HDV Bülten Sayı 19

Page 1

H O L L A N D A

D İ Y A N E T

V A K F I

A Y L I K

H A B E R

B Ü L T E N İ

EKİM • 2010 SAYI 19

6

Devlet Bakanı Faruk Çelik HDV’yi Ziyaret Etti

14

Avrupa’da İSLAMOFOBİ ve Hollanda - Röportaj

36

Hollanda Diyanet Vakfı’nın Desteğiyle Gençlerimize BOSNA HERSEK Ziyareti


ÖNSÖZ

Bu sayıda

Cevdet KESKİN

Hollanda Diyanet Vakfı İdari Koordinatör

Çok kıymetli HDV Bülten Okuyucuları,

B

ültenimiz 19. sayıyla tekrar siz kıymetli okuyucularımızın elinde. 2010 yılının Ekim ayı sayısı olan bu sayıda, yine önemli haberlerle karşınızdayız. Bu sayımızda Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik’in 22-24 Ekim tarihlerinde Hollandaya yaptığı ziyaret önemli bir yer işgal etmektedir. Dış Türklerden ve Diyanetten sorumlu Devlet Bakanımız Sayın Faruk Çelik, bu ziyaretinde Hollanda’da yaşayan vatandaşlarımızla buluştu. Bu buluşmanın adresi elbette Hollanda Türk toplumunun gözbebeği Hollanda Diyanet Vakfı çatısı oldu. Devlet Bakanımız öncelikle Hollanda Türk toplumunun değişik kesimleriyle Rotterdam’da bulunan HDV Eğitim Merkezimizde bir araya geldi. Burada HDV Şube yöneticileri, Bakanımıza ev sahipliği yaptı. Eğitim Merkezimizde Sayın Bakanımızla yapılan bu geniş katılımlı toplantının ayrıntılı haberini bu sayımızda sizlere arz ediyoruz.

Hollanda Diyanet Vakfı Aylık Haber Bülteni SAYI 19 | EKİM 2010 hdvbulten@gmail.com hdvbulten@diyanet.nl Islamitische Stichting Nederland Hollanda Diyanet Vakfı Javastraat 2 2585 AM Den Haag T. 070-3624481 F. 070-3644565 www.diyanet.nl info@diyanet.nl 2 | SAYI 19 | EKİM 2010

Sayın Bakanımız ikinci olarak Hollanda Diyanet Vakfı’nın Den Haag’da bulunan Genel Merkezi’ni de ziyaret ettiler. Burada Vakıf Başkanımız, Yönetim Kurulu üyeleri ve Vakıf çalışanları tarafından karşılanan Devlet Bakanımız, Vakıf binamızı gezerek Vakıf hizmetleri ve çalışmalar hakkında bilgi aldı. T.C. Lahey Büyükelçimiz Uğur Doğan Beyefendi de bu ziyarette kendisine eşlik etti. Bu ziyaret haberini yine bu sayımızda okuyabileceksiniz. Hollanda Diyanet Vakfı Başkanımızın “İslamofobi” konusunda basına verdiği bir söyleşiyi, yine Kur’anı Kerim’in Nüzulünün 1400. seneyi devriyesi münasebetiyle Hollanda Diyanet Vakfı tarafından 10.000 adet bastırılarak Camilerimiz aracılığıyla dağıtılan Hollandaca Kur’an, (de edele Koran) haberi ve HDV şubeleri tarafından yapılan diğer faaliyetlere dair haberlerle sizleri başbaşa bırakıyor, gelecek sayıda buluşmak ümidiyle Yüce Mevla’ya emanet ediyorum.

Genel Yayın Yönetmeni Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Cevdet Keskin HDV İdari Koordinatörü HDV Bülten Yayın Kurulu Cevdet Keskin Sabri Gündoğan Abdullah Kaya Yunus Türkyılmaz Tasarım Bülent Yiğittop Baskı Drukkerij Dizayn 010-4254030

HDV Personeli Adı Soyadı

Cevdet Keskin 2 Sabri Gündoğan 3 Abdullah Kaya 4 Erdal Çetinkaya 5 Ali Korkmaz 6 Uğur Kaya 7 Orhan Yemenoğlu 8 Turgay Ergezen 9 Osman Ergin 10 İlhan Karataş 1

Görevi

İdari Koordinatör Muhasebe Sekreter Cenaze Fonu İletişim&Medya Gençlik Koordinatörü Cenaze Fonu Cenaze Firması Cenaze Firması Cenaze Firması


BAŞYAZI

Modern Çağda Din ve Peygamber mi? (VI) Akıl, Vahiy ve Tecrübe

D

eğerli Dostlar, ‘Peygamber Kıssaları’nın, modern insanın medeniyetler tarihine ve içinde yaşadığı çağa bakışında ufuk sağladığı bir gerçektir. Sizlerle bu konu hakkında hasbihâl ederken, zaman zaman araya güncel konular, dramatik olaylar, Ramazan ve Bayram gibi özel zamanlar girdiği için o konularla ilgili görüşlerimizi dile getirdiğimiz oldu. İki Bayram arası sohbetlerimizde, Kurban Bayramından önce modern çağda din ve peygamber konulu sohbetimize öneminden dolayı tekrar dönmeyi uygun gördüm.

Doç. Dr. Bülent Şenay

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı

de bizi “bilginin kaynağı” tartışmasına götürür. Kuran-ı Kerim’de İsra suresi 36. ayete göre, en genel anlamda bilginin üç kaynağı vardır:

Doğru haber: Allah ve O’nun dilemesiyle peygamberlerin bildirdikleri dışında “gayb âlemi” yani aklımızın ve fizik dünyanın ötesindeki âlem hakkında bilgi edinme imkanımız yoktur. “Gaybın anahtarları yalnızca O’nun katındadır. Onları ancak O bilir. Karada ve denizde olanı da bilir. Hiçbir yaprak düşmez ki onu bilmesin.” (Enam, 6: 59). Bilim, “gayb” hakkında bilgi vermez. Vahyi anlamak, Evrenin, dünyanın ve Peygamberlerin inakıldışılıkla değil, ancak ilk insanın oluşumu, sanlık tarihindeki ro- aklı bir üst ruhi/kalbi idrak varoluşun hikmet ve lünü kavrayabilmek gayesi, hayatın başı ve düzeyiyle birleştirmek için “din” gerçeğiyle sonu, ölüm ötesi gergayretiyle mümkün barışık olmak gerektiği çekler… bütün bunmalumdur. Din ile balar insan tecrübesinin olabilmektedir. rışık olmanın ilk adımı dışında kalan konular ise “vahye inanmak”tır. “Vahy”in ise bilimsel olup, ancak Yaratıcı’nın peygamberlere vaveya tecrübi/deneysel yollarla isbatı veya inkarı hiy yoluyla bildirdiği kadarını bilebileceğimiz mümkün değildir. O halde, vahyin ve peygam- gaybî gerçeklerdendir. Bu konularda ilahî kitap berliğin bilimselliğinden veya bilimdışılığın- ve peygamber inancı olmayanların kanaat ve dan bahsedemeyiz. Dolayısıyla, vahye dayalı inançları delile dayanmayan zan ve tahminden din ile deneye dayalı bilimin varlık âlemiyle ibaret kalmaktadır. ilgili temel ilkelerinin çeliştiğini de söylemek mümkün değildir. Vahyin anlaşılması için aklın ve kalbin kullanılması gerekir. Vahyin akılla Tecrübe ve müşahede (gözlem): İnsanların, ilişkisi vardır. Ancak fizik üstü / metafizik ger- bireysel ya da toplumsal olarak doğrudan alçekliğin tek bilgi kaynağı akıl değildir. Vahyi gıladıkları, gözledikleri, tecrübe ettikleri olayanlamak, akıldışılıkla değil, ancak aklı bir üst lar ve gerçekler, gözlem ve tecrübeye dayanır. ruhi/kalbi idrak düzeyiyle birleştirmek gayre- Bunlara dayalı olarak da bilimsel veriler ortaya tiyle mümkün olabilmektedir. İşte bu mesele konulabilir. EKİM 2010 | SAYI 19 | 3


HDV BÜLTEN Akıl ve muhakeme: Akıl ve muhakeme bir diğer bilgi kaynağıdır. Akıl, doğru haber ve tecrübenin sunduğu verileri değerlendirerek yani muhakeme ederek bir sonuca ulaşır. Akıl, fıtrî (doğuştan Allah vergisi) bir kabiliyettir. Bu sebeple, dînen sorumlu olmak için de ancak akıl sahibi olmak gerekir.

üzere, Allah’ın sevgi ve rahmetinin tecellisi olarak gönderilmiş/seçilmiş insanlardır. Kurân-ı Kerim bir tarih kitabı ya da geçmiş zaman hikayeleri veya mitoloji (esatiru’l-evvelin) kitabı değildir. Bu sebeple, peygamber kıssaları, insanlığa ibret örnekleri olarak anlatılır. Bu kıssalarda tarihi detaylar yoktur. Peygamberin şahsında ve irşadında insanlığa yönelik ilahi mesajlar vardır. Bu noktaVahiy ve peygamberlikten bahsederken, yu- da Peygamberlerin, ne zaman gönderildikleri de kardaki üç bilgi kaynağının burada hatırlatılma- önem arzeder. Tarih tecrübesi ve peygamber kıssasının sebebi şudur: Akıl gaybî konularda kendi ları gösterir ki, insanlar eğer aşırı maddiyata veya başına bilgi sahibi olamaz. İşte tam bu noktada eğer aşırı ruhâniyete yöneldilerse, işte o zaman bir aklın muhatabı olarak vahiy ve peygamberlik peygamber gelir ve toplumu, aşırıya gittiği uçtan devreye girer. İlahî hitap, insana, aklıyla beraber dengeye çeker, yani erdemli olmaya yönlendirir. bir bütün olarak hitap eder. Ve unutulmamalıdır İnsanlık tarihi, bir anlamda, peygamberler tariki vahiy, peygamberler aracılığıyla, kutsal metinler olarak insana ulaştırılmıştır. hi etrafında oluşmuştur. Şimdi bu gözle, yaklaşan Kurban Bayramı vesilesiyle “Kurban”ı nasıl anlaİnsan, öncelikli olarak, kolayı ve hoşuna gide- malıyız konusuna önümüzdeki sayıda temas edip, ni tercih etme eğilimindedir. İşte peygamberler, daha sonra Kur’ân-ı Kerîm’e göre Peygamber kısinsanın ahlâkî erdemlere bağlılığı zayıfladığında, salarına devam edelim. Selam ve muhabbetle. bireyi ve toplumu tekrar ahlâkî ideale yöneltmek

4 | SAYI 19 | EKİM 2010


HDV BÜLTEN

Dört Çocuk Annesi 36 Yaşındaki Ev Kadını Hafız Oldu Hollanda’nın Appingedam şehrinde yaşayan Kahramanmaraş’ın Afşin ilçesinden Hatem Çiçek’le evli dört çocuk annesi ev kadını Filiz Çiçek, kendi gayreti ve din görevlisi Nurettin Kağızmanlı’nın rehberliğinde birbuçuk yılda hafızlığını bitirdi.

L

ahey Din Hizmetleri Müşavirliğimiz görev bölgesinde bulunan Appingedam şehrinde yaşayan dört çocuk annesi Filiz Çiçek, bir buçuk yıl gibi kısa bir sürede Appingedam HDV Orhan Gazi Camii’nde kısa süreli din görevlisi Nurettin Kağızmanlı’dan hafızlık

dersleri almaya başlamış, ev işleri ve çocuklarının bakımı yanında hafızlığını tamamlamıştır. Din görevlisi Nurettin Kağızmanlı ise her gün Çiçek alilesinin evine giderek ezberlerini dinlemiştir. Hafız olan Filiz Çiçek, küçük yaşta çocukları olmasından dolayı

Türkiye’ye gidemediğinden Hafızlık Tespit Sınavı T.C. Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Doç Dr. Bülent Şenay başkanlığındaki komisyon tarafından 05.10.2010 tarihinde Hollanda Diyanet Vakfı Merkezinde gerçekleştirilmiştir.

Hollanda Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu

Adı Soyadı Doç. Dr. Bülent ŞENAY Veysel Kükrek Rahim Usan Nevruz Özcan Recep Erkoç Zekeriya Açkalmaz Abdurrahman Aydeğer

Vakıf Görevi Başkan Sekreter Muhasip Üye Üye Üye Üye

Görevi

T.C. Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Leerdam HDV Anadolu Camii Din Görevlisi Heerhugowaard HDV Mimar Sinan Camii Başkanı Roermond HDV Fatih Camii Başkanı Kampen HDV Nebi Camii Denetleme Kurulu Başkanı Rotterdam HDV Eğitim Merkezi Koordinatörü Rotterdam HDV Mevlana Camii Başkanı EKİM 2010 | SAYI 19 | 5


HDV BÜLTEN

Devlet Bakanı Faruk Çelik HDV’yi Ziyaret Etti Diyanet İşleri Başkanlığı ve dış Türkler’den sorumlu Devlet Bakanı Faruk Çelik, 22-24 Ekim 2010 tarihleri arasında Hollanda’ya üç gün süren bir çalışma ziyarettinde bulundu.

D

evlet Bakanı Faruk Çelik Hollanda’da bulunduğu süre içinde çeşitli kurum ve kuruluşların toplantılarına katılarak konuşmalar yaptı. Bakan Çelik bu ziyaretlerinden birini de Hollanda Diyanet Vakfı’na gerçekleştirerek Den Haag’da bulunan HDV Vakıf Merkezine geldi. 23.10.210 tarihinde TC. Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan ve beraberindeki heyetle Hollanda Diyanet Vakfı merkez binasına gelen Devlet Bakanı Faruk Çelik, Vakıf binasında başta Lahey Din Hizmetleri Müşaviri ve Hollanda Diyanet Vakfı başkanı Doç Dr. Bülent Şenay olmak üzere Din Hizmetleri Ataşeleri, Dr. Fevzi Hamurcu, Dr. Mustafa Kahraman, HDV Yöne6 | SAYI 19 | EKİM 2010

tim Kurulu Üyeleri ve HDV çalışanları tarafından karşılandı. Vakıf binasını gezen Devlet Bakanı Faruk Çelik, Vakıf çalışmaları hakkında bilgi aldı. Daha sonra Rotterdam’da bulunan

HDV Eğitim Merkezine geçen Devlet Bakanı, burada Hollanda Diyanet Vakfına bağlı cami yöneticileri ve davetlileriden oluşan bir toplulukla buluştu. Yaklaşık iki saat süren toplantıda yine başta T.C. Lahey Büyü-


HDV BÜLTEN

kelçisi Uğur Doğan olmak üzere, Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, T.C. Rotterdam ve Deventer Başkonsolosları ile Rotterdam ve Deventer Din Hizmetleri Ataşeleri ve HDV Şube cami yöneticileri katıldı-

lar. Toplantıda konuşan Bakan Faruk Çelik, Avrupa’da yaşayan Türkler olarak içinde yaşadığımız toplumun değerlerine saygı ve uyum içerisinde bulunmanın görevlerimiz arasında olduğunu hatırlattı. Toplantı sonunda

vatandaşlardan gelen çeşitli sorulara cevaplayan Bakan Çelik daha sonra Türkler için Danışma Konseyi adlı kuruluşun toplantısına katılmak üzere HDV Rotterdam Eğitim Merkezinden ayrıldı.

