MODA
Moda Haftaları’nda Türk Tasarımcıların İmzası Lady Gaga’nın Egzantrik Stili
GEZİ
Tophane’den Karaköy’e Bir Semt Hikayesi Egzotik Rota: Vietnam Kars’dan Gurme Lezzetler İlkbahar/Spring 2012
İlkbahar/Spring 2012
With English Summary
VE EVLİLİK DOSYASI
Fiyat: 20 tl.
XX
FASHION TV MAGAZINE / İLKBAHAR
XX
FASHION TV MAGAZINE / İLKBAHAR
XX
FASHION TV MAGAZINE / İLKBAHAR
XXX XX
FASHION TV MAGAZINE / İLKBAHAR
XXX
XXX XX
FASHION TV MAGAZINE / İLKBAHAR
XXX
XXX
XXX
31
33
35
37
39
41
en moda haberler
Hermes İmzalı Helikopter İngiltere merkezli kurumsal helikopter charter şirketi Capital Air Services, Avrupalı helikopter üreticisi Eurocopter’in moda devi Hermes tarafından iç tasarımı gerçekleştirilmiş olan EC135 tipi helikopterini teslim aldı. Eurocopter EC135 mükemmellik ve en üst düzey konfor arayan müşterilerin tercihi olmakla birlikte en son teknolojiye de sahip. Capital Air Services Genel Müdürü Michael Hampton “Filomuza eklenen beşinci EC135 tipi bu özel ‘Hermes’ helikopterimizi teslim almaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Kanıtlanmış güvenirliliği ve hızı ile cazip ve düşük maliyetli bir helikopter olarak bilinen EC135’in,
42
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
kusursuz sunum ve zarafete sahip olması sayesinde müşterilerimizin gözünde oldukça popüler hale geleceğimize eminiz,” dedi. Tamamen iki farklı iş alanlarında pazar lideri olan Hermes ve Eurocopter’in ortak vizyonu sonucu üretilen EC135 tipi “L’Hélicoptère per Hermès” helikopteriyle seyahatler yeniden anlam kazanacak. 170 yıldan fazla bir süredir seçkin yolculara hizmet veren çok yönlü ve eşsiz Hermes tasarımı, çift motorlu EC135’in mükemmelliği ile birleşiyor. Her zaman mükemmellik için çabalayan ve 150’den fazla birbirinden farklı helikopter kabini tasarımına imza atmış olan Hermes, yolculara eşsiz bir uçuş deneyimi sunuyor.
43
49
50
FASHION TV MAGAZINE / İLKBAHAR
51
f&t interview
FASHION&TRAVEL Bir moda ikonusunuz. Genellikle nelerden ilham alırsınız? SHARON STONE Havadan ilham alırım, mevsimlerin değişmesinden. Havanın yalnızca günden güne veya aydan aya değil yıldan yıla da değiştiğini gördüğümüz için, gezegenimizin değiştiğini hissediyoruz, biz de bu evrimsel değişimle yavaş yavaş gelişiyoruz. Bu konuda biraz hassasım. Kendimize nasıl baktığımız da dâhil olmak üzere, herşeye nasıl bakıyorsak öyle değişiyor. F&T Kendi tarzınızı nasıl tanımlarsınız? SS Bir parça klasik olduğumu söyleyebilirim ve bu konuda da iyi bir espri anlayışım var! F&T Özellikle ne tür aksesuarlardan hoşlanıyorsunuz? SS Güzel botları seviyorum. Düz bir çizme, bilekte bir bot, topuklu bir çizme, dizde bir çizme ya da diz üstü bir çizme. Çizmelere ve çantalara bayılıyorum! F&T Çantanızı açsak içinde her daim bulacağınız şey nedir? SS Güneş koruma kremi, saç fırçası, cüzdan, pasaport, toka, Mentos. Genelde küçük bir şişe Purell bulundururum çünkü pek çok hava alanına ve halka açık yere girip çıkıyorum. Bir de kalem. Bu kadar. F&T Son zamanlarda takip ettiğiniz moda ve güzellik trendi var mı? SS Ruj diyebilirim. Evden kırmızı rujum olmadan asla çıkmayacağım bir dönem vardı. Bazen, kısa kırmızı tırnaklarım da. On yıldan fazla bir süredir, kırmızı ruj kullanmıyorum. Şimdilerde yeniden renkli dudak dönemine geri dönüyorum, şeffaf kırmızı glosslardan gerçek vamp bir kırmızıya kadar kırmızının tümünü seviyorum. F&T Moda ikonu olarak gördünüğünüz birileri var mı? SS Var tabiî ki. Bazı kadınlar için “Tanrım, gerçekten harika bir tarzı var!” diye düşündüğüm anlar var. Anouk Aimée’nin (Fransız aktris) büyüleyici olduğunu düşünüyorum, benim için çok büyük bir moda ikonu, son derece şık. Claudia Cardinale’in de çok seksi bir cazibesi olduğunu düşünmüşümdür hep. Tarz ve harika bacaklar içinse kesinlikle Cyd Charisse. O kadın giyinmeyi ve bacaklarını göstermeyi çok iyi biliyor!
48 54
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
F&T Dior’u diğer isimlerden, diğer markalardan farklı ve gerçekten de hepsinin üstünde kılan nedir sizce? SS Her şeyden önce, bu Dior. Dior’un katıksız zarafeti, zevki ve inceliği. Dior trendle veya gelip geçici bir heyecana dâhil olma çabasıyla alakalı bir şey değil. Gerçekten güvenilir ve içten. F&T Bu yeni fotoğraflarda çok durgun gözüküyorsunuz. Sharon belli bir dinginliğe ulaşıp, kaygılardan arındı mı? SS Muhtemelen yaşlandıkça ve gençlik dolu güzelliğimden, her beş saniyede bir erkekler tarafından takip edilmekten uzaklaştıkça, “yeterlilik” gerçeği hakkında daha rahatlamış hissediyorum. Kendimi “yeterli” hissediyorum. Gençlik dolu güzellik zamanlarımda daha güçlü olduğumun düşünüldüğü zamanlarda, kendine daha az güvenen, daha az emin ve daha az güvenliydim. F&T Eğer bu kampanya gerçekten tamamen güzellikle alakalıysa, Gods Behaving Badly’deki rolünüz hepsinin ötesinde! Hem Tanrı hem insan pek çok sevgilisi olduğu bilinen güzellik, aşk ve cinsellik Yunan tanrıçası Afrodit’i oynadınız. Nasıldı? SS Bu işin hediye olan tarafı birlikte çalıştığım harika adamlar ve aktörlerdi. Christopher Walken, John Turturro, ve Apollo’yu oynayan Oliver Platt ile çalışmak inanılmaz eğlenceli ve keyifliydi. Çok eğlendiren ve güldüren biri! Edie Falco da Artemis’im olarak harikaydı, o ve ben birlikte çok iyi vakit geçirdik. Son derece yetenekli ve parlak, yetişen genç aktörlerden bahsetmeye gerek bile yok. Komikti. Benim karakterim oldukça komik, hatta neredeyse bir parça aptaldı. (kahkahalar) F&T Pek çok ülkede kadınların güzellik mağazalarına girip “Sharon Stone’un güzellik kremi”ni sorduklarını biliyor muydunuz? SS Duydum. Kremlere ve nemlendiricilere çok inanırım. Herhalde 12 yaşındaydım, annem bana bir krem verdi ve “Sabah akşam bu kremi sür, yüzünü sabunla çok fazla yıkama ve cildini temiz tut. Bana teşekkür edeceksin.” demişti. Gerçekten anneme teşekkür ediyorum. Bana cildimi nemlendirmem gerektiğini ve cildime iyi bakmam gerektiğini öğretti. Hayatımda aldığım en iyi tavsiye bu. Annemin harika bir cildi var!
MUHTEMELEN YAŞLANDIKÇA VE GENÇLIK DOLU GÜZELLIĞIMDEN, HER BEŞ SANIYEDE BIR ERKEKLER TARAFINDAN TAKIP EDILMEKTEN UZAKLAŞTIKÇA, “YETERLILIK” GERÇEĞI HAKKINDA DAHA RAHATLAMIŞ HISSEDIYORUM. KENDIMI “YETERLI” HISSEDIYORUM.
