunun da şimdi altyapısını oluşturmaya çalışıyorum. Bu kitaplar raflarda kalmayacak. Ramazandan sonra ödevler vererek bu kitapları alan ailelerin okumasını da temin etmeye çalışacağım. C.K.: Hocam çok güzel bir çalışma tebrik ediyorum. Fatih Hocam siz görev yeriniz olan Arnhem hakkında neler söyleyeceksiniz? Fatih Okumuş: Görev yaptığım Hollanda’nın Arnhem şehri çok hassas bir şehir. Geçmişte birtakım sıkıntıların yaşandığı Almanya’ya yakın olduğu için yetkililerin hassasiyet gösterdiği bir şehir. Uyuşturucu gibi her türlü yanlış işlerin döndüğü bir merkez. Bu yüzden görevimiz çok ağır. Bir arada tutmaya çalıştığımız çok farklı Türkiye’nin doğusundan, batısından, güneyinden, kuzeyinden insanların yaşadığı bir şehir. Beşyüzelli üyemiz var. Bulunduğu şehir de cami hüviyetinde sadece bizim caminin yanında dört adet daha mescit bulunmaktadır. Yedibin Türk yaşıyor Arnhem’de. Cami cemaatimizin portresini çizecek olursak genellikle İç Anadolu’dan Kayseri, Kon16 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
ya, Yozgat, Nevşehir, Kırşehir ağırlıklıdır. Hollanda makamlarıyla camimizin ilişkileri güzel. Belediyeyle polisle gayet iyi ilişkilerimiz var. Ufak bir anımdan bahsederek bitireyim. 2008 Avrupa şampiyonası yarı final Türkiye Almanya maçında, Arnhem Belediye Başkanı camimizi ziyaret etti. Maçtan hemen önce bir konuşma yaptı. Teşekkür ederek yanınızdayız dedi. Diğer camilerle ilişkilerimiz de gayet iyi. Halil İbrahim Öztürk: Hocamın söylediklerine ilavede bulunayım. Özellikle spordan bahsedince. Hırvatistan galibiyetiyle birlikte tabi gençlerle sokaklara döküldük. Hiç farkında olmadan gazeteci bizi çekti. Resmimizi gençlerle birlikte sevindiğimiz o anın coşkusu, Ede de çıkan bir yerel gazetede çıktı. Belediyeden camimizi aradılar ve hocanın ne işi var gençlerin kutlamalarında hocanızda fanatikmiş dediler. Bunu da burada anektod olarak vermiş bulunayım. C.K.: Hocam teşekkür ederim. Mustafa hocam sizinle devam edelim. İkinci sorumuz Hollanda’yı nasıl buldunuz? İki yıllık tecrübenize dayanarak, Hollanda hakkındaki intibalarınızı alalım. Mustafa Yeşilorman: Hollanda küçük bir ülke. Buna rağmen farklı bir kültüre, dile ve dine mensup insanlarla ilk defa burada defa karşılaştım. Hollanda’nın en eski şehirlerinden olduğu söyleniyor. Hollanda’da sokaktaki farklı milletlere ait insanlar ilk zamanlar çok dikkatimi cekti. Bu yönüyle Hollanda bir iltica merkezi haline de gelmiş diyebilirim. Burada insanlar genelde birbirleriyle karşılaştıklarında selamlaşıyorlar. Bu durum (aranızda selamı yayınız) ilkesine çok benziyor. İnsanlar genelde sıcak kanlı gözüküyor. Hayat bir kurallar yumağından ibaret Hollanda’da trafikte biraz hız yaparsanız ya da ödemelerinizi vaktinde yapmazsanız, çocuğunuzu bir gün dahi okula göndermez iseniz, araba kullanırken cep telefonu elinizde konuşursanız vb. vay halinize. Yani devamlı kontrol altında tutulduğunuzu hissedersiniz. Yani kiramen katibin işbaşında. Hollanda’da günlük yapacağınız işlemlerde gerekli yerlerden mutlaka randevu almanız ve randevuya riayet etmeniz gerekir. Bu kural bizdeki (sözünde durmak) ilkesine cok benziyor. C.K.: Hocam teşekkür ederim. Mahmut hocam siz bu konuda neler söyleyebilirsiniz? Mahmut Arcaklıoğlu: Benim penceremden baktığım zaman, Hollanda çok renkli bir ülke. Niye renkli? Hollanda’da 177 farklı ırktan insan yaşıyor. Tabi bizimde yaşadığımız Delft şehri, bu etnik farklılıklardan gelen insanların bulunduğu bir şehir. Özellikle
HDV BÜLTEN bunu her gün müşahade ediyoruz ve ben böyle bir yerde görev yapmaktan dolayı da çok mutluyum. Tabi Hollanda’ya ilk geldiğim zaman yaptığım şeylerden birisi de, bulunduğum şehri tanımak oldu. İkincisi, Hollanda kraliyetle yönetilen ama demokrasinin de bulunduğu bir ülke olarak ilgimi çektiğinden bu ülkenin tarihini kültürünü sosyal yapısını araştırma noktasında şahsi gayretlerim oldu. Hollanda hükümeti zaten bizi zorunlu olarak yurttaşlık kurslarına tabi tutuyor. Bu da bizi epey yoruyor ama bence çok faydaları var. Ne faydaları var? Birincisi dil açısından faydası var. İkincisi tarihini kültürünü siyasetini ekonomisini size bu kurslarda öğretiyorlar ve bunlardan çok yararlandığıma inanıyorum. Hollanda’yı tanımak için öncelikle Hollandayı gezmek gerekir. Bu noktada Hollanda’da özellikle yaşadığımız bölgedeki kurumlarla ilişkiminizin çok iyi olması gerekiyor. Bu konuda daha ilk geldiğimiz günden itibaren iki yıl içerisinde mesafe aldığımı düşünüyorum. Cami derneğimizle birlikte bulunduğumuz yerde Hollanda’lılarla birlikte epey şeyler yaptık.
rına ekleyebileceğim hususlardan birisi Hollanda’da kiliselerle yaptığımız diyalog çalışmalarında genellikle muhataplar yaşlılar oluyor. Mehmet hocamın konuşmasının devamı olarak bu cümleleri eklemek istedim. Gençlik bazında bir diyalog kurulamıyor çünkü, Ateizm burada çok yaygın. Yalnız hocam şimdi böyle olduğundan bahsetti ben yedi yıl önce de Hollanda’da bulunduğum için o zamanlarda da Ateizm Hollanda’da yine yaygındı. Özellikle ilk bulunduğumuz Drente bölgesinde. Hollanda’nın böyle bir yapısı var. Bu çok kültürlü toplum yapısından bahsetmiştim. İyi değerlendirildiğinde de bir zenginlik olarak görülmeli. Zaman kullanımı arkadaşlarımızın bahsettiği gibi randevulu çalışma, ajandasız hiçbir kimseyi görmüyoruz. Yani ev hanımları bile olsa ajanda kullanarak ve kültürel sosyal faaliyetler yapıyorlarsa onlarda ajandalarını bir yıl önceden dolduruyorlar. Bunlar benim için güzel örnekler oldu. Yani biz de, camilerimizde bunu uygulayalım istedim. Kadın kolları arasında. Uymaya çalışalım diye uğraşıyoruz.
C.K.: Hocam teşekkür ederim. Mehmet Hocam, siz neler söyleyeceksiniz? Mehmet Yürek: Hollanda’yı ilk duyduğumda yani Hollanda’ya gideceksin denildiğinde burayı yeşil bir yer olarak tasavvur ediyordum. Ama geldik gördük ki hergün yağmurlu. Bu durum insanın içini de karatıyor haliyle hizmetlerimize de etki yapabiliyor. Cemaatimi ve diger vatandaşlarımızı ezan sesine hasret, dini bilgilere aç, Kur’an sesini her zaman işitmek isteyen, vaaz ne nasihat dinleyerek dini alanda bir eksiklik varsa gidermek isteyen topluluk olarak bekliyordum ama bir doymuşluk olduğunu gördüm. Hollanda’yı daha yeşil, ormanların bol olduğu, havaların genellikle güneşli geçtiğini sanardım ama şok oldum. Hollanda tam bir kurallar ülkesi. Ufak bir hatayı cezalandırarak hiç affetmiyor. Dini alanda muhafazakar olarak biliyordum. Genç neslin çogunluğu Ateist. Hiçbir değere inanmayanlar çoğunlukta. Dini değerlere, sembollere ve ibadet edenlere son derece saygılılar. Ayrıca dil bilmiyorsan buraya hiç gelmemelisin. En azından İngilizce bilmeli.
Mehmet Yürek: Bu arada bir şey aklıma geldi Cevdet Bey. Benim çocuğumun doğum gününü benden önce komşumun hatırlaması ve kutlama göndermesini çok enteresan bulduğumu ifade edeyim. Semra Sevinç: Ülkemizde olamasını arzu ettiğimiz ve burda gördüğümüz diğer bir konu da çevre temizliği. Bu konularda dikkatliler. Kurallar ülkesi belki de ama uyulması gereken ve insani açıdan önemli olan kurallar da yani trafik kuralları önemli. Ayrıca sağlık hizmetleri de çok güzel. Türkiye’de de bu güzellikleri görmek isteriz.
C.K.: Şimdi aynı soruyu bayan hoca hanıma yöneltiyorum. Hoca hanım sizin Hollanda izlenimleriniz nasıl? Semra Sevinç: Hollanda coğrafi bakımdan tek tüze bir ülke olmasına rağmen toplumsal açıdan da çok kültürlü bir yapıya sahip. Arkadaşlarımın anlattıkla-
C.K.: Hocam teşekkür ederim. Halil İbrahim Hocam sizin görüşünüzü alalım. Neler söyleyeceksiniz? Halil İbrahim Öztürk: Ben de tabi Hollanda’ya görevli olarak geleceğimi duyduğum zaman yaptığım ilk şey kırtasiyeciden bir Hollanda haritası almak ve Hollanda’nın coğrafyası yanında diğer bilgiler de içeren kitaplara bakmak oldu. İlk izlenimleri edinmek için bunu yaptım. Hollanda 16 milyon insanın yaşadığı küçük bir ülke. Uçaktan Amsterdam havaalanına inmeden küçük pençereden şöyle bir baktım. Sanki elle çizilmiş gibi bir düzenin olduğunu gördüm. Hollanda sistem olarak oturmuş herşey yolunda giden bir ülke. Beni en çok etkileyen yönü halkının devletine sahip olması. Devletini sevmesi. Bir Hollandalıya sorsanız; Hollandayı su bassa ne ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 17
HDV BÜLTEN yaparsınız? Kesinlikle Hollanda’da kalır mücadelemi yaparım der. Hollanda’yı terketmeyeceğini söyler. Trafik ihlali yapsanız sizi hemen uyarır, Yani düzenin bozulmasına müsade etmiyorlar. Devletlerini seviyorlar,. Devletlerine sahip çıkıyorlar. Diğer arkadaşlar da ifade ettiler. Holanda’yı Hıristiyan bir ülke olarak bilyorduk ama baktığımız zaman yarısından çoğu hiçbir dine mensup olmayan insanlardan oluşuyor. Diyalog çalışmalarında kiliselere gittiğimizde bana çok enteresan geldi. Bir kiliseyi iadei ziyarette bulunmuştuk. Köşelerde isimler gördüm sordum nedir bunlar? Dedilerki kiliselerde kıyılan nikahların şeceresini tutuyoruz ve en son 2002 yılına ait olduduğunu gördüm. En son o kilisede 2002 yılında nikah kıyılmış. Ben birazda Hollanda’da yaşayan Türklerin yani cemaatimizin yapısına değinmek istiyorum. Buradaki insanlar çok sıkıntılar çektiler. Fabrika altlarında Cuma ve bayram namazları kıldılar. Ama şimdi bakıyoruz. Hollanda’da Türkiye’de olmayan camiler var. Müştemilat olarak ve bu sanki biraz rehavet verdi. Hani olmayan daha değerli olur misali. Bu açıdan Hollanda’yı umduğum gibi bulmadım. Farklı hayallerle geldik. Gelirken çok aşk ve iştiyakla geldim. Şöyle düşünürdüm hep; Bu insanlar Kur’ana susamıs ezana, sohbete susamış, kendime de güvenirdim sesimle sedamla ve sohbetimle insanlara çok şeyler verebileceğimi düşünürdüm. Ama buradaki insanlar ülkemizin en seçkin imam müftü ve vaizlerini dinlediler sanki doymuşlar gibi, açlık göremedim. Sözlerimi bir hatırayla bitireyim. Diyalog toplantılarında bir rahibin söylediği söz beni çok etkiledi. Diyorki, bizim bir çok kilisemiz camilere dönüştürüldü. İnan buna biz üzülmüyoruz. Çünkü bizim ibadet hanelerimiz de ibadethane oluyor. Ama sizin camileriniz yarın cemaatsiz kalıp başka mekanlara dönerse ne yapacaksınız. İşte bunun olmaması için gençlerimizi daha çok cami ekseninde toplamak gerekir diye düşünüyorum. C.K.: Teşekkürler hocam. Hollanda izlenimleri hakkında son olarak Fatih hocam sizin değerlendirmenizi alalım. Fatih Okumuş: İbrahim hocam gercekten Hollanda’nın genel çercevesini güzel özetledi. Benim cevabım bunlara ilave olarak kısa olacak. Sözlerime Goethe’nin bir deyimiyle başlamak istiyorum. Türkiye’deyken o sözü her zaman şiar edinmiştim kendime. Diyor ki: “Allah sevdiği kulunu kendisine ihtiyaç duyulan yere gönderir”. Hollanda’ya planlandığım zaman demekki dedim Hollanda’da bize 18 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
