0532
371 76 93
AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ
EKİM 2020 - YIL: 11 - SAYI: 107
Bahçeşehir Mobilyacılar Sitesi
0212 672 46 91
Sayfa 36 Sayfa 34 Sayfa 42
Sayfa 26
Sayfa 2
DUYURU! Okullarımızın 'yeni normal'e göre düzenlenmesi yapılmıştır.
Okul servis aracı ilk kullanım
Okullarımızda yaş gruplarına
göre ayrılmış sınıflar materyal olarak zenginleştirilmiştir. Ortak oyun alanları dönüşümlü kullanılacak her kullanım sonrasında dezenfekte edilecektir. Satın aldığımız dezenfektan makineleri ile tüm materyaller ve tüm ortamlar her akşam dezenfekte edilecektir. Okul içinde tüm personel maske, öğrencilerimizi karşılayan görevlilerimiz ise maske ve siperlik kullanacaktır. Personelimiz toplu taşıma aracı kullanmadan okulumuza getirilecek ve aynı yöntemle döneceklerdir.
Alara Sok. Ilgaz 02/21 Bahçeşehir/İstanbul
’DAN
öncesinde yine kendi dezenfektan makinelerimizle dezenfekte edilecek, içinde el dezenfektanı bulundurulacaktır. Tuvaletler tek tek kullanılacak ve her kullanım sonrası %60 alkollü deterjanla temizlenecektir. Sık kullanılan kapı kolu gibi yüzeyler saat başı dezenfekte edilecektir. Yerlere sosyal mesafe uyarı levhaları yerleştirilmiştir. Bekleme bölümlerine aldığımız çok güçlü hava temizleyici makineler ile o bölümün havası aralıksız temizlenecektir. Kapı girişinde her veli ve öğrencinin ateşi infrared ateş ölçer ile kontrol edilecektir.
608 1 000 (pbx)
www.eurosun.com.tr
Grip vb rahatsızlığı olan ya da
belirtileri gösteren hiç kimse kesinlikle okula alınmayacaktır. Kapı dışlarına konulan paspas ilaçlı dezenfektanlıdır. Galoş giymeden önce o paspasa basılması zorunludur. Çocuklarımızın okulda giymek üzere ayrı kıyafetleri olacak ve geldiklerinde değiştirilecektir. Ayakkabı değişimleri camekanlı bölümde yapılacaktır. İçeri girmeden önce el dezenfektanı kullanılacaktır. Kullanılmış maske atmak için ayrı kutular vardır. Yemek odası her yaş grubu için sırayla kullanılacaktır.
www.serdabuyukkoyuncu.com
Veliler sadece randevulu olarak
yine havası filtre edilen kurucu odasında ağırlanacaktır. Kapı dışına ayaklı temassız dezenfekte cihazı konmuştur. İçeri girmeden önce bu cihazın kullanılması, maske takılması, dezenfektan paspasa basılması ve galoş giyilmesi zorunludur. Tüm hazırlıklara rağmen bir de 'acil durum izole odası' oluşturulmuştur.
Ne dersiniz? HAZIR MIYIZ?
instagram: @serdabuyukkoyuncu
‘DE NELER VAR?
EDİ TÖR ,ün Notu
Sayılı gün çabuk geçer... Ekim sayımızdan herkese merhaba Ekim ayı dergimizin içerik toplantısını yaparken ilk öneri derginin kapak konusu korona olmasın idi. İnsanlar zaten korona yüzünden tedirgin bir şekilde hayatlarını sürdürürken bir de ellerine aldıkları dergimizde korona okumasınlar dedik. Dedik ama içimiz dışımız korona ile dolmuşken bunu ne kadar başarabildik gelin artık dergimizin sayfalarını çevirirken buna siz karar verin... Kapak konumuzu ennui yani halk diliyle kronik can sıkıntısı yapalım, arkasına hobi merkezlerini, hobi malzemelerini nerelerden alabileceklerini ekleyelim dedik, dedik ama hah işte orada yine koronaya takıldık. Ön planda korona yok ama arka oyuncu yine Korona. Çünkü son zamanlarda korona sayesinde hayatımıza giren sosyal mesafe ile herkesin birbirinden kaçması yüzünden yalnızlaşmamız doğal olarak can sıkıntısını yaratmıyor mu? Peki, bunu engellemek için kendimizi oyalayacak hobiler yaratma düşüncesi güzel ama onda da yine sahneye korona çıkmıyor mu? Öyle eskisi gibi kalabalık atölyelerde resim dersi, müzik dersi, el becerileri dersleri almak imkansız. Niye çünkü sosyal mesafe... Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada kırk küsurlu yaşlarda bir arkadaşımın çocukluğuna özlemini anlatan bir paylaşımının altına başka bir arkadaşımın yazdığı “merak etme bizim çocuklar bile çocukluğunu özlüyordur; maskesiz evden dışarı çıkamadığımız şu kabus gibi zamanları geçirirken” cümlesini okuyunca durup düşündüm. Değil henüz 18’lerinde olan çocuklarımızın çocukluklarını özlemesi, o kadar geriye gitmeye gerek yok ki, ben geçen seneki Ekim ayını bile özledim... Okullar açılmış, servisler yollarda cirit atıyor, sokaklarda okula yetişmek için servislere koşuşturan çocuklar, çocuklar okullarda ya anneler, öğleden sonra bir kafede buluşup kahve molası vermiş koyu bir sohbete dalmışlar. Yok artık, ilk karşılaştıklarında önce birbirlerine doyasıya sarılmışlar mı ne! Hatta hafta sonu kalabalık bir arkadaş grubuyla buluşma planları mı yapıyorlar? Uyan Melike maskeni tak, kolonya ile ellerini dezenfekte et ve hayallerinde bile sosyal mesafeye dikkat lütfeeeen... 31 Aralık 2019... Farklı saat dilimlerinde olsa da tüm dünya eskiyi geride bırakıp ortak umutlar ve dileklerle yeni bir yılı yani 2020 yılını karşıladı. Farklı dileklerle de olsa insanların 2020'den ortak beklentisi her şeyin daha iyi olmasıydı. Ama olmadı. Dünyanın korkuyla ve çaresizlikle teslim olduğu korona virüsü yüzünden 2020 yılı kabusa döndü. Sosyal medyada eminim sizler de benim gibi her gün okuyorsunuzdur. 2020 bitsin de kurtulalım diye yazan feryat figan paylaşımları. Evet, 2020'nin 9'uncu ayı da bitti. Sayılı gün çabuk geçer misali Ekim, Kasım, Aralık da bitecek veeeee hoş geldin 2021 diyeceğiz ama gerçekten hoş mu gelecek onu da yaşayıp göreceğiz... Ayrıca gelen gideni aratır sözünü de hatırlatmak isterim. Ya gerçekten 2021, 2020'yi aratırsa. Amaaaan Allah yazdıysa bozsun...
Yazımın sonunda Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün öncülüğünde tarihte eşine az rastlanır bir destanla kurulan Cumhuriyetimizin 97. yıldönümünü ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramımızı kutluyorum.
Melike Güntürk
42
14. Başakşehir Hayvan Hastanesi ve Geçici Bakımevi’nin temeli atıldı 16. Başakşehir Belediyesi’nden görme engelliler için örnek proje... 18. Yuvam Bahçeşehir sürprizi, şehit aileleri ve gazileri sevindirdi 20. Kütük... HAVADAN SUDANMüjde Köseoğlu 22. Aşkınızı taçlandırın... KİTAP - Selhan Özdemir 24. Bahçeşehir’de konuşma bozukluğu olan çocuk kalmayacak 26. KAPAK KONUSU Kesinlikle yaşadığınız ancak adını bilmediğiniz duygusal bir durum: ENNUİ 32. Kronik can sıkıntısının en iyi ilacı; Bir hobiniz olsun
İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk Yazı İşleri Müdürü: Melike Güntürk Haber Müdürü: Hatice Gülçür İnanç Yayın Danışmanı: Ş. Bengü İnanç Yayın Kurulu: Kazım İlter İnanç Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi Katkıda Bulunanlar: Müjde Köseoğlu, Serda Büyükkoyuncu, Yasemin Yurtman Candemir, Batuhan Nar, Filiz Ünal, Murat Sevinç Baskı: MDM Basım Ambalaj - 0212 432 00 50 4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Fiyatı: 10 TL’dir Bahçeşehir’de işyerleri, binalar, villalar başta olmak üzere, Ardıçlı Evler, Ardıçlı Göl Evleri, Eston Şehir,Gün Işığı, Kelebekler Vadisi, Banu Evleri, Manolya Evleri, Uphill Court, Mesa Nurol, Spradon, Akbatı işyerleri ve blokları, ParkCity işyerleri, N Tepe, Dumankaya, Bahçeşehir Mobilyacılar Çarşısı, Ispartakule Gökkuşağı-TorosIlgaz-Berit blok ve villaları, Esenkent ve Boğazköy (seçilmiş villa grupları ve işyerleri) bölgelerine ücretsiz dağıtılır.
İLETİŞİM:
HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ BİZE ULAŞIN
532
371 76 93
4mevsimbahcesehir@gmail.com
34. Grip ve zatürre aşılarının Covid-19’dan koruyacağı düşüncesi çok büyük bir yanılgıdır 36. Türkiye’de uzaktan eğitimde fırsat eşitsizliği 1 EĞİTİM-Batuhan Nar 40. Uzaktan eğitime alışan çocukların okuldan soğumamaları için neler yapılabilir? 42. Instagram fenomeni Serda Büyükkoyuncu’nun anlatımıyla; Efsane kalelerin efsaneleri 46. 40’lı yaşlarda göz çevresine nasıl bakmalı? GÜZELLİK - Yasemin Yurtman Candemir 48. Ekim ayına astrolojik bakış 50. ASTROLOJİUranyen Astrolog Filiz Ünal 52. BULMACA
Bahçeşehir 2. Kısım Mah. Hoşseda Sit.H Blok 7/14 Başakşehir/İst.
Tel: e-mail:
0532 371 76 93 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@4mevsimbahcesehir.com Facebook: Dört Mevsim Bahçeşehir Instagram: 4mevsimbahcesehir App Store: 4 Mevsim Bahçeşehir Android: 4 Mevsim Bahçeşehir www.4mevsimbahcesehir.com Dergimizde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir.
12
I EKİM 2020
4mevsimbahcesehir
BÖLGEDEN
Dört Mevsim Bahçeşehir
Başakşehir Hayvan Hastanesi ve Geçici Bakımevi’nin temeli atıldı
‘Sadece bir gün değil her gün sevimli dostlarımızın yanındayız’
Başakşehir Belediyesi, sokak hayvanlarına yönelik çalışmalarına bir yenisini daha ekledi. Sevimli dostlarımızın tedavi, bakım ve barınma ihtiyaçlarının karşılanacağı Başakşehir Hayvan Hastanesi ve Geçici Bakımevi’nin temeli, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde törenle atıldı.
Başakşehir Belediyesi, “Sadece bir gün değil her gün” anlayışıyla sevimli dostlarımızın sıcak bir yuva ihtiyacını karşılamak için kolları sıvadı. Kayabaşıʼnda bulunan Hayvan Bakım ve Rehabilitasyon Merkeziʼnin yerine inşa edilecek Başakşehir Hayvan Hastanesi ve Geçici Bakımevi için ilk harç döküldü. Temel atma töreninde konuşan Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, can taşıyan her varlığın çok kıymetli ve değerli olduğunu söyledi. Başakşehir Hayvan hastanesi ve Geçici Bakımeviʼnin temelinin özel bir günde atıldığına işaret eden Başkan Kartoğlu, “Bugün çok anlamlı ve çok değerli bir gün. Bundan hareketle sadece bir gün değil, sevimli dostlar bizim için her gün
önemli” dedi. Başakşehir Hayvan Hastanesi ve Geçici Bakımeviʼnin 5 bin 300 metrekarelik dev bir alana üzerine inşa edileceğini ifade eden Başkan Kartoğlu, “Hizmete sunacağımız hastane ve bakımevimizin içerisinde birçok özellik bir arada olacak. Sadece kapalı mekânlar değil, açık mekânlarda da hayvanlarımız için yaşam alanları oluşturulacak. Kuduz müşahede odalarından ameliyathanelere kadar birçok hizmet tek çatı altında toplanmış olacak. Bu mekânlar tamamladığında Başakşehir dışındaki hayvanlar için de
burası artık bir hizmet ve tedavi merkezi olacak” değerlendirmesinde bulundu. Temeli atılan Başakşehir Hayvan Hastanesi ve Geçici Bakımeviʼnde, bin metrekare kapalı alana sahip ana hizmet binasının yanı sıra kuduz müşahede padokları ve bahçeli yaşam alanları da yer alacak.
BÖLGEDEN
21. Yıl
Başakşehir Belediyesi’nden görme engelliler için örnek proje...
ÖZEL
Samsung Servisi
Başakşehir Belediyesi, “Senin Sesin, Benim Kitabım” projesiyle görme engelli vatandaşlar için kitap okuma kampanyası başlattı. Sesli kitapların ilkini okuyan Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, ilçe sakinlerini projeye destek vermeye çağırdı.
ÖZEL
İphone iPad - iMac Servisi
Senin Sesin, Benim Kitabım
NOTEBOOK SERVİSİ Orginal yedek parça ve onarım... Garantili tamir hizmeti
212 669 98 09 534 706 14 19
www.isilelektronik.com - isilelektronik@hotmail.com
3.Cd. Süzer Bulvarı Tic. Mrkz. Bahçeşehir
(Ziraat Bankası Üstü-Nalbur Yanı)
Başakşehir Belediyesi, görme engelli bireylerin bilgiye erişimlerine katkı sağlamak adına, sesli kitaplar hazırlamak için yola çıktı. “Senin Sesin, Benim Kitabım” adlı proje ile engelli bireylerin toplumsal hayata en aktif şekilde katılmalarının desteklenmesi amaçlanıyor.
Projenin ilk kitabını Başkan Kartoğlu seslendirdi
“Senin Sesin, Benim Kitabım” projesinin ilk adımı Belediye Başkanı Yasin Kartoğluʼndan geldi. Başakşehir Millet Kıraathanesiʼnde kurulan özel stüdyoda yine görme engelli bir yazar olan Cemil Meriçʼin Bu Ülke adlı kitabını seslendiren Başkan Kartoğlu, tüm vatandaşları projeye destek vermeye çağırdı. Görme engelli gençlerin kitaplara erişimini sağlamak ve görme engelli bireylere yönelik toplumun diğer kesimlerinde empati duygusunu geliştirmek amacını güden proje ile çok sayıda kitap gönüllülerin sesinde hayat bulacak.