55
F&T Güzellik ritüeliniz? SS Her sabah, yüzümü suyla yıkıyorum, güneş koruyucu kremimi ve nemlendiricimi sürüyorum. Hepsi bu. Akşamları da aynısı, bu kez güneş kremi sürmeden! F&T Hollywood’da ve aslında her yerde hüküm süren estetik cerrahi hakkında ne düşünüyorsunuz? SS Aslında önemli olan estetik cerrahlarının bunu ne kadar başarılı yapabildikleridir. Eğer yaptırmak istiyorsanız ve kendinizi öyle daha iyi hissedeceksiniz, harika tabii ki! Erkeklerin niye yüz kaldırma operasyonu istediklerini anlayabilsem de özellikle onların bu konuda daha ölçülü davranmaları gerektiğini düşünüyorum. F&T Yaşam enerjinizi nasıl koruyorsunuz? Yaşlanma karşıtı ipuçlarınız nedir? SS Haftada 3-4 kez 45 dakika-1 saat boyunca antrenman yapmayı öneriyorum. Yakınlarda P-57 diye bir ders denedim. 57 dakikalik pilates ve sopa çalışması, dizlerinizin arasında bir top, bantlar ve hafif ağırlıklarla çalışıyorsunuz. Deneyin, hiç kolay değil ama eğlenceli! F&T Siz stresle nasıl başa çıkıyorsunuz? Meditasyon mu yoksa hıçkıra hıçkıra ağlamak mı? SS Meditasyon, benim hayatımda önemli bir kelime. Gerçekten işe yarıyor. Eğer meditasyon yapıyorsanız, hayatta kalmak için neredeyse her şeyiniz olduğunun farkına varırsınız. Eğer o anı yakalayabiliyor ve şimdi de yaşıyorsanız, her anda bunu yapabilirsiniz. Strese girmeye ve çıldırmaya gerek yok, bunlar gereksiz duygular. F&T Mutlu anıları ve özel yerleri anımsatan sevdiğiniz kokular var mı? SS Vanilya kokusunu seviyorum çünkü ben büyürken annemle yemek pişirdiğim zamanları anımsatıyor. Annem harika bir aşçı ve bana ye-
mek yapmayı o öğretti. Şimdi ben de çocuklarımla yemek pişirirken, vanilyanın sıcak ve mutlu kokusunun yeri ben de ayrıdır. F&T Tatlıya mı daha düşkünsünüz yoksa tuzlu ve baharatlı tatlara mı? SS Tatlıyı ve tuzluyu bir arada seviyorum, baharatları da. Bitter çikolatayı kırmızıbiber ve fındıkla birlikte yemeyi seviyorum. Karameli üzerinde tuzla seviyorum. Tüm lezzetleri birlikte seviyorum. Nerden bakarsan bak batmış durumdayım! (kahkahalar) F&T Hala romanlar ve kısa hikâyeler yazıyor musunuz? SS Otobiyografik kısa hikâyeler yazıyorum. Bugünlerde bu tarz kısa otobiyografik öyküler yazdığım için tüm bunları bir araya getirip bir kitapta toplamayı düşünüyorum. F&T Hangi erkeler sizi büyüler? SS Bir süredir hiçbir erkek beni büyülemedi. Erkekleri çok seviyorum ama romantik veya çekici gelen bir şey yok. Gerçekten eğlenceli olan bir tip bulmak isterdim, ruh eşimi. Bu bitmek bilmeyen mesajlaşma ve e-maillerden daha komik ve seksi bir şey! Belki de bu benim jenarasyonumda olan bir şey ama benim için hiç romantik değil. Eğer bir erkek bana çekici geliyorsa, sesi çok güçlü bir etken. Duymak isteyeceğim, bana konuşmasını istediğim bir ses. F&T Yalnızca tek bir savaş olsaydı, ne için savaşmayı seçerdiniz? SS Temiz su, iyi bir sağlık, yaşamak için bir yere sahip olmak… İnsan haklarının tüm bunları kapsadığını düşünüyorum. Yardım edebileceğim her yere yardımcı olmaya çalışıyorum. Kaliforniya’da çocukların okula kabul almaları için dişlerinin sağlıklı olması gerekiyor. O yüzden diş hekimleri ve Los Angeles’taki Foster Care System’in başındaki psikiyatrist ile birlikte evsizler için, özellikle evsiz çocuklar okula gidebilsin ve eğitim alabilsinler diye bir diş bakımı uygulaması başlattık. Ben de bu konuda onlar gibi çok ciddi çalıştım, şimdi diş hekimlerinin ve periodontistlerin vardiyalı olarak çalıştığı “Homeless but not Toothless” adında bir ekip var. İnan bana, çok etkili ve verimli! F&T Ajandanıza baksam, Sharon Stone’un hayatındaki normal bir gün nasıldır? SS Sıradan bir gün yok, her gün dolu, yoğun ve farklı. F&T 3 oğlunuzda büyüdüğüne göre, ajandanız ve öncelikleriniz değişti mi? SS Evet değişti çünkü artık okula gidiyorlar ve ben tekrardan çalışıyorum. F&T Son olarak, hayatınızdaki önemli bir anı yeniden yaşayabilseniz, bu hangisi olurdu? SS Komik çünkü hiçbirini kaybettiğimi düşünmüyorum. Hepsi 16mm bir film gibi güzel. Anladım ki tutku olmadan, filmim gerçek anlamda iyi olmazdı. Bunu kabullendim. Tutku, filmime endişe, derinlik, karanlık, aydınlık ve muhteşem anlar katıyor. Heyecan ve coşku. F&T Filmi nasıl bitirirdin Sharon? SS Keşke bilseydim… Ama yalnızca umut edebiliyoruz, kaderimin hızına bakılırsa her şey siyaha dönüşmeden önce, mükemmel bir çıkış daha olacak gibi duruyor.
EVDEN KIRMIZI RUJUM OLMADAN ASLA ÇIKMAYACAĞIM BIR DÖNEM VARDI. BAZEN, KISA KIRMIZI TIRNAKLARIM DA. ON YILDAN FAZLA BIR SÜREDIR, KIRMIZI RUJ KULLANMIYORUM. ŞIMDILERDE YENIDEN RENKLI DUDAK DÖNEMINE GERI DÖNÜYORUM.
57
f&t celebrity
‘’ÇOK IYI BIR DANSÇI OLDUĞUMU SÖYLEYEMEM AMA YAPABILECEĞIMIN EN IYISI BU. ELIMDEN GELENI YAPIYORUM” 58
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
f&t celebrity
TURNEDE OLMADIĞI ZAMANLARDA BILE GAGA, GÜNDE 16 ILA 20 SAAT ÇALIŞIYOR. FORMUNU ISE SAĞLIKLI BESLENMESINE, DANS VE SPORA BORÇLU. BIKRAM YOGASI’NI ÇOK SEVIYOR. HER GÜN KOŞUYA ÇIKIYOR.
Moda Tutkusu
Modaya tutkusu ise zaten heskes tarafından biliniyor. Alexander McQueen ve Thierry Mugler tutkunu olduğu markalar. Mugler markasının tasarımcısı Nicola Formichetti yakın arkadaşı. Mugler’in sonbahar-kış 2011 defilesinde podyumda boy gösterdi. Kısa bir süre önce de Donatella Versace, Lady Gaga’yı Versace’nin arşivinde ağırladı. Lady Gaga bu çok özel mekanda, şekerci dükkanına gizlice giren bir çocuk gibi sevinçten deliye dönmüş adeta. Elbise askılarının arasında koşuşturup eline geçirdiği giysileri bir bir giyip çıkarmış. Bugünlerde moda alanında biraz daha deneysel takılıyor. Hepiniz giydiği “etten elbiseyi” hatırlarsınız. Ünlü modacıların yanı sıra, New York’da üniversitede moda tasarımı ya da sanat bölümlerinde okuyan yetenekli, genç tasarımcılarla da çalışıyor.
Şaşırtan Gaga
Gaga modayla oynamayı seviyor. Biz onu çılgın kostümleri, acayip aksesuarları ve farklı makyajıyla görmeye alışmışken, geçtiğimiz aylarda bir moda dergisinin kapağına sıfır makyajla, doğal bir görünümle poz vererek bizi yine şaşırttı. Ama ona göre hepsi birer fantezi, kurmaca birer hayal. Yani çok makyajlı, kostümlü haliyle, çıplak, makyajsız hali arasında aslında pek bir fark yok. İkisi de farklı fantezilerin canlandırılması.
Yorgun Savaşçı
Biz onu takip etmekten yoruluyoruz. Peki ya o? “Son üç yılda gerçekten de çok yoruldum. Maratonun son yüz metresini koşan bir atlet gibiyim. Ayaklarım şiş, uzuvlarımı hissetmiyorum ama yoluma, salgıladığım adrenalin sayesinde devam ediyorum” diyor. Ve sürekli kendi kendine “koşacak biraz daha yolun var” diyerek performansının arkasındaki sırrı açıklıyor. Turnede olmadığı zamanlarda bile Gaga, gün-
60
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
de 16 ila 20 saat çalışıyor. Formunu ise sağlıklı beslenmesine, dans ve spora borçlu. Bikram Yogası’nı çok seviyor. Ayrıca her gün koşuyor. Geçtiğimiz yaz sörfe başlamış. Hatta sörf yaparkenki bir fotoğrafını da twitter’da hayranlarıyla paylaşmıştı.
Hayranlarına Hayran
Hayranlarıyla aralarındaki ilişkiyi tanımlarken ilginç ifadeler sarf eden güzel şarkıcı; ‘’Bazen sahnede kendimi hayranlarımla sevişiyor gibi hissediyorum. Onlar anında kendimi kaybetmeme neden olan varlıklar’’ diyor. İşte bu gerçekten de çok özel bir ilişki olmalı. Ama hayranları da onun bu ilgisinin farkında ve durumdan da son derece memnunlar.
Tam Bir İtalyan Ailesi
Lady Gaga ailesine de çok düşkün. Tam bir İtalyan ailesi olduklarını söylüyor. ‘’Her gün babamı mutlaka ararım. Hala yukarı batı yakasında, büyüdüğüm dairede yaşıyorlar. Şöhret olmamdan sonra hayatlarında hiçbir şey değişmedi. Konu aile olduğunda tutucu bir ev kızına dönüşüyorum. Gidip onlarda kalmayı çok seviyorum. Odam olduğu gibi duruyor. Genellikle şehir dışında bir yerlerde oluyorum. Ve hep otellerde kalıyorum. Yalnız oluyorum. New York’daysam, evimde yalnız kalacağıma gidip geceyi annem ve babamla geçirmeyi tercih ediyorum’’ diyor Gaga. Lady Gaga’nın kendi evi ise ünlü olmadan önce yaşadığı, şehir merkezindeki küçük dairesi. Hala eski arkadaşlarıyla takılıyor. Barlarda müzik yaptığı günleri özlemle anıyor. Ona göre hayatında ünlü olduktan sonra değişen tek şey bu. Manhattan’ın şehir merkezindeki küçük, köhne barlarda artık çalmıyor. Ama oralara arkadaşlarıyla takılmaya gidiyor. Çılgınca dans ediyor ve çok eğleniyor. Sadece bunu eskisi kadar sık yapamıyor.
