10 Kasım 2020 - Ulu Önder'i Saygıyla Anıyoruz

Page 1

10 Kasım 2020 • Salı

Ekonom n n temeller , Ulu Önder’ n b zzat başında olduğu projelerle atıldı

DUNYA

09 CMYK


10 Kasım 2020 • SA L I/ 10

1881 1881-1938 Say Saygıyla anıy anıyoruz

Atatürk'ün Ekonom M rası

Atatürk dönem tarım pol t kası ALİ EKBER YILDIRIM

Atatürk dönemi tarımda atılan bazı öneml adımlar

Bildiğim kadarıyla dünyada kendi parasıyla toprak satın alarak çiftçilik yapan tek bir lider var; Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Kurduğu çiftliklerle ülkesinin çiftçisine örnek olmuş Mustafa Kemal Atatürk, bağımsızlık savaşını kazandıktan sonra asıl kurtuluşun ekonomik bağımsızlıkta olduğunu söyler. Bu nedenledir ki, Cumhuriyeti ilan etmeden önce, 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir'de İktisat Kongresi’ni toplamaları tesadüf değildir. İzmir İktisat Kongresi ile yeni yönetimin ekonomideki yol haritası belirlenir. Yıllarca süren savaşlardan kalan köylüyü çiftçi yapmak temel hedeflerden birisiydi. O dönem 13 milyon nüfusun yüzde 80’i köylü. İzmir İktisat Kongresi ile tarım politikasının temel ilkesi “Milli ekonominin temeli ziraattır”şeklinde belirlendi. Uygulanacak tarım politikasının temel felsefesi ise Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ülkenin gerçek sahibi ve efendisi, hakiki müstahsil (üretici) olan köylüdür” sözüne dayanır.

İzmir İktisat Kongresi ile belirlenen yol haritası Kongre’de “Çiftçi Grubu” 96 maddelik bir metin sunar. Bu isteklerin birçoğu da köylünün üretim yapmasını engelleyen, yabancılara mahkum kılan uygulamaların kaldırılmasına yöneliktir. Çiftçi Grubu'nun talepleri arasında Aşar Vergisi’nin kaldırılması, tütün ekimi ve ticaretinin serbest bırakılması, tütünde Reji İdaresi’nin kaldırılması, tarımsal kredilerin düzenlenmesi, hayvan hastalıklarıyla mücadele, tarım alet ve makinalarının standartlaştırılması, yüksek öğretim görenlerin bir süre köylere gönderilmesi gibi çok temel istekler var. Bunların önemli bir bölümü kısa zamanda gerçekleştirilir. Daha önce, Dışişleri, Ticaret, Maliye, İktisat bakanlıkları bünyesinde olan tarım, ilk kez ayrı ve bağımsız bir bakanlık olarak 1924’te kuruldu. Ürünün onda birinin devlete verilmesini öngören "Aşar Vergisi” 1925’te kaldırıldı. Aynı yıl, tütünde yabancı egemenliğinin kurumsal yapısını oluşturan Reji İdaresi kaldırıldı. İlk tohum ıslah stasyonları kuruldu Tefecilere karşı, Ziraat Bankası A.Ş. şeklinde yapılandırılarak etkinleştirildi. Çiftçiye kredi, destek

sağlayan bir yapıya kavuşturuldu. Buğday alımı ile görevlendirildi. Şekerpancarı üretimi yaygınlaştırılarak 1926'da ilk şeker fabrikası olan Alpullu açıldı. Hayvancılıkta ıslah çalışmalarının yapılması için 1926’da Hayvan Islah Kanunu çıkarıldı.

Mustafa Kemal Atatürk'ün önderl ğ nde tarım alanında etk n projelere mza atıldı. Tarım b r anlamda ekonom k ve sosyal kalkınmanın en temel alanı olarak kabul ed ld .

İlk tarım sayımı 1927’de yapıldı Tarımda kooperatifçiliğe büyük önem verilerek 1929’da Tarım Kredi Kooperatifleri ve 1935’te Tarım Satış Kooperatifleri Yasası kabul edildi. Buğday üretimini ve üreticisini desteklemek ve korumak için 1938’de Toprak Mahsulleri Ofisi kuruldu. Ertesi yıl buğday ithalatı durduruldu. Atatürk’ün öncülüğü Atatürk, bütün bu çalışmalarda yeri gelir traktörün üzerindedir, yeri gelir kooperatifin kurucu ortağıdır. Atatürk Orman Çiftliği’ndeki çalışmaları ile örnek bir çiftçi olarak yol göstericidir. Kooperatifçiliğe çok önem veren Atatürk, Mersin Silifke’de 36 çiftçi ile Tekir Tarım Kredi Kooperatifi’nin kurucusu ve 1 numaralı ortağıdır. Hayvancılıkta ıslah çalışmalarını başlatmak için, Macaristan’dan Ankara’daki Gazi Çiftliği’ne 1925 yılında Simental ırkı sığır getiriliyor. Islah

çalışmaları başlatılıyor. Ancak daha sonraki yıllarda bu çalışmalar durduruluyor. Atatürk’ün 1925’te büyük bir vizyoner olarak başlattığı ıslah çalışmaları devam ettirilmediği için Türkiye, bugün milyarlarca dolar döviz ödeyerek hayvan ithal ediyor. Hayvancılığın her alanında dışa bağımlı bir ülke oldu.

Pamuk ve tekst l sanay Cumhuriyet’in ilk yıllarında Türkiye, yaklaşık 100 bin hektar alanda 40 bin tona yakın pamuk üretiyordu. Pamuktaki üretime paralel olarak ülkenin ilk sanayi nüveleri basma, dokuma ve bez üretim tesisleri olarak kuruldu. Adını, Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği, “Sümerbank”, 3 Haziran 1933’te kuruldu. Atatürk’ün ölümünden 13 ay önce 9 Ekim 1937 yılında açılışını yaptığı Nazilli Basma Fabrikası, Cumhuriyetin ilk sanayi tesislerindendi. Devlet tarafından kurulan ilk basma fabrikasıydı. Sonra yenileri açıldı. Sümerbank, çiftçinin pamuğunu basmaya, beze dönüştüren, katma değer kazandıran pamuklu sektöründe 20 tesise ulaştı. Gittiği yerde sosyal yaşamı değiştiren, dönüştüren bir yapılanmaydı. Birçok yararlı kuruluş gibi Sümerbank da 1987 yılında özelleştirme kapsamına alındıktan sonra adeta yağmalandı. 1923 yılında 3.7 milyon dolarlık pamuk ihracatı 1930’da 7.8 milyon dolara, 1950’de 69 milyon dolara kadar ulaştı. 1960’ta 46 milyon dolara gerilese de 1970’te 300 milyon dolara ve 1980’de ise 350 mil-

Dünya’nın haberi

1923 - İzmir İktisat Kongesi’nde yol haritası belirlendi 1924 - Köy Kanunu kabul edildi 1925 - Aşar Vergisi kaldırıldı - Tütün Rejisi kaldırıldı - Şeker Fabrikalarının kurulması kanunu kabul edildi - Ankara’da Gazi Orman Çiftliği’nin kurulması çalışmaları başladı - Bursa Dokuma Fabrikası açıldı 1926 - Alpullu Şeker Fabrikası işletmeye açıldı - Uşak Şeker Fabrikası açıldı 1927 - Bünyan Mensucat (Dokuma) Fabrikası açıldı 1929 - Zirai Kredi Kooperatifleri Kanunu çıkarıldı 1933 - Sümerbank’ın kurulması kanunu kabul edildi - Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Kanunu ve Enstitü açılışı - Sümerbank faaliyete geçti - Eskişehir Şeker Fabrikası açıldı 1934 - İlk süt tozu fabrikası Bursa'da açıldı - Bakırköy Bez Fabrikası açıldı - Isparta’da Gülyağı Fabrikası açıldı - Turhal Şeker Fabrikası açıldı 1935 - Türkiye Şeker Fabrikaları Anonim Şirketi kuruldu - Kayseri Bez Fabrikası açıldı - Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Yasası çıkarıldı 1937- Orman Kanunu kabul edildi - Konya Ereğli Bez Fabrikası açıldı - Ziraat Bankası Kanunu kabul edildi - Nazilli Basma Fabrikası Atatürk tarafından açıldı 1938- Gemlik Suni İpek Fabrikası açıldı - Bursa Merinos Fabrikası Atatürk tarafından açıldı - Atatürk, çiftliklerini ulusa bağışladı - Toprak Mahsulleri Ofisi kuruldu

yon dolara yaklaştı. Bugün Türkiye yılda yaklaşık 1 milyon ton pamuk ithal ediyor.

