Fashion and Travel - Kış 2012-13

Page 1

Altın Isiltilari Kis Gecelerine Renk Katiyor

MODA

Sıradışı Ayakkabıların Yaratıcısı Burak Uyan Şapkanın Büyük Dönüşü

GEZİ

Kayak Tatili için En Havalı Seçimler Mauritius’da Her Mevsim Yaz

ALIŞVERİŞ

Alışverişin Doğru Adresi

mcj.com.tr WITH ENGLISH SUMMARY

sp2_235x335_fashion_turc_gb_n5.indd 1

26/10/12 11:15

KIŞ/WINTER 2012-13 FiYAT: 20 TL.


VEL 440X285 1

”Tatil Güvenceniz” World Travel Trip Seyahat Acentası

YURTİÇİ TURLARI Erzurum / Palandöken Kayseri / Erciyes

|

|

|

Bolu / Kartalkaya

Kastamonu / Ilgaz

|

|

Bursa / Uludağ

Kars / Sarıkamış

Isparta / Davraz

YURTDIŞI TURLARI Amsterdam Londra Bangkok

|

|

Barcelona

Roma

|

|

Pattaya

|

Madrid

Budapeşte

|

|

|

Paris

Viyana

|

|

Beyrut

Prag

|

|

Dubai

Tunus

|

Fas

|

Dubrovnik

|

Mısır

Singapur

DETAYLI BİLGİ İÇİN ; 0216 464 0 101

www.tatilsa.com.tr

www.facebook.com/Tatilsa

Adres : Bağdat Cad. 446/A Suadiye, İstanbul

15/11/12 07:46


15/11/12 07








Dünyanın sadece bir kentinin derinliklerinde bile güzellikler saklıdır.

BOULEVARDİ Satış Ofisi Ayazma Cad. No: 78 Üsküdar | Tel: (o216) 547 17 17 info@boulevardi.com.tr www.boulevardi.com | www.emaar.com.tr


İşte bu yüzden, BOULEVARDİ sadece İstanbul’da. MERKEZİNDE İNSAN, ÇİZGİSİNDE İSTANBUL VAR.

REZİDANS | ALIŞVERİŞ | EĞLENCE | OTEL | OFİS




f&t tableofcontents

içindekiler 18 20 22 28 44 50 56 62 68 80 88

90

94 14

Editörden Mektup Künye Ajanda En Moda Haberler Fotoğraflarla Dünya Natalie Portman Leonardo DiCaprio Emily Blunt Fashion Trends Haute Couture Paris Moda Haftası’nda Bir Türk: Arzu Kaprol Mimariden İlham Alan Bir Tasarımcı: Burak Uyan Tom Ford’un modaya Dönüşü

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

98 Erkek Modasında Öne Çıkanlar 100 Kış Modasında Şapka Çılgınlığı 104 Sıradışı Saç Modelleri Pek

moda 110 Cilt Gurusu John Tsagaris 116 Chanel no.5’in Tanıtımında Yakışıklı Yıldız Brad Pitt Görev Aldı 118 Yılbaşı Makyajı İçin Öneriler 126 Göz Kamaştıran Mücevherler 134 Alışverişin “Yeni” Doğru Adresi: MCJ Shopping 144 Gezi: Romantik Başkent Roma 150 Dünyanın En Gözde Kayak Merkezlerini Sizin İçin Derledik



f&t tableofcontents

154

158 164

170

174

182

188 16

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Gezginlere Özel Ipad ve Iphone Uygulamaları Dört Mevsim Yaz: Mauritius Türkiye’de Çağdaş Sanat Nereye Gidiyor? Çağdaş Sanatın Haşarı Çocuğu: Haluk Akakçe Çorbalar Kitabının Yazarı Ebru Omurcalı’yla Mutfak Sohbeti Bambaşka Bir Yemek Deneyimi: Karanlıkta Yemek Türkiye’den ve Dünyadan Oteller

FASHION&TRAVEL IN ENGLISH 195-226



f&t editor’s letter

editörden

S

Altın Isiltilari Kis Gecelerine Renk Katiyor

Kış

2013

oğuk kış günlerine hazırlandığımız şu günlerde Fashion§Travel Magazine’in yeni bir sayısını hazırlamanın heyecanı içindeyiz. Özel röportajlar, sezonun moda trendleriyle ilgili yazılar ve kış mevsimine uygun tatil seçenekleri kış sayımızda sizi bekliyor. Ünlü yıldızlar Natalie Portman, Emily Blunt ve Leonardo di Caprio, ayakkabı ve çanta tasarımcısı Burak Uyan, yüz akupunkturu uzmanı Dr. John Tsagaris ile yapılan özel röportajlar, pek çok röportaj içeren bir çağdaş sanat dosyası, ilgiyle okuyacağınızı düşündüğümüz konularımızdan. Tatil konularımız arasındaysa dört mevsim yazı yaşayan Mauritius Adası, romantik başkent Roma ve dünyanın en seçkin kayak merkezlerini derlediğimiz bir yazı bulunuyor. Ve hepsi bu kadar da değil. Yılbaşı makyajı önerileri, en özel markalardan derlediğimiz bir mücevher dosyası, sezonun şapka modasıyla ilgili bir yazı da bu sayıda diğer okuyabileceklerinizden… İçinde yeni umutlar, yeni başlangıçlar barındıran yeni yılı karşıladığımız bu kış mevsiminin herkese iyilikler ve güzellikler getirmesini dileriz. Yepyeni bir mevsimde, sıcak ilkbahar aylarında görüşmek üzere…

MODA

Sıradışı Ayakkabıların Yaratıcısı Burak Uyan Şapkanın Büyük Dönüşü

GEZİ

Kayak Tatili için En Havalı Seçimler Mauritius’da Her Mevsim Yaz

ALIŞVERİŞ

Alışverişin Doğru Adresi

mcj.com.tr

KIŞ/WINTER 2012-13

WITH ENGLISH SUMMARY

FiYAT: 20 TL.

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

Syf. 126

Syf. 144

Syf. 56

18

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K


f&t masthead

İMTİYAZ SAHİBİ Mediasa Yayıncılık A.Ş. adına Yönetim Kurulu Başkanı DEMET ÇETİNDOĞAN Yönetim Kurulu Üyesi ŞULE BEKRİOĞLU Sorumlu Müdür BÜLENT GENÇTÜRK Yayın Danışmanı LEYLA MELEK ÇİFÇİ leylamelek@hotmail.com Tasarım ÇİMEN AJANS ajanscimen@gmail.com Reklam Grup Başkanı SEVILAY ÖZKAN Reklam Satış Direktörü NURDAN ÖZTÜRK nurdan.ozturk@mediasa.com.tr Reklam Rezervasyon HÜLYA ARSLAN hulya.arslan@wtc.com.tr Mali İşler GÜRKAN KARAÖZ Katkıda Bulunanlar Aaron Brooks, Ekrem Çifçi, Deniz Uğur Güler, Funda Şahinbaş Hoşkal, Aslı Öktener, Canan Özkan, Melek Sapan, Nilüfer Ülkügüner Şengel, Baskı Veritas Baskı Merkezi, Merkez Mahallesi, Kemerburgaz Caddesi, Tatlıpınar Sokak, No:13, Nurtepe/Kağıthane/İstanbul Tel: (0 212) 294 50 20 www.veritasbaski.com.tr

İletişim Fashion&Travel Magazine Yeşilce Mah. Girne Cad. Diken Sok. No: 3/1 Seyrantepe/İstanbul Tel: 0212 268 06 61

Abone 0212 268 06 61 abone@mediasa.com.tr Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Baskı Tarihi Aralık 2012 KAPAKTAKİ PODYUM FOTOĞRAFLARI: Elie Saab, Ralph Lauren, Marchesa, Paco Rabanne, Alexandre Herchcovitch, Alexis Mabille, Badgley Mischka, Guy Laroche, Viktor&Rolf, Prabal Gurung, Dolce&Gabbana, Just Cavalli, Vivienne Westwood, Michael Kors Fall-Winter 2012/13

20

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Fashion&Travel Magazine Dergisi, T.C. yasalarına uygun olarak Mediasa Yayıncılık A.Ş. tarafından yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı, haber ve fotoğrafların her türlü hakkı Mediasa Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek bile yayınlanamaz. Dergide yayınlanan reklamların her türlü sorumluluğu reklamveren firmalara aittir.



SERGI

f&t agenda

AJANDA aralık

Çukur

Ekin Saçlıoğlu’nun “Çukur” sergisi kendi evinin yolunda bulunan bir çukur üzerinde duruyor. Kurgu-gerçek ikiliğinden doğan sergi 22 Kasım-15 Aralık tarihleri arasında x-ist’te sizleri bekliyor.

KONSER

THE RAVEONETTES

Danimarkalı indie-rock ikilisi The Raveonettes, 2000 yılında Sune Rose Wagner ve Sharin Foo’nun bir araya gelmesiyle kuruldu. Çıkış albümleri EP, Danimarka Müzik Ödülleri’nde “Yılın En İyi Rock Albümü” seçildi. Bu başarılı çıkışlarının ardından beş stüdyo albümü ve 4 EP yayımladılar. Yeni albümün Avrupa turnesinin İstanbul ayağında 15 Aralık’ta İKSV Salon’a uğrayacaklar.

Anadolu’ya Bakış

Çırağan Palace Kempinski Sanat Galerisi, elleri altmış dokuz yıldır boyalı, seksen altı yaşındaki Fikret Otyam’ın “Hoşçakal İstanbul” sergisine ev sahipliği yapıyor.

Yüzleşme

Ahmet Güneştekin’in mitoloji ve sözlü kültürden beslenen son dönem çalışmaları “Yüzleşme” adlı sergide Antrepo No 3’te 30 Aralık’a kadar gezilebilir.

22

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

MARK LANEGAN BAND SALON’DA!

Amerikalı rock müzisyeni ve şarkı yazarı Mark Lanegan Band, kariyerine 1985 yılında kurulan Screaming Trees adlı grunge grubuyla başladı. İlk solo albümü Winding Sheet’i 1990’da yayımladı. Rock dünyasından sayısız sanatçı ve grupla işbirliği gerçekleştirdi. 2000-2005 yılları arasında Queens of the Stone Age’de yer aldı. Belle&Sebastian’ın vokalisti Isobel Campbell ile üç albüme imza attı. Mark Lanegan Band, son albümü Blues Funeral için 11 Aralık’ta Salon İKSV’de!


SINEMA

JACK REACHER

Jack Reacher edebiyat dünyasından sonra şimdi de beyazperdeyi sallayacak. İngiliz yazar Lee Child’in “One Shot” adlı romanından usta sinemacı Christopher McQuarrie tarafından uyarlanan filmin başrolünde Tom Cruise var. Hikaye usta bir nişancı tarafından vuruldukları anlaşılan 5 kurbanı inceleyen polisin, katili yakaladığına inanıp hapse atmasıyla başlar.

SEN DÜNYAYA GELMEDEN

Orijinal adıyla Twice Born, aşkının peşinden savaşın ortasına giden Gemma ile savaşın en gerçekçi acılarını yaşayan Diego’nun tutkulu aşkları konu ediniyor. Margaret Mazzantini’nin romanından uyarlanan filmin yönetmenliğini ise Sergio Castellitto üstleniyor. Başrollerini ise Penélope Cruz, Emile Hirsch ve Mira Furlan paylaşıyor. Saadet Işıl Aksoy da ana karakterlerden birini canlandırıyor.

ANNA KARENINA

Yönetmenliğini Joe Wright’ın üstlendiği Anna Karenina’yı Tolstoy’un ölümsüz romanından bu kez uyarlayan isimse Oscar ödüllü Tom Stoppard. Yönetmen Wright Kefaret ve “Aşk ve Gurur”dan sonra bu filmde de yeniden Keira Knightley’i başrole taşıyor. Güzel yıldıza filmde Jude Law ve Aaron Johnson eşlik ediyor. 1874 yılında genç ve güzel Anna Karenina yaptığı evlilikle St. Petersburg’un yüksek sosyetesi içerisinde çok iyi bir konuma sahiptir. Kocası Karenin Rus siyasetinin de önemli isimlerindendir. Bir yolculuk esnasında tanıştığı Kontes Vronsky’nin garda kendilerini karşılayan oğlu, genç subay Vronsky ile Anna arasında bir kıvılcım çakar. Anna, karşı koyamadığı bir aşka doğru sürüklenir. Bu arada eşi Karenin, Anna’yı uyarır. Aşkını seçen kadına karşı Rus halkının iki yüzlülüğü de ortaya çıkacaktır.

YARIŞ

HAHNENKAM ZAMANI

Dünyanın en ünlü Alp disiplini downhill kayak yarışı Hahnenkamm bu yıl da Aralık ayında yapılacak. Hahnenkam Yarışları, dünyanın en iyi kayakçılarını Avusturya’ya toplayacak. İnişi çok zor ve görkemli olan Hahnenkamm’ın pisti çok sert ve başlangıcı çoğunlukla buzlu, devamı ise çok tekniktir. Yarışma 1934′ten beri her yıl tekrarlanıyor. Dünyanın en zor kayak pisti Kitzbühel’de kayakçılar 1665 metreden kendilerini aşağıya bırakmanın heyecanını yaşıyor.

23


AJANDA ocak

f&t agenda

DÜNYADAN SERGİLER

Edward Hopper’in Amerikası

Amerikalı Ressam Edward Hopper’ın retrospektif sergisi Paris Grand Palais Müzesi’nde 28 Ocak’a kadar gezilebilir. Sergide 130’a yakın yağlıboya tablonun yanı sıra birçok suluboya çalışmasıyla Hopper’in 1900 ila 1925 yılları arasındaki ünlü olmadığı dönemden parçalar izleniyor.

SINEMA TARANTİNO FARKI

Sinemanın dahi çocuğu, Oscarlı Quentin Tarantino’nun aylardır üzerinde çalıştığı projenin başrollerinde Jamie Foxx, Christoph Waltz, Kerry Washington ve Leonardo DiCaprio gibi yıldızlardan oluşan yıldız kadrosu bile göz doldurmaya yetiyor. Amerikan İç Savaşı’ndan iki yıl önce başlayan hikaye geçmişinde eziyet çekmiş bir köle ile Alman avcı Dr. King Schultz’un yüzleşmesini merkezine alıyor.

Tim Walker Masalı

Tim Walker fotoğrafları 27 Ocak tarihine kadar Londra Somerset House Müzesi’nde gezilebilir. Sanatçı şimdiye kadar dünyanın önde gelen moda dergileri Vogue, Vanity Fair, W ve New Yorker gibi dergilere yaptığı çekimlerle tanınıyor. Bu fotoğrafları çekerken kullandığı olağanüstü hayalgücüyle yarattığı sahneleri, masalsı moda çekimine dönüştürerek gözler önüne seriyor.

Raphael

Trespass

Miller ailesi refah, zenginlik ve huzur içerisinde yaşamaktadır. Kyle Miller büyük paralarla oynayan mücevher sektöründeki bir iş adamıdır; güzel bir eşi Sarah ve ergenlik çağını yaşayan genç bir kızı (Avery) vardır. Fakat bir gün evleri aniden bir grup maskeli adam tarafından baskına uğrar. Trespass’ın başrolleri Oscar’lı iki yıldız Nicolas Cage ve Nicole Kidman paylaşıyor.

24

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Umut Işığım

Eski bir öğretmen olan Pat Salitano, girdiği ruh sağlığı hastanesinden çıkmasının ardından ailesinin yanına döner ve eski karısı ile tekrar bir araya gelmeye çalışır. Fakat durum Pat için hayli zor gibi gözükse de bu sırada tanıştığı Tiffany isimli komşu kadın Pat’in hayatını başka bir yöne çevirecektir. Bradley Cooper, Robert De Niro, Jennifer Lawrence başrolde.

37. doğum gününde, Roma’da ölen Raphael, Avrupa’da klâsik ressamlığın temelini attı. Michelangelo’dan farklı olarak görünen her şeyi bütün zenginliğiyle tabloya aktardı. Rönesans sanatı denince akla ilk gelen isimlerden olan Raphael, kısa hayatının son yedi yılını geçirdiği Roma’da yarattığı eserleriyle 14 Ocak’a kadar Louvre Müzesi’ne konuk olacak, muhteşem eserleri kaçırmayın.


FOTOĞRAF

Işığın Ülkesi

SERGI

Türkiye’de ilk kez sergi açan Alman Immagis firması, dünyaca ünlü fotoğraf sanatçısı Joachim Schmeisser’i sanatseverlerle buluşturuyor. Ünlü fotoğraf sanatçısının eserleri arasında ödül kazanmış yetim fil yavruları ve ilk defa yayınlanacak olan Hadzabe fotoğrafları yer alıyor. Tüm dünyada The David Sheldrick Wildlife Trust (DSWT) gibi sosyal sorumluluk projeleri ve fotoğraf sanatına yaptığı katkılarla adından söz ettiren Immagis firması, Türkiye’de ilk sanat galerisini ‘Işığın Ülkesi’ ismiyle açtı.

Yeni Bir Boyut

Ahmet Müderrisoğlu’nun eserlerinden oluşan “Kurt Duruşu” isimli heykel sergisini 31 Ocak tarihine kadar Galeri Selvin’de görebilirsiniz. Sergide kurtlar kışkırtıcı siluetlerine, inatçı sorgulamalarına bir boyut daha açıyor.

Algı

Candaş Şişman ‘01’ başlıklı kişisel sergisi 13 Ocak tarihine kadar Pg Art Gallery’de yer alacak. Candaş Şişman’ın dijital ve mekanik teknolojileri kullandığı çalışmaları, izleyicinin zaman, mekan ve hareket algısının dışına çıkrıyor.

Enerji Patlaması

Soda, Polonyalı sanatçı Malgosia Stepnik’in İstanbul’daki ilk solo sergisi ‘’Sensuous’’a 12 Ocak 2013 tarihleri arasında ev sahipliği yapıyor. Sanatçının eserlerinde kendi imzası haline gelen dairesel formlar, cesur ve duyguları coşturan canlı renkler insan ruhunun derin ve karmaşık sistemini çağrıştırıyor.

Çocuk Portreleri

Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi, içeriği açısından dünyadaki tek örnek olan Yannick ve Ben Jakober Vakfı Çocuk Portreleri Koleksiyonu’ndan bir seçki sunuyor: Altın Çocuklar 16.–19. Yüzyıl Avrupası’ndan Portreler!

New York’ta Sokak Sanatı

Fotoğraf sanatçısı Attila Durak; şu anda üretimi olmayan sx-70 filmle New York’un sokak sanatçılarını çektiği “Echoes of the Street” adlı sergisi, 5 Ocak tarihine kadar Galeriartist’te!

Van Gogh Ankara’da

Unutulmaz bir deneyim sunan Van Gogh Alive, 3 Ocak tarihine kadar CerModern Ankara’da! Dahi ressamın eserlerini 3,000’in üzerinde dijital imaj ile çerçevenin içinden çıkararak izleyicilerine klasik müze gezisinin ötesinde bir deneyim yaşatıyor.

25


f&t agenda MODA SERGISI

AJANDA şubat ALBÜM

Kırmızı Anılar

22 yaşındaki Taylor Swift tam altı kez Grammy Ödülü’nü kazandı Swift’in 2010 yılı albümü “Speak Now”, Rolling Stone dergisinin “Tüm Zamanların En Prestijli 50 Albümü” listesine girmeyi başardı ve genç şarkıcı Time Magazine’in “Dünyaki En Etkileyici 100 İnsan” listesine adını yazdırdı. Bu single Taylor’ı 11. kere 1 numaraya taşıdı ve 32 ülkenin iTunes listesinde çıktığının ilk haftasında zirveyi gördü.

VALENTINO RETROSPEKTIFI

Kırmızıya adını veren moda evi Valentino`nun beş sene önce emekliye ayrılan imparatoru Valentino Garavino bir retrospektifle onurlandırılıyor! 29 Kasım’da Londra’daki Somerset House’da başlayacak sergide aralarında Jackie Kennedy, Grace Kelly, Gwyneth Paltrow ve Sophia Loren’in de yer aldığı isimlerin giydiği 130’u aşkın couture tasarım yer alacak. 3 Mart’a kadar gezilebilecek olan Valentino: Master of Couture`da ayrıca tasarımcının fotoğrafları ve hatıraları da görülebilecek. Valentino Garavani, bu kış Somerset Huose`un retrospektif yıldızı olacak!

FESTIVAL

KITAP Moda Ansiklopedisi

Taschen Yayınları, Fashion Institute of Technology’ni arşivlerini gözden geçirerek moda tarihinin öne ıkan 500 silüetini Fashion Designers A-Z adlı kitapta bir araya getirdi. Chanel’den Yves Saint Laurent’a Gucci’den Vivienne Westwood’a kadar modaya yön veren tüm tasarımcılar kitapta yer alıyor.

Venedik’te Karnaval Zamanı

Kanallarıyla ve gondollarıyla tanınan Venedik şehriyle özdeşleşmiş Venedik Karnavalı’nda, her yıl Venedikliler ve şehrin ziyaretçileri maskeler ardına saklanarak sokaklara dökülüyor. Venedik şehri karnaval boyunca rengârenk görüntülere sahne oluyor. Karnaval 8-12 Şubat tarihleri arasında düzenlenecek.

26

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞW


DÜNYADAN SERGILER

SINEMA Lincoln

Amerika Birleşik Devletleri’nin 16. başkanı olan ve kuzey eyaletlerinde 1861-1865 yılları arasında yaşanan iç savaşa öncülük eden Lincoln’un son dönemlerine ışık tutuyor. İç Savaş’ın hararetli günleri geride kalınca, Abraham Lincoln ile kabinesi arasında fikir ayrılıkları da su yüzüne çıkacaktır. En ciddi görüş ayrılığı ise kölelik konusunda yaşanacaktır. Filmin baş rolünde Daniel Day-Lewis yer alırken, yönetmen koltuğundaysa Steven Spielberg oturuyor. Filmin adı gelecek Oscar sezonu için şimdiden kulislerde dolaşıyor.

Kadınlar

Anne iki çocuk annesi, Parisli ve iyi kazanan gazeteci bir kadındır. Elle dergisi için fahişelik yaparak hayatını kazanan genç kızlar hakkında bir araştırma makalesi yazmaktadır. Bu süreçte iki bağımsız genç kızla görüşür; Alicja ve Charlotte. Bu kendilerine güvenen kızların hayatları hakkında öğrendikleri kendi doğrularını da sorgulatacaktır. Filmde Juliette Binoche, Joanna Kulig ve Anais Demoustier oynuyor.

Hitchcock

Alfred Hitchcock’un sıradışı filmi Sapık (Psycho)’ın çekim sürecinde geçen film Hitchcock ve eşi Alma’nın aşklarına odaklanıyor. Filmde ustayı Anthony Hopkins canlandırırken karısı Alma rolünü ise Helen Mirren üstleniyor. Projenin yönetmen koltuğunda Sacha Gervasi otururken, senaryo ise John McLaughlin’e ait. Filmde Scarlett Johansson, Janet Leigh, James D’Arcy, Anthony Perkins, Jessica Biel, Vera Miles, Michael Stuhlbarg ve Toni Collette oynuyor.

Sürrealist Dali

Paris’te bu yıl en heyecanla beklenen sergi Salvador Dali’ninki. Centre Pompidou’da 25 Mart’a kadar devam edecek sergide sürrealist akımın popüler temsilcisi Dalì’nin muazzam yeteneğine bir kez daha şahit olacağız. Sergi Keükndine has tarzı, başarısı, üretkenliği ve sıra dışı fikirleri ile Dali’nin nasıl güçlendiğini gösterecek. Dali hayatı boyunca, 1500’den fazla resim ve onlarca heykelin yanı sıra, çeşitli taş baskı eserler, kitap illüstrasyonları, tiyatro dekorları ve kostümleri üretmiştir. Bu sergi, 200’den fazla eseri içeriyor.

René Gruau’nun eserleri

René Gruau 1940’lı ve 50’li yıllarda modaya yön veren illüstratörlerin başında gelir. Gruau aralarında Balmain, Balenciaga, Lanvin ve Givenchy gibi birçok marka için yeteneğini kullandı ancak onu tanıyanların söylediği gibi aslında o bir Dior çizeriydi. Neredeyse 40 yıl Dior için çizim yapan Gruau düzenlenen Lord of Fashion sergisi 15 Şubat’a kadar Pampaloni Miami’de gezilebilir. Sergide Gruau’nun pek çok çizimi görülebileceği gibi o dönemin moda akımlarını da hissedebilmeniz mümkün.

27


en moda haberler

Park Bravo Home ile Yılbaşı Sihri Evinizde Yeni yılın tılsımlı dekoratif ürünleri, bu yıl Park Bravo Home ile evinizi renklendirecek. Yeni yılın habercisi kırmızı ve yeşil renklerin bir arada kullanıldığı dekoratif ürünler sizi bekliyor. Yeni yılı evinizde kutlayacaksanız, banyonuzda kırmızı yeşil desenli havlu, masanızda simli süsler ile misafirlerinizi ağırlayabilirsiniz. Evinize gelen sevdiklerinize küçük yeni yıl hediyeleri hazırlayabilirsiniz. Renkli toplar, minik çanlar, Noel Baba şeklinde dekoratif mumlar, evinizi yılbaşı gecesine hazırlayacak tüm ürünler şimdi Park Bravo Home mağazalarında.

“En Seksi” Parfüm

Victoria’s Secret, şimdiye kadarki en tutkulu ve baştan çıkarıcı koku serisi Seduction’ı sunuyor. Seksapelin en açık ifadesi olan ve duyuları baştan çıkarma k için tasarlanan Dark Orchid, tutkulu bir sıcaklıkla birleşti. Gece yarısı orkidesi, erik ve öd ağacının karışımı, bu kokuyu sıktığınız anda kendinizi karanlığın lüksüyle sarmalayacaksınız.

Nine West Partisi

“Party” adını verdiği şık koleksiyonunda Nine West, lame ve dore pırıltılarının, pul, payet ve taş işlemelerin ve sezonun en moda iki rengi kırmızı ve morun kullanıldığı ayakkabı ve aksesuarlar sunuyor.

Rodarte’dan Starbucks’a Sevgilerle

Ünlü moda markası Rodarte’ın tasarımcı kardeşleri Kate ve Laura Mulleavy, Starbucks için özel bir koleksiyon hazırladı. Bu eğlenceli ürünler, görülmeye değer!

28

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Pirincin Faydaları Dünyanın önde gelen, Uzakdoğu’nun 1 numaralı cilt bakımı markası THANN, doğal terapileri modern dermatoloji bilimiyle birleştirerek bitkisel temelli bir dizi saç ve cilt bakım ürünü sunuyor. Şimdiyse Türkiye’de ilk mağazasını Kanyon Alışveriş Merkezi’nde açtı. 5000 yıllık Uzakdoğu bitkisi pirincin yağ özlerinden oluşturduğu bakım ürünlerinin yanında THANN, cilt bakım ürünlerinde Shiso bitkisinin özlerini kullanan ilk marka olma özelliğini taşıyor. THANN aynı zamanda çevre bilinci taşıyarak doğaya dost ürünler sunuyor ve insan haklarını desteklerken bir yandan da hayvanlar üzerinde testlere ve çocuk işçi çalıştırılmasına karşı duruşunu koruyor.

Evlenmeden Önce 11-13 Ocak 2013 tarihleri arasında 11. kez düzenlenen Evlilik Dünyası Fuarı, sektördeki 300’den fazla katılımcı firmayı bir araya getiriyor. Evlenecek çiftlerin tüm ihtiyaçlarını bulabilecekleri fuar, bu yıl daha fazla alternatif sunmayı hedefleyerek Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı ile birlikte İstanbul Kongre Merkezi salonunu da fuar alanına dönüştürüyor. Çiftlerin heyecanla beklediği Evlilik Dünyası Fuarı’nın büyüyen alanıyla birlikte ziyaretçi sayısının da bu yıl 60 bini geride bırakıyor. Dans gösterileri, defileler, müzik dinletileri, çekilişler ve ünlü sanatçıların katılımıyla daha da renklenen fuarda ünlü tasarımcılar Hatice Gökçe, Banu Güven ve Çiğdem Akın 3 gün boyunca 3 ayrı defileyle 2013 trendlerini ziyaretçilerin beğenisine sunuyor. Fuarı ziyaret etmek isteyenler www.evlilikfuari.com; ve www.evlilik.com.tr adreslerinden online davetiye alabilirler.

Amerika’da dogum paketlerini uc ana grupta toparladik Bunlar, kisaca kapsam Gumus: Sadece Altin Platin

Amerika’da Doğum Moda ve Oteller LVMH, yani Louis Vuitton Moet Hennessy grubu 2013 yılında Maldiv’lerde yeni bir lüks otel açacağını duyurdu. Noonu Atoll’deki Randheli Adası’nda yapılacak olan bu lüks tatil cenneti henüz yapım aşamasında. Tesis, 46 villa içerecek. Açılış tarihiyle ilgili kesin bir bilgiyse verilmedi. Bu arada edindiğimiz bilgiye göre, Missoni grubu da önümüzdeki birkaç yıl içinde Türkiye’de yatırım yaparak bir otel açmayı planlıyormuş.

Sayfa 1 / 5

Bebeğini A.B.D. veya Kanada’da dünyaya getirerek, bununla birlikte gelen pek çok yasal haktan faydalanmasını düşünen, çocuklarına şimdiden çok önemli bir seçenek sunmak isteyen anne-baba adaylarının tercihi, Amerika’da Doğum’dur. Amerika’da Doğum, başka bir ülkede, ev ortamınızdan, yakınlarınızdan uzak ve hamile olarak 3 ayı aşkın süre bulunurken tüm temel bilgi, alışma, ulaşım, tıbbi, yasal ve pek çok günlük konuda güveneceğiniz, profesyonel çalısan bir hizmet firmasıdır. Sundukları 3 hizmet paketi ve 8 farklı şehir ile bütçe ve coğrafi tercihinize göre seçenekler sunuluyor. Daha fazla bilgi için amerikadadogum.com

29


en moda haberler SAATLERİNİZİ AYARLAYIN

Ünlü Tercihi

Skyfall 007 filminde Naomie Harris, Omega Seamaster Aqua Terra kullandı. Filmde siyah kadranlısını gördüğümüz saatin beyaz kadranlısı da var.

Dünyanın En Dakik Saati

Dünyanın en iyi çalışan quartz teknolojisi saatlerinin ayda 15 saniye şaştığını biliyor musunuz? Bulova PRECISIONIST ise, sürekli çalışan saniye koluyla yılda en fazla 10 saniye hassasiyeti yakalayarak, dünyanın en dakik saati ünvanına sahip!

30

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Yeni Marka

Türkiye’ye yeni gelen Sector saatlerinin kış koleksiyonunda SECTOR 600 serisi sportif modelleriyle dikkat çekiyor. Büyük düğmeleri, multifonksiyonlu oluşları, paslanmaz çelik kasa ve kordonları ile erkeklerin şıklığının tamamlayıcısı olacaklar. Özellikle extreme ve outdoor sporlar ile macera tutkunları için SECTOR COMPASS serisi pusulası ile vazgeçilmez bir ekipman haline geliyor.

Aşkın Saati

Özel tasarlanmış kutusunda, limitli sayıda, bay ve bayan kombinasyonu olmak üzere çiftli olarak satışa sunulacak olan Casio Lover’s Collection modelleri, aşkın sembolü olmaya aday. Koleksiyondaki tasarım, yere hafifçe düşen kar tanelerinin romantik görüntüsünü çağrıştırıyor. Bu özel koleksiyondaki saatlerin arka kapağındaki Devil & Angel logosu ise aşkınıza esprili bir vurgu yaparak aşkınızı ölümsüzleştiriyor. BABY-G ve G-SHOCK konseptinin çıkış noktası, darbelere dayanıklılık özelliğinin yanı sıra kronometre, alarm, tam otomatik takvim ve 200 metre su geçirmezlik özellikleri. Tüm bu özellikleri barındıran Lover’s Collection, beyaz ve siyah olmak üzere 2 farklı renk seçeneği ile satışa sunuldu.


Napoliten Lezzetler İş dünyasının kalbinin attığı Levent’te, deneyimli Napoli mutfağı Fratelli La Bufala Restoran, haftanın her günü öğle ve akşam yemeklerinde hizmet veriyor.

F

ratelli La Bufala Levent Loft; Napoli mutfağının özgün lezzetleri, manda sütünden yapılan orijinal mozzarella peyniri, manda eti, odun alevinde pişen Napoliten pizzaları, günlük hazırlanan Ege ve Akdeniz’e özgü zeytinyağlı tabakları ile Levent plazalar bölgesinin en çok tercih edilen restoranı olmaya devam ediyor. Soğuk havalarda sımsıcak ortamında sevdiklerinizle yemek keyfini çıkartacağınız 80 kişi kapasiteli salonu, başarılı mutfak ve servis kadrosuyla kendinizi evinizde gibi rahat hissedebileceğiniz bir mekan. İş arkadaşlarınızla, ailenizle keyifli yemekler ve organizasyonlar planlayabileceğiniz şık ve nezih bir restoran.

Fratelli La Bufala’nın tatlarını unutulmaz kılan fark; doğal ürünler kullanmaktan, seçicilikten, yaratıcılıktan ve sunumdan geçiyor… Napoli gastronomisinin 400 yıllık mutfak geleneğinin mirasçısı ve dünyanın en büyük İtalyan pizza grubu Fratelli La Bufala Levent Loft; Napoli, Milano, Roma, Miami, Barcelona, Rio De Janeiro, Londra, Paris, New York gibi büyük metropollerden sonra 2008 yılında İstanbul’da açılmıştı. Dünyaca ünlü ödüllü proje Levent Loft’taki seçkin mekanında, 2008 yılından bu yana haftanın her günü hizmet veriyor. FRATELLI LA BUFALA Levent Loft Binası, Büyükdere Cad. No:201 Tel: 0212 325 54 11

31


en moda haberler

Barbi Bebek

21 yaşındaki manken Valeria Lukyanova, Barbi bebeği berzerliğiyle gurur duyuyor. 50 santimetrelik beli, büyük göğüsleri ve iri mavi gözleriyle gerçekten de bir Barbi bebeği andırıyor. Adeta bir çizgi film karesinden fırlamış gibi görünüyor.

Bally’den Şık ve Rahat Tasarımlar Derinin hakim olduğu yeni koleksiyonda egzotik timsah derisi kullanılarak yaratılan Bally’nin ikonikleşen Moritz Madrielle model çantası, altın işlemelerle detaylandırılmış armalı kancasıyla tüm dikkatleri üzerine çekiyor. Koyu yeşil, çikolata ve kırmızı renk seçenekleri olan Moritz Madrielle çıkarılabilen omuz askısı ile farklı kullanımları da mümkün kılıyor.

Tırnaklarda Moda Dünyaca ünlü tasarımcılardan Alexander Wang, Tracy Reese ve Prabal Gurung ile çok özel projelere imza atan Amerika’nın bir numaralı markası Sally Hansen, bu sezona damga vuracak Limited Edition Tasarım Oje Koleksiyonu’nu piyasaya sürdü.

Lekelere Veda Cilt bakımında çığır açan OROGOLD Cosmetics’in, bileşiminde 24 ayar altın parçacıkları, elmas tozu ve inci tozu bulunan mucizevi serisi “Bio-pearl” ile cildinizi lekelerden arındırın. Çil ve kahverengi lekelerin görünümünü düzelten, cildi aydınlatan, peeling, serum ve kremden oluşan “Bio-pearl” 3’lü ürün serisi; cildi güneş lekelerinden kurtarıyor.

32

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Sımsıcak Hediyeler Yeni yıl yaklaşıyor... Herkes sevdiklerine en özel hediyeyi ararken; La Senza içinizi ısıtacak, sımsıcak seçenekler sunuyor. Seksi iç çamaşırlarının yanı sıra pofuduk sabahlıkları ve birbirinden canlı renklerdeki sevimli koton pijamalarıyla La Senza, yılbaşı hediye seçenekleri ile cezbediyor; yeni yılda da sımsıcak geceler vaadediyor.



en moda haberler En İçten Yeni Yıl Dilekleri Mücevher ve aksesuarlarını B Point markası ile sunan Bilgün Dereli’nin son dönemlerin en çok tercih edilen aksesuarı olan deri bileklikleri 18 ayar altınla buluşturan tasarımları ile en samimi yeni yıl dileklerinizi sevdiklerinize ulaştırabilirsiniz. Altının şıklığı ile derinin günlük kullanımını bir araya getiren 18 ayar altın Love, Luck ve Hope yazılı deri bileklikler sevginizi ifade etmek için en güzel hediye alternatiflerinden biri olacak.

Cruz kardeşler Tasarımcılığı Sevdi

Beyaz perdenin Oskar’lı yıldızı Penelope Cruz ve kız kardeşi Monika Cruz, lüks iç giyim markası Agent Provocateur için tasarlayacağı L’Agent adlı kapsül koleksiyonuyla 2013-2014 Sonbahar/Kış sezonunu büyülemeye hazırlanıyor. Moda dünyasında adından sıkça söz ettiren ünlü kardeşler seksapel, zarif ve feminen tarzlarını Agent Provocateur’ün kadın ruhunu okşayan tasarımlarına yansıtıyor. Heyecanla beklenen kapsül koleksiyon, Agent Provocateur’de zamanı durdurmaya hazırlanıyor.

C

YILBAŞI PARTISI

M

Yeni yıl ruhundan ilham alarak tasarlanan varaklı süslemeler, dekoratif ürünler ve yemek takımlarının buluşma noktası Harvey Nichols Home, tılsımlı bir kapıyı ardına kadar aralıyor. Altın işlemelerin evin her köşesinde baştan aşağı hissedildiği sezonda, dore, zümrüt yeşili, lame ve kırmızının harmanlandığı dekoratif objeler yeni yılın sıcak esintisini yansıtıyor. El işçiliğinin kusursuzlukla buluştuğu koleksiyona ait tasarımlar, her ortama eklektizm katmayı da ihmal etmiyor.

Y

CM

MY

CY

CMY

K

İHTIŞAMLI YENI YIL SOFRALARI…

Farklılık yaratan sofistike, lüks ve trendi yemek takımları koleksiyonda özgünlükle buluşarak yeni yıl sofralarını zenginleştiriyor. Porselenin yıldız markası GIEN’nin yeni yıl konseptli yemek takımları, yeni yılın bereketini simgeleyen Michael Aram’ın dore ışıltılı nar ayrıntılı objeleri göz kamaştırıyor. Yeni yılı evinde kutlamak isteyenler Moser’in egzotik renklİ şampanya kadehleriyle parıltılı ambinyası renklendiriyor.

ÇAM AĞAÇLARININ VAZGEÇILMEZI…

Yeni yılın ruhuyla özdeşleşen çam ağaçları süslerinin şatafatlı görünümü Harvey Nichols Home’da yepyeni bir kimliğe bürünüyor. Sanat ve tasarımın bütünleştiği geometrik formlardaki özel süslemeler klasik ve artdeco dokunuşlarla yaratıcılığı ortaya çıkarıyor. Goodwill’in cıvıl cıvıl yılbaşı süsleri ve Vaga Bond House’un sevimli dizaynları yeni yılda çamınızı dilek ağacına dönüştürüyor.

34

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

FURLA CANDY BRISSIMA SHOW! İkonik çanta “Candy Bag”, farklı renk seçenekleriyle göz doldururken, dünyaca ünlü show’uyla da dikkatleri üzerine çekti! İtalyan sanatçı Sissi’nin yönetiminde beş sanat okulu mezunu tarafından rengarenk aksesuarlarla yeniden yorumlanan Candy Bag’ler izleyiciler tarafından çok ilgi gördü. Kış aylarının koyu renklerine karşın, rengarenk kalarak yazı içinizde yaşatmak istiyorsanız mutlaka Furla Kanyon veya İstinye Park mağazalarından bir Candy Bag edinin!


XXX


en moda haberler

Ben İçindekini Alayım Lütfen!

Dünya çapında tanınan oyuncu ve model Laetitia Casta, H&M’in Yılbaşı iç çamaşırı kampanyası için lüks detaylı yeni stillerini sergiliyor. Bu sezonun iç çamaşırı koleksiyonu, push-up stilinde arkadan bağlanan kalp şeklindeki sütyenleri ve alternatif olarak önden bağlanan push-up stilini içeriyor. David Beckham ise, H&M’deki İç Giyim koleksiyonuna eklediği yeni ürünleri, yeni kampanya fotoğrafları ile tanıtıyor. Kapüşonlu sabahlık, büzgü bağlı pijama altı, Henley üst, dirsek ve diz kısımları kapitone içlik, ropdöşambır, tişört ve havlu gibi yeni stiller bu kış sıcaklık ve rahatlık sağlıyor.

Elle’den Yılbaşına Özel Sürprizler ELLE, çılgın sokak modasını yansıtan yeni sezon koleksiyonunda yılbaşına özel % 50’ye varan indirim uyguluyor! Ayrıca, çeşitli sürprizlerle de ELLE tutkunlarını şaşırtmaya hazırlanıyor. Yılbaşı partileri için troklu ya da leopar desenli, neon renkli rugan detayı ile hareketlenen yüksek ince topuklu Bootieler arasından seçim yapabilirsiniz. İhtişamlı Platformlar da sizi yılbaşı davetlerinin yıldızı yapacak modellerden biri.

Kiğılı ile Yeni Yılda Yeni Bir Sen!

Erkek giyimin vazgeçilmez markası Kiğılı, yeni yılda erkeklere birbirinden şık alternatifler sunuyor. Takım elbiselerden aksesuarlara kadar birçok ürünü bir arada bulabileceğiniz Kiğılı’nın yeni yıl koleksiyonuyla, dilerseniz yılbaşı gecesinin en şık erkeği olun, dilerseniz de en şık görmek istediğiniz sevdiklerinize Kiğılı yeni yıl koleksiyon ürünlerinden birini hediye edin!

Güneş Lekeleri Güzeliğinizi Engellemesin! Yaşlılığın en büyük sorumlusu güneş, yazı geride bıraktığımız şu günlerde cilt üzerinde olumsuz yan etkilerini göstermeye başladı. Dr. Murad, etkisi klinik olarak kanıtlanmış C vitamini teknolojisi içeren bakımı Essential-C Daily Renewal Complex (C Vitaminli Günlük Yenileyici Kompleks) ile lekelerin azalmasını destekliyor.

Inglot ile Parlayın Kıyafetlerinizin şıklığına eşlik edecek ihtiyacınız olan en parlak ve marjinal makyaj ürünleri Inglot’da sizi bekliyor. Renkli simler, gösterişli takma kirpikler, kırmızı ruj ve ojeleri almadan makyajınızı tamamlamayın.

36

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


XXX


en moda haberler

Studio Kaprol defile alanında Uğurkan Erez de bu özel çalışmayı inceledi.

Türkiye’nin EN BÜYÜK Dergisi Altı ayda bir sezonluk olarak yayınladığımız Fashion&Travel Magazine ‘The Special Big Issue,’ ikinci sayısıyla IFW’de görücüye çıktı. Modayı lüks, seyahat ve sanatla buluşturan, dergimizin sayfa sayısı olarak minik ama boyut olarak kocaman bir versiyonu olan ‘The Special Big Issue’nun tanımını ilk olarak modanın kalbinin attığı İstanbul Fashion Week’te gerçekleştirdik. 70 cm. x 100 cm. boyutlarında, 200 gr mat kuşe kağıda basılan ve 50 sayfa olan “The Special Big Issue”, moda tutkunu konuklar tarafından büyük ilgi gördü. Bu boyutuyla bu özel sayımız Türkiye’deki en büyük boyutlarda basılan dergi olma özelliğini de taşıyor. IFW kapsamında, Pera Palace Hotel’de gerçekleşen Dilek Hanif defilesi sonrası After

38

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Party alanında sergilenen özel Fashion&Travel The Special Big Issue, ertesi gün gerçekleşen Studio Kaprol defile alanında da moda tutkunlarının beğenisine sunuldu. Studio Kaprol defilesi sonunda ise defileye katılan bütün konuklara Fashion&Travel Magazine’in orijinal boyutlardaki sayısı dağıtıldı. Bu özel sayımız yılbaşına kadar Harvey Nichols Kanyon, Brandroom Nişantaşı ve Brandroom Suadiye mağazalarında sergilenecek. Türkiye’nin en büyük dergisini görmek, sayfalarını karıştırmak isteyenler, Fashion&Travel Magazine, The Special Big Issue çalışmasını burada görebilirler.

THE SPECIAL BIG ISSUE KIS/WINTER 2012-13 Sonbahar yaprakları ve çiçekleri modacıların tasarımlarındaki yerini alıyor.


XXX


en moda haberler

Otomobil Uçar Gider İnanılmaz ancak gerçek.. Uluslararası Havacılık Federasyonu tarafından sertifikalı bir uçan otomobil var. Özel Hafif Sınıf Uçan Otomobil olarak belge alan bu araç hem havada uçuyor, hem de normal bir araç gibi yolda gidebiliyor. Florida, Amerika’da şimdiden plakalı olarak yollarda bu Maverick marka araçları görebilmek mümkün. Özel sınıf uçuş belgesi aldığınız takdirde ekstra bir pilota gereksinim duymadan bu aracı uçurabiliyorsunuz. Bu uçan otomobil, havada 40 mil hız ile yaklaşık 100 km. uzaklığa kadar uçabilmekte. Bir diğer modeli ”Uratav“ da, off-road arazi meraklılarına hitab ediyor. Off-road süspansiyon ve donanımına sahip olan bu model, adrenalin tutkunlarının tercih ettiği bir model. Havadan zorlu arazi şartlarına inebiliyor ve bozuk yollardan bile rahatlıkla havalanabiliyor. Amerika’daki başlangıç fiyatı 94 bin USD olan Maverick, 2.5 litre, 190 beygir enjeksiyonlu Subaru motoruyla donatılmış. MaverickLSA.BusinessCatalyst.com

40

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


XXX


en moda haberler Kitabı yayına hazırlayanlar: Nilüfer Ülkügüner Şengel-Erhan Şengel Kitap tasarımı: Yılmaz Aysan Fotoğraflar: Bahar Kitapçı

Haydi Afiyet Olsun... Yıllardır başarıyla sürdürdükleri makyözlük mesleklerini, hayatı, acıları ve mutlulukları paylaşan iki renkli, yaratıcı, marifetli, sanatçı kızkardeş… Suzan Kardeş ve Neriman Kardeş, bu sefer bambaşka bir ortak projenin, Balkan mutfağından örnekler sunan bir yemek kitabı projesinin içindeler.

B

ütün bir Balkan coğrafyasının yemek tarifleri kitabı değil bu. Bu kitap, Kosovalı bir ailenin sofrasında pişen yemekleri, Suzan ve Neriman Kardeş’in en çok sevdikleri en özel buldukları yemekleri ve anıları paylaştıkları farklı bir yemek kitabı. Kitapta Suzan Kardeş’in babasının lakabı olan ‘’Bekriya’’ adını verdiği lokantasında en çok pişen ve en sevilen yemeklerin tariflerini bulacaksınız. Suzan ve Neriman Kardeş’in ailesinde lokantacılık geleneği var. Babalarının, amcalarının Kosova’da ve sonrasında İstanbul’da çok sevilen lokantaları varmış. Ailede Suzan gibi müzisyenler de çok. Bir ailenin hikayesi, bir çocukluğun, bir göçün hikayesi var bu yemeklerde. Kokular ve tatlar anıları canlandırdıyor. Kitapta bazen kahkahalarla gülüşler, bazen saksıdaki “Çuşka” biberlerine bakıp, belki de geçmiş bir zamanı hatırlayan iki kardeşin gözlerinin nemlenmesi var. Her ne kadar Suzan ve Neriman makyözlük mesleğinin erbabı olsalar da bu yemekler makyajsız; kitabın içindeki tarifler aynen hayatta olduğu gibi, bir dostla paylaşılan tarifler.

42

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Ve ayrıca kitabımızda yemekler yapılırken birebir aktarılan keyifli, samimi sohbetleri de bulacaksınız. Yemek fotoğraflarını stüdyoda, yemek fotoğrafı çekilirken genel olarak uygulanan çok az pişmiş, boyalarla renklendirilmiş şekilde değil, tam da hayatın içinde, Neriman’ın evinde ve mutfağında, domates, biber, patlıcan ektiği bol ışıklı, bol ağaçlı, çiçekli bahçesinde gerçekleştirdik. Balkan’larda, Kosova’da yemekler daha çok çiçekli bahçelerde, kocaman masalarda yenilirmiş. Sohbetler eğlenceli, muhabbetler uzun olurmuş. Bu avlulara ve bahçelere de ‘’hayat’’ denirmiş. Neriman’ın evi kocaman bir bahçeye açılıyor, bahçesi de evi de çok intizamlı ve temiz. Çünkü Neriman da Suzan gibi her yaptığını titizlikle ve sevgiyle yapıyor. Çekimler boyunca Suzan da Neriman da enerjileriyle, samimiyetleriyle, marifetleriyle, kahkahaları ve ışıl ışıl gözleriyle bizi büyülüyor. Bu kahkahalar kitaptan da taşsın, hayattan (yani bahçeden) yayılan neşe sizlere de bulaşsın, damağınız şenlensin istedik.

