Fashion Turkey - October/December'13

Page 1

October/December ‘13 Issue:4 Year:1 www.fashion-turkey.com

Genç modacılar hünerlerini sergiledi Young fashion designers set out their stall

Güzel ve başarılı; Zuhal

Beautiful and successful; Pirinçcioğlu

Mehtap Elaidi ile “Az” üzerine A conversation on “Few” with Mehtap Elaidi
















GRUP BAŞKANI İLETİŞİM MAGAZİN GAZETECİLİK SAN. VE TİC. A.Ş. ADINA SORUMLU İMTİYAZ SAHİBİ GENEL MÜDÜR YARDIMCISI YAYIN DANIŞMANLARI

H. FERRUH IŞIK MEHMET SÖZTUTAN

AHMET KIZIL Prof. Dr. CEVZA CANDAN Prof. Dr. İSMAİL KAYA Doç. Dr. MEHMET ALİ ÖZBUDUN ALİ ERDEM GENEL YAYIN YÖNETMENİ EREN AYDIN eren.aydin@img.com.tr

KURUMSAL İLETİŞİM MÜDÜRÜ EBRU PEKEL

ebru.pekel@img.com.tr

REKLAM KOORDİNATÖRÜ SULTAN GÖKÇE

sultan.gokce@img.com.tr

SATIŞ DEPARTMANI GÖNÜL KAPLAN

gonul.kaplan@img.com.tr

DENİZ AVCI

deniz.avci@img.com.tr

BASKI ve GRAFİK SORUMLUSU İSMAİL GÜRBÜZ

ismail.gurbuz@img.com.tr

GRAFİK TASARIM ERDEM MERMER

erdem.mermer@img.com.tr

FOTOĞRAF EDİTÖRÜ ÖZLEN ALKAN STÜDYO ELEMENT STÜDYOLARI MANKEN AJANSI ICE AJANS STAR AJANS SHINE AJANS DIŞ İLİŞKİLER MUSTAFA AKTAŞ

mustafa.aktas@img.com.tr

MUHASEBE ve MUSTAFA AKTAŞ FİNANS MÜDÜRÜ mustafa.aktas@img.com.tr ABONE ve DAĞITIM NURTEN DEMİR nurten.demir@img.com.tr

CTP - BASKI İHLAS GAZETECİLİK A.Ş. Merkez Mah. 29 Ekim Cad. İhlas Plaza No:11 A/41 Yenibosna Bahçelievler/İSTANBUL Tel: 0212 454 30 00 ADRES 29 Ekim Cad. No:23 34197 Yenibosna, İSTANBUL/TÜRKİYE Tel.:+90.212 454 25 00 Faks:+90.212 454 25 98 web: www.fashion-turkey.com e-mail: info@img.com.tr İRTİBAT BÜROLARIMIZ BURSA +90.224 211 44 50-51 KONYA +90.332 238 10 71

36

Vakko’nun yeni teması “Style and the City”


80 Zarafette farklı bir boyut...

82

“Ayakkabınız kişiliğinizi yansıtır...”

48

Gizemli ve zengin İran Kültürü Türk Modasıyla Buluştu...

42

“En önemlisi hep sevdim ve her şeyimi paylaştım.”


Hareketin merkezindeyiz... Sonbahar’ın gelmesiyle birlikte Moda dünyasında bariz bir hareketlilik göze çarpıyor... Ekonomik olarak; 2013’ün son çeyreğine hareketli giriyor olmamızın moda dünyasına olan tezahürü de şimdilik gayet olumlu gözükmekte. Temennimiz bu canlılığın 2014 yılı içerisinde de tüm hızıyla devam etmesi. Fashion Turkey olarak, bizler de bu sinerjiden payımıza düşeni aldık ve almaya devam edeceğiz. Hareket merkezinin ortasında olmak, sizlere ilkleri ve en doğru bilgileri kaynağından ulaştırmamız demek. Karşılıklı bilgi alışverişinden doğan sinerjinin ederi ise paha biçilemez. Son dönemdeki gelişmelere bakacak olursak, siz moda severlerle kurduğumuz bu özel bağ önümüzdeki dönemlerde daha da güçlenecek... Aramızdaki paylaşımın ve bilgi alışverişinin eksik olmaması temennisiyle... Bu sayıda dünya pazarlarında söz sahibi olan “Made in Turkey” etiketli markalarımızın Sonbahar – Kış kreasyonlarına göz atabilir, yetenek vadeden genç tasarımcılarımızın koleksiyonları hakkında fikir sahibi olabilirsiniz... Ülkemizde ikinci kez düzenlenen Mercedes – Benz Moda Haftası çerçevesinde yapılan tüm etkinlikleri detaylı bir şekilde inceleyebilir, dünyaca tanınmış ve her biri kendi kulvarında marka olmuş ünlü tasarımcılarla yaptığımız söyleşileri keyifle okuyabilirsiniz... Siz bu konularla ilgilenirken bizler Almanya, İran ve Nijerya’dan haberle geri dönüyor olacağız... Moda popülasyonu bol bir sayıda tekrar görüşmek dileğiyle, şimdilik hoşça kalın...

Editor We are at the center of action... With the arrival of autumn, a significant dynamism in the world of Fashion greets the eyes... Economically, the effects of entering the last quarter of 2013 dynamically seem pretty positive for now. We hope that this dynamism continues during 2014 as well. As Fashion Turkey, we received our share from this synergy and we will keep on receiving. Being at the center of dynamism means that we deliver the firsts and true information from their source... The worth of the synergy arising from mutual information exchange is priceless. If we take a look at the recent progresses, the special connection, we established with you fashion lovers, will grow stronger in the forthcoming terms... We hope this mutual sharing and information exchange will never end. In this volume, you can take a look at autumn – winter creations of our “Made in Turkey” brand, which has a vice in the world markets or you can hold a view about the collections of promising young designers... You can have a look at the activities organized within the frame of Mercedes – Benz Fashion Week, which are being organized for the second time in Turkey or read the interviews, which we made with world famous designers who have become brands in their own fields, with great pleasure... While you are paying attention to these topics, we will be coming back from Germany, Iran and Nigeria with a lot of news... Hope to see you in a volume full of fashion population, bye for now...

Eren AYDIN

16



18


Genç modacılar

hünerlerini sergiledi... İstanbul Merter Moda Günleri etkinlikleri çerçevesinde, genç moda tasarımcılarının renkli ve ilginç koleksiyonları kıyasıya yarıştı...

İstanbul Merter’de, genç moda tasarımcılarının renkli ve ilginç koleksiyonları yarıştı. Sokağa kurulan dev platformda sunulan tasarımlar, büyük beğeni topladı. Güngören Belediyesi sponsorluğunda Merter Sanayici ve İş Adamları Derneği (MESİAD) tarafından ilk kez düzenlenen ‘Merter 2013 - Moda ve Tekstil Tasarım Yarışması’ görkemli bir şekilde start aldı. Merter’i moda merkezi haline getirmek, genç tasarımcıları desteklemek ve moda dünyasına yeni isimleri kazandırmak amacıyla gerçekleştirilen yarışmada, 12 üniversiteden 46 genç tasarımcı, Merter Selvi Sokak’ta kurulan dev podyumda tasarımlarını tanıttı. Mankenler tarafından tanıtılan kıyafetler, defileye katılan vatandaşlar tarafından büyük bir ilgiyle izlendi.

SOKAK ORTASINDA PODYUM

Projenin en ilgi çeken kısmı ise sokak ortasına kurulan podyum oldu. Podyuma tek tek çıkan mankenler, tasarımcıların bir birinden farklı kıyafetlerini vatandaşlara tanıttı. Vatandaşlar ise podyum önünde jurilik yaparak kıyafetlere kendi aralarında not verdi. Sokak ortasındaki defilede ilginç görüntüler ortaya çıktı. Defileyi izlemeye gelen Güngören Kaymakamı Zafer Orhan, Merter’in bir tekstil merkezi olduğunu belirterek, “Merter’de yaklaşık 5 bin firma hem yurt içi hem de yurt dışına hizmet vermektedir. Bu yüzden Merter’de iplik üretiminden, tasarıma, hazır giyimden çocuk giyimine kadar geniş yelpazede bir kümelenmenin olduğunu görüyoruz. Buradaki kümelenmeyi rastgelelikten çıkartıp kurumsallaştırmaya çalışacağız ve Merter’i bir moda merkezi haline getireceğiz” dedi.

“PARİS VE MİLANO’DA OLDUĞU GİBİ MERTER MODASI DA BAŞLAYACAK”

Türk modasının dünyada tanınması gerektiğinin altını çizen Güngören Belediye Başkanı Şakir Yücel Karaman, “Türk basınında sürekli ‘Paris’te, Milano’da moda haftası başladı’ diye duyuyoruz. Biz Merter’de de ‘moda haftası başladı’ diye duyulmasını istiyoruz ve duyulacakta. Bunun için ‘Merter 2013 Moda’ diye bir etkinlik yapıyoruz. İnşallah bu da geleneksel hale gelecektir” diye konuştu. Merter’i moda merkezi haline getirmek istediklerini söyleyen Merter Sanayici ve İş Adamları Derneği Başkanı Halit Tuna ise, “Amaçlarımızdan bir tanesi de hem yurt dışında hem de Türkiye’de Merter’i istediğimiz noktaya getirebilmektir. Moda konuşuyorsak podyum olmalı, moda konuşuyorsak tasarım olmalı” ifadelerini kullandı. Yarışmaya katılan tasarımcıların çalışmaları bugün sektörün duayenleri Barbaros Şansal, Gamze Saraçoğlu, Çiğdem Akın, Günseli Türkay, Başak Gürsoy, Özgür Masur, Simay Bülbül gibi ünlü tasarımcılar tarafından değerlendirilecek. Dereceye giren tasarımcılara çeşitli para ödülü verilerek iş ve staj olanağı sağlanacak.


20


Young fashion designers set out

their stall...

In the framework of Istanbul Merter Fashion Days, young fashion designers closely contested with their colourful and interesting collections...

In Istanbul Merter, young fashion designers contested with their colourful and interesting collections. Designs, which were exhibited at huge platforms built in the street, earned great brownie points. “Merter 2013 Fashion and Textile Contest” which was organized by MESIAD (Merter Industrialists’ and Businessmen’s Association) for the first time and sponsored by Güngören Municipality has gorgeously begun. In the contest, the goals of which are to make Merter as the fashion centre, to support young fashion designers and to bring new names to the fashion world, 46 young fashion designers from 12 universities introduced their designs at the huge podium established on Merter Selvi Street. The citizens participating in the fashion parade watched the clothing introduced by models with great enthusiasm.

PODIUM IN THE MIDDLE OF THE STREET

The most attractive part of the project was the podium built in the middle of the street. Taking the podium one by one, the models introduced designers’ different designs to the citizens. As for the citizens, they gave grades to the dresses between themselves by acting as juries. Interesting views came out during the fashion parade in the street. Coming to watch the fashion parade, Zafer Orhan, District Governor of Güngören, stated that Merter is a textile centre and said that: “Approximately 5000 firms in Merter have been serving both abroad and within the country. Therefore, we observe that there is a aggregation with a large spectrum ranging from yarn manufacturing to design, from ready-made wear to kids wear. We will try to institutionalize this aggregation by putting an end to being random and we will make Merter as the fashion centre.”

“JUST LIKE IN PARIS AND MILAN, MERTER FASHION WILL ALSO START”

Underlying the fact that Turkish fashion should be internationally famous, Güngören Mayor Şakir Yüce Karaman said: “We always hear ‘Fashion week has started in Paris, in Milan’ in Turkish press. We want fashion week to start in Merter, and it will. We are organizing an activity namely ‘Merter 2013 Fashion’ for this purpose. We hope this will also traditionalize.” Expressing their wish to make Merter as the fashion centre, MESIAD Chairperson Halit Tuna said: “One of our goals is to bring Merter to the point we want both abroad and in Turkey. If we talk about fashion, there should be podium; if we talk about fashion, there should be design.” The works of designers taking part in the contest will be evaluated by the famous doyens and doyennes of the sector such as Barbaros Şansal, Gamze Saraçoğlu, Çiğdem Akın, Günseli Türkay, Başak Gürsoy, Özgür Masur, Simay Bülbül. The ranking designers will be awarded various prize money and opportunity of job and internship will be provided.




24


Serap “Ethical Pollard’dan Fashion Sustainable Fashion”

“Ethical Fashion benim için bir trend değildir. Bu bir yaşam biçimi, bir tasarım anlayışıdır...”


Serap Pollard Ethical Fashion / Sustainable Fashion tasarımlarında; Türkiye’nin değerlerinin, tarihinin çok derin ve zengin olduğunu düşündüğü için çalışmalarında geleneksel değerlerimizi bir çıkış noktası olarak kullanmaya özen gösteriyor. Pollard’ın Koleksiyonunun adı “Tiled UP”… Hikayesi; Türkiye’de, Bursa/ İznik’te başlayan son koleksiyonunda İznik çinisinden esinlenmiş. İznik çinisinin geleneksel mavi tonları; Türk mavisi, dodger mavisi ve gece mavisi tonları bolca kullanılmış.

TÜRKİYE’DE BAŞLADI, LONDRA’DA GELİŞTİ, HOLLYWOOD’DA OLDU...

2014 İlkbahar / Yaz koleksiyonu tanıtım çekimleri Londra Moda Haftası süresince yapılmış. Serap Pollard bu yeni koleksiyonu için; “Türkiye’de başladı Londra’da devam etti ve Hollywood’da sonuçlandı” diyor ve devam ediyor; “3 aylık bir araştırma için Türkiye’de bulundum. Tasarımların hepsi Türkiye’de hazırlandı. İkinci 3 aylık periyotta hazırlanan kumaşlar Londra’da giysi haline geldi. Hollywood ve Londra’da tanıtım çekimleri yapıldı.”

ANADOLU VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

Londra’da yaşayan ünlü tasarımcı Serap Pollard İznik Çinisi konseptli çalışmasının Londra’da ünlü bir müzede sergileneceğine dair önemli ipuçları veriyor. Daha önceki koleksiyonunda ise unutulmaya yüz tutan Kastamonu’nun Selalmaz Kumaşı’ndan kullanan Pollard, bugüne kadar sadece masa örtüsü ve başörtüsü için kullanılan, el tezgâhlarında dokunan Selalmaz Kumaşı’nı değerlendirerek Anadolu topraklarına bir saygı duruşu sergilemişti. Çevre dostu olarak bilinen Bamboo ipliğinin kullanıldığı bu koleksiyon kumaşları, geri dönüşümü kolay olduğu için ‘Ekolojik Kıyafetler’ olarak adlandırılmıştı.

İZNİK MAVİSİ BEVERLY HILL’S YOLLARINDA...

2014 İlkbahar / Yaz koleksiyonun çekimleri Amerikan Model Ajansı ve ekibi tarafından yapılmış. Hollywood / Beverly Hill’s bilindiği üzere birçok ünlünün yaşadığı bir bölge... Hem network oluşturmak hem de Amerikan moda piyasasına adim atmak adına böyle bir çalışmaya imza attıklarına değinen Pollard, amacının Serap Pollard markasını sadece İngiltere ve Türkiye’de değil bütün dünyaya tanıtmak olduğunu ifade etti. Koleksiyonun konseptini oluşturan İznik Çinisi renkleri ve desenlerinin Amerika’da oldukça ilgi gördüğünü belirten ünlü modacı .”2014 İlkbahar / Yaz Trend renklerini de içinde barındıran İznik Çinisi için çok doğru bir zaman oldu” dedi.

