0532
371 76 93
AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ
ŞUBAT 2019 - YIL: 10 - SAYI: 92
Sayfa 38
Sayfa 40
Sayfa 44 Sayfa 52
www.eurosun.com.tr
608 1 000 (pbx)
4mevsimbahcesehir
‘DE NELER VAR?
Dört Mevsim Bahçeşehir
38
EDİ TÖR ,ün Notu
‘F vitamini’ 30 yaş gençleştiriyormuş:)
Aşkın ayı Şubat sayısından herkese merhaba diyerek başlayayım bu ayda yazıma... Kış mevsiminin son ayına girmiş olmamıza rağmen hala kar topu oynama hayalleri içindeyken, an itibariyle muhteşem bir yağmur damlaları sesi eşliğinde yazıyorum şu an yazımı. 14 Şubat Sevgililer günü dolayısıyla aşk ayı olarak ilan edilen Şubat ayı yazılarımda bende hep aşkı konu aldım bugüne kadar. Ama bu sefer bence aşkın ana maddesi olan, arkadaşlık üzerine birşeyler paylaşmak istiyorum sizlerle. Aslında tamda öyle değil. Geçtiğimiz günlerde sosyal medyada bir çok arkadaşımdan gelen ve okuyunca acayip hoşuma giden bir yazıyı paylaşacağım sizlerle. Yazıyı kim yazmış, ne zaman yazmış bilmiyorum açıkçası araştırmadım da ama dedim ya çok hoşuma gittiği için bu paylaşımı yapacağım. Belki içinizde okumayan varsa okusun diye:) Yazı aynen şöyle: “Neden hepsi birbirinden bu kadar farklı benim arkadaşlarımın, neden bazıları marjinal hatta? Biri arkadaşımsa diğeriyle nasıl anlaşabiliyorum? Neden kimse anlayamıyor? Galiba onların hepsi içimdeki çok farklı “ben”leri gün ışığına çıkarıyor da ondan. -Biriyle uslu, kibar oluyorum. -Diğeriyle şakalar yapıyorum. -Biriyle oturup ciddi ciddi konuşuyorum. -Diğeriyle saçma sapan şeylere kıkırdıyorum. -Biriyle oturup çay içiyorum. -Diğeriyle dans ediyorum. -Birinin derdini dinleyip öğüt veriyorum. -Diğerinin bana verdiği öğütleri dinliyorum. Hepsi bir bulmacanın parçaları sanki, tamamlayınca ortaya bir hazine çıkıyor. Arkadaş hazinesi! Beni bazen benden daha iyi anlayan, iyi günümde, kötü gönümde beni yalnız bırakmayan arkadaşlarım. Hepsi farklı günlerde aldığım rengarenk anti-depresanlarım sanki. Mehmet Öz’den yeni bir şey daha öğrendim. Arkadaşlar sağlık için de faydalıymış (ruh hastası olanlar hariç). Şaka değil! F vitamini diyor Mehmet Öz arkadaşlar için. (F “Friends”den geliyor.) F vitaminin sağlığımıza faydaları say say bitmiyormuş... Yapılan araştırmalara göre güçlü sosyal iletişim içerisinde olanlarda depresyona girme ve ölümcül krizlerin oluşma riski azalıyormuş. Düzenli F vitamini kullanmak sizi gerçek yaşınızdan 30 yaş daha genç hâle getirebiliyormuş. Dostluğun sıcaklığı stresi azaltıyor, gergin olduğunuz zamanlarda bile kan damarlarınızda pıhtılaşma ve kalp krizi geçirme riskiniz yüzde 50 azalıyormuş. Yaşasın !! Bilmeden yıllardır ne çok vitamin depolamışım vücudumda. Neymiş, arkadaşlara çok önem vermeye, mümkün olduğunca çok bağlantıda kalmaya, beraber her şeyin komik bir tarafını bulmaya devam. Gülerken ağzımızı kocaman açmayı da unutmuyoruz, uçuşan bütün F vitaminlerini yutuyoruz...” Hayatınızdan F vitamininin hiç eksilmemesi dileğiyle...
24. “Obeziteye karşı harekete geç” 26. TükoDer’in 44. şubesi Başakşehir’de açıldı 36. Irak’tan Türkiye’ye aşiret düğünü... 38. DİKKAT! Çocuğunuz PFAPA olabilir...
40. Aşkın şairleri 44. KAPAK KONUSU Fütürist Ufuk Tarhan: Büyükler, engel ya da tüm koşulları sağlayan değil, yardımcı ve kolaylaştırıcı olsunlar yeter Çocuklar teknolojinin çaresine bakarlar 52. Kolombiya-BolivyaPeru-Panama Öteki Dünya’dan günlükler
52
HER AY SİZLERLE 30. HAVADAN SUDANMüjde Köseoğlu 32. EKONOMİKayhan Öztürk
62. GÜZELLİK - Yasemin Yurtman Candemir 64. ASTROLOJİ- Nisa 68. BULMACA
HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ
BİZE ULAŞIN 532
371 76 93
www.4mevsimbahcesehir.com 4mevsimbahcesehir@gmail.com
Melike Güntürk
Yazı İşleri Müdürü: Melike Güntürk Sorumlu Haber Müdürü: Hatice Gülçür İnanç Yayın Danışmanı: Ş. Bengü İnanç Reklam Müdürü: Nurcan Ercan Güler Yayın Kurulu: Kazım İlter İnanç İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ
Hukuk Danışmanı: Av. Baycan Şabudak Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi
Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk
22
I ŞUBAT 2019
Teknik Müdür: Aziz Serdar Taştan
Dağıtım: İLETİŞİM: Boğazköy Hoşseda Sit. H Blok 7/14 Bahçeşehir/Başakşehir/İst. Tel: 0532 371 76 93 e-mail: 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@4mevsimbahcesehir.com Facebook: Dört Mevsim Bahçeşehir Instagram: 4mevsimbahcesehir www.4mevsimbahcesehir.com
Yeditepe Kurye Hizmetleri 0541 748 31 13 Baskı: Matsis Matbaa Hizmetleri
4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Bahçeşehir’de binalar, villalar ve işyerleri başta olmak üzere, Ispartakule, Ardıçlı Evler, Ardıçlı Göl Evleri, Spradon, Mesa Nurol, Eston 1-2-3-4, Armina, City Court, Günışığı, Uphill, Banu Evleri, Kelebekler Vadisi, Asmalı Evler, Akbatı Garanti Koza, Hill Park, Dumankaya, N Tepe, Park City, Yeni Ispartakule (Efes, Olimpos, Garanti Koza 1-2, Avrupa Konutları 1-2) sosyal tesislerinden, Esenkent ve Boğazköy (seçilmiş villalar ve tüm işyerleri) bölgelerine ücretsiz dağıtılır. Yayınlanan yazıların sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir.
0212 624 21 11
Katkıda bulunanlar: Ece Sevinç, H. İldeniz İnanç, Murat Sevinç, Onur Yurtseven, Serkan Güler, Yasemin Sevinç, Z. Hazan Güntürk
DรถrtMevsimA4_ร KS.pdf
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
1
7.01.2019
15:09
4mevsimbahcesehir
KISA HABERLER
Dört Mevsim Bahçeşehir
“Obeziteye karşı harekete geç” Medicana International İstanbul Hastanesi tarafından Galata’da düzenlenen “Obeziteye Karşı Harekete Geç” etkinliğinde obezite cerrahisi olan hastalar ve olmayı düşünen konuklar, zayıflamada en güncel tedavi yaklaşımlarını, tedavi sonrası beslenme ve süreç takibi, kimler ameliyat olabilir ve ameliyat sonrası estetik gibi konulara yanıt bulmak ve ameliyat sonrası deneyimlerini paylaşmak için bir araya geldi. “Obeziteye Karşı Harekete Geç” buluşmasına Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Müdürü Dr. Yusuf Sahip, Prof. Dr. Necmettin Kutlu, Doç. Dr. Gökhan Çipe, Dyt. Yıldız Melek Aksoylu, hasta ve hasta yakınları katıldı. Buluşmada, hasta ve hasta yakınları deneyimlerini paylaşırken ameliyat olmayı düşünen konuklar merak edilen soruları, güncel tedavi yöntemlerini,
obezitenin neden olduğu hastalıklar, ameliyat sonrası estetik gibi birçok soruya yanıt aradı. Beslenme ve Diyet
Uzmanı tarafından hazırlanan tarifler ve protein ağırlıklı sıvı gıdalar konuklar tarafından beğeniyle izlendi ve hazırlanan karışımlar konuklara ikram edildi. Medicana International İstanbul Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Gökhan Çipe, Plastik ve Estetik Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Necmettin Kutluʼnun sunumları ve röportajları ile başlayan etkinlik kahvaltı ile sona erdi.
KISA HABERLER
TükoDer’in 44. şubesi Başakşehir’de açıldı Firmaların haksız kazancına karşı tüketicileri yasal hakları konusunda bilinçlendirmeyi hedefleyen TükoDerʼin (Tüketiciyi Koruma Derneği) 44. Şubesi Başakşehirʼde açıldı. Geçtiğimiz ay Sun Flower AVM 3. katındaki ofisinde TükoDer Başakşehir Şube Başkanı Aydan Kara, TükoDer Genel Başkanı Aziz Koçal kurucu üyeler Kemal ve TükoDer Başakşehir Şube Özbak, Mehmet Şükrü Başkanı Aydan Kara Engin, Mehtap Yılmaz, Ali Rıza Kızıltürk, Emine Akkaya ve Çiğdem Akbayrakʼın ev sahipliğinde gerçekleşen açılışa, TükoDer Genel Başkanı ve Tüketici Dernekleri Federasyonu Başkanı Aziz Koçal, sivil toplum kuruluşları üyeleri, siyasi parti temsilcileri, yerel basın ve çok sayıda davetli katıldı. Açılışta şube başkanı Aydan Kara, tüm sivil toplum kuruluşları, kitle örgütleri, muhtarlıklar ve okullarda tüketici hakları ve bilinçli tüketici konularında eğitim seminerleri ile halkı bilinçlendirmeye çalışacaklarını ifade ederek tüm Başakşehirlileri üye olmaya ve üye bulmaya davet etti. Hizmet ve mal satın alımlarında uğradığınız veya uğrayacağınız haksızlıklarda TükoDer ile 05330271333 nolu telefondan iletişime geçebilirsiniz. Açılışa Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) Bahçeşehir Şubesi Başkanı Deniz Bayraktar ve yönetim kurulu üyeleri de katıldı.
26
I ŞUBAT 2019
4mevsimbahcesehir
HAVADAN SUDAN
Dört Mevsim Bahçeşehir
Teessüf ederim... Domuz gribinin, en domuzundan geçirdiğimden midir nedir; ya bir domuzluk çöktü üstüme ya da üst üste öyle olaylarla karşı karşıya kaldım ki çemkirme moduna geçtim. Teessüflerim ardarda geldi. Sıralayayım efendim. "Organ bağışından yana değilim, organ verip de bir dangalağı mı yaşatayım" cümlesini bir insan evladının kurması karşısında bende oluşan duyguları terbiye sınırları içinde ifade etmem mümkün değil. Celâl Bey içimden geçenleri duysanız eminim hiç de hoşnut olmazsınız ya da dangalaklığıma verirsiniz. Nasılsa kendiniz dışında herkes dangalak size göre. Sizi çocukluğunuzdan tanıyanlar bir zamanlar anlatmışlardı; çocukken hepimiz oyunlar oynardık Celal ise taşları toplar incelerdi
diye. Ben de "adam olacak çocukken kendini belli etmiş" demiştim. Ne yanlış düşünmüşüm meğer siz o topladığınız taşlarla kalbinizi inşa etmişsiniz oysa. Binlerce insan bir umut organ beklerken bu cümleleri kuran birine taş kalpli demeyip de ne diyeyim. Teessüf ederim Celal Şengör. Bu vicdan yoksunu açıklamaya, avukat Sayın Gönenç Gürkaynak "700’den fazla organ bekleyen çocuğun her biri senin gözünün içine bakıp tonton bir dede görüyorsa çocukluğun saflığındandır” diye zerafet ve zeka dolu bir açıklama yaptı. Umarım Celal Bey bu açıklamayı duyup titreyip kendine gelmiştir. Genelleme değil elbet ama bu açıklamaları baz alıp diyeceğim ki oyum sosyal bilimlerden yana. Teessüf ederim fen bilimleri.
“Kemal Sunal’ın neredeyse gönüllülük esasına dayalı yaptığı filmler, çekildiği tarihlerde henüz doğmamışlar tarafından bugün de büyük zevkle seyrediliyor, replikler ezbere biliniyor. Niye çünkü onlar eskimeyen, ticari kaygıyla çekilmemiş samimi filimler. Sizin de filmleriniz aynı özellikte olursa, istediği kadar yeni Cem Yılmaz’lar çıksın unutulmazsınız. Kızgınlığınız için teessüf ederim.”