ELBASAN TAVA Malzemeler n 1kg. kemikli kuzu eti n 3 yemek kaşığı un n 6 yumurta n 4 diş sarımsak n 1 yemek kaşığı mısır unu n 1,5 kg. yoğurt n 1 çorba kaşığı tereyağı n 1 tatlı kaşığı kırmızı toz biber n 1 tatlı kaşığı tuz n 1 tatlı kaşığı baharatlı çeşni n 1 tatlı kaşığı karabiber Yapılışı 1 kilo kemikli kuzu eti bir saat kadar haşlanır, et piştikten sonra fırın kabına veya tepsiye tereyağı sürülür. Etlerin üzerlerine birer parça tereyağı ve kırmızı biber sürülerek sıcak fırına verilir. Etler fırında 10 dakika kadar kızartılır. Ayrı bir yerde belirtilmiş miktarlardaki malzemeler ve ezilmiş sarımsaklar karıştırılıp kızarmış etlerin üzerine dökülür ve tekrar yemek yarım saat kadar fırınlanır. Yemeğin üstü kızardıktan sonra sıcak servis yapılır. En sevilen Balkan yemeklerinden biridir. Bayramlarda, düğün ve davetlerde ikram edilir.


XXX


f&t zoom

FOTOĞRAFLARLA “Benim İstanbul’um” DÜNYA Diyerek Objektife Bastılar Ara Güler’in kırmızı tramvaya olan aşkı… Ahmet Ümit’in kitaplarında hayat bulan Ayasofya Müzesi... Zülfü Livaneli’ye ilham veren tarihi yarımada... Ünlü haberci Coşkun Aral’dan en özel karelerle 1 Mayıs kutlamaları... İddia ediyoruz İstanbul’a hiç onların gözüyle bakmadınız! Yazı Aslı Öktener

44

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Ercan Arslan “İstanbul’da sisler içinde bir vapur kimbilir bu kaçıncı seferi dünden bugüne. İstanbul’da kıyıdan kıyıya her yolculuk hüzünlü bir ayrılık, coşkulu bir kavuşmadır aslında…”


Fot Dü oğ r nya afla

rla

A

slında her şey bir sohbetimiz sırasında World Travel Channel Genel Yayın Yönetmeni Şule Bekrioğlu’nun bana dönüp, “Biliyor musun karlı bir İstanbul gününde Taksim’de çekilmiş, kırmızı tramvaylı bir fotoğraf var. O fotoğrafı çok beğeniyorum ancak kimin çektiğini şimdi hatırlayamıyorum…” demesiyle başladı. Sözünü ettiği fotoğrafı biliyordum. Şule Hanım, Milliyet Gazetesi’nde bir dönem birlikte çalıştığım fotomuhabiri arkadaşım Ercan Arslan’ın ödüllü fotoğrafından bahsediyordu. Kendisine bunu anlattım. Birlikte Ercan Arslan’ın internet sitesine girdik ve uzun uzun fotoğraflarına baktık. İşte bu konuşma Ercan Arslan’ın, World Travel Channel ailesine katılmasına ve Şimdi Fotoğraf Zamanı programının da başlamasına vesile oldu. Zaman geçmeden de bir araya geldik ve programın içeriğini oluşturduk. Ercan Arslan, adı İstanbul ile özdeşleşmiş olan ünlü isimlerin önce evlerine konuk olacak ardından onlarla birlikte şehirde eşsiz bir gezintiye çıkacak ve bir birinden güzel fotoğraflar çekecekti. Programın bitiminde de konuklar tarafından çekilen bu fotoğraflarla, ‘Benim İstanbul’um’ konulu bir sergi düzenlenecekti. Bununla da yetinmedik, serginin tanıtım gecesinde fotoğraflar satışa sunulsun ve satıştan elde edilecek gelir UNICEF’in Okul Öncesi Eğitime Katkı Projesi’ne bağışlansın istedik… Proje hepimizi çok heyecanlandırdı. Ercan Arslan programı hazırlayıp sunacak, Ercan Gümüş yönetmenliğini yapacak ben ise yapım sorumlusu olacaktım. Vakit kaybetmeden hepimiz projeye dört elle sarıldık. Elbette ilk iş konukların seçimiydi… İçeriği kadar programa katılacak olan konukların seçimi de büyük bir titizlikle yapıldı. Titizlikle diyorum çünkü programa katılacak olan ünlü isimlerin, şehri tam anlamıyla yaşayan, İstanbul’u özümsemiş ve eserlerinde de bu eşsiz kente yer veriş olmaları gerekiyordu. 1 Mayıs Bayramı yaklaşıyordu ve bu noktadan hareketle Şimdi Fotoğraf Zamanı programının ilk konuğu ünlü haberci Coşkun Aral oldu. Taksim’de kutlanan bayramı onunla birlikte izlemek müthiş bir deneyimdi. Programın ikinci bölümünde ise Türkiye’nin en güçlü seslerinden Zülfü Livaneli’yi ağırladık. İstanbul’u Zülfü Livaneli’den başka kim daha güzel anlatabilirdi ki? Şarkılarını, şiirlerini, kitaplarını hep bu Şehr-i İstanbul süslüyordu. Sunucumuz Ercan Arslan, sanatçının Seranad kitabını okumuş ve satır aralarındaki ipuçlarından yola çıkarak programın rotasını belirlemişti. Buna göre; Zülfü Livaneli’yi önce evinde ziyaret edecek ardından kitabında adı geçen yerleri birlikte gezecektik. İstanbul Üniversitesi içindeki tarihi Beyazıt Kulesi’ne çıkmak, Sultanahmet Cami’ni beraber gezmek ünlü sanatçı içi de unutulmaz

Şule Bekrioğlu “Umarım İstanbul’a ve çocuklarımıza vefa borcumuzu öderiz” Gerçekleştirdikleri yayınlarla Türkiye ve dünyadaki birçok kenti başarıyla ekrana taşıdıklarını belirten World Travel Channel Yayın Yönetmeni Şule Bekrioğlu, “World Travel Channel,

bir gün oldu. Zülfü Livaneli, çekimler sırasında; “Buralara gelmeyeli uzun zaman olmuştu. Sayenizde yıllar sonra buradayım ve gerçekten çok mutluyum…” dedi. Yazar Ahmet Ümit, ‘İstanbul Hatırası’ kitabından yola çıkarak gerçekleştirdiğimiz uzun yolculuğumuz sırasında ne istediysek bizi kırmadan yerine getirdi. Ara Güler, ilerleyen yaşına rağmen, boynunda fotoğraf makinesi ile yollara düştü ve bizleri İstanbul’da en sevdiği yerlere; İstiklal Caddesi’ne ve Karaköy’e götürdü. Hatta bizler için; “Bir daha dünyaya gelseydim tramvay olmak isterdim” dediği Taksim’in meşhur kırmızı tramvayına bindi. Atıf Yılmaz’ın kızı Kezban Arca Batıbeki’nin Üsküdar’daki evini ziyaret ettiğimizde adeta bir sanat galerisine gelmiş gibi olduk… Onlarca renkli bibloyu ve aksesuarı incelemek çok eğlenceliydi. Evinin olağanüstü İstanbul manzarasını ise bir daha hiçbir yerde görmeyeceğim sanırım! Mezun olduğu Robert Koleji’nin yazar Ayşe Kulin’in hayatında büyük önem taşıdığını, bağlama üstadı Arif Sağ’ın bir fotoğraf tutkunu olduğunu, gazeteci yazar Doğan Hızlan’ın papyonlarının yanı sıra kalem koleksiyonu da yaptığını, fotoğrafçı İzzet Keribar’ın Kapalıçarşı’ya, Tahsin Aydoğmuş’un ise Ayasofya’ya olan vefa borcunu Şimdi Fotoğraf Zamanı sayesinde öğrendik... Program kapsamında; Mimar Sinan Genim’le boğazda tekne ile gezerek yalılar arasında tarihi bir yolculuğa çıktık. Türkiye’nin en çok okunan gazete yazarlarından Ahmet Hakan’la birlikte şehirde en sevdiği yer olan Fatih’in Zeyrek semtini gezdik. Padişah V. Murad’ın torunu Kenize Murad’ın, evim dediği Çırağan Sarayı’na konuk olduk ve ünlü fotoğrafçılar; Mehmet Günyeli, Kamil Fırat, Ahmet Elhan ve Gültekin Çizgen ile eserlerine konu olan yerleri birlikte dolaştık. Ve en unutulmaz olanı ise Türk sinemasının sultanı Türkan Şoray’ı, elinde fotoğraf makinası ile Rumeli Hisarı sahilinde en güzel kareyi yakalamak için heyecanla bir oraya bir buraya koşturmasını görmekti sanırım… Şimdi Fotoğraf Zamanı, 20. bölümünü geçtiğimiz günlerde tamamladı… Şimdilerde ise ekip olarak program kapsamında düzenlenecek olan, ‘Benim İstanbul’um’ konulu serginin açılış heyecanını yaşıyoruz. Siz bu satırları okuduğunuz sırada belki de sergimizin 17 Aralık’ta Çırağan Sarayı’nda düzenlenecek olan tanıtım gecesine sayılı günler kalmış olacak. Yukarıda da bahsettiğim gibi, gecede fotoğraflar satışa sunulacak ve elde edilecek gelir UNICEF’e bağışlanacak. Ayrıca sergi bir kitapta hayat bulacak. Ve elbette ekip olarak bizler de elbirliğiyle hayata geçirdiğimiz bu başarılı projenin haklı gururunu yaşıyor olacağız.

birbirinden uzak dünyaları yakınlaştırdı. Çok yakından tanıdığımızı sandığımız şehirleri yeniden keşfetmemizi sağladı. Amacımız sadece seyahat edenleri bilgilendirmek değil, şehirlerin zamanına da tanık olmaktı. Şimdi Fotoğraf Zamanı programına da bu noktadan hareketle doğdu. Ve ilk şehrimiz, ‘Benim İstanbul’um’ oldu…” diye konuştu. Şimdi Fotoğraf Zamanı programına konuk olan ünlü isimlerin çektikleri fotoğrafların ‘Benim İstanbul’um’ sergisi ile biraraya geleceğini belirten Şule Bekrioğlu,

“Serginin tanıtım gecesi 17 Aralık’ta Çırağan Sarayı’nda gerçekleşecek. Gecede fotoğrafların satışından elde edilecek gelir ise UNICEF’in Okul Öncesi Eğitime Katkı Projesi’ne bağışlanacak. Yüzyıllardan bize armağan İstanbul’u yarınımız çocuklara bırakırken, yaşadıkları şehri daha iyi anlamaları için eğitimlerine de bir katkımız olsun istedik. Umuyorum bu projeyle yaşadığımız kıymetli şehir İstanbul’a ve çocuklarımıza vefa borcumuzu az da olsa ödeyebiliriz…” dedi.

45


f&t zoom

Ahmet Ümit “Şehre bakıyorduk denizden. Sisler içindeydi İstanbul… Sisler içinde deniz... Sisler içinde teknemiz. Sultanahmet’in minareleriydi görülen, Ayasofya’nın kubbesi, Topkapı Sarayı’nın kuleleri. Hiç yağmalanmamış, yıkılmamış, kirletilmemiş gibiydi şehir. Bembeyaz bir sisle örtmüştü doğa, ne varsa görüntüyü çirkinleştiren. Güneş doğmadan bir anlığına beliren bir hayal gibi... Büyülü bir bulut gibi... Bir masal imgesi gibi... Yeni kurulmuş bir kent gibi... Taze bir başlangıç gibi... Genç, umutlu, güzel...”

Kamil Fırat “İstanbul’u görmek istediğinde, İstanbul’un örtülerine bakmak gerekir. Kente dair kararı, kente bakarak değil, kenti örten örtülere bakarak vermek… İstanbul bu yüzden; her örtünün altında bir hikaye yatan “Tanrı kenti”dir. Dokunulamayan, sadece hissedilen ve vazgeçilmez olan…”

46

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Fot Dü oğ r nya afla

rla

Ara Güler

“İstanbul, Jean Giraudoux’nun La Folle de Chaillot’sudur. Fikret Adil oyunu Deli Saraylı adı ile Türkçeye uyarlamıştı. Çocukluğumdan beri İstanbul’un bu deli saraylı olduğunu düşünürüm. Ama öyle bir deli saraylı ki, hem Roma’da hem Bizans’ta hem Osmanlı’da yaşamış... Birikimlerin deli saraylısı. Hipodromda gladyatörlerle birlikte ata binmiş, Bizans sarayında gözde olmuş, Zoe adıyla, Teodora adıyla imparatoriçelik tahtına oturmuş, Osmanlı’da Hürrem Sultan olmuş... Bugün bile kenti gezerken Binbir Direk sarnıcının sütunları arkasından sizi gözler, geceleri Bizans saray mozaiklerinin üzerinde dolaşır, Tekfur Sarayı’nın penceresinden bizi izler.”

Coşkun Aral

“…İstanbul yine de, üzerindeki kırkyama örtünün altında sakladığı hazineleri paylaşmaya kararlı bir şehir. Hiç beklemediğiniz anda önünüze serilir, tüm sıcaklığıyla sizi kucaklar; gözleriniz sadece güzelliğini görür. Geçmişten bugüne hep var olmuş olan İstanbul’un belki de değişmeyen tek özelliği budur. Sakinlerini yorar, üzer, bıktırır ama ne zaman şaşırtacağını bilir. O yüzden aşık olunur İstanbul’a. İşte bu fotoğraf da bana İstanbul’u neden sevdiğimi, ona neden aşık olduğumu hatırlatıyor… “

Zülfü Livaneli

““İstanbul, vefasız bir sevgiliye benzer. Hep aldatır ama sen yine onu sevmeye devam edersin…”

Sinan Genim

“… Yalı olarak bilinmesine karşı, Edip Efendi Yalısı gerçek bir yalı değildir. Çünkü, hemen önünden Şadiler/Yedekçiler yolu geçer. Geçmiş dönemlerde sert Kandilli akıntısını aşmak isteyen teknelerin sahilde görev yapan yedekçiler tarafından atılan iplerle çekilmesini sağlayan bu yolu ve onun anılarını artık hatırlayan yoktur. Ama yine de uzaklardan bir sesin bize, Kandilli yüzerken uykularda Mehtâbı sürükledik sularda. Bir yoldu parıldayan gümüşten Gittik… Bahs açmadık dönüşten. dediğini duyar gibiyizdir…”

Zeynep Fadıllıoğlu

““... İstanbul’un içinde bir kaç İstanbul var... Burası rüya gibi bir şehir... Kalbi nerede atıyor bilmiyorum ama İstanbul, devamlı koşturup bir şey yapmaya çalışıyor gibi. Şehirde mimari olarak çok kötü bulduğum çok sayıda yapı var o nedenle belki İstanbul’da eski bir devirde yaşamak isterdim... Ancak bir yandan da bu şehrin dinamiğini seviyorum, genç kültürünü seviyorum. O bakımdan da şuanda yaşamaktan memnunum... İstanbul’da iyi işler yapılıyor ancak biraz daha kültürü, biraz daha görgüsü yüksek insanların değişmeyecek ana tasarımlarda söz sahibi olması gerekiyor. Bilhassa restorasyonlarda...”

İzzet Keribar

“…Denizini ve havasını teneffüs ettiğimde, sokaklarında yürüdüğümde, Boğaziçi ve Haliç’iyle, tarihi mekânlarıyla, çarşılarıyla, her yıl değişen çağdaş görüntüleriyle; ama en önemlisi insanları, kıpır kıpır yaşamı ve etkinlikleriyle adeta bütünleşmiş hissediyorum kendimi bu şehirle… Bir fotoğrafçı olarak dünyanın en güzel platosunda yaşadığımı her gün hatırlayıp şükrediyorum…”

Ayşe Kulin

“…İstanbul erkek olamayacak kadar değişken bir şehir… Yani ruh halleri değişik, biraz fingirdek, çok hareketli, müthiş enerjisi olan bir şehir. Ne yapacağı belli olmayan, şımarık, edepsiz, şirret bir kadın gibi…”

Ahmet Elhan

“Eski Galata köprüsü bir zamanlar İstanbul fonunun görsel objesi ulaşımın önemli parkuru. yorgun düşmüş omurgası şimdilerde tel örgüler ardında. Ahmet Elhan’ın farklı yorumuyla görünen ve görünmeyeni ile köprü… (Yazı: Ercan Arslan)”

Doğan Hızlan

“… Sultanahmet benim çok sık dolaştığım bir semt. Belki de semtti demek daha doğru. Gazeteler ve yayınevleri Cağaloğlu’ndayken hemen hemen her gün oraya giderdim. Yeşil Ev’de çay içerdim. Ama hâlâ orada kırtasiyecileri, kırtasiyeci dostlarımı ziyaret ederim. Fotoğrafını çektiğim yer Yeşil Ev’in karşısında bir kahve, gençlerin, Sultanahmet’e gelenlerin oturduğu bir mekân. Benim çektiğim fotoğraf da Sultanahmet hayatından bir kare…”

Tahsin Aydoğmuş

““Tevfik Fikret ne güzel demiş: “Kimi sevsek senle ölçtük İstanbul” Muhteşem bir kent ancak mükemmel anlatılmayı hak eder ama bu, hiç de kolay üstesinden gelinebilecek bir eylem değildir. Kalabalık sokaklarında yürüdüğüm şehir İstanbul… Her köşesi farklı bir yüze ait. Defalarca görsen de her seferinde tekrardan unuttuğun, tekrardan tanıdığın yeniliklerin eski şehri. Geçen her an yeni bir şey ekleniyor, yine her an bir şeylerini yitiriyor bu şehir. Bir insan gibi büyüyor ve seviliyor, aynı zamanda nefretin sebebi bu şehir…”

Arif Sağ

“Eğer bana İstanbul’u hangi noktadan anlatırsın? diye sorsalardı, bu şehre ilk geldiğimde en çok sevdiğim yer olan Çamlıca Tepesi’nden anlatırım yanıtını verirdim. Çamlıca fotoğrafçılar için de zengin bir yerdir. İnsan tepeden şöyle bir baktığında bütün şehir ayaklarının altındadır… İstanbul’da yaşamak ayrı bir kültürdür. İstanbul’a gelen insanların İstanbullu olması için kendine çekidüzen vermesi gerekir…”

Kenize Murad

“… Avrupa’da İstanbul hakkında asil bir kadın olarak bahsedilir… Asilliğini Bizans ve Osmanlı’dan, inanılmaz dinamikliğini ise modern İstanbul’dan almaktadır… Bana göre İstanbul, duruşu, güzelliğiyle, çekiciliğiyle, çok duygusal, çok güzel bir kadındır… Şehrin kalbi bence eski şehirde ve Boğaz’da atıyor… Bence Boğaz İstanbul’un kalbi. Boğaz olmasaydı İstanbul olmazdı… Ancak sayıları hızla artan gökdelenlerin İstanbul’un siluetini bozmasından korkuyorum…”

Gültekin Çizgen

“Atadan dededen İstanbullu olarak benim için bu kent dünyada içinden deniz geçen tek yerdir. Dünya kıyılarında pek çok kent bulunur ancak içinden denizin geçtiği bir tek İstanbul vardır. Bu yüzden kentin denizle öpüştüğü her yere fotoğrafça bakmışımdır. Bu fotoğraf altın boynuzun kıyısında köprü ışıklarının bir soyut tablo gibi yansıdığı kıyının çevresinde hayal gibi gezinen kıyı insanlarının bir hikayesidir…”

ŞİMDİ FOTOĞRAF ZAMANINA HANGİ ÜNLÜLER KATILDI? Coşkun Aral, Zülfü Livaneli, Ahmet Ümit, Ara Güler, Sinan Genim, Kezban Arca Batıbeki, Kamil Fırat, Ayşe Kulin, Zeynep Fadıllıoğlu, İzzet Keribar, Ahmet Elhan, Mehmet Günyeli, Doğan Hızlan, Tahsin Aydoğmuş, Arif Sağ, Kenize Murad, Ahmet Hakan, Gültekin Çizgen, Türkan Şoray, Ercan Arslan.

47


f&t zoom

Fo Dü toğ r nya afla rl

Kezban Arca Batıbeki

a

“İstanbul; doğduğum, büyüdüğüm yer olmasının yanı sıra benim için çok fazla anlamı olan bir şehir. Ben İstanbul’u, şehre kısa süreliğine gelmiş turistler gibi yaşayanlardanım ki bence doğrusu da bu. Güzelliği, tarihi, karmaşası ve rengiyle böyle bir ilgiyi hak eden dünyadaki en özel birkaç şehirden biri çünkü. Bu nedenledir ki; Galata Kulesi’nin Haliç tarafından görünen İstanbul coğrafyası, fotoğrafım için en doğru açı gibi göründü. Salacak’taki evimiz, her gün baktığım tarihi yarımada, sürekli kullandığım Harem-Sirkeci feribotu, Tünel’ deki atölyemin hemen yanı başındaki, yakın arkadaşlarımın yaşadığı Galata Kulesi civarı, hayatımı geçirdiğim tüm adresler aynı karede neredeyse...”

Mehmet Günyeli ‘‘İKİYÜZLÜ İSTANBUL’ adını verdiğim bu panoramik fotoğrafımla büyülü güzellikteki İstanbul’un modern ve çağdaş yüzünü gökdelenlerle, eski, yaşlı ve hüzünlü yüzünü ise gecekondu görüntüleriyle tek bir karede anlatmak istedim. İstanbul benim vazgeçilmezimdir…”

48

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ



f&t interview

50

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Kameraların Arkasındaki

Natalie

Oyunculuğu, doğallığı, güzelliği ve mutlu evlilik hayatıyla son yılların parlayan yıldızı Natalie Portman yine Dior’un elçisi oldu. İşte Portman’ın dünyası!

FASHION&TRAVEL İkinci yılda da Dior elçisi olmak nasıl bir duygu? NATALIE PORTMAN Dior, çok uzun zamandır hayranlık duyduğum bir marka. Yıllardır bir bütünlük içerisinde ve ayrıca inanılmaz bir geçmişi var, ben de bunun bir parçası olmaktan gurur duyuyorum. Dior benim gözümde şıklığı ve kadınsılığı temsil ediyor. Bu şıklık ve kadınsılığın bir parçası olmak benim çok büyük bir iltifat. F&T Bir fenomen olarak moda ve makyaj arasındaki bu geçiş hakkında ne düşünüyorsunuz? NP Modanın, makyajı ve makyajın da modayı etkiliyor olması akla yatkın bir durum. Nude modası, Dior’un podyumlarında doğdu ve ardından da devrim niteliğinde bir makyaj serisinin fitili alevlendi. Bu ilerlemenin gerçekleşeceği gün gibi ortadayken Dior’un bu konuda ilk olması harika bir durum. F&T Neden fazla makyaj yapmayı sevmiyorsunuz? NP Mümkün olduğunca az makyaj yapmayı ve doğallığı seviyorum. Makyaj yapmak çok vakit alıyor. Yalnızca özel durumlar için makyaj yapıyorum. Kendimi çok şık hissetmek istediğim zamanlarda makyaj yapmayı seviyorum. Bu bana göre daha gösterişli ve yapmacık bir durum, fakat günlük olarak baktığımızda yalnızca kendim gibi olmak istiyorum. F&T DiorSkin Nude makyaj ürünleri sizinle özellikle hangi açıdan benzeşiyor? Bu serideki favori ürününüz hangisi? NP DiorSkin Nude makyaj ürünleri oldukça doğal bir görünüm oluşturuyor ve çok hafif olduklarından yüzünüzdeki

51


f&t interview makyajı, kendi cildinizmiş gibi hissetmenizi sağlıyor. DiorSkin Nude fondöten ile yüzümde makyaj yapılmış hissi olmadan cildim harika bir görünüme kavuşuyor. Sanki kendinizin daha iyi bir versiyonuymuş gibi görünüyorsunuz! Dolayısıyla, bu ürün grubu benimle ve giydiklerimle oldukça uyum sağlıyor diyebilirim. F&T Güzellik rutininiz açısından bakıldığında annelik sizde neleri değiştirdi? NP Şimdi artık her şeyin daha basit olması gerekiyor! Ve tabii daha kısıtlı vaktim olduğundan çok daha çabuk olması gerekiyor. Ayrıca, kullandığım her şeyin kimyasal içermediğinden de emin olmak istiyorum. Ürünlerin oldukça temiz olması gerekiyor, çünkü biliyorsunuz çocuğunuz cildiniz ya da ellerinizi ağzına götürebilir. Dior, makyaj ürünlerini bu konuları göz önüne alarak formüle ediyor. Oldukça toksik olabileceğinden ojeler de benim için büyük bir sorun. Dior ürünleri gerçekten çok iyi.

F&T Sporu seviyor musunuz? NP Okulda ya da hayatımın başka alanında sporda iyi olduğum söylenemez. Ama şimdi egzersiz yapıyorum. Eğlenmek için dans etmekten de hoşlanırım.

F&T Hamilelik boyunca nasıl bir güzellik rutini uyguladınız? NP Karın bölgemi her gün bazı yağlarla ovaladım. Organik ürünler üreten bir şirket olan Pai’den aldığım kabak çekirdeği yağını beğendim.

F&T Küçükken anneniz size ne gibi güzellik önerileri verdi? NP Çok şanslı bir kızım. Annem beni yalnızca iyi bir insan olmam için teşvik etti, çünkü iyilikti onu bu kadar güzel yapan, anneme baktığınızda birçok iyiliği bir arada görürsünüz. Bence anneannem de annemle güzellik hakkında çok fazla konuştuğu için muhtemelen annem bu konu hakkında konuşmak istemedi. Çünkü hala çok güzel olan anneannem makyaj yapmayı ve mücevher ürünlerini çok seviyor. Kendisi de çok güzel bir kadın olan annem ise anneannemin tam tersi.

F&T Başkalarından aldığınız en iyi güzellik önerisi nedir? NP Kaşlarımı almamam, aslında bu durumu fazla abartmamam önerilmişti. Doksanlarda, herkes kaşlarını çok ince şekilde alıyordu ve bir fotoğraf çekimi sırasında birileri bana “Asla kaşlarına dokunmalarına izin verme!” dedi.

F&T Bir aktris olarak cildiniz sıklıkla dışarıda ve spot ışıkları altında çalışmak gibi durumların bir sonucu olarak harici saldırılara maruz kalıyor. Her daim bu parlak ışıltıyı sürdürmek ve cildinizi korumak için neler yapıyorsunuz? NP Dışarıdayken her zaman güneş koruma ürünü kullanıyorum.

F&T Makyaj çantanızın olmazsa olmazları olan günlük ürünlerden bize birkaç örnek verebilir misiniz? NP Pawpaw dudak balsamına bayılıyorum. En yakın arkadaşım Avustralya’da yaşıyor ve bana bu dudak balsamından gönderiyor. Ayrıca, yanımda bir DiorSkin Nude Compact ürünü taşımayı da seviyorum.

F&T Bir film karakterini canlandırmaya yönelik bir makyaj sizin için ne kadar önemlidir? NP Çok önemli olabilir. Çünkü makyaj sizin olduğunuzdan farklı bir kişiymiş gibi hissetmenizi sağlıyorsa karaktere daha iyi girmenize de yardımcı olur. 2006 yılında Milos Ferman’ın “Goya’nın Hayaletleri” isimli filminde üç farklı bölümde oynadım. Bölümlerden birinde yaşlı bir kadını canlandırdım ve yüzüme çok çeşitli makyaj teknikleri uygulandı, cildim çok farklı bir görünüme kavuştu. Genç bir karakteri oynadığımda ise dişlerimi değiştirdiler, tüm bu değişiklikler kendimi farklı bir kişiymiş gibi hissetmemi sağladı.

F&T Önemli etkinliklerde ne tür makyaj ürünlerini ya da parfümleri tercih ediyorsunuz? NP Tabii ki Miss Dior! Bu parfümü her gün kullanmıyorum ama özel durumlar için tercih ediyorum, çok şık bir parfüm. Makyaj için de Diorshow Newlook serisindeki siyah maskarayı çok beğeniyorum. Genel olarak, ruj kullanmayı mı gölgelendirme yapmayı mı tercih edersiniz? Dudaklarımdansa gözlerime makyaj yapmayı daha çok tercih ediyorum. F&T En sevdiğiniz güzellik uygulaması hangisi ve bu uygulamayı nereden alıyorsunuz? NP Akupunktur yaptırmayı seviyorum. Güzellik uygulaması ile ilgili herhangi bir fikrim yok fakat akupunkturu bir rahatlama yöntemi olarak kullanıyorum. Bana göre rahatlıyorsanız daha iyi görünüyorsunuz. Ayrıca, manikür yaptırmak da her zaman iyi hissetmemi sağlamıştır. Masaj yaptırmayı da severim. Şımartılmaktan kesinlikle çok hoşlanıyorum. F&T Çekiciliği nasıl tanımlarsınız? NP Başka birisiyle iletişime geçmek ve sade bir zarafet. F&T Sadeliğin size uygun bir kelime olduğuna dair neler söylersiniz? Evet, kendinizmiş gibi hissetmek. Trendler değiştiği için değil, siz değiştiğiniz için değişmek benim için her zaman önemli olmuştur. F&T Kendi tarzınızı bulmak sizin için kolay oldu mu? Bu, hiç bitmeyen bir süreç. O devam ettikçe siz de devam ediyorsunuz. Açıkçası her zaman sahip olduğunuz kendinize dair bir anlayış, bir çeşit özünüz var ve fakat bütün ayrıntılar sürekli olarak değişiyor. F&T Seyahat ederken olmazsa olmazınız üç şey nedir? NP Pasaportum, elektronik kitaplarımı okumak için Kindle ve Dior dudak balsamım.

52

F&T Egzersiz rejiminiz nedir? Doğum yaptıktan sonra bu formunuzu nasıl geri kazandınız? NP Haftada 3-5 kere koşuyorum. Koşmanın bana verdiği hissi seviyorum. Bana iyi bir enerji ve odaklanma veriyor, kendimi daha iyi hissetmemi sağlıyor. Yüzmeyi de severim.

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

F&T Rujun çekiciliğin en son dokunuşu olduğunu düşünüyor musunuz? NP Evet, ruj sizi tam anlamıyla değiştirebilir. Kırmızı bir ruj kullandığı-

Natalie’nin Rengi DiorSkin Nude ruj serisinde bir tonu seçtiniz ve bu renk tonuna özel bir numara verdiniz; 169. Neden özellikle bu tonu seçtiniz ve 169 sizin için ne ifade etmektedir? O renk tonu tercih edebileceğim ruj olduğunu hissettirdi bana, günlük olarak kullanmak isteyeceğim bir renkti. 169, aile bireylerimin doğum tarihlerini çağrıştıran ve benim için sihirli bir anlam ifade eden sembolik bir sayıdır.


EVIMIZDE ÇÜRÜMÜŞ ORGANIK GÜBRE KULLANIYORUZ. BAHÇEMIZ SUNI GÜBRE, KIMYASAL YA DA BENZERI IÇERMIYOR, TAMAMIYLA DOĞAL. BAHÇEMIZDE SEBZELER, MEYVE AĞAÇLARI VE ÇEŞITLI BITKILER BULUNUYOR. HIBRID ARABA KULLANIYORUZ VE AYRICA VEJETARYENIZ. ÇOCUĞUMUZ OLDUĞUNDA ÖZELLIKLE DE EVRENIN YAŞAMAYA DEVAM ETMESINI VE SAĞLIKLI OLMASINI DÜŞÜNÜYORSUNUZ.

53


f&t interview

MÜMKÜN OLDUĞUNCA AZ MAKYAJ YAPMAYI VE DOĞALLIĞI SEVIYORUM. MAKYAJ YAPMAK ÇOK VAKIT ALIYOR. YALNIZCA ÖZEL DURUMLAR IÇIN MAKYAJ YAPIYORUM. KENDIMI ÇOK ŞIK HISSETMEK ISTEDIĞIM ZAMANLARDA MAKYAJ YAPMAYI SEVIYORUM.

nızda gerçekten kendinizi farklı bir kişi olarak hissedersiniz. F&T Doğru rengi nasıl seçiyorsunuz? NP Ben her zaman doğal dudak rengime yakın renk tonlarını kullanmayı tercih ediyorum. Çok özel durumlar için kırmızı ruj kullanıyorum. F&T Fondöteni uygulama konusunda herhangi bir püf noktanız var mı? NP Fondöteni parmak uçlarımla uyguluyorum ve geçenlerde de makyaj sanatçım fondöteni cildin çok hassas olduğu göz altı bölgesine nasıl uygulayacağımı ve burun kısmına doğru nasıl devam edeceğimi gösterdi. F&T Favori gece parfümünüz hangisi? NP Şu anda, bahçemde açan portakal çiçeklerini tercih ediyorum, inanılmaz bir gece kokusu oluşturuyorlar. F&T Siz tam bir vejetaryensiniz. İçten gelen güzelliğe mi inanıyorsunuz? Doğru beslenme dış görünümü etkiler mi? NP Kesinlikle etkiler. Ne yediğime bağlı olarak cildimde görülen farklılıkları söyleyebilirim. Açıkçası ne kadar su içerseniz cildiniz de o kadar nemlendirilmiş bir görünüme kavuşur. Bazen de diyeti bırakıyorum ve o zaman cildim çok daha iyi görünüyor. F&T Bir kadının içeriden gelen bir ışıkla parıldaması için ne yapması gerekir? NP Ne yediğinize, evreni ve dünyadaki diğer varlıkları nasıl etkilediğinize dikkat etmek kesinlikle iyi bir başlangıçtır.

54

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

F&T Her gün çevre için neler yapıyorsunuz? NP Öncelikle evimizde çürümüş organik gübre kullanıyoruz. Bahçemiz suni gübre, kimyasal ya da benzeri içermiyor, tamamıyla doğal. Bahçemizde sebzeler, meyve ağaçları ve çeşitli bitkiler bulunuyor. Hibrid araba kullanıyoruz ve ayrıca vejetaryeniz. Çocuğumuz olduğunda özellikle de evrenin yaşamaya devam etmesini ve sağlıklı olmasını düşünüyorsunuz. F&T Birkaç yıldır, sağlık, çevre ve evsizlere yönelik olarak farklı konularda kurulmuş çeşitli dernek organizasyonlarında yer alıyorsunuz. Bugün de dünya çapında çocukların eğitimine yönelik bir organizasyon olan “Free the Children” isimli derneği destekliyorsunuz? Nedenini öğrenebilir miyiz? NP Okullar konusunda çok araştırma yapıyorum, dünyayı etkilemenin en iyi aracı eğitim, özellikle de kız çocuklarının eğitimi. Kız çocukları ne kadar çok eğitim alırsa, kendi hayatları üzerinde o kadar kontrol sahibi olur. Daha az çocuk doğurur ve kendilerine daha iyi bakabilirler. Ayrıca, daha iyi işler bulabilir ve sonrasında çocuklarına daha iyi bir beslenme, eğitim ve barınma olanağı sunabilirler böylece dünyada çok sayıda sorun çözülebilir. Hangi kurumun en iyi eğitimi verdiğini araştırdım ve “Free the Children” adlı organizasyonun gerçekten inanılmaz bir iş çıkardığını gördüm. Her şeyi yapıyorlar. Eğitim ile ilgileniyorlar fakat aynı zamanda okullara sağlık ve beslenme olanakları da sağlıyorlar, kız çocuklarının okula gitmesini ve okulda kalmasını sağlamak için bütünsel bir yaklaşım izliyorlar. Onlarla birlikte çalışmak harika bir duygu. F&T “Black Swan (Siyah Kuğu)” isimli filmde oynadığınız rol ile Oscar Ödülü kazandınız, oldukça yetenekli ve uluslararası tanınırlığı


olan bir aktrissiniz. Tamamıyla başarılı olduğunuzu mu düşünüyorsunuz yoksa yaptığınız işin en sert eleştirmeni kendiniz misiniz? NP Delilik düzeyinde mükemmeliyetçi olmasam da kendi yaptığım işin en sert eleştirmeni sanırım yine benim. Ayrıca başarının aldığınız ödüllerden değil, yaşadığınız deneyimden geldiğini düşünüyorum. Ödüller de tabii ki güzeldir fakat film çekme deneyimi benim için önce gelir. F&T “Black Swan (Siyah Kuğu)” filminde oynadığınız dikkat çekici rolü geride bırakmak kolay oldu mu yoksa bu rol kişiliğiniz üzerinde izler bıraktı mı? NP En nihayetinde bu rolü geride bırakmanın kolay olduğunu düşünmüştüm fakat bu rolü unutmak her zamankinden daha uzun sürdü benim için. Film öncesinde çok fazla hazırlık yaptık ve üzerinde çok uzun süre çalıştık. Darren (Aronofsky) ve benim rol üzerine konuşmamızdan filmin çekildiği güne kadar tam dokuz yıl boyunca üzerinde düşündük, bu yüzden film uzunca bir süre boyunca hep kafamda yer aldı. F&T Bu rol için hayatınızın rolü diyebilir misiniz? NP Bilemiyorum, umarım bu tip rolleri daha çok oynarım! Ama popüler bir filmde rol aldığınızda insanlar sizi o rolle tanımlıyorlar. F&T Aktris olarak herhangi bir rol modeliniz var mı? NP Holly Hunter’a bayılıyorum. Çoğu insan gibi ben de Isabelle Huppert, Juliette Binoche, Meryl Streep, Cate Blanchett ve Julianne Moore’u beğeniyorum. Aslında Atina’da bir oyunun ardından Isabelle Huppert ile tanışmıştım. “A streetcar named Desire (İhtiras Tramvayı)” adlı oyunun oldukça avangart bir versiyonunda oynuyordu. F&T Yakında iki filmde Terrence Malick ile birlikte çalışacaksınız. Terrence’nin bakış açısına uyum sağlamak sizce kolay olacak mı? NP Hayır, o oldukça kibar ve sıcakkanlı biri ayrıca da çok tatlı! Samimi bir iş olacağını düşünüyorum. Onun yaptığı işleri seviyorum, çünkü sizi dünyayı farklı bir açıdan görmeye ve dünyayı daha çok sevmeye teşvik ediyor. F&T Hayalinizdeki rol nedir? NP Yetmişlerdeki feminist hareket ile ilgili bir rolde oynamayı gerçekten çok istiyorum. Çünkü bu konu, hakkında gerçekten daha fazla şey öğrenmek istediğim bir konu. Üzerinden çok uzun zaman geçmedi fakat politikayla çok ilgili kadınlar bile bu konu hakkında mümkün olandan daha az bilgiye sahip.

F&T Feminist misiniz? NP Evet, kesinlikle. Özellikle de gelişmekte olan dünyada, kadınların erkeklerle aynı olanaklara sahip olması gerektiğini düşünüyorum. F&T En sevdiğiniz yönetmenler kim? NP Spike Jonze, Coen kardeşler, Wong Kar-Wai, ve hayranlık duyduğum daha nice yönetmen. Geçenlerde Asghar Farhadi’nin “A Seperation (Bir Ayrılık)” isimli filminin izledim ve çok beğendim. F&T Oynayacağınız rolleri nasıl seçiyorsunuz? NP Rollerimin seçimi, senaryo, rol ve yönetmenle buluşmanın bir kombinasyonunu içeriyor. Hangi bölümde oynamak istediğim, senaryonun ne kadar iyi olduğu ve yönetmenden ne kadar hoşlandığım. F&T Bir aktris olarak, dram mı yoksa komedi mi ilginizi daha çok çekiyor? NP Bir aktris olarak her ikisini de seviyorum. Bir izleyici olarak ise komedi türünü daha çok beğeniyorum. Yine de her şeyi izliyorum. F&T Natalie Portman’ın bir günü nasıl geçiyor? NP Legolarla oynuyorum! Günün büyük bir bölümünü oyun oynayarak, şarkı söyleyerek ya da bebeğin altını değiştirerek geçiriyorum. Yemek yapıyorum, ikimiz de pirinç yemeklerini, makarna, sebze ve fasulye pişirmeyi seviyoruz. Öğleden sonraları prodüksiyon şirketim ile ilgili toplantılarım ya da telefon görüşmelerim oluyor ya da senaryo okuyorum ardından yine bebeğimle oynuyor ya da havuza giriyorum. F&T Çok sık müzik dinler misiniz? En sevdiğiniz müzisyenler kim? NP Son zamanlarda sıklıkla Mozart ve Beethoven dinliyorum. Stevie Wonder, Otis Redding, Aretha Franklin gibi nostaljik soul müzisyenlerini de çok dinlerim. Ayrıca şarkı söylemeyi de seviyorum. F&T Kendinizi üç kelimeyle nasıl tanımlarsınız? NP Dürüst, gülmeyi seven ve meşgul. Evet, oldukça meşgul bir kadınım.

55


f&t interview

Hollywood’un Çevreci Jönü

LEONARDO DICAPRIO Rob Pattinson’dan çok önce, Leo vardı. 1997 yılının Titanik filminde Kate Winslet’in karşısındaki klasikleşen oyunculuk performansının sonrasında tüm dünyadan genç kadınlar ciddi bir şekilde Leomania hastalığına yakalandılar. Bu durum Leonardo DiCaprio’ya karşı olan “ateşli bir hayranlık duygusu” olarak tanımlanır. Brad (Pitt) and Johnny (Depp)’i de geride bırakan Leo, Hollywood’un en seksi erkeği olarak öne çıktı. ‘Kumsal/The Beach’, ‘Göklerin Hakimi/The Aviator’, ‘Sıkıysa Yakala/Catch Me If You Can’, ‘Kanlı Elmas/Blood Diamond’, ‘Yalanlar Üstüne/Body Of Lies’, ‘Hayallerin Peşinde/ Revolutionary Road’, ‘J. Edgar’ filmleri ile üç Oscar kazanarak ve iki kez BAFTA adayı olarak farkını gösterdi. Bununla birlikte, bütün çabalarına rağmen seks sembölü imajından asla kurtulamadı. Ünlü oyuncu bu sezon iki film ile karşımızda; bir Quentin Tarantino filmi olan ‘Zincirsiz/Django Unchained’ ve iddialı yapım ‘Muhteşem Gatsby/The Great Gatsby’.

56

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


57


f&t interview

L

58

eonardo DiCaprio diyor ki; “aşkı uç noktalarda yaşayan karakterleri oynadım, bu yüzden bunlar izlenmesi zor roller.” Ve devam ediyor; “ben de aşk konusunda elimden geleni yaptım. Yanımdakilere onları ne kadar önemsediğimi gösterebilmek için her şeyi yaptım. Aşkın anlamını tanımlamada iyi olup olmadığımdan emin değilim. Modası geçmiş bir romantik miyim? Bazen evet.” Leo’nun topmodellerle çıkma konusunda tutkusu ve çok ilginç bir aşk hayatı var. İlki, Gisele Bundchen (2001 – 05), daha sonra Kristen Zang ile kısa süreli bir kaçamak, ardından çok gizli tuttuğu İsrailli model Bar Rafaeli ile olan bir dargın, bir barışık ilişkileri. Bugün, New York’da Le Parker Meridian otelinde kendimi fevkalade zarif Leonardo DiCaprio‘nun karşısında otururken buldum. Uzun boylu ve ince olan Leo, çarpıcı bir şekilde yakışıklı ve bu soğuk kış sabahında espri dolu, güleryüzlü. Sohbetimiz için koyu mavi bir ceket, açık mavi bir tişört ve jean giymiş, ve Fiji marka suyunu yudumlarken peluş koltukta arkasına yaslanıp rahat bir nefes alıyor.

çünkü bu şöhret gelip geçici. Bir gün insanlar başka yerlere odaklanacaklar ve devam eden tek şey işiniz ve aldığınız iş teklifleri olacak. Ama onların bunun farkında olduklarını düşünüyorum.

FASHION&TRAVEL Kapuçino mu içiyorsunuz? LEONARDO DICAPRIO Hayır, filtre kahve. Açıkça söylemek gerekirse daha havalısını bilmiyorum. Bu beşinci fincanım. F&T Leo, çok anılarının olduğu Titanik filminin sonrasındaki “Leomania” günlerinden bir şeyler hatırlıyor musunuz? LDC Tabii, o günlerden hatırladıklarım var. Arkadaşlarımla rahatça takılabiliyordum ve bilirsiniz, günümüzü gün ediyorduk. Ahh, keşke o yıllara dönebilsem!

F&T Hollywood kariyerinizi oldukça genç bir yaşta elde ettiniz. Bir genç olarak faturalarını ödemek zorundayken ve rol kapmak için mücadele ederken çok şey öğrendiniz mi? LDC 14 yaşımdayken bir yıl boyunca hep reddedildim. Yüzlerce elemeye katıldım ama tek bir işe bile alınmadım. Bu deneyim sana kafanı takmamanı öğretiyor. Bir tarafın da şunu söylüyor; ‘ne olduğunu biliyorsun, her şey bu işe bağlı değildi ya.’ Ve bu düşünce biraz da olsa seni rahatlatıyor, dahası kendini bir aktör olarak daha özgür hissediyorsun.

F&T Şu anda aynı deneyimi yaşayan Robert Pattinson gibi birine ne tavsiye edebilirsiniz? LDC Onlara bir tavsiyem yok. Birinin bana nasihat vermesinden nefret ederdim. Bence göründüğü kadarıyla gayet aklı başında insanlar, gerçi hiç birini tanımıyorum... Zac Efron ile tanıştım ama Robert Pattinson ile hiç tanışmadım. İşlerine dört elle sarılmalarından başka bir tavsiyem olmazdı onlar için. Buraya gelme amacınız neyse onu yapın,

F&T Oyunculuk kabiliyetiniz okuldayken kendini göstermiş miydi? LDC Hep en küçük ve en zayıftım, bu yüzden benim için biraz zordu hayat. Ama kendi karakterlerimi yaratmayı ve anne-babamın tuhaf arkadaşlarının taklitlerini yapmayı seviyordum. Dikkat çekmek hoşuma gidiyordu. Okulda herkesten yaklaşık 30 cm kısaydım, sürekli zıplayıp herkesi güldürürdüm. Okul hayatta kalmalya çalıştığım bir vahşi yaşam parkı gibi bir yerdi, ama hiç bir zaman işe yaramadı. Esasen

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

F&T Gerçek hayatta sizi ne korkutur? LDC Gerçek hayatta beni ne korkutur? Sanırım, umursamazlık. F&T Medyanın tüm ilgisine ve halkın hayranlığına rağmen kimliğinizi korumak adına günümüzde şöhretinizle başa çıkmayı kolay buluyor musunuz? LDC Nihayetinde kendinle başa çıkmak zorundasın. İçsel olarak kötü huyların varsa şöhretinle değil onlarla başa çıkmak zorunda kalırsın. Şöhreti, zenginliği ve muhteşem olanakları yakalayan ama bunların hepsini mahveden insanların hikayesini çok duyduk. Şöhretin nasıl yaşanacağına dair bir el kitabı yok. Kimse böyle bir kitap yazmadı. Bu tek başına tecrübe etmen gereken bir şey. Bazı hatalar yaparsın ve bu süreçte doğruyu öğrenirsin.