26


Serap Pollard

2000 senesinde Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden mezun olduktan sonra İngiltere’ye taşındı. Serap Pollard 13 yıldır İngiltere’nin başkenti Londra’da yaşayan, başarılarıyla son yıllarda İngiltere moda dünyasında dikkatlerini üzerine toplamış bir Türk Moda Tasarımcısı. Pollard 2011 yılında henüz bir ‘marka’ olmadan önce Londra’da birçok büyük moda firmasında uzun yıllar çalışmalar yaparak kendi moda çizgisinin gelişim sürecinde oldukça deneyim sağlamış. 2012 Londra Olimpiyatları çerçevesinde Türk tarihinden esinlenerek yaptığı “Under the Baobab” adlı çalışması sayesinde adından sıkça söz ettiren Pollard, Londra’da moda yaşantısına devam ediyor. 2012 Londra Olimpiyatları için dünyanın farklı ülkelerinden modacılarla çalışarak, geleneksel Türk Kumaşları kullanarak hazırladığı renkli dev “Olimpiyat

SERAP POLLARD HAKKINDA...

Ağacı” büyük ilgi uyandırmıştı. Pollard bu çalışmasıyla ilgili olarak “…objesi ağaç ve kumaş olan böyle bir proje beni çok heyecanlandırdı. Türk tarihine bakıldığında Osmanlı İmparatorluğu’nun simgesi de ağaç bir idi. Geleneksel Türk kumaşlarının kullanıldığı bu proje, Türk tarihini günümüz modern zamanına taşıdı. Londra gibi milyonlarca turistin ziyaret edeceği bir şehirde böylesi olağanüstü bir sanat eserinin parçası olmak benim için son derece gurur verici oldu. Eminim ki bütün Türk kökenliler bu gururu hissedecek” demiştir. Serap Pollard, koleksiyonunu oluştururken ‘değere değer katmak’ amacıyla hareket ettiğini ve Londra’dan Kastamonu’ya uzanan bir moda yolculuğuna çıktığını belirterek, “Sustainable” –Uzun Ömürlü Kıyafetler- adını verdiği koleksiyonu için ‘Fast Fashion’dan uzak, daha dayanıklı

ve geri dönüşümü olan giysilere yöneldiğini kaydediyor. Başta ekolojik kumaşlar olmak üzere ekolojik ürünlerden hazırladığı kostümleri ile Top Model İngiltere 2013 yarışmasına imzasını attı. Başarılı Türk modacının 2013 İlkbahar / Yaz Koleksiyonu sunduğu Londra Moda Haftasında modacılardan tam not alan genç tasarımcı, bu kez ekolojik ürünleriyle 46 ülkenin modelini giydirerek, yerli ve yabancı medya organlarında adından fazlasıyla bahsettirdi. Pollard’ın başarı grafiğinin yükseleceği beklentilerini tüm moda otoriteleri çoktan dile getirmeye başlamış durumdadır. Bu başarı tablosu Türkiye’de de yankı bulmaya başlamış, ülkemizin sahip olduğu değerlerin farkına varılması ve desteklenmesi bakımından çeşitli bakanlıklar düzeyinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Serap Pollard’a takdir mesajları sunulmuştur.


“Ethical Fashion Sustainable Fashion” “Ethical Fashion is not a trend for me. It is a life style, a sense of design…”

from Serap Pollard As Serap Pollard thinks that Turkey’s values and history are very deep and rich, she shows ultimate attention to use traditional values as a starting point in her Ethical Fashion/ Sustainable Fashion designs. The name of Pollard’s collection is “Tiled UP”… She was inspired of İznik tile in her last collection, the story of which starts in Bursa/Iznik, Turkey. The traditional blue tones of İznik tile; Turkish blue, dodger blue and midnight blue were widely used.

STARTED IN TURKEY, DEVELOPED IN LONDON, ENDED UP IN HOLLYWOOD...

Promotion shooting of 2014 Spring/ Summer collection was realised during the London Fashion week. For her new collection, Serap Pollard says “It started in Turkey, continued in London and ended up in Hollywood,” and adds “I had been to Turkey for a three-monthsearch. All my designs were prepared in Turkey. The fabrics became dresses in London in the second three-monthperiod. Promotion shootings were realised in London and Hollywood.”

Serap Pollard

28


As Serap Pollard thinks that Turkey’s values and history are very deep and rich, she shows ultimate attention to use traditional values as a starting point in her Ethical Fashion/ Sustainable Fashion designs. The name of Pollard’s collection is “Tiled UP”… She was inspired of İznik tile in her last collection, the story of which starts in Bursa/Iznik, Turkey. The traditional blue tones of İznik tile; Turkish blue, dodger blue and midnight blue were widely used.

STARTED IN TURKEY, DEVELOPED IN LONDON, ENDED UP IN HOLLYWOOD... Promotion shooting of 2014 Spring/Summer collection was realised during the London Fashion week. For her new collection, Serap Pollard says “It started in Turkey, continued in London and ended up in Hollywood,” and adds “I had been to Turkey for a three-monthsearch. All my designs were prepared in Turkey. The fabrics became dresses in London in the second three-month-period. Promotion shootings were realised in London and Hollywood.”

ANATOLIA AND SUSTAINABILITY

Living in London, Serap Pollard gives the clues that her study, concept of which is İznik tile, will be displayed at a famous museum in London. Using Selalmaz Fabric of Kastamonu, which has sunk into oblivion, for her previous collection, Pollard evaluated Selalmaz Fabric woven and used only for table cloth and head scarf, and stood in silent homage for Anatolian soils. Collection fabrics made up of bamboo yarn which is known as environmentally friendly are called ‘Ekolojik Kıyafetler’ (Ecological Clothes) as they are easily recycled.

İZNİK BLUE IS ON THE WAY OF BEVERLY HILL’S...

2014 Spring/Summer collection shooting was realised by American Modelling Agency and its staff. As is known, Hollywood / Beverly Hill’s is an area where a lot of famous people live. Pollard touched upon the subject that they leaded the way for this work with intent to create network and get into the market, and said that her aim is to introduce Serap Pollard brand not only in London and Turkey but also in all over the world. Mentioning that collection’s concept İznik tiles colours and patterns attract attention in America, the famous fashion designer said “It is the correct time for İznik tile, which contains in 2014 Spring/Summer Trend colours in itself.”


ABOUT SERAP POLLARD...

She moved to England following her graduation from Marmara University, Faculty of Fine Arts in 2000. Serap Pollard is a Fashion Designer, who lives in London for 13 years, draws attention from England fashion world lately. Pollard gained experience in her own fashion style development by working in a big fashion firm for many years before becoming a “brand” in 2011. Making a name for herself thanks to her work namely “Under the Baobab”, for which she was inspired of Turkish history, in the framework of 2012 London Olympics; Pollard continues her fashion life in London. Colourful “Olympic Tree” which was prepared by using traditional Turkish fabric and by working together with the fashion designers from different parts of the world for the 2012 London Olympics attracted great attention. As regards to this work, Pollard said: “… The project, whose object is fabric, excited me. When we look at the Ottoman Empire, its symbol was tree. This project, for which the traditional fabric was used, brought Turkish history into the present. I felt honoured to be a part of such an extraordinary artwork in a city like London, which is visited by millions of tourists. I’m sure that Turkish-origin people will feel the same.” Serap Pollard stated that she acted with the purpose of “adding value to the value” while creating her collection and began a fashion journey from London to Kastamonu, and recorded that for her collection she called as “Sustainable”, she was oriented at the clothes which were recyclable and longer-lasted, away from ‘Fast Fashion’. She realised Top Model England 2013 contest with her costumes made from ecological products particularly the ecological fabric. Getting the thumbs up from fashion designers in the London Fashion Week, when the successful Turkish fashion designer presented her 2013 Spring/Summer collection, the young designer made an indelible impression in the local and foreign media organs by gussying the 46 countries’ models up with ecological products. All of the fashion authorities have already started mentioning the expectations that Pollard’ll boost her success rate. This success rate has started to make tremendous impact in Turkey; Serap Pollard received messages of appreciation from the State of Republic of Turkey at the various ministry levels in respect of realising and supporting the values of our country.

30



Fidan Şimşek

yorumuyla zarif bir kış... Ünlü Modacı Fidan Şimşek Sonbahar-Kış Kreasyonuyla büyülüyor!

Moda dünyasının tüm trendlerini tasarımlarıyla buluşturan Fidan Şimşek, Sonbahar-Kış kreasyonu için hazırladığı tasarımlarla konuşturuyor. 20 yıllık tecrübesini son yıllarda kendi markası adı altında sunan Fidan Şimşek, houte couture tasarımlarını ve en yeni Sonbahar-Kış Kreasyonunu görücüye çıkardı. Uzun yıllardır bir çok ünlü modacıyla çalışmış olan Fidan Şimşek kişiye özel ve hazır giyim tasarımlarıyla yeni sezonda adından sıkça söz ettirecek.

İNCE, ZARİF VE ŞIK...

Sadece gece kıyafetleri değil aynı zamanda çalışan kadınlarında şıklığını yansıtan tasarımlar şık olduğu kadar iddialıda... Sezonun tüm renklerinin hakim olduğu yeni kreasyon aynı zamanda sade, zarif ve seksi çizgiler taşıyor. Kadınların moda anlayışına yeni bir soluk getiren Fidan Şimşek senelerin birikimini bu kreasyonda bir araya getiriyor. Bedenleri ve kalıplarıyla ayrıca adından söz ettiren Fidan Şimşek, kadınları olduğundan daha ince gösteren tasarımlarıyla ve en yeni moda trendleri ile yeni sezonda oldukça iddialı geliyor. Son 2 senedir Yeniköy’deki tasarım ofisinde hizmet veren Fidan Şimşek butik kreasyonuyla göz dolduruyor.

32


An elegant Winter with Fidan Şimşek’s comment... The prominent fashion designer Fidan Şimşek is glamourizing with her Fall-Winter Creation!

Bringing together all trends of fashion world, Fidan Şimşek makes people talk about herself. Fidan Şimşek, presenting her twenty-year-experience in her own brand, exhibited her houte couture designs and the newest Fall-Winter Creation. Working together with various prominent fashion designers for long years, Fidan Şimşek will make an indelible impression with her private and ready-made clothing designs.

SLIM, ELEGANT AND CHIC...

Night dresses and designs which represent working women’s chicness are not only chic but also assertive… Dominated by all of the colors of the season, new creation has also plain, elegant and sexy lines. Bringing a new breath to the women’s fashion sense, Fidan Şimşek is bringing together her buildup over years in this creation. Fidan Şimşek, making a distinguished name for herself with her sizes and patterns, is beginning new season assertively with the newest trends and designs which show women thinner than they actually are. Providing services in the design office in Yeniköy for the last two years, Fidan Şimşek catches the eyes with her boutique creation.




Vakko’nun yeni teması

“Style and the City”

Özgün tarzını hayatının her alanına özenle taşıyan Vakko Kadını, “Style and the City” temasıyla şehir hayatı için vazgeçilmez parçaları bir arada sunuyor. Şehir hayatında pantolon ve trikoların rahatlığı, etek ve bluzların şıklığı, deri ceket ve pantolonların seksiliği, pantolon ve blazer ceketlerin maskülen gücü, paltoların sıcaklığı

36

ve elbiselerin feminen silüeti, “Style and the City” temasında Vakko Kadını için hayat buluyor. Danteller, leopar ve zebra emprimeler, kaşmirler, double-face kumaşlar ve lazer detaylı

derilerin ön plana çıktığı grupta bej, ekru ve gri renkleri koleksiyona dinginlik katarken safir, yakut, zümrüt gibi mücevher renkleri de enerji katıyor.



Maybelline New York için

özel koleksiyon

Moda severlerin büyük bir merakla takip ettikleri Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul presented by American Express, bu sezon farklı bir defile ile izleyicileri şaşırttı. Koleksiyon ve iddialı makyaj showları ile de göz kamaştırması beklenen “Maybelline NY by Deniz Berdan” defilesi, sıra dışı ve enerjik New York temalı koleksiyonu ile moda tutkunlarının karşısına çıktı.

‘KIZ GÜCÜ’ ORTAYA ÇIKTI

Maybelline New York by Deniz Berdan defilesi makyaj uygulamalarıyla görsel bir show’a dönüştü...

Deniz Berdan tarafından Maybelline New York için özel olarak tasarlanan koleksiyon; makyaj show’u ile de akıllarda yer etti. Pop art, alışılmışın çok dışında ve temiz geometrik çizgilere hâkim koleksiyon, çarpıcı makyaj uygulamaları ile moda tutkunlarına farklı bir show sundu. Maybelline New York markasından yola çıkılarak Deniz Berdan tarafından tasarlanan koleksiyon; 3 günde çizilerek, 2 günde desenleri tasarlandı ve 20 gün içerisinde koleksiyonun kalıp ve dikim aşamaları tamamlandı. Desenlerin tamamı Deniz Berdan tarafından mixed media olarak yapılan koleksiyonun styling’i de Deniz Berdan’a ait. Hikâyesi olan işler yapmayı seven Deniz Berdan, gelecek yılın moda kodlarına çok uyabilecek Maybelline New York markasının ürünlerinden yola çıktı. Çok parçalı ve bol desenli koleksiyonlar hazırlayan Deniz Berdan, Maybelline New Yok koleksiyonunda “Kız gücünü” ortaya çıkardı. Çarpıcı tasarımlarıyla dikkatleri üzerine çeken Deniz Berdan, Maybelline New York koleksiyonu ile de farkını ortaya koydu.

MAKYAJDA TRENDLER BELİRLENDİ

Önümüzdeki sezonun trendlerinin belirlendiği Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul presented by American Express, bu sezon da çarpıcı makyajları ile izleyenleri büyüledi. Mercedes-Benz Fashion Week Istanbul presented by American Express’in Resmi Makyaj Sponsoru Maybelline New York tarafından tasarlanan makyaj uygulamaları, cazibeli ve göz alıcı renkleriyle bu sezon da çok konuşulacak.

38



Deichmann

biker’ları ile kışa hazır..!

Yeni sezonda elbiselerden taytlara skinny jeanlerden kalem eteklere muhteşem kombini buluşturan Deichmann’ın biker botları rahatlığı ve maskülen şıklığı bir arada sunuyor. Asi ve özgün kadının vazgeçilmezi olan özel koleksiyon şehrin koşuşturmacasına ayak uydurmak isteyen kadınların gözde parçası olarak ön plana çıkıyor. Koleksiyonun olmazsa olmazı eskitilmiş deri görünümlü botlar ise 90’lar esintisi taşıyor. Zımba ve taşlı detayların işlendiği modeller ise sezon trendlerine gönderme yapıyor. Kısa modellerin yanı sıra koleksiyonda hakimiyetini gösteren maxi boy tasarımlar ise eteklerle kombinleniyor. Materyallerin derilerle harmanladığı orijinal tokalı taba ve siyah tonundaki modeller günün her saatinde kadına eşlik ediyor. Sokak stilinin kodlarını yansıtan markanın bej, kahverengi, siyah, ve haki tonundaki biker bot tasarımları sportif tarzı yorumluyor.

