Fashion and Travel - Sonbahar 2012

Page 1

MODA

Jennifer Connelly Güzellik Sırlarını Bizimle Paylaşıyor Moda Haftalarıyla İlgili Bilmek İstediğiniz Herşey Çılgın Şapkaların Tasarımcısı Ashley Lloyd

GEZİ

Ev Tatili: İster Kirala, İster Değiş Tokuş Yap En Şık Tasarımcı Otelleri Sonbaharda St. Petersburg, Dubai With English Summary

Sonbahar yaprakları ve çiçekleri modacıların tasarımlarındaki yerini alıyor.

sonbahar/fall 2012 Fiyat: 20 tl.


www.chanel.com

iyi dersler turkiye!

www.ztv.com.tr TUR DP1 FASHION & TRAVEL 470X335.indd 1

17/08/12 14:14


17/08/12 14:14


www.chanel.com







dilasima_f&t47x33.5.indd 1


25.07.2012 11:24




C

M

Y

M

Y

Y

MY

K







f&t tableofcontents

S

içindekiler 24

Editörden Editörün Mektubu

26

Katkıda Bulunanlar Bu sayıda dergide emeği geçenler

60

28

Ajanda Eylül, ekim ve kasım aylarının kültür, sanat ajandası

64

Moda trendleri Ana hatlarıyla sonbahar modası

83

Özel Bölüm Moda Haftalarından

34

En Moda Haberler Sizin için derlediğimiz haberler

Edward Norton Zor rollerin adamı

Julia Roberts Her zamanki gibi sempatik

44

Fotoğraflarla Dünya Fotoğrafçıların gözünden dünyamız

100 Haute Couture Sonbahar

gecelerinde giyebileceğiniz elbseler

48

Jennifer Connelly Başarılı oyuncu bize güzellik sırlarını anlatıyor

112

Ashley Lloyd: Modern zaman şapkacısı

20

54

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

116

Bir Bilene Sorduk Tasarımcılar,

w


Spring / Summer 2011

Paris, Zürih ve Melbourne’dan sonra şimdi de Londra’dayız... 77 Portobello Road, London W11 2QB

www.silkcashmere.com

www.silkcashmere.com


f&t tableofcontents

koleksiyonlarında en beğendikleri parçaları seçti.

124 Tunç Tiryaki estetikle

ilgili sorularımızı yanıtlıyor.

makyajının püf noktalaı

128 Makyaj Sonbahar

132 Koku Dosyası Parfüm

22

yaratıcıları işin püf noktalaını anlatıyor

144 İstanbul’a Özel Tatlar 152 Gezi: St Peterburg’da

sonbahar

158 Dünyanın En Güzel

Bahçeleri

164 Yeni Tatil Trendi Ev

Tatili

168 Travel: The Dubai Sun 174

Otomobil 2013 model en şık otomobiller

FASHION&TRAVEL IN ENGLISH 195-226

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Cielo_2


Cielo_240x340_FTV.indd 1

5/14/12 3:00 PM


f&t editor’s letter

editörden

M

Modacılar, sonbaharın çiçeklerini ve yapraklarını podyumlara taşıdılar. Paris’de, Milano’da, New York’da ve Londra’da kural değişmedi. Havaların soğumaya başlamasıyla biz de bu tasarımları giymeye başlıyoruz. Yeşil ve sarı gibi sonbahar tonlarının ağırlıklı olarak karşımıza çıktığı sonbahar modasında, morlar, maviler ve yeni renk olarak tanımlayabileceğimiz bordolar da yerlerini alıyorlar. Bu sayımızda moda röportajı olarak Amerikalı bir şapka tasarımcısını getiriyoruz karşınıza. Şapkalarını daha çok avcılardan satın aldığı kemik, boynuz gibi doğal malzemeleri kullanarak yaratan Ashley Lloyd aslında bir sanatçı olarak da tanımlanabilir. Ve tasarımlarını Lady Gaga’nın giymesine de belki de bu yüzden şaşmamalı.

Sonbahar/Kış 2012-13

Gaga’nın etten elbisesi hala hatırımızda… Fashion§Travel Magazine’e bu sayıyla birlikte yeni bir bölüm ekliyoruz. Moda haftalarından haberleri, dedikoduları, kısaca bilmek istediğiniz herşeyi sayfalarımıza taşıyoruz. Moda Haftaları’ndan sayfa 83’den itibaren… Sonbaharda çıkacak olan yeni parfümleri de tanıttığımız ve parfüm işinde olan Türk ve yabancı kişilerle röportajlar gerçekleştirdiğimiz Koku Dosyamız da ilginizi çekebilir. Gezi sayfalarımızdaysa sonbahar aylarında gitmeyi düşünebileceğiniz St. Petersburg ve Dubai’ye yer verdik. Son yılların yükselen tatil trendlerinden “Ev Tatili” konseptine de ayrıca yer verdik. Hepsi bu kadar değil.. Daha fazlasını öğrenmek için derginin sayfalarını karıştırmaya başlamalısınz. Hepinize keyifli okumalar.

PODYUM FOTOĞRAFLARI: Burberry Prorsum, Valentino, McQ, Osman, Dolce&Gabbana, Issa London, Marni, Paul&Joe, Christopher Kane, Peter Pillotto, Balmain Fall-Winter 2012/13

24

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR



f&t contributors

İMTİYAZ SAHİBİ Mediasa Yayıncılık A.Ş. adına Yönetim Kurulu Başkanı DEMET ÇETİNDOĞAN Yönetim Kurulu Üyesi ŞULE BEKRİOĞLU

Utku Olgun

17 Ağustos 1978’de Bilecik’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini Bilecik’te tamamlayan Olgun, Üniversite için gittiği Bursa’da üç yıl kaldı. Sonunda çocukluk hayali yazarlığa daha da yakın olmak için Uludağ Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ndeki eğitimini bırakarak Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi’ne başladı. Beş yıllık bir eğitim hayatının ardından buradan mezun olan Utku Olgun, eğitim yıllarında başladığı muhabirliğe bir süre daha devam etti. İstanbul’a gelişiyle hem Ankara’ya hem de muhabirliğe veda eden Olgun, Sevil’in Dergisi’nin editörlüğünü yaklaşık beş yıl sürdürdü. Olgun şu anda freelance işler yaparak iletişim sektörü’nde çalışmaya devam etmektedir.

Sorumlu Müdür BÜLENT GENÇTÜRK Yayın Danışmanı LEYLA MELEK ÇİFÇİ leylamelek@hotmail.com Tasarım ÇİMEN AJANS ajanscimen@gmail.com Reklam Satış Direktörü NURDAN ÖZTÜRK nurdan.ozturk@mediasa.com.tr Reklam Rezervasyon HÜLYA ARSLAN hulya.arslan@wtc.com.tr Mali İşler GÜRKAN KARAÖZ Katkıda Bulunanlar Ekrem Çifçi, İsmail Ellez, Ateş Evirgen, Ara Güler, Funda Şahinbaş Hoşkal, Antonin Kratochvil, Utku Olgun, Nilüfer Ülkügüner Şengel, Mehmet Turgut, Selçuk Uğur Baskı Veritas Baskı Merkezi, Merkez Mahallesi, Kemerburgaz Caddesi, Tatlıpınar Sokak, No:13, Nurtepe/Kağıthane/İstanbul Tel: (0 212) 294 50 20 www.veritasbaski.com.tr

İletişim Fashion&Travel Magazine

Funda Şahinbaş Hoşkal

1980 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Üniversitesi Felsefe ve Anadolu Üniversitesi Marka İletişimi bölümlerinden mezun oldu. Dergicilik macerası 2003 yılında Aktüel ile başladı. Uzun yıllar Cosmopolitan ve Joy dergilerinde editörlük yaptı. Moda, güzellik, sağlık gibi konularda yazılar, röportajlar hazırladı. Dergimizin bu sayısına da röportajlarıyla katkıda bulundu. TOÇEV’de Kurumsal İletişim Müdürü olarak çalışıyor.

Yeşilce Mah. Girne Cad. Diken Sok. No: 3/1 Seyrantepe/İstanbul Tel: 0212 268 06 61

Abone 0212 268 06 61 abone@mediasa.com.tr Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Baskı Tarihi Eylül 2012 Fashion&Travel Magazine Dergisi, T.C. yasalarına uygun olarak Mediasa Yayıncılık A.Ş. tarafından yayınlanmaktadır. Dergide yayınlanan yazı, haber ve fotoğrafların her türlü hakkı Mediasa Yayıncılık A.Ş.’ye aittir. İzin alınmadan, kaynak gösterilerek bile yayınlanamaz. Dergide yayınlanan reklamların her türlü sorumluluğu reklamveren firmalara aittir.

26

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR



SİNEMA

f&t agenda

AJANDA eylül

Soygunculara Karşı Brad Pitt “Killing Them Softly”de Brad Pitt’in canlandırdığı karakteri, büyük paraların döndüğü bir poker oyununda soygun yapan yerel bir çetenin faillerini yakalamaya çalışırken izleyeceğiz.

KONSER

SONUNDA GELDILER

Türkiye’de ilk kez sahne alacak Red Hot Chili Peppers, santralistanbul’da müzikseverlerle buluşacak. Yapılan araştırmalara göre Türkiye’ye gelmesi en çok istenen sanatçı olan Red Hot Chili Peppers, farklı tarzları, eğlenceli sahne performansları ve enerjileri ile dinleyicilerine unutulmaz bir konsere imza atacak. 8 Eylül’deki konserin sahne açılışını Athena yapacak.

Woddy Allen’ın Roma’sı

Woody Allen “To Rome With Love” seyircisini, ölümsüz şehir Roma’da birbirinden farklı karakterlerin keyifli ve ilginç hikayelerinin içine sokuyor.

Büyük Balkan Orkestrası

Son yılların en heyecan verici ve eklektik gruplarından Beirut, 21 Eylül’de Turkcell Kuruçeşme Arena’da konser verecek. Büyük bir Balkan orkestrası gibi tınlayan ve herhangi bir müzik türüne koymakta zorlanacağınız grup, son derece zengin enstrüman çeşitliliğiyle neşeli marşlardan, melankolik baladlara geniş bir yelpazede gezinecek. Grup, Balkan müziklerini, alternatif rock ile son derece başarılı şekilde harmanlandığından ülkemizde çok seviliyor.

Efsane İstanbul’da!

Bruce Willis Başrolde!

“Lay The Favourite”de Las Vegas’a gelen ve tek hayali garsonluk olan bir kızın, sayısal hafızası sayesinde nasıl bir bahisçiye dönüştüğünün hikayesi anlatılıyor.

28

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın, 40. yaşında İstanbul’da ağırlayacağı isimlere bir dev daha eklendi. Müzikseverlerin yıllardır dört gözle beklediği, popüler müziğin büyük ismi Stevie Wonder, caza desteğinin 15. yılını kutlayan Garanti Bankası’nın “Garanti Caz Yeşili” etkinlikleri kapsamında, İstanbul’daki ilk konserini vermeye hazırlanıyor. Stevie Wonder konseri, 14 Eylül Cuma günü Küçükçiftlik Park’ta gerçekleştirilecek.


A

MODA HAFTALARI

MÜCEVHER

New York Moda Haftası

Alexander Wang, Carolina Herrera, Diane von Furstenberg, Donna Karan, Michael Kors, Narciso Rodriguez gibi ünlü modaevlerinin diğer moda haftalarına göre daha sade tasarımları New York Moda Haftası’nda moda tutkunları ile buluşacak. 6-13 Eylül tarihleri arasında düzenlenen moda haftasındaki tasarımlarda giyilebilir ve ulaşılabilir olma ön planda.

Taze Kan

Fendi’nin genç varisi, Delfina Delettrez’in Floransa’da Palazzo Ricasoli’de açtığı Delphinarium adlı sergisi, 10 Eylül’e kadar gezilebilir. Sergi, 22 yaşında olan Delfina Delettrez’in bugüne kadar tasarladığı mücevherlerden örnekler sunuyor.

GEZI

Londra Moda Haftası

Mulberry, Burberry Prorsum, Christopher Kane ve Antonio Berardi gibi modaya yöne veren isimlerin ilkbahar tasarımlarını izleyeceğimiz Londra Moda Haftası 14-18 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek. Kıyafetleri bir sanat eserine dönüştüren Londra Moda Haftası’nın uçuk kaçık, avangard, deneysel sahne şovlarını izleyemeye hazırlanın!

Milano Moda Haftası

18-24 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek Milano Moda Haftası’nda İtalyan tasarımcılar yine moda rüzgarı estirecek. Şıklığı ile ünlü şehir Milano’da Bottega Veneta, Dolce&Gabbana, Emilio Pucci, Fendi, Giorgio Armani, Gucci gibi güçlü markaların tasarımları izleyici ile buluşacak. Tasarımların her zamanki gibi gösterişli ve cesur olacağı kesin.

Bağbozumu Heyecanı

Kayra ile Elazığ Bağ Bozumu Gezisi 2228 ve 29 Eylül tarihlerinde düzenleniyor. Aydıncık’ta yer alan özel bağlarda ve şarap üretim merkezinde Türkiye’nin değerli üzümlerinden Öküzgözü ve Boğazkere’nin şaraba dönüştüğü muhteşem yolculuğa tanıklık edilebilecek etkinlikte, tarihi yerlere geziler kaçırılmayacak nitelikte.

SERGİ

Yayoi Kusama Puantiyeleri

Puantiye kraliçesi Yayoi Kusama’nın New York Whitney Müzesi’ndeki retrospektifine mutlaka uğrayın. Yayoi Kusama, yeni sezonda moda projeleriyle karşımıza çıkacağını söylüyor. Marc Jacobs ve Kusama’nın işbirliğinin nasıl meyveler vereceğini herkes merakla bekliyor. Sergide Kusama’nın puantiyelerini çok seveceksiniz.

Sualtının Renkli Dünyası

Ayşegül Dinçkök’ün Endonezya’nın Sulawesi Adası’ndaki eşsiz sualtı dünyasını ve canlılarını yansıttığı fotoğraflarından oluşan “Derin Tutku Sergisi” adlı sergisi 19-30 Eylül tarihleri arasında Mardin Müzesi’nde ziyaret edilebilecek. Bu sergi ile sanatçı, Doğu’da yaşayan deniz görmemiş çocuklara ulaşarak en büyük hayalini gerçekleştiriyor.

Gerçekliği Sorgulayan Sergi

The Marmara Pera’da varoluşun sorgulandığı “Algı Kapıları” adlı sergiyi 13 Ekim’e kadar ziyaret edebilirsiniz.

29


f&t agenda

AJANDA ekim SINEMA

Çapkınlığın Bedeli

“Arbitrage” filminde yasak aşkı trafik kazasında ölen işadamı Robert Miller’ın, gizli ilişkisinin ortaya çıkmaması için yaptığı riskli planı anlatıyor. Gizli planı başına iş açan işadamını Richard Gere canlandırıyor. Diğer başrol oyuncusu ise yetenekli oyuncu Susan Sarandon.

KONSER YENIDEN LENNY KRAVITZ

Dört yıl üst üste “En iyi erkek rock vokal performansı” dalında Grammy kazanan ve dünya çapında 20 milyon albüm satışına ulaşan Lenny Kravitz yine hafızalara kazınacak bir geceye imza atacak. Her konserinde repertuarı kadar sahne kıyafetleri ile de çok konuşulan sanatçı, 4 Ekim’de Turkcell Kuruçeşme Arena’da! Dört yıl önceki Türkiye konserinde seyircinin arasına karışan ve seyircinin elleri üzerinde adeta sörf yapan Kravitz yeniden muhteşem bir gece için İstanbullu’larla buluşuyor!

Fantastik Bir Hikaye

“Cloud Atlas” çok satan kitabının ardından sinemaya uyarlamasıyla karşımızda! Film, geçmişten günümüze ve hatta geleceğe, farklı hayatların her şeyi nasıl da etkilediğine odaklanıyor. Filmde Tom Hanks, Halle Berry, Hugh Grant, Hugo Weaving, Susan Sarandon gibi büyük isimler yer alıyor. Film güçlü kadrosuyla da dikkat çekici bir yapım!

SON KEZ SCORPIONS

Alman rockçı grup Scorpions son kez turda! Rock dünyasının efsanevi isimlerinden Scorpions, sevenlerinin yoğun talebi üzerine, The Beatles ve The Rolling Stones gibi müzik kariyerlerine ilham veren efsanevi isimlere bir teşekkür niteliğinde olan “Comeblack” ile Türkiye’de! Her turda muhteşem gösterilere imza atan grup, 17 Ekim’de İzmir Arena’da, 19 Ekim’de Küçükçiftlik Park’ında konser verecek.

30

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Evlilik Üzerine

Meryl Streep’i iyi gitmeyen uzun süreli evliliğini yeniden canlandırmak için ünlü bir ilişki gurusuna başvurduktan sonra yaşadıklarıyla izleyeceğiz. Dram ve komedi türlerini harmanlayan filmin başrollerini Meryl Streep, Tommy Lee Jones ve Steve Carell paylaşıyor. Yönetmen David Frankel’in filmi “Hope Springs”un senaryosu ise Vanessa Taylor’a ait.


A GÖSTERI

Sensation Rüzgarı

2000 yılında Hollanda’da doğan ve şu an dört kıtada 23 ülkede yılda sadece bir kez düzenlenen Sensation, 13 Ekim’de ilk kez Türkiye’de! Herkesin şovun bir parçası olması için katılımcılarında alt ve üst kıyafetlerini beyaz giyme zorunluluğu aranan Sensation, İstanbul Ataköy Atletizm Arena’da düzenlenecek. İstanbul’u her yıl sadece bir geceliğine ziyaret edecek Sensation’ın ilk konsepti Wicked Wonderland! En iyi DJ müzikleriyle, sahne, ışık, lazer, pyro ve akrobatik şovlarla unutulmaz anlar yaşayabilirsiniz.

MODA HAFTASI

İstanbul Moda Haftası

10-13 Ekim tarihleri arasında modaseverlerle buluşacak İstanbul Moda Haftası’nda Türk tasarımcıların ilkbahar koleksiyonlarını izleyeceğiz. Podyumda moda rüzgarları eserken; moda filmleri gösterimi, söyleşiler ve bunları takip eden partiler de düzenlenecek.

Muhteşem Alegria

Paris Moda Haftası

Gösteri sanatlarında yepyeni bir boyut açan dünyaca ünlü gösteri topluluğu Cirque du Soleil güneşi İstanbul’da tekrar doğuyor. Tiyatro, dans ve fiziksel sınırları zorlayan performansın doruğa çıktığı muhteşem Alegria gösterisi 22 Eylül-14 Ekim tarihleri arasında Ülker Arena ve Ora Arena’da sahnesinde! Alegria, 55 kişilik dev bir ekipten oluşuyor.

25 Eylül-3 Ekim tarihleri arasında düzenlenecek Paris Moda Haftası, yine yaratıcı podyum şovlarına sahne olacak. Moda dünyasının sabırsızlıkla beklediği moda haftası yine çok konuşulacak.

SERGİ Suluboya Sanatının Duayeni

Sarah Baruh’un Minimal Anlatımı

Geçtiğimiz yıl yaşamını Eserlerinde dışavurumcu yitiren, suluboya boya kullanımı ve sanatının duayenlerinden “minimal anlatım” sanatçı Ruzin Gerçin’in isteği hakim olan Sara suluboya resim sergisini Baruh’un; Japon kağıdı 18 Eylül –12 Ekim tarihleri üzerine yaptığı çini arasında Galeri Selvin’de mürekkebi çalışmaları görebilirsiniz. Yaşamı ve likid asfalt kullandığı boyunca 57 kişisel tuval üzerindeki eserleri, sergi gerçekleştiren “Double Face –İki Yüzlü” ve çok sayıda karma adlı sergisi, 13 Eylül-15 sergiye katılan Ekim 2012 tarihleri sanatçının suluboya arasında Gallery Linart’ta ile renklendirdiği eşsiz görülebilir. Resimlerde resimlerini mutlaka dışavurumcu boya görmelisiniz! kullanımı hakim.

31


f&t agenda SINEMA

AJANDA kasım Merhum İşadamı Hacı Sabancı’yı Anıyoruz

KONSER

İngilizce’den İtalyanca’ya; İspanyolca’dan Fransızca’ya birçok dilde müzik ziyafeti veren genç Yunan tenor Mario Frangouis, ölümünün 14’üncü yılında, merhum işadamı Hacı Sabancı’yı anma töreni kapsamında 25 Kasım tarihinde Türkiye’ye geliyor. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası şefi Emin Güven Yaşlıçam eşliğinde dünyaca ünlü Yunan tenor yine klasikle moderni, gelenekselle yeniyi ustaca harmanlayacak. Operaya kattığı Akdeniz ezgileri ve kendisine özgü yorumuyla Frangouis, Pavarotti’nin tahtına en yakın aday olarak gösteriliyor.

SINEMA

007 MACERASI

Ben Affleck’in yazıp, yönettiği, aynı zamanda rol de aldığı “Argo” adlı filmde 1979 yılında Tahran’da rehin alınan 52 Amerikalı’nın kurtarma operasyonu anlatılıyor. Ben Affleck’e filmde Alan Arkin, John Goodman, Kerry Bishé, Kyle Chandler ve Christopher Denham eşlik ediyor.

Sinema tarihinin en uzun soluklu aksiyon film serisi olan 007 James Bond’un nefes kesen macerası bu kez İngiltere, Rusya ve Türkiye ekseninde Avrupa’yı merkezine alıyor. Daniel Craig dünyanın gelmiş geçmiş en uzun soluklu film serisinin 23. macerası olan “Skyfall” da Ian Fleming’in 007 James Bond’u olarak bir kez daha karşımızda. Bond serisinin 50. Yılında, 5 Ekim 1962 yılında Londra’da dünya galası düzenlenen ilk Bond filmi, Dr No’nun yıldönümü de olan 5 Ekim 2012’nin, Dünya James Bond günü olarak bütün Bond hayranlarıyla dünyanın her yerinde çeşitli aktivitelerle kutlanacak.

MODA SERGİSİ

Ben Affleck Her Yerde

Chloé Kutlaması

Chloé 60. yılını özel bir serge ile kutluyor. 1952’den bu yana uzanan koleksiyonların tarihçesinin anlatıldığı sergi, 18 Kasım’a kadar Paris Palais de Tokyo’da gezilebilir. Sergide daha önce hiç yayınlanmamış Helmut Newton ve David Bailey’in çizim ve şablonları da bulunuyor. Chloé’nin moda dünyasına bıraktığı izleri görmek için kaçırılmamalı!

Ölümsüz Marilyn Monroe

Sanata olan bağlılığıyla bilinen Salvatore Ferragamo, efsanevi yıldız Marilyn Monroe’ya ithafen gerçekleştirdiği “Marilyn” adlı sergisi 28 Ocak 2013 tarihine kadar Floransa Salvatore Ferragamo Müzesi’nde sanat severler ve Marilyn Monroe tutkunlarıyla buluşuyor. Sergide Monroe’nun ayakkabıları ve 50’ye yakın kıyafeti görülebilir.

32

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


SERGİ

Sanat Dünyası Buluşuyor

Türkiye’nin ilk ve tek uluslararası çağdaş sanat fuarı Contemporary İstanbul, 22-25 Kasım tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi ve Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı’nda gerçekleşecek. Bu sene Contemporary İstanbul’a 65.000’in üzerinde ziyaretçinin ve 100’e yakın uluslararası galerinin katılması bekleniyor. Dünyanın dört bir yanından sanat otoriteleri ve sanatseverlerler Türkiye’de buluşacak.

KONSER Özledik Seni Sting!

Sting, 2006’da İstanbul’a gelmiş ve Kuruçeşme Arena’da 15.000’i aşkın dinleyicisiyle buluşmuştu. Sanatçı 26 Kasım’da Ataköy Atletizm Arena’da bir kez daha İstanbullu dinleyicileriyle buluşacak. Müzik dünyasının efsanevi ismi Sting’in bu konseri kaçmaz!

Marcel Proust’un Eşsiz Portresi

Paris Marceau Bulvarı’nda yer alan Pierre Bergé-Yves Saint Laurent Müzesi’nde 11 Ekim- 27 Ocak tarihleri arasında düzenlenen Jacques Émile Blanche sergisinde, Marcel Proust’un, şair Pierre Louÿs’ün, Thaulow ailesinin, çocukları Aubrey Beardsley ve Yvette Guilbert’in dünyaca ünlü portreleri görülebilir.

J. Lo Fırtına Gibi Esecek

Jennifer Lopez 16 Kasım’da İstanbul’a geliyor! Ünlü popstar, Panama’da başlayan “Dance Again” turnesi kapsamında Ülker Sports Arena’da sahne alacak. Her yaştan milyonlarca hayranı olan Lopez konserde, dünya listelerinde uzun süre ilk sırada kalan “Love” albümünün yanı sıra, sevilen hit parçalarını da seslendirecek.

Jay-Jay Johanson Hayranlarına Sevinecekleri Bir Haber! Türkiye’de hatırı sayılır bir dinleyici kitlesine sahip Jay-Jay Johanson’un, “So Tell The Girls That I Am Back in Town”, “It Hurts Me So”, “On The Radio” gibi sevilen parçalarının yanı sıra son albümü “Dilemma”dan da şarkılarını seslendireceği muhteşem konser, 9 Kasım tarhinde Jolly Joker Ankara’da gerçekleşecek.

Hollywood’un Unutulmaz Kostümleri Londra’da

Hollywood’a ve moda dünyasına damgasını vurmuş, yıldızları zirveye taşımış ve ikon haline gelmiş elbiseler Kensington Londra’da açılan sergide meraklılarıyla buluşuyor. Audrey Hepburn’nün kısa siyah eteğinden Oz Büyücüsü’nün elbisesine kadar akıllara kazınmış “Hollywood Kostümleri” sergisi 27 Ocak’a kadar ziyaret edilebilecek. Sergi, unutulmaz Hollywood filmlerinin 100 yıllık zaman dilimini kapsıyor.

33


en moda haberler

Longchamp’ın Yenileri Çantaları ve giyim koleksiyonlarıyla ruhun detaylarda gizli olduğunu öne çıkaran Longchamp, LM motifinin yer aldığı at yarışı ve dizgin kayışının çapraz çizgili formlarla buluştuğu LM Cuir serisiyle Longchamp Suadiye ve Longchamp İstinye Park mağazalarında dikkat çekiyor. Usta işçiliğin zarafetle bütünleştiği LM Cuir 2012 Sonbahar Çanta Koleksiyonu, sezona özel olarak ilk defa dana derisinin satenimsi yumuşaklığını tasarımlarına yansıtarak modayı farklı formlarda yeniden vurguluyor.

Yeni Dünyaya Özel Kalem Yeni Dünya’nın kurulduğu kıta olan Amerika’nın keşfini gerçekleştiren Amerigo Vespucci’nin 500. ölüm yıldönümü için İtalyan kalem devi Visconti çok özel bir kalem tasarladı. Böyle özel bir parça, özel bir sunum kutusu olmadan var olamazdı ve bunun için Visconti çeyrek kadran ile bağlantılı usturlap şeklinde bir kutu tasarlayarak Vespucci’nin yolculuğunu tamamladı ve 500 adet ile sınırlı sayıda üretilen bu özel kalem 4000 euro fiyatı ile Türkiye’nin seçkin, lüks mağazalarında satışa sunuluyor.

Güzel Bir Hayat “Bellavita” yani “güzel hayat” felsefesinden ilham alan İtalyan markası Riviere, dekorasyon tutkunlarına, mükemmel dengeyi amaçlayan bir yaşam sanatı sunuyor. Kusursuz kalıplar, doğanın ve konforun birleştiği tasarımlar, lüks deri ve değerli materyallerle buluşuyor. Riviere’de dikkat çeken ürün gamı arasında, ince deri işçiliğiyle hayat bulan fotoğraf çerçeveleri, tepsiler, filigre deseniyle örülmüş peçete halkaları, mücevher kutularının yanı sıra farklı işlevsel kutular, verniklenmiş tepsiler ve ayaklı sehpalar gibi ev aksesuarları bulunuyor. Lüks, stil, sadelik ve mükemmel işçilik, Harvey Nichols mağazalarında dekorasyon tutkunlarıyla buluşuyor.

Modada Devir Teslim Fransa’nın iki dev modaevi Yves Saint Laurent ve Christian Dior, sezona yeni kreatif direktörlerle başladı. YSL Modaevi’nin başına Hedi Slimane, Dior’un başına ise Jil Sander’den transfer edilen Raf Simons getirildi. Tasarımcıların ilk koleksiyonları büyük beğeni topladı.

34

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Evinizi Sevindirin

Lana Del Ray’e Çanta Ünlü İngiliz markası Mulberry, yeni çanta modeline, ünlü şarkıcı Lana del Ray’in ismini verdi. Sezon trendlerine uygun çanta, özellikler gençler tarafından çok beğeniliyor.

Yabancılar için Özel Türkiye’de de yayına başlayan dünyanın en büyük şehir iletişim ağı AngloINFO, İstanbul’da yaşayan yabancılar için vazgeçilmez bir rehber haline geliyor. AngloINFO İstanbul, sağlık, ulaşım, alışveriş, ev kiralama, taşınma, finans, eğitim, spor, yemek, araba kiralama, seyahat, etkinlik gibi birçok ihtiyaca yönelik bilgiye ve firmaya anında erişim sağlıyor.

Harvey Nichols, seçkin markaların yer aldığı zamansız ve özgün tasarımların göz doldurduğu yepyeni “Home Koleksiyonu”yla sezonu karşılıyor. Etnik desenlerin sıcak tonlarla kombinasyonundan doğan, bohem tarzın öncü markalarından olan Missioni’nin zig zag desenli yastıkları, Etro’nun şal desenli örtüleri, markanın çeşitliliğini ortaya çıkartıyor. İtalyan esintisinin doğal kumaşlarla flört ettiği Bluemarine Home’un floral ve melek figürlü baskıların kullanıldığı ipek ve kadife yatak örtüleri, adeta bir tabloyu andırıyor. Uzakdoğu ruhunun yansıdığı mitolojik kahramanlar ve cam sanatının inceliğiyle işlenen objelerle spiritüel akım yeniden yorumlanıyor. Vagabond House’ın servis takımları, kışkırtıcı sofra aksesuarlarıyla Lunares, Haviland’ın yemek takımları, El Infinity’nin gümüş sofra tasarımları, rafine bir şıklık yaratmak isteyenleri adeta cezbediyor.

Çıkmayan Oje Tırnak bakımına ve görünüşüne özen gösteren organik tutkunu kadınlar için 7 gün boyunca soyulmadan, çatlamadan ve bozunmadan durabilen mucizevi oje markası SpaRitual, yüzde 50’si geri dönüşümlü olan İtalyan camına sahip özel şişe dizaynıyla Harvey Nichols mağazalarında satışa sunuluyor.


en moda haberler Yeni Alışveriş Arkadaşınız Beş yıldızlı bir otel concierge’ini Türkiye’nin en gözde alışveriş merkezlerine taşıyan Alfred’in sizin için tüm kuru temizlemeden eczaneye, terziden, fatura hatta noter işlerine kadar gün içinde fırsat bulamadığınız işlerinizle ilgileniyor, paketlerinizi taşıyor, evinize bırakıyor hatta dilerseniz oluşturduğunuz listeyi sizin için satın alıyor. Arabanızı da güvenle teslim edebileceğiniz Alfred sadece park etmekle kalmıyor, dilerseniz benzinini alıyor, arabanızı yıkatır hatta bakıma, servise götürüyor, muayenesini yaptırıyor, dilerseniz size günün her saati şoförlü veya şoförsüz araba temin ediyor. Dilerseniz yurt içi ve yurt dışı uçak biletlerinizi organize eden Alfred, restoran tavsiyelerinde bulunuyor hatta rezervasyonlarınızı yapıyor.

Şapkaların Gücü Adına

Baguette 15 Yaşında Fendi’nin ünlü Baguette çantası, yeni modelleriyle bu sezon 15. yaşını kutluyor. Farklı desen ve dokulardaki çantalardan biri mutlaka sizin için…

Tasarımcı Phillip Treacey, şapka koleksiyonuyla ilk defa Londra Moda Haftası’nda modaseverlerle buluşuyor. Sonbahar ve Kış 2012/13 sezonunda, pek çok koleksiyonda şapkaların ön planda olduğu görülüyor. Bu trendin en güçlü izleyicilerinden biri de kuşkusuz ki Treacey.

Sanat ve Moda İşbirlikleri ile adından her zaman söz ettiren Swatch, bu sezon Art&Fashion Koleksiyonu için ünlü yapımcı, DJ ve müzisyen Moby ile ortaklık yapıyor. Moby’nin tasarladığı « Little Idiot(SUOZ129S) » ünlü müzisyenin parçalarının özgünlüğünü yansıtıyor. Tüm dünyada sadece 7777 adet üretilen saat Moby’nin karakteri Little Idiot’ın bulunduğu özel kutusu ile birlikte sunuluyor. Sanatçının kendi eli ile çizerek tasarladığı saat ve kutusunu süsleyen Little Idiot müzisyenin kliplerinde yer alan karakterinden geliyor. Bu tarz sahibi model, tüm amatör ruhlu müzikseverlerin ve fashionistaların bileklerini süslemeye hazırlanıyor.

Türk Dağcının Başarısı Dağcılık alanında dünya çapında başarılara imza atan Tunç Fındık, “Dağların Dağı” olarak da anılan K2’nin zirvesine çıkmayı başardı. Dünyanın en zor ulaşılan zirvesi kabul edilen K2’ye 2008’den beri hiçbir dağcı Tunç Fındık’ın gittiği rotadan çıkamamıştı. Milli dağcı Tunç Fındık, 8000 metre üzerindeki 14 dağı hedeflediği 14x8000 projesindeki en önemli ve zorlu hedeflerden birini daha başarıyla tamamlamış oldu.

36

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


dolce belleza


en moda haberler Sonbaharda Berlin

B

erlin Festivali haftasonu eski Tempelhof Havalimanı’ndaki hangarları elektronik ritimlerle sallayacak. Sonrasında Berlin Gece Kulüpleri Gecesi (Berliner Clubnacht) konuklarını şehrin efsane gece hayatında bir tura çıkaracak www.berlin-music.week. de. Elektronik müziğin yıldızları Kasım ayında Berlin Müzik Günleri (Berlin Music Days) kapsamında düzenlenecek bir festival, atölye çalışmaları, moda etkinlikleri ve partilerde biraraya gelecek www. bermuda-berlin.de.

2012’nin En Önemli Kültürel

Etkinlikleri: Yıldönümleri Ve Sergiler

2012 yılında Berlin’de tertiplenecek büyük etkinlikler arasında 28 Ekim günü büyük bir şenlikle kutlanacak olan şehrin 775’inci doğumgünü, Büyük Frederik’in 300’üncü doğumgünü münasebetiyle organize edilen „FRIEDERISIKO“ etkinliği ve Nefertiti’nin keşfedilişinin 100’üncü yılı şerefine müzeler adasındaki Neues Museum müzesinde açılacak büyük bir sergi yeralıyor. Aktüel bir konu ise ziyaretçilerin Berlin’de antik Bergama’yı sadece aynı adı taşıyan müzede değil, müzenin önünde canlı olarak görme şansına sahip olmaları: 30 Eylül 2012 tarihine kadar gündüz-gece simülasyonlu ve bu antik şehrin günlük yaşantısını canlandırmaya yardımcı müzik ve sesler eşliğinde 100 metre uzunluğundaki bir podyum konuklara açık olacak. Neue Nationalgalerie (Yeni Milli Galeri) müzesi bu aralar kendini çağdaş sanata adamış durumda. 13 Mayıs tarihine kadar burada yaşayan sanatçılar arasında dünya çapında yıllardır üst sıralarda yeralan ressam Gerhard Richter’in büyük bir retrospektifi görülebilir www.visitBerlin.de.

38

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Müzik dünyası Eylül ve Ekim aylarında Almanya’nın başkentinde buluşacak. Berlin Müzik Haftası (Berlin Music Week) 5-9 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek.



en moda haberler

B

irkaç gün sonra vereceği konserin provasında Amerikalı kontrtenor Don Krim ile buluşuyoruz. Röportajın yeterli olmadığını, sesini dinlememi istediğini belirtiyor. Klasik müzik eğitimini hayatının ileri bir döneminde, sesinin özelliği keşfedildikten sonra alan Don Krim, sanatçı kişiliğiyle çok farklı bir duruş sergiliyor. Salona giriyoruz birlikte. Don, piyanoda kendisine eşlik eden Suzanne Bradbury ve ben. Ve Şilili şair Pablo Neruda’nın Lieberson tarafından bestelenmiş bir şiirini söylemeye başlıyor. Sesi, insanı başka bir yerlere alıp götürüyor. Düşünün, salondaki tek dinleyici de benim... Gözlerimi kırpmadan, nefes bile almaya korkarak şarkıyı dinliyorum. Mayorka’da tanıştığı emekli büyükelçi Ahmet Banguoğlu’nun eşi, Nilgün Banguoğlu sesini çok beğendiği Krim’i Türkiye’ye davet etmiş. Ve hatta vereceği iki konseri de organize etmiş. Konserleri büyük ilgi gören Krim, Türkiye’de geçirdiği birkaç haftada, bir hayli gezme imkanı bulmuş. İstanbul’un neredeyse tüm turistik mekanlarını, Efes, Meryem Ana’nın Evi’ni... Buradan son derece iyi izlenimlerle ayrılıyor. İsteği, yakın bir gelecekte yeni konserler için buraya gelebilmek.

Büyülü Bir Ses

DON KRIM Türkiye’ye iki konser vermek için gelen kontrtenor Don Krim, sesiyle dinleyenleri büyüledi. Röporta Leyla Melek Çifçi

40

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


41


en moda haberler Gurme Burgerler Her zaman et yemek istemeyenler, farklı burger çeşitleri denemek isteyenler ve eti tamamen hayatından çıkarmayı tercih edenler aradıklarını Gourmet Burger Kitchen’da buluyor. GBK tam 5 farklı vejetaryen burger seçeneği sunuyor: Falafel, Puy Lentil Burger, Aubergine&Goat’s Cheese, Veggie&Camembert ve Portabella.

Sonbahar Ruhu Silk&Cashmere’in 2012-2013 Sonbahar-Kış Koleksiyonu katalog çekimi geçtiğimiz yazın en sıcak günlerinde modanın kalbi Paris’te gerçekleştirildi. 3 gün süren çekimlerde manken Tülin Şahin objektif karşısına geçerek Silk&Cashmere için birbirinden özel pozlar verdi. Stylingini firmanın tasarımcısı Elzi Kalma, fotoğraf çekimlerini her zamanki gibi Zeynel Abidin Ağgül’ün gerçekleştirdiği çekimler markanın yeni sezon ruhunu yansıttı.

SWISS Havayolları’ndan Yenilikler

Güvenilir Tatil Rezervasyonu

2012 yılında hizmete açılan Firaret.com tatil bölgelerini tanıtıyor, otellerle ilgili faydalı bilgiler sunuyor. En önemli özelliği ise bütün işlemlerin %100 online olması ve tabi ki güvenilirliği. Tatil için ihtiyaç duyduğunuz her bilgi Firaret.com’da bir tıkla elinizin altında. Rezervasyonunu onaylamanızın ardından gelen formlar, mailler ve sms’lerle birlikte sadece oteli değil, odanızı da seçmiş oluyorsunuz. Size sadece tatil gününüzü beklemek kalıyor. Düzenleyeceği etkinlikler ile de kullanıcılarını firara davet eden Firaret.com, ilk organizasyonu olan firarfest’i Eylül’de Alaçatı’da gerçekleştiriyor. Firaret.com’a üye olun, tatilinizi tek bir tıkla planlayın, Firaret’in eğlence dolu etkinliklerine katılın ve tatil tadında günlerin kapısını aralayın!

