HDV BULTEN SAYI 24

Page 1

H O L L A N D A

D İ Y A N E T

V A K F I

A Y L I K

H A B E R

B Ü L T E N İ

MART • 2011 SAYI 24

3

Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın “DİYANET RAPORU-2010”

6

“21. Yüzyıl Avrupa’sında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları” Konferansı

11

“Çanakkale Şehitlerini ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma” Programı


ÖNSÖZ

Cevdet KESKİN

Hollanda Diyanet Vakfı İdari Koordinatör

Bu sayıda Çok değerli HDV Bülten okuyucuları,

H

DV Bülten’in Mart ayı sayısında tekrar birlikteyiz. Bir yandan Hollanda’da Müslümanları ilgilendiren ve hızlı gelişen gündemin takibi, bir yandan da Hollanda Diyanet Vakfı’nın rutin çalışmaları derken, bazen iki sayıyı birden çıkarmak zorunda kaldığımızı siz okurlarımız fark ediyorsunuzdur. Bu sayımızda öncelikli olarak, Ankara’da düzenlenen ve HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay hocamızın katıldığı, Cojep-International, Dünya Demokrasi Forumu, Sosyal Uyum için Avrupa Müslüman Girişimi (EMISCO) ve Keçiören Belediyesi (Ankara) ile işbirliği ile gerçekleşen, “21. yüzyıl Avrupa’sında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları” konferansı haberine yer veriyoruz. HDV Başkanımız ve konferans heyeti bilahare sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da kabul edildi. Bildiğiniz üzere, Mart Ayı, 18 Mart Çanakkale Zaferi ve İstiklal şairi Mehmet Akif Ersoy’un hatırasının anıldığı, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle çeşitli programların yapıldığı, bir ay olarak hafızalarımızda yer almaktadır.

Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni SAYI 24 | MART 2011 hdvbulten@gmail.com hdvbulten@diyanet.nl Islamitische Stichting Nederland Hollanda Diyanet Vakfı Javastraat 2 2585 AM Den Haag T. 070-3624481 F. 070-3644565 www.diyanet.nl • info@diyanet.nl 2 | SAYI 24 | MART 2011

Çanakkale Zaferi ve Mehmet Akif Ersoy’u Hollanda’da yetişen nesillerimize daha iyi anlatabilmek için, Hollanda Diyanet Vakfı rehberliğinde camilerimizde yapılan programlar desteklenmektedir. Bu yıl, Çanakkale ve Mehmet Akif ’i anlatmak üzere, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Mustafa Kara davet edilmiş, Den Haag ve Zaandam’da düzenlenen iki programa konuşmacı olarak katılmıştır. Yine 8 Mart Dünya Kadınlar günü münasebetiyle, Türkiye ‘den davet edilen İstanbul Müftü Yardımcısı Kadriye Avcı-Erdemli, Uğur Betül Öztürk ve Nebahat Yalçın, Rotterdam ve Zaandam bölgelerinde sadece kadınlara yönelik programlarda bayanlarla buluşmuşlardır. Ayrıca yine bu sayımızda okuyacağınız üzere yeni görevine başlayan Rotterdam Din Hizmetleri Ataşemiz Dr. İsmail Hilmi Bilgi’ye yeni görevinde başarılar diliyorum. Son olarak tesbih koleksiyonu yapan okuyucularımız için, HDV Yönetim Kurulu Üyesi Recep Erkoç Beyin hazırladığı İslâm kültüründe tesbih çeşitleriyle ilgili haberimiz ve şubelerimizden gelen diğer haberlerle sizleri baş başa bırakıyor selam ve saygılarımı sunuyorum.

Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cevdet Keskin HDV İdari Koordinatörü HDV Personeli

HDV Bülten Yayın Kurulu Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Yunus Türkyılmaz

1

Tasarım Bülent Yiğittop

5

Baskı Drukkerij Dizayn 010-4254030

Adı Soyadı

2 3 4 6 7 8 9

Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Erdal Çetinkaya Uğur Kaya Orhan Yemenoğlu Turgay Ergezen Osman Ergin İlhan Karataş

Görevi

İdari Koordinatör Muhasebe Sekreter Cenaze Fonu Gençlik Koordinatörü Cenaze Fonu Cenaze Firması Cenaze Firması Cenaze Firması


BAŞYAZI

Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın

DİYANET RAPORU-2010

Doç. Dr. Bülent Şenay

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

D

eğerli Dostlar, bundan önceki iki ya- nistlerin bile kimlik, özgürlük tartışmalarında zımızda Avrupa’da “çokkültürlülük henüz ortak bir paydaya ulaşamadığı bir süreç politikalarının, kültürel farklılıkları ve safhada, Hollanda Dışişleri Bakanlığı tarayok saymadan toplumu birarada tutmak yeri- fından Amsterdam VU Üniversitesi ile Utrecht ne, bir asimilasyon projesi olarak yürütüldüğü Üniversitesinden araştırmacılara, T.C. Diyanet ve ancak başarısız olduğu” konusunda Avrupalı İşleri Başkanlığı ve Hollanda Diyanet Vakfı’ devlet yetkililerinin açıklamaları ve bir kısım nın yapısı, faaliyetleri ile ilgili bir rapor hazırla“profesyoneller”in Hollanda Türk toplumu tıldı. Adı geçen Üniversitelerden Prof. Dr. Thijl hakkındaki önyargılı manifestosu hakkında de- Sunier, Dr. Nico Landman ve Heleen van der ğerlendirme yapıp, çözümün “mülti-kültürel” Linden, ayrıca Sabancı Üniversitesi’nden Nazdeğil, “interkültürel” bir lı Bilgili, Alper Bilgili’den toplum inşası için çalışmak Raporda, Türkiye’de oluşan heyet tarafından olması gerektiği konusuna hazırlanan raporun tanıtım Cumhuriyet’in Avrupa’da dini topluluklar toplantısı, 27 Ocak 2011 meselesi üzerinden devam tarihinde Amsterdam’da kuruluşundan ederek “yanlış giden neyTürkiye Araştırmaları itibaren Diyanet’in di?” diye sormuştuk. Bu Enstitüsü’nde yapıldı. Diyazımızda, sizlerle Hollanyapısı ve konumu yanet İşleri Başkanlığının da Dışişleri Bakanlığı’nın faaliyetleri ve son incelendikten sonra, yapısı, Hollanda Diyanet Vakfı yıllarda hissedilen değişi(ISN)hakkında geçen ay Hollanda’da Diyanet min sebeplerini irdeleyen yayınladığı çok önemli bir raporda , Diyanet İşleri hizmetlerinin analizi inceleme rapordan bahsetBaşkanlığının devlet-topyapılmış. mek istiyorum. lum ilişkisindeki rolü ve fonksiyonu, 2003 yılından Avrupa’da Türk toplumu başta olmak üzere, itibaren nasıl bir değişikliğe uğradığı, yeni kaMüslümanların geleceği ile ilgili yapılan açık- nunun çıkmış olmasıyla birlikte devlet sistemi lamalar, İslam ile olumsuz bir şekilde ilişki- içinde yapısal olarak bir değişikliğin olmadığı, lendirilerek ve Müslüman ülkelerdeki siyasal sadece çalışma sisteminin değiştiği ve toplumsorunlara gönderme yapılarak ortaya konul- sal ihtiyaçlara daha fazla yönelerek Diyanetin makta, ancak arka planda Avrupa’nın aynı tarih varlığının her alanda daha aktif hissedildiği ve coğrafyada sebep olduğu sömürgecilik son- şeklinde tespit ve değerlendirmelerde bulunulrası “travma”ların bizzat Avrupa’daki göç tarihi maktadır. açısından (çokkültürlülük de dahil) neye mal olduğunun/olabileceğinin gözardı edildiği bir Hollanda Dışişleri Bakanlığı’nın akademik Avrupa’da, Katoliklerin, Protestanların, Huma- bir proje formatında İngilizce hazırlanmış olan MART 2011 | SAYI 24 | 3


HDV BÜLTEN bu raporu (164 sayfa), Türkiye’de Diyanet’in raporun kendi ifadesiyle “Diyanet’te vizyon rolü ve bugünkü konumu ile siyasal süreçle- değişikliği”nin sebeplerini incelemeye çalışan ri birlikte değerlendiren ama aynı zamanda bir araştırma olarak dikkat çekmektedir. Raporda, Türkiye’de Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren Diyanet’in yapısı ve konumu incelendikten sonra, Hollanda’da Diyanet hizmetlerinin analizi yapılmış, Hollanda’da en geniş yapıya sahip Müslüman kuruluş olarak Hollanda Diyanet Vakfı’nın özellikle 2008’den itibaren bürokratik bir yapıdan ziyade bir sivil toplum kuruluşu olduğu (s.76-77, 140), Cami içi din hizmetlerinden, öğrencilere, burslara, hac, zekat, cenaze, kurban, yayın, dini-milli günlerin kutlanması, açık günler, eğitim ve irşad faaliyetleri yanında, sanat -ebru hat- etkinlikleri, kadın ve gençlik kolları ile sosyal kapsamlı faaliyetlerin artarak yapıldığı (s.79), Konferans ve seminer etkinliklerini arttırdığı, Vakfın toplumdaki saygın yerine bağlı olarak önemli ziyaretlerin de mekanı olduğu (s.80), Diyanet’in Avrupa’da Türk toplumunun dini-manevi kalkınmasına yönelik hizmet yanında milli köklere bağlılığı devam ettirmede de en güçlü şemsiye yapı olduğu (s.80), İmamların göreve gelmeden önce Türkiye’de Hollanda hakkında ve Hollandaca dil eğitimi aldıkları (s.86), İmamların entegrasyona aslında katkı sağlayan unsurlar olarak var olduğu(s.87), Hem Türkiye’de hem de Hollanda’da Diyanet üst yönetimin akademik arkaplandan gelmesinin akademik ve sosyal temsilde olumlu bir farklılık oluşturduğu(s.61), Diyanet’e göre Hollanda’da imam yetiştirme programlarının akademik açıdan yetersiz olduğu(s.86), Değişik sosyal kesimlerle –muhtelif dini hizmet kuruluşlarıyla birliktelik ve Aleviler de dahil- kucaklayıcı bir “camia” (kelime HDV Başkanı’yla yapılan mülakattan alıntıyla Türkçe olarak raporda yer alıyor) haline geldiği (s.125, 142), 2010 yılında Amsterdam Arena stadında gerçekleştirilen ve 40 bin kişinin katıldığı Kutlu Doğum Avrupa programına tüm dini hizmet kuruluşlarının katılmasının ilk defa gerçekleştiği, Türkçe hutbelerin Hollandaca çevirisinin de okutulmaya başlandığı (s.83), HDV Başkanı’nın görev alanı itibariyle hem diplomatik (müşavir) hem de sivil yönetici (vakıf başkanı) sıfatıyla halkın arasında (“among”, “man of the people”) ama üstünde (“above”) bir rehber ilahiyatçı lider olarak görev yaptığı, uluslararası tanınmış bir akademisyen olduğu, konferanslardan kültürel etkinliklere, camilerde dini sohbetten kermeslere kadar her platformda yer aldığı, aylık bültendeki başyazılarla cemaate düzenli ulaştığı, Hollanda toplumunun yapısından haberdar olduğu, “Avrupa’da İslam” konusunda konferans ve yazıları olduğu (s.60, 106, 127) gibi hususlar vurgulanmaktadır.

