01-KAPAK:Layout 1
2/2/18
10:43 PM
Page 1
YAYIN ORGANIDIR Sayı: 01 2018 www.istanbulhospital.com.tr
GÖZÜNÜZE
sağlık
NETLİK AYARI
KATARAKT BEL FITIĞI KABUSUNUZ OLMASIN
Ameliyatlarda yeni dönem LAPAROSKOPİ
SARILIK ACİLDİR
!
7/24 ERCP
Gençlerin de KALBİ VAR! SİNSİ HASTALIK
Hipertansiyon MENSMEREİ
KADINLARIN BÜYÜK DERTLERİ ORTOPEDİDE DİZ PROTEZİ AMELİYATLARI
M M
KA NİZ KADERİIN! OLMAS
02-REKLAM-GOZLUKCU:Layout 1
2/2/18
10:44 PM
Page 1
YENİ ŞUBEMİZDE HİZMETİNİZDEYİZ
0212 777 83 83
www.plusoptik.com.tr - info@plusoptik.com.tr Atatürk Mah. Salı Pazarı Caddesi 28/A Küçükçekmece İstanbul
03-YONETIM KURULU BASKANI:Layout 1
2/2/18
10:45 PM
Page 1
Özenle, Güvenle, Sağlıklı Yarınlara….
T
ürkiye özel sağlık sektöründe, 1995 yılında İkitelli’de başlayan hizmetlerimiz, yenilenen yüzümüz, gelişen kadromuz, kaliteli ve güven odaklı hizmet anlayışımızla kesintisiz devam ediyor. Sağlıktaki son gelişmelerin ve bilimsel verilerin ışığında, teknolojiyi kullanarak tıbbi etik ilkelerinden taviz vermeden hastanemize müracaat eden hastaları sağlığına kavuşturmayı ve yaşam kalitesini arttırmayı amaçlayan kurumumuz, bölgesinde öncü kurum olmayı ve kaliteli İSTANBUL SAĞLIK 03
hizmet vermeyi ilke edinmiştir. Ana hedefimiz etkili, verimli ve kaliteli sağlık hizmet sunumu sağlayarak, hem sağlık kaynaklarının en iyi şekilde kullanılmasını sağlamak, hem de sağlık hizmetlerimizin geliştirilmesi yoluyla misafirlerimizin sağlık düzeyinin arttırılmasına yardımcı olmaktır. Bunu başarabilmek için kurumsallaşmış bir yapı ve profesyonel bir kadroyla çalışmalarımız devam edecektir. Değerli misafirlerimizin katkı, öneri ve görüşleri bize rehber olacaktır. Yönetim Kurulu Başkanı Op. Dr. Nusret Baş
04-EDITORDEN:Layout 1
2/2/18
10:47 PM
Page 1
editör
İmtiyaz Sahibi:
Op. Dr. Nusret Baş Genel yayın Müdürü- Editör Dr. Filiz Çevirme Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Özlem Altınsoy Kadir Öz Görsel Yönetmen: Güngör Yılmaz Yayın Kurulu: Prof. Dr. Hüseyin Cahit ÖZGÜN Prof. Dr. Mustafa Serdar KEMALOĞLU Op. Dr. Hacı Ahmet BAŞ Op. Dr. Aysun ALTINTAŞ Op. Dr. Kenan YÜCE Op. Dr. Mehmet Gazi KOBANER Op. Dr. Mehmet TOKMAK Op. Dr. Muzaffer Oğuz KELEŞ Op. Dr. Vedat GÖRÜR Op. Dr. Vıltan AGKA Uzm. Dr. Ahmet Hakan DİKENER Uzm. Dr. Ali EMÜL Uzm. Dr. Aynur ÖZENİR Uzm. Dr. Bahtişen SÖNMEZ Uzm. Dr. Başak Reyhan GÜRPINAR Uzm. Dr. Bircan ALAN Uzm. Dr. Güngör ÖZTEKİN Uzm. Dr. Muhammed AKSOY Uzm. Dr. Muhammet TEKEŞİN Uzm. Dr. Murat ÖZKAYA Uzm. Dr. Necati YILDIRIM Uzm. Dr. Semra HAYTAÇ Uzm. Dr. Zübeyde YÜCE ALĞAN Dr. Oktay AKBULUT Dr. İsmail BAYRAKTAR Bahattin ARSLAN Yönetim Yeri: Atatürk Mah. Salıpazarı Cad. No:30 İkitelli – Küçükçekmece www.istanbulhospital.com.tr Tel : 0212 693 93 93 Fax: 0212 698 29 10
SAĞLIK İYİ BİR EKİP İŞİDİR
1
Dr. Filiz Çevirme Genel Müdür
Yayın Türü: Yerel Süreli Yayın 3 Ayda bir yayımlanır.
İSTANBUL SAĞLIK 04
995 yılında başladığımız sağlık yarışına, 19 Nisan 2017’de bayrağı değerli büyüğümüz Op. Dr. Nusret Baş’ın devralması ile, yeni bir enerji ile devam ediyoruz. Bu yarışta İstanbul Hospital Ailesi olarak daima dürüst ve şeffaf olmayı, tıbbi hizmetleri doğru, yerinde ve zamanında vermeyi, hizmetlerimizi iyileştirmek ve güveninizi kazanmak için çok çalışmayı, hasta ve yakınlarının haklarına önem vermeyi, misafirlerimize her konuda saygı duyup, onları her koşulda güler yüzle dinlemeyi, sıkıntı ve acılarınızı hafifletecek, mutluluğunuzu paylaşacak bir ortam oluşturmayı ve herkesin çalışmak istediği hastane olmayı, hedefliyoruz. Sağlık hizmetinin bir ekip işi olduğu bilinci ile hastanemiz, teknolojik donanımının yanı sıra insana da yatırım yaparak uzman bir tıbbi ve idari kadro yeniden yapılandı. Teşhis ve tedavi bölümlerinde konusunda uzman olan hekimlerimiz tüm branşlarda tam gün 23 branş, 28 poliklinikle hizmet vermektedir. Özel sigortalar ve Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı olan bir özel hastane olarak hastalarımıza konforlu bir ortamda sağlık güvencelerini kullanarak sağlık hizmeti sunmaktayız. 23 yıldır tüm çalışanlarımız ile birlikte “Özenle, güvenle, sağlıklı yarınlara…” diyerek sizlere hizmet vermekten gurur duymaktayız.
05-ICINDEKILER:Layout 1
2/2/18
10:50 PM
Page 1
İÇİNDEKİLER Grip hastalığını
HAFİFE ALMAYIN
ÜROLOJİDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ Endoskopik cerrahi açık operasyon, yani vücuttaki organlara ulaşmak amacıyla büyük kesiler yapmak yerine, ufak deliklerden bir kamera ve cerrahi aletlerin vücut içerisine ilerletilmesi sayesinde batındaki organlara ulaşmayı hedefleyen cerrahidir.
42
10 SORUDA BURUN ESTETİĞİ AMELİYATI
10
BAŞ AĞRISI İHMALE GELMEZ
KARDİYOLOJİ
20
GÖZÜNÜZE NETLİK AYARI: KATARAKT
18
Gençlerin de KALBİ VAR!
GENEL CERRAHİ
06 36
HER DÖRT KADINDAN BİRİNDE MYOM VAR
ÇOCUKLARDA HASTALIK MEVSİMİ AÇILDI
28
32
Ameliyatlarda yeni dönem LAPAROSKOPİ
BEL FITIĞI KABUSUNUZ OLMASIN SAKIN!
GÖĞÜS HASTALIKLARI
40 Uyku bozuklukları yaşam kalitenizi düşürmesin!
24
DİZ PROTEZİ
İSTANBUL SAĞLIK 05
Baş ağrısı sık yaşadığımız şikayetlerden biridir. Stres, kötü beslenme ve en önemlisi uykusuzluk baş ağrısının en önemli sebeplerindendir. Bunun dışında, baş ağrısı tek başına son derece ciddi sağlık sorunlarının habercisi de olabilir.
50
CİLDİNİZ ALARM VERİRSE Havaların soğuması, rüzgar, hava kirliliği, kapalı ortamlarda daha çok zaman geçirme, daha az su içilmesi ve terlemenin azalması sonucunda da cilt hastalıklarının gelişmesi veya alevlenmesine neden oluyor.
54
06-07-08-BEYIN CERRAHISI:Layout 1
2/2/18
11:06 PM
Page 1
BEYİN CERRAHİSİ
BEL FITIĞI KABUSUNUZ OLMASIN
O
murgamızda kemiklerin arasında bulunan disklerin yapıları gereği beslenmeleri zayıftır. Ancak çocukluk çağından sonra çevre dokulardan difüzyonla gerçekleşir. Diskin iç yapısında bulunan su oranı yaşla birlikte azalarak yetişkinlikte yüzde doksanlardan yüzde 50’lere düşer. Genetik olarak da bazı kişilerin diskleri travma ve diğer dış etkenlere daha duyarlı olabilirler. Artan yaşla birlikte diskte dolaşımın azalması ve diskte su kaybı diskin yapısını bozmaya başlar. Disk zamanla
Tıptaki teknolojik gelişmelerin en önemlilerinden biri de ameliyat mikroskobudur. Bel fıtığı ameliyatı mikro cerrahi sayesinde artık kabusunuz olmaktan çıkıyor.
elastikiyetini ve mukavemetini kaybeder. Omurga eklemlerinin dejenarasyonu ve bu eklemlerin görevlerini tam olarak yapamaması disklere fazladan yük binmesine neden olur. Bu durumdaki travma, ağır kaldırma, duruş bozuklukları gibi disklere dışarıdan etki eden faktörlerde fıtık oluşumuna yol açabilirler.
Bel ağrısı her zaman bel fıtığı mıdır? Her bel ağrısı bel fıtığı demek değildir. Bel ağrısı toplumda çok sık görülen bir durumdur ve bel ağrısının çoğunlukla sebebi mekanik bel ağrısı İSTANBUL SAĞLIK 06
dediğimiz disk fıtıklaşması haricinde olan omurgamızın eklem, eklem kapsülü, bağları, kasları gibi yapıların zorlanması ile oluşurlar. Bu yapılardaki zorlanmalar neticesinde olan hasarlar burkulma, incinme gibi hafif travmalar şeklindedirler. Bu hasarlar çoğunlukla uygun tedavilerle birkaç hafta içinde iyileşirler. Bu mekanik bel ağrısı veya “low back pain “ dediğimiz durumlar dışında daha ciddi patolojilerde bel ağrısına neden olabilirler. Bel fıtığının en sık görülen belirtileri bel ağrısı ve bacak ağrısıdır. Çoğunlukla
06-07-08-BEYIN CERRAHISI:Layout 1
2/2/18
tek taraflı olmak üzere bacakta ağrı, uyuşma yanma karıncalanma, öksürme ile oluşan bel ve bacak ağrısı gibi şikayetler olabilir. Sinire olan basının derecesi fazlaysa ayak bileğinde güç kaybı, topallama, yürürken ayak bileğinin dönmesi şeklinde ayak burkulması, görülebilir. Bazen fıtık orta hatta ve çok büyük olabilir. Bu durumda hastada idrar ve büyük abdest yapamama veya tutamama, her iki bacakta felç, cinsel fonksiyonlarda bozukluk görülebilir. Bu duruma “kauda ekuina” sendromu adı verilir. Bel fıtığının en ağır şekli olan bu durumda hasta acilen ameliyat olmalıdır.
11:06 PM
Page 2
Görüntüleme (MR) Bazı kan testleri
Bel fıtığı nasıl tedavi edilebilir?
Bel fıtığı olan her hasta öncelikle medikal tedavi dediğimiz cerrahi dışı tedavi yöntemleri ile tedavi edilmelidir. Fakat bunun istisnası olan bazı hastalarda cerrahi tedavi gereklidir. Örneğin; Kauda Ekuina sendromu denilen idrar kaçırma veya yapamama, bacaklarda felç ile kendini gösteren ağır bel fıtıkları vakit kaybetmeden ameliyat edilmelidirler. Ayrıca ilerleyici nörolojik defisitleri olan hastaların diğer tedavi yöntemleri ile oyalanmaları sakıncalıdır. Tanısı nasıl konur? Medikal tedavi seçenekleri olarak Bel ağrısı ile bir sağlık kuruluşuna ilaç tedavisi ve fizik tedavi uygulanabilir. başvurduğunuzda Bel fıtığı olan hastalar doktorunuz sizin bu tedavilerden şikâyetlerinizi ve çoğunlukla sonuç BEYİN CERRAHİSİ hikayenizi dinler, sizi alırlar. Bel sağlığına DOKTORUMUZ muayene eder ve uygun yaşam şekli ve gerekli gördüğü medikal tedaviden tetkikleri yaparak fayda görmeyen, 1,5 ağrınızın nedenini – 2 aylık medikal ortaya koymaya çalışır. tedaviye rağmen Bel fıtığının teşhis ağrıları geçmeyen, edilmesinde en sık ilerleyici nörolojik PROF. DR. M. SERDAR kullanılan teknikler; defisitleri olan ve KEMALOĞLU Düz Röntgen tetkiklerinde bel fıtığı BEYİN Bilgisayarlı tespit edilen hastalar CERRAHİSİ Tomografi cerrahi tedaviye Manyetik Rezonans uygun hastalardır.
Mikrodiskektomi (Kapalı bel fıtığı ameliyatı) yönteminin farklılıkları Açık (klasik) diskektomiye göre daha küçük bir cilt kesisi (yaklaşık 2-3 cm.) yapılır. Böylece daha az doku ekarte edilir.
Ameliyat sonrası dikiş aldırma gibi sorunlar olmaz.
Küçük cilt kesisi nedeniyle enfeksiyon riski çok düşük seviyededir.
5 gün sonra hasta banyo yapabilir.
Küçük bir cilt kesisinden ameliyat yapıldığı için ameliyat sonrası hastanın ağrısı daha az olur, daha çabuk hareketlenir ve iyileşme süreci daha hızlıdır. Operasyon esnasında görülebilen kanama ve sinir hasarı gibi komplikasyonlar en aza indirilir. Mümkün olmadıkça kan kullanılmaz. Operasyondan sonra hastanede kalış süreci kısadır, bir gün sonra hastalar taburcu olabilirler.
Ameliyat sonrası hasta aynı gün 4 - 6 saat sonra ayağa kalkabilir. Hastanın, ameliyattan bir iki hafta sonra günlük yaşantısına dönmesi ve egzersizlere başlaması önerilir. Hastanın bacak ağrısı ameliyattan hemen sonra düzelir. Ameliyat sonrası bir ay süreyle uzun süreli oturmaktan, araba kullanmaktan ve ağır yük kaldırmaktan kaçınılmalıdır. Fıtığın tekrarını önlemek için önerilen egzersizleri yaparak bel ve karın kaslarını güçlendirmelidir. Bel fıtığının nüks etme ihtimali daha düşüktür. İSTANBUL SAĞLIK 07
Mikro cerrahi ile (Kapalı) bel fıtığı ameliyatı nasıl yapılır? Çağımızda teknoloji hızla gelişmekte ve modern cihazlar her alanda kullanıma girmektedir. Son zamanlarda artan teknolojik gelişmelerle birlikte yapılan ameliyatlarda başarı oranları gözle görülür bir şekilde artış göstermiştir. Tıpta bu teknolojik gelişmelerden en önemlilerinden biri de ameliyat mikroskobudur. Ameliyat mikroskopu (OPMİ) birçok tıbbi branşta kullanılmaktadır. Özellikle beyin cerrahisi ameliyatları için vazgeçilmez bir yardımcı cihaz haline gelmiştir. Ameliyat mikroskopu özellikle beyin ameliyatları, bel fıtığı, boyun fıtığı, sinir ameliyatlarında yaygın olarak kullanılmaktadır.
06-07-08-BEYIN CERRAHISI:Layout 1
2/2/18
11:06 PM
Page 3
Karpal Tünel tedavisi için GEÇ KALMAYIN Karpal Tünel Sendromu, parmak ve ellerdeki sinir sıkışmalarının sonucunda oluşuyor. Bilek yapısı, altta yatan bazı sağlık sorunları ya da çalışma koşulları gibi pek çok neden bu hastalığın oluşmasına zemin hazırlıyor.
E
l bileğinden geçen median siniri ve bandı el bileğinin kemikleri arasında bulunur. Bu sinir, el parmaklarının hareket kabiliyeti ve his algılamasını sağladığı için oldukça önemlidir. Bu sinirin aşırı baskı ya da zorlama yahut bileğin sürekli kullanılması ile sinir baskıya uğrar ve hastanın elini rahat kontrol edememesine neden olur. Karpal Tünel Sendromu belirtileri Karpal tünel sendromu bir çok rahatsızlıkta olduğu gibi ilk bulgular ve ilerleyen zamanlarda ortaya çıkan bulgular olarak iki farklı gruba ayrılabilmektedir. Genellikle sendrom yeni yeni kendisini belli etmeye başladığı dönemde kişide aşırı yorulma, kendisini sürekli bitkin hissetme ve ilk üç parmakta sürekli karıncalanma hissi görülebilir. Tedavi edilmeyen durumlarda ise bu durum gittikçe ilerleyerek kendisini daha çok belli etmeye başlar. İlk bulgulara Karpal Tünel Sendromu belirtileri ilave olarak zamanla şiddetli ağrı ve parmakların ara ara uyuşması gerçekleşebilir. Bu durum bazı kişilerin sosyal ve çalışma hayatını olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Çünkü meydana gelen ağrının şiddeti o kadar fazladır ki, kişinin gece uykusundan uyanmasına bile neden olabilmektedir. Çoğunlukla el bileğinin ovulması, sallanması veya hareket ettirilmesi ağrının biraz olsun azalmasına yardımcı olacaktır. Yukarıda saydığımız tüm belirtilere rağmen henüz tedavi edilmemiş olan durumlarda ise bir müddet sonra kaslarda erime gerçekleşmeye başlar. Özellikle bu erime baş parmak çevresinde görüleceği için zamanla kişi baş parmağını hareket ettirememeye başlar. Zamanla sinir sıkışmasından dolayı parmaklar hareket edebilme ve hissedebilme özelliğini kaybedebileceğinden dolayı kesinlikle tedavi edilmesi gerekmektedir.
İSTANBUL SAĞLIK 08
Karpal Tünel Sendromu tedavisi Hafif Karpal tünel sendromu tedavisinde B vitamini kompleksi takviyesi yapılır Analjezik etkili ilaçlar verilerek hastadan bileklerini dinlendirmesi istenir. Sendromun yeni kendisini gösterdiği zamanlarda bilek hareketlerinin rahatlaması ve daha kolay gerçekleştirilebilmesi için antiinflamatuar ilaçların kullanılması faydalı olabilmektedir. Bununla birlikte eş zamanlı olarak sinirlerin çevresinde bulunan şişliklerin geçmesini sağlamak amacıyla da steroid enjeksiyonu yöntemine başvurulabilir. İlaç yöntemleri ile tedavi edilemeyen durumlarda veya çok ilerlemiş olan sendromlarda ameliyat yöntemi kaçınılmazdır. Daha ağır Karpal Tünel Sendromu’nda ise cerrahi müdahale ile sinir üzerinde baskı yapan lifler kesilir ve sinirin rahatlaması sağlanır sinir kendini kısa sürede toparlayarak eski halini alır. Operasyon yapıldıktan sonra el bileğinin eski işlevselliğine kavuşması biraz zaman alabilir. Ameliyattan sonraki 30 günlük süreçte sinirin düzeltilmesine rağmen orada meydana gelebilecek şişlikler neticesinde tekrar basınç olacağı için aynı belirtiler kendisini gösterebilir. Fakat bu belirtiler kendiliğinden zamanla geçeceğinden tedirgin olmaya gerek yoktur. Tamamen iyileşme ise ameliyat gerçekleştikten sonra 3 ile 6 ay arasında değişmektedir.
09-20 GERCEK:Layout 1
2/2/18
11:08 PM
Page 1
GENEL SAĞLIK
Bedenimizle ilgili bilmediğiniz
20 garip GERÇEK Bedenimiz, doğduğumuzdan beri sahip olduğumuz en büyük hazinemiz. Ona her zaman iyi bakmaya çalışıyor, mutlu olmasını sağlıyoruz. Bunun da yolu, onu iyi tanımaktan geçiyor. Peki ya size bedeniniz hakkında bilmediklerinizi söylesek?
Karşınızda bedenimizle alakalı 20 ilginç gerçek
1
Dil izimiz sadece bize özeldir. Herkesin dil izi farklıdır. Bu sebeple dil çıkarırken dikkat edin.
Damarımızdaki kan, 1 günde ortalama 19.312 kilometre yol alır.
2 Tek bir saç teli, ortalama bir
8 İnsan vücudundaki sinirlerin
elmayı kaldırabilecek güçtedir.
toplam uzunluğu ortalama 75 kilometredir.
3 Ağzımızdaki bakterilerin sayısı, dünya üzerinde yaşayan insan sayısıyla aynıdır. Hatta daha fazla bile olabilir.
4 Tırnaklarımızın alt kısmında yer alan yarım ay şekli ne kadar azsa, tiroid bezleriniz o kadar fazla çalışıyor olabilir. Bu riskli bir durumdur.
5 Beynin ani uyarısının hızı, saatte 400 km hıza denktir.
6
Aslında kan türleri bildiğimizden fazladır. Fazla dediğimiz, 29! En nadirleri Bombay alt türüne dahildir ve bu grupta genelde Japonya’da yaşayan küçük aile gruplarında olur.
7
9 Bir insan günde ortalama 20.000 kez nefes alır.
10 Gözümüz 10 milyona kadar farklı rengi ayırt edebilir, ancak beynimiz bunu hatırlamaz.
11 Kulaklarınız her yıl 0,25 milimetre büyür. Yani kulak, insan hayatı boyunca büyüyen bir organdır.
14
Derimizin 1 santimetre karesinde, ortalama yüz tane acı algılayıcısı vardır.
15 Erkeklerin dillerindeki tat algılayıcıların sayısı, kadınlarınkinden daha azdır.
16
Ortalama bir insanın hayatı boyunca tükettiği yiyeceğin ortalama ağırlığı 35 tondur.
17 Bir insanın hayatının ortalama 5 yılı göz kırpmakla geçer.
18
Beynimizde her saniye 100.000 kimyasal reaksiyon gerçekleşir.
19
12 Kalbimiz 1 yılda 35 milyon
Hapşırığımızın hızı saatte 160 kilometredir.
kez atar.
20 Gülümsemek, yüzümüzde 17
13 Vücudumuz her gün bir milyon deri hücresi kaybeder; bu da yılda 2 kilo demektir. İSTANBUL SAĞLIK 09
adet kası çalıştırır; ağlamak ise 43 adet kası. Bu sebeple gülümseyin, genç kalın.
10-11-12-13-14-15-16-DAHILIYE:Layout 1
2/2/18
11:21 PM
Page 1
DAHİLİYE
Hayatı olumsuz etkileyen kötü hava koşullarında gribe yakalanmamak için yapılması gerekenleri sizler için araştırdık. Grip belirtileri nelerdir? Grip nasıl bulaşır? Grip en çabuk nasıl geçer? Grip çeşitleri nelerdir? Grip aşısı nedir? Grip aşısı kimlerde uygulanmaz? sorularının cevaplarını bulmaya çalıştık. İşte grip hakkında merak ettikleriniz…
Grip hastalığını
HAFİFE ALMAYIN
S
oğuk kış günlerinde veya mevsim geçişlerinde en büyük sorunlarımızdan biri olarak karşımıza çıkan grip, çok basit ve geçici bir hastalık olarak görülse de her sene onlarca insanın ölümüne neden oluyor. Enfeksiyonlar nedeni ile ortaya çıkan grip, oldukça bulaşıcı ve riskli bir hastalıktır. Birçok insanın aile hayatının yanı sıra sosyal ve iş hayatında olumsuz durumlarla karşılaşmasına neden olan bu hastalık, kişinin yaşam kalitesini düşürüyor. Evde ya da işyerinde bir kişi grip olduğu zaman, çok kısa sürede o ortamdaki diğer kişileri de etkileyerek, olumsuz sonuçlar meydana gelmesine neden oluyor. Kişiden kişiye bulaşıcı bir özelliğe sahip olan grip, vücuda girdikten yaklaşık bir iki gün içerisinde etkisini göstermeye başlıyor. Bu sebepten dolayı; grip
hastalığına yakalanan kişinin, bir an önce doktora giderek, gerekli önlemleri alması gerekiyor. Böylece etrafındaki diğer kişilerin bu hastalığa yakalanmasını önlemiş olur. Portakal, mandalina, kivi, greyfurt, ayva, elma, nar muz ve armut gibi meyvelerin yanı sıra zencefil, karabiber, karanfil, ıhlamur, adaçayı, havlıcan, papatya bitkisi gribe iyi gelir. Havuçlu çorba, un çorbası, mercimek çorbası, tavuk suyu çorbası da gribe iyi gelen gıdalardandır.
GRİP BELİRTİLERİ NELERDİR? Gribin en büyük belirtileri burun akıntısı, hapşırık, burun içi kaşınmalarıdır. Bunların yanında aşırı halsizlik ve yorgunluk da grip belirtisidir. Hastalık ilerlemiş ise kişide kusma, baş ağrısı, mide bulantısı, yüksek ateş, titreme ve terleme gibi durumların görülme olasılığı yüksektir. Virüs türüne göre çeşitlilik gösteren İSTANBUL SAĞLIK 10
grip virüsleri görülüyor. Gribin; domuz gribi, kuş gribi, İspanyol gribi, mevsimsel grip, mide gribi, alerjik grip, salgın grip gibi adlandırılıyor.
GRİP NASIL BULAŞIR? Kişiden kişiye bulaşan grip hastalığı, havaya saçılan toz ve su damlacıkları içerisinde bulunan virüsler yoluyla başkalarına bulaşıyor. Bazen virüs türüne bağlı olarak yüzlerce insana yayılabiliyor. O yüzden grip olan kişilerin kullandığı eşyalar, yemek kapları vb. şeyler hastalık görüldüğü müddetçe kullanılmamalıdır. Grip, yetişkinlere göre çocukları daha fazla etkiliyor. Bu hastalıktan korunabilmek için hastalık bulaşan kişilerle çok yakın temasta bulunmamalıyız. Ayrıca sık sık A, B ve C vitamini içeren meyve ve sebzeler tüketerek, bağışıklık sistemi güçlendirilmelidir. Evde istirahat edilmeli
10-11-12-13-14-15-16-DAHILIYE:Layout 1
2/2/18
11:21 PM
Page 2
ve bol bol sıvı şeyler tüketilmelidir. Mekansal ve vücut temizliğine dikkat edilmelidir. Doktora başvurmalı ve doktorun önerdiği ilaçlar kullanılmalıdır. Gerekirse grip aşısı yapılmalıdır. Kesin bir tedavi yöntemi bulunmayan grip, doğal tedavi yöntemleri, ilaç takviyeleri ile tedavi ediliyor. Gribe karşı yeterli önlemler alınmazsa, zatürre, bronşit gibi üst solunum yollarına bağlı olan hastalıkları tetikliyor.
GRİP AŞISI Türkiye başta olmak üzere birçok dünya ülkelerinde oldukça yaygın olarak insanların yaptırdığı aşılar arasında yer alan grip aşısı, insanları, tam olarak grip sorunundan koruyamaz. Çünkü grip, oldukça garip bir hastalıktır. Hastalık her gün ilerledikçe farklı yapılarda virüsler ortaya çıkıyor. Grip aşısı bu virüslerden sadece birkaçı ya da bazıları ile savaşabiliyor. Yeni virüslere karşı etkisi olmayan grip aşısı yaptırmak, gribe yakalanmamanıza yardımcı olur. Grip aşısının belli bir zamanı var. Türkiye’de ve kuzey yarım kürede mevsim özellikleri nedeni ile Eylül ya da en geç Ekim aylarında yapılan grip aşısı, 7 ay etkili oluyor. Grip aşısı kişinin vücuduna girdikten yaklaşık 15 gün sonra koruyucu etkilerini göstermeye başlıyor. Vücuttaki bazı virüs türlerinin yok edilmesi için vücudun koruyucu hücrelerini harekete geçiriyor. Yüzde yüz oranında bir koruma sağlamayan bu aşı yarı yarıya bir etki sağlayarak kişiyi yüzde elli oranında koruyor. Özellikle kronik hastalığı (Diabet, Kronik Bronşit, Astım, Kronik Böbrek ve Karaciğer Hastalığı) olanlar ve 65 yaş üstü hastaların aşı olmalarında yarar vardır.
Hangi durumlarda acil kliniklere başvurmalıyız? 39 dereceyi geçen ateşiniz var ise ve 48 saate her ne yaptıysanız düşmüyor ise,
GRİP AŞISI KİMLERDE UYGULANMAZ? Grip aşısı bazı insanlarda kesinlikle uygulanmaması gereken aşılardandır. Çünkü bu kişilerin vücudu grip aşısına tepki olarak büyük sorunları ortaya çıkararak kişinin etkilenmesine ve rahatsızlanmasına neden olabiliyor. Herhangi bir aşıya karşı alerjisi olan kişilerle, yumurtaya alerjisi olanlar grip aşısından kesinlikle uzak durmalıdırlar. Bu kişilerin vücudu aşıya olumsuz tepki verecektir.
Grip hastalığını takiben nefes darlığınız var ve kısa kısa nefes alıyorsanız hemen bir hastane aciline başvurunuz veya 112’ye haber veriniz. Gripten sonra şiddetli ve geçmeyen baş ağrısı varsa veya bilinç bulanıklığınız var ise bir hastane aciline başvurunuz veya 112’ye haber veriniz. 3 aydan büyük bebeklerde grip var ve yüksek ateş var ise (Havale geçirme riski 3 aydan büyük bebeklerde ateş olduğunda son derece yüksektir.) hemen bir hastane aciline başvurunuz veya 112’ye haber veriniz. Ayrıca, yutkunurken zorlanma ve ağrı, göğüs, kulak ve sinüzit bölgenizde ağrınız var ve balgamlı öksürük var ise, dudaklarda-parmak uçlarında morarma-nefes darlığı-genel durum bozukluğu varsa mutlaka doktora başvurun.