30
I ŞUBAT 2019
Başka teessüflerim de var. Mesela son günlerdeki sinema bileti MÜJDE KÖSEO ĞLU mısır başlığı altında Mars Cinema grubu ile yapımcılar arasındaki polemikle ilgili. Yapımcılar takdire şayan bir mücadele ve mesai ile sinema destekleme yasasının çıkmasında önemli rol oynadılar. Tebrik ederim. Ama aynı kişiler ki aralarında Cem Yılmaz, Yılmaz Erdoğan gibi ünlü isimler de var. Aynı müzakereci ruhu bugüne kadar telif mağduru olan senarist Sefa Önal, Kemal Sunal'ın ailesi ve nicelerinin telif yasasının değişmesi ile ilgili olarak hak arayışında göstermediler. Teessüf ederim. Mars Cinema grubunun yeni Cem Yılmaz’lar çıkar açıklamasına Cem Yılmaz’ın gösterdiği tepki içinde Cem Yılmaz’a teessüf ederim. Niye kızdınız ki Cem Bey, şimdi siz varsınız diye biz seyirci Kemal Sunal’ı unuttuk mu? Kemal Sunal’ın neredeyse gönüllülük esasına dayalı yaptığı filmler, çekildiği tarihlerde henüz doğmamışlar tarafından bugün de büyük zevkle seyrediliyor, replikler ezbere biliniyor. Niye çünkü onlar eskimeyen, ticari kaygıyla çekilmemiş samimi filimler. Sizin de filmleriniz aynı özellikte olursa, istediği kadar yeni Cem Yılmaz’lar çıksın unutulmazsınız. Kızgınlığınız için teessüf ederim. Türk sineması seyircisi vefalıdır. Sinema bileti ucuz pahalı mısırlı mısırsız diye bakmaz. Yeter ki ona iyi işler sunulsun. Kibirle pazarlanmasın. Seyircinin böyle olduğunu unutanlara da teessüf ederim. Ben teessüf etmekten bunaldım ama bazıları teessüf edilecek hareketler yapmaktan vazgeçmediler. Liste uzun sayfam kısa. Dolayısıyla yazımı noktalamak zorundayım. Noktayı koymadan kitap tavsiyesinde bulunmak isterim. Atatürk’ü anlamak adına bir kitap tavsiyem var. "NUTUK" Üstelik Atatürk tarafından kaleme alınmış. Atatürk’ü anlamak adına daha iyi bir kaynak olabilir mi? Fiyatını merak edenler olursa söyleyeyim 15 lira civarı. Sağlık, vicdanlı insanlarla geçireceğiniz mutlu günler temennisiyle…I
4mevsimbahcesehir
EKONOMİ
Dört Mevsim Bahçeşehir
Bu yıl küresel ekonomiyi bekleyen riskler Siyasi ve ekonomi gündemi oldukça ağır ve yoğun bir yılı geride bıraktık. Peki 2019’da dünya genelinde ekonomileri bekleyen riskler neler? Bu yazıda IHS Markit’in hazırladığı rapor ışığında 2019’daki ekonomik risklere genel bir bakışı göreceksiniz. yansıdı. Örneğin IHS Markit’in 2018 her açıdan oldukça çalkantılı bir hazırladığı raporda 2019'un en büyük yıldı. Siyasi tansiyonun oldukça yüksek riskleri arasında ilk sıralarda küresel olduğu bir süreçten geçtik, geçiyoruz. ticaretteki düşüş, artan faiz oranları, hisse Artan bölgesel siyasi krizler, Suriye gibi senedi ve emtia piyasasında artan bölgesel savaşlar birçok ülkenin taraf oynaklık ve dünya genelinde finansal olduğu, siyasi tansiyonun zaman zaman koşulların sıkılaşması yer aldı. zirveye tırmandığı bir yıldı 2018… Raporda, bu yılın 10 tahmini arasında Siyasi gerilimin yanı sıra ABD ve ilk sırada, ABD ekonomisinin büyüme İngiltere’nin küreselleşme karşıtı “içe trendinin üstünde kalması yer alırken, dönme” politikaları Sovyetler Birliği’nin bunu Japonya'nın toparlanmasının zayıf yıkılmasından sonra baskın siyasi kalacağı, Çin’in ekonomisinin argüman ola globalleşmeye karşı ilk yavaşlamaya devam edeceği ve gelişen direnç olarak öne çıktı. Bu noktada iki pazarların büyümesinin yüzde 4,6’ya gelişme piyasalardaki etkisi ve siyasi düşeceği izledi. sonuçları açısından oldukça dikkat Bu yıl küresel ekonomiye ilişkin diğer çekiciydi. Bunlardan biri İngiltere’nin tahminler de emtia fiyatlarının inişliBrexit olarak adlandırılan Avrupa çıkışlı yolculuğa başlaması, küresel Birliği’nden (AB) çıkış sürecine enflasyon oranının yüzde 3'e yakın girmesiydi. İkincisi ise ABD’de kalması, Fed’in faiz artırımı ve diğer Trump’ın aldığı ekonomik önlemlerdi. merkez bankaların bunu izlemesi, doların Çin başta olmak üzere ABD’nin ticaret güçlü kalacağı, politika şoklarının riskleri açığı verdiği ülkelere koyduğu artırdığı ancak 2019’da resesyonu sınırlamaların boyutu “ticaret savaşları” tetiklemesi için yeterli olmadığı şeklinde olarak adlandırılan bir boyuta vardı. Dünya genelinde başta gelişmekte olan ülkelerin IHS Markit’in korumacı bir ekonomik hazırladığı raporda sisteme dönmesi, gelişen piyasalara ilişkin 2019'un en büyük belirsizlikleri arttırdı. Buna riskleri arasında ilk bir de dünya genelinde, sıralarda küresel örneğin Suriye’deki savaş, ticaretteki düşüş, Irak ve Afganistan’da artan faiz oranları, siyasi istikrarın hisse senedi ve sağlanamaması, UkraynaRusya, Çin-Uygur gibi emtia piyasasında bölgesel çatışmalar siyasi artan oynaklık ve gerilimi artırdı. dünya genelinde
En büyük risk Bu durum doğal olarak kurumların ve uzmanların hazırladığı raporlara da
32
I ŞUBAT 2019
finansal koşulların sıkılaşması yer aldı.
KAYHAN ÖZTÜ
RK
FİNANSGÜNDE M.COM GENEL YAYIN YÖ kozturk@finan NETMENİ sgundem.com
sıralandı. Raporda, ABD ekonomisinin vergi indirimleri ve harcamaların artmasından dolayı 2018'de beklenenden fazla büyüyeceği öngörülürken, 2019'da da vergi indirimlerinin etkisinin hissedileceği, büyümenin geçen yıldan az olacağı ve yüzde 2,6 ile halen trendin üzerinde kalacağı kaydedildi.
Emtiadaki oynaklık petrolde devam edecek Avro Bölgesi’nde, Brexit, Fransa’da Macron'un önündeki sıkıntılar ve Angela Merkel'in şansölyeliğine yönelik olası meydan okuma gibi politik belirsizliklerin iş dünyasında güven düşüşüne neden olduğu belirtilen raporda, kredi koşullarının sıkılaştırılması ve ticaret ihtilaflarının artması gibi ekonomik faktörlerin de bölgede büyümeyi yavaşlattığı, Avro Bölgesi'nde büyümenin bu yıl yüzde 1,5’e düşmesinin
4mevsimbahcesehir
EKONOMİ beklendiği aktarıldı. Dünyanın üçüncü büyük ekonomisi Japonya'da, büyümenin geçen yıl yüzde 0,8 olmasının beklendiği, bu yıl ise yüzde 0,9’a yükselmesinin öngörüldüğü kaydedilen raporda, Çin ekonomisindeki yavaşlama, olumsuz demografik yapı, hükümetin reformlarının verimliliği artırmada yeterli olmaması ve ABD ile Çin arasındaki ticaret ihtilaflarının Japon ekonomisinin genişlemesini yavaşlatırken, ülkenin para politikasının bu yıl enflasyonla daha uyumlu olmasının öngörüldüğü aktarıldı.
Gelişmekte olan ülkeler Gelişmekte olan ekonomilere değinilen raporda, Brezilya, Hindistan ve Rusya gibi bazı ekonomilerin 2018'de ılımlı bir toparlanma yaşarken, Arjantin, Güney Afrika ve Türkiye gibi bazı ülkelerin yoğun finansal baskı altında kaldığı vurgulandı. Raporda, "Bu yıl gelişmekte olan piyasalar, gelişmiş ekonomilerdeki ve dünya ticaretinin hızındaki yavaşlamadan, güçlü dolardan, finansal koşulların sıkılaşmasından, Brezilya ve Meksika gibi ülkelerde siyasi belirsizliğin artmasından dolayı esecek soğuk rüzgarlarla karşı karşıya kalacak. Özellikle Asya'da borç seviyesi düşük birkaç dinamik ekonomi, bu rüzgarlara karşı iyi korunabilecek. Gelişen pazarların büyüme oranı yüzde 4,6’ya düşecek." denildi. Gelecek yıl için talepteki büyümenin emtia piyasalarına destek sağlamaya yetecek kadar güçlü görünmesinden dolayı bu yıl 2015'teki gibi emtia birimlerinde dip seviyelerinin görülmesine imkan vermeyeceği belirtilen raporda, şunlar kaydedildi: "Ancak emtia piyasalarındaki oynaklık, bu yıl özellikle petrol piyasalarında devam edecek. Önümüzdeki yıl petrol fiyatlarının varil başına 70 dolar civarında kalması beklenirken, talepteki büyümenin yavaşlaması ve arzın artması göz önünde bulundurulduğunda, petrol ve diğer emtia
34
I ŞUBAT 2019
fiyatlarına ilişkin risklerin ağırlıklı olarak aşağı yönlü olması dikkati çekiyor."
Dolar güçlü kalacak Raporda, yakın gelecekte küresel enflasyonun yüzde 2 ila 3 arasında kalmasının beklendiği aktarılarak, "Bazı ülkelerde enflasyona yönelik yukarı yönlü baskılar artarken, bazı ülkelerde aşağı yönlü baskılar yaşanıyor. Ticaret ihtilaflarında geçici bir anlaşma, tarife artışlarından kaynaklanan enflasyon baskısını azaltacak." denildi. Dünyanın önemli ekonomilerinin farklı durumlarından dolayı merkez bankalarının farklı hızlarda ve farklı yönlerde hareket etmesinin "şaşırtıcı" olmadığı, bununla birlikte zayıf büyüme ve enflasyon baskısı nedeniyle merkez bankalarının parasal genişleme programlarını sonlandırmasının hızının bu yıl öngörülenden daha ılımlı olmasının beklenebileceği kaydedilen raporda, şu tahminlere yer verildi: "Fed’in bu yıl 3 kez faiz artırımı yapması beklenirken, Rusya, Brezilya, Hindistan, İngiltere ve Kanada merkez bankaları da Fed'i takip ederek faiz oranlarını artırabilir. Avrupa Merkez Bankası'nın 2020'nin başlarına kadar faiz oranlarını yükseltmesi beklenmezken, benzer şekilde Japonya Merkez Bankası'nın 2021'e kadar faiz politikasını sürdürmesi öngörülüyor. Çin Merkez Bankası'nın ise büyümenin yavaşlamasından
Dört Mevsim Bahçeşehir
dolayı faiz indirimi yapması bekleniyor. Dolar; ABD ekonomisinin trendin üzerinde büyümesi, Fed'in daha fazla faiz artırımları yapacak olmasından dolayı 2018’de olduğu gibi 2019’da da güçlü kalacak. Son zamanlarda döviz piyasalarındaki göreceli sakinlik göz önüne alındığında, özellikle de gelişmekte olan ülke para birimlerine bağlı olarak bu yıl doların çok önemli değer kazanması olası görünmüyor. Avrupa'daki politik belirsizlik avro ve sterlin için olumsuzluk çizerken, avro/dolar paritesinin bu yılı 1,10 seviyesinde bitirmesi bekleniyor. Çin hükümetinin finansal istikrar istemesinin sonucu olarak dolar/yuan paritesinin de 7 seviyelerinin hemen altında sabit kalacağı öngörülüyor."
Politika hataları küresel ekonomiye en büyük tehdit Raporda, politika hatalarının 2019 ve sonrasında küresel büyümeye yönelik en büyük tehdit olmaya devam ettiği, küresel ticaret ihtilaflarının; kolayca artacağı ve kontrol dışına çıkabileceği için tehlikeli olarak görüldüğü, ABD'de artan bütçe açıkları, ABD, Avrupa ve Japonya'daki yüksek borç seviyeleri ve büyük merkez bankalarının potansiyel yanlış politikalarının küresel ekonomi için tehdit oluşturduğu vurgulandı. Raporda, "Bu tür politika hatalarının 2019'da küresel büyümeyi ciddi şekilde etkileme olasılığı hala nispeten düşükken, büyümenin daha da yavaşlaması nedeniyle politika hatalarından kaynaklanan hasar risklerinin 2020 ve sonrasında artacağı öngörülüyor." denildi. I
MUTLULUKLAR
IRAK’TAN TÜRKİYE’YE İmamhüseyin Aile’sinin veliahtlarından ilki muhteşem bir düğünle, İstanbul Levent Wyndham Grand Hotel’de dünya evine girdi...
Irak Kerbelaʼnın önde gelen İmamhüseyin Aşiretiʼnden Serhat ve Damla İmamhüseyinʼin oğlu Ali Haydar, İstanbul Levent Wyndham Grand Hotelʼde muhteşem bir düğünle dünya evine girdi. Türkiyeʼnin önde gelen sanatçılarından Rober Hatemo, Ebru Polat, Azeri sanatçı Günel, Oryantel Didem ve daha birçok misafir sanatçının katıldığı düğüne, Irakʼdan gelen aşiretin yakın dostları ve Türkiyeʼdeki akraba ve sevenleri katılarak düğünde çok güzel, eğlenceli anlar yaşadılar. Düğünün, en ilgi çeken yanı muhteşem organizasyonu, ışık gösterileri, salonu ve nikah masasını cennetin giriş kapısına benzeten dekorasyonuydu. Düğünün büyüsüne kapılan misafirler sabahın ilk ışıklarına kadar, sanatçılarla eğlenip, etrafa dolar saçtılar. Bu muhteşem düğünde emeği geçen Wyndham Grand Hotel yönetici ve çalışanlarını, salonu emsalsiz bir atmosfere çeviren düğün organizasyon şirketi Hülya Wedding Osman Aktaşʼı, ses ve ışık düzenlemelerini yapan Bülent Zoroğluʼnu tebrik ederiz.