Web sitesi üzerinden gönüllü olunabiliyor
Kitap okumayı seven, diksiyonu ve ses tonunun seslendirmeye uygun olduğunu düşünenler, www.basaksehirmilletkiraathanesi.com sitesi üzerinden gönüllü formunu doldurarak, gerekli standartları sağlaması durumunda kitap okuyabiliyor. Seslendirilen kitaplar yine web sitesi üzerinden görme engelli okuyucuların kullanımına sunuluyor.
16
I EKİM 2020
BÖLGEDEN
Yuvam Bahçeşehir sürprizi, şehit aileleri ve gazileri sevindirdi Başakşehir Belediyesi ve Akar Grup iş birliğiyle başlatılan sosyal konut projesi Yuvam Bahçeşehir evlerinde hak sahipleri kura ile belirlendi. Başvuruda bulunan şehit aileleri ve gazilere sürpriz yapan Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, her bir ailenin projede ev sahibi olmaya hak kazandığını söyledi.
14 Ağustosʼta kuralı satışa çıkarılan Yuvam Bahçeşehir evleri, vatandaşlar tarafından büyük ilgi gördü. 11 günlük başvuru süresince 315 konut için 12 bin 814 başvuru yapıldı. Projenin büyük ilgi görmesi üzerine Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğluʼnun talimatıyla projenin tamamında yer alan 752 konut kuraya dahil edildi. Başakşehir Emin Saraç Kültür Merkeziʼnde yapılan ve Yuvam Bahçeşehir evlerinin sosyal medya hesaplarında canlı yayınlanan noter huzurundaki kurayla evler sahiplerini buldu. Kura programına, koronavirüs tedbirleri kapsamında sadece katılımcı şehit aileleri ve gaziler davet edildi. Programın açılışının ardından Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu bir konuşma yaptı. Başakşehir Belediyesiʼnin sosyal belediyecilik örneğiyle böyle bir projeye imza attığını söyleyen Kartoğlu, konutların merkezi konumda olmasına vurgu yaptı. Vatandaşların yaklaşık 13 bin başvuruyla büyük ilgi gösterdiği projeye bir teşekkür olarak kuraya toplam 752 konutu dahil ettiklerini ifade etti. 30 Ağustos Zafer Bayramıʼnı kutlayan Başkan Kartoğlu, katılımcı şehit aileleri ve gazilere ise sürpriz yaptı. “Bir 30 Ağustos müjdesi verelim. Projeye başvuran şehit aileler ve gazilerimizin hepsine taahhütte bulunuyoruz. Sizleri kuraya almadan ev sahibi yapacağız. Sizleri bir nebze mutlu edebilirsek ne mutlu bize. Daha sonraki projelerimizde ise dul ve yetimler ile engellilere öncelik tanıyacağız” diye konuştu. Yapılan sürprizle sevinç yaşayan şehit aileleri ve gaziler, Başkan Kartoğluʼnun uzun süre alkışladı. Akar Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Pamuk ise yaptığı konuşmada projenin özelliklerinden bahsetti, ilgi gösteren vatandaşlara teşekkür etti.
18
I EKİM 2020
4mevsimbahcesehir
HAVADAN SUDAN
Dört Mevsim Bahçeşehir
Kütük
Tam zamanını net olarak söyleyemem ama sanırım en az on senedir bu dergide bir köşem var ve yazımı yazmak üzere klavyemin başına geçtiğimde hiç konu sıkıntısı çekmedim taaa ki bugüne kadar. Ama bugün yazacak konu bulamıyorum. Oysa köşemin adı Havadan Sudan... Konusu bol gibi görünüyor. Görünüşe aldanmayın. Hava, su, yer, gök pandemi olunca işte tam bu noktada konu kıtlığı oluşuyor. Çünkü insansız kaldık. İnsansız kalınca da ilhamsız kaldık. Fiziksel mesafe ile birlikte sosyal hayata da mesafe hızlıca hayatımıza yerleşince, zorunlu olarak yaşamlarımızı sanal dünyaya emanet ettik. Dijital kaosta kaybolduk. Yalnızlaşıyoruz. Bu yalnız dünyada dokunmak yok, göz teması yok, başını omuzuna koyup ağlayacağın arkadaş yok, çok özlediğin biriyle karşılaşınca sarılmak yok, insana dair hiç bir şey yok. Hatta konuşmak bile yok yaz gitsin. İletişimde ruh yok. Ruh olmayınca da gerçek iletişim yok, duygu yok dolayısıyla anlatacak yazacak konu yok. Endişeleniyorum. Bu dijital kaos robotlaştıracak mı bizi. Endişeli bir merak içindeyim. Elbirliği ile kurallara uymayarak uzaktan eğitime mecbur kıldığımız çocuklarımızı düşündükçe ise gözlerim doluyor. Öğretmenine sarılamayan bir çocuk. Arkadaşlarıyla saklambaç, sek sek oynayamayan bir nesil. Beden dersinin deşarjından faydalanamayan canım çocuk. Hep birlikte İstiklal Marşı’nı okuyamayan tören yapamayan canlar. Paylaşmayı, silgi kalem alışverişini tadamayan ekran başına oturtulan küçücükler... Kantine koşturma neşesini yaşayamayanlar. Ekran başında isterlerse âlim olsunlar ne fayda. Verdiğim bir kaç örnek bile gösteriyor ki robotlaşma yolunda adım atma halindeler. Üniversite öğrencileri ise mahrum kaldıkları sosyalleşmeme ile hepsi birer mağdur. Biz insanların birbirimize ihtiyacı var. Fiziksel mesafe ve sosyal hayata
XX I YAZ SAYISI 2020
MÜJDE KÖSEO
ĞLU
mesafe ile birbirimizden uzak kaldıkça git gide duygudan uzaklaşacağız. Endişeleniyorum. Gözden uzak gönülden uzak, bizden uzak olsun artık. Ama "kütükler" kurallara uymadıkça maalesef eskisi gibi olamayacağız. Kütük dedim zira kütük benim en büyük hakaretimdir. Lakin artık başka bir kelime bulmalıyım. Neden mi? Hemen anlatayım kütük maceramı. Bahçemizde olan bir dut ağacının dallarına destek amacıyla koyduğumuz
bir kütük vardı, kütüğün bir ucu toprakta diğer ucu dut ağacının dalında iki senedir böyle. Ve ikinci senenin sonunda kütüğün gövdesinde yapraklar çıktı. Umut verdi. Şimdi ben duyarsızlara hakaret için kütük desem yapraklar açan kütüğe ayıp etmiş olurum değil mi? Ya da kütük demeye devam edip bir gün yaprak açmalarını mı umut etsem. Umut iyidir o halde kütük demeye devam... Kalın sağlıcakla… I
4mevsimbahcesehir
AŞKINIZI TAÇLANDIRIN… KİTAP
Ey arkadaş… Gönlün titredi mi senin. Benim hep oldu… Bir sevdiklerimi uğurlarken; bir de karşılarken… Kötü günlerin şerefine; iyi günlerin asaletine vur gitsin... İçtiğim suda yediğim yemekte emeği olan herkese selam olsun…
EN ÖNEMLİ DEĞER
Sevgi emektir, şefkattir, karşındakinin yükünü hafifletmektir. Aşk ise bir anda gelişir, alevlenir, kendini tanıyamaz hale getirir, karşının sevgisiyle birleşmeyince de yüzüne tokat gibi vurur. Ve kendine getirir. Her halukarda karşı cinse duyulan histen bahsetmiyorum. Kah dosta, kah bir mekana, kah bir büyüğüne olsun ibre aynı yöne işler. Beklentilerini net bilin, altın çerçeveniz olsun. Yoksa zora düşer labirentte problem çözen deney faresi gibi döner durur aynı yere gelirsiniz. Bunun sizi yıpratmasına izin vermeyin.
YERE SIKI BASMALI
Şoförlüğün acemilik dönemlerinde düz giderken arabanın asfaltı kaplayan bir hacmi olduğunu tam idrak etmek zaman alır. Yalpalar, telaş ederler. Oysa başka arabalar sizin üstünden ya da ikiye bölüp geçmeleri mümkün müdür? HAYIR. Aşk da aslında böyledir. Sizin bir ağırlığınız olacak, diğerleri onun dışına çıkamayacak. Mesele bundan ibarettir. Aşkın tabiri coşkulu delilik olsa da lütfen kendinizi kontrol edip bastırın. O an zarar size eğlence gelse de ileride hüsran olmasın.
MİNİK SİNCAP
Sevimli hayvan sincap. Bilmeyeniniz yoktur. Şu hoplayan zıplayan, parklarda ağaçlarda içimizde yaşıyan tatlı minyatür uzun tüylü kuyruklu hayvan küçük sincap. Eşine çiçek verdiği söylenir. Zaman zaman nazik, anlamlı davranışı düşünür; içimden gülerim. Sevdiğine gönül bahçesinden bir gül vermesi karşısındakini çok mutlu eder. Bence aşkın doğada görülen simgesidir minik tüylü canlıların muhabbeti.
AŞKIN GÖZÜ KÖR MÜDÜR?
Evet aşkın gözü kördür. Bu gözle bakan karşındakinin davranışını hep, kayıtsız şartsız doğru görür. Yanlışı bilir, anlar ispatlarsınız ama inandıramazsınız. Hep aşkın manyetik bir büyüsü olduğunu beyni masal hayaline getirecek seviyede etkilediğini düşünürüm.
22
I EKİM 2020
Yanlış insana aşk zarar getirir. Tek kurtuluş geçmişe dönük rüştünü sizi doğruya sev eden birinin gözünden olayı görüp kendine anlatmaktır. Bu kısım böyle olsa da bendeniz seneler önce gelip gördüğüm, gezdiğim beldem Bahçeşehir'e aşık olmuş, yaşanası yer ararımla yerleşim yerim yapmıştım. On ikiden vurmuştum. (Kendi deyimimle). İnsan hayatında karar çok önemlidir. Benim zevkle bir başkasınınki tam uyum göstermez. Bir kişiye olaya v.s. On numara deyip sonra eksi veren yönlerini görünce teker teker eksiltmektense, ben önce koca bir sıfır veririm. İyilikle, güzellikle, rahatımla, huzurumla puan arttırmak en doğru karardır. "Beni ayartanın anlını karışlarım" demeyin. Yanılırsınız. Zaman içinde olaylar insanları değiştirebiliyor. Son pişmanlık faydasız oluyor. Kararsızlıklarda yardım almalıyız. Hiç zihnimden silinmeyen bir hikaye vardır. Dilden dile söylenirken aklımda kalmıştır. Bundan çok uzun yıllar önce bir köyde bir bakkal adam oğluyla yaşarmış. Bu oğlan içi içine sığmaz, dürüstlük bilmez, aksi, söz dinlemez biriymiş ve zamanla serpilip delikanlı olduğunda kasayı boşaltıp köyü terk etmiş. Yaşlı babasına ne olacağını düşünmeden, bir an arkasına bakmadan. Günler günleri, yıllar yılları kovalamış ve bir gün uzak diyarlardan bir haber gelmiş köyün yaşlı, halsiz, iyi kalpli bakkalına. Apar topar iki asker arabaya bindirip saraya götürmüşler yaşlı adamı ve tahtın önünde boynunu eymişler. Bırakın, diye bir ses duyulmuş. Yaşlı adam bir kafasını kaldırmış ki ne görsün karşısında duran padişah bizzat öz oğluymuş. Hemen söze başlamış. "Baba hep derdin, senden bir şey olmaz diye bak gör kaçıp geldim koskoca bir ülkeye padişah oldum" demiş. Yaşlı adam yüzünde üzüntülü gülümsemeyle "Ah oğul sen beni hiç anlamamışsın, ben padişah olamazsın demedim, adam olamazsın dedim" demiş ve eklemiş "Bak yaşlı, hasta babanı ayağına ite kaka getirdin." Lütfen her gördüğümüz mevkinin, şatafatın arkasında bir vicdanlı insan var zannetmeyelim. Mevki, zenginlik imkan rahat yaşamı sağlar o kişiye özeldir. Saygı duyulması gereken sevgi dolu olan vicdanı özelliklerdir.
Dört Mevsim Bahçeşehir
SELHAN ÖZDEMİR
AŞKIN KİTABI
Elini sağa sola sallayıp "Ooo ben aşkın kitabını yazdım" diyenlere inanmak tamamen düşünmeden start vermektir. Aşk tamamen şefkattir, emektir kendinize olmasını istemediğinizi karşısındakine yaşatmamaktır. Ben "Aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz" cümlesini benimseyenlerdenim. Çok konuşup hiç bir işe yaranmıyorsa altında bit yeniği aramak en doğrusudur. Ondan ötesi entrikaya oturtup kar elde etmeden başka bir şey değildir. Anladığınıza emin olsam da biraz açayım ne söylemek istediğimi… Yalanlarla tatlı dil, güzel söz söyleyip hep suyunuza giden hayat yolunda yaşama yüklerini tek size veren size aşık mıdır sizce... Yoksa onun adı başka bir şeydir yorum sizin. Günlük yaşantılarımı, gördüklerimi, hayallerimi beni anlatan "Gözüm Üstünde" kitabımı Bahçeşehir'"in büyük atmosferinde düşüncelerimi harmanlayıp yazıma geçirdim.
Albert Einstein der ki; HAYAL GÜCÜ BİLGİDEN DAHA ÖNEMLİDİR. BAŞARILI OLMAYA ÇALIŞMAYIN, DEĞERLİ BİR İNSAN OLMAYA BAKIN. APTALLARA GÖRE İNSANLAR IRK, CİNSİYET, MİLLİYET, YAŞ, STATÜ, RENK, DİN VE DİL OLMAK ÜZERE 8’DEN FAZLA KATEGORİYE AYRILIR. HALBUKİ OLAY BU KADAR KOMPLİKE DEĞİLDİR. İNSANLAR SADECE İKİYE AYRILIR; İYİLER VE KÖTÜLER. Hayatınız boyunca iyilerle karşılaşmanız dileğiyle bir yazımın sonunda değerli dergim "4 Mevsim"de kalın ve sağlıkla yaşayın, takibi bırakmayın…
4mevsimbahcesehir
ÖZEL EĞİTİM
Dört Mevsim Bahçeşehir
BAŞLANGIÇ AKADEMİ Çocuk Gelişim Merkezi a Terapisi
Dil ve Konuşm
Sanat Terapisi
Oyun Terapis
nleme
i
ütü Duyu B
api
Ergoter
Psikolojik Danışmanlık
Özel Eğitim
BAHÇEŞEHİR’DE KONUŞMA BOZUKLUĞU OLAN ÇOCUK KALMAYACAK Başlangıç Akademi Çocuk Gelişim Merkezimizde floortime eğitimi almış, alanında uzman ve tecrübeli kişiler tarafından, dil ve konuşma terapisi, ergoterapi, duyu bütünleme, sanat terapisi, oyun terapisi, özel eğitim ve psikolojik danışmanlık hizmetleri yürütülmektedir. Merkezimizde çocuklarımız tüm uzmanlarımız tarafından bir bütün olarak değerlendirilir ve ihtiyacı olan özel eğitim şekli belirlenir.