59


f&t interview

size sınıfın palyaçosu olarak görüp dışlıyorlar. Yani hep dışlandım. F&T Anne, babanız size profesyonel olarak oyunculuğa yönlendirdi mi? LDC Annem ve babam bana yardım etti ama belirli bir şey için beni zorlamadılar ya da yönlendirmediler. Bu benim hayalimdi ve aktör olma hırsım vardı. Ama başarabileceğimi de hiç düşünmemiştim doğrusu. Fakat hep gayret ettim ve bazı iyi roller almaya başladığımda bunun ileride benim hayatım olacağını tahmin ettim. F&T Okuldayken çapkın mıydınız? DiCAPRIO: Hayır, hep ağırdan alırdım. İlk flörtüm Jessie adında bir kızdı. Bütün yazı telefonda konuşarak geçirdiğimiz güzel bir ilişkimiz vardı ve sonrasında buluştuğumuzda onun gözlerinin içine bakamamıştım. F&T Şu anda oyunculuk size ne ifade ediyor? LDC Oyunculuk elimde olan tek şey, benimle ilgili sabit olan tek şey. Hayatta diğer şeyler hep değişiyor. Her şey başka bir şeye dönüşüyor, ama oyunculuk, çocukluğumdan beri bildiğim tek şey. Aslında beni değişik şekilllerde tüketti. Çünkü bu benim bir türlü kurtulamadığım bir şey. F&T Genel olarak hayatınız hakkında ne düşünüyorsunuz? LDC Kesinlikle bir gereklilik olarak gördüğüm şey hayatıma kariyerimden daha fazlasını katmak. Bir gece aniden kendi kendime hayatımın normalde ne kadar küçük olduğunu ve film setlerinden başka bir yerde zaman geçirmediğimi düşündüm. Özellikle büyükannem artık yaşamadığı için ailemin üzerine daha fazla düşünmeye başladım. Bu insana her şeyin geçici olduğunu, bir ailenin parçası olmanın önemini ve işten başka anlamlı şeyler yapmayı düşündürüyor. Sahip olduğum kariyer için şükrediyorum, ama eninde sonunda hiçbir şeyim olmadığı zamanlarımın en mutlu anlarım olduğunu düşünüyorum. Gençliğin saflığını unutamıyorum. Babam (Geroge DiCaprio, 65, Leonardo 7 aylıkken annesinden boşandı) hala bir hippie ve ölene kadar da öyle kalacak. Dertsiz, tasasız, tam bir çiçek çocuk. Annemse bulabildiği en iyi

60

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

okullara beni sokabilmek için elinden geleni yaptı. Los Angeles’daki sert, yerel devlet okullarına gitmek zorunda kalmayayım diye günde üç ya da dört saat araba kullanırdı. F&T Titanik filminden beri etrafınızı saran bu şöhretin hayatınıza zarar verdiğini düşünüyor musunuz? LDC Başta sevimli genç bir erkeğe dönüştürülmemden ve benden beklenen tek şeyin de bu olmasından hiç hoşnut değildim. Bir süre oyunculuğu bırakmamı istememe neden olmuştu çünkü bana odaklanan ilginin kariyerimin gitmesini istediğim yerle alakası yoktu. Romantik filmler, görüntümden, imajımdan faydalanan film yapmak istemiyordum. Ayrıca birlikte takıldığım arkadaşlarım konusunda daha dikkatli olmak zorundaydım. Bir süredir oldukça güzel bir hayat yaşıyordum ama sonrasında tamamen yorucu oldu ve sistemimden bütün eğlence hayatını çıkardım. Bugünlerde daha sakin bir hayat sürüyorum. Çok uzun zamandır gece klübüne gitmedim. Açıkça söylemek gerekirse, bu bana çok sıkıcı geliyor. F&T Şu anda ne tür müzik dinliyorsunuz? LDC Aslında hiç bir şey. Garip, değil mi? Şu anda hayatım müziksiz diyebiliriz. Indirdiğim son şarkının ne olduğunu bile hatırlamıyorum. Tanrım, hemen hemen bir aydır iPod’umu açmadım. Diğer insanların müziklerini, yani radyoda ne varsa onu dinliyorum. F&T Öyleyse, filmlerde havaya girmek için özellikle bir şey dinlemiyorsunuz? LDC Hayır, o tarz biri değilim! F&T Ne tarz birisiniz? LDC Sahnesini ezberlmeye çalışan ve bir sonraki gün ne söyleyeceği hakkında düşünen tarzda biriyim. Gerçekten bu şekilde ilham almıyorum. Yani, müziği severim ve büyük bir müzik kurduyum ama havaya girmek için kulaklıkları takıp oturmuyorum. F&T Üç kez Oskar’a aday oldunuz. Oskar’ı almak bir hayal mi? Bu konuda ne düşünüyorsunuz ya da umursuyor musunuz?


Çevreci eylemlerinizi LDC Gerçek şu ki, bu enyönlendiren nedir? düstrideki deneyimlerimLDC Çevresel konulara den öğrendiğim kadarıyla, kendimi bildim bileli her insanların sizin performanzaman ilgili olmuşumsınız ya da filminiz hakkındur. Çocukken bile, doğa daki fikirlerini kontrol etbelgeseller beni hep bümenin bir yolu yok, bu bir yülerdi, özellikle yağmur gerçek. Dışarı çıkıp filminiormanları. Çok küçükken zi tanıtırsınız ve insanların bile, dünya kaynaklarının yaptığınız işi beğenmesini tükenmesi ve soyu tükenumut edersiniz ama oy mekte olan türlerle ilgili pusulasıyla odaya girdikkonulardan çok derin etlerinde istedikleri cevabı kilendiğimi hatırlıyorum. verirler. Ne olacağını kim 14 YAŞIMDAYKEN BIR YIL BOYUNCA HEP Yaşım ilerledikçe, çevre bilebilir? Rollerimi canlançalışmaların ve eylemlerim dırırken benim motivasyon REDDEDILDIM. YÜZLERCE ELEMEYE KATILDIM daha bir önem kazandı. Gekaynağım bu değil. Ben AMA TEK BIR IŞE BILE ALINMADIM. BU DENEYIM zegenimiz, çevremiz ve içinmuhteşem insanlarla çalıSANA KAFANI TAKMAMANI ÖĞRETIYOR. BIR de yaşadığımız dünya üzeşarak ve kendim için geriye rindeki etkimiz üzerindeki bakıp gurur duyabileceğim TARAFIN DA ŞUNU SÖYLÜYOR; ‘NE OLDUĞUNU algıyı arttırmayı iş yaratarak motive oluyoBILIYORSUN, HER ŞEY BU IŞE BAĞLI DEĞILDI YA.’ VE toplumsal hedefleyen bir vakıf kurrum. Artık büyüdüm, 15 yaBU DÜŞÜNCE BIRAZ DA OLSA SENI RAHATLATIYOR, dum.Çalışmadığım zamanşımdayken ilk fırsatımı yakalarda, çeşitli çevre projeleri ladım, bir buçuk yıl boyunca DAHASI KENDINI BIR AKTÖR OLARAK DAHA üzerine yoğunlaşıyorum. Bu gidip film izledim. İzleyebilÖZGÜR HISSEDIYORSUN. çalışmalar sayesinde, dünya diğim bütün güzel filmleri ile olan ilişkimize daha derin ve performansları izledim bir farkındalık ve bakış açıve sonrasında kendi kendime sinemanın tarihinde var sı geliştirdim. Tüm bunlar olan bu artistik ustalığa nasıl erişebilirim diye sordum. İşte bu benim bana aşırı derecede mutluluk verici ve tatmin edici bir öğrenim degerçek motivasyon kaynağım, gerçek bu. Bütün kahramanlarım ne neyimi sağlamasının yanında, dünyanın en değişik ve güzel yerlerine yaptıysa onlar kadar iyi bir şekilde yapmak istiyorum. gitme imkânı sağladı. F&T İlk Oscar adaylığınızı nasıl hatırlıyorsunuz, yaklaşık 20 yıl önceydi? LDC İlk başta inanmamıştım, ne olduğunu bile anlamamıştım, bunu çok iyi hatırlıyorum. Annem de, babam da çok heyecanlanmıştı. Bana ne olduğunun farkında mısın diye sormuşlardı? Ben bunun önemini anlamamıştım ve Oscar törenine katılacağım için çok utanıyordum, hatırladığım bu. Ödül törenlerine gitmekten çok utandığımı hatırlıyorum. F&T Çalıştığın bütün aktörlerden ve yönetmenlerden öğrendiğin en önemli şey nedir? LDC Uyum gerçekten çok önemli. Yönetmen ile işbirliği içinde olmak seviyeyi iyiden pekiyiye yükseltir, geçmişte gördüğüm her iyi performans aktör-yönetmen işbirliğinin bir sonucudur. Birlikte çalışmış, fikirlerini paylaşmış ve bunun üzerine tartışmışlardır ve sonuç muhteşemdir. F&T Hollywood’daki en güzel kadınlarla öpüşüyorsunuz, Kate Winslet, Kate Blanchett... Geçtiğimiz sezon Clint Eastwood’un yönettiği J. Edgar filminde bir erkeği (eski FBI başkanı J. Edgar Hoover’ın iş arkadaşı Tolson’ı canlandıran Armie Hammer) öpmek nasıl bir duyguydu? LDC Bilirsiniz, sadece aktör olarak yaptığımız şeyler vardır ve ben de bu soruya doğru bir şekilde cevap verebilmeye çalışacağım. Çok ilginç bir sahneydi çünkü Clint baştan çok açıklayıcıydı. Bunun olağan bir sahne olmayacağını, ilk önce birbirimizi dövmemizi, mümkün olduğunca kan görmek istediğini ve birbirimizi öldürecekmişiz gibi tutmamızı istediğini, ardından o anın yaşanacağını söyledi. inanılmaz bir psikolojik baskı vardı. İki erkeğin birbirlerine karşı duyguları ve hisleri vardı ama yaşadıkları dönemden dolayı eşcinsellikleri konusunda o kadar baskı altındaydılar ki, sahne iki adamın dövüşmesiyle son buldu. F&T Peki son zamanlarda çevreci faaliyetlerde bulunuyorsunuz.

F&T Daha sürdürülebilir bir yaşama öncülük etmek isteyen insanlara tavsiyeleriniz neler? Bu konuda her gün yapabilecekleri şeyler neler? LDC Daha sürdürülebilir bir yaşam için yapabileceğiniz en önemli şey içinde yaşadığımız dünyanın bilincinde olmak ve bu bilinci günlük yaşantınıza dahil etmek. Bunun öneminin sebebi çok basit: Eğer çevrenizi etkileyen konularla ilgili bilgili olursanız, dünyaya olan minnettarlığınız artacak ve elinizdeki nasıl kullanmanız gerektiğine dair daha bilinçli olacaksınız. Hepimizin her gün yapabileceği ve çevresel yaşamı doğrudan etkileyecek en önemli davranış yerel kalmak. Her şeyin hemen olmasını istediğimiz çok karmaşık bir dünyada yaşıyoruz. Bunların içinde yiyeceklerimizin başka ülkelerden gemi veya uçaklarla taşınması da var. Yerli ürün tüketimi, yerli yemek, almak veya kendi bahçenizde bir şeyler yetiştirmek doğrudan gezenimizi günlük ve olumlu yönde etkileyecektir. F&T Saat markası TAG Heuer ile bir işbirliğiniz var. Bu nasıl ortaya çıktı? LDC Uzun süredir TAG Heuer’le benim çevre çalışmalarımı birleştirebileceğimiz bir işbirliğine girebileceğimize inanıyordum. Jean Christophe Babin da bu fikir konusunda en başından beri çok istekli. Sonrasında, çevresel organizasyonlar için yardım amaçlı para toplayarak iyilik yapmanın ve dünyayı pozitif yönde etkilemenin önemini daha çok anladı. F&T Saat yapımına karşı hep ilginiz var mıydı? LDC Bir usta değilim ancak saat yapımına her zaman hayranlık duymuşumdur. Özellikle İsviçre ve TAG Heuer fabrikasını ziyaret ettikten sonar hayranlığım daha da arttı. Minik ve narin parçacıklardan oluşan bir İsviçre saatinin yapımını izlemek, dev bir yapbozun yapımını izlemek gibi. Yıllardır saat yapımcılarına hayranlık duyarım ve saat koleksiyonu yaparım. Ama hiçbir zaman yapım sürecini bu kadar yakından gözlemlememiştim. El işçiliğini bu kadar yakından görebilmek, saat yapım sanatına olan ilgimi daha da arttırdı.

61


f&t interview

62

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


“YENİ İNGİLİZ GÜLÜ”

EMILY BLUNT

“Şeytan Marka Giyer” filminden hatırladığımız 29 yaşındaki İngiliz oyuncu Emily Blunt, son günlerin gözdesi. Rol aldığı üç filmle birden bu sezon sinemalarda yer alacak. Bilimkurgu bir aksiyon filmi olan Looper’da Bruce Willis’le başrolleri paylaşan Blunt, Arthur Newman’daysa rol arkadaşı Colin Firth. Yves Saint Laurent’in imza parfümlerinden Opium’un tanıtımını geçmişte üstlenmiş olan Emily Blunt, serinin yeni parfümü Opium Vapeours de Parfum’ün de tanıtımını üstlendi. Şu aralar ise Tom Cruise ile bir aksiyon filminin çekimlerinde ter atıyor.

İ

ngiltere’de, Londra’nın Güney Batı’sında dünyaya gelen Emily, avukat bir baba ve öğretmen bir annenin dört çocuğunun ikincisiydi. Emily, sekiz yaşından beri kekemeydi. Annesi terapiler denedi ama hiçbir faydası olmadı. Ancak 12 yaşındayken öğretmeninin Emily’den bir karakteri farklı bir aksanla canlandırmasını isteyip “sana tüm kalbimle güveniyorum” demesi ünlü oyuncunun hayatında dönüm noktası oldu. Blunt, kuzeyli aksanıyla konuşmayı bırakmış ve bu da konuşmasındaki pürüzü gidererek kekemeliğine son vermişti. Emily, daha sonra bölgenin en iyi yatılı okullarından birine gitti ve orada spor, viyolonsel ve şarkı söylemede olağanüstü başarılar elde etti. Ayrıca iki yıl drama dersi aldı. 2000 yılının Ağustos ayında Edinburgh Festivali’nde sahne almak için seçildi. Sahnede ve televizyonda bazı dönem dramalarını sergilediği BBC ve West End tiyatrosuyla tanışmasını sağlayan Kenneth Mcreddie ile anlaşma imzaladı. 2003’de ‘Savaşçı Kraliçe’de Alex Kingston’la karşı karşıya oynadığı

‘Isolda’ karakteriyle kariyerinde uluslararası üne kavuştu. Oynadığı diğer filmler ise; “Aşk Yazım”, “Babam ve Ben”, “Şeytan Marka Giyer”, “Genç Viktoria”, “Kader Ajanları” ve “Yemen’de Somon Avı”. Güzel İngiliz oyuncu, kıskanılası bir hayata sahip. Son filmlerinden ve kendi gibi oyuncu eşi John Karsinsky’den de anlaşılacağı gibi her şey yolunda gözüküyor. Yıldız oyuncu da bunun farkında ve hayatındaki ufacık bir mutlu anın tadını bile doyasıya çıkarıyor. Çift, 2008 yılının Kasım ayında tanışmış ve birkaç iş anlaşması yüzünden evlilik planlarını aceleye getirmemeye çalışmışlar. Blunt ve Karsinsky, nişanlandıklarını duyurduktan sonra 10 Temmuz 2010’da, yakın arkadaşları George Clooney’in İtalya, Como Nehri’ndeki malikanesinde evlendiler. Şu andaysa California’nın Los Angeles bölgesinde yaşıyorlar. Bu sezon vizyondaki iki filminden biri olan “Your Sister’s Sister/Kardeşinin Kardeşi” filminde uzun boylu ve güzel aktris Emily Blunt, kardeşinin ölümünden sonra bunalıma giren arkadaşı Jack’i, ailesinin bir adada bulunan gözlerden uzak evine kalmak için davet eden Iris’i

63


f&t interview canlandırıyor. Jack içkiliyken Iris’in lezbiyen kardeşi Hannah ile karşılaşır ve üçünün arasında tuhaf bir romantik ilişki başlar. Sonuç olarak aşk adına komik ama dürüst bir film... Film, bizi birbirimize bağlayan şeyler üzerine düşünmemizi sağlıyor. Emily Blunt’ın bu sinema sezonu başlarında Türkiye’de vizyona giren diğer bir filmi “Tetikçiler” ise bilimkurgu bir aksiyon filmi.

oyunculuğu da son derece iyiydi. Onunla tanıştığım günü hatırlıyorum. O rol için ülkenin her yerinden bir çok çocukla tanıştık çünkü beş yaşındaki bir çocukta o yoğunluğu bulmak oldukça zor. Fakat hep onunla vakit geçirdim. Birlikte iyi birer dost olduk, çekim aralarında öğle yemeklerimizi birlikte yedik, oyunlar oynadık, yerinde duramadığında etrafta birlikte koşturduk.

FASHION&TRAVEL “Kardeşinin Kardeşi” filmi daha çok kardeş ilişkileri hakkında olduğu için sormak istiyorum... Gerçek hayatta kerdeşiniz var mı? EMILY BLUNT Evet, üç kardeşim var; Felicity, Sebastian ve Susannah.

F&T Anne rolünü oynamak annelik içgüdünüzü harekete geçirdi mi? EB Evet, çocukların etrafımda olması hep hoşuma gitmiştir. Yani benden çok küçük olan erkek ve kız kardeşimle büyüdüm. Bu yüzden de biz ödevlerimizi ve diğer işlerimizi halletmeye çalışırken annem dizlerinin üzerinde hep bebek sallardı, çünkü bir sürü çocuğu vardı. Bu nedenle kendimi çocuklarla hep rahat hissettim, sette onunla takılmakta muhteşemdi.

F&T Çekimler sırasında gerçek hayatınızdan etkilendiniz mi? EB İlginç olan şey şu ki neden etkilendiğim hakkında konuşmak geçekten çok zor. Çünkü birçoğunun bilinç altında olduğunu düşünüyorum. Bilirsiniz işte, gerçek hayatta dışarı çıkarsınız ve çoğu şeyi sünger gibi çekersiniz. Ve bu gördüklerinizin ne zaman dışa vurulacağını bilmezsiniz. Şunu biliyorum ki bu, çok özel bir projeydi. Doğaçlama da gerektiriyordu. Çekimler süresince gece oturduk, şarap içtik ve sohbet ettik. Konuştuk, hep konuştuk! Ve paylaştık. Ama bir gece öncesinde paylaştığımız hikayelerin aynısı ekrana yansıtılmadı. Kendi hayatlarımızı oynamadık, sadece paylaştık. Böyle kişisel hikayeleri ekrana yansıtmak pek de gerekli değil. Ama az da olsa bir şekilde oyunculuğumuza etkisi olmuştur. F&T Yıllarca süren filmdeki tarz ilişkiler yaşandığına gerçekten inanıyor musunuz? EB Evet, kesinlikle. Filmde en karmaşık ilişkilerden iki tanesi ele alınıyor: kardeş ve en iyi arkadaş arasındaki ilişki. F&T Evlilik nasıl gidiyor? EB Muhteşem. Kesinlikle öneririm. Doğru adamla evlendim- çok düşünceli, sabırlı, nazik, komik ve çok daha fazlası. Çok mutluyuz. F&T Gelelim bu sezon vizyona giren bir diğer filminiz “Looper/Tetikçiler”e. Öncelikle, silah kullanmak nasıl bir duyguydu? EB Gayet iyiydi. Yani sana biri koca bir silah uzattığında, “Aaa ama bu korkunç” diyebilirsin. Bu yüzden en zorlayıcı kısmı da buydu ve ben de bunun her yönüyle kavramak istedim. F&T Peki, filmdeki minik rol arkadaşınızla setteki ilişkiniz nasıldı? EB Ona bayıldım. Bizim neşe kaynağımızdı ve

F&T O halde, Amerikan aksanını nasıl kapabildiniz? EB O kesimden bir çok insanı dinledim, Kansas’dan ve Amerika’nın Orta- Batı’sından, özellikle de aktör Chris Cooper’ı gözlemledim. Gerçekten muazzam bir ses tonuna sahip ve bir çiftlikte büyümüş, kendisi Kansas’lı. Bu yüzden onu çok fazla dinledim, Ipod’umda kayıtlı birçok Chris Cooper röportajım var, onun sapığı gibiyim adeta. Garip olan da şu ki onunla hiç tanışmadım. F&T Peki tanışırsanız ne olacak? EB Şey, umut ederim ki bilmeyecek çünkü sonrasında filmi izleyecek ve diyecek ki “bu kızın benimle alakası yok”. F&T Ama artık biliyor. EB Evet, biliyor. F&T Sizce aksiyon filmlerinde kadın başrol oyuncularına yeterince yer veriliyor mu? EB Hayır. F&T O halde, ileride böyle bir film çeker misiniz? EB Çekmek üzereyim zaten. Son derece donanımlı bir askeri canlandıracağım bir Tom Cruise filmine başlamak üzereyim. Yani başı dertte olan bir genç kız söz konusu değil! Bu tarz aksiyon filmlerinde harika olduğu için Tom ile çalışmayı hep istemiştim. F&T Yani şu anda bu kadar zinde görünmenizin nedeni bu mu? EB Evet, bu yüzden çok çaba harcadım.

ÇOCUKLARIN ETRAFIMDA OLMASI HEP HOŞUMA GITMIŞTIR. YANI BENDEN ÇOK KÜÇÜK OLAN ERKEK VE KIZ KARDEŞIMLE BÜYÜDÜM. BU YÜZDEN DE BIZ ÖDEVLERIMIZI VE DIĞER IŞLERIMIZI HALLETMEYE ÇALIŞIRKEN ANNEM DIZLERININ ÜZERINDE HEP BEBEK SALLARDI, ÇÜNKÜ BIR SÜRÜ ÇOCUĞU VARDI.

64

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Parfümün Gizemli Yüzü Maskülenlik barındıran bir feminenliğe çarpıcı kokularıyla hayat bulduran Yves Saint Laurent’in imza parfümlerinden biri Opium’un yeni bir soluğu, Opium Vapeours de Parfum. Parfümü ilk sıktığınızda tatlı ve yoğun bir koku sarıyor etrafınızı. Zaman geçtikçe teninizle karışan bu ılık ve tatlı koku günün son zamanlarına kadar size eşlik edecek kadar kalıcı. Opium Vapeours de Parfum orijinal Opium şişesinden esinlenilerek kokunun konseptine uygun şekilde renklendirilmiş. Sizi bambaşka bir dünyanın gizemiyle tanıştırmak isteyen bu mistik parfümün şişesi de pek tabii ki konseptine uygun olarak yumuşak bir dokuda ve son derece soft pembemsi bir tonda tasarlanmış. Opium’da kullanılan portakal aroması bu defa pembe biberle kaynaşarak karşımıza çıkıyor. Opium’da baskın olan baharatımsı koku ise yerini biraz daha taze ve canlı, ama aynı zamanda Opium kadar mistik ve çarpıcı bir kokuya bırakıyor. Kısa bir söyleyişle denemeyenlerin yanılacağı muhteşem ve ideal bir parfüm. Peki bu parfümü bizimle buluşturan o hassas duyu kime ait? Yves Saint Laurent’in efsanevi erkek parfümleri L’homme ve La Nuit de L’homme’un da yaratıcısı olan yetenekli parfümör Dominique Ropion’a... Küçücük bir çocukken bile başka insanların kokularını kolayca ayırt edebildiğini söyleyen Dominique Ropion, Yves Saint Laurent markasının imajını tamamlayan en yaratıcı kokulara imzasını atmış önemli bir isim. Opium’u yaratırken Yves Saint Laurent kadınlarının gizemli ve kendi içindeki hassas dünyalarından esinlendiğini belirten Ropion, Opium Vapeours de Parfum ile bu gizemli dünyaya bir tutam ışık katmaya karar verdiğini söylüyor. Parfümün yüzü olarak ise Opium’da olduğu gibi Emily Blunt karşımıza çıkıyor.


65


f&t interview F&T Peki formda kalmak için ne yapıyorsunuz? EB Krav Maga. Yani bir çeşit dövüş sanatı ve jimnastik yapıyorum. Koşma, yoga, güç arttırıcı bir antrenman. Tam anlamıyla işkence gibi. F&T Artık favori kızartma yemeklerini ve abur cubur yemiyor musunuz? EB Hayır, bir süreliğine yasak. Haftada sadece bir gün istediğimi yeme hakkım var ki o zaman da kasabaya gidiyorum, fakat diğer günler fazlasıyla tavuk ve marul yiyorum. F&T Abur cubur olarak en çok neyi özlüyorsunuz? EB Pizza. Onun hayaliyle yaşıyorum.

İLGINÇ OLAN ŞEY ŞU KI NEDEN ETKILENDIĞIM HAKKINDA KONUŞMAK GEÇEKTEN ÇOK ZOR. ÇÜNKÜ BIRÇOĞUNUN BILINÇ ALTINDA OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM. BILIRSINIZ IŞTE, GERÇEK HAYATTA DIŞARI ÇIKARSINIZ VE ÇOĞU ŞEYI SÜNGER GIBI ÇEKERSINIZ. VE BU GÖRDÜKLERINIZIN NE ZAMAN DIŞA VURULACAĞINI BILMEZSINIZ.

F&T Peki Tom Cruise ile tanıştınız mı? EB Evet. Birlikte prova ve antrenman yapıyoruz ve bazı dövüş tekniklerini birlikte öğreniyoruz. Oldukça hoş biri. F&T Tom ile birlikte mi antrenman yapıyorsunuz? EB Bir antrenman denememiz oldu. Onun hızına yetişmeye çalıştım ve sonunda “Bu adam bir makine gibi” demeye başladım. Fakat kendisi muhteşem, zaten bu işi uzun zamandır yapıyor ve heyecanını hala kaybetmemiş. F&T Kendisi bu aralar zor zamanlar geçiriyor, şimdi nasıl? EB Çok iyi. F&T Tom Cruise bütün tehlikeli sahneleri kendisi çekmeyi sever, öyle değil mi? EB Çok da başarılı bu konuda. Yani birçok dublörden daha iyi. Hatta hemen hemen hepsinden daha iyi de diyebiliriz. F&T Tehlikeli sahnelerde asla yapmayacağınız bir şey var mı? EB Bununla ilgili hiçbir deneyimim yok dolayısıyla neler yapabileceğimi bu filmde hep birlikte göreceğiz. F&T Peki özellikle korktuğunuz bir şey yok mu? Yükseklik, mesela? EB Yükseklikle aram iyi aslında, herhangi bir endişem yok. Neler olacağını göreceğiz. Aslında ne yapacağımı öğrenmeye henüz başlamadım bile. F&T Sempatik karakterleri oynamanız için çok teklif alıyor musunuz? EB ‘Şeytan Marka Giyer’ filminden sonra bir süre bütün acılı, mağrur kadın rollerini aldım, yani kendimi yansıttım. F&T O halde, bu sizsiniz, değil mi? EB Evet, ben buyum. Bu yüzden zaman zaman sıcak rolleri aldığımda şaşırıyorum.

F&T Bu sene bir hayli filminiz var. Ne zaman tatil yapmayı düşünüyorsunuz? EB Filmlerin hepsini aynı zamanda çekmedim, hepsi sanki bu sene çekilmiş gibi anlaşıldı, fakat birkaç kez tatil yaptım. Yani bütün sene çalışmadım. F&T Tetikçiler filmi geleceği günümüze taşımak konusunda iyi iş çıkarıyor. Geleceğe nasıl bakıyorsunuz? EB Yani bu film bize bir nevi kötü bir geleceği resmediyor. Ben, bizi yavaşça yönetmeye başlayan teknolojiyi hayatımıza fazla soktuğumuz fikriyle gözü korkmuş biriyim. Hatta bugünlerde bu hisse daha fazla kapıldım. Belki bir neandertal insanı konuşuyormuş gibi gelebilir insanlara, çünkü çoğu insan kendini teknolojiye kaptırmış. Geçenlerde Bruce Springsteen konserine gitmiştim, Bruce Springsteen’e tek kelimeyle bayılırım. Orada dönüp seyirciye baktım, resmen i-Phone denizi gibiydi. Ve günümüzde de hep makine denizi görüyoruz, birbirimizin yüzünü bile görmüyoruz, otelden dışarı çıktığımda bile bunu hissedebiliyorum. Dışarıda çok güzel hayranlarımız oluyor ama hepsi elimizi sıkıp o anı yaşamayı istemek yerine fotoğraf çekebilir miyim diye soruyor. Aslında bu daha çok bunu belgeleyip insanlara gösterebilir miyim demek. F&T Eskiden çakmak yakarlardı... EB Eskiden çakmak yakarlardı! Bu çok sembolik ve hoş bir şey. F&T Artık kimse sigara içmiyor... EB Evet. Kesinlikle öyle. F&T Biraz eski kafalı biri gibisiniz. EB Öyleyimdir. Herhangi bir elektronik aleti nasıl kullanacağını bilmeyen ve çalıştıramadığında da panik olan biriyim. Nereye varacağımız konusunda beni korkutan tek şey de bu aslında.

SON DERECE DONANIMLI BIR ASKERI CANLANDIRACAĞIM BIR TOM CRUISE FILMINE BAŞLAMAK ÜZEREYIM. YANI BAŞI DERTTE OLAN BIR GENÇ KIZ SÖZ KONUSU DEĞIL! BU TARZ AKSIYON FILMLERINDE HARIKA OLDUĞU IÇIN TOM ILE ÇALIŞMAYI HEP ISTEMIŞTIM. 66

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


67


f&t trends

ACNE’den

Spor Şıklık

İsveçli spor giyim markası, sonbahar-kış koleksiyonunu sunduğu Londra Moda Haftası’nda büyük beğeni topladı. Moda basınının pek çok üyesi, koleksiyonu öve öve bitiremedi. Tasarımcı Jonny Johannson, bu koleksiyonla markayı, bir jean firması olmaktan çok farklı yerlere taşıyor.

68

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Acne kış koleksiyonu, uçuk gri ve bej gibi açık tonlardan bordo, fıstık yeşili ve mandalina tonlarına kadar pek çok farklı renk içeriyor. “Oversize” ceketler, heykelsi kesimdeki üste oturan paltolar, düşük bel pantolonlar dikkat çekiyor.

69


f&t trends

Balmain’in Süslemeleri

İşte Elizabeth Taylor’ı bile kıskandıracak bir koleksiyon… Faberge yumurtalardan ve Hermitage porselenlerden ilham alan parçalar, kanaviçe ve inci detaylarla zenginleştirilmiş.

70

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Tasarımcı Olivier Rousteing, Çariçeler’e layık kış koleksiyonunda, oversize kesimleri ve terziliği sayesinde ultra-modern bir çizgide kalmayı başarıyor.

71


f&t trends

BCBG’nin

Blok Renkleri Tasarımcı Max Azria, yalın bir feminenlik taşıyan kış koleksiyonunda en çok kahvelere, mavi ve portakal tonlarına yer veriyor.

72

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Kürk ve deri detayların dikkat çektiği koleksiyonun en belirgin özelliğiyse renk kullanımı. Blok renk kullanımı, hemen hemen her parçada karşımıza çıkıyor.

73


f&t trends

Comme des Garçons’un

Büyük Formları Tasarımcı Rei Kawakubo, Paris Moda Haftası’nda sunduğu kış koleksiyonu için bir çocuk kitabının sayfalarından fırlamış gibi duran kadın silüetleri yaratmış. Büyük, hatta kocaman formlu giysiler, önden düzleştirilmiş gibi dursa da yandan silüete bakınca adeta üç boyutlu gibi görünüyorlar.

74

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Kırmızı, pembe, mavi renklerdeki bu tasarımlarda, aynı zamanda çiçek, kamuflaj ve hayvan desenleri de kullanılmış.

75


f&t trends

DVF’in

Renkli Dünyası

New York Moda Haftası’nın gerçek yıldızı Diane von Furstenberg’di. Kış koleksiyonu, kendisi gibi güçlü, kendinden emin kadınları temsil etmek üzere tasarlanmış.

76

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Diane von Furstenberg’in, tasarım ekibinin başındaki Yvan Mispelaere ile birlikte ortaya çıkardakları kış koleksiyonunda, bir önceki sezona kıyasla daha az desen ama daha çok renk kullanımı dikkat çekiyor. Pembeler, kırmızılar, bordolar, morlar, maviler, sarı ve yeşillerin birlikte karıştırılarak kullanımı gerçekten müthiş. 77


f&t trends

Gucci’nin

Karanlık Romantizmi Viktorya dönemi şıklığını anımsatan elbiseler, tasarımcı Frida Giannini’nin kış koleksiyonundaki yerini alıyor.

78

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Tarz, karanlık bir romantizmi yansıtıyor. Gucci kış koleksiyonunda bu tarza uygun uzun kadife etekler, mikro kristallerle üzerlerine çiçek işlenmiş tül elbiseler, tüy kaplı elbiseler, pijama takımlar dikkat çekiyor. Renkler ise siyah, orman yeşili ve mor olarak belirlenmiş.

79


f &t hautecouture

Kış Güzeli Soğuk kış gecelerinde haute couture tasarımlar içimizi ısıtacak. Bu sezon klasik ve modern tarzdaki gece elbiselerini yan yana göreceğiz. Renkler, kumaşlar, detaylar göz kamaştırıyor.

Bottega Veneta

Tasarımcı Tomas Maier, sonbahar-kış 2012 koleksiyonunda ‘Grace Kelly’vari gece elbiselerine yer vermiş. Yeri süpüren upuzun gece elbiseleri, daha çok klasik formda. Tasarımcı, özellikle koyu renklerde kadife kumaşları tercih etmiş.

80

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


bottega veneta

81


f &t hautecouture

82

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


bottega veneta

83


f &t hautecouture

Prabal Gurung

Moda dünyasının parlayan genç yıldızlarından biri olan Prabal Gurung, kendine has modern çizgisiyle dikkat çekiyor. Daha çok barok tarzdaki gece elbiselerinde altın renkteki ışıltılı modeller dikkat çekti.

84

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


prabal gurung

85


f &t hautecouture

86

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


prabal gurung

87


f&t collection

88

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


A

ARZU KAPROL’DAN Kusurlu Mükemmellik

rzu Kaprol, Paris Moda Haftası’nın kapanış gününde, Louis Vuitton ve Miu Miu defileleri ile aynı günde, “Perfect Imperfection-Kusurlu Mükemmellik” isimli 2013 İlkbahar/Yaz koleksiyonunun defilesini gerçekleştirdi. Defilede Irıs Egbers ve Katia Selinger, Ella Kandyba, Alla Kostromichova gibi dünyaca ünlü modeller podyuma çıktı. 350 yıllık bir tarihe sahip olan Avrupa’nın en iyi sanatçılarının yetiştirildiği sanat okulu École des Beaux-Arts’da gerçekleşen defilede, Swarovski Elements sponsorluğu üstlenirken, defilenin makyajları

da MAC’den Tom Pecheu imzalıydı. Kusurların mükemmelliği oluşturan vazgeçilmez unsurlar olduğuna vurgu yapan koleksiyonda geometrik formlarla hazırlanan ipek üzeri deri tasarımlar ön planda. İddialı geometrik bir siluetin, yalın bir romantizm etkisiyle buluştuğu koleksiyonda, beyaz, bej, metalik ve neon renklerde desenler dikkat çekiyor. Arzu Kaprol İlkbahar/Yaz 2013 koleksiyonunda, sıra dışı bir yaklaşımla geleceğin romantizmi tanımlanıyor.

89


f&t fashion interview ON YILDIR PARIS’DE YAŞIYORUM. MEZUN OLDUKTAN HEMEN SONRA PARIS’E GITMEK HAYALIMI GERÇEKLEŞTIRDIM. NEREDE YAŞAYACAĞIM KONUSUNDA HIÇBIR ZAMAN TEREDDÜTÜM YOKTU. KENDIMI BILDIM BILELI PARIS’DE YAŞAMAK ISTIYORDUM. ŞIMDI DE DOĞRU KARARI VERMIŞ OLDUĞUMU GÖRÜYORUM.

90

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


“Mimari ve Sanat En Büyük Esin Kaynağım”

BURAK UYAN

Türk asıllı, Almanya’da doğup büyüyen, Avusturya’da moda okuyan, yıllardır Paris’de yaşayan aksesuar tasarımcısı Burak Uyan kış ayakkabı koleksiyonunu ve kendisine nelerin ilham verdiğini anlattı. Röportaj Leyla Melek Çifçi

FASHION&TRAVEL Son birkaç yıldır moda dünyası sizi takip ediyor. Ünlü markalarla çalıştınız. Bize biraz da bu çalışmalarınızdan bahseder misiniz? BURAK UYAN Moda dünyasında İtalyan tasarımcı Alberto Marani’yle Paris’te çalışmaya başladım. Onunla kadın hazır giyim koleksiyonunda yıllarca çalıştım. Bir markanın doğuşundan itibaren çalışmak benim için çok iyi bir tecrübe oldu. Ve ortak bir noktamız vardı: Helmut Lang’e olan hayranlığımız. Daha sonraki yıllarda Givenchy ve son olarak da Giambattista Valli’nin tasarım direktörüyken haute couture ve el işçiliğine ve bunları modern tasarımlara uyarlama konusuna ilgi duyduğumu gördüm. Valli’de sadece giyim, kürk, gelinlik koleksiyonlarından değil, ayakkabı ve aksesuar koleksiyonlarından sorumluydum. İşte burada ayakkabı tasarlarken ayakkabıyı yapan ustayla, zanaatkarla omuz omuza çalışmanın önemini anladım. Giderek bu işe karşı büyük bir tutku duymaya başladım. Tıpkı bir bağımlılık gibiydi benim için. Şu an hala birlikte çalıştığım büyük ekibi, ta o günlerde oluşturdum. Onları yönetmek, motive etmek, yaratıcı taraflarını ve ustalıklarını ortaya çıkarmak çok ciddiye aldığım bir görev. F&T Ayakkabının yanı sıra çanta koleksiyonunuz da var. Harvey Nichols’da çantalarınızı da görecek miyiz? BU Harvey Nichols ile henüz bu sezon çalışmaya başladık. Kış sezonunda sadece ayakkabılar olacak. Tüketicinin tepkisine baktıktan

sonra çantaları da ekleyebiliriz. Önümüzdeki ilkbahar sezonunda çantaların da satışının olacağını ümit ediyorum. F&T Neden ayakkabı ve çanta? BU Aksesuar tasarımı, özellikle de ayakkabı, hazır giyim tasarımından çok farklı bir alan. Aslında haute couture’a daha yakın. Tamamen matematikle ilgili, hesap kitap ve ideal proporsiyon ve ölçüleri bulmakla ilgili birşey. Sürekli yeni birşey öğrendiğin, kendini geliştirdiğin bir alan. Takım çalışması çok önemli. Ayakkabıyı elleriyle yapan zanaatkarlarla çok yakın çalışmayı gerektiriyor. Ve bu süreçte kadınların en çok ayakkabı karşısında heyecan duyduklarını gördüm. Çok beğendiği bir çift ayakkabıyı kutusundan çıkarırken bir kadının yüzündeki ifade gerçekten görülmeye değer. Onları ayağında denerken gözlerindeki ışıltı muazzam. Ben de kadınları mutlu etmeyi kendime görev edindim. F&T Tasarımlarınızda mimari etkiler dikkat çekiyor. İlham kaynaklarınız neler? BU Evet, mimari en büyük esin kaynağım. Ayrıca yapısalcılık ve fonksiyonellik gibi sanat akımlarından da etkileniyorum. Mimari elementler ayakkabıların topukları ya da üzerlerindeki detaylara dönüşebiliyor. Sanatçıların resimleri ya da kolajları aynı şekilde benim için kullanacağım malzeme ya da renkler için birer ilham kaynağı olabiliyor. Sonuç

91


f&t fashion interview olarak yarattıklarım son derece feminen bir yapıya sahipken aynı zamanda çağdaş ve grafik özellikler taşıyabiliyorlar. Genellikle giyilebilir sanat olarak tanımlanabilirler. F&T Bir tasarımı tamamlamak ne kadar vaktinizi alıyor? BU Buna cevap verebilmek aslında çok zor çünkü tasarımın öncesinde uzun bir araştırma ve hazırlık süreci bulunuyor. Çok çizim yaparım. Farklı fikirlerimi kağıda dökerim ve elemeye oradan başlarım. En güçlü bulduğum fikirleri tutarım. Sonra onları da sonuçtan tamamen memnun olana kadar tekrar tekrar çizerim. Bütün koleksiyonu belirlemem aşağı yukarı birkaç hafta sürebilir. Ama bu süre tasarımlara bağlı olarak değişir. Bazı tasarımlar kafamda çok nettir, o zaman onları tek bir kez çizmem yeterli gelebilir. F&T Tasarımlarınızda renk kullanmayı da seviyorsunuz? En sevdiğiniz renk hangisi? BU Kullandığım malzeme ve renkler, tasarımlarıma kişilik ve hatta ruh katar. Bu onları eşsiz kılan özelliklerdir. Güçlü ve derinliği olan renkleri kullanmayı seviyorum. Bu renkleri metal ve kontrast renklerle karıştırıyorum. Böylece tasarımlarımı dinamik kılıyorum. Onlara uyumsuz bir uyum katıyorum. En sevdiğim renklerse petrol mavisi, ametist moru ve safir mavisi. Kış 2012 koleksiyonumda bu renkleri bulabilirsiniz. F&T Türk’sünüz. Almanya’da doğup büyüdünüz. Avusturya’da moda okudunuz. Şimdi nerede yaşıyorsunuz? BU On yıldır Paris’de yaşıyorum. Mezun olduktan hemen sonra Paris’e gitmek hayalimi gerçekleştirdim. Nerede yaşayacağım konusunda hiçbir zaman tereddütüm yoktu. Kendimi bildim bileli Paris’de yaşamak istiyordum. Şimdi de doğru kararı vermiş olduğumu görüyorum. F&T En sevdiğiniz şehir hangisi? BU New York en sevdiğim yer. Enerjisi, kültürel çeşitliliği ve mimarisi oraya her gittiğimde beni heyecanlandırıyor. F&T Türkiye’de ne kadar vakit geçiriyorsunuz? Burada daha fazla bulunmayı düşünüyor musunuz? BU Türkiye’ye sık sık geliyorum. Özellikle de İstanbul’a yılda birkaç defa geliyorum. Çok hareketli ve yaşayan bir şehir, her geldiğimde ilham alıyorum. F&T Nasıl bir kadın için ayakkabı tasarlıyorsunuz? BU Tüm kadınlar kendilerine has yönleriyle beni etkiliyor ve ilham

MIMARI EN BÜYÜK ESIN KAYNAĞIM. AYRICA YAPISALCILIK VE FONKSIYONELLIK GIBI SANAT AKIMLARINDAN DA ETKILENIYORUM. MIMARI ELEMENTLER AYAKKABILARIN TOPUKLARI YA DA ÜZERLERINDEKI DETAYLARA DÖNÜŞEBILIYOR. SANATÇILARIN RESIMLERI YA DA KOLAJLARI AYNI ŞEKILDE BENIM IÇIN KULLANACAĞIM MALZEME YA DA RENKLER IÇIN BIRER ILHAM KAYNAĞI OLABILIYOR. veriyor. Tüm bu farklı kişilikleri tek bir kadına indirgemek istemem. Genel olarak konuşacak olursak Burak Uyan giyen kadınlar, sofistike, kendine güvenen, kolay karar veren ve güçlü karakterleri olan kadınlardır diyebilirim. Kendine güvenen, rahat tavırlarıyla çevresindekileri etkisi altına alır. Hayatı seven, kucaklayan ve her an kusursuz olmak isteyen bir kadın. İşte bu yüzden kadınlara, her yerde kullanabilecekleri ve mükemmel olmalarını sağlayacak ayakkabılar sunmak istiyorum. Kişiliklerini ve karakterlerini yansıtacak ayakkabılar… Günün 24 saati Tiffany’s’de Kahvaltı ederken, Café Flore’da öğlen yemeği yerken ve Chelsea’de bir serginin açılışına giderken ona eşlik edecek ayakkabılar bunlar. F&T Hangi ünlü kadınlar ayakkabıylarınızı giydi? BU Pek çok ünlü kadın ayakkabılarımı giydi. Uma Thurman, Cameron Diaz, Natalia Vodianova, Penelope Cruz ve Ürdün Kraliçesi Rania’yı sayabilirim. F&T En çok kimin ayaklarında tasarımlarınızı görmek isterdiniz? BU Tasarladığım ayakkabıları Anna della Russo giysin isterdim. O gerçekten de ayakkabıların Tanrıçası. F&T Sonbahar-Kış koleksiyonunuzu anlatır mısınız? BU Sonbahar-kış koleksiyonumda, Isamu Noguchi’nin heykelleriyle farklı kültürlerin zırhlarını bir araya getirmeye çalıştım. Haziran ayında New York, Queens’deki Noguchi Müzesi’ni ziyaret ettiğimde, Paris’deki “Musee Quai Branly”den getirilen Sumaraylar’a ait çok fazla pparçanın sergilendiğini gördüm. Bir yapbozun parçalarının bir araya gelmesi gibi bir etkisi oldu bende. Noguchi’nin ham olarak kullandığı ya da farklı cilalar uygulanan kabartma uygulanmış granit ve mermer heykelleri beni çok etkiledi. Farklı kültürlerdeki zırhlar ve Maori dövmeleri gibi değişik alanlarda araştırma yaptım. Pony derisi üzerine yakarak uyguladığım özel bir “devore” lazer kesim geliştirdim ve bunu sandalet yapımında kullandım. Bu Etiyopya’da halen uygulanan bir teknik. Asya’daki zırhlar ise farklı dikiş ve biye örnekleri için çok zengin bir kaynaktı. Kendimi farklı kıtalar arasında bir zaman yolculuğuna çıkmış gibi hissettim. Bu güçlü dokuyu dengeleyecek kontrast malzemeler kullandım ve derin zümrüt, yakut, safir, topaz, kuvarz ya da ametist tonlarına ağırlık verdim. Renkleri degrade olarak kullandım, pony ve keçi derisine ek olarak piton, karung ve su yılanı derilerine de tasarımlarda yer verdim. Koleksiyonda Samuray zırhlarından ilham alan ve yürüyüşü kolaylaştıracak art-deco tarzda parlak altın ya da pirinç tonlarda tokalar kullandım. F&T Sizden son olarak gelecek planlarınızı anlatmanızı istesek.. BU Eylül ayında önce Milan, sonra da Paris’de sunduğum ilkbaharyaz koleksiyonuma çok odaklandım. Çok beğendiğim, içime sinen bir koleksiyon oldu. Uzun vadede ise, ayakkabı ve çanta koleksiyonumu geliştirmek ve genişletmek istiyorum. Yeni ufuklara yelken açmadan bunu yapmam gerektiğini düşünüyorum. İstediğim yere geldikten sonra, çok talep olan bir erkek koleksiyonu hazırlamak istiyorum. Kimbilir, belki de ayakkabı ve çantalara bir de giyim koleksiyonu eklerim.

92

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


93


f&t brandstory

94

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Tom Ford Geri Döndü Herkesten farklı olmayı seven Tom Ford, kendi adını taşıyan marka ile sunduğu gözlük, parfüm, makyaj koleksiyonlarından sonra erkek ve kadın moda koleksiyonlarıyla büyük dönüşünü gerçekleştirdi. 2011 İlkbahar/Yaz sezonu koleksiyonuyla kadın moda dünyasına dönüş yapan Tom Ford, şehirli şık kadınlara seslenen tasarımlarıyla moda dünyasına taze kan getirdi. Tom Ford’un tüm koleksiyonlarını Türkiye’de Harvey Nichol’s bünyesinde bulabilirsiniz.

TOM FORD HAKKINDA 1990’lı yıllarda Gucci ve YSL ile müthiş bir başarı yakalayan Tom Ford’u özlemiştik. Kadınlarda yarattığı seksi silüet ile Gucci’nin satışlarını yüzde 90 artırmayı başarmış olan bu yaratıcı deha, Gucci Group’dan fırtınalı kopuşundan sonra kendi adını taşıyan markasıyla erkek, kadın moda, aksesuar ve kozmetik koleksiyonlarıyla yeniden karşımızda. Tom Ford markası önce gözlük ve makyaj koleksiyonlarıyla tüketicinin karşısına çıktı. Bunu erkek moda koleksiyonu izledi. Her yönüyle iddialı olmasına alıştığımız tasarımcı, erkek koleksiyonunu sadece dünyanın dört bir yanında açtığı Tom Ford mağazalarında satışa sundu. Hatta birkaç yıl sonra, kendi markasıyla hazırladığı ilk kadın koleksiyonu için de aynı şeyi yaptı. 2011 yaz sezonu için hazırladığı ve 60’lı yıllardan ilham alan ilk kadın koleksiyonu, defileyi izleyen davetliler tarafından ayakta alkışlandı. “Gerçek kadınlar için gerçek elbiseler” tasarlayan Ford, tasarımlarını “dostlarım” diye tanıttığı ünlü kadınlardan oluşan bir mankenler ordusuyla sundu.