36
I ŞUBAT 2019
Dört Mevsim Bahçeşehir
AŞİRET DÜĞÜNÜ…
ŞUBAT 2019 I
37
4mevsimbahcesehir
SAĞLIK
Dört Mevsim Bahçeşehir
DİKKAT! Çocuğunuz PFAPA olabilir... Medicana International İstanbul Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Esma Türkmen “Aft, faranjit ve adenit ile birlikte olan periyodik ateş” olarak tanımladığı PFAPA hastalığını anlattı. PFAPA ağız içi ülserler, boğaz ağrısına yol açan farenjit, boyundaki lenf bezlerinde büyüme ve teklarlayan (döngüsel) ateş atakların birlikteliği için kullanılan İngilizce tıbbi bir terimdir. İlk olarak 1987ʼde tanımlanmış olup çoğunlukla erken çocukluk dönemini etkiler. Hastalığın başlangıcı 5 yaşın altı olup kronik seyirlidir. Ancak iyi huylu (selim) seyirli bir hastalıktır ve zaman geçtikçe düzelme gösterebilir. Hastalığın sıklığı bilinmemekle beraber sanıldığından daha yaygın olduğu düşünülmektedir. Aynı zamanda hastalığın sebebi de bilinmemektedir. Ataklar sırasında yapılan Strep A ve boğaz kültürü gibi tetkiklerde herhangi bir enfeksiyon ajanına rastlanmaz. Bu durum daha cok ateşli ataklar sırasında vücudun bağışıklık sisteminin aşırı reaksiyon vererek boğaz iltihabı ağızda aftlar ve lenf bezlerinde büyümeye yol açacak enflamatuar (iltihaplı) bir cevaba yol açmasına bağlanabilir. Ataklar arasında hiçbir iltihabi bulgu yoktur ve enflamatuar süreç kendini sınırlar. Hastalığın genetik bir sebebi tanımlanmamıştır. Hastalık bulaşıcı değildir. Edinilen enfeksiyonlar hastalığı tetikleyebilir. Hastalığın seyrinde ateş atakları çok
ani başlar. 38.9-40 derece arasında seyreder. 3 ila 6 gün sürebilir. Çocuğun genel durumu oldukça düşkündür ve aft, farenjit veya lenf iltihabı (adenit) belirtilerinden en az biri görülür. Ancak ataklar arasında çocuğun genel durumu gayet iyidir ve bu durum çocuğun büyüme ve gelişmesini olumsuz etkilemez. Bazen ataklar 4-6 haftada bir düzenli olarak izlenebilir. Hastalığın belirtileri çocuklar arasında bireysel farklılıklar gösterebilir. Bazı çocuklar daha hafif seyirli bulgular gösterirken bazılarında başka semptomlar tabloya eklenebilir. Bunlar aşırı halsizlik karın ağrısı kusma ishal başağrısı gibi bulgular olabilir. PFAPA tanısı için özgül bir laboratuar yöntemi ya da görüntüleme biçimi yoktur. Tanı benzer tablolara yol açabilecek birçok diğer sebebin fizik muayene ve laboratuar bulgularıyla ekarte edilmesiyle konulabilir. En az 3 ateşli periyodik tablo gözlemlenmelidir. Hastalığın tedavisinde hastalığı tamamen iyileştirebilecek bir yöntem yoktur. Amaç ataklar sırasında hastalığı kontrol altında tutabilmektir. Çoğunlukla hastalık zaman içinde kendiliğinden
Hastalığın genetik bir sebebi tanımlanmamıştır. Hastalık bulaşıcı değildir. Hastalığın tedavisinde hastalığı tamamen iyileştirebilecek bir yöntem yoktur.
38
I ŞUBAT 2019
Medicana International İstanbul Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Esma Türkmen düzelme eğilimi gösterir. Belirtiler genellikle NSAID grubu ilaçlar ya da parasetaqmol tedavisine kısmen cevap verir. Ancak belirtiler ilk başladığında tek doz steroid (prednison) tedavisine yanıt verdiği ve iyileşme olduğu gözlenmiştir. Ancak steroid tedavisi ile ataklar arasındaki süre kısalmışsa çocuk ve ailenin yaşam kalitesi etkilenmiş ise tonsillerin (bademcikler) alınması bir diğer tedavi seçneği olabilir. Tekrarlayan ateşli nöbet atakları çocuğun hayat kalitesi ve okul yaşamını etkileyebilir. Tanı konulmasında gecikmeler yaşanabilir ve gereksiz tıbbi prosedürler uygulanmasına yol açabilir. Sonuçta geçmişine bakılacak olursa literatüre son 50 yıldır girmiş bir sendrom olan PFAPA konusunda aile ve hekim işbirliği önemli olup tedavi ve sürecin iyi yönetilmesi hastalıkla yaşamı kolaylaştırabilir. Hastalık kronik bir seyir gösterdiğinden çocuğun yaşıtları ile ortak akademik ve fiziksel spor aktivitelerine katılması desteklenmeli bu durumun zaman içinde atlatılabileceği atak sıklıkları kontrol altında tutularak psikolojik olarak güvende olduğu hissinin verilmesi elzemdir. Tedavide özel bir diyet ya da kısıtlamaya yer yoktur. İklim durumu değiştirmez. Ancak mevsim geçişlerinde enfektif ajanlar tetikleyici faktör olabilmektedir. Son olarak PFAPA sendromlu çocukların aşılanmasına engel bir durum yoktur.I
4mevsimbahcesehir
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ
Dört Mevsim Bahçeşehir
Aşkın Şairleri Aşka dair, sevdaya dair ne varsa içinde sanki bu ayı bekler ses vermek için. Bastırdığın iç çekmelerin, ufak bir melodide dolan göz pınarların, yarım kalmış heveslerin, dolu dolu yaşanmışlıkların ille de Şubat’ta dökülür ortaya… Ve elin ister istemez gider aşk şiirleri dolu kitaplara… Şairler kadar ifade edemez insan kendini belki ama her aşk aslında şiir tadında… Ş. Bengü İNANÇ
İnsanın içine işleyen şiirlere ilham veren aşkları ve şairleri analım mı biraz?
CEMAL SÜREYA Cemal Süreya evliyken aşık oldu Tomris Uyar'a... Kader işte, aşık olduğu kadın da evliydi. Birbirlerine olan aşkları ağır bastı ve boşandılar. Bu büyük aşkla beraber 3 yıl yaşadılar. Cemal Süreyyaʼnın ʻUzaktan Seviyorum Seniʼ kim bilir belki de Tomris Uyarʼa yazılmıştı.
UZAKTAN SEVİYORUM SENİ Kokunu alamadan, Boynuna sarılamadan Yüzüne dokunamadan Sadece seviyorum Öyle uzaktan seviyorum seni Elini tutmadan Yüreğine dokunmadan Gözlerinde dalıp dalıp gitmeden Şu üç günlük sevdalara inat Serserice değil adam gibi seviyorum Öyle uzaktan seviyorum seni Yanaklarına sızan iki damla yaşını silmeden
En çılgın kahkahalarına ortak olmadan En sevdiğin şarkıyı beraber mırıldanmadan Öyle uzaktan seviyorum seni Kırmadan Dökmeden Parçalamadan Üzmeden Ağlatmadan uzaktan seviyorum Öyle uzaktan seviyorum seni; Sana söylemek istediğim her kelimeyi Dilimde parçalayarak seviyorum Damla damla dökülürken kelimelerim Masum beyaz bir kâğıtta seviyorum
I ŞUBAT 2019
NAZIM HİKMET Aşkın şiir olmuş halidir Nazım Hikmet. Nüzhet, Lena, Piraye, Münevver ve Vera… Hasretle ve ayrılıklarla, biri bitmeden diğeri başlayan hikayelerle, aşka aşık halleriyle, en güzel aşk şiiriyle Nazım…
EDİP CANSEVER
SEVİYORUM SENİ
Ve sonra Edip Canseverʼe ilham olmuş Tomris Uyar ve her yıl Mart'ın 15'inde (Tomris Uyar'ın doğum günü) bir şiir yayınlayarak hayranlığını her yıl bıkmadan usanmadan anlatmış şiirlerinde. … Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç. Seni görünce dünyayı dolaşıyor insan sanki Hani Etiler'den Hisar'a insek bile Bir küçük yaşındasın, boyanmış taranmışsın Çok yaşında her zamanki çocuksun gene Ben seni uzun bir yolda yürürken görmedim ki hiç. Mart ayında patlıcan, ağustosta karnabahar Mutfağın mutfak olalı böyle Bir adın vardı senin, Tomris Uyar'dı Adını yenile bu yıl, ama bak Tomris Uyar olsun gene Ben bu kış öyle üşüdüm ki sorma Oysa güneş pek batmadı senin evinde Söyle Ben seni uzun bir yolda yürürken gördüm müydü hiç.
Seviyorum seni ekmeği tuza banıp yer gibi Geceleyin ateşler içinde uyanarak ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi Ağır posta paketini neyin nesi belirsiz telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi Seviyorum seni denizi ilk defa uçakla geçer gibi İstanbul’da yumuşacık kararırken ortalık içimde kımıldayan bir şeyler gibi Seviyorum seni Yaşıyoruz çok şükür der gibi.
Edip Cansever içinse şunları söylemişti Tomris Uyar: ''Sevgililik ya da aşk duygusu zamanla yara alabiliyor, örselenebiliyor, bitebiliyor. Bitmeyen tek aşkın gerçek
40
ve lirik bir dostluk olduğunu Edip Cansever öğretti bana."
YAHYA KEMAL BEYATLI Yahya Kemalʼin Nazım Hikmetʼin annesi Celile Hanımʼa olan aşkı da bir muhteşem şiir bırakmış bize… Bir rivayete göre; aşklarından yıllar sonra Celile Hanım oğlu Nazım hapiste iken onun özgürlüğü için Galata Köprüsüʼnde açlık grevine başlar. Yahya Kemal artık yaşlı, gözleri görmeyen eski sevgilisini görmezden gelerek yanından geçer. Sessiz Gemi şiirini de Celile Hanımʼa bu hadiseden sonra yazar. Nazım Hikmetʼin ise Yahya Kemalʼe söylediği şu sözler kalır biyografi kitaplarında ʻHocam olarak girdiğiniz bu eve, babam olarak giremezsiniz…”
4mevsimbahcesehir
14 ŞUBAT SEVGİLİLER GÜNÜ SESSİZ GEMİ Artık demir almak günü gelmişse zamandan Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol; Sallanmaz o kalkışta ne mendil, ne de bir kol. Rıhtımda kalanlar bu seyahatten elemli, Günlerce siyah ufka bakar gözleri nemli, Biçare gönüller! Ne giden son gemidir bu! Hicranlı hayatın ne de son matemidir bu. Dünyada sevilmiş ve seven nafile bekler; Bilmez ki giden sevgililer dönmeyecekler. Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden, Bir çok seneler geçti; dönen yok seferinden. Yahya Kemal Beyatlı
BEDRİ RAHMİ EYÜBOĞLU Mari Gerekmezyan, Bedri Rahmi Eyüpoğlu'nun asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi Heykel Bölümüʼne misafir öğrenci olarak gelmişti. Bedri Rahmiʼnin bir büstünü yaptı. Bedri Rahmi de birçok portresiyle ona yazılmış şiirlerle cevap verdi. 1946ʼda menenjit-tüberküloza yakalandı Mari. 2. Dünya Savaşı yeni bitmişti, ilaçlar çok pahalıydı. Bedri Rahmi birçok tablosunu sattıysa da Mariʼyi kurtaramadı…
KARADUT Karadutum, çatal karam, çingenem Nar tanem, nur tanem, bir tanem Agaç isem dalımsın salkım saçak Petek isem balımsın a gülüm Günahımsın, vebalimsin. Dili mercan, dizi mercan, dişi mercan Yoluna bir can koyduğum Gökte ararken yerde bulduğum Karadutum, çatal karam, çingenem Daha nem olacaktın bir tanem
Gülen ayvam, ağlayan narımsın Kadınım, kısrağım, karımsın.