4 | SAYI 24 | MART 2011


HDV BÜLTEN Bu raporla ilgili olarak araştırmanın akade- tarafından Türkiye’nin Diyanet modelinin Avmik direktörü Prof. Sunier ile yaptığımız gö- rupa ülkeleri için de model olabileceğinin anlarüşmelerde, Vakıf Yönetim Kurulu Başkanının tıldığı ifade edildi. Ayrıca, Diyanet’in Hollanda Müşavir göreviyle Hollanda noterinde huku- vatandaşı Türk toplumuna sunduğu din hizken belirlenmiş olarak Vakıf tüzüğüne göre metlerinin alternatifinin olmadığı, Hollanda başkan olduğu (ancak Vakıf ’tan hiç bir maaş devletinin kendi vatandaşı müslümanlara seküya da ödenek almadığını), Yönetim Kurulu- ler toplumsal çerçevede bir din hizmetleri koornun diğer bütün üyelerinin Hollanda vatandaşı dinasyonu sağlayamadığı dikkate alınırsa, T.C. olduğu, gönüllü olarak yönetimde yer aldıkla- vatandaşlarının vergilerinden ödenen maaşlarla rı anlatılarak, yine raporda iddia edildiği gibi gönderilen din görevlilerinin Hollanda’ya Di“HDV’nin Türkiye’den finansal destek aldığı yanet koordinasyonuyla gönderilerek hizmet sunmalarının, Hollanda topve HDV merkezde çalışan “Hollanda’da en lumuna ve devletine de yeri personelin maaşlarının dahi geniş yapıya sahip doldurulamayacak bir katkı Türkiye’den verildiği”(s.59) anlamına geldiği, bunun kıybilgilerinin de doğru olmaMüslüman kuruluş metinin bilinmesi gerektiği dığı, HDV muhasebesinin olarak Hollanda vurgulandı. Prof. Sunier de Hollanda vergi mevzuaDiyanet Vakfı’nın bu hususların, raporun nitındaki denetime doğruözellikle 2008’den hai olarak yayınlanmasından dan açık ve şeffaf olduğu, itibaren bürokratik önce dikkate alınacağını besiyaset-din ilişkileri ile ilgili sorulara cevaben, HDV’nin bir yapıdan ziyade bir lirtti. Türkiye ya da Hollanda’da sivil toplum kuruluşu Raporun hazırlanmasında, siyasal konularla ilgilenmeolduğu” pek çok röportaj ve yayın diği (s.77), Türkiye’de siyasetin anayasal çerçevede icranın önünü açtığı, yanında, HDV Bülteni’nden de yoğun şekilancak doğrudan Diyanet’e müdahelesinin ol- de yararlanıldığı görülmektedir. Hollanda Dımadığı, Diyanet’in hizmet yapılanmasını ku- şişleri Bakanlığı’nınn yaptırttığı bu araştırma, ruluş esaslarına ve toplumsal dinamiklere göre kanaatımızca, son on yılda yayınlanmış benzer şekillendirdiği, dini hizmetlerini “koordine” et- çalışmalardan temel bazı hususlarda farklılık tiği, modern Türkiye’nin din-toplum tecrübe- gösteren, daha olumlu, Diyanet’in kurumsal sini yansıtan ve Avrupa’ya da örnek olabilecek saygınlığını teyid eden, hem Hollanda’da Dibir hizmet sunduğu, nitekim 22 Ekim 2009 yanet hizmetlerinin geleceğiyle ilgili, hem de senesinde Clingendael Enstitüsü’nde Hollanda Avrupa genelindeki tartışmalar itibariyle kayda Adalet Bakanı’nın davetlisi olarak düzenlenen değer nitelikte bir rapor görünümündedir. Bir ve dört ülkeden katılım ile yapılan din-devlet- sonraki Bültenimizde görüşmek üzere dostluk toplum ilişkileri toplantısında HDV Başkanı ve hürmetle. Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu

Adı Soyadı Doç. Dr. Bülent ŞENAY Dr. İsmail Hilmi Bilgi Zekeriya Açkalmaz Rahim Usan Recep Erkoç Nevruz Özcan Abdurrahman Aydeğer

Vakıf Görevi

Görevi

Başkan Sekreter Muhasip Üye Üye Üye Üye

T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşesi HDV Rotterdam Eğitim Merkezi Yönetim Kurulu Üyesi HDV Heerhugowaard Mimar Sinan Camii Başkanı HDV Kampen Nebi Camii Denetleme Kurulu Üyesi HDV Roermond Fatih Camii Başkanı HDV Rotterdam Mevlana Camii Başkanı MART 2011 | SAYI 24 | 5


HDV BÜLTEN

“21. Yüzyıl Avrupa’sında Karşılaşılan Sorunlar ve Çözüm Yolları” Konferansı 18 Şubat 2011 Cuma günü, Cojep-International, Dünya Demokrasi Forumu, Sosyal Uyum için Avrupa Müslüman Girişimi (EMISCO) ve Keçiören Belediyesi (Ankara) ile işbirliği içinde, Aktif Metropolitan Hotel’de, 21. Yüzyıl Avrupası-Avrupa’nın Karşılaştığı Sorunlar ve Fırsatlar: “Irkçı ve Ayrımcı Uygulamaların Engellenmesi ve Toplumsal Bütünlüğün yaygınlaştırılması” adı altında bir konferans düzenlendi.

H

DV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, konferansa konuşmacı olarak davet edildi. HDV Başkanı, Hollanda kanunlarına göre kurulmuş olup din hizmetleri vizyonunu Türkiye’de Diyanet tecrübesinden alan, 145 camiden sorumlu olarak din görevlileriyle birlikte sunulan pek çok din hizmetinin koordinasyonu yanında, eğitim, kültür faaliyetleri, ve tüm müslüman topluluklarla birlikte muhtelif etkinliklerde öncü olan, aynı zamanda Hollanda devletiyle Müslümanlar arasında danışma organı olan CMO’nun da önde gelen üyesi olup, Hollanda devletinin “din-devlet ilişkileri” konusunda 6 | SAYI 24 | MART 2011

stratejik muhataplarından birisi olması itibariyle Hollanda Diyanet Vakfı’nın hizmet tecrübesi perspektifinden de bakarak, “Avrupa’da Dînî Azınlıklar Meselesi – Geleceğe Bakış” başlıklı bir konuşma yaptı. Konferanstan sonra, HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay ile birlikte, diğer konuşmacılar ve katılımcılar, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı sayın Abdullah Gül tarafından Avrupa’da yükselen İslamofobik akımlar üzerinde fikir alışverişinde bulunmak ve Türk hükümetinin moral desteğini talep etmek üzere kabul edildiler. Bu önemli ziyarette sayın Cumhurbaşkanımız Avrupa’da yaşayan vatandaş ve soydaşlarımızın

meseleleriyle yakinen ilgilenildiğine ve İslamofobik ırkçılık ile mücadelede dengeli bir söylem kullanılarak “anlaşma ve uzlaşma” kapılarını açık tutmanın önemine işaret etti. HDV Başkanı konuşmasında şu hususlara temas etti: “Avrupa’da dini toplululukların varlık alanı itibariyle özellikle Avrupa’ya mahsus bir durumu ortaya koymaktadır. Avrupa’da Dini Azınlıklar deyince, Yahudiler, Budistler, Hindular ven son Doğu Avrupa’dan Batı Avrupa’ya gelen, Romen, Bulgar ve Polonyalı Ortodoks Hıristiyanlar da var. Özellikle sonuncu grubun da henüz gündeme gelmemiş sorunları var ve artarak


HDV BÜLTEN devam edecek görünüyor. Çünkü Ortodoks Hıristiyanlık da Avrupa’da “bir “öteki” dünyanın rengidir. Katolik ve Protestan dünyanın dışında algılanır. Ama Müslümanlara kıyasla biraz daha aileden kabul edilirler. Esasen Avrupa’da dini topluluklar ve azınlıklar ile ilgili tartışmaların merkezinde, ne budistler, ne hindular ne de ortodokslar vardır. Bütün mesele, müslümanlardır. Çünkü göç tarihinin kendine özgü tarihçesi bir yana, Avrupa’da bir kültürel kimlik farkı sunan, bir medeniyetin temsilcileri olma kollektif hafızası olanlar müslümanlardır ve demografik yapıları da azımsanamayacak büyüklüktedir. Dolayısıyla Avrupa’da dini azınlıklar derken –azınlık kelimesinin hukuki tanımı bir yan, biz burada sosyolojik anlamda kullanıyoruz (foreigner, allochton, alien... anlamında)- aslında konuştuğumuz konu Müslümanların durumu ve Avrupa’da geleceğidir. Çünkü, “göçmen karşıtı, çokkültürlülük karşıtı, kamusal alanda dini her tezahürü fundamentalism ile ilişkilendiren, ırkçı ve dar-ulusalcı popülist politikanın ve politikacıların Avrupa’da son zamanlarda yükselişi, öne çıkışı çoğunlukla Müslümanlar üzerinden yürütülen bir tartışmadır, ve bu nedenle önem kazanmaktadır. Bu konferans ve benzerleri, Avrupa’da ırkçı köktenci İslamofobik siyasetin periferiden merkeze gelmiş olması nedeniyle önemlidir. Din-toplumsiyaset ilişkileri alanında çalışanlar için Avrupa’da çok kritik bir süreç yaşanmaktadır. Pek çok konu vardır ama sadece son ve güncel bir örneği sadece bahsetmiş olayım. Helal Gıda meselesi. Avrupa’da 25 milyondan fazla Müslüman var ve bunların helal gıda duyarlılığı bir rant kaygısıyla Müslümanlara danışılmadan şekillendirilmek, transnasyonel şirketlerle, ilgili Avrupa ülkelerinin Standardlar Enstitütüleri tarafından sanki dini bir konu değil de sadece ticari ve teknik bir konuymuş gibi yönlendirilmek istenmektedir. Bu hafta bu konuda mesela sessiz bir iki günlük konferans yapıldı Antalya’da.

Avrupa’lı enstitüler ve kuruluşların katılımıyla. Neyseki, Hollanda’da Müslümanlar başta olmak üzere, sürece müdahil olduk ve takip diyoruz. Bu sadece bir örnek. Avrupa’da etnik ve dini azınlıklar/ topluluklar ve bunların ev sahibi toplum ile ilişkilerinin tartışıldığı bağlamlarda, her fırsatta Avrupa’nın Yahudi-Hıristiyan bir gelenekten gelen değerlerine ve dolayısıyla “Avrupalı olmayanların bunlarla uyumlu olamayacağı”na doğrudan veya dolaylı atıflar yapılmaktadır. Özellikle Müslümanların, güya çağdaş normları, değerleri ve davranışları benimsemelerinin “İslam’a bağlı kaldıkları sürece” mümkün olmadığı, örnek olarak da demokrasi, cinsiyet eşitliği, eşcinsellik ve benzeri “değerleri benimseme imkanları olmadığı ileri sürülerek politik söylem geliştirilmektedir. Bu politik söylemler mesela, Yahudi-Hıristiyan değerler diye atıfta bulunulan geleneğin, ticaret savaşları, yağma, kölelik ve sömürge ile ilişkisini unutmuş görünmektedirler. Hatırlıyorum, Balkan çatışması diye sunulan ve Boşnak müslümanlara yönelik etnik temizliği hedefleyen dönemde Avrupa med-

yası, -dönemin haberlerine dikkatle bakıldığında görülecektir- Katolik Hırvatları daha “Avrupai”, Sırpları ise her ne kadar Müslümanlara karşı en saldırgan olanlar olsalar bile Ortodoks olmaları itibariyle ikinci derecede ve ortada, Müslüman Boşnakları ise Avrupa medeniyetinin dışında ve “öteki” olarak sunmuşlardır çoğunlukla. Örnekler çoğaltılabilir. Ayrıca bu konularda Amerika ve Avrupa kontekstlerinin farklılığı da gözardı edilmemelidir. Avrupa’nın çokkültürlülük konusunda daha alacağı çok uzun bir mesafe vardır. Irkçılık ve İslamofobi bizzat Avrupa’ya zararlı. Tanımlanan çok kültürlü Avrupa vizyonunu bizzat içerden zedeleyen bir durum. Konu çok geniş olduğu için seçici olmak zorundayım ve öncelikler belirleyek size konumu sunmak durumundayım. Bu itibarla, Avrupa’da II. Dünya Savaşından sonra Dini-etnik azınlıkların bugüne gelişi ile ilgili 10 dakikada sunulabilecek hususları şöyle toparlamaya çalışayım. Avrupa’nın dini haritasına baktığımızda şunu görürüz. Avrupa genel olarak üç ‘mezhebî bölge’ye ayrılmaktadır: MART 2011 | SAYI 24 | 7


HDV BÜLTEN 1- Katolik ülkeler: Belçika, Fransa, İrlanda, İtalya, Portekiz, İspanya 2- Karma (Katolik ve Protestan) ülkeler: İngiltere, Hollanda, Kuzey İrlanda, Batı Almanya 3- Protestan (Luteran) ülkeler: Danimarka, İzlanda, Norveç, İsveç Yapılan araştırmalar, vaftiz, dînî nikah ve cenazede dînî merasim konularında da kayda değer sonuçlar vermektedir. Buna, toplumda ruhban sınıfının yerini anlamak bakımından ruhban sınıfının gelir kaynakları, yani halkın İskandinavNordik (Luteran) ülkelerin bir kısmında ve Almanya’da olduğu gibi Kilise vergisine mi yoksa cemaat gelirlerine mi dayandıkları, konusu da eklenebilir. Meselâ, Danimarka ve İsveç’te (ki Batı Avrupa’da en seküler ülkelerin başında kabul edilirler) nüfusun %88’i Devlet Kilisesine (Luteran) üye olup ‘Kilise vergisi’ ödemektedir. Bu ülkelerde Kiliseye devamlılık oranı düşük olmakla beraber ‘üst-kimlik’ olarak millî kiliseye mensubiyetin önemli olduğu dikkat çekmektedir. Tarihî ve sosyolojik gerçeklik Avrupa’yı artık dînî çoğulculuktan bahsetmeye yönlendirmiştir, ancak, üst-kimlik olarak Hıristiyanlık, direnişini, yani değişik konularda kamuoyunu yönlendirme mücadelesini sürdürmektedir. Özellikle seçim dönemlerinde, Batı Avrupa’da siyâsilerin kamu ahlâkını ve aileyi ilgilendiren konularda muhâfazakâr ve pro-Hıristiyan bir görüntü vermeye dikkat ettikleri bilinmektedir.