Tom Ford , Nisan 2005’te ‘TOM FORD” markasını oluşturacagını açıkladı ve aynı yıl, Marcolin Grup ile optic çerçeveler ve Güneş gözlüğü üretimi ve dagıtımı için ortaklık kurdu. Bunun yanı sıra ‘TOM FORD’ güzellik markasını oluşturmak için Estee Lauder ile anlaştı. Gözlük koleksiyonu ve guzellik ürünleri çok beğenilmiş, dünya çapında özel mağazalarda en çok satıilan ilk 3 marka içine girerek büyük bir başarı örneği olmuştur. Tom Ford kendi sahibi oldugu ilk ve en önemli magazasını Nisan 2007 de, hazırladığı erkek giyim ve aksesuar koleksiyonu ile, NewYork modasının nabzının attığı Madison Avenue de açtı. Merakla beklenen Tom Ford kadin giyim koleksiyonu ise Eylül 2010 da tanıtıldı. Koleksiyonlar, tüm dünyada 64 Tom Ford mağazasının yanı sıra Milano, Tokyo, Las Vegas, Dubai, Zurih, Yeni Delhi, Şangay ve Moskova gibi önemli moda merkezlerinde seçkin mağazalarda satılmaktadır. Ülkemizde ise Tom Ford kadın ve erkek giyim sadece Harvey Nichols’larda bulabilirsiniz.

95


f&t brandstory Yeni Bir Hayat

51 yaşındaki moda dehası, her zamankinden daha iyi duruyor. Doğup büydüğü New Mexico’da kendisine bir çiftlik almış. Orada olabildiğince çok vakit geçirmeye çalışıyor. Düzenli spor yapıyor ve yediğine içtiğine dikkat ediyor. Bu arada spiritüel bir insan da olmuş. Doğu dinlerine ilgi duyuyor. Modaya dönecek olursak… Tom Ford’ın kendi ismini taşıyan ilk kadın koleksiyonunu, sadece kendi erkek koleksiyonunun bulunduğu 16 mağazasında satmaya karar verdi. Sonrasındaysa yoğun talep üzerine daha yaygın satılmaya başlandı. İlk koleksiyonu hariç defile yapmayan (ki o ilk defilesini sadece şanslı 200 kişi izleyebilmişti), basına kendisinin ya da tasarımlarının fotoğraflarını vermeyen Bay Ford, herkesten farklı bir pazarlama taktiği uyguluyor. Gördüğümüz kadarıyla da bu işe yarıyor. Kadınların, koleksiyon daha mağazalara gelmeden bombardına tutulduğunu ve tasarımlardan sıkıldığını düşünen Tom Ford böyle bir yola başvurmuş. Sonuç olarak herkes onun yarattığı elbiseleri görmek için yarış halinde. 2012 sonbahar ve kış koleksiyonunda Tom Ford, geçmiş yaşamındaki seksapeli arama kaygısından bir nebze de olsa vazgeçmiş gibi görünüyor. Belirgin omuzları olan, üste oturan keskin hatlı elbiseler, lüks kumaşlarda hayat buluyor. Renkli kürkler, lüks deriler, metalik detaylar dikkat çekiyor. Tom Ford’un bu sezon favori rengiyse kırmızı. Güçlü, kendine güvenen, şehirli kadına seslenen tasarımlar, bu koleksiyonda öne çıkıyor.

Şık Erkekler

Tom Ford’un metallik siluetlerle tekno kumaşları bütünleştirdiği tek düğmeli İtalyan kesimli saks, dore ve lame ceketleri davetlerde kadınların dikkatini çekiyor. Geometrik desenlerin sıklıkla görüldüğü koleksiyona ait paltolar tek renkli ceket ve pantolon takımlarla kombinlenerek erkeğin asil ve centilmen karakterini kuvvetlendiriyor. İkonik parçaların da göz doldurduğu soluk kesen koleksiyonda sezonun favorisi olan kürklerin hakim olduğu kırçıllı kaban tasarımları ise cool bir görünüm yaratıyor. Kendine güvenen metropol erkeğinin yalın çizgisini yanı sıra sofistike tarzını da vurgulayan yeni koleksiyona ait alışılmışın dışındaki tasarımlar vazgeçilmez detaylarla ilgi çekiyor.

İLK KOLEKSIYONU HARIÇ DEFILE YAPMAYAN TOM FORD, HERKESTEN FARKLI BIR PAZARLAMA TAKTIĞI UYGULUYOR. KADINLARIN, KOLEKSIYON DAHA MAĞAZALARA GELMEDEN BOMBARDINA TUTULDUĞUNU VE TASARIMLARDAN SIKILDIĞINI DÜŞÜNEN TOM FORD BÖYLE BIR YOLA BAŞVURMUŞ. SONUÇ OLARAK HERKES ONUN YARATTIĞI ELBISELERI GÖRMEK IÇIN YARIŞ HALINDE.

SANATSEVER BAY FORD Tom Ford, bu arada bir film de çekti. Filmin senaryosunun yazımına katkıda bulundu, kastı yaptı, yönetti, kurgusunu yaptı ve yapımcılığını üstlendi. Colin Firth, “A Single Man” filmindeki rolüyle Oscar’a aday bile gösterildi. Bu da filmin başarılı bulunduğunun en güzel göstergesi. Ford’un bir erkeğin bunalımlarını anlattığı filmde, hem köpekleri görünüyor, hem de 23 yıllık hayat arkadaşı Richard Buckley küçük bir rolde yer alıyor. Şimdiyse yeni bir film üzerinde çalışıyor. O daha neşeli bir film olacak.

96

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

LÜKS MAKYAJ KOLEKSIYONU Tasarımlarıyla moda dünyasında fark yaratan tasarımcı Tom Ford, makyaj koleksiyonuyla da güzellik anlayışını değiştiriyor. Tom Ford’un “Beauty Cosmetics” adı altında çıkardığı makyaj ve cilt bakım ürünlerinden oluşan kozmetik koleksiyonu, kadınların kendini daha çekici ve güçlü hissetmesini sağlıyor. Dünyada sadece 31 mağazada yer alan Tom Ford Beauty Cosmetics Koleksiyonu, Türkiye’de yalnızca Harvey Nichols Kanyon Mağazası’nda yerini alıyor. Geniş renk seçeneğine sahip koleksiyonun ana temasını kırmızı ve bordro renkleri oluşturuyor.



BRIONI

Kış Şıklığı

HERMES

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

FENDI

CANALI

BURBERRY PRORSUM

Erkek modasında bu kış, şık kesimler ve ağır kumaşlar dikkat çekiyor. Dar kesimli tek renk takımlar, parlak teknolojik kumaşlar, ağır satenler, kadifeler ve şık detaylar göze çarpıyor.

TOM FORD

98

BOTTEGA VENETA

BILLY REID

BILL TORNADE

f &t mantrends


DOLCE&GABBANA

CORNELIANI

ROBERTO CAVALLI

VIKTOR&ROLF

VALENTINO

ICEBERG

HARDY AMIES

ERMENEGILDO ZEGNA

BILLY REID

Erkeklerin bu ağır silüetini hafifleten unsursa renk. Saks mavisi ve bordo tek renk takımlar, bu ciddi tarzı biraz hafifletiyor doğrusu...

99


f&t accessories

Hümeyra Çifçi

1930’LARDAN IKI KADIN, IKI FOTOĞRAF... BIRI RUS OLAN BENIM BABAANNEM DARYA, TÜRK ISMIYLE MERYEM MELEK. DIĞERI DE 1930 YILINDA İSTANBUL’DAN AYDIN’A GELIN GIDEN EŞIM EKREM’IN BABAANNESI HÜMEYRA ÇIFÇI. 100

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Meryem Melek


Phillip treacy’nin iddialı tasarımları, Londra Moda Haftası’nda görücüye çıktı.

İkinci Şapka Devrimi Yıllardır ayakkabılara, çantalara bir servet harcıyoruz. Başımızı süsleyen şapkaları ise ihmal ettik. Ama moda dünyası kararını verdi. Bu kış itibarıyla artık herkes şapka alışverişine çıkacak. Leyla Melek Çifçi

Y

ıllar önce iş için birkaç günlüğüne Dallas’a gitmiştim. Türkiye’ye dönmeden önce New York’da oturan ablama uğradım. Evinin kapısını açtığında bana, daha doğrusu başıma bakakaldı. Sonra da, “Dallas’a gidince kovboy şapkası değil, kovboy çizmesi alman gerekiyordu. Şimdi bu şapkayı ne yapacaksın? Kaç defa takacağını sanıyorsun?” diye beni azarladı. Kıpkırmızı kovboy şapkamla pek gurur duyuyordum halbuki. Ama ablam haklı çıktı. On yıldan fazla oldu ve ara sıra gardroptan çıkardığım, sevip okşadığım, giyip denediğim kırmızı şapkamı, sonra yine torbasına koyuyor ve gardroptaki rafa geri koyuyorum. Benimle ve gardrobumla birlikte üç ev gezdi. Hiç takmadım.

Şapka Nostaljisi

Evet, yıllardır kimse şapka takmıyor. Hatta bir tane edinmek isteseniz zor bulursunuz. Ben Beyoğlu’ndaki Madam Katia’yı bilirim. Kendimi bildim bileli var olan Katia adındaki küçük şapkacı dükkanının sahibi. Annesi Madam Eva’nın kızının adını verdiği ve öldüğü güne kadar şapka yarattığı butik. Annesinden devraldığı bu küçük işletme neyse ki bugün hala yerinde duruyor. Tahminen babaannemin de Paris modasına uygun şapkalarını aldığı, yaptırdığı yer. Bugün için İstanbul’da başka pek bir seçenek yok doğrusu. Yıllardır hepimiz ayaklarımızdaki ayakkabılarımıza ve kolumuzdaki çantalara odaklanmıştık. Her renk, model ve markaya yatırım yaptık. Başımızı ise ihmal ettik. Sanki şapka sadece Lady Gaga, Nicki Minaj gibi şov dünyasının yıldızlarının ya da “fashionista” Anna dello Russo ve Deniz Berdan, Eda Taşpınar gibi Türk versiyonlarının tekelindeymiş gibi davrandık.

Phillip Treacy Londra Moda Haftası

101


f&t accessories

DOĞA BAŞIMIZI TAÇLANDIRIYOR Geçen yıl New York Moda Haftası’nda ilginç bir tasarımcıyla tanıştım. Adı; Ashley Lloyd. İşi; şapka tasarımcısı. Dört yıl önce şapka tasarlamaya başlamış. Tasarımlarında genellikle doğal malzemeler kullanıyor. Kirpi okları, kemikler, geyik kulağı ve boynuzları bu malzemelerden bazıları. Ben kendisiyle röportaj yaptıktan sonra birkaç ay içinde Vanity Fair, W ve Vogue gibi Amerikan dergilerinde tasarımları çeşitli çekimlerde kullanıldı. Lady Gaga, Kate Moss gibi stil ikonları bu çekimlerde mankenlik yaptı.

Şapkadaki Kedi

Ve sonra birşey oldu. Geçtiğimiz kış, sonbahar/kış 2012-13 koleksiyonlarının sunulduğu moda haftalarında bir şapka devrimi yaşandı. New York Moda Haftası’nda moda dehası Marc Jacobs defilesinden sonra moda yazarları hayrete düştü. Hepsi birbirine bakıp “şu şapkalar da neyin nesi?” diye sordular. Gerçekten de podyumdaki mankenler, başlarındaki devasa kürk şapkalarla çocuk klasiği Dr. Seuss’un “Şapkadaki Kedi”sini andırıyorlardı. Defileden sonra Marc Jacobs’a şapkalarıyla ilgili soru yağdı. Ve Bay Jacobs her zamanki kesin tavrıyla cevap verdi: “Bence her kadının bir kürkü olmalı. Ama artık kürklerini başlarına takacaklar.” Marc Jacobs bununla yetinmedi. Sıra Paris Moda Haftası’na geldiğinde yirminci yüzyılın başında, Fransa’da bir tren garında olduğumuzu hissettiğimiz defilede Louis Vuitton Ekspresi gara girdi. Ttrenden inen mankenlerin hepsinin başında şapka vardı. Büyük, çok büyük, kürk ve metal toka detaylı şapkalar. Phillip Treacy ise Londra Moda Haftası kapsamında bir şapka defilesi yapan ilk tasarımcı oldu. Tasarımlar oldukça iddialıydı ve takmak gerçekten büyük cesaret istiyor ama defilenin kendisi müthiş bir şovdu.

Şapkalar Her Yerde

Moda dünyası kararını vermişti bir kere. Bu sadece Marc Jacobs’ın işi değildi. Sonbahar/kış 2012 sezonunda tüm moda haftalarında şapkalar podyumda başroldeydi. Her renk ve formda karşımıza çıktılar. Burberry defilesinde tüvit kepler vardı, Donna Karan, Giorgio Armani ve L’Wren Scott’da fedoralar, Lanvin’deyse siyah kürk şapkalar dikkat çekti. Victoria Beckham, eşi David’in futbol antremanında taktığı bereleri podyuma taşımıştı. Evet, gerçekten de artık bir şapka edinmenin ya da gardroptaki şapkaları ortaya çıkartmanın zamanı geldi. Benim kırmızı şapkamın bir benzerini Etro’nun koleksiyonunda gördüm. Sanıyorum ben de şapkamı giymeye sonunda cesaret edebileceğim.

Şapkalara Devam

Bu kış başlayan şapka çılgınlığı bir süre daha devam edeceğe benziyor. İlkbahar/yaz sezonunda Jil Sander’ın “beanie” denilen peçeli

102

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

bereleri çok ilgi görecek. Bu şimdiden belli oldu çünkü Anna dello Russo’nun bu bereyle fotoğrafları basına yansıdı bile.

Zaman Tüneli

Şapkalarla ilgili bir yazı yazmaya karar verdikten sonra eski aile fotoğraflarının bulunduğu kutuyu dolabın tepesinden aşağı indirdim. Moskova’dan dedemle evlenerek 1920’lerde İstanbul’a gelen babaannem Meryem Melek (Türk adı almadan isminin Darya olduğunu biliyoruz) şıklığıyla bilinirmiş. Kutudan pek çok fotoğrafı çıktı. Bazılarında şapka takmış. Sizin için bu fotoğrafını seçtim. Ve yine şıklığı ve iddialı giyimiyle dikkat çeken İstanbul’dan Aydın’a 1930 yılında gelin giden eşim Ekrem’in babaannesi Hümeyra Çifçi… Onun da pek beğendiğim bir şapkalı fotoğrafı dikkatimi çekti. Buraya eklemek istedim. Bu eski fotoğraflara bakınca, eski zamanda herkesin ne kadar daha şık olduğunu düşünmekten alamadım kendimi.

KATIA’NIN ŞAPKALARI Beyoğlu’nun ve İstanbul’un, tek el yapımı şapka yapan ismi Katia Kiracı.. Fransa’da eğitim alıp Beyoğlu’nda ilk butiğini açan Eva Bucin vefat ettiği 1986 yılına kadar, el emeği şapkalarını yapmayı sürdürmüş. Butiğine ise kızı Katia’nın adını vermiş. Çocukluğunda doktor ya da öğretmen olmak isteyen Madam Katia, annesinin ölümünün ardından butiği kapatmaya kıyamamış, annesinden öğrendikleriyle şapkalar yapmaya devam etmiş. Annesinin butiğine okul çıkışlarında gelen Madam Katia, genç yaşta bu sanatı öğrenmiş. O dönemde Levantenler’in çoğunlukta olduğu Beyoğlu’nda, birçok şapka yapan yer varmış. 1970’lerden itibaren Beyoğlu’nu terk eden Levantenler, şapka butiklerini de yanlarında götürmüşler. Katia, Beyoğlu’nun tek şapka butiği olarak kalmış geriye.


BURBERRY PRORSUM

ACNE

CHRISTIAN DIOR

KENZO L’WREN SCOTT

MARC JACOBS

MARC JACOBS

DONNA KARAN

GIORGIO ARMANI

JIL SANDER

JIL SANDER’IN İLKBAHAR/YAZ 2013 KOLEKSIYONUNDAKI BEANIE ŞAPKALAR; YANI PEÇELI BERELER ŞIMDIDEN MODA OLDU.

MARC JACOBS NEW YORK MODA HAFTASI’NDAKI DEFILESINDEN SONRA, “HER KADININ BIR KÜRKÜ OLMALI. AMA ARTIK O KÜRKÜ BAŞLARINA TAKACAKLAR” DEDI. 103


f&t beauty

SEZONUN SAÇ TRENDLERI

Feminen görünümün hakim olduğu kış podyumlarından çıkan saç trendlerini uygulamak hem keyifli hem de kolay. İşte öne çıkan trendler... PROENZA SCHOULER

Yandan Ayrılmış

JIL SANDER

Bu kış gece davetlerinde tam ortadan ayrılmış saçlar yerine yanlara doğru ayrımlar tercih ediliyor. Victoria Beckham, Christian Dior, Jil Sander‘ın tercihi olan ıslak görünümlü yandan ayrılmış saçlar en çok öne çıkan modellerden. Yandan ayrılmış saçlarda, saçları şekillendirebilmek için birden fazla seçenek var. Yandan ayırdığınız saçlarınızı topuz şeklinde toplayabilirsiniz ya da dağınık bırakıp 50’li yılların görünümüne sahip olabilirsiniz. Bir kısmını toplayıp bir kısmını açık bırakabilirsiniz.

104

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

CHLOE

ALEXANDER WANG

Rodarte, Vera Wang ve John Galliano’nun ilk tercihleri arasında yer alan ve kullanımı oldukça kolay olan dağınık saç modelleri bu kışa damgasını vuruyor. Hem gece hem de gündüz kullanımına uygun dağınık saç modellerinde salaş bir görünüm oluşturmamak için saçların bakımına dikkat etmek şart!

CHRISTIAN DIOR

DAĞINIK SEÇİM


ROCHAS

RODARTE

DOLCE&GABBANA

GÖSTERİŞLİ AKSESUARLAR

VALENTINO

GUCCI

FENDI

Birkaç sezondur tasarımcıların koleksiyonlarında sıkça tercih ettiği saç aksesuarları bu sezon boyut olarak çok daha gösterişli. Oscar de la Renta, Moschino Cheap&Chic, Dolce&Gabbana’nın defilelerinde kullandığı gösterişli taç modellerine ve tokalarına özellikle davetlerde sıkça rastlayacağız gibi görünüyor.

BURGULAR Dağınık ya da toplu saç modellerinde kullanılan burgular kullanım şekline göre bazen modern bazen de retro bir tarz sunuyor. Yarım toplanmış, burgulu saç modelleri sade ve zarif bir görünüm oluşturduğundan bu sezon en çok tercih edilenlerden. Bu modele hareket katmak isterseniz pırıltılı tokaları deneyebilirsiniz. Emilio Pucci, Mulberry ve Fendi defilelerinde gördüğümüz burgulu saç modellerini uygularken hafif tutuşlu saç şekillendiricisi kullanmayı deneyin.

Toni&Guy, Casual Sea Salt Texturising Spray

105


f&t beauty JEAN PAUL GAULTIER

Atkuyruğu

Matrix, Socolor Beauty, Permanent Cram Hair Color

106

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

PRADA

PRADA

Saç diplerine ya da uçlarına uygulanan farklı renkler iddialı saçları sevenler için ideal. Yaz sezonunda gördüğümüz pastel tonlar bu sezon Prada and Pringle of Scotland ve Jean Paul Gaultier’in yeni yorumuyla karşımıza çıkıyor. Turuncu, kırmızı, siyah renklerin tercih edildiği saçlarda genellikle düz fön kullanılmış.

RALPH LAURENT COLLECTIONS

FARKLI RENKLER

CHANEL

JEAN PAUL GAULTIER

ANNA SUI

Modası hiçbir zaman geçmeyen atkuyruğunu Chanel, Jonathan Saunders ve Anna Sui bu sezon ensede kullanmayı tercih ediyor. Uzun saçınız varsa, onu atkuyruğu ile göz önüne çıkarabilirsiniz. Saçlarınızı topladığınızda yeterince dolgun görünmediğini düşünüyorsanız, postişleri deneyebilirsiniz. Şekillendirici uygulayıp saçlarınızı topladıktan sonra atkuyruğunuzun dümdüz görünmesi için üzerine düzleştirici kullanın. Son adım ise tokanızın üzerine bir saç tutamıyla sarmak. İster gündüz ister gece kullanımı için ideal.


DEREK LAM

OSCAR DE LA RENTA

RODARTE

KISA GÖRÜNÜM

Toni&Guy, Toni&Guy, Creative Creative Texturising Extreme Hold Glue Hairspray

VERSACE

ELIE SAAB

MARNI

Kısa kesim bir saç modeli kullanmak istiyorsanız, bunu saçınızı kestirmeden de yapabilirsiniz! Kısa görünümlü uzun saç modeli kış sezonunun trendlerinden biri. Saçlarınızı istediğiniz kısalıkta ayarlayın ve arkadan tel tokalarla tutturun. Sıra saçınızın sağ tarafına geldiğinde daha gevşek şekilde tokalayın, birkaç tutam saçı da serbest bırakabilirsiniz. Saçınızı sabitleyin ve hazırsınız.

Kaküller Geçtiğimiz sezonlardan hatırlayacağımız kısa kakül modelleri, Marni, Antonio Berardi ve Rooney Mara’nın sezon defilelerinde en çok tercih edilen saç modelleri arasında. Farklı uzunluklarda olabilen kaküller, geniş bir alnı saklayabilir veya yüze doğru şeklini verebilir. Yüz mimiklerinizi veya kırışıklıklarınızı saklamak için de kakülleri deneyebilirsiniz. Bu kış saçlarınızda değişiklik yapmak istiyorsanız, kakül kestirmeyle başlayabilirsiniz. Kakülleriniz başınızın tepesinden başlayıp, yüzünüze düşüyorsa avantajını kullanın. Saçınız çok kıvırcıksa kakül size göre değildir.

Kiehl’s, Stylist Series Silk Groom Serum

107


MAXMARA

f&t beauty

MAXMARA

John Frieda, Luxurious Volume Thickening Hair Spray

ÖRGÜ TOPUZLAR

John Frieda, Brilliant Brunette Liquid Shine Illuminating Conditioner

108

John Frieda, Brilliant Brunette Liquid Shine Illuminating Shampoo

John Frieda, Frizz Ease Original Formula Hair Serum

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

John Frieda, Luxurious Volume Thickening Mousse John Frieda, Luxurious Volume Thickening Blow Dry Lotion

MAXMARA

MAXMARA

MAXMARA

Örgü topuzlar kış aylarının öne çıkan trendleri arasında! Örgülü topuzla davetlere, partilere katılabilir ya da ofis şıklığınızı tamamlayabilirsiniz. Bu modeller bayanları hem masum hem de kadınsıgösterebiliyor. John Frieda ürünleriyle saçlarınıza kolaylıkla örgütopuz modellerini uygulayabilirsiniz.


BULOVA PRECISIONIST ChRONOgRAPh ThE WORLd’S MOST AdVANCEd ChRONOgRAPh WITh A CONTINUOUSLy SWEEPINg SECONd hANd

CHAMPLAIN COLLECTION

• Precision timing to 1/1,000th of a second • Twelve-hour chronograph function • Accurate to 10 seconds a year, versus traditional quartz watches which are accurate to 15 seconds a month • Signature continuously sweeping second hand • Water resistant to 300 meters

, Bulova are registered trademarks. Precisionist ™

www.ersasaat.com.tr

™ © 2012 Bulova Corp. 96B175


f&t beauty

110

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Cildimizin Gurusu

Dr. JOHN TSAGARIS İnsanların hastalıklarını cildine bakarak teşhis edebildiği için kendisine “Skin Guru”, yani “Cilt Gurusu” adı yakıştırılan Uzakdoğu tıbbı alanında eğitimli akupunktur uzmanı Dr. John Tsagaris geçtiğimiz günlerde İstanbul’daydı. Kendisiyle keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. FASHION&TRAVEL “Skin Guru” (Cilt Gurusu) tam olarak ne anlama geliyor, bize anlatır mısınız? JOHNZ TSAGARIS İngiltere’de “guru” bir konuda çok bilgisi ve tecrübesi olan kişiye verilen ad. İngiliz Daily Mail gazetesinde yayınlanan bir yazıda beni ayrıca, “Skin Psychic” olarak tanımlamışlardı. Çünkü insanların ciltlerine bakarak rahatsızlıklarını, hatta hastalıklarını tahmin edebiliyorum. Çin tıbbı konusunda eğitim aldım. Akupunktur, uzmanlık alanım. Ayrıca, şifalı bitkilerle tedavi konusunda da bilgi sahibiyim. Bana göre Skin Guru, bunların hepsini birden kapsayan bir terim. Tüm bunları yapabilen, uygulayabilen uzman kişiye verilen ad. F&T İngiltere’deki kliriğinizde Beauty Acupuncture (Güzellik Akupunkturu) tedavisi uyguluyorsunuz. Bize bu uygulamadan bahsedebilir misiniz? JT Bu uygulamayı dolgu tedavilerine ve kozmetik ameliyatlara alternatif olarak geliştirdim. Cilt hastalıkları konusunda uzman olduğum için anti-aging (cilt yaşlanması) konusuyla da ilgiliyim. Cildi inceleyerek vücuttaki tıbbi sorunun ne olduğunu anlayabiliyorum. Ve sonrasında da uyguladığım tedaviyle enjeksiyonsuz, ameliyatsız cildin iyileşmesini ve daha iyi görünmesini sağlıyorum. Aslında benim yaptığım, ciltteki kolajen fiberlerini yeniden yapılandırma ve hücrelerin daha fazla kolajen üretmesini sağlamak. Bu tedaviyi tamamen Çin tıbbına uygun biçimde gerçekleştiriyorum. Ciltteki kan dolaşımını arttırıyorum ve ciltteki hücreler arasındaki iletişimi

sağlıyorum. Cildimiz vücudumuzun en büyük organı. Vücudumuzun dış dünyayla temas eden organı. Ayrıca vücudumuzun içinde olup bitenleri de dışarıya yansıtıyor. İletken bir organ. Kendimizi kötü hissettiğimiz bir günde, cildimiz de kötü görünür. Benim yaptığım, cilt aracılığıyla vücudu iyileştirmek. İnanın bu yolla neredeyse mucizeler yaratabiliriz. F&T Cildimize bakarak vücudumuzun başka bir yerinde neler olup bittiğini anlayabilir misiniz gerçekten? JT Elbette. Cildimiz vücudumuzun aynasıdır. Ve belirli yerleri, belli organlarımızı temsil eder, belli hormonları etkiler. Alnımız mesela sinir sistemimizi temsil eder. Gözlerimiz böbreklerimizi... Ben birisini ilk defa gördüğümde yüzünü incelerim ve sağlığıyla ilgili bir takım sonuçlar çıkartırım. Ve o kişiyi nasıl tedavi edebileceğimi bilirim. Pek çok kişi bana akne sorunuyla gelir. Akne bir cilt sorunu olarak görünse de aslında vücuttaki bir başka rahatsızlığın habercisidir. Burada gerçek sorunu bulmak ve onu tedavi etmek çok önemlidir. Ancak gerçek sorunu ortadan kaldırırsanız ciltteki akne problemini giderebilirsiniz. İşte benim bu yaklaşımımdan dolayı benim İngiltere’de bulup geliştirdiğim bu özel akupunktur yöntemi tanındı ve hatta başka ülkelere yayıldı. Beauty Acupuncture (Güzellik Akupunkturu) ile daha genç, taze ve sağlıklı bir cilde kavuşursunuz. Hatta sadece cildiniz değil genel vücut sağlığınız da bu tedaviden olumlu yönde etkilenecektir. Burada bizim yaptığımız, vücuda enjeksiyon yerine, gerçekten ihtiyacı olan yardımı vermektir.

111


f&t beauty F&T Bu yüzden mi sizin geliştirdiğiniz bu yöntem için “Botox’un sağlıklı bir alternatifi” yakıştırmasını yapıyorlar? JT Benim geliştirdiğim bu yöntem, güzellikle ilgili olduğu kadar sağlıkla da ilgili. Cildimizdeki, vücudumuzdaki sorunu kamufle etmek yerine onu tedavi etmek üzerine yoğunlaşıyor. İşte bu yüzden de bazı başka yöntemlerle kıyaslandığında “sağlıklı bir alternatif” olarak ortaya çıkıyor. F&T Uygulama ne kadar sürüyor? JT Aşağı yukarı bir saat. Önce hastaya sorular soruyorum. Cildini inceliyorum. Teşhisimi yaptıktan sonra da Akupunktur tedavisine başlıyorum. F&T Acı veriyor mu? JT Pek çok kişi iğnelerden korkar. Ama benim kullandığım iğneler çok ince ve çok küçük iğneler. Hiç acı vermiyor. Tabii bu tecrübeyle de gelen bir uzmanlık. Kimi, diğer hastalarıma göre daha hassas. Bu da onların stres ve hormon seviyelerine bağlı. Ben çok iğne kullanma konusunda ün sahibiyim. Yüze akupunktur yapan başka uzmanlar var. Ama onlar genellikle yüz bölgesinde 10 kadar iğne kullanıyorlar. Ben 40 ila 100 arasında iğne kullanırım. Tabii bu da en iyi, en etkin sonuçları almamı sağlar. F&T Hastalarınız arasında ünlüler de var mı? JT Pek çok ünlü hastam var. Oyuncular, şarkıcılar, politikacılar. Tabii hiç birinin ismini veremem. Genellikle önemli bir gün veye gece öncesi; mesela bir ödül törenine katılmadan önce bana tedavi için gelirler. Sonuçları hemen görebilirsiniz. Geldiklerinden çok daha genç, sağlıklı görünerek klinikten çıkarlar. F&T Tedavinin ne sıklıkta tekrarlanması gerekiyor? JT Hastalarımı ayda bir kez görürüm. Bu cildin enerji döngüsüne de çok uygundur. Taze cildin yüzeye çıkması için 28 gün gerekir. Ama cilt biz yaşlandıkça eskisi kadar çabuk kendini yenilemez. Güzellik Akupunkturu tedavisiyle bu yenilenmenin hızlanmasını sağlarız. F&T Güzellik Akupunkturu hangi yaştaki insanlara uygulanabilir? JT Tedaviyi yirmili yaşlarının sonlarında olan kişilerden 70’li yaşlarının sonundaki kişilere kadar çok geniş bir yelpazedekilere önerebilirim. En yaşlı hastam, 78 yaşında bir oyuncu. Bu yaşına kadar Botox veya benzeri bir tedavi yaptırmamış. Cildine yardımcı olmak istiyor. F&T Peki Botox ya da benzeri bir tedavi olan biri bu uygulamayı yaptırabilir mi? JT Botox ya da herhangi başka bir işlem yaptırmış olan kişi, Güzellik Akupunkturu yaptırabilir. Sadece uygulama sırasında bunu bilerek hareket ediyorum. Bir zararı olmuyor. F&T O zaman herkes bu uguamayı yaptırabilir? JT Evet. Aşağı yukarı herkes bu tedaviyi yaptırabilir. Aknesi olan bir genç kız, gençleşmek isteyen orta yaşlı bir hanım... Hatta pek çok erkek hastam olduğunu da size söyleyebilirim. Erkekeler de tıpkı kadınlar gibi ciltlerinin daha sağlıklı ve daha genç görünmesini istiyorlar. F&T Bize Çin tıbbındaki yolculuğunuzu anlatır mısınız? JT Çalışmalarıma Shiatsu ile başladım. Bu bir Japon tedavi yöntemi. Üç yıl sonra hiç bir şey bilmediğime karar verdim ve İngiltere’ye döndüm. Burada üniversitede beş yıl eğitim aldım. Sonrasındaysa Çin’e gittim. Orada birkaç yıl kaldım. Anti-aging ve cilt hastalıkları konusunda uzmanlaştım. Pekin’de iki ayrı hastanede çalıştım. Sonra İngiltere’ye döndüm. O zamandan beri de üniversitede yüksek lisansıma devam ediyorum. Benim hastalarımda gerçekleştirmek istediğim daha güzel bir cilde sahip olmalarını sağlamak değil, daha sağlıklı ve daha genç bir cilde kavuşmaları. Yüzümüz bizi temsil eder. Ruhumuzun aynasıdır. Onun için ben de bu yola inandım ve bu yolu seçtim. Felsefik olarak bu Zen Budizmin temelidir. F&T Gelecek yıllarda bu tarz doğal tedavi yöntemlerini tercih edenlerin sayısında size göre bir artış olacak mı? JT Son birkaç yıl içinde benim uyguladığım bu tedaviyi tercih edenlerin sayısında inanılmaz bir artış var. Bana göre dolgu enjeksiyonlarının sonu

112

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ



f&t beauty

gelmiştir. Olay yaşımızla ve kırışıklıklarımızla savaşmak değil, cildimizin potansiyelini maksimize etmektir. Cildimizin daha iyi, daha genç görünmesine yandımcı olmaktır. Bir bitkiye ihtiyaç duyduğu suyu verirseniz, o kendisini iyileştirmek için gerekeni yapacaktır. F&T Londra’da bir kliniğiniz var. Orada mı bu tedvileri uyguluyorsunuz? Klinikte başka tedaviler de uygulanıyor mu? JT Londra’daki kliniğimde pek çok farklı cilt sornunu tedavi ediyorum. Ayrıca ciltteki bakterileri öldüren ve kolajen yapımını tetikleyen bir LED teknolojisi geliştirdim. Cilde belli bir sıklıkta uygulanan LED ışınlar. Bu uygulama da hastalarım arasında giderek popüler hale geldi.

114

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

F&T Siz Yunan asıllısınız. Türk ve Yunanlı kadınları benzer buluyor musunuz? JT Pek çok Türk ve Yunan hastam var. Pek çok ortak yanları olduğunu düşünüyorum. Kendilerini iyi hissetmekten ve iyi görünmekten keyif alıyorlar. Şimdi Türk kadınlarının alternatif güzellik akımlarına yöneldiklerini görüyorum. Bu konuya ilgililer. F&T Bu Türkiye’ye ilk gelişiniz mi? JT Hayır. İstanbul’a birkaç kez daha gelmiştim. Ama Türkiye’nin başka hiçbir yerini görmedim. İstanbul’u çok sevdim ve umarım Türkiye’nin başka yerlerini de görebilirim.



f&t perfume

116

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Brad Pitt’den Parfüme Davet

Dünyanın en klasik parfümlerinden Chanel No.5, tanıtımına ünlü oyuncu Brad Pitt ile farklı bir nefes getiriyor.

Tam anlamıyla bir klasik olarak tanımlayacağımız Chanel No 5 parfümünün tanıtımını, ünlü oyuncu Brad Pitt üstlendi. Kadınların hayran olduğu “ikon” Brad Pitt, böylelikle bir başka ikonu reklam kampanyasında anlatıyor. Kadınlar da ona hayran kalıyor.

P

ek çok yayın tarafından defalarca “Dünyanın En Yakışıklısı”, “En Seksi Erkek” gibi ünvanlara layık görülen Brad Pitt, dünyanın belki de en çok bilinen parfümü Chanel No 5’in reklam kampanyasının yüzü oldu. Chanel yetkilileri, 90 yıllık tarihinde Chanel No 5’i ilk defa bir erkeğin tanıttığını belirttiler. Aslında bildiğimiz kadarıyla bu bir ilk... İlk defa bir kadın parfümünün tanıtımında bir erkek rol alıyor. Pride and Prejudice sinema filminin yönetmeni Joe Wright’ın çektiği reklam filminde ve ünlü fotoğrafçı Sam Taylor Johnson’ın karelerinde ünlü oyuncu Brad Pitt, tüm yakışıklılığıyla bize bakıyor. Uzun saçları, sakalı, spor giyim tarzıyla Brad Pitt, alıştığımız stiliyle karşımızda. Brad Pitt’e bakan kadınlar, onun Angelina Jolie’ye değil de kendi-

lerine aşık olduğu hayaline kapılıyorlar adeta. 1990’lı yılların başında kadınların radarına giren ünlü oyuncu, yakışıklılığıyla olduğu kadar oyunculuğuyla ve özel yaşamıyla da dikkatleri üzerine çekiyor. Dünyanın en güzel kadınlarından biri olarak anılan Angelina Jolie ile ilişkileri, çocukları, en az kariyeri kadar konuşuluyor. Brad Pitt, sinemada da son olarak “Killing Them Softly” filmindeki kiralık katil rolüyle karşımıza çıkıyor. Tabii bu rolde, Chanel reklamındakinden çok farklı bir portre çiziyor. Chanel ve Brad Pitt arasındaki yeni işbirliğiyse, aynı zamanda bir erkeğin kadın parfümü satışlarında oynayabileceği rolün de bir denemesi niteliğinde. Bakalım, kendilerine bakan seksi ikon Brad Pitt’in sayesinde Chanel No 5 kullanmaya ikna olabilecekler mi?

117


f&t beauty

YILBAŞI MAKYAJI

Yılbaşı ışıltısını yüzünüze taşımak için hazır mısınız? Çünkü bu yıl makyajda ışıltılar başrolde! Lüks kozmetik firmaları özellikle yılbaşı koleksiyonlarında kırmızı ve altın kombinasyonlarını kullanıyor. Yılbaşı gecesi gelmeden mutlaka bu ürünlerden edinin.

BRONZ YANSIMALAR

Chanel makyaj koleksiyonu şık bir parti görünümü için altın, bronz ve kırmızı tonlarından oluşuyor. Dudakları ön plana çıkaran koleksiyonda, ışıltılı ten görünümü hakim. Chanel, Mouche De Beaute, pudra

Chanel, Ombre Essentiele, allık Chanel, Le Vernis, oje

Chanel, Joues Contraste, allık

118

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Chanel, Rouge Coco, ruj


Giorgio ArmanPalette My Armani, far paleti

Giorgio Armani, Palette, toz pudra Giorgio Armani, Crayons, suya dayanıklı göz kalemi

Giorgio Armani, Loose Powder, transparan pudra

Giorgio Armani, Rouge d’Armani, ruj

BEYAZ IŞILTI

Soğuk kış günlerinin gökyüzünde yarattığı büyüleyici ışık oyunları... Gecenin gizemli karanlığı çökerken ay ışığı huzmelerinin pırıltılı yansımaları... Armani kadınına gece yeryüzüne inerken ‘’Beyaz Geceler’’ ilham kaynağı oluyor.

Lancôme, Absolu Rouge, ruj

Lancôme, Les Pailettes aux Yeux, yumuşak göz pudrası

GÖZ KAMAŞTIRICI

Şehrin ışıklarından lame gece elbiselerine... Lancôme’dan yılbaşı için altının değerli tonlarından oluşan şık bir makyaj koleksiyonu. Modern ve seçkinliğin yeniden keşfedildiği, sade fakat göz kamaştırıcı bir güzellik için koleksiyona ışıltılı ürünler hakim.

Lancôme, Ombre Hypnose Mono, tekli far

119


f&t beauty

Dior, Palette 5 Couleurs, 5’li far

Dior, Diorific Vernis, oje

ÖLÜMCÜL CAZİBE

Dior kadını yılbaşı makyajındaki abartılı haliyle hiç bu kadar cezbedici görünmemişti. Dudaklarda kırmızı tonları, uzun takma kirpikler ve Swarovski kristalleriyle süslenen bakışlarda ölümcül bir cazibe söz konusu. Dior, Palette Grand Bal, makyaj paleti

Dior, Diorific Lipstick, ruj Dior, Diorshow Liner Waterproof, göz kalemi

120

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Dior, Addict Ultra Gloss, dudak parlatıcısı

Dior, False Lashes, takma kirpik

Dior, Rouge Serum, ruj


Yves Saint Laurent, Le Teint Touche Eclat, fondöten

Yves Saint Laurent, Boreal Palet, far paleti

KUZEYİN SİHİRLİ IŞIKLARI

Yves Saint Laurent kadını en güzel kış makyajlarından birini yapmak için aynanın karşısında. Buz mavisi ve morun eşsiz kaynaşması, dondurucu soğuğun sisli transparanlığı ve koyu gölgelerin ılıklığıyla çarpışıyor. Yves Saint Laurent, Eyeliner Effet Faux, eyeliner

Yves Saint Laurent, La Laque, oje

Yves Saint Laurent, Blush Radiance, allık Yves Saint Laurent, Mascara Shocking, maskara

Yves Saint Laurent, Le Crayon Khôl, göz kalemi

YENİ YILA ÖZEL KOKULAR

Yılbaşı gecesinde makyajınız kadar, yoğun ve kalıcı kış parfümleriyle de teninize yumuşacık bir dokunuşta bulunun. Artık gece için hazırsınız! Clarins, Eau Dynamisante, Invigorating Fragrance

Bvlgari, Jasmin Noir, L’elixir

Yves Saint Laurent, Opium Thierry Mugler, Alien Essence Absolue

Versace, Vanitas EDT

121


w

f&t beauty

Geçmişten Geleceğe Selam Bugün, gizem derinleşiyor. Ve yeni bir tarih başlıyor. Japon kozmetik devi Shiseido, 140. yılını çok özel iki ürünle kutluyor: Zen Secret Bloom, Eau de Parfum Intense ve yüz pudrası Camelia Compact… Shiseido’nun bu iki yeni ürünü hem geçmişe bir saygı duruşu, hem de geleceğe heyecan verici bir geçit. Gelin hikayesini birlikte öğrenelim.

S

hiseido’nun kurusucu Arinobu Fukuhara’nın üçüncü oğlu Shinzo Fukuhara başarılı bir fotoğrafçı olmakla birlikte müthiş bir sanatsal algıya sahipti. Shiseido’nun ilk başkanı olarak Japon bütünsel yaklaşımını teknoloji ve bilimle kaynaştırarak şirketin eczacılıktan kozmetiğe yönelmesine ön ayak oldu. 1917 yılında Shiseido, Japonya’nın ilk otantik parfümünü tanıttı. O güne kadar Japonya’daki parfümler ya ithal ediliyordu ya da kötü taklitlerden ibaretti. Japon çiçeklerinden özgün kokular geliştirip parfümde yeni bir anlayışa öncülük eden ilk girişim Shinzo Fukuhara’dan geldi: Fukuhara parfümü bir Sanat olarak ele aldı. Parfümleri sadece içerikleri üzerinden değil konseptleri, duyguları ve görselleri temel alarak yarattı. O zamanlar Japonya’da bir parfümün gözde bir resim canlandırması ya da bir hikaye anlatması duyulmuş şey değildi. 1934 yılında Fukuhara SNOW FAIRY parfümünü bir kar prensesinin hikayesi üzerine oturttu ve saf, gizemli ve son derece yeni bir parfüm deneyimi yarattı. Fukuhara’nın önderliğinde Shiseido elliyi aşkın çiçeksi parfüm çeşidi geliştirdi. Sayı o kadar çoktu ki günün gazetecileri Shinzo Fukuhara için “Hana no Fukuhara (çiçeksi parfüm sanatçısı)” olarak adlandırıyordu. Parfüm uzmanlarına verilen “Hana” ünvanı Japonca’da hem “çiçek” hem de “burun” anlamına gelir.

Klasik Zen Parfümü 1964 yılında Shiseido, yurt dışı pazarlar için özel olarak geliştirilen ilk parfüm olan Zen’i yarattı. Gizemli ismi, benzersiz çiçeksi- yosunsu koku-

122

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

su ve onaltıncı yüzyıl Kodaiji (Japonya Kyoto’daki en saygın tapınaklardan biri) motiflerinden esinlenen lake zanaatkarlığıyla tasarlanan ambalajıyla Zen, gizemli oryantal duyguları canlandırmak üzere tasarlanmıştı.

Zen Secret Bloom, Eau de Parfum Intense ZEN SECRET BLOOM, 2007 yılında Zen Eau de Parfum’ü de yaratan meşhur koku ustası Michel Almairac tarafından yaratılan Çiçeksi Turunçgil notalarından oluşan bir parfüm. Michel Almairac şöyle diyor: “Her bir ana içeriği büyütüp vurgulamak için tezatları kullanarak yoğun ve gizemli bir parfüm yaratmak istedim.” Parfüm temel olarak çiçeklerin ferahlığı ve gizemli bir sıcaklık arasındaki dikkat çekici tezat üzerine kuruldu. Koku, nadir Jasmine Absolute (gerçek yasemin) ve şeffaf frezyanın bir karışımını içeriyor. Ayrıca, hafif bir şehvet ve uzun soluklu bir gizem için silhat, tütsü ve belli belirsiz siyah vanilya notaları da bileşiminde yer alıyor. Parfüm şişesinin tasarımı da göz alıcı. Şişe, gözlerinizin önünde çoğalıyormuş gibi görünüyor. Şişeyi elinizde çevirirken çizgiler ve ışıklar parlayarak oyunlar oynuyor, bir görünüp bir kayboluyor. Güzelliği tomurcuklanırken sonsuz bir derinlik ve gizem yaratıyor. Altın ışığa, karanlık aydınlığa dönüşüyor. Şaşırtıcı bir modernlik, gizemli bir geçmişi yansıtıyor.Bu parfümde, geçmiş ve geleceği kutlamak için 1964 yılında çıkan özgün Zen’in ardındaki sanatçı Marehide Susuki yepyeni bir süsleme yaratıyor. Fırçaları ve Sumi siyahı mürekkebiyle, şişenin üzerinde akıyormuş gibi görünen incecik hatlar çiziyor. Sihirli ellerinde mükemmel çizgiler, çiçeklere can veriyor.


GÖRMEK IÇIN RESIM VAR. İŞITMEK IÇIN MÜZIK VAR. DOKUNMAK IÇIN HEYKEL VAR. AMA KOKLAMAK IÇIN NE VAR? KOKUYU BIR SANAT ESERINE DÖNÜŞTÜRMEK ISTIYORUM.” Shinzo Fukuhara, Shiseido’nun İlk Başkanı (1883-1948)

123


f&t beauty

124

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Kamelyanın Hikayesi Shiseido’un alameti farikası kamelya motifi kurum kültürünün ayrılmaz bir parçasıdır. Japonya’da geçmişten beri sevilmesinin yanı sıra Japon Gülü, aynı zamanda Shiseido’nun ilk başkanı Shinzo Fukuhara’nın da en sevdiği çiçekti.

K

amelya logosu ilk defa Shinzo’nun tasarladığı prototiple ortaya çıktı. Yukarı doğru tomurcuklanan çiçek tutkuyu temsil ederken, kamelyanın aşağı bakması alçakgönüllülüğü anlatıyor. Bu iki erdemi içinde dengeleyen kişinin, gerçek güzelliğe ulaşacağı fikrine dayanıyor. Kamelya yaklaşık bir asır boyunca Shiseido’nun imza sembolü olarak ilk göründüğü günden bu yana hala tazeliğini koruyor.

renkte yüz pudrasını piyasaya tanıttı: beyaz, sarı, bej, pembe, şakayık, yeşil ve mor. Japonya’nın ilk renkli yüz pudraları, kadınlara cilt rengine ve giydikleri kimononun renk ahengine uygun tonları kullanma olanağı verdi. Shiseido sürekli yeni güzellik yaklaşımlarının yollarını arıyor ve görünüşlerinin günün modasına uygun olmasını isteyen kadınlar için seçeneklerden oluşan geniş bir yelpaze sunuyor.

Sağlığınız Güzelliğinizdir

Farklı Tasarım

Shiseido’nun 140. Yılını kutlamak için çıkardığı ikinci ürün ise kamelya motifi taşıyan bir pudra: Camelia Compact. 20. yüzyılın başlarına kadar Japon pazarındaki beyaz yüz pudraları kurşun içeriyordu. Kurşun bazlı bu ürünlerin korkunç etkileri vardı – ten rengini bozuyor, hatta kurşun kullanan birçok kadını zehirliyordu. 1906 yılında Shiseido harekete geçerek kurşunsuz ve daha güvenli bir yüz pudrasını piyasaya tanıttı. Japonya’da kurşun bazlı yüz pudralarının üretimi bundan tam yirmi sekiz yıl sonra yasaklandı. Batı tarzı eczacılık kökenleri olan Shiseido hala genel güzellik temelinde genel sağlığa odaklanmaya devam ediyor. Japon yüz pudralarının geleneksel olarak beyaz renkte olduğu 20. yüzyılın ilk yarısında Shiseido büyük bir cesaretle yedi farklı

Pudranın yüzeyi, yer kaplamayan kutusu ve Shiseido’nun çok değerli gördüğü kamelya motifine sahip dış yüzeyi ilgi çekici. Üst üste binen Japon Gülleri, Shiseido’nun mevcut ve 140 yıllık tarihçesi boyunca her geçen gün gelişen uzmanlığını temsil ediyor. Markanın alameti farikası haline gelen bu tasarım, sıkıştırılmış pudranın üzerinde de yer alıyor. Pudranın yumuşak ve yüksek kaliteli dokusuyla birlikte sahip olduğu içerikler uygulama sırasında kadifemsi ve buğulu bir his yaratıyor. Dermatologlar tarafından test edilmiştir. Komedojen değildir. Harika bir vurgulama ya da allık için renkleri tek başına kullanabilir, tonları karıştırarak mükemmel bir görünüm yaratabilirsiniz.