GRİP EN ÇABUK NASIL GEÇER? Hastalığın başladığı ilk dönemlerde doktora gidilerek, ilaç tedavisine başlamalıdır. Bol bol su tüketilmelidir. Çünkü su tüketimi böbrek ve karaciğer gibi organların yardımıyla vücutta bulunan mikropları idrar yoluyla vücuttan çıkmasını sağlıyor. Hastalık süresince terleyerek vücuttaki mikrop ve toksinlerin atılmasını sağlayın. Her gün bol miktarda C vitamini alınmalıdır. Portakal, limon ve greyfurt gibi meyvelerde bol miktarda bulunan C vitamini vücudu dinç tutar. Doğal antibiyotik olarak bilinen soğan ve sarımsak tüketimi artırılmalıdır. Soğan ve sarımsaklar vücutta bulunan mikropların en büyük panzehiridir.
DAHİLİYE DOKTORLARIMIZ
İSTANBUL SAĞLIK 11
UZ. DR. BAHTİŞEN SÖNMEZ
UZ. DR. ZÜBEYDE YÜCEL ALĞAN
İÇ HASTALIKLARI
İÇ HASTALIKLARI
10-11-12-13-14-15-16-DAHILIYE:Layout 1
2/2/18
11:21 PM
Page 3
DAHİLİYE
Tiroid
13
bozukluğunun en önemli belirtisi
T
iroid bezi insan vücudunda çok önemli rol oynar, bedendeki birçok aktiviteyi kontrol eder ve hormonların yapımını sağlar. Tiroid bezi, endokrin bezlerinizden sadece bir tanesidir. Tiroid bezi hastalığının teşhisi için şu 13 belirtiyi bilmek büyük fayda sağlamaktadır. Tiroid bozukluğu ile ilgili bu semptomlardan birine sahip olanların kandaki tiroid hormonu seviyenizi ölçtürmesi ve bir doktora başvurması gerekir. Birçok tiroid hastalığı ve bozukluğu vardır ancak bunlardan 2 tanesi çok yaygındır; hipertiroidizm (vücudunuzda gerekenden daha fazla tiroid hormonu üretilmesi) ve hipotiroidizm (vücudunuzda gerekenden daha az tiroid hormonu üretilmesi). Diğer rahatsızlıklar ise guatr (tiroid bezinin büyümesi), tiroid
kanseri, tiroidnodülleri (tiroid bezi içindeki yumrular) ve tiroditis (tiroid bezinin inflamasyonu)’dir.
YORGUNLUK VE UYKU BOZUKLUKLARI Yorgunluk hipotiroidizmde bir numaralı semptomdur. Sürekli uyumak istersiniz ya da normalden daha fazla uyursunuz ama yine de yorgun, bitkin ve hiç enerjiniz yok gibi hissedersiniz. Hipertiroidizmi olan bazı insanlar uykuya dalmada güçlük çekerler ve bu nedenle yorgun ve bitkin hissederler. Tiroid bezinin aşırı aktivitesi uykusuzluğa neden olur bu yüzden nabız hızlanır ve geceleri uykuya dalmanızı zorlaştıran ya da gecenin bir yarısı sizi uyandıran bir kaygı oluşur.
KİLO DEĞİŞİMLERİ Sürekli kilo alıyorsunuz veya kilo vermek çok zor. İşte bu İSTANBUL SAĞLIK 12
hipotiroidizmin en önemli semptomudur. Metabolizmanızı hızlandırarak kilo verebilirsiniz. Her zamanki miktarda ve her zamanki yiyecekleri yemenize rağmen kilo veriyor olabilirsiniz.
MOD VE ZİHİNSEL DEĞİŞİKLİKLER Her zamankinden daha depresif ve daha üzgün hissediyorsunuz. Nedeni; beyninizdeki serotonin hormonu seviyenizi etkileyen tiroid hormonunun çok az olmasındandır. Bunu ayrıca konsantrasyonunuzun düşük ve hafızanın zayıf ya da zihninizin bulanık olması olarak ta tanımlayabilirsiniz. Hipertirodizm anksiyete, panik atak ya da bir türlü gevşeyememe durumuyla ilişkilidir. Aynı zamanda çok fazla tiroid hormonu konsantre olmayı zorlaştırır.
10-11-12-13-14-15-16-DAHILIYE:Layout 1
2/2/18
11:22 PM
Page 4
BAĞIRSAK PROBLEMLERİ Çok ciddi ya da çok uzun süren kabızlığınız var. Bu, bağırsak hareketliliğinin azalmasına neden olan hormon seviyelerinin değişikliği yüzünden en yaygın semptomdur. Diyare ya da huzursuz bağırsak sendromu olabilirsiniz
KAS YA DA EKLEM PROBLEMLERİ Uzuvlarınızda birden uyuşma, karıncalanma hissediyorsunuz. Bu durum, tiroid hormonunun çok az üretilerek beyne, omuriliğe sinyal gönderilen sinyallerle bütün vücudunuzun etkilenmesi yüzündendir. Ayrıca kollarınızda ve bacaklarınızda genel kas ya da eklem katılığı, ağrı, zayıflık hissedebilir ya da tendinit olabilirsiniz. Ellerinizle bir şeyler taşırken ya da baş üzeri aktivitelerde ya da merdiven çıkarken zorluk ya da birçok kas ve eklem problemi yaşayabilirsiniz.
DÜZENSİZ ADET, KISIRLIK, LİBİDO PROBLEMLERİ Adetiniz ağrılı, daha sık ve daha uzun sürebilir. Ayrıca kısırlık, libido problemleri, hormon değişikleri olabilir. Adetiniz düzensiz, daha kısa ve daha az olabilir. Ayrıca kısırlıkta (Hipotiroidizm ve hipertiroidizm yumurtlamayı etkiler) olabilir.
SAÇ VE DERİDEKİ DEĞİŞİKLİKLER Saçınız kuru ve cansız olabilir ve kolay dökülebilir. Bu durum çok az salgılanan tiroid hormonunun saç büyüme döngüsünü azaltmasındandır. Aynı zamanda beklenmedik saç kayıpları ya da kirpik ve kaş kayıpları da yaşayabilirsiniz. Ayrıca metabolizmanızın yavaşlamasından dolayı deri kuruyabilir, tırnaklarınız kolayca kırılır. Tipik saç dökülmelerine sebep olur, deriniz ince ve hassastır.
VÜCUT SICAKLIĞI Elleriniz ve ayaklarınız soğuktur ya da üşümüş hissedersiniz ya da vücut sıcaklığınız sürekli 37 derecenin altındadır. Bazen çok sıcak hissedersiniz ya da çok fazla
terlersiniz.
KOLESTROL PROBLEMLERİ Yüksek kolesterol seviyeniz olabilir, özellikle diyet, egzersiz ve ilaca rağmen. Beklenmedik şekilde kolesterol seviyeniz düşüktür.
KAN BASINCI Hipotirodizmi olan insanların hipertansiyon olma riskleri 2 ya da 3 kat daha fazladır. Küçük tansiyonunuz normal seviyede ya da daha düşük olmasına rağmen büyük tansiyonunuz yüksek çıkar.
KALP HIZI Kalp hızınız düşük olabilir. Kalp hızınız tiroid hormonu tarafından düzenlenir. Tiroid hormonu yetersizliğinde kalp hızınız normalden 10-20 atım/dakika daha az olabilir. Kalbiniz daha hızlı atabilir veya çarpıntı ya da üfürüm olabilir.
BOYUN GENİŞLEMESİ (GUATR) Guatr tiroid bezinin genişlemesidir. Boynunuzda ya da ses tellerinizde şişlik, yumru ya da rahatsızlık hissedebilirsiniz. Guatr, hem hipotrioidizmde hem de hipertiroidizmde meydana gelebilir. İSTANBUL SAĞLIK 13
RİSK FAKTÖRLERİ: YAŞ, CİNSİYET, SİGARA VE BESLENME Bazı insanlar tiroid problemlerine daha yatkındır. Hem genetik hem de çevresel faktörler hipertiroidizm ve hipotiroidizm gelişimine neden olur. Aile öyküsü: Eğer ailede tiroid problemi öyküsü varsa, sizinde tiroid probleminizin olma ihtimali çok yüksektir. Cinsiyet ve yaş: Özellikle yaşlı nüfusta kadınlarda daha yüksek oranda görülür, kadınlar erkeklere göre 5 ya da 6 kat daha fazla risk altındadır. Sigara: Sigaranın içindeki siyonid tiroidin çalışmasına karşı bir rol oynar. Sigaranın tiroid üzerindeki en önemli etkisi hipertiroidizme neden olmasıdır. 1993 yılında The Journal of the American Medical Association’da yayınlanan bir makaleye göre; Graves hastalığı (tiroidin fazla çalışması sonucu boğazın şişmesi ve gözlerin dışarı doğru çıkmasıdır) riskinin içmeyenlere göre iki kat fazla olduğu bulunmuştur. Beslenme: İyottan eksik beslenme guatra neden olabilir. Guatrı tetikleyici gıdaları (lahana, soya fasulyesi, şalgam, turp gibi…) yüksek miktarda tüketmek de tiroid fonksiyonlarını etkileyebilir.
10-11-12-13-14-15-16-DAHILIYE:Layout 1
2/2/18
11:22 PM
Page 5
DAHİLİYE
Sinsi hastalık ‘hipertansiyon’ Hipertansiyon kan basıncının (tansiyonun) normal değerlerinden yüksek olması demektir. Fazla tuz tüketimi tansiyonu tavana çıkarıyor. Bu belirtiler bulunuyorsa sizde tansiyon hastası olabilirsiniz!
K
alp bir pompa gibi kanı atardamarlara gönderir. Daha sonra gevşer. Kalp kasıldığında kanı gönderdiği andaki basınç büyük tansiyonu, gevşediği sıradaki basınç ise küçük tansiyonu gösterir. Kan basıncı (tansiyon) yaş, cinsiyet, ırk, genetik özellikler, fiziksel aktivite, dinlenme gibi faktörlerden etkilenir. Bu nedenle tansiyonun günün farklı zamanlarında üç defa ölçülüp ortalaması alınmalıdır. Normal kan basıncı 120/ 80 mm hg(civa) basıncıdır (Halk arasında 12 ye 8 denir). Tansiyon bu değerin üzerinde ise kişi hipertansiyon hastası adayıdır. 140/ 90 mm hg İSTANBUL SAĞLIK 14
üzeri ise hipertansiyon hastası olarak kabul edilir. Kalp hastaları için temel risk oluşturur.
HİPERTANSİYONUN BELİRTİLERİ NELERDİR? Genelde belirti vermeyen ve gizli seyreden hipertansiyon tehlikeli bir hastalıktır. Ama yine de hastaların bazı şikayetleri vardır ve göz ardı edilmemesi gerekir. Baş ağrısı, burun kanaması, kulak çınlaması, ayaklarda şişlik, çarpıntı, baş dönmesi, bulanık görme gibi belirtiler olabilir. Yine de sinsi seyreden bir hastalık olduğu için kendini sağlıklı hisseden kişilerin de tansiyonu ölçtürmesinde fayda vardır.
10-11-12-13-14-15-16-DAHILIYE:Layout 1
2/2/18
11:22 PM
Page 6
VÜCUDA ZARARLARI NELERDİR? Kontrol edilemeyen kan basıncı vücuda zaman içinde çok zarar verir. Bu yıllar sürebilir. Sinsi olduğu için vücudu içten içe eritir. Damar tıkanıklığına yol açarak kalp, beyin, böbrek gibi hayati organlarda bir çok hastalık ortaya çıkarır. Hastayı felç edebilir.
Hipertansiyon hangi organlara zarar verir ?
HİPERTANSİYON TEDAVİSİ Hipertansiyon tedavisinde amaç kan basıncını 140/90 mm hg altına düşürmektir. Eğer hastada şeker hastalığı, böbrek yetersizliği ve organ hasarı var ise kan basıncının daha düşük olması hedeflenir. Hipertansiyon tedavisinin temelinde yaşam tarzı değişiklikleri yatar. Aynı zamanda hipertansiyon tedavisinin önemli bir bölümünü ilaç tedavisi oluşturur. Hipertansiyon tedavisi sırasında yaşam tarzı değişiklikleri, düzenli egzersiz, kilo kontrolü, tuz alımının kısıtlanması çok önemlidir. Tüm tedavilere dirençli hipertansiyon durumunda ise böbrek atardamarlarına işlem yapılarak kan basıncı kontrol altına alınabilir. İnme, kalp krizi, böbrek yetmezliği gibi hipertansiyonun yarattığı ciddi durumlardan korunmak için erken tanı çok önemlidir. Erken tanı koyulan ve kontrol altına alınan hipertansiyon yaşam kalitesini etkilemez. Diğer tüm tedaviler gibi hipertansiyon tedavisi de kişiye özel olmalıdır. Hipertansiyon tedavisinde
kullanılan tansiyon ilaçlarının bağımlılık yaptığı ya da zararlı olduğunu düşünmek, sürekli ve uzun dönem ilaç kullanmanın getirdiği yan etkilere dayanarak bundan kaçınmak doğru değildir. Günümüzde kullanılan ilaçlar, tansiyonu düzenlerken, kalp-damar sistemini korur ve böbreklerin bozulmasını da engeller. İlaç tedavisinde, sadece tansiyonun kontrol altına alınması değil, diğer organların da korunması amaçlanmaktadır. Tedaviye uyum çok önemli olmakla birlikte hastaya uygun ilaç seçimi de çok önemlidir. Ayrıca hastanın tam kontrolü sağlandıktan ve tansiyonu düzenlendikten sonra ilaçların bırakılabileceği de unutulmamalıdır.
Tansiyon hastası olmamak için Kesinlikle kilo almayın! Sigara içmeyin! Çok az tuz tüketin! Aşırı alkol kullanmayın! Mutlaka egzersiz yapın. Günde 3040 dakika civarında haftada üç gün mutlaka yürüyüş veya hafif tempolu bir koşu yapın. Beslenmenize dikkat edin. Kan yağlarınızın çok anormal seyretmemesi gerekiyor. LDL kolesterolün 100’ün
üstünde olmaması, HDL kolesterolü de 40’ın üstüne çıkarmak için çaba sarf etmemiz lazım. Akdeniz tipi beslenme hem Türk damak zevkine uygun hem de tansiyon hastalığından korur. Beslenmede gizli tuz tuzaklarına dikkat edin! Maden suyu, soda, asitli içecekler, konserve gıdalar, cipsler, işlenmiş, paketlenmiş etler ve kavrulmuş kuruyemişler tuz içerir. İSTANBUL SAĞLIK 15
Kalp: Yüksek basınca karşı kanı pompalayan kalbin sol karıncık kasında zaman içinde kalınlaşma ve karıncıkta büyüme meydana gelir. Bu büyüme fazlalaşınca kalp kasında yorgunluk, zayıflık gelişir ve sol kalp yetersizliği diye bilinen tablo ortaya çıkar. Kalbin atardamarları (koroner arterler): Kalp kasını besleyen koroner arterlerde damar sertliğine bağlı daralma ve tıkanmalar (kalp infarktüsü) hipertansiyonlu hastalarda daha sık görülür. Aort yırtılması: Seyrek görülen ama tedavisi acilen yapılmazsa ölümle sonuçlanabilen, oluşmasında hipertansiyonun rol oynadığı bîr hastalıktır. Beyin atardamarları: Hipertansiyon tedavi edilmediği taktirde beyin arterlerinde tıkanma, kanama ve beyinde kanlanma azlığı ataklarına neden olabilmektedir. Beyin ödemi: Tedavi görmeyen ve tansiyonu hızla yükselen hastalarda görülebilen az rastlanan bir tablodur. Acil ama dikkatli tedaviyle düzelir. Bacak atardamarları: Bu damarlardaki daralma ve tıkanmalar, hipertansiyonlu ve özellikle fazla sigara içen hastalarda sık görülür. Yürürken baldır veya bacak ağrısı oluşur, durunca hemen geçer. Böbrek: Tedavi görmeyen esansiyel hipertansiyonlu hastalarda, böbrek damarlarında tahribat olmakta ve böbreklerde çalışma bozukluğu zaman içinde yerleşmekte ve ilerlemektedir. Göz: Hipertansiyon gözün iç tabakasındaki ince atardamarları etkileyerek kanamalara ve bazen körlüğe kadar giden görme bozukluklarına yol açabilir.
10-11-12-13-14-15-16-DAHILIYE:Layout 1
2/2/18
11:22 PM
Page 7
En sık karşılaşılan hipertansiyon yanlışları
1
Hipertansiyon yaşlılık hastalığı. Ben gencim ve bende hipertansiyon olmaz.
Yanlış! Çünkü bu hastalık genç yaşlı herkeste ortaya çıkabilir. Hatta özellikle gençlerde daha tehlikelidir. Çünkü belirtilerin görülmemesi ve damar sertliğininde beraberinde gelişmesiyle, kalp krizi ve inme/felç görülme oranı ve bu nedenle ölüm riski gençlerde daha yüksektir.
2
İlaçları kullandım, artık tansiyonum yüksek değil. İlacı hemen bırakabilirim.
Yanlış!
Çünkü tansiyonunuz ilaçlar sayesinde düzene giriyor. Doktor kontrolünde olmadan ilaç almak kadar ilaç bırakmak da tehlikeli. Çünkü ilacın etkisi geçince tansiyonunuz yeniden yükselecektir.
3
Yüksek tansiyon sadece erkeklerde görülür. Kadınlar için sorun değildir.
Yanlış! Menapoza kadar kadınlık hormonu olan Östrojen kadınlar için kalp-damar hastalıkları için
koruyuculuğu vardır. Ancak tamamen engelleyemez. Menapoz sonrası ise bu hormonun eksikliğine bağlı olarak erkeklerden daha yüksek risk taşırlar.
4
Tansiyonum yüksek. Doktorum ilaç yazdı ama ben kullanmak istemiyorum. Her gün bir diş sarımsak yiyerek tansiyonumu düşürebilirim.
Yanlış! Eğer doktor tarafından teşhisiniz konuldu ve ilaç almanız gerekiyorsa mutlaka alın. Alternatif tedavileri destekleyici olarak kullanabilirsiniz ama bunlar sizi asla tedavi edemez! Aksine başka hastalıklara neden olabilir. Tedavide ilaç dışı yöntemler de çok önemlidir. Tuzu azaltmak kan basıncının yükselmesini engeller. Kilo vermek ve spor yapmak ise kasları ve damarları güçlendireceği için yararlıdır. Sigarayı bırakmak da çok önemlidir. Ancak hastalığın tedavisi için bunların hepsinin ilaçla birlikte uygulanması gereklidir. İSTANBUL SAĞLIK 16
5
Sofra tuzu dışındaki tuzlardan kaçmaya gerek yok.
Yanlış! Himalaya tuzu, deniz tuzu, kaya tuzu diye daha sağlıklı olduğu iddia edilen çeşitli tuzlar çıktı piyasaya. Ancak bunlarda da ‘Sodyum’ adı verilen, normal tuzda da bulunan ve tansiyonu yükselten madde bulunmaktadır. Ayrıca bu madde paketli gıdaların hemen hemen hepsine koruyucu olarak konulmaktadır. Tadınu hissetmesek de tatlı olanlarda da. O yüzden tansiyon hastalarının paketli gıdalardan da uzak durması gereklidir.
6
Tansiyonum yükseldiğinde hep hissederim.
Yanlış! Çoğu zaman, özellikle gençlerde yüksek tansiyon belirti vermeden seyreder ve en sonunda büyük bir hastalığa (Kalp krizi, görme kaybı, felç, inme gibi) neden olduktan sonra fark edilebilir. Bu yüzden, hiç belirtiniz olmamasına rağmen yıllık kontrollerinizde mutlaka tansiyon kontrolü de yaptırmalısınız.
17-CHECK-UP:Layout 1
2/2/18
11:23 PM
Page 1
GENEL SAĞLIK
Check-up
ŞART
Tıp dünyasında en temel amaç, hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önlemlerin alınmasıdır. Erken teşhis ve tedavi, hastalıkların ilerlemesini önlemede en önemli aşamadır.
CHECK UP PAKETLERİMİZ KADIN
ERKEK
MUAYENE
C
heck-up, periyodik olarak yapılan genel sağlık kontrolüne verilen isimdir. Hiçbir hastalığınız yoksa da özellikle 35 yaşınızdan sonra sağlığınızı korumanız ve hastalıkları erkenden fark edebilmeniz için her yıl düzenli olarak check-up yaptırmak gereklidir. Hastalıkların, özellikle kronik hastalıkların hemen hepsinin belirtisiz ya da günlük yorgunluk ve sıkıntılara bağlı olduğu düşünülen hafif belirtilerle seyrettiği bir dönem vardır. Organların kullanım kapasitelerine bağlı olarak bazen kalıcı hasarlar ve belirtiler yaşanabilmektedir. Sağlığınız bu sürece girdiğinde; bu noktadan sonra çözümler çok daha pahalı ve zor olmaktadır. Daha sonra ortaya çıkacak bir hastalığın ya da var olan riskin erken tanısında check-up programlarının önemi çok
büyüktür. Düzenli olarak check-up yaptırarak, belirtileri ortaya çıkmayan bir hastalık teşhis edilerek, erken dönemde tedavisini sağlamış, bazı hastalıklarla ilgili risk faktörlerine göre önlemler almış, bulaşıcı hastalıkları hem erken teşhis etmiş hem de etrafınıza yayılmasını engellemiş olursunuz. Hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önemleri alarak kişinin sağlıklı kalmasının amaçlandığı check-up programları bireyin yaşam süresi ve yaşam kalitesi açısından son derece önemlidir. Yapılan basit bir kan tahlili ile kalp hastalığı riski tespit edilebilmekte, küçük birkaç tetkikle kanser gibi ciddi hastalıklar başlangıç aşamasında fark edilebilmektedir. Bu nedenlerle en az yılda bir kez uzman kişiler tarafından genel check-up taraması yaptırılmalıdır. İSTANBUL SAĞLIK 17
Dahiliye
Dahiliye
Göz
Göz
Kadın
Üroloji
Doğum KBB/ Kardiyoloji Genel Cerrahi
KBB/ Kardiyoloji Genel
Cerrahi
RADYOLOJİ Akciğer
Akciğer
Tam
Tam
GRF. Batın USG
GRF. Batın USG
EKG
EKG Mamografi
LABORATUVAR Hemogram Glukoz Kolesterol Trigliserid LDl
Glukoz Kolesterol Trigliserid LDl
HDL
HDL
ALT
ALT
HbsAg Kreatinin Üre
HbsAg Kreatinin Üre
TSH
TSH
T3 Gaitada
Gizli Kan
Smear Sedimantasyon Tam
Hemogram
İdrar Testi
T3 Gaitada
Gizli Kan
PSA Sedimantasyon Tam
İdrar Testi
18-19-GOZ KATARAKT:Layout 1
2/2/18
11:24 PM
Page 1
GÖZ HASTALIKLARI
KATARAKT AMELİYATINI HAFİFE ALMAYIN! “KATARAKT AMELİYATI KALP YA DA BEYİN AMELİYATI KADAR ÖNEMLİDİR”
GÖZÜNÜZE NETLİK AYARI Buğulanmış bir camın ardından bakmayın dünyaya. FAKO yöntemiyle siz de kataraktınıza elveda deyin, dünyayı daha net görün…
H
alk dilinde perde veya beyazsu da denilen katarakt göz merceğinde oluşan kesifliklerdir. Göz merceği irisin ve gözbebeğinin arkasındadır. Görevi, gözün arka bölümünün iç yüzünü kaplayan ve ışığa duyarlı olan retina üzerinde görüntü oluşumunu sağlamaktır. Mercek bulanıklaşmaya başlarsa ışınların geçişi
engelleneceğinden görüş bozulabilir. Göz bebeğinin hemen arkasında yer alan lensin şeffaflığını yitirmesine katarakt denir. Katarakt oluştuğunda merceğin kimyasal bileşiminde de değişiklik meydana gelir. Ancak bu kimyasal değişimin nedenleri henüz tam olarak bilinememektedir. Yaşlılıkta oluşan katarakt en çok bilinenidir. Fakat bu tip katarakta elli hatta daha genç yaşlarda da İSTANBUL SAĞLIK 18
rastlanılmaktadır. Ayrıca diyabet gibi metabolik hastalıklar, uyuşturucular ve göz yaralanmaları ile birlikte de katarakt oluşabilmektedir. Bebekler kalıtımsal olarak kataraktlı doğabildikleri gibi yaşamlarının ilk yıllarında da katarakt oluşabilmektedir. Kataraktlar genellikle yavaş oluşurlar. Ağrı, sulanma,kızarma yoktur. Bazı kataraktlar, görüşü ciddi şekilde azaltacak bir düzeye ulaşmazken, bazıları da görüşü bütünüyle önler. Bir kataraktın görüşü etkilemesi: 1) Yaygınlığına 2)Yoğunluğuna, 3) Mercekte oluştuğu yere bağlıdır. Hastanın genellikle şikayetleri şunlar olabilir: Sisli, puslu, bulanık görme, bazen çift görme de olur; ancak katarakt ilerledikçe bu durum da genellikle kaybolur. Gözlük camlarını sık sık değiştirme ihtiyacı doğar. Ancak Katarakt belli bir noktayı aşınca, gözlük camlarının numarasını değiştirmek de görüşü iyileştiremez.
18-19-GOZ KATARAKT:Layout 1
2/2/18
11:24 PM
Page 2
Katarakt ameliyatı basit bir işlem midir? Hasta için yorucu bir ameliyat değildir. Damla ile ya da küçük miktarda uyuşturucu enjeksşyonu ile göz uyuşturulduğu için ağrı duyulmaz. Ameliyat genellikle yarım saati geçmediği için hasta için kolay bir ameliyat olarak kabul edilebilir. Ancak bu durum ameliyatın basitliği anlamına gelmemelidir. Deneyimli göz cerrahları tarafından titizlik gösterilerek yapılması gereken bir girişim olarak düşünülmeli, en iyi koşullar sağlanarak ameliyat gerçekleştirilmelidir. Gözler önünde bir duman varmış gibi hissetme, bir tülün veya bir çağlayanın ardından bakıyormuş gibi görme… Kataraktlı kimse, daha iyi görmek için sık sık gözlerini kırpıştırır. Genelde kara olan göz bebeği renginin değişmesi…Göz incelenirken göz bebeği gri, sarı veya beyaz görülebilir, ancak bu değişiklikler her zaman fark edilmeyebilir. Işık problemleri, örneğin gece araba kullanılması giderek güçleşir, çünkü merceğin puslu kısmı, karşıdan gelen far ışınlarını dağıtır ve bunların çift görünmesine veya gözün kamaşmasına neden olur. Keza kataraktı olan kimse, okurken ya da yakın işler yaparken yeterli ışık bulamamaktan yakınır.
Katarakt ameliyatı nasıl yapılır? Çeşitli teknikler vardır. Gözün ve hastanın durumuna göre hangi tekniğin kullanılacağına ameliyatı yapacak cerrah karar verir. Ameliyatın amacı, bulanmış olan göz içi merceğininin tümünü ya da içindeki materyali çıkartmaktır. Bu doğal merceğin yerine yapay bir mercek yerleştirilmediği zaman hasta kalın gözlük camlarına mahkum olacaktır. Bu nedenle ameliyatta suni göz içi merceği de çoğu hastada yerleştirmek gerekir.
ışık koşullarında çok rahatsız olduklarını gelmişse daha acil bir şekilde tedavi bildirirler. Güneşli günlerde sokakta daha edilmelidir. Olgunlaşmış bir kataraktın az gördüklerini söyleyen hastalar olduğu şişmesi ve hatta göz içinde dağılması bile gibi, geceleri otomobil farları, sokak mümkündür. Bu gibi değişimler,kalıcı lambalarının aşırı parlama ve yansıma görüş kaybı tehlikesi taşırlar. yapıp dünyalarını kararttığından yakınan Doğumsal kataraktlarda ise, görmenin hastalar da çoktur. Kataraktın görsel engellendiği her durumda derhal ameliyat Kimler katarakt ameliyatı olmalıdır? şikayetlerinden bir tanesi gri tonu ve yapılmalıdır. Bunun dışında katarakt Ne zaman katarakt ameliyatı olmalı? renkler arasında kontrastın kaybolmasıdır. ameliyatının acilen yapılmasını gerektiren Görme bozukluğu kişinin günlük Bu süreç uzun bir zaman aldığı için iki göz durumlar çok nadirdir. Şunu unutmayalım yaşamını aksatacak kadar ilerlediğinde kataraktlarında hasta bu değişimi ki katarakt başladıktan sonra çoğu zaman kataraktı ameliyatla alınmalıdır. Eğer algılamayabilir. Tümsek ya da çukurların ilerler. Ama ilerleme hızı genellikle yavaştır katarakt tamamen olgunlaşıp buzlu cam farkına varamaması, merdiven inerken ya ve önceden tayin edemeyiz. Katarakt gibi opak hale da eşik atlarken kaza geçirmelerine neden ameliyatının zamanlamasını hasta tayin olabilir. Göz hekimi, hastalarını bu yönden etmelidir. Hekime düşen görev, hastanın uyarır ve hastasının karar vermesini ister. görme şikayetlerinin ne kadarının katarakta KATARAKT bağlı olduğunu saptayıp TEKRARLAR MI? hastaya bildirmektir. Katarakt ameliyatı olanlarda Katarakt yeniden katarakt oluşmaz. ameliyatının Operasyonla, içine mercek yerleştirilen zar gerekliliği için (kapsül) zamanla kesifleşebilir. Bu halk arasında görme keskinliği “ikincil katarakt” olarak isimlendirilse de aslında tek kriter değildir. katarakt değildir. Bu oluşum lazerle çok kısa Bir çok hasta, sürede kolayca tedavi edilebilir. Öte yandan halk görme arasında yaygın olarak lazerli katarakt ameliyatı netliklerinin PROF. DR. OP. DR. yapılıyor diye bilinir fakat bu operasyon FAKO düşük olmasından CAHİT ÖZGÜN AHMET BAŞ yöntemidir. Lazerle katarakt ameliyatı şikayetçi yapılabilir. Ancak ameliyat tekniği olarak GÖZ HASTALIKLARI GÖZ HASTALIKLARI olmayabilirler. Ya da FAKO ile bir farkının olmaması nedeni görme netliği iyi ile yaygın olarak tercih olmasına rağmen değişik edilmemektedir.