40



Karadeniz’in efsane sesi

Volkan Konak

Röportaj: Yonca ALPAY alpay.yonca@gmail.com

“Kadını, bilim ve sanat toplumun kanatlarıdır” diye anlatan ve “Sevenlerime kadife eldiven giymiş bir el gibi dokunuyorum” sözünün gerçekliğini her zaman kanıtlamış bir sanatçı, huzurlarınızda Volkan KONAK...

42



“EN ÖNEMLİSİ HEP SEVDİM VE HER ŞEYİMİ PAYLAŞTIM.” 44


Yurt dışındaki yoğun turne programının ardından; İstanbul daki konserinden önce kendisi ile görüştüm. Her zamanki gibi mütevazı, kibar, babacan tavrı ile bizi karşıladı. Önce ortak tanıdıklarımızın kulaklarını çınlattık; sonra Siz değerli okuyucularımız için sanattan politika’ya kadar her şeyi konuştuk. 2011 yılında Hamoğlu Holding’de İletişim Direktörlüğü görevini sürdürürken; sevgili arkadaşım Polat Yağcı ile otelimizin bayram programında sahne almasını istediğimiz sanatçılarla ilgili konuşuyorduk. Volkan Konak, Amerika seyahatinde olduğu için ikimiz de ismini telaffuz edemiyorduk. Birkaç gün sonra Polat Yağcı, güzel bir müjde verdi. Bir kural vardır; sahne aldıracağınız sanatçının ve ekibinin kullanacağı odalar-kulisler önceden hazırlatılır. Sahne saatine kadar sanatçı özel odasından dinlenir ve sonrasında kulisine gider. Volkan Konak, önce oteli dolaşır; dolaşırken de sevenleri ile kucaklaşır. Sahne saatine yakın hazırlanmak için odasına gider. Kulisi ise program sonrasında sabahın ilk ışıklarına kadar, kulis kapısının önünde fotoğraf çektirebilmek için uzun kuyruklar oluşturmuş sevenleri için kullanır... Volkan Konak, Amerikan’dan ayağının tozu ile uçaktan iner inmez otelimize geldi. Bayramı, kendisi ile kutlamak isteyen sevenlerinin isteğini kırmayıp, sahnede kalış süresini de uzatarak eşsiz bir performans gösterdi. Sabahın ilk saatlerinde herkes odasına çekildiğinde kendisini yolcu ettik. Kendisi benim için çok özel sanatçılardan biridir. Her zaman karşısındakine saygı ve dürüstlük onun önceliğidir. 7’den 70’e herkesin yüreğine ve diline değen şarkıları seslendiren güzel kalpli sanatçı ile konser öncesi sohbetimiz…

“BEN EN BÜYÜK ÖDÜLÜ HAYATTAN VE HALKTAN ALDIM.” Ne mutlu bana.

7’den 70’e herkesin çok sevdiği, değer verdiği ve saygı gösterdiği bir sanatçısınız. Biyografiniz haricinde Volkan Konak nasıl biridir?

Ben deliliğimi seviyorum. Hiçbir zaman da siyasilerin projesinde yer almayı düşünmüyorum. “SAHNE PERFORMANSIMI GELİŞTİRİP, BİR MÜZİKAL PROJESİNE ÇEVİRMEK İSTİYORUM.”

Özgürlüğüne çok düşkün birisiyim. Korkak ve bencil insanlarla ahbaplık yapmadan ve de kimsenin duyguları üzerine basmadan, hayatın bize sunduğu bir armağan olduğunu bilerek, dünyada babamın evindeymiş gibi yaşıyorum.

12 yıldır DMC ile çalışıyorsunuz ve DMC tarafından albüm satışlarında bir milyonu geçtiğiniz için plaket verildi. “Lifor” albümünüz ile de Platin Plak aldınız. Her kültürden ve her yaştan herkesin çok sevdiği, zevkle dinlediği bir sanatçı olmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Basit bir denklem; Seversen seviliyorsun. Ben insanlar için samimi duygularla mesleğimi icra ederken, kadife eldiven giymiş bir el gibi dokundum.

Analara, Sevgililere, Eşlere kısaca Kadınlara hitap şekliniz, söylemleriniz sizi sevenleri çok etkiliyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz? Kadın, bilim, sanat toplumun kanatlarıdır. Bu kanatların kıymetini bilip, hür olmak, gökyüzüne çıkmak istiyorum.

Avrupa turnenizde 20 günde 18 konser verdiniz. Sizin için zor olmuyor mu?

Mesleğimi severek icra ettiğimden yorulmuyorum, sadece keyif alıyorum.

Televizyon programınız çok beğenilerek seyredilmişti. Yeni bir program hazırlığı var mı?

Zaman zaman temaslar ve baskılar oluyor ama biraz ağırdan alıyorum. Zira kendimi geliştirmek için çok çalışmam lazım.

Yazılarınızı bir kitapta toplamayı düşünüyor musunuz?

Evet, kafamın bir tarafında böyle bir düşünce vardır. Zamanı geldiğinde kitap yazmayı düşünüyorum.

Karavan Günlüklerinizi biraz anlatır mısınız?

Yazmaktan ziyade karavanla dünyayı dolaşıp belgesel çekmeyi düşünüyorum. Ayrıca karavanda yaşayan bir insan bencil olamaz dünyayı avucunun içinde taşır ve de dünyalı olur. “KEŞKE HERKES KARAVANDA BİR YAĞMUR VEYA BİR RÜZGÂR SESİYLE UYUMUŞ OLSA.”

Sizce Moda nedir?

Moda, hiçbir zaman da ilgi alanıma girmemiştir.

Politika da aktif olarak görev almayı hiç düşündünüz mü? Politikada görev almayı hiç düşünmedim. “POLİTİKA MESLEĞİNİN YERYÜZÜNDEN SİLİNMESİNİ İSTEYENLERDENİM.”

Akil insanlar ile ilgili düşünceleriniz nedir? Sizde bu grupta olmak ister miydiniz?

-Gelecek ile ilgili planlarınız nelerdir?

Şu an ki sahne performansımı daha da geliştirip, bir müzikal projesine çevirmek istiyorum. Öte yandan da uzun soluklu bir dünya turu düşünüyorum.




Meryem Ghadimi MRM markasının kurucusu Moda Tasarımcısı

Gizemli ve zengin İran Kültürü

Türk Modasıyla Buluştu... MRM markasının kurucusu ve Moda Tasarımcısı Meryem Ghadimi İran’ın zengin moda kültürünü, Türk kadınına modern ve sofistike bir şekilde sunuyor...

Röportaj: Mehmet USTAOĞLU mehmetustaoglu82@gmail.com

Moda tasarımcılığı geçmişinizden bahseder misiniz?

İran’da küçük bir kızken, okulda mini eteğiyle tenis oynayan ablalarımı, davetlerde birbirinden şık giyinen kadınları gördükçe modaya merak salmıştım. Ailem, lise eğitimi için beni Londra’ya, üniversite içinse Bilkent’e gönderdi ancak eğitimimin

48

bilgisayar mühendisliği olması şartıyla. Üniversiteyi bitirip bilgisayar mühendisi olduktan sonra iki yıl mesleğimi yaptım ancak içimde moda aşkı hep vardı. Sonra bir gün LaSalle Moda Akademisi’nin ilanını gördüm ve İstanbul’da moda eğitimi almaya karar verdim. İstanbul’a geldim ve LaSalle’i bitirdikten sonra 5 yıla yakın, kendi çevrem için kişiye özel tasarımlar yaptım. Tasarımlarımın bazıları, büyük modaevlerinde satıldı,

beğenildikçe de kendime olan güvenim arttı. Bir arkadaşım vasıtasıyla Ralph Rauren’in baş tasarımcısından teklif dahi aldım. Ancak, Amerika’ya gitmeyip İstanbul’da kalmayı tercih ettim. Çok önemli bir teklifi geri çevirdim ancak bu bana başka bir kapı açtı ve “Ralph Lauren’in baş tasarımcısı bana bu işi öneriyorsa demek ki bende bir şeyler var” diyerek Nişantaşı’nda kendi mağazamı açmaya karar verdim.


Meryem Ghadimi nasıl marka oldu? Anlatır mısınız?

Moda genel anlamında insanların, belirli bir zaman periyodundaki, daha çok giyim ile ilgili tercihlerine referans eden popülaritesi yükselen genel giyim tarzına verilen addır. Ancak, ben özellikle gece kıyafetleri&abiye tasarlayan biri olarak “zamansız” tasarımların peşindeyim. Elbette, trendler önemli; ancak ben kıyafet tasarlarken elimden geldiğince özgün olmaya çalışıyorum. Moda sektöründe böyle var olmayı hedefliyorum. Sanırım iyi bir marka olup olmadığımı ilerleyen süreçte ben değil, müşterilerim verecektir…

Tasarımlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?

Gece kıyafetleri, kişiye özel tasarlanır. Bu süreçte hem tasarımcının hem de müşterinin birbirini çok iyi anlaması ve özellikle kişinin kendini tasarımcıya teslim etmesi çok önemlidir. Ben modaya genel bakışım ile, mevcut trendleri harmanlayıp müşterimin ne istediğini bir potada eritmeye çalışıyorum. Amacım, her müşterim için en iyi noktaya varabilmek. En büyük ilham kaynaklarım ise, doğa ve şehirler… Bir şehri “şehir” yapan binaları, müzeleri, köprüleri gibi her türlü öğeden ilham almaya gayret ediyorum.

Özellikle tasarımlarınız da hangi aksesuar ve kumaşları kullanıyorsunuz?

2013 sonbahar sezonu için siyah, beyaz karışımı, ekru, toprak tonları, maviler, yeşiller ve koyu tonları tercih ediyorum. Kumaş tercihlerim ise, abiyelerde krep, dantel ve kadife iken; kokteyl elbiselerinde yine krep ve parlak olmayan kadifeler…

İran’ a özgü desenler ya da oraya özgü tasarladığınız koleksiyon var mı? İranlı hanımlar için tasarladığım etnik tuniklerim var, ancak şimdilik sınırlı sayıda ve üretimini İran’da yapmayı planlıyorum. Çocukluğunu orada geçirmiş biri olarak, elbette İran’ın zengin ve gösterişli kültürü tasarımlarıma yansıyor.

Kumaş seçimini nasıl ve nereden yapıyorsunuz? Tasarımlarınızda kullandığınız kumaş özelliklerinden bahseder misiniz?

Kumaş seçimini, öncelikli olarak konsepte göre seçiyoruz. Elbette trendler, Yaz/Kış sezonları gibi değişkenler de oluyor. Hem yurt dışında hem de Osmanbey’de çalıştığım kumaşçılar var.

Meryem Ghadimi Koleksiyonlarını nerede bulabiliriz?

Koleksiyonlarım sadece Nişantaşı’ndaki mağazam MRM’de ve yurt dışındaki bazı seçkin butiklerde bulunabilir.

Peki, tasarımlarınızla yurt dışına açılma konusunda girişimleri var mı? Markamı henüz yeni oluşturduğum için, şimdilik Türk kadınlarına yönelik çalışmayı planlıyorum. Ancak İran asıllı olduğum için de, bir ayağım o coğrafyada. İranlı hanımlar için tasarladığım etnik tunikler var ancak üretimini İran’da gerçekleştireceğiz. Ayrıca yine MRM markalı kıyafetlerim, yurt dışındaki birkaç butik tarzı yerlerde de bulunuyor.

Son olarak gelecekteki projelerinizden ipuçları alabilir miyiz?

Tüm tasarımlarımda konsept benim için çok önemli, çünkü her tasarımın bir hikayesi olması gerektiğine inanıyorum. Kişinin giyeceği yer ve zaman çok önemlidir ki, ona göre detayları uyumlu kılabilelim. Dolayısıyla gelecekteki en önemli projem şimdilik, MRM markam ile önce iç piyasada sonra yurt dışında var olabilmek, hikayesi olan kıyafetleri kadınlar ile buluşturabilmek... Moda bir kadının karakterini, ruh halini ve yaşam tarzını yansıtan en mühim göstergedir. Kendi çerçevemden bakarak, kadınların kendine en çok yakışanı bulmalarına yardım etmek, kendilerindeki o püf noktayı çıkartacak tasarımlara imza atmayı amaçlıyorum…

Hangi renkler yükselişte?

Su yeşilleri, pudra pembeler, ten renkleri, bebe mavileri ve beyazlar... Türk kadını siyah, kırmızı ve gold kıyafetlere çok düşkün. Ancak trend yavaş yavaş bu renklerden, alternatif bir skalaya doğru kaymakta... Saks mavisi, şarap kırmızıları ve neon renkleri de bu skalaya ekleyebiliriz. Elbette, kıyafetin kesim şekli ve/ veya kumaşına göre elbise üzerinde kullanılan aksesuarların oranı değişiyor. Bazı kıyafetlerde kumaş, kesim, dekolte ve renk; başlı başına elbiseyi eşsiz kılabiliyor.

Kesimler kimi zaman klasik kimi zaman futuristik Gece elbisesi seçiminde hanımlar çok büyük risklere girmekten kaçınırlar. Ancak özellikle son yıllarda, tasarım kültürümüzün gelişmesi ve tasarımcıların ulaşılabilir kıyafetler üretmeye başlamasıyla bu anlayışın yavaş yavaş değiştiğini gözlemlemekteyiz. Sivri omuzlar, asimetrik kesimler ve benzeri dokunuşları artık gece kıyafetlerinde de görüyoruz. Ancak klasiğin modası da asla geçmiyor. Straplez kesimler, balık modeller, dar mini elbiseler hala vitrinlerde yerini koruyor. Tabi Angelina Jolie ile ünlenen önden derin bacak dekolteli gece elbiseleri de yine en çok tercih edilenler arasında... Beden yapısına göre kıyafet seçimi Hanımlar bedenini tanımalı ve özellikle tasarımcının danışmanlık yapmasına izin vermeli. Örneğin, kısa boylu iseniz, uzun ve balık modelli kıyafetler sizi olduğunuzdan daha uzun&ince gösterecektir. Basenlerinizde sıkıntı yaşıyor iseniz, tam aksine “A” kesim dediğimiz modellere kaymalısınız. Geniş omuzlu iseniz, omuzlarınızı daha büyük gösterecek kesimlerden, vatka ve aksesuarlardan uzak durmalısınız.


Meryem Ghadimi Founder of MRM brand Fashion Designer

Mysterious and rich Iranian met the

Turkish Fashion...

Founder of MRM brand and Fashion Designer Meryem Ghadimi introduces Iran’s rich fashion culture in a modern and sophisticated way... Interview: Mehmet USTAOĞLU mehmetustaoglu82@gmail.com

Could you please talk about your fashion designing history? When I was a young girl in Iran, I developed a great interest in fashion as I saw girls playing tennis with their miniskirts, women wearing chic clothes during invitations. My family sent me to London for my high school education, and to Bilkent for

50

my university education on condition that I study computer engineering. After completing university education and becoming a computer engineer, I practised my profession for two years, but I always had love of fashion deep inside. Then one day, I saw the announcement of LaSalle Fashion Academy and decided to take courses on fashion in İstanbul. I came to Istanbul and I made special designs for 5 years after I finished LaSalle. Major

fashion houses bought some of the designs; as they were widely acclaimed, I took heart. I even took offer from lead designer of Ralph Lauren through my friend. However, I preferred to stay at Istanbul rather than go to USA. I reject a very critical offer, but this opened a new door for me. I said “If the leading designer of Ralph Lauren offers me this job, then I must have something,” and I decided to open my own store at Nişantaşı.