125


f&t jewellery

En Değerli Hediye Değerli taşlarla, pırlantalarla bezenmiş mücevherler ve saatler, lüks markaların koleksiyonlarındaki yerlerini alıyor. Her biri birer tasarım harikası olan bu parçalar gözlerimizi kamaştırıyor.

Chanel’den Mademoiselle Prive Chanel markasının efsanevi yaratıcısı Gabrielle “Coco” Chanel’in tasarımlarını gerçekleştirdiği odasının kapısında yazan iki kelime, “Mademoiselle Prive”. Her biri değerli taşlarla ve pırlantalarla süslenmiş birer mücevher olan bu çok özel saat koleksiyonu, bize Coco Chanel’in özel dünyasının kapılarını aralıyor. Onun çalışırken etrafında bulunmasını istediği objeler ve en sevdiği semboller, bu saatlerde karşımıza çıkıyor.

126

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


127


f&t jewellery

Louis Vuitton Monogram Tasarımlar 2010 yılında yüksek mücevher dünyasına adım attığından beri Louis Vuitton’ın hem mücevher, hem de mücevher saatleri gözümüzü alıyor. Les Ardentes saat koleksiyonunda, mücevherlerle bezeli bir kapağın altından saatin kadranı bize göz kırpıyor. Bu saatler “gizli saatler” olarak tanımlanıyor. Mücevherler altına gizlenmiş saatler… Mücevher koleksiyonunda olduğu kadar saat koleksiyonunda da Louis Vuitton, monogram kullanımından vazgeçmemiş. Mücevherlerde ise çanta ve bavullarını anımsatan anahtar ve kilit esprisi unutulmamış.

128

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


129


f&t jewellery

B Point’den Sonbahar Renklerinde Bir Koleksiyon B Point markasıyla sunduğu mücevherlerinde Bilgün Dereli, kış koleksiyonunda sonbaharın ve kışın renklerini yansıtıyor. Bu mevsimi en güzel yansıtan konyak pırlanta taşlı ve safir taşlı 18 ayar altın B Point tasarımları, kıyafetlerinize benzersiz bir ışıltı ve şıklık katacak. B Point’in vintage esintiler taşıyan yeni koleksiyonu, nostaljik tasarımları ve kış mevsiminin tonlarıyla uyumlu değerli taşlarıyla yeni sezonda kıyafetlerinizin tamamlayıcısı olacak.

130

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Boybeyi’nin Renkli Dünyası Zarif ama bir o kadar da renkli bir kış koleksiyonu sunan Boybeyi Mücevherat, özellikle pembe, mor gibi pastel tonlardaki değerli taşlarla bezeli mücevherler sunuyor bize. Kış romantizmini yaşamak isteyen hanımlar için ideal bir seçim doğrusu.

131


f&t jewellery

Arte Gioia’dan Avangard ve Sofistike Seçimler Yaklaşık 10 yıldır dünyanın en lüks markalarını Türk saat ve mücevher tutkunlarıyla buluşturan Arte Gioia, elit marka seçkisine bir yenisini daha ekledi. Paris’in ünlü mücevher evi Georland’ın seçkin koleksiyonları Arte Gioia’nın İstinye Park butiğinde avangard ve sofistike tasarımlara düşkün Türk hanımları tarafından keşfedilmeyi bekliyor. Infinity, Jardin Secret, Jungle Queen, Rainbow, Silk Road koleksiyonları, renkli ve ışıltılı parçalarıyla gri kış günlerine canlılık katacak. Tropik renkler ve esintiler taşıyan Arte Gioia’nın Bahia koleksiyonuysa renkli ve bir o kadar da neşeli parçalardan oluşuyor.

132

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ



f&t shoppingtrends

MCJ Shopping

Alışverişin “Yeni“ Doğru Adresi Asya’nın bir numaralı online alışveriş devi CJ O Shopping, gücünü MediaSa Yayıncılık ile birleştirerek Türk pazarına giriyor. Türkiye’de online shopping’in yeni adresi, Demet Sabancı Çetindoğan yönetimindeki MediaSA Medya Yayıncılık ve Güney Koreli CJ O Shopping’in ortak girişimleri Mediasa CJ, yani tanıyacağımız adıyla MCJ olacak. Tele-shopping ve online shopping kanallarından, uygun alışverişi keyifli hale getirmeyi amaçlayan MCJ; moda, güzellik, sağlık, kişisel bakım ve elektronik ürün gruplarında en saygın markaları müşterisine sunma hedefinde. Web sitesi mcj. com.tr üzerinden 24 saat alışveriş imkanı sunan alışveriş kanalı ayrıca, Digiturk 62, D-Smart 88. kanaldan ve Turksat uydusu üzerinden izlenebilecek. MCJ’yi en yetkili ağızlardan, Demet Sabancı Çetindoğan ve CJ O Shopping’in Güney Koreli CEO’su Hae Sun Lee’den dinleyin.

134

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


DEMET SABANCI ÇETİNDOĞAN “İlkleri Yapmak En Büyük Arzum” FASHION&TRAVEL 2000 yılında Sabancı Holding’den ayrıldıktan sonra eşinizle birlikte DEMSA ile Harvey Nichols ve Brandroom gibi hazır giyim sektörüne, MediasA ile medya sektörüne ve sonrasında sağlıktan, inşaata kadar pek çok farklı alana yatırım yaptınız. Birbirinden bu kadar farklı sektörlerde yatırım yapmak ve çalışmak zor değil mi? DEMET SABANCI Sanırım girişimci bir ruha sahibim. Bundan dolayıdır ki, ülke yararına ve hep ‘ilk’leri yapmak en büyük arzum oluyor. Tabii ki, arkamda başarılı bir ekibim de var. F&T Şimdiyse geçtiğimiz haftalarda faaliyete başlayan MCJ ile, online shopping ve tele-shopping gibi yeni bir sektöre daha giriyorsunuz. Buna nasıl karar verdiniz? DSÇ Her zaman dünyadaki trendleri ve bu trendlerin Türkiye’deki uygulamalarını takip ediyoruz. Amerika’ya ve Güney Kore’ye yaptığım ziyaretlerde, dünyadaki alışveriş trendlerinin değişmeye başladığını fark ettim. Dünyadaki trendlere baktığımızda insanların yer ve zamandan bağımsız olarak alışveriş yapmayı tercih ettiklerini görüyoruz. Tüketicilere, doğru zamanda istedikleri ürünü ulaştırmanın bilindik yöntemler dışında, online kanallar olarak nitelendirdiğimiz internet, televizyon ve mobil kanallar aracılığı ile de gerçekleştirildiğini görüyoruz. Üstelik yeni yöntemler gelişirken bunlara ayak uyduramayan geçmişin büyük şirketlerinin zayıfladığını gördüm. Online shopping sektörüne girme nedenlerinden birisi de, hali hazırda perakende tarafında büyüdüğümüz Demsa’yı ve medya tarafında yer alan MediaSa’yı yeni trendlerle tanıştırma isteğimdi. F&T Yeni yatırımınız MCJ için, Güney Kore’nin online shopping konusundaki lider firmalarından CJ O Shopping ile bu işe ortak girdiniz. Bu ortaklığınızı ve yeni işinizi bize anlatır mısınız? DSÇ Yeni girişimimiz, MCJ’de, MediaSa’nın medya alanındaki gücünden ve CJ O Shopping’in online shopping sektöründeki uzmanlığından faydalanacağız. MCJ olarak, internet ve televizyon üzerinden, uygun alışverişi keyifli hale getirerek alışverişin doğru adresi olmayı hedefliyoruz. İlerleyen zamanda mobil kanallar üzerinden de müşterilerimize ulaşmayı hedeflemekteyiz. Web sitemiz mcj.com.tr ile birlikte 24 saat alışveriş imkanı sunan alışveriş kanalımızı Digiturk 62. kanaldan; D-Smart 88. kanaldan ve Turksat uydusu üzerinden izleyebilirsiniz.

F&T Türk Forbes’un yakın zamanda yayınlanan “En Zengin \ Türkler” listesinde ilk 100’ün içinde 50. sıraların başındasınız. Pek çok farklı sektöre yatırım yapmış bulunuyorsunuz. Sırada başka sektörler var mı? DSÇ Başta belirttiğim gibi sürekli olarak global ve Türkiye’deki trendleri takip ediyorum. Şu anda enerjimizin büyük kısmını ‘Alışverişin Doğru Adresi’ sloganı ile yola çıkan MCJ’in, Türk müşterilerle buluşmasına odakladık. Paralelinde, yeni fırsatları değerlendirmeye devam edeceğiz, bizi heyecanlandıran konular olursa, tabii ki düşünürüz. F&T Eşinizle birlikte hem evde, hem de işte bir aradasınız. Bize bu anlamda uyumun ve başarının sırlarını anlatır mısınız? DSÇ Eskiden eşim Sabancı Grubu’nda Philsa’da, ben de Bossa’da aktif olarak çalışıyorduk. Ama kulvarlarımız farklıydı. Şimdiyse sahip olduğumuz şirketler içerisinde sektör paylaşımı yaptık. Ona perakende ve inşaat şirketimiz, bana ise medya ve sağlık kuruluşumuz bağlı. Cengiz bey, işini çok iyi takip eder. Disiplinli ve çok programlıdır. Prensiplerinden de taviz vermez. Görüş farklılıkları tabii ki oluyor. Ama ikimiz de orta yolu bir şekilde buluyoruz.

YENI GIRIŞIMIMIZ, MCJ’DE, MEDIASA’NIN MEDYA ALANINDAKI GÜCÜNDEN VE CJ O SHOPPING’IN ONLINE SHOPPING SEKTÖRÜNDEKI UZMANLIĞINDAN FAYDALANACAĞIZ. MCJ OLARAK, INTERNET VE TELEVIZYON ÜZERINDEN, UYGUN ALIŞVERIŞI KEYIFLI HALE GETIREREK ALIŞVERIŞIN DOĞRU ADRESI OLMAYI HEDEFLIYORUZ. İLERLEYEN ZAMANDA MOBIL KANALLAR ÜZERINDEN DE MÜŞTERILERIMIZE ULAŞMAYI HEDEFLEMEKTEYIZ.

F&T CJ O Shopping’in getirdiği artı değer nedir? Neden bu işe yalnız girmeyi tercih etmediniz? DSÇ CJ O Shopping 1995 yılından bu yana online shopping sektöründe. Çin, Hindistan, Japonya ve Tayland’da online shopping operasyonları yürüten bir şirket. Şirketin uzun süredir bu sektörde edindiği tecrübeyi, Türkiye’ye taşımak istiyoruz. Bunun yanında alışverişi eğlenceli hale getirme hedefi doğrultusunda CJ O Shopping’in online shopping deneyimi MediaSa’nın medya birikimiyle birleştiğinde gereken sinerjiyi oluşturmaya çok müsait. F&T Kısa ve uzun vadede MCJ ile ilgili hedef ve beklentileriniz neler? DSÇ Kısa ve orta vadede, ‘Alışverişin Doğru Adresi’ sloganımızla, müşterilerimize en uygun ürünleri, müşteri memnuniyeti ve güvenini ön planda tutarak ulaştırmayı hedefliyoruz. Bunu başarmak için de, güçlü bir ekip ile yola çıktık. Uzun vadedeyse, MCJ’i yalnızca Türkiye’de değil bölgede başarılı bir online shopping şirketi haline getirmek istiyoruz. F&T MCJ’in rakiplerinden farkı ne olacak? Tüketicilere ne gibi avantajlar sunacak? DSÇ İş modelimiz oldukça dinamik. Ana hedefimiz tüketicilerin ihtiyacı olan ürünleri rakiplerimizden önce müşterilerimize sunmak. Bunu başarmak için tedarikçilerimizle sürekli iletişim halinde olacağız. Tedarikçilerimiz ürün lansmanları için bile satış kanallarımızı kullanabilecekler.

135


f&t shoppingtrends

136

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


HAE SUN LEE “Türk ve Koreliler’in Benzer Gelenekleri Var. Altın Günü Buna Bir Örnek” FASHION&TRAVEL Bize Güney Kore’de faaliyet gösteren CJ O Shopping isimli şirketinizden ve online alışveriş konusundaki deneyiminizden bahsedebilir misiniz? HAE SUN LEE CJ firması, “Cheil Jedang” adıyla 1953 yılında kurulmuş ve birçok sektörde faaliyet göstermeye başlamıştır. İlk olarak, Samsung’un bir parçası olan şirket, 1995’de gruptan ayrılmış, 2002 yılındaysa adını CJ olarak değiştirmiştir. Güney Kore’de sektöründe önemli bir rol oynayan CJ firması halen; gıda, biyokimya, medya, eğlence, lojistik ve perakende dahil birçok sektörde hizmet vermektedir. CJ, ayrıca “CJ O Shopping” adıyla 5 farklı ülkede yürüttüğü 7 farklı operasyon ile online shopping sektöründe dünyada ikinci, Asya’da birinci sıradadır. F&T Türkiye’de yatırım yapmaya nasıl karar verdiniz? HSL Öncelikle Türkiye’nin nüfus yapısı Türkiye’yi yatırımcılar için ilgi çekici hale getiriyor. Bunun yanında, Türkiye’nin pazar koşulları Güney Kore’de 1995’te online shopping’e başladığımızdaki koşullara çok benziyor. Örneğin şu anda Türkiye’de olduğu gibi 1995’te Güney Kore’de kişi başına düşen milli gelir 10 bin dolar civarındaydı. Şu anda Güney Kore’ya baktığınızda 6 tele-shopping şirketi bulunuyor ve her biri ortalama 2 milyar dolarlık ciroya sahip. Türkiye’nin de bu potansiyele 10 sene içinde ulaşabileceğini düşünüyoruz. Pazar potansiyalinin yanında Türkiye’de pazarın altyapısı da online shopping için çok uygun. Örneğin Türkiye’de kredi kartından kapıda ödemeye kadar çok çeşitli ödeme alternatifleri mevcut. Ayrıca lojistik altyapı da oldukça güçlü. En fazla 2-3 günde ülkenin herhangi bir noktasına ürününüzü ulaştırmanız mümkün. F&T Sizce online-shopping’in dünyada gelişmesini sağlayan etkenler nelerdir? Dünyayla paralel Türkiye’de online shopping’in gelişecek olmasının nedenleri nedir ? HSL Online shopping’in gelişmesini sağlayan etkenleri 2 başlık altında incelemek gerekli. Satıcı açısından ve tüketici açısından. Tüketici açısından baktığımızda gündelik hayatta insanların iş yüklerinin artması, alışveriş gibi kişisel zamanlarına ait aktivitelere daha az zaman ayırmalarına yol açtı. Tele-shopping ve internet üzerinden alışverişteyse tüketiciler çok daha az zaman harcayarak ürünü alma şansına sahipler. Bunun yanında tüketiciler profesyonal satış elemanlarından bilgi almaktan hoşlanıyorlar. TV kanalında sunucularımızın satılan ürünlerle ilgili verecekleri bilgiler, tüketiciler için yok gösterici olacaktır. Satıcı açısından baktığımızda ise geleneksel alışveriş merkezleri sabah 9’da açılan, akşam 10’da kapanan yerler. Tüketicileri alışveriş merkezlerine çekmek de her zaman çok kolay değil. Fakat tele-shopping’e baktığımızda tüketicilerinize her an ulaşmanız mümkün. Tele-shopping’i internet satışı ve mobil uygulamalar aracılığıyla desteklediğinizde, her an müşterilerle etkileşimde olma şansınız var. Örneğin, bizim TV kanalında yapacağımız yayınlar, internet ve ileriki dönemlerde mobil

MCJ’in kuruluşu için MediaSa ile CJ O Shopping arasında Güney Kore, Seul’da gerçekleşen imza töreninden...

uygulamalarda da yer alacak. Geleneksel mağaza satışında bir saat içerisinde çok fazla ürün satamazsınız. Ama Tele shopping’de saatte 1000 ürün dahi satabilirsiniz. Mağaza satışına göre maliyetlerin daha düşük olması da tele-shopping’in cazibesini arttıran etkenlerden. F&T MCJ Shopping’in başarılı olması için öncelikle nelere odaklanacaksınız? HSL Öncelikle müşterilemize ve satacağımız ürünlere odaklanacağız. Müşterilerimizin ihtiyaçlarına cevap verebilecek yüksek satış rakamlarına ulaşabileceğimiz ürünleri bulacağız. Eğer yüksek satış getirecek 10 ürün bulabilirsek bu şirketin başarılı olduğu anlamına gelir. Tüketici ihtiyaçlarına cevap verirken bunu nasıl yaptığınız da önemli. Dünyada alışverişi eğlenceyle birleştiren ve bunu yaparken ürünlerin hikayesini anlatan ilk şirketiz. Örneğin; TV kanalında bir saatlik programla ürün satışı yaparken ürünün tüketici hayatına katacağı anlamlardan bahsedeceğiz. Bütün bu detayları hayata geçirebilecek kapasiteye sahip bir ekip olarak yola çıktık. TV ve internetin dışında, farklı yollarla da tüketiciye ulaşmak istiyoruz. Bunun için mobil alışverişe yapacağımız yatırımların da büyümemizde önemli rol alacağını düşünüyoruz. Bizim için tele-shopping ile birlikte mobil alışveriş, alışverişin yeni hali. Bu sebeple mobil tarafı araştırmaya ve geliştirmeye önem veriyoruz. Açılış töreninden sonra mobil direktörümüz mobildeki fırsatları değerlendirmek üzere Türkiye’ye geliyor. F&T Türkiye’de hedef kitleniz kim olacak? HSL İki farklı hedef kitlemiz olacak. TV kanalı için ana kitlemiz 30-50 yaş arası ev hanımları, internet sitesi www.mcj.com.tr için 20-40 yaş arası segment. İki farklı hedef kitlenin de farklılıklarını ve ihtiyaçlarını bildiğimiz için çözümler sunmak kolay olacak. F&T MCJ, Türkiye’de kuracağınız ilk ortak girişim olacak. Türkiye’de insanların alışkanlıklarını gözleme şansınız oldu mu? HSL Koreliler’in ve Türkler’in tarihsel ortak noktaları var. İki ülkenin de dili, Ural Altay dil ailesine ait. Gramer yapıları çok benzer. Altın günü gibi hem Güney Kore’de hem Türkiye’de olan kültürel benzerlikler var. Türkler’in bayramlarda toplandığı gibi Koreliler de özel günlerde aileleri ve arkadaşlarıyla zaman geçirirler. Tüm bunların sonucu olarak her iki ülkenin alışveriş alışkanlıklarının da benzer olduğunu düşünüyoruz. F&T Size o halde Türk misafirperverliğiyle “Türkiye’ye Hoşgeldiniz” demek isteriz. HSL Çok teşekkür ederim.

137


f&t color

Evinizin kozmetiği Polisan’dan Türkiye’nin ilk boya parfümü. Duvarlarınız haftalarca mis gibi koksun, çoook çekici olsun istiyorsanız mutlaka denemelisiniz.

POLISAN’IN ÇOOOK ÇEKICI RENKLERI ŞIMDI PARFÜMLÜ Sezonun en moda renkleri, evinizin kozmetiği Polisan ile evinizin her köşesini değiştiriyor. Beğendiğiniz rengi seçmek size kalmış. ALTIN, GÜMÜŞ, KIRMIZI, MOR GIBI KIŞIN TRENDY RENKLERI VE 2013 YILININ EN MODA RENGI OLACAK PEMBENIN FARKLI TONLARI... POLISAN, DUVARLARINIZA BU YILIN ÇOOOK ÇEKICI RENKLERINI YANSITMANIN ÖTESINDE, SIM PIRILTISI, SEDEF IŞILTISI, SÜET DOKUSU, KETEN DOĞALLIĞI VE ANTIK ETKIYI DE DUVARLARINIZA TAŞIYOR. YETER KI SIZ ISTEYIN... www.polisan.com.tr /polisanhomecosmetics

138

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


ALT: 790 OSMANLI KIRMIZISI / Cİ-041S ÜST: 002 ALTIN SIM

Kırmızı Dior

Yastık by Rıfat Özbek

Nine West

Givenchy

2012-13 kış sezonunun en moda renklerinden biri olan kırmızı, farklı tonlarda karşımıza çıkıyor. Açık kırmızıların yanı sıra bordo renk de modacılar ve tasarımcılar tarafından çok fazla kullanılmış.

Spa Ritual

139


f&t color xxx B101

Nine West

Gümüş

140

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Giuseppe Zanotti Blumarine

Gümüş, altın ve hatta bakır ışıltılar, bu sezon çok revaçta. Harvey Duvarlarınızda antik Nichols bir hava yaratacak Home gümüş tonlarını denemeye ne dersiniz?


UNUTMAYIN; AÇIK RENK BOYALAR IŞIĞI DAHA FAZLA YANSITIR VE SIZE DAHA ÇOK NEŞE VERIR. AYRICA, IÇINDE BULUNDUĞUNUZ MEKANI DA DAHA FERAH GÖSTERIR. PARLAK RENKLERSE EŞYALARI OLDUKLARINDAN DAHA BÜYÜK GÖSTERIR. www.polisan.com.tr ALT: BEYAZ ÜST: L 146

Açık liladan patlıcan moruna kadar hemen hemen her tonu bu sezon çok moda! Bu renk özellikle süet dokulu boyalara çok yakışıyor. Geniş ve ferah mekanlarda uygulayabilirsiniz. Evini seven denesin...

Tory Burch

Nars

Bottega Veneta

Mor

Nine West

141


f&t color RENK SEÇIMINDE, BOYANACAK ALANIN IŞIK DURUMU GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURULMALI, DOĞAL IŞIK VE ELEKTRIK IŞIĞI ALTINDA RENKLERIN FARKLI ALGILANABILECEĞI UNUTULMAMALIDIR. SEÇILEN RENGIN MEKANDAKI EŞYALARLA UYUM SAĞLAMASINA DIKKAT EDILMELIDIR. www.polisan.com.tr

H076

Altın ışıltısını evinize taşımaktan çekinmeyin. Sim pırıltısı gece elbiselerinize nasıl yakışıyorsa evinizin duvarlarına da çok yakışacaktır.

142

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

www.polisan.com.tr

Aquazzura Carissima

Nine West

Park Bravo Home

Inglot

Elie Saab

Altın


DUVAR KAĞIDI: 3383-10 ÜST: NARIN PEMBE

Pembenin hemen hemen her tonu 2013 ilkbahar sezonuyla birlikte revaçta olacak. Modadan makyaja ve hatta dekorasyona kadar her alanda pembe tonlarla sık sık karşılaşacağız. Evinizde de bu rengi başka renklerle birlikte kullanmayı deneyebilirsiniz.

Burak Uyan

Victoria’s Secret

Jil Sander

Pembe

Clinique

143


f&t travel

HER YOL ROMA’YA ÇIKAR!

Roma’ya dünyanın en büyük açık hava müzesi desek, hiç abartmış olmayız. Her köşesinde, her caddesinde tarihsel miraslara ev sahipliği yapan ve tarihinden hiçbir şey kaybetmeden kendini korumayı başaran Roma, dünyada mutlaka görülmesi gereken şehirlerde ilk sıralarda yer alıyor. Yazı Funda Şahinbaş Hoşkal Fotoğraflar Yavuz Hoşkal

Colosseum

144

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


NASIL GIDILIR?

Roma’ya birçok direkt ulaşım imkânının yanında, diğer birçok Avrupa ülkesinden raylı sistemlerle de ulaşmak mümkün. İstanbul’dan, birçok hava yolu firmasının 2 buçuk saatlik seferleriyle aktarma yapmadan Roma’ya uçabilirsiniz. Güneybatı’da, Roma şehir merkezine 35 km uzaklıkta, Fiumicino semtinde yer alan Leonardo da Vinci Havaalanı; İtalya’nın en büyük havaalanıdır. Leonardo da Vinci’den şehir merkezine gitmek için tren, metro, shuttle, taksi, otobüs ve kiralık araçları kullanabilirsiniz.

145


f&t travel

Şehir merkezinden genel görüntü

H

er yol Roma’ya çıkar! Gerçekten de böyle... İtalya’nın kuzeyinde, güneyinde ya da küçük bir köy yolunda olun hiç fark etmez, Roma’yı gösteren bir tabelayla karşılaşmanız mümkün. Sezar’ın bir emriyle Roma’dan her yöne arabayla ulaşımın sağlanabilmesi için yollar yapılmış 22 yüzyıl önce. Her yolun bittiği nokta da Roma olmuş böylece. Her gezginin yolu şimdilerde mutlaka bir gün Roma’ya düşüyor. Önceki hallerinden geriye yalnızca gölgeler bırakan benzer kültürlere nazaran Roma, hala ihtişamlı egemenliğini sürdürüyor çünkü. Bu kadar yaşayan bir şehrin tarihinden hiçbir şey kaybetmeden duruyor olması, yeniyle eskinin birbirinden ayırt edilemez bütünlüğü gerçekten görülmeye değer. 27 yüzyıl boyunca imparatorlukların en şaşaalı dönemlerinden yıkılışlarına, din adamlarının iktidarı ellerinde tuttuğu zamanlarından çöküşlerine, sanat akımlarının yayılmalarına ve sönüp gitmelerine tanıklık eden Roma, bir eşi daha olmayan kültürel mirasını korumayı başarmış. Şehri turlarken dev bir müzeyi geziyormuş hissine kapılıp, adeta sizi büyüleyen bir atmosferle karşı karşıya kalabilirsiniz. Üç günlük bir gezi planına Roma’da görülebilecek yerleri sığdırmanız imkansız. Roma’yı hakkıyla gezebilmek için haftalarca orada zaman geçirmeniz gerekiyor. Zamanınız sınırlıysa; Antik Roma, Roma merkezi ve Vatikan bölgesi olarak gezi planı oluşturmanızda yarar var, böylece mutlaka görülmesi gereken yerleri gezebilirsiniz.

Antik Roma

Roma’yı keşfetmek için Antik Roma bölgesi iyi bir başlangıç noktası. Antik Roma’da gezilecek yerlerin başında elbette Colosseum geliyor. Roma’nın simgesi olan elips biçimindeki Colosseum’un, Komutan Vespasianus döneminde (M.Ö. 72) yapımına başlanmış ve Titus (M.S. 80) döneminde yapımı tamamlanmış. 50 bin kişi kapasiteli Colosseum, Roma İmparatorluğu sınırlarındaki en büyük amfiteatr. Gladyatörler, birbirleriyle ya da vahşi hayvanlarla dövüşür ve kimi zaman sonucu

Roma’da çok sayıda Pinokyo mağazası bulunuyor.

146

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

NEREDE KALINIR? Dünyanın en popüler şehirlerinden biri olan Roma’da konaklama alternatifleri de oldukça geniştir. Hem şehir merkezinde hem de merkez etrafında, en lüksünden en hesaplısına kadar konaklama seçenekleri mevcuttur. Dilerseniz oteller, dilerseniz hosteller, dilerseniz de kiralık evler de kalabilirsiniz. Otellerin ve odaların tam listesini Roma Turizm Kurulu (APT) ofislerinden edinebilirsiniz. Nisan ile Ekim ayları arasında şehir oldukça yoğun turist akınına uğradığından konaklama alternatiflerini gitmeden önce değerlendirmenizde fayda var.

ölüme varan kanlı gösteriler yapılırmış Colosseum’da. Sosyal statülerine göre amfiteatrda yerlerini alan izleyiciler, güçlerin kapışmasına tezahüratlarıyla tanıklık edermiş. Eski çağlarda halk gösterilerinin, dramaların yapıldığı ve halen heybetini koruyan Colosseum, depremlerden ve taşlarının zamanla çalınması nedeniyle bugünkü görünümünü almış. Dünyanın yeni Yedi Harikası’ndan biri olan Colosseum’u her yıl yaklaşık 4 milyon ziyaretçi geziyor. Yüzyıllar öncesinde nasıl bu kadar heybetli bir yapının inşa edildiği hala akılları kurcalıyor, heybetine hayran kalmamak imkansız çünkü. Eski bir Anglo-Sakson kehaneti şöyle diyor: “Colosseum ayakta kaldıkça Roma da yaşayacak, Colosseum yıkıldığında Roma da yıkılacak ve Roma yıkıldığında dünya da yıkılacak.” Colosseum’un görkemli günlerinden ve tatilinizden eğlenceli bir anı için, çevresindeki gladyatörlerle fotoğraf çektirebilirsiniz. Antik Roma’ya ait tüm yapılar Colosseum’un etrafında konumlandığından gününüzü diğer yapıtları gezmeye ayırabilirsiniz. Colosseum’un yakınında konumlanan Arco di Costantino, Palatino Tepesi, Foro Romano, Circus Maximus, Domus Aurea, Trajan’s Column ve Arch of Titus Antik Roma’dan günümüze kalan diğer önemli yapıtlar.

Roma Merkezi

Roma merkezi de en az antik bölge kadar eski ve heybetli yapıtlarla dolu. Mutlaka görmeniz gerekenler; Trevi Çeşmesi, İspanyol Merdivenleri, Via Condotti Caddesi, Pantheon ve Piazza Navona. Fontana di Trevi yani Trevi Çeşmesi (bizim Aşk Çeşmesi de dediğimiz) dünyanın en güzel deniz temalı çeşmesi. Trevi Çeşmesi’ni görünce, Fellini’nin La Dolce Vita filminde, başrol oyuncuları Marcello Mastroianni ve Anita Ekberg’in çeşmenin berrak sularında gülüp eğlenmeleri hemen akıllara geliyor. Trevi’nin ortasında, iki kanatlı denizatının çektiği deniz kabuğuna binmiş dev bir Neptün figürü yer alıyor. Şaha kalkmış at, denizin hırçınlığını, sakin olan dinginliğini simgeliyor. Geceleri aydınlatmalarla muhteşem bir güzelliğe bürünen çeşmenin bir de efsanesi var. Roma’ya hayran kaldıysanız ve bu şehri tekrar ziyaret etmek isterseniz, bu dileğinizin gerçekleşmesi için bir bozuk parayı sağ elinizle sol omzunuzun üzerinden Trevi Çeşmesi’ne atmanız gerekiyor. Bu efsane ile çeşmeden günlük ortalama 3000 Euro toplanıyormuş. Çeşmedeki paralar senelerdir çeşmede görevli bir kişi tarafından toplanıp Kızılhaç’a bağışlanıyormuş. Piazza di Spagna yani İspanyol Merdivenleri ise Roma’nın en sofis-


Gladyöterlerin savaştığı Colosseum, depremlerde zemininin yıkılması nedeniyle bu hale gelmiş.

ROMA’NIN SIMGESI OLAN ELIPS BIÇIMINDEKI COLOSSEUM’UN, KOMUTAN VESPASIANUS DÖNEMINDE (M.Ö. 72) YAPIMINA BAŞLANMIŞ VE TITUS (M.S. 80) DÖNEMINDE YAPIMI TAMAMLANMIŞ. 50 BIN KIŞI KAPASITELI COLOSSEUM, ROMA İMPARATORLUĞU SINIRLARINDAKI EN BÜYÜK AMFITEATR. Constantinus Takı, (Arco di Constantino) Constantinus’un Saxa Rubra’da rakibi Maxentius’a karşı kazandığı zaferin anısına yapılmış.

Fotoğraf çektirebileceğiniz temsili gladyöterler.

147


f&t travel

NE YENIR İspanyol Merdivenleri (Piazza di Spagna)

Aşk Çeşmesi (Fontana di Trevi) Pantheon, en iyi korunmuş yapılardan biri.

tike ve pahalı bölgesinde yer alıyor. Vatikan’daki İspanya Elçisi’nin yakında ikamet etmesine atfen adlandırılan, İspanyol Merdivenleri’nde etrafı izlerken keyifli zaman geçirebilirsiniz. Merdivenler, herkesin sevdiği, şehrin en popüler buluşma yeri. Günün her saati kalabalık oluyor. Üç sıra halindeki basamaklar, ikiz çan kuleli, Fransız kilisesi Trinita dei Monti’ye çıkıyor. Merdivenler, ilkbaharda pembe açelyalarla süsleniyor, yaz günlerinde modacıların koleksiyonlarını sergiledikleri bir podyuma dönüşüyor. İspanyol Merdivenleri’nin dibinde, batık gemi biçimindeki çeşme, Fontana della Barcaccia yer alıyor. İspanyol Merdivenleri’ne çıkan Via dei Condotti yani Condotti Caddesi ve ona açılan parke taşlı caddeler üzerindeki birçok ünlü markanın mağazasından alışveriş yapabilirsiniz. Görülmesi gereken yapıtlardan biri olan Pantheon yani “Bütün Tanrıların Tapınağı” Roma’nın en iyi korunmuş yapıtı olarak biliniyor. Süslü kubbeye baktığınızda Pantheon’un büyüklüğünü anlayabilirsiniz. Çünkü kubbe, ortasında bulunan yuvarlak delikle ve 43 metrenin üzerindeki çapıyla, San Pietro’nun kubbesinden daha geniş. Destekleyici bir sütun olmaksızın duran kubbe, bir mühendislik harikası olarak kabul ediliyor. Pantheon yakınlarındaki M.S. 79 yılından bu yana önemli eğlence mekanlarından olan Piazza Navona’da, ortaçağ döneminde at üzerinde mızrak dövüşleri olurmuş. 17.-19. yüzyılları arasında meydana su basana kadar çeşmeler açılır ve su gösterileri yapılırmış. Meydanda hala halka açık

Roma denilince ilk akla makarna, pizza, dondurma ve espresso geliyor. Roma’da bulunduğunuz süre boyunca dilerseniz pizzayı bir yerde oturup , dilerseniz paket yaptırıp Roma sokaklarını gezerken yiyebilirsiniz. Makarna, Roma’da bulunduğunuz süre boyunca güzel bir yiyecek seçeneği ve güzel bir hediye alternatifi. Roma’da birçok noktada Roma dondurması bulabilirsiniz. En ünlü dükkan ise Blue Ice. Roma’da tadabileceğiniz bir diğer lezzet espresso. Birçok kafe menüsünde yalnız “cafe” olarak geçen espresso İtalyanlara özgü çok güzel bir kahve. Eğer kahve seven biriyseniz espresso ya da köpüklü bir cappucino Roma’da tadabileceğiniz en güzel tatlardan.

gösteriler yapılıyor. Açık hava kafelerinden birinde oturup, sanatçıların, oyuncuların, müzisyenlerin ve karikatürcülerin gösterilerinin keyfini çıkarabilirsiniz. Castel Sant’Angelo, Victor Emanuelle II Anıtı, Piazza del Popolo, Piazza Venezia, Galeria Borgese, Compo dei Fiori, Santa Maria Maggiore ve St. John Lateran Bazilikası merkezde görülmesi gereken diğer yerlerden...

Vatikan

Hristiyan dünyası için son derece önemli bir merkez olan Vatikan, Roma içindeki dünyanın en küçük ülkesidir. Katoliklerin ruhani lideri Papa, Vatikan’da yaşar. Yönetim açısından bağımsız olan Vatikan’ın kendi bayrağı, nüfusu ve askerleri bulunuyor. Vatikan’ın önemli yapıtlarının başında San Pietro Bazilikası (St. Peter’s Basilica) ve San

ROMA, BIR EŞI DAHA OLMAYAN KÜLTÜREL MIRASINI KORUMAYI BAŞARMIŞ. ŞEHRI TURLARKEN DEV BIR MÜZEYI GEZIYORMUŞ HISSINE KAPILIP, ADETA SIZI BÜYÜLEYEN BIR ATMOSFERLE KARŞI KARŞIYA KALABILIRSINIZ. ÜÇ GÜNLÜK BIR GEZI PLANINA ROMA’YI SIĞDIRMANIZ IMKANSIZ. 148

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Pietro Meydanı (St. Peter’s Meydanı) geliyor. 60 bin kişilik kapasitesiyle dünyanın en büyük katolik kilisesi, San Pietro’dur. Bazilika, İsa’nın on iki havarisinden biri olan Petrus’un gömülü olduğuna inanılan yerde bulunuyor ve ismini de Petrus’tan alıyor. 1506’da başlayan bazilikanın inşa çalışmaları, birçok mimarın çalışmalarıyla 1626’da tamamlanmış. Bazilikanın mimarları arasında Donato Bramante, Antonio da Sangallo, Michelangelo, Vignola, Giacomo della Porta, Carlo Maderno, Gianlorenzo ve Bernini bulunuyor. Bazilikanın sağdaki ilk şapelinde yer alan heykel, Rönesans sanatçısı Michelangelo’nun ünlü eseri La Pietà’dır. Meryem’i ve Meryem’in kollarında yatan İsa’yı temsil eden 1499 tarihli mermer heykelde, oldukça genç görünen Meryem çarmıha gerilen İsa’nın cansız bedenine hüzünlü gözlerle bakıyor. İçerisinde 150’ye yakın Papa mezarı olan bazilikadaki San. Pietro heykelinin ayağına milyonlarca ziyaretçi dokunduğundan, heykelin ayağı aşınmış durumda. San Pietro Bazilikası’nı ziyaret etmişken, asansör ve merdiven yardımıyla kubbeye çıkarak muhteşem Roma manzarasının tadını çıkarmayı mutlaka deneyin. Papanın her çarşamba halka seslendiği San Pietro Meydanı Papanın konuşmasını herkesin izleyebilmesi için Bernini tarafından özel olarak tasarlanmış. San Pietro Meydanı‘nın ortasında bir de dikili taş bulunuyor. Vatikan Müzesi, Vatikan Bahçeleri ve Sistine Chapel bölgenin en önemli yapılarından. Vatikan Müzesi’nde dönemine damga vurmuş ressamların, heykeltraşların ve mimarların sanat eserleri bulunuyor. Roma Katolik Kilisesi’nin dünyanın en zengin sanat koleksiyonlarına sahip olması şaşırtıcı olmasa gerek. Vatikan Müzeleri’nin 7 km uzunluğundaki odalar ve galeriler bütünü, batı uygarlığının küçük ölçekli bir örneği. Mısır mumyalarından, Etrüsk altın mücevherlerine, Yunan ve Roma heykellerinden, ortaçağ ve Rönesans başyapıtlarına, modern dinsel sanat eserlerine kadar insanı sersemletecek bir bolluk ve çeşitlilik var. Tek bir biletle sekiz müzeyi, beş galeriyi, Havariler Kütüphanesi’ni, Borgia Daireleri’ni, Raffaello Odaları’nı ve tabii ki benzersiz Sistina Şapeli’ni gezebilirsiniz.

Alışveriş

Roma’da alışveriş denilince akıllara ilk olarak Via Condotti Caddesi, Via del Corso Caddesi ve Via Franttina Caddesi geliyor. Dünyanın en önemli markalarına ev sahipliği yapan Via Condotti üzerinde Gucci, Armani, Louis Vouitton, Prada, Dior, Fendi, Bulgari gibi dünyaca ünlü markalar yer alıyor. Via Condotti Caddesi’nin paralelinde bulunan Via Franttina Caddesi üzerinde de Versace, Tiffany gibi markalar bulunuyor. Via Condotti’yi dik kesen Via Del Corso üzerinde çok daha uygun fiyatlı ürünler satan mağazalar bulunuyor. İpek kravat, deri eldiven, eşarp, çanta ve ayakkabı Roma’dan hediye olarak alınabileceklerin başında geliyor. Toscana şarapları, farklı makarnalar, zeytinyağı da güzel bir hediye alternatifi olabilir. Piazza Navona’daki sokak sanatçılarından da farklı resimler satın alabilirsiniz.

İtalya’nın en ünlü kahvecisi, Sant Eustachio

İtalya’nın simgelerinden pizza... Michelangelo’nun ünlü eseri La Pietà.

149


f&t vacation trends

DÜNYANIN EN İYI KAYAK MERKEZLERI

Kayakseverler kışın gelmesiyle bembeyaz karlara doğru seyahat planları yapmaya başladı. Bu kış farklı bir deneyim planlıyorsanız, sizin için seçtiğimiz dünyanın en iyi kayak merkezlerine göz atın. Kışın tadını kayak merkezlerinde çıkarın.

AMERİKA

Stowe

Stowe, Vermont’un en yüksek noktası olan Mansfield Dağı’na kurulmuş, kuzeydoğu Amerika’daki en iyi kayak merkezi. Kayak severlerin büyük ilgi gösterdiği Stowe, muhteşem bir manzaraya sahip. Stowe’da iki kayak pisti bulunuyor. Bu iki pist başlangıç,

150

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

orta ve orta-ileri düzeyde. Stowe özellikle zorlayıcı pistler arayanlar için ideal bir yer. Bu iki pist arasında bağlantı da mevcut. Stowe’da 90 mağaza ve 60 restoran ziyaretçileri rahat ettirmek için her türlü imkanı sunuyor.


Aspen Adını çevresindeki Aspen ağaçlarından alan Amerika’nın ünlü ve sosyetik kayak merkezi Aspen’in, geniş pistleri sayesinde rahat kayak yapmanın keyfini çıkarabilirsiniz. Oteller ve pistler arasında çok sayıda lift çalıştığından merkezde ulaşım sorunu

bulunmuyor. Dört ana tepe birbirinden uzak olmasına rağmen liftler sayesinde kayakçıların kullanımına açık. Kayak sezonunda kar kalınlığı 8 metreyi buluyor. Aspen’in gece eğlenceleri de meşhur. Aspen, lüks kayak merkezlerinin başında geliyor.

Vail 3527 metre yükseklikteki dağın eteğinde, 2400 metre irtifada kurulan Vail, 2140 hektarlık alanıyla Amerika’nın en büyük kayak merkezi. En lüks kayak merkezlerinden olan Vail’de 193 pist ve 31 lift bulunuyor. Geleneksel bir Bavyera köyü gibi planlanan

Vail, restoranları, lüks otelleri ve mağazaları ile bir cennet. Gece hayatı çok renkli olan Vail’in havaalanı da bulunuyor. Vail Kayak Merkezi’nde sanat galerilerini ve müzeleri görmek, buz pateni, hokey gibi daha birçok farklı aktivitede bulunmak mümkün.

151


f&t vacation trends

KANADA

Tremblant Dağı, Quebec

Fransa ve Kanada lüksünün birleşiminin Mont-Tremblant’a hakim olduğu görülüyor. Doğu Kanada’nın en iyi kazak merkezleri arasında yer alan Trenblant Dağı, Kanada’da ve Kuzey Amerika’da açılan ilk kayak merkezi olma özelliğini de taşıyor. Ayrıca Tremblant Montreal’den sadece 1 saatlik uzaklıkta.

İTALYA

Cortina D’Ampezzo

Hem amatörler hem de profesyoneller için geliştirilmiş mükemmel pistlere sahip Cortina D’Ampezzo, Alplerdeki merkezlerle boy ölçüşebilecek boyutta. 1956 yılında Olimpiyat Oyunlarına ev sahipliği yapan Cortina D’Ampezzo’da pistler oldukça geniş, her zaman kaymak için rahat alanlar bulunabiliyor. Üç bölgeye ayrılmış kayak merkezinde tam kapasite çalışan lifler sayesinde üç alan arasında geçiş yapmak oldukça kolay.

NORVEÇ

Hemsedal

Hemsedal, Norveç’in ikinci en büyük kayak merkezi. 1920 km yüksekliğindeki Hogeloft Dağı eteklerinde kurulu olan Hemsedal Kayak Merkezi’nde toplam 43 km uzunluğunda profesyonel ve amatör pist bulunuyor. Bu kayak merkezini diğerlerinden ayıran Cross Country pistleri 210 km’lik vadi boyunca uzanan ormanlar, dağlar arasında bulunuyor. Hemsedal’ın hem kayarak hem de yürüyerek keyfi çıkarılabilir.

152

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

AVUSTURYA

Kitzbuhel

“Alplerin İncisi” ünvanını elinde bulunduran Kitzbuhel, Avusturya’nın en ünlü kayak merkezlerinden biri. 700 yıllık geçmişi bulunan bu kasaba ziyaretçilerine bir Alp kasabasındaki yaşamı sunuyor. Kayak etkinliği ise 1892’den beri Kitzbuhel’i vazgeçilmez kılıyor. Elektronik müzik çalan klüplerden klasik müzik ve dağ manzarası eşliğinde yemek yenen salonlara, romantik barlara kadar her zevke hitap eden Kitzbuhel’in şehir merkezine ise ortaçağdan kalma ezgotik bir hava hakim.


FRANSA

İSVİÇRE

Zermatt

Chamonix

St. Moritz

Fransa’nın kayak cenneti Les 3 Vallées’nin en popüleri Courchevel dünyanın en kaliteli ve lüks kayak merkezlerinin başında geliyor. Courchevel üç farklı bölgeye ayrılıyor. Her bölgenin sunduğu fırsatlar da değişiyor. Uçak pisti bulunan Courchevel’da heli-ski, kiteboard, heli-bungee ve snowmobiling yapılabiliyor. 600 adet pist bulunan Courchevel’de 10 bine yakın off pist, yani pist dışında güvenle kullanabileceğiniz alanlar da mevcut.

Kaymanın tadını çıkarabileceğiniz, Avrupa’nın en güzel dağ manzarasına sahip Zermatt’ta en yüksek çıkış noktası 3899 metre, en düşük iniş noktası ise 1620 metre. Zermatt dünyanın ikinci en büyük lift servisi bulunan dik yamaçlarından biri. Muhteşem manzarasıyla Zermatt rakımı nedeniyle yoğun kar yağışı alıyor.

St. Moritz İsviçre’nin Engadine Vadisi’nde hizmet eden lüks bir kayak merkezi. Dünyanın en eski ve en popüler kayak merkezleri arasında ilk sıralarda yer alıyor. İsviçre’nin soğuk havasına ve bölgenin bütün kış kar altında olmasına rağmen St. Moritz’e yaz boyunca güneşli bir hava hakim. St. Moritz’de amatör kayakçılar için alanlar da mevcut.

Mont-Blanc Dağı eteklerindeki Chamonix kayak merkezi üç ayrı bölgeye ayrılıyor. Chamonix Mont-Blanc zirvesinde kayakseverleri taşıyan teleferik, Avrupa’nın en uzun yol kateden teleferiği. Bu teleferik ve aynı istikamette hizmet eden çarklı tren sayesinde 220 yıllık dağcılık geçmişine sahip kenti gezebiliyorsunuz. Chamonix’de buzul ve kaya tırmanışı, extreme skiing yapabiliyorsunuz.

COURCHEVEL

153


f&t technology

Gezmeyi ve farklı kültürler tanımayı seviyorsanız ve aynı zamanda akıllı telefon bağımlısı iseniz bu uygulamaları çok beğeneceksiniz!

Gezginlere Akıllı Uygulamalar Iphone, ipad uygulamalarıyla tatiller artık daha keyifli. Uygulamalar vize işlemi, rezervasyon, tercüme gibi daha birçok alanda hayatımızı kolaylaştırıyor.

154

1. GasBuddy

2. iVize

GasBuddy
özellikle bilmediğiniz yabancı bir ülkede karayolu seyahati ederken size en yakın benzin istasyonunu kolayca bulmanızı sağlıyor. Hatta birkaç benzin istasyonu arasında en düşük benzin fiyatına sahip olanı da gösteriyor.

iVize, 196 ülkenin vize işlemleri konusunda bilgi veriyor. Uygulamayla pasaport bilgilerinizi girdikten sonra gitmek istediğiniz ülkeyi seçerek o ülke için vize alıp almayacağınızı öğrenebilir, vizelerle ilgili ipuçlarına ulaşabilirsiniz.

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


3. TripIt

4. FlightTrack

Seyahatlerinizde büyük kolaylık sağlayacak TripIt uygulamasıyla e-mail hesabınıza bağlanıp tüm rezervasyonlarınızı tek noktada toplayabilirsiniz. Otel, uçak ve restoran rezervasyonları yapabilir, harita ve hava durumu bilgisi alabilirsiniz.

FlightTrack uygulaması, özellikle yurt dışı seyahatleri için harika bir rehber. Bu uygulama ile uçakların konumlarına, olası rötar bilgilerine, bulunduğunuz ve uçacağınız hava yollarının geniş ve detaylı bilgilere kolayca ulaşabilirsiniz.

5. Photosynth

6. XE Currency

Photosynth 360 derece fotoğraf çekip paylaşım yapmayı sağlayan bir uygulama. Fotoğrafı çekilen yer Bing Maps’te paylaşılarak işaretlenebiliyor. Böylece herkes gezdiğiniz ve etiketlediğiniz yeri 360 derece fotoğraflarla görebiliyor.

180’den fazla ülkenin paralarının birbirlerine karşı olan değerlerini bu uygulamayla takip edebilirsiniz. Hesap makinesi ile para birimlerini birbirine kolayca çevirebilir, Türk Lirası, Dolar, Euro’nun son bir yıldaki değişimlerini görebilirsiniz.