GÖZ DOKTORLARIMIZ
İSTANBUL SAĞLIK 19
20-21-22-KARDIYOLOJI:Layout 1
2/2/18
11:28 PM
Page 1
KARDİYOLOJİ
Gençlerin de KALBİ VAR! Kalp hastalıkları, dünyada en önemli sağlık sorunlarının başında geliyor. Türkiye’de kalp krizi geçirenlerin ortalama yaşı 35-65 arasında değişiyor. En büyük sorun ise genç nüfusta yaşanıyor. ençlerde damar gelişimi tamamlanmadığı için kalp krizi doğrudan hayati kayıplara neden olabiliyor. Kalbi besleyen koroner arterlerin zarar görmesinden kaynaklanan, ölümcül olabilmekle birlikte zamanında ve doğru yöntemle tedavi uygulanmadığı takdirde yaşam süresini ve kalitesini dikkate değer ölçüde olumsuz etkileyen kalp krizi genç yaşta ölümle sonuçlanabiliyor. Yaşlandıkça damarlar arasında ‘köprü damarları’ oluşmaktadır. Bu durumda kalp, herhangi bir damar tıkanmasında diğer damardan kan alarak beslenmeye devam edebilmektedir. Gençlerde böyle bir yapı oluşmadığı için krize hazırlıksız olan kalp aniden durup, ölüme sebep verebilmektedir. Kişiyi hayatta bırakan bu ortamlar 50 yaşından sonra gelişmektedir. Ancak gençlerin kalbi buna hazır olmadığı için kriz ile birlikte ölüm ortaya çıkmaktadır. Kalp krizi geçiren 50 yaşındaki bir insan hastaneye yetiştirilebilirken, daha genç bir kişi hastaneye ulaştırılamadan hayatını
G
kaybetmektedir. Gençler arasında kalp krizine neden olan bir başka etken de uyuşturucu kullanımı. Kokain, marihuana ya da hap gibi maddeler, kalp krizinin en önemli nedenlerinden biri. Özellikle kokainin direkt kalp krizine neden olan bir etkisi var.
Beden eğitimi derslerine dikkat! 12-13’lü yaşlarda beden eğitimi derslerinde ögrenciler ani kalp ölümü nedeniyle kaybedilmekte. Burada altta yatan en önemli faktör, ailesel faktörlerdir. Ailede mutlaka erken ve ani ölümlerin araştırılması gereklidir. Bu tür ölümlerde gencin ailesinde ani ölüm olanların oranı, % 30’dur. Yapısal kalp hastalıkları kalp ritim bozuklukları ve kalp kası hastalıklari ani ölümlerin en önemli nedenlerindendir. Bu tür ölümlerin nedeni kalp krizi değildir, aşırı adrenalin deşarjı nedeniyle ortaya çıkan ritim bozukluklarıdır. Spor esnasında gerçekleşen kalp krizlerinde stres faktörünün önemli olduğu düşünülmektedir. Kalp duvarında oluşan kolesterol içeriği yoğun plaklar, strese bağlı olarak yırtılır. Yoğun stres
Genç de olsanız kalp sağlığınızı kontrol ettirin
altındaki rekabet sporları yapan sporcularda adrenalin seviyesi yükselir ve bunun içine bazı ilaç kullanımları da eklendiğinde bu plaklar yırtılır. Bu plak yırtıkları pıhtılaşarak aniden damarların tıkanmasına neden olabilir. Bu da kalp krizinden ölümleri beraberinde getirir. Futbol, basketbol gibi rekabet gerektiren sporlar genç sporcular için çok daha fazla risk taşımaktadır.
Ani ölüm riski halı saha maçlarında da var Halı saha maçlarında kalp krizine bağlı ani ölümlerin ortaya çıkmasının nedeni, oyuncuların profesyonel sporcu olmamaları. Çünkü haftada bir kez halı sahada maç yapan amatör sporcular yeterli kondisyona sahip değil, düzenli olarak spor yapmıyor ve hareketsiz yaşıyor. Bu hareketsizlik, haftada bir yapılan maç ile yüksek adrenalin deşarjını ve kalp krizinden ölümü getiriyor. Gençlerin halı saha maçlarında kaybedilmesinin altında da stres yüzünden damar içindeki plaklarin yırtılmasi ve kalp krizi oluşması yatıyor.
KARDİYOLOJİ DOKTORUMUZ
Kalp krizini önceden teshiş edebilmenin tek bir yolu yok. Sporcuların sahada kaybedilmemesi için ayrıntılı tetkiklerin çok titiz bir şekilde yapılması gereklidir. Özellikle rekabet gerektiren sporlarla uğraşanların yıllık olarak, tüm kolesterol profili, genetik risk marker’i olabilecek kan tahlilleri ve bunların yanında ekokardiyografi ve efor testleri incelemeleri yapılmalıdır. Riskli gruplar yani birinci derecede yakınlarında ani ölüm hikayesi bulunanlar, kalp kasında kalınlaşma oluşmuş sporcular, kas hastalığı olanlar üst tetkiklere yönlendirilmelidir.
İSTANBUL SAĞLIK 20
UZ. DR. ALİ EMÜL
KARDİYOLOJİ
20-21-22-KARDIYOLOJI:Layout 1
2/2/18
11:28 PM
Page 2
KORONER TESTİ Testi yapın, düşük, orta ya da yüksek kalp ve damar hastalığı riskiniz olup olmadığını öğrenin… Ailenizde şeker hastalığı var mı? Birinci derecede akrabalarda şeker hastalığı varsa sizin de şeker hastası olma olasılığınız, dolayısıyla kalp hastalığı risk yüksektir, ikinci derecede akrabalarda varsa riski ortadır. Şeker yoksa risk de düşük.
Özellikle anne baba veya aile geçmişinizde erken yaşta kalp krizi vakaları var mı? Ailenizde erken yaşta kalp krizi görülmüşse risk yüksek; ileri yaşta görülmüşse risk orta, kalp krizi yoksa risk düşük.
Sigara tiryakisi misiniz ya da pasif içici misiniz?
Açlık kan şekeriniz 110’dan yüksek mi? Açlık kan şekeriniz yüksekse (aşikar diyabetiniz varsa) risk yüksek, açlık kan şekeri normal, fakat 2 saatlik tokluk şekeriniz yüksekse (gizli şeker) risk ortadır.
Stresli bir yaşantınız var mı?
Sigara içiyorsanız risk yüksek, pasif içiciyseniz risk orta, kullanmıyorsanız düşük.
Çok stresli bir yaşam tarzında risk yüksek, Kısmen kontrol edilen ve yönetilebilen streste risk orta, sakin ve huzurlu bir yaşam tarzında risk düşüktür.
Kan yağlarınız yüksek mi? Kan yağlarınız yüksek olup yaşam tarzı ve diyet ile kontrol altına alınamıyorsa risk yüksek, diyet ve yaşam tarzı ile kontrol edilebilen kan yağları yüksekliğinde risk ortadır. Kan yağı normalse risk düşüktür.
Haftada 3 kereden fazla dışarıda yemek yiyor musunuz? Özellikle denetimsiz yerlerden beslenen kişilerde kalp hastalığı riski yüksek; kontrol edemediğiniz ama sağlıklı olduğu, standartlara uygun hazırlandığı ifade edilen hazır yiyecekler ve restoranlarda risk orta; denetlenen (bizzat kendi tarafınızdan hazırlanan) organik ürünler ile beslenen kişilerde risk düşüktür.
Spor yapıyor musunuz? Ev işi ya da büroda çalışırken kısa mesafelerde yapılan fizik aktiviteler spor aktivitesi olmayıp yorgunluk yaratan bir durumdur. Spor sayılmayan bu tarz bir yaşam tarzında risk yüksektir. Yetersiz spor yapan kişilerde risk orta, kalori harcatan tarzda spor yapanlarda risk düşüktür.
İSTANBUL SAĞLIK 21
Düzenli kalp sağlığı kontrolü (Check-up) yaptırıyor musunuz? Aile hikayeniz, diyabet, yüksek tansiyon gibi sorunlarınız varsa 30 yaşından sonra; yoksa 40 yaşından sonra her yıl mutlaka: tansiyon, kan şekeri, kan yağları, kalp hastalığı risk faktörleri, efor testi, akciğer filmi (kapak sorunu varsa ECHO) yaptırınız.
20-21-22-KARDIYOLOJI:Layout 1
2/2/18
11:28 PM
Kalp kasında meydana gelen rahatsızlıklar, kalbin kanı pompalama güçlüğü, kalp damar hastalıkları, tansiyon yüksekliği (hipertansiyon), kalbin kapaklarında sorun olması, alkol kullanımı, kalp yetmezliğine neden olurlar. Kalp yetmezliği belirtileri Nefes darlığı: Kalp yetmezliğine bağlı nefes darlığı genellikle kişinin herhangi bir fiziksel aktivite yapmasına gerek kalmadan, dinlenir haldeyken görülür. Hatta nefes darlığı kişiyi uykusundan uyandıracak kadar şiddetli olabilir. Öksürük ve hırıltılı nefes alma: Kalp yetmezliği nedeniyle görülen öksürük inatçıdır ve pembe renkli, az miktarda kan içeren balgamla birlikte görülebilir. Bunun nedeni yukarıda bahsedilen, damarlardan akciğerlere doğru olan sıvı akışının artması ve akciğerlerde sıvı birikmeye başlamasıdır. Aşırı halsizlik: Halsizlik kişinin rutin aktivitelerini yapmasına engel olacak kadar şiddetli olabilir. Ofise gitmek, markete gitmek, 5-10 merdiven çıkmak, çanta taşımak zorlaşabilir. İştah kaybı ve mide bulantısı: Son öğünü yedikten uzun zaman sonra bile dolu ve tok hissetmek, sürekli ve nedensiz mide bulantısı kalp yetmezliği belirtisi olabilir. Bu belirtilerin nedeni sindirim sistemine ihtiyaç duyulandan az kan gitmesi ve bu durumun sindirim sorunlarına yol açmasıdır. Zihin karışıklığı: Kalp tam olarak çalışamadığında sodyum gibi kandaki önemli bileşenlerin seviyeleri dalgalanma halinde olduğu için hafızanın zayıflaması, bilişsel yeteneğin azalması ve düşünce silsilesi bozuklukları gibi sorunlar görülebilir. Çarpıntı: Kalp vücudun her noktasına
Page 3
KALP
yeterince kan pompalayabilmek için fazladan çalışmak zorunda kalabilir. Bu fazla mesai bir süre sonra kalp çarpıntısına yol açar. Kalp yetmezliği nedenleri nelerdir? Kalp yetmezliği kalbin fazla çalışmasına veya zayıflamasına yol açan sağlık sorunlarının bir araya gelmesiyle oluşur. Örneğin uzun süre devam eden yüksek tansiyon (hipertansiyon) kalbe aşırı yük bindirdiği için bir süre sonra kalp yetmezliğine neden olabilir. Bu nedenlere ek olarak kalp yetmezliği nedenleri arasında gösterilen sağlık sorunları şunlardır; Aritmi: Kalp atışı düzensizse veya kalp normalden hızlı atıyorsa kalbin tam olarak dolması ve boşalması mümkün olmaz. Bu durum devam ederse kalp kasının zayıflamasına yol açabilir.
yetmezliği belirtileri Hasarlı kalp kapakçıkları: Kalbe doğru ve kalpten dışarı olan kan akşını düzenleyen 4 kapakçıktan herhangi birinde yaşanan problemler kalbin normalden daha fazla çalışmasına neden olur ve buna bağlı olarak kalp yetmezliği oluşabilir. Kalp kası iltihabı (Miyokardit): Viral enfeksiyona bağlı olarak oluşan kalp kası iltihabı kalp yetmezliği nedenleri arasındadır ancak nispeten daha nadir olarak görülür. Doğuştan gelen sorunlar: Kalbinde delikle dünyaya gelen bebeklerde kalbin sağ ve sol kısmı normalde olduğu gibi bir arada çalışamaz. Bir tarafa (genellikle kalbin sağ tarafına) aşırı yük binmesine neden olan bu durum yıllar sonra, bazen onlarca yıl sonra kalp yetmezliğine yol açabilir. Bu tip kalp delikleri ameliyatla kapatılabilmektedir.
Kalp yetmezliği tedavisi nasıl yapılır? İlaç Tedavisi: Kalp yetmezliğine yol açan sorunlar ilaç kombinasyonlarıyla kontrol altına alınabilir. Örneğin damarları genişleterek kan akışını kolaylaştıran, bu sayede tansiyonu düşüren ilaçlar kalbin üzerindeki ekstra yükün azaltılmasına yardımcıdır. Yada kalp kasını güçlendiren ve çarpıntıyı önleyen ilaçlar kalp yetmezliğinin belirtilerini kontrol altında tutmak için kullanılabilir. Bu ilaçlara ek olarak vücudun sıvı tutmasını önleyen ve kalp yetmezliğine bağlı olarak akciğerlerde oluşan ödemin atılmasına yardımcı dirüetik ilaçlar kullanılabilir. Ameliyat: Cerrahi müdahale kalp yetmezliğinin tedavisinde en çok kullanılan yöntem değildir ancak doktorunuz yetmezliğin nedenine çözüm olacağından eminse ameliyat önerebilir. Kalp pili uygulamaları: Kalp yetmezliğinde kalp ritim problemlerine karşı ve bazı seçilmiş hasta gruplarında kalp kasılma eşgüdümünü sağlayan kalp pili uygulamaları yapılabilmektedir.
İSTANBUL SAĞLIK 22
23-KANSER:Layout 1
BİLGİ
2/2/18
11:30 PM
Page 1
Kanseri önlemenin 7 yolu Tedbirli olmak Belirtileri nedeniyle bazı kanser türleri önceden tespit edilebilir. Düzenli olarak kendi kendine kontrol ve tedbir muayenesi yapmak örneğin cilt ya da meme gibi bazı kanser türlerinin erken tespitine ve tedavisine yardımcı olabilir. Ancak bütün kanser türleri için tedbir muayenesi yapma imkanı yok. Bu konudaki yararlı bilgiler için doktora danışmakta fayda var.
Sigaradan uzak durmak Tütün tüm dünyada kanserden ölüme neden olan ve büyük ölçüde önlenebilir bir risk faktörüne sahip. Tütünün tüm kanserden ölümlerin yüzde 22’sine sebep olduğu tahmin ediliyor. Sadece sigara içmek değil, tütün çiğnemek ve enfiye çekmek de kansere sebep oluyor. Çevrede içilen sigaranın dumanını soluyanlar da tehdit altında.
Çok fazla güneşte kalmayın
Fazla kiloyu önleyin Yemek borusu, kolon, meme, rahim ve böbrek kanseri aşırı kiloyla ilintili. Düzenli spor ve egzersizin yanı sıra bol meyve ve sebze ile sağlıklı beslenme ve az kırmızı et tüketmek kanser riskini önemli ölçüde azaltıyor.
Enfeksiyonu önlemek
Çok fazla güneşte kalmayın Sık görülen türlerden olan cilt kanserinden korunmanın iyi bir yolu var. Bol miktarda koruyucu güneş kremi kullanmak. Ultraviole ışınların en güçlü olduğu 10 ile 16 saatleri arasında güneşten uzak durulmalı. Şapka, elbise ve güneş gözlüğü kullanmak da ek koruma sağlıyor. Ultraviyole ışınlar yayan solaryum cihazlarının da kanserojen etkisinin olduğu ortaya çıktı.
Enfeksiyonlar kanserden ölümlerin gelişmekte olan ülkelerde yaklaşık yüzde 22, sanayileşmiş ülkelerde ise yüzde 6’sından sorumlu. Hepatit virüsü karaciğer, insan papilloma virüsü rahim ağzı, fotoğraftaki helikobakter pilori bakterisi mide kanseri riksini artırıyor. Bazı virüslere karşı aşıyla korunmak mümkün.
Alkol tüketiminde dikkatli olun Dünya Sağlık Örgütü’ne göre, içilen alkol miktarıyla ilintili olarak kanser riski de artıyor. Alkol, ağız boşluğu, yutak, gırlak, yemek borusu, karaciğer, kolon ve meme gibi birçok kanser türüne yakalanma riskini artırıyor.
Sağlığa zararlı maddelerden kaçının Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, hava, su ve toprağın kansere yol açan maddelerle kirlenmesi tüm kanser hastalıklarının yüzde 1 ila 4’üne sebep oluyor. Evlerde yakılan kömürün meydana getirdiği hava kirliliği nedeniyle akciğer kanserine yakalanma riski sigara içmeyenlerde iki katına çıkıyor.
İSTANBUL SAĞLIK 23
24-25-26-27-ORTOPEDI:Layout 1
2/2/18
11:36 PM
Page 1
ORTOPEDİ
DİZ PROTEZİ Total diz protezi, aşınmış olan eklem yüzlerinin, metal ve polietilenden imal edilen, ağrısız eklem hareketi için tasarlanmış özel parçalar ile kaplanarak yapay bir eklem oluşturulmasıdır. İlk kez 1968 yılında uygulanan diz protezi, cerrahi teknikler, kullanılan maddeler ve tasarım alanındaki ilerlemeler sayesinde geliştirilerek günümüzde çok daha başarılı bir tedavi yöntemi olmuştur.
Total diz protezi kimin için uygundur? İstirahat, ilaçlar, fizik tedavi yöntemleri, baston kullanımı ve eklem içi enjeksiyonlar gibi tedavi yöntemleri uygulanmış olmasına rağmen diz ağrıları kontrol edilemeyen, yürüme, merdiven çıkma gibi günlük yaşam aktiviteleri ileri derecede kısıtlanmış ve eklem kıkırdağında ileri harabiyet olan hastalarda total diz protezi uygundur. Hastanın 60-80 yaşları arasında olması tercih edilir, ancak romatoid artrit ve osteonekroz gibi bazı özel durumlarda daha erken yaşlarda da protez yapılabilir. Total diz protezi nasıl yapılır? Total diz protezinin parçaları Uygun anestezi yapıldıktan sonra, dizin önünden yapılan bir kesi ile diz eklemine ulaşılır. Eklemi oluşturan üç kemiğin (femur, tibia ve patella) birbirlerine temas eden yüzlerindeki aşınmış kıkırdak dokusu, ince bir kemik tabakası ile birlikte
kesilerek çıkartılır, sonra uygun boyutlarda seçilen protez parçaları, kemik çimentosu (polimetil metakrilat) adı verilen bir dolgu maddesi kullanılarak, hazırlanan kemik yüzeylere tutturulur. Böylece eklem yüzleri, metal ve plastikten yapılmış parçalarla yeniden kaplanmış olur. Ameliyat 1-2 saat arasında sürer. Ameliyat sonrası ağrı kontrolü için sıklıka epidural (belden yerleştirilen) veya damar yoluyla ilaç veren ağrı pompaları kullanılır. Ertesi gün diz hareketlerine başlanır ve yardımla ayağa kalkılır. Oda ve koridor içinde rahat yürüyebilir hale geldiğinizde hastaneden taburcu olabilirsiniz. Bu süre, hastadan hastaya çok farklılık göstermekle birlikte 3 ile 7 gün arasında değişebilir. İSTANBUL SAĞLIK 24
Total diz protezi ameliyatı sonrası ne beklemeliyim? Total diz protezi yapılan hastaların %90’ından fazlasında diz ağrılarında belirgin bir azalma ve yürüme/merdiven inip çıkma gibi günlük yaşam aktivitelerini yapmada belirgin bir iyileşme elde edilir. Hastaneden taburcu olduğunuzda bir destek kullanarak, ev içinde yürüyüş yapma imkanınız olacaktır. Ağrınızın belirgin olarak düzelmesi ve bağımsız sokağa çıkmanız, her hasta için farklı olmakla birlikte 4 ila 8 hafta arasındadır. Total diz protezi sonrası koşma, sıçrama gerektiren sporlar ve ağır işlerin yapılması uygun değildir, bu tip aktiviteler protezin ömrünü kısaltacaktır. Yürüyüş, golf, yüzme gibi zorlayıcı olmayan sporlar
24-25-26-27-ORTOPEDI:Layout 1
2/2/18
11:36 PM
yapılabilir. Araba kullanmakta bir mahsur yoktur. Cerrahiden önce bacağınızda var olan eğrilik ve şekil bozuklukları da ameliyat sırasında düzeltilir, bu diz protezinin ömrünü uzatacaktır. Ancak özellikle kilolu hastalarda, bu hareket açıklığı daha azdır. Ortalama hareket açıklığı 115 derece civarındadır, bu nedenle diz protezi sonrası yere tam çömelmek veya namaz kılmak sıklıkla mümkün değildir. Son yıllarda, diz hareket açıklığını artıran teknikler ve tasarımlar uygulanıyor olsa da, hastaların ayaklarını altlarına alıp oturmaları diz protezinin uzun süreli sağ kalımı açısından sakıncalı olabilir. Total diz protezi sonrası manyetik rezonans görüntülemesi (MR) yapılabilir mi? Modern total diz protezlerinin çoğu MR uyumlu bir metal olan krom kobalt alaşımından imal edilir. Her ne kadar dizin yakın komşuluğundaki dokular görüntülenemese de, başka bir bölgenin MR’ının çekilmesinde bir sorun yaşanmaz. 1990’dan önce yerleştirilmiş olan bir diz proteziniz var ise, MR uyumu açısından markası veya metal alaşımını doktorunuza danışmanız uygun olur.
Page 2
Diz protezi ameliyatından sonra hangi komplikasyonlar görülebilir? Total diz protezi ameliyatından sonra görülen ciddi komplikasyonlar çok düşük oranda ortaya çıkar. En sık görülen sorun, bacağınızdaki kan akımının yavaşlamasına bağlı olarak toplar damarlarınızda pıhtı oluşmasıdır (derin ven trombozu). Bunu önlemek için cerrahiden sonra kanı sulandıracak ilaçlarla koruyucu tedavi uygulanır. Bu tedavi, gerektiğinde 20 güne kadar uzatılabilir. Ameliyat sonrasında erken dönemde diz hareketi ve yürüyüşlere başlamak ve hareketsiz kalmaktan kaçınmak, bu riski azaltacaktır. Total diz protezinden sonra, enfeksiyon yani protezin iltihaplanması % 0.1 ile %2 arasında görülür. Vücudun başka bir yerinde (örn. İdrar yolunda, dişlerde) enfeksiyon olması, şeker hastalığı ve başka kronik hastalıkların varlığı bu riski artırabilir. Ameliyat öncesinde vücudun başka bir yerinde olabilecek enfeksiyonların tedavisi gereklidir. Ameliyat sırasında koruyucu antibiyotik tedavisi yapılır ve cerrahi sırasında özel önlemler alınarak enfeksiyon riski azaltılır. Total diz protezinde enfeksiyon gelişirse, tekrarlayan cerrahiler, protezin çıkartılıp antibiyotik tedavisi ve belirli bir süre sonra tekrar yerleştirilmesi gibi işlemler gerekli olabilir. Yukarıda sayılanların dışında, yara iyileşmesi sorunları, damar veya sinir yaralanmaları, protezin bazı parçalarının yerinden çıkması, protez çevresi kırıklar, protezin kendisinde kırıklar gibi komplikasyonlar görülebilir ancak bunlar çok nadirdir.
Total diz protezinin bir ömrü var mıdır? Total diz protezini oluşturan metal ve plastik parçalar, hareket sırasında ortaya çıkan sürtünmeye bağlı olarak zaman içinde aşınır. Aşınma ile ortaya çıkan ve gözle görülmeyecek kadar ORTOPEDİ küçük metal ve plastik DOKTORUMUZ parçalarına karşı vücudun cevabı ile diz protezinin parçaları tutunduğu kemikten ayrılıp gevşeyebilir. Uygun cerrahi teknik ve modern protez tasarımları kullanılarak yapılan diz OP. Dr. MEHMET protezlerinin ömrü TOKMAK günümüzde 15-20 yıla kadar uzamıştır. Gevşeyen diz ORTOPEDİ protezleri, çoğu hastada ikinci bir ameliyat ile çıkartılıp yeniden protez yerleştirilebilir, ancak ikinci protezin ömrü, ilki kadar uzun değildir. Aşınma, gevşeme gibi sorunlara erken tanı koymak amacıyla, yakınmanız olmasa bile düzenli aralıklarla muayene ve röntgen incelemeleri ile diz protezinizin kontrol edilmesi uygundur. Doktorunuz size ne zaman aralıklarında kontrole geleceğinizi belirtecektir.
İSTANBUL SAĞLIK 25
Total diz protezi sonrası enfeksiyondan korunmak için ne yapılmalıdır? Düşükte olsa, kana karışan bakterilerin diz protezinize ulaşarak oraya yerleşmesi ve enfeksiyon oluşturması riski vardır. Protez ameliyatından sonraki ilk iki yıl içinde diş veya idrar yolları ile ilgili bir cerrahi işlem geçirecekseniz, mutlaka öncesinde antibiyotik kullanmanız gerekir. Özellikle diş çekimi, taş temizliği ve kanal tedavisi gibi işlemlerden bir saat önce uygun bir antibiyotik ile enfeksiyondan korunma önemlidir. Antibiyotiğin dozu ve süresi için mutlaka ortopedi doktorunuza danışmanız uygun olacaktır. Ayrıca ayak bakımına dikkat etmeniz, ayak ve tırnak enfeksiyonu bulguları ortaya çıkarsa ortopedi doktorunuzu bilgilendirmeniz gerekir.
24-25-26-27-ORTOPEDI:Layout 1
2/2/18
11:36 PM
Page 3
AH ŞU KIRIKLAR
Çarpma, vurma, düşme veya bunlara benzer bir kaza sonucu meydana gelen kırıklar, kapalı ve açık kırıklar olmak üzere ikiye ayrılır. Kemikler ya bir yerinden basit bir şekilde ya da birkaç yerinden kırılıp, parçalanırlar.
K
emik kırılan yerde, şiddetli ve şişkinlik meydana gelir. Kırılan yer, elle yoklandığı zaman birtakım tıkırtılar duyulur. Bazen de, kırılan kemikler, kasları, etleri ve deriyi delerek dışarı fırlayabilir. Kemik kırıklarında yapılacak ilk iş, kemik uçlarını karşı karşıya getirerek, kıpırdamayacak şekilde sıkıca sarmaktır.
!
Kırıklar nasıl fiziksel engelliğe yol açabilir? Vücudun her hangi bir ekleminde veya kemiğinde meydana gelen kırıklar, gerek alçılama sonrası, gerek ameliyat girişimlerinden sonra, kırık öncesi işlevsel düzeyine getirilmezse, o uzun sakat kalmasına neden olabilir. Uzun bir süre alçıda kalmış veya ameliyat nedeniyle hareketsiz kalmış olan bir kemiğin beraberinde bir takım istenmedik durumlar ortaya çıkar. Eklem hareketleri kısıtlanabilir ve eskisi gibi açılmayabilir. Kaslarda hareketsizlik nedeniyle erimeler başlar ve kas eski kıvamını kaybedebilir. Eklem etrafında yer alan tendon ve kapsül gibi yumuşak dokular kısalır.
Kırık neden ağrır? Vücuttaki bir eklem veya kemik bütünlüğü bozulduğundan, kırığın oluştuğu bölgede ağrılanma her daim görülebilmekte ve olağan karşılanmaktadır. Kırık alan hem tedavi öncesi hem de tedaviye İSTANBUL SAĞLIK 26
alındıktan sonraki aşamada ağrıyabilir. Bunun nedeni bölgedeki kan dolaşımının olması gerektiği gibi yapılamaması, bölgede ödemlerin oluşması, kasların hareketsiz kalması ve zedelenme meydana gelmesidir.
Tedavi süreci nasıl ilerler? Kemiklerde oluşan kırıklarda mümkün mertebe en yakın tedavi sürecine başlanmalı ve bozulan kemik yapısı eski haline getirilmeye
24-25-26-27-ORTOPEDI:Layout 1
2/2/18
11:36 PM
çalışılmalıdır. İçeriden daha kolay atlatılır şekilde kırılan kemik yapılarının dışında vücudun dışarısına çıkan ve çok acil müdahale gerektiren kemik kırıkları olduğu göz önünde bulundurulursa, kırığın oluştuğu bölgedeki eklem yapılarının, damarların ve kasların da zarar görmemesi için mutlaka çok hızlı müdahale olması gerekmektedir. Bunun için ilk önce yapılması gereken şey, konuyla alakalı bir ortopedi uzmanının kırık yapısını görmesi; hangi tür olacağı ve tedavi sürecinin nasıl geçeceğini belirlemesidir. Çünkü en ufak yanlış gidilen tedavi sürecinde, kemiğin yanlış kaynamasına ve etrafındaki dokuların da zarar görmesine neden olmaktadır. Tedaviye başlandığında, kırığın durumuna göre (hastanın ağrı eşiği de çok önemlidir) genel ya da lokal anestezi verilerek kemik kırıldığı yerin tam olarak hizasına getirilmeye çalışılmaktadır. Bu işlem duruma göre açık ya da kapalı olarak gerçekleştirilebilir. Çekilecek röntgenle duruma nasıl müdahale edilmesi gerektiği zaten önceden belirlenmiş olacaktır. Kaynama şekli doğru pozisyonda belirlendikten sonra, kaynama süresi geçene kadar kırık bölgenin hareket edebilme yeteneğini sıfırlayabilmek için çeşitli aparatlar kullanılır (alçı, atel gibi). Bölgeye uygulanan hareket kısıtlayıcı uygulamalar sayesinde kemik sağa sola, yukarıya ya da aşağıya hareket etmeden olması gerektiği çizgide kaynamaya başlayacaktır. Eğer alçının da
Page 4
İlk yardım önerileri Kırığı olan hasta asla bulunduğu yerden hareket ettirilmez, sabit yatması sağlanır. Hayati tehlike yaratan kırıklara ilk sırada müdahale edilir. Kırıklar kolda, bilekte veya parmakta meydana geldiyse müdahaleden önce bölgede ödem yapma ihtimali bulunan bütün takılar çıkartılır. Kırıklara sargı vs. yapılırken eğer ayakta, elde veya koldaysa mutlaka parmaklar açık kalacak şekilde müdahale yapılmalıdır. Bunun sebebi parmaklar vasıtasıyla renk, duyarlılık şekli vb. durumlar kontrol altında tutulabilmektedir. Eğer oluşan kırıklar açık bir şekildeyse, müdahale etmeden önce temiz bir şekilde üzeri kapatılarak hem kan kaybı hem de mikrop kapma ihtimali önlenebilmektedir. İlk yardım ekibi gelene kadar, kırık olduğu belli olan bölgeye hem alttan hem de üstten düz tutacak sopa, tahta vb. müdahalelerde bulunulabilmelidir.