EKİM 2010 | SAYI 19 | 7


HDV BÜLTEN

Devlet Bakanı Çelik HDV Eğitim Merkezinde Sivil Toplum Örgüt Temsilcileri, Eğitimciler, İşadamları ve Öğrencilerle Bir Araya Geldi Hollanda Diyanet Vakfı’na bağlı HDV Eğitim Merkezi konferans salonunda düzenlenen programa, Bakan Çelik’in yanı sıra Türkiye’nin Lahey Büyükelçisi Uğur Doğan, Rotterdam Başkonsolosu Esen Altuğ, Deventer Başkonsolosu Nihat Erşen, Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri Bülent Şenay ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanı Kemal Yurtnaç katıldı.

V

atandaşlara hitaben konuşan Çelik, yaklaşık 45 yıldır Hollanda’da bulunan Türk vatandaşlarının bu ülkeye önemli katkılar sunduğunu belirterek, “Milletimizin özünde olan dinamizmi nereye gittiyseniz götürdünüz. Bu dinamizmi Hollandalılara da gösterdiniz. Bu yüzden sizlerle övünüyor, size şükran sunuyor ve teşekkür ediyoruz” dedi. Çelik, Hollanda’da bulunan 15 bin Türk kökenli işadamının 80 bin kişiye istihdam sunduğunu kaydederek, buna karşın başta entegrasyon olmak üzere bazı sorunların da bulunduğunu, ama bunların çözümünün zor olmadığını söyledi. 8 | SAYI 19 | EKİM 2010


HDV BÜLTEN

Türklere sahip oldukları değer yargılarını koruyarak yaşadıkları ülkeye katılmaları yönünde tavsiyede bulunan Çelik, şöyle konuştu: “Birçoğunuz buranın vatandaşı oldunuz. Sizler burada yaşarken biz de Türkiye hükümeti olarak sizlerin uyumunu çok önemsiyoruz. Ama entegrasyon nasıl olacak? Entegrasyon, değer yargılarınızı muhafaza ederek yaşadığınız Hollanda’nın siyaset, kültür ve toplumun her alanına katılmadır. Asimilasyona kesinlik hayır ama entegrasyona gelince evet diyoruz. Entegrasyon tek taraflı olacak birşey değil. Tek taraflı yalnız yabancıların gayretleriyle entegrasyon olmaz. Karşılıklı olmalı. Bu çerçevede göçleri ka-

bul eden ülkelerin de sorumlulukları var. Bu konuyu büyütmemek gerek, Oturarak, konuşarak anlaşabileceğimiz bir konuyken bunu büyütmek herkesi rencide eder. Bu konuda üzerimize düşen neyse yapmaya hazırız. Biz, Avrupa’daki katıldığımız bütün toplantılarda, ‘asimilasyona hayır, entegrasyona evet’ şeklinde konuşmalar yapıyoruz. Bu anlayışla olaya yaklaşıyoruz. Entegrasyon tek taraflı olamaz, yabancı diye gördüğünüz vatandaşları da kucaklamanız gerekir.” dedi. Dünyanın pek çok ülkesinin ekonomik krizden etkilenmesine rağmen Türkiye’de böyle sorunun bulunmadığını kaydeden Çelik, “Her yerde ümit-

sizlik ve karamsarlık varken Türkiye’de ümit var. Herkes geleceğine ümitle bakıyor. Hollanda’da 15 bine yakın işyeri kurup binlerce kişiye istihdam sağlayıp özlerindeki dinamizmi Hollanda’ya taşıyıp, onlara gösteren Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarıyla övünüp ve gurur duyduğunu ifade eden Bakan Çelik, problemler ve sıkıntıların devam edeceğini, sorunlar üstesinden birlikte gelmek gerektiğinin altını çizdi. Bakan Çelik sözlerini şöyle sürdürdü; “Sorunların çözümü için elbirliği şart. Ancak sorunlar var diye görmemezlikten gelmek değil, çözümü için çaba sarfetmek gerekir. Hollanda’ya, ekonomik manada ciddi katkı sağlayan Türk toplumu, 45 yıldır çok iyi işler yaptı. Sizler yıllardır buradasınız, birçoğunuz buranın vatandaşısınız. Uyum politikaları denilen bu kavramın bizim içinde önemli olduğunu söylüyoruz. Entegrasyon nedir, değer yargılarını muhafaza edip, her alanda katılmak demektir. Yoksa kimliğimden, değerlerimden taviz vererek uyumdan bahsetmek olmaz, geçmişte kalmanın manası yok, geleceğe bakmak lazım. Biz, Avrupa’daki katıldığımız bütün toplantılarda, ‘asimilasyona hayır, entegrasyona evet’ şeklinde konuşmalar yapıyoruz. Bu anlayışla olaya yaklaşıyoruz. Entegrasyon tek taraflı olamaz, yabancı diye gördüğünüz vatandaşları da kucaklamanız EKİM 2010 | SAYI 19 | 9


HDV BÜLTEN

gerekir. Türkiye olarak, Avrupa’ya karşılıklı hoşgörüye dayalı bir birliktelik olacaksa, biz buna varız, diyoruz. Sivil toplum örgütlerimiz, bu alanda her zaman hazırlar, bunu gördüm. Avrupa bize ne kadar yakın olursa bizde o kadar yakın oluruz.” AB yolunda olan Türkiye’nin Ankara Anlaşması çerçevesinde adım

10 | SAYI 19 | EKİM 2010

attığını, aynı adımı Hollanda’dan beklediklerini hatırlatan Bakan Çelik; “Ankara Anlaşması ile masaya oturmuş Türkiye’ye engeller çıkarmak niye? Türkiye’nin AB girip, giremeyeceğini o gün konuşalım. Türkiye, o gün geldiğinde, belki de, ‘Ben AB’ye girmeyeceğim’ diyecektir. Dostluk varken birçok konuyu düşmanlığa çevirmenin anlamı yok. Hollanda ile

iyi ilişkiler içerisindeyiz. Sizlerin de sorunları olursa, bunu iki ülke olarak beraberce çözeriz. Geriye doğru değil, ileriye doğru bakacak olursak Türkiye, Hollanda ile iyi ilişkileri geliştirmek adına sizlerin köprü görevi gördüğünüzü memnuniyetle gördüm. Sizler buraya talep üzerine geldiniz. Hiçbir Türk vatandaşı, yıllar önce buraya kendi isteğiyle gelmemiştir. 45 yıl evvel varını yoğunu satarak, geçimini sağlamak adına Hollanda’ya gelen vatandaşlarımız bugün hak etmedikleri birçok olumsuz muamelelerle karşılaşıyorlar. Hollanda şunu unutmamalıdır ki, birinci nesil büyüklerimiz, Hollanda’nın inşası için harç olmuştur.” şeklinde konuştu. Salonda bulunan bazı vatandaşlarımız, çifte vatandaşlık, uyum kursları, oy hakkı, bayan din görevlisi ihtiyacı gibi konularda Bakan’a taleplerini ilettiler.


HDV BÜLTEN

HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay Haarlem Selimiye Camii’ni Ziyaret Etti

2

5 Ekim 2010 Pazartesi günü, HDV Haarlem Selimiye Camii’nin davetlisi olarak şehrimize gelen HDV Başkanı ve beraberindekiler din görevlisi ve cami yöneticileri tarafından karşılandı. HDV Başkanı Doç. Dr. Bülent Şenay’a camide yapılmakta olan eğitim ve öğretim faaliyetleri, iki yıldır tıpkı bir okul gibi dersliklerden oluşan yeni eğitim binasının tanıtımı ile 2008 yılında ibadete açılan caminin, yapımı devam eden diğer fiziki bölümleri hakkında bilgilendirmede bulunuldu. Altı yardımcı hoca ve cami din görevlisi Ahmet Demirer’in beraberce yürütmekte oldukları eğitim çalışmaları, HDV Başkanı tarafından takdirle karşılandı.

gittikleri yere dostluk ve Türk-İslam kültürünü taşıdıklarını anlatan Şenay: “Böyle güzel mabetleri inşa eden halkımızın gerçek anlamda “İmarı”da ihmal etmemeleri hususuna dikkat çekerek, geleceğin, ancak toplumun imar faaliyetleri sayesinde elde edilebileceğinin altını çizdi.”

HDV Başkanı ve Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay, akşam namazını müteakiben de Haarlem cemaatine kısa bir konuşma yaptı. Yurt dışındaki Müslüman Türk milletinin, bir hicret anlayışı içerisinde, her EKİM 2010 | SAYI 19 | 11


HDV BÜLTEN

Diyanet Hacı Adayları Kutsal Beldeye Hareket Etmeye Başladı T.C.Lahey Din Hizmetleri Müşavirliği ve Hollanda Diyanet Vakfı işbirliği ile düzenlenen 2010 Yılı Hac Organizasyonuna katılan hacı adaylarının kutsal beldelere yolculuğu başladı.

B

u yıl Hollanda’dan Hollanda Diyanet Vakfı aracılığıyle Hacca gidecek hacı adayları altı kafile halinde Amsterdam Schiphol havaalanından hareket etmeye başladılar. Hollanda Diyanet Vakfı Hac organizasiyle bu yıl toplam 993 kişi hacca gidiyor. Kafilelere 32 din görevlisi ve bir Organizasyon sorumlusu olmak üzere toplam 33 din görevlisi rehberlik ediyor. İlk kafile 02.11.2010 tarihinde saat 05:00 de İstanbul aktarmalı Medineye gitti. Diğer kafileler ise Mekke’ye gidecekler. Mekke hareket eden ikinci kafile 03.11. 2010 tarihinde saat 11:35 de Schipholden hareket etti. İkinci kafile hacı adaylarının Amsterdam Schiphol havalimanından uğurlanması sırasında küçük bir tören düzenlendi. Törene HDV Yönetim Kurulu Başkanı ve Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. 12 | SAYI 19 | EKİM 2010

Bülent Şenay da katılarak hacı adaylarına ve onları uğurlamaya gelen yakınlarına kısa ve anlamlı bir konuşma yaptı. Din Hizmetleri Müşaviri, konuşmasında hacı adaylarına sağlık sıhhat içerisinde bir yolculuk diledikten sonra, “Yüce Allah Kur’an-ı Kerimde oraya yol bulmaya gücü yetenlere haccı farz kıldığını buyuruyor. Sizler bunun müjdesine ermek üzere yola çıkıyorsunuz. Sizler inşaallah Kabe’ye vardığınızda Kabeyi sol tarafınıza alarak tavafa başlayacaksınız. Bu kalbinizle Kabe arasına başka hiçbirşeyin giremeyeceğini sembolize ediyor. Orada olumsuzlukları değil, güzellikleri arayacaksınız. Başkasında kusur aramayacağız, Haccın bir “gezi” olmadığını hatırlayıp komfor peşinde olmayacağız. Sizler kendisini “hadimu’l-haremeyn”

görmüş bir milletin, ecdadın çocuklarısınız. Kabe’ye hizmet etmiş ecdadınız. Hicaz yolunu dert etmiş. Cüneydi Bağdadi Kabe’ye karşı ayaklarını uzatarak oturan bir adamı görünce içinden ben burada bekçi olsam şu adamı buradan dışarı atardım diye geçirince, yanına yaklaşan birisi, ben de burada bekçi olsam burada kabe yerine insanların kusurunu görenleri dtışarı atardım deyince kendine geliyor, ve hata ettiğini anlıyor. Oralarda kendimizi insanların kusurlarına değil ibadetlere verelim. Kabe’yle aramıza hiçbirşeyin girmesine müsade etmeyelim. Doya doya ve duya duya hacc edelim. Az kelam, çok tefekkür. Seyrediniz, temaşa ediniz, kendinizi, içinizdeki sesi dinleyiniz. Tevbe-istiğfarı arttırınız. Rasulullah’a selam ve hürmetimizi arzediniz. Allah devlete millete zeval vermesin. Bu güzel örnek organizas-


HDV BÜLTEN yon için Diyanet İşleri Başkanlığımıza tekrar teşekkür ediyor sizleri Allah’a emanet ediyoruz. Dualarınızda bizleri de hatırlayınız. Haccınız mebrur ve makbul olsun. Yolunuz açık olsun. Allah sevdiklerinize kavuştursun.” dedi. Manevi bir coşku ve heyecan içerisinde gözyaşlarıyla bu sohbete iştirak eden hacı adayları yakınlarıyla vedalaşarak, kafile başkanı din görevlisi Hüseyin Demirci’nin yaptığı dua ile kutsal beldeye hareket ettiler.