155


f&t technology

156

7. Translator with Speech

8. Postagram

Translator with Speech 40 farklı dilde sesli çeviri yapan bir uygulama. 3G ve Wi-Fi olan tüm yerlerde kullanabileceğiniz uygulama, dilini bilmediğiniz ülkelerde işinize çok yarayabilir. Cepte sözlük taşımaktan çok daha yararlı olduğu kesin!

Postagram kartpostal gönderisi yapan bir uygulama. İstediğiniz yerin fotoğrafını çekin ve göndermek istediğiniz adresi belirtin, Postagram sizin yerine çıktısını alıp gönderisini yapıyor. Kartpostal başına 0,99$ ödeme yapmanız gerekiyor.

9. Skype

10. Urbanspoon

Skype dünyanın herhangi bir yeriyle telefon görüşmesi yapmanızı sağlayan basit ve ücretsiz bir uygulamadır. Çok yüksek telefon faturaları ödemekten sıkıldıysanız, Skype tam size göre!

Nerede yemek yiyeceğinize karar veremiyorsanız, Urbanspoon uygulamasını deneyebilirsiniz. “Yakındaki restoranlar”, “mutfak seçenekleri” ve “fiyat”lara göre filtreleme yapabileceğiniz uygulamayla mekan arama derdi bitiyor.

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ



f&t travel

Hint Okyanusu’nun Cennet Adası

MAURITIUS

En gözde balayı destinasyonlarından biri olan Mauritius, tamamı mercan kayalıklarından ve bembeyaz kumsallardan oluşan eşsiz kıyı şeridi ve yemyeşil doğasıyla “dünyanın en güzel yüzme havuzu” olarak kabul ediliyor.

158

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


A NASIL GIDILIR? Emirates, DubaiMauritius arasında geniş gövdeli Boeing 777-300 ER tipi uçaklarla ve İstanbul -Dubai arasında ise Boeing 777 tipi uçaklarla haftada 11 gidiş-dönüş sefer düzenliyor. www.emirates.com.tr

frika’nın güneydoğusunda, Madagaskar’ın yaklaşık 900 kilometre açığında bulunan Mauritius, 2 bin kilometrekarelik bir ada ülkesi. Ortaçağ’dan itibaren sırasıyla Araplar’ın, Portekizliler’in, Hollandalılar’ın, Fransızlar’ın ve İngilizler’in yerleştiği adanın bugün 1,2 milyonluk nüfusunun çoğunluğu, 19. yüzyıldan itibaren buraya çalışmaya gelen Hintliler’den oluşuyor. 1968’de bağımsızlığını ilan eden ve 1992’de “cumhuriyet” haline gelen Mauritius’un resmi dili İngilizce (ancak Fransızca da yaygın olarak kullanılıyor) ve para birimi Mauritius rupisi (1 TL = 17,5 MUR). Türk vatandaşlarına 30 güne kadarki seyahatlerde vize uygulanmayan Mauritius, adını Hollanda Prensi Maurice’ten, başkenti Port Louis ise adını Fransa Kralı Louis’den almış. Ülkenin tek limanına evsahipliği yapan, tüm ticari faaliyetlerin ve nüfusun yoğunlaştığı Port Louis’nin meşhur pazarında, taze sebze meyvelerin ve envai çeşit baharatın yanı sıra çok iyi kalite Hint kumaşları ve hediyelik el sanatları da bulunabiliyor. Dört mevsim yaz olan ve sıcaklığın 20 derecenin altına inmediği Mauritius, en çok yılbaşı ve kış dönemlerinde ziyaret alıyor. Adanın balayı çiftlerinin gözdesi olması şaşırtıcı değil; beyaz kumlu masmavi plajları ve mercan göletleriyle yeni evlileri “harikalar diyarı”na taşırken, lüks otelleri, SPA’ları, restoran ve mağazalarıyla çiftlerin her tür tatil ihtiyacını karşılıyor. Mauritius ayrıca, birbirinden güzel plajlarıyla romantik düğün seremonileri için de en doğru adreslerden biri. Dalış meraklılarının da tercih ettiği güzergahlardan biri olan Mauritius, diğer dalış noktalarından farklı olarak, tekneyle ulaşılan özel bölgelerde değil, kıyıdan denize girilen yerlerde mercan balıklarıyla birlikte yüzme imkanı sunuyor. Rengarenk balıkları ve çok çeşitli deniz canlılarıyla Mauritius plajları zi-

yaretçilerine akvaryum deneyimi yaşatıyor. Mauritius’un doğal güzellikleri deniz altıyla sınırlı değil; ada, sahip olduğu volkanik dağ ve ormanlık alanda tropik kuşlar, maymunlar ve timsahların da yaşam alanı. Mauritius’la özdeşleşmiş bir kuş türü olan “dodo”ların soyu ise iki yüzyıl önce tükenmiş durumda. Dünyada yaşam alanı olarak sadece Mauritius’u seçmiş olan bu kuş, yaklaşık 1 metrelik boyu ve 20 kiloluk ağırlığıyla uçamayan ve hızlı koşamayan bir tür olduğundan adaya yerleşen Hollandalı denizciler tarafından eti için avlanarak tüketilmiş. Ancak insanın vahşi doğası, Mauritius’un güzelliğini tüketmeye yetmemiş. Mauritius hâlâ tüm doğal güzelliğiyle seyahat tutkunlarını bekliyor. Tüm dünyadan ziyaretçileri çeken bu küçük adayı birkaç günde keşfedip, geriye kalan zamanınızı beyaz kumlar ve turkuaz denizinde dinlenmeye ayırabilirsiniz.

GÖRMEDEN DÖNMEYIN

PORT LOUIS

Adanın en önemli limanı ve başkenti.1735 yılında Fransız valisi Mahé de Labourdonnais tarafından kurulmuş. Place d’Armes, Fransız kolonilerinin geride bıraktığı eserleri en iyi muhafaza eden mahalle. Etrafı palmiyelerle çevrili meydanda valilik ve tiyatro binaları ile 18’inci yüzyıla ait eski kale, tarihi yapılar arasında. Kentte biri Katolik diğeri de Protestan olmak üzere iki katedral bulunuyor. Doğal tarih müzesi ise soyu tükenen dodo kuşu hakkında bilgiler sunuyor. Dağın eteklerindeki Edward II caddesi ve Adelaide kulesi şehrin ve limanın en güzel görüldüğü noktalar.

CUREPIPE

Nadir palmiye türlerinden birini bulabileceğiniz botanik bahçesiyle ünlü. Büyük mağazalar ve restoranların bulunduğu, adanın en şık şehri.

159


f&t travel

NEREDE KALINIR?

AKVARYUM

Pointe aux piments ile Trou aux Biches bölgelerinin arasındaki lagünde kurulmuş olan akvaryum tam 200 değişik çeşit balık, canlı mercan ve süngeri barındırıyor.

DOMAINE DES GRANDS BOIS

Palmiye, orkide ve okaliptüslerle dolu olan bu doğal parkta maymunlara ve geyiklere rastlamak mümkün.

LA VANILLE CROCODILE:

Madagaskar’dan getirilmiş timsahları barındıran bir timsah çiftliğidir.

CHAMAREL

Volkandan fışkıran lavların aniden soğuması ile oluşmuş kayaların üzerine 83 metre yükseklikten dökülen şelaleler, eşsiz bir manzara oluşturuyor. Burada ayrıca “yedi renkli dünya” adı verilen ve sağanak yağmurlar ya da iklim koşullarına rağmen değişmeyen renkleriyle büyüleyici bir volkanik oluşum da bulunuyor.

PAMPLEMOUSSES BAHÇESI

Port Louis’nin kuzeyinde bulunan ve 18’inci yüzyılda kurulan bu bahçede, her türlü tropikal bitki ve çiçeğe rastlamak mümkün. Sadece dev nilüferleri görmek için bile gitmeye değer.

DOMAINE LES PAILLES

Moka Dağı’nın eteklerinde kurulan bu parkın içinde, doğal bir kaynak, baharat bahçeleri, şeker değirmeni ve bir Rom imalathanesi bulunuyor. Parkta arabalarla ya da atlar tarafından çekilen trenle gezinti yapılabiliyor.

160

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

GRAND BASSIN

Adanın iki büyük doğal gölünden biri olan Grand Bassin, eski bir sönmüş volkan kraterini kaplıyor. Hindu geleneklerine göre burası kutsal sayılıyor ve Mauritius’un Hint kökenli halkı buradaki tapınakta hacı oluyor.

FLIC EN FLAC

Black River bölgesindeki bu eski balıkçı kasabasında adanın en meşhur plajlarından biri bulunuyor.

FOUR SEASONS RESORT MAURITIUS: Beau Champ bölgesinde yer alan ve 123 odası bulunan otel, Acquapazza, Beau Champ, Bambou ve Le Club olmak üzere 4 restoran ve O-Bar isimli bir bar ile hizmet sunuyor. ONE&ONLY LE SAINT GERAN: Adanın doğu sahilinde Belle Mare kısmında bulunuyor. Havalimanına 55 kilometre uzaklıktaki otel, 162 suit ve bir villa ile 3 restaurant ve 5 bara sahip. HILTON MAURITIUS: Adanın batı sahilinde Flic en Flac bölgesinde ve havalimanına 55 kilometre uzaklıkta bulunan otel, 193 oda, 4 restoran ve 2 bar ile hizmet veriyor. PARADIS: Adanın güneybatı sahilinde Le Morne bölgesinde ve havalimanına 70 kilometre uzaklıkta bulunan otelin 299 odası, 13 villası, 4 restoranı ve 4 barı var. BEAU RIVAGE ILE MAURICE: Adanın doğu sahilinde Belle Mare bölgesinde ve havalimanına 75 kilometre uzaklıkta bulunan otel, 174 odaya, 4 restorana ve 3 bara sahip. LE TOUESSROK: Mauritius’un doğu sahilinde bulunan otel, Three-Nine-Eight, Barlen’s, Safran Sega Bar, Cruso’s Restaurant & Robinson’s Bar ve Paul et Virginie & Sands Bar gibi ünlü restoran ve barlarla hizmet veriyor. THE RESIDENCE MAURITIUS: Adanın doğusundaki Belle Mare’de bulunan otelin 163 odası, eşsiz bir sahili ve ünlü restoranları var. LE COCO BEACH: Adanın doğu kıyısındaki bu lüks tropik ortamda su sporları ve dalış konusunda pek çok seçenek bulabilirsiniz. DINAROBIN GOLF&SPA: Le Morne dağının eteklerindeki bu büyüleyici atmosfere sahip tesis, ziyaretçilerine düğün/balayı, yenilenme ve golf paketleri sunuyor.


İPUCU

gun pikal iklime uy Giysilerinizin tro r var; ama serin olmasında yara acak r için sıcak tut geçen gecele mayı al za nı nı ya ı birkaç parçay bastıran yağışlar sızın unutmayın. An pka ğmurluk ile şa için ince bir ya lculuğun yo bu de i em ve güneş kr ak. sesuarları olac vazgeçilmez ak tos aylarında us Temmuz ve Ağ yönü nedeniyle zgarın giderseniz, rü nda ve kuzeybatısı adanın batısı iz. er ed iye vs ta ı kalmanız

NEREDE YENIR?

NEREYE GIDILIR? PLAJLAR

Adanın önde gelen plajları ve mercan göletleri arasında Tamarin, Blue Bay, Flic en Flac, Albion, Pointe Aux Sables, Baie de Tombeau, Pointe aux Piments, Troix aux Biches, Mon Choicy, Pereybere ve Cuvette sayılabilir. Adanın doğu sahilindeki Palmaz ve Trou d ‘ Eau plajları ise lüks otelleri barındırıyor.

GECE HAYATI

Port Louis’deki bar ve publardan Grand Baie’deki gece kulüplerine, Mauritius ziyaretçilerine hareketli ve çeşitli bir gece hayatı sunuyor. Da ha yerel bir dokunuş arayanlar, yerel Creole balıkçı bölgesi olan Rivière Noire’da Mauritius’un geleneksel Sega dans gösterilerini izleyebilir.

ALIŞVERIŞ

Port Louis’nin meşhur pazarında, taze sebze meyvelerin ve envai çeşit baharatın yanı sıra çok iyi kalite Hint kumaşları ve hediyelik el sanatları da bulunabiliyor. Port Louis’de aynı zamanda modern alışveriş merkezleri, restoran, sinema ve kültür merkezleri ile müzeler var. Yerel takı ve mücevher tasarımlarının örnekleri için ise Poncini, Cauhye, Shiv Jewels, Wahed Essa, Gold Finger ve Matikola mağazalarına bakılabilir.

Restoran ve gece kulüpleri de adanın sunduğu çeşitliliğe güzel bir örnek: Mauritius’ta masanızdan kalkmadan dünyanın tüm köşelerine gidebilirsiniz! Mauritius mutfağı, Hint, Afrika, Fransız, Çin ve yerel Creole kültür ve pişirme geleneklerinin bir sentezi. Bütün otellerde çeşitli otellerin mutfaklarını sunan, ünlü şeflerin restoranları bulunuyor. Mauritius mutfağı tüm bütçelere hitap ediyor; hatta en leziz örneklere sokak satıcılarında ya da Mahébourg’dan Port Louis’ye her köşede rastlayabileceğiniz sokak arası lokantalarında rastlamak mümkün. Flacq’daki Spoon de Iles, Blue Bay’daki Le Pamaramour, Turtle Bay’deki Chateau Mon Desir, Mapou’da La Table du Chateau ve yerel lezzetler için Chamarel’deki La Palais de Barbizon, öne çıkan restoranlar. Bizim önerimiz, palmiye sürgünlerinin içindeki katmanların soyulmasıyla ortaya çıkarılan “palmiye kalbi” ile hazırlanan salataları, baharatlı domates sosuyla servis edilen bezelyeli Hint krepi Roti Dholl Pourri’yi ve acılı bir kızartma olan Gateaux Piments’i mutlaka denemeniz. Grand Baie gibi nispeten lüks bölgelerde yerel deniz ürünleriyle hazırlanan Milyoner Salatası ve yine baharatlı domates sosuyla servis edilen taze karideslerle yapılan Rosenbergi de Mauritius mutfağının gözde lezzetlerinden.

161


f&t home

Evinizin 2013 Modası

KARACA HOME 1973 yılından beri porselen sektöründe Türkiye’nin köklü firmalarından olan Karaca, Karaca Home ile ev tekstili sektörüne adım attı. 60 milyon lira yatırımla hayata geçen Karaca Home, koleksiyonundaki 2000’e yakın üründe estetik tasarım ve kaliteyi bir araya getiriyor. Karaca Home’un birbirinden şık nevresim takımı, yatak örtüsü, battaniye, havlu ve diğer ürünleriyle 2013 modasını evinize taşıyacaksınız.

162

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


“Handmade” Lüksü

Doğal ve Çevreci Tasarımlar

Bir yıl içerisinde 20 mağaza açmayı, bu süre zarfında zincir mağazalar ve çeyiz mağazaları olmak üzere Türkiye genelinde 800 satış noktasına ulaşmayı hedefleyen Karaca Home koleksiyonunda “handmade” dediğimiz el yapımı ürünler dikkat çekiyor. Üstün kalitesi ve tasarımıyla bu ürünler, evinize lüksü getirecek.

Karaca Home’un yüzde 100 pamuk, bambu pamuk, bambu penye ve yüzde 100 penye kullanılan ev tekstili ürünleri, kalite ve estetik tasarımı bir araya getiriyor. Özellikle dokunma duyusunu harekete geçiren, arınma ve rahatlama gibi ihtiyaçları cevaplayan ürünler, doğallığın pozitif enerjisini evlere taşıyor.

Satenin Parlaklığı

Retro Desenler

Şu anda Türkiye genelinde yaklaşık 40 AVM’de satışa sunulan Karaca Home’un ev tekstili koleksiyonlarında, kumaş olarak satenin parlaklığı ve konforu öne çıkıyor. Birbirinden şık nevresim takımları ve yatak örtülerinde sezonun giyim modasında da dkkat çeken saten kumaşlar bolca kullanılmış. Bu kumaşlar hem düz ve desenli kumaşlarda, hem de canlı ve pastel tonlarda karşımıza çıkıyor.

Modada bu yıl karşımıza çıkan 1960’lı ve 70’li yılların “retro” desenleri, Karaca Home’un İtalya, İspanya, Hollanda ve İngiltere stüdyolarında özel tasarımcılar tarafından hazırlanan koleksiyonlarında hayat buluyor.

MINI MINI BEBEKLER VE SEVIMLI ÇOCUKLAR İÇIN Karaca Home Bebek ve Genç Koleksiyonu gerçekten de görülmeye değer. Son derece kaliteli doğal malzemelerden üretilmiş ürünler, farklı çizgileri ve tasarımlarıyla da dikkat çekiyor. Pastel renklerin ve doğal tonların ağırlıkta olduğu ürünleri, ister kendi minikleriniz için tercih edin, ister hediye olarak düşünün.

www.karaca-home.com

TEENAGE KOLEKSIYONU Karaca Home, Bebek ve Genç Koleksiyonu’na ek olarak daha büyük yaştaki çocuklar için yeni bir segment açıyor ve Teenage Koleksiyonu’nu yaratıyor. Bu koleksiyondaki herşey çocuklarımızın istek ve ihtiyaçları düşünülerek yaratıldı.

163


f&t art

Tuğberk Selçuk “Sansürsüz”

164

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


ÇAĞDAŞ SANAT DÜNYASINDA BİR GEZİNTİ Sanatla dolu 2012 yılını geride bırakıyoruz. Öyle görünüyor ki bundan böyle de sanatla, özellikle de çağdaş sanatla olan bağımız giderek güçlenecek. Sizi Türkiye’nin çağdaş (ya da bazılarının tercih ettiği ifadeyle güncel) sanat dünyasında kısa bir gezintiye çıkarıyoruz. Yazı Nilüfer Ülkügüner Şengel, Aaron Brooks

Ç

ağdaş sanat adına Türkiye son onbeş, yirmi yılda çok yol katetti. Görünür bir ilerleme ayrıca. Pek çok çağdaş sanat galerisi açıldı. Karaköy, Tophane ve Nişantaşı’nda yeni onlarca sanat galerisi açıldı. İstanbul Bienali, Contemporary Istanbul, Artistanbul, Art Bosphorus gibi çok kapsamlı çağdaş sanat organizasyonları düzenleniyor ve çok büyük ilgi görüyor. Tasarım haftaları, çağdaş sanat müzayedeleri ve çağdaş sanat konusunda konferanslar yapılıyor, çağdaş sanat konusunda kitaplar basılıyor. Sanatçılarımızın işleri yurtdışında önemli galeri ve müzelerce alınıyor, sergileniyor. Sanat bienalleri ve sanat fuarları sanatçılarımızın uluslararası bilinirliğini arttırıyor. Yabancı sanatçılar ülkemizde sergiler düzenliyor, grup sergilerine ve sanat fuarlarına katılıyor. Bu arada gözlerimiz, zevklerimiz, fikirlerimiz de dahil olmak üzere çağdaş sanat etkinliklerini izlerken eğitiliyor. Neredeyse her hafta önemli bir sanat olayının açılışına gidebiliyoruz. Her geçen yılla çoğumuz daha çok sanat konuşur olduk. Çağdaş sanat, modayı da vitrinleri de, satın aldığımız türlü objeyi de, büyük toplantı odalarını da aslında hayatı algılamamızı da etkiledi. Sanatla artık daha çok iç içe yaşıyoruz ve düşünce kalıplarımızı belki de bu şekilde esnetiyoruz kuşkusuz. Yaşadığımız hayata, olaylara yöneltilmiş farklı bakış açıları hayatımızı zenginleştiriyor. Çağdaş sanat ille de “güzel”le ilgilenmiyor biliyorsunuz. Bazen bir başkaldırı şeklinde kendisini gösteriyor. Çağdaş sanat, üretim yöntemlerine ve akımlarına göre incelenmesi güç; çevre ve toplum bilinci, küreselleşme, toplumsal olaylar, teknoloji-insan ilişkisi hayatı yorumlama biçimimizle de ilgileniyor. Kavramsal düzeyde “çağdaş”ın, günün sanatını betimlemek için kullanılan “modern”in yerini aldığı belirtiliyor. Ali Artun’un dediği gibi çağdaş sanat, modernizmin tasfiyesidir. Türkçedeki “çağdaş sanat” kavramı İngilizce’deki “contemporary art” kavramına karşılık olarak öneriliyor.

FULYA, FARUK VE SERA SADE/ SİYAH BEYAZ GALERİ

Otuz yıldır Türkiye’de pek çok ilke yer veren, çağdaş sanatı destekleyen Siyah Beyaz Sanat Galerisi’nin sahipleri Fulya ve Faruk Sade ve kızları Sera Sade’yle konuşmadan çağdaş sanat dosyamız çok eksik kalırdı. Onlar, Türkiye’de çağdaş sanatın gelişmesine çok büyük katkıları olan, deneyimli ama hep genç kalan öncü bir galeri. Çağdaş sanata ve genç sanatçılara verdikleri öneme, çağdaş Türk sanatına katkılarına şapka çıkartmak gerekiyor. FASHION&TRAVEL Sadece Ankara’nın değil, Türkiye’nin en köklü sanat galerilerinden birisiniz. Galeriniz ve Faruk Sade adına, yani hakkınızda yapılmış bir de sinema filmi var. Ne güzel… Kaç yıl oldu, galeriniz kaç yaşında? FARUK SADE Sanat Galerisi Şubat 1984’te açıldı. Geçen otuz yıla yaklaşan bu süre içinde Türkiye’de pek çok ilke yer verdik. Galeri konseptinde, çağdaş sanatı seçtiğimiz için ve bu konuda o sıralarda Türkiye’de çağdaş sanatla ilgili müze, galeri, yayın vs. olmadığından ilk başlarda oldukça yadırgandık. Ancak iletişim, ulaşım imkanları geliştikçe insanların çağdaş sanata ilgileri de gelişti. Daha doğrusu sanatın bu boyutunun da olduğunun farkına vardılar. Yaptığımız çeşitli disiplinlerden sergiler, oldukça ses getiren sergilerdi. F&T Türkiye çağdaş sanatta çok yol katetti diye düşünüyorum. Contemporary fuarları, sanat bienalleri ve pek çok kapsamlı sanatsal etkinliği izleme şansımız oluyor. Artık yenilikleri sanat alanındaki farklı disiplinleri diyeyim, daha rahat

165


f&t art Faruk Sade

Sera Sade

kabul ediyor mu sanatseverler? Yani uzun lafın kısası koltuğunun rengine göre tablo veya eser alan kaldı mı? FS Azımsanmayacak sayıda sergimiz ve sanatçımız, çeşitli kuruluşlarca yılın sergisi ya da sanatçısı seçildi. Çok sayıda yabancı sanatçının sergisini gerçekleştirdik. Türk sanatçıların ilişkilerini geliştirmek, tecrübelerini artırmak amacı ile Türkiye’den ilk olarak “Artist Residence” programına katıldık. Bu sayede, yabancı sanatçıları, genellikle Fransız sanatçıları, İstanbul Sultanahmet’te ayırdığımız mekanda ağırladık. Onların Türk çağdaş sanat ortamını, sanatçılarını tanımalarını sağladık. Karşılık olarak genç Türk sanatçılarını Paris’e yolladık. Bu çabamızın, Türk sanatçılarınca yeterince sindirilemediğini görerek dokuz sene sonra bu programdan vazgeçtik. Belki de böyle bir atılım için sanatçılarımız henüz yeterli bilince sahip değildi. Türkiye’nin çağdaş sanat konusundaki potansiyelinin çok fazla olduğuna inandığımız için genç sanatçılarımızı hep destekledik, destekliyoruz. Ankara’da olduğumuzdan dolayı, Hacettepe

Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’ni baz olarak seçerek her yıl, yıl sonu sergilerinden bir genç yeni mezun sanatçıyı seçerek, onu mütevazı bir ödülle ödüllendirdik. Ayrıca da bir sonraki sezonda ilk sergisini gerçekleştirebilme olanağını sağladık. İzleyicilerin çağdaş sanat yaklaşımları ve sanat eseri edinme alışkanlıklarına oldukça büyük bir katkıda bulunduğumuza inanıyoruz. Eserler artık bir yatırım aracı olarak da görülmekte. Türkiye’de tahminimizce 1500 civarında galeri olduğunu göz önüne aldığımızda, belirttiğiniz gibi “koltuk rengine göre eser seçme” fikri, sanırız hala devam etmekte. Ancak bu tavrın da, çağdaş sanatın gelişmesine katkısının olduğuna da inanıyoruz. İnsanlar bir sanat eserinin bedelini ödediği zaman, her metada olduğu gibi eserine daha bir sahip çıkmakta ve bu konuda daha titiz, daha seçici hale gelmekteler. F&T Son, yani Kasım 2012 Contemporary Fuarı’nda hangi sanatçıların eserlerini sergilediniz? Genç sanatçıları da her zaman destekleyen bir galerisiniz FS Kuruluşundan beri yer aldığımız, İstanbul Çağdaş Sanat Fuar’ına, geçen yıl alt yeni salonda Nihat Kemankaşlı, üst salonda ise Ali Kotan’a yer verdik. Bu sene Siyah- Beyaz Sanat Galerisi genç sanatçılarla fuara katıldı. Uğur Güler, Elif Boyner,Çağatay Odabaş, Tuğberk Selçuk ve Ardan Özmenoğlu. Galerinin kendi yaşından da genç sanatçılarla fuara katıldığımız için bu yıl çok heyecanlıydık. F&T Şimdi İngiltere’de çok önemli bir okulda güzel sanatlar eğitimi almış Sera Sade’ye birkaç soru sormak istiyorum. İngiltere, daha doğrusu Londra’daki sanat eğitimiyle ülkemizdeki sanat eğitimini veya sanat ortamlarını karşılaştırabilir misiniz? SERA SADE-Ben Londra’da önce “book arts”, ardından da 20. yüzyıl sanat tarihi ve küratörlük masteri yaptım. Bence en büyük fark, oradaki sanat tarihinde bir esere bakarken o dönemin ekonomik politik bütün koşullarının etraflıca anlatılıyor olması ve bu da sizin eseri daha doğru anlamanızı sağlıyor. Bir de tabii sanat tarihi derslerinin çoğunu Tate ya da British Museum’da yapabilme imkanınız var. Ama şu da bir gerçek ki orada bir şeyler öğrenmek istiyorsanız sizin onların peşine düşmeniz gerekiyor.

TÜRKLER AVRUPA’DA BERLIN SERGILERI

İstanbul’un Berlin’le kardeş şehir oluşunun yirminci yılı nedeniyle 80 Türk sanatçının 300 eseri Berlin’de sergileniyor. Sergi, 1928 yılından günümüze Türk modernleşmesinin bir hikayesini oluşturuyor. Berlin’de üç büyük galeride (Akademie der Künste, Martin-Gropius- Bau, Akademie Hansaetenweg) düzenlenen serginin küratörleri Beral Madra, Levent Çalıkoğlu,

166

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Çetin Güzelhan ve Johannes Odenthal.

HALIL ALTINDERE’DEN İLGINÇ SERGI

TANAS Berlin’de açılan “Sonsuzluğun Aksanı Yoktur” adlı sergide sanatçının beş yıla yayılan üretimlerinin yanı sıra, bu sergiye özel heykel, fotoğraf ve video çalışmaları var. Serginin küratörlüğünü de Dördüncü İstanbul Bienali’ne de küratörlük yapmış olan Rene Block yapıyor.
Bu serginin ilginç eserlerinden üçü, gerçek boyutlarında insan heykelleri. Sergiyi gezenlerin, bir anda gerçek olmadıklarını fark

ÇAĞDAŞ SANATIN ÇEKİM MERKEZİ İSTANBUL CONTEMPORARY İSTANBUL’UN YEDINCISI YAPILDI

Türkiye’nin en kapsamlı uluslararası çağdaş sanat fuarı Contemporary Istanbul; 55’i yurtdışı, 45’i yurt içi olmak üzere 100 çağdaş sanat galerisi ve 600 sanatçı ile beraber Dialogues Konferans Serisi, özel davetler, açılışlar, açılış ve kapanış partileri gibi yan etkinlikleri de sanatseverlere sundu. İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı ve İstanbul Kongre Merkezi’ndeki çağdaş sanat fuarı büyük ilgi gördü. Ana sponsorluğunu Akbank Private Banking, ortak sponsorluğunu Zorlu Center ve Yıldız Holding’in üstlendiği Contemporary Istanbul yedinci yılında yine uluslararası koleksiyonerleri, sanat profesyonellerini ve sanatseverleri konuk etti.

YENI SANAT ETKINLIĞIMIZ ARTİSTANBUL

2012 yılında ilk defa hayata geçen Art Istanbul projesi, 19- 25 Kasım 2012 tarihlerinde İstanbul’da yerleşik sanat kurumlarının, galerilerin, müzelerin ve kültür kurumlarının düzenlediği etkinlikleri ortak bir yapı içinde Türkiye ve uluslararası çapta duyurulmasını amaçladı. Art İstanbul haftası birçok kültürel aktivite, sanat etkinliği, çağdaş sanat sergileri, yeni kültürel sunular, tartışmalar ve eğitim programlarına erişim sağladı. Art İstanbul sanat haftası son yıllarda dünya çağdaş sanat çevrelerince çekim merkezi olan İstanbul’a gelen sanatsever sayısını arttırmayı ve Türkiye’den doğan çağdaş sanatı daha geniş coğrafyada duyurmayı amaçlayan bir organizasyon.

edecekleri duvara dayanmış öfkeli bir adam, izleyicileri karşılayan bir güvenlik görevlisi ve telefonla konuşan bir adam heykeli.

SEÇKİN PİRİM LONDRA’DA SAATCHİ GALLERY’DE

Londra’nın en önemli modern sanat galerisi Saatchi Gallery’de kişisel sergi açan ilk Türk sanatçı Seçkin Pirim’in “Disiplin Fabrikası” sergisi çok büyük ilgi gördü. Seçkin Pirim,


Lizbon’daki bir sanatçı ile Buenos Aires’deki bir sanatçı birbirlerinden haberleri olmadan aynı anda, benzer işler yapabiliyorlardı. Şimdi bu daha da sık oluyor. Haberleşme, network, globalleşme sonunda herkes aynı anda her şeyden haberdar olabiliyor ve etkilenebiliyor. Mardin’deki bir çocukla Zagrep’deki bir çocuk benzer duygularla çalışmalar yapabiliyor. Bu işin dürüst tarafı. Ama anlaşılmayacağını, fark edilmeyeceğini varsayarak “copy paste” tabir ettiğiniz işler de yok değil maalesef. Herkesin yapmayacağı, herkesten farklı bir sanatsal üretimi yapmak da zorlaşıyor giderek. O kadar çok sanatsal üretim gözler önüne seriliyor ki. F&T Bir taraftan Bedri Baykam’ın bir tablosunda yazdığı gibi “this has been done before” (bu daha önce yapılmıştı), değil mi? HD Her şey daha önce yapılmıştı.

HALDUN DOSTOĞLU/GALERİ NEV

St. Antoine Kilisesi’nin hemen yanında yer alan Beyoğlu’nun en ihtişamlı binalarından 1905 yılında yapılmış Mısır Apartmanı’na gidiyorum. Galeri Nev de bu yüksek tavanlı ve geniş apartmanda yeralıyor. Güncel sanat mı, çağdaş sanat mı diye tartışıladururken ben çağdaş sanat alanında önemli işlere imza atan sanat galerileriyle sohbete başlıyorum. Galeri Nev’in kurucularından Haldun Dostoğlu ve sevgili eşi Megi Bişar Dostoğlu’nu sanat çevrelerinde tanımayan yoktur. Türkiye’de sanat alanında çok önemli bir yerleri var. İstanbul ve Ankara’da birer şubesi olan Galeri Nev’in İstanbul’daki ortağı Haldun Dostoğlu’yla sohbetimize başlıyoruz. FASHION&TRAVEL Türkiye’nin köklü galerilerindensiniz. Galeri Nev,1984 yılında Ankara’da kuruldu ve İstanbul’da önce Nişantaşı’ndaydınız. Şimdi bu harika binadasınız. Kaç yıldır bu binadasınız? HALDUN DOSTOĞLU 2007’nin sonundan, 2007 Aralık’tan beri bu binadayız. Mısır Apartmanı’na ilk Galerist geldi. Sekiz, on yıl önce. Arkasından biz geldik, sonra Pi Art Works geldi. Casa dell’Arte, şimdi Galeri Zilberman oldu. Kar amacı gütmeyen Nesrin Esirtgen kolleksiyonunu burada bir mekanda sergiliyor. Dolayısıyla biz dahil toplam altı sanat mekanı var Mısır Apartmanı’nda.

F&T Her gün açılan yeni galeriler, sanat fuarları, Contemporary İstanbul, Artistanbul, Artwalk derken çağdaş sanat yükselen bir ivme kazandı. Ne düşünüyorsunuz bu konuda? Çağdaş Türk sanatı ilerledi mi? HD Tabii ki ilerledi. Kaçınılmaz bir gelişme bu. Ankara’da 1984 yılında galeriyi kurduk, 1987 yılında da İstanbul’a geldik. O günden bugüne çok yol katetti. Hatta şunu söyleyebilirim. 1987’de Galeri Nev’i açtığımızda koleksiyoner olarak bilinen üç veya dört kişi vardı. Türkiye’deki sanat okullarının sayısı da altı taneydi. Şimdi koleksiyoner sayısını yirmisekiz yıldır bu işin içinde olan birisi olarak ben bile tam bilemiyorum. Ama ikiyüzün üzerinde olduğunu tahmin edebiliyoruz. Gerçek koleksiyonerler diyorum, evinlerine sanat eserleri alanları saymadan yani. Sanat okullarının sayısı da tüm Türkiye dahilinde pek inandırıcı gelmese de size, tam 56 tane güzel sanatlar fakültesi var. Bunda da görsel iletişim başlıklı bölümleri dahil etmiyorum. Dolayısıyla her sene o kadar çok öğrenci alana girmeye çalışıyor ki. Genç galeriler de buna bağlı olarak çoğalıyor, koleksiyonerler de. Bu söyleyeceğim şeyi çok önemli buluyorum. 1987 yılında ilk İstanbul Sanat Bienali açıldığında bienale giden seyirci sayısı 5 bin kişi civarındaydı. Onikincisi geçen sene düzenlenen İstanbul Bienali’nin seyirci sayısı 150 bine yaklaştı. Bu aslında seyircinin günümüz sanatına ilgi ve merak duyduğunu da gösteriyor. Müzelerdeki seyirci sayısı da arttı. Bir gerçeği de unutmayalım. Bundan yirmi yıl önce kişi başı milli gelir 2 bin dolarlar civarındaydı. Şimdi 10 bin dolarları geçti. Dolayısıyla ülkede genel olarak refah seviyesi yükseldikçe, gelirler arttıysa lüks tüketime ayrılan bütçeler de doğal olarak artıyor ve sanat da bundan payını alıyor.

F&T Artık internetin de yaygın kullanılmasıyla, uluslararası sergileri, fuarları rahatlıkla izleyebiliyoruz. Sanatçıların internet sayfaları var. Ve bazen izlediğim sergilerde sanki çağdaş sanat eserlerinde daha çok uygulanan “copy paste” yapılmış eserlere rastlıyorum. Yani bir sanatçının eserlerinden etkilenmenin de ötesinde işler olabiliyor. Bu dünyayı izleme durumu hem bir avantaj, hem de özgün çalışmaları engelleyen bir tehlike yaratmıyor mu? HD İnternetin kullanılmadığı dönemlerde dahi

Damien Hirst gibi modern sanatın yıldızlarını dünyaya kazandırmasıyla ünlü, dünyada sanata yön veren en önemli merkezlerden kabul edilen Saatchi Gallery’de kişisel sergi açan ilk Türk sanatçı oldu.

ŞÜKRAN MORAL, LONDRA VICTORIA AND ALBERT MUSEUM’DA

İngiltere’nin en önemli müzelerinden Victoria and Albert Museum, 13

Kasım’da açılan sergisi “Light from the Middle East: New Photography” (Orta Doğu’dan ışık: Yeni Fotoğraf) ile Orta Doğu’nun fotoğraf sanatına ışık tutuyor. Sergiye Türkiye’den katılan tek sanatçı ise Şükran Moral. Victoria and Albert Museum, Şükran Moral’ın “Despair” adlı işini 2010 yılında koleksiyonuna eklemişti. 2003 tarihli bu iş, aslında çok katmanlı bir proje. Bir performans, video ve fotoğraflardan oluşan “Despair”in fotoğraflarından biri, koleksiyona dahil edilmesinden iki yıl sonra izleyiciyle buluştu.

F&T Siz hangi sanatçılarla çalışıyorsunuz? HD Galeriyi açtığımızdan 1990 yılına kadar “Türk Modernleri” dediğimiz kuşakla çalıştık. Abidin Dino, Nejad Devrim, Hakkı Anlı, Selim Turan, Mübin Orhon ve sonrasında Komet, Ömer Uluç, Mehmet Güleryüz, Adnan Çoker’le çalıştık. Ve 1990 sonrasında o günler için çok genç olan İnci Eviner, Canan Tolon, Hale Tenger, Murat Morova, Nazif Topçuoğlu gibi genç kuşakla devam etmeye karar verdik. Galerinin omurgasını da bu sanatçılar oluşturuyor.

ÇAĞDAŞ TÜRK SANATI PARIS’TE

Çok önemli bir sanat galerisi olan Espace Culturel Louis Vuitton’da, çağdaş Türk sanatçılarımızın çok büyük bir karma sergisi açıldı. 6 Ocak 2013’e dek sürecek olan serginin teması yolculuk. Serginin küratörü başta LVMH’nin patronu Bernard Arnault olmak üzere birçok önemli kolleksiyonere danışmanlık yapan Hervé Mikaeloff. Sanatçılarımızsa Murat Akagündüz, Halil Altındere, Silva Bingaz, Canan Tolon, Gözde İlkin, Murat Morova, İhsan Oturmak, Ceren Oykut, Tayfun Serttaş, Ali Taptık ve Hale Tenger.

167


f&t art

Elif Boyner

PILEVNELI PROJECT MURAT PILEVNELI Ortağı olduğu Galerist’den ayrılarak Pilevneli Project’i kuran Murat Pilevneli ile Türkiye’de çağdaş sanatı konuştuk.

Türkiye’de Bir İspanyol

ARMANDO GUTIERREZ RABADAN

Genç İspanyol Sanatçı Armando Gutierrez Rabadan’ın Art Minium tarafından düzenlenen Micro Chromes adlı kişisel sergisi Astoria AVM’deki Asma Sanat’ta 6 Kasım’da açıldı. Sanatçının Budist Mandala geleneğinden ilham alan bir canlı performans da sergilediği açılış geniş ilgi gördü. Armando ile İstanbul-Sevilla hattındaki yaşamı, Micro Chromes tekniği, ve ilgi çeken performansı ile ilgili görüştük. FASHION&TRAVEL Bize biraz kendinizden söz eder misiniz? ARMANDO GUTIERREZ RABADAN 1986 yılında Sevilla’da doğdum. Dört yıl Sevilla Üniversitesi Güzel Sanatlar Resim Bölümü’nde öğrenim gördükten sonra İstanbul’a gelerek Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde öğrenimimi tamamladım. Bu dönemde İstanbul’da yaşamaya ve çalışmaya karar verdim. Her ne kadar Aix-en-Provence, Fas, Bilbao, Cordoba ve Sevilla’da da sergilere katılmış olsam da üç yıldır ağırlıklı olarak İstanbul’dayım. Bu da İstanbul’daki ikinci kişisel sergim. F&T Neden İstanbul? AGR Üç yıl önce Erasmus programı dahilinde İspanya dışında bir yıl eğitim görme fırsatı bulduğumda Londra ya da Berlin’dense İstanbul’u seçtim. Standart Avrupa yaşamının dışına çıkmak istiyordum. Bakış açımı genişletecek bir tecrübe peşindeydim.

168

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞW

İstanbul’da bunu ve çok daha fazlasını buldum. İstanbul bir sanatçı için çok ilham verici bir şehir. Zıtlıkların ve ahengin bir arada bulunduğu, derin tarih ve kültürler karışımına ve büyük bir enerjiye sahip bir coğrafya olmanın yanı sıra bir fırsatlar şehri aynı zamanda. Bir sanatçının gelişebileceği ve kendini ifade edebileceği ideal ortam burada mevcut. F&T Micro Chromes serginizdeki işlerinizde kullandığınız teknikten biraz söz eder misiniz? AGR Benim bakış açıma göre sanatçı tekniğe değil, teknik sanatçıya hizmet eder. Sanat sadece okulda öğrenilen bir şey değildir. Teknikler çevremizde olan biteni anlamak ve sürekli değişim gösteren bu akışı dizginlemeye çalışmaktan da doğar. Micro Chromes’da kullandığım teknik, öğrencilik yıllarımda sınırlı malzemeyle çalışırken yaptığım küçük resimleri yan yana asınca gördüğüm bütünlük üzerine yaptığım denemelerle başladı. Her kare kendi içinde bir resim/renk çalışması, yakından bakınca birçok küçük resim, uzaktan bakınca ise bunların toplamından oluşan tek bir resim. Ruhsal dünyamızda da birçok duygu ayrı ayrı yer alıyor ve benliğimiz bunları hem ayrı ayrı barındıran hem de bir arada tutan çizgileri çiziyor. F&T Serginizin açılışında bir de performansınız oldu, bitmiş bir işinizi keserek parçalarını izleyicilere dağıttınız. Bu neyi simgeliyor? AGR Renkli kumlardan Mandala adı verilen dairesel resimleri yapmak ve bittiğinde de yok etmek Tibet’deki manastırlarda Budist’ler tarafından yüzyıllardır sürdürülen bir gelenek. Bu onların tensel dünyadan kendilerini soyutlamak ve ortaya çıkardıkları maddesel varlıklara karşı sahiplenme duygusunu yok etmek için yaptıkları sembolik bir hareket. Ben de resimlerimden birine Mandala’larda kullanılan dairesel formu adapte ettim ve sonra da onu yok ederek bu geleneğe atıfta bulundum. Her kareyi bir izleyiciye vererek de sanatın bir meta olmaktan öte bir paylaşım olduğunu vurgulamak istedim. Bu özgürleştirici bir deneyim oldu.

FASHION&TRAVEL Türkiye çağdaş sanat alanında çok ilerledi mi sizce? MURAT PILEVNELI İlerlemek demektense çoğaldı demek daha doğru olur. Son 10 senede bir sektör oluştuğunu, birçok yeni galeri ve enstitülerin açıldığını ve bu sayede ülkemizde sanatın görünürlük kazandığını söyleyebiliriz. F&T Pek çok sanat galerisi açılıyor İstanbul’da. Tophane ve Karaköy arasında belki yirminin üzerinde yeni çağdaş sanat galerisi var. Peki gerçek sanat alıcısı kimler? Yurtdışından gelen ve eser toplayan kolleksiyonerler, sanatseverler geçmis yıllara göre arttı mı? MP Türk alıcısının profili karma bir yapıya sahip; sanayicisinden, bankacısından reklamcısına kadar birçok farklı sektörden alıcıların çıktığını görüyoruz. Sanat Türkiye’de gün geçtikçe daha büyük bir ilgiyle karşılanıyor ve bu ilgi artmaya da devam edecektir. Türk sanatı düşünüldüğü gibi yurtdışında adından bu kadar söz ettirmiyor. Türkiye ve İstanbul markası aracıyla yaratılan bir trend var ve sanat doğal olarak bundan kısmen payını alıyor. Yabancı alıcıların alım iştahı ise son iki senede neredeyse sıfırlanmış vaziyette. 2009-2010’daki yabancı alım furyası özellikle geçen sene ve bu sene ulusal ve uluslararası müzayedeler aracılığıyla geri satışlarla sonlandı. Arzu edilen uluslararası sanat ortamı ile entegrasyon için birkaç yılın daha geçmesi gerekiyor. F&T Türkiye’de galerilere giden, çağdaş sanat eseri toplayan kişilerin profili değişti mi? Çağdaş sanat koleksiyonerlerinin eser alırken daha çok dikkat ettikleri kriterler nelerdir? MP Murat Pilevneli- Türk alıcısının özellikle 2005-2006 yılından itibaren Uluslararası sanat piyasasını takip etmeye ve 2009-2010’dan sonra aktif alıcı olarak yabancı eserleri toplamaya başladıktan sonra ciddi şekilde bir bilinçlenmeye doğru gittiğini gözlemleyebilirsiniz. En önemli kriter sanatın özgünlüğü, ardından fiyatı. Kuşkusuz bu Türk sanatçısı için hayli zorlayıcı bir faktör çünkü bir esere fiyat koyarken alıcılar artık uluslararası piyasalardaki parametrelerle kıyaslama yaparken özgünlüğü ise ister istemez yabancı sanatçıların ürettiği eserlerle yapılıyor.



f&t interview

170

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Türk Çağdaş Sanatının Haşarı Çocuğu

HALUK AKAKÇE Son yıllarda büyük ilgi gören işleri kadar magazin basınında hakkında çıkan haberler ve ilginç giyim tarzıyla da izlediğimiz çağdaş sanatın haşarı çocuğu Haluk Akakçe’yle Nilüfer Ülkügüner Şengel buluştu ve merak ettiklerimizi sordu.

H

aluk Akakçe’yle buluşmadan önce Galerist’de ‘’Le Jardin de la Speculation Cosmique’’ başlıklı bir grup sergisinini geziyorum. Sergide Haluk Akakçe’nin de çalışmaları var. Sergi broşüründe ‘’eserler, kavramsal ötelemeler üretmektedir ki, bu durum spekülasyonun kozmik bağlantısını oluşturur’’. Haluk Akakçe’nin Garden-Bahçe isimli video çalışması pozitif ve negatif alanın soyutlamalarını, aynalı panelleri ise algıyı açılı yüzeyler ve yansımalarla tanımlar‘’ yazıyor. Küratörlüğünü Fatoş Üstek’in yaptığı bu grup sergisindeki diğer sanatçılar Hüseyin Çağlayan, Nil Yalter, Arik Levy, Evren Tekinoktay, Serkan Özkaya & George L. Legendre, Ali Emir Tapan ve Elif Uras. Bahçe kavramının metafor olarak tanımlandığı bu sergi son derece ilgi çekici. Haluk Akakçe’yle Nupera’nın da olduğu muhteşem binada, Galerist’de buluşuyoruz ve uzun uzun konuşabilmek için hemen binanın en alt katında yer alan Auf‘a iniyoruz. Haluk Akakçe hemen ikimize de birer Bloody Mary söylüyor ve sohbete başlıyoruz.

Şu aralar Swissotel’de konaklayan Haluk Akakçe’nin kaldığı daire rengarenk resimlerle dolu.

FASHION&TRAVEL Türkiye’de çağdaş sanat dendiğinde akla gelen ilk sanatçılardansınız. Yaşam şeklinizi aslında her yapmış olduğu dikkat çekmiş Andy Warhol’a benzetiyorum. Eserlerinizin yanı sıra siz de değişen görüntülerinizle medyanın bir şekilde ilgi odağısınız. Sizi izlemeyi de çok seviyoruz. Hayatınız, yani gündelik hayatınız da birer sanat eseri gibi. HALUK AKAKÇE Türkiye’de çok değerli sanatçılar var. Bahsettiğiniz anlamda medyanın da aracı olduğu farklı bir ün de kazandım, bu sadece işimle ilgili değil. Uzun yıllar Amerika’da yaşadım ve farklı bir tanınırlığım vardı. İşlerimi bilenler ama beni tanımayanlar vardı. Son üç yıldır Türkiye’deyim. İşlerimi bilen, kariyerime saygı duyan kitle zaten var ama işlerimi bilmeyip beni tanıyanlar da oldu bu süre içinde. Ben ünlü olup olmadığımı bilmiyorum aslında. Medyaya yansıyan kareler aslında gece saat 22:00 ile sabaha karşı 05:00 arası yaşananlar. Bir de şöyle bir şey oldu aslında. Ben herkese ve her şeye merak duymaya başladım. Popüler kültürü çok merak etmeye başladım Türkiye’de. Medya dahilinde bakıldığı zaman, entelektüel kesimin burun kıvırdığı bir toplumu da merak ediyorum. Banu Alkan da arkadaşım, şurada Karadeniz Pidecisi’nde çalışanlar da yakın arkadaşımız. F&T Hayatın tam da içinde olmayı seviyorsunuz. Öyle mi? HA Hayatın içinde olmak yeni bir şey benim için. Çünkü 35 yaşına kadar kendimi hep soyutladım dünyadan. Atölyede çalışıyordum, pek sosyal bir hayatım yoktu. Ondan sonra bir şey oldu... Dışarıya çıkmak istedim.