8 | SAYI 24 | MART 2011

Bu alanda yapılan pek çok çalışmada, siyaset alanında özellikle Hıristiyan Demokrat partilerin Avrupa Birliği’nin şekillenmesinde önemli rol oynayacakları kabul edilmektedir. Batı Avrupa’da Hıristiyan Demokrasi hareketinin güçlü bir siyasal hareket olarak ortaya çıkışı II. Dünya Savaşından sonradır. Çeşitli derecelerde ve konjonktürel süreçlerde olmakla beraber yine de Hıristiyan Demokrasi 2000’li yıllara kadar etkisini sürdüre gelmiştir. Daha ilginç olanı, 1945 sonrasında Avrupa’nın genelinde Hıristiyanlığın Nazi Faşizmine karşı en güçlü toplumsal temeli oluşturduğu düşüncesi yaygındı. Avrupa’da 1950’ler, 1960’lar, 1970’ler ve nihayet günümüze kadar ‘dînî mensubiyet’ oranlarında değişimler olmuştur. Çoğulcu toplum tartışmaları, şehirleşme, iletişim teknolojisi, turizm, feminist hareketler v.b. gelişmeler bu değişimleri etkilemiştir. Günümüzde Batı’da Hıristiyan Demokrasi hareketini, kamu alanında ve ailede ahlâkîlik konuları başta olmak üzere pek çok konuda aşılması güç tartışmalar eklemektedir. Avrupa’nın dînî kimliği ve Avrupa’da diğer dinlerin yeri ile ilgili daha kapsamlı ve analitik değerlendirmeler yapılabilirse de, şu önemli nokta bu değerlendirmelerin hepsinde öne çıkabilir. Avrupa kendi dînî kimliği konusunda gittikçe artan ölçüde bir ‘dönüşüm süreci’ yaşamakta, tarihten getirdiği JudeoChristian özünü kaybetmekle kaybetmemek arasında küreselleşmenin

konjonktürel etkilerine de açık olarak gerginlik yaşamakta ve fakat alternatif bir uygarlık-din seçemeyeceği noktasına gelince, bu ‘öz’e, ya da bu makalede ifade ettiğimiz şekliyle ‘üst-kimliği’ne tekrar sarılmaktadır. Avrupa, çözdüğünü düşündüğü ‘din ilişkili toplumsal değer sorunlarını’ (religious-related social value problems) yeniden cevaplandırması gerektiği gerçeğiyle yüz yüze gelmektedir. Gerek Protestan ve gerekse Katolik toplumlardaki olaylar, tartışma örnekleri (evlilik dışı ilişkilerin ve ‘normal-dışı’ cinsel eğilimlerin yaygınlığı, kürtaj, aids, ötenezya, v.b. konularda) ve süreçler buna işaret etmektedir. Özellikle eğitim alanında gelinen nokta şudur: Avrupa kültürünün köşe taşı olan Hıristiyanî değerlerde gözle görülür gerilemeyle beraber, ve hatta Batı Avrupa’da Kilise okullarının devlet denetiminde de olsa yaygınlığına rağmen, erozyona uğrayan Hıristiyanî değerlerin yerine alternatif bir ‘değer sistemi’ bulunamadığı için, eğitimden sorumlu çevrelerin ‘hangi değerlerin’, ‘kim tarafından’ ve ‘nasıl öğretileceği’ konusunda tamamen karmaşa içinde olduğu hususunda genel kabul vardır. Buraya kadar ele alınanların tümü, Avrupa Birliği’nin ‘üst-kimliği’nin Hıristiyan olduğu sonucuna bizi götürmektedir ve Avrupa Komisyonu tarafından 1999’da yayınlanan Avrupa Kimliği Üzerine Düşünceler adlı bir çalışma raporunda bu gerçek yani Hıristiyanlığın Avrupa kimliğinde belirleyici unsur olduğu kabul


HDV BÜLTEN edilmektedir. Avrupa’da Yahudilik açısından söylenecek en kısa not şu olabilir: Bugün bazı kayıtlara göre Batı Avrupa’da yaklaşık 1 milyon yahudi yaşamaktadır. Avrupa’da yahudiler eski diasporik problemlerini aşmışlar, İsrail ilişkili politik kimlikleri belirginleşmiş, yeri geldiğinde Batı’daki Hıristiyan siyonist çevrelerin de ‘apokaliptik ideallerin paylaşımına dayalı’ desteğini alan, ekonomik olarak genelde güçlü ve etkin bir topluluk profili çizmektedir. Sosyolojik açıdan Avrupa’da yahudiliğin dikkat çeken yönü, nüfusunun gittikçe azalmasıdır. Etnik-ırkî kimlik temelli (yahudilik sadece anneden tevarüs eder) bir topluluk olarak yahudiler arasında ‘dış-evlilik’ yani yahudi olmayanlarla evlilik yahudi nüfusunun azalmasında en önemli etken olarak kabul edilmektedir. Bununla birlikte, Avrupa’da, meselâ özellikle İngiltere ve Fransa’da yahudilerin medya, siyaset ve ekonomide etkin olma çabaları hiçbir zaman eksik olmamıştır. Hinduizm ve Budizm de değerlendirmeyi gerektiren “dini etnik azınlıklar” kategorisindedir. Ancak, genel ayrımcılık ve ırkçılıktan paylarını alırken “dini” anlamda özel bir düşmanlıkla karşılaşmamaktadırlar. Bunun sebepleri İslamofobinin sebepleri ile karşılaştırıldığında önemlidir. Tarihen fazla öncesine gitmeden, 1830’larda başlamak üzere Hindistan’dan İngiltere’ye ve Hollanda’ya kitlesel iş göçünün Avrupa’da Hindû varlığının temelini oluşturduğu vurgulanabilir. II. Dünya Savaşından sonra Avrupa’nın yeniden inşâsı sürecinde Amerikan Marshall Planı çerçevesinde, İngiltere’de, Fransa’da, Almanya’da ve Hollanda’da açılan kapılardan Hind alt kıtasından pek çok Hindû göçmen gelip yeni bir yaşam kurmaya çalıştılar. 1960’lar ve 70’lerde bu ülkelerde Hind kökenli topluluklar iyice belirgin sosyal alt sınıflar haline geldiler. Almanya’daki Türk nüfusunun karşılaştığı problemlerin benzerleri İngiltere’de ve diğer Avrupa

ülkelerindeki Hindûlar için de söz konusudur. Vasıfsız işlerde çalışmalarından ayrı olarak ırkçılık ve hemen hemen her türlü ayrımcılıklarla karşılaşmışlar ve halen karşılaşmaktadırlar. Avrupa kimliğini oluşturan ‘bilinçaltı’ unsurların başında gelen Aryan ırkının üstünlüğü anlayışı etkilerini hâlâ sürdürmektedir. Bütün ayrımcı belki de kaçınılmaz olan ayrımcı uygulamalara rağmen pek çok Hindû, Hint inançlarındaki, felsefesindeki Artha yani ‘maddî refah yaratma’ ideallerini de gerçekleştirmek üzere ekonomik ve sosyal statülerini iyileştirmeyi başarmışlardır. Etnik ve dînî problemler yine de aşılmış değildir. Yahudilik, Hinduizm ve İslam’dan farklı olarak Budizm bulunduğu ülkelerde etnik bir homojenlik ya da özellik göstermemekte ve bu açıdan bir ayrımcılık tecrübesi yaşamamaktadır. Budizm bulunduğu kültüre en kolay asimile olan din olarak görünmektedir. Hollywood filmlerinde istisnasız olumlu yansıtılan tek din ve mensupları Budizm ve Budistlerdir demek pek de yanlış olmayacaktır. Tibet Budizminin temsilcisi Dalai Lama modern Batı’da en fazla sempatik sunulan dünya dînî liderlerinden birisidir. Budizm’in tanımına, ve inançlarının mı asimilasyona uygun olup olmadığı sorusuna burada girmeye makalenin sınırları imkan vermeyecektir. Budizm’in

Avrupa’da gruplar halinde insanların ilgisini çekmesi çok daha sonralarıdır; yani, II. Dünya Savaşı sonrasındadır. 1960’larda pek çok faktör, Budizm’in Avrupa’da yayılmasında rol oynamıştır. Konumuz açısından bizi ilgilendiren nokta şudur: Bütün pozitif imajına rağmen Avrupalı için Budizm de Himalayalar’dan yani çok ötelerden gelen esoterik ve mistik bir ‘öteki’dir. Hinduizm’e ve İslam’a kıyasla daha olumlu bir ‘öteki’ olması ise ayrıca, Hıristiyan anlayışıyla bakıldığında, Hinduizm karşısında Buda’nın bir Hindû ‘Martin Luther’i ve Budizm’in de bir ‘Protestan’ hareket olarak görülmesiyle ilgilidir. Bir diğer husus da, Avrupa’da Tibet Budistleri’nin mücadelesine ilgi gösterilirken, Avrupa’da mülteci olarak bulunan Uygur Türklerinin özgürlük mücadelesine ise aynı ölçüde destek verilmemektedir. Bu da acaba Uygur Türkleri Budist değil de Müslüman oldukları için mi desteklenmemektedirler. Müslüman topluluklar arasında bir ‘Avrupalı Müslüman’ kimliğinin oluşumu yönünde işaretler de yok değildir. İngiltere’den ayrı olarak Fransa, Almanya, Belçika, Hollanda, İspanya ve Bosna’daki müslümanlarla Balkanlardaki müslümanların durumlarının tek tek incelenmesi91 ile oluşacak sonuçlar Almanya’daki Türklerin geleceği ile ilgili olduğu kadar Türkiye’nin AB ile ilişkileriMART 2011 | SAYI 24 | 9


HDV BÜLTEN nin geleceğine de ışık tutacaktır. Bu bakımdan karar mekanizmalarının başında olanların bu alanlardaki uzman akademisyenlerden ve bilim adamlarından yararlanmaları gereği açıktır. Son olaylardan sonra sosyalpolitik ve sosyal psikolojik açılardan müslümanların Avrupa’da ve global ilişkilerde nasıl tavırlarla karşılaşacaklarını kestirmeninoldukça güç olduğu düşünülürse, tarihî süreçleri ve medeniyet farklılıklarını dikkate alan ve ideolojik olmayan akademik analizlerden yararlanmanın kaçınılmazlığı gerçeği de Avrupa’da Müslümanların geleceğini yakından ilgilendirmektedir.