ötesinde açık kırıklar var ise, bu kemiklere direkt olarak ameliyatla müdahale edilip bir takım demirler ve çivilerle kemik kırık yerinden sabitlenmektedir. Gerek görülürse de kaynama sonrası tekrar bir operasyonla bu demirler ve çiviler bulundukları yerlerden alınmaktadırlar. Müdahale süreci atlatılıp sıra iyileşme sürecine geldiğinde, her kişinin iyileşme süresinin
değişebileceği unutulmamalıdır. Mantıken bakıldığında insan fizyolojisinde bir kolun iyileşme süresi bir bacağın iyileşme süresinden daha kısadır ancak bu oranlar yaş ve sağlık kriterleri devreye girince değişmektedir. Yani çocuk yaştaki bir bireyin vücudundaki kırıklarla yaşlı bir bireyin vücudundaki kırıklar arasında oldukça uzayan bir iyileşme süreci bulunmaktadır.
Hemen doktora başvurulması gereken durumlar Uyuşma, karıncalanma ve giderek artan ağrı hissetmesi. El veya ayak parmaklarında sağlam tarafa göre renk değişikliği meydana gelmesi ( mor veya mavi) El veya ayak parmaklarında şişlik olması. Alçılı el veya ayak parmaklarını hareket ettirmede güçlük yaşaması Alçının altından akıntı gelmesi İSTANBUL SAĞLIK 27
Alçının altından kötü koku gelmesi Alçının üzerinde alttan gelen bir leke oluşması Ateş yükselmesi Alçının gevşemesi Alçının yumuşaması veya kırılması Alçının altında ağrının giderek artması ve ağrı kesicilere cevap vermemesi
28-29-30-KADIN DOGUM:Layout 1
2/2/18
11:52 PM
Page 1
KADIN DOĞUM
HER DÖRT KADINDAN BİRİNDE MYOM VAR Myom, üreme çağındaki kadınların yüzde 25'inde görülüyor. Bu kadar sık görülen bir sağlık sorunu olmasına karşın, kadınlar myom konusunda yeterinci bilgili değiller.
R
ahimin düz kas ve bağ dokusundan oluşan, iyi huylu, halk arasında ur olarak bilinen iyi huylu tümörlerdir. Kadınlarda ensık görülen tümördür. Doğurganlık yaşındaki her 100 kadından 25 inde görülmekle beraber, 40 yaş üstündeki kadınların yarısında myom vardır. Ergenlikte görülmesi nadirdir.Menopozda estrojen salgısı azaldığından küçülür yada geçer. Myomlar rahmin içinde, dış yüzeyinde, rahim ağzında veya rahime sapla tutunmuş şekilde rahimin farklı bölgelerinde bulunur. Rahim endometrium (döl yatağı), myometrium(düz kas tabakası) ve seroza denilen 3 tabakadan oluşur. Myomlar, myometrium denilen, rahimin en kalın olan düz kas tabakasından köken alırlar, düz kas ile beraber bağ dokusu da içerirler. Adet kanamasını dışarı atmak için, doğumda bebek ve plasentayı dışarı atmak için kasılan tabakadır.
MİYOM (MYOM) NEDEN OLUŞUR? Bilinen bir nedeni yoktur. 1. derece akrabasında myom olanlarda görülme riski daha fazladır. Hareketsiz yaşam sürenlerde daha fazla görülmektedir. Doğum kontrol hapı kullanmanın myom oluşmasını %30 azalttığını gösteren çalışmalar mevcuttur. MİYOM (MYOM) BELİRTİLERİ NELERDİR? Myomlar büyük olsalar da hiç belirti vermeyebilir. Myomu olan hastaların % 75’inin hiç şikayeti yoktur. Adet kanamalarının fazla olması en sık şikayetlerdendir. Myomlu kadınların %30’unda adet kanamaları normalden fazla olup, kansızlığa neden olur. Kanamayı artıran myomlar genellikle rahim iç tabakasına(döl yatağına) yakın olan miyomlardır. Ara kanama, adet arası dönemlerde kanamaya neden olabilir. Ağrı, myomlarda nadir bir belirtidir. Genellikle ağrı, adet sancısı şeklinde
KADIN DOĞUM DOKTORLARIMIZ
OP. DR. AYSUN ALTINTAŞ
OP. DR. VİLTAN AĞKA
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM
İSTANBUL SAĞLIK 28
olmaktadır. Uzun yıllar adeti sancısız olan bir kadında, adet sancılarının olması myomu düşündürür. Dejenere olan, kendi etrafında dönen myomlar bıçak saplanır tarzda ağrı yapabilir. Yerleştiği yere göre kısırlık nedeni olabilir, gebe kaldıktan sonra rahimin gebeliği taşımasını zorlaştırabilir. Tüpleri iterek yumurta ile spermin karşılaşmasını, döl yatağının şeklini bozarak döllenmiş yumurtanın, rahme yerleşimini engelleyerek kısırlığa neden olabilir. Büyük myomlar karın içindeki diğer organlara bası yaparak, bası yaptığı organın fonksiyonuna göre belirti verebilir(idrar yapmakta güçlük, kabızlık, gaz vb).
28-29-30-KADIN DOGUM:Layout 1
2/2/18
11:52 PM
Page 2
TANISI NASIL KONULUR? Myom tanısı koymak son derece kolaydır. Tipik belirtilerle gelen bir kadında jinekolojik muayene ve ultrason ile %99 doğrulukla tanı konur. Pek çok kadında hiç belirti vermeksizin rutin muayenede görülmektedir. KOMPLİKASYONLARI NELERDİR? Torsiyon: Saplı myomlarda, myom sap etrafında döner, sap sıkışır ve kanlanma bozulur.Bu durum ağrıya ve batında sıvı birikimine neden olur. Myom bu durum uzarsa kopabilir, karın içine düşer ve burada kendini besleyecek bir organa tutunarak büyümeye devam edebilir(parazitik myom) Enfeksiyon: Myomda ülser oluşabilir ve enfeksiyona neden olur. Ağrı ve kanama yapar. Kanser: Myomlar genellikle iyi huylu tümörlerdir. %0.5 olasılıkla, ileri yaşlarda leiomyosarkom denilen kanser görülebilir. Hızlı büyüyen myomlar dikkate alınmalıdır. Dejenerasyon: Myomun normal hücre yapısının değişikliğe uğramasıdır. Menopozdan sonra atrofik dejenerasyon olur ve myomlar küçülür. Gebelikte rahim hızlı büyüdüğünden myomların kanlanması bozulur, nekroz olur, içine hafif kanamalar olabilir. Bu duruma kırmızı dejenerasyon denir. Gebelerde ağrı, bulantı, ateş, kusma gibi şikayetlere neden olabilir. Hyalen dejenerasyon sık olan bir değişimdir, mikroskopik olarak anlaşılır. Kalsifik dejenerasyon, myom içinde kalsiyum birikmesidir. Röntgen ve ultrasonda lireçlenme bulguları verir.
MİYOM (MYOM) VE GEBELİK Tanı ya gebelik öncesi yada lk 3 ayda yapılan ultrasonografi ile konur. İleri haftalarda, özellikle myom rahim arka duvarında ise görmek zorlaşır. Myomu olan gebeler yakın takip edilmelidir. Gebelerde myomlar büyüyebilir, küçülebilir, aynı boyutta kalabilir. Myomlar yerleştikleri yere göre tekrarlayan düşükler, erken doğum tehdidi, bebeğin anormal pozisyonda yerleşmesi, eşin erken ayrılması, rahim kasılmalarını bozarak doğum sonrası kanamalara neden olabilir. Myomu olan gebelerde sezaryen olma olasılığı artar. Sezaryen sırasında kanama riskinin yüksek olması nedeni ile myomun çıkarılması tercih edilmez.Ameliyat planlanıyorsa, doğumdan 6 ay sonra ameliyat yapılmalıdır.
MİYOMDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ Myomu olan pek çok kadında belirgin bir şikayet yoksa tedavi gerekmez, 6 ayda bir jinekolojik muayene ve ultrason yapılmalıdır.İleride gebelik düşünen kadınlarda myomun yerleşimi gebeliğe ait problem yaratmayacaksa takip edilir. Menopoz yaşına yakın olan kadınlarda da, menopoz sonrası myom küçüleceğinden takip tercih edilir. Takip menopoz sonrası da devam etmelidir. İlaç tedavisi: Myomu küçültmek için kullanılan ilaçlar, estrojen hormonunu baskılamaya yöneliktir, ilaç kullanırken myom küçülür, kesince tekrar eski haline döner. Bu ilaçlar geçici olarak kadınları menopoza soktuğundan kemik erimesi, ateş basması gibi şikayetlere neden olur. Sadece ameliyat öncesi tercih edilebilir. Son yıllarda ilaç kullanılarak yapılan ameliyatların daha çok yapışıklığa neden olduğu görüldüğünden ameliyat öncesi ilaç kullanımı güncel değildir. Cerrahi tedavi: Şikayetlere yol açan ve hızla büyüyen myomlar cerrahi olarak çıkarılmalıdır. Myomun yeri ve büyüklüğüne göre cerrahi işlemin hangisinin uygulanacağına karar verilir. Rahim bırakılarak sadece myomların çıkarıldığı ameliyatlara myomektomi denir. Myomla beraber rahimin çıkarıldığı ameliyatlara histerektomi denir. Histeroskopi: Rahim boşluğuna yerleşen (supmukoz) myomlar, vajinal yoldan rahim içine yerleştirilen ışıklı bir alet yardımı ile çıkarılır (histeroskopik miyomektomi). Laparoskopi (kapalı ameliyat): Rahim dış duvarına yerleşen myomlar ince bir kesidan karın içine yerleştirilen laparoskop adı verilen bir alet yardımı ile çıkarılır(laparoskopik myomektomi). Myomla beraber rahim alınma ameliyatları da uygun vakalarda laparoskopi ile yapılabilir(laparoskopik histerektomi). Laparotomi (açık ameliyat): Myomlar çok büyükse, çok sayıda ise, kanser şüphesi varsa, karından yapılan kesi ile girilerek myom çıkarılması (myomektomi), yada myomlarla beraber rahim alınması(histerektomi) ameliyatı yapılır. İSTANBUL SAĞLIK 29
28-29-30-KADIN DOGUM:Layout 1
2/2/18
11:52 PM
Page 3
KADINLARIN BÜYÜK DERTLERİ Adet düzensizlikleri Adet düzensizliği ile 21 günden kısa veya 35 günden uzun süren sikluslar anormal olarak değerlendirilir. Menstrual (regl, adet) kanamanın çok fazla olduğu, uzun sürdüğü veya iki kanama arasında lekelenme ve kanama görüldüğü durumlarda hekime başvurulması gerekir. Adet düzensizliği sebepleri olarak, hormonal değişiklikler, yumurtalık kistleri, rahim veya rahim ağzındaki polipler, endometrial hiperplazi yani rahim içini döşeyen tabakanın fazla büyümesi, myomlar ve daha nadir olarak da rahim kanseri bu tip düzensizliklere yol açabilir. Vajinal akıntılar Vajinal akıntılar, kadın üreme sistemleri içindeki bezler tarafından yapılan bir temizlik işlemidir. Vajina içinde biriken ölü hücreleri ve bakterileri dışarı atar. Böylece vajina temizlenir ve enfeksiyonlar önlenmiş olur. Vajinal akıntı genellikle normal bir durumdur. Kokusu ve rengi zaman zaman değişebilir. Yumurtlama, cinsel olarak uyarılma ve emzirme dönemlerinde miktarı, hamilelerde ve yeterli hijyen sağlanmadığında da koku artar. Bunlar endişe verici durumlar değildir. Ancak kaşıntı, yanma ya da enfeksiyon durumunda endişelenmek gerekir. Kasık ve bel bölgesindeki ağrılar Kadınlarda sık olarak ortaya çıkan kasık ve bel bölgesindeki ağrılar genital organlara bağlı olabildiği gibi bu bölgede bulunan idrar yolları, mesane ve barsaklarla da yakın ilişkili olarak ortaya çıkabilir. Ağrı şikayetini değerlendirirken de, bütün bu sistemleri göz önünde bulundurmak gerekir. Özellikle sık idrara çıkma, gece idrara kalkma ve idrar yaparken duyulan yanma hissi, idrar yollarına ait hastalıkların en önemli belirtileri arasındadır.
Kadınlar genellikle gündüz zamanında istem dışı idrar kaçırma sorunu yaşamaktadır. Bunun hastalık olarak kabul edilmesi kadının sosyal durumuna bağlı olarak değişmektedir. Kadınların idrar kaçırmayı bir kusur olarak görmeleri; tedaviyi geciktirmeye sebep olduğundan hastalığın yenilmesinde sıkıntılar ortaya çıkarmaktadır. Tıbbi rahatsızlıkların her birinde olduğu gibi idrar kaçırmada da hemen doktora başvurulması, tedavi sürecini hızlandıracaktır. Menopoz Menopoz, kadın hayatında yumurtalıkların hormon üretme fonksiyonlarının bitmesiyle oluşan bir süreçtir. Menopoz bir hastalık olmayıp, kadın hayatının önemli bir geçiş dönemidir. Menopoz, kelime anlamı olarak aylık adet kanamalarının doğal yolla bitmesi demektir. Bu süre içinde yumurtalıklar, iki kadınlık hormonu olan östrojen ve progesteron salınmasını yavaşlatır ve bir süre sonra da üretimini durdurur. Bir sene boyunca adet görülmemesi durumu menopoz olarak tanımlanmaktadır. Bazı kadınlar aylık adet kanamalarının bitmesi dışında, menopozu herhangi bir bulgu olmadan geçirirler. Diğer bazı kadınlarda ise östrojen düşüklüğü sıcak basmaları, terleme gibi fiziksel değişikliklere neden olur. Bu kısa dönemde ortaya çıkan
İdrar kaçırma Temelde kadınların hastalığı olan idrar kaçırma 35 yaşın üzerindeki her 5 kadından birinde görülmektedir. Tıpta yeni gelişmelerin olması, bu konunun çözümlenmesine yardımcı olmaktadır. İSTANBUL SAĞLIK 30
değişiklikler orta derecede veya ciddi düzeyde olabilir ve bazen de uykusuzluk, anksiyete (sinirlilik) veya depresyona sebebiyet verebilir. Polikistik over sendromu Üreme çağındaki kadınlarda görülen hormonal bir bozukluk polikistik over sendromu (PCOS). Ortalama görülme sıklığı ise yüzde 5-10 arasındadır. Kadınlarda az üretilen erkeklik hormonu testosteronun seviyesi artmış ve kadınlık hormonu olarak bilinen östrojen seviyesi azalmıştır. Bu nedenle yumurtalıklarda çok sayıda küçük kist oluşmaktadır. Sebebi tam olarak bilinmemekle birlikte obez olan kadınlarda daha sık görülmektedir. En sık görülen belirtileri âdetlerin düzensiz olması veya hiç olmaması, normal kadınlara göre gebe kalmanın zorlaşması, saçlarda incelme ve erkek tipi saç dökülmesi, tüylenme (yüz çevresinde, göbek ve göğüs çevresinde), cilt problemleri, et benleri, kilo artışı ve kilo vermenin zorlaşmasıdır. Kalp hastalıklarına, yüksek tansiyona, şeker hastalığına ve rahim kanserine zemin hazırlayabilir. Adet ağrıları Adet gören kadınların yarısından fazlasının kanamalarının ilk bir-iki günü ağrısı olmaktadır. Genellikle bu ağrı hafiftir, ancak bazen günlük aktivelerini kısıtlayacak kadar şiddetli olabilir. Bu şiddetli ağrı dismenore olarak adlandırılır. Dismenore bulguları arasında alt karında ağrı veya kramplar, baş ağrısı, bulantı – kusma ve baş dönmesi sayılabilir. Mensturasyon başlamadan ağrılar başlayabilir ve periyod sırasında daha da şiddetlenip bittikten sonra da devam edebilir. Dismenorenin tedavisi ilaçlar ve ağrıyı azaltan teknikleri içerir ancak bazı olgularda cerrahi işleme gerek duyulabilir.
31-HAFIZA:Layout 1
2/2/18
11:54 PM
Page 1
BİLGİ
HAFIZA GÜÇLENDİREN BESİNLER Mantar Hafıza güçlendiren
Yağsız Süt İçeriğindeki kalsiyum, sinir hücrelerini besleyen B vitaminleri, kansere karşı savaşan D vitamini ile faydalıdır. Ilık süte tarçın, vanilya serperek ya da kahvenize katarak daha sık tüketmeyi deneyebilirsiniz.
özelliği dışında kadınlarda göğüs kanserini azaltan gücü de içerdiği bitkisel östrojenlerden ileri gelir. Soteleyip ana yemek olarak, et ve tavuk yanında garnitür olarak, çorbasını ve omletini yaparak tüketebilirsiniz.
Yeşil Mercimek En güçlü
Bulgur Potasyum, B vitaminleri ve kalsiyum içeriği ile hücrelerin yenilenme gücünü artırmaktadır. Beyaz pirincin kullanıldığı her tarifte alternatif olarak düşünülebilir. Çorbası, sebze yemeği ve pilavı dışında, salatalara eklenmek içinde çok uygundur. Glisemik indeksi düşük, iyi bir tahıl grubudur.
Ceviz
Zengin Omega 3 içeriği sayesinde hem beyni besler, hem de iyi kolesterolü yükseltir. Ara öğünlerde tüketmek dışında salata ve tatlılara da serpilebilir. Her gün bir avuç önerilir.
bitkisel protein kaynağıdır; ayrıca müthiş bir sinir sistemi koruyucusudur ve kan şekerini kontrollü olarak yükseltir. Yemeği ve çorbası dışında salatalara da kekik, kereviz sapları ve sirke eşliğinde eklenebilir.
Yumurta Yumurta akı oldukça düşük kalorili, harika bir protein kaynağıdır; sarısı ise A ve B12 vitamini yönünden zengindir. Salatalara, sandviçlere eklemekten kaçınmayın.
Portakal C vitamini zengini portakalı ara öğünlerde tüketin. Portakal dilimli somon da harika bir akşam yemeği olacaktır.
Brokoli
Avokado Zengin ve
İçeriğindeki A ve K vitaminleri, kan damarlarının beslenmesi için elzemdir.
kaliteli yağ içeriği sayesinde, hücrelere hasar verebilecek zararlı maddeleri uzak tutar.
Tatlı Patates Rengi koyulaştıkça etkisi ve gücü de artan tatlı patates, ne mutlu ki artık Türkiye’deki market ve manavlarda da rahatlıkla bulunabiliyor. Et yemeklerinin yanında, karabiber ve pul biberle fırınlanmış halde iyi bir eşlikçidir. Balkabağı da benzer faydalara sahip bir alternatif olarak düşünülebilir.
Somon Omega 3 bakımından en zengin balık türüdür. Yanında koyu yeşil yapraklı sebzeler ve avokado ile tüketilmesi, hafıza güçlendiren etkisini artırır. Haftada en az 3 kez balık tüketilmelidir.
Yağsız Yoğurt Faydalı probiyotiklerin, zengin proteinlerle birleştiği yoğurt, her yemeğe yakışan ve denge sağlayan bir besindir. Kimyon, sarımsak, salatalık, tarhun ve pulbiberle aroma kazandırabileceğiniz yoğurt için farklı lezzetler keşfedin, her öğün tüketin.
Kivi İçeriğindeki C vitamini ve potasyum sayesinde hücreleri yaşlanmanın etkilerinden koruyarak hafızayı güçlü tutar.
Taze Sızma Zeytinyağı
Keten Tohumu
Kalp damarlarını besleyen zeytinyağı, müthiş bir damar ve hücre koruyucudur. Uzun süreli ve düzenli kullanımlarında paha biçilemez bir etkiye sahiptir.
İçeriğindeki Omega 3 yağları sayesinde, beyin hücrelerini destekleyen eşsiz bir besindir.
Böğürtlengiller Yaban Ispanak Hem kalsiyum hem de K vitamini kaynağı olan ıspanak, beyin gücü gelişiminde elzemdir.
İSTANBUL SAĞLIK 31
mersini, böğürtlen, çilek, ahududu, vişne gibi böğürtlengillerden her gün bir kase tüketmek faydalıdır.
32-33-34-35-COCUK HAST:Layout 1
2/2/18
11:58 PM
Page 1
ÇOCUK HASTALIKLARI
ÇOCUKLARDA HASTALIK MEVSİMİ AÇILDI Mevsim geçişlerinde hastalıklar kapınızı daha sık çalabilir. Ancak kışın soğuk hava gibi etkenler nedeniyle hastalığa yakalanma ihtimali artar. Kışın hastalığa yakalanma ihtimali çocuklarda dirence bağlı olarak daha çok görülebilir.
S
oğuklarla birlikte, hastalıklara karşı en dirençsiz olan grupların başında çocuklar geliyor. Virüslerin ve bakterilerin neden olduğu ve bulaşıcı olan hastalıklar ön planda oluyor. Peki çocuklarda bu aylarda en çok hangi hastalıklar görülüyor?
Sinüzit hastalığı Yüz bölgesinde yer alan, burun ve göz çevresindeki içi hava dolu boşluklara “sinüs” adı verilir. Bu sinüslerin iltihaplanması sonucu “sinüzit” hastalığı meydana gelir. Sinüzitin en sık belirtileri: Şiddetli baş ağrısı, halsizlik, yüksek ateş, burun akıntısı, geniz akıntısı ve boğaz yanmasıdır. Doktor tarafından uygulanması gereken antibiyotik
tedavisi ve tuzlu su spreyleri hastalığın iyileşmesinde önemli rol oynar.
Damlacık enfeksiyonu Kış aylarına en çok görülen hastalıkların başında damlacık enfeksiyonuyla çocuktan çocuğa bulaşan hastalıklar var. Virüslü enfekte damlacıkların havada asılı kalması ve bunların solunum yoluyla temas etmesi sonucunda bir çocuktan diğerine ya da erişkinlerden çocuklara kolay bir şekilde bulaşıyorlar. Hapşırık ve aksırıkla çevreye yayılan virüsler çevredeki cisimlere de tutunabiliyorlar. Çocuklar bu cisimlerle temas kurduklarında virüsü kapabiliyorlar.
İSTANBUL SAĞLIK 32
Nezle Nezle kış aylarında en çok görülen ve bulaşıcı olan çocuk hastalıklarından biridir. Hafif bir burun akıntısı ve hapşırmayla başlayarak, öksürükle devam eder. Nadiren çocuklarda ateş görülür.
Grip Genelde yüksek ateşle başlayan bu hastalık influenze virüslerinin neden olduğu bir hastalıktır. Baş ve eklem ağrılarının yanısıra halsizlik ve iştahsızlık sepmtomlarının görüldüğü, burunda doluluk ve öksürük eşliğinde, ateşin 39-40 arasında seyir ettiği bir hastalıktır.
Bronşiolit Bronşiolit solunum sistemindeki bronşiyol adı verilen küçük hava yollarının iltihabıdır. Genellikle virüsler bronşiolite yol açar. En sık 6 ay- 2 yaş arası küçük çocuklarda, özellikle kış ve ilkbahar aylarında görülür. Küçük çocuklarda havayolları daha dar ve tıkanması daha kolay olduğundan, büyük bir çocukta soğuk algınlığı yapan bir virüs, bebekle bronşiolite yol açabilmektedir. Hastalık, üst solunum yolu enfeksiyonu şeklinde başlar. Hafif bir öksürük, burun akıntısı, aksırık olur. Çocuk iştahsızdır, ateşi olabilir. 1-2 günde öksürük artar, şiddetlenir. Hızlı soluk alıp vermeye başlar, solunum hırıltılı bir hal alır. Solunum sıkıntısı nedeniyle beslenmesi zorlaşır.
32-33-34-35-COCUK HAST:Layout 1
2/2/18
11:58 PM
Page 2
Doktora başvurulması gereken durumlar 3 aylık bebekte görülen her ateşlenmede mutlaka doktora gidilmelidir. 3 aydan büyük bebekler; yüksek ateş, halsizlik, yeterince beslenememe ve ağızdan sıvı alamama gibi durumlar varsa mutlaka doktora götürülmelidir. Çocukta, öksürükle birlikte yüksek ateş ve hışıltının olması, öksürüğün geceleri çocuğu uykudan uyandırması ve çok sık nefes alıyor olması çocukları doktora gecikmeden götürmek için uyarıcı sebeplerdir.
Bronşiolit bulaşıcıdır. Etken mikroorganizmaya göre değişen tedavisi vardır. Bol sıvı alımı, buruna serum fizyolojik damlatılması, ortamın nemlendirilmesi tedaviye yardımcı olur. Solunum sıkıntısı, emme güçlüğü olan bebeklerin hastaneye yatırılması ve nefes açıcı ilaç verilmesi gerekebilir.
Boğaz enfeksiyonu Okul çağındaki çocuklarda çok sık görülen, beta streptokokun yol açtığı ve halk arasında Beta mikrobu olarak bilinen bu hastalık, bademcik enfeksiyonuna yol açar. Bademcikleri şişen çocuklar, yutkunmakta ve bazen nefes almakta zorluk çekerler. Bazen boğaz enfeksiyonu basit solunum yolu enfeksiyonlarından da kaynaklanabilir. Böyle durumlarda Beta mikrobu test edilmeli ve duruma göre antibiyotik kullanımına başlanmalıdır.
Zatürre Zatürre virüs, bakteri gibi etkenlerin yol açtığı, akciğer dokusunun tek veya iki taraflı enfeksiyonudur. Enfeksiyon, genellikle basit bir soğuk algınlığı, üst solunum yolu enfeksiyonu gibi başlar ve ilerler. Hastalarda; ateş, titreme, üşüme, terleme, öksürük, balgam, göğüs/ sırt ağrısı, hızlı nefes alıp verme, göğüste hırıltı, nefes alıp verirken göğüs duvarında içe çekilmeler, kusma, baş ağrısı, kas ağrısı, halsizlik, iştahsızlık, bebekte emmeyi reddetme gibi belirtiler görülebilir.
ÇOCUK DOKTORLARIMIZ
HASTALIKLARDAN KORUNMA YOLLARI AŞI İLE KORUNMA: Her yıl kış aylarının başında yapılması gereken grip aşısı, kış aylarında çocuklara bulaşması muhtemel hastalıklardan koruma sağlar. Size en yakın hastane veya sağlık ocağında grip aşısı yaptırmayı unutmayın.
HİJYEN İLE KORUNMA: Kış aylarında bulaşıcı hastalıklara yakalanmamak için dikkat edilmesi gereken konulardan biri el temizliğidir. Çocuklara hijyen konusunda yeterli eğitim verilmez ise havadaki bakteriler el yoluyla taşınabilir ve çocukların bir başkasına dokunması sonucu hastalıklar kolayca bulaşabilir.
BESLENME İLE KORUNMA: Beslenme düzensizliği bağışıklık sistemini zayıflatarak çocukların sık sık hastalanmasına yol açar. Doğal gıdalardan vitamin almak, düzenli beslenmek, taze sebze meyve tüketmek çocukları hastalıklardan korumada önemli rol üstlenir.
DİKKAT EDEREK KORUNMA: UZM. DR. A.HAKAN DİKENER
UZM. DR. NECATİ YILDIRIM
ÇOCUK HASTALIKLARI
ÇOCUK HASTALIKLARI
Hasta olduğu bilinen, şiddetli öksüren kişilerden çocuklar uzak durmalı, yakın temas kurmamalıdır. Bu bilincin çocuklara erken yaşlardan itibaren kazandırılması hastalıklardan korunmada çok önemlidir. İSTANBUL SAĞLIK 33
32-33-34-35-COCUK HAST:Layout 1
2/2/18
11:58 PM
Page 3
Çocuğunuz kış aylarında hangi besinleri tüketmeli?
G
elişme çağındaki çocukların soğuk kış aylarında hastalıklardan korunması için bağışıklık sistemini güçlendirici besinler tüketmesi gerekiyor. Vitamin ve mineral açısından zengin bir diyet, vücut direncini artırmaya yardımcı oluyor. Kış ayları; başta soğuk algınlığı olmak üzere gribal enfeksiyon, bronşit, farenjit gibi hastalıkların en sık görüldüğü zamanlar olarak biliniyor. Hastalıklara karşı koruma sağlamak için kış mevsiminde dengeli ve sağlıklı beslenmeye daha çok dikkat etmek gerekiyor. "Çocuğunuz kış aylarında hangi besinleri tüketmeli? Kış meyveleri ve sebzeleri nelerdir?" gibi konular hakkında bilinçlenerek çocuğunuzun sağlığını korumaya yardımcı olabilirsiniz.