171


f&t interview F&T Dışarı çıkmak dediğiniz için aklıma geldi. Sizi zaman zaman köpeğinizi gezdirirken görüyorum Nişantaşı’nda. Hayvanları çok sevdiğinizi hatta evinizde bir küçük at, pony bile baktığınızı okumuştum dergilerde. HA Ben her zaman hayvanları çok seven birisiydim. Ama çocukken apartman katında hayvan beslemeye izin vermezdi annem. Bahçeli ev olursa olabilirdi ama. Sonra Amerika’da bir gün dedim ki kendi kendime; “37 yaşındayım, kendi evimde oturuyorum. İstediğim hayvanı besleyebilirim. Bunu neden daha önce düşünmedim ki.” Hayvanlarla ilgili maceram köpeğim Megatron’la başladı. O hayatımıza bir mucize olarak geldi. Ben hep bir köpeğim olsun isterdim ve Megatron’un cinsinde bir köpek almak isterdim. Az bulunur bir cins. Bütün arkadaşlarım da bilir. Bazı pet siteleri vardır. Televizyonda dizi seyretmediğim zamanlar orada saatlerce köpekleri araştırarak vakit geçirebilirim. Bir arkadaşım New York’da bir mağazadan sözediyordu. Yukarı Doğu Yakası’nda Kennel diye bir yerden, bir mağazadan bahsediyordu. Taksiye bindik, bir köpek almak için gidiyoruz. Arkadaşım, “bu evlilik gibi bir şey, biliyorsun değil mi” dedi. Önce karnıma ağrılar girdi. Bu fikre çok uzaktım bir bakıma. Yani bağlanmak ya da kendimi adamaya. Bir yere yemek yemeğe gittik. Yemek bitmesin istiyorum, sonra mağazaya gideceğiz ya. Yemek bitti. Sonra karşıdan karşıya geçerken Trump Plaza’ya geldik. Kuaför dükkanı gibi bir yer dikkatimi çekti. İçeride beyaz önlüklü insanlar, yerler siyah beyaz karolu. Köpek pet shop’u değil de köpek evlat edinme merkezi gibi bir yerdi burası. ’Le Chien’di mağazanın adı. Sizin için uçağa atlayıp aradığınız köpeği buluyorlar. Sahibi 101 yaşında falandı ben tanıştığımda. Zsa Zsa Gabor‘un ve pek çok başka kişinin köpeğini onlar bulmuş. En pahalı şampuanlarla köpekler yıkanıyordu. Köpeklere fön çekiliyordu. Arkadaşım, “bak Haluk, maymun gibi küçük bir köpek sana bakıyor” dedi. Ve bütün yıllardır bilgisayarda aradığım tür köpek beyaz kuvöz gibi bir şeyin içinden bana bakıyordu. İlk bakışta aşk. “Ben buradan gidemem,” dedim. Aldıktan sonra başta sokağa çıkartamadım. Ve çok büyük loftta köpeğim Megatron’a çim, bahçe ve oyun bölümü yaptırdım. Kendisini insan zannediyordu galiba. Çok zeki bir köpek. Hayatım onunla düzene girdi. Beni düzenli bir yaşama itti. Ev çok iyi temizleniyordu. Endüstriyel temizlik yaptırıyordum. F&T Bu loft Lenny Kravitz’le komşu olduğunuz loft mu? HAEvet. Şimdi o daireyi Alicia Keys satın aldı. F&T Türkiye’de bir atınız oldu ve köpeğiniz Megatron dışında da hayvanlarınız oldu, değil mi? HA 500 tane kuşum vardı. Evde temizlik yapılırken kafesleri açık bırakılmış, şimdi Maçka Parkı’nda olabilirler. Unutmuyorum 8 kişi falan getirmişti pony’yi. Adı Chop Chop’du. Çok muhteşem bir hayvandı,

172

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

çok eğitimliydi. Şimdi bir arkadaşımın çiftliğinde. İki köpeğimle kedim oyunlar oynarlardı. Komşular çocuklarını bana getirirlerdi. Çocuklar bana gelmek için çıldırırlardı. İki de maymun vardı. Bu kendi çocukluğuma dönmek gibi bir şey oldu. Ve hayvanların enerjileri, frekansları bambaşka. F&T Çok seyahat ediyorsunuz. Nerelere gitmeyi seversiniz? HA Aslında ne kadar zaman geçireceğinizle ilgili. Uzakdoğu’yu çok seviyorum ama çok uzun süre kalamam. Ama Japonya, Tokyo bambaşka bir yer. Tek favori yer söylemek gerekirse New York derim. Çünkü orada bambaşka kültürden insanların bir arada olmasının verdiği bir tatmim var. Bir konu konuşulduğunda farklı pek çok bakış açısı getirebilen bir sürü insan var. F&T Herkesin kendisi gibi olabildiği ve uluslararası anlamda pek çok şeyi sunan çok dinamik ve hareketli bir kent. HA Ben hareketin çok getirisi olan bir şey olduğuna inanıyorum. Bir yerde okumuştum. Bir çok kişi olma lüksüne sahipse bir insan neden bir kişinin hayatını yaşasın diye. Aslında her gittiğiniz yerde tanıştığınız insanlar farklı bir yönünüzü keşfetmenize yardımcı oluyorlar. Siz gezerken yeni bir kültür keşfediyorsunuz ama esas insan kendisini keşfediyor. Kapsam ve conteks çok önemli. Kapsam her şeyi değiştiriyor ve insan içinde pek çok insanı barındırabiliyor. F&T Siz modaya yakın duran bir sanatçısınız. Farklı bir stiliniz var. Giyim kuşamınız, aksesuarlarınız her zaman dikkat çekiyor. Bir TV programında da jean pantalonunuzu hiç yıkamadığınızı anlatmıştınız... HA Jean hiç yıkanmaması gereken bir pantolon zaten. Ben daha önce bilmiyordum, sonra öğrendim. Jean hafızası olan bir fiber. İlk önce bir kot aldığınızda onunla duşa gireceksiniz, üzerinizde yıkanacak. Lekelenmediği sürece yıkamamak gerekiyor. F&T Moda tasarımcısı ve editörü Isabella Blow ile yakın arkadaştınız. O da Warhol’un fabrika kızlarındandı. Onunla aynı evi paylaşmıştınız, değil mi? HA Çok güzeldi. Hayattayken moda ve stile, stil yahut moda olarak bakmayan bir insandı ve öyle insanları da keşfederdi. Hayatının dramasına o rol için giyilecek kostümler vardı. Çok sıra dışı kıyafetler bir maske aslında. Bir şaşırtmaca. Kişisel şeylerle ilgilenmektense o zırhla ilgileniyor insanlar. Ben yaratıcılığı ve yaratıcı insanları seviyorum ve modayı da sevmemin nedeni bu. F&T Louis Vuitton için de çalışmalar yaptınız. HA Video sanatçısı olarak davet edildim. Mağaza içi için bir enstalasyon yaptım. Bir de bir çok modacı benim koleksiyoncum.


F&T İsim vermenizde bir sakınca yoksa birkaç isim verir misiniz? HA Tabii. Alexandre McQueen koleksiyonunda on tane heykelim var, Bernard Arnault ‘da video enstalasyonlarım var, Fendi Ailesi videolarımın koleksiyonunu yapıyorlar. Valentino büyük bir resim aldı. Hatta Lonrdra’da gazeteye de çıkmıştı haberi. Çok var esasında… F&T Genç yaşta hem bu kadar başarılı, hem de ünlü oldunuz. Bunu neye bağlıyosunuz? HA Genç yaşta denemez, çok göreceli bir kavram ( gülüyoruz ). Çünkü düşünün önce iç mimardım, bir mimari ofiste çalıştım. Resim ve video üzerine güzel sanatlar masteri yaptım. Yani bayağı bir süre okuldaydım. Okul sonrasında New York’da bir mimari şirketinde çalıştım. Sanatçılığım sonradan geldi. Sanatçı olarak genç bir sanatçıyım diyeyim. İnsan olarak çok da genç değilim. F&T Siz çağdaş sanat anlamında hem dünyayı hem de Türkiye’yi çok iyi tanıyorsunuz. Türkiye’de çağdaş sanat anlamında neredeyiz ? HA Şu gerçek ki son onbeş yılda yükselen bir ivmeyle önce Türkiye’deki sanat etkinlikleri açısından artan enstitüler, yeni bir çağdaş sanat müzemizin olması, Kültür Bakanlığı’nın fonları olsun, çok daha hareketli bir sanat ortamı oluştu. Uluslararası bir ortam var artık. Tüm grup sergilerinde hem Türk hem de yabancı sanatçıların eserleri var. Bir de şu var. Batı doymaya başladığı için yeni piyasalara bakmaya başladılar. Rusya ve Çin var. Orta Doğu ve Arap ülkeleri var. Sanat pazarı olarak Türkiye eşsiz bir konumda. Orta Doğu da Türklere çok sıcak bakıyor. Biz uluslararasılaştıkça çağdaş sanat ortamındaki yerimiz daha güçlenecek ve rekabetçi bir sistem oluşunca da kalite artacak. Hem galeriler, hem de projeler anlamında. Şimdi daha

saygıyla bakılıyor. Çağdaş sanat sonuç olarak Batı’nın bulduğu bir kavram.

HALUK AKAKÇE KİMDİR?

F&T Peki sizi bir sanatçı olarak neler besler, neler umut ve ilham verir? HA Geçenlerde bir film izledim. Adı, “Le Tableau”. Bir Fransız animasyon filmi. Yaratıcılık ve düşünce sistemi olarak da harikaydı. Filmin konusu şöyle. Bir tablo var Paris’de bir atölyede. Ressam atölyeyi kapatıp uzak diyarlara gitmiş, resim yarım kalmış. Resmin içinde bir şato ve bir bahçe var. Bazı karakterler yarım kalmış, bazıları eskiz halinde, bazıları da tam bitmiş. Tam bitmiş figürler bu resim bize ait ve yarım kalmış ve eskiz olanlardan kurtulursak bu tablo bize ait olacak diyorlar. Eskizler çizgi olduğundan her yere saklanabiliyorlar...

Kendini zamanının sanatçısı olarak tanımlayan ve sonsuz mekan duygusu veren işleriyle tanınan Haluk Akakçe, çağdaş sanatın dünyaca tanınan isimlerinden biri. Video enstelasyonları, duvar resimleri, akrilik ile ahşap panel ve kağıt üzerine çalışmalar yapan Akakçe, Bilkent Üniversitesi’ndeki iç mimarlık eğitiminin ardından Londra’daki Royal College of Art ve Amerika’daki The Art Institute of Chicago’daki MFA derecelerini birincilikle tamamladı. 1997’de ilk kişisel sergisini Chicago’da açmasının ardından sanat çalışmalarına Londra ve New York’da devam etti. Dünyanın önde gelen sanat merkezlerinde bir çok sergi açan Akakçe’nin işlerinin sergilendiği mekanlar arasında Whitney Museum of American Art (New York, 2002); PS-1 Contemporary Art Center, Long Island City (New York, 2001); New Museum, (New York, 2002); Tate Britain (Londra, 2004); Chelsea Art Museum (New York, 2007); ThyssenBornemisza Art Contemporary, Kunsthaus Graz (Graz-Avusturya, 2008) ve Istanbul Modern Sanat Müzesi (Istanbul, 2009) bulunuyor. Sanatçının katıldığı önemli bienal ve festivaller arasında; 2002’deki ‘’Metropolitan Iconographies” 25. Sao Paulo Bienali, 2001’deki “Painting at the Edge of the World” Walker Art Center, Minneapolis ve Paolo Colombo küratörlüğündeki 6.Uluslararası Istanbul Bienali de yer alıyor. Sanatçı Las Vegas valisinin davetiyle 2006 yılına damgasını vuran projesi “Sky is the Limit”i Freemont Caddesi’ndeki dünyanın en büyük LED ekranı olan Viva Vision’da gerçekleştirdi. Las Vegas’da şehir merkezinde, dört blok boyunca devam eden, dev ekranlardan oluşmuş bir kubbe olarak nitelenebilecek bu işin ardından Akakçe, Louis Vuitton markası tarafından geçmişte pek çok değerli sanatçının davet edildiği Maison Louis Vuitton ChampsElysées’de video enstalasyonu sergiledi.

F&T Ve son olarak biraz klişe gibi duracağını bilerek soruyorum.Sizin gibi sanatta iyi yerlere gelmiş birinden duymak belki bazı sanata gönül vermiş kişilere sihirli bir değnek olur. Ne yapmalılar gençler, güzel sanatlar eğitimi alanlar? HA Kendilerine dürüst olsunlar, korkmasınlar. Ve Bloody Mary’ler bitiyor, hava da kararmış. Trafik başlamış. Haluk Akakçe’nin şoförü kapıda ve Haluk Akakçe’nin tablolarını görmek üzere Swissotel’e gidiyoruz. Muse’den Uprising’i dinliyoruz arabada. Haluk Akakçe otel hayatını çok seviyor ve zaman zaman otellerde kalmayı tercih ediyor. Swiss Living’deki odası da eserleriyle dolu. Bu rengarenk tabloların fotograflarını çekiyorum. Önünde fotoğrafını çektiğim eserlerinden birisinde çizdiği resmin kendisi olduğunu söylüyor. Birlikte de bir anı fotografı çektiriyoruz. Bu aralar yeniden Amerika’ya gitmeye hazırlanıyormuş. Çalışırken müzik dinliyor ve pek çok proje üzerinde çalışıyor. Yepyeni projesinde hem video, hem mimariyi bir araya getireceğini söylüyor.

173


f&t interview

Sofraların Baş Tacı Kış aylarında şifadır, sofralarımızın baş tacıdır çorbalar... Shorba restoranlarının yaratıcısı Ebru Omurcalı biriktirdiği, bizzat denediği binlerce tariften derlediği “Çorbanın Kitabı 2” ile bizleri yepyeni tariflerle buluşturuyor. Türkiye’nin en iyi yemek kitabı seçilen “Çorbanın Kitabı”nın devamı niteliğindeki “Çorbanın Kitabı 2” hakkında Ebru Omurcalı ile konuştuk, kış ayları için favori çorbalarının tariflerini istedik. Röportaj Funda Şahinbaş Hoşkal Fotoğraflar Ozan Kutsal

174

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


FASHION&TRAVEL Size yemek sihirbazı, mutfakta mucize işlerin mimarı diyebiliriz. Sizi biraz tanıyabilir miyiz? EBRU OMURCALI 18 yaşına kadar Bolu’da büyüdüm. Annem Bolulu, babam Rumelili. Çok küçük yaşta mutfağa girdim, bizim ailede mutfakta yaşam bir gelenektir. Herkesin mutfağa girip yemek pişirdiği bir ailede büyüdüm ve ben de hep tencerenin bir sapından tuttum. Üniversitede ekonomi eğitimi aldım. Bizim dönemimizde gastronomi eğitimi yaygın değildi ne yazık ki. Geleneksel aile yemeklerini hep çok sevdim, çok meraklıydım ve tattığım her yemeği kendim de denedim, mutfak kültürü ile ilgili öğrendiğim bilgileri yıllarca biriktirdim. Ekonomi eğitimi aldığım dönemde gastronomiye ilgim devam etti. Dönemsel olarak ünlü Türk ve yabancı şeflerden eğitimler aldım. Kendi işimin yanında bu hobimi sürdürdüm. Daha sonra yaptığım işten memnun olmadığımı ve en sevdiğim şeyin mutfak olduğunu fark ettim. Uzun bir süreç bu aslında. Hayat devam ederken yaş, ortam ve zevkler kararlarınızı etkiliyor. Sonra ani bir kararla her şeyden vazgeçtim. Ataşehir’de ilk restoranımı açtım. Konsept çorbaydı. Seyahatlerimde içtiğim, araştırarak öğrendiğim veya sadece kendi mutfağımda pişen çorbaları neden herkes tatmıyor mantığı ile açıldı restoran. F&T Neden çorba? EO Çünkü Türk mutfağında çorba çok geleneksel bir lezzet. Biz sadece işkembe çorbasını biliriz. Restoran zinciri olarak sadece işkembe çorbası servis eden mekanlar var, hiç farklı bir şey yapılmamış. Ben farklı olanı yapmak istedim. Biraz da renk katmak istedim, aslında sihirli bir dokunuş yaptım. Bildiğimiz bir şeyi hem tanıdık hem de çarpıcı bir sunum ile hazırladım ve çok ilgi gördü. F&T Çorbanın mutfağımızdaki yerini nasıl değerlendiriyorsunuz? EO Çorba Türk mutfağı için çok değerli. Bizden bir lezzet ve çok zengin bir çorba menümüz var. Ama günlük hayatta içtiğimiz çorbaların sayısı sınırlı. Ben de ilk önce restoranda çok farklı çorbalar düşündüm. Türk ve dünya mutfağından derleme yaptım. Etnik mutfakların hepsini harmanlayıp restoranda sunmaya başladım. Dünyanın dört bir tarafından tabaklar ve çorba kaseleri edindim. Çin porseleninde Uzakdoğu çorbalarını servis ettik mesela. Farklı çorbaları farklı kaselerde sundum ve yanlarına farklı ekmekler yaptım. Dekorasyona da çok önem verdim. Ben sadece biraz daha farklılaşmaya, herkesin yapmadığı şeyleri yapmaya çalıştım. Bundan sonra bir restoran daha açtım. Bu butik bir süreç endüstriyel bir iş değil. Yavaş yavaş büyümeyi planlıyorum. Bu süreç yaşamımın bir parçası. F&T Yemek araştırmaları da yapıyorsunuz… EO Çok erken yaşta yemeğin içine girdiğiniz zaman akademik eğitiminiz farklı da olsa tutkunuz üzerine araştırma yapmak iş gibi gelmiyor. Öğrendikçe memnuniyetiniz, vizyonunuz değişiyor. Uzun yıllardır çok fazla tarif denedim biriktirdim, araştırmak hobinin üzerine geçti. Şu an ciddi araştırmalarım, arşivim, derlemelerim var. Sosyal ve kültürel anlamda sofra kültürünü araştırıyorum. Savaş döneminde yenen yemekler, farklı kültürlerin yaşam şekilleri ve sofra ritüellerini, kutlamalarda neler yenildiğini, ülkelerin tarımını araştırıyor ve inceliyorum. Bunların hepsi insanların yemek kültürünü etkiliyor. Statüler yemek alışkanlıklarını etkiliyor. İmkanı dar olan mutfakların yaratıcı olduğunu düşünüyorum çünkü lezzet arayışındalar. Zenginliğin getirdiği farklı imkanlar var. O da farklı şekilde yemeğe yansıyor. Yemek yapan herkes kendi birikimini kendi vizyonunu ortaya koyuyor. İnsanlar özellikle evdeki kadınlar takdir edilmekten hoşlanıyoruz iyi bir şey sunduğumuz zaman sunduğumuz yemeğin görkemi iltifat almak hoşumuza gidiyor. Araştırmalar devam ediyor, bitmiyor. Her mutfağı araştırıyorum iyi bir külliyat bırakmak istiyorum. F&T Bir tarifi okuduğunuzda sizi o yemeği denemeye iten nedir? EO Artık tarifleri okuduğumda iyi bir kombinasyonu hissedebiliyorum. Farklı eklemelerle başka bir yere tadını çekebiliyorsunuz. Artık kafanızda bir oran oluşuyor. Ve o oranı yemeklere yansıtarak restoranların mutfaklarında deneme yapıyorum ve hep çarpıcı sonuçlar ortaya çıkıyor.

“Çorbanın Kitabı”nın devamı olan “Çorbanın Kitabı 2”, çorbaların yanı sıra ekmekler ve çorba kıtırları ilavesiyle mutfaklarımızın vazgeçilmezi olacak.

F&T Araştırmaların kitaplaşma süreci nasıl oldu? EO Dört kitabım var beşincisi çıkmak üzere. Sürpriz bir kitap, “Makarnanın Kitabı” geliyor. Çorba konusunda açık olduğunu düşündüğüm ve çorbayı çok sevdiğim için çorba ile başladım. Çorbanın Kitabı’nın dokuzuncu baskısı yapıldı. Yine Ortadoğu mutfağından, Emevi-Abbasi döneminin ışıltılı, büyülü atmosferinden çok etkilendiğim için Ortadoğu mutfaklarını daha derinden araştırmaya karar verdim ve “Binbir Gece Sofraları”nı hazırlarken 13 farklı ülkenin mutfağına girdim. “Binbir Gece Sofraları” bana Türkiye’nin en iyi yemek kitabı ve yemek şefi ödüllerini kazandırdı. Daha sonra “Tatlının Kitabı”nı hazırladım. Hafif yemek sonrası yenebilen tatlıların kitabını hazırladım. Meyveli tatlılar, dondurmalar, muhallebiler, baklava da var içerisinde. Temel tariflere yer verdim. Çok fazla talep geldiği için “Çorbanın Kitabı 2”yi hazırladık. Üç baskı bir ay içerisinde bitti. Şimdi “Makarnanın Kitabı” geliyor. Türk mutfağının yemekleriyle makarna sosları hazırladığım bir sentez aslında. Bizi anlatan 160 tariften oluşan bir makarna kitabı. F&T Kitaptaki çorba fotoğraflarının kompozisyonunu size ait. Nasıl hazırlıyorsunuz? EO Ciddi tabak koleksiyonum var. Çekimler için özel kumaşları, Amerikan servisleri ve peçeteleri özenle seçiyorum. Aksesuarlar benim için çok önemli. Bir kadın çarşıya çıktığında kıyafet bakarken ben kumaş, Amerikan servis ve peçete bakıyorum. İnsanların üzerindeki kıyafetlerin renklerinden hemen bir yemek ve renkler gözümde canlanıyor. Ödüllü fotoğrafçı Ozan Kutsal ile birlikte çalışıyoruz. F&T Gelecek planlarınız neler? EO Glütensiz beslenme üzerine atölye çalışmaları yapıyoruz. Bir sosyal sorumluluk projesi aslında. Atölyenin devam edebilmesi için bütün çabamı harcıyorum. Çölyak hastası, down sendromlu, PKO hastası gibi birçok kişiye, glütensiz beslenmeyi tercih eden herkese bir mutfak sunuyoruz. Bu projede çocuklardan yola çıktık. Çölyak hastası çocukların doğum günü partilerinde glütensiz tatlılar yiyebilmesini istedik. Simitten profiterole yaş ve dizayn pastalara, makarnalar ekmek çeşitleri, kurabiyeleri üretebiliyoruz. Glütensiz unla tariflerin tutması kolay değil biz önemli bir iş başardık aslında. Besin alerjisi olanlar bizim tariflerimizle yiyeceklerin gerçek tatlarını alabiliyorlar. Türkiye’nin dört bir yanına gönderim yapıyoruz. Bu projenin devam etmesini diliyorum. Televizyon projelerim var. hazır hissettiğim dönemde yapacağım. Gazete ve dergi yazılarım devam edecek.

175


f&t interview

DOMATESLİ SAZAN ÇORBASI Malzemeler/6 kişilik n 1 kg. sazan balığı n 2 çorba kaşığı tereyağı n 2 adet kuru soğan n 4 adet domates n 1 adet defne yaprağı n 1 tatlı kaşığı ezilmiş sarımsak n 1 çay bardağı kıyılmış maydanoz n 1 adet limon suyu n 1 tatlı kaşığı tane karabiber n Tuz n 5 su bardağı su Tereyağında, küp doğranmış soğan ve sarımsağı kavurun. Küp doğranmış domatesi ekleyin ve soteleyin. Ayrı bir tencerede, suyu kaynatın, defne yaprağı ve balığı yumuşayıncaya kadar pişirin. Pişen balığın kılçıklarını ayıklayın, etlerini ve balık suyunu pişen domateslere ekleyerek, kısık ateşte 15 dakika pişirin. Limon suyu ve maydanoz ekleyerek servis yapın.

KEKİKLİ GERDAN ÇORBASI Malzemeler/6 kişilik n 1 kg. gerdan eti n 1 adet kuru soğan n 2 su bardağı süzme yoğurt n 3 çorba kaşığı un n 1 kahve fincanı sirke n 1 baş sarımsak n 4 çorba kaşığı tereyağı n 1 adet defne yaprağı n 1 dal biberiye n 6-7 dal taze kekik n 1 tatlı kaşığı kırmızı biber n 1 tatlı kaşığı karabiber n Tuz n 10 su bardağı su Gerdan etini, 10 su bardağı su ve defne yaprağıyla beraber haşlayın. Etlerini kemiklerinden ayırın ve suyunu kullanmak üzere saklayın. Ayrı bir tencerede, tereyağında, küp doğranmış kuru soğanı kavurun. Ezilmiş sarımsak, yoğurt ve unu pürüz kalmayıncaya kadar çırpın. Çorbanın suyundan alarak, yoğurtlu karışımı ısıtın ve tekrar tencereye boşaltın. Baharatlarla beraber, 15 dakika pişirdikten sonra servis yapın.

176

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ



f&t interview

KÖLÜK AŞI GAZİANTEP Malzemeler/6 kişilik n 1 su bardağı kırmızı mercimek n 1 çay bardağı bulgur n 1 adet kuru soğan n 1 çorba kaşığı biber salçası n 4 çorba kaşığı zeytinyağı n 1 çorba kaşığı kimyon n 2 çorba kaşığı kuru nane n 1 tatlı kaşığı pul biber n 7-8 su bardağı su, tuz Üzerine

n 1 adet dilimlenmiş limon

Yıkanmış bulgur ve mercimeği, suyla beraber yumuşayıncaya kadar haşlayın. Ayrı bir tavada, zeytinyağında, küp doğranmış kuru soğanı şeffaflaşana kadar kavurun. Salçayı ekleyerek kavurmaya devam edin. Baharatları çorbaya ekleyerek karıştırın. Kavrulmuş soğanı çorbanıza ekleyerek bir taşım kaynatın. Limon dilimleriyle servis yapın.

TERE ÇORBASI Malzemeler/6 kişilik n 3 çorba kaşığı zeytinyağı n 1 adet kuru soğan n 1 çay kaşığı ezilmiş sarımsak n 1 adet kereviz n 300 gr. brokoli n 2 su bardağı doğranmış tere n 1 çay bardağı krema n 1 çay bardağı taze soğan n 5 su bardağı su n Tuz, karabiber n Yarım çay kaşığı muskat rendesi Zeytinyağında, küp doğranmış soğan ve sarımsağı kavurun. Kereviz ve brokoliyi ekleyerek soteleyin. Üzerine suyu koyun ve sebzeler yumuşayıncaya kadar pişirin. Krema, baharatlar ve tereyi ekleyip bir taşım kaynatın. Taze soğan serperek servis yapın.

178

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ





f&t personal experience

Karanlık İşler Akşam yemeğine çıkacaksınız. Ama ne giydiğinizin, makyajınızın, ne de ayakkabınızla çantanızın uyumunun, dip boyanızın veya manikürünüzün gelmiş olmasının hiç mi hiç önemi yok. Bu yemek karanlıkta yeniyor, hem de zifiri karanlıkta. Tek bir mum ışığı bile olmayarak. Kendisi de “karanlıkta kalmayı”tercih eden “Karanlık İşler” şirketinin ortağı Nuri Kaya bize Karanlıkta Yemek konseptini ve bu işe niye soyunduklarını anlatıyor. Yazı Nilüfer Ülkügüner Şengel

Y

emek kültürüne ve yaratıcılığa önem veriyorsanız , dünyayı gezmeyi de seviyorsanız çok farklı yemek deneyimleri yaşayabiliyorsunuz. Yerel tatları denemenin yanı sıra mesela Fransa’da bir şatoda rönesans yemeği yemek veya İspanya’da her yemeğin neredeyse toz veya buz haline geldiği moleküler mutfakla tanışmak gibi sıra dışı yemek maceraları da yaşayabiliyorsunuz. Ülkemizde de çok yaratıcı şefler var ve zaman zaman heyecanla yemek work-shoplarını izliyoruz. Yemekler kadar sunumlar da ilham verici oluyor. Galata’nin en havalı sokağı Serdar-ı Ekrem’de gezerken moda ve tasarım dükkanları içinde kapkara demir bir kapı dikkatimi çekti. Üzerinde ilginç afişler vardı. “Karanlık İşler … Sizi hayal gücü ve lezzet buluşmasına davet ediyor.” “Karanlıkta Yemek… Hangisi kırmızı, hangisi beyaz şarap?.. Peki ya göremeseydiniz?” Hemen arayıp randevu aldım. İşte size benzersiz bir yemek macerası. Üstelik çok da yakınınızda.

FASHION&TRAVEL Merhaba Nuri Bey. Galata’nın bence en şık sokağındasınız. Bahar Korçan’in butiğinin hemen karşısındasınız ve çok hoşuma giden bir şey de yan kapı komşunuzun bir aydınlatma şirketi olması.Galata Dialog Derneği başkanısınız. Çalışmalarınızdan bahseder misiniz? NURI KAYA Kör Fotoğrafçılar Projesi olarak Galata Diyalog Derneği’nde faliyet göstermekteyiz. Proje, bir yandan görme engellilere yönelik kitap kayıtları, edebiyat söyleşileri, radyo tiyatroları, tanıtım filmleri, müzecilik çalışmaları gibi çok yönlü faliyetlerini sürdürürken öte yandan da toplumun görme engellilere karşı takındığı önyargıyı kırmaya çalışmakta. Proje merkezimizde görme engelli ses teknisyeni kitap kayıtlarını alıyor. Görme engelli garsonlar yemek servisi yapıyor. Görme engelli müzisyenler sahne alıyor. Yani proje merkezimizde görme engelliler görünür oluyor. Ama biz bir görme engelli derneği değiliz. Bağış kabul etmiyoruz. Kültür

182

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

ve sanat üzerinden görme kavramına bakıyoruz. Tüm bu saydıklarımı yapabilmek için, gelir elde etmek için “karanlık işler” yapıyoruz. Aslında üç hedefimiz var. Birincisi derneğe gelir elde edebilmek, ikincisi görme engellilerin çalışması ve görme engeli olmayanlara alışılmış ilişkiyi tersine çevirerek bir şekilde yardım etmeleri, para kazanmaları, üçüncü hedefimizse görme engelli olmayan misafirlerimizin bir anlamda körleştirdikleri diğer dört duyularını daha yoğun kullanmaları ve aslında keşif yapmaları, hayal güçlerini kullanmaları. Zifiri karanlıkta yemeğin yanı sıra, tiyatro, konserler, iftar yemekleri gibi pek çok faaliyetimiz var. Tüm faaliyetlerimizi sıfır ışıklı bir mekanda gerçekleştiriyoruz. F&T Çok ilginç. Peki yemek süresi ne kadar ve içeride nasıl bir yemek organizasyonu bekliyor bizleri? NK Yemek süresi iki buçuk saat. Sardunya Catering’in çok şık ve nefis bir yemek sunumunu bulacaksınız. Dört tabak yemek servis ediyoruz. Başlangıç, ara sıcak, ana yemek, tatlı ve sonrasında türk kahvesi ikram ediliyor. Gece boyunca limitsiz şarap servisi veya alkolsüz içeceklerimiz sunuluyor. Vejetaryen olan veya belli gıdalara karşı hassasiyeti, alerjisi olanlar organizasyondan bir gün önce bize bildirirlerse onlara uygun menüler hazırlıyoruz. Ama menülerin ne olduğunu asla söylemiyoruz. Cep telefonu veya çakmak gibi ışık veren eşyaların, salona girerken bırakılmasını rica ediyoruz. Başta merak ve korku hissediliyor aslında. Bu da insanların mizah duygularını çok geliştiren bir durum yaratıyor. Salona girmeden antrede misafirlerimizi bilgilendiriyoruz. Salonda aynı anda 42 kişiye yemek servisi yapıyoruz. F&T Önceden, salona girmeden masaların dizilişinin nasıl olduğunu, sofra düzenini söylüyor musunuz peki? NK Hayır. Tamamen imajinasyonu size bırakıyoruz. Masanıza gidip sandalyenize dokunana kadar bir gece dalışı yapıyor gibisiniz. Masanıza oturduktan sonra çok şık, tüm lüks restoranlarda olduğu gibi bir servis sunuyoruz. F&T Yani çatallar solda, bıçaklar sağda olacak ve solda ekmek tabağını bulacağız o zaman. NK Tabii tabii. Biz hiç birşeyi özellikle zorlaştırmıyoruz. Sadece ışık yok, karanlıktasınız. Yemek servisiyle birlikte canlı müzik başlıyor. Çok iyi müzisyenler Türk ve dünya müziği yapıyorlar. Şunun altını çizmek isterim. Biz görme engelli kişilerle bir empati kurmak için yapmıyoruz bu programları. Biz bu geçici körlük durumunda, diğer dört duyunuzu size yoğun kullandırmaya çalışıyoruz. Yemek esnasında dansa kalkanlar olabiliyor, çok eğlenip gülüyor misafirlerimiz.


ÜNLÜ BIR SANATÇI DA BURAYA GELEBILIYOR, BÜYÜK BIR ŞIRKETIN CEO’SU DA. AMA DAHA ÇOK PLAZALARDA ÇALIŞAN EĞITIMLI, TEKDÜZELIKTEN SIKILMIŞ KADINLAR VE EŞ DURUMUNDAN ERKEKLER DIYEYIM. KARANLIKTA STATÜ YOK, ROLLER YOK, HERKES RAHAT.

BEYAZ ŞARABI SOĞUK SERVIS YAPMAZSAK KIRMIZI ŞARAP ZANNEDILEBILIYOR MESELA. ÇÜNKÜ HAYATTA ELDE ETTIĞIMIZ DENEYIMLERIN ÇOĞU GÖRÜNTÜYE DAYALI. HEP GÖRSEL KODLARLA YAŞIYORUZ. YEME IÇME DE BÖYLE. BIR GURME YAZAR HANIM GECE KAPIDAN ÇIKARKEN VERDIĞIMIZ DOSYAYA BAKARKEN ÇIĞLIK ATTI. 183


f&t personal experience F&T Üzerine yemek döken veya ayağa kalktığında düşenler olmuyor mu? NK Hayır. İnanın olmuyor. Çok çok nadiren, dışarıda ne kadar olursa burada da öyle, binde bir… Bir bardak kırılıyor bazen. Görmeden, görülmeden iki buçuk saat boyunca çok farklı bir deneyim yaşıyorsunuz burada. Kapıdan çıkarken sizlere yemeklerin ve size hizmet eden personelin fotograflarını bir dosyayla veriyoruz. Hiçbir şekilde bahşiş veya bağış kabul etmiyoruz. Biz bir hizmet satıyoruz. Hayatınız boyunca yaşayamayacağınız türden bir deneyim sunuyoruz. F&T En çok nerede, hangi lezzetlerde yanılıyor veya tereddüt ediyoruz? NK Beyaz şarabı soğuk servis yapmazsak kırmızı şarap zannedilebiliyor mesela. Çünkü hayatta elde ettiğimiz deneyimlerin çoğu görüntüye dayalı. Hep görsel kodlarla yaşıyoruz. Yeme içme de böyle. Bir gurme yazar hanım gece kapıdan çıkarken verdiğimiz dosyaya bakarken çığlık attı. Yediği yemeği kimyonlu dana zannetmiş oysa yediği tavuktu. Kırmızıyla beyaz et de karışabiliyor. Görsel kodlarla hayatı okumaya çalışıyoruz çoğunlukla. F&T Kurumsal organizasyonlar yaptığınızı okudum. Ne tür organizasyonlar tercih ediliyor? NK Mesela üç hafta önce Çırağan Sarayı’nda büyük bir çikolata firması için karanlıkta toplantı gerçekleştirdik. Salon tamamen karartıldı ve tabaklar içinde onlarca ürün test edildi. F&T Tat algısı daha kuvvetleniyor, aromalar daha iyi ayırt ediliyor o zaman. Peki Galata’daki bu mekanınıza daha çok kimler geliyor? Sizin gerçek müşteri kitleniz kimlerden oluşuyor? Bir genelleme yapmak mümkün mü? NK Ünlü bir sanatçı da buraya gelebiliyor, büyük bir şirketin CEO’su da. Ama daha çok plazalarda çalışan eğitimli, tekdüzelikten sıkılmış kadınlar ve eş durumundan erkekler diyeyim. Karanlıkta statü yok, roller yok, herkes rahat. Gerçekten çok eğleniliyor, şarkılara eşlik ediyorlar, deşarj oluyorlar. Mekanımızdan her ayrılan eşsiz bir deneyim yaşadığını söylüyor. Yabancı gruplar da geliyor ya da şirket toplantıları oluyor. Bir kez geldikten sonra arkadaşlarını davet edip yeniden gelen misafirlerimiz de çok. F&T Ve doğum günleri, noel, yılbaşı yemekleri, sevgililer günü gibi özel günlere mahsus programlarınız da var. Merak edenler için standart yani cumartesileri gerçekleştirdiğiniz bir karanlıkta yemek programının ücreti nedir? NK Yılbaşına kadar 100 daha sonrası için 125 TL. Ama inanın hem alacağınız servis, hem de yaşanılan deneyim bu rakamın kat be kat üzerinde. F&T Bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ederim. NK Ben teşekkür ederim.

184

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Ve Ben de Karanlık İşlere Karıştım… Evet. Şimdi Karanlıkta Yemek başlayacak. Cep telefonlarımızı, ışıklı saatleri, çantaları, montları, ceketleri vestiyere bırakıyoruz. Çok şık genç kadınlar, takım elbiseli erkekler var. Benim de katıldığım yemek özel bir grup içinmiş. Fransızlar, İngilizler ve Türkler var ortak dil olarak tüm gece İngilizce konuşulacak. Tüm misafirlerin hallerinden, konuşmalarından iyi eğitimli, iş güç sahibi insanlar olduğunu tahmin etmek zor değil. Ve karanlık mı karanlık bir koridorda tek sıra halinde yemek salonuna doğru yürüyoruz. Herkes biraz heyecanlı, konuşma ihtiyacı duyuyoruz ve küçük çaplı esprilere bile çok gülüyoruz. İçerideyiz, salonda (imişiz ama görmüyoruz tabii) ayaktayız. Önce karşılama kokteyli anlamında sıcak şarap ikram ediliyor. Yanımdaki arkadaşımla şerefe yapabiliyor ve gülüyoruz. Sonra bu organizasyonun deneyimli ekibi, bazı objeleri elden ele geçirerek ne olduğunu bilmemizi istiyorlar. Bir dans gösterisi demeyeyim de bir dans başlıyor. Dansçının muhteşem parfümü salonu dolaşıyor. Çok güzel bir his. Bu güzel parfüm karanlıkta içimizi açıyor. Yemek masamıza alınıyoruz. Bizi masamıza yönlendirenler sakin ve zerafetle dolu bir uslupla her şeyi tek tek anlatıyorlar. Korkudan eser kalmıyor. Tek bir gürültü bile yok. Halbuki yüksek topuklu ayakkabılı

kadınları içeri alınmadan önce görmüştük. Demek ki yer kaplama malzemesi de özel düşünülmüş. Masamızda beş yıldızlı lokantalarda veya iyi lokantalarda olduğu gibi ikişer çatallı, ikişer bıçaklı, üçer kadehli bir yemek düzeni tarif ediliyor. Yemek olarak önce başlangıç yemeğini test ediyoruz. Çok lezzetli, soğuk zeytinyağlıların, salatanın olduğu bir tabak. Yemek bitiminde içerikleri sayıyoruz. Sonra ara sıcak, arkasından ana yemek ve tatlı servis ediliyor. Hepsi son derece lezzetli. Garsonumuz Hayati Bey’e yeniden şarap istediğimizde veya servisimizi alıp diğer yemeğe geçmek istediğimizde haber veriyoruz. Hemen sakin bir şekilde tüm ricalarımızı yerine getiriyor. Gayet başarılı bir şekilde bu sıfır ışıklı mekanda yemeklerimizi yiyoruz, masadakilerle gülüyoruz, sohbetimiz koyu desem anlarsınız değil mi? Artık karanlığa alışıyoruz. Panik, korku veya rahatsızlık duymuyoruz. Gülüyoruz, salonumuzda güzel müzik yayını var ve aslında çoklukla canlı müzik oluyormuş. Erken kalkarım belki diye düşünürken iki buçuk saat boyunca yemeğin başından sonuna kadar keyifle oturuyorum. Herkes de sanıyorum benimle aynı fikirdeydi. Zamanın nasıl geçtiğini gerçekten anlamadım. Saatin yoktu diyeceksiniz belki ama kapkaranlık bir ortamda bile eğlenebildik. Hem de çok farklı bir deneyim yaşadık. Yemekten sonra yine tek sıra olarak salondan çıktık. Aniden ışıklı bir ortama çıkınca iki dakika kadar sarhoşluk hissi yaşadık. Sonra her şey eskiye döndü. Daha da fazla detaya girerek bu mekanın gizemini bozmak istemiyorum. Gördüklerim ve göremediklerim son derece ilginçti diyerek sizleri aydınlatmış olayım.


f&t tableware

Osmanlı Zarafeti B

Koleksiyon’un yeni sofra takımı Eser-i İstanbul Osmanlı şıklığını modern detaylarla sofralarınıza taşıyor. eykoz’da, 19. yüzyılda üretilip bugün saray müzelerinde saklanan Eser-i İstanbul damgalı ilk Osmanlı porselenleri Faruk Malhan’ın modern yorumuyla, 40 yıldır tasarımı sanat ve kalite ile birleştiren Koleksiyon’un ‘‘Eser-i İstanbul” serisinde yeniden hayat buluyor. Batı’nın porselen kalitesi ve Osmanlı zarafetinin şıklık ile harmanlandığı “Eser-i İstanbul” özgün hatları, sade, altın ve platin seçenekli kenar çizgileriyle sofralara geleneğin yeni bir yorumunu taşıyor. Özenli oranları, uyumlu ve işlevsel kavisleri ile kullanmaktan zevk alacağınız, kullandıkça keşfedeceğiniz, sade, altın ve platin bordürlü olmak üzere 3 tipi bulunan Eser-i İstanbul, 54 ve 64 parça ye-

mek takımı, Türk kahvesi fincanı takımı, çay ve kahve fincanı takımı ve tamamlayıcılarından (kahvedanlık, demlik, sütlük ve şekerlik) oluşuyor. Işık geçirgenliği, sağlamlığı ve zarif görünümüyle Bone China kalitesini sofralarla buluşturan bu set ayrıca, şıklığı ve bütünlüğü sağlamak için mevcut yemek setlerinden farklı olarak ekmek tabağı, küçük kase, tereyağlık, yumurtalık gibi tamamlayıcı parçalar içeriyor. Anadolu sofra kültüründen ilham alan mükemmel çizgileri ve zarif dokusu ile ‘Eser-i İstanbul’, Koleksiyon ayrıcalığı ve Faruk Malhan’ın eşsiz dokunuşları ile sofralarınıza şıklığı, hayatınıza da tasarımın değerli izlerini taşıyor.

185




f&t hotels

LİMAK THERMAL BOUTIQUE HOTEL, PYTHIA SPA Türkiye’de turizm sektöründe önemli projelere imza atan Limak Turizm Grubu’nun Yalova’daki butik oteli Limak Thermal Boutique Hotel, spa merkezi ile misafirlerini rahatlatıyor. Mustafa Kemal Atatürk’ün anılarını taşıyan tarihi bir mekan olan otel, bünyesinde yer alan Pythia Thermal Spa Merkezi’nde hem bedeninizi hem de ruhunuzu dinlendirecek masaj ve bakım çeşitlerini sunuyor. İlk misafiri Mustafa Kemal Atatürk olan tarihi köşkün Limak Turizm Grubu tarafından aslında uygun olarak yeniden inşa edilmesiyle hizmete açılan otelin spa merkezi adını Yalova Termal kaplıcalarının eski adı olan Pythia’dan alıyor. 1000 metrekarelik alanda yer alan spa merkezi, otelin kendine özel tarihi görüntüsüne uygun bir şekilde inşa edildi. Pythia Thermal Spa Merkezi’nde 8 adet bakım kabini, Türk hamamı, sauna, buhar banyosu, açık ve kapalı termal havuzlar bulunuyor. Mistik müzikler eşliğinde Uzakdoğu’nun egzotik bakımları ve rahatlatıcı masajlarını uygulayan merkez, uzmanlarıyla cilt ve vücut bakımlarında da iddialı.

Kış Tatili

Güneşe karşı tembellik etmek ya da şömine karşısında romantizm… Kempinski “Kış Tatilleri” ile 15 Mart 2013’e dek yüzde 35’e varan indirimlerle hepsi mümkün. Dilerseniz Abu Dhabi Emirates Palace’da 1001 Gece Masalları kahramanları gibi yaşayıp güneşe doyun; dilerseniz İsviçre Alpleri’nin zirvelerinde, St. Moritz’deki Kempinski Grand Hotel des Bains’da Buz Polosu Dünya Şampiyonası’nı izlerken karlarda yuvarlanın; dilerseniz bir şehir içi kaçamağı yapıp Çırağan Palace Kempinski

188

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Istanbul’da Boğaz’a karşı bir hafta sonu geçirin ya da Siam Kempinski Hotel Bangkok’da baharat kokularının izinden gidin. Seçenek sonsuz, vakit dar; tek bir kaçamak yetmeyebilir… Kıyı otelleri, tarihi simgesel mülkler ya da şehir otelleri; Kempinski’nin tüm otelleri stil ve kişilik sahibi ve bulundukları destinasyonun kültüründen ilham alıyorlar, bununla birlikte elbette tek bir ana felsefe etrafında toplanıyorlar: Rafine bir Avrupa zevki. Her Kempinski oteli, misafirlerine, bulunduğu destinasyonun özgün kültürünü özenli bir servisle birleştirilip unutulmaz bir seyahat deneyimi sunuyor.


Yeni Yıla Nasıl Girmek İstersiniz?

İş Seyahatleri ve Tatillerin Vazgeçilmez Adresi Palmiye ağaçları arasında, Akdeniz manzarasına hakim konumu ile Mersin HiltonSA, 22 yıldır Hilton kalite ve servis anlayışını Çukurova’da misafirlerine yaşatıyor. Şehir merkezi ve sahile yürüme mesafesinde olan 12 katlı Mersin HiltonSA’nın, 22’si süit olmak üzere tümü deniz manzaralı ve balkonlu 186 odası bulunuyor. Mersin HiltonSA, birbirinden leziz yemekler sunan bar ve restoranlarının yanı sıra spor aktivitelerine imkan sağlayan salonları ile tatil ve iş seyahati konaklamalarının vazgeçilmez adresi. Akdeniz manzaralı terası, odaları, bahçesi ve lobisi ile iş ya da tatil gününüzün sonunda size bir vaha ortamında dinlenme imkanı sağlayan Mersin HiltonSA’nın tüm odaları her türlü ihtiyaca cevap verecek şekilde tasarlandı. Mersin HiltonSA, 8 toplantı odası, açık hava mekanları ve Business Center’i ile uluslararası organizasyonlara ev sahipliği yapıyor. Otelin etkinlik kapasitesi kış aylarında resepsiyon düzeninde 525 kişiyi bulurken, yaz aylarında havuz başındaki yemekli bir davet için 850 kişiye ulaşmaktadır.üks bir otel, sizi ağırlamayı bekliyor.

n Çırağan Hotel, Kempinski’de ise Gazebo Lounge, Laledan Restaurant ve Tuğra Restaurant & Lounge canlı müzik performansları ve birbirinden zengin menüleriyle 31 Aralık’ta saat 20.00’den itibaren Yılbaşı Yemekleri için hazır. Le Fumoir ve Çırağan Bar’da ise 2013’ün ilk saatleri, a la carte menüden leziz atıştırmalıklar eşliğinde, en kaliteli şampanya seçenekleri ve özel kokteyller yudumlanarak karşılanıyor. 1 Ocak 2013 sabahı, yeni yıla Sultanlar gibi bir başlangıç yapmak için ise Çırağan Sarayı Enderun Balo Salonu’nda 12.00-16.00 arası Yeni Yıl Brunch’ı düzenleniyor.

n The Ritz-Carlton, İstanbul Çintemani Restaurant, “Yeni Yıl Gala Yemeği” ile 2013’e “merhaba” diyor. Yılbaşı akşamına özel hazırlanan menüye Grup Blue orkestrası eşlik ederken, Blue Lounge & Grill’de ise gece 23.00’den sonra Luxury Lounge FM işbirliğiyle DJ performansları misafirleri doyasıya eğlendirecek.


f&t hotels

Konukseverlikte Bir Dünya Markası ADANA HILTONSA İş hacmi ve sanayi kuruluşlarının yoğunluğu açısından ülkemizin önde gelen şehirlerinden birinde yer alan Adana HiltonSA, Seyhan Nehri, Sabancı Camii ve tarihi Taşköprü’nün göz kamaştırıcı manzarası ile misafirlerini büyülüyor.

