4 Mevsim Bahçeşehir Sayı 104

Page 1

0532

371 76 93

AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ

MAYIS 2020 - YIL: 11 - SAYI: 104

Bahçeşehir Mobilyacılar Sitesi

0212 672 46 91

Sayfa 66

Sayfa 68 Sayfa 64

Sayfa 18

Sayfa 28






Alara Sok. Ilgaz 02/21 Bahçeşehir/İstanbul

608 1 000 (pbx)

www.eurosun.com.tr


www.serdabuyukkoyuncu.com

instagram: @serdabuyukkoyuncu


‘DE NELER VAR?

EDİ TÖR ,ün Notu

Evde kalın, sağlıkla kalın... Karantina sürecinin bilmem kaçıncı gününden herkese merhaba... Yaşadığımız şu zor dönem nedeniyle 11 yıldır aralıksız yayınlanan dergimizin Mayıs sayısını da dijital olarak sizlere ulaştırabildiğimiz için galiba çok şanslıyız. Şanslıyız diyorum çünkü hala sağlıklıyız. İşimizi yapabiliyoruz. Başta karantina sürecinin bilmem kaçıncı günü diye başladım yazıma. Gerçekten artık bilmiyorum kaçıncı günü olduğunu. Eskiden derginin matbaaya gitme sürecinde günlerce uykusuz vaziyette çalıştığımda dalga geçmek için ben kimim, bugün günlerden ne, burası neresi, saat kaç gibi cümleler kurardım. Ama şimdi gerçekten kuruyorum bu cümleleri. Çünkü o kadar tek düze bir hayat yaşıyoruz ki, günlerin hepsi birbirine benziyor. Gece geç saatlere kadar oturulduğu için geç kalkıyorsun, kahvaltı, ardından kahve keyfi, herkesin elinde telefon sosyal medya takibi, akşam yemeği hazırlama telaşı, ardından akşam yemeği, bazen dizi, bazen arka arkaya bir iki film seyretme saatleri, ailece oynanan oyunlar gibi gibi... Eminim birçoğumuzda olduğu gibi peşi sıra kovalayan günleri hemen hemen aynı yaşıyoruz, evde de her şey her gün aynı. Ha bir tek sanal marketten yaptığımız alışveriş geldiği zaman evde alarm çalmaya başlıyor. Poşetler kapının önünde bir iki saat bekliyor. Eldivenler takılıp ortam hazırlanıp savaşa hazır hale gelinince poşetleri dezenfekte edip dağıtma telaşı bayağı yorucu oluyor şu süreçte:) Eeee alıştık hep oturmaya biraz hareket olunca fazla geliyor insana. Ya kapı çalarsa. Nasıl yani, kapı niye çalıyor, kim geldi, niye geldi, niçin geldi sorularından kapıyı kimin açacağı konusunda üçümüz arasında garip bir çekişme yaşanıyor. Bu arada en büyük eğlencelerimizden biri, sokağa çıkma yasağı olduğu günler caddede bas bas bağıran ekmek arabalarını seyretmek. Gerçi ikinci haftası birçoğu kendini geliştirip megafon taktırdı arabalarına. Ağlamakla gülmek arasında ‘Ne yaşıyoruz biz’ cümlesinin cevabını henüz bulamadım. İyiyiz biz iyiyiz, merak etmeyin, sizin gibi sağ salim çıkacağız inşallah bu süreçten:) Gelelim Mayıs sayımıza. Dergimizin matbaa masrafı olmayınca dijital dergi olmanın avantajını kullanıp sizler için bir sürü konular hazırladık. Hatta birçoğunu da eledik. Kapak konumuz malum yine korona. Bu melun hastalığı yaşayanlardan, sürecin nasıl ilerlediğini anlatmalarını rica ettik. Aslında amacımız zorluklarını okumanız ve yakalanmamak adına elinizden geleni yapmanız idi. Ben okuduğum yazılar karşısında inanın dehşete düştüm. Lütfen siz de okuyun ve yakalanmamak için elinizden gelini yapın. Hiç kolay değilmiş. Bu arada kapak konumuza yazı gönderen Elçin hanımın son testi negatif çıktı ve güzel bir haber, yarın evleniyor. Buradan kendisine mutluluklar dilerim. Dedim ya sanal derginin avantajlarını kullanıyoruz diye. En büyük avantajlarından biri dergiyi okurken üzerindeki linklere tıklayarak bir anda kendinizi Amerika’da National Park’ı gezerken, çocuğunuzla oyuncak müzesini turlarken ya da eşinizle muhteşem bir tiyatro oyununda kahkahalarla gülerken bulabilirsiniz. Bu arada reklamların üzerinde de linkler var. Ayrıntılı bilgi almak isterseniz tıklayın lütfen. Dergimizde birbirinden ilginç konular sizleri bekliyor. Eyvah, yazının sonuna geldim. Evde bu kadar zaman geçirince yazacak ne çok şey birikmiş. Daha aklımda olan birçok şeyi de paylaşamadım. Neyse bir sonraki sayı devam ederim olmazsa:) Mayıs ayı içinde kutlayacağımız Anneler Günü’nü, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımızı ve Ramazan Bayramımızı kutlayarak bitireyim artık yazımı. Evde kalın sağlıkla kalın, inşallah bir sonraki ay görüşmek üzere...

Melike Güntürk

78

10. Pazarlara termal kamera 12. Başakşehir Belediyesi yüz koruyucu siper maske üretiyor 14. Hedef Mutluluk Pandemisi HAVADAN SUDANMüjde Köseoğlu 16. Korona günlerinde anne olmanın en yalın hali... 18. Her anne güzel zevkleri özel... 22. Ramazan’da beslenme önerileri 24. Oruç tutmak Covid-19 pandemi sürecinde bağışıklığımız için risk oluşturur mu? 26. Türkiye ve Dünya’da güncel durum 27. Susss... 28. KAPAK KONUSU Pozitiften negatife, yendim seni korona 46. ‘Herkesin sevdiği ulu bir çınardı’ 48. Cerrahpaşa’da bir gün 54. 5G korona virüsün dostu mu düşmanı mı? 56. Biorezonans terapisi ile sigaradan kurtulun 58. Hayat ne zaman normale dönecek?

İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk Yazı İşleri Müdürü: Melike Güntürk Haber Müdürü: Hatice Gülçür İnanç Yayın Danışmanı: Ş. Bengü İnanç Yayın Kurulu: Kazım İlter İnanç Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi Katkıda Bulunanlar: Müjde Köseoğlu, Serda Büyükkoyuncu, Kayhan Öztürk, Yasemin Yurtman Candemir, Batuhan Nar, Filiz Ünal, Murat Sevinç 4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Fiyatı: 10 TL’dir

İLETİŞİM:

HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ BİZE ULAŞIN

532

371 76 93

4mevsimbahcesehir@gmail.com

60. Korona anketi açıklandı: İşte en çok özlenenler! 62. Ülkeler karantina sırasında hangi sıra dışı yöntemlere başvurdu? 64. Korona geyikleri 66. Çocuklarınızla evden gezebileceğiniz 12 sanal tur 68. Evde ‘Oyun’ var 70. Korona sürecinden çocuklar nasıl etkileniyor? EĞİTİM-Batuhan Nar 72. Kültür Koleji’nden uzaktan eğitimde kalite kurulu hamlesi 74. Karantina günlerinde okuma listem ve tavsiyeler 76. Uzaktan eğitimde motivasyonu sağlamanın 7 yolu 78. Phuket’in lüks tatil adresi: Amanpuri 84. Umumi yerlerde hijyen sorununu nasıl aşarsınız? GÜZELLİK - Yasemin Yurtman Candemir 86. Mayıs ayına astrolojik bakış 87. ASTROLOJİ-Filiz Ünal

Bahçeşehir 2. Kısım Mah. Hoşseda Sit.H Blok 7/14 Başakşehir/İst.

Tel: e-mail:

0532 371 76 93 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@4mevsimbahcesehir.com Facebook: Dört Mevsim Bahçeşehir Instagram: 4mevsimbahcesehir App Store: 4 Mevsim Bahçeşehir Android: 4 Mevsim Bahçeşehir www.4mevsimbahcesehir.com Dergimizde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir.

8

I MAYIS 2020



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

Pazarlara termal kamera Başakşehir Belediyesi, koronavirüs tedbirleri kapsamında ilçe genelindeki kapalı pazar alanlarının girişlerinde termal kamera kurarak pazara gelen vatandaşların ateşini ölçüyor.

Başakşehir Belediyesi, ilçe genelindeki koronavirüs salgını tedbirlerine bir yenisini daha ekledi. Pazar yerlerinde sosyal mesafe ve maske-eldiven kullanımı denetimlerini sıkılaştıran zabıta ekipleri, kapalı pazar alanlarının girişlerinde kurulan termal kameralarla vatandaşların ateşini ölçmeye başladı. Termal kamera uygulaması ilk olarak Kayaşehir Kapalı Fuar ve Sergi Alanıʼnda devreye alındı. Termal kamera ile yapılan ölçümlerde ateşi 38 ve üzerinde olan vatandaşların pazar alanına girişine izin verilmiyor. 112 Acil Servise yönlendirilerek tedavi olmaları sağlanıyor.

Tedbirler titizlikle uygulanıyor

“Pazar yerleri ve marketler gibi insanların toplu şekilde bulunduğu tüm alanlarda herkesin maske takması

zorunlu olacak” talimatı da titizlikle uygulanıyor. Pazar yerlerinin girişinde bir yandan herkesin dezenfektan kullanması sağlanırken diğer yandan zabıta ekipleri tarafından vatandaşlara maske veriliyor. Ayrıca pazar esnafının da uyması gereken; maske ve eldiven kullanımı, tüketiciye ürün seçtirilmemesi ve tezgâhlar arasında en az üç metre mesafe olması gibi tüm tedbirler aralıksız bir şekilde denetleni-

yor. Alınan tedbirler ve denetimler ile pazar yerlerinde vatandaşın hızlı, güvenli ve hijyenik bir ortamda alışveriş yapması sağlanıyor.

Çöp konteynerleri de dezenfekte ediliyor

Başakşehir Belediyesi, koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirler kapsamında çöp konteynerlerini dezenfekte ediyor. Çalışmalarda yeraltı çöp konteynerleri de yıkanıyor. Başakşehir Belediyesi, koronavirüs tedbirleri kapsamında ilçe genelindeki temizlik ve dezenfeksiyon çalışmalarına aralıksız devam ediyor. Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü ekipleri tarafından gerçekleştirilen çalışmalarda çöp konteynerleri ve çevresi ile vatandaşların temas ettiği yerler yıkanarak dezenfekte ediliyor. Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü Bölge Sorumlusu Erdal Ayyıldız, 15 günde bir yıkanan konteynerlerin koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle artık daha sık yıkandığını ifade ederek, “Halk sağlığını korumak için, pandemi döneminde temizlik ve dezenfeksiyon çalışmalarımızı sıklaştırdık. Kombine araçlarımızla yeraltı konteynerlerini yıkayıp temizlemekle kalmayıp dışarıda kalan kısımları da dezenfekte ediyoruz” dedi.

10

I MAYIS 2020


C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K


#EVDEKAL

Başakşehir Belediyesi yüz koruyucu siper maske üretiyor Başakşehir Belediyesi, tüm dünyayı sarsan koronavirüs salgınında toplum sağlığını korumak için özveriyle görev yapan sağlık çalışanlarına destek olmak amacıyla harekete geçti. Sağlık çalışanlarının etkin olarak kullandığı yüz koruyucu siper maskeler, Türkiyeʼnin ilk teknoloji ve inovasyon merkezi olan Başakşehir Living Labʼdeki 3D yazıcılarla üretilmeye başlandı. Çalışmalarla ilgili açıklama yapan Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, Teknoloji ve İnovasyon Merkeziʼnin mesaisini yoğun bir şekilde siperlikler üzerine yapmaya başladığını belirterek, “Ortalama haftada bin adet üretimiyle ciddi bir sayıya ulaştı. Buradaki amacımız özellikle sağlık çalışanlarımızın ihtiyaç duyduğu siperlikleri üretip onlara ulaştırmak” diye konuştu.

Esnafa siper maske

Başakşehir Belediyesi tarafından koronavirüsle mücadele kapsamında üretilen yüz koruyucu siper maskeler, Başakşehirli esnafa dağıtılmaya başlandı. Belediye personeli tarafından titizlikle üretilen siper maskeler, özellikle bölgede yoğun insan sirkülasyonuyla karşılaşan eczane ve market gibi işyerlerinde dağıtılmaya başlandı.

Sokak hayvanları unutulmadı

Başakşehir Belediyesi, yeni tip koranavirüs (Kovid-19) salgını tedbirleri kapsamında İstanbulʼda ilan edilen sokağa çıkma yasağı sebebiyle aç kalma riskiyle karşı karşıya kalan sokak hayvanlarını unutmadı. Başakşehir Belediye Başkanı Yasin Kartoğlu, sokağa çıkma yasağının ilan edilmesinin hemen ardından Belediye ekiplerinden sokaktaki sevimli dostlarımızın aç kalmaması için gerekli tüm tedbirlerin alınmasını istedi. Bu kapsamda, başta ilçe genelindeki besleme odak noktaları olmak üzere park, bahçe gibi sokak hayvanlarının yaşam alanlarında tespit edilen noktalara kilolarca mama, yem, yiyecek ve su bırakıldı.

12

I MAYIS 2020



4mevsimbahcesehir

HAVADAN SUDAN

Dört Mevsim Bahçeşehir

Hedef Mutluluk Pandemisi Çin’den çıkan bir virüsün tüm dünyaya yayıldığını gören kapitalizm mesela Afrika’dan yayılacak bir salgının artık kendilerini de etkileyeceğini öğrendikleri için Afrika’yı görmezden gelmeye devam edecek mi? Aşıyı bulan ülke, aşının formülünü dünya ile paylaşacak mı, yoksa bir ticari meta olarak kullanacak mı? Tilkiler dönüp dolaşıyor işte. Duracakları da yok, iyiyi güzeli doğruyu, mutluluk pandemisini görene kadar.

Dün çok tuhaf bir gün yaşadım. Sabah çok erken uyandım, aşırı neşe içinde... Oysa ben erken kalkmayı hiç sevmem. Daha saat çalmadan kendiliğimden kalktığım vaki değildir. Üstelik kalkınca, kahvemi içmeden neşe şöyle dursun yüzümden düşen bin parça olur. Ama tuhaf dedim ya. Gerçekten tuhaf erken kalk hem de neşe içinde. Neşemin nedeni ise kuaföre gidip saçımı boyatıp manikür pedikür yaptıracak olmam. Allah Allah neler oluyor kuaföre gitmemek için bin takla atan ben koşturarak gidiyorum. Kuaföre gidince ayıp olmasın diye merhaba deyip sessizliğe gömülüp bir an önce işimin bitmesini isteyen ben, bu defa bir sohbet bir muhabbet neredeyse herkese sarılmak isteği ile saçımı başımı yaptırıyorum. Çıkışta markete uğruyorum. Market alışverişinden haz etmeyen ben iştah içinde alışveriş yapıyorum. Market kalabalık ama bu kalabalık beni mutlu ediyor. Deliriyorum galiba diye düşünürken marketten çıkıp eve gidip üstümü değiştirip çıkıyorum. Oysa ben eve girdikten sonra tekrar çıkmayı sevmem. Ama severek isteyerek evden çıkıyorum, arkadaşlarımla buluşuyorum. Kısa bir Avm turu sonra yemek ve had safhada mutluyum. Dedim ya tuhaf bir gün. Tuhaflıklar bitmiyor gece için iki program var ve ben sevinçten uçuyorum. Üstelik biri karşı tarafta ve de köprü trafiği var. Umurunda değil. Kilit olan trafik bana bir huzur veriyor. Gecenin birinci programında çok kısa kalıyorum çünkü diğer programa yetişeceğim. Aşırı mutluyum. Kesin kararımı veriyorum. Ben delirdim. Benim böyle bir günü söylenmeden, sinirlenmeden geçirmem mümkün değil. Ama günün şahane olduğunu düşünüyorum kilit trafik, kalabalık ortamlar bana huzur veriyor. Sevdim bu tuhaf günü hem de çok sevdim. Yüzümde bir gülümseme eve geldim daha nice böyle günler yaşama isteği ile. Aaa o ne saat çalıyor. 5 dakika ertelemeye basıyorum ve ertelerken yüzümdeki

14

I MAYIS 2020

gülümseme donuyor. Ben bir rüyanın içindeymişim. Ve gördüğüm rüya sayesinde anlıyorum ki pandemi öncesi istemeyerek yaptığım her şey, hayatımın her anı bir nimetmiş. Bir an önce mezun olsam da bitse dediğimiz okul, emekliliğime ne kadar kaldı diye yapılan hesaplar eşliğinde gidilen işler, yine mi market, yine mi düğün, yine mi yemek daveti, yine mi kalabalık, yine mi yine mi dediğimiz her şey ne nimetmiş halbuki. Anladım. Ama şu an bana düşen görev keşkelerle hayıflanmak yerine içinde bulunduğumuz gerçekliği kabul edip bu gerçeklikte bana düşen görevi (ki bu görev evde kalmak) eksiksiz yerine getirmek. Korkarak ama endişesiz bu süreci atlatmak. Ama vakit bol olunca tabii biraz kafadaki tilkiler harekete geçiyor. Mesela tilkiler fısıldıyor; sorun olunca küresel çözümde yerel olunan bu dünyada artık küresellikten söz edilecek mi? Özenerek baktığımız Amerikan sağlık sisteminin bu salgında çöktüğüne, bizim sağlık sistemimizin ise dimdik ayakta olduğuna ve şahane doktorlarımızın olduğuna şahitlik ettikçe Amerika bir balon muymuş gibi dü-

şünmekten MÜJDE KÖSEO ĞLU kendimi alamıyorum. Ve tilki dolaşmaya devam ediyor yoksa Amerikan eğitim sistemi de bir balon mu? Avrupa’dan söz bile etmiyorum durum ortada. Türkiye'den kaçmak adına yurt dışından evler alıp oraların vatandaşlıklarını alma hesabında olanlar “Biz ne hata yapmışız” diyorlar mı? Ülkeyi terk edip gidenlerin koştur koştur geri dönmeye çalışmaları acaba akıllarını başlarına getiriyor mu? Bir de hâlâ canım vatanımızı aşağıya çekmeye çalışanlar kendi söylediklerine kendileri inanıyorlar mı? Çin’den çıkan bir virüsün tüm dünyaya yayıldığını gören kapitalizm mesela Afrika’dan yayılacak bir salgının artık kendilerini de etkileyeceğini öğrendikleri için Afrika’yı görmezden gelmeye devam edecek mi? Aşıyı bulan ülke, aşının formülünü dünya ile paylaşacak mı, yoksa bir ticari meta olarak kullanacak mı? Tilkiler dönüp dolaşıyor işte. Duracakları da yok, iyiyi güzeli doğruyu, mutluluk pandemisini görene kadar. Sağlıkla huzurla ve tabii ki şükürle kalın... I



#EVDEKAL

Korona günlerinde anne “Ben hastalanır ve hastaneye yatırılırsam çocuğum ne olacak?” İşte anne olmanın en yalın hali: “Kendinden vazgeçmek, kendini korurken bile senden olan parçanı, çocuğunu korumak için ayakta ve hayatta kalma çabası içinde olmak.” Hatice Gülçür İnanç

Sizlere Korona günlerinde Anneler Günü kutlamak ve anne olmanın zorluklarından bahsetmek istiyorum. Mayıs sayımızda gerek kapak konumuz olan Covid 19 pozitif çıkıp, zorlu bir süreç sonucu çok şükür atlatan annelerin anlattıkları, gerekse hem kendim hem de konuştuğum tüm arkadaşlarımın duyguları hep aynı: “Ben hastalanır ve hastaneye yatırılırsam çocuğum ne olacak?” İşte anne olmanın en yalın hali: “Kendinden vazgeçmek, kendini korurken bile senden olan parçanı, çocuğunu korumak için ayakta ve hayatta kalma çabası içinde olmak.” Tabii ki bu düşünceyi sadece salgın sürecinde yaşamıyor kadınlar, galiba çocuk sahibi yani anne olduğu anda başlıyor bu korku. Nasıl bir takıntıdır anlayamıyorum ama ben kızım doğduğunda “Eyvah şimdi çocuğumu dünyanın kötülüklerinden, tehlikelerinden nasıl koruyacağım? Keşke karnımda kalsaydı, onu en iyi koruyabileceğim yer orasıydı belki de” diye düşünmüştüm ☺ Eminim birçoğumuz bunu düşünmüşüzdür. Oysa ebeveyn olmak, bir insan yetiştirmek senden bağımsız, ayakları üzerinde durabilen, kendi kararlarını verip kendi tercihlerini yaşayabilen bir

birey yetiştirmeyi gerektiriyor. Biz ne kadar koruyucu olursak olalım, çocuğumuzu acılardan, tehlikelerden korumaya çalışırsak çalışalım bir yere kadar yapabiliyoruz bunu. Sonrası tamamen çocuğumuzun kendi tercihine ve kararlarına kalmış. Elbette yaşadığı çevre, aldığı eğitim ve karşılaştığı insanlar, hatta taşıdığı genler ve şans faktörünü de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Hem Anne hem baba

Yıllar önce kızım 6 yaşındayken gittiğimiz bir tatilde, ters kaydırakta suyun akışına karşı simitlerle kayarken bir anda ters akan su, kızımın “Anne kurtar beni” feryatlarına aldırmadan alıp götürmüştü onu gözümün önünden büyük havuza. Bense kalbimde büyük bir acı duyarak kendimi sulara bırakmış, artık kızım için yapacak hiçbir şeyim olmadığını düşünerek dua etmiştim sadece. Sonra aynı havuza düştüğümde kızımı sağ salim karşımda görünce sevinçle, avazım çıktığı kadar bağırmak gelmişti içimden. Ve o an bir kez daha anlamıştım hayatın canımızdan çok sevdiklerimizi bizim kontrolümüz dışında alıp gidebileceğini ve hiçbir şey yapamayacağımızı, çaresizliğimizi… Şükürler olsun ki, bu yıl Mayıs ayında 18 yaşını dolduracak olan kızımı hala koruyup kollayabiliyorum. Oʼna hem anne hem baba olmaya çalışarak ayakta ve hayatta kalma mücadeleme devam ediyorum. Ne mutlu bana ki, neredeyse bir buçuk aydır kendimizi korumak adına karantina sürecinde olduğumuzdan dolayı şu sıralar “Bu hayatta sıkı sıkı sevgiyle sarılabildiğim tek insan sensin” dediğim kızımla başbaşa, sımsıkı sarılarak kutlayacağız bu Anneler Günüʼnü. Evet, çocuklarımız hata yapabilir,

kavga edebiliriz, kırılabiliriz ama onları bu dünyada en çok koruyan, kollayan ve tüm tecrübesizliklerine, yapacakları hatalara rağmen koşulsuz sevgi ile destekleyecek tek insan biz anneleriz. Atalarımız “Ağlarsa Anam ağlar, gerisi yalan ağlar” sözünü boşuna söylememişler. Yeter ki bunu çocuklarımıza hissettirebilelim.

Hemşirelerimizi unutmayalım

Korona, karantina derken değinmeden geçemeyeceğim bir konu da hem anne olan, hem de sağlık çalışanı olan kadınlarımız. Evde çok zaman geçirilince insan her şeyi düşünmeye başlıyor galiba... Mesela anne olmak şu an sağlık çalışanları için çok daha zor diye düşünüyorum. Türkiyeʼde yaklaşık 200 bin (2018 verilerine göre) hemşirenin, ne kadarı hemşire ne kadarı hemşir bilmiyorum ama hem anne hem de gece gündüz demeden hastalarının tedavisi ve yaşam mücadelesini destekleyen sağlık savaşçısı hemşirelerimizin neler yaşadıklarını düşünmek bile istemiyorum. Çocuğuna ve çalışırken onların bakımından sorumlu olanlara hastalığı


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

olmanın en yalın hali... bulaştırmamak adına verdikleri çabayı, virüs bulaşma endişesiyle çocuklarına doyasıya sarılamamanın, “ya hasta olursam çocuklarım ne olacak?” endişesiyle görev yapmanın zorluğunu sanırım hepimiz üzüntüyle hissediyoruz. Bu yıl 12 Mayıs Hemşireler Günüʼnde onları daha çok alkışlamamız gerektiğini hatırlatıyor ve buradan minnet ve şükran duygularımı yolluyorum tüm hemşirelerimize. Unutmayalım, onlar çocuklarını görebilsinler, ihtiyaç anında yanımızda olabilsinler diye biz evde kalmaya ve virüsten korunmak için azami dikkat göstererek, iş yüklerini kolaylaştırmaya devam etmeliyiz. Biyolojik anne olmadığı halde çocukları bir anne şefkatiyle seven tüm hanımları, annesini kaybeden ya da bir şekilde çocuklarına hem annelik hem babalık yaparak kanatları altında büyüten babaları, aile içi şiddete maruz kaldığı halde çocukları için aile birliği bozulmasın diye direnen tüm anneleri buradan saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Hayatta olmayan kaybettiğimiz içlerinde benim annem de olmak üzere tüm annelerimizi rahmet ve şükranla anıyorum. Korona günlerinde çocuklarını kaybeden annelere ya da annelerini kaybeden tüm çocuklara da sabır ve metanet diliyorum. Sağlıklı iken, çocuklarımız ve annelerimiz hayatta iken onlara sarılalım, sevgimizi hissettirelim. (Bu korona öyle bir yerleşmiş ki bilinçaltımıza hemen aç parantez yaptım: Şu sıralar sosyal mesafeyi koruyun, sevginizle sarılın, salgın geçince fiziksel olarak sevgiyle sarılırsınız) I

Anneler Gününüz kutlu olsun…


4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Her anne güzel zevkleri özel... STORKS

En de*erlimize, en de*erli hediyeler Storks’ta

Şüphesiz ki hayatımızın en değerli mücevheri annelerimizdir. Annenize olan sevginizi, bağlılığınızı Storks Mücevherat'ın özel tasarımlı takıları ile ifade edin. Storks'un birbirinden şık tasarım ürünleri karşılıksız sevginin ve emeğin en doğru tanımı annelerimize duygularınızı ifade edebileceğiniz şık bir hediye... Annenize, sizin sevginizi hep yanında taşısın, sizi hep yanında hissetsin diye seçeceğiniz hediye ile hoş bir sürpriz yapabilirsiniz.

https://www.instagram.com/storksbahcesehir/?hl=tr

Dört Mevsim Bahçeşehir

Yılın en önemli ve en beklenen özel günlerinin başında gelen Anneler Günü, bu sene korona salgını dolayısıyla maalesef layıkıyla kutlanamayacak. Belki de sarılıp kocaman kocaman öpemeyeceğimiz her şeyin en iyisine layık olan annelerimizi, bu zor günlerde biraz da olsa mutlu edecek hediyeler seçmek zor olsa da keyifli bir aktivite haline gelebilir. Siz de henüz hediyenizi seçmediyseniz, anneniz için en güzel ve anlamlı bir hediye arıyorsanız, annenizin zevkine göre seçebileceğiniz hediyeler için sayfalarımıza bir göz atın deriz

LOCCITANE

Gençli*ini çocuklarına veren annelere Reset gençlik serumu

Eminiz tüm çocukların annelerinden aldığı bir güzellik sırrı vardır. Yıllarca onların makyaj malzemelerini, parfümlerini karıştırıp bilgi sahibi olduk. Bu yüzden Anneler Günüʼnün her zaman “güzellik”le bir ilgisi var ve hediye seçimini ona gençliğini geri vererek yapmak kadar dokunaklı bir hediye de düşünemiyoruz. Önerimiz bu yılın gençlik mucizesi olarak da anılan LʼOccitane Reset Göz Çevresi Serumu. Özellikle göz çevresi için formüle edilen yeni Overnight Göz Çevresi Gece Serumu, yorgun görünümlere çok kısa bir süre de elveda ediyor. www.loccitane.com.tr BOYNER

Bu yılın Anneler Günü hediyeleri her zamankinden daha anlamlı olacak!

Anneler Günüʼne çok kısa bir süre kaldı... Bu yıl koronavirüs salgınının etkisi nedeniyle belki annelerimizi ziyaret edemeyeceğiz ama özel bir hediye ile onları yine de mutlu edebiliriz. Sevgimizi yansıtan küçük bir hediyenin her zamankinden daha anlamlı olduğu bu dönemde boyner.com.tr, annesini ya da annesi kadar sevdiklerini özel bir hediye ile mutlu etmek isteyenler için sayısız seçeneği bir araya getiriyor. www.boyner.com.tr

18

I MAYIS 2020

FARMASİ

Hayata renk katan ürünler

Yaşamın tüm alanlarına yönelik ürünler sunan Farmasi, Anneler Günüʼnde kadınların hayatına renk katan ve mutlu eden ürünleri bir araya getiriyor. Anneler Günü'ne özel pek çok ürünü seri halinde sunan Farmasi, Dr. C.Tuna Age Reversist serisi ile annelerimize gençlik iksiri hediye ediyor. Bakımlı annelerin vazgeçilmezi Glamorous parfüm, Soft Petals Anti-perspirant Deo Roll On ve vücut losyonu ve ise Anneler Günü'ne özel fırsatlarla sunuluyor. www.farmasi.com



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

saat&saat

Annenizle zamanı durdurun

Saat tutkunlarıyla dünyaca ünlü markaların Türkiyeʼdeki tek yetkili distribütörü Saat&Saat farkıyla sunulan yeni modeler Anneler Günü hediyesi için bir alternatif. Guessʼin yeni modeli, lüksün temsilcisi altın ile asaletin temsilcisi siyahı çekici bir tasarımda buluşturuyor. Versaceʼnin yeni modeli, markanın ikonik sembollerinin yanı sıra taşıdığı modern çizgilerle ihtişamından ödül vermeden lüks şıklığa farklı bir yorum getiriyor. Armani Exchange, yeni modeliyle sportif şıklığa yeni bir anlam katıyor. Armani Exchangeʼin bembeyaz bir tasarıma sahip yeni modeli, silikon kayışı ve uyumlu kadranıyla göz alıyor. www.saatvesaat.com.tr PENTİ

Annemin Sevgisini, Özverisini, De*erini #Daha+yiAnladım

CLİNİQUE

Annenize Sa*lıklı Bir Cilt Hediye Edin!