ATTİLA İLHAN Attila İlhan 1948 yılında üniversite 2. sınıftayken Parisʼe gider. Bu seyahatten sanatı ve şiiri derinden etkilenir. Parisʼte Ermeni asıllı Fransız olan Maria Missakian ile tanışır. Birlikte gezerler ve Türkiyeʼden konuşurlar, çünkü atalarının toprağıdır. Attila İlhan Türkiyeʼye dönmeye karar verir. Missakianʼı da getirmek istese de pasaportu olmadığı için getiremez. Sürekli mektuplaşırlar. Sürekli onu getirmek için uğraşsa da başaramaz. Zamanla mektuplar seyrekleşir. Daha sonra Mariaʼnın bir müzisyenle evlenip çocukları olduğunu, mutsuzluktan alkolik olduğunu öğrenir. Yağmur Kaçağı şiir kitabının içindeki Maria Missakian sayfasını imzalayıp gönderir. Bu son görüşmeleri olur. Yüksekkaldırım’da bir akşam maria missakian’ı düşündüm eğer kendimi bıraksam yağmur olabilirdim yağardım kasım’da bir çınar olurdum yaprak yaprak dökülürdüm kalbimi sıkı tutmasam döküp saçıp boşaltsam içimde yükselen şiiri kaldırımlara döküp harcasam gözleri balıkçıl gözleri dudaklarında tutup rüzgarı maria missakian adında biri gelse göğsüne kapansam gece gölgesine sokulsam gökyüzünde bulutlar büyüseler yağmuru dinlesem anlatsam şimşekler kırılıp dökülseler bizi sokaklarda bıraksalar leylekler üşüyüp gitseler dönüp arkalarına bakmadan yine akşam oldu attilâ ilhan üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı belki paris’te maria missakian avuçlarında bir çarmıh acısı gizlice bir sefalet gecesi çocuğunu boğarmış gibi boğup paris’i sana kaçmayı tasarlar her akşam
ÜMİT YAŞAR OĞUZCAN Aşkını, duygularını, korkularını, çaresizliklerini ustaca kâğıda döken, sevilmekten çok sevmenin değerini vurgulayan, dizelerini okurken bize kendimizi
42
I ŞUBAT 2019
Dört Mevsim Bahçeşehir
buldurtan şairler vardır ya... İşte onlardan biri de Ümit Yaşar Oğuzcanʼdır. Hayatı boyunca 24 kez, kendine göre 3 kez intihara teşebbüs ettiği söylenen melankolik bir kişiliğe sahip olan şairin, özellikle genç aşıkların aşk acılarına merhem olmuştur şiirleri. Aşk, ayrılık, özlem temaları ekseninde yoğunlaştırdığı şiirini, oğlu Vedatʼın intiharı üzerine; hayatın boşluğu, ölüm ve acı derinliklere, öz ve biçim yoğunlaştırmalarına yöneltmiştir. Mektup yazıp, kendi adresine postalayan ve bir süre sonra posta kutusuna gelen mektubun çok uzaklardaki sevdiğinden geldiğine inanarak sevinen bir şairdir O. Aşkın şairidir. Şiirlerinin bir kısmı şarkı olarak bestelenmiştir. İşte bunlardan bir kaçı; Biraz Kül Biraz Duman, Bu kadar yürekten çağırma beni, Ayrılanlar İçin, İspanyol Meyhanesi, Bir Gün, Sevdiğim Dünyalar Kadar, Uzuyor yıllar, Münir Nurettin Selçukʼun bestesi ve sesiyle rakı masalarında yerini alan “Beni Kör Kuyularda Merdivensiz Bıraktın” şiiri de ayrılık acılarını gönüllerin en kuytu köşesinde canlandıran şiirlerden biridir. İki kişi çıkılan yollarda bir anda yalnız kalmayı ve o yollarda tek başına kaybolmayı, kendini bile kaybetmeyi “beni bensiz bıraktın” dizesiyle öyle bir anlatmıştır ki bu şiir, bir nevi ağıt haline gelmiştir.
BİR GÜN ANLARSIN Uykuların kaçar geceleri, bir türlü sabah olmayı bilmez. Dikilir gözlerin tavanda bir noktaya, Deli eden bir uğultudur başlar kulaklarında Ne çarşaf halden anlar ne yastık. Girmez pencerelerden beklediğin o aydınlık. Onun unutamadığın hayali, Sigaradan derin bir nefes çekmişçesine dolar içine. Kapanır yatağına çaresizliğine ağlarsın. Sevmek ne imiş bir gün anlarsın. Sevgililer Günü nedeniyle hazırladığımız Aşkın Şairleri yazımızı Ümit Yaşar Oğuzcanʼın şu dizeleriyle bitirmek istiyorum: Unutma ki her seven bir kahramandır Unutma ki insan sevebildiği kadar insandır… I
4mevsimbahcesehir
KAPAK KONUSU
Dört Mevsim Bahçeşehir
Fütürist Ufuk Tarhan: Büyükler, engel ya da tüm koşulları sağlayan değil, yardımcı ve kolaylaştırıcı olsunlar yeter...
Çocuklar teknolojinin çaresine bakarlar “Çocukların hiçbir çağda teknolojiyle ilişki kurma sorunu olmamıştır. Onlar içinde doğdukları çağ ile gayet akışkan bir uyum içinde büyüme yetisiyle doğarlar. Sorunlu olanların bu sorunlarını da aslında, teknolojiyle ilişki kuramayan büyükleri yaratır, yaratmaktadır. Ailelere önerim; önce kendileri teknoloji ile ilişkilerini düzeltsinler. Çocuklarına ise iyi insan olmayı öğretsinler” diyen fütürist Ufuk Tarhan ile eğitim yazarımız Batuhan Nar keyifli bir sohbet gerçekleştirdi...
Batuhan NAR Öncelikle okuyucularımıza sizi tanıtmak isterim. Kimdir Fütürist Ufuk Tarhan? Fütürist Ufuk Tarhan, aynı zamanda ekonomist, yazar ve dijital iletişim, yazılım şirketi kurucusu, başkanı, ODTÜ ekonomi mezunudur. 1982-2005 arasında çoğunluğu teknoloji olmak üzere çeşitli sektörlerde üst düzey yöneticilik yapmıştır. 2006’da M-GEN Gelecek Planlama Merkezi’ni, 2011’de M-GEN Yazılım ve Dijital İletişim Hizmetleri Ltd.’yi kurmuştur. 2002 yılı Dünya Gazetesi Bilişim Sektörü’nün ‘En Başarılı İş Kadını Ödülü’nün sahibi olarak; 2009-2012 yıllarında Fütüristler Derneği başkanlığı yapmıştır. 1 Mart Gelecek Günü’nün yaratıcısı, küra-
44
I ŞUBAT 2019
törü ve halen Türkiye’nin ilk ve tek fütürist kadın konuşmacısıdır. Gelecekçi, sürdürülebilir iş modelleri, dijital iş stratejileri tasarlar, uygular, iş avatarlığı yapar. Blogger, iş dünyasına odaklı çeşitli dergi ve online mecralarda köşe yazarlığı yapmaktadır. Dünyanın en etkileyici fütüristleri arasında, “All Futurists” Google aramasında ilk sıralarda ve dünyanın en iyi 100 kadın fütüristi listesinde (tek Türk olarak) yer alan Tarhan, defalarca “Social Influencer” ve Twitter’da mutlaka takip edilmesi gerekenler listelerinde gösterilmiştir. ODTÜ'de ve çeşitli üniversitelerde gelecek dersleri veren Fütürist Ufuk Tarhan, Bahçeşehir Üniversitesi’nde “İnovasyon ve Girişimcilik” alanında tez konusu da, kitabıyla aynı adı taşıyan “T-İnsan” yüksek lisansını başarıyla
tamamlamıştır. World Future Society, Association of Professional Futurists gibi sivil toplum derneklerinde aktif görevler üstlenmiş ve Kagider Yönetim Kurulu Üyeliği yapmıştır. Fütürist Dr. Verne Wheelwright’ın “O Senin Geleceğin – It’s your Future” kitabının önsözünü yazmış, Türkçe’ye tercümesine katkı vermiştir. Lise çağındaki gençlere gelecek planlamasını anlatan, “Düşlediğin Gelecek” ve herkes için geleceğin başarılı insan modelini anlatan, ‘En Başarılı İnovatif İş Kitabı Ödülü’ kazanan (2017) ‘T-İnsan’ kitaplarının yazarıdır. Araştırmalarım üzerine benim hazırlamış olduğum kimdir bilgileri sonrası, sorularıma verdiği yanıtlarıyla, Fütürist Ufuk Tarhan’ı kendisinden dinleyelim mi?
4mevsimbahcesehir
KAPAK KONUSU Belki çok klişe olacak ama fütürizmi de hatırlatarak, nedir sizi fütürist yapan, neden böyle bir misyon oluştu üzerinizde? Fütürizm, anlamı "gelecek" olan İngilizce "future" kelimesinden türetilmiş bir tanım. Gelecekle ilgili bir yaklaşım, tarih gibi bir disiplin, alan. Gelecekçilik de denen yeni bir iş, meslek türü. “Gelecek yalnızca katlandığımız, katıldığımız değil, yapılandırdığımız, yaratabildiğimiz akışkan, değişken bir süreçtir” iddiasını sahiplenmeye çalışan, savunan bir bakış açısı. Başka bir deyişle; tıpkı tarihin geçmişe doğru bakması gibi, “olmasını istediğimiz yarınlar için bugünden kararlar almaya” yardımcı olacak şekilde ileriye, geleceğe bakan ve “geleceği bilmeye çalışan” çabalar toplamı. Şimdiye kadar, sanki bir yerde bir gelecek var ve biz onu tahmin etmeye çalışıyor, o tahminlere göre hazırlık yaparsak başarılı, daha mutlu oluruz gibi düşünüyorduk. Oysa fütürizmin gelecek algısı ve savunusu şöyle; gelecek karşısında edilgen değil, aktif, müdahaleci, mücadeleci, bazen kabullenici, hibrid yaklaşan sorgulayıcı bir odakla düşünmeliyiz, çalışmalıyız. Fütürizme göre bilgi, teknoloji, akıl ve duyguyu kullanarak aslında istediğimiz geleceği tasarlıyor ve tercihlerimizle tasarladığımızı gerçekleştiriyor ya da gerçekleştiremiyoruz; bunun farkında olmalıyız. Kuşkusuz geleceği (henüz) kimsenin bilmediğini, bilemeyeceğini, değiştiremediğimiz taraflarının olduğunu kabul ediyoruz. Ancak epeyce bir kısmını yapılandırmakta etkimizin olabileceğini de görüyoruz. Yani Fütürizm kader, kuantum, paralel evren gibi şeyleri reddetmiyor, yanı sıra istediğimiz geleceği şekillendirebileceğimizi de fark ediyoruz. Fütürizmin bir limiti, kısıtı, sınırı yok. Bireysel, kurumsal, toplumsal hatta evrensel boyutta yararlanılabileceğimiz yararlı bir araç. Fütürizm "olumlu gelecek tasarımı", fütürist ise "olumlu gelecek tasarımcısı" oluyor. Fütüristler bu doğrultuda donanım ve farkındalık geliştirmek istiyor, gelecek bilgisinin tıpkı tarih bilgisinden yararlanmak gibi kullanılabilir nitelikte bir bilgi, disiplin, araç ve en sonunda okullarda ders olmasını sağlamaya çalışıyor. Ben fütürizmle 1995 yılında tanıştım. Bir yurtdışı seyahatinde dünyanın en önemli ve belki de tek gelecek dergisi “The Futurist” elime geçti bir çırpıda, çok heyecanlanarak oku-
46
I ŞUBAT 2019
Dört Mevsim Bahçeşehir
stratejik planlama, aksiyonlarla da gerçekleştiğini anladım. Tasarımdan kastım, bir şeyi yapmadan önce kafamızda bitmiş halini görmek. Vizyon da diyebiliriz… Fütürizme bu kadar yakınlaşmam ve bunun benim için bir meslek haline gelmesi 2004-2005 yıllarını buldu. Peki fütürizm sizde ne gibi görüş değişikliklerine sebep oldu? Fütürist olmasaydım şu konuda yanlış düşünüyor olurdum dediğiniz ne oldu?
dum. Kendime çok yakın hissettim. Hem dergiye, hem de Dünya Fütüristler Birliğiʼne (World Future Society) üye oldum. Dergiyi düzenli okumaya ve yıllık konferanslarına gitmeye başladım. O yıllarda zaten IT (BT; Bilgi Teknolojileri) sektöründe çalışıyordum. Teknolojinin şirketleri, insanları, insan hayatını nasıl dönüştürdüğünü çok yakından gözlemleme fırsatım olmuştu. O zamanlar tüm dünyada yine çok etkin bir dönüşüm sürecinden geçilmekteydi. Bilgisayarların, yazılımların, iş zekâ- sının yaygınlaşıp insan hayatına daha çok girmeye başladığı bir dönemdi. Gördüm ki bunların insanların iş ve yaşam biçimlerinde çok derinden etkileri oluyor. Buna fütürist yaklaşımı entegre edince, hayatın tamamen tesadüfen yaşanmadığını, başarıların pek de öyle tesadüfen elde edilmediğini ve aslında her şeyin bir hayalle başladığını, buluş ve inovasyonlarla, disruptive (yıkıcı) dönüşümlerle şekillendiğini, tasarımla somutlaştığını ve
Fütürizmin radarıma girdiği yıllarda zaten IT sektöründe çalışıyordum. Teknolojinin şirketleri, insanları, insan hayatını nasıl dönüştürdüğünü çok yakından gözlemleme fırsatım olmuştu. O zamanlar tüm dünyada yine çok etkin bir dönüşüm sürecinden geçilmekteydi. Bilgisayarların, yazılımların, iş zekâsının yaygınlaşıp insan hayatına daha çok girmeye başladığı bir dönemdi. Gördüm ki bunların insanların iş ve yaşam biçimlerinde çok derinden etkileri oluyor. Buna fütürist bakış açısını entegre edince, hayatın tamamen tesadüfen yaşanmadığını, başarıların pek de öyle tesadüfen elde edilmediğini ve aslında her şeyin bir hayalle başladığını, buluş ve inovasyonlarla, disruptive (yıkıcı) dönüşümlerle şekillendiğini, tasarımla somutlaştığını ve stratejik planlama, aksiyonlarla da gerçekleştiğini anladım. Tasarımdan kastım, bir şeyi yapmadan önce kafamızda bitmiş halini görmek. Vizyon da diyebiliriz… Bu bakış açısını benimsediğiniz zaman; geleceği, etrafınızdakileri ve işleri sürekli, başka bir kafa ile sorguluyorsunuz. Yaptığım çalışmalara geri dönüp baktığımda fark ettim ki, özellikle 2005 yılından sonra insanlarda çok büyük bir gelecek kaygısı ve merakı yükseldi. Ben de ileride daha büyük bir kafa, algı, strateji, bilgi karışıklığı olacağını görerek, bireylerin o yıllarda çok ciddi gelecek bilgisine ve geleceği daha farklı bakmaya ihtiyaçları olacağını, kurum ve toplumların bir kez daha çok büyük dönüşüm sürecine girmeleri gerekeceğini düşündüm. Kendi iş yaşamımda da aynı durum söz konusu olacaktı. Bu nedenle insanların ileride değişik ihtiyaçları olabileceğini de düşünüp Türkiyeʼnin ilk, kendini “Fütürist İş Tasarımcısı” ve “İş Avatarı” olarak tanımlayan, M-GEN Gelecek Planlama Merkeziʼni kurdum. 2005ʼte Fütüristler Derneğiʼnin kurulmasından itibaren görevler aldım.