How did Meryem Ghadimi brand? Could you tell us?

Fashion, in general terms, is the name given to the general dressing style, whose popularity gradually grows, which mostly refers to the dressing preferences of people in a specific period. However, I’m in pursuit of “timeless” designs as a person who designs especially night dresses and evening gown. Of course, trends are of importance, but I’m trying to be unique as far as I can do while designing dresses. I aim at existing in fashion sector in this way. I think not me but my customers will decide whether or not I am a good brand...

What inspires you while preparing your designs?

Night dresses are made to measure. In this process, it is highly important that both designer and customer understand each other very well and customer gives himself up to the designer. I’m trying to melt the current trends in a pot by blending them with my general view to the fashion. My goal is to reach to the highest level for my every customer. My greatest sources of inspiration are nature and cities… I’m making effort to gain inspiration from all kinds of elements such as the buildings, museums, bridges which constitute cities.

What kind of accessories and fabric you use especially for your designs? I prefer mixture of white and black, ecru, soil tones, blue, green and dark tones for 2013 winter season. As for the fabric; I prefer crepe, lace and velvet for the evening gown and crepe and dim velvets for cocktail dresses.

Are there patterns particular to Iran or any collection you design particularly for there? I have ethnical tunics which I’ve designed for Iranian ladies, but they are limited and I plan to manufacture them in Iran. As a person who lived there in the childhood, Iran’s rich and ostentatious culture naturally reflects upon my designs.

From where and how you choose your fabric? Could you tell us features of fabric you use for your designs? We choose our fabric primarily according to the concept. Of course

there are some variables like trends, Summer/Winter seasons. I have cloth merchants both abroad and in Osmanbey.

Where can we find Meryem Ghadimi Collections?

You can find them only in MRM, my store in Nişantaşı, and some elegant boutiques abroad.

Alright, do you take steps in the direction of expanding abroad with your designs? I’m planning to address at Turkish women at the present moment as I’ve just yet branded. However, as I’m from Iran, my one arm is also in that geography. There are ethnical tunics I’ve designed for Iranian ladies but their manufacture will be realised in Iran. Furthermore, there’ve been MRM-branded clothes in some of the boutiques abroad.

Finally, could you give clues on your future projects?

My concept is of prime importance in my collections because I believe that every design must have a story. The place and date is very important as we make the details harmonious by taking into consideration them. Therefore, for the present moment, most important project of mine is to exist both abroad and within the domestic market with MRM brand, to bring women together with the clothes which have stories… Fashion is the most critical indication which reflects a woman’s character, psychology and life style. When looking from my perspective, I aim at helping women to find most suitable things for them; I aim at leading the way for the designs which get the key points out in the open.

Which colours are on march?

Sea green, powder pink, skin colours, baby blue and white… Turkish women are keen on black, red and golden clothes. However, the trend is slowly shifting in the direction of an alternative scale… Saxe, red wine and neon colours can be added to the scale. Cutting style and/or fabric of clothes affect the rate of accessory usage naturally. For some clothes; fabric, cutting, décolleté and colour make the dress unprecedented. Sometimes classical, sometimes futuristic cuttings...

Ladies avoid taking big risks in the choice of night dress. However, we observe that this understanding has been changing recently with the accessible cloth manufacture of designers and the development of our design culture. We can see pointed shoulders; asymmetric cuts etc. in the night dresses. On the other hand, fashion of classics never goes out of date. Strapless cuts, fish style dresses, tight mini dresses are still displayed at the windows. Deep slit night dresses which have earned reputation with Angelina Jolie are, again, among the most preferred ones of course... Cloth choice according to the body structure... Ladies should know their own bodies and let the designers to give advices. To illustrate; if you are short, long and fish style dresses will show you taller and thinner than you actually are. If you have problems with your hips, you should prefer “A” cut versions. If you have wide shoulders, you should stay away from shoulder pads, accessories and cuts showing your shoulders wider.










Kontrolü içgüdülerinize bırakın... Avon, tutkunu olacağınız yeni egzotik Instinct parfümüyle kadın ve erkek arasındaki en doğal çekimi harekete geçiriyor. Avon Instinct, kadınları ve erkekleri kontrolü içgüdülerine bırakmaya davet ediyor. Avon’un baş döndürücü yeni parfümünün yüzü ise Hollywood’un ikonik güzellerinden Megan Fox.

Avon, geniş parfüm serisine bir yenisini daha ekledi: Avon Instinct… Kadınlar ve erkekler için eşsiz kokuları bir araya getiren Avon Instinct, en ilkel içgüdüleri tek başına harekete geçiriyor. Hollywood’un güzel yıldızı Megan Fox’un yüzü olduğu Avon Instinct’in kadın parfümü karşı konulmaz çiçeksi, meyveli ve odunsu bir kokuya sahip. Egzotik öğeleriyle baş döndürücü bir etki oluşturuyor. Parfümün notalarındaki canlandırıcı orman yeşillikleri, tropik yağmur ormanlarında bir yolculuğa çıkarıyor. Kamelya aromasıyla cazibeyi taçlandıran parfümün sandal ağacı notası da rahatlatıcı

60

bir etki bırakıyor, kadınları zengin duygularla sımsıkı sarmalıyor. Avon Instinct, her kadının kendine güvenini yenilemek istediği anda kullanacağı büyülü bir iksir haline geliyor. Avon Instinct’in erkek parfümü de erkekleri tutkuyla yaşamaya ve kendilerini ifade etmeye çağırıyor. Parfümün notalarında bulunan yabani mandalina, heyecan verici duyguları uyandırırken, adaçayı parfüme erkeksi bir imza atıyor. Egzotik abanoz ağacıyla tamamlanan parfümün güçlü birleşimi erkeklerin çevresinde bir çekim alanı oluşturuyor.



“Walk in Art” by Lady Faith

yeniden İstanbul’da... 2013/2014 İlkbahar/Yaz koleksiyonuyla 2. kez Mercedes Benz Fashion Week İstanbul’da Stüdyo show’unu sergileyen Lady Faith moda severler tarafından yine büyük beğeni topladı. Günlük parçaların üzerine uyguladığı renkli baskı ve desenlerle insanların enerjisini birleştirmeyi hedeflediği koleksiyonda özellikle rahat kesimler dikkat çekti.

Lady Faith bu sezon da 13 tablodan oluşan sanat koleksiyonunu desenler haline getirerek, giyimi rahat üst ve elbiseler sunuyor. Markanın ana teması olan “Walk in Art” sanatın eğlenceli halinin sokak stili ile birleşiminden geliyor. Tasarımcının “Alachati” ismini verdiği koleksiyon, adından da anlaşıldığı üzere davetlileri rüzgarlı bir sahile taşıdı. Duygu Akdeniz gibi ünlü modeller sanatsal portreler ve illüstrasyonlardan oluşan dekorlar arasında sahne aldılar. Show, sanat ve renkli sokak dünyasını yansıtabilmek için izleyenlere tek bir seansta dolu bir gösteri sundu ve büyük ilgi gördü.

NEW YORK VE LOS ANGELES YOLCUSU

Tasarımcının kendi yaptığı tabloları “placement print technique” (panel yerleştirme) denilen bir teknikle kalıplara tek tek yerleştirmesi işin içindeki el emeğini ve markanın kendine has tarzını ön

62

plana çıkaran özelliklerden biri. Kumaşlarda sadece viskon ve koton vual kullanan tasarımcı renklerin ve desenlerin enerjisini tüm gün üzerinizde taşımayı hedefliyor. Kumaşta yeniden hayat bulan tablolar aynı zamanda Türkiye’nin dinamik enerjisini de yansıtıyor. Tasarımlar kadınların günlük hayatına renk katıp, rutin tarzlarını renkli bir ifade biçimine dönüştürüyor. Kariyerine Diane von Furstenberg’de baş tasarımcı olarak başlayan Lady Fatih markasının tasarımcısı Nazlı Soylu, yakın zamanda New York ve Los Angeles’daki showroomlarda da Lady Faith sergilemeye başlayacak. Bu yıl Eylül ayında New York’da gerçekleşen ENK’nın Fashion Coterie fuarına katılan Lady Faith fuarda contemporary katındaki tek Türk markasıydı. Hayalleri sevdikleri ürünler tasarlamak ve bunu dünya genelinde mümkün olduğunca kadınla paylaşmak olan Nazlı Soylu ve yönetici ortağı Tuğçe Ergun, bu koleksiyon ile sizleri yine beklenmedik bir tasarım yolculuğuna davet ediyor.



Güzel ve başarılı;

lu ğ io c ç in ir P l a h u Z VIP Turizm’in zevkli sahibesi Zuhal Pirinçcioğlu başarılı iş yaşamını ve geleceğe dair planlarını Fashion Turkey’e anlattı. Yeni sezona dair ipuçları ve çok daha fazlası bu röportajda... Röportaj: Ersin AL

Zuhal Hanım, sizi birbirinden başarılı işlerinizle tanıyoruz. Bize kendinizi anlatır mısınız?

İstanbul’da doğdum. Kuyumcu bir ailenin kızıyım. Babam aile işinde olmamı istediğinden belli bir sure Kapalıçarşı’da ve de kuyum mağazamızda altın ve tasarım üzerine eğitim aldım. Fakat sonra kendi başıma çalışmak istediğime karar verip, belli bir süre bankacılık ardından büyük bir lojistik firmasında iş kariyerimi sürdürdüm. Daha sonra, o yıllarda Türk Aşçılar Milli Takım Kaptanı olarak tanıdığım bir ortak ile catering işine girip şirketimizi kurduk. Tam o dönemlerde Ceylan Bey ile tanıştım. Gerek Vip Turizm’le birlikte gerekse kendimiz, çok başarılı organizasyonlar, davetler yaptık. Evlendikten sonra hem VIP Turizm’de event alanında hem de kurduğum etkinlik ve davet şirketimde çalıştım.

Eşinizle birlikte çalışmak nasıl bir duygu?

İlk başta eşlerin aynı iş yerinde olmaları ne kadar sağlıklı olur diye düşündüm ama kaygılarım yersizmiş. Birlikte çalışmak, görevdeşlik oluşturmak, başarılı geçen projelerin

64

ardından hazzını birlikte yaşamak, çokta keyifli... Huzurlu bir çalışma ve iş birliği içerisindeyiz. Birbirimizi daha iyi anlıyor, paylaşım ve fikir alışverişinde bulunuyoruz. İş yerinde, toplantı ya da kalabalık ortamlarda birbirimize “hanım ve bey” diye hitap ediyoruz. Kim stresliyse diğer taraf alttan alıyor. Kısacası işte işi, evde evimizi yaşamaya özen gösteriyoruz.

Önümüzdeki günlerde yeni projeler var mı?

Vip’in 45 yıllık deneyimlerini birleştiği “Jazeebe” adında benim yönetimimde bir organizasyon şirketim var. Önümüzdeki sezon için yeni tasarımlarla, çok eğlenceli, cazibeli, capcanlı kış düğünleri, davetler, açılışlar yapma projelerimiz var. Sanal ortamda hizmet verdiğimiz birçok renkli site çalışmalarımız mevcut. Yine yeni bir oluşum içindeyiz. Odanhazir.com adında seyyahlarımızın çok rahat ve kolaylıkla istedikleri destinasyonlarda kendilerine ve zevklerine uygun 210 bine yakın konaklama alternatifleri


sunan bir site olacak. Şu an beni en heyecanlandıran en genç projemiz bu. Ayrıca dünyanın 52 ülkesinde 4 binin üstünde villa ve apartman katı kiralama ile ilgili www.luxuryviprental. com adlı sitemiz çok iyi işliyor. Hepsi ve daha fazlasına www. vip.com.tr adresinden ulaşabilirsiniz.

Her zaman bakımlı ve güzel görünüyorsunuz… Kendinize özel bakım sırlarınız var mı?

Benim işim hem zevkli hem de şıklığın zarafetin ön planda tutulması gereken bir iş. Ancak güncel yaşamda da uyum ve şıklık benim için çok önemli. Ayrıca eşim bu konuda oldukça talepkar. Ama abartıyı sevmiyorum. Her zaman ilk olarak doğallıktan yanayım. Kozmetik yerine doğal bitkisel yağlar kullanıyorum mesela… Doğal bir gülsuyu en güzel losyon benim için. Hem de sağlıklı. Her gün içeceğinize damlatacağınız birkaç damla gülsuyu çok faydalı. Sağlıklı bir beslenme tarzım vardır. Kalsiyum için bademden süt yapıp içerim. Çıkan posayla da yüzünüze ve vücudunuza mükemmel bir peeling oluyor. Yakın çevrem bu bilgilerimi bir kitapta toplamam gerektiğini söylüyorlar. Özellikle anne ve bebek beslenmesi konusunda... Örneğin oğluma her gün içirdiğim iki üç damla çörekotu yağının çok faydasını görüyorum. Estetik konusunda ise; karşı değilim ama estetik operasyonlar gerçekten gerekliyse güzel duruyor. Bazen güzelleşeceğim diye doğal güzelliklerden çok uzaklaşılıyor.

Kıyafetlerinizi seçerken nelere dikkat ediyorsunuz?

Gündüzleri çoğunlukla sade ve rahat, gece abartısız şık olmayı severim. Neon renkleri yoğun kullanmasam da mor, turuncu ve yeşil favori renklerim. Uyumsuzluktan bir uyum oluşturmayı, renkli bir pantolonla beyaz bir gömleği kombinlemeyi seviyorum. Modayı takip ederim. Yerli ve yabancı dergileri, bir çoğunu da i-Pad’imden takip eder okumaktan keyifte alırım, ancak sırf bu sene bu moda diye olup olmadık denemelere girmem. Bana göre seçimleriniz size pozitif enerji vermeli, kreatifliğinizi ve kendinizi ön plana çıkarmalısınız. Herkesin kendine göre bir tarzı var ama bu tarz içerisinde de kendine yakışanı giymek gerektiğine inanırım.

Bodrum’da ya da tatilde yapmaktan en çok keyif aldığınız şey nedir? Ben hep söylerim; ‘benim ülkem bir cennet’ diye. Bu

yerlerden birisi de kuşkusuz Bodrum. Yapacak o kadar şey var ki... Öncelikle her sabah Gündoğan/Yalıkavak sahillerinde 7,5 - 8 km yürümekten büyük keyif alıyorum. Tekne gezileriyle koyları dolaşmak, köylülerin kurduğu pazarlardan taze sebzeler, meyveler almak, Kızılburun’daki evimde ailemle vakit geçirip, dostlarla sohbetler etmek, değişik restoranlarda değişik tatlar tatmak, suyun altındaki batıklara dalmak gerçekten muhteşem...

Bodrum için ne gibi tavsiyelerde bulunmak istersiniz?