EKİM 2010 | SAYI 19 | 13


RÖPORTAJ

Avrupa’da İSLAMOFOBİ ve Hollanda - Röportaj Türkiye Cumhuriyeti Lahey Büyükelçiliği din hizmetleri müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay Hollanda gündemi konusunda, Makedonya’nın Ohri kentinde katıldığı dinler ve kültürlerarası diyalogun geliştirilmeleri konularında Lahey’de ki Hollanda Diyanet Vakfı binasında önemli açıklamalarda bulundu. ,

Makedonya’nın Ohrid kentinde Avrupa Konseyi’nin “dinler ve kültürlerarası diyalogun geliştirilmesinde medyanın rolü” konulu toplantılarına hem Türkiye adına hem de Hollanda’da Türk toplumunu temsilen katıldınız. Nedir bu toplantının mahiyeti? Hem Türkiye Lahey Büyükelçiliği Din Hizmetleri Müşaviri hem de HDV Başkanı olarak bu toplantıya katıldım. Dini Farklılıklar ve Kültürlerarası Diyaloğun Geliştirilmesi konusu bir süredir Avrupa Konseyi tarafından üzerinde durulan bir konu. Medya ahlakı ise bunun önemli bir bölümü. Ohrid’de bunun üzerinde duruldu. Avrupa Konseyi toplantısında kültürler ve dinler arası diyalogun geliştirilmesinde medyanın rolü deniliyor ama genellikle islam üzerine konuşuluyor. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Neden islam üzerinde bu kadar duruluyor? 14 | SAYI 19 | EKİM 2010

Çok yerinde bir soru bu. Ben aynı konuyu Ohrid’de de dile getirdim. “Açık olalım” dedim. Kültürler seyahat (travel) ederler ve medya kültürlerin seyahatine yardımcı olmakla kalmayıp kültürlerin algılanmasında dönüşüme de (transformasyon) sebep olabilir. Medya kültürlerin uluslararasılaşmasını sağlar. Etnik ve dini çeşitliliğin meşruluğu ile ilişkili olarak çokkültürlülük tartışması yapılmaktadır. Bir şeyin adını koymak gerekir. Entegrasyon ve dini çeşitlilik ile ilişkili ne konuşulursa konuşulsun, Avrupa’da bu başlıklar altında tartışılan İslam ve Müslümanlar konusudur. Bu hususta net olunduğu takdirde olumlu mesafe alınacaktır. Diğer Doğu Avrupa ülkelerinden gelen göçmenlerin konuları farklıdır. İkinci sırada belki ortodoks dünyası geliyor yani doğu Avrupa dünyası geliyor. O da onlar için sorun ama onu kutsal ittifak var düşüncesiyle daha rahat ifade edebileceklerini düşünüyorlar. Bu gözlemlerimin temel dayanağı öncelikle yazılan çizilendeki, bizden metinlerdeki, gerek Avrupa Konseyi gerekse Avrupa Birliği ilgili komisyonlarının metinlerinde kullanılan anlatım dili ve vurgular. Bir de bu tip toplantılara çeşitliliği yansıtacak şekilde davetli katılması ön görülürken, müslüman katılımın olabildiğince düşük profilli olmasına gayret ediliyor. Benim buraya katılımım da ancak Dışişleri Bakanlığımızın görevlendirmesi ve Diyanet İşleri Başkanlığımızın önermesiyle mümkün olmuştur. Aksi takdirde Türkiye’den de etkin bir katılım talebi olmayabilirdi

diye düşünüyorum. Öte yandan katıldıktan sonra da katkımız konusunda, söylediklerimiz, paylaştıklarımız ve sunduğumuz argümanlar konusunda pozitif taraf da var. Eğer doğru bir üslup ve diller argümanlarınızı sunarsanız dikkate alınıyor. Ama temsil konusunda, müslümanların sesi konusunda yeterince platform verilmediği kanaatindeyim. Bu, muhtelif dengeler, hassasiyetler için yapılıyor olabilir, Avrupa kendini yetersiz hissediyor olabilir. Müslümanların kendini temsil konusunda da yeterli olamayabildiklerinden de söz edebiliriz. Kültürel çeşitliliğin Avrupa’nın zengin mirasını nitelendirdiğini ve hoşgörünün açık bir toplumun garantisi olduğunu ileri süren muhtelif zirve toplantılarına, dokümanlara, beyannamelere rağmen, realitede Avrupa toplumunda Müslümanlar sözkönusu olduğunda çokkültürlülük konusunda ciddi sorunlar oluştuğu görünüyor. Entegrasyon denildiğinde kastedilenin asimilasyon olduğu aşikardır. Müslümanların “kendileri” olmaktan çıkıp “Avrupalılaşmaları” istenmekte, bunun sınırları ise bir türlü belirlenememektedir. Gerek mahalle, işyeri, eğitim sistemi ve ilgili kurumlar, gerek sivil toplum, özellikle gençlik sektörü, medya, sanat dünyası ya da siyasi arena olsun – hiç bir alanın kültürlerarası diyaloğa dahil olmaktan muaf tutulmaması gerektiği kabul edilse de, fiiliyatta Müslümanlar bu alanlarda pek çok önyargılı anlatım ve tavırla karşılaşmaktadır. Göçmenlerin ev sahibi ülkenin yaşamına tam olarak katılmalarını sağlamak


RÖPORTAJ için etkili entegrasyon politikaları- lışmaları var. Dolayısıyla bu durum lecektir- Katolik Hırvatları daha na ihtiyaç duyulduğu, göçmenlerin Hollanda’yı oldukça rahatsız etmiş “Avrupai”, Sırpları ise her ne kadar diğer herkes gibi kanunlara riayet durumda. Ülkedeki aklı selim siya- Müslümanlara karşı en saldırgan etmesi ve Avrupa toplumlarının te- setçiler kendi toplumları adına bu olanlar olsalar bile Ortodoks olmel değerlerine ve kültürel mirasla- konuda oldukça rahatsızlar. Batı maları itibariyle ikinci derecede ve rına saygı göstermesi gerektiği söy- Avrupa ülkelerinde Wilders fitne- ortada, Müslüman Boşnakları ise lenirken, göçmenlerin onuruna ve si, Danimarka karikatür krizi gibi Avrupa medeniyetinin dışında ve özgün kimliklerine saygı gösterme vakalar, derinden ırkçı söylemler “öteki” olarak sunmuşlardır çoğunve politikalar oluştururken bunları sadece müslümanların ya da İsla- lukla. Örnekler çoğaltılabilir. Ama göz önünde bulundurma noktasın- mın sorunu değil. Bu bir insanlık İslamofobi Avrupa’da 9/11’den çok da ciddi eksiklikler ve önyargılar sorunu aynı zamanda. Avrupa’nın öncelere derinlere gider. olduğu malumdur. Muhtelif Avru- tarihinde de bunun kara örnekleri Avrupa’daki islamofobinin derinlipa Birliği belgelerinde “Avrupa’nın var. İslamofobi bir kültürel terör- ğinde genel anlamdaki ırkçılığa ilaortak mirası” diye ifade edilen şeyin dür, Müslümanlara karşı yürütülen ve olarak islamla tarihten gelen bir kapsamına İslam’ın ve Müslüman- bir psikolojik harptir. İslamofobi- mücadele ruhu da var. Bu ruhun ların kabul edilip edilmeyeceği me- nin derin bir ırkçılık türü olarak arkasında oryantalist hıristiyan selesi henüz cevabını bulamamıştır. yayılmasında Avrupa medyasının esensiyalist bir yaklaşım vardır. TeHer türlü hoşgörüsüzlüğü ve ay- da çok rol oynadığını belirtmek ge- melde “öteki” olan müslümanlar, rımcılığı denetleyen, genel politika rekir. Kültürler seyahat ederler de- istedikleri kadar Avrupa vatandaşı tavsiyeleri üreten ve bilinç olsunlar yabancıdırlar, artışı sağlamak üzere sivil “Avrupa medeniyetinin aşağı medeniyetin bireytoplumla birlikte çalışan leridirler, “tamamen dekaderi, Avrupa’da Irkçılık ve Hoşgörüsüzğişmedikçe bize ait olmalüğe Karşı Avrupa KoMüslümanların kaderiyle yacaklar” söylemi maalemisyonu (ECRI), ya da sef var. Bakınız şu Franartık birdir” AGİT gibi veya anayasal sa’daki “burka yasağı”na. standartlarla ilgili olarak İslam’da burka var mıdır? Venedik komisyonu gibi yapılara dik. Medya belli biçimde sundukça sorusu değildir burada sorulacak rağmen Avrupa’da İslamofobi arta- kültür aynı zamanda “transform” soru. Evet İslam alimlerinin çorak devam ediyor. olmuş olarak sunulur. Medyada ğunluğuna göre burka, çarşaf ya da ayrıca bir “kibir” bir tür “triump- yüz peçesi zorunlu değildir. Fransa Peki, Avrupa’da yükselen İsla- halist” tavır olduğu gözlemleniyor. gibi bir toplumda yaşamaya gelmofobi konusunda neler söy- Medya kendi “etik” ilkelerini göz- mişse bir Müslüman, ayrıca dikkat lersiniz? Ohrid’de medya ve din den geçirmelidir. Din konularında etmelidir içinde yaşadığı toplumla konuşulduğuna göre Avrupa medya uzman ve bilgili kişilerle ça- olabildiğince uyumlu bir çizgide medyasının bundaki rolü hak- lışmalıdır. Çoğunlukla İslam kar- kendi kimliğini yaşamaya. Ancak kında ne düşünüyorsunuz? şıtı önyargılı yayınlar yapılmakla burada mesele öncelikle bu değilHollanda, Avrupa’da islamofobi- beraber, diğer dinler konusunda da dir. Siyaset ve yargı erki neden bir nin en yüksek olarak tespit edil- genel bir olumsuz tavır vardır. Me- insanın kamusal alandaki inancına diği ülkelerin başında gelir. Yani sela, evet ciddi bir sorun olsa bile, dayalı kıyafetine, özellikle kadının bizzat Avrupa birliğinin ırkçılık ve Katolik Kilisesi’nde son zamanlar- kıyafetine karışmaktadır? Fransa islamofobiyle mücadele komisyo- da artarak gündemegelen “çocuk basınında burkalı/çarşaflı kadınnunun raporlarında vardır. Bu ra- sapkınlığı” konuları gibi örnekler ları “ninja”ya benzetecek kadar porlarda Hollanda’da tespit edilen tüm Katolikleri mahkum edecek “öteki”ne tepeden bakan aşağılayıcı vakalar oransal olarak diğer Avru- düzeye getirilerek yansıtılmaktadır. yazılara rastlanmaktadır. Özünde pa ülkelerinden oldukça yüksektir. Dikkatli olmak gerekir. Önyargı Fransa’daki bu yasağın arkasındaSon zamanlarda siyasal süreçler, herkese zararlıdır. Hatırlıyorum, ki jakoben tavır, iddia ettiği gibi Hollanda siyasetindeki tartışmalar Balkan çatışması diye sunulan ve “kadınlara eşitlik ve özgürlük” tada bu konuda örnekler sunuyor. Boşnak müslümanlara yönelik et- lebinin değil, “kadınlar üzerinden” Örneğin gündemde aşırı sağcı bir nik temizliği hedefleyen dönemde kültürel hegemoni kurma politisiyasetçinin, Wilders’ın islam karşı- Avrupa medyası, -dönemin haber- kasının bir ürünüdür. Temelinde, tı, provakatif, nefret körükleyici ça- lerine dikkatle bakıldığında görü- oryantalist, ve esensiyalist, yani ne EKİM 2010 | SAYI 19 | 15


HDV BÜLTEN olursa olsun Müslümanları aşağı gören bir dünyagörüşünün tezahürüdür. Güvenlik kaygısıysa eğer iddia edilen, bunu çözmenin pek çok yolu var. Bu tür yasaklar nereye kadar gidecektir? Elbette bunların yansımaları olacaktır. Bu tür yasaklar doğru değildir. Ama şunu da kabul etmek lazım: Avrupa’da pek çok aklı başında Avrupalı siyasetçi ve aydın da yükselen bu ırkçılık ve islamofobik faaliyetlerden rahatsız. Bunun dışında Avrupa Konseyinin bu konuyla ilgili çalışmaları, dökümanları, yol haritaları tüm bu çabalarını ben bütünüyle taktik ya da politik görmüyorum. Yani burada samimi bir boyut da var. Çünkü şunu görüyorlar: Bu durum, ırkçılık ve İslamofobi bizzat Avrupa’ya zararlı. Tanımlanan çok kültürlü Avrupa vizyonunu bizzat içerden zedeleyen bir durum. İslamofobi ciddi bir sorun fakat şunu da eklemek lazım: Müslümanların bu konularda tamamiyle suçlayıcı pozisyonda olmamaları gerekiyor. Yani müslümanlar kendilerine de sormalılar: Biz nerede hata yaptık? Bu önyargıların, tek tipleştirmelerin ve islamofobinin, ortaya çıkması ve beslenmesinde ne kadar rol oynadık ya da bunun ortadan kaldırılmasına neden katkı yapamıyoruz, neler yapabiliriz? Benim muhtelif platformlarda, hem müslümanlarla konuşurken hem de Hollandalı makamlarla konuşurken altını çizdiğim bir nokta var. Konu burada müslümanlarsa evet bir uyum sorunu var. Fakat bu sorun dini bir sorun değil sadece. Kültür, ekonomik ve eğitsel statüyle de alakalı birşeydir. Bunu yeni göç eden Bulgar ve Romen göçmenlerde de bulmak ihtimali var. Ama din farkı islam kadar olmadığı için belki bir süre ve bir formatta kamufle edilebilecek ama ortaya çıkacak. Özellikle bu kişiler işe girmeye başladıklarında daha iyi gözlemleniyor. 16 | SAYI 19 | EKİM 2010

Avrupalı müslümanların hak talepleri söyleminden sorumluluk söylemine geçmeleri gerekiyor: yani biz ne yapabiliriz? demeliler. Çok ironik bir durumdur ama Avrupa’da yaşayan ve müslüman ülkeden gelen bir çok müslüman kendi ülkelerinde sahip olmadıkları haklara sahipler. İslami açıdan da öyle.