Ben Tam Bir Obsesifim!
Mehmet Turgut deyince herkesin kafasında sert mizaçlı fotoğraflar canlanıyor. Vampir dişler, kanlı gözler, kesik başlar, sert ışıklar… Aslında bu huzursuz fotoğrafları çeken rahat, duyarlı ve eğlenceli bir adam.
FASHION&TRAVEL İlk fotoğraf makinesiyle tanışmanız nasıl oldu? MEHMET TURGUT Hafızamda öyle bir bilgi yok. İlk çektiğim fotoğrafı da bilmiyorum. Şöyle anlatayım: Çocuklar okuldan evlerine döner, ödevlerini yapar, çizgi film izlerler... Ben okuldan çıkıp babamın stüdyosuna gidip stüdyonun üst katında babamın heykeltıraş arkadaşı Davut Ağabey ile biraz zaman geçirip, sonra aşağı inip stüdyoda ve karanlık odada agrandizörlerle ve film makaralarının içinden çıkan plastik malzemelerle oyuncaklar yapıyordum.
çok mimar, doktor olmasından yanaymış bütün aile. Ama babam da fotoğrafçı olmak istiyormuş ve bu isteğinden hiç vazgeçmemiş. Sonunda o da fotoğrafçı olmuş. Turgut ailesinde herkes ne işle uğraşırsa uğraşsın fotoğrafçılıktan da anlar mutlaka.
F&T Peki sizin ilk çekilen fotoğrafınız… MT Muhtemelen babam çekmiştir.
F&T Komik annelerden mi? MT Hayır, daha çok şüpheci diyebilirim. Her şeyden şüphe eder.
F&T Çocukluğunuza dair fazla fotoğrafınız yok mu? Sonuçta babanız fotoğrafçı… MT Tabii ki çok fotoğrafım var. Babamın bir huyu vardır; bir yaşına gelene kadar çocukların her ay fotoğraflarını çeker. Bir yaşına geldikten sonra da doğum günlerinde çekmeye devam eder. Benim de oldukça fazla bebeklik fotoğrafım var. Şu an ki halime hiç benzemiyorum. Sarışın, kıvırcık saçlı bir çocukmuşum.
F&T Fotoğrafçılık kolay bir meslek değil. Özellikle tanınmış bir isim olmadan önce mesleğinizin cefasını çektiniz mi? MT Çektim tabii. Düğün fotoğrafı da çektim, sünnet fotoğrafı da, vesikalık da, mezuniyet fotoğrafı da çektim. Roma’ya gidip sergi açtıktan sonra geri gelip bir okulun kep töreni fotoğraflarını çekiyordum. Böyle garip bir hayatım vardı benim Ankara’da iken. Yine orada bir fotoğraf stüdyosu açtım. Bu konu ile ilgili kapasitesi düşük olan bir şehirde iş olanağı yaratmaya çalışmanız gerekiyordu. 4-5 ay eve gitmediğim oluyordu. Türkiye’deki bütün Anadolu Liseleri’nin kep töreni fotoğraflarını çekiyordum. Ekibimi yanıma alıp, malzememi arabamın arkasına yükleyip yola çıkardık. Güney sahillerinden, Ege’ye, oradan İç Anadolu’ya çok yer gezdik. Uyandığımda “hangi şehirdeyiz acaba” diye düşündüğüm oluyordu. Geriye dönüp baktığımda o zamanlarım için iyi olmuş diyorum. Şimdi birisi bana bir işin çok ağır olduğunu söylediğinde gülümsüyorum sadece.
F&T Aileniz nereli? MT Ankaralı... Dedemin enteresan bir hikayesi vardır: Ermeni bir tanıdığının ona borcu varmış. Borcuna karşılık olarak dedeme fotoğraf makinesi seti vermiş. Dedem ondan sonra fotoğrafçılığa başlamış. PTT’de çalışıyordu ve sürekli tayini çıkıyordu. Tayini çıktığı şehirlerde de fotoğraf çekmeye devam etmiş. Bir keresinde tayini Gaziantep’e çıkmış. O dönemler orada kadınlar erkeklere fotoğraf çektirmiyormuş. Dedem de babaanneme fotoğraf çekmeyi öğretmiş. Babaannem kadınların ve erkeklerin fotoğraflarını çekmeye başlamış. Daha sonra dedem Fikret Amcam ile birlikte fotoğrafçılık yapmaya başlamış. Babamın bu işle uğraşmasını pek istemiyorlarmış. Onun daha
F&T Başka röportajlarınızda da dikkat ettim, hep dedeniz ve babanızdan bahsetmişsiniz ama annenizden pek bahsetmemişsiniz… MT Değişik bir annem vardır.
F&T Yeni jenerasyon sizin gibi cefasını çekiyor mu sizce? Neler düşünüyorsunuz? MT Çok havalılar. Bu sadece fotoğrafçılık. Gece bir rock bara gider-
63
f&t gallery F&T Peki genel haliniz mutlu mudur? MT Hep yapmak istediğim bir şeyler oluyor ve onu yapana kadar huzurlu olamıyorum. Hep bir şeyler beni dürtüyor ve rahatsız ediyor. F&T Hırs gibi mi? MT Tam olarak hırs değil. F&T Huzursuz bir adam mısınız? MT Ben tam bir obsesifim! Bir şeyi kafama taktığım zaman sonuna kadar giderim. iPhone telefonumda bir oyuna sardım “fruit ninja” adında. Dünya rekorunu kırana kadar oynadım. Fotoğrafta da bu böyle. Kafamı bir şeye taktığım zaman, onu mutlaka yapmalıyım. F&T Son dönemde adınız yeni projelerle çok anılıyor… MT Aslında hep projelerim oldu ama şimdi basın ve halkla ilişkiler işlerimi arkadaşım Banu Zeytinoğlu organize etmeye başladı. Bundan önce çok kendiliğinden yürüyordu her şey. Artık daha sistemli çalışıyoruz. Bir sergi yaptığım zaman herkesin haberi oluyor. Bu sayede insanlar “Mehmet Turgut bu sene ne kadar çok sergi yaptı” diyorlar. Zaten çok sergi yapıyordum. Mesela ben Roma’da sergi yaptım, kimsenin haberi olmadı. Amerika’da onur ödülü aldım: Photographic Society of America PSA’dan altın madalya. Bu ödülü alan tek Türk fotoğrafçıyım. Bir dünya yıldızı olan Patricia Kaas’ın albüm kapağı fotoğraflarını çeken ilk Türk fotoğrafçıyım. Bunun yanında Viyana’da birçok ödül aldım. Bunların birçoğundan kimsenin haberi yoktur. Bunları 20’li yaşlarımda yaptım. O dönemde kimse bana yılın fotoğrafçısı ödülünü vermiyordu. Bu sene bütün üniversiteler, sanat kurumları ödüller vermeye başladı. Halbuki o dönemde de bu ödülleri hak ettiğimi düşünüyorum. F&T Artık meyvelerini mi topluyorsunuz? MT Öyle değil aslında. Hala kimsenin gerçek Mehmet Turgut fotoğraflarından haberi yok. Benim sokaktan bulduğum ve bir takım hikayeleri resmettiğim işlerim var. Bütün bu ödülleri bana aldıran, sergileri açtıran...
F&T Bu kadar sert bir adam imajınız varken “ben de aslında normal biriyim” diye anlatma isteği oluşuyor mu içinizde? MT Kim ne düşünüyorsa düşünsün. Geçen gün Twitter’a “hepimiz zamanımızı yaşıyoruz” yazdım. Şu anda bu çatı altında oturuyoruz mesela. Eski bir köşk burası. Burada kaç insan yaşamıştır bugüne kadar bir düşünsene. Ölümsüz müydü bu insanlar? Hayır, hepsi gitti. Şu an da biz oturuyoruz. Yani hepimiz zamanımızı yaşıyoruz. O yüzden havaya girmeye hiç gerek yok. Bu kadar çaba, bu kadar çalışma, üretme, para kazanma ve aşık olma isteği, bunların sebebi ne biliyor musun? Sadece “içinde olduğumuz zaman dilimini daha iyi nasıl geçiririz”. Hepsi bu...
F&T Bir taraftan da sosyal sorumluluk bilinci gelişmiş birisiniz. Biraz da “5199”dan bahsedebilir misiniz? MT Bu konulara karşı reflekslerim sanırım biraz kuvvetli. Tepkisiz kalamıyorum. Van Depremi sırasında “Van için Rock” organizasyonu oldu. Ben de bir şey yapmak istedim, “ne istersen ayarlayalım” dediler. “Bir çadır kurun bana, 40 TL’dan herkesin portresini çekeyim” dedim. O gün 1.000 TL para toplandı. O organizasyon içinde bir günde 1.000 TL fena bir bağış bedeli değildi. Hayvan hakları ile ilgili desteklerim her zaman devam ediyor. HAYTAP’a destek olmaya çalışıyorum. Bolluca’daki ağır hava şartları sebebiyle hayvanlar zor durumda kalmışlardı. Ne yapabiliriz diye düşündük. İlaçlar, battaniyeler, bazı yardım malzemeleri götürdük. Derginin o ayki konsepti farklıydı. Karar değiştirdim ve hayvan hakları sayısı yapmaya karar verdim. Derginin içine ücretsiz hizmet veren bütün veterinerlerin, hayvan barınaklarının olduğu bir fihrist koyduk. İnsanların uzuvlarının hayvanlarla yer değiştirdiği 12 fotoğraflık dikkat çekici bir seri yapmayı düşündüm. Dergide çıkmasının yanı sıra bunun bir sergisinin de yapılması gerektiğine karar verdim. Sergiyi Mustafa Sarıgül ile Mehmet
Mehmet Turgut’un “5199” adlı sergisi hayvan haklarını koruma kanunu temsil ediyor. Sergide bir çok ünlü hayvan uzuvlarıyla dikkat çekiyor. Yüksel Aksu
66
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
Yekta Kopan
Rıza Kocaoğlu
KENDIMLE BARIŞIK BIR INSANIMDIR. KENDIMI BIR KARENIN IÇINDE GÖRMEK HOŞUMA GIDER. DERGIDE DE KULLANIRIM YER YER FOTOĞRAFIMI. MESELA BERGÜZAR KOREL ILE “SALOME” ÇEKMIŞTIK. KAFASI KESIK BIR ADAM GEREKIYORDU, KENDI KAFAMI KOYDUM. ÇOK GÜZEL BIR ESPRIYDI O.