Pancar üret m ve şeker sanay Şeker ihtiyacının karşılanması için pancar üretiminin artırılması ve şeker sanayinin kurulması temel hedeflerdendi. Cumhuriyetin ilk yıllarında 1926’da Alpullu ve Uşak, 1933 yılında ise Eskişehir, bir yıl sonra 1934 yılında Turhal Şeker Fabrikası kurulur. Bu fabrikalar daha sonra 1935’te Kamu İktisadi Teşekkülü (KİT) olarak faaliyetlerine devam eder. Dönüm noktası 1980 ve 24 Ocak Kararları Cumhuriyet döneminde başlatılan tarım ve tarıma dayalı sanayide sonraki yıllarda da çok önemli atılımlar gerçekleştirildi. Türkiye, birçok alanda kendine yeterli olduğu gibi, fındık, pamuk, tütün, üzüm, incir, zeytin ve zeytinyağı, et ve canlı hayvan ihraç edebilen ülkelerden birisiydi. Fakat, 1980 yılında özellikle 24 Ocak Kararları ile dışa açılma politikaları adı altında tarım sektörü hiçbir önlem alınmadan dışa açıldı. Desteksiz bırakıldı. Tarımda çöküş süreci başladı. Tarımda reorganizasyon adı altında 1985 yılında başlatılan çalışmalarla kurumsal yapı dağıtıldı. Ziraat İşleri, Zirai Mücadele, Toprak-Su, Gıda İşleri, Veteriner İşleri gibi alanında uzmanlaşmış kurumların hepsi kapatıldı veya başka kurumlara bağlandı. Etkisizleştirildi. Tarımı besleyen ana damarlar kesilmiş oldu. Özelleştirme tarımla başladı Dünyanın aksine Türkiye’de özelleştirme tarımla başladı Et ve Balık Kurumu, Süt Endüstrisi Kurumu, Yem Sanayi özelleştirilerek üretimi destekleyen kurumlar ortadan kaldırılınca ve bir yandan da ithalat kapıları açılınca hayvancılık çöktü. Zirai Donatım, TEKEL, Şeker Fabrikaları, Türkiye Gübre Sanayi (TÜGSAŞ) gibi hem üretimi doğrudan ilgilendiren hem de girdi sağlayan kurumlar da özelleştirilince bitkisel üretim de büyük yara aldı. NE YAPMALI?

www. dunya .com

DUNYA

10 CMYK

Üretimi ithalatla terbiye anlayışı tarımda dışa bağımlılığı artırdı. Gelinen noktada, günün koşullarına uygun elbette önemli bir üretim yapılıyor. Ancak, İzmir İktisat Kongresi öncesinde olduğu gibi tarımsal üretim yapmak her geçen gün zorlaşıyor. Türkiye sahip olduğu potansiyeli yeterince değerlendiremediği için tarımdan zenginlik üretmek yerine ithalat bağımlısı bir ülke oldu. Tarımda yeni bir kurtuluş savaşına ihtiyaç var. Tarımda, ülkenin tarımsal potansiyeline uygun, kendine yeterliliği esas alan, teknoloji destekli,kooperatifçiliği esas alan, yapısal sorunları çözecek, üretim temelli, uzun vadeli bir ulusal tarım politikasına ihtiyaç var. Mustafa Kemal Atatürk 1. İktisat Kongresi’ndeki konuşmasının bir bölümünde ne demişti: “Bir devlet ki, tebasına koyduğu vergileri yabancılara koyamaz; bir devlet ki gümrükleri için rüsum vesaire düzenleme hakkından alıkonur, bir devlet ki yabancılar üzerinde yargı hakkını uygulamaktan mahrumdur; O devlete bağımsız denilemez.” Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 82. yılında saygı ve özlemle anıyorum.


10 Kasım 2020 • SA L I/ 11

1881 1881-1938 Say Saygıyla anıy anıyoruz

Atatürk'ün Ekonom M rası Ulaşımda modal dağılım (%) Karayolu Demiryolu Denizyolu Havayolu

Yük 88,2 4,6 7,2 -

Yolcu 88,8 1,0 0,5 9,6

Kaynak: 2021 Programı

Dem ryolu, Büyük Önder' n kurtuluş önces nden projes yd 1923 yılında çıkarılan b r yasa le Türk ye’de yen hatların devlet tarafından yapımı ve şlet lmes n n önü açıldı. Yen yapılan dem ryolu ağı, 1939 yılına gel nd ğ nde 3 b n 186 km’ye ulaştı. Cumhur yet n lk yıllarından t baren yapılan yatırımlarla dem ryolu ağı, bugün 12 b n 803 k lometreye ulaşmış durumda.

DUNYA

HÜSEYİN GÖKÇE/ANKARA

Demiryolları, Ulu Önder'in Kurtuluş Savaşı'ndan çok daha önce kurguladığı projeydi. Daha Şam Cephesi'nde bir Osmanlı paşası iken, kolordusunun kurmay başkanı İsmet Bey'e (İnönü) "Not et İsmet, bir gün bu ülkenin kaderine hükmedecek noktaya gelirsek, yapacağımız ilk iş, payitahttan serhat illerine demiryolu ağları kurmak olacaktır" sözünü vermişti. Ulu Önder Atatürk dediğini yaptı. Çin’den başlayıp, İtalya’ya kadar uzanan tarihi İpek Yolu’nun en önemli güzergahlarından biri olarak yüzyıllarca dünya ticaretinde kritik rol oynayan Anadolu topraklarında demiryolu seferberliği başlattı. O dönemin ve her dönemin en ucuz ulaşım yolu, demiryoluna Atatürk önderliğinde, Cumhuriyet’in ilk hükümetleri dönemlerinde önemli yatırımlar yapıldı. Osmanlı döneminden kalan sınırlı miktardaki demiryolu ağı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte önemli

11 CMYK

yatırımlara imza atılan alan oldu. Atatürk’ün Cumhuriyet’i ilan etmeden 7 ay önce topladığı İzmir İktisat Kongresi’nde belirlenen “mümkün mertebe kısa bir müddet zarfında memleketin her tarafının örümcek ağı gibi asri vesait-i nakliye ile teçhizi” hedefine gerçekten de kısa sürede ulaşıldı. Asya ve Avrupa gibi iki önemli kıtayı birleştiren Türkiye’de Ulaştırma ve Haberleşme Hizmetleri, Cumhuriyetin ilk yıllarında bir bölümü Nafıa Vekaleti (Bayındırlık Bakanlığı), bir bölümü de İktisat Vekaleti’ne bağlı olarak yürütülüyordu. Bu görevler, 27 Mayıs 1939’da 3613 sayılı kanunla kurulan Ulaştırma Bakanlığı’na verildi. Karayolu ve demiryolu ağırlıklı başlayan ulaştırma hizmetleri, ilerleyen dönemlerde deniz ve havayollarıyla kuvvetlendirildi. Her ne kadar tüm ulaşım araçlarında Türkiye önemli bir noktaya gelse de bugün, gerek yolcu gerekse yük taşımacılığının yüzde 90’ına yakını karayoluyla gerçekleştiriliyor.