TIME DERGİSİ “Avrupa’nın Kimlik Krizi”

Avrupa’da hem müslüman olmayanlar hem de müslümanlar İslamın Avrupa’daki yeri ile ilgili ciddi bir şekilde tekrar düşünmeliler. Bana göre dinler arası çatışmadan ziyade dinler içi çatışma sorunuyla karşı karşıyayız. Hristiyanın, müslümanların ya da yahudilerin kendi içinde radikalleriyle diğerleri arasında bir gerilim var ve bu dışa yansıyor. Bu gerilim dindarlık gerilimi değil. Bu gerilim daha ziyade, din kaynaklarını anlama ve anlatabilme, eğitime yansıtabilme ve gelecek kuşaklara aktarabilme sorunu. Bundan dolayı müslümanların islamofobinin oluşmasında kendi temsil rollerini ve eksikliklerini gözden geçirmeleri gerekir. Hollandalı müslümanların genel sorunları nedir? Oradaki türklerin müslüman azınlık olarak genel problemleri nedir? Avrupa’da Müslümanların geleceği hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bana göre müslümanların eğitim sorunu var. Genç kuşakların öz kimlikle Hollandalı olma iki öğesini birleştirebilme kanalları oluşmamış durumda. Bu bağlamda hem kendi toplumumuzla bir araya geldiğimde hem Hollandalı makamlarla görüşmelerimde ifade ettiğim vurgu: Bir kişinin veya topluluğun kendi öz değerleri ve kültürüyle barışık olması bunu öğrenmesi, içinde bulunduğu topluma entegre olmasına engel olmaz. Aksine kendi kökleriyle, inanç ve değerleriyle barışık olan insanın öz güveni yüksek olur. Özgüven açık olmanın, korkmamanın, dış dünyayı tehdit algılamamanın en önemli öğesidir. Eğer Avrupa iki temel öğeyi dini ve dili avrupalılaşmanın önünde bir engel olarak görüp de bunu ortadan kaldırmak için değişik politikalar uygulamaya niyetlenirse entegrasyon kolaylaşmaz, zorlaşır. Örneğin imamların gelmesi meselesi . Almanya’da ya da hollanda da imam mı var? İmamlar mecburen Türkiye’den gelecek. Bu konuda hep bir söylemsel baskı oluşturuluyor. İslam eğitim/akademik geleneği dışında imam yetiştirme çabası, niyeti görülüyor. İslami ilimler geleneğinden beslenmeyen hiç bir yüksek öğrenim sistemi/ müfredatı “ehil imam” yetiştiremez. İmam yetiştirmek, din dersi öğretmeni yetiştirmek için ulemanız, ilminiz ve kütüphaneniz olmalı. Türkiye’deki İlahiyat fakülteleri tecrübesinden yararlanmadıkça Avrupa’da İslami akademik eğitim başarılı olamayacaktır. Müslümanlarla işbirliği içinde yapılmayan hiçbir proje başarılı olmayacaktır. İkincisi dil meselesi. Hollanda’da var olan seçmeli Türkçe dersi kaldırıldı. Nedeni entegrasyonu engellemesi. Dolayısıyla Türk toplumunun Hollanda’daki sorunu eğitimsizlik ve işsizlik. Almanya’da ve diğer batı Avrupa ülkelerinde olduğu gibi Türk toplumu istih-


HDV BÜLTEN dam ve eğitim alanında ayrımcılıkla karşılaşıyor. Özellikle siyasiler bunu bir de siyasi propaganda aracı olarak kullanmaya başladıklarında doğal olarak 16 milyonluk nüfusunun 1 milyonu müslüman olan (bunun 400 bin kadarı da türktür) bir ülkede bu bir gerilim oluşturuyor. Her şeye rağmen akl-ı selimin galip gelmesini diliyorum. Öte yandan bu sorunların aşılması mümkün. Ben karamsar değilim. Birlikte yaşama konusu müslümanlar için ne dini açıdan ne de kültürel açıdan bir sorun değil. Çünkü Türk ya da arap müslümanların tarihte farklı dinlerle birlikte yaşadı. Avrupa’da müslümanların bir gerilim tablosu içinde gösterilmesi Avrupa’nın kendi tecrübesindeki problemlerden kaynaklanıyor. Avrupa “öteki”yle bir arada yaşama tecrübesine sahip değil. Hristiyanlığın içindeki öteki mezheplerle bile yaşama tecrübesine sahip değil. Katoliklerin protestanlara yaptığı zulüm ve baskıyı Avrupa ezbere bilir. Yahudilere yönelik baskı ve zulümler de biliniyor. Şimdi üçüncü dalga olarak müslümanlar mı diye soruluyor. Fakat müslümanlar diğerlerinden farklı. Çünkü onların bir medeniyet iddiası var, Endülüs gibi, Bosna gibi örnekleri vardır. Bu tecrübe siyasal gerekçelerle ortaya çıkmış değil. Kaynağı vahye dayalı. Bizzat İslam’ın Kutsal Kitab’ında ve Peygamber sünnetinde/geleneğinde farklı din ve inanç mensuplarının birarada yaşamasının meşruiyyeti beyan edilmiştir. Çok önemlidir bu. İslam’ın muhtelif ayet ve hadislerine bakıldığında zulüm yapmama ve saldırmazlık ekseninde ve ayrıca İslam tarihi tecrübesinde, “birlikte yaşama tecrübesi”nin ne kadar temelleri sağlam bir konu olduğu ilgililerince malumdur. Örnek derseniz. İşte bir ayet. Rum suresi 22. ayette “Allah’ın insanları farklı dillerde ve etnik özelliklerde yaratmış olmasının O’nun ayetlerinden yani

hikmet-i ilahisinden olduğu” beyan edilmiştir. Bundan daha açık ne olabilir. Aynı şekilde, Hucurat suresi 13. ayette “tearuf ” kelimesiyle ifade edilen “bir arada yaşama” vurgusu, farklı halklar ve topluluklar olarak yaratılmışlığa işaret edilmesi, başka ayetlerde “Allah dileseydi sizi tek bir topluluk olarak yaratırdı ama hüküm ahirette Allah’ındır” mealinde beyanlar, Ahid, Akit, Misak kavramları tüm bunlar Kur’an temellidir. Yine Avrupa Konseyi’nin tüm ilgili dokümanlarına motto yapılmasını önerdiğim bir başka ayet. Hac suresi 40. ayet: Bu ayette de “EĞER Allah bir kısım (fitne) insanlarının yerine başka –iyi olanları- getirmeseydi, içlerinde Allah’ın

”İslamofobi bir kültürel terördür” adı çokça anılan, kiliseler, manastırlar, sinagoglar ve mescidler yeryüzünde kalmazdı, doğrusu yardım edenlere Allah da yardım eder” mealindeki hakikat katreleri. Dikkat edilirse dört mabedin de adı sayılıyor ayette. Bu farklı dinlerin barış içinde olmak kaydıyla bir arada yaşamasının meşruiyyetine ve kutsalın dokunulmazlığına en kuvvetli işarettir. Başka ayetler de vardır. Ya da Hz. Peygamber dönemindeki Medine Sözleşmesinden başlayarak İslam fıkıh geleneğinde sistematize edilmiş olan “gayr-i müslimlere” saldırmazlık esasında özgür yaşama hakkı verilmiş olması ve TürkOsmanlı geleneğinde de “usul-ü kadim” diye atıfta bulunularak bunun devam ettirilmesi gerçeği Avrupalı dostlarımıza her platformda hatırlatılmalıdır. Ben bunu her fırsatta dile getiriyorum. Saraybosna’da gezerken bir hediyelik eşya dükkanına girdiğinizde, alacağınız bir içecek kupasında “Sarajevo Europski Jerusalem” yazabilmektedir. Yani birarada yaşama bakımından Osmanlı tecrübesindeki Saraybosna

Avrupa’nın Kudüsü gibidir. Dolayısıyla geçmişte, Avrupa’da örnekleri de var bu İslam medeniyetinin bir arada yaşama tecrübesinin. Avrupa Konseyi daha şimdilerde “living together” üzerinde çalışıyor ancak İslam inancı ve kültürü kadar güçlü bir “bir arada yaşama dünya görüşü” maalesef Avrupa’da yok. Ama katolik eksenli daha sonra protestanlıkla birleşen orta ve batı Avrupa’nın ciddi bir sorunu var. Bugün sosyo-ekonomik ve demokratik değerler olarak öncü kabul edilen Avrupa’nın bütün bu değerlerde örnek alınması gerek, doğru kabul edilebilecek yönlerine rağmen dini ve kültürel açıdan “öteki”yle bir arada yaşama konusunda ne felsefi ne de tecrübi olarak bir arka planı var. Bunu aşmak istiyorlar fakat ben bunu tek başına aşabileceklerini sanmıyorum. Bu tartışmalarda islam olduğuna göre müslümanların yardımı olmaksızın orta ve batı Avrupa bu uygarlık sancısını aşamayacaktır. Bunu aşmak için de müslümanlar nitelikli, eğitimli ve profesyonel temsilcilerle sürece katılmalılar. Bir de yerli/ mühtedi müslümanlarla işbirliği yapılmalıdır. Çünkü Avrupa’daki islam göçmen bir islamdır ve örf olarak da başka bir coğrafyanın değerlerini bu topraklara getirdiği için bu konu da tehdit algısının içinde yer alıyor. O yüzden Fransız, Alman ya da diğer Avrupalı yerli/mühtedi müsülümanlarla işbirliği yapılmalı. Dolayısıyla din olarak İslamla yerel kültürler yansımalarını birbirinden ayırmak lazım. Kuran-ı Kerim’de İslam Peygamberi’nin “la darara ve la dıraar” yani “zarar vermek de yoktur zarar görmek de ya da zarara zararla karşılık verilmez” beyanı, farklı kimliklerin bir toplumsal sözleşmesine de işaret etmektedir. Sonuç itibariyle ben, analiz olarak, “Avrupa medeniyetinin kaderi, Avrupa’da Müslümanların kaderiyle artık birdir” diye düşünüyorum. EKİM 2010 | SAYI 19 | 17


HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfı’ndan Kur’an-ı Kerimin Nüzulünün 1400. Yıldönümü Dolayısıyla Hollandaca Kur’an Dağıtım Kampanyası Lahey Din Hizmetleri Müşavirliği ve Hollanda Diyanet Vakfı tarafından Kur’an-ı Kerimin Nüzulünün 1400. yıldönümü dolayısıyla Hollandaca Kur’an dağıtım kampanyası başlatıldı.

D

iyanet İşleri Başkanlığı tarafından 2010 yılının, Kur’an-ı Kerimin nüzulünün 1400. Yıldönümü olması dolayısıyla Kur’an yılı ilan edilmiş ve bu vesileyle gerek Türkiye’de ve gerekse yurtdışında çeşitli etkinliklerle “Kur’an Yılı” kutlamaları yapılmıştı. Kutlamalarda daha ziyade Kur’an-ı Kerim’in tilavetine ağırlık verilmiş ve “Maide-i Kur’an programları düzenlenmişti. Genelde Avrupa’da, özelde Hollanda’da yaşayan müslümanlara yönelik islamofobi ve fitne hareketlerinin yaşandığı bilinmektedir. Bu açıdan bakıldığında Hollanda’da insanlara Kur’an mesajının ulaştırılması önem arzetmektedir. Bu önemi idrak eden HDV Yönetim Kurulumuz, Endonezya asıllı bir Hollandalı Müslüman olan Sufyan es-Sregar tarafından “De Edele Koran” adıyla Hollandacaya terceme edilen kutsal kitabın, Hollandaca tercemesinin bastırılıp dağıtılmasına karar verildi. Ramazan ayında başlayan bu çalışmalar nihayet sonuçlandırıldı. HDV şubeleri aracılığıyla camileri ziyarete gelen veya İslama ilgi duyan Hollandalılara dağıtılmak üzere onbin adet Hollandaca Kur’an tercemesi, “De Edele Koran” bastırıldı. 18 | SAYI 19 | EKİM 2010

Bastırılan Hollandaca Kur’an dağıtımı vekaletle Kurban Organizasyonu bilgilendirme toplantısı için bir araya gelen HDV şube

yöneticileri ve din görevlilerine ilgi duyan Hollandalılara verilmek üzere dağıtıldı.


HDV BÜLTEN

HDV Maasluis Yeni Camii’de Gençlere Sohbet Programı

H

DV Maassluis Yeni Camii Din Görevlisi ve Yönetim kurulu tarafından gençler için bir sohbet toplantısı organize edildi. 4 Kasım 2010 perşembe günü 19:00-21:00 saatleri arasında HDV Maassluis Yeni Camiinde düzenlenen sohbet programına T.C. Rotterdam Başkonsolosluğu Din Hizmetleri Ata-

şesi Dr. Fevzi Hamurcu konuşmacı olarak katıldı. Dr. Fevzi Hamurcu konuşmasında; Hollanda da yaşayan Türk gençlerinin karşılaştıkları sorunlara dikkat çekerek bunların üstesinden gelebilmek için Hollandacayı bir Hollandalı kadar güzel konuşmalarına, egitimlerini en üst düzeye kadar çıkarmalarına ve bilinçli

hareket etmelerine vurgu yaptı. Programa Hamurcu nun yanısıra Türk İslam Dernekleri Federasyonu Baskanı Arif Yakışır, HDV Eğitim Merkezi Koordinatörü Zekeriya Açkalmaz da iştirak ederek gençlerle hasbihal ettiler. Gece yapılan hoş sohbetin ardından meyve ve çesitli yiyeceklerin ikramıyla program sona erdi.

HDV Rotterdam Kocatepe’de Hacı Adayları İçin Mevlid

B

u yıl Rotterdam’dan Hacca gidecek Bazı Hacı Adayları için Hollanda Diyanet Vakfı HDV Rotterdam Kocatepe Camiinde Mevlit Programı tertip edildi. Kocatepe Camii Din Görevlisi Lütfi Aydın Mevlit programında bir konuşma yaptı. Din görevlisi konuşmasında; hacı adaylarına hacla ilgili dikkat edilecek hususları anlattı ve kazasızbelasız gidip gelmeleri temennisinde bulundu.

sağ salim tekrar ailelerine kavuşmayı nasip etsin.” şeklinde temennide bulundular. Programdan sonra yemek ikramında bulunuldu. Bazı hacı adaylarının isteğiyle tertip edilen mevlit programına Rotterdam Büyükşehir Belediye Başkan Yardım-

cısı Hamit Karakuş, Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Zeki Baran, Feyenoord İlçe Belediye Başkanı Seyit Yeyden, Kralingen Belediye Meclis Üyesi Oktay Ünlü, IJsselmonde Belediye Meclis Üyesi Necat Kaya ve Kocatepe Camii Başkanı Mehmet Aydın’da katıldı.