Sinan Güler
Ali Alabora açtı. Orada sergilenen fotoğrafların satışı HAYTAP’a gitti. Serginin adının “5199” olması da Hayvan Haklarını Koruma Kanunu’ndan geliyor. Genelde ünlü insanlar sosyal sorumluluk projelerinde adları geçeceği zaman kendilerinin reklamını yaptıkları algısı yaratıldığını düşündükleri için çekimser davranıyorlar. Bence buna hiç takılmamak gerek. Sen yapacağını yap yine. İç huzurun bence daha önemli.
Mert Fırat
F&T Bunu gerçekten reklam için yapan da var… MT Reklam için yapan bile yapsın bence. O eylemin yerine gelmesi önemli. Eğer işin içinde fayda varsa yapılabilir. Hiç yapmamaktan iyidir. F&T Hayvan Hakları savunucuları diğer sosyal sorumluluk organizasyonlarına göre daha agresif bir dikkat çekme yolu izliyorlar. Bu neden böyle sizce? MT Eğer kapalı bir alanda sigara içmekle, bir hayvanın durup dururken kafasını kesmenin cezası aynı ise agresifleşmek doğaldır bence. Bundan sonra çok daha dikkat çekici projelerimiz olacak. Daha sert şeyler diyebilirim. F&T Kan mı olacak? MT Evet olacak! Sigara paketlerinin üzerindeki resimleri ben çekmiş olsaydım, sigarayı bırakma oranı yüzde elli artardı. Burcu Güneş
F&T Önümüzdeki dönem için planlarınız neler? MT Daha yeni Jack Daniel’s Fabrikası’nın fotoğraflarını çekip sergi yaptım. Jack Daniel’s ile bir senedir hoş bir birlikteliğimiz var. Beni yaptığım sergilerde, davetlerde destekliyorlar. Ben de onlar için fotoğraflar çekiyorum. Yeni dergiyi hazırlayacağım. Dergimizin 2. yaş davetini yapacağım. F&T Dergi ile uğraşmak zor mu? MT Zor tabii ki. Türkiye’de dergi yapmak büyük çılgınlık. Nisan ayında Brüksel’de “Rock’n Frame” sergisini açacağım. Üç günlük bir Milano seyahatim olacak Indesit’in organizasyonu ile. F&T Bugüne kadar size röportajlarınızda hiç sorulmayan ve ama sorulmasını istediğiniz bir soru var mı? MT Hiç düşünmemiştim. İyi soru ama yanıtını veremeyeceğim.
Demir Demirkan
Levent Üzümcü
Serra Yılmaz
67
69
f&t celebrity
fetleri ve tüfeğiyle çocukluk düşünü gerçekleştirdiğini söyledi. 2000’de “Enemy at The Games” çekimleri sırasında “The Talented Mr. Ripley” filmindeki rolüyle en iyi yardımcı oyuncu dalında aday gösterildiğini öğrendi. O günü harika bir gün olarak hatırlıyor. “Oyuncu olmayı seçtiğim için çok gururlanmıştım. Kendimi oyunculuk müessesesine ait, onun bir parçası olarak hissettiğim nadir günlerden biriydi. Çoğu zaman iş güç arasında bunu düşünecek vaktiniz yoktur. Bir filmin kadrosuna dahilsinizdir, ama aslında daha büyük bir topluluğa dahil olduğunuzu unutursunuz.” diyor. 2000’de Matt Damon ve Gwyneth Paltrow’la birlikte oynadığı “The Talented Mr. Ripley” filmindeki rolüyle en iyi yardımcı oyuncu ve 2004 yılında Nicole Kidman’la beraber başrollerini paylaştığı “Cold Mountain” filmindeki rolüyle de en iyi aktör dalında aday gösterildi. “Cold Mountain” ile her ödüle aday gösterildi, üstelik Oscar’a da çok yaklaştı. Başarılı filmlerde rol alan Jude Law tiyatroya da bir yandan devam etti. Jude Law’ı “Hamlet” olarak izleyebilmek için aylar öncesinden bilet satın alabilen şanslı kadınlar oldu. Bazı web sayfalarında biletler inanılmaz fiyatlara alıcı buldu. Oyunun sergileneceği her gün sabah saatlerinden itibaren Wyndham’ın önünden uzun kuyruklar oluştu. Law, Hamlet’in öfkeli, nevrotik hallerini çok iyi yansıttı. Seyirci ile kurduğu sıcak iletişimle de ayrıca takdir topladı. Londra’da Tiyatro Eleştirmenleri Birliği’nin “En İyi Shakespeare Performansı” ödülüne de layık görüldü.
2012 Jude Law’a İyi Geldi
Sinemanın büyülü atmosferi, Robert Downey Jr. ve Jude Law’ın oyunculukları, Guy Ritchie’nin alaycı tarzı ile birleşince her zamanki gibi “Sherlock Holmes: A Game of Shadows”da harika bir iş çıktı ortaya. Ana karakterin yanındaki adamı oynamanın her zaman kolay olmadığını Law da biliyordu. Ana karakterin yanındaki yardımcı oyuncu bazen göz ardı edilebilirdi ki; bu çok da uzak olmayan bir ihtimaldi. Fakat bu filmde de eleştirmenlerden tam not alan Law, aksiyon sahnelerinde
72
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
dublör bile kullanmadığını açıkladı, Law’ın yüzündeki çiziklerin ve morlukların çoğu gerçekti. Jude Law, Dr. Watson karakteri hakkında röportajlarında şunları söyledi: “Bazı sabahlar yataktan kalkıyorum, kendimi tanıyamıyorum. Kendimi güvenilir, sadık ve iyi hissetmiyorum çünkü. Bazı sabahlarda ise çok sadık ve düzgün bir adammışım gibi geliyor. Yani, hangisi benim bilmiyorum. Ancak Dr. Watson’ı tanıyorum. O her durumda iyi bir adam.” Brain Selznick’in sihir temalı çocuk romanından uyarlanan “Hugo” filmindeki başrolüyle de Jude Law seyirciye görsel bir şölen yaşatıyor. Film Paris tren istasyonunun duvarları arasında yaşayan ve saatlerden sorumlu olan kimsesiz bir çocuğun, bir gün saati tamir etmeye teşebbüs etmesiyle yaşadığı gizemli macerayı konu ediyor. Oscar töreninde birçok dalda ödül alan “Hugo”nun, Law’ın kariyerinde önemli bir noktada bulunduğu konusunda herkes hemfikir. Beyazperdeye en çok uyarlanan romanların başında gelen “Anna Karenina”, bir kez daha Keira Knightley ve Jude Law ile bu yıl karşımıza çıkacak. Tolstoy’un klasik aşk ve esaret hikayesinin bu son uyarlaması ise “Pride&Prejudice” ve “Atonement” ile ünlü romanların beyazperde adaptasyonları konusunda rüştünü ıspatlamış Joe Wright’a emanet edilmiş durumda. Joe Wright’ın, ilk iki filminde birlikte çalıştığı Keira Knightley’i bir kez daha başrole taşıdığı “Anna Karenina”da, Aleksei Karenina rolünde Jude Law’ı izleyeceğiz. Çekimleri başlayan “Anna Karenina”nın gelecek yılki Oscar yarışında boy gösterecek filmlerden biri olacağına ise şimdiden kesin gözüyle bakılıyor. Aynı zamanda Dior Homme Sport’un sofistike ve parlak kokusunun yüzü olan Jude Law, kokunun reklam filminde Plaza’daki odasından aceleyle spor arabasına atlayıp, Paris’i geride bıraktığı bir yola koyuluyor. Akdeniz’in görkemli manzarası ve doğanın güzelliği güçlü bir fon oluşturuyor reklamda. Seçtiği istikamet French Riviera. Maceracı ruhu ve lükse düşkünlüğüyle Jude Law, Christian Dior’un tutkun olduğu bir hayat tarzını da yansıtıyor.