Bayındırlık çalışmalarımızın en önemli bölümü demiryolu olmaktadır. Bu konuda bilgi sunmadan önce, düşmanın yıkıp bozmasından ve malzeme darlığından kaynaklanan her türlü güçlüğe rağmen trenlerimizin orduya ve ülkenin ekonomik hayatına yaptıkları ve yapacakları hizmetleri şükranla anarım... M.KEMAL ATATÜRK TBMM Konuşmasından

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e kalan demiryolu ağı büyük çoğunluğu Ankara-Konya çizgisinin batısında bulunan 4 bin km dolayında bir uzunluğa sahipti. Bunun da önemli bir bölümü yabancı şirketlerin elinde bulunuyordu. Genç Cumhuriyet, ilk dönemlerinde 80 lokomotif ve 1.300 yolcu ve yük vagonuna sahipti. 1923'de çıkarılan bir yasa ile Türkiye’de yeni hatların devlet tarafından yapımı ve işletilmesi kararlaştırılırken, 1925'de 203 km yol yapıldı. Yeni yapılan demiryolu ağı, 1939'a gelindiğinde 3 bin 186 km’ye ulaştı. Demiryolundaki bu gelişme, 10. Yıl Marşı’mızda yer aldıktan sonra, göreve gelen bir çok siyasi, ülkeyi demir ağlarla örmekle övündü. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren yapılan yatırımlarla bugün 12 bin 803 km'ye çıkan demiryolu ağının, 2023 yılında 18 bin kilometreye çıkarılması öngörülüyor. Yolcu ve yük vagonu sayısı ise 20 bine yaklaşmış durumda. Cumhuriyetin ilan edildiği dönemde,

TC sınırları içinde 14 bin kilometresi bozuk olmak üzere toplam 18 bin 365 kilometrelik karayolu ağı bulunuyordu. Genç Cumhuriyet, demiryoluna olduğu gibi karayolu yatırımına da büyük önem verdi. Türkiye bugün 27 bin 301 kilometresi bölünmüş yol olmak üzere toplam 68 bin kilometrenin üzerinde karayolu ağına sahip. Türkiye, denizyolu ve havayolu filolarında bugün dünyanın sayılı ülkelerinden birisi haline gelmiş durumda. Ülkemizde 324 tanesi Türk Hava Yolları’na ait olmak üzere toplam 549 yolcu uçağı bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri bünyesindeki 1056 savaş uçağıyla ise Türkiye en çok savaş uçağına sahip 10’uncu ülke durumunda. Havayollarında taşınan yolcu sayısı ise son 2 yılda 200 milyonun üzerine çıktı. Cumhuriyetin ilk yıllarıyla kıyaslanması mümkün olmamakla birlikte Türkiye’de halihazırda 53 sivil havaalanının bulunduğunu, ve tam kapasiteye ulaştığında dünyanın en büyük havalimanı olacak İstanbul Havalimanı’nın da iki yıl önce faaliyete geçtiğini belirtelim.


10 Kasım 2020 • SA L I/ 12

1881 1881-1938 Say Saygıyla anıy anıyoruz

Atatürk'ün Ekonom M rası

Madenc l kte devlet n de özel sektörün de önü açıldı Osmanlı İmparatorluğu’nda ağırlıklı asker yen n ht yaçları ç n değerlend r len maden sahalarında, Mustafa Kemal Atatürk’ün önderl ğ nde özel sektörün yatırım yapmasına olanak yaratıldı. Yanı sıra devlet kanadında da sektöre yön verecek kurumlar art arda devreye alındı. HÜSEYİN GÖKÇE/ANKARA

Osmanlı İmparatorluğu döneminde, devletin mülkiyetinde olan maden sahaları ağırlıklı olarak ordunun ihtiyaçlarını karşılamak üzere değerlendirilirken, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuyla birlikte özel sektörün de bu alana yatırım yapmasının önü açıldı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş döneminde madencilik alanında yatırım yapma konusunda, Türk yasalarına uymaları şartıyla yabancı şirketlere izin verildi. 1923 yılından itibaren biraz da zorunluluktan başlayan bu süreç, 1932 yılına gelindiğinde yeniden değerlendirilerek, madencilikte devletçi bir politika izlenmeye başlandı. İzmir İktisat Kongresi’nde de madencilik için özel bir başlık açılırken, “Türkiye halkı, servet itibariyle bir altın hazinesi üzerinde oturduğuna vakıftır. Madenleri kendi milli istihsali için işletir ve servetlerini herkesten fazla tanımağa çalışır” şeklindeki karar dikkat çekici olarak öne çıkıyor. Bu politikanın devamı olarak 14 Haziran 1935’te madencilik konusunda bilimsel araştırmalar yapmak üzere Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü (MTA), madencilik, enerji üretimi ve dağıtımı alanlarında faaliyet göstermek üzere Etibank kuruldu. Bunlardan 10 gün sonra ise elektrik enerjisine yönelik potansiyelin saptanması amacıyla Elektrik İşleri Etüd İdaresi (EİEİ) kuruldu.

Dem r çel ğe özel önem ver ld Genç Cumhuriyet’in sanayileşme hedefine ulaşabilmesi için demir ve çelik üretimine

Sektörün ihracat beklent s yüksek

Türk ye halkı madenler n kend m ll st hsal ç n şlet r* *İzm r İkt sat Kongres ’nden

Madencilik katma değer/GSYH(%) Madencilik ihracatı (milyar dolar) Görünür linyit rezervi ( milyar ton) Kaynak:2021 Programı

2018

2019

2020 tahmin

0,99 3,4 18,9

1,1 3,2 19,3

1,05 2,6 19,5

ihtiyaç olduğu gerçeğinden hareketle, 1937 yılında temeli atılan Karabük Demir Çelik Fabrikaları, 1939’da üretime başladı. KARDEMİR’in faaliyete başlamasından 1 yıl önce ise Divriği Demir Yatağı işletmeye alındı. Cumhuriyetin ilk on yılı hariç tutulursa, 1950 yılına kadar izlenen kamu ağırlıklı madencilik politikasına yasal anlamda 1954 yılında çıkarılan 6309 sayılı yasayla son verildi ve kamu sektörü kadar özel sektöre de aynı haklar tanındı. 1957 yılında taşkömürü ve linyit üretimi, dağıtımı ve satışı görevi Etibank’tan alınarak yeni kurulan Türkiye Kömür İşletmele-

2021 program 1,08 4 20,0

ri’ne (TKİ) devredildi. 1970 yılında İskenderun Demir Çelik fabrikaları entegre bir tesis olarak hizmete alındı. 1975-1990 yılları arasında kömür yatırımlarına büyük hız verilirken, yıllık 4-5 milyon ton olan üretim, 50 milyon tona yükseldi. Zengin maden yataklarının daha iyi koşullarda değerlendirilmesi ve maden çeşitliliğinin artırılması noktasında, 1965 yılında SSCB ile birlikte Seydişehir Alüminyum Tesisleri kuruldu. 1978 yılında 2172 sayılı Yasa ile linyit ruhsatları birleştirilerek havza madenciliğine dayalı termik santralleri projelendirildi. Buna bağlı olarak linyit üretimi 5 kat artış gös-

terirken, aynı düzenleme çerçevesinde tüm bor madeni sahaları Etibank’a devredildi. O dönem 25-30 milyon dolar seviyesinde olan bor ihracatı 250 milyon dolara çıktı.

GSYİH’tek payı yüzde 1 24 Ocak kararları olarak adlandırılan yeni ekonomi politikası ile birlikte, madencilik politikası da değişti. Devletleştirme ve kamuya öncelik, tanıyan politika bırakılarak yeniden özel sektöre öncelik tanıyan, politikalar benimsenmeye başlandı. Günümüzde kur değişimlerine göre farklı olmakla birlikte 10 milyar dolar civarında büyüklüğe ulaşan madencilik sektörünün, GSYİH içindeki payı ise yüzde 1 civarında seyrediyor. Geçmiş yıllarda 7 milyar dolara yaklaşan madencilik sektörü ihracatı, 2019 yılında ise 1 milyar 51 milyon doları doğal taş ve 2 milyar 314 milyon doları maden olmak üzere 3 milyar 365 milyon dolarlık ihracat büyüklüğüne ulaşmış durumda. 2010’lu yıllarda 50 binin üzerinde olan istihdam sayısı 2019 itibarıyla 36 bin seviyesinde.