Oyunla terapi yöntemi
DIR Floortime yaklaşımı, çocukların gelişimsel süreçlerini değerlendirerek, karşılıklı etkileşim yolu ile sosyal, duygusal ve bilişsel gelişimlerini desteklemeyi hedefleyen bir yaklaşımdır. Tipik gelişim gösteren çocuklar ile doğru etkileşim kurmayı, yetişkin-çocuk arasındaki duygusal bağı güçlendirmeyi ve oyun arkadaşı olmayı sağladığı gibi, farklı gelişim özelliklerine sahip çocukların bireysel özellikleri ve güçlü yönleri dikkate alınarak değerlendirilmeleri,
eğitim ve terapi programlarının uygulanması için çeşitli disiplinlerden uzmanların kullanabileceği bir modeldir. Otizm spektrum bozuklukları, Down Sendromu, gelişimsel bozuklukluklar, iletişim dil ve konuşma ile ilgili zorluklarda uygulanabilir.
Konuşma ve dil terapisi
Dil ve konuşma terapisinde terapistimiz, gecikmiş konuşma, sesletim bozukluğu (harfleri söyleyememe), kekemelik, hızlı bozuk konuşma, çocukluk çağı apraksisi, otizm spektrum bozukluğu ve down sendromunda dil gecikmeleri, ses bozuklukları, motor konuşma bozuklukları, afazi, dudakdamak yarıklığı, ve yutma bozuklukları gibi problemler dil ve konuşma terapistimizin çalışma alanlarındandır.
Ergoterapi ve duyu bütünleme
Ergoterapistler birebir kişilerle, gruplarla veya topluluklarla işbirliği içinde çalışmak için gerekli bilgi, beceri
ve davranışlarla donatılan tıbbi, sosyal, davranışsal, psikolojik, psikososyal ve duyusal alanlarda geniş eğitime sahiptir. Duyu bütünleme meslek kollarından sadece biridir ve yasal olarak duyu bütünlemeyi lisans eğitimi ile uygulayabilen tek meslek dalıdır. Duyu bütünleme terapisi tüm dünyada başta otizm spektrum bozukluğu olmak üzere, birçok problemin çözümünde önemli bir terapi yöntemi olarak uygulanmaya başlanmıştır.
Pediatrik ergoterapi çocuklara ne katar?
I Kas gücünün yaşına uygun şekilde gelişmesini sağlar. I Tırnak kesme, duş alma, tuvalete oturma gibi aktiviteleri destekler. I Duyguların sağlıklı bir şekilde dışavurumuna yardımcı olur. I Koku, ses, dokunma, tat alma gibi duyuların sağlıklı işlemesini sağlar. I Beden algısını ve çocuğun kendi konumunun farkında olmasını sağlar. I Sosyal katılımın ve sosyalleşme becerilerinin geliştirilmesini sağlar. I Yazı yazmak gibi beceri gerektiren işlerin kolay yapılmasını sağlar. I Öğrenme güçlüklerini azaltır ve çocuğun kendi öğrenme stratejilerinin gelişmesini sağlar. I Psikososyal destek sağlar. Üstelik pediatrik ergoterapi bu becerileri oyun içinde eğlenirken kazandırır. I
Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Seyhan Cad. Berit 2 Sitesi. Vl9 Apt. No:34 Başakşehir / İstanbul www.baslangicakademi.com
Tel: 0(212) 608 08 07 - Gsm: 0(532) 648 56 53
KAPAK KONUSU
“Tipik resimde ennui, büyük köşkün penceresinden sahip olduğu geniş ve bereketli topraklarını, şık ve pahalı kıyafetlerinin içinden seyrederken artık yaşanamayan tatminin, duyumsanan anlamsızlığın, boşluğun sıkıntısı olarak belirir. Kişi sahip olunandan etkilenmemekte, hayatının derin anlamı ile bağ kuramamaktadır” diye tanımlayan Medicana International İstanbul Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Tiryaki ile Ennui’yi konuştuk.
Hatice Gülçür İnanç Bize ennui kavramından bahsedebilir misiniz? Ne anlama geliyor?
Ennui kelime anlamı olarak çeşitli sözlüklerde gına getirmek, usanç hali içinde tatminsizlikle yaşanan kronik can sıkıntısı olarak tanımlanmaktadır. Türkçemizde can sıkıntısı, can darlığı, bunalma hali olarak karşılanabilir ancak açıklanmasında fayda var tabii ki. Bu durumda iken kişi bir tür künt duygulanım hali içinde hayattaki yapma etmelerin, şeylerin ilginç olmadığı, doyurucu olmadığına dair bir sıkıntı hali içindedir. Bu can sıkıntısı kişinin hayatı ile ilgili yaygın bir durum olabileceği gibi özgül durumlarla sınırlı da olabilir. Örneğin iş, uğraşlar, geçmişte ilgi ve zevkle yürüttüğü uğraşlar ile ilgili bir can sıkıntısı, boşluk, anlamsızlık ya-
4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir
şantısı ile ilgili olabilir. Kişinin geçmişte zevkle uğraştığı ilgileri yaşadığı hayatı artık can sıkıntısının kaynağı haline gelmiş görünmektedir. Bunlarla artık yapacağı başka bir şey kalmamış gibidir. Hayatın çeşitli dönemlerinde birçok insanın deneyimleyebildiği etkinliklerden haz alamama, ilgi duyamama ile kendini gösteren yaşantının parçalarında anlam yoksunluğu hali, boşluk hissidir temelde. Bu terim nereden geliyor hocam? Can sıkıntısını tarif etmenin önemi nedir?
Bu kelime İngilizce kaynaklarda geçse de Fransızca kökenli bir kelimedir. Tarihte esas olarak özellikle kendilerine kısıtlı etkinlik alanı bulabilmiş asilzadelerin bir sorunu olarak tarif
edilmiştir. İngiliz asilzadeleri özellikle asil kadınların yaşamlarında anlamlı etkinliklerden yoksun hayatları karşısında içine düştükleri derin bir can sıkıntısını ifade eden bir terim olarak 17. yüzyıldan bu yana kullanılan bir terimdir. Uzun bir dönem boyunca bu terim üst sınıfların varoluşsal bunaltısının bir karşılığı olarak kullanılmıştır. Kendileri ve yakın benzer toplumsal kesimden akranları ile yapageldikleri etkinliklerin yaşamın amaç ve anlam arayışına cevap veremedikleri yapıp etmeler sonrası deneyimlenen bir sıkıntı hali olarak görülmüştür. Bir tür zengin hastalığı gibi mi düşünüldü bu hal?
Aslında bir hastalık olmaktan çok bir
ruhsal durum, konum olarak görüldü. Zengin, seçilmiş zümreden insanların eksiksiz görünen hayatlarına rağmen yaşadıkları bir can sıkıntısının tarifi olarak tanımlanmıştır başlangıçta. Ama toplumların modernleşmesi ile, kişilerin eğitim, refaha ulaşım olanakları ile yaşamın temel ihtiyaçların ötesindeki ihtiyaçları aramaya izin veren zenginleşmelerin sonucunda bir zümrenin ayrıcalıklı bir durumuna artık indirgenemeyeceği ortadadır. Kişinin hayatında edindiği yapıp etmelerinin boş, işlevsiz olduğu bir hali yaşamanın tarifidir ennui. Müzisyenlerin, ressamların, sanatçıların yaşam etkinliklerine yabancılaştıkları, kendi üretimlerini sorguladıkları, tüm bunlarda bir amaç ve anlam bulamadıkları bir konumda ortaya çıkan bir duygulanım
4mevsimbahcesehir
KAPAK KONUSU olarak resmedilmiştir. Tipik resimde ennui, büyük köşkün penceresinden sahip olduğu geniş ve bereketli topraklarını, şık ve pahalı kıyafetlerinin içinden seyrederken artık yaşanamayan tatminin, duyumsanan anlamsızlığın, boşluğun sıkıntısı olarak belirir. Kişi sahip olunandan etkilenmemekte, hayatının derin anlamı ile bağ kuramamaktadır.
kaybolması ile beslenen ve çözümü kolayına bulunamaz biçimde belirir. Bu halin diğer işaretleri nelerdir?
Ennui kelimesi dilimizde Fransızca kökenine yakın mı kullanılıyor? Can sıkıntısı dediğimizde bu kelimeyi karşılamış oluyor muyuz?
Ennui ve can sıkıntısı ifadeleri diğer dillerde birbirinin yerine kullanılabilecek şekilde düşünülse de farklı kaynakları ve biçimleri olduğunu söyleyebiliriz. Can sıkıntısının ilk ve en sık görülen biçimi esasen kişinin yapmakta olduğu eylemlerden farklı ve yeni bir şey yapma isteği ile beliren can sıkıntısıdır. Diğer biçiminde ise varoluşsal kaynaklı bir can sıkıntısından aslında bütün yapıp etmelerden duyulan sıkıntıdan bahsedilebilir. İlk halinde kişiyi hayatın anlamsızlığı, saçmalığı üzerinde şikayet ederken düşünebiliriz. Bu kişi esasen şu ana kadar ki tüm yapıp etmelerinin yanıt veremediği bir tatminsizlik içinde görünebilir. Bu durumda yaşama karşı bir isteksizlik, eylemsizlik gösterebilir. Ancak bir an için düşündüğünüzde aslında bu kişinin arzularını yitirmediğini yalnızca doyum araçlarını yitirmenin boşluğuna düştüğünü görebiliriz. Varoluşsal ennuide ise kişi tümü ile talepsiz bir konumdadır. Bu tanımlamaların, çerçevelerin genel geçer olmadığının altını da ayrıca çizmek gerekir. Bu hali ile kolayca değişmeyen bir ruhsal durumu tarif etmiş oluyoruz öyle ise?
Kesinlikle. Bu derin kronik can sıkıntısı sorunlu bir ruh halidir. Ardı sıra geçip giden tekdüze günlerin, anların yaratacağı türden bir iç sıkıntısıdır. Ancak bundan da öte bu iç sıkıntısı hayatta kişinin zevk aldığı bütünün ve parçalarının anlamının kaybı ile doğan bir boşluğun tatminsizliğini içerir.
Dört Mevsim Bahçeşehir
Hayatımızı dolduran anlam çerçevesini yitirmiş olmakla ilgilidir. Hayat ve ilgiler, kendi estetiğini yitirmiş gibidir. Böylece geriye sadece bir olaylar, edimler, düşünceler yığını kalmış görünür. Zevk doğuran ve anlam dolu edimler sadece eylemler, nesneler yığınına dönüşür. Yaşam sevincini kuran deneyimlere dayalı, hayat bilgisini bütünleştiren anlam artık üretilememekte kurgulanamamaktadır. Kişi artık ilgili bütün yapma etmelerle daha ne kadar gidebileceğini, bunlarla daha fazla ne yapabileceğini bilemez halde can sıkıntısı çekmektedir. Hayatın anlamsız göründüğü bir noktanın can sıkıntısından bahsetmiş oluyoruz böylece.
Evet. Kişi artık hayatı ile ne yapacağını bilemez bir halde derin bir can sıkıntısı çeker. Farkettiği ve yaşadığı bıkkınlık dolu bir sıkıntı halidir. Hayatının genelinde ya da önemli bölümlerinde bu iç sıkıntısı varoluşsal derinlikte, anlamın
“Kişinin hayatında edindiği yapıp etmelerinin boş, işlevsiz olduğu bir hali yaşamanın tarifidir ennui” Prof. Dr. Ahmet Tiryaki
Kişinin birçok edimlere karşı ilgisini yitirmesi, geçmiş edimlerinden eskisi gibi tat alamaması, hayatının sıkıcı bir tekrar gibi görünmesi, geçen zamanla birlikte hayatının anlamlı, parlak unsurlar içermediği düşünceleri, arzu ve heyecan eksikliği ya da yokluğu, yaptıklarından zevk alamamanın yanında onları anlamsız boş ve tatmin edici bulamama hali bu can sıkıntısını klinik öneme sahip bir sorun olarak tarif edebileceğimiz bir çerçeveye oturtur. Bu ruhsal bir çöküntü yaşandığı anlamına gelmez mi?
Kronik can sıkıntısı temelde ruhsal açıdan depresyonla yakından ilintilidir. İnsanların kronik can sıkıntısından ölüp ölmediği tartışmalı olsa da bu durumdaki insanların kendilerine zarar veren çarelere yönelmeleri mümkündür. Kişi kasvetli bir hapsolmuşluk hali içinde umutsuzlukla özyıkıcı davranışlara yönelebilir. Keskin bir can sıkıntısı bireyin kendi canına kastedebileceği davranışları doğurabilir. Depresyon klinik anlamda ruhsal çökkünlük durumudur. Yukarıda bahsedilen özellikler depresyonda görülen duygudurum değişikliklerinin parçası olarak sıklıkla karşımıza çıkar. Ancak varoluşsal sorunlar yaşayan kişinin çektiği iç sıkıntısı her zaman klinik öneme sahip depresyonda olduğu anlamına gelmeyecektir. İşinde, evinde, toplumsal rollerinde bunalmış değişim arayışında biri bu önemli yaşam alanlarında yaşadığı ennui durumuna rağmen depresyonda olmayabilir. Kişinin yaşamına kast edebileceği sınırda depresyona bağlı ya da felsefi intihar riski ciddi biçimde ele alınmalıdır. Çok dikkatle değerlendirilmesi gereken çözüme sunulacak yöntemlerin doğru planlanmasını gerektiren bir durumdan bahsetmiş oluyoruz.