ihtiyaç var. Bunda da hikmet var dedik. Seminerlere katıldık. Seminerlerde Hollanda hakkında kısa öz bilgiler edindik. Dili hakkında Hollandaca materyal olmadığı için Türkiye’de bayağı zorluk çektik. Ama bizden sonra gelen arkadaşlar artık burda kurs gördükleri için bu zorluk aşılmış oldu. Ben Hollanda’ya yukarıdan baktığım zaman İbrahim beyin dediği gibi çetvelle özel çizilmiş gibi düzen ve sistemli bir hayat gördüm. Bizim oranın bir tabiri vardır. “Irgat ülkesi”. Her ne kadar elit tabaka mevcutsa da çiftçilikle uğraşanar var. Yeşil bir çöl ülkesi benim gördüğüm. Hollanda tamamen devşirme sistemine dayanan bir ülke. Yani kendisine iltica eden insanları önce kendi ülkesinde bir devşirme hukukuyla onları Hollanda’lılaştırmaya çalışıyor. Yani bunu her açıdan yapmaya çalışıyor. Hangi meslekten gelirseniz gelin mutlaka kendi çarkından geçeçeksiniz. Uyum kurslarına yönlendiriyor. Hollandaca dil kurslarını mecbur kılıyor. vs. Yani bağlantıyı hiçbir zaman koparmamaya çalışıyor. Ülke olarak yaşlı bir ülke. Ülke olarak baktığınızda çok çeşitlilik var hatta küçük bir dünya diyebiliriz. Yani dünyanın küçültülmüş şekli Hollanda olmuş. Ben çok heyecanlı, hizmete aç, bir insan kitlesi bekliyordum. Ama doymuş, güvenirliği kaybetmiş bir kitle var. Yani adeta aparatif yiyeceklerle doyurulmuş gibi açlığını hissetmiyor. Asimilasyona maruz kalmış. Çünkü metropolü görmemiş insanlar yani İstanbul, Ankara gibi büyük şehirleri görmemiş insanlar buraya nokta tayinle atanmış gibi. Hatta burada da kendini geliştirememişler asimilasyona maruz kalmışlar. Asimilasyon şekline de yansımış. Konuşmasından hangi şehirden olduğunu tahmin ettiğiniz insanlar Hollandalılaşmış. Mekanların kalitesi artmış ancak insanların heyecanı ve kalitesi düşmüş manevi imara önem verilmemiş. C.K.: Fatih Hocama teşekkür ediyorum. Dördüncü sorumuz Hollanda’da din ve DİYANET hizmetlerini değerlendirirmisiniz? Mustafa hocam yine sizinle başlayalım buyrun. Mustafa Yeşilorman: Hollanda’da din hizmeti elbette yürüyor ama bu hizmet hiç şüphesiz yetersiz. 6.000 Türk nüfusunun bulunduğu 150.000 nüfuslu bir şehirde tek din görevlisi ne yapabilir? Camide beş vakit namazı kıldırır. Hastane ziyaretine gider. Çocukları dini ve milli yönden yetiştirmeye çalısır. Cenaze, düğün, sünnet, mevlit vb. programlara katılır. Milli ve manevi gün ve geceler için programlar tertipler ve bunlara katılır. Yaşlıların hayat hikayelerini dinler. Zayıflamış ve dumura uğramış aile yapısı
HDV BÜLTEN ve aile problemlerine ilaç olmaya çalışır, uyum kurslarına katılmak mecburiyetindedir. Cami ziyaretine gelen yabancı öğrenci ve yetişkinleri bilgilendirmeye gayret gösterir. Kilise, okul, belediye vb kurulusları ziyaret eder vb. Ama bütün bunları gerçekleştirirken toplumu da çok iyi analiz etmek gerekiyor. İş bulma gibi konulara insanların bir kısmının dediği gibi kısmen de olsa ayırımcılığa uğradığınızı hissediyor iseniz yeterli ölçüde dil de bilmiyor iseniz burası artık sizin için bir cezaevidir. Şunu söyleyeyim. Bolu’da görevli iken kapalı cezaevindeki mahkumlara irşat etmek üzere hapishanede görevlendirilmiştik. Mahkumların hepsi de suçsuz olduklarını söylüyorlradı. Sanki bütün suçları din görevlisi olarak ben işledim. Onlar suçsuz. Böyle hissediyordum kendimi. Çünkü bu insanlar ne kadar dinle tanışabilmişlerdi. Bunun da bir muhasebesini yapıp, onları da bu çercevede değerlendirmek lazım. Şimdi Hollanda’da insanların yaşamlarını onların durumlarına bakarak açık cezaevine benzetmiştim zaten. Acaba her durumda cami yönetimleri ve din görevlileri olarak bize nasıl bir pay çıkar. Aile problemlerinde olsun, çocukların yetiştirilmesinde olsun. Bunu ilk önce cami yönetimleri ve din görevlileri olarak bizim çok derinlemesine düşünmemiz gerekiyor. Sosyal sorunlar ekonomik ve psikolojik sorunlar bütün bunların nasıl çözüleceğine dair de öneriler ve teklifler geliştirmemiz ve çözüm yollarını aramamız gerekiyor diye düşünüyorum. C.K.: Yani hocam size göre bütün gayretlere rağmen sorunların çokluğu ve hizmet bekleyen kitlenin büyüklüğü sebebiyle toplumun büyük bir kısmına hizmetler ulaşamıyor demek istiyorsunuz. Mustafa Yeşilorman: Evet malesef. Ama yapılan hizmet de kücümsenemez. C.K.: Evet teşekkürler hocam. Mahmut Hocam siz bu konuda neler söyleyeceksiniz? Mahmut Arcaklıoğlu: Yurtdışındaki bütün yerlerde olduğu gibi, Hollanda’da din hizmetinin yürümesinde Müşavirliklerimiz ve Vakıflarımız kanalıyla Diyanet İşleri Başkanlığımız, halkımıza sağlıklı bir hizmet ulaştırmakta büyük bir görev ifa ediyorlar. Ben burada bir cümleyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Öğrencilik yıllarında İslam hukuku hocamız Prof. Dr. İbrahim Çalışkan hocamıza ait bir sözdür bu; “Sizler din görevlileri işiniz çok zor” derdi. Onun bir çümlesini aynen aktaracağım. “Din hizmetini sunmakta olan ya da dini temsil konumunda olan sizlerde bilgi ve tefekkür olacak ama bu yetmez, bu bilgi ve tefekkürü
doğrudan topluma aktarabilecek ruh ve dinamizim lazım”. Ben buraya geldikten sonra cidden biraz önce hocalarım da vurguladılar din görevlisiyiz biz. Ama burda din görevlisinden beklenen sadece mihrapta görev ve çocuk okutmak değil. Tabiki bunlar önemli işler. Din görevlilerimiz mutlaka bize verilen ve devletimizin bize tevdi ettiğ bu görevleri başarıyla yerine getirmek zorundayız ki, bu bizim için bir kıvançtır, onurdur, şereftir. Biraz önce Mustafa hocamında belirttiği gibi, bu hizmeti yapan biz din görevlilerinin zaman zaman görüşlerinin alınması lazım. Bu noktada ben bu röportajın din görevlileriyle de yapılmasını önemsiyorum. Ben Delfte görev yapıyorum. İki yıldır bu toplumu tanıyorum. Bu toplum içerisinde hizmet sunan bir din görevlisinin ne gibi zorluklarla karşılaştığını biliyorum. Çünkü din hizmetinin odak noktasında din görevlisi var. Din görevlisi bu hizmeti sunarken kiminle yapıyor bu görevi. Yurtdışında eleştirmek için de söylemiyorum bunu, dernek yöneticilerimizle bu toplumda hizmet ettiğimiz insanların içerisinden çıkan gönüllü cami yöneticileriyle hizmet ediyoruz. Ben umutsuz değilim, umutluyum. Şevkimi heyecanımı kaybetmiş değilim. C.K.: İnşallah şevkinizi heyecanınızı kaybetmeyin, hizmete devam hocam. Mehmet hocam siz neler söyleyeceksiniz? Mehmet Yürek: Hollanda’daki din ve Diyanet hizmetleri Avrupa’da biraz daha fazla fedakarlık istiyor. Benim görüşüme göre. Türkiye’de bazı kurumlarımız bizim verdiğimiz din eğitimini paylaşmış durumda. Mesela Kur’an Kursları, Kur’an eğitimini veriyor. Okullar, Türkçe eğitim veriyor. Dolayısıyla Türkiye’de imamlar sadece cami hizmetleri ve yaz aylarında Kur’an egitimi alanında yoğunlaşıyorlar. İmam namazını kıldırıyor. Müezzin camiyi açıyor ezanını okuyor. Müftü idareceliğini yapıyor, imamları kontrol ediyor. Vaiz de haftalık vaazını veriyor. Ama Avrupa da bir din görevlisi bu saydığımız sorumlulukların tamamını yapmak zorunda. Dolayısıyla bu noktada üzerimize fazla iş yükü düştüğünden sıkıntılar çekebiliyoruz. İkincisi, din görevlilerinin Avrupa’da din hizmeti vermesi konusunda bir eksikliği yok. Yani bizlerin amacı insanlara hem dünyasını hem de ahiretini anlatmak bunu yapmada bir sıkıntımız yok Bizim sıkıntımız buradaki insanların bizi anlayıp anlamaması sıkıntısıdır. Şöyleki, 1994 yılında okullarda Türkçe eğitimine son verilmesinden sonra gençliğe, çocuklara ben de eşim de anlatmakta zorluk çekiyoruz. Çünkü artık bu çocuklar TürkiŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 19
HDV BÜLTEN ye’deki bağlarından kopmuş. Buranın kültürünü almış dolayısıyla hem konuşmalarımı anlamıyor hem de dini terimleri anlamakta zorluk çekiyor. Bu noktada biraz dikkat etmemiz gerekiyor. Diğer bir nokta da bizim hizmetlerimiz çok yönlü siz de biliyorsunuz. Yetişkin cemaate vaazımız var. Sürekli cemaatle birlikte olmaya çalışıyoruz. Hac işlemlerini birlikte yapıyoruz cenaze işlemleri, düğün, nikah ve diğer programlarda vatandaşlarla bir arada olmak zorundayız ve oluyoruz. Yani Türkiye’de yaşıyormuşcasına birşeyler vermeye çalışıyoruz. Yaz–kış hafta sonlarını Kuran-ı Kerim ve dini bilgiler kursu düzenleyerek değerlendiriyoruz. Huzur evleri, hapishaneler, hastaneler ve esnafımız din görevlisini yanında gördüğü zaman büyük mutluluk duymakta. C.K.: Hocam teşekür ediyorum. Hoca hanım siz neler söyleyeceksiniz? Semra Sevinç: Her şeyden önce Diyanet İşleri Başkanlığının Din Hizmetleri Müşavirlik ve Ataşelikleri ve HDV koordinasyonu ile Hollanda’nın hiçbir bölgesini ihmal etmeyecek şekilde görevli planlaması yapmış olduğunu iftaharla söylemek istiyorum. Bu planlamalar ile bütün Avrupa ülkelerindeki ihtiyaç ve talepleri en verimli şekilde değerlendirdiği gibi, Hollanda’da hizmetler en güzel şekilde yürütülmektedir. Diğer yandan yurtdışındaki bu geniş hizmet ağında vatandaşlarımzın yurtdışına özel sorunlarına çözüm bulmak ve ihtiyaçlarına cevap vermek amacıyla nitelikli din görevlilerinin istihdamı da çok önemlidir. Bu niteliklerden en önemlisi de din görevlilerinin pedagojik formasyonunun yanı sıra beşeri ilimler dediğimiz sosyoloji, psikoloji, felsefe gibi alanlarda da donanımlı olmalarıdır. Başkanlığımızda görevli seçiminde bu kriterlere hassasiyet göstermektedirki; bu hassasiyet nedeniyle yurtdışında yürütülen din hizmetleri her kuşaktan vatandaşımızın teveccühüne mazhar olmaktadır. Yine bu hassasiyet sayesinde aslında bizim Cami eksenli olarak yürüttüğümüz din hizmetlerinin yanısıra kendimden örnek vermekle beraber pek çok din görevlisi arkadaşımın da aynı tecrübeleri yaşadığına şahit oluyorum. Cami dışı katıldığımız pek çok ortamlarda da oldukça yoğun ilgi ve talep görüyoruz. D.İ.B. tarafından sunulan yurtdışı hizmetlerinin vatandaşlarımız tarafından böylesine yoğun bir ilgiyle karşılanıyor olması aynı teşkilatın bir personeli olarak beni de onurlandırıyor. Bu noktada, yurt dışında görev yapmanın yurt içi görevinden en önemli farkını vurgulamak istiyorum. Bu da , buradaki cemaatin Türkiye’deki cemaa20 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