İŞ DÜNYASI ATA'SINI ANIYOR TOBB BAŞKANI RİFAT HİSARCIKLIOĞLU:

“Atatürk’ün özel sektöre güven n boşa çıkarmayacağız” “Onun önderliğindeki aziz milletimiz dünyada emsali olmayan bir başarı öyküsüne imza atmıştır. Atatürk’ün giriştiği derin ve geniş inkılaplar ile milletimizin kendisine olan güveni tüm dünyada hayranlık uyandırmıştır. Eminim ki; bizim neslimiz ve bizden sonraki nesiller, Atatürk’ün ülkemiz için koyduğu hedeflerden hiçbir zaman kopmayacak ve O’nun aziz hatırasına layık olacaktır. Türk iş dünyası olarak, Atatürk’ün özel sektöre olan güvenini asla boşa çıkarmayacağız. Bağımsızlık savaşımızın ardından en önemli mücadelemizin, uygarlık ve ekonomik gelişim üzerine olduğunu bilerek çalışmaya devam edeceğiz”

İSO BAŞKANI ERDAL BAHÇIVAN:

Sadece b z m değ l, dünyanın saygısına mazhar oldu “İstanbul Sanayi Odası Meclis Salonumuzun duvarında kocaman yazar: ‘Türkiye Cumhuriyetini, böyle sanayi müesseseleriyle zenginleştirenlere, güzelleştirenlere Minnet! Gazi M. Kemal”… Her Meclis salonuna girdiğimde, Atatürk’ün bu sözlerini okur, Onu yanı başımda hissederim. Bu toprakları bize vatan yapmakla kalmayan bu büyük devlet adamı; sonrasında da her anını ülkemizin kalkınması, vatandaşının refahı için harcadı. Unutmak mümkün mü yaptıklarını… Kısa sayılabilecek ömründe sadece bizim değil bütün dünyanın saygısına mazhar oldu, oluyor ve gelecekte de olacak. Saygı, sevgi, özlem ve duvardaki o yazıya bakarak ve bir sanayici olarak, Onu minnetle anıyorum…”

TİSK BAŞKANI ÖZGÜR BURAK AKKOL:

“F k rler yolumuzu aydınlatmaya devam edecek” “TİSK camiası olarak, ülkemizi daha da ileriye taşımak için Atatürk’ün açtığı yolda yürümeye ve var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. İstiklal mücadelemizin önderi, Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, hayatı boyunca sürdürdüğü bağımsızlık mücadelesinde tüm gücünü, büyük milletimize olan inancından ve güveninden almıştır. Aziz milletimizi hak ettiği uygar medeniyetler seviyesine taşımak için ömrünü milletine adamıştır. Gelecek nesillere miras bıraktığı fikirleri her zaman yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir”

DUNYA

12 CMYK

TÜSİAD YÖNETİM KURULU

Atatürk’ün ülkem ze en öneml m rası Cumhur yet değerler d r “Büyük Önder Atatürk’ün ülkemize en önemli mirası Cumhuriyet değerleridir. Bu değerleri korumamız, refah ve özgürlüğün hüküm sürdüğü onurlu bir yaşamın teminatıdır. Atatürk’ü, vefatının 82’nci yılında özlem ve minnetle anıyoruz. Savaştan yeni çıkmış, yokluk ve imkansızlıklarla sınanan bir ülkeyi tüm dünyaya örnek bir liderlik anlayışı ile ayağa kaldıran Mustafa Kemal Atatürk, ülkemizin ortak değeri ve en önemli birleştirici gücüdür. Büyük Önder Atatürk’ün eşsiz vizyonu ile bizlere emanet ettiği laiklik, demokrasi ve hukuk devleti anlayışına dayalı Cumhuriyet değerlerini sahiplenmek ortak sorumluluğumuzdur. Bu değerleri korumak ve yeni nesillere aktarmak refah ve özgürlüğün hüküm sürdüğü onurlu bir yaşamın teminatıdır. Her daim ışığımız olan Cumhuriyetimizin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ü, vefatının 82’nci yılında özlem ve minnetle anıyoruz.

ANKARA TİCARET ODASI BAŞKANI GÜRSEL BARAN:

“Ekonom k bağımsızlığın sürmes ç n hareket edeceğ z” “İş dünyası olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilelebet varlığını koruması için, ekonomik bağımsızlığını sürdürmesi gerektiği bilinci içinde hareket edecek ve bu ilke doğrultusunda gayret göstereceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü ölüm yıl dönümünde bir kez daha rahmet ve minnetle anıyoruz”

TESK GENEL BAŞKANI BENDEVİ PALANDÖKEN:

Ona m nnet borcumuzu çok çalışarak ödeyeb l r z “82 yıl önce bugün, hayata gözlerini yummasıyla herkesi yasa boğan, kişiliği, zekâsı, hem masada hem cephede durmadan azimle çalışarak bugün üzerinde olduğumuz vatan topraklarını ve sahip olduğumuz cumhuriyeti bizlere emanet bırakması ile tüm dünyada takdir toplayan ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevgi, özlem, rahmet ve saygıyla anıyorum. 82 yıldır içimizde özlemini taşıdığımız Atatürk’ün ilke ve inkılapları her zaman yolumuzu aydınlattı ve aydınlatmaya devam edecek. Ona olan minnet borcumuzu, ancak onu örnek alarak, çok çalışarak, vatana millete hayırlı birer vatandaş olarak ödeyebiliriz.


10 Kasım 2020 • SA L I/ 13

1881 1881-1938 Say Saygıyla anıy anıyoruz

Atatürk'ün Ekonom M rası

Atatürk’ün bankacılığa verd ğ değer kalkınma hamles n n anahtarı oldu BADER ARSLAN

1838 tarihli Baltalimanı Ticaret Antlaşması, ekonominin pek çok alanında olduğu gibi “Bankacılık” alanında da önemli ve uzun vadeli sonuçları olmuş bir anlaşmadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde dış ticaretin serbestleşmesi sonucunda bu ticareti finanse etmek için hızla yabancı sermayeli bankalar kuruldu. Bu bankalar aynı zamanda devletin finansmanında da rol almaya başladı. Cumhuriyetin ilk yılları da yabancı sermayeli bankaların güçlü olduğu bir dönemdi. 1923’te 22’si yerli, 13’ü toplam 35 banka bulunuyordu. Yabancı bankalar kredilerin ve mevduatın yarıdan fazlasına sahipti. Halk, bankaları tanımıyordu. Tasarruf ve bu tasarrufları bankada muhafaza etme bilinci zayıftı. Devletin ekonomik kalkınma stratejisi özel teşebbüsün desteklenmesi üzerine kuruluydu. Bankacılık alanında da özel kesim bankacılığına ve yabancı sermayeye daha fazla önem verildi. Türk bankaları, kredi ihtiyacını karşılayabilecek güçte değillerdi ve çok kısa vadeli kredi verebiliyorlardı. Ekonominin canlanması için yerli bankacılığın desteklenmesi gerekiyordu. İzmir İktisat Kongre’sinde iş dünyasının talebi üzerine 1924’te İş Bankası, 1925’te Sanayi ve Maadin Bankası; 1927’de ise Ankara’nın imarı ile görevlendirilen Emlak Eytam Bankası kuruldu. 1930 yılından sonra devletin ekonomiye müdahale ettiği, özel sektör tarafından yapılamayacağı anlaşılan büyük yatırımların kamu tarafından yapılacağı planlı ekonomik kalkınma dönemi başladı. Art arda kamu bankaları kuruldu. Etibank, Belediyeler (İller) Banka-

DUNYA

13 CMYK

sı, Sümerbank, Denizbank ve Halk Bankası gibi kamu bankaları bu dönemde hayat bulmaya başladı. Merkez Bankası da 1930 yılında çıkarılan kanun ile devreye alındı. “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle taçlandırılmazlarsa kazanılacak başarılar yaşayamaz ve sürekli olamaz” diyen Mustafa Kemal Atatürk, yeni kurulan Türk devletinin geleceğini, ekonomide görüyordu. Bir taraftan Türkiye’de pek çok sektörün ilk fabrikalarının temelleri atılıyor; bir yandan da bunları kuracak, işletecek bankalar kuruluyordu. 1929 Ekonomik Buhranı dünya genelinde çok sayıda işletmenin kapanmasına ya da küçülmesine neden oldu. Bu etkinin yanı sıra, Türkiye’de “Devletçilik” ilkesine uyumlu politikalar ile kamu sermayeli bankaların kurulduğu bu dönemde çok sayıda yerli ve yabancı banka da kapandı. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra sektör güçlenmeye başladı. Bankaların sayısı hızla arttı. Tek şubeli ve yerel bankalar da açılmaya başladı. Bu, sektörde aktör sayısındaki artış ve regülasyondaki zayıflık nedeniyle mevduat toplamada ilginç yöntemler

denendiği bir dönemdi. Mudiler arasında yapılan çekilişle ev, arsa, yazlık, araba, para ikramiyeleri dağıtılıyordu. 1960 darbesi sektör için kritik bir eşikti. Mevduatların dondurulması sektöre olan güveni sarstı ve bu etki uzun yıllar boyunca devam etti. 1958’de çıkarılan Bankacılık Kanunu az sayıda, büyük, çok şubeli bankacılığı teşvik ettiği için 60’lı yıllarda banka sayısı gerilemeye başladı.1980’e kadar bu süreç devam etti. 24 Ocak Kararları bankacılık sisteminde köklü değişiklikler getirdi. Sektör üzerindeki kontroller gevşetilirken, yeni banka girişlerine izin verildi. Mevduata enflasyon üzerinde reel faiz verilmeye başlandı. 80’li yılların sonunda modern bankacılık hizmetleri uygulamaya girdi. Bankalar, ATM’ler açmaya, kredi kartları vermeye başladı; tüketici kredileri tercih edilen bir ürün haline geldi. Ancak inatçı bir şekilde yüksek giden enflasyon ve sürekli hale gelen yüksek bütçe açıkları, bankacılık sistemini zamanla büyük oranda devleti finanse eden bir yapıya dönüştürdü. Sektör devlet için ana kaynak, devlet sektör için ana müşteri oldu.