73
nina ricci DİLEK HANİF
133 89
Renkli Çiçekler Barındıran Uçuş Uçuş Elbiselerin Yaratıcısı
Rebecca Taylor
Tasarımcı Rebecca Taylor’a göre tasarımlarını zeki, kendine güveni olan ve modadan keyif alan genç kadınlar tercih ediyor. İlkbahar koleksiyonu, sezonun modasına uygun olarak renkli, uçuş uçuş elbiselerden oluşuyor. Röportaj Leyla Melek Çifçi
FASHION&TRAVEL İlkbahar-Yaz koleksiyonunuzu kendi yorumunuzla bize anlatır mısınız? REBECCA TAYLOR 2012 İlkbaharının ilham kaynağı taze, çağdaş ve kalıcı olan. Koleksiyonda renk ve kesimler ön planda. Beklenmedik “cut-out” kesimler dikkat çekiyor. İstiridye tonlarına limon, misket limonu ve mandalinanın cesur tonları eşlik ediyor. Bu yaz koleksiyondaki kısa kesimli, büyük trikolar, uzun etekler ve “oversized” dış giyim kadınların tercihleri olacak. Teknolojik kumaşlar ve kemik rengi yılan derisi yakaları olan önlük tarzı elbiseler, koleksiyona yenilikçi bir tarz katıyor. F&T İlkbahar-Yaz koleksiyonunuzu sergilediğiniz New York Fashion Week’deki defilenizi izledim. 11 Eylül’ün onuncu yıldönümüydü ve şehirde inanılmaz güvenlik önlemleri vardı. Buradaki defilenizin sizin için özel bir anlamı olsa gerek. Çünkü tam 10 yıl önce 11 Eylül 2001 günü New York Fashion Week’deki ilk defilenizi gerçekleştirecektiniz. Ve İkiz Kuleler’e düzenlenen saldırı nedeniyle iptal edildi. Bize o günü anlatır mısınız? RT Bir gece önce ofiste sabaha kadar çalışmıştık. O sabah ne olup bittiğinin pek farkında değildik. Bir uçağın İkiz Kuleler’den birine çarptığını duymuştuk ama küçük bir charter uçağı olduğunu düşünmüştük. Olayın boyutlarını hiç bilmiyorduk. Sonra sabah ofisten
defilenin yapılacağı çadıra gittik ve hazırlıklarımıza başladık. Mankenlerin saçı ve makyajı yapılıyordu ki moda haftasını iptal ettiler ve eve gitmemizi söylediler. Günün ilerleyen saatlerinde trajedinin boyutları katlanarak arttı. Ülkemizin ne kadar korkunç bir saldırıya maruz kaldığını gördük, yaşadık. F&T Bu korkunç trajedi kariyerinizi nasıl etkiledi? RT Böyle bir olay gerçekleştiğinde hayatın ne kadar belirsiz olduğunu ve yaşadığımız her günün ne kadar önemli olduğunu anlamamıza yardımcı oluyor. Bu korkunç olay, benim her gün sevdiğim şeyi yapabildiğim için ne kadar şanslı olduğumu bana anlamamı sağladı. F&T Siz aslında Yeni Zelandalı’sınız. New York’da çalışmaya ve işinizi burada kurmaya nasıl karar verdiniz? RT Buraya yirmi yıl kadar önce çalışma izniyle geldim. Kültürü, insanları ve New York’un sunduğu herşeye aşık oldum. New York’da tasarımcılara sunulan o kadar daha fazla olanak var ki, doğru bir karar vermiş olduğumu düşündüm. F&T Türkiye’ye hiç geldiniz mi? RT Türkiye’ye tatil için geldim ve çok sevdim. Güneyde Mavi Yolculuk’a çıktık. Ayrıca İstanbul’a da bayıl-
103
f&t interview
104
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
İLKBAHAR-YAZ KOLEKSIYONUMDAKI KISA KESIMLI, BÜYÜK TRIKOLAR, UZUN ETEKLER VE “OVERSIZED” MONTLAR KADINLARIN TERCIHI OLACAK. TEKNOLOJIK KUMAŞLAR VE KEMIK RENGI YILAN DERISI YAKALARI OLAN ÖNLÜK TARZI ELBISELER, KOLEKSIYONA YENILIKÇI BIR TARZ KATIYOR.
dım. Yeniyle eskinin müthiş bir bileşimi. Tam anlamıyla doğu ile batının buluştuğu yer, çok egzotik. F&T Tasarımlarınızı nasıl kadınlar giyiyor? RT Rebecca Taylor kızı zeki, kendine güveni olan ve modadan keyif alan, eğlenen biri. Yaşı 25 ila 50 arasında. Renk ve desenlere de bayılıyor. F&T En sevdiğiniz kumaş?.. RT Birbirinden farklı özelliklere sahip harika doğal ipekli kumaşlar var. Hepsini kullanmaktan keyif alıyorum. Ama teknolojik kumaşları kullanmayı da çok seviyorum. Eskitilmiş saten ve sentetik ipekliler bunlardan bazıları. F&T Geçen kış New York’un yeni SOHO’su olarak tanımlanan
TÜRKIYE’YE TATIL IÇIN GELDIM VE ÇOK SEVDIM. GÜNEYDE MAVI YOLCULUK’A ÇIKTIK. AYRICA İSTANBUL’A DA BAYILDIM. YENIYLE ESKININ MÜTHIŞ BIR BILEŞIMI. TAM ANLAMIYLA DOĞU ILE BATININ BULUŞTUĞU YER, ÇOK EGZOTIK.
Meatpacking District’de yeni bir butik açtınız. Yakın bir gelecekte Amerika içinde yeni mağazalar açmayı ya da uluslararası olarak büyümeyi amaçlıyor musunuz? RT Evet, Los Angeles’da iki yeni mağaza açılışımız var. Biri Robertson’da, bir diğeri de Fashion Island’da. Ayrıca 2012’de toplam sekiz yeni mağaza açma planımız var. Bunlar hem Amerika’da, hem de yurt dışında farklı ülkelerde olacak. Bu yüzden gerçekten de çok heyecanlıyız! F&T Kendinizi 10 yıl sonra nerede görüyorsunuz? RT Çocuklarım lise çağlarında olacaklar o zaman. Onlarla daha fazla vakit geçirebilmeyi isterim. Biraz daha fazla gezmeyi, tatil yapmayı ve dinlenebilmeyi isterim. F&T Üç çocuğunuz var. Moda dünyasına adım atmalarını ister miydiniz? RT Onları ne mutlu ediyorsa onu yapmalarını isterim. Moda çok zorlu bir sektör ama tutkuyla bunu istiyorlarsa ve kararlılarsa, her zaman onları desteklerim. F&T Çok yoğun çalıştığınızı biliyorum. Ama okurlarımız sizi daha yakından tanımak isteyeceklerdir. Çalışmadığınız zaman neler yaparsınız? RT Yolculuk yapmayı, bunu planlamayı çok severim. Bazen yapılan yolculuğun, varılan destinasyondan daha keyifli olduğunu düşünürüm. Ve ata binmeyi öğrenmeyi çok istiyorum.
105
f&t weddings
KM Events’le Düğün Keyfi Düğün planlaması hizmeti sunan KM Events mekan seçiminden düğün konsepti, davetiye ve nikah şekerine kadar her aşamada gelin ve damatlara danışmanlık veriyor. KM Events’in Kurucu Başkanı Meltem Bayazıt Tepeler’e 2012 düğün trendlerini sorduk. Evlilik hazırlığı yapan çiftler neden düğün planlaması hizmetini almalı sizce? Düğün planlaması hizmeti yeni evlenecek çiftlerin olmazsa olmazı. Genç çiftlerin düğün mekanlarını bile muhakkak düğün danışmanına sorarak ve onun vasıtasıyla ayarlamaları gerekiyor. Zira, ziyaret ettikleri düğün mekanlarını profesyonel gözle anlamaları ve mekanda yapılabileceklerini önceden tahmin etmeleri imkansız. Düğün planlama firmasının otel, davetiye, dekorasyon, ses-müzik-ışık, orkestra, hosthostes, LCV gibi tüm hizmetleri sağlayabilen, kuaför, makyöz ve gelinlik tavsiye listesi verebilen, düğün akış ve planlamasını hazırlayabilen ve müşteri temsilcilerinin bulunduğu tam teşekküllü bir ajans olmasına çok dikkat edilmesi gerekiyor. KM Events evlenecek çiftlere ne tür hizmetler veriyor? Türkiye’de düğün planlama hizmetini ilk uygulayan firma, KM Events’dir. Yıllar evvel başlattığımız bu hizmetle yapılandık ve firmamız bünyesinde pek çok etkinlik yönetmeni, proje sorumlusu ve asistanı çalışıyor. Bu vesileyle uluslararası düğünlerde otel, konaklama ve transferlerin yanı sıra, her türlü rezervasyonu davetliler ve davet sahiplerimiz için gerçekleştirebiliyoruz. Düğün mekanının bulunması ve tavsiye edilmesi, mekanın projelendirilerek dekore edilmesi, sesmüzik-ışık ve tüm görsel şovlar, davetiye, LCV, host ve hosteslik hizmetleri, kuaför-makyöz ve gelinlik tavsiye listelerinin temini, gerekli randevuların sağlanması ve düğün akış planlarının hazırlanması da hizmetlerimiz içerisinde.. Evlenmeye karar veren çiftler size düğünden ne kadar süre önce
134
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
gelmeli? Aslında yurt dışında bu süre 1 yıldır, fakat Türkiye’de çiftler, düğün planlama firmalarına, 4 ay ile 6 ay arasında gelmeyi tercih ediyorlar. Ancak dikkatimi çeken bir nokta, her geçen sene çiftlerin ziyaret tarihlerini daha önceden başlatmaları oluyor. Bundan 3-4 yıl evveline kadar 2 ay evvel bizleri ziyaret eden çiftler artık 6 ay evvelden ziyaretlerini gerçekleştirmeye başladılar. Düğün konseptini oluşturmada nelere dikkat ediyorsunuz? Hazırlanan düğün konseptinin, öncelikle evlenecek çiftin dünya görüşüne ve duruşuna uygun olması gerekiyor. Davetlileri de memnun edecek bir temanın olmasına gayret ediyoruz. Zira, düğün her ne kadar çifte ait de olsa, memnun edilmesi gereken davetlileri unutmamak gerekiyor. Çift için özel bir anlam ifade eden bir sembol, bir mevsim veya bir obje düğünün teması olabiliyor. Tema çok kreatif bir şekilde işlendiği takdirde, düğün unutulmaz olacaktır. Bir düğün organizasyonuna nasıl başlıyorsunuz, aşamaları neler, düğün gününe kadar gelin ve damat adaylarıyla birlikte neler yaşıyorsunuz? Her şeye, öncelikle çiftimizi yakından tanıyarak başlıyoruz. Onları ve beklentilerini ne kadar yakından tanırsak, düğünü o kadar iyi projelendirebiliyoruz. Çiftimizi yakından tanıyıp beklentilerini öğrendikten sonra, düğünün nerede olacağına beraberce karar veriyoruz. Ardından düğünü mekanından, dekorasyonuna, eğlencesinden, ışıklandırmasına kadar projelendirerek bütçelendiriyoruz. Bütçe ve proje onayıyla düğmeye basılıyor ve tüm hazırlıklarımız başlıyor. Düğünün son
f&t shoot
Hammam
Decadence
Galatasaray Hamamı’nın tarihi kubbesi, moda tasarımcısı Gül Ağış’ın Hammam Decadence adlı ilkbahar ve yaz 2012 koleksiyonuna tanıklık etti. Lug Von Siga markasıyla tanıdığımız Ağış’ın koleksiyonunu Muhteşem Yüzyıl dizisinin Mahidevran’ı Nur Fettahoğlu tanıttı.
