371 76 93
AYLIK AKTÜALİTE ve YAŞAM DERGİSİ
EYLÜL 2019 - YIL: 10 - SAYI: 97
Sayfa 64
Sayfa 32
Sayfa 58 Sayfa 72
Sayfa 44
0532
Hititler'de bir boğa, Selçuklu Anadolusu'nda bereketli bir ova, Göbeklitepe'de ise ilk buğdayın ana yurdudur Tella. Mezopotamya Ovası'nın kuzeyinde; bugünün Mardin Urfa sınırları arasında kalan Karacadağ’ın verimli eteklerinde birçok medeniyete ev sahipliği yapmış bir şehrin adıdır “Tella” (Viranşehir). Tella’nın öyküsü tam da burada başlar: Bölgede nesli asırlardır devam eden Zom ırkı kuzularından zırhta yapılan çok özel bir kıyma kebabını metropole taşıyarak bu kültür ve lezzet mirasını sizlerle buluşturacaktır. Yine aynı bölgede yetişen ve yüzyıllardır türü değişmemiş buğdaydan et ile hamurun buluştuğu ilk yemek olan lahmacunu eski usullerle taş fırında odun ateşiyle pişirecek, aynı toprağın bulgurundan Süryani usulü içli köftesi ile farklı kültür ve damakların Mezopotamya'da nasıl buluştuğunu anlatacak, ovanın en kıymetli mahsülü olan mercimek ile Ezo Gelin’in çorbasını hazırlayacaktır. Tella, kültür mirası lezzetleri ile damağınızda unutulmaz bir tad bırakırken etnik izler taşıyan kimliği ve çağdaş mimari konseptiyle keyifli bir lezzet durağı olacaktır.
Eski medeniyetlerin yeni lezzet durağı Tella’ya bekleriz.
‘DE NELER VAR?
EDİ TÖR ,ün Notu
Hoş geldin Eylül! Yılbaşı senenin başlangıcı olarak alınsa da hepimiz içten içe biliyoruz ki yeni bir sene, yeni bir dönemin asıl başlangıç ayı Eylül’dür. Ayların en güzeli, en sancılısı, en hüzünlüsü, en utangacı ve en mağrurudur... Her şeyin ve bir şeyin başladığı anları kendinde biriktirmiştir... Her şeyden biraz vardır onda. Biraz Eylül ayının derinliklerine inmeye ne dersiniz? Öncelikle yazın bittiğini ve sonbaharın başladığını haber verir bize... Yaz boyunca tazelendik, yenilendik; hepsi de Eylül için, yeni dönem için değil mi? Bunaltıcı Ağustos sıcakları sonrası Eylül ayı muhteşem serinliğiyle çalar kapımızı. Elinde değildir akşam serinliğinde üşürsün. Ama belki sadece ince bir hırka gerektiren tatlı bir serinlikle yaz ruhunu da devam ettirirsin. Tatilciler, yazlıkçılar, yazın ortadan kaybolan herkes evine döner. Özlediğin arkadaşlarını görürsün, özlem giderirsin, yaz boyu toplanan anılar, hikayeler anlatılır; Eylül akşamları bambaşkadır. Aslında tatil için en güzel ay Eylül’dür. Yazın çok sıcak, kışın soğuk ama sonbahar acayip gezilesidir. Doğa yürüyüşü tadından yenmez; denize hala girilir üstüne de güneşten bunalmadan sahilde tatlı tatlı kitap okunur. Yaz sezonu bittiği için oteller, uçuşlar, harcamalar ucuzlar. Yazın taş atsan yere düşmeyecek yerlerde kalabalık azalır, gezmekten alınan zevk artar. Eylül ayında yeni sezon konserleri açıklanır, tiyatrolarda yeni oyunlar başlar, sinemalar renklenir, sergiler açılır. Ajandalar birden çeşit çeşit kültürel aktivite ve etkinliklerle dolar. Dans derslerine, yoga seanslarına, yeni açılan mekan gezilerine başlanır. Son açık hava festivallerinin tadından yenmez; hava muhteşem, ortam muhteşem, Eylül muhteşemdir. Veeee okula dönüş vaktidir, sokaklar yetişkinlere kalır. Yaz boyu sokakları inleten, denizleri, havuzları fetheden enerjik minikler Eylül’de çantalarını sırtlayıp okula dönerler. Trafik azıcık fenalaşsa da ebeveynler, yetişkinler nefes almaya başlar. Enerjiler yeni dönemi planlamaya, aktivite kovalamaya, misafir ağırlamaya ayrılır. Okulda dersler devam ederken yetişkinler sakinliğin tadını kitapla dergiyle çıkarır. Eylül huzurludur. Güzeldir. Herkes için ayrı bir anlamı vardır Eylül’ün. Adına şarkılar, şiirler yazılan Eylül’de sonbahar yaprakları yerlerde uçuşurken çoğumuz Alpay’dan ‘Eylül’de Gel’ şarkısını mırıldanırken bulmaz mıyız kendimizi... Son olarak ‘Hoş geldin Eylül’ deyip yazımı Ümit Yaşar Oğuzcan’ın ‘Ben bir Eylül Sen Haziran’ şiirinden bir bölüm ile bitirmek istiyorum... Bir eylüldü başlayan içimde Ağaçlar dökmüştü yapraklarını Çimenler sararmıştı Rengi solmuştu tüm çiçeklerin Gökyüzünü kara bulutlar sarmıştı Katar gidiyordu kuşlar uzaklara Deli deli esiyordu rüzgar Dağılmıştı yazdan kalan ne varsa Yaşanmamış bir mevsim gibiydi bahar... Melike Güntürk
72
22. Tam da zamanı! 24. Spor, sağlık ile birleşti 26. Sağlık ve güzellik yanı başınızda… 28. Akyaka’da gizli bir cennet 30. Kadının hastalıklı zihinlerle olan sorunu HAVADAN SUDANMüjde Köseoğlu 32. Bahçeşehir'in yeni eğlence ve lezzet adası 36. Dolar kuru ve Japon ev kadınları EKONOMİ- Kayhan Öztürk 44. KAPAK KONUSU Kayrapraktik tedavi ile ağıralara son! 48. Asıl sebep motivasyon!
İmtiyaz sahibi: HAZAN YAPIMEVİ Genel Yayın Yönetmeni: Hasan Güntürk Yazı İşleri Müdürü: Melike Güntürk Haber Müdürü: Hatice Gülçür İnanç Yayın Danışmanı: Ş. Bengü İnanç Yayın Kurulu: Kazım İlter İnanç Tasarım ve Uygulama: Hazan Yapımevi Katkıda Bulunanlar: Müjde Köseoğlu, Serda Büyükkoyuncu, Kayhan Öztürk, Yasemin Yurtman Candemir, Batuhan Nar, Nisa, Murat Sevinç Baskı: WPC Matbaacılık A.Ş. 0212 886 83 30 Dağıtım: Yeditepe Kurye Hizmetleri 0541 748 31 13 4 Mevsim Bahçeşehir Dergisi ayda bir yayınlanır. Fiyatı: 10 TL’dir Bahçeşehir’de işyerleri, binalar, villalar başta olmak üzere, Ardıçlı Evler, Ardıçlı Göl Evleri, Eston Şehir, Ispartakule (Gökkuşağı, Toros, Ilgaz Berit blok ve villaları), Bahçekent, Akbatı AVM blokları ve işyerleri, Gün Işığı, Hilpark, Uphill Court, Dumankaya, Mesa Nurol, Kelebekler Vadisi, Yeni Ispartakule işyerleri ve sosyal tesisler, ParkCity, N Tepe, City Court, Spradon, Manolya Evleri, Banu Evleri, Esenkent ve Boğazköy (seçilmiş villalar ve tüm işyerleri) bölgelerine 8000 adet ücretsiz dağıtılır.
İLETİŞİM:
HER REKLAM BİR KAZANÇTIR DİYORSANIZ BİZE ULAŞIN
532
371 76 93
4mevsimbahcesehir@gmail.com
50. Şaşırtın kendinizi! 52. Omurga eğriliği Skolyoz 54. İnsülin direnci şeker hastalığı habercisi olabilir 56. Denizden gelen sağlık 58. Sonuç: Bir ömür EĞİTİM-Batuhan Nar 62. Üniversiteli olmak: Yeni bir döngüde gençlerin psikolojisi 64. Uyumazsan öğrenemezsin 68. Mucize besin; Ceviz DOĞAL YAŞAM Hatice Gülçür İnanç 72. Avrupa’nın sonradan meşhurları GEZİ: Serda Büyükkoyuncu 78. Mucizesini doğadan alan güzellik GÜZELLİK - Yasemin Yurtman Candemir 80. ASTROLOJİ- Nisa 84. BULMACA
Bahçeşehir 2. Kısım Mah. Hoşseda Sit.H Blok 7/14 Başakşehir/İst.
Tel: e-mail:
0532 371 76 93 4mevsimbahcesehir@gmail.com 4mevsim@4mevsimbahcesehir.com Facebook: Dört Mevsim Bahçeşehir Instagram: 4mevsimbahcesehir App Store: 4 Mevsim Bahçeşehir Android: 4 Mevsim Bahçeşehir www.4mevsimbahcesehir.com Dergimizde yayınlanan yazıların sorumluluğu yazı sahibine, reklamların sorumluluğu reklam verenlere aittir.
20
I EYLÜL 2019
C
M
Y
CM
MY
CY
CMY
K
4mevsimbahcesehir
KISA HABERLER
Dört Mevsim Bahçeşehir
Tam da zamanı!
Eylül ayını karşıladığımız bu günlerde, balık avı yasağının sona ermesi ile beraber sofralarımız şenlenmeye başladı. Sağlıklı, lezzetli deniz ürünlerini artık daha sık hayatımıza katmalıyız. Bahçeşehir Akbatı AVMʼde bulunan Dudak Payı bu sağlıklı lezzetleri misafirlerine sunmak için oldukça iddialı ve heyecanlı… Günlük taze, kaliteli ve lezzetli balık çeşitlerini, uzman kadrosu, güzel konsepti ve doğru fiyat politikası ile değerli Bahçeşehir halkını ağırlayacağı için çok mutlu. Ailecek ziyaret edebileceğiniz kadar rahat, dostlarınızla keyifli sohbetler yapmak için huzurlu, önemli misafirlerinizi ağırlayacağınız kadar şık Dudak Payı.. Günlük, taze balıklar ile beraber mükemmel mezeleri, ara sıcak ürünleri sizleri her defasında Egeʼnin o keyifli tatlarını yaşatacak. Özellikle coğrafi işaretli ürünler kullanmaya gayret eden restoran, bütün ürünleri Türkiyeʼnin çeşitli bölgelerinden kendi yöresinin özelliklerini taşıyan ürünleri kullanmaya özen gösteriyor. Ege yöresinin mezelerini hazırlarken, özellikle ege otlarının oluşturduğu mezeleri, zeytinyağının en saf ve asit oranın düşük olması lezzet sırlarının sadece bir tanesi. Dudak Payı, gerçekten taze, güvenilir ve lezzetli deniz ürünlerini misafirlerine sunarken, balık denince akıllarda yer edinmek istiyor ve “Daha dün gece avlanmış balıklarımızı güvenle ve lezzetle yemek için, tam da zamanı” diyor. Tel: 0212 803 13 43
KISA HABERLER
Orthorom Sağlıklı Yaşam Merkezi’nde
Spor, sağlık ile birleşti
Sportif alanda üst düzey tecrübeye sahip antrenörler ile alanlarında profesyonel olan sağlık çalışanları arasındaki bir beraberlikle yola çıkan Orthorom Sağlıklı Yaşam Merkeziʼnden spor, performans geliştirme uzmanı Gökhan Şengönül ile sistemi konuştuk: “Spor ve sportif yaşam benim için, 9 yaşımdan beri bir hayat felsefesidir. Bireysel antrenörlük (personal training) alanında 20 yılı aşan iş kariyerim süresince, Bahçeşehir bölgesinde öncülük yaptım. Bahçeşehirʼde bulunan parklar ve faaliyet gösteren çok sayıda spor salonu da sporseverler açısından çok önemlidir. Spor yapmak için bu kadar avantajları olan bölgemizde oturan herkes için, sporu hayatlarının bir parçası haline getirmek arSpor, Performans zusundayım. Ne yazık ki, spor Geliştirme Uzmanı merkezine kayıt olmakla bunun Gökhan Şengönül mümkün olamadığını, bir cesaret göstererek ilk adımı atan pek çok adayın daha yolun başında sportif aktivite yapmaktan vazgeçtiğini üzülerek gözlemliyorum. Sporda devamlılığın, ancak iyi bir eğitimcinin elinde yapılacak olan doğru egzersizlerle mümkün olabileceğini biliyorum. Farklı vücut tiplerinde veya farklı anatomik özelliklere sahip, ve belki bazı geçirilmiş veya süregelen hastalıkları bulunan her insanın da spor yapabilmesi için tecrübelerimizi tek bir çatı altında birleştirme kararı aldık. Bunun zaten ancak bu şekilde mümkün olabileceğine inandık. Sportif alanda üst düzey tecrübeye sahip antrenörler ile alanlarında profesyonel olan sağlık çalışanları arasındaki bir beraberlikle yola çıktık ve her geçen gün kendimizi geliştiriyoruz. Sporu, sağlık ile birleştirebildiğimiz merkezimizde; Ortopedi, Algoloji (Ağrı) alanlarında çalışan doktorlarımızın yanı sıra, fizyoterapist ve beslenme uzmanları ve psikoloğumuz ile beraber multidisipliner bir hizmet veriyoruz. Hasta sporu, yaşlı sporu, medikal pilates ve gebelik pilatesi gibi çalışmalarımız bu multidisipliner çalışmalarımızın ürünleridir. Bunların yanı sıra profesyonel ve sedanter sporcularla da ileri düzey performans çalışmaları yapıyoruz. Özellikle sporda sakatlık riskini en alt düzeye indirebilmeyi amaçlıyoruz. Sizleri de alanlarında uzman kişileri bünyesinde bulunduran Orthorom Sağlıklı Yaşam Merkeziʼmizde çalışmanın ayrıcalığını yaşamaya davet ediyoruz. Keşkelerinizi bir kenara bırakarak, iyikilerle dolu sportif bir hayat içerisine girin ve ilerleyen yaşlarda da daima sporun içinde kalın!!! Ekip olarak sizinle beraber, sağlığınız ve geleceğiniz için sizlere hizmet vermekten mutluluk duyacağız.” Tel: 0212 676 0 676
24
I EYLÜL 2019
KISA HABERLER
Sağlık ve güzellik yanı başınızda… Kübra Toksoy Beauty Home
Uzun yıllar insan kaynakları yöneticiliği yaptıktan sonra 2008 yılında güzellik sektörüne adım atan Kübra Toksoy, 5 yıl Pronail Bahçeşehir şubesini işlettikten sonra kendi adını verdiği merkezinde Bahçeşehirli hanımlara güzellik aşılıyor. Toksoy: “Kübra Toksoy Beauty Home olarak bakımlı olmanın her kadının hakkı olduğuna inanıyoruz. Güvenilir, her biri kendi alanında uzman kadromuz ile sizlere sağlıklı, hijyenik ve huzurlu bir ortamda kusursuz hizmet vermek için varız. Son zamanlarda gelişen teknoloji ile güzellik sektöründe de büyük bir gelişim ve değişim yaşanmaktadır. Kübra Toksoy ailesi olarak bu noktada Bahçeşehirʼde güzellik sektöründeki gelişmeleri sizlere uygun fiyatlarla sunmak, bir kerelik değil her zaman hizmet almaktan mutluluk duyacağınız bir kurum olmak adına tüm ekibimle çalışıyoruz. Lazer epiyasyon, el ayak sağlığı işlemleri, vücut-cilt bakımları gibi temel ve önemli işlemlerin yanı sıra pek çok uygulamayı da teknolojiyi takip ederek sizlere güvenilir ve hijyenik bir ortamda ulaştırabilmenin mutluluğu içerisindeyiz” diyor. Tel: 0212 672 18 29
26
I EYLÜL 2019
4mevsimbahcesehir
SAKLI CENNET
28
I EYLÜL 2019
Dört Mevsim Bahçeşehir
HAVADAN SUDAN
Kadının hastalıklı zihinlerle olan sorunu
MÜJDE KÖSEO
Kadınlar dövülüyor, öldürülüyor çocukların umut dolu olması gereken gözleri kirliliklere şahit oluyor. Bu bir milli sorundur. Ey hepimiz silkinelim kendimize gelelim hep beraber, kimin üstüne ne görev düşüyorsa haydi acilen iş başına.
Yaza güle güle, sonbahara hoş geldin sefa geldin demeye hazırlanırken, çoğu evde okul hazırlıkları ile ilgili tatlı bir telaş, tatlı bir heyecan başlamıştır bile. Bütçenin elverdiği ölçüde aileler ellerinden gelenin en fazlasını yapmakta, çocuklarını mutlu etmek için çabalamakta. Eminim. Okul açılınca da anneleri, biriciklerini duaları ile okula uğurlayacaklar, Allah zihin açıklığı versin cümlesinin eşliğinde. Annesiz olanlar ise buruk. Hastaydı anneciği Allah yanına aldı kabulü ile sessiz bir üzüntü içinde olacak. Bazı çocuklar ise sesli çığlıklar atacak. Çünkü anneciği bir erkek tarafından öldürüldü hem de bu erkek babası. Bu vahşetlerden biri de son olmasını umut ettiğim maalesef son olmayacağını bildiğim “Anne lütfen ölme" ve "ölmek istemiyorum" çığlıklarının yüreğimizi parçaladığı, bir insan müsvettesinin, bir "erkeğin" işlediği Emine Bulut cinayetinden söz ediyorum. Kadının erkeğe biat etmesi gerekti-
30
EYLÜL 2019
ğini düşünen, kadını erkeğe zimmetleyen hastalıklı düşünce var olduğu, kadın erkek eşitliği istenmediği, namusun kadın bedeni üzerinden tanımlandığı sürece, içindeki karanlığı dışa vuranlar kadını öldürmeyi, kadına şiddeti kendilerine hak görecekler. Zihniyetin değişmesi lazım. Bu düşünceyle büyüyenlerin dönüşümleri gerçekleşir mi bilemem. Ağır cezalar elbette caydırıcı olabilir; ama şiddeti, cinayeti yok eder mi? Bir ölçüde azaltır ama yok etmez. O halde şiddet gören, tehdit edilen kadın korunmalı, maddi imkansızlık içindeyse devlete sığınabileceği iyi anlatılmalı. Devlet, halk, sivil toplum örgütleri, basın, akademisyenler, kanaat önderleri, sosyologlar, psikologlar, psikiyatristler top yekun bu konuda seferber olup her an gündemde tutup üstlerine ne görev düşüyorsa yapmalı. Kadınlar dövülüyor, öldürülüyor çocukların umut dolu olması gereken gözleri kirliliklere şahit oluyor. Bu bir milli sorundur. Ey hepimiz silkinelim, kendimize gelelim hep beraber, kimin üstüne ne görev düşüyorsa haydi acilen iş başına. Herkesin bu konuda yapacağı var. Kadına şiddetin, cinayetin tarihe gömülmesi için yeni nesillerin doğru yetiştirilmesi çok önemli
ĞLU
ve canım kadınlar bize çok iş düşüyor. Çünkü yeni nesilleri biz doğurup yetiştireceğiz. Nasıl mı? Aslında o kadar basit ki. Kadın erkek eşittir. Eşit haklara sahiptir. Kadın erkeğe zimmetli değildir. İşin özü bu. Yazımı keşke bu cümleleri ben kursaydım kıskançlığı ile Okan Bayülgen’in cümleleriyle bitirmek isterim. ‘Düşen sütyen askın yok. Canını acıtan ağda, cımbız yok. Duştan sonra saatlerce uğraşacağın saçın yok. Karnında taşıyacağın bebek yok. Sancısını çekeceğin reglin yok. Cinsel ilişkiye girsen kaybedeceğin hiçbir şey yok. Tek başına gece dışarı çıksan laf atacak kimse yok. Şort giysen bakacak insan yok.. Altı üstü bir adam olacaksın. Onu da olamıyorsan geber daha iyi.’ Sağlıklı, huzurlu, toplumsal cinsiyet eşitliğinden söz etmemize gerek bile olmayan günlerin temennisiyle...