4mevsimbahcesehir
KAPAK KONUSU
Dört Mevsim Bahçeşehir
O günden bu yana dernekte de çok aktif çalışmalar yapıyorum. Özetle, fütürizmi benimsemem ve geleceğe bilinçle, disiplinle odaklanmam hayatımı baştan aşağı değiştirdi, olmasaydı bugünkü ben olamazdım… Geldiğiniz noktada bir T-insan eseriyle görüşlerinizi ortaya koydunuz. Nedir T-insan? Hala denk gelmemiş olanlar için (ki sanmıyorum) açabilir misiniz? Sosyal Medya, Big Data (Büyük Veri), Bulut Ekosistemi, Blockchain, Kripto Paralar, Siber Güvenlik, Nesnelerin/Şeylerin Interneti (Inernet of Things), Giyilebilir Teknolojiler, Hologramlar, Augmented Reality (Arttırılmış Gerçeklik), 3D yazıcılar, QR Kodʼlar, Hiper Mobilizasyon, Quantum Bilgisayarlar, Uzay Teknolojileri vb. gibi pek çok gelişme ve keşif “iş yapma ve yaşama biçimlerini, yetenek, yetkinlik, beceri” tariflerini, tüm sektörler ve tüm meslekler için, “birbirine tamamen bağlı + bağımlı” şekilde baştan aşağı dönüştürüyor. Omni ve Holokratik (bütüncül) bakışı zorunlu kılıyor. Yaşanılanları ve yaşanacakları “değişim” ile izah etmek yeterli olmuyor, disruptive (yıkıcı) dönüşüme odaklanmak gerekiyor. Bunlar gelecek 5, 10, 15 ve 20 yılın müthiş türbülanslı geçmesine neden olacak. Birey ve kurumlar için büyük resmi (geleceği) anlamak, gelecek için yapılması gerekenleri tasarlamak ve anlamlandırma yetkinliği kazanmak her zamankinden daha kritik hale gelecek. Özellikle iş insanlarının, karar vericilerin sürdürülebilir bir ilerleyiş, gelişme, büyüme trendine girebilmesi için T İnsanlaşması (bir şeyin her şeyini, her şeyin bir şeyini bilen) (Teknoloji ile bütünleşmiş, Tasarımcı, Tedarikçi/Takım Oyuncusu); otodidakt yaklaşımı da dikkate alıp hibridleşerek çok yüksek farkındalık, fütürist bakış açısı ve gelecek zekası + aklı geliştirmesi, sürekli güncelleme ve senkronizasyon, update yapması gerekiyor. Kısacası Tʼleşerek, hem bugünü kurtarmalı hem de geleceğe hazırlanmalı, yani hibridleşmeliyiz. Hepimiz geleceğin belirsizliği üzerine kaygı ve endişeler yaşıyoruz. Gelecek endişesi, sürdürülebilir kariyer, iş ve para kazanma kaygısı, bu çağ insanlarının ortak duygusu. Hızlı ve büyük değişim geçiren dünyada “geleceğin başarılı insan modeli diye tariflediğim; T-İNSANʼı “insanların ʻgelecek kaygısınıʼ yenmelerine, daha iyi bir gelecek için dönüşmelerine, başarılı, mutlu olmalarına yardımcı olmak amacıyla” yazdım.
48
I ŞUBAT 2019
“Gelecekte sigortalı, maaşlı bir dünya olmayacak. Ailelerinize kulak asmayın ve geleceğe yatırım yapın” T-İNSAN geleceğe güvenle ilerlemenin, onu tasarlamaktan geçtiğine vurgu yapıyor. Somut bilgi, öneri ve ipuçları veriyor. Okuyucuyu yeniçağ için mutlaka bilinmesi gereken kavramlarla tanıştırıyor. Tam bir başucu, referans kitap özelliğini taşıyor. Dijital Çağ, Robot Devrimi, Yenilenebilir Enerjiye Geçiş, Uzay Çalışmaları, İnsanlığın Dönüşümü (Transhümanizm)... Her şey sarsıcı biçimde gelişiyor... Hızla değişen gelecek hayatla, kariyerle ve işle başa çıkmayı, para kazanmayı, mutlu olmayı her zamankinden daha karmaşık bir hale getiriyor. Yaşam sanki giderek daha da zorlaşıyor! Geleceğe uyumlanmak için: Yeni çıkışlar, çareler bulmak; değişip, dönüşmek gerekiyor! Herkes “yepyeni iş modelleri, zengin olmak / mutluluktan uçmak” için öneriler sıralıyor da... O işleri başarılı kılacak bizler yani bireyler için: “Geleceğe nasıl hazırlanmalıyız?” sorusuna gelecekçi, gerçekçi bakış açısı ile cevap verebilen pek yok! İşte T-İNSAN bunlarla, gelecekle, belirsizlikle başa çıkmanıza, yardımcı olacak! Beyninizi kemiren sorulara yanıtlar bulmanızı sağlayacak... T-İNSAN kitabını farklı ve özel kılan iki özellik: 1- QR kodlarla okuma tekniğine olan katkısı, okumayı daha kolay, zevkli hale getirmesi: Kitabı okurken okuyucuların çoğunun yanında mobil-akıllı cihazlar olacağını düşünerek, çeşitli dış kaynaklara ve videolara da erişim sağlamak için konular arasına bolca kısaltılmış link ve QR kod yerleştirdim. Ve buna Arttırılmış Okuma (Augmented Reading) adını verdim. Bu sayede okuyuculara çok daha geniş bir içerik sunmayı hedefledim. Çok sevildi, pek çok kitapta uygu-
lanmaya başlandı. Hatta videolu kitap diyenler var. 2- Sen de T İnsan Olabilirsin Bölümü: Kitabın iç kapağındaki QR kodʼdan ya da http://www.t-insan.com/sitesinden erişilebilen bir uygulama ile okuyucular kendi fotoğraflarını yollayarak, benim çok ilgi çeken robot avatarıma dönüşebiliyorlar. Sosyal medyada eğlenceli paylaşımlar için kullanılabilen mini-oyun oldukça ilgi çekti. Bu noktada Netflix başta olmak üzere bir çok platformda gelecekteki teknoloji ve insanların durumu konulu öngörü dizi ve filmleri de devam ediyor. Bu kurguları izliyor musunuz? Bu sektörlerin hayali olduğunu söyleyenler olduğu gibi aslında birkaç on yıl içinde olacakların habercisi diyenler de var. Siz bu görüşün neresindesiniz? Tabii ki izliyorum. Geleceğe hazırlanmak, olması kaçınılmaz gelişmelere alışmak, yeni işler, yeni çözümler için esinlenmek, anlamak, yepyeni hayaller kurmak adına izlenmesini de hararetle öneriyorum. İnsanlık, hayal edebildiklerini gerçekleştirebildiği pek çok örnek yaşamışken hayallerden böyle bahsetmek bana epey tuhaf geliyor. Eğer bir şeyler hayal ediliyorsa, olacağına da kesin gözüyle bakabiliriz artık. Bu konuda epey kanıt biriktirdi dünya. Evet, dizilerin, film senaryolarının gelecekteki kuvvetli olasılıkların “ön gösterimi, fragmanı” olduğunu düşünüyorum. Gençlere “Gelecekte sigortalı, maaşlı bir dünya olmayacak. Ailelerinize kulak asmayın ve geleceğe yatırım yapın” diyorsunuz. Çok iddialı öngörüler olduğu için tepki çektiğiniz oluyor mu? Ben söylediklerimin çok iddialı
4mevsimbahcesehir
KAPAK KONUSU olduğuna katılmıyorum. Son derece basite indirgenmiş, yalınlaştırılmış ifadelerle anlatıyorum. Evet, tepki alıyorum. Ancak bu tepkilerin reaksiyonel ve koruma güdülü olduğunu da görebiliyorum. İnsanlar içten içe aslında doğru söylediğimin giderek daha fazla farkına varıyorlar, ancak kabullenmek ve kabullenilen şeye hazırlanmak zor geldiği, ya da gözde büyüdüğü için “hadi canım oradan!” tarzında yanıtların arkasında saklanmaya çalışıyorlar. Artık o kadar çok “Ufuk Hanım yıllar önce şunu anlatmıştınız, şunu söylemiştiniz, uçuk gelmişti, kulak asmamıştık vb. ama ne kadar haklıymışsınız, iyi ki sizi dinlemişim” vb. türünde geri bildirimler alıyorum ki ne kadar önemli ve doğru bir alanda olduğumdan iyice emin olurken, tabii ki çok da mutlu oluyorum. Basitçe anlamamız ve harekete geçmemiz gereken şu; Dünya değiştiği zaman değişime ayak uydurmayanlar, güncel durumda, “içinde oldukları anda” ne kadar güçlü, bilgili vb. olurlarsa olsunlar oyun dışı/işsiz kalırlar. O yüzden sürekli değişmek, dönüşmek gerekir!”. Bunda anlaşılmayacak ne var?
“hazırlık yapmak” diye bir şey vardır ve bu evrensel yasalara göre zorunluluktur. Çünkü gelecek akışkan bir süreç ve her an onu hep beraber oluşturuyoruz. Ancak ve ancak neler olabileceğini kestirebiliriz. Ve hazırlık dediğimiz süreç hep devam eder, etmeli. “Tamam hazırız, gelecek geldi ve biz tam da onun istediği gibiyiz!” diyeceğimiz hiçbir alan yok, olamaz! O yüzden sadece eğitim değil, hiçbir alan henüz geleceğe hazır değil. Yalnızca şunu söyleyebiliriz, eğitim, tüm dünyada, gelecek geldiğinde “Bu ne hal? Daha üstünü başını bile toparlamamış-
Yine tartışma konusu ve klişe soru diyeceğim ama maalesef meselenin odak noktası olduğu için soruyorum: “Robotlar insanların yerini alacak mı? İnsanlar mı onların, onlar mı insanların emrinde olacak?”
sın!” diye sağlam bir fırça yiyecek kadar geride kalmış, en kendini dağıtmış alanların başında geliyor. O yüzden kitlesel eğitimden, eğitilmekten fazla medet ummayıp, herkesin “otodidakt” öğrenmeye adanması lazım... “Ne ki bu?” diyeceklere notum; - Bunu Googleʼa adımla beraber yazarak, başlayın o zaman, otodidakt öğrenme becerinizi geliştirmeye diye yanıt vermeyi tercih ediyorum ☺ Ve tabii ki devlet politikalarında “ulusal seferberlik” ciddiyetinde kaynak ve çaba şart!
Bu tip “o mu, bu mu?” veya “ya o! Ya bu!” diye iki seçenekli bir soruya ve yanıtına indirgenebilecek şeylerden bahsetmiyoruz. Hepsini birden yaşayacağız, zaman içinde ağırlıkları, payları değişecek. Evet, bazı işlerde robotlar insanların ve diğer canlı organizmaların yerini alacak. Tıpkı bu güne kadar olageldiği gibi. Hem insanlar robotların, hem insanlar insanların, hem robotlar robotların hem de robotlar insanların emrinde, yanında, ardında olacak. Sanayi, tarım devriminde zaten bunun bir benzerini yaşamıştık. Şimdi daha ileri seviyelerde ve daha yaygı yaşayacağız. Yine şaşırıyorum; bu gidişatın böyle olacağı nasıl görülemiyor? Tarih ve gelişmeler o kadar açık ve net ki! Peki eğitimde hangi devrimler olabilir? Sistem ve okulların globalde ve yerelde bu değişime hazır olduğunu söyleyebilir miyiz? Bir kere şunu söyleyeyim. Geleceğe hazır olmak diye bir şey olamaz. Sürekli
50
I ŞUBAT 2019
Üstün yetenekli çocukların değerini anlatmaya gerek yok malumunuz. Peki, yakın gelecekte bu çocuklar değişimin neresinde olmalı. Onlar için nasıl bir platform sunulmalı? Bu son derece hayati bir konu. O kadar ki toplumların asıl dinamosu ve kurtarıcısı, bu azınlıktaki üstün yetenekli çocuklar ve bireyler olmaktadır ve öyle de olacaktır. Üstün yeteneklilerin ve ailelerinin tamamen ve sıra dışı devlet politika ve kaynakları ile müthiş pozitif ayrımcılıkla en iyi değil, üstün koşullarda eğitim almaları, ilim, bilim, teknoloji,
Dört Mevsim Bahçeşehir
sanat, spor alanlarında nadide çiçekler gibi, kendi ortamlarında ama sosyal iletişim ve uyumları da gözetilerek büyütülmeleri gerekir. Bu konunun şakaya gelir tarafı yoktur. Çinʼde Türkiye nüfusu kadar üstün zekalı varsa ne yapmamız gerektiği çok açık değil mi? Çocuklar teknolojiyle nasıl bir ilişki kurmalı? Ailelere önerileriniz neler? Çocukların hiçbir çağda teknolojiyle ilişki kurma sorunu olmamıştır. Onlar içinde doğdukları çağ ile gayet akışkan bir uyum içinde büyüme yetisiyle doğarlar. Sorunlu olanların bu sorunlarını da aslında, teknolojiyle ilişki kuramayan büyükleri yaratır, yaratmaktadır. Büyükler teknolojiden anlamadığı, teknolojiye uyumlanamadığı zaman bu konu sorun haline gelmektedir. Yoksa niye gelsin? Niye böyle bir soru oluşsun? Tıpkı okuma yazma bilmeyen ebeveynlerin çocuklarına okuma yazma öğretmek konusunda yardımcı, rehber, katılımcı olamayacakları gibi teknoloji konusunda özürlü olan toplumların çocukları da sıkıntı çeker doğal olarak. Ailelere önerim; önce kendileri teknoloji ile ilişkilerini düzeltsinler. Çocuklarına ise iyi insan olmayı öğretsinler, rol model, rehber, mentör olsunlar. Bir de mutlaka İngilizce öğrenmesi için bütün koşullarını seferber etsinler. İngilizce artık dünya dili. Ardından Mandarin, Rusça, Arapça iyi olur. Kısacası büyükler, engel ya da tüm koşulları sağlayan değil, yardımcı ve kolaylaştırıcı olsunlar yeter… Çocuklar teknolojinin çaresine kendi başlarına bakarlar. Meslek tahminleri yapmaya çalışmak yerine, 5-10 yıl içinde öğrenciler için şu 5 meslek gelecekte önemli bir noktada olacak deseydiniz neler olurdu? Öncelikle, meslek değil alan ve becerilere odaklanmalıyız dediğimin altını kalın kalın çizmekle başlayayım. İşsiz kalmayacak alanlar; - AI, Robotics - Blockchain - Cyber Security - Genetics - Space, Aviation Sorularımıza verdiğiniz içten ve değerli yanıtlar için teşekkür eder, başarılarınızın devamını dileriz. Ben teşekkür ederim. #GelecekGüzelGelecek I
4mevsimbahcesehir
GEZİ
Dört Mevsim Bahçeşehir
KOLOMBİYA-BOLİVYA-PERU-PANAMA
ÖTEKİ DÜNYA’DAN GÜNLÜKLER Saffet Emre Tonguç’u bilirsiniz. Benim ortak. Bestmen Production’ın diğer parçası. Yaptığımız pek çok işin yanı sıra dünyayı adım adım gezip, seçkin davetlilerimize turlar düzenliyoruz. İşte bunlardan bir tanesi Dünya’nın öteki tarafına yaptığımız 4 ülkelik turdu. Tur boyunca tuttuğum günlükleri paylaşacağım bu yazımda sizlerle.