Kızılburun mevkiinde yeni açılan The Blue Bosphorus otelde konaklayıp, eşsiz gün doğumunu ve güneşin ilk ışıklarıyla geçen Yunus balıklarını seyretmek, Kübalı grupların çıktığı Happy Hour’larda eğlenmek, sabah erkenden deniz kenarında yürüyüp, dönüşte fırından yeni çıkmış simit almak, Gümüşlük’teki balıkçılarda balık meze yemek, bale, konser, klasik müzik festivali gibi etkinliklere katılmak, Yalıkavak’ta günbatımına karşı içeceğiniz yudumlamak... La Maison Restoran ve Otel Yalıkavak’ta size kendinizi evinizde hissettirecek yerlerden birisi.

Bodrum’da bu sezon en favori mekanınız neresiydi?

Öncelikle yine ‘Kızılburun’ diyeceğim çünkü burası nemsiz, sürekli tatlı esintisiyle özellikli havaya sahip oluşu, berrak hiç kirlenmeyen denizi ve konumu ile çok beğendiğimiz bir mevkii oldu. Gündoğan’da ki CasaCosta Oteli içindeki Küba Beach’te akşamüstü sefası keyifli oluyor. Diğer yandan Yalıkavak’ın yenilenmiş marinasında her şeyi bulabiliyorsunuz, gezilip görülmeye değer. Eğlence olarak Türkbükü’nde Sess’i öneririm. Oğlum henüz küçük olduğundan çok rahat yüzülüp dibi kumluk olduğu için Karaincir ve Tilkicikkoyu’ndaki Moon Beach’de bu sene çok gittiğimiz yerlerden oldu. Gümüşlük’teki Limon Kafe ve Teldolap en favori yerlerim arasına girdi.

Sosyal Sorumluluk Projelerinizden bahseder misiniz?

Tema Vakfı’nı birçok koldan ve yapılan etkinliklere bizzat katılıp bulunarak destekliyorum. Ayrıca TESYEV yararına yapılan bir gecede eşim sahnede Ebru Gündeş ile düet yapmıştı. Gece mükemmeldi. TESYEV yararına hanımlara Güneydoğu turları da düzenledik gelirini de vakfa bağışladık. Önümüzdeki sezon için yine vakıf yararına geziler planlayacağız.


Beautiful and successful;

lu ğ io c ç in ir P l a h u Z

Frabjous owner of VIP Tourism, Zuhal Pirinçcioğlu, told Fashion Turkey her successful business life and her future plans. Clues and more about new season are in this interview... Interview: Ersin AL

Mrs Zuhal, we know you for your successful business. Could you please introduce yourself to us?

I was born in Istanbul. I’m the daughter of a goldsmith family. As my father wanted me to do the family business, I took courses on gold and design in Kapalıçarşı and at our store for a while. However, I decided to work by myself later and I continued my career in banking business and in a huge logistics firm. Afterwards, we founded our company by entering the business of catering with a partner who I knew as Turkish Cooks National Team Captain then. At that time, I met Mr Ceylan. We made very successful organizations and invitations both on our own and with VIP Tourism. After marriage, I worked both at VIP Tourism in the field of events and in my company of activity and invitations.

How does it feel to work with your husband?

At first, I thought how it would be like for couples to be at the same workplace, but then I understood that my concerns were groundless. Working together, being colleague, sharing

66

the pleasure of successful projects are delightful... We work peacefully and cooperatively. We understand each other better and exchange ideas and sharing. We call each other as “Mr, Mrs” at the workplace, meeting or in a crowded environment. If one of us is stressful, the other assumes a humble attitude. In short, we pay strict attention to live business life at work and house life at home.

Are there new projects in the upcoming days?

There is a new organization company under me namely “Jazeebe”, in which the experiences of 45 years have been united. We have very entertaining and highly attractive winter weddings, invitations and inaugurations projects with new designs for the next season. There have been various colourful site operations which we serve in a virtual environment. We are in the process of a new formation again. This will be a site namely odanhazir. com which provides our travellers approximately 210.000


accommodation alternatives that are in the destinations they want and appropriate to them and their pleasure. This is the most powerful and exciting project for me now. Furthermore, our site namely www.luxuryviprental.com has been operating very well with relevance to the rental of more than 4.000 villas and flats in 52 countries. All and more are available at: www.vip.com.tr

while turning back, eating fish appetiser at fish moneger’s store in Gümüşlük, participating in such activities as ballet, concert, classical music festival, sipping your beverages towards the sunset in Yalıkavak... La Maison Restoran and Otel Yalıkavak are among the places which make you feel that you are home.

You always look well-groomed and beautiful… Do you have any special care secrets?

First of all, I’ll say ‘Kızılburun’ again because here is a place whose drought and continuous mild breeze, serene and never-dirty sea and location we admire for. Dusk pleasure at Küba Beach within CasaCosta Otel is delightful. On the other hand, you can find everything at the renewed marina of Yalıkavak, it is worth to visit. For the entertainment, I suggest Sess in Türkbükü. Moon Beach in Karaincir and Tilkicikkoyu have become one of our favourite visiting places as its bottom is sandy and you can swim very comfortably taking into consideration that my son is very young. Limon Kafe and Teldolap in Gümüşlük have become among my favourite places.

My job is enjoyable and it is also a job that you need to give particular importance to chicness and elegancy. Nonetheless, harmony and chicness are important for me in the contemporary life, too. Furthermore, my husband is demanding in this respect, but I do not like exaggeration. I am always in favour of naturalness. To illustrate, I use herbal oils instead of cosmetics... Natural rose water is the best lotion for me. It is also healthful. A few drops of rose water which you add your meal every day is highly therapeutic. I have a style of healthy nutrition. I make milk from almond and I drink it. Its pulp is a perfect peeling for your face and body. My immediate environment says that I should publish my knowledge into a book. Especially the knowledge on the mother and infant nutrition... To name a few; I reap the benefit of a few drops of black seed oil, which I make my son to drink every day. As for the aesthetics, I’m not opposed to it, but looks nice if the aesthetic operations are really needed. Sometimes people get further away from natural beauty for the sake of being beautiful.

What do you pay attention when you choose your clothes?

I generally like being plain and comfortable during the daytime, but chic and cool in the night... My favourite colours are purple, orange and green even though I do not frequently use the neon colours. I like creating harmony out of anharmonicity, combining a white shirt with a colourful pant. I keep pace with the fashion. I enjoy following it by reading most of the foreign and local magazines from my I-pad, but I do not try something just because it is trendy this year. For me, your choices should give you positive energy to you so that you bring your creativity and yourself into the forefront. Everybody has her/his own style, but I believe that s/he should wear whatever befits her/him within this style.

What is the most delighting thing for you to do in your vacation or in Bodrum?

I always say: “My country is a paradise.” One of those places is Bodrum of course. There are so many things to do... I enjoy especially walking for 7,5-8 km along the shores of Gündoğan/Yalıkavak every morning. Boat excursion, purchasing fresh vegetables and fruits from the bazaar of the villagers, spending time with my family in the house in Kızılburun, having conversations with friends, tasting different flavours at different restaurants, diving sunken rocks under the water are really amazing...

What kind of advices you would like to give for Bodrum?

Staying at The Blue Bosphorus Hotel in Kızılburun, watching the unprecedented sunrise and dolphins with the wee small hours of the morning, enjoying at Happy Hour where Cuban groups take the stage, walking along the sea early in the morning and buying fresh Turkish bagel from the bakery

Where is your favourite place in Bodrum this season?

Could you please talk on your Social Responsibility Projects? I support Tema Foundation’s activities, which are organized on many accounts, by participating in person. Furthermore, my husband performed duet with Ebru Gündeş in the night organized in the aid of TESYEV. We organized Southeast tours with the ladies in the aid of TESYEV and donated its income to the foundation. We will plan tours in the aid of foundation for the next season.




Mehtap Elaidi

ile “Az” üzerine...

Mehtap Elaidi, istediğimiz - ve hatta istemediğimiz - her şeye kolaylıkla erişebildiğimiz günümüzde sadeleşmeye, “az” ve “bildik” olanlarla mutlu olabilmeye bir övgü niteliğinde yorumladığı Giuseppe Tornatore imzalı “Bindokuzyüz Efsanesi” filminden esinlenerek yalın bir koleksiyon hazırladı... Röportaj: Mehmet USTAOĞLU mehmetustaoglu82@gmail.com

Mehtap Elaidi 2014 Sonbahar - Kış

Mehtap Elaidi, koleksiyonunun çıkış noktasını Alessandro Baricco’nun aynı isimli eserinden uyarlanan Giuseppe Tornatore imzalı “Bindokuzyüz Efsanesi” adlı filmde bulan Mehtap Elaidi, filmin ana karakteri 1900’ün hikayesine odaklanıyor. Bebekken bir yolcu gemisinde bulunan ve tüm hayatını karaya adım atmadan bu gemide geçiren,

olağanüstü bir yeteneğe sahip piyanist 1900, gerçek dünyaya ve o dünyanın sonsuz seçeneklerine karşı içinde büyük bir korku besliyor ve bu dünyanın sınırsız seçenekleri arasında parçalanmak yerine aşkından dahi vazgeçerek, sınırlarını bildiği kendi dünyası içinde kalmayı tercih ediyor... Mehtap Elaidi, istediğimiz – ve hatta istemediğimizher şeye kolaylıkla erişebildiğimiz günümüzde sadeleşmeye, “az” ve “bildik” olanlarla mutlu olabilmeye bir övgü niteliğinde yorumladığı bu hikayeden esinlenerek yalın bir koleksiyon hazırladı. Minimal çizgileri ile dikkat çeken Mehtap Elaidi Sonbahar/Kış 2014 koleksiyonu renk seçimini yanık turuncu, siyah, beyaz ve antrasitle sınırlarken, bu renklerin birlikteliklerinden elde edilen renk bloklarını keskin ve net kuplarla birleştiriyor. Koleksiyon, dinamik şehir kadının hayatını kolaylaştırmayı ve tek bir koleksiyon içinden oluşturulabilecek farklı kombinler aracılığıyla kadınlara az parçayla birden fazla görünüm yakalama şansı sunmayı hedefliyor. Pantolonların egemenliği ele geçirdiği koleksiyonda dokulu kumaşlar yalın silüetlerle buluşarak Mehtap Elaidi kadınını azlığı savunur kuvvette sofistike bir çizgiye konumlandırıyor.

MEHTAP ELAİDİ

2000 yılında Teşvikiye’de atölye/mağaza konseptindeki Elaidi’yi açtı. Genelden farklı olarak trendleri takip etmek yerine uyarlamayı ve kendi kuplarını oluşturmayı tercih ettiği tasarımlarıyla kısa sürede sadık bir müşteri kitlesi edindi. 2003 yılında Bostan sokakta ikinci mağazasını açtı ve yurt dışı fuarlarına katılmaya başladı. Elaidi, 2008 yılının ilk aylarında beyaz ve siyah gömlek ve

70


aksesuarlardan oluşan ikinci markası Kaf’dan by Elaidi markasının tanıtımını Paris Pret-a Porter fuarında yaptı. Çeşitli firmalara ve projelere konsept danışmanlığı alanında da çalışmalar yapan Mehtap Elaidi ürünleri Türkiye’de Bursa, Balıkesir, Adana ve Teşvikiye’deki kendi mağazasında yurt dışında ise, Suudi Arabistan, Lübnan, Fas, Kuveyt, Dubai, Bahreyn, Amerika, Fransa gibi ülkelerde satış noktalarına sahip. Moda Tasarımcıları Derneği üyesi olan Mehtap Elaidi bugün de aynı derneğin başkanlığını yürütmekte olup derneğin misyonu çerçevesinde görev almaktadır. Moda tasarımcılığına olan geçmişinizden bahseder misiniz?

Moda tasarımcılığına 13 sene önce Teşvikiye caddesinde açtığım atölye/mağaza ile başladım. Aslında moda tasarımcılığı benim ikinci kariyerim. İlk iki seneyi kendim için eğitim süreci olarak kabul ediyorum. O iki senede atölyeyle birlikte tasarım sürecinin her aşamasında bizzat bulunarak teknik anlamda da kendimi belli bir yere getirdikten sonra ikinci mağazamı açtım. Aynı sene yurt dışındaki fuarlara katılarak ihracat olayını balattım. Hala da devam ediyoruz. Mehtap Elaidi nasıl marka oldu? Anlatır mısınız?

Tesadüfen olmadığı kesin. İşletme eğitimi almış olmanın da verdiği bir disiplinle belli bir iş planını takip ettim. Bu arada teknik bilgi konusundaki eksikliğim bir anlamda markamın DNA’sını oluşturdu çünkü geleneksel kalıpları bilmediğim için kendi kalıplarımı oluşturarak farklı bir yer edindim. Tasarımlarınızı hazırlarken nelerden ilham alıyorsunuz?

Yaşadıklarımdan, izlediklerimden, okuduklarımdan... Bu sezon koleksiyonunuzda hangi renkler var? Özellikle hangi parçalar ön planda olacak?

Bu sezon koleksiyonda her zamanki gibi siyah, beyaz var ek olarak da yanık turuncu ve karamel etrafında örülmüş bir koleksiyon. Oversized ceketler, gömlekler ve pantolonlar ağırlıklı olarak yer alacak... Moda dünyasında sizi diğer tasarımcılardan ayıran koleksiyonlarınıza yansıttığınız stilinizden bahseder misiniz?

Koleksiyonlarımda yukarıda da söylediğim gibi genelde kendi hazırladığım kuplar üzerinden gitmeyi tercih ediyorum. Ben de çok hareketli bir yaşam sürdüğümden tasarımın fonksiyonellikle buluştuğu noktalardan koleksiyon oluşturuyorum. Bir de maskülen bir dişiliği yakalıyorum

koleksiyonlarımın çoğunda. Kumaş seçimini nasıl ve nereden yapıyorsunuz? Tasarımlarınızda kullandığınız kumaş özelliklerinden bahseder misiniz?

Kumaş seçimim genellikle Türkiye’den oluyor... Mehtap Elaidi Koleksiyonlarını nerede bulabiliriz?

Mehtap Elaidi koleksiyonlarını Akkavak sokaktaki Atölye mağazamızda bulabilirsiniz. 15 Eylül’den itibaren de alt markamız olan Kaf’dan by Elaidi belli Boyner ve YKM mağazalarında satışa sunuluyor olacak. Fashion Turkey okuyucularına ve modayı takip edenlere bir mesajınız var mı?

Moda temelinde insanların kendilerini daha özel hissetmeleri için ortaya çıkmış aslında bugün ise moda sınırlarını çok geniş tutan bir kavram. O yüzden bence artık kişiyi diğerlerin ayrı kılan modayı takip etmek değil kendine göre yorumlayabilmek. Dolayısıyla ben herkese kendi tavırlarını oluşturmalarını tavsiye edebilirim.