Bir müslümanın, dînî referanslara müracaat etmek istediğinde, İslam Tarihi’nden ‘Hudeybiye’, ‘Necrân heyeti’, ya da ‘Medîne Sözleşmesi’ne bile atıfta bulunmadan, sadece Kur’ân-ı Kerîm’den meselâ şu âyete dayanarak bu tür konularda bakış açısını belirleyebileceği söylenebilir: “Allah, din uğruna sizinle savaşmayan, sizi yurdunuzdan çıkarmayan kimselere iyilik etmenizi (teberrû) ve onlara karşı adil davranmanızı (kıst) yasak kılmaz. Doğrusu, Allah, adil olan kimseleri sever. Allah, ancak, sizinle din uğruna savaşanları, sizi yurtlarınızdan çıkaranları ve çıkarılmanıza yardım edenleri dost edinmenizi (tevellî) yasak eder. Kim böylelerini dost edinirse, işte onlar zalimdir.” (Kuran-ı Kerîm, Mümtehıne-60: 8-9) Hz. Peygamber’in “la darara ve la dıraar” beyanı bir dokunulmazlık paktı, çok kültürlü 10 | SAYI 24 | MART 2011

kamusal alanda ötekine saygı ilkesi olarak 1500 sene ötesinden bize ışık tutmaktadır. O nedenle de mesela Mecelle’nin 100 usul kaidesi arasında da yer almıştır. Küreselleşme (ki eğer bu kavram uluslar arası ilişkilerin girdiği tekkutuplu sürece ait bir tanım ve önkabul ise), ‘11 Eylül’ den sonra bir yol ayırımına gelmiştir. Bu yol ayırımında, hegemonik iddiası olan küresel kutup(lar), ve özelde Avrupa, kendileri dışındaki medeniyetlerin de dünyanın gidişine katkıda bulunacak değerlere sahip olduğu gerçeğini kabul noktasına, yani ‘öteki’ni (the other) tanıma noktasına yöneldiği zaman ya da farklı medeniyetlerin varlığını kabulden hareketle –kultürel essensiyalist/köktenci oryantalist yaklaşımını tedavi ederek, bu medeniyetlerin ‘hegemonik değerler’ (hegemonic values) değil ‘müşterek değerler’ (common values) temelinde buluşabileceği noktasına gelmekle, kendi ‘dünyagörüşü’nü empoze etmek arasında bir tercih yapmak durumundadır. Bu, Avrupa Birliği’nin muhtelif dokümanlarında ifade edilen “common good” kavramının, ya da bu manada Kuranî MA’RÛF kavramının benimsenmesi sayesinde mümkün olacaktır. Bu pencereden bakarak, şöyle bitirmek mümkün, Avrupa’nın kaderi 30 küsur milyon müslümanların kaderiyle birdir; ve Avrupa’da Müslümanlar kaderlerinin mahkumu değil, kaderlerinin aktörü olmak zorundadırlar. Bir örnekle bitirmek isterim. Saraybosna’yı ziyaret edenler bilebilirler. Bir hediyelik eşya dükkanına girdiğinizde satılan içecek kupalarından birisi ilginçtir. Ben birkaç kez gittim Bosna’ya ve orada hep satılır bu. Bu kupada şu yazar: “Sarajevo Europski Jeusalem.” Bu, cami sinagog ve kilisenin barış içinde Müslüman yönetiminde nasıl yaşadığının ifadesidir. Avrupa birlikte yaşama / living together modeli arıyorsa, en yakınında iki örnek vardır: Endülüs ve Saraybosna.”

HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay’ın ilgiyle dinlenen bu konuşmasından sonra diğer katılımcılar da sunumlarını yaptılar. Konferansın açılış konuşmaları COJEP Türkiye Koordinatörü Ali Güneş, Cojep International Genel Başkanı Ali Gedikoğlu ve Keçiören Belediye Başkanı Mustafa Ak tarafından yapıldı. Konferansın onur konuğu EMISCO Başkanı ve BM Irkçılıkla Mücadele Özel Raportörü (2002-2008) Doudou Diene “Kapsayıcı toplumun gelişmesi karşısında batı demokrasilerinin yeni sorunları” başlıklı bir konuşma yaptı. Öncelikle Diene konuşmasına Tunus ve Mısır’daki ayaklanmalardan yola çıkarak İslamofobi tartışmaları kapsamında başladı. Diene ayrıca, “dünya genelinde İslamofobinin gittikçe yaygınlaşıyor olmasına rağmen, bu tartışmalar İslam dini için ilgiyi uyandırdı ve son on yılda Avrupa’daki hem Müslüman sayısının ve hem de camilerin artmasına neden olduğunu” belirtti. Konferansa ayrıca Başbakanlık Başdanışmanı Doç.Dr. İbrahim Kalın da katılarak Avrupa’daki etnik azınlıkların STK perspektifinden durumlarını açıklayan bir konuşma yaptı. COJEP İnternational Genel Başkanı Ali Gediklioğlu, İslamofobik yaklaşımların Avrupa’da kurumsallaşmasından, İslam hakkındaki yanlış bilgilendirmenin ve Medeniyetler çatışması teorilerinin yaygınlaşmasından duyduğu endişeyi ifade ederek, bu ideolojilerin yıkılması doğrultusunda çağrıda bulundu. Özellikle 11 Eylül olaylarından sonra güçlendirilen bu teorilerin merkezinde İslam’ın ve ulusal kimlik ve güvenlik açısından tehlike oluşturduğu düşüncesinin yatmakta olduğunu, bu akımın durdurulmasının en önemli şartının İslam ile diğer dinlerin iletişiminin yaygınlaştırılması ve Müslüman Toplulukların görünürlülüğünün artırılmasına bağlı olduğunu vurgulayan bir konuşma yaptı.


HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfı’ndan “Çanakkale Şehitlerini ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma” Programı

Hollanda Diyanet Vakfı’nın katkısı ve Den Haag Mescid-i Aksa Camii ve Zaandam Sultan Ahmet Camilerinin organizesiyle Hollanda’nın iki ayrı şehrinde, “Çanakkale Şehitlerimizi ve Mehmet Akif Ersoy’u anma” programı düzenlendi.

1

9 Mart 2011 tarihinde Zaandam Sultan Ahmet Camii konferans salonunda düzenlenen birinci programın ardından, 20 Mart 2011 tarihinde Den Haag Zichtenburg konferans salonunda ikinci program düzenlendi. Her iki programa konuşmacı olarak, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi, Prof. Dr. Mustafa Kara katıldı. Prof. Dr. Mustafa Kara, “21. Yüzyıl Eşiğinde Çanakkale ve Mehmet Akif Hatırası” konulu bir konferans verdi. Gerek Zaandam’da ve gerekse Den Haag’da yapılan her iki programın organizesinde, HDV Zaandam Sultan Ahmet ve HDV Den Haag Mescid-i

Aksa Camileri Yönetim Kurulları, din görevlileri ve öğrencileri aktif olarak görev aldılar. Özellikle Camilerde okuyan çocukların Çanakkale hakkında skeç, şiir, ilahi, istiklal Marşı ve Çanakkale şiirlerini okuyarak programa katkıda bulunmaları izleyicileri duygulandırdı. Den Haag’da yapılan konferansa, Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay ile birlikte Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan da katılarak bir konuşma yaptı. Konferansa ayrıca Hollanda İslam Merkezi Vakfı, Türk İslam Kültür Dernekleri Federasyo-

nu, Hollanda Türk islam Kuruluşları Birliği gibi Hollanda’da mevcut Vakıf ve Federasyon temsilcileri de iştirak ettiler. Konferans, şehitler için bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. İstiklal Marşı’nın ardından da şehitler için Kur’an okundu. “Çanakkale ve Mehmet Akif Ersoy bugünün gençleri için, Avrupa’da doğmuş ve büyümüş olan gençlerimiz için ne ifade eder?” diyen Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay, daha sonra şöyle devam etti: “Çanakkale bir milletin ve bir ruhun esareti reddedişidir. Düştüğü yerden kalkmasını bilişidir. Savaşta bile düşmanına merhamet gösterebilmenin yüceliğidir. Diriliş hikayesidir. Çanakkale, istiklalin, bağımsızlığın şanı, yolcunun durduğu, bastığı yerin sadece toprak olmadığını anladığı, kelime-i şehadet, irade-i hakimiyet, cesaret ve tevekkül ile vatanın kalbinin attığı, hürriyet zevkini tattığı, (Akif ’in diliyle) mahiyyet-i ruhiyye destanıdır. Akif ’e ve Çanakkale’ye vefalı olmak, milletimizin kendine vefalı olmaktır.” T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan ise, “Hollanda’da bu güzel topMART 2011 | SAYI 24 | 11


HDV BÜLTEN

luluğu bir araya getiren HDV temsilcilerine ve katılımcılara en içten selamlarımı iletmek istiyorum.Bu gün Lahey’de tarihimizin çok anlamlı günlerini idrak etmek için burada toplanmış bulunuyoruz. 96 yıl önce Çanakkale’de bir zafer yazıldı. Biz bu zaferin ne şekilde yazıldığını benim emsalim olanlar çok iyi bilirler. Biz bu tarihi, dedelerimiz ve ninelerimizden dinledik. Onların anlattıkları ile bu günlere geldik. Her iki dedelerimin de Çanakkale’de savaşmış olmaları ve bir tanesinin de kolunu orada bırakması benim için büyük bir gurur vesilesidir. Türkiye’ye gittiğimizde ama mutlaka Çanakkale’yi ziyaret edelim. Çanakkale’yi yaşayalım.Çanakkale’de o şehit olan bizim için şehit olan ruhların varlığını hep beraber hissedip görelim. Bunu hassaten rica ediyorum. Burada biz bugün, Çanakkale ile birlikte tüm şehitlerimizi de anıyoruz. İstiklal şairimiz Mehmet Akif Ersoy’u rahmetle anıyoruz. Ancak şu hususu da hatırlatmak istiyorum. Şehitlerimizi biz sadece Çanakkale’de vermedik. Ondan sonrada şehit vermeye devam ettik. Kıbrıs’ta verdik. Ülkemizin içinde ve dışında verdik. Tabi ülkemizin dışında verdiğimiz şehitler, bende o camianın bir parçası olduğum için, bizim için çok yakın ve çok değerli kardeşlerimizi kaybetmiş olmanın acısını her zaman yüreğimizde hissettik. 1973 yılından başlayan bir terör eylemi ile Türk Dışişleri camiası tam 39 şehit verdi. Bunu da hatırlamamız lazım. Bunu da unutmamamız lazım. Bu şehitlerimiz arasında 5 büyükelçi vardır. Bunları bizim sizlere anlatmamız lazım. Sizinde çocuklarınıza anlatmanız lazım. Bizim bunları unutmamamız lazım. Biz affeden bir milletiz. Bütün bunları hatırlarız. Ama bu hatırlamayı bir nefreti ve bir intikamı körüklemek için yapmayız. Biz hatır12 | SAYI 24 | MART 2011

larız affederiz. Bunun için bu günden itibaren önümüzdeki yıllarda Lahey’de Çanakkale ve diğer şehitlerimizin yanı sıra Yurtdışında Türk Dışişlerinde şehit olanları da anacağız. Ben bu temenniler ile sizlerle birlikte olmaktan büyük memnuniyeti ve mutluluğu bir kez daha ifade temek istiyorum.” dedi. Daha sonra kürsüye günün konuşmacısı, Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Kara geldi. Mustaf Kara, “Çanakkale deyince İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un Çanakkale şiiri akla gelir. Bir iyi şair vardır. Birde büyük şair vardır. İyi şair gördüğü hedefe atiş yapar ve onikiden vurur. Büyük şair ise, Göremediği bir hedefe atış yapar yine onikiden vurur. Mehmet Akif Ersoy büyük bir şairdir. Onun Çanakkle şiiri görmediği bir hefe yaptığı ve onikiden vurduğu bir atıştır. Mehmet Akif Bizim içimizi, bizim ruhumuzu, bizim medeniyetimizi ve bizim her şeyimizi anlatıyor. Onun içindir ki biz, merhum Şairimiz Akif Ersoy’la içli ve dışlıyız. Birlikteyiz iç içeyiz ve gönül bağımız vardır.” dedi.

Prof. Dr. Mustafa Kara insanların yüz yıllardır Mevlana’yı, Yunus Emre’yi okuduklarına işaret ederek, “Biz bin yıldır bu coğrafyadayız. Yetiştirdiğimiz insanlarla dünyayı aydınlatıyoruz. Medeniyetimizde üç şehrin önemli bir yeri vardır. Bu üç şehir, Buhara, Bursa ve Bosna’dır. İslam medeniyetinin oluşmasında bu üç coğrafyanın büyük katkısı vardır.” “Medeniyetlerin üç saçayağı vardır. İlim ve irfan, fikir ve felsefe, bir de güzel sanatlar. Medeniyet demek, bu üç dalda zirve şahsiyetler yetiştirmek demektir. Bu şahsiyetlerin ürettiği fikir ve ortaya koyduğu eserler, insanların kafa ve gönüllerine ışık tutmakta, onları aydınlatmaktadır. Bu aydınlanmadan, o toplumda yaşayan herkes nasibini almaktadır. Bütün medeniyetlerde bu böyledir. Tabii ki bizim medeniyetimiz içinde durum böyledir. Mehmet Akif ’i sadece bir yönüyle değil, tarihi kişiliğiyle, edebi şahsiyetiyle ve fikirleriyle anmaya çalıştık. O’nu ve O’nun mesajını O’nun temsil ettiği değerleri Lahey’de, sizlere daha yakından tanıtmaya çalıştık.” dedi. Konuşmaların ardından, koro (Çanakkale Türküsü), Skeç (Kınalı Hasan), İlahi (Şehitler ölmez ve Şehit Duası), Türkü (Eledim eledim), Çanakkale Şiiri ve hediye takdimiyle program sona erdi.