4mevsimbahcesehir
KAPAK KONUSU Can sıkıntısı ile iç sıkıntısının farklarını açabilir misiniz? Ennui teriminin varoluşsal zeminde anlam kaybı yaşanması olduğunu, iç sıkıntısının ise yaşanan duruma karşı duygusal bir yanıt olduğunu söylemek mümkündür. İç sıkıntısının çevresel etmenlere durumsal kısa dönemli bir duygulanım yanıtı olduğunu ancak ennui kavramı ile vurgulananın durumsal olmayan bir düşünüş duyuş biçimi, zihinsel bir konum olduğunu belirtmek gerekir. Varoluşsal doğası gereği ennui kişinin yaşam edimleri, amaçları karşısında derin bir şüphe yaşaması durumudur. Temel görünümü boşluk, anlamsızlık duygu ve düşünceleri ile çevrili, yaşama karşı vurdumduymazlık halidir. Can sıkıntısı ise huzursuz, gergin bir ruh hali ile kişiyi bundan kurtulmaya sevk eden etkin bir ruhsal durumdur. Bu yönü ile ennui diğerinin durumsal, geçici, uayrıcı özelliklerinin aksine alışkanlık haline gelmiş kronikleşmiş can sıkıntısı olarak görülebilir. Bu kronikleşmiş can sıkıntısını davranışlarda, süregen tutumlarda, boşluk hissinde tarif etmek mümkündür. Örneğin; yağmurlu bir öğleden sonra canınız sıkıldığında sizi eğlendirecek uğraşlar bularak ruh halinizi kalkındırabilirsiniz. Can sıkıntısından böylece kurtulabilirsiniz. Ennuide ise durum daha karmaşıktır. Bir tür tükenmişlik halinde iken neyin size iyi geleceğine dair görüş açınızı belirlemek ayrıca zordur. Yaşantınızla bağınızı ve tüm gayretinizi yitirmiş hissediyorken, kağıt üzerinden her şey sorunsuz görünürken tüm isteği yitirmiş olmakla nasıl başedilebilir? Zor bir sorudur.
Tam da burada bize bu derin can sıkıntısı hali ile başetmenin yollarından bahsetmenizi isteyeceğiz.
Böyle bir hal ile başetmede farklı sebepler için farklı yaklaşımlar kullanmak gerekeceğini söylemeliyim. Tek bir çözüm şeklinin her duruma uymayacağı aşikardır. Ancak başetmelerin ortak olan yönü yenilik arayışını canlandırmak ve çeşitlilik temin edebilmektir. İlk adım hayatta gerçekten ne yapmak istediğiniz üzerinde düşünmeye başlamak olmalıdır. Bu sorunun ceva-
Dört Mevsim Bahçeşehir
“Derin can sıkıntısı hali ile başetmelerin ortak olan yönü yenilik arayışını canlandırmak ve çeşitlilik temin edebilmektir.” bına, kendinize dışarıdan bakarak başka birisine sorular sorarcasına soru sormakla yaklaşılabilir. Kendinize 'Ne yapmak istiyorsun?' türü sorular sorarak kurduğunuz iç konuşmalar hatta yazarak düşüncelerinizi berraklaştırmaya çalışmak işe yarayabilir. Bunun ötesinde başkaları ile sorun hakkında konuşmak da işe yarayabilir. Sorunu tarif etmek, dile getirmek değişimin başlatıcısı haline gelebilir. Gündelik akışı değiştirmek, yeni etkinliklere zaman ayırmak, yeni insanlarla tanışmak ve bunlarla gelen yeni deneyime, bilgiye açıklık ennuiye cevap olamasa da cevaba giden yolda kişiyi harekete geçirebilir.
Hayatının anlamını kaybetmiş, kişisel hefeflerini bilemeyen birisi için başlamak zor olsa gerek.
İşin en zor kısmı burası gerçekten. Kendi istekleri, arzuları üzerine düşünürken bakış açısını nereye oturtmak gerekecektir? Soru bu olduğunda ana odaklanmak ve gelen deneyim fırsatlarını ertelememek, sevip sevmeyeceğiniz düşüncesinden bağımsız olarak deneyimlere açıklık kişiye yeni kapılar açabilir. Sadece yeni insanlarla tanışmak değil varolan ilişkileri canlandırmak, yenilemek daha anlamlı, derin ilişkilere çevirmek keşfedilmesi gereken
yaklaşımlardan biri olabilir. Sizde bu sıkıntıyı körükleyen örneğin televizyon programlarına takılıp kalmak gibi yineleyip durduğunuz davranışlar yerine heyecan uyandırması olasılıklı, yenilenme duygusunu taşıyan etkinliklere yönelmek sağlıklı bir başetme yöntemi olabilir. Şimdi ve burada olmak günü, anı izlemek buna odaklanmak, bununla birlikte kendi yaşam deneyimlerinin üzerine düşünerek notlar almak varoluşsal can sıkıntısına cevapları yakalayabilmek için güçlü egzersizler olarak sayılabilir. Tabii tükenmiş bir durumda hissederken gevşemek ve dinlenmek çok işe yarayacaktır. Sanırım depresyon ile benzerliği, içiçeliği üzerinde durulması gereken önemli bir konu. Ne dersiniz?
Bütünü ile katılıyorum. Bu bir hayli sorunlu ruh halini dikkatle değerlendirmek, klinik açıdan depresyon ile ilişkisi, birlikteliği bakımından gözden kaçırmamak önemlidir. Kronik can sıkıntısı, boşluk anlamsızlık yaşantısı kişiyi sürekli aşağı çeken, hayattan kopartan bir zihinsel konum olması ile ciddi bir konudur. Öte yandan ilişkili boyutlara dair ek işaretlerin varlığında kesinlikle tıbbi bir tedavinin gerekli olduğu klinik depresyonu atlamamak amacı ile bir uzmana danışmak en uygun yaklaşımdır. I
HOBİ
Kronik can sıkıntısının en iyi ilacı
Bir hobiniz olsun
Hobiler kaliteli zaman geçirmek için tercih ettiğimiz, dinlendirici faaliyetlerdir. Bedensel yorgunluktan kurtulmak, zihinsel yorgunluğumuzu atmak ve kronik can sıkıntısından kurtulmak için mutlaka bir hobi edinmeliyiz. Biz de Bahçeşehir bölgesinde resimden seramiğe, örgüden müziğe kadar birçok alternatifi sizler için bir araya topladık. Hatta yeni hobileriniz için malzemeleri nerden temin edeceğinize kadar düşündük. Çok mu sıkıldınız hatta sıkıntıdan patladınız mı? Hadi bu içeriğe bir göz atıp can sıkıntısından kurtarın kendinizi...
ATÖLYE LALEZAR - 0534 953 81 38 FİKRET YÖRÜK RESİM ATÖLYESİ - 0546 249 36 50
MÜHRE TEZHİP SANATI - 0535 791 96 89 KELEBEK ÇİNİ - 0532 744 42 56
LANOSO CLUB - 0212 669 90 55
XX I EKİM 2020
4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir
NE ARIYORSANIZ HEPSİ BURADA
PELİN CRAFT HOME - 0532 321 32 48
ATLAS KIRTASİYE AYŞEM TUHAFİYE BİLGE KIRTASİYE GÜZİDE YÜN TUHAFİYE IŞILTI ÖRGÜ YÜNLERİ MB TUHAFİYE
0212 669 62 50 0532 581 09 78 0212 672 34 29 0546 464 77 47 0532 316 14 42 0539 542 42 52
MÜZİKSİZ OLMAZ DİYENLERE
RAZİYE C.ALBAYRAK RESİM ATÖLYESİ 0535 639 38 58
AKUSTİK BİŞEYLER AKADEMİ BAHÇEŞEHİR SANAT DOĞULU MÜZİK VE BALE OKULU DOREMUSİC AKADEMİ LİFE ARTS ACADEMY MATADOR SANAT AKADEMİSİ NOTOS MÜZİK ÖĞRETİM MERKEZİ OPUS MÜZİK ÖZEL ÇINARLI SANAT MERKEZİ ŞAHİN AYDIN MÜZİK EĞİTİM MERKEZİ TAKSİM SANAT MÜZİK EĞİTİM MERKEZİ TAN SAĞTÜRK AKADEMİ
0541 669 36 26 0541 641 59 95 0212 669 01 43 0212 803 18 93 0212 669 77 07 0552 530 90 90 0533 027 13 33 0212 608 22 10 0543 671 88 12 0212 672 94 94 0212 607 17 77 0212 669 93 20
RİSKE GİREMEMCİLERE ONLİNE
ŞEFKAT’İN RESİM SANAT ATÖLYESİ - 0532 394 43 58
TERAPİ SANAT ATÖLYE - 0530 308 70 42
Risk almadan yeni yetkinlikler edinmenin bir yolu da online eğitimler şu dönemde. Hepimizin farklı ilgi alanları farklı yetenekleri var elbette ve bu yetenekleri besleyen aktiviteler yapmak ruhumuzu tatmin etmenin en güzel yolu. Pandemi döneminde zorunlu değişen alışkanlıklarımızdan dolayı oluşan yalnızlık ve boşluk hissini gidermenin çarelerini ararken online eğitimler ve hobi kursları çıkıyor karşımıza. Hem iş hayatınızı destekleyecek mesleki eğitimler (işletme kültürü, dijital pazarlama vb.) hem de iç dünyanıza hitap edebilecek (konsantrasyon eğitimi, NLP eğitimi vb.) eğitimler bulmak mümkün. Daha farklı bir şey yapmak istiyorum, sanatsal yeteneklerimi beslemek istiyorum derseniz fotoğrafçılık, yaratıcı yazarlık vb. eğitimler de mevcut. Eğitimlerin bazıları ücretsiz ve bazıları da tabii ki değişken ücretlerde. Eğitim sonunda sınavlara bağlı sertifika edinmek de mümkün. Bu dönemde en çok tercih edilen eğitimler arasında stres yönetimi ve yabancı dil eğitimleri varmış. Seçim sizin…
Online eğitimlere ulaşabileceğiniz bazı siteler:
ZEN ATÖLYE - 0544 403 42 66
https://www.iienstitu.com https://www.udemy.com https://globalenstitu.com https://www.dijipoint.com https://uzmansertifika.com https://www.hobiplast.com
EKİM 2020 I
XX
COVID-19
Türkiye'deki Güncel Durum 05/10/2020 Saat 06:00 itibariyle https://covid19.saglik.gov.tr/
Dünya’daki Güncel Durum 05/10/2020 Saat 06:00 itibariyle www.haberler.com/koronavirus
4mevsimbahcesehir
SAĞLIK
Dört Mevsim Bahçeşehir
Grip ve zatürre aşılarının Covid-19’dan koruyacağı düşüncesi
çok büyük bir yanılgıdır
“2019 yılının son günlerinde ortaya çıkıp tüm dünyayı etkisi altına alan COVİD-19 pandemisi tüm alışkanlıklarımızı yok etti. Önceki yıllarda aşılara karşı olan tutum son günlerde tamamen tersine döndü. Önceki yıllarda aşı yapacak kimse bulamaz iken şu günler aşı bulamıyoruz” diyen Medicana International İstanbul Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğretim Üyesi Cengiz Uzun pandemi döneminde grip ve zatürre aşıları ile ilgili bilgiler verdi. Yaklaşan kış mevsimi ile mevsimsel grip aşısı her zaman olduğundan daha çok konuşuluyor. Aşı piyasaya sürülmeden insanlar isim yazdırarak sıraya girmeye başladı. Bu bir taraftan iyi, ancak madalyonun diğer yüzünde herkese yetecek aşı var mı? Bundan dolayı öncelikle aşı risk altındaki kişilere yapılmalıdır. Büyük bir yanılgı da grip ve zatürre aşılarının COVİD-19ʼdan koruyacağı düşüncesidir. Grip etkeni influenza virüsü ve zatürre aşısı olarak bilinen aşının kapsamındaki pnömokok bakterisi ile COVİD-19ʼa neden olan SARS-CoV 2 virüsü farklı mikroorganizmalardır. Her biri farklı hastalıklara karşıdır ve farklı hastalıkları önlerler.
İnfeksiyonlar engellenir
Grip hastalığının her yıl tüm dünyada 2-5 milyon ağır infeksiyona ve yaklaşık 290 bin ile 650 bin arasında ölüme neden olduğu bildirilmektedir. Pnömokok bakterisi de toplum kaynaklı zatürreye ve ölümlere neden olan mikroorganizmaların başında gelir. Grip ve zatürre aşıları hastalıkları önlemekle birlikte, çok daha önemlisi hastaneye ve yoğun bakıma yatışları azaltır. Bu sayede ölümler azalmış olacaktır. Ayrıca COVİD-19 pandemisi nedeniyle artmış sağlık sistemi ve hastanelerin yüküne ek yük getirilmesinin de önüne geçilecektir. Ayrıca COVİD-19 hastalarında bu mikroorganizmalar ile ikincil infeksiyonlar engellenip hastalığın daha da ağırlaşması engellenmiş olacaktır. Her iki aşıda güvenli ve ciddi yan et-
XX I EKİM 2020
Grip aşısı öncelikle risk grubundakiler ve sağlık çalışanları olmak üzere 6 aydan büyük herkese, pnömokok aşısı ise risk grubunda olan kişilere önerilmektedir.
Grip açısından risk grubunda olanlar:
I 5 yaş altı ve 50 yaş üzerindekiler, I Kronik akciğer (astım dahil), kalp,
Medicana International İstanbul Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Cengiz Uzun
karaciğer, böbrek, kan hastalıkları ve şeker hastalığı olanlar I Obez kişiler, I Uzun sureli aspirin veya salisilik asit türevi ilaç kullanan 19 yaş altındakiler, I Bağışıklık sistemi zayıflamasına yol açan hastalıklar (HIV/AIDS, lösemi gibi kanser türleri) veya ilaç kullananlar, organ nakli yapılmış olanlar, I Gebeler ve lohusalar (gebelikten 2 hafta sonrasına kadarki dönem), I Bakım evlerinde kalanlar.
Pnömokok infeksiyonları açısından risk grubunda olanlar:
kileri olmayan aşılardır. Aşı sonrası enjeksiyonun yapıldığı yerde ağrı, kızarıklık ve şişlik, ayrıca hafif ateş̧, yorgunluk, baş ağrısı, titreme veya kas ağrısı olabilir. Grip aşısı için yumurta allerjisi önemlidir. Sadece vücutta kızarıklık ile seyreden yumurta alerjisi olanlara grip aşısı yapılabilir. Allerjik şok (Anafilaksi) ile seyreden yumurta alerjisi olanlarda grip aşı önerilmemektedir.