Kış beslenmesi hakkında bilmeniz gerekenler 1- Kışın D vitaminine daha çok ihtiyaç duyarsınız. Eksikliğinde ciddi sağlık problemleri oluşabilen D vitamini; güneş ışığından temin ediliyor. Güneş ışığından mahrum geçen kış aylarında özellikle D vitamini ve kalsiyum ihtiyacının karşılanması için dengeli beslenme önem taşıyor. D vitamini; süt ürünleri, soya, patates, yumurta, mantar ve deniz ürünlerinde bulunuyor. 2- Çocuklarınızın kalsiyum ihtiyacını süt ürünleriyle karşılayın. Siz de çocuğunuzun yeterli düzeyde D vitamini ve kalsiyum alması için her gün bu ürün gruplarından yeterli miktarda tüketmesini sağlayabilirsiniz. Örneğin her sabah çocuğunuza içireceğiniz 1 bardak Süt ile günlük kalsiyum ihtiyacının %35'ini karşılayabilirsiniz. Doğal ve katkısız yoğurt, peynir, tereyağı, kaymak gibi Süt ürünlerini her öğünde tüketerek D vitamini eksikliğinden korunabilirsiniz. 3- Vücut C vitaminini depolayamaz. Gribe karşı koruyuculuğuyla bilinen C vitamini, suda çözünen vitaminler grubunda olduğu için karaciğerde depolanamıyor. Bu nedenle her gün gıdalarla birlikte alınması gerekiyor. 4- C vitamini zengini kış-meyve sebzeleri ile vücut direncinizi artırın. Çocuğunuzun beslenmesinde C vitamini ihtiyacını karşılamak için turunçgiller başta olmak üzere kış meyveleri ve ıspanak, karnabahar, kabak, maydanoz, kıvırcık salata, pırasa, brokoli gibi kış sebzeleri tüketmesini sağlayabilirsiniz. Ayrıca C vitamini kaynağı kuşburnu ve meyve çayları tüketerek de bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilirsiniz.
İSTANBUL SAĞLIK 34
32-33-34-35-COCUK HAST:Layout 1
2/2/18
11:58 PM
Page 4
Çocuk Sağlığı Konusunda Doğru Bilinen 10 Yanlış 1
Sarılık olan bebeğe şekerli su içirmek ve sarı giydirmek iyi gelir
3
Kabız olan bebeğe zeytinyağı içirilmelidir
Bu yanlış bir düşüncedir. Bebeklere veya çocuklara doğrudan zeytinyağı içirmek doğru değildir. Bebeğin zeytin yağı içmiş olduğu sırada öksürmesi halinde, zeytinyağı akciğerlere kaçabilir ve kabızlıktan daha tehlikeli bir tablo meydana gelebilir. Kabız olan çocuğa lifli gıdalar verilmeli ve yemeklere zeytinyağı katılması daha doğru olur.
5
2
Yeni doğan her bebekte sarılık görülür
Yanlış! Yeni doğan her bebek sarılık görülmesi söz konusu değildir. Erken doğan, düşük doğum tartılı, çok iri, tartı kaybı fazla ve kan grubu uyuşmazlığı olan bebeklerde sarılık görülme riski daha fazladır. Aynı zamanda yeni doğan bebeklerin sarılığı da, düşünüldüğü gibi bulaşıcı bir etkiye sahip değildir. Sadece sarılık ile isim benzerliği vardır.
Diş çıkaran bebeğin ateşi hızla artar ve ishal olur
Yanlış! Diş çıkarma dönemi içerisinde bebeğin vücudu ısınır. Ancak ateş düşürücü gerektirecek şekilde ateşinde yükselme olmaz. Bu dönemde bebeklerin kakasında yumuşama olur ancak belirgin bir ishal, ateş veya karın ağrısına rastlanmaz.
Çocuğun solunum sıkıntısı, balgam varsa ve öksürüyor ise süt içirilmemesi gerekir
6
Aslında sütün solunum sisteminde bulunan ifrazat ile herhangi bir alakalı bulunmaz. Süt hem sıvı hem de besleyici olduğundan dolayı, hasta çocuk için iyi bir besin kaynağıdır.
9 8
Yanlış! Gün içinde uzun süreli ve çok sık rastlanan ataklar şeklinde ağlayan kolikli bebekler, bu aletlerin sesini, anne karnında duydukları ses ile bağdaştırdıklarından dolayı biraz sakinleşebilirler. Ancak çocukları bu yöntem ile uyutmak doğru değildir.
Yeni doğan bebeklerin cildine tuz sürmek isilik ve pişiği önler
4
Yanlış! Bu çok yanlış ve tehlikeli bir inanıştır. Ciltten emilen tuz, bebeğin ölümüne dani neden olabilir. Bebeğin tap taze ve tertemiz cildine tuz sürmek yerine, eczanelerden pişik önleyici, nemlendirici ve bebe yağı gibi ürünlerin alınması daha doğrudur.
7
Her çocukta idrar yolu enfeksiyonu görülür ve kısa sürede geçer
Bebekleri uyuturken saç kurutma makinesi ya da elektrik süpürgesi sesinden yararlanılmalı
Yanlış! Sarılık olan bebeğe hiçbir şekilde su veya şekerli su verilmemelidir. Sarılık olan bebeğin sık sık anne sütü ile beslenmesi gerekmektedir. Üstelik sarı renk giydirilince sarılık geçmez.
Yanlış. Tekrarlayan ve tedavisi gerçekleştirilmeyen idrar yolu enfeksiyonları, ilerleyen zaman içerisinde böbrek yetmezliğine sebep olabilmektedir. Zaman kaybı yapmadan, çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanına başvurulması gerekir. İSTANBUL SAĞLIK 35
Çocuklarda tansiyon olmaz
Yanlış! Yeni doğan döneminden itibaren bebeklerin tansiyonuna bakılabilir ve tansiyon ölçümü çocukların muayenesinin bir parçası haline gelmelidir.
10
Zayıf çocuk daha çok hasta olur
Çocuğunuz doktor kontrolünde ise ve büyüme-gelişme eğrisine paralel gelişiyorsa, çocuğunuzu fazla yemeye zorlamanın bir anlamı yoktur. Önemli olan çocuğun fazla kilolu olması değil dengeli beslenmesidir. Dengeli beslenme için çocuğunuzun dengeli oranlarda sebze, meyve, kırmızı et, yoğurt ve yumurta tüketmesini sağlamalı ve ara öğünlerde de özellikle kuru yemiş ve kuru meyve ile takviye etmelisiniz.
36-37-38-GENEL CERRAHI:Layout 1
2/3/18
12:01 AM
Page 1
GENEL CERRAHİ
Ameliyatlarda yeni dönem LAPAROSKOPİ Laparoskopi, halk arasında kapalı ameliyat ya da kansız ameliyat olarak anılan, karnınıza büyük bir kesi yapılmadan ameliyat yapılmasının bir yoludur.
L
aparoskopi genel anestezi altında yapılan ve göbek deliğinden ince bir teleskopun karın içine sokularak karın içi organlarının görüntülenmesi prensibine dayanan bir ameliyattır. Karın içini aydınlatarak, hastalık veya problemleri doğrudan gözlemleme ve de gerekirse aynı anda karında çeşitli bölgelerine açılan 3 - 5 mm'lik deliklerden içeri sokulan yardımcı aletler ile tedavi olanağı da verir. Halk arasında kapalı, kansız ya da bıçaksız ameliyat olarak da bilinir.
Ne zamandan beri uygulanmaktadır? Cerrahi kesileri küçültmek binlerce yıldır cerrahların ve hastaların hayallerini
süslerken, aslında ilk kez 3000 yıl önce ilkel bir rektoskop (kalın barsağın içini gösteren alet) yapılmış, 11. Yüzyılda Arap bilgin Ebu Kasım yine buna benzer bir alet geliştirmiştir. Günümüzde hızla gelişen teknoloji sayesinde cihazlar çok geliştirilmiş, ışık kaynağı, mercek-optik sistem ve video cihazı gibi enstrümanlar milimetrik boyutlara ulaşmasına rağmen, çok güçlü hale getirilerek tek bir boru içine yerleştirilmişlerdir. Modern laparoskopi'yi ilk önce kadın doğum uzmanları yapmış, fakat laparoskopi 1980'li yılların ortalarına kadar genelde tanı amaçlı uygulanan bir işlem olmuştur. Teknolojik gelişmelere paralel olarak son zamanlarda giderek artan bir sıklıkta tedavi amaçlı (cerrahi laparoskopi) İSTANBUL SAĞLIK 36
uygulanmaya başlamıştır. Genel cerrahi alanında 1980'lerin sonunda ilk laparoskopik safra kesesi ameliyatı yapılmıştır. Bu, cerrahi alanında yeni bir çağ açmış ve tüm dünyada çok çabuk kabul görmüş ve hızla yayılmıştır. Safra kesesi ameliyatında elde edilen başarı sonrasında neredeyse tüm organların laparoskopik ameliyatları yapılmaya başlanmıştır. Ülkemizde de ilk olarak 1990 yılı başlarında bu tür ameliyatlar başarıyla uygulanmış ve halen birçok Avrupa ülkesine göre daha ileri uygulamalar yapılabilmektedir.
Laparoskopik cerrahi nasıl yapılır? Laparoskopik cerrahide ameliyat edilecek organlar yerleştirilen kamera ile ekrandan görünür hale getiriliyor ve ameliyat ekrandaki görüntülerle gerçekleştiriliyor. Kamera sayesinde çıplak gözle görülenden 20 kat daha büyük ve ayrıntılı bir görüntü elde edildiğinden anatomik yapıların daha
36-37-38-GENEL CERRAHI:Layout 1
2/3/18
12:01 AM
Page 2
ince detaylarına kadar görülebilmesi mümkün oluyor. Ameliyatın türüne göre giriş deliklerinin sayısı ve kesi yeri genişliği değişmekle birlikte genel olarak kesi yeri genişliği 0.5-1 cm arasındadır. Laparoskopi ameliyathanede genel anestezi altında hasta uyutularak yapılır. Bunun ana nedeni, karın içine uygulanan gaz verme işlemi uyanık kişide gerginlik ve ağrıya neden olmasıdır, bundan dolayı hastalar mutlak suretle uyutulur. Yerleştirilen boru şeklinde çeşitli çap ve uzunlukta kanüller yardımı ile karın içine gaz verilerek karın boşluğu genişletilir. Böylece aletler karın duvarından ayrılarak aletlerin çalışmasına olanak sağlayacak uygun genişlikte yer kazanılmış olur.
Laparoskopi kimlere yapılabilir? Minimal invaziv cerrahi için herhangi bir yaş sınırı yoktur; yeni doğmuş bir bebekten 100 yaşındaki bir insana kadar herkese uygulanabilir. Seçimdeki temel belirleyici uygulamanın yapıldığı merkezin laparoskopik cerrahi birikimi ve özelikle çocuk yaş grubu için uygun donanıma sahip olup olmamasıdır. Ameliyat tercihi sırasında “ Açık cerrahi mi? Kapalı cerrahi mi?” sorusuna yanıt verirken, hastaya ve hastalığına ait özel durumun iyi bir şekilde değerlendirilmesi gereklidir. Özellikle daha önce açık cerrahi geçirmiş olan hastalarda karın içi yapışıkları nedeniyle zaman zaman yapılabilse de, bu durum laparoskopi cerrahiye engel teşkil etmektedir. Aslında her şeyden önce hastaların bu yönteme güven duyması ön şarttır; zira bir çok hasta halen açık cerrahi yöntemlere daha fazla güvenmekte, ameliyatlarının eksik yada yetersiz yapılacağını düşünmektedirler; oysa ki estetik görünümden ziyade tıbbi açıdan açık cerrahi yöntemlere göre çok daha üstün avantajlara sahiptir.
Laparoskopik cerrahinin avantajları nelerdir? Açık cerrahiye üstünlükleri nelerdir? Deneyimli ellerde laparoskopik cerrahi karın açılarak yapılan ameliyatlardan iyi sonuçlar vermektedir. Laparoskopik cerrahinin başlıca en önemli avantajları; Ameliyatların uzun kesiler yapılmadan gerçekleştirilebilmesi ve deri yüzeyinde estetik açıdan rahatsız eden izler kalmaması hem görsel hemde estetik bir avantaj sağlıyor. Yapılan bilimsel çalışmalar, laparoskopik ameliyatların birçok ameliyat çeşidi için başta kanama ve enfeksiyon olmak üzere daha az yan
etkiye neden olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca ameliyat alanında daha az doku hasarının olması, daha kolay ve hızlı iyileşme sağlamaktadır. Açık ameliyatlardan sonra oluşan ve birçok hastada yaşamının sonuna kadar sıkıntı yaratan karın içi yapışıklıklar laparoskopik ameliyatlardan sonra daha az görülmekte; buda yapışıklıklara bağlı ileride gelişebilecek barsak dolanmasına bağlı barsakların tıkanıklığı, hastanın ikincil başka bir hastalığa bağlı gerekebilecek laparoskopi şansını yitirmesini minimale indirmektedir. Laparoskopik yöntemin en belirgin avantajlarından biri de ameliyat sonrası hastanın ağrısının daha az olması ve daha az ağrı kesiciye gereksinim duymasıdır. Laparoskopik cerrahide hastanede kalış süresi de daha kısadır. Hastanın normal fiziksel aktivitesine kavuşması ve işine dönebilmesi GENEL CERRAHİ de daha kolay ve hızlı olur. DOKTORUMUZ
Hangi hastalıkların tedavisinde uygulanıyor? Laparoskopik cerrahi; başta safra kesesinin çıkarılması, kasık fıtığı, apandisit, reflü ve mide fıtığı ameliyatları
OP. DR. KENAN YÜCE
GENEL CERRAHİ
İSTANBUL SAĞLIK 37
olmak üzere birçok genel cerrahi ameliyatında başarılı bir şekilde uygulanıyor. Ayrıca jinekolojik, ortopedik, ürolojik ve kalp-damar cerrahisinde de minimal invaziv tekniklerden giderek daha fazla yararlanılmaktadır. Bunun yanı sıra ileri laparoskopi teknikleri sayesinde dalağın ya da böbrek üstü bezinin çıkarılması gereken durumlarda, kalın barsak kanserlerinde, gastrik by – pass operasyonunda da rahatlıkla uygulanabilmektedir. Fakat bu yöntemler çok az hastanede yapılabilmektedir. İleri laparoskopi tanımı aslında yıllar içerisinde çok değişmiştir. Genel cerrahi ameliyatlarını düşündüğümüzde 10 yıl önce safra kesesi ve apandisit ameliyatlarının ötesindeki uygulamalara ileri laparoskopi denirken, artık günümüzde kalın barsak kanseri ameliyatları bile ileri laparoskopi sayılmamakta ve teknik olarak çok daha zorlu morbid obezite, mide kanseri, karaciğer ve pankreas ameliyatları ileri laparoskopi sınıfında değerlendirilmektedir. Bu ameliyatlar özel zaman ayrılması gereken, başta cerrah olmak üzere tüm ameliyathane ekibinin ek eğitimler alması ve donanım anlamında farklı aletlerin de ameliyathanede bulundurulması gereken ameliyatlardır. Bilgi birikimi ve deneyim arttıkça bunlar da rutin ameliyatlar haline gelecektir.
36-37-38-GENEL CERRAHI:Layout 1
2/3/18
12:01 AM
Her on kadından bir tanesi hayatının bir döneminde meme kanseri ile karşılaşabilir. Bu nedenle meme hastalıklarının özellikle meme kanserinin erken tanınması toplum sağlığı açısından da önemlidir.
E M E M NSERİ
KA Z İ N İ R E KAD IN! OLMAS
M
eme, süt bezleri ve burada üretilen sütü meme başına taşıyan kanallardan oluşur. Bu süt bezleri ve kanalları döşeyen hücrelerin, kontrol dışı olarak çoğalmaları ve vücudun çeşitli yerlerine giderek çoğalmaya devam etmelerine meme kanseri denir. Kanser, meme içinde zaman içinde büyür. Erken safhada herhangi bir belirti vermezken daha sonra memede ele gelen sertlik, meme ucunda veya ciltte çekinti, meme ucundan kanama gibi belirtiler verebilir. Sonrada aynı taraftaki koltuk altı lenf bezlerine ilerler ve bu bezlerin büyümesine sebep olur. Daha ileri evresinde beyin, karaciğer, akciğer gibi hayati organlara yayılır ve ölüme neden olur. Kadınlar arasında en sık görülen kanser türü meme kanseri olup, erken dönemde saptanmasını sağlayan en önemli imkan mamografik taramadır. Mamografi tetkikiyle 2 yıl önceden meme kanser oluşumları yakalanabilir. Mamografi, düşük dozda çekilen bir meme röntgen filmidir. Memede, muayene ile saptanamayacak kadar küçük anormalliklerin tespit edilmesi amacı ile çekilir. Mamografinin gerçek değeri budur. Çünkü, bu sayede, hastalık muayene ile tespit edilebilecek safhadan önce saptanır. Bu nedenle kesin hayat kurtarıcıdır. Kırk yaşını geçen kadınlar her yıl yılda bir mamografi çektirmeli ve her yıl uzman bir hekime meme muayenesi olmalıdır. Pek çok kadın mamografide alınan radyasyondan dolayı endişe duymaktalar. Oysa bu işlem sırasında alınan radyasyon son derece düşüktür.
Page 3
yaparken göğüs kaslarının gerilmiş olması gerekir. Sol omuzunuzu kaldırın. Sağ elinizin üçüncü ve dördüncü parmakları ile bastırarak dış uçtan bağlayıp meme üzerinde küçük daireler yapacak biçimde bütün memeyi, meme ile koltuk altı arasındaki bölgeyi inceleyin. Aynı işlemleri sırayla diğer memenize de uygulayın. Memenizin başını nazikçe sıkın ve bir akıntı gelip gelmediğine dikkat edin. Aynı işlemleri sırayla diğer memenize de uygulayın. Sırt üstü yatın, sol kolunuzu başınızın üstüne doğru getirin, sol omuz altına ufak bir yastık ya da bükülmüş havlu koyun. Bu şekilde yatış, incelemeyi kolaylaştırır. Dördüncü ve beşinci şıkta olduğu gibi, dairesel hareketlerle bütün memenizi parmaklarınızın ucu ile hissedin.
4
5
6
MEMEDE BİR KİTLE TESPİT EDİLDİĞİNDE NE YAPILMALI? Dijital mamografilerde bu doz daha da düşer. Cihazların düzenli bakımları ve kontrolünün yapıldığı modern merkezlerde mamografi taramalarından endişe edilmesi gerekmiyor. Elle meme muayenesi Bir aynanın önünde durarak meme başından akıntı, çekinti, memede çukurlaşma, buruşma ya da kabuklaşma gibi normal dışı bir durum olup olmadığına bakın. Ellerinizi başınızın arkasında birleştirin ve başınızı öne doğru iterek kasların gerilmesini sağlayın. Bu sürede aynaya bakarak normal dışı bir durum olup olmadığını inceleyin. Sonra ellerinizi belinize doğru kuvvetlice bastırın. Öne doğru hafifçe eğilin, omzunuzu ve dirseklerinizi öne doğru itin. Bir önceki şıkta ve şimdi yaptığınız hareket memenin boyutlarında ve biçiminde bir değişme olup olmadığını gösterir. Bunu
1
2
3
İSTANBUL SAĞLIK 38
Memede bir kitle tespit edilince bunun kanser mi, yoksa başka bir hastalık mı olduğu araştırılmalıdır. Şunu önemle vurgulamak gerekir ki, memede saptanan her kitle kanser değildir. Bu nedenle, memede şüpheli bir kitle saptanınca, hemen korkup telaşlanmaya ve paniğe kapılmaya gerek yoktur. Memede bir kitle saptandığında, bir hekime başvurarak daha ileri tetkiklerin yapılması gereklidir. Meme kanserinin belirtileri Memede veya koltukaltında ele gelen kitle (sertlik, şişlik) Memebaşından akıntı (tek kanaldan kanlı veya şeffaf renkli) Memebaşında içe doğru çekilme, çökme veya şekil bozukluğu Memebaşı derisinde değişiklikler (soyulma, kabuklanma) Meme cildinde yara veya kızarıklık Meme cildinde ödem, şişlik ve içe doğru çekintiler olması (portakal kabuğu görünümü) Memede büyüme, şekil bozukluğu veya asimetri ya da renginde değişiklik (kızarıklık vs.)
39-STRESSAVARBESIN:Layout 1
2/3/18
12:02 AM
Page 1
AKTÜEL
Stressavar Besinler Yaban mersini Yaban mersini içerdiği antioksidanlar sayesinde kortizon gibi stres hormonlarının etkisini yok ediyor.
Yoğurt
Süt ve süt ürünlerinin içerisinde tirosin isimli bir madde bulunur. Bu madde beyinde serotonin salgılanmasını tetikler. Serotonin, mutluluk hissi uyandıran, rahatlatan ve strese karşı yanınızda olan bir hormondur.
Doğal çaylar Papatya, yeşil çay ve yasemin gibi bitki çayları düzenli tüketildiğinde bağışıklık sistemini güçlendirir ve sinir sistemini düzenler.
Yulaf Balık Araştırmalar özellikle somon balığında yüksek
oranlar bulunan omega 3 yağ asitlerinin seratonin seviyesini yükselterek stresi azalttığını gösteriyor. Omega 3 açısından zengin bir diyet endişe hormonları kortizol ve adrenalin üretimini en aza çekiyor.
Ispanak Ispanak gibi magnezyum açısından yeşil sebzeler vücudun strese karşı tepkisini artırarak kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olur. Hindi göğsü, avokado ve kahve de stresle mücadelede iyi gelen besinlerden… İSTANBUL SAĞLIK 39
Karbonhidratlar, vücudun mutluluk verici seratonin hormonu üretmesini sağlar. Muhtemelen bu yüzden çoğumuz endişeli ve stresli olduğumuzda yemek yemek istiyoruz. İşte tam bu noktada sağlıklı karbonhidrat kaynaklarını seçmek çok önemli.
Ceviz Yüksek adrenalin seviyesine bağlı olarak kalbi çok çalışan kişilerde tansiyonu düşürmeye yarayan ceviz aynı zamanda güçlü bir antioksidan. ABD İlaç ve Gıda Dairesi günde en az birkaç tane ceviz yenilmesini öneriyor.
40-41-GOGUS HASTALIKLARI:Layout 1
2/3/18
12:09 AM
Page 1
GÖĞÜS HASTALIKLARI
Uyku bozuklukları yaşam kalitenizi düşürmesin!
Uyku; gündüz yıpranan bedenimizin gündelik hayata ara vererek; gece boyunca biyolojik ve kimyasal işlevleri sayesinde, fiziksel ve zihinsel durumun yeniden yapılanmasıdır. Hayatımızın üçte biri uykuda geçer. Uyku sayesinde vücut dinlenerek kendisini yeniler.
C
anlıların vazgeçilmez ihtiyacı olan uyku başta beyin ve vücuttaki tüm sistemlerin düzenli çalışması için gereklidir. İyi bir uyku alındığının başlıca ölçüsü sabah dinç uyanmak ve kişinin kendisini gün içinde zinde hissetmesidir. Uyku süresinin genetik olarak 4 ile 10 saat arasında değiştiği biliniyor. Uykusuz geçen geceler, uyanmanın işkence haline geldiği sabahlar, uyuklamakla geçen öğleden sonraları, gece boyu sık sık uyanma kabusları gibi sorunların kronikleşmesi birçok hastalığa neden olabiliyor. Üstelik sosyal hayatı ve psikolojik durumu da olumsuz etkiliyor. Hatta kişiyi ölüme bile götürebiliyor! Eğer sizin de uykunuzla ilgili şikayetleriniz varsa bizi arayın! Önce sorunun kaynağını öğrenelim sonra da sorunlarınıza çözüm bulalım.
Sık görülen başlıca uyku bozuklukları Organizmanın dinlenmesi için gerekli olan gece uykusu çeşitli nedenlerle İSTANBUL SAĞLIK 40
bölünürse yapısı bozulur. Kişi gece boyunca yeterli süre yatakta kalmasına hatta uyumuş olmasına rağmen güne yorgun başlanması yaşam kalitesini bozar ve birçok organda hasar ve hastalığa neden olur. a) Uykusuzluk (insomnia): Çeşitli nedenlerle ortaya çıkan uykusuzluk her yaş, cins ve ırkta görülür. Bu durum kronikleştiğinde tedavisi oldukça güçtür. b) Gündüz uykululuk Hali: Normal uykusunu alamayan ya da gece uykularında apnesi olan hastalarda gündüz kontrol edilemeyen uykululuk durumları olabilir. Bu durum kazalar, iş verimsizliği ve sosyal problemlere neden olabilir. c) Horlama: Erişkinlerin %50’sinde görülür ve uykuda solunum bozukluğunun önemli bir habercisidir. Aşırı horlaması olan, kilolu ve orta yaşlı erkeklerde Apne görülme oranı oldukça yüksektir. d) Uyku Apnesi: Uykuda solunumun 10 saniye ve üzerinde durması olup birçok hastalığın ortaya çıkmasına neden olabilir. Solunum düzensizleşince kanda oksijen seviyesi düşer, karbondioksit yükselir. Bu
40-41-GOGUS HASTALIKLARI:Layout 1
2/3/18
12:09 AM
Page 2
sırada organizmada tam bir panik durumu ortaya çıkar. Sempatik sistemin aktifleşmesiyle adrenalin deşarjı başlar ve kan basıncı yükselir. Çağımızın önemli rahatsızlıklarından biri olarak kabul edilen ve her yaşta görülen “Uyku Apnesi” acil tedavi gerektiren hayati bir hastalıktır. Zamanında tedavi edilemezse kalp krizi, felç, iktidarsızlık (impotans), düzensiz kalp atışları, hatta ölümlere yol açar. Ayrıca kazalara, iş verimsizliğine ve sosyal problemlere neden olabilen gün içi aşırı uyku haline sebep olur. Hastalığın bu denli ciddi sonuçları olduğu toplum içinde çok fazla bilinmemektedir. Bu hastalığa yakalanan kişilerin büyük bir çoğunluğu hastalığı fark etmedikleri ya da önemsemedikleri için genellikle hekime gitmemektedirler.
kasılmaları elektrosu (bacak EMG) kaydedilir. Bu kayıtlar daha sonra incelenerek öncelikle hastanın uyku yapısı değerlendirilir. Uyku evreleri ve mimarisi oluşturulur. Sonra bu uyku süresinde solunum olayları değerlendirilerek, hastanın soluk alıp vermedeki anormalliklerin var olup olmadığına (soluk hafıflemesi ya da kesilmesi), bunun yanı sıra gelişen oksijen seviyesi değişiklikleri, uyanıklık reaksiyonları, kalp atım değişiklikleri, uyku sırasındaki bacak hareketleri tek tek işaretlenir. Sonraki işlemde bütün bu işlenmiş veriler tekrar bilgisayardan geçirilerek bunun sonucunda, uyku kalitesi, yeterliliği, uyanıklık periotları ile bölünüp bölünmediği, uykuda, nefes kesilmeleri ya da hafiflemelerinin var olup olmadığı, Uyku bozuklukları tanısı varsa sıklığı, süreleri, hangi pozisyonda Uyku bozuklukları olan hastalara uyku belirgin olduğu, uykunun hangi laboratuvarlarında "polisomnografik tetkik" evresinde belirgin olduğu, bu sırada yapılması gerekmektedir. Böylece uyku ortaya çıkan kan oksijen seviyesi sırasında beyin bölgelerinin aktiviteleri, düşüklüğü süre ve derinliği, kalp uykunun yapısı ve uyku bozuklukları atımlarındaki değişimlerin uyku evresi ve hakkında bilimsel verilere ulaşmak anormal solunum olayları ile ilişkisi, mümkündür. Uyku merkezlerinde yapılan uykuda bacak hareketlerinin varlığı, varsa inceleme sırasında; beyin dalgaları, sıklığı raporlanarak hastanın uyku solunum hareketleri, oksijen düzeyi, kalp sırasında ortaya çıkan ya da uyku ile ilgili ritmi, istemsiz bacak hareketleri dahil çok hastalığının var olup olmadığı, varsa sayıda parametre kayıt altına alınır. ciddiyeti ortaya konur. Uyku laboratuvarında Uyku özellikle kendisini, horlama laboratuvarında uykuda nefes tutma ve neler yapılır? GÖĞÜS HASTALIKLARI gündüz uykululuk ile belli Hastanın, beyin DOKTORUMUZ eden uyku apne hastalığı elektrosu (EEG) göz şüphesi olanlar hareketleri elektrosu yatırılmaktadır. Ayrıca yine (EOG) Çene kas gerilimi gündüz olur olmaz yerlerde elektrosu (çene EMG), uyuklamalara neden olan yatış pozisyon kayıtları, Narkolepsi, şüphesi olanlar soluk alıp veriken ile daha nadir olarak ta, yine burundan giren hava UZM. DR. gündüz yorgunluk ve akımı, soluk alıp MUHAMET TEKEŞİN uykululuğa neden olan verirkenki göğüs ve karın GÖĞÜS uykuda periodik bacak hareketleri, kan oksijen HASTALIKLARI hareketi şüphesi olan seviyesi, Kalp grafisi hastalar yatırılmaktadır. (EKG), Bacak kas
İSTANBUL SAĞLIK 41
Uyku bozukluğunuzu
TEST EDİN!
Aşağıdaki sorular uyku bozukluklarıyla ilgili önemli bir sorununuzun olup olmadığını belirleyecektir. Yüksek sesle yoğun bir şekilde horluyor musunuz? Gün boyunca aşırı derecede uykulu ve yorgun musunuz? Konsantrasyon güçlüğü ya da unutkanlık sorununuz var mı? Araba sürerken, toplantılar sırasında, kitap okurken ya da televizyon seyrederken uyuya kalıyor musunuz? Sabahları baş ağrısı yakınmanız oluyor mu? Uykuda gezer misiniz? Ya da kabus görüyor musunuz? Uykuya dalmada ve devam ettirmede sorununuz var mı? Geceleri sık idrara kalkmanız olur mu? Geceleri baş, boyun ya da göğsünüzde terleme oluyor mu? Son zamanlarda kilo artışı ya da yüksek tansiyon surununuz var mı? Uyku sırasında nefesinizin durduğu size söylendi mi? Uykudan nefes kesilmesiyle ya da boğularak uyanmanız olur mu? Yukarıdaki soruların bazılarında “EVET” cevabı veriyorsanız uyku hastalıklarından birine sahip olabilirsiniz. Bir uyku laboratuvarına başvurarak şikâyetlerinizle ilgili uzman görüşü almalısınız.
42-43-UROLOJI:Layout 1
2/3/18
12:11 AM
Page 1
ÜROLOJİ
ÜROLOJİDE LAPAROSKOPİK CERRAHİ İLE KOLAY AMELİYATLAR Üroloji'de laparoskopik cerrahi Endoskopik cerrahilerde son yıllar içerisinde çok büyük ilerlemeler olmuştur. Endoskopik cerrahi açık operasyon, yani vücuttaki organlara ulaşmak amacıyla büyük kesiler yapmak yerine, ufak deliklerden bir kamera ve cerrahi aletlerin vücut içerisine ilerletilmesi sayesinde batındaki organlara ulaşmayı hedefleyen cerrahidir.