HDV BÜLTEN

T.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan HDV Den Helder Ayasofya Camii’ni Ziyaret Etti

T

.C. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Den Helder HDV Ayasofya Camiine ziyarette bulundu. Den Helder Belediye Başkanı ve beraberindekilerle camiye gelen Büyükelçi Uğur Doğan, burada Din Görevlisi Feyzullah Küçükçakır, Cami dernek başkanı Seyfettin Çınar ve bir grup cemaat tarafından karşılandı. Büyükelçi, din görevlisi ve dernek başkanından Camii ve Den Helder’de

yaşayan Türklerle ilgili bilgi aldı. Daha sonra cemaatle bir süre sohbet eden Uğur Doğan, buralarda yaşayan Türk vatandaşlarıyla buluşmaktan çok memnun olduğunu, fırsat buldukça bu tür ziyaretleri gerçekleştirdiklerini söyledi.

Başkanıyla da sohbet ettiler. Belediye Başkanı da bu ziyaretten memnun kaldığını ifade etti.

Ayrıca bu ziyaret vesilesiyle Den Helder Belediye Başkanıyla da görüşme fırsatı bulan vatandaşlar, Belediye

HDV Delf Sultan Ahmet Camii Yönetiminden Din Hizmetleri Ataşesine Ziyaret

H

DV Delft Sultan Ahmet Camii Yönetim Kurulu, din görevlisi, bayan ve gençlik kolları temsilcileri ile birlikte T.C. Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ ve yeni görevine başlayan

Din Hizmetleri Ataşesi Dr. İ. Hilmi Bilgi’yi ziyaret ettiler. İlk ziyareti 17 Şubat 2011 tarihinde Din Hizmetleri Ataşesi Dr. İ. Hilmi Bilgi’ye yapan cami heyeti, Ataşeye yeni görevinde başarı dileklerinde bulunarak HDV

Delft Sultan Ahmet Camii’nde yapılan faaliyetler hakkında bilgi sundular. Heyet Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ tarafından da kabul edilerek cami ile ilgili bilgiler verildi. MART 2011 | SAYI 24 | 13


HDV BÜLTEN

T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu, Din Hizmetleri Ataşeliğine Dr. İsmail Hilmi Bilgi Atandı

D

r. M. Fevzi Hamurcu’nun görev süresinin sona erip, yurtiçi görevine dönmesiyle boşalan T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliğine Dr. İsmail Hilmi Bilgi atandı.

sek Kuruluna Raportör olarak atandı. 1986-1996 yılları arasında Belçika’da Din Dersi Öğretmeni olarak görev yaptı. 1997-2009 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı Dış İlişkiler Dairesinde Uzman olarak çalıştı.

Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi Dr. İsmail Hilmi Bilgi, 1957 yılında Isparta’nın Sütçüler ilçesinde doğdu. İmam Hatip Lisesini Isparta’da, Yüksek İslam Enstitüsünü Konya’da okudu. Diyanet İşleri Başkanlığı Müftü ve Vaizler İhtisas Kursu Haseki’yi 1983 yılında tamamlayarak, Din İşleri Yük-

01 Ekim 2009 tarihinde T.C Paris Büyükelçiliği Din Hizmetleri Ataşeliğine, 1 Şubat 2011 tarihinde de, T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataşeliğine naklen atandı. Tefsir alanında doktor olan Bilgi, evli ve bir çocuk babasıdır.

Assen Gençleri “Saygı”(Respect) Kavramını Tartıştılar

1

1 Mart 2011 Cuma günü Assen’daki birçok kilise ve HDV Mevlana Camii’nin iştirakiyle Mevlana camiinin yanında bulunan Apostolisch Genootschap adlı kilisede gençlik münazarası (Jongerendebat) tertiplendi. Münazaraya yaşları 15-25 arasında değişen Türk, Faslı, Endonezyalı ve Hollandalı gençlerin yanısıra Mevlana Camii din görevlisi ve Hristiyan din adamları da katıldılar. Hristiyan din görevlilerinden Bert Altena’nın yönetiminde gerçekleştiri14 | SAYI 24 | MART 2011

len programda gençler son zamanların moda tabirlerinden (recpect) saygı konusunu tartıştılar. Hollanda ve saygı kavramını enine boyuna tartışan gençler güncel hayatta karşılaştıkları bazı olayları anlatarak fikirlerini desteklediler. Genelde din, inanç ve hayat tarzına saygının tartışıldığı programda, Hollanda özelinde ise Wilders ve homoseksüellik gibi konulara da temas edildi. Verilen arada, yiyecek ve içecek ikramları yapıldı. Gerek, farklı din ve kültürlere sahip gençler arasında gerek din görevlileri arasında tanışmalar

oldu. Programın sonunda davetlilere, Kilise gezdirildi ve kilise hakkında bilgiler verildi.


HDV BÜLTEN

HDV Hengelo Ayasofya Camii’nden Çanakkale Programı

18

Mart 2011 Cuma günü Hengeloda bir düğün salonunda yapılan Çanakkale Zaferinin 96. Yılı ve Şehitleri Anma Programına halkın ilgisi oldukça yoğun oldu. Program, din görevlisi Ahmet Gözcü tarafından sunuldu. İstiklal Marşının okunmasının ardından Cami Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Kürkçü açılış konuşmasını yaptı. Oldenzal Din Görevlisi Yusuf Savuran’ın okuduğu Kur’an-ı Kerimin tilavetinden sonra Çanakkle Zaferinin tarihi seyrini konu edinen slayt gösterimi yapıldı.

hayatını feda edebilmenin erişilmez örneğini ortaya koyduğunu ifade etti. Daha sonra, programa katılan Almelo din görevlisi Abdülkadir Canlı, Ulft din görevlisi Kaya Duran Aslan, Goor din görevlisi Nusret Gencer, Aalten din görevlisi Kadir Kaynar ve Oldenzal din görevlisi Yusuf Savuran, birlikte ilahiler söylediler. Ozan Ömer

Kadan’ın saz eşliğinde söylemiş olduğu kahramanlık türküleri ve marşlar geceye ayrı bir renk kattı. Daha önce bay ve bayan cemaat tarafından ayrı ayrı okutulan hatimlerin duaları yapılarak program sona erdi.

Hengelo HDV Ayasofya Camii öğrencilerinin birbirinden güzel okudukları şiir dinletileri ve ilahilerin ardından Deventer Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ataseşi Dr. Mustafa Kahraman bir konuşma yaptı. Konuşmasında Çanakkale ruhuna ve günümüze yansıyan yönlerine dikkat çekti. Dr. Mustafa Kahraman, nesillerin kendisiyle iftihar edecekleri büyük bir milletin evladı ve büyük bir medeniyetin mirasçıları olduklarını, Canakkalenin, milletimizin milli gururunu şeref ve haysiyetini nasıl koruyacağının gösterildiği bir destan manzumesi olduğunu, milletimizin kahramanlığının dünya tarihine altın harflerle yazıldırıldığı bir şaheser olduğunu ve ecdadımız Çanakkalede vatanın birçok farklı çoğrafyasından gelip ikiyüzellibin bin evladını şehid vererek, dünyada vatan topraklarının savunulması ve milletinin bekası için MART 2011 | SAYI 24 | 15


HDV BÜLTEN

HDV Rotterdam Gültepe Camii Gençlik Kollarından Turnuva

H

ollanda Diyanet Vakfı Gültepe Camii Gençlik kolları tarafından 25 Aralık 2010 Cumartesi günü HDV’ye bağlı Rotterdam civarındaki camilerin katıldığı bilardo turnuvası düzenlendi. Daha önce kendi camilerinde düzenlenen turnuvada son dörde kalmayı başaran HDV Rotterdam Gültepe, HDV Rotterdam Mevlana, HDV Rotterdam Anadolu ve HDV Maassluis Yeni Camii’nden 16 finalist Gültepe Gençlik salonunda birbiriyle yarıştı. Program Gültepe Gençlik Derneği Başkanı Volkan Yakışır’ın hoş geldiniz konuşmasıyla başladı. Daha sonra bir konuşma yapan Gültepe Camii Din Görevlisi Yusuf Kabakcı, bu tür organizasyonların HDV’ye bağlı camilerin gençlerini bir araya getirmesi bakımından önemli olduğunu vurguladı. Sporun gençlerin hayatının vazgeçilmez bir parçası olması gerektiğini, Peygamber Efendimiz’in de sporu teşvik ettiğini hatırlattı. Hollanda’da yaşayan Türk gençliğinin burada spor dahil meşru olan her hususta söz sahibi olması gerektiğini belirtti. 16 | SAYI 24 | MART 2011

Konuşmaların ardından başlayan turnuva yaklaşık altı saat sürdü. HDV Gültepe camiinden Cem Şenyürek ve Nevzat Macit’in finale kaldığı turnuvayı Cem Şenyürek 3-1 kazanarak birinci oldu. Turnuvada ilk üçe girenlere ödüllerini Din Görevlisi Yusuf Kabakcı, HDV Eğitim Merkezi Müdürü Arif Yakışır, Cami Derneği Başkanı Kemal Cavlak ve Gençlik derneği başkanı Volkan Yakışır birlikte verdiler. Bu arada aynı zamanda Hollanda Türk-İslam Kültür Dernekleri Federasyonu başkanı olan

Arif Yakışır da bir konuşma yaparak bu tür faaliyetlerin önemine vurgu yaptı ve katılanlara teşekkür etti.


HDV BÜLTEN

Öğrencilerden HDV Leerdam Anadolu Camii’ne Ziyaret

L

eerdam da bulunan ilk öğretim okullarından birinin 5. ve 6. grup öğrencileri ile öğretmenleri, 8 Mart 2011 tarihinde HDV Leerdam Anadolu Camii’ni zi-

yaret ettiler. Ziyarette öğrencilere cami müştemilatı, İslam dini ve ibadetleri konusunda, din görevlisi Veysel Kükrek tarafından bilgiler verildi. Namazın nasıl kılındığını anlatan din görevlisi, ço-

Hollandalı Öğrencilerden HDV Hoorn Abdulkadir Geylani Camii’ne Ziyaret

B

ir grup Hollandalı öğrenci İslam dini hakkında bilgi almak için HDV Hoorn Abdulkadir Geylani Camii’ne ziyarette bulundu.

Bazı velilerin de bulunduğu ziyarette, ögrencilere caminin bölümleri tanıtıldı. Din görevlisi Murat Top ögrencilere İslam dini hakkında bilgi verip, sorulan

cuklardan saf olusturarak, pratik olarak da uygulamasını yaptırdı. Çocuklara ayrıca yeni cami projesiyle ilgili bilgiler de aktarıldı. Öğrenciler yeni Cami projesini çok beğendiklerini ifade ettiler.

sorulara cevap verdi. Ziyarette ögrenci ve velilere tesekkür eden din göevlisi, öğretmenlerine Hollandaca Kur’an meali hediye etti. MART 2011 | SAYI 24 | 17


HDV BÜLTEN

HDV Spijkenisse Osmanlı Camii’nden Çocuklara Program

H

DV Spijkenisse Osmanlı Camii’nde din dersleri ve Türkçe derslerine katılan çocuklara, camiyi daha da sevdirmek ve derslere daha istekli gelmelerini sağlamak amacıyla çesitli programlar tertip edilmektedir. HDV Spijkenisse Osmanlı Camii’nde zaman zaman bu tür etkinlikler yapılarak çocukların daha güzel bir ders dönemi geçirmeleri amacıyla cami yönetimi ve din görevlisinin özverili ve gayretli çalış-

maları neticesinde organize edilen ve çok sayıda ögrencinin katıldığı bir bowling yarışması düzenlendi.

başarıyı artırdığını ifade ederek, bu tür etkinliklerin devam etmesinin önemini vurguladı.

Programın sonunda çocuklara camii yönetimi tarafından yiyecek içecek ikramı yapılarak çocukların eğlenceli bir gün geçirmeleri sağlandı. HDV Osmanlı Camii din görevlisi Salih Aybey de, cami yönetiminin desteğiyle yapılan bu tür faaliyetlerin çocukları birbiriyle kaynaştırdığını ve eğitimde

Zwijndrecht’te Öğrencilerden Mevlid Kandili Kutlaması

H

DV Zwijndrecht Yavuz Selim Camii’nde öğrenciler tarafından sunulan bir Mevlid Kandili kutlaması yapıldı. Mevlid Kandili programı, öğrencilerden Eren Top’un Kur’an-ı Kerim okumasıyla başladı. Yine Öğrencilerden Kerim Koçak ile Harun Topuz, Peygamberimiz (a.s)’ın hayatını kısa, öz ve güzel bir anlatımla, birlikte sundular. Kız öğrenci18 | SAYI 24 | MART 2011

lerden Şeyma Koçak ile Hamza Koçak’ın “İsterim Ya Rasulullah’’ şiir sunumlarıyla programa devam edildi. Din Görevlisi Muammer Yaman’ın “Sen Yoktun’’ şiir sunumu ve öğrenci ilahi korosunun coşkuyla okuduğu ilahiler ilgiyle izlendi. Öğrencilerden Fatma Nur Çağlıyan’ın okuduğu Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından Mevlid Kandili Duası ile program sona erdi.