42

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Zürih havaalanında yeni Dock B bölümünün açılışıyla birlikte SWISS kendi merkez havalimanında yolcularına sayısız yenilikler sunacak. Schengen bölgesi dışında kalan ülkelerden gelecek olan Business Class yolcular 650 metrekare alana sahip bulunan modern Lounge D içinde çalışma ve dinlenme olanağı bulacaklar. Uçakları doğrudan kapıya yanaşmamış olan Business Class yolcular için yeni ve özel bir otobüs hizmeti sunulacak. Bu yeniliklere paralel olarak SWISS markası yeni logo ile temsil edilmeye başlanacak.

Cildinizi Gece İyileştirin Botanik v temel yağların bileşimlerinden oluşan bir iksir olan Kiehl’s Midnight recovery Concentrate sayesinde sabahleyin daha taze, aydınlık ve dinlenmiş bir ciltle uyanacaksınız. Bu iksirin içinde skualan, akşam sefası, lavanta, omega 3, 6, 9, kişniş ve kuşburnu çekirdek yağı bulunuyor.


43


f&t zoom

FOTOĞRAFLARLA DÜNYA Ateş, su ve toprağın izlerini taşıyan bu fotoğraflar, bize hayatın gördüğümüz ve görmeyi istemediğimiz gerçeklerini anlatıyor.

İsmail Ellez’in “Portreler” adlı sergisi Canon Galeri’de 7 Eylül’e kadar gezilebilir.

İsmail Ellez Pashupatinanth Tapınağı- Ölü Yakma Töreni/Nepal Kutsal Bagmati Nehri’nin kenarında kurulu olan ŞivaPashupatinanth Tapınağı’nın iki katlı altın çatısı ve gümüş kapısı vardır. Tapınak Newari mimarisinin en güzel yapılarından biridir. Tapınağın içine sadece Hindular girebilir. Pashupati’nin kelime anlamı “hayvanların efendisidir”. Kutsal nehri geçince, dekore edilmiş anıtlar sırasının üstünde “Slashmantak veya Mrigasthali Ban(dağ)”ı görünür. Efsanelere göre Lord Şiva tanrılardan kaçmak için antilop

44

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

şekline girerek burada yaşamış. Nepal’de insanların öldükten sonra yedi kez daha dünyaya geldiklerine inanıyorlar. Nepal’de ölüler bu tapınakta yakılıyor ve külleri onlar için kutsal sayılan Bagmati Nehri’ne atılıyor. Ölüm törenleri oldukça sade oluyor. Ölüleri önce nehir kenarında yatırıp süslüyorlar ve oradan ölü yakma setlerinden birine yerleştirip yakıyorlar. Yanan ölülerin başında duran insanlar uzun sırıklarla ateşi havalandırıyor ve yakma işlemi yaklaşık 7 saatte bitiyor. Sonrasında küllerini kutsal Bagmati Nehri’ne atıyorlar. Burada yakılan insanların, yeni bir bedene girerek yeniden dünyaya geldiğine inanılıyor.


Fot Dü oğ r nya afla

rla

Ateş Evirgen Büyükada’nın batısında kalan Güvercin Kaya Mağarası, gözlerden uzak kalmış ancak adanın en ilginç yerlerinden biridir. Su yüzeyinin hemen altından büyük bir çatlak görünümündeki mağaranın boyu 20 metre kadardır. Günümüzde duvarlarındaki midye, anemon , deniz kestanesi ve deniz yıldızları dışında başka bir canlı barınmamaktadır.

Heybeliada İskele Meydanı Açık Sergi Alanı’nda 31 Ekim tarihine kadar “Marmara’da Hayat Var Şimdilik” sergisini gezebilirsiniz.

45


f&t zoom

Mehmet Turgut Yavaş yavaş, hissetmeden, hissettirmeden, belki şu an acısız ama sonu bizi öldürecek bir eylemin içindeyiz. Farkında değiliz, çünkü bu yaşadığımız bilinçsiz bir intihar. Kirlettiğimiz, kimyasını bozduğumuz suyumuzla zehirliyoruz kendimizi, geleceğimizi. Bize can veren suyumuzla boğuluyoruz! Bilmiyor muyuz ki bedenimizin yüzde 70’i sudan ibaret, aslında büyük bir okyanus bizim varlığımız. Yine de hem bile isteye bu girdaba girmekten alıkoyamıyoruz kendimizi. O yüzden hepimizin felaketleriyle, intiharıyla flörtleşen bir tarafı var. Suyu kirletmek için attığımız her adım şakağımıza doğrultuğumuz tabancadaki mermi, boynumuza geçirdiğimiz ilmekteki düğüm, bileklerimizin üzerinde gezinen jilet. İşte “sualtında intihar” bu dünyadaki son saniyelerimize, bilinçsiz olarak planladığımız ölümümüze sert bir gönderme, bir uyarı. Canı acıyan yaşar, acı kanıttıdır ya yaşıyor olmanın. Ama öldüğümüzün bile farkına varmamız olası, çünkü aldığımız her nefes anestezimi ağırlaştırıyor. Su kendi başına elbette yolunu bulur ama insanlar o kadar şanslı değil.

Mehmet Turgut’un; “Sualtında İntiharlar/Underwater Suicides” adlı sergisi 27 Eylül-4 Ekim tarihleri arasında Haliç kıyısında yer alan tarihi Hasköy Yün İplik Fabrikası’nda gezilebilir. Fotoğraflar daha sonra Ankara, İzmir ve Esişehir’de de sergilenecek.

46

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Fot Dü oğ r nya afla

Bursa Fotofest 2012, 15-21 Eylül tarihleri arasında gerçekleşecek.

Antonin Kratochvil

rla

İnsanlığın İzleri Bu yıl ikincisi, “İnsanlığın İzleri” konu başlığı ile düzenlenen Bursa Fotofest 2012; dünyanın farklı bölgelerinde yaşayan insanların, savaşlara, ekonomik problemlere ve doğal kaynakların tükenme tehlikesine rağmen, yaşamın her alanında verdiği soylu mücadeleyi anlatan fotoğraflara ve büyük bir buluşmaya ev sahipliği yapıyor. Festivalde Ara Güler’den Mary Ellen Mark’a, Coşkun Aral’dan Bruce Gilden’a yerli ve yabancı fotoğrafçıların toplam 65 sergisi yer alıyor. Antonin Kratochvil ve Ara Güler’in fotoğrafları “İnsanlığın İzleri”ni taşıyor.

Ara Güler

47


f&t portrait

48

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


“ŞIMDI KENDINIZE, SAĞLIĞINIZA VE CILDINIZIN SAĞLIĞINA YATIRIM YAPMA ZAMANI.”

GÜZEL BIR DENGE

Jennifer Connelly Oscar ödüllü başarılı bir kariyer, kendini evine adayan bir eş ve anne, sağlıklı bir görünüm ve şimdi de hem Shiseido’nun Küresel Sözcüsü hem de Future Solution LX serisinin güzel yüzü — Jennifer Connelly hepsini aynı kefeye nasıl sığdırabiliyor? Ayaklarını yere sağlam basarak, hayattaki küçük şeylerin keyfini çıkararak ve geleceğe olumlu gözlerle bakarak elbette.

J

ennifer Connelly, filmlerde canlandırdığı her karakter üzerine derinlemesine araştırmalar yapıyor ve çıkardığı performansla birinci sınıf bir aktris olduğunu kanıtlıyor. Sisler Evi’inde (The House of Sand and Fog) yalnız ve çaresiz kadın, Bir Rüya için Ağıt’ta (A Requim for a Dream) canlandırdığı uyuşturucu bağımlısı, Kanlı Elmas’ta (Blood Diamond) gözüpek muhabir ve Akıl Oyunlar’nda (A Beautiful Mind) yıllarca acı çeken eş rolleri de dahil olmak üzere sadece birçok zorlu rolü üstlendi. Jennifer, hem sıcakkanlı, düşünceli ve heyecanlı olan kendi “kişiliğinden” hem de birbirinden farklı olan bu rollerle izleyenlerin gözünde büyüdü. Film yıldızı – ve büyüleyici derecede güzel – olmasına rağmen Jenniffer, diğer bütün kadınlar gibi hayatını dengelemeye çalışıyor; çok değerli zamanını kariyeriyle ailesi arasında nasıl bölüştüreceğini kestirmeye çalışırken, aynı zamanda hayata odaklanarak zinde kalmak için enerjiye ihtiyaç duyuyor. Üç çocuk annesi ve

kendisi gibi aktör olan Paul Bettany’nin eşi olarak inanılmaz yoğun bir hayatı var. Herkes gibi Jennifer da kendini sağlıklı hissettiğinde mutlu oluyor. Sağlığı için Hatha yoga yapıyor, üstelik o iyi bir koşucu. Ailesiyle zaman geçirmeye bayılıyor ve spor yapmak, açıkhava etkinliklerine katılmak ya da müzik dinlemek gibi birlikte yapabilecekleri şeyleri planlamaktan keyif alıyor. “Kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum. Harika bir ailem, müthiş bir kocam, beni tatmin eden bir kariyerim ve gezip keşfetme özgürlüğüm var,” diyor Jennifer. “Bunlar için her gün şükrediyorum. Bunlara sahip olmanın bir lütuf olduğunun farkındayım.” “Çocuklarım o kadar harika ki hayatımda oldukları için çok mutluyum. Benim gibi aktör olan kocam sık sık seyahate çıksa da birlikte geçireceğimiz zamanlar konusunda çok özenliyiz. Ailecek yiyeceğimiz yemekler ya da katılacağımız etkinlikler bizim için her zaman önceliklidir. “

49


f&t portrait “KENDIMI GERÇEKTEN ÇOK ŞANSLI HISSEDIYORUM. HARIKA BIR AILEM, MÜTHIŞ BIR KOCAM, BENI TATMIN EDEN BIR KARIYERIM VE GEZIP KEŞFETME ÖZGÜRLÜĞÜM VAR,” DIYOR JENNIFER. “BUNLAR IÇIN HER GÜN ŞÜKREDIYORUM. BUNLARA SAHIP OLMANIN BIR LÜTUF OLDUĞUNUN FARKINDAYIM.”

Jennifer’ın hayatını dengelemek için bulduğu yollardan biri de şehir hayatından kaçıp kırsaldaki evlerine çekilmek. Burada kışları kayıyor, yazları kamp yapıp uzun yürüyüşlere çıkıyor. Arkadaşları sık sık ziyaretine geldiğinde Jenniffer, severek hazırladığı yemeklerle büyük ziyafetler veriyor. Bunlardan daha da önemlisi Jennifer hem ailesinde hem de hayatında işlerin iyi yürümesi için iletişimin ne kadar önemli olduğunu biliyor. Ailede herkes birbirlerine saygılı davranmaya özen gösteriyor. Jennifer sahip olduğu şeylerin değerini biliyor ve hayatın, sürekli bir öğrenme ve keşif fırsatı olduğuna inanıyor. “Kendimi gerçekten çok şanslı hissediyorum. Harika bir ailem, müthiş bir kocam, beni tatmin eden bir kariyerim ve gezip keşfetme özgürlüğüm var,” diyor Jennifer. “Bunlar için her gün şükrediyorum. Bunlara sahip olmanın bir lütuf olduğunun farkındayım.”

Başarının Formülü

Kozmetik sektöründe etkileyici bir 140 yılın ardından Shiseido tarihinde ilk defa bir yıldızla anlaşıp şirketin en önemli ürünü olan Future Solution LX serisi için Jennifer’ı hem küresel sözcü hem de ürün yüzü yaptı. Ünlü yıldızın ailesine bağlılığı, sağlıklı yaşamı ve çevresine yaydığı hayat enerjisiyle Shiseido sözcüsü olmak için mükemmel bir adaydı. Bunda olağanüstü pürüzsüzlükteki harika cildi de elbette etkili oldu. Peki, Jennifer’ın kıskandıran cilt dokusunun ardındaki sır ne? Jennifer yıllardır Shiseido ürünleri kullanıyordu. “Shiseido ürünleri, en son bilimsel araştırmalara dayanan son de-

50

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


67


f&t portrait

rece ileri düzey ürünler, ama aynı zamanda şirket olarak güzellik geleneklerine bağlılıklarını sürdürüyorlar. Yıllardır edindikleri bilgeliği bütün ürünlerinde görebilirsiniz,” diyor Jennifer. “Aynı zamanda yerel bitkileri ve botanik elementleri kullandıklarından harika bir denge sağladıklarına inanıyorum.” Jennifer, Shiseido için ilk defa 1980’lerdeki bir kampanyada çalıştı ve o günden beri Shiseido ürünlerini kullanıyordu, o yüzden bu yeni rol, doğal olarak tam ona göreydi. “Şirketin 140. yılını kutluyor olması aslında çok anlamlı; doğru işler yaptıkları ortada. Bana göre en eski kozmetik şirketlerinden biri olmalarına rağmen yine de modern olabilmeleri hayranlık uyandırıcı.” Jennifer işe yaradığını gördüğü şeylere bağlı kalıyor. Bu yüzden bütün Future Solution LX serisini keyifle kullanıyor ve cildinde gerçek bir fark gördüğünü söylüyor.

Güzel bir Cilt için Jennifer’ın Reçetesi

Sahne Arkası

Shiseido reklam kampanyasının çekimleri New York City’nin meşhur Milk Studios mekanında gerçekleşti. Jennifer çekimlere üzerinde motosiklet çizmeleri, kot pantolonu ve çok sevdiği Balenciaga deri ceketiyle geldi. Rahat görünmekle birlikte çok şıktı. Uzun yıllardır arkadaşı da olan makyaj sanatçısı Genevieve Herr, kuaförü Renato Campora ve stilisti Leslie Fremar, onu çekimlere hazırladı. Çekim süresince Jennifer ünlü fotoğrafçı Tom Munro ve Shiseido tasarım ekibiyle birlikte sıcak bir iletişim kurarak her bir fotoğrafta en iyi görüntüyü vermek için çalıştı. Jennifer yıllar önce başka bir Shiseido kampanyasında aynı direktörle çalışmış olduğundan çekimler adeta sıcak bir aile orta ortamında gerçekleşti. “Gerçekten çok hoş bir senaryo. Harika vakit geçirdim ve gelecekte de birlikte çalışacağımızı düşünerek heyecanlanıyorum,” diyor Jennifer.

52

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Jennifer seyahate giderken, cildinin dengesini korumak adına yanına sadece Future Solution LX ürünlerini alıyor. Cilt bakımında altı ürünün hepsini kullanıyor: Extra Rich Cleansing Foam, Concentrated Balancing Softener, Daytime Protective Cream with SPF, Total Regenerating Cream, Ultimate Regenerating Serum ve Eye and Lip Contour Regenerating Cream. Cilt bakımının sinerji gerektirdiğinin farkında olduğu için Jennifer cildini arındırıyor, dengeleyicileri sürüyor, her sabah nemlendiriyor ve akşamları gece kremini sürmeyi unutmuyor. Bir parça daha fazla dengeye ihtiyaç hissettiğinde, serumu ve ardından göz ve dudak kontür kremini kullanıyor. Kullandığı ürünler zevkli bir dokuya sahip ve hem vücudu hem de zihni dinlendiren Japon çiçeklerinin ahenkli kokularını içeriyor. Bu serinin en önemli unsurlarından biri ise Shiseido’nun özel olarak geliştirdiği Skingenecell 1P. Bu ileri düzey içerik, hücresel canlanmayı tetikliyor. Bu formül, stresli cildin son derece yüksek seviyelerde Serpin b3 proteini ürettiğinin keşfedilmesi üzerine devrim yaratacak nitelikte bir şekilde oluşturuldu. Serpin b3 proteini sağlıklı cilt hücrelerinin gelişimini engeller. Skingenecell 1P’nin hücre canlandıran teknolojisi, ciltteki Serpin b3 sayısını düşürerek güçlü ve sağlıklı hücrelerin üretimini destekler. “Future Solution LX ürünlerinin ardındaki fikre inanıyorum. Şimdi kendinize, sağlığınıza ve cildinizin sağlığına yatırım yapma zamanı.” Her bir ürünün özel formülü, Skingenecell 1P’nin cildin derinliklerine nüfuz etmesini ve bütün cilt dokusunu tamamen canlandırılmasına yardımcı olur. Jennifer, Ultimate Regenerating Serum ürününden özellikle hoşlanıyor, bu güçlü içeriği yüksek oranda içerdiğinden, cildinin bir parça daha fazla bakıma ihtiyaç duyduğunu hissettiğinde sağlıklı bir cilt için mükemmel bir çözüm olduğuna inanıyore. Jennifer aynı zamanda Daytime Protective Cream with SPF ürününe de bayılıyor, çünkü bu sayede güneşin zararlı UV ışınlarından, stresten ve nem kaybından korunarak cildi için hayati önemi olan çevresel şartları oluşturuyor. Japonya’yı sık sık ziyaret eden Jennifer, ülkenin zengin kültürüne öylesine büyük bir hayranlık duyuyor ki bu yüzden Future Solution LX ambalajlarının yaratıcı ve düşünceli tasarımına da hayranlık duyması şaşırtıcı olmamalı. Ambalajın sofistike şekilleri, geleneksel Japon çay seremonilerinde kullanılan çay kaplarından esinlenildi. Bu harika kaplar dikkatle şekillendirildi ve avuca alındığında hafifliğiyle kullananda doğru bir his yaratmasına özen gösterildi.


Jennifer’ın Güzellikle İlgili Düşünceleri

Stanford ve Yale üniversitelerinde öğrenim gören Jennifer, güzelliğe zekice yaklaşıyor. İnsanların asırlardır güzelliği tanımlamaya çalıştığını bildiğinden, kendi güzellik tanımını ortaya koyma iddiasında bulunmuyor, ama bu onun güzellikle ilgili sağlıklı bir bakış açısına sahip olmadığı anlamına gelmiyor. “Bence güzellikle dürüstlük arasında bir ilişki var. Kadınlar kendilerine dürüst oldukları ve başkalarına özenmedikleri sürece sağlıklı davranırlar ve işte o zaman güzelliklerine kavuşurlar,” diyor ünlü yıldız. “Future Solution LX ürünlerinin ardındaki fikre inanıyorum. Şimdi kendinize, sağlığınıza ve cildinizin sağlığına yatırım yapma zamanı,” diye ekliyor.

53


f&t celebrity

Zor Rollerin Adamı

Edward

Norton Çarpıcı rollerin adamı olan oyuncu Edward Norton, Bourne Serisi’nin son filminde, yine çarpıcı bir rolle karşımızda. Bize rolünü ve gelecek planlarını anlatıyor.

54

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


55


f&t celebrity FASHION&TRAVEL Size göre ‘Bourne Serisi’ni diğer casus filmlerinden ayıran en önemli özellik nedir? EDWARD NORTON Bana göre bu filmlerde bir gerçeklik payı var. Böyle olaylar gerçekten bu dünyada olsaydı filmdekine yakın şekilde gerçekleşirdi. Bu da serideki filmleri örneğin; James Bond ya da benzeri filmlerden ayıran en önemli özelliktir.

üzerinde çalışırım. Ama burada Tony senaryoyu yazdı ve yönetmenlik yaptı. Gerçekten müthiş bir işçıkard doğrusu. Ben onun çizdiği rolü oynamaktan mutluluk duydum. F&T Filmlerdeki şiddetin insanların morali üzerinde olumsuz etkileri olduğuna inanıyor musunuz? EN Aslında ben sanatın dünyaya ilham vermekten çok onu yansıttığını düşünüyorum. Mağara resimlerine bakacak olursak, insanlar orada gerçekte olanları çiziyorlardı. Sanatın hayattan doğduğuna inanıyorum.

F&T Geçmişin Gölgesinde (American History X) ve Dövüş Kulübü (Fight Club) gibi filmlerde, psikolojik sorunları olan kişileri canlandırma ko“ÖNCEDEN DVD’LERDEN nusunda ün yaptınız. Bu filmdeki CIA ajanı, KAZANACAĞINIZ repertuarınızdaki ilk normal kişi olma özelliF&T Kırlaşmış saçlar size çok yakıştığını söyğini mi taşıyor? PARA SINEMADAN lemek isterim. EN Filmdeki tüm karakterlerin çelişkileri olKAZANACAĞINIZ PARADAN EN Teşekkür ederim. Kimse bana doğal görüduğuna inanıyorum. Çünkü hiçbiri kötü değil DAHA FAZLA OLURDU. nen saçlara kavuşmak için kuaför salonunda aslında ama ahlaki olarak bazı özverilerde bu12 saat geçirmem gerektiğini söylememişti. lunmak zorunda kalıyorlar. Rachel, Jeremy ve ŞIMDI DVD’LERDEN PARA Çok uzun süren bir işlemmiş. benim canlandırdığım karakterler, hepsi de KAZANILMADIĞI IÇIN böyle. Tamamen ahlaki olmayan işlere bulaORTA BÜTÇELI FILMLERI F&T Filmdeki aksiyon sahnelerinde oynayan şıyorlar ama tüm bunları iyi bir nedenle yapJeremy’I kıskandınız mı? tıklarına inanıyorlar. Hepsi de ne yaptıklarının ÇEKMEK IÇIN BÜYÜK FILM EN Daha önce hiç böyle bir rolde oynamamış farkında. Bilerek ve isteyerek bu durumun STÜDYOLARINI IKNA ETMEK olan biri ancak bu şekilde konuşabilir. Ben içinde yer alıyorlar. Bu filmi, diğer Bourne ZORLAŞTI. HERKES HIT daha önce böyle sahnelerde çok oynadım ve filmlerinden ayıran en büyük özellik bu. Jainanın bana bu çekimler hiç eğlenceli değildir. son Bourne’un masumiyeti söz konusuydu. OLACAK, BÜYÜK BÜTÇELI Jeremy’I kıskanmadım ve bana sunulan şartOlayların bir kurbanıydı. Bizim filmimizdeyse FILMLER PEŞINDE.” larda filmde yer almış olmaktan çok mutlukarakterlerin hiçbiri kurban değil. Bu da işin yum. Canlandırdığım Bryer karakterinin cipiyahlaki boyutunu farklı kılıyor. Filmdeki kale bir duvara toslamasını filan hiç istemedim. rakterlerin yaptıklarını haklı çıkarabilir miyiz? Daha önemli, daha büyük bir neden için yapılanlar kabul edilebilir mi? F&T Serinin önceki filmlerini izlediniz mi? İşte ben bu tartışmaları çok sevdim. Çok akıllıca, eğlenceli ve heyeEN Evet. Hepsini de çok sevdim. Tony çok iyi bir anlatıcı, bize ayrıntılı canlı buldum. Üstelik filmdeki sahnelerden bazıları da çok korkutubir yol haritası çıkarmış. Tüm bunların mimarı o. Ne istediğini çok iyi cuydu. biliyor ve biz oyunculara da bunu çok güzel ifade edebildi. O gerçekten harika biri. F&T David Fincher gibi, Wes Anderson gibi dünyanın en iyi yönetmenleriyle çalıştınız. Bu filmin yönetmeni Gilroy’u onlarla kıyaslaF&T Filmde sizin canlandırdığınız karakter gibi birinin gerçekten var yabilir misiniz? EN Tony, işlerini çok beğendiğim bir yönetmen. Bu filmde oynamaolabileceğine inanıyor musunuz ve bu size korkutucu geliyor mu? mın en büyük nedeni, filmi onun yönetmesiydi. Onunla çalışmaktan EN Var olduklarına eminim. Buna kimsenin şüphesi olduğuna inanda büyük keyif aldım. Diğer bahsettiğniz yönetmenler gibi aslında; mıyorum. Kimsenin de şüphesi olduğunu sanmıyorum çünkü böyle gerçekten çok iyi hazırlanmıştı, organizeydi ve oyuncuların işini de araştırma programları, böyle yapılar gerçekten de var. Filmde benim oldukça kolaylaştırıyordu. canlandırdığım karakterin yönettiği birim, Savunma Bakanlığı içerisinde gerçekte var olan bir birimden esinlenerek yaratıldı. Deneysel F&T Bir yazar olarak, senaryoda herhangi bir değişiklik yaptınız mı? araştırma projelerinin kaynaklarını yönetiyor, onları satıyorlar vs.Bu EN Hayır, neredeyse hiç birşey değiştirmedim. Tony’nin senaryosu gerçekte işleyen bir sistem, hatta bir sır bile değil. Bu beni korkutuyor zaten mükemmeldi. Herhangi birşey değiştirdiğimizi hatırlamıyorum. mu? Pek değil. Tony’nin filmlerinin çoğunda kötü adam, insanları hiçe Ben genellikle bir yazar ya da bir yapımcı olduğum zaman senaryo sayan kurumsal oligarşi.

FILMOGRAFI

2012

Moonrise Kingdom

56

2010 Stone

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

2009

Leaves Of Grass

2008

The Incredible Hulk

2006

The Painted Veil

2002

25th Hour

1999

Fight Club

1998

American History X


57


f&t celebrity “ASLINDA BEN SANATIN DÜNYAYA ILHAM VERMEKTEN ÇOK ONU YANSITTIĞINI DÜŞÜNÜYORUM. MAĞARA RESIMLERINE BAKACAK OLURSAK, INSANLAR ORADA GERÇEKTE OLANLARI ÇIZIYORLARDI. SANATIN HAYATTAN DOĞDUĞUNA INANIYORUM.”

F&T Bryer gibi kendine fazla güvenen birisiyle tanıştınız mı hiç? EN Hükümette çalışan, bu rol için örnek aldığım biri vardı. Hatta Bryer’ın dış görünüşü bile ona benziyordu. Genç biri, Obama yönetimine katıldıktan sonra iki yıl içinde saçları bembeyaz oldu. Hatta onu Tony’e bile sordum. Tony de ‘evet, işte o’, diye cevap verdi. Ben de o kişi hakkında daha fazla bilgi edindim. Yani sizin anlayacağınız benim ilham aldığım çok gerçek biri vardı bu rol için. F&T Hala Bruce Springsteen hayranı mısınız? EN Evet, kültürümüzü anlatan bir halk ozanı olduğunu düşünüyorum. Halkı oligarşinin tehdidine karşı uyarmak konusunda önemli bir rolü olduğunu düşünüyorum. F&T İnsanların ne düşündüğünüzü niye merak ettiklerini biliyor musunuz? EN Gerçekten bilmiyorum. Marlon Brando’nun bu konuda iyi bir saptaması var. Bir süre sonra insanların kendisine birşeyler sormasını ve hatta kendisinin de bu sorulara cevap vermesinin ne kadar saçma olduğunun farkına vardığını söylemişti. Ben de galiba aynı şeyleri hissediyorum. F&T Bu yıl iki filminiz çıkıyor. Bu film ve Moonrise Kingdom. Hangisinde oynamaktan daha büyük keyif aldınız? EN Bu filmin bütçesi diğerinin on katıydı. İyi olan da nedir biliyor musunuz, ikisinde de bunu beyazperdede görebiliyorsunuz. Ne demek istediğimi anladınız… İkisinde de oynama kararını almamda yönetmenlerin rolü büyüktü. İkisi de yazar ve yönetmen sinemacılar ve beni ilk aramalarında rolü hemen kabul ettim. Wes Anderson da gerçekten çok iyi bir yönetmen. 45 yaşın altında olup da filmi başladıktan sonra 30 saniye içinde kimin filmi olduğunu tahmin edebileceğiniz 10 yönetmen yoktur. Wes onlardan biri. Film başladıktan 15 saniye sonra yönetmeninin Wes olduğunu tahmin edebilirsiniz. Bu kadar kendine has bir tarzı, bir dili olan yönetmen azdır. Tony gibi Wes’in filmleri de hep aynı konuyu işler. Wes’in filmleri, size verilen ailenin sizi hayal kırıklığına uğratmasını ve kendinize ihtiyaç duyduğunuz aileyi nasıl yarattığınızı anlatır. Filmlerde insanlar çevrelerini değiştirerek kendilerini yeniden yaratmaya çalışıyorlardır. Onun işlerinin büyük bir hayranıyım. Gerçekten harika biridir. Onunla çalışmaktan büyük keyif aldım.

58

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

F&T Siz ne zaman yönetmenliğe, yapımcılığa soyunacaksınız? EN Yapımcılık yapıyorum. Hatta fazla yaptığımı bile söyleyebilirim. Televizyon için büyük bir dizi çekiyoruz. Çekimler çok uzun sürüyor, çok çalışıyoruz ama çok da eğlenceli. Ortağımın oynadığı Stuart Blumberg filminin yapımcılığını üstlendik. Geçen yıl senaryosunu yazdığı bir film için Oskar’a aday olmuştu. Bu yıl da bir başka filmin senaryosunu yazdı ve ilk yönetmenlik denemesine soyundu. Biz de filmin yapımcılığını üstlenmeye karar verdik. Filmin adı; ‘Thanks For Sharing’. F&T Siz de filmde rol alıyor musunuz? EN Hayır, oynamıyorum. Sadece yapımcılığı üstlendik. Ortağım Stuart benim yönettiğim ‘Keeping the Faith’ filminin senaryosunu yazmıştı. O filmde birlikte çalıştık, sonra da ortak olmaya karar verdik. O günden bugüne de senaryosunu yazdığımız, oynadığımız pek çok filmin yapımcılığını üstlendik. F&T Yönetmenliğini üstleneceğiniz bir film var mı yakınlarda? EN Bir senaryonun yazımını yeni bitirdim. Sanırım onu çekeceğiz ama bu kış işe başlayabileceğimizi sanmıyorum. Belki seneye olabilir. F&T Projeyi anlatır mısınız? EN ‘Motherless in Brooklyn’ adındaki bir romandan uyarlandı. Anlatması çok uzun… Sinemada seyretmesi çok daha keyifli olacaktır. F&T Kariyerinize başladığınızdan beri Hollywood ne kadar değişti? EN Benim için söylemesi zor. Hollywood’da yaşamıyorum, New York’da yaşıyorum. F&T Sinema endüstrisi değişmedi mi? EN Bana aynı gibi geliyor. İşin para kısmına bakacak olursak, ki bu sizin için son derece sıkıcı olabilir, filmler eskiden DVD’lerden çok para kazanıyordu. Bu da oyuncular için çok önemliydi. Bazen DVD’lerden kazanacağınız para sinemadan kazanacağınız paradan daha fazla olurdu. Şimdi artık DVD’lerden para kazanılmadığı için orta bütçeli filmleri çekmek için büyük film stüdyolarını ikna etmek zorlaştı. Herkes hit olacak, büyük bütçeli filmler peşinde. Ya da çok küçük bütçeli bağımsız filmler çekiliyor. Bana göre son yıllarda film endüstrisinde gerçekleşen en büyük değişiklik bu.



f&t celebrity

Neşe Dolu Kadının Somut Hali:

Julia

Roberts Işık saçan kişiliği, güzelliği ve sade yaşamı ile en sevilen Hollywood yıldızlarından Julia Roberts, kocaman gülümsemesiyle kalbimizi fethediyor.

60

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


61


f&t celebrity mel anne olarak tanınıyor. Çok sert ve katı bir anne olduğunu, ama bunu abartmadığını, eninde sonunda onların çocuk olduğunu algılayarak, onlarla iletişim kurduğunu söylüyor.

Julia Güzelliği

Özellikle doğum yaptıktan sonra, acımasız zaman sanki Julia’ya torpil geçti. Güzelliğinin ve olgunluğunun zirvesinde yıllar yaşayan sempatik oyuncu, en çok yüz güzelliğinin önemli olduğunu vurguluyor. “Yüz güzelliği için sağlıklı ve mutlu olmak şart. Herkes yaşamın tadını çıkartsın.’’ diyor. Kadınların yüzleri ne kadar güzel olursa olsun gülümsemedikleri takdirde asla etkileyici olamayacaklarını savunan ünlü oyuncunun hemcinslerine en büyük tavsiyesi ise, gülümsemek. Ailesiyle yaşadığı mutluluğu her şeyin üstünde gören Julia, diğer kadınlara da ailelerine önem vermelerini ve diğer insanları da aileleri kadar çok sevmelerini tavsiye ediyor. Estetik olarak güzel bir gülümseme için sağlıklı ve beyaz dişlerin şart olduğunu söyleyen Roberts, diş bakımına çok önem veriyor. Dişlerini hem diş macunu hem de beyazlatıcı jel ile fırçalayan Roberts’ın diğer bir sırrı ise, limonlu adaçayı...

Doğal Yemek, Bol Hareket

ÇOCUKLARININ HER BAKIMIYLA İLGİLENEN ROBERTS, ÇEVRESİNDE MÜKEMMEL ANNE OLARAK TANINIYOR. ÇOK SERT VE KATI BİR ANNE OLDUĞUNU, AMA BUNU ABARTMADIĞINI, ENİNDE SONUNDA ONLARIN ÇOCUK OLDUĞUNU ALGILAYARAK, ONLARLA İLETİŞİM KURDUĞUNU SÖYLÜYOR.

Sağlıklı beslenmeyi bir yaşam biçimi olarak kabul eden ve bunu hayatına entegre eden güzel oyuncu gençlik yıllarında çok hata yaptığını da kabul ediyor. Formunu korumak için aç gezdiğini söyleyen Roberts, şimdi bu kararından ötürü bin pişman. Julia, aç kaldığı için midesiyle ilgili büyük problem yaşadığını belirtiyor. “Ben organik beslenme hastasıyım. Bunu çocuklarım için yapıyorum. İnsanın kendi yetiştirdiği ürünler daha lezzetli ve sağlıklı oluyor.” diyor. Tam bir yoga tutkunu olan güzel yıldız “Hayatın üzerime yüklediği sorumlulukları unutmak ve pozitif enerji ile dolmak için yoga veya egzersiz yaparak beynimi mutlaka dinlendiriyorum.” diyor. Zayıflamak isteyen kadınlara kendinin de yaptığı gibi “ev işi”ni öneriyor. Kilo vermekte çok önemli olduğunu savunuyor. Sabahları 15 dakikasını merdiven inip çıkmaya adayan Julia, haftada en az dört kez 700 basamak merdiven inip çıkmanın bacak güzelliği ve sağlık açısından çok önemli olduğunu vurguluyor.

Sade Bir Yaşam

Makyaj ve giyim konusunda adını “sadelik”le özdeşleştiren güzel oyuncuyu galalarda, davetlerde hiç abartılı elbiselerle hiç görmedik bugüne kadar. Tüm hayatına uyarladığı “sadelik” Julia’nın giyimine ve makyajına da yansıyor. 30’lu yılların bir kadının kendini en güzel hissedeceği ve hayatının en güzel günlerini geçireceği dönem olduğunu belirtiyor. 30’lu yaşlarda kadınların her kıyafeti başarı ile taşıdıklarını düşünen Julia, tüm hayatı boyunca dikkat çekici, renkli, gösterişli kıyafetler kullanmadığını söylüyor. Makyajında yumuşak tonları tercih eden Julia, saçları koyu olduğu zaman kahverengi, sarı olduğu zamanlarda ise canlı tonları kullanıyor. İnsana en çok yakışan saç renginin kendi rengi ya da bu tondan daha açık ve koyu renkler olduğunu ifade eden güzel oyuncu, ‘’Kendinizle ilgili radikal değişlikler yapmadan önce iyi düşünün.’’ diyor. Bu nedenle mümkün olduğu kadar iddialı değişiklikler yapmaktan kaçınıyor.

Ruh güzellği tanımlanamayan bir konsept. Ancak Julia Roberts bu durumu en iyi şekilde somutlaştıran ve temsil eden kişi olmalı. Çünkü bütün kadınlar için Julia, saflığı, gerçekliği ve çeşitliliği gözle görünür hale getirebiliyor. “Kadınsılık” ve “gülümseme” kelimelerinin en çok yakıştığı ender kadınlardan ayrıca. Julia Roberts bu misyonunu neşeli ve cömert bir şekilde gerçekleştiriyor. Oynadığı farklı rollerle de bunu çok iyi somutlaştırıyor. Sadık ve içten bir şekilde bu durumu bütün kariyeri süresince devam ettiriyor. Aslında bu durumu benimsemeyerek kariyerinde bir yer vermeyebilirdi, ama kendine özgü bir tarzda farklı roller ile bu özelliğini her zaman destekledi. Ardında bıraktığı tarif edilemez etkisi, içten gelen çekiciliği ve eksilmeyen aydınlığı ile Julia Roberts sinemanın en neşeli yüzlerinden biri. Son iki yıl içinde Julia Roberts, Lancôme’un yüzü seçildi. Şimdi yeni bir evrenin kapılarını açıyor, parfüm: “La Vie Est Belle”. Lancôme’un yeni parfümü ile duyusal bir tecrübeyi de kariyerine ekliyor. Gülümsemesiyle akıllardan çıkmayan Julia Roberts, ‘’Özel Bir Kadın’’ filmiyle milyonların gönlünde taht kurmayı başardı. Onun kalbinin Julia Roberts Lancôme’un tahtında ise çocukları oturuyor. Çocuklarının her yeni parfümü bakımıyla ilgilenen Roberts, çevresinde mükem“La Vie Est Belle”nin yüzü.

62

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Güzellik Sırları

Türk kadınlarının en çok benzemek istedikleri oyuncular sıralamasında en üstlerde yer alan Julia Roberts, doğallığı ve sade yaşamıyla herkesi etkilemeyi başarıyor. Yaşam felsefesini güzellik ürünlerine de yansıtan oyuncu, doğal ürünleri çok kullanıyor. Cildini balla nemlendiren güzel yıldız, bal ve sütü karıştırarak cildine maske şeklinde uyguluyor. Yorgun olduğu zamanlarda, solgun yüzüne bu maske ile canlılık kazandırdığını ve ayrıca yüzünü 15 günde bir limonlu su ile yıkadığını söylüyor. Dekolte bölgesinin güzelliği için göğüslerine kayısı yağı ile masaj yapıyor. Bacaklarına ise jojoba yağı, E vitamini ve aloe vera bulunan özel bir krem sürüyor.


63


f&t trends

Antonio Berardi’nin

Siyah ve Beyazları

Siyah, beyaz ve iki rengin birlikteliğinin sunulduğu tasarımlar, Berardi’nin sonbahar-kış koleksiyonuna damgasını vurdu.

64

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Antonio Berardi’nin mimari tasarımlarında 3D detaylar, peplumlar, lüks kumaşlar ve ‘oversize formlar’ dikkat çekti.

65


f&t trends

Donna Karan’dan

Maskülen Şıklık

New York Moda Haftası’ndaki defilesinde Donna Karan, tüm mankenlere birer fötr şapka giydirmişti.

66

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Siyah, gri, yeşil ve kırmızı tasarımların ağırlıkta olduğu koleksiyon, etek ve pantolon takımlar ve maskülen havalı elbiselerden oluşuyordu.

67


f&t trends

Salvatore Ferragamo’nun

Derileri Milano Moda Haftası’nda sunulan koleksiyonda askeri tarzdaki parçalar ya deriydi ya da deri detaylara sahipti.

68

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Siyah, gri ve askeri kahve ve yeşillerin yanı sıra, bordo rengin kullanımına da daha feminen tasarımlarda rastlıyoruz.