te nazaran din görevlisinden çok daha fazla beklenti içinde olmasıdır. Bu da yurtdışı din görevlilerinin az önce belirttiğimiz niteliklere sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Ben kendi özel bir faaliyetimden bahsetmek istiyorum. Genellikle HDV Rotterdam Eğitim merkezinde bazen de gittiğim başka şehirlerde genç kızlarımıza yönelik programlar yapıyoruz. Bu programlarımızda gençlerimizin Türk ve Müslüman kimliğini korumaları konusundaki ihtiyaç duyduklar bilgiyi vermenin yanı sıra; dikkat ettiğimiz bir diğer husus da onlara gelecekleri hakkında hedef tayini yapmalarında yardımcı olmaya çalışmaktır. Bu konuda yürüttüğümüz güzel bir çalışma, rol model dediğimiz Hollanda’da özellikle Türklerden kariyer sahibi olmuş, gençlerimize örnek olabilecek kişilerle gençlerimizi biraraya getirmektir. Onların eğitim ve hayat tecrübelerinden gençlerin istifadesini sağlamak, gençlerin meslek seçiminde onların tavsiyelerinden yararlanmasını sağlamaktır. C.K.:Teşekkür ediyoruz. Özellikle bayanlara yönelik hizmetleriniz konusunda aydınlatıcı bilgiler verdiniz. Halil İbrahim Hocam bu konuyla ilgili siz neler diyeceksiniz? Halil İbrahim Öztürk: Diğer arkadaşların bahsettiği konularda, Hollanda küçük bir ülke olduğu için hemen hemen durum aynı. Dolayısıyla ben tekrar etmek istemiyorum. Hollanda da Diyanet hizmetleri gerek Türk toplumu ve gerekse Hollanda toplumu açısından her zaman takdir edilmistir. Özellikle Türkiye den din görevlilerinin gelmesi hem Hollanda toplumuna hem de Türk toplumuna her zaman pozitif yönde katkı sağlamıştır. Hiçbir Diyanet camiinde Hollanda’lılara veya Hollanda devletine karşı, halkı kışkırtıcı veya art niyetli konuşma yapılmamıştır. Bu durum Hollanda’lılarca da takdir edilmektedir. Din eğitimini iyi almış din gorevlileri, bu ortamın oluşmasında en büyük pay sahibidirler. Dinimizi doğru anlatmak çok önemlidir. Yarım hoca dinden yarım doktor candan eder, misali özellikle Avrupa’da çok önem arzetmektedir. Şu bir gerçek ki resmi din görevlilerinin oluşu cemaate her zaman pozitif yansır. Ne kadar ehil olunursa olunsun resmiyet taşımayan görevliler zaman zaman sıkıntı yaşatmaktadırlar. Hem Türk toplumu hem de Hollanda toplumu bu durumda T.C devletine ve Diyanetimize müteşekkir olmalıdır diye düşünüyorum. Diyanet ve din hizmetlerine farklı bir pencereden bakmak istiyorum. Yönetimlerle iyi ilişkiler içerisinde bulunulmalı onlarla beraber hareket etmek durumundayız. Hoca-
HDV BÜLTEN efendiler değindiler burada biz sadece din hizmeti yapmıyoruz. Ben şahsım gençleri bile futbol turnuvalarına kendim hazırlıyorum. Teknik direktörlük bile yapıyorum. Antremanlarını yaptırıyorum. Futbolcuları seçiyorum ve onları maça kendim çıkartıyorum. Türkiye’deki imam sadece namaz kıldırıyor. C.K.: Evet Fatih hocam son olara bu konuda sizin görüşünüzü de alalım. Fatih Okumuş: Arkaşaların söylediklerine ilave olarak şunları söyleyebilirim. Öncelikle görev yaptığımız camilerde görev yapan dernek yöneticisi arkadaşların kalitelerinin artırılması gerekli. Hollanda Diyanet Vakfının bu kaliteyi yükseltmek için sistemli bir çalışma yapması lazım. Dernek seçimlerinde cami adabına uymayan davranışlar sergileyen insanlar aday olabiliyor. Genel olarak konuşuyorum. Hasbelkader cami yönetiminde görev almış ama cami içinde göremediğimiz insanlar var. Hal böyle olunca din görevlisine uyacağı yerde din görevlisini kendisine uydurmaya çalışıyor. Halbuki din görevlisi bir imam bir lider misyonuyla geliyor ve karşısında öyle bir toplum görüyor ki, toplum imam bizim gibi olsun diye düşünüyor. Bizim istediğimiz imam olsun diye düşünüyor. Semra Sevinç: Hocam burada bir ekleme yapabilir miyim? C.K.:Buyrun hocam. Semra Sevinç: Camilerin kadın kolları ile ilgili olarak kadınların camiyle cemaatle ilgileri gayet güzel. Ancak kadın kollarının camiyle iç içe olmaları yetmiyor. Yönetim tecrübeleri yok. Dolayısıyla oradan da sorunlar çıkabiliyor. Burada bazı kurslar düzenlendi ve bazı hanım yüneticilerimiz bu kurslara katıldılar. Bunun olumlu sonuçlarını yeni yeni görüyoruz. Fakat vakfımız tarafından bu konu ele alınmalı diye düşünüyorum. Fatih Okumuş: Teşekkür ediyorum. D.İ.B. bizi göndermekle gerçekte büyük çaba sarfediyor. Ama bizim toplumumuz burada iyi bir idareci çıkaramıyor. Yani burada geleceği ben biraz sıkıntılı görüyorum. Yöneticilerimizin kaliteleri gittikçe düşüyor. Camilerimiz din görevlilerinin zorlamasıyla motivasyonuyla ayakta duruyor. Yani bizi motive edecek bir cami yönetimi bulamama tehlikesiyle karşı karşıyayız. Dolayısıyla biz onları motive temeye çalışıyoruz. Çoğu cemaatimiz gençlerimizden muzdarip. Çoğu cemaatimiz gençlik hakkında diyor ki, koynumuzda düşman besliyoruz. Yani o kadar kopuk bir nesil.
tamamen yabancılaşmış. Yani birinci, ikinci, üçüncü kuşak tamamen farklı alemdeler. Aynı evin içerisinde farklı havaları teneffüs ediyorlar. Bayanlara gençlere yönelik hizmet edebileceğimiz usul ve adabı kurmamız lazımdır. Gençlere nasıl hizmet verebiliriz. Az önce hoca hanım bahsetti, gençlere rol model konusunu işleyebiliriz. Yani toplumda belli bir yere gelmiş gençlere abilik ablalık yapabilecek her yönden örnek şahsiyetler. Üsveyi hasene gerekiyor. Muharrik aksiyon insanı gerekiyor. Camilerimize döküntü diyebileceğimiz gençler geliyor. Zeki ve çalışkan gençleri diğer cemaatler elde ediyorlar. Yani bize ancak orta tabaka ancak geliyor. Öğrenci okutma noktasına odaklaşıyoruz. Hizmetimizin esas hedefine öğrencileri koyuyoruz. 150 -200 tane öğrencimiz oluyor. Bu da 150-250 aile demek. Bunlara önem veriyoruz. Birinci kuşağa da anlatıyoruz. Siz de önem verin diye. Katılım bekliyoruz. Bu konuda da bayanlar önceliği alıyor. Bayan cemaatimiz daha duyarlı bu konularda. Yapmak istediğimiz çok şey var ancak burada ki insanımızın açlık hissini duyması gerekiyor. C.K.: Evet teşekkür ederim hocam. Beşinci sorumuz, Hollanda’da aktüaliteyi takip ediyormusunuz? Son on yılda aktüel olan konularda neler söyleyebilirsiniz? Mustafa hocam sizden başlayalım tekrar. Mustafa Yeşilorman: Elimizden geldiği kadar takip ediyoruz. Hollanda bir mülteciler memleketi demiştik. Burada çok farklı dil, din ve ırka mensup insanlar yaşıyor. Hollanda’nın nüfusu 16 milyon. Bu nüfusun bir kısmı yabancı. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım. Hollandalılar geleceğinden endişe ediyor. Acaba buzullar eriyip bu ülke su altında mi kalacak. Buna çözüm arıyorlar, örneğin suyun üstünde şehir kurulabilir mi, su üzerinde hayat nasıl olur. Bu zorluklara göğüs gererken yabancıları da ihmal etmiyorlar tabii ki. Acaba kültürel yönden Hollanda’ya uyum sağlamayan bu yabancılar gelecekte Hollanda’nın kaderinde nasıl bir rol oynarlar. Onun için imamlar dahil herkes uyum kurslarına gitmeli. Hollanda kültür ve dilini bilmeli. Bu konu belki de Onlar icin suyun üstünde şehir kurup yaşamaktan daha zor olsa gerek. Aslında imam egitimi, evlilik yoluyla gelen eşlerin önlerine bariyer konulması, İslama karşı insanlarda korku olusturulması vb. konular bunun birer yansımasıdır bence. Uyum kursu cercevesinde Arnhem şehrinde 10 gün kursa tabi oldum. 55 yaşlarında bayan hocam vardı. Bir gün dedi ki, orada calışan bayan memurlardan birisinin doğum günü. ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 21
HDV BÜLTEN Yani bir imam olarak beni acaba ne kadar medeni bu imamlar diye denemek istiyor. Peki o zaman doğum gününü tebrik etmeliyim dedim dilim döndüğü kadarıyla. Öğle arasını bekledim. Çünkü öğle arasında herkes dışarıya çıkıp çesitli ihtiyaçlarını görüyor. Ben de gidip iki çicek aldım. Kurs binasıina döndüğümde doğum günü partisi olan bayanı tebrik ettim. O da memnuniyetini belirtip bana pasta ikram etti. Bu kez ben bana ders veren hocamı kantinde kahve yudumlayarak gözlemeye başladım. Hocam az sonra içeri girdi ve hemen doğum günü partisi olan bayanın yanına gitti. Yani şunu merak etmiş olmalı, acaba bu imam ne yaptı. Doğum günü gibi seylerden anlıyor mu? Az sonra neşeyle ve hızla yanıma geldi, sevincini size tarif edemem. İşte tam burada ikinci şoku yaşadı, çünku bir çicek de ona almıştım. İnanın gözleri sulandı, çok duygulanmıştı. Sonradan oraya kursa giden arkadaslarıma benden zaman zaman bahsetmis ve Türkiye’den gelen imamların farklı olduklarını dile getirmiş. Zannedersem bu imaji vermemiz gerekiyor onlara. C.K.: Evet teşekkür ederim hocam. Mahmut hocam sizi dinleyelim. Mahmut Arcaklıoğlu: Bu noktada ben de din eğitimi gençlik çalışma grubunda görev aldım. Camimizi çok sayıda kişi ziyaret ediyor. Şu anda benim bulunduğum yerdeki belediye başkanı özellikle haftada bir veya iki defa ziyarete geliyor. Niye geldiğini ben çok iyi biliyorum. Çünkü bizim kendisiyle paylaştığımız birtakım değerler var, polisle veya diğer kurumlarla bu bağlantıyı çok iyi kurmak gerekiyor. En çok sorulan sorular 11 Eylül, Van Gogh olayını soruyorlar. İslamın teröre bakışı. Ben bunları maddeler halinde hazırladım ve zaman zaman bunları Ateşe ve Müşavirlerimizle paylaştım. Bazıları önyargılı ama siz güler yüzlü bilgili ve çevresiyle kavgalı olmayan birisi iseniz önyargılar gidiyor. Bir gün ben bir mektup aldım bunlarla diyalog sonunda. Beni üst düzey bir toplantıya çağırdılar. Benim dilim yok ama kendim birşeyler hazırladım. Diyalog üzerine kurulmuş onbeş dakikalık bir konuşma için kendimi hazırladım ve orda konuştum. Çok ilginç oradaki kilisenin başkanı kalktı ve bunu ayakta alkışlamamız gerekir dedi. Özellikle açık günlerde minberi anlatmıyorum. Güncel sorulara cevap vermeye daha çok ağırlık veriyorum. C.K.: Teşekkür ederim hocam. Mehmet Hocam sizin görüşlerinizi alalım lütfen. 22 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