BAHÇEŞEHİR’DE EĞLENCE
Bahçeşehir'in yeni
eğlence ve lezzet Tamamen orijinal, kişiselleşmiş, yaşayan ve tüm gününüzü keyifle geçirebileceğiniz, ince bir zarafetle işlenmiş deyiminin tam karşılığını bulan üç ayrı mekân. Afife Aşk, Sillage Restaurant ve Purple Eight’ten oluşan Bahçeşehir’in yeni eğlence ve lezzet adasını detaylarıyla sahibi Ayşegül Kayagil’den dinlemeye ne dersiniz? Öncelikle neden Bahçeşehir’i seçtiğinizi öğrenebilir miyim? Daha öncesinde eşim Serdar Kayagil ile birlikte sağlık sektöründe çalışıyorduk. Yani bu sektörle tüketici olmamızın dışında pek bir ilgimiz yoktu. Hayalimde hep gittiğim mekânlarda gördüğüm yanlışların olmadığı bir yer tasarlamak vardı. O nedenle burası özenle kurduğumuz, gördüğümüz yanlışları sıfıra indirgediğimiz özel bir mekân bizim için. Sektörde yeni oluşumuz, kimileri için dezavantaj olarak görünse de, bence bu bizim için önemli avantaj. Çünkü yıllarca gittiğimiz mekanlardan beklediğimiz özeni, artık kendi misafirlerimize sunma şansımız var. Ayrıca 15 yıldır Bahçeşehirʼde yaşıyoruz; burayı ve yaşayanları çok iyi tanıdığımızı düşünüyoruz. O nedenle Bahçeşehirlilerʼin yemek ve eğlence ihtiyaçlarına göre bir mekân tasarladık. Sonuçta eğlence ve lezzet adası diye nitelendirdiğimiz bu yerleri açtık.
adeta doğanın içinde saklanıyorsunuz. Etrafınızda gözünüzü yoracak, gölge oluşturacak bir yapı olmadığı gibi, bu konsepti kurabileceğiniz başka bir bölge de yok. Bence Bahçeşehirli dostlarımız da bundan çok keyif alacak… Eğlence ve lezzet adasının genel konseptinden bahsedebilir misiniz?
Mekanımızı açmadan bir ay önce, tüm eş ve dostlarımızdan oluşan focus group oluşturduk. Menümüzdeki yemeklerden yapıp, hepsine tattırarak puan vermelerini istedik. Verdikleri puanları bilgisayarımızda sentezleyerek, düşük puan verdikleri örneklerin gerekçesini sorguladık. Bu sayede eksiklerimizi açılmadan önce tespit edip,
Size göre Bahçeşehirli’nin nasıl bir beklentisi var?
Bence Bahçeşehirʼin lezzetli bir mutfağa, eğlenceye, nezih bir ortama ve doğanın içinde izole bir yere ihtiyacı vardı. Türk mutfağının fast foodʼu sayılabilecek pek çok mekân var. Ama güzel bir Meksika yemeği yemek istediğinizde hiç seçenek ya da yürüme mesafesinde, zahmetsizce gidilebilecek bir eğlence mekânı yoktu. Bana göre Gölet bunun için mükemmel bir yer. Havasıyla, doğasıyla bambaşka… Üstelik etrafınıza baktığınızda yüksek binaları görmüyor,
32
I EYLÜL 2019
Ayşegül Kayagil
düzelttik. Özellikle yemeklerin aşırı tuzlu olmaması konusunda dikkat ediyoruz. Çocukların da yiyebileceği yemekler olmasını istediğimiz için, onlara göre de menüler hazırladık. Örneğin, pizzalar, hamburgerler, köfte, çorbalar yaptık. Çevremizden pizza ve ekmek hamuruyla, cheesecakeʼi hazır almamız, bu sayede maliyetleri azaltabileceğimiz yönünde telkinler geldi. Bunu kesinlikle kabul etmedik. Çünkü kendi çocuğumuza gönül rahatlığıyla yedirdiğimiz ürünleri, konuklarımızın çocukları için de sunmamız gerektiğini biliyorduk. O nedenle eşimle “Buradaki her şey el yapımı olacakʼ dedik. Bir lezzet adası yarattığımız için her üç mekânın kendine özel menüsü olmasına rağmen, Afifeʼdeki bir misafirimiz Sillageʼın menüsünden Enchiladaʼyı istiyorsa, hemen temin ediyoruz. Kısacası menüler arasındaki geçişlerde çok katı kurallarımız yok. Bu konuda konuklarımızdan da çok olumlu yönde geri bildirimler aldık. Burası bir ada, menülerimiz ve içkilerimiz ortak kullanılabilir.
afife_ask
sillagebahcesehir
purple.eight
adası
Aynı şey eğlence konsepti için de geçerli. Örneğin konuklarımız Sillage Restaurantʼda veya Afifeʼde yemeğini yedikten sonra eğlenmeye devam etmek istiyorsa, Purpleʼa geçebilir. Üstelik sadece 20 adım atarak. Purple gece 02.00ʼye kadar açık. Kapıda da bir valemiz var otopark sorunumuz yok.
Peki, adanın müzik konsepti nasıl?
Günlük konsept içinde canlı müzikten özellikle kaçındık. Çünkü insanlar önemli bir isim sahnedeyken seyretme ihtiyacı da hissederler. Oysa biz gelen konukların istedikleri gibi eğlenebilmelerini, dinlemekten ziyade her türlü müzikle gönüllerince oynamalarını istedik. O yüzden DJ tercih ettik. DJʼimiz havayı kokluyor ve konukların nabzına göre, geçişleri de birbirine bağlı müzikler çalmaya başlıyor. Haliyle eğlence gerçekten yüksek oluyor. Grup etkinliği doğum günü vs. yapıyor musunuz?
Nişan, düğün gibi organizasyonlar
yapmıyoruz. Sadece doğum günü kutlamalarında ise saat tam 22.00ʼde tek bir kez bir “Happy Birthday” şarkısı çalıyor, bütün pastalar aynı anda geliyor ve doğum gününe katılan konuklara dağıtılıyor. Çünkü mekânımıza kendi arkadaşlarıyla eğlenmeye gelmiş, grup etkinliğiyle ilgisi olmayan konuklarımız da var. Onlara bir başkasının doğum günü eğlencesini dayatmamız doğru olmaz diye düşünüyorum. Ben de gittiğim mekânda bütün bir gece hiç tanımadığım birinin doğum gününü kutlamak istemezdim. O nedenle ortak eğlencenin birçok kez değil, sadece bir kez bölünmesine izin veriyoruz. Mutfağınızda olmazsa olmazınız nedir?
Mekân sahibi olmadan önce de gittiğimiz yerlerde en çok dikkat ettiğimiz unsur hijyendi. Kendi mekânımızda da buna çok dikkat ediyoruz. Hatta özel-
likle başında duruyoruz. Çalışanlarımıza da hijyen konusunun ne kadar önemli olduğunu anlattık ve biz de sürekli işletmemizin başında, bunun denetimini yapıyoruz. Keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz Ayşegül Hanım. Son olarak lezzet ve eğlence adasının mekânları AfifeAşk, Sillage Restaurant ve Purple EightʼI ayrı ayrı sizden dinleyelim mi? EYLÜL 2019 I
33
BAHÇEŞEHİR’DE EĞLENCE
eğlencenin adı
www.afifeask.com
afife_ask
I Afife Aşk'ı yemekli, Türkçe müzikli yeni nesil eğlence mekânı olarak adlandırıyorsunuz, biraz daha ayrıntı verebilir misiniz? Afifeʼyi, Bahçeşehirli dostlarımızın saat 20.30ʼda başlayıp gece 01.00ʼe kadar tamamen Türkçe müzikle eğlenebilecekleri bir mekan olarak tasarladık. Afifeʼde eğlence ön planda, olsun istedik. Alkollü mekan, ama fiks menüde bir limit var, yani sınırsız içki yok. Bizim istediğimiz konuklarımız sınırsız içki içmek veya çok yemek yemek için değil, çok eğlenmek için gelsinler Afifeʼye. Doğum günlerini, evlilik yıldönümlerini kutlasınlar, kadın kadına gönül rahatlığıyla veya eşleriyle gelip eğlensinler istedik. Sanıyorum bunda da başarılı olduk.
Afifeʼyi çok başka tutuyorum, ambiyansını çok eğlenceli ve keyifli buluyorum. Afifeʼde lokmalık tadımlıklar var. Konuklarımız bu tek lokmalık mezeleri alıp tatsın, ona göre siparişini versin istedik. Öyle hiç bilmediğimiz mezeleri değil, bildiğimiz mezeleri temiz ve lezzetli yapmaya gayret ettik. Fiks menüde altı çeşit, günlük toplamda da 20 çeşide yakın meze var, bunlardan fiks menü içinde seçilebilir, tadına bakılabilir. Bunun yanında iki ara sıcak, bir ana yemek, meyve ve sınırlı içecek veriyoruz. Fiks menünün dışında da sipariş seçeneklerimiz var. Konuklarımızın keyifli vakit geçirmeleri için elimizden geleni yapıyoruz. Afife Aşkʼta amacımız tamamen eğlence.
purple.eight
sohbetin keyfi
34
I EYLÜL 2019
Adres: Bahçeşehir 2. Kısım Mah. Doğa Parkı Cad. Sanatçılar Sokağı Gölet No:12/A
I Dünya mutfağından lezzetler sunduğu-
nuz Sillage Restaurant’ı anlatabilir misiniz?
15 yıldır Bahçeşehirʼde yaşayan biri olarak iyi bir İtalyan mutfağı veya Uzakdoğu yemeği yemek istediğimiz zaman Bahçeşehir dışına gitmeniz gerektiğini biliyorduk. Bu mutfakların fast food seçenekleri tabii ki semtimizde var, ancak Sillage gibi bir yer var mı bilmiyorum. Hem açık hava, hem çok güzel müziklerin olduğu nezih güzel bir ortam, hem de dünya mutfağının seçkin ve leziz örnekleri… Dünya mutfağı deyince sınırsız bir seçenek denizi uzanıyor önünüzde. Tabii ki her şeyi menüye almak mümkün değil. O nedenle Türk damak tadına uygun reçeteleri menümüze almayı tercih ettik. Sillage kokunun izi demek. Çünkü bir yemeğin görseli ne kadar güzel olursa olsun, onun iştah açıcı bir kokusunun olması gerekiyor. Buradaki yemeklerimizin hepsinde kullandığımız baharatların yemeklerimizi iştah açıcı kılmasını ve sunumlarıyla da bunu tamamlamasını istedik. O yüzden buranın ismini Sillage koyduk. Hani koku en önemli hatırlatma detayıdır ya, insanlar buradaki kokuları başka bir yerde duyduklarında bizi hatırlasınlar istedik. Dekoruna çok özendik, işinde iyi mimarlarla çalıştık. Eşimle birlikte restoranımızın en ufak detayıyla bile ilgilendik. Dışarıdan bakıldığında görülemeyecek, ama konforuyla konuklara kendini iyi hissettirecek havalandırma, müzik sisteminin ekosuna ve ambiyansına kadar pek çok noktaya dikkat ettik. Sillageʼın nezih ve son derece konforlu bir mekan olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim. Ayrıca gururla hayvan dostu bir mekan olduğumuzu da söylemek istiyorum. Yürüyüş yaptıktan sonra köpekleriyle gelen konuklarımız kadar, köpeklerinin de konforunu sağlıyoruz. Çünkü bizim de birlikte yaşadığımız hayvanlarımız var. Bunun ne kadar önemli ve değerli olduğunu biliyoruz. I Son olarak okuyucularımıza
Purphle Eight’i de anlatabilir misiniz? Purple’ın sözlük anlamı, yüksek enerjinin de rengi olan mor. Sekiz de sonsuzluk işaretini simgeliyor. O yüzden de buranın adını sonsuz enerjiyi tarif ettiği düşüncesiyle Purple Eight koyduk. Çatısı dahil, tüm mekanda mor rengi konsept olarak kullandık, ama doğadan, yeşilden de koparmadık. Doğayla iç içe, güzel, ferah, her şeyden öte de nezih bir ortam olmasını istedik. Misafirlerimizin, ister açık ister kapalı mekânında yemek yedikten sonra DJ perfonmansı ile yabancı müzik eşliğinde, kokteylini veya içkisini içip saat 02.00’ye kadar keyifli gecesini devam ettirebilmelerini is-
lezzetin tadı
www.sillagerestaurant.com
sillagebahcesehir
tedik; kısaca Purple Eight Pub & Bar’ın varoluş sebebi budur. Ben de, eşim de son derece özenli ve titiz insanlarız. O nedenle Purple için bir ses mühendisi profesörle, bir ay boyunca ses sistemi üzerinde çalıştık. İstedik ki konuklarımız yemek yerken birbirlerini duysun, ama yan masadakiler duymasın. Hatta sistemi yaptıracağımız ekipmanı sağlayacak firma önce stüdyo kuracağımızı sandı, tüm ekipmanları kuracağımız mekân için istediğimizi öğrenince çok şaşırdı ve “CD dolduran sanatçının stüdyolarda bile bu sistem yok neredeyse” dedi. Yani Purple Eight’te mükemmel bir ses sistemi, mükemmel bir yalıtımı var. I REZERVASYON: 0212 669 38 20
EYLÜL 2019 I
35
4mevsimbahcesehir
EKONOMİ
Dört Mevsim Bahçeşehir
Dolar kuru ve Japon ev kadınları
Ağustos ayının sonuna doğru döviz piyasalarındaki tansiyon yeni yükseldi. Japonya’da başlayan dalgalanmayla bir anda 6 liranın üzerine çıkan dolar, sonraki günlerde 5.70-5.80 bandına geriledi. Peki bu dalgalanmada Japon Ev kadınlarının rolü neydi?
Geçtiğimiz ay döviz piyasalarında hareketli günler yaşandı. Dolar kuru Türkiye’de 25 Ağustos’u 26 Ağustos’u bağlayan gece yaşanır, saat farkından önce Japonya’da pazartesinin ilk saatleri yaşanırken dolar kuru bir anda 6 liranın üzerine fırladı. 6.40 liraya kadar çıkan dolardaki bu hareket gecenin ilerleyen saatleri bile olsa hem içeride hem dışarıda heyecanlı anların yaşanmasına neden oldu. Peki bu ani hareketin neden kaynaklandı? ABD ile Çin arasında devam eden, zaman içinde sorunun çözülmesi bir yana her gün yeni bir boyut kazanarak tırmanması, dolar/TL kurunun yükselmesinde belirleyici oldu. Giderek alevlenen ticaret savaşları sonrası ekonomilerdeki resesyon korkusu devam ederken ABD Başkanı Trump cepheyi genişletmekten çekinmiyor. Trump’un ticaret savaşlarına yeni bir cephe daha eklemesi dün gece dolar/yuan kurunu 7.18’e çekti. Tüm gelişen ülke paralarına baskı anlamına gelen bu hareket ilk etkisini TL üzerinde gösterdi.
Panik alımlar stop-loss’ları tetikledi
Sosyal medyadaki mesajlarında ve yazılarında döviz piyasalarındaki kısa vadeli dalgalanmaları değerlendiren Ekonomist Uğur Gürses, bazı panik yatırımcıların dolar almaya başlamasıyla sığ piyasada fırlayan kurun stop-loss emirleri tetiklediğini ve bu yüzden kurun daha da yukarı gittiğini belirtti. Aslında bu panik olan yatırımcılar çok yabancı değiller. Bizim piyasaları yakından takip eden “Japon ev kadınları”. Dolayısıyla bizim piyasa aktörleri de Japon ev hanımlarını yakından tanımasa da aşinalar.