E
ndoskopik cerrahi ilk olarak prostat ameliyatları ile başlamıştır. Kapalı prostat ameliyatı adı verilen yöntemde penis ucunda idrar kanalından prostata ilerletilen endoskopik kamera ve ameliyat aletleri vasıtasıyla cerrahi yapmak mümkün olmuştur. Daha sonra genel cerrahi alanında benzer yöntemler safra kesesi ameliyatlarında kullanılmıştır. Safra kesesine direkt ulaşan bir kanal olmadığından karın cildinde açılan kesilerden karın içerisine ince borucuklar (trokar) ilerletilmek suretiyle batın içerisine ulaşılmış ve burada cerrahi yöntemler uygulama alanı bulmuştur. Safra kesesi ameliyatındaki başarılı sonuçlar, hasta konforundaki artış tüm açık cerrahi operasyonların zamanla endoskopik (laparoskopik) yöntemlere terkine yol açmıştır. Endoskopik cerrahi ve İSTANBUL SAĞLIK 42
laparoskopik cerrahi kolay bir yöntem değildir. Cerrah ellerini vücudun içerisine sokamadığı için aletlerle bütün operasyonu gerçekleştirmek zorundadır. Elleri kullanmakta yıllarca edinilen tecrübeler bir kenara bırakılır, operasyon tamamen cerrahi aletlerle gerçekleştirilir. Operasyonu üç boyutlu olarak görerek değil bir kameradan izlemek ve burada 2 boyutlu görüntülerle yetinmek cerrahiyi oldukça zorlaştırmaktadır. Ancak aynı görüntünün açık cerrahideki gibi sadece cerrah tarafından değil tüm ekip tarafından görülebiliyor olması cerrahinin daha rahat yapılabilmesine olanak tanımış, öğrenme eğrisini kısaltarak asistan yetiştirmede önemli kazanımlar elde edilmiştir.
Laparoskopik cerrahi nedir? Laparoskopik ameliyat sırasında bir kamera kullanılır. Kamera, vücut içerisinde görüntüleme yapmayı sağlar. Genellikle batın cildinde bir delik açılarak kamera içeri
42-43-UROLOJI:Layout 1
2/3/18
12:11 AM
gönderilir. Ek olarak İki ayrı delik daha açılarak laparoskopik çalışma aletleri vücut içerisine ilerletilir. Bu deliklere laparoskopik port yeri adını vermekteyiz. Laparoskopik protlarda vücut içine giriş çıkışı kolaylaştırıcı trokar adı verilen enstrümanlar kullanılmaktadır. Bu sabit duran ince borular vasıtasıyla vücut içerisine kamerayı ve çalışma aletlerini sokup çıkartmak mümkün hale gelmektedir. Operasyon alanı daha öncesinde yapılan tomografi gibi filmlerle belirlenmektedir. Hastaların uygun pozisyona yerleştirilmesi çok önemlidir. Yapılacak ameliyat çeşidine göre belirli pozisyonlar vardır. Hastaya uygun pozisyon verildikten sonra önce kamera ardından çalışma elamanları vücut içerisine geçirilerek açık ameliyatta olduğu gibi organlar diseke edilerek ameliyatlar gerçekleştirilmektedir. Laparoskopi’nin en büyük avantajı kozmetik görüntü olarak mükemmel sonuçlar elde edilmesidir. Hastaların açık cerrahide maruz kaldıkları yara izi çoğu zaman 20-30 cm arasında büyük izler olmakta iken laparoskopik cerrahi ile sadece santimlerle ifade edilen ve izi hiç belli olmayan deliklerden operasyon yapıldığından operasyon sonrası kozmetik açıdan tercih edilen bir görüntü sağlanmaktadır. Laparoskopik ameliyatlar sonrasında ağrı açık ameliyatlara oranla belirgin oranda düşüktür. Büyük yaraların neden olduğu ağrılar çok az miktarda olmaktadır. Ağrının az olması ameliyat sonrası konforu üst seviyede tutmaktadır. Hastanın iyileşmesi çabuk olmakta, hastanede yatış süresi çok azalmaktadır. Ameliyat sonrası kozmetik sonuçlar genellikle ameliyatı yapan cerrahlar tarafından çok önemsenmez ama hastalar açısından bu konu çok önemlidir. Laparoskopik ameliyata başladığımızdan beri hastaların ameliyatı kabul etmesinde çok daha istekli ve çabuk karar verir olduğunu görmekteyiz. Bunda operasyon sonrası dönemde hiçbir iz kalmayacak olmasının etkili olduğunu düşünmekteyiz. Mesane kanseri cerrahisi birçok organı kapsayan büyük bir cerrahidir. Bağırsakların yeniden mesane yapılmasında kullanılması mesanenin prostat ve meni keseleri ile beraber çıkarılmasının gerekmesi ve çok geniş lenf bezi diseksiyonu yapılması gerekliliği nedeniyle geniş cerrahi alana yayılmış bir operasyondur. Böyle geniş bir operasyon alanı kullanıldığında sadece 2-3 delikten girilerek tüm alana hâkim olmanın günümüz teknikleri ile yetersiz kaldığı
Page 2
Üroloji’de laparoskopik cerrahi uygulanan durumlar Ürolojik cerrahilerde birçok alanda laparoskopik yöntemler sıklıkla uygulanır hale gelmektedir. Böbrek tümörü ameliyatları, Atrofik böbreği çıkartılması, Böbrek kisti çıkartılması, Böbrekte UPJ (Üreteropelvik bileşke) darlığı düzeltilmesi ameliyatları, Böbreküstü bezi ameliyatları, Üreterdeki operasyonlar, Lenf dokularının çıkartılması gibi hastalıklarda laparoskopik ameliyatlar tarafımızdan tercih edilmektedir.
Laparoskopik cerrahinin faydaları Hastaların ameliyat sonrasında ağrı hissi, açık cerrahiye oranla çok az olmaktadır. İşlem sırasında 10-15 büyütmeli optik ile çalışıldığından kanama miktarı açık ameliyata göre çok az olmaktadır. Büyük yaralar olmadığından hastanede kalış süresi çok az olmaktadır. Açık ameliyatta oluşan büyük yara izleri yerine laparoskopide küçük izler kalmakta bazen hiç iz kalmamaktadır. İyileşme süresinin kısa olması hastaneden kalış süresinin az olması nedeniyle hastanın günlük yaşamına ve çalışma hayatına dönmesi kısa olmaktadır. Büyütülmüş görüntü sayesinde cerrahi uygulamanın ve cerrahi eğitim daha kolay olmaktadır.
düşüncesindeyiz. Bu yüzden mesane kanseri ameliyatlarında laparoskopiyi tercih etmemekteyiz. Halen bu konuda çalışmalar mevcut olup laparoskopik tekniğin geliştirilmesine ve mesane kanseri ameliyatının da kapalı yöntemle yapılmasına gayret gösterilmektedir. Önümüzdeki yıllarda bu konudaki gelişmelere paralel olarak mesane kanserinin de laparoskopik olarak yapılabilecektir. Böbrek kanseri için laparoskopik uygulamalar uzun yıllardır İSTANBUL SAĞLIK 43
kullanılmaktadır. Açık cerrahiye ciddi bir alternatif oluşturmuş durumdadır. hastanemizde çok büyük böbrek tümörleri ve böbrek damarlarına yada ana toplar damar sistemine invazyon göstermiş böbrek tümörleri dışında laparoskopik cerrahi yöntem uygulanmaktadır. Böbrek tümörü cerrahisinde standart laparoskopi adını verdiğimiz tamamen aletler kullanılarak uygulanan laparoskopiye ek olarak el yardımlı laparoskopi adı verilen cerrahın aktif olmayan elini de hastanın içine sokmasına olanak tanıyan el portu kullanılarak yapılan el yardımlı laparoskopik ameliyat mevcuttur. Bu yöntem sayesinde cerrahın bir eli hastanın içerisinde olduğundan laparoskopinin en büyük dezavantajı olarak kabul edilen dokunamama, dokunma hissinin olmaması dezavantajı ortadan kalkmaktadır.
ÜROLOJİ DOKTORUMUZ
OP. DR. OĞUZ KELEŞ
ÜROLOJİ
44-45-KBB:Layout 1
2/3/18
12:13 AM
Page 1
KBB
10 SORUDA BURUN ESTETİĞİ AMELİYATI
Burun estetiği nedir? Rinoplasti (estetik burun ameliyatı) operasyonu , estetik görünüme ulaşmak için yapılabilmenin yanı sıra, rekonstrüktif olarak doğumdan kaynaklanan hataları düzeltmek, gelişimsel yada çarpma sonucu oluşan deviasyonları ve solunum problemlerini ortadan kaldırmak gayesiyle de uygulanabilir.
1
Burun estetiği kimlere yapılır? Burun estetiği yani rinoplasti en sık yapılan estetik ameliyatlardandır. Burun estetiği görünümünden rahatsız olan ve bunu düzelttirmek isteyen kişilere uygulanır.
2
Ameliyatların yaş sınır nedir? Burun şeklini düzelttirmek isteyen hastaların en az 17-18 yaşına kadar beklemeleri gerekir. Çünkü burun gelişiminin yüzde 90’ı bu yaşlarda tamamlanır.
3
Ne gibi değişiklikler yapılabilir? Burun estetiği ameliyatı ile hastanın burundaki eğiklikler düzeltilebilir, kaba burun ucu inceltilebilir, burun kemeri ya da burun ucunun şekli yeniden oluşturulabilir.
4
Operasyon sürecini etkileyen faktörler nelerdir? Burun cildinin kalınlığı ya da inceliği, Burun kıkırdaklarının zayıf olması, Yüz ile burun arasındaki açı değerlerinde ciddi orantısızlıkların varlığı, Hastanın yaralarının geç ya da kötü iyileşmeye yatkın olması, Ameliyat sonrasındaki iyileşme dönemi için doktor tavsiyelerine uyulmaması, Önceden burun operasyonu geçirilmesi.
5
Başarılı bir burun estetiği operasyonu sonucu nasıl olur? En başarılı burun estetiği sonuçları, kişinin yüzüyle uyumlu ölçülere sahip, doğal görünümlü, estetik operasyon geçirdiği anlaşılamayan, gözleri ve bakışları ön plana çıkaran burun planlamasının hayata geçirilmesiyle elde edilir.
6
Zor bir ameliyat mıdır? Ülkemize özgü kemikli, iri, yüzle çoğu zaman uyumsuz bir burun yapımız var. Bu yüzden burun estetiği operasyonu tam bir disiplin ve dikkat içinde gerçekleştirilmelidir. Ameliyat öncesi de hazırlıkların da tam olması gerekir.
7
Ameliyatım ne kadar sürer? Burun estetiği ameliyatı genel anestezi altında gerçekleştirilir. Ortalama 1-2 saatte bu ameliyat tamamlanır.
8
Acı duyuyor muyuz? Genel anestezi altında gerçekleşeceği için ameliyat sırasında hasta herhangi bir ağrı ya da acı duymaz. Ameliyat sonrasında ilk iyileşme evresi içinde duyulabilecek hafif ağrılar, ağrı kesicilerle
9
önlenerek, hastalarımızın daha konforlu bir iyileşme dönemi geçirmesi sağlanır.
Açık ve kapalı teknik ne demektir ? Burun ucundan yapılan kesi sonrası uygulanan KBB ameliyatlara açık DOKTORUMUZ rinoplasti denmektedir. Burun ucunda oluşan bu iz ortalama 1 sene içinde azalarak kaybolmaktadır. Burun ucunda kesi olmaksızın tüm kesilerin burun içinden yapılması OP. DR. durumuna ise kapalı VEDAT GÖRÜR rinoplasti denmektedir. KBB Her iki tekniğin de farklı avantaj ve dezavantajları bulunmaktadır.
İSTANBUL SAĞLIK 44
10
44-45-KBB:Layout 1
2/3/18
12:13 AM
Page 2
Bademcik vücutta ne işe yarar? Geniz etinin bademcikten farkı nedir? Bademcikler (Tonsil) ve geniz eti (Adenoid) vücudun bağışıklık sisteminde rol alan, lenfosit üretmekle görevli lenfoid dokulardır. Bademcikler boğaz girişinde dil kökünün iki yanında, geniz eti ise nasofarenks denilen burun arkasındaki geniz bölgesinde yer alır. Vücudun bademciğe ihtiyacı var mıdır? Vücudumuzdaki her organ gibi bademciklerinde bazı görevleri vardı, ancak bu olmazsa olmaz bir fonksiyon değildir. O yüzden halen dünya üzerinde özellikle çocuk yaşlarda uygulanan cerrahi müdahalelerin büyük bir kısmını bademcik ve geniz eti operasyonları oluşturur. Bademcikler neden şişer? Bademciklerin virüs veya bakterilerle enfekte olması sonucu boyutunun artması bademcik şişmesi olarak hissedilir. Boğaz ağrısı, ateş, yutma güçlüğü, halsizlik, ağızda kötü koku, boyun bezelerinde şişme, gibi şikâyetlerde eklenebilir. Bademcik alınmalı mıdır? Bademcik hep geniz eti ile birlikte mi alınır? Bademcik operasyonları gerekli durumlarda uygulanmalıdır. Bademciklerle geniz eti benzer lenfoid dokular olduğu için özellikle çocuk hastalarda çoğu zaman bademcik problemleri geniz eti problemleri ile birlikte olur ve operasyon gerektiğinde genellikle birlikte alınmaları gerekir. Bu lenfoid dokuların ameliyatla alınması genellikle iki nedenle gerekebilir. İlki bademcik ve geniz etinin boyutlarının artarak havayolunu tıkamaları, ikincisi ise sık iltihaplanmalarıdır. Bademcikler ne zaman alınmalıdır? Bademcikler gerekli olduğu durumlarda her yaşta alınabilir. Genellikle gece uykuda solunum durma atakları (apne) oluşması dışında bademcik operasyonları için 2,5 yaş sonrası beklenmelidir. Geniz eti operasyonları ise daha ufak yaşlarda güvenle uygulanabilir. Bademcik operasyonlarında üst yaş limiti yoktur fakat erişkin hastalarda operasyon sonrası kanama, ağrı gibi komplikasyonlar daha sık görülür.
SORULARLA
Bademcik ve Geniz Eti
Yaşa bağlı olarak bademcikler daha çok mu sorun yaratır? Bademcik sorunları çocukluk çağından sonra genellikle azalır. Yaşla birlikte havayolu çapı artarak tıkayıcı durumlar daha az görülür, yaşla birlikte genel bağışıklık sisteminde de gelişmeler olduğundan bademcik enfeksiyonları yaşla birlikte azalabilir. Ancak erişkin bademcik enfeksiyonları çok daha ağır geçer, uzun iyileşme süresi iş kayıpları ve daha uzun sağlık sorunlarına neden olur. Kaç yaşına kadar bademcik alınmalıdır? Bademcik operasyonları her yaşta uygulanabilir, genellikle 3 – 5 yaş grubunda daha sık uygulanmaktadır ancak bademcik operasyonları için gerekli şartlar ve zorunluluklar oluştuğunda, çocuk daha da büyüsün diye beklemek çoğu zaman faydadan çok zarar getirecektir.
İSTANBUL SAĞLIK 45
Bademcik ve geniz eti ameliyatı kararı nasıl alınır? Sık enfeksiyon geçirilmesi: Birbirini takip eden yıllarda, senede 3 veya daha enfeksiyon geçirilmesi. Bademciklerin yutmayı ve solunumu zorlaştıracak kadar büyümesi Bademcik üzerinde yiyecek birikerek kötü ağız kokusuna neden olması Geniz etinin solunumu bozacak kadar büyümesi Geniz eti ve bademciklerin kulakta sıvı birikimine neden olarak işitme kaybı yaratması Sık sinüzit atakları ve kronik öksürüğe neden olacak kronik geniz eti iltihapları Bademcik ameliyatlarının mevsimi var mıdır? Bademcik operasyonları her mevsim yapılabilir. Operasyon sonrası ağrı nedeniyle ufak çocukların sıvı alımı kısıtlanabilir ve komplikasyon oranı artabilir. Genellikle kış ve ilkbahar daha uygun aylardır.
46-47-ERCP:Layout 1
2/3/18
12:15 AM
Page 1
GENEL CERRAHİ
SARILIK ACİLDİR!
7/24 ERCP ERCP yöntemi safra kanalı, karaciğer, safra kesesi ve pankreasta oluşan hastalıkların tedavisinde uygulanan, endoskopla 12 parmak bağırsağına açılan ağızdan girilerek yapılan tedavi yöntemidir.
E
RCP veya endoskopik retrograd kolanjiopankreatografi işlemi safra yollarının ve pankreas kanalının endoskopi cihazı aracılığı ile safra yollarının röntgende görülmesini sağlayan özel bir ilaç verilerek görüntülenmesi ve
gerekirse, kanalda tıkayıcı sarılığa yol açan taşın çıkartılması, safra kanal ağzının darlığının açılması, biyopsi alınması gibi bazı tedavilerinin de gerçekleştirilmesine verilen addır. Safra karaciğerde salgılanan ve yağları sindirmeye yarayan özel bir sıvıdır. Yemek aralarında depolanır ve yemeği takiben sindirmek amaçlı
İSTANBUL SAĞLIK 46
salgılanır. Safra kanalı papilla adı verilen bir çıkıntıdan oniki parmak bağırsağına girer. İşte safra kanalına bu papilla adı verilen çıkıntıdan girilir.
ERCP için ne hazırlık gerekir? İşlem öncesinde en az 6 saat açlık gerekmektedir. İşlem yapılacak hastanın varsa diğer hastalıkları, allerjileri ve kullandığı ilaçları hakkında işlemi yapacak doktor ve hemşire ayrı ayrı bilgilendirilmelidir. Kan sulandırıcı ilaçlar 7-10 gün öncesinden kesilmelidir.
ERCP nasıl yapılır? Hastaya işlem sırasında, sonrasında ve acil durumlarda sakinleştirici ve tedavi edici ilaçlar, çabuk ve emniyetle verebilmek için kol damar yoluna plastik katater takılır. Kalp ve solunumun emniyetini ve değişikliklerini takip amacıyla tırnaktan kan akımını okuyup değerlendirebilen bir algılayıcı takılır. Boğaza uyuşturucu ilaç püskürtülür. Hasta sol yanı üzerine ya da sırt üstü yatırılır. Ağza bir ağızlık yerleştirilir. Hastaya endoskopi işleminin rahatsızlığını farketmemesi için uyku getirici ilaç damardaki plastik
46-47-ERCP:Layout 1
2/3/18
12:15 AM
Page 2
kataterden verilir. Oluşan uyku ve sakinlik hali narkoz değildir, herhangi bir ağrı hissedilmez. Hasta istendiği anda uyandırılabilir. Çok riskli hastalarda uyutulmadan da ERCP yapılabilir. Duodenoskop adı verilen bir endoskopi cihazı aracılığı ile mide ve onikiparmak bağırsağı geçilerek safra kanalının oniki parmak barsağına açıldığı kapı olan papilla bölgesinden safra kanalına bir kateter aracılığı ile girilir
ERCP hangi durumlarda yapılır? Safra kanalları taş, tümör veya kireçlenme (Oddi stenozu) gibi durumlarda tıkanabilir.
KOLEDOK (ANA SAFRA YOLU) TAŞI Pankreatit: Pankreas organının aniden gelişen (akut) iltihaplarına % 90’a yakın oranda safra taşlarının safra ve pankreas kanalının ağzını tıkaması neden olur. Bu tür durumlarda ERCP ile pankreas ve safra kanalı ağızlarını açmak ve o bölgeden taşları almak hastalığın tedavisi için çok yararlı olur. Kolanjit: Safra yollarının taş veya tümör tarafından tıkanması sonrasında safra kanalında biriken safra içerisinde bakteri çoğalması nedeniyle, titreme ile 38 C'yi aşan ateş, karın sağ üst bölümünde ağrı ve sarılık belirtileri ile kendini gösteren ciddi sonuçları olabilen bir hastalıktır. GENEL CERRAHİ Durgunluğa uğramış safra DOKTORUMUZ akımının tekrar sağlanması, safra kanalının tıkalı kısmın açılması için ERCP ile birlikte yapılan OP. DR. papillotomi KENAN YÜCE işlemi ile safra GENEL CERRAHİ akımın tekrar açılması gerekir.
ERCP işleminin komplikasyonları Genel olarak ERCP işlemi sonrasında % 5-10 arasında bir oranda komplikasyona rastlanır.
Pankreatit gelişimi Kanama: Sıklıkla taşların alındığı papilla bölgesinden olur, çoğunlukla kendiliğinden durur, bazen kan vermek veya endoskopi ile kanama bölgesine yakma işlemi (koterizasyon veya skleroterapi) gerekebilir. Delinme: Onikiparmak bağırsağı veya safra yolunda delinme İnfeksiyon: Kolanjit denilen safra yolu infeksiyonu gelişebilir. Bu durum safra yolunun görüntülemek için verilen ilacın yan etkisi olarak veya safra yolundaki safra akımının yeterince sağlanamamasından dolayı olabilir. Antibiyotik tedavisi başlanılması gerekecektir.
ERCP işlemi sonrasında nelere dikkat etmek gerekir? ERCP işlemi sonrasında verilen sakinleştirici ilaç nedeniyle araç kullanmamak gerekir. İşlem sırasında bağırsağın yeterince açılması için içeriye hava verilmektedir, bu nedenle işlemden sonra bir miktar dolgunluk hissi ve gaz yakınması olacaktır. Dışkıda yumuşama ve bağırsak alışkanlıklarında birkaç gün boyunca değişiklikler olabilir. İşlemden birkaç saat sonra gıda alımı için mutlaka doktorunuza sorunuz. Makattan kanama, dışkının katran renginde gelmesi, kusma, şiddetli karın ağrısı, halsizlik ve baş dönmesi, 37.5 C'nin üzerinde ateş gibi durumlarda doktorunuza haber vermenizde yarar vardır. İSTANBUL SAĞLIK 47
48-49-EVDE EGZERSIZ:Layout 1
2/3/18
12:18 AM
Page 1
EGZERSİZ
EVDE EGZERSİZİN PÜF NOKTALARI
E
gzersiz daha iyi ve kaliteli bir yaşam sürmek için hayatımızdaki en önemli faktörlerden biridir. Günlük yaşantımızın giderek hızlanması sonucunda en temel ihtiyaçlarımızı karşılarken bile zaman sıkıntısı
yaşamaya başladık. Karşılanamayan bu temel ihtiyaçlar sonucunda uykusuzluk, kilo problemi ve daha birçok sıkıntı günlük yaşamımızın bir parçası haline geldi. İnsanların birçoğu bu problemlerin farkında fakat bu problemleri nasıl çözecekleri
Evde Egzersizin Birinci Hareketi: Çömelme (Free Squat)
Ellerimizi başımızın arkasında bağlayalım. Dirseklerimiz arkada göğsümüz dik olsun. Dizlerimizi kırarak kalçamızı aşağıya doğru indirelim. Bu sırada gövdemizin pozisyonumuzu bozmayalım. Kalçamızı sıkalım ve tekrar başlangıç pozisyonumuza dönelim. Bu şekilde hareketi yapabildiğimiz kadar çok yapalım. Sürekli antrenmanların sonunda gün geçtikçe tekrar sayımız artacaktır.
hakkında tam olarak fikir sahibi değiller ya da yanlış bilgiler biliyorlar. Bu yazıda aslında fazla kilolardan uyku ve beslenmeyi düzeni sokarak ayrıca evde de düzenli egzersizler yaparak nasıl rahat bir şekilde kurtulabileceğimizi göreceğiz.
Evde Egzersizin İkinci Hareketi: Yukarı İtme-Şınav (Push Up)
Yüzüstü yere yatıp dizlerimizi yere koyalım ardından ellerimizi yere koyup gövdemizi yukarı kaldıralım. Kollarımız yeteri kadar güçlendikten sonra hareketi dizlerimizi değil, ayak parmak uçlarını koyarak yapabilirsek bizim için daha verimli olacaktır. İlk seferlerde tek sette yüksek sayıda tekrarlara ulaşamayabiliriz ama devamlılığı sağlayabilirsek yüksek sayıda tekrarlara ulaşabiliriz.
Evde Egzersizin Beşinci Hareketi: Süpermen Yere yüzüstü uzanalım avuçlarımız yeri gösterecek şekilde kollarımızı ileriye doğru uzatalım. Aynı anda kırmadan ayaklarımızı ve dizlerimizi yukarıya doğru kaldırmaya çalışalım. Bu pozisyonda durabildiğimiz kadar duralım ya da tempolu bir şekilde hareketi tekrar edelim. Kaslarımız kuvvetlendikçe tekrar sayımızı arttırabiliriz.
Evde Egzersizin Üçüncü Hareketi: Mekik Mekik hareketi karın ve üst karın bölgesindeki kaslarımızı çalıştırır. Ellerimizi başımızın arkasında birleştirdikten sonra omuzlarımızı ve üst gövdemizi yukarıya doğru kaldırmaya çalışalım. Kaslarımız güçlendikçe tekrar sayımızı arttıralım.
Evde Egzersizin Dördüncü Hareketi: Barfiks Kollarımızla omuz genişliğinde biraz daha açık bir şekilde bir barfiks barına asılalım. Kendimizi yukarı kaldırarak çenemizin barın üstüne çıkmasını sağlayalım. Bara asılırken kollar arası açıklığı ne kadar arttırabilirsek hareket bizim için o kadar zorlaşacaktır. Açıklığın arttırılması bizim daha çok efor sarf etmemizi sağlayacaktır. Başlangıç için başta söylediğimiz açıklık ideal bir açılık. Kuvvetlendikçe setlerdeki tekrar sayımızı ve kollar arası açıklığımızı arttırabiliriz
Evde Egzersizin Altıncı Hareketi: Diz Üstünde Geriye Esneme Dizlerimizin üzerine çökelim. Sonra ellerimizi göğüs hizasından birleştirip eğilebildiğimiz kadar geriye eğilelim. Bu pozisyonda bekleyebildiğimiz kadar bekleyip tekrar doğrulalım. Bu şekilde hareketi tekrarlayabildiğimiz tekrarlayalım. Gün geçtikçe tekrar sayımızı arttıralım.
İSTANBUL SAĞLIK 48
48-49-EVDE EGZERSIZ:Layout 1
2/3/18
12:18 AM
Page 2
MASA BAŞI TEHLİKELERİ Sürekli masa başında oturmanız ciddi hastalıklar yapabilir. Masa başında çalışanların çok dikkat etmesi gerekiyor.
H
ep aynı pozisyonda çalışmanın, sürekli çalan ve yanıt verilmeyi bekleyen telefonların, tekrarlayan hareketlerin, ekran ve klavyelerin sağlığınızı tehdit ettiğinin farkında mısınız?
HASTALIKLAR Kas-iskelet rahatsızlıkları Dolaşım sistemi bozuklukları Yüksek tansiyon ve kalp hastalıkları Psikolojik sorunlar Böbrek rahatsızlıkları NEDEN KAYNAKLANIR Sürekli aynı pozisyonda kalmak El bileği ve parmak eklemlerinde aşırı yüklenme olması Stres Ortamın ısı, ışık, nem ve konfor yönünden uygunsuzluğu Tekrarlayan hareketler Ekran ve klavyeler Masa başında çalışırken atıştırmayı alışkanlık haline getirmek ve yüksek kalorili gıdalar tüketmek gibi nedenler, yüksek tansiyon ve kalp-damar hastalıklarına davetiye çıkarmak demek. Sürekli stres hali ise insanlarda depresyon, öfke, mutsuzluk, uyumsuzluk gibi sorunların ortaya çıkmasına neden oluyor. Bu durum kişinin özel hayatında ve arkadaşlarıyla ilişkilerinde sorun yaşanmasına yol açıyor. Kalp krizi, hareketsiz yaşam tarzını sevdiği için, azaltılmış bedensel aktivite ve aşırı beslenme, kolesterol seviyesini yükselterek beraberinde damar hastalıklarının ortaya çıkmasına neden oluyor. Metabolik sendrom, damar sertliğini tetikliyor ve karın bölgesinde depolanan yağlar, salgılama yoluyla böbreğe ve kalbe giden damarlarda tutulunca böbrek ve kalp hastalıkları oluşuyor. Damar sertliği sonucu yüksek tansiyon, koroner kalp hastalığı ve kalbe giden damarlarda daralma meydana geliyor.
OFİS EGZERSİZLERİ Omuz Germe Ön Taraf: Parmakları önünüzde kenetleyin, avuçlarınızı vücudunuzdan ileriye doğru ittirin. 15 Saniye tutun. Omuz Çekme Sol bileğinizi sağ dirseğinizin altına koyun ve omzunuzdan göğüs hizası boyunca çekin. 15 Saniye tutun. Aynısını diğer kolunuz için yapın.
Arka Taraf: Parmakları arkanızda kenetleyin , avuçlarınızı vücudunuzdan geriye doğru ittirin. 15 Saniye tutun.
Kol kasları ve omuz germe Dirseklerinizi kafanızın arkasına koyun ve bir dirseğinizi elinizle tutarak sağa ve sola doğru çekiniz.
Boyun Germe Sağ elinizi kafanızın arkasından geçirerek sol tarafa koyun omuzlarınızı aşağı doğru dik tutun ve başınızı sağa doğru çekiniz. 15 saniye tutun.
Bacakları göğüse çekme Oturur durumdayken Bacaklarınızı göğsünüze doğru çekip bırakınız.
Vücut kenarlarını germe Ayakta duruken sağ elinizi sağ bacağınıza olabildiğince uzağa koyun. 15 saniye tutun.
Boyun Esnetme Ellerinizi kafanızın arkasında birleştirerek kafanızı elleriniz ile aşağı doğru ittiriniz.
Dönme Pozisyonu Sandalyede oturuken sağ elinizi sol bacağınıza koyun. Kafanızı sola çevirken vücudunuzu da sağa doğru çekin.
Göğüs Germe) Kollarınızı kapı kenarlarına dik olarak tutun ve kendinizi öne arkaya doğru ittirin 15 saniye tutun.