HDV BÜLTEN

Schiedam’da Çanakkale Şehitleri Kur’an Ziyafetiyle Anıldı

1

8 Mart Çanakkale Zaferi ve İstiklal Marşının kabulünün 90. yıldönümü münasebetiyle HDV Schiedam Muradiye Camimii’nde “Kuran Ziyafeti Programı” düzenlendi. Programa, HDV Hellevoetluis Eyüp Sultan Camii Din Görevlisi Kadir Duman, HDV Den Haag Mescid-i Aksa Camii Din Görevlisi Mehmet Eroğlu, HDV Rotterdam Anadolu Camii Din Görevlisi Veysel Yüksel, HDV Maasluis

Yeni Camii Din Görevlisi Sait Yozgat, HDV Vlaardingen Eyüp Sultan Camii Din Görevlisi Hüseyin Demirci, HDV Rotterdam Ulu Camii Din Görevlisi Mustafa Dökmen, HDV Delft Sultan Ahmet Camii Din Görevlisi M. Rauf Arcaklıoğlu, Schiedam İslam Merkezi Camii Din Görevlisi İbrahim Ersin hocalar katıldılar. Misafir hocalar, Kur’an-ı Kerim, ilahi, kaside ve tekbirler okuyarak Çanakkale Zaferinin ehemmiyetini anlattılar.

Venray’da Çanakkale Programı

Yakın şehirlerdeki HDV cami yöneticilerinin de programa katılarak, bize bu vatanı emanet eden ecdadımızı Kur’an’la anmanın manevi tadını güzel okuyuşları ile süsleyen din görevlilerini dinleme fırsatı buldular. Programa ayrıca Camide kurslara devam eden ve Nazmiye hocahanım tarafından yetiştirilen öğrencilerin okuduğu “Bir Demet Hadis ve İstiklal Marşımız” programa ayrı bir renk kattı.

H

DV Venray Hacı Bayram Camii’nde Gençlik Kolları tarafından “Çanakkale Zaferi” programı düzenlendi. Programa Yönetim Kurulu, Gençlik Kolları ve Venray HDV Hacı Bayram Camii cemaati katıldı. Program İstiklal Marşı’nin okunmasıyla başladı. Ardından din görevlisi Harun Dandal Kuran-ı Kerim okudu. Program Çanakkale ile ilgili konuşmalarla devam etti. Özellikle Gençlik Kollarının tiyatro sahneleri beğeniyle izlenildi.

MART 2011 | SAYI 24 | 19


HDV BÜLTEN

Zaandam Sultan Ahmet Camii Yönetiminden Vefa Örneği

Yönetim kurulu adına konuşma yapan Recep Ayaz “Camimize hizmet etmiş ve etmekte olan yöneticilerimize minnet ve şükran borcumuzu ödeme fırsatı veren Allah’ımıza şükürler olsun. Camimizi yaptıranlardan ve yaşatanlardan Allah razı olsun. Bugüne kadar emeği olan bütün yönetim kurullarına bu vesile ile teşekkür edi20 | SAYI 24 | MART 2011

yoruz, ölenlere de Allah’tan rahmet diliyoruz, gerçekten camimiz için güzel şeyler yaptılar ve bize güzel bir eser bıraktılar. Yaptıkları büyük fedakârlıklar için ne kadar minnet duysak azdır. Bizlere düşen görev bu eseri en güzel bir şekilde ilelebet yaşatmaktır. Vatandaşlarımız için milli, dini ve kültürel hizmetleri en iyi şekilde verebilmektir. Cemaatimizin birlik ve beraberliğinin daim olmasını Yüce Allah’tan niyaz ediyorum” dedi. Konuşmaların ardından Zaandam

Sultan Ahmet Camiinin kuruluş yılı olan 1975’ten bu yana, şimdiye kadar yönetim hizmeti yapmış tüm yönetim kurulu üyelerine (46 kişi) hizmet plaketi sunuldu. Ayrıca derneğin faaliyetlerinde 1995 yılında bugüne gönüllü olarak fotoğrafçılığını yapan Nico Roodhart’a da plaket verildi. Program Türk yaşlılar derneği Huzur Yönetimi adına Ayhan Özsöylemez’in kapanış konuşması ile sona erdi. Program sonunda günün anısına toplu resim çekilmiştir.

(Foto’s Copyright © Nico Roodhart 2011)

Z

aandam Sultan Ahmet Camiinde 27 Mart 2011 Pazar günü “Şükran günü ve Mevlit programı” yapıldı. Hakkın rahmetine kavuşmuş olan vatandaşlarımızın anısına mevlit okunarak başlanan programda cami ilahi grubu ilahiler okudu. Kısa bir sinevizyon gösterisinin ardından caminin kurucu başkanı Hikmet Aydın, cemaate bir konuşma yaptı. Konuşmasında derneğin kuruluş yılı olan 1975 yılından 1992 yılına kadar yapılan çalışmalardan bahsetti.


HDV BÜLTEN

8 Mart Dünya Kadınlar Günü Dolayısıyla Konferans

H

ollanda Diyanet Vakfı tarafından iki yıl önce başlatılan “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” münasebetiyle konferans serisine, bu yıl da devam edildi. Bu yıl iki yerde yapılan konferansın ilki, 11 Mart 2011 Perşembe günü akşamı, HDV Zaandam Sultanahmet Camii Konferans Salonunda yapıldı. İkinci Konferans ise, Rotterdam’da bulunan HDV Eğitim Merkezi konferans salonunda 12 Mart 2011 Cumartesi günü akşamı gerçekleşti. Her iki konferansa Türkiye’den davet edilen İstanbul Müftü Yardımcısı Kadriye AvcıErdemli’nin yanısıra Türk Tasavvuf Musikisinden örnekler sunmak üzere Uğur Betül Öztürk ve Nebahat Yalçın ve çık sayıda kadın davetli katıldı.

Kerim okunmasıyla başladı. Ardından Uğur Betül Öztürk ve Nebahat Yalçın tarafından ilahiler söylendi. Daha sonra İstanbul Müftü Yardımcısı Kadriye Avcı-Erdemli “İslamda Örnek Kadınlar” başlığını taşıyan konferansında peygamberimizin eşi ve altı çocuğunun annesi Hz. Hatice’nin hayatından kesitler sunarak, İslam’ın kadına verdiği değeri Hz. Hatice’nin hayatından örneklerle anlattı. Konferans sonunda tekrar ilahi ve okunan Kur’an-ı Kerimle programlar sona erdi.

nuniyetlerini ifade ederek gelecek yıl İstanbul Müftülüğü bünyesindeki Türk Tasavvuf Müziği Kadın Korosundan ilahiler dinlemek istedikleri dile getirdiler.

Programı organize eden kadın kolları temsilcileri ve katılanlar, mem-

Sadece kadınlara yönelik her iki program, Hollanda Diyanet Vakfı’nın katkılarıyla, HDV Zaandam Sultanahmet Camii Kadınlar Kolu ile HDV Rotterdam Kocatepe Camii Kadınlar Kolu tarafından organize edildi. Her iki kadın kollarına çevre HDV camileri kadın kolları da destek verdiler. Programlar Kur’an-ı MART 2011 | SAYI 24 | 21


İSLÂM BÜYÜKLERİ

ATA BİN YESÂR

T

âbiîn devrinde Medine’de yetişen büyük Alimlerden. Künyesi, Ebû Muhammed Medenî’dir. Hilâli lâkabı ile de tanınmaktadır. Peygamber efendimizin (s.a.v.) mübârek hanımları Meymûne’nin (r.anha) kölesidir. Kendisi gibi yüksek âlimlerden olan Süleymân, Abdülmelik ve Abdullah bin Yesâr’ın kardeşidir. Yaklaşık 39 (m. 661) târihinde doğdu. Hz. Osman’ın zamanında yaşı küçüktü. 84 yaşında iken 102 veya 103 (m. 721) târihinde İskenderiye’de vefât etti. Ata bin Yesâr, Eshâb-ı kirâmdan bir çok zât ile görüşüp onlardan ilim almıştır. Kendisi Hz. Meymûne, Muâz bin Cebel, Ebû Zer-i Gıfarî, Ebüdderdâ, Ubâde bin Sâmit Zeyd bin Sâbit, Muâviye bin Hakem-i Selemi, Ebû Katâde, Ebû Hureyre, Zeyd bin Hâlid-i Cuhnî, Abdullah bin Amr, Abdullah bin Ömer, Abdullah bin Abbas, Peygamberimizin kölesi Ebî Râfi, Hz. Âişe ve daha pek çok sahâbîden hadîs- i şerîf rivâyet etmiştir.

22 | SAYI 24 | MART 2011

Büyük hadîs âlimi İmâm-ı Buhârî, İbn-i Sa’îd ve Ebû Dâvûd da, O’nun, Abdullah İbni Mes’ûd’dan da hadîs rivâyet ettiğini bildirmişlerdir. Ata bin Yesâr’dan da akranı olan Ebû Seleme bin Abdurrahman, Muhammed bin Ömer bin Ata, Muhammed bin Amr bin Halhala, Hilal bin Ali, Zeyd bin Eslem, Şüreyk bin Ebî Nemr, hadîs-i şerîf rivâyetinde bulunmuşlardır. Ata bin Yesâr, Allahü teâlâ’nın kelâmı olan Kur’ân-ı kerîmin okunuşunu en iyi bilenlerden birisiydi. Kırâat ilmi adı verilen bu ilimde, Eshâb-ı kirâmdan sonra en yüksek dereceye çıkan âlimler, Medineliler, Mekkeliler, Kûfeliler, Basralılar ve Şamlılar olmak üzere beş tabakaya ayrılmışlardır. Medine-i Münevvere’de bu ilimle meşgul olanlardan biri de Ata bin Yesâr’dı. Kur’ân-ı kerîmin okunuşunu bozulmaktan ve değişmekten korumak için gösterilen üstün gayretler o kadar çokdur ki, yapılan çalışmalar akıllara sığmayacak ölçüdedir. Eshâb-ı kirâmın gösterdiği gayreti, kelimelerle ifâde etmek mümkün değildir.

Kur’ânı kerîmin mânâsının anlaşılması ve anlatılması yanında, her harfinin okunuşu ve bundaki ihtilaflar, öyle bir tesbit olunmuş ki, bu güne kadar bütün müslümanlar, Kur’ân-ı kerîmi bu ilk okunan şekli ile okumaktadır. Ata bin Yesâr, bu ilmi öğrenip insanlara öğretmede üstün derecelere kavuşan âlimlerdendir. Hadîs ilminde de sika (güvenilir) bir âlim olup çok hadîs-i şerîf rivâyet etmiştir. Bu ilimde bir hazine idi. İbn-i Hibbân “Kitabüs-Sikkât”ında onun sika râvîlerden olduğunu zikreder. İbn-i Sa’d da Tabakât’ında sika (sağlam) olup, çok hadîs rivâyet ettiğini zikreder. Yine Ata bin Yesâr, güneş tutulunca Peygamber efendimizin (s.a.v.) kıldığı iki rekât namazın her rekâtında altı rükû ve dört secde yapılacağını rivâyet etmiştir. Ata bin Yesâr’ın Resûlullah’tan (s.a.v.) bildirdiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Kırk dirhemi veya bu değerde malı olduğu hâlde, dilencilik eden kimse, dilenmekte ısrar etmiş, günaha girmiş olur.”


HDV BÜLTEN

Hollandalılardan HDV Eyüp Sultan Camii’ne Ziyaret Geçtiğimiz günlerde Vlaardingen Eyüp Sultan Camii’nde, cami yönetimi ile “Vele Vlaardingen een Huis” kuruluşunun ortaklaşa tertip ettiği bir bilgilendirme toplantı gerçekleştirildi.

Y

aklaşık yüz davetlinin iştirak ettiği bilgilendirme toplantısı öğle ve akşam olmak üzere iki bölüm halinde düzenlendi. Bu toplantıda Hollandalılara, İslam Dini ile camilerin fonksiyonu ve faaliyetleri hakkında geniş bilgiler verildi.

lebi üzerine din görevlisi Hüseyin Demirci ezan ve Kur’an-ı Kerim okudu. Daha önce hiç canlı olarak ezan ve Kur’an dinlemediklerini ve çok etkilendiklerini söyleyen Hollandalı ziya-

retçiler bu davet ve misafirperverliklerinden dolayı cami yönetim Başkanı Yusuf Akdağ ile üyeler Aytekin Uysal ve Mustafa Işık’a teşekkür ederek geç saatlerde camiden ayrıldılar.