36
I EYLÜL 2019
Zira 2008 global krizinden bu yana Japon ev kadınları Türk ekonomisini yakından takip ediyor. Japon Yeni cinsinden birikimlerine ülkelerinde yeterince getiri elde edemeyen Japon bireysel yatırımcılar, soluğu gelişmekte olan para birimlerinde alıyorlar. Carry trade denilen bu yöntemle kazançlarını artırmayı hedefleyen Japon ev hanımları, Türk Lirası, Güney Afrika Randı, Meksika Pesosu veya Polonya Zilotisi gibi para birimlerine yatırım yapıyorlar. İşte 26 Ağustos sabahı Japonya’da başlayan dolar/TL hareketinin altında da Japon ev hanımlarının Çin ile ABD arasında tırmanan ticaret savaşlarının yarattığı tedirginliğin etkisiyle Japon ev hanımlarının panik satışları yatıyor. Piyasaların en sığ olduğu dönemde 20 dakika gibi kısa sürede yaşanan gelişmelerin etkisiyle dolar kuru 6.4050’e kadar yükseliş kaydetti. Euro ise 7 lira sınırına kadar tırmandı. Bu kısa hareketin ardından dolar/TL
Japon ev hanımları
KAYHAN ÖZTÜ
RK
FİNANSGÜNDE M.COM GENEL YAYIN YÖ kozturk@finan NETMENİ sgundem.com
ilk etapta 5.80 lira seviyesine geriledi. Türkiye piyasalarının açılmasıyla en düşük 5.7668 lira, en yüksek 6.2987 lira seviyesi görüldü. G7 Zirvesi’nden sonra Çin-ABD arasınd9a ticaret savaşlarının karşılıklı yaptırımlarla devam edeceği beklentisi gelişmekte olan ülkeler açısından önemli risk olarak gösteriliyor. Stop-loss nedir? Stop emirleri açık bir pozisyona ilişkilendirilen bir limit emridir. Stop emirlerinin amacı, işlemlerin aleyhinize gittiği takdirde sizin belirlediğiniz bir fiyatta pozisyonun kapatılmasını sağlamaktır. Stop emirleri, piyasa fiyatı belirlediğiniz stop seviyesine geldiği zaman otomatik olarak uygulanır. Stop emirinizi iptal edebilir ya da değiştirebilirsiniz. Ağustos ayının son haftasına bu hareketle giren döviz piyasalarındaki bu hareketlilik devam eden günlerde duruldu. 5.60’lara kadar gerileyen
Dolarda yeni hedef nerede?
EKONOMİ dolar kuru, şimdilerde 5.70’li seviyelerde seyrediyor. İçeride piyasalar kapalı iken Asya piyasasında 6,40 seviyesini gören kurda yeni hedef ve senaryolar nelerdir? Teknik analizcilere göre dolar kuru içerisinde hareket ettiği alçalan kanalın direnç seviyesini yukarı doğru kırdı. Bu alçalan trend bir yıldır devam eden bir trend idi. Bu nedenle kırılması önemli. Dolar/TL 5,84 seviyesinin üzerinde hareket etmeye devam ederse ki, şuanda seyri o yönde, ilk hedefi 5,92 seviyesi olacak. Kurda geçtiğimiz 26 Ağustos’ta yaşanan ve 5,75’ten 6,39’lara doğru gelişen atağın Asya piyasalarında diğer piyasalar kapalı iken gerçekleşmesi bir çok spekülasyonu da beraberinde getirdi. Londra ve İstanbul kapalı iken TL’de yapılan bu atağın acaba bilinçli mi gerçekleştirildiği tartışıldı. Bundan sonraki hareketler biraz daha detaylı olarak incelenecektir. Türkiye’de risk primi hala yüksek ve 420 seviyesinin üzerinde bulunuyor. Risk primi düşmedikçe kurun 5,60’lı seviyelerin altında kalıcı hareketi zor görünüyor. Aslında ticaret savaşlarının yarattığı gerilim bütün gelişen piyasaları olumsuz etkiliyor. Tabii bu etki her ülkenin özel koşullarına ve riskine göre artıyor ya da azalıyor. Gelişen piyasalardaki bu dalgalanma sadece döviz kurlarında yaşanmıyor. Tahvil piyasalarında da dövizdeki kadar belirgin olmasa da benzeri olumsuz etkileri görüyoruz. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı her geçen gün yeni bir hal alırken, gelişen piyasa yatırımcıları da giderek daha temkinli oluyor. JPMorgan Chase & Co.'nun endekslerine göre yüksek notlu gelişen piyasa tahvilleri bu ay yüzde 3 getiri sağlarken “çöp” seviyesindeki Emerging Markets (EM – Gelişmekte olan piyasalar) varlıkları yüzde 2.7 kaybetti. Aradaki getiri farkı en son Lehman Brothers çöktükten sonraki ay olan Ekim 2008'de bu denli yüksek olmuştu. Yılın başında yatırımcıların yüksek faiz arayışıyla riskli ülke varlıklarına akın ettiği farklı bir tablo vardı. Şimdiyse ticaret gerginliğinin küresel ekonomik görünümü kötüleştirmesiyle güvenli varlıklara doğru bir kaçış söz konusu. Latin Amerika'da en yüksek ülke notuna sahip Şili, Bloomberg tarafından derlenen verilere göre bu ay gelişen piyasalar arasında en yüksek eurobond performansını kaydetti. En iyi getiri sağlayan beşlinin diğerleriyse “A” veya daha üst bir nota sahip İsrail, Katar, Güney Kore ve Peru. Ayrıca bu ülkelerin bazıları EM tahvilleri arasında en az faizi ödüyor. I
Risk primi hala yüksek
38
I EYLÜL 2019
“Early Learning Center & International Preschools”
BAHÇEŞEHİR 0212 0212 608 10 00 BEYLİKDÜZÜ 0212 0212 852 45 29
INTERNATIONAL EUROSUN PRESC HOOLS is a member of Private Sch ools Association of Turkey. It has been one of the leading preschool inst itutions in the city since its inauguration. It is extended in other regions as Pre sch ools and Study Schools over years. It is one of the best child care centers. It has been made news in local and nation al broadcasting organizations ma ny times.
Die INTERNATIONALEN EUROSUN VORSCHULEN sind Mitglied des Zusammenschlusses der türkischen Privatschulen. Seit ihrer Gründung ist sie einer der wichtigsten Vorschulinstitutionen der Stadt geworden. In den Jahren hat sie sich auch in anderen Regionen als Vorschule und Lernschule verbreitet. Sie ist einer der besten Kinderbetreuungseinrichtungen des Landes. Über sie wurden schon mehrere Male in lokalen und internationalen Publikationseinrichtungen Nachrichten gesendet.
SI EUROSUN ULUSLARARA zel RI, Türkiye Ö ANAOKULLA i üyesidir. Okullar Birliğ fatıyla Anaokulu” sı sı ra ra a sl lu “U a ğitimde düny okul öncesi e rak, mlerle çalışa çapında siste ve yaşayan Türk İstanbul’ da klu çocuklara yabancı uyru de lmanca dilin A e v e zc ili g İn ktedir. eğitim verme iz, hangi yaş Öğrencilerim r, rlarsa olsunla grubunda olu k an başlayara rd a şl a y n e erk am rnasyonal ort doğal bir ente ile tanışırlar.
lu çocuklar için Okullarımızda Yabancı Pasaport tenjanlar ve Türk ailelerin çocukları için kon oluşturulmuştur. Yabancı Veli Profili, • Diplomatik Aileler im Görevlileri • Üniversitelerdeki Yabancı Öğret . • Yabancı Şirketlerin Yöneticileri izde Bulunan • Expatriate (Expat) Olarak Ülkem Yabancılar Türk Veli Profili, sek • Eğitim ve Öğretim Seviyeleri yük • Uluslararası Entellektüeliteye Önem Veren • Yurtdışı ile bağlantısı olan • Çocukların yabancı dile karşı ilgi ve yatkınlığının anaokulunda kazanılacağına inanan, • Çokulusluluğa inanan.
At our schools, there are quotas established fo r Foreign students and Turkish students. Foreign Parent Profile , • Diplomatic Families, • Foreign Academici ans at Universities, • Managers of Foreig n Companies. • Foreigners visiting ou r country as Expatriate s, Turkish Parent Profile, • High-level of Educat ion, Caring for Internationa l Intellectuality, • Having connections with foreign countrie s, • Believe that the interest and tendency of children for foreign language can be ga ined at preschool level, • Believe multi-nation ality.
dischen Pass und ente für Kinder mit einem auslän In unseren Schulen sind Konting vorhanden. für Kinder der türkischen Familien Ausländisches Elternprofil, , Leiter dische Dozenten in Universitäten Diplomatische Familien, Auslän d leben, der (Expat), die in unserem Lan slän Au en. ehm ern Unt her disc auslän Türkisches Elternprofil, e internationale Personen, Personen, die auf ein hoch aus- und weitergebildete ng stehen, die mit dem Ausland in Verbindu en, son Per en, leg rt We t litä tua Intellek dische Sprache in t sind, dass ihre Kinder die auslän Personen, die davon überzeug glauben. sonen, die an Multinationalität Per . nen kön n rne erle e hul rsc Vo der
cture where virtually all activities Our schools have a physical stru d oor area of 1000 m2 & 600 m2 an can be performed within an ind 700 m2. an outdoor area of 1800 m2 & tanical gardens, • To be enclosed with wide bo pool with heating system, • To have an indoor swimming • To have a skating floor, • To have a chess ground, • To have agricultural areas, • To have a summer restaurant, e, • To have a children discothequ • To have a vitamin bar, • To have a fitness room,
Unsere Schulen sind geschlossen auf 1000 m² Fläche gebaut und verfügen fast über alle Aktivitäten. • umgeben von großen botanischen Gärten, • beheiztes Hallenbad, • Eishalle, • Schach im Garten, • landwirtschaftliche Flächen, • Sommer-Restaurant, • Kinderdisco, • Vitamin Bar, • Fittness Raum • Kinosaal, ngen • sind so konzipiert, wo Umgebu eines Theatersaals geschaffen werden können.
700 m2 ve 1800 m2’lik açık lı, pa ka ’lik m2 00 10 ve m2 0 60 Okullarımız ilecek iteleri bünyesinde gerçekleştireb tiv ak tüm n me he e nd içi r nla ala fiziksel yapıdadır. zu, • Paten li, • Isıtmalı Kapalı Yüzme Havu • Geniş Botanik Bahçelerle Çevri rı, • Yazlık Restaurantı, • Çocuk nla Ala ım Tar • , esi hç Ba nç tra Pisti, • Sa ema Salonu, • Tiyatro Salonu Sin • ı, as Od ess Fitn • rı, Ba in Diskoteği, • Vitam ayn edilmiştir. ortamları bulunacak şekilde diz z-1 Eylül ız hizmet verilmektedir. 1 Temmu Okullarımızda yılın 12 ayı aralıks olarak devam etmektedir. YÜ KÖ İL AT I-T MP KA Z YA da sın ara tarihleri
BAHÇEŞEHİR Ilgaz 02/21 Ispartakule Bahçeşehir/İST-TURKEY Tel: 0 212 608 10 00 bahcesehir@eurosun.com.tr ispartakule@eurosun.com.tr
BEYLİKDÜZÜ Ali Çebi Cd. Esentürk 59/1A-1B Beylikdüzü/İST-TURKEY Tel: 0 212 852 45 29 - 0 212 853 16 96 @: eurosun@eurosun.com.tr beylikduzu@eurosun.com.tr
www.eurosun.com.tr
4mevsimbahcesehir
KAPAK KONUSU BAHÇEŞEHİR’DE İLK ve TEK
Dört Mevsim Bahçeşehir
Kayropraktik Tedavi ile
AĞRILARA SON “Kayropraktik tedavi, Dünya Sağlık Örgütü tarafından kabul edilmiş “bilimsel” bir tedavi yöntemidir. Amerikan Tabipler Birliği bel ve boyun ağrıları tedavisinde ilk seçenek olarak kayropraktik tedaviyi öneriyor, diyen Kayropraktör Humen Şayegan konu hakkında Bahçeşehirlilere ayrıntılı bilgiler verdi... Kısaca sizi tanıyabilirmiyiz? Merhaba, ben Humen Şayegan olarak bilinen Muhammet Ali Şayegan Gohar. 30 Ağustos 1973 doğumluyum. Kayropraktik terapi, yomi ho terapi ve aroma terapi bölümünde, Tayland ve Amerika'daki en prestijli bilim merkezlerinden eğitim aldım. Yıllarca okuduktan sonra 2015 yılında Syndex adında Amerikan Enstitüsüʼnden kayropraktik terapi uzmanlığımı aldım ve İranʼda bir çok hastayı tedavi ettim. 1997 yılından beri Türkiye'de gerekli izinleri aldıktan sonra çalışmaya devam ediyorum. Türkiye, İran ve Arap ülkelerinden farklı insanlar sorunlarını gidermek için bana geldiler. Dünyanın en büyük kayropraktik terapötik turist yerleşimini Türkiye'de inşaa etmek, benim en büyük amaç ve dileğim. Yıllarca aldığım eğitimleri ve tecrübemi birleştirip kayropraktik terapisiyle ilk kez ilaç kullanmadan enjeksiyon olmadan benzersiz bir teknik olan yüz ve vücut cildini gençleştirmek, kırışıklıkları gidermek, yüz ve vücut kaslarını kaybetmemek ve rahatlatmak için bana özel bir yöntemle birçok danışanımı tedavi ediyorum. Özellikle hanımlar tarafından memnuniyetle karşılanmakta. Kayropraktik tedavi nedir? Türkiye dışında da kullanılan bir yöntemi midir?
Kayropraktik aslen Yunanistanʼda 2000 yıldan fazla bir geçmişi olan ve 1897ʼde Lowa, Amerika Birleşik Devletleriʼnde bulunan Palmer Kolejiʼnde, Kayropraktorat bilim adamı Daniel David Palmer tarafından ilk tohumları atıldı. El ile tedavi etme anlamına gelir. Palmer Kayropraktik Üniversitesi, dünyada kay-
44
I EYLÜL 2019
Yani kayropraktik, kas-iskelet sistemi ve iskelet sistemindeki bozuklukları ortadan kaldırarak sinirlerin düzgün çalışarak ağrı ve hareket kısıtlamalarının giderilmesine yol açan doğal bir tedavi yöntemidir.
ropraktik bilimini öğretmeye başlayan ilk Kayropraktik üniversitesidir. Kayropraktik, ağrısız ve ağrısız sinir rehabilitasyonu, ilaç tedavisi ve yan etkileri gibi teşhis, tedavi, ağrı takibi ve tedavisi için etkili ve cerrahi olmayan bir tedavi yöntemidir. Kayropraktik, sinir, eklem, kas ve iskelet sistemi bozukluklarının tedavisine odaklanan terapötik bir yaklaşımdır. Kayropraktik bu bozuklukların vücudun genel sağlık (fiziksel ve zihinsel) üzerindeki etkilerini inceler. Kayropraktik, omurgadaki eklemlerin sorunlarının tespit edilmesi, değerlendirilmesi ve manuel terapi ile tedavi edilmesidir. Kayropraktik tedavi genelde kas-iskelet sistemi ağrıları ile baş ağrısını tedavi etmek için kullanılır. Bu yöntemin amacı kaybedilen hareketliliği geri kazandırmak, sinir ve kas-iskelet sistemini koordine etmek ve nihayetinde normal hareketleri dokulara zarar vermeden eklem ve kaslara geri döndürmektir.
Kayropraktif tedavi sırasında ne hissediyoruz ve nasıl uygulanıyor?
Kayropraktik tedavi genellikle ağrısızdır, ancak bir kayropraktör ağrılı ve iltihaplı bir hastayı tedavi ederken hafif bir halsizlik ve hafif bir ağrı hissedilir. Kayropraktik tedavi seansınız sırasında herhangi bir ağrı ve rahatsızlık yaşarsanız, derhal kayropraktörünüze söyleyin. Omurga manipülasyonu sırasında, omurganızın içinde erozyona uğramış hissedebilir ve kulaklarınıza sesler gelir. Bunun, eklemi çevreleyen akışkandaki gaz kabarcıklarının varlığından kaynaklandığına inanılmaktadır. Bu spinal kolon manipülasyonunun ve diğer el tedavilerinin doğal bir parçasıdır. Kayropraktik tekniklerde kullanılan ana tedavi tekniği omurilik manipülasyonudur. Bu yöntemde kayropraktör ellerini omurga içindeki kaslar, kemikler ve eklemler üzerinde baskı uygulamak için kullanır. Seansta sizden oturmanız ya da uzanmanız istenir ve genellikle üst elbiselerinizi almanız istenir, böylece kayropraktör omurganıza erişebilir. Bu durumda size bir elbise verilecektir. Tedavi süreçleri ortalama ne kadar sürüyor?
Kişinin durumuna göre seanslar haftada bir, ayda bir veya üç ayda bir olabilmekte. Hastanın yaşı, beslenmesi, gündelik hayatındaki etkenler de seansların sayılarında önemli rol oynuyor.
4mevsimbahcesehir
KAPAK KONUSU
Dört Mevsim Bahçeşehir
Kayropraktik Terapi’yi deneyen ünlü sunucu Sinem Yıldız:
“Daha ilk seansta cildim parladı” Dobra yorumları ile özellikle kadınların güvenini kazanan ekranların sevilen sunucusu SİNEM YILDIZ Kayropraktik Humen Şayegan ile tanışmasını dergimize anlattı.. "Aslında Humen Bey'e şiddetli kalp çarpıntısı sonrasında baş ve boyun ağrısı nedeni ile bir arkadaşımının tavsiyesi üzerine geldim. İlk seansta mucize gibi gelen tedavi sonrasında yaptığı uygulamayı merak edip biraz araştırdım. Türkiye'de henüz tanınan ve üniversitelerde de bölümleri açılan bir bilim olduğunu öğrendim. Bir gün yayın çıkışında makyajlı gittiğimde cilt üzerine kendisi ile sohbet ederken aslında ben ve benim gibi sürekli makyaj yapan ve cildini dinlendirme fırsatı bulunmayan kadınlar içinde bir tedavi olduğunu öğrendim. İlk seansta cildimdeki parlama ve sağlık gözle görülür şekildeydi. Seanslarım hala devam ediyor ve bence kadınlar için ameliyatsız, ağrısız ve konforlu bir güzellik bu yöntem."
Sinem Yıldız
YÜZ GÜZELLİĞİNİN VE GENÇLİĞİN SIRRI:
KAYROPRAKTİK TEDAVİ Kirli hava, güneş, beslenme şeklimiz, kullandığımız kimyasal ürünlerin cildimizi yıprattığı bir gerçektir. Yüz derisinin güzelliği ve gençleşmesi, yüzünün sağlığına ve yüzünün güzelliğine önem veren her kadının isteğidir. Bunu sağlamanın çeşitli yöntemleri vardır. Bu yöntemlerden bazıları çok maliyetli ve risklidir. Güzel bir cilde sahip olmak için mucizevi kremlere de ihtiyaç yoktur. Kayropraktik tedavi ile gençleştirme uygun maliyetli, son derece güvenli ve hatta çok etkili bir yoldur. Kayropraktik sakinleştirici olmasının yanı sıra, cildin güzelliğini ve gençliğini korumada etkilidir. Bu yöntem, cilt hücrelerini herhangi bir enjeksiyon ve ilaç olmadan ve sadece yüzünüzün daha genç ve daha güzel görünmesini sağlayacak bir kayropraktör uzmanı ile
46
I EYLÜL 2019
gerçekleştirilir. Kayropraktik tedavi parlaklığın yanı sıra cilt güzelliğini de sağlar. İşlem ciltteki istenmeyen pigmentleri azaltır. Bu pigmentler cildin altında, çoğunlukla safsızlıklar ve kolajen eksiklikleri nedeniyle istemeden büyür. Derideki kollajenin azalması kırışıklıklara sebep olur ki kayropraktik tedavi bu eksikliği telafi edip cildin hoş olmayan görüntüsünü önler. Tedavi ciltten kılcal damarları kaldırır, bu da cildin güzel ve sağlıklı görünmesini sağlar. Ayrıca kan akışını arttırarak, gençleşmeye yardımcı olur, yüzdeki şişkinliği ve yüzün donuk görüntüsünü önler. 10 seansta pırıl pırıl bir cilde sahip olabilirsiniz. Ayrıca son zamanlarda cilt gençleştirme erkeklerinde çok dikkatini çeken bir yöntemdir.