69


f&t trends

Givenchy’nin

Binici Tarzı Givenchy defilesinde podyumdaki tüm mankenlerin ayağında binici çizmeleri vardı. Bu çizmelerin üzerine giyilen erkeksi deriler de seksi satenler de göz doldurdu.

70

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Çift renkli deri tasarımlar, kıyafetlerde olduğu kadar çizmelerde de dikkat çekiciydi.

71


f&t trends

Maxmara’dan

Askeri Şıklık

Maxmara’nın sonbahar-kış koleksiyonundaki siyahlar, griler, yeşiller ve devetüyleri, tasarımların hepsi ama hepsi birer üniformayı andırıyordu.

72

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Ă–zellikle asker kepleri ve paltolar, modaseverlerin beÄ&#x;enisini topladÄą.

73


f&t trends

Michael Kors’dan Country Stili

Amerikan modasının önde gelen isimlerinden Michael Kors, lüks detaylar taşıyan ‘country tarzında’ bir koleksiyonla karşımıza çıktı bu kış.

74

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Pançolar, kareli kaşe kumaşlar, kürk ve seksi deri detaylar koleksiyonda dengeli kullanılmış.

75


f&t trends

Prada’nın

Retro Desenleri Muiccia Prada bizi bu koleksiyonla geçmişte bir yolculuğa çıkarıyor. Pantolon-ceket takımlar, paltolar ve hatta aksesuarlar retro desenlere sahip.

76

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Maskülen hatlara sahip bu koleksiyondaki parçalar oldukça renkli. Yeşiller, turuncular, maviler, morlar dikkat çekiyor.

77


JUST CAVALLI

DANIELE ALESSANDRINI

CALVIN KLEIN COLLECTION

DRIES VAN NOTEN

f &t mantrends

Triko

78

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

MICHAEL KORS

DIESEL BLACK GOLD

ERMENEGILDO ZEGNO

GUCCI

Sonbahar-kış erkek modasında hemen hemen tüm koleksiyonlarda kalın trikolar karşımıza çıkıyor. Saç örgülü, desenli, blok renklerde olanlar özellikle dikkat çekiyor.


GIORGIO ARMANI

CORNELIANI

DOLCE&GABBANA

HERMES

BILLY REID

Bu kalın trikolar, spor olduğu kadar şık kombinlerde de kullanılmış.

79

BILL TORNADE

ANN DEMEULEMEESTER

BURBERRY PRORSUM


COSTUME HOMME

FENDI

AGNES B.

DIESEL BLACK GOLD

f &t mantrends

Deri EMPORIO ARMANI

PORTS 1961

JIL SANDER

ROBERTO CAVALLI

ACNE

Bu sonbahar erkekler kesinlikle deri giyecek. Motorcu ceketler, trençkotlar, kabanlar, hemen hemen hepsi deri…

80

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


VALENTINO

CALVIN KLEIN COLLECTION

BOTTEGA VENETA

DIOR HOMME

GIORGIO ARMANI

DANIELE ALESSANDRINI

BURBERRY PRORSUM

GUCCI

HERMES

Deri pantolonlarda da karşımıza çıkıyor. Pek çok tasarımcı, koleksiyonlarında deri aksesuarlara da yer vermiş. Çoğunlukla koyu renkler tercih edilse de mavilere ve yeşillere de rastlamak mümkün.

81



FALL

WINTER RUNWAY REPORT 2012-2013


f&t runway report

DAVETIYELER

Moda evlerinin birbirinden ilginç tasarımlı davetiyeleri, özel davetlilerin adreslerine haftalar öncesinden postalandı. Davetiyeler sonbahar-kış koleksiyonlarından izler taşıyordu.

KENZO

MAISON MARTIN MARGIELA

AKRIS

CHANEL

RODARTE

BALMAIN

ROGER VIVIER

VIVIEN WESTWOOD

BURAK UYAN

CHRISTIAN DIOR

CELINE

YVES SAINT LAUREN

MARC NEWSON

COMME DES GARCONS

LOEWE

MIU MIU

CHLOE

LOUIS VUITTON

CELINE

HERMES


STELLA MCCARTNEY

ROLAND MOURED

ROGER VIVIER

CESARE PACIOTTI

GIVENCHY

GIAMBATTISTA VALLI

VIKTOR&ROLF

GUCCI

STUART WEITZMAN

PRADA

FENDI

VALENTINO

VERSACE

MARY KATRANTZOU

MARGARET HOWELL

MEADHAM KIRCHHOFS

ROKSANDA ILINCIC

LOUISE GRAY

ACNE

PETER PILOTTO


TERRY RICHARDSON FRANCA SOZZANI

ALESSANDRO GAROFALO

SARAH RUTSON ANNA DEL RUSSO

ULYANA SERGEENKO

VIRGINIE COURTIN CLAIRE COURTIN

EBRU ŞALLI

ELIN KING

f&t runway report

AMANDA BROOKS

JULIA RESTOIN ROITFELD SKY FERREIRA

ÖN SIRADAKILER

Birbirinden renkli defileleri izleyen şanslı kişiler, bakın kimler? Moda, sanat, müzik, cemiyet hayatının ünlüleri sonbahar-kış defileleri için hemen ön sıralarda yerlerini almıştı.

LINDA FARGO

DAPHNE GUINNESS CARSON MCCOLL

SANTO VERSACE

OLIVER CHESHIRE PIXIE LOTT

KEN DOWNING LINDA FARGO

EMMA STONE ROONEY MARA

KATY PERRY

OH LAND

JAMES GOLDSTEIN


İSTANBUL FASHION WEEK

Türk tasarımcılarının, dünya moda devleriyle yarışan koleksiyonları İstanbul Fashion Week’te moda severlerle buluştu.

İFW’DEN GERİDE KALANLAR

- Didem Soydan podyum rekortmeni oldu! İki gün boyunca neredeyse her defilede ünlü model karşımıza çıktı. - Bu sezon İFW’de deri rüzgarı esti, farklı formları ve renkleriyle deriler göz doldurdu. - Lacivert ve toprak tonları her tasarımcının koleksiyonunda vardı.

YENİ ÇAĞIN SAÇLARI

Erol Bayrak, şovunda hayal gücüyle şekillenen modellerini kullandı.

VE KAZANAN...

Türkiye’de modaya yön verecek genç isimleri belirleme ve sektöre kazandırma konusunda başarılı bir şekilde devam eden “Koza Genç Moda Tasarımcıları” bu yıl 19. kez düzenlendi. Yarışmayı Kadir Kılıç kazandı.

KALABALIK

Günseli Türkay ve Zeynep Erdoğan koleksiyonlarını podyum yerine izleyicilerin arasında sergilemeyi tercih ettiler.

KULİSTE NELER OLUYOR?

Podyuma çıkmadan önce hummalı bir hazırlıktan geçen mankenler, bu sırada sıkılmamak için bakın neler yaptılar!

METAL SEVDASI Koleksiyonunda metal detaylar kullanan Çiğdem Akın, dikkatleri üzerine çekti.

PODYUMU SALLAYAN EN IYI 3 ŞARKI TUBA BENIAN/ GRUP SHOW Can’t Stand the RainThe Rescues BESTE GÜREL/ GRUP SHOW I Follow RivesLykke Li ÖZLEM KAYA SHOW Smoke and MirrorGotye


f&t runway report HAYVAN DOSTU BERE

Anna Sui’nin göz ve burun işlemeli, hayvan temalı yün bereleri kışın başınızda soğuk rüzgarların esmesini engelleyecek.

KARNI ZIL ÇALANLAR

Saç ve makyaj hazırlıkları saatler sürünce, modellerin midesi kazandı elbette... Tabakların boşları gitti, doluları geldi.

PROMOSYON CEKET

Dsquared2’nin ikiz kardeşleri Dean ve Dan Caten, böyle pek yakışıklı görünmedikleri bir gerçek! 60’lı yılların bu ceketi ve papyon iyi ama bir tek yakalarında çiçekleri eksik.

KIMONO STILI

Central Saint Martins defilesinde sergilenen tasarımcı Yi Fang Wan’ın bu kimonodan esinlenen kıyafetleriyle modeller podyumda yürürken nasıl zorlanmadılar, hayret!


MÜTHIŞ ŞOV

Çalışkan tasarımcı Alber Elbaz, Lanvin’in 10. yıl dönümünü muhteşem bir sahne şovuyla taçlandırdı. Alber Elbaz’ın sempatik şarkısı izleyenlerden çok alkış aldı.

BEN BÜYÜYÜNCE...

Model Brad Kroenig’un üç yaşındaki oğlu Hudson, 2011 yaz koleksiyonunun ardından ikinci kez Chanel için podyumdaydı. Büyüdüğünde ne olacağına şimdiden karar vermiş gibi...

MİLAN MODA HAFTASI PODYUM MÜZIKLERINDEN...

GUCCI Model-Blanescu Quartet

PROENZA SCHOULER

DIOR HOMME

BURBERYY PRORSUM

EMILIO PUCCI Bolero-Zbigniew-Preisner

ALBERTA FERRETTI Blue-Latour ROBERTO CAVALLI Frozen-Nevergreen PRADA Space Love-Leila

BIR DILEK TUT

MARCHESA

DRIES VAN NOTEN

Gökkuşağının altından geçenlerin dilekleri gerçek olurmuş, peki bu tasarımları giyenlerin?

MEADHAM KIRCHOFF

JEREMY SCOTT

Baykuş, tavus kuşu, kartal, karga, atmaca... Bu sezon podyumları kuşlar bastı adeta. Tasarımlardan fırlayan bu zarif, vahşi, sevimli kuş bakışlarına hayran olduk.

JEAN CHARLES DE CASTELBAJAC

KUŞ BAKIŞI


f&t runway report

XXX

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


XXX


f&t runway report JEREMY SCOTT’IN ÇOCUKLUK DÜŞLERI

JASON WU

BEBE

COLLETTE DINNIGAN

DOLCE& GABBANA

AQUILANO RIMONDI

RAINBOW BRITE

BAROK DÖNEMI

17. yüzyıl izlerini taşıyan barok stili danteller, işlemeler, korseler, ipek kumaşlar, kurdeleler sonbaharın gözdesi.

ANDREW GN

Jeremy Scott, grilere savaş açan Rainbow Brite’ın, kötülerin canına okuyan She-Ra’nın, sevimli Bart Simpson’ın çizgi filmlerini izlerken bir gün bunları podyuma çıkaracağını düşünür müydü?

4 ADIMDA PIRILTILI CHANEL KAŞLARI

Mineraller ve kristallerden oluşan Chanel kaşlarını uygulayacak kadar cesursanız, çifti 400 Euro’dan Chanel mağazalarında...

SHE-RA

BART SIMPSON

SEZONUN RENK PALETI

1. Seçim Her kıyafete uygun bir renk bulmak mümkün. İşin zor kısmı, rengini seçmek!

2. Kapatma Kaşları temiz bir cilte uygulamak şart. Kaşlarınızın rengini güzelce saklayın.

3. Yapıştırma Kaşlarınızı örtecek ve yüz şeklinize uyucak biçimce takma kaşları yapıştırın.

4. Final Aynada son kez kaşlara çeki düzen verin! Ve gecenin yıldızı sizsiniz!

Değerli taşlardan ilham alan sezonun renk skalasında baştan aşağı mor ve


LONDRA MODA HAFTASI PODYUM MÜZIKLERINDEN... MARY KATRANTZOU A Brief History Of Love-The Big Pink MULBERRY Building All is Love-Karen O&The Kids BURBERRY PRORSUM Walls-Rae Morris

SIGARAYA HAYIR

Dsquared2 defilesinde modeller podyuma ellerinde sigara ile çıktı. Evet dikkat çekiciydi ama sigarayı hiç kimseye yakıştırmıyoruz, Kate Moss hariç!

ASHISH Goa Trance Remixes-Jonjo Jury TOPSHOP UNIQUE Bad Girls-Mia

ŞAŞIRTICI PODYUMLAR

Prada’nın geometrik desenli halısı, Chanel’in devasa kristalleri, DKNY’nın taksisi, Marc Jacobs’un kağıttan kaleleri izleyenleri hayran bıraktı. Tasarımcılar bu kez de yaratıcı sahne performanslarında sınır tanımadı.

MARC JACOBS

PRADA

EN IYI KALEM ETEK

CHANEL

DKNY

Bu kışın en iyi kalem etek ödülünü versek, ödül kesinlikle Mary Katrantzou’nun olurdu. Kalem etekler hiç bu kadar güzel olmamıştı.

kırmızı görünebilirsiniz. Davetlerin vazgeçilmez renkleri kırmızı ve mor enerjinizi daima yüksek tutacak!


DSQUARED2

COSTUME NATIONAL

f&t runway report

FÁTIMA LOPES

GÜLEN SURAT

Hadi bu kış gülen tasarımları giyin, gülümseyin ve her zamankinden sempatik olun.

DRIES VAN NOTEN

GILES

FRANKIE MORELLO

DONNA KARAN

EMPORIO ARMANI

Bu sezon şapkalar sadece başımızı soğuktan korumayacak. Kürk, fötr, kovboy, cloche ya da silindir şapkalar hep başınızın üstünde olacak.

RENKLI ADIMLAR

Mary Katranzou’nun stiletto topuklu, sivri burunlu ayakkabı ve botları bize yazdan miras kalmış gibi görünüyor.

CARVEN

MARC JACOBS

BIRI SIZIN OLMALI

ASHISH

AGNES B.

JEREMY SCOTT

LOUIS VUITTON

MINYATÜR USTASI

Üzerinizde bir sanat eserini taşımanın ağırlığını hissetmek istiyorsanız, modern kıyafetlere yansıyan minyatür ve Japon estamp desenlerini deneyin.

ÇILGIN MARC

Marc Jacobs’ı şort eteklerine alışmıştık. Sonra onu, pembe ve siyah dantel elbisesinden görünen beyaz boxer’ıyla gördük. Erkek modasında devrim sayılabilecek tasarımlarıyla bizi şaşırtmaya devam ediyor.


Dünyanın her yerinde ayrıcalığınızı ilan edin! “primeclass” CIP Servis, sunduğu özel yolcu hizmetlerini* TAV Havalimanları’ndan sonra dünyadaki diğer havalimanlarında da yaptığı işbirlikleri sayesinde sizlere ulaştırıyor.

Avrupa Atina Bakü Barselona Berlin Brüksel Budapeşte Frankfurt Hamburg Kişinev Londra Madrid

Malta Milano Münih Nice Prag Paris Selanik Stockholm Stuttgart Üsküp Varşova

Asya Venedik Viyana Zagreb Zürih

Bali Bangkok Batum Cebu Doha Dubai Guangzhou Guilin Hangzhou Hanoi Ho Chi Minh

Hong Kong Johor Bahru Kuala Lumpur Kuveyt Langkawi Makau Manila Moskova Muskat Nanning Osaka

Afrika Phnom Phuket Pekin Sanya Seul Siem Reap Singapur Surabaya Şangay Tayvan Tel Aviv

Tiflis Tokyo Xiamen Yantai

Hartum Tunus

* Hizmetler, ülke, şehir ve terminallere göre farklılık göstermektedir.

XXX


f&t runway report SÜSLÜ GÖZLER

Krital taşlar, pullar, mineraller bu sezon hiç beklemediğimiz bir yerde karşımıza çıktı, makyajda!

CHANEL

GILES’IN PODYUM ATEŞI

Giles defilesine yanık kokusu hakimdi. Elbiseden tokaya kadar yanık kumaşlarla hazırlanmış alev alev tasarımlar izleyicileri şaşırttı.

JEREMY SCOTT

MIU MIU

TELEFONSUZ ASLA

Modeller podyum arkasında telefonlarını ellerinden düşürmedi. Kimi müzik dinledi, kimi her anı fotoğrafladı kimi saatlerce mesajlaştı.

DERILER

Yeni teknolojilerle incelen deriler bu sezon yine revaçta. Özellikle feminen kıyafetlerde


NEW YORK MODA HAFTASI PODYUM MÜZIKLERINDEN... PRABAL GURUNG Lotus Flower-Radiohead RALPH LAUREN Eleanor Rigby-The Beatles JASON WU Gladiator-Richard Harvey&Sandy McLelland CAROLINA HERRERA Lillies In The Valley-Jun Miyake

BETSEY JOHNSON

Betsey Johnson, kızı Lulu Johnson ve torunu Layla Johnson New York moda haftasında podyumda birlikte yürüdüler. Lulu anneannesi kadar çılgın bir kadın olacak gibi görünüyor. Sahnedeki sevimli halleriyle herkesi büyüledi.

JENNY PACKHAM Bang, Bang-Nancy Sinatra MARCHESA Lords-Nosaj Thing BADGLEY MISCHKA Paradisco-Charlotte Gainsgourg RACHEL ZOE Bambi-Suuns

MULBERRY CANAVARI

Hayal dünyamızın sınırlarını zorlayan Mulberry, sonbahar koleksiyornunda fantastik çizgi roman ‘Where the Wild Thing Are’dan ilham almış.

ŞOV DÜNYASI

Sahneye bu kez tren istasyonu kuran Louis Vuitton, her modelin bagaj ve çantalarını taşıyan görevlileri de şova dahil etti.

tasarımcıların tercihi olan siyah deriler, ışık oyunlarıyla mükemmel yansımalar yaratıyor.


f&t runway report

ANTONIO MARRAS

ANNA SUI

AKRIS

ALEXANDER WANG

ALEXIS MABILLE

MIU MIU

ANDREW GN

AQUILANO RIMONDI

BORA AKSU

CHANEL

CHRISTIAN DIOR

NINA RICCI

VEDA

El sallama, havaya öpücük, hafif öne eğilişle selamlama... Ve bütün emeklerin karşılığı olan alkış sesleri kulaklarda çınlıyor. Tasarımcılar bir sonraki sezon için hazırlar bile!

COSTELLO TAGLIAPIETRA

DOUGLAS HANNANT

DKNY

BADGLEY MISCHKA

ALEXANDER MCQUEEN

DOLCE&GABBANA

AGNÈS B.

GARETH PUGH

JEREMY SCOTT

MARY KATRANTZOU

RICK OWENS

PRINGLE OF SCOTLAND

STELLA MCCARTNEY

ÜMİT BENAN

VALENTINO

VERSACE



f &t hautecouture

Parlak Geceler Sonbahar-kış modasında birbirinden şık gece elbiseleri bizi bekliyor. Parlak, ışıltılı kumaşlar ve süslemeler özellikle revaçta olacak.

Badgley Mischka

Badgley Mischka’da uzun olduğu kadar kısa modeller de haute couture koleksiyonundaki yerini almış. Tüy, kürk detayları, pencereler ve işlemeler, elbiseleri şıklaştırıyor.

100

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


badgley mischka

101


f &t hautecouture

102

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


badgley mischka

103


f &t hautecouture

Christian Dior

Birkaç ay önce Christian Dior Modaevinin tasarım ekibinin başına getirilen Raf Simons, ilk sınavını Paris Haute Couture Moda Haftası’nda başarıyla verdi. Son derece “kişilik sahibi” bulunan koleksiyona çeşitlilik hakimdi. Uzun, kısa etek boyları, farklı renkler, kabarık etekler ve dar pantolonlar üzerine giyilen uzun tünikler favorilerdendi.

104

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


christian dior

105


f &t hautecouture

106

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


christian dior

107


f&t indoors

Fiesso d’Artico

AYAKKABININ BÜYÜSÜ Louis Vuitton; tasarım ofisi, üretim, sanat galerisi ve eğitim bölümlerini tek bir çatı altında toplayarak öncü tavrında yeni bir manifestoya imza atıyor. Fiesso d’Artico ayakkabıda uzmanlık alanında yeni bir söylem yaratıyor. Venedik’e 33 km uzaklıktaki Brenta’da bulunan oluşum, geleneksel zanaatkarlık anlayışını 21.yüzyılın en son teknolojileriyle, dünyanın en önemli güncel sanatçılarının eserlerinden oluşan eşsiz bir atmosferde bir araya getiriyor. Louis Vuitton, Fiesso d’Artico ile birlikte endüstriyel bir projenin kalbine yaratıcılığı oturtarak farklı bir duruş ortaya koyuyor.

108

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


kadın ayakkabıları, mokasenler, sneakerlar ve klasik erkek ayakkabıları), tasarım ofisi, laboratuarı da içinde barındıran planlama departmanı, ve diğer tüm bölümler “ayakkabı kutusu” şeklinde bir mimari tasarıma sahip. Üretim sırlarını dış gözlerden saklarken bile kocaman pencerelerden kaçınılmaması dikkat çekici bir başka unsur. Fiesso d’Artico, Louis Vuitton’un CEO’su Yves Carcelle ve Ayakkabı Departmanı Direktörü Serge Alfandary öncülüğünde zanaatkarlıkla birleşen İtalyan bilgi birikimiyle uzmanlığını her zaman geliştirmeye odaklı Fransız markanın buluşması olarak tanımlanabilir.

Yves Carcelle, Louis Vuitton CEO

B

üyülü Ayakkabı Kutusu

Fiesso d’Artico, 3 yıllık bir araştırma ve 1 yıllık bir çalışma sonucunda hayata geçti. Doğal gün ışığından en yüksek şekilde faydalanmayı hedefleyen projede yer alan tüm birimler, çevreci ve humanist bir bakış açısıyla yemyeşil bahçeye paralel şekilde konumlandırıldı. Tüm yürüme alanlarının gün ışığından faydalandığı binayı ziyaret edenler tasarımdan yaratım sürecine, hatta kesim, hazırlanma ve son ürün haline gelme aşamalarına kadar tüm detayları izleyebiliyor. Binada kullanılan ham maddeler, beton, çelik ve cam ışığı en güzel şekilde yansıtacak şekilde bir araya getirildi. Projede yer alan 4 atölye (elegan

“Fiesso d’Artico bir mekan olmasının ötesinde, bizim köklerimize bağlılığımızı anlatıyor. Louis Vuitton, toplam kalite kontrolünü sağlayabilmek için1859 yılında ilk atölyesini ve mağazasını açtı. 4 farklı uzmanlığı aynı çatı altında buluşturan Louis Vuitton, uzun yıllardır devam eden hikayesini enerji Serge Alfandary, tüketimini minimize eden, ısı yönetimi sağlayan ve Louis Vuitton Ayakkabı atıkları yok eden günümüzün mimari yaklaşımıyla Departmanı Direktörü taçlandırıyor. Fiesso d’Artico da, değerli deri ürünle“Bir ayakkabıya baktığım ilk rin üretildiği Asnieres ve saatlerin hayata geçirildiği anda ne kadar zarif bir hava La Chaux-de-Fonds gibi, duyguları harekete geçiriyarattığı dikkatimi çeker. Bu yor. Güncelin içinde yatan gelenek, deriyi mükemmel da zanaatkarlığın söylemidir. şekilde tanıma ve elde yaratım süreçlerini bilmenin Herşey duygular ve mükemverdiği güçle ortaya çıkan olağanüstü ürünleri yaratmeliyet arayışında yatar. ma isteğiyle buluşuyor. Kompleksin içinde yer alan Louis Vuitton’un ayakkabıları; amfi tiyatro ve kütüphane de aynı amaçla kuruldu: Fiesso d’Artico’nun arşivleri, endüstriyi en yüksek standardlarla buluşturup, bunu laboratuvarı ve endüstriyel norm haline getirmek”. amaçlarıyla muhteşem bir Fiesso d’Artico’nun mimarı Jean-Marc kaynak oluşturduğu binlerce detaydan oluşuyor. Her sezon Sansdrolini’ye ilham veren bir ayakkabı kutusu oldu. zanaatkarlarla olan yaratım 14.000 metrekare alanı kaplayan oluşum için mimarı, arzusuna yönelik ilişkimizi dışarıdan bakıldığında opak etkisi olan, çalışanların betimleyen sözleşmemizi yenisırlarını kendilerine saklayabilecekleri 7.50 yüksekliliyoruz. Bu tutkulu taahüt her ğinde bir sandık yaratmayı amaçladı. Ana girişte yer bir kişinin üretim sürecinde alan 20 metre boyundaki kavak ağaçlarının gölgesi kendisine yatırım yaptığı anladaha ilk adımda ziyaretçileri ferahlatıyor. mına geliyor. Burada gerçekFiesso d’Artico, projenin ilk adımından itibaren ten de kendinizi sıradışı bir doğaya karşı sorumlu bir yaklaşım ve çevre bilinciyle varlık gibi hissediyorsunuz.” tasarlandı. Doğal ışık, mekanın rehberi rolünü üst-

109


f&t indoors Fiesso d’Artico’nun Ayakkabı Yolculuğu Louis Vuitton’un Pazarlama ve İletişimden Sorumlu Başkan Yardımcısı Pietro Beccari’ye göre Fiesso d’Artico kalite tutkusunu simgeliyor. Louis Vuitton’da 1998 yılında hayata geçirilen ayakkabı departmanı, şu an markanın bilgi birikimini yansıtan stratejisinin en önemli mihenk taşları arasında yer alıyor. Louis Vuitton standard oluşumlardan ziyade, zanaatkarların uzmanlığının ortaya çıkardığı ve hiçbir makinenin başaramayacağı eşsiz inşa becerisini ön planda tutuyor. Fiesso d’Artico, şu an tüm dünyada “Ayakkabıların Cenneti” olarak kazandığı saygının keyfini çıkarıyor. 13.yüzyıl başında Riviera del Brenta’daki zanaatkarlar Venedik aristokrasisi için ayakkabı üretimi yapıyordu. Tıpkı Fransa’da Asnieres’de bulunan deri atölyesi ve İsviçre’deki La Chaux-de-Fonds saat üretim atölyesi gibi, Fiesso d’Artico’da da geleneksel bilgi birikimi,

lendi. Binanın ham beton fasadı paslanmaz demir ağlarla desteklendi. Böylece çalışanların güneşten rahatsız olmaları da engellenmiş oluyor. Güneşli yaz günlerinde komfor yaratılırken enerji tüketimi kısıtlması da sağlanıyor. Doğal ahşap zeminlerin kullanıldığı atölyelerdeki ışık hassasiyeti, tüm bölümlerde ön plana çıkıyor. Aynı doğaya duyarlı bakış açısı birçok teknik seçimde de kendisini gösteriyor: izolasyonlu duvarlar, güneş panelleri, yüksek performanslı fasadlar, termal enerji ihtiyacının %95’ini karşılayan geotermal ısıtma sistemi vb. Ayrıca kullanılan hava tekrardan işlemden geçirilerek kışın yaşanan enerji kaybı azaltılıyor. Bahçenin her 2 tarafındaki mevzilerde biriktirilen yağmur suyu yerin altında 200 metreküpte sıkıştırılarak içme suyu tüketiminin azaltılması sağlanıyor.

sıradışı zanaatkarlık anlayışı ve en yüksek teknolojiyle bir araya geliyor. Bir tek ayakkabının yaratılması için ister model kesimi, ister topukların kaplanması ya da tabanların birleştirilmesi olsun her bir detay çok farklı bilgi birikimlerinin varyasyonuyla oluşturuluyor. Bu tarz ayakkabılar için gerekli olan kalite, inovasyon ve yaratıcılığa ulaşabilmek için birçok farklı uzmanlık gerekiyor. Bir kadife kadar yumuşak olan egzotik deriler, altın ya da florasan pembe pitonlar, robotlarda adeta bir bilim kurgu filmindeymişçesine işleniyor. Bitim yerlerinin incecik fırçalarla boyanması, derilerin parlartılması gibi süreçler izlendiğinde adeta bir hayalin etkisini yaratıyor. Averaj bir ayakkabının üretilmesi 1ile 2 gün istiyor. Tasarımın karmaşıklığına göre 150 ile 250 farklı adımda son halini alıyor. Bu çalışmanın büyük bir bölümü uzman bakış açısına sahip, sonsuz bir sabırla el emeğini dantel gibi işleyen ve ayakkabının hem içi bölümünde hem de dışında müthiş bir simetriyi garanti edebilen tek varlık olan zanaatkarlar tarafından elde yapılıyor. İnovasyon, yaratıcılık... Louis Vuitton’un her zaman güncel sanat ve

ÖNEMLI TARIHLER VE RAKAMLAR n 1998, Louis Vuitton ayakkabı-

lara hayat vermeye başladı. n 2001, 1200 metrekarelik alanda ilk Fiesso d’Artico kuruldu. n 2002, Büyüyen Louis Vuitton ayakkabı atölyesine araştırma bölümü dahil edildi. n 2003, 14.000 metrekarelik yeni ayakkabı atölyesi inşa edildi.

110

n 300 m³, Su tüketimini en aza

indirmek için yağmur suyunun saklandığı göletin hacmi n 3000 m², Louis Vuitton Ayakkabı Atölyesi’ni çevreleyen çelik ağ n 32 m², Sıcak su ihtiyacının karşılanması için çatıya kurulan güneş panelleri n Geotermal sıcaklık pompası 75 kuyu kullanarak, binanın

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

fonksyonlarını yerine getirebilmesine istinaden %95 ısı ve %69 soğutma enerjisi için kaynak yaratıyor. n 2009 ilkbahar-yaz koleksiyonunda yer alan her bir Afrika sandaleti için 8 saat elde dikiş dikildi. n Bir Louis Vuitton ayakkabının derisinin kesilmesinden etiketinin takılmasına kadar olan

süreçte ortalama 150-200 farklı operasyon gerçekleştiriliyor. n Galeride 12 sanatçının 28 eseri sergileniyor. n 3 farklı sanatçı; Jean-Jacques Ory, Nathalie Decoster ve Joana Vasconcelos’un 3 farklı dış mekan eseri sergileniyor. n Joana Vasconcelos’un Joana isimli eseri için 600 adet tava kullanıldı.


Fiesso d’Artico’nun 4 Atölyesi TAIGA

UZMANLIK ALANI: Deri tabanlı klasik

erkek ayakkabıları

ÖZELLIKLERI: Geleneksel Blake, Blake

Rapid ve el dikişli Good Year bitişler. Geçmişin klasik ayakkabı zanaatkarlık anlayışına geri dönüş.

NOMADE

UZMANLIK ALANI: Kauçuk tabanlı

kadın ve erkek mokasenleri

ÖZELLIKLERI: El dikimi mokasenler.

Bilgi birikimi bütününün aktarıldığı, sıradışı bir kalite.

SPEEDY

UZMANLIK ALANI: Kadın ve erkek

sneaker’ları

ÖZELLIKLERI: Hem geleneksel hem de

robot operasyonları bir araya getiren atölye. En son jenerasyon robot makineleri, iş istasyonlarının sıradışı ergonomik yapısıyla bir araya getiren yapılanma.

ALMA

BILGI BIRIKIMI: Elegan kadın ayak-

kabıları

ÖZELLIKLERI: Deriden satene kadar

çok farklı materyallerle, mükemmele ulaşılan, teknik inovasyonların ve en iyi standrdın yakalanması.

sanatçılara olan tutkusu ön planda. Fiesso d’Artico’da, bu ilişki her zamankinden çok daha fazla belirgin şekilde hissediliyor. Atölyenin girişinde yer alan Jean-Jacques Ory heykeliyle, sanat yolculuğu başlıyor. Ory çok yüksek bir topuklu ayakkabı gibi duran heykelinin iç kısmına bakıldığında Boticelli’nin Venüs’ünü ortaya çıkarıyor. İçeride mekana özel yapılmış Nathalie Decoster’in 2.70 metre yüksekliğindeki “L’Objet du desir” eseri yer alıyor. Joana Vasconcelos’un 4.70 metre boyundaki devasa topuklu ayakkabısı “Prisicilla” ise çimenlerin üzerinde dinleniyor. Sıradışı bir bilgi birikimini yansıtan ve sergi unsurlarıyla farklı temalara ayrılan 263 metrekarelik sergi galerisi Fiesso d’Artico’nun atölyelerinin merkezinde konumlanıyor. Ayrıca içinde ayakkabılara adanmış kitaplarla dolu bir kütüphane ve müze bulunuyor. Deriden yapılmış eski Çin ayakkabılarından Maharani’nin ahşap sandaletlerine kadar birçok farklı dönemi yansıtan ayakkabı sergileniyor. Serge Alfandary, bu kompleksi pekçok minik parçanın bir araya gelerek bütünü oluşturduğu puzzle şeklinde tanımlıyor. Japon sanatçı Yayoi Kusama’nın mürekkeple boyadığı adımları, Ralph Gibson ve Frank Horvat’ın fotoğrafları, Andy Warhol’un orijinal çizimleri bu eserlerden sadece birkaç tanesi... Richard Prince’ten Robin Rhode’a kadar pek çok farklı sanatçının ayakkabı temalı işleri de mekana hareket katan diğer sanatsal unsurlar arasında yer alıyor. Fiesso d’Artico’nun ziyaretçilerinin duygu ve geleneği, zanaatkarlık ve geleneğe saygıyıyı birleştiren ayakkabı felsefesini anlayabilmesi için tüm detaylar düşünülmüş. Galeri; müşterilerin artan taleplerini karşılayabilmek, onları uzmanlık bilgisinin tarihi birikim, en yüksek kalitede materyaller, servis ve tecrübe aktarımıyla buluşturacak kaynakların yaratıldığı eğitim salonuna doğru genişliyor. Bu eğitimler için inşa edilen pilot mağazada, satış serominleri tekrardan gözden geçiriliyor ve önemine tekrar tekrar vurgu yapılıyor.

Ayakkabının Büyüsü Louis Vuitton’un ayakkabı kreasyonları aslında bir ayakkabının çok daha ötesinde. Full parke döşeli atölyeleri gibi ürünler de mekanın birer yansıması. Louis Vuitton Ayakkabı Departmanı Stil Direktörü Fabrizio Viti “Fiesso d’Artico’da büyü, ellerde ve gözlerdedir. Mükemmele ulaşabilmek için çok büyük bir detaycılık, tecrübe ve gelenek yaratıcılığın hizmetine sunuluyor.” Bir ayakkabının tek bir detayı için 50 farklı adım gerçekleştirilebiliyor. Zamanla büyük bir yarış var burada... Defileler için üretilen el yapımı ayakkabılar için müthiş bir maraton yaşanıyor. İtalyanların “duygu” kültürü, Fransızların rasyonelite ve organizasyon becerisi aynı potada buluşuyor. Bu özel kombinasyon gerçekleşmesi imkansız gözüken yaratımları zanaatkarlar ve tasarım ofisi aracılığıyla müşterilerin beğenisine sunuyor. Sonuçta hergün Louis Vuitton’un “fit”i ile arzu, istek, teknoloji ve rüyayı harekete geçiren başka bir mücadele ortaya çıkıyor.

111


f&t interview

BIR MODA TASARIMCISIYLA ÇALIŞMAK YERINE, KENDI KOLEKSIYONUMU YARATMAK ISTIYORUM. DÖRT YIL ÖNCE ILK KOLEKSIYONUMU TASARLADIĞIMDA, IKI AYRI IŞIN BILEŞIMININ, BÖYLE BIR IŞBIRLIĞININ GETIRDIĞI GÜÇTEN FAYDALANMAK ISTEMIŞTIM.

112

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Şapka Sihirbazı

Ashley

Lloyd Ashley Lloyd kendisini eski zamanlardaki adıyla “milliner”, yani şapkacı olarak tanımlıyor. Avcılardan satın aldığı geyik kulağı, kirpi okları, geyik boynuzları ve çeşitli hayvanların kemikleri gibi doğal ve bir o kadar da ilginç malzemeleri kullanarak yarattığı şapkalar artık moda dergilerinde Kate Moss’un ve Lady Gaga’nın başını süslüyor. Röportaj Leyla Melek Çifçi

N

ew York Moda Haftası’nda koleksiyonunu tanıtan moda tasarımcısı Karolina Zmarlak’ın show’unda tanıştım Ashley Lloyd’la. Polonyalı modacının tasarımlarından ziyade mankenlerin başlarını süsleyen şapkalara kaydı bakışlarım. Son derece çarpıcı, hatta bana göre birer sanat eseri gibiydiler. Şapkaların yaratıcısı gencecik şapka tasarımcısı Ashley Lloyd’du. Hemen onu buldum ve işlerini, kullandığı ilginç malzemeleri, gelecek planlarını anlatmasını istedim. Şapkaların altın çağını yaşadığı 2012/13 sonbahar-kış sezonunda, modern zaman şapkacısı Ashley Lloyd’un söylediklerine kulak verin… FASHION&TRAVEL izinle tanıştıktan sonra işlerinizin geçen sezon W, Vogue, Vanity Fair gibi moda dergilerinde yer aldığını gördüm. Bize bu işbirliklerinden bahseder misiniz? ASHLEY LLOYD Bu anlamda en sevdiğim iş ortağım W dergisi. Br çekimde kullanılmak üzere Kate Moss için bir melek haresi yapmamı istediler. Bu Mart sayısında yayınlanacak ve fotoğrafçı Steven Klein tarafından fotoğraflanacak bir işti. Nasıl birşey yapmamı istersiniz diye sorduğumda, bana hiçbir kısıtlama getirmek istemediklerini, yalnızca açık renk birşey çalışmamı istediklerini söylediler. Ben de istediğim gibi birşey yaptım ve stilist Edward Enninful da yaratıcılığını gösterdi. Gerçekten de çok güzel bir çekim oldu. F&T Kate Moss, Lady Gaga gibi ünlülerle çalışmak nasıl? AL İlk önce stilist Formichetti, işlerimden bazılarını bir çekim için istedi. Çekimin

113


f&t interview

ne olduğu konusunda hiç bir fikrim yoktu. Daha sonra da Vanity Fair dergisinin bir çekiminde kullanılmak için özel siparş bir parça istendi. Dergi çekimlerinde her zaman istekler son dakikada gelir. Ben de kısıtlı sürede, elimden gelenin en iyisini yaratmaya çalıştım. İlk dergi çekimi Eylül 2011’de New York’da gerçekleşti. Fotoğrafçı Annie Leibovitz’di. Çekimin dergide kullanıldığından ise sonradan haberim oldu. Şapkaları beğenenler beni mail yağmuruna tuttu ve arkadaşlarım SMS göndermeye başladı. Formichetti iki şapkayı birden çekimde Lady Gaga’ya giydirmişti. Valentino bir gece elbisesiyle ve nude tonlarda bir topuklu ayakkabıyla kombinlenmişti. Bu çekimden sonra da Gaga için özel sipariş birkaç şapka tasarladım. Bu şapkalar henüz hiçbir yerde giyilmedi. Bir parçayı yaratırken nerede, nasıl kullanılacağını gerçekten bilemiyorsunuz. Bu bir kumar… F&T Şapkalarınızda kullandığınız malzemelerden bahseder misiniz? AL Kullandığım malzemeleri anlamak için çocukluğumu anlamak gerekir. Babam tarafından sık sık ava ve balık tutmaya götürülen bir çocuktum. Bir derede balık tutmuyorsak, dağlarda avlanıyor olurduk. Ben avlanmaktan ya da balık tutmaktan çok deniz kabuğu, ağaç yaprakları ve çeşitli hayvanların dişlerini toplardım. Okul tatillerini de büyükbabamın evinde geçirirdim. Şehirde vaktimi geçirdiğim pek çok şeyi burada bulamıyordum, o yüzden de farklı ilgi alanları geliştirmiştim. Yakınlardaki bir göletin kenarında, taç yapmak için çiçekler, otlar toplardım. Büyükbabamın evin arkasında vakit geçirdiği büyük bir tamirhanesi vardı. Pek temiz ve tertipli bir yer değildi. Işık azdı, yerler topraktı ve içi yürüyen, uçan haşerelerle doluydu. Babamın biraz daha lüks bir mekanı vardı. Daha aydınlıktı ve yerleri ahşaptı. Çalışma tarzım sanıyorum babamın ve büyükbabamınkine benzemiş. Projelerimde, daha önceden toplamış olduğum tuhaf parçalardan yararlanıyorum. Yani önce ilginç bulduklarımı topluyorum. Sonra da yaratıyorum. F&T Hayvan parçaları kullanmaya ne zaman başladınız? AL Beni gerçekten çok etkileyen parçalar kullanmak istediğim için hayvan kalıntıları kullanmaya başladım. Babamın yıllar önce öldürüp dondurduğu Tarantula ya da çıngıraklı yılan derisi gibi parçaları kullanmak ilk başlarda korkutucuydu. Hatta ilk işlerimin bu gibi malzemelere karşı duyduğum korkuyla şekillendiğini söyleyebilirim. Sonra, zamanla bu materyallerle aramda geçen bir sohbete dönüştü adeta.