Bankacılık sektörü, Türk nsanıyla Osmanlı dönem nde tanışmıştı. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönem nde kurulan yabancı sermayel f nans kuruluşları ağırlıklı devlete borç verme şlev görürken, Cumhur yet’ n lanıyla art arda devreye alınan bankalar, vatandaşa tasarruf b l nc n aşıladı, özel sektöre sermaye akışı sağladı.

90’lı yıllarda pek çok suistimal ve mali tablolarda yapılan hileler ile içleri boşatılan çok sayıda banka örneği yaşandı. Ekonomi sürekli ve sert iniş-çıkışlar yapıyordu. O yıllar daha sonra pek çok kişi tarafından “ekonominin kayıp 10 yılı” olarak tanımlandı. 1994 ve özellikle 2001 krizleri pek çok alanda katı düzenlemeler ile sonuçlandı. Bankacılık da bu alanlardan biriydi. BDDK ana düzenleyici kuruluş olarak, sistemin bir daha 2001’deki gibi bir akıbet yaşamaması için regülasyonlar yapmaya başladı. TMSF ise kendi bünyesine devredilen bankaları ya tasfiye etti, ya da birleştirip, rehabilite edip yeniden sektöre devretti. 2000’li yıllar ıslah edilmiş, uluslararası standartlara uyumlu çalışan ve sermaye yapısı güçlü Türk bankalarına yabancı ilgisinin artığı yıllardı. Yapı ve Kredi, Garanti, TEB, Dış-

bank, Finansbank, Denizbank gibi çok sayıda banka yabancılara satıldı. 2008-2009 küresel krizi sağlam olan bankacılık sektörü üzerinde önemli ve kalıcı bir etki yaratmadı. Atatürk’ün kurulmasına, gelişmesine bizzat öncülük ettiği bankacılık sektörü bugün 6 trilyon TL’yi aşan aktif büyüklüğü, 3,5 trilyon TL’yi aşan kredi ve mevduat büyüklüğü, 570 milyar TL özkaynak ile iyi işleyen, sanayi ve ticareti finanse eden, bireysel kredilerde oldukça etkin olan bir yapıya dönüştü. Savaştan çıkmış, yeni bir ülke kurmuş bu millet daha önce ticaretle, finans ile neredeyse hiç ilgilenmediği için bankalarında çalışacak personel bulamıyordu. Bugün 10 bini aşan şube sayısı ve 186 bin kişilik istihdam ile büyümüş, serpilmiş, krizler atlatmış ve güçlenmiş bir bankacılık sistemimiz var.


10 Kasım 2020 • SA L I/ 14

1881 1881-1938 Say Saygıyla anıy anıyoruz

Atatürk'ün Ekonom M rası

1930’lu yıllarda sanay dek tes sler n dörtte b r tekst lde faal yet yürütüyordu BADER ARSLAN

Tekstil tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en eski sanayi dallarından biri. 3 bin yıldır Anadolu’da tekstil üretimi yapılıyor; ancak, sektör altın çağını Cumhuriyet döneminde yaşadı. Sanayi devrimi sonrasında tüm dünyayı adeta istila eden İngiliz ve diğer Avrupa ürünleri, Osmanlı’daki üretimi de olumsuz etkiledi. 19. yüzyıldan itibaren tekstil üretimi büyük oranda geriledi. Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinde kurulan ve genç Türkiye’ye miras kalan çok az sayıda sanayi tesisi olduğunu biliyoruz. Bunlardan birkaç tanesi de tekstil fabrikalarıydı. Cumhuriyetin ilk yıllarında ihracatımız büyük oranda meyve-sebze, tütün ve pamuktan oluşuyordu. Tekstil sektöründe yerli üretim toplam talebin yarısını bile karşılamıyordu. 1923’te yapılan İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlardan biri ülkede sayıları son derece kısıtlı ve kapasiteleri yetersiz olan sanayi işletmelerinin sayısının artırılması, yatırımların olabildiğinde özel sektör tarafından, onun yetersiz kalması durumunda devlet tarafından yapılması idi. Öyle de oldu. Farklı sektörlerde irili ufaklı fabrikalar açılmaya başladı.

Art arda dev tes sler kuruldu Tekstil sektöründeki büyük hamle 1933 yılında geldi. 11 Temmuz 1933’te adını Atatürk’ten alan Sümerbank kuruldu. Bankanın temel görevi, devlet adına başta tekstil ve giyim sektörü olmak üzere imalat sanayinde tesisler kurmak ve işletmekti. İlerleyen yıllarda Sümerbank tekstil ve hazır giyimin yanı sıra, deri, ayakkabı, halı, kimya, porselen ve bankacılık alanlarında da hizmet verdi O yıllarda Bünyan’da dokuma fabrikası, Konya, Kayseri ve Bakırköy’de bez fabrikaları kuruldu. 1930’lu yıllarda ülkedeki toplam sanayi tesislerinin dörtte biri tekstil alanında faaliyet gösteriyordu. 1937’de Na-

zilli basma fabrikası açıldı. Bu Atatürk’ün açılışını yaptığı son fabrikaydı. Tekstildeki bu modernleşme hareketi meyvelerini kısa sürede verdi. Artık Türkiye tekstil ürünlerinin ihtiyacının yüzde 80’ini kendi karşılar hale gelmişti. 1950’li yıllarda özel teşebbüsün tekrar canlanması ile sektör büyümeye devam etti. 70’li yıllar Türkiye’nin gümrük duvarları ile yerli sanayi kurulduğu dönemdi. Bugünkü gibi hızlı bir küreselleşme olmadığı, ortalama mal kullanım süreleri daha uzun olduğu, gardroplar daha az kıyafetle dolu olduğu için dışa kapalı bu dönem sektör için çok da büyük kayıplara neden olmadı.

İhracatı sırtladı 1980 ve sonrası tekstil sektörünün altın çağının başladığı dönemdi. Türkiye’de tekstil ve hazır giyim sektörüne binlerce üretici daha eklendi. Artık sadece iç piyasa değil, Avrupa da hedef pazara dönüştü. İhracat o kadar çok tercih edilir hale geldi ki; 90’lı yıllarda sanayide malların üçte biri tekstil sektöründe üretilir, 2000’li yıllarda üretimin yüzde 70’i ihraç edilir hale geldi. Artık

tekstil sektörü kendi sınırlarını aşmıştı. Pek çok üründe dünyanın ilk üretici ve ihracatçıları arasına girildi. Her iki alan da, Türkiye’de yıllarca ihracatın lokomotif sahası olarak hizmet verdi, halen de vermeyi sürdürüyor. Bugün dünyanın en büyük zincir mağazalarında Denizli’de üretilen çarşaf ve nevresimler reyonları süslüyor. Uşak battaniyeleri yüzden fazla ülkeye satılıyor. Bursa’da üretilen perde ve tüller evleri renklendiriyor. İzmir’de üretilen gelinlikler dünya pazarlarına sunulurken, Gaziantep dünyanın en önemli halı üretim merkezi olarak öne çıkıyor. İstanbul moda merkezi olma yolunda hızla ilerlerken, tekstil ve hazır giyim alanında Türkiye’nin dört bir yanındaki tesisler dünya arenasına ürün gönderiyor.