I Bağışıklık sistemini baskılayan hastalıkları (Örneğin; hematolojik kanserler, HIV enfeksiyonu vb.) veya ilaç kullanımı olanlar, I Dalağı olmayanlar veya fonksiyonel dalak bozukluğu olanlar, I Kronik akciğer (astım dahil), kalp, karaciğer, böbrek, kan hastalıkları ve şeker hastalığı olanlar, I Kohlear implant ameliyatı olanlar, I Beyin omurilik sıvısı (BOS) kaçağı olanlar, I Sigara kullananalar ve I 65 yaş üzerindekiler. I
EĞİTİM
Türkiye’de uzaktan eğitimde fırsat eşitsizliği 1 BATUHAN NAR
EĞİTİM UZMAN
I
1. COVİD19’UN EĞİTİME ETKİLERİ GİRİŞ
Mart 2020 tarihinden itibaren ülkemizin ve dünyanın içinden geçtiği pandemi süreci, diplomasi, ekonomi, endüstri, siyaset, çalışma hayatı ve daha birçok alanda olduğu gibi eğitim alanında da tamiri mümkün olmayan sıkıntılar yaşatmıştır. Tamiri mümkün olmayan diyoruz çünkü birçok sektörün bir şekilde tamiri / geri dönüşü sağlanabiliyorken; ülkenin geleceği olan çocuklarımızın hayatından giden zaman, alamadıkları eğitim asla geri gelmiyor. Türkiye’de 16 Mart 2020 itibariyle okullar kapandı ve uzaktan eğitime geçildi. Salgının seyri elverseydi 2020 2021 eğitim öğretim yılında, öğrencilerin okullarında yüz yüze eğitime başlamaları düşünülüyordu. Fakat hem dünyada hem de ülkemizde salgının seyri beklenildiği ve öngörüldüğü şekilde bir düşüş yaşamadı. Bu da öğrencilerin bir süre daha uzaktan öğretim şeklinde eğitim görmelerine devam edeceklerini gösterdi. Uzaktan eğitim kimileri için farklı bir beceri geliştirebilme, yeni dünya düzenine uyum ve dijital okuryazarlık gelişimi için bir fırsat ve krizi fırsata çevirme olarak nitelendirilse de işin gerçeği toplumun geneline bakıldığında pek de iç açıcı değil. Özellikle devlet okulu - özel okul makasının açık olduğu ülkemizde bu makasın bu süreçte daha da açılmış görüldü.
36
EKİM 2020
Bu raporda uzaktan eğitimdeki bu eşitsizliği ve ileride doğuracağı sonuçları konuşurken hem salgının eğitime etkilerine bakacağız, hem de bu etkilerin doğurduğu sorunların çözümleri için bir sonuca varacağız.
PANDEMİNİN EĞİTİME ETKİLERİ
11 Mart 2020’de Türkiye’de yeni tip koronavirüs tanılı bir hastanın olduğu bilgisi Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından paylaşıldı. Aynı gün Dünya Sağlık Örgütü (WHO) koronavirüsü pandemik bir hastalık olarak ilan etti. Bu açıklamanın ardından, eğitimin bundan nasıl etkilenebileceğine yönelik tartışmalar hız kazandı. 2018-19 verilerine göre, Türkiye’de okul öncesi kademede 1 milyon 564 bin 813, ilkokulda 5 milyon 267 bin 378, ortaokulda 5 milyon 437 bin 321, ortaöğretimde 4 milyon 259 bin 657 öğrenci bulunuyor. Resmi ve özel yükseköğretimdeki öğrenci sayısı ise 3 milyon 777 bin 114. 20 Mart itibarıyla aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 124 ülkede tüm okullarda ve 11 ülkede belirli bölgelerdeki okullarda örgün eğitime ara verildi. UNESCO’nun paylaştığı verilere göre, ülke çapında örgün eğitime ara veren ülkelerde yükseköğretim öncesi eğitimde 1 milyar 560 milyon 687 bin 40 çocuk eğitim görüyor. Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 31 OECD üyesi ülkede de,
ülke genelinde örgün eğitime ara verildi. Türkiye bu ülkeler arasında üniversite öncesinde öğrenci sayısı en fazla olan ülkedir. 2018-19 verilerine göre, yükseköğretim öncesinde Türkiye’de örgün eğitimde 16 milyon 529 bin 169 öğrenci, açık öğretimde ise 1 milyon 579 bin 691 öğrenci bulunuyor. MEB’in paylaştığı tüm olanaklara karşın içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitime dahi erişemeyen, erişme imkânı olsa bile yine içinde bulunduğu koşullar nedeniyle uzaktan eğitim araçlarını etkin izleyemeyen öğrenciler oldu. Özel gereksinimli öğrenciler, destek ihtiyacı olan ve zor şartlarda eğitim gören öğrenci grubu bu süreçte oldukça zorlandı.
EĞİTİMDE SALGINA KARŞI ALINAN ÖNLEMLER
Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), koronavirüsle ilgili ilk paylaşımını 3 Şubat’ta “Koronavirüs Bilgilendirme Notu” başlıklı bir broşürle yaptı. 26 Şubat’ta sosyal medya aracılığıyla “Koronavirüsten Nasıl Korunuruz?” videosunu yayınladı. 3 Mart’ta ise “çocukların gelişim sürecinde etkin rol model olan velileri pratik bilgilerle daha aktif şekilde desteklemek” amacıyla hazırladığını belirttiği “Bizden” adlı aylık bülteninde “Koronavirüsten Korunmanın Yolları” başlıklı bir bilgilendirme yazısı paylaştı. 6 Mart’ta “Koronavirüsten Nasıl Korunuruz?” videosunu işitme ve görme engelli vatandaşlar için yeniden
4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir
düzenledi ve paylaştı. Aynı gün, Millî Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, koronavirüse karşı okullarda hijyen uygulaması başlatıldığını ve okullarda eğitim dışındaki zamanlarda özel dezenfektanlarla temizlik yapıldığını açıkladı. Gerekli olan hijyen solüsyonun ise 8 ilde bulunan 26 meslek lisesinde üretildiğini açıkladı. 10 Mart’ta Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran imzasıyla illere gönderilen yazıyla yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle, öğrenci, öğretmen ve Bakanlığa bağlı personelden zorunlu olmadıkça proje, uluslararası toplantı ve benzeri etkinlikler kapsamında yurt dışına seyahat etmemeleri istendi. 12 Mart’ta Millî Eğitim Bakan Yardımcısı Mustafa Safran imzasıyla illere gönderilen yeni bir yazıyla ise koronavirüs önlemleri kapsamında resmi ve özel okul ve kurumlarda sosyal etkinlikler iptal edildi. Aynı gün Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, ilkokullar, ortaokullar ve liseler için 16 Mart itibarıyla 1 hafta, üniversite öğrencileri için ise 3 hafta zorunlu tatil ilan edildiğini açıkladı. MEB’e bağlı kurumlar için 16 Mart haftası başlayacak olan zorunlu tatil, normal şartlar altında 6 Nisan’da başlaması öngörülen ara tatilin öne çekilmesi olarak ifade edildi. İlkokul, ortaokul ve lise öğrencilerinin 23 Mart’tan itibaren 1 hafta süreyle evden Eğitim Bilişim Ağı (EBA) ve TRT aracılığıyla eğitimlerine devam edecekleri belirtildi. EBA kullanımında bütün operatörlerden ücretsiz 3 GB internet erişimi imkânı olacağını da belirtti. Bu süreç tüm dönem kapanana kadar devam etti. 2020 -2021 eğitim öğretim yılında da 1. 8. ve 12. Sınıf lar haricinde öğrenci grubu uzaktan eğitime devam etti.
2. TÜRKİYE’DE UZAKTAN EĞİTİM VE SORUNLAR UZAKTAN EĞİTİMİN TARİHÇESİ
Kitlesel uzaktan eğitim, 1950‘lerden itibaren kitlelere, başta televizyon olmak üzere farklı kanallarla dünyada yaygınlaşarak erişilebilir hale gelmeye başladı. Başta erişkin eğitimi olmak üzere, üniversite, lise ve ortaokul düzeyinde uzaktan eğitim kimileri için bir kurtarıcı, kimileri için şüphe unsuru oldu. Neticede, artan eğitim maliyetleri ve klasik eğitimin esneklik gösteremeyen yapısı sebebi ile yaygınlaşarak devam etti. EKİM 2020
37
4mevsimbahcesehir
EĞİTİM Uzaktan eğitim alanındaki gelişmeler eğitim teknolojisi alanındaki gelişim aşamaları ile paralellik göstermektedir. Endüstrileşme ve sonrasında bilgi toplumuna dönüşüm süreciyle birlikte dünya üzerindeki hemen her toplum bu hızlı değişime ayak uydurmak durumunda kalmış, değişen toplumsal ve ekonomik ihtiyaçlara göre yeni eğitim modelleri arayışlarına girmiştir. Uzaktan eğitim bu arayışlar sonucunda ortaya çıkmış bir yaklaşımdır. Tarihsel olarak, uzaktan eğitim, geleneksel eğitim sisteminin erişemediği yerlerde yaşayan, uzaklarda yaşayan yetişkin öğrencilerin öğretim sistemi içine girmesini sağlamak için kullanıldı. Kavram olarak 1700’lü yıllara dayanan ve mektupla öğretim uygulamalarıyla başlayan uzaktan eğitim, teknolojideki gelişmelere paralel olarak gelişimini sürdürmüş ve bilgi ve iletişim teknolojileriyle günümüzdeki anlamı ve önemini kazanmıştır. Mektupla Öğretim Radyo ve Televizyon Yayınları Açık Öğretim Kurumları
Dört Mevsim Bahçeşehir
organize edilmiştir. Uzaktan eğitimin ilk halka duyurulma tarihi tartışmalı olsa da, 20 Mart 1728 tarihli Boston Gazetesinde mektupla, steno dersleri verileceği ilanı yer almıştır. İkinci Evre: Çoklu Ortam Modeli: Eğitim Görsel ve işitsel kitle iletişim araçları olan radyo ve televizyon ile sürdürülmüştür. Uzaktan eğitimde kullanılan her araç gibi radyo ve televizyonun da dezavantajları vardır (etkileşimin tek yönlü). Üçüncü Evre: Tele Öğrenme Modeli: Eğitimde üçüncü nesil tele öğrenme modelidir. Sesli konferanslar,
video konferanslar, görsel metin tabanlı konferanslar ve canlı televizyon ve radyo yayınları ile öğretim. Dördüncü Evre: Esnek Öğrenme Modeli: Bu evre ile uzaktan eğitim teknolojilerini karşılaştırdığımızda yeni teknolojilerin eskilere öğrenme ve kaynak açısından daha etkili ve sınırlılıklarının daha az olduğunu görüyoruz. Yeni teknolojiler bireye zaman, mekan ve öğrenme hızında esneklik sağlıyor. (Coursera, Udemy vb.) Uzaktan eğitimde fırsat eşitsizliği köşe yazısının devamı Kasım sayımızda
Türkiye’de Uzaktan Eğitimin Gelişimi 1860
1960
1983
1992
1996 UZAKTAN EĞİTİM VEREN ÜNİVERSİTELER
GAZETE İLE AÇIK DERS
MEKTUPLA ÖĞRETİM
AÇIK ÖĞRETİM
YÖK YÖNETMELİK
Meclis-i Maarifi Umumiyenin “Halkın Eğitimi” anlayışıyla halka açık derslerin aynı zamanda gazete acalığıyla verilme fikri Uzaktan Eğitimin Türkiye’deki ilk fikri sayılabilir.
Orta dereceli meslek okulu mezunlarına Üniversite olanağı sağlamak amacı ile mektupla öğretim yöntemi kullanıldı.
Açık Öğretim Fakültesi Açıldı
YÖK Uzaktan Öğretim Yönetmeliği Yayımlandı Enformatik Milli Komitesi oluşturuldu.
Açık Öğretim Lisesi Öğretime başladı.
Telekonferans Internet ve Web
Uzaktan eğitimin tarihsel gelişimini dört ana evreye ayırarak inceleyebiliriz. Mektupla Eğitim, Çoklu Ortam Modeli, Tele Öğrenme Modeli, Esnek Öğrenme Modeli. Birinci Evre: Posta İle Eğitim (Mektupla Eğitim): Ders notlarının ve sınav sorularının öğrenciye, öğrenciler cevaplarını öğretmene ve yine aynı şekilde öğretmen sınav sonucunu (dönütleri) posta yoluyla öğrenciye iletirlerdi. İşte bu, uzaktan eğitimde posta ile eğitim yolu olarak adlandırılır. 1840’da stenografi eğitimcisi olan Isaac Pitman İngiltere’de posta yoluyla stenografi eğitimi vermeye başladı.1856’da Fransız bir öğretmen ile Alman bir yazar birlikte mektupla dil öğretimi uygulaması için okul açmışlardır. İlk mektupla eğitim uygulamaları ’larda başlamış, 1890 yılında daha sistematik bir biçimde
38
EKİM 2020
İTÜ uzaktan eğitim merkezini kurdu Anadolu Üniversitesi’nden Kazakistan Ahmet Yesevi Üniversitesi’ne görüntülü konferans ile Uzaktan Ders Sunumu gerçekleşti.
2001 UZAKTAN EĞİTİM UE Yönetmeliği Kapsamında Dersler/ Programlar Açılmaya Başlandı 2010 yılında İstanbul Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi kuruldu.
Dünyada Uzaktan Eğitimin Gelişimi 1728
1890
1930
MEKTUPLA EĞİTİM
AÇIK ÜNİVERSİTE
RADYO VE TV İLE EĞİTİM
Fransız Charles Toussaint Alman Gustav Langenscheidt Berlin’de Mektup ile Eğitim Okulu kurmuşlardır New York- Ithaca’da “Mektupla Öğretim Üniversitesi” Kuruldu
Avustralya Queensland Üniversitesi kampüs dışına açık bir eğitim programı yürüttü
Okulların radyo kullanarak eğitim yapması.. 1933 yılında lowa State Üniversitesi Dünyanın ilk eğitsel Televizyon Programını yayınlamıştır.
Türkiyeʼde Koronavirüsün Eğitime Etkileri - ERG
1946 UZAKTAN EĞİTİM VEREN ÜNİVERSİTELER Güney Afreki Üniversitesi UNISA Division of Esternal Study isimli bir bölüm açarak uzaktan eğitim veren 11 büyük üniversiteden biri olmuştur.
1992 İLK LMS ve ÇEVRİMİÇİ EĞİTİM İlk basit LMS uygulaması lan CAPA (Computer Assisted Personalized Approach) Michigan State University’de uygulandı. 1993’te tamamen çevrimiçi eğitim veren ilk üniversite Jones International University kuruldu. (ABD)
2001 MOODLE Açık kaynak Uzaktan Eğitim sistemi Moodle moodle.com tarafından başlatıldı. Adobe Connect’in ilk hali olan Macromedia Breeze kullanılmaya başlandı. 2008’de Open University Youtube’da yayına başladı.