Alerji testlerinden geçirilmiş, parfüm, ftalat ve paraben içermeyen formülleriyle cildin en iyi dostlarını bir araya getiren Clinique, bu yıl annenize en iyiler seçkisini sunuyor. Bir zamanlar sizin cildinizi güvenle Cliniqueʼe teslim eden annenizi bu yıl Clinique ile şımartın! www.clinique.com.tr

Penti, evlerde kalınan bu günlerde anneliğin her zamankinden çok daha değerli olduğuna dikkat çekerek “Daha İyi Anladım” mesajıyla farkındalık yaratıyor. Penti, bu özel günde annelerini en güzel hediyeler ile mutlu etmek isteyenler yüzde 50'ye varan indirim fırsatıiçin özel koleksiyonlar hazırladı. www.penti.com

N11

Anneler Günü’ne özel saatlik indirimler n11’de...

Kalbimizde en özel yere sahip annelerimize birbirinden güzel hediyeler n11ʼde. Anneler Günüʼne özel saatlik indirimler hafta içi her gün 09,00 ve 15,00ʼte. Fırsatları yakalayın, ilk adımınızdan bugüne dek elinizi hiç bırakmayan annize sevginiz kadar özel bir hediye alın. https://www.n11.com YARGICI

Annenize evden ve içten bir hediye

Anneler günü yaklaşırken, Homeworks Koleksiyonunda Net %25 indirim fırsatını kaçırmayın. Annenize giyimden ayakkabıya, ev aksesuarına kadar birçok hediye seçme alternatifiniz sitemizde. EvdeKalʼdığımız süre boyunca kargo ücretsiz. www.yargici.com

20

I MAYIS 2020

MAC

Bir anne gibi

Annelerin süper güçlerinden ilham alınan koleksiyon uygulaması kolay iki dudak kitinden oluşuyor. M.A.C her gün mucizeler yaratan, 9-5 ve 5-9 çalışan, bize hayat veren, elinden her şey gelen anneler için bir nude tonlarında doğal bitişli kit, bir de cesur ve canlı kırmızı renklerde olmak üzere 2 dudak kiti sunuyor. Kitlerde dudakları nemine kavuşturan ve pürüzsüzleştiren PREP + PRIME dudak bazı, dudakları şekillendiren, kontürleyen ve dolduran dudak kalemi, kremsi yumuşak formüllü ve rahat kullanımlı bir ruj bulunuyor. www.maccosmetics.com.tr

I



#EVDEKAL

Covid-19 sürecinde

Ramazan’da

“Ramazan’da sahur, iftar ve bu zaman aralığında kişiye göre değişmekle birlikte 1-2 ara öğün şeklinde beslenme programınızı planlayabilirsiniz” diyen Medicana International İstanbul Hastanesi Diyetisyeni Yıldız Melek Aksoylu, Covid-19 sürecinde Ramazan’da beslenme önerilerinden bahsetti. Oruç tutmak bağışıklık sistemimizi olumsuz etkilemediği gibi bağışıklık sistemimizi destekler. (kronik hastalığı olan kişiler oruç tutmadan önce doktoruna danışmalıdır). Oruç tutmak vücudu dinlendirmek, arındırmak, metabolizmayı canlandırmaktır. Covid-19 sürecinde hastalığın olumsuz etkilerini minimum düzeyde atlatmak için bağışıklık sistemimizi güçlü tutmalı, Ramazan ayı boyunca da buna uygun beslenmeliyiz.

Sahursuz tutulan oruç yağ depolamanıza neden olabilir

Sahur yapılmadığında vücut artan enerji ihtiyacını karşılamak adına kendini korumaya alacak ve daha fazla yağ depolamak isteyecek bu da kilo almanıza neden olacaktır. Sahur yapmadığınız zaman gün içinde halsizlik ve yorgunluk hissiniz artar. Konsantrasyon bozukluğu yaşarsınız. Uzun süre aç kalmaya bağlı olarak mide rahatsızlıklarınız başlar. Su kaybınız artar, baş ağrıları, el ve ayaklarda titremeler başlar. Tansiyon ve kan şekeriniz düşer. Bunlar da bağışıklık sisteminizi

olumsuz etkileyebilir.

Sahurdaki beslenme modeliniz gün içindeki açlık düzeyinizi belirler

Sahurda yüksek miktarda içilen çay, kahve tüketimi susuzluk hissini arttıracağından bunun yerine şekersiz olarak hazırlanmış meyve kompostoları, sebze suları veya ayran gibi içecekleri tercih etmelisiniz. Çaydan vazgeçemem diyenler açık, şekersiz ve limonlu olarak tüketmelisiniz. Sahurda 2-3 bardak su içmeye özen gösteriniz. Sahurda aşırı miktarda su tüketmemelisiniz, aşırı miktarda su tüketiminin sindirim üzerinde olumsuz etkileri bulunmaktadır. Aşırı miktarda su tüketmek susuzluk ihtiyacınızı gidermez, bunun yerine diğer sıvı besinleri tercih etmelisiniz. Örneğin; 1 bardak (250 ml) sütün, kefirin, yoğurdun 4-5 saat tok tutma özelliği bulunmaktadır. Kızartma, hamur işleri, şerbetli tatlıların tüketimi, yüksek oranda pirinç pilavı ve makarna tüketilmesi aşırı meyve tüketimi veya tuzlu besinlerin

Medicana International İstanbul Hastanesi Diyetisyen Yıldız Melek Aksoylu

tüketilmesi daha fazla acıkmanıza ve su ihtiyacının artmasına neden olurken kilo almanıza da sebep olacaktır.

Tok tutan besinlere sahurda yer verin

Sahurda tok tutan besinler arasında; Süt ürünleri (süt, yoğurt, kefir, ayran), yumurta, kavrulmamış, tuzsuz, çiğ kuruyemişler (çiğ badem, çiğ fındık, ceviz), zeytinyağı, çörek otu, çavdar veya tam buğday ekmeği, yulaf ezmesi veya kepeği, bulgur, karabuğday, siyez bulguru, kurubaklagiller, genel olarak posa içeren meyve ve sebzeler yer almaktadır.


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

beslenme önerileri

Menü 1: Süt veya sade kefir, yumurta (haşlanmış veya az yağda yapılmış omlet), tuzsuz zeytin ve kuruyemişler (tuzsuz ve kavrulmamış olmalı), az tuzlu peynir çeşitleri ya da lor peyniri (üzerine çörek otu serpiniz), avokado, şeker oranı düşük meyveler, domates-salatalık-biber, Çavdar veya tam buğday ekmeği Menü 2: (özellikle kahvaltı hazırlamakta zorluk çekenlere) Süt veya yoğurda yulaf kepeği ya da yulaf ezmesi katarak, çok fazla olgunlaşmamış 1 adet muzu veya sevdiğiniz, şeker oranı düşük olan meyveden 1 porsiyon doğrayınız, yanında ceviz, çiğ badem veya fındık tercih edebilir, üzerine katabilirsiniz. Menü 3: Yoğurdu sulandırıp (cacık tarzında) içerisine semizotu, salatalık, havuç katabilirsiniz. Menü 4: Menemen, yoğurt (içine 1 çay kaşığı çörek otu atabilirsiniz), çavdar veya tam buğday ekmeği (çörek otu mide rahatsızlıklarınız için mucize) Menü 5: Esmer ekmekten yapılmış beyaz peynirli ve domatesli tost, ayran ya da kefir ve meyve (peynir ve ayranda tuza dikkat) Menü 6: Haşlanmış karabuğday ile yoğurdu karıştırabilir ve yanında haşlanmış yumurta tercih edebilirsiniz. Menü 7: Tavuk veya hindi eti ile yapılmış bulgur pilavı, yoğurt, meyve

Sahura örnek menüler

İftarda beslenme nasıl olmalıdır? Tek seferde büyük porsiyonlar

yerine, iftardan sonra birer saat ara ile her seferinde azar azar küçük porsiyonlar şeklinde beslenilmelidir. Orucunuzu hurma, zeytin gibi besinlerle ve az miktarda SOĞUK OLMAYAN su ile açınız. Unsuz yapılmış çorbaları tercih ediniz (et suyu, tavuk suyu, sebze, tarhana, kurubaklagil çorbaları olabilir) Yemeklerin pişirme yöntemleri de çok önemlidir. Özellikle ızgara, haşlama ve fırında yapılan yemekler tercih edilmeli, kavrulmuş, tütsülenmiş ve kızartılmış besinlerden uzak durulmalıdır. Sebze yemeklerini zeytinyağlı veya etli olarak tercih edebilirsiniz. Aşırı pide tüketmemeye ve gazlı içecek tüketmemeye dikkat ediniz. Sade soda tercih edebilir, içerisine limon sıkabilirsiniz. Tansiyon probleminiz yok ise iftar esnasında veya sonrasında soda ile ayranı karıştırarak içebilirsiniz. Gün içindeki elektrolit kaybınızı engelleyecektir.

İftar soframızdaki yüksek glisemik indeksli besinler aşırı yemek yeme ve kilo alma sebebi

İftarda tüketilen glisemik indeksi yüksek (ŞEKER ORANI YÜKSEK), beyaz ekmek, pirinç pilavı, makarna, hamur işleri ve şerbetli tatlılar yemek yeme isteğinizi arttırırken hem kilo almanıza neden olur hem de sağlığınızı tehdit eder. Bunların yerine bulgur, kepekli makarna, esmer ekmek ürünleri tercih etmelisiniz. Kilo

almamak ve sağlıklı beslenmek adına besinlerin yağ içeriğine dikkat edilmeli, kızartmalar yerine haşlama, ızgara ve fırınlanmış yemeklere yer verilmelidir.

İftardan sonra ara öğünlerde neler tercih edebiliriz?

Ara öğünde porsiyonlamaya dikkat ederek tatlı tüketimlerinde sütlü tatlılara veya meyveli tatlılara, dondurmaya yer verebilirsiniz. Tabii bizlerin tercihi her zaman meyveden yanadır. Bağışıklığımızı destekleyecek vitamin ve minerallere meyve sebzeler sayesinde ulaşırız. İftardan sonra fazla miktarda çay, kahve tüketmeyiniz. Bunlar su yerine geçmediği gibi susuzluk yaşamanıza da neden olacaktır. Bunların yerine bitki çaylarını, şekersiz yapılmış tarçın ve karanfil ile aromalandırılmış meyve kompostolarını tercih edebilirsiniz.

Sindirimin üç destekçisi

İftar yemeğinden hemen sonra televizyon veya bilgisayar karşısına geçmek, koltukta dinlenmek yerine biraz hareket etmek, kısa mesafeli yürüyüşler yapmak sindirime yardımcı olması açısından yararlı olmaktadır. Beslenme düzenindeki değişikliklere bağlı olarak oluşabilecek kabızlığı önlemek için, yemeklerde lif oranı yüksek gıdalar (kuru baklagiller, kepekli tahıllar, sebzeler) ve ara öğünlerde de taze ve kuru meyveler, ceviz, fındık, badem gibi kuru yemişler tercih edilmelidir. I


4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

Oruç tutmak Covid-19 pandemi sürecinde bağışıklığımız için

?

risk oluşturur mu Medicana International İstanbul Hastanesi’nden Prof. Dr. Ebubekir Şenateş sorumuzu cevapladı. Ramazan orucunda günlük yeme içme alışkanlığımız değişmektedir. Sahurda yemek içmek, gün boyu hiç bir şey yememek içmemek ve iftarda çoğu zaman uzun süreli açlığın sonucu olarak normalden fazla yemek içmek şeklinde bir düzene geçilmektedir. Ayrıca sahura kalkmadan dolayı uyku düzeni bozulmakta ve özellikle çalışan kişilerde uyku süresi de azalmaktadır. Bu değişikliğin, insan bağışıklık

sistemini ne kadar etkilediği, hastalıklara veya enfeksiyonlara yatkınlık oluşturup oluşturmadığı konusu çok kişi tarafından merak edilmektedir. Bazı kişilerde ise bu bazen kaygı uyandırmaktadır. Bu yazımızda, güvenilir, uluslararası hakemli dergilerde yayınlanmış bilimsel araştırmaların ışığında bu sorunun yanıtını araştıracağız. Yapılan çalışmalarda; oruç tutmak ile, vücut kitle indeksinde azalma Medicana International İstanbul Hastanesi Prof. Dr. Ebubekir Şenateş

trigliserid, total kolesterol, LDL kolesterol (kalp hastalığı için olumsuz faktör) seviyelerinde bir azalma meydana gelir. Bu da aterosklerozun ilerlemesini önleyebilir ve mevcut aterosklerozun da gerilemesini sağlayabilir. Yapılan bilimsel çalışmalarda oruç tutma sırasında, bağışıklık sisteminin önemli bileşenlerinden olan immünglobulin (Ig) seviyelerinde azalma olmadığı saptanmıştır. Özellikle bakılan IgA, IgG ve IgG seviyelerinin de oruç tutma ile değişmediği belirlenmiştir. Yapılan başka çalışmalarda vücudun hücresel bağışıklığının diğer önemli bileşeni olan alyuvarların (lökosit) aktivitesinin ve dolaşan immün kompleks miktarının oruç ile değişmediği kanıtlanmıştır. Sonuç olarak oruç tutmanın, öncesinde sağlıklı olan bir kişinin direncini düşürmez, bu nedenle oruç tutmanın COVID-19 pandemi sürecinde bağışıklık için risk oluşturmadığını söyleyebiliriz. I



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Türkiye'deki Güncel Durum 30/04/2020 - Saat 19:35 itibariyle

Dört Mevsim Bahçeşehir

https://covid19.saglik.gov.tr/

Dünya’daki Güncel Durum 30/04/2020 - Saat 19:35 itibariyle

26

I MAYIS 2020

www.haberler.com/koronavirus


4mevsimbahcesehir

KİTAP

Dört Mevsim Bahçeşehir

SUSSS...

Yazımlarını hayatıyla harmanlamış, gazeteci; (Naçizane yeni kitabını beğeninize sunmaya hazırlanan) SELHAN ÖZDEMİR anlatımlarına bir yenisini ekledi… Kelebek zerafeti. Karşımızdaki insanın tavrıdır. Bizler için yapılan hareketlerde hep görmek istediğimiz budur. Aslında yaşam çizgisi de böyledir, bir kelebeğin ömrü kadar kısadır. Bir büyüğümden duymuştum. 'Hayat bir gün, o günde bugün' derdi. Düşünün bakın ne kadar doğrudur. Yaşadıklarınız geride bir anı kalıyor, anında yaptıklarınız hayatınızı yönlendiriyor; bir saniye sonra ne olacağını kimse bilmiyor. Bütün hikaye bu… Sakın yanlış anlamayın. Geçmişten feyiz almayın; gününüzü gün edin, har vurup harman savurun, yarını düşünmeyin demiyorum. En doğrusu, anı güzel, doğru değerlendirirken, anı tecrübelerinizin yanlışlıklarından öğreti çıkarıp sanki yarın ölmeyecek gibi de düşünmektedir. Selhan'ın günlüğü tadındaki kitabım "Gözüm Üstünde"de yıllarca yaptığım gazetecilik tecrübelerimle insani yaşanmışlıklarımı bir araya getirdim.

BİR KELEBEK MASALI

Meraklı bir adam ağacın üstünde gördüğü bir kelebek kozasını incelerken; içinde oluşmayı bekleyen bir tırtıl olduğunu fark eder. Adam defalarca oraya gitti ve seyreyledi. Bir gün incelerken küçücük bir deliğin açıldığını gördü ve izlemeye başladı. Kelebek o küçücük delikten çıkabilmek için saatlerce debelendi ve çıkamayacağını düşündüğü kelebeğe yardım etmek istedi. Bir

makasla kozayı genişletince kelebekte kolayca dışarı çıktı. Fakat gövdesi şişmiş kanatlar bumburuşuk olmuş. Adam yardımına koştuğu kelebeği seyretmeye devam etti. Kanatlarının güzelleşeceğini bedeninin de normal boyutlara geleceğini umuyordu. Ama olmadı. Kelebek ömrünün diğer kısmını o buruşuk kanatlar, şişik gövdeyle geçirdi. Asla uçamadı… Adamın gereksiz merhameti ilahi kanunun işleyişini bozmuştu. Ancak kendi çıktığı kozadan gelen sıvı kanatlara ağır ilerliyor ve uçma imkanı sağlıyordu. Adam bilemedi ve çok üzüldü. Sonradan bir kitaptan öğrendiği gerçeği unutmadı ve kendi hayatına da uyguladı. Hayatımızda baş etmemiz gereken sıkıntılar o güzel kelebeği saran koza gibidir. Başımıza gelen felaket, kötülük, zorluklarla mücadeleyi ancak böyle öğrenir, kuvvetlenir, azimli birey oluruz.

HATALARINIZI SEVİN

Doğru anladınız. Hatalarından doğru ders çıkaran insan, başarının altın anahtarını cebine koymuş demektir. Derler ya; sen çok değiştin; gülün geçin. Değişmiyorsunuz, yaptıklarınız karşısında öğreniyorsunuz. Her kişiye hareketine, yaptıklarına, düşüncelerine eşit mesafede duruyorsunuz, hep budur. Başarısızlıklarınızdan gönül kırıklığı yaratmayın. Hatta bana sorarsanız pamuklara sarıp gönlünüzün bir köşesine unutmamak üzere koyun ki; gelecekte sizin hırslarınız; madalyonlarınızı, insan ilişkilerinizi tetikleyecekler. KENDİNİZE İNANIN. Gelin ata binmiş ya nasip demiş. Bir de nasip yadım ederse sizi kimse tutamaz… Avuçlarınızı birbirine sürttüğünüzü görür gibiyim. Kafada doğru planlanmış; başlamış iş bitmiş demektir.

İlham kaynağım; yaşanması sof kaliteli vatanım bildiğim Bahçeşehir'imde yüzde elli güzel düşüncelerimi rahatlıkla hayata geçirdim. Neden mi sevdim, sevildim, gezdim, nefes aldım, kah bir ağaç gölgesinde oturdum, kah soğuk esen rüzgarda savruldum. Fakat hep huzuru buldum. Sizlerle her sayıda düşüncelerimi paylaştığım duayen dergim 'Dört Mevsim'deki mutluluğum, onurum gibi… Önemli olan bir hoş sedadır. Gönlüme taht kuran dergimdeki bir yazımı daha bitirirken cebinizdeki mutluluk anahtarınızı hiç kaybetmemeniz dileklerinde bulunuyor, siz değerli dostlarımı saygı ve sevgiyle kucaklıyorum. BİR SELHAN ÖZDEMİR YAZISI… Yunus Emre der ki; EDEBİM EL VERMEZ EDEPSİZLİK EDENE. SUSMAK EN GÜZEL CEVAP EDEBİ ELDEN GİDENE… I

BAHÇEŞEHİR SEVDADIR

MAYIS 2020 I

27


#EVDEKAL

POZİTİFTEN NEGATİFE, YENDİM SENİ

KORONA! ELÇİN IŞIDAN (Eğitimci - Yazar):

Tek başına bir odada, ne yaşayacağın ve kaç gün kalacağın belli değil SABREDELİM, DAYANALIM ve BU SAVAŞI KAZANALIM.. EVDE KAL CANIM TÜRKİYE

Bilemezdim ki ben de bu illet hastalığı yaşayacağımı.. Halbuki ne hazırlıklar yapıyordum. Gelinlik provaları, kına gecesi hazırlıkları, davetiyeler, düğün hazırlıkları.. Dünyadan aldığımız haberler bu süreçte çok canımızı sıkıyordu. İnsanlar bir virüsle boğuşuyor ve kayıplar veriyorlardı. Korkunç, bu gerçekten korkunçtu. Aylar, haftalar geçti ve ülkemin üzerine bir kara bulut gibi yer-

YENDİM SENİ

KORONA

leşti bu meret hastalık. Derken yayılmaya ve can sıkıcı haberlerle bizi karşı karşıya bırakmaya mecbur kıldı. Bir anda insanlığın hayatı değişti. Okullar kapandı. İş yerleri tek tek kapılarını ne zaman açılacaklarını bilmez bir durumda kilitledi. Çok üzücü şeyler oluyor derken anlamadığım bir vücut ağrısı yaşamaya başladım 23 Mart sabahı. Uyandım, işime gitmek için. Her sabah uyandığımdan farklı bir sabahtı. Her yerim ağrıyordu. Neden? Ama bu ağrıyı tariff etmemin imkanı yok. Gün boyu ağrıyı yaşadım. İlk defa aldığım ağrı kesici işe yaramadı. Hava soğuk iş yerimde soğuk. Muhtemelen üşüttüm ben. Ertesi günü ve sonraki gün ağrılarımın artması ve başımdaki ağrının anlamsız tarifi.. Okuldan geldiğim gibi yattım. Allah allah titriyorum, ağrılar da geçmiyor

ve sabaha karşı tarifi zor bir ishal.. Artık dayanamayacağımı anladığım noktada nişanlımı aradım. Apar topar hastaneye gittik. Bu yaşadıklarım normal değildi. Korku, endişe içinde girdim hastaneye. Hemen bir serum, doktor tarafından muayene ve testler.. Ardından tomografi.. Sonuç !.. Hoşgeldin Covid-19. İşte o anda yaşadıklarımı, hissettiklerimi tarif etmenin mümkünatı yok.. Nişanlım karşımda yıkılmış ve ben


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan Koronavirüs vakaları tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de hergün artarak devam ediyor. Ülkemizde bu kabusun başlangıcı iki aya yaklaştığı için sevindirici bir şekilde hastalığı yenenlerin sayısı çoğalmaya başladı. Bölgemizde bu hastalığa yakalanıp, hastane sürecini yaşamış ve virüsü yenerek hayata yeniden başlayan komşularımız sizler için yaşadıkları zorlu süreci anlattılar. korkudan ne diyeceğimi bilemiyorum. O anı, sonucu duyduğumuz andaki duygularımı anlatmam inanın zor. İnsanın beyni uyuşur ve orada yığılıp kalırsınız ya hani, işte böyle bir şey.. Bu sonuçlarla ve yaşadığım semptomlarla hemen hastaneye yatışım gerçekleşti. Tek başıma bir odada kaç gün kalacağımı ve neler olacağını bilmeden yaşadığım anlar. Oturdum yatağa, hiç halim yok. Duvarlara baktım öylece.. İnanın çok zor... Bir hemşire geldi. Astronot gibi, uzaktan elindeki poşeti bıraktı ve gitti. Nişanlım su, meyve ve bir kaç ihtiyacım olacak malzemeleri bırakmış. Onu göremedim. Çünkü almıyorlar. Yasak!.. Bunun acısını kimse yaşamadan bilemez.. Saatlerdir ne yaşıyorum ben. Gerçek mi bunlar? Benim TEK BAŞIMA, burada ne işim var? .................

Bir kaç saat sonra da bir çanta geldi. Nişanlım evden gidip annemin hazırladığı kıyafetlerimin olduğu çantayı alıp getirmiş. Hemşire kapıdan bıraktı ve gitti.. Yine yok.. Yok.. Yine göremedim. ʻAllahım neler oluyor? Ne yaşıyorum benʼ dediğim her anda gözyaşlarımla per perişanım. Sabah evden çıktım ama dönemedim eve. Annemi göremedim. Kim bilir de ne kadar göremeyeceğim. Ağladım.. Çok acı bir durum tek başına kalmak.. Allah kimseye yaşatmasın, kimseye.. ! Başlıyor hastanede sevimsiz günler.. 27 Mart Cuma günü hastaneye yatışım gerçekleşti ve 9 gün hastanede

kaldım. Covid-19 ile savaşmaya başladım. İlk günler vücut ağrımla beraber mide bulantısı, bir kaç gece kusma oldu. Yüksek ateş buna eklendi. İshal durumum geçmekte zorlandı biraz. Her sabah ve akşam 9 gün boyunca büyük bir serum aldım. Saatli her gün verilen ilaçlar, ekstra ateş düşmesi için takılan serumlar.. Kolum, elimin üzeri mosmor olmaya başlamıştı. Yemek yemekte zorlandım çok defa. Midem bulanmasın diye kuru ekmek yemeye zorladım kendimi. Hastalığın seyri çok ağır. Yaşanılanlar sizi halsiz ve dirençsiz bırakacak kadar kötü. Bunun yanında dışarıdan duyduğum diğer covidli hastaların sesleri.. Bu daha korkunç.

“Sabah evden çıktım ama dönemedim eve. Annemi göremedim. Kim bilir de ne kadar göremeyeceğim. Ağladım.. Çok acı bir durum tek başına kalmak.. Allah kimseye yaşatmasın, kimseye..!”


4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Kimseyi görememek, dokunamamak ve tek başına savaş vermek. Gerçekten çok ağır. Evet, herkesin hayatında ağır hastalıklar, ameliyatlar, hastanede yatışlar mutlaka olmuştur. Ama yanında refakatçi ile.. Bu hastalığın en kötü yanı yanınızda kimse kalamaz. Kimseyi göremezsiniz. Tek başına kalmak ve savaş vermek zorundasınız! Hala daha bu hastalığın ciddiyetine varamamış insanlar görüyorum. İnanın tek başınıza bir hastane odasında kalsanız ve savaş vermek zorunda olsanız değil kafanızı, burnunuzu evden dışarı çıkarmazsınız. Lütfen önemseyin. Hem kendinizi, hem ailenizi, sevdiklerinizi.. Yavaş yavaş günler geçtikçe semptomlarım azalmaya başladı. Doktorum iyiye gittiğimi söyleyince yaşadığım sevinci anlatamam. Sanki yeniden doğmak gibi.. Böyle giderse hastaneden çıkacağımı söyledi. Ama tek başıma yine kimse olmadan bir evde karantinaya devam etmem gerektiğini de ekledi.. Olsun.. Hastaneden çıkayım da tek başıma devam edeyim. En azından ev ortamı olacaktı. Son kontrollerin yapıldığı gün doktor yarın seni taburcu edelim dediğinde boynuna atlayıp sarılacaktım sanki. Hem iyileşiyordum hem de artık hastaneden çıkacaktım. İşte bu gerçekten mutluluk vericiydi. Evde yaş grubu itibariyle risk grubunda olan annem olduğu için eve gidemezdim. Çünkü bulaşıcılığım hala devam ediyordu. Tüm bu yaşadıklarımızdan dolayı nikah günümüz olan 18 Nisan ertelenmişti. Bu hastalıkla beraber bununla ilgili yaşadığım duyguyu anlatamam. Bir de bunun üzüntüsü vardı içimde o hastane sürecinde.. Annemle ya da başka birinin ya-

Dört Mevsim Bahçeşehir

“Şu an tek başıma karantinaya ve tedaviye devam ettiğim otuzuncu günüm. Bu hastalığın ağır yaşadığım seyri dışında tüm bu günler ve geceler boyunca yaşadığım duyguyu sizlere tarif etmem inanın çok zor.”

nında kalamayacağım için evlendikten sonra kalacağım ev tercih edildi. Tek başıma karantina bitene kadar orada kalmam uygun olacaktı. Nişanlım tarafından eksikler giderildi ve hastaneden çıktığım gün evime yerleştim. İşte burada da değişik duygular yaşadım. Evlenip eşimle girecektim o eve.. Dostlarımla ne hayallerle hazırlayacaktık o evi.. Olmadı, ne yapalım. Önce sağlık.. Evime girdim.. Tek başına ne kadar süre yaşayacağımı bilemediğim evim Hoş geldim :) Herkeste bir sevinç vardı. Çünkü hastalığı yenmiş ve hastaneden çıkmıştım. Onca insanın tanıdığım, tanımadığım milyonlarca kişinin dualarını, sözlerini, kıymetli mesajlarını ve aramalarını, defalarca aramalarını unutamazdım. Onlar için bu savaşı bırakamazdım. Çok şükür 9. günde hastaneden çıkarak güldürdüm herkesin yüzünü.. Şu an tek başıma karantinaya ve tedaviye devam ettiğim 30. günüm. Bu hastalığın ağır yaşadığım seyri dışında tüm bu günler ve geceler boyunca yaşadığım duyguyu sizlere tarif etmem

inanın çok zor.. Sanırım biraz üzerimden bu durumu atmak için zamana ihtiyacım olacak. Şimdilerde hastanede son testlerim yapıldı. Hepsi negatif çıkarsa (inşallah çıkacak) tek başına yaşamım sona erecek. Muhtemelen siz bu yazıyı okuduğunuzda her şey bitmiş hatta sevdiğim adamla nikâhım yapılmış olacak. (yeni nikah tarihimiz 30 Nisan) :) Diyeceğim o ki.. Bir Covid-19 hastalığını yaşamış ve atlatmış biri olarak sağlığımızın hayatta her şeyden daha önemli olduğunu söylemek isterim. Bu süreçte yanımdan bir an bile ayrılmayan, mesajlarıyla, telefonlarıyla her an varlıklarını yanımda hissettiren tüm sevenlerime, dostlarıma, arkadaşlarıma tanıdığım, tanımadığım herkese çok teşekkür ederim. Allah hepinizden razı olsun.. Dualarınız için sonsuz teşekkürler. Canım ailem.. Varlığınıza bin şükür. Canım eşim, sen hep ol.. Seni çok seviyorum Enver ŞAHİN Hastalıkla savaşan herkese geçmiş olsun diyor, aramızdan ayrılan tüm hastalarımıza da Allahtan rahmet diliyorum.. Rabbim hepimize sabır versin. Sağlık ve huzur versin. EVDE KAL, SAĞLIKLI KAL TÜRKİYE Ve önümüzdeki günlerde uzaklardan kutlayacağımız annelerimizin Anneler Günüʼ̈nü kutluyorum. Önlerinde saygıyla eğiliyorum. Ve tüm İslam aleminin Ramazan Bayramını kutluyor, sağlıklı, huzurlu, nice bayramlara kavuşmak üzere hepinizi sevgiyle kucaklıyorum..I



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

ASAF ENGİN GÜNER (İşletmeci-Köşe Yazarı):

En yüksek bulaşma riski taşıyan özellikle hemşirelerimize ve sağlık personeline teşekkür ederim Bir Korona Vak’asının Anotomisi 16 Mart 2020 Pazartesi Yurtdışından gelen bir yakınımla temasım oldu. 20 Mart Cuma Baş ağrıları başladı. 21 Mart Cumartesi Baş ağrıları devam etti. 22 Mart Pazar Baş ağrılarına ilave olarak belde ve bacak eklemleri ile kaslarda ağrı ve huzursuzluk başladı. 23 Mart Pazartesi Diğer şikayetlere halsizlik de ilave oldu. Halsizlik sebebiyle öğlen ve akşam üzeri işyerindeki kanepede uzandım. Akşam iş dönüşünde, arabadan eve gidene kadar üşüme hissi geldi. Eklem ve kas ağrısı için Muscoril tablet almaya başladım. Ağrılara oldukça iyi geldi. 24 Mart Salı İşe gitmedim. 8 saat arayla, günde 3 kere Muscoril içmeye devam ettim. İçmediğim zamanlar ağrılarım oldu. İç-

YENDİM SENİ

KORONA

tiğimde, iyi geldi. Ara-ara hafif öksürük ve ishal de eşlik etmeye başladı. 25 Mart Çarşamba Yine işe gitmedim. Ağrılar için Muscoril almaya devam ettim. İshal bir var, bir yok. Öksürük artarak devam ediyor. Gece 22:00 gibi öksürük arttığı için İstinye Üniversitesi Bahçeşehir Liv Hospitalʼe müracaat ettim. Hastaneye müracaat ettiğimde, hiç kayıt alınmadan hemen acil hekimine muayene oldum. Doktor, akciğer BT ve kan tahlili istedi. Kasada 1.100 TL. hesap çıkardılar. Peşin ödeyeceğimi söyleyerek, indirim talep ettim. Kasadaki personel, mail ile indirim talep etti. Bunun üzerine fiyatı 800 TL.ʼye çektiler. Parayı nakit olarak yatırdıktan sonra, akciğer BT çekildi ve hemen doktorun ekranına düştü. Doktorumuz korona tanısına uyduğunu söyledi ve müşahade odasına göndererek kanların da alınmasını istedi. Acil hekiminin bilgisayarında açtığı BT görüntülerini cep telefonu ile video çekip, radyoloji uzmanı olan arkadaşıma WhatsApp üzerinden gönderdim. O da korona tanısını teyit etti. Müşahade odasında kanım alındıktan sonra, 26 Mart Perşembe saat 01:00 civarında, hastanenin 15. katındaki 1518 nolu odaya yatırıldım. İlaçların gelmesi ve tedaviye başlanması saat 04:30ʼu buldu. Tedaviye 3 çeşit serum, ilaç ve burundan oksijen verilerek başlandı. Sürekli olarak vücut ısısı, kan basıncı, nabız ve oksijen oranları kontrol edildi. Özellikle 27 Mart Cuma gecesi oldukça sıkıntılı geçti. Ateşim yükseldi, tansiyonum çıktı. Vücut ısısını regüle etmekte oldukça zorluk çektim. Bir üşüdüm, bir ateş bastı. Bedenimi aşırı halsiz ve tükenmiş hissediyordum.