A conversation on “Few” with

Mehtap Elaidi

At our present day, when we can access everything we want - even we do not wanteasily; Mehtap Elaidi prepared a simple collection, the inspiration of which is “The Legend of 1900”, a movie directed by Giuseppe Tornatore and Elaidi interpreted as a compliment to simplification and being contented with “few” and “known”... Interview : Mehmet USTAOĞLU mehmetustaoglu82@gmail.com

Mehtap Elaidi 2014 Fall - Winter

Finding starting point of her collection in the adapted movie “The Legend of 1900”, bearing the same title with Alessandro Baricco’s work, Mehtap Elaidi focuses the main theme of the movie on the story of 1900, who is the main character of the movie. Found in a passenger vessel when he was a baby and spending his whole life in that vessel

without stepping on to land, having extraordinary talents, the pianist 1900 is afraid of the real world and limitless choices of this world, and prefers to give up his love and stay in his own world instead of being torn apart there... At our present day, when we can access everything we want - even we do not want- easily; Mehtap Elaidi prepared a simple collection, which she interpreted as a compliment to simplification and being contented with “few” and “known”... Drawing attentions with her minimalist lines, Mehtap Elaidi limits her Fall/ Winter 2014 colour choices to the burnt orange, black, white and anthracite, and she combines the colour blocks obtained from combination of those colours. The collection aims at easing life of dynamic city women and providing women with the opportunity of having various appearances with different combinations from few pieces of one collection. Textured fabrics meet simple silhouettes in her collection which is dominated by pants, and Mehtap Elaidi positions her women in a sophisticated place where they defend fewness.

MEHTAP ELAİDİ

She opened Elaidi which is in the concept of workshop/store in Teşvikiye in 2000. She acquired a customer mass in a short time with her designs, for which she prefers to adapt trends and create her own cuttings rather than to follow them. She opened the second store in Bostan in 2003 and started to participate in fairs abroad. Elaidi introduced her second brand Kaf’dan by Elaidi which is comprised of white and black shirts and accessories at Paris Pret-a Porter fair in the first few months of 2008. Working in the

72


field of concept mentoring for the various firms and projects, Mehtap Elaidi has her own stores in Bursa, Balıkesir, Adana and Teşvikiye, and selling points in such countries as Saudi Arabia, Lebanon, Morocco, Kuwait, Dubai, Bahrain, America, France. A member of Fashion Designers Foundation, Mehtap Elaidi is currently holding the presidency of the same foundation and she takes charge in the framework of foundation’s mission.

Could you talk about your fashion designing history? I started this job with the workshop/store I opened in Teşvikiye street 13 years ago. In fact, fashion designing is my second career. I assume my first two years as an education period. I opened my second store after I hauled myself up by my bootstraps technically by taking part in every step of designing process. I took up the export business by participating in fairs abroad in the same year. It is still ongoing. How did Mehtap Elaidi become a brand? Could you tell us? It’s certain that it is not a coincidence. I followed a certain business plan with a discipline stemming from business education. In the meantime, my technical deficiency constituted the DNA of my brand because I gained a different seat as I didn’t know the stereotypes. What inspires you while preparing your designs? My experiences, my observations, the things I’ve read... Which colours do you have in your collection this year? Which pieces will be at the forefronts in particular? There are white and black colours in my collection this season. In addition, there are burnt orange and caramel colours. There will be oversized jackets, shirts and pants… Could you talk about your style which you reflect on your collections and which distinguishes you from the other designers in the fashion world? In general, I select the cuttings, which I personally prepare, as the baseline in my collections. I create collections from the points where the design meets the functionality as I have a very dynamic life. In addition, I catch a masculine feminineness in most of my collections.

From where and how you select your fabric? Could you tell us the features of fabric you use for your designs? I select my fabrics mainly from Turkey... Where can we find Mehtap Elaidi Collections? You can find Mehtap Elaidi collections in our workshop store in Akkavak street. Our sub-brand Kaf’dan by Elaidi will be put on the market at some Boyner and YKM stores as of September 15. Do you have any message for Fashion Turkey readers and fashion followers? Fashion originally emerged so that people would feel special, but now it is a term the limits of which are very broad. For this reason, the thing which distinguishes people from the others is to interpret fashion in their own way, not to follow it. Consequently, I may advise everybody to assume their own attitude.


Aker

r ı z a h a kış

Aker, 2013/2014 sonbahar kış koleksiyonunda yer alan trençkot ve mantolarıyla dış giyimde de elegan bir stile öncülük ediyor. Aker yeni sezon trençkot, manto ve pardösüler, farklı yaka formlarıyla en şık kombinlerin tamamlayıcısı oluyor. Renk ve model seçenekleriyle her kadının kendi stiline uygun seçimler yapmasına imkan veren çeşitlilikte trençkot, manto ve pardösüler, kış aylarına sıcak bir giriş yapmanızı sağlıyor.

KIŞ ŞIKLIĞI…

2013/2014 Sonbahar- Kış koleksiyonunun en göz alıcı parçalarından olan şal ve hakim yaka seçenekleriyle sezona iddialı bir giriş yapan Aker trençkot ve mantolar; kemerli, düğmeli ve cepli modelleriyle her ihtiyaca cevap veriyor. Bordo, sütlü kahve, ekru, lacivert renk seçenekleriyle dikkat çeken Aker yeni sezon trençkot ve mantolar; farklı stil ve renkleri aynı koleksiyonda buluşturuyor. Yılın en hit desenlerinden ekoseye kendine özgü çizgi ve kesimleriyle kişilik kazandıran Aker mantolar, işleme detaylarıyla da fark oluşturuyor. Belden kemerli ve cep detaylı trençkotlar, önü fiyonk katlamalı mantolar ve dörtlü düğmeli pardesüler kış aylarında da şıklığı elden bırakmak istemeyen moda severleri bekliyor.

74



Renklerindansı... ipekle

Monist’in 2013/2014 Sonbahar – Kış sezonu ipek gömleklerde göze çarpan parliament mavisi, zümrüt yeşili, şarap kırmızısı ve bej tonlarıyla sonbaharın serinliğini unuttururken, farklı yaka ve beden formlarıyla da her kadının kendi stiline uygun seçimler yapabilmesine imkan veriyor... İpeğin saf dokusuyla kendine has tasarım anlayışını harmanlayan Monist, 2013/2014 Sonbahar - Kış koleksiyonunda yer alan gömlek ve elbiseleriyle dikkat çekiyor. Şarap kırmızısı, zümrüt yeşili renkleri ve puantiye detaylarıyla kadınların göz alıcı zarafetlerini ortaya çıkarmalarını sağlayan yeni sezon gömlek ve elbiseler, Monist kadınının elegan duruşuna övgü niteliğinde.

RENKLER BU SEZONDA DA BÜYÜLÜYOR

Monist yeni sezon ipek gömleklerde göze çarpan parliament mavisi, zümrüt yeşili, şarap kırmızısı ve bej tonlarıyla sonbaharın serinliğini unutturan Monist, farklı yaka ve beden formlarıyla da her kadının kendi stiline uygun seçimler yapabilmesine imkan veriyor. Modası geçmeyen ve her dönemde kadınların gözdesi olan puantiye motifler, yeni sezonda Monist ipek gömleklerde derin V yaka formuyla iddialı tasarım anlayışını moda severlerle paylaşıyor. Kruvaze ve düz modelleri, yarasa kol ve vücudu sıkı sarmayan, rahat formlarıyla öne çıkan Monist yeni sezon gömlekler ile kadınlar kendilerini her an özel hissedecek.

GARDIROBUNUZU RENKLENDİRİN

Günümüze dek farklı dönemlerde trend olarak karşımıza çıkan dört köşe, kare, beşgen ve V yaka formları; Monist yeni sezon elbiselerle yatırım gardırobunu renklendirmek isteyenlerin yardımına koşuyor. Şifon, jorjet ve krep kumaşın dansıyla tasarlanan Monist yeni sezon elbiseler, A form etek kısmıyla da kadınların vücut hatlarını tüm zarafetiyle sergilemelerini sağlıyor. Monist yeni sezon elbiseler siyah, füme, mürdüm, zümrüt yeşilinden oluşan zengin renk skalasıyla, sezonun ruhunu yakalıyor.

76



odayı, Note III MGalaxy ile takip et

Yenilikçi özelliklerinin yanı sıra, zarif ve şık tasarımı ile moda ve trendleri yakından takip eden kullanıcıların beğenisini toplayan Galaxy Note 3, Moda Haftası’nda boy gösterdi.

78


KARALA, SÜSLE, PAYLAŞ...

Hayalini kurduğu moda sektörünü, kişisel ve profesyonel yetenekleri ile harmanlayarak moda danışmanı olarak kendine başarılı bir yol çizen ve aynı zamanda İstanbul Moda Akademisi’nde eğitmenlik yapan, Zelfist.com’un kurucusu Zehra Elif Taş, Galaxy Note 3’ü Moda Haftası’nda deneyimleyenler arasında yer alıyor. Defilelerde fotoğraf çekmenin hız gerektirdiğini dile getiren Taş; “Hızlı olmanız ve modeli yürürken çekmeniz gerekir. Fotoğraf bulanık çıkarsa, işinize yaramaz. Galaxy Note 3, 13 megapiksel kamerası ve farklı çekim modlarıyla defile sırasında fotoğrafları anında yakalamamı sağladı” dedi. Yeni S pen sayesinde fotoğraflar üzerinde notlar almak ve çizimlerle süslemek mümkün.

FOTOĞRAF MAKİNESİ, DEFTER, AJANDA...

Moda Haftası temposuna Galaxy Note 3 ile uyum sağlayan bir diğer isim ise; aralarında İtalyan Vogue, İspanyol Elle gibi dergilerin de bulunduğu pek çok uluslararası mecrada adından söz ettiren Nil Ertürk. 2009 yılında kendi moda blogunu açan, 2011 yılında ise Story of My Closet adındaki online mağazasını açıp, beğendiği ürünlerin satışını yapmaya başlayan Nil Ertürk, stilist olarak moda dünyasında iz bırakmaya devam ediyor. Galaxy Note 3’ün bir blog yazarının bütün ihtiyaçlarına cevap verdiğini belirten Ertürk, deneyimini şöyle ifade ediyor: “Geniş ekran, HD kamera, fotoğraf çekme ve internet sayfaları üzerine kişisel notlar alıp yorum yazma ve anında sosyal medya hesaplarından gönderebilme tam ihtiyacım olan özellikler. Note 3’ün en eğlenceli tarafı, Moda Haftası boyunca çektiğim kareleri S Pen ile eğlenceli bir şekilde farklılaştırabilmem oldu. Fotoğrafların üzerine kişisel notlar yazıp paylaşmak, benim için çok özel ve yaratıcılığımı ortaya çıkartabileceğim bir deneyimdi. Koşturma içerisinde yanımda fazla eşya taşımayı sevmiyorum. Galaxy Note 3; HD kamerası ile fotoğraf makinem, S Note ile defterim ve S pen´i ile ajandam olarak tek başına bana hem yer, hem de zaman kazandırdı.”

AYHAN YETGİN: “GALAXY NOTE 3, TASARIMLARINIZI TAMAMLIYOR”

Samsung Electronics; teknolojinin yanı sıra, tasarımı da odak noktasına koyan ve trendleri yakından takip eden kullanıcılara hitap eden Galaxy Note 3’ü, Moda Haftası takipçileriyle buluşturdu. Galaxy Note 3, moda tasarımcılarının ve blog yazarlarının dinamik temposuna ayak uyduruyor. Bu sayede moda tutkunları, Galaxy Note 3 ile kombinlerini tamamlayabiliyor, günlük işlerini takip edebiliyor, fotoğraflar üzerine kreatif notlar alabiliyor ve ilham alıp anında içerik üretebiliyorlar.

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi’nde, tekstil ve moda tasarımı eğitimi aldıktan sonra tasarımcı kimliğiyle moda dünyasına adım atan ve uluslararası platformlarda geçerli ödüllerinin yanı sıra, 2010 İTKİB Koza Genç Modacılar Yarışması’ndaki deri koleksiyonuyla, Sex and The City’nin kostüm tasarımcısı Patricia Field’in favorisi olan Ayhan Yetgin, Moda Haftası’nda Galaxy Note 3’ü deneyimleyen isimlerden biri oldu. Yetgin, Galaxy Note 3 deneyimini şu şekilde ifade etti: “Fotoğrafları anında kesip düzenleyebilmek, tasarımın bitmiş halini görebilmek ve Galaxy Note 3’ün size çizim yapma şansını vermesi en sevdiğim özellikler oldu. Galaxy Gear’in Note 3 ile eş zamanlı çalışması ve tüm işlerimi takip etmemi sağlaması ise, deneyimin en eğlenceli yanıydı.”


Zarafette

farklı bir boyut... Sabri Özel yeni sezon koleksiyonunun en gözde parçaları arasında yer alan trikolar, kadın moda severlerin kendilerini her an özel hissetmeleri düşüncesinden hareketle tasarlandı. Özgün kesimleri ve tasarım çizgileriyle farklı ihtiyaç ve beğenileri gözeten Sabri Özel, 2013-2014 Sonbahar - Kış sezonunda etkileyici bir giriş yapıyor. Yeni sezon koleksiyonunda yer alan triko bluz ve elbiseler; düğme ve fermuar aksesuarlarının yanı sıra, renk kombinasyonlarından zengin modelleriyle de farkını ortaya koyuyor. Sabri Özel yeni sezon koleksiyonunun en gözde parçaları arasında yer alan trikolar, kadın moda severlerin kendilerini her an özel hissetmeleri düşüncesinden hareketle tasarlandı.

RENKLİ VE STİL SAHİBİ

Kadınların kombin yaparken en büyük yardımcılarından olan triko bluzlar, Sabri Özel yeni sezonda yer alan modellerinde tüm zarafetiyle kadınların şıklığına ortak oluyor. Kabarık kol detaylı, işlemeden zengin triko bluzlar zengin renk seçenekleriyle de benzerlerinden ayrılıyor. Sabri Özel 2013-2014 sonbahar kış koleksiyonunda yer alan triko bluzlar; siyah, lacivert ve kahve gibi sonbaharın klasikleşen renklerinin yanı sıra; füme, yeşil ve kırmızı renkleriyle de stillere renk katıyor. Sabri Özel sonbahar kış koleksiyonunda ilgi çeken önemli parçalardan olan triko elbiseler, iç içe geçen renk kombinasyonları ve işlemeli detaylarıyla öne çıkıyor. Zengin desen seçenekleri ve yaka formlarıyla adından söz ettiren Sabri Özel yeni sezon triko elbiseler; hardal, kahverengi, su yeşili, kırmızı, siyah renk seçenekleriyle kadınların kendi stillerine uygun seçenekler bulmasını sağlıyor.

80



Tasarımcı Sezgi Beşli;

“Ayakkabınız kişiliğinizi yansıtır...” Röportaj: Yonca ALPAY alpay.yonca@gmail.com

Giydiğiniz ayakkabının, Sizin kültürel, ekonomik ve sosyal yapınızı yansıttığını; ayakkabınızın ayağınıza kalıp olarak uygunluğunun, üretildiği materyallerin kalitesinin tüm vücut sağlığınızı koruma altına aldığını biliyor muydunuz?

Renk renk, çeşitli materyallerden oluşan; düz, french, dolgu, ince topuklu ayakkabılar...