114

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

F&T Malzemelerinizi nereden buluyorsunuz? Hepsini babanızdan almıyorsunuz herhalde… AL Aslında çoğu zaman ailem buluyor bana bu malzemeleri. Her zaman benim için ilginç malzeme arayışındalar. Ama şimdi avcıların, avladıkları hayvanlarda kullanmadıkları parçaları satın alan ve yeniden satan bir şirketim var. Böylece av hayvanlarının tüm parçalarının değerlendirilmesini, hiç bir parçanın atılmamasını amaçlıyorum. Bu Amerikan yerlilerinin felsefesidir. F&T Başka moda tasarımcılarıyla çalışma planınız var mı? AL Bir moda tasarımcısıyla çalışmak yerine, kendi koleksiyonumu yaratmak istiyorum. Dört yıl önce ilk koleksiyonumu tasarladığımda, iki ayrı işin bileşiminin, böyle bir işbirliğinin getirdiği güçten faydalanmak istemiştim. Ama daha sonra, sadece bir takım kıyafetleri tamamlayacak şapkalar yapmak istemediğimi farkettim. Artık kendi koleksiyonlarımı tasarlamalıydım, tek başıma. Şapkalar, benim için bir sanat formu oldu. Lesley Blume’un benim işlerimle ilgili yaptığı şu yoruma bayılıyorum: ‘moda ve kavramsal sanat arasındaki çizgiyi bulanıklaştıran işler’. Yarattığım bir şapkayı, bir mankenin giyip tamamen başkalaşmasını istiyorum. Aksesuarlar geleneksel olarak, giyilen kıyafetle yaratılmış olan görüntüyü sadece pekiştirmek için kullanılır. Benim yarattığım şapkaların ise başrolü kaptığını söyleyebilirim. Onların altına giyilen kıyafetler birer aksesuardır. F&T Gelecek planlarınız neler? Sizi nasıl projelerde göreceğiz? AL Bugünlerde yeni koleksiyonumu hazırlıyorum. Bir film çalışmasında yer alacağım. Ayrıca tasarımlarımın daha çok ve beni mutlu edecek yerlerde satılmasını da istiyorum. Bununla ilgili çalışmalarım var. Mağazalarda satmak konusunda hep çekincelerim olmuştur. İçimdeki küçük sesin daha ticari tasarımlar yapmamı söylemesinden hep korkmuşumdur. Ama bir tasarımcı olarak kendimi güçlü hissediyorum artık. Hem yaratıcı, hem de satılabilecek tasarımlar üretebileceğimi düşünüyorum. Ayrıca sipariş üzerine üreteceğim gelin başında kullanılacak başlıklar da son zamanlarda çok ilgimi çekmeye başladı. Mücevher tasarımcısı Bliss Lau’un düğünü için hazırladığım bir parçayı yeni tamamladım. Düğünlerin şapka tasarımcıları için çok önemli olduğunu düşünüyorum. Kadınların çoğunun hayatlarındaki en önemli gün ve ben de onların bu özel günleri için çok özel tasarımlar yapmayı çok isterim doğrusu.


Fotoğraflar: Joanna Totolici, Aram Bedrossian, Manolo Ceron

KULLANDIĞIM MALZEMELERI ANLAMAK IÇIN ÇOCUKLUĞUMU ANLAMAK GEREKIR. BABAM TARAFINDAN SIK SIK AVA VE BALIK TUTMAYA GÖTÜRÜLEN BIR ÇOCUKTUM. BIR DEREDE BALIK TUTMUYORSAK, DAĞLARDA AVLANIYOR OLURDUK.

115


f&t trends

Kış Modasının Öne Çıkanları

Moda tasarımcılarına sonbahar ve kış modası için tasarladıkları arasında en beğendikleri ve öne çıkan parçaları sorduk.

DVF

DIANE VON FURSTENBERG Anvelop elbiselerin kraliçesi olarak nitelendirilen Diane von Furstenberg, Devil Eye, puzzle ve renk bloklarının egemenliğinde hazırladığı koleksiyonuyla yeni sezonda elegan tarzından ödün vermiyor. Koleksiyonun geneline bakıldığında pembe, bordo ve kırmızının her tonunda hazırlanan, omuzları açıkta bırakan drape elbiseler, özel gecelerin pırıltılı atmosferinde göz kamaştırıyor. Siyah ve beyazın uyumunu yansıtan tulum tasarımı, dirseklere kadar uzanan deri eldivenlerle kombini sofistike kadının tarzını tamamlıyor.

116

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


ELIE TAHARI

BURBERRY PRORSUM Christopher Bailey

Körük cep panelli trençkotlar, etekli siper ceketler, kapitone trençkotlar, katmanlı peplum montlar, tüyü kırpılmış bombardıman ceketler, elbise montlar, hayvan baskılı t-shirtler, dökümlü etekler, kalem etekler, katmanlı peplum etekler koleksiyonda öne çıkan tasarımlar. Pamuk gabardin, geleneksel İngiliz tüvit yün, balıksırtı yün, fırçalanmış mumlu pamuk, ağır kaşmir ipliği, gupür dantel, mat ipek, kadife kumaşlar, sonbahar ve kış 2012/13 koleksiyonunda en çok kullanılan kumaşlar. Aksesuarlarda öne çıkanlarsa Burberry the Orchard Çanta, Burberry Barrel Çanta, Burberry Field Botlar (bağcıklı, süet ayak bileğinde bot), küçük hayvan detaylı fermuarlı debriyaj çanta, dantelli bel kemerleri, zımbalı eldivenler, şemsiyeler ve manşet uzunluğunda eldivenler.

Kışkırtıcı ayrıntılarla bezenen, vücudu saran elbiseler, Elie Tahari’nin Sonbahar koleksiyonunu tanımlamaya yeterli oluyor. Tasarımcı, koleksiyonunda genel olarak mavi tonların dinginliğini ve çarpıcı yansımasını tercih ediyor. Ceket tasarımları koleksiyonun en nadide parçaları olarak görülüyor. Markaya ait bluz ve bol paça pantolonlar da kırmızı ve fuşyanın egzotik flörtüyle sonbaharı renklendiriyor.

FURLA

Giovanna Furlanetto Yunanca’da “yeni” anlamına gelen “neon” Furla’nın Sonbahar ve Kış 2012/13 sezonunun vazgeçilmezi. Geniş renk paletinde yer alan tonlardan bazıları: Sarı, oranj, fuşya, kırmızı, yeşil ve mor. “Furla and I (Furla ve Ben)” konseptinin bu sezon ön plana çıkan çantası çift taraflı, çok yönlü ve kullanışlı.

117


f&t trends

Alexander McQueen Sarah Burton

BALMAIN

Olivier Rousteing Elizabeth Taylor’ın incilerinden ve Faberge yumurtalarından esinlenen Balmain kış koleksiyonu, tepeden tırnağa işlemeli parçalardan oluşuyor. Üste oturan elbiseler, dik yakalı bluzlar, smokin ceketleri ve smokin şeritli pantolonlar, omuzları köşeli ceketler ve yırtmaçlı uzun etekler koleksiyonun öne çıkan parçaları.

GUCCI

Frida Giannini Giannini gotik çizgiler taşıyan koleksiyonunu, “kışkırtıcı akıl oyunları içeriyor” diye tanımlıyor. Militer detaylara sahip jakar kumaşlı ceketler ve koyu çiçek desenli kadife ler dikkat çekiyor. Tüy ve tül detaylı gece elbiseleri, 3D çiçekler, mikro kristaller ve payetlerle süslenmiş. Renk olaraksa haki, lila, mürdüm ve mavi kullanılmış daha çok.

118

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Alexander McQueen kadını tüyler, parlak renkler ve işlemelerle donatılmış görkemli elbiseler giyiyor. Ayrıca vizon ve deri karışımı topuksuz çizmeler, kabarık kürkler ve dantel etekler de koleksiyonun öne çıkan parçalarından.


MACHKA

Ayşe ve Ece Ege Modern romantik akımı ile her zaman rahat ve lüks kullanımı sunan Machka, 2012 Sonbahar-Kış sezonunda tekno&estetik kavramını yaşamın içine katıp karıştırıyor. Galaktik esintili parlak yüzeyli, işlevi ön planda tutan formlar ve metalik giysiler ile ham, organik taşlarla karıştırılmış swarovski işlemeli elbise, şık pardesü ve bluzlar koleksiyonda dikkat çekiyor. Mineral renklerin gölgeli, tonal karışımları, old gold, kış turuncusu, gece mavisi, koyu mercan, pudra, dumanlı griler, kış pastelleri soğuk kış günlerinde sıcacık bir hava estiriyor. Siyah ve siyaha alternatif olarak lacivert renk ise bu sezon vazgeçilmezlerimiz arasında ilk sırayı alıyor.

LOUIS VUITTON Marc Jacobs

Geçmişten izler taşıyan Louis Vuitton sonbahar koleksiyonunun sunumu sırasında ilk göze çarpan şapkalar oldu. Büyük düğmeli ceketler, paltolar, kalın brokar kumaştan midi elbiseler, onların altına giyilen dar paçalı pantolonlar da diğer öne çıkan parçalar.

119


f&t jewelry

120

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Yıldızların Işıltısı Chanel 1932 yüksek mücevher koleksiyonu, Coco Chanel’in 1932 yılında açtığı “Bijoux de Diamants” sergisindeki mücevherlerden esinlenerek yaratıldı.

B

u yaz görücüye çıkan Chanel 1932, moda basını tarafından “süper lüks” bir yüksek mücevher koleksiyonu olarak tanımlanıyor. Koleksiyon, büyük hayranlık uyandırdı ve hatta göz kamaştırdı. Karl Lagerfeld’in “yeni vintage” olarak tanımladığı Chanel 1932 için, Coco Chanel’in 80 yıl önce, 1932’de açtığı “Bijoux de Diamants” mücevher sergisinde sergilenen mücevherler çıkış noktası oldu. Coco Chanel, 1932 yılında St. Honore, Rue Faubourg’daki aynalı bir

salonda, yoğun güvenlik önlemleri altında “Bijoux de Diamants” mücevherlerini sergilemişti. Balmumu mankenlerin üzerinde sergilenen mücevherler, görenleri adeta büyülemişti. 1930’lu yılların ekonomik buhranının yaşandığı bir dönemde sergi açılması büyük şaşkınlık yaratmış ve Coco Chanel’in cesaretinin bir işareti olarak gösterilmişti. Tam 80 yıl sonra, bugünkü ekonomik kriz ortamında Chanel yine iddialı bir hareketle bu özel mücevher koleksiyonunu kadınların beğenisine sunuyor.

Coco Chanel’in tam 80 yıl önce açtığı “Bijoux de Diamants” sergisi büyük ilgi görmüştü. Balmumu mankenlerin üzerinde sergilenen parçalar nefes kesiciydi.

Chanel 1932 sergisindeki mücevherlerin üzerindeki pırlantalar da göz kamaştırdı. (Üstte ve sağda)

Chanel Sonbahar ve Kış 2012/13 Haute Couture defilesinin davetiyesi, 80 yıl önceki serginin davetiyesine benziyordu. (Üstte)

121


f&t jewelry

1933 yılındaki Coco Chanel mücevher sergisi aynalı bir salonda gerçekleştirilmişti. Böylece mücevherlerin ışıltısı daha da artmıştı.

Yıldızlar, Kuyruklu Yıldızlar ve Dahası Chanel 1932 koleksiyonu, 9 ayrı tasarım ve toplam 80 parçadan oluşuyor. Gökyüzünden ilham alan bir koleksiyon bu. Yıldız kullanılan ana motif. “Comet”, yani kuyruklu yıldız adını taşıyan pırlanta ve beyaz altından oluşan gerdanlık, en çok dkkat çeken parçalardan. Soru işareti formunda boynu ve vücudu saran kolyenin merkezindeki yıldız, tam 15 karatlık pırlanta barındırıyor. Bu tasarıma, Paris’in yıldızlı gecelerinin ilham verdiği söyleniyor. Koleksiyondaki pırlantalarla kaplı saatler de büyük ilgi gördü. Yıldız motifinin kullanıldığı saatlerdeki pırlantalar göz kamaştırıyor.

Zamanının kadın ve moda dergilerinde serginin haberi bol bol yer almıştı.

122

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


f&t beauty

Shiseido ile Lekelere Veda!

B

Shiseido yeni ürünleriyle lekelere karşı lazere alternatif kozmetik bir çözüm sunuyor. Intensive Anti-spot Serum’la lekesiz bir cilde merhaba deyin.

ugüne kadar, tüm kozmetik endüstrisi leke karşıtı ürünlerinde tek bir stratejiyi takip ediyordu: Melaninle savaşmak. Melanine odaklanarak formüle edilmiş ürünler ciltteki renk farklılıklarını azaltma konusunda doyurucu sonuçlar vermelerine rağmen, lekeleri asla yok edemediler. Shiseido bugüne kadar önlenmesi imkânsız olarak görülen lekeli pigmentlerin oluşumunda odaklanılması gereken kilit noktanın, genetik düzeyde yattığını keşfetti. İlk araştırma çalışmaları cildin özellikle UV ışınlarına maruz kaldığı sırada neden bazı hücre pigmentlerinin doğal melanin açısından yoksunlaşırken, diğer hücrelerin ışınlardan etkilenmediği sorusuna odaklanmıştı. Araştırmada bir denekten alınan lekeli pigment üzerindeki cilt hücreleri, cildin lekesiz bir yerinden alınan hücrelerle karşılaştırıldı. Lekeli bölgeden alınan cilt hücreleri, cildin kendini yenilemesinde hayati öneme sahip proteinlerden yoksundu. Proteinlerden yoksun oldukları için hücrelerin cilt yüzeyine ilerleyişleri sekteye uğruyor ve cilt yüzeyi-

nin altında takılı kaldıkları için lekelerin oluşmasına sebep veriyordu. Bu keşif lekeleri gidermede lazer tedavilerine alternatif, gerçekten işe yarayan bir kozmetik ürünün geliştirilmesi için de umut verdi. Bu kompleksin adı: Shiseido Intensive Anti-Spot Serum. Lekeli bölgelerdeki hücre yenilenmesine uygun bir ortam sağlamak amacıyla, önceden yetersiz veya eksik olan protein üretimini canlandıran Intensive Anti-Spot Serum, cildin ölü hücrelerden arındığı doğal soyulma sayesinde lekeli pigmentlerin ortadan kalkması mümkün oluyor. 10 gün, bir ay ve üç aylık kullanım sonrasında tatmin edici ve gözle görülebilir sonuçlar elde ediliyor. Shiseido Intensive Anti-Spot Serum’u yaşınız, cilt tipiniz veya cinsiyetiniz ne olursa olsun, güneş lekelerine bağlı sorunlarınız için kesin bir çözüm sunuyor. Hızla emilen sıvı jel güçlü bir nemlendirme sunuyor. Organik Hiyalüronik Asit (Gliserin), cildin üst tabakasını anında yumuşatarak hızlı bir rahatlık hissi sağlıyor. Aromakolojik kokusu cildin bariyer fonksiyonlarını güçlendiriyor ve rahatlatıcı bir yumuşaklık hissi sunuyor.

123


f&t beauty

124

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Hangi Yaşta

Hangi Estetik? Estetik yaptıranların yaş ortalaması giderek düşüyor. Çok tartışılan bu konuyu Op. Dr. Tunç Tiryaki’ye sorduk. Estetik yaptırma yaşı, son trendler, dikkat edilmesi gerekenler... Hepsi sayfalarımızda! Röportaj Funda Şahinbaş Hoşkal

FASHION&TRAVEL Yaşlanmayı önleyici işlemler nelerdir? TUNÇ TIRYAKI Cilt zamanla eski gerginliğini kaybediyor ve yerçekimi bu duruma yardım ediyor. Cildi yıllar geçtikçe aşağı çekiyor. Bu önüne geçilemez bir gerçek. 60 yaşında, vücudunuz 20 yaşındaki gibi kollajen sentezlemiyor. Fakat beslenme, sosyal yaşamdaki farklı disiplinler (spor, düzenli uyku) gibi kontrol edilebilen ve yaşlanmayı geciktiren birçok faktör de var. Tabii ki tıbbi olarak yaşlanma süreci bazı uygulamalar ile geciktirilebilir. Yüzde yer alan mimik kasları özellikle göz çevresi ve alındaki çizgilenmelerde önemli etkisi olan kaslardır. Botox ile bu kasların kullanımı azaltılırsa kırışıklık oluşumu da önlenir. Bunun yanı sıra cildin beslenmesini sağlayan, cildi canlandıran, kollajen sentezini artıran uygulamalar yaşlanmayı geciktirici etkilerdir. F&T Yaşlanmayı önleyici işlemler hangi yaşlarda yapılmalıdır? TT Aslında tamamen ihtiyaca göre belirlenir. Yani 20 yaşında istemsiz olarak kaşlarını çok çatan bir hastaya botox uygulayabiliriz. Genellikle 30’lu yaşlar sonrasında ince kırışıklıkların görülmesi ile bu işleme başlanır. Erken dönemde başlandığı zaman varolan kırışıklıkları açması yanında uygulama alanındaki kaslar kullanılmadığı için koruyucu etkisi de mevcuttur. Vitamin enjeksiyonları düzenli yapıldıkları zaman cildin nem dengesini sağladıkları için koruyucu etkinlik oluştururlar. Tamamen doğal ürünler oldukları için bir yaş sınırı yoktur. Her yaşta her cilde uygulanabilirler. Fibrojel ve kök hücre uygulamaları ise kollajen sentezini destekleyen uygulamalar oldukları için varolan sorunları düzeltirler. Aynı zamanda basit uygulamalar oldukları için erken dönemlerde küçük problemleri düzeltmekte çok tercih edilir. F&T Bu işlemlerin gelecek yıllarda ortaya çıkabilecek iyi ve kötü yanları nelerdir? TT Yan etkileri olmayan gelecek yıllarda sorun yaratmayacak uygulamalardır. Bir çoğunun etkisi 6-8 aya kadar devam eder ve bu süre sonunda tekrarlanmazlarsa hasta tekrar eski cildine döner. Fakat

fibrojel, kök hücre gibi uygulamalar çok daha uzun süre etkinliği olan uygulamalardır. Yani tedavi edici işlemlerdir diyebilirim. F&T İleri yaşlarda hangi cerrahi işlemler uygulanabilir? TT Yüzü incelerken üç bölgede incelemek sorunları tanımlarken ve tedavileri anlatırken daha kolay olacaktır. Birinci bölge göz çevresi ve alın. Erken dönemde göz kenarlarında ve alında oluşan kırışıklıklar sorun olmaya başlar. Botoks bu alanda etkili bir silahtır. Zamanla göz kapaklarında oluşan torbalanmalar için göz kapağı operasyonları gerekli olabilir. İkinci bölge yanaklar. Bu alan aslında 30’lu yaşlarda sorunların ilk ortaya çıktığı alandır. Özellikle yerçekiminin etkisi ile oluşan sarkmalar yanaktaki dolgunluğun kaybına neden olur. Aslında dolgun elmacık kemikleri yani yüzün üst kısmının dolgun olması yüzü çekici gösteren en önemli detaydır. Bu nedenle orta yüz bölgesinde yağ enjeksiyonu, askı, orta yüz germe gibi operasyonlar uygulanır. Üçüncü bölgeyse alt yüz. Ağız çevresi ve boyun bölgesi yerçekiminden en fazla etkilenir bu nedenle de sarkmaların yaşandığı bölgedir. Ağız çevresindeki kırışıklıklar için dolgu uygulamaları önerilebilir. Fakat daha derinleşmiş çizgiler ve boyundaki sarkmalar için boyun germe ve yüz germe operasyonlarını öneriyoruz. Tabii ki daha hafif problemlerde askı uygulamaları ön planda değerlendirilmelidir. F&T Hangi yaşlarda hangi işlemleri yapıyorsunuz? TT Aslında şu yaşta şu cerrahi işlem diye net bir sınırlama yapamıyoruz. Sorunlu bölgenin durumu burada bize yol gösteriyor. Hafif deformitelerde tabii ki minimal invaziv olarak tabir edilen askı uygulamaları, botox, dolgu işlemleri tercih ediliyor. Fakat daha ağır problemler varsa cerrahi ön plana çıkıyor. Yani 40’li yaşlarda bir hasta, üst yüz bölgesine botox uygulaması, orta yüz bölgesine dolgu, yağ enjeksiyonu ya da askı işlemleri ile çok mutlu olurken 50 yaş sonrasında bazen bu uygulamalar ile sorunları çözmek için yeterli olmuyor. Yüz germe ya da boyun germe operasyonları ön plana çıkıyor. Tabii bu 50 yaş sonrası operasyonun şart olduğu anlamına

125


f&t beauty Op. Dr. Tunç Tiryaki

VITAMIN ENJEKSIYONLARI DÜZENLI YAPILDIKLARI ZAMAN CILDIN NEM DENGESINI SAĞLADIKLARI IÇIN KORUYUCU ETKINLIK OLUŞTURURLAR. TAMAMEN DOĞAL ÜRÜNLER OLDUKLARI IÇIN BIR YAŞ SINIRI YOKTUR. HER YAŞTA HER CILDE UYGULANABILIRLER. yol açabiliyor. En basit bir dolgu uygulamasında bile dolgunun markası, hijyenik uygunluk, uygulama tekniği gibi birçok faktör incelenmelidir. Bu nedenle plastik cerrahi ünvanı olan doktorlar tarafından yapılmasını öneririm.

gelmiyor. 50 yaşında askı uyguladığımız birçok hasta da var. Çünkü cildinin durumu iyi olan, ağır sorunları olmayan bir hastaya yanlızca 50 yaşında olduğu için “Size yüz germe yapmalıyız” diyemezsiniz. F&T Göğüs estetiği için hangi yaşlar uygun? En yeni yöntemler neler? TT Bizim için önemli olan göğüs gelişiminin tamamlanmış olması. 18 yaşından sonra göğüs ile ilgili her türlü işlem yapılabilir. Göğüs büyütme her zaman yapılabilecek, hastaların memnuniyet oranlarının oldukça yüksek olduğu bir operasyon. Yerleştirilen protez tamamen göğüs arkasında olduğu için emzirmeye ve meme takiplerindeki görüntülemeye engel değil. Hafif sarkmalarda aynı zamanda toparlayıcı, meme dikleştirici etkisi bulunmakta. Meme küçültme operasyonları boyun ve sırt ağrıları gibi sağlık problemlerine yol açmaları nedeniyle aslında estetik dışında değerlendirilen operasyonlardır. Genelde iri olan göğüsler hamilelik sonrası daha da büyük ve sarkık hale geldikten sonra hastalar bu operasyon için başvuruyor. Ama hamilelik öncesinde yapılmaları durumunda da süt verme ile ilgili sorunlar yaşanmıyor. Meme dikleştirme ve toparlama operasyonlarını ise doğum ve emzirme sonrası oluşan sarkmalar yanında yaşla beraber oluşan göğüs deformitelerinde öneriyoruz. F&T Estetik yaşı giderek düşüyor. 20’li yaşlarda estetik yaptırmak isteyenlere neler önerirsiniz? TT Estetikte bu çok tartışılan bir konu. Şöyle düşünün; göğüsleriniz küçük ve siz onları beğenmiyorsunuz. Her alışverişte kıyafet alırken sorun yaşıyorsunuz, yazın denize gitmek problem, aynaya bile bakmak istemiyorsunuz. Göğüs kadın için son derece önemli. Meme protezi operasyonu ile bir saatte bu sorunu çözme imkanı da varken neden olmasın? Gelelim yaş konusuna. Tabii ki doktor olarak hastanın şikayetlerini dinledikten sonra yaşına ve varolan soruna uygun işlemleri öneriyoruz. Bazen gerçekten operasyona uygun olmayan ya da sorunu olmayan hastalar da gelebiliyor. Bu durumda da operasyonun gerekli olmadığını anlatıyoruz. Yani hasta şikayeti en önemli operasyon endikasyonudur tabii ki ama tıbbi gerçeklikler göz ardı edilmeden. F&T Kadınlar estetik yaptıracakları merkezleri seçerken nelere dikkat etmeli? TT Bazı basit gibi duran işlemler bile uygun koşullarda ve plastik cerrah olmayan kişiler tarafından yapıldıklarında dramatik problemlere

126

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

F&T Estetikte son trendler neler? TT Aslında hiçbir teknikle Amerika’yı yeniden keşfetmiyoruz. İşlemler aynı ama eklenen teknolojik gelişmelerle sonuçlar daha da iyi oluyor. Küçük ama önemli ayrıntılar bunlar. Mesela liposuction yaptırmak isteyen bir hasta olarak internete girip bakarsanız, dört-beş farklı liposuction tekniği görürsünüz. Hepsi aynı mı ya da neden normal liposuction değil de lazerli ya da radyofrekanslı? Amaç yanlızca az miktarda yağ almaksa fark etmiyor, zaten sonuçlar aynı. Ama bir hasta grubu var; ciltte işlem sonrası sarkma olmasından endişeleniyor ya da fazla miktarda yağ alınmasını planlıyor. Bu durumda teknoloji gündeme geliyor ve yağ alırken bir yandan da cildi sıkılaştırıyorsunuz. Tabii bütün bu teknolojik gelişmeler, işlem sürelerini kısaltıyor ve sonuçların doğallığını da etkiliyor. Uzun süredir en çok istenen şey işlemin doğal olması, kimsenin operasyonu anlamaması. İşlem sonucunuz ne kadar doğalsa Kemik ve kıkırdak geo kadar başarılısınız demektir. Bu lişiminin tamamlanmada operasyon tekniklerini etkiliyor. sı için 18 yaş sonrasını Artık sutyenlerden fırlayan dolgun doğru buluyoruz. Fadeğil, doğal göğüsler isteniyor. kat solunum problemYuvarlak değil küçük volumlu damla leri olan hastalarda implantlar daha çok tercih ediliyor bu sınır daha erken mesela. Minimal invaziv uygulamalar, dönemlere çekilebilir. Burun operasyonları öğle arası estetiği gibi başlıkları son aslında yıllardır uydönemlerde daha sık duyar olduk. Bu guladığımız operaskadar popüler olmasının en önemli yonlardır. Farklı bir nedeni kısa sürede sorun düzelebiliteknikten söz etmek yor ve işlem sonrası hemen normal pek mümkün değil. hayata dönülüyor. Uzun iyileşme Yanlızca burun ucu süresi, morluk, şişlik, sargı yok. ile ilgili müdahaleler

Burun Estetiği için Doğru Yaş Nedir?

F&T Kök hücre tedavileri çok revaçta. Biraz bahseder misiniz? TT Kök hücre vücutta yağ dokudan izole edilebilen özel bir hücre. Özellikle yağ doku enjeksiyonlarında uygulanan, yağın kalıcılığını sağlayan, bunun yanında ciltte de gerginleştirici etkisi olan bir tedavi. En çok yüz ve göğüslerde uygulanıyor. Yüzde oluşan çökmelerde yüzü gençleştiren ve taze görünüme kavuşturan bir uygulama. Göğüs büyütme operasyonlarında, meme kanseri sonrası alınan göğüslerde tekrar meme onarımı yapılması sırasında kullanılan bir teknik. Tabii ki işlemin en büyük avantaji tamamen sizden elde edilen doğal bir ürün olması. Alerji riski, kapsül riski, yabancı madde reaksiyonu gibi tüm risklerden uzaktasınız.

gerekli ise minimal invaziv uygulamalardan bahsedebliliriz. Burun askı, dolgu uygulamaları gibi... Burun askı, burun ucu kıkırdaklarını daraltan ve burunu kaldıran bir işlemdir ve lokal anestezi ile kısa bir süre içinde uygulanır. İşlem sonrasında da normal hayata dönüş çok hızlı olur. Burun ucunu kaldırmak ya da burun sırtını düzleştirmek için yapılacak dolgu uygulamaları da yine kısa sürede yapılan ve hemen normal hayata dönüşü sağlayan işlemlerdir.


f&t beauty

Cildiniz Kışa Hazır mı? Yaz aylarında deniz ve güneşten yorulan cildinizi kışın zorlu şartlarına hazırlamak ister misiniz? Cevabiniz evet ise sizi mucizevi SJAL ile tanıştıralım.

S

JAL geleneksel kozmetik markalarının çok ötesinde sadece bir cilt bakım markası olarak değil küresel bir yaşam markası olarak cildinize hak ettiği değeri veriyor. Avrupa ve Japon biyoteknolojisini, antik Çin ve Tibet reçeteleri ile birleştirerek cilt bakımına bütünsel bir yaklaşım getiren SJAL, içeriğindeki değerli mineraller ve taşlar ile cildinizde mucizeler yaratacak. SJAL orijinal formülünü diğer markalardan ayrıştıran içerisindeki 160 adet doğal bitki özünün yanı sıra değerli taşlarda olması. Beş farklı kıtadan toplanmış, çok nadir bulunan, aktif ve doğal içerikleri, nano mineraller ve altın, gümüş, platin gibi değerli taşlarla birleştiren SJAL kendini diğer markalardan ayırıyor. Her cilt tipine uygun, SJAL hızlı etkisi ile kendisine bir hayran kitlesi yaratmış bile. Müdavimleri arasında birçok Hollywood yıldızının olduğu

marka doğal botox etkisi ile cildi yumuşak ve pürüzsüz kılarken, kırışıklıkları ve gözenekleri şaşırtıcı derecede azaltıyor. SJAL sadece bir gençlik iksiri değil aynı zamanda sağlıklı güzelliğin de temsilcisi. Her kullanımda gözle görülür etkisi ile şaşırtıcı sonuçlar verirken, cildinizi dış etkenlere ve yaşlanmaya karşı en iyi şekilde koruyor. Haker Group tarafından tüketiciye sunulan SJAL, Türkiye’de Harvey Nichols ve Brandroom gibi seçkin noktalarda satışa sunuluyor. Ürünlerine bir yenisini daha ekleyen SJAL, Ekim’den itibaren Saphir Concentrate Anti-Aging Yüz Yağı ile yaşlanmaya karşı ürünlerine bir yenisini daha ekliyor. Uzun çalışmalar sonucu ortaya çıkan Saphir Concentrate içerisinde nadir bulunan yağlar ve supra-3 ile kırışıklıklara gözle görülür şekilde etki ederken, cildin esneklik, nem ve yumuşaklık kazanmasına yardımcı oluyor.

127


f&t beauty

SONBAHAR GÜZELLIK TRENDLERI

ROCHAS

JOHN GALIANO

Sonbahar trendlerinde ışıl ışıl ciltler, doğal makyajlar, vurucu göz ve dudak detayları, şekil şekil saçlar bulmak mümkün. İşte her zevke uygun güzellik trendleri!

DRAMATIK DUDAKLAR

Lancôme, L’Absolu Rouge Mat, ruj

Bitter çikolatadan, şarap tonlarına kadar bu sezon rujlara koyu renkler hakim. Unutmayın, koyu tonlar pürüzleri hemen ele verir!

UÇUŞAN SAÇLAR

Rüzgardan havalanmış gibi şekil verilen saçlar, sezona damgasını vuracak. Ne kadar dağınık, o kadar güzel!

RETRO KABARTILAR

Dolce&Gabbana modellerine seksi bakışlar kazandıran bu makyaj yaz partileri için ideal. Siyah göz kalemini veya eyeliner’ı üst ve alt kirpik diplerinize uygulayın. 128

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Sonbahar podyumlarında Anna Sui’nin 60’lara özgü mavi çizgileriyle ve Stella McCartney’in masmavi maskarasıyla gözler derin bir maviliğe büründü. Mavinin her tonunun sonbaharda gözleri etkisi altına alacağı kesin. Sephora, Colorful Maskara, maskara

Nars, Eye Liner Pencil, göz kalemi

ANNA SUI

DSQUARED

KOBALT MAVI DALGASI


CHRISTIAN DIOR

Giorgio Armani, Eyes To Kill Quatuor, dörtlü far

Yves Saint Lauren, Le Teint Touche Eclat Fondoten, fondöten

ANTONIO BERARDI

Kendi rengine bırakılmış dudaklar, kendi tonundan iki ton açık bir ten rengi ve hafif aydınlık kazandırılmış bir ciltle doğallık trendini yakalamanız mümkün!

ELIE SAAB

TAZE GÖRÜNÜM

MARNI

Kelebek kanatlarındaki mucizevi renkler, göz kapaklarına yansıdı. Mor, yeşil, mavi, kahve ve turuncu göz kapaklarını kelebeklere dönüştürüyor.

ROBERTO CAVALLI

KELEBEK ETKISI

KÜT KAKÜL

Düz saçlar için ideal model olan küt kaküller, modern bir görünüm oluşturuyor. Kaküller ektra bakım istiyor ve uçlarını iki haftada bir mutlaka düzeltmek gerekiyor.

FUTURISTIK GÖZLER

LANVIN

NARCISO RODRIGUEZ

PRADA

Göz kapaklarından şakaklara kadar uzanan çizgilerle iddialı bir görünüm kazandırılan gözlerde, siyah, turuncu, sarı, yeşil renkli farlar abartılı biçimde uygulanabiliyor.

Dior, Golden Jungle Palette, far paleti

129


f&t beauty

AYDINLIK YÜZLER Chanel, Ombre Essentielle 94 Éclairé, far

Makyaj Artisti Peter Phillips sonbahar 2012 Chanel podyumunda güzel modellere aydınlık ve taze bir cilt görünümü kazandırdı. Elmacık kemiklerinin altlarını gölgelerle belirginleştirirerek, yüz hatlarını ortaya çıkardı. Kirpikler bile doğal ten rengine uyumluydu, maskara sürülmemişti.

Chanel, Lumiere D’Artifices Beiges, pudra

Chanel, Rouge Coco Shine 74 Parfait, ruj

130

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Chanel, Les 4 Ombres 38 Premier Regard, dörtlü far Chanel, Le Crayon Lévres 34 Natural, göz kalemi


Shiseido, Lacquer Rouge RS404, Disco, ruj

MICHAEL KORS

NARCISO RODRIGUEZ

Shiseido, Lacquer Rouge RD607, Nocturne, ruj

MARC BY MARC JACOBS

MICHAEL KORS

Shiseido artisti Dick Page’in sonbahar podyumları için tasarladığı makyajlarda; fondöten ile kusursuz görünüm kazandırılmış ciltleri, Shiseido Perfect Mascara ile belirginleştirilmiş kirpikleri ve kıpkırmızı rujlarla öne çıkarılan dudakları çok gördük. Modeller oyuncak bebekler kadar masum ve temiz bir görünümdeydi.

MICHAEL KORS

MARC BY MARC JACOBS

TAŞBEBEK MAKYAJI

Shiseido, Radiant Lifting Foundation, fondöten

131


f&t beauty

Venedik’in amblemi sayılan aslan bir güç sembolüdür. Coco Chanel’in tasarımlarında da önemli yer tutar.

132

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Venedik’in Kokusu

COCO NOIR Chanel’in yaratıcısı Coco Chanel’in ismini taşıyan Coco parfüm serisinin üçüncüsü çıktı. Coco Noir’ın ilham kaynağı ise Venedik… İşte odunsu notalar ve miskin öne çıktığı Coco Noir’ın hikayesi.

D

oğu ile batının buluştuğu bir şehir olarak kabul edilir Venedik. Kanalların birer labirenti andırdığı bu büyülü şehir, hayatının aşkı Boy Capel’in ölümünden sonra Coco Chanel’i bağrına basar ve ona yeniden hayat verir adeta. Venedik’de yaşayan arkadaşları, Boy Capel’in ölümünden sonra hayata küsen Coco Chanel’i davet ederler. 1920 yılı, Ağustos ayında Venedik’e hayatında ilk defa ayak basan Coco Chanel, şehre hayran kalır. O, burada pek çok yeni arkadaş da edinecek ve aradığı huzuru bulacaktır. Ve tasarımları da burada görüp yaşadıklarından etkilenecektir. Bu, tam 90 yıl önceydi.

Büyülü Şehir Venedik Bugün ise Venedik bir yeniden doğuşa daha, Coco Noir parfümünün yaratım sürecine tanıklık ediyor. Coco Serisi’nin üçüncü parfümü olan Coco Noir… Coco Noir, Venedik’de kendini yeniden bulan kadını simgeliyor. Chanel parfümleri, markaya adını veren Coco Gabrielle Chanel’in feminenliğini taşıyor. Coco Noir’a, odunsu notalar ve misk hakim. Sandal ağacı, vetiver, tütsü, paçuli, vanilya ve misk… Parfümün içeriği tam bir uyum içerisinde. Kesinlikle baştan çıkarıcı ve lüksü seven kadınların tercihi olacak.

Coco Serisi artık üç parfümden oluşuyor. Coco’yu baharatlar, Coco Mademoiselle’i taze yasemin ve Coco Noir’ı odunsu notalar ve misk tanımlıyor. Üç parfümün de yaratıcısı Jacques Polge.

133


f&t beauty Viktor&Rolf tasarım ikilisi, geçtiğimiz yıl kadınlar için Flowerbomb’ı yaratmıştı. Çiçeklerden sonra baharatlara el atan ikili, çeşit çeşit baharat kattıkları Spicebomb’ı da erkekler için hazırladı.

134

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


PARFÜMÜN BÜYÜLÜ DÜNYASI

Kişisel parfüm üretebileceğiniz parfüm evlerinden, kokuları yaratan uluslararası “burun”lara ve günümüzde yeniden yükselen kolonya trendine kadar işte sizler için mis gibi kokan bir parfüm dosyası.

T

arihi insanlık tarihi kadar eski, ilk çağlardaki Mezopotamya, Mısır ve Çin’e dayanan parfüm Latince per- fumum yani dumandan çıkan anlamına gelmektedir. Eski zamanlarda insanlar badem, kişniş, ağaç reçinesi gibi türlü ot ve bitkileri, baharatları yakarak, çiçeklerin taç yapraklarını ezerek güzel kokular elde ederlermiş. Mısır ‘da en çok ‘kyphi’ adını verdikleri kokulu yağı tercih ederlermiş mesela.Vücutlarına bal, şarap, pirinç, safran, ardıç ve katırtırnağından oluşan bu karışımı sürerlermiş. Nefertiti yasemin banyosunun ardından vücuduna sandal ağacı, amber ve ciçek özleri sürermiş. Kleopatra o kadar güzel ve yoğun kokulara düşkünmüş ki kendisi bir tören alanına gelmeden dakikalar önce kokusu insanların burnuna ulaşırmış. Yunanlılar ve Romalılar kendilerini güzel kokan sularda serinletirlermiş. Bilinen ilk parfüm 14. yüzyılda Macar Kraliçesi Elizabeth zamanında kokulu yağlarla alkolün birleştirilmesiyle elde edilmiş. Parfüm, Fransa’da 15. yüzyıl sonuyla 16. yüzyılda artık bir endüstri haline gelmiş. Bugün dünyanın pek çok yerinde özellikle Fransa’dan Fas’a, İtalya’ya, İngiltere’ye, Arap ülkelerine çok sayıda parfüm ve esans üreten firmal var. Türkiye’de de çok kaliteli esanslar üretiliyor. Günümüzde dev parfüm evlerinin yanı sıra butik parfüm üreten, hatta kişisel parfümüzünü hazırlayabileceğiniz adresler de çoğaldı.