Ancak hiç kendimi bırakmadım. Sürekli sıvı tüketmeye gayret ettim. 28 Mart Cumartesi öğleden itibaren, gördüğüm tedavi bariz bir şekilde etkisini göstermeye başladı. Nefesim rahatladı, halsizliğim azaldı. Bu süre zarfında gıdama mümkün olduğu kadar dikkat etmeye çalıştım. 3 öğün yemeğim evden geldi. Bol baharatlı ve et suyuyla hazırlanmış çorbalar, yemekler sebzeler, salatalar, ev yapımı yoğurt ve ekmek, taze meyvelerden mümkün mertebe tüketerek bünyemi güçlü tutmaya çalıştım. Tedavim süresince; sağlık personeli, temizlik personeli ve yemek hizmeti veren personel oldukça dakik, güzel ve güler yüzlü hizmet verdiler. Tedaviyi planlayan ve sonuçlara göre revize eden doktorlarımıza çok teşekkür ederim. Ancak bu tedavide en büyük yük kadın ve erkek personelden oluşan hemşirelerimizde…



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Zira virüslü hastalarla birebir temas edip, günde 7-8 kez; vücut ısısı, kan basıncı, nabız ve oksijen ölçümleri yapıyorlar. Tüm sağlık personelimizle birlikte, en yüksek bulaşma riski taşıyan özellikle hemşirelerimize şükran ve saygılarımı sunuyorum. Hastaneye ilk müracaat ettikten sonra, telefonla yeğenim Haydar Günerʼi aradım. Tomografi kontrol edilip, korona tanısı ile müşahadeye alındığım sırada o da hastaneye geldi. Hastaneye yatırılma kararı verildiğinde, Haydarʼa hastaneyle pazarlık etmesini, ona göre yatış yapılmasını söyledim. O da kasadaki personel ile görüşüp, günlük 1.500 TL. olan hastane ücretini yaptığı pazarlık neticesinde, 500 TL.ʼye indirip, tahlillerin ayrıca fatura edileceği konusunda mutabık kalmışlar ve hastaneye “Tahlilleri ayrıca fatura edeceğiz diyorsunuz. Eğer tuhaf bir fatura ile karşılaşacaksak, devlete gidelim.” dediğinde, “Merak etmeyin tuhaf bir fatura ile karşılaşmazsınız, ayrıca bu durumda zaten başka bir yere gönderemeyiz” cevabı üzerine, işleme onay vermiş. 2 Nisan Perşembe günü taburcu edileceğim söylendi. Öğle saatlerinde hemşire geldi. 14 gün evde karantinada kalacağıma dair bir taahhütname ile ayrıca hastaneye ait 2 tane daha belge imzalattı. İmzalattığı belgenin üzerindeki çeşitli şıkları işaretledi. Bir görevli çağırarak, Hasta Yatış/Çıkış Bölümüʼne götürülmemi istedi. İçinde kirli çamaşırlarım ve eve götüreceğim eşyalar olan 3 tane karton

çanta ve 1 tane sırt çantası olmak üzere, 4 parça eşya elimde, hastabakıcı nezaretinde ilgili departmana götürüldüm. Bir kere ölümcül bir hastalığın tedavisini görmüş ve taburcu edilen bir hastaya hiçbir yardım edilmeden bu şekilde 15. kattaki servisten, zemin kattaki ilgili bölüme yaya olarak gönderilmesi yanlış bir uygulamaydı. Eşyalarımı zemin kat fuaye alanında bulunan, mermer sahanlığın üzerine bırakarak, saat 13:00 gibi Hasta Yatış/Çıkış Ofisiʼne girdim. İçeride görevli bir genç kız, masa, bilgisayar ve görevli personelin oturduğu ofis koltuğu… Hastalar için herhangi bir sandalye veya koltuk yok. 7 gündür hastanede yattığım için henüz sosyal mesafe diye bir kavram oluşmamıştı. Masaya yaklaştım. Görevli personel, ilkokul çocuğunu azarlar gibi “Beyefendi, biraz uzakta bekler misiniz?” dedi. Ben de odanın kapısının ağzına gittim. Suratını ekşiterek, toplam hesabımın 12.120 TL. olduğunu bunu ödememi, yanımda yoksa ödemeyi yapmak üzere bir yakınımı çağırmam gerektiğini söyledi. Söz konusu hesabın dökümünü istediğimde, “Ödeme yapmadan döküm veremiyoruz. Ödeme yaptıktan sonra e-fatura ve döküm mail olarak tarafınıza gelecek” dedi. Hastaneye yatarken 500 TL./Gün ve kan tahlilleri üzerinden anlaşma yaptığımı, ayrıca bir akşam önce Sağlık Bakanıʼnın televizyonda konuşma yaptığını ve korona tedavisi görecek hastalardan ücret alınmayacağını

Dört Mevsim Bahçeşehir

açıkladığını söyledim. Kanuna aykırı hiçbir şey yapmadıklarını, bu parayı ödemem gerektiğini tekrar söyledi. Bunun üzerine, Bakanlığı arayıp bilgi almak istediğimi söyledim. Bana boş fuaye alanını gösterdiler. Fuaye alanında sahanlıktaki mermerin üzerine kirli tişörtlerimi yaydım ve sırasıyla İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü Basın Danışmanı Cihan Karabel, Sabim Alo 184, Alo 170 (2 kez yaklaşık 15 dakika beklememe rağmen ilgili bölümle konuşamadım), İstanbul Milletvekili Hasan Turan ve Danışmanı Furkan Bey ile bir dizi telefon görüşmesi ve CİMERʼe (02.04.2020 tarih ve 2001111919 no ile) şikayet başvurusu yaptım. Bu süre zarfında Hasta Yatış/Çıkış Ofisiʼndeki görevli bayan 2 kez ofisine, ayağına çağırdı. İlkinde “Beyefendi bizi Esenyurt İlçe Sağlık Müdürlüğüʼnden aradılar. Yasal olmayan hiçbir şey yapmıyoruz. Ancak size % 10 iskonto yapabiliriz. Lütfen ödeme yapın.” dedi. Görüşmelerimin devam ettiğini, haber beklediğimi söyledim. İkinci sefer, yine öğrenciyi azarlayan öğretmen edası ile tekrar “Beyefendi ödeme yapın” dedi. Tekrar haber beklediğimi söyledim. Buz gibi mermerin üzerinde oturmaktan üşüdüğüm için geçen süre zarfında, koridorda volta atarak ısınmaya çalıştım. Öğle yemeği yememiştim. 4,5 saat süre ile ne bir sandalye verildi, ne su soruldu, ne yemek. Bu kadar uzun süre böyle bir muameleye maruz kalmam, açlık ve susuzluktan dolayı tansiyon ve



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL şeker değerlerim alt üstü oldu. Saat 17:30 sıralarında Ofis çalışanının şefi olduğu tahmin ettiğim, kıvırcık saçlı bir hanım “Beyefendi gelir misiniz?” dediğinde, kan beynime sıçradı. Kendisine; söyleyecek bir sözleri varsa yanıma gelip, söylemelerini, 4,5 saattir aç-susuz beklediğimi, korona tedavisinden yeni çıkmış bir hastaya mermer sahanlığın reva görüldüğünü, basiretli bir tüccarın müşterisine önce hesap dökümü çıkartması gerektiğini, müşterinin onayını aldıktan sonra tahsilat yapabileceğini, benim de gıda işletmeciliği yapan bir tüccar olduğumu ve tarifemizin asılı bulunduğunu, yemekten sonra müşterinin önüne hesabı götürdüğümüzü ve bu hesaba göre tahsilat yaptığımızı, basiretli tüccarın da böyle hareket etmesi gerektiğini öfke ile bağırarak söyledim. Ancak bu hanım küçümseyen bir tavırla; “Biz yemek yapmıyoruz, bakın sizi şifa ile taburcu ediyoruz, Tüccar Bey lütfen gelir misiniz?” diye terbiyesizce karşılık verdi. Terbiyesini takınması gerektiğini, hiç kimseye ve hiçbir müşteriye böyle alaycı ve terbiyesizce hitap edemeyeceğini yüksek sesle ifade ettim. Kendi odasında koltuk olduğunu, sakince konuşarak bunu halledebileceğimizi söyleyince odasına gittim. Hesabın dökümünü vermelerini istedim. Hesap dökümünü ancak ödeme yaptıktan sonra verebileceklerini söylediler. Ben de şeker ve tansiyonumdaki değişimin etkisiyle ve oldukça yüksek bir ses tonu ile bunun ticaretin usulüne aykırı olduğunu ve hesap dökümümü görmek istediğimi tekrar ettim. Çok yüksek sesle konuştuğumu ve kendisine vurmamdan korktuğunu böyle giderse, beyaz kod vererek polis çağıracağını söyledi. Benim gibi sakin bir insanı bu duruma getirdikleri için asıl sorumlunun kendileri olduğunu, lütfedip beyaz kod vermelerini ve polisin gelmesini istediğimi, çünkü hesabı göstermeden zorla haksız bir paranın tahsil edilmeye çalışıldığını söyledim. Hatta o sırada cep telefonundan 155 nolu Polis İmdat telefonunu iki kez aradım. Ancak ikisinde de telefon düşmedi. Benim bu söylemim üzerine, sakin olmamı, % 50 personel indirimi yapı-

larak faturayı 6.000 TL.ʼye indirmeyi teklif ettiklerini söyledi. Madem bu paraya iniyor da, beni 4,5 saat boyunca neden aç-susuz mermerin üzerinde beklettiklerini sorduğumda, pişkin pişkin sırıttılar. Hastaneye yatışta kredi kartındın çektikleri 631 TL. avansın üzerine, yine kredi kartımdan 5.350 TL. tahsilat yaptılar ve hastaneden ayrıldım. Hastaneden çıktıktan 2 gün sonra, 4 Nisan Cumartesi günü reçetemi eczaneye gönderdim. Eczane, 4 Nisanʼda hastanede yatıyor göründüğüm için sistemin reçeteye onay vermediğini söylediler (Hastanenin bu suiistimalini de 04.04.2020 tarih ve

Dört Mevsim Bahçeşehir

2001175938 nolu Cimer başvurusu ile şikayet konusu yaptım). Bunun üzerine hastanenin internette bulduğum telefon numarasını aradım ve durumu anlattım. Aradığım numara hastane grubunun call centerʼı olduklarını söylediler ve İstinye Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi (Bahçeşehir Liv Hospital)ʼnin telefonunu verdiler. Hastaneyi aradım. Görüştüğüm yetkili, 1520 dakika içinde sistemde gerekli düzeltmeyi yapacaklarını söylediler. Yarım saat sonra eczane ile görüştüm. Tekrar sıkıntı olduğu, reçetenin 2 Nisan, raporun ise 3 Nisan tarihli olduğu için Sağlık Bakanlığı kontrolü altında dağıtılan “Plaquenil” isimli ilacı, ecza deposundan alamadıklarını söylediler. Tekrar hastaneyi arayıp, reçetemi yazan Dr. Mustafa Çakarʼın asistanı ile görüştüm. Asistan, doktor ile görüşüp, “Plaquenil” isimli ilaç için ayrıca bir reçete düzenlendiğini söyledi ve bu reçeteye ait kod numarasını telefonda verdi. Eczaneye kodu bildirdiğimde, günlerden cumartesi olduğunu, ecza depolarının öğleye kadar çalıştığını, ilacın pazartesiye kalacağını bildirdi. 6 Nisan Pazartesi eczaneyi aradığımda, Sağlık Bakanlığıʼnın reçete bilgi işlem sisteminde sorun olduğunu söylediler. Gün içinde birkaç kez görüşmeme rağmen halledemediler. Ertesi güne kaldığını söylediler. Tedavinin asıl ilacı olan “Plaquenil” isimli ilaç, 7 Nisan Salı akşam üzeri tarafıma ulaştı ve kullanmaya başladım. I



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

Fadime Aksu Sönmez ve İbrahim Sönmez:

Çocuklarım ne olacak, hem anne hem baba, bu kabus olmalı! Ben Fadime Aksu Sönmez, evli iki çocuk annesiyim, eşim İbrahim Sönmez 38 yaşında. Eşimde bu hastalığın ilk belirtileri 7 Nisanʼda başladı. Önce iki gün süren burun tıkanıklığı oldu. Daha sonra sesi değişti, gripmiş gibi hafta sonu artan bir halsizlik ve eklem ağrıları oluştu. Bu süre zarfında eşim ağrı kesici ve soğuk algınlığı ilaçları içiyordu, ancak pazar günü akşamı ateşi çıkmaya başladı. (Meğerse içtiği ilaçlar hastalığın belirtilerini baskıladığı için hastalık ilerlemiş belirtileri anlayamadık bu yüzden.) Pazartesi günü de ara ara ateşi çıkıyordu, ateş düşürücü hap içiyordu. İçimde bir huzursuzluk oldu, çünkü eşimle 10 yıldır evliyiz hiç ateşlenmezdi; ters giden bir şeyler vardı. Salı sabahı özel bir hastaneye (Şişli Memorial) gitti. Ben de kendisiyle gitmek istedim ancak istemedi ʻikimiz birden korona salgını nedeniyle riske girmeyelimʼ dedi. 14 Nisan salı sabahı eşim hastaneye gitti. Eşimi uğurlarken içim çok buruktu, bu gidişin uzun süreceğini hissetmiştim. Yapılan testler ve tomografi sonucu iyi çıkmadı. Tomografide eşimin her iki akciğerde tutulum başladığını ve tomo-

YENDİM SENİ

KORONA

grafi sonucunun koronayla uyumlu olduğunu söylemişler ve yatışını yapmışlar. O haberi alınca kendinizi bir çıkmazda hissediyorsunuz. Eşime çok üzüldüm, çocuklar için, evdekiler için çok endişelendim ama eşimin sesi iyi geliyordu. O gece sabaha karşı uyumuştum, sabah uyandığımda boynumda şiddetli bir ağrıyla uyandım. Kaslarım ağrıyordu, ʻstresten olduʼ diye düşündüm. Öğlene doğru üşüme titreme, ateşimin çıktığını anladım. Ateşim 38 çıkmıştı, ateş düşürücü ilaç içtim en fazla 37,5 düştü. Eşimi aradım. Bu arada sağlık ocağından doktoru arayıp eşimin Covid-19 hastası olduğunu söyledim. Bizim şikayetimizin olup olmadığını, evde kimin olduğunu sordular. Bende ateşimin olduğunu ve eşimin yattığı hastaneye gitmek istediğimi söyledim. 112 veya 184 arayıp ambulans çağırabileceğimi söylediler. Ben de aradım, ambulans gönderemeyeceklerini gönderseler bile benim istediğim hastaneye değil onların uygun gördüğü hastaneye götürebileceklerini söylediler.

Eşimin yattığı hastaneyi arayıp onların ambulans göndermelerini istedim, böyle bir hizmetlerinin olmadığını söylediler. Evde üç saat boyunca ambulans gelmesi için uğraştım, ancak en sonunda ateşim tekrar yükseldi ve şiddetli bir sırt ağrısı başladı. En son çaresiz bir şekilde taksiye binmek zorunda kaldım. 3 tane maske taktım, şal sardım yüzüme, ellerime eldiven taktım, taksinin camlarını havanın soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen açtım. Eşim eşyalarımı beraberimde getirmemi söyledi. Benim de yatışım yapılabilirmiş, tomografi sonucuma göre. Evde 7 ve 2 yaşında iki kızım, 63 yaşında annem, 24 yaşında yeğenim vardı. 2 yaşındaki kızım beşiğinde uyuyordu, ona gidip uzun uzun baktım, uzaktan kokusunu içime çektim. Büyük kızımla konuştum onu çok sevdiğimi söyledim, bir süre gelememe ihtimalim olduğunu, bu süre içinde kardeşine kendisine çok iyi bakmasını onu çok sevdiğimi unutmamasını istedim. Çünkü bir bilinmezliğe gidiyordum,



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL beni neyin beklediğini bilmiyordum. Hastaneye ulaştığımda acilden giriş yaptım, yarım saat kadar bekledikten sonra müşahede odasına alındım. Hemşire geldi şikayetlerimi sordu, eşim de hastanede yattığı için Covid-19 testi yaptılar, sürüntü, kan aldılar daha sonra tomografi çektiler. Yarım saat sonra beni tekrar çağırdılar, önüme bir yığın kağıt koyup, imzalamamı yatışımın yapılacağını, sol akciğerde tutulum başladığını söylediler. Doktor odanın kapısının önünde ʻyatırmak zorundayız siziʼ dedi. Evde küçük çocuklarımın olduğunu, evde tedavi olmak istediğimi söyledim. Bunun mümkün olmadığını, akciğerlerimin iyi durumda olmadığını, bugün böylesiniz ama yarın nasıl olacağımı bilemediklerini söylediler. O an daha da artan bir stres ve ilk aklıma gelen ʻçocuklarım ne olacak, hem anne hem baba bu kabus olmalıʼ dedim. Yatışım 15 Nisanʼda yapıldı. İki gün süren ateş ve şiddetli sırt ağrıları, üçüncü gün şiddeti daha da artan bir baş ağrısı, 2 kere ağrı kesici serum, 3 nörolojik ağır bir serum taktılar. Ona rağmen dinmeyen bir baş ağrısı ve kusmalar hastalığın pençesinde çırpınışlar. ʻAcaba sona mı yaklaşıyorum, buraya kadar mıymışʼ dedim kendi kendime. Bu esnada kendimi bir an bile düşünmüyordum, aklım sürekli eşimde ve evdekilerdeydi. Eşimin ateşi düşmüyordu, üç gün boyunca enfeksiyon sürekli çıkıyordu. Eşim için çok korkuyordum. 17 Nisan Cuma günü eşimin enfeksiyonu yükseliyor, bende ise şiddetli ağrılar devam ediyordu. Bu arada bizim ısrarlarımız sonunda ilçe sağlıktan gelip evdekilere test yaptılar. Çocuklara hiç bir şekilde test yapmıyorlar, ateşi varsa öyle yapıyorlar. 63 yaşındaki annem ve yeğenimin testleri pozitif çıktı. Yeğenimin de ağrıları başlamıştı. O gün çok kötü bir gündü, hastanenin 6. katındaydım bir an dedim ki ʻşu cam açılsa atacağım kendimi aşağıya.ʼ Öyle bir psikolojiye giriyorsunuz ki bir çembere girmiş gibisiniz. Doktor ile eşim için telefonda görüştüm. ʻEn son yarınki durumuna bakıcaz, eğer düşme olmazsa Çinʼden gelen ilacı deneyeceğizʼ dediler. ʻPeki o ilaca da cevap vermezse, enfeksiyon düşmezse, ne olacakʼ dediğimde,

“Sağlık çalışanları çok kutsal, onları da haklı buluyorum, ancak çok kötü bir hastalık, herkes sizden öcü gibi kaçıyor.”

ʻbunun olmamasını dileyin, bizim de yapabileceğimiz bir şey yokʼ dediler. Ben orada koptum. Bana ʻbenim de iyi olmadığımı, böyle stres yaparsanız sizin de yarın ne olacağınızı bilemeyizʼ dediler. Ertesi gün Cumartesi günü eşimin enfeksiyonu azda olsa düşmüştü, bir oh çektim. Aynı zamanda anneme tomografi çekildi temiz çıktı. Yeğenimle annemde bir şikayet yoktu. Sağlık Bakanlığıʼnın gönderdiği 5 günlük ilaçla evde tedavileri başlamıştı. Bu esnada ağrılarım daha şiddetleniyordu. Baş ağrısı hayatımda unutmayacağım cinstendi. Neyse ki pazar günü daha hafifledi ağrılarım. Şunu da belirtmeden geçemeyeceğim, hastanede yattığım 5 günlük süre içinde, amacım kesinlikle genelleme yapmak değil benim, sağlık çalışanları çok kutsal, onları da haklı buluyorum, ancak çok kötü bir hastalık, herkes sizden öcü gibi kaçıyor. Doktorlar bize hastanede yattığımız süre boyunca 3 metreye kadar yaklaşmıyorlardı. Hep hemşirelerle muhatap oluyorlardı. Hemşireler de iyiyseniz günde üç defadan fazla odanıza girmiyorlar. Bu sü-

Dört Mevsim Bahçeşehir

rede düşündüğüm tek şey ʻacaba nefesim sıkışırsa hemşireleri arayacak durumda olamazsam, telefona yetişemezsem ne yaparımʼ oluyordu. Eşimi sık sık arayıp kontrol ediyordum. Çünkü ateşi çıktığı zaman eşim yarı baygın gibi oluyordu ve istese de hemşireleri arayamıyordu. Hemşireleri arayıp ʻeşimin ateşi var bakar mısınızʼ dediğimde çoğu zaman azar işitiyordum. Eşimin onları aramasını söylüyorlardı. Zaten çok kötü bir süreç, bir de görülen muameleyle daha da zorlaştı. Taburcu olurken telefon ettiler, ʻhazırlanın taburcu olacaksınızʼ dediler. Eşyalarımı hazırlardım. ʻAmbulansla gideyim, yazık taksicilere deʼ dedim. Ancak bunun mümkün olmadığını söylediler. Odama ne bir doktor, ne bir hemşire, kimse gelipte bana bilgi vermedi. Bundan sonraki süreçte ne yapmam gerektiği, nelere dikkat etmem gerektiği hakkında hiçbir bilgim yoktu. Tamamen basında, televizyon programlarında dinlediğimiz doktorların anlattığı kadar bilgim vardı. Eşim 10 gün, ben 5 gün yattım hastanede. Şuanda evde karantinadayız. Çok şükür evdekiler de iyi, eşimle ben de iyiyiz. 14 gün sonra karantinamız bitiyor. Şimdi kara kara düşünüyoruz. İlçe sağlığı aradık ʻeve gelip tekrar test yapacak mısınız?ʼ dedik. ʻBöyle bir uygulamamız yok, isterseniz tedavi gördüğünüz hastaneye gidip orda test verebileceğimiziʼ söylediler. Bu arada biz hastaneye yattığımızda kendi çabalarımız ve ısrarlarımız sonunda evdeki annem ve yeğenime test yapıldı. Bizi ilçe sağlıktan kimse arayıpta kimlerle görüştüğümüzü sormadılar. Eşimin yanında çalışan eniştesi Esenyurtʼta oturuyordu. Oradaki ekibin çalışma şekli Başakşehirʼle aynı değil. Durumu bildirince oradakiler eniştemize hemen test yaptılar. Onun da testi pozitif çıktı ve evde 5 günlük ilaç tedavisi başladı. Ayrıca Esenyurtʼta test negatif çıkıncaya kadar test yapıyorlarmış. Bu süreç çok sıkıntılı, hem bedenen hem ruhen çok yıpratıcı. Hastaneden çıktığımda saçlarımda beyaz olmamasına rağmen, dikkatimi çekecek kadar beyazlarım olduğunu gördüm. Yaşadığım stresi siz anlayın artık. Allah kimseye yaşatmasın. I



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

HANDAN HACIBEKİROĞLU:

Ben sadece haftanın bir günü markete gidiyordum Ben Handan Hacıbekiroğlu, 57 yaşındayım. Hiç bir kronik rahatsızlığım yok. 22 Mart tarihinde 37,9 ateş ve halsizlik ile dahiliye doktoruna gittim. Yapılan klinik muayene sonrası mevsimsel allerjik reaksiyon olduğu söylendi. 2 gün verilen allerji ilaçlarını kullandım. Fakat rahatsızlığım giderek artıyordu. Şiddetli sırt ve göğüs ağrısı, eklem ağrıları ve koku duyusunda kayıp başlamıştı. 24 Mart tarihinde bu sefer göğüs hastalıkları doktoruna gittim. Doktorum akciğer BT istedi. Yapılan BT sonucum pozitif geldi. Bunun üzerine hastaneye yatırıldım. Yapılan Covid-19 testim 5 gün sonra pozitif geldi. Bu sırada tedavim başlamıştı. Hastalığımın başladığı 10. gününde tekrar yapılan Covid-19 pozitif olarak devam etti. Tedavim halen daha hastanede sürüyordu. 14. günün sonunda bir kez daha test yapıldı ve negatif olmuştu.. Negatif geldikten sonra hastaneden taburcu edildim. 14 gün de evde karantinada kaldım. Bugün itibari ile eski ev içi aktif yaşantıma kavuştum.

YENDİM SENİ

KORONA

Sadece koku duyumun kaybı devam etmekte. Şunu söyleyebilirim ki biz dört kişilik bir aileyiz. Virüsün Türkiyeʼde görüldüğü ilk günden beri aile büyüğümüz babamız 90 yaşında ve by-pass, Coah ve mide Ca rahatsızlıklarından dolayı kendimizi karantinaya almıştık. Ben sadece haftanın bir günü markete gidiyordum. Markete gittikten 48 saat sonra rahatsızlığım başladı. Benimle beraber babamın da ateşi yükselmişti. Bunun üzerinde bende Covid-19 pozitif çıkınca aile bireylerim babam ve ablamda hastaneye yatırıldılar. Ablamda hiçbir semptom yoktu ama onların da Covid-19 pozitif çıktı. Ben 14 gün, babam 10 ve ablam 5 gün hastanede tedavi gördük. Şu an hepimiz Covid-19 negatif olarak

evdeyiz. Sağlık durumumuz iyi. Bu virüsün nereden ve kimin aracılığı ile bulaşacağı belli olmadığı için lütfen kurallara mümkün oldukça uyalım ve gerekmedikçe dışarı çıkmayalım. Biz şayet babamızdan dolayı kendimizi karantinada tutmasaydık bizden de çok kişiye bu virüs bulaşabilirdi ve inanın tek başına yaşanan tedavi süreci çok zor ve yıpratıcı. I

“Babam ve ablamda covit-19 pozitif çıktı. Ben 14 gün, babam 10 ve ablam 5 gün hastanede tedavi gördük. Şu an hepimiz Covid-19 negatif olarak evdeyiz.”