Daha sonra Kur’an-ı Kerim, Mevlit ve ilahilerle program devam etti. Programın sonunda hacı adayları vatandaşlarla vedalaşıp, helalleştiler. Bu yıl hacca gidecek tüm hacı adayları için hayırlı yolculuklar dileyen cemaat ise, “Bizim için de dua etmeyi unutmasınlar. Allah makbul bir Hac yaparak, EKİM 2010 | SAYI 19 | 19


HDV BÜLTEN

Avrupa’daki Üçüncü Kuşağın Yaptığı Evlilikler (I)

A

ile kurumu ve eşlerin mutluluğu dinimizin çok önem verdiği konulardandır. Eşlerin birbirlerine huzur ve sükûn kaynağı olabilmeleri, hayatın yükünü ve sıkıntılarını paylaşarak azaltabilmeleri ancak ailede mutluluğun hüküm sürmesiyle mümkün olabilir. Bir memleketin yükselmesi, ev ve aile muhabbetine bağlıdır. (Charles Dickens) Aile toplumun özüdür; onu tahribe yönelen her şey toplumun tahribine yönelmiş demektir. (Butler) Her aile bir tarihtir; hatta okumasını bilene göre destandır. (Lamartine) Aile, kralların bile giremediği bir kaledir. (Emerson)

Dr. M. Fevzi Hamurcu Rotterdam Din Hizmetleri Ataşesi

Avrupa’da doğup büyüyen üçüncü kuşak, bugün evlenme çağına gelmiş hatta pek çoğu evlenmiştir. Bu yazımızda bu kuşağın yaptığı evlilikleri, gençlerin eş seçimindeki önceliklerini, evlilik sonrası yaşanan sorunları, yabancılarla yapılan evlilikleri ve benzeri konuları kısaca ele almaya çalışacağız.

Gençlerin eş seçimindeki önceliklerini ele alarak başlayalım. “Zevkler ve renkler tartışılmaz” sözü, belirli bir noktaya kadar geçerli olsa da tercihlerimiz her zaman tartışılmaz/tartışılamaz mıdır acaba? Tercihlerimizi tartışabilmek, bu tercihlerimizin neticesinde ortaya çıkacak sorunları daha doğru tahlil etmemize ve onları daha kolay çözmemize katkı sağlayabilir. Bu Aileyi oluşturan eşler hakkında Yüce Allah şöyle buyurur: sebeple birkaç kelimeyle bunlar üzerinde de durmamız faydalı “Sizi bir tek nefisten/candan yaratan ve kendisi ile mutlu olup olabilir. Çünkü insanların tercihleri, yaşadıkları hayatın belirhuzur bulsun diye eşini de aynı özden yaratan O’dur.” (Araf leyici ve yönlendirici şartlarından etkilenmektedir. Avrupa’dasuresi, ayet 189) “O’nun sınırsız kudretine ilişkin delillerden ki vatandaşlarımız da yaşadıkları ülkelerin sosyal, kültürel ve biri de gönül dünyanızda huzur ve dinginliğe kavuşasınız diye ekonomik şartlarından etkilenmiş ve neticede evlilik usulleri, size kendi türünüzden eşler yaratıp aranızda sevgi ve şefkat eş seçimindeki öncelikleri ve evliduygusu var etmesidir. Şüphesiz lik sonrası sorunları da değişmeye Aileler imkân ve fırsat bunda aklıselimle düşünen kimve çeşitlenmeye başlamıştır. seler için ibretler vardır.” (Rûm bulduklarında gelin ve damadı suresi, ayet 21) Eş seçiminde etkili olan başlıca nedenler Türkiye’deki akrabalarından Tüm iyi niyetli çabalara rağmen eşler arasında zaman zaEş seçiminde en etkili husus seçmeyi büyük ölçüde man bazı sıkıntıların çıkması da hiç şüphe yok ki, gönüllerin önemsemektedirler. muhtemeldir. Böyle durumlarda birbirine ısınması ve müstakbel da bu sorunları gidermek için akrabalar başta olmak üzere, eşlerin birbirlerini sevip beğenmeleridir. Bunun, bütün öntoplumdaki herkese büyük görevler düşmektedir. Cami ve celiklerin başında geldiği âşikârdır. Birbirini gerçekten seven diğer din hizmetlerinin yanında sosyal hayatın getirdiği prob- gençlerin evlilikleri huzurlu ve kalıcı olmaktadır. lemlerle de yakından ilgilen Avrupa’daki din görevlilerimiz, Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın, eş seçiminde çocuklaKur’an’ın yüklediği bu görevin de farkındadırlar ve vatandaşrının düşüncelerini hâlâ önemli ölçüde etkilediği söylenebilir. larımızın ailevî sorunlarının çözümü için büyük gayretler gösAileler imkân ve fırsat bulduklarında gelin ve damadı Türtermektedirler. Bu sebeple din görevlilerimiz, zaman zaman kiye’deki akrabalarından seçmeyi büyük ölçüde önemsemekaile bireyleri için sorunlarını paylaşabilecekleri samimi bir tedirler. Sosyal, kültürel, sosyolojik ve ekonomik nedenler, dost, sıkıntılı anlarında onları dinleyen ve hayır öğüt veren ahlâkî hassasiyetler ve kaygılar, böyle bir tercihe götüren etbir bilge kişi olabilmektedirler. kenlerden bazılarıdır. Gelin veya damadın, Avrupa’da yaşayan Kur’an-ı Kerim, sebepler ne olursa olsun eşlerin arasının akraba ya da hemşehriler arasından seçildiğine de rastlanmakaçılmasına müsaade etmemiş ve düzeltmek için müdahale tadır. Zaman zaman yabancılarla yapılan evlilikler de görüledilmesini istemiştir: “Eğer karı-kocanın arasının açılmasın- mektedir ki bu tür evliliklerin bir kısmının, gerçekten yuva dan endişe ederseniz, o zaman erkeğin ve kadının ailelerinden kurmak maksadıyla olduğu, bir kısmının da sırf oturum ve birer arabulucuyu göreve çağırın. Eğer o arabulucular anlaş- çalışma izni alabilmek için formalite gereği, vatandaşlarımızın mazlığı iyi niyetle düzeltmek isterlerse Allah da onlar saye- ifadesiyle, anlaşmalı olarak gerçekleştirildiği bilinmektedir. sinde karı-kocayı uzlaştırır. Şüphesiz Allah her şeyi bilir, her Bu etkenleri birkaç cümle ile ayrı ayrı gelecek yazımızda ele şeyden haberdardır.” (Nisa suresi, ayet 35) almaya çalışalım. 20 | SAYI 19 | EKİM 2010


HDV BÜLTEN

Kur’an Kıssalarının Bize Hatırlattıkları (II) Pek kıymetli okurlar,

M

ü’min suresinde de inkarcıların hali 69-81 ayetlerde ‘Allah’ın âyetleri hakkında tartışanları görmedin mi? Nasıl da döndürülüyorlar? Onlar, kitabı (Kur’an’ı) ve elçilerimize gönderdiklerimizi yalanlayanlardır. Onlar bilecekler O zaman onlar, boyunlarında demir halkalar ve zincirler olduğu halde kaynar suda sürüklenecekler, sonra da ateşte yakılacaklardır. Sonra onlara, “Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?” denilir. Onlar da, “(Yüzüstü bırakıp) bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz. (taptıklarımız bir hiçmiş)” derler. İşte Allah inkârcıları böyle saptırır. Bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarmanızdan ve böbürlenmenizden ötürüdür. Onlara, “Ebedî kalmak üzere cehennem kapılarından girin. Büyüklük taslayanların yeri ne kötüdür!” (denir). Sen sabret! Şüphesiz Allah’ın verdiği söz gerçektir. Onları tehdit ettiğimiz azâbın bir kısmını sana göstersek de (ya da göstermeden önce) seni vefât ettirsek de, sonunda onlar bize döndürüleceklerdir. Andolsun, senden önce de peygamberler gönderdik. Onlardan sana anlattıklarımız da var, anlatmadıklarımız da var. Hiçbir peygamber Allah’ın izni olmadan bir mûcize getiremez. Allah’ın emri gelince de hak yerine getirilir. İşte o zaman bunu batıl sayanlar hüsrana uğrarlar. Allah, bir kısmına binesiniz, bir kısmını da yiyesiniz diye sizin için hayvanları yaratandır. Onlarda sizin için daha birçok faydalar da vardır. Gönüllerinizdeki ihtiyaçlara kendileri üzerinden ulaşasınız diye onları yaratmıştır. Onlarla ve gemilerle taşınırsınız. Allah size âyetlerini gösteriyor. Allah’ın hangi âyetlerini inkâr edersiniz?’ şeklinde açıkladıktan sonra seksen ikinci ayette ‘Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha çok, daha güçlü ve onların yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Fakat kazanmakta oldukları şeyler onlara bir fayda vermemişti’ buyurularak yine geçmiş milletlerin hayatlarından ibret alınması gerektiği ifade edilmiş, surenin geri kalan 83-85 ayetlerinde de inkarcıların hazin sonu şöyle açıklanmıştır. ‘Peygamberleri onlara apaçık deliller getirince, sahip oldukları bilgi ile şımardılar (ve onları alaya aldılar). Sonunda alaya almakta oldukları şey kendilerini sarıverdi. Azabımızı gördükleri zaman, “Yalnız Allah’a inandık; O’na ortak koşmakta olduğumuz şeyleri inkâr ettik” dediler. Fa-

Dr. Mustafa Kahraman Deventer Din Hizmetleri Ataşesi

kat, azâbımızı gördükleri zaman inanmaları, kendilerine fayda vermedi. Bu, Allah’ın kulları hakkında eskiden beri yürürlükte olan kanunudur. İşte orada inkârcılar hüsrana uğradılar.’ Sevgili okurlar, Yukarıda da ifade edildiği üzere yukarıdaki ve daha başka ayetlerden açıkça anlıyoruz ki Kur’an’daki kıssalar bizlerin onları okuyup anlamamız ve bu kıssalardan kendimize ders çıkarmamız için bizlere Allah Teala tarafından anlatılmıştır. Yoksa insanlar bir kısım hikayeleri okusunlar hoşça vakit geçirsinler diye anlatılmamıştır. Bizler bizlere ışık tutmak için gönderilen ilahi kıtabımız Kur’an-ı çokça okumalı, onu anlamaya çalışmalı ve ondan kendimiz için dersler çıkarmalı, hayatımızı ona göre tanzim etmeliyiz. Mesela Hz. Adem’in yaratılışını anlatan ‘Hani, Rabbin meleklere, «Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım» demişti. Onlar, «Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.» demişler, Allah da, «Ben sizin bilmediğinizi bilirim» demişti’ mealindeki Bakara suresi otuzuncu ayetten insanın yaratılışı, yapısı icabı kötülüğe ve kan dökmeye meyilli olduğu dersini çıkarıyoruz. Bu yönünün de sadece Allah’ın emir ve yasaklarına uymakla giderileceğini başka ayetlerden anlıyoruz. Yine Allah’ın emri ile bütün meleklerin Hz. Adem’e secde etmesi ama Şeytanın böbürlenip, kibirlenip, büyüklük taslayıp secde etmemesinin ‘Hani meleklere, “Adem için saygı ile eğilin” demiştik de İblis hariç bütün melekler hemen saygı ile eğilmişler, İblis (bundan) kaçınmış, büyüklük taslamış ve kâfirlerden olmuştu’ şeklinde anlatıldığı Bakara suresi otuz dördüncü ayetten çıkarmamız gereken ders ise herhalde kibrin, büyüklenmenin İslam’da olmadığı dersi olsa gerektir. Çünkü Nahl suresi yirmi üçüncü ayette Allah’ın büyüklük taslayanları hiç sevmediği açık bir şekilde anlatılmıştır. Ne mutlu Kur’an-ı okuyup onu anlayıp hayatına tatbik edebilenlere! Ne mutlu Kur’an’ın yaydığı ışıktan nasibi alabilene! Ne mutlu bunun sonucunda dünya ve ahiret hayatı cennet olana! Değil mi ki din ‘dareyn saadeti’ dünya ve ahiret mutluluğu diye tarif ediliyor? Kim istemez bu yüce mutluluğu? EKİM 2010 | SAYI 19 | 21


HDV BÜLTEN

Hollanda’ya 26 Yeni Din Görevlisi

H

ollanda Diyanet Vakfına bağlı camilerde görev yapmak üzere 2010 yılı içerisinde 3 ü bayan görevli olmak üzere 26 yeni görevlisi Hollanda’da göreve başladı. Bilindiği üzere 142 bağlı camisi bulunan Hollanda Diyanet Vakfı camilerinden 110 tanesinde resmi din görevlisi görev yapmaktaydı. Yıllardır görevlisi olmayan 32 camiden 26 sına sine 2010 yılı içerisinde yeni din görevlisi kadrosu verildi. Vize işlemleri Hollanda Diyanet Vakfı tarafından toplu olarak yaptırılan ve Türkiye’de Bursa Diyanet Eğitim Merkezinde dil kursuna tabi tutulan din görevlilerinden bir kısmı, 2010 yılı Ramazan Ayı içerisinde diğer kısmı da Ramazandan hemen sonra olmak üzere Hollanda’ya gelerek görevlerine başladılar. Şu anda vize işlemleri devam etmekte olan 5 din görevlisinin de önümüzdeki günlerde görevlerine başlamaları beklenmektedir. 2010 yılında Hollanda’da görev yapan resmi görevli sayısı 137 ye çıktı. Yeni göreve başlayan din görevlileri ve görev yerleri aşağıda verilmiştir.

Adı Soyadı

1 Kadir KAYNAR

Aalten

2 Mukaddes ADIŞEN

Amersfoort

3 Ramazan ACAR

Appingedam

4 Aysun DÜNDAR

Deventer Merkez

5 Asım YEŞİLYURT

Emmeloord

6 Nusret GENCER

Goor

7 Ahmet GOZCU

Hengelo

8 Adem TORLUOĞLU

Hoogezand

9 Uğur YILMAZ

Raalte

10 Şakir ŞAHİN

Sneek

11 Kaya Duran ARSLAN

Ulft

12 Mustafa KALYONCUO

Winterswijk

13 Muhammet Akif TUNÇ

Zeist

14 Hüseyin ERDOĞAN

Zevenaar

Adı Soyadı

22 | SAYI 19 | EKİM 2010

Görev Yeri

Görev Yeri

1 Abdullah AKSU

A’dam Noord Kuba

2 Osman FEDAYİ

A’dam Sülmaniye

3 Erkan ŞENOĞLU

Den Bosch

4 Muzaffer ÇAKIR

Den Haag MK

5 Yunus TÜRKYILMAZ

HDV Merkez

6 Ayşe Konak CEYHAN

Helmond

7 Mahmut ÖZCAN

Oudheusden

8 Hasan AKÇAY

Panningen-Helden

9 Mustafa DÖKMEN

R’dam Ulu

10 Salih AYBEY

Spijkenisse

11 Şaban ÇAKIR

Weesp

12 İdris KALAY

Zoetermeer


HDV BÜLTEN

Delft Sultan Ahmet Camii Barış Yürüyüşü’ne Katıldı

D

elft’te organize edilen ve Delft Sultan Ahmet Cami cemaatinin de katıldığı Barış Yürüyüşü (Voettoct van Vrede) 23 Eylül 2010 tarihinde yapıldı. Delft Sultan Ahmet Camii’ni temsilen din

görevlisi, dernek başkanı, bayanlar ve gençlik kolları temsilcilerinin yanısıra çok sayıda vatandaş bu anlamlı programa iştirak ettiler. Delft Vierhoven Kerk Kilisesinde

başlayan yürüyüş boyunca, mahalle evi (Buurthuis), Delft Sultan Ahmet Camii ve Adelbertkerk kiliselerine uğrayan katılımcılar en son Mahalle evinde yapılan konuşmalar ve ikram sonrası dağıldılar.