140
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
iNCELME
TRENDLERi
Yaz aylarının yaklaşmasıyla yine güzellik merkezlerinin telefonları çalmaya başladı. Zayıflamak isteyenler neşterli ve neştersiz yöntemleri araştırmaya başladı. Sizin için yeni incelme yöntemlerini, diyet mönülerini ve fitness seçeneklerini araştırdık. Yazın fazlalıklarınızı saklamak için bol giysilere mahkum olmayın. Oolong Çayı Tüketin
Hergün 12-16 bardak su tüketiminize oolong çayını da ekleyin. Yeşil çaya oranla metabolizma hızını yüzde 10 daha fazla artıran oolong çayını yatmadan önce tüketerek vücudunuzdaki ödemi atabilir, daha fazla kalori yakabilirsiniz. Kaynar suyun içine bir tutam oolong çayını, bir dilim limonu ve potanyum açısından zengin bir yemek kaşığı doğranmış maydonozu atın. 15 dakika demledikten sonra süzerek için.
Vaser Liposuction İle Yağ Hücrelerine Son
Son dönemde en çok konuşulan yöntemlerden biri Vaser Liposuction, klasik liposuction’a oranla daha güvenilir ve uygulandığı bölgede sıkılaşma da sağlıyor. Uygulama sırasında yağ hücreleri eritilerek aspire ediliyor ve yağ dokularının çevresindeki bölgelere de zarar vermiyor. Vaser teknolojisi yağ hücrelerini ultrasonik ses dalgalarıyla homojen bir şekilde eriterek, vücuttan atıyor. Vaser Liposuction bölgesel yağlarından kurtulmak isteyenler için ideal. Yağlanma olan bölgeye anestezik solüsyon karışımı olan tümesans serumu verilerek, vücuttan alınacak yağ bölgesinin akışkan hale gelmesi sağlanıyor. İşlemden yaklaşık üç ay sonra istenen vücut hatlarına sahip olunabiliyor.
Online Zayıflayın!
Online zayıflama yoğun çalışma temposunda incelmek isteyenlere yeni bir alternatif. Lose It!, Runkeeper, My Net Diary, Tap&Track, My Fitness Pal, Gym Buddy, Drink Tracker gibi Iphone ve Ipod uygulamalarıyla diyet ve egzersiz programı çıkarıp takip edebiliyor, kalori yakımınızı ölçebiliyor ve diğer diyet yapan üyelerle sohbet edip motivasyonunu artırabiliyorsunuz. Hatta diyet yemek önerileriyle masanızı bile zenginleştirebiliyorsunuz.
Buğday Unu, Süt Ve Süt Ürünlerini Azaltın
Bu yıl dünyadaki en baskın trend; buğday unu, süt ve süt ürünlerinin günlük beslenmede azaltmak. Uzman diyetisyen kontrolü altında bu tip bir diyet listesi uygulamak yararınıza olabilir! Dengeli beslenmenin önemini unutmadan, gıda intoleransı testlerine göre bu tip diyetler uygulanabilir görünüyor.
Eğlenceli Zumba İle Kilo Verin
Son trend dansla zayıflama. Dünyada milyonlarca insan tarafından yapılan zumba hem eğlenceli hem de çok kolay. Latin müzikleri ve dans adımlarıyla harmanlanan Zumba ile kilo verebilir, hem de çok keyif alabilirsiniz. Kalori yakan, kasları çalıştıran, esneklik kazandıran Zumba ile kendinizi ritimlere kaptırın.
Düzgün Vücut Hatları İçin Liposhaping!
Bölgesel yağlanmayı gidermeye ve vücut konturunu şekillendirmeye yardımcı olan Liposhaping anesteziyle uygulanan bir yöntem. Liposhaping’de çok ince mikro kanüllerle, diğer incelme tekniklerinde kullanılan sıvı miktarının genellikle iki katını kullanılıyor. Karın yağları, diz üstü, bacak içi, ayak bileği, bel çevresi, gıdı, kol altı ve sutyen çevresinde oldukça etkili.
Bitkisel Proteinler Yükselişte
Bu yılın yükselen trendi hayvansal kaynaklı proteinlerle bitkisel kaynaklı proteinlerin yer değiştirmesi. Özellikle yüksek protein kullanan sporcular ve kas kütlesini artırmak isteyenlerin vazgeçilmezi olan protein tozu içecekleri, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da çok popüler.
155
ERES
NEŞTERLI VE NEŞTERSIZ YÖNTEMLERLE, SAĞLIKLI BIR BESLENME PROGRAMIYLA VE BOL HAREKETLE FAZLALIKLARDAN KURTULMAK MÜMKÜN.
157
Bu Sene 20. Sanat Yılını Kutlayacak Olan Ressam İsmail Acar’la...
Galata’dan Tophane’ye
Yüzyıllar boyunca Galata’da gayr-ı müslim azınlıklar ve yabancılar yaşamış. Bu kozmopolit topluluğu Evliya Çelebi “Galata Kavmi” olarak ifade etmiş. Bugünün Galata Kavmi diyebileceğim kişiler, yani sanatçılar, akademisyenler, yabancılar, hatta büyük şirketlerin CEO’ları Galata’nın yüksek tavanlı çoğu deniz gören harika evlerinde yaşıyorlar. Röportaj Nilüfer Ülkügüner Şengel Fotoğraflar Deniz Uğur Güler
R
essam İsmail Acar da yaklaşık onbeş yıldır Galata’da yaşıyor ve üretiyor. Atölyesi de evi de bu semtte .Lüleci Hendek Caddesi’nde. İsmail Acar’ın atölyesi beş katlı çok güzel binada. Binanın beş katı da resim ve heykelleriyle dolu. Her zaman olduğu gibi çekime buluşma saatinden biraz önce gittik. Resimlere, atölyedeki antika eşyalara , çıtır çıtır yanan şömineye ve balkondan çok geniş bir açıda görünen İstanbul manzarasına , denizde bembeyaz izler çizen vapurlara, martılara bakarken daha ne isteriz bir de çesitli bitki çayları ve kuruyemişlerle, kurutulmus meyvalarla dolu şık bir tepside ikramlar geliyor. Tepside neler yok ki. Tomurcuk gül , yasemin ve çeştitli bitki çayları, Kamboçya’dan gelen emirhindi meyvası , kuru elmalar, dutlar, cevizler...... Ve gül çayımı içerken İsmail Acar’la sohbete başlıyoruz. FASHION&TRAVEL Mekanınız içeriye girer girmez bizi büyülüyor. Sizin İstanbul aşığı olduğunuzu resimlerinizden net olarak anlıyoruz. Burası yani atölyeniz ve semtiniz size çok ilham veriyor olmalı . İSMAIL ACAR Kesinlikle.Bu bina da Galata da bütün Beyoğlu bölgesi de çok enteresan.Hem şehre karşıdan bakmak , hem de tarihi yarımadanın yanında olmak sanatla uğraşan biri için keyifli bir manzara. İstanbul’da olup da plazalarda yaşamak ya da şehrin ortalarında olmak çok bana göre değil. Çünkü ben bu malzemeyi kullanıyorum da. Buradaki yüksek tavan ve ışık mesela bu faktörler de önemli. Bu bir seçim. F&T Kaç yıldır Galata’dasınız , daha önce atölyeniz ve eviniz nerdeydi? İA 15 yıl oldu sanırım . Ondan önce Kurtuluş’daydı atölyem, evim Nisantaşı’ndaydı.Sonra evimi de atölyemi de bu semte taşıdım .
159
f&t travel
EGZOTIK
ViETNAM Vietnam, büyük ve büyülü bir ülke. Her bir köşesinde tarihi, insanı, yaşamı, mimarisi, doğası, yemeği ile ilgili paylaşılacak pek çok güzellik bulunuyor. Yazı ve fotoğraflar Ebru Latifoğlu
166
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
171
f&t travel
Diğer Prag...