I
DİYET
!
Uzman Diyetisyen Büşra Türkkan:
Asıl sebep MOTİVASYON Günümüzde diyet sözcüğü yediden yetmişe herkesin dilinde artık. Ancak sağlıklı beslenme ve diyet konusunda kulaktan dolma bilgilerle kafalar biraz karışık. Üzerine de bir türlü gelmeyen o ‘pazartesi’ günleri de cabası… Eminim ki daha önce birçok diyet denemeniz olmuştur. Hep bir bahane ve kendini kandırmaca... Asıl sebep ‘motivasyon’ denen itici güç. Bu yazımda zayıflamak isteyenler ancak bir türlü adım atamayanlar için birkaç önemli ipucu paylaşıyorum. Öyleyse x diyet motivasyonuyla güçlü bir başlangıç yapalım, psikolojik olarak kendimizi hazırlayalım.
Zayıflamak istiyorum ama bahanem çok! Zayıflamak istiyorsanız ilk olarak siz kendinize inanmalısınız. Motivasyonunuzu sağladığınızda hedefe doğru en büyük adımınızı atmışsınız demektir. Eğer gerçekten karar vermişseniz tüm bu koşullar sizin için bahane olmanın ötesine gidemez, her bahaneniz için mutlak bir çözüm bulmak ise en kolayı.
İPUCU 1: KENDİNİZE İNANIN
İPUCU 2: GERÇEKÇİ HEDEFLER BELİRLEYİN
Vermeniz gereken çok kilonuz varsa hedefinizi ilk etapta daha kolay ulaşabileceğiniz nokta olmalıdır. Kısa sürede sadece kaloriyi kısıtlamak yeterli olmaz. Uzun vadeli diyet başarılarının altında ise gerçekçi hedef belirlemek gereklidir. Büyük hedefler koyup ulaşamazsanız motivasyonunuzu kaybedebilirsiniz. Bunun yerine küçük ve ulaşılması kolay hedefler koyarak başlayın. Mesela, bu hedef şu anki kilonuzun 5 kg altı olabilir. Vücut ağırlığınız 105 kg ve olmanız gereken 65 kilo ise; aklınızda hep bu 40 kilo nasıl gidecek? sorusu olursa, karamsarlığa kapılırsınız! Önünüzdeki
uzun süreç sizi yıldırabilir, ama “ilk hedefim tartıda 100 kg altını görmek” derseniz kısa sürede varacağınız bu hedef motivasyonunuzu arttıracaktır. Kısa sürede vereceğiniz bu 5 kilolar 10 kilolar motivasyonunuzu arttırmanınız yanında hedefinize ulaşmanızı sağlayan önemli adımlar olacaktır.
İPUCU 3: YAVAŞ YAVAŞ İLERLEYİN
Başarılı bir diyet, yaşam tarzı değişiklikleri yapmayı gerektirir ve bu bir günde olmaz. Eğer yavaş yavaş ilerlerseniz kaybettiğiniz ağırlığı daha iyi korursunuz. Çok düşük kalorili ve kısa sürede aç kalarak yapılan diyet programları ile verilmeye çalışılan kilolar ne yazık ki kalıcı verilen kilolar değildir.
İPUCU 4: ZAMAN ZAMAN KAÇAMAKLAR OLABİLİR
Herkes bazen şeytana uyabilir, bu çok doğal. En sevdiğiniz tatlıya hayır demek bazen gerçekten de çok zor. Ama önemli olan böyle küçük kaçamakları büyük boyutlara taşımamaktır. “Bunu yedim, o zaman şunu da yiyeyim” sendromuna yakalanırsanız kendinizi başarısızlığa sürüklersiniz.
İPUCU 5: MÜKEMMELİYETÇİ OLMAYIN
O tatlıyı yediniz diyelim. Diyetiniz sona mı erdi? Tabii ki hayır. Hata yaptığınızda kendinize şunu söyleyin: “Unut gitsin, yarın yeni bir gün ve bugünden daha iyi olacak.”
İPUCU 6: SABIRLI OLUN
Her şeyi doğru yapıyor, iyi besleniyor, egzersiz yapmayı atlamıyor olmanıza rağmen kaybettiğiniz kilo ilk zamanlardaki kadar fazla olmayabilir. Bu durumlarda motivasyonunuzu bozmak
yerine bir uzman yardımı ile pes etmeden devam ettikçe, başarı da kendiliğinden sizinle birlikte gelecektir.
İPUCU 7: KENDİNİZİ ÖDÜLLENDİRİN
Diyette kati şekilde hiçbir yasak besin yoktur. Özel günleriniz, kutlamalarınız olsun, tatil planları, gezi planlarınız olsun çeşitli zamanlarda rutinlerinizi bir kenara bırakmak isteyebilirsiniz. Hangi öğünü ne zaman ve ne içerikte yemeniz gerektiğini kendi kendiniz ayarlayamayabilirsiniz, eğer iyi bir diyetisyeniniz varsa o tüm bunları sizin için planlayacaktır.
İPUCU 8: YAŞAM TARZI HALİNE GETİRİN
Çoğumuz için kilo vermek, verdiğimiz kiloyu korumaktan daha kolaydır. Sağlıklı beslenme belli süre uygulanan bir program değil, ömür boyu sürdürülebilir bir yaşam tarzı olmalıdır. Doğru bir beslenme ve spor programı konusunda uzmanlaşmış kişilerden yardım almanızı tavsiye ederim. Daha sonrası için de sağlıklı yaşamı hayatınızın bir parçası haline getirmeniz, verdiğiniz kiloları korumanız için yeterli olacaktır.
Fazla kilolu olmak, kabinde denediği kıyafetin içine girememek, geceleri rahat uyku uyumamak, kilolarından utanıp deniz kenarında gönlünce güneşlenememek, fotoğraflarda en arkada durmaktan ya da fotoğraflarınıza photoshop yapmaktan bıktıysanız eğer tüm bahanelerinizi bir kenara bırakın ve bir an önce harekete geçin.
Demem O Ki!
İstinye Üniversitesi Hastanesi Yanı Aşık Veysel Mah. Atatürk Bulvarı No: 4/4 BAHÇEŞEHİR/İSTANBUL www.orthorom.com
OrtoRom
Ortho.rom
0212 676 0 676
4mevsimbahcesehir
KİTAP
Dört Mevsim Bahçeşehir
Yeni yerler keşfedin, insanları çözün ve önce kendinize sonra çevrenizde farkedilin..
ŞAŞIRTIN KENDİNİZİ! Gazeteci, yazar Selhan Özdemir harikalar diyarı olarak tanımladığı Bahçeşehir'de kitabının bir bölümündeki "FARKINDALIK" hakkındaki karalamalarını siz değerli 4 Mevsim okuyucularıyla paylaştı...
Bir insanın en büyük hazinelerindendir düşünebilmek... İç sesinizi dinlediğinizde yanılgıya düşmeniz an meselesidir. Duygular mantığınızın önüne geçtiğinde 'başka çare yoktu', 'ama ne yapsın ki', 'denedim ama olmadı' gibi bahanelerle kendinizi avutursunuz ve sonuç koca bir hata olur. önceliğiniz bence farkındalıklarınız olmalı ki dıştan gelen olayları doğru yorumlayalım. ŞAŞIRTIN KENDİNİZİ... Farkındalığın ana teması budur. Yeni yerler keşfedin, anlatılanları kendinize uyarlayın, insanları çözün ona göre davranın önce kendinize sonra çevrenizde farkedilin. Bilirsiniz minicik bebek ilk ateşe eli deyip yandığında şaşırır, suda ıslandığında şaşırır, yeni bir kişi gördüğünde şaşırır, sayamayacağım kadar örnekler arttırabilirim... Yaz boz şeklinde hayata hazırlanır ve kendi ayakları üzerinde durabilen bir birey olur. Tabir-i caizse düşe kalka büyür. Yetişkinlerde öyledir. Kendinize düşüp kalkma fırsatı verin. Başınıza gelen iyi veya kötü hatta felaket gördüğünüz olayları kararlı, mantıklı düşünerek yenmeye çalışın. Yeni çıkaracağım "Gözüm Üstünde" kitabımın ana teması budur. Çünkü insan beyni fark ettiği her olayı doğru çözer. Bu ne demek demeyin. Teşhis konulmadan hastalık iyileştirilemez. Bir insanın içinde yaşatıp, yeşerttiği en temiz; su gibi berrak duygudur; aşk. Sevgiliye, aileye, tanımadığın hayran olduğun birine
50
I EYLÜL 2019
yapın. İnanın sonra çok geç olabilir. Rüzgarın ılık dokunuşlarını teninizde hissettiğimiz bugün; Sonbaharı yavaş yavaş kucaklama coşkusuyla, oturduğum köşemde sarı yaprakların hışırdamaları kulağıma fısıldamalarıyla değerli dergimiz '4 Mevsim'i de alıp her zamanki gibi evimin yolunu tutuyorum. Bahçeşehir sevdalısı ben; "Gözüm Üstünde" adlı kitabımın sizlerle buluşturma koşuşturmasıyla takipte kalmanızı rica ediyorum. Kalın sağlıcakla... Farkındalık şu anda yaşama halidir. Hislerinizi, yaşadıklarınızı, üzüntülerinizi geçmişte bırakıp, şu an evrenin size sunduklarını anladığınızda farkındalıkların başlamış demektir. I
v.s. duyulan hislerdir. Bulutların üzerinde yürürken ipleri salıverirseniz farkındalık yerini coşkuya bırakır yanlış olayların içinde kendinizi bulursunuz. Ben çok etkilenmişimdir. Türkan Şoray, Kadir İnanır, Ahmet Mekin üçlüsünde "Selvi Boylum, Al Yazmalım" filmini bilmeyeniniz yoktur. Unuttuysanız lütfen tekrar seyredin. Filmin sonundaki aşk nedir; emektir, şefkattir, değer vermektir sözleri Şoray'ın ağzından döküldüğünde gerçek hayat beyaz perdede karşımıza çıkıyor. Hata insana mahsustur. Fakat hatalar sürekli tekrarlanırsa bir sorun var demektir. İyiyi veya kötü fark ettiğiniz an hemen gereğini
SAĞLIK
Fizyotherapy Sağlıklı Yaşam Merkezi ve GTOS Terapi
Özellikle çoçukluk ve ergenlik dönemlerinde
DİKKAT!
OMURGA EĞRİLİĞİ
SKOLYOZ
daki lateral sapmalar, vücudun bir bölümündeki bozukluğu dengelemeye çalışmak üzere gelişmiş veya alışkanlığa bağlı olarak meydana gelmiş olabilir.
Skolyoz nedir? Skolyoz, omurganın laterale deviasyonudur. Skolyozda omurga sağ veya sol tarafa doğru eğrilir. Lateral fleksiyon (sağa veya sola doğru eğrilme), rotasyon (dönme) ve kısalık olmak üzere skolyozun üç komponenti vardır. Bundan dolayı skolyozda değişiklikler 3 boyutta meydana gelir; sagital düzlem, frontal düzlem ve horizontal düzlem. Skolyoz eğriliğe göre C ve S skolyoz olarak adlandırılır. Çocuklarda en doğru tanı ne zaman konulur? Skolyozun en hızlı ilerleyebileceği dönem çocuğun ilk beş-altı yaşı ve ergenlik döneminde yaşanan “hızlı boy uzaması”dır. Son dönemlerde özellikle kız çocuklarında daha fazla gözlemlenen İdiopatik (sebebi bilinmeyen) skolyoz tedavisinde dikat edilmesi gereken kriterlerden birincisi çocuğun yaşı; ikincisi de eğriliğin derecesidir. Genelde çocuğun yaşı ne kadar küçük ise omurgadaki eğriliğin de büyüyüp ilerlemesi o oranda fazla olacaktır. İskelet gelişimini tamamlamış kişilerde eğriliğin ilerlemesi bu derecede belirgin ve hızlı değildir. Bu nedenle küçük yaşlarda ve özellikle ergenliğin hızlı boy atma döneminde skolyoz tanısı almış olan çocuklarda skolyoz çok yakından takip edilmelidir. Bu sürecte eğriliğin ilerlemesine
Skolyozun belirti ve bulguları nelerdir? Omurganın yana eğriliği, omuz ve kalçaların asimetrik durması, birinci eğriliği karşılayıcı ikinci bir eğriliğin varlığı, öne eğilme testinde gibozite (şişkinlik) oluşumu, sırt ve/veya bel ağrısı, yorgunluk, nefes darlığı gibi başlıca bulguları mevcuttur.
Fizyoterapist Özal Yıldız
göre tedavi şeklinde değişikliğe gidilebilmektedir. Skolyozun nedenleri nelerdir? Skolyoz, yapısal ve yapısal olmayan skolyoz olmak üzere yapısına göre ikiye ayrılır. Yapısal skolyozda omurga eğriliğinin olduğu bölgede kas, kemik, sinir ve bağ dokularında yapısal bozukluklar gelişmiştir. Yapısal skolyoz ilerleyicidir. Yapısal skolyoz kendi içinde sınıflara ayrılır; -idiopatik skolyoz: skolyozun nedeni belli değildir. -konjenital skolyoz: doğuştan gelen anomaliler sonucu oluşur. Yapısal olmayan skolyoz; omurga-
Skolyozun tanı yöntemleri nelerdir? Tanı yöntemi olarak; G Okul taramaları (10-14 yaş öne eğilme testi) G Anamnez (hastanın hikayesi) G Fizik muayene (skapular asimetri, bel çizgisi asimetrisi, omuz hizası asimetrisi, öne eğilme testi, çekül testi gibi değerlendirmeler) G Radyolojik muayene G Nöromuskuler, kardiyovasküler, genitoüriner gelişim kullanılır.
Skolyozun tedavisi nedir? Öncelikle skolyozun nedeni ve çeşidi belirlendikten sonra detaylı bir değerlendirme yapılır. Bu değerlendirme sonucu tedavi skolyozun gelişimine ve açısına göre ilerler. Genel olarak skolyoz açısına göre tedavi sınıflandırması; 0-20 derece arasındaysa egzersiz tedavisi, 20-40 derece arasındaysa egzersiz ve cihaz, 40-60 derece arasındaysa cerrahi tedavi, 60 derece ve üzerindeyse cerrahi tedavi ve traksiyon yöntemleri olarak belirlenir. Skolyozda fizyoterapi çok önemlidir. Hastanın detaylı değerlendirilmesi sonucu ortaya çıkan sonuçlara göre kişiye özel egzersiz seçenekleri ve hedefler belirlenerek egzersiz proğramı başlatılır. Skolyoz için egzersiz ve günlük yaşamınızı, alışkanlıklarınızı düzenlemeniz çok önemlidir. Öncelikle doktorunuza ve sonra fizyoterapistinize başvurunuz.
0212 608 01 11 / fizyotherapy.com Bahçeşehir 1. Kısım Mah. Vali Recep Yazıcıoğlu Cad. Doğa Parkı Evleri No:15 Kat:3 Daire:7 (RUDO Cafe Üstü) Başakşehir / İSTANBUL
4mevsimbahcesehir
SAĞLIK
Dört Mevsim Bahçeşehir
İNSÜLİN DİRENCİ
ŞEKER HASTALIĞI HABERCİSİ OLABİLİR Yemek yedikten sonra çabuk acıkma, gece geç saatte atıştırmak, tatlı yeme isteğinin sık olması ve bel çevresinde hızlı kilo artışı varsa HOMA-IR (insülin direnci) değerine baktırmalısınız...
İnsülin kanda şeker miktarını düzenleyen bir hormondur. Bu hormonun yeterli çalışmaması durumunda insülin direnci belirtileri karşımıza çıkar; bu durumda kandaki şekerde de yükselme görülür. Sık acıkma, ellerde titreme, doygunluk hissinin geç oluşması, hızlı kilo artışı özellikle bel çevresinde yağlanma sık görülen belirtilerdir. İnsülin direnci olan kişilerin ileriki yaşlarda Tip2 Diyabet ve kalpdamar hastalıklarına yakalanma riski daha yüksektir
KİMLER RİSK ALTINDA G Kilolu veya obez olanlar G Ailede Tip2 Diyabet varsa G Hareketsiz yaşam G Düşük HDL seviyesi G Genetik faktörler G Karın içi yağ dokusunda artış varsa G Trigliserit seviyesinin 250mg/dl ve üstünde olması G Yüksek tansiyon
İnsülin direnci olan kişilerin beyaz ekmek, şeker, pirinç ve nişastalı yiyeceklerden kaçınması gerekmektedir.
YASEMİN HÜSEYİN BESLENME VE DİYET DANIŞMANLIĞI MERKEZİ
Kış mevsiminin insülin direncine etkisi Kış döneminde hareketsiz yaşam ve yağlı-yüksek kalorili yiyeceklerin fazla tüketilmesi, bel çevresi yağlanmayı arttırır. Bu durum insülin direnci riskini tetikler. En etkili tedavi doğru ve sağlıklı beslenmedir; karbonhidrat, protein ve yağ dengesini sağlayacak bir beslenme programı ile hayat kalitesi arttırılmalıdır.
Diyetisyen Yasemin Hüseyin
Karbonhidratların insülin direncine etkisi Basit Karbonhidrat içeriği yüksek besinler insülin direncini yükseltir. Beyaz un ve unlu mamüller, bal, pekmez, sofra şekeri, gazlı-şekerli içecekler, patates, pirinç gibi besinlerin tüketimi sınırlandırılmalıdır. Bu besinlerin yerine iyi karbonhidrat içeren tam tahıl, kepek ekmeği, çavdar ekmeği, yulaf, bulgur ve ekşi meyveler tercih edilmelidir. Kuru meyveler yerine taze meyveler tüketilmelidir. Meyvelerin yanında süt, ayran ve yoğurt gibi protein kaynaklarıyla birlikte tüketilmesi tokluk hissini arttıracaktır.