Kas Germe Sol elinizle bir yerden destek alarak. Sol ayağınızı sağ elinizle tutun ve yukarı doğru çekin. Diğer ayak için aynısını tekrarlayın. 20 saniye tutun.
Bunları sık sık yapın Koltuğunuz belinizi iyi kavrasın, yüksekliği iyi ayarlansın ve arkalığı dik olsun. Masa yüksekliği boyunuza uygun olsun. Bilgisayar kullanıyorsanız, monitör tam karşınızda ve göz hizanızda bulunsun. Klavye dirsek seviyenizde ve ergonomik dizaynda olsun. Ofis dolaplarınız kolay erişeceğiniz yerde bulunsun. Ortamın ışığı gözlerinizi yormayacak şekilde düzenlensin. Sağa ve sola dönüşler yarım değil, tüm bedeninizle olsun. Her 30 dakikada bir ayağa kalkıp kısa bir yürüyüş yaparak kaslarınızı gerin. Sürekli bilgisayar kullanıyorsanız ön kol germe egzersizleri gerçekleştirin.
İSTANBUL SAĞLIK 49
Topukları Germe Ayağını bir sandalyeye koyun. İki elinizle birden ayağınızı ileri geri doğru çekin.
50-51-52-NOROLOJI:Layout 1
2/3/18
12:22 AM
Page 1
NÖROLOJİ
BAŞ AĞRISI İHMALE GELMEZ Baş ağrısı sık yaşadığımız şikayetlerden biridir. Stres, kötü beslenme ve en önemlisi uykusuzluk baş ağrısının en önemli sebeplerindendir. Bunun dışında, baş ağrısı tek başına son derece ciddi sağlık sorunlarının habercisi de olabilir.
H
em kendimizin dillendirdiği, hem de çevremizdekilerden en sık duyduğumuz sağlık şikayetlerinden biri de baş ağrılarıdır. Baş ağrısı başın herhangi bir noktasında başlayabilir ve başın iç kısmı haricinde, kafa derisini ve yüzü de kapsayabilir. Birbirinden oldukça farklı sebepler değişik türde ağrılara yol açar. Birkaç saat süren baş ağrılarının yanı sıra birkaç hafta boyunca süren ağrılar da vardır. Tiplerine göre baş ağrıları farklı gruplara ayrılır. Baş ağrısı beyindeki veya vücuttaki diğer başka bir hastalıktan dolayı kaynaklanıyorsa bu ağrı, 'ikincil baş ağrıları' diye sınıflandırılır. Öte yandan baş ağrısı başka İSTANBUL SAĞLIK 50
hiçbir hastalığa bağlı olmayıp kendisi bir hastalık olarak ortaya çıkabilir. Başka bir hastalıktan kaynaklanmayan baş ağrıları, 'birincil baş ağrıları' grubunda yer alır. Her ne kadar günlük hayatımızda ayrım yapmaksızın hepsine birden 'baş ağrısı' desek de, baş ağrısının migren, gerilim, küme gibi farklı türleri ve farklı nedenleri vardır.
Birincil baş ağrıları neden olur? Migren ağrısı migrenin neden ortaya çıktığı henüz tam olarak aydınlatılamamış olsa da, genetik ve çevre faktörlerinin bu durumda önemli bir rol oynadığı bilinir. Migren beyin damarlarının çeşitli tetikleyiciler nedeniyle genişleyip tekrar daralmasıyla ortaya çıkan baş ağrılarıdır.
50-51-52-NOROLOJI:Layout 1
2/3/18
12:22 AM
Kan dolaşımı sorunlarının ve ağrı sinyallerini iletmede önemli bir rolü olan, 5. beyin sinirindeki (trigeminal) değişikliklerin de migrene yol açma ihtimali üzerinde durulur. Şiddetli, zonklayıcı bir ağrıdır, fotofobi, fonofobi, bulantı ve kusma eşlik edebilir. Stres, açlık, uykusuzluk, efor, menstruasyon, çikolata ve şarap gibi bazı besin türleri, ses veya görüntü gibi duyusal sinyaller, olası migren tetikleyicileridir. Bazı kadınlarda, normal hormon dalgalanmaları da migreni tetikler.
Gerilim tipi baş ağrısı Gerilim tipi baş ağrısı, boyun ve kafa derisini de içine alabilen bir ağrıdır. Genellikle başın arka tarafında başlayıp öne doğru yayılır. Omuz, boyun, kafa derisi veya çene kaslarının gerilmesi bu tipteki baş ağrısının başlıca nedenidir. En çok karşılaşılan baş ağrısı olan bu türde, anksiyete, depresyon, stres ya da başın zedelenmesi, kas gerilimine ve baş ağrısına yol açar. Uzun bir süre boyunca başın sabit bir şekilde tutulduğu, örneğin bilgisayar başında çalışmak gibi aktiviteler gerilim tipi baş ağrısına neden olabilir.
Ergenlik dönemi Yakın bir zamanda ülkemizdeki 1218 yaş arası gençleri içeren bir araştırma sonucuna göre, bu
Page 2
Baş Ağrısı Tedavisi Günümüzde baş ağrısı belirir belirmez insanlar baş ağrısı tedavisi için hemen ağrı kesici bir ilaca başvurmaktadır. Ancak bu doğru bir davranış değildir. Çok sık ağrı kesici kullanan kişilerde bir süre sonra ağrı kesici kullanılmamasın tepki olarak baş ağrıları oluşur. Kolay ilaç kullanımı yerine yukarıda bahsettiğimiz yöntemlerin uygulanması daha doğru bir davranış olacaktır. Ayrıca ilaç kullanımının mutlaka doktor kontrolünde olması gerekir. Yine çok sık baş ağrısı çekenler ve baş ağrısı uzun sürenler mutlaka doktora başvurmalılar.
dönemde pek çok gençte gerilim tipi ve migren tipi baş ağrılarının ortaya çıktığı görülmüştür. Ergenlik dönemi gençler için stresin yoğun olduğu bir dönemdir. Örneğin lise çağında artan sınav stresi ve yoğunlaşan ders programı baş ağrılarını tetikleyebilir.
Küme baş ağrısı Küme baş ağrısı aniden başlar ve kişiyi, gece uykusundan uyandıracak kadar çok şiddetli olabilir. Ağrı tek taraflıdır. Ağrı 15 dakikadan 3 saate kadar sürebilir. Baş ağrısı sırasında aynı taraftaki gözde kızarma, yaşarma, burun tıkanıklığı ve burun akıntısı olabilir. Küme baş ağrısı erkeklerde daha sık görülür. Ağrı gün içerisinde birkaç kez kendini gösterir, geceleri ve sabaha karşı daha sık olur ve bu durum 2-3 ay hergün sürebilir. Ardından ağrı aynı şekilde kaybolur ve yine birkaç ay
boyunca ortaya çıkmaz. Genelde yılın aynı dönemlerinde yılda 1 yada 2 kez ağrı ortaya çıkar. Küme baş ağrısı diğer baş ağrısı türlerine göre daha az rastlanan bir ağrıdır.
İkincil baş ağrıları neden olur? Yazının başında da belirttiğimiz gibi ikincil baş ağrısı başka bir hastalığın belirtisi olarak ortaya çıkar. Baş ağrısına neden olan hastalıklardan bazılarını aşağıdaki listede bulabilirsiniz. Daha önce hiç yaşamadığınız türde, şiddetli, sık tekrar eden, enseden başlayan ve ani gelişen baş ağrıları yaşıyorsanız, bu ağrıların altında üzerinde durulması gereken başka bir rahatsızlık yatıyor olabilir.
İkincil baş ağrılarına neden olabilecek hastalıkları şu şekilde sıralayabiliriz: Baş ve boyun yaralanmaları Beyin damar hastalıkları Beyin sinir hastalıkları Beyin hastalıkları Beyin tümörleri Beyin basıncının yükselmesi Beyin enfeksiyonları Sinüzit
NÖROLOJİ DOKTORUMUZ
Uzm. Dr. Başak Reyhan Gürpınar
NÖROLOJİ UZMANI
Bu belirtiler olursa mutlaka doktora başvurun Ağrıyı geçirebilmek için önerilen dozun üstünde ilaç almanız gerekiyorsa, Eşlik eden ense sertliği varsa, İlk kez ve şiddetli oluyorsa, Baş ağrısı ile birlikte nefes darlığı, kulak, göz burun veya boğaz ile ilişkili yakınma varsa, Halsizlik, konuşma zorluğu, yorgunluk, güçsüzlük, yanma veya uyuşma gibi bulgular eşlik ediyorsa, İSTANBUL SAĞLIK 51
Baş ağrısı ile birlikte uyku hali varsa, kafa travması ile başladıysa ve devam ediyorsa, Öksürme, ıkınma veya cinsel ilişki sonrası başladıysa, Şiddeti artar ve geçmiyorsa, kusma eşlik ediyorsa, Baş ağrısı 50 yaşından sonra başladıysa, ertelemeden doktora başvurmak gereklidir.
50-51-52-NOROLOJI:Layout 1
2/3/18
12:22 AM
Emg, elektromiyografi teriminin özetlenmiş biçimidir. EMG, Kasların kasılmasın yarayan elektriksel hareketlerin gözlendiği ve yorumlandığı bir kas araştırmasıdır. EMG incelenmesi, kasların incelenmesinin yanında sinirlerinde incelenmesine yarayan testlerin bütünüdür.
E
EMG neden istenir? MG incelemeleri ve sinir ileti incelemeleri, uç sinirler, kas kavşağı, sinir kökleri, kas hastalıkları, sinir ağları incelenerek teşhislerin konulmasında kullanılan bir yöntem olup, bazen tek başına yeterli olurken, bazen de kan biyokimyası, görüntülenme teknikleri gibi yardımcı yöntemlerle birlikte yapılabilir. Genelde bel fıtığı, boyun fıtığı, uç sinirlerin sebep olduğu ağrıların tespiti, kol ve bacaklardaki kuvvet kaybının sebepleri, kas erimeleri, sinirlerin zarar görme sebepleri gibi sorunların teşhisi için EMG testi istenebilir.
Page 3
Pek çok hastalığın tanısında yardımcı bir yöntem;
EMG
EMG nasıl yapılır? EMG araştırmasında çok ince özel iğneler kullanılır. Bu sebeple yapılan incelemelere iğne EMG’si denir. İğne EMG’si her vakada yapılmaz, nöroloji doktorunun gerekli gördüğü durumlarda uygulanır. Cihaza bağlı bir iğne hasta tarafından ilk görüldüğünde elektrik verileceği korkusu oluşur. Ancak iğne EMG incelemesinde herhangi bir elektriksel uyarı verilmesi söz konusu değildir. Sadece kaslardaki normal veya anormal elektriksel hareketlerin kaydedilmesi amacıyla kullanılır. Görsel araştırmanın dışında aynı sinyaller hoparlör sayesinde duyulur şekle getirilirler ve araştırmayı yapan hekimin değerlendirmesine önemli faydası olur.
EMG incelemenin süresi ne kadardır? EMG incelemesi yarım saat ile 2 saat arasında sürer. EMG sinirlerin küçük elektrik akımı verilerek uyarılması ve gelen yanıtın, başka bir deyişle sinir iletisinin incelenmesidir.
HANGİ DURUMLARDA EMG TETKİKİNE BAŞVURULUR? Bel ve boyun fıtıkları, Elllerde ayaklarda uyuşmalar ağrı yanma Kollarda bacaklarda uyuşma ve kuvvet azlıkları, Şeker hastalığında uyuşma Dializ hastalarında uyuşmalar Kaslarda erime ve seyrimeler Kaslarda aşırı kasılma, Kas ağrıları Zaman zaman olan kuvvetsizlik atakları İSTANBUL SAĞLIK 52
Özellikle günün ilerleyen saatlerinde olan kuvvet azalmaları göz kapağı düşmeleri Yüz felçleri Belirli kas gruplarında kuvvetsizlik Kaza ve delici kesici silah yaralanmalarına bağlı hareket ve duyu kusurları Enjeksiyonlara bağlı hareket ve duyu kusurları Zehirlenme ve ilaçlara bağlı hareket ve duyu kusurları
53-YAVSAN OTU:Layout 1
2/3/18
12:32 AM
Page 1
BİTKİSEL
Yavşan otu faydaları Yavşan otu, Türkiye’de çıban otu, oğlan otu, at teresi, miskotu ve yara otu gibi çeşitli isimlerde kullanılmaktadır. Çeşitli isimlerde kullanılan bu bitkinin sağlınıza birçok faydası bulunmakta…
Y
avşan otu genellikle ormanların seyrekleştiği bölümlerde, yol kenarlarında, çimenlik ve meralarda daha çok görülmektedir. Bir rivayete göre, 16. yüzyılda yakalandığı egzamadan ne yapsa kurtulamayan bir kralın, çobanın ona verdiği yavşan otunu çay yaparak içtiğinde iyileştiği söyleniyor. Bir başka rivayete göre ise, çok eski zamanlarda, uzun yol yürüyenler ayaklarına bu otu bağladıkları için hiç yorulmadıkları, yolda karşılaştıkları hayvanlarında onlara zarar vermedikleri söyleniyor. Çok fazla hikâyesi bulunan bu bitkinin sağlığınız açısından da bir çok faydası bulunmakta… Birleşimindeki flavonitler sayesinde mide ve bağırsak rahatsızlıklarından meydana gelen şikâyetleri azaltır. Ülserin tedavisinde etkilidir. Gastrit tedavisinde etkilidir. Mide zarının kendi kendini yenilemesi ve onarmasına yardımcı olur. Yaprağının yakısı kullanılarak vücuttaki yaralar iyileştirilir. İltihapları önler. Yavşan otunun suyu ile ağızda gargara yapılırsa, ağız ve boğaz iltihaplarını tedavi eder. Baş ağrısını ve kulunçlardaki tutulmaları keser. Regl söktürücüdür. Ayrıca, kadınların regl dönemlerini daha rahat geçirmesini de sağlar. Bu etki için mısır püskülü ile birlikte kaynatılabilir. Egzama ve sedef hastalığının tedavisinde etkilidir. İSTANBUL SAĞLIK 53
54-55-56-DERMATOLOJI:Layout 1
2/3/18
12:39 AM
Page 1
CİLDİYE
CİLDİNİZ İ
ALARM VERİRSE
Havaların soğuması, rüzgar, hava kirliliği, kapalı ortamlarda daha çok zaman geçirme, daha az su içilmesi ve terlemenin azalması… Tüm bu faktörler ciltte kuruluğun artmasına, bunun sonucunda da çeşitli cilt hastalıklarının gelişmesine veya alevlenmesine neden oluyor. İSTANBUL SAĞLIK 54
nsan derisi vücudumuzun en büyük organı olma özelliği yanısıra birçok hayati işlevi olan bir yapıdır. Bizi her türlü dış etkene karşı korumaya yarayan derimiz, sosyal açıdan da bir yansımamızdır. Sağlıklı bir deri dış etkenlere karşı aldığımız önlemlerle elde edilebilir. Güneş ışığı, sigara, aşırı sıcak ve soğuk havalardan korunma ile daha sağlıklı bir deri elde edilebilir. Özellikle kış aylarında havanın soğuması ile daha sık nemlendirici ve koruyucu kullanarak meydana gelebilecek olası olumsuz etkileri önleyebiliriz.
Egzema: Günümüzde çok sık karşılaşılan bir hastalıktır. Bu hastalık özellikle çocuklarda görülen ve müdahale edilmediğinde cilt kuruması gibi farklı sorunlara yol açabilmektedir. Özellikle güneş ışığına maruz kalınması ile birlikte nemden yoksul ciltler üzerine görülen bu problem önlem alındığında kolay bir şekilde çözülebilmektedir. Yani egzema hastalığı da tam olarak aslında bir cilt hastalığıdır. Siğil: Bu hastalık yine en çok görülen cilt hastalıkları arasında yer almaktadır. Bu hastalığın meydana gelmesine bazı virüsler
54-55-56-DERMATOLOJI:Layout 1
2/3/18
12:39 AM
Page 2
Kış mevsiminde cilt hastalıklarına
Dikkat! Kış mevsimi ile birlikte etkisini gösteren soğuk ve kuru hava, sert rüzgar ve asit yağmurları ile birlikte cilt hastalıklarının da habercisi oluyor. Bundan sonraki süreç ise çok daha zor geçiyor. Özellikle kış aylarında cilt bakımına daha fazla önem vermek gerekiyor. Gerekli önlemler alınmadığında ciltte kuruluk, çatlak, sarkma, leke vs. olumsuz durumların yaşanmasına neden oluyor. Kış mevsiminde güneş ışığının azalması stresi artırarak kişileri depresyona daha fazla itmektedir. Bu durum kışın havaların da etkisi ile sedef, akne, egzama gibi birçok rahatsızlıklara yol açabiliyor.
neden olmaktadır. İnsanlarda yaygın olarak görülen siğil problemi cilt hastalıkları arasında üst sıralarda görülmektedir. Siğil problemi günümüzde artık yavaş yavaş çözümü kolaylaştırılan hastalıklar arasında yerini almıştır.
Uçuk: Genç insanlarda görülen "Herpes" adındaki cilt hastalığı olan bu durum genellikle ağız çevresinde çıkmaktadır. Bu durumun meydana gelmesinde bazen aşırı korku, heyecan, stres gibi sorunlar neden olabilmektedir. Bölgesel olarak lenf bezlerinin iltihaplanması nedeni ile kişilerde uçuk problemi ortaya çıkabilmektedir. Saç dökülmesi: Bu sorun aslında en büyük cilt hastalıkları arasında yer almaktadır. Her on insandan yedisinde görülen saç dökülmesi sorunu birçok zaman kişinin kafasında bulunan bir hastalık ile ilgili olabilmektedir. Henüz net bir tedavisi olmayan saç dökülmesi sorunu çok kişinin en büyük sorunu ve en büyük korkuları olmuştur. Benler: Hemen hemen her
Derlediğimiz önerileri dikkate alarak olası cilt hastalarına yakalanmaktan kurtulabilir ya da bu rahatsızlıkları en az zararla atlatabilirsiniz.
Kış mevsiminde cilt bakımı nasıl olmalı? Cildiniz için kış aylarında mutlaka düzenli olarak nemlendirici kremler kullanmanız gerekir. Banyodan sonra ya da uykudan önce krem uygulamasının yapılması daha faydalı olacaktır. Özellikle kuru cilde sahip kişilerin bu hususa daha fazla önem vermeleri gerekiyor. Kullanılan ürünlerin kozmetik yerine doğal özler içermesine dikkat etmek gerekiyor. Cilti kurutan sabun, banyo köpüğü, duş jeli, krem vs. ürünler kullanılmamalıdır. Ayrıca içerisinde alkol bulunan cilt ürünlerini kullanmaktan da
insanın vücudunda küçükte olsa bir tane bulunan benler aslında kalıcı ve kişinin genlerinde var olan bir hastalıktır. Cilt hastalıkları arasında birçoğu en zararsız olan sorundur. Sadece kişinin estetik güzelliğinin farklı olması ile kişiye rahatsızlıklar veren bu hastalık günümüzde yapılan cerrahi yöntemlerle ve lazer yöntemleri ile ortadan kaldırılmaktadır.
kaçınılmalıdır. Sıcak su ile banyo yapmaktan kaçının. Aşırı sıcak su cildin daha fazla kurumasına neden olur. Dolayısı ile mümkün olduğunca ılık su tercih edin ve banyo süresini kısa tutmaya çalışın. Kış mevsiminde evde ısıtma sistemlerinin de kullanılmasını gerektirir. Fakat ısıtma sistemleri de ortamın havasını kurutur yani nemini alır. Dolayısı ile bu sistemlerin sıcaklık derecesini fazla yüksek tutmamak gerekir.
olarak görülebilen bu sorun kişinin derisinde görülen açık pembe olan renk değişmesi ile ortaya çıkar. Bu durumun yanı sıra deride görüle şişlik durumları, deri dökülmeleri ve kaşıntı sorunları kişinin günlük hayatında çok büyük problemlere neden olarak kişinin zor durumda kalmasına neden olmaktadır.
Sedef hastalığı: Bu hastalık birçok farklı nedene bağlı olarak insanlarda görülebilen bir problemdir. hastalığıdır. Özellikle ayak ve Yine kişinin cildinde herhangi bir bölgede çevresinde görülen bu sorunun oluşum gösteren bu sorunla birlikte çözümü, tıbbi kremler ve ilaçlar gibi kişinin cildinde beyaz deri maddelerin pullanmaları görülür. Sedef kullanımı ile en aza hastalığı, cilt hastalıkları CİLDİYE indirilerek yok edilir. sorununun önemli bir DOKTORUMUZ noktasıdır. Çocuklarda da sık Ürtiker: sık görülen bu problem tıbbi Diğer adı olarak önemsenen bir "Kurdeşen" olarak durumdur. Bu hastalık adlandırılmaktadır. yayılabileceği için kesinlikle Bu hastalık cildin önemsemeniz ve gerekli her bölgesinde önlemleri almanız sizler için çokça UZ. DR. çok daha iyi olacaktır. Bu görülebilmektedir. MUHAMMED AKSOY hastalık kalıcı bir cilt hastalığı Kimi zaman DERMOTOLOJİ olduğu için son derece gruplar halinde UZMANI dikkat edilmesi kimi zaman ise gerekmektedir. oldukça büyük Mantar: Çok önemli bir cilt
İSTANBUL SAĞLIK 55
54-55-56-DERMATOLOJI:Layout 1
2/3/18
12:39 AM
Page 3
Onların da cildi hasta olur Çocuklarda cilt hastalıkları, virüs ve bakterilerin neden olduğu deri hastalıklarıdır. Aile bireyleri bu tür hastalıkları çocuklarında gördüğünde oldukça endişelenirler. Bu tür durumlarda bilinçli olmak gerekmektedir. Eğer cilt hastalıkları ağır derecede ise doktor kontrolünden geçilmelidir. Deri hastalıkları çocuklarda sık karşılaşılan bir durumdur. Birçok şekilde kendi gösterebilen deri hastalıkları, çocukların yaşı ve cinsiyeti ile de ilişkisi vardır. Çocuklarda cilt hastalıkları türleri
Pişik: Hemen hemen her bebekte görülme ihtimali vardır. Bu deri hastalığının en önemli sebebi ise çocuğun yapmış olduğu dışkı ve idrarın cildine temas etmesidir. Bu tür hastalığa çocuğun yakalanmaması için annenin emzirme dönemlerinde yediği yiyeceklere ve gıdalara dikkat etmesi gerekmektedir.
kalça bölgelerinde görülmektedir. Siyah renkli bir leke ile kendini belli eder. Bu tür hastalığın omurga üzerinde şişkinlik belirtileri var ise kesinlikle bir doktora başvurulmalıdır.
Çilek lekesi: Vücutta bulunan kan damarlarının genişlemesi ile meydana çıkabilmektedir. Kendini deride göstermekte olan bu hastalık kabarık lekeler oluşturabilmektedir.
Egzama: Bu hastalık en fazla bebeklik ve çocukluk yaş grupları arasında kendini göstermektedir.
Konak: Çocukların vücudunda kendini sarı ve beyaz kabuklanma olarak gösterebilmektedir. Hastalığın en temel nedeni ise yağ üretmek ile görevli olan hücrelerin daha yoğun çalışmasıdır. Bu hastalığa yakalanan bir çocuğun tedavisi için bebek yağı veya zeytinyağı sürülüp yarım saat vücutta bekletilmesi gerekmektedir. Daha sonra bol su ile yıkanmalıdır.
Ailede bulunun astım veya alerjik problemler çocuklarda da kendi bu şekilde göstermektedir. Bu hastalığa maruz kalan çocukta kaşıntılar ve kızarıklıklar meydana gelebilmektedir. Egzama hastalığı çocuklarda uyku düzensizliğine ve huzursuzluklara yol açabilmektedir. Bu tür hastalıkların önlenebilmesi için cildin nemli tutulması ve çocuğun bulunduğu odanın nemli bir durumda olması gerekmektedir. Ayrıca kullanılan şampuan ve sabunlara oldukça dikkat edilmelidir.
Sivilce: Bu deri hastalıklarının en fazla görüldüğü yaşlar ergenlik dönemi yaşlarıdır. Bazen bebeklik ve çocukluk dönemlerinde de görülebilmektedir. Bebeklik dönemlerinde oluşan sivilceler hormonal sisteme ait sıkıntıdan kaynaklanmaktadır.
Enfeksiyöz hastalıklar: Bebeklerde deri enfeksiyonları sık rastlanılan bir problemdir. En çok deri florasında yer alan ve uygun ortam oluştuğunda impetigo adı verilen bakteriyal deri enfeksiyonu meydana gelir. Bunu siğiller, molluskum adı verilen sivilce benzeri viral enfeksiyonlar takip eder. Bu tür durumlara zamanında müdahale edilmemesi, daha çok yayılmasına ve tedavinin güçleşmesine neden olur.
Saç hastalıkları: Saç dökülmesi bebeklerde özellikle doğumu takip eden aylarda ortaya çıkar ve genelde selim seyir gösterip, bir yaşına kadar düzelir. Ancak kan eksikliği, vitamin, çinko ve biotin eksiklikleri gibi durumlar saç dökülmesine neden olabileceği için bu tip durumların araştırılması ve etkin bir tedavi düzenlenmesi gerekir.
Doğumsal lekeler: Genellikle vücudun bel ve
İSTANBUL SAĞLIK 56
57-DIS IMPLANT:Layout 1
2/3/18
12:40 AM
Page 1
AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞI
NEDEN İmplant Adından çok söz ettiren diş tedavi yöntemi olan implant diş eksikliklerinin giderilmesinde sunni diş kökü olarak vazife görür. Bazen sabit bir köprü için bazen de hareketli bir protez için dayanak olarak kullanılır. İmplant uygulama işlemi yaygınlaşmadan önce farklı yöntemler ile diş eksiklikleri giderilmekteydi.
G
eleneksel yöntemler halen uygulanabilmektedir. Ancak implant tedavisinin sağladığı avantajlar nedeni ile günümüzde eski yöntemler ile diş tedavi uygulamaları gün geçtikçe az uygulanmaktadır. İmplant yaptırmak için en büyük engellerden bir tanesi olan implant fiyatları da artık nerede ise klasik diş tedavi ücretleri kadar ucuzlamıştır. Eksik dişler için en uygun tedavi yöntemlerinden bir tanesi implant uygulamasıdır. Çünkü boşluğun önündeki ve arkasındaki dişlerinin
G
kesilmesi gerekmez. Özellikle bir veya iki diş eksikliğinde çok iyi sonuç alınabilen bir tedavi yöntemidir. Klasik yöntemde boşluğun önünde ve arkasındaki dişlerin kesilerek üzerine diş kaplaması yapılması gerekir.
G
Zaman içerisinde yapılmış diş kaplama ve köprülerinin değiştirilmesi gerekir.
G
Kesilen dişler soğuk sıcak hassasiyeti yaparlar. Diş hassasiyeti yeme içme sırasında kişiyi son derece rahatsız eder.
G
Hatalı yapılan kaplama ve diş köprüleri kesilen dişlerin kaybedilmesine kadar ilerleyen problemler çıkarabilir.
G
İmplantlar özellikle diş çekimi sonrası zaman kaybedilmeden uygulandığında yeterli kemik hacmi genellikle bulunabilir. Bu şekilde uygulanan implantlar ömür boyu doğal diş gibi hizmet eder.
G
İmplantlar ergenlik dönemini bitirmiş 18 yaş üzeri sağlıklı bireylere uygulanabilir.
G G
İmplant uygulamasında üst yaş sınırı yoktur. Sistemik olarak ileri derecede rahatsızlığı olmayan hastalar için İSTANBUL SAĞLIK 57
sıklıkla kullanılan bir tedavi yöntemidir. Yaşı ilerlemiş hastalar için implantın uygun olmayacağı yönünde bir düşünce olsada bu doğru değildir. İmplantlar aslında en çok 60 yaş üzeri kişilere uygulanır. İmplantın uygulaması diş köprüsü uygulamasından daha kısa sürer. Zirkonyum diş kaplamalar ile başarılı kaplama ve köprüler yapılsa da implant sağladığı destek nedeni ile tercih edilir. İmplant üzeri zirkonyum diş kaplama bizim de önerdiğimiz bir tedavidir. Dişlerin köprü için kesilmesi sonrasında geçici dişlerin yapılmasına rağmen hassasiyet yapan dişler olduğunda bazen kanal tedavisi gerekmektedir. Diş köprülerinin yapımı için doktora gidilmesi gereken randevu sayısı daha az değildir. İmplantlarda ilk seansta implant yerleştirilir. Bu işlem her implant için yaklaşık 20 dakika süren bir müdahaledir. Diş hassasiyeti sorunu olmayacağı için kanal tedavisi gibi işlemler ile vakit kaybedilmez Doğrudan implant üzeri köprü yapımına başlanır. İmplant uygulamaları daha dikkatli bir ön hazırlık aşaması sonrasında yapıldığı için hastanın ihtiyacı olan yerlere implant uygulaması yapılır. İmplant planlaması milimetrik bir şekilde çene cerrahı ve protez konusunda deneyimli hekimler tarafından yapıldığı için işlem sonrası sürprizlerle karşılaşmazsınız. İmplant yapımından sonra malzeme ile ilgili her türlü sorun ömür boyu garanti altına alınmaktadır.
G G
G G G G
G
58-59-DIYETISYEN:Layout 1
2/3/18
2:16 AM
Page 1
DİYET
REAKTİF HİPOGLİSEMİ
GİZLİ ŞEKER Şeker hastalığı oluşmadan önceki safhalarda genelde kişilerin bir kısmında sadece açlık kan şekeri yüksektir, bir kısmında ise sadece tokluk kan şekeri yüksektir. Bir kısım hastada ise reaktif hipoglisemi denen yemek yedikçe kan şekerinin düşmesi vardır. Bu olayların temelinde insülin hormonunun iyi ve düzenli çalışmaması yatmaktadır.