Mehmet Yürek: Batı bizden ne istiyor, bunun farkına vararak olayları yorumlamamız gerekiyor. Karşılıklı bir korku var. Bu da diyalogla aşılmalı. Batı tarafından bakıldığında olumsuz gibi gözüküyor her şey. Olumsuz gördükleri şeylerde birebir konuşulduğunda ön yargıları bir anda değişiyor. İslamofobi, 11 Eylül sonrasında artış göstermiş durumda. Hollandalılar yüzümüze karşı söylemeseler de davranışlarıyla Müslümanlardan rahatsız olduklarını belli ediyorlar. Faslı, Mısırlı ve diğer ülkelerin, din görevlilerinin davranışları ve giyinişleri, Avrupa’lıya bakış açısı, Türk din görevlilerine olumsuz tavır sergilenmesine neden oluyor. Ama bizi gördüklerinde ve konuştuklarında şaşırıyorlar. Sakallı, cübbeli ve kadınlara karşı ayrımcılık yapan birileri olarak bekliyorlar bizi. Bazen inanamayanlar bile oluyor imam olduğumuza. Kimileri de modern olarak yorumluyor. İmam egitimi cemaat tarafından destek görmüyor. Nedeni de cemaatin önüne geçecek kişinin temelden yetişmesi, sosyal ve dini yaşantısının şüphe götürmeyecek açıklıkta olması gerektiğidir. İkincisi de, imam eğitiminde ortaokul seviyesinde eğitim verilmesi. Diyanet görevlilerinin Üniversite mezunu olmaları aradaki farkı hemen hissettiriyor. Burada şunu söyleyerek bitireceğim. Bir arada yaşamayı oluşturan kurallar vardır ve evrenseldir. Bunları uygulayan her nefer ve dini topluluklar bir sofrada birleşebilirler. C.K.: Teşekkür ederim hocam. Semra hanım siz bu konuda neler söyleyeceksiniz? Semra Sevinç: Batıda ve medyada abartılı ve kasıtlı olarak ele alınan İslam karşıtlığı doğal olarak halkın da İslam ve Müslümanlar hakkında negatif önyargılara sahip olmasında etken oluyor. İlk bakışta şer gibi görünen bu olaylar karşısında aynı zamanda İslama ilginin de arttığını görmekteyiz. Bilinçli Hollanda’lılar tarafından İslamı ve Müslümanları kendilerinden dinleyerek öğrenme amacıyla camilerimize ziyaretler yapmakta, dinimiz hakkında bilgi almak istemekteler. Bu da bizim dinimizi anlatabilmemiz, kendimizi ifade edebilmemiz için çok önemli ve güzel bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Güncel olan bir konu olan İmam eğitimi konusunda az önce de söylediğim gibi din görevlileri donanım açısından gayet yeterli. Fakat en önemli konu dil problemi. Dil problemi kesinlikle çözülmeli. Müslüman kadınların konumuna gelince, 2006 yılında Hollanda’da Algemene Dagblad gazetesi tarafından yapılan bir araştırmada, Hollanda’da yaşayan müs-
HDV BÜLTEN lümanların % 70’i (vrouwonvriendelijk) yani kadın haklarına riayet etmeyen olarak tanımlanmaktadır. Bu durum, Hollanda’daki Müslümanlar için olumsuz bir durum. Türk toplumu açısından baktığımızda ise toplumumuzun, hanımlarımızın, sosyal hayatta yeterince temsil edilmediğini görmekteyiz. Cami derneklerinde ve çeşitli sosyal alanlarda çok fazla temsil edilmiyorlar. Mevcut kadın kollarında ise faaliyetlerin daha çok kermes ve benzeri etkinliklerle sınırlı kaldığını görmekteyiz. Biz hanımlarımızın bu faaliyetlerini yürütmelerine destek olmanın yanısıra eğitim ve sosyal içerikli çalışmalar konusunda onları teşvik etmekteyiz. Teşviklerimizle bazı kadınlarımız yöneticilik kurslarına gidiyor. Hollandacası yeterli olmayanları dil kurslarına teşvik ediyoruz. Bazı Camilerimizde de bayan öğretmenler tarafından dil kurslarının verilmesini sağladık. Hanımlarla ilgili yaptığımız çok önemli bir faaliyeti de söylemeden geçemeyeceğim. Bu “anneler ve kızlar” adlı aile içi iletişim çatışmalarını ve kuşaklararası problemleri azaltmaya yönelik bir programdı. Birkaç seri halinde yapmış olduğumuz bu program toplumumuz tarafından oldukça beğenildi. Tabii ki yararları zamanla görülecek. Kadınlarımızın toplumdaki statülerini geliştirmek, topluma aktif katılımlarını sağlamak, kendilerini ifade edebilecekleri konuma gelebilmeleri için çalışmalarımız bu minvalde devam etmekte. C.K.: Teşekkür ederim hoca hanım. Çok güzel çalışmalar bunlar. Daha da çoğalarak devam etmesi temennimizdir. Kadınlar toplumun yarısını oluşturuyor ama hizmetlerin yarısını alamıyor. Maalesef bu bir gerçek. İbrahim hocam siz buyrun. Halil İbrahim Öztürk: Hollanda toplumunun yavaş yavaş İslama bakışı değişmektedir. Çünkü Hollanda’daki Hollandalıların yarısına yakını hiçbir dine mensup değil. Bu durum islama olan ilgiyi artırıyor. Ancak burada Müslüman toplum olarak bize çok büyük işler düşmektedir. İslamı anlatmaktan ziyade yaşayış olarak, davranış olarak onlara göstermeliyiz. Önce kendimizi İslamın ahlakıyla süslenmeli, bizi görenler bu güzelliğe hayran kalmalıdır. Daha sosyal olmalıyız hizmetlerimizi cami dışına çıkartmalıyız. Yani tabiri caizse İslamın güzellik elbisesini giyeceğiz ve o güzel elbiseyi bizim üzerimizde görenler İslama hayran kalacaklar. İmamların Hollanda’da yetiştirilmesi meselesine gelince; Buradaki din görevlileri, birtakım Hollandalılarca kara bulut gibi görülüyor ama kara bulut nasıl yağmur rahmetini getiriyorsa, din görevlileri de bu topluma entekrasyonda, toplu-
mun huzur, birlik ve beraberliğinde rahmet gibidir. Bir gün bunu anlayacaklarını düşünüyorum. Bulunduğum şehirde bir kaza oluyor, trafik işaretine uymayan bir araç tren altında kalıyor ve iki Türk vatandaşı ölüyor. Kaza yeri anababa günü olmuş herkes oraya toplanmış. Ben oraya gittiğimde polis aracı geliyor ve bana mikrofonu veriyor ben orada insanları yatıştırıyorum ve herkesin sakin bir şekilde evine gitmesini sağlıyorum. Din görevlisinin fonksiyonunu onlar da çok iyi biliyor. C.K.: Hocam teşekkür ederim. Şimdi de beşinci soruya geçiyorum. Mustafa hocam sizinle başlayalım tekrar. Hollanda’dan hangi kazanımlarla döneceksiniz? Mustafa Yeşilorman: Allah nasip ederse 2011 Kasım ayına kadar burada görevliyim. Buradan dönerken ne kazanırım ne kaybederim onu zaman gösterecek. Öncelikli olarak aklın ve sıhhatin korunması lazım. Tabii ki burada dil öğrenilebilir. En azından yapılan sosyal ve külturel faaliyetler bir birikim meydana getirecektir. Ama şunu söylemeliyim ki Mehmet Akif Ersoy’un bahsettigi (medeniyeti) artık başkasına sorma ihtiyacını bir daha hissetmiyeceğim. Şöyle bir tecrübemi de aktarayım; 9 yaşında kızım var onu Hollanda’ya getirdim. Burada okula gitti ve çok başarılı oldu. Ama her hafta bir kez okulunu ziyaret ettim. Hocalarıyla yanımda tercüman olmadan görüştüm. Bu tavır çocuğuma bir yıl kazandırdı. Burada grup sistemi var, 4. guruptan 5. gruba çocuğu naklettiler ve bir senenin sonunda 6. guruba kayıt ettiler. Bu şu demek oluyor, çocuk Hollanda’da doğup büyüyen yaşıtlarıyla aynı sınıfta ders görüyor, üstelik şu an Türkiye’ye dönse yıl kaybetmiyor. Türkiye’de ikinci sınıfı bitirmişti. Şimdi gurup 6 ya devam ediyor. İki yıl geriden başlatsanız yine 4. sınıfa gider Türkiye’de. Bu nedenle dil öğrenmenin benim için bir kazanım olduğunu söyleyebilirim. C.K.: Teşekkürler hocam. Mahmut bey kazanımlar konusunda siz neler söyleyeceksiniz? Mahmut Arcaklıoğlu: Hocam öncelikle ben bir sözle başlayayım Hz. Musaya atfediliyor. “Leysel haberu kel ıyan” diye. Haber görmek gibi değildir diye. Efendim arkadaşlar geliyor. Ben Avrupa’da iken, ben Almanya’da iken, ben Avusturya’da iken diye başlıyor. Biz de artık geldik. Ben Hollanda’da iken diye başlayacağız artık. Yani bu işin latife kısmı. Bana buraya gelirken ilk kurs görenlerdenim. Bu dil üç ayda öğrenilmez ama temelini almamız lazım dedim ve o günden başlayan ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 23
HDV BÜLTEN ve hala devam eden bir dil öğrenme arzum devam ediyor. Bu konuda ben burada kalacağım dört yıl boyunca buna gayret edeceğim. Ayrıca İngilizce de öğrenmeye çalışacağım. Ayrıca yurtdışı tecrübesi, sabır gibi özellikleri kazanacağım. Geldiğimde camimizde olmayan gençlik ve bayanlarla ilgilenmekle başladım Bu da benim için iyi bir başlangıç oldu. Gençlerin kalbi kazanılmalı. 1989 yılında gelen Nevzat Okumuş adında bir din görevlisi halen hatırlanıyor. Çünkü o arkadaş gençlerle ilgilenmiş. C.K.: Teşekkürler Mahmut Hocam. Mehmet Hocam sizin görüşünüzü alalım. Mehmet Yürek: Evvala maneviyatımı biraz kaybettim onu söyleyim. Görevde fedakarlık ve feragatlığı daha çok yapar oldum. Sabır bir imtihansa kazandım bunu. Avrupa’da görev yapmam hasebiyle Avrupa’lının ne düşündüğünü ve bizden ne istediğini bizzat müşahede ettim. Dini sosyal alanda daha çok bilgilenme yoluna gidiyorum. Kendimi muhasebe etme fırsatı yakaladım. Daha genel-geniş düşünme sanatını öğrendim diyebilirim. Randevulara zamanında gitmenin ne kadar önemli olduğunu birkez daha gördüm. Resmiyetin her zaman işleri mükemmelce halledemiyecegi gerçeğiyle tanıştım. Fedakarlık kişini kendisine işleyecek. Zamanı iyi değerlendirmek benim için bir kazanımdır. Randevü hassasiyeti benim için bir kazanımdır. C.K.: Teşekkürler. Semra hanım sizin görüşünüzü alalım. Semra Sevinç: İnsanlar sürekli gelişim içindedir. Bunu durdurmak mümkün değildir. Bu alanda bizim de birtakım kazanımlarımız olmuştur. Mehmet hocamızın son cümlelerinden başlayalım. Batı kültürünü daha iyi tanımanın en güzel yolu, onları kendi kaynaklarından okumakla mümkün olduğu için görevimin yanısıra buradaki imkanları olabildiğince değerlendirerek yabancı dilimi ilerletmeye gayret ettim. Başta Hristiyanlık olmak üzere diğer dinler hakkında yakından müşahedeler ile malumatlar edindim. Çok kültürlü bir ortamda görev yapmanın (her kültürün güzel yönlerinden istifade etme bakımından) bir avantaj olduğunu, dolayısıyla kişisel ve mesleki gelişimime katkısı olduğunu düşünüyorum. Değişik şehirlerdeki camilerde görev yapmak hem cemaat çeşitliliği bakımından, hem bulunulan bölgenin kültürel ve coğrafi yapısı açısından görevime canlılık ve renk katıyor. 24 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