Hollandalı misafirler cami din görevlisi Hüseyin Demirci’ye, ibadetlerin nasıl yapıldığı, çocuklara hangi eğitimlerin verildiği, Müslümanların arasındaki (Şii, Sünni vb.) farklı görüşlerin sebepleri, entegrasyon ve uyum, bayanların camideki fonksiyonu, ibadetlerin hangi dilde yapıldığı, Türkiye’den gelen din görevlilerinin buraya gelmelerindeki sebepler gibi çeşitli konularda sorular sordular. Yapılan ikramların ardından, Hollandalılara cami gezdirildi. Davetlilerin taMART 2011 | SAYI 24 | 23


HDV BÜLTEN

Harderwijk’ta Gençlik Kolları Faaliyetleri

H

DV Harderwijk Mehmet Akif Camii Gençlik Kollarının organize ettiği ve 26 Mart Cumartesi günü yapılan gençler buluşması, gençlik lokalinde gerçekleşti. Gecede gençlik kolu başkanı Volkan Fidancı’nın kısa konuşmasından sonra din görevlisi Ahmet Karagöllü’nün Osmanlı ve bu günkü Avrupa konulu slaytlı sohbetinden sonra, gençlere çiğ köfte ikramı yapıldı. Arkasından düzenlenen dama ve bilardo turnuvası geceye renk kattı. Geç saatlere kadar lokalde birlikte zaman geçirildi.

mere din görevlilerinin önderliğinde bir araya gelen gençlerle, sabah namazı ve arkasından yapılan kahvaltılı sohbette,Harderwijk’taki haftalık soh-

bet gurubu buluştular ve tanıştılar. Sıcak ve muhabbet dolu diyalogların yaşandığı buluşma yeni birlikteliklerde biraraya gelme temennisiyle sona erdi.

Yine gençlik kollarının katkılarıyla 2 Nisan Cumartesi, Lelystad ve Al-

HDV Sliedrecht Ulu Camii’nde Gençlik Toplantısı

H

DV Sliedrecht Ulu Camii Gençlik kolu, gençler için bir yemekli bir kaynaşma toplantısı yapıldı. Toplantıda Sliedrecht şehrindeki bütün gençler davet edilerek, 01.01.2011 tarihinde göreve başlayan yeni din görevlisi Mehmet Örnek hocayla tanışmaları sağlandı ve camide gençlere ne türlü programlar yapıldığı duyuruldu. Din görevlisi Mehmet Örnek tarafından gençlere önce ayrıca Yunus Emre ile ilgili kısa bir sinevizyon izlettirildi. Toplantıda, “Müslüman bir genç nasıl olmalı” konulu bir konuşma 24 | SAYI 24 | MART 2011

da yapan din görevlisi bu soruya şu şekilde cevap verdi. Müslüman bir genç imanlı olmalı ve imanını korumalı. Müslüman genç ibadetlerini ihmal etmemeli. Bilgili, eğitimli ve ahlaklı olmalı. Sorumluluk bilincine sahip olmalı. Nefsine hakim olmalı, günahlardan uzak durmalı ve zararlı alışkanlıklardan sakınmalı. Müslüman bir genç saygılı olmalı. Kendi dilini ve kültürünü iyi bilmeli diyen din görevlisi bu konularda gençlere yardımcı olmak üzere, Pazartesi ve Perşembe günleri Kur’an-ı Kerim ve dini bilgi dersleri, Pazar günleri ise gençler için sohbet programı düzenlediğini bildirdi.


HDV BÜLTEN

HDV Dieren Selimiye Camii’nde Kültür Günü

1

9 Haziran 2010 tarihinde HDV Dieren Selimiye Camii ve Türk Kültür Cemiyetinin Ortaklaşa düzenliği “Türk Kültür Günü” Dieren şehir meydanında coşku ile kutlandı. Selimiye camiinden mehter yürüyüşü ile başlayan coşku, şehrin sokaklarında yankılandı. Şehir meydanında verilen konser hem vatandaşlarımız tarafından hem de Hollandalılar tarafından ilgi ile izlendi. Alana kurulan stantlarda Türk Kültürüne ait her türlü yiyeceğin sergilendiği, sahnede ise Türk Folklorunun her bölgeye ait halk oyunlarının sahnelendiği kültür günü izleyicilere tadına doyulmaz bir gün yaşattı. Ebru ve hat sanatına ait stantlar, kitap reyonu, çocukların eğlenmesi için kurulan

etkinlikler, tekvando ve boks gösterileri, şark köşesinde içilen çay ve kahveler gönüllerde tatlı hatıralar bıraktı. Dieren gençlerinin oynadığı kolbastı ve halay gösterileri ve saz ekibinin söylediği türkülerin ardından misafir olarak katılan efe ekibinin ve Karadeniz halk oyunları ekibinin sergilediği oyunlar izleyicilerden büyük alkış aldı. Semah gösterisi ve alevi kültürüne ait türküler aynı sahnede yankılandı. Türk Kültür Cemiyeti başkanı Cemal Aydemir program sonunda yaptığı değerlendirmede; “Bu etkinlik Dieren’de yaşayan Türkiye vatandaşlarının birlik ve beraberliğinin en önemli göstergesidir. Bundan sonra da bu birlikteliğimiz ve çalışmalarımız daha güçlü bir şekilde devam edecektir.” dedi. Dieren

Selimiye Camii Dernek Başkanı Abdullah İkde ve Din Görevlisi Abdullah Söylemez, organizasyonda emeği geçen Türk Kültür Cemiyeti Hanım Kollarına, organizasyon komitesi başkanı Mehmet Muhtar ve ekibine, Selimiye Camii Başak Kadın Kollarına ve emeği geçen herkese teşekkür ettiler.

HDV Assen Mevlana Camii’nde Mevlid Kandili Kutlaması

P

eygamber Efendimizin hicri takvime göre doğum günü olması münasebetiyle 14 Şubat 2011 Pazartesi günü Assen Mevlana Camii’nde bir program tertiplendi. Cami lokalinde yapılan program, din görevlisi Tacettin Bıyık’ın Kuran-ı Kerim okumasıyla başladı. Peygamber Efendimiz’in doğumu, doğum öncesi ve sonrasında gelişen olaylar slayt eşliğinde anlatıldı. Genel olarak Peygamber Efendimiz’in hayatı işlendikten sonra Hz. Muhammet ve Merhamet konusu detaylandırılarak, Peygamber Efendimiz’e yakışır bir ümmet olmak için neler yapmalıyız sorusuna cevap arandı. Hz. Muhammet (s.a.v) hakkında insanların ne düşündüğüne dair yapılan bir çalışma da video olarak gösterildi. Program bir hayırsever tarafından cemaate yapılan ikram ile sona erdi. MART 2011 | SAYI 24 | 25


ŞİİR KÖŞESİ

Bir çürük diş gibidir bu can, Çıkmadan sahibine rahat yok. Ferid Kam Bir mevsim-i baharına geldik ki âlemin, Bülbül hamûş, havz tehî, gülsitan harâb! İzzet Molla Bir yerde ki yok nağmeni takdîr edecek gûş, Tazyî-i nefes eyleme tebdîl-i makâm et! Ziya Paşa Bu âlem şöyle bir rüyâ imiş yahut hakikatmış, Evet ukbâda anlarsın ne müdhiş bir hakikatmış! Mehmed Akif Buna kim âlem-i imkân derler, Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz! M. Kaya Bütün kandillerin tehlîle dalmışlar, şaşırdım ben; Nasıl ma‘bed ki sun‘un, sermedî bir secde gökkubben!.. Mehmed Âkif Bütün sayılar birin toplamından ibaret; Allah birken bilmem ki sayılara ne hacet! Mahmut Kaya Cihan bağında ey âkil, budur makbûl-i ins ü cin: Ne kimse senden incinsin ne bir kimseden sen incin. İbrahim Hakkı Cihâna bir daha gelmek hayal edilse bile, Avunmak istemeyiz öyle bir teselliyle. Yahya Kemal Cihân-ârâ cihân içindedir, ârâyı bilmezler, O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler! Hayâlî Bey Çeşmelerden bardağın doldurmadan kor isen, Bin yıl anda durursa kendi dolası değil. Yunus Emre Çeşm-i insâf gibi âkıle mizân olmaz; Kişi noksanını bilmek gibi irfân olmaz. Bursalı Talib Çok riyâkâr var velî görünür, İbn Mülcem iken Alî görünür. Osman Nevres 26 | SAYI 24 | MART 2011


HDV BÜLTEN

İslam KültüründeTesbih

Tesbih

T

esbih, ibadetlerin sayma aracı olarak ilk kez Hindistan’da Hinduizm’le beraber görüldüğü söylenir. Hıristiyan aleminde de rahipler tarafından kullanılan tesbih yüzelli haneli ve onbeş nişaneli olup, halkın elinde elli taneli küçük tesbihler halinde kullanılıyor. Bu tesbihler birbirine zincir halkalar halinde bağlanarak kullanılır. Buradaki amac, Hıristiyanların birbirine kopmaz bağlarla bağlı oluklarını göstermektir. İslamda tesbih Allaha’ı zikretmek için kullanılır. Bütün İslam dünyasında kullanılan teşbih, 99 taneli ve 33 taneli olmak üzere kullanılır. Tekkelerde 500 taneli ve 1000 taneli tesbihler de kullanılmaktadır. Her namazın sonunda 33 defa “Subhanallah”, 33 defa “Elhamdulillah” ve 33 defa “Allahuekber” denir. Tesbih etmek maksadıyla’da kılınan ve adı “Tesbih Namazı” olan bir namaz vardır. Her rekatta 75 defa tesbih duası okunur. Bu dört rekatlık bir namazdır. Tesbih, Türk kültür ve sanatında özellikle Osmanli döneminden itibaren tesbih sanatı olarak Türk el sanatları içinde yer almıştır. Böylece önemli bir yere sahip olmuştur. Günlük hayatımızın ayrılmaz parçası haline gelmiş olan tesbih, bilhassa erkeklerin değişmez aksesuarıdır. Türk insanı ile birleşen tesbih değişik maksatlarla kullanılmaktadır. Bazı kişiler sadece kıyafetini tamamlayan bir aksesuar olarak kullanırken, kimilerinde babadan veya bir dosttan kalan bir hatıradır. Kimilerinin ise özenle biriktirilmiş bir koleksiyonun parcası olur, kimileri için adeta bir teskin edici, kader kurbanının can dostu ve sırdaşı olan tesbih, Cami cemaati için Allah’ı tesbih ve tenzih etmenin kutsal vasıtasıdır. Günümüzde kullanılan tesbih tanelerinin bir çok çeşidi vardır. Bunlar yuvarlak, kesme, kızılcık taneli, sağırçık taneli, oval ve mercimek taneli olarak yapıl-

maktadır. Tesbihler çeşitli maddelerden yapılmaktadır. Bunlar; Tas ve madenler, Akik, Altın, Ametis, Elmas, Kantaşı, Kristal, Laciverttaşı, Lületaşı, Malahit, Necef, Oltu Taşı, Türkuaz, Yakut, Yeşim, Yıldız Taşı, Safir, Zümrüt. Ağaç esaslı maddeler, Abanoz, andız çekirdeği, Demirhindi, Fethipaşa Ağacı, Gülağacı, Hurma çekirdeği, Kalembek, Kordiken, Kan ağacı, Kral ağacı, Kuka, Mor ağaç, Narçin, Öd ağacı, Pelesenk, Sandal ağacı, Tik ağacı, Yılan ağacı, Zeytin ağacı ve Çekirdeği. Hayvansal maddeler Balina dişi, Boynuz, Gergedan Boynuzu, Fildişi, Naka/Deve dişi, Deniz devesi, Balik Dişleri, Zergerdan Deniz ürünleri İnci, Mercan, Sedef, Baga/Yüsr Fosil menşeliler Amber ve Kehrüba Sentetik maddeler Alman sakızı (sıkma Kehrüba), fiber, Katlin, Cam, Akrili esaslı Plastikler. Oltu Taşı Oltu Taşı kara Kehribar cinsindendir. Erzurum iline bağlı Oltu ilcesinden çıktıgı için bu adı almıştır. Fosilleşmis ağaç gövdesinden oluşmuş olan Oltu taşi, yer kabuğundan çıkarıldığında çok yumuşak olur. Hava ile temas ettikçe sertleşir ve kullandıkca parlaklaşır. Genel olarak rengi siyahtır. Çok az da olsa kahverengi Oltu taşı da bulunmaktadır. Oltu taşı sinir sistemini güçlendirdiği gibi, ilk bakışı çektiği için göz değmesine de etki sağlar. Aynı zamanda bedeni sağlıklı tutar, hayatın verdiği ağır yükü hafifletir ve ruhsal sağlığı korur. Yazı: Recep Erkoç (HDV Yönetim Kurulu Üyesi) MART 2011 | SAYI 24 | 27