H
ipoglisemi gün içinde kan şekerindeki düşmeler nedeniyle ortaya çıkan ve insanda şeker, çikolata veya tatlı gıdalar yeme ve atıştırma ihtiyacı yaratan bir durumdur. Yüksek glisemik indeksli, yani kan şekerini hızla yükselten karbonhidratlar yendikten sonra, önce kandaki şeker ve arkasından da insülin hormonu hızlıca yükselir. Kanda artan insülin, 2 saat sonra kan şekerini normalin de altına indirdiği için, halsizlikle birlikte aşırı bir yeme isteği, titreme, terleme, mide kazınması gibi belirtiler verir işte bu duruma reaktif hipoglisemi denir. Kişi, tatlı gıdalar yediğinde kan şekeri tekrar yükselir; ancak yükselen insülin seviyesi yüzünden 2 saat sonra kan şekeri yeniden düşer. Bu durum bir kısır İSTANBUL SAĞLIK 66 58
döngü şeklinde devam eder ve kişi hızla kilo almaya da başlar Reaktif hipoglisemi karbonhidrat bağımlısı yapıyor Şekerin yüksekliği kadar düşüklüğü de yaşam kalitesini ve iş performansını olumsuz etkiler. Sık aralıklarla azar azar yemeyi önerdiğimiz 'hipoglisemi' tedavisinde, amaç tatlı veya şekerli gıdayı yeme isteği ortaya çıkmadan önlem almak çünkü Şekerin düşüklüğü: Halsizlik Bitkinlik Baygınlık hissi Ellerde titreme Kalp çarpıntısı Konsantrasyon bozuklukları Dikkati verememe
58-59-DIYETISYEN:Layout 1
2/3/18
2:16 AM
Gibi şikâyetlerle kendisini gösterip tedavi edilmediğinde şiddeti artarak sizi şeker hastalığının pençesine düşürüyor. Hipoglisemi bir hastalık mıdır? Evet. Hipoglisemi (şeker düşüklüğü) hastanın yaşam kalitesini bozan, bir hastalıktır. İnsan ilişkilerini olumsuz etkiler. İş performansını bozar. Tedavi uygun bir diyet programı, günde en az altı öğün, sık sık ama miktar olarak azar azar posalı yiyeceklerle sağlanan bir beslenme programı ile rahat bir şekilde çözümlenir. Sabah, öğlen, akşam düzenli yemek, yemek aralarında kepekli gıdalar, kepekli ekmekle yapılmış sandviçler, uyumadan önce de bir bardak süt, birkaç kepekli bisküvi tüketmek, iyi olabilir. Yemek sonrası meyve yemek şekeri düşürebilir mi? Düşürebilir. Meyvenin içinde ( FRUKTOZ) şeker vardır. Bu, reaktif hipoglisemi atağını başlatabilir. Meyveden çok; kepekli ekmek, bisküvi gibi posalı yiyecekleri öneriyoruz. Öğleden sonraki ara öğünleri güçlü olmalı, acıkma hissetmeden, tatlı krizi gelmeden yemeliler. Hipoglisemide acıkmaya değil, saate bağlı yeme modeli olmalıdır. Açlık ortaya çıkmışsa, o zaman kontrolü zordur. Bu yüzden kişi acıkmasa da ara öğün yemek zorundadır. İlaçla tedavi var mı dır? Hayır yok. Çünkü bu hastalık bir yeme davranışı bozukluğundan kaynaklanıyor ve yeme davranışı ve öğünler düzenlenip egzersizle de desteklendiği zaman kısa sürelerde tedavi ediliyor. Sık acıkma atakları oluyor ve yüksek kalorili yiyecekler alınıyor. Bu kişiler şişmanlık kısır döngüsü içinde mi? Evet. Genelde şişman veya şişmanlama eğiliminde olan masa başı çalışan kişiler bu hastalığa daha kolay yakalanıyorlar. Toplumda şişmanlıkların genetik olanları dışında, yaklaşık yüzde 80'inde reaktif hipoglisemi var. Şişmanlığın tedavisi ancak bu metabolik bozukluğu bulduktan sonra yapılıyor. Hasta diyet uzmanı yerine başka insanlara başvurduğunda kişinin şişmanlık
Page 2
nedeni iyi tahlil edilmediğinden, çoğunlukla hastalara hipokalorik yani; bir anlamda açlık diyeti veriyorlar. Sonuç olarak reaktif hipoglisemili hasta dişini sıkıp açlık diyeti uyguluyor ama bıraktıktan sonra verdiği kilodan fazlasını alıyor. Burada temel sorun; açlık. Açlığı açlıkla tedavi edemezsiniz. Bu nedenle, şişmanlığın tedavisinde temel ilke kilo almaya neden olan sebebi bulup adını koymak. 'Reaktif hipoglisemi var', 'Yağ metabolizması bozuk' veya 'Genetik bozukluk var' gibi nedenler bulunmalı. Aç kalmadan zayıflamak için nasıl bir diyet uygulanmalı? Açlık ataklarını kontrol altına almak gerekir. Bunun için açlık hissine göre değil, saate göre beslenilmeli. Kişi, uyandıktan itibaren belli aralıklarla yemelidir. Üç ana öğün, üç de ara öğün olmalı. Öğle ve akşam yemeğinin arası uzunsa, bir ara öğün daha eklenmeli. Reaktif hipoglisemi şeker hastalığı belirtisi midir? EVET. Şeker hastalığı henüz klasik bulgularını, yani çok su içme, sık idrara çıkma, ağız kuruluğu, kilo alma gibi
belirtilerini vermeden 15 - 20 yıl süresince belirtisiz gelişebiliyor. Bu dönem 'gizli şeker' olarak adlandırılıyor. Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) son uyarısına göre, açlık kan şekeri 100'ün üzerinde olan herkes diyabet riski altında. ... İlk ortaya çıkan bulgu, reaktif hipoglisemi adını verdiğimiz şeker düşme ataklarıdır. En önemli özelliği; açken değil, yemek yedikten sonra hipoglisemi atakları olmasıdır. Bu kişilerin şeker yükleme testi veya insülin direnci testi yaptırmaları gerekmektedir. Reaktif hipoglisemili kişiler; Acıkmadıkları için kahvaltı isteği duymazlar Öğle yemeğini hafif geçiştirirler İlk yemeği yedikten sonra gün içerisinde uyuyuncaya kadar sürekli bir şeyler yemek isterler Akşama doğru tatlı isteği ve çikolata krizleri baş gösterir. Gece uykudan uyanıp yemek yerler. Sinirlilik, soğuk terleme, fenalık ve baş ağrısı sık görülen şikâyetlerdendir. Eğer sizde de bu gibi belirtiler varsa mutlaka bir dahiliye uzmanına ve sonrada diyetisyene başvurarak geç kalmadan tedavinizi yaptırınız.
DİYETİSYENİMİZ
DYT. BAHATTİN ASLAN
DİYETİSYEN
İSTANBUL SAĞLIK 66 59
60-61-SAGLIKLI YASAM:Layout 1
2/3/18
2:19 AM
Page 1
SAĞLIKLI YAŞAM
3
Adımda
Sağlıklı Yaşam Yaşam kalitemizi arttıracak basit ama bir o kadarda önemli üç konuyu özetlemeye çalıştık. Daha sağlıklı, daha mutlu, daha huzurlu bir gelecek için kısacası daha KALİTELİ BİR YAŞAM İÇİN düzenli spor yapalım, düzenli beslenelim ve düzenli uyuyalım.
K
aliteli yaşam deyince aklımıza ilk ne geliyor? Her birimizin zihninde canlanan yaşam biçimlerinin benzer olduklarını tahmin etmenin zor olmayacağını umuyorum. Daha geniş ve yeni bir ev, daha yeni ve hızlı bir otomobil, motor vs... Kısacası cebimizdeki telefondan üzerimize giydiğimiz kıyafetlere kadar bu isteklerimizi sıralayabiliriz. Ancak sanıldığının aksine bu sayabildiklerimizden hiçbirinin yaşam kalitemizi arttırdığını söyleyemeyiz. Çünkü saymış olduğumuz kriterler zaman içerisin de değişeceklerdir. Bugün elde
etmeye çalıştıklarımızın birçoğu daha düne kadar bir hayalden ibaretti ve gelecekte ise bize ilkel ve demode gelecek. Ancak bu durum bizim yaşam kalitemizin geçmişte kötü gelecekte ise daha kötü olacağı anlamına gelmiyor. Kaliteli yaşam sanıldığının aksine para ile doğru orantılı değildir. Öyleyse yaşam kalitemizi nasıl ölçeriz? Basit bir şekilde tanımlayacak olursak; “Hastalıklı geçen günlerimizin, hastalıksız geçen günlerimize oranıdır” diyebiliriz. Tanımı biraz daha açacak olursak, yaşam kalitemiz ömrümüzde geçirmiş olduğumuz sağlıklı, huzurlu ve mutlu günler ile ölçülmektedir. Her İSTANBUL SAĞLIK 60
sabah yataktan kalkarken kendimizi kötü hissediyorsak, uykusuzluk problemi yaşıyorsak, düzensiz besleniyorsa, spor yapmıyorsak, yaptığımız işe odaklanamıyorsak, sosyal ilişkilerimizde problemler yaşıyorsak, görev ve yükümlülüklerimizi zamanında yerine getiremiyorsak oturduğumuz ev her ne kadar yeni olursa olsun, aldığımız otomobil ne kadar konforlu olursa kaliteli bir yaşam sürdüğümüzü maalesef söyleyemeyiz. Bu yazıda yaşamış olduğumuz ortak problemlere basit ve uygulanabilir çözümler bulacağız. Hayatımızdaki basit değişiklikler ile yaşam kalitemizi üç adımda nasıl arttırabiliriz gelin birlikte bakalım.
Düzenli Beslenelim Düzenli ve dengeli beslenmek vücut sağlığımız açısından büyük önem taşımaktadır. Sağlıklı bir şekilde büyümek ve gelişmek için
60-61-SAGLIKLI YASAM:Layout 1
2/3/18
2:19 AM
tüm besin gruplarından yeterli miktarda yememiz gerekmektedir. Düzenli beslendiğimiz takdirde hastalıklara karşı bağışıklığımız artar. Sağlıklı beslenen insanlarda kalp hastalıkları, kanser, diyabet gibi birçok sorunla karşılaşma riski azalır. Obezite, diş çürüğü, demir eksikliği gibi sağlık sorunları seyrek olur. Düzenli ve dengeli beslenirsek beyin sağlığımız gelişir ve zihnimizde canlılık hissederiz. Düzensiz beslenme gün içerisinde ihtiyaç duyacağımız enerjiyi karşılayamamamıza veya ihtiyacımızdan fazlasını almamıza neden olur. Bunun sonucunda aşırı kilo kaybı yaşarız veya şişmanlayarak metabolizmamızın dengesini bozarız. Bu durum günlük yaşantımızda konsantrasyon kaybına ve bitkinliğe neden olur. İş veya okul hayatımız bu sebeple her geçen gün daha verimsizleşecektir. Düzenli ve dengeli beslenerek, öğün atlamayarak yaşanabilecek sıkıntıların önüne geçebiliriz.
Düzenli Spor Yapalım Gelişen teknoloji her geçen gün bizlere yeni imkânlar sunarak hayatımızı kolaylaştırıyor. Bununla birlikte yaşanan teknolojik ilerlemeler bir yandan da hareket kabiliyetimizi sınırlandırıyor. Bu gelişimin sayesinde oturduğumuz yerden para kazanıyor, faturalarımızı ödüyor ve istediğimiz hemen hemen her ürünü internette kolayca bulup yattığımız veya oturduğumuz yerden sadece birkaç tuşa basarak elde edebiliyoruz. Elbette bunlardan faydalanmamız doğaldır ki hemen hemen hepimiz faydalanıyoruz. Tüm bu faaliyetlerden dolayı bünyemizi sahip olduğumuz bedenimizi hep geri plana
Page 2
atıyoruz, önemsemiyoruz. Bu yüzden birçok hastalık bizler daha farkına bile varamadan baş göstermeye başlıyor. Bu yüzden hastalıklardan korunabilmek için düzenli olarak egzersiz yapmalıyız. Bu arada yapılan egzersizleri abartmamakta fayda var. Düzenli spor yapmanın faydalarına bir önceki yazımda değindiğim için bu konudaki tavsiyelerim için internet sitemiz ziyaret edebilirsiniz. Bu konuda sadece şunu hatırlatmak
İSTANBUL SAĞLIK 61
isteriz, sağlıklı ve kaliteli bir hayat istiyorsak sporu yaşamımızdan eksik etmememiz gerekiyor.
Düzenli uyuyalım İnsan ömrünün üçte birinin uykuda geçtiğini düşünecek olursak, uykunun kaliteli bir yaşam için ne kadar önemli olduğunu anlamış oluruz. Uyku bizi sağlıklı tutan en önemli vücut fonksiyonlarından biridir. Bir yenileme, tamir, bakım ve onarım sürecidir. Yapılan araştırmalar uymanın vücudu yenilediğini ve beyinin uykuda büyüme hormonu salgıladığını söylüyor. Eğer yeterli miktarda uymazsak vücut bizim için gerekli olan yenileme, bakım, onarım ve büyüme sürecini gerektiği gibi yerine getiremeyecektir. Bu durum sadece ertesi gün değil ömrümüzün geri kalanını olumsuz yönde etkileyecektir, vücutta onarılamaz ruhsal ve fiziksel sıkıntılara yol açabilecektir. İyi bir uykunun bizi hastalıklara karşı kesin bir şekilde koruyacağının bir garantisi yok. Ancak yapılan araştırmalara göre yetersiz uykunun kalp hastalıkları, diyabet, obezite gibi ciddi sağlık problemlerine yol açtığı görülmüştür. Bu sebepler aniden ortaya çıkmamıştır. İnsan ömrünün üçte birinin uykuda geçtiğini düşünecek olursak, uykunun kaliteli bir yaşam için ne kadar önemli olduğunu anlamış oluruz. Ayrıca iyi ve yeterli miktarda uyumak kilomuzu kontrol etmemizi kolaylaştırır.
62-63-BITKI CAYLARI:Layout 1
2/3/18
2:20 AM
Page 1
SAĞLIKLI YAŞAM
Egzotik bitki çayları AÇAİ ÜZÜMÜ Zayıflama sürecinde özellikle vücut direncini artırıcı ve bağışıklık sistemini güçlendirici özelliği nedeniyle tavsiye edilen bu meyve, aynı zamanda yüksek miktarda lif içerdiğinden, bağırsakların daha iyi çalışmasını sağlar ve bu nedenle diyette olanlara destek besin olarak tavsiye edilir. Bileşimindeki maddelerin antioksidan özelliği vardır ve tropiklerde halk arasında yaygın şekilde, meyve suyu olarak da tüketilir.
ALTIN ÇİLEK Yer kirazı olarak da bilinen ve son yıllarda yeniden keşfettiğimiz bu meyve, turuncu rengini veren içeriğindeki karotenoidlerden dolayı antioksidan etkiye sahiptir. Şeker hastalarına, kalp ve damar rahatsızlığı olanlara tavsiye edilir. Olgunlaşmamış meyvelerinin ise zehirli olduğu bilinmektedir. Bu nedenle güvenilir kaynaklardan temin edilmesi tavsiye edilir. Zarımsı bir dış zarfın içindeki turuncu renkli meyvesi kurutularak çayı yapılır.
GOJİ BERRY
Antioksidan ve bağışıklık sistemini destekleyici etkileri bulunan bitki, özellikle yaşlanma ile birlikte ortaya çıkan kalıcı rahatsızlıkların geciktirilmesi amacıyla kullanılmaktadır. Göz, karaciğer ve böbrekler gibi çeşitli organlarda zamanla gelişebilecek hasarlara karşı koruyucu olarak tavsiye edilir. Kurutulmuş meyvesi çay olarak tüketilir.
MATE Güney Amerika ülkelerine özgü bu bitkisel içecek, son yıllarda ülkemizde sallama poşette bitki çayı veya saf yaprak olarak da bulunur hale geldi. İçeriğindeki kafein türevleri nedeniyle idrar söktürücü, terletici ve tonik etkileri olduğu bilinmektedir. Özellikle zayıflama programlarında vücuda enerji ve zindelik vermek, vücuttan sıvı atılımını sağlamak üzere yararlanılır. Kaynatılmış sıcak su, 2 gr yaprak üzerine dökülüp 5-10 dakika demlendikten sonra tüketilir.
İSTANBUL SAĞLIK 62
62-63-BITKI CAYLARI:Layout 1
2/3/18
2:20 AM
Page 2
GINSENG KÖKÜ Asya’da asırlardır kullanılan değerli ve etkili bir bitki olan ginseng konusunda dikkatli olunmalıdır. Çünkü piyasada çok sayıda düşük kalitede veya sahte ürün yer almaktadır. Ginseng kökü, çok farklı hastalık türleri üzerinde etkilidir ve bilhassa bağışıklık sistemini destekleyici, zihni ve bedeni güçlendirici etkisi nedeniyle 40 yaş üzeri kişilere tavsiye edilmektedir. Minik parçalara bölünerek, 10-15 dakika ağzı açık bir cezvede kaynatılması önerilir.
MÜRVER Ülkemizde genellikle meyvelerinden reçel yapılan mürver, bağırsak yumuşatıcı ve yangı giderici özelliği nedeniyle, halk arasında hemoroit tedavisinde de kullanılır. Meyvelerin aynı zamanda müshil etkisi bulunmaktadır. Kurutulmuş meyveler ile hazırlanan çay 10-15 dakika demlendikten sonra tüketilir.
AFRİKA BAMYASI Ülkemizde yetişmeyen ve anavatanı Nijer olan bu farklı bamya çiçeği türü, İslam kültüründe de bilinir ve aktarlarda “karkadeh” adıyla satılır. Bitkinin, bamya bitkisiyle aynı aileden olması dışında, yenilen bamya ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Çayı, Afrika’da halk arasında sıcaklarda serinletici ve susuzluk giderici olarak kullanılır. Bu bakımdan, özellikle spor yapan kişilerde vücuttaki elektrolit dengesinin korunması için önerilir.
İSTANBUL SAĞLIK 63
ROOİBOS Güney Afrika’da halk arasında şifalı bir içecek olarak tüketilen Rooibos, bitkinin yapraklarının fermente edilmesiyle üretilir. Son yıllarda kuvvetli antioksidan özelliğinden dolayı; enfeksiyonlar, kalp ve damar hastalıkları, bağışıklık ve midebağırsak sistemi rahatsızlıkları üzerinde etkili olduğu gözlenmiştir. Sinirsel gerginliğe iyi geldiği gibi alerjilerin ve sindirim sorunlarının hafifletilmesinde de faydalanılan bir bitkidir. Çok güçlü bir aromaya sahip olduğundan 1.5 gr işlenmiş rooibos yaprağının 10 dakika kaynamış sıcak suda bekletilmesi yeterli olmaktadır.
64-65-ARI SUTU:Layout 1
2/3/18
2:21 AM
Page 1
DOĞADAN
Arının Baldan Sonraki Mucizesi
ARI SÜTÜ Bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve korunması, kolesterol ve tansiyon hastalıklarının iyileştirilmesi, cilt ve saç problemlerinin giderilmesinde, tercih edilen arı sütü vücuda sağlık, enerji ve dinçlik kazandırıyor.
A
rılardan üretilen, değerli tek besinin bal olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. İnsanlar son zamanlarda, yine arılar tarafından üretilen, oldukça değerli bir besin olan arı sütüne ilgi göstermeye başladı. Arı sütü, 6-12 günlük, genç işçi arıların, binlerce çeşit çiçeğin özünden beslendikten sonra, başlarında bulunan yutak altı bezlerinden salgıladıkları bir besindir. İşçi arılar, bu besini salgılayarak, kraliçe arı ile yavru arıları besler. Arıların ürettiği, besin değeri oldukça yüksek bu madde, beyaz renkli, peltemsi, acımtırak tada sahip bir besindir. Arı sütü, tüm dünyada, özellikle bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi ve korunması, kolesterol ve tansiyon hastalıklarının iyileştirilmesi, cilt ve saç problemlerinin giderilmesinde, oldukça tercih edilen bir besin haline geldi. Uzman doktorlarca araştırma konusu olan, son 30 yıldan bu yana binlerce üniversite araştırmasına ve her sene yüzlerce bilimsel çalışmaya da konu olan arı sütü, Amerika başta olmak üzere İspanya, Kanada ve dünyanın hemen her yerinde üretilmektedir. İSTANBUL SAĞLIK 64
64-65-ARI SUTU:Layout 1
2/3/18
2:21 AM
Page 2
Toplama işlemi oldukça zahmetli Bu kadar değerli bir besinin, elde edilmesi de oldukça zahmetli ve uzmanlık gerektiren bir iştir. Doğal ya da suni bir petek gözünden, bir günde yaklaşık 100 -150 mg arı sütü elde edilebiliyor. Arı sütünü elde edebilmek için öncelikle, suni ana arı yüzükleri hazırlanır ve bunlara, 1 -1,5 günlük larvalar nakledilir. Genç işçi arılar, bu larvaları beslemek için, arı sütü salgılar. Larvaların, arı sütünün tamamını tüketmelerine izin verilmez ve kovanlar açılarak çerçeveler alınır. Ardından yüzüklerin içindeki larvalar, özel iğneler ve vakumlu pompalar ile çıkarılıp gözlerdeki arı sütü toplanır.
Hastalıkların düşmanı Yorgunluk, halsizlik, bitkinlik ve çalışma isteksizliğini gidererek vücuda zindelik vermeye ve enerji açığını kapatmaya yardımcı olur. Beyin aktivitesi gerektiren durumlarda, beynin daha verimli çalışmasını sağlar. Özellikle öğrencilerin sınav dönemlerinde zihni verimli hale getirirken, yorgunluk ve stresin azalmasını sağlar. Üstün hücre yenileyici özelliği ile yaşlanmayı geciktirir.
Arı sütü önemli bir vitamin ve mineral deposu Arı sütü, kompleks ve henüz tanımlanamayan bazı bileşikler içerdiği için, sentetik olarak üretilemeyen bir maddedir. Doğal hormonlar, mineraller, B vitaminleri, proteinler, yağlar ve karbonhidratlar ve vücutta eksikliği Parkinson, Alzheimer ve benzeri diğer sinir sistemi hastalıklarına sebep olan acetylcholine maddesi bakımından zengindir. Ayrıca vücuttaki doku yenilemesinde ve büyümesinde önemli bir rolü olan, aspartik asiti de içermektedir. Almanya, Japonya ve Çin’deki araştırmalara göre arı sütü, pek çok hastalığa iyi geliyor Almanya'da değişik alanlarda çalışmalar yapan doktorlar, arı sütünü, kötü beslenmiş ve prematüre bebekleri iyileştirmede kullanmışlardır. Sonuç olarak, arı sütü ile beslenen bebeklerin kilo ve sağlık durumlarında iyileşme görülmüştür. Bundan başka, arı
sütü verilen ruh ve sinir hastalarının da daha dayanıklı bir sinir sistemi, daha güçlü bir fiziksel ve zihinsel yapıya kavuştukları gözlenmiştir. Japonya’da 54 farklı hastalık üzerinde yapılan araştırmalarda, ortalama yüzde 80 dolayında iyileşme belirleyen araştırmacılar, bu hastalıklar arasında, iştahsızlık, bağışıklık sistemi bozuklukları, metabolizma ve beslenme bozuklukları, adet düzensizliği, sindirim sistemi rahatsızlıkları, astım, bronşit, kronik kabızlık, asabilik uykusuzluk ve karaciğer rahatsızlıkları olduğunu tespit etmişlerdir. Çin’de yapılan bir deneyde ise, deney hayvanlarına tümör oluşumuna neden olan antijen verilmiş ve iki gruba ayrılmıştır. Birinci gruba arı sütü verilmiş, diğerine verilmemiştir. Arı sütü almayan gruptaki bütün hayvanlar öldüğü halde, arı sütü alan gruptaki hayvanlarda ölen olmamıştır.
İSTANBUL SAĞLIK 65
Sporcuların harcadıkları aşırı enerjiyi dengeleyerek, müsabakalardan önce, vücuda kuvvet ve aktivite kazandırmaya yardımcı olur. Anemi (kansızlık) ve ağır kan kayıplarında, vücudun yeterli kan üretimini sağlar. Hastalıkların ve ameliyatların iyileşme dönemlerinin çabuklaştırılması ile zafiyet, nekahat dönemlerinde vücudun gıda rejimini desteklemek amacıyla kullanılmaktadır. Mide-barsak, solunum sistemine ait hastalıklarda, böbrek ve idrar yolu hastalıklarında arı sütü kullanılabilir. Saç dökülmelerinde, saçlı ve saçsız derinin değişik hastalıklarında kullanılabilir. Bayanların regl dönemlerindeki düzensizlik ve ağrıların giderilmesinde etkilidir. Hamilelik döneminde, gebeliğin sağlıklı geçmesini, bebek ve annenin zararlı etkilerden korunmasını sağlar. Çocuklarda görülen gelişim bozukluğu, kemik ve kas kuvvetsizliklerinin giderilmesinde etkilidir. Zayıflama diyetlerinde, vücut direncini arttırmada etkilidir. Gece, çocuklarda görülen altını ıslatma rahatsızlığının giderilmesinde etkilidir. Bağışıklık sistemini destekler. Arı sütünde, antibakteriyel, antivirütik özellik bulunur. Hormonları ve metabolik işlevleri düzenlemeye yardımcı olur.
66-YOGURT:Layout 1
PÜF NOKTASI
2/3/18
2:22 AM
Page 1
4
FARKLI ŞEKİLDE
YOĞURT
Besleyici ve ferahlatıcı bu yiyeceği, alıştığımızdan çok farklı şekillerde yemeklerde ya da dip soslarda kullanabilmeniz için öneriler. CACIĞA FARKLI YORUM Bir orta boy salatalığı küp küp doğrayın. 4 sap yeşil soğan ile 2’şer yemek kaşığı taze nane ve dereotunu ince doğrayın. Yağ oranı düşük 500 gr yoğurdun içine 1 diş dövülmüş sarımsağı, 1 limonun kabuklarını ve tüm yeşillikleri ekleyin. Taze çekilmiş karabiber ve tuz ilavesi yapıp iyice karıştırdıktan sonra, üzerinde zeytinyağı gezdirin. TAHİNLİ LAHANA SALATASI Büyükçe bir kasede 4 yemek kaşığı yoğurt, 1 yemek kaşığı yağ oranı düşük mayonez ile 1 yemek kaşığı tahini karıştırın. İçine ince doğranmış beyaz lahanayı, kırmızı lahanayı, kırmızı turpu ve havucu ekleyip iyice karıştırın. SEZAR SOSU Geleneksel, bol yağlı tarif yerine daha hafif bir Sezar salatası sosu yapmak için; 4 yemek kaşığı yoğurt ile 2 yemek kaşığı zeytinyağı, 1 diş dövülmüş sarımsağı ve yarım limonun suyunu karıştırın. İçine 4 adet doğranmış ançüez ile 2 yemek kaşığı toz parmesan ilave edin. 30 dakika dinlendirerek tatların karışmasını bekleyin. Doğranmış marul, kızarmış küp ekmekler ve kuşbaşı ızgara tavuğu bir kasede sosla karıştırınca, salatanız servise hazır. BAHARATLI MAĞRİBİ ÇORBASI 2 sap pırasayı, 2 havucu, 1 taze rezene kökünü, 3 diş sarımsağı ince ince doğrayıp, büyükçe bir tavada zeytinyağı, birer çay kaşığı toz kişniş ve kimyon ile yumuşayıncaya kadar çevirin. Tencereye önceden hazırladığınız 1,5 litrelik sebze suyunu koyup kaynatın. İçine tavadaki sebzeleri ekleyip 15 dakika kaynattıktan sonra, yıkayıp süzdüğünüz 400 gr mercimeği ve 250 gr doğranmış ıspanağı ekleyin. Çorba kıvamını aldığında, 1 sıkımlık limon suyu ve 6 yemek kaşığı yoğurt ekleyerek bekletmeden servis edin. İSTANBUL SAĞLIK 66
67-REKLAM-ARKA KAPAK ICI:Layout 1
2/3/18
2:36 AM
Page 1
Yenilenen yüzümüz ve yenilenen kadromuzla
Acil Servis A z ve Di Sa l Anestezi ve Reanimasyon Beslenme ve Diyetetik Beyin ve Sinir Cerrahisi Bilgisayarl Tomografi (BT) Biyokimya Laboratuvar Check - up Merkezi Çocuk Cerrahisi Çocuk Sa l ve Hastal klar Deri Hastal klar (Dermatoloji) Dermokozmetik (Estetik ve Güzellik Merkezi) El Cerrahisi ve Mikrocerrahi EMG ve EEG Laboratuvar Endoskopi Laboratuvar Enfeksiyon Hastal klar ERCP (Endoskopik Retrograd Kolanjio-Pankreatografi) Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Fizik Tedavi Laboratuvar Genel Cerrahi Genel Yo un Bak m Gö üs Cerrahisi Gö üs Hastal klar Göz Hastal klar ç Hastal klar (Dahiliye) Kab zl k ve D k lama Bozukluklar Merkezi Kad n Hastal klar ve Do um Kardiyoloji Kolonoskopi Kulak Burun Bo az Hastal klar Kalp- Damar Cerrahisi (KVC) Kemik Dansitometre Lazer Ünitesi Mamografi Nöroloji Odyometri Ortopedi ve Travmatoloji Psikoloji Radyoloji Solunum ve Alerji Laboratuvar Uyku Laboratuvar Üroloji Varis Merkezi Yeni Do an Yo un Bak m
BİZ HAZIRIZ
Özenle, Güvenle, Sağlıklı Yarınlara
Atatürk Mah. Salıpazarı Cad. No: 30, 34303 İkitelli/İstanbul 0212 693 93 93 info@istanbulhospital.com.tr www.istanbulhospital.com.tr
68-REKLAM-ARKA KAPAK
:Layout 1
2/3/18
2:35 AM
Page 1
YENİLENEN YÜZÜMÜZLE YİNE SİZİNLEYİZ... Özenle, Güvenle, Sağlıklı Yarınlara Atatürk Mah. Salıpazarı Cad. No: 30, 34303 İkitelli/İstanbul 0212 693 93 93 info@istanbulhospital.com.tr www.istanbulhospital.com.tr