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

HAYAL ÇEÇEN (Psikolog):

10 metrekare odadan burnunuzu bile çıkaramadığınızı düşünün Yaşadığınız zor zamanlardan sonra, nasıl yaşadığınız, o zamanları nasıl geçirdiğiniz değil sizde bıraktığı duyguları hatırlıyorsunuz. Kişisel felaketim dediğim corona virüsünü de nasıl atlattığımı olay, duygu, düşünce üçlüsü içinde anlatmayı doğru buluyorum. İlk söyleyebileceğim şey, corona öncesi çeşitli sebeplerden 3 ameliyat geçirmiş bir insan olarak daha önce kendimi böyle bitkin hissetmediğim olacaktır. Virüs benim üzerimdeki etkisini mart ayı ortalarında ateş ve halsizlik ile gösterdi. Ateş, aldığım ateş düşürücülerle tahammül edilebilir düzeydeydi (37,5- 38,5). Ancak vücudumdaki her bir eklemin ayrı ayrı ağrıması, gece ağrı kesici alıp yatmama rağmen uykudan ağrıyla uyanmak korkunçtu. Bu hastalığı geçiren ilk gruptaki kişilerden olduğum için belirtileri ilk göstermeye başladığımda eve kapandım, yanımda eşim vardı ve onunla da mesafe koymaya başladık. Hastaneye niye gitmedin diye soracak olursanız, hastalık konusunda şu anki bilgi düzeyi yoktu ve 184'ü aradığımızda ateşle beraber kuru öksürük ve nefes darlığını soruyorlardı ki ilk hafta benim kuru öksürü-

YENDİM SENİ

KORONA

ğüm ya da nefes darlığım olmadı. O haftayı ağır bir grip geçirdiğimi düşünerek, evde daha önceden bildiğimiz tedavi yöntemlerini uygulayarak geçirdik. Ateşim ilk haftanın sonunda düşme gösterdi. 2. haftaya girdiğimizde ateşim düşse de aldığım tüm vitaminlere rağmen eklem ağrılarım ve bitkinliğim devam ediyordu, bir de üzerine mide bulantısı ve hafif nefes darlığı eklenmişti. Bu belirtiler ile gittik hastaneye. Özel bir hastanenin dahiliye bölümünden randevu alarak giriş yaptık. Doktor muayene ettikten sonra kan testi ve akciğer filmi istedi. Eşimle kan tahlilini beklerken, akciğer filmimin sonuçları daha hızlı geldi ve doktor covid19 olduğumu, virüsün ciğerlerime indiğini, hemen tedaviye başlayacağını söyledi. Eşimle beraber girdiğimiz hastane süreci, benim izolasyona alınmamla sonlandı. Şu anda evdeki karantinadan sıkılan insanlara şunu söylemek istiyorum. Sevdiklerinizin ziyarete gelemediği, her ne kadar ʻrahatʼ olsa da 10 metrekare odadan burnunuzu bile çıkaramadığınız, eşiniz eşya getirdiğinde bile sadece kapının dışından sesini duyabildiğiniz, hemşirelerin bile günde 2 defa serum takmak veya değiştirmek için geldiği, onda da 3-4 dakikalık kısa sohbetler edebildiği, günün 24 saatinin 20ʼsinde serumla olmak zorunda olduğunuz, yemeğinizi kolunuzda serumla maske takarak almak durumunda kaldığınızı hayal edin. Hala evde kalmaktan sıkılıyor musunuz? Ben bu hastalığı orta dereceden atlatmış biriyim. Ağır derecede yaşamış, yoğun bakım görmüş insanların duygularını tahmin bile edemiyorum. Hastanedeki bir hafta tedaviden sonra doktorum çıkabileceğimi, değerlerimin ciddi oranda toparlandığını söyledi. Şunu da belirtmek isterim ki, şu anda herhangi bir covid şüphesi ile hastaneye giderseniz size PCR

denen testi yapacaklardır, bana toplamda 3 tane PCR yapıldı. Birincisi hastaneye yatışımdan 2 gün sonra, ikincisi yatışımdan 5 gün sonra, üçüncüsü de taburcu olup evdeki 14 günü geçirdikten sonra. Son kontrolümde testin sonuçları negatif geldi ve antikor verebilme sürecim başladı. Bu hastalığı geçiren herkes, çoğu insanın düşündüğünün aksine, antikor veremiyor. Vücudunuzun antikor üretmesi gerekiyor, bazen de vücut bunu üretmiyor. Benim de hastalık sonrası ilk viral antikor testinde sayım yeterli değildi. Siz bu yazımı okurken 2. Antikor testim yapılmış olacak ve umuyorum ki bu sefer sayım yeterli olacaktır. Benim için şans dileyin. Ben de hepimize sağlıklı günler diliyorum. I



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

"Bu hayatı bir kez yaşayacaksınız. Öyle büyük hayaller kurun ki gerçekleştirmek için tüm gücünüzü verin. Öyle âşık olun ki tüm dünyayı karşınıza alabilin. Öyle arkadaşlıklar edinin ki gerçek ve samimi olsun." Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu

‘Herkesin sevdiği ulu bir çınardı’ Bahçeşehir’de yaşayan, İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Dahiliye Profesörü hocaların hocası Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu 1 Nisan’da corona virüs nedeniyle hayatını kaybetti. Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu, Türkiye'deki ilk koronavirüs vakasına bakan hekimdi.

Tüm tıp camiasının hayranlıkla izlediği, hem öğrencileri hem de hastaları tarafından çok sevilen, Bahçeşehirli komşumuz Dahiliye Uzmanı Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu, koronavirüs nedeniyle 68 yaşında hayatını kaybetti. Bütün ömrünü öğrencileriyle hastalarına adayan Prof. Dr. Taşcıoğlu, “hocaların hocası” olarak anılıyordu. Yakın çalışma arkadaşları tarafından “Asistanından öğrencisine kadar herkesin sevdiği ulu bir çınar” olarak nitelendirilen Taşcıoğlu, emekliliği dolduğu halde çok sevdiği mesleğini ve hastalarını bırakmamak için görevini sürdürdü. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nin adı Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu Şehir Hastanesi olarak değiştirildi.

Prof. Dr. Cemil Taşcıoğlu kimdir?

Öğrencileriyle hastaları tarafından çok sevilen ve "hocaların hocası" olarak anılan Prof. Cemil Taşcıoğlu, 1952 yılında Rize'de dünyaya geldi. Taşcıoğlu, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesiʼni bitirmesinin ardından mec-

46

I MAYIS 2020

buri hizmetini Şanlıurfa'da tamamladı. Daha sonra İÜ İstanbul Tıp Fakültesine dönen Taşcıoğlu, sırasıyla önce İç Hastalıkları Uzmanı, ardından Doçent, sonrasında da Profesör unvanını aldı. Yakın çalışma arkadaşları tarafından "Asistanından öğrencisine kadar herkesin sevdiği ulu bir çınar" olarak nitelendirilen Taşcıoğlu,

emekliliği dolduğu halde çok sevdiği mesleğini ve hastalarını bırakmamak için görevini sürdürdü. İstanbul Tıp Fakültesinde hem hasta muayene eden hem de öğrencilere ders vermeyi sürdüren Taşcıoğlu, dahiliye alanına da birçok önemli katkıda bulundu ve bu alana ilişkin birçok yazılı eseri de bulunuyor. İstanbul Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Bölümü Genel Dahiliye Bilim Dalı Profesörü olan Cemil Taşcıoğlu, İstanbul Tıp Fakültesi mezunlarına Semiyoloji, Dikey Koridor 2 ve Medical Skills Laboratory 2 gibi dersler vermişti. Taşcıoğluʼnun ayrıca çeşitli dergilerde yayımlanan birçok makalesi bulunuyordu. Taşcıoğlu "İç Hastalıkları Vaka Derlemeleri” ve “Klinisyenin İç Hastalıkları Rehberi – Pratik Yaşam” adlı kitapların da yazarıydı. Taşcıoğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı. Değerli Hocamıza Allah'tan rahmet, ailesine ve sevenlerine sabır ülkemize başsağlığı diliyoruz. I



#EVDEKAL

Cerrahpaşa’da 'Cerrahpaşa', Türkiye'de koronavirüsle yürütülen mücadelede ilk akla gelen hastanelerden biri. BBC Türkçe ekibi olarak resmi adıyla İstanbul ÜniversitesiCerrahpaşa (İÜC), Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde bu mücadeleyi gözlemlemek için bir gün geçirdik. Bu sürede hem Covid-19 ilk başvuru merkezi, hem Covid-19 servisleri hem de Covid-19 yoğun bakım servisinde çekimler yaptık. Bir grup doktor, hemşire, hasta bakıcı, güvenlik görevlisi ve hastayla görüştük ve koronavirüsle mücadelenin göz önünde olmayan kısmında neler yaşandığını gözlemledik. Mahmut Hamsici ve Neyran Elden duruma rastlanırsa yine tedaviye alınıyor. Bu tedavide ya ilaçlar sağlanıp, yapılacaklar anlatılıp, iletişim kurmak için telefonlar numaraları alınıp ayakta tedaviye başlanıyor, ya da hastalar hastaneye yatırılıyor. Hastaların yatırıldığı yer ise Covid-19 servisleri oluyor.

'Koronavirüs acil servisi'

Cerrahpaşa'da güne, sabah erken saatlerde, muayene olduktan sonra İlk Başvuru Polikliniği adlı merkezde başlıyoruz. Cerrahpaşa, Covid-19'la mücadele kapsamında, yenilenme planı kapsamında yıkım kararı verilen bir binayı, koronavirüs şüphesi olan hastaların ilk başvurularını yaptığı bir merkeze dönüştürmüş. Buraya her gün hem aile hekimlerinin yönlendirdiği, hem de kişisel olarak gelen birçok hasta başvuruyor. "Bu merkeze bir nevi koronavirüs acil servisi diyebilir miyiz?" sorumuza Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Zekayi Kutlubay, "Aynen öyle" cevabını veriyor. Bu binanın içinde yaptığımız çekimlerde sürekli başvuran yurttaşlar olduğunu ve personelin yoğun bir tempoyla çalıştığını görüyoruz. Binaya girenlerin, önce ayaküstü hızlıca kayıtları alınıyor, sonra sırasıyla muayene, tetkik ve test işlemleri yapılıyor. Buradaki koşturması sırasında görüştüğümüz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Başhekim Yardımcısı, Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Doç.

Yatışlı tedavi için hazırlanan Covid-19 servislerinde durum ne?

Dr. İlker İnanç Balkan, başvuru sayısında artış olduğunu aktarıyor: "Mart ayında bu kliniği ilk açtığımızda günlük başvuru sayısı 50 - 100 civarındaydı. Sonra bu 150'ye çıktı, dün (14 Nisan Salı) itibarıyla 328'e çıktı." Bu merkeze başvuranların testleri pozitif çıkarsa tedavi süreci başlıyor. Bazı hastalarsa testleri pozitif çıkmasa dahi bazı tahlillerinde, örneğin tomografi bulgularında şüpheli bir

Daha sonra Covid-19 servislerine giriyoruz. Hastanenin Monoblok Genel Cerrahi Poliklinikleri binasının bir bölümü, yatarak koronavirüs tedavisi gören hastalara ayrılmış durumda. Buraya 'Covid-19 servisleri' adı verilmiş. Bu bölüm yedi kattan oluşuyor ve beş katı aktif olarak kullanılıyor. Her kattaki servisin girişinde, üzerinde Covid-19 ve uyarı işaretlerinin yer aldığı demir bariyerler bulunuyor. Bu bariyerlerin yanında birer güvenlik görevlisi duruyor. Özel durumlar dışında, hasta yakınları ve tabii ki çalışanlar dışında, kimsenin buraya girişine izin verilmiyor.


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

bir gün Hasta yakınlarının hastalara bir şey ulaştırması gerektiğinde, bunu kapıdan sağlık çalışanlarına veriyorlar. Hastalar, yakınlarıyla ya cep telefonları üzerinden ya da hemşirelerin telefonla aracılık yapmasıyla iletişim kuruyor. Burada hastaların çoğunlukla, içinde tuvaletleri de bulunan tek kişilik odalarda kaldığını görüyoruz. Sağlıkçılar, hasta odalarının bulunduğu koridorlarda önlük, maske, siperlik, bone ve eldivenle çalışıyor. Buradaki durumu, Uzman Dr. Öğretim Üyesi Rıdvan Karaali'den dinliyoruz: "Hastalar bize başvurduğunda yatması gereken hastaları, buradaki servislerimize yatırıyoruz. İyileştiklerinde de evlerine gönderiyoruz. "Biz şu an aktif olarak beş katı kullanıyoruz. Bu beş kat içerisinde ortalama 170 - 200 yatak sirküle oluyor. Yoğunluk yaşanırsa hazırdaki iki servisi daha aktive edip hastalarımızın hizmetine sunabiliriz." Doktor Karaali'nin aktardığına göre burada yatan hastaların yaklaşık yüzde 90 ila 95'i iyileşerek evlerine dönüyor. Yatış süreleri hastaların durumuna

Doç. Dr. İlker İnanç Balkan: "Mart ayında kliniği ilk açtığımızda günlük başvuru 50-100 civarındaydı. Sonra bu 150'ye çıktı, dün (14 Nisan) itibarıyla 328'e çıktı" dedi.

Konuştuğumuz doktorlar, yaklaşık son bir haftadır hastaneye başvurup hastane içinde tedavisine başlanan hastalarla, taburcu olan hastaların sayısının eşitlendiğini söylüyor.

göre değişmekle birlikte en az beş gün yatırılıyorlar.

Yatan ve taburcu olan hasta sayıları nasıl?

Konuştuğumuz doktorlar, yaklaşık son bir haftadır hastaneye başvurup hastane içinde tedavisine başlanan hastalarla, taburcu olan hastaların sayısının eşitlendiğini söylüyor. Başhekim Zekayi Kutlubay, en başından bu yana hastanedeki hasta sayılarıyla ilgili verileri aktarıyor: "Bugüne kadar 520 hastayı Covid servislerinden ya da yoğun bakımdan iyileştirerek taburcu ettik. Yaklaşık 120-125 hastayı salgının başından beri yoğun bakıma yatırdık. Gerek servislerden gerekse yoğun

bakımlardan hasta kaybettik. Yaklaşık 38 hastamızı maalesef kaybettik. "Bize Covid miyim?' diye günde ortalama '250-350 arasında hasta başvuruyor. Biz günde ortalama 20-25 hastayı iyileştiriyoruz, günde 20-25 hastayı da servislere yatırıyoruz." Tabii bu eğilimin devam etmeyeceğini söylemek için henüz erken.

Yatan hastalara nasıl bir tedavi uygulanıyor, hangi ilaçlar kullanılıyor?

Doç. Dr. Balkan, ayakta yani eve gönderilen hastalarla, yatırılan hastalara uygulanan tedavi arasında bariz bir fark olmadığını söylüyor: "Yatan hastaların oksijen satürasyonunu, ateşini, kan testlerini yakından takip ediyoruz ve burada bir bozulma varsa hızla ikinci basamak tedavilere geçiyoruz." Balkan, ilaç konusunda ise hastaların özel durumlarına farklı ilaçların verilebildiğini, ancak temel olarak iki ilacın kullanıldığını anlatıyor: "Sağlık Bakanlığı'nın bu konuda rehberleri var. En başta tüm hastalara verdiğimiz ilaç hidroksiklorokin yani piyasadaki adıyla Plaquenil. Bu ilaç, virüsün hücre içinde çoğalmasını engelliyor. Ayrıca Faviripavir diye ilaç var, ikinci basamak diye bahsettiğimiz anti viral bu. Bu, Çin'den gelen bir ilaç. "Bunların dışında da başka endikasyonlara yönelik başka ilaçlar


#EVDEKAL

var, bazı hastalarda da bu ilaçları kullanıyoruz."

Yoğun bakımda ortam ve doluluk oranı nasıl?

Cerrahpaşa'da girdiğimiz üçüncü birim ise durumu en kritik olan hastaların yatırıldığı, 'Covid-19 yoğun bakım servisi' oluyor. Buraya, uzun bir hazırlığın ardından giriyoruz. Giysilerimizi çıkartıyor, ameliyathane forması, bunun üzerine de koruyucu tulum giyiyoruz. İçeride kimsenin yüzü net gözükmediği için herkese yapıldığı gibi bizim tulumlarımızın üzerine de isimlerimiz yazılıyor. Ardından maske, siperlik ve eldiven takıp, dezenfekte edilmiş terliklerle yoğun bakıma giriyoruz. Hastanenin normal şartlarda yoğun bakım hizmeti veren Sadi Sun Yoğun Bakım Servisi'nin kapasitesi dolduğu için buranın hemen yanında bulunan ameliyathanelerin bir bölümü de yoğun bakıma eklenmiş. Bu iki kısım arasında sadece bir kapı ve kısa bir koridor bulunuyor. Buradaki hastalar ağırlıklı olarak, koronavirüs nedeniyle akciğer işlevleri bozulmuş kişiler. Hastaların çok büyük bölümü uyutulmuş ve suni solunum cihazları ve diğer çeşitli tıbbi cihazlara bağlanmış durumda. Burada görüştüğümüz Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yalım Dikmen, "Burada, en hafif hastaya maskeyle oksijen tedavisi uygulamaktan, hastanın nefes borusuna bir tüp

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Yoğun Bakım Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Yalım Dikmen, "Toplamda şu an itibariyle tedavi gören 31 hasta var. Çok kabaca söylemek gerekirse her gün iki, üç hasta çıkıyor. Hayatlarını kaybediyorlar veya taburcu oluyorlar. İki, üç hasta da onun yerine kabul ediyoruz ama önümüzdeki günlerde hasta sayısının daha da artmasından endişe ediyoruz” diyor.

yerleştirip suni solunum cihazına bağlamaya kadar farklı tedavi yöntemlerini uyguluyoruz" diyor. Her hastanın başındaki çeşit çeşit makinelerden sürekli sinyal sesleri geliyor. Herkes, üzerinde koruyucu kıyafetler bir o yana bir bu yana giderek yoğun bir tempoyla çalışıyor. Bu arada üzerimizdeki giysiler ve ekipman, daha ilk dakikalardan itibaren insanı terletiyor, yüzü sıkıyor ve nefesi zorlaştırıyor. Prof. Dr. Dikmen, bu giysilerle yoğun bakım çalışanlarının yaklaşık 46 saat çalıştıklarını ancak ondan sonra mola aldıklarını belirtiyor. Bir hemşire, "Tuvalet ihtiyacımız olmaması için çalışırken fazla su tüketmiyoruz" diyor. Dikmen'e yoğun bakım doluluk oranıyla ilgili durumun ne olduğunu sorduğumuzda şu cevabı veriyor: "Toplamda şu an itibariyle tedavi gören 31 hasta var. Çok kabaca söylemek gerekirse her gün iki, üç hasta çıkıyor. Hayatlarını kaybediyorlar veya taburcu oluyorlar. İki, üç hasta da onun yerine kabul ediyoruz ama önümüzdeki günlerde

hasta sayısının daha da artmasından endişe ediyoruz. Ama hasta sayısı artarsa bizim de yoğun bakım kapasitemizi gereksinimlere göre artırma imkânımız var." Dikmen, yoğun bakıma gelen yaklaşık her üç hastadan birini kaybettiklerini söylüyor. Biz de BBC Türkçe ekibi olarak, çekim yaparken yaşlı bir hastanın yaşamını yitirmesine tanık oluyoruz.

Solunum cihazı ihtiyacı ne durumda?

Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de salgın eğrisinin iyice yükselmesi durumunda solunum cihazlarının yeterli olup olmayacağı tartışılıyor. "Elinizdeki solunum cihazları yeterli mi?" sorusuna Prof. Dr. Yalım Dikmen şu cevabı veriyor: "Cerrahpaşa bu anlamda çok şanslıydı çünkü çok kısa bir süre önce teknolojisini yenilemek için cihaz parkından geliştirme yapmıştık ve elimizde yenilenmiş cihazlarla birlikte daha önce kullanmakta olduğumuz cihazlar da vardı. "Dolayısıyla mekanik vantilatör


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

eksikliği en azından Cerrahpaşa'da olmadı. Kapasite artırmak gerekirse bundan sonrası için söz konusu olabilir ama şimdilik yaşamadığımızı söyleyebilirim."

'Yoğun bakıma genç hastalar da geliyor'

Yoğun bakımda gördüğümüz hastaların büyük bölümü yaşlı hastalar. Ancak aralarında genç yaştaki hastaları da görüyoruz. Prof. Dr. Dikmen, bu konuda bir uyarı yapıyor: "Gençler de ciddi şekilde etkilenebiliyorlar. Solunum yetmezliği gelişmiş çok genç hastalarımız da olmakta. "Dolayısıyla yaşlı veya eşlik eden hastalık şart değil. Onlar daha ağır durumda oluyorlar ama benzer şekilde çok ağır solunum yetmezliği gelişmiş genç veya başka türlü hiçbir hastalığı olmayan hastalarımız da olmakta. "33 yaşında sağlıklı bir meslektaşımızı yoğun bakıma yatırmıştık, taburcu ettik. Benzer şekilde 40-45 yaşlarında hastalarla karşılaştık."

Koruyucu ekipman eksiği var mı?

Türkiye'deki Covid-19 salgının başından bu yana hastanelerde koruyucu ekipman eksikliği olup olmadığı tartışılıyor. Bu soruyu, konuştuğumuz tüm doktorlara sorduk. Birçok cevap, "Bu ekipmanlar su gibi akıyor" şeklinde başlıyor. Konuştuğumuz doktorlar, şu anda

Başhekim Zekayi Kutlubay "Maalesef ki bütün çalışanlarımıza Covid için tarama testi yapmıyoruz. Ancak klinik belirtisi varsa, bulgular varsa yapılıyor. Ya da koronalı bir hastayla temas ettiyse ya da evinde ya da bulunduğu ortamda korona pozitif birisi varsa kesinlikle onlara test yapıyoruz" diyor.

böyle bir eksiklikleri olmadığını belirtirken bunun hem bakanlığın malzeme tedariki ve üniversitenin satın almalarına hem de üniversiteye yapılan bağışlara bağlıyor. Kutlubay, ellerinde 10 günlük malzeme stoğu olduğunu aktarıyor: "Şu anda Cerrahpaşa Hastanesi'nde yaklaşık 10 günlük bir koruyucu ekipmanımız var. Bu tabii 10 gün sonra bunun biteceği anlamında değil. Biz satın alma ekibi anlamında azalan gördüğümüz ekipmanları alma

yoluna gidiyoruz. Zaten Sağlık Bakanlığı bize her türlü malzeme desteği veriyor. "Ama son bir aydır, hayırsever vatandaşlarımız, sivil toplum örgütleri yahut da hayırsever işadamları gerek nakdi yardım yapıyorlar gerekse piyasadan koruyucu ekipmanları alıp bağışlıyorlar. "Biz bu şekilde depolarımızı doldurmuş durumdayız ama 10 gün yeter. 10 gün sonrası için bu tarz malzeme teminine devam ediyoruz."


#EVDEKAL

Konuştuğumuz başka doktorlar da bu sürede bağışların önemli olduğuna vurgu yapıyor.

Sağlıkçıların koronavirüs vakaları

Hastanede kurulan İlk Başvuru Merkezi'nin bir bölümü, sağlık çalışanlarının başvurularına ayrılmış. Kutlubay, kendi hastanelerinde de koronavirüse yakalanan çalışanlarının bulunduğunu aktarıyor: "Şu ana kadar koronavirüs testi pozitif çıkan 60 personelimiz var. Bunların 25 kadarı doktorlarımız. Ama bunun dışında korona testi negatif çıkıp tomogorafi bulguları pozitif çıkan çalışan personelimiz ve doktor arkadaşlarımız da var." Hastanedeki tüm sağlık çalışanlarına test yapılıyor mu sorusuna cevaben şunları söylüyor Kutlubay: "Maalesef ki bütün çalışanlarımıza Covid için tarama testi yapmıyoruz. Ancak klinik belirtisi varsa, bulgular varsa yapılıyor. Ya da koronalı bir hastayla temas ettiyse ya da evinde ya da bulunduğu ortamda korona pozitif birisi varsa kesinlikle onlara test yapıyoruz." "Peki tüm sağlıkçılara test yapılmamalı mı?" sorusuna ise Kutlubay şu cevabı veriyor: "Tüm Türkiye'de tüm sağlık çalışanlarına Covid testi yapılmıyor ama ideali hastanede çalışan tüm personele Covid testi yapılması. Aramızda eğer pozitifler varsa bunu bilmeliyiz ki biz de farkında olmadan hastalarımıza ya da arkadaşlarımıza ya da ailemize bulaştırabiliriz."

Konuştuğumuz doktorlar, koronavirüsü yenen sağlıkçıların hemen görevlerinin başına döndüğünü aktarıyor. Ayrıca iyileşince plazma donör olarak hastalarına kendi antikorlarını bağışlamak için sıraya girdikleri belirtiliyor.

'Doktorlar dışındaki sağlıkçılar görünür olmak istiyor'

Cerrahpaşa'da geçirdiğimiz süre zarfında, doktordan hemşireye, hasta bakıcıdan temizlikçiye kadar tüm personelin büyük bir stres altında ve zor şartlarda çalıştığına tanık oluyoruz. Konuştuğumuz bazı sağlıkçılar risk nedeniyle günlerdir evlerine gitmediklerini, otelde, lojmanda, misafirhanede kaldıklarını anlatıyor. Kimisi 12 kimisi 24 saatlik olabilen uzun mesailerde, çok önemli sorumluluklar yüklenerek çalışıyorlar. Koruyucu ekipmanlarla çalışmak,

bizim de deneyimlediğimiz üzere çok zor. Tüm koruyucu ekipmanlara rağmen koronavirüse yakalanabiliyorlar. Ölümlerin de yaşandığı tedavi süreçlerinin, sadece fiziksel değil psikolojik olarak da kendilerini yıprattığını anlatıyorlar. Yalnız bazı çalışanların basına sitemi de var. Basının, sağlık çalışanları arasında doktorlar dışında kalanların mücadelesini önemsemediği eleştirileri geliyor. Covid-19 servislerinde çalışan hemşire, "Ben başka görevlendirmeler yapıldığında dahi gönüllü olarak buraya gelip çalışıyorum. Ama hastaları taburcu edip videoya çektiğimizde sanki bu mücadelede sadece doktorlar varmış gibi davranılıyor" diyor. Bu hemşire ayrıca, "Temizlik işçileri de çok kritik bir önemde. Bütün Covid19 servislerini başta sona temizliyorlar. Bu virüs yenilecekse onlar sayesinde


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

yenilenecek" diye konuşuyor. Bütün yaşadıkları sorunlara rağmen konuştuğumuz tüm sağlıkçılar her türlü zorluğa rağmen koronavirüse karşı mücadele içinde yer almaktan gurur duyduklarını söylüyor. Yoğun bakımda görüştüğümüz hasta bakıcı Nimet Erkan, "Çok zor şartlar altında çalışıyoruz" dedikten sonra ekliyor: "Ben tam 24 gündür eve gitmiyorum. Burada, lojmanda kalıyorum. Bütün hastaları annem, babam, kardeşim, ağabeyim olarak görüyorum. Elimizden geldiğince çalışıyoruz, çabalıyoruz, uğraşıyoruz. Mücadeleye devam ediyoruz."

Doktorlardan yurttaşlara uyarı

Konuştuğumuz doktorların bu süreçte yurttaşlardan bazı beklentileri var. Doktorlar bunun dışında, acil servislerin gereksiz yere kullanılmamasını da rica ediyor. Başhekim Kutlubay, "Hem zamanımızı hem enerjimizi hem de malzemelerimizi tüketmemeliyiz" diyor. En önemlisi, doktorlar, yaklaşık son bir hafta içerisinde yatan ve taburcu olan hasta sayısının yakınlığını sevindirici bulurken, önlemlerin gevşetilmesi durumunda bunun değişebileceği uyarısını yapıyor. En kötü senaryo ise rehavete kapılıp herkesin evden dışarı çıkması ve salgının patlama yapıp hastanelerin kapasitelerini aşarak sistemi kilitlemesi. Doç. Dr. İlker İnanç Balkan, halkın sağlıkçıların fedakarlıkları karşısında borcunu nasıl ödeyebileceği sorusuna

Prof. Dr. Yalım Dikmen, sağlıkçıların fedakarlığının bilinmesinden dolayı çok mutlu olduklarını, kendilerine gelen bağış taleplerinin bunu gösterdiğini belirtiyor. Bununla birlikte Dikmen, evde kalmanın önemini vurguluyor: "Bizim en önemli korkumuz, hasta sayısının birdenbire artıp şu sahip olduğumu kapasitenin sınırına ulaşmamız. O yüzden insanların öncelikli olarak evde kalması gerekiyor. Bu dönemde gezmek, eğlenmek ve sohbet için sokağa çıkmak çok tehlikeli. Yoğun bakım tavanına bakarak yatmak çok zor birşey.”

bu minvalde cevap veriyor: "Hastalıktan uzak durarak ödeyebilirler. Bizim iş yükümüzü artıran şey evde kal kampanyasının gevşemesi. Çünkü bir kere kontrolden çıkarsa hiçbir fedakârlık bunun üstesinde gelmez, bizler de enfekte oluruz. Bu sefer yatışlar, ölüm oranları hızla artar." Prof. Dr. Yalım Dikmen, sağlıkçıların fedakarlığının bilinmesinden dolayı çok mutlu olduklarını, kendilerine gelen bağış taleplerinin bunu gösterdiğini belirtiyor. Bununla birlikte Dikmen, evde kalmanın önemini vurguluyor: "Bizim en önemli korkumuz, hasta sayısının birdenbire artıp şu sahip olduğumu kapasitenin sınırına ulaşmamız.