C.K.: Teşekkür ederim. Halil İbrahim Hocam siz neler söyleyeceksiniz? Halil İbrahim Öztürk: Ben sahsen çok şey kazandığıma inanıyorum. Hem dil bazında hem farklı kültür ve yaşayış durumlarını gözlemlemede ve ilahiyatı tamamlama (İlitam) fırsatı buldum. Değişik din mensupları ile diyaloglarla farklı bakış açılarını görme fırsatımız oldu. Ben her zaman şunu söylüyorum, imkan olsa da ülkemizdeki tüm polis, öğretmen, muhtar, imam, doktor v.b. hizmet yapanları Avrupa’da hiç olmazsa bir yıl bulunmalı ve daha sonra dönüp hizmet etmeli diye düşünüyorum. Avrupa’ya gittiniz döndünüz bir cümle söylermisiniz deseler bana, şu cümleyi söylerim Türkiye ile kıyas ettiğim zaman. “Türkiye öğretim üst seviyede, eğitim yok, Avrupa’da eğitim üst seviyede öğretim az.” Denge burada daha iyi kurulmuş. Neler kazandığım noktasına şunu da ilave edeyim. Ben en çok şunu kazandığıma inanıyorum. Gerek gençlerden gerek kadınardan yaşlılardan çok dua kazandım. C.K.: Teşekkür ederim Halil İbrahim Hocam. Fatih hocam yine son söz sizin, buyrun. Fatih Okumuş: Ben Hollanda’dan dönerken spor yapmayı öğrendim. Bunu da bir madalyayla süsledim. 2007 yılında görev yaptığımız Arnhem şehrinde bridge to bridcge bizim Çanakkale gibi olan ve savaşta kaybedilmeyen bu köprü anısına bir maraton koşusu yapıyorlar. Geçen yıl düzenlenen bu maratona katıldım 5 km de 1500 kişi arasında 127. Oldum. Tabi bunun öncesinde de her hafta düzenli olarak koşuyordum. Düzenli olarak spor yaptım. İkincisi dil öğrendik. Farklı din mensuplarıyla diyaloglarımız oldu. Beni üzen şu oldu. Hollanda’da gittiğimiz yerlerde en alt seviyede işleri yapanlar olarak Türkleri gördüm. Bu beni çok üzdü. Halbuki inananlar olarak izzeti hak etseydik, belki daha üst seviyelere gelebilirdik. Mesleki açıdan kazanımlarım oldu. İlim üç aşamadan oluşuyor bildiğiniz gibi; “İlmel yakin, aynel yakin hakkal yakin”. Biz buradaki görevleri duyuyor biliyorduk ama bizzat yaşayarak bu tecrübeleri de edinmiş olduk. C.K.: Evet hocam teşekkür ederim. Son sorumuzu yine hepinize yöneltiyor ve sırayla yine cavaplarınızı almak istiyorum. Mustafa hocam; Yeni gelecek din görevlisine tavsiyeniz ne olabilir. Buyrun. Mustafa Yeşilorman: Allah yardımcısı olsun. Buradaki insanların herşeyden önce psikolojik danışmana ihtiyaçlarının olduğunu düşünüyorum. Gelecek ar-
HDV BÜLTEN kadaşlar bu eğitimi alsınlar. Yine yeni gelecek görevli arkadaşlarımız yukarıda bahsettiklerimi iyi irdelesinler. İmkanları varsa önceden buraları ziyaret edip, duygusal olmadan iyi bir tahlil yapsınlar. Okul döneminde çocukları varsa, ilk sene onları buraya getirmesinler. Mutlaka, buraya gelmeden dili öğrensinler. Önyargılı ve duygusal davranmasınlar. Camilerimizde eğitim merkezleri olsun. Mümkünse çocuklar yatılı eğitime alınsın. Camilerimizde konferans salonları, alışveriş merkezleri, araba park alanları, çocuk parkı. bilgisayar odaları gibi imkanlar bulunmalı, cami insanları celbetmeli. Mahmut Arcaklıoğlu: Ben benden sonraki arkadaşlara gençliği bırakıyorum. Bu toplumla nasıl yapılırsa daha iyi kontak kurulabilir, bunları yazılı olark hatta dil kursları biraz daha erkene alınırsa camileri görme imkanı olsa iyi olur. Buranın zorlukları var ama bu hizmete talip olmuşsak hazırlıklı geleceğiz. Dil konusunu halledeceğiz. Bir de gelecek arkadaşlar aile konusunu iyi değerlendirsinler çocuklarını hemen getirmesinler birşeyler kazanalım derken çocuklarımızı kaybetmeyelim. Fatih Okumuş: Mahmut hocanın söylediklerine ben bir eklemede bulunmak istiyorum ben bu işi görücü usulüyle evlenmeye benzetiyorum. Arkadaşlar gelsinler dil öğrensinler ama camilerini görmesinler. Çünkü gördükleri zaman olumsuzluklar onları vazgeçirebilir. Mehmet Yürek: Bana ihtiyaç vardır diye düşünsün. Dönen görevlilerle mutlaka görüşsün. Hollanda tarihi ve cemaat yapısıyla ilgili mutlaka ön bilgi sahibi olsunlar. Türkiye’deki memur yapısını kısmen bırakıp, fedakarlık yapabileceklerini akıllarının bir köşesine koysunlar. Çok evlilik, tokalaşma, nikah, boşanma, faiz, kredi kullanımı, çocuk eğitimi ve gençlik problemlerinde donanımlı olsunlar, derneklerle iyi geçinsinler. Sabretme sanatını öğrenmeden gelmesinler. Hizmetin yapılabilir en iyi yönünü bulup uygulasınlar. Bizden sonra gelecek olanlara başarılar dilerim. Bu zevkli ve çok yönlü din hizmetini imkan olsa da bütün din görevlisi arkadaşlarım yaşasa. Semra Sevinç: Öncelikle başkalarına bağımlı olmadan günlük hayatta kolaylık sağlaması, hizmetin verimliliğinin artmasında faydalı olması açısından görev yapacakları ve dolayısıyla belli bir süre yaşayacakları ülkenin dilini en iyi şekilde öğrenmeye çalışmalarını tavsiye ederim. Gençlere hizmet verebilmek için onların içinde yaşadığı ortamı tanımak gerekiyor. Onların sorunlarını çok iyi dinleyip empatik
davranma konusunda dikkatli olunmalı. Din görevlisi arkadaşların ve eşlerinin zaman zaman bir araya gelerek fikir teatilerinde bulunmaları faydalı oluyor. Tecrübelerini paylaşmalı. Bu konuda da eşlerin daha ziyade taleplerini dile getirdim. Bu konuda iki örnek vermek istiyorum Birinci örnek Hollanda’ya ilk gelişimdeki dil öğrenimi ile ilgili o zamanlar dil kursuna gidiyorduk. Burada şunu müşahade ettik. Tatil için 60 yaşlarında bir grup Hollandalı ingilizce öğreniyorlardı. Buna dikkat çekmek istiyorum. Biz görev için geliyoruz bu ülkeye. İkinci örnek ise bundan birkaç gün önce yaşandı. Bir aylık buraya tatile gelen üniversite mezunu oğlum, eve dönerken yanına bir saçı başı dağınık sokakta yaşayan birisi yaklaşıyor. Holandaca birşeyler söylemiş. Oğlum İngilizce olarak ben Hollandaca bilmiyorum İngilizce biliyorum deyince, o da İngilizce olarak bana biraz para verirmisin? İhtiyacım var diye İngilizce konuşmuş. Oğlum diyor ki, buralarda dilenciye 25 kuruş dahi büyük bir para sayılır. Ama elli kuruşum vardı, severek verdim, helal olsun dilencisi bile İngilizce konuşuyor. Halil İbrahim Öztürk: Tabi biz diğer arkadaşlara nazaran daha fazla kaldık burada 3 yılı geçti dönüş hazırlıklarına başladık. Bir kere, farklı bir topluma gelecekleri için ilk zamanlar toplumu tanımaya calışmalılar. İyice edüt ettikten sonra hizmetlere başlamalı ve hizmet aşkıyla dolu olmalı yoksa erken sıkılabilir. Yapabilecekleri için ayağa kalkmalı. Amacı Allah rızası için hizmet olmalı. İşlerini mutlaka plan ve program çercevesinde yapmalı, kendi iç dünyasında problemli olmamalı. Çünkü bu konuda sıkıntılı olan görevli cemaate yardımcı olamaz. Sabrı yudum yudum içmeli. Hizmet aşkıyla dolu olmalı. Fatih Okumuş: Son noktayı koymak zor derler ama ben bir kaç cümleyle hıtamuhu misk kabilinden birşeyler söyleyeyim. Buraya gelecek din görevlisi arkadaşımız bizim insanımızı bilmeden geliyor bu bir eksiklik. Geldiği zaman hemen bir atılkanlık yapıyor. Osmanlının gerileme dönemini hatırlarsak düşmana saldırırken, Allah Allah Allah diyormuş sonra da, yenilince Allah Allah! diye şaşkınlığını ifade ediyormuş. İdealist bir şekilde gelipte böyle bir duruma düşmemesi lazım. Yani dikkatli olmalı etrafı takip etmeli bulunduğu yerin derneğin yapısını öğrenmesi lazım. Buraya gelen arkadaşın mesleki bilgi donanımı olması lazım. Çünkü, buraya daha önce iyi meslektaşlar gelmiş geçmiş. Dil konusunu halletmesi lazım. Bulunuduğu ülkenin kültürünü de bilmesi lazım.
ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 25
HDV BÜLTEN
HDV Uden Yıldırım Beyazıt Camii Kadın Kollarından “Kur’ an Okuma” Seferberliği
H
DV Uden Yıldırım Beyazıt Camii Kadın Kollarının organizesiyle yaklaşık bir bucuk yıldır devam eden ve her hafta Perşembe akşamları yatsı namazından sonra başlayan ve yaklaşık iki saat devam eden, Kur’an okuma seferberliği kadınlar arasında yoğun ilgi ve alakayla devam etmektedir. Uden gibi küçük bir şehirde yaklaşık olarak her Perşembe akşamı 50 bayan
bir araya gelerek bu hayırlı geleneği kulluk şuuruyla devam ettirmektedir. Her Perşembe akşamı program cami din görevlisi M. Akif Karabulut’un yatsı namazından önce okuduğu Yasin-i Şerif tilavetiyle başlıyor. Akabinde yatsı namazı cemaat halinde kılındıktan sonra Yasin-i Şerif ve okunan diğer hatimlerin duası yapılıyor. Bayan cemaat yatsı namazını cemaatle kıldıktan sonra kendi programlarını yapıyorlar. Kendi aralarında Kur’an tilaveti yapıp, esma’ul
husna okuyup ve tekrar yapılan dualarla Kur’an buluşmasını sona erdiriyorlar. Gece, her hafta bir bayan cemaatin yaptığı ikramlarla sona eriyor. Cami din görevlisi M. Akif Karabulut, bayan cemaatin talebi doğrultusunda dini konularda bigilendirmeler yapıyor. Bayan cemaatin geleneksel hale gelen Kur’an akşamında biraraya gelmekten büyük mutluluk duyduklarını, Kur’an’ın ruhlarına üfürdüğü şifa ile rahatladıklarını ifade etmektedirler.
HDV Veghel Selimiye Camii’nde Aşure Programı Düzenlendi
1
7 Aralık 2010 Cuma günü yatsı namazından önce yapılan programda din görevlisi Resul Sağır tarafından Kur’ân-ı Kerim ve ilâhiler okundu. Sohbet yapıldı. Aşure Günü’nde yaşanan hadiselerin anlatıldığı programda, Nuh tufanından örnekler verilerek, şu benzetme yapıldı: “Yaşadığımız dünyayı Nuh tufanına benzetir26 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
sek, dünya hayatı engin bir deryaya benzer, insan o derya içerisinde dalgalarla boğuşurken, çok uzaklardan bir geminin geldiğini görür. Ve o gemi hızla o insana doğru yaklaşır. Gemiden bir yardım elinin uzatılmasını bekler. O gemi İslâm Gemisi, kaptanı Hazreti Muhammed Mustafa (s.a.v.), gemiden atılan ip ise Kur’ân-ı Kerim’dir. Bu İslâm gemisine binen, kaptanın uzatmış olduğu ipe sarılan ebedî olarak kurtuluşa erecektir.” Günün anlam ve önemine binâen cami yönetimi ve kadınlar kolunun kat-
kılarıyla hazırlanmış olan Aşure çorbası tüm cemaate ikram edildi.
HDV BÜLTEN
HDV IJmuiden Kuba Camii’nde İki Dilde Hutbe ve Diğer Eğitim Faaliyetleri
H
ollanda Diyanet Vakfı IJmuiden Kuba Camii’nde Kur’an-ı Kerim ve Dini Bilgiler derslerine devam eden öğrencilerden bir grup, yılbaşı tatili dolayısıyla üç Cuma namazında hutbeleri, her Cuma iki öğrenci olmak üzere, Türkçe ve Hollandaca olarak okudu. Bu uygulama Türk halkı ve camiye gelen yabancı cemaat tarafından beğeniyle karşılandı. Bunun yanı sıra hutbeler her Cuma din görevlisiyle
birlikte bir genç tarafından Türkçe ve Hollandaca olarak okunmaya devam edilmekte.
Bu faaliyetler çerçevesinde din görevlisi Osman Etyemez, din görevlisinin İlahiyatçı eşi Hülya Etyemez ve Kuba Camii Dernek Başkanı Osman Car’ın birlikte yürüttükleri eğitim ve öğretim faaliyetlerinde; kadınlar, yetişkin erkekler, genç erkekler, genç kızlar ve çocuklar gurubu şeklinde haftada 200 kişiye Kur’an-ı Kerim ve Dini Bilgiler Dersi verilmektedir. Ayrıca haftada iki gün Türkçe dersi, haftada bir gün folklor dersi verilmekte ve Hollanda okullarında okuyan çocuklara yedinci gruptan itibaren, IJmuiden’de ikamet eden Üniversiteli gençler tarafından ev ödevi yardımı programı uygulanmaktadır.
Ayrıca fiziki alanın yetersizliğinden dolayı çok kısıtlı şartlarda eğitim ve öğretim faaliyetlerinin yürütüldüğü eski binanın bitişiğine inşa edilen Kültür Merkeziyle birlikte çok ciddi bir eğitim ve öğretim faaliyeti sürdürülmektedir.
HDV Oss Ulu Camii’nde Hatim Programı
H
DV Oss Ulu Camii’nde din görevlisinin başlattığı haftada bir cüz okuma programı devam ediyor. Program
çerçevesinde yetmişinci hatim merasimi düzenlendi. Cüzler, haftalık dönüşümlü olarak okunuyor. Amaç okumada devamlılık, dua ve teşvik.