Sanırım takip ediyorsunuzdur @serdabuyukkoyuncu instagram hesabımı… Hem eğlendirip hem güldürüyor, hem bilgilendirip hem de perde arkasında yaşananları paylaşıyorum bu hesapta. İşte bu günlükleri de bu instagram hesabım için yazdım ve sizlerle de paylaşmaya karar verdim.
YOLA ÇIKTIK… FECİ SIKILDIM... Uçuyoruz, uçtuk, uçtuk, hala uçuyoruz. Havada yüzlerce uçak, o uçaklarda on binlerce yolcu, yüzlerce Serda var sıkılan. Bogota'ya gidiyoruz Kolombiya'nın
52
I ŞUBAT 2019
başkenti. Uçağın ön tarafındaki daha rahat ve yatabilen koltukların olduğu bölümdeyiz hepimiz. Ve o hepimizin hepsi uyuyor. Beraber uçtuğumuz arkadaşlarımızdan biri yanımdaki malum şahsiyete melatonin tableti verdi. Adam uyuyan güzel misali devrildi kaldı. Önümdeki duvar bile daha hareketli. O biçim uyuyor. Kim mi o güzel? Tahmini zor olmasa gerek @saffetemretongucʼu. Uçakta kıpırtısız ve ruhani boyutta kendinden
SERDA BÜYÜKKOYU
NCU
EUROSUN ANAOKULL ARI KURUCUSU Instagram @ser dabuyukkoyuncu
geçmiş uyuyan biri varsa o kişi her zaman O'dur. Uçağa binince gece 03.00'de akşam yemeği verdiler. Malum pek iştahlı değildim. Ama gelecek kabak tatlısı, burma kadayıf ve ayva tatlısından oluşan tabağa hazırlamıştım kendimi. Dağıtılırken ellerimi yıkamak için kalkıp, koltuğuma döndüğümde tatlı tabağımın Saffet'in önünde ve bitmek üzere olduğunu gördüm. Yok canım ne şikayet edicem. Kadayıfı yiyebilseydim hiç
4mevsimbahcesehir
GEZİ
değilse. Neymiş efendim ben bu saatte tatlı yemezmişim. Son lokmayı ağzına attı ve daha çiğnerken uykuya geçti. Uyuyor... Hala uyuyor... Yaklaşık 8 saatimiz var daha. Adamın nasıl vücudu varsa 12 saatse uçuş 12 saat, 15 saatse 15 saat uyuyor. Ama günahını almayayım bulunduğumuz bölümün tüm koltukları yatak pozisyonunda, hepsi uyuyor, tek açık ekran benimki ve 4. filmi izliyorum bir yandan. Bir sürü bilgi topladım bu arada Kolombiya hakkında. Yazacağım hepsini bir bir önümüzdeki günlerde. Kolombiya'nın uyuşturucu ticaretini araştırdım sıkıntıdan. Algıda seçicilik, uyku-uyuşturucu. Burun deliklerinin birine kolonyalı mendil tıktım. İndiğimizde yeterince oksijen alamayacağız ya... Basınçtan. Ona alıştırayım diye yani. O yüzden. Gerçi o farkında değil, hala uyuyor. Şimdi diğer deliğine de kağıt sokacağım ve fotoğraflayacağım tepkisini iyi göreyim diye... Bakalım ne yapacak? A uyandı. Ve çektim....
ÖTEKİ DÜNYA-1 BOGOTA Uzun, uzun, uzuuun uçuşumuz sonrası vardık Kolombiya'nın başkenti Bogota'ya. Gece yarısı bindiğimiz uçağımız feci bir saat farkıyla sabahın erken saatlerinde vardı şehre. Gel de jetlag olma. Tam 8 saat fark var Türkiye ile. Bu şu demek. İstanbul'da kahvaltı saatinde sen çorba, ara sıcaklar, ana yemek, tatlı ve içki içeceksin. Bu da kilo demek. Bogota tam 2640 m yükseklikte. Dünyanın en yüksek 3. başkenti. Şöyle bir şey hayal edin. Burun deliklerinizden biri tıkalı. Ağzınızsa kapalı. Ve sadece bu kadarcık nefes alıyorsunuz. Yetmeyen oksijeniniz yüzünden halsiz ve bitapsınız. Allahtan bunu önleyen ilaçlar ve koka yaprağı var. Kullanırsanız rahatlıyorsunuz.
54
I ŞUBAT 2019
Uykuyu hiç sormayın. Uçakta uyuyanlara helal olsun. Uyuyamayanların ise Allah yardımcısı olsun. Çünkü uyku bozukluğu yaşamamak için sıcacık yatağınızda uyumanız gereken saatlerde sürünerek müze gezmek, şehir turu atmak, selfie çekmek durumundasınız. Ki öyle yaptık. Gangsterlerin kol gezdiği, adım başı uyuşturucu satıcılarının dolaştığı, her köşe başında makineli tüfekle taranmış cesetlerin olduğu, vücudunu satıp, aile geçindiren çocuk yaşta genç kızların sizlere yalvardığı bir şehir... Değil. Bogota son 10 yılda müthiş gelişmiş. Devlet başkanı Santos gerillalarla anlaşma imzalayarak ülkeye huzuru getirmiş. Hatta Nobel ödülü bile almış bu yüzden. Pek çok yatırımcı gelmiş art arda huzur gelince ülkeye. Tam 80 yeni otel yapılmış bu kadarcık zamanda. Gökdelenler birbirleriyle yarışıyor. Son alışveriş merkezinde tam 350 uluslararası marka var. Hollanda'dan sonra dünyanın en büyük 2. çiçek ihracatçısı. Kelebek ve kuş çeşitliliği olarak dünyanın en önemli ülkesi... Ortalama 50.000 öğrenci kapasiteli 4 devlet üniversitesi var. 46 özel üniver-
Dört Mevsim Bahçeşehir
site ile de Güney Amerika'nın öğretim merkezi sayılıyor. Şehirde yüzbinlerce genç öğrenci yaşıyor ve enerjileri her köşe başında hissediliyor. Mevsimler kuzey yarım küreye göre ters işlediğinden okullar Kasım-Aralıkta yaz tatiline giriyor. Mevsim yok Kolombiya'da. Sıcaklık hep 14-20 derece. Bol yağış var ve Bogota'nın her yerinden yeşil fışkırıyor. Amazon ormanlarının %10'u Kolombiya'da zaten. Uçaktan indik ve valizlerimiz otele gitti, biz de şehrin eski binalarının olduğu bölüme... Burası tam bir grafiti cenneti. Devlet destekli hem de. Eskiden bu bölgenin tüm evleri beyaz-yeşil boyalıyken yapılan bir yarışma sonrası, gökkuşağı renklerine bürünmüş. Saat farkı süründürse de Kolombiya'nın bu bölgeleri tam da hatırladığım gibi. İstanbul'un gece yarısında mükellef öğle yemeğimizi yiyip altın müzesine gittik. Ee Bogota'da bulununca altını yazmak farz oldu. Neden mi? E dünyanın en büyük altın müzesi Bogotaʼda da o yüzden. Bakın size kaydedebilecek bir belge hazırladım. "Keşfinden İtibaren Altının Kronolojisi"ni anlatayım size birazcık. MÖ 4000 yılında; Orta ve Doğu Avrupa'nın bazı yerlerinde ilk defa altın kullanılmış. MÖ 3000 yıllarında; Mısırlılar, altının diğer metallerle alaşımı ve yaprak şeklinde işlenmesinde ustalaşmış. MÖ 1500 yıllarında; Orta Doğu'da şekel, altının standart ölçü birimi olarak kullanılmış. MÖ 1091 yıllarında; Çin'in altınının para birimi olarak kullanımı yasallaştırılmış.
4mevsimbahcesehir
GEZİ
MÖ 58 yıllarında; Julius Caesar, Galler'de Roma'nın borçlarını ödemek için yüklü miktarda altına el koymuş. 1100 yıllarında; Venedik, batı ve doğu arasında ticaret yolları üzerinde olması nedeniyle dünyanın önde gelen altın pazarı olmuş. 1511'de; İspanya Kralı Ferdinand kaşifleri batı yarım küreye altın aramaya yollamış. 1787'de; ilk Amerikan altın parası basılmış. 1833'de; Kuzey Carolina, ilk altın hücumuna sahne olmuş. 1848'de; Kaliforniya altın hücumu gerçekleşmiş. 1850 yılında; Avustralya, Yeni Güney Galler'de altın bulunmuş. 1886 yılında; Güney Afrika'da ilk altın bulunmuş. 1887 yılında; Glasgovlu doktorlar siyanür kullanarak altın çıkartma patentini almış. 1896'da; iki altın arayıcı, Kuzey Kanada'da bir nehirde balık avlarken altın bulmuş. Alaska Yucon Bölgesi'nin güneyinde daha çok altın olduğu söylentileri ile 1898 yılında 100 yılın son altın hücumu patlak vermiş. 1900'da; Birleşik Devletler, para birimi için altın standardını kullanmaya başlamış. 1922'de; Kral Tutankamon'un mezarı (MÖ 1352), 1200 kilogramlık tabutun ve içerisindeki yüzlerce altının çıkarılması için açılmış. 1927'de; Fransa'da altının, romatizma tedavisinde değerli bir madde olduğu kanıtlanmış. 1933'de; Roosevelt altın ihracını yasaklamış. Amerika halkına sahip olduğu tüm altınlar teslim edilmiş. 1960'da; altın kaplı aynalar kullanılmış ve lazer icat edilmiş. 1969'da; astronotların gözlerinin güneş ışınların-
56
I ŞUBAT 2019
dan korunması için altın kaplı başlıklar ilk olarak ayda (Apollo 11) kullanılmış. Müze çıkışında müthiş renkli, eğlenceli, 'her şey var' sokakları gezisi sonrasında, Simon Bolivar Meydanıʼnın hem tarihi hem yeni binalarını gezdik, güvercinlerin kendimizi şanslı hissedip milli piyango derdine düşmemize sebep olmamaları için uğraştık ve sonra da 'cüsseli insanlar' ın ünlü ressamı Botero'nun evini ziyarete gittik.İçinde sadece Botero'nun şişmanları yok, döneminin pek çok ünlü ressamının eserleri de var. Uyumamak üzere sözleşip otelimize bir duş vakti ayırıp, şahane bir akşam yemeği ile geceye, pardon gündüze veda ettik. Bedenim İstanbul gündüzüne kodlu olduğundan ve bendeniz gündüz uyuyamadığımdan gece boyu savaştım. Pek de başarılı olamadım. Ertesi sabah kahvaltı sonrası Saffet yeterince yükseğe çıktığımızı düşünmemiş olsa ki Bogota'nın tepesi Monserrate Dağıʼna çıktık fünikilerle. Tam 3180 m dağın yüksekliği! Kutsal bir kimlik yüklenmiş Monserrate'ye. Hz. İsa'nın çarmıha gerilişine kadar geçirdiği 14 aşamayı gösteren Floransa'dan getirilen heykeller var tırmanış yolu boyunca. Hala ölmedim. Mağrur duruşumu bozmuyorum ama yüzüm karıncalanıyor, başım ağrıyor, kafam sanki cenderede. Yetmiyor nefessizim bir de. Sonra Tuz Katedrali'ne gittik bu kez de. Yerin 200 metre altında tuz çıkaran maden işçileri için yapılmış olan muaz-
Dört Mevsim Bahçeşehir
zam tuz katedraline. Adam inatçı bedenime şok üstüne şok uyguluyor. Daha geçenlerde dünyanın en derin yerine Lut Gölü'ne gitmiştik Amman'da. Katedralden sonra toprağı öpmek istedim ama öyle takatsizim ki eğilemedim bile. Yarın Bolivya'yı deneyecek. Dünyanın en yüksek başkentini.