"Örneğin burada beş boş yoğun bakım yatağı var, birdenbire beş hasta gelirse problem yok, altıncı hasta, onuncu hasta gelirse onu da tedavi edebilecek kapasiteye sahibiz ama bir anda 25-30 hastanın yoğun bakım gereksinimi duyması durumunda bir bölüm hastanın tedavi olamaması gerekecek. "O yüzden insanların öncelikli olarak evde kalması gerekiyor. Sokağa çıkmak zorunda olanlara söyleyecek bir söz yok ama bu dönemde gezmek, eğlenmek, sohbet için sokağa çıkmak çok tehlikeli bir şey. Yoğun bakım tavanına bakarak yatmak çok zor bir şey." I KAYNAK: https://www.bbc.com/t urkce/haberler-turkiye-52326477


4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

5G korona virüsün

Dört Mevsim Bahçeşehir

dostu mu düşmanı mı? Haberleşme Teknolojileri Kümelenmesi Yönetim Kurulu Başkanı İlhan Bağören, 5G ile Kovid-19 ya da başka bir hastalığın ilişkisini gösteren tek bir bilimsel araştırma olmadığını söyledi. Korona virüsünün yayılmasıyla savaşta ve salgının zorunlu kıldığı şartlarda yaşamı sürdürme mücadelesinde bütün imkanlar zorlanıyor. Yeni yeni yayılmaya başlayan 5G teknolojisi, bir taraftan virüsü taşıyanları ayırt edebilen, erişilmesi zor ve tehlikeli ortamları dezenfekte edebilen robotları mümkün kılarken, diğer taraftan uzaktan eğitim, ev ofisi gibi yoğun veri trafiği ihtiyacına, insansız üretime yetişiyor. Ancak, bu teknoloji akla durgunluk veren komplo teorileriyle korona krizini yaratmak ve yayılmasını hızlandırmakla suçlanarak engellenmeye çalışılıyor. Bu komplo teorileriyle halkı inandırmaya çalışılanın aksine, 5G ile korona virüsü ya da başka bir hastalığın ilişkisi olduğunu gösteren tek bir bilimsel araştırma yoktur. Aksine, Uluslararası İyonlaştırmayan Radyasyondan Korunma Komisyonu (ICNIRP) tarafından bu sene yapılan uzun süreli testler, 5Gʼnin herhangi bir hastalığa neden olmadığını göstermiştir. Komplo teorileri iki iddia üzerine yoğunlaşmaktadır: Birincisi, 5Gʼnin bağışıklık sistemini zayıflattığı, diğeri ise 5Gʼnin virüsün hızla yayılmasına neden olduğu yönündedir. İnsanların bağışıklık sistemini zayıflatabilecek iyonlaştırıcı frekanslar, morötesi, x-ray ve gamma ışınlarıdır. Bu ışınların frekansları, başlangıçta 6 GHz altında, ilerideki yıllarda 26 GHz, en son olarak da 80 GHz civarında çalışacak olan 5G frekanslarının 100 mislinden fazladır. Yine bu frekanslarda, fotonlar kansere neden olacak şekilde moleküler bağları ayırabilmek için gereken gücün sadece on binde birine sahiptir. Ayrıca, 5Gʼnin ilk aşamalarda kullandığı frekans aralığı olan 2.5-6 GHz frekanslarının kullanımı yeni değildir, uzun zamandır evlerdeki WiFi sistemlerinde kullanılmaktadır. 2001 yılından itibaren

54

I MAYIS 2020

3G ve 4G teknolojilerine alternatif olarak dünyada yaygın olarak kullanılan WiMAX de aynı frekansları güvenli bir şekilde kullanmıştır. Virüslerin 5G dalgaları ile yayıldığı yönündeki iddia ise bazı bakterilerin birbirleri ile elektromanyetik dalgalarla iletişim yetenekleri olduğundan yola çıkılarak öne sürülmektedir. Bu iddia, virüslerle bakterilerin tamamen farklı yapısını yok sayan bir safsatadır. Virüsün henüz 5G olmayan İran gibi ülkelerde de en az 5G olan ülkeler kadar hızlı yayılması, ya da 5Gʼnin yaygın olduğu

kuzey Avrupa ülkelerinde hızla kontrol altına alınabilmiş olması da bu iddiaların geçersizliğinin bir göstergesidir. ODTÜ Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Sencer Koç ve Prof. Dr. Ali Özgürʼün paylaştıkları bilgi notu da “Bilimsel bilgi kaynaklarının ve mevcut bilgi birikiminin ışığında, 5G Haberleşme Sistemleri ile COVID-19 Salgını arasında ilişki kurmak mümkün değildir.” şeklinde sonuçlandırılıyor.

5G, önceki nesillere göre nasıl daha çevre dostu bir Teknoloji?

5Gʼnin birçok özelliği, önceki mobil teknoloji nesillerinden enerji tüketimi ve yayın gücü konusunda çok daha verimli çalışmasını sağlayacaktır. Öncelikle, bir kullanıcının elektromanyetik dalgalarından baz istasyonuna göre çok daha fazla etkilendiği kendi cep telefonlarının enerji kullanımının eski nesillere göre yirmide biri olması hedeflenmektedir. Bu kazanım için uyku

İlhan Bağören

modu başta olmak üzere çeşitli teknikler kullanılmaktadır. Baz istasyonlarının harcadığı enerji de 4Gʼnin onda birine inecektir. Yayılan elektromanyetik gücün de azalmasını sağlayacak birçok yeni teknikten bazıları şunlardır: Beamforming (Işın şekillendirme) özelliği, önceki nesillerde antenlerin etrafında bütün yönlerde yayın yapmak yerine, her bir kullanıcıya tek tek ulaşmak için gerektiği kadar ve gerekli yönde yayın yapacak, böylece çok daha az güç yayacaktır. Bu teknolojide derin öğrenme teknikleri de kullanılarak ışın şekillendirilmesi optimize edilecektir. İkili frekans yayını: Yüksek frekanslı yayında kapsama alanı düşmekte ve veri hızı yükselmekte, düşük frekansta ise kapsama alanı artmakla birlikte veri hızı düşmektedir. Eski nesillerde bir kullanıcı için bu yayınlardan sadece biri kullanılabilmekte; ya kapsama alanı ya da veri hızı verimsiz kullanılmaktaydı. 5G ile kullanıcılar için ikili frekans kullanılarak optimizasyon yapılabilmekte, gereksiz güç yayılmamaktadır. Dolayısı ile 5G teknolojisi önceki nesillerden çok daha çevre dostu olacak şekilde tasarlanmıştır. Türkiye şu ana kadarki politikasında insan vücudunun özümseyeceği maksimum güç ölçüsü olan SAR seviyelerinde Avrupa ve Amerikaʼdaki çok daha korumacı değerlere izin vermektedir. Türkiyeʼde uygulanacak 5G frekans bantları seçilirken moleküler biyoloji, genetik, halk sağlığı gibi bilim dallarındaki çalışmaların o günkü geldiği nokta değerlendirilerek halk sağlığı için de en uygun frekans bantları seçilebilecektir. 5G teknolojisinde Çin ve Amerikaʼnın öne geçmek için ticaret savaşlarını dahi aracı kıldıkları unutulmamalıdır. Bilimin ışığından ayrılmadan, bu teknolojide üretici olmanın ve önde olmanın gerekliliğini tekrar vurgulamak isteriz.I



#EVDEKAL

Sigara kullanımı corona riskini 14 kat arttırıyor

BİOREZONANS terapisi ile sigaradan kurtulun “Kronik hastalıklardan sonra özellikle sigara içen kişilerde corona riskinin daha yüksek olduğunu biliyoruz. Çünkü sigara zaten bağışıklığımızı düşüren ve aynı zamanda akciğerde enfeksiyon zeminini daha çok artıran bir madde. Diğer yandan sigara içerken elinizi sürekli ağızınıza götürmeniz de büyük risk oluşturuyor. O zaman ne yapıyoruz; daha sağlıklı bir yaşam için biorezonans desteği ile sigarayı bırakıyoruz” diyen Uzm. Psk. Gamze Kartal

Tellihan Biorezonans ile sigara bırakma ile ilgili bilgiler verdi. Sigara bağımlılığı dünyada en yaygın gözlenen bağımlılık türüdür. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre Türkiye sigara içen birey sayısı konusunda dünyada 10. Sırada yer almaktadır. 35-65 yaş arası bireylerde görülen ölümlerin yaklaşık yarısı düzenli sigara içen yani sigara bağımlıları arasındandır. Sigaraya başlama yaşı ülkemizde 13-15 olarak belirlenmiştir ki bu oldukça korkutucudur. Peki, nedir diğer bağımlılıklardan bu denli kendimizi korurken sigaraya yenik düşmemizin sebebi? Sigara kolay ulaşılabilir, ucuz ve legal bir maddedir. Son yıllarda getirilen yasaklar sonuç vermeye başlamış olsa da ölüme bu kadar sebep olan bir maddeye karşı çok daha hızlı hareket etmemiz gerekmektedir. Aslında bu yazıda sigaranın zararlarından, sigara kullanımının ne denli kötü olduğundan daha fazla bahsetmek istemiyorum. Bunların hepsini gayet iyi biliyor ve sıklıkla duyuyoruz.

Çözüm yoluna odaklanalım!!!

Sigarayı bıraktıktan 2 saat sonra nikotin vücudumuzu terk etmeye başlar. 6 saat sonunda

kan basıncı ve kalp atış hızı düşer, sigara dumanından kaynaklanan karbonmonoksit 12 saat sonra kandan temizlenmeye başlar ve ciğerlerinizin kapasitesi artar (sigarayı bırakan birçok kişinin kısa zamanda daha rahat nefes almaya başladım, merdiven çıkarken zorlanmadığımı fark ettim gibi geribildirimleri buna bağlıdır.), 2-12 hafta içerisinde kan dolaşımı iyileşir ve bedensel kapasiteniz artar, 3-9 hafta içerisinde öksürme, nefes darlığı, hırıltı gibi sıkıntılar ortadan kalkar, 5 yıl içerisinde kalp krizi riski yarıya düşer, 10 yıl sonunda akciğer kanseri riski yarıya inerken, kalp krizi geçirme riski

hiç sigara içmemiş bir birey ile aynı seviyeye düşer, ten renginizde değişim, tat alma duyunuzda ve koku alma duyunuzda belirgin değişim, uyku kalitenizde artma da kısa zamanda fark edeceğiniz pozitif değişimler olacaktır. Sigarayı bırakmak çok kolay değildir. Bunu kabul etmek ve sigara içen bireylere bu konuda baskı yapmamak önemlidir. Bu konuda sigara içen bireyin karar vermesi ve sigarayı bırakmayı öncelikle KENDİSİ için istemesi çok önemlidir.

40 yıllık tedavi Biorezonans

Uzm. Psk. Gamze KARTAL TELLİHAN Klinik Psikolog

Son yıllarda ülkemizde ve dünyada oldukça yaygın şekilde kullanılan ve sigarayı bırakmanın en konforlu yöntemi olarak bahsedebileceğimiz BİOREZONANS TERAPİSİʼnden kısaca bahsetmek isterim. Dünyada 40 yıldır, ülkemizde 10 yıldır oldukça yaygın kullanılan bu yöntemde işlem biorezonans cihazı ile yapılmaktadır. Biorezonans cihazı seans sırasında vücudumuzun doku, hücre ve organlarının doğal olarak yaydığı olumlu frekansları ve sigaradan kaynaklı aslında vücudumuzda olmayan bizim sigaraya başlamamızla vücudumuza tanıttığımız olumsuz frekansları tespit eder.


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

Biorezonans terapisi sırasında vücudumuzun olumsuz frekansları ile olumlu frekansların yer değiştirmesi sağlanır. Seans sonunda hedeflenen sonuç sigaranın artık vücudumuz tarafından tanınmayan ve yabancı olarak tanımlanan bir madde haline gelmesidir. Böylece seans sonunda kişinin canı sigara istemeyecek ve kendi kendine sigarayı bırakmayı denediği dönemlerde yaşadığı ağır yoksunluk belirtileri (sinirlilik hali, konsantrasyon bozukluğu, aşırı yemek yeme dürtüsü, ellerde titreme vb.) ortadan kalkacaktır. Sigarayı bırakmak için en konforlu yöntem dememizin sebebi de tam olarak bu durumdur. Burada başarıyı arttıran en önemli unsur kişinin sigarayı bırakmayı gerçekten istemesi ve özellikle de kendisi için istemesidir.

1 saatte esaretten kurtulun

Biorezonans seansı öncesinde kişi son sigarasını kliniğimizde içerek kendisine verdiğimiz ufak bir tüpe söndürmektedir. Ardından seans başlar ve çeşitli elektrotlar kişinin vücuduna yerleştirilir. Son sigarasını söndürdüğü

tüp cihaza yerleştirilerek sigaraya ait vücudunda bulunan frekansların nötürlenmesi sağlanır. Yaklaşık 1 saat süren bu işlem sırasında kişi herhangi bir acı, ağrı ya da rahatsızlık veren bir his hissetmemektedir. Seans sonrasında kişinin göbek deliğinin hemen altına bir bant yardımı ile seans boyunca yüklenmiş olan bir çip yerleştirilir ve 21 gün boyunca vücutta kalması istenir. Bu çip 21 gün boyunca seans sırasında işlenen sigaranın ters frekansını vücuda vermeye devam ederek süreci kolaylaştırmaktadır. Aynı zamanda 21 gün boyunca sigarayı bırakan kişiden en önemli isteğimiz günde 2-2,5 lt su içmesidir. Bu şekilde vücuttaki detox sağlanarak sigaranın zararlı maddelerinin vücuttan atılması hedeflenir. Görüldüğü gibi son günlerde zararlarının ve hayatımızdan aldıklarının daha çok farkına vardığımız sigara bağımlılığından kurtulmak için oldukça etkili ve konforlu bir yöntemimiz var. Kendiniz için bunu denemekten kaçınmamanızı ve bir an önce sağlıklı bir nefese merhaba demenizi temenni ederim.

Biorezonans sigara bırakma seansı rahat bir koltukta oturarak veya uzanarak uygulanabilir. Elimize ve vücuda uygulanan aparatlar ile cihazdan vücudumuza tedavi frekansları iletilmektedir.


4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

TEPAV araştırdı:

Fotoğraf: ANADOLU AJANSI

Hayat ne zaman normale dönecek?

Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı'nın koronavirüs salgınına karşı hayatın ne zaman normalleşeceğine ilişkin hazırlanan raporda iki senaryo öne çıktı. Vaka sayıları tahminlerine göre iyi senaryoda mayıs sonunda hayat normale dönecek, kötü senaryoda ise ağustos başında hayatın normalleşmesi bekleniyor. Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV), tüm dünyayı etkisi altına alan yeni tip koronavirüsün (Kovid-19) zirve noktası ve normalleşme dönemine ilişkin tahminler içeren bir rapor hazırladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler

Fakültesi'nden Prof. Dr. Türkmen Göksel ve Doç. Dr. Yetkin Çınar'ın hazırladığı ʻCovid-19 salgınında Türkiye'de zirve noktası ve normalleşme döneminde kademeli geçiş zamanı tahminleri' raporuna göre mevcut durumda koronavirüse karşı alınan tedbirlerin haziran başı gevşetilmesi haziran ortasında ise hayatın normalleşmesi bekleniyor.

İYİ SENARYO: MAYIS SONUNDA NORMALLEŞME BAŞLAYACAK

Katılaştırılmış senaryoya (iyimser) göre ise mayısın ikinci haftası tedbirler gevşetilecek, mayıs sonunda ise

normalleşme başlayacak.

KÖTÜ SENARYO: AĞUSTOS BAŞINDA NORMALLEŞECEK

Gevşetilmiş senaryoya (kötümser) göre ise temmuz ortası tedbirlerin gevşetilmesi ağustos başında ise normalleşmenin başlaması bekleniyor. Senaryolar salgının pik noktasında olası hasta sayısı ve yoğun bakım ihtiyacı rakamlarına göre değişiyor. KAYNAK: http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/tepavarastirdi-hayat-ne-zaman-normaledonecek-1734123



4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

ste en çok özlenenler!

Korona anketi açıklandı:

,

!

Koronavirüs salgınının yaşandığı bu dönem içinde toplumun en fazla özlemini duyduğu şey dışarı çıkıp yürüyebilmek ve arkadaşlarıyla bir araya gelmek. Ipsos araştırma şirketi martın başında ölçmeye başladığı Koronavirüs Salgını ve Toplum Genel Kamuoyu Araştırmasıʼnda trendleri okuduğu sorulardan biri olan; “sizin veya ailenizden birinin koronavirüse yakalanmasından ne derece endişe ediyorsunuz”a alınan yanıtlar “endişe düzeyinin” hız kesmeyen artışını gösteriyor. Vatandaşlarda görülen endişe oranı; 13 Martʼta %79 iken 9-13 Nisan itibariyle %95ʼe yükselmiş durumda…

DIŞARI ÇIKABİLMEK VE SOSYALLEŞMEK EN FAZLA ÖZLENEN DURUMLAR…

Ipsosʼun Türkiye CEOʼsu Sidar Gedik veriler hakkında yaptığı uzman değerlendirmesinde; "Her geçen gün endişe düzeyimiz artıyor ve bugüne geldiğimizde hemen hemen herkes kendisinin veya ailesinden birinin bu virüse yakalanacağından endişeli. Bu endişenin yanı sıra kişisel ekonomilerinin tehlike altında olduğu düşüncesi de kişilerin modunu oldukça negatif etkiliyor. En baskın hissedilen duygulara bakıldığında da bu olumsuz hava çok net hissedilmekte. Toplumun %77ʼsi olumsuz duygular belirtiyorlar. Toplumun %61ʼi Koronavirüs salgının sona ermeyeceğini ancak kontrol altına alınmış bir şekilde hayata devam edileceği ve her 4 kişiden 3ʼü hayatlarının radikal bir şekilde değişeceğini düşüncesi de bu olumsuz havayı tetikleyen durumlar. Bu yaşanan dönem içinde toplumun en fazla özlem duyduğu dışarı çıkıp yürümek ve arkadaşlarıyla buluşmak" dedi. KAYNAK:http://www.cumhuriyet.com.tr/ haber/korona-anketi-aciklandi-iste-en-cokozlenenler-1734121

KORONAVİRÜS NEDENİYLE EVDE KALMA

KORONAVİRÜSE İLİŞKİN ENDİŞE DÜZEYİ

Biz de Bahçeşehir’lilere sosyal medyadan ‘Korona salgını sürecinde en çok neyi özlediniz? diye sorduk.

Gelen cevapları yayınlayacaktık. Ama cevapların büyük bir bölümü tek kelimeydi. Özgürce dışarı çıkmak.



#EVDEKAL

Ülkeler karantina sırasında hangi SIRA DIŞI YÖNTEMLERE başvurdu? Yeni tip koronavirüsten kaynaklanan Covid-19 hastalığı ile mücadele etmek için çoğu ülke sosyal mesafe önlemleri alıyor. Dünyanın dört bir yanından sıra dışı karantina uygulamalarını derledik. bermeja kasabasında yaşayan kişilerden kimlik numarası 0, 7 ve 4 ile bitenler pazartesi günleri, 1, 8 ve 5 ile bitenler salı günleri dışarı çıkabiliyor. Bolivya'da da benzer bir uygulama var.

4) Belarus

1) Panama

Bine yakın koronavirüs vakasının görüldüğü Orta Amerika ülkesi Panama, cinsiyete dayalı birtakım önlemler almaya karar verdi. Çarşamba gününden itibaren kadınlar ve erkekler evlerinden sadece iki saatliğine farklı saat dilimlerinde ve farklı günlerde dışarı çıkabilecekler. Pazar günleri kimse dışarı çıkamayacak.

3) Sırbistan

Sırbistan hükümeti köpekleri yürüyüşe çıkarma saatini 20:00 ve 21:00 arasına kısıtlamıştı. Ancak köpek sahiplerinin bu durumu protesto etmesi üzerine bu uygulama kaldırıldı. Bir veteriner akşam yürüyüşlerini kaldırmanın halihazırda boşaltım sistemiyle ilgili sorunları olan köpeklerin yaşadıkları evlerdeki hijyen sorununun şiddetlenmesine yol açabileceğini söylemişti.

2) Kolombiya

Kolombiya'nın bazı kasabalarında insanlar kimlik numaralarının son hanesine göre dışarı çıkabiliyor. Örnek vermek gerekirse Barranca-

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko, ülkesinde sosyal mesafe önlemleri almayan liderlerden. Sosyal mesafe önlemlerini 'virüsün etrafta uçuştuğunu görmediği için' almayı düşünmediğini açıklayan Lukaşenko, bir buz hokeyi maçında seyircilerin olmasını ortamın soğuk olması dolayısıyla virüsün yaşayamayacağını söyleyerek savundu. Belaruslu lider aynı zamanda votka içmenin ve saunaya gitmenin virüsten koruyacağını da söylemişti.

6) Malezya

Malezya'da hükümetin verdiği bir tavsiye büyük tepki çekti. Ülkedeki izolasyon önlemleri devam ederken kadınlara evde 'giyinmelerini, makyaj yapmalarını ve eşlerini çok konuşarak rahatsız etmemelerini' salık veren posterler tepkilerin üzerine kaldırıldı, hükümet özür dilemek zorunda kaldı.

5) İsveç

İsveç, 4 bin 500 vakaya sahip olmasına rağmen diğer ülkelere rağmen daha rahat bir tavır takınan ülkelerden. Hükümet vatandaşlarının mantıklı davranacağına güveniyor ve karantina

ilan etmeden vatandaşlarının doğru davranışları göstermesini bekliyor. 50'den fazla kişinin bir araya geleceği toplaşmalar yasaklandı; ancak 16 yaşından küçük çocuklar için okullar halen açık.

7) Türkmenistan

Türkmenistan'da ise koronavirüs kelimesinin kullanılması yasaklandı. Türkmenistan'da yasaklı insan hakları savunucusu sivil toplum örgütünün yayımladığı 'Türkmenistan Haberleri' (Chronicles of Turkmenistan) adlı sitede yayımlanan habere göre Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ve virüslerin yol açtığı hastalıklardan korunma ile ilgili broşürlerde koronavirüs kelimesi kullanılmadı. Özgür Avrupa Radyosu'nun (Radio Free Europe) Türkmen dilinde yayın yapan radyosu Azatlyk Radiosy ise sivil giyimli "ajanların" halk arasında dolaşıp koronavirüs ile ilgili konuşanları veya maske takanları gözaltına aldığını duyurdu. RSF (Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü) konu ile ilgili yaptığı açıklamada, salgınla ilgili bilgi paylaşımını baskılamak üzere Türkmen dilinde "koronavirüs" kelimesini yasaklayan hükümetin, vatandaşları tehlikeye attığını ifade etti. I KAYNAK: https://www.bbc.com/turkce/haberlerdunya-52129694



K R NA GEYİKLERİ #EVDEKAL

BİZ TÜRK MİLLETİ HER DURUMLA DALGA GEÇEBİLİYORUZ...

Gerçekten fıkra gibi bir milletiz. Biz Türk milleti her durumda bir şekilde dalga geçecek bir şeyler buluyoruz kendimize... Yaşadığımız ne olursa olsun eğlenebiliyor olmak galiba farklı bir meziyet. Corona virüs sonrası sosyal medyada paylaşılan çeşitli esprileri sizler için bir araya topladık. G Uzun süre sonra bugün ilk defa çöp atmaya çıkacağım o kadar heyecanlıyım ki ne giyeceğimi bilemiyorum.

G Şu karantina bitsin hepinizi pikniğe götüreceğim siz etleri ayranları alın, ben ormanı ayarlarım.

G Berberler kapalı diye herkes kafayı 3 numaraya vurmuş, memleket Isparta Komanda Tugayı gibi. G Fıkra gibi ülkeyiz. Testi pozitif çıktı diye tüm köyle sarılıp kucaklaşıp helalleşti, şimdi bütün köy karantinaya alındı.

G Oturma odasına İzmir, mutfağa Ankara, yatak odasına da İstanbul ismini yazdım, şehir şehir dolaşıyorum ohhh.

Tarihte ilk defa dünyada tüm ülkedeki kadınlar kocalarının nerede olduklarını biliyorlar. G

G Sevgilisi olup da evde eşiyle karantinada olanlara da geçmiş olsun dileklerimi sunarım. G Korana'dan korunmak için 200 TL'ye muska yapan sahtekarlara itibar etmeyin ben size 100 TL'ye yaparım. G 20

yaş altı sokağa çıkmasın, 65 yaş üstü evde kalsın.... Yok edilmesi planlanan hedef kitle biz miyiz ne.

G Kolonya

şişesini çamaşır suyu ile, çamaşır suyu şişesini kolonya ile, kolonya şişesini sirke ile siliyorum, çıldırmama az kaldı. G Yüzyılın son kabadayısı korana adam, Dünyada ne kadar bar pavyon kumarhane varsa tek başına kapattı saygılar korona. G

2021'e girersek o bizi kutlasın, siz 2020'den nasılsa çıktınız diye.

G Çin'den kaç gündür hiç ses çıkmıyor mahallenin delisi gibi ortalığı karıştırıp kenara çekildiler. G İstanbul

adliyesine girerken kapıda güvenlikler gülümseyerek kolonya tuttular, bu samimi ev ortamı havasına kapılarak ayakkabılarımı çıkarıp terlik rica ettim, iki kolumdan tutup dışarı attılar.

G Yeni gelen arkadaşlık isteklerini 14 gün karantinada bekleteceğim, içerideki arkadaşların sağlığını düşünmek zorundayım. G Devletimiz tedbir amaçlı güzellik salonlarının kapatırsa koranadan daha korkunç şeylerle karşılaşabiliriz. G Deprem var içeri girmeyin, virüs var dışarı çıkmayın, hayırlısıyla bir öleydik, bu ne yaaaa. G Millet şimdi dışarı çıkamıyor ya, her şey altüst oldu. Yaz kızım 9 ay sonra doğum patlaması yaşanmazsa ben de bir şey bilmiyorum. G Korona virüsüne yakalanırsam bütün kavgalı olduklarımla öpüp barışacağım, hayatta küs kalmamak lazım.

G Bazen evde o kadar canım sıkılıyor ki, kapıyı açıp "ooooo kimler gelmemiş" deyip kapatıyorum.

G Anneme virüs var biraz alışveriş yapalım diyorum, oda dur belki ölürüz masraf yapmayalım diyor.

G Ürdün'de bir adam aracın içinde koranadan öldüğü için aracı ile birlikte defnedildi, malını öbür tarafa götüren ilk insan olarak tarihe geçti.

G Korkudan sadece sokağı değil, tartıya da çıkamıyorum.

G Ev kızı isteyenlere müjde, şimdi bütün kızlar evde. G Kadının biri kocasının telefonunu kurcalarken korana diye bir numara kaydedilmiş görür, numarayı arar ve kendi telefonu çalar.


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

G Yeminle

G

fıkra gibi bir ülkeyiz. Borçka niçin karantinaya alındı? Artvin'in bir köyünde testi pozitif çıkan birinin ailesinden ve bütün akrabalarından helallik isterken hepsine sarılması ve şapur şupur öpüşmeleri neticesinde bütün köy ve ilçe karantinaya alınmış. Not: Adam giderken yalnız gitmeyeyim, dedi herhalde.

Eskiden virüs telefona bilgisayara girmesin diye uğraşıyorduk, şimdi bize girmesin diye uğraşıyoruz.

G Eskiden biri hapşırınca çok yaşa denirdi şimdi hapşırıldığında "git ileride hapşır vallahi 155'i ararım" deniyor.

G Bütün ülke Ali vefa gibi olduk, temas yok. G Şimdi de Çin'de hanta virüsü çıkmış, Cengiz Han'ın mezarını bulup çıkarın laaa, biz bu Çinlilerle başa çıkamıyoruz. G Şok kampanya!!!! sadece 3500 tl den başlayan fiyatlarla sizi korona olmuş gibi eşinizden alıp sevgilinize götürüp 14 gün sonra tekrar evinize teslim ediyoruz kimse şüphe etmiyor.

G Ne eğlenceli bir gün, dur biraz da şu koltukta oturayım, sonra diğer odaya geçer duvarlara falan bakarım, olmadı bir de salon yaparım. G Hastaneye

gittim o kadar kalabalıktı ki bir türlü bana sıra gelmedi. Ben de yüksek sesle ‘doktor bey ben Çin'den yeni geldim çok hastayım’ dedim. İlk beni aldılar özel ilgiler odalar falan, her şey temiz çıktı gayet iyiyim evde dinleniyorum. Bitmezdi ki o sıra.

G Yüzük partisi, çiş partisi, bebek geldi partisi, bebek geliyor partisi, cinsiyet belli oldu partisi... Adım adım sapıtıyordunuz, şimdi düğün bile yapamıyorsunuz. G Az önce marketdeydim, muazzam kalabalık vardı, şöyle bir içeriye bakıp "Veli amca Allah kabul etsin ne zaman geldin umreden" dedim markette kimse kalmadı. G Bakıyorum da sokakta el ele gezen çift göremiyorum, hani ölümüne seviyordunuz? G Yaz geliyor fit olayım derken, karantinaya girdim fil gibi oldum. G Bana evlen evde kalacaksın diyordunuz, hepiniz kaldınız mı evde? Etme bulma dünyası işte. G Yarın hava güzel olacakmış, çocuklarıda alıp salona geçeyim diyorum.

G Şekerimizi kolonyamızı aldık, görücü bekleyen gibi oturduk evde virüs bekliyoruz.

G Ay sonuna kadar kuaförler açılmazsa sarışınların yüzde doksanı yeryüzünden silinecek. G Salgın

bitince parayı kıracak

üç meslek; 1. Psikiyatristler 2. Diyetisyenler 3. Kadın doğum uzmanları. G Yıllarca

bizi üç harfliler çarpacak diye korkuttular, meğerse o cin değil Çin’miş. G Evde durmaktan canınız mı sıkıldı? Eşlerinizle telefonlarınızı değiştirin hayatınız renklensin.