4mevsimbahcesehir
EĞİTİM
Dört Mevsim Bahçeşehir
Bahçeşehir Özel Neslin Değişen Sesi Okulları Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü uzmanları Ebru Müftüoğlu ve Buse Ünlü;
Uzaktan eğitime alışan çocukların okuldan soğumamaları için neler yapılabilir? Çocuklar için okula gitmek, sınıflarda öğretmenleri tarafından öğretilen dersleri takip etmek, teneffüste arkadaşları ile oyunlar oynamak, sosyalleşmek demektir. Fakat Mart ayından itibaren belki de öğrenci ve velilerin aşina olmadığı yeni bir terim hayatlarına girdi, ʻuzaktan eğitimʼ. Öğretmenlerin yanlarında bulunmadığı, derslerin evlerden öğrenildiği, ders başlangıç ve bitişlerini belirten zilin olmadığı bu yeni sistem geleneksel okul modelinden uzak ve kafa karıştırıcıydı. Evde dikkat dağıtan faktörler olacağı gibi, salgına dair duyulan endişeler, özellikle küçük yaşlarda çocukların öz disiplinlerini sağlamada güçlük çekmesi, uzaktan eğitime motive olmalarını zorlaştırmış olabilir. Fakat zaman ilerledikçe ve okula dönüş süresi uzadıkça uzaktan eğitime de adapte oldular. Hatta belki bazıları okulların açılmasını istemiyor bile olabilir.
Uzaktan eğitime alışan çocuklar okuldan soğur mu? Okuldan soğumamak için neler yapılabilir?
G Çocuklar, düzen ve programlı olduklarında kendilerini daha güvende hissederler. Uzaktan eğitim süresince ders çalışma ve günlük aktivitelerini okula gidiyormuşçasına planlamak önemlidir. G Her gün uyanma ve uyku saatlerinin aynı olması çocuğun uzaktan eğitimi bir ʻtatilʼ olarak görmemesi için önemlidir. Sabah dinlenmiş olarak uyanmak ve derslerin takibi için geç yatılmamalıdır. G Ders başına oturmadan önce uyku kıyafetlerini çıkarmak, sabaha hazırlanmak ve gün boyu uykulu veya yorgun hissetmemek için gereklidir. G Uzaktan eğitim süresince takip edilecek ders programının bir kopyası çocuğun göreceği şekilde odasına asılabilir. Bu, ona bir hatırlatma olacaktır. Öğrenci, programı takip ederek ertesi gün için gereken ders materyallerini akşamdan hazırlayabilir. G Öğrencinin dersleri takip edeceği odada dikkatini dağıtacak eşyalar, cep telefonu, ses çıkaran elektronik aletler vs. olmamasına dikkat edilmelidir. Sınıf ortamındaki sessizlik ve düzen bu şekilde sağlanabilir. G Dersler bittikten sonra ödev
40
I EKİM 2020
verildiyse, bilgiler tazeyken yapmak faydalı olacaktır. G Okulun kısa bir süre sonra açılabileceğini düşünerek ödevlerin aksamaması önemlidir. Biriken ödevleri tek seferde yapmak için motivasyon bulmak zor olabilir. G Öğrenci derslerden sonra çalışırken motivasyonunu sağlamak ve sürdürmek için küçük molalar alabilir. Örneğin 40 dakika çalıştıktan sonra 5 ya da 10 dakikalık ʻteneffüslerleʼ, okuldan alışmış olduğu düzeni uygulayabilir. G Uzaktan eğitim süresince, öğrencinin kendisine kalan fazlaca bir zaman mevcuttur. Öğrenci ile birlikte, serbest zaman çizelgesi oluşturmak faydalı olacaktır. Bu serbest zamanı, ödevler dışında tekrara ihtiyaç duydukları konuları çalışarak değerlendirmek önemlidir. Okula dönüşte, okul düzenine adaptasyonun rahat sağlanabilmesi için, serbest vakitlerinin planının yapılması ve oyun ve aktivite saatlerinin de bu program dahilinde belirtilmesi önemlidir. G Veliler olarak, çocukların duyacağı şekilde okulların açılış tarihiyle ilgili yorum yapmak, onları rehavete sokabilir, kafalarını karıştırabilir. G Akademik öğrenimin yanı sıra, okula gitmeyen çocuklar arkadaşlarıyla sosyalleşmekten de uzak kalıyorlar. Sınıf arkadaşlarıyla mümkün olduğunca ve kalabalık olmayacak şekillerde buluşmalar organize edilebilir.
Seyreltilmiş eğitimi bu yıl LGS’ye girecek öğrenciler için avantaja çevirmek mümkün olabilir mi? G
Geçen yıl sınava giren öğrenciler
Bahçeşehir Özel Neslin Değişen Sesi Okulları Psikolojik Danışma ve Rehberlik Bölümü uzmanları Ebru Müftüoğlu ve Buse Ünlü
sınav içeriğini çok geç öğrenmiş, dolayısıyla yüz yüze eğitimde öğrendikleri bazı konulardan sınavda sorumlu tutulmamışlardı. Bu sene ise bazı konuların öncelikle işlenmesi ve seyreltilmesi gündemdedir. Sınavda hangi konulardan sorumlu olunacağının sene başından bilinmesi müfredat konusundaki belirsizliği ortadan kaldıracak ve öğrencileri büyük oranda rahatlatacaktır. G Bu sene tüm sınıflar içinde okulların zamanında açılmasını belki de en çok isteyen son sınıf öğrencileridir. Geçen seneden beri yaşanan belirsizlik ortamı hem öğrencileri hem de velilerini büyük oranda huzursuz etmiştir. Aşamalı da olsa okula başlamak psikolojik olarak herkesi rahatlatacaktır. G Alışık olunan okul ve sınıf ortamında, tanınan ve güven duyulan öğretmenler ile birlikte derslere başlamak öğrencilere yalnız olmadıklarını hissettirecek ve güven verecektir. G Diğer sınıflardan önce okula başlıyor olmak, bu senenin önemini henüz tam olarak kavrayamamış öğrenciler için de bir uyarı olacaktır. G İlerleyen aylarda eğitim yüz yüze ya da uzaktan devam etsin okula zamanında başlamak son sınıf öğrencilerini büyük ölçüde motive edecektir. G Sınava hazırlık sürecinde çalışmak kadar, çalışma programı ve yöntemi de önemlidir. Okulların açılması bu planlamanın yapılabilmesi için öğrenci ve öğretmenlere yeterli zamanı kazandıracaktır. I
ÖZEL BAHÇEŞEHİR NESLİN DEĞİŞEN SESİ ANAOKULU / İLKOKULU / ORTAOKULU
+ 90 2 12 60 7 31 31 nds@ilkokul.nds.k12.tr www.ilkokul.nds.k12.tr
GEZİ
Efsane kalelerin Kaleler olur da efsaneleri olmaz mı? O koca taşlar bir araya gelir de o taşların her biri bir öykü fısıldamaz mı? Kiminde aşk, kiminde aşka inat nefret, kiminde cinayet, kiminde ise yaşanır cennet. İlk konumuz mu? Eğil Kalesi’deki kral kızındaki cesaret.
Eğil Kalesi
EĞİL KALESİ VE KRAL KIZI EFSANESİ
Asurʼdan tutun, Romaʼya kadar, Romaʼnın bölünmesinden ortaya çıkan Bizansʼtan, Selçuklu ve Osmanlıʼya kadar ev sahipliği yapmadığı uygarlık kalmamış Diyarbakırʼın Eğil İlçesi. Bu yüzden peygamberler, evliyalar, krallar gömülmüş Diyarbakırʼın bu diyarlarına… Evliya olur kral olur hele bir de Dicle Baraj Gölü'nün üstündeki 3 gizli geçitle çıkılan Eğil Kalesi varsa güzel bir efsane olmaz mı? Bu güzel efsane anlatılmaz mı? Efendim zamanın birinde bu kentte hüküm süren bir kral ve bu kralın efsanelere konu olacak güzellikte dillere destan bir kızı yaşarmış. Böyle bir güzel olur da duyulmaz mı? Sağır sultan bile duymuş da bar-
bar bir komutan duymaz mı? Toplamış ordusunu çıkmış yola en güzel benim olmalı diye tutmuş Eğil Kalesiʼnin yolunu. Kuşatma ve işgalle sadece kral ve kızı değil tüm kale halkı eziyet görmüş. Yufka yürekli kral halkının daha fazla zarar görmesini istemediği için yenilgiyi kabul etmiş. Ancak kralın güzel kızı razı gelmemiş istemediği bir adama teslim olunmasına ve kendisinin teslim edilmesine… Ve akıllara ziyan bir plan kurmuş. Plan da öyle böyle değil tam bir komplo teorisi. Bir elçi yollayıp barbar komutanı daha yakından tanımak için onunla konuşmak istediğini iletmiş. İstediğini elde etme yolunda bir adım daha ilerlediğini gören komutan havalara uçmuş barbarlığına bakma-
dan. Muhteşem bir karşılama töreni SERDA hazırlatmış. BÜYÜKKOYUNC U Kralın kızı EUROSUN da cin, biliANAOKULLAR I KURUCUSU yor adamın Ins tag ram @serdabuyukk kendisine oyuncu tutkusunu. En gösterişli en baştan çıkarıcı, en baş döndürücü kıyafetleri ile gelmiş komutanla görüşmeye. Sadece komutan değil en üstten en alta tüm askerler vurulmuş bizim efsane güzelimize. Sohbet dönmüş dolaşmış komutan ve kızın geleceğine dayanmış. Bizim güzel prenses ʻyalnız küçük bir şartım varʼ demiş. Ancak karşılıklı bir müsabakada kendisini yenebilen biriyle evleneceğine dair bir yemini olduğunu söylemiş. Komutanın kahkahaları çınlatmış yeri göğü. ʻBöyle zarif ve naif bir kızla ha…ʼ demiş. Demiş ama teklifi de kabul etmiş. Hani çocukluğumuzda bir çizgi film vardı. ʻDeğiş Tontonʼ der, Tonton başka bir kılığa bürünüp başka bir karakter olurdu. Bizim prenses de korkutucu bir savaşçı kadına dönüşüvermiş teklif kabul edilince. Kılıçlar konuşmaya başlamış bu kez. Ama çok sürmemiş bu sohbet, kısa süre sonra komutanın kellesi ayrılmış başından. Lidersiz kalan askerler ne yaparsa o dönemde, komutanın askerleri de aynını yapmışlar. Diz çöküp egemenliğini kabul etmişler kralın kızının. Kız, komutanın kellesi koltuğunun altında dönmüş kaleye, vermiş müjdeyi babasına ve tebaasına. Kral da bu haber karşısında 7 gün 7 gece süren kutlama yapmış ve öz-
4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir
efsaneleri gürlüğü halkıyla paylaşmış. İşte tüm bu yaşananların olduğu kale bizim Eğil kalesiymiş.
ARDAHAN ŞEYTAN KALESİ
Ardahan dedikse, Şeytan Kalesi dedikse tek bir kale var demedik Ardahanʼda. Mimarisi Şeytan Kalesiʼne çok benzeyen iki kale daha var Türkiyeʼnin en ucunda, Gürcistan sınırları içinde. Ve anlatacağım hikâye bu üç kaleyi de almış bünyesine. Bu kez rivayet kralının kızının hasta olması ile başlıyor. Nice büyücüler, nice doktorlar uğraşıyor, ama kıza şifa bulunamıyor. Kız babasının gözü önünde günden güne eriyip gidiyor. Baba biliyor önündeki karanlık günleri, dünyanın en büyük acısının kalbini söküp alacağını… Ve kaçınılmaz son gelip çatıyor. Kralın kızı hayata veda ediyor. Kral, çok sevdiği kızını bu üç kaleden birine gömmek istiyor ona ait olan tüm değerli eşyalarıyla birlikte. Kötüler o zaman da var, mezar hırsızları da… Kral kızının huzur içinde uyuması için, kimsenin rahatsız etmemesi için en sadık askerlerini her üç kaleye de mezar kazmaları için görevlendiriyor. Askerler gece yola çıkıp üç kalede de kazıyorlar kızın mezarlarını ve bunlardan birine kralın kızını ve altınlarını gömüyorlar. Sabah kralın huzuruna vardıklarında,
Van Kalesi ʻSizden başkası kızımın nereye gömüldüğünü biliyor muʼ diye soruyor kral. ʻHayırʼ diyor askerler. Kral bunun üzerine, kızının hangi kaleye gömüldüğünü kimsenin öğrenememesi için kızını gömmeye giden tüm askerlerini öldürtüyor. Bu efsane günümüze kadar geliyor. Geliyor gelmesine de bu efsaneyi defineciler de öğreniyor. Ve maalesef kralın kızının mezarı üç kaleden birindedir diye kazıyor kaleleri ve ciddi hasar veriyorlar hiçbir şey bulamasalar da.
VAN ŞAHBAĞI EFSANESİ
Bu kez öykümüz Vanʼda geçiyor, Doğu Anadoluʼmuzun MÖ 7000 yıllarından beri yerleşim olan bu güzel şehrinde. Sadece gölü ile övünmez bu güzel şehir, tarihi bile yeter gururunu haklı çıkarmaya. 17. yüzyılda İran Şahı Abbas, kenti ele geçirmeye çalışsa da güçlü kale duvarlarını geçemeyince kuşatmış şehri, kalenin karşısındaki Köprü Dağlarıʼna da otağını kurmuş. Fakat bir türlü teslim olmamış kale. Dağlardaki bağlarda üzüm-
Şeytan Kalesi
ler yetişmiş meyve verir olmuş, bu sebeple buraya da “Şah bağı” adı verilmiş. Anlaşıldı değil mi? İran şahından ʻŞahʼ, üzüm bağından ʻbağʼ. Neyse efendim kale beyi kaleyi sonuna dek savunmak niyetindeymiş ama kalede de erzak tükenmekteymiş. Sabırlar da tükenmekteyken bir yaşlı kadın çıkmış beyin huzuruna. Gayesi kaleden çıkıp şah ile birkaç çift laf etmekmiş. Elbette izin vermek istememiş kale beyi ama karşı da duramamış kadının yalvarmalarına. Hiç içi el vermese de kabul etmiş kadının isteğini, olabileceklerden sorumluluk kabul etmeyeceğini de söylemeden edememiş. Kadının tek bir isteği varmış. Anlam veremese de bu isteği kabul etmiş. Kadın kaleden ayrıldıktan sonra askerlerin kale duvarlarından bolca kireç tozu dökmelerini istemiş. Bölgedeki kireç taşı bol ya, zor olmamış kadının isteğini yerine getirmek. Yaşlı kadın keçisiyle bir bakraç yoğurt alıp düşmüş yola şahı ziyaret etmeye. Kolay olmamış yine ağlayıp, kendini yerlere atmasa görüştürmezmiş askerler kadını Şahʼla. Kadın çıkmış huzura türlü oyundan sonra. Şaha hediyelerini keçisini, yoğurdunu sunmuş ʻşahım, bizde adettir misafire hediye götürmekʼ demiş. Tam da o sırada kadının arkasında kale duvarlarından dökülen beyaz tozları fark etmiş Şah. Şaşırmış, karşısında da kalenin içinde cahil bir koca karı var ya. Sormuş kadına ʼne döküyorlar?ʼ diye. Kadın çok önemsizmiş gibi tavır takınıp ʻha onlar mı? Onlar undur şahımʼ demiş. ʻKalede çok fazla olduğu için
4mevsimbahcesehir
GEZİ tüketemiyorlar. Bozulan unları döküyorlarʼ diye de eklemiş. Şahı almış bir düşünce. Eğer kalede bu kadar erzak varsa kuşatmak niye? Takınıp büyüklük bende kalsın edasını, almayayım askerlerin ve geride bekleyenlerin ahını demiş toplatmış otağını, dönmüş İranʼa, kavuşturmuş Şahına halkını. Kale halkı bayram etmiş, bizim yaşlı kadın, kraliçeler gibi yaşatılmış. Kale de sapasağlam günümüze kadar ulaşmış.