Vatandaşlar bu hatimlerin ailelerine ve kendilerine nasıl huzur verdiklerini zaman zaman anlatarak memnuniyetlerini ifade ediyorlar. ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 27
İSLÂM BÜYÜKLERİ
ATA BİN EBÎ REBAH
T
âbiînin büyüklerinden tanınmış bir fıkıh ve hadîs âlimi. 27 (m. 647) târihinde doğup, 114 (m. 732) senesinde vefât etti. Babasının ismi Eslem veya Sâlim’dir. Annesinin isminin Bereke olduğu söylenir. Yemen’de, Cened denen bir yerde doğduğu, Mekkeli Cümeh veya Fihr kabilesinin âzâdlısı olduğu rivâyet edilir. Mekke-i Mükerreme’de doğup, yine orada vefât etti. Zamanında, Mekke-i Mükerreme’nin müftisi ve en büyük hadîs-i şerîf âlimi idi. İbn-i Abbâs, İbn-i Ömer, İbn-i Amr, İbn-i Zübeyr, Muâviye, Üsame bin Zeyd, Câbir bin Abdullah, Zeyd bin Erkâm, Abdullah bin Sâip el-Mahzûmî, Akîl bin Ebî Tâlib, Ömer bin Ebî Tâlib gibi büyük zâtlardan (r.anhüm ecmâin) hadîs-i şerîf rivâyet etti. Ondan da, oğlu Ya’kûb, Ebû İshâk Sebîî, Mücâhid, Zührî Eyyüb Sahtiyanî, Ebû Zübeyr, Hakem bin Uteybe, A’meş, Evzâî ve daha başka âlimler (r.aleyhim) hadîs-i şerîf bildirmişlerdir. Âlimlerin, onun hakkında buyurdukları: İbn-i Sa’d: “Mekke-i Mükerremeliler fetva almak için Ata bin Ebî Rebâh ile Mücâhid’e giderlerdi. Fakat, Ata bin Ebî Rebâh’a gidenler daha fazla idi. Fıkıh ilminde derin, çok hadîs-i şerîf rivâyet eden ve sika (rivâyetlerine güvenilen ve itimad edilen) bir âlimdir.” İbn-i Abbâs’ın (r.a.): “Ey Mekkeliler! Aranızda bulunan Ata bin Ebî Rebâh’ın kıymetini iyi biliniz” buyurduğunu duydum.
28 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
Ata bin Ebî Rebâh hazretleri buyurur ki: “Kim Allahü teâlânın anıldığı bir mecliste bulunursa, Allahü teâlâ, onun bu meclisini, on kötü meclisine karşı keffâret yapar. Eğer bir kimse, Allahü teâlânın rızâsı peşinde olursa, bu hareketi bulunduğu yediyüz kötü meclise keffâret olur.” Ata bin Ebî Rebâh’a: “Zikr meclisi nedir?” diye sordum. “Namaz nasıl kılınır, oruç nasıl tutulur, nikâh nasıl yapılır, alışveriş nasıl olur, abdest ve gusül nasıl alınır, helâl ve harâm, gibi meselelerin konuşulduğu meclistir” cevâbını verdi. Ata hazretlerine soruldu: Kullara verilen en kıymetli şey nedir?” O da: “Dini bilmektir” cevâbını verdi. Ata bin Ebî Rebâh: “Ey kardeşimin oğlu! Sizden öncekiler, dünyâya ve âhirete fâidesi olmıyan boş sözü sevmezler, Kur’ân-ı kerîmi okumak, Allahü teâlânın emir ve yasaklarını Resûlünün sünnet-i seniyyesini okuyup, öğrenip, bunlardan ve ihtiyaç halinde konuşmaktan başkasını boş söz ve fuzûli iş kabul ederlerdi” buyurdu. Ata hazretleri, pek çok kimseye ve devlet adamlarına ders verirdi. Emevî halifelerinden Velim ve Süleymân bin Abdülmelik ondan ders alan talebeler arasındaydı. Süleymân bin Abdülmelik Ata hazretlerinin huzuruna gelir, diz çöker hac ziyâretinin usûlünü,
edeblerini öğrenip, sonra çocuklarına gider derdi ki: “İlme çalışınız. Ben, bilgisizliğim yüzünden bir kölenin huzurunda diz çöküyorum. Yine Halife Velim bin Abdülmelik (86/m. 705-96/m. 715) rivâyete göre kapıcısına; “Kapıda dur ve yoldan geçen ilk şahsı, huzuruma getir. Onunla konuşalım.” dedi. Kapa bir müddet bekledikten sonra Âta bin Ebî Rebâh’ın geçmekte olduğunu gördü, fakat tanımıyordu. Ona seslenip, “Emîr-ül-mü’minîn seni çağırıyor. İçeri buyur” dedi. Ata hazretleri içeri girince; “Ey Velim! Selâmünaleyküm” dedi. Halife selâmı alıp, onunla sohbet etti. “Cehennem’de Hembeb adında bir vâdi var. Zâlim hükümdarlar orada yanacaktır” buyurmasıyla Halife Velim, bayılıp yere düştü. Devrin âlimlerinden ve daha sonra halife olan Ömer bin Abdülazîz (r.a.), “Emir’i öldürdün” deyince, “Ey Ömer! İş ciddidir. Zulüm kötü bir şeydir. Şakaya gelmez” buyurup, onunla müsâfeha etti. Ömer bin Abdülazîz daha sonra buyurdu: “Elimi öyle kuvvetli sıkmıştı ki, bir sene acısı elimden çıkmadı. Ata bin Ebî Rebâh (r.a.) gece namazlarına çok devam ederdi. Gece namazında iki yüz veya daha fazla âyet-i kerîme okurdu. Kırk sene boyunca mescidde ibâdet etti. Yetmiş defa hac yaptı. Ziyâret edildiği vakit “Zaman ne kadar da değişmiş, artık bizim gibiler ziyâret edilmeye başlandı” derdi.
HDV BÜLTEN
HDV Zwolle Ulu Camii’nde Aşure Coşkusu
Zwolle halkı, HDV Ulu Cami Yönetim Kurulunun uzun uğraşları sonunda yeni cami binasını teslim aldı.
D
aha önce okul olarak kullanılan ve 6300 metrekare alana sahip olan bina, yapılacak düzenlemelerle cami ve müştemilatına dönüştürülecek. Yeni yer hizmete girdiğinde Zwolle halkı daha geniş bir cami ve her türlü aktivitenin kolaylıkla yapılacağı geniş bir mekana kavuşacak. Bir an önce yeni camilerine kavuşabilmek için Zwolle halkı ve yönetim kurulu çalışmalarını sürdürmektedir. Yeni camide daha şimdiden hizmet başladı ve 18.12.2010 tarihinde aşure programı yeni camide düzenlendi. Programa Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman da iştirak etti. Yaklaşık 400 kişinin katıldığı programın açılış konuşması Zwolle Ulu Camii Yönetim Kurulu Başkanı Ali Adıgüzel tarafından yapıldı. Adıgüzel ko-
nuşmasında, Zwolle cemaatine verdikleri destekten dolayı teşekkür ederek, “Bu güne kadar hiç esirgemediğiniz maddi ve manevi yardımlarınızı tekrar bekliyoruz. En yakın zamanda yeni camimize kavuşmak için çalışmalarımız yoğun bir şekilde devam edecektir” dedi. Zwolle Ulu Cami öğrencileri tarafından söylenen ilahilerin ardından kürsüye gelen Din Görevlisi Yasin Yıldız yaptığı konuşmada yeni yerin Zwolle cemaatine hayırlı olması dileğinde bulundu. Yeni bina için destek istedi ve islamda yardımlaşma ve dayanışmanın önemini ayetler ve islam tarihinden örneklerle anlattı. Deventer Din Hizmetleri Ataşesi Dr. Mustafa Kahraman da günün anlam ve önemine değinerek, Hollanda’ da yapılan cami faaliyetlerinden örnekler verdi. Kahraman konuşmasında, “ilk gelen nesil ha bu gün ha yarın dönerim
düşüncesindeydi. Bu gün ise Türk halkı Hollanda’nın bir parçasıdır ve kalıcıdır. Yaşadığımız ülkeye en güzel şekilde uyum sağlamalıyız. Aynı zamanda milli ve manevi değerlerimizi de muhafaza edeceğiz. Bunu için dilimizi ve dinimizi korumak zorundayız. Bunu bize sağlayacak tek mekan camilerimizdir” dedi. Program kadın kolların desteğiyle hazırlanan Aşure ikramını müteakip yapılan dua ile son buldu.
ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 29
HDV BÜLTEN
Hollanda BTTKDD Kadınlar Kolu’ndan “AŞURE GÜNÜ” Etkinliği
İslam Alemi’nin kutsal günlerinden olan ve Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık kültüründe önemli bir yere sahip olan “Aşure Günü” dolayısı ile Hollanda Batı Trakya Türk Kültür ve Dayanışma Derneği (HBTTKDD) Kadınlar Kolu tarafından bir “Aşure Günü” etkinliği düzenlendi. ikamet etmekte olan bayan hemşerilerimizin bir araya gelmelerine vesile oldu. Ayrıca bu gün Makedonya’lı Müslüman Türk bayan kardeşlerimizde aramızda bulunuyorlar, onların aramızda bulunmaları bizlere ayrı bir mutluluk katıyor. Çok kısa bir süre önce oluşturulmuş olan derneğimizin Kadınlar Kolu, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık kültürünün yaşatılması ve tanıtılması hususunda faaliyetler gerçekleştirmeye devam edecektir.” görüşlerine yer verdi.
B
u anlamlı gün dolayısıyla derneğin Den Haag (Lahey) şehrinde bulunan lokalinde düzenlenmiş olan etkinlik, Hollanda’nın değişik bölgelerinde ikamet etmekte olan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensubu bayanların bir araya gelmesine vesile oldu. Yasemin Şenkal: “Aşure Günü”, Azınlık kültürümüzde ikramda bulunma günüdür. HBTTKDD Kadınlar Kolu sorumlusu Yasemin Şenkal, “Aşure Günü” ile ilgili yapmış olduğu açıklamada; “ İslam Alemi’nin kutsal günlerinden olan “Aşure Günü”, Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık kültüründe önemli bir yere sahiptir. “Aşure Günü” Azınlık kültürümüzde; aile mensuplarına, akrabalara, komşulara, yetimlere, kimsesizlere ikramda bulunma günüdür. Çünkü Peygamber efendimiz; “Her kim Aşure Günü’nde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa, Cenab-ı Hak’da senenin tamamında onun rız30 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
kına bereket ve genişlik ihsan eder.” diye buyurmuşlardır. Hollanda’da bulunan Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensubu bayanlar olarak, Azınlık kültürümüzde önemli bir yere sahip olan “Aşure Günü” dolayısıyla böyle bir etkinlik düzenlemeye karar verdik. Bu anlamlı gün aynı zamanda Hollanda’nın değişik bölgelerinde
HBTTKDD Kadınlar Kolu tarafından düzenlenmiş olan “Aşure Günü” etkinliğine katılmış olan bayanlara, derneğin lokalinde Batı Trakya’lı bayanlar tarafından pişirilmiş olan Aşure ikram edildi ve “Aşure Günü” ile ilgili detaylı bir sunum yapıldı. Bayanların düzenlemiş olduğu etkinliğin sona ermesinin ardından, gün boyunca dernek lokaline gelen Batı Trakya Müslüman Türk Azınlık mensuplarına ve çevreden gelen misafirlere Aşure ikram edildi.
HDV BÜLTEN
HDV Personeli Zaandam’da Mevlitde Buluştu
HDV çalışanlarından Orhan Yemenoğlu’nun yaklaşık iki ay önce vefat eden kayın validesi için 16.01.2011 Pazar günü Zaandam Sultan Ahmet Camii’nde bir mevlit programı düzenlendi.
Y
aklaşık sekiz yüz kişinin katıldığı programa Orhan Yemenoğlu’nun mesai arkadaşları ve meslektaşları da büyük ilgi gösterdi. HDV İdari Koordinatörü Cevdet Keskin, HDV Zaandan Sultan Ahmet Camii din görevlisi Dursun Boz, HDV Krommenie Anadolu Camii Din Görevlisi Hasan Şakiroğlu ve HDV personeli Osman Ergin ile Zaandam’da yaşayan ve kırk yıldır bu camide dini hizmette bir din görevlisi gibi, hizmetten geri durmayan Hafız İsmet Koca da katılarak okudukları Kur’an-ı Kerim ve Mevlidi şerifle meslektaşlarını yalnız bırakmadılar. Birbirinden güzel sesli hocaların sunduğu ziyafet sonrasında öğle namazı kılındı ve ardından yapılan yemek ikramıyla program sona erdi. ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 31
ŞİİR KÖŞESİ
KUTUP YILDIZLARI Her dem gülzâreydiler, Onlar ki, hayat neydi Yıllarca nefes nefes, Kısılmadı sesleri, Yerde yürüseler de, Yıldızların ucunda Yüreklerdeki ateş, Ah, onlarda zerafet; Öteleri resmeden, Hakikat deryasına, Son güzele sevdalı, Hüzün, keder, meşakkat… Bir can hüzünle dolsa,
Her derde çareydiler. Bilen gerçek seydiler. Aşk üfleyen ney’diler. Aşkta pervaneydiler. Aslen göklerdeydiler. Sonsuzluğa değdiler! Yunus Emre’deydiler. Birer divaneydiler! Şeffaf ayineydiler. Akan şelaleydiler. Aşık, üftadeydiler. Ve yare yareydiler. Onlar viraneydiler.
Gönlün saf dallarını, Kibri, gururu atıp, Onlar aşk üzre seyyah, Gösterişten, riyadan, Hikemiyat göğünde, Gönülleri gül kokan, Yıllar bir bir yaşlanır, Efsaneydiler onlar,
Maveraya eğdiler. İnsanlığı giydiler. Nurdan kafileydiler. Nefsten azadeydiler. Eşsiz kitabeydiler. Birer gülzareydiler. Onlar taptazeydiler! Onlar efsaneydiler.