82

Kişiliğinizi, size özel ayakkabı tasarımları ile gözler önüne seren ve akademik kariyeri ile de öğrencilerine ayakkabıyı öğreten bir marka Sezgi Beşli... Kaç yaşında olursanız olun, ayakkabı mağazalarının vitrinleri hep çekicidir. Tarz olarak kendime uygun gördüğüm iki tane marka var. Ve o markalara ait mağazaları gördüğüm zaman şekerci dükkânına girmiş bir çocuk gibi mutlu olduğumu hissediyorum. Bacağım kırıldığında, ayağımı alçıya aldılar ve bir müddet tekerlekli iskemle, koltuk değneği kullanmak zorunda kaldım. O halde bile alışveriş merkezine gittiğimde ilk önce ayakkabı mağazalarını dolaşıyordum. Benim için bir hastalık olan topuklu ayakkabı modellerini deneyip, beğendiklerimi satın alıyordum. Ama aldığım ayakkabıyı o anda giymem mümkün bile değildi… Günümüzde erkekler de kadınlar kadar, belki daha da fazla ayakkabıya önem ve özen gösteriyorlar. Giysi dolabında bulunan her tarz kıyafet için, ayrı model ve renklerde ayakkabı satın alabiliyorlar.


Bazı zamanlarda da kendimizi özel hissetmek istiyoruz. Sadece bize özel tasarımı ve üretimi yapılan bir çift ayakkabıyı giydiğimizde duruşumuz, oturuşumuz hatta konuşma şeklimiz bile birden bire değişiyor. Kendimizi özel ve farklı hissediyoruz. Sanki alt benliğimizdeki kişi ile yer değiştirmiş gibi oluyoruz. İşte bizdeki bu değişimi sağlayan; kendimizi özel ve farklı hissettiren çok özel isimlerden biri de Sezgi Beşli… Sezgi Beşli, 2iki markasının sahibi ve tasarımcısı. Müşterileri ile birebir kendisi ilgileniyor. Önce bir kahve ikram edip bolca sohbet ediyor. Sohbet sırasında size sorduğu sorular ile kişiliğiniz, ekonomik, kültürel ve sosyal yaşantınız hakkında ipuçları toplayarak, kişilik analizinizi yapıyor. Sonrasında size kendinizi farklı, şık ve özel hissedeceğiniz tasarımları hazırlamaya başlıyor. Tasarımlar bittiğinde Teşvikiye de bulunan 2iki’de yine bir kahve eşliğinde düşünceleriniz alınıyor ve ayakkabınız özel ustaların el emeği ve göz nuru ile üretilmeye başlanıyor… Sizler için, Sezgi Beşli’yi Teşvikiye de bulunan butiğinde ziyarete gittim. Gelecek sezonlarda giyeceğimiz ayakkabı modellerini, adeta birer servet ödeyerek satın aldığımız ayakkabılarımızı nasıl saklayacağımız ve daha birçok konuda sohbete ettik.

Sezgi Beşli Kimdir?

2004 yılında İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinden mezun oldum. Yeditepe Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Moda Tasarımı bölümünde Ayakkabı Tasarımı bölümünde Öğretim Görevlisiyim. 15 tane öğrencim var, hepsi birbirinden güzel, pırıl pırıl, istekli öğrenciler... Değişik fikirleri olan öğrencileri görmek ve bu öğrencilere yılların birikimini aktarmak; beni gerçekten mutlu ediyor. Tabiri caiz ise dişimle tırnağım ile bir marka oluşturdum. 2iki markasını olduğu yerden daha ileriye taşıyabilmek için çok çalışıyorum. Sadece tasarımcı değilim. Markamın aynı zamanda Pazarlama Direktörüyüm.

Başarılı bir marka oluşturdunuz ve markanızı hep daha ileriye taşımak için çalışıyorsunuz…


Bir marka için minimum 2–3 sene gerekiyor. Dişimle tırnağım ile çok çalışarak bu günlere geldim. Şöyle özetleyebilirim. Kalıpları tasarladım, deriler geldi ve ayakkabıyı yaptıracak atölye bulamadım. Çok zorluklar yaşadım ama son bir senedir markamız çok güzel bir yere geldi. Bir marka yönetiyorum. Markamın logosundan, satış politikasına, malzeme tedarikinden Reklam ve PR hatta davet organizasyonuna, satış sonrasında müşteri kullanımındaki memnuniyetine kadar her basamak ile kendim birebir ilgileniyorum. Bilinçli bir şekilde hedef

84

kitleyi belirlemek gerekiyor. Televizyonlarda yayınlanan dizilerin yayın saatleri, hangi dizide hangi oyuncunun ve karakterin tasarımımı giyeceğini tespit edip; bu oranda o hedef kitlenin satın alabileceği ürün grupları dizayn etmek markanın alıcı kitlesini de belirliyor. Bu çalışmaları tek tek analiz etmekte benim işlerim arasında. Şu anda koleksiyon sürecinde olduğum halde, tasarım yapmaya yarım saat bile zaman bulamıyorum. İnsanlar zannediyor ki tasarımcı sadece tasarım yapar. Bir marka sahibi iseniz işiniz sadece tasarım yapmak olmuyor. İnsanlarla sürekli diyalog içerinde


müşterileriniz ile birebir diyalog kurmak. Müşterilerimde bundan çok mutlu oluyorlar. Onların mutlu olması beni de mutlu ediyor. İşin en önemli kısmı duygusal olarak tatmin olabilmek; para daha sonra geliyor.

Sizce Moda Nedir? Ayakkabı Modası var mı? 2013 – 2104 yıllarında ayakkabı modasında ne gibi değişiklikler olacak?

Moda herkesin, aynı şekilde aynı ürünleri giyme şekli değildir. Moda, özgünlüktür, cesarettir… Bireyin kendi özgür iradesi ile giyinmesidir. Ayakkabı modası, ülke ülke, semt semt, sosyal yapı olarak ayrılıyor. Şuanda yüksek ve ince topuklu, sivri burunlu stiletto ayakkabılar var ama bizim sokaklarımızda bu ayakkabıları giyebilmek mümkün değil. Şuanda Nişantaşı Teşvikiye’deyiz ve en düzgün sokak burası. Ama dünya buradan ibaret değil. Dünyada moda şu anda buysa Tanzaya’da da, Gaziosmanpaşa’da da bu ayakkabıların giyilmesi lazım. Ama böyle olmuyor. Daha önce önemli bir markanın tasarım direktörlüğünü yaptığım için iyi biliyorum ki; Nişantaşı mağaza, İkitelli mağaza, Laleli mağaza diye her mağazaya özel olarak modellerimizi ayırıyorduk. İnsanların içinde bulunmak zorunda olduğu ortam, seçtikleri modelleri de etkiliyor. Çok yüksek topuklu, çok seksi dekolteli bir ayakkabıyı ne yazık ki ekonomik durumu Nişantaşı veya Etiler gibi bölgelerden, alt seviyede olan yerlerde yaşamak zorunda olan bir genç kızımızın, iş yerinde çalışırken giyebilmesi mümkün olamıyor. Topuk boyu şu kadar olsun, üzerinde dikkat çekici materyal olmasın diye dikkat etmek zorunda kalıyorlar. Toplum tarafından şekillendirildiği için şuanda Türkiye de ayakkabı modası şudur diye bir tarif yapmam mümkün değil. Ankara’nın Nişantaşı’nda, Mersin’in Etiler’inde günümüzde ayakkabı modası ince topuk, ince burun, şeffaf materyali, platformsuz, aksesuarlı modellerdir. Dünya modasını da takip ettiğimiz için geçen sene platformun kalkacağını söylemiştik. Kış modellerinde botlarda dahil platform kalktı. Artık platformsuz modeller üretilecek. Sivri kalıplar gelecek.

Kıyafete göre ayakkabı mı? Ayakkabıya göre kıyafet mi?

olmalısın, onları memnun etmek zorundasınız. Markanızı yerinde ve sağlam bir noktada tutmak zorundasınız. İnsanları hiçbir zaman sınıflandırmıyorum. Bu ülkede sayılı ayakkabı tasarımcılarından biriysem, saygı ve değer görüyorsam; birde Akademisyen kimliğini bana layık gördüler ise böyle bir ayrımcılık yapamam. Bu yüzden çeşitli fiyat skalalarında, toplumun her kesiminden kişilerin alabileceği; yüzde yüz deri asla imitasyon kullanmadan modeller üretmeye çalışıyorum. Ülkenin dört bir yanına modellerimi gönderiyorum. Bu işin en zevkli kısmı da

Kreasyon üretimlerim haricinde kişiye özel tasarımlar ve ısmarlama ayakkabı üretimi de yapıyorum. Tasarımlarımı yaparken kıyafet trendlerini göz önünde bulundurmuyorum. Dikkat geçken unsurları görebiliyorum. Gece de gündüzde giyilebilen ayakkabılar üretiyorum. Örneğin gördüğünüz bu sivri burun ve sivri topuk siyah rugan ayakkabıyı gündüz bir kot pantolonun altında kullanabileceğiniz gibi gece de şık bir davette giyebilirsiniz. Çok taşlı veya abartılı aksesuarlar kullanmıyorum. Müşterilerime, sade bir şıklık sunuyorum. Kişiye özel yaptığım tasarımları değerlendirirsek, müşterilerim kıyafetlerine göre ayakkabı tercih ediyorlar. Butiğe geldiklerinde ellerinde bir elbise çantası bulunuyor. Bu elbiseyi aldım, nasıl bir ayakkabı giymem gerekiyor diye sorularla geliyorlar.

Kişiye göre tasarım yapmak zor olmuyor mu? Kreasyonlarınızı nasıl yapıyorsunuz?

Kişiye özel tasarım yaparken, özgün çalışabildiğim için çok daha keyifli. Beni seçen müşterim zaten tarzımı bilerek geliyor. Dolayısı ile de rahat ve özgür çalışıyorum. Benim onları bir iki görüşmede kahve sohbetleri yaparken


tanımama vesile oluyorlar. Müşterilerimin, karakterlerine ait ipuçlarını, ruh hallerini, kişiliklerini sohbet sırasında öğrenerek; ürünlerimi o yönde tasarlıyorum. Kişiye özel tasarımlarda, daha özgün, daha farklı şeyler ortaya çıkıyor; bu da beni daha çok tatmin ediyor. Normalde de koleksiyonlarımı yaparken, bir sezonda iki ayrı konsept belirliyorum. Bu konseptlerden biri sokağa yönelik… Diğeri ise; farklı bir konsepte göre oluyor. Önceden kafamda iki üç tane kadın tasarlıyorum. Tasarladığım kadınların ruh haline uygun senaryolar yazarak; o ruh halini yansıtacak ürünler dizayn ediyorum.

topuk dediğimiz şeyin içinde çelik var ve ne kadar kilolu olursanız olun taşıyabilen ve kırılmayan bir şey topuk. Çok kilolu müşterilerimin incecik ayakları olabiliyor. Kilo ile hiç alakası yok. Bende bir dönem, kiloluydum. Taşıyabiliyorsa, kendini rahat hissediyorsa kilolu hanımlarda topuklu ayakkabı giyebilir. Kışın özellikle çok yüksek ayakkabılar giyiyordum. Yazın ise, ayağımı kavrayan modelleri tercih ediyordum. Bu benim karakteristik özelliğim olabilir; ayağım dışa taşınca rahat edemiyorum. Kafes gibi ayakkabımın ayağımı sarmasını istiyordum. Bu, o dönemki kilom ile de alakalı olabilir tabiî ki.

Yavaş yavaş görüyoruz ki, ayakkabıda da bir cesurluk, cesaret ön planda. Topuk ve taban tasarımlarına da yavaş yavaş girmeye başladık. Olması gerekende buydu. Dünyada çok büyük markalarda mesela Gucci’nin kıyafet tasarımcıları var bir de aynı oranda aksesuar trendlerini takip eden aksesuar tasarımcıları var. İki grup beraber çalışıyor. Bugün yurt dışındaki fashion week’lere baktığımız zaman komple koleksiyonun tek bir kalemden, tek bir fikirden çıkmış gibi görürsünüz. Şapkası, kemeri, kıyafeti, çantasındaki tokasına kadar detayları o kadar önemlidir ki; rengine kadar… Ben ilk yola çıktığımda da bu fikirle çıkmıştım. Ama tek kişi olunca bu çok zor oluyor. Onun içinde tek bir kaleme, ayakkabıya yöneldim. İlerde bir tasarım ekibi oluşturup, komple bir koleksiyon oluşturmak istiyorum.

Türkiye de ve Dünya daki ayakkabı tasarımları ile ilgili kıyaslama yapar mısınız?

Beden tipine göre ayakkabı seçimi nasıl olmalı?

Aslında ayakkabı seçiminin beden tipi ile alakası yok. Çünkü

Aramızda çok büyük farklar var. Taban tasarımından başlıyorlar. Dünyada standartında topuğun üzerinde oynama yok. Komple bir değişim söz konusu. Dünyada görebileceğiniz tasarımların yüzde 25’ini ancak Türkiye de bulabilirsiniz. Belki beğendiğiniz topuk veya tabanı bulursunuz. Sayacılarımız bir kere üretmiştir. Yüklü adetlerde talep görmediği için artık üretimi yapılmıyordur. Tasarımcılar olarak, en büyük sıkıntımız bu. Modanın merkezi olan ülkelerdeki modeller ile ülkemizdeki modeller bundan dolayı kıyaslanamaz.

Sizi Çin etkilememiştir. Perakende sektöründeki büyük markalar ürün üzerinde kullandıkları etiket üzerlerinde üretim yeri olarak Çin- Hindistan gibi ülkelerin isimleri yazıyor. Bu konuda düşünceleriniz nelerdir?

Tasarımcı arkadaşlarımız ve ben bu konuda çok şanslıyız. Bizler bu konu da hiç etkilenmedik. Türkiye de maliyetler yüksek ama inanın ki ustalarımız ellerinde tek tek uğraşarak, ayakkabılarımı üretiyorlar. Müşterilerimde bunu bildikleri için fiyat konusunda hiçbir sıkıntı yaşamıyoruz. El emeği, göz nuru yüzde 100 deri tasarımlarımı satın aldıklarını farkındalar. Özel tasarımların yani sıra; her bütçeye uygun üretimlerde yapıyorum. Ekonomik olarak bir sınıf ayrımı yapmam mümkün değil. Böyle bir ayırım yapmam, hem kişiliğime ve kariyerime, hem de Akademisyen kimliğime uymaz. Çin’de ve Hindistan’da ucuz iş gücünden dolayı fiyatlar çok düşük. Ürettirdikleri fiyatları biliyorum; ürettirebilirim de… Ama müşterimin, ustalarımızın el emeği göz nuru ile giydikleri ayakkabının üretildiğini bilmek mutlu ediyor. Müşterimin mutluluğu da, benim mutlu olmamı sağlıyor. Maliyetlerimiz Türkiye’de yüksek. Ama ustalarımız hakikaten hak ediyorlar. Ellerinde tek tek uğraşıyorlar.

Nelerden ilham alıyorsunuz?