Türk ye üret mde marka oldu 2018’de 26 milyar doları aşan toplam tekstil ve hazır giyim ihracatı son iki yılda küresel durgunluk ve pandemi nedeniyle gerilemiş

olsa da; tekstil hala Türkiye’nin en yaygın, en fazla tecrübe sahibi olunan ve en rekabetçi sektörlerinden biri. Cumhuriyetle birlikte devlet ve özel sektör yatırımlarıyla güçlü temeller üzerine oturtulan tekstil, aynı zamanda Türkiye’yi dünyanın en önemli tedarikçilerinden biri haline getiren hazır giyim sektörünün de gelişmesine yol açtı. Üretimde marka olan Türkiye’de eksik olan ise bu kadar ilerlemeye rağmen nihai üründe markalaşma konusunda istenilen oranda sonuçların alınmamış olması. Bu, sektörün, ihtiyaç duyduğu katma değerin ta kendisi.

Anadolu’nun en geleneksel üret m tes sler tekst l sektörüne a tt . Ulu Önder Atatürk’ün büyük önem verd ğ tekst lde cumhur yet n lk dönem nde atılan adımlar, ler k yıllarda hracatta lokomot f olacak b r sektörün doğmasına ves le oldu.

TÜRKİYE ATA'SINI ANIYOR BURSA VALİSİ YAKUP CANBOLAT:

M ll raden n üstünde güç yoktur Atatürk, sonsuz güven ve inanç duyduğu milleti ile birlikte girdiği istiklal mücadelesini Cumhuriyeti kurarak taçlandırmıştır. Bize düşen görev, şehit kanlarıyla sulanan bu vatanı sonsuza kadar korumak, geleceğe daha büyük kararlılık ve ümitle yürürken Atatürk’ün “En büyük eserim” dediği Cumhuriyete sahip çıkmak, ülkeyi daha da ileriye taşımak adına yılmadan, yorulmadan emin adımlarla yürümektir. MERSİN BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI VAHAP SEÇER:

Hedef , çer de tam bağımsızlık, dışarıda barış ç nde b r dünyadır Ulusal Kurtuluş Savaşımız’ın önderi, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve mimarı Mustafa Kemal Atatürk’ü aramızdan ayrılışının 82’nci yılında büyük bir özlemle anıyoruz. Büyük Atatürk, sadece bir asker ve ileri görüşlü bir devlet adamı değil, aynı zamanda büyük bir düşünce adamıdır. Hedefi, içeride tam bağımsız birlik ve beraberlik içinde yaşayan bir vatan, dışarıda barış içinde bir dünyadır. Mustafa Kemal Atatürk, sonsuza kadar gönlümüzde yaşayacak, ilke ve devrimleri geleceğimize yön vermeyi daima sürdürecektir. TÜRMOB GENEL BAŞKANI EMRE KARTALOĞLU:

M nnet borcumuzu hedefler nden sapmadan ödeyeceğ z İlkeleriyle ve yaptıklarıyla, bizler için aydınlığa, çağdaşlığa, özgürlüğe açılan bir kapı olan Mustafa Kemal Atatürk’e minnet borcumuzu, hedeflerinden sapmayarak, ve gelecek nesiller için daha çok çalışarak ödeyeceğiz. ESKİŞEHİR BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI YILMAZ BÜYÜKERŞEN:

Dünyaya yüzyılda gelen b r l der Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal

DUNYA

14 CMYK

Atatürk’ün aziz hatırası önünde eğiliyor, minnetle, şükranla ve saygıyla anıyorum. O’nda, dünyaya yüzyılda bir gelen bir liderin azmi, kararlılığı ve dirayeti vardı. Yaşamı boyunca yenilmeyi veya geri çekilmeyi, vazgeçmeyi asla düşünmedi. Osmanlı İmparatorluğu’nun küllerinden yeni bir ulus, yeni bir devlet yaratma idealinden asla vazgeçmedi ve başardı. ADANA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI ZEYDAN KARALAR:

Türk ulusu Atatürk lke ve nkılaplarından ayrılmadığı sürece varlığını sürdürecekt r Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, en büyük eserim dediği Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmuş, ilke ve inkılaplarıyla Cumhuriyeti yüceltmiş, Türk Milleti’ne hedef olarak gösterdiği çağdaş uygarlık düzeyine giden yolu bizzat inşa etmiştir. OSMANİYE BELEDİYE BAŞKANI KADİR KARA:

Büyük komutan büyük devlet adamıdır Büyük Türk Milleti’nin birliği ve Türk Vatanı’nın bölünmez bütünlüğü uğruna milletiyle birlikte, sarsılmaz inancıyla destanlar yazan Büyük Komutan ve Devlet Adamıdır Mensubu olduğu Türk Milletine duyduğu sonsuz güven ve inancıyla, memleketimizin köşesinde verilen İstiklal mücadelesini Cumhuriyetimizin kuruluşuyla taçlandırmıştır. MANİSA BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI CENGİZ ERGÜN:

Cumhur yet sonsuza kadar koruyacağız Bugün, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın da bir dehayı ebediyete uğurladığı hüzünlü günün 82. yıldönümü. O’nun ışığında bizlere emanet ettiği Türkiye ve Türkiye Cumhuriyeti’ni sonsuza kadar koruyacağız.

HATAY BÜYÜKŞEHİR BELEDİYE BAŞKANI DOÇ. DR. LÜTFÜ SAVAŞ:

Tüm dünyaya örnek oldu Milli Mücadele yıllarında gösterdiği cesaret ve kahramanlıkla bir milleti ayağa kaldıran, Kurtuluş Savaşı’ndaki önderlik ve mücadelesiyle Türk milletini bağımsızlığa kavuşturan Mustafa Kemal Atatürk, askeri, siyasi ve şahsi yaşamında tüm dünyaya örnek olmuştur. SEYHAN BELEDİYE BAŞKANI AKİF KEMAL AKAY:

Çok büyük devlet adamıydı Atatürk çok büyük bir askerdi, çok büyük bir devlet adamıydı ve hepsinden önemlisi çok büyük bir vatanseverdi. Bize bıraktığı en değerli hazine, bir insanın vatanı için neler yapabileceğini öğreten hayatıdır. BODRUM BELEDİYE BAŞKANI AHMET ARAS

Yolumuzu aydınlatıyor Kurtuluş Savaşı’nın lideri, ebedi başkomutanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çağları aşan fikirleri ve eserleriyle yalnızca Türk milletine değil, aynı zamanda emperyalizmin sömürü çarklarında ezilen bütün milletlere bağımsızlık cesareti veren eşsiz bir liderdir. FETHİYE BELEDİYE BAŞKANI ALİM KARACA

F k rler n da ma yaşatacağız Atatürk ülkemize güneş, milletin önüne rehber oldu, çağdaş uygarlığa giden aydınlık yolları açtı. Tarımdan, sosyal hayata, siyasal hayattan insan haklarına, eğitimden sanayiye, hukuktan kültür sanata birçok alanda gerçekleştirdiği devrimlerle mucize yarattı. BASİFED BAŞKANI HASAN KÜÇÜKKURT:

Şükranla anıyoruz Cumhuriyetimizin kurucusu, bağımsızlığımızın ve özgürlüğümüzün mimarı Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü 82. ölüm yıldönümünde Türk Milleti olarak bir kez daha rahmet, minnet ve şükranla anmaktayız.