AHMET TAŞ HDV ARNHEM TÜRKİYEM CAMİ DİN GÖREVLİSİ
32 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
HDV BÜLTEN
Hz. Lokman (AS) ve Oğluna Nasihatleri (III) Şirk En Büyük Zulümdür II
H
z. Musa’da toplumuna bir olan Allah’a inanmalarını tavsiye etmiş, uzunca sıkıntı ve mücadelelerden sonra, Allah’ın kendilerine olan onca nimet ve yardımlarından sonra yine onlar Hz. Musa yanlarından biraz ayrılınca içlerinden Samiri isimli kişinin altından yaptığı buzağıyı tanrı edinmişler ve doğru yoldan sapmışlardır. (Araf suresi, 138-157) Maide suresi 116’ıncı ayette de Allah Teala’nın (tefsirlerdeki rivayetlere göre ölümünden sonra) Hz. İsa’ya hitaben, “Ey Meryem oğlu İsa! İnsanlara, «Beni ve anamı, Allah’tan başka iki tanrı edinin» diye sen mi dedin, buyurduğu zaman o (İsa), «Hâşâ! Seni tenzih ederim; hakkım olmayan şeyi söylemek bana yakışmaz. Hem ben söyleseydim sen onu şüphesiz bilirdin. Sen benim içimdekini bilirsin, halbuki ben senin zâtında olanı bilmem. Gizlilikleri eksiksiz bilen yalnızca sensin.” diye cevap vermiş, devamı olan 117’inci ayette de “Ben onlara [söylememi] emrettiğin şeyden başkasını söylemedim: Benim Rabbim ve sizin Rabbiniz [olan] Allah’a kulluk edin’ (dedim). Ve onların arasında yaşadığım sürece yaptıklarına şahitlik ettim” diyerek insanları şirke değil sadece tek bir olan Allah’a kulluğa çağırdığını beyan etmiştir. Değerli okurlar, Şirk açık ve gizli şirk olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Açık şirk yukarı da da ifade edildiği üzere kişinin açıkça herhangi bir varlığı tanrıya eş koşması yada aracı kabul etmesidir. Gizli şirk ise kişinin bilmeden, farkında olmadan ve daha da kötüsü iyi niyetle Allah korusun şirke düşmesidir. Bunların en başında da Allah’tan başkasından yardım dilemektir. Hepimizin ezbere bildiği, her gün beş vakit namazlarımızda defalarca okuduğumuz Fatiha suresinin beşinci ayetinde “iyyâke neğbudu ve iyyâke nesteîn” derken “(Ya rabbi) Yalnız sana ibadet ederiz ve yalnız senden yardım dileriz.” demekteyiz. İbadet sadece Allah’a yapılmakta, yardım da yine ancak ondan istenmektedir. Güzel yurdumuz Türkiye’mizde zaman zaman ve özellikle de Ramazan ayının ilk günlerinde ve Hıdırellez şenliklerinde türbe ve yatır denilen yerler öne çıkarılmakta ve oralarda yapılan bir kısım şeyler gözler önüne getirilmektedir. İşte bu mekanlara ve bazı ağaçlara insanlar çaput ve bez gibi bir kısım şeyler bağlamakta ve bu mekanlarda yatan kişilerden para-pul,
Dr. Mustafa Kahraman Deventer Din Hizmetleri Ataşesi
mal-mülk, evladına ev, eş yada iş vb şeyleri istemektedirler. Bunlar yanlış şeylerdir ve İslam’ın tevhid inancı ile bağdaşmaz. Ağaçlara bağlanan çaputlardan medet ummak yada türbe ve yatırlarda yatan kimselerden yardım talep etmek insanı istemeden de olsa farkında olmadan şirke düşürebilir. Bu konuda dikkatli olmalı, bu gibi yanlış inanç, adet ve geleneklerin yayılmasına sebep olmamalı tam tersine uygun bir lisanla engel olmalıyız. Bırakın buralarda yatan kişilerden Hz. Muhammed (sav)’in maneviyatından dahi, Ya Rasülellah, Oğluma yada kızıma iş ver, aş ver, eş ver diye bir talepte bulunamayız. O, kendisinin bu tür bir yanlış inanca alet edilmesine asla razı olmazdı. Hayatını tevhid davasına adayan, bu konuda canına kast edilen, bu davadan vazgeçmesi için her türlü sıkıntılara katlanan, kendine istediği kadar para, mal-mülk ve Mekke’nin başkanlığını vaad eden kimselere karşı “Güneşi sağ elime, ayı da sol elime verseniz yine ben bu davamdan vaz geçmem diyerek” bizim putlarımıza, tanrılarımıza karşı ne olur bir şey söyleme diyenlerin teklifini geri çevirmiş, bir olan Allah inancını hayatı pahasına anlatmaya devam etmişti. Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed’in Mekke hayatının büyük bir bölümü şirkle mücadele üzerine geçmiş, Namaz hariç ibadetlerin büyük bir bölümü ile toplum hayatını düzenleyen kuralların büyük bir bölümü, helaller ve haramlar Mekki surelerde değil Medeni surelerde yer almaktadır. O, on üç yıllık Mekke’deki Peygamberliği döneminde İslam’ın temel prensipleri olan iman esaslarını anlatmış ve en çok da şirk üzere kurulu bir toplum olan Mekke toplumunu bundan vazgeçirmeye ve bir olan Allah’a iman etmeye çağırmıştır. Sonuç olarak Hz. Adem (as) den Hz. Muhammed(sav) e kadar bütün peygamberler bir olan, eşi ve benzeri olmayan, doğmayan veya doğurulmayan bir varlık olan Allah’a -ki bu durum İhlas suresinde ifade edilmiştir. De ki: O, Allah birdir. Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.) O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.- inanmaya yani şirkin zıddı olan tevhide davet etmişler, ama insanların bir kısmı bu davete uyup kurtuluşa ererlerken, diğer kısımları ise nefsani arzu ve heveslerinin peşinden koşarak ya ilahi emri değiştirip sapıtmışlar yada büsbütün inkar ederek hüsrana uğramışlardır. Ne mutlu hakikat yolunu bulup, ondan ayrılmayıp kurtuluşa erenlere. ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 33
FIKIH KÖŞESİ
AF (Afv) Sözlükte “bir şeyi yok etmek, izini gidermek, silip süpürmek; fazlalık, artık» gibi anlamlara gelen afv, bir ahlâk ve hukuk terimi olarak genellikle, ”kötülük ve haksızlık yapanı, suç veya günah işleyeni, hatalı davrananı bağışlamak ve cezalandırmaktan vazgeçmek» anlamlarında kullanılmaktadır. Afv kelimesi Kur’ân’da birinde «bağışlama (A’raf, 7/199), diğerinde «fazlalık» (Bakara, 2/219), anlamında olmak üzere iki yerde geçmektedir. «Malın Nisâptan fazla olan kısmına” da afv denilmektedir. Kur’ân’da Allah’ın affedici oluşu ve affın ilâhi bir sıfat ve yüksek bir ahlâkî meziyet olduğu çeşitli vesilelerle ifade olunarak mü’minler affedici olmaya teşvik olunmuştur (Âl-i Îmrân, 3/134; Nûr, 24/22; Şûra, 42/40). Affetmek bütün faziletlerin temelini teşkil eden takvaya en yakın meziyettir (Bakara, 2/237). Ayrıca Kur’ân’da kötülük eden kimselerden değil, onların yaptıkları kötülüklerden uzak durmak gerektiğine işaret edilmiştir (Yûnus, 10/41; Hûd, 11/35). Kur’ân-ı Kerim’de affın teşekkür ve minnet duygularını harekete geçireceğine işaret edilerek (Bakara, 2/52) affın sağlayacağı yararlar üzerinde de durulmuştur. Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu
Adı Soyadı Doç. Dr. Bülent ŞENAY Veysel Kükrek Rahim Usan Nevruz Özcan Recep Erkoç Zekeriya Açkalmaz Abdurrahman Aydeğer 34 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
Vakıf Görevi
Görevi
Başkan Sekreter Muhasip Üye Üye Üye Üye
T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Leerdam HDV Anadolu Camii Din Görevlisi Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii Başkanı Roermond HDV Fatih Camii Başkanı Kampen HDV Nebi Camii Denetleme Kurulu Üyesi Rotterdam HDV Eğitim Merkezi Koordinatörü Rotterdam HDV Mevlana Camii Başkanı
HDV BÜLTEN
HDV Breda Yeni Camii’nde Davet 26.11.2010 tarihinde seçilen HDV Breda Yeni Camii Yönetim Kurulu bir tanışma yemeği verdi.
D
avete başta Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve HDV Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay olmak üzere vakıf muhasibi Sabri Gündoğan, Vakıf Yönetim Kurulu üyelerinden Zekeriya Açkalmaz ile çok sayıda cami cemaati katıldılar.
Yatsı namazını müteakiben başlayan programda, açılış ve selamlama din görevlisi Cemal Turan tarafından yapıldı. Cami dernek başkanı Adem Uzun yönetim olarak halkımızla bir araya gelip, birlik ve beraberliğimizin
pekişmesi için bu daveti verdiklerini ve bundan sonra değişik vesilelerle cami cemaati ile bir araya gelip istişare programları düzenleyeceklerini ifade etti. Program Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay’ın konuşmasıyla devam etti. Şenay konuşmasında özetle, HDV’nin bağlı 143 camisiyle Türk toplumunun binlerce üyesine hizmet veren büyük bir kuruluş olduğunu belirtti ve camilerde icra edilen hizmetlere dikkat çekerek, cami yapmanın özellikle Avrupa’da cami inşa etmenin önemi üzerinde durdu. Kur’an-ı Kerim’de yüce Rabbimiz “Allahın mesçitlerini, ancak Allaha ve ahiret gününe inanan, namazı dosduğru kılan, zekatı veren ve Allah’tan başka-
sından korkmayan kimseler imar eder. İşte onların doğru yolu bulanlardan olmaları umulur.” ayeti okuyan Şenay, tarihi seyri içerisinde birlik ve beraberliğimizin sembolleştiği, ilim ve kültür merkezi olarak toplumdaki yerini alan camilerimizin önemi üzerinde durdu. Şenay ayrıca HDV olarak Breda’da alınacak bir cami yeri veya yeni inşa edilecek bir cami için her zaman Breda yönetimini destekleyeceklerini ifade etti. Daha sonra davetlilere yemek ikramında bulunuldu. Yapılan yemek duasından sonra program sona erdi.
HDV Ede Ulu Camii’nde Bilgilendirme Toplantısı
6
Şubat Pazar günü öğle namazından sonra HDV Ede Ulu Camii’nde Hollanda Eğitim Sistemiyle ilgili bir bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda Hollanda Eğitim Sistemi içerisinde yer alan ve sekizinci gruba giden öğrencilere mecbur olan CİTO toets ilgili çocukların
daha iyi eğitim alabilmeleri için; neler yapılabileceği konusunda veliler bilgilendirildi. Anne-Babaya düşen görevler nelerdir? Çocuklarımıza nasıl destek verebiliriz? Sorularına cevaplar arandı. Cito toets kuralları hakkında geniş bilgilerin verildiği toplantıda ayrıca Ergenlik çağında çocuklar ne
gibi sorunlar yaşar? İlkokuldan sonra okul seçimi nasıl yapılır? gibi sorulara da cevap verildi. Soru cevap şeklinde devam eden bu toplantının çok verimli olduğu, zaman zaman bu gibi bilgilendirme toplantılarının yapılması gerektiği yönünde katılımcılar görüşlerini ifade ettiler. ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 35
HDV BÜLTEN
HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii’nde Yeni Sınıflarda Eğitim Dönemi
H
DV Zaandam Sultan Ahmet Camii’nde eğitim alanında yeni yılda büyük bir yenilik gerçekleştirildi. Camide din derslerinin yanında Türkçe Dil ve Kültür dersleri, CITO ve NIO hazırlık dersleri, ev ödevlerinde destek, Hollandaca dil kursları ve Ebru sanatı kursları, Çocuk korosu gibi eğitim ve öğretim hizmetleri verilmektedir. Yaklaşık 400 kişi bu hizmetlerden istifade etmektedir. Bu hizmetlerden daha çok insanımızın en iyi bir şekilde istifade etmesini sağlamak icin üç yeni sınıf daha açılarak sınıf sayısı 6 ya çıkartıldı.
230 kayıtlı öğrenciye Kur’an-ı Kerim ve din derslerini verme gayreti içerisinde olan Yönetim Kurulu ve din görevlisi, açılan yeni sınıflarla birlikte öğrenciler seviyelerine göre on beşer kişilik gruplara ayrıldığını belirttiler. Sınıfların açılışı velilerin yoğun ilgi gösterdiği bir programla gerçekleştirildi. Caminin Yönetim Kurulu Sekreteri, Recep Ayaz’ın açılış konuşmasını yaparak teknik bilgiler verdiği programda Din Görevlisi Dursun Boz yeni eğitim sistemini ve verimli bir din eğitimi için velilerin nelere dikkat etmeleri gerektiğini anlattı.