Kokuların Gücü Adına

Kokular neler çağrıştırmaz ki. Mutluluk, neşe, heyecan, doğa, özgürlük, masumiyet, coşku, huzur, macera, çocukluğumuz, okul, sevdiğimiz insanlar, bazen bir ülke, bir mekan, bir ev, bir dost, bir sevgili… Peki ko-

Yazı Nilüfer Ülkügüner Şengel

kular bunca çağrışım yaratırken biz kendimiz için ne yaparız? Her sabah banyomuzu alırız, saçımızı tararız, tertemiz giysilerimizi giyeriz, kimimiz makyajını yapar, uygun aksesuarlar seçeriz, tam kapıdan çıkacakken son kez bir aynaya bakar sevdiğimiz parfümümüzü süreriz. İşte şimdi hazırızdır, tamamlanmışızdır. Kendimizi ifade ederken doğru işaretler vermek isteriz. Görüntümüz, yüzümüz, bakışlarımız, ses tonumuz, seçtiğimiz kelimeler, jestlerimiz, giyim tarzımız dışında parfüm de kişiliğimizi, zevklerimizi, hatta kültürümüzü yansıtır. Zarif bir imzadır, güçlü bir vurgudur, bazense bir mühür gibidir. Bir akrabam sürekli Dior’un meşhur Diorissima’sını kullanırdı ve bu güzelim çiçek kokusu onun mührü gibiydi. Kendisi dışında çantası, fuları, mantosu, evi de kişiliği gibi yumuşak ve zerafetle Diorissima kokardı. Siz de benim gibi parfümün hafızada bıraktığı unutulmaz izlere tutkunsanız, güzel koku düşkünüyseniz, yazın, kışın, sabah veya akşam ya da farklı ruh hallerinize uygun parfümler seçmeyi seviyorsanız, o harika parfüm şişelerini biriktiriyorsanız, parfümsüz kendinizi çıplak hissediyorsanız, evinize, havlularınıza, çarşaflarınıza da parfümlü sular sıkıyorsanız, orta sehpanızda parfümlü mumlar yakıyorsanız, parfüm kelimesini okurken bile bir haz alıyorsanız bu yazı sizler için.

En Komplike Duyu, Koku Alma

Yaşamak için nefes alırız ve günde ortalama 23 bin kez nefes alırız. Nefes aldığımızda hava dışında milyonlarca koku molekülünü de alırız. Aslında koku burunla alınır elbet ama koku almanın sadece yüzde 5’lik kısmı burunda geri kalan yüzde 95’lik kısmı da beyinde gerçekleşir. Koku alma duyusunun ve algısının diğer duyularımızdan en önemli farkı beyindeki duygu ve hafıza merkezine doğrudan erişim sağlamasıdır.

135


f&t beauty bilecek çok sayıda hammadde var. Parfümörler çok sayıda özel karışım hazırlarlar. Bu bir uzmanlık. Biz burada hazır akorlarla bir senfoni yaratmaya çalışıyoruz. İki saatle beş saat arasında work shoplar düzenliyoruz. Koku kombinasyonları deneniyor ve müşterilerimiz eşsiz bir deneyim yaşadıklarını söylüyorlar. Sadece kadınlar değil, erkekler de work shopumuza ilgi gösteriyor. Doğum günleri, evlilik yıldönümleri için bizlerle çalışan çok sayıda erkek müşterimiz oldu. Eşlerine çok güzel sürprizler sundular.

Kişisel Parfüm Yapımı

LA DÉESSE

Nişantaşı’nda Teşvikiye Caddesi’nde Türkiye’nin ilk tasarım parfüm butiği. İsmi Tanrıça anlamına gelen La Déesse. İçeride Francis Kurkdjian’ın markası Maison Francis Kurkdjian, Türk lokumundan ilham alan Keiko Mecheri, soylu ailelere yarattığı parfümlerle bilinen Miller Harris ve daha pek çok saygın parfüm üreticisinin eserleri güzel şişeler içinde mücevher gibi raflarda duruyor. İçeriğinden, şişesine özenle hazırlanan parfümler adeta sihirli bir iksir. La Déesse’nin kurucularından Birgül Ulucan Öztürk’le sohbete başlıyorum. FASHION&TRAVEL Semt olarak büyük mağazaların ve parfümerilerin içindesiniz. Dükkanınız farklı bir parfüm anlayışı, tarzı sunuyor. Kendinizden bahseder misiniz? BIRGÜL ULUCAN ÖZTÜRK Türk kadını kokuya meraklı. Parfüm daha çok havaalanlarından ve büyük parfümerilerden alınıyor ve bildiğimiz büyük firmaların ürünleriyle sınırlı. Yurtdışında dolaştığınızda bu işin geleceğinin niş ürünlerde olduğunu biraz daha tasarım, biraz daha haute couture olduğunu gördüm ve Harvey Nichols dışında bahsettiğim anlamda parfümerilerin olmadığını farkettim. Biraz daha parfüm konusunda bilinçlendirmeye, parfümü sadece koku olarak değil hikayeleriyle birlikte aslında bir sanat dalı olarak tanıtmak istedik. 12 tasarımcının yarattığı parfümümüz var. Ev için ürünlerimiz var. Çok ilgi çekici work shoplar düzenliyoruz. Herkes kendi özel, kişisel parfümünü yapabiliyor. Fransa’dan özel parfüm özleri getirdik. Bayanlar için sekiz, erkekler için beş tane koku ailesi hazırlıyoruz.

F&T Türk kadınları olarak hangi tür kokuları beğeniyoruz? BUÖ Koku ailesi olarak oryantal kokular ve yapılan kombinasyonların çoğunda gül var. Çiçekler arasında şakayık çok seviliyor. İncir mesela.

“İNSANLAR ÜZERINDE IYI BIR IZLENIM BIRAKMAK KONUSUNDA PARFÜMÜN ROLÜ BÜYÜK. BIR ODADAN ÇIKTIĞINIZDA SIZDEN GERIYE KALAN TEK ŞEY PARFÜMÜNÜZDÜR.”

Parfümle ve kokuyla ilgili röportaj ve konuları hazırlarken sevgili Leyla Melek’in önerdiği Prof. Dr.Zeki Tez’in yazdığı ‘’İlaç ve Parfümün Sihirli Dünyası’’ adlı kitabı edinip merakla, hızlıca okudum. Hayykitap’tan çıkan bu eser eczacılık ve parfümerinin izini süren yıllar süren arşiv çalışmasının bir ürünü. Şifalı bitkiler, ilk kimyasal ilaçlar, kozmetiğin ve güzel kokuların popüler tarihi çok akıcı bir dille anlatılıyor. Koku ve tarih meraklılarına tavsiye

136

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

F&T Bir de artık sadece insanlar için değil, mekanların da kimliklerini vurgulamak için özel kokular kullanılıyor. Bazı otel lobilerinde, şık butiklerin bazılarının kendilerine has, özel kokuları vardır. BUÖ Evet. Biz de bu tarzda çalışmalar yapıyoruz. Bazı giyim markaları için çalışmalar yaptık. Çevreye dost, alerjen olmayan hepsini aynı kokudan seçebileceğiniz ürünler de var. Madem Fashion&Travel için konuşuyoruz seyahatte rahat edeceğiniz kırışma karşıtı ürünlerimiz var. F&T Evet. Parfüm, üzerimizde de mekanlarda da çok önemli. BUÖ Kişisel olarak söyleyeyim, odadan çıktığınızda sizden geride kalan tek şey parfümünüz.

F&T Çiçeksi, oryantal ve odunsu gibi mi? BUÖ Aynen öyle. Müşterimizin beğenisine göre, beğendiği koku ailesinin referanslarına göre seçiyoruz. 127 tane akor var. Kullanıla-

Güzel Kokulara Dair…

F&T Galiba burun da eğitilebiliyor ve yıllar içinde trendler ve eğilimler de farklılık gösteriyor değil mi? BUÖ Kesinlikle. Gençken meyvalı, çiçeksi kokular tercih edilirken sonra ben buradayım diyen daha cesur ve gösterişli kokular tercih ediliyor.

F&T Bu güzel kokular içinde yaptığımız söyleşi için çok teşekkür ederim.

diyorum. İlginç bulduğum birkaç paragrafı sizlerle paylaşıyorum.

KITAPTAN ALINTILAR….

n Parfümeri sanatının gizi,’’ müziğe çok benzer biçimde parfüm de koku notalarından bestelenir’’ sözüyle özetlenebilir. Bu bağlamda parfümün de müzikte olduğu gibi tonu, titreşimi, armonisi vardır. Parfüm konusunda Almanlar’’ Eau de Cologne’’ ile, İngilizler lavanta kokusuyla ün kazanırken Fransızlar çok sayıda ünlü ve pahalı parfüm türlerine

sahip olmuşlardır. Soylu parfüm hazırlama sanatçılarına Fransa’da “le grand nez” büyük burun denilmektedir. n Kokularda en karmaşık estetiğe

Arap ülkelerinde rastlanmaktadır. Burada kadınlar bedenlerin çeşitli yerlerine farklı kokular sürerler. Birleşik Arap Emirlikleri’nde önce tüm bedene misk, gül yağı ve safran sürülür; ardından saçlar ceviz yağı ya da susam yağı ile karıştırılmış


Ihlamurlu, Mandalinalı, İncirli, Mimozalı Kolonyalar ve...

LOKUM İSTANBUL

Şirketin sahibi ve yaratıcısı Zeynep Keyman’la görüşmeye Arnavutköy’deki ofislerine gittiğimde masanın üzerinde duran, yurtdışındaki prestijli dergilerin Lokum İstanbul hakkında yazdıkları övgüleri okudum. Zeynep Keyman’ın Yılmaz Aysan, Selçuk Demirel ve İzzeddin Çalışlar gibi alanının değerli isimleriyle birlikte çıkarttıkları ödüllü ‘’Lokum‘’ kitabına bakarken ikram edilen Türk kahvesi ve lokuma elbette hayır demiyorum. FASHION&TRAVEL Zeynep Hanım Lokum İstanbul ne zaman açıldı? ZEYNEP KEYMAN Altı yıl oldu ama şimdiki konseptimiz bir yıllık. Başladığımızda kişiye özel matbuyla başladık, kıyafet de vardı. Sonra lokum üretmeye başladık, lokum çeşitlerini çoğalttık, sonrasında kolonya ve mumlar, el kremleri geldi. Lokumlarımızda, 40’a yakın kutu çeşidimiz var artık. Sadece kahve yanında değil, şampanya yanında da ikram edilebilecek incecik baklava hamuru içinde “cigarillo” dediğimiz lokumlarımızla devam ediyoruz. F&T Türk ailesinde kolonya çok önemliydi, şişeler bittikçe doldurtulurdu, sonra önemini kaybetmişti ki ne güzel yepyeni kokular ve modern yorumlarla bu gelenek yeniden canlandı. Sizin bunda elbette çok önemli bir payınız var. Yaratım süreci nasıl oldu? ZK Aslında önce Lokum ismini hiçbir şeye karar vermeden aldım ve geleneklerimizden yola çıkarak başta lokumların bu kadar yüzyıllardır bize ait olup da üvey muamelesi gördüğünü fark ettim. Ama dünyanın neresine giderseniz gidin Turkish Delight diyorlar. Aslında kendisi markalaşmış bir ürün. Farklı sunumlar, farklı tatlarla lokumu yeniden yorumlamaya başladık. Türk kahveli, zencefilli, incir-cevizli gibi çeşitleri yarattık. Sonra geleneğimizin bir parçası olan ama plastik şişelerde satılan limon ve lavanta dışında pek fazla çeşidi olmayan kolonyayı yeniden ele aldık. Geleneğimizde misafire Türk kahvesi, lokum ve kolonya ikram edilir. Kolonyanın ferahlatıcı, hem de alkol içerdiğinden antiseptik özelliği vardır. Türkiye dünyaya esans hammaddesi ihraç eden zengin bir bitki örtüsüne sahip. Yaz mevsimiydi ve ilk olarak Bodrum mandalinasından kolonya ürettik. Sonra Paşabahçe gibi büyük bir firmayla çalışma imkanımız oldu, Bugün 14 tane kolonya çeşidimiz, 92 dükkanda satılıyor. Kuruçeşme’de Lokum İstanbul’dan,

“YAZ MEVSIMIYDI VE ILK OLARAK BODRUM MANDALINASINDAN KOLONYA ÜRETTIK. SONRA PAŞABAHÇE GIBI BÜYÜK BIR FIRMAYLA ÇALIŞMA IMKANIMIZ OLDU, BUGÜN 14 TANE KOLONYA ÇEŞIDIMIZ, 92 DÜKKANDA SATILIYOR.”

esmer amber ya da yasemin kokusu ile parfümlenir; kulaklar sarısabırsafran-gül yağı-misk-civet’ten oluşan bir karışım olan “ muhammeriye“ ile kokulandırılır. Esmer amber ve nergis boyun kısmına, sandal ağacı koltuk altına, sarısabır ise burun deliklerine sürülen kokular arasındadır. n Eski Mısır’da güneş tanrısı Ra için

güneş doğarken reçineler, öğleyin mür, günbatımında ise 16 çeşit güzel kokulu madde karışımından oluşan

Beşiktaş’daki Four Seasons Hotel The Bosphorus’dan, online sitemiz olan www.lokumistanbul.com’dan ürünlerimiz temin edilebilir. F&T Londra’da da çok önemli markaların olduğu bir sokakta sizin de mağazanız var. Başarınız uluslararası bir noktaya geldi. ZK Evet. Londra Walton Street’de, Londra’nın en özel markalarının, en spesifik butiklerin ve galerilerin olduğu bir yerdeyiz. Bugün dünyanın pek çok yerinden teklif alıyoruz. F&T İşe başlarken bu noktalara geleceğinizi düşünmüş müydünüz? ZK İnanılmaz bir inancım vardı. Şunu biliyordum ki yapabileceğimi en iyi şekilde yapmak benim görevimdi. Bu kadar kısa zamanda tahmin etmiş miydim bilemiyorum ama dünyaya entegre olmak, bir Türk markasını uluslararası saygın bir şekilde konumlandırmak istedim. Hep kahve turistik, lokum turistik, ucuz, değersiz gibi algınanırdı. Bizim için en güzel şey bir Türk markasını en iyi şekilde üretmek, yapabileceğimizin en iyisini yapmak ve dünyaya tanıtmak. Tüm kültürlere bizden geçmiş, her şey bizde başlamış. Bizdeki hazine hiçbir yerde yok. Ve birlikte Kuruçeşme’deki çok şık dükkanlarına gidiyoruz, birkaç kare fotograf çekiyorum, Zeynep Hanım markası gibi zarif, zevkli ve esprili birisi. Hemen hissettiğim bir konu da şu oldu, başarı hikayelerinde sıkça duyduğum mükemmeliyetçilik, çalışma ve vizyon onda fazlasıyla mevcut.

“kyphi” yakılırdı. Eski Mısır’ın bu en ünlü parfümünün yatıştırıcı, kuruntuyu yatıştırıcı keder giderici, astım hastalığını tedavi edici olduğu söylenmekteydi.

şurken ağızdan yayılacak güzel kokulu nefesle karşıdaki insanı etkilemek için, ağzın içinde içi parfüm dolu küçük şişecikler bulundurulması da yaygın bir moda idi.

n Fransa’da 15. Louis, krallık binalarının, giysi

n Osmanlı’da koku kültürü gelişmişti, çarşılarda çok miktarda buhurdan satılıyor, ayrıca gülabdanlar da yaygın olarak kullanılıyordu. Yüksek tabakadan insanlar, kokulu su, uçucu yağ, buhur,misk ve amberi yaygın olarak kullanıyordu.1600’lerde yapılmış tombak bir buhurdanın kitabesinde, “misk ve amber, zihin açar” anlamına gelen bir ibare yazılıdır’’.

ve mobilyaya varıncaya dek hergün farklı bir parfümle spreylenmesini buyurmuş ve sarayı, ”parfümlü saray” olarak ünlenmiştir. Bu dönemde saraylı kadınlar her gün ayrı bir koku kullanıyordu ve Markiz Pompadour, güzel kokular için yılda 500 bin Livres’den fazla para harcama yapıyordu. O dönemde, konu-

137


f&t beauty

“NAPOLYON’UN GÜNDE IKI ŞIŞE KOLONYA TÜKETTIĞI SÖYLENIR. BU, HEM ONUN KOLONYAYI ÇOK SEVDIĞINI GÖSTERIR, HEM DE KOKUNUN ÇOK ÇABUK UÇTUĞUNU...”

Kokuların Kitabını Yazıyor

VEDAT OZAN

Kendisini “koku uzmanı” olarak tanıtmamıza izin veren Vedat Ozan, çeşitli firmalara danışmanlık yapıyor, internet aracılığıyla “kokucuklar” satıyor ve dört ciltlik bir “Kokular Kitabı’nın da yazım aşamasında. F&T İyi kalitede bir parfümün özellikleri nelerdir? Daha mı pahalı, daha mı kalıcı, daha farklı bir tarzı olan mı….? Kriterler nelerdir? VO Oldukça ilginç bir soru. Evet, eskisine göre “farklı” olana ulaşma şansımız çok daha fazla bugün. Hem daha ilgili bir tüketici var, hem de bu tüketicilerin ihtiyaçlarına cevap vermek üzere girişimde bulunup onlara “niche” dediğimiz farklı parfümleri sunan yatırımcılar. Sonuçta parfümü kendimizi farklı kılmak için satın alıyoruz ve kullandığımız parfüm, bizim ne olduğumuza değil, ne olmak istediğimize dair bir mesaj taşıyor. Bu anlamda farklı koku profilleri taşıyan parfümlerin çeşitliliği, kişisel arayışlar için bir avantaj oluyor. Şunu lütfen unutmayalım, böyle sıra dışı farklı kokusal çıkışlara muhtacız çünkü markaları farklı olmasına rağmen ana akım parfümlerin çoğu birbirine benziyor. Bu da yatırımcı açısından çok mantıksız değil belki, çünkü bugün bir uluslararası parfüm lansmanı demek en az 15-20 milyon doları gözden çıkarmak demek. Eh, yatırımcı da bu kadar parayı riske atmak elbette istemiyor ve yeni bir parfüm çıkaracağı zaman hemen tüketici panellerine başvuruyor. Öte yandan tüketici paneline katılanlar da doğal olarak kendilerine aşina gelen koku profillerini tercih ediyorlar. Yani

138

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

bu döngü içinde farklı olana pek itibar edilmiyor ve 10’arlık gruplar halinde birbirine benzeyen ancak sunum ve markası farklı parfümlerle karşı karşıya kalıyoruz. Bir küçük örnek vereyim, eğer yanlış hatırlamıyorsam tüketici panellerine itibar edilmeden piyasaya çıkarılmış son parfüm, Thierry Mugler’in Angel’ı ve çıkış tarihi de 1992! Burada marka vermekle beraber şunu demek istiyorum; Angel’i sevebilir veya nefret edebilirsiniz, ancak farklı olduğuna herhalde kimsenin itirazı olamaz. İşte farkı yaratan da yaratım sürecinde itibar edilen kaynak, yani pazarlama departmanı yerine yaratıcı takımın öngörülerine uyulmuş olması. 1992-2013… Aradan geçen süreye bakar mısınız bir? Ve bu 20 yıllık süre içinde ana akım parfümlerin neden ve ne kadar benzeş olduğu trajedisine? İyi bir parfümün öncelikle farklı bir kokusal öyküsü olmalı. Replika yapmıyorsunuz sonuçta, yeni bir ürün yaratmaya soyunmuşsunuz ve hakkını vermelisiniz. Bir ikinci kriterim ise parfümün tenimizde geçirdiği tüm süre boyunca uyumlu geçişler yaşaması. Yani ilk onbeş dakika taşıdığı koku, sonrasında ona ters başka bir kokuya dönüşmemeli. Tende kalma süresinde üst, kalp ve baz notalardan oluşan bir parfüm elbette dönemsel farklılıklar içerir, ancak farklı zamanlarda tenimizde ortaya çıkan bu katmanlar arasındaki geçiş birbirine uyumlu olmalı. Oysa kalıcılık parfümün estetiği ile değil, ekonomisi ile ilgili bir şey. Yani çok hoş, çok farklı ve çok uyumlu kokabilir, ancak piyasadaki benzerleri kadar kalıcı olmayabilir. O zaman ne yaparsınız? Koku teninizden kaybolduğunda tekrar uygularsınız. Bu da haliyle sizin o parfüm ile kokma maliyetinizi arttırır. Ticari olarak belki başarısız olarak değerlendirilebilir böyle bir durum, ancak estetik ve teknik olarak hiçbir şekilde o parfümün güzelliğine halel getirmez. 300 senedir yoğun olarak ve severek limon kolonyası kullanan bir kültürden geldiğimizi unutmayalım. Kolonya da taş çatlasın 10-15 dakika sonra teninizden uçar gider. Sadece biz değil, batının geçmişinde de böyle bu. Napolyon’un günde iki şişe kolonya kullandığı söylenir. Bu hem onun kolonyayı çok sevdiğini gösteriyor, hem de kokunun çok çabuk uçtuğunu. E, şimdi günde iki şişe tüketilen bir ürüne “kalıcı değil” diye başarısız diyebilir miyiz? F&T Parfüm,kendi ten kokumuzu bastırmalı mı? yoksa bir aksesuar olarak daha geride mi durmalıdır? VO Parfüm kokusunun az da olsa ten kokumuzla bir etkileşime girdiği bir gerçek. Ancak öne çıkan elbette sonradan eklenen ve daha güçlü olan, yani parfümümüz oluyor. Bunun ne kadar güçlü olması gerektiği konusu ise oldukça tartışmalı. Bana göre makul (ve hatta adil) olan, bir kol boyu mesafeyi geçmeyen, yani başkasının bireysel ve kokusal alanına tecavüz etmeyen bir parfüm. Bu konuda tüketicinin yapabileceği pek fazla bir şey yok aslında. Çünkü makul miktarda da sıksanız kokusu agresif olan parfümler var. Kokusunu seviyorsunuz ve çok az uyguladınız, ama çevreye de fazlaca yayıldı. Ne yapacaksınız bu konuda? İşte ikilem bu zaten. İlk lanse edildiği dönemlerde Dior’un Poison isimli parfümü ve Giorgio Beverly Hills isimli Fred Hayman’ın parfümü mesela, bu nedenle çok tartışma çıkartmışlardı, çünkü herhalde tarihe en agresif parfümler olarak geçmiş parfümlerdir bu ikisi. Bu tartışma öyle bir boyuta gelmişti ki seçkin bazı restoranlar bu parfümleri kullanan müşterileri restoranlarına kabul etmemeye başlamışlardı. Neden? Çünkü güçlü ve etkin koku profilleri sayesinde bu parfümler sadece diğer insanların kokularını bastırmakla kalmıyor, o işletmenin “ekmek parası” diyebileceğimiz yemeklerin kokusunu bile bastırıyorlardı. Eh, lezzet dediğimiz olayın az kısmının tat, çok kısmının ise kokudan oluştuğunu düşünürsek, o mekân sahipleri de kendi açılarından pek de haksız sayılmazlar sanıyorum.


Miller Harris Parfümlerinin Burnu

LYN HARRIS

FASHION&TRAVEL Parfümörlük mesleği nasıl öğrenilebilir? LYN HARRIS Bu içinizde olan bir yetenek, bu sizde ya vardır, ya da yoktur. Akademik eğitiminizde ortaya çıkar ve farkına varırsınız. Aynı zamanda çok ciddi bir şekilde koku alma duyunuz üzerinde çalışır ve ama yaratamadığınızı farkedebilirsiniz. İşte o zaman işin pazarlama gibi farklı bir alanına da yönelebilirsiniz. F&T Parfüm tasarımı yaparken nelere dikkat ediliyor? LH Bir çok noktaya dikkat edersiniz. Ama en çok materyallerinizin detaylarına, temaya ve hedefinize dikkat edersiniz. F&T Modada olduğu gibi parfümde de trendler var mıdır? LH Koku ve moda birbiriyle parallel ilerler. F&T İyi, doğru bir parfümü nasıl anlarız? Pek çok kokuya bakarken kahve koklanır ya da kokular karışmasın diye kağıtlardan koklanır.Parfüm seçmek için doğru yöntemler nelerdir?

LH İyi bir modda olmak, zamanınızın olması ve sabır önemli. Aceleci olmayın ve karar vermek için kendinize zaman tanıyın. Her zaman kendi teniniz üstünde deneyin ve kendi içgüdülerinizle hareket edin. Konu kokular olduğunda içgüdüleriniz her zaman doğruyu söyler. F&T En sevdiğiniz parfüm hangisi, size ne ifade ediyor? LH Sevdiğim çok parfüm var ama şu an ‘La Pluie’yi seviyorum. Hayatımın birçok farklı anına kokusu etki ettiği için. F&T Türk kadınının parfüm eğilimleri sizce nasıl? LH Türk kadını çok kendine güvenli ve koku zevki şık. Neyi beğendiklerini, sevdiklerini ve onu nasıl giyeceklerini iyi biliyorlar. F&T Amatör koku tutkunlarına ne önerirsiniz; siz kokuları nasıl analiz edersiniz? LH Pazarlama taktiklerine kapılmayın ve sizi kandırmalarına izin vermeyin. Başkasının önerdiği ya da hakkında ilginç birşey okuduğunuz bir parfümü deneyebilirsiniz. Asla şişesini beğendiğiniz için parfüm almayın. Koku çok kişiseldir ve kendi stilinizi ve kişiliniğizi yansıtır. Her zaman otorite sahibi ve güçlü değerleri olan parfüm evlerini tercih edin.

139


f&t beauty

SONBAHAR KOKUSU Baharatlı, odunsu ve hafif kokularla sonbahar esintisini teninize taşıyın. Mevsime sıcaklık katacak kokunuzla akıllarda kalın.

Valentino, Valentino Assoluto, Eau De Toilette

KADINLAR İÇİN

Elie Saab, Le Parfum, Eau De Toilette

Guerlain, La Petite Robe Noire, Eau De Toilette

Yves Saint Laurent, Opium vapeurs de Parfum, Eau De Toilette

140

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Kiehl’s, Aromatic Blends Fig Leaf&Sage


Diesel, Only The Brave Tattoo, Eau De Toilette

Viktor&Rolf, Spicebomb Eau De Toilette

Carolina Herrera, CH Men Sport Eau De Toilette

ERKEKLER İÇİN Ralph Lauren, Big Pony XXL, Eau De Toilette

Chanel, Allure Homme Sport Eau Extréme

Giorgio Armani, Armani Code Ultimate, Eau De Toilette

141


f&t hotels

Adını Mitolojiden Alan Bir Otel

HEGSAGONE

Ü

Konuklarına 1995 yılından itibaren hizmet vermekte olan Hotel Hegsagone; Bayramoğlu Balyanos Koyu içerisinde, deniz kenarında, yemyeşil bir bitki örtüsü içerisinde, hem eşsiz bir deniz ve gün batımı manzarasına hem de bulunduğu bölgedeki en büyük odalara sahiptir.

ç Burunlar, adıyla bilinen yarımada, birkaç müteşebbisin girişimi neticesinde, günümüzde de halen kullanılmakta olan “BAYRAMOĞLU” adını almıştır. Devlete ait resmi kurum ve kuruluşlar başta olmak üzere, yarımada ve çevresinde inşa edilen tüm yapı ve alanlar; kamp, dinlenme tesisi ve yazlık mesken olarak inşa edilmiş ve bunun neticesinde BAYRAMOĞLU, İSTANBUL ‘a en yakın tatil beldesi olma özelliğini, günü-

142

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

müze kadar sürdürmüştür. Bayramoğlu, bir tatil beldesi olmasının yanı sıra, konumu gereği de çok stratejik bir öneme sahiptir. İstanbul ve Kocaeli illerinin tam arasında kalan bu şirin belde, E – 80 İstanbul Anadolu Otoyolu, D–100(E–5) Karayolu, Eskihisar – Topçular Feribot Terminali, TCDD Anadolu Tren Yolu Hattı, Sabiha Gökçen Uluslararası Havaalanı ve son olarak 2013 yılında hizmete girmesi planlanan Gebze – Halkalı Marmaray Yüzeysel Metrosu ‘nun yanı başında yer almaktadır.


Hegsagone Hotel Hegsagone, büyük ozan Homeros ‘un, İlyada ve Odysseia Destanlarında kaleme aldığı, efsanevi savaşçı Achilles ‘ in yakın silah arkadaşı Ullianos’ un, yıllar sonra fethetmek amacıyla karaya çıktığı ve günümüzde kullanılan adıyla, “Balyanos Koyu”nda yer almaktadır. (Hotel Hegsagone, 2008 yılında, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından, İstanbul Anadolu Yakası ve Kocaeli illerindeki, “Çevreye Duyarlı ve Çevre Dostu Kuruluş” ödülünü alan ilk ve tek turistik tesistir.) Sahip olduğu doğal güzelliklerinin yanı sıra, tamamı balkonlu ve panoramik deniz manzarasına sahip 5 yıldız standartlarındaki Deluxe odaları, bulunduğu bölgenin en büyük odalarıdır. Yine kurulduğu günden bu yana üstlendiği business konsept gereği, toplantı ve organizasyonlar için dizayn edilen toplantı salonlarına ve bölgenin ilk ve tek uluslararası restaurantına sahiptir.

Marine Restaurant (Marka İçinde Marka) Marine Restaurant, İstanbul Anadolu Yakası ve Batı Kocaeli bölümü içerisinde yer alan Hotel Hegsagone ‘un, en az odaları kadar iddialı bir projesidir. Denize sıfır konumda planlanan bu restaurant, 650 kişilik kapalı, 750 kişilik açık alan kapasitesine sahiptir. Marine Restaurant ‘ı diğer birçok yapıdan ayıran en önemli fark ise klasik otel restaurantı anlayışından uzak bir şekilde dizayn edilmiş olmasıdır. Bu fark, sıradan tarz ve uygulamalardan sıkılmış, yenilik arayan konuklar için özellikle bir tercih nedeni olmaktadır.

Hegsagone Mutfağı Bulunduğu bölge içerisinde ilk ve tek Uluslararası mutfak olma özelliğini sürdüren Hegsagone, bu yönüyle hem önemli bir boşluğu doldurmakta, hem de başta deniz mahsulleri olmak üzere, Türk ve Dünya Mutfaklarının en seçkin örneklerini, bünyesindeki 4 ayrı restaurant ile konuklarının beğenisine sunmaktadır.

143


f&t interview

İstanbullu Rumlar’ın

Tatlı Tuzlu Anıları Tarabya’daki Kıyı Balık, profiterolüyle ünlü İnci Pastanesi, palmiye kurabiyeleriyle meşhur Kınalıada Bahar Pastanesi, Moda’nın en eski lokantası Koço, Beyoğlu Balık Pazarı’ndaki İmroz Meyhanesi, Pelit Pastaneleri, Mabel Çikolata, Baylan Pastanesi... Ve daha birçok işletmenin hikayelerini bu kitapta okumak mümkün. Meri Çevik Simyonidis İstanbul’un yeme-içme yaşama kültürüne büyük katkıları olan Rumların hayatlarını, İstanbul sevdalarını “İstanbulum Tadım-Tuzum, Hayatım” adlı kitabında anlatıyor. Röportaj Funda Şahinbaş Hoşkal Fotoğraflar Utku Olgun

FASHION&TRAVEL Kendinizden bahseder misiniz? MERI ÇEVIK SIMYONIDIS 1972 İstanbul doğumluyum; bir kızım, bir oğlum var. İlk, orta ve lise eğitimimi İstabul’da özel Rum okullarında aldım. Üniversite eğitimimi ise Selanik’teki Aristoteles Üniversitesi’nde pedagoji üzerine gerçekleştirdim. Yaklaşık 20 yıl boyunca konsoloslukta ve patrikhanede çeşitli görevlerde çalıştım. Yunanistan’da yayınlanmış bir şiir kitabım var. Çekirdek bir aile ortamında büyüdüm. Bir de benden 5 yaş büyük edebiyat öğretmeni bir ablam var. F&T “İstanbulum Tadım- Tuzum, Hayatım” yemek kültürü üzerine yazılmış bir kitap. Gurme yanınız da var mı? MÇS Gurme yanım var diyemem, o kadar profesyonel değilim. Yemek yapmayı çok severim. Sofra kültürümüz geçmişe dayanır. Babam için sofra kültürü çok önemliydi. Çok da güzel yemek yapardı. Annem de güzel yemek yapardı ama babamın yaptıkları her zaman daha orjinal, daha çekici, iştah açıcı gelirdi bize. İçkileri sevdiği için, mezeleri hazırlamayı çok severdi. F&T En çok hangi yemekleri keyifle yapıyorsunuz? MÇS Yemek yapmayı tatlı yapmaktan daha çok severim. Sade yapılmış yemekleri tercih ediyorum. Kremayla, baharatlarla karıştırılmış yemekleri pek sevmiyorum. Etin, sebzenin kendi tadını almalıyım.

144

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

F&T Kitabınızın adı neden “İstanbul’um Tadım- Tuzum, Hayatım” ? MÇS Birçok farklı isim düşündüm. Kitabın adını koymak onu yazmaktan daha zor oluyor. Çocuğunuza isim koymak gibi bir şey. Kitapta sadece kendi hayatımdan bahsetmediğimden ve birçok insanın hayat hikayesi anlatıldığından onlara da hitap etmesini istedim. Kitabımda yaklaşık 40 röportaj var. Röportaj yaptığım kişilerin ortak noktası hayatlarının İstanbul’da geçmesi, büyük bir İstanbul sevgisi ve yeme içme kültürleri. F&T Bu kitabı oluşturma fikri nasıl ortaya çıktı? MÇS Kitap okumayı, araştırmayı çok seviyorum. Gördüm ki, birçok kültürün kendi adetleriyle ilgili bilgi edinebilecek kitapları var. Ben de Rum yemek kültürüyle ilgili bir çalışma yapmak istedim. Çünkü Rum kültüründe böyle çalışmalar ciddi anlamda eksik. Çok köklü bir yapıya sahip Rum Mutfağı, İstanbul Mutfağı ile benzerlikler gösterir. İstanbul Mutfağı’nın kökleri de çok eskilere dayanır. Araştırmalarım sonucunda böyle bir kitabın yazılmamış olması, kitaba başlamamda en önemli etken oldu. Kendi kültürüme bir katkım olsun istedim. Ancak sadece yemek tariflerinin olduğu bir kitap istemedim. Çevremde yemek kültürüyle ilgili birçok kişi var. Kitap fikriyle birlikte yavaş yavaş bir liste oluşmaya başladı önümde. Yeme içme konusunda önemli kişiler, işletme sahipleri, konuşabileceğim kişiler netleşmeye başladı. İstanbul’da çok değerli, işletmeleri çok popüler olmuş, yıllarca işletmeleri devam etmiş ve hala devam eden kişilerle iletişime geçtim. F&T Bu kişilere nasıl ulaştınız? MÇS Listem hazır olduğunda nerden başlasam diye düşündüm. Boğazın bir ucundan, Tarabya’dan başlayıp Yeşilköy’e doğru bir güzergah çizmeyi tercih ettim. Yola çıktıktan sonra aslında herkesin böyle bir çalışmanın içinde yer almak istediğini gördüm. Sanki bunu bekler gibilerdi. Hepsi hayatlarını işine adamış, çalışkan insanlar. Bu kadar uzun zaman markanızı, değerinizi korumak kolay değil. Yıllarca birçok zorluğa göğüs gererek işletmelerini çok iyi şekilde yönetmişler. Yaşadıklarını bir şekilde anlatmak ve paylaşmak istediklerini gördüm. Rakiplerine çok büyük saygıları var. Yaptığım röportajlar sonrası, “Şu kişiyle de röportaj yap, onu unutma sakın, o yaşıyor ona da git...” gibi yönlendirmeler de bulunarak, diğer röportajlarımın da yol göstericisi oldular. F&T Konuşmak istemeyen oldu mu? MÇS Olmadı, hepsi kapılarını açtı. Tabii Rum cemaati


145


f&t interview KITAP OKUMAYI, ARAŞTIRMAYI ÇOK SEVIYORUM. GÖRDÜM KI, BIRÇOK KÜLTÜRÜN KENDI ADETLERIYLE ILGILI BILGI EDINEBILECEK KITAPLARI VAR. BEN DE RUM YEMEK KÜLTÜRÜYLE ILGILI BIR ÇALIŞMA YAPMAK ISTEDIM. ÇÜNKÜ RUM KÜLTÜRÜNDE BÖYLE ÇALIŞMALAR CIDDI ANLAMDA EKSIK.

F&T Röportaj yaptığınız kişiler sizinle yemek tariflerini paylaştılar mı? MÇS Genelde paylaştılar, birçok zor tarifi bile ezbere biliyorlardı. Ancak Tila Pastanesi’nin ilk sahiplerinden Bay Yani dedi ki “Bak kızım, ben sana bütün bu malzemeleri vereyim, ama aynı malzemelerle kendi evimin mutfağında bile buradaki gibi pasta yapamam.” Pastane atölyesinin çok farklı bir yer olduğunu söyledi. Pasta yapmak için ortamın da çok müsait olması gerekiyor. F&T Yemek tarifleri içinden sizin denediğiniz, bize önerebileceğiniz bir tarif var mı? MÇS Neşe Taverna’nın zeytinyağlı sarması var. Herkes sarma yapabilir ama onların sarması başkadır gerçekten. Evde yapılmış vişne likörünü de ayrıca öneririm. Madam Katerina beni kırmayıp tariflerini de paylaştı.

Neşemore Restoran’ın Vişne Likörü Malzemeler n 1 kg vişne n 1 kg şeker n Karanfil n Muskat n Yarım litre saf alkol n Yarım litre su Yapılışı Vişnelerin sadece sapları ayıklanır ve cam kavanoza konur. Şekeri ve baharatı eklendikten sonra güneşte beklemeye bırakılır. (“Üzerine tarihi yazan bir kağıt koyarım ki şaşırmayayım.” diyor Madam Katerina) Şekerin iyice eriyip karışması için ara ara kavanozu çalkalamak gerekir. Sonra tülbentten veya süzgeçten geçirilir. Süzdükten sonra kavanoza suyu ve alkolü ilave ederiz. Artık likörümüz hazırdır. Şişelere doldurup buzdolabına koyarız. (Bir de işin püf noktasını veriyor bize.) Deneme için bir kahve fincanına koyalım likörü, eğer fincanın etrafı vişne rengini alıyorsa likörümüz hazırdır.