86


Tasarım yapmak gerçekten Allah vergisi bir yetenek. Ama onun dışında internet iyi ki var. Sürekli takip ettiğim internet sayfaları var. Deşarj olmak için, kafamı dağıtmak için bu siteleri ziyaret ediyorum. Japonya ve Tokyo daki sokak modasını inceliyorum. Stiller ilk önce Japonya da başlıyor. Japonya, trendleri ve detayların başladığı bir ülkedir. Önümüzdeki dönem de hangi stilin ön plana çıkacağı konusunda, Japonya da yayınlanan internet sitesinden fikir edinebilirsiniz.

kadınlar için düzenlediği “Önce Kadın” defilesinde sergilenen ayakkabılara sponsor oldum. Ayrıca Mercedes-Benz Fashion Week haftasında düzenlenen yine Tanju Babacan defilesinde, tasarımım olan siyah stiletto ayakkabısı seyirci ile buluştu. Diziler, bizim için adeta bir defile gibi. Sevgili oyuncu arkadaşlarımız Özgü Namal, Seda Güven, Burçin Terzioğlu gibi isimler tasarımlarımı çok güzel taşıyorlar. Orası bizim için ulaşabilmeyi istediğimiz hedef kitlenin görebileceği, kapalı alan defilesi olmayan açık defileler.

Fashion Week ve defileleriniz…

Ayakkabı bakımı nasıl olmalı? Nasıl saklamalıyız?

Sadece kendime ait bir defile düzenlemedim. Defile düzenlediğimde koleksiyon defilesi olacak. Tam bir kreasyon, yani şapkasından çantasına, kıyafetinden aksesuarına, ayakkabısına kadar; tüm koleksiyon tasarımımın yer alacağı bir defile düzenlemek isterim. Öğle bir defileye hazırlanmak için şu anda hem vaktim yok, hem de yetişemem. Ama bu ileriki dönemlerdeki projelerim arasında yer alıyor. Çeşitli tasarımcı arkadaşlarımın defilelerinde ayakkabılarını üstleniyorum. Sevgili Tanju Babacan’ın şiddet gören

Ayakkabılarımız alınırken, içine konulan kutularda veya alışveriş merkezlerinde satılan ayakkabı kutularında saklanmasını öneririm. Deri olduğu için zaman içinde diriliğini kaybediyor. Dikkat etmemiz gereken en önemli unsurlardan biri de kutu içersinde birbirlerine değmemeleri. Kutuların içine kese kâğıdı gibi bir kâğıt konursa ayakkabıların birbirine sürtünerek yıpranmasını da engelleyebiliriz. Ayakkabıların deforme olmadan saklanabilmesi için ayrıca özel ayakkabı kalıplarında kullanabiliriz.


Designer Sezgi Beşli; “Your footwear reflects your character...” Sezgi Beşli, a brand which displays your character with special footwear designs and teaches students the footwear with its academic career...

88

Röportaj: Yonca ALPAY alpay.yonca@gmail.com


Do you know that the shoes which you wear reflects your economic and social structure; the suitability of your shoes in terms of shoe last and the material take your whole body health under protection? The shoes comprised of varicoloured, various materials; flat, french, wedge, spiked ones... No matter how old you are, the store windows are always attractive. There are two brands which are appropriate to my style. When I see the stores belonging to those brands, I feel as happy as a child who enters into a candy shop. When my leg was broken, it was encased in plaster and I had to use wheelchair and crutch for a while. Even in this situation, I used to visit footwear stores first when I went to shopping mall. I used to try high heel shoes - a sickness for me – and buy the ones that I liked. However, it was not possible for me to wear them at that moment... Today, men pay strict attention to shoes as much as women, maybe more than women. They may buy shoes in different colours and different models for all types of clothes in their wardrobes. Sometimes we want to feel special. When we wear a pair of shoes which is designed and made specially for us, we change our stance, the way of sitting, even our speech at once. We feel special and different. Just like we are replaced with our lower-self. One of those special names who provide this change for us; make us feel special and different, Sezgi Beşli... Sezgi Beşli is the owner and designer of brand “2iki”. She deals with her customers one-to-one. First, she offers coffee and has conversation with them. She analyses you by collecting clues with the questions relevant to your character, your economic, cultural and social life. Afterwards, she starts to prepare designs which make you feel different, chic and special. When she completed the designs, she asks your opinion while drinking coffee in 2iki in Teşvikiye. Then

your shoes are made by shoe master… I visited Sezgi Beşli for you in her boutique in Teşvikiye. We had conversation on how to preserve our shoes – for which we paid a fortune – and the types of shoes which we will wear in the next season.

Who is Sezgi Beşli?

I graduated from Izmir Dokuz Eylul University, Faculty of Fine Arts in 2004. I’m an Academician at Yeditepe University, Faculty of Fine Arts, Department of “Fashion and Textile Design, Division of Shoe Design. I’ve 15 students, all of whom are brilliant and willing... When I see the students with different ideas and convey build-up over years to them, I feel contented. As the phrase goes, I fought foot and nail to create this brand. I’m working very hard to move 2iki brand forward. I’m not just a fashion designer. I’m also a Marketing Director.

You created a successful brand and you work to move your brand forward... There is a need of minimum 2-3 years for a brand. I’ve come to these days by working very hard. I can summarize it in this way: I designed shoe last, the leather was available but I couldn’t find any workshop for the manufacture of shoes. I had lots of difficulties but our brand has gained a good seat in the last one year. I’m managing a brand. I personally deal with every step ranging from brand’s logo to sales policy, from material provision to Advertisement and PR, invitation organization, customer satisfaction. You should determine your target group consciously. There are some factors that determines the brand’s client group. They are the air time of the television series, determining which performer and character would wear my design, and designing the product groups accordingly. Analysing each work one by one is


among my duties. Although I’m in the process of collection, I cannot find any time, even half an hour, for design. People suppose that designers do only design. If you have a brand, your duty is not just designing. You have to engage in dialogue with customers and you have to make them happy. You have to keep your brand in a correct and strong base. I never classify people. I cannot discriminate if I’m among the limited shoe designers, if I’m respected and valued and, what’s more, if I’m deemed worthy of Academician identity. Therefore, I’m trying to produce shoes comprised of 100% leather without using imitation, which people from every segment of society can buy and which have different price scales. I sent them to the four corners of the country. Most pleasant part of this job is establishing dialogue with my customers one-to-one. Then my customers becomes happy. Their happiness makes me happy. The most important part of job is emotional satisfaction; money takes the back seat.

What is fashion according to you? Is there Footwear Fashion? What will change in the footwear fashion 2013 – 2014?

Fashion is not wearing the same products in the same way. It is distinctness, it is courage... It’s the dressing of individual

90

with his own free will.

Footwear fashion ranges country-by-country, in every neighbourhood, according to the social construction. There are currently stiletto shoes with high heel and spike, but it is not possible to wear them in our streets. The smoothest street in Nişantaşı Teşvikiye is here. However, world is not limited to here. If the fashion is this here today, the same shoes must be worn in Tanzania, in Gaziosmanpaşa, too. But this is not the case. As I was previously the design manager of a brand, I know that we particularly spare our shoes for every store such as Nişantaşı store, İkitelli store, Lalesi store. The environment of people effects the types they choose. Unfortunately, it is not possible for a girl, who has to live in places economic condition of which is lower than Nişantaşı or Etiler, to wear high heel shoes with very sexy décolleté in the workplaces. She has to care about the accessories of shoes and height of the heel. It is not possible for me to define the current footwear fashion of Turkey as it is shaped by the society. In Nişantaşı of Ankara, in Etiler of Mersin, the current footwear fashion is the shoes that are spiked, pointy-toed, with transparent material and accessories, and without platform. We said that platform would be removed as we followed world fashion. In winter models, platform was removed even from boot. Now, models without platform will be made. There will be pointy-toed patterns, too.


Is shoe chosen according to cloth or vice versa?

I do notmake shoes which are upon request and particular to the individual except for creation productions. I do not take into consideration cloth trends while designing. I can see the attention grabbing elements. I make shoes that can be worn both in the night and in the daytime. To illustrate; you can wear this pointy-toed and spiked black patent leather shoe not only with jeans in the daytime but also at chic invitation in the night. I do not use exaggerated accessories. I present my client a plaint chicness. When evaluating the personal designs of mine, my clients choose their shoes according to their clothes. When they come to boutique, they have bags in their hands. They ask “I bought this dress, what kind of shoe I should wear?”

Isn’t it difficult to make personal designs? How do you make your creations?

As I can work inventively during the personal design, it is more delightful for me. The client who chooses me has already known my style. Therefore, I work comfortably and inventively. I know them better while having coffee chats with them. I find clues relevant to my clients’ characters, psychology and personality, and I design my products in this direction. My personal designs become different than the others, and I feel contented. Normally, I determine two different concepts for a season while creating my collection. One of them is oriented to the street… The other is for another concept. I design three women in my head in advance. I write scenario which is appropriate to the psychology of women and I design products which reflect this psychology. We see that courage is at the forefront for the shoes. We’ve gradually stated to design heel and footbed. This is the way it should realise. To illustrate; Gucci has not only cloth designers but also accessory designers who follow the accessory trends in the same number. Two groups work together. When you look at the fashion weeks abroad, the whole collection looks as if it was created by only one idea. Each detail from hat, belt, cloth, bag to hairpin, colour is so important. This was the starting point for me. But it is hard when you are alone. I’ve turned my steps towards one shoe. I want to form a team and create a whole collection in the future.

How should be the choice of shoe according to the body type? Actually the choice of shoe has nothing to do with the body type. Because there is steel inside the heel and it can carry you no matter how heavy you are. My overweight client may have very slim foot. There is no relevance with weight. I used to be overweight once. Overweight women can also wear high heel if it carries and they feel comfortable. I used to wear especially extreme high heel in winter. I used to wear shoes which grasp my shoes in the summer. This might be my characteristic, I don’t feel comfortable when my finger pops out of the shoe. I want my shoes to grasp my foot like a cage. This might, of course, be relevant to my weight at that time.

Could you make a comparison between footwear design in Turkey and in the world?

There are great differences between them. It starts from footbed design. There is no volatility on high heel at the world standards. A complete change is in question. You can find 25 % of the designs, which you can see in the world, only in Turkey. Maybe you find the footbed and high heel you like. They are produced

for once. They are no longer produced as they are not demanded in large quantities any more. This is the biggest problem for designers. Therefore, the models in the fashion centre countries cannot be compared with the models in our county.

China didn’t effect you. There are names of counties like China and India on the labels of products of the big brands’ in the retail industry. What do you think about this?

I and our designer friends are very lucky in this respect. We weren’t effected. Costs are high in Turkey but our masters make the shoes one-by-one by their hand. We do not have any problem as my customers know this. They are aware that they buy 100 % leather handicraft designs. In addition to the personal designs, I do also have products convenient for every budget. I cannot classify them according to their economy. This does not comply both with my personality and with my Academician career. Costs are very low in China and India thanks to the cheap labour. I know their production price; I can make them produced there... However, I become happy to know that my customers wear handicraft shoes made by my masters. My customers’ happiness make me happy. Costs are high in Turkey, but our masters really deserve this. They made greats efforts to make them one-by-one by their hands.

What inspires you?

Design is an ability bestowed by God. On the other hand, so glad we have internet. There are some websites I always follow. I visit them to be discharged, to let my hair down. I analyse street fashion of Japan and Tokyo. Styles make a start on Japan. Japan is the country where trends and details begin. You can form an opinion about which style will be on the forefronts in the next season from the website which spreads in Japan.

Fashion Week and fashion parade...

I didn’t organize fashion parade which only belongs to me. The parade will be collection parade when I organize it. I would like to have a whole creation; in other words, I would like to organize a parade comprised of all of the collection ranging from hat to bag, from cloth to accessory. I do not have enough time to organize this kind of paradise and I cannot catch up on this. But this is among my future projects. I undertake the shoes of my designer friend in their parades. I sponsored the shoes displayed in the parade namely “Önce Kadın” which Dear Tanju Babacan organized for the women subject to the violence. Furthermore, my black stiletto design met the audience in Tanju Babacan’s parade during the Mercedes-Benz Fashion Week. Series are just like a parade for us. Our beloved actress friends such as Özgü Namal, Seda Güven, Burçin Terzioğlu carry our design very well. They are open parades which doesn’t have closed area parade, which the target audience can see.

How should footwear maintenance be? How should we preserve them?

I suggest to keep shoes in the boxes of their own or in the shoe boxes sold in the shopping mall. As they are made up of leather, they lose their colour in time. Another important point is that they shouldn’t contact each other inside the box. We can prevent their wearing down by putting a paper like paper bag. We can use special shoe last to ensure that we keep them without becoming deformed.


Ayhan Yetgin ile

‘Kırılma Noktası’ Ayhan Yetgin, İlkbahar - Yaz 2014 ‘Kırılma Noktası’ koleksiyonunu Mercedes-Benz Fashion Week İstanbul’da görücüye çıkardı. Her insanın bir kırılma noktası vardır. Beklentilerine istediklerine, arzuladığı bütün herşeye hazır olmak istediği an! Ayhan Yetgin’in İlkbahar - Yaz Koleksiyonu kendinden emin net ve dik duran bir kadını yansıtıyor. Siyah beyaz lekeler üç boyutlu formlara eşlik ediyor, durağanlık aynı anda hareketlilikle birleşiyor. Koleksiyonda, pelerin detayları ön planda… Yüzeylerdeki süpriz ise fotoğraflanmış olan deney tüplerinin, dijital baskıyla kumaşa entegre edilerek cam dokusunun en doygun halindeki kırılmaları yansıtması.

GELECEĞİN MODA TASARIMCILARIYLA TANIŞIN

Istanbul Fashion Incube; geleceğin moda tasarımcılarını destekleyen ilk moda girişimcilik merkezi. Proje Türkiye moda endüstrisinde kilit rol oynayan İstanbul Kalkınma Ajansı ve İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği (İHKİB) tarafından destekleniyor. Istanbul Fashion Incube, yetenekli tasarımcılara markalarını güçlendirmek üzere benzersiz bir destek sunuyor. Tasarımcılara çalışabilecekleri bir ofis, İstanbul’da modanın kalbi olarak nitelendirilen Nişantaşı’nda showroom imkanı, özellikli kumaş ve materyalleri yakından inceleyebilecekleri materyal kütüphanesi sağlayan merkez bünyesindeki tasarımcılar; markalarının görünürlüğünü gerçekleşen Mercedes-Benz İstanbul Moda Haftası’nda defile ve studio şovları ile sunma fırsatı yakaladı.



Miss Poem’in sihirli dünyasına yolculuk...

94

Sonbahar - Kış sezonunu karşılayan Miss Poem’in sirk temalı koleksiyonu vitrinlerde sergilenmeye başladı...


Soğuk havaların yavaş yavaş kendini hissettirmeye başladığı bugünlerde Miss Poem sirk konseptinden esinlenerek hazırladığı 2013/14 Sonbahar-Kış Koleksiyonu “Magic World” de sıcacık, rengarenk ve çok eğlenceli tasarımlarla yer alıyor. Tarz sahibi, hayattan ne istediğini bilen genç kızlara soğuk havaları sıcacık tasarımları ile unutturacak Miss Poem 2013/14 Sonbahar-Kış Koleksiyonu “Magic World” de süslü elbiseler, kalem etekler, ekose kumaşlar ve motorcu ceketler öne çıkıyor. Sezonun trendy renkleri olan vizon, karamel ve gri tonlarını sofistike bir şekilde tasarımlarına yansıtan Miss Poem, “Magic World” de bordo ve ördekbaşı gibi çarpıcı renklerle harmanlanarak özel bir tarz sunuyor.





Turn static files into dynamic content formats.

Create a flipbook
Issuu converts static files into: digital portfolios, online yearbooks, online catalogs, digital photo albums and more. Sign up and create your flipbook.