KESİAD BAŞKANI SEÇİL BEYDEMİR KAYNAK:

Kurduğu Cumhur yet korumak temel görev m zd r Ebediyete intikalinin 82. yılında Ulu Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, rahmet ve minnet duygularımızla anıyoruz. Onun mirası ve emaneti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni gelişmiş medeniyetler seviyesine çıkarmak ve orada muhafaza etmek bizim temel görevimizdir. EGSD BAŞKANI HAYATİ ERTUĞRUL:

Herşey m z ona borçluyuz 10 Kasım, sadece Ulu Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü anma değil, onun en büyük eseri olan Türkiye Cumhuriyeti’ni geliştirip koruma ve geleceğe taşıma azmimizi tazelediğimiz gündür. İZİKAD BAŞKANI BETÜL SEZGİN:

B ze çağdaş uygarlığın kapıları açtı Büyük lider Mustafa Kemal Atatürk, özgürlük mücadelemizi Cumhuriyet ile taçlandırmış olup, onun “en büyük eserim” dediği Cumhuriyeti ve kazanımlarını ilelebet yaşatmak ve ileri medeniyetler düzeyine taşımak üzerimize düşen en temel görev bilinciyle, 10 Kasım’da atamızı rahmet, sevgi ve minnetle anıyorum. EGİKAD BAŞKANI DUHA BARAN:

Dünya tar h nde saygın b r l der Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ebediyete intikalinin 82. Yılında özlemle anıyoruz. 10 Kasım sadece matem günü değil, Mustafa Kemal Atatürk’ü idealleriyle anma ve Cumhuriyetin değerlerini koruyarak sonsuza kadar yaşatma kararlılığını gösterme günüdür. TÜGİAD EGE ŞUBESİ BAŞKANI MELİH SEBASTİEN DURMUŞ:

uğurlanışının 82. yıl dönümünde onu saygı ve şükranla anıyorum. BURSA TİCARET BORSASI BAŞKANI ÖZER MATLI:

Büyük Önder’e layık olmak ç n yorulmadan çalışacağız Yüzyıla yön veren büyük devlet adamı, dünya tarihinin gördüğü en büyük liderlerden biri olan Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 82. yıldönümünde rahmet, minnet ve özlemle anıyoruz. Büyük Önder’in aziz hatırasına layık olmak için durmadan, yorulmadan çalışmaya devam edeceğiz. EGİAD BAŞKANI MUSTAFA ASLAN:

Bağımsızlık, demokras ve çağdaşlık m rası Atatürk'ün bize bıraktığı bağımsızlık, demokrasi ve çağdaşlık mirası Cumhuriyetimizin güvencesidir. Bu güvence, gençlerin en büyük sorumluluğudur. Bize miras bıraktığı Cumhuriyeti, muasır medeniyetler seviyesine çıkartmak için üretmeye, çalışmaya devam edeceğiz. ESKİŞEHİR TİCARET ODASI YÖNETİM KURULU BAŞKANI METİN GÜLER:

Atatürk, dünyanın gönlünde taht kurmuştur 82 yıl önce ebediyete intikal eden Büyük Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ü kaybetmenin üzüntüsünü bugün bile yürekten hissediyoruz. Cumhuriyetimizin kurulmasına öncülük yapan, Türkiye’yi çağdaş ve büyük ülkeler arasına taşımak için reformlar gerçekleştiren Atatürk, yalnızca milletimizin değil tüm dünyanın gönlünde taht kurmuştur. İZBAŞ BAŞKANI EYÜP SEVİMLİ:

En büyük devr mc

Saygı ve özlemle anıyoruz

Tüm yaşamını ülkesinin özgürlüğüne adayan tarihin kaydettiği en büyük devrimcilerden olan Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sonsuzluğa

Milli Mücadele’nin büyük önderi ve Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygı, özlem ve minnetle anıyoruz.


10 Kasım 2020 • SA L I/ 15

1881 1881-1938 Say Saygıyla anıy anıyoruz

Atatürk'ün Ekonom M rası

Ekonom s zayıf b r ulus, yoksulluktan kurtulamaz HAZIRLAYAN: TALİP AKTAŞ

YABANCI SERMAYE Modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, askeri, siyasi ve diplomasi dehasının yanı sıra, ekonomi alanındaki ileri görüşlülüğü ve yarattığı devasa dönüşümle de tarihte iz bırakmış ender kişiliklerden biridir. Bağımsız bir toplumun, ancak sağlam bir ekonominin üzerinde yükselebileceği anlayışından hareketle daha Cumhuriyeti kurmadan topladığı, İzmir İktisat Kongresi ile adeta bir ekonomik seferberlik ilan etmiş; kalıcı refahın inşasının üretimle olacağına inancını kongrenin açılışındaki, “Bir milletin doğrudan doğruya hayatıyla ilgili olan en önemli faktör, o milletin iktisadiyatıdır” söyleriyle dile getirmiştir. İşte, her bir ifadesi veciz nitelik taşıyan Atatürk’ün ekonomi ile ilgili öne çıkan sözlerinden alt başlıkları itibarıyla kronolojik özgün bir derleme…

● Türk ye’n n bağımsızlığı her alanda tamamen

ve onaylanmak koşuluyla, kapılarımız bütün yabancılara gen ş şek lde açık kalacaktır. 1922 Fransız Pet t Par s en gazetes muhab r ne verd ğ röportajdan, 2 Kasım 1922) ● Ekonom alanında düşünürken ve konuşurken

sanılmasın k , b z yabancı sermayes ne karşıyız. Hayır! B z m ülkem z gen şt r; çok çalışmaya ve sermayeye ht yacımız vardır. Bu nedenle kanunlarımıza saygılı olmak koşuluyla, yabancı sermayeler ne gereken güvencey vermeye her zaman hazırız ve arzuya değer k , yabancı sermayes b z m çalışmamıza ve var olan servet m ze katılsın. 1923 (İzm r İkt sat Kongres ’n açış konuşmasından, 17 Şubat 1923)

EKONOMİ YAKLAŞIMI?

DIŞ BORÇLANMA

● Yen Türk ye Devlet temeller n süngü le değ l,

● Hükümet m z n, her uygar devlet g b dış

süngünün de dayandığı ekonom le kuracaktır. Yen Türk ye Devlet dünya hak m b r devlet olmayacaktır. Fakat yen Türk ye Devlet , b r ekonom k devlet olacaktır. 1923 (İzm t’te İstanbul’dan gelen basın tems lc ler yle konuşmasından, 16 Ocak 1923) ● Bundan sonra çok öneml zaferlere

kavuşacağız. Fakat bu zafer süngü zaferler değ l, ekonom ve b l m ve kültür zaferler olacaktır. (…) Asker zaferler m zle gururlanmayalım. Yen b l m ve ekonom zaferler ne hazırlanalım. 1923 (Alaşeh r’de halkla konuşmasından, 25-26 Ocak 1923) ● B r ulusun doğrudan doğruya hayatıyla,

yüksel ş yle, çöküşüyle l şk l ve lg l olan, toplumun ekonom s d r. - Gerçekten Türk tar h ncelenecek olunursa bütün yüksel ş ve çöküş nedenler n n b r ekonom sorunundan başka b r şey olmadığı anlaşılır. (…) Yen Türk yem z lâyık olduğu sev yeye er şt reb lmek ç n, mutlaka ekonom m ze b r nc derecede vermek önem vermek zorundayız. Çünkü zamanımız tamamen b r ekonom dönem nden başka b r şey değ ld r. ● Ekonom demek, her şey demekt r. Yaşamak ç n, mutlu olmak ç n, nsan varlığı ç n ne gerekl yse onların heps demekt r. Tarım demekt r, t caret demekt r, çalışma demekt r, her şey demekt r. ● Pol t k, asker zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, ekonom k zaferlerle taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner. 1923 (İzm r İkt sat Kongres ’n açış konuşmasından, 17 Şubat 1923) ● Hayat demek ekonom demekt r. (...) Bu

ulus ş md ye kadar mparatorluklar kurmuştur. C hang rler yet şt rm şt r. Oysak bazı dönemler oldu k , ekonom le uğraşmaya tenezzül etmem şt r! Ekonom y aşağı b r şey kabul ederek onu başka unsurlara bırakmıştır. Bunun sonucu olarak bugün o unsurlar, o yabancılar, esas unsurun f len efend s olmuştur. Onlar, sonuçta bu ülkey sömürge kabul etm şler, onu b r sömürü alanı yapmışlardır. Hem nasıl sömürge? Kend evlâdıyla, kend parasıyla yönet len b r sömürge... Ürünler , bütün kazancı dışarıya g tmek koşuluyla... Efend ler! Yaşamak ç n, güçlü b r devlet oluşturmak ç n ekonom esastır. Onun ç n görüş noktamızı, çalışmalarımızı mutlaka bu merkez n etrafında toplamalıyız. 1923 (Aktaran Mahmut Soydan,“Gaz ve İnkılâp yazı d z s 9. 1. 1930 tar hl M ll yet gazetes ) ● Türk ulusu, bütün tar h nde savaş

meydanlarında b rçok zafer taçları g ym şt r. Bununla övünür, her zaman övünecekt r. Ancak, bu övünç tacını daha çok süsleyerek ulusun başında tutab lmek ç n, d ğer b r alanda da mutlaka başarılı olması gerek r; o da ekonom d r. 1931 (Cumhur yet Halk Fırkası’nın İzm r l