H

avaalanına 5 km, şehir merkezine ise sadece 3 km, uzaklıkta bulunan 17 katlı Adana HiltonSA’nın 17’si suit olmak üzere, toplam 455 yatak kapasiteli 308 odası bulunuyor. Özellikle iş dünyasının ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanan otelin en üst üç katı, özel donanımlı 59 “Executive Oda” ve gün boyunca misafirlerin kullanımına açık olan “Executive Lounge”a ayrılmış durumda. Yerel ve dünya mutfakların en seçkin lezzetlerinin yanı sıra, Spice Market Restaurant’da ünü sınırları aşan meşhur Adana Kebabı’nı da denemek mümkün. Aynı zamanda sadece akşam yemeğinde özel seçenekler sunan yeni Çin Restaurant’ında enfes lezzetler bulunuyor. Zeytini Bar ve The Gallery Lounge & Terrace ise Adana HiltonSA’da günün

190

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

stresini atmak için en keyifli mekanlar arasında yer alıyor. Otelde aynı zamanda ortak kullanım alanları olan lobi, restaurant ve toplantı salonlarının bulunduğu katlar ile tüm odalarda kablosuz hızlı internet erişimi sağlanıyor. Sağlık Kulubü dahilinde otelde yer alan açık ve kapalı yüzme havuzları, tenis kortları, aerobik, fitness, Türk hamamı, sauna ve masaj odaları ile misafirler günün yorgunluğunu atarken spor yapma imkanı buluyor. Seyhan Nehri boyunca uzanan koşu parkuru da uzun yürüyüşler için ideal bir alan oluşturuyor. Detaylı bilgi ve rezervasyon için; Adana HiltonSA (0322) 355 50 00.





Size yakışan ayrıcalık. Seyahatiniz öncesi ve sonrasında... Havalimanındaki tüm işlemlerinizde... Lounge’da ve duty free alışverişlerinizde... Zamanla yarışmanız gerektiğinde... Kısaca seyahatinizle ilgili ihtiyacınız olan her anda size yakışan ayrıcalıklar TAV “primeclass”ta!

facebook.com/TAVPrimeclass twitter.com/TAVPrimeclass


IN ENGLISH

n Natalie Portman

n Leonardo DiCaprio n Emily Blunt

n Famous People’s Istanbul

n Accessories Designer Burak Uyan n Fashion Designer Arzu Kaprol n Sunny Mauritius

n The Best Ski Resorts

n Spanish Artist Armando Gutierrez Rabadan


f&t in english

BEHIND THE CAMERAS

NATALIE We talked about beauty, happy marriage and acting with Natalie Portman.

FASHION&TRAVEL How do you feel to be Dior’s ambassador for the second year running? NATALIE PORTMAN It’s a brand that I’ve admired for a long time. I think they have a lot of integrity, and such an amazing history, it’s an honour to be part of it. Dior represents chic and feminity to me, and to get to be part of that is a big compliment. F&T What do you think of this shift between fashion and make-up as a phenomenon? NP It makes sense that fashion influences make-up and vice versa. The Nude trend was born on Dior runways, then it sparked a revolutionary make-up range. So, it seems like an obvious progression but also it’s amazing that Dior was among the first. F&T Why don’t you like to wear a lot of make-up? NP I like to wear as little as possible, I like natural. It takes a lot of time to put make-up on. I do it for special occasions. I like make-up when I want to feel that I am dressing up. It is something more glamorous and sophisticated, but on a day to day basis, I just want to feel like myself. F&T In what way does Diorskin Nude make-up correspond to you in particular? What is your top product in the range? NP I think the Diorskin Nude make-up is really natural, and it makes you feel that it’s your own skin as it is very light. With the Diorskin Nude foundation, my skin looks great without feeling that I

196

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

have make-up on. You look like a better version of yourself! So it feels that it corresponds exactly to me and to what I would wear. F&T How motherhood changed you regarding your beauty routine? NP Well, everything needs to be a lot simpler now! And it needs to be faster because I have much less time for everything. And also I really want to make sure that everything I use doesn’t have chemicals in it. It has to be really clean, because you know that your child ends up eating whatever you have on your skin or on your hands. Dior formulates their make-up very carefully with regard to these issues. And nail polish is the big thing too, because nail polish can be very toxic. Dior’s is actually very good. F&T What was your beauty routine during pregnancy? NP I rubbed my stomach with some oil everyday. I like the pumpkin seed oil one from an organic company, Pai. F&T What is the best beauty advice someone gave to you? NP Not to pluck my eyebrows, actually not to overdo them. In the nineties, everyone was making them very thin and someone said to me on a photoshoot: “Don’t let them touch your eyebrows!”. F&T Could you give some daily products in your make-up bag you can’t live without? NP I like the Pawpaw lip balm. My best friend lives in Australia and she sent it to me from there. I also like to keep a Diorskin Nude Compact with me.


197


f&t in english F&T Was it easy for you to find your own style? NP It’s a process which never stops. It continues, and you’re continuing within. Obviously, there’s some sort of core, an understanding of yourself that you’re always have, but all the details change all the time. It’s a work in progress. F&T What are the 3 things you never travel without? NP My passport, my Kindle to read my electronic books and my Dior lip balm. F&T What is your exercise regime? How do you get back into such shape after having your baby? NP I run 3 to 5 times a week. I like the way it makes me feel. It gives me a good energy, and focus, it makes me feel better about my body. I like swimming too. F&T Do you like sports? NP I wasn’t good at sports at school or anything. But I do exercise now. I like dancing too, for fun. F&T What beauty advice did your mother give you when you were little? NP I am so lucky. My mom just encouraged me to be a good person, which makes her so beautiful, you look at her and she has so much goodness. I think her mother talked to her so much about beauty, that she probably did not want to. Because my grandmother, who still is very beautiful, loves make-up and jewelery. And my mom, who is also very beautiful, is the opposite. F&T As an actress, you often expose your skin to exterior aggressions, working outside, under the lights… how do you do to keep this radiant glow and protect your skin at both time? NP I always wear sun screen when I am outside.

F&T What kind of make up and fragrances do you prefer during important events? NP Miss Dior, obviously! I don’t wear it everyday but for special occasions, it’s so chic. And for makeup, I like the Diorshow Newlook black mascara a lot. F&T In general, are you more a lipstick or a shade girl? NP I do more my eyes than my lips. F&T What is your favourite beauty treatment and where do you get it done? NP I like acupuncture a lot. I don’t know about beauty treatment but I use it as a method of relaxation, and I guess if you’re relaxed, you look better. And a manicure always makes me feel good as well. I like massages, too. I definitely like pampering. F&T What is your own definition of seduction? NP Connecting with another person and simple elegance. F&T Would you say that simplicity is a word that corresponds to you? NP Yes, feeling like yourself. It’s always been important to me that you’re changing as you change, not as the trends change.

198

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

I AM REALLY INTERESTED IN PLAYING SOMETHING RELATED TO THE FEMINIST MOVEMENT IN THE SEVENTIES. IT IS SOMETHING I’D LOVE TO LEARN MORE ABOUT. IT WAS NOT A LONG TIME AGO, BUT EVEN VERY POLITICALLY COMMITTED WOMEN DON’T KNOW ABOUT IT AS MUCH AS THEY COULD HAVE.

F&T How important is, to you, a makeup for building a movie character? NP It can be very important. Because if it makes you feel like a different person than you are, it helps you to get the character. I did a film in 2006 called « Goya’s Ghosts », by Milos Forman, in which I played three different parts. One of the parts I played was an older woman and they did a lot of make-up on me, my skin was different, and for a younger character, they changed my teeth, and all of these things made me feel like a different person. F&T You selected a shade in the Diorskin Nude lipstick range and gave it a special number, 169. Why you selected this shade in particular, and what represents 169 number for you? NP The shade really felt like the lipstick I would choose, it’s the colour I would want to wear on a day to day basis. 169 is a symbolic and emblematic number that holds a magical quality for me, evoking the birthdates of my family. F&T Do you think that lipstick is the


199


f&t in english

200

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


ultimate touch of seduction? NP Yes, I think lipstick can really transform you. If you wear a red lipstick you just feel like a different person. F&T How do you choose the right colour? NP Well, for me I always liked to put shades close to my regular lip colour. I do red for very special occasions. F&T Have you got any tips to apply the foundation? NP I apply it with my fingers and recently, my make-up artist showed me how I should put foundation under my eyes, where the skin is very delicate, and go towards my nose. But now I am using the incredible Diorskin Nude make-up brushes. F&T What is your favourite night perfume? NP Right now there’s all the oranges blossoming in my garden, and it’s an amazing night fragrance. F&T You are a committed vegetarian. Do you believe in beauty from the inside? Can the right nutrition have an effect on the outer appearance? NP Absolutely. I can totally tell the difference with my skin depending on what I eat. Obviously, the more water you have, the more hydrated your skin looks. And sometimes I cut out dairy and when I do, my skin looks much more better. F&T What needs a woman to do, to be radiant from the inside? NP Being conscious about what you eat, and how you are affecting the planet and the other creatures on earth is definitely a great place to start. F&T What do you do, on a day-to-day basis, for environment? NP Well, we compost in our house. Our garden is all natural, with no fertilizers, no chemicals or anything. We have vegetables, and fruit trees, and herbs. We drive a hybrid car and we are vegetarians. Once we have a kid, you’re especially thinking about that you want the planet to survive and be healthy again. F&T Since several years you are really involved to support several charity organizations acting for different concern: health, environment, homelessness… Today, you choose to support “Free the children” an organization acting for children’s education around the world. Can you explain why? NP I looked into schools a lot because I think the biggest way to affect the developing world is through education, particularly girls’ education. The more you educate girls, the more they have control on their own lives. They have fewer children, and they are more able to take care of them. They are also able to get better jobs, they can feed, educate and shelter better their children later on, so it can solve a lot of issues in the developing world. I looked at who was doing education best and « Free the Children » is really doing an amazing job. They do everything. They take care of education but they also bring healthcare at the schools, nutrition at the schools, they have an holistic approach to make sure girls go to school and stay in school. It’s been amazing working with them. F&T You recently won an Oscar for your role in « Black Swan », you are an extremely talented actress, internationally recognized. Do you feel a kind of total achievement or are you the harshest critic of your own work? NP I think I am probably the harshest critic of my own work, even if I’m not a crazy perfectionist. But also I feel that the achievement comes from the experience itself, not from prizes. Prizes are obviously nice but the experience of making the film comes first. F&T Was the stunning role in « Black Swan » easy to leave behind or did it leave traces on your personality? NP I thought it was easy eventually to leave it behind but it de-

finitely took longer than usual to get rid of. There was so much preparation, and we worked for so long on it – nine years from the first time Darren (Aronofsky) and I talked about it to when it was actually made – so it was in my head for a very long time. F&T Is it the role of your life? NP I don’t know, I hope there is more to come! But when you get a role in a popular movie, people identify you with it. F&T Do you have any acting role model? NP I love Holly Hunter. And Isabelle Huppert, Juliette Binoche, and obviously Meryl Streep, Cate Blanchett, & Julianne Moore, like a lot of people do. I met Isabelle Huppert after a play in Athens, in Greece actually. She did a very avant garde version of « A streetcar named Desire ». F&T You’re soon going to work with Terrence Malick in two films. Do you think it will be easy to enter his vision? NP No he’s so kind and welcoming, and really lovely ! I feel it can be very spontaneous. I like his work because it inspires you to look at the world differently and love the world more. You have to leave your cynicism behind to enter his world. F&T What will be your dream role? NP I am really interested in playing something related to the feminist movement in the seventies. It is something I’d love to learn more about. It was not a long time ago, but even very politically committed women don’t know about it as much as they could have. F&T Are you a feminist? NP Yes, definitely. I think especially in the developing world, women should get the same opportunities as men do. F&T Who are your favourite directors? NP Spike Jonze, the Coen brothers, Wong Kar-Wai, there are many many I admire. Recently I saw « A Separation » by Asghar Farhadi which I really admired. F&T How do you choose your roles? NP It is a combination between the script, the role and meeting the director. Which part do you feel like playing at the time, how good the script is and how much I like the director… F&T As an actress, are you more attracted to drama or comedy? NP As an actress, I like doing both. But for watching, I like comedies more. Although, I watch everything.

Natalie’s Colour DiorSkin Nude ruj serisinde bir tonu seçtiniz ve bu renk tonuna özel bir numara verdiniz; 169. Neden özellikle bu tonu seçtiniz ve 169 sizin için ne ifade etmektedir? You selected a shade in the Diorskin Nude lipstick range and gave it a special number, 169. Why you selected this shade in particular, and what represents 169 number for you? The shade really felt like the lipstick I would choose, it’s the colour I would want to wear on a day to day basis. 169 is a symbolic and emblematic number that holds a magical quality for me, evoking the birthdates of my family.


f&t in english

LEONARDO DICAPRIO

“ There is More To Life Than Acting”

202

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Long before Rob Pattinson, there was Leo. In the days following his classic performance opposite Kate Winslet in 1997’s TITANIC, young women all over the world were firmly in the grip of Leomania, a condition defined as a feverish obsession with a certain Mr. Leonardo DiCaprio. Eclipsing Brad (Pitt) and Johnny (Depp), Leo emerged as Hollywood’s biggest heartthrob and would go on to distinguish himself in films like THE BEACH, THE AVIATOR, CATCH ME IF YOU CAN, BLOOD DIAMOND, BODY OF LIES, REVOLUTIONARY ROAD, and J EDGAR, earning three Oscar and two BAFTA nominations along the way. Despite his best efforts, however, he was never quite able to shake off his sex symbol image. This season we will be watching him in two movie; Quentin Tarantino’s DJANGO UNCHAINED and THE GREAT GATSBY.

“I’ve played characters who have gone to the extreme of love so that’s a tough act to follow,” DiCaprio explains. “I try my best. I feel certain things and I do the best that I can to show the people around me how much I care for them. And equally important, to show them what I care about. I’m not sure I’m that good at defining the meaning of love. Am I an old-fashioned romantic? Sometimes I am.” Offscreen, Leo has certainly had an interesting love life, with a penchant for dating supermodels. First came Gisele Bundchen (2001 – 05), then a brief fling with Kristen Zang, followed by his highly secretive on-again, off-again relationship with Israeli model Bar Refaeli. Today I find myself seated opposite the supremely elegant Leonardo DiCaprio at Le Parker Meridian hotel in New York City. Tall and angular, Leo remains strikingly handsome and is full of good humour and cheer on this blustery winter morning. For our chat, he was clad in a dark blue blazer, light blue shirt and jeans, and looked relax as he sat back in the plush sofa of his hotel suite sipping on Fiji water. FASHION&TRAVEL Is that a cappuccino? LEONARDO DICAPRIO No, it’s regular coffee, well, I don’t know any more to be honest. This is my 5th cup. F&T Leo, is there anything about your Leomania days after Titanic that you look back on with fond memories? LDC Oh sure, I have a lot of fond memories of those days – just being able to hang out with my friends and you know, gallivant around and do whatever the hell I want. Ahh, let me go back to those years! F&T What advice would you give someone like Robert Pattinson who is going through that same kind of experience now? LDC I don’t have any advice for these guys. I wouldn’t want anyone to give me advice and I think they’re very level headed from what it seems – I don’t know any of them. I’ve met Zac Efron but I’ve never met Robert Pattinson. I wouldn’t give them any advice other than to just stick to the work, do what you came in here for, and like they know, all this publicity stuff is fleeting. There will be a new focus one day and the only thing that will last is the

work that you put into it while you had the opportunity to get good jobs, but I think they know that. F&T What scares you in real life? LDC What scares me in real life? I guess ignorance. F&T Do you find it’s easier for you to deal with your fame today in terms of being able to maintain your identity in spite of all the media attention and public adulation? LDC You have to deal with who you really are in the end. If you have internal demons, you are going to have to deal with them no matter whether you’re famous or not. We’ve all heard a million stories of people that have gotten fame and wealth and great opportunity and ruined it all. There is no handbook on how to experience fame. I couldn’t go to like get a self-help book on what to do when you become famous. Nobody wrote that book. It is something you have to experience on your own. You make some mistakes, and you learn in the process. F&T You began your Hollywood career at a fairly young age. Did you learn a lot while paying your dues and struggling to win parts as a teenager? LDC I was systematically rejected at 14 for a full year. I went on hundreds of auditions and didn’t get a single job. That helps you not to care too much. There’s a part of you that says, ‘You know what, not everything is hinged on this one job.’ And that kind of relaxes you a little bit more, and you’re able to be a little more freed up as an actor. F&T Did your acting talent manifest itself in school? LDC I was always the smallest and skinniest and so it was hard for me to fit in. So I loved creating characters and doing imitations of my parents’ very bizarre friends. I loved the attention. In school I was about a foot shorter than anyone else, always jumping up and getting laughs — a little smart-ass with a big mouth. School was like this wild safari where I could make a name for myself, but it never really worked. They just basically looked at you as the class clown and dismissed you. I never belonged. F&T Did you parents steer you into acting professionally?

203


f&t in english LDC My parents helped me but they never pushed or steered me in any particular direction. It was my dream and ambition to become an actor, but I never thought I would make it. But I kept pushing and once I started getting some good roles then I knew that this was going to be my life. I think, deep down, acting was all about wanting love and attention… Love is what people are hungry for. That’s absolutely why I became an actor. F&T Were you a ladies’ man as a teenager? LDC No. I’ve always been a slow starter. My first date was with a girl called Cessi. We had a beautiful relationship over the phone all summer and then when we met I couldn’t look her in the eye. F&T What do you get from acting now? LDC Acting is the only thing that I’ve held onto that is true about who I am. Everything else seems to change in life. Everything else seems to be metamorphosing into something different, but acting, being a performer, is the only thing that I have known ever since I was a kid. It has consumed me in a lot of different ways. It’s like something that I can’t escape. F&T How do you feel about your life in general? LDC What I definitely feel a need for is to make my life about more than just my career. One night I was thinking to myself how little of my life has been lived normally and not spent on some far-off movie location. Family is something I’m starting to think about more and more especially now that my Oma (grandmother) is no longer around. It makes you think about the impermanence of things and how important it is to be part of a family and have some meaning apart from your work. F&T When you look back at the extraor-

204

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

dinary success you’ve had as a young man, what do you value in terms of your personal life? LDC I’m very grateful for the kind of career I’ve been able to have, but at the end of the day, some of the happiest times were when I had nothing. I remember that innocence of youth. F&T What are your best memories of growing up with your parents? LDC My dad (Geroge DiCaprio, 65, who divorced Leonardo’s mother when he was only 7 months old) is still a diehard, left-wing hippie, and will be until the day he dies. My mother did everything to get me into the best schools she could find. She would drive three or four hours a day so I wouldn’t have to go to very violent local public schools in L.A.

F&T Do you feel that your life has been distorted by all the publicity that’s surrounded you since Titanic? LDC At first, I hated the way I was turned into a pretty boy and that’s all that was expected of me. It made me almost want to stop acting for a while because the attention that was focused on me was not where I wanted to take my career. I didn’t want to do romantic films or anything which just exploited I WAS SYSTEMATICALLY my image or appearance. I also kind REJECTED AT 14 FOR A FULL of had to be more careful about the YEAR. I WENT ON HUNDREDS friends I was hanging out with. I was living a pretty big life for as while and OF AUDITIONS AND then that just gets tiresome and get DIDN’T GET A SINGLE JOB. all the partying out of your system. I THAT HELPS YOU NOT TO live much more quietly these days. I haven’t done the nightclub scene in a CARE TOO MUCH. THERE’S long, long time. It’s boring, to tell you A PART OF YOU THAT SAYS, the truth.

‘YOU KNOW WHAT, NOT EVERYTHING IS HINGED ON THIS ONE JOB.’

F&T What music are you listening to at the moment? LDC Absolutely nothing. Isn’t that weird? My life is kind of music-less right


now. I don’t even remember the last thing I downloaded. God, I haven’t even turned on my iPod in like a month. I listen to other people’s music – whatever they have on or whatever is on the radio. F&T So you didn’t listen to anything in particular to get into the mood for movies? LDC No, I’m not that type of dude! F&T What kind of a dude are you? LDC The type of dude that memorises his lines and thinks about what he’s going to say the next day. I don’t really get inspiration like that. I mean, I love music and I’m a huge music buff but I don’t sit there and put headphones on to get into a mood. I just strangle somebody if I need to get angry. No, I’m just kidding. I make jokes. F&T You were nominated for an Oscar three times. What do you think about it or do you even care about it? LDC The truth is, I have learned through my experiences in this industry, that there is absolutely no way to control or do anything as far as people’s opinions on your performance or a movie, and that is the truth. You go out there and you promote your film and you hope people like the work that you did and they are going to respond the way they are going to respond when they are in a room with that ballot, who knows? That is not my motivation when I do these roles, I really am motivated by being able to work with great people, and create a body of work for myself that I can look back on and be proud of. I grew up, when I was 15 years old and I got my first opportunity in movies, I went and watched movies for a year and a half. I watched every possible great film and every great performance I could, and since then I’ve said to myself how could I ever emulate such great artistic mastery that’s been done in cinema’s past? And so that’s really my motivation and that’s a fact. I feel like I want to do something as good as what all my heroes have done. F&T How do you recall the first time that you were nominated,

like almost 20 years ago? LDC I didn’t really believe it at first, I didn’t really understand what was going on, that’s what I remember, being sort of shell shocked by the whole experience. My mother was incredibly excited, I remember that, so was my father, they said do you realize what just happened? I was like, I guess, yes. I didn’t quite understand the magnitude of it, and I was incredibly shy to go to the Oscars, that’s what I remember. I remember being very shy to go to the actual awards ceremony. F&T Of all the screen actors and directors you have worked with, what’s the most important thing that you have learned? LDC That collaboration is really everything. Collaborating with your director is, and those directors that I’ve gotten to work with do and are enthusiastic about collaboration, and really is what elevates the level of just being good to great, every great performance that I’ve ever seen in history has been a result of an actor/ director collaboration, they’ve been the people that worked together and shared ideas and argued over them, but resulted in something great. F&T You kiss the most beautiful women in Hollywood, Kate Winslet, Kate Blanchett. Now how was it to kiss a man in J. Edgar? LDC Well you know, these are the things that we do as actors. It was a very interesting scene, because Clint was very clear with what he wanted. ‘I want you guys to beat each other up first, I want as much blood as possible, and I want you to grab each other as if you want to kill each other and then, that moment will happen.’ He was very adamant about the fact that these men were of a certain time period and no matter what they felt, it’s something that they didn’t want to express necessarily to one another at that time period and it was very interesting the way he wanted to handle all of it, because I think it was a reflection of the time period. There was so much repression and their emotions and their feelings for one another, and so much bottled up that it resulted in two men going to fisticuffs first.

205


f&t in english

206

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


EMILY BLUNT

The New “English Rose”

Best known for her roles in The Devil Wears Prada, The Young Victoria, and The Adjustment Bureau, Emily Blunt, 29, starred in three movies this season. She was opposite Bruce Willis in the science fiction thriller Looper and Colin Firth in Arthur Newman. Nowadays she is training with Tom Cruise for his new action movie. FASHION&TRAVEL So, what was it like to use a gun in Looper? EMILY BLUNT Pretty cool. I mean, if someone handed you a big shot gun, you would be like, ‘Uh yeah, this is awesome!’ So yeah, it was a challenging part, and so I really wanted to embrace of all aspects of it; the physicality of it, and the fact that vanity was stripped away to play just a weather-beaten, mid-western girl. F&T How was your on-set relationship with the boy? EB Oh I loved him. He was a joy, and spooky good. And I remember the day when we met him. We met so many boys from all over the country for that role because it’s very hard to find that intensity within a five year old. But I hung out with him all the time. We were pals and we would have lunch together and play games together, and run around together between takes if he was getting fidgety. F&T Did playing a mother send your hormones racing? EB Oh, I’ve always loved being around kids. I mean I grew up with a younger brother and sister who were quite a bit younger than me, so my mum was always just plunking a baby on her knee when we were trying to do homework and stuff, because she had too many kids, (laughter) So I’ve always felt really comfortable with kids, so it was lovely hanging out with him. F&T How did you get the accent? EB I listened to a lot of people from that region, Kansas and the mid-West, and specifically the actor, Chris Cooper. He has a really great voice and he grew up on a farm, and he’s from Kansas, and so I listened to him a lot and I have so many Chris Cooper interviews on my IPod, I’m like his stalker, (laughter) and I’ve never met him, which is so weird! F&T What’s going to happen when you do? EB Well hopefully he won’t know because then he will watch the film and be like, ‘She sounds nothing like me.’

F&T Would you shoot one? EB I’m about to. I’m about to start this Tom Cruise movie where I play a really highly decorated soldier. There’s no damsel in distress! I’d always wanted to work with Tom who is so amazing at these action movies. F&T So this is why you are looking so fit at the moment? EB That’s why I’m all ripped up. F&T What have you been doing? EB Krav Maga, it’s a martial art and I’ve been doing gymnastics. Track, yoga, strength training. It’s like a combination of torture. F&T No more eating your favorite fries and junk food. EB No, that’s gone for awhile. I have one cheat day a week, where I just go to town, but the rest of the time, it’s a lot of chicken, and then kale. F&T What do you miss the most in terms of junk food? EB Pizza, pizza. I dream about it. F&T Have you already met with Tom Cruise? EB Yeah, yeah. We’ve been rehearsing and training together and learning some of the fights. It’s been cool. F&T You’re training together with Tom? EB We had one workout where I was trying to keep up with him, and I was like, ‘Wow, this guy is like a machine.’ But yeah, he’s amazing that he’s been doing this for so long, and yet he hasn’t lost his excitement about it. F&T And he’s going through difficult times now, how is he? EB EMILY BLUNT: He’s great.

F&T Now he knows. EB Now he knows, yeah, now he knows.

F&T Tom Cruise loves doing all the stunts too? EB He’s into it yeah. I mean he’s better than most stunt men. Nearly all of them actually.

F&T Do you think that there are enough female leading roles in action movies? EB No.

F&T Is there anything you won’t do for a stunt? EB I mean, I haven’t had any experience with it so we will see on this movie how much my guts are going to let me.

207


f&t in english

F&T So are not afraid of anything specific? Heights, for example? EB I’m fine with heights actually, I’m not so worried about heights. We’ll see. I haven’t even actually started learning what I’m going to be doing. F&T You’ve had an enormous amount of films this year. When are you going to have a break? EB Well I didn’t shoot them all at once, they all seemed to have come out this year, but I take a lot of breaks and I haven’t worked all year. F&T Looper does a really good job in keeping the future contemporary. How do you look at the future? EB Well I this film portrays a kind of bleak outlook for us, which I think worked for Looper, but I don’t know. I’m someone who gets a bit intimidated by the idea of where we might be heading with this idea of technology sort of taking over slowly. And I feel even nowadays, and I probably sound like a Neanderthal talking like this, because a lot of people are so into it, but I have a problem with how much people are just like this (looks down pretending to text), and you miss everything, you are missing everything, texting, and using information as sort of currency as opposed to actually enjoying it yourself. And I went to a Bruce Springsteen concert recently, and I just love Bruce Springsteen, and I looked out at the audience and at one point and it was just a sea of IPhones. And you just see a sea of machines now and it’s not even faces and I feel that even coming out of a hotel. There are some nice fans outside, but it’s all about can I get a picture as opposed to can I shake your hand and have an experience. It’s more about, can I document it and show people? F&T It used to be lighters. EB It used to be lighters! And that’s something symbolic and cool. F&T Nobody is smoking anymore. EB Yeah. Exactly. F&T You are so old-fashioned. EB I am. I am somebody who doesn’t know how to work any kind of machine, and panic if I cannot turn it on with the power button. That’s the only thing that scares me about maybe where we are going. F&T The other movie you star in this season, Your Sister’s Sister is so much about the sibling dynamic -- do you have sisters or brothers yourself?

208

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

EB I do, yeah. (She has three siblings: Felicity, Sebastian and Susannah Blunt.) F&T Did you draw from that? EB What’s interesting; is that I find it really hard to talk about what I draw from. Because I think a lot of it is quite subconscious in a way. You know, you get out there in life, and hopefully soak a lot of it up like a sponge. And I don’t know when that stuff comes out. I mean, I’m not too aware of it. But I know that on this particular project, we sat at night and drank wine and we talked. We talked and talked and talked! And shared. But not the identical stories that we shared the night before, would make it onto the screen. So that’s not what would happen. We would not act out our own lives, but the sharing. It’s not necessary that you repeat these personal stories on screen. But particles of them sort of come out in some way. F&T Has the process of doing this movie influenced some of the things you’ve done since then? EB I always feel like experiences I have contribute in some way. And I think again without realizing it, you learn so much working in this way. F&T How so? EB You learn about courage, and nuance and human behavior. And you keep remembering how interesting that is. I feel like so often that movies are so word heavy. My mum saw it the other day, and she loved the whole sequence of us repairing our relationship. You know, where there’s no words, there’s one word. And she said that it’s so true to life. That is what it’s like, that’s it. So I love that I got to really explore the human experience on this movie. And remember how important that is to bring to movies, no matter what movie and no matter the scale. Bring it to everything, because it works, and people connect and love it. And I love the mixed bag nature of the job. There’s so much variety out there, and I just want to take advantage of it as much as I can. You know, I don’t want to be pigeon holed and I don’t want to be in movies that can be pigeon holed. I love that, and I try and embrace it. F&T You married actor John Karsinsky in your friend George Clooney’s mansion in Lake Como, Italy, in 2010. How is married life? EB Wonderful. I recommend it. I am married to the right man – he is thoughtful, patient, kind, funny and more. We are very happy.


209


f&t in english

Ercan Arslan

Famous People’s Istanbul The Turkish travel channel World Travel Channel asked many famous people to take a picture of their favorite part of Istanbul. Each photograph had a story of its own. The story of their pictures was then made into a documentary called “Time For Photography” by famous photographer Ercan Arslan.

And that’s not all. The 23 photographs taken by famous photographers, writers, musicians etc. now come together in an exhibition called “My Very Own Istanbul”. The exhibition is held at the Cıragan Palace Hotel, Kempinsky and the photographs will be auctioned of to benefit a pre-school educational project of UNICEF.

Kamil Fırat

210

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Kezban Arca Bat覺beki

Mehmet G羹nyeli

211


f&t in english

BURAK UYAN

The shoes of the Turkish/German accessories designer can now be found in Harvey Nichols, Istanbul. FASHION&TRAVEL You worked for influential fashion brands before establishing your own brand. Can you tell us about your experience? BURAK UYAN I started in fashion working for an Italian Designer called Alberto Marani in Paris. I worked on his women’s ready-towear collection for several years. It was a very nice experience to build up a collection from the beginning of a label. We shared a common point of view… The admiration of Helmut Lang. In the later years when I was at Givenchy and finally at Valli as design director, I discovered my love for craftsmanship and haute couture and to adopt it to contemporary designs. As I was not only in charge of the apparel, fur and bridal line but also of the shoes and accessories and it was then when I learnt working hand in hand with the artisans and

212

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

the technicians the craftsmanship of shoes and developed a deep passion for it. İt also helped me to develop a great work capacity and mental strength to structure creative chaos and focus on the collection without loosing the leitmotif. And to manage and motivate a great team in order to make a collection happen, a team I am working with ever since. F&T You also have a bag collection, other than your shoe collection. Will we be seeing your bags at Harvey Nichols in Istanbul? BU We started our collaboration with Harvey Nichols just this season and wanted to see the reaction before adding the bags as well. But I hope that in the following season we will be presenting them as well.


F&T Is there a special reason why you chose to design shoes and bags? BU During all these years designing for several fashion houses and finally taking care of accessories as well as head of design at Giambattista Valli, I developed a deep passion for shoes. It’s like a drug. Once you get in touch with it, you can never keep your hands off of it. It’s a complete different domain from ready-to-wear, it is more like haute couture. It is all about mathematics and perfect proportions between last, platform and heel. And it was a work in process… Learning through the subject. I was working very closely with the artisans and technicians to accomplish and approve my knowledge in shoemaking. But during this time, I realized that it’s the shoes that excites women the most… There is nothing like watching women unpacking a beautiful pair of shoes, the expression in their eyes when they try them on… And I made it my mission to make women happy. F&T We see that your creations have architectural influences. What are your inspirations? BU Architecture is the main source of inspiration, but also art movements like the constructivism and functionalism. Construction elements turn into heels and interlace details. Paintings and collages become source of textures development, and color inspirations. So my creations become very sensual and feminine, but remain contemporary and graphic… A wearable work of art. F&T How long does it take for you to complete a design? BU Well, this is difficult to say, as there is a long preparation and research process that is included. I sketch a lot to put several different ideas on paper and start editing from there and hold on to the strongest ones, then I re-sketch them until I am completely satisfied. So it takes several weeks to determine the complete collection. Finally it depends on the styles, some of them are so clear in my imagination that it’s done by the first sketch. F&T You like to use color in your designs. What is your favorite color? BU Materials and colors give the character and soul to each creation and make them unique. I like to use strong and deep colors and to mix them up with metals or contrast colors to give the creations a dynamic, a harmonized disharmony. My favorite colors are petrol, amethyste, sapphire… As you can find in the winter 2012 collection. F&T You are Turkish, you grew up in Germany and went to school in Austria. Where do you live now? BU I’ve beein living in Paris for over ten years now, I realized my dream to come here right after receiving my diploma. There was never a question of where I wanted to

213


f&t in english live and work since I remember and I feel like I have made the right choice. F&T What is your favorite city? BU New York is my favorite place. Its energy, the restlessness, cultural diversity and its architecture excites me every time I go there. F&T How much time do you spend in Turkey? Do you want to spend more time here? BU I do come to Turkey and especially to Istanbul quite often, several times a year. I love the energy and vibes of Istanbul, it inspires me every time I come here. F&T For what kind of a woman do you create shoes? BU All women inspire me in their own unique way and I would not want to reduce those personalities to one kind of person. Generally the Burak Uyan woman is a sophisticated, confident and spontaneous woman with a strong character. She teases the audience with her carefree attitude. She is somebody who loves life and wants to be perfect at any minute of it. Therefore I want to offer women shoes that allows them to be perfect for any occasion, and to be spontaneous and themselves, a shoe that underlines their personality and character. The 24 hour shoe that follows you from breakfast at Tiffany’s through lunch at Café de Flore to a vernissage in Chelsea. F&T Which celebrities have worn your shoes? BU I have several celebrity clients like Uma Thurman, Cameron Diaz, Natalia Vodianova, Penelope Cruz and Queen Rania of Jordan; just to name some of them. F&T Who would you want to see wearing your shoes? BU Anna della Russo, she definitely is the shoe goddess.

F&T Can you tell us about your fall/winter 2012-13 collection? BU For the Fall 2012-13 collection I tried to marry Isamu Nogushi’s sculptures with armors inputs of different cultures. After visiting the Noguchi Museum in Queens, NYC in June and having seen an incredible exposition on Samurai at the “Musee Quai Branly” in Paris, it all came together like a puzzle. I was totally taken by Nogushi’s sulptures in granit or marble working with differentpolished , engraved and raw surfaces. I made a research on armors of different cultures from Maori tattoos that gave me the idea for an entirely laser cut devore on pony skin sandal through scarifications that are still been done in Ethiopia, which I translated into a flock print and embroideries whereas Asian armors were an endless source for details such as stitchings, pipings, interlacing… It felt like time travelling through different continents … To compete with the strong texture, I mixed contrasting materials in deep emeralds, rubies and sapphires alternated with topazes, quartz and amethysts. Hues blend into degrades and smokey prints, while materials are mixed in a subtle but unusual, pony and goat-skin contrasting with python, karung and watersnake. The accessory of the collection, which looks like an art-decoish hinge with brassed and polished gold is inspired by samurai armors that used hinges on the foot ankle to be able to bend the foot to walk more easily. F&T Can you lastly tell us of your future plans… BU I am very focused on the next collection that will be presented in September in Milan and then in Paris. In the long term I want to develop and enlarge the shoe collection and the bags as well before I start new adventures. Once they are established the way I want, I am thinking of adding some styles for men as I have a huge demand on them since I started. And who knows why not adding an apparel collection to the shoes to complete the line.

C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K

214

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ



f&t in english

216

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Arzu Kaprol’s Perfect Imperfection T

he young and energetic Turkish fashion designer Arzu Kaprol, showed her spring/summer 2013 ready-to-wear collection at the Paris Fashion Week. Her collection is called “the perfect imperfection”. Arzu Kaprol’s spring/summer 2013 collection was shown on the last day of the Paris Fashion Week. Swarovski Elements was the sponsor of the show that was held at the 350 year old renowned art school, Ecole des Beaux Arts. The make-up was created by tom

Pecheu of MAC Cosmetics. Well known models like Iris Egberg, Katia Selinger and Ella Kandyba were chosen for the catwalk. The designer Arzu Kaprol, chose to use mostly silk fabrics and leather in her collection. The models walking on the podium, illustrated romantic silhouettes. Her designs had powerful geometrical forms. The colors she used for spring and summer were light colors like white and beige together with strong metallic and neon shades.

217


f&t in english

Long Winter Nights The evening gowns for the winter season will warm you up. And there is quite a variety to choose from. Classic blacks, baroque style golden gowns, sheer sexy pieces… Making your mind up will be highly difficult.

Prabal Gurung

The fashion world’s new darling has a very modern approach to eveningwear. He preferred to use lighter colors like white, blue and gold for his evening dresses, creating a boroque style.

218

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


Bottega Veneta Designer Tomas Maier’s dresses are more of a

classic style. Long velvet dresses in dark shades were seen on the runway. The dresses mainly had square shoulders and full skirts.

219


f&t in english

The Paradise Island Of The Indian Ocean:

MAURITIUS As one of the most favourite honeymoon destinations, Mauritius is known as the “most beautiful swimming pool in the world” with its unique coastline of coral reefs and white sand beaches, and its lush nature.

220

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ


L

ocated at the southeast of Africa and about 900 kilometers off Madagascar, Mauritius is an island country covering an area of 2.000 square kilometers. Official language is English (but French is also widely spoken), and currency unit is Mauritian rupee (1 TL = 17,5 MUR). Turkish citizens can visit Mauritius without visa requirement for their journeys up to 30 days. With its typically tropical climate with year-round summer heat, the favourite honeymoon island meets all kinds of holiday needs of couples with its white sand turquoise beaches and coral lagoons, luxury hotels, SPA’s, restaurants and shops. It’s also one of the best places for romantic wedding ceremonies. Also preferred by divers, Mauritius presents its visitors a unique aquarium experience with its colourful fishes and various kinds of marine species.

Must-visit locations

How to Travel?

Emirates offers 11 return flights weekly between Dubai – Mauritius with Boeing 777300 ER wide-body aircrafts and with Boeing 777 aircrafts between Istanbul-Dubai. www.emirates.com.tr

Port Louis: Most important port and capital of the island. Governor’s office, theatres, the old castle and historical buildings are located at the city square surrounded by palm trees. Edward II Avenue and Fort Adelaide are great places to overlook the city and the port. Curepipe: Famous with its botanical garden where you can see the rarest palm tree of the world. This is the most pleasant town of the island with good shops and restaurants. Pamplemousses Garden: Located at the north of Port Louis, this garden houses all kinds of tropical plants and flowers. It’s

221


f&t in english worth visiting just to see the giant water lilies. Domaine Les Pailles: Situated on the skirts of Moka Range, this park features a natural spring, spice gardens, a sugar mill and a rum distillery. Aquarium: Located in a lagoon between Pointe aux Piments and Trou aux Biches regions, aquarium hosts 200 different kinds of fishes, live corals and sponges. Domaine des Grands Bois: Monkeys and stags may cross your path in this garden full of palm trees, orchids and eucalyptuses. La Vanille Crocodile: A crocodile farm hosting crocodiles brought from Madagascar. Chamarel: An 83 metres waterfall hitting the rocks formed by cooling of molten lava display a unique view. Grand Bassin: One of the two big natural lakes of the island. It’s considered sacred due to Hindu traditions and temple here is a pilgrimage site for Indo-Mauritians. Flic En Flac: Situated at the Black River region, this old fishing town hosts one of the most famous beaches of the island.

Where To Dine?

Mauritius cuisine is a synthesis of Indian, African, French, Chinese and the local Creole culture and cooking traditions. All hotels feature restaurants of famous chefs who cook cuisines of various countries. Mauritius cuisine offers alternatives for all budgets; in fact it’s likely to find the most delicious examples in food stalls and small alley restaurants. Spoon de Iles in Flacq , Le Pamaramour in Blue Bay, Chateau Mon Desir in Turtle Bay, La Table du Chateau in Mapou and for local tastes La Palais de Barbizonin Chamarel are distinguished restaurants.

Where To Go?

Beaches: Tamarin, Blue Bay, Flic en Flac, Albion, Pointe Aux Sables, Baie de Tombeau, Pointe aux Piments, Troix aux Biches, Mon Choicy, Pereybere and Cuvette are among the outstanding beaches and coral lagoons of the island. Night life: Mauritius offers visitors a vibrant nightlife with various alternatives from bars and pubs in Port Louis to night clubs in Grand Baie. Shopping: At the famous bazaar of Port Louis you can find fresh vegetables and fruits together with various kinds of spices, premium quality Indian silk and handicraft giftware. And you can visit Poncini, Cauhye, Shiv Jewels, Wahed Essa, Gold Finger and Matikola shops for local jewelleries.

Hints

You’d better prefer clothes suitable to tropical climate, but don’t forget to take warm clothes for chilly nights. A lightweight raincoat for cloudbursts, and a hat and sunscreen will also be useful. If you visit during July and August, we recommend you to stay at the western and north-western part of the island due to the direction of the wind.

222

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIŞ

Where to Stay? n Four Seasons Re-

sort Mauritius n One & Only Le Saint

Geran n Hilton Mauritius n Paradis n Beau Rivage Ile

Maurice n Le Touessrok n The Residence

Mauritius n Le Coco Beach n Dinarobin Golf &

Spa


Küçük şeyler fark yaratr. Bazen küçük şeyler harika olabilir. SWISS ile ödediğiniz uygun bir ücret karşlğnda Zürih’te kolay ve çabuk transfer, uçuş içi özel ikramlar ve bir İsviçre çikolatas gibi. Zürih’ten 27 uzun uçuş noktasndan birini seçmek size kalmş.

Ayrntl bilgi ve rezervasyon için swiss.com’u ziyaret edebilir veya 0212 354 99 19’dan SWISS rezervasyon osini veya acentenizi arayabilirsiniz.

050_300_Tailfin_235x335_Fashion 1

15.05.12 13:25


f&t in english

Stow, USA

Stow is considered to be the best ski resort in North-eastern USA. It is situated at the highest peak of Vermont, Mount Mansfield.

THE BEST SKI RESORTS

If you are planning on going to ski this winter, please take a look at our choices first.

Zermatt, Switzerland

It is considered to have the best ever mountain view. The peak is 3599 metres. Zermatt has the world’s second highest ski-lift service in the world.

Chamonix, France

Situated on the skirts of Mount Mont-Blanc, Chamonix is both trendy and historical. You can also try doing extreme skiing at this ski resort.

Mount Tremblant, Canada

Tremblant is the best ski resort in eastern Canada. It is only an hour away from Montreal.

224

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / KIĹž


A Spanish Artist in İstanbul

ARMANDO GUTIERREZ RABADAN “Micro Chromes”, the new individual exhibition by the young Spanish artist Armando Gutierrez Rabadan curated by Art Minium opened in Asma Sanat Art Gallery within the Astoria Shopping Center. The opening during which the artist also put on a live performance inspired by the Buddhist Mandala tradition attracted wide interest. We talked with Armando about his life between Istanbul and Sevilla, the Micro Chromes technique and his interesting performance. By Aaron Brooks

FASHION&TRAVEL Can you tell us a little about yourself? ARMANDO GUTIERREZ RABADAN I was born in Sevilla in 1986. I studied at the University of Sevilla, Fine Arts Department for 4 years, then completed my studies at the Mimar Sinan University Fine Arts Department in Istanbul. During this time I decided to live and work in Istanbul. Although I participated in exhibitions in Aix-enProvence, Morocco, Bilbao, Cordoba and Sevilla, I have been in Istanbul for the last 3 years. This is my second individual exhibition in Istanbul. F&T Why Istanbul? AGR When I had the chance to study abroad with the Erasmus Program, I chose Istanbul over London or Berlin. I wanted to get out of the standard European life in search of an experience that would expand my horizon. I found this and much more in Istanbul. Istanbul is an inspiring city for an artist. It is a city where contrast and harmony exist together. As well as possessing a deep history, a mixture of cultures and great energy it is also a city of possibilities. The ideal environment for an artist to flourish and express himself exists here.

F&T You also had a live performance in which you cut up a completed painting and presented the squares to the members of the audience. What does this symbolize? AGR The construction and subsequent destruction of sand mandalas is an ancient tradition practiced by Buddhist monks in Tibet. They believe it helps them practice detachment and prevents them from “coveting the result of their actions.” Following the same premises I have adapted one of my paintings to the circular forms of Tibetan Mandalas and then destroyed it. By giving away the pieces to the audience, I wanted to emphasize that art is not a commodity but a form of communion. It was a liberating experience. F&T Do you have any new projects? AGR I will have new exhibitions in Istanbul and Europe. An artist should be in a constant quest. Our environment and ourselves are in a process of endless movement and change. New techniques, new ideas and new ways of expression are necessary to exist as an artist. This is what I’m working on.

F&T Can you tell us about the technique you use on the paintings in your Micro Chromes exhibition? AGR I feel that the artist doesn’t serve the technique, the technique serves the artist. Art is not something you only learn in school. Techniques develop from our effort to understand and harness our constantly changing environment. The idea for this technique began during my school years when we had limited materials to work with. I made small paintings which I hung on the wall side by side and saw a coherence between them. When you look closely every square is an individual painting, from a distance they form a single work of art. Many different emotions exist in us, and the “Self” draws the lines that keep them separate and at the same time together.

225


İLKBAHAR-YAZ-SONBAHAR-KIŞ

Toplam 4 Sayı Fashion&Travel Magazine Aboneliği 80 TL yerine 60 TL Ad:..............................................................................................

Kredi kartı hesabıma borç kaydediniz:

Soyad:...................................................................................... Adres*:.....................................................................................

Visa

Master

Visa Electron

Maestro

......................................................................................................

Kart Sahibinin Adı Soyadı:

İlçe:.............................................................................................

...............................................................................................

Posta Kodu:..........................................................................

Kart No:

Şehir :....................................................................................... Tel:.............................................................................................

Geçerlilik Tarihi:

Cep Telefonu:......................................................................

CVV:

VD:............................................................................................

İmza:..................................................................................

Vergi No:................................................................................

Tarih:..................................................................................

*Fatura gönderi adresi ile farklı ise lütfen bildiriniz.

Abonelik İletişim Bilgileri: abone@mediasa.com.tr T: (0212) 268 06 61 Havale/EFT: Akbank 4. Levent Şubesi Şirket ünvanı: Mediasa Yayıncılık A.Ş. IBAN: TR47 0004 6001 9288 8000 3005 79 Havale/EFT dekontunu 0212 268 06 62 numaralı faksa fakslayınız. 226

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


VEL 440X285 1

”Tatil Güvenceniz” World Travel Trip Seyahat Acentası

YURTİÇİ TURLARI Erzurum / Palandöken Kayseri / Erciyes

|

|

|

Bolu / Kartalkaya

Kastamonu / Ilgaz

|

|

Bursa / Uludağ

Kars / Sarıkamış

Isparta / Davraz

YURTDIŞI TURLARI Amsterdam Londra Bangkok

|

|

Barcelona

Roma

|

|

Pattaya

|

Madrid

Budapeşte

|

|

|

Paris

Viyana

|

|

Beyrut

Prag

|

|

Dubai

Tunus

|

Fas

|

Dubrovnik

|

Mısır

Singapur

DETAYLI BİLGİ İÇİN ; 0216 464 0 101

www.tatilsa.com.tr

www.facebook.com/Tatilsa

Adres : Bağdat Cad. 446/A Suadiye, İstanbul

15/11/12 07:46


Altın Isiltilari Kis Gecelerine Renk Katiyor

MODA

Sıradışı Ayakkabıların Yaratıcısı Burak Uyan Şapkanın Büyük Dönüşü

GEZİ

Kayak Tatili için En Havalı Seçimler Mauritius’da Her Mevsim Yaz

ALIŞVERİŞ

Alışverişin Doğru Adresi

mcj.com.tr WITH ENGLISH SUMMARY

sp2_235x335_fashion_turc_gb_n5.indd 1

26/10/12 11:15

KIŞ/WINTER 2012-13 FiYAT: 20 TL.


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.