Delft’de Çocuklara Özel Spor Günü

H

DV Delft Sultan Ahmet Camii’nde Din Dersleri ve Türkçe derslerine katılan çocuklara Camiyi daha da sevdirmek ve derslere daha istekli gelmelerini sağlamak amacıyla bir spor programı yapıldı. Cami yönetimi, din görevlisi ve cami eğitim komisyonu üyelerinin özverili ve gayretli çalışmaları ile organize edilen bu faaaliyete çok sayıda çocuk katıldı.

lan komisyonun ve Camii yönetimi ve bayanlar kolunun destekleriyle her ay çocuklara yönelik eğitici ve eğlendirici ve toplumu kaynaştırıcı faaaliyetlere ağırlık verdiklerini ve yurttaşlarımızın da bundan son derece memnun olduklarını söyledi.

HDV Delft Sultan Ahmet Camii’nin hemen yanında yeni hizmete açılan spor salonunda, 24 Ekim Pazar günü saat 10:00 ile 13:00 arasında çeşitli spor etkinlikleri yapılarak çocukların eğlenceli bir gün geçirmeleri sağlandı. Camii yönetimi tarafından çocuklara yiyecek ve içecek ikramı yapıldı. HDV Delft Sultan Ahmet Camii din görevlisi Mahmut Arcaklıoğlu, camide yapılacak etkinlikler için oluşturuEKİM 2010 | SAYI 19 | 23


İSLÂM BÜYÜKLERİ

ABDULLAH BİN ZEYD (Ebû Kılâbe)

T

âbiînin büyüklerinden. Hadîs ve fıkıh âlimidir. İsmi, Abdullah; Künyesi, Ebû Kılâbe’dir. Basralı’dır. Doğum târihi bilinmemekteyse de vefâtı 104 veya 106, 107 târihleri olarak rivâyet edilir. Eshâb-ı kirâmdan Sâbit bin Kays, Enes bin Mâlik, Tâbiînden Ebû Eyyûb-i Sahtiyanî ve Katâde’den (r.anhüm) ders alıp, hadîs-i şerîf rivâyet etti. Hadîs ilminde sikadır (sağlam, güvenilir). Bir hadîs-i şerîfi öğrenmek için seyahat ederdi. “Hiç bir işim olmadığı halde Medine’de, sırf bir hadîs-i şerîfi daha önce duymuş olan bir şahıstan dinlemek için üç gün kaldım” buyurdu. Hadîs-i şerîflerin toplanıp, yazılması için uğraşırdı. Vefâtından evvel, kitaplarının Tâbiînin büyüklerinden, fıkıh âlimi ve evliyâdan Ebû Eyyûb-i Sahtiyanî’ye (r.a.) verilmesini vasiyet etti. Bir deve yüküne yakın kitapları Ebû Eyyûb-i Sahtiyanî’ye verildi. Alim ve fazıl bir zâttı. Hikmet dolu pek çok sözleri vardır. Devamlı helâl kazanmayı teşvik ederdi. Bunun için, Eyyüb-i Sahtiyânî’ye “Çarşıya git iş ara Zira en büyük huzur, insanlara muhtaç olmamaktır” buyurdu. Yine bir zâta “Seni, geçimini temin ederken görmek, câmi köşesinde görmemden daha sevimlidir.” buyurdu. Sohbetine devam eden bir talebesi vardı. O döküntü hurma satardı. O’na; “Ben, senin sohbet meclisinden faydalandığını zan ediyordum. Fakat şu bir hakikattir; Allahü teâlâ her düşük şeyden bereketini almıştır.” buyurdu. “Hem dünyâ, hem de âhirette yaşayan kimseye ne se’âdet” buyurunca “Âhirette nasıl yaşandığı” kendisinden soruldu. “Dünya yaşayışında Allahü teâlâ’yı hatırından çıkarmadı ve daima O’na yalvardı ve bu sayede de âhirette O’nun rahmetine mazhar oldu” buyurdu. “Bir kimse bir bid’at ortaya çıkarırsa onunla harb ederim.” 24 | SAYI 19 | EKİM 2010

“Allahü teâlâ’ya şükür yapılmasına vesîle olan dünyâlık insana zarar vermez.” “Bir sözü anlamıyacak kimseye söyleme! Çünkü o söz, ona zararlı olup, fayda vermez.” “Arzu ve istekleri peşinden koşanlarla beraber oturup kalkmayınız. Onlarla konuşmayınız. Çünkü, sizi kendi sapıklıklarına düşürmelerinden, zihninizi karıştırmalarından korkuyorum.” “Sana, din kardeşinden istemediğin bir şey ulaşırsa, onun için bir özür ara. Bir mazeret bulamazsan, kendi kendine, belki benim bilmediğim bir durum vardır, de.” “Kıyâmet günü Arş-ı a’lâ tarafından bir münâdi Yunus sûresi 62 nci âyet ile nida eder; “Ey Allah’ın sevgili kulları! Sizin için bir korku yoktur. Siz mahzun da edilmezsiniz.” Bu nidadan sonra herkes, başını yukarı kaldırır ve; inandık îmân ettik, derler. Ancak, münafıkların başları ise hiç yukarı kalkmaz ve yere eğilirler.” “Bir kimse ya iyiliği veya kötülüğü ister. Ancak kalbinde bir emr edici veya bir yasaklayıcı bulur. Emr edici, iyiliği emr eder; yasaklayıcı, kötülükten alıkor.” “Bid’at ehli ile oturmayınız. Onlarla sohbet etmeyiniz. Zira sizi dalâlete düşürebilir veya bilmediğiniz kötülüklere bulaştırabilirler.” “Alimler üç kısımdır. Bir kısmı, ilmi ile amel eder, insanlar da onun ilmiyle amel ederler. Diğer bir kısmı, ilmi ile amel eder, fakat insanlar onun ilmiyle amel etmez. Başka bir kısmı da ilmiyle kendisi amel etmediği gibi insanlar da amel etmez.” “Allahü teâlâ, şeytana la’net edip, ona kıyâmet gününü gösterdi. Şeytan; Yâ Rabbi! İzzetin hakkı için, ruh kendilerinde bulunduğu müddetçe insanların kalbinden çıkmayacağım, dedi. Allahü teâlâ bu söze karşılık, izzetimin hakkı için ben de, onlarda ruh bulunduğu müddetçe tevbe etmelerine engel olmam. Her zaman tevbe edebilirler, vaadinde bulundu.” Abdullah bin Zeyd hazretleri namazlardan sonra “Allahümme innî es’elüke’t-tayyibât ve terk-

elmünkerât ve hubbe’l-mesâkîn ve en tetûbe aleyye ve izâ eratte lî ibâdike fitneten en tevevfanî gayre meftûn.” duâsını okurdu. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları: “Ramazan ve kurban bayramlarını tehlîl, takdîs, tahmîd ve tekbîr ile süsleyiniz.” “Üç şey vardır ki, bunlar kimde bulunursa o kimse imânın tadını bulur. Birincisi, bir kimseye Allah ve Resûlü, başkalarından daha sevgili olmak. İkincisi, bir kimse sevdiğini Allah için sevmek. Üçüncüsü, bir kimseyi Allah küfürden kurtardıktan sonra tekrar küfre dönmekten, ateşe atılmaktan tiksindiği gibi tiksinmek.” “İşlerin en hayırlısı, çok aşırı veya eksik olmayıp, orta mertebede olanıdır.” “Allahü teâlâ benim için yeri bir araya getirdi. Yerin doğusunu ve batısını gördüm. Eğer ümmetim melik olursa, bana gösterilen yerlere ulaşacaktır. Bana kırmızı ve beyaz iki hazine verildi. Ben, rabbimden, umûmî bir dalgınlık sebebiyle ümmetimi helâk etmemesini, bir düşmanı onlara musallat kılmamasını istedim. Allahü teâlâ: Yâ Muhammed, ben hüküm verdiğim zaman, o artık geri çevrilmez, isterse bütün insanlar bir araya gelsin, buyurdu. Ben ümmetim için saptırıcı olanlardan korkuyorum. Onlar üzerine kılıç geldiği zaman, kıyâmete kadar, artık onların üzerinden kalkmaz. Ümmetimden bir topluluk, müşriklere katılıncaya, putlara tapınıncaya kadar kıyâmet kopmaz. Ümmetim arasında yalancılar çıkacak. Onlar peygamber sanılacak. Halbuki son Peygamber benim. Benden sonra Peygamber yoktur. Ümmetimden bir cemaat (topluluk) daima, doğru yola davet edici olacaklar. Allahü teâlâ’nın emri gelinceye kadar onlara, muhalifleri (düşmanları) zarar veremeyecektir.”


HDV BÜLTEN

HDV Geleen İhlas Camii’nde Kermes

H

DV İhlas Camii Yönetim Kurulu bir kermes düzenlenmesine karar verdi. Kermesi düzenlemek üzere henüz bayanlar kolu kurulmamış olduğundan Geleen’de bulunan bayanlardan yardım istendi. Bayanlar bu yardım çağrısına olumlu cevap vererek kermes için gerekli hazırlıkları yaptılar. 25 ve 26 Eylül Cumartesi ve Pazar günü, Geleen’de yapılan kermese, Türk ve Hollandalı olmak üzere çok sayıda kişi katıldı. Bayanların hazırladıkları çeşitli yiyecekler ziyaretçilere sunuldu. Geliri camimiz yararına olmak üzere düzenlenen kermese kadınların katkısı büyük oldu. Ayrıca kermesten sonra Geleen’de bu çeşit faaliyetlerde bulunmak üzere kadın kolları kurulmasına karar verildi. EKİM 2010 | SAYI 19 | 25


HDV BÜLTEN

Artık Ekmekle Nasıl Sevap İşlenir Hollanda TEMA ve Hollanda Diyanet Vakfı tarafından yürütülen Yeşil Camii Projesi çerçevesince bir grup vatandaşımız Rotterdam’ın güneyindeki Karel de Schot kuş bakım merkezini ziyaret ederek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldılar.

H

DV Rotterdam Kocatepe Camii ile ortaklaşa yürütülen çalışmayla bölgedeki Kuş Bakım Merkezi’ni ziyaret eden katılımcılar, çevre, doğa, göçmen kuşlar, yaralı kuşların bakımı ve rehabilatasyonu konularında bilgi edindiler. Hollanda Tema Müdürü Serdar Köker, HDV Kocatepe din görevlisi Lütfi Aydın, ROTEB Bölge Temizlik Kurumu görevlisi Reyhan Fartay,TEMA Proje Koordinatörü Hüseyin Kızılca’nın yanı sıra temsili Nasrettin Hoca ve bazı vatandaşlarımız katıldı. Gezi ile ilgili olarak bir açıklamada bulunan Hollanda TEMA müdürü Serdar Köker: “Hollanda Diyanet Vakfı ile beraberce yürüttüğümüz proje çercevesince, doga, çevre, enerji, atık suların degerlendirilmesi, bilinçli enerji ve detarjan kullanılması konularında bazı kentlerde çalışmalar yaptık. Bu gün Rotterdam’da ziyaret ettiğimiz Kuş Bakım merkezinde de yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldık. Bilindiği gibi bir çok vatandaşımız elindeki yiyecek atıklarını ve beyatlamış ekmekleri martılara, güvercinlere, ördeklere atmaktadır. İyi niyetle ve sevap kazanmak için yapmış olduğumuz bu hareketle aslında bilmiyerek hayvanlara kötülük etmekteyiz. Ortalama ömrü 10 yıl olan bir kuşun ömrü, insanların onlara attıkları yiyeceklerle 2,5 yıla düşmektedir.

26 | SAYI 19 | EKİM 2010

İnsanların ihtiyaçlarına göre ekmek ve diğer yiyeceklerin içlerine katkı maddeleri konmaktadır. Bu katkı maddeli yiyecekleri yiyen kuşlar ve diğer yabani hayvanlar bundan olumsuz etkilenerek hasta olmakta ve ömürleri kısalmaktadır. Bizim iyi niyetle yapmaya çalıştığımız bu davranışımız aslında onları olumsuz bir yaşama itmekte ve bilmeden bu hayvanların ömürlerini azaltmaktayız. Bilmeden yaptığımız aslında iyi niyetle yapmış olduğumuz bu davranışımızla doğada var olan dengelerin bozulmasına sepeb olabilmekteyiz. Bu bağlamda elimizdeki yiyecek ve ekmek artıklarını başka bir şekilde değerlendirmenin yollarını aramalıyız dedi.” Çalışma ile ilgili bilgi veren HDV Rotterdam Kocatepe din görevlisi Lütfi Aydın konuşmasında Hollanda Diyanet Vakfı ile ortaklaşa yürütülen proje çerçevesince cemaatimizden oluşan grupla geldiğimiz bu kurumda, bir çok faydalı bilgiler

aldık. Cemaatimiz burada edindiği bilgileri ve bizzat yerinde gördüğü çalışmaları diğer arkadaşlarına da anlatacaklar. Bizler için son derece önemli ve ögretici bir etkinlik oldu. Emeği geçenleri kutluyorum şeklinde açıklamada bulundu. Temsili Nasrettin Hoca da Kuşlara gereken ilgi ve ihtimamı gösterin çağrısında bulundu. Etkinlik ile ilgili olarak bir açıklama yapan TEMA Proje Koordinatörü Hüseyin Kızılca da “Hollanda TEMA Vakfı olarak Hollanda Diyanet Vakfına bağlı camilerde bu güne kadar bir çok alanda ortaklaşa çalışmalar yaptık. Rotterdam’ın güneyinde bulunan Kocatepe Camii ile de ortaklaşa yapılan bu çalışmada Karel De Schot Kuş Bakım merkezinde yapılan çalışmaları yerinde izledik. Yetkililerden bilgiler aldık. Almış olduğumuz bu bilgileri etrafımızdaki kişilere duyuracağız. Ayrıca bu geziye katılan bazı vatandaşlarımız bu kurumda gönüllülük bazında çalışmalara katılacaklarını açıkladılar. Bu bizleri ziyadesiyle memnun etmiştir. Bundan böylede bu tür bilgilendirme gezilerine devam etmek istiyoruz” şeklinde konuştu.