146

içinde tanınıyor olmamın da etkisi vardır muhakkak. Biraz güven duyma ile ilgili bir durum diyebilirim. F&T Ne kadar sürdü kitabınızı yazmak? MÇS Üç yıl sürdü. Çok titiz bir çalışma oldu. Röportajları ayarlamak kolay değildi. Genelde yaşı ilerlemiş insanlarla diyalog kurduğum için bazen hasta olanlara denk geldim, iyileşmelerini bekledim. Bazılarına huzur evlerinde ulaştım. Bazıları ailesinin yanında, bakımına ihtiyaç duyuyor. Yurtdışından gelmelerini beklediğim isimler oldu. Bazıları da hala işlerinin başındaydı. Her röportaj yaklaşık üç saat sürdü. Çalışmamı derlemek üç yılımı aldı. F&T Sizi en çok etkileyen hikaye hangisi oldu? MÇS Hepsi birbirinden değişik hayat hikayeleri, hepsinin kendine has özellikleri var. Ama biri beni çok duygulandırmıştı. Atina’ya Tarihi Büyük Ada Fırını’nın sahibi Nikomondis ile görüşmeye gittim. Adresi buldum, merdivenleri çıktım, kapının zilini çaldım, kapıyı Büyük Ada Fırını’nın şu anki sahibi Hüseyin Bey açtı. Pijamalarıyla karşımda duruyordu. “Hüseyin Bey ne yapıyorsunuz burada?” dedim. “Sorma” dedi, “Ustam ameliyat oldu, kendisine Ermeni bir hanım bakıyordu, ülkesine gitmesi gerekti. Başka kimsesi yok, ona ben bakıyorum.” dedi. Anlayacağınız işini gücünü bırakıp Atina’ya ustasına bakmaya gitmiş. Büyük bir vefa örneğiydi gerçekten.

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

F&T Tatlı öneriniz nedir? MÇS Çok basit bir tatlı ama “palmiye”yi önereceğim. Kahvenin, çayın yanına mükemmel uyum sağlayan bir tat. Sadece milföy hamuru ve pudra şekeri ile yapılabilen çok hoş ve yapımı kolay bir tatlı. Kitabımda işletme sahiplerinin verdiği birçok tatlı tarifi de yer alıyor. Bazıları birkaç tarif verirken, bazıları sadece tek tarif vermekle yetindi. Bazıları da “Tarifini versem de orjinali gibi yapamazsın.” diyerek hiç tarif vermedi. “Sen en iyisi parana kıyıp gel benim dükkandan al.” deyip espri yapan da oldu. F&T Bu kadar uzun süre ayakta kalmayı başarmış markaların sırları ne sizce? MÇS İlk sırada sevgi yer alıyor bence. İşlerini büyük bir sevgi ile yapmış olmaları. Merak duygusu, yaratıcılık... İşinizi sevdiğiniz zaman hepsi kendiliğinden geliyor zaten. Ayrıca hepsi işlerinin başında durmuş, bu da çok önemli bir ayrıntıdır. Kendileri de başarılarının sırrını titizlik, çalışkanlık ve dürüstlük olarak açıklıyorlar. F&T Gayrimüslim olarak yaşadıkları zorlukları nasıl aktardılar size? MÇS Dönem dönem çok ciddi sıkıntılar yaşamışlar tabii. Bazıları bu sıkıntılar sebebiyle Atina’ya giderken, bazıları da İstanbul Türkleri tarafından korunduğu için burada kalmış. Söylemek istediğim yetkililer problemler çıkartıyor fakat halk birbirine destek vermek için kenetleniyor. Dostluklar devam ediyor. Bu konu birçok dostluk hikayesi de barındırıyor içinde. Rumlardan biri,



f&t interview Eylül olaylarında yaşadığı hikayeyi şöyle anlatıyor; ”Komşumuz bir Türk subaydı, olaylar sırasında geldi ve burada Rum yok diyerek görevlileri gönderdi. Onun sayesinde İstanbul’da yaşamaya devam edebildik.” Bir başka Rum da Türk komşularının kendilerini evlerine alıp sakladıklarını anlatıyor. Bu sebeple genellemelerden uzak durmak gerektiğini düşünüyorum. F&T Taverna kültüründen de bahsediyorsunuz kitabınızda. Rumlarla yerleşen bir kültür bizim hayatımızda... MÇS Evet, tavernacılık da İstanbul’a Rumlardan kalan bir miras. Fedon’un da röportajında anlattığı gibi tavernanın bir adabı vardır. Tavernalar kralı Yorgo Vaporidis’in çok enteresan bir yaklaşımı oldu, dedi ki “Bir Rum tavernasının tam bir taverna olabilmesi için, mutfağındaki aşçısından, müziği yapana, hatta garsonuna kadar aynı atmosferi teneffüs etmeleri, hatta olabiliyorsa hepsinin Rum olması gerekir. İşletme başka bir kültüre ait ise aynı şeyi onların yapması gerekir. Herkes yapılan şeyi hissedebilmeli ki, ortaya güzel bir şey çıkabilsin.” Vaporidis çok etkileyici biri, onun bir programını seyretmeyi çok isterdim. Şu anda kendisi Balık Rum Hastanesinde kalıyor.

Savas Melopulos çocukken Golden Çikolata arabalarının önünde Luka Zguridis ve 17 senelik hayat arkadaşı Elizabet Büyükgedikoğlu

Büyükada Fırını’nın ilk sahibi Nikos Mundis’in gençlik yılları.

F&T Kendisi şu anki tavernacılığı nasıl değerlendiriyor? “Bitti artık!” diyor mu? MÇS Olumsuz bir şey söylemedi açıkçası. Birbirlerine saygı duyan bir camia açıkçası. Hepsi birbirinden çok olumlu bahsediyor. Şu anda da Rum tavernacılığını iyi yapan işletmelerin olduğundan bahsetti. F&T Yeni kitap projeniz var mı? MÇS Kitabımın hazırlanma aşamasında başka fikirler de ortaya çıktı. Birçok teklif de aldım. Ayrıca mevcut kitabımın hazırlanmasında bana çok yardımcı olan değerli Feridun Andaç’a da teşekkür etmem gerekli. Beni doğru yönlendirerek, güzel bir çalışma olmasında katkısı büyüktür. Şimdi tanınmış Rum bir beyefendinin hayatını kendi anlatımıyla yazıyorum. Otobiyografik bir çalışma oluyor. Şu an onun çalışmalarıyla uğraşıyorum.

C

M

Y

Bebek Badem Ezmesi’nin sahibi Sevim İşgüder

F&T Yine kültürel bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz? MÇS Kitabımın ikincisini çıkarma planım da var aslında. Değinemediğim başka markaları, isimleri yeni bir kitapta derlemeyi düşünüyorum.

CM

MY

CY

CMY

Tavernalar kralı Yorgo Vaporidis’ten bir nostalji

F&T Mekanların dışında müzik de çok önemli Rum kültüründe, bunun için de bir kitap hazırlayabilirsiniz belki... MÇS Olabilir tabi ki... F&T Son olarak söylemek istedikleriniz neler? MÇS Bence her genç kültürüne sahip çıkmalı. İç içe yaşayan kültürlerin de kardeşçe yaşamaya devam etmesini temenni ediyorum.

Bahar Pastaneleri’nin ilk sahibi Ioanna Thomaidis

Neşemore Restoran’ın Yaprak Sarması Malzemeler n 1 kg soğan n 1 bardak pirinç n 2 demet soğan n 1 demet dereotu n 1 demet taze nane n 2 limonun suyu n 1,5 çorba kaşığı şeker n 1 çay kaşığı karabiber n 1 tatlı kaşığı tuz n 2 su bardağı sızma zeytinyağı n Salamura yaprağı, mümkünse Alaşehir Not: (Yaprakları tuzunu bırakması için soğuk suda bekletir, süzer, sonra da biraz limonlu suda bekletiriz.)

148

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Yapılışı Soğanlar elde ince ince doğranır (rende yapılmaz), hafif ateşte, bir bardak yağ içinde hafif pembeleşinceye kadar çevirerek öldürülür. Buharlaşma başlayınca içine diğer malzemeler konulur. İnce kıyılmış yeşillikler, otlar kararmasınlar diye en son tencereye atılır. Bu dolma içi soğuyunca yapraklara sarılır. Tencerenin dibi tutmasın diye birkaç yaprak serilir. Bir bardak yağ üzerine dökülür ve en üste ağır bir kapak ters çevrilerek konur (sarmalar pişerken dağılıp bozumasın diye). Buna limon suyu da eklenir, kısık ateşte iki saat kadar pişmeye bırakılır.

Tarabya Kıyı Balık Restaurant’ın sahibi Yorgo Sabuncu

Rula-Panço ikilisi ve Neşe Orkestrası

Barba Yorgo Taverna

K


C

M

Y

CM

MY

CY

CMY

K


f&t hotels

Sedative Bodrum Boutique Hotel&SPA Bodrum’ un Zeytinli Kahve Mevkii’nden Torba Koyu’na bakan butik otel, sadelikle şıklığın, konforla gösterişin,mimari detay ve Endonezya Bali ’den gelen mobilya ve aksesuarların doğa ile uyum içerisinde bir araya getirildiği eşsiz ortamında, misafirlerine tatilin yanı sıra keyifli, huzur veren bir yaşam tecrübesi sunuyor.

150

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


B

egonvil, gül, defne, zeytin, phoenix ve palmiye ağaçları ile çevrili 7500 m2 bir alanda yer alan “Sedative Bodrum Boutique Hotel & SPA”, tüm teras ve balkonlarından muhteşem panoramik Ege Denizi manzarasına sahip. Bali tarzında dekore edilmiş her biri kendine has özelliklerle 18’i jakuzili 31 suit odasında maksimum rahatlık ve gizlilik ön planda tutulmuş. Odalardaki tablolar Mimar Sinan Üniversitesi öğrencileri tarafından duvarlara özel olarak işlenmiş... Odalarda ev konforunda ihtiyac duyulan her şey bulunmakta olup, TV, DVD ve CD player, mini bar,çay seti jakuzzi, split kilma ve wireless internet bunlardan bazılarıdır. Dekorasyonundan personeline kadar, servis verdiği her noktada kişiye özel ‘butik’ bir hizmet anlayışıyla yola çıkan “Sedative Bodrum Boutique Hotel & SPA”, Bodrum’un hareketli yaşantısına 10 km bir mesafede olmasına rağmen, bu hareketliliğin tamamen uzağında dingin ve huzurlu bir ortama sahiptir.

Kendinizi Şımartın LiM SPA hizmetlerinde; özel mimarisi ile Türk hamamı, doğal klimalı ve deniz manzaralı ortamında çok seçenekli doğal bakım ve masaj hizmetlerinin sunulduğu SPA kabinleri, sauna ve buhar odasının yanı sıra tatilde spordan uzaklaşmak istemeyenler için açık hava fitness salonu ile dinginlik içinde sağlık sunmaktadır. Bir adet deniz suyu bir adet tatlı su ile sirkülasyonlu yüzme havuzu ve 15 gazebo’su ile 140 metre uzunluğunda özel kumlu plajı ile misafirlerine uzun süre deniz keyfi imkanı sunuyor. Sedative Bodrum Boutique Hotel & SPA’nın konsepti oda kahvaltı olup benzersiz manzaraya sahip restoran ve barı ile Akdeniz mutfağının yemeklerini, özel ödüllü ahçısıyla istenildiğinde misafirlerine sunmaktadır. Sedative Boutique Hotel ve Spa kolay karayolu ulaşımına sahip Bodrum’un merkezine 10 dakika ve Bodrum Uluslararası Havaalanı’na 20 içinde dakika ulaşabiliyorsunuz. Concierge hizmetlerinde transferler, özel turlar sağlanmaktadır. Özel davet, toplantı ve düğün organizasyonları için seçkin ve benzersiz bir ortam… www.hotelsedativebodrum.com

Oda Konseptleri SUPERIOR SUITES

120 m2+20 m2 teras 2 yatak odalı 2 banyo ve wc, oturma grubu, jakuzi

HONEY MOONER SUITES 100 m2+20 m2 teras, oturma grubu, jakuzi

PREMIUM SUITES 60 m2+20 m2 teras, oturma grubu, jakuzi

JUNIOR SUITES

60 m2+20 m2 teras , oturma grubu

STANDART SUITES 50 m2, oturma grubu

XXX


f&t travel

Kuzeyde Bir Pırlanta

ST. PETERSBURG 42 ada üzerine Çar 1. Petro tarafından kurulan St. Petersburg ziyaretçilerini her açıdan büyülüyor. Müzeler, saraylar, katedraller, kiliseler… Her tarafı sanat kokan bir şehir ve söyleyebilecek tek söz “Bu şehir gerçek bir pırlanta”… Yazı ve fotoğraflar Utku Olgun

152

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


St. Petersburg Kanalları

S Nerede Kalmalı? GRAND HOTEL EUROPE Tarihi merkez Lerici’ye sadece 200 metre mesafedeki Europa Grand Hotel’de Panaromik Şairler Körfezi’nin muhteşem manzarasının tadını çıkarın. Adres: Nevsky Prospekt, Mikhailovskaya Ulitsa 1/7 www.grandhoteleurope.com CORINTHIA HOTEL St. Petersburg’un en turistik merkezi olan Nevsky Prospekt’teki otel, klasik mimarisi, kaliteli yemekleri, geniş ve şık iç mekanıyla dikkat çekiyor. Adres: Nevsky Prospect, 57 www.corinthia.com OTEL ROCCO FORTE ASTORIA 100 yıllık geçmişiyle, tarihi, Bolşevik Devrimi öncesine uzanan otel, Rusya’nın aristokratik geleneğini yansıtan en lüks markalardan biri. Adres: St. Isaac’s Square www.thehotelastoria.com

aat gece yarısı üç. Gecenin loş karanlığında ağır aksak ilerleyen trenin ritmik gürültüsünde gözlerimi açıp başucumda duran perdeyi araladığımda uçsuz bucaksız orman karşıladı beni. Dünyanın bu kadar kuzeyindeki sık orman örtüsünden gözlerimi ayıramazken hemen hemen hepsi ahşap evlerden oluşan köyler usta bir ressamın fırçasından çıkmış gibiydi. Hafif doğruldum yattığım yerden ve biraz daha seyrettim trenin penceresindeki bu bana çok yabancı dünyayı. Moskova’dan yola çıkalı dört saat olmuştu. Geceyi nerede bıraktığımızı ve günü nasıl karşıladığımızı düşünürken tekrar yenik düştü gözlerim uykuya. Bu sefer benimle beraber 750 kilometrelik yolu trenle kat eden insanların gürültüleriyle açıldı gözlerim. Yarı açık gözlerimle baktığım saatim altıyı gösteriyordu. Yattığım yerden kuvvet alarak doğruldum ve bir çırpıda çıktım üç kişiyle paylaştığım kompartımandan. Çıkar çıkmaz da Rusya’da aldığım dersi yeniden ezberledim. Aslında daha yola çıkmadan öğretilmiş bir bilgiydi, hemen hemen kimsenin İngilizce konuşmadığı. Yine de bir umutla insanlarla iletişim kurmaya çalıştım çabamın boşa çıkacağından emin olana kadar. Tatile beraber çıktığım arkadaşlarımın da uyanması ve iletişimsizlik neticesinde tekrar kompartımana dönüp St. Petersburg garına varışımızı beklemeye başladım. Aslında ilk yaptığım, tren görevlileri tarafından verilen yatak malzemelerini toplamak oldu. Adettenmiş yorgan, yastık ve çarşafın güzelce toplanıp bir kenara konulması. Çok beklememize gerek kalmadan, yaklaşık bir saat sonra vardı trenimiz hayatım boyunca gittiğim en kuzey noktaya.

Büyük Kuşatmanın Şehrindeyiz

St. Petersburg Çar 1. Petro tarafından 1703’te Baltık Denizi kıyısına, Neva Nehri’ndeki 42 ada üzerine yayılmış Avrupa’nın en büyük dördüncü kenti. 200 sene Rus Çarlığı’nın başkentliğini de yapmış. 20. yüzyılda önce

153


f&t travel Şehirden bir görüntü.

(1914-24 arası) Petrograd, sonra da (1924-91 arasında) Leningrad ismini alan şehir, Demir Perde’nin yıkılması ile yeniden ilk ismine kavuşmuş. Trenden ilk indiğimde Aleksandr Buravsky’nin yönettiği “Leningrad Kuşatması” filmi geldi aklıma. Hani o İkinci Dünya Savaşı’nın en kanlı, taş üstünde taş kalmayan ve binlerce insanın açlıktan öldüğü kuşatmayı anlatan film. Acaba şimdi nasıl görünüyordu film sahnelerinde tam bir harabeyi andıran şehir? Hızlı adımlarla iki yanımızdaki trenlerin arasından ilerlerken diğer insanların telaşlarından uzak, her gördüğüm kareyi beynime kazıyarak yürüdüm. Sonunda garın dışına vardığımızda başladı bizim telaşımız; bir an önce bir taksi bulup kalacağımız eve varmak.

Sıra Hayal Gücümde

Rusya’da öğrendiğim ikinci ders (ki daha Moskova’da havaalanından iner inmez kazındı beynime) taksilerle mutlaka pazarlık yapmaktı. Çünkü hem taksilerde taksimetre yok, hem de gideceğiniz yere sizi birbirinden çok farklı fiyatlara götürebiliyorlar. Aslında ne kadar yabancı olduğunuz değiştiriyor fiyatın yükselmesini veya düşmesini. Pazarlık konusunda başarısız olmamdan dolayı bir iki adım geride kalarak arkadaşlarımın hangi taksiye bineceğimizi söylemesini beklemeye başladım. Sonunda bir taksiye atınca kendimizi bu sefer telaşımız bir an önce eve varıp, bir iki saatlik uykunun ardından kendimizi şehrin sokaklarına atmak oldu. St. Petersburg caddelerinde yaptığım bu ilk seyahatte çok büyük bloklara yekpare yapılmış devasa binalar çekti dikkatimi. İstanbul’daki ince uzun binaların aksine her biri sanki devasa devlet dairelerini andıran, tek renk, tüm cepheleri aynı binalar ve bu binalarda küçücük evlere sıkışmış yaşamlar… Sıra hayal gücümdeydi.

İlk Durak Nevskiy Prospekt Caddesi

St. Petersburg Garı Kafe Singer

Eve varıp eşyalarımızı bıraktığımızda tüm yorgunluğuma rağmen uykuyu es geçip hemen attım kendimi St. Petersburg sokaklarına. Neyse ki arkadaşlarımızdan biri şehri gayet iyi biliyordu. Onun anlatımıyla gayet kolay bulduk gideceğimiz yeri, bir daire etrafında her yöne dağılan metro yollarında. St. Petersburg’da önemli birçok yere yakın olan ve her anlamda turistlerin bütün ihtiyaçlarını karşılayan Nevskiy Prospekt durağında indik metrodan. Şehrin ana caddesi olan Nevskiy, gelişimini yüzyıllar boyunca sürdürmüş. Yine de birbirinden çok farklı zamanlarda yapılan binaların yükseklikleri hemen hemen aynı. Kışlık Saray’ın inşaatından sonra 1762 yılında çıkan kararnameyle de caddedeki binaların Kışlık Saray’dan daha yüksek olamayacağı kurala bağlanmış. Çünkü Çar’ın şahıslara kır ikametgahlarına gitmek üzere ışıklı işaret verdiği küçük kule sarayın çatısında bulunuyor ve hiçbir bina onu kapatmamalı.

Aradığınız Herşey Cadde Üzerinde

Cadde birçok açıdan çok önemli. Hermitage Müzesi ve Saray Meydanı’na bu caddeden gidiliyor. Ayrıca Kazan Katedrali, Kafe Singer, istediğiniz her şeyi bulabileceğiniz kare şeklindeki devasa bir alışveriş merkezi ve adeta şehrin simgesi olan Dökülen Kan Kilisesi bu cadde üzerinde. Metrodan inince kapalı bir hava ve keskin bir soğuk karşıladı bizi. Neyse ki hazırlıydık bu havaya. Bir de nereye gitmemiz gerektiğine… Zira biri dünyanın sayılı müzelerinden olan Hermitage Müzesi olmak üzere 239 müzeye, sayısız tarihi ve önemli binaya, kiliseye sahip şehirde plansız hareket etmek, seyahatin verimsiz geçmesine neden olabilir.

“Rus Sanatlarının Katedrali”

II. DÜNYA SAVAŞI, KENTI BÜYÜK HASARA UĞRATTI. ŞEHIR ON YILLIK SÜREDE ESKI KROKI ÜZERINDE YENIDEN INŞA EDILDI. SOSYAL DOKUSUNDAKI DEĞIŞMEYE RAĞMEN KENTIN DOKUSUNDAKI KALICILIK, ÖZELLIKLE 12 HAZIRAN 1991’DE SOVYETLER BIRLIĞI’NIN ÇÖKMESINDEN SONRA ENTELEKTÜEL VE SANAT MERKEZI OLMASI ILE ILINTILIDIR. 154

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Sıradaki durağımız, cephesinden yaklaşanları adeta bağrına basmak istermiş gibi duran Kazan Katedrali oldu. Napolyo’nun Fransa’sı üzerinde Rusya’nın silahlarının zafer anıtı olan ve maden konstrüksiyonların ilk defa kullanıldığı katedral, ülkenin en iyi heykeltıraş ve ressamlarının çalışması ile “Rus sanatlarının katedrali”ne dönüşmüş. Kazan Katedrali’nden yaklaşık on dakikalık yürüyüşle vardığımız Saray Meydanı’nda Hermitage Müzesi’ni gezmek için hemen sarayı etrafında dolaşmaya başladık. Ancak o büyük sarayın etrafında tam tur atmamıza rağmen müzeye giriş kapısını bulamayınca şüphelendik durumdan. Sonunda karşılaştığımız bir tabelada müzenin pazartesi günleri kapalı olduğunu okuyunca müzenin hemen yanındaki bizdeki çay bahçelerine benzeyen yere oturduk. Zaten yorgunluğumuz da iyiden iyiye artmıştı.


Dökülen Kan Klisesi. Bu kilise Çar 2. Alexander’ın 1 Mart 1881 tarihinde suikaste uğradığı yerde yapılmış. 5 kubbeli olan kilisenin, 81 metre yüksekliğindeki en yüksek kubbesi suikastin gerçekleştiği yılı temsil ederken, 67 metre uzunluğundaki ikinci kubbesi Çar’ın öldüğü zamanki yaşını ifade eder.

Türkçe İngilizce’den Daha Geçerli

İlk durağımız St. Petersburg diyince ilk akla gelen mekan oldu: Yeniden Diriliş, namı diğer Dökülen Kan Kilisesi. nehir kenarındaki yoldan yaklaştıkça Heybeti ve renkliliğiyle heyecanımızı katlayan kilise, yazın bu ilk günlerinde doğru yerde olduğumuzu kanıtladı. Kilise 1883-1907 yılları arasında Çar 2. Aleksandr’ın öldürüldüğü yerde, Çar’ın anısına yapılmış. 1830’larda “yeni Rus tarzı” olarak tanımlanan ve Ortodoks geleneklerinin dinsel mimarcılığına dönmek girişimi olarak doğan akım ile yapılan katedrali mimar A. A. Parland, Moskova’daki Aziz Vasiliy Katedrali’ni esas alarak inşa etmiş. Dökülen Kan Kilisesi’nin içindeki turumuz, katedralin heybetiyle süslenirken, katedral çıkışında hemen arkada yer alan hediyelik eşya kulübelerinde aldık soluğu. Hemen hemen hepsi geleneksel Rus tarzını simgeleyen ve dünyanın başka hiçbir yerinde kolay kolay rastlayamayacağınız hediyeliklerle dolu kulübeler arasına dalarken daha üçüncü tezgahta yaşadık şaşkınlığımızı: Kulübeyi işleten Azeri bir Türktü. Daha önce de rastladığımız bu durum bize Rusya’da Türkçe’nin İngilizce’den daha geçerli bir dil olduğunu gösterdi. Burada yaptığımız kısa bir sohbetin ardından alışverişi seyahatimizin son gününe bırakarak tekrar yola koyulduk.

155


f&t travel Haşlanmış Mısır, Sosisli Sandviç ve Bira

Bu çay bahçelerine St. Petersburg’un hemen hemen her yerinde rastlamanız mümkün. Birbirinin aynısı bu yerlerde bulunan kulübelerde ikisi Rus, biri Türk dört çeşit bira satılıyor. Ayrıca iki farklı tezgahtan birinden Ruslara özel sosisli sandviç, diğerinden haşlanmış mısır alabilirsiniz. Biz de üç yere birden uğrayarak biramızı, mısırımızı ve sandviçimizi alarak masalardan birine oturduk. Rusya’da karşılaşabileceğiniz en ilginç durumlardan biri bu masada geldi başımıza. Kuşlar olabildiğince arsız. Masanıza gelip elinizdeki mısırdan bile yemeye çalışıyorlar ve hiç korkmuyorlar. Bunu şehrin sokaklarında kedi olmamasına bağlayarak duruma ayak uydurduk ve yiyeceklerimizi kuşlarla paylaştık.

En İyi Fotoğraflar Vasilyevski Adası’ndan Çekiliyor

Burada iyice dinlenmemizin ardından da müzenin hemen yanındaki köprüden Vasilyevski Adası’na geçtik. St. Petersburg’a gelmeden önce izlediğimiz bir seyahat programında, şehirdeki en güzel fotoğrafları bu adada çekebileceğimiz yazılıydı. Bunun doğruluğunu daha adaya ayak basar basmaz gördük. Şehrin merkezi olması için 1. Petro tarafından planlanmış adanın hemen girişindeki iki devasa sütun heybetiyle bizi ilk anda etkiledi. St. Petersburg Üniversitesi, Bilimler Akademisi, Güzel Sanatlar Akademisi ve Madencilik Enstitüsü’nün de bulunduğu adada dolaşmak ayrı bir keyifti. Saatin ilerlemesine rağmen hava bir türlü kararmıyordu. Bu durumu en başından beri bilmemize rağmen yine de şaşkınlığımızı gizleyemeden kendimizi St. Petersburg’un gece hayatına attık. Nevskiy Caddesi’ndeki birbirinden eğlenceli mekanlarda dolaşarak yaptık gece yarısını ve gece yarısından sonra yani hava ancak akşam kızıllığına kavuşmuşken günün yorgunluğunu atmak için evimize gittik.

Hermitage Müzesi’ne Bir Gün Yetmez

Şehirdeki ikinci günümüzde soluğu Hermitage Müzesi’nde aldık. Müzenin girişinde mahşeri bir kalabalık karşıladı bizi. Kafileler halinde gelen turistlerden uzak durmaya çalışarak (aksi takdirde her kapıda uzun kuyruklara girmek gerekiyor) gezdik müzeyi. (İki önemli uyarı; müzenin hemen altında bulunan çok büyük vestiyere kıyafetlerinizi bırakarak daha rahat gezebilirsiniz ki biz bunu müzeden çıkarken öğrendik. Ayrıca müze girişinde, fotoğraf çekmek için ayrı para alınıyor ama para vermenize gerek yok. Çünkü herkes içeride istediği gibi fotoğraf çekebiliyor ki biz girerken ekstra ödeme yapmıştık.) Hermitage’in müze olarak 1764 yılında kullanılmaya başlandığı söyleniyor. Bu tarihte 2. Katerina tüccar İ. E. Gotskovskiy’den Avrupa’nın ünlü sanatçılarına ait 225 tablo almış. Şu anda müzede üç milyona yakın eser

156

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Şehrin geniş caddelerinden biri.

sergileniyor. Bu sayıdan da anlayabileceğiniz gibi Hermitage Müzesi’ni öyle bir günde hakkıyla gezmeniz mümkün değil. Yine de müzede atacağınız hızlı bir tur keyif veriyor.

Gezilmemiş Birçok Yer Kaldı

Müze çıkışında, müzenin önündeki devasa meydanda geniş bir tur attık. Özellikle meydanın ortasındaki yekpare mermerden Napolyo’nun yenilgiye uğratmaları onuruna yapılmış ve temeli olmayan, sadece kendi ağırlığıyla duran heykelin birçok fotoğrafını çektik. Artık saat akşama yaklaştığından civardaki bir iki kiliseyi de hızlıca gezmeyi tercih ettik. Çünkü seyahatimizin son gününü alışverişe ayırmak istiyorduk. Nitekim her yanı ayrı güzelliklerle kaplı şehirde gezilmedik birçok yer bıraktık arkamızda: Peter Paul Kalesi ve Kadetrali, Dekabristler Meydanı, Isaak Meydanı ve Katedrali, Mariinskiy Sarayı, Devlet Rus Müzesi, Ostrovskiy Meydanı, Aniçkov Köprüsü, Beloselskiy Sarayı, Mermer Sarayı, Yusupovskiy Sarayı, Mariinskiy Tiyatrosu, Aziz Nikolay Deniz Katedrali…

Son Gün Alişverişe

Seyahatimizin son gününe Dökülen Kan Kilisesi’nin hemen arkasındaki, daha önce bahsettiğim kulübelerde alışveriş yaparak başladık. Oradaki Türk satıcının yardımıyla yarı fiyatına aldık hediyeliklerimizi. St. Petersburg’a gideceklere de bu satıcıyı bulmalarını tavsiye ederim. Son alışveriş durağımız Nevskiy Caddesi’ndeki alışveriş merkezi oldu. Aradığımız her şeyi bulmamızın verdiği mutluluk ile şehirden ayrılacak olmamızın verdiği hüzün birbirine karıştı bir anda. Çünkü artık seyahatimizin sonuna gelmiştik. Yine bir taksiyle pazarlık yapmamızın ardından havaalanına doğru giderken gezilmedik birçok yer ve yaşanmadık birçok anı bıraktık arkamızda. Aklımdan geçen tek bir karar vardı artık: Bir daha mutlaka geleceğim…


Kazan Katedrali.

Hermitage Müzesi.

Kazan Katedrali. Vasilyevski Adası.

ST.PETERSBURG’UN BU KADAR TURIST ÇEKMESININ BAŞLICA ÖZELLIKLERINDEN BIRI DÜNYANIN EN ÇOK MÜZE BULUNDURAN ŞEHRI OLMASIDIR. ŞEHIR INŞA EDILIRKEN BIRÇOK AVRUPA ÜLKESINDEN MIMARLAR GETIRTILMIŞTIR. RUS SENTEZI VE AVRUPA TRENDLERININ BIRLEŞMESIYLE ST.PETERSBURG’DA GÜZEL, GÖRKEMLI BINA VE KÖPRÜLER ORTAYA ÇIKMIŞTIR.

Saray Meydanı.

Lenin Heykeli

157


f&t outdoors

Dünyanın En Güzel 10 Bahçesi Yaşam ve oksijen alanları olan bahçeler, bizi ait oldukları tarih ve kültürlere de bağlıyor. İşte dünyanın dört bir yanından seçtiğimiz 10 güzel bahçe...

Curitiba Botanik Bahçesi

“Jardim Botânico Fanchette Rischbieter” olarak da bilinen Curitiba Botanik Bahçesi, Günay Brezilya’nın en büyük eyaletlerinden olan Parana’da, Curitiba şehrinde bulunuyor. 1991 yılında açılan ve şehrin en çok turist çeken yeri olan Curitiba Botanik Bahçesi, Fransız stiliyle tasarlanmış. Fransız tarzı geniş bahçelerin en büyüğü 458 metrekare alana sahip, birçok karakteristik bitkinin bulunduğu bahçelerde göller, şelaleler, barınaklar yer alıyor. Ziyaretçi girişinin sağ tarafındaki çiçekler görenleri büyülüyor. Toplam 240.000 metrekare alana sahip Curitiba Botanik Bahçesinin en önemli serası Londra’da 19. yüzyıl ortalarında inşa edilen Crystal Palace’a benzeyen art nouveau tarzında yapılmış. Modern metalik yapıdaki sera, bahçenin simgesi haline gelmiş. Doğal florası birçok araştırmacının ilgisini çeken bahçe, botanik türler bakımından da çok zengin.

158

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Butchart Bahçeleri

Taş ocağı olan arazinin ıslahı nedeniye bugünkü görünümüne kavuşan Kanada’daki Butchart bahçeleri, dünyanın en güzel bahçeleri arasında yer alıyor. 22 hektarlık alana yayılan bahçede 700 çeşit bitki bulunuyor. Özellikle ekim ve mart aylarında çok renkli görünen bahçeler, gizli ışık oyunlarıyla masal bahçelerine dönüşüyor adeta. Güneş batarken çok etkileyici bir görünüme kavuşan bahçeler, çiçekler, nadir ağaçlar ve dolambaçlı yollarla dolu. Turistler için Güzel Ross Çeşmesi’nde ve yemyeşil bahçelerde fotoğraf çektirmek büyük bir zevk. Gece ışıklandırma efektleriyle adeta dans eder gibi görünen bahçeler, bambaşka bir mutluluk kaynağı.

Kawachi Fuji Bahçeleri

Kozmik Spekülasyon Bahçesi

Mimari eleştirmen ve tasarımcı Charles Jencks’in projesi olan Kozmik Spekülasyon Bahçesi, İskoçya sınır bölgesinde 30 dönümlük bir arazi üzerinde yer alıyor. Bahçe, evrenin bazı temel yönlerini keşfetmek üzere tasarlanmış. Bahçenin her bölümünde fen ve matemeatiğin gizemli dünyasının yansımaları bulunuyor. Atomlar neden oluşur? DNA nasıl olur da yaşayan bir organizmaya dönüşebilir? gibi soru ve kavramlara yarattığı görsel metaforlarla cevaplar arayan bahçede yüzlerce bitki çeşidi yok. Doğal özelliklerini korunarak tasarlanan bahçe, özel mülk olduğundan ancak bazı günlerde bahçe sahibinin son eşi Maggie Keswick adına kilise yararına, para karşılığı ziyaretçilere açılıyor.

Kawachi Fuji Bahçesi, Japonya’nın Kitakyushu şehrinde bulunuyor. Görenleri büyüleyen bahçe içinde, “Wisteria Tunnel” adında mor, kırmızı, sarı, pembe renkli birbirinden güzel çiçeklerden oluşan tüneller bulunuyor. Nisan ayının ortalarında çiçeklenmeye başlayan bahçe, çiçeklerin müthiş kokusuyla baş döndürücü bir havaya sahip oluyor. Çiçek tünellerinden geçenlerin eşsiz bir deneyim yaşadığı bahçe mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri. Turistlerin ilgi odağı olan ve her geçen gün ziyaretçi sayısı artan Kawachi Fuji Bahçesi, Tokyo’dan dört saat uzaktalıkta bulunuyor. Bahçenin yer aldığı Kitakyushu’a, Tokyo’dan otobüs ile gitmek mümkün. Tünellerdeki banklarda oturmak, o muhteşem çiçek kokularında renklere doymak ve ruhu stresten uzaklaştırmak çok keyifli.

159


f&t outdoors

Keukenhof Çiçek Bahçeleri

1949 yılında kurulan Keukenhof Çiçek Bahçeleri Amsterdam yakınlarındaki Lisse’de bulunuyor. Başta lale olmak üzere her yıl yedi milyon çiçek soğanının dikildiği bahçe adeta “açık hava lale müzesi” gibi. Her yıl mart ayının son haftasından mayıs sonuna kadar açık kalan Keukenhof, aynı zamanda dünyanın en büyük çiçek bahçesi konumunda. 32 hektar büyüklüğündeki bahçeyi ziyaret edenlerin sayısı yıllık ortalama 800 bin. Bahçede her yıl farklı bir tema işleniyor.

Shalimar Bahçeleri Minneapolis Heykel Bahçesi

Amerika Birleşik Devletleri Minnesota eyaletinde bulunan Minneapolis Heykel Bahçesi, en büyük kentsel heykel bahçelerinden biri. 11 dönümlük bahçe, Claes Oldenburg ve Coosje van Bruggen tarafından tasarlanan 1988 Spoonbridge ve Cherry su heykelini içeriyor. Cowles Conservatory ve Siah Armajani tarafından tasarlanan ve bahçeyi Loring Park’a bağlayan yürüme köprüsü mutlaka görülmeli. Ayrıca alanda Sol LeWitt, David Nash, Jene Highstein ve Charles Ginnever çalışmaları içeren 40’dan fazla sanat merkezi mevcut.

160

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Babür İmparatoru Şah Cihan tarafından yaptırılan Shalimar Bahçeleri, Şah Cihan’ın, uğruna Tac Mahal’i yaptıracağı kadınla karşılaştığı yerdir. Şah Cihan, dünyanın en güzel kokulu çiçek ve bitkilerini ve Tanrı’nın estetik harikası olan hayvanlarını bu yeryüzü cenneti olan bahçede toplamış. Her bahçenin su kanalları ve çiçeklerle ayrıldığı bahçede, süs havuzları, şelaleler, yaldız işlemeli mermer saraylar, mozaiklerle dekore edilmiş camiler bulunuyor. Shalimar Bahçeleri manzarayı seyretmek için oturacak kulübeleri olan, setli ve geleneksel bahçelere klasik bir örnek teşkil ediyor.


XX


Nong Nooch Tropik Bahçeleri

Yu Yuan Bahçesi

Tayland’daki Nong Nooch bahçeleri 1980 yılında yapılmış. Geniş alanıyla büyük bir kültür merkezini andıran bahçe, ziyaretçilerine harika anlar yaşatıyor. Bu bahçede dolaşırken kendinizi tai-box, fil güreşlerini, aslan terbiyecilerini ya da Tayland’ın kültürel etkinliklerini izlerken bulabilirsiniz. Pattaya’ya 30 dakika mesafede bulunan ve 500 hektarlık bir alana kurulmuş olan Nong Nooch Tropikal Bahçeleri geleneksel Thai yaşantısından ve kültüründen görsel anlamda oldukça zengin ve eğlenceli şovlar sergiliyor. Tropikal bahçede gezinti yapmak ayrı bir keyif.

400 yıllık geçmişe sahip olan Yu Yuan Bahçesi’nin eski sahibi Peng Yuduan’dır. Ming hanedanı döneminde bakanlık yapan Pan Yuduan, babasının mutlu yaşaması için 28 yıl boyunca bu bahçenin inşası ile uğraşmış ve bu bahçeye Yu Yuan, yani mutluluk adını vermiş. Fakat babası Yu Yuan bahçeyi göremeden ölmüş. Bahçenin sahibi Peng Yuduan ailesinin ekonomik sorunlar yaşaması üzerine bu bahçeyi satmış. Yeni Çin’in kuruluşundan sonra Shanghai Belediyesi bu bahçeyi onarmak için büyük bütçe ayırmış. Yu Yuan Bahçesi günümüzde yaklaşık 30 hektarlık bir alanı kapsıyor. Çin mimarisinden örnekler taşıyan bahçe bir doğa harikası.

Versailles Sarayı Bahçesi

Versailles Sarayı’nın bahçe mimarı, Vaux Sarayı’nın da bahçe mimarı olan André Le Nôtre’dur. Sarayın batısında bulunan Versailles Kasabası’ndan başlayan bahçe planında; Paris, Saint Cloud ve Versailles’dan gelen üç yol sarayın ön avlusundaki kralın atlı heykelinde birleşiyor. Büyük kanalın çevresine toplanan asimetrik planlı arka bahçe sonradan yapılan şehircilik planlarında da etkili olmuş durumda. Haç şeklinde olan büyük kanal, iki mil boyunca ormanlar arasından geçiyor. Sonsuz paralel veya radyal yollar etrafında budanarak şekillendirilen yeşilliklerin sınırlandırdığı çiçek paralelleri, su bahçeleri, merdivenler ve köşkler muhteşem görünüyor. Bahçenin Barok planı tabiata hükmetmekle büyük kralın şanını da yüceltmiş oluyor. Yollar, bitkiler, ağaçlar ve su kanalları geometrik düzen içerisinde.