Egzersizin insülin direncine etkisi İnsülin direnci olan kişilerin iyi bir beslenme programı ile kan şekerinin dengelenmesi ve ideal kilosuna ulaşması için günlük aktivite düzeyini da arttırması gerekmektedir. Haftada 3 veya 4 gün 45 dakika yürüyüş veya sevdiği bir sporu yaparak kandaki insülin seviyesini düşürmesi gerekmektedir.
İnsülin direnci olanlar nasıl beslenmeli G Beyaz ekmek, şeker, pirinç ve nişastalı yiyeceklerden kaçının G Günde 3 ana öğün ve 2 ara öğün şeklinde beslenin G Haftada en az 2 defa kurubaklagil tüketin G Meyve suyu yerine(taze sıkılmış olsa da) meyvenin kendisini tüketin G Yoğurt, kefir, turşu ve pancar gibi probiyotik besinleri tüketin G Günde ortalama 2 litre su için G Öğünlerde mutlaka protein kaynaklı yiyeceklere yer verin G Tam buğday, tam tahıl, kepek, yulaf gibi lifli besinleri tüketin G Sebze ve salata tüketin
Koza Mah.1638 Sok. I Blok Çiğdem Apt. No:35 Esenyurt
0212 803 37 87 - 0553 903 37 87 www.diyetisyenyasemin.com
diyetisyen YaseminHüseyin
4mevsimbahcesehir
BALIK SEZONU BAŞLADI
Dört Mevsim Bahçeşehir
Denizden gelen Sağlık Denizlerde av yasağının 1 Eylül'de sona ermesiyle birlikte "Vira Bismillah" diyen balıkçılar, ağlarını sezonun ilk balıkları ile doldurdu. Balığın, kalp ve damar hastalıklarından beyin gelişimine, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesinden diyabete dek sayısız faydası bulunuyor. Balık genç, yaşlı, bebek, hamile herkesin tüketmesi gereken kaliteli protein. Peki ama doktorların haftada en az 2 kez tüketilmesini önerdiği bu besin biraz abartılıyor mu. Emin olun kesinlikle abartılmıyor. Grip sezonunun açıldığı şu günlerde, balığın içerdiği yağ asitleri bağışıklık sistemini güçlendirerek, enfeksiyon hastalıklarına karşı direnci artırıyor. İyot zengini olan balık, bebek ve çocukların görme ve nörolojik gelişiminde katkıda bulunuyor. Özellikle de kılçığı ile yenilebilen küçük balıklar kalsiyumdan zengin ve bu da kemiklerin güçlenmesini sağlıyor. Yetişkinlerin korkulu rüyası kolestrol, balığın içerisindeki omega 3 yağ asitleri sayesinde kötü kolesterol (LDL) düşerken, iyi kolesterol (HDL) artıyor. Kan sulandırıcı etkisi sayesinde, kalp damar sağlığını da koruyor. Şeker hastalarına insülün salgısını dengelemesi nedeniyle muhakkak balık yemeleri öneriliyor. İnsan ömrünün uzamasıyla birlikte daha sık
56
I EYLÜL 2019
görülen Alzheimer'a karşı haftada 2 kez balık tüketmek büyük önem taşıyor. Zira balık yağının ve Omega-3 yağ asitinin faydalarından biri de Alzheimer riskini düşürmesi. Alzheimer'ın yol açtığı hafıza kaybını önlemede güçlü silah olan balık özellikle de buğulama ya da ızgara olarak tüketilmeli. Yapılan çalışmalar özellikle somon, uskumru ve ton balığı gibi yüksek oranda Omega-3 yağ asitlerini barındıran balıkların depresyona karşı fayda sağladığını ortaya koyuyor.
Şahane bir cilte sahip olun!
Omega-3ʼün UV ışınlarının zararlı etkilerine karşı cildi korumasının yanında, düzenli balık tüketmek Egzama ve Sedef hastalığının etkilerini azaltır. Esnek ve sıkı bir cilde sahip olmamızı sağlayan Kolajeni de balık yiyerek vücudunuza sağlayabilir, cilde sürerek az miktarda etkisini görebildiğimiz pahalı kremler yerine güzel bir balık
sofrasını tercih edebilirsiniz. Kilo vermek isteyenler için, deniz ürünleri mükemmel bir besin kaynağıdır, tüm kırmızı ve beyaz etlerden daha düşük oranda yağ içerir. Doymuş yağ oranı ve protein açısından zengin olduğu gibi, diğer et ürünlerine nazaran sindirimi daha kolaydır yok denecek kadar az karbonhidrat içerir. Deniz ürünleri kaliteli protein açısından mükemmel bir kaynaktır. Protein, dokuların onarılmasında ve yeni dokuların yapılanmasında vücudumuz tarafından kullanılmaktadır.
Vitamin ve mineral deposu
Selenyum, Çinko, Potasyum, İyot ve Fosfor gibi minerallerin yanı sıra özellikle D ve B vitaminleri başta olmak üzere vitamin açısından da zengindir. A, E ve K vitamini de balık etinde ve yağlarında bulunur. Bu vitaminler büyüme ve gelişme için gerekli olduğundan özellikle çocuk beslenmesinde deniz ürünlerinin tüketilmesi önemlidir. I
4mevsimbahcesehir
EĞİTİM
Dört Mevsim Bahçeşehir
TYT 135 DAKİKA, AYT 180 DAKİKA
SONUÇ: BİR ÖMÜR! Yıllarca okuyup, girdiğimiz birkaç saatlik sınavlarla hayatımıza yön çizdiğimiz ve kariyerimizi belirlediğimiz bir eğitim sisteminin içindeyiz. 23 üniversitede yapılan bir araştırmada üniversitede okuyan öğrencilerin %87’sinin okudukları bölümde mutlu olmadıkları anlaşılıyor.
BATUHAN NAR
EĞİTİM UZMAN
I
“Sevdiğiniz bir işi seçerseniz hayatınız boyunca bir gün bile çalışmazsınız” Konfüçyus Üniversite tercihlerinin sonuçlanıp on binlerce gencin hayatlarını, geleceklerini, belki de karakterlerini etkileyeceği mesleklerine adım attığı günlerdeyiz. Meslek bir gencin sadece hayatını kazanacağı kapı değildir. Karakterini, ilişkilerini, psikolojisini ve duygularını yöneteceği bir merhaledir de… Bu bireysel sonuçların toplamından farklı olarak da ülkesi için sağladığı yararların bütünüdür. Seçtiği meslekte başarısız ve mutsuz olunca kendi benliğinde yaşayacağı travmalardan öte böyle binlerce insanın bir ülkeye katacağı katkı veya vereceği zararı düşünebilir misiniz? Kendimize uygun olmayan bir mesleği seçtiğimiz taktirde engellenmişlik duygusu yaşarız. İlgi ve yeteneklerimizi gösterme şansı olmadığı için de başarısız olabiliriz.
58
I EYLÜL 2019
Peki yıllarca okuyup, sınavlara girip birkaç saatlik bir sınavda yön çizdiğimiz kariyerimiz için ne kadar meslek & uyum çalışması yapıyoruz?
1 YANLIŞ (TERCİH) 4 DOĞRUYU (4 LİSANS YILI) GÖTÜRÜR MÜ?
Hepimiz çevremizde bu bölümü ailemin isteği ile yazdım, puanım buraya yetti, uzakta okuyamam diye bu üniversiteyi yazdım gibi cümleler duymuşuzdur. Bu kişilerin hayatta ve meslekte ne kadar başarılı oldukları tartışılır. 23 üniversitede yapılan bir araştırmada üniversitede okuyan öğrencilerin %87 ʻsinin okudukları bölümde mutlu olmadıkları anlaşılıyor. Ama 21. Yüzyıl içinde daha büyük sorunlarımız var artık… yazılan bölüm okunan üniversite istenenler bile olsa artık o meslek ya da piyasa başka yetkinlikler de arıyor. İnovatif düşünme, gi-
rişimcilik, risk alabilme, iletişim becerisi vb. gibi… Meslek seçiminde ve sonrasında ailelere ve gençlere bazı görevler düşüyor. İşte bunlardan bazıları:
4mevsimbahcesehir
EĞİTİM
HAYAL HIRSIZI HİKAYESİ
Bu öykü, çiftlikten çiftliğe, yarıştan yarışta koşarak atları terbiye etmeye çalışan gezgin bir at terbiyecisinin genç oğluna kadar uzanır. Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Orta ikideyken, büyüdüğü zaman ne olmak ve yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi hocası..
Dört Mevsim Bahçeşehir
Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta hayalindeki 200 dönümlük çiftliğin krokisini de çizdi. Binaların, ahırların ve koşu yollarının yerlerini gösterdi. Krokiye, 200 dönümlük arazinin üzerine oturacak 1000 metrekarelik evin ayrıntılı planını da ekledi. Ertesi gün hocasına sunduğu 7 sayfalık ödev, tam kalbinin sesiydi.. İki gün sonra ödevi geri aldı. Kağıdın üzerinde kırmızı kalemle yazılmış kocaman bir "0" ve "Dersten sonra beni gör" uyarısı vardı. "Neden "0" aldım?" diye merakla sordu hocasına, çocuk.. "Bu senin yaşında bir çocuk için gerçekçi olmayan bir hayal" dedi, hocası.. "Paran yok. Gezginci bir aileden geliyorsun. Kaynağınız yok. At çiftliği kurmak büyük para gerektirir. Önce araziyi satın alman lazım. Damızlık hayvanlar da alman gerekiyor. Bunu başarman imkansız" ve ekledi: "Eğer ödevini gerçekçi hedefler belirledikten sonra yeniden yazarsan, o zaman notunu yeniden gözden geçiririm."
Çocuk evine döndü ve uzun uzun düşündü. Babasına danıştı. "Oğlum" dedi babası "Bu konuda kararını kendin vermelisin. Bu senin hayatın için oldukça önemli bir seçim!." Çocuk bir hafta kadar düşündükten sonra ödevini hiçbir değişiklik yapmadan geri götürdü hocasına.. "Siz verdiğiniz notu değiştirmeyin" dedi.. "Ben de hayallerimi.."..... O orta 2 öğrencisi, bugün 200 dönümlük arazi üzerindeki 1000 metrekarelik evinde oturuyor. Yıllar önce yazdığı ödev şöminenin üzerinde çerçevelenmiş olarak asılı. Öykünün en can alıcı yanı şu: Aynı öğretmen, geçen yaz 30 öğrencisini bu çiftliğe kamp kurmaya getirdi. Çiftlikten ayrılırken eski öğrencisine "Bak" dedi, "Sana şimdi söyleyebilirim. Ben senin öğretmeninken, hayal hırsızıydım. O yıllarda öğrencilerimden pek çok hayal çaldım. Allah'tan ki, sen, hayalinden vazgeçmeyecek kadar inatçıydın." Siz de hayallerinizden ve tutkularınızdan asla vazgeçmeyin…
2019-2020 eğitim-öğretim yılında neler değişti? Milli Eğitim Bakanlığı, 20192020 eğitim-öğretim döneminden itibaren bazı değişikliklere gitti. Buna göre yaz tatili 13 haftadan 11 haftaya indirildi. Normalde 16 Eylül'de açılması gereken okullar 9 Eylül Pazartesi günü açıldı. Bunun dışında her iki dönemde birer haftalık ara tatil getirildi. İşte MEB 2019-2020 eğitim öğretim takvimi...
Bir ders saati 40 dakika olan ilköğretim okullarında çocuğun gelişimine katkı sağladığı gerekçesiyle teneffüs süreleri 10 dakikadan 15 dakikaya çıkarıldı. İkili eğitim yapılan okullarda ise bu süre en az 10 dakika olacak. Orta Öğretim de ise 9. ve 12. sınıflarda akademik ders sayısı azalıyor. 9. sınıf 8 ders, 10. ve 11. sınıf 10 ders, 12. sınıf 7 ders olacak. Sayısal, sözel, eşit ağırlık alanları olmayacak. Öğrenciler ilgi ve yeteneklerine uygun dersleri seçecekler. Yeni sistemin ilk sınavı 2024ʼte olacak.
60
I EYLÜL 2019
9 Eylül 2019
18 Kasım 2019
20 Ocak 2020
3 Şubat 2020
6 Nisan 2020
I
4mevsimbahcesehir
PSİKOLOJİ
Dört Mevsim Bahçeşehir
Üniversiteli olmak:
Yeni bir döngüde gençlerin psikolojisi Her birey, yaşamı boyunca pek çok değişim geçirir. Her değişim bir döngüye tekabül eder. Sosyal rollerimiz, kim olduğumuz, yaşantılarımız her evrede yeni baştan tanımlanır. Üniversiteye başlama dönemi de, ergenliğin çalkantılı evresinin durulmaya başladığı, kendimizi daha anlaşılır bir şekilde keşfettiğimiz, yaşamdaki hedeflerimizi bulmaya çabaladığımız ilk yetişkinliğin başlangıç dönemine denk gelir. Yetişkinlik döngüsü, kişisel hayat amaçlarının ve birey olma süreçlerinin formüle edildiği bir zaman dilimidir. Üniversiteye başlamayla birlikte genç, bağımsızlığını kazanarak ailesinden duygusal olarak ayrışabilmeli, bağımsız ilişkiler geliştirerek kararlarına yön verebilmelidir. Bu ayrışma, ebeveyni dışsallaştırma değil, hedefleriyle kendi yaşamının sorumluluğunu alabilmesi, okul bittiğinde kendine maddi ve manevi olarak bakabilme becerisini kazanabilmesi demektir. Ancak lise döneminin son yıllarında, bahsedilen gerçekliğin algılanması o kadar da kolay değildir. Gençler lisede yoğun hazırlık ve sınav telaşının ardından sadece üniversiteli olma hayali ile tercihlerini yaparlar. Bu hayal gerçekleştiğinde ise bir boşluğa düşebilirler. Peki, bundan sonrasında ne olacak? İşte üniversiteye yeni başlayacak gençlere rehber olabilecek birkaç ipucu: I Üniversiteli olmak demek sadece bir meslek ve diploma edinmek değil bundan çok daha fazlası demektir. Kendini yeniden bulma, isteği yönünde hayatını şekillendirmeye başlama, daha bağımsız olma vb. gibi farklı gelişimleri içinde barındırır. I Üniversiteye başlarken hedeflerinizi iyi belirlemeniz gerekir. Amacınız nedir ve neye ulaşmak istiyorsunuz? Okul bittiğinde yapmak
62
I EYLÜL 2019
istedikleriniz, öğrenim sürecinde kendinizi nasıl zenginleştirebileceğiniz vb. gibi hedefleriniz olmazsa hayal kırıklıkları da beraberinde gelebilir. I Kazandığınız hatta kayıt olduğunuz bölüm kaderiniz olmak zorunda değildir. Size ve hedeflerinize uygun olmadığını düşünüyorsanız bölümü bir sonraki yıl değiştirebilir ya da yan dal, çift dal gibi imkanlarla kendinizi ve hedeflerinizi yeniden tanımlayabilirsiniz. I Üniversiteli olmak demek sadece derslere girip çıkmak demek değildir. Okulunuzun size sunduğu imkanlardan faydalanmalısınız. İlgileriniz doğrultusunda okulun kulüp etkinliklerinden yararlanmayı, üniversitenin çok kültürlü yapısını tanımayı ve anlamaya çalışmayı, kendinizi zenginleştirmeyi ve
Medicana International İstanbul Hastanesi Uzm. Psikolog/ Pedagog Reyhan Ateş Yücel eğlenmeyi unutmayın. I Sadece okulun sunduğu ders programlarıyla yetinmeyin. Unutmayın okul, dört yıllık bir süreçte size mesleğiniz ve sizin için gerekli tüm donanımları sunamaz. Kendini zenginleştirmek, daha fazla öğrenmek kişisel çaba ile olur. Kendinizi bu anlamda zorlayın, çok okuyun ve yabancı literatürü mutlaka tarayın. Gerekirse daha birinci yılın sonunda kendinize staj imkanları yaratmaya çalışın. I Dil olarak da kendinizi geliştirmeyi ihmal etmeyin. Sadece akademik kariyer için değil, dünyada bir yer edinebilmek, farklı kültürleri anlama ve bakış açınızı zenginleştirmek için de öğrenmeyi bir yaşam şekline dönüştürme gayret edin. I Ekonomik bağımsızlığınızı kazanmaya küçük adımlarla başlayabilirsiniz. Üniversitelerin panolarında sıklıkla küçük iş ilanları çıkar, bunları mutlaka takip edip, yarı zamanlı çalışmayı deneyin. I Son olarak kendinize, nasıl bir gelecek hayal ettiğinizi sorun ve daha birinci yıldan itibaren bu hayalin gerçekleşmesi için gerekebilecek çalışmaları ve çabaları göstermekten çekinmeyin. I
4mevsimbahcesehir
İYİ UYKU İYİ YAŞAM
Dört Mevsim Bahçeşehir
Yetersiz ve kalitesiz uyku, insan hayatını birçok yönden olumsuz etkiliyor
Uyumazsan öğrenemezsin! Ömrümüzün üçte birini kapsayan uyku, çok önemli işlevlere sahiptir. Uyku, beynimiz ve vücudumuz için hava-su-yiyecek gibi vazgeçilmezdir ve uyumadan yaşamak mümkün değildir. Uykunun bellek üzerinde de büyük etkisi var. Yeni öğrenilen bilgilerin konsolidasyonu ve tasniflenerek uzun süreli (kalıcı) belleğe taşınması, uyku sırasında ve diğer uyku fazlarıyla birlikte özellikle rüya döneminde gerçekleşiyor. Uykusuzluk hem bu yüzden, hem de öğrenmede önemli rol oynayan dikkat ve konsantrasyonun azalmasına bağlı olarak unutkanlığa neden olur.