Dört Mevsim Bahçeşehir
Karahisar Kalesi
AFYON KARAHİSAR KALESİ
Tüm heybetiyle yıllardır ayakta duran Afyonʼdaki Karahisar Kalesi, tarih boyunca öylesine çok el değiştirmiş ki adına yazılan tarihi şarkılar, şiirler, maniler kitap olur. Kale, günümüzden 3 bin 340 yıl önce, Arzavaʼya sefer düzenleyen Hitit Kralı 2. Murşil tarafından, askerlerinin kışı geçirmelerini sağlamak amacıyla yapılmış. Yapılmış ama sadece o askerlere yar olmamış. Lidyalılar, Persler, Helenler, Bergama Krallığı, Pontus Krallığı, Romalılar ve Bizanslılar'ın egemenliğine geçmiş tarih boyunca kale. Sonra da Alparslan'ın oğlu Melikşah zamanında Selçuklu topraklarına katılmış. Defalarca el değiştiren Karahisar Kaleʼsi, her defasında yeni bir efsane, yeni bir destana ev sahipliği yapmış. Anlatılan efsanelerden en sevdiğimi paylaşayım sizlerle. Efendim? Ötekiler mi? E iyi de benim köşemin de sınırları var ama. Diğerlerini de anlatırım söz ama onu Afyonʼu anlattığım bir başka yazıya saklayayım. Efendim efsanemize konu olan yer Afyonkarahisarʼın merkezinde bulunan Çavuşbaşı Olucak Mahallesinin ünlü Olucak Çeşmesi. Tam Göktepe Caddesi üzerinde. Çeşmenin karşısında eski kabristanlıkta bulunan bir türbe var, giderseniz görürsünüz. Çavuş Dede Türbesi derler oraya. Bir dakika. Anlatacağım Çavuş Dedeʼnin efsanemizdeki rolünü. Biraz sabır. Madem merak ettiniz. Başlayayım o zaman şu en meşhur efsaneye. Çok eskilere gidelim. Bayağı eskilere. Afyonkarahisar sancağı Türk egemenliğine girmemiş daha. Dönemin Türk hükümdarı kalenin valisine haber salmış, kaleyi kansız bize teslim edin
diye. Hem de defalarca. Ama her defasında ret cevabı almış. Tahammülün de bir sınırı var deyip en güçlü çavuşbaşını Karahisar Kalesi'nin alınması için görevlendirmiş Türk hükümdarı. Çavuşbaşı askerleriyle birlikte birkaç gün içinde Muttalıp Bağları'na gelmiş. Kale komutanı boş durur mu? Haber alır almaz hazırlıklara başlamış, hatta öyle ileri gitmiş ki inanır mısınız kalenin dışında hayvanları otlatan çobanların kullandığı Karakuyuʼnun suyunu bile zehirlemiş. Karakuyu'ya kadar ulaşan Türk askerleri kuyu suyundan içip, dinlenmeye kamp kurmuşlar ama ilk içen askerle suyun zehirli olduğunu anlamışlar. Çevrede su aramaya dağılmış pek çok asker. Fakat heyhat. Damla su yok. Olsa çoktan kuyusu olurdu zaten. Durumu çavuşbaşına bildirmiş sırayla araştırmakla görevli askerler. Ha bu arada sıradan asker olduğunu sanmayın çavuşbaşının. Almış yanına beş-
on asker 'Yağdan' denilen kayalıklara doğru gitmiş. Çok yüksek bir kayanın önünde durmuş birden. Ve dualar okumaya başlamış. Duaların sonunda davudi sesiyle kükremiş 'Burada bir su olacak' diye ve kılıcını dualar okuduğu kayaya olanca gücüyle vurmuş. Kılıç darbesiyle yarılan kayadan buz gibi sular fışkırıp yağmur olup yeşertmeye başlamış çevresini daha o anda… Sadece su değil, şifalı suymuş çavuşbaşıʼnın bulduğu. Oluk oluk akan suyu kana kana içen tüm ordu dinlenmiş, yenilenmiş savaş için bilenmiş. Dinlenen ordu bir cuma günü Karahisar Kalesiʼne saldırmış ve kolaycacık zapt etmişler. Ha o suya ne mi olmuş? Eğer giderseniz Afyonʼda Olucak Suyu isteyin serinlemek istediğinizde. Ha bir de o suyun kaynağındaki Olucak Çeşmesi ile çeşmenin karşısındaki Çavuş Dede mezarını ziyaret etmeyi unutmayın. I
4mevsimbahcesehir
GÜZELLİK
Dört Mevsim Bahçeşehir
40’lı yaşlarda GÖZ çevresine nasıl bakmalı? Hepimiz yaşlandıkça cildimizin değiştiğini yaşayarak görsek de, kabullenmek o kadar da kolay değil. Özellikle bu GÜZEL FİKİRLER değişiklikler 40’lı yaşlarda daha belirgin hale geldiğinden önlem almak için daha çok çaba harcıyoruz.
40ʼlı yaşlar topikal bileşenlerle DNA hasarını onarmanın, kolajen üretimini artırmanın tam zamanı. Çünkü cilt kalınlaşmaya, pigmentler işlevini yapamamaya ve kırışıklıklar gözle görülür bir şekilde artmaya başlayacak. 40'lı yaşlardaki bir kişi sadece sıradan bir cilt bakım rutinini takip etmemeli. Yanı sıra yaşlanma karşıtı bir rejim oluşturmalı. Elbette kaz ayakları ve alın çizgileri botox ile yumuşatılabilir ve lazerlerle pigmentasyon, donukluk ve doku so-
runları giderilebilir ama cilt bakımında retinol ve kolajen ağırlıklı bir ritüele geçilmesi gerekir. 40'lı yaşlarınızda yaşlanmayı nasıl önleyeceğiniz konusunda çok az seçeneğiniz olduğunu düşünmeyin. Bu zaman dilimi için bir cilt bakımı rutini oluşturarak, fark ettiğiniz değişiklikleri her geçen gün azaltabilir, 10 yıl süresince küçük ama tutarlı bakım ritüelleriyle kırışıklıkları en aza indirebilirsiniz.
YASEMİN YURTMAN CANDEMİR
Hangi Malzemeleri Aramalısınız?
DNA onarım enzimleri: Hasarlı DNA'nın onarımına yardımcı olmak için DNA Yenileme ve DNA onarım enzimleri içeren ürünleri tercih etmelisiniz. Retinoid veya retinol kremleri: Henüz retinole başlamadıysanız, zamanı geldi. Retinol içeren ampul, serum ve kremler cilt elastikiyetini artı-
46
I EKİM 2020
rır, ince çizgileri azaltır ve kolajen sentezini artırmaya yardımcı olur. LʼOccitane Reset Serum, Divine Cream, La Prairie Skin Caviar, Le Colline Vital Eye Cream bakmanız gereken seçeneklerin en iyileri arasında. Yüksek kaliteli C vitamini: Stabilize C vitamini versiyonları, koyu lekelerin solmasına yardımcı olabilir.. Koyu lekelerin solmasına dahil edilecek birkaç başka bileşen; kojik asit, siyah meyan kökü, bearberry, azelaik asit, arbutin, niasinamid ve hidrokinondur. Epidermal büyüme faktörü: Epidermal büyüme faktörleri cildi kalınlaştırmaya ve kolajen üretimini artırmaya yardımcı olur. DNA Yenileyen Rejenerasyon Serumu gibi formülasyonlar, birçok retinoidden daha hafif ve daha az tahriş edicidir. Nemlendirici: Jel nemlendiricinizi daha ağır bir krem ile değiştirme zamanınız geldi. 40'lı yıllarda östrojen azalması nedeniyle cilt inceldiğinden ve kuruduğundan, daha fazla nemlendirmeye ve su tüketmeye ihtiyacınız var. Hyaluronik asit içeren, suyu bağlayan, cildin nemli ve genç görünmesini sağlayan cilt nemlendiricilerini kategorilerimiz arasından bulabilirsiniz. Güneş kremi: Geniş spektrumlu ve en az 30 SPF içeren bir güneş kremini yaz-kış kullanın. Boynunuzu, göğüs dekoltenizi ve ellerinizi unutmadığınızdan emin olun. I
4mevsimbahcesehir
ASTROLOJİK BAKIŞ
Dört Mevsim Bahçeşehir
Ekim ayına astrolojik bakış URANYEN ASTROLOG FİLİZ ÜNAL
Birlik, beraberlik, bağlılık ve manevi değerlerin çok önemli olacağı derin bir sonbahara hatta bizi iyice derinlere çekecek yeni bir aya;
2 Ekim günü Koç burcunda gerçekleşecek bir Dolunay ile başlıyoruz. Koç burcunun yöneticisi Marsʼın geri harekette olması ve Ayʼın Kironʼla kavuşumu en dikkat çekenler. Mars bizim cesaret, eyleme geçme, savaşma, savunma, mücadele etme gücümüzü gösterdiğine göre bu dolunayda eylemlerimizin sonuçları ile yüzleşeceğiz. Cesaretimizin kırıldığı, savaşmaktan yorulduğumuz duygusal konular, sağlıkla ilgili problemler, işimizle ilgili konular mercek altında olacak. İçsel ve dışsal dünyamız arasında kuramadığımız dengeler yüzünden yara aldığımız konuları fark edeceğiz. Toplumsal ve bireysel olarak oldukça zorlanacağımız bu süreçte yapmak istediğimiz girişimler, yenilikler ağır ilerleyebilir, aksilikler çıkabilir, tekrarlara düşebiliriz. 2 Ekim Venüs Başak burcuna geçiyor. İlişkilerimizde her şeyi sorgulayacağımız, eleştireceğimiz, ince eleyip sık dokuyacağımız bir süreç olacak. Venüs Başak burcunda göz kamaştırıcılığını sergileyemediği için parlayamaz. Güzellik, estetik değerler ve aşklar pratik kaygıların gölgesinde kalır. Başak burcu fedakarlık ve başkalarına yardım etmekle ilişkili olduğundan sevgimizi hizmet ederek ve fayda üreterek ortaya koymaya çalışacağız. Finansal konularda ise ihtiyatlı hareket etmek isteyeceğiz. 5 Ekim Satürn Kova burcunun 1 derecesinde başladığı geri hareketini, Oğlak burcunun 25 derecesinde sonlandırıyor. Eğer bugüne kadar yarım işler, eksik olanlar tamamlandıysa Satürn ödülleri gelecektir. Fakat her şey hala eskisi gibiyse… Yerine getirmediğimiz sorumluluklar veya tamamlamayı ihmal ettiğimiz her türlü konu gündemimize daha da zorlayıcı olarak gelecektir. 7 Ekim Plüton 25 Nisanʼda Oğlak burcunun 24 derecesinde başladığı geri hareketini yine Oğlak burcunun 22 derecesinde sonlandırıyor. Arka arkaya ağır gezegenlerin Retro hareketlerini tamamlaması aslında bizim de düzenlenmesi, değiştirilmesi, dönüştürülmesi gereken konuları bu süreçte çözmüş olmamız gerektiğini gösteriyor. Değişen düzenlere, yeni sistemlere uyumlanmak için en çok da kendimizle ilgili olan bize yük olan, ilerlememizi kısıtlayan duygusal yüklerden arınmış olmalıyız. 9 Ekim geri hareketteki Mars ve Plüton arasında kare açı oluşuyor. Bu ayın en sert ve zorlu açılarından birisi. Zira zorlayıcı, yıkıcı bir dönüşümü işaret ediyor. Bu artık ʻbaşka çıkış yolu yokʼ uğraştığınız konu her neyse ondan kaçamazsınız demektir. Yıkımla gelen dönüşüm eylemini yapmak zorunda kalabilirsiniz. Aynı zamanda Merkür ve Uranüs karşıtlığının da devrede olması işleri iyice zorlaştırabilir. Ani, fevri, isyankar ve uzlaşmaz sözler ve düşünceler hiç beklemediğiniz sonuçları getirebilir. Verilmiş sözler, yapılan anlaşmalar, ticari faaliyetler yön değişikliğine uğrayabilir. Güvene dayalı konularda şüp-
48
EKİM 2020
heler ve ani kopuşlar söz konusu olabilir. 16 Ekim Merkür retrosu saat 09:39ʼda Akrep burcunda başlıyor. Akrep burcu derinlik, sezgiler, dönüşümle ilgili bir burçtur. 16 Ekim Terazi burcunda Yeniay gerçekleşiyor. İlişkilerde, ülkeler arasında, duygusal meselelerde orta noktayı bulmak, uzlaşmak için yeni başlangıçları işaret eden bu Yeniayda dengeyi sağlamak kolay olmayabilir. 19 Ekim Retro Mars ile Jüpiter karesi gerçekleşiyor hem de 19 derecede. Bu sayı numerolojide önemlidir. Zira bir sayısı bağımsızlık ve bireysellik titreşiminde iken, dokuz sayısı bitirme, bitiş ve yeni başlangıçların sembolüdür. Sonuçta 19 sayısı tamamlama, bitirme ve yeni başlangıçların açılması ile ilgilidir. Mars ve Jüpiter karesi inançlar, idealler, değer yargıları için mücadele etmek, savaşmak demektir. Geri hareketteki Mars bastırılmış öfke, kızgınlıkla, fazla dürtüsel hareket edebilir. Aynı zamanda Güneş ve Satürn karesinin etkileri de devrede olunca, uzlaşma ve barışçıl ortamın sağlanması gereken konularda disipline olamamak, orta noktayı bulamamak olarak değerlendirebiliriz. 23 Ekim Güneş Akrep burcuna geçiyor. Kendimizi ifade ederken daha sezgisel, sessiz ve derin olacağız. 29 Ekim Cumhuriyetimizin kuruluşunun 97. yılını kutlarken Mustafa Kemal Atatürkʼün bu sözleri; ʻBir ulus, sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe yeryüzünde onu dağıtabilecek ir güç düşünülemezʼ Merkürʼün Terazi burcunda devam eden geri hareketine anlam katıyor. Geçmişteki bazı sözlerin, düşüncelerin hala güncelliğini koruduğunu, vizyon ve öngörünün ne kadar ileride olduğunu anlamamızı sağlıyor. 31 Ekimʼde Boğa burcunun 8 derecesinde Uranüsʼlü bir Dolunay gerçekleşiyor. Kendimizle ilgili konular, şaşırtıcı duygusal değişimler, maddi ve manevi sahip olduğumuz değerler ve karşımızdaki insanlar, eş, ortak, partnerin gizli kalmış konuları, derin tutkuları ile yüzleşeceğimiz bir Dolunay yaşayacağız. Haritada Boğa burcunun yükselmesi maddi konuları, ilişkileri, güvenlikle ilgili sorunları, özellikle duygusal güvenlik temalarını ön plana çıkartıyor. Dolunayın yöneticisi Venüs güçlü olduğu Terazi burcunda sağlıkla ilgili konular, çalışma ortamı, yanımızda çalışanlar, evcil hayvanlarla ilgili konulara dikkat çekiyor. Venüsʼün Kironʼla karşıt açıda olması da sağlıkla ilgili endişeler, kaygı, üzüntü, Korona virüsünün artış hızı, sağlık çalışanlarının çözülemeyen sorunlarını gösteriyor. Ülke olarak da çok zorlanacağımız Ekim ayında ekonomik sıkıntılara, sağlıkla ilgili konular yoğun bir şekilde eşlik ederken, sınırlarımızdaki aşırı hareketlilik de ekleniyor. Bu ayın ana mottosu yaşanan zorlayıcı durumlar karşısında sakin ve sağduyulu davranmak, çözüm odaklı olmaya çalışmak olacaktır. Hayat, doğru cevapları olmayan bir sınavdır.