FIKIH KÖŞESİ

ÂFÂK-ÂFÂKÎ Âfâk, ufuk kelimesinin çoğuludur. Âfâka nisbet eki eklenerek yapılmış bir kelime olan âfâkî kelimesi kelâm, felsefe ve psikoloji ilimlerinde objektif (nesnel) karşılığı olarak kullanılmaktadır. Âfâkî kelimesiyle genellikle «dış dünya ile ilgili olan, bireyin şahsî görüş ve inançlarından bağımsız olarak gerçekliği bulunan, herkesin izleyip gözleyebileceği reel durumlarla ilgili olan şey» kastedilmektedir. Âfâkî kelimesinin karşıtı enfüsî (sübjektif ) kelimesidir. Kur’ân’da âfâk ve enfüs kelimeleri karşıt kavram olarak bir arada geçmektedir. «Gerek âfâkta (dış dünya ve madde âlemi), gerek enfüste (insanın iç dünyası ve ruh âlemi) delillerimizi yakında onlara göstereceğiz» (Fussilet, 41/53). Kur’ân’ın bu yaklaşımına uygun olarak Allah’ın varlığını ispatta kelâmcılar daha çok âfâkî (kozmolojik ve ontolojik) delilleri kullanırken, mutasavvıflar enfüsi (psikolojik ve ahlâkî) delilleri kullanma yoluna gitmişlerdir. Bir fıkıh terim olarak âfâk, Mekke dışından hacca gelenler için belirlenmiş ve «mîkât» denilen yerlerin dışında kalan bölgelere denir. Bu bölgede yaşayanlara da «âfâkî» denir.

ÂFET Sözlükte «musibet, belâ, zarar, kusur, hastalık, isabet ettiği şeyleri genellikle yararlı olmaktan çıkaran durum» gibi anlamlara gelen âfet, ahlâkî bir terim olarak, insan nefsinin kötü eğilimleri ile dış organlarının ahlâk dışı fiil ve hareketleri anlamında kullanılmaktadır. Kıskançlık, kin, riya gibi nefsin kötü eğilimleri, iftira, yalan, gıybet gibi kötü sözler ve diğer yanlış davranışlar ve haksız fiiller insanın selim fıtratını bozduğu, ahlâkî yönden kemâle ermeyi engellediği ve mutsuzluğa götürdüğünden dolayı bunlara genellikle âfât (âfetler) adı verilmektedir. Âfet terimi; fıkıhta, insan müdahalesi olmadan meydana gelen zararı; fıkıh usûlünde insanın irade ve ihtiyarını bozan veya ortadan kaldıran ehliyet arızalarını; hadis ilminde ise hadisin zayıf olmasının illet ve sebebini ifade için kullanılır.

28 | SAYI 24 | MART 2011


HDV BÜLTEN

HDV Harderwijk Mehmet Akif Camii’nden “Mehmet Akif ve Çanakkale Şehitlerini Anma” Programı

H

DV Harderwijk Mehmet Akif Ersoy Camii konferans salonunda başlayan program İstiklal Marşı, Kur’an-ı Kerim tilaveti ve açılış konuşmalarıyla başladı. Programın ilk bölümünde, Mehmet Akif ’in şiirleri, hayatının sunumu ve din görevlisi Ahmet Karagöllü’nün istiklal marşı’nın tahlilini yaptığı konuşmasından sonra, küçük öğrencilerin istiklal marşının kıtalarını tek tek heyecan ve coşkuyla okumalarının ardından, kanun eşliğinde söylenen ilahiler dinlendi. Programın ikinci bölümünde ise, Çanakkale sinevizyonu, öğrencilerden şiirler, kaside sunumundan sonra, misafir din görevlisi Abdil Karakuş tarafından “Orta Asya’dan Çanakkale’ye Müslüman Türk milletinin tarih yolculuğu, ilk İslam oluşumuz, Malazgirt ve üç kıtaya hakim olan şanlı ecdadımızın, dünden bugüne gelişi ve Çanakkale savaşının bu seyirdeki arka planı” anlatıldı. Program çocukların söylediği marş ve ilahilerin ardından, bağlama ve kanun eşliğinde söylenen türkülerle sona erdi.

HDV Assen Mevlana Camii’nden Kilise Ziyareti

H

DV Assen Mevlana Camii din görevlisi Tacettin Bıyık, yönetim kurulu başkanı Fatih Karadavut, sekreter Sedat Gün ve gençlik kolu başkanı Hakan Doğruyürek Assen’in en eski kilisesi olan Jozefkerk adlı kiliseye bir ziyaret gerçekleştirdiler. Ziyaret, Pazar ayinini izlemekle başladı. Ayin esnasında kilise papazı Ron Koopmans’ın Müslüman Türk ziyaretçilere kürsüden Türkçe olarak ‘hoş geldiniz’ deyip cemaatini bilgilendirmesi dikkat çekti. Ayin bittikten sonra, kilise papazı ve yönetim kurulu

üyeleri ile cami ziyaretçileri ayrı bir salonda yaklaşık bir saat sohbet ettiler. Samimi ve sıcak bir ortamda geçen sohbette imam ve papaza sorular yöneltildi. Cemaatler arasında diyaloğun önemine değinildi. Kahve ve çay eşliğinde ikramlar yapıldı. Daha önce aynı kiliseden Assen Mevlana Camiine bir ziyaret yapılmış-

tı. Ayrıca bu kilisenin papazı ile cami din görevlisi haftalık görüşmeler gerçekleştiriyorlar.

MART 2011 | SAYI 24 | 29


HUTBE

Kulluğun Özü Dua

İ

slam’da dua, kulun, herşeyin sahibi olan Allah ile kurduğu en mühim iletişimlerden ve köprülerden biridir. Dua çağırmak, istemek ve yalvarmak anlamlarına gelir. Dua aciz olanın güç ve kudret sahibi olandan ihtiyaç ve temennilerini istemesidir. Aziz Müslümanlar! Yüce kitabımız Kur’an duanın önemini ve nasıl yapılmasını bizlere öğretmek için şöyle buyurmuştur: “Deki, (Kulluk) ve dualarınız olmasa Rabbim size ne diye değer versin?” ve yine “ Rabbimize alçak gönüllüce ve için için dua edin. Çünkü O, haddi aşanları sevmez.” İşte insan istiğrak, huşû ve alçak gönüllülükle yapmış olduğu dua ile yüce Allah’a yöneldiği anlarda tam olarak kulluğunun değerini yerine getirmiş olur.

Muhterem Mü’minler! Dinimiz bir intizam dinidir. Herşeyin usulü ve âdâbı olduğu gibi dua etmeninde usulünü ve âdâbını yine yüce dinimiz İslâm bizlere öğretmektedir. Nasıl ki tövbenin kabulünde tövbe edilen şeye bir daha dönmemeye azim ve kararlılık içerisinde tövbe ettikten sonra bu tövbedeki kararlılığımızı ispat edercesine salih amellerin, güzel işlerin arkasına düşmemiz istenmişse tıpkı onun gibi duanın Rabbimiz tarafından kabul olması için bizlerinde birşeyler yapması gerekmektedir. Dua ederken tam bir teslimiyet içerisinde olunmalı ve ihlas, ciddiyet, iştiyak ve haşyetle dua etmeliyiz. Bir başka ifadeyle kul ile Rabbi arasindaki irtibatin sifreleri olarak tanımlayabileceğimiz makbul dua, mü’minin tam bir vecd ve dikkat halinde, Allah Resulü’nün tarif ve tesbitiyle Allah’i görüyormuscasina kulluk yapma cizgisinde, ihsan kalitesinde olmalıdır.

Kıymetli Kardeşlerim! Değerli Kardeşlerim! Unutulmamalı ki inanan bir insan için Rabbi karşısında en büyük tehlike bilerek veya bilmiyerek göstermiş olduğu kibirdir. Kibir halinin ilacı ise mütevazilik, alçak gönüllülük ve insanlarla hoş geçinen, başkalarının kendisiyle güzel ilişkiler kurabildiği ahlakı, hayatımızda muhafaza etmektir. Bu sebeple Efendimiz (s.a.v) “Dua, kulluğun, ibadetin özüdür, iliğidir” buyurarak sürekli dua hâlinde olmanın mü’min için nasıl bir kıymeti temsil ettiğine işaret etmiştir.

Furkan, 25/77

3

Tirmizî, De’avât, 1

A’raf, 7/55

4

Tirmizî, De’avât, 64

1 2

30 | SAYI 24 | MART 2011

Allah (c.c) kalıplara ve şekillere değil kalplere bakar bu yüzden Sevgili Peygamberimiz (s.a.v) “Yüce Allah, gafil bir kalple yapılan hiçbir duayı kabul etmez” buyurmuşlardır. Bu sebeple dinimizin samimiyet dini olduğunu unutmayarak dualarımızda da samimiyeti ve ihlası bırakmayalım. En büyük dayanaklarımızdan birinin dualarımız olduğunu ve sadece kendimize değil birbirimize yaptığımız dualarımızın hepimiz adına kabul olduğunu hatırımızdan çıkarmayalım. En önemliside sebeplere sarılmayı ihmal etmeyelim. Yunus Türkyılmaz HDV Din Görevlileri Koordinatörü


Bir Ayet, Bir Hadis-i Şerif

Allah katında din, şüphesiz İslam’dır. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın ayetlerini kim inkar ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür. (Ali İmran Suresi 19.Ayet)

Ubade İbn u’s-Sâmit el-Ensarî (r adıyallahu anh) hazre tleri demiş tir ki: «Hz. Peyga mber aley hissalâtu vesselâm) şöyle buyu rdular: «Kim Allah’tan b aşka ilâh o lmadığına Allah’ın bir ve şeriksiz olduğuna Muhamme ve d’in onun k u lu (elçisi) old ve Resûlu uğuna, kez a Hz. İsâ’nın Allah’ın ku da lu ve elçisi o lup, Hz. Me attığı bir k ryem’e elimesi ve kendinden olduğuna, bir ruh keza cenn et ve cehe hak olduğ nnemin una şehâd e t e derse, her amel üzere ne olursa olsu n A llah onu cennetine koyacaktır .” (Buhârî, E nbiy 46, (28); T a 47; Müslim, İmâ n irmizî, İm ân 17)

MART 2011 | SAYI 24 | 31


T.C.

Lahey Büyükelçiliği DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ ile

HOLLANDA DİYANET VAKFI tarafından

KAMPANYASI

Dergilerimize abone olmak için; 1. Yıllık abone ücretini Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına yatırınız. 2. Adres bilgilerinizin yer aldığı ekteki formu doldurarak Din Hizmetleri Müşavirliğine gönderiniz veya bölgenizdeki HDV Camii Din Görevlisine veya yöneticilerine teslim ediniz. ABONELİK MÜRACAATI

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SÜRELİ YAYINLARI YURTDIŞI YILLIK ABONE ÜCRETLERİ

Tarih : .......... / .......... /2011

Derginin Adı

HOLLANDA DİYANET VAKFI’NA Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli yayınlar olarak çıkarılan dergilerden aşağıdakilere abone olmak istiyorum. (Abone olmak istediğiniz dergiyi/dergileri işaretleyiniz.)

1. Diyanet Avrupa Aylık Dergi (24 Avro) 2. Diyanet Çocuk Dergisi (24 Avro) 3. Diyanet Aylık Dergi (30 Avro) 4. Diyanet İlmi Dergi (20 Avro) Bir yıllık abonelik ücretini, Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına ödedim. Ödeme belgesinin fotokopisini ekte gönderiyorum. Adres bilgilerim aşağıda verilmiştir. Aboneliğimin bugünden itibaren başlatılmasını talep ediyorum.

Yıllık Abone Ücreti

Diyanet Avrupa Aylık Dergi

24 Avro

Diyanet Çocuk Dergisi

24 Avro

Diyanet İlmi Dergi

20 Avro

Diyanet Aylık Dergi

30 Avro

Abonenin:

Adı :....................................................................................................................................... Soyadı :....................................................................................................................................... Adresi :....................................................................................................................................... Posta Kodu :....................................................................................................................................... Şehir :....................................................................................................................................... E-mail adresi :....................................................................................................................................... Telefonu

: +31-......................................................................................................................


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.