Günümüzün modern dünyasında, uyku sorunları önemli ölçüde artmış durumdadır. Uykuyu başlatmada en önemli rolü üstlenen melatonin hormonu, karanlıkta salgılanmaktadır. Elektrik ampulünün keşfinden önce uyku dönemleri ağırlıklı olarak gece dönemlerine denk gelirdi. Gündüz saatlerinin kısaldığı kış aylarında insanlar daha fazla uyuyordu. Ampulün icadından sonra, artık geceleri bile özellikle büyük şehirlerde mutlak bir karanlık söz konusu değil. Ev ve iş yerlerimizde (kapalı ortamlarda) bile, gece ve gündüz sürekli yapay bir ışık ortamında yaşıyoruz. Beynimize uyku zamanının geldiğini gösteren ipuçlarından en önemlisi olan aydınlık-karanlık farkı, modern yaşamda gece-gündüz bu yapay ışık ortamında yaşamamız nedeniyle büyük oranda ortadan kalkmış durumdadır. Bu da uyku-uyanıklık ritmini olumsuz etkilemektedir. Özellikle 70ʼli yıllardan sonra modern toplumlarda yaşayan insanlar, doğal uyku ritmi bozuldukça daha az uyumaya başladılar. Okul veya çalışma saatlerinden arta kalabilen kısıtlı zamanı kendisine ve ailesine ayırmak isteyince; bu zamanı arttırmanın yolunu, uykudan fedakarlık etmekte buldular. Üstelik evlerde video-televizyon izlemek, bilgisayar-internet-akıllı cep telefonlarıyla uğraşmak, geceleri dışarı çıkma olanaklarının ve eğlence türlerinin artması da bu süreci iyice hızlandırdı. Uyku tıbbıyla uğraşan hekimlere has-
64
I EYLÜL 2019
Medicana International İstanbul Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. H. Turan Atay
talar tarafından en sık yöneltilen sorulardan biri, insan için yeterli uyku süresinin ne kadar olduğudur. Uykuya ihtiyaç duyulan süre yaşa göre değişmektedir. Yeni doğan bir bebek, günde 16-18 saat uyur; sadece fizyolojik gereksinimleri (beslenme vb) için uyanırlar. Uykularının da yarısı rüya döneminden oluşur. Buna karşılık yaşlılarda gece uykusu süresi azalır ve gündüz yapılan “şekerlemelerle” 24 saat içine rastgele dağılır. Erişkinde ise rüya dönemi, toplam uyku süresinin yaklaşık dörtte birine denk gelir. Aslında uyku tek-
düze bir süreç olmayıp, “uykuya dalış”, “yüzeysel uyku”, beynin ve vücudun dinlenmesinde en önemli rolü oynayan ve beyin faaliyetinin en fazla yavaşladığı “derin uyku” ile; beyin faaliyetinin uyanıklığa yakın düzeyde olduğu “rüya ile ilişkili REM (rapid eye movements- hızlı göz hareketleri)” şeklinde dört farklı uyku fazından oluşmaktadır. Yani uykunun süresinden öte, bir de “iç mimarisi” bulunmaktadır ve bu düzenin korunması, yani uykunun “kalitesi” de en az süresi kadar önemlidir. Ne kadar uzun süre uyursanız uyuyun, eğer uykunun kalitesi kötüyse, güne dinlenmiş ve tazelenmiş olarak başlamak, günlük işlevleri eksiksiz veya uygun biçimde sürdürmek mümkün değildir. Nitekim uykuyu bölen, derinleşmesini veya yukarıda belirtilen uyku fazlarının yeterli oranlarda uyunmasını engelleyen uyku apne sendromu, uykuda periyodik ekstremite hareketleri, uykuda diş gıcırdatma, uykuda konuşma veya uykuda yürüme gibi birçok uyku hastalıkları, uyku süresinden bağımsız olarak hastaların kendilerini sürekli uykulu ve yorgun hissetmesine neden olmaktadır. Erişkinler için genel olarak kabul gören 7.5-8 saatlik uyku süresi ise, tüm toplum göz önüne alındığında en fazla rastlanan ortalama bir süredir, ancak kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Ne kadar süreyle uyunması gerektiği aslında büyük ölçüde doğuştan (genetik olarak) belirlenmiş durumdadır. Bazı kişiler, uyku kaliteleri iyi olmak koşuluyla 9-9.5 saat uyumadan kendilerini dinlenmiş
BAŞARIYA DAVET İyi bir Üniversitenin iyi bir bölümünü kazanmak, en az iki yıl düzenli ve disiplinli bir çalışma gerektirir. 2016 - 2017
Sencer Çetinkaya
Boğaziçi Üniversitesi Felsefe
2017 - 2018
Yaren Dikmen
İstanbul Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı
2018 - 2019
Fahri Emir Ateş
Koç Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
ve daha niceleri...
Çok özel hazırlanmış ders notlarıyla, kişiye özel çalışma programıyla, evinizde alacağınız düzenli Özel Matematik dersi (TYT & AYT) ile iyi bir Üniversite hayali kuran siz 11. sınıf öğrencilerini başarıya davet ediyorum.
Matematik Öğretmeni Zafer Hoca
0 532 465 98 62
4mevsimbahcesehir
İYİ UYKU İYİ YAŞAM Uykusuzluk gerginliğe, çabuk sinirlenme ve öfkeliliğe, motivasyon eksikliğine, günlük işlev ve ödevleri yerine getirmede hatta cinsel yaşamda isteksizliğe, hatta ciddi depresyona yol açabilir.
hissetmezler (uzun uyuyanlar); bazıları ise 6 saatlik uykuyla pekala idare edebilirler (kısa uyuyanlar). Demek ki tek başına süre kesin ve belirleyici değil. Doğru tanım şöyle olmalıdır: Kişinin sabah uyandığında kendini dinlenmiş, güne başlamaya hazır hissettiği, kolayca yataktan kalkabildiği; ayrıca gün içinde kendini hiçbir dönemde yorgun-uykulu hissetmediği ve günlük işlevlerini aksatmadan yerine getirebildiği uyku miktarı, o kişi için uygun olanıdır. Yetersiz ve/veya kalitesiz uyku, insan hayatını birçok yönden olumsuz etkilemektedir. Her şeyden önce, uykunun insan psikolojisi ile karşılıklı ilişkisi vardır. Nasıl duygu durumumuzun kötü olması (örneğin depresyon) uykumuzu olumsuz etkilerse (uykusuzluğa veya bazı durumlarda sürekli uyuma isteğine ve yataktan çıkmamaya yol açarsa), uykusuzluk da aynı şekilde ruhsal durumumuzu etkiler. Hepimiz, uykusuz geçen tek bir gecenin bile ertesinde kendimizi nasıl kötü hissettiğimizi deneyimlemişizdir. Bir de uykusuzluğun kronik olduğunu, günlerce hatta aylarca devam ettiğini düşünün. Uyku yetersizliği mental işlevlerin de yavaşlamasına neden olur. Dikkat ve konsantrasyonun azalmasına bağlı olarak işlerimizi-ödevlerimizi sürdürme ve tamamlama güçlüğü, yeni bilgileri kavrama ve öğrenmede zorluk ve tüm bunlara bağlı olarak iş veya okul başarısında düşüş, kronik uyku yetersizliğinin önemli sonuçlarıdır. Problem çözmede başarısızlık, yeni durumlara uyum sağlayamamak, soyut düşünmenin zayıflaması, hareketlerde koordinasyonsuzluk, dil işlevlerinde bozulma (ifade güçlükleri, konuşurken doğru sözcüğü bulmakta
66
I EYLÜL 2019
zorlanmak, net bir şekilde düşünememek gibi), uyku bozukluklarının en sık rastlanan belirtilerindendir. Uykunun bellek üzerinde de büyük etkisi var. Yeni öğrenilen bilgilerin konsolidasyonu ve tasniflenerek uzun süreli (kalıcı) belleğe taşınması, uyku sırasında ve diğer uyku fazlarıyla birlikte özellikle REM (rüya) döneminde gerçekleşiyor. Uykusuzluk hem bu yüzden, hem de biraz önce belirtildiği gibi öğrenmede önemli rol oynayan dikkat ve konsantrasyonun azalmasına bağlı olarak unutkanlığa neden olur. Öyle ki hemen her yaş grubundan, hele orta ve ileri yaştan pek çok kişi, gittikçe daha fazla oranda unutkanlık yakınmasıyla ve Alzheimer hastalığı korkusuyla hekimlere başvuruyor. Biraz ayrıntılı soruşturulur veya şüphelenilerek uyku incelemesi yapılırsa, bu unutkanlıkların hatırı sayılır bir bölümünün altında, uyku sorunlarının yattığı anlaşılıyor. Önemli bir sınavın öncesinde öğrencilere mutlaka iyi uyumaları gerektiğinin önerilmesi boşuna değil. Öğrendiğiniz konuları belleğinize iyice yerleştirmeniz, sınav sırasında unutmamanız ya da birbirine karıştırmamanız için, çalışmanın üzerine güzel bir uyku çekmeniz şart. Çocuklarda veya gençlerde okul başarısının aniden düşmesi, ebeveynlerini uyku ile ilgili bir sorun olup olmadığı konusunda şüphelendirmeli. Çocuklarda uykusuzluk; okul başarısında düşme yanında kendisini ayrıca sinirlilik, öfke, yaramazlık ve aşırı hareketlilik şeklinde de gösterebiliyor. Yetersiz uykuya bağlı dikkat ve konsantrasyon eksikliği ya da gündüz yorgunluk ve uykululuk hali, trafik ve iş kazalarına da neden oluyor. Gelişmiş ül-
Dört Mevsim Bahçeşehir
kelerde trafik kazalarının neredeyse yarısı, uyku bozukluklarından veya yetersiz uykudan kaynaklanıyor. Bu kazalar, daha çok olay yerinde fren izinin olmadığı kafa kafaya çarpışmalar veya yoldan çıkmalar şeklinde görülüyor. Uyku süresi ve kalitesi, insan ömrü ve hayati tehlikesi olan hastalıklar açısından da önemli. Beş-altı saatten kısa uyuyanların diğerlerine göre birkaç yıl daha az yaşadığını ya da gece vardiyasında çalışmanın kalp hastalıklarına yakalanma riskini üç misli arttığını gösteren çalışmalar mevcut. Yine kronik uykusuzluğun ya da uyku kalitesini bozan uyku apne sendromu gibi uyku hastalıklarının hipertansiyon, şeker hastalığı, obezite, felç, kalp hastalığı, kolestrol yüksekliğine neden olduğunu artık iyi biliyoruz. Uykusuzluğun bağışıklık sistemini de bozduğu kanıtlanmış durumda. Dolayısıyla soğuk algınlığına ve gribe davetiye çıkartıyor, vücudun her türlü enfeksiyona karşı mücadelede yetersiz kalmasına neden oluyor. Bağışıklık sistemindeki zayıflık, kanserin ilk aşamalarında vücudun direncini düşürerek, kanser hücrelerinin yok edilmesini engelliyor ve hastalığın yayılmasını kolaylaştırıyor. Hormonların salgılanması da uykuuyanıklık ritmiyle ilişkili… Bazı hormonlar (örneğin büyüme hormonu) derin uyku sırasında salgılanıyor. Uykunun yetersiz olduğu ya da sık üst solunum yolu enfeksiyonu geçirdiği için burnu tıkalı, bademcikleri büyümüş, horlayan çocukların fiziksel gelişimlerinin yaşıtlarına göre geride kalabilmesi buna örnek. Çevremizden sıkça duyduğumuz “çocuk bademcik ameliyatı geçirdi, birdenbire serpildi” gözlemi işte tam da buna bağlı. Büyüme hormonunun, yağ ve kas düzeyini kontrol etmede de rolü var. Günümüzde gelişmiş ülkeler başta olmak üzere gittikçe yaygınlaşan şişmanlık (obezite) salgınında uykusuzluğun da katkısı var. Yetersiz uyku göbeklenme sürecini hızlandırıyor. Yine çalışmalara göre en az iki gece üst üste uykusuz kalındığında kortizol düzeyi (stres hormonu olarak da bilinen doğal steroid) yükseliyor; bu da yüksek tansiyona neden oluyor. Başka bir araştırmaya göre geceleri yalnızca 4 saatlik bir uykuya izin verilen erkeklerde daha az insülin üretildiği gözlenmiş. Böylece aslında son derece sağlıklı olan erkek denekler, daha bir hafta içinde şeker hastalarında görülen semptomları sergilemeye başlamışlar. Görüldüğü gibi uyku yetersizliğinin sağlık, yaşam kalitesi, toplum hayatı ve ekonomi üzerinde olumsuz birçok etkisi bulunuyor ve günümüzün en önemli sorunlarından biri…I
4mevsimbahcesehir
DOĞAL YAŞAM
Mucize besin;
Dört Mevsim Bahçeşehir
CEVİZ
Ceviz deyince aklıma çocukken bağımızda bulunan kocaman ceviz ağacı; maaile o ağacın altında serinlikte yaptığımız piknikler ve sağlam dallarına kurduğumuz salıncakta keyifle gün boyu sallanmamız geliyor. Bir de ceviz içinin beyine benzemesi. Her ceviz yediğimde diğer faydaları bir yana ama beynime fayda sağladığımı düşünüp baştan mutlu oluyorum☺ Yani ceviz beni mutlu ediyor. Derleyen: Hatice Gülçür İnanç
Ağacından dalına, yaprağına, kabuğuna kadar şifa kaynağı olan Ceviz ağacının geçmişi neolitik çağlara kadar uzanıyor. Ana vatanı bazılarına göre İran, bazılarına göre Çin ama Anadolu da cevizin anavatanı diye kabul edilmiş. Eski Anadolu uygarlıklarında Kral Midas Mezarlığıʼnda ceviz ağacından yapılmış mobilyalara rastlanmış. Yine Konya-Süberʼde neolitik çağlardan gelen birçok ceviz familyasına, Akçaabatʼta milyonlarca yıl öncesinden kalan ceviz fosillerine rastlanmış. ABD ise 1867ʼde ceviz ye-
tiştirmeye başladığı halde bugün ceviz ticaretinde tüm ülkelerin önüne geçmeyi başarmış. Ülkemizde ceviz ağacının azalmasının temel nedenleri Avrupaʼda ceviz dipçikli silah ve ceviz mobilya modası olmuş. Sağlam bir gövdesi olan ceviz ağacı mobilya sektöründe hala kullanılmakta. Bir de kökleri arasında çıkan geniş ve düz taşlar nedeniyle gizli gizli sökülen asırlık ceviz ağaçları var ki bunu okuduğum zaman çok şaşırdım ve üzüldüm. Bu düz ve geniş taşların altında hazine olduğu düşünülmüş. Oysaki bu taşlar ceviz köklerinin dibe doğru değil yan-
lara uzayıp daha fazla su ve mineral alması içinmiş. Yazık olmuş tabii asırlık ağaçlarımıza ☹ Ceviz ağacı sülfür gazı salgılar. Havadaki diğer gazlardan daha ağır olduğu için dibe çöker ve cevizin altında oturanı sersemletir anlayışı halk arasında yayılmıştır. Aslında zararı yokmuş, üstelik sülfür gazının ozon tabakasını tamir etme özelliği varmış. Bu özelliğinden dolayı bile dünyada ceviz ağacı sayısını arttırmalıyız. Üstelik ben çocukluğumda Orta Anadoluʼnun yaz sıcağında ceviz ağacının altında hamakta serin serin uyumaya bayılırdım sadece uyuyacaksanız üzerinize bir şey örtmeniz şart. Savaşlarda yaralı askerlerin yaralarını iyileştirmek için ceviz yaprağı kullanılmış. Günümüzde ise yaprakları iyi renk verdiği için boya sektöründe hammadde olarak kullanılıyor.
Gelelim cevizin sağlığımız için faydalarına;
İçerdiği omega 3 yağ asidi nedeniyle ceviz, beyin sağlığı için çok faydalı. Balıktan sonra omega 3 yağ asidi bakımından en zengin besin cevizdir. Yağ asitleri sayesinde beynin bilgi toplama bölümü güçlenerek konsantrasyon artar. Uzmanlar cevizin bütün faydalarından yararlanmak için sabah aç karna tüketilmesi gerektiğini vurguluyorlar. Böylece ceviz sinir hücrelerinde daha fazla ve hızlı emilim sağlıyormuş. Omega 3 yağ asitleri aynı zamanda güçlü antioksidanlar barındırdığı için vücudu temizlemede etkilidir. Hücreler böylece yenilenerek mutasyona uğramayarak kanserden korunur. Cevizin içeriğinde folik asit,
68
I EYLÜL 2019
4mevsimbahcesehir
DOĞAL YAŞAM E vitamini, demir, fosfor, magnezyum, potasyum, çinko ve omega 3 yağ asidi bulunmaktadır. Yüksek lif içeriği sayesinde sindirimi kolaylaştırır. Mide asidini kontrol eder. Reflü ve ülser hastalıklarının şiddetini azaltır. Bağırsak florasını düzenleyerek yemeklerin sindirilmesini sağlar. Kabızlık sorununu giderir. Lif sadece sindirime fayda sağlamaz aynı zamanda uzun süreli tokluk hissi verdiği için kilo vermede etkilidir. Melatonin maddesi içeren ceviz uyku problemlerine de iyi gelir. Akşam yatmadan bir saat önce bir avuç ceviz yiyerek uykusuzluk sorununa çözüm bulunabileceği öne sürülüyor. Tam bir antidepresandır. Stresle mücadelede önemli bir rolü vardır. Kan şekerini dengeler ve kan akışını hızlandırır. Böylece, kendinizi daha enerjik ve dinç hissedersiniz. Vitamin bakımından (A, B1, B2, B6 ve C) zengin olan ceviz kemik ve dişleri güçlendirir. Bunun yanı sıra cilt ve saç sağlığı için de oldukça etkilidir. Saç köklerini güçlendiren ceviz dökülme ve yıpranmayı önler. Cilt dermiş tabakasını yenileyerek sivilce ve akne oluşumunu önler. Yaşlanmayı geciktirir. Ancak uzmanlar cevizdeki vitaminlerin hepsini alabilmek için çiğ tüketilmesini öneriyorlar. Kalp ve damar sağlığını korur. Yüksek kolesterolü düşürür. Düzenli bir beslenmeyle birlikte kullanılırsa zayıflamaya yardımcı olur. California Üniversitesi San Diego Tıp Fakültesiʼnde 245 obez kadın üzerinde yapılan bir araştırmada; 245 hastaya farklı diyetler (cevizden zengin, düşük karbonhidratlı ve yüksek yağlı) uygulanmış ve 6 ay sonra günde bir avuç (43 gram4-5
70
I EYLÜL 2019
adet) ceviz tüketenlerin aynı miktarda kilo verdiği görülmüş. Diğer diyet yapanlarda LDL (kötü kolesterol) ya da HDL (iyi kolesterol) oranlarında bir değişim gözlenmezken ceviz tüketenlerde iyi kolesterol yükselmiş. Cevizde bulunan doymamış yağ oranı yüksek olduğu halde kilo vermede düşük yağlı, yüksek karbonhidratlı diyetler kadar etkili olmuş. Cevizden azami faydayı sağlamak için tüm kuruyemişler gibi kırılmış değil kabuklu alıp tüketeceğiniz kadarını kırıp tüketmenizi de hatırlatmak istiyorum.