ÖTEKİ DÜNYA-2 LA PAZ Burada uçak saatleri komandolara göre ayarlanmış. Zaten jetlagız, yetmez deyip uyku düzenimize bir darbeyi de yerel hava yolları vurdu acımasız rötarı ile. Akşam geldik, ertesi sabah çıktık La Paz Havaalanıʼndan. Uçakların işi çok kolay, inişe geçmek falan yok. Havadaylen çıkıyor önünüze havalanı, araba parkeder gibi parkediyorsunuz uçağı 4100 metre yukarıda. Gördüğüm en etkilendiğim, en anlayamadığım şehir La Paz. İspanyolca 'barış' demek. Yükseklik dayanılır gibi değil. Kent feci kayalık dağlara kurulmuş. Niye kurulmuş anlamak mümkün değil, dağların arkası kilometrelerce ova çünkü. 'Güvenlik' falan diyeceksiniz şimdi. Yahu 4100 metre yukarıdaki ovaya hangi akıllı ordu çıkar. Çıkarsa da değil kılıç, mızrak parmağını oynatamaz. Bir daha dağa ne gerek var ki? Bolivya'nın tamamı tuğla kentlerle kaplı. Vergi vermemek için binaların sıva ve boyasını yapmıyorlar. Öyle bir hale gelmiş ki La Paz sanki gecekondu kent. Yüzbinlerce tuğla ev düşünün. Dağlar bunlarla kaplı. Ulaşım öyle zor ki kara yolundan, kentin toplu taşıma aracı teleferik bu yüzden. Avusturyalılara 8 ayrı hat yaptırmışlar, renklerle ayrılıyor ve birbirlerine aktarmalarla bağlı. Vızır vızır dakika başı aralıksız
4mevsimbahcesehir
GEZİ
dolaşıyorlar havada yüzlerce teleferik kabini uçuşan böcekler gibi. Cadı Pazarı'nda hala ceninler, fetüsler satılıyor büyü için. Ay vadisi diye bir bölgeye gittik, sanırsınız ayrı gezegen. Su, hava ve toprağın savaşının sonuçlarını sergiliyor bu vadi insanlara. Kendinizi hakikaten ayda hissedebilirsiniz çünkü dağın dağında Ay'da gibi yürüyebiliyorsunuz, ağır çekim yani. 45 dakikalık turu yapalım kaya yürüyüşünde diyecek gibi oldu Saffet, hemen daha geçenlerde Petra yollarında diz çöküp isyan etmesini ve eşeğe binmemizi hatırlattım. Burada eşek de yok binecek çünkü. Ve 15 dakikalık turda karar kıldı. Emekler modda otele dönüp ağır sporumu yaptım. Duş yapmak yani. Ardından @siradisikitalar Sakıp'ın bize özel kapattığı yerel bir lokantada yerel müzikler eşliğinde yemek yedi herkes. Ben hariç. Niye mi? Bir midem bulanmıyordu o da başladı. Telefonu tutan elim titriyor, parmaklarımda da feci karıncalanma var. Ha bir de gözlerimdeki kanlanmadan bulanık görüyorum.
ÖTEKİ DÜNYA-3 TİTİKAKA GÖLÜ Dünya'nın en derin yerindeki göl, yerin 400 m aşağısı. Ürdün'deki Lut Gölü. En yüksek yerdeki göl ise 3810 m yukarıda. Bolivya'daki Titikaka. İşte orayı da görmeye gittik. Bir marjinal yaşar olduk ki anlatamam. Bi hava bi hava... Hava olsun diye. Ayy inanmıyorum havasızlık kafama vurdu. Aklım hep havada olunca aklıma da hep 'hava'lı keli-
58
I ŞUBAT 2019
meler geliyor. Artık alıştık hepimiz normalleştik. Biraz daha uğraşırsak havasız yaşamaya başlayacağız ki en sıradışı turlarımızı da başlatabileceğiz. @siradisikitalar ile Ay turu, Mars turu. 'Güneşi hiç bu kadar yakından görmediniz', 'Çölün kırmızısı mı, Mars'ın kırmızısı mı?', 'Siz hiç uzayda yüzdünüz mü?, 'Kafanızı dinlemek için uzay boşluğunda sonsuz sessizlik'.. Titikaka bizim Büyükçekmece, Küçükçekmece misali ikiye ayrılıyor. Ama birbirlerine boğaz ile bağlı Küçük ve Büyük Titikaka. Gölün etrafını dolaşmamak için araçları tek tek karşıya geçiren tekneler var Copacabana kasabasında. Şaşaalı kiliseleriyle meşhur Copacabana'da bir dini bayrama denk düştük ki, sanırsınız Amazon'un tüm çiçeklerini kiliselere taşımışlar. Gölün ortasındaki adalardan İnka Medeniyeti'nin kurulduğu Güneş Adası'na gidip orada yerel halkın yediği yemekleri yedik, gençlik çeşmesinde yüzümüzü yıkadık. Vay vayy havaya bak. Sıradışının daniskası. Dünya'nın en yüksek ülkesinin, en yüksek başkentinin, en yüksek gölünün, en ortasındaki adanın en iyi yerinde yerli yemekleri yemek hatta gençleşmek. Peh, peh... Bolivya'dan Peru'ya geçişimiz kasabanın dışındaki metruk bir kulübeden
Dört Mevsim Bahçeşehir
geçerek oldu. Ciddiyim. Patika kıvamında yol ortasında bir kuka var. Bir de bir çamaşır ipi. İpin bir tarafı Kolombiya, diğer tarafı ise Peru. Bir kulübede pasaportu kaşeliyorlar. Otobüsten valizleriniz el arabalı yerlilerce taşınıyor, öbür taraftaki otobüse yükleniyor. Sizde ipi geçip diğer kulübede tekrar kaşeletiyorsunuz. Peru tarafındaki Titikaka Gölü'ne sıfır otelimizden sabah çıkıp Yüzer Adalar'a gittik teknelerle. Sazların üzerinde yüzlerce yüzen ada ve kulübe var. Her şey sazdan. Orada yaşıyorlar. Hediyelik eşyalar üretip satıyorlar. Sazdan teknelerle turlar düzenliyorlar. Gittikçe yaklaşıyoruz Machu Picchu'ya.
ÖTEKİ DÜNYA-3 CUSCO Cusco isimli bir kente geldik şimdi de. Buradan gideceğiz hedefimize. Cusco gördüğüm en ilginç, en güzel, en sıradışı şehirlerden biri hala benim için. Hayat boyunca unutmayacağınız bir yer. Gerçekten gelin buralara. Zor olsa da gelin. Yaşlanmadan gelin. Bu tür ülkeler hele benim yaşlarımda tek başına gelinecek veya sıradan tur şirketleriyle gelinecek yerler değil. Her türlü kötü sürpriz her an karşınıza çıkabilir. Gittiğiniz şirketin tüm olumsuzluklara hazır olması ve önlem almış olması lazım. Cusco'da da buna dikkat etmişti ve İspanyol Vali'nin sarayı muhteşem bir müze otel haline getirilmiş Palazzo del Inca isimli otelinde konakladık. Gördüğünüz tüm tablolar, heykeller, mobilyalar ve eşyalarla kendinizi o yüzyıllarda hissettiriyordu otel.
4mevsimbahcesehir
GEZİ Cusco turistlerinin çoğu Machu Picchu'ya tırmanmak için gelenler. Ve bunların büyük kısmı da sırt çantalı gezginler. Pek çok yer gençlere yönelik olsa da bizim gibi konuklar için alternatif yüksek standartlı oteller de var. Ki biz bunların bence en iyisinde kaldık. Cusco daha önce gittiğimiz yerlere göre göreceli daha alçak. Bu da turumuzun ayrı bir hassasiyeti. Bu gezinin starı Machu Picchu. Pek çok tur şirketi turlarına Peru ile başlıyor ve daha geldiklerinin ertesi günü konuklarını oraya götürüyor. Basınca henüz alışmamışken o yüksekliklere tırmananlar tam anlamıyla telef oluyor. Biz tersini yaptık. Böylece diğer yerlerde basınca alışan bedenimiz Machu Picchu tırmanışında tam kondisyonluydu. Ve gerçekten hazmederek gezdik oraları. Cusco'dan çok şık otobüsümüz tırmanışın trenle yapılacak bölümüne götürdü bizi, Ollantaytambo'dan bindik first class trenimize. Bize şampanyalarla karşılandığımız çok şık bir kompartıman, bir de canlı jazz müziği yapılan bar kompartıman ayrılmıştı. Biraz dönem filmlerindeki Hindistan'da yaşayan İngiliz asilzadeleri gibiydik ama 'amaaan bir daha mı geleceğiz buralara'nın keyfini çıkarttık. Kompartımanımızın bir de balkonu vardı ki eşsiz duygular yaşattı bize. Açıkta gidip, doğayı içimize çektik engin dağların çağıldayan ırmakların, dağ hayvanlarının ve yeşilin milyon tonunun arasından geçerken.
ÖTEKİ DÜNYA-4 MACHU PICCHU İndiğimiz durak Machu Picchu Town isimli bir kasaba. Gerçek Peru, gerçek doğal hayat. Bizim Doğu Anadolu. Buradan yine şık otobüsümüz tırmanışa başlayacağımız yere götürdü bizleri efsane manzaralarla... İndiğimiz an uhrevi duyguların tavan yaptığı andı. Belki de hiç çıkmadığınız bir yükseklikte 2800 metredesiniz. Etrafınız binlerce metre yükseklikte yemyeşil dağlarla çevrili. Aşağıda iplik inceliğinde görünen ama aslında çağıl çağıl çağıldayan bir nehir. Çevrenizde İnka Medeniyeti'nin o meşhur görüntüsü. Müthiş bir akustik ve sessizlik. Etrafınızda otlayan lamalar. Arada bir condor kuşu çığlıkları... Çoğu konuğumuz hayatının hayalini gerçekleştirmiş olmanın mutluluğunda. Gözler nemli, gözler buğulu... Güney Amerika'nın en eski uygarlıklardan biri olan İnkalar, oldukça şaşırtıcı
60
I ŞUBAT 2019
özelliklere sahip. En büyük Güney Amerika halklarından biri olmalarına rağmen, yazılı bir dile sahip değillermiş. Bu nedenle nüfusları hakkında kesin bir bilgi yok. Bir haber iletmek istediklerinde yaptıkları yollardan giderek röle sistemi gibi bir sistem kullanırlarmış. Yazılı sistem olmadığından elçiler, mesajları ezberlemek zorundalarmış. Gördüğümüz tüm yapılar harçsız. Birbirlerine uyan dev taşlar, sıkı bir şekilde birbirine bağlanmışlar. İmparatorluğun ulaşabildiği en büyük sınır 5230 kilometre uzunluğu olmuş. İnka Uygarlığı 1532 yılında Francisco Pizarro tarafından 180 adamıyla yok edilmiş. İnkaların lideri olan Atahualpa'yı ve birkaç bin askerini tuzağa düşürmüş ve 30 dakikada yenmiş. Dağların arasında kaldığından 1911 yılına kadar keşfedilememiş. Artık dönüş yolundayız. Sabah Lima'ya doğru yola çıktık. Lima iç içe geçmiş refah halkalarından oluşuyor. En dış halka sefil dünya, en iç halka tam bir rüya... Pasifik dalgalarının dövdüğü sahili, şehrin bir kaç yüz metre aşağısında...
Dört Mevsim Bahçeşehir
ÖTEKİ DÜNYA-4 PANAMA Amerika'nın arka bahçesi diyorlar ya... Şimdi şöyle bir şey efendim. Panama, ormanın içindeki Maslak. Şehrin nüfusu 1.500.000. Adamlar yapmış 10 milyonluk gökdelen. Sanırsınız hepsi dolu. Değil. Yarısı boş. En büyüğü Trump Tower. İki orman var şehirde. Biri ağaçlardan biri gökdelenlerden oluşuyor. Nem öyle böyle değil. Bizim Fin hamamı dediğimiz buhar banyolarına giysilerinizle girdiniz varsayın. Sokakta herkes Bo Derek. Tüm vücut hatları meydanda o ıslak giysilerle. Aklınıza erotik bir şey gelmesin. Şehirde herkes obez. Ve aynı yerde 5 dakika durun yerler ter gölü. Ay hatırlayınca bile tiksindim. Adamlar kanalı öyle havalı hale getirmişler ki anlatılmaz. Bir gemi büyüklüğünde bir havuza su doldurup gemiyi yükseltiyorlar. Sonra boşaltıp öbür tarafa indiriyorlar. Eskiden eşekler ile havuza sokup çıkarıyorlarmış. Şimdi raylı lokomotiflerle. Öyle ahım şahım bir şey değil. Ama rodeo sunucusu gibi bir adam olayı anlatıyor, alkışlatıyor, ıslık çaldırıyor falan... Siz de havaya giriyorsunuz ne olduğunu anlamaya çalışırken. Efendim 9 günlük seyahatin özetini, canlı yayınlarını, hikayelerini paylaştım sizlerle bu yazımda. Hoşunuza gitti mi? I
4mevsimbahcesehir
GÜZELLİK
Dört Mevsim Bahçeşehir
Güzelliğin şehir hayatına karşı yeni gücü;
Antioksidanlar
GÜZEL FİKİRLER
Mevsim değişikliklerini, hava kirliliğini sadece bedenimizde değil, cildimizde de hissettiğimiz zamanları yaşıyoruz. En çok sabahları ya da gece yatarken fark ettiğimiz kırışıklık izleri erken YASEMİN YURTMAN yaşlanmanın çok da uzak olmadığını anlatıyor sessizce...Şehir CANDEMİR hayatı en çok cildimizin bariyerini yıkmaya çalışırken, antioksidan ve hyalüronik asitle güçlenmiş savaşçıları hayatımıza dahil etmenin tam zamanı... Dermatologlar birbiri ardına “Bakım yapmaya 20ʼli yaşlarda başlayın, mutlaka önlem alın, antioksidanların gücünü hafife almayın” söylemiyle karşımıza geliyorsa nedeni var. Şehir hayatı bizi başlı başına bir stres topuna dönüştürürken antioksidanları sadece besinlerle almak yetmiyor. Cilt bakım ürünleri ile birlikte kullanmak neredeyse zorunluluk oldu.