162

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


f&t restaurant

Boğaz’da Balık Keyfi

B

Del-Mare Ristorante

oğaz’ın en güzel yerlerinden biri olan İstanbul’un en nezih semtlerinden Çengelköy’de denize nazır konumlanmış Del-Mare Ristorante açıldığı günden bu yana İstanbullu’ların en gözde balık restoranlarından biridir. Boğaz’ın eşsiz manzarası ve Fransız, İtalyan, İspanyol ve Yunan mutfaklarına ait zengin mönüleri ile Del Mare özel konuklarınızı ağırlayabileceğiniz, özel bir gün kutlayabileceğiniz ya da şirket yemeklerinizi düzenleyebileceğiniz son derece şık bir mekan. Özellikle günbatımında

bir başka güzel olan Del-Mare; özgün dekorasyonu ve sıcak atmosferiyle sizleri bekliyor... Del Mare Ristorante Kuleli Caddesi No: 53/4 Çengelköy, İstanbul Tel: 0216 422 5762 Faks: 0216 422 6354 www.del-mare.com


f&t vacation trends

Her Ülkede Bir Eviniz Olsun

Yurtdışı tatillerini ev konforunda geçirmeyi tercih edenler ve otel maliyetlerini düşürerek daha çok yer gezmeyi planlayanlar son dönemde yurtdışında ya ev kiralıyor ya da evlerini kendileri gibi gezmek isteyen ev sahipleriyle değiş tokuş ediyor. Her türlü bütçeye uygun konaklama çözümleri sunan ev kiralama ve ev değiş tokuş sistemi hakkında merak ettiklerimizi Evdegistokusu.com Türkiye Temsilcisi Mirey Meseyyah ve Wimdu.com Türkiye Ülke Müdürü Uğur Samut’a sorduk. Tatil deneyimini turist gibi değil de o şehrin yerlisi gibi yaşamak isteyenler için sorularımızı yanıtladılar. Röportajlar Funda Şahinbaş Hoşkal

164

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


WIMDU TÜRKIYE ÜLKE MÜDÜRÜ

UĞUR SAMUT

FASHION&TRAVEL Yurtdışında ev kiralamak son yıllarda revaçta, sebepleri neler sizce? UĞUR SAMUT Bunun en önemli sebebi artık insanların sosyal turizme ilgi duyması. Oteller artık çok sıradan ve monoton geliyor birçok kişiye. Bu nedenle insanlar tatillerinde farklı deneyimler edinmek, daha farklı yerlerde kalmak ve yeni insanlarla tanışmak istiyor. Bununla beraber Wimdu gibi şirketler sayesinde insanlar farklı tatil olanaklarının da farkına varıyor. Yani kısacası bir yandan insanların tatilden beklentilerinin değişmesi ve artması bir yandan bu talebe hizmet edecek Wimdu gibi bir ürünün olması. F&T Yurtdışında ev kiralamanın avantajları neler? US Daha uygun fiyatlar sunuluyor. İstediğiniz her bölgede birbirinden farklı binlerce evde seçiminize göre kalabilme imkanınız var. Eğer ailenizle tatile gidiyorsanız, evlerde doğal olarak mutfak bulunduğundan kendi yemeğinizi yapabiliyorsunuz. Kendinizi gittiğiniz şehirden birisi gibi hissetmeniz, daha otantik bir tecrübe oluyor. Ev sahibinden edineceğiniz yerel öneriler gezi planınızı oluşturmanızda rehber olabiliyor. F&T Kimler en çok ev kiralıyor? US Öğrenciden yeni evli çiftlere, ailelerden iş gezisi yapanlara kadar herkes için bir hizmet. Değişik bir tatil yapmak isteyen ve bu hizmeti otellerden daha ucuza almak isteyen herkes, bu konseptin bir parçası olabiliyor ve severek bu hizmeti kullanabiliyor. F&T Evini kiraya verenler aynı zamanda ek kazanç elde etme fırsatı da yakalıyor. Ne kadar ek gelir elde edilebiliyor? US 18 yaşın üstündeki herkes bütün bir evini veya evinin bir odasını kiraya verebiliyor. Elde edilen gelir evin bulunduğu lokasyona, evin büyüklüğüne ve tabii ki kiraya verilen gün sayısına göre değişiyor. 10 Euro’ya bir ev bulmak da mümkün, 8000 Euro’ya bir kale kiralamak da mümkün. Biz kira değerlerine karışmıyoruz fakat kiraya verenlere önerilerde bulunuyoruz. F&T Ev kiralamada en çok hangi ülkeler tercih ediliyor? US Ziyaretçiler genellikle Fransa, Almanya, İngiltere ve Amerika’da bu sistemi çok kullanıyor. Bu bölgelere giden insanların sisteme olan talebi her geçen gün çok hızlı bir şekilde artıyor. Wimdu’yu kullanan birçok ziyaretçi, memnun kaldıkları için daha sonra evlerini kiraya verip ziyaretçileri ağırlıyorlar. Ev sahibi olarak başlayıp daha sonra sistemi ziyaretçi olarak kullanan sayısı da bir hayli fazla. F&T Wimdu.com hangi hizmetleri sunuyor? US Wimdu.com evini kiraya vermek isteyenleri ve kiralık evde tatil

OTELLER ARTIK ÇOK SIRADAN VE MONOTON GELIYOR BIRÇOK KIŞIYE. BU NEDENLE INSANLAR TATILLERINDE FARKLI DENEYIMLER EDINMEK, DAHA FARKLI YERLERDE KALMAK VE YENI INSANLARLA TANIŞMAK ISTIYOR. BUNUNLA BERABER WIMDU GIBI ŞIRKETLER SAYESINDE INSANLAR FARKLI TATIL OLANAKLARININ DA FARKINA VARIYOR.

yapmak isteyenleri buluşturan bir platform. Bu bağlamda evini kiralamak isteyenlere çok kolay, ücretsiz bir şekilde bu olanağı sağlıyor ve böylece evlerinin binlerce ziyaretçi tarafından görüntülenmesini sağlıyoruz. Ziyaretçilerin çok kolay bir şekilde diledikleri lokasyonda diledikleri evi bulmalarını sağlıyoruz. Bunun yanında hizmeti kullanan kişilerin kullanıcı yorumları ile hem ev sahipleri hem de ziyaretçiler gitmeden önce birbirleri hakkında fikir sahibi oluyorlar. Bu şekilde hem kendinizi daha güvende hissediyorsunuz hem de Wimdu kalite kontrolünü gerçekleştirmiş oluyor. Ayrıca Wimdu ev sahiplerine ücretsiz fotoğraf hizmeti sunuyor. Bu şekilde ev sahipleri evlerini daha güzel sergileme fırsatı buluyor. Ayrıca yine Wimdu’nun bu fotoğrafçısı Wimdu adına evle ilgili ilk kalite kontrolü yapmış oluyor. Bununla beraber ev sahiplerini ve evlerini korumaya yönelik uluslararası şirket garantili sigortamız da mevcut. F&T Nasıl üye olabiliyoruz? US Üye olmak ücretsiz ve çok basit. Ziyaretçi olarak yapmanız gereken Wimdu.com’a girip gitmek istediğiniz lokasyonu boşluğa yazmanız. Daha sonra çıkan seçenekler arasından dilediğiniz evi seçtikten sonra rezervasyon sırasında Wimdu.com’a kaydoluyorsunuz. Ev sahibi olarak yine Wimdu.com üzerinden “list your space” bölümünü tıklayarak evinizin detaylarını girip Wimdu’ya kaydolabiliyorsunuz. Bu iki yoldan birisini seçip kaydolduktan sonra Wimdu üzerindeki hesabınızı hem ziyaretçi hem ev sahibi olarak kolayca kullanabiliyorsunuz. F&T Ev kiralamak ve evini kiraya vermek isteyenlere neler önerirsiniz? US Ziyaretçilere sitedeki arama motoru ile gitmek istedikleri lokasyonu seçip, evlerin açıklamalarını okumalarını, fotoğrafları ve daha da önemlisi daha önce o evde kalmış olanların yorumlarını incelemelerini öneriyorum. SisUğur Samut temle ilgili herhangi bir soruları olması durumunda Wimdu ile irtibata geçebilirler. Evle ilgili soruları olması durumunda evi tutmadan önce ev sahibi ile iletişime geçmelerini tavsiye ediyoruz. Evini kiraya vermek isteyenlerin evleri ile ilgili bilgileri detaylı bir şekilde açıklamalarını, kaliteli fotoğraflar yüklemelerini, eğer bunu kendileri yapamıyorsa Wimdu’ya haber vermelerini öneriyoruz. Biz kendilerine ücretsiz profesyonel fotoğrafçı gönderiyor ve evlerini en iyi şekilde gösterecek fotoğrafları paylaşmalarına yardımcı oluyoruz. Ziyaretçilerin ve ev sahiplerinin diğer kullanıcılar için yorumlarını paylaşmalarını rica ediyoruz.

165


f&t vacation trends

HOME EXCHANGE TÜRKIYE TEMSILCISI

MIREY MESEYYAH

FASHION&TRAVEL Yurtdışında ev tatili son dönemde çok popüler. Bu yükselişin sebebi sizce nedir? MIREY MESEYYAH Bu yükselişin sebebinde iki sebep bulunuyor. Bir yandan otellerin yüksek fiyatları diğer yandan da geleneksel turistik seyahatlerin dışına çıkmak isteyenlerin arayışı sayılabilir. Ev değiş tokuşu yapan kişiler evlerini, dairelerini, apartman katlarını her iki tarafa uygun olan zamanda aralarında takas ederek tatillerini konaklama ödemeden gerçekleştirebiliyor. Bu sayede sadece yol parası ödeyerek dünyanın her yerine gidebiliyorlar. Ev Değiş Tokuşu sistemi seyahat eden üyelerin, gittikleri yerlerde kendilerini turist gibi değil de ülkenin yerlisi gibi hissetmelerini sağlıyor. Ev Değiş Tokuşu diğer tatil alternatiflerine göre çocuklarla seyahat etmek için çok daha rahat bir sistem ve yerel seyahatler için olanaklar sağlıyor. Unutulmaz arkadaşlıkların kurulmasına ve zengin kültürel deneyimlerin yaşanmasına fırsat veriyor. F&T Ev değiş tokuşu yapmanın avantajları ve dezavantajları neler? MM Birçok avantajı var. Öncelikle konaklama için para ödenmiyor. Küçük bir otel odasında kalmaktansa rahat bir evde konaklama oluyor ve böylece hem yeni bir yer keşfediyorsunuz hem de evinizde harcadığınızdan daha fazlasını harcamıyorsunuz. Ayrıca gittiğiniz yerlerde kendinizi turist gibi değil, oranın yerlisi gibi hissedebiliyorsunuz. www.homeexchange.com ya da Türkçe versiyonu www. evdegistokusu.com adresinde 145 ülkeden 42.000’den fazla ev kayıtları bulunuyor ve bu sayede hiç aklınıza getirmeyeceğiniz yerlere bile gitme fırsatınız oluyor. Dağ, deniz ya da kültür gezileri mi ilginizi çekiyor? New York, Paris ya da Hong Kong’da yaşamayı mı düşlüyor-

166

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

sunuz? Tüm bu alternatifleri bir tık mesafede bulabiliyorsunuz. F&T Ev değiş tokuşunda en çok hangi ülkeler tercih ediliyor? MM Amerika, Avustralya, Kanada, Fransa, İngiltere, Danimarka, İspanya, İtalya, Hollanda, İrlanda, Meksika, Yeni Zelanda, İsveç, Almanya, İsviçre, İzlanda, Güney Afrika, Brezilya, İsrail, Kosta Rika, Türkiye, Belçika, Endonezya, Tayland, Norveç. F&T Türkiye’de ev değiş tokuşu yapanların oranı nedir? Geçmiş yıllara göre artış var mı? MM Şu an Türkiye’de 100’e yakın üye var ve her geçen gün ilgi artıyor. F&T Evdegistokusu.com’a nasıl üye olabiliyoruz?


Mirey Meseyyah

EV DEĞIŞ TOKUŞU SISTEMI SEYAHAT EDEN ÜYELERIN, GITTIKLERI YERLERDE KENDILERINI TURIST GIBI DEĞIL DE ÜLKENIN YERLISI GIBI HISSETMELERINI SAĞLIYOR. EV DEĞIŞ TOKUŞU, DIĞER TATIL ALTERNATIFLERINE GÖRE ÇOCUKLARLA SEYAHAT ETMEK IÇIN ÇOK DAHA RAHAT BIR SISTEM. MM Üç çeşit üyeliğimiz bulunuyor: Bronz (Bedava), Gümüş (3 aylık/74.80 TL ya da 12 aylık/191 TL) ve Gold (500 $). Bronz üyelikte; ev tanımı yapılabiliyor ancak yayınlanmıyor. Üyelere teklif yollanabiliyor. Sınırlı işlevli üye kontrol paneline erişim sağlanıyor. Ev tanımı sergilenmediğinden üye teklifleri alınamıyor. Gümüş üyelikte; ev tanımınız sergilenerek diğer üyelerden ev değiş tokuşu teklifleri alıp istediğiniz kadar seyahat edebiliyorsunuz. Üyelere teklif yollayabiliyorsunuz. Üye kontrol panelindeki “listelerim” gibi klasörler sayesinde teklifinizi aynı anda birçok üyeye gönderebiliyorsunuz, gitmek istediğiniz yerlerle ilgili yeni tekliflerden anında haberdar olabiliyorsunuz ve aldığınız, gönderdiğiniz e-postaların listesini görebiliyorsunuz. Ek bir ödeme yapmadan sınırsız ev değiş tokuşu imkanı sunuyor. Herhangi bir sebepten dolayı ilk yılda hiçbir ev değiş tokuşu yapmadıysanız ikinci yıl için ücret ödemiyorsunuz. Gold üyelikte; dünyanın her köşesinden ayrıcalıklı lüks ev seçenekleri sunuluyor. Site sayesinde üyeler konaklama için para ödemiyor ve değiş tokuş yaptıkları bir evde kalabiliyorlar. Bugün 60 değişik ülkede 1000’e yakın lüks ev kaydına sahip site üyelerine “yerlisi gibi yaşa” konseptine dayanan unutulmaz tatiller sunuyor. Gold üyeler, gümüş üyelerin ayrıcalıklarına sahipler. Ayrıca bir de consierge

hizmetinden faydalanabiliyorlar. F&T Ev değiş tokuşu yapmak isteyenlere neler önerirsiniz? MM İlk önce gitmek istedikleri yerlerin bir listesini çıkarıp oradaki evlere göz atmalarını önerebilirim. İkinci olarak karşıdaki üyeye güvenmeli ve açık fikirli olmalılar. Başta evini bir yabancıya teslim etme fikri korkutucu olabilir ancak şunu unutmamak gerekir ki; karşı taraf da aynı hislere sahip. Gitmek istediğiniz yeri belirledikten sonra oradaki evlere bakıp, beğendiklerinize bir teklif gönderiyorsunuz. Olumlu cevap aldığınızda yazışmalara devam ediyorsunuz ve o kadar e-postadan sonra karşınızdaki üyeyi tanımaya başlıyorsunuz ve rahatlıyorsunuz. Çoğu kez üyeler değiş tokuş yapmadan önce birbirlerine telefon ediyor ve sormak istedikleri her şeye açıklık getiriyorlar. Ben bugüne kadar 15 kere değiş tokuş yaptım. Üç hafta Sydney, 15 gün Meksika San Miguel de Allende, üç hafta Avignon, üç hafta Bali’de tatil yaptım. Her seferinde çok memnun kaldım. Dünyanın her yerinde bir eviniz oluyor ve gittiğiniz yerlerde evdeki kadar rahat edebiliyorsunuz. Gittiğim bütün evler çok güzeldi ve havuzluydu. Hatta bazılarında hizmetçi ve aşçı bile vardı!

167


f&t travel

Jumeirah Beach Park

168

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Her Daim Yaz

DUBAI Sadece Birleşik Arap Emirlikleri’nin ya da Ortadoğu’nun değil, dünyanın en hızlı gelişen ve dönüşen şehirlerinden biri olan Dubai, doğayla teknolojiyi, sadelikle görkemi, modernle egzotiği aynı anda ve uyum içinde bir arada bulabileceğiniz nadir yerlerden biri.

E

n yüksek, en derin, en pahalı, zengin, egzotik gibi sıfatlar sanki Dubai için yaratılmış gibi... Başka nerede yedi yıldızlı bir otelde konaklayabilir, dünyadaki ülkeleri temsil eden 200 yapay adayı ziyaret edebilir veya dünyanın en yüksek binasından alemi seyre dalabilirsiniz ki?.. Üstelik bu modernliğin ortasında, plajda deniz keyfi sonrasında alışveriş merkezine, golf sahasına veya dünya mutfağının seçkin örneklerini sunan bir restorana giderken yolunuza asırlık çarşılar çıkabilir. Şehir merkezine sadece birkaç kilometre mesafedeki çölde ise hâlâ serbestçe dolaşan develere rastlamak mümkün. Yılın oniki ayının sıcak geçtiği Dubai’nin her yerinde canlı ve kozmopolit bir hava var; örneğin geleneksel abra teknelerinde sürekli değişen bir turist grubu ile sarilere sarınmış Hintliler ve geleneksel kıyafetleri ile yerlileri yan yana görebilirsiniz. Petrolün bulunmasından sonra geçen elli yılda hızlı bir değişimden geçmiş olsa ve bugün son derece modern bir şehir olarak görünse de Dubai’nin geçmişi tarih öncesi dönemlere dayanıyor. Arkeolojik kanıtlar, bölgede bronz çağında yerleşim olduğuna işaret ediyor. MS. 5’inci yüzyılda Jumeira, Umman’ı bugünkü Irak ile bağlayan bir ticaret yolu kervan durağıydı. 16’ncı yüzyıldan itibaren Portekiz’in bölgedeki ticaret yollarıyla ilgilenmeye başlamasıyla Avrupa kültürünün etkileri görülmeye başlandı. Yüzyıllarca Ortadoğu’nun en faal liman kentlerinden biri olan Dubai’de, 1960’lardan itibaren petrol rezervinin dünya ticaretine sunulmasıyla birlikte, sonuçlarını bugün gördüğümüz değişim süreci de başladı. Güneş battığında en büyük ve yeni kulüplerden lounge, bar ve kafelere kadar Dubai’de eğlenmek için çok seçenek var. Dubai’nin en iyi bilinen kulüp ve barlarının bazıları önde gelen otellerde yer alıyor. En yoğunlukla plaj otelleri ve Sheikh Zayed Yolu üzerinde olmak üzere Dubai’nin her

Ne Yapılır? Mall of Emirates’deki Ski Dubai’de kayak yapın, dünyanın en prestijli otellerinden biri olan Burj El Arab’da güzel bir akşam yemeği yiyin, çölde jeep’lerle heyecanlı bir safariye çıkın, Wild Wadi su parkında ailecek ıslak ama eğlenceli bir gün geçirin, Palmiye ağacı şeklindeki Jumeirah Palm adasında bilmediğiniz ülkeleri keşfedin, Bur Dubai’deki tarihi binaları dolaşın ve Şeyh Zayed Yolu’nda yürüyüşe çıkın. Alışveriş merkezlerini gezmek isteyenler için The Dubai Mall, Mall Of Emirates, İbn-i Battuta, Wafi City Mall, Deira City Center Mall, Al Khaleej Center ve karşısındaki, bilgisayar ile ilgili tüm ürünlerin bulunabildiği Al Rais Shopping Mall, en gözde alternatifler. Ayrıca yıl içerisinde gerçekleşen birbirinden renkli ve eğlenceli aktiviteler için etkinlik programından ajandanızı oluşturabilirsiniz.

yerinde çok sayıda popüler kulüp bulunuyor. Dubai’deki kulüp ve barlar canlı gruplar ve farklı temalarda özel gecelere ev sahipliği yapıyor. İşin hilesi doğru gecede doğru yerde olmakta. Bunu da dönemsel olarak hazırlanan yerel kulüp listeleri ve programlarında bulmak mümkün. Hepsinin ötesinde, Dubai kulüplerinin saat 23.00’e kadar hareketlenmediğini ve gece 3.00’te kapandığını aklınızda bulundurun. Dubai’de bulabileceğiniz çok çeşitli restoran ve kafeler, kentin farklı kültür ve milletlerini de yansıtıyor. Nispeten popüler Dubai restoranlarının çoğu otellerde ve yalnızca bunlar alkol lisansına sahip. Ancak Dubai’de birçok sıradışı bağımsız restoran da var. Gordon Ramsay ve Marco Pierre White gibi ünlü şeflerin restoranlarında yakalanabilecek gurme lezzetlerin dışında Körfez’de geleneksel bir ahşap Arap yelkenlisinde yemekli gezinti yapmak ya da bir Hint mutfağında uygun fiyatlı seçenekler bulmak mümkün.

Ortadoğu’nun Alışveriş Başkenti

Dubai, tabiri caizse bir alışveriş cenneti. İnanılmaz fırsatlar sunan eski çarşılar, son derece modern alışveriş merkezleri ve vergiden muaf fiyatlarla burası ziyaretçilere adeta bir alışveriş terapisi sunuyor. Aynı zamanda Ortadoğu’nun alışveriş başkenti olarak da bilinen Dubai’de elektronik, altın, halı ve tekstil gibi lüks ürünler bile alışveriş yaparken nereye bakacağınızı biliyorsanız nispeten ucuz. Özellikle Dubai Altın Pazarı ve antik Kapalı Çarşı’nın yanı sıra elektronik, tekstil, balık, et, sebze, parfüm ve baharat çarşıları mutlaka ziyaret edilmesi gereken alışveriş noktaları. Bunların tümü de Dubai’nin cıvıl cıvıl Deira bölgesinde yer alıyor. Plajları, eğlence hayatı ve misafirperverliğiyle Dubai, kışın ortasında deniz tatili yapmak isteyenler için Türkiye’ye hem coğrafi hem de kültürel olarak yakın bir alternatif.

169


f&t travel YILIN ONIKI AYININ SICAK GEÇTIĞI DUBAI’NIN HER YERINDE CANLI VE KOZMOPOLIT BIR HAVA VAR; ÖRNEĞIN GELENEKSEL ABRA TEKNELERINDE SÜREKLI DEĞIŞEN BIR TURIST GRUBU ILE SARILERE SARINMIŞ HINTLILER VE GELENEKSEL KIYAFETLERI ILE YERLILERI YAN YANA GÖREBILIRSINIZ.

Nerede Yenir? n Blue Flame, Dubai’nin merkezinde buBurj Al Arab

Burj Khalifa

Dubai Creek

Sheikh Zayed Road

Aquarium&Underwater Zoo

XX

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Görmeden Dönmeyin

BURJ KHALIFA: Dünyanın en yüksek insan yapımı binası. 828 metrelik bina, otel, rezidans ve ofis alanlarına da sahip. Armani Hotel ve Residences’a evsahipliği yapan Burj Khalifa’nın 124’üncü katı ise “At The Top” adıyla bir seyir terası olarak düzenlenmiş. Dubai’yi bu yükseklikten görmek gerçekten heyecan verici. BASTAKIYA: Dubai’nin en eski miras alanlarından biri ve körfezin Arap tarafında kalan son rüzgâr kulesi sahası. Bastakiya’nın adı 19’uncu yüzyılın başlarında Dubai’nin ilk ticaret göçmenlerinin selamladığı İran’ın Bastak kasabasından geliyor. İçerde yaşayan varlıklı aileleri koruyan sert duvarlara sahip sofistike evler, Bastakiya bölgesinin alameti farikası haline gelmiş. Önceleri bu duvarların tepesindeki rüzgar kuleleri ile rüzgarı evin içine yönlendiren etkin bir havalandırma düzeni oluşturulmuş. DUBAI MÜZESI: Al-Fahidi Hisarı’nın yeniden hayat bulmuş hali. 1787’de inşa edilen ve Dubai’nin en eski binalarından biri olan bu yapı, zamanında saray, garnizon ve hapishane olarak hizmet vermiş. Dubai Müzesi’nde, şehre ait arkeolojik bulgulardan geleneksel Dubai hayatına, 1950’lerden itibaren kaydedilen büyümenin belgelendiği hava fotoğraflarından şehrin gelişimini anlatan multimedya sunumuna kadar bir dizi sergi düzenleniyor. DEIRA: Hindistan ve İran’dan tacirlerin ve girişimcilerin tezgahlarını kurdukları 1940’lardan bu yana tüm dünyada meşhur olan Dubai Altın Pazarı, çok sayıda mağaza ve sunduğu makul fiyatlarla mücevher sevenlerin gözdesi. Üst üste yerleştirilmiş bilezikler, kolyeler, yüzükler, pırlantalar, zümrütler, yakutlar, safirler ve daha pek çok şey ile dolu vitrinler Altın Pazarı’nı Ortadoğu’nun en gözde turist uğraklarından biri haline getiriyor.

lunan Jumeriah Creekside Otel’de, öğle ve akşam yemeklerinizi, en taze deniz mahsulleri ile geleneksel yemeklerin sunulduğu Blue Flame’de yiyebilirsiniz. Ayrıca zevke göre ızgara çeşitleri de bulunmaktadır. Aşçılık okulunu da içinde barındıran Blue Flame, düzenlediği ‘yemek kursları’ ile farklı bir hizmet anlayışı sunarak yemeklerin hazırlanışından servis edilişine kadar olan her aşamayı müşterilerin gözü önünde gerçekleştiriyor. Kişiselleştirilmiş İpad uygulamaları ile kapsamlı şarap listelerinden içki seçimi yapılabilen Blue Flame, interaktif ve unutulmaz bir deneyim yaşamak için mükemmel bir alternatif.

n Gordon Ramsay’s Verre, Birinci sınıf

servisi ile Dubai’nin en iyi restaurantı olmaya aday olan bu mekânın sofistike bir dekoru vardır. Gordon Ramsay’s Verre’nin şarap garsonları, geniş şarap listelerinden sizi yönlendirmek konusunda ustadırlar.

n Traiteur, Dubai’de son derece muaz-

zam bir Avrupa mutfağı sunar. Dubai’deki en kapsamlılardan biri olan Cave Privee’ye, 4200 şişe şaraplık bir şarap mahzenine, ev sahipliği yapıyor.

n Hukama, Gurme bir Çin restaurantı

unvanını layıkıyla hak eden ve yemek salonundaki ağır kapısı ve dev avizesi ile şık bir görünüme sahip olan Hukama’nın dekoru oryantal dokunuşlar taşıyor.

n Spectrum-on-One, Geniş menüsü ve

yemek çeşitliliğiyle dünyanın dört bir yanından lezzet seçenekleri sunan Spectrum on One, Dubai’de ki şampanyalı brunch modasını başlatmıştır. Avrupa, Orta Doğu, Güney Doğu Asya, Japonya ve Hint yarımadasından bölgesel spesiyaliteleriyle Dubai’yi vazgeçilmez kılıyor.

n Blue Elephant, Zengin Thai dekoruyla

süslenmiş Blue Elephant, müşterilerinin geleneksel Thai yemeklerinin tadını çıkarabilecekleri özel temalı gecelere ev sahipliği yapıyor.


Burj Khalifa

Nasıl Gidilir?

Emirates, İstanbul – Dubai arasında geniş gövdeli Boeing 777 tipi uçaklarla haftada 11 gidişdönüş sefer düzenliyor. www.emirates.com.tr

Nerede Kalınır?

Dünyanın en iyi otel zincirlerine ev sahipliği yapan Dubai, Batı sahili boyunca 7 ve 5 yıldızlı olmak üzere çok geniş bir konaklama yelpazesi sunuyor. BURJ AL-ARAB, Kendisini dünyanın tek “yedi yıldızlı” oteli olarak tanıtan meşhur “yelken otel” Burj Al-Arab, Dubai sahilinin hemen açığında kendi yapay adasının üzerinde 320 metre yüksekliğinde bulunuyor. Her katın kendi resepsiyonu bulunan Burj Al Arab’da bütün “oda”lar birer dubleks şeklindedir. ARMANI OTEL, dünyanın en uzun kulesi olan Burj Khalifa’da ayrıcalıklı bir konuma sahip Armani Otel, şehrin muhteşem manzarası ile dikkat çekiyor. Armani/SPA’ da her misafire tamamen duyusal bir deneyim sunabilmek için spa müdürü tarafından kişisel danışmanlık hizmeti sunuluyor. ATLANTIS THE PALM OTEL, Arap denizinin ortasında yer alan insan yapımı bir ada üzerine kurulu otelin dizaynında su altı teması işlenmiştir. Beyaz kumsalları ve su parkı ile dikkat çeken Atlantis Hotel, geniş su sporu olanaklarının yanı sıra spa, fitness merkezi ve daha pek çok spor ve dinlenme imkânı sunuyor. AL MAHA DESERT RESORT & SPA, Özel tasarlanan ısı geçirmez pencereleri ve suları geri dönüştürebilme özelliği ile uluslar arası ödüle sahip Al Maha’da, her süite özel yüzme havuzu bulunmaktadır. JUMEIRAH ZABEEL SARAY, Osmanlı İmparatorluğunun stilini yansıtan, şehirdeki en lüks sahil tesislerinden birisi olan Jumeirah Zabeel, lüks iç tasarımı ile Osmanlı saraylarından ilham alınarak tasarlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun muhteşem dönemine ait Türk sanat eserleri ve çarpıcı duvar resimleri ile süslü olan otel, Dubai’deki sembolik Palm Jumeirah’ın batısında yer alıyor.

153 171



XXX


f&t car

2013’ün Otomobilleri

HIZ MI, LÜKS MÜ, TASARIM MI? Önümüzdeki yılın otomobillerinde aradığınız herşey var. En hızlı, en lüks, hatta tasarım harikası otomobiller arasından seçim yapmakta zorlanacaksınız. Yazı Ekrem Çifçi

174

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


BMW

BMW de yeni yıl için son zamanların otomobil trendlerinde yapılanı yaptı ve en büyük kasa spor modeli olan 6 Serisi’nin 4 kapılı Sedan modelini üretti. BMW 6 Serisi Grand Coupe adıyla üretilen bu model 640 ve 650 versiyonlarıyla çıkıyor. Deri döşeme, navigasyon, ısıtmalı direksiyon simidi, 4 bölge ayrı kontrollü klima sistemi, en üst sınıf Bang&Olufsen müzik sistemi, standart olarak sunulan donanımlardan bazıları.

175


f&t car

LAMBORGHINI Ünlü İtalyan otomobil firması Lamborghini, ilk defa dört kapılı sedan bir model ile 2013’de karşımıza çıkıyor. Yüksek süratli ve spor otomobil markası olarak bilinen Lamborghini, çok şık ve yine çok süratli dört kapılı bu modeliyle yeni yıla damgasını vuracak gibi gözüküyor.

176

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Markanın bir diğer yeni modeli de Aventador LP 700-4, 700 beygir güç üreten tam manasıyla “yerde giden uçak” olarak tanımlayabileceğimiz bu model, 100 km’ye 2,9 saniye gibi rekor denecek kadar kısa bir sürede çıkarken, toplam sürati de yaklşık 350 km/saat. Aventador modelinin bir de tam bir sanat eseri olan versiyonu bulunuyor. Aventador J UNICA. Normal modelinin tüm teknik özelliklerini taşıyan bu model, aynı zamanda modern çizgileri ve üstü açık olmasıyla oldukça etkileyici.


CADILLAC ATS

Ünlü Amerikan efsanesi Cadillac, yeni ATS modelinde günümüzde pek çok otomobil firmasının yaptığı gibi başka bir aracı alıp sadece ufak tefek değişikliklerle piyasaya sunmadı. Bunun aksine tasarımı, mühendisliği, yeni yürüyen aksamı ve yeni süspansiyonlarıyla oldukça dikkat çekici bir model yarattı. BMW 3 Serisi, Mercedes C sınıfı ve Audi A4’ü rakip gören bu model, teknolojisi ve Avrupa’lı hayranları sayesinde ciddi bir rekabet yaratacak gibi gözüküyor. Üst modelinde ön ve arka park uyarı sistemi, geri görüş kamerası, hafızalı koltuklar, Bose müzik sistemi, HD alıcılı radyo, yağmur sensörlü silecekler ve daha birçok lüks donanım mevcut. Bu güzel araç, farklı pazarlar için 2 litre dizel motordan arkadan itişli, 3.6 litre V6 benzinli dört çeker versiyonuna kadar birçok seçenekle satışa sunulacak.

177


f&t car

BUGATTI Her zaman super lüks ve sıradışı araçları üreten Bugatti, yine yeni yıl için süper bir otomobil üretti. Daha önceki süper aracı Veyron baz alınarak sedan modeli “Galibier”i yarattı. Gücünü Veyron’un 16 silindir motorundan alan Galibier, yine 1000 beygir olacak. Ancak bazı ülkelerin kanunlarına göre 800-900 beygire düşürülen versiyonları da olacak. Bugatti’nin patronun açıkladığına göre oldukça radikal bir kararla gaz / elektrik hibrid versiyonu da üretilecekmiş.

178

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR



f&t car

LEXUS GS Tamamen yenilenen Lexus GS biraz daha uzadı ve genişledi. Arkadan itiş ve dört çeker seçenekleri eklendi ve 306 beygir, V6 3.5 Litre yeni bir motora kavuştu. Lexus’un diğer modelleriyle sunulan spor versiyonu, daha güçlü motoru, kabloyla şarj istemeyen electrikli hibrid modelleri de bazı ufak makyaj değişikliğiyle üretilmeye devam ediyor.

180

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


fashiontv magazine xx




f&t technology

Teknoloji Tutkunları için Birkaç Öneri

Her gün pek çok teknolojik yenilik karşımıza çıkıyor. Ama hangileri “hit” olacak, hangileri gerçekten işimize yarayacak? İşte teknoloji tutkunları için derlediğimiz birkaç öneri...

DIORSEVERLER’E TELEFON Dünyaca ünlü Christian Dior markası akıllı telefon severler için hem tasarımı, hem de teknolojisiyle tüm telefon kullanıcılarına hitap eden çok şık ve teknolojik bir telefon üretti. Kara elmas adındaki bu telefon, lüks markanın ‘haute couture’ sınıfında ürettiği en havalı telefon. Adını aldığı elmaslar ile donatılmış olan bu telefon, ayrıca incilerle de süslenmiş. Oldukça şık olan bu telefon elbette ki çok yüksek bir fiyat ile etiketlenmiş. Yaklaşık 122.500 USD.

184

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


IPAD IÇIN STRUT’TAN LÜKS AKSESUARLAR Ipad’inizi daha havalı yapmak istiyorsanız bu haber sizin için. Lüks ürünler üzerine yoğunlaşmış olan Strut firması, Ipad için oldukça havalı ürünler üretmekte. Özellikle mobil ortamlar için üretim yapan firma, kablosuz teknoloji üstüne yatırım yapıyor. Tamamı el üretimi olan bu aksesuarlar krom, ahşap ve cam gibi malzemelerden üretiliyor. Oldukça kuvvetli bir manyetik olan neodiyum ile bağlantı sağlanan bu aksesuarlarda ipad ‘inizi çok güvenli bir şekilde aracınızda veya başka bir mobil ortamda sabitleyip kullanabilirsiniz.

ŞEHRIMIZI TANIYALIM Yellow Medya tarafından hazırlanan ve dört ay içinde 36 binden fazla iPhone kullanıcısı tarafından indirilen Şehir Rehberi artık Android cihazlarda da kullanılabiliyor. Google Play’dan ücretsiz olarak indirilebilen Şehir Rehberi’nin İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana ve Antalya gibi büyükşehirlerin yanı sıra Alanya, Bodrum, Çeşme, Fethiye, Kapadokya ve Kuzey Ege gibi tatil yöreleri için hazırlanan

12 versiyonu bulunuyor. Şehir Rehberi’nin GPS etkin ‘Yakınımda’ özelliği sayesinde, kullanıcılar yakın çevrelerinde yer alan mekânları görüntüleyebiliyor, mekânın bilgilerini Facebook ve Twitter’da paylaşabiliyor, kendi profillerini oluşturabiliyorlar. Kullanıcılar ayrıca, belli bir mekânda, belirli bir tarih için kendilerine hatırlatma kurabiliyor ve ‘Beğen’dikleri noktaları daha sonra çok hızlı bir şekilde görüntüleyebilecek şekilde otomatik olarak favorilere ekleyebiliyorlar.

185


f&t hotels

Haute Couture Oteller

Modaya yön verenlerin artık kendileri ile özdeşleşen formlarını, desenlerini, baskılarını ultra lüks butik otellerde görüyoruz. Bu tasarım otellerde unutamayacağınız lüks bir deneyim yaşamanız mümkün.

Missoni Hotel Kuwait Kuveyt Salmiya Yarımadası’nda bulunan ve Basra Körfezi’ne bakan Missoni Hotel Kuwait, Rosita Missoni’nin şık ve renkli tasarımlarını sunuyor. Canlı renkleri ve bildiğimiz Missoni desenli mobilyalarıyla Missoni Hotel Kuwait’e sıcak bir ortam hakim. İç açıcı, ferah görünümlü ortak alanları ve odalarını süsleyen Missoni objeleriyle Missoni Hotel Kuwait çok keyifli bir ortamda tatil zevkini yaşatıyor. Basra Körfezi’nin nefes kesici manzarasına sahip odalarda birçok lüks imkan sunuluyor. Otelde tam donanımlı spa alanı Six Senses’da özel terapiler, masajlar ve geleneksel Asya bakımları bulunuyor. Spa alanında yoga stüdyosu, sauna,

186

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

hamam ve dinlenme bölümleri yer alıyor. Son teknolojiye sahip fitness merkezinde egzersiz yapmak çok keyifli. Ayrıca, Basra Körfezi’ne bakan büyük, açık bir yüzme havuzu da bulunuyor. Missoni Kuwait’teki Restaurant Cucina’da otantik İtalyan yemekleri, Choco Café’de ise sıcak içecekler ve hafif yemekler sunuluyor. Otelin 18. katında yer alan Luna Club Bar’da geceler oldukça hareketli. Marina Park’a ve plaja 2 km uzaklıkta bulunan Hotel Missoni Kuwait, Salem al Mubarak alışveriş caddesine sadece birkaç adım mesafede. Hotel Missoni’nin 2013 yılında Antalya Belek’te açılacağı da açıklandı. Otelin yanına 18 delikli golf pisti de inşa edilecek.


Hotel du Petit Moulin by Christian Lacroix Hotel du Petit Moulin by Christian Lacroix Paris’te bulunan küçük ve butik bir otel. Christian Lacroix tarafından dizayn edilen Hotel Du Petit Moulin, şehir merkezinde olması nedeniyle Paris düşkünleri tarafından çok tercih ediliyor. Lacroix artık kendi markası ile tasarım yapmadığından onun desenlerini özleyenler için Hotel du Petit Moulin farklı bir rahatlama mekanı olabiliyor. 17 odalı bu küçük fakat tüm ayrıntısına kadar tasarlan-

mış otel hem şirin hem de çok konforlu. Her odası farklı biçimde tasarlanan otel, tarihi bir eseri andırıyor adeta. Fotoğraf çekimleri için muazzam fonlar oluşturan duvar kağıtları her odada farklı konseptte karşımıza çıkıyor. Lacroix’nın renkleri, bol katmanları ve desen üstüne desenleri Hotel du Petit Moulin’un duvarlarını süslüyor. Eşsiz mobilyalarla döşenmiş odalar ve ortak alanlar, Paris ruhunu hissetmek isteyenlere hitap ediyor.