Ede’de Diyalog Toplantısı
H
DV Ede Ulu Camii tarafından her yıl yapılan kilise ile karşılıklı diyalog çalışmalarının bu yılki konusu; Hz. İbrahimin hayatı ve verdiği mücadele idi. Kur’an ve İncilde Hz. İbrahim teması işlendi. Toplantı iki bölümden oluştu. Birinci bölümde hiristiyan katılımcılara Kur’an-ı Kerimde âyetlerle Hz. İbrahim’in Peygamberliği, insanlara karşı vermiş olduğu mücadele, İncil ve Tevrat’ta anlatıldığının dışında nasıl bir inanç sahibi olduğu anlatıldı. İkinci bölümünde 36 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
hem bu konu ile ilgili hem de genel manada İslâmiyetle ilgili sorulara cevap verildi. Toplantının sonunda
kendilerine HDV tarafından hazırlanan Hollandaca Kur’an-ı Kerim Meâli hediye edildi.
Bir Ayet, Bir Hadis-i Şerif
Rabbimiz! Bizi doğru yola erdirdikten sonra kalblerimizi eğriltme, katından bize rahmet bağışla; şüphesiz Sen sonsuz bağışta bulunansın. Rabbimiz! Doğrusu geleceği şüphe götürmeyen günde, insanları toplayacak olan Sensin. Şüphesiz ki Allah verdiği sözden caymaz. (Ali İmran Suresi 8 ve 9. Ayet)
Bir hadis İbnu Öme r (radıyallâh u anhümâ ) anlatıyor: “Resûlulla h (aleyhissa lâtu vesse lâm) buyurdula r ki: “Kime dua kapısı açıl mış ise on a rahmet kaıları açıl mış deme ktir. Allah’a taleb edil en (dünye vî şeylerd Allah’ın en en) çok sevdiğ i Dua, inen afiyettir. ve henüz inmeyen çeşit (mus her ibet) için f a ydalıdır. Kazayı sad ece dua g eri çevirir. Öyle ise s izlere dua etmek gerekir.” (Tirmizî, Daavât 1 12)
ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 37
HDV HUTBE BÜLTEN
Çanakkale Şehitlerine “Allah yolunda öldürülenleri sakın “ölü” sanmayınız. Hayır, bilakis onlar diridirler; Allah’ın lütuf ve kereminden kendilerine verdikleri ile sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelen ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar.”1 “Cennete giren hiç kimse, yeryüzündeki her şey kendisine verilse bile, dünyaya geri dönmek istemez. Sadece şehid, gördüğü itibar ve ikram sebebiyle tekrar dünyaya dönmeyi ve defalarca şehid olmayı ister” 2
MUHTEREM MÜSLÜMANLAR!
B
ütün insanlık için barış ve huzur, varılması gereken son hedef olarak Yüce Rabbimizin en büyük lütuflarındandır. Efendimiz (a.s)de Allah’tan savaş ve huzursuzluk değil, barış, adalet ve esenlik dilememizi bizlere öğretiyor. Ancak Vatanında bağımsız, huzur ve güven içerisinde yaşayanların hürriyetlerine göz diken düşmanlara karşıda mücadeleyi de en iyi şekilde yapmayı emretmiştir. Unutulmamalı ki her milleti dik ve ayakta tutan, onlara milli ve manevi tarih şuuru veren, milletin kimlik ve kişiliğindeki rikkati diri tutan, geleceğe dair de umut ve ilham kaynağı olan değerleri ve zaferleri vardır. Bizim tarihimizin sarsılmaz değerlerinden biride Çanakkale zaferimizdir. AZİZ KARDEŞLERİM! Gerçekten bizler için Çanakkalesiz eğitim noksan bir eğitimdir. Bu gün gençler arasında içki, uyuşturucu madde gibi görünüşte keyif verici ama insanın bedenini ve ruhunu çürütücü ne kadar zararlı alışkanlıklar varsa hepsi yayılıyor. İnsanlar tertemiz ve Allah’ın razı olacağı hakiki hayatın dışında, yalancı sahte bir hayat arıyorlar. Dolayısıyla, gençliğimizi kimlik ve kişilikleriyle birlikte kendilerine getirmek, özlerine 1 Âl-i İmrân, 169-170 2 Buhari, Cihad, 6,Müslim, İmâre, 108,109
38 | SAYI 23 | ŞUBAT 2011
döndürmek için bir nirengi noktasına, bir dayanağa, bir tutanağa ihtiyacımız vardır. Bu Çanakkale değil de neresidir? Gençlerimize, onları köklerine bağlayan bir tarih bilinci oluşması için Çanakkale mücadelesinde gösterilen müthiş dirâyetin ve ferâsetin anlatılması ve onlarda bu müthiş olayın yaşatılması çok önemlidir. Çünkü Çanakkale’de çok önemli sırlar vardır. Çanakkale Mehmetçiğin kan ve kin deryasında bile kendini yitirmediği, insanlığını unutmadığı, müslümanlığını hep önde tuttuğu bir yerdir. O kadar dar bir alanda, metrekareye altı bin merminin düştüğü bir ortamda, böyle bir anda mehmetçik bütün heybetiyle duruşunu muafaza edebilmiştir. Bu bütün dünya insanlarını şaşırtmış ve düşmanlarımızı hayrete düşürmüştür. İngiliz başbakanı diyor ki; “Biz İngilizler bile, nevrimiz döner, kendimizi kaybeder vahşileşirken, savaş hukuku diye bir şey tanımazken, bu Osmanlı hala nasıl bu ateşin ortasında insan olarak kalabiliyor? Nasıl esirlerimize, misafir muamelesi yapabiliyor?” DEĞERLİ KARDEŞLERİM! Çanakkale bizlerin muhafaza etmek istediği değerlerin simgesidir. İşte meselenin can alıcı noktası burasıdır. Bizler her zaman o Çanakkale ruhuna sahip olalım ki değerlerimize yapılan saldırılara çelik bir duvar olalım. Son olarak istiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkaleyle ilgili şu mısralarıyla bitiriyorum. “Asım’ın nesli diyordum ya nesilmiş gerçek: İşte çiğnetmedi nâmusunu, çiğnetmeyecek Şühedâ gövdesi, bir baksana, dağlar, taşlar O, rükû olmasa, dünyâda eğilmez başlar, Vurulup tertemiz alnından, uzanmış yatıyor, Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor!” Yüce Rabbimiz bizlere bir daha böyle acılar göstermesin, genelde tüm müslümanlara özelde ise Hollanda’da yaşayan müslümanlar olarak bizi sonsuza dek aynı ruh ve heyecanla huzur içerisinde yaşatsın. Başta Çanakkale şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz Ruhları şad olsun.
Yunus Türkyılmaz HDV Din Görevlileri Koordinatörü
HDV BÜLTEN
Mescidi Aksa Cemaati Su Arıtma Tesislerinin Gezdi Hollanda TEMA ve Hollanda Çevre Vakfı IVN tarafından Hollanda Diyanet Vakfı ile ortaklaşa düzenlenen Yeşil Camii projesi kapsamında HDV ile ortaklaşa yürütülen “Çevre bilinçlendirme ve Doğaya Duyarlı Olma” konusu kapsamında bir grup vatandaşımız Den Haag kentindeki su arıtma tesislerini ziyaret etti.
Z
iyarete HDV Den Haag Mescidi Aksa Camii Din Görevlisi Mehmet Eroğlu’nun yanı sıra bazı cami yöneticileri ve bazı vatandaşlarımız katıldı. Hollanda TEMA Vakfı görevlilerinin hazır bulunduğu bilgilendirme gezisinde camii cematına Hollanda da su kullanımı, atık suların ve kanalisazyon sularının temizlenmesi, temizleme teknikleri ve Hollandadaki su kaynakları hakkında bilgiler verildi. Scheveningen yakınlarındaki su arıtma tesislerine giden katılımcılara tesislerde çalışan yetkililer tarafından gezi öncesi sinevizyon gösterisi eşliğinde ön bilgi verildi. Geziye katılan konuklar daha sonra tesisleri gezerek suyun arıtılma evrelerini bizzat görerek yerinde izleme ve bilgilenme olanagını buldular. Bilgilendirme gününde de bir konuşma yapan Hollanda Diyanet Vakfı Den Haag Mescidi Aksa Camii Din görevlisi Mehmet Eroğlu. Dinimizde israf haramdır. Bizlere büyük bir düzen, ahenk ve denge ile yaratılıp istifademize sunulan bu çevre sadece bize ait degildir. Onda sayısız canlıla-
rın hukuku vardır. Çevreyi kirletmek, ona zarar vermek, canlı cansız tüm varlıklara doğrudan ve dolaylı olarak kötülük etmektir. Tabiat ve çevreye verdiğimiz ufak bir zarar, yakın ya da uzak, mevcut ya da gelecek, sayısız varlık üzerinden yankılanarak bize vebal olarak dönecektir. Bizler bugün buraya gelerek yapılan temizleme çalışmalarını bizzat yerinde izleme olanagını bulduk.
Bir benzeri olmayan biricik dünyamızın sunduğu biz insanlarında dahil olduğu tüm canlı varlıkların yaşam kaynakları olan hava, su, toprak bilinçli yada bilinçsizce, hoyratça ve acımasızca kirletilmektedir. Dünya bize geçmiş kuşaklardan emanet kaldı. Bu mirası en iyi bir biçimde korumalı ve bizden sonra gelecek kuşaklara yaşanabilinir bir dünya bırakmalıyız. Suyu daha bilinçli ve alıştığımız ölçülerin dışında kullanmaya çalışalım dedi
Bilgilendirme gününde konuşan Hollanda TEMA Vakfı Müdürü Serdar Köker: “Bilindiği gibi Hollanda da halk arasında Hollanda’nın sular ülkesi olduğu söylenmekte ve çok bol su olduğu kanısı hakimdir. Bu doğru degildir. Hollandada çok su olmasına rağmen içme suyu konusunda kaynaklar sınırlıdır. Bugünkü bilgilendirme toplantısında ve buradaki uzmanların bizler vermiş olduğu bilgilerden hareketle Hollanda da içme suyunun ne kadar az olduğunu ve temiz su kullanımı için ne kadar çalışmalar yapılmakta olduğunu gördük ve uzmanlardan bilgi aldık. Burada suyun nasıl temizlendiğini ve temizlenme aşamalarını gördük. Bu ülkede bol su olmasına rağmen temiz su konusunda ciddi sorun var. Bizlere Allah’ın bir nimeti olan suyu bilinçli bir şekilde kullanmalıyız. Sizlerinde bildiği gibi dinimizde israf haramdır. Bu bağlamda bizde tükettiğimiz suyu asgariye indirmeliyiz. Bizlere sunulan bu nimetlerin kıymetini bilelim ve insan oğlunun hizmetine sunulan bu kaynakları israf etmeden bilinçli olarak kullanalım. Hollanda da yapılan araştırmalardave bizlerin elindeki verilere göre kişi başı su tüketimi günlük olarak 125 ila 150 litre arasıdır. Bundan da anlaşılacagı üzere bu kadar suyu kirletmekteyiz. bu konuya daha dikkatli yaklaşır ve su tüketimine dikkat edersek Dünyamıza daha faydalı bireyler olabiliriz” dedi. Geziye katılan konuklar verilen bilgilerden istifade ettiklerini ve su arıtma tesislerinde yapılan çalışmaları yerinde görmekten son derece mutlu olduklarını ve almış oldukları bilgiler doğrultusunda daha bilinçli hareket edeceklerini belirttiler.
ŞUBAT 2011 | SAYI 23 | 39
T.C.
Lahey Büyükelçiliği DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ ile
HOLLANDA DİYANET VAKFI tarafından
KAMPANYASI
Dergilerimize abone olmak için; 1. Yıllık abone ücretini Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına yatırınız. 2. Adres bilgilerinizin yer aldığı ekteki formu doldurarak Din Hizmetleri Müşavirliğine gönderiniz veya bölgenizdeki HDV Camii Din Görevlisine veya yöneticilerine teslim ediniz. ABONELİK MÜRACAATI
DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SÜRELİ YAYINLARI YURTDIŞI YILLIK ABONE ÜCRETLERİ
Tarih : .......... / .......... /2011
Derginin Adı
HOLLANDA DİYANET VAKFI’NA Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli yayınlar olarak çıkarılan dergilerden aşağıdakilere abone olmak istiyorum. (Abone olmak istediğiniz dergiyi/dergileri işaretleyiniz.)
1. Diyanet Avrupa Aylık Dergi (24 Avro) 2. Diyanet Çocuk Dergisi (24 Avro) 3. Diyanet Aylık Dergi (30 Avro) 4. Diyanet İlmi Dergi (20 Avro) Bir yıllık abonelik ücretini, Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına ödedim. Ödeme belgesinin fotokopisini ekte gönderiyorum. Adres bilgilerim aşağıda verilmiştir. Aboneliğimin bugünden itibaren başlatılmasını talep ediyorum.
Yıllık Abone Ücreti
Diyanet Avrupa Aylık Dergi
24 Avro
Diyanet Çocuk Dergisi
24 Avro
Diyanet İlmi Dergi
20 Avro
Diyanet Aylık Dergi
30 Avro
Abonenin:
Adı :....................................................................................................................................... Soyadı :....................................................................................................................................... Adresi :....................................................................................................................................... Posta Kodu :....................................................................................................................................... Şehir :....................................................................................................................................... E-mail adresi :....................................................................................................................................... Telefonu
: +31-......................................................................................................................