Birçok gezi yazısına konu olan Çek Cumhuriyeti’nin başkenti Prag, Paris’den sonra Avrupa’nın en çok turist çeken ikinci şehri. Binaları, tarihi, canlı müzik konserleri ve doğasıyla 100 kuleli şehir bu ilgiyi hak ediyor. Prag’da geçirecek bir kaç günden daha uzun süresi olan bir kişi ilk anda akla geliveren yerler ve aktiviteler dışında şehri farklı şekilde yaşayabilir. Yazı ve fotoğraflar Ebru Latifoğlu
178
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
f&t travel
KARS’IN GURME LEZZETLERİ Kars denilince akla doğal bir film platosunu andıran karla kaplı tarihi dokusu gelir. Bir de kazı ve kaşarı... Oysa kent baharın gelişiyle birlikte büyüleyici bir tabloya dönüşen doğası ve nefis tencere yemekleriyle de keşfetmesini, ağzının tadını bilenlere göre. Yazı Tümay Yazıcı Fotoğraflar Kars İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü
184
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
B
azı kentler güzeldir, ama iş, onların fotoğrafını çekmeye gelince, çekeni çıldırtabilir. Kısacası her güzel kent, fotojenik değildir. Ama söz konusu Kars olunca, emin olabilirsiniz ki, buradan, elinizde, eşinize dostunuza övünerek gösterebileceğiniz fotoğraflarla dönmeniz işten bile değildir. Harika bir kare yakalamak için ille de Nuri Bilge Ceylan ya da profesyonel bir fotoğraf makinesine sahip olmanıza gerek yok. Zira Kars’ın, zamandan azade büyüleyici bir güzelliği, havası var. Nuri Bilge Ceylan’ın İklimler’in ya da Zeki Demirkubuz’un Kader’in bir bölümünü burada çekmesi boşuna değil. Kenti 1877’de işgal edip 40 boyunca burada kalan Rusların elinden çıkma taş yapıları ve onların sıralandığı
geniş kaldırımlı caddeleri ya da Osmanlılardan kalma konakları, hamamları ve taş köprüsüyle Kars, doğal bir film platosundan farksız. Aynı şekilde kent merkezinden 42 kilometre uzaklıktaki Ani antik kentinin de... Akıllara, Italo Calvino’nun Görünmez Kentler kitabında hayali Zora kenti için söylediği, “Yeryüzü unuttu onu” sözlerini getiriyor, Ani. Türkiye ile Ermenistan’ın birbirine sokulduğu yerde; Aras Nehri’nin kolu olan Arpaçay’ın kıyısına kurulu Ani, ne zamandır tek başına zamana ve insana karşı ayakta kalma mücadelesi veriyordu. Neyse ki son birkaç yıldır yetkili merciler onun bu mücadelesine destek olup antik kenti restore ediyor. Ama bunlar, buzdağının görünen yüzü. Bu serhat kenti, ziyaretçilerine kendilerini, yurtdışındaki tema parklarında dolaşıyormuş gibi
197
f&t in english
FASHION&TRAVEL You are a fashion icon. What usually inspires you? SHARON STONE The weather inspires me, the perennial quality, the changing of seasons. And as we see the weather change not only day to day and month-to-month, but year to year, we feel our planet changing, we evolve with that evolutionary shift. I kind of vibe on that. I think it changes how we look at everything, including the way we look at ourselves.
woman knew how to get dressed and show her legs !
F&T How would you describe your own style? SS I feel that I have a certain classicism, and I like to think I have a good sense of humour about it !
F&T These new visuals really show you in a very serene light. Has Sharon reached a certain level of serenity, let go of past fears? SS As I get older and probably farther away from my youthful beauty, farther away from being chased around by men every five seconds, I feel most settled into the truth of my “enoughness”. I feel “enough”. It’s when I was considered in the strength of my most youthful beauty that I was much less confident, clear and secure in my journey.
F&T What kind of accessories do you particularly love, if any? SS I like a good boot. Whether it’s a flat boot, an ankle boot, a good-heel boot, a knee boot, an over-the- knee boot. l’m really into boots and bags ! F&T If I opened your bag, what would I always find in it? SS Sunblock, hairbrush, wallet, passport, ponytail holder, Mentos. And I usually carry a little bottle of Purell.(a hand sanitizer) because I go through so many airports and public places. And a pen. That’s about it. F&T Are there fashion or beauty trends that you’ve recently embraced? SS Lipstick, I would say. There was a period when I couldn’t leave my house without my red lipstick. And sometimes, the short red nail, too ! (laughs). For more than a decade, I was sort of off the red lips. And now I’m coming back into the phase of colored lipsticks, from transparent red glosses all the way to a real vamp red. Just love red. F&T Are there any women you consider, or considered, fashion icons? SS Yes, of course. There are moments in some women’s lives when I felt, “My God, SHE has amazing style ! ” I always thought (French actress) Anouk Aimée stunning, she was a big fashion icon to me, the ultimate of chic. And I always felt that Claudia Cardinale had a kind of sex appeal : that was how sexy could really look ! And for style and great legs, I would say Cyd Charisse. That
198
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
F&T What do you think has kept Dior different from other names, other brands? And above it all, truly! SS Well, first of all, it’s Dior. Simply put. And Dior is pure elegance, pure taste and refinement. Dior is not about trend, or an effort to stay in a margin of fleeting excitement. It really is about tried and true.
F&T If indeed this new campaign is all about beauty, your new part in Gods Behaving Badly captures it all ! You play Aphrodite, the Greek goddess of beauty, love, sexuality, known to have had many lovers, both gods and humans, how’s that as a gift? SS You know, the gift of it was the great men and actors I worked with. It was amazingly fun to go to work with Christopher Walken, John Turturro, and Oliver Platt who plays Apollo. He’s hilarious ! And Edie Falco was wonderful as my Artemis, she and I had the best time together. No to mention these young upcoming actors who were so talented and gorgeous. It was funny and silly. You know, my character’s pretty funny, kind of goofy almost! F&T Did you know that in many countries, women in beauty stores ask for “Sharon Stone’s beauty cream.” SS I heard that. (smiles). And I am a big believer in creams and moisturizers ! When I was 12 maybe, my mom gave me a jar of cream and said, “Put this on morning and night, don’t put a lot of soap on your face, keep your skin clean, and you will thank me.” And I am thanking her to this day. She taught me that you have to moisturize your skin and take good care of it. Best advice ever, and my mom has phenomenal skin ! F&T What’s your take on CAPTURE TOTALE products? How and
f&t in english
now run a theatre company in France. Jude Law was raised in Blackheath and attended the local primary school where, aged six, he discovered his love of acting whilst performing in a school play. Following a spell at the local comprehensive school in nearby Kidbrooke, Jude went to Alleyn’s School, an independent school in Dulwich. By the time Jude was twelve he’d joined the prestigious National Youth Music Theatre which would propel him into the world of theatre and television. At 17, he landed a recurring role on the popular British daytime soap Families, after having dropped out of school to pur-
204
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
sue a full-time acting career. Several years later, Law was touring Europe, doing stage performances. Jude Law toured Italy in a stage production of Shaw’s Pygmalion, was praised for his performance in Euripides’ Ions, and played Michael in Cocteau’s Les Parents Terribles. When the play was exported to Broadway and renamed Indiscretions in 1995, Law was the only member from the original cast to be exported as well. His role as Michael earned him a Tony nomination. After years of appearing in British films and under-the-radar American movies (such as 1997’s Gattaca and Midnight in the Gar-
f&t in english
den of Good and Evil), Jude Law struck it big when he landed the role of American brat Dickie Greenleaf, in Anthony Minghella’s The Talented Mr. Ripley in 1999. All of a sudden it was all about the latest British import, and the buzz surrounding Law only intensified when he was nominated for a Best Supporting Actor Oscar for his role in Mr. Ripley. Although he didn’t win, he was landing some of the best gigs in town: namely, a role in 2001’s Enemy at the Gates and the role of Gigolo Joe in Steven Spielberg’s sci-fi Artificial Intelligence. A.I. ended up bombing, but Jude’s career was far from imploding. He played a hitman in 2002’s Road to Perdition and Nicole Kidman’s love interest in 2003’s Cold Mountain, the latter which earned him another Oscar nod, this time for Best Actor in a Leading Role. Again he was passed up for the Oscar, but with six movies hitting the big screen in 2004 -- I Heart Huckabees, Sky Captain and the World of Tomorrow, Alfie, Closer, Lemony Snicket’s A Series of Unfortunate Events, and The Aviator -- Jude is only closer to getting the kind of acting praise he deserves. As for his fame, when his affair with Sienna Miller (apparently they started dating on the set of Alfie) leaked, the media began hounding Jude. Between his divorce from Sadie Frost, Frost’s alleged depression, their daughter’s accidental ecstasy
206
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
ingestion, and his romance with Sienna, Jude has become a staple in the tabloids, on both sides of the Atlantic. Jude Law and the actor Sadie Frost met on the set of Shopping in 1993, and married in 1997. They have four children: Finlay Munro (stepson of Law), son Rafferty, daughter Iris, and son Rudy. Law and Frost divorced in 2003, citing work pressures. Law later had a two-year relationship with actor Sienna Miller, which ended in 2006. Jude Law has women wrapped around his finger... and why wouldn’t he? His charm alone would attract the birds his way, much less his looks (who are we kidding? We can spot when someone’s that lucky). Therefore it was no surprise when People magazine named Jude Law the Sexiest Man Alive. Law became the face of the new male perfume from Dior in 2008 and the backdrop of the French Riviera, his adventurous and ambitious character continue to make him the ideal representative for the brand. Law also runs the production company Natural Nylon with Jonny Lee Miller, Ewan McGregor and Sadie Frost. Jude Law’s charismatic performances make him a favourite among female movie fans as he continues to build an impressive resume of films and allure women with his sultry good looks and boyish mannerisms.