187


f&t hotels

Armani Hotel Dubai Armani Hotel Dubai dünyanın en uzun kulesi olan Burj Khalifa’da ayrıcalıklı bir konumda yer alıyor. Otele girdiğinizde olağanüstü bir karşılama, mesafeli bir şıklık ve şehrin muhteşem manzarası hemen sizi sarıp sarmalıyor. Giorgio Armani tarafından tasarlanan otel, her detayı ile stil sahibi bir konforu ve işlevselliği yansıtıyor. Koyu renklerin ağırlıkta olduğu Armani Hotel tam bir iş oteli havasında. Fonksiyonel ürünlerin ağırlıkta olduğu modern alanları, oldukça rahatlatıcı bir görünüme sahip. Gerçekten Armani lüksünü yaşatan abartısız ve rahat odalar, misafirleri-

188

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

ne kusursuz dinlenmeyi vaad ediyor. Armani Hotel’de 8 ayrı tipte 160 otel odası, 144 rezidans daire bulunuyor. Aralarında Japon, Hindistan, Akdeniz ve otantik kaliteli İtalyan yemeklerinin de yer aldığı yedi restoranda dünya standartlarında yemek yemenin keyfini çıkarabilirsiniz. 12 bin metrekarelik alanıyla dünyanın ilk Armani Spa’sında her misafire tamamen farklı bir deneyim sunabilmek için kişisel danışmanlık hizmeti sunuluyor. Dubai’nin muhteşem doğası ile taçlanan otelde kalabalıktan uzak, lüks ve konforlu bir tatil geçirebilirsiniz.


Bulgari Resort, Bali Balayı destinasyonu olarak en çok tercih edilen oteller içinde bulunan Bulgari Resort, yeryüzünün cennet bir köşesi olan Bali’de bulunuyor. Hint Okyanusu’ndan 160 metre yüseklikte yer alan Bulgari Resort, doğal konumuyla insanın nefesini kesiyor ve dünya üzerindeki en egzotik destinasyonlardan birini oluşturuyor. Muhteşem manzaranın tadını çıkarabileceğiniz ve Bulgari ayrıcalığını yaşayabileceğiniz Bulgari Resort’le şehrin tüm olanaklarına kolayca erişebiliriniz. Şehrin Di Mare Karma Kandara, Uluwatu Plajı, Dreamland Plajı gibi ana noktalarına yakınlığı sayesinde otel çok seviliyor. Odalarında ahşap ve mermerin mükemmel uyumunu gözlemleyebileceğiniz otelde rahatlık ön planda. Hem doğayı hem de iç mekanlarındaki sıcak ve huzurlu havayı hemen hissedebileceğiniz Bulgari Resort’te tüm stresinizi atmanız mümkün. 59 odası bulunan otel, en seçici konuklara bile tatmin edici olanaklar sunuyor. Spa’sında stresten arınabileceğiniz otelin doğal mimariye de yakın durması etrafıyla uyumlu bir görüntü çizmesini sağlıyor.

189


f&t hotels

Calridge’s Hotel by DVF Londra’nın en şık otellerinden biri olan Calridge’s Hotel’in 20 odası, 2010 yılında Diana von Furstenberg’in kendi çizgisiyle yeniden tasarlandı. Klasik tarzda döşenmiş odalar, Diana von Furstenberg’in desenleriyle haute couture bir havaya büründü. Diana von Furstenberg’in ikonik baskıları, cesur renkleri Calridge’s Hotel’in duvarlarına,

190

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

mobilyalarına yansıyarak bambaşka bir lüks görünüme kavuştu. Mor, siyah, beyaz ve hardal rengin ağırlıklı olarak kullanıldığı odalarda kendinizi evinizde gibi rahat hissetmeniz mümkün. Perdeleri, döşemeleri, halıları ve yatak tekstili birbiriyle uyumlu döşenen odalar, Londra’nın en büyük otel odaları arasında yer alıyor. Otelin en süslü ve üzerinde düşünülmüş mobilyaları ise yatakları. Her biri birbirinden farklı olan yataklar, yorucu bir günden sonra sizi karşılamasından asla şikayetçi olmayacağınız rahatlıkta görünüyor. Geniş ve ferah suitlerdeki banyoların ise her biri birbirinden güzel. Restoranları ve ortak alanlarıyla ünlü Calridge’s Hotel, karanlık Londra günlerinizi sıcak ortamı ve süper lüks odaları ile renklendirebilir. Çay saatleri meşhur olan otelde lezzetli sandviçler, kekler ve çöreklerle keyifli zaman geçirebilirsiniz. Birçok gezginin en iyi ikindi çayı servisi yapan otel olarak seçtiği Calridge’s Hotel’de bu deneyimi yaşamalısınız.


Maison Moschino, Milan Moschino’nun yaratıcı ekibi tarafından tasarlanmış Maison Moschino eşsiz ve modern görünümlü bir otel. Milano’nun popüler Corso Como caddesine 5 dakika yürüme mesafesinde bulunan otelin girişinde Moschino eserlerinin yer aldığı bir sergi bulunuyor. Otelde, kişisel alışveriş yardımcısı kiralanabiliyor veya kişiye özel turlar düzenlenebiliyor. Odalar gerçeküstü akımı yansıtan dekorla ve özel mobilyalarla tasarlanmış. Moschino otelin tasarlanması sırasında dışarıdan tarihi dokuyu korumuş fakat içeride sürreal bir ortam yaratmayı tercih etmiş. Pamuk şeker görünümlü salonu ve bulutlara benzeyen ışıklarıyla bir masal diyarını andırıyor. Otelde odaların hepsi birbirinden farklı. Her biri başka bir masalı anlatan odalarda Kırmızı Başlıklı Kız’ı, American Beauty’i ya da Alice Harikalar Diyarında’yı yaşayabilirsiniz. Otele yakın Museo Della Permanente müzesine gidebilir, sabah koşusu için Parco Sempione alternatifini değerlendirebilir, Corso Como içinde alışveriş yapabilir ya da Teatro Verdi bünyesindeki etkinlikleri izleyebilirsiniz.

191


f&t hotels

Le Bristol Paris

Konforuyla nam salmış olan Le Bristol, 20. yüzyılın başında lükse düşkünlüğüyle tanınan gezgin Bristol kontuna ithafen, Hippolyte Jammet tarafından açılmış. Odaları, Paris’in en büyük odalarından ve her biri birbirinden farklı olarak dekore edilmiş. Dekorasyonda onbeş ve onaltıncı Louis stili mobilyalar kullanılmış. Rue du Faubourg Saint-Honore’de bulunan Le Bristol’ün sekizinci kattaki yeni Balayı Süiti, Paris’in tarihi mekanlarının pek çoğunu görebileceğiniz müthiş bir panaromik manzara sunuyor. Spa Le Bristol’deyse La Prairie ürünleri kullanılıyor. Otelin içinde bulunan Epicure Restaurant, üç Michelin yıldızına sahip bir gastronomi harikası.

Palais Namaskar, Marakeş

Atlas Dağları ve Cebile Tepeleri arasında konumlanmış bu lüks otel, konuklarını lüks odalar haricinde süit, villa ve saraylarda ağırlıyor. Doğu motiflerinin kullanıldığı dekorasyonda Feng Shui prensiplerine de uyulmuş.

192

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Singapur Marina Bay Sands Hotel

Hotel du Cap-EdenRoc, Cap d’Antibes 140 yıldır Fransa’nın güneyinde konukseverlik konusunda iddialı l üks bir otel, sizi ağırlamayı bekliyor.

Asya’nın önde gelen iş, eğlence ve tatil merkezlerinden biri olan Singapur Marina Bay Sands Oteli, ilham verici bir mimari başyapıt. Üzerinde uzun bir çatı teras bulunan üç tane benzersiz otel kulesinden oluşan cesur tasarım konseptiyle, açıldığı günden bu yana tüm dünyanın ilgi odağı oldu. Yerden 200 metre yüksekte inşa edilen Sands SkyPark’ta, dünyanın en büyük halka açık konsol kirişlerinden biri ve dünyanın en büyük açık hava sonsuzluk havuzu yer alıyor.

Gliss Hotel & Spa

The Ritz Carlton, Viyana

Ritz-Carlton Hotel Company, L.L.C.’nin Avusturya’daki ilk oteli, 202 şık konuk odası ve suitine, bir restorana, bir lobi salonuna, bir otel barına ve bir çatı terasına sahip. Yeni açılan beş yıldızlı otel, geçmişleri 19. yüzyıla kadar uzanan ve kültürel olarak korunmuş dört tarihi saray üzerine yapılandırılmış. Şehrin merkezindeki Ring Bulvarı’nda yer alan otel, Hofburg ve Imperial Apartmanları, St. Stephen Katedrali, Viyana Devlet Operası, Albertina Müzesi gibi önemli yerlerden ve Graben ve Kohlmarkt gibi lüks alışveriş merkezlerinden sadece birkaç dakika uzaklıkta bulunuyor.

En kalabalık günlerinde bile, konukların huzur içinde keyif aldıkları Gliss Hotel & Spa Bodrum’un Sarı Yaz’ına girme hazırlığında. Ekim’de başlayan, Kasım son haftasına kadar devam eden Sarı Yaz süresince tatil keyfi damaklarında kalan konuklarını bekliyor. Gliss Hotel “kapılarımız sonuna kadar açık “sloganı ile değerli konuklarını 12 ay boyunca ağırlamaya hazır.


f&t restaurant

Tarihi Doku, Boğaz Manzarası ve Eşsiz Lezzetler Bir Arada

Tere Kebap

194

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

B

ir dünya metropolü İstanbul… İki köprüye de hakim manzarası, modern ve tarihi harmanlayan dokusu ile kalitenin ve damak tadının vazgeçilmezi… Tere Kebap. Taş duvarlar ile çevrili, boğaza sıfır rıhtımı, sade ve modern dekorasyonuyla göz alıcı bir mekan olan Tere Kebap eşsiz yemekleriyle kebap kültürüne yepyeni bir anlayış getirmektedir. Tere Kebap, eşsiz boğaz manzarası ve atmosferiyle İstanbul’un nezih semtlerinden biri olan Çengelköy’de hizmet vermektedir. Avrupa yakasından gelen konuklar için ücretsiz tekne servisi bulunmaktadır. Kuleli Caddesi No: 53/4 Çengelköy-İstanbul Tel: 0216 422 5703 Fax: 0216 422 6354 www.tere.com.tr


IN ENGLISH

n Jennifer Connelly Shares

Her Beauty Secrets

n Edward Norton Likes to

Play Bad Guys

n A Modern Day Milliner:

Ashley Lloyd

n Fall Fashion

n The Prettiest Gardens

n It’s Always Sunny in Dubai

Brand New Cars


f&t in english

A BEAUTIFUL BALANCE

JENNIFER CONNELLY A successful career as an Oscar-winning actress, a dedicated wife and mother with a healthy outlook on life, and now the face of Shiseido Future Solution LX. How does Jennifer Connelly do it all? By staying grounded, taking joy in the simple things in life and looking towards the future with a positive attitude.

196

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


197


f&t in english

“INVEST TIME NOW, IN YOURSELF, IN YOUR OWN WELL-BEING AND HEALTH OF YOUR SKIN.”

J

ennifer Connelly has built a reptation for herself as a first rate actrss whose impeccable research on every character she plays leads to compelling performances. Just a few of the complex roles she has taken on include a lonely and desperate woman The House of Sand and Fog, an addict in Requiem for a Dream, an intrepid journalist in Blood Diamond, and a long-suffering wife in A Beautiful Mind. Jennifer brillantly masters each of these diverse roles, even though they are quite different from her real life ‘Character’- warm, thoughtful and with a real enthusiasm for life. Despite her movie-star status and astonishing beauty, Jennifer faces the same life balanceissues as other women do; figuring out how to split precious time bet-

198

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

ween career and family, while also finding the energy to stayed centered and fit. As a working mother of three and wife to fellow actor Paul Bettany, her life is incredibly busy. Like many, Jennifer feels happiest when she feels healthy. To ensure this, she practices Hatha Yoga and is an avid runner. She also loves spending timewith her family and is always organizing things they can all enjoy doing together; such as sports and outdoor activities or playing music. “My kids are so wonderfuland I feel so blessed to have them. Even thogh my husband and I are both actors and spend a lot of time travelling, we are very concientious of our schedules. We try to prioritize things like family mealtime and activities that we can all do together.” Another way Jennifer has found to stay balanced is to


199


f&t in english escape city life for their country retreat. There, she skis and sleds in the winter and hikes and camps in the summer. Friends often come to stay and Jennifer loves cooking big meals together with everyone. “All around I feel very fortunate. I have a beautiful family, wonderful husband, career that I find fulfilling and we have the freedom to travel and explore” says Jennifer. “I feel really grateful for all of that. I’m aware that I’m really blessed for to have all of those things.”

A Winning Formula

After an impressive 140 years in the cosmetics business, Shiseido has appointed Jennifer Connelly as its very first global spokesperson, representing the company’s premier Future Solution LX. Jennifer’s commitment to her family, healthy living and all around “joie de vivre” make her an ideal spokesperson for Shiseido. And of course there is her amazing skin that is beyond flawless. Jennifer first worked with Shiseido on an ad campaign back in the 80’s so this new role was a perfect fit.

ANOTHER WAY JENNIFER HAS FOUND TO STAY BALANCED IS TO ESCAPE CITY LIFE FOR THEIR COUNTRY RETREAT. THERE, SHE SKIS AND SLEDS IN THE WINTER AND HIKES AND CAMPS IN THE SUMMER. FRIENDS OFTEN COME TO STAY AND JENNIFER LOVES COOKING BIG MEALS TOGETHER WITH EVERYONE.

200

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR



f&t in english

EDWARD NORTON FASHION&TRAVEL What in your opinion distinguishes the Bourne series from other spy movies? ED NORTON: I think there’s an element of realism in these films, a desire to portray things that are fairly close to the way that the real world operates that is different from say the James Bond films or things like that. F&T You are famous for portraying characters who have psychological issues, like in Primal Fear, American History X, Fight Club. Is the CIA-guy you’re playing one of the first normal guys in your repertoire? EN I still think that all the characters in Bourne Legacy have contradictions, because none of them are bad people, but they are all involved in things that have some moral compromises. Rachel’s character and Jeremy, mine, all of them I think are contradictory, they are involved in things that are not strictly ethical and yet they believe they are doing it for a good reason. They’re all aware of what they’re doing. They’re all willing participants in it. And so it’s a whole different moral landscape than in the Bourne movies before. Jason Bourne had a certain innocence. He’s a victim of things… None of the characters in our movie are victims. And that changes the moral landscape of it. And then I liked that Tony was kind of suggesting this question whether there’s a rationale for doing these kinds of things. Can you rationalize these kinds of actions through some notion of a greater good that’s being served. I liked all that. And I thought it was fun and thrilling and very clever. And some of the scenes were so scary. F&T You have worked with some of the best directors in the world like David Fincher, Wes Anderson. How does Gilroy compare to them? EN Tony is a director whose work I have been really admiring. He was a big part

202

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

The famous actor tells about his role in Bourne Legacy and his plans for the future.

of the attraction of doing this movie and I really liked working with him. He’s like many of the directors you mentioned, really well prepared, really well organized, he makes it extremely easy for actors. F&T As a writer yourself, did you change anything in the script? EN No, almost nothing. I mean, Tony’s script was perfect already, I can’t think of anything we changed at all. I usually only work on scripts if I’m a writer or a producer, but here, Tony is the writer and director and it’s an outstanding script! I was just very happy to portray the role he wrote, what he was trying to get out of it, so I don’t think we changed anything. F&T Do you think violence in movies influence people’s morals? EN Generally speaking I think art tends to reflect the world more than inspire it. I think that even going back to like cave paintings, I think that people have been depicting the reality but not creating it. I think art is usually inspired by life. F&T I wanted to tell you that gray hair looks good on you! EN Thank you! Nobody ever told me it would take 12 hours in the salon to get natural gray hair. It’s really a long process. F&T Were you a bit envious of Jeremy who had all the action scenes? EN I think only a person who has never actually done one of those kinds of things would say that, which I have and they’re not that much fun. Honestly, action scenes are not that much fun! I surely wasn’t envious of Jeremy! I was very happy to be a part of it on the terms that were offered (laughs). I wasn’t looking for Byer, who I play, to smash a gate down with his SUV or whatever.


203


f&t in english

F&T Did you see the previous films? EN Yes, I was pretty up on them. And I think having Tony around is kind of like having the navigator at hand! He’s got the roadmap dialed in like a math professor. He is the architect of it all so… I mean Tony is articulate, he’s specific, he’s a very, very good communicator to an actor about what’s happening, why, what’s the text under the text. He’s just great. F&T Do you think someone like your character exists in real life and is that a scary thought to you? EN I’m sure they do. I don’t think there’s any doubt they do. Like I think… Because these structures, these research programs, they all exist. You know the division that my character is supposed to run is based on a very specific one inside the defense department… does exactly that. They broker the resources for experimental research projects and then they sort of sell them off and manage them through their constituent agencies like the army, the CIA, the NSA. And they kind of sit above all these different things that they farm out. It’s pretty well organized. It’s not even very top secret. Does it scare me? Not inherently. The villain in most of Tony’s films is this corporate or institutional oligarchy that compromises people. Most of his films have somebody waking up to the idea that they are on the edge of being in serious trouble because they’ve been consumed by it. I think that’s a very topical conversation. F&T Have you ever met such an over-confident person like Byer, and if so did you model your portrayal of Byer upon this person EN There was someone that I kind of modeled it on in the government. Even the look… He’s a young guy whose hair went white within two years of joining the Obama administration. And I kind of said to Tony what do you think about soandso. Does this guy has the same quality? And he said yes, that’s it. So I found out more about him. I mean I had a very specific sort of muse, if you want. F&T Are you still into Bruce Springsteen?

204

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

EN Well I think he’s kind of a great example of… Yeah, I think he’s been a cultural commentator. I think absolutely he’s played his own small role in you know what calling… You know, asserting the rights and the interests of regular people in a world that is always threatened by or challenged by the consolidation of corporate interest, of almost oligarchic wealth interests. The kids on Occupy Wall Street… lots of people play roles in the ongoing defense of human interest or progressive interest or whatever you want to call it against the incursion or the domination of all kinds of institutional structures. I mean that’s the nature of the American experiment. It’s the nature of the whole political conversation since The Enlightenment really. You know what I mean. I don’t think artists have more of a role in it or less of a role in it. F&T The elections are coming up. Are you planning on being in some form active or vocal? EN I think again probably not something I’m going to discuss here. I think those things are personal and private and I don’t really want to get into it. F&T Have you ever thought why people want to know what you think? EN I don’t know. You know Marlon Brando said it really well one time. He said, you know, that after a while he began to realize that it was ridiculous that people were asking him and even more ridiculous that he was answering. And I kind of feel the same. F&T You have two movies out this year, Moonrise Kingdom and


this one. Which one did you prefer shooting? EN Bourne had exactly ten times more money in the budget than Moonrise. You know what the great thing is, it’s all on the screen in both of them. You know what I mean. I actually think… It’s great. To me, joking aside actually, the continuity between the two is it’s exactly the same impulse on my part. The same attraction in both cases which was the director. Both writer-director filmmakers that I would show up for almost off the initial phone call. And Wes… You know Wes is like… I mean I challenge you to name five filmmakers under 45 years old who you can say, that’s there film within 30 seconds of the opening titles starting. You can say this is a Wes Anderson film within 15 seconds of one of his films starting. There’re just not that many filmmakers who are that distinctive, who have literally created an aesthetic of their own. And not unlike Tony, Wes too got the quality I admire often in a great filmmaker which is that almost every of his films has the same theme. I think all of Wes’s films are sort of about the way the family you’re given disappoints you and so you build the family that you need. All of his films, people are trying to create themselves by reinventing the community around them. And I’m just a big, big fan of his, so it was totally great to work with him. He’s a great guy. F&T When are you going to direct and produce? EN Well we’ve been producing. I’ve been doing too much. You know we’ve been producing this big HBO series which is taking forever but it’s still really a lot of work and i a lot of fun. We just produced Stuart Blumberg, my partner’s film,. He got nominated last year for his screenplay for The Kids Are Alright. He wrote The Kids Are Alright. And then he just wrote this new film that he’s directing. It’s his directorial debut and so we produced that. And that just got into Toronto so that will be at Toronto.It’s called Thanks for Sharing. So that will be in Toronto. So we’re excited about that. And what else…

to the artists, because sometimes the profit from the DVD’s could make the economics work for certain kinds of films in the middle. There’s independent films and then there’s a certain middle and then there’s big blockbusters, and now that the DVD revenue has gone because of digital distribution and things like that, so it’s getting harder, a little bit harder to get films to get the studios to finance films in the middle range, because they don’t have the DVD revenue to support it, and so you are kind of seeing a push to the blockbusters and then very small independent, and that’s been a bit of a change. F&T So you are writing, directing and producing, why did you choose this story? EN It’s a book that I admired and then I had a kind of different story I wanted to tell, it’s a period in New York history that I really liked and the character in the book is a really compelling character. F&T Can you talk about your charity work? EN Well, I’ve worked on a lot of things over the years, like I said I’ve been involved in environmental conservation efforts, the last two years I’ve been serving on the United Nations an Ambassador for bio-diversity, so I have been working on the UN’s environment programs and supporting the UN’s environment. It’s important but I can also do it for enjoyment, and if I feel inspired and that’s a nice place to be.

F&T Are you in that movie as well? EN No, I’m not in it. We just produced it. Stuart wrote the another movie that I directed, called Keeping the Faith. And we produced that together and then started a company together and… So he’s produced a bunch of my films and I’ve produced some of his films and our other partner is doing it. So we’re excited. I’m really excited about that. F&T Anything you direct? EN I just finished writing this script that I think we’ll try and get done… I don’t think we’ll get it done this winter but we might get it maybe next year. It’s loosely based on a novel called Motherless in Brooklyn. But it’s too long a story to talk about (laughs). It will be much more fun to see it in the theater if you don’t know anything about it. F&T Do you think we have reached the point where the end of the world is as we know it? EN I don’t it’s that dramatic. No, I think that movies paint heightened pictures and I don’t think the reality is quite that dramatic, and I think that history tends to move slower but I think probably the area where I feel the most concerned about real dramatic disruption is more in the environmental conditions than the social conditions. F&T How do you think Hollywood has changed since you started your career? EN It’s hard to say, I don’t live here, I live in New York. F&T But the movie industry. EN The industry, it feels largely the same to me, but I think one thing that’s changed, this is sort of a boring business part, but movies used to make a lot of their revenue from the DVD’s, so they would have the theater and then they would sell the DVD’s. And because the DVD’s were very profitable, this was important

205


f&t in english

206

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


A Modern Day Milliner

ASHLEY LLOYD I met Ashley Lloyd last season at the New York Fashion Week. I was fascinated by her hats and the material she used for them; deer’s ears, porcupine quills… Materials she bought from hunters. The following months her creations were used in shoots in magazines like Vogue and Vanity Fair. Some were worn by Lady Gaga. Here she tells us her story. By Leyla Melek Çifçi

FASHION&TRAVEL I’ve noticed that your work has been featured in magazines like Vogue and Vanity Fair. Can you tell us about these collaborations? ASHLEY LLOYD Magazine has been my favorite collaborator. They requested that I make halo for Kate Moss for their March story shot by Steven Klein. I asked if they needed it to fit any specific requirements and they said no just make it a light color. So I did and stylist Edward Enninful worked his magic. F&T How was it to work with celebrities like Lady Gaga? AL My designs were first called in by Formichetti for an unknown styling assignment before a custom piece was requested for a Vanity Fair photoshoot. As with all editorial projects- it was an extremely last minute and rushed request. The photoshoot took place in mid-September 2011 and was shot by Annie Leibovitz in New York City. I had no idea that they had been used until fan photos started popping up all over and friends were texting me asking me why it

looked like Lady Gaga was wearing my hat. Formichetti styled Lady Gaga with both pieces I’d created and were worn together with a couture Valentino gown and nude platform shoes. Since the shoot I have created a number of custom pieces for her that have not yet been worn. You never know when you are creating a piece if it will actually be worn or not. It’s a gamble. F&T Can you tell about the material you use for your hats and how you obtain them? AL I feel that to understand my material use is to understand my childhood. I grew up being taken on Hunting and Fishing trips with my Dad. When we weren’t fishing in a creek out in the woods we were doing the same on sand bars. I can’t say I spent as much time fishing as I did collecting shells, leaves, and teeth. I spent school breaks at my grandparent’s house which lacked so many of the distractions I often had at home- I was frequently found collecting violets by the pond or clover and various weeds in the fields to create gar-

207


f&t in english

lands. My grandfather had a huge shop behind the house where he used to “tinker” as he called it. It was fairly make-shift- only a few lights, dirt floors, an attic I was never allowed to venture into, and a home for a variety of critters especially spiders and wasps. My Dad had something a bit more sophisticated- it had wooden floors and more lights. My own work habits that usually revolve around creating pieces from items already in my collections of oddities surely resulted from the way my grandfather and dad worked on their own projects. Instinctually this is just how I create. I collect. Then I make. I first turned to animal parts for my work because I wanted materials that deeply affected me. At first handling freeze dried tarantula’s and rattlesnake skin my Dad had killed and preserved years prior was terribly frightening. Initially my work was inspired by fear of these materials and then gradually turned into a conversation between

my materials and myself. My materials are generally obtained by my family who are always on the look out for interesting materials for me. I also have a company which buys hunter’s left overs and resells them to keep them from going to waste. It is a very Native American philosophy of never letting anything go to waste. F&T Will you be working with any other fashion designers? What other future plans, projects do you have? AL I plan to continue to create my own collections. When I first began my line 4 years ago I had the idea to only do collaborations because I found such strength in the work that was produced as a result of the conversation between two individuals. But then slowly I began to realize I wasn’t satisfied simply making hats to complete garments and that I needed to continue to create my own collections. Hats have become my art form. I love this quote by Lesley Blume referring to my work- “blurred the line between fashion and conceptual art.” I strive to create a headdress that the model/wearer is going to put on and be transformed, or inspired by. Accessories exist traditionally to add to or enhance a garment already put together look- to inform it- my own collection’s hats almost take center stage making the garment their paired with the accessory. Right now I’m focusing on a new collection, film collaborations, and building up a stockist list I can be proud of. Selling in stores has always been something I’m leery of. I was always afraid of having the little voice telling me to create more commercial work. I feel strong enough as a designer to be able to create pieces that will sell as creating pieces that are more conceptually driven at the same time. I’m also becoming increasingly interested in custom Bridal pieces. I just completed a bridal piece for jewelry designer Bliss Lau for her wedding which I’m so excited about. Weddings are wonderful occasions for millinery. For most women it is the most important event of their lives and I would love to make their headwear for it. What better place for custom couture millinery?


her gün Venedik’e karşılıklı seferler...


f&t in english

Donna Karan’s

Masculine Lines

The American fashion designer had every model on the runway wear a manly hat.

210

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


The pant suits and flannel dresses in Donna Karan’s fall-winter collection, had masculine lines

211


f&t in english

Christian Dior

After he was appointed as the head of the design team at Christian Dior a few months ago, Raf Simons prepared the Fall-Winter Haute Couture collection. He received rave reviews.

212

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


213


f&t in english

214

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


christian dior

215


f&t in english

LYN HARRIS The “nose” of the British perfume company Miller Harris, talks about the process of creating perfumes.

FASHION&TRAVEL How does a person become a perfumer as a profession? LYN HARRIS It’s a talent within you that you either have or don’t have. By going to a special college your talent comes evident and then you know. Also you can work terribly hard on training your olfactory and realize that you just can’t create and then may be you go into another area such as marketing or evaluation.

F&T What is your favourite fragrance and why is it special for you, what does it mean to you? LH I have many but at the moment I love “La Pluie” as that smell resonates in so many different moments in my life.

F&T What do you pay attention while creating perfumes? Which is most important? LH There are many things to pay attention to, detail in your materials, your subject, your end goal…

F&T What is your opinion about Turkish women’s fragrance choices? LH Turkish women are very confident and chic in their fragrance taste. They know what they like and how to wear it.

F&T Are there any trends in the fragrance market like in fashion? LH Fragrance and fashion run parallel with each other.

F&T Can you give some tips for enthusiastic ametuers like us to understand which perfume is good or not? LH Don’t be fooled by marketing. Always choose a brand because someone has recommended it or you have read something interesting on it, never from how it looks! Fragrance is so personal and does reflect your own style and personality. Always go for the houses who have an authority and strong ethos.

F&T What advise would you give to us consumers for choosing the right fragrance? Does smelling coffee between the fragrances or using smelling strips to test a fragrance are the right ways to choose a fine fragrance? LH Be in the right mood, have time and patience, don’t be in a rush.

216

Test always on your skin and go with your instinct as this is usually right the first time when smells are concerned.

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR

Ayrn

050_300_T


Küçük şeyler fark yaratr. Bazen küçük şeyler harika olabilir. SWISS ile ödediğiniz uygun bir ücret karşlğnda Zürih’te kolay ve çabuk transfer, uçuş içi özel ikramlar ve bir İsviçre çikolatas gibi. Zürih’ten 27 uzun uçuş noktasndan birini seçmek size kalmş.

Ayrntl bilgi ve rezervasyon için swiss.com’u ziyaret edebilir veya 0212 354 99 19’dan SWISS rezervasyon osini veya acentenizi arayabilirsiniz.

050_300_Tailfin_235x335_Fashion 1

15.05.12 13:25


f&t in english

The Prettiest Gardens of the World

Here are a few gardens that are considered the best of the world...

The Curitiba Botanical Garden

This amazing garden is situated in Parana, one of the largest states of South Brasil. The gardens were inaugurated in 1991 and they are a great tourist attraction. The Curitiba Botanical Gardens are a classecal French garden. The gardens include flower beds, ponds and waterfalls. The total area of the gardens are 240 thousand square meters.

218

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


The Butchart Gardens

The Butchart Gardens are situated in Canada and cover an area of 22 hectars. There are 700 different kinds of vegetation here. The gardens are very colorful especially during the months of October and March. The gardens are lit at night providing an amazing spectacle.

The Cosmic Speculation Garden

The Cosmic Speculation Garden was the project of architectural designer Charles Jencks’ project. It is situated at the Scottish border and it is situated on an area of 30 acres. The gardens re private property and are open to visitors on certain days.

Kawachi Fuji Gardens

The Wisteria Tunnel, consisting of purple, red, yellow and pink flowers is worth seeing. The garden starts to bloom in April. It really is an amazing experience for the visitors. The number of visitors increase with every passing day. It is possible to visit the gardens by taking a bus from the capital Tokyo.

219


f&t in english

It’s Always Sunny in

Dubai 218 206

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / YAZ

As one of the most rapidly developing and transforming cities of the world, Dubai is among the exceptional places where you can find nature and technology, simplicity and magnificence, modern and exotic together and in harmony.

T

he words “first, tallest, deepest, most expensive, lavish, outlandish” could have been created for this city… Where else would you find a seven-star hotel, visit a series of 200 man-made islands in the shape of the countries of the world, or climb the world’s tallest building? Amidst all this modernity, as you head from a swim in the sea to a shopping center, a round of golf or a restaurant that offers premium dishes from the world cuisine, the age-old souks still attract those who like to haggle. And yet only a few kilometers into the magnificent desert there are still camels roaming free. Ensuring hot weather all year round, there is a vibrant and cosmopolitan air about Dubai, for instance the way the traditional abra boats carry a kaleidoscope of tourists side by side with sari-wrapped Indians and locals sporting spotless dishdashas. Rapidly developing after the discovery of oil, and becoming an ultra-modern city, Dubai’s history goes back to prehistoric times. Archaeological evidence points to the area having been settled from at least the Bronze Age. Jumeirah was a trade route caravan station linking Oman with what is now Iraq. For centuries Dubai was one of the busiest ports of the Middle East, and after 1960’s period of change took start with the presentation of oil reserve to the world trade. Dubai is full of ways to have fun when the sun goes down. Some of the best known Dubai clubs and bars are in the leading hotels. There are popular clubs all over Dubai, with the biggest concentration in the beach hotels and on Sheikh Zayed Road. Many Dubai clubs and bars host live bands and theme nights. Many restaurants and cafés mirror the melting pot of different


cultures and nationalities that make up the city. Most of the more popular Dubai restaurants are in hotels, and these are usually the only establishments with alcohol licenses. But there are also plenty of exceptional independent restaurants in Dubai.

Shopping capital of the Middle East

Dubai is indeed a shopping heaven. The age-old souks, ultra-modern shopping malls and promise of tax-free prices redefine the whole concept of retail therapy. Dubai is known as the shopping capital of the Middle East, and even luxury items such as carpets, electronics, gold and textiles can be bought relatively cheap in Dubai. Besides the Dubai Gold Souk and the ancient Covered Souk, electronics, textile, fish, meat, vegetable, perfume and spike souks are shopping attractions that should be visited. And all are located close together in the Deira district. For the ones who wish to have a beach holiday in the middle of winter, Dubai is an alternative destination with its beaches, nightlife and hospitality, and also proximity to Turkey both geographically and culturally.

Must-visit locations

Burj Khalifa, world’s tallest man-made building; Bastakiya, one of the oldest heritage sites in Dubai and the last wind tower quarter left on the Arab side of the Gulf; Dubai Museum, one of the oldest Dubai building hosting lots of displays from archaeological finds to traditional Dubaian life; World famous Dubai Gold Souk Deira, one of the most popular tourist stops in the Middle East.

How to travel?

Emirates offers 11 return flights weekly between Istanbul-Dubai with Boeing 777 wide-body aircrafts. www.emirates.com.tr

Where to stay?

Hosting the best chain hotels of the world, Dubai offers a wide variety of 7 and 5 star accommodation choices along the west coast. Burj Al-Arab, the world’s only ‘seven star’ hotel standing on its own artificial island; Armani Hotel, exclusively located in the iconic Burj Khalifa, the world’s tallest tower; Atlantis Hotel, the majestic focal point of Palm Jumeirah, a spectacular man-made island; Al Maha Desert Resort & Spa, presenting exceptional accommodation facilities featuring suites each with its own pool; Jumeirah Zabeel Saray, one of the most luxurious beachside resorts in the city reflecting the style of the Ottoman Empire; Jumeriah Beach Hotel with its characteristic and unmissable wave-shape; and Madinat Jumeriah Hotel, the biggest Resort hotel of the Emirates, are among these.

Where To Dine?

Blue Flame, offering seafood and traditional dishes at the Jumeriah Creekside Hotel located at the heart of Dubai; Gordon Ramsay’s Verre, a firm contender for Dubai’s best fine dining restaurant with an unmatchable food and service; Traiteur, offering delicious dishes of European cuisine; Hukama, the gourmet Chinese restaurant; Spectrum-on-One with an extensive menu offering regional specialties from all over the world; and Blue Elephant where you can enjoy traditional Thai food are among the favorite restaurants of Dubai.

What to do?

Ski at Ski Dubai located in the Mall of Emirates; enjoy a delicious dinner at Burj El Arab, one of the most prestigious hotels of the world; go to the desert for an exciting safari with jeeps; spend a wet, but an entertaining day with your family at the Wild Wadi water park; discover unknown lands at the Jumeirah Palm Island shaped as a palm tree; visit historical buildings of Bur Dubai; and go for a walk at the Sheikh Zaed Road. For the ones who want to visit shopping centers, The Dubai Mall, Mall Of Emirates, İbn-i Battuta, Wafi City Mall, Deira City Center Mall, Al Khaleej Center and Al Rais Shopping Mall, offering all kinds of computer products, are the favorite alternatives.

221


f&t in english

St Petersburg The city situated on 42 isles established by Tsar Peter the first, fascinates all visitors.

The canals of St. Petersburg

222

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


S

t. Petersburg is the fourth largest city in Europe, founded by Tsar Peter the first in 1703, by the Baltic Sea. It was the capital of the Russian Tsardom for 200 years. It was called Petrograd, then Leningrad in the 20. Century, before it reclaimed its original name St. Petersburg after the iron curtain fell. As I descended from the train, I thought of Alexander Buravsky’s film “The Leningrad Seige.” The infamous movie that recounted the bloody days of the savage destruction and annhilition of thounsands from hunger. One wonders how the same location appears today. As a walked through the streets of the St. Petersburg, the first views that grab my attention were the huge adjoined buildings. As opposed to the visual concept of Istanbul we are familiar with, the difference was a sense of tiny residential spaces cooped into giant masses of concrete. Despite my tiredness, my first reaction was to leave my luggage in the apartment and explore the streets of the city. Thankfully a close friend was familiar enough to guide us through the circular plan of the city. So we got off the metro at the Nevskiy Prospekt stop.

223


f&t in english

The main street of the city, Nevskiy, despite having been built up throughout centuries, consisted of buildings of the same height and appearance. This is probably due to the law passed at 1762 that no structure could be taller than the existing Winter Palace. This street is of utmost importance in many aspects such as the fact that it leads to the Hermitage Museum and the Palatial Square. The same street also boasts of many iconic and historical landmarks such as the Kazan Cathedral and Cafe Singer.

The Hermitage Museum

On our second day, despite the fact that we were met by throngs of queques, we somehow managed to visit the outstanding Hermitage museum. The museum is rumored to have been established in

1764 by Catherine the second, who is believed to have acquired from traders, 225 artworks of leading European artists. Yet, today the museum offers more than three million pieces of prominent art. As you have deducted from the previous recounts observing, visiting, enjoying the wealth of art in the Hermitage Museum is no simple matter...

Lots More To See

We were left with an astounding choice, yet to be seen and discovered and chose to photograph the statue of Napoleon representing his defeat, built without a foundation and leave you to discover more...

Last Minute Shopping

Choices and opportunities of shopping so astoundingly bountiful, we came accross a kind Turkish gentleman and made our choices. Our last stop was a mall at Nevskiy Street, which made us realize choices and opportunities are infinite in St. Petersburg.

Where to Stay GRAND HOTEL EUROPE You can see the magnificient view of the historical section of the city called Lerici, from the hotel. Adress: Newsky Prospekt, Mikhailovskaya Ulitsa 1/7 www.grandhoteleurope.com

224

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


C

M

Y

CM

MY

CY CMY

K

223


İLKBAHAR-YAZ-SONBAHAR-KIŞ

Toplam 4 Sayı Fashion&Travel Magazine Aboneliği 80 TL yerine 60 TL Ad:..............................................................................................

Kredi kartı hesabıma borç kaydediniz:

Soyad:...................................................................................... Adres*:.....................................................................................

Visa

Master

Visa Electron

Maestro

......................................................................................................

Kart Sahibinin Adı Soyadı:

İlçe:.............................................................................................

...............................................................................................

Posta Kodu:..........................................................................

Kart No:

Şehir :....................................................................................... Tel:.............................................................................................

Geçerlilik Tarihi:

Cep Telefonu:......................................................................

CVV:

VD:............................................................................................

İmza:..................................................................................

Vergi No:................................................................................

Tarih:..................................................................................

*Fatura gönderi adresi ile farklı ise lütfen bildiriniz.

Abonelik İletişim Bilgileri: abone@mediasa.com.tr T: (0212) 268 06 61 Havale/EFT: Akbank 4. Levent Şubesi Şirket ünvanı: Mediasa Yayıncılık A.Ş. IBAN: TR47 0004 6001 9288 8000 3005 79 Havale/EFT dekontunu 0212 268 06 62 numaralı faksa fakslayınız. 226

FASHION&TRAVEL MAGAZINE / SONBAHAR


Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.