ASTROLOJİ
Bahçeşehir Vesta Gelişim’de eğitmen ve astrolog olarak hizmet veren Uranyen Astrolog Filiz Ünal aylık burç yorumlarıyla sizlerle... www.filizunal.net Ekim ayına girişte burcunuzda gerçekleşen Dolunay kendinizle ve karşınızdaki insanlar, eş, ortaklıklarla ilgili konularda yolunda gitmeyenleri, sıkıntıları göreceğiniz, belki eski yaralarınızla yüzleşeceğiniz bir süreç olacak. Satürn ve Plüton Retrolarının bitimi iş ve kariyer konularına odaklanmanızı sağlayabilir. Fakat burcunuzun yöneticisi olan Marsʼın geri harekette olması ağır ilerleyen işleri, tekrar tekrar üstünden geçilmesi gerekenleri ifade ediyor. Terazi Yeniayı evlilik, ortaklık, karşınızdaki insanlarla ilişkilerde adil, eşit çözüm arayışı ve yeniden yapılanmak için biraz zorlayıcı olabilir. Son olarak Boğa Dolunayı ödeme ve harcamalar dengesindeki gelişmeleri önünüze serecektir.
KOÇ
Bu ayın ilk günündeki Dolunay etkisi günlük yaşamınızdaki sorunlar, sağlık problemleri, çalışanlarla ilgili belirsizliklerde endişe, sıkıntı ve kaygılarınızda artış olarak ortaya çıkabilir. Plan ve projelerinizin ağır ilerlemesi canınızı sıkabilir. Terazi Yeniayı iş problemleri, yanınızda çalışanlar, günlük rutinle ilgili yeni çözümler bulmanızı sağlarken Venüs de Terazi burcuna geçeceği için güçlü bir destek oluşturacaktır. Merkür retrosu evlilik, ortaklık, karşınızdaki insanlarla ilgili alanda şüphe ve derin sorgulamalar çalıştırıyor. Ani olarak radikal kararlar almanız söz konusu olabilir. Eş veya ortakla ilgili bazı saklı durumlar ortaya çıkabilir. Kendinizi ilgilendiren her türlü konuda radikal kararlar alabilirsiniz.
BOĞA
Ekim girişindeki Dolunay sosyal çevre, gruplar, arkadaşlık ilişkileri, işten gelen kazançlar ve geleceğe dair umutlar alanına ışığını yansıtıyor. Sizi üzen yaralayan ilişkilerdeki son durumları ve inanç ve ideallerdeki çatışmayı gözlemleyeceksiniz. Ayın on altısındaki Terazi Yeniayı yeni bir aşk ilişkisi veya devam eden ilişkide hoş sürprizler getirebilir. Çocuklarla ilgili konularda yeni başlangıçlar olabilir. Bir hobiye başlamak veya seyahat programı yapmak isteyebilirsiniz. Venüsʼün Terazi burcuna geçişi istediğiniz gelişmeler için destek sağlayacaktır. Ayın son günündeki Boğa Dolunayı biraz daha geri planda kalmak, kendinizi dinlemek istediğiniz bir süreç olabilir.
İKİZLER
Ekim ayındaki Koç Dolunayı iş, kariyer, gelecek hedeflerinizle ilgili sıkıntılarınızı, yapmak istediğiniz eylemlerdeki yaraları işaret ediyor. Ne yapmak isterseniz engelleniyormuş duygusundasınız. Ev ve iş dengesini kurmak zor gibi görünüyor. Terazi yeniayı ev ve yerleşim, aile ilişkileri konusuna dikkat çekiyor. Belki taşınmak, ev değişikliği, evde tadilat yapmak istiyor olabilirsiniz fakat işle ilgili ağır ilerleyen konuları yapılandırmak, çözümlemek birinci sırada gibi. Merkür gerilemesi aşk hayatınızla ilgili bazı şüphe, kuruntu ve kaygıları yüzeye çıkarabilir. Çocuklarla ilgili konular gündeminize gelebilir. Ayın son günü gerçekleşecek Boğa Dolunayı sosyal ve arkadaş çevrenizdeki radikal değişimleri işaret ediyor.
YENGEÇ
50
I EKİM 2020
Yurtdışı ve yabancılarla yapılan işler, eğitim ve medya ile ilgili yavaşlamalar, sıkıntıların tekrar etmesi gibi konular ortaya çıkabilir Koç dolunayında. İletişim kaynaklı problemlere Terazi yeniayı ile çözümler üretebilirsiniz. Ay sonuna doğru Venüsʼün de Terazi burcuna geçmesi yakın çevre, kardeşlerle ve arkadaşlarla ilgili iletişimleri artırıyor. Seyahat veya eğitim programlarına katılmak isteyebilir, ticari alanda yeni projelere eğilebilirsiniz. Son olarak Boğa Dolunayı ile iş, kariyer ve gelecek planlarınızla ilgili şaşırtıcı değişiklikler söz konusu olabilir. İş veya yön değişikliği yapmak isteyebilirsiniz.
ASLAN
Ödemeler, borçlar, vergiler, faizler, krizler alanında gerçekleşen Koç Dolunayı finansal konularda endişe ve kaygılarınızı arttırabilir. Ödemeler dengenizi düzenlemek için bazı ayarlamalar yapmak zorunda kalabilirsiniz. Maddi ve manevi sahip olduklarınızla ilgili sonuçları gözlemleyeceğiniz bir dolunay aslında. Terazi yeniayı ile birlikte finansal kaynaklarınızla ilgili şanslı çözümler gelecektir. Zira Venüs kendi yönettiği Terazi burcuna geçerken sizin de parasal alanınızdan transit edecek. Dolayısıyla yatırımlarınızı, kaynaklarınızı, gelirlerinizi düzenlemek adına bir destek gelecektir. Son olarak Boğa Dolunayı yabancılarla yapılan işler, eğitim, medya ve hayata bakış açınızdaki şaşırtıcı yön değişikliklerini ortaya koyacaktır.
BAŞAK
Ekim ayına girişte gerçekleşen Koç Dolunayı karşınızdaki insanlara, evlilikle, ortaklıklarla ilgili konulara ışık tutuyor. Dolunayın yöneticisinin geri harekette ve Plüton, Satürn ile kare açıda olması; duygusal yaralanmaları ve sıkıntıları da kadersel olarak bitişleri de gösterebilir. Burcunuzda gerçekleşecek Yeniayʼda yapmak istediğiniz yeni başlangıçlar karşınızdaki insanlar, eş, partner veya ortak ile zıtlaşmaları getirecek gibi. Orta noktada anlaşmak için dönüşüm ve yeniden düzenlemelere gitmek gerekebilir. Ekim ayının son günü gerçekleşen Boğa burcundaki Dolunay bu sefer ödemeler, borçlar, krediler alanını işaret ediyor. Hiç beklenmedik bir ödeme veya unutulmuş bir borç şok olmanıza sebebiyet verebilir.
TERAZİ
Ekim ayına girişte gerçekleşen Koç Dolunayı günlük rutin, iş ortamı, sağlık konularına ışık tutuyor. Dolunay ve burcunuzun yöneticisi Marsʼın geri harekette olması bu alanlarda yavaş işleyen işler ve tekrarların olacağını gösteriyor. Burcunuzda gerçekleşecek Merkür retrosu kendinizle ilgili geri dönük sorgulamalar, gerçekleşmeyen bazı düşünceleri ön plana taşıyabilir. Terazi Yeniayı geri planda ilişkilerle ilgili yeni başlangıçlar için iletişim problemleriyle ilgili sıkıntıları, engelleri getirebilir. Ayın son günü gerçekleşen Boğa dolunayı karşınızdaki insanları, eş, ortak, danışmanlık aldığınız insanları işaret ediyor. Uranüsʼün de eşlik ettiği bu dolunayda karşınızda kim varsa size sürprizleriyle geliyor hazırlıklı olun derim.
AKREP
4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir
Ekim ayına girişte gerçekleşen Koç Dolunayı çocuklarla ilgili konuları, hayattan keyif aldığınız her şeyi ve aşk hayatınızla ilgili durumları netleştiriyor. İncindiğiniz, cesaretinizin kırıldığı konuları fark edebilirsiniz. Merkür geri hareketi gizli düşmanları ve arkanızdan iş çevirenleri gün yüzüne çıkartırken sizde de endişe, kaygı ve şüpheleri arttıracaktır. Terazi Yeniayı sosyal ve bireysel hayatınızı dengelemeye çalışacağınız bir süreç. Venüsʼün Terazi burcuna geçişiyle sosyal hayatınız tekrar hareketlenirken işten gelen kazançlarınızda da artış olabilir. Ayın son günü gerçekleşen Boğa Dolunayı iş hayatı, yanınızda çalışanlar ve sağlık konularını ilgilendiriyor. Uranüsʼün de bu alanda ilerliyor olması ani gelişen durumlara hazırlıklı olmanızı gerektiriyor. Özellikle sağlıkla ilgili konuları önemseyin.
YAY
Ekim ayı girişinde olan Koç Dolunayı ailevi konular, ev ve yerleşimle ilgili sıkıntılara dikkat çekiyor. Ağır gezegenlerin uzun süredir burcunuzda geri hareket etmeleri sonucu her türlü eyleminizde yaşadığınız zorlanmalar artık sona eriyor. Dokuz Ekimʼde oluşan Mars-Plüton karesi ya köprüleri yıktıracak ya da yeni köprüler kurduracak aileyi ilgilendiren konularda. Terazi Yeniayı ev-iş veya içsel ve dışsal dengenizi ayarlamak, ilişkilerde orta noktayı bulmak için başlangıçlar yapacağınız süreç. Venüs Terazi burcu geçişi size gerekli desteği sağlayacaktır. Sosyal yaşamınız da Güneşʼin Akrep burcuna geçişiyle canlanacaktır. Son olarak Boğa Dolunayı aşk evinizde gerçekleşiyor. Uranüsʼün eşlik ettiği bu dolunay yeni bir ilişki getirebileceği gibi sürpriz sonlanmaları da gösterebilir.
OĞLAK
Ekim başındaki Koç Dolunayı yakın çevre, kardeşler, eğitim, iletişim konularına ışık tutuyor. Cesaretinizin kırıldığı ve incindiğiniz konuları gösteriyor. Uzun süredir kafanızda yaptığınız plan ve projeler, endişeler, kaygılar Merkürʼün Akrep burcunda geri hareketiyle daha görünür olabilir. Bazı düşüncelerinizi uygulamaya koyma fırsatı bulabilirsiniz. Terazi burcunda gerçekleşen Yeniay yurtdışı ve yabancılarla yapılan işler, eğitim, medya, hukuksal konularda yeni başlangıçları gösteriyor. Venüsʼün Terazi burcuna geçişiyle istediğiniz sonuçları elde etmeniz daha kolay olacaktır. Ayın son günü gerçekleşen Boğa Dolunayı ise odak noktanızı ev, yerleşim ve aileyle ilgili konulara çekiyor. Uranüsʼün eşlik ettiği bu dolunayda gelişmeler, beklenmeyen ve ani bir şekilde gerçekleşebilir. Ev değişikliği, emlak alım-satımı, aile üyeleriyle ilgili bir konu ortaya çıkabilir.
KOVA
Maddi kaynaklar alanında gerçekleşen Koç Dolunayı sahip olduğunuz değerlerle ilgili sıkıntıları ve parasal konuları vurguluyor. Alacak ve verecek dengesinin iyi düzenlenmesi gerekebilir. Zira dolunayın ev sahibi Mars geri harekette. Finansal durumunuzu düzeltmek, istediğiniz değişiklikleri yapmak pek de kolay olmayacaktır. Terazi Yeniayı ise borçlar, vergiler, ödemeler alanında yeni başlangıçları işaret ediyor. Yeniay derecesinin Plüton ve Satürnʼle karesi ödeme planlarında aksamalar, gecikmeler getirebilir. Venüsʼün Terazi burcuna geçişiyle daha rahat ilerleme sağlayabilirsiniz. Ayın son günü gerçekleşen Boğa Dolunayı yakın çevre, kardeşler, iletişim, kısa seyahatler, eğitim, ticari faaliyetleri ilgilendiren konulara dikkat çekiyor. Uranüsʼün eşlik ettiği bu dolunayda gelişmeler çok şaşırtıcı ve beklenmedik olabilir.
BALIK
EKİM 2020 I
51
4mevsimbahcesehir
BULMACA
52
I EKİM 2020
Dört Mevsim Bahçeşehir