f&t in english
The Other Prague Prague, the subject of many travel articles, is the second most visited European city after Paris. This well deserved attention is partly based on the abundance of beautiful buildings, its extensive history, numerous live concerts, natural beauty and over 100 domes. However, there are many more places to see and things to do for anyone who is able to spend more than a few days in this astounding city. Written by Ebru LatifoÄ&#x;lu
208
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / Ä°LKBAHAR
f&t in english
Creator of a Rich, Colorful Collection
REBECCA TAYLOR FASHION&TRAVEL Congratulations on a wonderful show for the Spring/Summer 2012 season. Can you tell us a little about your collection? REBECCA TAYLOR The Spring 2012 muse is contemporary, fresh, and ethereal. The collection emphasizes cut and color with unexpected cut-outs in silhouettes. Shades of oyster are highlighted by bold citrus colors of lemon, lime and tangerine. Cropped slouchy embellished sweaters, long skirts and voluminous outerwear in technical fabrics add edge while apron back dresses mixed with bone colored snake leather bibs inject a paired down cool attitude which sets the tone for the Spring 2012 collection. F&T I was in NY for fashion week. It was the tenth anniversary of 9/11 and there was a lot of security measures in the city. But it must have a special meaning for you since you were supposed to have you’re first fashion show at the NY Fashion Week ten years ago on 9/11. And it was cancelled due to the great tragedy. Can you tell us about that day? RT We were at the office working all night and morning on Sept. 11th, so we didn’t really know what was happening. We had heard a plane crashed into one of the towers but imagined a small charter plane similar to the scene in. We went to the tents to set up backstage and just as we were getting ready to start putting girls in first looks the tents were shut down and we were told to go home. It was a terrifying experience that continued to escalate as the day went on and the realization of our country under attack became apparent.
214
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
F&T What kind of an impact has this tragedy on your fashion carreer? I think when something like that happens, you begin to realize the unpredictability of life and how you have to make each day count. I think that day has made me recognize how lucky I am to be able to do what I love each day. F&T You are a native New Zealander. How did you decide to set up your business in New York? I came here about 20 years ago on a work visa and fell in love with the culture, the people, and everything that NYC has to offer. There was so much more opportunity here as a designer that I felt it was the right decision. F&T I met your business partner Beth last season at your show and she told me that she is married to a Turkish man. Did you ever visit Turkey? I have been to Turkey and really enjoyed it. We took a boat ride down south. I loved Istanbul! It has an amazing mix of old and new, like east meets west. Very exotic. F&T What kind of a woman wears your designs? The Rebecca Taylor girl is smart, confident and has fun with fashion. Our customer ranges from 25 to 50 and she loves color and prints. F&T What is your favorite fabric you prefer to work with? There are so many beautiful natural silks but also amazing techni-
217
The Homeland of Modern Wheat
In discussing the unique foods and dishes of Kars, we would like to travel beyond the top two items on the “top ten foods of Kars” list, which are obviously kashar and goose and examine the lesser well know tastes of the region served at its excellent restaurants. Our first visit takes us to Kamer Vakfı Kitchen and Cafe, the windows of which are steamed with the constantly boiling tea kettles. Here, we are first served with a speciality that consists of boiled green lentils and home-made, thinly-cut pasta known as “kesme ashi”, next the cook serves us “hingel” which is a type of ravioli without meat, covered with sautéed onions. There is a great difference between this dish and the very similar and very well known Turkish pasta dish known as mantı. Though both are covered with yoghurt containing plenty of garlic, dried mint and paprika, this dish is on another plane with the addition of the caramelised onions. After discussing how different the flavour is by the simple addition of these lovingly prepared onions, we are served the next speciality named “Hasil”. This dish is of special importance as it is made from wheat that is known as kabulca which is the source of modern wheat as we know it. Though this delicious grain was in danger of becoming extinct till recently, the funding of the Anatolia Foundation, a collaborative effort between Turkey and the USA to protect the natural foods available in Anatolia, ensured its continued existence. Since 2006, many grains and seeds have been protected and several village based projects have been activated to protect and increase the growth of these precious ingredients through organically farming them. “Kavılca” is different from the wheat we now know today, as it contains a much smaller amount of gluten and is used to make this dish after being boiled and placed in a pile in the middle of a circle of garlic yoghurt and drizzled with melted butter. The last dish specific to Kars we taste at this venue is a rice pilaf made with sautéed currants and small-cut pieces of meat. This is apparently a dish that is the main staple of weddings in Kars and brings us to the end of our first stage of gourmet rounds. Next we visit a venue named Hanım Eli, another location famous for its home-made dishes which can be tasted if orders
223
f&t in english
are placed in advance. The owner, Dilek Adıgüzel, who opened this modest eatery after retiring from the post office in 2008, first offers us a yoghurt based dish named “ayran ashi”. This unique taste is created by mixing rice, cracked dried chick peas, mallow (a wild green) and a variety of greens. After all the ingredients are boiled together they are added to yoghurt which has been diluted to a creamy consistency and left to cool. When cooled, this soup is the most refreshing flavour one can imagine during the heat of the summer. After serving us this delicacy, Mrs Adıgüzel begins to prepare a home-made pasta pilaf, she first places round slices of lightly fried potatoes at the base of the pan and piles the boiled pasta and lentils on top and leaves it to soften to perfection and turns her attention to the kofte (meatballs) in a soupy sauce. She informs us that the pasta pilaf and soupy kofte dish, accompanied with pickles is considered a delicacy only served to the most revered guests in the region. The kofte in this dish is very different to the traditional ones we are used to in other regions as they are large in size and contain a plum in the centre, as well as a variety of herbs and spices. We continue our eating marathon with a special dish named kete, which consists of flour toasted lightly with butter which than has either or both walnuts and tahin (crushed sesame seed paste) added to it, and chechil cheese at tea time. Yet she is not content until we have also tasted her version of the region’s specialty of kuymak, which is prepared by melting thick cream in a pan and adding as much wheat flour as the amount of cream can absorb and continually stirring. Eventually the grease begins to separate at which point she adds in chechil cheese and the flavour we are served is one that can only be tasted, not described.
The Delight of Eating Fish at The Lakeside
This time we make our way to Childir lake, approximately 60 km’s outside of the city and accessed by driving through picturesque, windy roads. The lake, which is located at an elevation of 1959 metres is normally completely frozen until March and yet serves as the main income source of locals who make their living by fishing through the holes they make in the icy surface of the lake. The most delicious fish found in this lake is named “sarıbalık”, which is sliced vertically and fried and served with a salad made
224
FASHION&TRAVEL MAGAZINE / İLKBAHAR
of small diced tomatoes, cucumbers and onions, and has a delectable sweet flavour. As mentioned at the beginning of the article, the best known food of Kars is goose and the ideal place to taste Kars style goose is Ocakbashi Restaurant, founded in 1989. WE learn about the intricate details of how and why goose is prepared in a way that makes it the most famous in the country. We are told that the animal must be eaten after snow has fallen as they believe it will be bland regardless of preparation of methods otherwise. Locals insist that the animal must have existed in at least two weeks of snow before being cut and then rubbed with plenty of salt and left to hydrate for 3-4 days and hung outdoors to dry. When the goose is dried to satisfaction, it is boiled and without adding any oil or salt, rice is added to the water it has been boiled in and placed in the oven. Goose prepared as described is served us eventually and we naturally reach for our forks and knives and are warned that hands must be the only utensils used in eating this dish as anything else ruins the perfect flavour. It has to be stated that, as delicious as this meat is, it is also rather oily. After eating the goose with a side dish of pickles, apricot compote is served to wash down the meal. Our next mission is to “piti” (also known as bozbashi) and therefore head to Kristal Doner Kebap ve Yemek Salonu restaurant on Halit Pasha Street. Piti is made from chickpeas and small diced pieces of lamb and served with pita bread. However, we feel obliged to warn you that this dish is not available all day as it is only produced for lunch. As a final suggestion we recommend that you try a speciality that remains as part of the culture of the region from the era of the Russian occupation and can only be found at Kar’s Hotel, a 120 year old classical stone structure with only 8 rooms. The piroshky served here is of course a typical Russian dish but can be enjoyed opposite the fireplace with a glass of red wine at this stunning location to its best advantage. It can be concluded that the cuisine of Kars is as varied and colourful as the history of the city itself and a visit to the area is probably a far more rejuvenating and delightful experience than spending a few days at a spa.
İLKBAHAR-YAZ-SONBAHAR-KIŞ
Toplam 4 Sayı Fashion&Travel Magazine Aboneliği 80 TL yerine 60 TL Ad:..............................................................................................
Kredi kartı hesabıma borç kaydediniz:
Soyad:...................................................................................... Adres*:.....................................................................................
Visa
Master
Visa Electron
Maestro
......................................................................................................
Kart Sahibinin Adı Soyadı:
İlçe:.............................................................................................
...............................................................................................
Posta Kodu:..........................................................................
Kart No:
Şehir :....................................................................................... Tel:.............................................................................................
Geçerlilik Tarihi:
Cep Telefonu:......................................................................
CVV:
VD:............................................................................................
İmza:..................................................................................
Vergi No:................................................................................
Tarih:..................................................................................
*Fatura gönderi adresi ile farklı ise lütfen bildiriniz.
Abonelik İletişim Bilgileri: abone@mediasa.com.tr T: (0212) 268 06 61 Havale/EFT: Akbank 4. Levent Şubesi Şirket ünvanı: Mediasa Yayıncılık A.Ş. IBAN: TR47 0004 6001 9288 8000 3005 79 Havale/EFT dekontunu 0212 268 06 62 numaralı faksa fakslayınız.