G O değil de bu sene Mart ciddi ciddi kapıdan baktırdı.

G Bu Çin'den gelen her ey imdiye kadar çakmaydı, bi korona virüsü orijinal çıktı iyi mi. G Ailecek balkona çıkıp kahve içtik, babam diyor ki geç oldu artık eve gidelim.

Allah'ım dünyayı gezmek istiyorum dediğim için çok özür dilerim, mahalleyi gezsem yeter. G

G Beyler sakın ola evde eşinizle kavga etmeyin gidecek yerimiz kalmadı. G Ulan

korana bizi eve hapsettin kendin dünyayı geziyorsun, ayıp oluyor ama. G Bu gidişle evde kalsak Bakırköy, dışarı çıksak tahtalıköy, Allah hayra çıkarsın sonumuzu.

G Durum vahim binlerce erkek virüsten değil, evde kadın dırdırından ölecek.

G Kim akıl ettiyse çok doğru söylemiş, dışarı çıkana para cezası değil de evinde kalana para ödülü verirse biz 5 güne kalmaz bu virüsü yeneriz. G Hayvanlar ne güzel dışarda özgür özgür geziyorlar. Yakında pencereden gelip bize fıstık falan atacaklar, hakettik.

G İnsanlık tarihinde ilk kez televizyonun önünde manda gibi yatarak insanlığı kurtarma fırsatı ayağımıza geldi. Sen de yat, sen de kahraman ol,salak salak ortada gezme #EVDEKAL G Yarın akşam çam ağacı alıp süsliycem 2021’e giricem ben. Başlarım böyle yıla...

Adam, “Abi maskeni iki dakika verir misin? BİM’e girip çıkacağım” diyor. Bu ülkeyle savaşmaya kalkmayın. Cesarete bakın... G

G Dün marketten eve dönünce eşimle maskeleri çıkardık. Baktım benim kocam değil... Lütfen dikkatli olalım! G Düşünsenize tam corona bitti derken Çinliler Covid-19 S plus çıkartmışlar. G

Allahım 2020’yi tekrar yükler misin? Program virüslü çıktı... G Yarın akşam 80 milyon sokağa çıkalım herkes birbirine tükürsün yeter artık bitsin bu işkence!


#EVDEKAL

Çocuklarınızla evden gezebileceğiniz

12 SANAL TUR Covid-19 nedeniyle evlerimizden çıkmadığımız şu günlerde çocuklarınız ile birlikte Anadolu’nun hatta dünyanın önemli yapılarını görebileceğiniz Miniatürk’ten Gaziantep’teki Zeugma Müzesi’ne, dünyanın en önemli müzesi olarak kabul edilen National Museum’den 7’den 70’e herkesin ilgisini çeken Legoland’e kadar sanal ortamdan gidebileceğiniz 14 farklı sanal turu Türkiye’nin seyahat sitesi Enuygun.com sizin için derledi. Legoland

Legoların büyülü dünyasında yolculuk yapmayı pek çok çocuk sevdiği gibi büyükler de seviyor. Koronavirüs nedeniyle kapılarını kısa süreliğine kapatan Legoland, 7ʼden 70ʼe herkesin ilgisini çekiyor. Siz de çocuğunuzla birlikte evden çıkmadan bu eğlenceye ortak olabilirsiniz. https://www.legoland.dk/en/accomm odation/hotel-legoland/virtual-tour/

Disney World – Orlando Eğlence Bölgesi

ABDʼnin Orlando şehrinde yer alan eğlence bölgesi

çok zengin gezi seçenekleri sunuyor. Walt Disney World, Magic Kingdom, Epcot, Animal Kingdom, Disney MGM Stüdyoları, Universal Stüdyoları, Sea World eğlence parkları gibi birçok yeri sanal turla gezmeniz mümkün. Orlandoʼnun büyülü eğlence dünyasına yolculuk yapmanız için bir tık yetiyor. https://www.visitorlando.com/en/thin gs-to-do/virtual-tours/walt-disneyworld-resort

Nasa (Uzay Keşfi)

Bu sanal tur astronotların uzayda gezmek için

kullandıkları araçları, yer çekimi odalarını, eğitim aldıkları yerleri ve çok daha fazlasını görmenize imkan tanıyor. https://www.nasa.gov/glennvirtualtours

National Museum

Dünyanın en önemli müzesi olarak kabul edilen National Museum, doğa ve tarih tutkunu tüm aileleri bekliyor. Washingtonʼda yer alan bu müzede bitkiler, hayvanlar, fosiller, meteorlar ve daha pek çok şey bulunuyor. Özellikle dinozor sevenleri müthiş bir tur bekliyor. https://naturalhistory.si.edu/visit/virt ual-tour/current-exhibits


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

Amerika kıtasındaki ulusal parkların sanal turu gerçekten görülmeye değer. Tüm aile üyelerinin birlikte gerçekleştireceği bu sanal turda; görüntüler ve çekimler sizi ordaymışsınız gibi hissettiriyor. Alaskaʼdaki Kenai Fiyordları, Hawaii Volkanları, Meksikaʼdaki Carlsbad Mağaraları, Utahʼtaki Bryce Kanyonu, Floridaʼdaki Dry Tortugas gerçekten müthiş çekim gücüyle şahane bir sanal tur fırsatı sunuyor. https://artsandculture.withgoogle.com/e n-us/national-parks-service/parks

Ulusal Parklar

National Aquarium

Çocukların ve büyüklerin dahi en sevdiği yerlerin başında akvaryumlar geliyor. Yüzlerce deniz canlısı ve rengarenk balıkları bir arada görmek isteyenler için ideal bir seçenek olan ABDʼnin Baltimore şehrindeki Ulusal Akvaryum güzel bir sanal tur vadediyor. Evde kaldıkları bu günlerde böylesine renkli bir dünyaya yolculuk yapmak isteyen çocuklar için ideal bir seçenek olan Ulusal Akvaryum, yüzlerce balık çeşidinin yanı sıra tropikal bir bahçe ve zengin akvaryum çeşitliliğini sizin için sunuyor. https://aqua.org/media/virtualtours/balti more/index.html

Blenheim Sarayı

İngiltereʼnin UNESCO Dünya Mirası Listesiʼndeki önemli yapısı Blenheim Sarayıʼnın tüm odalarını, ayrıntılarını rahatlıkla gezebileceğiniz sanal turu mevcut. Birleşik Krallık Eski Başkanı

Winston Churchillʼin doğduğu bu ev aynı zamanda bu ülkede kraliyet ailesine ait olmayan saray unvanına sahip tek yapı. Bir İngiliz Sarayı nasıl olur diye merak edenler, bu yapı tek tıkla karşınızda. https://www.blenheimpalace.com/stayco nnected/ Çocuklarınıza cumhuriyetin hangi aşamalardan geçerek kurulduğunu, Atatürk İlke ve İnkılâplarıʼnın, devrimlerinin doğuşunu detaylarıyla anlatmak istiyorsanız eski Türkiye Büyük Millet Meclisi binasını da gezebilirsiniz. Aynı zamanda bu müze Türkiyeʼnin ilk çocuk dostu müzesi… https://sanalmuze.gov.tr/TR259957/kurtulus-savasi-muzesi--ankara.html

Kurtuluş Savaşı Müzesi

Zeugma Müzesi

Çocuklarıyla biraz da kültür sanat gezisi yapmak isteyen aileler için ideal bir seçenek olan Zeugma Müzesi, Gaziantepʼte dünyanın en büyük ikinci mozaik müzesi olmasıyla ünlü. Zeugmaʼnın en önemli eseri ise Çingene Kızı figürlü mozaik. Ayrıca bu müzede 2000 yıllık mozaiklerin eksik parçaları lazer sistemiyle görüntülü olarak tamamlanıyor. https://sanalmuze.gov.tr/muzeler/GAZIA NTEP_ARKEOLOJI_MUZESI/

Rahmi Koç Müzesi

Türkiyeʼde sanayi ve endüstri tarihine ilişkin tüm ayrıntıların yer aldığı Rahmi Koç Müzesi, bilime düşkün çocuklar için güzel bir gezi sunuyor.

Haliç kıyısındaki bu müzede eski model arabalar, çizgi filmlerde görülen şirin bisikletler, buharlı gemi makineleri ve para basma matbaasına kadar pek çok şeyi görmek mümkün. Rahmi Koç Müzesi, çocukların ilgisini çektiği kadar ailelerin de dikkatini çekiyor. https://www.google.bg/maps/@41.04267 94,28.9495356,2a,75y,103.26h,88.12t/data =!3m7!1e1!3m5!1svWVk89vSIWMAAAQvvL yAdA!2e0!3e2!7i13312!8i6656

Miniatürk

İstanbulʼun, Anadoluʼnun hatta dünyanın önemli yapılarının 1/25 oranında küçültülmüş halleri Miniatürkʼte gezgin aileleri bekliyor. Saraylar, yalılar, Peri Bacaları, Pamukkale Travertenleri, camiler, kiliseler, sinagoglar batıdan doğuya doğru bütün ülkeyi bir anda dolaşmak isteyen çocuklu aileler için ideal bir rota olarak karşımıza çıkıyor. Siz de çocuğunuzla birlikte evden çıkmadan bu deneyimi yaşayabilirsiniz. http://www.3dmekanlar.com/tr/miniaturk -parki.html

Oyuncak Müzesi

1700ʼlü yıllardan günümüze oyuncak dünyasına doğru bir yolculuk yapmak isteyenler için İstanbul Erenköyʼdeki Oyuncak Müzesi eğlenceli bir yolculuk sunuyor. Ailelerin çocuklarını gezdirmek istediği önemli müzelerin başında gelen Oyuncak Müzesi, her yaştan insanın çocukluğuna ineceği bir yer olarak sizi bekliyor. https://istanbuloyuncakmuzesi.com/page s/360-tur Kaynak: www.turizmgunlugu.com

I


#EVDEKAL

Evde ‘Oyun’ var Covid-19 salgınıyla birlikte pek çok kurum ve sanatçı, evde vakit geçirenlerin zamanlarını daha güzel değerlendirmesi için çalışmalarını online ortama aktardı. Biz de sizin için eviniz konforunda online olarak izleyebileceğiniz tiyatro oyunlarını derledik. G Ankara Devlet Tiyatrosu - Reis Bey

www.youtube.com/watch?v=YTNdc8AH-Zg

- Leyla İle Mecnun

www.youtube.com/watch?v=KnvfxFpNHF4

- Osmancık

www.youtube.com/watch?v=li4pUf2waMs&feature=youtu.be

Leyla İle Mecnun

G Van Devlet Tiyatrosu - Kahvede Şenlik Var

www.youtube.com/watch?v=4qpBZzp13cg&feature=youtu.be

G Nilüfer Kent Tiyatrosu - Şark Dişçisi 1-2

www.youtube.com/watch?v=L2k-n5A84_c&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=ERlFuJXCqKw&feature=youtu.be

- Romeo & Juliet

www.youtube.com/watch?v=WR31SEmKbLA&feature=youtu.be

- İki Efendinin Uşağı 1-2

www.youtube.com/watch?v=y8TcV3AB6Jk&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=_h2HPzDECvc&feature=youtu.be

- Tersine Dünya

www.youtube.com/watch?v=eL04pQLAMOo&feature=youtu.be

- III. Reich'ın Korku Ve Sefaleti 1-2

G Bornova Şehir Tiyatrosu - Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü

www.youtube.com/watch?v=rT_-DmpP15Q&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=cwaKXgEoyAo&feature=youtu.be

www.youtube.com/watch?v=G2qKEy_1nTE&feature=youtu.be

- Cambazın Cenazesi

www.youtube.com/watch?v=-Zyd521en6I&feature=youtu.be

- İşgüzar Bir Tekerrür

- Küheylan

www.youtube.com/watch?v=IgXCfs04S3Y&feature=youtu.be

- Kral Lear 1-2

www.youtube.com/watch?v=Fm0Djs-vI2E&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=xgizbOaopVs&feature=youtu.be

G İstanbul Devlet Tiyatrosu - Bir Nefes Dede Korkut

www.youtube.com/watch?v=0GE2UwM_rbA&feature=youtu.be

- Titanik Orkestrası

www.youtube.com/watch?v=XevqHaz6M_M&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=kg-pJZZpskw&feature=youtu.be

- Kanlı Düğün

www.youtube.com/watch?v=7nM8R9lz3O8&feature=youtu.be

- Çöl Oyunu

www.youtube.com/watch?v=VNZkzzKHTbE&feature=youtu.be

Kanlı Düğün

G Eskişehir Şehir Tiyatroları - Bir Şehnaz Oyun

www.youtube.com/watch?v=2StqPsDy4ko&feature=youtu.be

- Gergedan

www.youtube.com/watch?v=D4HD_Y8K2eE&feature=youtu.be

- Keşanlı Ali Destanı 1- 2

www.youtube.com/watch?v=Z5wYawBvk2Q&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=iLlezqJjhEU&feature=youtu.be

- Ağır Roman

www.youtube.com/watch?v=G_zWIA2xxcY&feature=youtu.be

Ağır Roman

G Trabzon Şehir Tiyatrosu - 444

www.youtube.com/watch?v=Lr5vQpd1YAE&t=1s

- Kafes

www.youtube.com/watch?v=cQk2wibV0xo&feature=youtu.be

- Dokuz Canlı

www.youtube.com/watch?v=T9Uw4eG-qtg&feature=youtu.be

68

I MAYIS 2020


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

Lüküs Hayat

G Afyon Belediye Şehir Tiyatrosu - Bana Bir Şeyhler Oluyor

G Tiyatro Ak'la Kara - Karımın Kocası

www.youtube.com/watch?v=cV_y4kry3NY&feature=youtu.be

www.youtube.com/watch?v=MkmbWoIKwW4&feature=youtu.be

www.youtube.com/watch?v=aFy_YnR2PP0&feature=youtu.be

- Haybeden Gerçeküstü

- Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz

www.youtube.com/watch?v=gK9VWYS4vPY&t=1s

G Dostlar Tiyatrosu - Marx'ın Dönüşü

www.youtube.com/watch?v=YKRBvoZC7p4&t=2s

- Sivas '93

www.youtube.com/watch?v=KN6txKYfFc8&feature=youtu.be

G Levent Üzümcü - Anlatılan Senin Hikayendir

www.youtube.com/watch?v=5lYtllJRDSI&t=2s

G Nejat Uygur Tiyatrosu - Zamsalak

www.youtube.com/watch?v=_KcZe-PA6m8

G Kadro Pa - Macbeth Mutfakta

www.youtube.com/watch?v=OhgD8UcIE0I

G Proje No2 - Hizmetçiler

www.youtube.com/watch?v=DsliRiSl-48&feature=youtu.be

G Mekan Artı - 80'lerde Lubunya Olmak

www.youtube.com/watch?v=eIl4LcvglZA&feature=emb_title

- Şiddet Üçlemesi 2 - Şeker

www.youtube.com/watch?v=DKawMLa0sfc&feature=youtu.be

- Üç kişi

www.youtube.com/watch?v=rVRumSVboWE&feature=youtu.be

G İTÜ Müzikal Topluluğu - Sidikli Kasabası 1-2

www.youtube.com/watch?v=wd2AFvGSeh8&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=CFluFyDkLjU&feature=youtu.be

En Gerçek Masal-Ç.O

G Nazım Hikmet Kültür Merkezi - En Gerçek Masal - Ç. O www.youtube.com/watch?v=EFi0kIm8jiY

G Galata Perform - Aksak İstanbul Hikayeleri

www.youtube.com/watch?v=N9b7roHNYd4&feature=youtu.be

- Patron Kim? - Yargı

www.youtube.com/watch?v=4mBnWLrafUw&feature=youtu.be

- Kadın Aklı Erkek Aklı

www.youtube.com/watch?v=yZ4ZDVdZPRI&feature=youtu.be

- Audition

www.youtube.com/watch?v=fbhJskWMi9Q&feature=youtu.be

- Kelebekler Özgürdür

www.youtube.com/watch?v=IUeIwVadDhc&feature=youtu.be

G Tiyatro Oyunevi - Tiyatro Öldü

www.youtube.com/watch?v=NuD02mNm49k&feature=youtu.be

G Tiyatro Mundus - Beckett

www.youtube.com/watch?v=Ye16Z8jUQdk

- Marat Sade

www.youtube.com/watch?v=RbPYKPdfEMw&feature=youtu.be

- Akıl Defteri

www.youtube.com/watch?v=MZzmt64KCeg&feature=youtu.be

G FMV Işık Müzikal Topluluğu - Lüküs Hayat 1-2-3

www.youtube.com/watch?v=2DQ3nUrP5WI&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=BRECv8Hqt4M&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=22USlTUWHcU&feature=youtu.be

- Hisseli Harikalar Kumpanyası 1-2

www.youtube.com/watch?v=og2vcdd-8Ng&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=t4ya-8GaNMo&feature=youtu.be

- İstanbul Efendisi 1-2

www.youtube.com/watch?v=ITLBm9fT4Mw&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=0T4Ioi8-P4Q&feature=youtu.be

- Tosunpaşa 1-2

www.youtube.com/watch?v=-e5oCpyEuDI&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=NwrViit1T90&feature=youtu.be

G Enka Tiyatro Kulübü - Yedi Kocalı Hürmüz 1-2

www.youtube.com/watch?v=WgLIR9Zi_cg&feature=youtu.be www.youtube.com/watch?v=BPi1jmAgqG4&feature=youtu.be

Yedi Kocalı Hürmüz

www.youtube.com/watch?v=gnHK5m982cw MAYIS 2020 I

69


EĞİTİM - #EVDEKAL

Korona sürecinden çocuklar NASIL ETKİLENİYOR? Bu tür durumlar rutinin dışında, normalde yaşamadığımız olağanüstü durumlar. Bunu tüm anımızda aklımızdan çıkarmamamız lazım. Tabii yaşanan olağan üstü durumda fizyolojileri de psikolojileri de reaksiyon veriyor olacak. En büyük tepki kaygı! Çocuklarda az da olsa kaygı olması oldukça normal karşılanmalı. Bu özel yetenekli çocuk söz konusu olduğunda fazla da olabilir, hiç olmaya da bilir. Tabi bu kaygı söner mi devam mı eder bunu salgının seyri, belirsizliği, basının anlatış tarzı, ailenin tutumu gibi birçok faktör etkiler. Çocuklar anne babaya bakar. Anne baba ne kadar kaygılıysa o kadar kaygılı ne kadar kontrollü ise o kadar kontrollü olacaktır.

Çocukta kaygı olduğu nasıl anlaşılır?

Bir kere en belirgin kaygı yansıması uykuya olur. Çocuklarda uyku düzeni bozukluğu, gece uyanmaları, uyuyamama, kâbus vb. Yeteneği ile ilgili birçok şeyde isteksizlik, cesaretsizlik veya tamamen kaybolması vb. Veya küçük yaş düzeyinde tuvalet alışkanlığı kazanmış bir çocuğun bir anda bunu unutması gibi belirtiler. Yeni okuma yazma çalışan çocuğun bir andan öğrendiklerini silmesi gibi. Dikkat dağınıklığı, aşırı öfke, mutsuzluk, karamsarlık, vb. daha önce bir sorun yaşayan varsa bu konuda biraz daha dikkat etmek gerekir.

Peki bu kaygılar nasıl kontrol edilebilir?

Yeterli derecede bilgilendirme çok önemli. Süreçten haberdar etmeliyiz. Uygun bir dille haberlerdeki tüm gelişmeleri onlarla onların dilinde açık bir şekilde paylaşmalıyız. Bu çocuktur söylenmez, üzülür vb. dememeliyiz. Normalde çocuklar kendi yaş seviyesine göre dünyadaki bu sorunlarla çok ilgilenmezler ama özel yetenekli çocuklar toplumsal konularda oldukça duyarlıdır. Merak ederler. Onlarla açık bir şekilde konuşulmalı bu süreçler.

70

I MAYIS 2020

Hastalığın çocuklarda çok etkili olmadığını, olsa bile tedavisinin kolay olduğu kaygılı çocuklarla paylaşılabilir. Ama sakın biz hasta olmadık olmayacağız bize bir şey olmaz gibi keskin ve gerçek dışı bilgiler verilmemelidir. Hastanede olanların çoğunun iyileştiği, bakımının yapıldığından bahsedilebilir. Tabi bunlardan bahsederken nasıl hasta olunmaza da değinmenin sırasıdır. El yıkama, beslenme, düzenli uyku vs. Çocuklar belirsizlikleri sevmezler unutmayalım. Alışık olmadıkları saatler ve düzen görüyorlar. Çok kaliteli zaman geçirme derdinde de olmamak lazım. Çocuklar sıkılabilirler. Anne babaların kendilerine de zaman ayırması lazım.

Çocukların eski rutinlerine dönmeleri çok zaman alır mı?

Bazı çocuklar için zor olacağı kesin. Okul çünkü sosyal olarak zorlayıcı bir yer. Bazı çocuklar için bu süreç rahatlatıcı oldu. Sosyal olarak öz düzenleme vs. sorun yaşayanlar zorluk yaşayabilirler. Belki bu tarz çocuklar için bir oryantasyon süreci gerekebilir. Belki öğretmeler için de bu gerekebilir. Özellikle “özel saat uygulaması” ile ço-

Aileler Ne Yapabilir?

BATUHAN NAR

EĞİTİM UZMAN

cuklarla ebeveynin çocuğun yönlendirdiği bir oyun (20-30 dakika) oynamaları çok yararlı olabilir. Bu yaklaşımda çocuğun yönlendirdiği oyuna katılan ebeveynin aklında iş veya ev işleri ile ilgili hiçbir şey olmamalıdır. Özel zaman, çocuğun kaygı ve korkularını ifade etmesini sağlayabilir, ayrıca ebeveyn-çocuk ilişkisini güçlendirebilir. Akşam yemeği birlikte yenmelidir. Böylece akşam yemeği bir iletişim- etkileşim aracı haline dönüştürülmelidir. Bu sırada televizyon açık olmamalı, kimsenin önünde tablet-telefon olmamalıdır. Evde herkesin katıldığı, televizyon ve teknolojik materyallerin açık olmadığı kitap okuma saatleri düzenlenebilir. Gene birlikte kutu oyunları, adam asmaca, isimbitki-hayvan, kelime oyunları, sessiz sinema.. gibi oyunlar oynanabilir. Ailece egzersiz yapmak eve kapandığımız günlerde hem ruh sağlığı, hem de hareketsiz kalınılan bu dönemde beden sağlığına olumlu katkıda (obeziteyi önleme) bulunacaktır. Bu özellikle hareketli ve dikkat sorunları olan çocuklarda (dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu) daha da önemli olabilir. Kısa süreli ve basit egsersizlerle başlayıp, tüm aile bireylerini katarak oyun haline çevrilen aktiviteler terapi görevi yapacaktır. Onun için bahane bulmadan, olanaklar ölçüsünde ve kısa süreli egsersizlere hemen başlamalıyız. Zaten çeşitli kurumların evde yapılabilecek basit ama çok yararlı egsersiz videolarına çeşitli kaynaklardan kolayca ulaşabilmekteyiz. Düzenli egzersiz depresif duygu durum gelişmesini de engeller. Dışarı çıkılamadııı için de günlük egzersizler uykuya da yardımcı olabilir fakat yatma saati öncesi yoğun egzersizler özellikle uyku sorunu ve hareketliliği fazla olan çocuklarda uykuya geçişi zorlaştırabilir. I I


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

EVDE KALMA KOŞULLARINDA AİLELERE ÖNERİLER * AÇIKLA BİLGİ VER

Yaşa uygun, samimi ve net bir ifade Bilgi saklamaktan ya da abartılı bilgiden kaçın Doğruluğu kanıtlanmış bilgi kaynaklarını takip et

GÜVEN DUYGUSU

Yalana başvurmadan, büyütmeden güven ver Kendi duygularını karıştırmadan, çocuğunun ifade etmesine izin ver Kendi sağlığını korurken çocuğun bu davranışları öğrensin

BİRİMİZ HEPİMİZ İÇİN

Herkes bir diğerine dikkat ediyor, önem veriyor Birlikte daha güçlüyüz Aile içi iletişimi koruyoruz (Özellikle büyükler)

GÜNLÜK AKIŞ

Rutin düzenin koruması önemli ancak beklenmedik değişiklikler olabilir Belirsizlik zamanlarında bilesakin faaliyetlere yer ver Ev içi düzen ve kurallarda kimi zaman aksaklıklar olabilir, esnek yaklaşım önemli

EKRAN VE SOSYAL MEDYA ÖLÇÜSÜ

Sosyal ağlardan bilgi edinmek gerekli ancak gerektiğinde kendini nasıl uzak tutup oruyabileceğini planla Kaygı artırıcı haberleri sürekli ve tekrar tekrar seyretmekten kaçın

* LACAPAP 2020 Aile Bülteni çeviri ve uyarlaması Prof. Dr. Ayşe Rodopman Arman tarafından yapılmıştır.

Kaynak: https://www.ankara.edu.tr/wp-content/uploads/sites/6/2020/03/cogepdercovid-19rehberi30mart2020.pdf.pdf EYLÜL 2019 I

71


4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

Kültür Koleji’nden uzaktan eğitimde kalite kurulu hamlesi Koronavirüs salgınından dolayı bir süredir uzaktan eğitim modeliyle öğrencileri ile buluşan Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji, kalite vizyonu çerçevesinde kazanım ve donanımlarını geliştirmeye devam ediyor. Kültür Koleji, 1960ʼtan bugüne “Öğrencilerin Hizmetinde” olma ilkesi doğrultusunda “nitelikli ve kalite eğitim”den ödün vermeden, uzaktan eğitimi daha nitelikli, daha kaliteli sürdürebilmek için uzaktan eğitim kalite standartlarını tanımladı. “Uzaktan Eğitim Sistemi Standardizasyon ve Kalite Geliştirme Rehberi”ni tüm öğretmenleriyle paylaşan İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, “Sürdürülebilir Standardizasyon ve Kalite Geliştirmenin sağlanması adına kurumun bölüm başkanları ve müdürlerinden oluşan Uzaktan Eğitim Kalite Kurullarının görev yapmaya başladığını belirtti. 8 ayrı alanda, 70 kalite standardını devreye aldıklarını, bu süreçte öğrencilerinin; öğretmenlerin birikimlerinden dijital ortamın sunduğu geniş olanaklar çerçevesinde yararlandırdıklarını dile getiren Kutoğlu, sistemin 3 boyutta

takip edildiğini ifade etti. Uzaktan Eğitim Kalite Kurulları, kayıt altına alınan online dersleri inceleyerek hizmet içi eğitim programları tasarlayacaklar. Belirli bir faaliyetle ilgili fayda sağlamak amacıyla, tüm tarafların katkısı ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemi olarak tanımlanan standardizasyon kavramı, uzaktan eğitim süreçlerinin başlamasıyla eğitim kurumlarının odak noktası haline geldi. Eğitimde standardizasyon; hedeflere yaklaşma, sürekli iyileşme ve yenileşmeyi ifade ediyor. Eğitim kurumlarında en çok İSO 9001 kalite yönetim sistemi uygulanıyor. Günümüz şartlarında siteme entegre edilen yeni birçok model için de bazı standartların getirilmesi ve kalite çalışmalarının yapılması kaçınılmaz hale geliyor. Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID19) ardından 30 Martʼta başlatılan İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Uzaktan

İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu

Eğitim Sistemi, senkron (eşzamanlı/canlı) ve a-senkron (eş zamansız) olarak yapılandı. Senkron olarak “ADOBE CONNECT” dijital platformu, a-senkron olarak “CATS” dijital platformu kullanılıyor.

Nobel ödüllü isimler canlı yayında öğrencilerle buluşuyor

Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji, öğrencilerini, Nobel ödüllü bilim insanlarıyla buluşturuyor. Kültür Kolejiʼnin Instagram hesabı üzerinden yapılacak canlı yayınlarda, 2019 Nobel Fizik Ödülü sahibi Didier Queloz, 2019 Kimya Ödülü sahibi M. Stanley Whittingham, 2017 Nobel Kimya Ödülü sahibi Joachim Frank gibi isimler yer alacak. 30 dakika sürecek ve İngilizce gerçekleşecek yayınlarda öğrenciler, merak ettikleri tüm soruları bilim insanlarına yönelterek onlarla röportaj yapma şansı bulacak.

72

I MAYIS 2020


VirĂźse inat derslerimiz online olarak devam ediyor


4mevsimbahcesehir

#EVDEKAL

Dört Mevsim Bahçeşehir

Karantina günlerinde okuma listem ve tavsiyeler Bilim kurgu bir film seyreder gibi yaşadığımız bu günlerde kitaplara sığınmak en yatıştırıcı, en doyurucu seçenek bence. Okurken müzik dinleyebilenlerdenseniz şu sıralar oldukça çoğalan Akustik Konserleri de öneriyorum. Bengü İnanç

Ben ʻmecburiʼ tatile çıktığım ilk günden kütüphanemde okunmayı bekleyen kitaplarla başladım dünya turuna. İlk durak Finlandiya. Grigoriy Petrow ʻun Beyaz Zambaklar Ülkesinde (Atatürkʼün okunmasını tavsiye ettiği kitap olarak da bilinir.) Finlandiyaʼnın kuruluş yıllarında yaşananların, 1920 Türkiyeʼsi ile de benzerlikler bulunan yılların anlatıldığı bir kitap. Sonra Brezilyaʼya gidiyoruz ve Jose Mauro De Vasconcelosʼın meşhur romanı Şeker Portakalı ile küçük Zezeʼnin hayatına ortak oluyoruz. (bu romanı okurken ben çok ağladım. Umarım siz daha sakin kalabilirsiniz) Ayşe Kulinʼin Kasım 2019ʼda ilk baskısı yapılan ʻHer Yerde Kan Varʼ romanı tarihi roman sevenler için ve Ayşe Kulinʼi takip edenler için okunası bir roman. Ve şimdilerde Nobel Edebiyat ödüllü William Golding Sineklerin Tanrısı var elimde. Tabii ki tavsiye listemde… Sistemli bir okuma listesi oluşturmak isteyenler için bazı özel yazarların eserlerinden de bahsetmek isterim.