HDV BÜLTEN

HDV Amersfoort Mevlana Gençlik Yönetimi Oluşturuldu

H

ollanda Diyanet Vakfı Gençlik Koordinatörlüğü gözetiminde ve katılımı ile HDV Amersfoort Mevlana Gençlik yönetimi oluştuldu. Bu amaçla yapılan toplantıya HDV Gençlik Koordinatörü Uğur Kaya ve HDV Amersfoort Mevlana Cami din gö-

revlisi Fatih Özen, ve Cami gençleri katıldı. Gençlere camilerde görev ve sorumluluk alamanın önemi anlatıldı ve HDV’nin gençlik çalışmalarındaki vizyon ve misyonu hakkında bilgi verildi. Yaklaşık 30 gencin katılımı ile düzenlenen toplantı sonunda gençlik yönetimi oluşturuldu. Yönetim Ku-

rulu; başkan Hacı Hamurcu, başkan yardımcısı Yasir Rahat, ikinci başkan yardımcısı Halil Argün, Sekreter Muhammed İsa Kılınç, muhasip Kadir Kaynak, gezi ve organizasyon sorumlusu Cihan Yücel ve teşkilatlandırma sorumlusu Musa Yıldız’dan oluştu.

HDV Deventer Merkez Camii’nde ihtida merasimi

H

ollanda’da İslam her geçen gün hızla yayılıyor. Deventer’de yaşayan Paulien Maria adlı bir bayan HDV Deventer Merkez Camii’ne gelerek Müslüman olmak istediğini söyledi. Pauline Maria daha sonra din görevlisi Bekir Engin tarafından düzenlenen ihtida merasiminde şahitler huzurunda kelime-i şehadet getirerek Müslüman oldu.

Paulien Maria uzun zamandır İslamiyeti araştırdığını ve bu araştırmaların kendisini müslümanlığa yönelttiğini, dolayısıyla tamamen kendi isteğiyle Müslüman olduğunu ifade etti. Din görevlisi Bekir Engin tarafından kendisine İslam dini hakkında bilgiler verildi ve Hollanda Diyanet Vakfı tarafından bastırılarak dağıtılan Hollandaca mealli Kur’an-ı Kerim hediye edildi. EKİM 2010 | SAYI 19 | 27


HDV BÜLTEN

Assen GGZ’de Türk Gecesi

A

ssen HDV Mevlana Camii’nin kültür etkinliklerinden birisi daha, 15.10.2010 Cuma günü Assen’da bulunan Drenthe bölge merkezindeki GGZ’de (De Geestelijke gezondheidszorg - Ruh sağlığı) gerçekleştirildi. GGZ yönetimi ve personeliyle devamlı

irtibat halinde olan Mevlana Camii bu kez de bu kurumda tedavi gören kişiler için bir Türk günü tertipledi. Programda, burada tedavi gören kişilere, Türk mutfağını tanıtmak amacıyla, bayan cemaatin Assen Mevlana Camii mutfağında hazırlamış olduğu çeşitli ev yemekleri ikram edildi. Türk müziğini ta-

HDV Deventer Merkez Camii’nde Hacı Adaylarına Seminer

H

DV Deventer Merkez Camii’nde bu yıl hacca gidecek olan hacı adaylarına din görevlisi Bekir Engin tarafından bir seminer verildi. Seminerde, Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından hac ibadetinin önemi ve zorluğu, baştan sona sabır gerektiren bir ibadet ol28 | SAYI 19 | EKİM 2010

duğu ifade edildi. Daha sonra hacıların hacdan önce ve hac esnasında uyması gereken hususlar detaylı bir şekilde anlatıldı. 10 ve 17 Ekim tarihlerinde iki bölüm halinde verilen seminerde zaman zaman duygulu anlar da yaşandı. Hac ile ilgili soru ve cevapların ardından program sona erdi.

nıtmak maksadıyla din görevlisi Tacettin Bıyık, ud eşliğinde farklı formlarda eserler seslendirdi. Türk tarihi ve kültürü hakkında bilgiler sunularak akabinde mini bir yarışma yapıldı. Sorulara doğru cevap verenlere küçük ödüller verildi. Program baklava eşliğinde Türk çayı içilerek tamamlanmış oldu.


HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfı Gençlik Çalışmaları Devam Ediyor

H

ollanda Diyanet Vakfımızın en önemli çalışmalarından olan gençlik ve eğitim programlarının devamı olarak HDV Harderwijk Mehmet Akif Ersoy camimizde bölge gençlik toplantısı Harderwijk Gençlik teşkilatımızın evsahibliğinde ve Hollanda Diyanet Vakfımızın Gençlik Koordinatörü Uğur Kaya’nın başkanlığında düzenlendi. Toplantı-

ya bölgede bulunan camilerden HDV Amersfoort Mevlana Gençlik, HDV Dieren Selimiye Gençlik, HDV Barneveld Ulu Gençlik ve HDV Zwolle Ulu Gençlik teşkilatları yöneticisi gençlerimiz katıldı. Toplantıda camilerimizde yapılan programları ile her caminin kendi gençlik çalışmaları hakkında bilgiler ve-

rildi. Camilerde gençlik çalışmalarının daha verimli olması için neler yapılması gerekildiği hususunda bilgi alışverişi yapıldı. Hollanda Diyanet Vakfımızın gençlik çalışmalarındaki vizyon ve misyonu yönetici arkadaşlar ile paylaşıldı. Bölgede yapılması düşünülen Hollanda Diyanet Vakfı koordinesinde yapılması planlanan gençlik şöleni için görev paylaşımı yapıldı.

HDV Hoogvliet Merkez Camii’nde Çevre Duyarlılığı

H

DV Hoogvliet Merkez Camii ve Tema Vakfı’nın işbirliğiyle Hoogvliet Merkez Camii’nde Kuran eğitimine devam eden öğrenciler, Blijdorp hayvanat Bahçesine geziye götürüldü. İçinde yaşadığımız tabiatın farkındalığına büyük önem veren Hoogvliet Merkez

Camii din görevlisi S.A. Aydil, öğrencilerde de bu bilincin oluşması amacıyla Tema Vakfının davetine icabet ederek bu geziye öğrencileriyle birlikte iştirak etti. Gezide tabiatın bin bir türlü mucizesine şahit olan öğrenciler, biz insanlar için nasıl bir dünya var edildiğine yeniden şahit olarak Yüce Yaratana bir

kez daha şükrettiler. Gezide çocuklara başta yönetim kurulu üyesi N. Cevher olmak üzere, C. Özseydar ve Z. Çınar da gönüllü rehberlik ettiler. Gezinin bitmesini hiç istemeyen Hoogvlietli çocuklar bir daha ki geziyi dört gözle beklediklerini ifade etmekten kendilerini alamadılar. EKİM 2010 | SAYI 19 | 29


ŞİİR KÖŞESİ

Ey cümle halkı yaradan, Kaldır hicâbı aradan! Kurtar beni bu yaradan, Hayranın olayım Senin. Sensin Ehad, Sensin Samed, Kullarına eyle meded. Tak boynuma aşkî kemend, Mecnunun olayım Senin. Abdî mahzun mücrim kuldur, Vaslın ile anı güldür. Efendim nefsimi öldür, Kurbanın olayım Senin. Sarı Abdullah Efendi Ezelden âşinânım ben, ezelden hem-zebânımsın; Beraber ahde bağlandık ne olsan yâr-i cânımsın. Ne olsam zerrenim, kalbimde hâlâ çarpar esrârın, Gel ey cânân gel ey cân kalmasın ferdâya dîdârın!.. Mehmed Âkif Gözüm seni görmek içün Elim sana ermek içün, Bugün canım yolda kodum Yarın seni bulmak içün… Yunus Emre Masnû‘a bakan Sâni‘-i yetkâyı görür, Her zerrede mihr-i felek-ârâyı görür. Mutlaktır eden cilve mukayyette bütün, Dikkatle bakan katrede deryâyı gör. Muhyiddin Raif Yeğin

30 | SAYI 19 | EKİM 2010


HDV BÜLTEN

HDV Lelystad Osmanlı Camii Yönetimi ve Kadınlar Kolu’ndan HDV’ye Ziyaret HDV Lelystad Osmanlı Camii yeni Yönetimi, Kadınlar Kolu ve Din Görevlisi ile birlikte Hollanda Diyanet Vakfı Başkanı ve Lahey Din Hizmetleri Müşaviri Doç. Dr. Bülent Şenay’ı Den Haag’da bulunan HDV merkezinde ziyaret etti.

Z

iyarete, Cami Şube Başkanı Ayhan Halıcı, yardımcıları Yusuf Temel ve Kamil Uzun, Kadın Kolları Başkanı Sevil Korkmaz ve ekibi ile din görevlisi Ömer

Altundağ katıldılar. Tanışma ziyaretinde özellikle kadın kolları ilk defa Vakıf Başkanı ve Din Hizmetleri Müşavirini, Vakıf Binasını ve Vakıf çalışmalarını yerinde görmekten

çok memnun olduklarını, bu tür ziyaretlerin gerek cami yöneticileri ve gerekse kadın kolları için faydalı olacağını belirterek ziyaretten memnunkaldıklarını ifade ettiler.

EKİM 2010 | SAYI 19 | 31


FIKIH KÖŞESİ

Kurbanla İlgili Sıkça Sorulan Sorular Kurban ne demektir, hükmü nedir? Sözlükte yaklaşmak, Allâh’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı, kurban bayramı günlerinde usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını keser. Böylece hem maddi durumu yetersiz olup kurban kesemeyenlere yardımda bulunmuş, hemde Cenab-ı Hakka yaklaşmış olur. Kurban ibadeti, İslam toplumlarının şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri yerine getirilmektedir. Kurban, bir Müslüman’ın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir. Kurban Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise sünnet-i müekkededir. Dini kaynaklarda Peygamber efendimizin kurbanını daima kestiği ifade edilmektedir. Kurbanın dinî dayanağı nedir? Genel anlamda kurbanın bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet yer almaktadır. Hz. İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’in yerine, Allâh tarafından bir kurbanın verildiği açıkça bildirilmektedir. (Saffat 37/107)

32 | SAYI 19 | EKİM 2010

Ayrıca aşağıdaki ayetler de genel anlamda kurban ibadeti ile ilgilidir: - “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” (Hacc 22/34) - “... kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allâh’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.”(Hacc 22/28) “Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allâh’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah›ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” “Onların etleri ve kanları asla Allah›a ulaşmaz. Allah›a ulaşacak olan ancak, sizin takvanız (O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadet) dir.” (Hac 22/36;37) Bu ayetlerde zikredilen hayvan kesiminin ibadet amaçlı birer uygulama olduğu açıktır. Bu amaçla kesilen hayvanların, et ve kanlarının Allah’a ulaşamayacağının, asıl olanın ihlâs ve takva olduğunun vurgulanması kurban kesmenin ibadet olduğunun açık göstergesidir.

Kurban kesmenin amacı nedir? Kurban ibadetinin asıl amacı Allah’ın rızasını kazanmak ve O’na yakınlaşmayı arzu etmektir. Kurban kesen, bu ibadetiyle Allah’a yaklaşmış ve O’nun hoşnutluğunu kazanmış olur. Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır. Görüldüğü gibi bu ibadetin ruhunda Hakka yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır. Kurban; -fıkhi hükmü ne olursa olsunMüslüman toplumların simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri dini hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun sembolik bir ifadesidir. İslam Dini; ferdi, ruhi-derûni hikmetlere ve insanî erdemlere ulaştırmayı öngörürken; toplumlar için, birleştirici ve bütünleştirici bazı emir ve uygulamalar da getirmiştir. İslam dininin bu üstün özelliği, zekât, hac ve kurban gibi sosyal boyutlu malî ibadetlerde, daha belirgin olarak ortaya çıkmaktadır. Bu ibadetler başlangıçtan bütün Müslüman toplumlarda, genel esasları ve özü hiç bir değişikliğe ve müdahaleye uğramadan devam etmiş ve yeni nesillere intikal ettirilmiştir. DİN İŞLERİ YÜKSEK KURULU BAŞKANLIĞI


HDV BÜLTEN

Uden’de Geleneksel Futbol Şöleni

H

DV Uden Yıldırm Beyazıt Camii Gençlik Kollarının her sene düzenlediği ve geleneksel hale gelen salon futbol antremanları başladı. Salon futbol antremanları çocuklara, gençlere ve yetişkinlere yönelik olarak tertip edilmektedir. Gençlik kolları sorumlusu Seyfullah

Yüksel’in özverili çalışmaları sonucu düzenlenen salon futbol antremanları hem çocukların birbirlerini tanımalarına, bir arada bir şeyler başarabilmenin tatlı huzurunu yaşamalarına, hem de yeni arkadaşlıkların kurulmasına vesile olmaktadır. Yetişkinlere yönelik olarak tertip edilen salon futbol antremanlarının il-

kine din görevlisi M. Akif Karabulut, camii şube yöneticileri ve cemaat katıldılar. En az çocuklar kadar yetişkinlerin maçları da çekişmeli geçmekte, hayatın bir çok sorunlarıyla sıkılmış cemaatin bir nebze olsun stres atmasına vesile olmaktadır. Dostluklarla, şakalaşmalarla başalayan futbol maçları yeni ve kalıcı dostlukların kurulmasına vesile olmaktadır.