CEVİZ KABUĞU
Cevizi kırıp içini tüketiyorsunuz peki kabuğunu atıyor muyuz? Hayır, tabii ki atmıyoruz. Ceviz kabuğunun da, bu kabuğun kaynatılması sonucu elde edilen suyun da, içindeki yaprağa benzer iki parçanın da tam bir şifa deposu olduğu vurgulanıyor.
CEVİZ SUYU KÜRÜ; Geceden 1 bardak suyun içerisine 1 adet ceviz içini koyun ve bu şekilde sabaha kadar bekletin. Sabah kahvaltıdan önce aç karnına bu suyu içip cevizi de yiyin. Bu uygulama hızlı zayıflamanızı sağlar, kabızlık problemini giderir ve iştahınızı kapatır. Ayrıca henüz denemedim ama kötü kolesterolü düşürüp kalp sağlığına faydası olduğu söyleniyor. Diş Tartarlarına Karşı Ceviz Suyu Kullanımı: Tartar oluşumunu ceviz suyu ile engelleyebilirsiniz. 5 adet cevizin kabuğunu 1 bardak suda yaklaşık 15-20 dakika kaynatın. Elde edilen
Dört Mevsim Bahçeşehir
bu su ile dişlerinizi günde 3 sefer fırçalayın. Dilerseniz kalan su ile gargara da yapabilirsiniz. Bu şekilde dişlerinizde varsa tartarların geçmesini sağlayabilir, yoksa da tartar oluşumunu engelleyebilirsiniz. Ancak 15 dakika kaynadığında su çok az kalıyor bence 1.5 su bardağı su ile yapın☺ Cevizin içinde gizli 2 adet yaprak parçası: Cevizi kırdığımızda ayrılan ağaç yaprağına benzer iki parçayı lütfen atmayın. Bu parçalar gizli mucizelerle dolu. Bu yapraklar görünüş itibariyle tıpkı akciğere benziyor. Bu yaprakların 1 tutamını 1 fincan kadar suda 2-3 dakika kaynatıp içebilirsiniz. Öksürük ve balgam problemine karşı etkili olduğu söyleniyor. Hep biriktiriyorum ama henüz denemedim. Benden yazması! SAÇ İÇİN: Cevizin dış sert kabuklarını kaynayan suyu içerisine atın ve yaklaşık 10 dakika daha kaynatın. Elde edilen bu su saç dökülmelerini önleyecek, saçları canlandıracak ve kepek problemi olanların kepeğini giderecektir. Kabuklarını kaynatarak elde ettiğiniz su ile saçlarını her gün yıkarsanız saçlarınızda ki beyazlamayı önleyecektir. Ayrıca saç dökülmesini de engeller. Daha sağlıklı ve güçlü bir saça sahip olmanızı sağlar. YEŞİL CEVİZ KABUĞU: Yeşil kabukları kaynatarak elde edeceğiniz su ise saçlarınıza koyu kahve bir renk verecek ve daha parlak görünmesini sağlayacaktır. Eskiden saç boyalarının yaygın olmadığı dönemlerde kına ile saçlar renklendirilir ve kınanın koyu renk alması için yine yeşil ceviz kabuğu ya da yaprağı kaynatılarak kınanın içine katılırdı. Sizlere kendi küçük ama faydaları büyük cevizden nasıl faydalanacağınız konusunda bilgiler derledim. Ancak tarifleri uygularken kronik rahatsızlıklarınız varsa hekiminize danışmanızı, ceviz alerjik bir besin olduğu için dikkatli tüketmenizi ve ithal ve bilmediğiniz cevizler yerine bildiğiniz, kimyasalın kullanılmadığı ya da daha az kullanıldığından emin olduğunuz yerli üreticilerden almanızı öneriyorum. Sağlıklı günler dileğiyle… I Kaynakça: Cnnturk.com, Haber7.com, Yasemin.com, Organikgunler.com
GEZİ
Avrupa’nın sonradan Size iki güzelden bahsedeceğim bu yazımda... Hangisinin daha güzel olduğuna karar vermek çok zor. Yazın ayrı, kışın ayrı, aslında her mevsim ayrı güzeller. Mağrur mu desem, asil mi desem, zarif mi desem bilemedim. Her türlü hoş sıfatı hak edecek türdeler özetle. Geç keşfedildi her ikisi de. Birisi Macaristanlıydı, diğeri Çekoslavakyalı. Avrupaʼnın doğusundaydı evleri, sarayları. Sonradan keşfedilmeleriyle değişti hayatları. Artık dünya geliyor akın akın kendilerini görmeye. Burunları bir havada ki sormayın gitsin. Aa söylemedim değil mi isimlerini? Tanıyorsunuz aslında sizler de. En azından adlarını biliyorsunuz. Birinin adı Budapeşte, diğerininki Prag. Evet, bu kısa tanışmadan sonra başlayayım anlatmaya…
Budapeşte
Romalılar bugünün Macaristanʼında hüküm sürüyormuş ilk sakinleri olarak. 451 yılında Hunların lideri Attila ve kardeşi Bleda buna son vermiş, “Durun” demiş. “Artık buralar bizim, işiniz yok buralarda sizin.” Attilaʼnın ele geçirdiği Roma kolonisi (Acquincum), 9. yyʼda Macarların başkenti olmuş. 1000 yılında Macaristanʼın ilk kralı olarak Stephen (Istvan) taç giymiş, ardından da aziz ilan edilmiş. Kanuni, 1526ʼdaki Mohaç Savaşıʼndan sonra şehri Osmanlı topraklarına katmış. Kız bir o yana bir bu yana gelin gidiyormuş anlayacağınız. Türkler Budaʼdan 1686 yılında çıkmak zorunda kalmışlar, devreye Habsburglar girmiş. Ülke I. Dünya savaşı sırasında topraklarının üçte ikisini kaybetmiş. II. Dünya Savaşıʼnda kayıplarını telafi etmeye kalkışmışlar ama olmamış, Alman işgaliyle sonuçlanmış. Dünya savaşları sırasında tahrip olan ülkeye, bu kez de 1947 yılında Sovyetler Birliği ağabeylik yapmaya başlamış. Önce savaşlar, ardından 1956ʼda komünist yönetime karşı bir öğrenci gösterisiyle başlayan, daha sonra askeri birliklere ve işçilere sıçrayan ayaklanma sırasında devreye Rus tankları girmiş. Tarihi binalar, caddeler harap edilmiş, üstelik de 25.000 kişi öte dünyaya gönderilmiş. 1990ʼda ülkede ilk demokratik seçimler yapılmış, son Rus birlikleri de Haziran 1991ʼde ülkeyi terk etmişler. Macaristan 1 Mayıs 2004ʼte ABʼye üye olmuş. Macaristanʼın batı dillerindeki adı (Hungary, Un-
72
I EYLÜL 2019
garn gibi), Türkçeʼdeki On Ogurʼdan (On kişi) geliyor. Macarların Karpat Dağlarıʼnı geçmeden önce Türklerin yakınında yaşadığı ve On Ogur Kavimler arası Birliğiʼnin parçası olduğu düşünülüyor. Dillerimizin aynı kökten gelmesinin sebebi de bu. Budapeşte, Prag gibi iki bölümden oluşuyor, tek fark bu iki bölüm arasındaki iş dağılımı. Tuna Nehriʼnin bir tarafındaki yüksek ve ağaçlıklı kısım olan Buda, geçmişte devlet idarecileri ve soylulara ev sahipliği yapmış. Diğer taraftaki Peşte ise, önce tüccarların bir araya geldiği, daha sonra da sanayinin geliştiği bölüm olmuş. Buda mutlak hükümdarlığı temsil ederken, Peşte anayasal rejimlere ait kurumların merkezliğini üstlenmiş. Büyük Pannonia Ovasıʼnın karşısında konumlandığı için, tarihte de birçok yolun birleşme noktasında yer almış. Bu özelliği sayesinde tarih boyunca düşmanların hareketlerini kontrol edebilen Buda, sırtını Buda Tepeleriʼne ve Gellert Dağıʼna yaslamış, ʻsavunma şehirlerineʼ de güzel bir örnek oluşturmuş. 18. yyʼda koşulların değişmesi ve daha çok kamu ve idari yapılara ev sahipliği yapmasıyla Budaʼnın ʻsavunmaʼ görevi kaybolmuş. Budaʼnın karşısındaki daha çok ticari roller üstlenen Peşteʼde, ilk ticaret merkezi eski şehrin içinde kurulmuş, daha sonra şehir halka halka dışarıya doğru genişlemiş. Budapeşte, tarih boyunca Viyanaʼnın gerisinde kalmanın ezikliğini yaşamış, şimdi ise güzelliğinin bilincinde ve başkaldırıp meydan okuyor, en büyük destekçisi ise her yıl sokaklarını arşınlayan milyonlarca turist. Şehir gündüz çok güzel ama Tuna Nehriʼnin iki yakasını birleştiren köprülerde karşılaştığınız manzara, gecenin ışıltısıyla birleşince, Budapeşte peri masallarının başkentliğine soyunuyor. Nehrin iki yakasında her mevsim farklı renklere bürünen güzellikleri, tarihin doğayla dansını seyretmek çok keyifli. Nostalji, geçmişin bugüne yansıyan gücü ve değişimin hüznü aynı anda sarabilir sizi. Evet, bu kadar anlattıktan sonra içine girelim biraz Budapeşteʼnin!
4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir
meşhurları Budapeste
SERDA BÜYÜKKOYU
NCU
EUROSUN ANAOKULL ARI KURUCUSU Instagram @ser dabuyukkoyuncu
EYLÜL 2019 I
73
GEZİ GÜL BABA TÜRBESİ
Gül Dede olarak da tanınan Bektaşi Dervişi Caferʼin türbesidir. 15. yy sonu ve 16. yy başlarında yaşamış bu Bektaşi dervişi. 1541 yılında Budaʼnın Osmanlılar tarafından fethi sırasında da şehit düşmüş. Evliya Çelebiʼnin dediğine göre, adını 12 dilimli Bektaşi kavuğunda sürekli taşıdığı gülden alıyormuş Gül Baba. Şehit düştüğünde cenaze namazına Kanuni Sultan Süleyman da katılmış. Cenaze namazı o zamanlar camiye çevrilen Matthias Kilisesiʼnde kılınmış. Macarlar tarafından da ziyaret edilen Gül Babaʼnın hikayesi Danimarkalı Andersen tarafından yazılmış ve daha sonra senfonik eser olarak da bestelenmiş.
ST. STEPHEN BAZİLİKASI
İsim babası Macaristanʼın ilk kralı Stephen. 8500 kişi kapasiteli, şehrin en büyük kilisesinde zaman içinde birçok değişiklik yapılmış. Yunan hacı şeklinde olan kilise, 1905 yılında takdis edilmiş. Sağdaki kulesinde, ülkenin dokuz tonluk en büyük çanı var. Kubbesinin yüksekliği 96 metre, kapladığı alan ise 4.000 m2ʼden fazla. Kilisede ayrıca kralın mumyalanmış elini saklayan kutsal emanet kutusu da var.
ZİNCİR KÖPRÜSÜ (LANCHID)
Buda ile Peşteʼyi bağlayan ilk köprü Zincir Köprüsü. St. Stephen Bazilikasıʼna da çok yakın. Budapeşteʼnin sembolü sayılıyor günümüzde. Kont Istvan Szechenyi tarafından 1839-1849 yılları arasında yaptırılmış. II. Dünya Savaşı sırasında bombalanmış ama 1949ʼda aslına uygun olarak yenilenmiş. Turistlerin ilgi odaklarından biri olan Kale Tepesiʼne buradan fünikülerle çıkabilirsiniz.
KALE TEPESİ (BUDAI VAR)
Peşteʼnin Moğollar tarafından saldırıya uğramasının ardından Kral IV. Bela, sağ kalanları etrafı duvar ve kale ile çevrili Buda tarafına geçirmiş. 15. yyʼdan itibaren kraliyet sarayının genişlemesi ve etrafında başka saray ve evlerin yaptırılmasıyla birlikte bölge hızla gelişmiş. Osmanlılarla yapılan savaşlarda yıkılan bu binaların onarılması ve bölgenin Barok tarzına bürünmesi 18. yy ortalarını bulmuş. Ancak 19441945 yıllarındaki bombardımanlarda yine ağır tahribat olmuş. Başı dertten kurtulamamış anlayacağınız. Bölge, bugün bir sanat, kültür ve turist merkezi. Kraliyet Sarayıʼnın dışında gezilmeye değer birçok galeriyi de yine burada bulabilir, lokanta, kafe ve gece kulüplerinde vakit geçirebilirsiniz. Kale Tepesiʼnde arabaların giri-
74
I EYLÜL 2019
şine izin verilmemesi rahatça gezmenize yardımcı olacak.
GELLERT TEPESİ
Tuna Nehriʼnin Buda tarafındaki en güzel tepelerden biri Gellert Tepesi. Eğer üşenmeyip çıkarsanız yukarı, muhteşem bir manzara sizi bekliyor orada. Macaristanʼın ilk Hristiyan kralı Stephenʼin taç giymesinin ardından, papa Hristiyanlığın yayılmasını sağlamak için Kardinal Gellertʼi göndermiş, sonrasında adı tepeye verilmiş. Tepede yer alan Özgürlük Anıtı (Szabadsag Szobor), II. Dünya Savaşıʼnda ölen Sovyet askerlerin anısına yaptırılmış.
MACAR DEVLET OPERA BİNASI
1884 yılında Viyana Opera Binası örnek alınarak Neo-rönesans tarzında inşa edilmiş opera binası. Dünyanın en güzel opera binalarından biri olarak kabul edilen ve imparatorluk zamanında kraliyet operası olarak hizmet veren bina hala kullanılıyor. Macar sanatçılar tarafından dekore edilmiş, odalarında da ünlü Macar ressamların eserleri var görebileceğiniz.
HEYKEL PARKI
Komünist dönemde Macar halkının hayatına dair ipuçlarını bulabileceğiniz
Peşte tarafındaki park, Sovyet sisteminin ne kadar güçlü olduğunu halka anlatmak için yapılmış. 1989ʼda komünist sistemin yıkılmasıyla birlikte heykeller buraya taşınmış ve bu sayede eşsiz bir müze oluşturulmuş. Lenin, Karl Marx, Friedrich Engels gibi komünist liderlerin yanı sıra, Bela Kun gibi Macar komünist liderlerin heykellerini de görebilirsiniz.
ACQUINCUM MÜZESİ VE ROMA KALINTILARI
Roma dönemine ait, yaklaşık 2000 yıllık ören yerinde göreceğiniz mozaik ve taş oymalar muhteşem. 1951 yılında ortaya çıkarılmasına rağmen yer olmadığından sergilenmeye çok yakın zamanda başlanmış. Günümüzde müze olarak kullanılan Acquincumʼdaki mozaiklerden sadece beşte üçü orijinalmiş. Kalanı Roma çağındaki yapım tekniklerine sadık kalarak onarılmış.
Prag
Çek Cumhuriyetiʼnin 1993ʼten beri katettiği mesafe gerçekten takdire şayan. Eh bu durumda Vltava Nehriʼnin iki yakasındaki Prag, ülkenin başkenti olmayı hak etmiş doğrusu. Ayrıca kendisinin bir lakabı var. ʻKöprüler Şehriʼ diyorlar bu büyülü diyara. Tarihi, M.Ö. 4000ʼli yıllara dayanıyor. O dönemde Alman ve Kelt boyları yaşıyormuş buralarda. Ama 600ʼlerde Slavlar yerleşmiş. Büyük Moravya İmparatorluğuʼnun bölgeyi ele geçirmesiyle Hristiyanlık halk arasında yayılmaya başlamış. Noel şarkılarında adı geçen Kral Wenceslas ülkenin koruyucu azizi kabul edilmiş. Ülkenin Altın Çağıʼnda adı geçen iki kral var: IV. Charles ve II. Rudolf. IV. Charles döneminde Prag, devrin en önemli
4mevsimbahcesehir Dört Mevsim Bahçeşehir
şehri haline gelmiş. Pragʼdaki Charles Üniversitesi, Charles Köprüsü ve St. Vitus Katedrali gibi bazı önemli eserler de bu dönemde yapılmış. 10. yüzyıldan itibaren İtalyan, Fransız ve özellikle de Alman tacirler buraya yerleşmiş, 13. yyʼda şehir olarak kabul edilmiş. Sonra da surlarla çevrilmiş. Zaman içinde şehirdeki Almanlar için yeni bir merkez, Mala Strana (Küçük Şehir) kurulmuş. 14. yyʼda ise Çeklerin yaşayacağı, Yeni Şehir (Nove Mesto) inşa edilmiş. Diğerine ise Eski Şehir (Stare Mesto) demişler o yüzden. II.Rudolf Pragʼı, 16. yyʼda Habsburgların başkenti yapmış, ünlü sanatçılar ve bilim insanları şehre gelmişler. Şehir 18. yyʼdaki Barok Çağʼda daha da ihtişamlı bir görüntü kazanmış. 19. yyʼda Çek milliyetçiliğinin merkezi haline gelmiş. I. Dünya Savaşıʼndan sonra 1918ʼde kurulan Çekoslovakyaʼnın başkenti yapmışlar Pragʼı. II. Dünya Savaşıʼnın ardından, 1948ʼde yapılan seçimlerle idareyi komünist hükümet ele geçirmiş. 1968ʼdeki Prag Baharı Sovyet işgali ile sona ermiş. 1989 yılında ise Kadife Devrim ile komünizm devri kapanmış. Prag, 1993ʼte Çekoslovakyaʼnın Kadife Boşanma ile ikiye ayrılmasının ardından bu kez de Çek Cumhuriyetiʼnin başkenti olmuş. Ülkedeki nüfusun yüzde 95ʼi Çeklerden oluşuyor. Franz Kafka, Milan Kundera ve eski cumhurbaşkanı Vaclav Havel, Çeklerin edebiyat alanındaki gurur kaynakları. Biblo gibi bir şehir Prag. Görkemli tarihinden aldığı güçle, gösterişli Prag Hitlerʼi de etkilemiş, Hitlerʼin savaşta bombalatmadığı iki şehirden biri olarak, güzelliklerini günümüze taşımış. Haydi şimdi de Pragʼı gezdireyim biraz size.