Biyografik dönem romanları sevenler için Osman Balcıgil kitaplarından G Putlar Yıkılırken-Nazım Hikmet G Ela Gözlü Pars Celile G Nefesi Tutku Olan Kadın- Afife Jale G Yeşil Mürekkep –Sabahattin Ali G İpek Sabahlık- Suat Derviş Sizi bambaşka sabahlara uyandırabilir.

74

I MAYIS 2020

Buket Uzuner romanları benim için hep çok özeldi. Sizin için de öyle olabilir. Şiddetle tavsiye ediyorum. G Kumral Ada Mavi Tuna ….sen hiç kimsenin olamayacağı kadar çok şeyimsin benim... yüreğimde sana ayrılan yer herkesinkinden büyük. yalnızca bir arkadaş, bir kan kardeş, bir sırdaş, bir çok yakın dost değil, bir büyük sevgisin sen... yanında sonsuz şımarabileceğim ve hala kaybetmekten kormayacağım tek kişi... yani biraz annem, biraz babam, hatta hiç görmediğim dedem, belki hiç doğmayacak oğlum... sonra daimi hayranım ve tabi dokunulmamış sevgilim... sen benim masumiyetimsin tuna... benim en yakınımsın! aslında belki öbür yarımsın? bütün bunlar ne demek anlıyor musun? hı? G Gelibolu-Uzun Beyaz Bulut G İstanbullular G Su –Toprak-Hava üçlemesi (Ateş yoldaymış…) Nazan Bekiroğlu le tanışmayanınız var ise öncelikle * Nar Ağacı * ile başlayabilirsiniz. G Cam Irmağı taş gemi Taşın boyanmasıydı âdet olan, sıra boyamalara geldi. Yontucunun, kullandığı boyalara güveni sonsuzdu. Asırlarca dayanacaklarını, solmayacaklarını, bambaşka renklere dönüşmeyeceklerini biliyordu. Kimi bir deniz kabuğunun, kimi bir çömlek parçasının içinde karıştırdı renkleri. İstese, sonsuz sayıda renk elde edebilirdi. İstemedi. Kimi iç açıcı, kimi kasvet verici, ama hepsi de

canlı ve kalıcı renklerle yetindi. G Mor Mürekkep G Mücella Ve daha nice güzel kitaplar olsun yanı başınızda… Ve daha nice güzel, sağlıklı, endişesiz günlerde görüşmek üzere… İşe giderken yollarda kitap okuyabilmek, seyahat için kitap seçebilmek, kitap evi gezebilmek, gelen kitap kolisini koklaya koklaya açabilmek, dostlarınızla kitap değiş tokuş edebilmek, müdavimi olduğunuz kafede yeni kitabın yanına az şekerli kahve söyleyebilmek dileği ile…


DOJOMART20:Layout 1

3/6/20

2:19 PM

Page 1


#EVDEKAL

Koronavirüs günlerine özel uzaktan eğitim tüyoları

UZAKTAN EĞİTİMDE MOTİVASYONU Dünyayı etkisine alan koronavirüs 7’den 70’e yaşam alışkanlıklarımızda çok önemli değişikliklere yol açarken, en önemli değişikliklerden biri hiç şüphesiz uzaktan eğitime geçilmesi, örgün eğitimin tüm seviyelerinde derslerin uzaktan ve çevrim içi ortam üzerinden verilmesi oldu. Ancak gerek küçük yaş grubunda gerekse ergenlik dönemindeki çocukları bu sürece adapte etmek çok kolay olmayabiliyor. Acıbadem Üniversitesi Atakent Hastanesi Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Evren Tufan çocuklarda motivasyonu sağlamanın yedi yolunu anlattı. Gerek küçük yaş grubunda gerekse ergenlik dönemindeki çocukları bu sürece adapte etmek çok kolay olmayabiliyor. Evde birçok anne, bu süreçte kendini bir yandan da ʻöğretmenʼ rolünde bulurken, çocuklarını derse odaklayamamaktan yakınıyor. Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Evren Tufan “Koronavirüs sürecinde çocuk ve ergenlerin dikkatlerini ders içeriğine odaklamalarını sağlamada ve uzaktan eğitim sürecinin tatil olmadığını fark ettirmede ebeveynlere önemli görevler düşüyor. Uzaktan ve çevrim içi verilen eğitim de sınıf ortamındaki kadar dikkat ve konsantrasyon gerektirdiği için bazı noktalara dikkat edilmesi gerekiyor” diyor. Prof. Dr. Tufan uzaktan eğitimde çocukların motivasyonunu sağlamanın 7 yolunu anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.

1- Çalışma ortamını düzenleyin Her çocuğun ders çalışmak için

belirli bir alanı ve masası olmalı. Çocuğunuzun çalışma ortamının yeterince aydınlanmasına, çevrede görsel ve işitsel çeldiricilerin olmamasına özen gösterin. Görsel çeldiricilere duyarlı olan çocuklarda çevresel görüş alanının karton bölmelerle sınırlandırılması, bedensel çeldiricilere hassas çocuklarda ise oturuş pozisyonunun yastık, minder ve benzeri desteklerle düzenlenmesinde fayda var.

2- Ekran karşısında geçirdiği zamanı düzenleyin

Ders dışında ekran karşısında geçirdiği zamanı düzenleyin. Yemek masasında cep telefonlarını bulundurmamaya, oyun ve eğlence için belli bir süre belirlemeye, geceleri yatmadan en az yarım saat önce evdeki telefon, tablet ve akıllı telefonların kapatılmasına özen gösterin. Uzaktan eğitim sırasında ders kaynağı dışında çevrede telefon/ tablet bulundurmayın. Çocuğunuzla günlük planını ve yapması gerekenleri birlikte hazırlayın ve ancak bu görevlerini tamamlandıktan sonra oyun ve eğlenceye zaman ayırabileceğinin altını çizin.

3- Çocuğunuzun öğrenme biçimini belirleyin

Her çocuk ders içeriğini kendine özgü biçimde öğrenir. Çocukların temel olarak görsel, işitsel ve dokunsal/ kinestetik öğrenme biçimleri baskın olanlar şeklinde

Prof. Dr. Ali Evren Tufan

sınıflandırılabileceği düşünülmektedir. Görsel öğrenme biçimi baskın olan çocuklar; çizerek ve yazarak daha iyi öğrenirler. Bu çocuklarda not alırken farklı renklerde kalemler kullanmak, ders içeriğini animasyonlar ve filmlerle desteklemek dikkatlerini toplamalarını kolaylaştırabilir. İşitsel öğrenme biçimi baskın olan çocuklarda ders içeriğinin ses kaydının yapılması ve bu kaydın bir kaç defa dinlenmesi, çalışılan materyalin evdeki bir başkasına anlatılması faydalı olabilir. Dokunsal öğrenme biçimi baskın olan çocuklarda ise ders içeriğinin maketlerinin yapılması, evdeki eşya/


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

SAĞLAMANIN

7 YOLU

“Uzaktan ve çevrim içi eğitimde yaşanabilecek en önemli sorun, sürecin uzun bir tatil olarak algılanması. Bu sorunu önlemenin en kolay yolu ev içinde zaman ve mekanları sınırlandırmak olacaktır. Ev içerisinde çocuğunuzun ders çalıştığı, oyun oynadığı ve spor yaptığı yerlerin mümkün olduğu kadar birbirinden ayrı olmasına ve ayrı kalmasına dikkat edin.” oyuncaklarla canlandırılması veya taklitlerinin yapılması dikkatlerini toplamalarını sağlayabilir.

4- Günlük tutmalarını sağlayın

Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ali Evren Tufan “Uzun dönemde planlama yapmak, ders içeriği ve günlük yaşamın organize edilmesi, düşünce ve duyguların zaman içerisinde değişebileceğinin fark edilmesi gibi gelişim basamaklarının kazanımında düzenli olarak günlük tutmak oldukça faydalıdır. Çocuğunuzun mümkün olduğu kadar düzenli bir günlük tutması, bu günlüğe o gün için düşünceleri, duyguları ve öğrendiklerini kısaca not alması fayda sağlayacaktır” diyor.

5- Tatil olarak algılamamasını sağlayın

Uzaktan ve çevrim içi eğitimde yaşanabilecek en önemli sorun, sürecin uzun bir tatil olarak algılanması. Bu sorunu önlemenin en

kolay yolu ev içinde zaman ve mekanları sınırlandırmak olacaktır. Ev içerisinde çocuğunuzun ders çalıştığı, oyun oynadığı ve spor yaptığı yerlerin mümkün olduğu kadar birbirinden ayrı olmasına ve ayrı kalmasına dikkat edin. Ders saatlerinin dışında kalan zamanları mümkün olduğu kadar önceden planlayıp, yapılandırmayı deneyin. Çocuğunuzun her etkinlik arasında en az 5- 10 dakika kadar boş zamanı olmasını sağlayın. Bu molalar farklı etkinliklere uyum sağlamasını ve dikkatini odaklamasını kolaylaştırabilir.

6- Egzersiz yapmasına ve sağlıklı beslenmesine dikkat edin

Evde zaman geçirmek özellikle hareket etme ihtiyacının daha belirgin olduğu çocuklar için zor bir süreç olduğundan bu durum dikkatlerini toplamalarını engelleyebilir. Diğer yandan, çocuklar kendilerini oyuna veya bir etkinliğe kaptırdıklarında öğünlerini atlayabilir veya sağlıksız içerikli besinlere kapılabilir. Her iki durum da çocukların ders içeriğine

odaklanmalarını engelleyecektir. Güne ailece yapılacak 10- 15 dakikalık bir egzersizle başlamak ve öğünleri önceden programlamak çocukların evdeki zamanı daha verimli geçirmelerini sağlayacaktır.

7- Sürekli akademik başarıyı vurgulamaktan kaçının!

Prof. Dr. Ali Evren Tufan “Anne babaların izolasyon süresinde akademik başarıya odaklanmaları ve sürekli ders çalışmaya vurgu yapmaları çocuklarda yılgınlık, umutsuzluk veya inatlaşma gibi tepkilere yol açabilir. Bunun yerine izolasyon sürecinin tüm aile için bedensel, ruhsal ve eğitsel gelişimi destekleyecek bir fırsat olduğunu vurgulamak faydalı olacaktır. İzolasyon süresince çocukların arkadaşları ile telefon ve görüntülü görüşmelerle iletişimlerini sürdürebilmelerine, gün içinde bir kaç dakika da olsa aile üyelerinin hisleri ve yaşadıkları hakkında konuşmalarına fırsat verin” diyor. I


GEZİ Madem 'hayat eve sığar'dı da neden dünyayı kurban etmişiz o kısacık hayatlarımıza... Zehirlemişiz bacalarla, atıklarla, tozla, dumanla.. Yormuşuz gürültüyle, patırtıyla, savaşla kanla... Dünya'nın misafirleri değil miyiz, sıksan 100 yıl yaşayacağımız? Nasıl bu hale geldik, hangi ara 'yaşamak için çalışmaktan vazgeçip, çalışmak için yaşamaya' başladık? Gelin bir muhasebe yapalım. Kaç kez döpiyes, takım elbise giydiniz karantina günlerinde. Oysa ki ne paralar döktünüz o havalı markaya, maaşınızdan 8 taksitle. Ya hala aylığınızı parça parça ettiğiniz taksitlerle ödediğiniz o canım araba. Kapıda duruyor hani. Tozlandı bile. Benzin parası, gişe parası, muayene parası, lastik parası, bakım parası, çalıştığınız plazanın park parası. O koca plaza ve o plazadaki bitmez toplantılar şu anda yemek masanızdaki bilgisayara sığmadı mı, üzerinizdeki eşofmanlar yetmedi mi? Çocuğunuz, ekrandaki parasız eğitim ile öğrenmedi mi? Ya okulu? 'Çocuğu çok iyi okula yolladılar'' desinler diye yazdıranlar. Müfredat tek olsa da okul çok, en havalısından seçilmedi mi o okullar, aynı şeyi öğretecekleri halde? Şimdi zevkle yediğiniz ev yemeğinin özlemini çekerken, o yemek yerine selfie çekmek için gitmediniz mi o yarı maaş dökülen restoranlara? Sonra da sağlıklı yaşam diye hiç gitmediğimiz, gitmeyeceğimiz 'sağlıklı' yaşam merkezlerine para ödemediniz mi? Hatırladınız mı? Zamansızlıktan şikayet ediyordunuz ya kitap okuyamadığınızın özrü olarak. Hem de saatlerinizi tv ve internette geçirmek için zaman bulurken... Artık o ekranlarda tiyatro, konser, sesli kitap, faydalı seminer bulmakla uğraşıyorsunuz değil mi? Öyleyse haydi gelin bugün kendiniz için yaptıklarınıza bir yenisini ekleyin. Kendinize bir uzakdoğu seyahati ısmarlayın. Beyaz kumsallarda gezinip, turkuaz suların keyfini çıkarın. Buyrun Tayland'a, buyrun Phuket'e, buyrun Amanpuri'ye.... Aman dikkat edin başınıza güneş geçmesin, bir hasır şapka alıverin, oranın güneşi fena çarpar, söylememiş olmayayım... 78

I MAYIS 2020

Tayland’ın en turistik adalarından biri olan Phuket, her yıl tüm dünyadan çok sayıda turisti ağırlıyor. Havaalanına sadece yarım saat uzaklıktaki Amanpuri, ormanın içine gizlenmiş ağaç evleriyle huzurlu bir tatil vadediyor.


Amanpuri

4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

PHUKET’İN LÜKS TATİL ADRESİ

Tayland, Asya kıtasının güneydoğusundaki huzurlu ülke. Laos, Kamboçya, Myanmar (Burma) ve Malezya ile sınır komşusu. Başkenti Bangkok. İklimi tropikal, yılın her ayı gidilebilir. Ama yağışsız ve çok bunaltıcı olmayan bir dönem isterseniz Türkiyeʼde kış yaşanırken gitmek en doğrusu. Soğuk kış tatili yapmak istemeyenler için ideal. Küçük bir not vereyim ama sürekli soğuk-sıcak ortamlarda olacaksınız çünkü. Klimalar kapalı mekanları kış gibi soğuk yapıyor. Bu durumda dışarısı çok sıcak oluyor. Ancak mayıs ve kasım ayları arası muson yağmurları dönemi olduğu için epey yağış alıyor ve hava nemli olabilir. ### Eşsiz, emsalsiz adaları, Budizmʼin

en nadide tapınakları, zarif, hassas, güler yüzlü, derin Tayland kültürü ve sayısız güzellikleri ile mutlaka görülmesi gereken büyüleyici tropik bir cennet. ### Kuruluşu 13. yüzyıla dayanıyor Taylandʼın. Pek çok savaşa ve işgale maruz kalmış ama hala güzellikleriyle göz kamaştırıyor. Hepsi yardımsever, hepsi güler yüzlü ve hepsi iyi niyetli. Nüfusunun %90ʼının Budist olduğu söyleniyor, sonraki çoğunluk ise Müslüman. ### Konuştukları lisana Tayca deniyor. Taycaʼda konuşma dili erkek ya da kadın olmalarına göre değişkenlik gösteriyor. Örneğin erkekseniz

SERDA BÜYÜKKOYUNC

U

EUROSUN ANAOKULLAR I KURUCUSU Instagram @serdabu yukkoyuncu

kullandığınız kelimenin sonuna –krap, kadınsanız –ka eklerini getiriyorsunuz. ### Başkenti Bangkokʼun Tay dilindeki resmi ismi 163 harften oluşuyor. Guinness Rekorlar kitabına dünyanın en uzun isimli şehri olarak kayıtlı. Ama Tayland ekonomisinin lokomotifi Bangkokʼa Tayland halkı “Krung Thep” yani “Melekler Şehri” adını vermiş. ### Ayutthaya Şehri, Sukhothai Tarihi Kenti, Thungyai-Huai Kha Khaeng Doğal Hayatı Koruma Alanı, Ban Chiang Arkeoloji Alanı ve Dong Phayayen-Khao Yai Orman Kompleksiʼnden oluşan UNESCO Dünya mirası listesinde beş adet bölgesi var Taylandʼın. MAYIS 2020 I

79


GEZİ Bir önceki kral Adulyadej dünya tarihinde en uzun hüküm süren kral olmuş. 2016 yılında hayatını kaybedince yerine marjinalliği ile tanınınan oğlu Vajiralongkorn geçmiş ama hala her yerde kral Adulyadejʼin fotoğrafları var. ### Thai mutfağı, dünyanın en iyi 10 mutfağı arasında gösteriliyor. Yemeklerden gelen koku ile ilgili söylenen olumsuzlukların tümünün kaynağı alışık olmadığımız palmiye yağı sadece. Yemeklerde bu yağı kullanıyorlar çoğu kez. Sokak yemeklerinin çok ucuz olması ve bu yüzden çoğu yerel halk evinde mutfak olmaması nedeniyle de dışarda yemek yiyor. Sokaklarda sık sık bu kokuyu duyacaksınız. Ama endişelenmeyin çok kısa bir sürede alışacaksınız… Ve emin olun Tayland mutfağı damağınızda da inanılmaz tatlar bırakacak. ### Birkaç ipucu veriyorum lezzetli Tayland mutfağından. Beğenirseniz kulaklarım çınlayacak nasıl olsa… İşte isimler… Phat Thai, Tom Yam Çorbası, Khao Phad, Khao Phat Kung, Som Tom, Spring Roll… Ayrıca aklınıza gelebilecek her türlü deniz ürününü de deneyin lütfen. Hele tropikal meyvelere aşık olacaksınız. Mango, Longan, Mangosteen, Passion Fruit, Dragon Fruit, Chompu, Rambutan, Papaya, Ananas ve Hindistan Cevizi mutlaka bol bol yiyin diyeceğim meyve çeşitlerinden sadece bazıları. Yollarda meyve suyu tezgahlarını her yerde göreceksiniz. Çekinmeyin en tazesi bunlar… Tatlı olarak sokaklarda satılan çikolata soslu, muzlu krepleri denemeyi de ihmal etmeyin. ### Yerel alkolleri Sang Som adlı rom türü bir içki. Yerel biraları Singha, Chang ve Leo… Özellikle Samui, Phangan ve Tao adalarında kokteylleri dev kadehlerde içmeyi çok seviyorlar. Ben sadece seyrettim, içmeye cesaret edemedim. Bakalım siz ne yapacaksınız? ### Taylandʼda gece hayatı inanılmaz canlı, heyecanlı… Canlı müzik performanslarından gece kulüplerine varıncaya kadar çok sayıda alternatifiniz var. Phuketʼ teki Bangla Walking Street bunlardan benim gördüğüm… Çılgın, hüzün verici, canlı, deli dolu, anlaşılması zor bir dünya ile

80

I EYLÜL 2019

BÜYÜK SARAY karşılaştım. Taylandʼın gece hayatı için, Pattaya- Bangkok-Phuket ve Koh Phangan doğru adresler…

İlginç, şaşırtıcı, heyecan verici bir dünya

Tayland Kraliyet Ailesi, Tayland halkı için çok önemli. Bu nedenle kraliyet ailesi hakkında olumlu bile olsa konuşmak, eleştirmek yasak ve hapis cezası bile uygulanabiliyor. ### Tayland kraliçesi Kumariratana 1880 yılında kraliyet kayığı alabora olunca boğularak ölmüş. Kurtarılamamasının nedeni kraliçeye dokunan sıradan insanlar ölüm cezasına çarpılıyormuş.

### Genelde Taylandʼın %90ʼı Budist. Herhangi bir buda heykeline doğru ayak veya bacak uzatmak saygısızlık olarak kabul ediliyor. Aslında otururken ayak tabanı gözükecek şekilde bacak bacak üzerine atmak da saygısızlık olarak kabul ediliyor. Tayland yazılarında kelimeler arasında boşluk, cümle sonlarında nokta, ünlem işareti veya soru işareti gibi noktalama işareti kullanılmıyor. ### Tayland sinemalarında her film öncesi Tayland marşı eşliğinde kralın fotoğrafları gösteriliyor ve herkes ayağa kalkıp saygı duruşunda bulunmak zorunda.


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

Başkenti Bangkok’un Tay dilindeki resmi ismi 163 harften oluşuyor. Guinness Rekorlar kitabına dünyanın en uzun isimli şehri olarak kayıtlı.

Öyle egzotik, gizemli bir başkent beklemeyin. Bildiğimiz metropollerden biri. Tropik bir şehirde olduğunuzun ipucu sadece binaların dışındaki klimalar. Ha, bir de bol körili yemek kokuları var… Yine de Bangkok, Taylandʼa gidip mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Gün ve gece boyunca çalışan yemek tezgâhları, geç kapanan pazarlar ve alışveriş merkezleri ile Bangkok 24 saat yaşayan şehirlerden. Ama merkezden uzaklaştığınızda karşılacağınız muazzam tapınaklar, yüzen pazarlar, kendinizden geçeceğiniz alışveriş yerleri size ʻişte egzotik başkent, işte Bangkokʼ

EGZOTİK BAŞKENT: BANGKOK

dedirtecek. Bangkokʼun çeşitliliği ve eklektik kültürü bu şehri didik didik gezmeniz için iyi bir sebep. Madem böyle bir başkenttesiniz o zaman layığıyla gezin. İşte size kolaylık sağlayacak bir sıra…

GRAND PALACE (BÜYÜK SARAY)

Şehrin en ünlü simgelerinden birisi kabul ediliyor büyüleyici Büyük Saray. 1782ʼden günümüze kadar korunmuş bir saray kompleksi. 150 yıl boyunca Tayland Kraliyeti, Kraliyet Mahkemesi ve Tayland Hükümeti için kullanılmış. Günümüzde savaş bakanlığı ve devlet daireleri için hizmet veriyor Tayland Krallığıʼnın bu sembolik yapısı. Büyük

Sarayʼı gezerken mimarisi ve süslemeleri sizi sizden alacak.

YATAN BUDA TAPINAĞI

Bangkokʼa gelen herkesin görmesi gereken yerlerden biri. Burası Bangkokʼun en büyük tapınaklarından biri. Altın varaklı 46 metre uzunluğundaki dev Budha heykeli dünyanın en ünlülerinden. Size önerim tüm kompleksi gezmeniz.

ÇİN MAHALLESİ

Hem popüler bir bölge, hem de değişik lezzetler denemek için bir cennet. Gecesi de gündüzü de ayrı çılgın. Pek çok egzotik alternatifin olduğu alışveriş mekanları ile gösterişli EYLÜL 2019 I

81


GEZİ Çin tapınakları bu mahalleyi gezmeniz için yeter de artar sebepler. Çin malının her ne kadar ülkemizdeki imajı kötü olsa da bu fikri geride bıraktınız nasılsa buralara geldiniz. Çantaları doldurmanın tam zamanı ve tam yeri…

Eşsiz, emsalsiz adaları, Budizm’in en nadide tapınakları, zarif, güler yüzlü, derin Tayland kültürü ve sayısız güzellikleri ile mutlaka görülmesi gereken büyüleyici tropik bir cennet.

YÜZEN PAZARLAR

Bu pazarın özelliği, minik kayıklarda satılan tropikal meyve ve sebzeler, taze tropikal meyve suları ya da teknede pişen yerel yiyecekler. Tüm dükkanlar nehir gezerek alışveriş yapabiliyorsunuz. Bence müthiş bir deneyim yüzen bir teknede, reyonları yüzen bir alışveriş merkezinden filelerinizi doldurmak. Size bir kaç da pazar ismi vereyim. Taling Chan, Bang Ku Wiang, Tha Kha ve Damnoen Saduak.

CHATUCHAK PAZARI

Toptancılar için olsa da bu 8.000ʼden fazla pazar tezgâhı ile 200.000 kişinin gezdiği 35 dönümlük bu hafta sonu pazarı gün boyu gezebileceğiniz, ilginç keşifler yapabileceğiniz, Uzakdoğu mutfağından çeşitli lezzetler tadabileceğiniz en uygun yerlerden.

PHANG MAYA BAY

KHAO SAN YOLU

Her türlü markanın üst üste binmiş tabelaları, rengarenk tezgahlar, neon ışıklar, el arabaları, hem şık, hem yerel mekanlar, buranın karşı konulmaz enerjisi ve çılgın hareketliliği bu yolu anılarınızda unutulmaz yapacak.

DOĞANIN ARMAĞANI: PHUKET

Taylandʼın en turistik bölgelerinden biri Andaman denizi kıyısındaki egzotik Phuket Adası. Gündüzleri ipek kumsallarında, turkuaz denizinde alabildiğince dinlenebileceğiniz, renkli gece hayatı ile zamanın nasıl geçtiğini anlamayacağınız heyecan dolu bir ada, masalsı Phuket. Eğlence dolu gece hayatı, değişik kültürü, etkileyici mutfağı ile her zevke hitap eden Phuket Adası, her yıl milyonlarca turist ağırlıyor. O halde ne yapıyoruz? Karış karış gezmeye başlıyoruz egzotik Phuketʼi ve komşu adalarını.

MAYA BAY (PHI PHI ADALARI)

Turistik Phuketʼin en turistik yerlerinden biri. Turkuaz denizi ve gerçek olduğundan kuşkulanacağınız kadar olağanüstü manzaraları, berrak denizine eşlik eden görkemli kayalıkları ve pudra kıvamındaki

82

I MAYIS 2020

BÜYÜK BUDA

kumsalıyla Maya Bay, ünlü “The Beach” filmine konu olmuş 2000 yılında.

PATONG PLAJI

Plajları ile ünlü Phuketʼin en uzun ve en bilinen plajı Patong. Sınır tanımayan su sporlarının yapıldığı bu plaj, geceleri de sınırsız eğlence seçeneği sunuyor. Çılgın diskoteklerden kabarelere, barlardan dans ve eğlence mekanlarına kadar kusursuz bir gece hayatının da kapılarını aralıyor.

KARON PLAJI

Lüks otellerin, restoran ve barların

bir araya geldiği bölge Karon Plajı. Aile tatilleri için ideal bir alternatif. Bembeyaz kumsalı tam 5 km. Patongʼa göre çok daha sakin. Ama yine de su sporları için tercih edilen yerlerden. Yerel retoranlarda yöresel lezzetleri de tadabilirsiniz.

BIG BUDDHA

Chalong Tepesiʼnde yer alan beyaz mermerden yapılmış Big Buddha modern sanat üslubuyla Phuketʼin kültürel faaliyetlerini arttırmak amacıyla yapılmış. Neredeyse adanın tüm noktalarından görülebiliyor. Giderseniz muhteşem bir manzara size sürpriz yapacak.


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

YÜZEN PAZARLAR Phuketʼte bulunan 29 Budist tapınağından en görkemlisi. Tapınağın dışı da içi gibi büyüleyici. Muhteşem bahçe peyzajı ile budizm hakkında pek çok ipucu sunuyor. Bahçesinde gezmek size ayrı bir huzur verecek.

WAT CHALONG TAPINAĞI

PHUKET TOWN

Egzotik bir turist için bulunabilecek her şey var bu bölgede. Tapınaklardan müzelere, mağazalardan kafe ve restoranlara kadar tüm alternatifleri bulacaksınız Phuket Townʼda. Adanın kalbi burada atıyor. Tapınaklarda ve diğer binalarda Portekiz ve Çin mimarisine ait pek çok ipucu bulacaksınız.

BANGLA CADDESİ

Gece hayatı ile ünlü bu cadde. Her zaman kalabalık. Işıl ışıl sokakları, barları, gece kulüpleri ve diskolarıyla eğlencenin tavan yaptığı bir bölge. Go go bar denilen dans şovları, barlar sokağı, birahaneler, kafeler, DJ performansları, çılgın partiler, diskolar, gece kulüpleri… İşte tüm bunların bir arada olduğu yer Bangla Caddesi.

MAYMUN ADASI

Phuketʼde her an her yerde bir maymunla karşılaşmanız mümkün; Eğer siz de bu hayvanları doğal

ortamlarına izlemek istiyorsanız bu ada tam sizlik. Ancak misafirperver ya da dost canlısı olduklarını söylemem pek mümkün değil.

KO TAPU (JAMES BOND ADASI)

Tay dilinde “Çivi Adası” anlamına geliyor Ko Tapu. Ada ünlü kireçtaşı kayası ile tanınıyor. 1974 yılında çekilen James Bond filmi sebebiyle James Bond Adası olarak da biliniyor.

CENNETTEKİ CENNET: AMANPURİ

Phuket havalimanına sadece yarım saat mesafeye saklanmış bu cennet. Dünyanın en iyi otellerinden biri kabul ediliyor. Aman otelleri 20 ülkede 31 destinasyona yayılmış bir zincir. Türkiyeʼ de de yatırımları var. Bodrumʼ SERDA BÜYÜKKOYUNCU

da Aman Rüya isimli harika bir butik otelleri bulunuyor. Phuketʼteki tesisi muhteşem bir koya konumlanmış. Dünyanın en güzel kumsallarından biri kabul ediliyor. Tropikal bir orman içine yerleşmiş ve yapımında tek bir ağaç kesilmemiş. Ağaç evler ormanın içine gizlenmiş ve muhteşem bir dekorasyonla süslenmiş. Sükunet içine gizlenmiş pek çok etkinlik mekanı var. Spor salonundan, SPAʼsına, Tay restoranlarından, çay partilerinin yapıldığı özel mekanlara dek her yer ormanın içine adeta gizlenmiş. Hizmet ise kusursuz. Peçetelerin katlanışından, odanızın her noktasına yerleştirilmiş orkidelerine dek, sadece bakışlarınızla bir anda yanı başınızda bulduğunuz zarif Tay görevlileri ile kendinizi gerçekten bir kral ya da kraliçe hissedeceğiniz bu mekana ben aşık oldum. Ve hepinize öneriyorum. ### Biraz da restoranlar hakkında bilgi vereyim. İşte önerdiğim yerler… Amanpuri, Trisara Terrace, Freedom Beach, Breeze, Indigo Pearl, Twin Palms, Crust öğle yemekleri için, Bampot, Taste, Black Ginger, PRU, Jok See, La Gaetana akşam yemekleri için, Tu Khab Khao ve Freedom Reggae, Seduction, Blow ve Duzz barlar için önereceklerim.I MAYIS 2020 I

83


4mevsimbahcesehir

GÜZELLİK

Dört Mevsim Bahçeşehir

GÜZEL FİKİRLER

YASEMİN YURTMAN CANDEMİR

Umumi yerlerde hijyen sorununu nasıl aşarsınız?