1935 (M lletlerarası İzm r Fuarı’nın açılışına gönderd ğ

● B r ulusu ayakta tutmaya yararlı b rtakım ● Ekonom k kalkınma, Türk ye’n n özgür,

bağımsız, her zaman daha güçlü, her zaman daha zeng n Türk ye deal n n belkem ğ d r. Türk ye bu kalkınmada, k büyük güç d z s ne dayanmaktadır: Toprağının kl mler , zeng nl kler ve başlı başına b r servet olan coğraf konumu ve b r de Türk toplumunun, s lah kadar mak ne de tutmaya yaraşan kudretl el ve ulusal olduğuna nandığı şlerde ve zamanlarda, tar h n akışını değ şt r r y ğ tl kle bel ren yüksek sosyal benl k duygusu... 1937 (TBMM’n n 5. Dönem Üçüncü Toplanma Yılını açarken, 1 Kasım 1937) ● Düzelt lecek şeyler ekonom ve eğ t md r. Böylece ülke bayındır hale get r lecek, toplum refah sah b olacaktır. 1922 (Atatürk’ün Kend Anlatımıyla Hayatı, Vak t gazetes , 10 Ocak 1922)

DUNYA

15 CMYK

1923 (Adana Türk Ocağı’nda ç ftç ler n yemeğ ndek konuşmasından, 16 Mart 1923)

DIŞ TİCARET ● Dış t carette zleyeceğ m z ana lke, t caret

süngü ve s lahlarının zafer yeterl değ ld r. Bu zafer ve başarı çok büyüktür; ancak, gerçek refah ve mutluluğa sah p olab lmek ç n, asıl bundan sonra çalışmak gerek r. S z n ç n zafer ve lerleme alanı ekonom de, t caretted r. 1923 (Mers n’de halk adına konuşan Dr. Reş t Gal p’e cevaben konuşmasından, 17 Mart 1923)

dengem z n akt f (alacaklı) karakter n

EKONOMİK BAĞIMSIZLIK ● Bugünkü savaşımlarımızın amacı, tam

bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tamlığı se ancak f nansal bağımsızlıkla mümkündür. B r devlet n mal yes bağımsızlıktan yoksun olunca, o devlet n bütün hayat kuruluşlarında bağımsızlık felce uğramıştır. (…) F nansal bağımsızlığın korunması ç n lk koşul, bütçen n ekonom k bünye le orantılı ve denk olmasıdır. (…) En üst derecede tasarruf, ulusal özell ğ m z olmalıdır. 1922 (TBMM’n n Üçüncü Toplanma Yılını açarken, 1 Mart 1922) ● B l rs n z k , ekonom s zayıf b r ulus,

yoksunluk ve yoksulluktan kurtulamaz; toplumsal ve pol t k yıkımlardan yakasını kurtaramaz. Ülken n yönet m ndek başarı da ekonom s ndek kazançların boyutuyla orantılı olur. H çb r uygar devlet yoktur k , ordu ve donanmasından önce ekonom s n düşünmüş olmasın. Ülke ve bağımsızlık savunması ç n varlığı gerekl olan bütün güçler ve araçlar, ekonom k hayatın açılma ve gel şmes yle olab l r. 1924 (Dumlupınar’da Büyük Zafer’ n İk nc . Yıldönümü dolayısıyla düzenlenen törendek konuşmasından, 30 Ağustos 1924)

SANAYİ ● Ülkede zorunlu olan sanay n n kurulması

ondokuzuncu yüzyıldan bu yana sosyal zm teor syenler n n ler sürdükler düşüncelerden alınarak tercüme ed lm ş b r s stem değ ld r. Bu, Türk ye’n n ht yaçlarından doğmuş, Türk ye’ye özgü b r s stemd r. Devletç l ğ n b zce anlamı şudur: B reyler n özel g r ş mler n ve faal yetler n esas tutmak; fakat büyük b r ulusun bütün ht yaçlarını ve b rçok şeyler n yapılmadığını göz önünde tutarak, ülken n ekonom s n devlet n el ne almak. Türk ye Cumhur yet Devlet , Türk vatanında yüzyıllardan bu yana b reysel ve özel g r ş mlerle yapılamamış olan şeyler b r an önce yapmak sted ve kısa b r zamanda yapmayı başardı. B z m zled ğ m z bu yol, görüldüğü g b l beral zmden başka b r yoldur.

temeller gerek r ve b l rs n z k , bu temeller n en öneml ler nden b r zanaattır. B r ulus zanaattan ve zanaatkârdan yoksunsa, hakkıyla yaşıyor sayılmaz. Böyle b r ulus, b r ayağı topal, b r kolu çolak, sakat ve hastalıklı b r k mse g b d r. Hattâ kastett ğ m anlamı bu söz dah anlatmaya yeterl değ ld r. Zanaatsız kalan b r ulusun hayat damarlarından b r kopmuş demekt r. ● Zanaata önem vermeyen b r ulusu büyük yıkımlar bekler. (…) Zanaatın önem n takd r etmel ve bu takd r n, bugünün ht yaçlarına göre gereken araçlara başvurmakla olacağını anlamalıyız.

● Savaş meydanlarında değerl evlâtlarımızın

kongres ndek konuşmasından, 27 Ocak 1931) ● Türk ye’n n uyguladığı devletç l k s stem ,

ÜRETİM/ZANAAT

mesajdan, 20 Ağustos 1935)

tamamlanmadıkça, her görüş noktasından yürek st rahat duymamıza mkân yoktur. Bu nedenle, ülken n sanay donanımını tamamlamak ç n, bütün çaba ve d kkat m z toplamayı yer nde bulurum. -Sanay leşmek, en büyük ulusal davalarımız arasında yer almaktadır. Çalışması ve yaşaması ç n ekonom k b leşenler ülkem zde var olan büyük, küçük her çeş t sanay y kuracağız ve şleteceğ z. En başta vatan savunması olmak üzere, ürünler m z değerlend rmek ve en kısa yoldan, en ler ve zeng n Türk ye deal ne ulaşab lmek ç n bu b r zorunluluktur. 1937 (TBMM’n n 5. Dönem Üçüncü Toplanma Yılını açarken, 1 Kasım 1937)

korumaktır. Çünkü Türk ye’de ödeme denges n n en öneml temel n bu oluşturmaktadır. ● Dış t caret pol t kamızın özell ğ şudur: İç ve dış durumun gerekler n n her zaman karşılanması ve gel ş mler n uyumlaştırmak… İç t carete gel nce, bunda en önde gördüğümüz kural, kurumlaştırma ve bel rg n t caret kuruluşları kurma ve akılcı çalışmadır. 1937 (TBMM’n n 5. Dönem Üçüncü Toplanma Yılını açarken, 1 Kasım 1937)

borçlanmalar yapmasına gerek vardır. Şu kadar k , ödünç alınan yabancı paralarını, ş md ye kadar Babıâl ’n n yaptığı şek lde, ödemeye zorunlu değ lm ş z g b , amaçsız sraf ve kullanma le borçlarımızın yükünü artırarak f nansal bağımsızlığımızı tehl keyle karşı karşıya bırakmaya kes n şek lde karşıyız. B z, ülken n marını, üret m ve halkın refahını sağlayacak, gel r kaynaklarımızı gel şt recek ver ml borçlanmalara taraftarız. 1922 Fransız Pet t Par s en gazetes muhab r ne verd ğ röportajdan, 2 Kasım 1922)

PİYASA/TİCARET ● Kes n zorunluluk olmadıkça, p yasalara

karışılamaz; bununla b rl kte, h çb r p yasa da başıboş değ ld r. Sırası gelm şken, cumhur yet n tüccar anlayışını da kısaca fade edey m: Tüccar, toplumun emeğ n ve üret m n değerlend rmek ç n, el ne ve zekâsına güven len ve bu güvene l yakat göstermes gereken adamdır. 1937 (TBMM’n n 5. Dönem Üçüncü Toplanma Yılını açarken, 1 Kasım 1937)

MALİYE ● Mal yem z denk bütçe, sağlam ödeme, verg

s stemler n mükellef leh ne düzeltme ve haf fletme ve ulusal paranın st krarını koruma lkeler n tam b r bağlılık ve başarıyla zlemekte ve uygulamaktadır. 1938 (TBMM’n n 5. Dönem Dördüncü Toplanma Yılının açılışında Celal Bayar tarafından adına okunan nutkundan,1 Kasım 1938)


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.