Şehrin batı yakasındaki Stare Mesto, tarihi merkez olarak kabul ediliyor. Daracık, Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken Orta Çağ’ın gizemini hissediyorsunuz.
EYLÜL 2019 I
75
Prag
4mevsimbahcesehir
GEZİ
STARE MESTO (ESKİ ŞEHİR)
Şehrin batı yakasında Stare Mesto. Tarihi merkez olarak kabul ediliyor. Daracık, Arnavut kaldırımlı sokaklarında yürürken Orta Çağʼın gizemini, efsununu ve yoğun karamsarlığını hissediyorsunuz. Sekiz muhteşem kulenin çevrelediği meydanın tam ortasında ülkenin en ünlü ilahiyatçısı, Jan Husʼun heykeli var. Meydanda aynı zamanda II. Dünya Savaşı sırasında hasar görmüş Eski Belediye Binası ile onun karşısında Tyn Kilisesi var. Dışı gotik, içi Barok tarzda inşa edilmiş. Asimetrik kuleleri yeryüzünün dişi ve erkek özelliklerini temsil ediyormuş. İçinde ünlü gökbilimci Tycho Braheʼnin mezarı var.
ST. NICHOLAS KATEDRALİ
14. yyʼın ikinci yarısında, IV. Charles tarafından yaptırılan bu küçük katedral, kristal avizesi ve zarif tavan freskleriyle büyülemek için sizi bekliyor. Bahçesinde dolaşırken, Pragʼda olmanın ayrıcalığını hissedeceksiniz.
ASTRONOMİK SAAT
Hazır Eski Şehir meydanına gelmişken, 15. yyʼda Jan Hus tarafından inşa edilen, üzerinde 12 havari heykeli bulunan, zamanı hem Bohemya usulü (Gotik numaralarla) hem de günümüz rakamlarıyla gösteren astronomik saati hatırlatayım size. Hemen hemen her hediyelikçide bir modelini bulacaksınız bu saatin. Saatin en büyük özelliği, saat dışında ayları, günleri ve burçları da göstermesi.
76
I EYLÜL 2019
CHARLES KÖPRÜSÜ
Pragʼın görülmezse olmazlarından. Kral IV. Charles tarafından 13. yyʼda şövalye dövüşleri için yaptırılan köprüden geçmek tarihte yolculuk gibi. 19. yyʼa kadar şehrin tek köprüsüymüş. Üzerinde tam 33 heykel ve kabartma bulunuyor. Turistlerin yoğun ilgi gösterdiği köprüde göreceğiniz müzisyenler, ressamlar ve hediyelik eşya satıcılarının görevi, sizi geçmişten günümüze döndürmek.
MALA STRANA (KÜÇÜK ŞEHİR)
Kalenin eteklerinde Barok tarzı evler ve zarif bahçelerden oluşan bölge, dönemin zengin ve aristokratları için kurulmuş. 1500ʼlü yıllarda çıkan bir yangınla çok hasar görmüş. Tek amaçları krala yakın olmak olan asillere ev sahipliği yapmak için tekrar inşa edilmiş. Meydanında (Malostranske Namesti) küçük butikler, kiliseler, yerel Çek pubları ve lokantaları bulabileceğiniz Mala Strana, harika bir nehir manzarası da sunuyor. Küçük Şehir, 1419ʼdaki savaşta ve 1514ʼteki büyük yangında zarar görmüş, harap olan binaların yerini Rönesans tarzı yapılar almış. Cazibesini büyük ölçüde 17. ve 18. yüzyıllardan kalan eserlere borçlu.
Dört Mevsim Bahçeşehir
PRAG KALESİ
870 yılında inşa edilen kale, Pragʼda yerleşimin ilk başladığı yer varsayılıyor. Yapımına kale olarak başlanmış ama zamanla bir şato haline dönüşmüş, sonra da Çek krallarının ikametgahı olmuş. Rönesans, Barok ve Neo-klasik tarzların güzel özelliklerini bir arada taşıyan kalede, Pragʼın dillere destan güzellikteki bahçelerini de ziyaret edebilirsiniz. Sanatı desteklemesiyle tarihe geçen II. Rudolfʼun koleksiyonu da burada...
WENCESLAS MEYDANI
1929ʼda öldürülen ve sonraki yıllarda Çek milliyetçiliğinin sembolü haline gelen Bohemya Kralı Wenceslasʼtan adını alan tarihi meydan, günümüzde son derece hareketli. Ulusal Müzeʼnin de bulunduğu meydan, 1918ʼde Çekoslovakyaʼnın ilanı, 1968ʼde Sovyet tanklarının gelişi, 1989ʼdaki kadife devrim gibi birçok önemli olaya ev sahipliği yapmış. 1939ʼda Nazilerin yönetimine geçen şehirde, 120 bin kadar Yahudiʼnin hayatını toplama kamplarında kaybettiği biliniyor.
PINKAS SİNAGOGU
Duvarlarında, Auschwitz ve diğer kamplardaki gaz odalarına gönderilen yaklaşık 77.000 Çek Yahudisiʼnin isminin yazılı olduğu sinagog, bugün Naziler tarafından öldürülen Yahudilerin anılarını yaşatıyor. Yönetim komünistlere geçtiğinde, içindeki her şey yok edilmiş ve sinagog kapatılmış. 1989ʼdaki kadife devrimin ardından açılan sinagogda tüm isimler elle yeniden yazılmış. I
4mevsimbahcesehir
GÜZELLİK
Dört Mevsim Bahçeşehir
GÜZEL FİKİRLER
YASEMİN YURTMAN CANDEMİR
Konu, Türkiye’nin verimli toprakları, yerel tohumları olunca akan sular duruyor. Ne kadar destek versek az diye düşündüğümüz markalardan biri de Isparta’lı Gulsha markası. Gerçek gülsuyu ve yağı kullanarak, ünlü Fransız Sephora kozmetik mağazalarında satılmaya başlayan Gulsha, öyle bildiğimiz, tanıdık gül ürünlerine pek de benzemiyor.
Gülsuyunu hayatının ayrılmaz bir parçası haline getiren annelerimizin kullandığı ürünlerin aslında gerçekten gül suyu içermediğini, azıcık koksun diye bir kaç damla gül yağı ile satışa sunulduğunu öğrendiğim günden bugüne Gulsha’nın yeri ayrı ve ne kadar destek versek az. Satış ve kar marjını ikinci plana atıp, birinci önceliğini ürünün en iyi kalitede olmasına ve sunulmasına odaklayan markanın sahibi Gülşah Gürkan, bu
çabasının karşılığını da almış gibi görünüyor. Ciltte antiseptik etki gösteren gül, düzenli kullanıldığında besliyor, gençleştiriyor ve içerdiği vitaminlerle adeta yeniden yapılandırıyor. Ki Gülşah Gürkan’ın birinci önceliği de bu olmuş. Özellikle gece sürülen gül yağı adeta mucizenin kendisi gibi. Başta ABD olmak üzere onlarca ülkeye satılan marka Türkiye’nin gururu olarak büyümesini sürdürüyor. Gülün ciltteki bilen kadınların mutlaka markayla tanışması gerekiyor.
Toprağın kadınları
Gülşah Gürkan
78
I EYLÜL 2019
Doğayla bütünleşen Yves Rocher Vakfı’nın dünyada 2001 yılından bu yana düzenlediği, son beş yıldır Türkiye’de de yapılan Toprağın Kadınları yarışmasına başvurular başladı. Çevre yararına tabiat alanlarının koruma altına alınmasını sağlamak, toplumun refahına sürdürülebilir katkıda bulunmak yarışmanın ana çerçevesini oluşturuyor. “Kadın özgürlüğü ve cinsiyet eşitliğine destek” olmayı da
misyon edinen yarışma kapsamında, bugüne kadar 50’den fazla ülkede 400’den fazla çevreci kadın ödüllendirildi ve 2 milyon Euro para ödülü verildi. Şimdi çevreye, gençlere ve geleceğe dokunan projeleri heyecanla bekliyorlar. Markanın kendi internet sitesi üzerinden başvuru yapabilir, daha önce kazanan projelerin detaylarına bakabilir, ilham olacak fikirlerle geleceği yeniden inşa edebilirsiniz. Yeter ki dünyada her şeyin parayla ilgili olmadığını, sadece isteyerek dünyayı değiştirebileceğinizi bilin…
Cilt temizleyicinizi modunuza göre seçin!
Sabah uyandığınız anda modunuz neyse ona göre bir temizleyici seçmeye ne dersiniz? Tazelik arzuladığınız günlerden biriyse salatalık dokulu bir temizleyiciden daha canlandırıcı ne olabilir? Rahatlamak istiyorsanız bal ve incir, sakinleştirici etki için ölmez otu ve aynı sefa çiçeği, konfor ihtiyacı duyuyorsanız altın rengi yağ bazlı bir temizleyiciye ihtiyaç duyuyorsunuz demektir. L’Occitane’nın tazelik, yumuşaklık ve konfor sunan temizleyici seçenekleri Provence’nin organik meyve ve sebzeleri ile size iyi bir cilt dokusu ve huzurlu bir ruh hali kazandırmaya geldi. I
4mevsimbahcesehir
ASTROLOJİ
Dört Mevsim Bahçeşehir
Bahçeşehir'in vazgeçilmez tarotçusu Nisa, artık İsveç Yotebori'de yaşıyor ama her ay olduğu gibi, aylık burç yorumlarıyla bu sayımızda da yine sizlerle...
nisadincer03@gmail.com
Bu ay kariyerinizle ilgili büyük gelişmeler söz konusu. Her konuda olduğu gibi bu konuda da mükemmeli yakalayacaksınız. Kimsenin sizi eleştirmesine fırsat bırakmıyorsunuz, adeta detaylar için yaşıyorsunuz. Sağlığınızla ilgili küçük problemler yaşamış olabilirsiniz. Öncelikle gözlerinizle ilgili yaşadığınız sorunlarla sakince baş edebilirsiniz. Her şeye, her zaman toleransınız varmış gibi davranmayın! "Hani ben buradayım" izlenimini vermek istiyorsunuz ya, işte bu en büyük yanlışınız. Çünkü çabuk sıkılan bir kişiliğe sahipsiniz.
KOÇ
Duygusallığınız ön planda. Ağustos ayının yoğunluğu, Eylül ayında biraz daha azalıyor. Eylül ayı size şans getirecek. Dertleriniz, tasalarınız artık size yük olmamalı. Bu ay kendinize fazla zaman ayırmalısınız, aksi takdirde yapacağınız işler için alınan kararları yerine getiremeyeceksiniz. Yaşadığınız yorgunluklar, ilk hafta baş gösterse de sonraki haftalar içinde biraz daha rahatlayacaksınız. Kendi mutluluğunuz için başkalarının sorumluluklarını kabul etmemenizde fayda var. Duygular ağır bastıkça, mantık devre dışı kalır.
ASLAN
Son zamanlarda hayatınızda dert ettiğiniz ne varsa hepsinden kısa sürede kurtulmaya başlıyorsunuz. İş hayatınızda çözülmeyecekmiş gibi görünen ufak problemleri çözme zamanı. Aşk hayatınızda ise huzursuzluklardan ve gereksiz polemiklerden kurtuluyorsunuz. Bu sizi yeterince yıpratmıştı. Zor olan her şey kolaylaşıyor sizin için. Sevgilinize son zamanlarda gereksiz çıkışlar yaptığınızı gayet iyi biliyorsunuz. Eylül ayında aşkınızı tazelemenizi öneririz. Fırsatları değerlendirmek kimin için sorun yaratmış ki?
Kendinizi tam anlamı ile baskı altında hissederek yanlış kararlar alabilirsiniz. Eylül ayı içinizde biriken enerjiyi agresif bir şekilde dışarıya yansıtmanıza sebep olabilir. Öfke kontrolünüzü dengelemekte zorlanabilir sudan sebeplerle hemen herkesle tartışma içine girebilirsiniz. İş hayatınızda beklentileriniz istediğiniz hız ve doğrultuda ilerlemeyebilir ve ödemelerinizle ilgili gecikmeler yaşayabilirsiniz. Sabırlı olun ve fevri davranışlarla hakkınızı almaya çalışmayın. Mantığınızla değil sezgi ve duygularınızla hareket edin.
Eylül ayının en yoğun olan burçlarından biri sizsiniz. Kimsenin söylediğine fazla takılmıyorsunuz. Bu da sizin verimliliğinizi arttırıyor. Her konuda planlı olduğunuz bir ay sizi bekliyor. Özellikle ikili ilişkilerde en yoğun olduğunuz dönem diyebiliriz. Yoğun bir yazın ardından düzene geçmek, sizi biraz endişelendirse de evinizle ilgili yapacağınız düzenlemeler, uzun bir süre sizi meşgul edecek gibi görünüyor. Her konuda mükemmelliyetci yanınız bu konuda da öne çıkıyor. Eviniz sizin için çok önemli. Eylül, size birçok ilkleri yaşatabilir.
"En iyisi bu!" demeye hazır mısınız? Kariyerinizle ilgili büyük bir karar almak üzeresiniz. Geçtiğimiz ayların yoğunluğundan o kadar etkilendiniz ki eskiden sabır gösterdiğiniz konulara bu ay net bir şekilde tavrınızı koyuyorsunuz. Aslında çok fazla stratejik davranmayı sevmiyorsunuz. Kendinizi baskı altında hissettiğiniz her konuda içinizdekileri döküyorsunuz. "Temizlik zamanı!" diyelim ve size bunu hatırlatalım. Başarısız olduğunuz diğer bir konu da eleştirileri kafanızda fazla büyütüyorsunuz. İçinizdeki sese kulak verin. O sizi yanıltmaz.
Farklı tecrübeler yaşamanız söz konusu. Eylül ayı, sorumluluklar almanız gereken bir ay. Finansal konularda dikkatli ve gerçekçi olun. Çevrenizdekilerin tutumluluğu, dikkatli olmanız konusunda sizi uyarıyor. Eğitimle ilgili gelişmeler için kendinizi ufak tefek sınavlara tabi tutmanız gerekecek. Zihinsel olarak başarı dolu günler sizi bekliyor. Sağlık konusuna gelince; öfkelerinize hakim olamayıp, sinirinizi başkalarından çıkarabilirsiniz. Öfkeler sizi küçük kazalara itebilir, dikkatli olun. İlişkinizde heyecan arayışı artıyor.
Eylül ayı sizin ayınız! En şanslı olduğunuz dönemdesiniz. Bu ay, her alanda size olumlu gelişmeler sağlayacak. Ve hasat zamanı! O kadar çok çalıştınız ki artık ektiğiniz tohumların meyvelerini toplama zamanı geldi. Titiz ve planlı oluşunuz her zaman size daha rahat bir çalışma imkanı vermiştir. Bu planlı çalışmalar size başarı getiriyor. Gerek aile hayatınız, gerekse aşk hayatınızla ilgili yaşadığınız olumsuzluklar sizi duygusal anlamda çok yıpratmış. Arkadaşlarınızdan destek almalısınız.
BOĞA
İKİZLER
YENGEÇ
80
I EYLÜL 2019
BAŞAK
TERAZİ
AKREP
ASTROLOJİ Eylül ayı sizi fazlasıyla yoracak şimdiden haberiniz olsun. Duygularınız ve düşünceleriniz dengesini sağlamakta zorlanabilirsiniz. Anneniz, kardeşiniz ve iş arkadaşlarınızla fikir ayrılıkları yaşamanız an meselesi. Aileniz kötülüğünüzü istemez; bir yandan da onların fikirlerini düşünmenizde fayda var. İş hayatına gelince, hazırlayacağınız projeler sizin için son derece önemli olduğundan, iş arkadaşlarınızın farklı fikirlerini görmek istemeyebilirsiniz. Bin bilseniz de bir bilene danışın. Ödemeler gerçekleşecek. Küs olduğunuz insanlarla barışacaksınız. Korkularınızın üstüne gidin. Elbet kazanan siz olacaksınız.
YAY
Eylül ayı enerjisi rahatlamaları beraberinde getirecek sizlere. Bu dönemde sosyal hayatınızda renklenecek. Pozitif düşünün geçmişte kalması gereken düşüncelerinizden arının. Yeni başlangıçlar için içinizdeki enerjiyi doğru yönlendirin. İşinizle ilgili konularda önemli fırsatlarla karşılaşabilir büyük bir çıkış gerçekleştirebilirsiniz. İlişkiniz ile ilgili ise ay ortasından sonra size her şey daha anlamlı gelmeye başlayacak. Ay ortasından itibaren tamamen kariyerinize odaklanacaksınız. Ay sonu finansal gelirlerinizden birine elveda demenize sebep. Arkadaşlarınızla mali ilişkilere girmekten kaçınmalısınız.
OĞLAK
Beklentileriniz fazlalaşacak! Umutlarınız biraz daha artacak. İş hayatınızdaki ortaklıklar son derece bağlayıcı konuma gelebilir. Evlilikle ilgili kararlar alacağınız bir dönem. Eylül ayında iş, aşk ve ortaklık konusuna bakış açınız daha da farklı bir hale geliyor. Yaptığınız yatırımların karşılığını almaya başlayacaksınız. Mesleki konularınızda biraz daha yapıcı olmalısınız. Kariyerinizle ne kadar meşgul olursanız olun, evinizle de ilgilenmek zorunda kalacaksınız. Sağlığınızla ilgili tüm sorunları aşabilirsiniz, kontrollerinizi aksatmayın. Partnerinizle yaşayacağınız ufak kırgınlıklar olabilir.
KOVA
Yılın bu ayı muhatap olduğunuz “karşı tarafla” ne kadar farklı olduğunuzu göreceksiniz. Belki Eylül başında maillerinizi kontrol ederken çok daha dikkatli olmalısınız! Gerçekte var olan bir haberi duymazlıktan gelmek bir işe yaramayacak. Eylül ayı sizin için başarılı bir ay demek. İş hayatınızdaki çalışmalar sonucunda kariyerinizle ilgili birçok adım atmanız mümkün. Parasal destekleriniz artabilir. Sağlığınıza dikkat edin. Sinirsel hassasiyetlikler yaşamanız söz konusu. Çok fazla temponun size getireceği yorgunluk aleyhinize olacaktır. Değişimler her zaman yenilikler katar. I
BALIK
82
I EYLÜL 2019
4mevsimbahcesehir
BULMACA
84
I EYLÜL 2019
Dört Mevsim Bahçeşehir