Çok yakında AVM’ler açılacak, restoranlar sosyal mesafe kuralına uygun olarak oturum sağlayacak. Peki bu durumda biz nasıl tedbirler almalıyız? Bundan sonra yanınızda her zaman bir kutu Hijyen Sağlayıcı Sprey bulundurmalısınız. Mümkünse seyahat boyunu çantanızdan hiç ayırmayın ve 30 saniye kuralını uygulayın. Elinizi dokunacağınız yüzeye ya da tuvaleti kullanacaksanız klozet kapağına sıkın ve 30 saniye bekleyin. Gerekirse nemlenen yüzeyi kağıt havlu ile silin ve öyle kullanın. Umumi tuvaletlerle ilgili olan adeta kara mayınlarında gezinmeye benzeyen rehberi dikkatle okuyun! Temas riskini azaltırken, mikropları önleme yönünde kendinizle gurur duyabilirsiniz.

Kullanıma uygun bir umumi tuvalet bulun

En yakın umumi tuvaleti bulurken tercihinizi sokaklarda bulunan tuvaletlerden yana değil, oteller, kitapçılar, kafeler, AVM’ler ve restoranlardan yana kullanın. Uzman ipucu: Eğer kafede müşteri değilseniz ama tuvaleti kullanmak zorundaysanız, oraya aitmiş gibi yürüyün. Eğer tuvaletin yerini bulamazsanız, kibarca ama güvenle sorun. “Tuvaletler yalnızca müşteriler için-

84

I MAYIS 2020

dir” gibi herhangi bir geri dönüş alırsanız, oradan alabileceğiniz en ucuz şeyi satın alın. Sonra bir daha asla geri dönmeyin.

işinizi görün. Uzman ipucu; 30 saniyeyi hızlı saymaya çalışmayın. Sıkarken spreyi koklamayın.

Tuvalete girerken

Sifon

Kapı kolundan başlayarak hiçbir yüzeye doğrudan dokunmamaya çalışın. İnsanların yüzde 95'i ellerini düzgün bir şekilde yıkamadığından, norovirüs (ishale ve kusmaya neden olabilir), C. difficile (ciddi ishale neden olabilir) ve hepatit A muhtemelen sizi bekliyor. Mümkünse elinize bir mendil alın ve her kapı kolunu onunla açın. Uzman ipucu: Kıyafetleriniz en iyi arkadaşınızdır. Kapıyı açmak için mendiliniz yoksa dirseğinizi, kolunuzu veya omzunuzu kullanmaya çalışın veya tuvaletten çıkan biri kapıyı sizin için açık tutana kadar bekleyin.

Hijyen spreyi sıkın.

Tuvalete girdiğinizde ilk işiniz klozet kenarlarına Farmasi Hijyen Spreyi sıkmak olsun. 30 saniye bekleyin ve ardından tuvalet kağıtlarını ya da klozet örtülerini (genelde bitmiş oluyorlar) klozetin üzerine koyarak

İdeal olanı tuvaletin otomatik olarak sifonu çekmesidir. Ama bunu manuel olarak yapmanız gerekiyorsa, sifonun sapına dokunmak için tuvalet kağıdı kullanın. Daha sonra bu kağıdı çöpe atın.

Ellerinizi yıkayın

Bu en mühim parça! Uygun el yıkama protokolünü izlediğinizden emin olun. İdeal olarak, tuvalette otomatik sabunluk, otomatik su musluğu ve otomatik kağıt havlu dispenseri bulunur. Değilse, muslukları açmak ve kapatmak için bir kağıt havlu kullanın, çünkü birisi ellerini dışkı maddelerinin izleriyle kirlettikten sonra dokunmuş olabilir. Uzman ipucu: Yanınızda mutlaka El Temizleme Jeli (el dezenfektanı) bulundurun. Sabun ve su tercih edilir, ancak susuz da kullanılabilen ve ekstra hijyen sağlayan Farmasi El Temizleme Jeli tek kelimeyle harikadır. I



#EVDEKAL

Mayıs ayına astrolojik bakış URANYEN ASTROLOG FİLİZ ÜNAL

Mayıs ayı gerçekten enteresan gelişmelerin yaşanacağı bir ay olacak. Sağlık konularının birinci planda olacağı, ekonomik olarak nerede olduğumuzu iyice fark ettiğimiz, tedbir ve çare üretmek için çabaladığımız, zaman zaman iyice dibe battığımızı düşündüğümüz anda yeniden dirildiğimiz, içsel enerjimizi aktif etmek için çabaladığımız zamanlar olacak. 27 NİSAN 2020 Dünyadaki en bilge insan, kendisine ne bildiği sorulduğunda, tek bildiği şeyin hiçbir şey bilmediği olduğunu söyleyendir. Montaigne Gerçekten mayıs ayı ne bilip bilmediğimizi, ilişkilerimizi, sorumluluklarımızı, gelecek planlarımızı, şansımızı, kaderimizi sorgulayacağımız bir ay. Zira ağır gezegenler ve kişisel gezegenler sırayla geri hareketlerine başlıyorlar. Bu da mayıs ayı boyunca o gezegen temaları ile ifade edilen konuların tekrar gündemimize geleceğini gösteriyor. Mayıs ayına geri vitese geçme ayı diyebiliriz. Beş gezegen geri harekette, bir Süper Dolunay, bir Yeniay ve Kadersel Ay Düğümlerinin aks değiştirmesi var. Ayrıca Merkür, Mars ve Güneş burç değiştiriyorlar. 28 Nisan’da başlayan Plüton geri hareketi mayıs ayı boyunca da devam ediyor. Plüton geri hareketi süresince dayanma gücümüzün azaldığını, değişen şartları kontrol edemediğimizi düşünebiliriz. Veya geri dönüp nerelerde, hangi konularda aciz kaldığımızı, dönüşmekte zorlandığımızı sorgulayabiliriz. Gücün ve kontrol mekanizmasının içe yönlendiği bir süreçtir. 5 Mayıs 2020 de AY DÜĞÜMLERİ AKS değiştiriyorlar. 7 Kasım 2018ʼden beri Yengeç- Oğlak aksında olan Ay Düğümleri 5 Mayıs 2020 de Bilgi Aksı dediğimiz İkizler-Yay aksında 18 ay boyunca ilerleyecek. Doğru bilgi peşinde ilerlemek, bilgiyi yaymak, önyargısız olmayı öğrenmek çabasında olacağız. Eğitim, etik ve

86

MAYIS 2020

ahlaki bilgilerin sorgulandığı, iletişimin hızlı aktığı, içsel büyümenin öneminin anlaşıldığı kadersel süreçlerden geçeceğiz.

7 Mayıs 2020 Akrep burcunun 17 derecesinde DOLUNAY meydana geliyor. 23 Nisan Boğa Yeniayʼında attığımız tohumların ortaya çıkmaya başladığı, daha görünür olduğu bir Dolunay, aynı zamanda bir SÜPER AY deneyimleyeceğiz. Sağlık ve hijyen konularının ön planda olduğu, virüsün tedavi süreci ile ilgili gelişmelerin hız kazandığı, ekonomik koşulları iyileştirmek için yeni düzenlemelerin yapılacağı bir Dolunay süreci diyebiliriz. Akrep burcundaki Dolunaylar şifa ile ilişkilendirilir. 12 Mayıs 2020 MERKÜR İkizler burcuna geçiyor. İletişim, düşünme, algılama gezegeni olan Merkürʼün kendi yönettiği, değişken nitelikteki İkizler burcuna geçmesi öncelikle fikirsel iletişimin çok hız kazanacağını gösteriyor. Yeni fikirler, eğitim, ticaret, iletişim hız kazanacak. Ay Düğümlerinin de İkizler-Yay aksına geçmiş olması artık bu konularda bazı kadersel süreçlerin de çalışmaya başlayacağını ifade ediyor. 13 Mayıs 2020 MARS Balık burcuna geçiyor. Mücadele, eylem ve motivasyon gücümüzü ifade eden Mars gezegeninin Balık burcuna geçmesi ile duygusal güvenlik isteğimiz artacak ve bunu sağlamak daha zor olacaktır. Eylemlerimizde aşırıya kaçma eğilimi, dağılma ve amaçtan uzaklaşma da olabilir. Kararlarımızda kesin ve net olamayabiliriz. Enerjimiz dağınık olabilir. Ruhsal konulara eğilimimiz artabilir. Burada önemli olan gereksiz yere mücadele etmemek,


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

gerektiğinde akışta kalabilmek, duygusal çıkışları kontrol etmek olacaktır. Karmanın Lordu SATÜRN ise 11 Mayıs’ta geri hareketine başlamak üzere yavaşlıyor ve 17 Mayıs 2020 Cuma günü geri hareketine başlıyor. Bilgeliğin gezegeni 1 derece Kova burcunda başladığı geri hareketini 29 Eylül 2020 de Oğlak burcunun 25 derecesinde sonlandıracak. Dolayısı ile bütün yaz aylarını Satürn Retroʼsu ile geçireceğiz. Satürn demek sınavlar, engeller, kısıtlamalar, sorumluluklar, yapılandırmak demektir. 2017 Aralıktan beri bulunduğu Oğlak burcunda çalışma hayatımız, kariyerimiz, gelecek hedeflerimiz, sorumluluklarımız ile ilgili sistemler kurmaya, organize olmaya, yapılanmaya çalıştık. Zamanın efendisi Satürn şimdi tekrar Oğlak burcuna dönerek eksik ve yarım kalan konuların düzenlenmesini istiyor. Beş aylık geri hareketinde sınavlarımız zor yerlerden gelebilir. Aile büyükleri ile ilgili daha fazla sorumluluk almak, daralan ekonomik gücümüzü dengelemeye çalışmak, iş değişiklikleri, otoritenin kısıtlamaları gibi… 13 Mayıs 2020 Salı günü Venüs geri hareketine başlamak üzere durağanlaşıyor. Bir gezegenin durağan halde olması o gezegen konularının ilerlememesi ve gölge yönünü çalıştırması demektir. 20 Mayıs Çarşamba günü Venüs geri hareketi İkizler burcunda başlıyor. 25 Haziran 2020 Perşembe günü ise düz hareketine başlamak üzere durağanlaşıyor. Venüs dediğimiz zaman ilişkiler, parasal durumlar, estetik, giyim kuşam, sanat, güzellik, hoşluk vs. aklımıza ilk gelenler. Buradaki bir aylık geri hareket, yarım kalan konuların tamamlanması, yanlış olanların fark edilip düzeltilmesi açısından bir fırsat sunar aslında. Fakat Venüsʼün İkizler burcundaki geri hareketi şartların son derece değişken bir zeminde oturduğunu gösteriyor. Özellikle parasal durumların, ekonomik göstergelerin istikrar göstermemesi bizi zorlayacaktır. İlişkilerde bir dargın

bir barışık süreçler, verilen sözlerin tutulmaması, kararsızlıklar güven duygumuzu sarsacaktır. Temeli sevgiye oturmuş, sağlam ilişkiler bu süreçten güçlenerek çıkacaktır. Astrolojide şans, bolluk, bereket gezegeni olarak adlandırılan JÜPİTER 14 Mayıs 2020 de durağanlaşıyor. Oğlak burcunun 27 derecesinde 22 Mayıs 2020 Cuma günü geri hareketine başlıyor. 13 Eylül 2020 de yine Oğlak burcunda geri hareketini sonlandırıyor. Yaklaşık dört aylık bir geri harekette bulunacak. Jüpiter büyümek, gelişmek, rahat ve kolay kazanç getiren işler, bilgelik, ileri görüşlülük demektir. Dini inançlar, zenginlik, özgürlük de Jüpiter konularıdır. Dokunduğu alanda büyüme, abartı, müsriflik, fanatiklik olabilir. Oğlak burcundaki Jüpiter ise çalışmayana, üretmeyene, olanı korumayana şans, bereket ve bolluk sunmaz. Yani ne kadar emek, o kadar yemek açıkçası. Jüpiter geri hareketlerinde içe dönmek, büyümek ve gelişmek istediğimiz alanları tekrar sorgulamak, eksik gördüğümüz konuları tamamlamak, hayat felsefemizde yeni bir yol çizmek için harika zamanlamalardır. 21 Mayıs 2020 GÜNEŞ İkizler burcuna geçiyor. Zihinsel olarak çok aktif olduğumuz, yeni şeyler öğrenmek için hevesli, iletişimin çok hızlı aktığı bir sürece geçiyoruz. Entelektüel konular ön planda fakat isteklerimiz çok çabuk değişebilir. O konudan bu konuya atlayabiliriz. En çok da havaların iyice ısındığı bu günlerde gezip tozmak, yeni yerler görmek isteyeceğiz. Ramazan Bayramının da 24 Mayısʼta ilk günü olacağından sanırım herkes bir yerlere gitmek ya da aile ziyaretleri yapmak isteyecek. Tedbiri elden bıraktığımız, sosyal mesafe kurallarını ihmal ettiğimiz zaman olacak sonuçları da hep birlikte deneyimleyeceğiz. 22 Mayıs 2020 YENİAY İkizler burcunun 2 derecesinde gerçekleşiyor. Yeniaylar tohum atma zamanları, yeni başlangıçlar

demiştik. Bu Yeniay özellikle sağlık konularında sade ve yalın bilgiyle harekete geçmek ve bu konuda elde ettiğimiz tecrübelerle yapılanmak, bilginin paylaşımı ve şartların dengeli hale getirilmesinin kazanç sağlayacağını gösteriyor. Aşırı iyimserlik, boş vermişlik ve önyargıların bazı kayıpları da beraberce getirdiğini ifade ediyor. İkizler burcunda olan her konu bize akılla, bilgiyle hareket etmek, değişen şartlara uyumlanmak, iletişimde olmak gerektiğini gösterir. 28 Mayıs 2020 MERKÜR YENGEÇ Burcuna geçiyor. Bu konum, tek kelime ile analitik düşünmekten, duygusal düşünmeye geçmek olacaktır. Alacağımız kararlarda duygularımızdan etkileneceğimiz, objektif olmakta zorlanacağımız süreçlerdir. Sezgisel aklımız devrede olacağından karşımızdaki insanların ihtiyaçlarını iyi sezebilme yeteneğimiz aktif olacaktır. Dolayısı ile aile içi veya toplumsal görevler üstlenmemiz diğer zamanlara göre daha kolay olabilir. Kısacası mayıs ayı gerçekten enteresan gelişmelerin yaşanacağı bir ay olacak. Sağlık konularının birinci planda olacağı, özellikle bu konudaki tedavi şekillerinin konuşulacağı, tartışılacağı, ekonomik olarak nerede olduğumuzu iyice fark ettiğimiz, tedbir ve çare üretmek için çabaladığımız, zaman zaman iyice dibe battığımızı düşündüğümüz anda yeniden dirildiğimiz, içsel enerjimizi aktif etmek için çabaladığımız zamanlar olacak. 2020 senesini yazdığım yazıda bu senenin mottosu için ASLA VAZGEÇME olacak demiştim. Gerçekten sabır, dayanıklılık, dönüşüm sınavından geçerken güçlü bir iradeye sahip olmak da gerekecek. Mayıs ayının veya 2020 yılının bireysel haritalarınıza etkilerini öğrenmek için web sitemden (https://www.filizunal.net/) ya da Instagram profilimden (https://www.instagram.com/uranyen .astrolog.filiz.unal/) iletişime geçerek eğitim veya danışmanlık alabilirsiniz. Sevgiyle MAYIS 2020

87


ASTROLOJİ

Bahçeşehir Vesta Gelişim’de eğitmen ve astrolog olarak hizmet veren Uranyen Astrolog Filiz Ünal aylık burç yorumlarıyla sizlerle... www.filizunal.net Kadersel ve karmik etkileri gösteren Ay Düğümlerinin İkizler-Yay aksına geçişiyle birlikte iletişim konuları sizin için çok önem kazanacak. Karşınıza yeni fırsatlar çıkabilir. Kendinizi geliştireceğiniz yeni eğitim, seminer konuları gelebilir. 7 Mayısʼtaki Akrep Dolunayı, alacak verecek, borçlar ve krediler ile ilgili konularda gerçekleşiyor. Bu konularda ummadığınız, adeta size şifa olacak bir finansal getiri olabilir. Satürn, Jüpiter, Plüton Retroları ise kariyer, gelecek hedefleri konularında gerçekleşiyor. Hala işiniz ile ilgili problemleri düzeltemediyseniz, terfi alamadıysanız, iş değişikliği yapamadıysanız bu süreç bunları sorgulayacağınız ve gerçekte ne istediğinize net karar verebileceğiniz zamanlar olacak.

KOÇ

Sosyal çevreniz, arkadaş çevreniz, aşk hayatınız Ay Düğümlerinin aks değiştirmesiyle 18 ay boyunca kadersel gelişmelere açık oluyor. Arkadaş çevresinden bir ilişki yön değiştirerek aşk ilişkisine dönüşebilir. Bu alanda geri hareket edecek Venüs eski bir ilişkiyi gündeme getirebilir. 7 Mayısʼta gerçekleşecek Dolunay aile ve kariyer hayatınızda bazı gerçeklerin daha görünür olmasını sağlayacak. İşten gelen kazançlarınızı sorgulayabilirsiniz. Sağlık ve günlük yaşam alanınızda geri harekette olacak Satürn, Jüpiter, Plüton çalışma koşullarınızı yeniden yapılandırmak, değiştirmek üzere bakış açınızı genişletmenizi sağlayacaktır. Bu arada sağlık konularına özen göstermelisiniz.

ASLAN

Kendinizle ilgili konularda Uranüs değişim için sizi zorlarken aks değiştiren Ay Düğümlerinin de parasal kaynaklar konusunda hareket etmesi; belki de sizin istediğiniz değişimleri yapabilmeniz için kadersel fırsatlar sunacaktır. Venüs gerilemesinin de finansal kaynaklarla ilgili alanda yaşanacak olması, geçmiş yatırımlar, alacaklar konusunda ikinci bir şans yaratabilir. 7 Mayısʼtaki Dolunay ortaklıklar, karşınızdaki insanlar veya eşiniz ile ilişkilerinizde kolaylık sağlayacak. 22 Mayıs İkizler Yeniayı parasal kaynaklar, yatırımlar alanında gerçekleşiyor. Güneş ve Merkürʼün de bu alanda transit etmesi size finansal kaynaklar açısından yeni fırsatlar sunuyor.

Kariyer ve gelecek hedeflerinizle ilgili konularda geri hareket edecek Venüs kaçırdığınız bazı fırsatların tekrar önünüze geleceğini ve yolunda gitmeyen konuların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Ay Düğümlerinin İkizler-Yay aksında hareket etmeye başlayacak olması sizin iş, kariyer ve aile arasında kadersel sınavlara tabi olmanız demektir. 7 Mayısʼtaki Dolunay iletişim, yakın çevre ilişkileri alanında gerçekleşiyor. Satürn, Plüton ve Jüpiter Retroları aşk, çocuklar ve yaratıcılık alanlarında geri harekette olacaklar. Aşk hayatınızda yolunda gitmeyen bazı konularla ilgilenmek ve yeniden yapılandırmak için yaratıcılığınızı aktif etmek durumundasınız.

5 Mayısʼtan itibaren İkizler-Yay aksına geçen Ay Düğümleri kendinizle ilgili konuların ön planda olacağı, 18 ay sürecek yolculuğuna başlıyor. Kadersel olarak hayatınıza gelecek insanlar ve olaylar gelişiminize katkı sağlayacaktır. Venüsʼün de bu alanda geri hareket edecek olması ilişkilerde geriye dönük problemleri halletmek için iyi bir fırsat olacaktır. Borçlar, alacak-verecek, vergiler alanında geri harekette olacak Satürn, Jüpiter, Plüton yeni kaynaklar arayışı ve ödemelerle ilgili yeni düzenlemelere gitmenize işaret ediyor. 7 Mayısʼtaki Dolunayla birlikte sağlık evinizde gerçekleşiyor. Aşırı stres ve duygusal baskılar zorlayıcı olabilir. 22 Mayısʼtaki Yeniay burcunuzda gerçekleşiyor. Size yeni bir ilişki veya ortak bir iş şansı getirebilir.

Uzak yerlerde çalışmak, eğitim almak, yurtdışı, yabancılarla ilgili işler bu Venüs Retroʼsunda sorgulama altında. Değer mi? Değmez mi? Hayata bakış açınız, inançlarınız, iletişim şekliniz, algılamanız Ay Düğümlerinin de İkizler-Yay aksındaki yerleşimi ile yeniden şekillenecektir. 7 Mayısʼtaki Dolunay finansal anlamdaki sorunları daha görünür kılacaktır. Alacak verecek, borçlar, çocuklar ile ilgili ani harcamalar ekonomik dengeyi biraz zorlayabilir. Satürn, Jüpiter ve Plüton Retroları aile ile ilgili konuları işaret ediyor. Aile büyükleri ile ilgili ekstra sorumluluklar, ev, arsa ile ilgili konular, taşınma, evde tadilat, kariyerle ilgili zorlanma, kısıtlamalar, değişim ve dönüşüm konuları gündeminizde olabilir.

BOĞA

İKİZLER

Günlük yaşamın stresinden uzaklaşmak, geri planda kalmak istediğiniz bir dönemde olabilirsiniz. İkizler-Yay aksına geçen Ay Düğümleri 18 ay boyunca farkındalığınızın artması için birçok kadersel olayı karşınıza getirecektir. Bu süreçte bazı kıskançlık, zorluk ve sıkıntılarla karşılaşabilirsiniz. Sağlığınıza da ekstra dikkat etmeniz gerekiyor. Venüs geri hareketi en çok özel ilişkilerinizi, sosyal çevre, arkadaşlıklar ve aile ilişkilerinizi sorgulatacak. 7 Mayısʼta aşk evinizde gerçekleşecek Dolunay sürpriz gelişmeler getirebilir. Ekonomik sorunlar için aile desteği alabilir, karşınızdaki kişiler, eş ve ortaklıklar alanında yeni düzenlemelere gidebilirsiniz. Jüpiter gerilemesi kaybettiğiniz şans ve fırsatların geri dönüşü olarak da çalışabilir.

YENGEÇ

88

I MAYIS 2020

BAŞAK

TERAZİ

İkizler-Yay aksına geçen Ay Düğümleri sahip olduğunuz değerler, finansal kaynaklar, borçlar, krediler, miraslar ile ilgili konuları işaret ediyor. 18 ay boyunca bu konularda çözüm odaklı fikirler, farklı bakış açıları, düşünce kalıpları geliştirmek gündeminizde olacaktır. Krizler karşısında iletişimi kullanarak ilerlemeyi öğreneceksiniz. 7 Mayısʼtaki Akrep Dolunayı sizin karşınızdaki kişilerle ilgili derin farkındalık kazanarak, eylemlerinizin görünür olacağını ifade ediyor. 13 Mayısʼta Marsʼın Balık burcuna geçişiyle aşk hayatınızda hareketlenme olabilir. Çocuklarla ilgili konularda harekete geçmeniz gerekebilir. İletişim, kardeşler, yakın çevre ilişkileri alanında Satürn, Jüpiter, Plüton geri harekette olacak.

AKREP


4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir

Karşımızdaki insanlar, ortaklıklar, eş, partner ilişkileri Venüs Retroʼsunda sorgulanacaktır. Bu alanda Ay Düğümleri de çalışacağı için kadersel karşılaşmalar, ilişkiler söz konusu olabilir. Bilinçaltındaki derin duygular, endişe ve kaygılar özellikle günlük hayatınıza ve sağlık durumunuza yansıma yapabilir. 7 Mayıs Dolunayı korkularınızı daha görünür hale getirebilir. Uranüsʼün de sağlık evinden geçiyor olması ani sağlık sorunlarını tetikleyebilir. Dikkatli olmakta fayda var. Satürn, Jüpiter, Plüton gezegenleri sahip olduğunuz kaynaklar alanında geri harekette olacaklar. Sahip olduğunuz finansal kaynaklarla ilgili kısıtlamalar, yeniden düzenlemeler gerekebilir. 22 Mayıs İkizler yeniayı ile birlikte yeni bir eş, partner sürprizi olabilir. Veya yaptığınız iş ile ilgili ortaklıklar söz konusu olabilir.

YAY

Venüs geri hareketinde günlük çalışma şartları, birlikte çalıştığınız kişilerle ilişkiler, sağlık konuları gündeminize gelecektir. Aks değiştiren Ay Düğümlerinin de bu alanda yerleşmesi kontrol etmekte zorlanacağınız kadersel temaları önünüze getirecektir. İş ve çalışma koşullarıyla ilgili endişe ve korkularınızla yüzleşmeniz gerekebilir. 7 Mayıs Dolunayı sosyal çevre, arkadaş ilişkileri, işten gelen kazançlar çocuklar, aşk hayatı ile ilgili konulara ışık tutuyor. Bazı ilişkilerinizi tekrar gözden geçirebilirsiniz. Satürn, Jüpiter, Plüton geri hareketi ise kendinizle ilgili her türlü konuda sorgulama yapmanızı gerektirecek. Her ne kadar kendinizi baskı altında, engellenmiş hissetseniz de bu süreçten yeniden yapılanmış olarak çıkacaksınız.

OĞLAK

5 Mayısʼtaki Venüs Retroʼsu çocuklar, aşk hayatı, lüks harcamalar, yaratıcılık konularını gündeminize getirecek. Çocukların eğitimi, sevgilinizle ilgili sorunlar, aşırı harcamalar, iletişim problemlerinin tekrar gözden geçirilmesi gerekebilir. Aks değiştiren Ay Düğümleri de aynı konuları işaret ettiğinden bireysel ve sosyal hayatınızla ilgili dengeyi iyi ayarlamaya çalışmalısınız. 7 Mayısʼta Akrep Dolunayı iş ve aile yaşamına dikkat çekiyor. Önceliklerinizi daha net görebileceksiniz. Düşüncelerinizde yapılandırmaya çalıştığınız iş hayatınızla ilgili sorunlar, endişeler, bazı fırsatların nasıl yakalanacağı, neyi, nasıl dönüştüreceğinizle ilgili fikirler günlük yaşamınıza yansıyacaktır. Bilinçaltınızın bu kadar yoğun çalışması sağlık risklerinizi arttırabilir. Dikkatli olmakta fayda var. Nasılsa her şey olacağına varır mantığı da bazen işe yarayabilir.

KOVA

Aile içindeki ilişkileri ve kendi değerinizi sorguladığınız, parasal konuların da gündeme geldiği bir Venüs geri hareketi yaşayacaksınız. Aks değiştiren Ay Düğümlerinin de iş ve aile aksına gelmesi sizin için kadersel temaları harekete geçiriyor. Gelecek hedefleriniz ve kariyerinizle ilgili ailenizden destek alabilirsiniz. 7 Mayıs Akrep Dolunayı iletişim, eğitim, kardeşler ve yabancılarla ilgili çalışmalarınızda bazı sonuçları görebileceğiniz bir süreç. Ani ve fevri kararların ilişkiler ve eğitim süreçlerini etkileyeceğinin farkında olmalısınız. Öfke ile kalkan zararla oturur unutmayın. Sosyal çevre, arkadaşlar, gruplar, organizasyonlar alanından Satürn, Jüpiter ve Plüton geri harekette olacaklar. Dolayısıyla bazı arkadaş çevrelerinizin değişmesi, kısıtlamalar olması, şans ve şanssızlıkların bir arada çalışması söz konusu.

BALIK

MAYIS 2020 I

89




C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook

Articles inside

astrolojik bakış ASTROLOJİ-Filiz Ünal

9min
pages 87-92

Mayıs ayına

2min
page 86

12 sanal tur Evde ‘Oyun’ var

3min
pages 68-69

Umumi yerlerde hijyen

2min
pages 84-85

Phuket’in lüks tatil adresi: Amanpuri

10min
pages 78-83

Uzaktan eğitimde

4min
pages 76-77

Karantina günlerinde

2min
pages 74-75

Korona sürecinden

5min
pages 70-73

Ülkeler karantina

2min
pages 62-63

KAPAK KONUSU

23min
pages 28-45

ulu bir çınardı’ Cerrahpaşa’da bir gün

12min
pages 48-53

Korona anketi açıklandı

1min
pages 60-61

sigaradan kurtulun Hayat ne zaman normale dönecek?

1min
pages 58-59

dostu mu düşmanı mı? Biorezonans terapisi ile

3min
pages 56-57

5G korona virüsün

3min
pages 54-55

yendim seni korona ‘Her kesin s evdiği

1min
pages 46-47

Başakşehir Belediyesi

1min
pages 12-13

EĞİTİM-Batuhan N ar 2. Kültür Koleji’nden

4min
pages 7-9

Ramazan’da beslenme

4min
pages 22-23

önerileri Oruç tutmak Covid-19

1min
pages 24-25

Korona günlerinde anne olmanın en yalın hali

4min
pages 16-17

Susss

2min
page 27

maske üretiyor Hedef Mutluluk

3min
pages 14-15

Pazarlara termal kamera

1min
pages 10-11
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.