Steenwijk’te Türkçe Heyecanı

2

005 yılında Steenwijk’te ilk okullarda kaldırılan Türkçe dersleri kasım 2010 yılında tekrar başladı. Yoğun bir çalışmanın sonucunda HDV Steenwijk Camiinin de katkıları Türkçe Okul Aile Birliğini kurup bir senelik çalışmanın sonucunda meyvesini verdi. Yerel yöneticiler ve değişik okullarlala goruşup, çarşamba günleri öğle bir ilk okulda Türkçe Eğitimine başlandı. Türkçe Eğitimi Okul Aile Birliği Başkanı ve HDV Steenwijk Tuba Camii Başkanı Faruk Ersoy “Bizler burda yaşıyoruz, burda yaşamaya devam edeceğiz. Ancak dilimizi ve dinimizi kaybetmeden yaşayacağız. Zamanında güzel Türkçemize sahip çıkmadık. Zaman geçtikçe çocuklarımızın Türkçe

de zorlandıklarını fark ettik. Steenwijk küçük kasabadır. Yaklaşık 80 hane Türk yaşamaktadır. Yapılan işe inanıp azimli olduktan sonra velilerin de desteğini alıp küçük büyük farketmez, istenildiği takdirde mutlaka başarıya ulaşılır, diye konuştu.

Türkçe Kitapların Hollanda Diyanet Vakfından temin edilmesinin de büyük bir nimet olduğunu ifade etti. Türkçe Eğitimi verilmeyen yerleri bir an önce bu yönde çalışmalar yapmasının geleceğimiz bakımından oldukça önemli olduğunu vurguladı.

Din görevlisi Zeki Güven’in her fırsatta cematimizi Türkçe’nin öneminden bahsetmesi, velilerin bilgilendirilmesine ve bilinçlendilrimesinde Türkçe Eğitiminin başlamasında da önemli yeri olduğuna dikkat çeken Faruk Ersoy, EKİM 2010 | SAYI 19 | 33


HDV BÜLTEN

HDV Steenwijk Tuba Camii’nde Piknik

HDV Steenwijk Tuba Camii’nde son yıllarda gelenek haline gelen bütün cemaate yönelik piknik tertip edildi. Tertip edilen programa, bayan-erkek, büyük-küçük demeden Steenwijk’te yaşayan Müslüman-Türk cemaatin büyük bir kesimi katıldı.

C

emaatin tanışıp, kaynaşmasının amaçlandığı program, öğle namazı sonrası yapılan hazırlıklarla başladı. İkindi namazı öncesi mangallar yakılıp kebaplar pişirildi, beraberce yemekler yenildi. Ardından cematimizden

bayan Özlem Topcu, çocuklarımızı daha önce hazrlayıp çeşitli oyunlar sergilenmesine vesile oldu, mini futbol turnuvası düzenlendi. Semaverlerde hazırlanan çayların tadıyla yapılan yoğun sohbet, muhabbet ve neşe içersinde devam eden programda,

bayanlar da kendi aralarında sohbet edip eğlendiler. Cemaatin memnuniyetinin gözlemlendiği, Steenwijk’e yakın Havelte köyünde gerçekleşen piknik programı akşam namazına kadar devam etti.

HDV Steenwijk Tuba Camii’nde Kermes

H

DV Steenwijk Tuba Camii Yönetim Kurulu ve Kadınlar Kolu tarafından Türk kültürünü tanıtmak, Türk ve Hollanda toplumunu kaynaştırmak amacıyla, her yıl çevre şehir ve kasabalarda kermes faaliyetlerine bu sene de devam edildi. Steenwijk, Roden, Meppel ve Emmen de yapılan bu kermeslere özellikle Hollandalıların ilgisi oldukça yoğun olduğunu bildiren HDV Tuba Camii başkanı Faruk Ersoy bu kermes34 | SAYI 19 | EKİM 2010

leri 5 senedir yaptıklarını muhtelif yerlerden de teklif geldiğini bildirdi. Böyle güzel faaliyetlerin toplumu birbiriyle kaynaştırdığını gelecek nesiller açısından bu faaliyetlerin önemli olduğunu

belirterek emeği geçen herkese tek tek teşekkür etti. Devamlı panayır havasında geçen kermeslerde Türk mutfağından çeşitli yiyecekler satıldı.


Bir Ayet, Bir Hadis-i Şerif

Kimsenin kimse namına bir şey ödemeyeceği, hiç kimseden fidye alınmayacağı, kimseye şefaatin yarar sağlamayacağı ve onların yardım görmeyeceği günden korunun. (Bakara suresi 123. Ayet) Ebu Musa radıyalla hu anh anlatıyor: “Resü lullah aleyhissalâtu vesse lâm aramızda ayağa kalkıp şu be ş cümleyi söyledi: Allah Teâla Hazretl eri uyumaz, zaten O’na uyku da yakış maz. Kıstı (tartıyı, rızkı) indirir ve kaldırır. G eceleyin yapılan am el, gündüzleyin yapıla ndan önce; gündü zleyin yapılan amel de ge celeyin yapılan am elden önce Allah’a yükse ltilir. O’nun hicâbı nurdur. Eğer o perd eyi açacak olsa, veçhinin sübuhâtı, basarının ihâta ettiği bütün mahlü katını yakardı.” (Müslim , İmân 29 3 (179)

EKİM 2010 | SAYI 19 | 35


HDV BÜLTEN

Hollanda Diyanet Vakfı’nın Desteğiyle Gençlerimize BOSNA HERSEK Ziyareti Hollanda Diyanet Vakfımızın gençlere yönelik çalışmaları içinde çok farklı bir önem arzeden, gençlerimizin kültür-tarih buluşmaları projesi kapsamındaki ziyaretlerden biri Kosova’dan sonra tarihi ve kültürel bağlarımız olan, Bosna Hersek’e düzenlendi.

1

6 Ekim Cumartesi başlayan ve 23 Ekim Cumartesi günü son bulan Bosna Hersek ziyaretine, yaşları 17 ile 30 arasında değişen, Hollanda’nın farklı sehirlerinde yüksek ögrenim gören yaklaşık 50 gencimiz katılmıştır. Büyük duygu yoğunluğunun yaşandığı ziyarette öncelikle bilge lider Aliya Izzetbegovic›in mezarını ziyaret eden gençler, daha sonra Saraybosna’daki Osmanlı Kütüphanesini, Balkanların ihyasında önemli bir rol oynayan Osmanlı Tekkelerini ve tarihi Mostar şehrini, köprüsünü, Srebrenica’daki Potacari Şehitlik Anıtını ziyaret ettiler. Srebrenica’da Şehit Anneleri ile bir araya gelen gençlerimiz ile Şehit Anneleri arasında duygu yüklü anlar yaşandı ve daha sonra Srebrenica Camii’nde şehitler anısına bir Mevlid okutan gençlerimiz Saraybosna da Hacı Hüsrev Begova Camii’nde cuma namazını kıldıktan sonra 23 Ekim günü Hollanda’ya geri döndüler.

36 | SAYI 19 | EKİM 2010


HDV BÜLTEN

EKİM 2010 | SAYI 19 | 37


HDV BÜLTEN

HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii Hacı Adaylarını Uğurladı HDV Zaandam Sultan Ahmet Camii’nde 31 Ekim 2010 Pazar günü saat 14.00 - 16.00 arası kutsal topraklara gidecek toplam 28 hacı adayımız için Hac uğurlama programı düzenlendi. Hacı adaylarının tamamının katıldığı uğurlamaya çok sayıda vatandaş da iştirak etti.

Ö

ğle namazının ardından Kur’ân-ı Kerim ile başlayan programda, din görevlimiz Dursun Boz hocamız ve diger misafir hocalarımiz Hasan Şakiroğlu, Orhan Yemenoğlu,Osman Latifoğlu hocalarımız katıldı. Hasan Şakiroğlu’nun söylediği ilahiler hacı adaylarını ve yakınlarını hüzünlendirdi. Hacı adaylarımızın hac öncesi duygu ve düşünceleri paylaştığı program kılınan ikindi namazının ardından Hacı adaylarının cemaatimizle vedalaşmasıyla son buldu. Helalleşme anında duygulu anlar yaşandı. Hacı adaylarının yakınları ve sevenleri kutsal topraklara selam gönderdiler. 38 | SAYI 19 | EKİM 2010

Devamında cemaatimize konferans salonun ikram yapıldı. Hacı adaylarımız: Asiye Ayaz, Umut Ayaz, Tufan Kurt, Müriyet Kurt, Cafifiye Kurt, Rafet Ünlü, Nermin Ünlü, Mukaddes Nuhoğlu, Pakize Altunterim, Perihan Gökalp, Hüseyin Cerit, Bayram Aktaş, Zeynep Aktaş, Enver Demir, Perihan Genç, Nermin Yıldırım, Dursun Yıldırım, Fadime Özer, Oktay Ustalar, Nurdan ustalar, Erdoğan Çeçen, Döndü Çeçen, Cevriye Çağrıcı, Zeki Ergün, Ömer Irmak, Aysun Irmak, Halit Mutlu ve Nazire Mutlu.


HUTBE

SABIR ve ZAFER

Yunus Türkyılmaz HDV Din görevlileri Koordinatörü

H

erhangi bir acıya, katlanması güç, tahammülü zor hâdiselere, olaylara dayanmaya gayret etmek mânâlarına gelen sabır, Allah tarafından değişik yönleriyle kullarının dikkatine sunulan çok mühim bir kalbi ameldir. Ayrıca dinin yarısını teşkil eden şükür ameliyle birlikte, dinin diğer yarısını tamamlayan bir amel olma özelliği, sabretmeye verilmiştir. Muhterem müslümanlar! Mü’min başına gelen her türlü sıkıntılı durumun, her an ansızın karşımıza çıkabilecek olan ölüm hadiselerinin, ruhunu daraltan her türlü hâtıraların karşısında içinden çıkılmaz ruh hallerine düşmeden, huzurlu bir hayat anlayışına ancak sabır sayesinde ulaşabilir. Nitekim Kur’an’ı Kerîm’de sıkça sabır emredilmiş ve sabredenler müjdelenmiştir. Allah (c.c) “Biz sizi biraz korku ve açlıkla, bir de mallar, canlar ve mahsullerden eksiltme ile deneriz. Sabredenleri müjdele. Onlar başlarına bir musibet gelince ‘biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz ona döneceğiz’ derler.” 1 “Sabırla Allah’dan yardım isteyiniz”2 “Sabredin ve sabırda yarışın”3 “Allah sabredenlerle beraberdir”4 “Allah sabredenleri sever”5 ayetleriyle bizlere dilediği ahlak yapısını ve üstün bir meziyet olan sabrın önemini işaret etmiştir.

Aziz kardeşlerim! Sabır sadece sıkıntılı durumlarda gösterilmesi gereken bir meziyet değildir. Yapılmak istenen tüm hayırlı işler ve niyetler ancak sabır ve fedâkarlıkla meydana gelebilir. Dünyaya aşırı muhabbet beslemekten, her zaman nefsinin isteklerini yerine getirmekten geri durup yalnızca Rabbimizin rızası için disiplinli, ahlakî prensiplere sâhip, ibadet ehli ve erdemli bir insan olmak ancak sabır ve tahammülle mümkün olacaktır. İşte yüce Allah bu sebeple Kur’an-ı Kerîm’de “Elbette her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır. Gerçekten her zorlukla beraber bir kolaylık daha vardır”6 buyurarak çektiğimiz, sabrettiğimiz her zorlukla beraber, kolaylıkların ve ferahlıkların kapısını açtığımıza işaret etmiştir. Ayrıca Peygamber Efendimiz (s.a.v) “Ayağımıza batan dikene varıncaya kadar başımıza gelen, tüm sıkıntı, keder, yorgunluk ve hastalıkların günahlarımızın bağışlanması için vesileler olacağını”7 bizlere müjdelemiştir.

Unutmayalım ki: “Sabreden, zafere ulaşır”

1 Bakara, 155.-156. 2 Bakara, 45. 3 Âli İmrân, 200. 4 Bakara, 153.

Muhterem Kardeşlerim! Gerek Dinimiz, gerek Milli Manevî bütün değerlerimiz bizlere, sabrın: aydınlığa götüren bir ışık, kulluğun olmazsa olmazı, ilmin ve hikmetin dayanağı kısacası tüm faziletlerin temeli olduğunu öğretmiştir. Kullarına çok merhametli olan Rabbimiz bizleri sabredenlerden eylesin. Unutmayalım ki: “Sabreden, zafere ulaşır”

5 Âli İmrân, 146. 6 İnşirah, 5.-6. 7 Buhari, Sahih, Merdâ, 1 EKİM 2010 | SAYI 19 | 39


T.C.

Lahey Büyükelçiliği DİN HİZMETLERİ MÜŞAVİRLİĞİ ile

HOLLANDA DİYANET VAKFI tarafından

KAMPANYASI

Dergilerimize abone olmak için; 1. Yıllık abone ücretini Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına yatırınız. 2. Adres bilgilerinizin yer aldığı ekteki formu doldurarak Din Hizmetleri Müşavirliğine gönderiniz veya bölgenizdeki HDV Camii Din Görevlisine veya yöneticilerine teslim ediniz. ABONELİK MÜRACAATI

DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞI SÜRELİ YAYINLARI YURTDIŞI YILLIK ABONE ÜCRETLERİ

Tarih : .......... / .......... /2010

Derginin Adı

HOLLANDA DİYANET VAKFI’NA Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından süreli yayınlar olarak çıkarılan dergilerden aşağıdakilere abone olmak istiyorum. (Abone olmak istediğiniz dergiyi/dergileri işaretleyiniz.)

1. Diyanet Avrupa Aylık Dergi (24 Avro) 2. Diyanet Çocuk Dergisi (24 Avro) 3. Diyanet Aylık Dergi (30 Avro) 4. Diyanet İlmi Dergi (20 Avro) Bir yıllık abonelik ücretini, Bureau van Sociale Zaken adına ABN AMRO bankası, Den Haag şubesindeki 51.77.34.958 nolu hesabına ödedim. Ödeme belgesinin fotokopisini ekte gönderiyorum. Adres bilgilerim aşağıda verilmiştir. Aboneliğimin bugünden itibaren başlatılmasını talep ediyorum.

Yıllık Abone Ücreti

Diyanet Avrupa Aylık Dergi

24 Avro

Diyanet Çocuk Dergisi

24 Avro

Diyanet İlmi Dergi

20 Avro

Diyanet Aylık Dergi

30 Avro

Abonenin:

Adı :....................................................................................................................................... Soyadı :....................................................................................................................................... Adresi :....................................................................................................................................... Posta Kodu :....................................................................................................................................... Şehir :....................................................................................................................................... E-mail adresi :....................................................................................................................................... Telefonu

: +31-......................................................................................................................


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.