Geçilemez koruma bariyeri Yorgunlukla, stresle ve tüm çevresel faktörlerle savaşan ürünler, antioksidanlarla gençlik, hyalüronik asit ile yoğun nem gücü ve UVB ve UVA ışınlarına karşı yüksek koruma sağlıyor. Hyalüronik asit içeriği sadece nemlendirme değil, aynı zamanda günden güne cilt bariyerini güçlendirme etkisi var ki, bu sadece kadınları değil işin uzmanlarını da heyecanlandırıyor. Her sabah yüz bakım rutinin son adımı olarak önerilen ürün, çok hafif ve yağsız dokusu ile makyajdan önce ideal bir zemin hazırlıyor. Deneyenlerin anında hissedeceği etki ise sabah alınan enerjinin gün sonuna kadar gücünü aynı tazelikle devam ettirmesi.
Şehrin cildimize yaptıkları... Dermotolog Dr. Stefanie Williams (EMEA) Şehrin içinde yaşayan bizlerin yaşadığımız çevre ile savaşmasının vakti geldi. Güneş, egzoz gazı, soğuk, sigara dumanı ve stres, cildimize sayısız yolla zarar veren serbest radikalleri oluştururken, ivmesi artan tehlikenin farkındalığı için dünyanın önde gelen dermatologlarından Dr. Stefanie Williams ile birlikte şehir hayatının saldırganlarına karşı önlemleri sıralıyor; I Zorluklardan bazıları nem ve sıcaklık dalgalanmaları gibi çevresel faktörler. Yanı
62
I ŞUBAT 2019
sıra güneşten gelen UV ve kızıl ötesi ışınlar da çok zararlı. I Ankioksidan ve nem eksikliğini giderebiliyorsak "içten dışa" karşı meydan okumayı da güçlendiriyoruz. I Kentte, cildimizin sağlığını etkileyebilecek birçok çevresel saldırgana daha fazla maruz kalıyoruz. Çünkü sadece yüksek stresle değil, hava kirliliği ile de savaşıyoruz. Yaz aylarında güneşin zararlı UV ışınları ve kışın soğuk havanın farkında olunmalı.
“Sadece su içmek cildinizi onarmaz” I Soğuk ve kuru hava, “stratum corneum” (cildin azınlık katmanı) içindeki yağ asitleri ve seramid dengesini etkileşime sokarak cildimizin hayati bariyer fonksiyonunu zayıflatıyor. Bu yüzden kış aylarında derimiz de kuruyor. Cildimizi sadece bol miktarda su içmekle değil, aynı zamanda hyalüronik asit gibi su tutucu içerikli cilt ürünleri kullanarak nemli hale getirmemiz gerekiyor. I Tüm önemli UV koruması için minimum SPF25 ile geniş spektrumlu UV filtreleri içeren bir formül bulmalı. C vitamini ve E gibi topikal antioksidanlar da anahtar.
Bakım rutininizi oluşturun! Meşgul kadınlardan duyduğumuz en önemli şey 'zamanım yok' dur. Şehir sakinleri genellikle işe gidip gelmek için güne erken başlarlar ve makul bir iş / yaşam dengesi sağlamakla meşguldürler. Bazıları o kadar meşguldür ki, kendileri ve sağlığı için gereken özenli bakımı almayı unutur. Oysa kalıcı bir cilt bakım rutini oluşturmak sadece cilt bariyerini kuvvetlendirmez kaybolan enerjinizi de geri getirir.I
4mevsimbahcesehir
ASTROLOJİ
Dört Mevsim Bahçeşehir
Bahçeşehir'in vazgeçilmez tarotçusu Nisa, artık İsveç Yotebori'de yaşıyor ama her ay olduğu gibi, aylık burç yorumlarıyla bu sayımızda da yine sizlerle... nisadincer03@gmail.com Şu sıralar planlarınız pek yolunda gitmiyor. Belki de değiştiremeyeceğiniz şeyleri kabullenmeniz gerekiyor. Ama hayal kırıklığınızın sizi kösteklemesine izin vermeyin, bilakis önünüzdeki hedeflere odaklanın. Ulaşmanız biraz daha uzun sürse bile, azim ve sebatla hedefinize mutlaka ulaşacaksınız. İşinizle ilgili bazı sorunlarınız var ancak bunun üstesinden rahatlıkla geleceksiniz. Tabii ki ara sıra herkes hata yapar bunun farkında olup buna göre hareket edeceksiniz. Bazı planlar yapacaksınız ancak sizin dışınızda olan olaylar bunu engelleyecek.
Önümüzdeki günlerde sadece tutumunuzu değiştirerek üstesinden gelebileceğiniz bazı durumlarla karşılaşacaksınız. Her zamanki bakış açınızı bir yana bırakıp yeni bir yaklaşım geliştirin. Çevrenizde yeni şeylere açık olursanız, kendiniz hakkında da yeni şeyler öğrenebileceksiniz. Bu aralar sosyal konularda dışadönük davranmak isteyebilirsiniz. İlişkinizde kuruntulu davranışlardan vazgeçmelisiniz. Karmaşık bir maddi ilişki içine gireceksiniz bu durumdan yine mantığınız sayesinde sıyrılacaksınız ancak bunun kısa süreli de olsa zararlarını çekeceksiniz.
Sosyal hayatınızda tam bir uçarı kelebek olduğunuzdan, son dönemde çevrenizdeki bazı kişileri ihmal ettiniz. Şimdi bu ilişkilerinizi yeniden yoluna koymanın ve onlarla görüşmenin tam zamanı. Aile içinde veya arkadaşlar arasındaki bir anlaşmazlığı kesin olarak tümüyle çözüme kavuşturma şansınız epey yüksek. Uzlaşma ve birliğin ön plana çıktığı önemli bir dönem yaşayacaksınız. Kararlarınızı hızlı vermemelisiniz ancak sizin karakteriniz bu bazı şeyleri hızlı yapmayı seviyorsunuz. Maddi konularda kazanan olmak istiyorsanız sakin karar vermeyi öğrenmelisiniz.
Zaman zaman kendinizle çelişiyorsunuz. Bu, derin memnuniyetsizliğinizden ve sinirinizi birilerinden çıkarmak isteyen ruh halinizden de anlaşılıyor. Sizi mutlu edecek uğraşlarla meşgul olun, aksi takdirde öfkenizden kurtulamaz ve başkalarını üzersiniz. Maddi konularda ara sıra zorlansanız da genel olarak olumlu sonuçlar elde ediyorsunuz. Toplu kazanımlar elde ettiğinizde birikim yapabilseniz daha da mutlu olacaksınız ancak biriktirmeyi sevmiyorsunuz. Bazı ailevi konular sizi de ilgilendirebilir artık müdahale etme zamanı geldi de geçiyor bile.
İşyerinde sanki her şey üzerinize geliyor. İş arkadaşlarınızdan gelen yardım tekliflerini kabul edin, önünüzde duran dağ gibi birikmiş işlerin daha makul parçalara bölünmesini sağlayacaklar. Sevgilinizle aranızda bazı iletişim kopuklukları yaşayabilirsiniz duygularınızı kendinize saklayarak hata yaptığınızı anlayacaksınız. Sağlığınızla ilgili hiçbir fiziksel belirtiyi hafife almayın. Sorunların köküne inin! Maddi konularda ciddi kazanımlar içine gireceksiniz bunun sizin için önemini çevrenizdeki herkes biliyor çalıştınız hak ettiniz ve alıyorsunuz takdir de edileceksiniz.
Bazen olayların gidişatı sizi fazla hayal kırıklığına uğratmasın. Planlarınıza rağmen pek ilerleme kaydedemeyebilirsiniz. İşler istediğiniz gibi gitmeyince suçu başkalarına atma kolaylığına kaçmayın. Gerçekçi olmayan beklentileriniz yüzünden hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Bazı kişiler sizin için kariyer planları yapıyor ancak bunun için henüz erken olduğunu onlara anlatamıyorsunuz yada siz geç kaldığınızı göremiyorsunuz. Paranızı değerini biliyor ve birikim yapıyorsunuz. Ancak birikiminizi yatırım haline getirip değerlendirmelisiniz.
İşyerinde başarı size doğal bir şekilde gelse bile, yine de iç huzurunuzu ve gerçekçi yaklaşımınızı korumalısınız. Bu yolla işyerinde edindiğiniz dostlukları muhafaza edebilecek ve sevdiklerinizin sizin ne denli sıcak kanlı olabileceğinizi görmelerine olanak tanıyacaksınız. Kendinize, fiziksel gücünüzü korumak ve dinginliğinizi sürdürmek için uzun bir rahatlama süresi verin. Bu aralar partnerinizle bir organizasyona katılacaksınız. Bu sizi daha da yakınlaştıracak. Maddi konularda hayli şanslısınız ancak bu durumu mantıklı bir şekilde yatırıma çevirmelisiniz.
Enerji ve cesaret dolu; isteklerinize ulaşmak için daha iyi koşullar isteyemezdiniz. Ancak, çok ilginç görünen ve oldukça karmaşık ayrıntılar nedeniyle hedefinizden uzaklaşabilirsiniz. Olaylara akılcı ve duyarlı yaklaşmaya ve temel yönler üzerine odaklanmaya dikkat edin, o zaman başarı için çok beklemeniz gerekmeyecek. Bazı iş girişimleriniz olumlu sonuç verirken sizin içinse durum rahatlamış görünüyor. Yeni ve özgün bir ortaklıkla kariyerinizde yeni bir atılım yapabilirsiniz. Tanımadığınız, birinin desteği olacak. Kariyerinizin size engel olduğunu hissedebilirsiniz.
KOÇ
BOĞA
İKİZLER
YENGEÇ
64
I ŞUBAT 2019
ASLAN
BAŞAK
TERAZİ
AKREP
%$+&(6(+ %$+ +&(6(+ 6 L5
& 4*/$
ASTROLOJİ Bu sıralar bir kriz durumu yaşayabilirsiniz. Olayı daha da büyütmemek için elinizden geleni yapın. Olabilecek tatsız tecrübelere ve bunların yaratacağı hislere ılımlı ve sağduyulu bir şekilde yaklaşırsanız, sıkıntınız kalıcı bir hasar bırakmadan uçup gidecektir. Sağlığınıza dikkat edin. Aklınızda başka işler var ve bunu şimdiki işinizi aksatmadan yapacaksınız. Yakın zamanda yeni yolculuklar söz konusu olabilir bunun için kendinizi hazırlamalısınız. Ruhunuzu dinlendirmek için evde kitaplarınızla bir gün geçirmek isteyebilirsiniz. Maddi olarak kendinizi güçlü hissetmenizi sağlayacak bir destek sizi rahatlatacak.
YAY
Ne zamandır beklediğiniz engeller gitgide yaklaşıyor, artık kaçamazsınız. Sizin için zor da olsa bu sorunları mümkün olan en kısa sürede çözün. Bu işi ne kadar ertelerseniz, engeller o kadar yükselecek ve üstesinden gelmeniz de o kadar zorlaşacak. İlişkinizde basit ama sancılı bir döneme giriyor. Basit çünkü saçma ve küçük şeylerden dolayı kavga ediyorsunuz ve bunu saçma sapan bir şekilde büyütüyorsunuz. Çalışma arkadaşlarınız ile aranızda ufak bir anlaşmazlık çıkabilir. Maddi konularda kazanan olmak istiyorsanız daha sakin karar vermeyi öğrenmelisiniz.
OĞLAK
İşyerinizdekiler size her zamankinden daha olumlu bir şekilde yaklaşıyor. Bu elverişli dönemi, ekibinizle birlikte zor işlere girişip başarmak için kullanın. Ekibinizde oluşacak dinamik sayesinde en çetrefilli işlerin bile kolayca üstesinden geleceksiniz. Sevdiğinize sevginizi göstermekten çekiniyorsunuz. Hatta onun sizin sevginize karşılık verme şekli sizi düşündürüyor. Onun sizinle dalga geçtiğini düşünüyorsunuz. Çok dalgınsınız ve birine verdiğiniz bir sözü unutabilirsiniz. Ikili ilişkilerinizde ve aile içinde abartılı duygusal gösterişler yaşanabilir. Eğer bir ortaklık arifesinde iseniz hukuki anlamda önemli birinden onay alabilirsiniz.
KOVA
İnsanlarla olan olumlu ve sıcak ilişkileriniz en sonunda meyvesini verecek ve size hiç ummadığınız bir yerden destek gelmesini sağlayacak. Bu fırsatı yakalayıp aklınızdaki projelerden bahsedin ki, hem çevrenizdekiler hem sizin için kalıcı ve olumlu değişiklikler sağlanabilsin. Bu aralar duygusal anlamda kendinizi oldukça iyi hissedeceksiniz, günü oldukça haraketli geçirmeniz bile mümkün. Kazancınızdan şikayetçi değilsiniz ancak paranızı bir türlü yetiştiremiyorsunuz bu sizi bazen çıkmaza sokuyor. Çevrenize uyum sağlamakta problem yaşamıyorsunuz ancak bunu yaparken her şeyinizi anlatıyorsunuz. Kariyerinizde önemli bir kişiden destek alacaksınız. I
BALIK
66
I ŞUBAT 2019
4mevsimbahcesehir
BULMACA
68
I ŞUBAT 2019
Dört Mevsim Bahçeşehir